15 minute read
Amiral - Cem GÜRDENİZ
CEM GÜRDENİZ
Amiral Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu Kurucu Direktörü
Advertisement
Mustafa Kemal Atatürk ve Sadun Boro
1 Kasım 2020, 5 yıl önce kaybettiğimiz Sadun Boro’nun doğum günü idi. Yaşasaydı tam 92 yaşında olacaktı. Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybettiğimiz gün 10 yaşından 9 gün almıştı. Türklerin atasını ve ölümsüz başkomutanının soluduğu havayı 10 yıl da olsa solumuştu. Küçük yaşına rağmen onun okyanuslar kadar sınırsız değerini ve Türklerin tarihine armağan ettiği, sonsuza dek yaşayacak cumhuriyetin kıymetini kalbinde, ruhunda ve aklında hissedebiliyordu. Tam anlamıyla bir cumhuriyet çocuğu idi.
Atatürk: Amatör Denizci Bir Devlet Başkanı
Küçük Sadun, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin 5. yılında doğmuş, onu 15. yılında kaybetmişti. Tanrının Türklere en büyük armağanı olan eşsiz liderin, Atatürk’ün denizleri ve denizciliği ne denli sevdiğini bilmesi için kitaplar okumasına gerek yoktu. Zira gazetelerde ebedi şefin Florya köşkünde kürek çekip, yüzerken, ya da Moda Koyu’nda yelken yaparken çekilmiş resimlerini görebiliyordu. Kendini bildiği günden bu yana, denizle iç içe büyüyen küçük çocuğun gönlünde Türklerin Atası’nın aynı zamanda iyi bir denizci olduğu algısı oluşmuştu. Sadun Boro’nun 1 Kasım 1937 günü 9. yaş gününü kutladığı anlarda, ebedi şef Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden beşinci dönem açılış konuşması olarak aşağıdaki sözleri söylüyordu:
“Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, iktisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşa edilecek, deniz sporları kulüpleri kurulacak
Atatürk ve Sadun Boro
ve korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların üç bir yanı deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer. En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz. Denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız...”
Sadun Boro’nun 22 Ağustos 1965’te başlayıp 15 Haziran 1968’de tamamlanan dünya seyahatinin rotası
Atatürk’ün Direktifine Sadakat
Bu sözlerin söylenmesinden tam 28 yıl sonra 22 Ağustos 1965 günü Sadun Boro 10,5 metre boyunda ahşap Kısmet yelkenlisi ile dünya seyahatine başladı. Türklerin tarihinde bir ilk yaşanacaktı. Sanki Sadun Boro, Mustafa Kemal’in 1 Kasım 1937 konuşmasındaki “üç bir yanı deniz olan bir
ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu
çizer”, sözüne cevap veriyordu. Bir Türk amatör denizcisi, 37 yaşındaki Sadun Boro, genç cumhuriyetin bir temsilcisi olarak milletin kudret ve yeteneğini yerkürenin yüzde 70’ini kapsayan okyanuslara yansıtmaya başlıyordu. Sadun Boro, 15 Haziran 1968 öğle sularında muzaffer bir amiral gibi İstanbul sularına geri döndü. Dünyayı yelkenle çevreleyen ilk Türk denizcisi olmuştu. 16. yüzyılın muharip komutanı Amiral Barbaros Hayrettin’den sonra Türk milletinin gönlünde ölümsüz isim yapan ikinci denizci olmuştu.
Cesaret ve Girişimci Ruh
Türkiye’de amatör denizciliğin rotasını ve kaderini değiştiren Sadun Boro ve eşi Oda Boro sadece gemicilik, yelken ve navigasyon ustalıkları ile kendilerine haklı isim yapmadılar. Onları hepimizin gözünde öne çıkaran gücünü akıldan, Deniz Endüstri
tecrübeden ve bilgiden alan emsalsiz cesaretleri oldu. Öyle bir cesaret ki küresel arama kurtarma sisteminin henüz kurulmadığı, açık denizde sekstant dışında seyir yardımcısının bulunmadığı, 10,5 metrelik ahşap bir yelkenlide tuvalet dahil en temel konfor unsurunun bile yer almadığı, dış dünya ile irtibatı sağlayacak hiçbir iletişimin olmadığı şartlarda Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanuslarını geçebilmek. Bu cesaret onları en zor şart ve en kısıtlı olanaklarla ufkun ötesine, bilinmeyen yerlere, yerküreyi kaplayan mavi sonsuzluğun değişik rotalarına taşıdı. Cesaret duygusunun tetiklediği ana duygu macera idi. Ufkun ötesine gitmeyi, bilinmeyen limanlara girmeyi, dağların yamaçlarını aşmayı, zirvelere erişmeyi, yenilik aramayı, daha iyiye erişmek için bilgiye, tecrübeye, akla ve dayanma gücüne bağlı meydan okumayı içeren maceracılık olmasa acaba insanlık bir adım ilerler miydi? Tehlikeli ve zorlu işleri başaran bu tür insanlar, toplumun büyük çoğunluğunu temsil eden, heyecan aramayan, macerayı düşleyemeyen, hatta hesaplı risk bile alamayanlar için ilham kaynağıdırlar. Bu insanlar, dayanma gücümüzün fiziksel ve duygusal sınırlarını zorlayıp güç olanı başardıklarından, zor zamanların örnek kişilikleri olurlar. Kaderin çağrısına yanıt veren ve ölüm olasılığı dahil olmak üzere, gerçek ve katıksız tehlikelerle yüzleşmeye cesaret eden bu kahramanların sunduğu dersler, bizi hayata daha çok bağlar ve mücadele yeteneğimizi artırır.
En Büyük Girişimci Mustafa Kemal Atatürk
Zaten en büyüğünü bu topraklar çıkarmadı mı? Aydınlanmayı, sanayi devrimini yaşamamış, gerilemiş ve çökmüş Osmanlı İmparatorluğu üzerine, dünya tarihinin yetiştirdiği ve bu asırda bizlere nasip ettiği en büyük lider Mustafa Kemal’in girişimci ruhu olmasa, 13 Kasım 1918 günü Kartal istimbotu üzerinde işgal donanmasına bakarak geldikleri gibi giderler diyebilir miydi? Kurtuluş ve kuruluşu başarabilir miydi? Atatürk, kurduğu genç cumhuriyeti neden gençlere emanet etti? Sadun Boro, gençliğin Mustafa Kemal’e ve cumhuriyete armağanlarının en büyüklerinden birisidir. Bir Türk genci, cumhuriyetin 45. yılında 10,5 metrelik yelkenli bir tekne ile dünyayı dolaşabildi ve kendisine bağımsızlık ve egemenlik emanet eden atasına bu başarısıyla en büyük armağanı verdi. Toprak gemi Anadolu’nun ilk yelkenci dünya gezgini, Türk amatör denizciliğinin kutup yıldızı, mavi uygarlık rotasının usta kaptanı, çevre dostu, mavi vatanın büyükelçisi Sadun Boro’yu, onun 9. yaş gününe denk gelen gün Mustafa Kemal’in söylediği sözlere sadık kalarak, Türk halkının kudret ve yeteneğinin sınırını ispat etmiş olmasının önünde saygı ile eğiliyorum. Bu hududu zorlayacak ve Güney Okyanusunu tek başına yelkenle geçecek yeni Sadun Boro’ların çıkması dileğimizle Atatürk ve Sadun Boro’yu tüm deniz şehitlerimizle birlikte rahmet, minnet ve vefa ile anıyorum.
Gemi, Yat ve Hizmetleri ihracatında Rekor Artış!
Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği (GYHİB), eylül ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla, yüzde 331,5 oranında artış yakalayarak, yaklaşık 160 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi.
Sektör, eylül ayında, Türkiye’nin ihracatını en yüksek oranlı arttıran sektörü oldu. GYHİB Başkanı Cem Seven, “Bu başarımızda katkısı olan gemi ve yat inşa sektörümüz ile tüm paydaşlarımızı kutluyorum” dedi.
Gemi, Yat ve Hizmetleri ihracatı, tüm dünya ekonomisini etkileyen Covid-19 salgınına rağmen Türkiye’nin ihracatını arttıran sektörlerinin başında geldi. Yılın ilk iki ayında ihracat artış rekoru kıran Gemi, Yat ve Hizmetleri sektörü; eylül ayındaki artışı ile Türkiye’nin ihracatını en fazla arttıran sektörü oldu. Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği (GYHİB), eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 331,5 oranında ihracat artışı ile toplamda yaklaşık 160 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi.
Yılın ilk dokuz ayında yüzde 26,9’luk İhracat Artışı
Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği, yılın ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 26,9 oranında ihracat artışı ile 921 milyon 860 bin dolar tutarında ihracat yaptı.
2020’de en fazla gemi ihracatı yapıldı 2020 yılında yapılan ihracatın 541 milyon doları gemi, 110 milyon doları yat, 106 milyon doları römorkör, 97 milyon doları feribot, 25 milyon doları yan sanayi, 41 milyon doları da tankerler ve diğer deniz araçları ihracatı olarak kaydedildi.
En çok ihracat Norveç’e
Birlik, belirtilen dönemde en fazla ihracatı 214 milyon dolar ile Norveç’e gerçekleştirirken, ikinciliği 176 milyon dolar ile Marshall Adaları, üçüncülüğü 65 milyon dolar ile Malta, dördüncülüğü 50 milyon dolar ile Lüksemburg, beşinciliği ise 43 milyon dolar ile Birleşik Krallık aldı.
Seven: “Yılı ihracat artışı ile kapatmayı öngörüyoruz”
Sektörün ihracat rakamlarını değerlendiren Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cem Seven, “Eylül ayında yüzde 331,5 oranında ihracat artışı ile rekorlarına bir yenisini daha ekleyen gemi yat ve hizmetleri sektörümüz, 2020 yılının ilk 3 çeyreği itibariyle Türkiye’nin tüm ihracatçı sektörleri arasında da en fazla artış gösteren sektör konumuna yükseldi. Bu başarımızda katkısı olan gemi ve yat inşa sektörümüz ile tüm paydaşlarımızı kutluyorum” dedi.
GYHİB Başkanı Seven, 2020 yılının ilk aylarında ihracat artış rekorları kıran sektörün, Covid-19 salgını döneminde seyahat kısıtlamalarından kaynaklı, inşa edilmiş gemi ve yatların teslim edilmemesi sebebi ile mart ve nisan ayında ihracatta duraklamalar yaşadığını belirterek, “O dönemde, gerek seyahat kısıtlamalarının kaldırması yönündeki girişimlerimiz, gerekse ihracatçı firmalarımızın özverisi sayesinde kısa süre içerisinde teslimleri yapmaya başlayacağımızı ve yeniden ihracat artışlarına devam edeceğimize inandığımızı ifade etmiştik. Nitekim çalışmalarımız meyvelerini verdi. Yılın ilk 3 çeyreği itibariyle, yaklaşık 922 milyon dolarlık ihracatımız ile bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26,9 oranında daha fazla ihracat yapmış durumdayız. Yıl sonuna kadar teslimatının tamamlanması planlanan başka gemi ve yatlar da bulunuyor. Yılı ihracat artışı ile kapatmayı öngörüyoruz” dedi.
UMUR UĞURLU Uzakyol Kaptanı / Deniz Lojistiği Yöneticisi umurugurlu@umurugurlu.com
2020 Yılı ilk 3 Çeyreğinde Konteyner Piyasası
2020 yılı, konteyner taşımacılığının en ilginç yıllarından biri olarak hatırlanacak.
Taşıyıcıların, hatları ve gemi sahibi olmayan operatörlerin beklentisi zaten bu yıl başında oldukça kasvetliydi. Dünya Ticaretinin de dalgalanmalar ve Covid-19 etkisi ile tüketimi ve endüstriyel üretimi etkilemesi deniz taşımalarında daralma ve zaman zaman kilitlenmelere yol açtı. Sonrasında taşıyıcıların karlılığının azalması ile her ne kadar uzun mesafeleri taşımalarda rakamlar düşse de talebin artışı ile navlunların yukarı çıkması da marketin dinamiği olarak karşımıza çıktı. Bu nedenle yılın ikinci yarısında artmaya başlayan konteyner navlunlarının armatör / taşıyıcıların kayıplarını önleyeceğini öngörmek yanlış olmayacaktır. Konteyner taşımacılığı talebindeki bu yükselmenin başlıca nedenleri:
• Yetişme (Catch up) etkisi,
• Havakargo taşımalarının hızlı tüketim ihtiyaçları nedeniyle yükselen talebine hızlıca tepki vererek rakamların oldukça yükselmesi, • Hijyen ekipmanlarına duyulan ihtiyaçlar nedeniyle bu pazardaki artışın deniz taşımalarına yansıması, • İnsanların seyahatlerinin azalması ile tüketimin artması ve tüketim mallarına olan ilgi. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını, 2009 yılındaki ekonomik kriz gibi tüm dünyada arz-talep dengesinde bozulmalara neden olup ve yeni bir büyük krizi başlatsa da Çin’de başlayan karantina uygulaması nedeniyle armatörler Asya hattında kullandıkları konteynerlerin boş dönmelerini sağlamakta zorluk çekince sektörde ekipman sıkıntısı yaşanmaya başladı ve navlun oranlarının 30 artmasına sebep oldu. Bu noktada hükümetlerin ekonomik çöküşü ve güven kaybını önleme çabaların da bir nebze de olsa karşılık gördüğü belirtilebilir. Bunun ülkemizde de etkisini görmek mümkündür. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın verilerine göre 2020 yılı ocak-ağustos döneminde limanlarda elleçlenen konteyner miktarının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde
China Containerized Freight Index (CCFI) (1)
2,5 azalarak 7 milyon 410 bin 748 TEU olarak gerçekleşmesi ve elleçlenen yük miktarının ise, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 artarak 325 milyon 66 bin 350 ton olarak gerçekleşmesine ragmen sadece ağustos ayında ise limanlarda elleçlenen konteyner miktarının bir önceki yılın ağustos ayına göre yüzde 8,8 arttığına ve 1 milyon 31 bin 447 TEU olarak artması yaz aylarında konteyner taşımalarında bu yıl beklenmeyen bir artış olduğunun küçük bir göstergesidir. Bu veriler ışığında 2020 Ağustos ayında 16 liman başkanlığının idari sınırlarında faaliyet gösteren liman tesislerinde konteyner elleçlemesi gerçekleşmiştir ve en fazla konteyner elleçlemesi gerçekleşen ilk 5 liman başkanlığında toplam 773 bin 861 TEU konteyner elleçlenmiş olup limanlarımızda elleçlenen toplam konteynerlerin yüzde 81,1’ini oluşturmaktadır. Yeniden küresel taşımalara dönecek olursak bu artış ile birlikte durumun 3.000 - 5.000 TEU aralığında kapasite sahibi konteyner gemileri için zorlayıcı olduğunu belirtmek doğrudur. Zira bu tonajın atıl kalması, atıl filo içinde pasif olarak bekletilmesi daha büyük hacimli gemilerin aktif kullanılmasının önünü açmıştır ve bunu daha da geliştirecektir. Daha yavaş giderek transit süreyi uzatmak ancak buna karşılık daha büyük gemiler ile ölçek ekonomisinden faydalanarak daha fazla kazanmayı hedeflemek yeniden revaç hale gelmiştir.Bunun bir karşılığı da günümüzde ucuz yakıt fiyatları ile destelenen düşük hızlı seyrin CO2 emisyonlarının da azalması olarak kendini göstermektedir. Yavaş seyrin yanında armatörler kapasite kısıtlamasını, sefer ya da liman uğrağı iptallerini navlun fiyatlarını korumak için pandemi döneminden önce de kullandığında bu konudaki tecrübeleri sonucunda operatörler navlunları sabit tutbilirken işletme maliyetlerini de düşürdüler. Covid-19 döneminde armatörlerin ekonomik iyileşmesi gecikirken navlun fiyatlarını korumak için seferleri iptal etmesi ve gemilerini kapasitelerini zorlaması nedeniyle navlun fiyatları sürekli yükselmiştir. Örneğin dünyanın en büyük taşımacılarından biri olan CMA CGM’in, ironik bir şekilde Covid-19 ile ilgili gecikmelerden faydalanması ve navlun oranlarının yılın 2. yarısı ile daha da yükselmesi sonucu ilk olarak yılın başında borcunu yeniden finansmanına bakmaktadır. Moody’s son zamanlarda şirketin kredisine bakışını olumsuzdan olumluya çevirmiş ve şirket (CEVA Logistics dahil) net kar bildirmiştir. Bu yılın ikinci çeyreğindeki 136 milyon ABD dolarlık karşılık geçen yılın aynı dönemindeki 109 milyon dolarlık zararı ile kıyaslandığında CMA CGM’nin 2021 tahvillerinin şu anda 52 haftanın en yüksek seviyesinde işlem görüyor olduğunu işaret etmek gerekecektir.
2020 yılına düşük sülfürlü yakıta geçişin yaratacağı ek maliyetler ve bu yakıta fiziki olarak ulaşabilme endişeleriyle giren armatörler bu belirsizlik ortamında odağını, arz-talep dengesini kurmak ve değişen pazar koşullarına en hızlı şekilde uyum göstermek olarak belirlemiş ve yılın ilk yarısını beklentilerden daha iyi tamamlamıştır. Bununla birlikte Çinli yetkililer, oranların rekor seviyelere çıkması nedeniyle Transpasifik’te fiyatlandırma ve kapasite yönetimine müdahale etmeyi planladıklarını bildirmişlerdir. Dolayısıyla Eylül sonu itibariyle ABD batı kıyısı için 4.200 USD, doğu kıyısı için 5.000 USD seviyelerine çıkan navlun oranları, ciddi son uyarı karşısında şimdiki sırasıyla 3.900 ve 4.700 seviyelerine inmiştir. Küresel piyasada bu seviyelerin de bir süre sonra bir miktar daha düşeceği genel kanıdır. Tüm denizcilere Allah selamet versin.
Kaynaklar:
(1) CCFI / https://en.sse.net.cn/indices/ccfinew.jsp (2) Alphaliner Issue no.41 / 2020
Seyşeller Liman Başkanlığı Sanmar’dan Yeni Bir Römorkör Satın Aldı Seyşeller Liman Başkanlığı (SPA), 40 metre daha uzattığı Victoria limanında kullanmak üzere Sanmar’dan Boğaçay XLI serisi römorkör satın aldı.
Robert Allan tarafından sadece Sanmar tersanesi için tasarlanan Boğaçay XLI römorkörü, 24.4 m boyunda, 11.25 m genişliğinde ve maksimum draftı 5.70 m. Her biri 1800 rpm’de 1.765 kW güç üreten bir çift Caterpillar 3512C ana makineye sahip. İç çeperleri paslanmaz çelikten üretilen, yüksek verimlilikli nozullar içinde 2.400 mm çaplı pervaneleri çeviren, karbon şaftlı Rolls Royce type US 255 FP azimuth drive’larla donatıldı. Yardımcı jeneratör setleri de Caterpillar’dan – bir çift 99ekW 400v 50 Hz C4.4s. Ana makine aynı zamanda köprü güvertesinin ön kısmında yer alan, 1.200 m3/s kapasiteye sahip FFS monitöre sahip dış yangın söndürme tesisini besleyen pompaya da güç veriyor.
Bu makine kombinasyonu römorköre 60 tonluk bir çekme gücü ve 12 knot’luk bir serbest hız sağlıyor. DMT tarafından üretilen çift tamburlu frekans kontrollü ana çekme vinci baş güvertede bulunuyor.
“Tüm standartları yerine getirdi”
SPA’nın Denizcilik Mühendisliği Direktörü Jean-Paul Marie, yeni römorkör hakkında şunları söyledi: “En son teknoloji ve filomuzda kendi türünün tek örneği olacak. Bize kesinlikle çok destek olacak ve tam zamanında geliyor. Sanmar üstünde anlaştığımız tüm standartları yerine getirdi.” Dedi.
“Sadece gemi değil dostluk da inşa eden ve kalite sunan bir şirket”
SPA Liman Başkan Yardımcısı Allen Chetty ise, “Sanmar sadece gemi değil dostluk da inşa eden ve kalite sunan bir şirket. Seyşeller Liman Başkanlığı tarafından satın alınan römorkör konvansiyonel olmayan ilk römorkörümüz ve Sanmar ASD römorkörlere geçişte yönetmesi için seçilen ortağımız. Teknik teslim sırasında, Sanmar personeli tüm sorularımızı yanıtlamak ve taleplerimizi yerine getirmek için en iyisini yaptı.” Dedi.
Sanmar Ticari Direktörü Rüçhan Çıvgın ise Sanmar, müşterileriyle uzun vadeli güven ilişkileri kurmak ve yürütmek için her zaman elinden gelenin fazlasını yapmanın ne kadar önemli olduğunun altını çizen Çıvgın: “Tüm başarılı şirketlerde olduğu gibi müşterilerimiz her şeyden önce geliyor ve SPA’daki yeni dostlarımızın ihtiyaçları arttıkça Sanmar’a dönecek kadar güven ve memnuniyet duyacağını umuyoruz.” dedi.
Türk Loydu Klaslı Deniz Polis Devriye Botları Teslim Edildi Türk Loydu ile Gözüyılmaz Mühendislik arasında 2019 yılında klaslama sözleşmesi imzalanan ve üretimleri 14 ay süren 3 adet Deniz Polis Devriye Botları’nın teslimleri tamamlandı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Koruma Dairesi Başkanlığı’nın yönetimindeki proje kapsamında üretilen botlar İzmir, Antalya ve İstanbul Deniz Limanı Şube Müdürlükleri’ne teslim edildi. Tamamen H321 Marin Alüminyum’dan üretilen IZ1500 serisi botlarda kullanılan 2x550 HP güç üreten IPS sistemleri Türkiye’deki ilk kez bir ticari bir teknede kullanıldı. Aselsan tarafından yerli ve milli olanaklarla geliştirilen ve yüksek teknoloji Martı Elektrooptik Sistemleri de dahil olmak üzere yüksek elektronik ve hidrodinamik
performansa sahip olan botlar 42 kts sürate erişecek ve ülkemizin tüm denizlerinde devriye ve denetim hizmeti verebilecek şekilde dizayn edilmişlerdir.
ENGİN KOÇAK
İstanbul Denizcilik Stratejileri ve Araştırma Enstitüsü A.Ş. Araştırma Başkanı
Darlık olmadan bolluk olmaz… Peki “darlık” oldu mu “bolluk” ne zaman gelecek?
Son yüz yılın savaşlar ve büyük facialar yaşanan dönemleriyle kıyaslanacak, “evlerden ırak” bir yılın sonunda Ekim ayına ve son çeyreğe giriyoruz. Bu dönem tüm denizciler açısından yılın ortalamasını belirleyecek en önemli ticaret dönemi. Fakat herkes biliyor ki başta koronavirüs olmak üzere pek çok konuda rövanş mücadelesini yaşayacağımız dönem.
Önce bir sıralayalım, neler olacak ve olabilir: • Koronavirüs ikinci dalgası gelecek veya gelmeyecek. Aşı bulunacak veya henüz bulunamayacak. Bunun sonuçlarını burada irdelemeye gerek bile yok. • Amerikan seçimleri olacak, 2016’dan hatırlarsanız bu tip belirsizlikler öncesi ve sonrasıyla ciddi dalgalanmalara sebep verir. Bu seferki Koronavirüs gölgesinde geçti, sonrası ise bizce yine dramatik etkileri (Çin, AB, korumacılık vesaire) beraberinde getirecek. Koronavirüs bu süreçte bazı hesapları da bozdu. Biz, mesela, seçim sürecinde ABD’nin hem Çin ile hem AB ile ılımlı çizgiye geleceğini hesaplıyorduk, ama başka restleşmeler görüldü. • Brexit olacak ama kanlı mı olacak kansız mı olacak? Bunun sonucunda AB’de zaten Koronavirüs konusunda alınan darbelerin üzerine tüy de dikilecek mi göreceğiz. • Seçimler ve Avrupa Birliği’nin durumuna • Bilmiyoruz hissediliyor mu ama Doğu Akdeniz’de bölgesel jeopolitik gerginlikler bir yere bağlanmadı. Ya da şu anda saflar tam netleşmedi. Bunun yansımalarını göreceğiz. Burada “safların netleşmesi” bile yeterli bir gerginlik kaynağı olur, bunu da belirtmek gerek çünkü sonrası daha büyük belirsizlik demektir. Bunları referans alarak ekonomileri nelerin beklediğini biraz beyin fırtınasıyla belirlemeye çalışalım: Amerika’da iktidarı olsun muhalefeti olsun yangının üzerine 2008 krizinden bile görülmemiş miktarda para atmaya hazırlanıyor. Fed “En erken 2023’ye kadar faiz arttırmam!” dedi. “Arttırmam” dediği faiz bildiğiniz üzere “sıfır” bu arada! Avrupa Merkez Bankası boş durur mu? O da destek mekanizmasını sonuna kadar açtı. 1,35 trilyon avroluk desteğin sene sonunda 350 milyar dolar daha artması bekleniyor. Üstüne üstlük “çerez” maiyetinde milyarlar da Avrupa Komisyonu fonlarından hibe, uygun şartlarda kredi gibi programlar dahilinde üye ülkelere aktarılıyor. Yani…herhalde tanıdık gelmiştir. Birilerine o kadar tanıdık geldi ki borsalardan milyonlar kazandılar. Tek yapmaları gereken 2008-2012 dönemini kopyalayıp yapıştırmak oldu. Bundan sonra da yatırımcı tarafında buna yakın bir davranış şablonu görülebilir. Soru şu: Aynı mantık denizciliğe uygulanabilir mi? 20082012 arasındaki gecikmiş tonaj arzı şu anda yok. Fakat muhtemelen aynı dönemde hızla büyüyen gelişmiş ülke ekonomileri ve tam gaz süren küreselleşme de olmayacak. Ama borsalardaki bu çılgınlığa kosterlerin eşlik etmeyeceği/ edemeyeceği daha ağır basıyor. 2020 yılı koster tonajında belki de son 20 yılın en kötü yılı. 2016 yılında bile koster tonajında gemiler işletme masrafları üstünde kalmayı başarmıştı ancak son 4 aydır bu tonajda maalesef gemiler navlunlardan zarar etti. Mevsimsel olarak son çeyrek armatörlerin para kazanacağı dönem olması gerekirken, gemiler işletme maliyetlerin az üzerinde çalışıyor. En iyi olması gereken dönemde bile böyle ise, gelecek aylarda durumun ne olacağı konusunda bize fikir veriyor. Beklentimiz 2021’in de kötü başlaması. Yine de 2021 yatırım yapmak isteyenler için fırsat yılı olabilir. Sonraki seneler hakkında şimdiden tahminde bulunmak takdirinizdir ki fal bakmaktan farksız. Ekonomilerde faturalar ödenmeden işler iyi olmayacaktır.