V
a
ı d e o
G
r a p h Nisan-Mayıs-Haziran’ 06
HABERLER
02
CEBIT 2006
04
Computorium CABSAT’da
Ürün Tanıtımı Image Server 2000
06
Metus Ingest
07
PDW-F330
08
AverVision 130
10
InfoCaster ürün ailesi
11
Fibrenetix depolama üniteleri
13
Kullanıcılar
14 16 17
VSG Production Contact Production Gürsoy Prodüksiyon
Tıps&Trıcks Mimari ve arkeolojik görselleştirme
18
Babil’in günümüzdeki yüzü
20
Türk Sineması ve Teknoloji
22
Lens seçimi
24
R e klam İ nd ek si Arka Kapak ................. METUS INGEST Ön Kapak İçi ........................... AVKOM 12. Sayfa ......................C3 BİLGİSAYAR Arka Kapak İçi ..........COMPUTORIUM
Teknoloji
26
Firewire
27
Wasp 3D Demo Günleri
28
Görüntünün iletimi
30
Dijital fotoğraf makineleri -III-
Haberler
CEBIT 2006 P
ek adetim olmadığı halde, bu sene özellikle merakımdan CEBIT Hannover fuarını ziyaret ettim. Bilişim dünyasının en önemli fuarlarından biri olan organizasyon, bütün dünyanın bir buluşma noktası gibi. Bilişim dünyası ile alakalı hemen herşey fuarda sergileniyor. Dev bir alanda kurulu bulunan Hannover Messe fuar merkezini görünce, ülkemizde de birgün bu büyüklükte fuar alanları olması isteğini duydum.
Bilişim dünyasının en önemli fuarlarından biri
Bilgisayar dünyasındaki önemli oyuncuların hemen hepsinin boy gösterdiği fuarda, yeni ürünler sunan pek çok irili ufaklı firma ürünlerini sergiliyordu. Donanımsal alanda ciddi manada bir uzakdoğu hakimiyeti göze çarparken, yazılım alanında da batılı firmaların ağırlığını hissettim. Uzakdoğu derken özellikle Japonya dışındaki ülkeleri kastettiğimi belirtmem gerek. Çok sıkı bir uzakdoğu fırtınası esmesine rağmen, bilişim dünyasının halen batı kontrolünde olduğunu ve belkide olmaya devam edeceğini düşünüyorum. Şöyle ki, donanım üreten uzakdoğu firmalarına baktığım zaman, pek çoğunun kullandığı teknolojilerin batılı firmalar tarafından üretildiğini gördüm. Bu batılı firmalar üretimlerini uzakdoğuda yaptırıyor olsalar bile, aslan payını tutan dizayn ve mühendislik masrafları kendi bünyelerinde kalıyor. Video alanında tanıştığım batılı çok büyük firmaların, özellikle kullanımda olan donanımların çiplerini üretiyor olmalarını ve bu çiplerin fiyatlarının da hiç küçümsenmeyecek rakamlar oldugunu ögrenince epey şaşırdım. Öyle ki assamble yapan, yani kartı üreten firma çok küçük rakamlara razı olmak durumunda kalıyor. Masaüstü bilgisayar alanında bilinen iki firma, yeni ürünleri ile boy gösteriyorlar. Intel ve AMD’nin amansız bir mücadelesi var. Son gelinen noktada popüler olan çift çekirdekli 64 bit işlemciler. Bu işlemcilerin hem ev kullanımı için olan modelleri mevcut, hem de sunucu ve
02 VıdeoGraph
işistasyonu kullanımı için olanları. Son gelinen hızlar, normal ofis kullanımı için gerekli olan hızları çoktan aşmış durumda. Ama özellikle oyun oynamak isteyen kullanıcılar bu işten çok memnun. Yeni çift çekridekli işlemciler bu konuda büyük vaadlerde bulunabiliyor. Sunucu ve işistasyonu için olan modeller de, özellikle yoğun işlem gücüne ihtiyaç duyulan alanlarda epey işe yarayacak. Video işleme, 3D grafik çalışmaları, CAD uygulamaları bu işlemcilerden epeyce faydalanacaklar. Çift çekirdekli işlemci kullanımı, bu uygulamalarda performansı zaman zaman iki katına kadar arttırabiliyor. Yeni işlemcilerin ve bu işlemcilere uygun üretilen çipsetlerinin bir diğer özelliği de paralel çalışabilme. Paralel çalışma alanında epey mesafe kat edilmiş olmalı ki, fuarda dört ve sekiz işlemciye sahip anakartlar gördüm. Özellikle, Supermicro bu konuda çok üst seviye ürünler sunuyordu. Gerçi bunlar şu anki halleriyle sadece sunucu olabilecek ürünler ama, talep geldiğinde işistasyonu kullanıcılarını tatmin edecek anakartlar üretileceğinden eminim. Bu arada işlemcilerin özelliklerinden bahs ederken 64 bit’den bahsettim. Güzel bir gelişme de yan ürünler üreten (kart üreticilerini kast ediyorum) firmalar, yavaş yavaş ürünleri için 64 bit driverlar çıkarmaya başlamışlar. Bu çok sevindirici, çünkü ancak bu sayede yeni işlemcilerden tam anlamıyla faydalanmaya başlayacağız.
Grafik işlemciler, bir diğer ilgimi çeken konu oldu. Bu alandaki gelişmeler işlemcilerdekini aratmayacak düzeyde. Grafik işlemcilerde de hit konu yine paralel çalışabilme. Ve bu teknolojinin ismi de SLI. Bu alanda iki firma kapışıyor Ati ve Nvidia. İki firmanın da çok güzel ürünleri var ve inanılmaz performanslar sunuyorlar. Bilindiği gibi yeni ekran kartları PCI-e arabirimine sahip. Bu arabirimden bir anakart üzerinde modeline göre dört taneye kadar olabiliyor. Demek oluyor ki SLI teknolojisine sahip bir ekran kartından, uygun bir anakart üzerine dört tane takabilirsiniz. Ve tabii inanılmaz bir grafik performansı yakalayabilirsiniz. Bu tip ekran kartları anakarta takıldıktan sonra, kendi aralarında da üstten özel bir kablo veya adaptörle birbirlerine bağlanıyorlar. Bu şekilde donatılmış bir makine, en doyumsuz oyun meraklısını bile tatmin edebilir. Fuarda özellikle simulasyonlar bu teknolijiyi göstermek için çokça kullanılıyordu. Doğal olarak grafik çalışan herkesin hayali gerçekleşebiliyor. Ama bedeli olduğunu unutmamak lazım. Çünkü ne bu teknolojiye sahip anakartlar, ne de ekran kartları hiç de ucuz değil.
Depolama ürünleri konusunda da ciddi gelişmeler göze çarpıyor. Depolama deyince artık aklımıza solid state ürünlerde gelmeli. Flash tipi bellekleri kast ediyorum. Bu tip ürünlerde kapasitler artınca ve fiyatlar düşünce, bunların paralel bağlanması ile elde edilen depolama birimleri fuarda sergileniyordu. Mesela 16 GB’lığını gördüm ki buna rahatlıkla işletim sistemi kurulup çalıştırılabilir ve hatta ofis uygulamalarınıza bile yer kalır. Düşünsenize bir dizüstü bilgisayarınız var ve içinde hiç hareketli parça yok. Güzel olur değil mi? Evet ve zaten fuarda Samsung’un böyle bir modelini gördüm. Bunun dışında disk kapasiteleri 500 GB’ları yakalamış durumda. Mini disklerden sonra mikro diskler de sa-
tılıyor. Gelişme işin arabirim tarafında göze çarpıyor. IDE disk teknolojisinde, arabirim olarak artık SATAII var. Anakartlarda sekiz adete hadar olan modeller mevcut. SCSI teknolojisinde ise yeni arabirim SAS, yani serial attached SCSI. SATA’daki mantığın aynısı. Paralel bağlama yerine, seri bağlayarak daha yüksek hızlara destek vermek. SAS, özellikle çok yüksek performans isteyen uygulamalarda işe yarayacak gibi görünüyor. Bu teknolojiler özellikle harici depolama ürünlerinin arabirimlerinin değiştirilmesini gerektirecek. Zaten fuarda özel tip arabirimler vardı bu konuda. Quad SATA gibi. Tek hat üzerinden dört SATA bağlantısı yapabilmek için. uygulamalar olacak gibi görünüyor. Fuarda pek çok dev firma IP telefonlar göstermeye başlamışlardı.
IDE disk teknolojisinde yeni arabirim: SATA II Monitörler de ciddi gelişmelere sahne oluyor. İş doğal olarak tamamen LCD yapılara yönelmiş durumda. Buradaki gelişmeler özellikle LCD ekranlarda görülen problemlerin giderilmesi ile ilgili. Tazeleme hızı özellikle oyuncular için önemli. Hızlı oyunlarda iz kalması problemi yaşanabiliyor. Bu nedenle yeni 8ms ve 6ms (teknoloji gösterisi şeklinde) ekranlar vardı. Bunun yanında parlaklığı geliştirilmiş ekranlara da rastladım. Ve tabii daha büyükler ve daha genişler de vardı. Şahsen 24” geniş yapıda bir LCD kullanım için mükemmel olur diye düşünüyorum.
Veri güvenliği ve virüslerle mücadele de rağbette olan konulardan biri. Pek çok farklı ürünün olduğu bu alanda, sadece tek bir PC için üretilen ürünler dışında, enterprise yapıda ürünler göze çarpıyordu. Bunun yanında, yönetim yazılımları da önemli bir yere sahipti fuarda. Birden fazla salon bu işe ayrılmıştı. Fuardan etkilenmedim desem, yalan olur. Özellikle organizasyon gerçekten güzel. Tüm şehir bu organizasyon için neredeyse seferber oluyor. İlk defa gitmeme rağmen hiç sıkıntı çekmedim. Onun dışında endüstriden gördüğü geniş çaplı destek, herşeyin önünde. CEBIT için; ticari veya hobi amaçlı, bu işlere meraklı olan herkesin, bir defa görmesi gereken bir fuar diyebilirim.
Abdullah ŞEN
asen@computorium.com
Diğer bazı gelişmelerden de kısa kısa bahsetmeliyim, yoksa bu yazının sonu gelmez. Kablosuz iletişim, çok yaygın bir kabul görmüş durumda. Bu teknoloji çok yakın bir zamanda hayatımızı muazzam etkileyecek gibi görünüyor. Öyle ki hayatın pek çok alanında kullanım bulacak ve her an elimizin altında olan cihazlar bu teknolojiye sahip olacaklar gibi görünüyor. Şöyle söyliyeyim, kablosuz iletişim uygulamasında, internet sadece bir kısmı oluşturuyor, esas büyük kısım ise telekominkasyonu da içine alan diğer
VıdeoGraph 03
Haberler
Computorium CABSAT’da E 45 ülkeden 439 firmaya, 77 ülkeden 8000 ziyaretçi
lektronik Medya ve İletişim endüstrilerinde, en son geliştirilen teknolojilerin sergilendiği ve her yıl düzenlenen CABSAT (Middle East International Cable, Satellite, Broadcast & Communications Exhibition) fuarı, 7-9 Mart 2006 tarihleri arasında Dubai World Trade Center’da gerçekleşti. 11 yıldır yapılan CABSAT fuarı, genel olarak Kablo ve Satellite ekipman ve servisleri, İletişim, Broadcast ve Prodüksiyon ürünleri konusunda, Ortadoğu’dan daha çok, özellikle Afrika ve Batı Asya’nın da ilgisini çekmekte. Ziyaretçi profilini TV ve radyo yayımcıları, kablo ve uydu üreticileri, sistem entegratörleri, merkezi & lokal devlet kurumları ve ticaret adamlarının oluşturduğu fuarda, 50 ülkeden 400’ün üzerinde şirket, üç gün boyunca geliştirdikleri en son teknolojileri sergilediler. Bu yıl onikincisi gerçekleşen, Orta Doğu ve çevresindeki en büyük etkinlik olan CABSAT 2006’da, COMPUTORIUM da ilk defa katılımcı olarak yer aldı. 8. Salonda yer alan Computorium, böylece IBC’dekinden farklı ülkelerde ve daha geniş kitlelerce de tanınma şansını buldu. Türkiye’den fuara Computorium dışında, SVS, Onair, Teknomaks, YEKA’nın da aralarında bulunduğu 13 firma katıldı. Ülkemizden, fuara katılan firma sayısının, bu kadar fazla olduğunu görmenin gururunu ve sevincini yaşadık. Umarız ki, bundan sonraki yıllarda, ülkemizden katılan firma sayısı daha da artar ve ülkemizin uluslararası arenada temsili daha da kuvvetlenir.
Computorium fuara, geçen yıllarda IBC’de de tanıttığı Dijital Medya Arşiv çözümü olan Metus Library ile çok kanallı ve çok formatlı kayıt sistemi olan Metus Ingest’i tanıtmak üzere katıldı. Kullanılan yüksek teknoloji, kullanıcı dostu arayüzü ve fiyatı açısından, fuarda sergilenen diğer kayıt ve arşiv yazılımları ile karşılaştırıldığında, Metus Ingest ve Metus Library’nin oldukça güçlü olduğunu gösterdi ve beklenilenin üzerinde yoğun bir ilgi ile karşılaştı. Gerek IBC’de, gerekse CABSAT’ta gördük ki, özellikle medya sektöründe profesyonel kayıt ve arşiv sistemleri konusunda önemli bir eksiklik var. Computorium, Metus ürün grubunun sahip olduğu yüksek teknolojisi ile, sektördeki bu açığı kapatacağını ve kısa bir süre içerisinde yurtiçinde olduğu kadar, yurtdışında da çok fazla firma tarafından tanınacağını düşünüyoruz. Metus Müşteri Temsilcisi Taner CORT, fuar ile ilgili görüşlerini kısaca şöyle belirtiyor: “Amacımız, bu tür fuarlara katılarak, ürünlerimizin yurtdışı pazarında da tanınırlığını artırmak, entegratör firmalarla bağlantılar kurarak, ürünlerimizin dünya çapında satılmasını sağlamaktı. İlk aşamada, hedef olarak düşündüğümüz müşterilerle bağlantılar kurmayı da planlıyorduk ve artık bu hedefimizi tutturduğumuzu düşünüyoruz. Özellikle Orta Doğu’dan ziyaretçileri ağırlayan fuarda, pek çok ülkeden müşterilerle kontaklar kurduk ve entegratör firmalarla tanıştık. Ürünlerimiz gerçekten çok beğenildi.” Computorium, Cabsat’a katılarak, ülkemizin teknolojik gücünü ve yazılım alanında başarılı olabileceğimizi, birçok ülkeye göstermiş
04 VıdeoGraph
oldu. Fuar katılımcıları ve ziyaretçiler, Metus’u yazanın bir Türk firması olduğunu duyunca gerçekten şaşırdılar. Çünkü, yazılım alanında Türk firmalarının dünya çapında başarı elde ettiğini söylemek gerçekten güç. Umut ediyoruz ki; bundan sonra da birçok dünya ülkesinde, Türk firmaları tarafından geliştirilen başka başka yazılımlar boy gösterir. Diğer Türk firmaları, uluslararası fuarlara katılmaktan çekinmezler ve hem kendilerinin, hem de ülkemizin adının duyurulmasına katkı sağlamış olurlar.
Kısa Kısa... CIU
Uluslararası Kıbrıs Universitesi, ekipman parkurunu yeniledi. Stüdyosunda DVCAM DSR-PD170 kameraları tercih eden üniversite, yeni eğitim döneminde öğrencilerini yepyeni ekipman parkuru ile eğitiyor. MX70 video mikser, SONY DSR-25 VTR, Telex interkom seti ve SOUNDCRAFT LX 7 serisi mikser ve KRAMER’in ara ürünleri üniversitenin en son sahip olduğu ekipman listesinde mevcut.
Halk TV
Bu arada, Ortadoğu’da 12incisi yapılan CABSAT 2006 fuarını 77 ülkeden 8,000 kişi ziyaret ettiği belirtildi. Fuar, DWTC’nin sergi salonlarında toplam 13.680 m2’lik alanda gerçekleşiyor ve “Broadcast & Production”, “Communications”, “Cable & Satellite” bölümleri olmak üzere 3 ayrı sektöre yönelik düzenleniyor. CABSAT, bölgemizde yapılan ve ülkemizden katılanların da oldukça ilgi gördükleri ve organizasyonunu Mr. David Lim’in başardığı bir fuar. Cabsat 2006’ya 45 ülkeden 439 şirketin katıldığı ve ürün sergilediği duyuruldu. Fuarın çoğunluğu Ortadoğu bölgesinden olan katılımcılarına, konferans ve seminerler ile bilgi aktarımı sağlandı. Arab States Broadcasting Union (ASBU), Asia Pacific Broadcasting Union (ABU), International Association Of Broadcasting Manufacturers (IABM)’in ortak düzenlediği HDTV ve IPTV konularındaki konferanslara ilgi oldukça yoğundu. Global Satellite Forum (GVF)’un düzenlediği ve 100 delegenin katıldığı Uydu üzerinde Broadband sempozyumu da başarılı bir toplantıydı.
Halk TV yayınlarına, yeni yerinde ve yeni cihazları ile devam ediyor. SONY DSR-250P kameraları hem stüdyoda, hem de aktüel olarak kullanacak olan Halk TV, SONY LUMA serisi LCD monitörler, KROMA interkom, KRAMER logo jeneratörü ve ara cihazları kullanıyor. Kurgu ünitesi olarak SHADOW NX Yellow’u tercih eden Halk TV, playout sistemi olarak SHADOW MP ile yayına çıkıyor.
Öncü TV
Düzce’nin yerel kanallarından Öncü TV, rejisini tamamen yeni teknoloji ile donatmaya başladı. 3 adet DSR-400 kamera, hem stüdyo, hem de aktüel amaçlı kullanılabiliyor. Sıcak ışık seçiminde IANIRO kırmızı kafaları tercih eden Öncü TV, kamera lensi olarak Fujinon profesyonel lenslerini kullanıyor..
Metropol
Metropol Prodüksiyon, DSR-400 kameranın ardından, bir adet de DSR450WSP kamera alarak 16:9 çekim yapabilir duruma geldi. Ayrıca özel sipariş verdiği 9m’lik JimmyJib ile Metropol diğer firmalara göre kendini daha da farklılaştırdı.
Win TV
Cihan Haber Ajansı
CHA, Panasonic P2 yarı iletken bellek teknolojisi ile Sony’nin XDCAM profesyonel optik disk teknolojisi arasında bir karar sürecinden sonra XDCAM’i seçti. 12 adet XDCAM kamera, 3 adet tele, 3 adet geniş açı, 6 adet broadcast lens ve 6 adet Extender’lı profesyonel lens olmak üzere, toplam 12 adet FUJINON lens ve 12 adet Vinten Vision 100 sehpa alan Cihan Haber Ajansı, kamera aksesuarları olarak SENNHESIER telsiz mikrofon, IANIRO kamera üstü ışıklar ve P.BRACE kamera kılıflarını tercih etti.
Win TV yeni ekipmanıyla yayına hazır. Stüdyo için SONY DVCAM DSR-PD170 kameraları tercih eden Win TV, internet uzerinden yurt dışına ulaştırdığı yayınlarının çekimlerini Türkiye’de yapıyor. Win TV’nin tercih ettiği diğer ürünler Ultimatte DV ile BlueBox, IANIRO Solaris sıcak ışıklar, SONY LUMA serisi LCD monitörler, KROMA interkom ve KRAMER ara cihazlar.
Extra
Ekstra Prodüksiyon, yeni Digital Betacam SONY DVW-970 kameralarını kullanmaya başladı. Kameraları FUJINON HD standart ve SD 4.5mm geniş açı lens ile kullanan Extra Prodüksiyon, tripod olarak Sachtler System 25’i seçti. Ekstra’nın kullandığı kameraların bir diğer aksesuarı ise, Chrosziel mattebox sistemi.
CHA, ayrıca muhabirlerine vermek üzere, 50 takım SONY DSR-PD170P kamera ve aksesuarlarını da ürünleri arasına kattı. CHA, böylece STV’den sonra, XDCAM teknolojisine ciddi yatırım yapan ikinci Türk kuruluşu oldu.
VıdeoGraph 05
Ürünler
Image Server 2000 Abdullah S. ŞEN Computorium Satış Müdürü asen@computorium.com ortamlarına bağlantısı rahatlıkla yapılabiliyor. Broadcast bir cihazdan beklendiği gibi genlock girişi var.
Y Kaydedilmekte olan dosyayı, kayıt işlemi bitmeden dahi oynatabilirsiniz
epyeni bir video playout sistemi olarak karşımıza çıkıyor, Image Server 2000 . MPEG-2 ve DV formatlarında çalışabilen sistem, broadcast ihtiyaçlara cevap verebilecek bir şekilde dizayn edilmiş. Sistemin 3 adet bağımsız çıkışının yanında bir adet de girişi bulunuyor. Sisteme kayıt yapılırken aynı anda oynatma da yapılabiliyor. Tipik uygulamada bir kanal, kayıt esnasında iki kanal oynatma imkanı sunuyor. Sistem MPEG-2 çalışıyor ve opsiyonel olarak DV çalışma imkanı da sunuyor. MPEG-2 yapısı standart. Kurgu sisteminde üretilmiş olan MPEG-2 formartındaki klip, sistemin gigabit ethernet bağlantısı üzerinden aktarılabiliyor ve anında oynatmaya hazır hale geliyor. Böylece sistem hem üzerinde bulunan gigabit IT bağlantısı üzerinden, hem de video giriş bağlantısı üzerinden kayıt imkanı sunmuş oluyor. ImageServer’ın en güzel özelliklerinden birisi de kayıt etmekte olduğu dosyayı, kayıt işlemi henüz bitmeden oynatmaya başlıyabiliyor olması. Bu sayede bir gecikmeli yayın cihazı gibi de kullanılabiliyor.
360 System Üretici Firma 360 System Yetkili Satıcı COMPUTORIUM
Fiyatı Sorunuz 0 212 320 88 20 www.computorium.com
06 VıdeoGraph
Sistem üzerindeki giriş ve çıkışların tümü SDI ve composite. Audio tarafında ise analog audio standart, AES audio ise opsiyonel olarak sunuluyor. Audio örneklemesi 24 bit ve şimdiye kadar hiçbir video sunucu da olamayacak kadar yüksek kaliteli. Tabii bunu normal karşılıyoruz çünkü, üretici firma “360systems”, zaten bir audio uzmanı. Bunun dışında sistem RS422 üzerinden 9 pin BVW protokolünü ve VDCP protokolünü destekliyor. Bu sayede otomasyon
ImageServer2000, dahili olarak güvenli bir disk yapısına sahip. Bu sayede veri kaybı ihtimali en aza indiriliyor. Bunun yanında güç kaynağı da güvenli yapıda. Çok üst seviyede bir güvenlik istendiğinde, iki cihaz senkron çalıştırılabiliyor. Yapı tamamen 24/7 çalışmaya yönelik ve stabil. Sistemin ön panelinde çalışma durumunu gösteren uyarı ışıkları mevcut. Bu sayede bir sorun olup olmadığı kolaylıkla anlaşılıyor. 3U yüksekliğe sahip 19” bir kasada gelen ünite, isteğe göre lokal veya uzaktan kumanda edilebiliyor. Uzaktan kumanda opsiyonel. Tüm fonkisyonlar zaten lokal olarak kontrol ediliyor. Ama bazı uygulamalarda işe yarayacak olan, uzaktan kumanda özelliğinin olması büyük artı. Sistem dinamik playlist yapısı ile çalışıyor. Bir liste oynarken yeni klipler eklemek çıkarmak mümkün. Üç kanal olan sistem, dolayısı ile üç adet farklı playlisti aynı anda oynatabiliyor. Uzak kontrol terminalinden verilen yetkiye göre, sistemin tüm özelliklerini kontrol etmek mümkün. Bu sayede, mesela lokalden kayıt kanalını kontrol ederken, uzak terminalden oynatma kanalları kontrol edilebiliyor.
Ürünler
Metus Ingest Abdullah S. ŞEN Computorium Satış Müdürü asen@computorium.com
U
zun bir süredir geliştirilmekte olan “Metus Ingest” yazılımı, Nisan 2006 tarihi itibarıyla hem ülkemizde, hem de uluslararası pazarda release oldu. Genel ve çok amaçlı bir video/audio ingest (capture, yakalama) yazılımı olan “Metus Ingest” yüksek teknolojik altyapısı ile, pazarda ciddi bir yere sahip olacak gibi görünüyor.
Nisan 2006 itibarıyla uluslararası pazarda release oldu
Metus Ingest yazılımı hemen her amaca hizmet edebilecek bir video yakalama yazılımı olarak tasarlandı. Her ne amaçla olursa olsun, video’nun kaliteli olarak bilgisayara aktarılması ve kodlama formatındaki esneklik amaçlandı. Metus Ingest yazılımı Osprey, Digital Rapids, Decklink, Technisat kartlarını destekliyor. Desteklenen donanımların daha da artırılması planlanıyor. Yazılım bahse konu kartlar üzerinden gelen video sinyalini Mpeg-1, Mpeg-2, WMV, DV, DVCPro25, DVCPro50 formatlarında kodluyor. Gelen video sinyalinin kodlanmasının dışında, mevcut kayıtlı bir dosyada kaynak olarak kullanılıp, yazılım bir transcoder şeklinde çalıştırılabiliyor. Metus Ingest, broadcast kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere RS422 üzerinden VTR kontrolü yapabiliyor. RS422 üzerinden kare hassasiyetinde capture yapabilen yazılım, batch capture özelliklerine de sahip. Scheduling özelliği sayesinde planlı capture işlemleri de gerçekleştirilebiliyor. Tüm zamanı programlanabilen yazılım, belirlenen saatlerde kayda girip, belirlenen saatlerde kayıttan çıkabiliyor. Yazılımın en büyük özelliklerinden biri de kayıt
METUS INGEST Üretici Firma Metus Teknoloji Yetkili Satıcı COMPUTORIUM
Fiyatı Sorunuz 0 212 320 88 20 www.computorium.com
esnasında, kayıt edilen dosyanın kilitlenmiyor olması. Bu sayede kayıt edilen dosya, uygun ortamda hemen okunmaya başlanabiliyor. Kayıt edilen dosya, kayıt işlemi kesilmeden split fonksiyonu ile hiç kare kaybı olmadan ikiye bölünebiliyor. Kayıt işlemi pause edilebiliyor. Metus Ingest’in bir başka güzel özelliği ise, birden fazla fiziksel girişe ve birden fazla fiziksel çıkışa izin vermesi. Bu sayede iki kaynak aynı anda farklı birden fazla formatta capture edilebiliyor. Mesela bir kaynak Mpeg-2 ve WMV ye kodlanırken aynı anda diğeri DV ve DVCPro’ya kodlanabiliyor. Her iki kaynak da, ekranda aynı anda izlenebiliyor. İkisi aynı anda tam senkronize olarak kayda girebiliyor veya farklı zamanlarda kayda alınabiliyor. Yapılan pratik testlerde 8 farklı kaynağın aynı anda Mpeg-1 olarak kodlanabildiği görüldü. Metus Ingest sadece bir kayıtçı yazılımı değil, aynı anda bir format çevirici yazılım. Mesela Mpeg-2 bir görüntünüzü Mpeg-1’e ve aynı anda WMV’ye çevirebilirsiniz. Desteklenen formatlar kendi aralarında çapraz olarak birbirlerine çevrilebiliyorlar. Ve bu çevirme işlemi, kullanılan sistemin hızına göre realtime’dan çok daha hızlı bile olabiliyor. Yönetim özelliklerine sahip yazılım sayesinde, onlarca kayıtçıdan oluşan öbekler kurmak mümkün. Bu öbekler merkezden yönetilebiliyor. Bu özellikleriyle Metus Ingest, video kaydına ihtiyaç duyulan her noktada işe yarar bir yapıya sahip. İster yayın amaçlı, ister izleme, isterse de güvenlik amaçlı olsun her yerde kullanılabilir.
VıdeoGraph 07
Ürünler
Yüksek kalite, ekonomik fiyat
PDW-F330
Yasir KARADENİZ Avkom Elekt. Ltd. Şti. AR-GE Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com
Sony’nin yeni formatı XDCAM HD, High Definition görüntü ile profesyonel disk sistemi teknolojisini birleştiriyor
Sony’nin IBC 2005’te tanıttığı yeni ürünlerinden biri de bir önceki sayımızda XDCAM kameralar ile ilgili yazımızda bahsettiğimiz PDW-F330 kameraydı. Oradaki yazımızı “sırada IBC-2005’te tanıtılan XDCAM HD kamera PDW-F330 var” diyerek bitirmiştik. Şimdi sırayı takip edelim ve bu sayımızda birlikte Sony’nin yeni formatı XDCAM HD kullanan PDW-F330’u inceleyelim.
PDW-F330
Bu kamera için “Bu fiyat aralığı için en kapsamlı kamera” ifadesini kullanabiliriz. SD ve HD moddan birini seçmenize imkan sağlıyor. AV tabanlı alışkın olduğunuz çalışma akışı ile veya tüm dünyanın yöneldiği XDCAM teknolojisinin sunduğu AV/IT tabanlı çalışma şekliyle işinize devam etmeniz mümkün. Ergonomik açıdan da Sony’nin ergonomideki en son yeniliklerini bünyesinde barındıran PDW-F330 omuza en uygun şekilde oturan gerçek bir omuz kamerasıdır.
PDW-F330 Üretici Firma Sony Yetkili Satıcı AVKOM
Fiyatı Sorunuz 0 212 320 97 77 www.avkom.com
08 VıdeoGraph
HD formata giriş niteliğinde olarak tanımladığımız HVR-Z1E, HVR-A1 gibi kameralar 1/3” CCD’lere sahipken, PDW-F330’un 3 adet yüksek hassasiyet sunan 1/2" HD CCD’si vardır. Dünyanın tek 1/2" HD CCD’li kamerasını kullanmak sadece daha iyi performans demek
değildir. Bu kamera ayrıca mevcut tüm 1/2" lenslerle uyumludur. PDW-F330 istisnai derecede çok yönlüdür. Sadece bir switch kontrolü vasıtası ile DV ve HD için 50i/60i/25P/30P/24P seçeneklerinden birine ulaşmanız mümkündür. Bu sayede bugün bir haber çekimi yapıp, yarın bir düğün çekimi, öbür günde kendi özgün kısa filminizi tek bir kamera ile çekme şansına sahipsiniz. Ve tüm bu durumlarda iyi bir sonuç elde etmek için gerekli tüm ayarların aynı kalması gibi bir avantaj da mevcuttur. PDW-F330 dünyada en çok satan, en iyi fiyat çözümü sunan ve non-linear sistemlerde en geniş desteğe sahip XDCAM Profesyonel disk sistemini kullanır. XDCAM’in faydaları çekime
başladığınız anda açığa çıkar. Anahtar sahneleri manuel olarak işaretleyebilirsiniz yada otomatik işaretlemeye bağlı kalmayı da tercih edebilirsiniz. Sonra renkli, dönerek dışa açılabilen ekranda bu sahnelerin küçük resimlerini kullanarak istediğiniz sahneyi oynatabilirsiniz. Non-linear medya bir sahneye anında ulaşım demektir. Ayrıca bu ortamda içeriğin üstüne yazmak diye bir endişeye gerek yoktur. PDW-F330 standart DV tabanlı streamleri çıkışa gönderir ve bu sayede bu çıktı ile mevcut Non-Linear kurgu sisteminizi kullanarak DV ve DVCAM’le çalıştığınız gibi çalışabilirsiniz.
diğiniz clipleri ileri geri sararak aramak diye bir kavram yok. • İçeriği kamera üzerinde kes ve düzenle. Bilgisayara gerek yok. • Hızlı düzenleme yapmak ve göz atmak için Proxy dosyaları 40X hızında bilgisayara aktar. • 3 Adet 1/2 inç HD CCD. Efektif Pixel sayısı: 1.56 million • LO-32BMT 2/3" to 1/2" lens mount adapter kullanılarak 2/3 inç lenslerde kullanılabilir. (Focal Length:1.37x) • Auto Focus lensler kombine bir şekilde full time AF yada one-push AF • HD (MPEG2) ve SD (DVCAM) kayıt seçeneği. SD’de 16:9/4:3 seçeneği
PDW-F330 ve PDW-F350 kameraların fiyatları 10-15.000 Euro mertebesindedir. Böylece bu kameralar kullanıcılara fazla para harcamadan HD format ve XDCAM teknolojisi elde etme imkanı sunar.
PDW-F330 ‘un Avantajları
PDW-F330 nasıl ve hangi ortamda çalışırsanız çalışın, kasetle asla elde edilemeyecek bir takım özellikleri size kazandırır. • XDCAM optik diski kasetten hızlı bir şekilde yüklenip kullanıma hazır hale gelebilir. • Yanlışlıkla yaptığınız bir çekimin üstüne yazma ihtimaliniz yoktur. • Küçük resimler sayesinde çekimlerin ilk sahnelerini görür ve direk olarak çekimlere ulaşabilirsiniz. Görmek iste-
• 5 kayıt formatı desteği: 23.976P, 25P, 29.97P, 50i ve 59,94i • Slow Shutter fonksiyonu (frame biriktirme). Standart aralıktaki kayıt için 64 frame’e kadar. • Gamma, detail, knee, matrix gibi resim ayarları • Kamera ayarlarını kaydetmek ve başka kameralara aktarmak için Memory Stick • Freeze Mix Fonksiyonu.(sabit bir bölge kaydı yaparken, daha önce kaydedilmiş resmi vizördeki canlı resme superimpose etme)
• 3.5-inç 16:9 renkli LCD ekran • Sahne seçim fonksiyonu ile kamera üzerinde basit kesme işlemleri yapma imkanı • Girişler: Stereo mikrofon, 2 adet XLR Ses girişi, GENLOCK, kablosuz ses alıcısı için bağlantı noktası, time code, remote port • Çıkışlar : HD/SD analog komponent, komposit video, Time Code çıkışı, headphone, 50W class ışıklar için power connector • iLINK bağlantısı: Down convert edilmiş DV streamleri iLink üzerinden çıkışa gönderilir. Ayrıca, dosya erişim modu desteği vardır. Yani HD ve SD videoları ve diğer dosyaları okuyup yazabilir. • Yüksek kalite ses kaydı: XDCAM HD ürünleri 2 veya 4 kanal, 16 bit, 48 Khz uncompressed(Linear PCM) ses kaydı yapar.
Satış Paketleri
PDW-F330 ve PDW-F350 için bir kaç paket mevcuttur. Bunlar PDWF330L: Lenssiz, PDW-F330K: Lensli, PDW-F350L: Lenssiz şeklindedir. Ve bu paketlerin fiyatları 10-15.000 Euro mertebesindedir. Böylece gelecekte merkezi bir noktaya gelecek olan XDCAM HD formatı ürünlere bir giriş yapmış olduk. Tabi ileride bu format ailesinin yeni ürünleri ile de tanışacağız. Şu an XDCAM HD formatı kamera ve VTR siparişi vermeniz mümkün.
VıdeoGraph 09
Ürünler
AverVision 130 Akın ATLAY Computorium Ürün Müdürü akinatlay@computorium.com
P
rezentasyon işinin uzmanı Avermedia’dan yeni bir ürün. Avermedia’nın yeni döküman kamerası ile 3D objeleri, yazılı ve resimli tüm dökümanları sunumlarınızda rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Image capture
AverVision130 küçük, taşıması kolay ve her zaman sunumunuzu rahatlıkla yapabileceğiniz ve yer kaplamayacak şekilde dizayn edilmiş olup, esnek kolu katlandığında max. 28 cm x 25 cm x 5,5 cm boyutlarındadır.
Mikroskop aparatı ile mikroskopta o anki
3 Farklı modda kullanılabilir
bilgisayar monitörüne ya da projeksiyon
Kamera modu
yanında, bilgisayarınızda cihazı ile perdeye aktarabilirler. Bu sayede
her öğrenciye mikroskop almaktan, ya da öğrencilerin sırayla mikroskop’a bakması gibi, Webcam olarak derste zaman ve maliyeti arttıran durumlardan kurtulmuş olunur.
kullanabilirsiniz
Bir çok eğitim kurumundaki digital sınıf uygulamalarında, uygun fiyatı ve yüksek görüntü kalitesi (1/2” 850K Pixel CMOS kamera) ile rahatlıkla kullanılmakta olan Avervision130, herhangi bir 3 boyutlu objeye uyguladığı 4X zoom, pan özelliği ve esnek kol dizaynı ile profesyonel sunumlarınızı daha kaliteli ve rahat yapabilmenize imkan tanır. VGA, Composite ve S-Video Output Desteği AverVision130, 1024 x 768 çıkış çözünürlüğü ile yüksek kalitede LCD/DLP projektörlerde kullanabilirsiniz. VGA çıkışı ile herhangi bir monitör veya projektöre çıkış yapabilirsiniz. Üzerindeki SVideo ve Composite çıkış ile görüntülerinizi TV’de de görebilirsiniz. Üretici Firma AverMedia Yetkili Satıcı COMPUTORIUM
Fiyatı 502 є+KDV 0 212 320 88 20 www.computorium.com
10 VıdeoGraph
2.2 kg ağırlığında ve 22,5cm x 14 cm x 5,5 cm boyutlarında olup, esnek kolu ile 56 cm’e kadar uzayabilir.
AverVision 130 ile okullarda en iyi öğrenme yöntemi olan interaktif çalışmayı, öğretmenler rahatlıkla uygulayabilirler ve bu sayede dersler daha zevkli ve verimli geçer.
ve playback özellikleri görüntüyü, ideal çözünürlükte TV ekranına,
Avervision 130
Portatif ve Kullanışlı
PC veya Kendi Kamerasından Resim Capture ve USB Bağlantı Yolu ile Video Kayıt Özelliği AverVision130, yeni image capture ve playback özelliklerini kullanıcılarına sunuyor. USB bağlantısı ile Webcam olarak da kullanabilir ve PC’den görüntü aktarabilirsiniz.
3D objeler veya Dokümanları Projector, Monitor, TV’de gösterim 1024 x 768 pixel çözünürlük
Çıkış
D-Sub 15pin (VGA), DVI, S-Video, Composite Çıkış
PC Modu
PC için D-Sub 15pin (VGA) çıkış PC ekranını monitörde gösterme (VGA girişinden geçerek)
Playback Modu
Capture edilen resimleri gösterme USB bağlantısı ile PC kamera desteği (Webcam) Renkli, siyah-beyaz, negatife efekti Freeze özelliği Graphics/Text Modu 2 seviyeli Flicker Filter kontrol Auto/Manual White Balance ve Exposure Ekranda Menü gösterimi Ekranda sunum zamanı gösterimi
Ürünler
Dijital sinyal ve bilgi kanalları için
InfoCaster ürün ailesi Akın ATLAY Computorium Ürün Müdürü akinatlay@computorium.com
I Dijital sinyal ve haber kanallarının ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler
nfoCaster, iletişim profesyonelleri tarafından görsel olarak yüksek dijital sinyal ağları ve yayın bilgi kanalları yaratmak ve iletmek için kullanılan güçlü ve kendini kanıtlamış bir üründür. Temel InfoCaster LE serisinden High Definition Inca InfoCaster HD’ye kadar, dijital sinyal ve haber kanallarının ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler sunulmaktadır.
Dijital Sinyal Ürünleri InfoCaster LE
InfoCaster LE normal seviyede grafik gereksinimli, sofistike ağ ve zamanlama ihtiyaçları olan uygulamalar için geliştirilmiş başlangıç seviye dijital sinyal çıkış ürünüdür. InfoCaster LE ile olay bilgisi, zamanlama, ajanda, reklam içeren tam ekran video klipler yönetilebilir. InfoCaster LE ile Video oynatabilir ve Live Video/ Clip üzerine grafik uygulamaları yapabilirsiniz. Grafik dosya ekleme ve gösterimine imkan tanıyan LE, text oluşturma ve yumuşak gölge ile birçok Motion Effect uygulamalarında, nesnelere geçiş efekti ve ses linkleme (wav, mp3) ile harici text linkleme özellikleri dışında, harici canlı data akışı sağlayabilmektedir.
InfoCaster SE
InfoCaster SE gelişmiş grafik, ağ ve planlama içeren uygulamalarda kullanılmak üzere geliştirilmiş, orta düzey sinyal çıkış ürünüdür. InfoCaster SE ile perakendecilik, finans, kurumsal ortamlarda çok platformlu grafik sunumları, saat ve flash animasyonları yönetilebilir ve kontrol edilir.
InfoCaster Üretici Firma Inscriber Yetkili Satıcı COMPUTORIUM
Fiyatı Sorunuz 0 212 320 88 20 www.computorium.com
InfoCaster SE, LE’deki tüm özelliklere ilave olarak, Canlı /Stream Video oynatabilmekte ve çoklu alan gösterimi yapabilmektedir. Uygulamalar esnasında digital saat, eşzamanlı text roll ve crawl oynatmaya imkan tanımaktadır.
InfoCaster
InfoCaster, yüksek kalite grafik yaratmak ve iletmek için geliştirilmiş ileri seviye dijital sinyal ürünüdür. Bu ürünle gösterilerinizi TitleMotion’da yaratılmış grafik ve animasyonlarla güç-
lendirebilirsiniz. Video boyutlarını her zaman kendiniz belirleyebilirsiniz. Güçlü bir ilk izlenim bırakmak isteyen bütün ortamlar için uygundur. Proje oluşturabildiğiniz InfoCaster ise, daha üst özelliklere sahiptir. Yazılarınızı döndürerek veya eğri bir çizgi üzerine yazarak kullanabileceğiniz InfoCaster’da, Keyframe’ler vererek animasyon üretebileceğiniz text ve logo’larınıza ilave olarak, özel animasyon oynatma imkanını da çok beğeneceksiniz. Sayfalara ve nesnelere uygulanabilen 3D ve diğer geçiş efektleri, yayın anında görsel zenginlikler katacaktır. InfoCaster ile anolog saat kullanmanız da mümkündür.
Broadcast Ürünleri Inca InfoCaster
Inca InfoCaster otomasyona geçmiş yayın kanalları oluşumu, yönetimi ve iletimi için kullanılan bir üründür. 24 saat kesintisiz yayın yapan haber kanalları, kablolu TV’ler, müzik yayını yapan kanallara iletmek üzere yüksek kalite grafik , animasyon, ses, video ve gerçek zamanlı data kaynaklarını koordine eder. SDI çıkışına sahiptir. InfoCaster’in yapabildiği hemen herşeye sahiptir.
Inca InfoCaster HD
Inca InfoCaster HD, etkileyici yüksek netliği sayesinde, gün boyu yayın yapan kanalların oluşturulması, yönetimi ve iletimi için geliştirilmiş bir üründür. InfoCaster ile aynı fonksiyonları sunabilmesinin yanısıra HD formatta başlık, video klip, saat, reklam ve birçok grafik yoğunluklu, kesintisiz HD yayın kanalları oluşturmak, oldukça kolaydır.
VıdeoGraph 11
Ürünler
Fibrenetix depolama üniteleri Selahattin ACAROĞLU Computorium Proje Yöneticisi sacaroglu@computorium.com
F
ibrenetix, yüksek performanlı düşük bütçeli IDE, SATA, SCSI, FIBRE CHANNEL ve ISCSI Raid uygulamalarıyla, küçük yapıdaki desktop uygulamalardan, yüksek Terabayt’lı rackmount sistemlere kadar çözümler üretmektedir.
Yüksek kapasitelerdeki storage ihtiyaçlarına, en yüksek performans
İleri düzeydeki Raid sınıfları, yüksek performanlı NAS (Network Attached Storage) uygulamaları storage endüstrisi içerisinde dikkat çekmektedir. Özellikle video uygulamalarında en alt düzeyden başlayarak, Terabayt’larca depolama çözümleri üretilebilmektedir. Depolama ürün üreticilerinden Fibrenetix’in ürünleri, ülkemize Türkiye Distribütörü Computorium tarafından getirilmekte ve yüksek kapasitelerdeki storage ihtiyaçlarına, rahatlıkla ve en yüksek performansla cevap verebilmektedir. Özellikle küçük depolama ihtiyaçları olan kullanıcılar için Fibrenetix FX 606-U4; Masaüstü depolama için taşınabilir bir disk ünitesidir. Özellikle Uncompress kurgu sistemleri için, 5 disk kapasiteli ve taşınabilen bu ürün, projelerin ve görüntülerin gerektiğinde taşınması için ideal bir storage’dır. Yapmış olduğumuz ofis testlerinde, Sata disklerle yaklaşık 250 MB/sec okuma hızı elde ettik. Yazma hızı ise, yaklaşık 150 MB/sec’larda kaldı. Uncompressed uygulamalarda ihtiyacınız olan, bu değerlerdeki yüksek hızlarda okuma yazma performansını, binlerce dolarlık SCSI diskler yerine, daha ucuz bütçeli fakat yüksek performanslı Fibrenetix disk üniteleriyle sağlayabilirsiniz. Fibrenetix storage üniteleri içinden, SATA yapıdakileri incelersek;
Fibrenetix Üretici Firma Fibrenetix Yetkili Satıcı COMPUTORIUM
Fiyatı Sorunuz 0 212 320 88 20 www.computorium.com
FX 606-U4 SCSI to SATA RAID
Intel 80321 400 MHz 64bit RISC işlemcili Hardware Raid Controller, Ultra 320 SCSI Host arabirim ve 5 X Sata Harddisk kapasitesi, ECC korumalı 128 MB onboard cache memory, Bağımsız işletim sistemi,
FX 606-U4
0,1,0+1,3,5 Raid seviyeleri, Hot Swap Disk Sürücü yuvaları, Control panelinden yada RS-232 üzerinden kontrol ü için LCD Panel.
VP-1252-U4 SCSI to SATA RAID
2U rackmount Kasa, 12 X Sata Harddisk Kapasitesi, ECC korumalı 256 MB onboard Cache, 1GB upgrade edilebilir. Server Cluster yapıya uygun (Dual Host Interface), Dual Ultra 320 SCSI Host Interface, 320 MB/sec data transfer rate. Raid 0,1, 0+1, 3,5 ve 6 seviyeleri, çoklu Raid seçeneği.
E1-1652-U4 SCSI to SATA RAID
Özellikle bu seri ürünler, ortam sıcaklığı ve kasa içi titreşimler gibi etkenler daha fazla dikkate alınarak, daha yüksek kalitede dizayn edilmiştir. Sistem üzerinde bulunan, dual 4 Gbit veya U320 SCSI host arayüzleri sayesinde, oldukça yüksek bağlantı hızı sağlanmaktadır. 3U rackmount Kasa, 16 X Sata Harddisk Kapasitesi, Server Cluster yapıya uygun (Dual Host Interface), Dual Ultra 320 SCSI Host Interface, Dual hot swap 762 watt power supply, Raid 0,1, 0+1, 3,5 ve 6 seviyeleri, Çoklu Raid seçeneği, 320 MB/sec data transfer rate.
VıdeoGraph 13
Kullanıcı Görüşleri
VSG Production
1
3 yıldan beri sektörün ihtiyaçlarına paralel olarak gelişimini sürdürüyor. Daima ilkleri hedefleyen firma kaliteli ekipman yatırımına özen gösteriyor ve yatırımını bu yönde yapıyor. 1995 yılında Türkiye’nin ilk Digital BetacamKamera ve VTR yatırımıyla sektörde önemli bir referans noktası olmuştur. Bugün; 5 kurgu seti, Grafik animasyon ve dublaj stüdyosu ile hizmet veriyor. Video klip,reklam,tanıtım filmleri,TV programları ve uzun metraj sinema filmleri firmanın ilgi alanlar içerisinde. Vedat Vural SDI tabanlı olan sistemlerde görüntü ve ses kayıpsız olarak işleniyor. Audio Post çalışmalarında Nuendo3.0 kullanılıyor. Yamaha Digital Mixer, Genelec audio monitor ve Rode mikrofonlarla kaliteli çözümler sunuluyor. Uzun metraj sinema filmi, reklam ve tanıtım filmleri için uygun bir ortam sağlanıyor. Grafik animasyon stüdyosunda
Gülben ERGEN VSG’de High Definition kurgu sistemi olarak VelocityHD kullanılıyor.Uncompress ve yüksek harddisk kapasiteli sistemde,reklam ve videoklip kurgulanıyor. Sony HDCAM VTR’den transfer edilen materyaller bu sistemde işlenip kayıpsız olarak tekrar HD formatta saklanabiliyor. Yüksek performanslı Color Correction özelliğiyle dikkat çeken VelocityHD, çok kanallı çalışmalarda kusursuz çözümler sunuyor. İkinci HD tercihini de VelocityHD olarak planlayan firma, online film kurgularında da bu sistemi öneriyor. Video klip,tanıtım filmi ve TV program kurgularında VelocityQ kullanılıyor. 5TB’lık merkezi harddisk sistemiyle çalışan kurgu setlerinde her türlü ihtiyaca cevap verilebiliyor. Bu sistemlerin en önemli özelliklerinden biri de hybrid çalışabilmesi. Yani aynı anda A/B roll şeklinde de çalışılabiliyor olması, uzun aktarımlı film, dizi çalışmalarında çok pratik bir çözüm sunuyor. Abekas 8150, AVS Integra Switcherler ile klasik post prodüksiyon işlemleri yapılabiliyor. Tamamen
14 VıdeoGraph
Sistemlerini sürekli yenileyen VSG, teknolojiyi çok yakından takip ediyor.
3D ve Compositing yapılmakta, 2K görüntü işlenebilmektedir. Ayrıca konser, film ve gösteriler için DVD Authoring yapılabilmektedir. Müşterileri arasında Türkiye’nin en önemli reklam ajansları,Yapımevleri, Müzik yapım firmaları ve sanatçılar olan VSG de amaç kaliteli hizmetin sürekli olmasını sağlamaktır.Kurgu alanında deneyimli ve titiz personeli müşterilerin gönül rahatlığı içerisinde prodüksiyonlarını yapmalarına imkan sağlamaktadır. Geniş, ferah süitleri ile müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı hedefleyen VSG’de toplantı ve gösterim salonu da mevcuttur. Kurgusu tamamlanıp gösterime hazır olan filmler burada müşterilere izlettirilmektedir. VSG sadece kamera ve post prodüksiyon hizmetiyle değil, kendisine ait prodüksiyonlar da yapmaktadır. Bünyesinde yer alan Proje Film ve Müzik Ltd kaliteli film ve albüm prodüksiyonları yapmaktadır. 2006’nın iddialı yapımları arasında yer alan ‘KARDAN ADAMLAR’ Proje’nin ilk filmi. Yönetmenliğini Aytan Gönülşen’in yaptığı filmde başrolleri Hazım Körmükçü ve Ogün Kaptanoğlu paylaşıyor. Geçtiğimiz yıl piyasaya çıkarılan ve olduça beğeni toplayan PROJEHOBİ KARAKALEM EĞİTİM SETİ’nin 2. ve 3. bölümleri Mayıs ayında satışa sunulacak. Yurtdışında ve özellikle Avrupa’da da faaliyet gösteren firmanın VISAGE MULTIMEDIA STUTTGART ofisi Avrupadaki reklam, tanıtım filmi ve TV program ihtiyaçlarına cevap veriyor.Birçok yabancı prodüksiyon firmalarıyla çözüm ortaklığı gerçekleştiren VISAGE MULTIMEDIA bilgi birikimini başarıyla paylaşıyor.... Ortadoğu ülkelerinin gelecekteki gelişimini de farkeden VSG, bu alanda yatırım planlamaları yapmakta ve Ortadoğu müzik sektörü ile gerek yapım gerekse video klip çalışmaları yapmaktadır.
VSG bünyesinde yer alan Proje Film ve Müzik Ltd kaliteli film ve albüm prodüksiyonları yapmaktadır. 2006’nın iddialı yapımları arasında yer alan ‘KARDAN ADAMLAR’ Proje’nin ilk filmi.
Kurulduğu günden itibaren ilkeli ve kaliteli çalışmayı kendisine hedef seçen VSG Production, sektörün yenilikçi ve önder kuruluşlarından olmayı sürdürüyor. Cesur ve ileriye dönük,yeni teknolojileri en üst seviyede kullanmayı kendisine ödev bilen VSG, yepyeni yatırımları ile Var mı Senin Gibisi dedirtmeye devam edecek.
VıdeoGraph 15
Kullanıcı Görüşleri
Contact Production
2
002 yılında kurulan Contact Production’un Genel Koordinatörü Sayın Yeşim SEZGİN, İÜ İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler, Tanıtım ve Reklamcılık mezunu. Öğrencilik yıllarında Kanal 6’da Dış Haberler Servisi’nde muhabir olarak çalışmaya başlayan SEZGİN, daha sonra kamera arkasının daha çok heyecanlan verdiğini fark ederek işin mutfağına geçmeye karar vermiş. Yasemin Bozkurt ile “Keyifli Pazarlar Sana” ve “Yasemin’in Penceresi”, Selçuk Kuzu ile “Damak Tadı” programlarında yönetmenlik yapan Yeşim SEZGİN, bu görevini bir süre “Biri Bizi Gözetliyor” programlarında da devam ettirmiş.
XDCam ve Edius ile hızlı ve kaliteli üretim
Contact Production’u Sayın Yeşim SEZGİN tanıtıyor: Contact Production, yapım evi esaslı çalışan ve kendi broadcast altyapısını da hızla geliştiren bir prodüksiyon şirketidir. 3 yıl gibi kısa bir sürede, bir çok uluslararası müşteri edinmiş; reklamdan tanıtım filmine, canlı yayından klip yapımına kadar bir çok seçkin işe imza atmıştır.
SONY XDCAM ile uyumlu tek ürün EDIUS
Hiç durmadan gelişen bir makine parkurumuz var. Cihaz alımında dikkat ettiğimiz özellik, geleceğe yönelik teknolojiye yatırım yapmak. Son olarak Sony XDCAM kamera’yı sistemlerimiz içine kattık. Bu yeni formatla birlikte, kurgu cihazları parkurumuza da XDCAM formatına uygun çalışabilen eklemeler yaptık. XDCAM’i gerçek anlamda destekleyen Canopus’un “Edi-
us SP for HDV” sistemini parkurumuza katarak; videoları Uncompress, HDV ve XDCAM formatlarında realtime işleme ayrıcalığını da yakalamış olduk. Bu bize; hem görüntü transferinde hız, hem de resim kalitesinde kayıpsız bir ortam sağladı. Makine parkurumuzda Avid kurgu sistemi ve dijital betacam’dan, dvcam’e kadar sektörde kullanılan her formatı işlemeye müsait teknik altyapı bulunmaktadır. Contact Production, son olarak bünyesine animasyon, grafik ve web dizayn departmanlarını da eklemiştir. 5 ay önce taşındığı Gazeteciler Sitesindeki yeni ofisinde, dublaj stüdyosu oluşturma çalışmaları içindedir.
PANIC ANIMATION ile artan güç
3D animasyonlar için, yurtdışından özel olarak sipariş edilen bilgisayar ile kurulan animasyon departmanımız, Panic Animation adı altında Cem Erdoğan yönetiminde hızla çalışmalarına başlamıştır. Panic Animation ile gücünü daha da arttıran Contact Production, son olarak “Zen Pırlantaları” reklam filmi projesini gerçekleştirmiştir. Ayrıca tamamen animasyon olan Marshall Thermo’s lansman filmi, Tarkan tanıtım filmi, Carrefour Özel Kampanya reklam filmi, Deniz Seki “Bir Albüm Hikayesi” özel VCD’si gibi, birçok seçkin çalışmayı da gerçekleştirmiş olan Contact Production, yeni birçok proje ile çalışmalarına devam etmektedir.
16 VıdeoGraph
Kullanıcı Görüşleri
Gürsoy Prodüksiyon Kameramanlık yaparak sektöre giren Sn. Levent GÜRSOY, 1979’da kurduğu ve Kocaeli’nde birçok projede imzası olan Gürsoy Prodüksiyonu anlatıyor.
Kocaeli’deki ödüllerde Gürsoy imzası
Gürsoy Prodüksiyon, başlangıçta seslendirme ve müzik sektörüne hizmet vermiştir. Özel kanalların kurulduğu 90’lı yılların başında ise, kamera çekimi ve prodüksiyon işlerine başladık. Bu dönemde özel kanallar ile yapılan anlaşmalarla, Kocaeli’ndeki haber ve spor müsabaka görüntülerinin özel kanallara aktarımını sağladık. MTV Stüdyoları, Ayna Prodüksiyon, Altın Video ile ortak çalışmalarımız oldu. 2001 yılında dijital (JVC GY-DV500-5000, CANON XL1S) kameralar alarak, bölgede tanıtım ve eğitim filmleri çekmeye başladık. 2002’de ilk kurgu sistemimiz Shadow DV Yellow’a sahip olduk. Teknolojiye yaptığımız yatırımın yanında, gelişen teknolojiyi takip eden, vizyonu geniş genç bir ekip kurduk. Ekibimiz, konusunda deneyimli kameramanlar ve seslendirmecilerden oluşmakta, aynı zamanda Sinema Televizyon bölümü mezun genç arkadaşlarla uyum içinde çalışmaktayız. Gürsoy Prodüksiyon, faaliyet gösterdiği bölge içerisindeki sanayi kurum ve kuruluşlarının tanıtım, eğitim ve güvenlik filmlerini hazırlayarak uluslararası platformda seslerini duyurmalarına yardımcı olmaktadır. Bu kuruluşlar arasında en önemli örnek Kocaeli Sanayi Odası’dır. Birlik-
te yaptığımız çalışmalar sonucu, 2003 yılında KSO’nın yılın en başarılı tedarikçisi ödülünü aldık. 2004 yılında KSO Avrupa Başarı Ödülü aldı ve bu kalite yolculuğunda firmamızın hazırladığı tanıtım filmi ilgi odağı oldu. Ayrıca Sabancı Holding fabrikalarından BRİSA, BEKSA, SAKOSA ve KORDSA’ya çeşitli tanıtım, iş güvenliği ve eğitim filmleri yaptık. Halen yeni projelerin yapımı için çalışmalarımız sürmektedir. Bölgemizin yok olan değerlerini yaşatmak için hazırladığımız Kandıra Bezi Belgeseli, KSO sponsorluğunda çekildi. Yurt içinde ve yurtdışında düzenlenen çeşitli etkinliklerle gösterildi. AB’nin desteklediği projeler kapsamında, bölgemizde hayvan yetiştiriciliği ile ilgili uygulama ve eğitim filmi de firmamız tarafından yapılmıştır. Gelişen teknolojiye ayak uydurmak ve hazırladığımız çalışmaların kalitesini daha da arttırmak amacıyla, yakında HD tabanlı kamera ve kurgu sistemlerimizi de hizmete sokacağız.
HG Grup Kadıköy’de hizmet veren HG Audio Video Yapım’dan Sayın Hakan IŞIKLI, firmalarını tanıtan bir yazı göndermiş, sizlerle paylaşmak istedik. Firmamız bir çok görüntülü ve sesli medya dallarında müşterilerimize kaliteli ve modern hizmetler sunmaya devam etmektedir. Amacımız, teknolojinin günümüzde bizlere kazandırmış olduğu nimetleri kullanarak; en güzel, en uyumlu ve en etkin şekliyle müşterilerimizin özel yada iş hayatlarında başarılarını artırmak için yardımcı olmak. Bunu yaparken de, kalitenin ve titizliğin göz ardı edilmediği bir ortamda, sonuca ulaşmak en büyük gayemizdir. “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz” ata sözünü kendine düstur edinmiş bir ekip olarak, tüm medya işlerinde üretim yapabilmektedir. HG Grup, ilk
kurulduğu günden bu güne kadar, özellikle bir çok dalda vermiş olduğu hizmetlerle sağlam bir zemine oturmuş, bu hizmetler içinde profesyonel ses kayıt ve stüdyo hizmetleri gibi çok hassas olunması gereken bir konuda, birçok müzik şirketi ve sanatçının albümlerine kayıt, aranje, editing mastering konularında hizmet imzası atmıştır. HG Grup; Medya FM, Fenerbahçe FM, Elazığ TV, Kadıköy FM vb. yayın kuruluşlarının da cıngıllarının hem beste çalışmalarında, hem de sound kayıtlarında birebir bulunmuştur. Ses kayıt, video editing, grafik, tasarım, profesyonel fotoğraf çekimleri, web site tasarımı vb. gibi birçok daldaki çalışmalarımız, koymuş olduğumuz hedeflere uyumlu olarak devam edecektir.
VıdeoGraph 17
Tıps&Trıcks
Mimari ve arkeolojik görselleştirme Ali Dereli Mimar-Restoratör-CG Süpervizör dereli@technosys.net
Günümüz insanına, geçmişte yaşanan hayatı, yapıları ve yapım tekniklerini detayları ile anlatmak artık mümkün...
18 VıdeoGraph
S
on yıllarda özellikle film ve reklam sektörü, yapımlarında gereken mekanları oluşturmak için bilgisayar teknolojilerini sıklıkla kullanmaya başladı. İster geçmiş, isterse günümüz ya da gelecek dönemlere ait her türlü mekan, gerçeğine oldukça yakın olarak karşımıza çıkıyor. Arkasında çok güçlü bir teknolojik altyapı yapı olan bu çalışmalar, tabii ki sadece filmlerde kullanılmıyor. Özellikle geçmişe ait yapıların ve şehirlerin ayağa kaldırılması ve 3 boyutlu bir ortamda araştırmacılara veya öğrencilere sunulması geçmişin çok daha iyi algılanmasına yol açıyor. Günümüze ait yapıların, mekansal düzenlemelerin, şehircilik çalışmalarının da
vazgeçilmez unsuru haline gelen bu uygulamalar, aslında daha basit olmakla birlikte evlerde de kullanılabilir hale geldi. Tarihi yapıların dökümantasyonu ve korunması, çağımızda insanlığın ortak sorunu olarak kabul edilen ve üzerinde önemle durulan bir olgudur. Mimarların ve arkeologların tarihi eserler üzerinde çalışırken gereksinim duydukları kesin gösterim ve görselleştirmeyi sağlayan 3 boyutlu modeller artık gerçekleştirilebilmektedir. Arkeolojik bir alanın bilgisayar destekli görselleştirmesini oluşturabilmek için, öncelikle alanda yapılmış tespit ve ölçümlerin sayısal ortama aktarılması gerekir. Bunun için 3 boyutlu tarayıcılar, lazerli ölçüm cihazları, resim bazlı modelleme yazılımları, fotogrametrik modelleme gibi teknikler kullanılmaktadır. Her bir teknik, kendine göre farklı hazırlık ve uygulama zorluğu getirir. Bu tekniklerin dışında bir de modelleme yazılımları ile yüzey örme teknikleri ile kullanılabilir. Her teknik için de, ortaya çıkan modelin kaç poligondan oluştuğu, poligonların ve noktaların hatasız bir biçimde birleşmeleri, yüzey ve malzeme tanımları görselleştirmenin
gerçekçiliğini belirler. Çalışmanın her aşaması uzman kişilerce kontrol edilir. Bugün artık izleri görünmeyen bazı yapı elemanları, süslemeler, renkler uzman kişilerin yardımıyla tamamlanır. Bu işlemler farklı modelleme tekniklerinin birleşmesi ile tamamlanır. Örneğin, resim bazlı modelleme teknikleri ile var olan bölümleri modellenen bir yapının, poligon modelleme tekniği ile tamamlaması yapılabilir. Arkeolojik yapının modellemesi tamamlandıktan sonra, çevresel eklentiler yapılır. Dönemine ait ağaçlar, akarsu, göl, deniz gibi unsurların yanında atmosferik etkilerde çalışmaya aktarılır. Eğer tek kare değilde bir animasyon ihtiyacımız varsa, döneminin yaşamını gösterecek karakter animasyonları eklenebilir. Böylelikle bugün yaşayan insanlara geçmişte yaşanan hayatı, yapıları ve yapım tekniklerini anlatmak mümkün olabilir. Günümüz mimarlığında, bilgisayar destekli görselleştirme artık vazgeçilmez bir olgu halini almıştır. Mimarla müşteri arasındaki ilişkiyi rahatlatan bu yeni sunum ortamı, tasarım sürecini kısaltmanın yanında, müşteri memnuniyetini de artırmaktadır. Bu amaçla kullanılan pek çok yazılım ve yazılımları destekleyen eklentiler, hazır model kaplama paketleri kullanıcılara sunulmaktadır. Ancak bu konuda çalışacak nitelikli insanlar, ne yazık ki yetersiz sayıdadır. Günümüzde mimarlık büroları neredeyse her mimarın 3 boyutlu modelleme ve mimari görselleştirme konusunda uzman olmasını beklemektedir. Oysa, bilgisayar destekli görselleştirme ayrı bir uzmanlık alanıdır. Sadece mimari eğitim yeterli değildir. Bir tek görselleştirme yazılımı bilmek bu işi yapmak için yeterli değildir. Yazılımlar sadece bir araçır. Önemli olan onları kullanabilecek alt yapıyı oluşturmak. Bu oldukça zahmetli bir
süreci kapsar. Resim, fotoğraf, sinema, heykel gibi pek çok sanat dalı yanında mekanik, fizik, kimya, anatomi ve matematik gibi bilim dallarını da içerir. İyi bir gözlem yeteneği olması ise, vazgeçilmez bir gerekliliktir.
Arkeolojik çalışmaların sanal ortamda artması için desteğe ihtiyaç var... Yurt dışında bir sektör olarak yapılanan “CG” bilgisayar destekli görselleştirme, ülkemizde henüz gerektiği konuma gelememiştir. Pek çok yeni yazılım ve tekniğin kullanıldığı bilgisayar destekli görselleştirme, yeni donanımların artan gücü ile artık daha gerçekçi sunumlar hazırlamak mümkündür. Günümüzde dekorasyon, şehircilik uygulamaları, mimari sunumlar başta olmak üzere pek çok yerde kullanılan görselleştirme teknikleri için, değişik yazılımlar kullanılmaktadır. Ülkemizde görselleştirme ile özleştirilen 3D Max, pek çok ödüllü filmin yaratıcısı Lightwave, Hollywood’un gözdesi Maya, Houdini, Cinema 4D ve adını sayamadığımız pek çok yazılım. Ancak, resim bazlı modelleme konusunda, son dönemde çok başarılı yazılımlar
gelişmeye başladı. D-Sculptor isimli yazılım ile bir obje etrafında çektiğiniz resimler ile objeye ait bir model oluşturabilirsiniz. Hatta ayni yazılım ile yüzey kaplamasını da gerçekçi bir şekilde oluşturmak mümkün. Ülkemizde henüz arkeolojik ve mimari görselleştirme gereken önem ve ciddiyeti bulamasa da az sayıda da olsa çalışmalar yapılmaktadır. Bunlara örnek olarak yakın zamanda tamamladığım, Antik dünyanın yedi harikasından biri olan Mouselion ve Didim Apollon tapınağı sayılabilir. Her ikisi de ilk kez bu detayda ve dorulukta yapılmış çalışmalardı. Bunlara gösterilen ilgi, doğru çalışmalar yapmış olmak adına bizi sevindirdi. Bu tür çalışmaların artması için gerekli desteklerin sağlanmasını dilerim..
VıdeoGraph 19
Tıps&Trıcks
Geçmişteki Babil’in günümüzdeki yüzü Kaddafi TÜRK kaddafi@efektturk.com
M
erhaba… Zaman sürekli akıp gidiyor. Geleceği bilemeyiz fakat gelecek ile ilgili tahminlerde bulunabiliriz. Bu tahminlerin de, doğruluk payını arttırmak için elimizdeki tek bilgi ise geçmiş deneyimlerdir. Geçmişi ancak edinilen tarihi ve güncel bilgiler ile anlayıp yorumlayabiliriz. İşte bu sayıdaki konumuz ise eski bir tarihi günümüze taşımaya, milattan önceki bir konuya dayanıyor. Eski babil.
Geçmişi ancak edinilen tarihi ve güncel bilgiler ile anlayıp yorumlayabiliriz.
20 VıdeoGraph
Projeden bizlere ilk bahsedildiğinde gerçekten heyecanlandık. Çünkü milattan önceki dönemlere ait bir görselleştirme yapmamız isteniyordu. Bu da gerçekten ilgi çekici bir konuydu. Projeyi gerçekleştiren kişi ise Fransa’da öğretim görevlisi olan bir tarih profesörüydü. Bize o dönemi anlatan bazı dökümanlar getirdi. Bunlar genellikle müzelerde bulunan tarihi eserlerin resmi, eski dönemi tasfir eden illisturasyonlar, günümüze kadar gelebilen tarihi yapılar ve o zamanı tasfir eden yazılı metinlerdi. İşe başlamadan önde detaylı bir toplantı yapmamız gerekiyordu. Süremiz oldukça kısıtlıydı ve yapacağımız işte bir o kadar zordu. Bu yüzden bizden istenilen görselleri çok iyi anlamamız lazımdı. Planları ve hareket akışlarını
belirlediğimiz ve görsel senaryoyu oluşturduğumuz uzun bir toplantı yaptık. Planların storyboard’larını çıkardık. Hazırladığımız bu görsel senaryoların onayını aldıktan sonra işe başladık. İşin içinde birçok animasyon ve efekt vardı. Ağırlıkla modelleme. Sizlere Babil’in genel planı ile ilgili bilgi vereceğim. Bize gelen eski Babil görüntü tasvirlerinden, eski Babil şehrinin taslağını oluşturup üçboyutlu modellemeye başladık. Büyük bir şehri modellemek için bazı teknikler kullanmak gerekiyor. Özellikle şehrin genel planlarında,
bütün şehirdeki mimari yapıların göründüğü çok fazla üç boyutlu model vardı. Buna ilave, binden fazla hareket eden insan ve şehirde bulunan diğer modeller. Teknik olarak bilgisayar ortamında bu kadar detaylı bir görüntüyü oluşturmamız, bugünkü şartlarda nerede ise mümkün değil. Çünkü bu kadar detaylı ve genel bir planı kaldıracak bir bilgisayar henüz yok. Peki böyle bir görüntüyü nasıl oluşturacağız. Tabii ki bazı tekniklerle. Her projede yaşadığınız problemlere karşı teknik geliştirmeniz gerekiyor. Tavsiyem, daha önce buna benzer projelerde kullanılan teknikleri inceleyebilirsiniz. Ama, tabii ki bu bilgiye ulaşamıyabilir, ya da ilk defa ortaya çıkan bir problem ile karşılaşabilirsiniz. O zaman kendinizin bir teknik bulması gerekiyor. Biz, bu planda ilk önce test modelleri oluşturup, kompozisyonumuzdaki açıları ve kamera hareketlerini belirledik. Daha sonra kamera açımıza giren yapıları modelleyip, kameramızın göreceği kadar detaylandırdık. Burada hem model, hem de yüzeydeki dokuları da, final çıktımızı (Pal 16:9 formatında) gözönünde bulundurarak hazırladık. (Eğer çıktımız HDTV ya da 2K sinema filmi olsaydı, o zaman daha detaylı hazırlamamız gerekecekti.) Arka bölümde ve oldukça uzakta görünen evleri ve binaları da proxy olarak hazırladık. Yüzey dokularının da oldukça büyük önemi var. Bu yüzden, yüzey dokularındaki eskitmeler ve olması gereken ayrıntıların da eklenmesi gerekiyordu. Bu kriterlere uygun yüzey dokuları da yapıldıktan sonra, bunlar modeller üzerine kaplandı. Sahnemize bir gökyüzü, sis ve güneş efektleri ile güçlendirildi. Böylece ilk planın gereken alt yapısı kabaca tamamlanmış oldu.
Çünkü binden fazla insan vardı. Bu da, ancak crowd (kalabalık) simülasyon programları ile çözülebilirdi. Bizde bu işe uygun bir kalabalık simülasyon programı bulduk. Bu program için gerekli olan hareket kütüphanelerini de, daha önceden hazırlanmış olan motion capture dataları ile sağladık. Programdaki parametreleri istediğimiz görseli oluşturacak şekilde ayarladık. Testlerden sonra hemen hemen istediğimiz hareketi yakalamayı başardık.
Bazen zor projeler, insana kendi yöntemini bulma fırsatı sunuyor Tabii ki sahnemiz henüz tamamlanmadı. Yine aynı sahnemizde olması gereken diğer bir görüntü ise, şehrin içinde yaşayan binlerce insandı. Bu kadar çok insanı animasyonda bir sahne içine koymak ve bağımsız olarak hareket ettirmek tahmin edeceğiniz gibi biraz sıkıntılı. Bu sahneyi yapmak için Babil döneminde yaşayan insanların tasfir resimlerini kullanarak low poly (düşük yüzeyli) modelleri hazırlandı. Bu şekilde hazırlamamızın nedeni, genel planlarda görünen bu insanların animasyonda fazla sayıda kullanılmasına olanak sağlamak. Hazırlanan bu modeller üzerine UV map ile üzerindeki doku hazırlandı (Giysi, saç, yüz, vb.). Bu formatta birkaç tip insan modellendi. Bunların arasında askerler ve halktan insanlar vardı. Modeller tamamlandıktan sonra, bu modellerin hareket etmeleri için iskelet sistemi oluşturuldu.
Tek planda kullanılacak bu iki sahneyi (Şehir ve insanlar) tek bir projede render etmemiz teknik olarak biraz zordu. Çünkü ikisi de çok fazla yoğun ve ağır projelerdi. Bu yüzden bu iki projeyi ayrı ayrı render edip, compositing (birleştirme) programı ile birleştirmeye karar verdik. Bu iki sahneyi ayrı ayrı render edip birleştirdik. Birleştirilen katmanlarda ön ve arkada bulunan objelerin doğru yerde durması birbiri üzerine yanlış binmemesi için z-buffer (nokta derinliği) modunda kullandık. Böylece birleştirdiğimiz katmalar zderinliği kullanıldığı için doğru bir şekilde birleşti ve bir biri önüne geçmesi engellendi. Bu birleştirmeden sonra iki layerin daha doğru birleşmesi için gölge ve renk düzenlemeler yapıldı. Ve en son final renderi. Her farklı proje insana yeni şeyler katıyor. Bazen zor projeler, insana kendi yöntemin bulmasına fırsat sunuyor. Hayal gücünüzü sınırlamayın. Sizi sınırlayan şey bilgisayarınız ve programlarınız olsun. Bu projede bizlere yardımcı olan Prof.Dr. Payam Narvand, Seyit Özcan, Mustafa Aslan, Murat Ölmez, Vedat Giden, Haluk Demirel, Anar Memedov ve ismini yazamadığım diğer arkadaşlara çok teşekkür ediyorum... Sağlıcakla kalın...
İskelet sisteminin etki edeceği yüzeyler belirlendi ve hareketleri test edildi. Artık modeller haraket etmeye hazırdı. Fakat başka bir sorun daha vardı. Bu kadar çok insan nasıl olacakda farklı bir şekilde hareket ettirecektik. Teker teker yapmamız aylarımızı alırdı.
VıdeoGraph 21
Tıps&Trıcks
Türk Sineması ve Teknoloji A.Vedat SAMUR MA (Sinema-TV),Yönetmen, BSF Akademi İletişim Danışmanı v.samur@bsfakademi.net
T
Dünyada bir “İran Sineması” bile varken, neden “Türk Sineması” yok
22 VıdeoGraph
ürk Sineması deyince akla Yeşilçam gelir. Yeşilçam bizlerde nostaljik tatlar ve hatıralar bıraksa da, 100 yılı aşan sinema serüveninde, dünyaya Türk Sineması kavramını anlatamamanın ezikliği, her zaman hissedilmiştir sinemacılarımızda. Bu durumun mazeretleri sıralandığında, teknoloji sorunu her sinemacının ‘Top 3’ listesine mutlaka girer, çoğu zaman da ilk sırayı alır. Acaba gerçekten 30’lu, 50’li, 70’li yıllarda dünyada kameralar, lensler, şaryolar gelişirken, çekim teknikleri üst düzeylere çıkarken, bizdeki nispeten ilkel teknopark mı Türk Sinemasının gelişimini köreltmiştir? Teknolojik gerilik bir mazeret sayılabilir mi? 80’lerde ölme noktasına gelen sinemamızın 90’lardan itibaren dirilmeye başlaması, milenyumla birlikte canlanması, özel TV’lerin getirdiği dizi furyasıyla sektörün tekrar para kazanır hale gelmesi, Özal’ın teknoloji transferini kolaylaştırması ve liberal ekonominin gelişmesi ile izah edebilir, böylece tüm suçu teknolojiye yıkabilir miyiz? Bizden teknoloji ve sanatsal özgürlük olarak daha geride olmasına rağmen dünyada bir “İran Sineması” bile varken, neden “Türk Sineması” yok sayılır? Evet, matbaa ülkemize 300 yıl sonra ancak ulaşabilmiştir. Bu gecikme ekonomik, kültürel, sanatsal ilerlememizi, dünya ile yarışabilme becerimizi hayli düşürmüştür. Ama olaya sine-
ma açısından baktığımızda bu derece trajik bir fark göremeyiz. Sinemanın başlangıcı olarak Lumiere Kardeşlerin 28 Aralık 1895’te Paris’te, Capucines Bulvarı’ndaki Grand Cafe’de gerçekleştirdikleri ilk film gösterimlerini ele alırsak, bu tarihten yalnızca bir yıl sonra, İstanbullular’ın ilk sinema gösterimini keyifle izlediklerini görürüz. Devir II. Abdülhamit zamanıdır ve Bertrand isimli Fransız sinematograf padişahın özel davetiyle İstanbul’dadır. II. Abdülhamit bu gösterimle kalmamış, bugün parayla ölçülemeyecek derecede arşiv değerine sahip İstanbul ve Osmanlı Manzaraları’nı hem sinematograf hem de fotoğraf ile kayıt altına aldırmıştır. Taştan eserlere ne kadar sahip çıktığımız ortada iken bu kadar kıymetli filmlerin, fotoğrafların akıbetini düşünmek bile istemiyorum.
İlk Türk filminin, 1914’te çekilen “Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adlı 150 metrelik belgesel çalışması olduğu bilinmektedir. Dünya sinema tarihinin ilk filmi ABD’li Edwin S. Porter’ın 1903 tarihli “The Great Train Robbery” (Büyük Tren Soygunu) olarak kabul edilir. Bu tarih aynı zamanda sinemanın kuruluşu sayılır. Sinema tarihçilerimizin üzerinde kesin uzlaşma sağlayamamalarına rağmen ilk Türk filmini de, Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olan Fuat Uzkınay’ın “Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adı verilen 14 Kasım 1914’te çektiği 150 metre uzunluğundaki belgesel çalışması sayabiliriz. Dünyada çekilen ilk film ile ülkemizde çekilen ilk film arasındaki süre yaklaşık 10 yıldır, matbaa gibi araya yüzyıllar girmemiştir. Yani teknolojinin ve yeniliğin bize ulaşması şu an sinemada bizden ileride olan bir çok ülkeye göre daha erkendir. Maalesef Uzkınay’ın bu eseri elimizde yoktur, kimi rivayetlerde ise İTÜ arşivindedir. Ama “Ayestefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı”nı dünya gözü ile gören var mı sorusu hala bir soru işareti olarak durmaktadır. Bu tarihten sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulur. Kurumun başına Sigmund Weinberg getirilir. Enver Paşa’nın görevlendirdiği Weinberg’in Alman olduğunu ilave etmeye gerek yok sanırım. Yardımcısı da Fuat Uzkınay’dır. Weinberg, savaşla ilgili görüntüleri ve Türkiye’yi
ziyarete gelen imparatorların gezi belgelerini çekerken, Enver Paşa’yı ikna edip öykülü film denemesine de girişecektir. Dönemin en çok tutulan tiyatro oyunu “Leblebici Horhor”u çekmeye başladıktan bir süre sonra, oyunculardan birinin ölmesiyle film yarım kalır. İkinci öykülü film denemesi olan “Himmet Ağa’nın İzdivacı”nda ise oyuncular Çanakkale Savaşı nedeniyle askere alınınca, bu deneme de ilkinin akıbetine uğrar. Ancak, sonradan Merkez Ordu Sinema Dairesi Başkanlığı’na getirilen Fuat Uzkınay, yarım kalan “Himmet Ağa’nın İzdivacı” filmini savaştan sonra, 1918’de tamamlar. Gösterim merkezleri açısından bakacak olursak, Türkiye’deki ilk sinema salonu olan Pathe Sineması’nı Weinberg, halkın sinemaya gösterdiği ilgiden dolayı, 1908’de, Beyoğlu’nda yaptırır. Bu dönemde daha çok azınlıklar sinema salonları yaptırırken, 19 Mart 1914 yılında Cevat Boyer ile Murat Bey’in devreye girmesiyle Şehzadebaşı’nda Milli Sinema adı verilen ilk Türk sinema salonu da açılır. Araya kurtuluş savaşımız ve yeni bir Cumhuriyetin kuruluş sancıları girse de, Türk Sineması üretmeye devam etmektedir. Ama esas gelişimi Muhsin Ertuğrul ile başlar ve Kemal Film ile firmalaşır. Tiyatronun kanatları altında gelişen Türk Sineması, zamanla kendi ayakları üstüne basar. Beyoğlu merkezli Türk Sineması Yeşilçam olarak üretmeye, izlenmeye, kazanmaya, büyümeye başlar. Bu dönem çoğu Avrupa ülkeleri, Rusya, Hint, Uzakdoğu, Güney Amerika sinemalarının da emeklediği bir dönemdir. Birinciliği hemen kapan Amerika, Hollywood sineması ile sinema sanatının kültürel, ekonomik ve teknolojik liderliğini sürdürürken kural koyucu haline de gelmiştir. Avrupa ve Rusya bu yarışta Amerika’yı geçemeyeceğini anlamıştır. Doğal olarak bizim rakibimiz de Amerika olamaz. Bu dönemde ancak Hint, Uzakdoğu, Japon, Macar, Çek, İsveç, İspanya, Avusturya, Brezilya sinemaları ile yarışabilirdik. Fransız, İngiliz, İtalyan ve Rus sinemaları bizden ilerideydiler
çünkü. Sonuçta yarışa aynı çizgide başladığımız ülkeler bizi geçtiler. Hatta bizden çok sonra başlayan ülkeler şu an dünyada var kabul edilirken maalesef bizim ismimiz anılmamaktadır. Tamam, teknolojiyi bir dönem takip edemedik. TV yayını 60’larda ancak başladı. Hatta ne gariptir ki ülkemizde ilk TV sinyalleri verilirken dünya renkli yayında idi. Ama yönetenlerimiz insanımıza siyah beyaz ekranı layık gördüler. Yıllarca da tek kanal, tek ses, tek renk (siyah ve tonları) izleyip durduk. Ancak dünyaya açılamamızı yalnızca teknolojiye bağlayamayız. Bırakın sinemayı, sanatta da, resim, şiir, romanda da dünyaya açılamadık hala. Teknolojiyi takip edemeyiş, Türk Sinemasının koruyucusu olmuştur aslında. Düşünsenize ortalama bir Yeşilçam melodramını: kız fakir, oğlan zengindir veya tam tersidir. Oğlan müzisyendir, bu nedenle zengin kızın babasından saygı göremez. Oysa günümüzde şarkıcılık ve futbolculuk ‘sanat’ları çok gözdedir. Kız Hülya Koçyiğit’tir, oğlan da Kartal Tibet. Ne fark eder ki? Nasılsa aynı senaryoyu herkes oynamıştır, kombinasyon hesaplarına göre pek
Teknolojiyi takip edemeyiş, Türk Sinemasının koruyucusu olmuştur aslında çok ikili üretilebilir. Kızın zengin ama kötü ve kanunsuz işlerle uğraşan bir nişanlısı vardır. Oğlansa gurur doludur. Tesadüfler yollarını kesiştirir, edebiyat kokan diyaloglarla aşkları gelişir. Ne var ki oğlanın uzaktan bir akrabası ölüm döşeğindedir ve oğlanın amcasının kızının dayısının görümcesinin yeğeni bu haberi ona getirir. Çünkü cep telefonu icat edilmemiştir henüz. Ve yarım saat sonra kalkacak trene yetişmesi gerekir, yoksa son nefesine yetişemeyecektir. Bir not yazılıp vazonun önüne bırakılır, randevuları vardır kızla, gidip nikah muamelesi yaptıracaklardır, yıldırım nikahı bir haftadan önce kıyılamaz, tek celse boşanma da henüz icat edilmemiştir. Durumu sms ile de bildiremez, kontörü bitse çözümü vardır ama cep telefonunu bırakın, tüm mahalleli bakkaldan telefon etmektedir. Not bırakıldıktan sonra eve ilk olarak kızın kötü nişanlısı gelir, para teklifi gururlu genci vazgeçiremediği için bi güzel dövdürecektir adamlarına. Ama notu görünce sevinir, yırtıp atar ve başka bir not yazarak orayı terk eder. Ve en sonra masum ve güzel kız gelir. Kötü adamın nefretle yazdığı notu okur, gururu, aşkı kırılır. Ağlayarak eski nişanlısına döner,
nikah muameleleri başlar. Durumu soruşturmak için ne internete girebilir ne de e-posta yollayacaktır. Multimedya mesaj zaten hayaldir. Oğlan döndüğünde acı haberi alır ve düğüne koşar. Ama kız şuh kahkahalarla onunla alay ettiğini söyler... Devamını siz getirebilirsiniz, çünkü böyle yüzlerce film dağarcığınızda vardır. Düşünün, eğer teknoloji Yeşilçam zamanında olsa idi, bu şartlar altında Türk Sineması var olabilir miydi? Yeşilçam hiç boşuna sızlanmasın, zaten pek çok sinema emektarının itirafı, yapımcıların sinemaya yatırım yapmadığı yönündedir. Yönetsel bir takım yanlışlarla teknoloji transferi aksadığı için sinemamızın güdük kaldığını iddia etmek, boşuna mazeret üretmek demektir. Akira Kurosawa “Yedi Samuray”ı çekerken hangi ileri Hollywood imkanlarını kullanabilmişti sizce? Olaya tersinden bakarsak Yeşilçam’dan kat kat fazla bütçe ve teknolojiyle çekilen yeni Hababamlar, eskilerinin çok gerisinde değil midirler? Fly camlerle ‘organize işle’nen filmler Kapıkule’yi geçince bizim gurbetçilerimiz dışında kimleri sinema salonlarına çekebilir? Özetle sorun sadece sinemanın da sorunu değildir, sanatın sorunudur. Teknoloji bu sorunu ne ileri götürebilir ne de geri. Örneğin, Lars Von Trier handy camle film çekiyor, yüz binler izliyor ve hayran oluyor. Anlatacak bir hikayeniz, sevdirecek bir karakteriniz yoksa yapacağınız iş kötü olacaktır. Kötü işleri dostlarınız beğenebilir belki... Çünkü sizi sevenler ne yaparsanız yapın beğenirler, desteklerler. Ama iyi işler çıkarmak demek, düşmanınızın dahi beğenisini kazanabilmek demektir. Bunun için başka şeyler gerekir. O eksiklikleri de başka bir yazıya havale edelim.
VıdeoGraph 23
Tıps&Trıcks
Lens seçimi Yasir KARADENİZ Avkom Elekt. Ltd. Şti. AR-GE Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com
B
u yazımızda lenslerden bahsedeceğiz ve lenslere iki tür yaklaşımımız olacak. Birincisi pratik amaçlı bir yaklaşım ve yayıncılık dünyasında kullanılan lenslerle ilgili, lens seçimi konusunda size bir fikir verecek, bir istikamet belirtecek temel bilgilerden oluşuyor. İkinci yaklaşım ise lenslerin temel yapısı ve bir lensin temel özellikleri ile ilgili teorik bilgileri içeriyor.
Lenslerle ilgili bir kaç temel parametre lens seçiminde belirleyici rol oynar
Bu yazıyı okumayı bitirdiğinizde, “Bir lens satın alırken hangi parametreleri göz önünde bulundurmalıyım?” sorusunun cevabı yanında, bir lensin temel özellikleri ve bunun çekime etkisi konularında en temel bilgilere ulaşmış olacaksınız.
Bir lensin temel özellikleri
Bir lens satın alırken dikkat etmeniz gereken çok sayıda konu başlığı vardır. Şimdi burada en önemlilerini maddeler halinde sıralayıp sonra her bir maddeyi kısaca açıklayalım. • CCD büyüklüklerine göre Lensler • Profesyonel Lens, Broadcast Lens • HD Lens, Standart Lens • Geniş Açı, Tele, Normal Lens (Wide Angle, Tele, Normal) • Katlamalı ve Katlamasız (With Extender& Without Extender) Bu maddeleri incelerken bir yandan da Fujinon lens model isimlerindeki harfleri gözden geçirerek konuyu pekiştirelim.
Resimde Fujinon’un bir model ismindeki harflerin ve rakamların anlamlarının genel bir gösterimini görüyoruz.
CCD büyüklüğüne göre lensler
Buna göre 1/2, 2/3 ve 1/3 inç lensler mevcuttur. Kullandığınız kameranın CCD bloğunun büyüklüğüne göre bunlardan birini seçmeniz gerekir. Fujinon’da S 1/2, A 2/3, T ise 1/3 inç lensleri gösterir. Buna göre A13x... şeklinde bir model ismi bu lensin 2/3 inç lens olduğunu bize söyler.
Profesyonel lens, Broadcast lens
Bu iki grup arasındaki fark kalite ve ekstra özelliklerden kaynaklanır. Broadcast lensler çok daha kaliteli camlardan yapılır ve profesyonel lenslerde opsiyonel olarak sunulan bazı özellikler broadcast lenslerde standarttır. Tabi fiyatları da oldukça yüksektir. Fujinon bir lensin model ismine bakarak, o lensin profesyonel yada broadcast olup olmadığını anlayamazsınız. Örneğin A18x8.6 broadcast bir lens iken, A20x8.6 profesyonel bir lensdir.
HD lens, Standart lens
Artık video dünyasında her ürünün bir HD’si olduğuna göre lensinde bir HD’si olması doğal. HD lensi SD kameraya da takabilirsiniz. Performansta biraz artış olur. HD kameraya SD lens te takabilirsiniz. Kamerayı kapasitesinin altında kullanmış olursunuz. Ama bir HD kameraya HD lens taktığınızda bir süper ikili ve dolayısı ile mükemmel bir görüntü elde edersiniz. HD çekimin hakkını vermek istiyorsanız bir HD lens kullanmanız şarttır. Fujinon’da HD lens isimleri H ile başlar. HA13x... gibi. Bu, bu lensin HD 2/3 inç lens olduğunu gösterir. Geniş Açı, Tele, Normal Lens (Wide Angle, Tele, Normal) Bu lens seçiminde en önemli konulardan biridir.
Katlamalı ve Katlamasız
Katlama özelliği anlaması basit fonksiyonalitesi yüksek bir özelliktir. Katlamalı bir lenste, tek bir hareketle görüntüyü iki kat yaklaştırma özelliği vardır. Yani lens 10 kat büyütme konumunday-
24 VıdeoGraph
F1.4, F2, F2.8 (f/1.4, f/2, f/2.8 ile aynı anlama gelen bir gösterim) gibi her bir F-stop değeri belirli bir diyafram açıklığını ifade eder. Bu oldukça önemli noktayı bir örnekle pekiştirelim. 50 mm odak uzaklığı bulunan bir lens düşünelim. Eğer iris göstergesi F2’nin üzerinde ise Diyafram Açıklığının çapı= F/2=50mm/2 = 25 mm dir. Buna göre bir tablo yaparsak: sa, bir anda 20 kat büyütme konumuna gelir. Tabi bu özellik fiyatı da ortalama ikiye katlar.
Bir Lenste aperture (diyafram açıklığı ) ve F değeri nedir?
Bir lensin teknik özelliklerine baktığınızda en başta yer alan özelliklerden birinin “maximum aperture” veya “aperture range” (diyaframın açılabileceği maksimum ve minimum çaplar) denilen bir özellik olduğunu görürsünüz. Peki “aperture” nedir ve etkileri nelerdir?
Tabloda gördüğünüz gibi F-stop değeri F16 ya çıktığında diyafram çapı 50mm/16 = 3 mm ye düşüyor. Lens özelliklerini okuduğunuzda muhtelif şekillerde size Aperture (diyafram açıklığı) bilgisinin verildiğini göreceksiniz. Max Aperture: F2.8, Aperture Range: F1.8-F16, Aperture: F2.8 (W)-F3.5 (T) gibi. Sonuncu örnekte W geniş açı (wide-angle) diyafram açıklığı, T telephoto yani uzak çekim için diyafram açıklığı anlamına geliyor. Bu aşamada bir kaç konuya daha açıklık getirmek için biraz daha derine ine-
yarıçapın 1.414 kat arttığında, diyafram alanının 2 kat artacağıdır. Bu göre yukarıdaki tablodaki değerleri kendimiz bulursak; 1.41 x.1.41 = 2, 2 x 1.41 = 2.8, 2.8 x 1.41 = 4 şeklinde sonuçlar elde ederiz. Böylece bu değerlerin nerden geldiğini öğrenmiş olduk.
Alan Derinliği ve Diyafram Açıklığı ilişkisi (DOF (Depth of Field) ve Aperture) Alan derinliği nesnelerin odağa düştüğü uzaklıktır. Büyük alan derinliği istediğiniz durumlar vardır. Bir manzara çekimi buna örnek olabilir. Uzakta ve yakındaki tüm nesnelerin net olarak görünmesini istediğiniz bir çekim. Öte yandan çekmek istediğiniz nesneyi diğerlerinden yalıtmak istediğiniz bir çiçek ya da bir portre çekimi düşünün. Çekmek istediğiniz nesne net görünürken diğerlerinin buğulu görünmesi durumu.
F odak uzaklığı demektir. F-stop değeri (F2.4,F8 gibi) diyafram açıklığının çapını gösterir. Diyafram yarıçapı 1.4 kat arttığında diyafram alanı 2 kat artar. Yakın çekim için düşük F değeri seçin. Uzak çekim için büyük F değeri seçin. Yüksek Shutter Speed için düşük F gerekir. Lensin temel fonksiyonu ışığı toplamaktır. Lensin “aperture” dediğimiz özelliği lensin ışık giren ve genelde iris tarafından kontrol edilen kısmının çapıdır. Bu çap ne kadar fazla olursa lensin arkasında bulunan CCD sensörüne gelen ışıkta (bir orantıya göre) o kadar artar. Diyafram açıklığı F-stop şeklinde bir değerle ifade edilir. Bunlar hepimizin her zaman lens özellikleri okurken gördüğü F değerleridir. F “focal length” (odak uzaklığı) ifadesinin ilk harfidir. Yani F odak uzaklığı demektir (Odak uzaklığı ile F stop değerini karıştırmayalım).
lim. Bu kısmı derine inmek istemeyen arkadaşlar atlayabilirler. Burada 1, 1.4, 2 değerlerinin nerden geldiği üzerinde duracağız. Şöyle bir soru soralım. Diyafram aralığının alanının iki kat artması için yarıçapının kaç kat artması gerekir? Dairenin alanı πr2’dir. Şu anki alan diyaframın şu anki çapından hareketle π(rsimdiki cap)2 tır. Şimdi, alanın 2 kat arttığını varsayalım. Yeni alan = 2π (rsimdiki cap)2 = π(ryeni cap)2. Denklemde π’leri sadeleştirip iki tarafın kökünü alırsak /2rsimdiki cap = ryeni cap. (Kök 2= 1.414) Bundan çıkan sonuç
Focal Length (F)
50 mm
50 mm
50 mm
50 mm
50 mm
50 mm
50 mm
50 mm
50 mm
Aperture Diameter
50 mm
35 mm
25 mm
18 mm
12,5 mm
9 mm
6,3 mm
4,5 mm
3 mm
f-stop
f/1
f/1.4
f/2
f/2.8
f/4
f/5.6
f/8
f/11
f/16
Buradan şu sonuçlara ulaşırız: 1. Yakın çekim için (düşük alan derinliği) geniş diyafram açıklığı yani F2.8 gibi düşük F-stop değeri seçin. 2. Uzak çekim için (büyük alan derinliği) dar diyafram açıklığı yani F8 gibi yüksek F-stop değeri seçin
Shutter Hızı ve Diyafram Açıklığı İlişkisi (Shutter Speed ve Aperture)
Yüksek bir Maximum Aperture değeri iyidir. Çünkü yüksek maximum aperture daha fazla diyafram açıklığı ve buda lensten CCD üzerine daha fazla ışığın geçmesi demektir. Dolayısı ile yüksek bir Maximum Aperture değeri yüksek shutter hızında çekime imkan tanır. Yüksek shutter hızı oldukça kısa bir zaman içinde ışığı alma imkanı tanıdığından çok hızlı hareketleri buğulanma olmadan net bir şekilde elde etmeyi mümkün kılar.
f-stop=FocalLength/Aperture Diameter
VıdeoGraph 25
Teknoloji
Tahtından kıpırdamayan teknoloji: Firewire Erdem Peremeci DV Editör / Yönetmen erdem@peremeci.com.tr manda özellikle görüntü teknolojilerinde vaz geçilmez bir arabirim halini almıştır.
2006’da 510 milyon’dan fazla elektronik aygıt, Firewire kullanıyor
U
SB’ye alternatif geliyor, video ekipmanlarında devrim yaratacak ya da gelip gecici olarak derken, Firewire bugünün ve geleceğin en kapsamlı teknolojilerinden biri olarak anılıyor. 10 yıl kadar önce Apple Computer mühendisleri, yüksek hızlı veri transferine imkan veren, yeni bir sistemi geliştirmeye başladılar. Bugün “Firewire” olarak anılan bu teknolojinin, başlarda tüm Machintosh sistemlerle birlikte gelmesi hedefleniyordu. Apple’un bu teknolojiyi standartlaştırma amacıyla, dünyada söz sahibi olan komisyon IEEE’ye (Institue of Electrical and Electronics Engineers – Elektronik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü) sunmasıyla, Firewire kavramı evrensel bir standart yolundaki ilk adımını attı. Aralık 1995’te IEEE bu standartı, 1394 koduyla etiketleyerek standartlaştırdı. Bu standart 100Mbps, 200Mbps ve 400Mbps veri transfer hızlarını kapsıyordu. Bu girişim ardından Firewire veri yolu bilişim ve teknoloji endüstrisinde, marka bağımsız bir standart olarak ürünlere entegre edilmeye başlandı. Firewire standartı, bugün IEEE 1394-1995, IEEE 1394a-2000 ve IEEE 1394b kodlarıyla farklı türevlerde anılmaktadır. Bugünün sağladığı Firewire standartlarında ise, veri transfer hızı 800Mbps’ye kadar çıkarken, standart aynı za-
26 VıdeoGraph
2006 yılı verilerine göre, bugün dünyada 510 milyon’dan fazla elektronik aygıt, Firewire teknolojisini kullanıyor. Bu rakam elbette ki bilgisayarlar, video kameralar ve televizyonlar gibi bir çok farklı elektronik cihazı kapsıyor. Firewire’ın özellikle görüntü teknolojilerindeki etkisi ise, yakın gelecekte yanına ses endüstrisini de alarak paralel ve güçlü bir birliktelik kuracağı da, bugünden hissedilmesi hiç de zor olmayan gerçekler arasında yer alıyor. Tahminlere göre, yaklaşık 24-36 ay gibi bir süre sonunda sadece görüntü değil, aynı zamanda da ses verilerinin iletim aşamasında da net bir standart olma yolunda ilerleyen Firewire, muzik ve ses endüstrisinde de ciddi oranda kullanılmaya başlanacaktır. Firewire’in kullanım alanı sadece ses ve görüntü gibi ilk akla gelen medyalarda değil, askeri, robotik ve benzeri uygulamalar için de olmazsa olmaz standartlardan biri olacaktır. Bugün Firewire veri yolu üzerinden, video ve ses transferi yapmak mümkün olduğuna ve asıl söz konusu tam anlamıyla bir veri transferi olduğuna göre, Firewire portunu çok amaçlı bir veri transfer kapısı olarak da görmek mümkündür. Bugün Firewire portunu kullanan video kameralar olduğu gibi, basit bilgisayar web kameraları ve hatta tarayıcı gibi çevre birimlerde mevcuttur. Firewire’ın bu yüksek veri transfer hızının ise, network uygulamalarında çok öncelerden beri kullandığını ise hatırlatmaya gerek bile yok.
Neden Firewire?
Bilgisayar teknolojileriyle yakından igilenen bir çok kişinin aklına takıldığı önemli bir soru vardır; Neden USB değil de, Firewire? Matematiksel ön yargıyla bu soru çok mantıklıydı, çünkü her ne kadar Firewire’ın 400Mbps olduğu günlerde USB yolu 12Mbps olsa da, USB 2.0 teknolojisiyle bu değer 480Mbps’e kadar çıkmıştı. O halde neden halen video kameralar ve benzeri yüksek hız ve oranda veri transferine ihtiyaç duyan teknolojiler, Firewire konusunda ısrarlıydı? Birçok kullanıcı, yeni nesil teknoloji de Firewire’ın 800Mbps’e kadar çıktığını ve bu sebepten USB’nin video gibi yüksek veri içeren bir sektörde, barınamamasının doğal olduğunu iddia edebilir. Varsayım olarak mantıklı gibi görünse de, bu durumun sebep olarak gösterilmesi teknik gerçekler irdelendiğinde imkansızdır. USB ve Firewire çıkışlı bir video kameradan, hız standartları ne olursa hiçbir zaman Firewire’dan aktardığınız video görüntüsünü aynı şekilde USB üzerinden aktaramazsınız. Bunun iki önemli sebebi var. Birincisi USB standartı 2 pin’den oluşur; yani 2 veri kanalı vardır, Firewire’ın ise 4. Ve
Firewire, daha çok uzun süreler, ses ve video endüstrisinin temel yapı taşlarından biri olacaktır. bir video aktarma işlemi sırasında bu 4 portundan ayrı ayrı görevleri vardır. Bu bile başlı başına yeterli bir sebep gibi görünse de asıl fark bu değildir. USB standartında veriler paketler halinde taşınır. Yani belli bir bit sayısı bir araya geldikten hemen sonra paket halinde sisteme aktarılı ve işleme alınır, o sırada ikinci paket hazırlanır ve yola çıkar. USB üzerinden bir veri transferi gerçekleştiği bu işlem ardıl olarak devam eder. Bu akışkan bir transferin gerektiği özellikle video gibi sektörlerde “0” verim sağlar. Firewire’da ise veriler musluktan akan bir su gibi aralıksız ve seri olarak aktarılır, yani Firewire’de paket mantığı olmadığı gibi aksine kesintisiz bir veri transferi yaşanır. İşte bu iki sebepten dolayı profesyonel endüstri de USB’nin hatırı sayılır bir yerinin olması imkansızdır. Bu durumu sadece
video transferiyle sınırlamamak gerekiyor, Firewire yolunu kullanan harici depolama aygıtları, network sistemleri gibi bir çok ekipmanın neden Firewire yolunu kullandığını ve neden Firewire yolunu seçmemiz gerektiği çok açık bir şekilde ortadadır.
Gelecekte de o var
Gelişen teknoloji ne olursa olsun içinde Firewire’ın da bulunacağı bir gerçek. Firewire’ın tahtının devrilmesini ancak iki şey neden olabilir. Ya IEEE 1394 kendini yenileyerek birkaç adım ötesine gider, ama Firewire hep Firewire olarak kalır. Ya da tüm bu saydıklarımızın yerine geçebilecek bir veri iletişim protokolü ortaya atılarak Firewire yerlebir edilir. Birinci fikir Firewire gerçeğine hiçbir şekilde zarar vermez, ikinci fikre bakıldığında ise; şu Firewire’ın endüstri ihtiyaçlarını hatta yeni çıkan teknolojilerle birlikte sorunsuz uyum sağladığı açıkça görülüyor, dolayısıyla her ne kadar iddialı bir söylem olsa da, Firewire daha çok uzun süreler belki de sonuna kadar ses ve video endüstrisinin temel yapı taşlarından biri olacaktır.
WASP 3D DEMO GÜNLERİ
Computorium’un Türkiye Distribütörlüğünü yaptığı Beehive Systems’in WASP 3D ürün demosu 21-29 Mart 2006 tarihleri arasında
gerçekleşti. Günde 2 ayrı seans yapılan WASP 3D demolarını 8 gün içinde 82 kişi ürünü yakından ve detaylı izleme imkanı buldu.
Beehive Systems’den Mr. Diviajot Singh Ahluwalia ve Mr. Sachin Khanna’nin katılımları ile gerçekleşen, Realtime 3D Yayın Grafik ve CG Playout Sistemi olan WASP 3D’nin tanıtımları, izleyenlere daha ayrıntılı uygulamalar ile tanıma imkanı sağladığı için oldukça verimli ve başarılı geçti. Computorium’un, kullanıcılara yönelik yapmış olduğu, farklı ürünler ile ilgili özel tanıtım demoları devam edecektir.
VıdeoGraph 27
Teknoloji
Görüntünün iletimi Yasir KARADENİZ Avkom Elekt. Ltd. Şti. AR-GE Mühendisi yasir.karadeniz@avkom.com
G
örüntünün iletimi görüntünün oluşturulması kadar önemli bir konudur. Sadece yapımcılık ve televizyonculuğun teknik tarafında olanlar değil, örneğin evde salonundaki DVD oynatıcısından gelen görüntüyü başka bir odadaki televizyona göndermek isteyen son kullanıcılar bile video iletimindeki incelikler ve sorunlarla yüzleşir.
Görüntünün iletiminde Twisted Pair kabloların kullanımı yaygınlaşıyor
Aslında bir kablo üzerinden video iletimindeki sorunlar, bir kablo üzerinden elektronik bir sinyalin iletimindeki sorunlar kapsamındadır. Yani sesin yada dijital bir verinin iletimi esnasında karşılaşılan sorunların benzerlerini video iletiminde yaşarız. Burada dijitale dönüştürülmüş videonun dijital bir veri olduğunu ve bununda video dünyasının dışındaki dijital veri iletim yöntemlerinin video içinde kullanılması fikrini akla getirebileceğine dikkat çekelim. İşte bu dikkat çektiğimiz konu aslında son yılların video iletiminde tercih edilen yöntemi haline geldi. Bir bilgisayar ağında kullanılan kabloların video iletiminde kullanıldığı uygulamalara alışmaya başladık. Aşağıdaki grafik video iletiminde kullanılan kablolara genel bir bakış yapmamızı sağlıyor. Burada bizi şu an koaksiyel ve twisted pair seçenekleri ilgilendiriyor. Ancak fiber optik teknolojisinin geleceğin teknolojisi olduğunu
hatırlatalım. Ve video iletiminde şu anda biraz masraflı olmakla birlikte kullanılmakta olduğunu da vurgulayalım.
Bir kablonun performansı
Kabloyu sinyalin girip çıktığı bir kutu olarak düşünelim. Bu kutu bir kablo sistemini oluşturan kablo ve konnektörler gibi tüm unsurları içersin. Bu unsurların her birinin iletim esnasında oluşturduğu kayıplar vardır.
Bir iletim kanalı olarak görebileceğimiz bu kutuya IEEE “bağlantı segmenti” de demektedir. Bir kabloda elektronik sinyalin iletimi esnasında fiziksel olarak neler olup bittiğine bakmadan kutunun giriş ve çıkışında bir dizi ölçüm yaparak kablo sisteminin performansını elde edebiliriz. Kablo standartlarında belirtilen parametrelerin çoğu ya sinyal yada gürültü seviyesi ile ilgilidir. Çıkış sinyal seviyesine göre giriş sinyal seviyesine Insertion Loss (Ekleme kaybı) veya Attenuation (Zayıflama) denir.
Sinyal seviyesinin gürültü seviyesine oranı (Signal to Noise Ratio, S/N) Kablodan gönderdiğimiz sinyalin bir gerilim olarak ölçülen bir seviyesi vardır. Bu sinyalin dışında kabloda, iç ve dış sebeplerle oluşan bir gürültü vardır ve bununda bir seviyesi vardır. Bu ikisi arasında S/N kavramı vardır ve daima bu oranın yüksek olması yani sinyal seviyesinin gürültü seviyesinden çok daha fazla olması he-
28 VıdeoGraph
deflenir. S/N dB olarak belirtilir. Kabaca daha yüksek bir dB değeri daha iyi bir kablo diyebiliriz. IEEE spesifikasyonlarına göre tatmin edici bir network performansı için 10 milyar bitte 1 bit hatadan düşük hata kabul edilebilir olarak tanımlanmıştır. Buda yüksek S/N oranları ile sağlanabilir. Cat6 kablolar Cat5/5’e kablolardan 10dB daha yüksek S/N (Signal to Noise) oranına sahiptir. Bu Cat6’da S/N oranının Cat5’tekinden 10 kat yüksek olması demektir.
Geniş bant video aktarımı
Sinyal-Gürültü oranı değerinin önemini gördük. CAT5 ve onun gelişmiş versiyonu CAT6’nın yüksek standartları için network yapısında kullanılmanın dışında yüksek bant genişliği gerektiren başka ne tür uygulamalar olabilir?
650 Mhz’dir. Teknolojideki gelişmeler standartların da yükselmesine neden oluyor ve şu an piyasada TIA’nın (Telecommunications Industry Association) Cat 6 için belirttiği standartların üzerinde Cat 6 kablolar bulunmaktadır.
Bir kablo uzun mesafelere düşük maliyetle yüksek bant genişliğinde bilgi gönderebiliyorsa, video iletimi için çekici bir kablodur. Twisted Pair kabloların tercih edilmesi bununla ilgilidir. Kuşkusuz video iletimi. Bugün video iletiminde yaygın olarak koaksiyel kablolar (RG-59 ve RG-6) kullanılmaktadır. Öte yandan sektör tarafından pek bilinmemekle birlikte yüksek performanslı twisted-pair kabloları da bu iş için kullanılabilir.
CAT 5, CAT 6 veya Twisted Pair kablolar
Ağ bağlantıları için en çok kullanılan twisted pair, iki iletkenin elektromagnetik negatif etkileri azaltmak için birbirine burgu yaparak sarıldığı kablo türüdür. Cat 6, Cat 5’in standartlarının yükseltildiği yeni neslidir. Cat 5’te 400Mhz olan bant genişliği Cat 6’da
Ucuz ve esnek olması ve bilgiyi uzun mesafelere gönderebilmesi bizi twisted pair kablolara yönlendiriyor.
Twisted Pair Kablolar Video İletiminde Nasıl Kullanılır?
Peki örneğin koaksiyel bir kablodan bize gelen komposite video bir sinyali nasıl twisted pair kablo ile göndereceğiz. Bunun için dönüştürücü bir cihaz kullanmamız gerekir.
Yine Kramer 711xl ve 712wxl komposit video ve unbalanced stereo ses sinyalleri için twisted pair verici ve alıcı cihazlarıdır. 711xl gönderici komposit video ve stereo audio sinyali twisted pair sinyale çevirir ve 712xl alıcısı twisted pair sinyali tekrar komposit video ve stereo ses sinyaline çevirir. Böylece iletim twisted pair üzerinden sağlanmış olur. Görüntü bilgisinin uzun mesafelelere iletiminde twisted pair kabloya doğru bir yöneliş olduğundan ve bunun sebeplerinden bahsettik. Bu arada çok kısa bir şekilde geleceğin teknolojisi olan fiber optik kablo teknolojisine de değindik. Sürekli bir gelişim içinde olan bu teknolojilerin yakın zamanda bize sunacağı fırsatlar tahmin ettiğimizin ötesinde olabilir. Bir önemli noktada teknolojinin sunduğu imkanların takip edilmesi ve kullanılmasıdır.
Aşağıdaki resimde gördüğünüz Kramer 705 yüksek performanslı bir kompozit video - twisted pair dönüştürücüdür ve twisted pair – komposit video bir dönüştürücü olan 704 ile birlikte kullanılır. Böylece komposit video sinyalini koaksiyel kabloda olduğundan hem daha ucuza hem daha uzağa göndermek mümkün olur. 400 metrelik kablo uzunluğunda bile 6 MHz bant genişliğinde kullanılabilir. Ancak broadcast kalite görüntülerde mesafe kuşkusuz bundan daha kısa olur.
VıdeoGraph 29
Teknoloji
Dijital fotoğraf makinelerine “Daha Yakından” bir bakış... Kemal BAYRAMOĞLU mail2kemal@yahoo.com
Pozlama; konunun aslına sadık bir kopyasının üretilebilmesi için fotosensöre düşen ışık miktarının ayarlanmasıdır.
B
öylece konumuzun 3. bölümüne geldik. Dijital fotoğraf makinelerini anlatırken fotoğrafçılığın bazı kavramlarıyla yüzeysel de olsa tanışmış bulunuyoruz... Sıra, pozlamadan söz etmeye geldi. “Pozlama” film fotoğrafçılığından gelme bir terim ama dijital fotoğrafçılık için de aynen geçerli. Konunun parlaklık, kontrast, keskinlik ve netlik açısından aslına sadık bir kopyasının üretilebilmesi için fotosensör üzerine düşen ışık miktarının, ayarlanması anlamına geliyor. Yukarıdaki parametreler dahilinde gerçeğe en yakın görüntünün elde edilebildiği “doğru” bir ışık miktarı vardır. Oysa fotoğraflarımızı sürekli değişen (güneşli, bulutlu, yağmurlu, gece vb.) ışık koşullarında çekeriz.
O
rtam ışığının şiddeti gün içinde veya mekana bağlı olarak değiştiği halde, en iyi fotoğraflar için fotosensör üzerine hep aynı miktarda ışık düşsün isteriz. Bu değer, fotosensörün ışık doygunluğu noktasıdır. Diyafram, enstantane ve ISO hızıyla ayarlanır. Ucuz makineler sabit diyaframlı lensler ve sabitlenmiş enstantane değeri kullanırlar. Anılan sabitlenmiş değerler diyafram için f8-f11 aralığında; enstantane için 1/125 – 1/250 sn. arasındadır genellikle. Daha gelişmiş makineler
ortamdaki ışığın şiddetini/yoğunluğunu ölçerek uygun ISO, diyafram ve enstantane değerlerini otomatik olarak ayarlarlar. DSLR makineler TTL (Through The Lens) adıyla bilinen, objektif içinden geçerek doğrudan fotosensör üzerine düşen ışığın şiddetini ölçen, gelişmiş bir CCD array kullanırken, daha ucuz “Bak ve Çek” sınıfındaki makineler, genellikle gövde üzerine, vizör yakınlarında bir yere konumlandırılmış basit ışık ölçüm sensörleri kullanırlar.
D
SLR makinelerde standart olan Spot Ölçüm, Merkez-ağırlıklı Ortalama Ölçüm, ESP/Matriks (Elektro Selektif Patern) Ölçüm gibi ışık ölçüm teknikleri “Bak ve Çek” sınıfı makinelerin genellikle üst düzey olanlarında yer alır ve hepsini birden içeren “Bak ve Çek” tarzı bir fotoğraf makinesi bulmak hayli zordur. Fiyat skalasının altlarında bulunan ucuz makinelerin çoğu ise bu ölçüm tekniklerine - ne yazık ki - sahip değiller.. Oysa, sağlıklı ve doğru pozlama için – nedenlerini bir başka makalede anlatılmak kaydıyla - anılan tekniklerin tümü gereklidir. Bu noktada DSLR makinelerin bir avantajından daha söz etmeden geçemeyiz. Çok üst düzey bazı DSLR makineler, kullanıcının doğru pozlama yöntemi ve ayarlarını bulabilmesi amacıyla, ışığın Dinamik Erimdeki yoğunluk dağılımını, yani piksellerin parlaktan karanlığa grafik dağılımını gösteren canlı (live) “histogram” larla donatılmışlardır.
D
SLR makineler, diyafram ve enstantane değerlerini otomatik olarak ayarlayabildikleri gibi, anılan değerlerin “keyfi” seçimini kullanıcıya bırakan manuel çalışma modları da içerirler. Manuel diyafram ve enstantene ayarı seçeneği çoğu “Bak ve Çek” sınıfı makinede bulunmaz; bulunanlarda ise sınırlı diyafram ve enstantane değerleri yelpazesi sunulur. Örnek vermek gerekirse, enstantane için 4 – 1/2000 sn., diyafram içinse f4 – f22 aralığı, kaliteli “Bak ve Çek” makinelerin sunabilecekleri en geniş aralıklardır. DSLR makineler için aynı değerler enstantanede ∞ - 1/16000 sn. aralığı gibi çok geniş bir tercih bandı sunarken, DSLR makineler değiştirilebilir objektifler
30 VıdeoGraph
kullandıkları için, diyafram değerleri geniş bir objektif yelpazesi içinde f1 – f64 aralığı gibi yüksek bir tercih bandı sunabilmektedir.. DSLR makinelerin tamamında, “Bak ve Çek” makinelerinse yalnızca yüksek donanımlı (bu tür özellikler genellikle öteden beri fotoğraf makinesi üreten firmalardan gelir) olanlarında bulunan bir diğer özellikten de söz edelim isterseniz...
ve Çek” makinelerde mevcut değildir. Gelelim makineler arasındaki son farka... SLR makineler tasarımları gereği iri ve hantaldırlar, taşıması ve kullanması zordur. Oysa, “Bak ve Çek” makinelerin görece ucuz fiyatları dışında bu kadar çok satmalarının bir diğer nedeni taşınabilirlikleridir.
H
er yere (hatta gömlek cebine) sığabilecek kadar küçüktürler. En azından çoğu modeli bu düzlemdedir. Kullanımı çok kolaydır. Ağır piller ve pahalı bellek kartları kullanmazlar. Fotoğraf albümünüze koyacağınız 10x15 karta basılacak fotoğraflar için sundukları kalite beklentilerinizi rahatlıkla karşılar.
İ
ngilizce “Exposure Value” (Pozlama Değeri) sözcüklerinin baş harflerinden oluşan EV Dengeleme değeri fotoğrafçılık jargonunda aynen kullanılır. DSLR’lerde (1/3 veya 1⁄2 adımlarla) ±3-5 EV (f-stop); üst düzey “Bak ve Çek” makinelerde ise 1⁄2 aralıkla ±2 EV pozlama düzeltme aralığı sunulmaktadır. Otomatik pozlamanın olası hatalarını telafi etmek üzere tasarlanan bu özelliğin ucuz makinelerde sunulmadığını belirtmek zorundayım. Aslında otomatik pozlamanın yanılması sonucu olusabilecek yetersiz pozlanmış fotoğraflar, fotoğraf işleme programları yardımıyla bilgisayarda düzeltilebilmektedir. Lakin, aşırı pozlanmış bir fotoğrafı bu yolla düzeltmek mümkün olmadığından, EV Dengeleme değeri özelliğinin gerekliliği öne çıkmaktadır.
A
rtık DSLR makinelerle, “Bak ve Çek” makineler arasındaki en belirleyici farka gelebiliriz. “Bak ve Çek” makineler (bazı prosumer/semipro makineler dışında) sabitlenmiş ve neredeyse mutlaka zum özellikli bir objektif ile donatılmışlardır. Anılan objektifin imkanları kısıtlıdır. Tek bir objektifle hem geniş açı ve hem de telefoto gereksinimi ile aksiyon fotoğrafçılığının olmazsa olmazı çok hızlı enstantaneler (1/4000 sn. ve aşağısı), bilinen fizik yasaları uyarınca, karşılanamaz.
İ
deal çözüm çekilecek konuya, ışığa ve mesafeye göre farklı objektifler kullanmaktır. DSLR makinelerin bize sağladığı tam da budur. Öte yandan, bunun ağır bir bedeli var. Farklı objektiflere yapacağınız maddi yatırım tutarı bazen bir otomobil fiyatına erişebilmektedir!.. Ne var ki, paranız varsa, fotoğrafçılığa olan ilginiz “amatör düzeyde” tanımlamasıyla açıklanamayacak kadar yoğunsa, elde edeceğiniz sonuçlar buna değecektir, Objektif seçenekleri 12 mm’den başlıyor, 800 mm’ye kadar çıkıyor. Bu yaklaşık 70X optik yakınlaştırma aralığı demektir!..
Semipro/prosumer makineler, her iki sınıfın iyi yanlarını bir araya getirme iddiasındaki makinelerdir.
K
aliteli bir semipro (örneğin PANASONIC DMC-FZ20 –K) 12X’e kadar optik yakınlaştırma (zum) verebilirken çoğu “Bak ve Çek” makine (örneğin Olympus C-370’de 3X) maksimum 4X optik yakınlaştırma ile sınırlıdır (dijital yakınlaştırma değerleri sizleri yanıltmasın, pratikte hiç bir önem taşımazlar). Gördüğünüz gibi DSLR makinelerde optik yakınlaştırma seçenekleriniz – cüzdanınızda yeterince para olduğu sürece – neredeyse sınırsız. Aslında geleneksel fotoğrafçılıkta yakınlaştırma değerleri “X” çarpanı ile ifade edilmez, minimum ve maksimum “f” ile gösterilir (örneğin f28 –f140 mm gibi) Doğru olan da budur çünkü bir objektifin ne kadar yakınlaştırdığı bir kenara, yakınlaştırmaya “ne kadar yakından” başladığı da önemlidir. 35 mm format eşdeğeri olarak, iyi bir dijital makine en az f35 mm’den başlayan yakınlaştırma değerlerine sahip olmalıdır.
S
emipro/prosumer makineler her iki sınıfın iyi yanlarını bir araya getirme iddiasındaki makinelerdir fakat genellikle bu iddiada türlü nedenlerle başarısız olurlar. Benim önereceğim bir makine sınıfı değildir. Görüldüğü gibi, “Bak ve Çek” makinelerle DSLR makineler arasındaki fark muazzam boyutlarda. Öyleyse hemen bir DSLR makine mi alacağız? Hayır, bunu bütçeniz ve fotoğrafçılıktan beklentiniz belirleyecek. Fotoğrafçılıktan tüm beklentiniz yakınlarınızla paylaştığınız anları “anılaştırmaktan” öteye gitmiyorsa, paranız olsa bile her yere götürebileceğiniz küçüklükte, kaliteli bir “Bak ve Çek” makine alın.
D
eniz kenarında, uzakta bir yelkenlinin batmakta olan güneşin içinde süzülerek kayboluşunu fotoğraflayıp, evinizin duvarına “kocaman” asanlardansanız, siz zaten ne almanız gerektiğini biliyorsunuz..
P
eki ya aradakiler?.. Onlar da yazı dizimiz boyunca tüm yazılanları okuyarak karar verme süreçlerine katkıda bulunabilirler.
D
eğiştirilebilir objektif kullanmanın göz ardı edilemeyecek son bir avantajı ise filtre kullanımına izin vermesidir. Tüm DSLR objektiflerine filtre takmak mümkündür. En yaygın kullanılan filtreler UV filtresi, polarizasyon filtresi, renk düzeltme filtresi ve grad (kontrast iyileştirme) filtreleridir. İsteğe göre zengin çeşitlilikte efekt filtreleri de kullanılabilmektedir. Belirtmeye gerek yok, bu imkan “Bak
VıdeoGraph 31
Etkinlikler Broadcast-Asia 20-23 Haziran 2006 Singapur http://www.broadcast-asia.com Broadcast-India 26-28 Ekim 2006 Mumbai http://www.saicom.com Cabsat 6-8 Mart 2007 Dubai http://www.cabsat.com Cebit BCS 23-26 Kasım 2006 İstanbul http://www.cebit-bcs.com CSTB 5-8 Şubat 2007 Moskova http://www.cstb.ru IBC 8-12 Eylül 2006 Amsterdam http://www.ibc.org
24-27 Nisan 2006 Las Vegas http://www.nabshow.com
NSCA EXPO 15-17 Mart 2007 Florida http://www.nscaexpo.org SATIS 7-9 Kasım 2006 Paris http://www.satis-expo.com ShowTech 19-21 Haziran 2006 Berlin http://www.showtech-messe.com
KKTC’de yeni Broadcast Firmanız
Hamidi
Uzun zamandır, KKTC’de yer alan TV ve Eğitim Kurumları ile stüdyolara ürün ihraç eden ve teknik destek veren Computorium, Lefkoşa’da yeni açılan Hamidi Advanced Systems firmasına tüm ürünlerinde bayilik ve teknik destek yetkisi verdi. Bundan böyle KKTC’de, Kurgu ve Yayın Sistemleri ile TV ve Stüdyo kurulum projelerinin, broadcast ürünlerinin satış, eğitim ve satış sonrası teknik desteğini de verecek olan Hamidi Advanced Systems, KKTC’de pekçok TV kuruluşu ve kamu kuruluşu tarafından tanınan Mustafa Hamidi tarafından kuruldu. Hamidi Systems, Computorium’dan başka Avkom, Metus, C3 ve Yeka’nın da KKTC bayiliklerini sürdürecek.
Hamidi Advanced Systems
Şehit ibrahim Ramadan Sk. No: 21/2 Yenişehir-Lefkoşa/KKTC Tel: 0392 227 09 41-42
Linkler Avkom http://www.avkom.com BSF Akademi http://www.bsfakademi.net C3 http://www.c3.com.tr Computorium http://www.computorium.com Metus Teknoloji http://www.metus.com
Portallar TürkDreamers http://www.turkdreamers.com Dijital Video http://www.dijitalvideo.net Kamera Arkası http://www.kameraarkasi.net Klaket http://www.klaket.com HardwareMania http://www.hardwaremania.com
Kurumlar Radyo Televizyon Üst Kurulu http://www.rtuk.gov.tr KKTC Yayın Yüksek Kurulu http://www.kktcyyk.org RATEM http://www.ratem.org Telekominikasyon Kurumu http://www.tgm.gov.tr Telsiz ve Radyo Amatörleri C. http://www.trac.org.tr
VıdeoGraph İmtiyaz Sahibi
Computorium Gelişmiş Bilgisayar Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Adına
Zafer İPEKÇİ Yazı İşleri Müdürü Abdullah S. ŞEN Yayın Yönetmeni R. Sedat ÇÖLOĞLU Sayfa Tasarımı Mehmet ÇİFCİ Abonelik İçin: abone@videograph.com.tr Reklam Servisi reklam@videograph.com.tr
Katkıda Bulunanlar Ali DERELİ A.Vedat SAMUR Akın ATLAY Burhan EKER Ceyhun KARABAĞ Doğan ÇETİNKAYA Erdem PEREMECİ İbrahim ŞEKER Kaan ÇİÇEK Kaddafi TÜRK Kemal BAYRAMOĞLU Osman YEL Selahattin ACAROĞLU Serkan KARAARSLAN Taner ÇORT Volkan ÖZER Yasir KARADENİZ
Adres: Piyale Paşa Bulvarı Memorial Center A Blok Kat:10 34384 Okmeydanı-İstanbul TÜRKİYE Telefon: + 90 (212) 320 88 20 Faks: + 90 (212) 320 88 27 Web: www.videograph.com.tr E-Mail: info@videograph.com.tr Baskı: Altan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. VideoGraph’ta yayınlanan her türlü yazıgörüntülü malzeme izin almak ve kaynak göstermek koşuluyla kullanılabilir. Yayınlanan ilanların ve yazarların yazılarının tüm hukuki sorumluluğu firma ile kişilere aittir. VideoGraph Dergisi, Basın Yayın ve Meslek İlkeleri’ne bağlıdır. VideoGraph, ücretsiz dağıtılmaktadır. VideoGraph 10. sayısı 4.000 adet basılmıştır.