Xachatur Dadayan - Phasteri Joxovacu

Page 1

ÄàÔàì²Ìàô ö²êîºðÆ

вÚàò ²èºìîð²îÜîºê²Î²Ü ¶àðÌàôܺàôÂÚàôÜÀ ܺðβÚÆê ÂàôðøƲÚÆ î²ð²ÌøàôØ XV ¹.–1915 Ã.

TOPLU BELGELER

XV. YÜZYILDAN 1915'E GÜNÜMÜZ TÜRKIYE'SÝNDE ERMENILERIN TICARI-EKONOMIK FAALÝYETÝ


XV. YÜZYILDAN 1915’E GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE ERMENİLERİN TİCARİ-EKONOMİK FAALİYETİ T O P L U

B E L G E L E R

YEREVAN - 2012


Derleyen ve tanıtıma hazırlayan: KHAÇADUR DADAYAN Çevirenler ve Türkçe yayına hazırlayanlar: MARİAM ARPİ ve NAİRİ AREK

XV. Yüzyıldan 1915’e Günümüz Türkiye’sinde Ermenilerin Ticari-Ekonomik Faaliyeti Toplu belgeler, derleyen: Khaçadur Dadayan, «Gasprint» Yayıncılık, Yerevan, 2012 – 98 sayfa.

Bu derleme, Ermeniliğin günümüz Türkiye’sinde yüzyıllardan beri varolan ticari-ekonomik uğraşıları üzerine ilk ve nispeten bütününe yakın bilgiler içeren bir araştırmadır. Kitapta, 40 şehirde ticaret ve ekonomiyle uğraşanların en önemlilerinden 28 şahıs, 22 finans şirketi ve finansistler, Ermenilere ait 28 işletme, fabrika ve kuruluş, aynı zamanda resimli 60 reklamla ilgili özet halinde bilgiler sunulmuştur. 55 kaynak ve 236 adet de fotoğraf kullanılmıştır.

Armenian Trade and Commercial Activity in the Territory of Present-Day Turkey XV century – 1915: A Factbook / Compiled by Kh. Dadayan “Gasprint” publishing, Yerevan 2012, 98 pages This compendium is the first relatively complete study of the trade and commercial activity taking place on the territory of present-day Turkey over the past centuries. The book contains facts about Armenian trade and commercial activity in 40 cities with the biographical data of 28 of the most famous individuals, 22 financial institutions and financiers, information on 28 companies, factories, production units and unions belonging to Armenians as well as 60 commercial images with short descriptions. The author makes use of 55 sources and 236 photographs.

ISBN 978-9939-832-47-0 © Khaçadur DADAYAN, 2012 Tüm hakları mahfuzdur.


Kitap, A.B.D. Uluslararası Kalkınma Ajansı tarafından finanse edilen Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesi programına destek verme çerçevesinde yayınlanmıştır. Program, bünyesinde Avrasya İşbirliği Vakfı, Uluslararası İnsani Kalkınma Merkezi, Yerevan Basın Klübü ve Ermenistan Endüstriyeller ve İşadamları (İşverenleri) Derneği’nin bulunduğu Konsorsiyum tarafından gerçekleştirilmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı ve Konsorsiyum üyeleri Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesine destek vererek, sivil toplum işbirliğini canlandırma yönünde, işadamları ve profesyoneller arası ağların örülüp, varolan işbirliği örneklerini geliştirerek, aynı zamanda iki halk arasında karşılıklı anlayışın oluşması ve derinleşmesi ile bölgede barış ve ekonomik entegrasyona ulaşma amacı taşımaktadır.

İçeriğinden sadece derleyeninin sorumlu olduğu bu çalışma, Amerikan halkının bağışları sayesinde, A.B.D. Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle yayınlanmıştır. Burada ifade edilen görüşlerin, A.B.D. Uluslararası Kalkınma Ajansı veya A.B.D. hükümetinin görüşlerine denk düşmesi zorunlu değildir.

The book is published within the framework of the “Support to Armenia-Turkey Rapprochement” project funded by the United States Agency for International Development (USAID) and implemented by a Consortium comprising Eurasia Partnership Foundation, the Yerevan Press Club, the International Center for Human Development, and the Union of Manufacturers and Businessmen (Employers) of Armenia. USAID and the Consortium Members support Armenia-Turkey rapprochement by facilitating engagement between civil society groups, the establishment and development of business partnerships and regional professional networks, as well as enhanced understanding between the people, for peace and economic integration in the region. This book is made possible by the generous support of the American People through the United States Agency for International Development (USAID). The contents of this book are the sole responsibility of the author, and do not necessarily reflect the views of USAID or the United States Government.


4

ÖNSÖZ YERİNE

Arsen ĞAZARYAN Ermenistan Endüstriyeller ve İşadamları (İşverenleri) Derneği Başkanı

Ermeni-Türk ilişkilerinde varolan zorluklar ve katı duruşların varlığı görülürken, onların aşılması ve geçmişin sayfalarını yeni nesle, yeni ve tarafsızca sunma istemi için azim ve dürüst, açık bir dialog gerekmektedir. Evet, geçmişi unutmak veya inkâr etmek mümkün değil, ama geçmişi akılda tutarak, gelecek için bugünün değerlendirilmesi gerek! XXI. yüzyılda devletler arasında varolan kapalı sınırlarla, diplomatik ilişkilerin yokluğunun anakronizm olduğu kuşkuya yer bırakıyor mu ? Zaman, halkların yanlışları ve suçlarından arındırılarak temizlenmesi için bir nev-i günahlarının kefaretini ödeme yeridir. Onun için de sadece zamanı algılayıp, onun isteklerine kulak vermek gerek! Yaklaşık 500 yıl boyunca, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler devletin yapılanması, ticaret, üretim, meslekler, kültür ve daha başka alanlarda, zihinsel ve el ustalıkları sayesinde nimet yaratmış ve yaymışlardır. Günümüz Türkiye’sinde, Ermeniler ve Ermenistan’a olan ilginin günden güne artması rastlantısal değildir. Osmanlı Türkiyesi’nde, ticaret ve ekonomi alanlarında Ermenilerin katkılarını araştırma ve inceleme konusu yapan Türkler de bulunmaktadır. Ve işte bugün, Ermeni ve Türk okuyucuların masasına, Türkiye’de Ermenilerin ticari-ekonomik uğraşlarıyla ilgili, herşeyden önce kaynak bilimi açısından ciddi önem arzeden ve ispatlı belgelerden oluşan bir derleme konulmaktadır. Dikkatli okuyucu orada, ticari-ekonomik alanda varolmuş işbirliğinin birçok şahitliğine rastlayacaktır. Kayseri Ermenilerinin «Kantsanak» adlı hayırsever kuruluşunun girişimlerine Türklerin de katılmış olması düşündürücü değil midir ? Bu kitap, tarihin modern olarak sunulmasının orijinal bir ifadesidir. Sonuçta, ekonomik alanı neden önemsiyoruz ? Bundan 20-25 sene önce, Türk işadamlarının Ermenistan’da, Ermeni meslektaşlarıyla, özgürce ticaretle uğraşabileceği kimsenin aklından bile geçmezdi. Halbuki, bugün bu bir gerçektir ve karşılıklı çıkar amaçlı ticari işbirliğinin, politik engellerin aşılması ve iki halk arasında karşılıklı anlayış ve iyi komşuluk ilişkilerinin sağlanmasına sunacağı katkıların da bir şahitliğidir. Sözlerimi iyiniyetle bitirmeyi arzuluyorum. Tüccar G. Gerekmezyan, İstanbul’dan Everek kasabasına ilk gaz lambasını getirendi. Aradan birbuçuk yüzyıl geçmiş ve uluslarımız arasında sembolik bu gaz lambasının fitili titreşmekte ancak… Üst düzey Türk politik simalarından kim titreşen bu ateşi aleve dönüştürecek, söylemek zor ama, bu kitabın okuyucularının ruhunda yakınlaşma ışığını yakacağı kuşkusuzdur.


5

DERLEYEN TARAFINDAN Bu derleme bir iceberg’in sadece bir parçasıdır. Zaman ve olayların sıcak akıntılarından eriyen bu iceberg parçasının adı kitap kapağında yazılıdır. Yukarıdaki başlıkla ilgili bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için, gerekli bir açıklama yapmak zorundayız. Bizim derleme çalışmasını yaptığımız zaman birimi, XV. yüzyıldan 1915’e kadar uzanan, yani Viyana kapılarından Pers Körfezine, Kırım’dan Kuzey Afrika’ya uzanan Osmanlı İmparatorluğu (1299-1923) dönemini içermektedir. Ancak biz Ermenilerin tarihsel ticari ve ekonomik uğraşılarını, şu anki Türkiye Cumhuriyeti’nin bulunduğu coğrafya temelinde sunduk. Biz, örneğin Ermenilerin aynı alanda, diyelim Kırım veya Mısır’daki uğraşılarına -ki bunlardan her biri başlıbaşına bir kitap konusudur- hiç değinmedik. Yazı başlığında Anadolu veya Küçük Asya terimlerini de kullanamazdık, çünkü şimdi varolan Türkiye Cumhuriyeti’nin Trakya bölgesinde bulunan Rodosto (Tekirdağ), Malkara, Adrianapolis (Edirne) şehirleri hakkında verileri de dikkatinize sunduk. Başından beri derlemenin iki dilli, Ermenice ve Türkçe, yani Türkçe okuyanlar için de olacağı öngörülmüştü. Bu da, biz Ermenilerin ve Türkçe okuyanların hem kendileri, hem de karşılarındakileri tanımaları anlamını taşıyordu. Bu amaca ulaşmanın en iyi yolu değişik kaynaklardan derlenen bilgilerin hiç bir yorum yapılmadan, hiç dokunulmadan, sadece varoldukları gibi sıralanmasıyla okuyucunun analiz ve takdirine sunulmasıyla mümkün olabilirdi. Kaynaklar Ermeniler tarafından yaratılmış olsa da, çoğunluğu kaynakların ilk elden olması özelliğini taşıyor olduğundan onların doğruluğu herhangi bir kuşkuya yer bırakmamaktadır. Bu derleme nasıl bir prensiple hazırlandı ? Bizim için, öncelikle coğrafik öğenin ele alınması önemliydi, o nedenle de Türkiye’nin 40 şehrinde Ermenilerin ticari-ekonomik işlerliğiyle ilgili belgeleri derlememize kattık. Okuyucunun aklında «Neden bu veya şu şehir ele alınmamış veya bu şehirle ilgili bilgiler çokken, bir diğeriyle ilgili olanlar az peki ?» türü sorular oluşabilir. Ancak bu bizim eksikliğimiz değil, şimdi Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan, tüm eski Ermeni yerleşim bölgelerinin yazılı önemli bir tarihi var olsa da, ‘ya o kitapları derleyenler tarafından ticari ekonomik durum pek önemsenmemiş ve yahut da o konuların yazılmasını gerektiren bilgi ve veriler ellerine ulaşmamış ya da çok az olmuş olsa gerek’ sonucuna varmak zorundayız. Ancak belirtmek isterim ki, biz tüm iyi niyetimizle olanların bütününü toparlamış durumdayız. Hatta kitabın bilgi ve belge ağırlıklı olmasını sağlamak için, politik, dinsel, idari, etnik, demografik, mesleki vb. gibi epeyi konuya hiç değinmedik. Bunun yanında, Ermeni-Türk ilişkilerinin tarihsel ve ekonomik işbirliği alanlarını aydınlatmaya dikkat ettik. Ermenilerin ticari-ekonomik uğraşlarıyla ilgili verilerin çoğunluğunun XIX. yüzyıl sonu, XX. yüzyıl başlarına istina ettiğini de sözümüze ekleyelim. «İnsanlar» başlıklı bölümde 28 kişiye yer verdik ve burada da belirli açıklamalarda bulunma ihtiyacı doğuyor. Yaklaşık beş yüzyıl boyunca ticari ekonomik ilişkilerde bulunmuş onbinlerce Ermeni insanından

Khaçadur DADAYAN Ermeni ekonomi kültürü araştırmacısı-yazar


6

belki de birkaç istisna dışında sadece fotoğrafı varolanları seçtik ve sunduk. Biz, derlemenin genel kapsamı açısından da fotoğrafların kendi başına ispatlı belgeler olduklarını düşündüğümüzden, onların, istisnasız varolmasını oldukça önemseyerek çalışmaya gayret ettik. Eklemek durumunda olduğumuz somut gerçek ise, istisnasız tüm bu insanların, ulusal varlığın korunmasında, toplumsal yaşamın örgütlenmesinde, enerjik olarak Ermeniliğin yüzyıllardan beri oluşagelen iyi ve yaratıcı geleneklerinin sürdürülmesinde oynadıkları çok büyük rolün bilince çıkarılmasıdır. Bu böyle olduğu halde biz bu insanların hayırsever-yardımseverliği konularını işlemedik, çünkü 17 yüzyıllık Ermeni hayırseverliği konusunun genişçe bir coğrafyanın sadece bir kısmında yerleşik Ermenileri içermediğini, bunun çok daha geniş kapsamlı olması ve tarihin bu sayfalarının da Türkçe okuyucuları ilgilendirmeyebileceği ihtimalinden hareket ederek, bu kısma hiç el atmadık. «Şirketler» başlıklı bölümde sadece Ermenilere ait olan şirketler, firmalar, fabrikalar, değişik ekonomik işletme ve kurumları hakkında bilgilere yer verdik. «Reklamlar» başlıklı bölümde yer alan resimlerin seçimi de tesadüfi değildir. Burada, Ermenilere ait işyerlerinin tipikliği dışında (ayakkabı, elbise, manifatura, servis hizmetleri alanı, vs.), Ermenilerin bulundukları hemen her yerde birçok yurtdışı şirketlerinin temsilciliğini yaptıklarını göstermek istedik. Derlememizde sadece 1915 yılına kadar olan dönem yer alıyor olsa da, bu kısma yerleştirdiğimiz değişik reklamlar 1915’ten sonra da Ermenilere ait olan firmalardan birçoğunun varlıklarını sürdürdüklerinin birer şahitleridir. Günümüz okuyucusu kitapta anlaşılmayan kelimelere rastlayabilir. Onlardan bir kısmının açıklayıcı anlatımları o kelimelerin geçtiği yerde verilmekteyse de, kitabın sonunda ayrıyeten açıklayıcı bir sözlük de sunduk. Kaynaklardan mutlak çoğunluğun Batı Ermenice olduğunu da sözümüze ekleyerek, Ermenistan’daki okuyucular tarafından konunun kolayca kavranmasını sağlamak amacıyla o kaynakları Doğu Ermenicesine dönüştürerek tüm yazımı yeniden redakte ettiğimizi de belirtmek isteriz. Sonuçta, Ermenilerin şimdiki Türkiye’de yüzyıllardan beri varolagelmiş ticari-ekonomik varlığını göstermemizdeki amaç neydi peki ? Önce, Ermeni halkının insanlığın yarattığı en eski uygarlık ilişkilerinden biri olan ticari-ekonomik kültürün taşıyıcı ve geliştiricisi olması gerçeğini bir kez daha göstermekti. İkincisi, Ermenilerin Türkiye ticari yaşam biçimleriyle ekonomisine yaptığı devasa katkıları sunmaktı. Ve üçüncüsü... karşılıklı olarak Ermeni-Türk ilişkilerinin şimdi neredeyse sıfır denilecek bir seviyede bulunduğu bilinmektedir. Neredeyse diyoruz, çünkü varolmayan ilişkiler halinde bile, zayıf ve halledilmemiş de olsa, yine de ticari bazı ilişkilerin varolduğunu gözlemlemekteyiz. Genel olarak, ticarette geçmişe dayalı geleneklerin saygıdeğer olduğu veya olması gerektiği fikrinden hareketle de, modern zamanların Ermeni ve Türk işadamlarını bu kitap sayesinde, yüzyıllar boyu süregelmiş geçmişe göz atarak, ekonomik ilişkilerin sadece mümkün değil, aynı zamanda her iki taraf için yararlı olması hakkında da düşündürmesini arzulamaktayız. Dahası, o Ermeni-Türk ilişkilerinde yeni kapılar açmaya muktedirdir düşüncesindeyiz. Bu derlemenin Adapazarı’na ilişkin kısmının sonuna tam 100 yıllık geçmişi olan bir fotoğraf ekledim. Orada istasyonda trenin gelmesini bekleyen bir insan resmedilmiş. Kaynağı belirtilmemiş olduğundan, ben o kişinin Ermeni mi, Türk mü olduğunu bilmiyorum, fakat bu hiç önemli de değil ! Fotoğrafın altındaki «Treni beklerken» yazısını da ben uydurdum zaten ! Bu insan, hangi treni, Yerevan – Ankara trenini mi bekliyor acaba ? Yoksa, hiç bir yerden, hiç bir yere gitmeyecek olan bir hayalet trenini mi ? Ermeni mi bu insan, Türk mü, bilmiyorum. Mayıs, 2012 Yerevan


7

KHAÇADUR DADAYAN’IN YAYINLADIĞI ESERLER Aşağıdaki kitaplar onun kalemine aittir: 1. «10 kapitalist» (2003) 2. «Ermeniler ve Bankalar» (2005) 3. «1850’lerden 1920’ye Ermeniler ve Bakü» (2006) 4. «Армяне и Баку. 1850-ые гг. – 1920г.» (2007г.) 5. «Ticaretle uğraşanların Hikayeleri» (2007) 6. «Ermeni Ticari Tarihine Bakış» (2009) 7. «Армянская бизнес-элита России» (2009 г.) 8. «XVI. yüzyıldan XX. Yüzyılın ilk çeyreğine Abroyan Sülalesinin Tarihi» (2010) 9. «История рода Апроян. XVIв. – первая четверть XXв.» (2010г.) 10. The History of the Abroyan family. From the 16th century to 1st quarter of the 20th century (2011) 11. «Aleksandre Mantaşyants – Anılar, yayınlar, belgeler» (2011). Basında ticari ekonomik konuların irdelendiği birçok makaleleri ve bilimsel çalışmaları yayınlandı.

İÇİNDEKİLER MAL ÇEŞİTLERİ, PARASAL, İDARİ, AĞIRLIK BİRİMLERİ VE KİTAPTA KULLANILMIŞ DİĞER KELİME VE KAVRAMLAR HAKKINDA AÇIKLAYICI SÖZLÜK ............................................................................... 8 1. BÖLÜM - YERLEŞİM YERLERİ ..................................................................... 9 2. BÖLÜM - İNSANLAR .................................................................................... 65 3. BÖLÜM - ŞİRKETLER ................................................................................... 72 4. BÖLÜM - FİNANSLAR VE FİNANSİSTLER ............................................... 79 5. BÖLÜM - REKLAMLAR ................................................................................. 85 KAYNAKLARIN LİSTESİ .................................................................................. 95


8

M A L Ç E Ş İ T L E R İ İ L E PA R A S A L , İ D A R İ , A Ğ I R L I K Ö L Ç Ü L E R İ V E K İ TA P TA K U L L A N I L M I Ş O L A N D İ Ğ E R K AV R A M L A R İ Ç İ N A Ç I K L AY I C I S Ö Z L Ü K MAL ÇEŞİTLERİ ALACA: Yünlü veya yün karışımlı basma, çizgili veya çiçekli. Adını rengârenk renkler barındırması nedeniyle edinmiştir. ASVE (ASU): Bez. BASMA: Çit. KĞHDOR: Cevizgillerden mürekkep edinilen bir çeşit. ENTARİ: Uzun etekli giysi. HAM İPEK: İpek böceğinden çıkarılmayan hammadde, Avrupa’da işlenen bu hammaddenin çok yüksek fiatı vardı. Ham İpeğin birkaç çeşidi vardı. MANUSA: Pamuklu dokuma, Ermenice MANEL (Eğirmek) kelimesinden türetilmiştir. YAZMA: İnce dokunmuş bez. ŞUŞMA: Susam, küncüt. PARASAL BİRİMLER ALTIN: Altın, Altından para, 100 kuruşa eşdeğerdi. AKÇE: XVI.-XVIII.inci yüzyıllarda kullanılan asıl para birimi. Sultan Orhan Gazi zamanında basılan ilk para birimi akçe-i Osmaniyye olarak adlandırılmıştı. 4 Akçe (daha sonra üç) 1 dirhem gümüşe eşdeğerdi. 1818-1819 yıllarında kullanıştan çıkarıldı. DİRHEM: 3,06 gram gümüşe eşdeğerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nda kabul gören başlıca ağırlık ölçütü okkanın 1/400.üncü kısmıydı, 1 okka 400 dirhem ederdi, yaklaşık 1 Frank. Akçe’nin ortaya çıkmasına kadar kullanılmıştır. KURUŞ: II. Sultan Süleyman zamanında yapılan finans reformu çerçevesinde 1687 yılında ilk kez, Türk lirasının 1/100 kısmı olarak kabul edildi. PARA: Osmanlı İmparatorluğu’nda Akçe’nin miktarıyla kalitesinin oynayan hale gelmesini gözönünde bulundurarark, kuruş’un bir parçası olarak kabul edilmiştir. 1 para, 6 dirhem, 3 akçeye eşdeğerdi: 40 para ise 1 kuruş ederdi. AĞIRLIK BİRİMLERİ BATMAN: Osmanlı İmparatorluğu ve bazı doğu ülkelerinde kullanılan ağırlık birimidir. 1 batman 6 okkaya (7 kg. 680 gram) eşdeğerdi. KİLE: 25 kilograma eşdeğerdi. OKKA (Okha): Uzun zaman başlıca ağırlık birimi olarak kullanılmıştır. 1 Okka 2 kg. 225 grama eşdeğerdi.

İDARİ BİRİMLER EYALET: Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük idari birimi, daha sonra vilayet olarak kullanılmaya başlandı. NAHİYE: Başında kaymakamlık makamının bulunduğu idari birimi. RUMELİ: Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa kıtasındaki bölgelere verilen isim. SANCAK: İl. ________________ AŞÇI: Mutfakta yemek hazırlayan kimse veya lokanta sahibi. ACEM: Ecnebi, yabancı olan. ARABACI: Hayvanlara koşulu dört tekerlekli araç sürücüsü veya sahibi. ARŞIN: 0,711 metreye eşdeğer olan eski bir Rus uzunluk birimi. BAHÇEKAPI: Büyük çarşısıyla Konstantinopolis’un (İstanbul) bir mahallesi. BEZİSTAN: Değerli taşlarla, silahların satıldığı üstü kapalı özel bir çarşı. BELEDİYE: Şehir idaresi kurumu. KAZANCI: Bakırcı, bakır imalâtçısı veya satıcısı. DEĞİRMENCİ: Değirmeni olan, işleten. YEDİKULE: Konstantinopolis (İstanbul)’un Avrupa kısmında eski bir kale. TÜCCAR: Perakende satış yapan. HAN: Duraklayıp, dinlenme yeri. HANCI: Han sahibi, işleten. GAZİNO: Eğlenceler düzenlenen, şarkılar söylenen, çalgı alemlerinin yapıldığı yere verilen ad. KAHVEHANE: Kahve, çay içilen yer. KAHVECİ: Kahvehane sahibi veya işleten. CAMCI: Cam satan. MÜTESARRIF: İl yöneticisi. MÜTEVELLİ: Vakıf işleri yürüten, vakfın geliratını kullanabilen şahıs. ÇORAPÇI: Çorap üreticisi veya satıcısı. CAMİ: İslâm dininin kutsal ibadet yeri, cami. SARRAF: Para değiştiren. VAKIF: Hayırsever amaçlarla camilere (aynı zamanda kiliselere de) hediye edilen taşınır ve taşınmaz mallara, vergiye yükümlü olmayan değerlere verilen ad. DONLUKÇU: Manusa işi yapan, işleyen. PEŞTEMAL: Hamamda veya iş başında bele bağlanan uzun ve geniş dokuma örtü. Aynı zamanda kadınların giydiği iç çamaşırlara da bu isim verilmiştir.

Bu sözlüğün hazırlanması için aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır. 1) Ermenistan, Ermeniler ve Transkafkasya’nın diğer halkları hakkında Türk kaynakları, I.inci Cilt, derleyen: A. Safrastyan, Yerevan - 1961. 2) Ermenistan, Ermeniler ve Transkafkasya’nın diğer halkları hakkında Türk kaynakları, II.inci Cilt, derleyen: A. Safrastyan, Yerevan - 1964. 3) Simonyan K., Pontus Amasya’sı Hatıratları, Venedik - 1966. 4) Papazyan A., Ermenistan ve Ermeniler hakkında Türk belgeleri (16-19.uncu yüzyıllar), Yerevan - 1999.


9

1. BÖLÜM YERLEŞİM

YERLERİ

BU BÖLÜMDE, İSTANBUL HARİÇ, ERMENİLERİN TİCARETLE UĞRAŞTIĞI DİĞER TÜM YERLEŞİM YERLERİ ALFABETİK SIRAYLA SUNULMUŞTUR.

İ S TA N B U L / K O N S TA N T İ N O P O L İ S 1

Konstantinopolis, Kutsal Surp Yerrortutyun Ermeni kilisesinin yanı

Ermenilerin Konstantinopolis’teki1 varlığı 5-6.ıncı yüzyıldan beri anlatılagelmiştir, onların sayıları 2000 ila 5000 kişi kadardı, içlerinde tüccarlar, eğitimligörgülü kişiler, sarraflar2 ve toprak sahipleri vardı. Konstantinopolis’in alınmasından yaklaşık 20 yıl kadar önce Galata’daki Ermeni kilisesi Goms adlı tüccar tarafından inşa edilmişti.

Konstantinopolis’te bir köprü

ANGÜRALI APRAHAM’IN BAŞKENT KONSTANTİNOPOLİS ÜZERİNE AĞIDI

Ve sadece Türk milletini değil, Hristiyanları da (oraya) getirdiler, Ekim ayının 28’inde, Ankara’dan dört Ermeni getirdiler.

32] 113

(Fatih) Sultan II. Mehmet tarafından Konstantinopolis’in fethedilmesinden yaklaşık 150 sene önce, Cenovalıların hem Kırım, hem de Konstantinopolis’in Galata kısmına hakim oldukları zamanlarda, Kırım Ermenileri Konstantinopolis ile çok aktif bir şekilde ticaret yapmaya başlamışlardı. 54] 1160

1 Konstantinopolis adının Türkçeleştirilerek İstanbul’a dönüşmüş olması yaşanan bir gerçeklikken, biz isimlendirmenin incelediğimiz tüm kaynaklarda belirtilmiş olan, yani sözkonusu tarihsel dönemde kullanılan şekline sadık kalarak, Konstantinopolis adlandırmasını kullandık. Öyleki, tüm yazıda, kaynaklarda belirtilmiş olduğu gibi, İstanbul değil, onun yerine Konstantinopolis adlandırılması kullanılmıştır. 2 Ermenicesi Seğanavor olarak kullanılan sarraf, büyük para sahibi olup, finans ve kredi işleriyle uğraşan, faizle para veren veya döviz (yabancı para birimi) değiştiren kişiye verilen addır. 3 Bu ] işaretten önceki rakam, «Kaynaklar Listesi»’ndeki kaynağı göstermekte olup, ardından gelen rakam veya rakamlar ise kaynağın sayfasını belirtmektedir. Burada, örneğin [Mırmıryan Y., «Eski Günler ve o günlerin Ermeni büyük evleri», 1550-1870, Venedik, 1901, sayfa:11] bilgilendirmesi verilmiştir.

Satılmış Asdvadzadur’la, İyi paşa Simeon, Ve baba evlâdı Ayvad’la, Haşim hacı baron Kirkor’u. Konstantinopolis’in düşmesinden sonra Türkler, şehirdeki büyük Elen (Rum)4 sayısına karşılık, onları etkisizleştirmek amacıyla, kendi hakimiyeti altında bulunan diğer yerlerden çok sayıda Elen olmayan zümreleri getirip yerleştirdiler. Bu amaçla Konstantinopolis’e getirilen Ermeni göçmenler içerisinde yukarıda adı geçen dört kişi, Angüra’nın (Ankara) en tanınan insanlarındandı. Ondan birkaç yıl sonra, 1464 yılı öncesinden bize ulaşan şahitliklerden, Angüra’dan çok daha büyük sayıda Ermeni göçmen getirildiğini öğreniyoruz. Daha sonra, 1461 yılında Trabzon’dan, 1479 yılında Karaman’dan ve sonrasında daha başka yerlerden de 4 Modern Türkçede artık Rum kelimesi yerine, asli olan Elen kelimesi kullanılmakta olduğundan, tüm yazıda Rum eşdeğerli kavram yerine Elen adlandırılması kullanılmıştır. Tercüman’ın notu.


10

Yerleşim yerleri

yeni kafilelerle Ermenilerin Konstantinopolis’e göç ettirildiği bilinmektedir.

8] 49-50, 59

Bunun dışında, mezar taşlarında kaydedilmiş bilgilerden de 16. yüzyılın ilk çeyreğinde bir sıra doğulu (Pers Ermenisi) tüccarın Konstantinopolis’te bulunmuş olduğunu da öğreniyoruz. Onlardan birkaçının isimlerini hatırlatalım: Agulisli Melkon, Şoroteli Hagop, Çuğalı (Culfa) Ağabab ve onun evlâdı Bağdasar, Arakel oğlu Avdıle (Abdullah), Pirnağa oğlu Coğlu (Cuğalı) Avedik, vs. 54] 1161

Bizans İmparatorluğu’nun düşüşünden sonra (1453) Osmanlı Türkleri, Türklerin yeni başkenti ilân edilen eski bir medeniyetin silinmez izlerini taşıyan Konstantinopolis’te yepyeni bir hayat kurmaya başladılar. Bizans İmparatorluğu’nun düşüşünün akabindeki birkaç on yıllar içerisinde, burada XVII. yüzyıla kadar kuruluş evrelerini sürdüren bir Ermeni kolonisi, cemaati de oluştu. İlk 25 yıl zarfında sadece ulusal farklı bir dine mensup, olanlardan tamamen ayrı karakterde bir mezhep sahibi topluluk olarak kabul edilen Ermeniler, daha sonra tek başına apayrı bir millet olarak tanındılar ve Osmanlı İmparatorluğu’nun milletler düzeninde kendi yerlerini aldılar. Tarihsel bir alın yazısı olarak Konstantinopolis Ermeni Cemaati, Ermenistan’ın hem Batı, hem Doğu kısmıyla, hem de Kilikya Ermenilerinin karışımıyla oluşageldi. Bu koloni cemaati, Ermeni halkının bütününü temsil etmesi açısından, ortaçağdan yeni zamanlara kadar gelen yüzyıllar esnasında şekillenen ulusal, ruhsal ve zihinsel değerlerin oluşup, gelişmesine çok özel bir damga vurmuş olmasıyla bir istisnayı temsil etmesi anlamında pek farklıdır. Sadece dünyasının doğasıyla değil, dünyaya dağılmış Ermenilerle ilişkilerde de konumu sayesinde Konstantinopolis Ermeni toplumu, halkın ulusalruhsal birlikteliği, kimliğinin korunmasına olan paha biçilmez katkılarına paralel, ulusun, inançsal, zihinsel ve kültürel gelişmesinin, genel olarak ortak da adlandırılabilecek bir modelinin oluşmasında büyük pay sahibidir. 26] 49

Daha XIII. yüzyılda, aslen Konstantinopolis’e yapışık Cenovalıların hakimiyetindeki Galata’ya demir atmış Kırım Ermenileri orada başarıyla ticaret yapmaktaydılar. 7.temmuz.1281 tarihli bir belge sayesinde bir Ermeni tüccarın iki ayrı kişiyle

karşılıklı olarak imzalamış olduğu bir mukaveleden, o şahısların Konstantinopolis’teki limanın sularına gömülü, Ermeni zenginine ait 120 fund gümüş parayı denizin dibinden çıkarma koşuluyla bir kontrat imzaladığını öğreniyoruz. Galata’ya sığınan Ermeni tüccarlar, Karadeniz’deki ticaretin geliştirilmesine aktif bir katılımda bulunarak, Levant uluslararası ticaret alanına da el atarak, herşeyden önce İtalyan ticaret merkezleriyle bağlanıp, ticari ilişki ağlarını genişletiyorlardı. Konstantinopolis alındığında, Galata’da, Frank Fikron, Ermiyan mahallesi, Ermeno Pağmen mahallesi, Ermeni Şadi Bey mahallesi ve daha başka adlarla ayrı ayrı mahalleler kurup yaşayan çok sayıda Ermeni vardı. 26] 268-269

XVI. yüzyılda Ermeni tüccarlar, Pers ipeğini, özellikle Osmanlı İmparatorluğu’yla İran arasında kullanılan transit üç temel yoldan biri olan Konstantinopolis-Tokat-Erzurum-Tebriz yolunu kullanarak, Levanten tüccarlarının ticari ağlarına ulaştırmayı sağlayarak satmaktaydı. Zmürnia (İzmir)’in ticari amaçlarla kullanılan bu kervan yolunun merkezlerinden birine dönüşmesinde Ermeni tüccarların oynadığı rol çok önemliydi. Hem Konstantinopolis, hem de Zmürnia’da onlar kendi mallarını Avrupalı müşterilere satıyorlardı. 26] 270-271

Van’dan, Gesaria’dan, Yeni Cuğa (Culfa) ve Zmürnia’dan gelen, ipek, dokuma, baharat, değişik takı eşyaları ihraç eden Ermeni tüccarlardan Akdeniz liman şehirlerinden Venedik ve Livorno ile yapılan ticarette (XVI. yüzyıl sonları) en aktifleri Cuğa Ermenileri’ydi. Osmanlı başkentinde duraklayarak ellerindeki malı satan veya yukarıda belirtilen yoldan yollarına devam eden Cuğalı tüccarlardı. Onlar için şehirler, sürekli yolculuk yaptıkları yollar üzerinde bulunan birer durak olarak görüldüğünden, bazen durur, bazen yollarına devam ederlerdi. Ermeni tüccarlardan bir kısmı yolculuk yaptıkları yerlerde, mal-mülk, ev-toprak vs. satın alıyor, diğer, çoğunluk olan kısmı ise kendilerini o şehirlerin kaliteli, genişçe hanlarına atarak, yeniden yola düşmeden önce oralarda dinlenmeyi tercih ediyorlardı. Her halükârda, onlardan ev-bark satın alanları, bulundukları yerlerin cemaat üyelerine dönüşüyor, oranın toplumsal yaşamına katılıyor ve yerel gereklilikler anlamında üzerlerine düşen görevleri de yerine getiriyorlardı. 26] 271-272


Yerleşim yerleri

11

Bir Konstantinopolis sokağı

Konstantinopolis, Yüksek Kaldırım sokağı

XVI. yüzyılda Osmanlı şehirleri, özellikle şehirleşen nüfusun artışı gözönünde bulundurularak, zanaatlar, mesleklerin icra edilmesi ve gelişen ticaret sayesinde ekonomik çok aktif bir hareketlilik dönemi yaşadılar. Konstantinopolis yüksek sınıfının bir kısmı aynı zamanda iç pazarda da ticaretle uğraştığından, bu bağlamda Osmanlı idari makamlarıyla da ilişki içinde bulunuyor ve gerektiğinde o makamdakilere açılan krediler sayesinde belirli ayrıcalıklardan yararlanarak gelir oranını arttırıyordu.

üst düzey memurlarını da madden memnun edip, yüksek rızalarını edinerek) ordunun gıda veya diğer ihtiyaçlarının karşılanması için onlarla bağlanıyorlardı. Ordunun gıda, tahıl ürünleri ve diğer ihtiyaci mallarını karşılamakla uğraşan tüccarlar, bazı malların satış hakkını da tekellerine (monopol) alıyorlardı. Örneğin, başkentte gıda mallarının satışıyla sadece Konstantinopolis, Bursa ve Adrianapolis’in, ordunun gıda ihtiyacını karşılayan kesimleri uğraşabilirlerdi.

XV. yüzyıl sonları ve XVI. yüzyıl esnasında Konstantinopolis Ermeni çelebileri1 sınıfını, genellikle Batı Ermeni vilayetlerinden başkente taşınmış varlıklılarla tüccarlar oluşturuyordu. Onlar, Bursa, Konstantinopolis, Kahire, Adrianapolis ve Salonik üzerinden tranzit yolla sadece İtalya şehirleriyle değil, aynı zamanda İran ve Hindistan ticari pazarlarında ziraat ürünleri için gereken hammaddelerle, ham ipek ve baharat ticaretine de katılıyorlardı. Tüccarlardan bazıları ellerindeki para kapitalini Konstantinopolis’e ithal edilen ziraat mahsüllerine yatırıyor, tahıl, gıda ürünleri, et, yağ, pirinç vs. gibi çok tüketilen mallar sayesinde, bazıları sarraflık, komisyonculuk, tefecilik gibi daha karlı işler yoluyla, bazıları da mesleklerini icra eden zanaatkârtüccarların sıralarını dolduruyorlardı.

Konstantinopolis Ermeni toplumu içerisinde hem Batı, hem de Doğu Ermenistan’dan gelip aralarına katılmış olan zengin tüccar-hocaların2 yeri apayrıydı. XVII. yüzyılın meşhur hocalarındandı meselâ Erzincanlı Hoca Hovsep, onun evlâdı Hoca Hovhannes, Hoca Akhican ve Van’dan Hoca Ruhican, Halep’ten Hoca Bedik. XVII. yüzyılın en zengin ve varlıklı Ermenilerinden göze çarpanları, Yahudilerle o alanda kıyasıya rekabet içerisinde bulunan Gümrükçü başlarıydı. Gümrüğün Ermeni eminlerinden3 en bilinenleri, Hoca Bedik (Halep), onun kardeşi Hoca Sanos (Erzurum), olağanüstü varlıklı bir insan olan Andon Çelebi (İzmir) ve onun Türkleşmiş kardeşi Hasan Ağa da Gümrük Emini’ydi.

26] 275

26] 283

Konstantinopolis Ermeni tüccarlarından başarılı olanları (doğal olarak idari makamların

Celâlî isyanları sonrası, 1610 yıllarından itibaren ve daha sonrasında da Ermenistan’ın, hem Batı,

1 Çelebi, eskiden «Bay» yerine kullanılan bir ünvan olsa da, aristokratvari bir anlam içeren ve aslında görgülü ve ince kimse demektir. Eski dönemlerde sultanlık adayı prenslere de verilen ve o bağlamda «Tanrı’nın gölgesinde», «İlâhî» vs. anlamıyla da algılanabilecek bir sıfattı.

2 Hoca, Farsçada «Sahip», «Hükmeden», «Ev sahibi», «Zengin» anlamında kullanılmaktaydı. Son iki anlamıyla bu sıfatı aslen büyük ev sahipleriyle, zengin tüccarlar kullanmaktalardı. 3 Emin, Osmanlı İmparatorluğu’nda yüksek dereceli devlet adamlarına verilen bir ünvandır.

26] 272-273

26] 277

26] 278-279


12

Yerleşim yerleri

hem de Doğu kısımlarından Konstantinopolis’e yerleşmeye gelen yeni bir Ermeni tüccar akını başladı. 1650’lı yılların ilk yarısında başkent, Batı Ermeni bölgeleri, Gesaria, Yevtokia, Sebastia ve Gamakh’tan gelen hocalarla doluydu. Doğu Ermenistan eyaletlerinden göç etme Vanlılar, Cuğalılar, Nakhiçevanlılar da onlardan eksik kalır sayılmazlardandı. Konstantinopolis’e gelip yerleşen bu kesimler içerisinde Sebastialılar, özellikle de Divriği’den gelme tüccarlar oldukça büyük bir güce sahiplerdi. 1620-1630’lu yıllarda bunların arasında en tanınan-bilinenleri, Asdvadzadur Bolbolcu, Hoca Vahrat, Agınlı Hoca Kafal ve tam da o zamanlardan başlayarak bu meşhur tüccarlarla anılmaya layık görülen Vanlı Hoca Ruhican’dı. Hatta Hoca Ruhican, XVII. yüzyıl önemli Ermeni tüccarları içerisinde, 1630-1660’lı yıllarda, Ermeni cemaati üzerinde nüfuzu en büyük ve aynı zamanda en uzun süreklilik dönemini kapsayan zamanda yaşayan şahıs olmasıyla da önceliklidir. O, sadece Büyük Vezir’in Kürkçübaşı veya Başsarraflığı görevini üstlenmesiyle değil, tüccar geleneğinden gelen bir sülâlenin evlâdı olan babası Hoca Akhican’ın İzmir’deki ticari işlerini başarıyla devam ettirmesiyle de bilinir, anılırdı. 26] 285-287

Hocalar ve Çelebilerden ayrı olarak, onların yanıbaşında, genellikle taşradan getirilen ziraat ürünleri, işlenmemiş deri, orman mahsülleri, buğday, arpa, küçük ve büyük baş hayvanlar, bahçe ve bostancılık ürünleri, sebze-meyve vs. veya büyük toptan iş yapan tüccarların Konstantinopolis ve ülkenin diğer büyük şehirler ve onlara yakın bölgelerde perakende satış işlerini gerçekleştirme yoluyla gelir sağlayan, küçük ve orta sınıfa dahil bir de şehirliler sınıfı vardı. 26] 293

Uluslararası ticaret bağlamında, enva-i türden malların dolaşım, ulaşım ve satışının yapıldığı geniş alanlarda kullanılan Ermeni ticari kapitali, Yakın ve Ortadoğu ticareti için çok ileri bir rol üstlenerek, elde edilen ilerleme ve sürekli hammadde ulaştırdığı Batı ülkelerinde yapılmakta olan üretimin gelişmesine sağladığı katkıyla da, kendi iş alanındaki işleviyle genel anlamda uluslarası ticaretin gelişmesine büyük bir destek sağlamıştır. 26] 294

17. yüzyıl başlarında Konstantinopolis’te yerleşik olmayan, fakat aralıklı zamanlarda buraya gelerek, getirdikleri malların satışıyla uğraşan ve birkaç ay ya da bir sene kadar burada kalarak, geldikleri yere geri dönen veya başka istikametlere doğru yolculuk yapan, çok sayıda Ermeni tüccarına rastlıyoruz. Bu dönem zarfında, Konstantinopolis’te vefat etmiş bir sıra Ermeni tüccar isimleri şunlardır: Nakhiçevanlı Serop oğlu Kevork, Agulisli Hovhannes oğlu Tülbentçi Baron Sukias, Ğapanlı Arakel’in oğlu Manuel, Paraklı Murad’ın oğlu Hoca Tavit, Ğapanlı Hoca Parseğ’in oğlu Diratsu Baron, Kameneli Diratsu Murad ve diğerleri. Anadolu’dan Konstantinopolis’e göç etmiş tanınmış Ermeni tüccarlardan en anılmaya değer şahsiyet, Divriğili Asdvadzadur Bolbolcu olarak bilinen büyük Ermeni hatibi, Türk hükümeti ve paşaların da sevgilisiydi. 1644-1649 yıllarında, Büyük Vezir Melek Ahmet Paşa’nın yakını olan Diyarbakırlı Mağakya Çelebi ile İskender Çelebi Konstantinopolis’in parlayan simalarındanlardı. Fakat, 17. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Büyük Vezir’in ekonomik işler sorumlusu, yöneticisi ve danışmanı olan Abro Çelebi ile Nakhiçevan’ın Cahuk köyünden Mirza ve Khosrov, Konstantinopolis’in en meşhur ve zengin Ermeni tüccarlarındandı.

Konstantinopolisli ekmek satıcıları

55] 553-554


Yerleşim yerleri

XVII. yüzyıl Ermeni kültür adamı, kitap derleyicisi, yazar, şair, çevirmen Yeremia Çelebi Kömürcüyan (doğumu 1637, Konstantinopolis - ölümü 1695, Konstantinopolis) birçok tarihsel, dinsel-taşlama hitabeleri, dönemselbelgesel-yıllık, övgü ve yergi eserleriyle, yaptığı çeviriler, duyurular, methiyeler, kasideler ve şiirleriyle bilinir. Onun yazılı mirasının en dikkate değer olan eseri, bittabi, 16611684 yılları arasında kaleme aldığı İstanbul’un Tarihi başlıklı çalışmasıdır. Aşağıda getirilen alıntıda yazar Konstantinopol’u, ticari çok önemli bir değer anlamıyla sunduğu kâfiyeli anlatımında güzel bir geline benzetip, onunla karşılaştırmaktadır. Yeremia Kömürcüyan, şahidi

13

olarak yaşadığı dönemde, Konstantinopolis’e Mısır’dan şeker, pamuk, keten, pirinç, kamış, kahve, kına ve değişik maddelerle, Hollanda ve İngiltere’den, Venedik’ten cam, dürbün, ayna, kristal, dokuma kumaşlar, İran’dan altın telle işlenen ipek kumaş ve dokumalar, Danzig’ten kehribar, Cenova’dan rengârenk camlardan yapılan mozaik (vitraj) resimler ve mercan, Hürmüz Körfezi’nden inci, Hindistan’dan ender incelikte işlenmiş tül ve taç, Haydarabat (Hindistan) ve Pekin’den dokuma örgüler, hoş kokulu tahta, buhur, Afganistan’dan değerli taşlar, Rusya’dan değişik kürkler ve sedef vs. getirildiğini kendi kalemine ait ifadelerle sıralamaktadır.

YEREMİA ÇELEBİ KÖMÜRCÜYAN

İSTANBUL’UN TARİHİ Yığınlara hediye edilen hasılat, hizmetimize amade gelip-gitmekteler, Uzak adalardan, Ve herkese iyi, yakın yerlerden.

İran’dan diba bezi, sevgilerin sevgisi diba kumaşı, Baştan ayağa takılarla, süslesinler sevgili gelinimi.

Mısır’dan şeker, Alaca bez ve keten gelir, Nil nehrinden pirinç, ve kamış ve kahve ve kına.

Danzig’den kehribar, Ceneviz’den vitraj, mercan gelsin, Hürmüz’den incilerle, zenginleştirsinler çekici gelinimi.

İskender’in yafası, içinde ve okyanus kenarlarında, Gemileri yüklemiş çıktılar, acele etsin pazarlıkçılar hep.

Hindistan’da en az bulunanla değiştirilen, kutsanmış, tertemiz hediyeler, Altın telli tülden süslü mendil örtüler, serilmiş başına gelinimin.

Ve bilinmeyen dünyaların, turfandalarını armağan edenler, Ve Hollanda’nın Londra’sı, İngiltere’nin Londra’sı.

Haydarabat ve Pekin’den, buğday başaklarıyla örülü ve ak, Bedekhşan’dan afgan taşı ve kristal cevahir, başına istifleyip de rica etsinler.

Venedik’in camları, dürbünleri, billur kağıt ve onun aynası, Getirsinler ki eğlenmeyi bilsin bizim bu kıymetli gelinimiz.

Kokulu dal, misk, buhur, amber, buhur ve çeşit çeşit reçine, Hoş kokulu dumanlarla, eğlendirin yüce gelinimi.

Kumaş armağan etsinler, ve kozalı, dokuma, altıntelli kumaşlarla, Süslesinler bu güzel, arzulanan eşsiz gelinimi.

Hindistan’dan Frankistan’a baharat, her ne lâzımsa, hem serin, hem sıcak, Serinlemek, ısınmak ve, yürek gerek semiz gelinime,

Rengârenk çiçeklerle boyalı, konakladığım odamı resmetmek, Farketmek uyduruğu, sevindirsin asil gelinimi.

Moskova ülkesinden kürk, benzersiz benekli panter, Sedef, su samuru, zerdeva, ve samur gelsin asil gelinime. 12] 21-23 (Kelimesi-kelimesine tercüme edilmiştir.)


Yerleşim yerleri

14

1750-1765 yılları arasında, Çakmakçılar Yokuşu’nda, üç kapılı, üç katlı, 166 odalı,Yeni Han adlı şahane bir işyeri hanı inşa ediliyor ve burası Valide Han ile birlikte Ermeni tüccarların, amiraların, özellikle de sarrafların başlıca merkezi haline dönüşüyordu. 33] 66

1839 yılında bir grup amira1 yan yana gelip, ortak bir kapital oluşturarak, Londra’dan bir gemi satın alıyor ve getirttikleri yük gemisine «Eser-i Ticaret» adını vererek, onu Karadeniz limanlarına ticari amaçlı seferlerde kullanıyorlardı. 32] 56 1 Amira ünvanını taşıma hakkına, sadece Osmanlı Sarayı’nın Büyük Vezirleri ve bakanlarının sarrafları veya tüccarbaşlarıyla, aynı zamanda Baruthane, Darphane müfettişleri, mimarlar vb. gibi şahsiyetler sahip olmuşlardır. Amira kelimesi, her ne kadar Ermenice asıllı olmasa da, (Arapçada Amir, buyuran, emreden, -emir vermek, emretmek kelimesi buradan türemiştir-, Emir ise halif(e), prens, “başkan” anlamında kullanılmaktadır), bu ünvan sadece Ermeni asıllılara verilmekteydi. Ve Amira’lar, genellikle zaten Türkçeyi iyi bilen, XVII.-XIX. yüzyıllarda yaşayıp varolmuş Agın (Eğin)’lilerdi.

Konstantinopolis, Kınalıada Akasya sokağında Harutyun Şahab’ın oteli

A D A PA Z A R I (ERMENİCE ESKİ ADI: DONİGAŞEN)

Surp Hreşdagabet Ermeni mahallesi

Adapazarı Ermenilerinin ticari seçkinleri

Adapazarı şehrini 1400’lü yıllarda Timurlenk’in saldırılarından kaçabilmek için Sivas’tan gelen bir grup Ermeni kurmuşlardı. Ondan önce bu sadece bataklıkların bulunduğu dümdüz bölgede, ne herhangi bir yerleşim yeri, ne de kullanılıp, sürülmeye elverişli topraklar vardı. Ermeniler, inanılmaz inat, azim ve çalışkanlıklarıyla coğrafyanın şiddetli ve yabani karakterli bu yerinin doğasını değiştirmeyi başararak, buraları yaşanılır hale getirdiler. 14001461 yılları arasında şehir Donigaşen olarak isimlendiriliyordu, ondan sonra Türklerin kararıyla Ada veya Adacık olarak değiştirildi. Daha da sonraları, şehrin gelişmesine paralel ticari anlamda önemliliği nedeniyle bu bölgenin bir pazar yerine dönüşmesi sonucu, Adapazarı olarak adlandırıldı.

bilirdi. Misafirperverdi ama işsiz-güçsüz-boşta gezenlerden de nefret ederdi.

37] 55

Adapazarlı geçimini sağlamak için Konstantinopolis veya başka yerlere göçmek durumundaydı. Aslında çok çalışkandı ve olağanüstü çabalar sarfederek işlediği cömert topraktan maksimum ürün elde etmesini de iyi

37] 98

Konstantinopolis - Bağdat demiryolunun inşaasından önce Adapazarı, biçimsiz, derme-çatma evleri ve düzensiz sokaklarıyla ikincil bir şehir konumunda bulunuyordu. Ermenilerin mahalleleriyle, kiliseleri ve okullarından başka da göze çarpan yapılar hemen hemen yok gibiydi. Evlerin mimari pek basit hali, çapından fazla bayağı, istisnasız ahşap yapıda olsalar bile, pek çok çiçeklerle zevkle süslüydüler. Bundan dolayı, Adapazarı’nın Ermeni mahalleleri için «hakiki çiçek bahçelerine benziyorlar» denilebilirdi. Burada en biçimsiz ev sahibinden tutun, pek düzenli bir yapıda ikamet eden vatandaşa kadar herkes bir çiçek aşığı sayılırdı. Pencerelerden asılı saksılarda beslenen çiçekler dışında, yerden bitme ve evin duvarlarına yapışarak sarmaşıklar halinde damlara kadar tırmanan, bol yapraklı yeşil bitkilerle, hanımelleri ve yaseminlerle süslü, yatay geniş


Yerleşim yerleri

15

Adapazarı’nda Ermeni mahallesinin Hamam sokağı

Adapazarı Surp Garabet Ermeni mahallesi

«halılar» serili gibiydi sanki ! Orayı ziyaret etmekte olan yabancılar için bu rengârenk ve hoş kokulu resim onlara gerçek bir bayram havası yaşatıyordu ! Adapazarı,Yavaş-Su, pek hafif ve lezzetli olan içme suyunu Çarkh adlı küçük çaydan ediniyordu. Türk mahallelerine yakın, kışladan biraz yukarıda, çayın akışının inişe geçip hızlanmasından yararlanılarak, oraya koskoca bir su tekeri yerleştirilmiş ve özel bir pompalamayla akarsuyu döndüre döndüre 20 metre kadar yükseğe ulaştırarak, oradan genişçe bir su borusuna akıtılmasını sağlamış ve bu sayede şehrin diğer mahallelerine su verilmesi becerilmişti.

dükkânlar Ermenilerindi, Türklere ait bir tek dükkân bile yoktu. Ama çarşıdaki asıl resim yaklaşık olarak şöyleydi: % 80 Ermeni, % 10 Türk, % 5 Elen, % 2 Yahudi ve % 3 diğer halktan insanlar.

37] 79-80

37] 89

İpek böcekçiliğiyle, tütün üretimi Adapazarı’nın en parlak ve başarılı işleriydi, Bunlardan ilki halka üç milyon, ikincisi ise bir milyon kuruş miktar getiriyordu. 1879 yılında şehrin Ermenilere ait olan sekiz ipek üretim merkezinde çalışan yüzlerce kadın ve kızlara iş alanı sağlanmıştı. 37] 97

Şehrin en meşhur binaları Bedros Muradyan ve Hovhannes Cırgayan’ın Konstantinopolis’teki müstakil evlere benzeyen yüksekçe ve pek güzel evleriydi. Şehrin en göze çarpan devlet ve özel mülkiyete ait tüm binalarıyla, kare şeklinde döşeme taşlı yolları Ermeni mimar Varteres Efendi tarafından inşa edilmişti. 37] 103

Ermeni, Türk, Boşnak, Elen ve Yahudiler biribirinden olabildiğince belirgin sınırlarla ayrışan mahallelerde yaşamaktaydılar. Çarşı, güney ucunda Boşnakların oturduğu dört yanı Türk mahalleleriyle çevrili şehir merkezinde bulunuyordu. Çarşının kuzey ucundan kuzeydoğusuna yay şeklinde serili olan mahalleler Ermenilere aitti. Çarşı, merkezinde satışı yasak olan maddelerin, yolun sağ ve sol tarafında, balıkçı, şarapçı, domuz eti kasabı, tütüncü, ve hatta meyve ve başka türden yiyeceklerin satıldığı dükkânlarıyla Kargıç altında adı verilen uzunca sokakla devam ediyordu. Bu sokaktaki 100-120 dükkândan sadece birkaç tanesi Elenlere aitti, geriye kalan tüm

Adapazarı’nda genellikle buğday, keten, tütün, ipek, soğan, sarmısak, patates, ve meyve çeşitleri üretilirken, yerel atölyelerde hazırlanan ender deri yabancı pazarların renkli derileri ve kürkleriyle rahatlıkla rekabet etme kalitesine sahipti. 1905 yılında, perakende keten satın alan tüccarlar topu topu 6-7 kişilerdi, ağustos başından ekim ayı sonuna kadar, okkasını 2-3 kuruşa satın aldıkları keteni İzmit’te toptancılara 2,5-3,5 kuruşa satıyor, onlar da malları Marsilya, Londra ve Hamburg’a ihraç ediyorlardı. 37] 105

1915’e kadar Adapazarı’nda ipek üretimiyle ilgili fabrikalar aşağıdaki şahıs ve şirketlere aitlerdi: Bedros Muradyan, Boğos Muradyan, «Antranik Çarıkçıyan kardeşler» Şirketi, «Artaki Medaryan – Arapzade Sait şirketi», «Hagop Dayleryan – Hamit Bey şirketi», «Suren Kuyumcuyan kardeşler» Şirketi, «Mıgırdiç Cırgayan şirketi», «Şahinyan kardeşler», Anbarlıyan, Garabet Topuzyan. 37] 114


Yerleşim yerleri

16

Adapazarı’nda sadece Osmanlı Bankası’nın bir şubesi bulunuyordu, geriye kalan tüm kredi şirketleri Ermenilere aitti. 1908 anayasasının kabulünden

sonra çok ortaklı şirketler tarafından Ermenilere ait iki adet de banka kurulmuştu.

Adapazarı demiryolu istasyonu

Tren beklerken

37] 115

AFYONKARAHİSAR Şehre adını veren, en fazla geliri getiren, birçok yabancı ülkeye ithal edilen yerli afyondu. Afyon, bir ay kadar yaşayan, yağlılık oranı % 48-50 olan ve çok küçük tohumlarıyla mayıştıran haşhaştan (P. soinni ferum) elde ediliyordu. Yağı, sağlık ve teknik anlamda gerekli önemde olup, tohumları tatlı çeşitlerinin hazırlanmasında kullanılıyordu. Afyon, haşhaş henüz ham haldeyken meyvesi üzerine bıçakla kesilerek açılan kısımlardan akıtılan süt benzeri maddenin kurutulmasından elde ediliyordu. İçinde yaklaşık % 20 alkaloid, % 10 morfin, % 4,5 kodein, % 1 babaverin, % 6 narkotin gibi kimyasal maddeler vardı. Afyondan hazırlanan melhemlerin hiç hoş olmayan bir kokusu ve çok da kötü tadı vardı. Genellikle ishale, karın ağrılarına, uygunsuz kas hareketlerinden ileri gelen incinme, burkulma acı ve sızılarının dindirilmesi (peristalti ve sfinkterler) amacıyla kullanılırdı.

Büyük tüccarların sadece Konstantinopolis, İzmir ve Türkiye’nin değişik şehirlerinden değil, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, hatta Çin ve Japonya’dan da mallar getirdikleri oluyordu. Türkiye’nin doğu vilayetlerine nazaran Afyonkarahisar’da ticaretin gelişmesi için geniş olanaklar bulunmaktaydı. Ülkenin dört bir yanına ulaşan demir ve karayolları, büyük şehirlerle sık ilişkiler, denize çıkış kolaylıkları, servis olanakları için gerekli alanın genişliği, yolların göreceli daha güvenlikli oluşu vs. gibi etkenler, ticaretin hızla ve çabuk gelişmesini sağlamışlardı. Ticaret burada doğu illerinden birçoğunda olduğu gibi

36] 40-41

Şehrin yakınında bulunan Banaz’da çok kaliteli mermer taşı çıkarılıyor ve büyük oranda İzmir’e yollanıyordu. Mermer taş işinin büyük ortaklarından Işılyan, aynı zamanda büyük bir tüccardı. 36] 41

Afyonkarahisar’da ticaretle uğraşanlar hiç de az değillerdi. Burada ticaret itibarlı bir uğraşı alanıydı ve hükümet çevrelerince de özendiriliyordu. Ellerinde büyük çapta maddiyat birikimi olan zengin tüccarlar devlet memurlarına faizle para veriyorlardı. 36] 43

Afyonlu bir Ermeni aile

sezonluk özellikte değildi, dükkânlar hemen tüm sene boyunca açık olup, enva-i türde mallar satmaktaydılar. Dükkânlar mallarla doluydu, onlardan her birinin büyükçe depoları ve o depolarda


Yerleşim yerleri

buğday, tiftik1, haşhaş ve afyonun en kaliteli çeşidinden hammaddeleri de bulunmaktaydı. Şehrin zengin tüccarlarının namı başkent ve ülkenin değişik şehirlerinde pek yaygındı. Zanaatlarla ticaretin gelişmiş olduğunun göstergelerinden biri de Afyonluların gurbete çalışmaya gitmemeleriydi. Çalışma olanaklarının bolluğu ve geçimlerini sağlama gibi bir problemleri olmadığından, iş bulup, çalışmak için uzak yerlere gitme ihtiyaçları da olmamıştır. Aksine başka şehir ve bölgelerden buraya çalışmaya gelenler olmuştur. Işılyan’lar, İbranosyan’lar, Nersesyan’lar, Andonyan’lar, Zarafyan’lar, Markaryan’lar, Arevyan’lar, Gudiyan’lar, Varbetyan’lar, Mızrakyan’lar, Avakyan’lar, Altunyan’lar, Harutyun Palancıyan ve diğerleri şehrin en tanınan tüccarlarındandı. XIX. yüzyılın sonunda burada beş banka ve iki büyük mağaza bulunmaktaydı. Zanaat dallarında olduğu gibi ticaret dallarında da varisi bir uğraşı, bir gelenekten sözedilebilirdi. Oğullar babalarının işini devralıyor, devamlılığını sağlıyor ve tabii daha da zenginleştirerek, geliştiriyorlardı, ancak işi iflasa vardırma durumları da yok sayılmazdı. Perezak (seyyar satıcı) veya çerçi diye adlandırılan perakendeci işportacılar da vardı. Onlar malları omuzlarına alarak veya katır ya da atlara yükleyerek şehre yakın bölgelerin yerleşim yerlerindeki köy ve kasabalarda satış yapıyorlardı. Alış-veriş yapılırken pazarlık etmek usulden bir alışkanlıktı, fakat paranın üstünü vermemek ya da eksik vermek gibi birşey imkânsızdı. Kervan sahibi, kahvehane işleten, manav vs. alışveriş miktarının üstünü son kuruşuna kadar sahibine geri verir ve mutlaka teşekkür ederdi. 36] 44-45

Çarşıda, yiyecek satışı için özel olarak yapılan, üzeri örtülü dükkânlar sıra sıra diziliydi. Onların hemen yakınında da tahıl, hayvan, yün, tiftik, orman 1 Tiftik, Ankara keçisinden edinilen, uzunca, bembeyaz ve parlak bir yündür. İnceliği ve ipeksi parlaklığıyla bilinir. Derleyenin notu.

17

mamülleri, odun, kömür, vs. gibi malların satıldığı üstü açık yerler vardı. Hanlarla, hayvanların kalma yerleri tam da burada bulunmaktaydı. Çarşıda çok aktif bir koşuşturma, ses ve gürültü vardı, çokları alış-verişi ayak üstünde yapmaktaydı. Meyve ve sebze satıcıları, mallarını omuzlayarak veya atlara yükleyerek şehrin sokaklarında yüksek sesle bağırarak veya şarkılar, türküler söyleyerekten satıyorlardı. 36] 45-46

Şehirde para değiştiren sarraflar vardı ve tüm para değişimini onlar yapmaktaydılar. Çarşı yolundaki merkezi sokakla, başka önemli sokaklar geceleri dükkân veya uygun olan diğer binaların cephelerine yerleştirilmiş, gazyağıyla çalışan lambalarla aydınlatılıyordu. Şehrin en merkezi yerinde iki büyük mağaza bulunuyordu, burada pahalı kumaşlar, elbiseler, ayakkabılar, değerli taşlar, altın eşyalar, mücevherat, dikiş makinaları, silahlar, kitaplar, şık eşyalar, tek kelimeyle değişik türde mallar satılmaktaydı. Mağazalardan birisi büyük Ermeni tüccarı İbranosyan’a aitti. 1890’lı yıllarda şehirde altı otel bulunmaktaydı. 36] 47-48

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Afyonkarahisar, önemli bir demiryolu kavşağı, bir düğüm merkezine dönüşmüştü, o yollardan biri başkent Konstantinopolis’e, diğeri İzmir’e, üçüncüsü Konya’ya, dördüncüsü Aydın’a gidiyordu. Şehirde iki adet tren istasyonu vardı, bunlardan birisi İstanbul İskelesi (Konstantinopolis İstasyonu), diğeri ise İzmir İskelesi (Zmürnia İstasyonu) olarak adlandırılıyordu. Düşünün, tüm ülkede Konstantinopolis dışında Afyonkarahisar’dan başka iki adet istasyonu olan hiç bir şehir bulunmuyordu. Demiryolları, farklı hammaddeler ve gıda maddelerinin ihracıyla, yabancı ülkelerden iç pazara getirtilen tüm malların ithalini kolaylaştırmaktaydılar. 36] 50-51


18

Yerleşim yerleri

KEMALİYE / AGIN

Eğinliler, Ermeni halkının toplum katmanları arasında, özel bir yere ve isme sahip özgün bir grup oluşturmaktadır. Eğinli, kurnaz, yaratıcı, iş bitirici ve çalışkandır. İyi günlerinde cömert ve refah içinde, fakat yarınları göz önünde bulundurduğundan dolayı da, hesaplılığıyla, meşhur tutumluluğundan kaynaklandığı bilinmekte olan bir karaktere sahiptir. Varlıklılığında sefahati, harcamayı sever, fakat zor günler başladığında da kendini duruma uydurur. Seçmiş olduğu iş kolunda, zirveye ulaşma çabasıyla büyük yaratıcılık gösterir, sabırlı ve gururludur, başarısızlık halinde alçalmaz, onursuz adımlara başvurmaz. İyi bir yaşama ve altına tapar, sahip olduğunda ise cömertçe, hiç sakınmadan, milletine, soydaşına, sağa-sola dağıtır ve bundan faydalananları görünce de, büyük insana layık haklı bir gurur duyar. 47] 57

Ermeni tüccarın dükkânı ekseriyetle, hemen her malın bulunulabildiği bir panayır yeri görünümündeydi. Başlıca müşterisi, her ihtiyacını buradan tedarik edip, karşılığında buğday, tereyağı, peynir vs. veren, çoğu kez de faizle para alan Kürt köylüsüydü. Ermeni tüccarı veya bankeri, tahsilât için kışın, Kürt köylüsünün ürününü satıp, elinde borcunu kapatacak parası olduğu zamanda Kürt köylerine giderdi. Eğin’de üretim yoktu, sadece zanaatlarla uğraşan halk vardı. Kunduracılık, terzilik, mobilyacılık, dokumacılık, bakırcılık vs. ve bunlardan hemen hepsi de Ermeniler tarafından oluşturulmuş iş alanlarıydı. Her çeşit mal sadece yerel ihtiyaca yönelik olarak üretilmekteydi. Pamuklu ve manusa olarak anılan ipekli kumaşlarla yazmalar, tezgâhlarda dokunmaktaydı, kürk ve deri imalâtı pek gelişmişti. Lâkin, kaliteli pamuklu ve ipekli kumaş, çarşaf, şeker, sabun, kibrit, mum vs. bulunmadığından, tüm bunlar Konstantinopolis ve özellikle de Halep’ten ithal edilmekteydi.

Eğinli bezirgânlar (veya onlara atfen adlandırılmalarıyla halepvorlar) bahar başlangıcında, kemerlerine altınları doldurup, Malatya-Besni-Antep güzergâhını geçerek, 2025 günden Halep’e varıp, buradan aldıkları malları develere yükleyerek, kervanlarla Eğin’e geri dönerlerdi. Şehir mezarlığının yanında durup balyaları indirdiklerinde ise, uzak, masal şehrinden getirilen çeşit-çeşit zevkli kadife kumaş, kullanım eşyası, kap-kacak vs. satın almak isteyen şehir sakinleri tarafından anında kuşatım altına alınmaktalardı. Lâkin, köylerin ürünüyle birlikte şehrin ticareti, doğum oranının yüksek olduğu ve hızla büyüyen Eğin nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktı. Bu sebepten dolayı erkekler, Anadolu’nun farklı şehirlerine, özellikle de Konstantinopolis’e sılaya gitmekteydi. Daha okul öğrenimi görmemiş gençler bile gurbete gidiyordu. Bunlardan, daha önceden başkente yerleşmiş babası, kardeşi veya yakın akrabasının yanında ticaret öğrenme imkânı olanlar şanslı sayılmaktaydı. Böylesi birinin olmadığı durumda, kendi işini kurana kadar belli bir süre için tüccar veya zanaatkâr hemşerilerinin yanında çıraklık yapmaktalardı. Eğinli gencin, Muşlular ve diğer taşralılar gibi basit bir amele olarak çalışması çok enderdi. Eğinlilerde, bireysel iş yapma ve girişimcilik ruhu çok gelişmişti, böylece er veya geç bankerlik, tablakârlık, küçük esnaflık, kunduracılık vs. gibi kendi işlerine sahip olmaktaydılar. Erkek çocuklar genellikle 18-20 yaşına geldiğinde evlendirilip, evliliğin hemen ertesinde sılaya gönderilmekteydi. Sılaya giden, birkaç yıl Konstantiopolis’te kalıp, 50, 100, 200 hatta bazen daha fazla miktarda altın kazandıktan sonra yurduna dönerek, kazandığını ailesiyle harcayıp, eldeki miktar bitince, tekrar gurbet hayatına başlamak niyetiyle yeniden yola düşmekteydi. Konstantinopolis’te iş kurabilenlerden birçoğu, ailelerini Eğin’den getirterek başkente temelli yerleşmekteydi.


Yerleşim yerleri

Sılada bulunanlar hanlarda -Vezir Han, Mercan Ali Paşa Han, Bahçeli Han vs.- yaşamaktaydı. Yeterli maddi imkânları bulunmayan veya son derece tutumlu olanlar, iki, üç, bazen de dört hemşeriyle birlikte kiralık bir odada yaşayıp, ihtiyaçlarını birlikte karşılamaktaydı. Bu yaşam şekli, gurbetçinin eve dönmesi veya eşi ve çocuklarını getirip Konstantinopolis’e yerleşmesine kadar sürmekteydi. Özellikle XVII.-XVIII. yüzyıllarda başkentte parlak seviyeye ulaşmış olan Eğinlilerin sayısı hayli çoktur. Yağup Ağa, Şınorhk Amira Dadyan, Cezayirliyan Amira, Canik Amira, Noradungyan, Bedros ve Mıgırdiç Amira Aleksanyan’lar gibi birçok tanınmış zengin, Eğinli veya Eğin asıllıydı. Bu aileler artık amira değillerdir veya eski önemlerini kaybetmişlerdir. Lâkin onları takip eden Eğinlilerin yeni nesli, girişimciliği, ticari becerileri ve şahsi yetenekleri sayesinde, olsun Türkiye’de, olsun Avrupa’da ve Amerika’da maddi ve manevi açıdan parlak mevkilere ulaşmışlardır. 48] 380-383

1559 yılında Konstantinopolis’te adı geçen bir İskender Amira’dan sonra, başkentte yerleşik Eğinli cemaat hakkında ilk yazılı kayıt, 1612 yılında tarihçi Krikor Daranağtsi tarafından elimize ulaşmıştır. Burada belirtildiğine göre Konstantinopolis’te yaşayan Eğinliler o denli etkili ve yüksek mevkilere ulaşırlar ki, Eğin’de, bağımsız bir dini önderlik kurma kararı bile aldırtırlar. İkinci kayıt, 1628-1631 yıllarında Balat Kutsal Surp Hıreşdagabet Kilisesi’nin yapımına Eğinli amiraların şevkle katılmış olmalarıyla ilgilidir. 1634 yılında ise, Baklacı Ğazar, Hoca Hovhannes, Hoca Baron Lus, Pambukh ve Giragos Hoca kardeşler, Der-Hagop’un kardeşi Hoca Nahabet, Uzun Panos,

19

Hoca Bahadur, Hoca Markar, Nurume, Hoca Hagop ve diğerleri kiliseye çeşitli armağanlar sunmuşlardır.

47] 60

Türk memurlardan her birinin, gerekli olduğu durumlarda talep ettikleri miktarları tedarik etme veya masraflarını karşılama konusunda ve üst yöneticisi için her şekilde para temin etme hakkına haiz bir maddi işler sorumlusu, baş tüccarı veya bankeri vardı. Bu hakların, bir düzeni, sınırı ve ölçüsü yoktu. Adaleti boğmak, görevleri satmak, haksızlığı şiddetlendirmek ve benzeri işler, baş tüccarlar eliyle yapılmaktaydı. Bu kişiler, hamilerini zengin etmenin dışında kendileri de faydalanıp, hamileri yüksek mevkilere ulaştıklarında, kendileri de o oranda etki ve güç elde ediyor, bunun sonucunda ise milli konulardaki iradeleri, 'karar verici' hale geliyordu. Lâkin, devlet memurlarının durumunun istikrarsız olması ile aniden görevden almalar ve öldürülüp, yok edilmelerinin olağan olmasından dolayı, milli büyükler de aynı akıbete uğrayıp, sık-sık başları ve mallarıyla sorumluluğa çağrılmaktaydı, yöneticilerinin günahlarını çeken, devrilip de yok olan Ermenilerin örneği az değildi. 48] 630

Levon Şant şöyle yazmaktaydı: “Patrik haricinde, Türk hükümetine banker, darphane yöneticisi, barutçubaşı, mimar olarak ciddi hizmetlerde bulunan akıllı ve yetenekli Ermeni amiralar, XVIII. yüzyıldan itibaren yüksek mevkilere sahipti. Tabiatıyla hepsi de ilişkiler ağına, zenginliğe ve etki alanına sahipti, aynı zamanda gerçek birer Ermeni, Ermeni kilisesi, Ermeni yazı sanatı ve Ermeni edebiyatının da koruyucularıydı”.

A M A S YA

48] 631


Yerleşim yerleri

20

Amasya Ermenileri birkaç gruba ayrılıyorlardı. İlki, taşınmaz eşyalarıyla sahip oldukları para miktarı 1.000 ile 7.000 Osmanlı altını olan yaklaşık 40 zengin aile. Orta grup, maddi olanakları 200 ile 1.000 Osmanlı altını civarında olup, mütevazi fakat hiç de fakir olmayan, çoğunluğu zanaatkâr olan gruptu. Onlardan birçoğunun müstakil evi ve bağıbahçesi vardı. Ancak günlük kazanç sayesinde yaşamakta olan aileler de vardı. İhtiyaç içerisinde bulunan veya fakir sayılacaklar genel Ermeni nüfusuna göre çok azlardı. Onun dışında Arapkir, Agın, Gesaria, Gürün ve diğer şehirlerden Amasya’ya göç eden yaklaşık 30 ailenin erkekleri ticaret ve üretimle uğraşmaktaydılar. 43] 628

ERMENİLERİN EKONOMİK UĞRAŞLARIYLA İLGİLİ BİLGİLER (XIX. yüzyıl sonundan 1915’e kadar)

Aşçı: Dışarıdan gelen misafirlerin konuklanışıyla uğraşan sadece 4-5 Ermeni vardı. Bunlardan en ünlüsü Harutyun Karacıyan ve birkaç aşhanesi (yemekevi-lokanta) olan Aşçı Artin Ağa’ydı. Arabacı: 50’si Ermeni ve 10 da başka halktan olan insanların, iki ve üç atlı, dört tekerli arabası vardı. Onlar, Amasya’dan Samsun, Harput, Diyarbakır, Gesaria ve başka şehirlere değişik mal taşımacılığıyla uğraşmaktaydılar. En bilinenleri, Kevork Danacıyan, Hagop Urgancıyan, Kevork Şahsuvaryan, Hovhannes Tülekyan ve Hagopcan Panosyan’dı. Kazancı: Amasya’da ikisi bakır eşyalar satan, üçü de hazırlayan 5 dükkân sahibi vardı. Mavyan

Amasyalı Tamburacıyan ailesi (1911)

kardeşler ve Hovhannes Kazancıyan bunlardan ünlü ve tanınanlardandı. Değirmenci: Hepsi Ermeni olan birçok su değirmencisi vardı, bunlardan iş sahipleri, makine ustaları, çalışan ve çalıştıranların tümü istisnasız Ermeniydi. Onlar, küçük ve büyük nehirlerin akışlarını kullanarak, eskiden beri varolmuş su değirmenlerini elektrikle çalışan duruma getirmişlerdi. Hacı Niksarlıyan, Krikor Kayıkyan ve diğerleri Almanlar tarafından inşa edilen Büyük Fabrika’yı da satın almış ve kollektif bir ortaklık şirketine dönüştürmüşlerdi. İşadamlarından en bilinenleri, Garabet Papazyan, Khaçikyan kardeşler, Nışan Yağlıyan, Hovnanyan kardeşler, «Muşambalar Fabrikası şirketi»’ydi. Ustası ve ortağının adı Ohan Tütüncüyan olan Çalan Fabrika adlı işyeri ise bir Türk’e aitti. Tüccar: Yüzlerce Ermeni, köylülere basma, kumaş gibi elbise malzemelerinin perakende satışının yapıldığı dükkân sahibiyken, onlardan sadece biri Türk’tü. Bunlardan anılmaya değer olanları, Mıgırdiç Tintonyan, Dingilyan kardeşler, Krikor Kırkkeseliyan, Krikor Benliyan, Şahinyan, Çakmakyan, Arucyan, Adzikyan, Zorik Zorikyan, Pilikyan vb. gibilerdi. Şehirde yaşayanlardan yünlü, ipekli, pamuklu kumaşların perakende satıcılarından, Yesayi, Sarkis, Hovhannes ve Hagopik Nigoğosyan’lar, Bahçegülyan kardeşler, Pekdemiryan kardeşler ve Hagop Sarafyan bilinen ve sayılırlardandı. Avrupa ve Konstantinopolis’ten kumaş getirten ve toptan satışta bulunanlar Mardikyan kardeşler, Eftikis ve Hacı İstil’di. Gürün’den, yerli malı renkli şaldan işlenmiş kemerler, Diyarbakır’dan ipek kumaş, Merzifon’dan ve Sim Hacı köyünden hamam havluları ve peştemaller getiriliyordu. Değişik

Amasyalı Simonyan ailesi (1912)


Yerleşim yerleri

ürünlerle, buğday ve tahıl satışıyla uğraşanların % 90’ı Ermeni idi. Toptan un ihracatıyla uğraşan tüccarlar, Garabet Çekemyan, Mıgırdiç ve Mihran Simonyan, Harutyun Şişmanyan, Garabet Papazyan, Niksarlıyan, Nigoğosyan, Levon Dökmeciyan, Hayrabet Muradyan, Krikor Boyacıyan, Dikran Çalkayıcıyan, Nışan Benneyan ve Tabakyan kardeşlerdi. G. Papazyan elma, Dikran Tellalyan, Harutyun Piranyan, Garabet Papazyan, Yağlıyan, Kevork Benneyan, Garabet Urgancıyan afyon, tiftik, bamya ve haşhaş ihracatıyla uğraşıyorlardı. Onlardan başka aynı işle uğraşan birkaç Türk ve Elen de vardı. Moda malzemeleri, okul ve kırtasiye eşyaları, madeni eşya, aletler, gazyağı lambaları, tabakçanak vesaire gibi malların toptan ithalini de, perakende satışını da yapanlar çok çoklardı ve onların tümü neredeyse hep Ermeni idi. Samsun’da şubeleri, Konstantinopolis’te büroları olan Mardikyan kardeşler, Ğugas Salyan, Khntiryan, Fenerciyan kardeşler, Bahçegülyan, Çebişyan, İmirzeyan, Şahsuvaryan, Şirinyan, Armağanyan kardeşler bunlardandı. Han: Konaklama ve dinlenme yerlerinin çok geniş avlusu, ahırları, katırcılarla kervancıların geceleyebilmeleri için özel yerleri, yukarı katlarda rahat edebilmek için çok uygun döşenmiş misafir odaları bulunmaktaydı. Amasya’da, sadece birinin sahibi Türk olan tam 6 Han vardı. Onlardan en iyisi, şehrin başlıca caddesi üzerinde, Alça Köprü adlı köprüden biraz aşağıda nehir kenarında bulunan Ulusal Han adlı olanıydı. Gazino: En büyüğünün adı «Şirket» idi ve şehirde Ermenilerin sahip olduğu, geliratı en fazla olan, cemaatin ortak ulusal kurumu sayılmaktaydı. Ana cadde üzerinde, hemen köprü başında bulunuyordu. Burada, şehre gelen değişik gruplar tarafından icra edilen her türlü müzik şölenleri ve konserler, tiyatro gruplarınca sahnelenip oynanan piyesler ve sinema filmleri gösterimleri düzenlenmekteydi. İkinci gazino da nehir kenarında bulunuyordu ve Asadur Kaymakyan’a aitti. Kahvehanelerde, kahve, çay ve nargile ikram ve servisi vardı. Kahvecilerden sekizi Ermeni, biri Türk’tü. Camcı: Amasya’da ilk pencere ve lamba camı getiren kişi soyadından da anlaşılacağı üzere Kapriel Camcıyan’dı, onun işini daha sonra evlâdı sürdürmüştür.

21

Çorapçı: Erkek, kadın ve çocuklar için rengârenk işlenmiş çoraplar satan ve tüm müşterileri de, kendisi de Türk olan tek bir esnaf vardı. Ermeniler sadece ailelerinin ev kadınları veya kızları tarafından örülmüş olan çorapları giyiyorlardı. Avrupa’dan getirtilen tüm çorapları satan dükkân sahipleri de sadece Ermeni idi. Kevork Jamgoçyan ve Kaspar İpekyan’a ait, 10-15 tane çorap işleyen makinenin bulunduğu fabrikalar da vardı. Sarraflar: Dört Ermeni, Garabet Bennekhaçikyan, Parseğ, Diran ve Garabet Telalyan’lardan her biri kendi dükkânında sadece para değiştirme işiyle değil, aynı zamanda değerli takı, ziynet, mücevherat ve antika eşya ticaretiyle de uğraşıyorlardı. Donlukçu: En büyük manusa fabrikalarının sahipleri İbranosyan kardeşler ve Enfiyeciyan kardeşler, daha sonra da sırasıyla onları izleyen Terzibaşyan, Hovhannes Bekyan, Hagop Kazancıyan, Bahçegülyan ve Amerika’ya göçen Toros Dovlatyan ile Harutyun İmirzeyan’dı. Amasya’da iki tane modern otel vardı, onlardan biri bir Ermeni, diğeri bir Türk’e aitti. Finanslar: Para işlemlerini zengin ve büyük toprak sahibi olan Türkler gerçekleştirmekteydiler. Ancak Türk köylüleri Ermeni zenginlerin önerdiği kredi veya borç alma koşulları çok daha uygun olduğu için onları tercih etmekteydiler. XIX. yüzyıl ortalarından 1890’lara dek Amasya’nın tanınan zengin ve büyük mülk sahibi finansistlerinden biri Nergisoğlu, diğeri Zadikoğlu olarak bilinen iki Ermeni’ydi. Zadikoğlu Amasya’da yaşayan Avrupalılarla iyi ilişkiler içindeydi, kaç kez Almanya’yı ziyaret etmişti, şehrin Savadya mahallesinde Avrupa’dan getirilmiş mobilyayla döşenmiş, gömme banyosu, ayrıca evin ön ve arka cephesinde bahçeleri ve havuzları olan, sarayı andıran büyükçe bir mekâna sahipti. XX. yüzyıl başında şehrin ziraat mahsüllerinin toptan ticaretiyle birlikte finans işlemleriyle de uğraşan en meşhur zengini Toros Benneyan’dı. 43] 632-641

1912-1913 yıllarında Amasya vilayetinin ihracatla geçinen 50 tüccarından 45’i Ermeni, 5’i Türk, 600 dükkân sahibinden 450’si Ermeni, 100’ü Türk, 50’si Elen, 1000 sebze ve meyve satıcısından 600’ü Ermeni, 300’ü Türk, 100’ü de başka halklardan insanlardı. 29] 36-37


Yerleşim yerleri

22

ANKARA / ANGÜRİA

Ankara. Kazılı resim

Ankara Ermeni mahallesi

Şehrin çarşısında 3000 dükkân, 12 hamam, 21 han, Tabakhane adlı çayın üzerinde de birçok su değirmeni bulunmaktaydı. Ankara ve çevresindeki valiliğin önemli ürünleri pek namlı Ankara keçisinin bron adlandırılan yünü, koyun yünü, balı, buğdayı ve tahıl mahsülleri, reçinesi, haşhaşı, üzümü, armudu, elması ve diğer meyveleriyle, pirinci, pamuğu ve tütünüydü. 1893 yılı resmi istatistik verilerine göre, 12,5 milyon Frank değerinde mal ihraç edilmişti. Şeker, kahve, pamuklu ve yünlü elbise, Avrupa çuhası, fes, demir, çelik, değişik metaller, petrol vs. ithal edilen mallardandı. 51] 27-28

Ermeniler çok uzun yüzyıllardan beri, Türklerin, Arapların, Selçukluların akın ve istilâlarından çok daha önceleri, bu eski ve tarihsel şehirde yaşamaktaydılar. Yapı olarak onlar, uysal, cesur, sabit fikirli, çalışkan ve özellikle de ticarette pek başarılıydılar. Sahip oldukları bu özellikleri sayesinde, özellikle de yabancı ellerde kısa zamanda zenginlikler elde ediyorlardı. 51] 27, 29

Ankara, uzaktan çok çekici bir resme sahipmiş gibi görünse de yakından pek üzücü bir durumdaydı. Yeni yapılmış, beyazımsı birkaç binayla, minareli camilerin dışında kalan şehir görüntüsü yakılmış bir şehri andırıyordu. Sokakları çok dar, eğri-büğrü, çoğunlukla güneşte kurutulmuş samanla karıştırılan toprak evlerden oluşan şehir, bu yüzden de kara ve üzücü bir resme istina ediyordu. Elenler, Yahudiler ve Ermenilerin

ayrı ayrı mahalleleri vardı. Bunlardan en güzel ve modernleri, sakinlerinden çoğunluğun katolik Ermeni olduğu mahallelerdi. 51] 23-24, 136-137

Ankara Ermenileri, ister katolik, ister gregoryen veya protestan mezhebinden cemaatlere ait olsunlar, pek eski zamanlardan beri Avrupa ülkeleriyle ticari ilişkiler içinde bulunan zengin tüccar ve devlet görevlileri olmalarından dolayı, taştan yapılı, kiremit damlı evlerin bulunduğu, sokakları çok düzgün ve temiz olan mahallelerde yaşıyorlardı. Ermeni mahallelerinden en meşhur olanları, değişik Avrupa devletlerinden diplomatların oturdukları evlerle, temsil ettikleri ülkelerin konsolosluklarının bulunduğu, Çeşme veya Hisarönü’ydü. Şehrin en tanınan Ermeni sülâleleri de burada yaşamaktaydı ve tarihten silinip gitmelerini önlemek için de olsa onlardan aklımda kalanların isimlerini sıralayayım: Aslangülyan, Siyahyan, Holasyan, Fermanyan, İbranosyan, Banyan, Haronyan, Bernayan, Topalyan, Melkonyan, Hamalyan, Donelyan, Aslanyan, Ormanyan, Gülbenkyan, Nazlıyan, Mehteryan, Mahdesyan, Avkeryan, Akyan, Simityan, Garvarents, Hagopyan, Şevteyan, Şamlıyan, Miskçiyan, Kamburyan, Yenovkyan, Şişmanyan, Nakkaşyan, Kayseriliyan, Ferahyan, Karamanyan, Tabibyan, Balabanyan, Kuyumcuyan, Odyan, Acembalyan, Dovlatyan, Dursunyan, Abidyan, Kediciyan, Kebabçıyan, Kıziryan, İzmirliyan, Ördekyan, Ocakyan, Cendereciyan, İsgyan, Şiryan, Ohanyan, Aşçıyan, Zakaryan, Karakaşyan, Terziyan, Cevahirciyan, Sinabyan, Kahveciyan,


Yerleşim yerleri

23

Şahinyan, Babayan, Elmasyan, Altunyan, Nevşehirliyan, Şemsyan, Tertsakyan, Markaryan, Savulyan, Gürünlüyan, Dayan, Avakyan, Pambukçuyan, Seropyan, Yesayan, İsbeçeryan, Balyan, Momcıyan, Dadıryan, Stambolyan, Abdalyan, Vartanyan, Asaduryan, Peşdimalcıyan, Armağanyan, Der-Sahakyan, Mercimekyan, Varvaryan, Pirimyan, Asdvadzaduryan, Kalfayan, Khaçaduryan, Kasparyan, Tütüncüyan, Şahbazyan, Derderyan, Arakelyan, Cırıkyan, Sarafyan, Çeçeyan, Manisalıyan, Maraşlıyan, Balcıyan, Hovhannesyan, Giragosyan, Taşçıyan, Acemyan, Krikoryan, Parseğyan, vs. vs… Ermeni mahallesinin merkezinde, işlerini bir Elen’in yürüttüğü, Kocamanoğlu’nun büyük oteliyle, tiyatrosu bulunmaktaydı. Tiyatronun, genellikle düğünlerin yapıldığı büyükçe bir de dans salonu vardı ki, burada her yıl Ermenilerle Elenler birlikte, başka halklardan insanların da katıldığı bir dans şöleni düzenlemekteydiler. 51] 29, 137

Ankara sokaklarından biri

GAZİANTEP / ANTEP

Antep Ermenileri ekonomik anlamda şahane bir duruma sahiplerdi ve refah içerisinde yaşıyorlardı. Onlar uyanık, becerikli, başaran, çalışkan ve ilerleyen zamanın ruhunu algılayan insanlardı. Şehrin hemen tüm ticareti, zanaatlar, mesleki atölyeler, üretim yerleri onlara aitti. Yerli tüccarlardan bazıları Mısır ve başka yerlerde de ticari şirketler kurmuşlardı. Nazaretyan kardeşler, Cebeciyan kardeşler, Aşçıyan, Leylekyan, Barsumyan, Hovhannes Kürkçüyan, ve

diğerleri bu tüccarlardandı. Oldukça zengin birçok Ermeni’den biri de Asadur Ağa Nizipliyan’dı. 28] 65-66

Sabun fabrikalarında (masbana) zeytinyağıyla karışık, ender kalitede sabun üretilmekte ve Türkiye’nin değişik şehirlerine ithal edilmekteydi. Garabet Nazaretyan, böylesine meşhur bir fabrika


Yerleşim yerleri

24

sahibiydi, ithal ticaretinde Hanne Kürkçüyan ve Ardaşes Adanalıyan en bilinenlerdendi.

41] 292

Antep’te ilk ticari matbaa Avedis Khanzadyan, Toros Bülbülyan, Khoren Varjabetyan, Hagop Kabbenciyan, ve Nazar Kıvıryan’ın üyesi olduğu özel bir şirket tarafından 1910’da kurulmuştu. 1909’da, Şirket matbaa işini öğrenebilmesi için Nazar Kıvıryan’ı Halep’e göndermiş, o da oradan dönüşünde matbaa aletlerini kendisiyle Antep’e getirmişti. Başlangıçta, şahane ticari gelirleri olan işleri, Balkan savaşı nedeniyle, siparişçilerine varolan 5-6 bin altın borçlarını ödeme olanaksızlıkları yüzünden bozuldu. 41] 292

ANTEPLİ ERMENİ TÜCCARLARIN İSİM LİSTESİ 1909 MİLLET HANI’NDA

1. Hagopcan Yağubyan, kahve ve şeker, 2. Sahak Bıjyan, manusa, 3. Movses Papazyan, manusa, 4. Kevork Horomyan, manusa, 5. Nerses Sülahyan ve kardeşler, kerestecilik, dericilik vs., 6. Mateos Yerganyan ve Serop Keşişyan, manusa, 7. Hovhannes Bıjyan, manusa, 8. Basmacıyan kardeşler, manusa, 9. Mıgırdiç Keşkekyan, manusa, 10. Cebeciyan kardeşler, kerestecilik ve dericilik, 11. Kevork Leylekyan, manusa, 12. Pilibos Ağcıyan, manusa ve kerestecilik, 13. Movses Leylekyan, manusa ve kerestecilik, 14. Hovhannes Khaşkhaşyan, perakende satış, 15. Misak Nurhanyan, perakende satış, 16. Garabet Barsumyan, sarraf 17. Yeğişe Parseğyan, manusa, 18. Garuc Mercanyan, manusa, 19. Markar Ciğerciyan, manusa, 20. Garabet Kalustyan, manusa vs., 21. Armenak Aycıyan, manusa ve kerestecilik, 22. Garabet Arusyan, manusa ve kerestecilik, 23. Garabet Bazikyan, manusa, NAZAR AĞA HANI’NDA

1. Kevork Topbaşyan, kilim satıcısı, 2. Sarkis Sahakyan ve Hovsep Sahakyan, sarraflar, 3. Bedros Aşçıyan, sarraf ve toprak sahibi, 4. Stepan Keşişyan, kerestecilik vs., 5. Levon Sahakyan, kerestecilik vs., 6. Hovhannes Piranyan, manusa,

7. Garabet Çakıcıyan, kerestecilik vs., 8. Krikor Yesayan ve Püzant Sukiasyan, çitçilik ve kerestecilik, 9. Hagop Arslanyan ve evlâdı, bakır satıcıları, 10. Krikor Kabakçıyan ve evlâdı, manusa, 11. Rupen, saatçi, HACI ÖMER HANI’NDA

1. Manuel Topbaşyan, sabun satıcısı, 2. Garabet Babikyan, manusa, 3. Toros Sahakyan, sarraf, 4. Melkon Kabakçıyan ve kardeşler, manusa, 5. Harutyun Levonyan ve kardeşler, manusa, 6. Dzerun Dzernikyan, manusa, 7. Hovhannes Sahatçıyan, manusa, 8. Hovhannes Levonyan, sarraf ve fıstık satıcısı, SAHAKYAN-ĞAZARYAN HANI’NDA

1. Kalust Ğazaryan ve evlâtları Toros, Garabet, Hagop, Nazar, manusa vs., 2. Nazaret Manuşakyan, Gümrük malları, 3. Kevork Tataryan, manusa, 4. Sarkis B. Nazaryan, manusa, İKİ KAPILI HAN’DA

1. Dikran-Rupen Yegavyan, manusa vs., 2. Sarkis G. Nazaryan, manusa vs., 3. Garabet Kargayan, manusa vs., 4. Kevork Demirciyan, metal, 5. Movses Ammiyan, pamuk, 6. Garabet Hindoyan, yağ vs., YÜKSÜKÇÜ HAN’DA

1. Movses Arslanyan, bakırcılık,

EMİR ALİ HAN’DA

1. Y. Karamanukyan ve kardeşleri, manusa, BASMACIYAN HAN’DA

1. Harutyun Basmacıyan, tüccar,

HANLAR DIŞINDA İŞYERİ BULUNAN TÜCCARLAR

1. Hanne Kürkçüyan, sabun, 2. Garabet Nazaretyan, sabun ve ziraat mahsülleri, 3. Ardaşes Adanalıyan, sabun, 4. Sarkis Kıracıyan, iğne işi el işlemeleri, 5. Hovsep Arakelyan, manifaturacılık ve koyun satımı, 6. Garuc Karamanukyan, manifaturacılık ve iğne işi el işlemeleri, 7. Garabet Yağsızyan, manusa, 8. Harutyun Ammiyan, manusa, 9. Melkon Karamanukyan, manusa,


Yerleşim yerleri

10. Hagop Boğaryan, manusa, 11. Kevork Cebeciyan, manusa, 12. Ohan Güreliyan, kerestecilik, 13. Nazar Birecikliyan, sarraf, 14. Harutyun Birecikliyan, sarraf, 15. Misak Matosyan, «Singer» marka dikiş makineleri ve kumaş satımı, 16. Hrant Sülahyan, kilim, 17. Hagop Bezciyan, ilaç, eczacı, 18. Harutyun Kürkçüyan, manifaturacı, 19. Hovsep Kendirciyan, toprak sahibi, manifaturacı, 20. Minas Kendirciyan, toprak sahibi, manifaturacı, 21. Movses Topçuyan, manifaturacı, 22. Kevork Loşkhacıyan, manifaturacı, 23. Hovhannes Birecikliyan, sarraf, 24. Apraham Babikyan, sarraf, 25. Toros Kıracıyan, tüccar, 26. Kevork Kıracıyan, tüccar, 27. Hovhannes Cebeciyan, büyük toprak sahibi, 28. Yeğia Kharacıyan, tüccar, 29. Krikor Cebeciyan, tüccar. L. Nazaryan 41] 311-312

Nazar Nazaretyan’ın (oturan) aile fotoğrafı. Kuyumcuydu ve tüccar, XIX. yüzyıl Antep’inin en zengin insanıydı. Nazar Ağa Hanı ile onun yapışığındaki Sabun fabrikası ona aitti.

25

Bedros Aşçıyan. Büyük Tüccar. Saraya benzeyen bir evi vardı. Yağlar, çiftlikler, koyun sürüleri ve binlerce fıstık ağacının bulunduğu ormanları vardı ve «Fıstık Kralı» olarak tanınıyordu.

Nerses Baronyan. Antep’in tek ve pek meşhur rakı arındırma/süzme aletinin bulunduğu fabrika ona aitti.


26

Yerleşim yerleri

ARAPKİR

Arapkirli Ermeni genellikle orta boylu, omuzları geniş, göğsü öne çıkık, kaslı pazularının küçük eller, orta kalınlıkta parmaklarla bittiği insandır. Ayak parmakları kısa ve yassıdır, bu da yalınayak dolaştığının göstergesidir. Başı vücuduna göre büyük olur, yüzü uysallığın ve hatta içgüdüsel bir hüznün karakteristiğini taşır. Alnı neredeyse karedir ve üzerinde daha gençlik yıllarından başlamak üzere kırışıklıklar belirir. Burnu, çok az istisnalar dışında, kartal veya yarı kartal burnu benzeri ve orta büyüklüktedir. Gözleri açık ve genişçedir, koyu yeşil veya siyah renktedir, -mavi gözlüolanları çok enderdir. Yanakları yuvarlak, kırmızı veya pembedir. Dudakları da orta kalınlıktadır. Teni esmerdir. Kolları, göğsü, bacakları siyah ve kıllıdır. Kafasındaki saçları alınlarının ortasına dek varır, bıyıklarıyla sakallarıysa yüzlerinin yarısından fazlasını kaplar. Eğer kırmızı saçlı veya bakır renkli tenlileri pek nadir olsalar da, sarışın olanları hiç yoktur. Onlar kapı-kapı dilencilik etmeyi ayıp sayarlar, dilenerek gezen sadece birkaç kör ve sakat fakirleri olmuştur. Arada sırada bağış toplayarak elde edilen miktarı, yiyecek veya giyeceği, ihtiyacı olan fakirlere dağıtan özel girişimler de vardı. M. Tavit-Bek 42] 53, 135

Ziraat ve tarım işleri hemen hemen hiç yoktu, buğdayla sebzeleri, etle kömürü yakın köylerden getirirlerdi. Arapkir Ermenileri ekonomisinin temeli, zanaatlar, meslekler üzerine kuruluydu. Arapkirlilerin zanaatkârlığıysa tartışılmazdı. Şehrin genel uğraşısı, yılda 50.000 altın gelir getiren manusa işlemeciliğiydi. Manusa işlemeciliği XIX. yüzyılın ikinci yarısında büyük bir gelişme gösterdi. O zamanlarda da Arapkirli Ermeni tüccarlar, Erzurum, Muş,

Halep, Konstantinopolis, İran, Mısır ve Etiopya’da şubeler açtılar. 42] 135

Ticari bakımdan, Arapkir pek olumsuz bir yerde bulunuyordu, çünkü sadece köşede kalmış bir şehir olmakla kalmayıp, tüm pazarlardan da çok uzaktaydı. En yakın Avrupa şehrinden, en uygun fiata getirilen mallar, Arapkir’e ancak bir ay zarfında ulaşıyordu. İşlenen manusanın en fazla satıldığı pek önemli pazar Erzurum’a varmak için bile, en iyi ihtimalle, iki haftalık bir yolculuk yapmak gerekiyordu. Bu koşullarda, ticaretin en temel işlevi olan yerel ihtiyaçların giderilmesi için, o malların Arapkir’e en yakın olan, büyük bir şehirden getirilmesini sağlamaktı. Fakat bulunan malın fiatı, halkın eline ulaştırılana kadar, o kadar pahalıya geliyordu ki, neredeyse erişilemez oluyordu. M. Vartanyan

42] 140

Arapkir’de eskiden beri, değişik türde mallar, ama özellikle de akılalmaz çapta çok manusa ihraç eden büyük Ermeni tüccarları varolmuştur. Eski ve yeni zamanların o tüccarlarından, Hanesyan, Tevekelyan, Kalustyan, Güreğyan, İpekçiyan, Ustaramyan, Malumyan, Ğazikyan, Hazaryan, Derbederyan, Deveciyan, Gümüşgerdanyan, Keşkekyan, Kolancıyan, Fereşetyan, Arosyan, Keseyan vs. en bilinenlerdi. Bu zengin tüccarlar dışında tanınan büyük aileler de vardı, Der-Hovhannesyan, Liracıyan, Çorebanyan, Aycıyan, Miricanyan, Köseyan, Ağacanyan, Ejdeharyan, Gülezyan vs. bunlardandı. 28] 95-96

Doğu şehirlerinin alışkanlıklarına göre, Arapkir şehrinde de çarşılar diğer kısımlardan ayrı olarak, en


Yerleşim yerleri

merkezi yerde bulunuyorlardı. Arapkir’in, Büyük ve Küçük diye adlandırılan ve biri diğerinden 20 dakikalık uzaklıkta bulunan iki çarşısı vardı. Tüm dükkânlar, büfeler, hanlar, hamamlar bu pazar yerlerinde bulunuyordu. Hükümet binası, buğday satışının yapıldığı Buğday Meydanı, odunların satıldığı Odun Meydanı, Büyük Çarşı’da bulunuyordu. Arapkir’e canlılık kazandıran, yaşatan ve nefes almasını sağlayan ciğerleri, işte bu çarşılar idi.

27

Sonbahar aylarında, sürülerle, onbinlerce kelle koyun, keçi, kuzu, bu pazarlara getirilip satılıyor ve et pazarına dönüşen o çarşılarda, kış öncesi hazırlık görme amaçlı, tüm et depolama ihtiyacı, işte o zaman görülüyordu. Geçerken kaydedelim ki, Arapkirlinin acaip ve mahküm edilesi alışkanlığına göre, inek, boğa ve domuz eti hiç yenmezdi, yemeye yeltenenlere de kötü gözle bakılırdı. M. Tavit-Bek 42] 148

B AY B U R T / PA P E R T

Bayburt. Şehir ve kalesi

Şehrin önemli bir coğrafik konumu vardı, kara yoluyla Trabzon ve Erzurum’a, Corokh vasıtasıyla da Rusya ve Batum’a giden yol üzerinde bulunuyordu. Konumu sayesinde, kavşak durumundaki şehrin gelişmesi, pek geniş çarşısında, 500’den fazla büfe, dükkân ve değişik atölyeleri sayesinde olmuştu. Bölgenin en büyük ürünlerinin tüm ticaretinin, Bayburt çarşısında yapılmasının dışında, senede bir defalığına mahsus olmak üzere, mayıshaziran aylarında, üç hafta süren ve daha değişik ürün çeşitleriyle zenginleşen, değişik halklardan yığınla insanın katıldığı çok canlı bir pazar da kurulmaktaydı. Bayburt’ta 400 ev Ermeni yaşıyordu ve bunların başlıca uğraşları ticaret ve zanaatlardı. Mesleklerden en gözdesi ve neredeyse mükemmelliğe varmış olanı kuyumculuktu. Bayburtlu kuyumcular

tarafından hazırlanan gümüş takıların ünü çok uzaklara ulaşmış olup, genellikle oralarda da satılmaktaydılar1. 1] 194

Bayburt’un sokaklarından biri

1 Bu kaynak 1912 yılında yayınlanmış olsa da, eserin yazarı orada 1900’de bulunmuş ve notlarını o tarihte kaleme almıştır.


28

Yerleşim yerleri

B İ T L İ S / PA Ğ E Ş Bitlis ticaret kazançlı bir şehirdi ve öyle olduğundan da eskiden sahip olduğu öneme gelecekte de layık olacaktı. Bitlis, bir ticaret merkezi olarak, Asya Türkiyesi’ndeki birçok şehirden çok yüksek bir konuma sahipti. Bitlis çarşısı küçüklü büyüklü, yaklaşık 1000 çeşit dükkân, birkaç kervansaray ve birçok kahvehaneden oluşmaktaydı. Uğraşı ve ticari ihraç alanında malzeme olarak, Bitlis Şilası adıyla bilinen kırmızı keten kullanılmaktaydı. Dayanıklı, sık dokunmuş, kızıl renkli bu keten, Bitlis’e ün getirmiş, onun namıyla şanını sağlamıştı. Bitlis Ermenileri oldukça becerikli ve yeteneklilerdi, onlar ticari konularda özel bir beceri göstermekte olup, şehrin ticari yaşamını ellerinde bulunduruyorlardı. Bitlis Ermenisi, ticari yetenekleriyle sadece bulunduğu yerde değil, kendisi için yabancı sayılan yerlerde de iyi bir tacir ve ticari rekabete sahip olma özellikleriyle tanınıyordu.

Bitlis

1] 82-83

Şehrin ticareti, perakende satışla, esnaflık ve zanaatlar Ermenilerin elindeydi. Bitlis Ermenileri içinde zenginler, ünlü evler ve ataerkil geleneklerle, kalabalık üyeleriyle beraber ve bir arada yaşayan köklü birçok Ermeni aileler vardı.

Bitlis’te bir sokak

28] 130-131

BURSA / BRUSA Bursa ticari kazançlı bir şehirdi. Şehrin çevresinde şifalı maden suları, aynı zamanda ipek böcekçiliği için gerekli, ucu bucağı olmayan dutluklar vardı. İstatistiki verilere göre, sadece 1902 yılında, Bursa’da 600.000 altınlık ipek ve ipekten kumaş alış-verişi yapılmıştı. Bunlar, şehrin 50’den fazla ipek üretimi yapılan fabrikalarında üretilmişti. Bursa’da aynı zamanda büyük oranda kilim (karpet), ipek ve altın telli el işlemeleri, el, yüz ve beden havluları, peştemallar, bornozlar üretiliyordu. Bursa’nın bolca ziraat mahsülleri de vardı, pamuk, süt ve yağ mamülleriyle, hayvan üretimi, kaliteli meyve çeşitleriyle, hayli büyükçe olması nedeniyle ün salmış kestanesi, oldukça geniş bir coğrafyada tüketiliyordu. Bursa Ermenileri ticaretle, zanaatlarla, üretimin değişik dallarıyla, ipek böcekçiliği, meyve-sebze

üretimi vs. gibi işlerle uğraşmaktaydılar. Krikor Ağaton, burada çok modern bir ipek dokuma fabrikası kurmuştu. Bursa’nın kaplıcaları, ipek fabrikaları, el işleri, çeşitli havlu ve bornozları, kilim dokuma atölyeleri büyük çoğunlukla Ermenilerin elinde bulunmaktaydı. 28] 610-612


Yerleşim yerleri

29

ÇEMİŞGEZEK / ÇIMIŞGADZAK

Çemişgezek, Kharpert’in kuzey-batısında ve oradan 12 saat uzaklıkta bulunan küçük, şirin bir kasabaydı. Dersim sıradağlarının sonsuz taş ve kayalıkları arasında, sayısız bahçeler içerisine gömülmüş bir adayı andırıyordu. Doğasından aktif, usta zanaatkâr, eğitilmeye meyilli Çemişgezekli, çok eski zamanlardan beri, kendi yerinde barınamazcasına, hep gurbete çıkarak, Konstantinopolis, Halep, Trabzon vb. gibi daha nice yerlerde bulunan gurbetçiler içerisinde refah düzeyi oldukça yüksek olarak yaşardı.

Konstantinopolis ve diğer şehirlerle de ticari ilişkiler içindeydi. Şehrin en uç kuzeyinde kutsal Surp Toros ve Paratsor bölgesinde ikamet eden Ermeniler ise, uzak olmalarından dolayı, alış-verişlerinin % 25’ini Çemişgezek’ten yaptıkları halde, geri kalanını, kendilerine görece daha yakın bulunan, bazen Agın, bazen de Erzincan veya Kemakh’la yapıyorlardı. Şehir dışında bulunan tüm zanaatkârlar, tüccarlar, inşaat ustaları vb. istisnasız hepsi Ermenilerdi. 39] 123-124

G. Tukhmanyan, 1898.

39] 291-292

Ticaret, şehir merkezinde yapılmaktaydı. Alışılmışa göre, haftanın bir günü, çevredeki 5060 köyden insanlar, alış-verişlerini yapmak için mutlaka şehre gelirlerdi. O gün, Çarşamba günüydü ve bu herkesçe bilinirdi. O gün, hemen her Ermeni köylüsü biribirleriyle karşılaşır, tanışır, samimiyet kurar ve dost olurlardı. Şehrin, hem açık, hem de kapalı olan, büyük bir çarşısı vardı. Orada, kumaşçı, elbiseci, ev eşyaları satan, züccaciyeci, ayakkabıcı, terzi vs. gibi enva-i türde dükkânlar vardı. Açık pazarda, ziraat mahsüllerinin yanında, inşaat malzemeleri, madeni, cam ve fayans eşyalar satan dükkânlar da vardı. Çarşı, yaşayan, canlı ve aktif bir organizmaydı. Dükkân sahiplerinin, tüccarların, zanaatkârların % 90’ı Ermeniydi. Şehrin sakinleri, buğday, sebze, odun (hem yakılan, hem de inşaatte kullanılan), yağ, tereyağı, peynir, et, aslında hemen her türden yiyecek ihtiyacını çevre köylerden, bazen de uzak Dersim’den ediniyordu. Şehir, Harput, Arapkir, Agın (Eğin), Khozat, Halep,

Çemişgezek’in merkezinde bulunan kapalı çarşıda, epeyi tüccarın dükkânı vardı. O çarşının 6 büyük kapısı geceleri kapatılıyor ve güvenliğin sağlanması için bekçiler görevlendiriliyordu. Çarşının batısında bir Ermeni tarafından yapılan bir de Türk camisi vardı. O, Ergani’deki Ermeni kilisesini yapan şahıstı aynı zamanda ve bu nedenle de, bu Ermeni şahsiyete atfedilen «Çemişgezek’in minaresi, Ergani’nin kilisesi bir usta !» sözü halk ağzında pek yaygındı. 39] 142

Şehir halkının geçim kaynağı ticaretti. Giysi, şeker, kahve, çay, sabun satıcıları vardı. Mallar, genel olarak Kharpert’ten, Halep’ten, Konstantinopolis’ten, «manusa» ise Arapkir’den ithal edilirdi. Bunun yanında, bölgedeki köylerle ve Dersim ile de bağlantılı tüccarlar vardı. Onlar etinden faydalanılan hayvanlarla, tereyağı, peynir, taze ve kurutulmuş meyve getirenlerdi. 39] 154-155


30

Yerleşim yerleri

ÇÜNGÜŞ / ÇINKUŞ

Yerli Ermeniler, ekonomik olarak çok iyi durumda bulunuyorlardı. Onlar, şehrin ticari, zanaat ve deri işlemeciliği alanlarında monopol bir konuma sahiplerdi. Zengin tüccarlardan, Attaryan,

Keyakhaçoyan, Şahinyan ve Muradyan’lar en göze çarpanlardı. Büyük diye tanımlanan evlerden en tanınanı, çok geniş arazilere sahip olan Yoksulyan ailesiydi. 28] 507

DİVRİĞİ / DİVRİK

İşte göründü Divriği, oh… şehrim ne kadar arzulanıyorsun böyle ! Divriği, çevresindeki dağlarla örülü bir vadinin bir tarafına kurulu, ağaçlıklarıyla süslü, bol meyve ve suyu ile çok uyumlu bir şehirdir. Küçük bir vadiyle ikiye ayrılmış olan şehrin, Boklu Çay adı verilen iki taraf ayıracında kirli bir su akar. Bir tarafında yüksek bir tepeye kurulu, yer-yer duvarları yıkık, ama kuleleri hâlâ sağlam ve ayakta olan eski bir kale vardı. Kalede ve onun hemen altında, Kaledibi adı verilen yamaç kısmında yapılı evler bulunmaktaydı. Fakat çarşı, Hükümet evi, hamamlar, meydanlar vs. şehrin, çok daha fazla insanının yerleşik olarak yaşadığı, hem

Ermeni, hem de Türklerin, geniş bahçeli evlerinin bulunduğu diğer tarafında bulunuyordu. Karekin Srvantsdyants, «Toros Ağpar» 40] 43-44

Divriğili için gurbetçi olmak çok sıradan bir durumdu. Genellikle, yaşadığı yerde refah içerisinde bir hayata sahip olamayanlar gurbete giderken, varlıklı olanlar şehri hiç terketmezdi. Gurbete gidip, çalışarak zengin olanlar, ailelerini genellikle Divriği’de bırakmayı ve onları birkaç senede bir gelip ziyaret etmeyi tercih ediyorlardı. Divriğili bağımsız olarak yaşamayı seviyordu, özgür koşullarda kazanılan kuru ekmeği,


Yerleşim yerleri

başkalarına hizmet ederek kazanılan pastaya tercih ediyordu. Konstantinopolis’ten başka, Bulgaristan, A.B.D., Güney Amerika, Yunanistan, Mısır ve daha başka ülkelerde de sayıları üçyüze varan Divriğili gurbetçi vardı. Sebastia çok daha önemli bir iletişim merkezi olduğundan, şehir ticari bakımdan geri kalmıştı. Kendi içinde ve çevresindeyse ticari büyük merkezler bulunmuyordu. Sonuçta, Ermeniler halıcılıkla, ipek böcekçiliğini geliştirdiler. Ermeni tüccarlar, kendi ticari işlerini bazen Halep’e gidip alış-veriş yaparak, ama çokça manifaturacılıkta meşhur «İbranosyan» Şirketi üzerinden yapmaktaydılar. Şehirde, tüccar, değişik zanaatkârlar, doktorlar, avukatlar, eczacılar, öğretmenler ve diğer birçok meslekleri icra eden çok Ermeni vardı. Çarşıda, hem tandır, hem de fırında pişirilen ekmek vardı ama, çarşıdan ekmek satın almak, fakirliğin sembolü ve de ayıp sayılırdı. Divriği’de her türden meyvenin en seçkini vardı, ama onlardan en sevileni, en değerlisi, önemlisi ve kutsanmış olanı dut idi. Dut, yetişir

31

Divriğili Ermeni tüccar ailesi

yetişmez, Divriğili’nin artık herhangi bir şeye ihtiyacı kalmazdı. Onlar, dutu kurutup, pek meşhur pestillerini hazırlarlardı. Birçok aile, dut rakısından o kadar para kazanıyorlardı ki, refah içerisinde yaşamak bir yana, aynı zamanda zenginleşiyorlardı bile ! H. Zartaryan 40] 332-333

D İ YA R B A K I R / D İ K R A N A G E R T

Ermenilerin ekonomik durumu şahaneydi. Onlar ticaretle, başka zanaatlarla, ziraatla ve değişik mesleklerle uğraşıyorlardı. Büyük arazi sahipleri olan Ermeniler de vardı. Yerli tüccarlardan göze çarpanlar, Gülbenkyan, Tovma Minasyan, Boğos Timuryan ve Garabet Halvacıyan’dı. Diyarbakır’ın ipek kumaşları Ermeniler tarafından dokunur ve genellikle ihraç edilirdi.

Mardiros Attaryan modern ipek dokumacılığı alanında ilk fabrikanın kurucusuydu. Eski ataerkil geleneklerle yaşayan, birçok zengin aileler de vardı, bunlardan Hoca Usep, Khazaz Bazaz, Mavliyan, Acemyan, Tenekeciyan, Topancıyan ve başkaları en sayılırlandandı. 28] 746


32

Yerleşim yerleri

ERZİNCAN / YERZINGA Ermeniler, oldukça iyi bir ekonomik duruma sahiplerdi. Danielyan, Lepyan, Mumcuyan, Der-Stepanyan vb. gibi bir sıra varlıklı meşhur aileler vardı. Deri, ayakkabı, içecek vs. türünden küçüklü büyüklü birçok üretim yeri de Ermenilere aitti.

Şehrin ticareti onların elindeydi. Konstantinopolis ve diğer yerlerle ilişkiler halinde bulunan büyük tüccarlar vardı, bunlardan bir kısmının şehir merkezindeki başlıca çarşıda bulunan Sulu Han’da işletmeleri vardı. 28] 162-163

ERZURUM / GARİN

Erzurum, sadece askeri bir bölge ve garnizon ile komşu vilayetlerle ilişkilerde bir merkez olarak değil, Trabzon’dan Tebriz’e giden büyük yolların üzerinde bulunduğundan dolayı, Avrupa malları ile İran’dan gelen hammaddelerin taşınması konusunda da başlıca durak olma önemine haizdi. Avrupa malları ve İran’dan gelen yükle dolu binlerce kervan devamlı olarak bu şehre girip çıkmakta, binlerce kervan bu şehirde duraklayıp istirahat ettikten sonra, erzak yükleyerek tekrar yola düşmekteydi. Erzurum, Trabzon’dan güneye giden demiryolu inşa edildiği takdirde, gelecekte de önemli bir merkez olacaktır. Erzurum’un nüfusu 60.000 kişi olup, bu sayının 15.000’i Ermenilerden oluşmaktaydı. Ermeniler, şehrin kuzey ve kuzeybatı kısmında yaşamaktaydılar. Şehrin bu kısmı daha düzenli ve temiz olup, Rus, İngiliz ve Fransız elçilikleri bu kısımda bulunuyordu. Ermeniler, genellikle ticaret ve zanaatlarla uğraşıyordu. Erzurum’da, 3000’in üzerinde dükkân ve mağaza vardı ve bunların yaklaşık olarak yarısı Ermenilere aitti. Ermenilerden 500’ü ip ticaretiyle uğraşmakta ve küçük esnaf olarak çalışmaktaydı. İçlerinde, Konstantinopolis ile diğer şehirlerle ticari ilişki içinde olan büyük tüccarlar ve 1000’in çok üzerinde zanaatkâr vardı.1 1] 162-163

1 Bu kaynak 1912 yılında yayınlanmış olsa da, eserin yazarı orada 1900’de bulunmuş ve notlarını o tarihte kaleme almıştır.

Garin Vilayeti, özellikle Garin şehrinin yakın çevresi, 1914-1915 yıllarında çalışkan Ermeni köylüsünün çabaları, tabii uygunluğu, geniş ve verimli toprakları, sulama imkânlarıyla, büyük oranda tarım alanı olarak kullanılmaktaydı. Bu şartlar sayesinde Garin Ovası, Pasinler ve Hınıs’ta üretilen beyaz veya kırmızı cins kaliteli buğday, siyah ve beyaz arpa Erzurum’a akıp, şehri bir tahıl ambarına dönüştürmekteydi. Şeker pancarı kültürü için, Garin’in çevresinin uygunluğu da, ziraat açısından ayrıca önemlidir. Arpa ve şeker pancarının modern şekillerde üretimi, aslında Garin’i önemli bir şeker ve bira üretim merkezine dönüştürebilirdi. 34] 28

Garin’in iç pazarını ziyaret eden binlerce köylü ürünlerini Garin’de satarak, kendilerine gerekli olan malları da, yine buradan satın almaktaydı. Bu sebepten dolayı Garin, tüm zamanlarda usta ve iyi halli zanaatkârlar ve çok sayıda küçük esnafa sahip olmuştur. Dış ticarete ilişkin, Erzurum, coğrafi konumu ve ekonomik açıdan iyi durumuyla, hem kendi, hem de komşu bölgeler için merkezi konumda olmuştur. Erzurum, toptan ihracat ve ithalât yapabilmekteydi. Dış ticaret, başlangıç aşamasında Konstantinopolis ve Tiflis üzerinden yapılmış, daha sonra ise bu


Yerleşim yerleri

33

Erzurum tahıl pazarı

Erzurum - aşhane

ilişkiler, oradan da daha uzak ülkelere ihraç etmek amacıyla, doğrudan Avrupa’ya taşınmış olup, ithal işleri de düzenlenmiştir. Coğrafi konumuyla Erzurum, ihtiyaç duydukları malları Erzurum pazarından temin eden, Bitlis, Van, Diyarbakır ve Kharpert gibi komşu vilayet sakinleri için bir merkez konumundaydı. Buna Erzurum şehrinin, İran ve Konstantinopolis arasında tranzit merkezi olduğunu da eklediğimizde, Erzurum halkının ekonomik durumuyla, zanaatkârlar ve tüccarlar hakkında daha kapsamlı bir fikir oluşturabiliriz. Burada, yılda 50 bin yüklü devenin Trabzon’dan İran’a geçip, oradan da ithal ve ihraç malları getirdiklerini belirtmek yeterlidir. Yüksek Hayk’ın yün, deri, tereyağı ve pastırma vb. gibi hammaddeleri Erzurum’da toplanıp, buradan Konstantinopolis veya Kafkasya’ya ihraç ediliyor, bu sayede Erzurum’un önemi ve ekonomik üstünlüğü daha da artıyordu.

ihtiyaçlarını karşılayacak düzeydeydi, halbuki Erzurum’un nüfusu o tarihlerde ancak 60-65 bin kişiydi. Erzurum pazarları, eski zamanlardan beri şık, göz alıcı ve hareketli olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi, en eski Erzurum’un dahi, o küçük bölgede, 1914 yılına kadar varlığını ve hareketliliğini korumuş olan geniş çarşıları vardı. İç kalenin hemen yanı başında bulunup, daha uzağa doğru yayılan “Erzincan Kapısı”, “Tebriz Kapısı”, “Saray Kapısı”, “İç Meydanı”, “Yeni Kapı”, “Gürcü Kapısı”, “At Meydanı” ve “Palu Meydanı”-nı sayabiliriz. Bu pazarlar, aslında büyük meydanlar olup, yuvarlak veya kare şeklinde yüzlerce dükkân, büfe, mağaza ve atölye etrafına dizilmişti. Bu özgün meydanlar, birbirlerinden hayli uzakta bulunmakla birlikte, tarihi ve eski Erzurum’u, şehrin banliyölerinde kurulmuş olan ve Ermeni mahallelerinden oluşan yeni Erzurum’dan ayırarak, şehri bir kemer gibi çevreleyen, uzun ve işlek pazarlarla biribirleriyle de bağlamıştı. Daire halinde genişleyen bu çarşılar, “Saray Kapısı”ndan başlayan “İç Meydan”, merkezi ve devamındaki kuyumcuların kapalı çarşısı, iç kalede bulunan ve tamamen ayakkabıcılara ayrılan Kavafhane, meydan ve devamında uzanıp giden çarşılarıyla “Gürcü Kapısı”, “Köprü Başı”, “Kilise Kapısı” merkeziyle kilise çarşısı, “Nazik Çarşı”, merkezi ve devamındaki çarşılarıyla “Göl Başı”, Sur çarşısı, Miselle çarşısı, Gül Ahmet çarşısı, “Mahalle Başı”, Bakırcılar çarşısı, Demirciler çarşısı, “Gürcü Kapısı”-ndan başlayıp “At Meydanı” isimli meydanlara kadar, yaklaşık bir buçuk kilometre uzunluğundaki, taş yapılı ve güzel dekore edilmiş şık mağazalarıyla “Saman Çarşısı” vardı. Kilometrelerce uzayan ve dört bir yanda ek çarşılara sahip bu çarşı ve meydanlar haricinde, Erzurum’da, her türden malın toptan ithalât ve ihracatı yapılan çok sayıda hanlar da mevcuttu.

34] 34-35

Eski Erzurum, “İç Meydan”, “Saray Kapısı”, “Tebriz Kapısı”, “At Meydanı” gibi pazar yerleri ve çarşılarıyla, boydan boya, yarım daire şeklinde, uzun ve işlek çarşılarla çevrelenmişti, çarşılardan sonra karışık mahalleler, arkasında da Ermeni mahalleleri gelmekteydi. Birinci Dünya Savaşı’nın, 1914-1915 yıllarına kadar Erzurum kale-şehrinin panoraması böyleydi. 34] 94

1913-1914 yıllarında, Erzurum pazarlarını dolaşıp gözlemleyen bir yabancı, tüm bunların, İmparatorluğun en büyük şehirlerinden birine ait olduğunu tespit edebilirdi. Alanı ve olağanüstü zenginliğiyle bu pazarlar, 3-4 yüz bin kişilik nüfusun


Yerleşim yerleri

34

Bina görünümündeki bu hanlar, tüccarların toptan mallarının saklandığı, onlarca dükkân ve depolara sahip büyük çarşılar gibiydi. Taş yapı, kemerli, iki kanatlı kapıdan içeri girenin karşısında, hanın büyük avlusu açılıyordu. Bu avlunun dört tarafında, çok sayıda bürolar ve mağazalar bulunuyor, burada ithal ve ihraç edilen malların toptan ticareti yapılmaktaydı. Kahvehanesi, çeşmesi, resmiyeti ve burada çalışıp, tüccarlara hizmet eden hamallarının çokluğuyla hanlar, ticari açıdan bir bütün teşkil etmekteydi. Her bir han, bir ticaret çeşidi için öngörülmüştü. Yani, belli bir handa dükkânı olan tüccarlar, deri, kürk, sabun, pirinç, kumaş gibi, aynı toptan malı önermekteydi. Bu hanların içinden önemlileri “Haloğlu Hanı”, “Kamburun Hanı”, “Derviş Ağa’nın Hanı”, “Tütün Hanı”, “Genç Ağa’nın Hanı”, “Hacı Ağa’nın Hanı”, “Ütütmez Hanı”, “Açık Han”, “Hacı Ahmet Hanı”, “Hacılar Hanı”, “Pirinç Hanı”, “Kilise Hanı”,

En önemli hanlar da, yine Ermeni tüccarların elinde bulunmaktaydı. Bu hanların ticaret hacmi, Müslüman hanlarının üç misli ve hatta daha da fazlası olabiliyordu. Sırf Ermenilere ait olan hanlar, kiliseye ait olan “Kilise Hanı”, “Yeni Han”, “Pastırmacıyanların Hanı”, “Mansur Oğlu Hanı” ve “Ütütmez Hanı”ydı. Çarşılar, dükkânlar ve mağazalar yapısal anlamda basit ve eskiydi. Son on yıl zarfında, 1905-1915 yıllarında, Ermeni tüccarlar ve iyi halli zanaatkârlar, şık ve zevkli mağazalar inşa etmeye başlamışlardı. Dükkânlarının büyük kısmı kutsal Surp Asdvadzadzin kilisesine ait olan Kilise Çarşısı, dükkânlarının tertipliliği, malların düzeni ve sergilenmesi açısından çok gösterişli ve güzel bir çarşı olmuştu. Aynı şekilde, kutsal Surp Asdvadzadzin kilisesine ait olan “Kilise Hanı”, yeni yapılarıyla olağanüstü bir görünüme kavuşarak, herkes için bir örnek

“Gürcü Kapısı”, çarşı ve karakol

Erzurum’un mesire yerlerinden biri “Paşa Köşkü”

“Pastırmacıyanların Hanı”, “Acemler Hanı” ve “Nemli Zade Hanı”ydı. Her bir hanın, yüzlerce balya malla dolu deposu da vardı. Tüm çarşılar tek katlı olup, sadece ticarete ayrılmıştı, bu bölgelerde yaşayan sakinler bulunmamaktaydı. Bazı verilere göre, hanlarda bulunan dükkânlar haricinde, çarşılarda bulunan dükkân ve mağazaların sayısı, en az 4 bindi. Eski Erzurum bölgesinde bulunan çarşılar, içlerinde bazı Ermeni küçük esnaf ve zanaatkârları da bulunmasına rağmen, genelde Müslüman eşrafa aitti. Eski Erzurum’un dışında kalan tüm çarşılarda Ermenilere ait dükkân ve mağazalar ise çoğunluktaydı, bazı çarşılarda ise sadece Ermenilere ait dükkân ve mağazalar vardı. Örneğin, Kuyumcular çarşısı, “Kale İçi” olarak anılan çarşı, Bakırcılar çarşısı, Kilise çarşısı ve “Nazik Çarşı” bunlardandı.

olmuştu. Kilise Hanı’nda, Osmanlı devlet bankası için özel olarak iki katlı devasa bir bina inşa edildi. Tüm yapım masrafları banka tarafından üstlenilmiş ve on beş yıl sonra kutsal Surp Asdvadzadzin kilisesi yönetimine devredileceği öngörülmüştü. Ermeni cemaati için önemli bir ekonomik gelişme sayılan bu girişim, banka işlemlerinde ilk sıralarda bulunan Ermeni tüccarların çalışmaları sayesinde gerçekleşmişti. 34] 106-108

Erzurum, tranzit ticaret haricinde, önemli miktarda dış ticaret hacmine de sahipti. Yüksek Hayk ve komşu vilayetlere Avrupa malları tedarik edenler, Erzurum’un tüccarlarıydı. Bu malları, Konstantinopolis pazarından veya doğrudan Avrupa’dan, genelde Avusturya ve Fransa’dan elde ediyorlardı. Rusya’dan, genelde petrol, şeker,


Yerleşim yerleri

35

Türklerin elindeki zanaat kolları, kasaplık, celeplik, bakkallık, hayvan kesiciliği, hamamcılık, semercilik ve nalbantlıktı. Hem ithalât, hem de ihracat Ermenilerin elindeydi. Türklere ait birkaç ticarethane, bu isme layık bile olamıyordu. Türk unsurun geriye kalan kısmı, mülk ve toprak sahibi olduklarından, bu toprakları Ermeni köylülere kiraya vererek veya o topraklardan elde edilen üründen pay edinmekle, yan gelirler de elde ediyordu. 34] 115

Erzurum’un Ermeni ileri gelenleri

yün örtüler, kauçuk botlar ithal edilmekteydi. Erzurumlu tüccarların büyük bir kısmı, son yıllarda Konstantinopolis, Kafkasya ve Tiflis’te kendi şubeleri veya temsilciliklerini açmışlardı. Erzurumlu tüccarlar, yaptıkları ithalâta karşılık, Avrupa ve Rusya’ya önemli ölçülerde hammadde, kürk, pamuk, un, tereyağı ile koyun ve sığır, Konstantinopolis’e ise pastırma, kavurma, tereyağı çeşitleri ile koyun ve sığır ihraç etmektelerdi. Erzurum’un büyük çarşısı işte bu türden avantajlara ve duruma sahipti. Erzurum çarşısı, büyüklüğü, şıklığı, bolluğu ve gösterişiyle, bir büyükşehir imajı yaratarak, Erzurum’u ziyarete gelen veya iş icabı gelmiş olanları şaşırtıyor, diğer taraftan da iyi halli zanaatkârları, küçük esnaf topluluğuyla ticaret erbabını içinde barındırıp ileriye götürüyor, gelişmelerini sağlıyordu. Bu katmanların, iş unsuru açısından, Ermeni olarak ve en önemlisi toplum hayatının bir bölümünü teşkil eden ve onun yararı ve gelişmesine katkı sağlayan etmen olarak, kendilerine has kişilikleri vardı. Erzurum’un bu geniş ve bol çeşitli çarşısında hâkim olan unsur, zanaatkâr ve tüccar sınıfı ve küçük esnafa ait irili-ufaklı yüzlerce dükkânlarıyla, Ermenilerdi.

Erzurum çarşısını ve ticaret hayatını inceleyen, başka yerlerden gelen Ermeniler veya yabancılar, hep Erzurumlu zanaatkârın ve tüccarın dürüst olduğunu belirtmişlerdir. Devlet kontrolü ve alanla ilgili kanunların yokluğuna rağmen, fahiş fiat ve aldatma yoktu. Erzurum’un çarşılısı, malı için sadece bir tek fiat tespit ediyor ve sözünden şüphe duyulması durumunda, onuru incindiğinden, ticari işleme hemen son veriyordu. Çalışkanlık, dürüstlük ve karşılıklı güvenin kanıtı olarak, Erzurum ticari hayatında iflas ve maddi konuların mahkemeye intikal etmesi gibi

Erzurumlu Ermeniler

34] 113-114

Şehrin, 50-60 değirmeni vardı, bunların büyük kısmı, merkezden 2-3 km. uzaklıkta bulunan ve “Kırk Değirmen” olarak anılan, ağaçlıklı ve hoş bir vadide bulunmaktaydı. Üretim sahası da, daha başlangıç aşamasında olmakla birlikte, oldukça belirgindi. Şehirde 6 mezbaha, 6 boyahane ile 8 çömlek, 4 kireç ve 4 pastırma imalâthanesi vardı. Bu işletmeler, üretimlerini günden güne geliştirip arttırmaktaydı. 34] 114-115

olaylar çok enderdi. Büyük çapta alışverişlerde, salt ağızdan çıkan söz yeterliydi, senet ve benzeri belgeler kullanılmamaktaydı. Yabancıların imza talebi, Erzurumlu tüccar tarafından onur kırıcı bir davranış olarak kabul ediliyor ve ticari işleme son veriliyordu. Bu durum, özellikle küçük esnaf ve ticaret erbabında çok yaygındı. Bu olgu neticesinde, Erzurum çarşısında büyük çapta kredi açmak, gündelik, sıradan işlemlerden olup, çarşının hızlı gelişmesine katkı sağlamaktaydı. Zanaatkârlar ve küçük esnaf, sadece birkaç yıl gibi kısa zaman içinde, kendine iyi, hatta varlıklı sayılacak bir hayat yaratabilmekteydi.


Yerleşim yerleri

36

Ticaret sınıfının sahip olduğu bu geleneksel özellikler, çevrelerinde saygı ve itibar uyandırmaktaydı. Tüccar, her açıdan namuslu, sözü doğru ve haklı olmalı, zanaatkârın çıkarını ve onurunu savunmalı, doğrudan kendisine bağlı bir kişi olarak, maddi veya manevi, herhangi bir zorluk anında, ihtiyacı olana yardım etmeliydi. Tüccarın oturup-kalkması ağırbaşlı ve saygı uyandıran olmalıydı. Bu açıdan, Erzurum’un Ermeni çarşısı, zanaatkârı ve tüccarıyla, çarşılı ruh halinden çıkıp, maddi ve manevi avantajlarından, Erzurum toplumu hayatının dışında, tüm Ermeni milletinin de faydalandığı, büyük bir aile görüntüsü sunmaktaydı. 34] 117-118

ERZURUM TÜCCARLARI (1890-1914)

Erzurum, genel olarak tarihte, ama özel olarak 1890-1914 yıllarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu vilayetlerinin ticaret merkezi olmuştur. Osmanlı’nın taşra ticaret erbabı, 1890’lara kadar, sigorta sisteminin olmayışı, ekonomik kötü şartlar ile yollar ve nakliyat kolaylıklarından yoksun olmasından dolayı kötü durumdaydı. Bu şartlar altında, ezelden beri var olan Erzurum’un ticaret piyasası, 1890’lı yıllardan itibaren modern bir görünüme kavuştu. Konstantinopolis, Marsilya ve Trabzon’dan mal ithalâtı şekil ve hacim edinmeye başlayınca, yüz binlerce nakit altın taşraya akmaya başladı. Konstantinopolis’ten getirilen malların yarısından fazlası, pamuklu ve yünlü, % 40’ı ise cam, deri, mobilya vs. türü ürünlerden oluşmaktaydı. Marsilya ve Trabzon’dan, şeker, petrol, çay, kahve, madeni eşya ve kâğıt getirilmekteydi. İthalât ve ihracatın % 90’ı Ermeniler tarafından gerçekleştirilmekteydi. Erzurum Ermeni ticaret erbabının başlıca temsilcileri, pamuklu ve yünlü üretimlerin toptan ticaretini yapan, Boğos Tırımpyan, Zakar Kherpekyan, H. Aslanyan, Seferyan kardeşler, Mangasaryan kardeşler, Vasilyan kardeşler, Bezağyan kardeşler, Kalust Yerganyan ve evlâtları, Köseyan kardeşler, Vartanyan kardeşler, Garabet Fermanyan, Der-Azaryan kardeşler, Parseğ Lepyan, Pambukçuyan kardeşler, Garabet Manukyan ve K. Khıpeyan’dı. Toptan cam ticareti yapanlar, “Azanik Sabuncuyan ve kardeşleri” firması, Pampukçuyan kardeşler, Hovhannes Ovoyan, Mardiros Dikranyan, “Antranik

Dikranyan ve kardeşler” firması, Khüdaverdiyan kardeşler, H. Civanyan, Kaytancıyan kardeşler ve Ğugasyan kardeşlerdi. İpek tüccarları, “Pilibosyan ve evlâtları” firması, Derbederyan kardeşler, Der- Asaduryan ve Zakaryan kardeşlerdi. Deri tüccarları, Hanesyan kardeşler, Saatçıyan kardeşler, S. Saraydaryan, Mınatsakanyan kardeşler ve Khüdaverdyan kardeşlerdi. Madeni eşya ithal edenler, “S. Sobacıyan ve kardeşler”, Delioğlanyan ve evlâtları” firmaları ile zengin bir Türk olan Nemlizade (Trabzonlu Lâz) olmuştur. Şeker, çay ve kahve ticaretiyle uğraşan Ermeni tüccarların yanında, birkaç Elen ve yukarıda adı geçen Nemlizade de vardı. İnek ve koyun ihracatı, pastırma imalâtı ve ihracatı konusunda göze çarpan ticari kuruluşlar arasında, “Khaçadur Şahinyan ve evlâtları”, “Mardiros Kavafyan ve evlâtları” firmaları vardı. Rusya’dan büyük çapta petrol ürünleri ithal eden, Rus vatandaşı, aslen Ermeni Onnik Davidov’du. Son yıllarda, Rusya’dan şeker, kauçuk ayakkabı ile yünlü örtüler ve daha başka mallar ithal edilmekteydi. Bu malları ithal eden tanınmış tüccarlardan, Mardiros Kavafyan, “M. Zakaryan ve kardeşleri” firmasını vs. sayabiliriz. Toptan tahıl tüccarları, A. Çilingiryan, H. Balasanyan ve Krikor Ohanyan’dı. Erzurum’un, 1890-1908 yıllarındaki ticaret piyasasının kâr getirmesi ve bu zaman diliminin daha güvenli olması nedeniyle, riskli işlere hazır ve ticarette başarılı Ermeni tüccarlar, taşradan Erzurum’a taşınmışlardır. Bunun sonucunda, Beyazıtlı, Arapkirli, Erzincanlı, Muşlu, Bitlisli ve Khınıslı Ermeni tüccarlar, son yıllarda Erzurum çarşısında önemli pozisyona gelmişlerdi. Bunlardan, Aslanyan kardeşler, Zakaryan kardeşler, Mesrikyan kardeşler, Vosgan Sinoyan, Arşak Khazkhazyan, Azanik Korkmazyan en bilinenlerdendir. Aslanyan, Zakaryan, Mesrikyan ve Khazkhazyan, Erzurum’da elde ettikleri başarılarından aldıkları güvenle, 1908 yılında Konstantinopolis’te büyük pamuklu kumaş mağazaları açmışlardır. Daha öncesinde, Karekin Adanyan ve K. ile M. Kherpekyanlar da Konstantinopolis’te mağazalar açmış, Manchester’de alım ve sevk (irsaliye) yazıhaneleri kurmuşlardı. Bu yükseliş döneminde, Rusya’yla olan kısmi ticaret ona katlanıp, Kafkasya’dan Erzurum’a büyük çapta şeker, petrol, madeni eşya, kauçuk, Erzurum’dan ise Halep sabunu, manusa, Gürün şalı,


Yerleşim yerleri

37

Büyük tüccar Parseğ Der-Azaryan

Büyük tüccar Bedros Zakaryan

Tüccar Hovsep Aslanyan

Tüccar Markar Kırmoyan

fes, incir kurusu, çay ve kahve Kafkasya üzerinden Rusya’ya ihraç edilmekteydi. İthalât ve ihracatın birkaç kat artması sonucunda Erzurum, 1908-1914 yıllarında, yetenekleri ve çalışkanlıkları sayesinde, Ermeni tüccarların tartışmasız tek aktörü olduğu devasa bir ticaret merkezine dönüşmüştü. 1908 Anayası’na kadar Erzurum’da banka bulunmamaktaydı. Nakit havaleleri ve işlemleri posta teşkilatı tarafından yürütülmekte, nakit para zarflar içinde nakledilmekte veya finans işlemleriyle uğraşan, büyük tüccarların havale belgeleriyle yapılabilmekteydi. Benzer işlemlerle, Hanesyan

kardeşler, “Arakel Avedisyan ve evlâtları” firması, Hovagim Yanıkyan ve Karagülyan uğraşmaktaydı. 1908 yılından sonra, Erzurum’da “Bank Ottoman”ın (Osmanlı Bankası) bir şubesi açıldı ve Setrak Pastırmacıyan banka müdürü tayin edildi. Erzurum’un resmi “emniyet sandığı” görevini de uzun yıllar boyunca Hamazasb Mitinyan’ın yerine getirmiş olduğunu belirtmek gerekir. Hayk Mangasaryan 1950, Frezno (Kaliforniya) 34] 123-127

GÜRÜN / GÜRİN Ermeniler ticaret, zanaatlar, meyvecilik ve halıcılıkla uğraşırlardı. Konstantinopolis, ülkenin değişik büyük şehirleri ve yurtdışıyla ilişkiler içerisinde bulunan

Arapyan, Topalyan, Maranyan, vs. yerli meşhur tüccarlardandı.

28] 348


Yerleşim yerleri

38

E L A Z I Ğ ( H A R P U T ) / K H A R P E RT

Kharpert, eski zamanlardan beri, kuzey ve güneyden gelip-geçen kervanların, yerel üretimleri de beraberlerinde alıp götürdükleri, önemli bir ticari merkez olmuştur. Kharpert’in ticari evlerinin, çok uzun yıllara dayanan hikayeleri vardı. Şehrin tüm ithal ve ihraç ticaretinin tamamiyle Ermenilerin elinde bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Onlar dışında ticaretle uğraşan çok az sayıda AsuriSüryani ve Türkler de vardı, ama onların tüm ilişkileri de, yine bu Ermeni tüccarlar aracılığıyla yapılmaktaydı. İhraç edilen temel mallar, pamuk, yün, işlenmemiş ve işlenmiş deri, hayvanlar, afyon, balmumu, reçine, acı ve tatlı çekirdek, badem, ceviz, buğday, arpa, koza, ipek, ipekten kumaş, şarap, rakı, yağ, halı, kilim, kurutulmuş kayısı ve vişne, vs. idi. İthal edilen temel maddeler ise, sabun, şeker, kahve, tuz, petrol, demir ve bakır eşyalar, inşaat malzemeleri, mutfak eşyaları, pamuklu ve yünlü kumaş, ev ve okul eşyaları, zeytinyağı,

Ermeni bakkal

portakal ve turunçgillerden diğer meyveler ve takı eşyalarıydı.

Genelde ihraç ve ithal merkezleri, Halep, Konstantinopolis, Diyarbakır, Antep, Sebastia, Samsun, Tokat, Adana, Arapkir, Palu ve Malatya’ydı. Kharpertli tüccarlar, Kafkasya, İran, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri ile doğrudan ilişki içerisindeydiler. BAŞLICA TÜCCARLAR

Harutyun Kazancıyan: Kardeşleri Bedros ve Hovhannes ile birlikte pamuk, afyon, yün ve diğer malların ihracatıyla uğraşmıştır. 40’tan fazla şehirle ticari ilişkiler içerisinde bulunmaktaydı. «Şağalyan Ticaret Evi»: Harutyun ve Ferman Şağalyan’lar, dokuma kumaşlar ve manifatura ithalâtıyla uğraşıyorlardı. «Hampartsumyan Ticaret Evi»: Kurucusu Bağdasar Hampartsumyan’dı. Evlâtları, Hovhannes, Garabet, Ardaşes ve Yervant, işi çok daha geliştirerek, Konstantinopolis, Halep ve Samsun ile ticari ilişkilerini arttırdılar. İşlenmemiş hammadde ihracatıyla, manifatura ithalâtıyla uğraşıyorlardı. «Tavrizyan Ticaret Evi»: Mardiros Tavrizyan, manifatura ithal ediyor, kardeşi Khaçadur, evlâtları Armenak ve Ardaşes’le birlikte, ipek böceği kozası ihraç ediyorlardı. «Hagop Darakçıyan Ticaret Evi»: Halep ve Kharpert’te, kumaş çeşitleriyle ilgili çok geniş bir ticaret geliştirmişti. «Yenovkyan Ticaret Evi»: Donabet ve Yenovk kardeşler, Halep ve Kharpert’te manifaturacılıkla uğraşıyorlardı. Harutyun Tüfenkyan: Tokat, Konstantinopolis ve Manchester ile, toptan manifatura ticaretiyle uğraşıyordu. Hagop Hintliyan: Halep ve Konstantinopolis’ten manifatura ithal ediyordu. Mıgırdiç Voskanyan, Harutyun Adanalıyan, Asadur Fermanyan, Yeznik Tüfenkçiyan, Kevork


Yerleşim yerleri

Kharpert’te «Çiçek günü»

Darakçıyan, Kevork Tumanacıyan, Toros ve Kevork Demirciyan kardeşler, «Ekizyan Ticaret Evi», Brazilyan kardeşler, Mardiros ve Krikor Khanikyan kardeşler, «Mıgırdiç Karanyan Ticaret Evi», «Der-Bağdasaryan Ticaret Evi», Hovhannes Pilibosyan, Avedis Barsamyan, Marutyan, Ağacanyan, Gölcükyan, Yakubyan, Berberyan, Vartikyan, Stepan ve Hovhannes Dinkçiyan kardeşler, Nazaret Tavrizyan, Soğikyan, Karaboğosyan, Dikiciyan, Zulumyan, Taşçıyan, Sukias Paşikyan, Adişyan, Malcıyan, Movsesyan, Kalustyan, Harutyun Asaduryan, Drtad Ciğerciyan bilinen tüccarlardandı. XIX. yüzyıl sonları, XX. yüzyıl başlarında, Kharpert’te Ermenilere ait 50’den çok fazla ticaret evi bulunmaktaydı.

39

30] 638-640

İZMİR / ZMÜRNİA

Zmürnia deniz sahili Zmürnia panoraması

Maddi olarak Ermeniler atalarının başarılarına sahip değillerdi, çünkü hem masraflar çoğalmış, hem de gelirler azalmıştı, ama buna rağmen yine de içlerinde zengin şahıslar az değildi. Maddi bakımdan kendi yıllık gelirleri ve masraflarına göre Ermenileri dört sınıfa ayırabiliriz. A. sınıfı, gündelik gelirle ancak varlıklarını koruyan ve uluslarına ait birkaç handa bedavadan yaşayan, en fakirleridir. B. sınıfı, yılda 10-15 lira ödeyerek kiralık evlerde yaşayan ve 5-6 bin kuruş masraf yapanlardır. C. sınıfı 25-40 lira ödeyerek kirada oturan ve yıllık 20-40 bin kuruşluk masraf yapanlardır. D. sınıfı, ki en zenginleridir, 60-100 lira ödeyerek kiralık evlerde yaşayan ve yıllık 50-80 bin kuruşluk masraf yapanlandır. Bu sınıfın atlarıyla arabaları

olduğu gibi, içlerinde müstakil ev sahibi olmayanları çok azdır. Ermenilerin büyük kısmı tüccardır. Bazıları, genellikle Manchester veya başka Avrupa şehirlerinden mallar getirterek buranın dükkânlarında satarlardı. «İspartalıyan kardeşler ve şirketi», «Ekizyan kardeşler ve şirketi», «Yesayan kardeşler ve şirketi», «Melkon H. Maksutyan», «Kuyumcuyan kardeşler ve şirketi» bunlardandı. Bunlar dışında, Hagop ve Stepan Yesayan kardeşler, Hagop Maksutyan, Gülbenkyan’lar vb. gibileri de Küçük Asya’dan değişik türde mallar, meselâ pamuk, yün, boya kökü, afyon vs. getirip burada pazarlayan veya Avrupa’ya satış yapan tanınan tüccarlardandı. Amerika Birleşik Devletleri’nden madeni eşyalar ithal eden Balyozyan kardeşler de bilinen tüccarlardandı. 31] 207-208


40

Hagop İspartalıyan’ın (1825-1882) anıtı (İngiltere’de hazırlanmıştır)

Yerleşim yerleri

Hovhannes İspartalıyan’ın (1831-1887) anıtı (eser: İtalyan heykeltraş Previsani)

Şahane, özellikle de çekirdeksiz olan üzüm çeşitleri, meşhur narı, lezzetli inciri, büyükçe kuru üzümü, keyf ve zevk veren şarabı, vişnesi, tadına doyulmaz portakalı ve daha nice meyveleriyle, buğdayı, arpası, zeytini, baklası gibi, afyonu, pamuğu, fındığı vs. bölgenin, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile ticaretinin en başlıca ürünleriydi. Avrupa’nın büyük ülkelerinden Zmürnia’nın satın aldığı malların başlıcalarıysa, İngiltere’den manifatura ve kumaş çeşidi, Fransa’dan takı eşyaları ve manifatura, Almanya ve Avusturya’dan cam eşya, hazır giyim vs. idi. Hem Eski, hem de Yeni Dünya ile işte böylesine bir ilişki içerisindeydi Zmürnia ! 50] 22

Genel olarak, şehrin en güzel evleri sahil kenarında ve Frankların sokağı diye adlandırılan yerde bulunuyordu. Sahilde inşa edilmiş evler arasında, cephesi mermerden yapılan İspartalıyan’a ait anlı-şanlı ev de, diğer kamu kuruluşları gibi birinci sırayı paylaşıyordu.

Chardin, 1672 yılında «İzmir’de Hollandalı tacirlerin başlıca kârının, Ermenilerle, onların mallarını Avrupa’ya götürüp-getirmek olduğunu» yazmış. (Voyage de Charles Chardin en Perse et autres lieux de l’Orient. Edition de L. Langles, 1811).

Şehrin ticari lisanı genellikle Elence (Rumca) idi, sokaklarda el üzerinde alış-veriş yapan, meyve ve diğer türde perakende, küçük eşya satan Ermeni, Yahudi, Türk işportacılar, vs. çok çirkin telafuzlu Elenceleriyle müşteri çağırıyorlardı. Avrupa ile ticari yazışmalar ise sözkonusu ülkenin lisanıyla yapılıyordu. İzmir hakkında, eğer ticari anlamda bir gözlemde bulunacak olursak, şu sonuca varabiliriz: Osmanlıların iktidarı altında bulunan tüm liman şehirlerinden, ticaretin meyvelerini en iyi şekilde yiyen ve yemekte olan şehir Zmürnia’dır. Onun konumu, kendisini doğulular için Doğu ve Batı arasında ticaretin gelişmesi bağlamında, merkezi bir kilere çevirmiş durumdaydı. Zmürnia, Avrupa ile Asya arasında malların değiştokuş edildiği bir limandı. İşte bu nedenledir ki, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda, hatta XIX. yüzyıl başlarında deve kervanları görülmemiş bir hareketlilik içindeydiler. Onlar, Küçük Asya’nın derinlerinden ipek, baharat, meyvelerle yüklü olarak Kervan Köprüsü’nden (Pont des Caravans), -ki şehrin başlıca kapısı sayılıyordu-, geçip İzmir’e giriyor ve oradan da, Lyon, Venedik veya Marsilya’dan gelmiş mallarla yüklü olarak çıkıp, geldikleri yere geri dönüyorlardı.

Zmürnia Ermenileri genellikle tüccardı ve Avrupa, özellikle de Londra ve Manchester ile doğrudan ilişkiler içerisinde olup, birçok ticari kuruluşlar kurmuşlardı. Onların ticaretini yaptığı başlıca mallardan biri, İngiliz manifaturasıydı. Ermeniler, tüccarlık alanında kendilerine özgü geleneksel deha ve yetenekleri sayesinde, İngiliz ve Elen firmalarıyla öylesine bir rekabet içerisine girmişlerdi ki, onlardan birçoğunun ticaretten el çekmelerine sebep olmuşlardı. Zmürnia’da manifatura ticareti bütünüyle Ermenilerin elinde bulunmaktaydı ve onlar, pazardaki tüm tüccar ve dükkâncıların çoğunluğunu oluşturmaktalardı.

50] 18

50] 20-21

50] 32

50] 33-34

Garabet Ekizyan, Manchester’e giderek, orada 1855-1860 yıllarında, «B. Babo» Firmasını kuran ilk Zmürnialıydı. Hovhannes İspartalıyan ve diğerleri de onu izlemişlerdi. Avrupa dışında, Ermenilerin, Hindistan, Mısır, Şam, Halep ve Amerika Birleşik Devletleri ile de ticari ilişkileri vardı. 50] 288


Yerleşim yerleri

41

İkinci sınıf manifatura tüccarı Dikran Kasparyan

Zmürnia Ermenileri şimdi de, doğulu kadınların saçlarını süsledikleri ve yüzlerini örttükleri, çiçekli başörtü ticaretiyle uğraşmaktalar. 1790 yılında, Zmürnia’nın meşhur Ermenilerinden biri, Sultan Selim’den basma kumaş dokuma (Basmahane) fabrikası kurma izni edinmişti. 50] 34

Ermeniler, latince konuşanlardan karşılaştırılamaz şekilde, eğer karşılaştırılacak olurlarsa, Elenlerden çok daha zenginlerdi. Ermeniler, içerisinde taşınmaz mal (mülk) sahiplerinin sayısı, Latin ve Elenlerin sahip olduklarından çok daha fazlaydı. Ermeni toplumunun sahip olduğu 100.000 Frank’tan fazla geliratın 30.000’i, Ermeni okullarına ayrılıyordu. 50] 37

İZMİR’DE (1899) İTİBARIYLA MAL-MÜLK VARLIKLI VE TÜCCAR ERMENİLERİN LİSTESİ MEŞHUR MAL-MÜLK VARLIKLILAR

Mal varlıklı Hovsep Çelebi Yusufyan

Hovsep Çelebi Yusufyan, Krikor Kuyumcuyan, İspartalıyan kardeşler, Avedikyan kardeşler, Zareh Taktakyan, Tovmas Tovmasyan, Garabet Arabyan, Garabet Balyozyan, Garabet Serçoyan, Ğugas Yesayan, Madteos Balyozyan, Manuk Çakçıyan, Movses Tevyan, Harutyun Kuyumcuyan, Hagop Vemyan, Harutyun Voskanyan, Hovhannes Parseğyan, Bedros Bakırcıyan, Boğos Gosdantyan.

İnşaat malzemesi tüccarı Kalust Papazyan

50] 35

BİRİNCİ SINIF MANİFATURA TÜCCARLARI

«Papazyan-Andonyan şirketi», «YaldızcıyanOdabaşyan şirketi», Avedikyan kardeşler, Kuyumcuyan kardeşler, Topalyan kardeşler, Sukiasyan kardeşler, İspartalıyan kardeşler, «Yesayan-Bergamalıyan şirketi», Takvor İspartalıyan, Garabet Arabyan, Garabet Hagopyan, Hampartsum Hampartsumyan, Nazaret Gürünyan, Bedros Bakırcıyan, «Sarkis Sivrisaryan ve şirketi», Stepan İplikçiyan, Dikran İplikçiyan. İKİNCİ SINIF MANİFATURA TÜCCARLARI

Karnig Artarmorukyan, Dadamyan kardeşler, Odabaşyan kardeşler, Edouard Karakaş, Alaverdyan kardeşler, Hayk Elmasyan, «Mağakyan-İzmirliyan şirketi», Mesrop Papazyan, «Misak Panosyan ve şirketi», Hagop Papazyan, Hagop Gümüşyan, Sarkis Artarmorukyan, Dikran Artarmorukyan, Dikran


Yerleşim yerleri

42

Kasparyan, «Sarkis Sukiasyan ve şirketi», Onnik Yeğyazaryan.

ALTINTELLİ DOKUMA (SIRMACI) TÜCCARLARI

Arakel Papazyan, Movses Tevyan, Sarkis Hampartsumyan, Sarkis Bıdıdimyan, Stepan Celepyan.

ÜÇÜNCÜ SINIF MANİFATURA TÜCCARLARI

Artin Yeramyan, Artin Tokatlıyan, Avedis Kasparyan, Avedis Khaçaduryan, Çakıcıyan kardeşler, «tekeyan ve Sağıryan şirketi», Khaçadur Avakyan, Mihran Boğosyan, Hovhannes Şahinyan, Hovhannes Babayan, Hagop Garabetyan, Harutyun Nevşehirliyan, Sarkis Kuyumcuyan, Sirag Boğosyan. PAMUK, BUĞDAY, İNCİR, KURU ÜZÜM VE AFYON TÜCCARLARI

Aram Hampartsumyan, Armenak Akçeliyan, Avedis Köleyan, Kaspar Yeğvartyan, Kevork Celepyan, Elmasyan kardeşler, Tavityan kardeşler, Zakyan kardeşler, Yeseyan kardeşler, Şirinyan kardeşler, Arevyan kardeşler, Varbetyan kardeşler, Simonyan kardeşler, Ohanyan kardeşler, Levon Mıgırdiçyan, Loğofet Balyozyan, Khaçadur Zakyan, Garabet Arabyan, Gülbenk Gürünyan, Gosdant Sukiasyan, Madteos Balyozyan, Mihran Zambakçıyan, Mihran Papazyan, Hagopcan Balıkçıyan, Hagop Dilsizyan, Harutyun Keklikyan, Bağdasar Cermakyan, Rupen Ağaşaryan.

ÇİÇEKLİ BAŞÖRTÜ, TÜLBENT VE ŞAL (YAZMACI, TÜLBENTÇİ) TÜCCARLARI

Artin Manuelyan, Kevork Panosyan, Kasparyan kardeşler (Fabrika sahipleri), Eligüzelyan kardeşler, Takvor Ğazarosyan, Garabet Hagopyan, Hayrabet Papazyan, Mıgırdiç Mağakyan, Mihrtad Ğazarosyan, Nerses Kasparyan, «Şirinyan ve şirketi», Sarkis Ğazarosyan, «S. Sivrisaryan ve şirketi» (Fabrika sahipleri), Ohan Baklavacıyan (Fabrika sahibi), Ohancan Kalustyan, Kırkağaçlıyan, Levon Mıgırdiçyan, Keresteciyan (Fabrika sahibi). İNŞAAT MALZEMESİ TÜCCARLARI

Apraham Bergamalıyan, Kalust Karnig Sarafyan, Manuk Çakıcıyan. YİYECEK TÜCCARLARI

Şeritçiyan kardeşler, Mağakyan Melkon Kasparyan, Hagop Uncuyan. SAAT TÜCCARLARI

PERAKENDECİLER

Varbetyan kardeşler, Mıgırdiç Ağamcanyan, Hagop Ağamcanyan, Hovsep Mağazacıyan, Sarkis Avakyan.

Zmürnia’da bir kahvehane

Papazyan,

kardeşler,

Armenak Karakaşyan, «Karakaşyan Zmürnagesyan şirketi», Simon Simonyan.

ve

50] 289-292

Zmürnia deniz sahili


Yerleşim yerleri

43

İZMİT / NİKOMİDİA

İzmit Ermeni mahallesi

Bölgede, ziraat mahsulleri, kısmen yakıt, kereste ve dokumalar üretiliyordu. İdari merkez Nikomidia, 50-60 yıl önce, daha demiryolu inşa edilmemişken, Küçük Asya’nın en işlek ve en fazla ticari geliri olan limanlarından biriydi. 10] 182

İpek böcekçiliği, yerli halkın uğraşı alanı olarak, sadece 100 yıllık bir geçmişe sahipti. O zaman, bir kilo kozanın değeri 300-400 kuruş ediyordu ve köylünün emeği bol bol ödeniyordu. Bu nedenle de, birçok köy verimli topraklarını dutluklara dönüştürerek, kendini bol geliri olan ipek böcekçiliğine adadı. İpek böcekçiliğinin gelişmesine paralel, bölgede doğal olarak kozayı ipeke dönüştürmek üzere, iplikhaneler de açıldı. Önceleri, herkes kendi olanaklarıyla kozadan ipek elde ediyordu, daha sonraları sayısı şimdi 60’ı geçen, -ki bunlardan 40’ı- 1910-1912 yıllarında halen varlığını koruyordu, iplikhanenin bulunduğu merkezlerin oluşmasıyla, hammaddeyi onlara teslim ediyordu. Nikomidia bölgesi eğirtme merkezlerinde, genel olarak 1500 paket1 değişik çeşit ve kalitede ipek üretiliyordu. İpliğe dönüşmüş her paketin, ortalama 150 altın karşılığı satıldığını hesap edersek, bu, 1 1 paket=400 kilograma eşittir. Çeşitleri, Grand prima (Büyük kalite), court et long (kısa ve uzun)=(510 paket), Première ordre (Birinci sınıf), court et long (kısa ve uzun)=(745 paket), Bon deuxième (İyi ikinci sınıf), court et long (kısa ve uzun)=(390 paket), Deuxième long (İkinci uzun), court et long (kısa ve uzun)=(775 paket), Troisième (Üçüncü)=(775 paket). Tutarı=1.500 paket. Derleyenin notu.

kozadan elde edilen ipek değerinin, bir yılda 225.000 altına eşdeğer olduğunu gösterir. 10] 186-190

ÖRME - DOKUMA FABRİKALARI

İlki ve en eskisi, İzmit şehrinin güneydoğu kısmında, Kileğ nehri kenarında bulunan İmparatorluğun çuha fabrikasıydı. 1836 yılında Sultan Mecid zamanında kurulan, aynı yıllarda Hereke İmparatorluk Fabrikasını da inşa eden Hovhannes Dadyan denetiminde işletmeye açılmıştı. Çuha fabrikası tüm İmparatorluğun en ünlü işyeri olup, Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarını karşılıyordu. Sultan Hamid zamanında o uzun zaman kapalı kaldı, fakat Anayasa’nın kabulünden sonra hükümetin ilgisine layık bulunarak, yeniden üretime başladı. Karamusal fabrikası, 1893-1894 yıllarında bir grup Boşnak zengini tarafından, Karamusal şehrinin doğusunda kurulmuştur. Büyük ihtiyaç duyulan mallardan, kilim, dokuma, fes, vs. üretiyordu. Şu anda, refah düzeyi oldukça yüksek bir durumdadır ve İmparatorluğun en meşhur üretim işletmelerinden biridir. Karamusal’da bir Ermeni’ye ait olan bir de yazma fabrikası vardır. 10] 191-193

İPEK İPLİKHANELERİ

1910-1912 yıllarında, Nikomidia bölgesi, Kurtbelen, Kıncılar, Eşme, Miçaküğ (Ortaköy), Saraşlı, Burhaniye, Adapazarı, Aslanbek, Bardizak (Bahçecik), Noraküğ (Yeniköy), Tepeköy adlı


44

Yerleşim yerleri

yerleşim yerlerinde, 21 tanesi aşağıda isimleri anılan Ermenilere ait olan, 35 adet iplikhane işliyordu. A. Garabetyan, K. Değirmenciyan, O. Şamlıyan, D. Garabetyan, B. Muradyan, Çarkçıyan kardeşler, Medaryan, H. Dayleryan, Kuyumcuyan kardeşler, M. Cırgayan, A. Anbarlıyan, G. Topuzyan, G. Der-

Garabetyan, Mıgıryan, Kh. Avedyan, Der-Sahakyan kardeşler. Bu arada Medaryan’ın Seyit, Hagop Dayleryan’ın da Hamit Bey adlı ortakları vardı. Geri kalan 14 iplikhane Elen ve Türklere aitti. 10] 201-211

K AY S E R İ / G E S A R İ A

Gesaria, doğal zenginliklerden mahrum olmasına rağmen, coğrafi konumu ve yolların kesiştiği bir kavşak olması itibariyle, kendiliğinden oluşan işlek ticaret sayesinde, büyük, kalabalık ve refah içinde bulunan bir şehir olarak ün kazanmıştı. Suriye, Mezopotamya, İran ve Orta Asya’ya kadar giden kervanlar buradan geçmekteydi. Gesaria, aynı zamanda Doğu Anadolu ve Akdeniz arasında da bir ulaşım yoluydu ve Karadeniz’den Kilikya kıyılarına uzanan yollar da buradan geçmekteydi.

ithalâtı 250.000 Osmanlı lirasıyla aşmaktaydı. Bu fark, sermaye birikimi olarak kabul edildiği takdirde, bu birikimin büyük oranda Ermeniler sayesinde oluştuğunu belirtmek gerekir, çünkü ticari hareketliliğin baş aktörleri, hemen her yerde ve her zaman olduğu gibi Ermenilerdi.

İhraç malları, pastırma, pamuklu ve yünlü dokuma, halı, kilim, deri, kürk, bakır ve değişik madenlerle, kurutulmuş meyve çeşitleriydi. Kayısı çekirdeği ise Konstantinopolis’deki pastanelere satılmaktaydı. Gesaria Sancağı’nın ihracatı, 1890 yılında 650.000 Osmanlı lirası veya 15 milyon altın Frank olarak tahmin edilmekteydi. İthal malları olan pamuk, bakır ve diğer madenler, çuha ayakkabı, tütün, pirinç, şeker, kahve, petrol ürünleri ile Mersin limanından, kısmen de Samsun’dan giren, İngiliz, Fransız ve Amerikan mallarıydı. Yıllık ortalama ithalât değeri, yaklaşık 400.000 Osmanlı lirası veya yaklaşık 9 milyon altın Frank’a eşdeğerdi. Görüldüğü gibi, ticaret dengesinde ihracat,

3] 1467-1477

3] 1467

3] 1469-1470

İlk tanınmış tüccarlar, Başbezirgânyan, Zardaryan, Gümüşyan, Manikyan ve Frenkyan ailelerinin üyeleri olmuşlardır. Bunları, Gülbenkyanlar, Manukyanlar, Selyanlar vb. gibileri izlemiştir.

K. Develiyan’a göre, Gesaria çarşısında herşey son derece düzenli olup, burada iş yapan tüccarlar da, bu orandaki görkemlilikle çalışmaktaydı. Çarşı, tamamı çatıyla kapatılmış olduğundan kar, rüzgâr, çamur ve yağmurdan korunan çok sayıda bölümlere ayrılmış, geometrik düzenlilikte inşa edilmişti. Her zanaatın ayrı ayrı, kendine ait bölümü, her tüccarın kendine ayrılmış bir hanı vardı ve bu şık bölümlerde, çok düzenli, sistemli bir ticaret gerçekleşmekteydi. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, 1914 yılında Gesaria’yı ziyaret eden Vahan Tekeyan, “Çarşı, Kayseri’nin onurudur ve her vatandaşın, özellikle de Ermenilerin bunda bir payı vardır. Ermeniler, hem sayı, hem de önem açısından, öylesine hâkim


Yerleşim yerleri

bir durumdalar ki, çarşıyı haklı olarak kendi malları olarak kabul ediyorlar. Halıcıların yeni ve şık malları, şehir ve köylerdeki evlerde kurulu sayısız tezgâhlarda, kızlar ve kadınlar tarafından dokunmaktadır. Halı ve kilim de, pastırma gibi, Gesaria’nın kârlı girişimlerinden biridir” diye yazmaktadır.

Harutyun Başbezirgânyan

Minas Yenovkyan

Gesaria, birçok ünlü hanlara da sahipti. Bunlardan en tanınmışı, 1523 yılında Peri Paşa tarafından yaptırılan “Gön Han” ve 1729 yılında İbrahim Paşa tarafından inşa edilen “Vezir Han”dır. W. G. Blackie’ye (The Imperial Gazeete a General Dict. Of Geography etc., II. cilt, s.40) istinaden, Ermeni tüccarlar, mallarını Vezir Han’da satmaktaydı. Ayrıca Kıllamaz Han, Pambuk veya Pamuk Han, Katırcı Han ve Kantsanak Han da belirtilmektedir. Kantsanak Han, kısa sürede önemli bir ticari merkeze dönüşür. V. Tekeyan “Çarşının haricinde büyük hanlar var. Bunlardan en önemlisi “Kantsanak Han”dır. Ermenilerin “Kantsanak Inkerutyun” (Kasa Şirketi) paralarıyla inşa edilmiş, büyük bir akar kaynağı olduğundan da, ismi böyle anılmaktadır. Han olarak, Konstantinopolis’teki hanların şekline benzemez. Geniş bir avlu çevresinde sıralanmış, birbir buçuk katlı mağazalardan başka bir şey değildir, fakat içlerinde hayli geniş ve şık mağazalar vardır. Ermenilerin “Osmanlı Bankası” şubesi de bu avluda bulunmaktadır. Ayrı bir binadır ve “Kantsanaki lnkerutyun”a kira vermektedir. Kantsanak Han, Ermenilerin ismini gururla andıkları, Gesaria’nın en gösterişli kuruluşudur. Kantsanak Han’da işler, çarşıda olduğundan farklı şekilde yürümektedir. Çarşıdaki hareketlilik burada yoktur, fakat buna karşılık, sandıklar ve çuvallar, sahiplerinin ağır bakışlı kontrolü altında, onlarla ve yüzlerle girip çıkmaktadır”. 2] 688-690

45

1879 yılında Gesaria’da, şehirdeki fakirlerin dertlerine çare bulmak, dilenciliği ortadan kaldırmak ve işsizlere iş bulmak amacıyla “Ağkadats Hokapartsutyun” (Fakirler Mütevelli Heyeti) kurulur. Bu organ, yerel zenginler vasıtasıyla hayli büyük bir meblâğ toplayarak, Gesaria’daki Gümrük Han’ını 1885’te Çamkertenyanlar’dan satın alır,

Keşişyan Ailesi

alışkanlığa göre bu han daha sonra “Kantsanak Han” olarak anılmaya başlar. Bu kuruluş, 1886 yılından itibaren “Hokapartsutyun Ağkadats Kantsanaki Hayots Gesariyo” (Kayseri Ermenileri Fakirler Mütevelli Heyeti Kasası) ismini alır. Dernek yönetimi 11 üyeden oluşmakta olup, başkan haricindeki diğer 10 üye, iki yılda bir değişmekteydi. Yönetim kurulu, haftada bir çarşıda kumbara dolaştırıyor ve herkes gönüllü olarak bağışta bulunuyordu. Kiliseler de gelirlerinden pay ayırıyor, mülklerin yıllık gelirlerinden belirli ödeme yapıyor ve halk da bağışta bulunuyordu. “Kantsanak”, Gesaria’nın farklı etnik kökenli nüfusu dâhilinde öyle güzel bir merhamet örneği, öyle çekici bir ahlâk sergilemekteydi ki, Türkler de işledikleri derileri gönüllü olarak teslim edip, bu teşkilata olan sempatilerini sergilemektelerdi. 3] 1309, 1312

MANİFATURA TÜCCARLARI

Gesaria’nın manifatura tüccarları, sadece sancak dahilinde değil, tüm ülke sathında ön sıradaydı. 1915 yılında, Kayseri’de Ermeni 54 büyük tüccar vardı. HAZIR GİYİM TÜCCARLARI

Bu ticareti başlatan, “İplikçiyan Mağazası”nın kurucusu Cebrayil İplikçiyan olmuştur.


Yerleşim yerleri

46

Gesaria, Kantsanak Han

İplikçiyan, ticari faaliyetleriyle ilgili olarak, yılda birkaç kere, Avrupa ve ABD’ye gitmekteydi. 1910 yılında Konstantinopolis’e yerleşir ve oranın önde gelen tüccarlarından birisi olur. C. İplikçiyan dışında, hazır giyim işiyle Harutyun Böcekyan ile Harutyun ve Vahan DerMıgırdiçyan kardeşler de uğraşmışlardır. İP ve AKTARİYE MALZEMESİ SATANLAR (URGANCILAR)

Taşrada bu malların alıcısı çok olup, bunun ticaretiyle “Garabet Palamutyan”, “Gürclüyan kardeşler” ve “Ohanyan kardeşler” uğraşmaktaydı. İPEK TÜCCARLARI (KAZAZLAR)

XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde bu ticaretin öncüsü “Sarkis Telfeyan” firması olmuş, Bursa ve Konstantinopolis’le geniş çapta ticaret yapmıştır. Kazaz Sarkis’in evlâtları Garabet (1832, Gesaria 1906, Konstantinopolis) ve Movses (1844, Gesaria 1900, Konstantinopolis) babalarının kurmuş olduğu işi devam ettirmiş, fakat daha sonra halı ticaretine geçmişlerdir. 1915 yılında Gesaria’da ipek ticaretiyle uğraşanlar “Arakelyan kardeşler”, “Garabet Kazancıyan ve evlâtları”, Toros Çakmakçıyan, “Kapriel Kürkçüyan ve evlâtları” firmaları olmuştur. HIRDAVATÇILAR1

1915 yılında, 10 Ermeni firması bu işle uğraşıyordu. SİLAH SATICILARI

Farklı silahların satışı, özellikle 1908 Anayasası’nın kabulünden sonra artmıştır. 1915 yılında, bu ticareti 7 Ermeni ellerinde tutmaktaydı. 1 Bu mal çeşitleri, Alman malı teneke kutular, deniz kabukları, cam boncuklar, çömlekler, makas, kâğıt ve karton olmuştur.

Kayseri Çarşısı

MADENİ EŞYA TÜCCARLARI

Gesaria’da satılan madeni eşyalar, genellikle İngiliz ve İsveç malı olmuş, 1915’te Aram Mosdiçyan ve “Seferyan kardeşler” firması bu ticaretle ilgilenmiştir. BAKIR ve BAKIR EŞYA TÜCCARLARI

Küçük Asya sakinlerinin gündelik hayatında bakır eşyalar, ezelden beri önemli bir yer tutmuştur. Böylelikle bakır, hammadde ve bu maddeden hazırlanmış, kazan, tepsi ve daha başka mutfak malzemeleri olarak geniş çapta kullanılmıştır. Bu ticaret kolunun Kayseri’deki en eski tüccarları, Daniel ve Hagop Camcıyan kardeşler olmuştur. 1915 yılında, onların haricinde, Garabet Camcıyan, Garabet Matosyan, Artin Çalıkyan ile “Camcıyan kardeşler” ve “Martayan kardeşler” firmaları göze çarpmaktaydı. KOMİSYONCULAR

Anlaşmalara istinaden, Konstantinopolis’ten Gesaria’ya özellikle manifatura ürünleri yollayan komisyoncular veya aracılar ithalât konusunda önemli rol oynamışlardır. Hagop İspençyan, Garabet Süzmeyan, Garabet Ohanyan ve Yervant Frenkyan Gesaria’da bu işle uğraşan kişilerdi. KİTAPÇILAR

1860’dan sonra Gesaria’da başlayan dinamik eğitim hareketi, kitap ihtiyacını da beraberinde getirir. Konstantinopolis’ten ders kitapları, dini içerikli kitaplar, ucuz misyonerlik yayınları ve Ermeni harfleriyle Türkçe romanlar gelmekteydi. Gesaria’da kitapçılık işini başlatan Harutyun Nurcuyan (1824-1892) olmuş, onu Harutyun Başbezirgânyan ve Kalust Kaplanyan takip etmiştir.


Yerleşim yerleri

İHRACATÇILAR (OKKA MALI)

Bu dalın öncüleri olan Gülbenkyan’lar ve Balyozyan’lar daha sonra Konstantinopolis ve İzmir’e taşınarak çok daha büyük başarılara imza atarlar. 1915’te, Hagop Alaverdiyan, Aram Mosdiçyan, Garabet Çağcıyan ve “Kuyumcuyan evlâtları” firması bu dalda çalışıyordu. KÜRKÇÜLER

Kürk ticareti, ihraç mallarından birini oluşturmaktaydı ve bu konuda en başarılı isimler, Hagop ve Garabet Cırcıryan, Hagop Armağanyan, Kevork Elmayan, Bedros Saraylıyan ve Boğos Nevşehirliyan’dı. SARRAFLAR

Gesaria’da sarraflığın veya faizciliğin eskiden gelme bir geleneği olmamıştır. Lâkin zaman içerisinde, para bozan veya yabancı paraları yerel para birimiyle değiştiren ve karşılığında kâr edinen dövizciler türemiş ve bunlar sarraf genel ismi altında anılmışlardır. 1915’te, 17 kişi bu alanda faaliyet göstermekteydi. YAZMA İMALATI

Gesaria, ürettiği yazmayı Garin (Erzurum), Sebastia, Engüria (Ankara), Kastamonu vilayetlerine ve Rumeli ile Bulgaristan’a ihraç etmekteydi. 1898 yılında, 500 kadar işçinin çalıştığı 35 fabrikada, yıl boyunca hiç durulmaksızın üretim yapılmaktaydı. Tümü erkek olan işçiler, ayda ortalama 600, yılda ise 7.200 altın kazanıyorlardı. Bu üretim dalı Ermenilere mahsustu ve hemen tüm işverenler de Ermeniydi. 1915 yılında, hem üreten, hem de ihraç eden fabrika sahipleri, Afşaryan kardeşler, Hagop Ekmekçiyan ve oğlu Hovhannes, Harutyun Ekmekçiyan, Kevork Taşçıyan, Sarkis Hürmüzyan, Parseğ Mutafyan, Garabet Nevruzyan, Hagop Çırakyan, Garabet Boncukyan, Harutyun Bohçalıyan, Kevork Silginyan’dı. Hagop Bohçalıyan ve Nazar Bohçalıyan ise sadece yazma ticaretiyle uğraşmaktaydı. 3] 1497-1498

47

Bu girişim, oldukça çabuk yayılıp, 1897-1898 yıllarında Gesaria ve çevresinde yaklaşık 2000 halı tezgâhına ulaşmış, 1901’de ise bu sayı 5000’e yükselip, yaklaşık 10.000 çalışan insanın geçimini sağlamıştır. 1898 yılında başlıca halı üreticileri, (parantez içinde tezgâhların sayısı belirtilmiştir) Harutyun Gürünlüyan (50), “Kızılyan ve Kılcıyan müessesesi” (60), “Dikran Çakmaklıyan ve Harutyun Kalpakyan müessesesi” (50), Mıgırdiç Dökmeciyan (40), “Varjabedats Khınayoğagan Miutyun” (Öğretmenler Tasarruf Birliği, 30), Hagop Balyan (40), Daniel Sarrafyan (20), Garabet Martayan (20), Hovhannes Kınacıyan (20), Rupen Yakupyan (20), Nazar Hacıkızyan (20), Bedros İspeçeryan (20), Penyamin Hamalyan (20), Dikran Kalpakyan (20) ve Mihran Yepremyan (20) olmuştur. Bunların haricinde, 20’nin altında tezgâh sahibi olan çok sayıda kişi de vardı. 3] 1500-1501

Gesaria’da halı üretimi ve ticaretini geliştirmek amacıyla, 1898 yılında, yeni tayin edilen mutasarrıf Mehmet Nâzım Paşa tarafından kurulan “Halı Komisyonu” bir başkan ve 5 üyeden oluşmaktaydı. Başkanlığını, kendisi de 50 tezgâha sahip İmamzade Ömer yapmaktaydı, üyeler ise fabrikatörlerden Krikor Kundakçıyan, Hagop Morukyan, Hovhannes Avakyan, Haygazun Yakupyan ve Harutyun Sarıyan’dan oluşmaktaydı. 3] 1505

Gesaria’da üretilen halıların üzerinde İstanbul panoraması, Paris ticaret fuarı, Trafalgar deniz savaşında yaralı Amiral Nelson, Asma köprü ve hürriyet heykeliyle New York, Kraliçe Viktorya, Mısır, vs. resimleri işlenerek, 50-200 altın fiatı karşılığında, Konstantinopolis, Mısır ve Zmürnia çarşılarında satılmaktaydı. Benzer halıların büyük bir kısmı, halı resimleri için özel bir resim atölyesine sahip olan Şavarş Yesayan tarafından hazırlanmaktaydı. 3] 1506-1507

HALI TİCARETİ

Halı üretimini Gesaria’da, 1893-1894 yıllarında, mahallelerden birinde, tezgâh üzerinde ipek halı dokumaya çalışan tüccar Krikor Kundakçıyan başlatmıştır. İlk düzenli halı üreticisi ise, aynı yıllarda Mıgırdiç Yesayan olmuştur.

Halı ticareti yılda ortalama 35-40 bin altın gelir sağlamaktaydı ve bu miktarın 10.000’i temiz kârdı. Bu miktarın bir kısmı ipek tüccarına veya halı tüccarına ait olmakla birlikte, büyük bir kısmı fakir ve orta halli, halı dokuyan köylü ailelere gitmekteydi.


Yerleşim yerleri

48

Eski halıların tamiratıyla da uğraşan bu kesim, 1898 yılında en az 18.000 altın kazanmıştı.

3] 1507

1915 yılında, Gesaria’da Ermenilere ait 23 halı satış firması1 vardı. 3] 1507-1509

Ermeni tüccarların ticari sorunları, hâkim rolündeki Nazaret Odabaşıyan ve Garabet Martayan tarafından çözüme kavuşturuluyor, tartışma konusu olan meseleler onlar tarafından incelenip bir karara varılıyor, bu karara her iki taraf da itaat ederek, kasaya, yani Fakirler Kolu’na belli bir bağışta bulunuyordu. 3] 1491

İŞLEME PERDE (CİCİM) ÜRETİMİ

Bu işkolunu başlatan Movses Telfeyan (18441900) Gesaria’dan uzaklaşana kadar (1896), bu dalda 200 işçinin çalıştığı bir üretim kurmuştu. Çırağı Garabet Nakkaşyan onun işini devam ettirmiştir. 3] 1509

PASTIRMA ÜRETİMİ ve TİCARETİ

Gesaria’yı, tüm Osmanlı İmparatorluğu’nda ünlendiren mal çeşidi, pastırmadır. İlk pastırma tüccarları, Hagop, Nazar, Kapriel ve Vartan Şakıyanlar, Garabet Mayisyan ile Kevork Aynacıyan olmuştur. 1915’te ise işkolunun başlıca tüccarları “Arakelyan kardeşler” firması, Tavit Kaltakçıyan, Garabet Kaltakçıyan, “Sarkis Cırcıryan ve oğlu Harutyun” firması, Hagop Bohçalıyan ve Hovsep Dağlaryan olmuştur. 3] 1512

*** Gesarialı Ermeniler, böylece akıl, sağduyu ve tüccarlıkta gösterdikleri yetenekleriyle, ülkelerine hizmet verip, gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. 3] 1480-1491

Gesarialı tüccarlar, iflas etmeyi kendileri ve nesilleri için bir onursuzluk olarak algılamalarından dolayı, aralarında iflas edenleri yok denecek kadar azdır. Kaçınılması mümkün olmayan durumlarda ise mahkemeye gitmek yerine, sorunları anlaşarak çözmeyi yeğlemekteydiler. Gesarialı Ermeni tüccarlar, ender de olsa aralarından çıkan, hilebazlıkla iflas edenlere karşı son derece acımasız ve amansız olmuşlardır.

EVEREK KASABASI Yoğurt Pazarı olarak anılan Everek çarşısı, çoğunluğu manifatura ve bakkaliye ürünleri satan, tamamı Ermenilere ait olan 150 dükkândan oluşmaktaydı. Fenese pazarında da durum aynısıydı. Hayli önemli çapta ticaret yapan ve Avrupa pazarlarıyla doğrudan ilişki içinde bulunan tüccarlar da vardı. Ermeniler, Türklerle ortak olarak büyük baş hayvan ticaretiyle (celepçilik) de ilgilenip, uğraşmaktaydı. Kitre2 ve yün ihraç edilmekteydi. Hayli kaliteli deri üretilmekte olup, halıcılık da pek gelişmişti. 2] 825

Sadece ilkokul mezunu olan, Everekli Garabet Gerekmezyan (1820-1877), Everek’e yenilikler getiren biriydi. Everek ve Konstantinopolis arasında ticaret ve komisyonculukla uğraşan Gerekmezyan, Konstantinopolis’ten ilk gaz lambasını getiren kişiydi. Konstantinopolis ve diğer büyük şehirlerde çokça varolan fırınları görerek, Everek’te ilk olarak fırın açan da yine o olmuştur. Ancak bundan sonra, ekmekler evlerden dışarıda, fırınlarda pişirilmeye başlamıştır. Bir diğer Everekli, Minas Sarkis Yenovkyan, Dikran Çakmakçıyan’la birlikte, doğduğu kasabada ilk halı dokuma şirketini kurmuştur. Kendi kendini geliştirerek, maddi durumunu düzeltmiş, becerikli, iş bilen bir genç olan Hagop Çakmakçıyan, daha Adana’dayken, Barikyan’ın ortaklığıyla, çorap üreten bir makine çalıştırmaktaydı. Everek’e döndükten sonra, önemli bir yatırım yaparak, Nışan Yusufyan’la birlikte, günde 500 çift üretim yapan bir çorap fabrikası kurar. 3] 1591-1592

1 Kaynak olarak gösterilen kitapta tüm bu firmaların isimleri tek-tek belirtilmiştir. Yer darlığından dolayı, burada sadece genel sayıyı belirtmekle yetinmekteyiz.

2 Kitre, Geven adlı bir bitkiden elde edilen bir çeşit tutkal, zamktır. Tercümanın notu.


Yerleşim yerleri

49

KIĞİ Çevredeki yerleşim yerleriyle bir ticari ilişkiler merkezi de olan Kıği, aynı zamanda bir tarım bölgesiydi. Geniş ovaları, başta buğdaygiller olmak üzere, büyük oranda zengin ürün vermekteydi. Kıği’nin çevresinde, en eski yüzyıllardan beri işletilegelen, bakır, tunç ve demir madenleri vardı. Çok eski zamanlardan kalma, büyük madeni döküm ve demir-döküm yerleri de vardı. Ermeniler, ticaretle, perakende satış işleriyle, zanaatlar ve ziraatla uğraşıyorlardı. Kendilerine fazlasıyla yeten bir duruma sahiplerdi.

Çok sayıda zengin tüccarlar da vardı, bunlardan Amerikyan, Hovagimyan, Alemyan, Oynoyan, Khoşmatlıyan, vb. gibileri en bilinenleriydi. Kıği Ermenileri, değişik alanlarda, pratik, girişken, becerikli ve zekiydiler. Aynı zamanda fakat, çok tutumlu, ekonomisini pek esirgeyen, harcamalarını, en iyi şekilde planlayıp, muhasebe eden, hesaplı-kitaplı insanlardı. En ince hesaplarla, ihtiyaci olduğuna kanaat getirmedikleri zamanlarda, çok gerekli değilse eğer, ellerini öyle kolay-kolay ceplerine atan cinsten hiç değillerdi. 28] 802-803

K Ü TA H YA / G U D İ N A

Kütahya kumaş, özellikle de keten dokumalarının büyükçe ticaretinin yapıldığı yerdi. Buğdaygillerden, meyvelerden ve diğer ziraat ürünleri dışında, Amerika Birleşik Devletleri’nde de satılan ve pek gözde olan çini eşyalar da Kütahya’da üretilmekteydi. Ermeniler, ticaret, değişik zanaatlar ve çulhacılıkla uğraşırdı. Şehirde büyük miktarda yerli

mal ihracatıyla uğraşan, en göze çarpan tüccarlar, aynı zamanda büyük ve varlıklı Ermeni evleriydi. Dakesyan, Hayrabedyan, Çürükdişyan, Tahmizyan, Palantsyan, Der-Khungianosyan, Meldonyan, Simityan, Kehyayan, Tekeyan, Der-Harutyunyan, Şangulyan, vs. bu ailelerdendi. 28] 792

M A L AT YA Eski zamanlarda Malatya’nın önemli bir merkez olduğu reddedilmez bir gerçektir. Kendi ticaretinin temeli, yerel ihtiyaçları karşıladığı gibi, dışarıya da ihraç edilen topraktan elde edilen ürünleriydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar Malatya, ürettiklerini uzaklara yollayıp, satabilmek amacıyla demiryoluyla başka şehirlere, özellikle de liman şehirlerine ulaşım olanaklarından yoksundu.

Osmanlı devletinde endüstriyel üretim ve fabrikaların bulunmaması nedeniyle, genellikle ithal edilenler Avrupa’da üretilen mallardı. 5] 985

Değişik malların ithalâtını sağlayanlar ise Ermeni sarraflarıydı. Küçüklü-büyüklü mesleki örgütlenme ve satımevleri için kredi verme işini üstlenenler de yine onlardı.


50

Yerleşim yerleri

Malatya’ya ithal edilen mallar pek değişik ve çoktu. Onlardan en temel olanları, değişik türde madeni döküm eşyaları, kumaş, rus ve amerikan derisi, petrol, tuz, sabun, kibrit ve perakende satıcılıkla uğraşanlar için de yurtdışında hazırlanmış değişik ev eşyalarıyla, takılardı. Hem ithalât, hem de ihracat, ihracatla uğraşan tüccarların sayısının çok daha fazla olması farklılığı dışında neredeyse aynı şekilde yapılmaktaydı. Malatya’nın ihraç ettiği başlıca ürünler, afyon, ipek, kurutulmuş kayısı, dut, meyve çeşitleri, armut, elma, kuru üzüm, (tatlı ve acı) kayısı çekirdeğiydi. Malatya’dan ihraç edilen malların birkaç istisna dışında hemen büyük kısmı iç pazarda tüketiliyordu. Örneğin, kayısı çekirdeği, ipek, tütün, ve afyon, bazı Avrupa şirketlerinin temsilcilikleri aracılığıyla doğrudan Avrupa ülkelerine gönderiliyordu. Yerli pazar ve yakın ülkelerde tüketilen mallar ise, kuru dut, dut rakısı, pestil, ve diğer çeşit tatlışekerlemeler, kayısı, şeftali, armut, elma, kuru üzüm ve hem taze, hem de kurutularak konserve edilmiş erik çeşitleriydi. Burada önemle belirtmek gerekir ki, Malatya’nın satış sembolü olarak isim yapmış kayısısı, armudu ve elması sadece memlekette değil, Avrupa’nın büyük şehirlerinde de tadından imrenilerek bahsedilen, eşsiz meyveler olarak tanınmaktaydı.

Ayrıca, kayısı çekirdeği, ceviz, fındık, badem, bunun yanında tahıllardan buğday, arpa, mısır, darı, mercimek, nohut, pirinç ve fasulya da ihraç edilmekteydi. İç kullanıma yönelik olarak bilinen, pamuk, yün, kenevir, haşhaş, tütün ve deri gibi mallar da ihtiyaç üzerine ihraç edilmekteydi. 5] 1000

XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başında, endüstri denen olgu hemen hemen yok gibiydi. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, tüm Türkiye’de olduğu gibi, Malatya’da da endüstri, devlet tarafından özendirilip desteklenen bir dal değildi. Malatya’da, bir Türk işadamı tarafından kurulan ve Arapkirli Ermeni zanaatkârların çalıştırıldığı tek bir manusa fabrikası dışında, şöyle övünülerek bahsedilebilecek ve endüstri olarak adlandırılmaya layık herhangi bir iş veya işyeri yoktu. O fabrikada değişik havlular, dokuma örtüler, vs. işlenip üretiliyordu. Bu kurum, Türk fabrika sahibinin akarsuyunun akım gücünü kullanarak, kendi aletlerini çalıştırmayı becerip, çulhacılığı öyle bir seviyeye yükselttiğini gören Arapkir ve Gürünlü Ermeni ustaların mesleki kıskançlığı nedeniyle, daha ilk günden önem ve itibar kazanmıştı. 5] 1003

MALKARA Rodosto (Tekirdağ)’ın 57 km. kuzey-doğusunda bulunan Malkara, tek veya iki katlı ahşap evleri ve düzensiz sokaklarıyla tipik bir doğu şehriydi. Taş yapılı, bahçeli en güzel evler ise Ermeni mahallesinde bulunuyordu. Ermenilerin başlıca uğraşları zanaatlar ve inşaatçılıktı. Fakat, çorbacı olarak adlandırılan büyük toprak sahibi tacirler de vardı. Artin Çorbacı, Toros Çorbacı vb. gibileri en bilinenlerdendi. 27] 9, 29

Yerel cemaatin ekonomik durumunu yeterli olarak tanımlayabiliriz. Meslekler dışında Ermeniler bazı ticari işlerle de uğraşıyorlardı. Petrolün yaşam alanlarına girişinden önce, keten yağı (daha çok bezir yağı olarak bilinir) üretimi gelir getiren bir iş alanıydı. O, hem aydınlatma işlevi görüyor, hem yemeklerde ve aynı zamanda boya elde edilmesi amacıyla da kullanılıyordu. Ermenilerin,

bezirhane olarak adlandırılan ve yağ çıkarma amacıyla kullanılan ezme aletlerine camızların koşulduğu böylesi 6 adet yağ üretim merkezleri vardı. Buna yakın olarak susam, yani küncü yağı da üretiliyor ve Rodosto ile Konstantinopolis’e ihraç ediliyordu. Malkara’da, 13’ü Ermeni, kalanı Elen ve Türklere ait olan böylesi 26 adet yağhane mevcuttu. Ermeni mahallesinin iki ucunda ve Elen mahallesine bitişik, yarısından fazlası Ermenilere ait olan 20 tane de yeldeğirmeni vardı. Daha sonra, iki makineyle çalışan motorlu değirmenler kuruldu, bu girişimin hayat bulması, onlardan birini işleten Bedros Deveciyan, diğerini ise onu ileride Acemyan kardeşlere devreden Şubaralyan ve Vartanyan aileleri sayesinde oldu. Peynir üretiminde, Salonik (Selanik)’te satış evi bulunan ve üretiminin büyük kısmını Mısır ve Fransa’ya ihraç eden Püskülyan kardeşler pek meşhurdu.


Yerleşim yerleri

Tahıl ürünlerinden un ticareti, neredeyse tümden Ermenilerin elindeydi. Bu iş alanında öncü konumda bulunanlar, Bedros Dedeciyan ile Baret ve Hovhannes Acemyan kardeşlerdi. Bu kardeşler, hemen tüm üretimlerini deniz kenarında bulunan sahil şehirlerine ulaştırıyorlardı. Malkara’da, ikisi Elenlere, geri kalanı Ermenilere ait olan 15 manifatura dükkânı vardı. Bu işin öncüleri de, Harutyun ve Serovpe Boğosyan kardeşler, Bedros Kavtanlıyan ve Hagop Voskanyan’dı. Bu iş dalında Ermenilerle rekabet etmek olanaksızdı. Yiyecek işiyse Ermenilerle Elenler arasında paylaşılmıştı, bu alanda en iyileri Keğam ve

51

Garabet Dombazyan kardeşler, Hagop Yeramyan, Malkhasyan ve Parseğyan kardeşlerdi. Madeni eşya ve kereste ticareti de istisnasız Ermenilerin elindeydi. Bu işte öncü «Garabet Boducuyan ve evlâtları» firmasıydı. Önceleri Malkara’da, kap-kacak, cam eşya ve servis takımı ticaretiyle Yahudi bir aile uğraşmaktaydı, fakat Ermeniler, sonunda o işi de ellerine aldılar. Ticari koşuşturma pazartesi günlerine, Malkara’da pazarın kurulduğu güne mahsustu. Çevre köylerin sakinleri, tahıl ürünleriyle, tahta, kömür, tereyağı, evcil hayvanlar ve sebzemeyvelerini omuzlayıp şehre akın ediyor, bunların karşılığında kendi ihtiyaçlarını gideriyorlardı. 27] 38-40

MARAŞ

Çarşı

Buğday çarşısı

Maraş, ticari işlek yollardan uzak ve izole edilmiş bir şehir olarak, büyük bir ticarete sahip değildi. O, kendi mallarını Mersin ve daha çok Alexandrette (İskenderun)’dan ihraç ve ithal ediyordu. İthal edilen malların başlıcaları, madeni eşyalar, cam, fayans, dokumalar, kumaş, renkli deriler, şeker, kahve, petrol, kağıt, vs. Avrupa’dan getiriliyordu. İhraç edilen mallar genellikle, pirinç, kuru üzüm, fıstık, bez, kökboyası, tahta ve cevizgillerdi. Maraş’ın bilinen tüccarlarından manifaturacı Khırlakyanlar, Hovhannes Bağdasar, Boğos ve Vartevar Çorbacıyan kardeşler, Melkon Hazarabedyan ve evlâtları, Ziya Salipyan, Şadarevyan kardeşler, vs. idi. Attarlardan, Bilezikçiyanlar, Garabet Partamyan ve evlâtları, Mıgırdiç Amiralyan ve kardeşleri, Dakesyan kardeşler, Der-Mesropyan

kardeşler, Kazazyanlar, Hacı Çarkçıyan, Setrak Dişçekenyan, Hamalyan kardeşler, Harutyun Babayan ve Sarkis Aharonyan en bilinenlerdendi. Halıcılıkta, Hovsep Dişçekenyan, Sarkis Çorbacıyan vs. kayda değerdir. 9] 305-306

Pirinç üretiminde Ermeniler çok önemli rol oynuyorlardı ve elde edilen ürünün yarısından fazlası onlara aitti. Türk çiftçiler, tarım işçilerine düzenli ve yeterli miktarda para ödemediklerinden, ırgatlar onlar için çalışmaktan kaçınarak, Ermeni işverenleri tercih etmektelerdi. Türklerden pirinç üretimiyle uğraşanlar, Kadir Paşa, Şükrü Bey, Hasan Zade, Çukatar Zadeler, Hacı Ömer Zadeler vs. ile Ermenilerden, Khırlakyan kardeşler, Topalyanlar,


52

Yerleşim yerleri

Muradyanlar, Arıkyanlar, Gostan Varjabetyan, Kısacıyanlar vs. sayılabilir. 9] 278

Bol sulu bir şehir olarak Maraş, kendi coğrafi konumu ve iklimiyle sebze-meyvecilikle uğraşmak

için pek uygundu. İhtiyaci tüm su kaynakları kullanıldıktan sonra şehrin güney tarafında toplanıyor ve sebze bahçelerinin sulanmasında kullanılıyordu. Sebze-meyvecilikle uğraşanların büyük kısmı Ermenilerdi, onlar enva-i tür ve çeşitte sebze-meyve yetiştirmekteydiler. 9] 282-283

M E R Z İ F O N / M A R Z I VA N Merzifon’da buğday ve buğdaygillerin değişik türleri, meyveler ve diğer ziraat ürünleri üretilmekteydi. Çok meşhur olan kırmızı şarabı pek yaygındı. Şehirde, modern değirmenler ve pamuklu, yünlü

ve ipek kumaş dokumacılığının yapıldığı birçok zanaat atölyeleri vardı. Pazarın sahibi genellikle Ermenilerdi. 28] 414-415

MUŞ

Muş Ermenileri ticaret, zanaatlar, kumaşçılık, tütün ve tüm diğer ziraat ürünlerinin üretimiyle uğraşmaktalardı. Çok sayıda büyük tüccarlar vardı, Nazaret Keşişyan, Mardiros Sahakyan, Miricanyan kardeşler, Asadur Aslanyan, Misak Bıdeyan, Markar Mındoyan bunlardandı. 28] 430

ve sayısı 800 (sekizyüz)’e varan küçüklü-büyüklü mesleki dükkânların 500 (beşyüz) tanesi Ermenilere aitti. Ermeni dükkâncılardan yaklaşık olarak 200 tanesi, değişik aletler için kullanılan sap ve değişik eşyaların küçük çapta perakende satışıyla, 300’ü ise değişik zanaatlarla uğraşmaktaydı. 1] 110

Muş Ermenilerinin genel uğraşı alanı ticaret ve özellikle de zanaatlardı. Muş çarşısında bulunan


Yerleşim yerleri

53

ORDU Ordu’da, büyük çapta fındık, mısır, fasulya, tütün, yumurta vs. üretilmekteydi. Kentin çevresinde, henüz işletilmeye başlanmamış olan gümüş ve altın madenleri vardı. Ermenilerin göze çarpan iyi bir ekonomik durumu vardı. Sayısal olarak çok olmadıkları halde (yaklaşık 5000 -beş bin- kişi), hemen hepsi, ticaret, zanaatlar, komisyonculuk, hotelcilikle iştigal ettiklerinden, pazarda monopol bir konuma sahiplerdi.

İbranosyan’lar, Daniel Çilciyan, Bulucuyan’lar, Cıknavoryan’lar, Vartyan’lar, Dzaduryan’lar, Anmahyan’lar en tanınmış tüccarlardandı. Yeranos Ağa ise, en meşhur sarraftı. Yukarıda anılan isimler dışında, Artaki Çilciyan’lar, Çorbacıyan’lar ve Andreasyan’lar en zengin ailelerdi. 28] 812

SAMSUN / SAMSON Ermeniler, şehrin ticaret hayatında öncü konuma sahiplerdi. Onlar, değişik zanaatlar, tarım, simsarlık, otelcilik ve diğer işlerle uğraşıyorlardı. Özellikle tütün üretimi ve tütün ihracatı alanında göze çarpmaktaydılar.

Samsun’un ekonomik refaha ulaşmış tüccar ve tütün ihracatçılığı yapan Ermenilerinden en bilinenleri, İpekyan, Kheryan, İbranosyan kardeşler, Güdükyan, Mısıryan, Aprahamyan, Bahçegülyan, Çekemyan vs. aileleriydi. 28] 624

S İ VA S / S E B A S T İ A

Sebastia’nın ticareti çok geniştir ve eğer Samsun’dan Sebastia’ya inşa edilen yeni demiryolu yapımı bitirilirse daha da gelişir tabii... Tüm dükkânlarla, hanlar Avrupa mallarıyla doludur, ama Sebastia ve taşrası, kendi ürettiği mallara da sahiptir. Buğday, arpa, kızılkök ve diğer tahıl ürünleri, yağ, peynir, bal, reçine, sahlep, kırmızı kök boyası, yün, inek, koyun, keçi, tilki ve samur vb. gibi hayvanların postları bunlardandır. Boraks, kil, mermer, değişik bazalt çeşitleri, dağlarda değerli metaller, şahsen toplamış olduğum billur taşı gibi birçok maden de vardır. Sebastia’nın, birçoğunu şahsen görmüş olduğum tuz madenleri çokçadır. Özellikle derin bir vadide, üç yandan yüksek dağlarla çevrili, sadece önü açık,

aşağıda tuzlu sulu 10 havuzu bulunan, çevresindeki dağların yeşil, mavi, kırmızıya çalan renklere büründüğü Ağdzov (Tuzla) hatırımdadır. Oradan pek de uzak olmayan, başka düz bir vadide bir başka Ağdzov (Tuzla) daha var ve ikisi birden yılda 250 bin kilogram tuz üretmekteler. Zamanında burada genişçe bir göl olmuş olsa gerek sanıyorum. Gürün’de bolca kükürt bulunan maden gibi, burada şap ve diğer bazı metaller de var. Bölge sakinleri genellikle gayretliler ve tarım da burada oldukça gelişmiş durumda bulunmaktadır. 7] 361

«İbranosyan kardeşler» Firmasının Sebastia şubesine ait birkaç satış evi vardı. Kare Khan


Yerleşim yerleri

54

Yün eğiren Ermeni kadınları

Açık çarşı

(Taş Han)’da İbranosyan’ların toptan alış-veriş için öngörülen büyük bir satış büroları vardı, burada Kaspar Khaçeryan ve Setrak Kebabçıyan adlı müdürler çalışmaktaydı. Sonuncunun Ankara şubesine gitmesiyle, onun yerine Voskan Tafeciyan müdür tayin edildi. Perakende satış yapılan yer de, Yervant Tafeciyan’la, Harutyun Badriarkyan’ın yönetiminde, aynı Han’ın kapısının yanıbaşında bulunuyordu. Bu hanın ikinci kapısının hemen yanında, bir başka satış yeri daha vardı. Üçüncü satış yeri, Toros Carmanyan ve Kevork Boyacıyan’ın müdüriyetinde Ahmet Bey Hanı’nda bulunmaktaydı. Çarşıda dördüncü bir dükkân da bulunuyordu. Ahmet Bey Hanı’nda «Tovmas Tumacanyan ve Krikor Mırmıryan» Şirketi’nin toptan ve perakende manifatura satışı yaptığı bir bürosu vardı, şirketin muhasebecisi Harutyun Manuelyan adında çok bilgili ve saygıdeğer bir kişiydi. Doğu şehirlerinden çoğunda olduğu gibi, Sebastia’da da, ticaret şirketlerinin çoğu hanlarda bulunmaktaydı. Yaklaşık on han vardı ve onları özetle saymak ve orada bulunan ticari şirketlerle, bürolar hakkında bir fikir edinebilmek için, sözkonusu hanları «gezmeye» değer buluyorum.

Ahmet Bey Hanı’nın saraçhane kapısı yakınında, kürkçü Sarkis ve Mirican kardeşlerin dükkânı vardı. İkinci kapısının yanında ise, Ermeni çadır ustalarının atölyeleri vardı, onlar hem sipariş üzerine çadır dikiyor, hem de onları yaylalara çıkanlara kiralıyorlardı. Üçüncü kapı, tüm dükkân sahiplerinin Ermeni olduğu çorapçılara götürüyordu. Türk ve Ermeni kadınları, kendi evlerinde işledikleri dantel ve renkli nakışlarla örülü çoraplarını satılması için onlara teslim ediyorlardı. Sebastia’da hazırlanmış bu çoraplar, Konstantinopolis, Halep, Antep ve başka yerlerde de pek kıymetliydiler. Dördüncü kapının yanında, Nışan Boyacıyan’ın alkollü içkiler ve yiyecek dükkânı vardı. Saraçhane çarşısının alt kısmı, tümü Türk olan, çubuk diye adlandırılan sigara ağızlığı hazırlayanların yeriydi. Bu sigara ağızlıklarının üzerine ipekten renkli teller sarılıydı. Ermeni tüccarlar onları satın alıp, Konstantinopolis, Mısır, hatta doğulu (oryantal) eşyalara rağbet edilen, kıymet biçilen İngiltere’ye bile yolluyorlardı. Hamamcıoğlu Hanı Çörek pazarında bulunuyordu. Kapının yanında Hacı Ali’nin toptan şeker, kahve, sabun ve diğer bazı malların da satıldığı dükkânı vardı. Oranın müdürü Hagop Nurhadyan’dı. Karslı Şamil ve bir başka Türk’e ait olan perakende manifatura satışı yapılan iki dükkân dışında, geriye kalan tüm dükkânlar Ermenilerindi. Hanın alt katında, toptan Halep ipeği ve Antep tiresi (pamuk iplik) satan Garabet Piranyan, Madteos Kürkçüyan ve evlâdı Ğevond, Krikor, Mihran ve Dikran Kürkçüyan kardeşler, Pilibos Şamlıyan ve evlâtları, Cano ve Melkon, Parseğ Damlamyan, Harutyun Vartikyan, Manuel Avazanyan, Aram Muradyan, Diraduryan kardeşler ve Sarkis Basmacıyan bulunuyordu. Garabet Topbaşyan, Hovhannes Medzaduryan, Mihran Nakkaşyan’ın yukarı katta ticari büroları vardı, geri kalanlar ise terzi atölyeleriydi. Şeykh Hanı’nın alt katındaki tüm tüccarlar, Tavit Kürkçüyan ve kardeşleri, Nazaret ve Ğazaros Ğazaryan kardeşler, Kevork Babikyan ve Madatya Piranyan vb. gibi Ermenilerdi. Onlar, yukarı katta hayvan postu ticaretiyle uğraşmaktaydılar. Küçük Ulusal Han’ın alt katında, Nışan ve Nazaret Andreasyan’larla, Çadırcıyan kardeşlerin satış mağazaları bulunuyordu. Yukarı katta ise Ermeni terzilerin atölyeleri bulunmaktaydı.


Yerleşim yerleri

Derbabyanlar Hanı’nda, Derbabyan kardeşlerin manifatura, Rupen Kestekyan’ın ise yazma dükkânı vardı. Elen dükkâncı Manik de buradaydı. Zincirli Han, Ahmet Bey Hanı’nın üçüncü kapısının karşısında bulunuyordu, burada okkayla satılan mallarla, aynı zamanda madeni eşya alışverişinin yapıldığı dükkânlar sıralıydı. Paşa Hanı Zincirli Han’a yapışıktı. Burası kervanların merkeziydi ve ahırlar vardı. Yukarı katıysa, hayvan postu toplayan Ermeni tüccarlar dolduruyorlardı. Damda kuruttukları hayvan postlarını, balya şeklinde bağlayarak yurtdışına gönderiyorlardı. İkinci Ulusal Han, manifaturacılardan Harutyun Mergeryan ve evlâtları, Leylekyan kardeşler, Çaputyan’lar ve diğerlerinin bulunduğu buğday pazarının hemen yakınındaydı. Yukarı katında, Dikran ve Mirican Elibüyükyan kardeşlerin, Nazaret Potukyan’ın büyük evlâdının ticarethaneleri bulunmaktaydı. Burada, hem avukat yazıhaneleri, hem de terzi atölyeleri bir arada bulunmaktaydı. Hanlarda, Avrupa kumaşlarının satıldığı ticarethaneler dışında, dışarıda işlek olan diğer kısımlarda da dolu dükkânlar vardı. Köylülerin kullanımı için öngörülen yerli dokumacılık ürünleriyle, manusa, alaca, Gürün şalları, Tokat’ın basma ketenleri vs. gibi malların pazarlandığı Bezazlık denilen uzun kapalı bir çarşı da vardı. Sayıları, yaklaşık 180’e varan tüm o dükkân sahipleri Ermenilerdi. Bedros ve Stepan Mergeryan’lar, Garabet ve Mihran Ğazaryan’lar, Vahan Ucuzyan, Nışan Çukasızyan, Yervant ve Nışan Dilanyan’lar, Serop Leylekyan, Voskan Prudyan, Nışan Garmir-Boyacıyan, Nazaret Abacıyan, Tateos Nizamyan, Voskan Tafeciyan, Nışan Mergeryan, Kel Artin Çukasızyan, Levon Çaputyan, Harutyun Potukyan, Karnig Çarşıyan, Hmayak ve Nazaret Parunakyan’lar, Mikayel Abacıyan ve diğerleri en bilinen ve tanınanlardı. Prot’un Hanı, Meydan’da odun ve kömürün satıldığı yerde bulunuyordu. Han’da kurutulmuş meyve ticareti yapan Ermeni tüccarların depoları bulunmaktaydı. Onlar, deve kervanlarıyla, Malatya’dan en kaliteli kurutulmuş meyvelerden, kayısı, kuru üzüm ve dutun çeşit çeşitleriyle, erik, elma, armut ve üzüm suyuna bandırılarak hazırlanmış, ender pestil çeşitlerini getirtiyorlardı. «Diraduryan kardeşler» Şirketi’nin temsilcileri Sarkis Basmacıyan ve Zare Boyacıyan kardeşler,

55

ayakkabı üretiminde kullanılan deri ve köselenin değişik çeşitlerini satmaktaydılar. Nazaret ve Ğazaros Ğazaryan kardeşler, Nışan, Diran ve Hovagim Badriarkyan’lar, Nışan Bıdıkçıyan, Parseğ Damlamyan ve (şeker, sabun ve enva-i türden mallar da satan) Harutyun Vartukyan madeni eşya satıcılarıydılar. Her türden malın bulunabileceği Şekerci Kalust’un dükkânı pek meşhurdu. Orada en başlıcaları, madeni eşyalar, anahtar, kilit, hatta bazı ilaçlar ve kırtasiye eşyaları da dahil olmak üzere, yok yok gibiydi. Sergiciyan kardeşler, (Taş Han’da) Vartan Medzaduryan, («Afyon» Oteli’nin birinci katında) da Hovhannes Ğorğanyan’ın perakende satış yaptığı dükkânları bulunmaktaydı. Attarlık, baharat, boya çeşitleri, ilaç için kullanılan, kurutulmuş, değişik bitki köklerinin satıldığı, küçük, kapalı bir çarşıydı. Stepan Teğnadzyan, değişik ot ve bitkilerden ilaç hazırlamasıyla tanınırdı. Takı ve süs eşyaları, kokular, parfümler ve daha birçok ev eşyaları, Mirican Odabaşyan’ın «Bon Marché» adlı dükkânında satılırdı. «Nışan Ambrukyan ve Voskan Şirinyan» Şirketi de aynı ticaretle uğraşıyordu. Sebastia yakınındaki Tavra köyünden biraz yukarıda, Ermeni işadamlarınca üzerlerinde Avrupa mekanizmasıyla çalışan un değirmenleri yerleştirilmiş, biri diğerinin üzerine dökülen şelâleler vardı. Devlet kurumlarının un ihtiyaçlarını taahhüt eden para sahipleri ise Nışan Derbabyan, Krikor Ğazaryan, Şahinyan ve Afyonyan’dı. 38] 592-596

1912-1913 yıllarında Sebastia eyaletinde ekonomik durum şöyleydi: - manifatura ithal eden 20 tüccardan 18’i Ermeni, 2’si Elen’di. - deri ve diğer türde mallar ithal eden 25 tüccardan 23’ü Ermeni, 2’si Türk’tü. - madeni eşyalar ithal eden 12 tüccar da Ermeni’ydi. - Gürün’ün yerel dokumalarını üreten 20 atölyeden 19’u Ermenilere, 1’i bir Türk’e aitti. - 8 un değirmeninden 4’ü Ermenilere, 4’ü Türklere aitti. - 10 sarraftan hepsi Ermeni’ydi. - 9800 dükkân sahibi ve zanaatkârdan 6800’ü Ermeni, 2250’si Türk, 450’si değişik halklardandı.


56

Yerleşim yerleri

- İhracatla uğraşan 150 tüccardan 127’si Ermeni, 23’ü Türk’tü. - İthalâtla uğraşan 166 tüccardan 141’i Ermeni, 13’ü Türk, 12’si değişik halklardandı. - 153 fabrika sahibi ve endüstriyelden 130’u Ermeni, 20’si Türk, 3’ü değişik halklardandı. - 37 para sahibi ve sarraftan 32’si Ermeni, 5’i Türk’tü. 38] 586-590

Hacı Ohan Aslanyan’ın, tüm Sebastia vilayetinde nüfuzu ve namı vardı. Müslüman çevreler onu «Çorbacı Ohan» olarak adlandırıyorlardı. O’nun, prenslere layık cömertliğiyle, yardımseverliği ise efsaneviydi. Olağanüstü feci bir ekonomik kriz zamanında, hayırsever Çorbacı Ohan, köylülere iş vermek amacıyla Cehri’deki, ucu bucağı belli olmayan devasa çiftliğini çevreleyen yüksek taş duvarları, hiç yoktan yıktırıp yeniden inşa ettirmiş olmasıyla anılır. 4] 374

SİVEREK / SEVEREK

Siverek’in başlıca ürünleri buğday ve pirinçti. Bunun yanında etinden yararlanılan hayvanlar, tabak, deri, yün ve meyve çeşitleri de ihraç ediliyordu. Ermeniler, çarşının sahibiydi. Yerli tüccarlardan varlıklı ve bağlarının çok olmasıyla bilinen

Hovhannes Giragosyan, Şoraçonk gil ve Dökmeciyan aileleri en göze çarpanlardı. Dokuzluyan’ların büyük çapta hayvan derisi ve postunun işlenip, üretildiği bir mezbaha ve tabakhanesi vardı. 28] 657

SİVRİHİSAR Sivrihisarlılar pek becerikliydi, otlağı olmadan hayvan besler, hayvancılıkla uğraşır, tarıma elverişli, bol sulu toprağı olmadan, ırgatlık yapar, ziraatle uğraşırlardı. İşini bildiklerinden sayısız Kürt köylüsüyle bağlanıp, onlara hem davarlarını otlatmakta, hem de toprağı işleyerek geçinirlerdi. Küçüklü-büyüklü, her türden 5-6 bin evcil hayvana sahip olan, Noraşen Ulusal Okulu’nun

hayırseverlerinden Stepan Ağa Tosunyan, Sivrihisar’ın en önemli simasıydı. İthalât ve ihracat Ermeni tüccarların tekelindeydi. Başlıca mallardan keçi yünü (bron), afyon, reçine, buhur, medan kökü, susam, buğday, arpa, çavdar, mercimek ve diğer tarım mahsülleri, genellikle ekonomik refahın sağlanmasında önemli rol oynuyordu. 44] 33


Yerleşim yerleri

Garabet (Çorbacı) ve Boğos Helvacıyanlar birinci sınıf veteriner ve hayvan satıcılarıydı. Toptan manifatura satıcılarından Konstantinopolis piyasasının bilinen simaları, Balyan’lar, Balyozyan’lar, Göstenyan’lar en sayılırlarıydı. Sadece İzmir’den büyük oranda manifatura ithal eden Kalpakçıyan Hagop Ağa, şehrin en namlı ve saygıdeğer simalarındandı. Boduryan’lar, Çetinyan’lar, Tutluyan’lar, Kamburyan’lar ve Levon Parseğyan çarşıda göze çarpan konuma sahiplerdi. Demir eşyalar ve her tür inşaat malzemesi ticareti Dikran ve Mesrop Kiziryan kardeşlerle, Harutyun Arapyan’ın elinde bulunmaktaydı. 44] 34-35

Sivrihisar’da girişimi Tavityan kardeşlere ait olan halıcılık, oldukça yaygın bir iş alanıydı. Gelir getiren bir iş dalı olması nedeniyle, evlerinde özel tezgâhları bulunan bazı aileler de vardı. Halı ve kilim, her Sivrihisarlı ailenin ev eşyalarının ayrılmaz parçalarıydı. Serveti yaklaşık 100.000 Osmanlı altını sayılan, zengin halı tüccarı Stepan Avedikyan, İzmir’den Sivrihisar’a gelip, onlarca halı dokuma atölyesi kurmakla, şehrin Ermeni kadın ve kızları için iş alanı yaratmıştı. 44] 36

Üzüm, aynen ekmeklik buğday gibi, şehir sakinlerinin en yaşamsal yiyeceğiydi, evlerin mahzenlerinde herkes, küçük küplerde, tüm yıl boyu, değişik tatlı ve şekerleme çeşitleri saklıyordu. Aynı zamanda, kabak, patlıcan, kayısı, kiraz ve incir reçeliyle, marmelatları ve cevizli pestil, tarhana, vs. de hazırlanırdı. Türk köylüleri, senenin o sezonunu bekler ve Ermeni mahallelerine doluşarak, eşeklerinin sırtına yükledikleri, tüm kabak, peynir, patlıcan, yeşil fasulya, mısır, ayçiçeği çekirdeği, ceviz, tereyağı ve diğer yiyecek maddelerini satarlardı. 44] 510-511

57

Kışın üç ayı için şehirlinin başlıca tasası yakıttı. Derin bir kış, 3-4 metre kar, şehir sanki bir ada misali tecrite mahküm ediliyor, tüm ulaşım yolları kapanıyordu. Hiçbir kış yoktu ki, köy yollarında yüzlerce hayvan ve insan soğuktan donarak ölmemiş olsun ! Şehrin koskoca meydan saatinin sesi bile kış aylarında duyulmaz olurdu. Sadece sabah ve akşama özgü olmak üzere, Ermeni kilisesinin zangoçu Kaspar’ın çaldığı çan sesleri, derin sessizliğe gömülü şehrin en uçlarına kadar ulaşıyordu. 44] 511

Doğum yerim olan Sivrihisar tarihi hakkında bir kitabın yayına hazırlandığını duymakla büyük bir sevinç yaşadım. Yıllardan beri 10 para değerindeki bu para örneğini özenle sakladım, bizim 20 paramız da vardı, 1 kuruş ve 2 kuruş değerinde para birimimiz de vardı, ama Büyük Katliam zamanında, başka çok değerli belgelerle beraber, ne yazık ki onlar da yokolup gittiler. Sadece bu 10 paralığı, çok değerli bir hatıra olarak saklamışım. Şehrimizde, büyük bayramlarda, özellikle de pazar günleri, kilisemize çok az peşin para veriliyordu. Her sene yılbaşı zamanı, ister fakir, ister zengin olsun, kilise kapısında mutlaka belirli miktarda pul adını verdiğimiz bu paralardan satın alıyordu. Hemen her ailenin stokunda, sabah ve akşam namazı saatlerinde, kiliseye, Fakirler Sandığı’na, Konstantinopolis Surp Pırgiç’ine ve Kudüs’teki manastıra verilmek üzere yeterli pulları vardı. Hovhannes Hotonyan 44] 495-496

Şehir, işlek yollardan uzak olduğu için, yabancılara ancak binde bir rastlanırdı. Ne katolik, ne de protestan bir cemaat yaşamı bile yoktu. Sadece Gesaria’dan, Konstantinopolis’ten, Zmürnia’dan, Eskişehir’den, senede bir gün ya da bahar vakti veya yazın, afyon, tiftik (keçi yünü), çorap, halı ve el işleri satın almak için, zengin tüccarlar şehre


Yerleşim yerleri

58

Sivrihisar çarşısı

Sivrihisar’ın 10 para değerindeki Ermeni parası

geliyorlardı. Çoğunlukla, perakende, küçük eşya satışında bulunmak üzere, kendi eşekleriyle gezen Yahudi işportacılar ya da yaşam sigortası yaptırmak için, köy-köy dolaşan sigorta şirketlerinin Ermeni veya ecnebi ülke vatandaşları görünürlerdi.

Büyük sayıda aileler, sırf zengin olanları değil, orta halli olanları bile, çocukları için, kendi olanakları çerçevesinde, yirmi yıllığına veya ömür boyu hayat sigortası yaptırıyorlardı. 44] 500-501

Zengin tüccar Garabet Helvacıyan

Meşhur tüccar Gğmes Tosunyan

Soldan sağa, Garabet G. Papazyan, Kevork Helvacıyan, Stepan Helvacıyan, Garabet B. Helvacıyan (1880). Binlerce baş hayvan sahipleri

Büyük zenginlerden tüccar Kevork Cendereciyan, şair Muşeğ İşkhan’ın dedesi


Yerleşim yerleri

59

TEKİRDAĞ / RODOSTO

Rodosto Ermenilerinin yarısı tarım, % 40’ı zanaatla ve sadece % 10’u ticaretle uğraşıyordu. Ermeni tüccarların ilgi alanı, tahıl ürünleri, ayakkabıcılık, kerestecilikle, madeni eşya alımsatımıyla sınırlıydı, yiyecekle ilgili tüm ticaret neredeyse bütünüyle Elenlerin elinde bulunuyordu. Şehirde, tahıl ürünleri satıcılarının büyük kısmı Elenler olsalar da, son zamanlarda Ermeniler de o alanda belirli bir yer edinmeye ve Avrupa ülkeleriyle ticari ilişkiler geliştirmeye başlamışlardı. Nışan Sakızlıyan, Manuk Berberyan, Movses Malakyan, Rupen Çizmeciyan, Bostancıyan kardeşler, Mehteryan kardeşler, Demiryan kardeşler, Panikyan kardeşler, bu alanın Ermeni tüccarlarındandı. Şehrin zanaatkârları içerisinde en büyük kesim, ayakkabıcılardan oluşmaktaydı, onlar iç ihtiyacı karşılamanın çok ötesinde, hem Türkiye’nin kalabalık şehirlerinden birçoğuna, hem de Mısır ve bazı Arap ülkelerine, büyük çapta ayakkabı ihraç ediyorlardı. Uğraşanlarından tümünün Ermeni olduğu bu ticaret dalının en tanınan tüccarları, Sepetyan kardeşler, Camcıyan kardeşler, Fırıncıyan kardeşler, Onnik Kasparyan, Krikor Mkhitaryan, Ağasi Saracıyan ve Manuk Tateosyan’dı. Şehrin ve yakın köylerin tüm tahta, kereste ihtiyacı ithal edilmekteydi ve bu ticareti gerçekleştirenler, Bostancıyan kardeşler, Melidos Camcıyan, Rupen Papazyan, Kevork Kaputsuzyan, Manuk Keresteciyan ve Papazyan kardeşlerdi. Şehirde, 26 adet manifatura dükkânı vardı. Aristi Partal adlı bir Elen dışında, geriye kalan tüm dükkân sahipleri aşağıda isimleri belirtilen kişilerdi. Hacı Mesrop Ağa, Boğos Camcıyan, «Donabedyan şirketi», Dıngızyan, Hovagim Karanfilyan, Stepan Tefikyan, Hovhannes Karanfilyan, «Garbis Tateosyan», Zenop Garavaryan, Zakaryan kardeşler, Aleksan Güreğyan, Yeremia Stepanyan, Garabet Nevruzyan, «Krikor Acemyan şirketi», Boğos

Kılıçyan, Nigoğos Yeretsyan, Sarkis Ğazarosyan, Stepan Tarakçıyan, Mihran Taşçıyan, Varteres Çilingiryan, Krikor Pilibosyan, Harutyun Kavafyan, Apisoğom Ğazarosyan, Arşak Aleksanyan, Harutyun İzmirliyan ve Kevork Kerovpeyan. Madeni eşyaları Avrupa ülkelerinden Balıkçıyan kardeşler, Keremyan kardeşler, Hampartsum Pavliyan ve Krisdapor Tatonyan ithal ediyorlardı.

Rodosto’nun Takavor (Kral) mahallesinde «Frank Mahle» sokağı. Görünen tüm evler Ermenilere, Hagopoviç’lere (Alyanakyan), Karanfilyan’lara ve başkalarına aitti. Bulgaristan Tsarı Ferdinand ve Boris ve Kiril adlı prensler, üç gün boyunca Hagopoviç’lere ait olan, fotoğrafta ilk planda görülen bu binada misafir edilmişlerdi.


Yerleşim yerleri

60

Rodosto’da demir eşyalar satan 51 adet demirci dükkânından sadece 5’i Türklerindi, geri kalanların sahipleri Ermenilerdi. Pırlanta ve diğer değerli taş satıcılarından en meşhuru, aynı zamanda devlet için telefon ve telgraf

aletleri de getirten Boğos Papazyan’dı. Şehirde, 7 un değirmeni ve fabrikası vardı ve tümünün sahipleri Ermenilerdi. İşte onların isimleri: Mimiko, Ğazar Ağa, Papazyan, Asadur Boyacıyan, Ayıcıyan’lar, Siolcuyan’lar, Hafız Onnik. 45] 207-209

T O K AT / Y E V T O K İ A

28] 185

Beyzat mahallesinde şehir saati

Doğuda, uçsuz bucaksız diyarlara vararak, seyyar satıcılık alanında en eski tecrübeye sahip halkın Ermeniler olduğu reddedilmez bir gerçektir. Tokat, tacirleri sayesinde uzak ülkelerle ticari ilişkilerini henüz kervanlarla yapılan zamanlardan

itibaren kurmuş olduğundan, XVI., XVII. ve XVIII. yüzyıllarda zengin bir merkez haline gelmişti. Büyük bir ticaret evine sahip olup, Avrupa’dan mallar ithal eden meşhur tacir ve katolik bir Ermeni olan Boğos Pambukçu’nun 1831 yılında Tokat’ta yaşadığını biliyoruz. 1850-1870 yıllarında «Pambukçu Ticaret Evi» öylesine bir isim ve üne sahipti ki, Avrupa’daki birçok üretici mallarını Anadolu’da tüketebilmek amacıyla ona yolluyorlardı. Bu şirketin kapanmasından yıllar sonra bile, hâlâ posta yoluyla onun adına Tokat’a mal numuneleri gönderilmekteydi. 1831’de, Tokat’ta Ağlakan (herhalde Ağlakhanyan olacak) adında büyük bir tüccar daha yaşıyordu.

Yevtokia’dan görüntü

Yevtokia Ermenileri ince ruhlu; zevki, doğayı, kuşları, çiçekleri, sanatı seven insanlardı. Çok zevkli bir yaşam süren, yumuşak ve barışçıl bir karaktere sahiplerdi. Uzun boy, düzgün yüz hatları, çekici dış görünüşe sahip olurlardı. Birçoğu mavi, deniz mavisi gözleri olan sarışın insanlardı.


Yerleşim yerleri

Yevtokialı Ermeni tüccarlar

XIX. yüzyılda Tokat’ta ticaret Ermenilerin elinde bulunuyordu. Öyleki hiç kuşku bile duymadan Tokat’ta ekonomik hareketin lider konumdaki başlıca yöneticilerinin Ermeni olduklarını söyleyebiliriz. Ticaret ve seyyar satıcılık, attarlık (aktar da deniyor) ya da az sayıda veya toptan malların ithalât ve ihracatıyla uğraşan, şehrin ekonomik yaşamını etkilemekle göze çarpan başlıca ticaret evleri tümden Ermenilere aitti. 1887’de ticaretin neredeyse bütün önde gelenleri Ermenilerdi, onlardan saf ve dürüst bir genç olan Dikran Cıknavoryan, Özel Nersesyan Erkek Okulu’nun kurucusuydu. 1895’te Tokat’ın manifatura ithaliyle uğraşan Ermeni büyük ticaret evleri şunlardı: «İBRANOSYAN KARDEŞLER», «KEVORK VE HAGOP PAPAZYAN KARDEŞLER», «MARDİROS ZARTARYAN», «KARATAVUKYAN», «H. KEÇECİYAN VE EVLATLARI».

Diğer bazı malların / Hırdavat / ticaretiyle uğraşanlar: «MARDİROS KESDEKYAN VE ŞİRKETİ», «GARABET TAŞÇIYAN», «KARNİG NARİKYAN», «HAGOP PEYNİRYEMEZYAN».

Meşhur bakır satıcıları ise:

«MARDİROS ABDALYAN», «G. GORGODYAN». «ABDALYAN KARDEŞLER» VE «ŞİŞMANYAN KARDEŞLER» büyük ticaret evleri, yazma üretiminin

hammaddesi olarak toptan tülbent ithali yapıyordu. «HACI GARABET ASDVADZADURYAN» yazma üretiminin en meşhur ticaret eviydi. Ancak ihracat alanında İbranosyan’ların benzeri olarak en büyüğü, taşranın değişik yerleşim yerlerinde de temsilcilikleri olan «GÜLBENKYAN» şirketiydi ve onun Tokat’taki temsilcisi Ğazaryan Hacı Ağa bölgede üretilen afyonu en çok satın

61

Yevtokia’nın çarşısı

alan olup, hemen tüm ürünü Konstantinopolis’e yollamaktaydı. En modern ve kusursuz çalışan aletlerle donanmış un fabrikasının sahibi Daniel Çamkertenyan’ın firması da ticari ve üretim kurumu olarak bilinenlerdendi. İthal edilen mallar şunlardı: a) manifatura, b) keten ve kemer dokumacılığı için hammadde, bunlardan en çok gözde olanı siyah kaşkam olarak adlandırılan ve oldukça ucuza getirilen bir italyan dokumasıydı. Fiatının elverişli olması nedeniyle dokumacılık pazarında en fazla tüketimi olan maldı. c) yılda 50.000 altın çapında satın alınan ve basmacılıkta hammadde olarak kullanılan tülbent, kasa ve mermerşahı adlı malzemeler, d) basmacılıkta kullanılan boya malzemeleri, bunlardan en bilineni alibarin, alizarin ve çiçek adındaydı ve halk dilinde alizar yazma ve çiçek yazma olarak adlandırılan yazma üretiminde kullanılırlardı. e) değişik zanaat malzemeleri ve aletleri, genellikle dikiş makineleri, marangozluk ve mobilyacılıkta gerekli parçalar ve aletler, f) ilaç, konserve, meşrubat, bitkisel, hayvansal ve madensel temelli değişik mal ve malzemeler, İhracat Avrupa ve Türkiye’nin değişik bölgeleri için öngörülmekteydi. Böylece, yurdışına yumurta, mahlep, cehri, ceviz, badem, tahıl ürünleri, balmumu, deri, vs. gönderilmekteydi. İhraç malları içerisinde en büyük yeri afyon ve tütün tutmaktaydı. Bunlar, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Çekoslovakya, Almanya, Avusturya, Macaristan, Belçika ve başka yerlere de gönderiliyordu. Tokat’ın tütünü Samsun ve Bafra tütününe nazaran daha az kaliteliydi ama kolayca yanması nedeniyle iyi bir karışım olarak rağbet görmekteydi.


Yerleşim yerleri

62

Yazma üretim yeri

Manifatura üretim yeri

Yıllar sonra Mısır’da pek ün salan «Matosyan Ticaret Evi» şirketinin kurucusu olan Hovhannes Matosyan (1849-1927), Tokat’ta 1873-1875 yıllarında ilk tütün ve sigara üretimini başlatıp kuran fabrikanın sahibi olmasıyla da bilinir. 1887’de Tokat’ta: - Yarısı Ermeni, yarısı Elenlere ait olan 200 adet manifatura dükkânı, - 36’sı Yahudi, 15’i Türk, geriye kalanı Ermeni ve Elenlere ait olan 60 adet perakende satış dükkânı, - 20’si Ermeni, 30’u Elenlere ait 50 adet kahvehane, - 100’ü Türk, geriye kalanı Ermeni ve Elenlere ait 150 adet sebze-meyve satış dükkânı, - 17’si Türk, 3’ü Ermenilere ait 20 adet kasap dükkânı, - Hepsi Ermenilere ait olan 10 adet kuyumcu dükkânı, - 17’si Ermeni, 3’ü Elenlere ait olan 20 adet saatçi dükkânı, - Çoğunluğu Türklere ait olan doğuda giyilen yemeni (çarık) satan 50 adet ayakkabı dükkânı, - 15’i Ermeni, 5’i Elenlere ait Avrupa tipi kundura satan 20 adet ayakkabı dükkânı, Ermeni tüccarların yıllık ortalama geliri 50 ila 150 lira arasındaydı, dükkân sahiplerinin geliri ise, 20 ila 50 lira arasındaydı. 1915 yılında Tokat’ta Ermenilere ait olan tam 100 ticari müessese vardı. 4] 1305-1314

Tüccarlardan Yeğyazar ve Kevork Kestekyan’ların ailesi

erkek, hem de kadınları bir güzellik takısı, yani baştacı olarak algılanan bir örtü niyetine kullanıyorlardı. Onu hristiyanlar da kullanmaktaydılar. 3] 1497

Yazma veya Yapık olarak da adlandırılan üretimin en eski tarihlerden beri bilinmekte olan beşiği Tokat’tır. Küçük Asya’nın en eski üretim merkezlerinden biri olan bu şehir, çok uzun zaman tüm Türkiye’nin yazma ihtiyacını üretme ve giderme işini kendi tekelinde bulunduruyordu. Tokat yazması olarak bilinen, o başörtüleri islâm aleminin hem

1912-1913 yıllarında Tokat vilayetinin 40 ihracat ticaretiyle uğraşan işadamlarından 30’u Ermeni, 10’u Türk, 600 dükkân sahibinden 450’si Ermeni, 100’ü Türk, 50’si Elen, 700 sebze-meyve satıcısından 300’ü Ermeni, 400’ü Türk idi. 29] 36-37


Yerleşim yerleri

63

TRABZON

Trabzon limanı

Çarşının girişi

Ermenilerin ekonomik durumu çok iyiydi. Onlar, Elenlerin en büyük rekabetçileriydi ve şehrin ticari, zanaatsal, üretimsel, komisyonculuk, temsilcilik ve endüstriyel belli başlı alanlarını ele geçirmişlerdi. Buğdaygiller, meyvecilik, fındık ve daha başka ürünlerin, üretim, satış ve ithali gibi ticaret alanlarının da bilinen tüm büyük tüccarları Ermeniydi. Onlar, büyük miktarda ithal işleri gerçekleştiriyor, bazıları diğer şehirlerde, yurtdışında, şubeler ve temsilcilikler de açmış bulunuyorlardı. Bu büyük tüccarların en tanınanları, Boğos Arapyan, Gaydzak Arapyan, İbranosyan’lar, Maranyan’lar, H. Tahmazyan, A. Minasyan, Güreğyan, Yesayan, Aslanyan ve Trabzon eyaletinin, neredeyse tüm fındık ticaretini elinde bulunduran Aznavuryan kardeşlerdi.

Diraduryanlar, çok büyük bir un fabrikasının sahipleriydi. Tütün ve ipek üretimi fabrikalarının sahiplerinden çoğu da, yine Ermeniydi. İtalyan Gemicilik Şirketi’nin şehir acenteliği «Gümüşyan» firmasına, Fransızların «Paquets» Şirketi işletmeciliği ise «Mısıryan» firmasına aitti. Yukarıda anılan kişiler dışında, Trabzon’da daha birçok zengin ve hatırı sayılır Ermeni aileleri vardı, bunlardan Ballaryan, Khubeseryan, Muradyan, Türkyan, Fetvacıyan, Makhokhyan, Vahanyan, Marimyan, Mutafyan, Paçacıyan, Tirakyan, Yusufyanlar en bilinenlerdi. Trabzon Ermeniliği, gelir getiren ulusal birçok mülkün de sahibiydi, bu mülkiyetlerden elde edilen gelirlerle, okullarla kültür kurumlarının bütçeleri oluşturuluyordu. 28] 774-776

VA N

Van Ermenileri değişik alanlardaki yetenekleriyle göze çarpmaktaydılar. Onlar, iyi tüccar, usta zanaatkâr ve gurbet elde pek becerikliydiler. Van’da ticaret neredeyse tümden Ermenilerin elinde bulunmaktaydı. Değişik tarım aletleri

için üretilen sap satıcılarıyla, perakende satış gerçekleştiren Ermenilerin sayısı 500 kadardı. Çarşıda ticaretle uğraşan Türkler, genellikle çayhaneler işletip, meyve satışı, kasaplık, ekmekçilik ve kısmen de ayakkabıcılık, terzilikle uğraşırlardı. 1] 18


64

Yerleşim yerleri

Y O Z G AT Genelde tüm ticaret dalları ve zanaatlar Ermenilerin elinde bulunuyordu. Yerli Ermeni tüccarlardan en bilinenleri, Atamyan-Baklayan, İbranosyan, Cenevizyan, Gülbenkyan ve diğerleriydi.

Aslında, her türden ticaret, zanaat ve tarımla uğraşanların ekonomik durumu çok iyiydi. Onlar içerisinde zengin ve büyük aileler vardı. 28] 195-196

ZONGULDAK EREĞLİ

Ereğli’nin doğusunda bulunan Klotanelik Köyü’nün sakini Uzun Mehmet, 1829 yılında Köse Ağzı bölgesinde taşkömürü bulup, bulduğundan bir torbaya örnekler doldurarak, karayoluyla Konstantinopolis’teki darphaneye gönderir. Karşılığında 5000 kuruş ikramiye ve 600 kuruş da aylık maaş edinir. Hırvat göçmeni kireç ocakçısı Milo Şahin, kazmacı Yusuf ve lağımcı Koca Toma, 1830’da hükümet tarafından 180 vasıfsız işçiyle birlikte Ereğli’ye gönderilir. Lâkin, sadece kazma kürekle kazmayı bilip, madencilik tecrübesi olmayan bu grup zorluklarla karşılaşınca, o bölgeyi terk edip,

başka bir yere geçer ve bu şekilde, 15-20 yıl içinde Köse Ağzı, Alaca Ağzı, Kozlu, Zonguldak, Kilimli, Çatal Ağzı bölgelerinde 150 adet ocak (kömür maden ocağı) ortaya çıkarılır. 1883 yılında “Karamanyan şirketi”, 1884’te “Gürcüyan şirketi” ve 1885’de de “Halaçyan şirketi” bu maden ocaklarını satın alarak işletmeye açar. Bu Ermeni şirketleri, modern aletler, demiryolu ve Avrupa’dan getirttikleri en yeni makineler sayesinde, birkaç yıl içinde, maden ocaklarının işletmesini düzenlerler. T.Papazyan

17] 339-340, 342-343


65

2. BÖLÜM İNSANLAR BU BÖLÜMDE TİCARİ-EKONOMİYLE UĞRAŞMIŞ İNSANLAR YER ALMAKTADIR. ASLANYAN HARUTYUN (ARTAKİ) MARDİROSİ1

hem şehrin en zengin, hem de Zmürnia Ermeni cemaatinin en önemli ve etkili şahsıydı. 1880’li yıllarda, Zmürnia bölgesinde bulunan Manisa adlı yerleşim yerindeki pamuk üretimi, koskocaman bir pamuk fabrikası ve yüzlerce hektar ekili toprak ona aitti. Uzun zaman Valiliğin İdare Meclisi ile şehir Belediye meclisi üyesi olmuş ve Türk hükümeti tarafından madalyalarla ödüllendirilmiştir.

(1852, TOKAT - 1917, KONSTANTİNOPOLİS)

3] 2193

Genç yaşta Tokat’tan Konstantinopolis’e taşınmış ve ticaretle uğraşmıştır. 1892 yılından itibaren devlet ihtiyaçlarının sağlayıcıları olup, özellikle Deniz Bakanlığı’nın ihtiyaçlarını karşılamıştır. Deniz ulaşımındaki ihtiyaçları karşılayan (İdare-i Mahsuse)’nin müdürü olmuştur. Konstantinopolis’in Hasköy mahallesinde mezbaha sahibiydi. Ereğli Kömür Ocakları’nı işleten «Karamanyan ve ortakları» adlı firmanın ortaklarındandı.

Konstantinopolis’e yerleşerek, orada Apel Gülbenkyan’la beraber madeni eşya ticaretiyle uğraşmıştır. Ticari işlerle ilgili İngiltere’ye giderek, dört yıl boyunca orada yaşar. 1882’de geri dönerek Zmürnia’da işine devam eder. 1899’da Osmanlı hükümeti onu Philadelphia’da düzenlenecek olan Uluslararası Ticari Kongresi’nin delegesi olarak tayin eder, ama Amerika Birleşik Devletleri’ne, New-York’a ulaştıktan iki gün sonra vefat eder. Loğofet Balyozyan, İngilizce ve Fransızca’dan Ermenice’ye kimyayla ilgili kitaplar ve Shakespeare’in «Venedik’in Tüccarı» eserini tercüme etmiştir.

CUNT ASDVADZADUR (1825, SUÇAVA - 1897, KONSTANTİNOPOLİS)

3] 2194-2195

4] 1667

BALYOZYAN LOĞOFET HAMPARTSUMİ (1851, TALAS - 1899, NEW-YORK)

İlk yerde

öğrenimini doğduğu edinmiştir. Daha sonra

1 Yazının aslı Doğu Ermenicesi ile kaleme alındığından, görüldüğü üzere isimlerin, soyadı, adı ve baba adı sıralamasıyla dizili olduğu bilinmeli ve öyle okunmalıdır.

BALYOZYAN MADTEOS SARKİSİ (1846, TALAS - 1902, ZMÜRNİA)

İlk öğrenimini doğum yerinde Vart-Patrikyan Okulu’nda edindikten sonra, kardeşi Garabet ile Zmürnia’ya yerleşip, büyük ithalât ve ihracat işleriyle uğraşarak, Zmürnia’nın tanınan 3-4 varlıklı insanlarından biri olmuştur. 1880-1890 yılları arasında,

Geleneksel anlatılara göre Cuntyan sülâlesi Ani’den olup, XIV. yüzyılda Avusturya-Macaristan’ın Galiçya bölgesine göçetmiştir. A. Cunt ,1837’den itibaren Viyana Mkhitaryan Ruhban Okulu’nda okumuş, özellikle tarih ve felsefe konularında derin bir eğitim almıştır. Doğduğu yere geri dönerek, oradaki Ermeni Okulu’na müdür tayin edilmiştir.


İnsanlar

66

1853 yılında Konstantinopolis’e giderek, yerli pazarla tanışmış ve Viyana’ya geri dönerek, Türkiye ile kereste ticareti yapmaya başlamıştır. Konstantinopolis’in Avusturyalı toplumunun önemli simalarından biriydi, Büyükdere’de müstakil evi vardı. Gençlerin Avrupa’nın önde gelen üniversitelerinde eğitim almaları amacıyla, 100.000 frank kapital ile Cunt Vakfı’nı (Fondation Chevalier Tchunt) kurmuştur. 15’ten fazla humanist, mesleksever, sanat-bilim-edebiyat kurum ve akademilerinin üyesiydi. İmparator Franz-Joseph tarafından «İhr» ve «Demir Taç» madalyalarıyla ödüllendirilmiş, 1875 yılında ise mirasçıl asalet derecesi ile İmparatorluk şövalyesi ünvanına layık görülmüştür. Osmanlı hükümeti tarafından «Mecidiye» madalyasıyla ödüllendirilmiştir.

yassılaştıran bir press-ezgi makinesi, 1805’de ise çuhayı başka bir şekilde işleyen 5 tezgâh keşfetti. Sultan Mahmut döneminde altın ve gümüşten eritilen döküm parçalarını yassılaştıran bir alet daha keşfetti ve bu alet Darphane’de para basımında kullanıldı. Amira idi.

Tüm bu katkılarından dolayı Bey ünvanına layık bulunmuş, 1856’da Osmanlı İmparatorluğu’nun Yüksek İdari Heyeti, 1857’de ise Kamu Eğitimi Meclisi üyeliğine getirilmiştir. Amira idi. 47] 136-138

13] 352-353

DADYAN HOVHANNES ARAKELİ

DER-NERSESYAN KHAÇADUR AVEDİKİ (1810, BİTLİS - 1895, KONSTANTİNOPOLİS)

(1789, KONSTANTİNOPOLİS - 1869, KONSTANTİNOPOLİS)

13] 156-157

DADYAN ARAKEL NİGOĞOSİ (1753, GAMARAGAB - 1812, KONSTANTİNOPOLİS)

Henüz 18 yaşındayken kâşiflik alanında istisna-i bir yetenek sahibiydi. Agın şehri yakınlarındaki Gamaragab köyünde birkaç sudeğirmeni, köprü ve yol yapmıştır. Ailesinin geçimini sağlamak amacıyla 1778 yılında Konstantinopolis’e yerleşerek, sarraflık ve «Paydos» şirketinde un ticaretiyle uğraşmıştır. III. Sultan Selim zamanında, 1794 yılında Konstantinopolis Baruthanesi için bir makara keşfetmiştir. 1795’de Azadlı Baruthanesi için su gücüyle çalışan bir makara daha keşfetmiş ve bunun sayesinde tüm vergilerden muaf tutularak, Baruthane yöneticiliğine getirilmiştir. Birkaç sene sonra barut kütlesini ufaltan bir makine, tekerlekli bir kayık, kayıklar için su pompası, 1800 yılında büyükçe ağaç kütüklerini hızarlayarak tahtaya çeviren bir makine, 1802’de bakırdan eritilen döküm maddelerini

Eğitimini özel öğretmenler ve Mhkitaryan Manastırı ruhbanlarından edinmiştir. 1820 yılında, Viyana’da eğitim görmüş Arakel adlı bir Ermeni’nin kurucusu olduğu Beykoz Kâğıt Fabrikası’nın müdürlüğüne atanmıştır. 1829 yılında tüfeğin borularını delen makineyi keşfetmiş, 1832’de ise Azadlı Baruthanesi müdürlüğüne getirilmiştir. 1835’te Avrupa’ya seyahat etmiş, orada değişik endüstri dallarını incelemiş, dönüşünde ise Baruthane’yi modern makinalarla donatmıştır. Beykoz’da mezbahanın, Nikomidia’da çuha, Hereke’de ipek dokuma ve Zeytinburnu demir döküm fabrikalarının kurucusudur. Bu fabrikaların modern alet ve makinalarla donatılması amacıyla, 1842 ve 1847 yılında Avrupa’yı ziyaret etmiştir.

16 yaşında Konstantinopolis’e yerleşmiştir. 1834’de Alexandropol’a giderek Asdvadzadur Hovasapyan’la beraber ticaretle uğraşmıştır. 1842 yılında ortağıyla birlikte Garin’e taşınmış, Hagopcanyan ve Kazazyan’la beraber bir ticaret şirketi kurarak, onun İran’la ilgili kısmının sorumluluğunu üstlenmiştir. İran hükümetine sunmuş olduğu ekonomik yararlılıklarından dolayı Han ünvanına layık görülmüştür. Yıllar sonra geri dönerek, önce Garin, daha sonra da Van devlet gümrüğünün müteahhitliğini edinmiştir. Van Valiliği Meclis üyesi ve Rusya Konsolosluğu’nun onursal tercümanı olmuştur. İlk Osmanlı anayasasının ikinci dönem oturumlarına Garin Valiliği delegesi olarak katılmış ve ondan sonra Konstantinopolis’e yerleşmiştir. 19] 404-405


İnsanlar

67

GÜLBENKYAN PATRİK SEROVPEYİ (1858, TALAS - 1930, NEW-YORK)

İlk öğrenimini doğduğu yerde edinmiş, sonra Konstantinopolis’e yerleşerek Şahnazaryan Okulu’nda okumuş, daha sonrasında eğitimini sürdürdüğü «Robert Kolej»’den mezun olmuştur. Türkiye’nin tüm büyük şehirlerinde, İran’da (Tebriz), Kafkasya’da (Tiflis), Fransa’da (Marseille) ve Balkan ülkelerinde zaten temsilcilikleri bulunan, babası ve amcası tarafından kurulmuş «Gülbenkyan» Firması’nın Yönetim Kurulu üyesi olmuştur. Babasının vefatından sonra, Sarkis amcası ve kendi küçük kardeşleriyle beraber, Firma’nın yöneticiliğini üstlenmiştir. Yeni başarılara imza atarak, 1890’da «Gülbenkyan» Londra ve New-York’ta yeni temsilcilikler açmıştır. Fakat Türkiye’de vuku bulan politik istikrarsızlıklar, Gülbenkyan’ların ülkedeki ticari uğraşı alanlarını giderek sınırlandırarak, işlerini yurtdışına taşımalarına sebep olmuştur.

kardeşi Serovpe ile Zmürniya’ya giderek, ticarete atılmış ve oradan Konstantinopolis’e dönerek, yakın zamanda büyük prestij elde ettiği ticaretle uğraşmaya devam etmiştir. Uluslararası petrol ticaretinin meşhur işadamı Kalust Gülbenkyan’ın babasıdır. 3] 2152

GÜLBENKYAN SEROVPE GÜLABİYİ (1833, TALAS - 1886, KONSTANTİNOPOLİS)

Küçük kardeşi Sarkis’le beraber doğum yerlerinden Zmürniya’ya giderek, orada «Gülbenkyan» Firması’nı kurmuş ve yedi yıl boyunca ticaretle uğraşmıştır. Kırım savaşından sonra kardeşiyle beraber Konstantinopolis’e dönmüş ve hem değişik malların ihraç ve ithaliyle, hem de kredi ve finansman işleriyle uğraşmıştır. 1869 yılında, Osmanlı Sarayı tarafından, Karışık Meclis üyeliğine atanmıştır. 3] 2150

3] 2153-2154

GÜLBENKYAN SARKİS GÜLABİYİ (1836, TALAS - 1893, KONSTANTİNOPOLİS)

Çocukluğu ve gençliği doğduğu yerde geçmiştir. Daha sonra

HALACYAN PARSEĞ (1832, GESARİA - 1920, KONSTANTİNOPOLİS)

15 yaşında Konstantinopolis’e yerleşmiş ve 5 yıl «Kavafyan» Ticari Şirketinde çalışmıştır. 20 yaşından itibaren tek başına çalışarak, madeni

eşyalarla kömür tüccarlığı yapmaya başlamıştır. Kırım savaşı zamanında (1854-1855) Kırım’a giderek ticari geliratı yüksek ilişkiler kurmuş ve Konstantinopolis’e dönüşünde işini büyütmüştü. Daha sonra Mısır’a giderek, Mısır hükümetinin kömür ihtiyacının gidereni olmuştu. 1868 yılında Konstantinopolis’e dönmüş, 1890’lı yıllardan itibaren de madencilikle uğraşmış ve Ereğli’deki kömür ocakları şirketinin kurucularından biri olmuştur. 3] 2206

KAPAMACIYAN BEDROS (1840, VAN - 1912, VAN)

Genç yaştan itibaren, büyük ölçüde manifatura ticaretiyle uğraşmış olup, Antep, Halep ve özellikle Manchester ile pratik alanda iş ilişkileri kurup, geliştirmiştir. 1870 yılında Konstantinopolis’te «Santukhtyan Ticari şirketi»’ni kurmuş ve onun geliratıyla Van’da aynı isimle ilk kız okulunu kurup, varolmasını sağlamıştır. 1879 yılında Halep ulusal işleri Yönetim Kurulu başkanlığına seçilmiş ve Türk hükümeti nezdinde Katolikosluk temsilciliğine getirilmiştir. 19001904 yılları arasında Van Valiliği meclis üyeliğinde bulunmuş, Van Ziraat Odası başkanı olmuştur.


İnsanlar

68

Harutyun Karamanyan (1850, Gesaria - 1909, Konstantinopolis) Batı Ermenileri içerisinde iki girişimin ilk başlatanı olarak, Ereğli ve Zonguldak Kömür Ocakları madenlerini işletme hakkını elde etmiş ve Konstantinopolis ile Karadeniz ve Akdeniz limanları arasında düzenli ilişkiler sağlayan gemi şirketini kurmuştur. Osmanlı hükümeti tarafından değişik onur madalya ve nişanlarıyla ödüllendirilmişlerdir.

1908 yılında Van Belediye Başkanı seçilerek, bu görevde sadece birbuçuk sene kalmıştır. 1909’da Van Belediye Meclisi üyesi, sonra da başkanı olmuştur. 1910 yılında, Ermeni Genel Hayırsever Birliği’nin Van şubesini kurmuş ve Osmanlı Vilayet Meclisi üyesi de olmuştur. Van Gölü üzerinde yapılan gemiciliğin kurucusu olup, kendisine ait olan gemiyi 25 ağustos 1910 günü ilk defa sulara indirmiştir. Bey idi. 18] 253-254, 19] 382-383

KARAMANYAN KARDEŞLER

bilinmekteydi. Kardeşleri Dikran’la Hovhannes’i yurtdışına yollayarak, çok şubeli bir şirket kurmuştu. Değişik sergilerde birçok ödüle layık görülmüştür. 3] 2168-2169

KUYUMCUYAN HAGOP MARDİROSİ (1842, TALAS - 1913, BAĞDAT) Hagop Karamanyan

Hagop Karamanyan (1854, Gesaria - 1905, Konstantinopolis) 1872 yılında doğduğu yerden Konstantinopolis’e taşınarak, kardeşinin ticaretine atılmıştır. 1895’den itibaren kişisel mal ve mülklerin kiraya verilmesi, emlakçılık işiyle uğraşmıştır. 3] 2196-2198

KELEKYAN KEVORK GARABEDİ (1851, GESARİA - 1908, KONSTANTİNOPOLİS)

Harutyun Karamanyan

İlköğrenimini doğum yerindeki Ulusal Okul’da edinmiştir. 1872’de Konstantinopolis’e taşınarak orada antika eşyaların alım-satımı ve arkeolojik eşyaların değer belirleme işleriyle uğraşmıştır. Ticaretin bu alanının en iyi uzmanı ve değerli taşların birinci sınıf satıcısı olarak

Doğum yerinde ilköğrenimini tamamladıktan sonra babasıyla beraber Garin (Erzurum)’a giderek,


İnsanlar

69

orada ticaretle uğraşmıştır. Pratik tecrübe edinerek, oradan Diyarbakır’a gitmiş ve ortağı olduğu «Gülbenkyan» Ticari Firması’nda işe başlayarak, yaklaşık yarım yüzyıl boyunca aynı statüde çalışmalarını sürdürmüştür. Diyarbakır’da uzun zaman Valiliğin İdare meclisi ve devlet komisyonları üyesi, Ticaret Odası’nın da başkanı olmuştur. Mütemayiz derecesine layık görülerek, değişik madalyalar ve nişanlarla ödüllendirilmiştir. Daha sonra, «Gülbenkyan» Firması’nın temsilcisi olarak, Halep, Basra ve Bağdat’a gitmiş ve İdare Meclisi ile devlet komisyonları üyeliği yapmıştır. 3] 2212-2214

MADTEOS ABRO (1654, KONSTANTİNOPOLİS - 1697, ZMÜRNİA)

Abro Çelebi’nin oğludur. Abroyan sülâlesinin Zmürnia kolunun kurucusudur. 15 yaşındayken Zmürnia’ya yerleşerek, ticari işlere atılmıştır. 1687 yılında kral XIV. Ludovic tarafından esalet madalyasıyla ödüllendirilmiş ve O’nun himayesine layık görülmüştür. 11] 46-55

MANUKYAN SENEKERİM PARSEĞİ (1824, GESARİA - 1908, KONSTANTİNOPOLİS)

16 yaşında Gesaria’dan Konstantinopolis’e yerleşip, çarşıda bir dükkân açarak, hem perakende, hem de Avrupalı ve yerli Elen tüccarlardan satın alıp, Gesaria’ya yolladığı malların toptan satışıyla uğraşıyordu. Kısa zamanda başarıya ulaşarak Kebeci Han’a taşınmış ve toptan manifatura ticaretiyle uğraşmaya başlamıştır. 29-30 yaşlarında Konstantinopolis’in ilk odacısı, yani toptancı tüccarı olmuştu. Türkiye’nin iç pazarını tanımak için Senekerim Manukyan, İzmir,

Beyrut ve Mersin’i ziyaret etmiş, Gesaria’dan büyük ağabeyini getirterek, ticaretini fazlasıyla geliştirip, yıllık ticari cirosunu 50-60 bin altına ulaştırmıştı. O, manifatura üreten Avrupa merkezlerinden ve özellikle de Manchester ile doğrudan ilişki kurmuş Kapamacıyan’ların basmasını satın alan en büyük müşterisi olmuştur. Kırım savaşından sonra (18531854), ne zaman ki Avrupa ülkeleri Türkiye’ye girdiler ve tüketim artışı oldu, Senekerim Manukyan, sahibi olduğu firmanın temsilcisi olarak, yeğeni Garabet Yeğyazaryan’ı Manchester’e yolladı ve onun sayesinde tam 45 yıl boyunca manifatura ithal etti. Senekerim Manukyan, Konstantinopolis Ticaret Odası’nın kurucularından biri olarak, ölümüne kadar da bu kurumun başdanışmanı görevini yerine getirdi. 3] 1477-1478, 2179, 13] 75

Kendi adını taşıyan Ermenice ve rıkka adlandırılan Türkçe harf çeşitlerini yarattı. 1844’de Türk lirası üzerindeki süslemelerle, ta’ali adlandırılan harf çeşidiyle de kağıt para üzerindeki yazıları hazırladı. Madalyalarla ödüllendirilmiş ve emeklilik maaşı bağlanmıştır. 18] 272

MURADKHAN OĞLU ABRO ÇELEBİ (BELGRADLI APRAHAM, 1621, BELGRAD - 1676, EDİRNE)

Geleneksel anlatılara göre Ermenilerin Pakraduni Prenslik sülâlesinden olduğu söylenmektedir. 15 yaşından itibaren ticari yaşama atılmış olup, 10 yıl sonra Osmanlı ordusunun yiyecek ihtiyacını karşılama görevine getirilmiştir. Sultan İbrahim tarafından verilmiş ferman sayesinde, özgürce ve gümrüksüz ticaret yapma hakkı edinmiş olup, kendi zamanının en zengin Batı Ermenisi olmuştur. 11] 17-40

MÜHENDİSYAN HOVHANNES (1810, KONSTANTİNOPOLİS - 1891, KONSTANTİNOPOLİS)

Önce kuyumculukla uğraşmış, sonra kitap basımı alanına geçmiş, 1840’da ilk defaya mahsus olmak üzere takvim yayınlamıştır.

M U R A D Y A N’ L A R Kevork Khaçaduri Muradyan, (1819, Gesaria - 1901, Konstantinopolis) Batı Ermenilerinin ticari tarihinde istisna-i bir simadır. O, Konstantinopolis’te, bazı


İnsanlar

70

SETYAN MİHRAN (1842, KONSTANTİNOPOLİS - 1911, KONSTANTİNOPOLİS)

Meşhur ipek tüccarı. Ticari amaçlarla Ermenistan ve Avrupa ülkelerini ziyaret etmiştir.

18] 369

TİRAKYAN GARABET KEVORKİ (?, TALAS - 1918, KONSTANTİNOPOLİS)

İdare» üyesiydi, «Rütbe-i saniye» madalyasıyla ödüllendirilmiştir. 37] 656-657

Mihran Muradyan

başarısızlıklardan dolayı borçlara boğulan, fakat borcu olduğu insanlarla borçlarını yavaş yavaş ödeme şartıyla anlaşmaya varmış, meşhur bir beyaz çamaşır tüccarıydı. Yeniden ayağa kalkarak ve yeni başarılara ulaşarak, tüm borçlarını, hem de faizleriyle birlikte ödedi. Yıllar önce Yunanistan’a göç edip, orada vefat etmiş olduğunu duyduğu, borçlu kaldığı bir Elen tüccarın ardından Atina’ya giderek, onun aile üyelerine borcunu faiziyle ödeyen Kevork Muradyan’ın bu manevi davranışı ticari dünyada hiç duyulup-görülmemiş bir ilkti. Kevork Muradyan adı, böylece ticaret tarihinin gelmiş geçmiş tüm yıllıklarına dürüst ve namuslu bir tüccar olarak yazılmış olup, oldukça iyi bir itibar kazanmasını sağlamıştır. Onun iyi adını, 1921’e kadar babasının kurduğu işle uğraşarak sürdüren oğlu Mihran Muradyan, daha sonra Etiopya’ya göç ederek, orada, İtalya, Romanya, Bulgaristan ve Mısır’da temsilcilikleri olan «Kevork Muradyan» firmasını kurmuştur. Addis-Abeba’daki kutsal Surp Kevork Ermeni kilisesini de babasının anısına inşa ettirmiştir. 3] 2198-2199

Y E S A Y A N’ L A R Kevork Yesayan (1810, Gesaria - 1870, Konstantinopolis) Konstantinopolis’te bakır ve

Çocukken ailece Gesaria’dan Konstantinopolis’e taşınmışlardır. Surp Nersesyan Okulu’ndan mezun olduktan sonra ticari hayata atılmış, manifatura satıcılığıyla uğraşmıştır. Manchesterli manifatura fabrikatörü Killchrist ile uzun yıllar varlığını sürdüren «Killchrist-Tirakyan ve şirketi» ortaklık şirketini kurmuştur. Ermenice ve Türkçe’den başka, kendi çabalarıyla İngilizce’yi de öğrenmiştir. 3] 2214-2216

TOMBULYAN HARUTYUN STEPANİ (1863, ADAPAZARI - 1908, ADAPAZARI)

Fırın sahibi ve tahıl ürünlerinin büyük tüccarlarındandı. Türkçe bildiğinden, hukuk bilimi ve kanunları inceledi. «Meclis-i

Hovhannes Yesayan

demir eşyaların ticaretiyle uğraşıp, başarıya ulaşarak, «Yesayan» Firması’nı kurmuştur. Ticari uğraşı alanını, oğulları Hovhannes (1841, Gesaria - 1900, Konstantinopolis) ve Mıgırdiç (1843, Gesaria - 1921, Konstantinopolis) geliştirmişlerdir. Yesayan kardeşler, 1875-1895 yılları arasında Konstantinopolis Ermeni çevrelerinde büyük prestij


İnsanlar

ZARTARYAN KEVORK APRAHAMİ (1834, GESARİA - 1888, KONSTANTİNOPOLİS)

71

«Doğu Ticari Birliği»’nin kurucularından biridir. 1888 yılında vefat etmiştir. 3] 2182-2184

ZİLCİYAN KEROVPE (1829, KONSTANTİNOPOLİS - 1911, KONSTANTİNOPOLİS)

Mıgırdiç Yesayan

sahibi olmuş ve Konstantinopolis’te ikamet eden neredeyse tüm Kayserili tüccarların finans işlemlerini yürütmüştür. Londra’da firmalarının temsilciliğini kurmuşlardır.

Vahan Yesayan

Hovhannes’in vefatı ve Mıgırdiç’in de yaşlılık nedeniyle iş hayatından çekilmesinden sonra «Yesayan» Firmasının yöneticisi, İngiliz «Harow» Yüksek Okulu, Cenevre devlet Gymnasium’u ve Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Vahan Mıgırdiçi Yesayan olmuştur. 3] 2164-2167

Babasının vefatından sonra, 17 yaşındaki genç Konstantinopolis’e, dayısı Hagop Frenkyan’ın yanına giderek, orada orta eğitimini almış ve Getronagan Lisesi’nden mezun olmuştur. 1863’de, Hagop Arşak’la ortak olarak «Zartaryan» adlı kağıt satışıyla uğraşan şirketi kurmuştur. 1870 yılında ortaklıktan ayrılarak, kendi matbaasını kurmuş ve onun yanında, hem cilt, hem sigara kağıdı, 1872’de de Yedikule mahallesinde karton fabrikasını kurmuştur. Konstantinopolis’te ilk defa sekiz dilli duvar takvimleri yayınladı. 1873’te, yine ilk defa olmak üzere, halk takvimi, cep ve pek geniş takvimler de yayınlamıştır. Matbaacılıkta en modern aletleri elde ederek, kullanım alanını genişletmiştir. Bunlardan en kayda değeri, yayınladığı (Ali Paşa’ya ait) Osmanlı İmparatorluğu haritasıydı. Notalar yazan Emin Bey’le birlikte, piano ve keman için nota defterleri yayımlamıştır. Ermeni Surp Pırgiç ulusal hastahanesinin hemen yanıbaşında mum üretimi atölyesi kurarak, kurum için önemli bir gelir kaynağı yaratmıştır.

Evinin bahçesinde kurduğu fabrikada, çıkardığı sesle Avrupa’dakilerden çok daha kaliteli bir sembal-zil (cymbale) hazırlamıştı. Onların hazırlanma teknolojisi, 200 yıldan bu yana bir aile sırrı olarak saklanmış olup, nesilden nesile geçmektedir, şimdi de küçük evlâdı Levon sülâlesinin işini devam ettirmektedir. Avrupa’da düzenlenen sergi ve fuarlarda, Zilciyan’ın sembal-zilleri birçok ödülle ödüllendirilmiştir. 1867 yılında Paris, 1851 ve 1862 yılında Londra’da, 1873’de Viyana’da, 1888 ve 1907’de Bologna’da Grand Prix, 1883’de Boston’da, 1893’de Chicago, 1898’de Berlin’de «Allgemeine Musik Ausstellung» kuruluşunun onur ödüllerine layık görülmüştür. Kerovpe Zilciyan «Doğu Ticari Birliği»’nin baş muhasebecisi olmuştur. 18] 371


72

3. BÖLÜM ŞİRKETLER BU BÖLÜMDE FİRMALAR, FABRİKALAR, ŞİRKETLER VE TİCARİ KURULUŞLAR YER ALMAKTADIR.

Bir Ermeni ticari kuruluşunun hisse senedi

Bir Ermeni ticari kuruluşunun tüzük örneği

ADAPAZARI DOĞU ZİRAATÇİLERİ ŞİRKETİ 1.ocak.1910’da kurulmuştur, Margos Terziyan kurucusuydu. Amacı toprak satın alarak, tahıl üretimi, meyve ağaçları dikimi, bağcılık, balıkçılık, arıcılık, ipek böcekçiliği ve hayvancılığı geliştirerek, tarım yapmak isteyen insanlara toprak kiralamaktı. Yönetim Kurulu üyeleri, K. Agonyan, S. Çarıkçıyan, S. Yeğyayan, A. Rusyan, H. Ayvazyan, A. Pesayan’dı. 1914 yılı ocak ayına kadar «toplu şirket» olarak varolan kuruluş, daha sonra 99 seneliğine bir hissedarlar şirketine dönüştürüldü. 3500 adet hisse öngörülmekteydi, 1910 yılında 295 hisse ve her hafta 5 kuruş ödemede bulunan 236 üyesi vardı.

altını kapitali vardı ve «S. Burmayan ve Ortakları» adıyla çalışıyordu.

ADAPAZARI KÂRSEVER ŞİRKETİ 1909 yılı ocak ayında kurulmuştur. Kurucuları, H. ve S. Nigoğosyan kardeşler, Z. Mardirosyan, S. Burmayan ve M. Parseğyan’dır. 1913 yılında şirketin 1050 Osmanlı

AMASYA OTOMOBİL ŞİRKETİ 1910 yılında kurulmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Dikran ve Apisoğom Samurkaşyan’lar, o tarihte şirket üyesi olan kardeşleri Armenak Samurkaşyan’a ilk otomobili

10] 202, 37] 248

37] 246

ADAPAZARI MARANGOZLAR ŞİRKETİ 1901 yılında kurulmuştur, amacı tahta ticareti yapmaktı. Fakat, 1904 yılı ekim ayında şirket «Rupen Partikyan ve Ortakları» adlı kuruluşa çevrilerek, Naumann dikiş makineleri firmasının makinelerini satmaya başlayarak Singer firmasıyla rekabete girdi. 800 Osmanlı altını kapitala sahipti. 1919 yılına kadar varlığını korudu. Adapazarı’nda dikiş makinaları satan bir mağazaya sahipti. Şirketin tüm 14 üyeleri de Ermenilerdi. 10] 202-203

yollamışlardı. Avrupa’dan uğraşıyordu.

A. Samurkaşyan, bisiklet ithaliyle 43] 632

ARMAŞ KÂRSEVER TÜKETİM ŞİRKETİ 1909 yılında kurulmuştur. Amacı işçilerin katılımıyla kapital oluşturmak ve ekonomi alanında çalışan insanların çıkarlarını savunmaktı. Şirket ilk sene yiyecek, un ve tohum satılan bir dükkân açmış, 1910’da ise dokuma kumaş ticaretiyle de uğraşmıştı. İşçilere krediler verilmiş ve tefecilere karşı mücadele edilerek 1 altın karşılığı ayda 5 kuruşluk yüzde yerine 1,5 kuruşu geçen yüzde ödenmişti. Ayda 5 kuruş, 5 yıllığına senede 1 altın ödemede bulunan 102 üyesi vardı. 1910 yılında 500 altınlık bir kapitala sahipti ve büyük bir başarı kaydetmişti. 10] 206

ARMAŞ ZİRAAT ŞİRKETİ 1909 yılında kurulmuştur, amacı ziraatin modern metodlarla


Şirketler

geliştirilmesiydi. Salt tarımla uğraşarak kapitali oluşturan, tohum ve saban, büyük saban vb. gibi değişik tarım aletleri sağlayan 35 de üyesi vardı. Şirket, toprağı sözleşmeli olarak işliyor, tüm tarım işleriyle yapılan ekim-biçime tüm üyeleri katılıyordu. Ekin zamanı elde edilen ürün şirketin ambarlarında depolanıyor, bunun % 25’i, 35 üyenin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla onlara veriliyor, geriye kalan mahsül üye olmayan köylülere 100 kuruş karşılığında satılıyor, tahıl ürünlerine karşılık da aylık % 1,5 oranında bir faiz alınıyordu. 1910 yılında, şirket 100 kilogramlık tahıl ürünleri ekimi yapmış ve karşılığında 500 kilogram ürün elde etmişti. 10] 201

ASLANBEK OSMANLI KÂRSEVER ŞİRKETİ 1910 yılında kurulmuştur, amacı kapital oluşturarak, ticari veya üretim amaçlı bir iş alanı yaratmaktı. Kapitalin oluşması için ise 5 sene öngörülmekteydi. 10] 204

«BAĞDASAR DEĞİRMENCİYAN VE EVLÂTLARI» FİRMASI (KONSTANTİNOPOLİS)

73

kurucularıydı. Kardeşlerden ilk ikisi hastalıktan ölmüş, işi Giragos’la Diran devam ettirmişlerdi. Onlar şehre yakın Bey Bağ adlı kendi mülklerinde, üretilen mal kalitesiyle Avrupa malı derilerden hiç de geri kalmayan bir deri fabrikası kurmuşlardı. Büyük bir başarıya ulaşan kardeşler, şirketin merkezini Konstantinopolis’e taşımış ve Amasya’dan başka, Samson, Marzıvan, Zile ve Sebastia’da yeni şubeler de açmışlardı. 43] 516

Hovsep Değirmenciyan

şirketi kurmuşlardı. Firmanın Balat iskelesi yakınında kereste, çinko ve un fabrikasıyla, ayrıca inşaat malzemelerinin satıldığı büyük bir mağazası da vardı.

10] 206

3] 2237-2238

BARDİZAK TÜKETİM VE İŞBİRLİĞİ ŞİRKETİ 1911 yılı mayıs ayında kurulmuştur. Amacı gelir elde etmekti ve bunun için de üyeleri için yiyecek satan bir dükkân açmıştı. Kurucu üye sayısı 100 kişi, kapitali 400 altındı. 10] 206

BARDİZAK ZİRAAT BİRLİĞİ 1909 yılında kurulmuştur, amacı ziraatin değişik dallarını geliştirmek, özellikle de bitkilere zarar veren haşereye karşı önlemler ele almaktı. Birliğin, hem erkek, hem de kadın 1000’den fazla üyesi vardı ve 19091910 yıllarında 6000 kuruş gelir sağlamıştı. Sadece bir yıl varolmuştur. 10] 201-202

Benon Değirmenciyan

Gesarialı Benon ve Hovsep Değirmenciyan kardeşler, 1884 yılında Konstantinopolis’e yerleşerek, babalarının anısını yaşatmak amacıyla «Bağdasar Değirmenciyan ve evlâtları» adlı

DÖNGEL KÂRSEVER ŞİRKETİ 1909 yılında kurulmuştur. Amacı tefecilere karşı rekabet ederek, para kazanmaktı. Dükkânı vardı, yiyecek ve un ticaretiyle uğraşıyordu. 25 de üyesi vardı.

DİRADURYAN KARDEŞLERİN DERİ FABRİKASI (AMASYA)

Hovhannes, Hagop, Giragos ve Diran Harutyuni Diraduryan’lar Amasya’da deri üretiminin

«ERMENİ AYAKKABICILAR BİRLİĞİ» (RODOSTO)

1903 yılında kurulmuştur. Günde, yaklaşık olarak 2000 çift ayakkabı üretiliyor ve Türkiye’nin değişik şehirlerine yollanıyordu. 45] 208

«FABRİKATÖRYAN TİCARET EVİ» (MEZİRE)

Bu şirketin kurucusu Krikor Fabrikatöryan, 1840’lı yıllarda Arapkir’de doğmuştur. Genç yaşında Lübnan’ın Cüniye şehrine gidip, Hovsep Armenyan’ın ipek dokuma fabrikasında çıraklık yapmıştır. Daha sonra Arapkir’e dönmüş, 1869’da evlenmiş ve ailece Mezire’ye (Mamüret-ül Aziz) yerleşerek, orada çiçekli ipek dokuma fabrikası kurmuş ve kısa zamanda adını meşhur bir usta olarak duyurmuştur. 1884 yılında Lyon’da düzenlenen uluslarası bir sergide, onun ürettiği mallar onur belgesi ve ödüle layık bulunmuştur. Bazı bilgilere göre, Sultan Abdül Hamid’e ipekten değerli bir dokuma hediye etmiş olduğundan, bir onur


Şirketler

74

Fabrikatöryan kardeşler

nişanıyla ödüllendirilmiştir. 1889 yılında, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nden modern makine ve aletler getirerek, işini oldukça geliştirmiş, genişletmiştir. Krikor Fabrikatöryan 1902 yılında vefat etmiş ve fabrikasının yönetimini onun beş evlâdı, Mamas, Dikran, Samuel, Garabet ve Aharon üstlenmiş olup, işi çok daha ilerletmiş, modernleştirmişlerdir. Burada, sürekli olarak 200-300 Mezireli ve Kharpertli Ermeni kadın çalışmaktaydı. İpek dokuma fabrikasının paralelinde, Fabrikatöryan kardeşler aynı zamanda bir iplik fabrikası da kurarak, pamuk ve keten dokuma örgüleri, havlular vs. gibi diğer türden üretimlerini de uygun fiatla satmaktaydılar. Kardeşlerden Garabet ve daha sonrasında Mamas ve Dikran A.B.D.’ye giderek, orada ipek ve pamuk dokuma üretimi üzerine incelemelerde bulunduktan sonra, beraberlerinde getirdikleri buharla çalışan aletlerle Mezire’ye dönerek, işlerini çok daha ilerletip, geliştirmişlerdi. F a b r i k a t ö r y a n

Fabrikatöryan kardeşlerin Mezire’deki eski evleri

kardeşlerin iplik fabrikası, Lyon, Marsilya, Paris, Brüksel gibi uluslararası sergi ve fuarlarda, şirketlerinin logo ve armaları üzerinde resimlenmiş olan madalya ve ödüllere layık görülmüştür.

mecburen terkederek, önce Beyrut’a, daha sonra da Damaskus’a yerleşmek zorunda kalmıştır. Burada kendi aletini tekrar çalıştırarak, adını kısa zamanda işinin ehli meşhur bir makine uzmanına çıkartmıştır. Orada, Hanne Polad adlı manifatura fabrikası olan bir yerliyle tanışarak, onun Avrupa’dan getirttiği makinelerin ayarını yapıp, çalıştırması karşılığında iş ortağı olmuştur. İş alanında derin bilgisini daha da arttırmak için Damaskus’tan Beyrut’a giderek, orada pamuk dokuma üretimini de incelemiştir. Akabinde Lyon’a giderek, oranın değişik tekstil fabrikalarında pratik incelemelerde bulunması sonucu pek temel bilgiler edinmiştir.

30] 641-642

Krikor Fabrikatöryan, XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde kurdelacılıkla uğraşan ve yarım yılda ürettiği malı Garin’e gidip satarak, yılın öbür yarısını ise kazandığı para ile yaşayarak geçiren Arapkirli Garabet İpekçiyan’ın evlâdıydı. Okuma-yazmayı ancak öğrenen Krikor, babasının mesleğini öğrenerek, genç yaşta Garin’e gitmiştir. Burada, pek tesadüfen Avrupa’dan getirilmiş, kumaş dokuyan ama bozuk bir alet görmüş ve onu satın alarak, doğa vergisi aklıyla aletin bozukluğunu giderip, tamir ederek, onu en başta elle, daha sonra ise beygir gücüyle çalıştırmayı başarmıştır. Kısa zaman zarfında, üretim gücünü yaklaşık 1000 defa yükselterek, ürettiği malları pazara sürmüştür. Bu da, Garin’de kumaş dokuma ticaretiyle uğraşan yüzlerce dükkânın, Krikor’un çok daha ucuza üretip-sattığı malın rekabetine dayanamayarak, kapanmasına sebep olmuştur. Yenilgiye uğrayan meslektaşlarının farkedilen düşmanlık ve açıkça tehditlerinden yakasını sıyırabilmek için, genç Krikor Garin’i

Fabrikatöryan’ların fabrikalarında üretilen dokumadan bir örnek. Koyu mavi renkte kalın dokuma, elbise ve battaniye hazırlamak amacıyla kullanılıyordu. Bu, tüm Osmanlı İmparatorluğu’nda çok bilinen bir dokumaydı ve Türkler onu «İpekli» olarak adlandırıyorlardı.

1854 yılında, Krikor Fabrikatöryan Arapkir’e dönüp, evlenir. Daha sonra, büyük tüccar Bedros Misakyan ve başka bir tüccarla beraber Mezire’ye giderek, orada ortaklaşa bir iplik fabrikası kurar. 10 sene sonra bu fabrikanın tek sahibi olacaktır. 1886’da, Amasya’da çiçek örgülü makineler satın alır ve oğlu


Şirketler

Dikran’ı Marsilya’ya göndererek, onların üretim sırlarına hakim olmasını sağlar. 1888’de, Türk hükümeti Krikor Fabrikatöryan’a belirli ayrıcalıklar tanır; üretimi gümrükten muaf tutulur, devlete ait gemilerle malları bedava ulaşım olanağından yararlanıp, taşınır, Konstantinopolis’in Beşiktaş mahallesinde de ona ürettiği kumaşları satması amacıyla karşılıksız olarak bir bina tahsis edilir. Aynı tarihte, Krikor Fabrikatöryan evlâtlarıyla birlikte Konstantinopolis’e gelerek, «Osmaniye» adlı 3.üncü derece devlet nişanıyla ödüllendirilir ve oradan tekrar Fransa’ya giderek, birçok fabrikayı ziyaret eder ve beraberinde buharla çalışan makineler getirir. Krikor Fabrikatöryan’ın üretim alanındaki başarısı, doğa vergisi yetenekleriyle, kendi kendini eğitmiş olması ve hep kendini geliştirme istek ve azmiyle birlikte, efsanevi çalışkanlığıyla açıklanabilir. O, 1903’te, 75 yaşındayken vefat etti. Evlâtlarından Aharon, gerekli hammaddelerin satın alınmasıyla, üretimin satış işleri dalını üstlenmişti. Dikran, makinelerin uzmanıydı ve tüm aletlerin sorunsuz çalışmasıyla ilgileniyordu. Garabet Dikran’a yardım ediyordu. Samuel, dokuma kumaşların boyanması ve renklendirilmesi uzmanıydı. 1915’e kadar varlığını sürdüren Fabrikatöryan’ların tekstil fabrikası, Osmanlı İmparatorluğu’nda benzeri bulunmayan, istisna-i bir müesseseydi. 42] 149-156

«İBRANOSYAN KARDEŞLER» TİCARET EVİ Yeprem ve Maruke İbranosyan’ların şirketi, Batı Ermenilerinin XIX. yüzyıl yarılarından XX. yüzyılın ilk onyıllarına kadar en büyük ticari ve üretim kuruluşuydu. Kardeşler Amasya’da doğmuş ve ilk öğrenimlerini de orada edinmişlerdi. Babaları Garabet Ağa, ya da yerli halkın isimlendirmesiyle,

Maruke İbranosyan (1902 yılı)

İbranos Hacı Ağa Bey, Amasya’nın en saygın tüccarlarından olup, Kırım’la ticari ilişkiler içerisinde bulunuyor ve Romanya’nın Braşov şehrinden de bez ithal ediyordu. Evlâtlarından her birine miras olarak bıraktığı 400’er Osmanlı altını, daha sonra kurulacak ticaret-imparatorluğunun başlangıcı için kullanılan kapital oldu. Yeprem İbranosyan hakkındaki veriler pek azdır, belli olan sadece 1890’lı yıllarda ailece Konstantinopolis’e yerleşerek orada ticari bir ofis ve kumaş deposu kurduğudur. Ticareti kuran, geliştiren asıl hareket gücü Maruke İbranosyan olmuştur. O, Amasya’da pamuklu, ipek kumaşlarla, büyük ipek filatür fabrikaları kurmuştur. 1896 sonrasında ailece Konstantinopolis’e yerleşerek, büyük ve istisna-i bir organizasyon yeteneği ve akıl almaz çalışkanlığı sayesinde, Anadolu’da yaklaşık 50 şube ve bu şubelere bağlı olarak çalışan alt şubeler kurmuştur. 5 binden fazla Ermeni aile, onun

Amasya’da İbranosyan kardeşlerin terzihanesi

75

iş hizmetinde çalışmaktaydı. Babasının vefatından (1865) sonra, tüccar Hagop Boranyan’ın da katılımıyla Amasya’daki kutsal Surp Hagop Ermeni Kilisesi’ne ait olan alanda bir okul kurmuştu, ancak bu eğitim merkezi sadece 3 yıllık bir yaşama sahip olabildi. Belirli bir zaman sonra, kutsal Surp Nigoğos Kilisesi’ne ait başka bir alanda bulunan ulusal okulun ilk katında kızlara eğitim veren, ikinci katında ise İbranosyan Ticaret Okulu’nu açmıştır. Ticaret Okulu’ndan mezun olan herkes, kurala uygun olarak, şirketin değişik şubelerinde işe başlamışlar ve çalışmışlardır. 1915’e kadar İbranosyan kardeşlerin toplam kapitali 500 bin Osmanlı altınıydı. 1915’te, Maruke İbranosyan’a karşı, sahte suçlamalarla ceza mahkemesinde dava açılmış ve New-York’ta bulunan Ermeni tüccarı zorla getirterek, Gesaria’da hapsetmişlerdir. Ölüme mahküm edilmesi ve asılmaktan kurtulmak için mecburen müslümanlığı kabul ederek, İbranos zade Süleyman Sırrı Bey adını almıştır. Şirketinin tüm şubeleri kapatılmıştır. 1918 ekim ayında, ateşkesin ilânından hemen sonra Ermeni Havariler Kilisesi’nde yeniden kendi dinine dönen ve elinden alınanları kısmen de olsa kurtarabilmek amacıyla ticarete tekrar başlayan Maruke İbranosyan, 6 ay gibi kısa bir zaman zarfında 4 milyon İngiliz Fund Sterlini’ne eşdeğer olan 16 milyon Türk lirası kazanmıştır. 1920 yılında İtalya, Fransa ve İngiltere’ye giderek, tekstil üreten şirketlerle iş kontratları imzalamıştır. Maruke İbranosyan, üç ay sonra, Paris’ten Konstantinopolis’e dönüşünde, içinde bulunduğu trenin feci bir kazaya uğraması sonucu hayatını kaybetmiştir. Ondan sonra, İbranosyan kardeşlere ait olan şirketin tüm mal ve mülk varlığı, hükümet tarafından açık arttırmayla satılmıştır. Maruke İbranosyan, Şişli Ermeni Mezarlığı’nda gömülüdür. 43] 503-513


Şirketler

76

1880-1890’lı yıllarda Konstantinopolis’te, Amasyalı iki kardeş, Yeprem ve Maruke İbranosyan’lar, Avrupa ile doğrudan ilişkiler kurarak ticari iş alanlarını genişlettiler. 1895 olaylarından sonra, onlar Türkiye’de bir ilk olarak, Anadolu’nun değişik şehirlerinde, 1915’e kadar sayıları 45’e varan şubeler açtılar. Ticari büyük bir yeteneğe sahip olan Maruke İbranosyan, o şubelerde Avrupa usulü modern muhasebe kullanımını başlatarak, Avrupa sistemiyle çalışan bir ticaret düzenledi. Sayıları birkaç yüze varan büyük kısmı genç tüm görevli personel Ermeniydi ve bunlardan birçokları ticari tecrübe edinmeleri sonrası, başarılı birer ticaret adamı oldular. 38] 592

Antrosyan, yönetim kurulu sekreteri ise Yevkine Garadzyan’dı. 37] 246

İZMİT SERVET ARACI (VASITA-İ SERVET) 1908 yılı eylülünde kurulmuştur, amacı üyelik ödemeleri sayesinde bir kapital oluşturmak ve 5 yıl sonra kârlı bir iş yapmaktı. 200 hissesi, 130 da üyesi bulunmaktaydı. Ayda 1 mecit ödemekle, beş yıl sonra 2400 altın oluşacaktı. Demiryolu’nun ve Crédit Foncier’nin hisse senetlerini satın almıştı. Hisse senetlerinin yarısı Ermenilerindi, geriye kalanlarsa, Türkler, Elenler ve Yahudilere aitti. 10] 203

«KHORENYAN ŞİRKETİ» (ÇIMIŞGADZAK)

Maruke İbranosyan son derece tutumlu bir insandı. Boşa para harcamayla, çarçur etmeyi affedilmez bir günah sayıyordu. Şirketinde çalışan yüzlerce personel ve müdürler, gereken maaşı edinmedikleri, hak ettikleri paraya layık bulunmadıklarını sebep göstererek işten uzaklaşıyorken, onların yerine daha düşük bir maaş karşılığı çalışanları işe alıyordu. İbranosyan’ın efsanevi cimriliği hakkında şu şahadeti örnek gösterebiliriz. Bir defasında, Bursa’daki şubesine hareket ederken, trende üçüncü sınıf mevkinin bulunduğu bir vagona oturur. Tanıdık bir Ermeni tüccar, ona orada rastlayınca şaşkınlıkla sorar: - Sen çok zengin birisisin, niçin üçüncü sınıf vagonda yolculuk yapıyorsun ? - Çünkü dördüncü sınıf vagon yok, diye cevaplar İbranosyan.

1880’de kurulmuştur. Amacı küçük çaplı ticaretin düzenlenmesiydi.

Khosrov Kürkçüyan’ın evi ve Kharpert’teki ipek fabrikası

bitirdikten sonra, 1883’te Lyon’a giderek bir yıl boyunca modern ipek üretimi üzerine incelemelerde bulundu. Kharpert’e dönüşünden sonra, beraberinde getirdiği yeni makinalarla fabrikayı bu aletlerle yeniden donamıştı. Khosrov Kürkçüyan’ın ürettiği eşine az rastlanır güzellikteki, süslemeli, nakışlı rengârenk doğallığıyla bu ipek dokumalara Konstantinopolis’te bile büyük rağbet vardı. 30] 649

39] 325

«KORDZ» HİSSEDARLIK ŞİRKETİ KHOSROV KÜRKÇÜYAN’IN İPEK FABRİKASI (KHARPERT)

(GARİN)

1913 yılı ocak ayı başında kurulmuştur. 100 adet şubesi bulunmaktaydı. Şirketin genel kurul toplantılarına üç defa katılmayan kimselere 5 kuruş ceza verilmekteydi. Büro müdürü A. Tajoyan, sekreteri M. Marancıyan’dı.

34] 330

«KUMPANİYE» KÂRSEVER ŞİRKETİ (ÇIMIŞGADZAK)

1875 yılında kurulmuştur. Amacı Çımışgadzak’ta işlenen kumaşın satılmasıydı. 1877 yılında, OsmanlıRus savaşı yüzünden lağvedildi.

43] 508

39] 325

«İPEK İŞÇİLERİ BİRLİĞİ» (ADAPAZARI)

20 eylül 1908’de, Ermeni Kadınlar Birliği tarafından kurulmuştur. Kamu için bedava okul açmıştır. Başkanı bayan Ağavni

Khosrov Kürkçüyan

Şirketi, 1881 yılında Krikor Kürkçüyan kurmuştu. Onun dört evlâtlarından Khosrov (1860-1915), doğduğu yerde Ermeni Okulu’nu

NAZAR KASARCIYAN’IN TEKSTİL FABRİKASI (GESARİA)

Gesarialı Ermeni tüccarlar büyük oranda ucuz manifatura ithal etmeye


Şirketler

77

«OSMANLI BALIK PAZARI ŞİRKETİ» (NİKOMİDİA)

Merkezi İzmit’te bulunan şirket, 5 mart 1912’de kuruldu. Yeterli kapital oluşturarak, finansal, ticari veya iplikle ilgili bir iş alanıyla uğraşmayı amaçlıyordu. Şirketin adı yukarıdaki şekliyle olsa da, yedi yıl boyunca müdürünün adıyla, «Harutyun Kütneryan ve Ortakları» olarak anılmaktaydı. Hisselerin sayısı 150 idi, her üye olan 20 kuruş giriş parası ve haftalık olarak da 5 kuruş ödeyecekti. Şirket, Nikomidia – Bardizak – Karamusal hattında gemi ulaşımı ticaretiyle uğraşacaktı. 10] 204

Nazar Kasarcıyan (1860-1916)

başlayınca, Gesaria’da manifatura üretiminde bir düşme görüldü. Fakat yerliler alacaya öncelik verdiklerinden, bu onları yeni bir üretim girişiminde bulunmaya itti. Garabet ve Nazar Kasarcıyan’lar, kardeşleri Krikor ve Mihran’la beraber, 1875 yılında, alaca üreten bir fabrika kurdular. Onların ürettiği mal, kısa zamanda ‘Kasarcıoğlu alacası’ adıyla Gesaria ve çevre bölgelerde geniş olarak tüketilmeye başlandı. 1894 yılında Garabet Kasarcıyan koleradan ölünce, ticari yönetimi küçük kardeşlerinden ayrılarak sürdüren Nazar üstlendi. Entari için kullanılan alaca dışında, fabrikada peştemal, havlu (peşkir), örtü, ipekten alaca, çiçekli palas (cicim), vs. de üretiliyordu. 400 tezgâha sahip fabrika, kutsal Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nin karşı sokağındaki Kıçıkapı’da bulunuyordu. Burada, yaklaşık % 60’ı Türk, geri kalanı Ermeni ve Elen olan ve sürekli işi olan 500 işçi çalışıyordu. Şirketin kapitali 1800 altından oluşuyordu. Fakat, Antep alacası görülmemiş bir başarı elde ederek Gesaria’yı da mala boğduğundan, Kasarcıyan’ın fabrikası rekabete dayanamadı. O zaman, Hacı Nazar üretimi korusa da, mülk alım-satımı ve banka işlemleri alanında yeni bir ticarete koyuldu. 3] 1498-1499

Parican (Ded Amu) Parikyan

«PAKRADUNYATS» ŞİRKETİ (ÇIMIŞGADZAK BÖLGESİ MİADUN KÖYÜ)

1840 yılında kurulmuştur. Elde edilen yüzdeli gelirler sayesinde köyün Pakradunyats Okulu’nun ihtiyaçlarının karşılandığı bir bankası ve kapitali vardı. 39] 334

PARİKYAN’LARIN METAL DÖKÜM FABRİKASI (KHARPERT-HARPUT)

Apraham Parikyan

Parikyan Apraham (18391905), Parican (lakabı Ded Amu, 1841-1931, Los Angeles),

Manuk (1857-1915) kardeşler, Kharpert’den birbuçuk mil uzakta bulunan Hüseynik kasabasında dünyaya gelmişlerdi. Silah yapımcısı Apraham ve kuyumcu Parican, 1865’ten itibaren demircilikle uğraşmışlardır. 1870 yılında Kharpert’in Sinamud mahallesindeki vadide, bir metal döküm fabrikası kurma girişiminde bulunmuşlardır. Derin ve sert kayalı vadiden akan bol sulu Khorayud çayının akıntısını aletlerini çalıştırmak amacıyla kullanmaya karar vermişlerdi. Oraya, önce üç tane su değirmeni, daha sonra da metal dökümhanelerini kurmuşlardı. 1880 yılında, Manuk Parikyan girişimleriyle ilgili derin bilgi edinmek amacıyla A.B.D.’ye giderek, Worchester şehrinde tanıştığı ve bir Amerikan metal döküm fabrikasında çalışmış olduğundan gerekli tecrübe sahibi olmuş soydaşı Dikran Terziyan’la (Dick Taylor) birlikte, modern alet ve makinaları da beraberlerinde getirerek Kharpert’e geri dönmüştü. Parikyan’ların metal dökümhanesi hiç görülmemiş başarılara ulaşmış ve modern dökümhanelerinde demirden, bakırdan, tunçdan ve diğer madenlerden çok gerekli olan değişik tarım aletleri imal etmiş ve sadece Kharpert vilayetinde değil,


Şirketler

78

Türkiye’nin diğer bölgelerinde de geniş bir tüketim ihtiyacını karşılamıştı. Parikyan’ların metal dökümhanesi, üç defa, silah ve cephane hazırlandığı kuşkusuyla kapatılmış ve fakat her defasında yeniden açılarak, Parican Parikyan’ın temelli olarak A.B.D.’ye göç ettiği zamana, 1923’e kadar aralıksız çalışmıştır.

Parseğ Yerganyan Gesaria’da doğmuş, ilk öğrenimini doğduğu yerde edinmiş ve orada ticaretle uğraşmıştır. Konstantinopolis’e yerleşerek, burada hem Türk, hem de yabancı ülkelerden olan kesim tarafından üretimi pek beğenilen, «Ermis» adlı konserve fabrikasını kurmuştur. Parseğ Yerganyan, 1932 yılında vefat etmiştir.

PARSEĞ YERGANYAN’IN «ERMİS» KONSERVE FABRİKASI

«SEBUHYAN TİCARİ BİRLİĞİ»

30] 644-648

(KONSTANTİNOPOLİS)

3] 2236

(ADAPAZARI)

1 mayıs 1852’de kurulmuştur. Kurucuları kapitalleri olmadığından günde 40 para yatırım yapan altı Ermeni gencidir. Ticaret ve meslek sahibi olan insanlar, toplanan miktarı değişik girişimlere yatırmış ve bir yıl içerisinde 10.000 kuruşluk ticari işler gerçekleştirmişlerdir. 37] 240

«SİLKÇİYAN - SARIYAN» ŞİRKETİ (GESARİA, KONSTANTİNOPOLİS)

1886’da Hagop Silkçiyan ve Harutyun Sarıyan, soyadlarını taşıyan bir firma kurmuş ve Ğazıl Kârhanesi olarak adlandırılan yeraltı

Harutyun Sarıyan

atölyelerinde, mıtavlık denilen, at ve eşek saçlarından hazırlanan kıl torbalar, çadırlar, deve semerleriyle, o türden eşyalar üreten işle uğraşıyor ve satıyorlardı. 1898’den itibaren onlar halıcılıkla uğraşmaya başlamış ve zaman içerisinde iyi bir isim yapan «Silkçiyan-Sarıyan» şirketinin değişik türdeki üretimlerini dışarılara ihraç ediyorlardı. 1914’te ortaklar Konstantinopolis’e yerleşerek 1922’ye kadar aynı işi devam ettirmiş, o tarihten sonra Hagop Silkçiyan Viyana’ya, Harutyun Sarıyan ise Mısır’a yerleşmişlerdir. 3] 2176-2177


79

4. BÖLÜM FİNANSLAR VE FİNANSİSTLER BU BÖLÜMDE FİNANS VE KREDİ KURULUŞLARIYLA, FİNANS EKONOMİSİYLE UĞRAŞMIŞ KİŞİLER YER ALMAKTADIR. ADAPAZARI TASARRUF SANDIĞI Finans işlemleri gerçekleştirmek amacıyla 1.ocak.1909’da kurulmuştur. Yalnızca 10 yıllığına işleyecekti. En başında «A. Gümüşyan, A. Mercanyan ve ortakları» adıyla çalışmaya başladı. 1913’te 8000 Osmanlı altını kapital ve 200 üyeye sahipti. Yönetim Kurulu başkanı A. Gümüşyan, A. Mercanyan, G. Davidyan, Kh. Şakaryan, M. Dobacyan ve G. Şahinyan üyeleriydiler. 10] 205, 36] 261

AMASYA KÂRSEVER ŞİRKETİ 1871 yılında kurulmuştur. Minas Kevorkyan, Krisdapor Mateosyan, Toros Sadetyan, Nigoğos Khaçeryan. 43] 521

ASLANYAN KEVORK MANUKİ1 (1849, KONSTANTİNOPOLİS - 1922, KONSTANTİNOPOLİS)

Paris Merkez Lisesi’nin mühendislik bölümünden mezun olmuştur. Konstantinopolis’e dönerek, Kamusal Yapılar-İmar Bakanlığı memur kadrosuna alınarak, inşa edilen Haydar Paşaİzmit demiryolunun mimarlığını üstlenmişti. 1892-1902 yılları arasında köprüler ve toprak yollar Müdürlüğünün Yönetim Kurulu başkan yardımcılığına, 1909’da müdürlüğüne atandı, 1910’da emekliye ayrıldı. 1 Yazının aslı Doğu Ermenicesi ile kaleme alındığından, görüldüğü üzere isimlerin, soyadı, adı ve baba adı sıralamasıyla dizili olduğu bilinmeli ve öyle okunmalıdır.

Ermeni okullarında okutulmak üzere, 1882’de Tabiat Bilgisi, 1883’te Coğrafya ders kitaplarını hazırlayıp, yayınladı. Avrupa’da iken Ermenilere sunulmak üzere, 1909’da Fransızca “Etudes historiques sur le peuple Arménien” (Ermeni halkı üzerine tarihsel araştırma) başlıklı geniş çalışmasını yayınladı. «Konstantinopolis’in meşhur camileri» adlı anılmaya değer makalesiyle beraber mesleki temelde bir sıra yazılara da imza attı. Ermeni Patrikhanesi’nin yeni binasını inşa etti. Birçok devlet nişanı ve madalyalarıyla ödüllendirildi.

para sahipleri Birliği» adlı dernekler kurdu. B. Aşnanyan «Asya Türkiye’si para sahipleri Birliği»’nin Yönetim Kurulu üyesiydi. Amira idi. 48] 222

AZNAVURYAN GARABET HOVHANNESİ (1745, ABUÇEKH - 1853, KONSTANTİNOPOLİS)

2] 1666, 15] 192-193

AŞNANYAN BOĞOS (1850, KONSTANTİNOPOLİS - 1869, KONSTANTİNOPOLİS)

1826’da Konstantinopolis’in Hasköy mahallesinin mütevellilerinden biriydi. 1842’de Osmanlı hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu’nda her türden finans işleriyle uğraşan tüm amiraların işlevini düzenlemek için «Avrupa ve Asya Türkiye’si

Küçükken Konstantinopolis’e taşınmış ve 1800’e dek


Finanslar ve finansistler

80

Konstantinopolis Ermeni çevreleri tarafından hiç bilinip, tanınmamıştır. Sarraflıkla uğraşmış, büyük servet ve yüksek mevki sahibi olmuştur. Yeni Kapı mahallesinde, deniz sahiline nazır çok lüks bir köşkü vardı. Ermeni Sarraflar Birliği’nin başkanı olmuş, Sultan’dan kürk giyme ve ata binme hakkı edinmişti. Amira idi.

AZNAVURYAN MİHRAN MATEOSİ (1836, AYDIN - 1929, KALATS, PARİS’TE PERE LACHAISE MEZARLIĞI’NDA GÖMÜLMÜŞTÜR)

BARDİZAK ZİRAAT VE TİCARET SANDIĞI 1911 yılı ağustosunda kurulmuştur. Ziraatçilere, zanaatkârlara, üretim kuruluşlarına, ticaretin gelişmesi için, yüzde karşılığı kredi verme amacıyla kurulmuştu. Şirketin 12 yıllık yaşamı olmuştur. 10] 205

BEZCİYAN HARUTYUN BOĞOSİ

47] 148-151

(1771, KONSTANTİNOPOLİS - 1834, KONSTANTİNOPOLİS)

AZNAVURYAN HOVHANNES GARABETİ (1792, KONSTANTİNOPOLİS - 1864, KONSTANTİNOPOLİS)

Eğitimini K. Peştimalcıyan ve Katolik bir İtalyan Ruhbanı’ndan edinmiştir. Önce babasının sarraflık uğraşısına katılmış, daha sonra Darphane’de çalışmaya başlayarak, büyük bir zenginliğe sahip olmuştur. 1820 yılında, sekiz yıllığına İlimiya (Limnos) adasına sürgün edilmiş, dönüşünden sonra yeniden sarraflıkla uğraşmayı sürdürmüştür. Aydın’da, müstakil bir ev ve çiftlik sahibiydi. Amira idi. 47] 152

Henüz çocukken ailece İzmir’e taşınmış, orada almış olduğu eğitim sonrasında, kızkardeşinin eşi Sarkis Sivrisaryan’ın pek meşhur ve büyük satış mağazasında göreve başlamıştır. Ticaretteki başarısızlığı sonucu intihar eden Sarkis Sivrisaryan, bıraktığı vasiyetinde şirketin kapatılarak, borçlarının ödenmesi arzusunda bulunmuştur. M. Aznavuryan eniştesinin vasiyetini yerine getirmiş ve temel kapitalı korumayı başararak, «SivrisaryanAznavuryan» adıyla yeni bir firma kurmuş ve tek başına çalışarak, pratik istisna-i yetenekleri sayesinde az zamanda büyük bir prestije sahip olmuştur. 1923 yılında, işyerini İzmir’den Bükreş’e taşımış ve şehrin banliyölerinden birinde, büyük bir manifatura fabrikası kurmuştur. Kendisi de intihar etmiştir. 47] 156-160

BARDİZAK TASARRUF SANDIĞI 1910’da kurulmuştur. 10 paradan başlamak üzere tasarrufları kabul ediyordu. 10] 205

Kendi zamanının en zengin Batı Ermenisi ve ulusal en büyük hayırseveri olmuş, hayırseverliğe 250.000 altın hibe etmiştir. Kiliseler, okullar inşa etmiş ve onarmış, kitap yayıncılığına katkılar sunmuş, günümüze dek da varlığını koruyan Surp Pırgiç Ermeni Ulusal Hastahanesi’ni kurmuştur. Neredeyse eğitim edinmemiş, 12 yaşından itibaren ticarete karşı büyük bir ilgi göstermiş ve ipek satıcılığıyla uğraşmıştır. 1802’den itibaren, Hovhannes Düzyan’ın devlet gümrüğü tahsil bürosunun yöneticisi olmuştur. 1819’da Osmanlı İmparatorluğu’nun Darphane müfettişliği görevine atanmıştır. Finans ve ekonomi alanlarında istisna-i bir yetenek göstermiş olduğundan «Tasvir-i hümayun» adlı yüksek dereceli devlet madalyası ile ödüllendirilmiştir. Amira idi. 14] 17-25


Finanslar ve finansistler

Mikael Pişmişyan Amira, Kazlıçeşme’nin arka kısmında bulunan ve Yedikule’deki hastahaneye yapışık Kirişçi Çayırı adlı 27,5 dönümlük bostanla, hastahanenin karşısındaki Kirişçi tarlası adlı 38,5 dönüm otluğu, yani ikisi beraber 66 dönüm toprağı edinerek hastahaneye teslim etmiştir. Bu işle ilgili şahsen bilgi sahibi olan yeni hastahanenin ilk mütevellilerinden 88 yaşındaki Stepan Ağa Aznavuryan, Mikael Amira’nın aslında o toprakları satın almadığını, ancak ileriyi düşünerek bu arsaların birgün hastahaneye gerekli olabileceğinden hareketle, oraların sahibi olan ve sarraflığını yaptığı dürüst bir Türk’ten, oraları hastahaneye hibe etmesini rica ettiğini anlatır. İyi kalpli Türk bu ricayı kabul eder, fakat bu türden bir ilişkide adının geçmesini arzulamadığından, resmi alımsatım işlemlerinde bulunulmasını, ancak hastahaneye yardımda bulunması için ödenmesi taahhüt edilen paradan gönüllü olarak vazgeçeceğini bildirir. Mikael Amira önerilene uygun davranır ve tek kuruş bile ödemeden tüm o toprakların tapusunu hastahane için elde eder. Hastahanenin eski kayıt belgelerine bakarak, o arsa ve tarlaların Ali Necip Bey ve emlakın ortak sahibi olan eşi Rukiye Hanım’dan satın alınmış olduğunu görüyoruz. Öyleki, hastahanenin hayırseverleri arasında şimdiye kadar bilinmeyen bu yardımsever Türk ve eşinin isimleri de anılmalıdır. 49] 20-21

CEZAYİRLİYAN MIGIRDİÇ SARKİSİ (1805, KONSTANTİNOPOLİS - 1861, KONSTANTİNOPOLİS)

Çok zengin bir babanın evlâdı olarak, 20 yaşında iken sarraflıkla uğraşmış ve efsanevi bir zenginlik dizmiştir. Aynı zamanda devlet memuru da olmuş, Gümrük müfettişliği görevinde bulunmuştur. Türkiye’de ziraatin gelişmesiyle, ipekçilik uğraşı alanında bilimsel temellerin atılmasına değerli katkılar sunmuştur. Hasköy mahallesindeki Ayvan Saray, Piri Paşa köprüsünü inşa etmiş, Kara Ağaç sahilini düzenlemiş, sokakları yenilemiştir. Destekçisi Büyük Vezir Reşid Paşa’nın düşürülüşünden sonra, 1859’da tüm mal varlığına el konulmuştur. İngiltere’ye göçüp, Britanya vatandaşlığına geçerek Türk hükümetini mahkemeye verip, kaybettiği varlığını geri edinmeyi denese de başarıya ulaşamamıştır. 1860 yılında, sağlığını yitirmiş bir halde Konstantinopolis’e geri dönerek, Kadıköy mahallesine yerleşmiş ve olağanüstü yoksulluk içerisinde bir sene sonra vefat etmiştir. Avusturya Elçiliği’ne dönüştürülen Yeniköy sahilindeki köşkünün cephesinde, onun ad ve soyadının başharfleri olan M.C. kalmıştı. Amira idi. 13] 28, 47] 184-187

81

DÜZYAN GARABET (1779, KONSTANTİNOPOLİS - 1855, KONSTANTİNOPOLİS)

İmparatorluğun Kuyumcu Başı. 1849’da Rütbe-i Vâlâ derecesi edinmiştir. Sultan ve yabancı devletler tarafından 12 nişan ve madalyalarla ödüllendirilmiştir. 1850’de Sultan Valide’nin sarraflığına atanmıştır. Bey idi. 47] 170-171

DÜZYAN MİKAYEL HOVHANNESİ (1724, KONSTANTİNOPOLİS - 1783, KONSTANTİNOPOLİS)

Babasının mesleğini devam ettirmiş ve henüz 18 yaşındayken Sultan Mahmut tarafından İmparatorluğun Kuyumcubaşı görevine getirilmiştir. Kimya’yı incelemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun dört sultanına sadakatla hizmet etmiştir. Ölüme mahküm edilen Yahudi Yako Bonfil’in yerine Darphane


Finanslar ve finansistler

82

müfettişliğine atandı, fakat M. Düzyan onun hayatını kurtarmayı başardı. 1758 yılında Darphane’de Fındık altını adlı altından takıyı hazırladı. Kimya alanında, 1830 yılına kadar gizli tutulan buluşu sayesinde, Darphane’de hazırlanan altın para ve takılara rengârenk bir özellik ve parıltı verilmesini sağladı.

Harutyun’un oğlu Düzücü Sarkis veya Çelebi Sarkis öylesine bir üne sahip olmuş ki, Sultan III. Selim onu İmparatorluğun Kuyumcubaşı tayin etmişti. Mesleğini, evlâtları Hovhannes ve Devlet’e miras bırakarak, 1721 yılında Kuruçeşme’de vefat etmiştir. Hovhannes, babasının mesleği ve görevini devam ettirmiştir. 1731’de Sultan Mahmut ona devlet maaşı bağlayıp, birçok nişanla ödüllendirmiştir. 1744 yılında vefat etmiştir.

üyeler tarafından yürütüldüğü bu kurumda, her türlü banka işlemleri yapılıyordu. Ermeni küçük tüccarlarıyla, zanaatkârlara krediler veriliyordu. Yıl sonunda kâr haddi % 15 oluyordu. 1913’te şehrin Türkler tarafından ele geçirilmesinden sonra hissedarlık şirketinin varlığına son verildi. Kapitali, 3250 altından oluşmaktaydı. 6] 121-122

HOVHANNESYAN HAGOP YAĞUBİ (YAĞUB AMİRA, 1672, AGIN - 1752, KONSTANTİNOPOL)

1758 yılında Darphane’de M. Düzyan’ın hazırladığı Fındık Altını adlı altından takı ve Sultan Mustafa’nın tuğrası.

Hovhannes Düzyan 47] 162-164

47] 165-166

DÜZYAN SÜLÂLESİ Bu, çok eski Ermeni sülâlesi Adrbadagan asıllı olup, oradan Garin (Erzurum), daha sonra Eriza (Erzincan) yakınında bulunan Mırşka eski şehrine, ve sonunda o zamanlar kuyumculuk alanında pek meşhur olan Divriği’ne göç etmiştir. Burada, sülâlenin üyeleri sadece kuyumculuk mesleğini öğrenmekle kalmayıp, aynı zamanda altına başka metaller de katıp eritenler (Külçeci) olarak isim yaptılar. Oradan Agın (Eğin)’e taşınmış, 1600 yılında ise sülâlenin atası Boğos’un evlâdı Harutyun İstanbul’a yerleşerek, orada kuyumculuğa devam etmiştir. Düzyan soyadı, düzücü, altın düzen, toplayan (tesviyeci, mıkhlayıcı) vs. kelimelerinden türemiştir.

«EDİRNE OSMANLI TASARRUF SANDIĞI» İşbirliği prensibiyle «Edirne Osmanlı Tasarruf Sandığı» adıyla kurulan, Konstantinopolis esnaf sınıfının gençleri için değerli bir girişim olan bu küçük banka 1910’da kurulmuştu. Aleksan Küçükyan, Nerses Khorasancıyan, Sukias Yağubyan, Levon Yazmacıyan, Asadur İstanbulyan, Levon Merametçiyan ve diğerleri kurucu üyeleriydi. Üyeler, haftalık küçük ödemeler yaparak, adedi 1 Osmanlı altını değerinde hisse senetleri elde ediyorlardı. Banka, Konstantinopolis Ermeni Bankası, Osmanlı ve Salonik (Selanik) Bankalarında hesaplar açmıştı. Paralı maaş ödenen çalışanları bulunmayan ve tüm işlerin hissedar-

Gençlik yıllarında Konstantinopolis’e yerleşmiştir. Finans işleriyle uğraşmış olup, devlet ihtiyaçlarının alım-satım müteahhitliğinde bulunmuştur. 1703 yılında, Sultan Ahmet tarafından Saray’ın baş sarrafı ve Baruthane (Bezirgân Başı) sorumluluğuna getirilmiştir. Yalan yere suçlanmış ve kellesi uçurularak öldürülmüştür. 47] 172-174


Finanslar ve finansistler

KINACIYAN SARKİS HARUTYUNİ

83

Genç yaşta Konstantinopolis’e yerleşmiş, daha sonra Beyrut, Damaskus (Şam), Erzurum, İzmir ve Mısır’a gitmiştir. Belirli bir tecrübe elde ederek, sarraflıkla, aynı zamanda ondalıkçılık (aşar) işlemleriyle de uğraşmıştır.

(1873, KONSTANTİNOPOLİS - ?)

47] 270

«OSMANLI TİCARET BANKASI» İLK ERMENİ BANKASI

Hagop Kurken’in «Ermeni Eğitimhanesi»’nde öğrenimini görmüş ve 1889’da mezun olmuştur. 1891’den itibaren ticaretle uğraşmış, 1896’da «Harutyun Kınacıyan ve evlâtları» adlı manifatura ticaretiyle uğraşan meşhur firmasını kurmuştur. 1914’te Ermeni Bankası’nın Yönetim Kurulu üyeliğinde bulunmuştur.

işiyle uğraşmış, birinci sınıf devlet sarrafı olmuş, aynı zamanda Konya Valisi Çapunoğlu’nun sarraflığını da yapmıştır. 1790 yılında Konstantinopolis’in Kumkapı mahallesi, Fıçıcı sokağında ilk Ermeni Okulunu kurmuştur. Kilisesever kişiliği ve eğitim aşkı nedeniyle Şınorhk (Nimet) adını edinmiştir. 13] 56, 47] 177-178

3] 2226-2227, 19] 405-406

KONSTANTİNOPOLİS’İN «ANADOLU» VE «RUMELİ KOMPANYASI» Büyük Ermeni tüccarlarından bir grup, biribirleriyle anlaşarak ve devletin onayını alarak, «Anadolu» ve «Rumeli Kompanyası» adlı iki dalı olan devasa bir Finans şirketi kurdu. 1800-1850 yılları arasında varolan, yüzlerce çalışanlarıyla, idari vergileri toplayan bu şirket, devlet bütçesinin oluşma ve korunmasını sağlamakla uğraşmıştı.

NORİKYAN NIŞAN NORUKİ (1801, AGIN - 1866, KONSTANTİNOPOLİS)

32] 52

MİRİCANYAN MIGIRDİÇ KAPRİYELİ (ŞINORHK AMİRA, 1742, ? - 1800, KONSTANTİNOPOLİS)

Doğum yeri belli değildir. Genç yaşta İtalyanca öğrenmek amacıyla İtalya’ya gitti. 1780-1790 yılları arasında perakende satış

KAPİTAL: 100.000 Osmanlı altını Adres: İstanbul, Kütüphane sokağı, Dilsizzade Han


Finanslar ve finansistler

84

Büyük zengin ve sarraf, sarrafların başı. Vasiyetinde hayırseverlik yapılması amacıyla 15.000 kuruş bırakmıştır. Amira idi.

YÖNETİM KURULU

Kevork Aslanyan (Başkan), Mıgırdiç Manukyan (Başkan yardımcısı),

47] 180-181

PORTUGALYAN MİKAYEL HOVSEPİ (1842, KONSTANTİNOPOLİS - 1897, KONSTANTİNOPOLİS)

Dikran Kelekyan

Mıgırdiç Manukyan

A. G. Arsen, «A. G. Arsen ve Ortakları» Firmasının sahibi, Simon Kayseriliyan, Doğu’da Paris «Union» Sigorta şirketinin temsilcisi, Arşak Karagözyan, «A. ve M. Karagözyan» Firmasının sahibi,

gibi her türlü banka işlemleri gerçekleştiriyordu. Banka, 25 kuruştan başlamak üzere tasarruflar kabul ediyordu. Endüstriyel ve üretilen diğer türde mallar ithal ve ihraç ediyor, satın alıp satıyor ve değiştiriyordu. Ticari üretim şirketleri kuruyor ve diğer firmaların çalışmalarına hissedar olarak katılıyordu. Kamusal yapıların inşaasına katılıyordu. Aynı zamanda, Batum «B. Şkhyants» ve «M. Khaçaduryants ve ortakları» adlı petrol ürünleri ihraç eden firmaları da temsil ediyordu. 21] 406

PAPAZYAN CANİK SİMEONİ (1776, KONSTANTİNOPOLİS - 1846, KONSTANTİNOPOLİS)

Arşak Karagözyan

Sarkis Kınacıyan, «H. Kınacıyan ve evlâtları» Firmasının sahibi, Hetum Setyan, Tüccar, Dikran Kelekyan, Paris’te tüccar. Müdür: Takvor Sukiasyan. Kredilerle çeklerin sunulması, telgraf ödemeleri, Türkiye ve tüm dünyada hisse senetleri satın alıpsatmak, para mevduatı kabul etmek

İlk öğrenimini Ortaköy Ermeni Katolik Okulu’nda edinmiş, 1852’de Paris’e giderek orada Murad Rafaelyan Okulu’nda okumuştur. Ermenice’den başka, mükemmel bir şekilde Türkçe, İngilizce ve Fransızca da bildiğinden, Osmanlı Sarayı’nın tercümanlığına atanmış, oradan Konstantinopolis Gümrük müfettişliğine atanıp, 12 yıl boyunca bu görevde bulunduktan sonra da Finans Bakanlığı’nın danışmanlığına getirilmiştir. Sultan’ın talimatıyla Ziraat Bankası’nı kurmuş ve onun Baş Müfettişliğine getirilmiştir. Merhum Hagop Paşa Kazazyan’ın yerine Sultan’ın özel Finans müdürlüğü görevine layık görülmüştür. «Osmaniye», «Mecidiye», «İmtiyaz» altın ve gümüş madalyaları yanında, yabancı devletlerin de nişanlarıyla ödüllendirilmiştir. Paşa idi. 15] 202-203


85

5. BÖLÜM REKLAMLAR BU BÖLÜMDE VERİLEN REKLAMLAR ALFABETİK OLARAK DEĞİL, ZAMANSAL OLARAK SIRALANMIŞTIR. 1899

«KOZMOZ H. BEYLİKÇİYAN» Kundura firması

Adres: Konstantinopolis, «Sirkeci Yıldız Oteli» yapışığı 12 numaralı dükkân. 52] No: 832

«BOĞOS MİNASYAN» Yeni kundura satış evi

«AMSTEL» Hollanda birası

1885 yılında kurulmuştur, 16 yıldır Avrupa’dan getirilen hammadeyle kendine ait olan fabrikada kaliteli ayakkabı hazırlamaktadır. Adres: Konstantinopolis, Bezazacı karşısı, No: 15

Merkezi: Konstantinopolis, Yeni Cami caddesi, Fındıklıyan Han, No: 5, Büyük Nevruz deposu

52] No: 839

52] No: 1105

«EQUITABLE» amerikan sigorta şirketi «NEW HOME» amerikan dikiş makinaları

Temsilci: Karnig Asdvadzadur Adres: Konstantinopolis, Bahçe Kapı, Anayati Han, No: 20-22

52] No: 834

1902

«LANCASHIRE» İngiliz sigorta şirketi

Tek Türkiye temsilcisi: Hovhannes K. Mianyan Merkezi: Konstantinopolis, Sirkeci, Köprülü Han, No: 3 52] No: 1012

Türkiye Genel temsilcisi: «Pont Seller şirketi», Adres: Konstantinopolis, Küçük Tünel Han.


Reklamlar

86

Konstantinopolis temsilcisi: Andon Telyan, adres: Mateo Han, No: 24 Adrianapolis temsilcisi: Sahak Baronyan, adres: İki Tabula Han

1908

1880’de kurulmuştur. Çin, Hint, Japon, Seylan ve Java çayları satar. Aynı zamanda meyve-sebze konserveleri ve değişik teneke kutular üretir. 1905 Bursa Fuarında Onur diploması, 1906 Napoli Fuarı’nda A Klası Altın Madalyasına layık bulunmuştur. Adres: Konstantinopolis, Celal Bey Han, No: 10 Teodik, Herkesin Yıllığı 1908,

«SINGER» model dikiş makineleri

53] No: 1789

Sankt Peterburg «Rus-Amerikan Lastik Manifatura şirketi» lastik kauçuk ayakkabılar

16] 2

1910

«MIGIRDİÇ FRENGYAN»

Osmanlı İmparatorluğu’nda tek temsilci: M.J.Mercanov 53] No: 1802

Adresler: - Pera, Büyük sokak, 343 - Galata, Singer Han, Tünel’in arka tarafı, Karaköy, tramvay durağı yakını - Sultan Hamam, Sultan Beyazıt - Üsküdar, Çarşı boyu - Kadıköy, Rıhtım yanı. 16] 1

«DAMİANOS PAPAZYAN» Kundura Evi «K. YAVRUYAN, H. İSAGULYAN» Büyük satışevi

İzinli silah satıcısı Adres: Konstantinopolis, Sultan Hamam, Mesadet Han, No: 29-33 Teodik, Herkesin Yıllığı 1910,

17] 403

Adres: Konstantinopolis, Karaköy, Komisyon Han köşesi, Köprü karşısı, No: 9 53] No: 1900

1911

«GOUDRON» modeli Fransız sigara kağıdı


Reklamlar

Adres: Konstantinopolis, Kohen Han, Marrucılar Satış sahibi: O.Sarafyan Teodik, Herkesin Yıllığı 1911,

87

1913

«K. YAVRUYAN VE EVLADI» Doğu çaylarının en büyük satış evi

18] 269

Paris «UNION» Sigorta Şirketi Türkiye Müdürlüğü

«LE TEMPS» Fransız sigorta şirketi

Adres: Konstantinopolis, Sultan Hamam, Tonakçı Han, No: 3 Şube Müdürü: A. Minasyan Teodik, Herkesin Yıllığı 1911,

18] 464

Adres: Konstantinopolis, Bahçe Kapı, Celal Bey Han, No: 10 Teodik, Herkesin Yıllığı 1913,

20] 399

Adres: Konstantinopolis, Galata, Voyvoda sokağı, Union Han.

1912

20] 398

«OLSO» Gaz lambaları

«V. ve H.DER-NERSESYAN» Matbaası – Kağıt satıcısı «ZENİTH» VE «SARKİSOFF» /«G. Sarkisoff şirketi»/ modeli saatleri

Tek Türkiye temsilcisi: «L.Hintliyan - K. Dirhemyan» Şirketi Adres: Konstantinopolis, Sultan Hamam, Sıvacıyan Han, No: 19 Teodik, Herkesin Yıllığı 1912,

19] 427

Tüm dillerde kitap, defter, bülten, ticari kağıtlar, düğün ve diğer türde davetiyeler. Değişik Avrupa kağıtları satılır, kağıt imalâtı, büro-ofis mobilyası ve diğer aksesuarlar. Adres: Konstantinopolis, Bahçe Kapı, Sirkeci Teodik, Herkesin Yıllığı 1913, 20] 386

Adres: Konstantinopolis, Bahçe Kapı, Sirkeci.

20] 400


Reklamlar

88

1914

«M. HOVAGİMYAN» ticari yeni matbaa

Adres: Çakmakçılar, Bodrum Katı

Konstantinopolis, Sümbüllü Han, 21] 402

M. Hovagimyan 1914 tüccar soydaşlarına şu duyuruyu iletmiştir: «Ermeni tüccarlar, Osmanlı Anayasasının ilânıyla diktatörlük yıkıldı, Ermeni ticareti ki iletişim yollarıyla, seyahat kolaylıklarının hiç olmayışı veya kısıtlanışı yüzünden boğulmuş ya da sınırlandırılmıştı, yeniden canlanmaya, giderek filizlenmeye ve uçuşa geçmeye başladı. Bu durum tabii ki bizler için avutucu oldu, çünkü Ermeni halkı, yüzyıllardan beri tüccar olarak bilinir ve onun sayesinde de kendisi için özlenen kalıcı bir konuma ulaşmıştı. Soydaşlar, şimdi arı hızıyla hareket ederek, tacirliğimizin gelişmesini sağlayabilecek, önemli tüm araçları yaratmanın zamanıdır, çünkü ulusumuzun kalıcılığıyla, devamlılığını garanti edecek, zihinsel, eğitim önceliğinden hemen sonra, onun, ticari yüksek konumunu sağlamak gelir.

Beş yıldan beri çabaladığımız halde, yine de piyasada yetersiz bir gelişme kaydetmiş durumdayız, bunun en görülen örneği, yabancıların bile güven ve takdirini kazanan 100.000 altın gibi, pek mütevazi bir kapitali olsa bile, başkentte kurulan «Ermeni Bankasının» çok iyi çalışmasıdır. İşte, ikna olabilmek için bir örnek, girişim ne kadar büyük olursa olsun, Azim ve Çalışkanlık gücümüzü artırır, yeter ki umutsuzluğa kapılmayalım. Çalışkanlık, kalıcılık, ekonomi bilimi, işte güzel bir üçlü, bundan böyle, buna sıkı sıkı yapışacak ve yıldan yıla, yabancı pazarlarda daha çok saygınlık ve güven elde etmek için, tüm enerjimizi ortaya koyacak ve değişik uluslar tarafından vurgulanmak için de, ticari işlemlerimizi modernize etme yoluyla, iyi bir ticari konuma gelmeyi sağlayacağız.»

Adres: Konstantinopolis, Galata, Perşembe Pazarı, Samur sokağı, No: 86 21] 408

«B. ŞKHYANTS» VE «M. KHAÇADRYANTS VE ŞİRKETİ»

Temsilciliğini «Osmanlı Ticaret Bankası»’nın yaptığı, Batum petrol ürünleri ihracat firmaları. 21] 409

21] 401

«HOVAGİMYAN KARDEŞLER»

1865 yılında kurulmuştur. Kurşun boru dökümhanesi ve deposu. Kurşun, bakır, çinko, demir ve diğer metallerin toptan satış ve teslimi yapılır.

«HOVHANNES YAĞŞİBEKYAN»

«Osmanlı Ticaret Bankası»'nın yardımıyla, Ortaköy Ermeni fabrikasında hazırlanan her çeşit meyve ve sebze konservesi imalâtı. Konserveler «S. Arapyan ve B. Kalfayan» şirketinde satılmaktadır. Adres: Konstantinopolis, Dilsizzade Han, 20 21] 409


Reklamlar

89

«ROSİYA» Sigorta Şirketi

«M. VE K. ŞAMDANCIYAN VE ŞİRKETİ»

Türkiye Şubesi müdürü: A. Hürmüz, Ajanı: D. Arapyan, genel müfettişi: D. Keçeciyan Adres: Konstantinopolis, Dilsizzade Han, 20

Her türlü ipek, yün ve pamuklu kumaşın toptan satışını yapar. Filipe (Plovdiv)’de şubesi vardır. Adres: Konstantinopolis, Çakmakçılar.

21] 410

«CAISSE PATERNELLE» Fransız Sigorta şirketi

Doğudaki müdür: Karnig Asdvadzadur Adres: Konstantinopolis, Katırcıoğlu Pasajı. 21] 414

21] 413

«TOKATLIYAN» Hotelleri

«HETUM SETYAN»

Mikayel Şamdancıyan

1878 yılında kurulmuştur. Paris’ten satın alınan modanın en gözde olan elbiselerini taşrada, tüm doğu bölgelerinde toptan olarak satar. Filipe (Plovdiv) ve Rusçuk’ta şubeleri vardır. Adres: Konstantinopolis, Sultan Hamam, Rus Bankasının hemen bitişiği. 21] 411

Krikor Şamdancıyan

«Pera», «Trabya», «Summer Palas». Restaurant, büyük mağazalar: Konstantinopolis 21] 415


Reklamlar

90

«AUTO GARAGE PERA»

Ruhsatlı Osmanlı silah satıcısı. Silah, av tüfekleri, mermiler ve fişek satar. Aynı zamanda İngiliz B.S.A. ve «Palmoral» marka bisikletler üreten şirketlerin tek temsilcisidir. Adres: Konstantinopolis, Mesadet Han, 29-33

«SİLCİKYAN, İSPENCİYAN VE KÂHYAYAN»

21] 418

«TEY İSAGULYAN»

Burada dünyanın birinci sınıf fabrikalarının yeni ve az kullanılmış otomobilleri, kamyonları, «Pneus PİRELLİ» firmasının ürettiği otomobil ve bisiklet lastikleri satılır. Türkiye mümessili: «Parseğ Tekeyan oğulları» Şirketi. Adres: Konstantinopolis, Pera, Sakız Ağacı, Aleon Sokak, 3, 5, 7

Her çeşit oryantal halı fabrikası ve deposu. Konstantinopolis, Selanik, Kayseri, Sivas ve Ürgüp’te şubeleri vardır. Merkez: İzmir. Konstantinopolis şubesi adresi: Teraziciler, 76-78 21] 420

21] 416

«MIGIRDİÇ FRENGYAN»

«Hovhannes İsagulyan ve evlâtları şirketi» Firması. Adres: Konstantinopolis, Bahçe Kapı, Sadık İş Hanı köşesi, Kadıköy Ermeni Kilisesi karşısı, Mıgırdiç Baltayan’ın dükkânı. 21] 419

«STEPAN MİKAYELYAN»

İnşaat malzemeleri, boyalar, petrol ve metal ürünleri mağazası. Adres: Konstantinopolis, Kadıköy. 21] 444

«YEPREM» Ermeni Kürk Mağazası


Reklamlar

Adres: Konstantinopolis, Pera, Rusya Büyükelçiliği’nin karşısındaki büyük sokak, Suriye Pasajı, 27-28 21] 421

91

Adres: Konstantinopolis, «Acemyan, Goncagülyan ve şirketi», Sultan Hamam, Mola Taş. (Markanın üzerine Ulusal Hastahane’nin kurucusu H.Bezciyan’ın fotosu yerleştirilidir) 21] 426

«NIŞAN ÇAMİÇYAN»

Adres: Konstantinopolis, Aşır Efendi Han, 26

21] 428

«BARTEV VE DİKRAN HAGOPYAN»

«HAMPARTSUM MENZİLCİYAN VE ŞİRKETİ»

Büyük kumaş mağazası. Adres: Konstantinopolis, Sultan Hamam, Topalyan Han yanı Cıngıroğlu Han, 1 21] 428

«NASYONALA» Romen Sigorta Şirketi

Düğün mumları büyük mağazası. Adres: Konstantinopolis, Kamando Han, 85. Şube: Mehmet Paşa Han, 5 21] 423

SURP PIRGİÇ ERMENİ ULUSAL HASTAHANESİ üretimi sigara kağıdı

Ziraat makinaları, su pompaları, borular, sobalar, fıçılar ve metalden başka malzemeler satılır. Adrianapolis (Edirne)’de şubesi bulunmaktadır. Adres: Konstantinopolis, Yeni Han, 85. Sirkeci, 39 21] 427

«MC DUCALL KARDEŞLER» (MANCHESTER) Şirketinin veteriner ilaçları

Genel Türkiye temsilciliği: O. Minasyan. Adres: Konstantinopolis, Galata, Ömer Abid Han, 9, 10 21] 429

«KARNİG İNCİCİYAN VE ŞİRKETİ»

Tek Türkiye temsilciliği: «Terziyan kardeşler» Şirketi.


Reklamlar

92

Elbise ve giyim aksesuarları. Adres: Konstantinopolis, Marpucular, 4-6

«M. SARAFYAN»

«ARAM N. SELİYAN»

21] 431

«LEVON GÜMÜŞGERDANYAN»

Kumaş ve Moda mağazası. Adres: Konstantinopolis, Sirkeci, İsmail Paşa Han, 12

21] 433

«ASADUR NEVŞEHİRLİYAN»

Büyük kadın ve erkek elbisesi fabrikası. Adres: Konstantinopolis, Mahmut Paşa, Kürkçü Han3, 4, 16, 27, 28, 36, 46, 47, 50 Zengin metal aletleri çeşidi. Adres: Konstantinopolis, Galata, Mahmudiye sokak, 29 21] 430

1888 yılında kurulmuştur. Büyük inşaat malzemeleri depose. Adres: Konstantinopolis, Kadıköy. 21] 433

«ŞİRAG» KOOPERATİF ŞİRKETİ

Kapital: 3000 Osmanlı altını. Büyük yiyecek mağazası. Adres: Konstantinopolis, Kadıköy. 21] 432

«HARUTYUN ARSLANYAN»

1890 yılında kurulmuştur. Tuğla fabrikası, adres: Kağıthane. Büyük odun deposu, adres: Kadıköy, Haydar Paşa Caddesi.

21] 437

21] 440

«H. SELİYAN»


Reklamlar

Kadınlara ipek, yün ve diğer kumaş çeşitleri mağazası Adres: Konstantinopolis, Bahçe Kapı, Orosti Avlusu karşısı, Ksantopulos Han, 27 21] 440

93

Adres: Konstantinopolis, Mahmut Paşa, Abut Efendi, Yeni Çarşı.

21] 442

«KARNİG ACARYAN»

Adres: Konstantinopolis, Sultan Hamam, Topalyan Han, 34

Konstantinopolis, 1914, sayfa: 447

«YERVANT TERZİYAN»

«LONGINES» İsviçre saatleri

İthalât ve İhracat işlemleri. «Western» Sigorta Şirketinin Konstantinopol acentası: Mahmut Paşa, Büyük Yıldız Han, 3 adresinde her türden antika eşya alınır. Oryantal antika eşyalar mağazası. Adres: Konstantinopolis, Büyük Çarşı, Sahaflar Sokak, 95-97 21] 442

Tek Türkiye temsilcisi «Nasip Kh. Cezveciyan ve evlâdı» Şirketi Adres: Konstantinopolis, Mahfazacılar Sokak, 44-46. «Longines» saatleri Pera’da «A. ve D. Azizyan kardeşler» şirketinin kıymetli taşlar mağazasında satılmaktadır. Adres: Konstantinopolis, Büyük Cadde, 337

21] 447

1920

«İPRANOSYAN KARDEŞLER» Ermeni Gemicilik şirketi

«OSMANİYE» Büyük Ermeni Hoteli

21] 441

«STEPAN MARDİGYAN EVLATLARI»

Metal ürünleri mağazası. Osmanlı devlet tersanesi, tophanesi, gemi ve diğer kurumların servisini yapan şirkettir. Adres: Konstantinopolis, Galata, Mahmudiye Sokak, 42

Sahibi ve Müdürü: S. N. Papazyan Adres: Konstantinopolis, Galata, Yüksek Kaldırım, 30 21] 443

«KRİKOR ERMENYAN»

«Amasya», «Samsun», «Trabzon», «Giresun» gemilerinin sahibi ve aynı zamanda «Turan» gemisinin de sahiplerinden biridir. Yolculuk istikametleri: Konstantinopolis – İnebolu – Samsun – Giresun – Ordu – Batum Konstantinopolis – İzmir – Mersin Konstantinopolis – Bandırma Konstantinopolis – Mudanya – Gemlik Konstantinopolis – Nikomidia 22] 336

1868 yılında kurulmuştur. Bursa ipek işlemeleri, havlular, peştemaller ve digger hamam malzemeleri.

1872 yılında kurulmuştur. Büyük elbise mağazası.


Reklamlar

94

1921

«KOPERNİK KHAÇADURYAN»

«Longines» meşhur İsviçre saatlerinin doğudaki tek temsilcisi. Aynı zamanda Cenevre «Vacheron & Constantin» saatleriyle Paris «Maurico» mücevherat şirketinin temsilcisi. Değerli taşlar ve altın zincirler satılır. Adres: Konstantinopolis, Büyük Çarşı. 23] 389

«G. YAVRUYAN VE EVLATLARI»

İthalât ve İhracat işleriyle uğraşır. Kapitali: 150.000 Osmanlı altınıdır. Adres: Konstantinopolis, Sirkeci, Güner Han.

1900 yılında kurulmuştur. Metalden eşyalar, giysi, ayakkabı, fotoğraf malzemeleri toptan ve perakende satışı. Mal ithalât ve ihracatı. Malların transit depolanması için genişçe alan tahsis edilir, denizcilik şirketi vasıtasıyla yapılan taşımacılık ve her tür gümrük işlemleri yapılır. Adres: İstanbul, Bahçe Kapı, Meyvahoş Han.

23] 392

«K. MAKULYAN EVLATLARI» 1860 yılında kurulmuştur.

23] 388

«NASİP KH. CEZVECİYAN VE EVLADI»

1880 yılında kurulmuştur. Doğuda en eski ve en büyük çay kuruluşudur. Aynı zamanda İngiliz ve Fransız ürünü yünlü değişik kumaşlar satar. «National Union Society Ltd. of London» İngiliz Sigorta Şirketinin temsilcisidir. Günde 10.000 kutu üretebilecek kapasitede teneke ve metalden değişik kutular üreten fabrikası vardır. Adres: Konstantinopolis, Celal Bey Han, 12 23] 390

«M. AREVYAN VE ŞİRKETİ» 1906 yılında kurulmuştur. «Vatan» ve «Araks» Sigorta şirketlerinini sahibi, «Lloyd» İngiliz Sigorta şirketinin temsilcisidir.

Kıymetli taşlar, gümüş kaplama ve değişik çantalar, saatler satar. İsviçre «Recta» Firmasının saatleriyle, yanmayan güvenlikli kasalar üreten İngiliz ve Avusturya firmalarının temsilcisidir. Adres: Konstantinopolis, Yeni Cami, 38-40 23] 398


95

KAYNAKLAR LİSTESİ

(Aşağıdaki kitaplar Ermenistan Ulusal Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.) 1. Ա-Դօ, Վանի, Բիթլիսի եւ Էրզրումի վիլայէթները, Երևան, 1912թ., (A-Do, Van, Bitlis ve Erzurum Vilayetleri, Yerevan - 1912) 2. Ալպօյաճեան Ա., Պատմութիւն հայ Կեսարիոյ, Ա հտ., Կահիրե, 1937թ., (Alboyacıyan A., Ermeni Kayseri’nin Hikayesi, I.Cilt, Kahire - 1937) 3. Ալպօյաճեան Ա., Պատմութիւն հայ Կեսարիոյ, Բ հտ., Կահիրե, 1937թ., (Alboyacıyan A., Ermeni Kayseri’nin Hikayesi, II.Cilt, Kahire - 1937) 4. Ալպօյաճեան Ա., Պատմութիւն Եւդոկիոյ հայոց, Կահիրե, 1952թ., (Alboyacıyan A., Yevtokia-Tokat Ermenileri Tarihi, Kahire - 1952) 5. Ալպօյաճեան Ա., Պատմութիւն Մալաթիոյ հայոց, Բեյրութ, 1961թ., (Alboyacıyan A., Malatya Ermenileri Tarihi, Beyrut 1961) 6. Աղասեան Յ., Ադրիանապոլսոյ հայ գաղութը, Պլովդիվ, 1935թ., (Ağasyan Y., Adrianapolis-Edirne Ermeni Kolonisi, Plovdiv - 1935) 7. Աղեքսանդրեան Ա., Պատմութիւն ականաւոր քաղաքին Սեբաստիոյ եւ սահմանաց նորա կամ արքեպիսկոպոսութեան նորին, Վենետիկ, 1911թ., (Aleksandryan A., Meşhur Sivas şehrinin ve onun sınırları içerisindeki Arkepiskoposluğun tarihi, Venedik - 1911) 8. Անասյան Հ., Հայկական աղբյուրները Բյուզանդիայի անկման մասին, Երևան, 1957թ., (Anasyan H., Bizans’ın düşüşüyle ilgili Ermeni kaynakları, Yerevan - 1957) 9. Գալուստեան Գ., Մարաշ կամ Գերմանիկ եւ հերոս Զէյթուն, Նյու Յորք, 1934թ., (Kalustyan K., Maraş veya Kermanik ve kahraman Zeytun, New-York - 1934) 10. Գասապեան Մ., Հայերը Նիկոմիդիոյ գաւառին մէջ, Պարտիզակ, 1913թ., (Kasapyan M., Nikomidia Bölgesinde Ermeniler, Bardizak - 1913) 11. Դադայան Խ., Ապրոյան գերդաստանի պատմություն /XVIդ. - XXդ. առաջին քառորդ/, Երևան, 2010թ., (Dadayan Kh., XVI. yüzyıldan XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Abroyan sülâlesinin tarihi, Yerevan - 2010) 12. Երեմիա Չէլէպի Քէօմիւրճեան, Ստամպօլոյ պատմութիւն, աշխատասիրությամբ Վ. Թորգոմյանի, Վիեննա, 1913թ., (Yeremia Çelebi Kömürcüyan, İstanbul Tarihi, V. Torkomyan’ın derlemesi, Viyana - 1913) 13. Զարդարեան Վ., Յիշատակարան /1512-1912/, Ա հտ., Կ.Պոլիս, 1910թ., (Zartaryan V., Hatıratlar (1512-1912), I. Cilt, Konstantinopolis - 1910) 14. Զարդարեան Վ., Յիշատակարան /1512-1933/, Ա հտ., Կահիրե, 1933թ., (Zartaryan V., Hatıratlar (1512-1933), I. Cilt, Kahire - 1933) 15. Զարդարեան Վ., Յիշատակարան /1512-1933/, Ա-Ե հտ., Կահիրե, 1939թ., (Zartaryan V., Hatıratlar (1512-1933), I-V. Cilt, Kahire - 1933) 16. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1908, Կ.Պոլիս, 1908թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1908, Konstantinopolis, 1908) 17. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1910, Կ.Պոլիս, 1910թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1910, Konstantinopolis, 1910) 18. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1911, Կ.Պոլիս, 1911թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1911, Konstantinopolis, 1911) 19. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1912, Կ.Պոլիս, 1912թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1912, Konstantinopolis, 1912) 20. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1913, Կ.Պոլիս, 1913թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1913, Konstantinopolis, 1913) 21. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1914, Կ.Պոլիս, 1914թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1914, Konstantinopolis, 1914) 22. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1916-1920, Կ.Պոլիս, 1920թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1916-1920, Konstantinopolis, 1920) 23. Թէոդիկ, Ամէնուն տարեցոյցը – 1921, Կ.Պոլիս, 1921թ., (Teodik, Herkesin Yıllığı – 1921, Konstantinopolis, 1921) 24. Թուրքական աղբյուրները Հայաստանի, հայերի և Անդրկովկասի մյուս ժողովուրդների մասին, Ա հտ., կազմ. Ա. Սաֆրաստյան, Երևան, 1961թ., (Ermenistan, Ermeniler ve diğer Transkafkasya halkları hakkında Türk kaynakları, I. Cilt, derleyen A. Safrastyan, Yerevan – 1961) 25. Թուրքական աղբյուրները Հայաստանի, հայերի և Անդրկովկասի մյուս ժողովուրդների մասին, Բ հտ., կազմ. Ա. Սաֆրաստյան, Երևան, 1964թ., (Ermenistan, Ermeniler ve diğer Transkafkasya halkları hakkında Türk kaynakları, II. Cilt, derleyen A. Safrastyan, Yerevan – 1964) 26. Խառատյան Ա., Կոստանդնուպոլսի հայ գաղթօջախը /XV- XVII դարեր/, Երևան, 2007թ., (XV.-XVII. yüzyıllarda Konstantinopolis Ermeni cemaati, Kharatyan A. Yerevan – 2007) 27. Խօշիկեան Վ., Մալկարայի հայ գաղութը /1610-1922 թուական/, Պլովդիվ, 1943թ., (Khoşikyan V., 1610-1922 yıllarında Malkara Ermeni cemaati, Plovdiv - 1943) 28. Ծոցիկեան Ս., Արեւմտահայ աշխարհ, Նյու Յորք, 1947թ., (Dzotsikyan S., Batı Ermenisi Dünyası, New-York - 1947)


96

Reklamlar

29. Համբարձումեան Վ., Գիւղաշխարհ, Փարիզ, 1927թ., (Hampartsumyan V., Köy Dünyası, Paris - 1927) 30. Հայկ Վ., Խարբերդ եւ անոր ոսկեղէն դաշտը, Նյու Յորք, 1959թ., (Hayk V., Kharpert ve onun altın ovası, New-York – 1959) 31. Երիցեանց Ս., Տոմար ընտանեկան 1874-1875, Ա հտ., Թիֆլիս, 1875թ. - Ճերմակեան Թ., Վիճակագիր Զմիւռնիոյ վիճակին մէջ բնակող հայոց 1875, (Yeritsyants S., 1874-1875 Ailevi Belgeler Secereler, I. Cilt, Tiflis – 1875 - Cermakyan T., 1875 Zmürnia’da yaşayan Ermeniler hakkında İstatistiki bilgiler.) 32. Մըրմըրեան Յ., Հին օրեր ու այդ օրերուն հայ մեծատունները. 1550-1870, Վենետիկ, 1901թ., (Mırmıryan H., 1550-1870: Eski Günler ve o günlerin Büyük Ermeni sülâleleri, Venedik – 1901) 33. Մըրմըրեան Յ., Մասնական պատմութիւն հայ մեծատուններու. 1400-1900, Կ.Պոլիս, 1909թ., (Mırmıryan H., 1400-1900: Büyük Ermeni sülâlelerinin istisna-i tarihi, Konstantinopolis – 1909) 34. Չարըգ Ղ., Յուշամատեան Բարձր Հայքի: Կարինապատում, Բեյրութ, 1957թ., (Çarık Ğ., Yüksek Hayk’ın Anı Kitabı, Garin-Erzurum Tarihi, Beyrut - 1957) 35. Մխիթարեանց Ա., Վէպ գաղթականութեան հայոց Տրապիզոնու, Կ.Պոլիս, 1857թ., (Mıkhitaryants A., Trabzonlu Ermenilerin Göç Romanı, Konstantinopolis – 1857) 36. Չերքեզյան Կ., Աֆիոն-Կարահիսարի հայ գաղթօջախը, Երևան, 1986թ., (Çerkezyan G., Afyon-Karahisar Ermeni yerleşkesi, Yerevan – 1986) 37. Պատմագիրք Ատափազար «Աստուածարեալ» քաղաքին, խմբ. Ա. Պիպէրեան, Վ. Եղիշէեան, Փարիզ, 1960թ., («Tanrısal» Adapazarı’nın Tarih Kitabı, derleyen: A. Biberyan, V. Yeğişyan, Paris – 1960) 38. Պատմագիրք յուշամատեան Սեբաստիոյ եւ գաւառի հայութեան, Ա. հտ., կազմ. Ա. Պատրիկ, Բեյրութ, 1974թ., (SebastiaSivas ve çevre ilçelerin Anı Tarihi Kitabı, I. Cilt, derleyen A. Patrik, Beyrut – 1974) 39. Պատմագիրք Չմշկածագի, խմբ. Հ. Ղազարեան, Բեյրութ, 1971թ., (Çemişgezek Tarihi kitabı, derleyen: H. Ğazaryan, Beyrut – 1971) 40. Պատմագիրք Տիվրիկ քաղաքի, խմբ. Ե. Զարդարեան, Բեյրութ, 1972թ., (Divriği Şehrinin Tarih Kitabı, derleyen: Y. Zartaryan, Beyrut – 1972) 41. Պատմութիւն Անթէպի հայոց, Բ հտ., կազմ. Գ. Սարաֆեան, Լոս Անջելես, 1953թ., (Antep Ermenileri Tarihi, II. Cilt, derleyen: K. Sarafyan, Los Angeles – 1953) 42. Պատմութիւն հայոց Արաբկիրի, կազմ. Ա. Փոլատեան, Նյու Յորք, 1969թ., (Arapkir Ermenileri Tarihi, derleyen: A. Polatyan, New-York – 1969) 43. Սիմոնեան Գ., Յուշամատեան պոնտական Ամասիոյ, Վենետիկ, 1966թ., (Simonyan K., Pontus Amasya’sının Anı Kitabı, Venedik – 1966) 44. Տէր Յովհաննէսեան Գ., Պատմագիրք Սիվրի-Հիսարի հայոց, Բեյրութ, 1965թ., (Der-Hovhannesyan K., Sivri-Hisar Ermenileri Tarih Kitabı, Beyrut – 1965) 45. Փաչաճեան Ս., Յուշամատեան Ռոտոսթոյի հայերուն. 1606-1922, Բեյրութ, 1971թ., (Paçacıyan S., 1606-1922: Rodosto Ermenileri Anı Kitabı, Beyrut – 1971) 46. Փափազյան Ա., Թուրքական վավերագրերը Հայաստանի և հայերի մասին /16-19-րդ դարեր/, Երևան, 1999թ., (Papazyan A., Ermenistan ve Ermenilerle ilgili 16.-19. yüzyıl Türk Belgeleri, Yerevan – 1999) 47. Քէչեան Ա., Ակն եւ ակնցին /1020-1915/, Ա հտ., Բուխարեստ, 1942թ., (Keçyan A., 1020-1915: Eğin ve Eğinli, I. Cilt, Bükreş – 1942) 48. Քէչեան Ա., Ակն եւ ակնցին, Փարիզ, 1952թ., (Keçyan A., Eğin ve Eğinli, Paris – 1952) 49. Քէչեան Բ., Պատմութիւն Ս.Փրկչի հիւանդանոցին հայոց ի Կ.Պոլիս: Ազգային յիսնամեայ նկարագիր, Կ.Պոլիս, 1887թ., (Keçyan P., 50 yıllık ulusal karakter: Konstantinopolis Surp Pırgiç Ermeni Hastahanesi’nin Tarihi, Konstantinopolis – 1887) 50. Քօսեան Յ., Հայք ի Զմիւռնիա եւ ի շրջակայս, Ա հտ., Վիեննա, 1899թ., (Kosyan Y., Zmürnia (İzmir) ve Çevrelerindeki Ermeniler, I. Cilt, Viyana – 1899) 51. Օտեան-Գասբարեան Ա., Պատմագիրք Անկիւրիոյ եւ Ստանոզի հայոց, Բեյրութ, 1968թ., (Odyan-Kasparyan A., AngüriaAnkara ve Stanoz Ermenileri Tarihi Kitabı, Beyrut – 1968)

BASIN 52. «Բիւզանդիոն», 1899թ., («Püzantion», 1899) 53. «Բիւզանդիոն», 1902թ., («Püzantion», 1902) 54. «Հայաստանի կոչնակ», 1928թ., («Ermenistan’ın Çanı (Hayastani Goçnak)», 1928) 55. «Հայաստանի կոչնակ», 1929թ., («Ermenistan’ın Çanı (Hayastani Goçnak)», 1929)



XV. YÜZYILDAN 1915’E GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE ERMENİLERİN TİCARİ-EKONOMİK FAALİYETİ TOPLU BELGELER

Mizanpaj: Vahram MANUSACIYAN

«GASPRİNT» Matbaasında yayımlanmıştır


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.