KAPALI KENT
ANKARA
Bu çalışma Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin 5-17 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlediği mimarlık haftası kapsamında yürütülen, Ankara Kent Kapıları Atölyesi’nin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nden, Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü’nden, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Yüksek Lisans ve Doktora Programı’ndan 17 katılımcı ile gerçekleşen atölye sonrasında, katılımcılarının isteği ve enerjisi doğrultusunda atölye sonuç ürünleri bu kitapçıkta gördüğünüz sergiye evrilmiştir. Çoğunluğunu lisans öğrencilerinin oluşturduğu bir ekibin ürettiği, mimarlığa ve kente ilişkin söylemlerle güzel sanatların kesiştiği, kente ve kent objelerine farklı bir bakışın sunulduğu Kapalı Kent Ankara sergisinin oluşumuna katkı koyan: Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’a Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Ateş’e Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Araştırma Görevlisi Seray Türkay’a teşekkür ederiz. 26.01.2016 - Ankara
KAPALI KENT ANKARA “geç benden, ben dururum, ben beklerim, geç benden, ama nereye geçersin benden ben bilemem.” Birhan Keskin - Kapı Zamanın göreliliğinin en öz yansımasını yaşadığımız çevre içerisinde gözlemlememiz mümkündür. Bir çırpıda etrafımızın kapılarla, dinozorlarla, saat kuleleriyle, renk renk LED ışıklarla çevrildiğini zannetmek, herhalde inkarın en uç raddesinde bir davranış olacaktır. On yıllardır süregelen bir tepeden inmeci anlayış, bugün yapılı çevremizi, görebildiğimiz ve göremediğimiz mekanizmalarıyla tümüyle şekillendirmekte. Üst ölçekte plan kararlarından çiğ renklerde asfalt boyalarına kadar hemen hepsi, idrakımızı ve egemenliğimizi elinde tutan bir üst yapılanmanın kararları sonucu oluşmakta. Kentlinin kent mekanın üretimine dahlini önemsemeyen bir kent yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Bu kent yönetim anlayışı sonunda Kapalı Kent’i üretiyor. Kent kapıları aslında kentin ve kent yönetiminin sınırlarının tanımlı ve mutlak olduğuyla ilgili bir anlayışın mekansal tezahürüdür. Bunun karşıtı olarak Açık Kent ise zaman zaman yapılan popülist referandumlarla değil, plan kararlarının doğrudan muhataplarıyla tartışıldığı, kent estetiğine ilişkin kararların o sokakları kullanan kişilerle beraber verildiği, sivil toplum kuruluşlarının kentin üretildiği süreçlerin parçası olabildiği süreçlerin teşkili ile mümkündür. Konumuzun Kent Kapıları olmasının, her ne kadar bu bütünü algılarken parçacıl bir yaklaşım olarak düşünülebilse dahi, göz önünde olan en büyük ölçekli ve bu bağlamda anlamsızlığı en fazla deneyimlenen yapılar olmasından hareketle, bir çıkış noktası olarak ele alınabileceğini düşünüyoruz.
Kapıların sadece tek yapı özelinde, mekansız / non-place olmaları, hem sınırladıkları/ayırdıkları kentsel mekanın, o noktada ve o noktaya özgü kesilmesinin anlamsızlığından, neyi dışarıda bırakıp neyi içerisinde kabul ettiğinden anlayabilir; hem de gerek formundaki, gerek süslemelerindeki abartılı eklektisizmin ise, toplumca uzun bir zamandır yaşadığımız, kültürler arasında kendimizi konumlandırmaktaki kafa karışıklığımızdan geldiğini rahatlıkla ileri sürebiliriz. Diğer bir yandan metaforik olarak, kent kapılarının aynı zamanda kentimizdeki karar alma mekanizmalarında sahip olamadığımız, devrettiğimiz, sırtımızdan fırlattığımız irademizi, kentlinin kent hakkının gaspedilmesinin mükemmel bir izdüşümü olduğundan da kuşkumuz yok. Gerek sürecinde, gerek inşasında kentlinin, vergi mükellefinin, mikro ve makro ölçekteki kentsel siyaset gruplarının görüşü dikkate alınmadan, kamu yararı gözetilmeden büyük bir savurganlıkla inşa edilen bu yapıların, aynı zamanda hepimizin en temel haklarının kuşatılmışlığını gösterdiğini inkar etmek bizce mümkün değildir. Bu görüşlerden hareketle, kısıtlı imkanlarımızla yapabileceğimizin en öz ve anlaşılabilir olanı yapma kaygısıyla, değişik disiplinlerden katılımcıların işbirliğiyle yapılan bir atölye süreci sonucunda birazdan göreceğiniz sergiyi hazırladık. Amacımız, kent kapılarından hareketle, kentlerimizi kuşatan tahakkümün dışladığı bizlerin, verili kentsel elemanlar üzerinden nasıl eleştiriler ve öneriler getirebildiğine ilişkin mimarlık, şehircilik ve sanat alanlarının birlikte çalıştığı eleştirel bir deney alanını oluşturabilmek ve bunun üzerinden, kentlerimiz üzerindeki haklarımız konusunda sesimizi yükseltmeyi sağlayacak bir farkındalığı oluşturmaya, ufacık da olsa bir katkı koyabilmektir. Sürç-ü lisan ettiysek...
Atölye ve Sergi Ekibi: Alfabetik sıra ile: Alper Raif İpek
Ezgi Özpamir
Pelin Yıldız
Can Bilen
Gülşah Akdemir
Tara Yılmaz
Cansu Zengin
Gökçen Erkoyuncu
Yasin Şirin
Cem Dedekargınoğlu
Melda Yavuz
Yiğit Acar,
Deniz Can
Metin Alper Kurt
Eray Aydos
Nadire Nur
Atılım / Grafik Tasarım, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Hacettepe / Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Hacettepe/ Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
ODTÜ / Mimarlık, Atölye ve Sergi Yürütücüsü
ODTÜ / Mimarlık, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Hacettepe / Heykel, Atölye Katılımcısı
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atölye Yürütücüsü
Hacettepe / Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Bilkent / Heykel, Atölye Katılımcısı
Hacettepe/ Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Hacettepe / Heykel, Atölye Katılımcısı
Hacettepe/ Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Hacettepe / Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
Bilkent / Mimarlık, Atölye Katılımcısı
Hacettepe / Heykel, Atölye ve Sergi Katılımcısı
ODTÜ / Mimarlık, Danışman
Tanışma toplantısı: 07.10.2015 İkinci buluşma ve beyin fırtınası: 22.10.2015 Üçüncü buluşma ve tasarım tartışması: 17.11.2015 Mimarlar Odası’na Sunum: 20.11.2015 Sergi ayrıntılarının netleştirilmesi: 30.12.2015 HÜ Heykel Bölümü’nde buluşma: 13.01.2016
Sergi Kurulumu: 25-26.01.2016
arla Mim r u Kon
16 1.20 26.0 : 26. ş Açılı
OB TMM rlı a Mim
et arek an h rin, rınd le apıla dığı biz öne nt k ve r dışla si ke ergi kümün eleştirile sanat k ara s e Ank n taha en nasıl ircilik v a ent alı K iz kuşat üzerind arlık, şeh lanıdır. Kap r lerim emanla in mim deney a l kent ilişk el bir e sel e kent bildiğin ı eleştir ığ re geti alışt kte ç birli pek r R. İ Alpe Bilen Can Zengin gınoğlu r su Can Dedeka n Cem iz Ca mir a Den Özp mir Ezgi h Akde a Gülş a Yavuz Meld e Nur ir Nad Yıldız Pelin Şirin n Yasi Acar Yiğit
ALI KAP ALI NT E K KAP T KEN
tle, reke ili , ver er i n i l e r ın er e ön lanların ta sana
etle, i arek il an h , ver rınd bizlerin iler r ı apıla ın öne nt k arın adığ si ke ün dışl tiriler ve at alanl ergi n leş e k k üm ara s e sa Ank an taha en nasıl ircilik v ent t d a n ş şeh i r , u dır. alı K Kap erimiz k nlar üze imarlık ey alanı l m n lema kent r de şkin sel e iğine ili ştirel bi kent le ld ığı e rebi geti te çalışt k b ir li pek r R. İ Alpe Bilen Can Zengin gınoğlu r su Can Dedeka n Cem iz Ca mir a D en Özp mir Ezgi h Akde a Gülş a Yavuz Meld e Nur ir Nad Yıldız Pelin Şirin n Yasi Acar Yiğit
esi Şub kara sı An rgisi e Oda rlar lyeleri S ima tö OB M aftası A H TMM arlık M im 16 2.20 07.0 18:00 onu 16 i Sal 1.20 01.2016 Serg . 26.0 Kat ş: 26 min Açılı sı Ze Oda o:4 arlar N Mim r Sokak u Kon
A ARA ANK RA
si ube ra Ş nka i is ası A r Od leri Serg arla e Mim ı Atöly MOB Haftas lık mar 016 02. 2 :00 - 07. 8 lonu 2016 .2016 -1 gi Sa 1 t S er 26. 0 in K a Zem dası 4 : lar O mar okak No S n ur
Sergi Açılışı: 26.01.2016
GATE 5 Alper Raif İpek Dijital illustrasyon, 100x140 cm, 2016. Kent yeni simgeler yaratılarak tahakkum altına alınmaya çalışılırken, gerçek simgeler emisyonda olmayan paralarda kalıyordu. 5 tarafa dağılmış birey/fayda ve şehir/simge görevi yerine getiremeyen yapılar karayolların yer işgal etmekteydi. Madem ki karayollu üzerinde öylesine uzanmakta idiler, karayolunda olan/yaklaşan her durum/tehlike gibi onların da bilgi/uyarı işaretine ihtiyaçları vardı. ‘Dikkat Kapı!’
GİREBİLİRSEN GİR, ÇIKABİLİRSEN ÇIK Can Bilen Yüzey üzerine dikenli tel, 2016 Derrida: ‘’Eğer kapı zaten açıksa nasıl bu kapıyı açma umudu taşıyabiliriz ki? Açık olana girmeyi nasıl umabiliriz? Açık alanda şeyler zaten yerindedir ve biz buraya girmeyiz... Sadece açabileceğimiz yerlere girebiliriz. Zaten açık olan şeyler insanı kımıldayamaz hale getirir.’’* Kentsel mekan günümüzde bir meta olarak algılanmakta ve kentlerin temel varoluş unsuru olan insanlar yokmuşçasına uygulamalar hayata geçirilmektedir. Bu süreç kimi için kent sorusunun bir zamanlar en basit cevabı olan “insan” yerine yeni bir cevap üretmekte ve ne yazık ki karşımıza “rant” cevabı çıkmaktadır. Yaşadığımız kamusal alana yapılan bu mudahaleler aslında bizi belli bir kalıba sokmaya çalışan ve yaşadığımız alanı sınırlandırıp bizi tek bir noktaya iten uygulamalardır. Kapılar da bu uygulamanın bir ürünü. Bizi yaşam alanlarımıza iyice sıkıştırıp adeta hapseden, sanki fare deliğinde yaşıyormuş hissi veren bir durum söz konusudur. *: Schmitt, K. (2009) Siyasal Kavramı, Metis, İstanbul.
“BURASI” Cansu Zengin Metal profil üzeri boya, 90x210 cm, 2016. Günümüz dünyasının sıkışmışlığı her yanımızı sarmışken; yaratmaya çalıştığımız boşluklarımız kadar var olabiliyoruz. Yeniden inşa etmeye çalıştığımız alanların etkisi, her savaşımızda bizi biraz daha yoruyor. Bazen terk etmek istiyoruz her köşesinde yaşanmışlık kokan kasabalarımızı. Ya pişman olursak? Düşünülmesi gereken çok şey var. Geri dönme imkanımız yok mu? Bu sizin anahtar deliğinden nasıl baktığınızla ve istediğiniz şeyleri, diğer evreninizde nasıl hayal ettiğinize bağlı. Bu kapıdan geçtikten sonra kendi dünyanızın tanrısısınız.
-isimsizDeniz Can Fotoblok baskÄą, 20x160 cm, 2015. bip biiip.
YERİM - YURDUM Gülşah Akdemir Aluminyum saten renk menteşe, Cnc kesim metal, 2015-2016 Günümüzün hiç durmadan gelişen ve değişen post-post-modern dünyasında ‘’sınır’’ kavramını direterek yapılan bu kapılar şu anki bize ve algılarımıza çok uzaklarda kalmıştır. Artık kalabalıklaşan ve her geçen gün artan nüfus ile beraber şehrin zaman içinde genişlemesiyle, şehre ‘’giriş- çıkış’’ tayin etmek imkansız olduğu gibi, konumlandıkları yerlerin şehrin başladığı ya da bittiği yer gibi kesin çerçeveli bir söylem de imkansızdır. Ayrıca geçmişteki bizi besleyen kültür ve medeniyetlerden tabi ki de yararlanılır. Ve öykünülür. Ancak o dönemin aynısı bu döneme kopyalanamaz. O zaman şimdiye yabancılaşır. Ne kendi döneminin bir ürünüdür, ne de şimdiye aittir. Şimdiye ait olamayan kentsel simgeler, planlama anlayışının kurumsal bir kimlik kazanamadığı günümüzde sırıtmaktadır. Kent sakininin sadece izleyici konumunda kalması ve yaşadığı evi olan kentine dair söyleyecek bir sözünün olmaması ise içler acısıdır. Bu sıkışmışlık ve sessizlik ortamına karşın bir kent sakini olarak çalışmamda kendi içsel mekanımı ve yaşadığım ‘’Yerim - Yurdum’’u ve bunu kuşatan çevresel faktörleri ele almaktayım.
DİLEK KAPISI Melda Yavuz Ahşap kapı profili üzerine çalışma, 90x210 cm, 2016. Dünyada kabul edilse de edilmese de bütün kapılar parayla açılıyor. Dilek dilerken bile bozuk paralar avuçlarımızda, dileğinizin kabul olması için ne atarsınız?
BOŞLUKTAKİ YAPI Nadire Nur Kapı elemanları, alçı ve beton parçaları, paslı çiviler, metaller, 2016. Toplumdaki tüm değerler bireysel ve kültürel olarak belirlenir. Bu belirlemeler ise tarihseldir, geçicidir. Günümüz çerçevesinde popülasyonu artan kentlerin kapılarının gerek uygunsuz konumu gerekse kamusal alanda hiçbir şekilde yararlanılmamasından ötürü, boşlukta yer kaplamaktan öteye girmeyen, işlevsiz bir moloz yığıntısı gibi olduğunu ileri sürebiliriz.
SINIR Pelin Yıldız Bristol kağıt üzerine boya kalemi, 70x100 cm., 2016. Etrafımızın bir şeylerle çevrelenmesi.. Sıkışmışlık.. Arada kalmışlık.. Yabancılaşmış bir kültür.. Cetvelle çizilmiş bir tür oyun.. Tıpkı çocukluğumuzda oynadığımız parklardaki gibi çitlerle çevrelenmiş sınırlı bir dünya, sınırlı bir alan, kapalı bir kent.. Yani bir tür çevrelenme -çerçevelenme- söz konusu. Ben bir yapıt için önemli olan değerlerden en çok ‘’aura’’ya; yani yapıtın görüldüğü yerin onun çerçevesi olduğuna inananlardanım. Bize şu ana kadar sanatçıların ideolojiler ve toplumsal kurallardan etkilendiği söylenmiştir. Haacke’nin de söylemiyle, ‘’Onlar bu çerçeve içinde çalışır, çerçeveyi belirler ve çerçevelenirler.”*
*: Harrison, C. & Wood, P. (eds.), Art In Theory, 1900-1990, s. 900-905, Blackwell, Oxford, UK.
-isimsizYasin Şirin Tuval üzerinde kolaj, 100x150, 2016. Birçok deneyimsel çerçeve içerisinde yaşanan kültür çatışmalarını farklı bir göze indirgeyip; olana mani olamasan da insan olarak birşeylerin ifadesinde bulunmayı ihmal etmemek meselesi tam olarak.
Atölye Yürütücüleri: Cem Dedekargınoğlu, Ezgi Özpamir Danışman: Yiğit Acar Sergi & Görsel Tasarımı: Cem Dedekargınoğlu, Yiğit Acar Katılımcılar: Alper Raif İpek, Can Bilen, Cansu Zengin, Deniz Can, Eray Aydos, Gökçen Erkoyuncu, Gülşah Akdemir, Melda Yavuz ,Metin Alper Kurt, Nadire Nur, Pelin Yıldız, Tara Yılmaz, Yasin Şirin Eser Sahipleri: Alper Raif İpek, Can Bilen ,Cansu Zengin, Deniz Can, Gülşah Akdemir, Melda Yavuz, Nadire Nur, Pelin Yıldız, Yasin Şirin Poster & Katalog Baskı: Desen Ofset 26.01.2016 - Ankara