VideoGraph 08

Page 1



V

ı d e o

G

r a p h Ekim-Kasım-Aralık’ 05

HABERLER

Kullanıcılar Extra Prodüksiyon

16

2 8 10 12 14

IBC 2005 IBC 2005’in ardından STV’de Uçtan uca kasetsiz haber Hilal TV yayın hayatına başlıyor VideoGraph ile dünyanın etrafında

Ürün Tanıtımı

Tıps&Trıcks Realtime HD ve HDV kurgu

24

Velocity Doktoru VII

25

MXF Nedir?

26

BSF Akademi Grafik-Tasarım Işık ile yazı yazmak

42 46

R e klam İ nd ek si Arka Kapak ...............COMPUTORIUM Ön Kapak İçi ........................... AVKOM Arka Kapak İçi .....................CEBIT-BCS 43 ..................................BSF AKADEMİ

18 20 21 22

Edius SP for HDV TP-120/PT-110 IANIRO ışıklar Inca RTX

Teknoloji

28 30 32 34 36 38 41

Dijital fotoğraf makineleri HDV formatı kameralar HD evlere nasıl giriyor? HD format ailesi Bir jeneriğin kısa öyküsü Video ve HD Cebit-BCS Broadcast Fuarı


IBC 2005

B

ir

IBC 2005

Zafer İPEKÇİ

Computorium Genel Müdürü

Ürünler IT tabanına doğru kaymakta

C

omputorium olarak IBC’ye katılmadaki amacınız ve beklentileriniz neydi? Ve beklentilerinizin karşılığı ne oldu? Türkiye’de çok kapasiteli ve genç bir nüfus var. Gerekli desteklerin verilmesi, firmaların yatırım yapması durumunda bizim ülkemizde de teknoloji geliştirilebileceğini ve dünya ile rekabet edebilecek ürünlerin piyasaya sürülebileceğini göstermek istedik. 2 yıldır yaptığımız çalışmaların sonucunu IBC fuarında dünya ile paylaştık. Açıkçası beklentilerimizin ötesinde bir ilgi ile karşılaştık. Standımızı ziyaret eden insanların yoğunluğu ve ürünümüz ile ilgili pozitif görüşler bizi mutlu etti ve geleceğe yönelik cesaretlendirdi. Computorium’un katılımcı firma olarak IBC’de yer almasının ülkemiz açısından önemi nedir? Yaklaşık 40 senedir düzenlenmekte olan IBC fuarı, konusunda dünyanın en büyük 2. fuarı-

dır. Fuara ilk katılan Türk firması olan Computorium, 2002 yılında Türk bayrağını katılımcı bayrakları arasında dalgalandıran ilk Türk firmasıdır. Daha sonraki senelerde de katılımını devam ettirerek bunun sürekliliğini göstermiştir. Sonraki yıllarda Türkiye’den Vestel, Yeka ve Isoft firmaları da fuara katılarak Türk katılımcıların sayısı her yıl artmıştır. Avrupa ve dünyanın dört bir tarafından gelen ziyaretçilerin, ülkemiz firmalarının ürünlerini görmesi, hem ülke tanıtımı hem de Türk firmalarına güven açısından son derece önemlidir. Bir teknoloji fuarında Türk ürünlerinin sergilenmesi, ülkemizin de teknoloji konusunda çalışmalar yaptığını, ortaya iyi bir şeyler koyduğunu göstermektedir. Fuar süresince gözlemlediğiniz yeni ürün ve sistemlerden bahsedermisiniz? HD sistemler popülerliğini devam ettiriyor. Bunun yanında tüm konularda IT tabanlı çözüm-

02 VıdeoGraph


ler ve ürünler sayısını gitgide artırıyor. En ilginç ürünlerden birisi ise saatte 160km. hızla giderek kayıt yapan kameraydı. Ülkemizden gelen ziyaretçi profiline baktığımızda, gelişen teknolojiye ve yeni ürünlere ilgi nasıldı? Türkiye’den fuara katılan sektördeki üst düzey yetkililer, gelişen teknolojiye bazı yatırımlar yapılabileceklerinin sinyalini veriyorlar mı? Ülkemiz 208 ziyaretçiyle en çok katılım gerçekleştiren 27. ülkeydi. Fuarın Hollanda’da düzenlenmesi, ülkemize yakın olması açısından katılımı artıran bir etken oldu. Genelde firmaların üst düzey yetkililerinin fuara ziyaretçi olarak katılmış olması da teknolojinin yakından takip ediliyor olduğunun bir göstergesidir. Computorium, fuara Dijital Medya Kütüphanesi ve Arşiv çözümü olan Metus Library ile çok kanallı ve çok formatlı kayıt sistemi olan Metus Ingest’i tanıtmak üzere katıldı. Geliştirilen bu yazılıma ilgi nasıldı? Fuardaki diğer yabancı yazılım firmaları ile kıyaslandığı zaman nasıl bir duruş sergiliyor? Kullanılan teknoloji açısından Metus Ingest kayıt istasyonu, fuarda sergilenenler benzer ürünler arasında en çok gelecek vadeden, ve en yüksek teknolojiyi kullanan ürün olarak göze çarptı. Metus Library ise bir çok arşivleme yazılımı arasında kullanıcı arayüzü, kullanım kolaylığı ve fiyatı açısından ilgi çekiciydi.

Avrupalı müşterilerden gelen olumlu tepkilerle umutlandık Abdullah S. ŞEN

Computorium Satış Müdürü

B

iz teknoloji ithalatı ve entegrasyonu yapan bir firmayız. Her teknolojinin sırf spesifik olması nedeniyle sektörümüzün de ithalata konu olduğunu görüyoruz. Aralarında öyle konular var ki, ülkemizde çok

HD teknolojisinin artık geldiğini söylemek mümkün. Standartlar neredeyse tamamen yerine oturmuş vaziyette ve firmaların ürün gamları da tamamlanmış durumda daha iyi şekilde geliştirilebilir ve hem ülkemizdeki sektörde hem de yurtdışında da alıcı bulabilir.

Broadcasting sektörü ile ilgili yazılımlar konusunda gerek playout, gerek arşiv, gerekse otomasyon vs.gibi konularda çok ciddi değişiklikler söz konusu mu? Kısa iki başlık altında şunları söyleyebiliriz. Yayıncılıkla alakalı herşey dijitale ve HD formatına dönüşüyor. Ürünler ve sistemler IT tabanına doğru kaymakta.

alanlarda çalışan entegratör firmalarla bağlantılar kurarak ürünlerimizin dünya çapında satılmasını sağlamaktı. Bunun yanında ilk aşamada hedef olarak düşündüğümüz müşterilerle direkt bağlantılar kurmayı da planlıyorduk. Bu çerçevede hedeflerimizi yakaladık diye düşünüyorum. Özellikle Avrupa’lı ziyaretçileri ağırlayan fuarda pek

Şirketimizde çalışan iyi yetişmiş arkadaşlarımızın yurtdışındaki meslektaşlarından hiç te aşağı kalır yanları yok. Ve biz de teknoloji geliştirebiliriz. Bu fikirler çerçevesinde geliştirmiş olduğumuz audio-video kayıt sistemi ve onunla entegre çalışan arşiv sistemimizin yurtdışı lansmanını yapmak üzere fuara katıldık. Bildiğiniz gibi bu sene bizim fuara katıldığımız üçüncü sene. Amacımız ürünlerimizin yurtdışı pazarda tanınırlığını artırmak ve bizim çalıştığımız

çok Avrupa ülkesinden müşterilerle kontaklar kurduk. Entegratör firmalarla tanıştık. Hem biz onlardaki potansiyelin farkına vardık, hem de onlar bizim. Ürünlerimiz çok beğenildi ve ümidim


IBC 2005 o ki; çok yakın zamanda satış sözleşmelerinin konu edildiği basın bültenleriyle karşınızda olacağız. Computorium’un katılımcı firma olarak IBC’de yer almasının ülkemiz açısından önemi nedir? Bu konuda net birşey söylemek çok zor. Bir misyon üstlendiğimizi düşünüyorum. O da sektörümüzdeki insanlara umut vermek ve heveslendirmek diyebiliriz. Bilirsiniz başarının başlangıcı ümitli olmaktır. Beklentisi olmayan bir insan başarılı olabilir mi? Bu nedenle fuara katıldığımızı gören insanların bu işin ülkemizde de yapılabildiğini görmeleri çok önemli. Bu noktada bir kırılma gerçekleşeceğini tahmin ediyorum. Zaten başladı da. Bu sene fuarda üç Türk firmasıydık. Bu sayı giderek artacaktır diye düşünüyorum. Bir İspanya onlarca firma ile katılıyorsa biz niye katılmayalım ki? Bir de fuar katılımcılarının bizim Türk firması olduğumuzu duyunca yüzlerindeki ifadeyi görmeliydiniz. Bu noktadaki kazanca, onların da beklentilerini eklemekte fayda var. Onlarda yavaş yavaş Türkiye’den teknoloji gelebileceği beklentisi içine gireceklerdir. Dolayısı ile çift taraflı bir kazanç diyebiliriz. Fuar süresince gözlemlediğiniz yeni ürün ve sistemlerden bahsedermisiniz? HD teknolojisinin artık geldiğini söylemek mümkün. Standartlar neredeyse tamamen yerine oturmuş vaziyette ve firmaların ürün gamları da tamamlanmış durumda. Kast ettiğim teknolojinin yayıncılıkta tam olarak kullanılabilmesi için gerekli tüm teçhizatın hazır olup olmaması durumudur.

Fuara dünyanın pek çok ülkesinden firmalar katılıyor. Genel ağırlık Avrupa firmalarında doğal olarak. Ciddi bir İngiliz firması yoğunluğu vardı. Bu da doğaldır

Leitch Velocity HD 9.1 versiyonu ile çok güçlü bir donanım destekli kurgu sistemi oluşturmuş durumda. Canopus ise Edius HD ile bu alanda daha yazılım tabanlı ama yine güçlü bir sistem gösteriyordu. Her iki sisteminde Varicam desteği sunuyor olması güzel. Bir diğer yenilik ise video iletiminde H264 yapısının yavaş yavaş yerleşiyor olması.

Fuarda herşey o kadar çok HD ile ilintili idi ki; neyin yeni olduğunu neyin olmadığını anlamak epeyce zor oldu. Tabi ürünlerin HD olması bir yenilik, ama bunun dışında genelde ürünler SD ortamda sağladıklarının hemen hemen aynısını HD ortamında sağlama peşindeler. Dolayısı ile ek özellik eklenmesi konusunda zayıflık söz konusu. Kendi çalıştığımız alanla ilgili yeniliklerden bahsetmek gerekirse; kurgu sistemleri alanında hemen her firma yeni versiyonları ile fuarda yerlerini almışlardı.

Bant genişliğinden ciddi tasarruf sağlayan bu yeni sıkıştırma algoritması önümüzdeki dönemde noktadan noktaya iletimlerde ciddi bir şekilde kullanılacak gibi görünüyor. İlgimi çeken bir diğer konu ise, kablosuz görüntü iletimi idi. Bu teknoloji de artık rahatlıkla kullanılabilecek şekilde gelişmiş durumda. Özellikle naklen yayın araçlarını kablo karmaşasından kurtaracak bu teknoloji, halen gelişmeye ihtiyaç duyuyor olsa da kullanılabilecek durumda. Bu teknolojinin şu anki handikaplarından biri, görüntünün bir saniye kadar gecikmeli iletilmesi ve mesafe. Tabii pek çok yeni ürün var ama benden bu kadar. Ülkemizden gelen ziyaretçi profiline baktığımızda, gelişen teknolojiye ve yeni ürünlere ilgi nasıldı? Türkiye’den fuara katılan sektördeki üst düzey yetkililer, gelişen teknolojiye bazı yatırımlar yapılabileceklerinin sinyalini veriyorlar mı? Ülkemiz bu sene fuara yaklaşık 200 kişi ile katıldı (IBC istatistiği). Bu sayı bizim çapımızda bir ülke için çok yetersiz. Her ne kadar geçen seneye göre gelen Türk ziyaretçi sayısında bir artış

04 VıdeoGraph


varsa da daha yüksek bir katılım olması gerektiğine inanıyorum. Belçikadan katılan kişi sayısının 1800 olduğu düşünülürse ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Katılımcı Türklerin çoğu sektörde görevli yöneticiler ve üst düzey teknik görevliler. Bu kuruluşlar sürekli alım için piyasada oldukları ve hepsinin mevcut yürüyen yatırımları olduğu için, yeni teknolojilere de bu yatırımların içerisinde yer vereceklerini düşünüyorum. Computorium, fuara Dijital Medya Kütüphanesi ve Arşiv çözümü olan Metus Library ile çok kanallı ve çok formatlı kayıt sistemi olan Metus Ingest’i tanıtmak üzere katıldı. Geliştirilen bu yazılıma ilgi nasıldı? Fuardaki diğer yabancı yazılım firmaları ile kıyaslandığı zaman nasıl bir duruş sergiliyor? Ürünlerimize ilgi oldukça iyi idi. Geçen seneye göre artan ilgi bizi fazlasıyla memnun etti. Özellikle, Avrupalı müşterilerden gelen olumlu tepkilerle umutlandık. Direkt sipariş vermek isteyenler bile oldu. Rakiplere göre kıyasladığımızda bizim ürünlerimizin çok daha güçlü olduğunu gördük. Özellikle teknolojimizin ne kadar çağdaş olduğunu görmek bizi çok memnun etti. Örnek vermek gerekirse bizim cihazımız dört kanal D1 full res görüntüyü aynı anda kayıt edebiliyor. Rakiplerimizden bunu yapabilen yok.

“Türk firmalarından bizim dışımızda ikisi daha fuardaydı. Bu konuda katılımcı firmaları gerçekten cesaretlendirdiğimizi düşünüyorum”

getirilmeye çalışılan standardizasyon. Standardizasyonun başarılı olması çok zor görünse de, MXF bu konuda belli bir mesafe almış durumda. Metadata konusu standart oluyor ki bu kolay tarafı; ama video konusu biraz sıkıntılı. Fuara hangi ülkelerden hangi firmaların katılımı gerçekleşti? Her sene IBC’ye katılan tek Türk firması olan Computorium dışında, bu sene özel-

Broadcasting sektörü ile ilgili yazılımlar konusunda gerek playout, gerek arşiv, gerekse otomasyon vs.gibi konularda çok ciddi değişiklikler söz konusu mu? Çok fazla değişiklik yok. Hepsi HD playout yapma konusunda birbirleri ile yarışıyorlar. Arşiv konusunda ise yine aynı. HD format desteği var. Söz edilmeye değer bir konu; formatlarda

likle ülkemizden başka firmaların katılımı gerçekleşti mi? (Gerçekleşti ise; Computorium “atılım” konusunda bu seneki katılımcı Türk firmalarını cesaretlendirmiş diyebilir miyiz?) Fuara dünyanın pek çok ülkesinden firmalar katılıyor. Genel ağırlık Avrupa firmalarında doğal olarak. Ciddi bir İngiliz firması yoğunluğu vardı. Bu da doğaldır. Çünkü fuarın düzenlendiği yere çok yakınlar ve bu sektörle çok ilgililer. Bunun dışında genel ağırlık batılı ülkelerde diyebiliriz. Hatta uzakdoğudan birkaç ülkeyi saymazsak fuarı tamamen batılılar oluşturuyorlar. Bunun yanında Avustralya, Yeni Zellenda gibi ülkelerden de katılımcı firmalar görebiliyoruz. Türk firmalarından bizim dışımızda ikisi daha fuardaydı. Bu konuda firmaları gereçekten bizim cesaretlendirdiğimizi düşünüyorum. Ama tabii bunu kendilerine sormak gerek. Katılımcı diğer Türk firmaları biri, Yeka diğeri ise Arttek idi. Yeka dünya kalitesinde mikrofon süngeri üreten bir firma. Arttek ise, bizim sektördeki rakiplerimizden; ve geliştirdikleri bir yazılımla yabancı bir firmanın standında fuara katıldılar. Kendilerini buradan tebrik etmek istiyorum. Bunlar çok güzel gelişmeler. Umarım iki firmada çok başarılı olurlar.


IBC 2005

Yeni Slogan: Artık herkese bir HD Halil TANER

Avkom Elektronik Ltd. Şti. Genel Müdürü

B

u yıl Türkler açısından IBC fazla kalabalıktı. Her köşede bir Türk arkadaşımıza rastlamak mümkündü. Bu durum kanaatimce gurur verici, aynı zamanda da sektörümüzün canlanmaya başladığı, yeni teknolojileri yerinde görme isteğinin arttığını gösteriyor. Üretici firmaların yeni ürün konsepti genel olarak incelediğimiz kadarıyla HD ağrlıklı olarak devam ediyor, yeni slogan ise artık herkese bir HD. HDCAM şimdiye kadar high end müşteri kitlesine hitap edep bir format, sinema film yapımcıları için düşünülen video formatının ismi idi. Artık görülüyor ki her üretici firma HD formatını yayın standardına da indirgeyerek her amaca uygun bir HD ürün sunmaya doğru gidiyor, bu durum özellikle Türkiye gibi ülkeler için ekonomik HD ürünlere sahip olma fırsatını vermiş olacak. Fuarda, SONY (HDCAM SR, HDCAM, XDCAM HD, HDV) gibi formatların artık standart definition da olduğu gibi yerlerini almaya başladığı açıkça görülüyordu. Aynı durum Panasonic için de geçerli olup HD`nin değişik versiyonlarını üretmiş ve üretmeye devam ediyor. Özellikle P2’ye HD kaydedilmesin Panasonic için yeni bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz.

Projeksiyon konusunda da bu yıl iddalı bir yarış gördüğümüzü söylemek gerek. Sony 4K projeksiyon makinesini kendi

standında sürekli demolarla sunum yaparken, akşamları seyrettiğimiz D Sinemadaki görüntü kalitesi yakın gelecekte sinemalara 4 K’nin gireceğini gösteriyor. Bu alanda JVC de hayli iddalı olduğunu

2K projeksiyonuyla göstermeye çalışıyor. IT tabanlı ürünlere ilgimin fazla olmamasından, her standa 15-20 dakikalık NLE sistemlerinin demolarına katılmaya tahammül edebildim ve sadece uzaktan bakıp geçtim. Beni özellikle yakından ilgilendirdiği için mecburen ilgilendiğim XDCAM formatını montajlayıp tüm avantajlarını kendi sistemlerinde full olarak kullanabilen NLE sistemlerini incelediğimde, şu anda full destek verip kullanıcıların beklentilerini karşılayabilen firmanın CANOPUS olduğu, ardından Pinnacle firmasının da fuar sonrasında çalışmalarını bitirip, bu desteği verebilecek pozisyona geleceğini gördüm. Tabi ki diğer tüm ciddi IT firmaları bu konuda ki yatırımlarını arttırmışlar. Bu calışmaların hızlanacağını ve NAB 2006 fuarına kadar belli bir aşamaya geleceğini ümit ediyoruz. Gidişat onu gösteriyor. XDCAM satışlarında patlama, firmaları bu konuda çalışmaya sevk etmiş durumda. IKEGAMI’nin hard diske kayıt sistemi hayli ilgi çekici görülüyor, zamanla talebin nasıl olacağını göreceğiz. Thomson da ürün konsepti SD ve HD olmak üzere stüdyo uygulamaları kamera ağırlıklı olarak sunulmakta idi. Biz Türk yayıncılarının HD’ye geçişini uzun süre alacak diye bekliyorduk fakat, fuarların gösterdiği kadarı ile bu süre çok uzun olmayacak.

06 VıdeoGraph


Bundan sonraki yıllarda da IBC’ye katılacağız fırsatını bulup standlarını ziyaret ettim ve bulundukları 7. salona girdiğimde doğrusu şaşırdım, çok hoşuma gitti. Açıkçası gurur duydum. Bir Türk firması standının 7. salonun her yerinden tabelaları ve standları görünüyordu.

Yahya KALAY

YEKA TV Yan Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.

H

er yıl Türkiye’den IBC’yi ziyaret eden ortalama 150-200 kişilik ziyaretçi gruba, bu sene ilk kez ben de katıldım. Onun için benim heyecanım daha önce de giden ziyaretçilerden fazlaydı ve aynı zamanda katılımcı olduğum için bu heyecanım ikiye katlandı. Fuar sabahı RAI’ye geldiğimde, kapıdaki güvenlik görevlilerinin yakalarındaki sarı çiçekler dikkatimi çekti. Onların görevli olduğunu aynı renk takım elbise ve yakalarındaki çiçeklerden anladım. Eğer yardıma ihtiyacınız varsa hemen ilgilenip sanki danışma personeli gibi size yol gösteriyorlar. Öyle bildiğimiz görevliler gibi belde cop, silah vs. yok, yani profesyonellik kapıda başlıyor. IBC 2005’de bu yıla damgasını vuracak çok önemli bir icat ya da keşif yok. Eski ürünlerin üzerinde yeni düzenleme ve revizyonlar çoğunluktaydı. İstatistiklere göre 53.000 kişinin üzerinde ziyaretçi

ile NAB dışındaki en büyük sektör fuarı olma özelliğini uzun yıllar daha sürdüreceğe benziyor. Katılımcıların stand yerleşim düzeni, onca kalabalık firmaya rağmen mükemmeldi. Hem standa yerleşme sırasında hem de fuar terk edilirken bildik görüntü ve gürültü görmedim. Katılımcıların büyük çoğunluğunun sektördeki demirbaş firmalar olduğu katılımcı katoloğundan belli oluyor. Katılımcılar arasında, Türkiye’den Computorium’un olduğunu biliyordum, bir

Biz Yeka olarak ilk kez IBC’ye bu sene ve son 10 gün içinde katılma kararı aldık, üretiğimiz mikrofon süngerlerinin tanıtımını yaptık ve bunun çok geç verilmiş bir karar olduğunu dönünce anladık. Ziyaretçilere üretiğimiz ürünlerden numuneler dağıttık ve şimdi onlardan gelen maillerde ürünlerimizin kalitesini övüyorlar, bakın fiyatı ya da görüntüsü değil, ses geçirgenliği ve filtrasyon özelliğini test etmişler. Yani önce üründe de kalite demek ki, ziyaretçi de kaliteli. Daha önceki yıllarda da katılmamız gerektiğini düşünüyorum. 2005 yılı içinde Dubai’de Cabsat 2005 Fuarına’da katıldık. İnşallah bundan sonraki yıllarda da IBC’ye katılacağız. Bundan sonraki IBC’lerde daha çok Made in Turkey görmek ve CebitBCS 2005’de görüşmek dileği ile. Hoşcakalın.

HD yayına geçiş için çok fazla çözüm sunulmuş Vedat VURAL VSG Prodüksiyon

B

u yıl fuarda Broadcast sistemlerine geniş yer verilmişti. Özellikle HD yayına geçiş için çok fazla

çözüm sunulduğunu gözlemledim. DVB ürünlerinde ise geçen yıllara göre daha farklı firmaların adı geçiyordu. Kurgu sistemleri daha çok HD özellikleri ile dikkat çekiyordu. Bütün firmaların HD yazılımları vardı. Leitch, Avid, Sony, Autodesk bütün ürünlerini HD platformunda gösteriyordu. Audio sistemlerinde çok fazla yenilik olmamakla birlikte, Dolby firmasının yeni ürünleri çok başarılıydı. Grafik yazılımında ise Fusion5 gerçekten mükemmeldi. Bu yıl firmalar Color Correction ve Film baskı cihazları ile fuar alanında yoğunlaşmıştı. Son dönemlerde fuara Türkiye’den katılım fazla olmuyordu. Ancak bu yıl yoğun bir ilgi vardı. TV kuruluşları, prodüksiyon firmaları hatta yönetmenler bile fuarda katılımcılar arasındaydı. Tabii ki ekonominin

iyiye gidişi ve AB sürecinde yepyeni yatırımlar gerektiğinin hemen herkes farkında. Bu yüzden hem VSG hem de sektörden katılan diğer firmalar, büyük bir yatırım projesi içerisinde olacaktır. Açıkçası playout sistemlerde teknoloji olarak büyük değişim vardı. Kapasite alanları çok genişlemiş ve fiyatlar oldukça uygun hale gelmiş. Bu alanda Computorium’un Metus sistemi göz alıcıydı. Fuara, Avrupa, Amerika ve Kanada’dan katılım oldukça fazlaydı. İrlanda’nın yazılım alanında, İsrail’in ise Hardware alanında temsilcileri vardı. Computorium’un Türk firması olarak fuara katılması gurur vericiydi. Umarım önümüzdeki yıllarda daha birçok firma IBC’de ülkemizi temsil eder.


IBC 2005

IBC 2005’in ardından Sedat ÇÖLOĞLU VideoGraph Yayın Yönetmeni scologlu@videograph.com.tr

B

roadcast sektöründe dünyanın en büyük 2 fuarı arasında yer alan IBC - International Broadcast Convention, 1967’den bu yana her yıl Eylül ayının ikinci haftası başında yapılıyor. Önceleri İngiltere’de bir otelin bodrum katında düzenlenen fuar, gördüğü ilgi üzerine Avrupa’nın en büyük Fuar merkezi olan Amsterdam’daki RAI’ye taşınmış ve artık oraya yerleşmiş.

“Fuarda, katılımcı

En güzel değerlendirilen stand Kaon seçildi

ülkeleri temsilen çekilen bayraklar arasında, Türk Bayrağının da dalgalandığını görmek bizler için oldukça gurur vericiydi”

Fuar içinde yer alan IBCTV merkezi

IBC2005’in geçen yıla göre ziyaretçi sayısındaki artış oranı: % 5. IBC2005’i ziyaret eden ülkelerin başında 8627 kişi ile ev sahibi Hollanda geliyor. Onu takiben İngiltere 8072, Almanya 4905, ABD 2997 ve Fransa 2771 ziyaretçi göndermiş. Geçen yıl 195 ziyaretçi gönderen Türkiye’den giden ziyaretçi sayısında ise fazla bir artış olmamış ve 208 kişi IBC’ye giriş yapmış. Ziyaretçi sayısı sıralamasında ülkemiz 27. sırada yer alıyor. 20’den fazla ziyaretçi gönderen ülke sayısının 67 olduğu bu seneki fuarı, 13165’i exhibitor olmak üzere 130 ülkeden toplam 42815 kişi ziyaret etmiş. IBC2005’de, Computorium sanıldığı gibi yalnız değildi. Son anda katılmaya karar veren ve bu gecikmesinden dolayı fuar kitapçığında dahi yer alamayan YEKA, Mikrofon süngerleri ile 8. salonda yer alıyordu. Yeka, son ana kadar kararsız kaldığı için pişman olmuştu ve katıldığı için ise oldukça memnundu.

08 VıdeoGraph

Yahya Bey’i ziyaretimizde, değişik birçok ülkeden yeni müşteriler ile bağlantı yapmış ve distribütörlük taleplerini cevaplamaya çalışıyordu. Aynı salonda yer alan bir başka Türk Firması da Smartjog firması bünyesinde co-exhibitor olarak katılan ISOFT’tu. Kendilerini standlarında ziyaret ederek, IBC’ye katıldıkları için tebrik ettik ve başarılar diledik.

Computorium, IBC’ye katılan ilk Türk firması


IBC’de açık alanlarda Yayın Arabaları tanıtılıyor

kitaplar ile fuar günlerinde toplu taşıma araçlarında geçerli yolcu kartı veriliyor. Ziyaretçilerin ücretsiz yolculuk yapmalarına imkan sağlanan IBC günlerinde, Amsterdam halkı tarafından, şehirde gözle görülen bir yoğunluk yaşandığı belirtiliyor. Genellikle Mercedes’ler ile taksicilik yapan veya Amsterdam’daki İtalyan restorantlarının birçoğunu işleten Türklerin görüşleri bu yönde.

Computorium ise, bu sene daha tecrübeli bir şekilde hazırlandığı IBC’de, ziyaretçilerin ilgisini çekmeyi yine başarmıştı. Özel tasarlanan standın üstünde yer alan 4 m çapındaki Computorium ve Metus yazılı truss, 7. salonun her yerinden rahatlıkla görünüyordu. Stand’ta promosyon olarak dağıtılan ürünler arasında yer alan fıstıklı çifte kavrulmuş lokumlar, kimi ziyaretçilerin Türkiye anılarını tazelemesine yardımcı oldu, tanımayanların da Türk lezzeti ile tanışmasını ve ülkemiz hakkında bilgi sahibi olmasını sağladı.

Fuar boyunca, ziyaret saatleri dışında etkinlikler yapılıyor

Basın odasında her türlü döküman mevcut

Fuar bölgesinde, katılımcı ülkeleri temsilen çekilen bayraklar arasında, Türk Bayrağının dalgalandığını görerek güne başlamanız kadar, motivasyonunuzu yükseltecek başka birşey olabilir mi? Hele o, 87.000 m2’lik dev kapalı alan içinde, her yüz metrede bir karşılaştığınız veya restorantlardaki yemek arası kahkahaları ile etrafa neşe saçan sohbetlerinden tanıdığımız simalar ile kendimizi ülkemizde gibi hissettik.

Computorium’un lokumları büyük ilgi gördü

IBC’de bulunan 11 farklı konu için hazırlanmış salonlarda, 36 ülkeden stand açarak katılan firma sayısı ise 1230. IBC’nin yapıldığı, 22 kongre salonuna sahip ve toplam 87.000 metrekare kapalı alan üzerine kurulu Amsterdam RAI fuar merkezi, senede 70 civarında fuar ve etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Fuarı ziyaret için gelenlere, ayrıntılı fuar kitaplarından başka, şehir içi ulaşımda kullanacakları harita ve rehber

Fuara 1230 firma katıldı

IBC’ye 2002’de ilk Türk firması olarak Computorium tek başına katılmıştı. Daha sonra IBC2004’e Computorium’dan başka katılan Türk firmasının olmayışı aslında bizi üzmüştü. Ancak geçen sene konuyla ilgili yazımızda “Umarız IBC2005’e, başka Türk firmaları da katılır ve bayrağımızı dalgalandırmanın onurunu paylaşır” demiştik.

Fuara katılan 3 Türk firmasından isoft’un standı

Kamera testi için renkli görüntüler

Computorium standına uğrayan, sektördeki diğer firma sahiplerine ve çalışanlarına, eğitim ve kamu kurumlarından, özel TV ve prodüksiyon firmalarından fuarı ziyaret amaçlı gelerek, burada da bir Türk firması var diyerek soluğu Computorium standında alıp, bize güç vererek destekleyenlere buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz. Ama IBC için yola çıkıp, 10 gün Amsterdam sokaklarında taban aşındıran, sonra da Türk standlarını uzaktan izleyip bir selam bile vermeden kaçıp saklananlara ne demeli bilemiyoruz.

Bu dileğimiz gerçek oldu ve şimdi de diliyoruz ki IBC2006’da daha çok Türk firması katılarak, ülkemizin teknolojik gücünü göstermesinde ve alacağı geri dönüşler ile ülke kalkınmasında pay sahibi olmanın güzel duygusu ile gururlanırlar. Eğer sektörde iyi birşeyler yapıyorsanız ve bunun kalitesinden eminseniz, IBC2006’ya katılarak “Bayrağımızı dalgalandırmanın onurunu siz de paylaşın”. VideoGraph olarak, 8-12 Eylül 2006’da yapılacak IBC 2006’ya katılmak veya ziyaret etmek isteyenlere yardımcı olmaya hazırız. IBC 2006 hakkında ayrıntılı olarak ibc@videograph.com.tr adresinden bilgi alabilirsiniz.


Haberler

Uçtan uca kasetsiz haber Gökhan ERGİNCAN STV Televizyonu Teknik Müdürü ergincan@stv.com.tr

S STV, uçtan uca kasetsiz haber otomasyonu alanında yeni bir formata geçiş yaptı

ektörde yaklaşık 12 yıldır hizmet veren bir yayıncı kurum olarak büyük bir bölümü 1995-1996 yıllarında alınmış ve 10 yıldan bu yana kullanılmakta olan ‘’aktif yayıncılık ekipmanları ‘’ olarak ta adlandırılabilecek Aktüel Kamera, VTR cihazları, Lineer Kurgu setleri vb. ekipmanımızın gerek sayı ve gerekse kalite açısından yetersiz oluşu ve ayrıca yedek parça ve ölçü bakım giderlerinin her geçen yıl artarak devam ediyor oluşu tüm yayıncı kurumlarda olduğu gibi bizi de alternatif yayıncılık ekipmanlarının temini ve kullanımına yöneltmiştir. IT sektöründeki gelişmeler ve IT tabanlı yayıncılık çözümlerindeki çeşitliliğin artması, bütçe ve güvenlik seviyesinde hitap edebilecek seviyede ürün yelpazesinin genişlemesi tüm yerel ve ulusal TV kanallarını doğal olarak bu imkanları değerlendirmeye yöneltmiştir. Samanyolu TV Teknik Müdürlüğü olarak geçen 2 yıl içerisinde Quantel, Harris gibi büyük bütçeli otomasyon çözümleri sunan uluslararası entegratör firmalar başta olmak üzere, değişik firmalarla proje bazlı çalışmalar yapılmış ve IT tabanlı yayıncılığın sağlayacağı avantajlar ve teknik detayların yanı sıra işletim konusunda da STV’nin altyapısını nelerin beklediğine dair ciddi anlamda bir bilgi birikimi elde edilmesine imkan hazırlanmıştı. Bu arada gerek TRT ve gerekse Kanal D projeleri tarafımızca takip edilmiş ve bu projelerin hayata geçirilebilirliği konusunda yaşanan sıkıntılar da endişe ile karşılanmıştı.

Bu arada haber merkezindeki yeni oluşum ve beklentiler, kamera ve lineer kurgu seti altyapısının yetersizliğini gündeme getirmiş, bu konuda yeni cihaz alımlarının gerekli olduğu sonucuna varılınca, sadece İstanbul Merkez haber ve spor birimleri için uçtan uca IT tabanlı bir haber otomasyon altyapısının kurulması kararlaştırılmıştır. Bu amaçla; • 13 adet SONY PDW-510 P XDCAM aktüel kamera • 9 adet MXF desteği olan DV tabanlı NLE kurgu seti • 2 adet Redundant DV tabanlı Playout cihazı (haber reji için) • 1 adet genişlemeye açık 12 TB kapasiteli online Haber arşiv Storage Yukarıdaki ürünlerin satın alınmasına karar verilmiş ve ilgili firmalara ön peşinatlar ödenerek gerekli alım süreci Mart 2005 ayı itibariyle başlatılmıştır. Siparişi verilen ürünler ilgili firmalar tarafından STV’ye teslim edilmiştir. Ağustos ayı itibariyle sistemin devreye alınma sürecine girilecek olup Eylül ayı itibariyle başlayacak yeni yayın döneminde yeni sistemle yayına geçilmesi öngörülmektedir. Şimdilik sadece haber yayını için tasarlanan uçtan uca yayın otomasyonu çalışmasının önümüzdeki dönemlerde genel anlamda tüm yayın operasyonunu da kapsayacak şekilde genişletilmesi sürecine geçileceği STV tarafından öngörülmek-

10 VıdeoGraph


tedir. Bu süreçle ilgili operasyonları gerçekleştirmeye çalışan diğer yayıncı kurumların çalışmalarını da yakinen takip edilecek ve bu konuda yaşanacak muhtemel BAŞARI ya da TRAJEDİ öyküleri STV’ce dikkatli bir şekilde değerlendirilerek gelecek dönemdeki seçimlerimizde başarı katsayısını yükseltme gayreti STV tarafından ortaya konmaya çalışılacaktır. Uçtan uca kasetsiz haber otomasyonu sürecinin STV’deki uygulaması ilişikteki tabloda şematize edilmiştir.

esnasında kullanılacak görüntülerin ön seçimi yapılmasını takiben oluşturulan EDL vasıtası ile Disk içeriğinin tümü değil sadece kurgu esnasında kullanılacak DV25 kalitedeki dosyaların x2.5 kat hızla aktarımı sağlanacaktır. Bu ön seçim işleminin yapılması sayesinde kurguda kullanılmayacak gereksiz görüntülerin eliminasyonu mümkün hale gelerek kurgu öncesi dosya aktarım süresinin minimize edilmesi planlanmaktadır.

Haber çekimleri için 13 adet SONY PDW-510P mevcuttur ve rejide haberdeki ani gelişmeleri direk yayına yansıtmak üzere 2 adet SONY PDW-1500 deck kullanılmıştır

• Aktarım istasyonlarında oluşturulan MXF dosyaları Gigabit Ethernet altyapısı üzerinden MXF uyumlu NLE kurgu istasyonlarına transfer edilecektir. • Kurgu istasyonlarında hazırlanan haber klipleri yine Gigabit Ethernet altyapısı üzerinden BACKUP’lı ve MIRROR çalışan DV tabanlı PLAYOUT servere aktarılarak yayına hazır hale getirilecektir.

SONY PDW-510P ile optik diske kaydedilen haberler PDW-D1 driver unitlerle Proxy Browsing kullanılarak incelenip disk üzerinden yalnızca seçilen klipler NLE kurgu istansyonlarına gönderiliyor. Kurguda hazırlanan klipler playout sunucuya aktarılıp oradan yayına gönderiliyor. Tüm bu aşamalar esnasında format değişimi sözkonusu değil Kısaca şöyle; • Haber çekimleri toplam 13 adet SONY PDW-510P kamera ile DV25 ( MXF ) formatında Profesyonel disklere kaydedilecek. • Haber merkezine kurulu 6 adet SONY PDW-D1 Driver Unit Aktarım istasyonu vasıtasıyla PDZ-1 Proxy Browsing Software kullanılarak Profesyonel disk üzerinde kayıtlı kliplerin düşük çözünürlükteki kopyalarına ulaşılıp yapılacak ön izlemeler neticesinde kurgu

• Çekimden yayına oradan da arşive kadar tüm aşamalarda DV25 formatı kullanılması planlanmış olup herhangi bir format dönüştürme işlemi yapılmadan süreç tamamlanmış olacaktır. • Haber yayını esnasındaki ani gelişmeler neticesinde Professional Diske kaydedilmiş fakat henüz kurgulanma imkanı olamamış haber içeriklerinin direk ekrana yansıtılabilmesini sağlamak amacıyla da Rejide 2 adet SONY PDW-1500 konumlandırılmıştır. STV, uçtan uca kasetsiz haber otomasyonu alanında yeni bir formata geçiş yaparak bu konuda ülkemizdeki diğer yayıncı kurumları da cesaretlendirebilecek ölçüde önderlik yapma konumunda bulunuyor olma onurunu taşımaktadır.

VıdeoGraph 11


Haberler

Hilal TV Yayın Hayatına Başlıyor

Hilal TV farklı bir bakış açısıyla dijital yayın yapmayı amaçlıyor

D

ijital uydu kanallarımıza yeni bir kanal daha ekleniyor.

Ramazan ayında test yayınına başlayacak olan Hilal TV, farklı bir bakış açısıyla dijital yayın yapmayı amaçlıyor. Standart dijital teknolojinin son ürünleri ile farklı bir uygulama yapılarak kurulan Hilal TV, SONY DSR-450 WSP kameraların SDI çıkışları kullanılarak yapılan reji uygulamasının ilk örneği olmuştur. Rejide ROSS SYNERJY 100 SDI 16 Input video mixeri ve effektörü yayının renklenmesine büyük destek verecektir.

Hilal TV Frekans bilgisi Eğer evlerinizde herhangi bir çanak anten ve uydu alıcısı var ve TÜRKSAT 1/C uydusundan yayın yapan kanalları seyredebiliyorsanız, Hilal TV yayınlarını rahatlıkla izleyebilirsiniz. Hilal TV TÜRKSAT 2A uydusundan 11716 V SR 2222 frekansından yayına başlayacak

Hilal TV, kasetsiz yayının da ilk örneği durumunda olup, reji ve ana kumanda da SONY DSR-DR1000 Harddisk sistemlerine kayıtlar alınıp aynı anda SHADOW online yayın arşivine de kayıt yapılabiliyor. Yayın tamamen online arşivden playout sistemindeki playliste, örneğin 1 hafta için hazırlanmış listeye göre tam otomasyonlu şekilde devam edebiliyor. Hilal TV, test yayını boyunca 8 saatlik canlı ve tekrarlarla devam edecek yayın, playout sistemi ve online yüksek kapasiteli yayın arşivi sayesinde kasetsiz olarak devam edecek. Hilal TV’ye yayın hayatında başarılar diliyoruz.

12 VıdeoGraph


Kanal T, Kıbrıs’ta yayın yapan ilk özel TV

Rum tarafından da yayınları izlenen Kanal T, toplumun her kesimine açık

ların üzerinde bir ithalat hacminin 600 milyon dolarlık kısmı Türkiye’den gerçekleşmektedir.

olmakla birlikte milli çizgiden ayrılmamaya özen gösteriyor

Ersin Tatar

Kanal T montaj odası

K

uzey Kıbrıs’ın ilk özel televizyonu olan Kanal T, Tempo TV adıyla 1995 yılında yayın hayatına başladı.

Yönetim kurulu başkanı Ersin TATAR Kanal T’nim kuruluş amacının KKTC’de çok sesliliğin gelişmesine katkıda bulunmanın yanısıra ulusal Kıbrıs davasına özgür yayınlarıyla katkıda bulunmak olduğunu vurguluyor.

Anavatan Türkiye’ye olan yakınlığı, KKTC halkının anavatanına olan bağlılığı, büyük bir sayıda Türk askerinin adada bulunuşu, KKTC üniversitelerinde eğitim gören 30 binin üzerinde öğrenci KKTC’de ulusal yayın yapan Kanal T’yi Türkiye’de büyük bir yerel televizyon statüsünü kazandırmaktadır. Televizyona bağlı olarak 1999 yılında yayına giren ve batı bölgesinde 96.6 frekansından dinleyicilerine ulaşan Radyo T’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının huzuruna çıkmış.

Rum tarafından da yayınları izlenen Kanal T, toplumun her kesimine açık olmakla birlikte milli çizgiden ayrılmamaya özen gösteriyor. KKTC ayrı bir devlet olarak kendi ekonomik yapısı içerisinde anavatan Türkiye ile her geçen gün daha da entegre olmaktadır. 900 milyon do-

Radyo T Yayın odası

VıdeoGraph 13


Haber Magazin

VideoGraph ile

Dünyanın etrafında 13 bölüm Evren Köse, Thomas Dönnebrink evren@culture-tour.com

“Dünyanın etrafında, bir yıl sürecek bir yolculukla 13 ülkede, 13 film seti ve 13 çocuk belgeseli oluşacak”

Tayland

V

IDEOGRAPH sizi ilginç bir belgesel projesi ve bu projenin hazırlayıcılarıyla tanıştıracak.

Ne demek bu Die FROG’lar? Peki kim bunlar? Ekibin çekirdek iki üyesi var. Thomas Dönnebrink, e., 36 yaşında. Freiburg’da doğdu. Münster, Berlin ve Salamanca’da, Yabancı Diller ve Bölgesel Çalışmalar (Kuzey ve Latin Amerika) konularında eğitim aldı. Geçen 15 yılda hemen hemen zamanının yarısını, ortalama 50 ülkede yolculuk yaparak, çalışarak ve eğitim alarak geçirdi. 2001 yılında hedeflediği projesine başladı. “Dünyanın etrafında, uçak ve para olmadan yolculuk” sloganının peşine takılarak, bir çok kültür ve toplulukla iç içe yaşama olanağı buldu. Ekipte kültürler, diller, seyahat ve genel kavram oluşturmuş vs. gibi konulardan sorumludur. Evren Köse, k., 27 yaşında. Amasya’da doğdu. 9 yıllık televizyonculuk deneyimi ve bu konuda aldığı eğitimiyle, ekipte çocuk filmi uzmanı olarak yer almaktadır. 2003 yılında

14 VıdeoGraph

hazırlamış olduğu bir gençlik programıyla Prix Jeunesse, 2004’de “Kaşık” ve “Kayık” magazin parçalarıyla EBU ve ABU değişim toplantılarına katılmış ve en çok talep edilen ürünlerin hazırlayıcısı olmuştur. “Dünyanın etrafında 13 bölüm” adlı projenin genel kavramlarını oluşturma ve görsel yaratım bölümlerinin önemli bir parçasıdır. Ekipte senaryo yazımı, kurgu, çekim, vs. gibi konulardan sorumludur. Evren Köse

“Her noktada, 10 yaş civarında bir çocuğu, kendi küçük dünyasında tasvir edecegiz”


Bu amaçla yola çıkan bir ekipte dil becerisi ve uluslararası alanda deneyim, çocuklar ve diğer kültürlerle yapılacak çalışmalarda hassasiyet, teknik konularda ve medya alanında yeterli bilgi ve bütün bunları yapabilmek için gereken güven ve dünyaya yayabilme cesareti olması gerekmektedir. Bu özelliklerin ekibimizde var olduğunu düşünüyor ve uluslararası yapımızın, tek yanlı bakış açısının önüne geçebilmek için bir avantaj oluşturacağını biliyoruz.

Projeleri hakkında Die FROGlar neler söylüyor? Küçük kurbağa, küçük ekip ama büyük bir proje...

Hazırlıklar ne durumda? Şu ana kadar fikir oluşturma, kullanılacak teknik malzemeye karar verme, içerik oluşturma ve geliştirme, senaryo, genel hazırlıklar, araştırma (teknik ekipman, Thomas Dönnebrink

Die FROG’lar Projenin adı: Dünyanın etrafında 13 bölüm

temaslar) konularında bayağı yol katettik. Çalışmalarımıza son hız devam ediyoruz. COMPUTORIUM ailesi olarak bu projeyi çok sevdik ve gerek teknik gerekse kişisel anlamda destekleme kararı aldık. VIDEOGRAPH size Die FROGlar’ın gelecek günlerde neler yaptıkları veya nerede oldukları konularında haberler verip fotoğraflar yayınlamaya devam edecek. Gelecek ay Hollanda ve Almanya’da çeşitli görüşmeler yapıp kendilerine destek arayacak bu cesaretli ekibe çalışmalarında başarılar dileriz.

Hazırlayanlar: Die FROGlar... Evren Köse ve

Küçük ekibimiz uçak kullanmadan, karadan veya denizden yapacağı yolculuğuna kısa bir süre sonra başlayacak. Amacımız dünyanın etrafında belirlediğimiz rotada, bir yıl sürecek alışılmadık bir yolculukla 13 ülkeyi, 13 film setini ve 13 çocuk belgesel dizisini birbirine bağlamak. Her noktada, 10 yaş civarında bir çocuğu, kendi küçük dünyasında tasvir edecegiz. Seçilen ailelerin hayatlarını, içinde bulundukları kültürü ve günlük yaşamı; onların bir parçası olarak keşfetmek istiyoruz.

Thomas Dönnebrink İçerik: Türk-Alman kültürlerarası çocuk bel-

* Bu haberde yer alan fotoğrafların tamamı Thomas Dönnebrink’e aittir. İzinsiz kullanılamaz.

gesel filmi projesi ve beraberinde alışılmadık bir dünya turu

diğer kültürler, hedef kitle, çocuklar), geliştirme (çocuklarla çalışma kuralları, deneme çekimi, HD teknolojisini kullanma) ve temaslar (Almanya ve Türkiye’de çeşitli görüşmeler ve Irak’tan bir görüntü

Komik, eğlenceli ve eğitici bir keşif sonrasında bu özellikleri taşıyan bir televizyon programı hazırlamak asıl amaç. Kültür ve yaşam şartlarına kişisel bir bakış açısı ile bakmak; klişelerin ötesine geçmeye ve önyargıyı azaltmaya olanak verir. Yabancı bir kültürü, daha alışıldık bir hale getirerek; kişinin kendi kültürü hakkındaki bilincinin artacağını düşünüyoruz. Bu sayede kültürlerarası ortaklık ve karşılıklı anlayış teşvik edilerek, bu değerlerin ilerlemesi için olanak sağlanacaktır.

VıdeoGraph 15


Kullanıcılar

Ekstra Prodüksiyon Ekstra Prodüksiyon olarak, bu güne kadar hep “Ekstra” olmayı hedefledik

E

kstra, İleri teknoloji cihazları ile yaptığı işlerdeki, görüntü ve ses kalitesi en üst düzeye ulaşıyor. Ayrıca deneyimli kadrosuyla da montaj, dublaj, color ve animasyon konularında da iddialı. Sorularımızı Nuran SAVAŞ ve Cevdet AYDOĞDU cevapladı. Ekstra Prodüksiyon olarak hangi alanda faaliyet gösteriyorsunuz ve verdiğiniz hizmetlerden bahseder misiniz? Ekstra Film Yapım Prodüksiyon Reklam Turizm Organizasyon Ltd. Şti. 5 yıldır bir çok alanda faaliyet gösteren bir şirkettir. Ünvanından da anlaşılacağı üzere faaliyetimiz Post Prodüksiyonla sınırlı değildir. Kongre, toplantı, seminer, konser, açılış, davet gibi her türlü organizasyona ses-ışık ve görüntü sistemi desteği vermekteyiz. Bunun yanı sıra,

Ekstra Prodüksiyon Velocity Q kullanıyor

16 VıdeoGraph

tanıtım filmleri, reklam filmleri, interaktif CD gibi, yazılı dokümanlardan daha revaçta olan görsel ve işitsel reklam hizmeti de veriyoruz. Kurmakta olduğumuz yeni sistemle hizmet kapasitemiz artacak ve kalitemiz Avrupa ve Amerika standartlarıyla boy ölçüşebilecektir. Sonuç olarak firmaların faaliyetlerini ve profillerini içeren bir tanıtım CD’si ya da bir interaktif CD, reklam konusunda yazılı materyalden çok daha etkilidir çünkü video gösterisi fotoğraftan çok daha dikkat çekici, daha akılda kalıcı ve daha destekleyicidir. Animasyonla zenginleştirilen bu tip çalışmalar potansiyel müşterilerimiz tarafından da tercih edilmektedir. Buradan yola çıkarak biz de, şirket olarak her gün ufkumuzu genişletmekte, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayabilmekteyiz. Kullanmış olduğunuz sistem ve ekipmanlardan bahseder misiniz? Kurmuş olduğumuz sistem, şu an itibariyle Türkiye’de tektir. Sistemimiz Matrix ve SDI sistemiyle çalışmaktadır. Piyasada sıkça kullanılan komponent sistemde veri kaybı oranı %30 iken, SDI sistemde %0’dır. Matrix ise her şeyin tek yerden kontrolünün sağlandığı ana kumanda merkezidir. Sistemimizin içinde HD de bulunmaktadır.


ve masrafı azaltıyoruz. İleri teknoloji cihazlarımızla görüntü ve ses kalitesi en üst düzeye ulaşmaktadır. Deneyimli kadromuz ile montaj, dublaj, color ve animasyonda iddialıyız.

Projeler büyük bir titizlikle tamamlanıyor

Capture Çekim kasetleri sistem odasında verilen time code ile capture yapılır. Bu işlem için ayrı bir eleman görevlidir. Montajcı bu işlemi yapmaz. Montaj Capture bittikten sonra montajcı kendi masasında projeyi açar ve yapımcı firmanın belirlediği kişi ile birlikte montajı yapar. Bünyemizde çalışan kadromuz montajı yalnız başına yapabilecek yetenektedir. Montaj aşaması, belirlenen kişiyle birlikte yapılan kontrolden sonra sonlanır. Bu aşamada realtime Velociy Q içeren Shadow Blaze kullanmaktayız. Color correction Proje montajdan sonra color’a girer. Diğer sistemlerde color’a girmesi için Abecas masasına gider. Bu cihaz 10–12 yıl önce kullanılan ana yayın masasıdır ancak Türkiye’de color masası olarak kullanılmaktadır. Abecas’ta color yapılabilmesi için bir kopya gereklidir, ancak bizim sistemimizde artı bir kopyaya gerek yoktur. Dublaj Bilindiği gibi dublaj post-prodüksiyonun son aşamasıdır. Bu aşama dahil olmak üzere her işlem network sistemi ile yapılır. Dublaj için de bir kopya almaya gerek yoktur.

Yeni sisteminiz ne zaman faaliyete geçecek? Bu yatırımı yapmaktaki amacınız neydi? Sistemimiz Eylül ayında faaliyete geçti. Bu yatırımı gerçekleştirirken, hızı, verimi ve kaliteyi arttırmak bizim başlıca hedefimizdi. Network sistemiyle çalışmayı tercih ettik çünkü Network sistemi hem daha hızlı hem de daha verimli iş yapılmasında başlıca etkendir. Bu sayede montajda ve dublajda kombinasyonu sağladık ve zamandan kazandık. Computorium’un ithal ettiği Velocity Q, günümüzde dünya piyasasında lider olmaya aday, dünya medyasında kullanılan, Türkiye’de de TV kanallarında ve

Sistem odası

çalışan ekibimiz de deneyimlidir. Dublajın sorumluluğunu 20 yıldır sektörün içinde olan Hakan AKSOY ve ekibi üstlenmiştir. Sistemimizin projelendirilmesi ve montajlanarak devreye alınmasını sağlayan, bu süreçte bizden teknik desteklerini esirgemeyen, deyim yerindeyse olmazı olduran Niyazi NİŞANCIK, Hakan ŞEN ve Burak SOLMAZ’a da teşekkürlerimiz sonsuzdur.

Kurmuş olduğumuz sistem, şu an itibariyle Türkiye’de tektir. Sistemimiz Matrix ve SDI sistemiyle çalışmaktadır montaj stüdyolarında başlıca tercih olan ileri teknoloji montaj ünitesidir. Aynı zamanda soundscape ile de kombine olarak çalışabilmektedir. Network sistemi Velocity Q ve soundscape ile birleşince kalite, hız ve verim artmaktadır. Bu olanağı bizlere sunan Computorium’a da teşekkürü bir borç biliriz. Dublajda ise yukarıda da bahsettiğimiz gibi soundscape ile çalışıyoruz. Tüm birimlerde olduğu gibi, dublajda

Son olarakta Ekstra Prodüksiyonun ilerideki hedeflerinden bahseder misiniz? Her firmanın amacı alanında tek olmaktır, bu tartışmasızdır. Biz de, Ekstra Prodüksiyon olarak, kuruluş tarihinden bu güne kadar hep “ekstra” olmayı hedefledik. Tercih sebebi olmanın en önemli koşulu “farklı” olmaktır. Biz de hizmette hızı ve kaliteyi arttırarak daha büyük projelere imza atmayı hedefliyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımız aralıksız devam edecek.

Müzik için time code’lu DVD veya CD alınır. Mix odalarında nokta efektler yapıldıktan sonra proje sistem havuzuna gönderilerek yayın kopyası alınır. Sistemimiz 30 kW UPS ve 30kW jeneratörle desteklenmektedir. Sonuç olarak, ham görüntünüzü tek bir sefer sisteme aktarıyor, yine tek bir yayın bandı olarak teslim ediyoruz. Bu şekilde zamandan kazanıyor

Sıcak bir ortamın bulunduğu Ektra Prodüksiyon’a www.ekstraproduksiyon.com adresinden ulaşabilrsiniz

VıdeoGraph 17


Ürünler

Edius SP for HDV Osman YEL Computorium Canopus Ürün Sorumlusu oyel@computorium.com

E Edius size diğer kurgu sistemlerinde bulamayacağınız çok yeni bir özellik sunuyor

dius SP For HDV, sınıfında en gelişmiş profesyonel non-linear kurgu sistemidir. Yüksek kalitedeki giriş çıkış kalitesine ek olarak Edius SP For HDV’de kurgu sırasındaki hızlandırıcı özelliği, Edius’un rakiplerine karşı büyük bir üstünlük sağlamaktadır. Opsiyonel olan DVCPRO-50 ve DVCPRO HD kodeklerine destek vererek gerçek zamanlı olarak çalışmasına olanak sunmasının yanında HDV, DV ve diğer analog formatlarını da desteklemektedir. Profesyonel bir kurgu sisteminde olması gereken RS422 Remote Kontrol ve Referans SYNC girişi ile kullanıcılara her türlü kolaylığı sunmaktadır. Edius SP for HDV temel özellikleri HD, HDV, DV, MPEG-2, uncompressed ve lossless videoları Edius Pro 3 kurgu yazılımı ile gerçek zamanlı olarak aynı timeline üzerinden çalışabilirsiniz. Gerçek zamanlı olarak HD / SD çözünürlük çevirmesi ve çıkışı yapabilirsiniz. Gerçek zamanlı olarak görüntü oranlarını 16: 9-4:3 dahil olmak üzere çevirebilir ve çıkış alabilirsiniz. Gerçek zamanlı olarak HD / SD efektler, keyler, geçiş efektleri ve yazılar yapabilirsiniz. Canopus, HQ kodeği de dahil olmak üzere yüksek kalitede yazılım kodekleri sunmaktadır. RS-422 kontrolü ve harici referans sync girişi sunar. Gerçek zamanlı olarak tam çözünürlükte ve yüksek kalitede component HD ve SD video çıkışı sağlamaktadır. Analog giriş için filtreleme ve noise reduction özelliği bulunmaktadır. Çift yönlü olarak analog/DV çeviri yapabilmektedir.

Edius SP for HDV Üretici Firma Canopus Yetkili Satıcı COMPUTORIUM

Fiyatı 3350(BOB є+hariç) KDV 0 212 320 88 20 www.computorium.com

18 VıdeoGraph

Edius SP for HDV için BOB

Component çıkış kartı

Herhangi bir windows NLE yazılımı ( OHCI desteği olan ve Windows tabanlı çalışan popüler Adobe Premiere Pro, Avid Xpress DV ve Vegas gibi NLE yazılımları destekleyerek bu yazılımlarda bir analog / dv ve DV / Analog çevirici gibi çalıştırabilirsiniz. Timeline üzerinden direk olarak DVD‘ye kayıt yapabilirsiniz. XDCAM, P2* ve VARICAM** modüller için opsiyonel I / O seçeneği sunar. Adobe Premiere Pro+ , Adobe After Effects ve Adobe Photoshop için video giriş çıkış desteği sağlamaktadır. OHCI desteği olan ve Windows tabanlı çalışan popüler Adobe Premiere Pro, Avid Xpress DV ve Vegas gibi NLE yazılımlar ve daha fazlası DVCPRO 50 ve VARICAM desteği aynı zamanda opsiyonel olan Canopus Codec Paketi de gerektirmektedir. Gerçek zamanlı olarak değişik video formatlarında çalışmak ister misiniz? Edius size diğer kurgu sistemlerinde bulamayacağınız çok yeni bir özellik sunmaktadır. Aynı kanalda karışık olarak HD, HDV, DV , Uncomressed, MPEG-2 ve MPEG-1 videoları gerçek formatlarını koruyarak, çözünürlük ve yüksek renk kalitesinden ödün vermeden kurgulama özgürlüğü sunmaktadır. Edius çözünürlük ve framerate’den bağımsız olarak çalışması sebebi ile gelecekteki video codec ve formatları destekleyebilecek yazılım altyapısı ile sizin her zaman yanınızda olacaktır.


Sizce de MPEG-2, MPEG-1, HD, HDV, DV ve uncompressed videoları herhangi bir çevirme işlemi yapmadan ve render gerektirmeden çalışmak hızlı ve zevkli olmaz mı? Gerçek Zamanlı HDV Kurgu HDV ve MPEG formatlarındaki videoların gerçek zamanlı olarak kurgulanması gerçeği ile birlikte Canopus’un video codec teknolojisinin lideri olduğu gerçeği daha da net bir şekilde anlaşılacaktır. Edius Pro gerçek HDV formatındaki videoları, gerçek zamanlı olarak çalışabileceğiniz bir platformdur. Kurgudaki yüksek resim kalitesi ve gerçek zamanlı kurgu performansı, Canopus HQ (1080 / 60i, 50i, 720/30p, 25p) codeği ile kalite seçeneklerinizi genişletmekte ve kurgudaki performansınızı artırmaktadır. Çünkü Canopus HQ codeği, Canopus tarafından geliştirilen özel bir sıkıştırma algoritması kullanmaktadır ve bu da size yüksek kalite ve performansta HD çözünürlüğünde bir video ile çalışabilmenizi sağlar. Sony ve JVC kameralarla çekilmiş 1440x1080 ve 1280x720 HDV çözünürlüğündeki görüntüleri HQ codeği desteklemektedir. Inter-frame codlama özelliğine karşı HDV de intra-field kodlama özelliği gelmiştir. Bu kurgu ayağında HDV’nin 4:2:0 alt örneklemesi ile karşılaştırıldığında 4:2:2 chroma alt örneklemesindeki resim kalitesini korurken yüksek kalite ve kare hassasiyetinde çalışabilmenize imkan sağlar. Minimum sistem gereksinimleri • Intel® Pentium® 4 3.0GHz processor veya daha yüksek (Intel Xeon® 3.2GHz dual processors tavsiye edilir, HyperThreading destekli) • 1GB RAM • Bir boş PCI 64-bit/66MHz slot (rev. 2.2) • Bir boş PCI 32-bit/33MHz slot (rev. 2.2)

Edius SP for HDV

• 800MB boş disk alanı • ATA100/5400rpm hard disk veya daha fazlası tavsiye edilir (iki kanal veya daha fazla Uncompressed dosyaları okurken Ultra SCSI 160 veya daha iyisini gerektirir) • Graphics card hardware tabanlı DirectDraw overlay ve 1024x768 çözünürlükte 32-bit renk gerektirir Windows® XP Home or Windows® XP Professional (Service Pack 1 veya daha yukarısı) • DirectX 9.0 veya daha üstü • Ses kartı • DVD-ROM örnek dosyaları okumak için gereklidir. • EDIUS SP for HDV ile SD çözünürlükte çalışmak istiyorsanız 32-bit PCI slotlu bir sistemde de çalışabilirsiniz, bu durumda HD donanım hızlandırıcısı ve HD component çıkışı çalışmayacaktır. Edius SP For HDV Plug-in Edius SP For HDV için Adobe Premiere Pro v1.5 plug-ini ücretsiz olarak www.canopus.com web sitesinin support kısmından indirebilirsiniz

Paket İçeriği • EDIUS SP for HDV PCI bus kartı • EDIUS SP for HDV HD component çıkış kartı • 1 x FireWire kablosu (4-pin – 4-pin) • 1 x Multi I/O kablosu • HD component çıkış kartı için 1 x 6-pin connector kablosu • 1 x 4-pin dahili video bağlantı kablosu • 1 x 4-pin dahili ses bağlantı kablosu • EDIUS Pro yükleme CD ‘si • EDIUS Pro kullanım kılavuzu ( ingilizce olarak ) • EDIUS SP for HDV ek proğramlar CD’si • Örnek video dosyalarının bulunduğu DVD medyası • Ulead DVD Workshop yükleme CD‘si • Sony ACID Music Studio yükleme CD’si Teknik Özellikler Video Formatları (Görüntü Yakalama) • Canopus DV - 720x480/59.94i (NTSC), 720x576/50i (PAL) • YUY2 (Uncompressed) - 720x486/ 59.94i (NTSC), 720x576/50i (PAL) • Canopus Lossless - 720x486/59.94i (NTSC), 720x576/50i (PAL) • HDV / Canopus HQ - 1080 / 59.94i (NTSC), 1080 / 50i (PAL), 720 / 30p

Edius NX for HDV için saçaklı kablosu

(NTSC), 720 x 480 /60p (NTSC), 720 x 576 / 25p (PAL), 720 x576/50p (PAL) • Canopus HD: 1280 x 1080 / 59.94i, 1280 x 1080 / 60i, 1280 x 1080 / 50i, 1280 x 720 / 59.94p, 1280 x 720/50p Video Formatları (çıkış) Digital Video (FireWire) • NTSC: 720x480/59.94i • PAL: 720x576/50i • HDV: 1080/59.94i (NTSC), 1080/50i (PAL), 720/30p (NTSC), 720x480/60p (NTSC), 720x576/25p (PAL), 720x576/ 50p (PAL) • Canopus HD (DVCPRO HD): 1280 x 1080 / 59.94i (NTSC), 1280 x 1080 / 60i (NTSC), 1280x1080/50i (PAL) Analog Video • NTSC: 720x480/59.94i, 720x486/ 59.94i • PAL: 720x576/50i Not: Canopus HD formatı sadece Canopus Codec Option Paketi ile elde edilebilir. Digital Video Giriş / Çıkış • 1 x 4-pin FireWire Analog Video Giriş • 1 x component (BNC – Y, B-Y, R-Y ) • 1 x S-Video (4-pin miniDIN) • 1 x c omposite (BNC) • 1 x Ref input (BNC) Analog Video Çıkış • 2 x component (BNC – Y, B-Y, R-Y ) • 1 x S-Video (4-pin miniDIN) • 1 x c omposite (BNC) Analog Ses Girişi • 2 x XLR-3-31 female (1-gnd 2-hot 3-cold) (balanced) • 1 x stereo (RCA) (unbalanced) Analog Ses Çıkışı • 2 x XLR-3-32 male (1-gnd 2-hot 3cold) (balanced) • 2 x stereo (RCA) (unbalanced) VTR Kontrolü • 9-pin D-sub RS-422A • IEEE 1394 FireWire

VıdeoGraph 19


Ürünler

TP-120/PT-110 Yasir KARADENİZ Avkom Elektronik Ltd. Şti. Satış Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com

Y

ayıncılık, yapımcılık, güvenlik, eğitim, ev sinema ve sunum sistemleri için ses, görüntü ve bilgisayar grafikleri dağıtıcısı, seçicisi ve prosesörü üreten Kramer Elektronik ürün ağına eklediği en yeni ürünleri tanıttı. TP 120 ve PT 110 da bu yeni ürünlerden.

TP-120 ve PT 110 ile bilgisayar grafiklerini uzun mesafelere iletmek çok kolay

Görüntü alıcı (TP-120) ve verici (PT-110) olarak görev yapan bu ürünler, çözünürlükleri VGA’dan XGA’ya kadar değişen bilgisayar grafiklerini CAT 5 kablo üzerinden iletmek için kullanılıyor. TP-120 ve PT-110 gücü CAT 5 üzerinden gönderiyor ve dolayısı ile bunlardan yalnızca birinin güç kaynağına bağlanması yeterli. TP-120 ve PT-110 kurulumcular ve sistem entegratörlerinin dile getirdiği ihticaçlara bir cevap niteliğinde tasarlanmış. Bunun en önemli örneği, gücün CAT 5 kablo üzerinden (iki yönde de olabilir) PT-110 göndericisinden TP-120 alıcısına doğru iletilen video ile birlikte gitmesi. Böylece yalnızca bir ünitede güç kaynağı olması yeterli. Diğer ünite gücü CAT 5 üzerinden güç kaynağı bağlı üniteden alıyor.

TP-120/PT-110

Gücü CAT 5 üzerinden iletme özelliği çok ciddi bir kolaylık sağlıyor. Örneğin; alıcının tavana Üretici Firma Kramer projektörün yan tarafına yerleştirildiği bir duruYetkili Satıcı AVKOM Fiyatı Sorunuz mu düşünün. Kurulumcu yerdeki vericiye çok 0 212 320 97 77 rahat bir şekilde enerji sağlayabilir ve tavandaki www.avkom.com alıcı da enerjiyi zaten CAT 5 üzerinden yerdeki

vericiden almaktadır. Dolayısı ile tavandaki alıcıya nasıl enerji sağlarım gibi bir endişe sözkonusu değildir. Karşılıklı çalışan bu iki ürünün, kurulumcuların ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmiş bir başka özelliği de sinyali uzun mesafelere göndermek için gerekli kazanç (Level, Gain) ve EQ ayarlarının PT-110 göndericisinde değil de TP-120 alıcısında bulunması. Bir çok uygulamada alıcı, kurulumcunun kazanç ve seviyeyi ayarladığında etkiyi görebileceği bir noktada durur. Buna ek olarak ekranın yanında bir yere sıkıştırılmış alıcıdaki bu konrollerle birinin yanlışlıkla ayarları değiştirme ihtimali çok çok azdır. İki ünite her hangi bir sistemde uygun konumlandırma için oldukça uyumludur. Kısaca özetlersek, bilgisayar grafikleri için görüntü alıcı ve verici olarak geliştirilen TP120/PT-110 kombinasyonu enerjiyi CAT 5 üzerinden göndermek, kazanç ve EQ ayarlarının gönderici değil de alıcı üzerinde olması ve alıcı ve vericinin her ikisinin de küçük yapılı olması gibi özelliklerle tamamen kurulumcu dostu ola-

Kramer FC-20 çift yönlü SDI-DV çevirici

F

C-20 broadcast kalitede iki yönlü (IEEE 1394 üzerinden) DV’den SDI’a ve SDI’dan DV’ye dönüştürücüdür. Sinyalde SMPTE272M-A (audio at 48kHz, synchronous to the video) standardına uygun AES/EBU seste Kramer FC-20 gömülüdür. FC-20, SMPTE-259M data akışındaki D VITC time code desteği verir ve ayrıca Üretici Firma Kramer SMPTE-12M, BNC giriş çıkışlar üzerinde düşen Yetkili Satıcı AVKOM kenar zaman kodunu (Vertical Interval Time Fiyatı Sorunuz Code, VITC) destekler. PAL ve NTSC ayrımını 0 212 320 97 77 otomatik olarak yapar. Ön tarafındaki bir LED www.avkom.com SDI kitleme durumunu gösterir.

20 VıdeoGraph

Ses grup ve kanalı ön paneldeki bir dip switch ile seçilir. IEEE 1394 için 4 pin ve 6 pin konnektör desteği vardır ve RS-422 ile kontrol edilebilir. FC-20 12 V DC, XLR 12 volt Battery Pack veya 6 pin 1394 girişle beslenebilir. Şasesi 19” rack uyumludur.


Ürünler

IANIRO ışıklar Volkan ÖZER Avkom Elektronik Ltd. Şti. Proje Yöneticisi volkan.ozer@avkom.com

Işıkta kaliteyi IANIRO ile yakalayabilirsiniz

P

rofesyonel ışıklandırma sistemlerinde önemli bir yere sahip olan IANIRO, taşınabilir ışık setleri, kamera tepe üstü ışık setleri ve studyo ışık setlerinden oluşan geniş bir ürün grubuna sahiptir. Kamera tepe üstü ışık setleri basit on/off veya dimmerli ürünler, DVCAM ve HDV kameralar için geliştirilmiş özel DigiLite serisi ürünler ile zenginleştirilmiştir. Aktüel ışık setleri, 300W’dan başlayıp, 2kW’a kadar çıkabilen, çantalı (cordura veya flight case) veya çantasız setlerden oluşuyor. Profesyonellerin kırmızı kafa (Varibeam) ve sarı kafa (Compactbeam) diye bildiği ürünler bu grupta bulunmaktadır. Alüminyum, çelik veya fiberglass olarak seçilebilen dış yüzeyler değişik ihtiyaçları karşılamaya yöneliktir.

Solaris çeşitleri ile her türlü ışık ihtiyacını karşılayacak ürünlerden oluşuyor. Manuel veya uzaktan (Pole) kumanda seçenekleri mevcuttur. Tüm Fresnel ışıklar, homojen aydınlatma, net odaklama, sağlam ve kullanışlı uzaktan kumanda aksamı ve kolay bakım özelliklerine sahiptir. İstenildiğinde dimmer özellikli sistemler ile dimmer kontrolü sağlanabilir. Tüm ışık setleri için her türlü aksesuar (filtre, barndoor, wireguard, gel frame, vs.) mevcuttur. IANIRO ile ister tek tek ışık seti ihtiyaçlarınızı ister anahtar teslim tüm stüdyo ışıklandırma ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

IANIRO Işıklar Üretici Firma

IANIRO

Yetkili Satıcı

AVKOM Fiyatı Sorunuz

Stüdyo Fresnel ışıkları 300/500W Minispot, 650W Solaris, 1000W/1250W Solaris, 2KW

0 212 320 97 77 www.avkom.com

FireWire Matriks Seçici V S-66FW FireWire Matriks Seçici Kramer’in yeni ürünlerinden biri. Bu ürünle Firewire bağlantısı olan 6 ürün üzerinde seçim işlemi yapmak mümkün. Cihaz ayrıca bir Firewire hub olarak çalışıyor.

Kramerin yeni ürünlerinden VS66FW bir Firewire hub olarak da kullanılabilir

VS- 66FW çift yönlü iletişim sağlayabilir ve otomatik branch/leaf configurasyonu sağlar. IEEE 1394-1995 ve IEEE 1394A standartlarına göre 400 Mbit/s e kadar data transfer hızlarında çalışabilen Firewire i-Link bağlantılarla çalışabilir. VS-66FW 1394/FireWire’ın tüm özelliklerini desteklediği gibi isochronous ve asynchronous data transferlerini de destekler. Ayrıca tüm portlara enerji de gönderebilir. Üzerindeki TAKE butonu matris seçici olarak çalışmasını sağlarken ALL butonuna basılınca VS-66FW bir Firewire hub olarak çalışmaya başlar. VS-66FW ön paneldeki butonlarla, infra-red üzerinden ve RS-485 veya RS-232 yoluyla kontrol edilebilir. Matriksin

herhangi bir andaki durumu öndeki parlak bir LED ekranla görüntülenir. Ve cihazın içindeki kalıcı hafızaya 15 tane konfigurasyon kaydedilebilir. VS-66FW 19 inç 1 rack unit ebatlarında rack’a takılabilecek şekilde bir kasaya sahiptir.

Kramer Matrix Switcher Üretici Firma

Kramer

Yetkili Satıcı

AVKOM Fiyatı Sorunuz 0 212 320 97 77 www.avkom.com

VıdeoGraph 21


Ürünler

Inca RTX Selahattin ACAROĞLU Computorium Proje Yöneticisi sacaroglu@computorium.com

Ülkemizde TGRT ve KANAL D’den sonra, son olarak HABER TÜRK’te KJ’lerini Inscriber RTX Platformunu kullanarak vermeye başladı

Inca RTX Üretici Firma Inscriber Yetkili Satıcı COMPUTORIUM

Fiyatı 15300 є+KDV 0 212 320 88 20 www.computorium.com

22 VıdeoGraph

K

arakter Jeneratörleri içerisinde seçim yapmakta zorlanan veya şu özellikte olsaydı daha çok işime yarardı diyenler için Inca RTX değişik çözümler sunmaktadır. Inca RTX’in programlama platformunda sunduğu çeşitlilik developerların işini daha da kolaylaştırmaktadır. Visual Basic, Visual Basic.Net, Delphi geliştirmede kullanılacak bazı platformlardır. Düşünün bir KJ’niz olsun istiyorsunuz; bu KJ’nin hem çok nitelikli, hem de kullanımı kolay olsun istiyorsunuz. Kullanıcıların önüne konulan KJ programları içerisinde işinize yaramayacak bir çok ikon olduğu gibi, olmasını istediğiniz halde programın içerisinde olmayan bir çok öge bulunmaktadır. Dolayısıyla bu tür yazılımlar da, zamanla yarışan ana kumanda ve reji operatörlerinin işini zorlaştırmaktadır. Özellikle reji uygulamalı KJ’lerde layer oluştururken yaşanan sıkıntılar ve acil girilmesi gereken KJ’ler bazen sıkıntı oluşturabilmektedir. Burada yapılması gereken işlem kanala özgü bir KJ yazılımının ve formatının oluşturulmasıdır. Inca RTX burada yetkinliğini ortaya koyarak kullanıcıya has bir arayüz ortaya koymaktadır.

Siz KJ’nizde olması gereken bütün özellikleri ve istekleri planlayıp buna göre bir program oluşturabilirsiniz. Ayrıca, bununla da yetinmeyerek oluşacak ihtiyaçlar neticesinde programlama arayüzünde değişiklikler yaparak yeni KJ’nizi oluşturabilirsiniz. Inca RTX developer içerisinde Com Library ve SDI IN-OUT kartıyla, KJ’lerdeki tüm sıkıntıları giderebilecek şekilde kullanıcıların beğenisine sunulmaktadır. Inca RTX Layer oluşturmada sınır tanımazlığı, continuous animasyon oynatabilmesi ve database desteği, ekranları bilgiyle süslemenin yanısıra görselliği de maksimum düzeye çıkartmayı başarabilmiştir. Ülkemizde TGRT ve KANAL D’den sonra, son olarak HABER TÜRK’te KJ’lerini Inscriber RTX Platformunu kullanarak vermeye başladı. Inca RTX developerlarının özellikle programı geliş-


tirirken, kütüphanenin işlenmesindeki kolaylığı sıklıkla dile getirmeleri bu kanalların tercihlerini Inca RTX yönünde kullanmalarında ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Program geliştiricilerin düşünüp, dizayn edeceği ve operatörlerin yönetebileceği Inca RTX “Program geliştirme platformu” Ulusal ve Yerel TV kanallarının yeni gözdesi haline geldi. Hardware’inde sunduğu yenilikler, dinamik realtime efektler ve inanılmaz çoklu layer çözümleri sunmaktadır. Inca RTX özel broadcast çözümleri sunmada kullanıcılara oldukça özgür bir platform sunmaktadır. Hardware özellikleri Inca RTX Full Serial Digital Interface ile SDI giriş çıkışıyla diğer grafik sistemleriyle birlikte Up veya Down Stream key olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca Inca RTX eşzamanlı Dual SDI çıkışı da opsiyonel olarak desteklemektedir. Inca RTX ayrıca By-pass devresini de özellikleri arasında bulundurmaktadır. Bay-Pas devresi video kaybında veya sistem hatasında video sinyalini bozmadan otomatik olarak çıkışa verebilmektedir. Zengin çoklu kanal arayüzü Inca RTX zengin çoklu layer arayüzüyle eşzamanlı olarak yazı, grafik, video, DVE, rolls, crawl ve bir çok özelliği bir arada gösterebilmektedir. Tüm ekran bileşenleri maksimum rahtalıkla çıkış monitöründe gösterilebilmektedir. Desteklediği software kodekleri DV25, MPEG1, MPEG2, AVI, WMV ve QUICKTIME formatlarını oynatım esnasında desteklemektedir. Yukarıda sayılan formatlardaki herhangi bir video dosyasını işlemci üzerine çok

büyük bir yük bindirmeden bilmektedir.

oynata-

Çoklu efektler Oynayan bir efekt üzerine transation veya farklı bir efekt ekleyebilirsiniz. Örneğin; Crawl bir geçişe animasyon veya video ekleyebilirsiniz. Bir roll geçişini dissolve efektiyle birlikte ekrana getirip ekrandan alabilirsiniz. Uygulanan efektlerde herhangi bir sınır yoktur ve her bir efekt tek veya grup olarak çıkartılabilir veya eklenebilir. Ayrıca muhteşem ve zengin görünümlü layerlar operatör tarafından oluşturulabilir. 2D ve 3D animasyonlar DV3D Max, After Effects ve Flash’tan gelen dosyalarla değişik animasyonlar oluşturulabilir ve dışarıdan dosyalar transfer edilebilir. Template Builder kullanılarak kendi animasyonlarınızı oluşturabilir ve dinamik olarak text ve logo girişleri sağlayabilirsiniz

DVE Inca RTX’in fill girişinden gelen sinyale DVE efekti uygulayabilirsiniz. Ayrıca animasyon ve video kliplere de bu arada müsade etmektedir. Kolaylığı Inca RTX kendi interfare’inizi oluşturmak için gereken tüm kontrolleri sunmaktadır. Template builder Text ve grafik oluşturmada zamandan ve işten kazanmak isterseniz template builder kullanılabilir. Template Builder Inca RTX’in içinde Layout’lar oluşturmanızı sağlar. Basit yazı ve güçlü animasyonlar için Inca RTX başlangıçtan sonuca kadar KJ oluşturmada yardımcı olur.

Analog önizleme kanalı Inca RTX bazı Dual çıkışlı ekran kartları kullanarak çıkışta analog önizleme gösterimine imkan verir. Dağıtım Inca RTX’te iki çeşit lisanslama vardır. Developer studio ve developer playback. SDI Hardware’li Developer Studio kullanılarak broadcast uygulamaları oluşturulur. Broadcast uygulamaların dağıtımı ve yayımlanması için Playback Lisans kulanılmaktadır. Playback lisans Inscriber’in software koruma paylaşımı ile sizin kodlarınızı ve ürününüzü korumaktadır. INCA’nın avantajları Aynı Platform üzerinde SD/HD çalışmanıza olanak sağlamaktadır. 3D realtime grafik Inca FX animasyon modülü 3D animasyon ve filtre efektleri için kullanılır. Multi kanal + Önizleme HD/SD input ve output olarak iki kanal desteklenmesinin yanında prewiewde iki kanal desteklenmektedir. 2 PCI 100 kullanımında 2 kanal DVE efektine imkan tanır.

ÇAY TV dijital yayına geçti eçen ay içerisinde ComputoG rium ürünleriyle dijital yayına geçen Çay TV, karasal yayından sonra uydu üzerinden de yayın vermeye başladı.

Rize Çay TV projesinde, S h a d o w NX Yellow Non-Lineer Montaj seti

tercih edildi. DV tabanlı çalışan montaj setlerinde hazırlanan görüntüler, son çıkışta MPEG-2 “8 Mbit/sec” olarak export edilmekte ve gigabit network üzerinden hızlı bir şekilde yayın otomasyon sistemi olan Shadow MP’ye transfer edilmektedir. Transfer edilen bu dosyalar Shadow MP ile günlük yayın akışı hazırlanmakta ve yayın bu sistem

üzerinden devam etmektedir. Karakter Jeneratörü olarak Multilayer çalışan, animasyon ve multi kanal video oynatılabilen Jade Yellow tercih edilmiştir. SMS geçişlerine uygunluğunun olması Çay TV’yi Jade Yellow’u tercih etmeye yönlendirmiştir. Son çıkışta ise logo jeneratörü olarak compix CG tercih edilmiştir.

VıdeoGraph 23


Tıps&Trıcks

Realtime HD ve HDV kurgu için çözümler Abdullah S. ŞEN Computorium Satış Müdürü asen@computorium.com

Ö

ncelikle HD ve HDV kavramları nelerdir? Bunlar hakkındaki gerçeklerle başlayalım.

HD (High Definition) standartları artık belirlenmiş, yüksek çözünürlüklü videoyu belirtmektedir. HDV ise, görüntü standartları yanında, sıkıştırma ve dosya yapısı da belirlenmiş yüksek çözünürlüklü bir yapıdır. HD bizim oturmasını beklediğimiz haliyle 1920x1080 çözünürlüğe sahipken; HDV yine bizim oturmasını beklediğimiz haliyle 1440x1080 çözünürlüğe sahiptir.

HDV kurgu için önerimiz “Edius NX for HDV” ve “Edius SP for HDV” ürünleri. HD kurguda ise “Edius HD” ve “Leitch Velocity HD”

HD’yi öncelikle ele aldığımızda, toplam raster’ın 1920x1080 = 2.073.600 pixelden oluştuğunu görürüz. Her bir pixel için 2 byte’lık bir depolama gerekeceğini düşündüğümüzde bir HD kare 4.147.200 byte = 4.05KByte gerektirecektir. 25 karelik bir sn. görüntü ise 101.250Kbyte = 98.87 Mbyte’lık bir alan veya bant genişliği gerektirir. Yapının bu haline “Sıkıştırmasız HD” diyebiliriz. HDV’de ise bu tip hesaplamaya gerek yoktur. 1440x1080 çözünürlükteki HDV görüntü 25Mbit/sec bir bant genişliğine sahiptir ve Mpeg-2 TS (Transport Stream) sıkıştırmaya haizdir. Ama ne kadar bir sıkıştırma olduğunu anlamak için kısaca uncompressed HDV’nin (yok ama) 55.6 Mbyte/sec olduğunu söyleyelim. Böylece yaklaşık 1:18 lik bir sıkıştırmanın söz konusu olduğu anlaşılacaktır. Bu rakamı görünce çok kötü bir durumla karşı karışıya olduğumuzu düşünmemeliyiz. Hatırlamalayız ki; DVD’ler uncompressed SD kaliteye göre yaklaşık 26 kat sıkıştırılmış ortamlardır. Kurgu sistemleri için HD ve HDV farklı şeylerdir. HD yapıyı; özellikle sıkıştırmasız ise, kurgula-

Edius HD

24 VıdeoGraph

Velocity HD mak nispeten kolaydır. Doğal olarak daha fazla işlemci gücü, daha hızlı ve kapasiteli diskler gerekecektir. Ama iş HDV’ye döndüğü zaman ihtiyaç duyulan işlemci gücü çok daha fazla olacaktır. Çünkü işin içine bir de Mpeg-2 kodlamayı çözecek algoritmalar da girmiş olacaktır. Öyleyse HDV, HD’ye göre daha düşük disk kapasitesi ve daha yavaş disklerle çalışabilir. Ama, daha güçlü işlemciler gerektirir. Kurgu sistemi seçerken, bu noktaları göz önünde bulundurmak gerekir. Computorium olarak HD ve HDV kurguda değişik çözümler öneriyoruz. HDV kurgu için önerimiz “Edius NX for HDV” ve “Edius SP for HDV” ürünleri. HD kurguda ise “Edius HD” ve “Leitch Velocity HD”. Bu ürünlerin birbirlerine karşı belirli üstünlükleri olsa da, temel olarak realtime çalışma prensibine bağlı ürünlerdir. Bu ürünler HD görüntüyü iki kanal olarak sıkıştırmalı olsun, sıkıştırmasız olsun realtime işleyebilmektedirler. Ve görüntülerin üzerine uygulanan efektler de realtime olmaktadır. Aynı zamanda Edius HD ve Velocity HD için multiformat HD ve SD demek doğru olacaktır. Her iki sistemde şu an piyasada bulunan hemen tüm HD modları ile çalışabilmektedir. Buna Panasonic’in Varicam kamerası da dahildir. Bunun yanında her iki sistemde aynı timeline’da hem SD, hem de HD görüntü kurgulayabilemektedir. Her iki sisteminde, video çıkışları arasında downconverted SD çıkış mevcuttur. Sistemlerin fiyat aralığı HD’de є25.000 - є35.000 şeklindedir. HDV’de ise bu aralık є4000 - є10.000 şeklinde olmaktadır.


Tıps&Trıcks

Velocity Doktoru VII Serkan KARAASLAN Computorium Teknik Müdürü serkank@computorium.com

B

ir Velocity Doktoru köşesinde de sizlerle beraberiz. En çok kullanılan Non-Linear Kurgu sistemi olan Velocity’deki gelişmeler ve bilinmeyenleri hakkında sizleri bilgilendirmeye devam ediyoruz. Ayrıca sizlerinde sorularınızı bekliyoruz ki, cevaplayalım ve diğer kullanıcılarda bu konularda bilgi sahibi olsunlar. Bu sayımızda genel olarak Velocity 9 Software’inden bahsedeceğiz. Uzun bir süredir beklediğimiz Velocity 9 Software nihayet çıktı ve yavaş yavaş hayatımıza girmeye başladı. Elbette yeni bir yazılım olmasından dolayı da, oturması ve sağlıklı bir şekilde çalışır hale gelmesi biraz zaman aldı. Şu anda Velocity 9.1 upgrade ile beraber, kullanıcılara tam anlamıyla hizmet verebilen bir yazılım haline geldi. Yanlız, hatırlatmamız gereken önemli bir detay var. Velocity 9 software’i, Dps Velocity ve Dps Reality donanımlarını malesef desteklemiyor. Bu donanımların üretiminin durması ve donanımın yetersiz kalıyor olması nedeniyle Velocity 9.1 software upgrade yapılmamaktadır. Dolayısıyla, burada bahsettiğimiz Velocity 9.1 Software paketi, VelocityQ ve Velocity HD’yi kapsamaktadır. Bizde bu yazımız boyunca, genel olarak VelocityQ ve VelocityHD yerine Velocity 9.1 olarak bahsedeceğiz.

Şekil 1

Velocity 9.1’de yazılımında, çok köklü değişiklikler olduğu söylenemez aslında. Fakat öyle can alıcı özellikler eklenmişki, kullanıcıların Velocity 9.1’e geçmesi için yeterli sebepler olduğuna inaniyorum. Bu özelliklerin neler olduğunu hep beraber inceleyelim. Bu özelliklerin en başında, Video Efekt menüsündeki değişikliklerden bahsedebiliriz diye düşünüyorum. Düşünün, çok uzun bir proje yaptınız. Projeniz bitti ve siz aktarmaya başladınız. Fakat birde baktınız ki, projenizin sonuna doğru unuttuğunuz bir efekt var. Şimdi ne olacak? Kaydı mı durduracaksınız? Tabi ki hayır. Velocity 9.1 Software size cihazınız play konumundayken bile okunan dosyaya ve hatta okunacak dosyalara video efektler uygulamanıza imkan veriyor. (Bkz.Şek.1) Yani aktarma sırasında montaj yapmak. Şaka gibi değil mi?? Ama gerçek. Bence sadece bu özellik bile Velocity 9.1 Software’ine geçmek için yeterli bir sebep diye düşünüyorum. Velocity 9.1’de yeni bir diğer özellik ise, avi dosyalarını direk olarak timeline üzerinde işleyebiliyor olmanız. Evet, yanlış duymadınız. Artık avi dosyalarınızı import etmenize gerek kalmıyor. Bu sayede montajınızda daha hızlı bir şekilde tamamlanıyor. (Bkz.Şek2)

Şekil 3

Bunun için, timeline üzerinde sağ tıklayıp, “Enable realtime playback” seçeneğini seçmeniz yeterli. (Bkz.Şek.3) Bu arada, kullandığınız avi dosyalarının timeline üzerinde okunması esnasında, yanlış field seçimi nedeniyle titreme hatasıyla karşılaşmanız durumundaysa, klip üzerinde sağ tıklayarak doğru field ayarlarını yapmanıza da imkan sağlıyor. Velocity 9.1’in çok hoşunuza gideceği bir özelliğinden bahsetmek istiyorum. Örneğin, bir kanal üzerindeki bütün klipleriniz üzerinde renk düzeltmesi yapmaz zorundasınız. Fakat bu kanalda yüzlerce klibiniz var. Efektinizi oluşturduktan sonra, tek tek bütün kliplere bunu uygula mı diyeceksiniz? Tabiki hayır. Velocity 9.1’de geliştirilmiş kanal üzerine efekt uygulama özelliği sayesinde bu zahmetten kurtuluyorsunuz. Bu sayımızda da sizlere Velocity 9.1 hakkındaki yeniliklerden bir kısmını tanıtmaya çalıştık. Gönül isterki, hepsini bir anda sizlere iletelim ama merak etmeyin. Bir sonraki sayımızda Velocity 9.1’in diğer yeniliklerinden bahsedeğiz. Ayrıca, Velocity 9.1 hakkında sizlerden gelen kullanıcı sorularını değerlendirip burada çözüm yolları bulacağız. Bir başka Velocity Doktoru’nda görüşmek dileğiyle.

Şekil 2

VıdeoGraph 25


Tıps&Trıcks

MXF Nedir? Yasir KARADENİZ Avkom Elektronik Ltd. Şti. Satış Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com

M

XF (Material Exchange Format) görsel işitsel materyallerin data ve data hakkında gerekli bilgileri içeren metadata (MXF’in metadata kısmı XML formatındadır) ile birlikte değiş tokuşunda kullanılan açık bir dosya formatıdır.

MXF ses ve görüntü dosyalarını, XML formatında bilgi tutan bir metadata ile birleştirerek tek dosya haline getirir

26 VıdeoGraph

Bir veya daha fazla ham clip dosyasını tam olarak tanımlayıp toparlayarak bir paket haine getiren bir formattır. Burada ham cliple kastedilen şey bir grup resim, ses, data veya bunların bir kombinasyonu olabilir. Sunucular, iş istasyonları ve diğer içerik oluşturucu cihazlar arasında dosya tabanlı karşılıklı işlem esnekliğini arttırmak amacıyla geliştirilmiştir ve uygulanmaktadır. Bir MXF dosyası herhangi bir ön bilgiye ihtiyaç duymadan iki uygulamanın data alışverişi yapması için yeterli bilgiyi içerir. MXF metadata dosyası, dosyanın büyüklüğünü, dosyayı açmak için hangi kodeklerin gerekli olduğunu ve alışveriş için gerekli diğer anahtar bilgileri uygulamaların görmesini sağlar. MXF ham datanın kesin bir tanımıdır. Neden MXF ihtiyacı doğdu? Yayıncılık teknolojisi ve dijiital dünyada meydana gelen değişmeler stüdyo içerisinde clip ve çekimlerin transfer yöntemlerinde de bir takım değişmelere ön ayak oldu. Bilgisayarlar ve sunucular gibi IT tabanlı ürünlerin her sektörde çok daha fazla kullanılmasının yanında, otomasyon ve materyallerin tekrar kullanımı gibi özellikler de oldukça yaygınlaştı. Metadatanın taşınmasının yanında,

dosya transferlerinin bilgisayar işlemleri ile uyum içinde olması ve gerçek zamanlı işler için stream haline getirilmesi de bir ihtiyaçtır. MXF’i kim tanımlıyor? MXF broadcast endüstrisindeki öncü kuruluşlar tarafından ihtiyaca en iyi şekilde cevap vermek için kullanıcılardan gelen yönlendirmeler doğrultusunda geliştirildi. MXF formatının gelişimi üretici firmalar ve proMPEG, EBU, SMPTE ve AAF gibi temel büyük organizasyonlar arasındaki ortak çalışma başarısı örneğidir. MXF’i kim kullanıyor? Su anda SONY XDCAM ürünlerinde gerek DVCAM formatında kayıt, gerekse IMX formatında kayıt yaparken optic disk materyale MXF dosyası şeklinde kayıt kullanıyor. Ayrıca Canopus, Avid, Quantel ve Pinnacle gibi bir çok firma MXF desteği sunuyor.


MXF özellikle haber kanallarında zamanın çok verimli kullanılmasında, materyalin çok uzun süre kullanılmasında dolayısıyla ekonomi sağlanmasında çok iddialı. Bu aşamadan sonra MXF’i anlamanın muhtemelen en iyi yolu onunla ilgili programları kullanmaktır. Bir MXF dosyası oluşturmak için örneğin theScribe gibi bir program kullanabilirsiniz. Bu programı http://www.mog-solutions.com/ sitesinden indirebilirsiniz. Ancak bunun için bir form doldurmanız ve formu gönderdikten sonra mailinize gelen lisans şifresi ve aktivasyon kodunu programı kurduktan sonra girerek programı açmanız gerekecek. Bu şekilde programın 30 günlük deneme sürümünü kullanmanız mümkün. Şimdi fikir vermek amacıyla kısaca theScribe üzerinden bir MXF dosyasının nasıl oluşturulacağını görelim. Programın ana menüsünden “Yeni”yi tıkladığımızda

(Create a new MXF file) MXF içinde paketleyeceğimiz clip formatını seçmemiz için bir pencere açılır. Bu pencerede programın oluşturabileceği MXF formatları karşınıza geliyor. Dikkat ederseniz Sony e-VTR ve XDCAM uyumlu MXF formatları seçebiliyorsunuz. Generic bir MXF oluşturmak isteyelim. Herhangi bir MPEG dosyası seçerek bunu yapabiliriz. Ben aşağıdaki resimde de görüldüğü gibi masaüstümde Deneme.mpg dosyasını seçtim. Oluşturulacak

MXF dosyası olarak (Target) Deneme.mxf otomatik olarak oluşturuldu. MXF dosyası oluşturmak bu kadar basit. Ancak olay bundan karmaşık kuşkusuz. Örneğin yolumuza “Sony XDCAM uyumlu MXF dosya“ seçeneğiyle devam etseydik farklı seçimler yapmamız gerekecekti. Ayrıca oluşturulan MXF dosyası için çok sayıda parametre var. Bunların kullanıcılar tarafından farklı durumlara göre gerektiği gibi ayarlanması gerekiyor. Sonuç olarak MXF (Material Exchange Format) video ve audio dosyaları ve bunlar hakkındaki bilgileri XML formatında tutan bir metatada ile birleştirerek paket haline getiren bir dosya formatıdır. Yayıncılık dünyasının en güçlü organizasyonları ve üreticileri tarafından geliştirilen ve desteklenen MXF sektörde geleceğin teknolojilerinden biri olarak görünüyor. MXF ile ilgili siteler • http://www.pro-mpeg.org/ • http://mxf.info/ • http://www.irt.de/mxf/ • http://www.freemxf.org/

VıdeoGraph 27


Teknoloji

Dijital fotoğraf makinelerine “Daha yakından” bir bakış... Kemal BAYRAMOĞLU

Satınalma Uzmanı

N

asıl olduysa, son yıllarda hızla çoğalan dijital fotoğraf makineleri sayesinde, fotoğrafçılığın keyfini yeniden keşfettik. Şimdilerde çoğumuz birer dijital fotoğraf makinesi sahibiyiz ya da en kısa sürede bir tane edinmeyi planlıyoruz. Konumuz daha çok ikinci grupta yer alanları hedefliyor. Profesyonel amaçlarla fotoğraf makinesi almak isteyenler bizim konumuzun dışında kalıyor. Özel bir amaçtan çok, anı fotoğrafları çekmek isteyenlere yönelik bilgiler ağırlıkta olacak yazımızda.

Megapiksel değeri, dijital fotoğraf makinesi seçiminde tek başına yeterli bir kriter olamaz

28 VıdeoGraph

İşe önce şu “megapiksel” savaşlarıyla başlayalım. Megapiksel denilen şey nedir? Kaliteli bir fotoğraf için herşey midir? Hayır!.. İnsan gözü belli bir küçüklükten (1 dakika/ark) sonrasını “sürekli/kesintisiz” olarak algılar. Bu değer yaklaşık 60 mikrondur (~1/16 mm). Ancak fotoğraf dünyası, bu değerin çok yüksek olduğu düşüncesiyle, 6 lp/mm (~1/12 mm ya da 304 DPI) çözünürlüğü fotoğrafçılığın standardı olarak belirlemiş ve bunun yarısını minimum kabul edilebilir çözünürlük sınırı olarak saptamıştır. Gerçek hayatta görüntüler kesintisizdir ama bir fotoğraftaki görüntü gözün göremeyeyeceği küçüklükte noktalardan oluşur. Bu noktaların her birine “piksel” adı verilir. Noktaların büyüklüğü ve aralığı bize belirli bir alanda (örneğin 1 cm² ya da 1 inch²’de) baktığımız şeyin görsel çözünürlüğünü verir. PPI (Pixel Per Inch) ya da DPI (Dots Per Inch) ile ölçülen çözünürlük mefhumu, 1 cm ya da 1 inch’de ardarda dizili toplam piksel sayısıdır. Dergicilik, ofset matbaacılığı, fotoğrafçılık vb. gibi pek çok alanda 300 DPI civarında çözünürlük tercih edilir. Dolayısıyla basmak istediğiniz resim ebatları (alanı) x 120² PPI karşılığına denk gelen bir “imaj” çözünürlüğü yeterlidir. Amatör fotoğrafçılıkta yaygın olarak 10x15 cm, 13x 18 cm, 15 x 22 cm ve 20 x 30 cm ebatları kullanılır. Çektiğiniz fotoğrafları en çok 20 x 30 cm ebatlarında basacağınızı varsayarsak, ihtiyaç duyacağınız minimum imaj çözünürlüğü kabaca 2.1 milyon piksel, yani 2,1 mega piksel olacaktır (1 megapiksel = 1 milyon piksel).

Öyleyse çözünürlük dediğimiz şey dijital dünyada megapiksel terimiyle ifade edilir ve basacağımız resim ebatlarıyla doğrudan, resmin kalitesiyle ise dolaylı olarak ilgilidir. Bu durumda, fotoğrafçılıkta “albüm” adıyla bilinen en küçük ebat olan 10 x 15 cm fotoğraf kartından daha büyük kartlara baskı almayı düşünmüyorsak, 2 megapiksel; ofset kalitesinde bir 20 x 30 cm baskı almayı hedefliyorsak 8 megapiksellik bir makineye gereksinim duyarız. 8 megapikselin üzerindeki çözünürlükler profesyonel ve sanat çekimleri için elverişliyken, 2 megapikselin altındaki çözünürlükler fotoğraf basımı için yeterli olmaktan uzaktır. Sonuç olarak, 2 – 8 megapiksel aralığı hemen tüm amatör ihtiyaçları karşılarken, ortalama bir kullanıcının 5 megapikselden daha fazlasına gereksinim duyması çok nadir gerçekleşecek bir durumdur. Peki, daha çok megapiksel daha fazla resim kalitesi anlamına gelir mi? Daha çok megapiksel yalnızca resmin mutlak çözünürlüğü ile ilintilidir. Resim kalitesini etkileyen daha pek çok unsur bulunur. Belli bir eşik değerinden sonra daha çok megapiksel asla daha kaliteli resim anlamına gelmez. Bunu bir analojiyle açıklayalım: Motorda beygirgücü ne ise, dijital fotoğraf makinesinde megapiksel odur. Daha açık bir deyişle, megapiksel değerleri doğrudan karşılaştırılamazlar. 225 beygir gücünde bir kam-


yonla 225 beygir gücünde bir coupé’yi karşılaştırır mısınız? Ya da 140 HP gücünde bir sedanın konforunu 400 HP gücünde bir yarış otomobilininkiyle? Nedenlerini daha ayrıntılı açıklayalım isterseniz. Ucuz “bak ve çek” tabir edilen dijital fotoğraf makineleri çok küçük CCD (ya da daha kötüsü CMOS) foto-sensörler kullanırken, en iyi dijital SLR fotoğraf makineleri (örneğin Canon EOS 1D Mark II) neredeyse tam çerçeve (44 mm Ø) 35 mm film ebatlarında foto-sensörler kullanırlar. Neden? Küçük bir fotoğraf makinesinde ya da ortalama bir video kamerada kullanılan çipler çok küçüktürler (<=11 mm Ø). Kimi durumlarda serçe parmağınızın tırnağı büyüklüğünde bile değildirler. Bu kadar küçük alana 5 milyon piksele (5 MP) karşılık gelen ışığa duyarlı fotodiod yerleştirildiğinde, her bir fotoselin çapı 4 mikrondan küçük olur. Daha küçük fotosel (fotodiod) kullanan çipler daha düşük ışık duyarlılığına sahiptirler çünkü daha az ışık alır ve bunun sonucunda daha zayıf elektrik akımı (yük) üretiler. Bunun şöyle bir sakıncası vardır: Tüm elektronik cihazlar, üzerlerinde elektrik yükü varken, durağan durumlarında dahi serbest elektronların yarattığı düşük seviyeli, düzensiz bir sinyal üretirler. Bu sinyale elektronik gürültü, ya da kısaca, “gürültü” (Noise) adı verilir. Bir elektronik cihazın komponent kalitesini ölçmenin yollarından biri, ürettiği operasyon sinyali ile gürültüsü arasındaki seviye farkıdır. Bu fark ne kadar yüksekse, bir cihaz o kadar sağlıklı çalışır. Bu seviye SNR (S/N Ratio) olarak bilinir. Sonuç olarak 5 mikron ve altında fotodiod büyüklüğüne sahip sensörler, daha zayıf bir operasyon sinyali ürettiklerinden gürültü sinyali seviyesi aynı kalsa bile daha düşük bir SNR üreteceklerdir. Pahalı dijital SLR (DSLR) makinelerdeyse 6-10 mikron aralığında fotosel

(photosite) büyüklüğüne sahip CCD sensörler kullanılır. Bu sensörler, çok daha yüksek S/N oranlarına sahiptirler ve dolayısıyla aynı megapiksel değerine sahip olsalar dahi, ürettikleri resimde çok daha az gürültü (kendisini fotoğrafta rastgele dağılmış luminatik/ monokromatik veya parlak, istenmeyen pikseller olarak gösterir) olacağı gibi, daha yüksek ISO (>400 ASA) hızlarında fotoğraf çekebilirler. Oysa pek çok amatör dijital fotoğraf makinesi, tam da bu yüzden, 400 ASA’dan daha yüksek hızlarda fotoğraf çekemez. Fotosel büyüklüğünden sonra fotosensör tasarımına ilişkin ikinci önemli unsur komşu fotoseller arasındaki mesafedir.. Daha yakın mesafe elektronikte “crosstalk” etkisi denen istenmeyen sinyal distorsiyonunu artırırken, daha uzak mesafe imajın “sadık” bir reprodüksiyonunun üretilmesinde olumsuz bir etkendir. Bu nedenle “asgari müştereklerde” buluşan bir mesafe seçilir. Ne var ki ucuz bak ve çek dijital fotoğraf makineleri bu lükse sahip değildirler. Küçük hacimleri, daha büyük objektif kullanımına izin vermediğinden, çip büyüklükleri de sınırlıdır ve komşu fotoseller birbirine çok yakın konuşlandırılmak zorundadır. Bu da istenmeyen crosstalk etkisini artırarak resim gürültüsüne katkıda bulunur. Megapiksel konusunu sürdürelim: Gerçekte hiç bir zaman bir fotosensör üzerindeki piksellerin (“fotosite” ile eşanlamlı kullanılmıştır) tamamı imajın “yakalanmasında” kullanılmaz. Toplam piksel sayısı anlamsız bir sayıdır. Asıl kullanılan “efektif piksel” alanıdır (örneğin Sony DSC-F505V toplam 3.34 MP kapasiteli bir sensöre sahipken bunun yalnızca 2.6 megapikselini imaj yakalamakta kullanır) Ama, en gerçekçi sonucu makinenin çekebildiği resmin piksel boyutlarını çarparak elde ederiz. Neden böyle? Çip üzerindeki piksellerin bir kısmı “karanlık sinyal” kaydı için kullanılırken (her makinede değil) diğer

bir kısmı “siyah” ayarı için rezerve edilmiştir. Kenarlarda kalan bir başka piksel grubu da demozaikleştirme işlemi için kullanılır. Tüm bu pikseller toplam pikselden düşülür ve sayıları makineden makineye değişir. Diğer bir unsur ise objektifin fokal noktada oluşturduğu imaj daire şeklindeyken, çipler dikdörgen şeklindedir. Daire ve dikdörtgen üstüste bindirildiklerinde tam olarak örtüşemezler. Açıkta kalan dikdörtgen alanları kullanılmayan kayıp piksellerdir. Bu alan büyüklüğü de makineden makineye ve tasarımdan tasarıma değişmektedir. Son olarak, çekilen resimler belli bir orana (format veya cephe oranı), örneğin 4/3 ekran veya 3/2 fotoğraf kartı oranına dönüştürülürken sensörde yakalanan imaj bu orana “crop” edilir. Megapiksel yaklaşımının ikinci darboğazı ise “moiré paternleri” dediğimiz aliasing sorunudur. Çok yüksek çözünürlükler şimdilik ancak low-pass filtrelerin devre dışı bırakılmasıyla elde edilebildiğinden, üreticiler genellikle ya çözünürlükten ya da minimum aliasing’den yana tercih kullanırlar. Çoğunlukla bir orta yol seçilir. Aliasing Nyquist Eşiği’nin aşılmasıyla ortaya çıkar ve anti-aliasing filtrelerinin kullanımıyla engellenir. Ne var ki bunun bedeli daha düşük çözünürlük (fotoğraf keskinliği) ile ödenir. Eğer bir fotoğraf makinesi çok yüksek çözünürlüklere sahipse tasarımında low-pass filtre kullanmamış olabilir. Bu durumda moiré etkisi kendini keskin düz çizgi kenarlarında dalgalanmalar ve yineleyen diziler olarak gösterir. Manzara ve portre fotoğrafçılığı üzerinde önemli bir etkisi yoksa da, tekstil fotoğrafçılığı ve mimari fotoğrafçılıkta ciddi sıkıntılara yol açabilir. Gördüğümüz gibi megapiksel terimi tek başına yeterince yol gösterici değil. Tipik bir örnek: Yapılan testlerde 3 megapiksel kapasiteli bir DSLR olan Canon EOS 3D, 5 megapiksel kapasiteli bakve-çek tipi Sony F707’den çok daha kaliteli fotoğraflar üretebilmektedir. Özetle, megapiksel değeri, dijital fotoğraf makinesi seçiminde tek başına yeterli bir kriter olamaz. Seçimimizin sağlıklı olabilmesi için daha başka kriterleri de göz önüne almamız gerekiyor. İzleyen makalemizde bu kriterleri değerlendireceğiz. O güne kadar esenlikle kalmanız dileğiyle...

VıdeoGraph 29


Teknoloji

HDV formatı kameralar Yasir KARADENİZ Avkom Elekt. Ltd. Şti. Satış Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com

H Sony’nin HDV formatı kameraları HVR-Z1E HDR-FX1 ve IBC 2005’te tanıtılan HVR-A1’den oluşuyor

er ne kadar ülkemizde yaygınlaşması zaman alsa da dünyada yayıncılık ve yapımcılıkta HD format artık bir standart haline geliyor. Sunduğu etkileyici kalite HD formatı oldukça çekici ve bir noktadan sonra kaçınılmaz yapıyor ancak bu mükemmel kalite ciddi bir maliyeti de beraberinde getiriyor. Dolayısı ile üretici firmalar HD formata geçişi kolaylaştıracak ve hızlandıracak yapıda daha düşük maliyetli bir HD formatı geliştirme yoluna gittiler ve HDV formatı ortaya çıktı. HDV formatı Sony, Sharp, JVS, Canon olmak üzere dört firma tarafından tanımlandı. Bu yazıda Sony’nin HDV formatını kullananan kameraları HDR-FX1 ve HVR-A1 ve HVR-Z1E nin önemli özelliklerini ve aralarındaki farkları inceleyeceğiz. Ayrıca yine bu sayıdaki “HD Ailesi” başlıklı teknoloji yazısında HD ailesiyle ilgili daha geniş bilgi bulabilirsiniz. Şimdi “HD Ailesi” yazısında tablo şeklinde detaylı olarak görebileceğiniz HDV tanımına kısaca bir bakarak işe başlayalım. HDV 1080i Tanımı Geçmeli tarama sistemine göre 1080 etkin satır tarama ve 1440 sütun. 4:2:0 örnekleme oranında 8 bit dijital komponent kayıt kullanan MPEG-2 sıkıştırma formatına uygundur. 48khz/16 bit örnekleme frekansı ile 2 kanal kayıt yapan MPEG 1 Audio Layer II, ses sıkıştırma formatı olarak kullanılır. HDV 1080i Tanımı HDTV için kullanılabilecek yüksek kalitede resim kalitesi sağlar. HVR-Z1E Sony’nin profesyonellere hitap eden kamerası HVR-Z1E 1/3 inch 3 adet mega piksel CCD ile 1080i HD sinyal elde eder ve oynatır. Aynı zamanda SONY’nin şu anki DVCAM’lerin de mevcut olan DV/DVCAM kaydetme ve oynatma özelliğine de sahiptir. Ondan da öte 1080i ya-

30 VıdeoGraph

pılan çekimleri 760 a dönüştürme (down-convert) özelliği de vardır. Mevcut DV kasetlerle uyumlu HVR-Z1E kendini kanıtlamış DV ailesinin bir üyesi olarak, başlangıçtan bu yana tüm seviyelerde DV kasetlerle uyumlu olarak geliştirilmiştir. Format seçimi HVR-Z1E HDV1080i, DVCAM ve DV formatlarda kayıt yapabilir. Ayrıca seçime bağlı olarak NTSC ve PAL çekim yapabilir. HVR-Z1E yalnızca DV SP modu destekler. DV LP mod desteği yoktur. 1080i den 576i’ye çevirme özelliği (Down-Conversion) HVR-Z1E görüntü sinyalini 1080i’den NTSCPAL durumuna bağlı olarak 480i veya 576i ye çevirebilir. Bu sinyal iLink, analog komponent, komposite veya SVideo bağlantıları üzerinden dışarı gönderilebilir. Bu sayede HVR-Z1E ile HD formatta çalışırken aynı anda VTR üzerine SD formatta kayıt imkanı mevcuttur. Çevrimde 16:9 moddan 4:3 moda dönüşümde mümkündür. i-Link arabirimi HVR-Z1E’de 4 pin i-Link arabirimi vardır. Bu sayede HD, DVCAM ve DV formatlarda kablo üzerinden ses görüntü ve kontrol sinyallerinin VTR veya kurgu sistemlerine aktarımını sağlar. Microfonlar HVR-Z1E nin üzerinde yüksek kalitede bir stereo mikrofon vardır. Ayrıca 2 adet XLR girişi ile dışarıdan profesyonel mikrofon bağlamak mümkündür ve harici kondenser mikfonlar için 40 V phantom power sağlar.


Uzun Çalışma Süresi NP-F970 pil kullanılırsa HVR-Z1E HDV modda 360 dakikaya, DVCAM/ DV modda 380 dakikaya kadar kayıt yapabilir. 6 adet Assign butonu Çok sık kullanılan fonksiyonlar Assign butonlarına atanarak çalışma esnasında hız kazanmak mümkündür. HVR-Z1’de AE Override, HyperGain, All Scan Mode, White Balance Outdoor level(+), Marker, Backlight, Spot Light, Rec Review, Fader, steadyShot, Index Mark, Audio Dubbing, Display and Color Bars fonksiyonları Assign butonlarına atanabilir. Hyper Gain Bu özellik butona tek basışta kazancın 36db ye çıkmasını sağlayarak az ışıklı ortamlarda çekim yapmayı mümkün kılar. Marker Tek butona basarak LCD ekranda ve vizörde 3 ayrı tipte marker ekrana getirilebilir. Geniş ekran kullanırken 4:3 boyutunu gösteren, Standart TV de gösterilebilecek olan bölgeyi 4:3 ve 16:9 için gösteren marker. All Scan Mode Tüm etkin tarama satırlarını ekranda gösterir. Web uygulamaları için resimleri kontrol etmek gerekebilir. Geçişler (Shot Transition) Bu özellik yumuşak otomatik sahne geçişleri sağlar. Kullanıcı zoom, focus, iris, gain, shutter speed ve white balance gibi durumların değerlerini A / B butonlarına atayabilir. Start butonuna basılınca sahneler arasında zaman ayarına göre yumuşak bir geçiş sağlanacaktır. İki sahne geçişi arasındaki değerleri kamera otomatik olarak hesaplamaktadır. Geçişteki ilerleme LCD deki bir göstergeden izlenebilir. Bu özellik sahne geçişlerinde kompleks kamera özellikleri gerek-

tiğinde (örneğin sahnenin arkasından önüne doğru hareket eden nesneler olduğunda) çok kullanışlıdır. Geçişler için LINEAR, SOFT STOP, STOP TRANS seçeneklerinden biri tercih edilebilir. Geçiş zamanı 2 sn den 15 sn ye kadardır ve başlama gecikme zamanı 5, 10, 20 sn olabilir. HDR-FX1 Dış görünüş bakımından HVR-Z1E ile aynı denecek seviyede benzeyen HDR-FX1 (rengi HVR-Z1E’den daha açık, gri tonda) fiyat avantajı ile HDV formatını amatörlerin bile kullanmasına imkan tanıyor. HVR Z1-E’nin HDR-FX1’den Temel Farkları İki kamera arasında ince farklarıda hesaba katarsak çok sayıda fark mevcuttur. Burada temel farkları özetleyelim. 1. Kameara üstünde Stereo ve mono mikrofon 2. 2 x XLR Input 3. Siyah dış yapı (HDR-FX1de gri) 4. Separate recessed audio volume controls 5. Time Code preset 6. 50 ve 60 Hz değiştirme özelliği 7. Vizör ve LCD nin aynı anda kullanılabilmesi 8. Vizörün renkli yada siyah beyaz kullanılabilmesi 9. Hyper Gain, zoom display w/ numbers, hours meter, Audio Noise Reduction, audio limiter, action safe zone display özellikleri 10. DVCAM kayıt

DVD sıkıştırmada kullanılan MPEG2 formatında kayıt yapabilir. Saniyenin 1/3 ünden 1/10000’ine kadar shutter hızı vardır. Aperture’dan bağımsız olarak +18db’e kadar kazanç uygulanabilir. %70 ve %100’lük iki zebra ayarı vardır. Karşılaştırmalarda da görebileceğiniz gibi fonksiyon atanabilir butonları LANC kontrolü, kulaklık, mikrofon, iLink giriş çıkış, analog girişi çıkış ve komponent çıkışı vardır. Film tarzı çekim yapma imkanı vardır. HVR-A1 HVR-A1 Sony’nin IBC 2005 ile birlikte tanıttığı yeni bir kamera. HVR-A1’in HVR-Z1E ve HDR-FX1’den en önemli farkı 3 adet CCD çip yerine, 1 adet 3

magapixel 1/3 inç CMOS çip kullanması. Bu kameranın CMOS algılayıcı için geliştirilmiş sinyal işleme devresi EIP ile (Enhanced Imaging processor) sağlanan daha az smear seviyesi, yüksek hassasiyet düşük gürültü hızlı okuma ve düşük güç tüketimi gibi özelliklerde avantajları vardır. Kasetsiz ve pilsiz 670 gr ağırlığa sahip kamerada, 10x zoom 37 mm Carl Zeiss VarioSonnar T* lens mevcuttur. HVR-Z1E’de olup HVR-A1E’de olmayan bir kaç özellik Hyper Gain, 50/60 Hz değiştirme özelliği, manuel kazanç ayarı, komposit giriş olarak sıralanabilir. HVR-A1’de HVR-Z1E’de olmayan hareketsiz resim çekme özelliği vardır. Bu farkların yanında iki kameranın bir çok ortak özelliği var. DVCAM, HDV, DV çekim yapma, 2 adet XLR giriş, time code, fonksiyon atanabilir butonlar, siyah&beyaz olabilen visor, down convert, film görünüşlü çekim gibi özellikleri bunlardan önemli olanları. Üretimden kaldırılan DSR-PDX10P’nin yerini alacak ve hala kullanımda olan DSR-PD170P’nin bazı durumlarda bir alternatifi olabilecek bir durumda olan HVR-A1E için şimdiden pazarda ciddi bir talep var. HVR-Z1E

HVR-A1E

HDR-FX1

3 CCD

1 CMOS

3 CCD

DVCAM

+

+

HDV/DV

+

+

XLR Ses Girişi

+

+

Komponent Çıkış

+

+

Timecode

+

+

50/60 Hz Değişim

+

Aynı Anda Vizör ve LCD kullanımı

+

+

LCD’nin Siyah&Beyaz olma özelliği

+

+

+

+

+

+

+

+

+

+

+

+

CCD

Fonksiyon Atanabilir Butonlar i.LINK HDV -> DV convert i.LINK Kamera Üstünde Şarj

+

+

+

VıdeoGraph 31


Teknoloji

HD evlere nasıl giriyor? Erdem PEREMECİ DV Editör/Yönetmen erdem@peremeci.com

H

enüz değil ülkemizde dünya da bile HD formatında yayın yapan sayılı kuruluş varken, ev kullanıcılarının ya da stüdyoların HD formatına geçiş için kendini hazırlaması erken diye düşünebilirsiniz. Fakat durum hiç de öyle değil.

Bugünün güçlü prodüksiyonları çoktan HD teknolojisini kullanmaya başladı bile

Uzun yıllar Betacam kelimesi dilimizde döndü durdu, işin özellikle televizyonculuk ayağında dönemin vazgeçilmez teknolojisi Betacam, son birkaç senedir yerini sancılı da olsa DV’ye bırakmaya hazırlanırken karşımıza bir de HD çıktı. Ne Betacam ne de DV ile kıyaslanabilecek bu format, şu sıralar hem üretim hem de tüketim alanında erişimi zor ve hala soru işaretleri taşıyan fakat bir o kadar da özenilerek bakılan bir kavram olarak yaygınlaşacağı anı bekliyor. Bugünün güçlü prodüksiyonları çoktan HD teknolojisini kullanmaya başladı bile. Hem beyaz perdede yer almak üzere üretilen sinema filmlerinin maliyetinden kısmak hem de kullanımdaki pratik kolaylığı açısından HD sistemler sinema sektöründe hatırı sayılır yapımlarla kendini gösteriyor. Öte yandan ister sadece video amaçlı hazırlanan yapımlar, isterse de televizyon yapımları olsun HD formatının nimetlerinden faydalanıyor. Bunun hem üretici hem de tüketicileri ilgilendiren iki aşamalı bir sebebi var.

Bu sebeplerden biri çok yakın olmasa da televizyon yayıncılığının HD sistemlere transfer olacak olması ve hemen gelecek dönemde karşımıza çıkacak olan HD-DVD gibi, HD formatını kullanan erişilebilir sunum alanlarının türeyecek olmasıdır. HD Vitrinlerde Evet, artık HD televizyonlara vitrinlerde rastlamaya başladık bile. Üzerinde “HD Ready” yazan ve aslında “HD henüz ortalarda yok ama biz hazırız” anlamı taşıyan bu televizyonlar, yakın geleceğe yatırım yapmak isteyen ya da sadece meraklısı olan kullanıcılara hitap ediyor. Aslında HD sistemlere ev kullanıcılarının bu kadar erken geçiş yapması fazlasıyla yersiz. Çünkü şu sıralarda HD formatının hakkını verecek ne bir televizyon yayını ne de bir video izleyebilecekler. Akıllıca bakmak gerekirse, gelecek dönem raflara dizilecek olan HD-DVD filmlerin tüketilebilmesi için evlerde de bunu destekleyecek donanımların olması gerekiyor. Dolayısıyla fiyatların bugünkü gibi dudak uçurtan seviyede olması durumunda böyle bir tüketimin gerçekleşmesi de mümkün olmayacaktır. Sonucunda da HD televizyonlar ve yan bileşenlerinin fiyatları çok aşağılara çekilecek ve bugünkü fiyatlarla belki de kıyaslamak mümkün olmayacaktır. Zira zamanında devrim dediğimiz DVD teknolojisinin ilk oynatıcılarının fiyatı bugüne oranla 800-1000 YTL sularındayken, bugün

32 VıdeoGraph


50YTL’leye bir DVD oynatıcı bulabilmek mümkün. Yine de işin üretimden ziyade sunum aşamasında yani aslında izleyici ilgilendiren ve biz neden HD’yi kullanıyoruz sorusuna yanıt olabilecek bir açıyla, HD ve geleneksel TV arasındaki farklara kısaca bir göz atalım. HD Televizyonlar HDTV olarak anılan bu monitörler, herşeyden önce yeni açı oranlarıyla karşımıza çıkıyor ve televizyon tarihinin en radikal değişimlerinden birini de beraberinde getiriyor. Çünkü bu güne kadar 4:3 oranıyla izlemeye alıştığımız televizyonlar artık 16:9 oranıyla sabitlenmek üzere. Yani bu güne kadar “sinema” kelimesiyle birlikte duymaya alıştığımız ve belki de haklı olarak DVD filmlerle izlediğimiz 16:9 oranı HDTV’lerde standartlaştırılmaya çalışılan yeni açı oranı olarak karşımıza çıkıyor. Bu arada 16:9 oranının aslında ne olduğundan da kısaca bahsedelim. 16:9 oranı elbetteki sinemayla birlikte kendini sabitlemiş bir oran. 16:9 oranı insan gözünün gerçek dış dünyaya bakış açısına çok daya uygun bir oran. Zira dış dünyayı kare değil gerçekten de yatay bir dikdörtgen içerisinden görürüz. Öte yandan 16:9 formatı aslında sanıldığı gibi “üst ve alttan basılmış” ekranlar değil aksine “yanlardan genişlemiş” ekranlardır. Yani “en”lidirler. Bu da seyirciye aslında daha çok şey görme imkanı sunar ki, sinemada 16:9 tercih edilmesinin de sebebi budur. Kimbilir belki gelecekte televizyon programlarını da bu formatta izlemek keyifli olabilir. HDTV’ler ile karşımıza çıkan bir diğer yenilik ise, kesinlikle HD’nin ilk akla gelen özelliğini oluşturan çözünürlük

Canon HD Kamera farkıdır. Geleneksel PAL görseller 625 satır ve 720*576 görünen taramayla oluşur. Normal bir televizyon bir görseli ortalama 210 bin pikselden oluşturur. HDTV’lerde ise çözünürlük 1920*1080 piksel çözünürlüğe kadar çıkmakta ve bir görsel 2 milyon 73 bin 600 pikselden oluşmaktadır ki bu oran standart televizyonlara göre 10 kat daha fazladır.

HDTV olarak anılan bu monitörler, herşeyden önce yeni açı oranlarıyla karşımıza çıkıyor ve televizyon tarihinin en radikal değişimlerinden birini de beraberinde getiriyor

Peki ya ses? Evet HDTV’nin görsel üstünlüğü ortada, peki ya ses konusunda ne gibi yenilikler getiriyor? HDTV’ler 5.1 kanal CD kalitesinde ses (sol, sağ, sol arka, sağ arka ve düşük frekans efekt –bass-) ile birlikte karşımızda olacak. Tabii ki bu durum kullanıcılara gerçek surround ses keyfini yaşatacaktır.

tan başlandığı gibi, bugünden sonraki prodüksiyonlarda HD teknolojisi kullanmaya başlamak gerekiyor. Zira gün gelip ülkemizde HD kelimesi broşür ve kataloglardan evlerimize taşındığında kullanıcılar karşılarında HD görseller görmek isteyecekler ve bu konuda ürünlerle beraber gelen “demo” diskleri takdir edersiniz ki hiç de yeterli olmayacaktır. Nasıl bir son kullanıcının HD formatına yapacağı bugünkü yatırım bedeli ile 10 sene sonraki aynı olmayacağı ve yukarıda örneklediğimiz gibi hatırı sayılır maliyet avantajları olacağı gibi benzer durum prodüksiyonlar ve televizyon kanalları için de geçerli. Fakat sanıyorum üreticiler bu konuda biraz daha girişimci davranmak zorunda ve değişim başladığı anda kullanıcıları tatmin edecek içerikleri sunabilmek gerekecektir.

Beklenenler ve Gerçekler HDTV evlere girdiği andan itibaren, gerek video endüstrisi gerek prodüksiyonlar ve gerekse televizyon kanalları, yoğun ve sert bir geçiş dönemine girecek ve bir anda patlayan hızlı bir adaptasyon ve yatırım sürecine girecekler. Aslında buna meydan vermemek için, Batı’da ve Avrupa’da yapılmaya çok-

VıdeoGraph 33


Teknoloji

HD format ailesi Yasir KARADENİZ Avkom Elektronik Ltd. Şti. Satış Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com

İ HD format ailesi HDCAM, HDCAM SR, HDV ve XDCAM HD olmak üzere 4 gruptan oluşuyor

zleyiciler sürekli daha kaliteli ve daha etkileyici görüntü izleme eğilimindedirler. Daha büyük, daha temiz ve net resimler, etraflarını saran daha fazla ses kanalı ile son dönem geniş ekran televizyonlarda gerçek bir sinema ve televizyon keyfi talebindedirler. Teknoloji sürekli buna göre gelişimini devam ettiriyor ve bugün bu konuda gelinen nokta HD (High Definition) format olup tüm dünyada yayıncılık ve yapımcılıkta HD formata hızlı bir geçiş yaşanıyor. Amerika’da 2006 yılından sonra bütün sistemlerin HD formata dönmesi kararı alındı ve Japonya’da çok sayıda TV kanalı 24 saat HD formatta yayın yapıyor. Avrupa ve özellikle Asya ülkelerinde de HD formata hızlı bir geçiş yaşanıyor. Bu yazıda HD format ailelerini, formatların genel yapılarını inceleyeceğiz ve hangi formatın hangi kesime hitap ettiğini konusunda bilgi vereceğiz. HDCAM / HDCAM SR HDCAM formatı Dijital Betacam’ın HDTV versiyonu olarak 1997’de çıkarıldı. 10 bit DCT sıkıştırma tekniği kullanarak 4:2:2 örnekleme oranında 720p veya 1080i çözünürlükte kayıt yapar. 24P modu da vardır. 144 Mbit/s bant

XDCAM HD VTR Sony PDW-F70

34 VıdeoGraph

HDCAM SR VTR Sony SRW-5500 genişliği vardır. 4 kanal AES/EBU 20-bit/48 kHz dijital ses formatı kullanır. 2003’te piyasaya sunulan HDCAM SR daha yoğun parçacıklı bant kullanır ve 4:4:4 RGB şeklinde 440 Mbit/s bant genişliğinde kayıt yapabilir. Bu yüksek hız, HDCAM SR’ın HDSDI sinyalin tümünü yakalamasını sağlar. Bazı HDCAM SR VTR ler 880 Mbits/s’lık bant genişliğini mümkün kılan 2x modu diye bir özelliğe sahiptir. Bu şekilde 4:4:4’lük tek bir sinyali veya 4:2:2 lik 2 sinyali aynı anda göndermek mümkündür. HDCAM SR sıkıştırma için MPEG-4 Studio Profile kullanır ve ses kanal sayısını 12’ye çıkarır. Sony’nin CineAlta ürün grubunda kullanılır.


Sony’nin CineAlta ürün grubu ve HDCAM SR ile sinema çekim anlayışı da değişmeye başladı. 2002’de ünlü yönetmen George Lucas’ın tamamen dijital video olarak çekilen ilk büyük bütçeli film olan “Star Wars”un çekimlerinde 35 mm nin yerine Sony HDWF900 Cinealta kameralarını kullanması bu konuda önemli bir gelişmeydi. HDCAM yayıncılığın geleceği olarak yerini almış durumdayken, Steven Soderbergh ve Robert Rodriguez gibi bir çok yönetmen ve film yapımcının da bu yeni teknolojiyi kucaklamasıyla HDCAM SR sinemanın gelecekteki formatı olma yolunda ilerliyor. HDV Yüksek kaliteli HDCAM ve film kalitesine yakın kalitede görüntü verebilen HDCAM SR formatları doğal olarak kalite ile birlikte maliyet de getiriyor. Bu formatlara bir alternatif olarak, öncülüğünü Sony, Sharp, JVS ve Canon firmaların yaptığı bir grup üretici HD formata bir başlangıç niteliğinde daha düşük maliyetli bir format geliştirmek üzere kolları sıvadılar ve böylece HDV formatı ortaya çıktı. Aşağıdaki tabloda bu formatla ilgili detayları görüyorsunuz. Media Video signal

HDV kamera Sony HVR-Z1E

Bu sayıda tanıttığımız Sony HVRZ1E, Sony HDR-FX1 ve Sony HVRA1 kameraları Sony’nin HDV formatında çekim yapabilen kameraları. Bu kameralardan Sony HVR-Z1E ve

Wars”u 35 mm’nin yerine Sony HDWF900 Cinealta kameralarını kullanarak tamamen dijital ortamda çekmiştir Sony HVR-A1 profesyonellere hitap ederken, Sony HDR-FX1 amatörlerin HDV formatı ile tanışmalarını mümkün kılıyor.

DV or MiniDV Tape 720/60p, 720/30p, 720/50p, 720/25p, 1080/60i, 1080/50i MPEG2 Video (profile & level: MP@H-14)

Sampling frequency for Luminance

74.25MHz 55.7MHz

Sampling format

4:2:0

Quantization

8 bits (both luminance and chrominance)

Bit rate after compression

Approximately 19 Mbit/s/25 Mbit/s

Audio compression Audio sampling frequency Audio quantization Audio bit rate after Compression Audio mode

MPEG1 Audio Layer II 48kHz 16 bits

Stream interface

XDCAM sistemi taban alınarak geliştirilen ve HDV ile HDCAM arasında yer alan XDCAM HD, non-linear editing için

Ünlü yönetmen George Lucas “Star

Compression

Stream type

sed kanal varken XDCAM HD de 4 uncompressed audio kanal var. Ve XDCAM de olduğu gibi kullanıcılar 3. parti ortamlarda proxileri kullanabilecek. SONY’nin IBC 2005 fuarında tanıttığı XDCAM HD format kullanan PDW-F330 SONY’nin HD format ailesinin son üyesi olup HDV ve HDCAM ürünleri arasında bir yere sahip. Kullanıcılara 18, 25 and 35Mbps olmak üzere 3 ayrı kalitede resim sunuyor. 18 Mbps 2 saat kayıt imkanı sağlıyor. Diğer iki oran ise sırasıyla 90 ve 60.

384 kbit/s Stereo (2 channels) Transport Stream Packetized Elementary Stream IEEE1394 Firewire (MPEG2-TS)

XDCAM HD Sony HD ailesi ürün grubunu XDCAM HD formatı ürünlerle tamamladı. XDCAM HD ilk ürünler geçtiğimiz IBC 2005 fuarında tanıldı. Yepyeni ve dolayısı ile az tanınan bir format olan XDCAM HD formatı kullanan ilk ürünler PDW – F330 1⁄2 inç kamera ve PDW-F30 ve PDW-F70 deck’ler. Bu ürünlerin önümüzdeki sene piyasa sürülmesi planlanıyor. HDV de iki audio kompres-

ideal bir şekilde kasetsiz ortamda ve dosya tabanlı HD kalitesi sunan bir format.

HDCAM kamera Sony HDW-F900

VıdeoGraph 35


Teknoloji

Bir jeneriğin kısa öyküsü Kaddafi TÜRK kaddafi@efektturk.com

M Bir efekti uygularken hayalinizde onu ne kadar detaylı bir biçimde canlandırabiliyorsanız, daha iyi uygulayabilir ve daha iyi işler üretmiş olursunuz

36 VıdeoGraph

erhaba, Bu sayıdaki konumuz bir TV jeneriği. TV jenerikleri, hazırlama tekniği açısından oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Bazen green box çekilmiş bir görüntüden bazen de tamamen grafik olarak hazırlanabiliyor. Bizim bahsedeceğimiz jenerik ise teknik açıdan oldukça zengin. Bu jenerik iki boyut(2D), üç boyut (3D) ve birleştirme (Compositing) efektleri dışında, key, rotoskop gibi birçok tekniği de içinde barındırıyor. Şimdi kısaca jeneriğin nasıl hazırlandığından bahsedelim. Jeneriğe başlamadan önce tabiki her zaman gerekli olan şey senaryo ve story board un hazırlanmasıydı. İstenen temel unsurlar belliydi ama soyut bir şekildeydi. Bunları daha somut ve görsel hale getirmemiz gerekiyordu. Jeneriğe konu olan dizi dünya yaşamından sonrasını anlatıyor. Jeneriğin bu dünya ile sonrası arasında bir geçiş oluşturması ve bu tarz efektler kullanılması gerekiyordu. En temel olan efektimiz ise, ruhun bedenden ayrılmasını ifade eden efektti. Bu efektin görselliği konusunda oldukça değişik görüşler vardı. Ortak olarak ruhun bedenden bir aura gibi ayrılması görüşü ağır bastı. Ruhların ayrılmasından sonra buluşacakları bir mekanı tasfir etmek gerekiyordu. Bu mekan soyut ve fantastik bir yer olmalıydı. Buradaki en büyük problem ise, soyut birşeyler anlatırken somut öğelere başvurmak zorunda kalmamızdı. Geniş bir kitleye ulaşan jeneriğin herkes tarafından rahat bir şekilde algılanabileceği ve görsel açıdan doyurucu olması gerekiyordu. Jenerik için önce görüntü malzemesi oluşturmamız gerekiyordu. Daha önce planladığımız

bir fon görüntüsü vardı. Bunun üzerine uygun görüntülerin çekimi için green box ve sonsuz fonu olan bir stüdyo kullandık. Sonsuz fon kullanmamızın birkaç nedeni vardı. En önemlisi genel açılı planların çekiminde key efekti kullandığımız zaman, fonun tamamının key edilebilmesi ve bilgisayarda hazırlanan fonun üzerine sorunsuz bir şekilde oturmasıydı (Tabiki green box tekniğine uygun çekimlerde). Sonsuz fon green box çekimlerinin de bazı dezavantajları vardı. En çok karşılaşılan sorun stüdyonun yeterince büyük olmaması ya da ışığın düzgün yapılamamasıydı. Bu şekilde oluşan sorunlar yüzünden objenin üzerine yeşil renk kaçabilir veya zemin istenilen gibi aydınlatılamayabilir. Bu da key işlemi sırasında paletine neden olur ve istenilen key kalitesini vermeyebilir. Çekimleri planlanan şekilde yaptıktan sonra jeneriğe uygun olarak montajladık. Burada amaç, efekt yapılacak planların net süresinin ortaya


çıkmasıydı. Aksi taktirde doğru planlara efekt yapmak oldukça zorlaşacaktı. Jenerik kurgusu green box olarak tamamlandıktan sonra planları numaralandırdık. Numaralanan bu planlar için compositing malzemeler temin edilir. Bu malzemeler daha önceden bu iş için yapılmış malzemeler de olabilir, ya da kendiniz değişik kaynakları kullanarak (internet, photo cd vb.) elde ettiğiniz malzemeler ile de hazırlayabilirsiniz. Bize fonda kullanmak için kasvetli bir bulut, kurak bir toprak, ön

bir DVE efekti ile destekledik. Yukarı kayma sırasında aura görüntüsünün havaya karışması için deformasyon ve trail efektleri uygulandı. Ana aura görüntüsünü tamamlandıktan sonra sıra süslemelere geldi. Yukarı doğru kayan aura için bir hat yapmamız gerekiyordu bu bir zaman tünelini andırmalıydı. Elimizde ekrana doğru zoom yapan bir tünel görüntüsü vardı, buna motion blur filitresi uygulayarak uzatıp hayali bir görüntü oluşturmaya çalıştık. Oluşan bu görüntüler üzerine ise bir miktar partikül efekti ile pırıltılar koyduk. Oluşan bu görüntüyü ışık efekti (Screen) olarak daha önce hazırlanan kompozisyona (Background ve key i hazırlanmış) ekledik. Jenerikteki diğer planlara da aynı setler uygulandı. Son bölümde yer alan yapı ise daha önce bahsettiğim gibi fantastik ve biraz da soyut olması gerekiyordu. Merak duygusu oluşturması ve bir geçiş olması açısından jeneriğin diğer bölümüne

Ruh sahnesini hazırlamak için çekimdeki görüntü, önce key efekti ile temizlendi. Daha sonra ilk çıkış sahnesi olan gerçek görüntünün üzerine auranın belirmesi hazırlandı katmanda (layer) kullanmak için bulut gerekiyordu. Bulutları önceden çekilmiş bir görüntüden kullandık. Yerdeki kurak toprağı ise resimleri revize ederek hazırladık. Stüdyo çekimlerinde green box yeşili dışında ekranda kalan stüdyonun tavanı, ışık ayakları kablolar vb. gibi görüntüler mask komutu ile, hareketli olan planlar ise motion mask ile temizlendi. Geriye sadece key yapmak için green görüntümüz kaldı. Ruh sahnesini hazırlamak için çekimdeki görüntü, önce key efekti ile temizlendi. Daha sonra ilk çıkış sahnesi olan gerçek görüntünün üzerine auranın belirmesi hazırlandı. Burada normal bir mix efekti basit kalacağından resmin değişik yerlerinden parçalı bir şekilde belirmesi daha gerçekçi olurdu. Bunun için özel bir geçiş efekti kullandık. Görüntü üzerine color correct efekti uygulanarak renkleri gerçek dışı hayali bir mavi tona getirdik. Daha sonra biraz şeffaflık verildi. Hareket sırasında ise yukarıya doğru

bir kapıdan girmeye karar verdik. Bu kapı kapalı bir konumdan açık bir konuma geliyordu. Mekanın görkemli ve fantastik görünmesi için geniş bir avlu ve devasa sütunlar kullandık. Bu sütunlardan aşağıya doğru sarkan kırmızı renkte kumaşlar hazırladık. Sütunda kullanılan materyali beyaza yakın bir renk yaptık. Birkaç filitre yardımı ile mekanı hayali bir tona getirdik. Mekandaki avluyu geçtikten sonra avlunun sonunda bulunan kapılardan stüdyomuzdaki reel görüntüye geçmemiz gerekiyordu.

Görüntü stüdyoda çekildikten sonra 3D sahnemizdeki kapının arkasına bir düzlem üzerine yerleştirildi. Stüdyo çekimindeki kamera hareketi ile animasyonumuzdaki kamera hareketinin devamlılığı sağlandı. Görüntü kesilmeden animasyondan gerçek çekim görüntüsüne geçmesi. Stüdyoya geçtikten sonra artık stüdyo planlarının devamını montajlayabiliyorduk. Montajladığımız bazı görüntüler üzerinde de bir takım efektler bulunuyordu. Ruhların oluşum efekti de bunlardan bazıları. Green box’da ayrı ayrı çekilen oyuncular gerçek çekim üzerine tek tek yerleştirildi. Daha sonra oluşum efektleri hazırlandı. Bu efektler daha önceden bahsettiğim gibi deformasyon ve light filitreleri ile güçlendirildi. Tabili finalde de pack shot vardı bunu da hazırlayıp montajda yerine koyduk. Sizlere kısaca bir jenerik uygulaması anlatmaya çalıştım. Jenerikler oldukça farklı biçimlerde hazırlanabiliyor. Bu jenerikte somut birşeyden çok soyut bir şeyi hayalimizdeki görsellikten oluşturmaya çalıştık. Bir efekti uygularken hayalinizde onu ne kadar detaylı bir biçimde canlandırabiliyorsanız o kadar daha iyi uygulayabilir ve daha iyi işler üretmiş olursunuz. İnsanın hayalinde birşeyi tasarlayıp onu revize etmesi renderı olmayan süper bir bilgisayarda sınırsız özellikleri olan bir programla çalışmak gibidir. Çok küçük gibi görünen bazı ayrıntılar işin kalitesini oldukça etkiler. Bu yazıda teknik yönü değişik özellikler gösteren bir uygulamadan bahsetmeye çalıştık umarım faydalı olmuştur. Jeneriğin hazırlanmasında katkısı bulunan ekip arkadaşlarıma ve dizi yapımcılarına çok teşekkürler.

VıdeoGraph 37


Teknoloji

Video ve HD Ali DERELİ Mimar, CG Süpervisor dereli@technosys.net

G

ünümüzde hızla gelişen teknoloji, çekim tekniklerini ve özel efektleri olduğu kadar çekim formatlarını ve medyaları da etkiledi.

Günümüzde çok hızlı gelişen bilgisayar teknolojisi HD videoları işleyebilmek için neredeyse, sadece yazılıma ihtiyaç duyar hale gelmiştir

38 VıdeoGraph

gerek duyan HD sistemler için gerekli depolama kayıt sistemlerinin gelişmesi için zamana ihtiyaç vardır.

Bu formatlar için yine bir takım manyetik kasetler kullanılmaktadır. Ancak, üzerinde çalışılabilmesi için görüntülerin, günümüzün dijital video işleme ve kurgulama cihazlarına aktarılması gereklidir. Bu neden, ortaya XDCAM gibi DDR (Digital Disk Recorder) teknolojilerini çıkardı.

Bu noktada SD (Standart Definition) ve HD (High Definition) arasındaki farkları açıklamakta yarar vardır. Herşeyden önce çözünürlüklerde oldukça büyük bir fark oluşturmaktadır. Klasik standart yoğunluklu bir video görüntüsünde, her frame Pal D2 formatında 720 nokta x 576 nokta Pal D1 ise 768 nokta x 576 nokta ve 4/3 oranı kullanılmaktadır. Ancak iki format arasındaki yatay nokta farkı (768/720) görüntü oranını (aspect ratio) değiştirmektedir. Dijital videoda kullanılan 720x576 formatı bu nedenle 4/3 oranında kullanılabilmek için yatay nokta sayısı 1,067 sayısı ile genişletilir. Bu sayede görüntüde bozulma olmaz.

Bu teknolojiler klasik VTR (Video Tape Recorder) ‘lerden farklı olarak herhangi bir aktarım gerektirmeden, bir kurgu sistemine bağlanıp çalışabilmektedir. Bu sayede hem kaset masrafı, hem de aktarım için harcanan zaman ortadan kalkmakta, ayrıca daha hızlı ve ucuz çalışmak mümkün hale gelmektedir. Ancak bu sistem HD (High Definition) sistemler için henüz çözümlenmiş değildir. Daha fazla disk alanına

Dijital ortamdan bahsettiğimize göre standart yoğunluktaki bir frame in ne kadar yer kapladığına da göz atalım. 720x576=414720 nokta. Her noktanın RGB (Red, Green, Blue) olarak 3 değeri olduğunu düşünürsek, 414720*3=1244160 byte = 1,19 Mbyte bir frame için kullanılan sıkıştırmasız alan olacaktır. Buradan saniyede 30 Mbyte, dakikada 1,76Gbyte alana ihtiyacımız olduğunu bulabiliriz.

Çok kısa bir süre öncesine kadar, video denince Betacam, Digital Betacam ve DVC Pro gibi formatlar akla gelirken, artık günümüzde bunlara DV, DVCAM, HDCAM, DVC PRO HD gibi dijital yeni formatlar ve medya tipleri eklendi.


sonuçlar alınmıştı. Bu nedenle çekim aşaması zor ve pahalı olan 35mm formatından Dijital Video formatına dönüş başladı. Film çekilirken yaşanan zorluklar örneğin; çekilen görüntünün anında izlenememesi (banyo yapılıp telesine yapıldıktan sonra izlenebilir) ve negatif montajın problemleri, HD formatında yaşanmamaktadır. HD (High Definition) sistemlerde çözünürlükler sabit değildir. Yani, klasik Pal ( 720x576) ve NTSC (720x480)’den farklı olarak düşey nokta sayısı ve progressive (ilerleyen) – interlaced (geçmeli-taramalı) yapılarına göre isimlendilir. Bunlar 480p, 720p, 1080i, 1080p şeklindedir. Sıkça kullanılanlar ise, 720p (şu an pek çok yayın kuruluşu kullanıyor) ve 1080p’dir. 720p, 1280x720 noktalık bir çözünürlük getirmektedir. 16/9 oranında olan bu format, bu açıdan da SD sistemlerden ayrılmaktadır. Dijital sistemlerde bu tür bir görüntüyü saklamak için gereken alan ise, SD bir sitemden 2,23 kez daha fazladır. Buna karşı sağladığı avantajlar da oldukça

Çekim sırasında görüntülerin izlenmesi ve seçilmesi, montajın online olarak yapılabilmesi maliyetleri düşürürken işin bitirilme zamanını kısalttı. Ancak bu başka bir sorunu gündeme getirdi. 90 dk. bir film montajı için gereken 4-8 saat arası görsel malzemenin HD formatında dijital ortamda saklanması ve işlenmesi için gereken disk alanı oldukça fazlaydı. 1920x1080 noktalık bir kare için saniyede 150Mbyte alana ve bu boyutta verileri gerçek zamanlı olarak işleyecek veri yolu ve işlemci gücüne sahip video sistemlerine gereksinim vardı. Ancak teknolojik gelişmeler bunu kolaylaştırdı. Bugün, evimizde bile kullanılabilecek sistemler üretilmektedir.

“Ülkemizde HD formatlı çekilen ve gösterime giren ilk film benim de içinde bulunduğum bir ekip tarafından 2005‘de tamamlanan Gelibolu Belgeseli idi” fazladır. Örneğin görüntülerde detay oldukça artmış ve görüntüler daha gerçekçi bir hale gelmiştir. Ayrıca SD sistemlere göre alan derinliği ve renk derinliği de oldukça iyi bir duruma gelmiştir. Klasik 35mm film ile sağlanabilecek açık ve koyu tonlar arasındaki fark minimum 8-9 civarındadır. HD formatta ise bu oran 11 civarındadır. Bu sayede 35mm film ile elde edilen görüntülere çok yakın görüntüler elde etmek mümkün olmaktadır.

HD formatta çekilmiş ilk film Avrupa’dan geldi. “Vidoq” isimli bu film, yeni teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanmıştı. Negatif film üzerinde analog yöntemlerle yapılan renk düzeltme ve montaj beraberinde iş kopyaları, banyo problemleri gibi sorunları getirirken, online bir HD kurgu sisteminde her şey anında karşınızda görülmektedir. Montajı bitirdiğinizde sorun olabilecek tek şey, negatif film üzerine aktarımdır. Bu sistem doğal olarak Hollywood Stüdyoları’nın da dikkatini çekti.

Bu sonuç doğal olarak film endüstrisinin HD formatına yönelmesine yol açtı. Daha önceleri çekilen film ile bilgisayar görüntüleri birleştirmek için kullanılan 2K (2048*1536) çözünürlük HD sistemlerde artık sağlanabilmekteydi. 1080p yani 1920x1080 noktalık çözünürlük filme baskı için yeterliydi. Daha önce denenmiş ve perdede iyi

Başta George Lucas “StarWars” serisinin devamı olan yeni üçlemeyi HD formatta çekmeye karar verdi. Bu bir çok üreticinin önünü görmesi açısından iyi bir gelişme oldu. Bu sayede teknoloji ile birlikte ekipmanlar da daha hızlı bir şekilde gelişti ve seçenekler arttı. İkinci üçlemenin ilk filmi gösterime girdikten sonra ise bu seçimin doğruluğu bir kez

daha anlaşıldı. Çekimler daha kolaylaşmış ve Post Production aşaması daha kontrollü yapılabilmişti. Sonuç ise, tam bir görsel şölendi. Bunun bir yansıması olarak aralarında ülkemizinde olduğu bir çok ülke HD sistemlere olan ilgisini arttırdı. Ülkemizde HD formatlı çekilen ve gösterime giren ilk film, benim de içinde bulunduğum bir ekip tarafından 2005 yılında tamamlandı. Gelibolu belgeseli tamamen HD formatta çekilip kurgulandıktan sonra 35mm filme basılarak gösterime girmiştir. Bu tür yapımların gelecekte çoğalması kaçınılmazdır. HD kamera ekipmanları gelişirken, düşük seviye modelleri ile amatör kullanıcıların da yararlanabileceği ucuz fakat işlevsel modelleri de piyasaya çıktı. Özellikle haber amaçlı kullanım açısından oldukça pratik ve ekonomik olan bu modeller geniş kullanım alanları ile kullanıcılara farklı formatları kullanma seçeneği de sunuyor. DV, DVCAM, HDDV gibi alt seviye ve sıkıştırma oranları biraz yüksek olan formatlar bazı açılardan görüntü kalitesi elde edilmesi için yeterli olabilmektedir. Sony, Panasonic, Philips ve JVC gibi markaların profesyonel çözümleri ise kabul edilebilir sıkıştırma oranları ile ekonomik çözümlerin yanında, sıkıştırmasız ve yüksek kaliteli görüntü ihtiyaçlarına cevap verebilecek seçenekler sunmaktadır. Günümüzde çok hızlı gelişen

VıdeoGraph 39


bilgisayar teknolojisi HD videoları işleyebilmek için neredeyse, sadece yazılıma ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Bu nedenle artık büyük ve pahalı video sistemlerinin yerini daha ucuz ve basit çözümler almaktadır. AVID DV HD, FINAL CUT PRO HD, CANOPUS EDIUS HD gibi donanımdan bağımsız sadece yazılım ile HD editing imkanı vardır. Yazılımınızın çalışma rahatlığı bilgisayarınızın donanımı ile doğru orantılıdır. FireWire (1394b) bağlantısından aktarım yapabileceğiniz gibi yazılımınız tarafından desteklenen bir video kartı ile Analog Composite, S-video, Component, HD Component veya SDI bağlantıları ile giriş ve çıkış için seçenekler kullanabilirsiniz. Bu tür bir video kartı belirlenirken yazılımınıza olan katkısı ve giriş-çıkış

sinyallerinin temizliğine dikkat edilmelidir. Tabiki 8 yerine 10 bit çıkışa sahip bir kart tercih sebebidir. Dikkat edilmesi gereken bir konuda görüntülerin saklanacağı disklerdir. Raid yani çoklu disk sistemi gereksinimi kaçınılmazdır. Bu sistemin içinde kullanılan donanım ile soğutma ve elektrik beslemesinin yeterliliğine dikkat edilmelidir. RAID5 yapılandırmasının tercih edilmesi en iyi sonucu verecektir. Donanımsal problemler yaşamamanın bir yolu, TURN-KEY bir sistem almaktır. Bu sayede ihtiyacınıza en uygun çözümü test bir donanım ile sağlamış olursunuz. Ülkemizde genelde bu sistemler daha pahalı olduğu için, aslında uzun vadede çok daha uygun ve sorunsuz bir çözüm sunmaktadırlar.

HD Kayıt Formatları Karşılaştırma Tablosu JVC

Panasonic W-VHS

D7-HD

D5-HD

HDCAM

Philips/ Toshiba

Format

D9-HD

Bilinen ismi

Digital-S

Düşey tarama

1080i60 720p60 480p60

NA

1125i60 1035i60 1080i60

1035i60 1080i60 1080p24

1080i60 720p60 1080p60 1080p24

1080i60 on HDW-500 1080p24, 1080p25, 1080p30, 1080i50,1080i60 on HDW-F500

1125i60

1080p24 1080p25 1080p48sf 1080i60 1080i50

Bits

8

NA

Analog Y/Pb/Pr

10

10

8

8

10 for Y comp 8 for C comp

Kaset Boyut/tip

1/2” MP

1/2”

1/2” MP

1/4” MP

1/2” MP

1/2” MP

1” reel-to-reel

D6 3/4” MP

Benzeri

SVHS

Hi grade VHS

SVHS

DV

D3, D5

Betacam

C

D1, D2

Sıkılaştırma oranı /tip

6.6:1 DCT

MPEG-2

time compressed analog

1:6.7 DCT

4:1 @ 8 bit 5:1 @ 10 bit 1:1 @ 480i60

Dijital önfiltreleme, 4.4:1 DCT

Sıkıştırmasız

Sıkıştırmasız

# ses kanal.

8

NA

2

8

4-8

4 on HDW-500. 4-8 on HDWF500

8

12

Mbps Kayıt

100

2 to 28.2

NA

100

235

140

Max Kaset Uzunluğu

62 min

49 hr 3.5 hr in HDTV

3 hr

32 min.

124 min. on large cassette

124 min. Büyük kasette, 40 min. Küçük kasette HDW-500. 25% daha uzun kayıt @24p HDWF500’de.

63 min. HD-1D63A 11.75”reel of 1” kasete

64 min büyük kasettte

HMDR10000/ $1000

SR-W5/ $4975 SR-W7/ $5950

AJ-HDC-10 camcorder/$50,000 AJ-HDC-20 camcorder/$65,000 AJ-HD-150 studio VCR/$65,000

AJ-HD-2700/ $99,000 AJ-HD-3000/ $99,000 AJ-D-580/$72,000, needs $52,000 AJ-HDP-500

HDW-500 studio/$61,400 HDW-F500 studio/$69,300 HDW-250 portable/$39,900 HDW-700 camcorder/$78,800 HDW-F500 camcorder/$100,000

HDD-1000/ $180,000

$180,000

Model/ Fiyat (yaklaşık)

D-VHS

Sony HDD-1000

DVCPRO-HD

D-6 Voodoo

1,020

Kaset Modeli Fiyat her saat başına

DS-104 $45/62 min

DF-300/$8 for 5 hr.

WT-180 $65/3 hr

standard DVCPRO $94/30 min.

AJ-D5C-124L $500 124 min. AJ-D5C-63M $213 63 min.

BCT-64HDL (large) $211

$2500 for 63 min.

$450 64 min.

Kullanıcı Tipi

Genel

Uydu Alıcılar

İş

Yayın Stüdyoları

Post Logic, ABC Superbowl, Video Conversion, Inc. (Star Wars, Phantom, Menace, HBO)

CBS programları “Everybody Loves Raymond”, “King of Queens”, ve diğerleri. CBS programları Laser Pacific tarafından hazırlanıyor.

Dijital Film Yapımcıları

Laser Pacific, Complete Post, Vidfilm, ve diğer film-to-tape uygulamaları

Örnekleme düzeni

22:11:11

NA

NA

22:11:11 Y=1280 pixels C= 640 pixels

22:11:11 Y=1920 pixels C=960 pixels

17:6:6 Y=1440 pixels C=480 pixels

22:11:11

22:11:11 Y=1920 pixels C=960 pixels

Y/C Frekans aralığı

TBA

NA

Y= 9MHz

Y=20MHz C=10MHz

Y = 30MHz C = 15MHz

Y = 24MHz C = 8 MHz

Y=30Mhz C=15Mhz

Y = 30 MHz C = 15MHz

NA

59.94

59.94 or 60 studio deck, 59.94 camcorder

59.94 or 60

59.94 or 60 for HDW-500. 24, 25, 29.97, 30, 50, 59.94, or 60 for HDW-F500

59.94 or 60

59.94/60

Field oranı

40 VıdeoGraph


Sektörün buluşma günleri,

Cebit BCS

Broadcast Fuarı

24-27 Kasım 2005’de Sedat ÇÖLOĞLU VideoGraph Yayın Yönetmeni scologlu@videograph.com.tr

Ü

lkemizde Broadcast sektörünü ilgilendiren tek fuar Cebit-BCS, 24-27 Kasım 2005 tarihlerinde İstanbul Yeşilköy Havaalanı yanında kurulu Dünya Ticaret Merkezi Yeni Fuar Kompleksinde 9 ve 10. salonlarında yapılıyor. Geçtiğimiz yıl, Uydu Alıcılarının teşhirine oldukça geniş yer ayrılan ve bu konuda katılan firma sayısının oldukça fazla olduğu fuarda broadcast sektöründen katılan firma sayısı bir elin parmakları kadar azdı. 10.000’den fazla ziyaretçinin geldiği belirtilen fuarda, broadcast sektöründe yer alan standlar arasında Computorium’un, Avkom ile birlikte hazırladığı stand’a ilgi oldukça yoğun oldu. Fuarda, Atempo ve Mavi İletişim birlikte yer aldı. Yine sektörün eski firmalarından Nefan, Teknomaks ve OnAir, ülkemizden katılan Broadcast firmaları arasındaydı. Almanya’dan katılan Baviera grubu da fuara ayrı bir renk katmıştı. Bu sene iki ayrı salonda yapılacak olan Cebit-BCS fuarının, Broadcast için ayrılan 9. salonunda katılımcı firma sayısı oldukça artmış.

Dergimizin de Medya Destekçileri arasında yer aldığı Cebit Broadcast, Cable & Satellite Eurasia fuarına, broadcast sektöründen bu yıl yine de yeterli katılım olmadığı gözlenmekte. Sektörün önderliğini yapan firmaların yer alacağı fuara, maalesef sektörün diğer firmaları gereken ilgiyi göstermediler. Oysa ziyaretçilerin birer potansiyel müşteri oldukları her zaman göz önüne alınarak, firmaların temsil ettikleri markaları, bu tür toplu teşhir ve tanıtımların yapıldığı alanlarda mutlaka sergilemeleri ve rakipleri ile arasındaki mukayesenin yapılmasını sağlamaları gerekmektedir. Katılım, hem sektöre olan saygının gereği, hem de temsil ettikleri markalara güvenlerinin göstergesi olarak firmaların üstlenmesi gereken bir yüktür.

Sektörün geleceği, kullanıcının bilinçlendirilmesine ve işine yarayacak doğru ürünü bulmasına bağlıdır. Fuarlar ise ziyaretçi olan müşteriler açısından en uygun mekanlardır. Özellikle tanıtımın çok iyi yapıldiği ve yerli, yabancı sektörden kişilerin fuarı ziyaretleri için birçok imkanın sağlandığı Cebit – BCS, bu sene hakikaten hakkettiği yeri bulacak gibi görünüyor. Fuarın farklı yapısı ve etkinlikler ile bu sene elde edeceği başarı, fuarın ve sektörün geleceğini etkileyecektir.

Fuar Tanıtımı Film Yarışması Cebit-BCS nin bu sene öğrencilere yönelik bir de sürprizi var. VideoGraph dergisinin de destek verdiği proje kapsamında, öğrenciler Fuarın belgeselini hazırlayacaklar. Üniversitelerin iletişim ve sinema TV bölümlerinde okuyan öğrenciler arasında yapılacak yarışmanın sonunda derece alanları ödüller bekliyor. Serbest formatta hazırlanacak filmlerin 8 dakikayı geçmemesi gerekiyor. Yarışmaya katılacakların en kısa sürede nihal.kaya@hf-turkey.com adresine başvurmaları gerekmektedir. göre oldukça başarılı mesafeler katettikleri ve Cebit-BCS’yi olumlu bir yere getirme çabalarında başarı sağladıkları için kutluyor, kendilerine Cebit–BCS ve diğer düzenledikleri fuarlarda başarılar diliyoruz. Dergimizin bu sayısında, sizlere ücretsiz Cebit-BCS Fuarı ile ilgili davetiyeyi sunuyoruz.

Cebit-BCS’yi düzenleyen Hannover – Messe Türkiye ekibini, geçen senelere

VıdeoGraph 41


BSF Akademi

Işık ile yazı yazmak Coşkun Aydın BSF Akademi Fotoğraf Bölümü Sorumlusu g_s_me@ekolay.net

“Bakmak ve görmek“ ile ilgili iki kavramın görme tarafında olmalısınız

F

otoğraf eski Yunanca ve Latince’de (photo) ve graphis (yazı) sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuş bir sözcüktür. Yani ışık ile yazı yazmaktır. Temel malzemesi ışıktır. Fotoğrafla uğraşan bir kişinin ışığı iyi biliyor olması gerekir. Bunun yanında bazı teknik bilgilerle donanması ve kullanması gerekmektedir. Bu teknik donanımla donanmış olan fotoğrafçının kültürel ve estetik değerlere de sahip olması gerekmektedir. Bütün bu birimlerden ortaya çıkan izlenmeye değer eserlere de FOTOĞRAF diyoruz. Fotoğraf; 1839 fotoğraf makinasının icadıyla insanlık tarihinin müthiş bir katkıda bulunmuştur. O günden bugüne hayatımızın değişmez parçalarından biridir. Farkında mısınız? Okuduğumuz gazeteden billboardlardan, anı albümüne, reklam dünyasına yani hangi yöne dönerseniz dönün fotoğraf hayatımızın içinde. Biz, ya makinanın arkasındayız ya da çerçevenin içinde. Fotoğraf makinasının arkasındaysak ışık ile yazı yazan kişiysek teknolojik gelişmelere de ayak uydurmamız gerekiyor. Ancak teknoloji her şey demek değildir. O iyi bir dosttur. Ve nasıl kullanıldığıdır önemli olan. Ve amacı vardır. “Bu fotoğrafı niçin çekiyorum?” gibi. Konular farklı olabilir ama soracağımız ilk soru bu. Böylece çekiliş amacının uygun hale geldiği

42 VıdeoGraph

görülecektir. İkinci soru bu fotoğrafı ilginç kılan nedir? İçerik konusunda sonucun cevabı fotoğrafın temel noktasını işaret edecektir. Fotoğrafın evrenselliğini yakalamak için bu dilin öğrenilmesi gerekir. “Bakmak ve görmek“ ile ilgili iki kavramın görme tarafında olmalısınız. Fotoğraf çeken ve fotoğraflı bir hayatın içinde olmanız dileğiyle.



BSF Akademi

Reklamı ‘Post’a sermek A.Vedat SAMUR MA (Master of Arts in Cinema/TV), Yönetmen, BSF Akademi İletişim Danışmanı vsamur@yahoo.co.uk

R

eklamcılar pek çok sıfatla anılırlar: tuhaf, ilginç, itici, pragmatist, deli dolu, çılgın, farklı, ekstrem, işe yaramaz, parazit, v.b. (ve benzeri). Ama sanırım gerçekçi bir değerlendirmede kullanılması gereken sıfatlardan biri de “perfeksiyonist”tir. Eskilerin diliyle “mükemmeliyetçi”. Yani yaptığı işte en iyiyi arama halet-i ruhiyesi. Bir çeşit ruhsal psikoz ;).

İyi malzemeden kötü iş de çıkabilir iyi iş de. Ama kötü malzemeden iyi iş çıkmaz!

Bir de “müşkülpesent1”lik var ki gerçekten reklamcıları “kıl” insanlar sınıfına sokar. Tabi bu değerlendirmeyi yaparken tabela boyacısına da reklamcı diye bakan algı düzeyini hedef almadığımı peşinen söyleyeyim. Benim bu yazımda reklam tanımı TV reklamını, reklamcı tanımı da kreatifinden kurguya, bestecisinden görüntü yönetmenine reklam filmi ile iştigal edenleri kapsar. Perfeksiyonizm, yaptığı işe ve o işi satın alan müşteriye ve dahi o işin beğenisine sunulacağı hedef kitleye saygısı olan herkesin taşıması gereken bir idealizmdir. Çünkü bizde iş işi doğurur. İş de döner başka bir işi doğurur. Yumurta ve tavuk ilişkisinden daha açık bir durumdur. Yeterince kafanız karışmadıysa ortaya bir de total perfeksiyonizmi atayım, toplam kalitenin temel felsefesini. Malum bizim işimiz bir “teamwork”, yani ekip çalışması. Dolayısıyla bir kişiden çok her kişinin işini en üst düzeyde yapması ancak toplam iş kalitesini yükseltir.

Çalışma sosyolojisinde reklam/ film sektöründeki yönetim o rg a n i z a s y o n u adhocracy2 olarak adlandırılır. Adhocracy, bureaucracy3 teriminin tersi/zıddı olarak düşünülebilir. Bürokraside hiyerarşi, yavaş işleyiş, karar mekanizmaları etkinken edhokraside organizasyon içerisindeki her bireyin karar verme sürecine katkısı vardır. Çözüm odaklı ve hızlı çalışma mümkündür. Ama esas temel farklılık, bürokraside oturmuş bir düzen, bu düzende hep aynı kişilerin aynı işi yapması ve bir işi yapan kişinin muhatap olarak daima aynı kişileri karşısında bulması iken edhokraside her durum ayrı bir ‘case study’4dir ve her ‘case’ için o işi kıvırması en muhtemel ve birbirleriyle uyumu en fazla olabilecek yepyeni bir ekip oluşturulur. Bu duruma piyasa dilinde oyunculu reklamları filanca yönetmen daha iyi çeker, falanca görüntü yönetmeni makro işleri daha iyi becerir şeklinde rastlamanız kuvvetle muhtemeldir. Bu noktada reklam piyasasının üretim ayağında bulunan insan gücünün sosyolojisi, eğitimi, kapasitesi analizine de girmek gerekebilir ama zaten dağılmaya meyilli konuyu daha kırçıllı hale getirmemek üzere bir başka yazıya havale ediyorum. Konuyu toparlayacak olursak öyle veya böyle bir şekilde elimize bir senaryo ulaştıktan sonra prodüksiyon aşaması başlar. Bu aşama mutfağa müşterinin yiyeceği yemeğin/siparişin verilmesinden sonra o yemeğin en leziz, en temiz nasıl ve kim tarafından pişirileceği aşamasıdır. Kimi aşçı (yapımcı-yönetmen) iyi malzemeden iyi yemek çıkarırken kimi hazmı zor şeyler pişirir. Temel kural şudur: iyi malzemeden (senaryo)

44 VıdeoGraph


kötü iş de çıkabilir iyi iş de. Ama kötü malzemeden iyi iş çıkmaz! Reklamı posta sermek işte tam bu noktada başlıyor. Bazen elimize kötü malzeme veriliyor. Bazen de kötü işler yapılıyor. Ve geliniyor kurguya, posta. Burada iş allanıyor, pullanıyor ve satılıyor. Çoğu zaman da millet ortaya çıkan yemeği yiyor. Post Prodüksiyon’u aşağılama, gereksiz bir işlemmiş gibi gösterme derdim yok. Aksine Post Prodüksiyon’a çok inanıyorum ve işi bir gömlek fazlalaştırdığına inanıyorum. Ama ev ödevini iyi yapma (yaratıcı direktöründen pre-light’a, oyuncu seçiminden sanat yönetmeninin düzgün çalışmamasına), kurguda harikalar yaratmaya kalk; allapulla müşteriye sat, sonra da yaratıcı yönetmenim diye ortalarda caka sat. İşte bu mesleğe ihanettir. Bir çekimde her şey olabilir, film yanabilir, beklenmedik aksilikler olabilir. Zaten film/reklam çekmenin en zor tarafı ve her elini kolunu sallayanın yapamamasının gerçek nedeni budur: stres yönetimi! Kısıtlı bir zamanda yüksek sorumluluk altında, yaratıcılığınızı ve sanatçılığınızı kullanarak, yüksek maliyetli bir bütçeyi sorumlu harcayarak, her parçanın zamanında

ve yerinde olmasını ince ince organize ederek, olası sorunları sükunetle çözerek ortaya yüksek kaliteli iş çıkarmak. Böyle bir çalışma sonucunda kurgu ve postprodüksiyon çalışanlarına işi kurtarmaktan daha zevkli bir görev kalıyor: nasıl daha mükemmelleştiririz? Ancak bu şekilde bir reklamcının temel özelliklerinden birine daha sahip olabilirler: mükemmeli arama. Sektörde en çok şikayet edilen konu zaman darlığıdır. Ben bunun ta en baştan, yani müşteriden kaynaklandığını sanıyorum. Genelde şirketlerin uzun-orta ve hatta neredeyse kısa vadeli planları yoktur. Aslında piyasada kelimenin tam anlamıyla reklamveren de iki elin parmaklarını geçmez. Bu nedenle genelde reklam kampanyaları en son planlanır. Yumurta sıkıştırmadan, rakip harekete geçmeden müşteri de aksiyona geçmez. Ondan sonra ajans sıkıştırılır. Ajans da bir sürü prosedürden, takladan sonra işi kapar, bu arada da biraz da fiyatta iskonto yapılır. Sonunda binbir pazarlıkla iş prodüksiyon firmasının eline düşer. Ortaya şöyle bir durum çıkar: kısa zamanda çekilmesi gereken abuk bir senaryo vardır elde. Pazarlıklar sonucu kimsenin memnun olmadığı bir bütçe vardır. Ve herkes yaptığı işten para kazanmak ister doğal olarak. Olayın bundan sonraki gelişimini muhayyilenize bırakıyorum. Ve iş gelir telesineye, kurguya ve posta

çatar. Burada başlar feryatlar. Aman şu işi kurtaralım. Ve biraz uyanık biri işi biraz color-correction, biraz da duygularının yönlendirmesiyle kurtarır. Sonuçta ortaya bir sanat eseri çıkar. Diyeceksiniz ki biz Formula 1’de de bu şekilde kotardık işi son saniyelerde, Şampiyonlar Ligi Finalinde de... evet doğrudur. Milletçe özelliğimizdir son dakikada aklımızın başımıza gelmesi. Nedense ilham perileri bizi yalnız da bırakmaz. Ama sırf bu nedenle Kapıkule’yi geçemeyiz. Reklamcılarla ilgili sıfatlar sıralanırken perfeksiyonist/mükemmeliyetçi tanımını ilk başta söylenmesi gerekirken nadiren kullanılması da sırf bu nedenledir. _________________________________ (Footnotes) 1 Zor beğenen 2 Bakınız: http://en.wikipedia.org/wiki/ Adhocracy 3 Bakınız: http://www.uplink.com.au/lawlibrary/ Documents/Docs/Doc11.html 4 Vaka analizi 5 Bakınız: http://en.wikipedia.org/wiki/ AdhocracyBir

InfoCaster, Cebit 2005 Eurasia’da

T

ÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nde, 6 – 11 Eylül 2005 Tarihleri arasında düzenlenen CeBIT Bilişim Eurasia, 17 ülkeden 928 katılımcıyla, 160 bin ziyaretçiyi biraraya getirdi. Dünyanın sayılı fuarlarında olduğu gibi, pek çok katılımcı en yeni uygulamalarını ilk kez bu fuarda duyurdu. Mobil saha satış çözümlerinden, dijital görüntüleme araçlarının en son modellerine uzanan geniş yelpazedeki yeni ürün lansmanları, ziyaretçilerden de ilgi topladı. Bu arada Computorium’un ürün yelpazesi içerisinde yer alan InfoCaster Dijital Bilgi Ekranı, fuarda Fatih Üniversitesi ve EuroSoft firma standlarında boy gösterdi.

ranı yazılımını kullandılar. Ürün ile ilgili olarak her iki kurum yetkililerinden almış olduğumuz geri dönüşler oldukça güzel. Firma yetkilileri, yazılım arayüzünün gayet kolay kullanıma sahip olduğunu ve bir o kadar da dinamik bir yapıda olduklarını belirttiler.

Fatih Üniversitesi, Bilgi İşlem departmanının geliştirmiş olduğu Akıllı Kart Sistemlerini tanıtırken, EuroSoft firması da satmış olduğu ürünlerini ziyaretçilere en iyi şekilde sunmak için InfoCaster Dijital Bilgi Ek-

VıdeoGraph 45


BSF Akademi

Grafik-Tasarım: Nereden nereye... Erol Mermer BSF Akademi Grafik Bölümü Başkanı mermerol@yahoo.com

1

970’li yıllarda grafik, grafikerlik gibi kavramlar henüz Anadolu’ya ayak basmamıştı. Eğer bir firma atılım yapmak, markalaşmak isterse öncelikle işe İstanbul’da veya bir Avrupa katalog da gördüğü gibi bir amblem yaptırarak işe başlardı. Müracaat ettikleri kişi genellikle piyasadan yetişmiş, daha doğrusu kendi kendini yetiştirmiş, eli fırça tutan yerine göre manzara resimleri veya portrelerde yapan yetenekli kişilerdi. Bu kişilerin piyasada ki adı ise “Klişe ressamı” idi. Tasarım konusuna gelince ona da çözüm bulunmuştu. Firmanın baş harflerini yanyana veya birini hafif aşağıya doğru kaydırarak etrafına da buğday başaklar veya bir sanayi çarkı yerleştirdiniz mi mesele kökünden hallolurdu. Firma sahibi amblemi eline alır, şöyle göz süzerek kafasını bir sağa bir sola yatırdıktan sonra “güzel oldu bee.. eline sağlık ustam” der. Demli çayını da içtikten sonra cüzi bir el emeği parası atar giderdi. Tabi sadece amblem yaparak o dükkan dönmeyeceği için müşteri gidince bizim usta ya karakalem portreye ya da bakır kazımaya devam ederdi. Fazla değil, aradan 10-15 yıl geçti herşey süratle değişmeye başladı. Bugün “Reklam Sektörü”nün ulaştığı nokta bütçe olarak düşük olabilir, ama kalite bakımından dünya çapında olduğu tartışılmaz düzeyde. Belki dünyaya en hızlı ayak uydurabilen sektör bu sektördür. Tabiki bunda en büyük pay firmaların tanıtıma ayırdıkları bütçeler ve yabancı ajanslarla yapılan ortak çalışmalardır. Sektörünün son 20 yılda bu müthiş sıçramasını iyi analiz etmek lazım. Çünkü varılan nokta rengin, biçimin, mesajın, estetik kaygının çok ötesine geçti. Yani klasik anlamda gör-

46 VıdeoGraph

sel sanatların alanını ve kuramını çoktan aştı. “Tasarım Kültürü” üst başlığıyla yepyeni bir algılama ve kavramlarla alanını genişletti.

bu noktada kolları sıvadık. Bu konuda oldukça birikimli, donanımlı, tecrübeli bir ekiple, yardımcı olmak için Beyoğlu’nda işe koyulduk.

Güzel Sanatlar’ın bütün alt disiplinlerini bir araç olarak kullanırken, bunlara psikoloji, sosyoloji, strateji gibi birçok disiplinleri de ekleyerek artık toplum mühendisliğine soyundu. Hedef kitlenin bilinç düzeyinden bilinçaltına, oradan da eşikaltına kadar indi. Uygulama alanını o kadar genişletti ki; sanatçıdan siyasetçiye, romancıdan kitle hareketlerine kadar herşeyi “tasarlayıp” satıyor. Çünkü sattığı şey ne olursa olsun, sattığı kitle hep aynı ve o kitlenin de tüm kodları çözülmüş durumda. Bu işleri başaranların sayısı

Şimdi bunları yazınca bazıları diyecek ki “haa anladık.. BSF’de grafik dersleri veriyormuş da oraya müşteri topluyor”. Hiç alakası yok. Hem öyle olsa 1970’lerin Konya’sını niye anlatayım ki size. Kendimi anlatırım. Güzel Sanatlar Akademisine girerken ilk 10’un içinde olduğumdan, çalıştığım ajanslardan, imza attığım kampanyalardan falan bahsederdim. Daha doğrusu kendimden bahsetmem belki yakışık almaz ama hizmet ettiğim kurumu, yani BSF Akademi’yi biraz anlatayım.

Türkiye’de reklam ajanslarının %10’u “Reklam Pastası”nın %90’nını alırken geriye kalan %90 ajans, pastanın % 10’uyla yetinmek zorunda kalıyor ve problem başlıyor

öyle çok fazla da değil. Hepsini toplasanız 100 kişiyi bulmaz. Hatta asıl beyin takımı 20 kişi bile yoktur. Neyse bu “çete”yi fildişi kulelerinde rahat bırakalım. Onların zaten tuzu kuru, keyfi yerinde. Benim asıl merak ettiğim, “aşağıda neler oluyor?” sorusu. Şimdi işi fazla istatistik bilgilere boğmadan genel duruma şöyle kabaca bir bakalım. Türkiye’de reklam ajanslarının % 10’u “Reklam Pastası”nın % 90’nını alırken geriye kalan % 90 ajans, pastanın % 10’uyla yetinmek zorunda kalıyor ve problem başlıyor. Tabana doğru inildikçe sıkıntı da artıyor. Bugün dönüp dolaşıp yine aynı noktaya geldik. Binlerce gencin bu grafik-tasarım işini halletmeleri gerekiyor. İşte bizde tam

Beyoğlu’nun göbeğinde 4 katlı muhteşem binasıyla sanattan-felsefeye, bilimden-yabancı dillere, sinemadan-tasarım kültürüne.. neler yok ki. Üstelik “Art Director”lük diye bir bölümü var ki hafızam beni yanıltmıyorsa Türkiye’de ilk ve tek. Yani daha anlatacak çok şey var ama şimdi reklama girer, olmaz. Hem internet diye birşey var, merak eden “www.bsfakademi.net” adresine girer herşeyi oradan öğrenir. Neyse konumuz o değil. Biz asıl mevzuya dönelim. Ne diyorduk? Haa eğitim. Evet eğitim şart. Eğitim olmadan, sağlam bir altyapı olmadan hiçbirşey olmuyor. Şimdi reklamcılık sektröründe dünya ile yarışır işler yapılıyor ülkemizde. Artık eskisi gibi babadan kalma usullerle reklamcılık yapılmıyor. Grafik-tasarım ise reklamcılığın kalbi. Ve tabii tasarım kültürü çok önemli. Bu konuyu da gelecek sayılarda işlemeye devam ederiz.


RoadShow

Roadshow 2005

C “Gezdiğimiz yaklaşık 40 yerel kanalımızda gördük ki, artık kanallarımızın DV tabanlı yayın formatına geçmek için bir atılım yapmaları gerekiyor”

omputorium’un geleneksel Roadshow’u bu sene Karadeniz turu ile start verdi ve yaklaşık 40’a yakın Yerel TV kanalına ziyaret gerçekleştirdi. Karadeniz ve Batı Karadeniz olmak üzere iki tur olarak gerçekleştirilen Roadshow 2005’ in temel amacı, TV kanallarını yerinde ziyaret ederek, gerek teknik altyapılarını inceleyip gerekse ihtiyaç duydukları ürünler ile ilgili fikir alışverişinde bulunmak ve gelişen teknoloji ile ilgili bilgi paylaşımında bulunmak. Bu amaçla çıktığımız ilk turumuz Batı Karadeniz, Ereğli, Zonguldak, Bartın ve Karabüktü. Bu turda 7 tane yerel kanalımızı ziyaret edip gelişen teknoloji ve yayıncılık alanında ne durumda olduklarını yakından görme fırsatı yakaladık.Genel olarak anolog yayın formatında yerel halka hizmet vermeye çalıştıklarını ve zor şartlar altında yayın hayatına devam etmek için ne kadar çabaladıklarını gördük. Bunun temel nedeni olarak, hala eski sistemlerde yayın yapmaya çalışarak hem yayın kalitesini yükseltememeleri hem de mevcut sistemlerin sürekli olarak arızalanması sonucu çıkan aksaklıklar nedeniyle ortaya çıkan yüksek maliyetler gözüküyor. Bu turumuzda gördük ki bir kaç kanal Computorium sistemleri ile kendilerini yeniledikleri için yayın kalitesi ve reklam gelirleri bakımından farklarını ortaya koymuşlar. İkinci turumuz ise, Samsun dan başlayıp Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize illerindeki Yerel TV’ler ziyaret edildi. Dönüş yolunda ise Tokat, Amasya ve Çorum illerindeki TV kanallarını da ihmal etmedik. Toplam olarak bu turumuzda da 30’a

Zonguldak

Giresun yakın Yerel TV ziyaret edilerek teknik altyapıları ve mevcut yayınlarını yerinde inceledik. Bu turumuzda da ilk turumuzda olduğu gibi bir çok kanal anolog sistemlerle yayın hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Anolog sistemlerin neden olduğu problemler, bu illerimizde de karşımıza çıktı. Ek olarak yerel kanalların yetişmiş eleman sıkıntıları da dikkatimizi çeken diğer bir önemli konuydu. Birçok Yerel kanal bu konuyla ilgili düşüncelerini her fırsatta dile getirdiler. Yetişmiş eleman bulamadıkları gibi yetiştirdikleri elemanları da elinde tutma konusunda büyük bir sıkıntı çektikleri açıktı. Bu sebepten dolayı istikrarlı bir yayın formatını yakalamakta zorluk çekiyorlar, nedeni de anolog sistemlerin eleman ihtiyacını arttırması. Yayıncılık kısmında DV tabanlı yayın sistemlerine geçen kanallarımızda ise, eleman ihtiyacı anolog sisteme göre daha az olduğundan ve otomasyonun verdiği kolaylık nedeniyle yetişmiş eleman sıkıntısını yaşamadıklarını gördük. Aynı şekilde bu sistemlere yatırımın sadece eleman ihtiyacı dışında anolog sistemlerdeki bir çok problemleri ortadan kaldırdığını ve kanalların yayın formatlarını tamamen yenileyip diğer kanallardan ayırdığını, bu sistemleri kullanan bir çok yerel kanalımızda gözlemledik. Roadshow 2005 turumuzun bize gösterdiği çok açık bir şey var ki o da şu, Yerel kanallar DV yayın formatına geçmek durumundalar, ve bunu en kısa zamanda yapan bu alanda bir adım öne geçmiş olacak diye düşünüyoruz. Gelişen teknoloji karşısında yerel kanallarımızın hayatta kalabilmesi için bu yatırımlar gerekiyor ve bunun için yüksek maliyetlerin söz konusu olmadığı da kesin bir gerçek.

VıdeoGraph 47


Sektörden Web Siteleri Broadcast Fuarları

BCA 2006 20-23 Haziran 2006 Singapur http://www.broadcast-asia.com/ CABSAT 7-9 Mart 2005 Dubai http://www.cabsat.com/ Cebit-BCS 24-27 Kasım 2005 İstanbul http://www.cebit-bcs.com CSTB 6-9 Şubat 2006 Moskova http://www.cstb.ru/ IBC 8-12 Eylül 2006 Amsterdam http://www.ibc.org/ NAB 24-27 Nisan 2006 Las Vegas http://www.nabshow.com BROADCAST INDIA 20-22 Ekim 2005 Mumbai http://www.saicom.com/broadcastindia/ SATIS 18-20 Ekim 2005 Paris http://www.satis-expo.com Showtech 2007 19-21 Haziran 2007 Berlin http://www.showtech-messe.com

Okuyucu Mektupları Merhaba öncelikle iyi çalışmalar diliyorum. Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi II. sınıf öğrencisiyim derginizi okulumuzun kütüphanesinde okuyorum ve gercekten tam aradığım konulardan bahsediyorsunuz özellikle benim gibi amatör bile denemeyecek başlangıç düzeyindeki insanlar için...Ücretsiz abonelik konusunda yardımcı olursanız sevinirim teşekkürler şimdiden... Hakan PALİOĞLU Üniversiteye başlamadan önce Yerel bir radyoda DJ’lik yapıyordum. Derginiz patronuma geliyormuş. Ama benim derginizden haberim yoktu. Daha dün akşam elime geçti eski sayıları. Çok hoşuma gitti. Hepsi birbirinden dolu. Derginize abone olmak istiyorum. Mustafa ÇEVİK Ben Dilek İyigün. Derginizin eski bir sayısını dün İmaj Stüdyoları’nda gördüm. Sizi tebrik ediyorum. Derginin eski sayılarını da gönderebilirseniz çok sevinirim. Dilek İyigün Derginizi çok beğendim çalışmalarımızda yeni ufuklar açacağı kanısındayım ve abone olmak istiyorum. Mehmet KERİMOĞLU - Anadolu Üniversitesi Derginizi okuma fırsatım oldu. Mesleğimle ilgili konuları içermekte.Bu bakımdan faydalı olacağı kanısındayım. Abone olmak istiyorum. Murat ÖZTAN

V

ıdeo

G

raph

İmtiyaz Sahibi

Computorium Gelişmiş Bilgisayar Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti. Adına

Zafer İPEKÇİ Yazı İşleri Müdürü Abdullah S. ŞEN Yayın Yönetmeni R. Sedat ÇÖLOĞLU Yönetici-Editör Tuğba ÖZ tuba@videograph.com.tr Sayfa Tasarımı Mehmet ÇİFCİ emcifci@videograph.com.tr Reklam Servisi reklam@videograph.com.tr Katkıda Bulunanlar Ali DERELİ A.Vedat SAMUR - BSF Asım Ali ÖZTÜRK Akın ATLAY Coşkun AYDIN - BSF Erdem PEREMECİ Erol MERMER - BSF Gökhan ERGİNCAN Halil TANER Kaddafi TÜRK Kemal BAYRAMOĞLU Osman YEL Selahattin ACAROĞLU Serkan KARAARSLAN Volkan ÖZER Yasir KARADENİZ Baskı: Altan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: Piyale Paşa Bulvarı Memorial Center A Blok Kat:10 Pk 34270 Okmeydanı-İstanbul/TÜRKİYE Telefon: + 90 (212) 320 88 20 Fax: + 90 (212) 320 88 27 Web: www.videograph.com.tr E-Mail: info@videograph.com.tr Abonelik İçin: abone@videograph.com.tr VideoGraph’ta yayınlanan her türlü yazı-görüntülü malzeme izin almak ve kaynak göstermek koşuluyla kullanılabilir. Yayınlanan ilanların ve yazarların yazılarının tüm hukuki sorumluluğu firma ile kişilere aittir. VideoGraph Dergisi, Basın Yayın ve Meslek İlkeleri’ne bağlıdır.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.