www.yuruyus.com
CIA, FBI Ankara’da; KKK Washington’da!
Haftal›k Dergi / Say›: 31 18 Aral›k 2005 Fiyat›: 1 Milyon / 1 YTL (kdv dahil)
info@yuruyus.com
Bu iflbirli¤i, bu topraklara daha fazla kan ve gözyafl› getirecektir.
19-22 Aral›k Katliamc›lar›
! › HÂLÂ d a m l ›r› d n a l a Cez
CIA’n›n iflkence uçaklar› hava alanlar›m›zda CIA Baflkan›, Türkiye Cumhuriyeti Baflbakanl›¤›’nda!
Halk›m›za, Ortado¤u halklar›na karfl› ABD-AKP ‹flbirli¤i ISSN 13005 - 7944
Adaletsizliğe sessiz kalmak da ADALETSİZLİKTİR!
Katliamc›lar› aklamak için her yolun denendi¤i bir dava
Ümraniye Katliam Davas› 19 Aral›k 2000 tarihinde gerçeklefltirilen katliama iliflkin, hangi hapishane için dava aç›lm›flsa, tümü, katliamdan sa¤ kurtulanlar› yarg›lamay›, katliamc›lar› aklamay› hedeflemektedir. Bu davalardan biri de, Ümraniye’de gerçeklefltirilen ve 5 devrimci tutsa¤›n katledildi¤i operasyonun davas›. Tutsaklar›n “neden ölmediniz” dercesine yarg›land›¤› davan›n duruflmas›na, 12 Aral›k günü Üsküdar Adliyesi 1. ACM'de devam edildi. Katliam günü Ümraniye Hapishanesi'nde bulunan 399 tutsa¤a aç›lan davaya “san›klar” Burhan Öztürk, Cengiz K›l›ç, Deniz Yal› ile Av. Güçlü Sevimli, Av. Gül Atay kat›ld›lar. Avukatlar; “cezaevinde keflif yap›lmas›n›” istediler. Hakim REDDETT‹. Avukatlar; “di¤er cezaevlerine nakledilen san›klar›n bizzat duruflmaya getirilerek dinlenilmelerini” istediler. Hakim REDDETT‹. Avukatlar; “operasyon s›ras›nda jandarman›n çekti¤i video kay›tlar›n›n celbini ve emanetteki delillerin mahkeme huzurunda incelenmesini” istediler. Hakim REDDETT‹. Tümü, mahkemenin sadece “delil toplamas›n›” içeren, olay›n olufluna iliflkin belgeleri talep eden bu istekleri reddeden mahkeme ne yapt›; birçok devrimci tutsak hakk›nda “tutuklama karar›” ç›kartt›. Bir mahkeme, “ben bu davada adaletin yerine gelmesini de¤il, katliamc›lar›n aklanmas›n› istiyorum, bu nedenle katliam gerçe¤ini ortaya ç›karacak hiçbir delili kabul etmiyorum” diye, daha nas›l itirafta bulunabilir! Katliamc›lar iflte bu tutumdan cüret al›yor ve yeni katliamlar gerçeklefltirmekte tereddüt etmiyorlar.
Dortmund’dan Esenyal›’ya...
22 Aral›k 28 Aral›k
Ça¤r› ‹lan
● 19-22 Aral›k Katliam›’n› Protesto Eylemi
tarih: 19 Aral›k Pazartesi saat: 13.00 yer: Bayrampafla Hap. Önü
● Ercan Kartal Davas› tarih: 21 Aral›k Çarflamba saat: 10.00 yer: ‹st. 14. ACM
● Gençlik Duruflmas› tarih: 22 Aral›k Perflembe saat: 10.00 yer: Ankara 11. ACM
● Birtan Altunbafl Davas› tarih: 23 Aral›k Cuma saat: 10.30 yer: Ankara 2. ACM
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Sevtap TÜRKMEN Genel Yay›n Yönetmeni: Yasemin ‹LTER Genel Koordinatör: Sad›k ERO⁄LU Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. ‹stiklal Cad. Büyükparmakkap› Tel Sok. No:4 Kat:4/2 Beyo¤lu/‹STANBUL Telefon: 0 212 251 94 21 Faks: 0 212 251 94 35 Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANE Pieter de Hoochstr. 30 3021 CS Rotterdam/NEDERLAND
Meydanlarda, gecekondu sokaklar›nda, fabrika önlerinde, okul ç›k›fllar›nda, üniversite koridorlar›nda, ev ev, sokak sokak, semt semt sesimiz ne kadar fazla insana ulafl›rsa, karanl›¤a bo¤ulmak istenen gerçekler de halka ulafl›yor. Geçen hafta okurlar›m›z bu sesi, ‹stanbul Esenyal› gecekondular›ndan fiirinevler Meydan›’na, oradan Almanya Dortmund’a tafl›d›lar. Dortmund’da Türkiyeliler’in yaflad›¤› semtlerde ve pazarlarda Yürüyüfl sat›l›rken, Esenyal›'da Ahmet Yasevi Mahallesi, Fatih Mahallesi ve Alt›kat Mahallesi'nde bir saat içinde 70 Yürüyüfl halka ulaflt›r›ld›.
Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelemizin
‹nternet Adresi: www.yuruyus.com Mail Adresi: info@yuruyus.com ISSN: 1305-7944 Hesap No: 1051 - 1637885 Sevtap Türkmen Türkiye ‹fl Bankas› fiiflli fib. Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›k Bask›: ASPAfi Pazarlama-Evren Mah. Gülbahar Cad. No:7 Ba¤c›lar/‹ST. Tel: 0 212 655 88 64 Da¤›t›m: Merkez Da¤›t›m Pazarlama San. ve Tic. A.fi. Tel: 0 212 354 37 67 Fiyat›: 1 YTL / 1 000 000 TL Avrupa: 3 Euro Hollanda:3 Euro ‹ngiltere: £ 2.5 Almanya:3 Euro Belçika: 3 Euro Fransa:3 Euro Avusturya: 3 Euro ‹sviçre:3 Euro
Dayan Yüre¤im Dayan
Büyük Direniflte fiehit Düfltüler Sergül ALBAYRAK
Fevzi AZIRCI
Direniflin 118. flehidiydi Sergül. ‹stanbul’un göbe¤inde “Tecriti Kald›r›n!” diyen bir hayk›r›flla flehit düfltü.
22 Aral›k 1977’de Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu’nu basan faflistleri püskürtmek için kitlenin önünde dövüflürken b›çaklanarak katledildi.
Sevgi Erdo¤an'›n ad›n›n verildi¤i 11. Ölüm Orucu Ekibi'nde ölüm orucuna bafllad›. Ölüm orucunu sürdürürken tahliye edildi. Ölüm orucunu 28 Aral›k 2004’te Taksim’de gerçeklefltirdi¤i feda eylemiyle bitirdi. Sergül Albayrak, 1978'de Almanya'n›n Bad Urach kentinde do¤mufltu. Orada büyümüfl, orada okula gitmifl ve orada devrimcileflmifltir. Devrimci olmadan önce, yurtd›fl›ndaki pek çok gencimiz gibi, kimliksizleflmifl, hangi kültüre ait oldu¤unu bilemeyen ve o ortamda burjuvazinin yozlaflt›r›lm›fl “özgürlük” anlay›fl›yla flekillenen bir gençti o da. “Özgürlü¤ün” gerçek anlam›n› kavrad›¤›nda, emperyalizmin dayatt›¤› yaflam› reddetti. Avrupa emperyalizminin “imkanlar›n›” ve sundu¤u “özgürlük” anlay›fl›n› reddederek devrimcileflti. 1997 A¤ustos ay›nda, bir görevle ülkeye geliflinde tutsak düfltü. ‹flkencede tecavüze u¤rad›. Tutukland›ktan sonra Ulucanlar, Sakarya, Çanakkale ve Uflak Hapishaneler’inde kald›. 7 y›l süren tutsakl›¤› boyunca hep direnifl mevzilerinde oldu. Büyük Direnifl’te “namluda mermi olma” s›ras› ona 25 Temmuz 2004'te 11. Ölüm Orucu Ekibi'nde geldi. Feda eylemiyle zulmün surlar›n›, sansür duvar›n› delip geçen bir mermi oldu.
Nadir ÖLMEZ
23 Aral›k 1979’da Marafl katliam›n› protesto etmek için yap›lan bir kitle eyleminin güvenli¤ini sa¤larken ç›kan çat›flma s›ras›nda polis taraf›ndan vurularak flehit düfltü. Nadir, Nevflehir Ürgüp do¤umluydu. Bursa Dev-Genç içinde örgütlüydü.
24 Aral›k 1994’de polis taraf›ndan gözalt›na al›nd› ve gözalt›nda KAYBED‹LD‹. Bahçeci, ‹stanbul’da ilk kurulan ö¤renci derne¤i MÜBYÖD’ün baflkanl›¤›n› ‹smail BAHÇEC‹ yapm›flt›. TÖDEF’in kurucular› aras›ndayd›. DEV-GENÇ içinde birçok görev üstlendi. 1992’den itibaren gözalt›na al›n›ncaya kadar Devrimci Sol Savaflç›s› olarak mücadelesine devam etti.
26 Aral›k 1979’da Malatya’da anti-faflist bir eylem haz›rl›¤› s›ras›nda elindeki bomban›n patlamas› sonucu flehit düfltü. Öztürk, Dersimli’ydi. Elaz›¤, Gaziantep ve Malatya’da çeflitli görevler üstZeki Öztürk lenmifl, Malatya da¤lar›nda oluflturulan k›r gerilla ekiplerinde yeralm›flt›.
Celalettin Ali GÜLER
Celo düflmüfl mapusa k›z›l kan kusa kusa umutlar› solmam›fl zulme teslim olmam›fl Celo mapusu delmifl ç›km›fl da¤lara gelmifl gönlünü halka vermifl gören bilgedir demifl Celo kendinden emin halk›na etmifl yemin demifl yüre¤im senin ölümsüz flehitlerin Celo bir afl›k ozan yalç›n da¤larda flahan dayan yüre¤im dayan senin de gelir s›ran...
28 Aral›k 2002’de Tokat k›rsal alan›nda oligarflinin askeri güçleriyle ç›kan çat›flmada flehit düflerken, 25 y›ll›k kesintisiz devrimcilik yaflam›n› miras b›rakt›. 1960 ‹stanbul do¤umlu olan Ali Güler’in, “77’den flehit düfltü¤ü ana de¤in hiç bir an› mücadelesiz ve örgütsüz geçmedi. At›l›m y›llar›nda Ege Bölgesi Siyasi Sorumlulu¤unu üstlendi. Tutsak düfltü, Buca Hapishanesi’nden dört Cepheli olarak firar ettiler. Özgürlük eyleminin ard›ndan y›llard›r kaybetmedi¤i coflku ve kararl›l›¤›yla da¤lara kofltu.
Kemal Askeri’nin resimlerini tafl›yarak mezar› bafl›na kadar sloganlarla yürüdüler.
2 7 Aral›k 1990’da Silahl› Devrimci Birlikler’in ‹stanbul GözteHamdi AYGÜL Ferit EL‹UYGUN pe’de Devlet Malzeme Ofisi’ne yönelik bombalama eylemi esnas›nda flehit düfltüler. Fatsa’l› olan Ferit EL‹UYGUN, daha 1980 öncesi Liseli DEV-GENÇ saflar›nda mücadeleye kat›lm›flt›. 12 Eylül sürecinde yaflad›¤› tutsakl›¤›n ard›ndan DEV-GENÇ’in yeniden yarat›lmas› mücadelesine kat›ld›. Zor koflullarda yeralt› mücadelesinde yerald›. Daha sonra SDB Ekip sorumlulu¤una getirildi. Hamdi AYGÜL, Amasya Gümüflhac›köy do¤umluydu. Devrimci oldu¤u andan itibaren en büyük arzusu SDB üyesi olmakt›. SDB saflar›nda savafl›rken flehit düfltü.
Celalettin Ali Güler’e
11 Aral›k’ta Mersin Haklar ve Özgürlükler Cephesi taraf›ndan düzenlenen ve ‹flçi-Köylü okurlar›n›n da kat›ld›¤› anmada, Arap halk›n›n geleneklerine uygun olarak mezar bafl›nda bahur yak›ld›. Askeri’yi ve birlikte flehit düfltü¤ü arkadafllar›n› anlatan bir yaz› okundu. fiiir ve marfllardan sonra, “Yaflas›n Çaytafl› Direnifli” sloganlar›yla anma bitirildi.
Cafer Dereli An›ld› Çaytafl› Kahramanl›¤›’n›n Komutan› An›ld› 6 Aral›k 1994’te Dersim Hozat Çaytafl› Köyü'nde 8 yoldafl›yla birlikte kuflatma alt›nda direnerek flehit düflen komutan Kemal Askeri, mezar› bafl›nda yap›lan bir törenle an›ld›. Tarsus, Musalla Mahallesi Güney Mezarl›¤›'nda biraraya gelen HÖC’lüler ellerinde k›z›l bayraklar ve
Büyük direniflin d›flar›daki ilk flehidi olan Cafer DEREL‹ için ölümünün 5. y›l›nda 9 Aral›k’da Hollanda’n›n Rotterdam kentinde bir anma düzenlendi. Hollandal› sol bir grup ve ‹flçi-Köylü dergisi okurlar›n›n da kat›ld›¤› anma program› Cafer'in faflistler taraf›ndan katledildi¤i yerde yap›ld›. Sloganlarla faflist sald›r› bir kez daha lanetlendi. Anma Cafer’in flehit düfltü¤ü yere karanfillerin b›rak›lmas›yla sona erdi.
Katliamc›l›¤›n sürdürücüsü AKP Susurluk’a karfl› AKP’ye yaslan›p demokrasi mücadelesi verdi¤ini sanmak, iflkencelere, katliamlara karfl› AB’den medet ummak, tecrit katliam›nda oldu¤u gibi, düzeniçinde yaslanacak bir kurum bulunamayan konularda susup sinmek, düzenin ve AB’nin “demokrasicilik oyununa”, soldan “demokrasi mücadelesi oyunu”yla kat›lmakt›r. gecenin sabah›nda, tüm dünya ve halk›m›z, televizyonlardan canl› yay›nlanan bir savafla tan›k oldu. Yar› karanl›kta a¤›r silahlarla donat›lm›fl binlerce asker kofluyor, bask›n düzenliyor, duvarlar deliniyor, bombalardan, yang›nlardan göz gözü görmüyordu... elki bu ilk paragraf› okudu¤unuzda kiminin akl›na Irak’a sald›r› geldi veya baflka bir askeri harekât. Hay›r, sözünü etti¤imiz 19 Aral›k 2000’de ülkemizde, hapishanelere karfl› gerçeklefltirilen operasyondur. Manzara, tastamam bir savafl manzaras›d›r. Bu savafl, halka, halk›n öncülerine karfl› aç›lm›fl bir savaflt›r. Evet bir savaflt›r. Savafl›n en klasik tan›m›nda, “Savafl politikan›n silahlarla devam ettirilmesidir” denir. Mao buna benzer bir tan›m yapar ve flöyle der: “Savafl kan dökülen bir siyasettir.” O gün, oli-
O
B
úoLQGHNLOHU
garfli hapishaneler politikas›n› silahlarla sürdürmüfl ve hapishanelerde kan dökmüfltür. 19-22 Aral›k Katliam› bir savafl de¤ilse nedir? akat bu savafl, eflitsiz olman›n da ötesinde, gayri-meflru, ahlaks›z bir savaflt›r. Çünkü, bir; devletin kendi elindeki, tutsak edilmifl insanlara karfl› aç›lm›flt›r. ‹kincisi; tümüyle yalanlar, demagojiler üzerine oturtulmufltur. ABD’nin Irak’a karfl› açt›¤› savaflta ne kadar yalan› a盤a ç›kt›ysa, oligarflinin hapishanelerdeki tutsaklara karfl› açt›¤› savaflta da o kadar yalan a盤a ç›km›flt›r. Ama “ABD’nin Irak yalanlar›”n›n dökümünü yapanlar, “oligarflinin 19 Aral›k yalanlar›”n›n dökümünü yapmakta isteksizdir. Yine Irak’ta ABD’nin gayri-meflrulu¤unun, yalanlar›n›n a盤a ç›km›fl olmas›na ra¤men savafl› sürdürmesi gibi, ülkemizde de 19 Aral›k sald›r›s› sür-
F
22
1978 Marafl Katliam›’n› yaratan politika
dürülmektedir. Oligarflinin 19 Aral›k sabah› bafllatt›¤› bu savafl, halen bitmemifltir, “zamana yay›lm›fl bir katliam” olan tecritle sürmektedir. Sald›r›n›n bugünkü yönetim kademesinde AKP hükümeti vard›r. an dökmeye ve dökülen kan›n üstünü örtecek yalanlara AKP devam etmektedir. AKP hükümetinin yönetimi alt›ndaki hapishanelerde, tecrit katliam›nda ölenlerin say›s› 120’ye yükselmifltir. AKP hükümetinin yönetimi alt›ndaki hapishanelerde intiharlar, “tek kiflilik hücre” uygulamas›n›n yolaçt›¤› cinayetler birbirini izlemifltir. 19 Aral›k yalanlar›, AKP’nin “tecrit yalanlar›”yla sürdürülmüfl, “bunlar bizim zaman›m›zda olmad›, hapishanelerde sorun yok” demagojisiyle katliam›n sorumlulu¤undan s›yr›lma politikas› izlenmifltir.
K
n az bunun kadar önemli olan bir di¤er nokta ise tecritle süren katliam, demokratik muhalefetin “gündeminde” de, AKP’ye karfl› mücadelenin bir unsuru olmam›flt›r. Bir yazar›n flu sözünü hat›rlatmak isteriz yeniden: “AKP’ye muhalefet edilecek ve AKP’yi sarsacak birçok konu var. Cezaevlerindeki tutum ve sokaklardaki linç giriflimleri bile bir iktidar› sarsmaya yeter.” Düzen partilerinin bu iki konuyu gündeme getirmemelerinin, AKP’yi bu iki konuda teflhir edebileceklerini bile bile bunu yapmaktan geri durmalar›n›n aç›k bir nedeni var: Çünkü tec-
E
38
aramas›n› istiyorum”
sürüyor 3
Katliamc›l›¤›n sürdürücüsü AKP
5
fiemdinli-Yüksekova izlenimleri
“Benim çocuklar›m›n da sizin gibi hakk›n›
24
Diri diri yak›ld›ktan sonra...
39
Halk Ekmek’te esrar sat›fl› ve sat›fl›
26
Özgeçmiflleri klavuzumuz
40
Ufuk Çizgisi’nde ‘Ufuksuz’ bir yaz› dizisi
29
Hayat›n ‹çindeki Teori: 19 Aral›k’›n
44
fiemdinli ve ‘orda bir köy var uzakta”n›n
10 Unutmayaca¤›z! Karart›lmas›na izin vermeyece¤iz
14 19-22 Aral›k Katliam›’n› yaflayanlar anlat›yor 16
Tecritte ‘kara mizah’
18
CIA Baflkan› Baflbakanl›k’ta
21 AKP, IMF’ye söz verdi: ‘Sa¤l›k harcamalar› daha da k›s›lacak!
ayd›nlar›
sonuçlar›
13 Generalden halka tehdit 33
AKP sürgün ve cezalarla emekçileri y›ld›ramayacak!
46
Faflizmin ahlak› yoktur
47
Bursa polisinin ajanlaflt›rma bask›s›
34
Kapitalizm yolsuzluk üretiyor
48
Mezar tafl›na sald›r›
35
Faflist provokasyon tutmad›
49
Avrupa’da iflçi k›y›m› ve protestolar
36
Faflist terör t›rman›yor, saflar› s›klaflt›ral›m
50
Tecrite karfl› bir hayk›r›fl
rit katliam›n› ve linç politikas›n› onlar da onaylamaktad›r. Peki di¤er muhalif kesimler neden bu konulardan yüklenip AKP’yi “sarsm›yor”, en az›ndan bunu amaçlam›yorlar? olun güçsüzlü¤ünün, kendine güvensizli¤inin yan›s›ra, demokratik muhalefeti oluflturan bir kesim, “Türkiye’yi AB üyeli¤ine götürdü¤ü, demokratiklefltirdi¤i” yan›lg›s›yla AKP’yi “y›pratmak” istememifltir. Tam tersine AKP’nin desteklenmesi, Genelkurmay karfl›s›nda güçlendirilmesi gerekti¤i söylenmifltir. fiemdinli olay›nda da ayn› yaklafl›m görülmüfltür; “Genelkurmaya karfl› AKP’yi güçlendirmek gerekir” düflüncesiyle AKP’ye suçlama yöneltilmemifltir. Bu, abes, çarp›k ve yanl›fl bir bak›fl aç›s›d›r. Haklar ve özgürlükler mücadelesine ve genel olarak politikaya oligarfli içi çeliflkiler, düzeniçi ayak oyunlar› cephesinden bakmakt›r.
S
KP neyiyle demokratt›r? Neyiyle farkl›d›r? Ç›kard›¤› üç befl “AB’ye uyum” yasas› d›fl›nda bu soruya kimsenin verebilece¤i bir cevap yoktur. Ç›kard›¤› uyum yasalar›n› da nas›l ç›kard›¤›, ne kadar uygulad›¤› ortadad›r. Halk›n muhalefeti, mücadelesi karfl›s›nda iktidar koltu¤una oturdu¤u günden bu yana izledi¤i politika, sergiledi¤i söylem, MHP’den farks›z tipik faflist bir tav›rd›r. Halk› azarlamak, yap›lan her demokratik eylemi “marjinal, terörist” ilan etmek ve demokratik eylemlere karfl› gerçeklefltirilen istisnas›z her sald›r›y› savunmak, AKP’nin tavr›n›n özetidir. Halk›n mücadelesine, örgütlenmelerine karfl› bu sald›rganl›k “iktidar›n denetimi d›fl›ndaki unsurlar”la, “süreci sabote etmek isteyen AB karfl›tlar›n›n provokasyonu”yla da aç›klanamaz; çünkü halka azar, muhalefeti terörist ilan etmek ve tüm sald›r›lar› savunmak, her defas›nda AKP hükümetinin en üst kesimi, baflta Baflbakan olmak üzere, bakanlar› taraf›ndan yerine getirilmifltir.
A
KP, oligarflinin partisidir. Tüm di¤er düzen partileri gibi, AKP de halk›n öncülerini yoketmek isti-
A
yor. Halk›n örgütlülüklerini tasfiye etmek veya baflka yollarla etkisizlefltirmek istiyor. Bu amaç, Avrupa emperyalizminin planlar›yla da paraleldir. Kimileri AKP’ye ve AB’ye farkl› misyonlar yükledi. Bu çerçevede AB arac›l›¤›yla “demokratikleflme” masal›na ve AKP’nin “demokratl›k” illüzyonuna gözü kapal› inanmay› tercih etti. 3 y›l› aflk›n süredir say›s›z geliflme bunun tersini gösterse de bu illüzyon içinde yaflamaya devam ettiler. 6 Mart sald›r›s›, fiemdinli bombalamalar› gibi baz› olaylarda gözleri biraz aç›l›r gibi olsa da, birkaç demeç, birkaç göstermelik soruflturma gözlerini yeniden olan bitene kapatmalar›na yetti. flte böyle bir siyasi körlük içinde, demokratik muhalefetin bir kesimi, (ki bunlar legal reformist partilerin birço¤unda ve DKÖ’lerin yönetiminde yerleflmifl düzeniçi görece rahat statükolara sahip kesimlerdir) “muhaliflik” çizgilerini Avrupa Birli¤i’ne endekslediler. Bu çizgi, klasik anlamda “burjuva demokrasisini” savunmak m›yd›? Hay›r, bu bile de¤ildi. Çünkü Avrupa emperyalizminin Türkiye için öngördü¤ü bir burjuva demokrasisi de¤ildir. AB’nin Türkiye için öngördü¤ü, burjuva demokrasisinin baz› klasik kurum ve iflleyiflinin vitrinde daha ön plana ç›kar›ld›¤› bir faflizmdir. Onun için AB, örne¤in bir yazar hakk›nda dava aç›lmas› karfl›s›nda “seferberlik” ilan edip hükümete elefltiri ya¤d›r›rken, ne meydanlarda emekçilere, gençlere sald›r›y› görür, ne tecrit katliam›n›, ne fiemdinli’yi.
‹
B’ci sol muhalefet de bu çarp›k “demokrasi mücadelesi” anlay›fl›n› benimsemifltir. Onlara göre Orhan Pamuklar’a dava aç›lmas›n da, F Tiplerinde 120 kifli ölürse ölsün. Böyle düflünenlerin demokratl›¤›, AKP’nin demokratl›¤›ndan daha samimi, daha sahici de¤ildir.
A
lkemizin ne kadar “demokratikleflti¤ini” anlamak için, süren, “AB üyeli¤i konusunda büyük mesafeler katetti¤imiz(!)” bu üç y›l içinde biten iflkence, infaz davalar›na bak›n. 19-22 Aral›k Katliam›’yla
Ü
4 18 Aral›k 2005 / 31
ilgili davalara bak›n. Bir tekinde katliamc›lar, iflkenceciler cezaland›r›lm›fl m›d›r, cezaland›r›lmalar› e¤ilimi var m›d›r? ir ülkede adaletsizlik nas›l hükümran olur? Tüm kurumlar düzene tabi k›l›nd›¤›nda, kitle örgütleri etkisizlefltirildi¤inde, halk örgütsüzlefltirildi¤inde, sessizlefltirildi¤inde, adaletsizlik dizginsizce büyür. ‹flte bugün yaflad›¤›m›z da budur. Katliamc›lar›n, iflkencecilerin cezaland›r›lmamas›, o katliam ve iflkencelerin “devlet politikas›” oldu¤unu gösterir. ‹flte o noktada adalet için mücadele, “demokratik bir hak mücadelesi” olman›n ötesinde, do¤rudan devletle karfl› karfl›ya gelmeyi gerektirir... Adalet için mücadele, iflte bu noktada zorlu bir savafla dönüflür. Adalet için, hak ve özgürlükler için, iktidarla ve düzenin tüm kurumlar›yla difle difl bir mücadele verilmeden demokrasi savunulamaz. fiemdinli’de ortaya ç›kan Susurluk’a karfl› AKP’ye yaslan›p demokrasi mücadelesi verdi¤ini sananlar, iflkencelere, katliamlara karfl› AB’den medet umanlar, tecrit katliam›nda oldu¤u gibi, düzeniçinde yaslanacak bir kurum bulamad›klar› konularda da susup sinenler, demokrasi mücadelesi vermiyor, verir gibi yap›yorlar. Bu, düzenin ve AB’nin “demokrasicilik oyununa”, soldan “demokrasi mücadelesi oyunu”yla kat›lmakt›r.
B
ombalarla katlediliyoruz, hücrelerde tecritle katlediliyoruz, genç k›zlar›m›za tecavüz ediliyor, meydanlarda coplan›yoruz, yetim çocuklar›m›z bile iflkence alt›nda, demokrasiyi getirecek AB emperyalist tekelleriyle, bizi AB’ye götürecek “demokrat” AKP’nin iflbirli¤iyle ülkemiz peflkefl çekiliyor, ülkemiz, Amerika’n›n iflkencecili¤ine ev sahibi, sald›rganl›¤›na üs haline getiriliyor, halk›m›z yoksullaflt›r›l›yor... Bu bir s›n›f savafl›, bu savaflta AKP emperyalizmin ve oligarflinin temsilcisidir ve halka yönelik her sald›r›dan sorumludur. S›n›f savafl›nda halktan yana oldu¤unu iddia edenler için, “mücadele oyunu”na ve egemenlerle el ele tutuflmaya yer yoktur.
B
fiemdinli-Yüksekova
izlenimleri
Duyulan güven devrimcili¤eydi HHB Avukat› Bark›n Timtik Büyük bir sahiplenme, coflku ve sevinçle karfl›laflt›k. Elbette ki halk›m›z›n misafirperverli¤inden kuflkumuz yoktu ama bu bir kardeflçe kucaklaflmayd›. Orada neler olup bitti¤ini, sorumlular›n› biliyorduk. Bu nedenle olay› incelemeye, keflif yapmaya gitmedik. Sadece onlar›n bir parças› oldu¤umuzu, her ac›da sevinçte hep birlikte oldu¤umuzu söylemeye gittik. Bizi çok iyi anlad›klar›na eminim. Trabzon'da yaflananlardan sonra duyduklar› üzüntüyle ne yapabiliriz diye düflündüklerini ama somut hiçbir ad›m atamad›klar›n› ama bizlerin bir ad›m daha önde oldu¤umuzu, kilometrelerce yol gelerek dayan›flmam›z› gösterdi¤imizi söylemiflti Yüksekova Belediye Encümeni’nden biri. Kendilerine verdi¤imiz de¤ere, dayan›flma duygular›m›za, ayn› duygularla cevap verdiler. Bölge halk› en çok ulusal anlamda ezilmifl, yoksay›lm›fl, en büyük yaralar›n› kimli¤i yoksay›ld›¤›nda, dili yasakland›¤›nda alm›fl. Bu nedenle de¤erlendirmeleri bu temelde. Ama bu, halktan insanlarda milliyetçilik çizgisinde de¤il. Ölmek, zarar görmek gibi bir kayg›lar› yok, sadece gerçeklerin a盤a ç›kar›lmas›n› istiyorlar ve ya-
flad›klar›n›n ö¤rettikleriyle zaman geçtikçe herkes unutacak, duygusu var. Tecrit ve sansür gerçe¤ini çok iyi kavram›fllar. Bizim oraya gidiflimize bile, bölge insan›n›n en çok okudu¤u gazetede üç sat›rl›k yer verilmiflti. Döner dönmez AKP önünde yapt›¤›m›z, izlenimlerimizin akt›r›ld›¤› toplant›lar›n haber de¤eri bile yoktu. Sansür iflte buydu. fiunu rahatl›kla söyleyebilirim ki, ora halk› bizi sadece devrimciler olarak alg›lad› ve öylece ba¤r›na bast›. Duyulan güven devrimcili¤eydi. Klasik ülke ayd›n›n›n bas›n önünde verdi¤i birkaç demeçten, icazetçi aç›klamalar›ndan daha çok fley umduklar›n›, beklediklerini
söylemek için ille de oralara gitmeye gerek yok. Dayan›flmam›z›, yaflad›klar›n›n bizim de ac›m›z oldu¤u, birlikte mücadelenin zorunlulu¤unun bir kez daha ortaya ç›kt›¤›, bize bu zulmü reva görenin ortakl›¤›yla bu ülke topraklar›nda yaflayan bütün halklar›n kurtuluflunun ortakl›¤›n›n bizi kopmaz parçalar haline getirdi¤i yönündeki düflüncelerimizi paylaflt›k. Onlar da; bu topraklarda yüzy›llarca birlikte yaflad›¤›m›z›, tek istediklerinin kimliklerinin tan›nmas›, dilleri ve kültürlerinin yokedilmeye çal›fl›lmamas› gibi en temel talepleri dile getirdiler. 28 saatlik yolu 51 saatte al›fl›m›z özel bir muameleydi san›r›m. Sürekli engellemeler, bekletmeler... Namlular üzerimize dönük, kimi yerlerde sivil giysili iri yar› karanl›k tipler sürü sürü bekleyerek, kimi yerlerde jandarma kontrolleri... Ortak yön ise halka çevrilmifl namlular, emirerine hitap eden bir üslup... Bizi kararl›l›¤›m›zdan geri ad›m atmayacak netlikte oluflumuzdan tan›d›klar› da gözlemimiz dahilinde... Kald›¤›m evin genç k›z› üniversiteye haz›rlan›yordu. Yüsekova'da yaflanan çat›flmalarda korktu¤unu,
Ac›lar›m›z ayn›... Bizim de onlar gibi bask› gördü¤ümüzü zulüm gördü¤ümüzü ve bu bask› ve zulme asla bafl e¤medi¤imizi biliyorlard›, çok s›cak karfl›land›k. Ben 4 gün kald›m. Yüzlerce insana ulaflt›m, çocuklar›m› anlatt›m. ‹ki çocu¤unu kaybetmifl bir baba olarak onlar›n yan›nda olmam onlar için de benim için de onurdu. Çünkü ac›lar›m›z ayn›, evlat ac›s›. Bize evlerini açmakla kalmad›lar, yüreklerini açt›lar, dertlerini anlatt›lar. Bir arkadafl dedi ki, “benim babam› panzerin arkas›na ba¤lad›lar. 5 km sürüklenerek öldü.” fiemdinli’ye yak›n köyde oturan bir di¤eri, 20 km’lik yolda defalarca arand›klar›n› söyleyerek, “eflimle veya k›z›mla gelemiyorum. Çünkü gözümüz önünde arabaya day›yor, onursuzca ar›yor. Asker polis ne olursa olsun bir erke¤in benim eflimi veya k›z›m› onursuzca aramas› do¤al m›?” diye soruyordu. Yine bir baflkas› “demokrasinin jandarman›n iki duda¤›n›n aras›nda” oldu¤una örnekler anlatt›. fiemdinli Belediye Baflkan›’n›n evinde misafirdik. Belediyenin sorunlar›n› anlatt›. Araçlar eski, projelerine onay alam›yor. fiemdinli'de nereye dokunursan yaln›zca ac› iflitiyorsun. 80 yafl›nda bir amca diyor ki, “buras› fiemdinli, ya korucu olacaks›n ya da¤a ç›kacaks›n. Korucu olsan adam öldürerek para kazanacaks›n, katil olacaks›n. O paray› götürüp çocuklar›na ekmek alacaks›n. Kanl› ekmek. Da¤da olan da Kürt'tür. Niyazi Komflunun o¤lu ve k›z›d›r komflu köyün o¤lu k›z›d›r. Belki evinde ekme¤ini yemiflsindir. O insan› nas›l vurursun, o parayla da kendi çocu¤una ekmek al›rs›n?” A¤›rman 5 18 Aral›k 2005 / 31
askerlerin herkesi öldürece¤inden kayg›land›¤›n› anlatt›. Buna ra¤men evlerinin kap›s›n›n önünde insanlar›n üzerine tazyikli sular s›k›l›p, iki kifli panzerin alt›nda ezilecekken yaflad›¤› ikilemi, "bir taraftan korkuyorum, bizi de öldürebilirler, ama öte taraftan ben bu insanlar› içeri çekmezsem gözlerimin önünde ölecekler. Bir anda bunlar› düflünürken bu iki kifliyi içeri çektim, panzerin alt›nda ezilmekten son anda kurtulabildiler” fleklinde ifade ediyordu. Anlatt›klar› içinde ilginç gelen yanlardan biri de Yüksekova'da çat›flmalar sürerken askerlerin ailelerinin kald›¤› binalardan kad›nlar›n da halka atefl açt›¤›yd›. Yüksekova'ya indi¤imizde herkes öylesine huzurluydu, kimsenin yüzünde yorgunlu¤un izi yoktu. Halbuki çok zorlu bir yoldan büyük yo¤unluklarla gelmifltik. Ufac›k bir flikayet, yak›nma yoktu. Hatta bunu DEHAP'l› bir genç k›z dile getirdi. "Hiç kimse sesini ç›karm›yor, flikayet etmiyor" diye. Bu asl›nda ziyaretlerimizin insanlar üstündeki etkisini anlat›yor diye düflünüyorum. Halk›n yaflad›¤› ac›lara, sürekli bir biçimde görünür bir zulme, her ailede mutlaka bir flehidin bulunmas›na ra¤men halk›n yine de hiç y›lmadan mücadele etmesinden, direngenli¤inden gururland›k. “‹ki o¤lum daha var, feda olsun” diyen baban›n sözleri, "bizi öldürerek bitiremezler. Nereye kadar bu zulüm" diye soran halk, mücadelenin kazanaca¤›na inananlar aç›s›ndan de¤erlidir.
"Gerilla bizi vurursa, biz de sizi vururuz" (TAYAD'l› Bülent Solgun, Sezai Demirtafl, ‹brahim Çuhadar) O güne kadar oraya gidenlerle bizlerin oraya gitmesi aras›ndaki fark› daha somut gördük. Evinde kald›¤›m›z Esat Canan'›n amcas›n›n o¤lu Dervifl Canan flöyle demiflti: “Ayd›nlar, heyetler buraya geldiler, birkaç söylemde kald›lar. Bizler bunu biliyoruz. Susurluk örne¤inden de iyi tan›yoruz. Ama sizi
pratikteki y›llard›r hak ihlallerine, tecrite karfl› verdi¤iniz mücadeleden çok iyi tan›yoruz. Kararl›l›¤›n›z› ve cesaretinizi iyi biliyoruz. Bizlere uygulanan tecriti ve tehditi size anlatmam›za gerek yok. Sizler y›llard›r yafl›yorsunuz. 120 insan›n›z hapishanelerde flehit düfltü. Halen onlar›n mücadelesi sürüyor. Sizler de halen tüm bask›lara ra¤men onlar›n sesi olmaya devam ediyorsunuz. Susurluk'ta bafllayan, fiemdinli'yle ayyuka ç›kan devletin bu politikas›n› ve fiemdinli olay›n› sizlerin hergün yapt›¤›n›z protesto eylemlerini TV ve bas›ndan takip ediyoruz. fiemdinli'ye ve fiemdinli halk›na sahip ç›kanlar›n sizler oldu¤u aç›k. Bizler bunun bilincindeyiz.” ‹lçe tam bir askeri kapatma alt›ndad›r. Köylerine kadar arama noktalar›, karakollar, gözetleme kuleleri, uçaksavar mevzileri vard›. Namlu-
lar›n hepsinin köylere ve halka dönük olmas› dikkat çekiciydi. Halka sordu¤umuzda ald›¤›m›z cevap: "Gerilla bizi vurursa, biz de sizi vururuz" diyorlarm›fl halka. Tüm kuflat›lm›fll›klar›na ra¤men halk›n moral ve coflkusu yüksekti.
Can güvenli¤i yok! Temel Haklar Federasyonu Çal›flan› Aysu Baykal 19 Aral›k'›n bir bölgeye uygulanm›fl hali bu. Tecriti yafl›yorlar ama direniyorlar, gözlerinde tedirginlikten korkudan öte bir güce, silaha yaslanm›fl olman›n gücü var. Yüksekova'ya gece saat 01.00'e yak›n vard›k, yemek yedikten sonra hemen evlere da¤›ld›k. DEHAP'da çal›flan fievket Abi'nin evine gittik. Her iki k›z› da DEHAP'da çal›fl›yor. Kad›n kollar›nda aktif olarak çal›-
‹BRAH‹M GÖKÇEK (Grup YORUM): Halk›n yaklafl›m› çok samimiydi. Örgütlü bir halk da olsa, gurpçuluk vs.. gibi küçük fleylerden ar›nm›fl, yaflad›¤› ac›lar› paylaflmaya gelenlere yaklafl›mdan öte kardeflmifl gibi davrand›lar. Yaflad›klar›n› aç›kça anlatt›lar.”Buraya sizden önce de heyetler geldi ama sadece siz hedefi net olarak belirttiniz, suçlu DEVLET'tir dediniz” dediler. “Bizi sahiplendiniz, bunu unutmayaca¤›z, unutmad›¤›m›z› da gösterece¤iz” dediler. ‘Ayd›n’ heyetiyle bizim heyetin aras›ndaki en belirgin fark bombalamalar›n sorumlular›n›n net olarak ifade edilip edilmemesinde ve suçlular›n cezaland›r›lmas›, teflhir edilip edilmemesi noktas›ndayd›. Halk da zaten bu fark›, sahiplenmesiyle ortaya koydu. “Siz devrimcisiniz, gelifliniz apayr› bir fley, sizi tan›yoruz. Siz netsiniz” dediler. Yol boyunca hemen hemen bütün arama noktalar›nda çevrildik ve ço¤unda kimlik kontrolü, GBT, bagaj aramas› yap›ld›. Görevli arkadafllar›m›z d›fl›nda araçlar›m›zdan inmedik. O yüzden yüzyüze çok gelmedik, ama orada oluflumuzdan çok rahats›z olduklar› anlafl›l›yordu. ‹nsanlar, sürekli olarak J‹TEM sald›r›lar›n›n devam etti¤ini belirttiler. Geceleri evlerinin bas›ld›¤›, çoluk çocuk herkesin dövüldü¤ünü gözalt›na al›nd›¤›n› anlatt›lar. Bu ziyaretin en önemli yan› duydu¤umuz bildi¤imiz olaylar› gözümüzle görmemiz oldu. J‹TEM denen güruhu gördük, hareketlerini gözlemledi¤imizde orada insanlara neler yapacaklar›n› tahmin etmek çok zor olmuyor. Hakkari giriflinde J‹TEM çevirdi bizi. Gece hava karanl›k sokak lambalar› yanm›yor. Otobüsün camlar›ndan d›flar› bakt›¤›m›zda flehrin sokaklar›nda ellerinde otomatik silahlar› olan ayak bileklerine kadar siyah pardesülü, kar maskeli onlarca kifli... Resmen çete... Ülkenin bir yan› resmen o bölgede yaflayan halka cehenneme çevrilmifl durumda. Ama insanlar korkmuyor, en önemlisi de bu zaten. Birçok ac› yaflam›fllar ve yaflamaya devam da edece¤iz diyorlar. Ama de¤erlerimizi, mücadelemizi asla b›rakmay›z, flehitlerimizi unutmay›z diyorlar. Di¤er bir nokta ise insanlar›n dik durufllar›, samimiyetleri, coflkusuydu. Özellikle gençler, çok temiz, saf, delikanl›ca. Oraya gitmemiz her fleyden önce o insanlar›n kendilerini yaln›z hissetmemeleri gerekti¤i noktas›nda çok olumluydu. Çok yerinde ve zaman›nda bir gidiflti. Ac›y› paylaflman›n yan›nda suçlular›n teflhiri, adalet iste¤inin yükseltilmesi bak›m›ndan da olumlu oldu. 6 18 Aral›k 2005 / 31
flan k›z› daha mesafeli, Han›m daha içten daha samimi, daha misafirperverdi. Evin annesi ise hiç Türkçe bilmiyor. Han›m bizim ‹stanbul'dan geldi¤imizi söyleyince anne "bafl›m gözüm üstüne” dedi. Gece 04.00'e kadar sohbet ettik. Yaral›lar›n durumundan, flehitlerden sözettik. Milliyetlerimizden, halk›n çeflitli kesimlerinden ve ayr› memleketlerden oldu¤umuzu ama ayn› düflünceleri savundu¤umuzu ac›y› paylaflmak amac›yla geldi¤imizi anlatt›k. K›zlar› Grup Yorum'u çok sevdiklerini söylediler. Grup Yorum'dan arkadafllarla tan›flt›rd›k. fiemdinli'deki hava çok daha baflkayd›. Adeta ba¤›rlar›na bast›lar. Öyle anlar oldu ki, iki yafll› insan›n birbirinin yüzünü incelemesi, karfl›l›kl› a¤lamas›, bizi korumaya çal›flmalar›, sayg›daki titizlik ve özen... Bir yafll› Kürt kad›n› bana sar›ld› yolda, “Siz bu ac› günümüzde bu kadar kalabal›k geldiniz ya... ‹nan olsun biz bu iyili¤in alt›nda kalmayaca¤›m›z› size gösterece¤iz" dedi. Yüksekova DEHAP'l›lar›n konuflmalar›nda geneline hakim olan,
onlar “Kürt solu”, ziyarete gelenler de “Türk soluydu”. Bar›fl istediklerini, onlar›n sesi solu¤u olmam›z gerekti¤ini anlatt›lar. Dükkanlar› bombalamadan zarar görmüfl insanlar bizi vekil tayin edip ac›lar›n›, s›k›nt›lar›n› anlatmam›z› istediler. Orada devlet yaln›zca askerden, J‹TEM'den, özel timden, karakoldan, arama noktalar›ndan ibaret. Can güvenli¤i yok. Kim konuflsa öldürülebileceklerini söylüyor, listelerden bahsediyor, J‹TEM, sivil araçlarla güya gizli kameralarla cirit at›yor. Gitti¤imiz her yerde takip ettiler, gizlenmek gibi bir dertleri yok.
“Dayan›flman›z› unutmayaca¤›z” Temel Haklar Federasyonu Çal›flan› Çayan Güner fiemdinli'deki geliflmeler patlak
Songül DEM‹R: Bizim bu gidiflimizin halka güç verdi¤ini ve yaln›z olmad›klar›n› gösterdi¤ini ve bizim Türkiye'nin birçok yerinde çal›flmalar›m›z oldu¤unu söylediler. Bu nedenle halk›n burda yaflad›klar›n›, durumu Türkiye'nin birçok yerinde anlataca¤›m›z› bildiklerini söylediler. Reformistler sadece söz olsun diye gelip gittiler ama devrimci gruplar›n bu soruna sahip ç›kmak için buraya geldiklerini biliyoruz dediler.
Fahrettin Keskin
Fahrettin Keskin: Üç kifli öncü grup olarak uçakla gittik, Yüksekova'da bizi bekliyorlard›. Otobüslerle yola ç›kt›¤›m›z› anlatt›k. Zaten geliflimizin nedenini çok iyi biliyorlard›. ‹ki gün fiemdinli'deydik, çok aileyle görüfltük. Belediye Baflkan› Hurflit Tekin'in evinde misafir kald›k. fiöyle diyordu: “Etraf›m›zda nüfusumuz kadar güvenlik güçleri var. Akflam kimse d›flar› ç›kam›yor. Patlamada bir köyde idim. Kaymakam arad›. Olay mahaline gittim. Suçüstü yakalanm›flt› devlet. Emniyet müdürü, bölge komutan›, savc› bey ve bir milletvekili keflif yaparken halk›n üstüne J‹TEM atefl açt›. Devletin savc›s› hemen oradan kaçt› gitti. Ça¤r›ld›¤›nda can güvenli¤im yok nas›l geleyim diyordu. Savc› böyle söyleyince kimin can güvenli¤i olur. Ailelerimiz bu gece evimiz bas›lmad›, çocuklar›m›zdan kimse ölmedi diye sabah Allah'a dua ediyor.” 7 18 Aral›k 2005 / 31
verince, bizler de Temel Haklar Federasyonu olarak, 'fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir' diyerek, ‹stanbul'da, birçok kentte eylemler yapm›flt›k. Orada insanlar bunlar›n bir k›sm›n› Roj TV’den izlemifller. ‹stanbul'dan yola ç›kt›¤›m›zda da fiemdinli ve Yüksekova'ya gelece¤imizi biliyorlard›. Bu da onlar› haz›rl›klar yapmaya itmifl, ayr›nt›l› olarak her fleyi örgütlemifllerdi. Yüksekova'ya iner inmez, hemen bizi bir yemek salonuna götürdüler. Bir 'hoflgeldin' konuflmas› yap›ld›. Yüksekova'ya geç saatlerde ulaflt›k. O saatte hiçbir yerin aç›k olmamas› gerekiyordu. Ama hem bizim ›srarla yolculu¤umuzu sürdürmemiz, hem de bu bask› koflullar›na karfl› cesaretli davranmam›z onlar› etkilemiflti. Bunu özellikle belirttiler. 'Bu saatte Yüksekova'ya girmeseydiniz iyi olurdu' vb.. diyorlard›. Ama bir yandan da gözlerinden flunu dediklerini okuyorduk; 'bunlar devrimci, sahip ç›kacaklar bize, yaln›z b›rakmazlar zor günlerimizde...' Bölgeye de¤iflik heyetler gelip gitmiflti. Bunca fley yaflanm›fl olmas›na ra¤men Kürt halk›n›n gerçekten ac›s›n› hisseden yoktu ortalarda. fiimdi halk bunlar› da takip ediyor tabii ki. Kendisi gibi konuflmayan, kendisi gibi yaflamayandan bir süre sonra zaten umudunu yitiriyor. Bunu kendileri söylüyorlar. Ama ak›llar›ndan ç›kmayan bir fley ne biliyor musunuz? Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde TAYAD'l›lara, HÖC üyelerine yap›lan sald›r›lar› çok yak›ndan takip ediyorlar. Ve tüm bunlar› yaflamam›za ra¤men tekrar tekrar, ›srarl› ve kararl› bir fle-
kilde Karadeniz Bölgesi’nde çal›flma yapmam›z›, mücadele etmemizi, düflüncelerimizden vazgeçmedi¤imizi imrenerek anlat›yorlar. ‹stisnas›z orada yaflayan birçok kifliden duydum bunu... Ayr›ca 'size vurulmufl bir sopan›n ac›s›n› hep hissettik içimizde, gurur da duyuyoruz' diye belirtiyorlar... Biz pek al›fl›k de¤iliz ama 'Yüksekova Halk› Sizinle Gurur Duyuyor', fiemdinli'ye gitti¤imizde de 'fiemdinli Halk› Sizinle Gurur Duyuyor' sloganlar›n› att›lar. Bu arada cenazede uçurulan uçaklar›n rutin oldu¤unu söylemiflti oligarfli, 5 gün boyunca bir tek uça¤›n uçtu¤unu görmedik. Yani rutin de¤il, resmen tehditti bu. Ayr›ca bir Kürt olarak; bölgeye de ilk defa gidiflim. Dönüflüm ise zordu. Çünkü; oligarflinin 100 kiflilik ölüm listesindeki birçok insanla tan›fl›yorsunuz. ‹simlerini al›p, kendilerini orada b›rak›p, geldik. Zor! Geliflimizi uzatmaya çal›flt›¤›m›z› belirtmeliyim. Ama her fleye ra¤men güzel an›lar›m›z oldu. Ayn› oranda güzel bir izlenim b›rakt›¤›m›z› düflünüyorum. Yine halk›n kendi sözleriyle özetlemek gerekirse; 'buraya kadar kalk›p gelmenizi, dayan›flman›z› karfl›l›ks›z b›rakmayaca¤›z, unutmayaca¤›z sizleri...' Son olarak; Temel Haklar Federasyonu, ülkenin neresinde ve ne kadar zorlu ve bedel isteyen bir sorun varsa bunun üstüne gidece¤ini göstermifltir. Ortaya koydu¤umuz fley bu yolculukta, halk›n birlikteli¤ine olan ihtiyaçt›.
Örgütlü olduklar› için ayaktalar TAYAD’l› Feridun Osmana¤ao¤lu Bizlerle her konuflmalar›nda, “sizler her fleyden önce devrimcisiniz. Ayn› fleyleri her gün kendi bulundu¤unuz alanlarda yaflamaktas›n›z. Onun için de bizlerin burda nas›l yaflad›¤›m›z› nelerle karfl›laflt›¤›m›z› en iyi bir biçimiyle bulundu¤unuz yerlerde aktarabilirsiniz” diye ifade ediyorlard›. Bizleri di¤er heyetlerden farkl› görmelerinin esas
nedeni ise onlardan birisi oldu¤umuzu görmelerindedir. Halk›n her türlü zorbal›¤a karfl› ayakta durmas›n›n nedeni ise yediden yetmifle kadar örgütlü oluflu. Oradan ayr›l›rken hep kendi kendime sordum: Hep bizlerin mi analar› a¤layacak? fiu dizelerimle daha iyi ifade etmeye çal›flay›m: Hayat›n güzelli¤ini/ doyas›ya yaflayamam›n duygusuyla/ yoksullu¤un ortas›nda yüreklili¤i/ fedakarl›k ve üretkenlikle/ zulmün zorbal›¤›n her türlüsünü/ hep birlikte bir arada/ kollar kilitlenerek/ tek bir yüre¤in çarp›nt›s›yla/ özveri ve coflkuyu/ tafl›yabilmek fiemdinli'yedört bir yan›na yurdun/ halay halay uzay›p/ karanl›¤› y›rtman›n sevincini/ anlat›yor gözlerindeki p›r›lt›lar.
“Bu ac›n›n paylafl›lmas› hiçbir fleye benzemiyor” ‹dil Kültür Merkezi’nden Gamze Mimaro¤lu Biz Tav›r Dergisi, Grup Yorum olarak kat›ld›k. Biz devrimci sanatç›lar, di¤er arkadafllar›m›zla birlikte oraya gitmek, orada olmak zorundayd›k. "Sanatç› hayat›n vicdan›d›r" demifl Victor Hugo. Hayat›n vicdan› olmal›yd›k. Zulüm gören Kürt halk›n›n sesi solu¤u olmal›yd›k. Halk›m›z›n bir sözü var "gerçek dost kötü gönde belli olur" derler. Bize; "bu ac›n›n paylafl›lmas› hiçbir fleye benzemiyor. Bu yapt›¤›n›z› unutmayaca¤›z. Zor günümüzde yan›m›zda oldunuz. Unut-
mayaca¤›z, unutmad›¤›m›z› da gösterece¤iz. Aya¤›n›za sa¤l›k, bafl›m›z üstündesiniz, hiç unutmayaca¤›z." "Biz Trabzon'da, Rize'de sizin yan›n›zda olamad›k, siz bu anlamda bizden bir ad›m öndesiniz, sizin bu fedakarl›¤›n›zla gurur duyuyoruz." "Sizler bizim sesimiz olacaks›n›z, bizim burada yaflad›klar›m›z sadece bombalar›n patlamas› de¤il, buras› kuflat›lm›fl, akflamlar› kar maskeli adamlar dolafl›yor, tehdit alt›nday›z, akflamlar› evlerimiz bas›l›yor. Kundaktaki bebelerimizi dahi yere çarp›yorlar" dediler. Bizden baflka heyetlerinde gelip gitti¤ini ancak kafalar›n›n çok kar›fl›k oldu¤unu söylediler. “Ayd›n-sanatç›lardan hiçbiri suçluyu teflhir etmedi. Bir tek siz gerçek suçluyu teflhir ettiniz" dediler. fiemdinli'ye girdi¤imizde ortal›k “bayram” yerine döndü. K›rm›z› önlüklerimizle alk›fllar›m›zla sloganlar›m›zla indik otobüslerden. Halk bizi z›lg›tlarla, alk›fllarla karfl›lad›. Çoluk çocuk, genç yafll› herkes yollara döküldü, dükkanlar›n›n önüne ç›kt› ve yüz kifli, bin kifli olduk. Hepsi kortejimize kat›ld›. "fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir" slogan›m›-
Hatice Afl›k: Gitti¤imiz evlerde sanki uzun zamand›r görmedi¤imiz h›s›m, akrabalar›m›zla karfl›laflm›fl›z gibi bir s›cakl›k, konuflmakta kimse yabanc›l›k çekmiyor. Ac›lar›m›z› konufltuk, ac›lara ra¤men hakl› gururlar› gözlerinden okunuyordu. Evlerin duvarlar›nda foto¤raflar var, konuflmadan sorumuzu anl›yorlar. “Abim kaç›r›l›p katledildi” diyor. K›z›, 'babam› hiç görmedim o zaman alt› günlük yeni do¤muflum' diyor. Her evde en az bir flehit var. Söz dönüp dolafl›p Kürt sorununun çözümüne geliyor. 'Bizde bu memleketin insan›y›z, bizi de tan›mak zorundalar. Baflka türlü çözülmez...' Bizden önce ayd›nlar gelmifl kapal› alanda konuflmalar yap›lm›fl 'çekip gittiler' diyor. “Sizin buraya gelmeniz çok büyük onur verdi bize, gelip bizleri dinlediniz, sesimizi, duyduklar›n›z› baflkalar›na da anlat›n” diyorlar. Anlatmaya devam edece¤iz. 8 18 Aral›k 2005 / 31
za karfl›l›k "fiemdinli Sizinle Gurur Duyuyor" slogan› att›lar. Halk insana devrimci oldu¤unu çok aç›k bir flekilde hissettiriyor. "Sen devrimcisin, benim umudumsun, kurtuluflumsun" diyor. ‹flte bu nedenle bizi evlad›n› ba¤r›na basan bir ana gibi kucaklad› fiemdinli halk›. Ve yaralar›n› gösteren bir insan gibi gösterdi flehitlerinin kurumufl kanlar›n›. Enkaz y›¤›n› haline gelmifl dükkanlar›n›, iflyerlerini. Bizim devrimci oldu¤umuzu, bu olaylar›n takipçisi olaca¤›m›z›, di¤er gelen gruplar›n olay› çabuk unutacaklar›n› biliyor ve böyle ifade ediyorlard›. Yüksekova'ya girmeden bir da¤ karakolunda durdurulduk. O kadar ›ss›z bir yer ki yüksek da¤lar›n ve uçurumlar›n ortas›ndas›n ve sadece bir karakol var orada. J‹TEM biz fiemdinli'deyken her hareketimizi izliyordu. J‹TEM'cileri bize halk gösterdi. Daha sonra belediye baflkan› ve belediye encümenleriyle görüfltük. Belediyede çal›flan biri ‹stanbul'da bir müzik grubunda olan o¤lunu bize emanet etti. Yüksekova'da Gever Kültür Merkezi'nde otururken gençlerle tan›flt›k. Grup Yorum'u dinlediklerini ve çok sevdiklerini dile getirdiler. ‹çlerinden biri Grup Yorum'un da kendileri gibi çok bask› gördü¤ünü bu nedenle hep sempati duydu¤unu, Grup Yorum'un da Kürt halk›n›n yan›nda oldu¤unu bildi¤ini söyledi. "Ben, bugün hep birlikte att›¤›m›z ‘Biji Biratiya Gelan’ (Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i) slogan›n› art›k atmak istemiyordum ancak bugün bo¤az›m y›rt›l›rcas›na att›m, bugün kardefl oldu¤umuzu hat›rlad›m sizin sayenizde” diyordu bir baflkas›. Orada bir organizasyon yaparlarsa Grup Yorum olarak mutlaka gelece¤imizi söyledik. Bunu duyunca hepsinin gözlerinin içi parlad›. U¤urlan›rken yaflad›klar›m›z› hangi foto¤raf, hangi yaz›, hangi film anlatabilirdi ki? Sanki devrim olmufl, herkes atefller yakm›fl, sloganlar at›yor... Zulme karfl› hep dimdik durur Grup Yorum'un türküleri. fiemdinli
Temel Haklar Federasyonu, 10 Aral›k günü ‹stanbul Elektrik Mühendisleri Odas›’nda bir bas›n toplant›s› düzenleyerek, fiemdinli ve Yüksekova’ya iliflkin gözlemlerini ve halk›n taleplerini aç›klad›. Aç›klama öncesi, bölgeden çekilen resimlerin yerald›¤› bir slayt gösterisi izletildi. Federasyon ad›na konuflan Eyüp Bafl, yolculuk esnas›nda yaflad›klar›n› aktard›¤› konuflmas›nda, “Oradaki halk; biz Kürt olarak dünyaya gelmifliz bu bir suç mudur? Bu yaflananlar› derin devlet de¤il devletin tam da kendisi yapm›flt›r. Derin devlet diye bir fley yoktur diyorlar. Ayr›ca destek olmam›z çok sevindirdi” diye konufltu. TAYAD’l› Niyazi A¤›rman, fiemdinli’nin yans›yandan çok farkl› bir bask› alt›nda oldu¤unu kaydederken, fiair Ruhan Mavruk ise Temel Haklar Federasyonu’na teflekkür ederek bafllad›¤› konuflmas›nda Kürt halk›n›n direngenli¤ine, Temel Haklar Federasyonu’nun ve fiemdinli, Yüksekova halk›n›n coflkusuna vurgu yapt›. Halk›n Hukuk Bürosu avukatlar›ndan Taylan Tanay, Tav›r Dergisi Genel Yay›n Yönetmeni Gamze Mimaro¤lu’nun ard›ndan sözalan Edip Tarhan, fiemdinli ve Yüksekova halk›n›n sahiplenmesine de¤indi.
Temel Haklar Federasyonu fiemdinli Gözlemlerini Aç›klad›
Yaflananlar› unutturmayaca¤›z Tekrar sözalan Eyüp Bafl, halk›n yaflad›klar›n› unutturmayacaklar›n› belirtirken, “halk bizden destek bekliyor. Onlar›n her zaman yanlar›nda olmal›y›z. Bir süre sonra bas›n belkide yaflananlar› yazmamaya bafllayacak. Ama biz unutmayaca¤›z. Herkesi bu yaflananlar› unutmamaya davet ediyorum” diyerek sözlerini tamamlad›. Aç›klamay› 100 kifli izledi.
sokaklar›nda da "Bize Ölüm Yok"u söyledik hep bir a¤›zdan. Umutsuza umut, susayana su, ac›kana afl gibidir türkülerimiz. Ve sesimiz ovalar›, bay›rlar›, köyleri, kentleri, da¤lar› aflarak ulaflm›flt› bu kez fiemdinli halk›na. Umut oldu, yaras›na melhem oldu. Bizler oraya herhangi bir ayd›n sanatç› heyeti gibi gitmedik ve halk da bizi öyle görmedi. Devrimciydik ve bizi oraya götüren bu duygulard›. Devrimci olmam›z›n getirdi¤i misyon gere¤i oraya gittik. Bombalanan yerlerin aras›nda gezerken çok öfkelendik. Kimsenin bir güvenli¤i yok. Gözünü öyle bir öfke bürüyor ki insan›n. "Gelin hadi bizi de vurun" diyesiniz geliyor. Olaylar› s›radan ayd›nlar gibi k›nam›yoruz. Bir mücadelenin içinde9 18 Aral›k 2005 / 31
yiz. Kürt halk›n› da kurtulufla tafl›yacak olan bir mücadele bu. Ancak yine gözünüz arkada kal›yor. Yine de buna ra¤men içiniz rahat de¤il. Ziyaretimizin sonlar›na yaklaflm›flt›k. Otobüslerimiz korna çalarak ilerlerken el sallad›¤›m›z herkes bize zafer iflaretleri yap›yordu. Dükkanlardan kahvelerden d›flar› f›rlayanlar, bizi alk›fllayanlar, selam›m›z› al›p bafl›n›n üstüne koyanlar, 7'den 70'e herkes ama herkes balkonlara, sokaklara dökülmüfl bizi alk›fll›yordu. Odun tafl›yan yafll› teyze s›rt›ndaki odunu indirip bizi alk›fll›yor ve zafer iflareti yap›yordu. Yollarda köylerde herkes bizi u¤urlad› alk›fllarla. Kalbimiz fiemdinli'de kald›.
fiemdinli’de suçüstü yakalanan kontrgerilla devletini protesto eylemleri sürüyor. Temel Haklar Federasyonu ve HÖC, meflaleli yürüyüfllerin yan›s›ra, ülke genelinde da¤›tt›¤› onbinlerce bildiri ile halka gerçekleri anlat›yor, yalanlara ve oyalamalara karfl› uyararak, bu düzen de¤iflmeden Susurluklar’›n, fiemdinliler’in bitmeyece¤ini anlat›yor.
Ankara: Kontrgerilla Hesap Verecek! 8 Aral›k günü NATO Yolu trafi¤e kesilerek meflaleli yürüyüfl yap›ld›. ‹KM’nin de bulundu¤u devrimci gruplar, tafl›d›klar› dövizler ve att›klar› sloganlarla kontrgerilla devletini protesto ettiler. Aç›klamada Marafl’tan bu yana halk›n kan›n›n Susurluk devleti taraf›ndan döküldü¤ü kaydedilirken, mahalle içinde bir süre daha devam eden yürüyüfl, “fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir, Susurluk’tan fiemdinli’ye Kontrgerilla Hesap Verecek” sloganlar›yla sona erdi. Tuzluçay›r’da bir baflka etkinlik de 11 Aral›k günü yine mahalledeki DKÖ’ler taraf›ndan Mamak Kültür Sanat Merkezi’nde “Halklar›n Kardeflli¤i” ad› alt›nda düzenlendi. ‹dilcan Kültür Merkezi’nden Ali Sinan Ça¤lar, kurumlar ad›na yapt›¤› konuflmada, 9 y›l önce Susurluk’ta yine suçüstü yakalanan devletin, “Devletin içindeki çeteler” denilerek üzerinin örtülmek istendi¤ini hat›rlatarak, bugün de ayn› oyunun oynand›¤›na dikkat çekti. Ard›ndan, Filistin direniflinin simgesi olmufl Faris’i anlatan bir slayt gösterimi yap›ld›. ‹dilcan Kültür Merkezi Müzik Grubu, BDSP fliir dinletisi, Mamak PSAKD semah ekibi türküleri, fliirler ve gösterilerini fiemdinli için sergiledi. Etkinli¤in ard›ndan kortej oluflturan kitle, “fiemdinli’de Yakalanan Katliamc› Devlettir. Katliamc›lardan Hesap Soral›m” ortak imzal› pankartla Tuzluçay›r Meydan›’na yürüdü ve burada bir aç›klama yapt›. 14 Aral›k günkü eylem ise, her çarflamba oldu¤u gibi Sakarya Caddesi’nden Yüksel Caddesi’ne meflaleli ortak yürüyüfltü. “fiemdinli’ye At›lan Bomba Emekçiye Kalkan Coptur. Devlet Hesap Verecek” yaz›l› Al›nteri, Ankara Gençlik Derne¤i, BDSP, DHP, ESP, Kald›raç, Partizan, Temel Haklar Federasyonu, Tüm ‹GD ortak imzal› pankart arkas›nda yürüyen gruplar döviz ve flamalar›n› tafl›d›lar. Yürüyüfl esnas›nda Susurluk devletini protesto eden sloganlar at›l›rken, Yüksel Caddesi’nde aç›klamay› yapan Umut fiener, artan bask›lara dikkat çekti. Eyleme 150 kifli kat›ld›.
Unutmayaca¤›z! Karart›lmas›na ‹zin Vermeyece¤iz! Kontrgerilla Devletinden Hesap Sormaya Devam Edece¤iz!
Adana: Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z Temel Haklar Federasyonu üyeleri, 8 Aral›k günü fiakirpafla Mahallesi’nde meflaleli yürüyüfl düzenledi. “Susurluk AKP ‹le Devam Ediyor. AKP Halka Hesap Vermelidir” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir, Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z” sloganlar› at›ld›. Yürüyüfl sonunda ya10
18 Aral›k 2005 / 31
p›lan aç›klamada da mücadele ça¤r›s› yap›ld›.
Elaz›¤: Susurluk, Zulüm ve Yoksulluktur AKP binalar› önünde oturma eylemlerinin yap›ld›¤› yerlerden biri de Elaz›¤ idi. Temel Haklar Federasyonu üyeleri, 11 Aral›k günü Elaz›¤ AKP il binas›n› önünde toplanarak, "Susurluk AKP ‹le Devam Ediyor, AKP Halka Hesap Vermelidir” pankart› açt›lar. "Halk›z, Hakl›y›z Kazanaca¤›z, fiemdinli Susurluktur” sloganlar› at›lan eylemde konuflan Hüseyin Çelik, “SUSURLUK emekçi halk›m›z› açl›¤a, iflsizli¤e mahkum edendir. SUSURLUK köylerimizi yakan, boflaltand›r. SUSURLUK kay›plar, infazlar, faili meçhullerdir. SUSURLUK iflçiye özellefltirme, ö¤renciye soruflturmad›r. SUSURLUK F- Tipleridir” diye konufltu. Eylem s›ras›nda Elaz›¤ polisinin provokasyon giriflimi bofla ç›kar›l›rken, polis bu tutumunu eylem sonras› da sürdürdü.
‹stanbul: Meflaleler Hiç Sönmeyecek! ‹stanbul’un gecekondu mahallelerinde yürüyüfller, AKP önünde eylemler ve devrimci gruplar›n ortak protestolar› devam ediyor. 11 Aral›k günü 5 ayr› mahallede meflaleli yürüyüfller gerçeklefltirildi. Temel Haklar Federasyonu üyeleri eylemlerde, “Susurluk AKP ‹le Devam Ediyor. AKP Halka Hesap Vermelidir” pankart› tafl›rken, sloganlar oligarfliye duyulan büyük öfke ile at›ld›. Ba¤c›lar’daki eylem Ahmet Kabakl› Caddesi’nden Barbaros F›r›n› önüne kadar sürerken, 1 May›s Mahallesi'nde ise Temel Haklar önünden Son Durak’a gelen kitle, burada bir aç›klama yapt›. Gülsuyu'nda Nurettin Sözen Park›'nda pankart aç›larak bafllayan yürüyüflte bir saat boyunca mahallede sloganlar yank›land›. Esenler'de eylem ortak gerçek-
lefltirildi. Temel Haklar Federasyonu, DEHAP, ESP, HKM, Odak ve DHP Tepe'de düzenledikleri eylemde, "Kahrolsun Faflizm Yaflas›n Mücadelemiz, fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir, Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” sloganlar› att›lar. Karaosmano¤lu Caddesi'nde yap›lan yürü- fiemdinli için biraraya gelen 25 sol grubun her hafta yüflün ard›ndan Tepe Taksim Tramvay Dura¤›’nda gerçeklefltirdi¤i eylemler Meydan›'nda yap›lan de devam ediyor. 250 kiflinin kat›ld›¤› eylemde Temel aç›klama ile eylem Haklar Federasyonu 100 kifli ile yeral›rken, "MGK sona erdi. Kontrgerilla J‹TEM Da¤›t›ls›n fiemdinli'nin Sorumlular› Aç›klans›n" ortak pankart› aç›ld›. Meflalelerin yaAyn› gün, ortak k›ld›¤›, sloganlar›n hayk›r›ld›¤› eylemde grup ad›na yap›lan bir baflka eybir konuflma yapan Tuncay Y›lmaz, fiemdinli halk›n›n lem ise Okmeydayan›nda olmaya devam edeceklerini kaydetti. n›'ndayd›. Temel Haklar Federasyonu, lemde yaflanan provokasyonu hat›rESP, Halkevi, SODAP, DHP taraf›nlatan Arslanhan, “Tüm bunlar birbidan düzenlenen meflaleli yürüyüfle rinden ba¤›ms›z de¤ildir. Hepsi de 100’den fazla kifli kat›ld›. bir plan›n parçalar›d›r. Bu plan› bo‹stanbul’da baflka eylemler de fla ç›kartal›m. Hesap soral›m” ça¤vard›. Bunlardan biri Ba¤c›lar’da r›s›nda bulundu. “Gerçek adaleti bulunan Karanfiller Kültür Merkeezilen halklar sa¤layacakt›r” sözlezi’nde düzenlenen seminerdi. riyle biten aç›klaman›n ard›ndan 5 Temel Haklar Federasyonu’nun dakika oturma eylemi yap›ld›. Ayn› fiemdinli ve Yüksekova ziyaretleriakflam da meflaleli yürüyüfl gerçekne iliflkin gözlem ve de¤erlendirmelefltirildi. lerin yap›ld›¤› seminer, 10 Aral›k günü yap›ld›. Eylemlerin daha kitleDersim: Devrimciler Y›llard›r sel hale getirilmesi ve fiemdinli’yle Gerçekleri Anlat›yorlar dayan›flman›n güçlendirilmesi ça¤r›s› yap›lan seminerde, fiemdinli Zulüm olur da Dersim halk›n›n gerçe¤i anlat›ld›. sesi yükselmez mi? Halk›n tepesine bombalar ya¤ar da, topra¤›n› kan›yla sulayan Dersim’in devrimcileri Hatay: Gerçek Adaleti Ezilen durur mu? Halklar Sa¤layacak Dersim HÖC Temsilcili¤i üyeleTemel Haklar Federasyonu, ri de, 12 Aral›k günü Sanat SokaBDSP, Mücadele Birli¤i, Partizan ¤›’nda toplanarak Yeralt› Çarfl›s› biraraya gelerek Samanda¤ Oytun üzerine kadar yapt›klar› yürüyüflte, Alan›'nda yapt›klar› eylemde, "M‹T, durmayacaklar›n› hayk›r›yorlard›. Kontrgerilla Da¤›t›ls›n fiemdinli Polisin ve J‹TEM’in halk›n aç›klaHalk› Yaln›z De¤ildir" dediler. may› dinlemesine engel olmas›, kamera çekimi gibi hukuksuzluklar›na ‹brahim Arslanhan taraf›ndan okunan ortak aç›klamada, "Biz halkkarfl›n yap›lan aç›klamada konuflan lar olarak yap›lanlardan hesap sorNurcan Hanbayat, devrimcilerin y›lmal›y›z. Ne AKP ne de di¤erleri bulard›r kontgerilla devleti gerçe¤ini nu çözemez” denildi. 7 Aral›k’ta Aranlatt›¤›n› hat›rlatarak, “Haklar ve mutlu Mahallesi’nde yapt›klar› eyözgürlükler mücadelesi verenler 11 18 Aral›k 2005 / 31
sin’in Demirtafl Mahallesi’ydi. 13 Aral›k günü Temel Haklar Federasyonu, Partizan, ESP ve TÖP taraf›ndan yap›lan eylemde, mahalle içinde mumlarla yürüBildiriler Gerçekleri Halka Ulaflt›r›yor yüfl yap›ld›. Z›lg›tlar›n yank›land›¤› eylemde konuflan Cihan Güler, Temel Haklar Federasyonu üyeleri, 9 Aral›k günü “Susurluk’un tüm me‹zmir-Buca Çaml›kule’de kitlesel olarak bildiri kanizmalar› iflbafl›ndada¤›tt›lar. Evleri, esnaflar› tek tek gezen devrim- d›r. 7 ayd›r onlarca fleciler, Susurluk gerçe¤ini konuflmalar› ile de an- hirde gerçekleflen linç latarak 1000 insana ulaflt›lar. sald›r›lar›n› organize 7 Aral›k günü, Mersin’e ba¤l› Tarsus ilçesinde eden de ayn› mekanizyaklafl›k 1000 adet bildiri da¤›t›ld›. 9 Aral›k gü- malard›r. Ve AKP, b›nü ise Mersin’in Kazanl› Belediyesi’nde bildiri rak›n üzerine gitmeyi, da¤›t›ld›. AKP iktidar›n›n polisi, bildiri da¤›t›m›- bu sald›r›lar› savunn› engellemek istedi. Kazanl›’da bildirileri da¤›- mufl, aç›kça linci tefltan Mersin Temel Haklar üyeleri Gina Özçelik vik eden belediye baflve Y›lmaz Viraner, resmi polisler taraf›ndan kan› ve milletvekilini keyfi bir flekilde durduruldu. Gözalt›na almaya sahiplenmifltir. T›pk› çal›flan polis, federasyon üyelerinin direnmesi Org. Yaflar Büyükaüzerine yaka paça gözalt›na ald›. K›sa süreli gö- n›t’›n bombay› atan J‹TEM elemanlar›n› sazalt›dan sonra bildirilerini da¤›tmaya devam vunarak “iyi çocukeden federasyon üyeleri, polis taraf›ndan taciz tur” demesi gibi... edilmeye devam ederken, Kazanl› halk› sahip ç›- Tüm bunlar Susurkarak, “size bir fley olursa biz buraday›z” dedi- luk’un AKP’nin bilgiler. Mahallenin gençlerinin de gönüllü kat›ld›¤› si dahilinde sürdü¤ünü da¤›t›mda, 1500 bildiri da¤›t›ld›. göstermektedir.” diye 3 ve 7 Aral›k tarihlerinde Ad›yaman Temel Haklar konufltu. Eylemde, taraf›ndan, polisin engelleme giriflimlerine ra¤- “fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir, Susurluk men bildiriler toplu flekilde da¤›t›ld›. 9 Aral›k günü de, Malatya'da, Cuma Pazar›’nda AKP ‹le Devam Ediyap›lan da¤›t›mda bir saatte 500 insana bildiri yor, Generallerin ‹yi Çocuklar› ‹fl Bafl›nda, verildi. Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” yaz›l› döolarak bizleri yoketmeye çal›flan Suvizler tafl›nd› ve aç›klaman›n ard›nsurluk iktidar›ndan hesap soruyor, dan 5 dakikal›k oturma eylemi yahesap sormak için herkesi duyarl› p›ld›. olmaya, mücadele çat›s› alt›nda birleflmeye ça¤›r›yoruz” dedi. ESP’nin ‹zmir: AKP Halka Hesap de destek verdi¤i aç›klama “fiemdinli Halk› Yaln›z De¤ildir”, “HalVermelidir k›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z” sloganTemel Haklar Federasyonu 11 lar›yla sona erdi. Aral›k günü Buca Kuruçeflme'de
Mersin: Susurluk AKP’nin Bilgisi Dahilinde Sürüyor AKP iktidar›ndan, Susurluk düzeninden hesap soran sloganlar›n hayk›r›ld›¤› yerlerden biri de Mer-
fiemdinli olaylar›n› protesto etmek için meflaleli yürüyüfl düzenledi. Kuruçeflme Cemevi'nin önünde toplanan kitle, “Susurluk AKP ‹le Devam Ediyor - AKP Halka Hesap Vermelidir” pankart› açarak meflale12 18 Aral›k 2005 / 31
ler ve k›z›l bayraklar, AKP'yi teflhir eden dövizlerle yürüyüfle geçti. "Susurluk Devlettir Hesap Soral›m, Kahrolsun M‹T, CIA, Kontrgerilla" sloganlar›yla devam eden yürüyüflün ard›ndan, Kuruçeflme Meydan›’nda ‹lknur Maral taraf›ndan bir aç›klama yap›ld›. Maral, iktidarlar de¤iflse de y›llard›r siyasi iktidarlar›n Susurluk’u sürdürdüklerini, Kürt sorununa bak›fl›n de¤iflmedi¤ini kaydetti. fiemdinli halk›n›n talebinin adalet oldu¤unun alt› çizilen aç›klama sloganlarla son buldu. Temel Haklar Federasyonu üyelerinin bir baflka eylemi de, 13 Aral›k günü AKP Buca ‹lçe binas› önünde yapt›klar› oturma eylemi oldu. AKP’nin yaflananlardan sorumlulu¤unu hayk›ran federasyon üyeleri ad›na konuflan Dursun Göktafl, AKP’nin fiemdinli’nin üzerini örtebilmek için sald›r›lar›n› artt›rd›¤›n›, resmi kolluk kuvvetleriyle devam ettirdi¤i bu sald›r›s›n› sivil faflistleri de devreye sokarak fiemdinli gerçe¤ini halka anlatan ve AKP’ye karfl› halk› mücadeleye ça¤›ran devrimcileri sindirmek istedi¤ini belirtti.
fiemdinli’ye girifl yasak! 10 Aral›k ‘Dünya ‹nsan Haklar› Günü’ nedeniyle, DTP’nin organizasyonu ile fiemdinli’de yap›lmak istenen bas›n aç›klamas› yap›lamad›. Türkiye’nin birçok bölgesinden otobüslerle gelen binlerce kifli, ilçe giriflinde durduruldu. “Bas›n aç›klamas› de¤il miting yapacaks›n›z, izin vermiyoruz” diyen jandarma ve polis, ilçeye sokmad›. Bunun üzerine otobüsler Yüksekova’ya yönlendirildi. Burada da çevirmeler yaflan›rken, kimi otobüsler ilçeye girebildiler. DEHAP önünde toplanan kitle, emniyet müdürlü¤üne yürüyerek yasaklamay› protesto etti. ** (Geçen hafta Hatay’da yap›lan protestoda, aç›klamay› okuyan Çi¤dem Bask›n HÖC’lü olarak ifade edilmifltir. Do¤rusu, ortak yap›lan eylemde aç›klamay› okuyan Çi¤dem Bask›n, BDSP'lidir.)
Yüksekova’da devlet mi güçlü, renkler mi?
Generalden Halka Tehdit
“kendi halk›n›” tehditle susturmaya çal›fl›r m›? Karfl›s›nda bafle¤meyen örgütlü bir halk var ve hezeyan halinde “ben güçlüyüm” diye tepinerek aczini gizlemeye çal›fl›yor.
* Yüksekova Tugay Komutan› Tu¤general Erdal Akp›nar, geçen hafta ilçede Belediye Baflkan›, parti, esnaf odalar› ve derneklerin temsilcileri ile bir toplant› yaparak tehdit etti. D‹HA’n›n haberine göre; ilçede son süreçte yaflanan etkinlikler ve cenazelerin görüntülerini izleten Tu¤general, sar› k›rm›z› yeflil renkleri kastederek, “bundan sonra ilçede huzurlu bir ortam›n yarat›lmas› gerekiyor. Burada yap›lan etkinlik ve cenaze törenlerinde kald›r›lan bayraklara ve renklere tahammülüm kalmad›. Bundan sonra kesinlikle izin vermeyece¤iz. Devlet güçlüdür. Gerekti¤i zaman gücünü gösterir” tehditlerini savurdu. Esnafa, kepenk kapatma eylemi yapt›klar› için uygulanan ambargoyu da sürdüreceklerini belirten Tu¤general Akp›nar, 15 A¤ustos’ta yine kepenk kapat›l›rsa, askerlerin çarfl›ya al›flverifl için ç›kmamaya devam edece¤ini kaydetti. Bütün partileri ça¤›rmas›na karfl›n, DEHAP’› ça¤›rmayan Tu¤general Akp›nar, bunun nedenini ise flöyle aç›klad›: “DEHAP’› bilinçli olarak ça¤›rmad›k. DEHAP terör yanl›s›d›r, benim de buna tahammülüm yoktur.”
* Böyle bir toplant›ya, bu tehditlere neden gerek duyulmufltur, bilinmektedir. fiemdinli’de suçüstü yakalanan kontrgerilla devletine en kitlesel tepki, Yüksekova’da yaflanm›fl, halka atefl aç›larak üç kifli katledilmifl, buna ra¤men Yüksekova halk› onbinlerle cenazelerini kald›rm›flt›. General akl›s›ra, “cüretlenen” halk› bast›r-
maya, “hadlerini bildirmeye” çal›flmaktad›r. “Huzur”dan, herkesin susmas›, devletin istedi¤i gibi düflünüp yaflamas›n› anlayan Tu¤general, oligarflinin ordusunun egemen zihniyetiyle konuflmaktad›r. Direnen, haklar›n› arayan, örgütlü halk›n karfl›s›nda tek bildikleri tehdittir. Onbinlerin kat›ld›¤› cenaze töreninin üzerinde savafl uçaklar›n› uçuran da bu zihniyetten baflkas› de¤ildir. Yasal bir partiyi “terörist” ilan etmekte, halk› tehdit etmekte, “gerekirse” katletmekte hiçbir sak›nca görmez bu faflist zihniyet. Nitekim ony›llard›r böyle yapmaktad›rlar. Yak›lan köylerimiz, kimyasallarla çoraklaflm›fl topraklar›m›z, paramparça edilmifl cesetlerimiz, mezarlar›n› dahi bilemedi¤imiz kay›plar›m›z, y›llar sonra kemiklerine ulaflabildi¤imiz toplu mezarlar›m›z, ac›dan nas›rlaflm›fl yüreklerimiz, buna tan›kt›r. Öte yandan, “devlet güçlüdür” tehditlerinin alt›nda, gerçekte örgütlü halk karfl›s›nda sergilenen büyük bir acz yatmaktad›r. “Güçlü bir devlet”, renklerden ve bayraklardan bu kadar korkar m›? Güçlü bir devlet,
Oligarflinin “renk korkusu” ise yeni de¤ildir ve inkar›n komediye dönüfltü¤ü klasik örneklerden biridir. Bu korku, gün gelmifl trafik ›fl›klar›n› bile de¤ifltirmifl, gün gelmifl, renkler bahane edilerek en vahfli sald›r›lar gerçeklefltirilmifltir. Elbette, “renkler” tek bafl›na hiçbir fley ifade etmez. Kürt halk› aç›s›ndan nas›l ki, ‘sar› k›rm›z› yeflil’ renkler, ulusal kimli¤ine sahip ç›kmaksa, asimilasyona karfl› “sessiz” bir isyan ‘bayra¤›’ kald›rmaksa; generaller için de tam tersidir. Asimilasyona, inkara daha s›k› sar›lman›n ad›d›r, renklere düflmanl›k. Tarih boyunca bask› alt›nda tutulmufl, kültürleri yasaklanm›fl halklar hep benzeri yasaklara, bask›lara maruz kalm›fllard›r. Ancak yine tarih yazm›flt›r ki; yasaklanm›fl renklerini bayraklaflt›rmaktan, yasaklanm›fl aletlerle yasaklanm›fl flark›lar›n› gecenin karanl›¤›n› kanatan ac›l› bir ezgiyle çalmaktan geri durmam›fllard›r. Ve hep isyan›n simgeleri olmufltur, yasaklananlar. Bofl yere ç›rp›nmaktad›r oligarfli ve onun generalleri. Güçlü olan, onlar›n katliamc›, çürümüfl devleti de¤il, o “tahammül edemedikleri” renklerdir. Çünkü o “renkler”, halkt›r. Örgütlenmifl bir halka ne tehditler bafle¤direbilir, ne yasaklar, ne de tepelerinde uçurulan savafl uçaklar› ve toprak damlar›na düflen bombalar.
Yüksekova halk›n› teslim alamazs›n›z!
Temel Haklar Federasyonu üyeleri, fiemdinli gibi Yüksekova’da da halkla kucaklaflm›fl, direnen halklar›n kazanacaklar› mesaj› birlikte verilmiflti 13 18 Aral›k 2005 / 31
Analar›n yazmalar›ndan, giysilerinden söküp atabilirler mi o renkleri. Ya da Yüksekova halk›n›n yüre¤ini ‘siyah-beyaza’ boyayabilirler mi?
19-22 Aral›k Katliam›’n›
Yaflayanlar Anlat›yor 19-22 Aral›k Hapishaneler Katliam›’n›n y›ldönümü yaklafl›rken, Temel Haklar Federasyonu’nun organizasyonu ile, katliam› yaflayanlar çeflitli kentlerde o günü anlatan seminerlere kat›l›yorlar. ‹stanbul’un gecekondular›ndan, Anadolu kentlerine, seminerlerde oligarflinin vahfletinin boyutu ve buna karfl› sergilenen Büyük Direnifl haf›zalarda yeniden tazeleniyor. 9 Aral›k günü Nurtepe Temel Haklar binas›nda düzenlenen seminere, hapishanelerdeki katliam› ve tecriti yaflayan eski tutsaklardan Süleyman Matur ve Engin Çoban kat›ld›. Matur, özellikle tecrit üzerinde dururken, Engin Çoban, vahflet günlerini, 28 tutsa¤›n diri diri yak›ld›¤›, kurflunlanarak, gaz bombalar› ile bo¤ularak katledildi¤i katliam günlerini anlatt›. Katliam görüntülerini izleyen Nurtepeliler’in öfkesi daha bir bilenirken, “unutturmama” kararl›l›¤› ifade edildi. ‹stanbul’daki bir baflka seminer de ayn› gün Genel-‹fl Sendikas›'nda gerçeklefltirildi. Katliam› ve dört gün süren direnifli Ümraniye Hapishanesi'nde yaflayan Sad›k Ero¤lu ile yine ayn› hapishanede kald›ktan
sonra götürüldü¤ü Kand›ra F Tipi Hapishanesi'nden 2 Aral›k'ta tahliye olan Sezgin Çelik, 19 Aral›k’la oligarflinin neyi hedefledi¤ini, tutsaklar›n neden direndi¤ini anlatt›lar. 19 Aral›k’›n halen tart›fl›lan bir süreç oldu¤unu söyleyen Ero¤lu, "F Tipleri’ne gitmek, götürülmek kimi-
leri için yenilgi, kimileri içinse yeni bir direnifl mevzisidir. Bizim için direnifl mevzisidir, biz öyle bak›yoruz. Burda mesele F Tipleri’ne nas›l gidildi¤idir. Biz direniflle gittik, ilk günkü kararl›l›¤›m›zla direnmeye devam edece¤iz. 19 Aral›k bir katliam ama bir o kadar da direnifltir" diye konufltu. Sezgin Çelik ise direnen tutsak kitlesinin ruh hallerini anlatt›¤› konuflmas›nda, F Tipleri’nde tecrite direnmenin esas oldu¤unu söyledi. 10 Aral›k günü, Bahçelievler Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i 14 18 Aral›k 2005 / 31
taraf›ndan dernek binas›nda düzenlenen seminere ise konuflmac› olarak Halil ‹brahim fiahin kat›ld›. Tecritin iflkence demek oldu¤unu kaydeden fiahin, katliam›n nas›l yap›ld›¤›n›, 4 gün boyunca neler yafland›¤›n›, arkadafllar›n›n nas›l katledildi¤ini ve tutsaklar›n teslim olmamak için nas›l direndiklerini anlatt›. Daha sonra “Umut Ya¤muru” adl› film izlendi. 11 Aral›k günü Ba¤c›lar Karanfiller Kültür Merkezi’nde de seminer vard›. Burada da tecritin anlat›ld›¤› sinevizyonun ard›ndan, Berna Buzkan, Halil ‹brahim fiahin ile Tekin Tangün konuflmac› olarak kat›ld›lar. ‹lk olarak söz alan Tangün, tecritin bir iflkence yöntemi oldu¤unu, bedende yara b›rakmad›¤›n› ancak fiziki ve psikolojik olarak tahribat yaratt›¤›n› vurgulad›. fiahin ise, tecritin emperyalizmin bir politikas› oldu¤unu kaydederken, Buzkan katliam› anlatarak, katliam›n y›ldönümünde daha kilesel olarak eylemlere kat›lma ça¤r›s›nda bulundu. Ayn› gün bir baflka gecekondu mahallesinde, Gülsuyu’nda Temel Haklar binas›nda düzenlenen katliam ve tecrit semineri Veysel fiahin ve Hasan Koço¤lu taraf›ndan sunuldu. Katliam görüntülerinin izlendi¤i seminerde, Veysel fiahin tecrit üzerinde dururken, Hasan Koço¤lu Çank›r› Hapishanesi’nde yaflanan katliam› anlatt›. Sar›gazi’de SHP binas›nda düzenlenen seminerde konuflan, katliam› yaflam›fl eski tutsaklardan Bü-
lent Özdemir, vahfletin ve direniflin asla unutulmayaca¤›n› kaydetti. 11 Aral›k Pazar günü katliam görüntüleriyle o günün beyinlerde yeniden canland›¤› yerlerden biri de Okmeydan› oldu. Temel Haklar'da yap›lan seminere, Süleyman Matur, Y›ld›z Keskin ve Hac› An›l kat›ld›lar. 19 Aral›k ve F Tipi tecriti anlatan konuflmalar›n ard›ndan seminer soru-cevaplarla sona erdi. Seminerler Anadolu kentlerinde de sürüyor. Bunlardan biri ‹zmir’de Ege Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nde 11 Aral›k günü düzenlendi. Konuflmac›lardan Yurdagül Gümüfl, tecriti, amaçlar›n› ve nas›l uyguland›¤›n› anlat›rken, Bayram ‹çlek ise 19-22 Aral›k Katliam›’n›n nedenlerini, hedeflerini ve 19 Aral›k’a nas›l gelindi¤ini anlatt›. Seminerin ikinci bölümünde 19 Aral›k Katliam›’n› yaflam›fl olan Gamze Ünal, Bayram ‹çlek ve Yurdagül Gümüfl katliam› ve ko¤ufl ko¤ufl yaflanan direnifli anlatt›lar. Konuflmac›lar ölüm orucu direniflinin siyasal bir direnifl biçimi ol-
du¤unu, emperyalizmin sald›r›lar› karfl›s›nda ideolojik bir savafl verildi¤ini kaydederek, bu savafl› veremeyenlerin direnifl saflar›n› terk etti¤ini vurgulad›lar. Emperyalizmin tecrit politikas›yla yaln›zlaflt›r›lm›fl, örgütsüzlefltirilmifl, bencilleflmifl tek tip insan tipi yaratmaya çal›flt›¤›n› belirten konuflmac›lar; “emperyalizm ve oligarfli, sömürü politikalar›n›n devam› için önünde engel olarak gördü¤ü direnen tüm kesimleri tecrit politikas›yla yoketmeye çal›fl›yor. Direnifl saflar›n› terk edenler ve reformizm, emperyalizmin bu amac›n› kolaylaflt›r›yorlar” dediler. Sorular›n cevaplanmas›n›n ard›ndan emperyalizmin azg›n sald›r›s› karfl›s›nda direnip direnmemenin bir seçenek oldu¤u, direnifli her türlü a¤›r bedellere ra¤men seçenlerin asla yok olmayacaklar›, gelece¤e ve halklara güçlü bir miras b›rakacaklar› kaydedilerek, 5 y›ld›r süren
ölüm orucu direniflinin de böyle bir miras b›rakt›¤› vurgulanarak seminer bitirildi. Bursa’da ise 10 Aral›k günü Temel Haklar binas›nda “Sonuna Sonsuza Sonuncumuza Kadar Direnece¤iz” pankart› alt›nda yap›lan seminer, Hayriye Gündüz taraf›ndan sunuldu. Katliamla tüm halka gözda¤› verilmek istendi¤ini belirten Gündüz, direniflin bu etkiyi büyük oranda k›rd›¤›n› ve daha sonra devam eden ölüm orucunun, direnilemeyecek hiçbir zulüm politikas›n›n olmad›¤›n› gösterdi¤ini kaydetti.
lan pankartta, Almanca “Büyük Direnifl 6. Y›l›nda Bilanço 120 ölü 600 Sakat, Tecrite Son” yaz›s› yeral›rken, Dortmund’da ise iki ayr› yere as›lan pankartlarda, “19 Aral›k Katliam›n› Unutmad›k Unutturmayaca¤›z Tecrite Son” ve “19 Aral›k Katliam›n›n Sorumlusu Türkiye ve AB’dir” ifadeleri yerald›. Yine 12 Aral›k günü Hamburg’da as›lan pankart da Türkiyeliler’in yo¤un olarak yaflad›¤› Altona semtine as›ld›. fiöyle diyordu: “Ölüm Orucu 6. Y›l›nda! 120 fiehit... 500 Gazi... Tecrite Son! - Tutsak Yak›nlar›''. Avusturya’n›n baflkenti Viyana’da 12 Aral›k günü Tutsak Yakanlar› imzas›yla dört ayr› yere pankartlar as›ld›. Pankartlarda Almanca olarak, “AB Türkiye’deki Tecrit, ‹flkence ve Katliamdan Onay›n› Çeksin. 19 Aral›k Katliam›n›n Sorumlusu Türkiye Devleti ve AB’dir” ifadelerinin yerald›¤› ö¤renildi.
Katliam Avrupa’da Pankartlarla Lanetleniyor 19-22 Aral›k Hapishaneler Katliam›’n›n y›ldönümünde Avrupa’da as›lan pankartlar, hem Türkiyeli emekçilere, hem de Avrupa halklar›na Türkiye gerçe¤ini anlat›yor. 12 Aral›k günü Almanya’n›n baflkenti Berlin'de, Türkiyeliler’in yo¤un yaflad›¤› Kreuzberg'te ve bir metro dura¤›nda as›lan iki pankartta, "Ölüm Orucu 6. Y›l›nda! 19 Aral›k Katliam›n› Lanetliyoruz” ve “AB Türkiye'deki Tecrit ve ‹flkenceden Onay›n› Çekmelidir" yaz›lar› yeral›yordu. Stuttgart flehir merkezinde as›lan pankart ise uzun süre as›l› kald›. Berlin'de ertesi günü de pankartlar as›lmaya devam etti. Neukölln ilçesi belediye binas› önüne üzerinde Almanca olarak, "AB ve Türkiye 19 Aral›k Katliam›ndan Sorumludur” yaz›l› ve yine bir baflka bölgede de Almanca “Türkiye! Ölüm Orucu 6. Y›l›nda. 120 ‹nsan AB Onay›yla Öldü. Tecriti Durdurun” yaz›lar› yerald›. Almanya’n›n Dortmund ve Hagen flehirlerinde de pankartlarla katliam anlat›ld›. Hagen’in merkezine as›15
18 Aral›k 2005 / 31
Hapishanelerde neler oluyor? Bilmek Hakk›n›z!
‹TTE R C E T
N HABER LER
Tecrit’te ‘Kara Mizah’ Avukat hükümlüleri ‘tahrik’ ediyor-mufl! Avukat F. Ahmet Tamer, Ercan Kartal’›n da içinde oldu¤u 6 tutukluya birer mektup gönderir. Edirne F Tipi ‹daresi “kapal› zarf içindeki belgelerle ilgili olarak flüphe has›l oldu¤u” gerekçesiyle mektuplar› tutuklulara vermez ve ‹nfaz Hakimli¤i’ne sevkeder. Avukat Tamer, mektuplarda tutuklulardan A‹HM’e dava için yetki belgesi istemektedir. ‹nfaz Hakimli¤i mektuplar hakk›nda afla¤›daki karar› verir: “Ad› geçen avukat›n, hükümlülerin baz› taleplerinin reddi ile ilgili olarak Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’ne dava açmak için yetki belgesi istedi¤i anlafl›lm›fl... A‹HM’de dava açmas› hususunda yetki belgesi istemesi; serbest çal›flma hayat›na ayk›r›l›k oluflturmas›, ad› geçen hükümlülere karfl› bir bask› oluflturdu¤u, hükümlüleri tahrik etti¤i anlafl›ld›¤›ndan ilgili mektuplar›n hükümlülere verilmemesi gerekti¤i sonucuna var›lm›flt›r.” Ercan Kartal’›n bunu aktard›¤› mektubunda da dedi¤i gibi “tam bir kara mizah örne¤i!”. Avukat›n, müvekkillerinden yetki belgesi istemesini “tahrik”, “bask›” gibi mant›k d›fl› gerekçelerle “yasaklayan” tecrit mant›¤›, bakal›m daha ne kadar saçmalayacak? 5 y›ld›r tecritle istedikleri sonucu alamayanlar, bask›lar›, yasaklar› art›r›yorlar; hali haz›rda tecrit politikas›, mümkün oldu¤unca çok fleyi ve mümkünse HER fiEY‹ yasakla-
mak biçiminde uygulan›yor. Her yasak için “yasal” gerekçe bulunamayaca¤›na göre, saçmalamaktan baflka yapacak bir fleyleri yok.
Sen ‘birey’sin, ‘baflka’s›ndan sana ne! Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’ndeki tutsaklardan Mustafa Tosun, bir hücrede tek tutulan ve sürekli bayg›nl›k geçiren Celal adl› tutsa¤›n rahats›zl›¤›na ra¤men tek tutulmas›yla ilgili suç duyurusunda bulunur. ‹nfaz Hakimli¤i “flikayetin reddine” karar verir. Peki neden diyeceksiniz? Ret karar›n›n gerekçesi flöyle: “‹nfaz Hakimli¤i yasas›na göre, tutuklu-hükümlüler kendisi ile ilgili olmak kayd›yla flikayet hakk›na sahiptir. Bu yönüyle ad› geçenin flikayet hakk› bulunmad›¤›ndan flikayetin reddine...” K›sacas›, ‹nfaz Hakimli¤i, arkadafl›n›n sorununa sahip ç›kan tutukluya “sana ne!” diyor. Ve üstelik, kendisi de hapishane idaresine “bu tutuklu rahats›z oldu¤u halde neden tek tutuluyor? Hasta tutuklunun can güvenli¤ini sa¤layacak önlem al›ns›n!” demiyor. Hücrelerde ölen ölsün, kalan kals›n! Mustafa Tosun, 1 Aral›k 2005 tarihli mektubunda, ‹nfaz Hakimli¤i’nin karar›n› flöyle de¤erlendiriyor. “Böylece, birimize yönelik hak gasp›, sald›r›, dayatma oldu¤unda di¤erlerinin suç duyurusu yapmaya dahi hakk› olmad›¤›n› ö¤renmifl ol16 18 Aral›k 2005 / 31
duk. Öyle ya ‘her koyun kendi baca¤›ndan as›l›r’! Öyle ‘birlik’, ‘dayan›flma’, ‘örgütlülük’ de ne oluyor?! ‘‹yileflme” için ‘bireysellefltirme’ gerek!!!”
Kürkçüler’de hukuk var m›? Yasaklar›n ve keyfiyetin dizginlerinden bofland›¤› yerlerden biri de Adana Kürkçüler Hapishanesi. ‹flte Nebiha Arac›’n›n iki mektup yasa¤› aras›nda gönderebildi¤i 27 Kas›m tarihli mektubundan oradaki koflullar› yans›tan k›sa bir bölüm: “25 Ekim’de alt› ay tek tutuldu¤um hücreden baflka bir hücreye götürüldüm. fiu an PKK Davas›’ndan tutuklu olan iki arkadaflla birlikte kal›yorum. Koflullar›m›zda herhangi bir de¤ifliklik yok. Halen havaland›rmas› olmayan bir hücredeyiz yani. Buraya getirildikten sonra da yeniden hücre cezalar› verdiler. 180 gün gayri hukuki bir flekilde tutuldu¤umuz hücrelerde, 1015 gün aral›klarla de¤iflen yeni hücre cezalar› verdiler. Yeni bir ayl›k kapal› görüfl yasa¤› verdiler... Bu hücreye geldi¤imiz gün mektup yasa¤› bafllatt›lar. Mektup yasa¤› olunca postayla gelen hiçbir fleyi vermiyorlar (dergi, gazete, kitap vb.) Bu yüzden okuyabilece¤im kitaplar gelmedi daha. Yürüyüfl’ü zaten 3-4 ayd›r alm›yorum, daha do¤rusu vermiyorlar. ... Bu arada mektup yasa¤› bafllamadan avukatlar›ma yazd›¤›m mektubu yollamama karar› alm›fllar. Yine yaflad›¤›m›z sorunlar› anlatt›¤›m ve TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu’na yollad›¤›m mektuplar›m› da yollamad›lar. Yani kendi hukuklar›na kendileri uymuyorlar.”
Tecrit’in yasas›: “Biz yapt›k oldu!” Edirne F Tipi’nde Yürüyüfl’ün önceki say›s› da yasakland›. Son on hafta için-
de sadece iki say›y› alabildiler. Öteki say›lar YASAKLANDI. Oradan yazan Zeynel Abidin fiimflek, 5 Aral›k 2005 tarihli mektubunda bu konuda flu ayr›nt›y› belirtiyor: “Edirne F Tipi C‹K’i yorumlamada di¤er hapishanelere göre biraz farkl›. Katmerli bir C‹K anlayaca¤›n›z. San›r›m Bolu da bu konuda ayn›. 7 Kas›m’a iliflkin dergimizin verilmeme sebebini ‘Yasad›fl› terör örgütü DEV-GENÇ propagandas›’ olarak aç›klam›fllard›. Asl›nda dergiyi do¤ru dürüst okusayd›lar anlarlard› ald›klar› karar›n yanl›fll›¤›n›. Savc›l›¤a ç›kar›ld›m. Savc›ya DEVGENÇ’in yasad›fl› örgüt olmad›¤›n› anlat›yorum. Ve yaz›k ki savc› da DEV-GENÇ’i iyi tan›yor ve yasad›fl› olmad›¤›n› biliyor. Ama gel gör ki, yine de “red” karar›n› veriyor. Anlayaca¤›n neyin sak›ncal› olaca¤›na art›k E¤itim Kurumu karar veriyor. Mahkemeler ve savc›lar de¤il. Ali k›ran bafl kesen, ‘ben yapt›m oldu’ misali...”
Çocuklar bile isyan ediyor bu koflullara! Bergama M Tipi Çocuk Kapal› Hapishanesi'ndeki çocuklar, kendilerine reva görülen koflullara karfl› 11 Aral›k’ta isyan ettiler. ‹zmir'in Bergama ‹lçesi'ndeki Çocuk Kapal› Hapishanesi'nde akflam bafllayan isyan, 4 saat sürdü. Bergama’daki çocuklar›n sorunlar›, Türkiye hapishanelerindeki tüm çocuklar›n sorunlar›yla ayn›yd›. Dövülmeleri, kötü yemekler, angaryada çal›flt›r›lmalar› vs. vs. fiikayetleriyle dertlerini anlatamayan çocuklar, yatak çarflaflar›n› yakarak isyan bafllatt›lar. Hapishaneye jandarma robokop timleri geldi. Ama çocuklar devam ettirdiler isyanlar›n›. Sonuçta tutuklular›n “isteklerinin yerine getirilece¤i sözünün verilmesi” üzerine isyan sona erdirildi... Çocuklar bile isyan ediyorsa, bu ülkenin hapishanelerinin nas›l yönetildi¤ini var›n düflünün!
Abdi ‹pekçi'de 820.Gün Oğul ölüm orucunda Ana ‘El’in altında 13 Aral›k’t› onlar› ziyaret etti¤imizde; önlerindeki hergün üzerindeki rakam›n de¤iflti¤i dövizde “820. Gün” yaz›yordu. 820 gün. Neredeyse üç y›l olacak. Dile bile kolay de¤il. Onlar y›lmadan, k›fl›n iyice bast›rd›¤› flu günlerde dahi, kaç k›flt›r oldu¤u gibi battaniyelere sar›narak oturmaya, direnmeye, evlatlar›n›n sesi olmaya devam ediyorlar. Ama onlar› ›s›tan s›rtlar›ndaki battaniyeden çok, orada bulunma amaçlar›. O amaç yak›p kavuruyor yüreklerini çünkü. Tecritin katlettiklerinin say›s› bir daha artmas›n diye oradalar. Parkta yap›lan tadilat nedeniyle ziyaretçi say›s›n›n azald›¤›n› ama yine de ziyaretçilerinin, selam›n› esirgemeyenlerin eksik olmad›¤›n› söylüyorlar. Onlar oraya oturdu¤u s›ralarda do¤an çocuklar, art›k yürümeye, koflmaya bafllad›, okula giden ufakl›klar, üst s›n›flar›ndalar. Ya onlar›n çocuklar›? Hiç düflündük mü? Kendimizi onlar›n yerine koymay› denedik mi? Bugünlerde orada direnen ailelerden biri var ki onun yüre¤indeki f›rt›nalar, onun sesindeki hayk›r›fl daha büyük. Çünkü onun evlad› Sincan 1 No'lu F Tipi’nde 12. Ölüm Orucu Ekibi'nde olan Serdar Demirel. Mesude Ana’ya 19 Aral›k Katliam›’n› hat›rlatt›¤›m›zda, sözümüzü bitirmeden bafll›yor konuflmaya. "Dünyada yaflanan en büyük katliamlardan biridir. Yediden yetmifle unutulmayacak, daima hat›rlanacak bir katliamd›r. Türkiye'nin en büyük ay›b›d›r. Tarihin belgeledi¤i katliam ve direnifltir" diyor. Ve hemen ard›ndan da ekliyor: “Demokrat›m, solcuyum, sosyalistim diyen, en önemlisi insan›m diyen herkesi bizi ziyaret etmeye ve 19 Aral›k'ta yapaca¤›m›z anmaya ça¤›r›yoruz". Ankara, duyuyor musun Mesude Ana’n›n sesini!
‹nfazc›lara ‘Zaman afl›m›’ Kalkan› Bak›rköy 5. ACM'de görülmekte olan ‹smail Karaman’›n infaz edilmesi davas›n›n son duruflmas›, hiçbir somut geliflme, araflt›rma karar› olmaks›z›n, 16 Haziran 2006’ya, yani tam ALTI AY SONRAYA ertelendi. ‹smail Karaman, 6 Temmuz 2001'de ‹stanbul Avc›lar'da infaz edilmiflti. Mahkeme dört y›ld›r sürüyor. Adalet dört y›ld›r sürünüyor. 14 Aral›k Çarflamba günü yap›lan son duruflmada da görüldü ki, süründürülmeye devam edilecek. ‹flkencecileri, katilleri koruyan “zaman afl›m›” kalkan› ihtimal bu davada da kullan›lacak. Duruflman›n ard›ndan Bak›rköy 5. ACM önünde bir aç›klama yapan Temel Haklar Federasyonu üyeleri, pankartlar›yla taleplerini ifade ederken, “Adaleti kazanmak için adaletsizli¤i yaratanlardan çok daha cüretli olmak, çok daha kararl› olmak, çok daha fazla birarada olmak zorunday›z” aç›klamas›yla adalet için mücadele ça¤r›s› yapt›lar. 17 18 Aral›k 2005 / 31
CIA iflkence uçaklar› havaalanlar›m›zda
CIA Baflkan› Baflbakanl›kta Geçen hafta, Amerikan istihbarat örgütlerinin, bu kez resmi olarak cirit att›¤› bir ülkeydi Türkiye. Önce, “ABD iç güvenli¤inden sorumlu” FBI’›n baflkan›, kendi eyaletlerinden birini ziyaret eder gibi geldi. Onu CIA Baflkan› izledi. Avrupa ve tüm dünyada CIA’n›n iflkence uçaklar›, gizli hapishaneleri, vahfleti, burjuva uluslararas› hukuku dahi ayaklar alt›na almas› tart›fl›l›yor; Türkiye’ye kaç iflkence uça¤›n›n inip kalkt›¤›, ne için geldikleri tart›flmalar›n bir baflka boyutunu oluflturuyor ve tam da bugünlerde CIA Baflkan› Türkiye’ye geliyor... Üstelik M‹T ve Emniyet Genel Müdürlü¤ü düzeyinde de¤il, en üst düzeyde kabul edilerek, baflbakanl›kta a¤›rlan›yor. Korumas›n› iflkenceciden seçen bir baflbakan için; dünya çap›nda iflkencecilikleri tart›flmas›z eli kanl› CIA’n›n baflkan›yla el s›k›flmak, b›rak›n utanç verici olmay›, aksine onur olsa gerek.
Gündemleri, Halklara Karfl› Savafl
Bu ülkenin generalleri Amerikan çavufllar› önünde el pençe divan durmakla tan›n›rlard›. CIA Baflkan›, Emniyet Genel Müdürü ile görüfltükten sonra Baflbakan Erdo¤an ile biraraya geldi. fiemdinli halk› adalet istiyoruz diye hayk›r›rken kendisi 10 günlük Yeni Zelanda tatiline ç›kan Tayyip Erdo¤an, sanki FBI ve CIA Baflkanlar› tatile gelmifl gibi, ak›llara ziyan bir flekilde “FBI ve CIA Baflkanlar›n›n ziyaretlerinin arkas›nda bir fleyler arama gayreti yanl›flt›r” aç›klamas› yapt› bu görüflmeler için. Burjuva bas›na göre; Türkiye Amerika’dan, “Roj TV’nin kapat›lmas› ve Fehriye Erdal için Avrupa’ya bask› yapmas›n›” istemiflti. Ne yoksulluk, ne ulusal afla¤›lanma, ne IMF kap›lar›nda yaltaklanma, ne bafl›na çuval geçirilmesi, hiçbir fleyin önemi yoktu, oligarflinin en büyük sorunuydu bunlar: Kürt sorunu ve tekellerin huzuru için devrimci mücadelenin ezilmesi.
Kendi “iç sorunlar›n›” Amerika’ya havale eden, Avrupa karfl›s›nda da “büyük a¤abeyinden” yard›m CIA Baflkan› Porter Goss, mudilenen oligarflik iktidar›n ne istediadili M‹T Baflkan› ile görüflmekle ¤i de¤il, as›l olarak CIA’n›n ne istekalmad›. Ne de olsa ABD’yi temsil di¤iydi önemli olan. Herkes bilir ki, ediyordu, çavufl da olsa en üst düsömürgecilik iliflkilerinin kanunuzeyde karfl›lanmal›yd›. Yeni-sömürdur; sömürgeci emreder sömürge geleflme süreciyle birlikte, baflbaülkeyi efendisi ad›na yöneten iflkanlar›n CIA Baflkanlar›’n› havaalabirlikçi yerine getirir. CIA’n›n isn›nda karfl›lad›¤› bir ülkeydi buras›. tekleri elbette halklara CIA, FBI Baflkanlar› Ankara’da; halk›m›za ve Or- karfl› savafl ve bu savaflta Türkiye’ye vertado¤u halklar›na karfl› stratejik iflbirli¤i AKP ile dikleri rol temelindeysürüyor. Halklar›n bafl düflmanlar›yla yap›lan her di. Özelde ise ‹ran ve Suriye konusu. CIA iflbirli¤i, halklara kan, gözyafl› getirir. Baflkan›, “ABD'nin ‹ran ve Suriye’ye sistemli bir hava operasyonu düzenleyebilece¤ini” söyledi. Kardefllikten, müslümanl›¤›n “çimento” oldu¤undan dem vuran AKP Hükü-
1
meti, “‹ran, ABD ile iliflkilerimizi kötülefltirmeye de¤ecek bir ülke de¤il” (Cumhuriyet 14.12.2005) cevab› vererek, emre amade onursuz bir iflbirlikçinin tavr›n› tak›nd› ve ‹ran’a sald›r›ya yeflil ›fl›k yakt›. ABD deste¤iyle koltu¤unu sa¤lama almaktan baflka hiçbir politikay›, halklar›n dökülecek kan›n›, bölgenin gelece¤ini önemli görmeyen AKP iktidar›, emperyalizmin halklara karfl› savafl›nda gönüllü iflbirli¤ini sürdürece¤ini, bir kez daha teyid etmifltir.
CIA ‹le ‘‹fl Tutan’ AKP CIA’y› uzun uzun anlatmaya gerek yok san›r›z. CIA’n›n ayak bast›¤› her yerde; komplolar, darbeler, provokasyonlar, cinayetler, kontrgerilla, k›saca halklar›n dökülen kan› ile karfl›lafl›rs›n›z. CIA tarihi bunun onbinlerce örne¤iyle doludur. CIA iflkencelerinin, gizli hapishanelerin gündemde oldu¤u bir süreçte böyle bir ziyaretin gerçekleflmesi, en hafif deyimle, iflkenceci ile iflbirli¤ini alenilefltirmektir. Kürt halk›n›n mücadelesinin ezilmesi için bir ülkenin istihbarat örgütleriyle ifl tutan, karfl›l›¤›nda her fleyi yapmaya haz›r bir iktidar, kendi halk›na düflman bir iktidard›r. Kendi halk›na “büyük devlet” propagandas› yapan oligarflinin “büyüklü¤ü”, CIA Baflkan› önünde s›f›rd›r. “Biz muz cumhuriyeti miyiz” diye elefltirilere cevap verenlere buradan sesleniyoruz; evet Türkiye’yi bu hale siz iflbirlikçiler getirdiniz. 1950’lerden bu yana devam eden bu çizgidir, ülkemizin iflbirlikçilik bata¤›n›n dibinde debelenmesine yolaçan. Muz Cumhuriyetleri d›fl›nda, bir istihbarat örgütünün baflbakanl›k düzeyinde kabul görüp, ülkesinin en temel sorunlar›n› onunla tart›flan bir ülke var m›d›r?
Büyükan›t Amerika’da CIA ve FBI Baflkanlar› ülkemize gelirken, Kara Kuvvetleri Komutan› ve gelece¤in Genelkurmay Baflkan› Org. Yaflar Büyükan›t da Ame-
rika’dayd›. Elbette Bush ile görüflmedi, ABD KKK Org. Peter Shoomaker ile yetindi. Bu ziyarette de Kürt halk›n›n ulusal taleplerinin “terörizm” demagojisi etraf›ndan bast›r›lmas› ana gündem maddesi olurken, ABD müstakbel Genelkurmay Baflkan›’n› da, CIA’n›n Erdo¤an’› uyard›¤› konularda uyard›. Büyükan›t’›n ‹ran, Suriye kuflatmas›na, bir bütün olarak bölgede halklara karfl› ABD öncülü¤ünde süren savafla destek konusunda mevcut iflbirlikçi ordu çizgisini sürdürece¤i garantisi al›nd›. Gezi ayn› zamanda bir icazet gezisiydi. 12 Eylül Darbesi öncesi Amerika’dan icazet alan generaller, gelene¤i bozmad›lar. Ülkeye bak›n ki, hükümet olacak partiler önce Beyaz Saray’a yüz sürüyor, Genelkurmay Baflkan› adaylar› da Pentagon’u tavaf ediyorlar.
CIA ‹flkence Uçaklar›n›n Say›s› Belirsiz Bu arada; birdi, ikiydi derken, (beklendi¤i gibi) ülkemize inip kalkan CIA iflkence uçaklar›n›n say›s›n›n da belirsiz oldu¤u ortaya ç›kt›. Avrupa Konseyi’nin konuya iliflkin komisyonu taraf›ndan haz›rlanan raporu tamamlayan, komisyonun baflkan› Senatör Dick Marty, birçok Avrupa ülkesi gibi, CIA uçaklar›n›n defalarca Türkiye’yi kulland›¤›n› kaydetti. Türkiye’yi yönetenler ne diyor? Önce inkar, ortaya ç›k›nca k›smen kabul ve k›l›fa büründürme çabas›, suçlar› alenilefltikçe de bas›ndan sansür iste¤i. D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül, sanki bu ülke ba¤›ms›zm›fl gibi, “iddialar›n Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümranl›k hakk›n›n tart›fl›lmas›na ve vatandafllar›n kafalar›nda flüpheler oluflmas›na yolaçt›¤›n›” söylüyor ve gerçeklerin tart›fl›ld›¤› her olayda oldu¤u gibi, bu tart›flmalar›n “terör örgütlerinin gelece¤e yönelik yapmay› amaçlad›¤› eylemleri varsa bu eylemlere meflruluk kazand›r›c› bir ortam haz›rlad›¤›n›” söyleyerek sansür istiyordu. Zihniyet tam da budur; herkes
sussun, “vatandafl›n kafas› kar›flmas›n”! Yani halk uyanmas›n, AKP’nin yalanlar›yla ninniler dinlemeye devam etsin! Bak›n tarihe; tüm iflbirlikçi hükümetlerin gerçekleri halktan gizleyerek emperyalistlerin emirlerini yerine getirdiklerini görürsünüz.
CIA Uçaklar› AB’nin ‹zniyle Uçtu!
2
Gelece¤in Genelkurmay Baflkan› Org. Yaflar Büyükan›t da ayn› günlerde Washington’dayd›. Amerikanc›l›k’ta gelene¤in sürdürülece¤i sözleri verdi, icazet ald›.
CIA’n›n iflkenceyi küresellefltirdi¤i faaliyetlerine de¤inip, Avrupa Birli¤i’nin bu suça ortakl›¤›n› hat›rlamamak olmaz. Avrupa Konseyi’nin CIA uçaklar›na iliflkin raporunda, “baz› ülkelerde (AB ülkeleri) yap›lan araflt›rmalar insanlar›n kaç›r›ld›¤›n› ve baflka ülkelere transfer edildi¤ini gösterdi¤i” bizzat raporu haz›rlayan senatör taraf›ndan ifade ediliyor. Daha çarp›c› olan ise, bu iflkence seferlerinin AB’nin bilgi ve onay› dahilinde oldu¤unun belgelenmesi. Periyodik olarak toplanarak “teröre karfl› ortak mücadele” ad›na, halklara karfl› terör kararlar› alan AB ve ABD Adalet ve ‹çiflleri Bakanlar›’n›n 2003 y›l›ndaki bir toplant›da, ABD’ye “hava sahas› serbest geçifl bölgelerini kullanma izni” verdi. Gizli belgelerin iffla edilmesi üzerine, AB bunu yalanlarken, “iznin CIA uçaklar› için olmad›¤›” ucuz demagojisine sar›ld›.
Bu durum, ev sahibi Yunanistan delegasyonu taraf›ndan iffla edildi. Toplant› kay›tlar›nda, “Taraflar, belirlenen bölgelerde iflbirli¤i ve karfl›l›kl› de¤iflim yap›lmas›n› ve bu do¤rultuda Avrupa geçifl bölgelerinin, suç ve terörü azaltma amac›yla kullan›lmas›n› karara ba¤lam›flt›r” deniliyordu. ‹kiyüzlülü¤e bak›n ki, ayn› günlerde, AB CIA uçaklar›yla ilgili “k›zg›n” beyanatlar veriyordu. Bu arada, baflka ülkelerde operasyon yapma, insan kaç›r›p sorgulaman›n sadece ABD taraf›ndan de¤il, ‹ngiltere taraf›ndan da kullan›ld›¤›n›n bir örne¤i Yunan bas›n›nda yerald›. Habere göre; Atina’da ‹ngiliz ajanlar›, 28 Pakistanl›’n›n bafllar›na torba geçirerek kaç›rm›fl ve sorgulanmalar›n›n ard›ndan “kimseye bir fley anlatmamalar›” tehdidiyle serbest b›rak›lm›fllard›. ‹ngiliz devleti bu habere, t›pk› ABD gibi, “istihbarat faaliyetleri ile ilgili yorum yapmayacaklar›” aç›klamas›yla cevap verdi. ‹nsan haklar›n›, demokrasiyi dilinden düflürmeyen Avrupa’n›n ger-
Ancak m›zrak çuvala s›¤m›yordu. Geçti¤imiz aylarda Atina’da AB-ABD ile aras›nda “teröre karfl› savafl” gündemiyle yap›lan “Yeni Transatlantik GündeVe bu onursuz iflbirlikçilik tablosunun karfl›mi-Adalet ve ‹çiflleri Toplant›lar›”nda da ayn› iflbirli- s›nda devrimciler; CIA uçaklar›n›, Irak’ta iflgali ¤inin sürdürüldü¤ü anlafl›l- protesto edip, yine alanlarda iflbirlikçili¤i lad›. Toplant›da halklara karnetleyip ba¤›ms›zl›k sloganlar›n› hayk›rd›lar fl› sald›r› kararlar› al›n›rken, ABD ile “geçifl bölgelerini kullanma izni” konusunda anlaflma yap›ld› ve bunun kamuoyundan gizlenmesi için de toplant› kay›tlar›n›n yokedilmesi karar› al›nm›flt›.
3
19 18 Aral›k 2005 / 31
çe¤i budur iflte! ***
CIA ‹flkence Uçaklar›na Protesto Emperyalizmin iflkenceyi küresellefltirdi¤i, Irak’ta “seçim” oyunu oynand›¤›, topraklar›m›z›n emperyalistlerin her türlü kirli ve kanl› iflleri için üs olarak kullan›ld›¤›, onursuzlu¤un diz boyu oldu¤u bir süreç-
te, tüm bunlar›n karfl›s›nda yine devrimcilerin sesi yükselmekte. Ony›llard›r bilinir ki, baflka türlüsü de mümkün de¤ildir. 14 Aral›k günü Gezi Park›'nda eylem yapan Irak'ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu, “CIA Ülkemizden Defol” dedi. HÖC’ün de bulundu¤u koordinasyon üyeleri, Irak halk›n›n direnifline deste¤i ifade ederken, grup ad›na aç›klama yapan Çetin
Poyraz, iflgale karfl› gibi görünen AB'nin CIA'n›n iflkence uçaklar›na göz yumarak bu iflgaldeki rolünü bir kez daha gösterdi¤ini vurgulad›. Türkiye'de Sabiha Gökçen Havaliman›'n›n bu amaçlarla kullan›ld›¤›n› belirten Çetin, koordinasyon olarak, yaflanan tüm bu geliflmelere sessiz kalmayacaklar›n›, iflgalci ve iflbirlikçi güçlere karfl› mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti.
Tayyip’in ‘Çimentosu’; ÜMMETÇ‹L‹K! “Kürt sorunu var” deyip arkas›n› getiremeyen Baflbakan Tayyip Erdo¤an, bu konuda her gün yeni bir fley söylüyor, bir söyledi¤i ötekini reddeder hal al›yor. Öyle ki, bu durum AKP destekçisi burjuva bas›n› dahi b›kt›rm›fl durumda, tutars›zl›¤›n›n dibe vurmas› nedeniyle savunamaz hale geldiler. Yeni Zelanda gezisi s›ras›nda, Kürt sorununa buldu¤u son “çözüm” ise beyninin k›vr›mlar›na egemen olan esas görüflüdür. Önce, ortaya att›¤› “üst-alt kimlik” tart›flmalar›na atfen, “dinin üst kimlik oldu¤unu” söyledi. Sonra Türkiye’ye gelince, tepkiler üzerine çark ederek, üst kimlik demedi¤ini, “‹slam için çimentodur, birlefltiricidir dedim” diye konufltu. Her ne kadar flu ana kadar Mustafa Kemal’den bu yönde bir söz bulup ç›karan olmasa da, “Gazi Mustafa Kemal de böyle söylüyor, biz söyleyince farkl› yerlere çekiliyor” demeyi de ihmal etmedi. “Din üst kimlik” ya da “çimento”; temelde fark yoktur, ayn› dünya görüflünün mevcut çat›flmalara göre yumuflat›larak ifade edilmesidir. Ayn› flekilde Tayyip Erdo¤an’›n “Türklü¤ümle kimse oynayamaz” gibi ç›k›fllar yapmas›, Türk-islam senteziyle ümmetçilik aras›nda yalpalamas› da bu çat›flman›n seyrine göre gündeme getiriliyor. Peki “din çimento” ise; bu ülkede yaflayan ve müslüman olmayanlar veya ateistler bu çimentonun ne-
resinden tutunacak? Hiçbir bilimsellik tafl›mayan “Türkiye’nin yüzde 99’u müslümand›r” söylemine inansak dahi, geri kalanlar› ne olacak? Ya da baflka bir aç›dan sormaya devam edelim. Din çimento ise, müslüman halklar›n birbiriyle çat›flmas›n› veya tam da bu anlay›fl›n üzerine oturan Osmanl›’n›n paramparça olmas›n› nas›l aç›klayacaks›n›z? Bugün Irak’taki iç çat›flmalar müslümanlar aras›nda de¤il mi?.. Tarihsel ve güncel örnekler, Tayyip’i yalanl›yor ama do¤rulayan, geçerli tek bir örnek yok! Yaflanan tüm örnekler tarihin bir sürecinde yaflanm›fl ve toplumlar›n geliflimi içinde yokolup gitmifltir. Tayyip’in kafas› gibi siyaseti de ortaça¤da yafl›yor. “Din çimentodur” vb. söylemler g›das›n› ümmetçilik fikrinden almaktad›r. Nedir ümmet ve ümmetçilik? Ümmet, “bir inanç toplulu¤udur.” “Bir peygambere (Muhammed) ve dine ba¤l› olanlar›n tamam›” anlam›nda da kullan›l›r. Ümmetçilik ise, “bir islam toplulu¤u olarak kalmak amac›n› güdenlerin görüflü”dür. Ümmetçilik, “kararl› bir dil birli¤inde, toprak, iktisadi yaflam birli¤inde ve kendini kültür ortakl›¤›nda dile getiren ruhsal biçimlenme birli¤inde” ifadesini bulan “ulus”u reddeder ve çeflitli uluslar›n “ümmed-i Muhammed” olarak birarada yaflayabilece¤ini savunur. Bundan dolay›d›r ki, uluslaflma süreci ile birlik20 18 Aral›k 2005 / 31
te ümmetçilik düflüncesi de tasfiye olmufl, ümmete dayal› sistemler parçalanm›flt›r. AKP bir yandan burjuva kapitalist sistemi savunurken, burjuva devrimlerin ürünü olan uluslaflmay› reddederek, hayali bir alemle halk› uyutmay› denemektedir. S›k s›k Osmanl›’ya duyduklar› özlemi ifade etmekte sak›nca görmeyen, hatta akli melekelerinden kuflku duyulacak flekilde ciddi ciddi “Türkiye’nin Osmanl› gibi” olabilece¤ine inanan islamc›lar; bu ortaça¤ düflüncesiyle halklara bir fley verebilir mi, ulusal haklar sorununa çözüm bulabilir mi? Uluslar›n reddedildi¤i yerde elbette bu mümkün de¤ildir; “tek kimlik” olarak bugün nas›l “Türklük” dayat›l›yorsa, “müslümanl›¤›” bunun yerine koyarak ulusal taleplerin üzerine din topra¤› serpmektir savunulan. Pragmatist ve günübirlik politikalarla durumu kurtarmaya çal›flan AKP’nin, Kürt sorunu için “yoksayars›n›z yok olur” saçmalamas›n›n ideolojik k›l›f büründürülmüfl halini hat›rlatmaktad›r “çimento” saçmal›¤›. Kürt halk›n›n ulusal talepleri, dili, kültürü, kendi kaderinde söz sahibi olma hakk›, kimli¤i... hiçbir fleyin önemi yoktur bu zihniyette. AKP, her gün yeni ucubelikler ortaya atmay› bir yana b›rakmal›d›r. Kürt halk›n›n yasaklanan dili, kültürü, kimli¤i, ulusal haklar› koflulsuz olarak tan›nmal›d›r. AKP’den çözüm bekleyenler de, bu zihniyetin hiçbir fleyi çözemeyece¤ini görmelidirler.
AKP, IMF’ye söz verdi: Sa¤l›k harcamalar› daha da k›s›lacak! AKP iktidar›n›n IMF’ye verdi¤i “Niyet Mektubu”, IMF taraf›ndan onayland›. “Kamuda mali disiplini art›rma” ad›na halk›n en temel ihtiyaçlar›n›n k›s›tland›¤› IMF program›nda hedefte sa¤l›k ve sosyal harcamalar var. 3 y›ld›r IMF’nin ekonomi politikalar›n› uygulayarak, piyasalar›, tekelleri memnun eden iktidar›n ‘bütçe hedefini’ tutturmak için IMF’ye sa¤l›k ve sosyal güvenlik ile ilgili verdi¤i söz flu: “Sosyal güvenlik a盤›na iliflkin gösterge niteli¤indeki hedeflerin, alt›flar ayl›k performans kriterine dönüfltürülmesi teklif edilmektedir.” “Sa¤l›k harcamalar›n› daha iyi kontrol edebilmek amac›yla gerçekçi bir y›ll›k global bütçe haz›rlanm›flt›r. (Bu bütçe ile her hastanenin tüm hastalar›n›n harcamalar›n› finanse etmesi dayat›lacak.) Söz konusu global bütçe, sene bafl›nda tahsis edilecek ve sosyal güvenlik kurulufllar›n›n devlet hastanelerine yapaca¤› toplam ödemelerin üst s›n›r›n› teflkil edecektir.” “Emekli ayl›klar›na yap›lacak zam enflasyon hedefiyle s›n›rl› tutulacak!” (Emeklilik yafl› 68’e yükseltilip, emekli maafllar› %20-30 aras›nda düflürülecek...!) “Sa¤l›k harcamalar›n›n kontrol alt›na al›nmas›n›”, faiz ödemelerine, silahlanmaya aslan pay› ayr›lan bütçenin “sa¤l›kl›” olmas› aç›s›ndan “anahtar öneme sahip oldu¤unu” söyleyen AKP, “bu sene flu kadar SSK’l› ve Ba¤-Kur’lu hastalanabilir” limiti koyarsa flafl›rmay›n! Halk› sa¤l›ks›z b›rakarak “sa¤l›kl›” hale getirilecek bir bütçenin halk için de¤il, tekeller için oldu¤u daha aç›k nas›l anlat›l›r! Paras› olan›n sa¤l›k hizmeti ald›¤› bir sistemde daha neyi k›sacaks›n›z? “Disipline alt›na al›nmas› gereken”, neden hep halk›n temel ihtiyaçlar›d›r? Zenginlerin vergile-
rini azalt›rken, yabanc› sermayeye bedava arsalar tahsis ederken “mali disiplin” niye hat›rlanmaz? Çünkü, “mali disiplin” dedikleri; emperyalist ve iflbirlikçi tekellerin daha fazla kâr etmesi için halk›n ihtiyaçlar›n›n k›s›lmas›n›n, emekçilerin ölmeyecek kadar ücrete mahkum edilmesinin öteki ad›d›r. Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› (SSGSS) Kanun Tasar›s› kapsam›nda, IMF’nin emri ile SSK, Ba¤-Kur ve Emekli Sand›¤›’n› tek bir çat› alt›nda toplamaya çal›flan iktidar, bunu “herkes sigortal› olacak, askeri hastaneler, özel hastaneler dahil tüm hastanelerden hizmet alacak” gibi bir propagandayla pazarlamaya çal›flm›flt›. Meclis komisyonunda görüflülürken tepkiler üzerine, “uzlaflma” k›l›f›na büründürmek için Ekonomik Sosyal Konseyi toplayan iktidar, sa¤l›k ve sosyal güvenlikte yapmay› planlad›-
¤› bu kesintilerle SSGSS ile nas›l bir sistem hedefledi¤ini de göstermektedir. Bir baflka örnek verelim. Özel hastanelerden de yararlanan SSK’l› her hasta, bu hastanelerde SSK’l› için devletin belirledi¤i ücret d›fl›nda fark ödemesi iste¤iyle karfl›lafl›yor. Özel Hastaneler Birli¤i Baflkan› bu durumu, “ödemek ister misiniz diye soruyoruz, zorunlu de¤il. Biz ticari iflletmeyiz...” Sa¤l›k ticari alana dönüflünce elbette daha fazla nas›l kâr ederiz hesab› yap›lmaktad›r. “‹ste¤e ba¤l›” oldu¤u söylenen bu ek ödemenin, verilen sa¤l›k hizmetinin kalitesini ya da kalitesizli¤ini belirledi¤i ise aflikar. “Halka hizmet” diye sunulan bu uygulama da özel hastanelere kaynak aktarma hedefi tafl›d›¤› da görülmektedir. IMF talimat›yla hareket eden AKP özetle halka flunu söylüyor: Sa¤l›k hizmeti mi istiyorsun, git piyasadan al! Piyasan›n kurallar› ne diyor; paran kadar hizmet! 12 Eylül’den bu yana IMF ile yap›lan anlaflmalar neticesinde izlenen seyir hep bu yönde olmufl, AKP iktidar› döneminde zirveye ç›km›flt›r.
Malatya Temel Haklar: Sa¤l›k sorunumuz çözülsün Malatya’da, belediyenin, hükümetin vurdumduymazl›¤›n›n, halk›n sa¤l›¤›n› zerrece düflünmediklerinin ortaya ç›kt›¤› ishal salg›n›n›n ard›ndan bir kampanya bafllatan Malatya Temel Haklar, “Hayat›m›z Kimlerin Elinde” isimli kampanyas›n›, 12 Aral›k günü belediye önünde yapt›klar› aç›klamayla duyurdu. “Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z, AKP ‹nsan Hayat›na De¤er Vermiyor” dövizlerinin tafl›nd›¤› eylemde, “Sa¤l›k Sorunumuz Çözülsün” slogan› at›ld›. Çi¤dem Da¤deviren taraf›ndan yap›lan aç›klamada, salg›n›n ekim ay›nda bafllamas›na ra¤men Malatya Belediyesi taraf›ndan önemsenmedi¤i ve halk›n uyar›lmad›¤› hat›rlat›larak, “Bunun sonucu olarak salg›n giderek büyümüfl ve birçok insan›m›z bu salg›ndan etkilenerek hastanelere yatm›flt›r. Ancak gerçekler bir süre sonra ortaya ç›kt›¤›nda ‘beni yanl›fl bilgilendirdiler’ diyerek sorumlulu¤u üstünden atmak için baz› çal›flanlar hakk›nda soruflturma bafllatm›flt›r. Bizleri yöneten di¤er insanlar gibi, Cemal Ak›n da nedenini bildi¤i konu hakk›nda halka yalan söylemifltir” denildi. “Kendi ellerimizle bafla getirdi¤imiz iktidarlar bize her türlü açl›¤›, yoksullu¤u, zulmü reva görüyorlar” diyen Da¤deviren, “daha da önemlisi sa¤l›¤›m›zla ac›madan oynuyor, bunu da bizden saklamaya çal›fl›yorlar” diye konufltu ve kampanyaya kat›l›m ça¤r›s› yapt›. 21 18 Aral›k 2005 / 31
1978 Marafl Katliam›’n› Yaratan Politika Sürüyor ‘Mutkili Ali’ de 20 y›l sonra milletvekili mi olacak; Marafl Katliam›’n›n ‘Mutkili Alisi’ Ökkefl fiendiller gibi? Faflist terörün t›rmand›¤› 1978 y›l›n›n Aral›k ay›nda gerçeklefltirilen Marafl Katliam›’n›n üzerinden 27 y›l geçti. Oligarflinin ve onun beslemesi faflist güçlerin halka düflmanl›klar›n›n en aç›k hale geldi¤i Marafl, aradan geçen 27 y›la karfl›n hiç unutulmad›. Bunun bir nedeni de, Marafl’› yaratan politikan›n hâlâ sürüyor olmas›ndand›r.
Sokaklarda Kan, Havada Ölümün Kokusu 27 y›l öncesine gidelim, aral›k so¤u¤unda Marafl’›n sokaklar›n›n ›l›k ›l›k ak›t›lan kan›m›zla nas›l ›s›t›ld›¤›n› hat›rlayal›m. 1970’li y›llar, devrimci mücadelenin halk kitleleri ile bütünleflti¤i, oligarflinin ‘devrim korkusu’ yaflad›¤› y›llard›r. Faflist Milliyetçi Cephe (MC) hükümetlerinin iktidarda oldu¤u ‘75-’77 aras›nda, devletin kontrgerilla örgütlenmeleri yeniden düzenlenirken, faflist hareketin de önü aç›ld› ve provokasyonlar›n, katliamlar›n planlar› yap›ld›. 1975 y›l›nda alevi ve sünni halk›n birarada yaflad›¤› Divri¤i'nde "camiye bomba koydular" yalanlar›yla sünni halk› alevilere karfl› k›flk›rtmaya çal›flan faflistler, bu provokasyonlar›nda baflar›l› olamad›lar. Bu, sonraki y›llarda yaflanacak sürecin de habercisiydi. Oligarfli halk kitlelerini din ve mezhepler temelinde bölmek, birbirine k›rd›rmak, böylece geliflen mücadelenin önüne set çekmek istiyordu. Faflistler ve gerici güçler bu konuda “yard›mc› güç” olarak haz›rd›-
lar zaten. Bugün “bayrak yakt›lar” k›flk›rtmas›n› kullananlar, o günlerde “camiye bomba koydular” gibi dini duygulara seslenen yalanlara baflvuruyorlard›. Alevi-sünni halk›n birarada yaflad›¤› Malatya, Ad›yaman ve Pazarc›k’ta denenen provokasyonlar›n ard›ndan yaflanan Marafl Katliam›, faflist katliam ve provokasyonlar konusunda dönüm noktas› oldu. Karar› devletin zirvesinde al›nan, CIA, M‹T ve ülkemizde “kontrgerilla örgütlenmesinin merkezi” olarak kabul edilen Özel Harp Dairesi’nin planlamas›nda yerald›¤› Marafl Katliam›, MHP’li faflistler taraf›ndan yaflama geçirilecekti. Faflistler günlerce öncesinden haz›rl›klar›n› bafllatt›lar. Çevre ilçe ve köylerden yüzlerce faflist tafl›nd›, provokasyon için gerici propagandalar yap›ld›. Ülkücü Gençlik Derne¤i Marafl fiubesi Baflkan› Mehmet Leblebici ve ‹kinci Baflkan Mustafa Kanl›dere katliam plan›n› Ökkefl Kenger'e aktarm›fllard›. “Günefl ne zaman do¤acak” isimli gerici filmin gösterildi¤i sinema salonuna dinamit atacaklar ve bunu devrimcilerin yapt›¤› görüntüsü vereceklerdi. 19 Aral›k günü Ökkefl Kenger'in dinamiti sinemaya atmas›yla, salonun arka taraflar›nda oturan 20-30 kiflilik sivil faflist grup aya¤a kalkarak “Müslüman Türkiye, Kan›m›z Aksa da Zafer ‹slam›n Olacak” gibi sloganlar att›lar. Sinemadan ç›kan yaklafl›k 300 kiflilik bir grup yak›ndaki CHP ‹l Merkezi’ni ve PTT bi22 18 Aral›k 2005 / 31
nas›n› tahrip etmeye bafllad›. Katliam bafllam›flt›, geliflimi merkezi olarak belirlenecekti. Bütün geliflmeleri ÜGD Genel Merkezi'ne bildirerek yeni talimatlar ald›lar. Tabi merkez de daha yukar›dan, devletten. “Marafl olaylar› s›ras›nda, Kahramanmarafl ile genel merkez aras›nda sürekli telefon görüflmesi yap›l›yordu. Buradan konuflanlar fievket Çetin ve Burhan Kavuncu idi. Bu konuflmalarda Marafl'ta cihad›n aç›ld›¤›, inflallah ülküdafllar›m›z›n baflaraca¤› söyleniyordu.” (MHP itirafç›s› Ali Yurtaslan, ‘‹tiraflar’ kitab›, sayfa:143) 20 Aral›k günü alevilerin iflletti¤i Ak›n K›raathanesi bombaland›. 20 Aral›k’ta TÖB-DER'li ö¤retmenler Hac› Çolak ve Mustafa Yüzbafl›o¤lu'nun sokak ortas›nda vurulmas›yla faflist terör doruk noktas›na ulaflt›. 22 Aral›k günü iki ö¤retmen için düzenlenen cenaze töreninde binlerce insan Ulu Cami’ye geldi¤inde, faflistlerce k›flk›rt›lan güruh “komünistlerin ve alevilerin cenaze namaz› k›l›nmaz” fleklinde ba¤›rarak sald›rd›lar. Tafl, sopa, demir çubuklar ve silahlarla gerçekleflen sald›r› sonras›nda kitle Yörükselim’e çekildi. Burada halktan üç insan daha katledildi. Bugün flovenizmin sözcülü¤üne soyunan ve MHP ile yar›flan CHP'lilerin ve alevilerin iflyerleri yak›ld›. Sünni halk üzerinde gerici propagandalar sürdü ve “solcular›n, alevilerin silahland›¤› ve sünnilere sald›raca¤›” yalan› yay›larak, sünni halka silah da¤›t›ld›. Türkiye Cumhuriyeti s›n›rlar› içinde günlere yay›lan bir katliam gerçeklefliyordu ama ne CHP hükümeti ne de oligarflinin polisi, ordusu hiçbir önlem alm›yor, katliam plan›n›n tamamlanmas›n› bekliyordu. “Kontrgerillay› da¤›tma” vaadiyle iktidar olan CHP, t›pk› Sivas Katliam›’nda oldu¤u gibi, günlerce seyrediyordu yaflananlar›. 23 Aral›k vahfli katliam günü oldu. Yörükselim Mahallesi kuflat›ld›, kamyonlarla getirilen silahlar, sat›rlar da¤›t›ld›, dinamitler at›ld›, duvar diplerinde insanlar kurfluna dizildi. Kap›lar› k›rarak evlere giren katiller
sürüsü, bir kenara sinip kalm›fl insanlar› zorla d›flar› ç›kar›p, kap›n›n önünde, sokakta kurfluna diziyor, sat›rlarla do¤ruyorlard›. Küçücük k›zlar, yafll› nineler, genç k›zlar, saçlar›nda tek bir siyah tel bulunmayan yafll› dedeler, Yörükselim sokaklar›nda kurfluna dizilmifl, gözleri oyulup kollar› kafalar› parçalanm›fl olarak yat›yorlard›. Üst üste at›lan insan cesetlerinden s›zan kan gölcükler oluflturarak havada ölüm kokusu b›rak›yordu. Doymad›lar kana, kap›s›n› k›r›p girdikleri bir evde hamile bir kad›n› karn›ndaki bebe¤iyle birlikte katlettiler... 24 Aral›k günü soka¤a ç›kma yasa¤› ilan edilmesine karfl›n, bu yasak katliamc›lar için geçerli de¤ildi. Evler iflyerleri yak›l›p y›k›ld›, kad›nlara k›zlara tecavüz edildi. Katliam 25 Aral›k akflam›na kadar sürdü. Devlet, beslemelerinin katliam› nas›l gerçeklefltirdiklerini izlerken, resmi rakamlar 111 ölü, yak›l›p y›k›lan 270 ev, 70 iflyeri oldu¤unu söylüyordu, gerçek rakam ise bunun birkaç kat›yd›.
Katiller TBMM’de Marafl Katliam›, onlarca katliam gibi, MHP Ana Davas› dosyas›nda yeralan katliamlardan biriydi. Ne mi oldu? Dava, 1996’da Yarg›tay taraf›ndan “zamanafl›m›” gerekçesiyle düflürüldü. Katliamda baflrolü oynayanlardan Ökkefl Kenger, soyismini de¤ifltirip Ökkefl fiendiller olarak, onlarca MHP’li katil gibi, TBMM’ye milletvekili olarak girdi. Ökkefl fiendiller, bir anlamda Marafl’›n ‘Mutkili Alisi’ idi. fiemdinli’de “Mutkili Ali” diye bilinen J‹TEM’ci Ali Kaya’n›n ifllevi ne ise Ökkefl fiendiller’inki de oydu. Ayn› yerlerden emir alm›fllar, ayn› flekilde halk› sindirmeyi hedeflemifllerdi. Oligarfli, kamuoyu bask›s›, deflifrasyon gibi nedenlerle kulland›¤› güçleri kimi zaman k›za¤a çekmek zorunda kalsa da, onlar› hep korumufl, devlet kademelerinde, ülke yönetiminde terfi ettirmeye devam etmifltir. Ökkefl fiendiller bunun en aç›k örneklerinden biridir. J‹TEM katillerine Cumhurbaflkanl›¤› köfl-
“Kocam Kalender Toklu’yu gözümün önünde öldürdüler, öldürülürken kocama sar›ld›m, üstü bafl› kand›... ‘Aman muhtar etme eyleme neden böyle yap›yorsun’ dedi¤imde, ‘piflirdik piflirdik komünistler, gelsinler hep yesinler’ dedi... Sonra yak›nda oturan kardeflim Hüseyin Toklu’nun evinin etraf›n› sard›lar, kardeflimi içerden ç›kard›k (...) öldürdüler (...) Daha sonra karfl› taraftaki bir gözü görmeyen yafll› kad›n Cennet Çimen’in evine gittiler. ‘Gel nene gel nene’ diye d›flar› ç›kard›lar. Cuma (529 iddianame numaral› san›k) Cennet Çimen’in gözünü tornavida ile oyarak, silah s›k›p öldürdüler, yak›ndaki hela çukuruna bafl üzeri at›p, at arabas›n› üzerine devirdiler. Sonra bütün evleri, bu arada bizim evi de yakt›lar...” (Marafl Katliam› Davas›’nda, Mavifl Toklu’nun verdi¤i ifadeden) Marafl’› yaflayan bir anan›n yürek ac›s›yla hayk›rd›¤› gerçekler... “De¤iflmez o deyyuslar, de¤iflmez o köpek soylar›. Sen görmedin onlar›n gözlerini, görmedin akan kan›, a¤lad›n, a¤z›n› kapatt›m duymas›nlar diye. Sokaklar ölülerimle doldu. A¤açlar çiçek yerine o¤ul açt›. Bombalar patlad› Marafl'›mda. Yüre¤im yand› her patlayan bombada. Ali'mi, yavrumu ald›lar kanatlar›m›n alt›ndan. Gözlerini oydular. Onlar de¤iflebilir mi? B›y›klar›n› da kesseler, derilerini de yüzseler de¤iflmezler. ‹nsanlar› tek tek zulmederek öldürürken gözleri gülüyordu. Ellerine f›rsat geçsin, yine hadi Marafl gibi yap›n desinler, ayn›s›n› hem de zevkle yaparlar.” künde madalyalar›n tak›ld›¤›, “bin operasyon yapt›k” diyen kontrgerilla flefi A¤ar’›n siyasi parti baflkan› olarak TBMM çat›s› alt›nda yerald›¤› ülkemizde, bir on y›l sonra Mutkili Ali’yi de milletvekili görmek, kimseyi flafl›rtmamal›d›r. Bu bir devlet politikas›d›r, halk›n ve devrimcilerin kan›n› kim en çok dökmüflse, onlar ödüllendirilir.
Kan›m›z Hâlâ Ak›yor Marafl üzerine birçok fley söylenip, dersler ç›kar›labilir. Ama bunlar aras›nda en temel olan, Marafl’ta halk›n kan›n› döken politikan›n ve o politikan›n sahiplerinin halen ülkeyi yönettikleridir. Marafl’tan bu yana kan›m›z akmaya devam ediyor. “Devlette devaml›l›k esast›r” der oligarflinin sözcüleri. Do¤rudur. Dün, mezhepçilik temelinde k›flk›rtmalar tezgahlan›yordu, bugün Kürt-Türk... Dün, MHP’li faflistler katliam ve provokasyonlarda kullan›l›yordu; bugün MHP’liler ‘hassas vatandafl’ olarak linçlerde, floveniz-
min bir ‘kitle taban›na oturdu¤u’ havas› yaratmada ve gençli¤e karfl› sald›r›larda kullan›lmaya devam ederken; daha çok ‘profesyonel’ kontrgerilla timleri, korucular, itirafç›lar Susurluk politikalar›n› yaflama geçiriyorlar. Dün Marafl’ta, “Oruç tutmak, namaz k›lmakla hac› olunmaz, bir alevi öldüren befl sefer hacca gitmifl gibi sevap kazan›r” (‹mam Mustafa Y›ld›z) diyenler, bugün iktidardalar. Evet, Susurluk Devleti’nin politikalar› kesintisiz flekilde sürüyor. Politikan›n temelinde, halka karfl› savafl vard›r. Dönemsel olarak söylemleri, yöntemleri de¤iflebilir; “terör” demagojileri, “bölücülük” yaygaralar›, “komünizm tehdidi” ön plana ç›kabilir ama özü de¤iflmez. “Devaml›l›¤›” ile övünen oligarflinin “Mutkili Alileri” hep olacakt›r. Ta ki, döktü¤ü kan deryas›nda bo¤ulana, ‘yetti art›k döktü¤ünüz kan, dayatt›¤›n›z sömürü’ diyerek aya¤a kalkan halk›n öfkesiyle düzenleri bafllar›na y›k›lana kadar.
Marafl, Susurluk Devleti’nin ‘bin operasyonu’ndan biridir. Halk›n mücadelesini bast›rmak için, devletin zirvesinde karar al›nd›, faflist ve gerici güçler kullan›ld›... Marafl’tan Çorum’a, Sivas’tan Gazi’ye; halk›n kan›n›n neden döküldü¤ü, kimlerin döktü¤ü konusunda gerçekleri hep devrimciler söylediler. Linç giriflimlerinden, fiemdinli’ye; zirve kararlar al›p kontra timlerine, faflistlere uygulatmaya devam ediyor. 23 18 Aral›k 2005 / 31
19 Aralık’ta ölüm mangaları, Bayrampaşa Hapishanesi’nde Cepheli tutsakların kaldığı C-1 Kadınlar Koğuşu’nda, az rastlanır bir vahşete imza attılar. 6 kadını diri diri yaktılar. Ama vahşet, işkence, 19 Aralık ve hücre politikasının esasıydı, o yüzden vahşet, işkence, operasyonla birlikte bitmedi, devam etti... İşte, o gün o koğuşta vahşeti yaşayan tutsaklardan Filiz Gencer’in, 6 yoldaşlarının diri diri yakılmasından sonrasına dair anlattıkları. (Anlatım, tutsakların yayınladığı Zeybek Ateşi Dergisi’nin Kasım 2005 tarihli sayısında Filiz Gencer’le yapılan röportajdan alınmıştır.)
–0– ‹çimiz kan a¤layarak, yan›p yak›larak flehitlerimizi geride b›rak›p havaland›rmaya ç›kt›¤›m›zda, hepimiz bitkin durumdayd›k. Üstümüzden bafl›m›zdan dumanlar ç›k›yordu. Vücudum ad›m atamayacak flekilde bir titremeye tutulmufltu. Karfl›ki ko¤uflta, C-2’de kalan arkadafllar barikat› kald›r›p ko¤ufl kap›lar›n› açt›lar, hepimiz oraya gittik. Bize flekerli su içirdiler. Fakat orada da ancak 5-10 dakika kalabildik. Oray› da taramaya bafllad›lar. Aral›ks›z atefl ediyor, bir yandan da malta taraf›ndaki kap›ya vuruyorlard› “aç›n kap›y›” diye. Açmad›k. Hep birlikte havaland›rmaya ç›kmaya karar verdik. Öleceksek, birlikte ve halay çekerek ölecektik. Ç›kt›k ve halay çekmeye bafllad›k. Yine atefl ediyorlard›. Ama biz umursam›yorduk. A¤›r yaral› arkadafllar›m›zdan biri bir köfleye oturmufl, ileri geri sallanarak Ulucanlar marfl›n› söylüyordu. Sonra su s›kmaya bafllad›lar. Çok tazyikliydi. Ve o s›rada ko¤uflun içinden hala alevler f›flk›r›yordu. Ama onlar ko¤ufla de¤il bize s›k›yorlard› suyu. Birbirimize tutunarak ayakta kalmaya çal›fl›yorduk. Tazyikli sudan yan›klar›n derileri iyice yüzüldü... Maltaya aç›lan kap›y› kestiler ve havaland›rmaya girdiler. Havaland›rman›n bir köflesinde biz, bir köflesinde onlar vard›. Silahl›yd›lar ama yan›m›za yaklafl›m›yorlard›. “Tek
Diri diri yakıldıktan sonra.. tek ayr›l›p gelin, ellerinizi kald›r›n” diyorlard› bize. Ellerimizi havaya kald›rmamak için o cehenneme gö¤üs germifl, flehit düflmüfl, yaralanm›flt›k ve flimdi “ellerinizi kald›r›n” diyorlard›. Öyle acizdiler ki karfl›m›zda. Evet bitkin düflmüfltük ama kendimizi çok güçlü hissediyorduk. Bir süre sonra ürkek ad›mlarla gelip bizi birbirimizden kopard›lar. A¤›r yaral›lar›m›z› asker gazinosuna getirmeden do¤rudan hastanaye götürmüfller. Onlar uzun süre Üniversite Hastanesi’nde tedavi gördüler. Asl›nda onlar›n Üniversite Hastanesi’ndeki tedavi süreçleri ayr› bir iflkence gibi geçmifl. Özellikle faflist tipleri koymufllar bafllar›na. Doktorlar› da Mengele art›¤›ym›fl. Neredeyse ölüme terketmifller. Mesela elleri tamamen yan›kt› arkadafllar›n, hiçbir flekilde kullanmalar› mümkün de¤ildi. Yemek yiyemiyor, temizli¤ini yapam›yorlard›. Ve hiçbir personel vermemifller onlara yard›mc› olmas› için. Bizi de gazinodan al›p ambulansa bindirdiler, Bayrampafla Hastanesi’ne götürdüler. Yerde sedyeler doluydu. Askerler ortal›kta koflturuyordu, komutanlar› gelip benim sedyemi tekmeledi, “bunlar› buradan al›n” diye ba¤›rd›. ... Sonra tekrar gazinoya götürdüler. O s›rada erkek arkadafllar› ç›karmaya bafllad›lar. Duvarlar›n birkaç›n› kepçeyle k›rm›fllard›. 24 18 Aral›k 2005 / 31
Bizi ringlere bindirdiler. Orada çok bekledik. 3-4 saat kadar. Erkek arkadafllar›m›z› getirdiklerini anlad›¤›m›z anda flehitlerimizi say›yorduk. Sesimizi ne kadar duyurabildik bilmiyorduk. Ringin içi çok bo¤ucuydu, bay›lacak gibiydik. So¤uktu ve biz ›slakt›k. Tuvalete götürmediler. Ringde yaflad›klar›m›z ayr› bir iflkenceydi. Askerler bizim üzerimizden yay›lan gazdan etkilenip içerde duram›yorlard›. F tipine götürülece¤imizi san›yorduk ama bizi Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Tutukevi’ne götürdüler. - Operasyonu yapanlar d›fl›nda, halinizi, yaralar›n›z› ilk görenlerin tepkileri nas›ld›? - Bizi o halde ilk gören karfl›m›zdaki C-2 Ko¤uflu’nda kalan kad›n tutuklulard›. Çok etkilendiler. Zaten sonras›nda havaland›rmaya da birlikte ç›kt›k ve birbirimizden kopar›l›p götürüldük. Sonra beni götüren o asker... Etkilenmiflti ve a¤lamakl›yd›. Ambulansa al›nd›¤›m›zda ambulansta bir kad›n doktor ya da hemflire vard›. Çok flaflk›n ve üzgün görünüyordu, sürekli a¤l›yordu. San›r›m katliamc›lar d›fl›nda bizi gören herkes ayn› duygular› yafl›yordu. Bu yüzden a¤layan gözlerle karfl›laflt›k çokça.. - Yeni hapishaneye götürüldü¤ünüzde nas›l karfl›land›n›z? Oradaki ilk günleriniz nas›ld›?
..
Bak›rköy Tutukevi’ne gidince askerler ve personel iri iri aç›lm›fl gözlerle bize bak›yorlard›. Sonra aramaya ald›lar. Foto¤raf çektiler, üst aramas› yapt›lar. Do¤rusu ben pek kendimde de¤ildim, bana bir arkadafl yard›m ediyordu. ‹fllemler bitince bizi tek tek hücrelere koydular. Beni koyduklar› hücrede cam k›r›kt›. Tart›flacak halimiz bile yoktu, ben kendimi yata¤a att›m. K›smen sa¤lam olan arkadafllar konufluyor, tart›fl›yorlard›, hücrelerde kalmayaca¤›z, kap›lar› aç›n diyorlard›... Bir süre sonra yerli yabanc› heyetler gelmeye bafllad›. Çok ilgili görünüyorlard›. Fakat ne o gün için, ne de daha sonra bu “ilginin” yaflamdaki karfl›l›¤›n› göremedik. Kamer Genç geldi, Meclis ‹nsan Haklar› Komisyonu’ndayd›. “Vay be” diyordu, “insan ç›ld›r›r bunlar› yaflay›nca!”... - Yan›n›zda eflya yoktu, ilk anda ihtiyaçlar›n›z› nas›l karfl›lad›n›z? - Aç›kças› o ilk birkaç günü çok iyi hat›rlayam›yorum. Ama san›r›m gitti¤imizde geceydi, idare bize eflofman tak›mlar› verdi. Orada kalan adli tutuklu bayanlar çamafl›r falan göndermifller, radyo göndermifller. Sonras›nda d›flar›da baz› kad›n örgütleri, Demokratik Kitle Örgütleri eflya toplam›fllar, bize gönderdiler. Ve elbette en h›zl› d›flar›daki yoldafllar›m›z›n gönderdikleri vard›. AG’ye devam ediyorduk. Hepimizde operasyonun etkileri, tahribatlar› vard›. Sürekli pansuman ya-
p›lmas› gereken k›smi yan›klar›m›z vard›. Hijyenik bir ortam gerekiyordu -ki hapishane koflullar›nda bunu sa¤lamak kolay de¤ildi. Yapacak çok iflimiz oluyordu. Komün iflleyiflimizi yavafl yavafl oturttuk ve örgütlü yaflam›m›za orada da devam ettik. - Operasyonun fiziki ve psikolojik etkilenmeleri nelerdi? - A¤›r yan›klar› olan arkadafllar›m›z zaten üniversite ya da Bayrampafla Hastanesi’ndeydiler. Baz›lar› aylarca hastanede kald›. Fakat tutukevindekilerde de yan›k yaras› veya bedeninde herhangi bir tahribat olmayan yoktu. Fiziki olarak en az etkilenenlerden biri bendim ve benim de aln›mda yan›k bir bölge vard›, saç›m›n tepesi yanm›fl, dökülmüfltü, deriye ulaflan bir hasar de¤ildi ama. Gözlerim fliflmifl, birkaç gün gözlerimi açamam›flt›m. Sonras›nda da sa¤ gözümde bal›k pulu gibi bir oluflum kald›. A¤›r yan›klar› olanlarda ise ömür boyu tafl›yacaklar› a¤›r izler kald›. Gazlar›n etkisiyle hepimizin ses telleri harap olmufltu. Sesimiz iyice k›s›lm›flt›. Do¤ru düzgün konuflam›yorduk. Uzun süre böyle devam etti. Doktorlar da ses tellerimizin düzelmesinin çok uzun y›llar alabilece¤ini söyledi. Nitekim ben bugün bile uzun süre konuflsam ya da türkü falan söylesem hemen sesim k›s›l›r. Uzun süre tükürdüklerimiz hep simsiyaht›. Her seferinde kurum tükürür gibiydik. Bunun d›fl›nda psikolojik etkilenmelerimiz de oldu tabii. Uzun süre hepimiz rüyalar›m›zda yang›nlar gördük. Sinirli ve gergindik. En ufak bir fleyde ba¤›r›p ça¤›rmaya haz›r bir ruh hali içindeydik. Birbirimizle de fazla konuflmuyorduk. Ses tellerimizdeki hasar›n da etkisi vard› bunda ama daha da çok psikolojik bir fleydi. Hepimizde farkl› biçimlerde, farkl› derecelerde etkisi vard›. Mesela baz› arkadafllar›m›z, gördü¤ü kabusun etkisiyle ba¤›rarak uyan›yordu. A¤›r yan›k yaras› olan bir arkadafl sürekli, her gece “yan›yoruz, yan›yoruz...” diye ba¤›rarak uyan›yordu. Bu hepimizin 25 18 Aral›k 2005 / 31
psikolojisini etkiliyordu, fakat gündüz son derece normaldi, geceleri ba¤›rd›¤›n› hat›rlam›yordu... Bir arkadafl›m›z›n gözkapaklar› yoktu, erimiflti. Yan›lm›yorsam geceleri bez kapat›yorduk gözlerine. Ellerini kullanam›yordu hala, yemeklerini biz yediriyorduk. Hastanede, Üniversite Hastanesi’nde bu arkadafl›m›z› aç b›rakm›fllar. Yeri gelmifl ellerini kullanamad›¤› için yeme¤ini do¤rudan tabaktan yemek durumunda kalm›fl. Düflünebiliyor musunuz, nas›l bir iflkenceye maruz kalm›fllar -ki o yan›klar zaten bafll› bafl›na büyük bir iflkence. Di¤er bir a¤›r hasta arkadafl›m›z, bafllarda küçük kardeflinin kendisini görmesini istemiyordu. Üstelik çok seviyordu kardeflini ama kardefli kendisini görünce korkaca¤›n›, ondan uzaklaflaca¤›n› düflünüyordu. Hepimiz sese, gürültüye karfl› hassaslaflm›flt›k. Yüksek bir gürültüde hemen irkiliyorduk. TV’den yang›n görüntüsü geçti¤inde kapat›yorduk. Buna benzer pek çok etkilerini yaflad›k operasyonun. 19 Aral›k’›n üzerinden befl y›l geçti. Bunun bir katliam oldu¤u çok aç›k. Ve sorumlular› da biliniyor. Fakat hiçbirine dokunulmad›. Hatta baz›lar› terfi etti, madalyalar ald›. Çünkü 19 Aral›k’tan sorumlu olanlar “görevlerini” kendilerinden sonrakilere devrettiler ve bugün 19 Aral›k sald›r›s› devam ediyor. Hücreler befl y›ld›r bu sald›r›n›n devam› ve temel arac› olarak uygulamadad›r. Fakat amac›na ulaflamayacak olan, inanc›m›z›, direncimizi asla yok edemeyecek o an, y›k›lmaya mahkum bir iflkence arac›d›r. Çünkü 19 Aral›k direnifli de büyüyen bir güçle devam ediyor.
‘diri diri yakt›lar’
T ADALE ! RUZ O Y ‹ T S ‹
‘Özgeçmişleri’ klavuzumuz Direnişleri ışığımızdır! Herbirinin yaflam› bir öykü, bir roman. Büyük bir destan›n içinde tamamlad›lar yaflam öykülerini. Destan kahramanlar›n› bu dergi sayfalar›na nas›l s›¤d›r›r insan! Ama yine de, bu kahramanlar›n nerden gelip nerelerden geçtiklerini, devrim kulvar›nda nas›l yürüyüp gittiklerini bu sayfalar›n s›n›rlar› içinde de olsa, anlatmaya çal›flal›m. Bu k›sa anlat›mlara “özgeçmifl” diyoruz konuflma dilimizde. Ama onlar›nki “geçmifl” de¤il sadece. Gelece¤i biçimlendiren bir geçmifl onlar›nki. Onlar›n “özgeçmifl”i, onmilyonlar›n “gelece¤i”ni anlat›yor! O geçmifllerin içinde bir “yeniden do¤um” gizli. Onlar öldükleri andan itibaren yeniden do¤maya bafllad›lar. Onlar›n yerini binlerce ‹bili, Fidan, Nilüfer ald›, onlar›n “özgeçmifli” baflka yoldafllar›n›n yol haritas› oldu... ‹flte onlar›n özgeçmiflleri, milyonlar›n gelece¤inden sat›r-
bafllar›.
*** Ümraniye, direniflin en uzun sürdü¤ü hapishaneydi. Zulüm, onca askerine, silah›na karfl›, kad›n erkek, genç yafll› birkaç yüz tutsak, bedenleri ve yürekleriyle tam 83 saat direndiler. Befl flehit verdiler.
✪Ahmet ‹bili, Ümraniye Hapishanesi’ndeki ölüm orucu direniflçilerinin komutan›yd›. Bir komutana yarafl›r biçimde, sald›r›y› durdurmak için bedenini tutuflturarak zalimin karfl›s›na ilk O ç›kt›. Mersinli, 32 yafl›ndaki ‹bili, Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ndeyken devrimci olmufltu. Tutsak düflmeden önce, ‹stanbul’un gecekondular›nda illegal örgütlenme içinde yeral›yordu. ✪Alp Ata Akçayöz, Cephe’nin bir taraftar›yd›. Karsl›’yd›, ‹stanbul’da esnafl›k yap›yordu ve 5 yafl›nda bir çocu¤u vard›. Ümraniye’deki direniflin bitti¤i gün en son direndikleri ko¤ufltan ç›karlarken kurflunlanarak katledildi.
✪23 yafl›ndaki Trabzonlu Umut Gedik ve 26 yafl›ndaki Dersimli Ercan Polat, Ümraniye Hapishanesi’nin genç ve her daim dinamik iki tutsa¤›yd›lar. D›flar›da iken de bir SPB içinde birlikteydiler. Ekip sorumlusu Umut’tu. Lise y›llar›ndan mücadele içindeydi. Konfeksiyon iflçisi Ercan da 1995’te kat›lm›flt› harekete. Birlikte savaflt›lar, birlikte direndiler, birlikte ölümsüzlefltiler. ✪Ümraniye flehitlerinden R›za Poyraz, Sivasl›’yd›. Ama ‹stanbul’un Gazi’sinde büyüdü. Oligarflinin ordusunda askere gidene kadar, konfeksiyon, avizecilik gibi çeflitli ifllerde çal›flt›. Askerden geldikten sonra da Cephe saflar›nda yerald›. Ayn› saflarda direndi Ümraniye’de.
Bayrampafla; 19 Aral›k’ta en büyük vahflet orada yafland›. En çok flehit orada verildi. O gün akflama kadar süren direniflin sonunda 12 flehit verdi Türkiye devrimi. 14 saat süren direniflte, bomba, kurflun ya¤murlar› alt›nda boyun e¤memenin destan› yaz›ld›.
✪Yazgülü
G. Öztürk, Bayrampafla C-1 Ko¤uflu’nda diri diri yak›lan alt› kad›ndan biriydi. 1. Ölüm Orucu Ekibi direniflçisiydi. Dersimli ve 28 yafl›ndayd› Yazgülü. 1983’te a¤abeyi, 1994’te efli katledilmiflti. 1988’den beri örgütlü olarak Adana’da, Antep’te, ‹stanbul’da kavgan›n içindeydi. Kim ona bu kavgadan uzak kalmay› kabul ettirebilirdi?
✪fiefinur Tezgel’di alt› kad›ndan birinin ad› da. Malatya-Kürecikli’ydi. Çocuklu¤undan devrimciydi. ‘92’den beri de Cepheli. Mahalli alanda çal›flm›flt› uzun süre. Katillerin karfl›s›nda yoldafllar›na siper olarak ölümsüzleflti.
✪Nilüfer
Alcan, hapishanelerin önünde tan›d› devrimcileri. Bir tutsak yak›n›yd›. TAYAD’l› olarak mücadele etti y›llarca. Bu mücadelenin içinde piflti, bilinçlendi. Sonra kavgan›n baflka alanlar›na gitti. Hapishane direnifllerinden ö¤renmiflti devrimcili¤i, kurflun ya¤murlar› alt›nda direnerek ölümsüzleflti.
✪Özlem Ercan, Dersimli’ydi, ‹stanbul’da üniversitede okudu¤u y›llarda gençli¤in demokratik örgütlenmesi olan TÖDEF içinde mücadeleye kat›ld›. Katliam günü, ölüm oruçcular› alev silah› ile yak›lmaya çal›fl›ld›¤›nda, bir direniflçiyi kurtarmak için kendini alevlerin önüne siper etti¤i s›rada yak›larak katledildi. ✪Gülser Tuzcu, Kastamonulu’ydu. 34 yafl›ndayd›. 1992’den beri örgütlü bir devrimciydi. Mahalli alanda sorumluluklar ald›. 1995 y›l›nda tutsak düfltü. Yüre¤i ve beyni düflmedi; yak›ld›, yine düflmedi. ✪Seyhan
Do¤an’d› bombalara meydan okuyanlardan biri. C-1 Ko¤uflu, DHKP-C’li kad›n tutsaklar›n kald›¤› bir ko¤ufltu. Cepheli kad›n›n kahramanl›k destan›yd› burada yaz›lan. Yaz›c›lar›ndan biri Samsun-Havza’dan Seyhan Do¤an’d›. DEV-GENÇ’liydi, görev verilen her yerdeydi, ölüm
orucuna gönüllüydü.
✪F›rat Tavuk, Ölüm Orucu 1. Ekip direniflçisiydi. Bayrampafla’da sald›r› bafllad›¤›nda bedenini ilk ateflleyen oldu. Katliamc›lar, tutuflan bedenine kurflun ya¤d›rd›lar. 1971 Manisa do¤umluydu. ‘94’ten beri kavgadayd›. Kurflunlar onun kavgas›n› durduramazd›. ✪Ali
Atefl de 1. Ölüm Orucu Ekibi’ndeydi. 1970’te Adana’da do¤mufl, 30’unda ölüme yatm›flt›. Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde ö¤renciyken kat›ld› kavgaya. “Zaferimiz için ne gerekiyorsa onu yapmak istiyorum” demiflti gönüllülü¤ünde. Gerekeni yaparak ölümsüzleflti.
✪Aflur
Korkmaz, ölüm orucu direniflçisiydi. ‘90’dan beri emperyalizme, oligarfliye karfl› direnifl içindeydi. Tutsak düflmeden önce liseli gençlikte, gecekondularda sürdürdü bu kavgay›.
bin 48 gaz bombas›na boyun e¤medi.
✪Fidan Kalflen’di Çanakkale’de zulmün önüne ilk dikilen. Bedenini tutuflturup alevler içinde k›m›ldamaks›z›n zafer iflaretiyle duran oydu. Ölüm Orucu 1. Ekibi’ndeydi. Dersimli’ydi, hemflireydi, 1989’dan beri devrimin içindeydi. Alevlerin içinde büyüttü¤ü devrimdi.
✪‹lker Babacan Ölüm Orucu 3. Ekibi’nin en genç direniflçilerindendi, 22 yafl›ndayd›. ‹stanbul’da do¤du. ‹lkokulu bitirir bitirmez çal›flmaya bafllad›. Devrimcilerle tan›flt›ktan sonra, ‘96’da tutsak düflene kadar da devrimin emekçisi oldu, birçok alanda sorumluluklar üstlendi.
●Fahri
Sar›, 1990’lar›n bafllar›ndan beri mücadelenin içinde bir yurtseverdi. 1993’te tutsak düfltü. 19 Aral›k sald›r›s›nda katledildi.
✪Mustafa Y›lmaz Fatsal›’yd›. ‹s-
● Sultan
tanbul’da gecekondu direniflleri içinde devrimci oldu, o direniflleri örgütleyen oldu daha sonra. Gecekondu halk›n›n bir savaflç›s› olarak kahramanca direndi 19 Aral›k’ta.
Bursa;
✪ Cengiz Çal›koparan, ‹stanbul’da do¤du. ‹flportac›l›k yap›yordu yoksul halk›n devrimci hareketiyle tan›flt›¤›nda. Devrimci oldu. Emekçilerin örgütlenmesinde yerald›. Tutsak düfltü. 1996’da 4 tutsa¤›n flehit düfltü¤ü Ümraniye Katliam›’ndan a¤›r yaral› kurtuldu. 19 Aral›k’ta zulüm yeni yaralar açt› bedeninde. ● Murat
Ördekçi Ad›yamanBesni do¤umluydu. ‹stanbul’da bir elektrik atölyesinde çal›fl›rken, devrimci oldu. 1994’te tutsak düfltü; Bayrampafla direniflinin kahramanlar›ndan biri olarak ölümsüzleflti.
Sar› genç yafl›nda Adana’da yurtsever hareketin saflar›na kat›ld›. Çukurova bölgesinde faaliyet yürüttü. 1993’te tutsak düfltü. Hapishanede de çeflitli sorumluluklar üstlendi.
zulmün sald›r›s› Bursa’da da feda direniflleriyle karfl›land›. ‹ki flehit verildi.
✪Murat Özdemir’di kendini feda edenlerden biri. 1. Ölüm Orucu Ekibi’ndeydi. 39 yafl›ndayd› Murat. Bas›n Yay›n Yüksek Okulu’nu bitirmifl, burjuva bas›nda y›llarca çal›flm›fl ve tercihini devrimden yana yapm›flt›. Bir süre Mücadele Gazetesi’nd e
‘diri diri yakt›lar’
Çanakkale;
tutsaklar›n iradesi, 56 saat direnerek Çanakkale’nin tarihine bir “geçilmezlik” destan› daha ekledi. Zulmün 5 27 18 Aral›k 2005 / 31
T ADALE ! RUZ O Y ‹ T ‹S
çal›flt›, tutsak düfltü, sonra Ege’de sorumluluklar üstlendi. ‹kinci tutsakl›¤›nda bir feda savaflç›s› olarak ölümsüzleflti.
●Ali ‹hsan Özkan, zulmün karfl›s›ndaki ateflten barikatt› Bursa’da. Cepheli tutsaklar d›fl›nda, 19 Aral›k öncesi yap›lan “sald›r› olursa kendimizi yakar›z” karar›n› uygulayan ender direniflçilerden biri oldu. Çorum-Alacal›’yd›. 26 yafl›ndayd›. fiimdi art›k bir ölümsüzdür.
Çank›r›; say›lar› azd› Çank›r›’daki direniflçilerin ama kararl›l›klar› say›ca azl›klar›n› telafi edecek kadar büyüktü. Kurflun ya¤muru alt›ndaki halay onlar›n iradesinin eseri olarak yerald› 19 Aral›k kahramanl›¤›nda. ✪‹rfan Ortakç› 1. Ekip direniflçisiydi. Çorum, Alacal›’yd›. ‹mam Hatip Lisesi’ni bitirmiflti. ‘91’de devrimcilerle tan›flt› ve her fley de¤iflti. Ortakç›, kavgan›n orta¤› oldu. Katliamc›lar›n sald›r›s›nda a¤›r yaraland›; kald›r›ld›¤› hastanede ölüm orucunun 62. gününde flehit düfltü.
✪Hasan Güngörmez, 36 yafl›ndayd›, Konya Cihanbeylili’ydi. 1980’lerin sonunda devrim mücadelesine kat›ld›. 19 Aral›k’ta meflale olmak gerekiyordu. Çakma¤› çakt›. Bedenini tutuflturarak zulme karfl› barikat olanlardan biri de oydu.
Uflak; yaln›z kad›n tutsaklar›n tutuldu¤u bir yerdi Uflak Hapishanesi. Düflman say›ca çok, onlar›n say›lar› ise azd›. Ama Fidanlar çoktu.
✪Yasemin Canc›, Uflak Hapishanesi’ndeki Cepheli tutsaklar›n siyasi sorumlusuydu. 1989’dan beri kavgan›n içindeydi. 1992’de Ege K›r Gerilla Birli¤i’nde ilk kad›n gerillayd›. Eylül 1992’de tutsak düfltü. 19 Aral›k’ta yoldafllar›n› kurtarmak, operasyonu durdurmak için bedenini tutuflturarak flehit düfltü. ✪Berrin
B›çk›lar, Ölüm Orucu
1. Ekibi direniflçisiydi. ‹zmir’de do¤mufltu ve henüz 22 yafl›ndayd›. 6 y›ld›r bu kavgan›n içindeydi. Liseli militan, flimdi tutsakl›¤›ndan sonra açl›kla dö¤üflecekti. Açl›¤›n›n 60’l› günlerinde, sald›r›ya barikat olmak için alevlerin ortas›na dald›.
Ceyhan; 19 Aral›k’ta operasyon düzenlenen 20 hapishaneden biri de Ceyhan’d›. Ve her yerde oldu¤u gibi direnifl karfl›lad› katliamc›lar›.
✪Halil
Önder, Ölüm Orucu 1. Ekibi direniflçisiydi. Sald›r› bafllay›nca, bedenini tutuflturarak zulmün önüne dikildi. 30 yafl›ndayd› Halil, Osmaniye-Düziçili’ydi. Ankara ve ‹stanbul DEV-GENÇ saflar›nda mücadele etmiflti tutsak düflmeden önce.
*** Biliyoruz ki, 19-22 Aral›k’ta flehit
düflen kahramanlar›m›z›n “özgeçmiflleri”nde birkaç sat›ra s›¤d›rd›¤›m›z y›llar, gün gün, saat saat yaflanan difle difl kavga y›llar›d›r. Emperyalizme, oligarfliye, kendi içindeki düflmana, kuflatmalara karfl› bir kavga. Y›llara uzanan devrimcilikler, büyük bedeller ödenerek, say›s›z engeller afl›larak gerçeklefliyor. Onlar›n hayat› de¤il, her bir saniyeleri, zulmün her türlüsüne karfl› direnmeyi, düfltü¤ünde aya¤a kalkmay›, iflkenceler alt›nda, kurflun ya¤murlar›nda devrimi yaflatmay› ö¤retiyor bize. Ve hiç kuflkusuz, devrimci yaflamlar›n›n en büyük derslerini sona saklad›lar; y›llar›n birikimlerini, 1922 Aral›k’ta bir direnifl manifestosuna çevirirken, halk›n kurtuluflu idealini benimseyenlerin nas›l bir devrimcilik yapmas› gerekti¤ini ö¤rettiler. fiimdi, hapishanelerin hücrelerini, d›flar›da kavga alanlar›n› onlar›n ö¤rencileri dolduruyor...
‘Bizi Böyle Hayata Döndürdüler’e Yasak! Kand›ra F Tipi’nin “19 Aral›k Karanfilleri Yafl›yor Komün fienli¤i” ad›yla düzenledi¤i faaliyete bende “Bizi Böyle Hayata Döndürdüler” bafll›kl› bir öykü ile kat›lay›m dedim. Ancak öyküm Kand›ra’ya gitmedi, gidemedi. fiu anda “disiplin komisyonu’nda” imifl. Mahkeme tutanaklar›, Adli T›p Raporlar›, bilirkifli raporlar› bizi nas›l “hayata döndürdüklerini” ortaya koyuyor. Ancak bu raporlardakileri yaflayan bizlerin anlatmas› “sak›ncal›” oluyor. Evet, o vahfleti yaflayanlardan biri olarak söz bulamam halen yaflad›klar›m›z› anlatmaya. Bildi¤im dil yetmez de, dünyadaki tüm dilleri bilseydim daha rahat anlatabilir miydim?.. Hay›r! Hele böyle kaleme ve dile zincir vurulmaya çal›fl›ld›¤›, sansür ve bask›n›n oldu¤u koflullarda daha da zordur anlatmak. Yaflad›klar›m›z›, yüre¤imizdekileri bir öykü ile hapishanelerde kendi içimizde yapt›¤›m›z bir çal›flmaya kat›lma da sansür ve bask›n›n sonucu 28 18 Aral›k 2005 / 31
engelleniyor iflte. Gözler kör, kulaklar sa¤›r, diller lâl olsun isteniyor. Yap›lan bilinmesin, paylafl›lmas›n istiyorlar. Hele bu duvarlar›n içinde yap›lm›flsa, bu duvarlar›n ard›nda kalmal›, gömülmeli beton duvarlar›n içinde. Biz hiçbir fley anlatmasak, anlatamasak da diri diri yanm›fl, kömüre dönmüfl bedenler anlatt› her fleyi. Hangi güç gerçekleri engelleyebilmifl bugüne kadar? ‹flte kendini dünyan›n imparatoru ilan eden ABD’nin “hayalet hapishaneleri, iflkence uçaklar›” ortaya ç›km›yor mu? Bugün hangi ülkelerde ya da hangi denizde kaç tane ABD iflkencehanesi var tam bilinmese de varl›¤› tüm dünya taraf›ndan biliniyor iflte. Bunlar bizlerin bilmedi¤i ya da bugün bas›na yans›mas›yla ö¤rendi¤imiz fleyler de¤il. Ancak somut bilgilerle ortaya ç›kmas› aç›s›ndan önemli. Nursel Demirdö¤ücü Sivas E Tipi Kapal› Cezaevi
hayat›n içindeki
teori 19 Aral›k’›n Sonuçlar› Yürüyüfl okurlar›na sevgilerimizi, selamlar›m›z› sunarak bafll›yoruz sohbetimize. 5 y›l öncesinin 18 Aral›k’› 19 Aral›k’a ba¤layan gecesinde neredeydiniz, ne yap›yordunuz ve sabah, belki ö¤len, katliam› ö¤rendi¤inizde neler duyup neler yaflad›n›z? Haf›zalar›n›z› canland›r›p o günlere bir dönün bakal›m. Çünkü bugünkü sohbetimizde o günleri ele alaca¤›z, o günlerin sonras›na kalan siyasal, sosyal etkilerini tart›flaca¤›z. Belki bugün birçok kesim bunu tüm ç›plakl›¤›yla görmemekte veya dile getirmemektedir; ancak 19-22 Aral›k’›n ülkemizdeki s›n›flar mücadelesinin geliflimi ve daha önemlisi solun evrimi, biçimlenmesi aç›s›ndan en önemli dönüm noktalar›ndan biri oldu¤u aç›kt›r ve tarih de bunu böylece kaydetmifltir. ‹sterseniz flunu sorarak bafllayal›m; 19 Aral›k’›n ve sonuçlar›n›n de¤erlendirilmesi konusunda neden böyle bir tutukluk var, neden aradan befl y›l geçmifl olmas›na karfl›n birçok kesim bu dönüm noktas›n› yerine oturtmaktan uzak duruyor?
Mazlum: Asl›nda solun bir çok kesimi 19 Aral›k ve sonuçlar› üzerine bir fleyler söylemifltir. Fakat bunlar ya “kitle hareketi ondan sonra düfltü, b›çakla kesilir gibi kesildi” türünden “tespit”ler veya “art›k bittiler, bellerini do¤rultamazlar” fleklinde baflkalar›na iliflkin “subjektif” de¤erlendirmelerdir. Fakat Kemal arkadafl›m›z yine de 19 Aral›k ve
O
ligarflinin 19 Aral›k Operasyonu asl›nda fiilen 11-12 Aral›k’ta, iktidar›n tehditleri, tutsak ailelerine yönelik polis sald›r›s›, sivil faflist sald›r›larla birlikte bafllam›flt›r, soldaki geri çekilmenin bafllang›ç tarihi de ayn›d›r.
19 Aral›k’ta Direnmek De Muhasebesini Yapmak Da Siyasi Cesaret ‹ster! sonuçlar› üzerine söylediklerinde hakl›d›r. Çünkü yapt›klar› de¤erlendirmelerde “kendileri” yoktur. Kendilerinin o günkü ve ondan sonraki politikalar› yoktur. S›k›nt› da oradad›r. 19 Aral›k Katliam› gibi, “Türkiye tarihinin en büyük hapishaneler operasyonu”, “K›br›s harekât›ndan sonraki ikinci büyük çapl› harekât” gibi s›fatlarla an›lan böyle bir olay›n hiç bir toplumsal, sosyal ve siyasal etkisinin olmad›¤›n›, olmayaca¤›n› söylemek mümkün de de¤ildir, do¤ru da de¤ildir. Katliam›n genifl kitleler üzerindeki etkileri üzerine herkes genel olarak bir fleyler söyleyebilir. Fakat siyasal sonuçlar, kendini öncelikle “siyasal güçler” üzerinde gösterir. Yani örgütlü kesimler üzerinde. Oradan kitlelere yay›l›r. ‹flte meselenin bu yan›n› ortaya koymak ise bir özelefltiriyi, muhasebe yapmay› gerektirir. Sol, bundan kaçt›¤› sürece, 19 Aral›k’la ilgili genel geçer de¤erlendirmelerin ötesinde bir fley söyleyemez. Ne diyecekler yani “biz korktuk, düzen içi statükolar›m›z›n bozulaca¤› kayg›s›na düfltük, onun için de 19 Aral›k sonras› flöyle bir politika izlemeye bafllad›k” m› diyecekler? Asl›nda birço¤unun bunu söylemesi gerekiyor ama bunu söylemek de büyük cesaret gerektirir! 19 Aral›k’ta ve sonras›nda direnifl çizgisinde kalma cüretini gösteremeyenlerin bunu itiraf etme cüreti göstermeleri zordur; bunun için büyük bir sars›nt›, bir alt üst olufl yaflamalar› gerekir.
Kemal: 19-22 Aral›k katliam›n›n daha bafllang›ç saatlerinde, “Bask›lar, Katliamlar Bizi Teslim Alamaz!” slogan›n› att› tutsak yoldafllar›m›z. Sonra d›flar›da bu slogan› tekrarlad›k. Katliamlar›n –ve tabii 19 Aral›k’›n– halk› teslim alamayaca¤›n› söyledik, söylemeye de29 18 Aral›k 2005 / 31
vam ediyoruz. Biz halk iradesinin politik, ideolojik temsilcileri olarak, devrim yolundan döndürülemeyece¤imizin ifadesi olarak bunu söylüyoruz. Ancak birçok grup bunu söylememifltir ve söyleyemez de. Diyelim söyledi, o zaman da alt› bofl kal›r. Çünkü katliamlar›n halk› teslim alamayaca¤›n› söyleyecek olan›n, en baflta kendisinin bu katliam karfl›s›nda dik durmas› gerekir. Ancak 19-22 Aral›k Katliam› karfl›s›nda Türkiye solunun çeflitli kesimleri bu tavr› gösterememifltir. Katliam karfl›s›ndaki geri çekilme, daha sonra teorilefltirilerek, politika alan›nda yans›yarak devam etmifltir. Oligarflinin 19 Aral›k Operasyonu asl›nda fiilen 11-12 Aral›k’ta, iktidar›n tehditleri, tutsak ailelerine yönelik polis sald›r›s›, sivil faflist sald›r›larla birlikte bafllam›flt›r, soldaki geri çekilmenin bafllang›ç tarihi de ayn›d›r. Bu tarihten itibaren geri çekilifl özellikle reformist solda barizdir. ÖDP’nin “ikinci bir emre kadar sokak eylemlerine son verme, parti binalar›nda açl›k grevinde bulunan tutsak yak›nlar›n› kap› d›flar› etme” talimatlar›, solun tarihine yaln›z bir utanç belgesi olarak de¤il, oligarflinin sald›r›lar› karfl›s›nda aleni bir siyasal kaç›fl›n belgeleri olarak geçmifltir. O geri çekilifl ruh hali, faflist sald›r› alt›ndaki tutuklu yak›nlar›na parti binalar›n›n kap›lar›n›n kapat›lmas›nda da çok bariz gösterir kendisini. En önemlisi, böyle bir sald›r›ya da, difle difl bir mücadeleye de haz›r olmad›klar›n› gösterir.
Mazlum: Devam ettirelim, tabii bu da asl›nda ülkeyi ne kadar yanl›fl tahlil ettiklerini, demokrasi mücadelesi, devrimci mücadele derken ne kadar ayaklar› havada olduklar›n› gösterir. “Risksiz devrimcilik”, “geceleri evinin bas›lmas› tehlikesini yaflamadan sosyalistlik”
R yapma teorileri, asl›nda bu ayaklar› havada olman›n zirvesidir. 11-12 Aral›k’ta ayaklar› yere bast›. Bas›nca ne oldu peki; ha, demek ki ülkemizde demokratik mücadele hala “riskli” deyip, alanlardan çekilme karar› ald›lar. Birçok kesim belki sald›r›n›n, katliamc›l›¤›n bu boyutlara ulaflabilece¤ine ihtimal vermiyordu ama 11-12 Aral›k’ta görülen o boyut da yetmiflti onlar› “sokaklardan çekmeye”.
Kemal: fiimdi burada son derece önemli bir nokta var. 19 Aral›k sonras›nda reformist solun, DKÖ’lerin süreçten neden çekildi¤ine dair spekülatif de¤erlendirme ve yorumlar›n en önemlilerinden birinden sözediyorum. Reformist solun, demokratik kitle örgütlerinin “süreçten çekilmesini”, direnifl taktiklerinin yanl›fll›¤›yla, devrimci hareketin sekterli¤iyle aç›klayanlar, ya yaflananlar›n kronolojisini bile flafl›rm›fllar, ya da devrimci hareketi, direnifli suçlamak için bile bile çarp›tmaktad›rlar. Reformist solun ve DKÖ’lerin büyük ço¤unlu¤unun süreçten çekiliflinin tek ve yaln›zca bir tek nedeni vard›r: O da oligarflinin 19-22 Aral›k sald›r›s›d›r. Bu boyutta bir sald›r›y› gö¤üsleyecek siyasi cüreti, politik kararl›l›¤› gösterememifl olmalar›d›r. Kimse e¤ip bükmesin.
Özlem: Burada baz› kesimlerin süreçten çekilifline iliflkin ben bir fleye dikkatinizi çekmek istiyorum. Hat›rlarsan›z, özellikle reformizm 19 Aral›k sonras› neden F tipine karfl› mücadele içinde olmad›¤›n› “izah etmek” için bir hayli çaba gösterdi. Birçok yaz›lar yazd›lar. Bunlardan en simgesel olan›, “Ayn› mahalleden de¤iliz” deyifliydi. Ama bu teori bu sald›r›lardan sonra yap›lm›flt›r. Yine neden böyle bir ayr›flma oldu¤unu aç›klamak için yazd›klar› “F tiplerinde biz yokuz ki” tespitini de bu sald›r›lardan sonra yapt›lar. Peki neden daha önce yapmad›lar?
19 Aral›k öncesinde yap›lan mitingleri, gösterileri hat›rlay›n. ÖDP’den TKP’ye, TMMOB’dan KESK’e kadar birçok kesim vard›r bu mitinglerde. “F tiplerinin öncelikli gündem olmad›¤›n›”, “ayn› mahalleden olmad›¤›m›z›”, “cezaevi mücadelesi odakl› davranman›n yanl›fll›¤›n›” niye o günlerde ak›llar›na getirmiyorlard›? E¤er F tipine karfl› ç›kmak yine öyle k›smen rahat koflullarda sürdürülebilseydi yani iflin içine F tiplerine karfl› ç›kman›n “riskli” hale gelmesi girmeseydi, yine içinde olmaya devam edeceklerdi ve “ayn› mahalleden olmad›¤›m›z” teorisini yapma ihtiyac› duymayacaklard›.
Kemal: Evet, Özlem’in sordu¤u sorular da çarp›c›d›r. Gerçekte reformizmin dile getirdi¤i bu “gerekçeler” asl›nda onlar›n zaten kafas›nda olan fleydi. 19 Aral›k sald›r›s›, o düflüncelerine tabiri caizse erken do¤um yapt›rtt›. O güne kadar devrimcilerden farks›z olduklar› propagandas› yapanlar, o noktadan itibaren “farkl›” olduklar›n›, ayn› mahalleden olmad›klar›n› teorilefltirmeye bafllad›lar. Siyasal süreçler genel olarak böyle bir evrim yaflarlar. Büyük sald›r›lar, büyük direnifller ayr›flma yarat›r. Koflullardaki büyük farkl›laflmalar, yeni pratik tav›rlar› ve bunu izleyen teorileri beraberinde getirir. Reformist sol, 19 Aral›k’la birlikte, zaten uzun zamand›r tafllar›n› döfledi¤i yolda daha büyük bir h›zla ilerlemeye bafllad›. Dikkat edilirse, Türkiye solunun reformist kesiminin devrimci örgütlerle aras›na mesafe koyma politikas›, ortak birliklerde yeralmama tavr›, özellikle bu süreçten sonra daha sistematik bir hal alm›flt›r. Sa¤c› görüfller, bu uzaklaflmaya paralel olarak daha yayg›n ve daha pervas›zca ifade edilir olmufltur. Birgün Gazetesi’nde ç›kan devrimci mücadele, silahl› mücadele karfl›t› yaz›lar, Kürt milliyetçili¤inin “fark›m›z› koyduk” söyleminin ard›ndan daha alenileflen AB’cili¤i bunun örnekleridir. Bir anlamda reformist sol adeta bu 30 18 Aral›k 2005 / 31
eformist sol, 19 Aral›k’la birlikte, zaten uzun zamand›r tafllar›n› döfledi¤i yolda daha büyük bir h›zla ilerlemeye bafllad›. Reformizmin devrimci örgütlerle aras›na mesafe koyma politikas›, ortak birliklerde yeralmama tavr›, özellikle bu süreçten sonra daha sistematik bir hal alm›flt›r. Sa¤c› görüfller, bu uzaklaflmaya paralel olarak daha yayg›n ve daha pervas›zca ifade edilir olmufltur.
ayr›flmadan dolay› “rahatlam›fl”, varl›¤›n›n düzen için bir tehlike oluflturmad›¤›n› kan›tlama konusunda daha “özgür” davranmaya bafllam›flt›r. Keza, EMEP’ten TKP’ye kadar di¤er legal partilerin de oligarflinin “tehlikeli muhalefet alanlar›” ilan etti¤i alanlara pek girmeyen, oligarflinin fliddetle sald›rd›¤› mücadele ve direnifl biçimlerine pek baflvurmayan politikalar› da bunun ifadesidir. Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu’nda yaflanan ayr›flmalar, NATO’ya karfl› direniflteki ayr›flma, yine 19 Aral›k sonras› gelifltirilen politikalardan ba¤›ms›z de¤ildir. Tabii, “F tiplerine karfl› mücadele gündemimiz de¤il” söylemlerini, zaten 19 Aral›k’›n do¤rudan sonucu olarak ayr›ca belirtmeye gerek duymad›k. Ki bu nokta da Özlem’in sordu¤u soruya tekabül ediyor. 19 Aral›k’a kadar F tipleri gündeminizdi de, niye 19 Aral›k’tan sonra gündeminizden ç›kt›? Cevab› içinde tabii; dolay›s›yla kimse F tipi hapishanelere ve tecrite karfl› mücadele vermemesini, farkl› politika ve taktiklerle aç›klayamaz. Aç›klasa da inand›r›c› olamaz. Neden aç›kça ortadad›r.
Mazlum: Sorun tabii ki sadece pratik
‘diri diri yakt›lar’ T ADALE ! RUZ O Y ‹ T S ‹
bir farkl›laflma de¤ildir. Pratikteki farkl›laflma, ideolojik, politik bir farkl›laflman›n sonucu olarak tezahür etmektedir. Solun legal, düzeniçi siyaseti, bar›flç›l mücadeleyi esas olan kesimleri, 1980’li y›llar›n sonlar›ndan bu yana ideolojik olarak sürekli güçsüzleflmifllerdir. Yani baflka bir deyiflle ideolojik olarak da zaten daha sa¤a savrulmaya haz›rd›rlar. 19 Aral›k böyle bir ideolojik zay›fl›¤›n üstüne geldi¤i için, asgari demokratik bir direnifl çizgisinde bile olamam›fllard›r. 19 Aral›k sonras›n› tart›flt›¤›m›z reformist bir arkadafl “ne yani, korkup kaçt›k m›?” demiflti. Mesele burada kiflisel korkular de¤il ama siyasi bir korkudur tabii ki. 19 Aral›k’ta oligarfli, muhalif siyaset yapman›n s›n›rlar›n› daha keskin hatlarla çizmifl ve “düzeniçi” sol çizgilere, e¤er “düzeniçinde kalacaksan›z, flu s›n›rlar› aflmayacaks›n›z” demifltir. Tabii s›n›rlar› daha da daraltm›flt›r. ‹flte Türkiye solunun bir k›sm›, 19 Aral›k’ta bu dayatmay› kabul etmifltir. Sa¤a savrulman›n, fiilen F tiplerine karfl› mücadeleden çekilmenin anlam› budur. Burada “sa¤a savrulma”dan kastetti¤imiz, do¤rudan burjuvazinin ideolojik hegomanya alan›na do¤ru bir gidifltir. Burjuvazinin ideolojik hegomanyas›na giriflin tüm göstergeleri vard›r bu süreçte. 19 Aral›k öncesi burjuva medya arac›l›¤›yla sürdürülen kampanyay› hat›rlayal›m mesela. Kampanyan›n oda¤›nda “örgüt düflmanl›¤›” yaratmak vard›. Örgütlerin hapishanelerde üyeleri üzerinde bask› kurduklar›, ölüm oruçlar›n›n örgütlerin infaz› oldu¤u, örgüt bask›s› alt›ndaki zavall› gençlerin birey haklar›ndan mahrum b›rak›ld›klar› vs. vs. iflleniyordu. Bu kampanyan›n en önemli etkisi, hapishaneler, devrimciler, örgüt-
E
¤er devrimci güçler, bu sald›r›lar› püskürtme iradesini gösterir, halka devrimin güven ve moralini tafl›yabilirse, süreç tersine çevrilir; büyük katliamlar, büyük gözda¤lar› kitleleri mücadeleye sevkeden büyük nedenlere dönüflür. Direniflin tarihsel anlam› da buradad›r.
ler gerçe¤inden uzak genifl kitlelerden önce, ayd›n, reformist kesimler üzerinde kendini gösterdi. Ko¤ufla karfl› “oda”lar›, örgüte karfl› “birey”i bu ideolojik zeminde savundular. Burada AB’cilik de önemli bir faktördü ve AB’cilik de zaten sözkonusu ideolojik zeminin bir parças›yd›. Keza, 19 Aral›k sonras›n›n en çarp›c› olgular›ndan biri de fludur: Ölüm orucunun bitti¤i, direniflin k›r›ld›¤› propagandas›na ve bundan daha önemlisi “devrimcilerin bir daha belini do¤rultamayaca¤›” propagandas›na ilk inananlardan biri de solun baz› kesimleri oldu. Türkiye gibi, oligarflinin demagojileri konusunda, kontrgerillan›n psikolojik savafl› konusunda, bu kadar deneyim yaflanm›fl bir ülkede bu çok flafl›rt›c› bir durumdu. Peki TKP’den PKK’ye kadar bir çok gruba “art›k bittiler, art›k kendilerini toparlayamazlar” dedirten neydi? Gerçekten Osman Durmufllar’›n, Sadettin Tantanlar’›n demeçlerine mi kanm›fllard›? Hiç öyle oldu¤unu sanm›yorum. Kimse o kadar saf de¤ildir. O halde sorun baflkayd›. Burjuvazinin söylemlerine inanman›n bir pay› olsa da, onlar da esas olarak kendi görmek istedikleri tabloyu tarif ediyorlard›. Tabii bununla ayn› propagandaya güç veriyor, emperyalizmin ve oligarflinin devrimcileri, silahl› mücadele savunucular›n›, emperyalizmle, oligarflinin hiçbir kesimiyle uzlaflmaz olanlar› tasfiye politikas›na do¤rudan veya z›mmen destek vermifl oluyorlard›. Belki baz›lar› istisnad›r ama reformizmin genelinde, illegaliteyi, silahl› mücadeleyi savunanlar›n tasfiye edilmesi iste¤i; zaman zaman alenen de dile getirilen bir politikad›r. Çünkü çarp›k bir bak›fl aç›s›yla, daha do¤rusu yine burjuvaziden al›nm›fl bir demagojiyle, “demokrasiye”, silahl› mücadelenin, illegalitenin, radikal, militan direnifl hatt›n›n engel oldu¤unu düflünmektedirler. ‹flte bütün bunlar›n sonucunda, reformizm bu büyük direniflin yan›nda de¤il, karfl›s›nda yerald› bu 31 18 Aral›k 2005 / 31
süreçte.
Özlem: Peki, 19 Aral›k’›n siyasal anlamdaki bu olumsuz sonuçlar›, sadece reformist kesim üzerinde midir? Baflka, mesela genel olarak halk üzerindeki veya devrimci gruplar üzerindeki etkileri yok mudur? Kemal: 19 Aral›k’›n etkisi “sadece” reformistler üzerinde de¤il tabii ama bu etkiyi en a¤›r biçimde yaflayanlar, bu katliamc› sald›rganl›¤›n a¤›rl›¤› alt›nda politikalar›n› en çok de¤ifltiren onlard›r. Bunun d›fl›nda baflta da söyledi¤imiz gibi 19-22 Aral›k her kesimi flu veya bu ölçüde, flu veya bu yönde etkileyecek çapta bir olayd›r. S›k s›k vurgulad›¤›m›z gibi, 19 Aral›k en baflta da halk kitlelerine karfl› büyük bir gözda¤›d›r. Bu gözda¤›n›n etkisinin olmad›¤› düflünülebilir mi? 19 Aral›k ve onun üstüne F tipleriyle birlikte mücadele, örgüt, direnifl kitleler için daha korkutucu hale getirilmifltir. Bu etki bir süre daha halk›n üzerinde kendini gösterecektir. Ancak kitlelerin bu gözda¤›n›n ne kadar etkisi alt›nda kalaca¤›n› belirleyecek olan esas olarak siyasal güçlerin tavr›d›r. Bu nedenle bu sohbetimizde a¤›rl›kl› olarak onlar›n üzerinde duruyoruz. E¤er devrimci güçler, bu sald›r›lar› püskürtme iradesini gösterir, halka devrimin güven ve moralini tafl›yabilirse, süreç tersine çevrilir; büyük katliamlar, büyük gözda¤lar›, kitleleri mücadeleye sevkeden büyük nedenlere dönüflür. Gerek dünya, gerek ülkemiz tarihinde bunun birçok örne¤i vard›r. Gerek 19-22 Aral›k’taki feda kahramanl›¤›n›n, gerekse de 6. y›l›na giren büyük direniflin tarihsel anlam›, önemi de buradad›r. E¤er bu direnifller olmasayd›, 19-22 Aral›k ve hücreler, bugün çok daha genifl ölçüde, tüm ülkeyi saran bir karabulut gibi duruyor olacakt› ülkemizde. Ama bugün gözda¤›n›n etkisi olmakla birlikte, oligarfli bir karabulut gibi çökememifltir halk›n üstüne.
Mazlum: Özlem’in sorusuna
Z devam edecek olursak; devrimci gruplar da bu etkiden tamam›yla azade de¤ildir. Devrimci gruplardan tutsaklar›n 19-22 Aral›k’ta genel bir direnifl tavr› içinde oldu¤unu söyleyebiliriz. Ancak oligarflinin, devletin pervas›zl›¤›n›n siyasi sonuçlar› sonraki süreç içinde kendini çeflitli biçimlerde göstermeye bafllam›flt›r. “Devlet taviz vermez” gerekçesiyle direnifli bitirme tavr› bunun tezahürüdür.
sonuçsuzlaflt›¤› gibi sonuçlar ç›kard›lar. Sonuç’tan, etki’den kastedilen nedir? Evet Özlem.
Kemal arkadafl sözetti; süreci belirleyecek olan devrimcilerin ne yapt›¤›d›r. ‹flte bu noktada devrimci gruplar da iyi bir s›nav vermediler.
fiunu göremiyorlar: Teslim olmak, boyun e¤mek, mücadele arenas›ndan kaçmak veya statükoculu¤a saplanmak, kitleler ve örgütlenmeler ve tek tek insanlar üzerinde çok yönlü etkileri olan olgulard›r.
Oligarfli, 19 Aral›k sonras›, direnifli yoksayma, önemsemiyor, umursam›yormufl gibi davranma, muhatap almama takti¤ine baflvurdu; amac›, direnifl cephesinde muhatap bile al›nmad›klar›, bu iflin çözülemeyece¤i, bofl yere direnip öldükleri düflüncesini yarat›p direniflten vazgeçilmesini sa¤lamakt›. Ne yaz›k ki devrimci gruplar da etkilendiler bu psikolojik sald›r›dan. Bir noktadan sonra gerçekten bofl yere öldükleri, bu iflin çözülemeyece¤i, “kazan›lamayaca¤›” düflüncesi yeretmeye bafllad›. Bu düflünce önce “uluslararas› standartlar›” savundu, ard›ndan daha geri çözümlere raz› olabilece¤inin mesajlar›n› verdi ama bu mesajlar da kaale al›nmay›nca, “daha çok zarar görmemek için” bir an önce direnifli b›rakma telafl›na kap›ld›lar. “Yoksayma” gerçekte faflizm aç›s›ndan sadece bir psikolojik savafl takti¤idir. Gerçekte faflizm yoksaymak bir yana, gündeminin hep en ön s›ralar›nda tuttu direnifli. Ç›kar›lan her yasada direnifle yönelik maddeler yerlefltirilmesi, Adalet Bakanl›¤›’n›n bas›nda ölüm orucuyla ilgili ç›kan bir tek sat›r› bile cevaplamas›, davalar açmalar›, F tiplerine yönelik yeni yeni politikalar üretmek durumunda kalmalar› bile bunu yeterince gösteriyordu zaten. Hem sol, hem DKÖ’ler ise bu psikolojik savafl takti¤inin sadece yans›yan yüzüne bakt›lar ve direniflin önemsenmedi¤i, etkisini kaybetti¤i,
Özlem: Burada göremedikleri, etki’nin, sonuç’un bizzat direniflin kendisi olmas›d›r. Zafer direnmenin kendisidir zaten. Direnifli sürdürerek 19 Aral›k’› etkisiz k›lmak, hücreyi, tecriti iflas ettirmek, en önemli “sonuç”tur zaten. Süreci belirleyecek olan da bunlard›r.
Bir devrimcinin teslim olmas› ne anlam tafl›r mesela? Bir kere iki üç günde devrimci olunmuyor. Büyük emekler harcan›yor, bedeller ödeniyor, ki burada hem kiflinin kendi eme¤i, hem içinde yerald›¤› örgütlülü¤ün eme¤i sözkonusudur. Bir devrimci, devrimcili¤inden vazgeçti¤inde tüm bu emekler, ödenen bedeller bofla gitmifl demektir. Bu da devrimin kayb›, faflizmin kazanc›d›r. Bunu tek tek kiflilerin ötesinde genel olarak devrimci, demokratik örgütlenmeler boyutuyla düflündü¤ümüzde, etkileri ve sonuçlar› çok daha çapl›d›r. Kay›p bu kadarla s›n›rl› kalmaz. Çünkü burada art›k kitleleri daha genifl anlamda etkileyen sonuçlar sözkonusudur. Direnmemek, u¤runa savafl›lan de¤erleri, de¤ersizlefltirmektir, gözden düflürmektir. Direnmemek, teslimiyet, statükoculuk gibi tav›rlar, halkta güvensizlik yarat›r. Genel anlamda kitlelerin mücadele aç›s›ndan durumu ne olursa olsun, halk teslimiyeti sevmez. “Bize önderlik yapacak bunlar m›?” diye düflünür ve art›k devrimci örgütlenmelere, mücadeleye daha temkinli yaklafl›r. Bütün bunlar devrim mücadelesinin kayb›, faflizmin kazanc›d›r.
Kemal: O zaman flunu söyleyebiliriz: Direniflte at›lan her geri ad›m, önce kadrolar›, taraftarlar›, 32 18 Aral›k 2005 / 31
afer direnmenin kendisidir zaten. Direnifli sürdürerek 19 Aral›k’› etkisiz k›lmak, hücreyi, tecriti iflas ettirmek, en önemli “sonuç”tur zaten. Süreci belirleyecek olan da bunlard›r. ... Direnifl iflte bu bilinci, iflte bu morali, bu güveni tafl›yor.
giderek kitleleri saran bir sa¤c›l›¤›, ideolojik, politik gerileyifli ve çürümeyi besler. “Kitlelere bilinç tafl›mak”, kitabi bilgi tafl›mak, Marksist teoriyi ö¤retmek de¤ildir; o bilinç’in içinde ruh hali, moral, direnme kültürü, kendine güven duygusu, kay›plardan, ölümlerden korkmamak gibi say›s›z faktör vard›r. Bunlar› kitlelere tafl›yamazsan›z, kitleleri bilinçlendirmifl olmayaca¤›n›z gibi, o kitleleri devrim kavgas›na çekemezsiniz de. Direnifl iflte bu bilinci, iflte bu morali, bu güveni tafl›yor. Oligarflinin zulmü ne kadar olursa olsun, teslim alamayaca¤›n›n görkemli bir an›t› olarak duruyor ortada. Direniflin sürdü¤ü her saniye, kara bulutlar› da¤›t›yor. Türkiye solu, henüz 19 Aral›k ve sonras›n›n sürecin muhasebesini yapacak bir noktada de¤il. Bu noktaya gelir mi, ne zaman gelir, elbette o da birço¤u aç›s›ndan tart›flmal›d›r. Ama devrimde bir iddias› olan, halka karfl› sorumlulu¤u olan er geç bu muhasebeyi yapmak zorundad›r. Tarih kimsenin yakas›n› b›rakmaz. Halk aradan y›llar geçse de “falan zaman, falan olaylarda ne yapt›n›z?” diye soracakt›r herkese. Buna verilecek cevab› olmayanlar›n siyasette bir iddias› da olmayacakt›r.
‘diri diri yakt›lar’ T ADALE ! RUZ O Y ‹ T S ‹
e mek AKP Sürgün ve Cezalarla Emekçileri Y›ld›ramayacak!
“Birçok okulda din derslerine imamlar giriyor. ‹mamlar art›k e¤itimin bir parças› oldu. Bu uygulama AKP ile daha görünür hale geldi. Derslerin nas›l anlat›laca¤›n› art›k cami imam›na soracak olursak vay halimize.” *** Ankara Alt›nda¤ Belediyesi’nde ise ço¤u Tüm BelSen üyesi, 325 memurun “geçici görevlendirme” vb. k›l›flar alt›nda, baflka kurumlara sürülmesinin ard›ndan, AKP iktidar›n›n emekçi düflman› yüzünün ulaflt›¤› boyutu gözler önüne seren bir örnek yafland›. Sürgün edilen emekçilerden, Tüm Bel-Sen eski fiube Baflkan› Cebrail Arslan ile Alt›nda¤ Belediyesi Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Nihat Mürflitp›nar’›n resimleri belediyenin güvenlik bankosuna as›larak, alt›na da “sözkonusu flah›slara duyarl› olal›m” diye yaz›ld›. Arslan ile Mürflitp›nar’›n sendikal faaliyet yürütmelerini engelleme amaçl› bu uygulamaya tepki gösteren Tüm Bel-Sen Ankara 2 No’lu fiube Baflkan› Sat› Burunucu Çal›, “Bir de bafllar›na ödül koysayd›n›z” dedi. 12 Aral›k günü bas›n toplant›s› düzenleyen Çal›, AKP’li Belediye Baflkan› Veysel Tiryaki’nin, belediyede kadrolaflma ve sendikal örgütlülü¤ü da¤›tmaya yönelik uygulamalar gerçeklefltirdi¤ini kaydederek, mevzuata ayk›r› biçimde yüzde 90’› Tüm Bel-Sen üyesi 325 belediye emekçisinin geçici görevlendirme ya da resen atama ad› alt›nda baflka kurumlara sürgün edildi¤ini, belediye yönetiminin çal›flanlar›n›n, ‘gönderildikleri yerde kalmalar› ve dava açmamalar›’ için tehdit etti¤ini kaydetti. Foto¤rafl› teflhiri elefltiren Çal›, “‹ki devlet memurunun zanl›, suçlu ya da çete eleman› gibi afifle edilmesi ne anlama geliyor? Belediyeye giriflleri zor ya da fliddet yoluyla m› engellenecekti” diye sordu. Resimlerin tepkiler üzerine indirildi¤i ö¤renildi.
AKP iktidar›, KESK üyesi memurlar›, özelde E¤itim-Sen üyelerini, sürgünler, cezalar, bask›larla y›ld›rmak, teslim almak istiyor. Memur hareketinin mücadelesinin yükseldi¤i 1990’larda da s›kça baflvurulan sürgünlerin temel hedefi, sendikal örgütlenmeleri da¤›tmak, mücadeleci memurlar› sindirmektir. Ama san›lmas›n ki, AKP sadece sendikal› emekçileri sindirmekle yetinecektir, kendi gerici ideolojisine bir flekilde tabi olmayan bütün emekçiler bu iktidar›n hedefi durumundad›r. Mersin’de yaflananlar bunun en somut örne¤idir. *** Dersim’de son iki ayda 6's› E¤itim-Sen, 3'ü Yap› Yol- Sen, Kültür Sanat-Sen, Tar›m Orkam-Sen yöneticisi olmak üzere toplam 9 emekçinin sürgün edilmesine karfl› protesto eylemleri devam ediyor. 9 Aral›k günü E¤itim Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer’in de kat›ld›¤› protesto eyleminde, Dersimliler emekçileri sahiplendiler. 1000 kiflinin kat›ld›¤› eylemde, Sanat Soka¤›’nda toplanan kitle "Zafer Direnen Emekçinin Olacak, Bask›lar, Sürgünler Bizi Y›ld›ramaz, Vali ‹stifa, Yaflas›n Örgütlü Mücadelemiz" sloganlar›yla Yeralt› Çarfl›s› üzerine yürüdü. Burada bir konuflma yapan E¤itim-Sen Tunceli fiube Baflkan› Hanefi Pekmezci, yaflanan sald›r›lar›n kendilerini y›ld›ramayaca¤›n› ifade etti. Ard›ndan konuflan Alaaddin Dinçer, devletin demokratik mücadele veren emekçilere karfl› bask›ya son vermesini istedi. Sürgünlere karfl› sessiz kalmayacaklar›n› vurgulayan Dinçer, “Statükocu, inkârc› anlay›fl kimi zaman Susurluk'ta, fiemdinli'de, E¤itim-Sen'in kapatma davas›nda, Urfa'da, Tunceli'de yaflanan sürgünlerde a盤a ç›k›yor. Tunceli'nin bu politikalara karfl› koyuflun öncüsü olmas› gerek” diye konufltu. *** Sürgünlerin yafland›¤› bir baflka yer de Mersin. Mersin'e ba¤l› Yal›nayak Beldesi'nde bulunan Yal›nayak ‹lkö¤retim Okulu’nda ö¤retmenlik yapan Mehtap Pektafl, Sevilay Çiftçi, Ali Galip Duran, Gülsüm Çaban ve Yusuf Temiz’in, camii imam›n›n flikayeti etmesi üzerine "Ö¤rencilerin dini duygular›n› sarsma ve bu yönde telkinde bulunmak" gerekçesiyle sürgün edildi. E¤itim-Sen Mersin fiubesi'nde 7 Aral›k’ta sendika flubesinde yapt›¤› aç›klama ile bu karar› protesto etti. fiube Baflkan› Ünsal Y›ld›z, Mehtap Pektafl ile Sevilay Çiftçi'nin "Evrim teorisini anlatmak, ezan s›ras›nda s›n›f›n pencerelerini kapatmak" ve "K›l›k k›yafet yönetmenli¤ine uymamak" gibi gerekçelerle sürgün edildi¤ini belirterek, yaflananlar›n laik ve demokratik olmad›¤›n› bildirdi. Y›ld›z, sürgün politikas›n›n AKP’nin kadrolaflmas›n›n bir ürünü oldu¤unu belirterek flöyle dedi;
KESK 10 yafl›nda KESK'in ilk Genel Baflkan› Siyami Erdem, sermayenin sald›r›lar›na dikkat çekerek, bu süreçte emek hareketinde de ciddi bir biçimde erozyonun, çözülmenin oldu¤una dikkat çekerek, “Sendikal öncüler kadrolar bir bütün olarak sendikal kurumlar›n bu gidifle müdahale etmesi gerekiyor” dedi. Bir önceki dönemde KESK’e baflkanl›k eden Sami Evren ise “Emek hareketini yeniden flekillendirme, Türkiye'de emek hareketinin içinde bulundu¤u durumdan önemli deneyimlerini iflçi s›n›f›na yoksullara aktarabilecek potansiyelin KESK'te oldu¤una inan›yorum” dedi. KESK Baflkan› ‹smail Hakk› Tombul ise KESK’in miras›na sahip ç›kt›¤›n› kaydederek, “Bir örgütü, örgüt yapan sadece bugünkü mücadele de¤erleri de¤il, ayn› zamanda mücadele sürecinde yaratt›¤› de¤erlere sahip ç›kmas› ve tarihini unutmamas›d›r” diye konufltu. 33
18 Aral›k 2005 / 31
“Yolsuzluk”, “yolsuzlukla mücadele” gündemden hiç düflmeyen kavramlard›r. ‹ktidarlar de¤iflir, bunlar de¤iflmez. Gelen, geçmifl iktidarlar›n bu konuda nas›l yozlaflm›fl olduklar›n› anlat›r, bir tak›m “yolsuzlukla mücadele” flovlar› yapar, bir sonraki iktidar da bu flovlar› yapan›n asl›nda nas›l çal›p ç›rpt›¤›n› ortaya döküverir. Peki bu, k›s›r döngüye dönüflen bir kader midir? “‹nsan›n do¤as›nda olan zaaflar›n” sonucu mudur? Türkiye’ye özgü müdür? Yolsuzluklar ne “kaderdir” ne de “insan›n do¤as›” ile ilgilidir. Dolays›z bir biçimde kapitalizmle, onun üzerine oturdu¤u kâr, art› de¤er kavramlar› ile sermayenin kâr u¤runa bütün de¤erleri tahrip etmesi ile yak›ndan ilgilidir. Geçti¤imiz günlerde “Birleflmifl Milletler Yolsuzlukla Mücadele Günü”ydü ve 'Uluslararas› Saydaml›k' örgütü taraf›ndan “2005 Dünya Yolsuzluk Barometresi” bafll›kl› bir rapor yay›nland›. 69 ülkede yap›lan araflt›rma yolsuzluklar›n artt›¤›n› söylerken, araflt›rmaya kat›lan tüm bu ülkelerden halklar, yozlaflm›fl kurumlar s›ralamas›nda siyasi partileri bafls›raya yerlefltiriyor, onu meclisler, adalet sistemleri, gümrükler ve maliye kurumlar› izliyordu. Demek ki, mesele “Türkiye’ye özgü” de de¤ilmifl. Yukar›da sözünü etti¤imiz araflt›rman›n yap›ld›¤› 69 ülkenin tümü kapitalizmin çeflitli düzeylerde hüküm sürdü¤ü ülkelerdir, en yozlaflm›fl kurumlar›n tümü kapitalist düzenin kurumlar›d›r, partileri burjuva partileridir. Say›lan kurumlar›n sistemi oluflturan kurumlar›n neredeyse tamam›, en az›ndan temel kurumlar› oldu¤u düflünüldü¤ünde, asl›nda halklar “kapitalizm yozlaflm›fl bir sistemdir, yolsuzluk bata¤›n›n içindedir” demektedir. Bu bütün
kapitalist ülkeler için çeflitli boyutlarda geçerli bir olgudur. Kapitalizmin kurall› bir flekilde iflledi¤i, zengin kapitalist ülkelerde yolsuzluk ve yozlaflma “disipline edilmifl” biçimiyle yürümekte, biçimler de¤ifltirmektedir. Ve kimilerinin kapitalizmi aklamak için uydurduklar›, Avrupa ülkelerinde yolsuzluk oldu¤unda istifalar›n birbirini izledi¤i de yaland›r. Bunlar istisnad›r, toplumsal muhalefetle ilgili olgulard›r, ahlaki olarak, sistem olarak yolsuzlu¤un reddediliflinden kaynaklanmaz. Bizim gibi çarp›k kapitalist ülkelerde ise yozlaflman›n boyutu çok daha çapl›d›r ve en kaba biçimleriyle sürmektedir. Mafya, aleni banka hortumlamalar, ihale yolsuzluklar›, mafyan›n ihalelerde söz sahibi olmas› gibi. Düflünün ki, Türkiye’de flirketlerin bütçesinin binde 8’inin mafyaya gitti¤i hesap ediliyor. Yani, o anl› flanl›
Kapitalizm yolsuzluk üretiyor “ifladamlar›” ifllerini mafyaya havale ediyorlar. Düflünün ki, bu ülkeyi yöneten hükümetin bakanlar›, onlarca milletvekili yolsuzluk, sahtecilik gibi suçlamalarla yarg›lanmaktan “dokunulmazl›klar›” sayesinde kurtuluyorlar. Kapitalizmin nas›l yolsuzluklar sistemi oldu¤unu en çarp›c› yaflayan, san›r›z eski sosyalist ülkelerdir. Birbirinin z›dd› iki farkl› siyasi ekonomik sistemi k›sa sürede yaflad›klar› için k›yaslama yapabilmekte, çürümenin, h›rs›zl›¤›n “insan›n do¤as›nda” olmad›¤›n› yaflamlar›ndan bilmektedirler. Yolsuzluk haberlerinin yans›d›¤› geçen hafta, burjuva bas›n›n es geçti¤i bir baflka araflt›rma da Rusya’dan yans›d›. Rusya’n›n 46 yerinde yap›lan bir araflt›rma sonucu, Rus halk›n›n 15 y›l öncesini (sosyalizmi) özledi¤ini ortaya koyuyordu. Araflt›rmada Rus halk›; 34 18 Aral›k 2005 / 31
bütün eksikliklerine karfl›n sosyalist düzen için “insanc›l”, “sa¤lam ve dayan›kl›”, “meflru”, “halkç›”, “sayg›de¤er” gibi s›fatlar kullan›yor. “Yeni düzen” (kapitalizm) için kulland›¤› s›fatlar ise flunlar: “Suça ve yolsuzlu¤a e¤imli”, “halka yabanc›”, “tutars›z”, “öngörüsü zay›f”, “aciz”. Üstelik mevcut durumu tan›mlayan bu s›fatlar için yüksek yüzdelerle gerçekleflti. Putin’in iktidara geliflinden bu yana yani 1999 y›l›ndan bu yana yolsuzluklar befl kat artm›fl. Üstelik Putin, Rusya’n›n kapitalizme geçiflinden bu yana “yolsuzlu¤un üzerine en fazla giden” devlet baflkan› say›l›yor, ‘oligark’ denilen yolsuzluklarla büyüyen zenginlere karfl› “savafl açmakla” biliniyordu. *** Yolsuzluklar›n iktidarlardan kaynakland›¤›n› söyleyenler yalan söylüyorlar. Bu, en fazla art›ran bir etken olabilir. Yolsuzluklar›n, çürümenin “insan›n do¤as›ndaki zaaflar›n sonucu” oldu¤unu söyleyenler, yalan söylüyorlar. ‹nsan unsuru, en fazla kapitalizmin flekillendirdi¤i insanda çürümenin bünyeyi sarmas› oran›nda etkide bulunur. Sorun, kapitalist sistemin kendisindedir. Yolsuzlu¤un döl yata¤›d›r kapitalizm. O döl yata¤› kârrant ekonomisi ile ‘verimli’ hale gelmektedir. O döl yata¤›nda kapitalizmin yoz kültürü, yaratt›¤› insan tipi vard›r. “Köfleyi dönmeyi” en geçerli söz haline getiren bir ideoloji vard›r. Karfl›m›za flu bu kiflinin, kurumun yolsuzluklar› olarak ç›kan çürüme, bu döl yata¤›nda büyümektedir. Bu yüzden kapitalistlerin, sömürü çark›na zarar vermedikçe, yani kendi denetimlerinde oldukça asla yolsuzluklara itiraz› yoktur. Banka hortumcular›n›n tutuklanmas›na, ellerine kelepçe tak›lmas›na bile itiraz etmelerinin mant›¤› da burada yatar. Çünkü onlar da yönetenlerle çeliflkiye düfltükleri oranda, ellerine kelepçe tak›lmaya aday olanlard›r.
Faflist Provokasyon Tutmad› Samsun’da aleni polis organizasyonu ile sald›ran faflistlerin karfl›s›na halk ç›kt› ve provokasyon giriflimi bofla ç›kar›ld› S›rtlar› s›vazlanan faflistler, Samsun’da yeni bir provokasyon ve linç giriflimi yaratmak istediler. Ancak, Trabzon’dan bu yana yaflanan teflhir, halk›n gerçekleri görmesi ve devrimcileri sahiplenmesi ile bu amaçlar›na ulaflamad›lar. Türkiye’nin birçok kentinde oldu¤u gibi, 12 Aral›k günü fiemdinli ile ilgili bildiri da¤›tan Karadeniz Temel Haklar üyeleri So¤uksu Mahallesi’nde 15 kiflilik faflist grubun sald›r›s›na u¤rad›.
Sivil Polis Telefonla Faflistleri Organize Etti Hüseyin Aktafl, Hasan To¤an, Hacer Örgülü ve Banu Özcan, önce resmi polislerce durduruldu, ard›ndan gelen siyasi flube polisleri "bunlarda bir fley yok da¤›tabilirsiniz" dedikten sonra, telefonlara sar›larak sald›r›y› organize ettiler. Bir süre sonra bildiri da¤›t›lan yere gelen beyaz bir minibüsten inen 15 kifli sald›rmaya bafllad›. 4 kifliyi linç etmek isteyen güruh, sald›r›y› 10 dakika sürdürdü. Bu esnada toplanan halk müdahale etti. Bu kez provokatif söylem devreye girdi. Bu sahiplenmeyi içine sindiremeyen faflistler “Bunlar PKK’l›” diye ba¤›rarak provokasyon yaratmaya çal›flt›. Ama halk bu provokasyona gelmedi. Aksine sald›r›ya u¤rayanlar› sahiplenerek, faflistlerin olay yerinden uzaklaflmas›ndan sonra dernek üyelerini minibüslere bindirip yol paralar›n› da ödediler. Olay yerinde bulunan halk›n tavr›yla, olas› bir linç engellendi. Dernek üyelerinin gitmesinin ard›ndan sivil polisler, da¤›t›lan bildi-
rileri toplayarak, halk› provoke etmeyi bir kez daha denedi. Trabzon'daki gibi linç örgütlemeye çal›flan polis bu defa da baflaramad›. Rize'de de benzeri bir oyun oynam›fl fakat baflaramam›flt›. Faflistlerin sald›r›s›na maruz kalan 4 kifli, yaralar› nedeniyle sa¤l›k raporu ald›lar. Polis sa¤l›k raporlar›n› alarak, “Raporlar› alman›z için karakola gelerek ifade vermeniz gerekiyor” dedi. Bunun üzerine dernek üyeleri, ifade vermeyeceklerini söylediler.
Sald›r›ya Karfl› Ortak Tav›r Yaflanan sald›r› ertesi günü KESK’e ba¤l› sendikalar, BAGEH, Ekim Gençli¤i, Halkevleri ve EMEP üyelerinin de kat›larak destek verdi¤i eylemle protesto edildi. Temel Haklar üyeleri eylem öncesi çeflitli kahvehanelerde de konuflmalar yaparak, sald›r›y› teflhir ettiler. Dernek üyelerinin “Temel Haklar Federasyonu” önlüklerini giydi¤i eylemde, “Halka Yönelik Sald›r›lar›n Sorumlusu AKP’dir/Temel Haklar Federasyonu” pankart› ve meflaleler tafl›nd›. Sloganlarla bafllayan aç›klamada “fiemdinli’de J‹TEM’le Samsun’da sivil faflistlerle sald›ran AKP’dir” denildi. Aç›klamada daha önce yaflanan linç giriflimleri, fiemdinli hat›rlat›larak, “Trabzon’da bafllay›p Rize’yle devam eden sald›r›lar ve dün Samsun’da yaflanan sald›r›, Susurluk devletinin iflbafl›nda oldu¤unu gösteriyor. Susurluk devleti, Trabzon’da yalanlarla kand›rd›¤› güruhla iflbafl›ndayd›, yalanlar›n›n tutmad›¤› noktada fiemdinli’deki gibi J‹TEM’cilerle bombalayarak, katlederek sürdürdü iflini. Rize’de ve Samsun’da halk› kand›rmaya çal›flm›fl fakat baflaramam›flt›r, bu yüzden elindeki bir avuç faflistle görevine devam ediyor. 35 18 Aral›k 2005 / 31
Susurluk devleti bugün AKP’yle sürüyor” denildi. Sald›r›lar› püskürtecek tek gücün örgütlü halk oldu¤u kaydedilen eylemde, “Kahrolsun Faflizm Yaflas›n Mücadelemiz” sloganlar› at›ld›. Daha sonra eyleme kat›lanlar Çiftlik ve Gazi Caddeleri’nde bildirileri birlikte da¤›tt›lar. Protestolar 14 Aral›k günü de devam etti. Temel Haklar Federasyonu üyeleri, ‹stiklal Caddesi üzerinde toplanarak pankart aç›p sloganlar att›lar ve meflaleli yürüyüfl yapt›lar. Grup ad›na konuflan Hasan To¤an, yaflanan sald›r›y› anlatarak “Yasal olarak engel olamad›klar› demokratik haklar›n kullan›lmas›na sald›r›larla engel olmaya çal›fl›yorlar” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan bildiriler da¤›t›ld›.
Halktan Destek Karadeniz Temel Haklar üyeleri, 14 Aral›k günü, So¤uksu Mahallesi’nde sald›r›ya u¤rad›klar› camii önüne giderek, muhtar›n polisin yönlendirmesi ile engelleme giriflimlerine karfl›n, bildiri da¤›tt›lar. Dernek üyeleri mahalle halk›na ve gençlerine, yaflanan sald›r›n›n polisin k›flk›rtmas› ve toplamas›yla getirilen faflistlerin eseri oldu¤unu anlatt›lar. Mahalle gençleri ve halk dernek üyelerine hak verirken, sivil polislerin mahalledeki bir kahvede topland›¤› ö¤renildi. Buna karfl›n, baz› mahalleliler, olas› bir provokasyon giriflimine karfl›, bildiri da¤›tan Karadeniz Temel Haklar üyeleri ile birlikte dolaflt›lar. Da¤›t›m s›ras›nda, yaflanan faflist sald›r›ya iliflkin gerçekler halka anlat›ld›.
Faflist Terör T›rman›yor, Saflar› S›klaflt›ral›m Mu¤la’dan ‹stanbul’a, Rize’den Elaz›¤’a faflist terör t›rman›yor. Oligarflinin gençli¤i sindirmek için harekete geçirdi¤i MHP’li, BBP’li faflistler ö¤renci gençli¤i sald›r›larla y›ld›rmak, terörize etmek istiyorlar.
Mu¤la: Devlet gözetiminde faflist terör 13 Kas›m’da YÖK protestolar›n›n ard›ndan bafllayan faflist sald›r›lar geçen hafta yeniden t›rmand›. ‹lk olarak 10 Aral›k günü, kendine ‘reis’ diyen bir provokatör; devrimci, demokrat, yurtseverlerin iflyerlerinin oldu¤u bir iflhan›na giderek provokasyon girifliminde bulundu ve iflhan› sakinlerince kovaland›. Ertesi günü, faflist bir grup, flehir merkezinde iki kifliyi tehdit etti. Ayn› gün, kampüste, Arapça konuflan Hatayl› dört ö¤renci, Türkçe d›fl›nda bir dili konufltuklar› için faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. B›çaklanan bir ö¤rencinin durumu ciddiyetini koruyor. Arkadafllar›n›n tehdit edildi¤ini ö¤renen ö¤renciler olay yerine gittiklerinde, Akyol mevkiinde, 30 kiflilik sat›rl›, b›çakl› faflist grupla karfl›laflt›. Sald›r›ya karfl›l›k veren ö¤rencilere polis de azg›nca sald›rd› ve 8 kifli coplanarak gözalt›na al›n-
d›. Daha sonra s›rf Kürt olduklar› için 3 kifli daha gözalt›na al›nd›. Bu olaylar üzerine biraraya gelen devrimci, demokrat, yurtsever yaklafl›k 150 kadar ö¤renci, 11 Aral›k günü akflam saatlerinde, Ülkü Oca¤›’na do¤ru sloganlarla yürüyüfle geçtiler. Ülkü Oca¤›’n› tafl ya¤muruna tutan ö¤rencilere yine polis müdahale etti. Ancak kitle buna ra¤men da¤›lmayarak S›n›rs›zl›k Meydan›’na do¤ru sloganlarla yürüdüler. Meydanda oturma eylemi yapan ö¤renciler, gözalt›na al›nan arkadafllar›n›n serbest b›rak›laca¤› garantisini ald›ktan sonra da¤›ld›lar. Gözalt›na al›nan ö¤renciler ayn› akflam b›rak›l›rken, gençli¤in anti-faflist direnifli ile amaçlar›na ulaflamayan faflistler, 13 Aral›k günü kentte 200 kifliyle gövde gösterisi yapt›lar. Tüm bunlar yaflan›rken, kentte ne vali, ne savc›lar, ne polis, ne de okul yönetimi hiçbir önlem almad›¤› gibi, sat›rlar›n b›çaklar›n okula nas›l girdi¤i art›k kimse için s›r olmasa gerek. Kente giden ‹zmir ‹HD heyetine, savc›n›n polisi savunan sözleri bu yan›yla çarp›c›d›r. Sald›r›lar organize bir flekilde ve devletin bilgisi dahilinde gerçekleflmektedir. Ö¤rencilerin bas›na yans›yan, ö¤retim üyelerinin de tan›k oldu¤u gerçekler ayan beyand›r. B›çaklar ve
Duydu¤unuz çakallar›n ulumas›d›r. Saflar› s›klaflt›r›n çocuklar bu kavga faflizme karfl›, bu kavga hürriyet kavgas›d›r
sat›rlar›n, MHP Ortaca ‹lçe Baflkan›’n›n 48 RA 323 plakal› arac›yla okula getirildi¤ini neredeyse herkes bilmektedir. Ö¤renciler, üniversite yönetimi, özel güvenlik birimi, polis ve faflistler hakk›nda, Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na, “adam öldürmeye teflebbüs, darp, ö¤renim özgürlü¤ünü engellemek, tehdit, hakaret, görevi ihmal” suçlamas›yla suç duyurusunda bulundular, ancak hiçbir önlem al›nmad›. Son sald›r›da faflist grubun b›çakl› sald›r›s›ndan kaçarken, emniyet binas›na girmek isteyen bir ö¤renci flöyle diyordu: “Sald›r›dan kaçarken güvendi¤iniz bir yere s›¤›nmaya çal›fl›yorsunuz. Güvendi¤iniz kurumdakiler ise size silah çekiyor. O olaydan sonra art›k kendi güvenli¤imizi sa¤lamam›z gerekti¤ini anlad›k. Mu¤la’da hiçbir resmi kurum sald›r›lar›n önüne geçmedi.” Polisi, YÖK’ü, faflistleri ile devlet, sindirme operasyonu yürütüyor. Mu¤la’daki gençlerimizin “cangüvenli¤i” sorunu oldu¤u aç›kt›r, ancak bunu “kenti terketme” gibi yollarla çözmek, en tehlikelisi ve geride kalanlar› sald›r›ya daha aç›k hale getirmektir. Tecrübelerle sabittir ki; tek çare saflar› s›klaflt›r›p anti-faflist direnifli yükseltmektir.
Elaz›¤: 4 ö¤renci yaral›
Faflist sald›r›n›n yafland›¤› bir baflka kentimiz ise Elaz›¤ oldu. 12 Aral›k günü F›rat Üniversitesi ö¤renci yurdunda Gençlik Federasyonu üyelerinin Mu¤la’da sald›ran faflist güruh... kampanyalar›na iliflkin bildiri da¤›tmalar›n›n Kar maskeli terörü, flimdi özel ard›ndan, ertesi günü tim üniformas› giymifl ‘ülküdafl kampüste faflistlerin salabilerinden’ ö¤renmifller. Ö¤ren- d›r›s› yafland›. Yaflanan cilikle alakalar› olmayan güruhun çat›flmada Murat Taflk›n sat›rlarla okula girip ö¤rencilere vücuduna ald›¤› darbesald›rmas›na kim, neden göz yu- lerle, Kürflat Taflk›n ve Serkan Öz ise b›çakla muyor? Bu sorunun cevab›, fayaraland›. Yaral›lar›n flist terörün tek bafl›na MHP’lihastaneye kald›r›lmas›lerin terörü olmad›¤›n›n, oligarn›n ard›ndan tekrarlaflik devletin devrimci demokrat nan sald›r›da da Serdal Gürsel b›çakla yaralangençli¤i sindirme politikas›n›n d›. Sald›r›, Gençlik Feparças› oldu¤u görülecektir.
36 18 Aral›k 2005 / 31
derasyonu üyeleri taraf›ndan yap›lan eylemle protesto edildi.
‹stanbul: Faflistler okula giremediler ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ise 12 Aral›k günü sabah saatlerinde okula gelen faflistler, solcu ö¤rencilere sald›rd›. Sald›r› sonucu üç ö¤renci yaraland›. Fakülteye giren çevik kuvvet polisi taraf›ndan kampüsten güvenlikleri sa¤lanarak kaç›r›lan faflistler, daha sonra serbest b›rak›ld›lar. Sonra ne mi yapt›lar? Bu kez de yine polis gözetiminde Edebiyat Fakültesi'ne girmeye çal›flt›lar. K›sa sürede toplanan 50 kiflilik solcu ö¤renci grubu, sat›rl› faflistleri fakülteye sokmayarak püskürttü. Ö¤rencilerin, faflist sald›r›ya karfl› her gün okuldan toplu flekilde ç›kma ve sald›r›y› düzenleyenlerin görüldü¤ü yerde müdahale edilmesi yönünde karar ald›klar› ö¤renildi.
‹stanbul: ‘Ö¤renci hakk›n› istemeyecek’ sald›r›s› ‹stanbul’da yaflanan bir baflka faflist sald›r› ise 13 Aral›k günü gerçekleflti. “Ö¤renci Haklar›m›z› ‹stiyoruz” kampanyas› çerçevesinde anket çal›flmas› yapmalar›n›n ard›ndan 6 Gençlik Federasyonu üyesi, faflistlerin sat›rl› sald›r›s›na maruz kald›. Sald›r› s›ras›nda bölgede bulunan polis ise her zaman oldu¤u gi-
bi sald›r› bitene kadar bekledi. Faflistlerin sald›r›s› ertesi günü, ‹.Ü. Ö¤renci Kültür Merkezi karfl›s›ndaki sokak kesilerek protesto edildi. Gençlik Federasyonu üyeleri, “Faflizmi Döktü¤ü Kanda Bo¤aca¤›z, Türkeflin ‹tleri Y›ld›ramaz Bizleri, Polis ‹dare Sivil Faflist ‹flbirli¤ine Son, Kahrolsun Faflizm Yaflas›n Mücadelemiz, Ö¤renciyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z” dövizleri açarak sloganlar att›lar. Yolun trafi¤e kapanmas› ve ö¤rencilerin kararl›l›¤› nedeniyle polis ba¤›r›p ça¤›rmakla yetinirken, aç›klamay› yapan Hasibe Çoban, federasyonun kampanyas› çerçevesinde Vefa’da bulunan E¤itim Fakültesi’nde anket çal›flmas› yapan arkadafllar›n›n, okuldan ç›karken faflistlerin sald›r›s›na maruz kald›klar›n› söyledi. Çoban olay›n devam›n› flu flekilde anlatt›: “Bafllar›nda Zafer Kuran’›n oldu¤u faflistler ellerindeki sat›rlar› pervas›zca sallayarak, küfürler ederek arkadafllar›m›za sald›rm›fllard›r. Ö¤renci Kültür Merkezi’ne girmeye çal›flan birkaç faflist ise girmelerini engellemek isteyen arkadafllar›m›z› kama ve sat›rlarla yaralamaya çal›flm›fl, arada kalan sivil polislerden birisini solcu sanarak omzundan yaralam›fllard›r. Daha sonra d›flar› ç›kart›lan faflistler toplanarak “bunlar PKK’l›” diyerek ortam› provoke etmeye çal›flm›fl, d›flar›dan destek alamamalar› üzerine küfürlerle da¤›lm›fllard›r.” Faflistlerin, üniversite yönetimi ve polis sayesinde bu kadar rahat hareket edebildiklerini ifade eden Çoban, “Faflizmi yok edene kadar onurlu mücadelemizi sürdürece¤iz” diye konufltu.
Gençlerimizin kan›n› dökenler, döktükleri kanda bo¤ulacaklar
Rize: MHP ‹l binas›nda bir gence iflkence TAYAD’l›lar› linç etmek isteyen MHP’ lilerin iflkencecili¤i ortaya ç›kt›. Rize 37 18 Aral›k 2005 / 31
Meslek Yüksekokulu Ö¤rencisi Yunus Ergünefl, 14 Kas›m'da okulun bahçesinde 9-10 kiflinin sald›r›s›na u¤rad›¤›n› aç›klad›. Ergünefl, ‹stanbul - Gençlik daha sonra Federasyonu sald›r›lar ça¤r›ld›¤› karfl›s›nda y›lmayacak! MHP Rize ‹l Teflkilat›'nda iflkence gördü¤ünü belirtirken, 1 ayd›r okula gidemedi¤ini söyledi. Yunus Ergünefl, Önder Cüce ve yan›ndaki arkadafllar› taraf›ndan kendisine ve “rahmetli annesine” küfür edilerek sopayla dövüldü¤ünü kaydederek, sonras›n›; “Yine ayn› gün içerisinde MHP ‹l Baflkanl›¤›'na ça¤›r›ld›m silahla tehdit edildim ve falakaya yat›r›ld›m. Üzerimdeki cep telefonu, cüzdan gibi malzemeleri de ald›lar" fleklinde anlatt›. Linç güruhunun ahlak› budur!
Kahrolsun Faflizm Yaflas›n Mücadelemiz Faflist sald›r›lar, Temel Haklar taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamayla protesto edilirken Malatya HÖC, 13 Aral›k günü Merkez Postanesi önünde düzenledi¤i eylemle Mu¤la, Samsun, ‹stanbul ve Elaz›¤’da yaflanan faflist terörü protesto etti. “Provokasyonlar Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz”, “Kahrolsun Faflizm Yaflas›n Mücadelemiz” dövizlerinin aç›ld›¤› eylemde konuflan Çi¤dem Da¤deviren, “Faflist güruhlar› karfl›m›za ç›karanlar ve bunlar›n içinde yeralanlara sesleniyoruz: Gençli¤in en meflru mücadelesinin karfl›s›nda durmay›n ve halk› karfl›n›za almay›n. En hakl› ve en meflru haklar›m›z› savunduk ve savunmaya devam edece¤iz” diye konufltu. Eyleme, DHP de destek verdi.
“Benim çocuklar›m›n da sizin gibi hakk›n› aramas›n› istiyorum” Gençlik Federasyonu’nun bafllatt›¤› “Ö¤renci Haklar›m›z› ‹stiyoruz” kampanyas› imza ve bilgilendirme standlar›, bildiri da¤›t›m› ve afifl asma gibi, kampanyay› tüm ö¤renci gençli¤e duyurmaya yönelik faaliyetlerle devam ediyor.
Bursa: Bursa Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i Gençlik Komisyonu, 14 Diyarbak›r Aral›k günü Heykel önünde Standta ö¤rencilerden, kampanyaya bas›n aç›klamas› yapt› ve “Ö¤renci iliflkin imzalar toplan›rken, kantinHaklar›m›z› ‹stiyoruz” kampanyas›lerde de bu faaliyet sürdürüldü. n› sahiplendiklerini ve Bursa’da da Gençlik Federasyonu önlükleri gifaaliyetler gerçeklefltireceklerini yen dernek üyeleri, Fen Edebiyat duyurdu. Komisyon ad›na konuflan Fakültesi kantini ve bahçesinde meEsat Efe, düzenin bask›s› ve apoligafonla imza metninin içeri¤ini tiklefltirme etkisi alt›nda gençli¤in okuyarak imza toplad›lar. kendi sorunlar›na sahip ç›kmad›¤›n› hat›rlatarak, bu kuflatman›n afl›lmas› Kocaeli: Birçok kentte kurulu gerekti¤ini kaydetti. “Ö¤renciyiz bulunan Gençlik Dernekleri, okulHakl›y›z Kazanaca¤›z, Halk ‹çin Bilar›n›n e¤itim takvimi ›fl›¤›nda s›lim Halk ‹çin E¤itim” sloganlar› rayla kampanya faaliyetlerine start atan ö¤renciler, aç›klaman›n ard›nverirken, imza stand› açan yerlerden dan kampanyan›n anlat›ld›¤› bildiribiri de Kocaeli oldu. leri da¤›tt›lar. 12 Aral›k günü Sanat Soka¤›'nda Diyarbak›r: Dicle Gençlik Der- imza stand›n› açan Kocaeli Gençlik Derne¤i üyeleri, ilk gün 400 imza ne¤i üyeleri, Gençlik Federasyotoplarken, stand›n 17 Aral›k' a kadar nu’nun kampanyas›n› sürdürmekaç›k olaca¤› ö¤renildi. teki ›srar›n› 14 Aral›k günü kampüste imza stand› açarak yine gösterdi. Mersin: Ö¤renci gençlik olarak
haklar›m›za sahip ç›kal›m ça¤r›s›n›n yap›ld›¤› yerlerden biri de Mersin’di. 8 Aral›k’ta Mersin Gençlik Derne¤i binas› önünde, Silifke Caddesi’nde aç›lan stand her gün sabahtan akflama kadar 17 Aral›k tarihine kadar aç›k kalacak. Daha ilk iki günde yüzlerce imzan›n topland›¤› stand, polisin bask›s›na da hemen maruz kald›. “Saati geçirirseniz cezay› keseriz” diyerek, standta duran ö¤renciler üzerinde bask› oluflturmaya çal›flan polis, buna ra¤men, standa gençlerin ve özellikle ö¤renci velisi ailelerin ilgisini kesemedi. ‹mza atanlar aras›nda bir ö¤renci annesinin “benim iki çocu¤um okuyor, onlar›n da sizin gibi hakk›n› aramas›n› istiyorum” demesi, lokantada çal›flan bir iflçinin imza föyü alarak iflyerinde doldurmas›, ö¤rencilerin kampanyay› ve amac›n› sormas›, bu ilginin en aç›k göstergeleriydi.
Mersin
ilk olarak Eskiflehir Gençlik Derne¤i'ni anlatan konuflmalar yerald›. Gençlik Federasyonu Temsilcisi, "Ö¤renci Haklar›m›z› ‹stiyoruz" kampanyas›n› anlatarak, salonda bulunan 1000 ö¤renciye, haklar›m›za sahip ç›kal›m ça¤r›s› yapt›. TAYAD'l› Ayfle Arapgirli’nin tecriti ve Abdi ‹pekçi Direnifli’ni anlatan konuflmas›, "Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz, Tecriti Kald›r›n Ölümleri Durdurun”, sloganlar›yla karfl›land›. Derne¤in faaliyetlerinin yer ald›¤› slayt gösterimi, F Tiplerinden gelen mesajlar›n okunmas›ndan sonra sahneye ç›kan Yorum, kitle taraf›ndan coflkuyla alk›flland›. 3 y›l aradan sonra gerçekleflen ilk Yorum konserinde, gençlerimiz türküleri ve marfllar› iki buçuk saat boyunca hep birlikte söylediler. Konser s›ras›nda s›k s›k “Mahir Hüseyin Ulafl Kurtulufla Kadar Savafl, Kurtulufl Kavgada Zafer Cephede” sloganlar› yank›land›.
Eskiflehir Gençli¤i Grup Yorum’la ‘Umuda Türküler’ Söyledi Eskiflehir Gençlik Derne¤i’nce düzenlenen ‘Umuda Türküler’ gecesi 11 Aral›k günü Gar Dü¤ün Salonu'nda coflku ile yap›ld›. Konser öncesinde, mahkeme taraf›ndan ç›kar›lan arama karar›n› gerekçe gösteren polisin kitleyi taciz etme çabalar› bofla ç›kar›ld›. Hukuksuz olarak kamera çekimi yapmaya çal›flan polis, dernek üyeleri taraf›ndan engellendi. Salona as›lan pankartlar ve DEV-GENÇ amblemi gençleri selamlarken, 38 18 Aral›k 2005 / 31
S öz g ençlikte:
esrar sat›ld›¤›n› göremiyor. Afifl asan, bildiri da¤›tan ö¤renciler hemen tespit edilip soruflturmalar aç›larak e¤itim hakk› ellerinden al›n›rken, her gün yan›nda olduklar› esrar sat›lan yerleri “farkedemiyorlar”. Bunlar›n hiçbir inand›r›c›l›¤› yoktur. Uyuflturucu ticareti polisten sorulur. Ki bugüne kadar uyuflturucu satan hemen her çetenin içinden ikifler üçer polisin ç›kmas› da bunun en yal›n göstergesidir. Ama bu rant odakl› yaklafl›mdan önemlisi, gençli¤in uyuflturulmas›nda bir araçt›r uyuflturucu. Göstermelik operasyonlar bu gerçe¤i de¤ifltirmez. Sorgulanmas› gereken, esrar›n, eroinin okul önlerine kadar hangi amaçla geldi¤idir. Düzen y›llard›r toplumun en dinamik kesimi olan gençli¤in muhalif kimli¤ini yoketmek, apolitik insanlar haline getirerek bu düzenin pisli¤ine gözünü kapamas›n› sa¤lamak istemifltir. Bunun için üniversitelerde hak talep eden devrimci gençli¤e yönelik sindirme politikalar›na, tüm gençli¤i içine çeken bir yozlaflt›rma ve apolitiklefltirme politikas› efllik etmifltir. Üniversite yönetiminin de onay›yla düzenlenen içkili partilerin, amfilere kadar uzanan esrar partileri düzenlenmesinin baflka bir aç›klamas› yoktur. Yaflanan bu örnek ne ilktir, ne de son olacakt›r. Esrar›n, fuhuflun, yoz kültürün bu kadar yayg›nlaflmas›n›n temel nedeni bu düzendir ve buna karfl› mücadele edilmedi¤inde düzenin pisli¤ine gömülmek kaç›n›lmazd›r. Bunu engellemek ise ancak gençli¤in örgütlü bir mücadele yürüterek yozlaflt›rma sald›r›lar›na karfl› ç›kmas›yla mümkündür. Devrimci gençlik yozlaflt›rma politikalar›na boyun e¤meyecektir.
“Halk Ekmek’te esrar sat›fl›” ve gerçek 12 Aral›k 2005 tarihinde bas›nda, yine “üniversite önünde esrar sat›l›yor” bafll›kl› haberleri gördük. Bu kez ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önündeki ‘halk ekmek’ büfesinde ö¤rencilere ve Laleli bölgesindeki turistlere esrar satanlar›n "narkotik polislerince dedektifleri bile flaflk›na çeviren operasyonla" yakaland›¤›n› belirtiyordu burjuva bas›n. Üniversite ve polis denilince ilk akla gelen, hakk›n› arayan ö¤rencileri sindirmek, apolitiklefltirmek için polis arac›l›¤›yla uygulanan bu düzenin bask›lar›d›r. "Uyuflturucuya-fuhufla ve yozlaflmaya hay›r" diyen ö¤renciler bugüne kadar onlarca kez polis taraf›ndan sald›r›ya u¤ram›fl, yaka paça gözalt›na al›n›p iflkencelerden geçirilmifltir. Burjuva bas›n, sanki bu sald›r›lar› bugüne kadar polis yapmam›fl gibi, polise övgüler dizerek aklamaya giriflmifltir. Burjuva bas›n madem uyuflturucuya karfl› ç›k›lmas› gerekti¤ini düflünüyor, neden bugüne kadar ö¤rencilerin yapt›klar› onlarca faaliyeti, kampanyay› yazmad›? Neden uyuflturucuya, fuhufla, yoz kültüre hay›r derken sald›r›ya u¤rayan ö¤rencilerin iflkencehanelere tafl›nd›¤›n› anlatmad›? Neden politik gençli¤in faaliyetlerini “terör” olarak nitelendirdi? Genelgeler ç›kararak terör demagojisi ile üniversitelerde “güvenlik” ad› alt›nda her türlü keyfili¤i uygulayan, yüzlerce çevik kuvveti üniversiteye y›¤an, dört bir yan› kameralarla donat›p ö¤rencilerin yapt›¤› çal›flmalardan haberdar olan bu düzen; aylarca polisin gözlerinin önünde
Gençlik Federasyonu 39 18 Aral›k 2005 / 31
Demokratik Protestodan Korkan Rektör Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü ‹brahim Özen, ö¤rencilerin sorunlar›n› dinleyecek bir dizi toplant› yapmay› planl›yor. Ne güzel, bir rektör ö¤rencilerin düflüncelerini al›yor, “sorunlar›n›z nedir” diye soruyor. Ancak gelin görün ki, bu demokrat rektörün demokratl›¤› tamamen göstermelik, “dostlar al›flveriflte görsün” misali oldu¤u için, gerçek kafa yap›s›n›n ortaya ç›kmas› uzun sürmedi. Büyük bir ifl yap›yormufl, bir rektörün ö¤rencilerin sorunlar›n› dinlemesi, “haber de¤eri” tafl›yan bir durummufl gibi geçti bas›n›n karfl›s›na, pazartesi gününden itibaren bu toplant›lara bafllayaca¤›n› aç›klad›. Haydi bunu da “amenna” dedik. Ama bas›na, 9 Aral›k'ta baflka aç›klamalar da yap›yordu “demokrat” rektör. “Bugünkü ö¤rencilerle ilgili yapaca¤›m toplant› için TAYAD'l› ö¤rencilerin eylem düzenleyece¤i istihbarat›n› ald›m. Arkadafllar›m bana içeri almayal›m önerisinde bulundu. Ben de kendilerine hay›r buna gerek yok, gelsinler elefltirilerini sözlü olarak yapabilirler. Ancak fiili eylem olursa müdahale ederiz, fleklinde talimat verdim”. Karadeniz Bölgesi’nin bütün elitleri, yöneticileri gibi, anlafl›lan O da “TAYAD fobisine” kap›lm›fl, Gençlik Federasyonlu ö¤rencileri böyle telafuz ediyor. Diyelim ki, gençler protesto yapacak olsun. Protesto dedi¤iniz zaten fiili bir eylem de¤il midir, örne¤in slogan atmak gibi. Ve bu demokratik bir hak de¤il midir? Rektöre göre de¤ildir, bunun için gerekli talimatlar› da vermifltir. Bakmay›n “düflüncelerini söylesinler” gibi beylik laflara, hofluna gitmeyen düflünceye de tahammülü olamaz bu kafan›n. Nitekim, ö¤rencilerden korkan rektör, 2 saatlik toplant› süresince jandarma ve Özel Güvenlik Birimleri’nin kimlik kontrolü yapmas›n› sa¤lam›fl ve o saatlerde kampüste adeta s›k›yönetim ilan edilmifltir. Her ne demekse “davetli ö¤renciler” d›fl›nda hiç kimse de salona al›nmam›flt›r. Bu zihniyetin polis flefi gibi “istihbaratlardan” sözetmesini art›k hiç elefltirmeye gerek bile görmüyor ve “büyük demokrat” rektörü alk›fll›yoruz!
Ufuk Çizgisi’nde ‘Ufuksuz’ Bir Yaz› Dizisi:
Tasfiyeci saldırı karşısında Direnişi nasıl kırmaya çalıştık Nasıl bırakıp kaçtık? Ufuk Çizgisi’nde, 1 Haziran 2005 tarihli 15. say›s›nda bafllay›p 8 bölüm süren bir yaz› dizisi yay›nland›. Dizinin ad› “ÖO Süreci: Tasfiyeci Sald›r›ya Karfl› Tasfiyeci Taktik”ti. Bu konuda “olgular, tan›klar, belgeler” ortaya koyacaklar› uzun bir yaz› yazacaklar›n›n duyurusunu epey önceden, ta 2005 bafl›nda yapm›fllard›. Fakat Ufuk Çizgisi’nde yay›nlanan yaz›n›n duyurusu yap›lan yaz› olup olmad›¤›ndan emin de¤iliz yine de. Çünkü o duyuruda “gerçeklerin diliyle konuflaca¤›z” deniyordu. Oysa, sözü edilen yaz› dizisinde gerçeklerin diliyle de¤il, Ufuk Çizgisi’nin subjektivizminin mahsülleriyle karfl›laflt› okurlar›. Ufuk Çizgisi’nin, baflka konular bir yana, fakat 6. y›l›na giren Büyük Direnifl konusunda “gerçeklerin diliyle” konuflmas› zaten mümkün de¤ildir. Direnifle dair gerçekler, kat› ve ac›mas›zd›r; herkesin yapt›¤› ve yeri bellidir. Bu gerçekler, kimseye “hariçten gazel okuma” hakk›n› vermeyece¤i gibi, kimsenin sa¤c›, pasifist, direnifl kaçk›n› bir politikay› “komünistlik” olarak pazarlamas›na da izin vermez. Ufuk Çizgisi de bunun fark›ndad›r. Fark›nda oldu¤u içindir ki, 5 y›l sonra kalkm›fl ahkam kesiyor. Sayfalarca, haftalarca yaz›yor. Ama söyledi¤i, önerdi¤i hiçbir fley de yok. Bunun kendisi bafll› bafl›na s›k›nt›d›r zaten, bunun kendisi, Ufuk Çizgisi’nin içinde bulundu¤u politik konumu ve ruh halini yans›t›yor. Ufuk Çizgisi’nin meselesinin ne oldu¤u, daha yaz› dizisinin bafll›¤›ndan kendini ele veriyor. Oligarflinin F Tipleri sald›r›s›n›n “tasfiye-
ci” bir sald›r› oldu¤una kuflku yok. Bu sald›r› karfl›s›nda bafl›ndan bugüne kadar direnenlerin izledi¤i “çizgi” de tasfiyeciymifl Ufuk Çizgisi’ne göre. Peki o halde “Tasfiyeci Sald›r›ya Karfl› Devrimci Taktik” NEREDE? Ufuk Çizgisi, aylar süren tefrikas›n›n bir bölümünü de buna ay›rsayd› okurlar› ayd›nlanm›fl olurdu. Ama Ufuk Çizgisi’nin bu konuda söyleyecek bir fleyi yoktur. O kadar yoktur ki, befl y›ll›k kahramanca bir direnifli mahkum ederken, “tecrite karfl› mücadele” ad›na y›llarca düflünüp düflünüp önerebildi¤i “tutuklulara mektup kitap gönderme, kültür sanat alan›n› kullanma”dan ibarettir. Ki, bir hareket, 120 flehit karfl›s›nda, bunlar› “tecrite karfl› mücadele”de yöntem diye, taktik diye önermekten utan›r. Fakat dedi¤imiz gibi, Ufuk Çizgisi’nin bunlardan öteye önerebilece¤i, söyleyebilece¤i bir fley yoktur. 8 hafta süren yaz›daki laf ve “belge” kalabal›¤› da sadece söyleyecek bir fleyi olmamas›n›n üstünü örtmek içindir.
Ufuk Çizgisi, bu diziyle sola, Cephe’ye de¤il, kendi direnifl kaçk›nl›¤›na ayna tutmufltur Ufuk Çizgisi’nin 8 bölümlük yaz› dizisindeki yalanlar›, çarp›tmalar›, spekülasyonlar› cevaplamakla u¤raflmayaca¤›z. Ufuk Çizgisi’nin daha 19 Aral›k öncesi a盤a ç›kan pasifizminin ifadesi olan teorilerini de tart›flmayaca¤›z. Çünkü bunlar›n birço¤u afl›lm›fl tart›flmalard›r, birço¤u ise Büyük Direnifl’in ezip geçti¤i çarp›tmalar, spekülasyonlar40 18 Aral›k 2005 / 31
d›r. Fakat bu 8 bölümlük yaz› dizisindeki laf ve al›nt› kalabal›¤›n›n anlam› üzerine söyleyecek birkaç sözümüz olacak. Ufuk Çizgisi, direnifli ve esas olarak da DHKP-C’nin çizgisini “mahkum” etmek amac›yla giriflti¤i bu yaz›da, fark›nda olmaks›z›n kendi direnifl kaçk›nl›¤›na ayna tutmufltur. DHKP-C’yi anlatay›m derken, asl›nda kendi tasfiyecili¤ini anlatm›flt›r. Biz, bu çizginin temsilcilerinin direnifli k›rmak, çeflitli siyasetleri direniflten koparmak için birçok giriflimde bulundu¤unu biliyorduk, ama bu dizide yazd›klar›ndan ö¤rendik ki, Ufuk Çizgisi bildi¤imizden ve sand›¤›m›zdan ötede bir telafl ve panik içinde yapm›flt›r bu ifli. Hakk› ve görevi olmayan görüflmeler yaparak direniflçileri adeta “kuflatmaya” çal›flm›flt›r. Bak›n direnifli b›rakmak için nas›l bir acele, nas›l bir canh›rafl çaba içindeler: “‹flin kötüsü, ... direnifli ÖO biçiminde sürdürmenin sonuç alma flans›n›n art›k kalmad›¤› görüldü¤ü halde, s›rf ‘baflkalar› ne der’ korkusunun bask›lanmas›yla 2001 Temmuz’undan 2002 May›s’›na kadar geçen tam 11 ay boyunca gerekli ad›m› atma cesareti [‘gerekli ad›m’ direnifli b›rakma-bn] gösterilememifltir... Bu tereddütler ve yalpalamalar nedeniyle yeniden aylar yitirildi. Bu arada 11 Eylül eylemleri oldu; dünyadaki bütün dengeler ve gündem de¤iflti. Buna ra¤men biz hala zaman yitiriyorduk. ... DHKP-C’nin ÖO’lar›n› son verme niyetinde olmad›¤› bir kez daha görüldü¤ü halde üzerinde birleflilen ad›m› atma cesareti hala
gösterilemiyordu. ... kimse ‘ilk tafl› atan’ olmak istemedi¤i için “birliktelik” ad›na bu kez de MLKP’nin beklenmesi e¤ilimi a¤›r bast› ve nihayet [N‹HAYET!-bn] 2002 May›s sonunda DHKP-C ve TKEP/L d›fl›nda kalan tüm devrimci örgütler ÖO Direnifli’ne son verdiklerini aç›klad›lar.” Direnifli b›rak›nca, hem de sadece kendileri b›rakmay›p baflkalar›na da b›rakt›r›nca, “nihayet!” deyip derin bir “oh!” çekiyor arkadafllar. “Cesaret”in tan›m› de¤ifltiriliyor, cesaret bedel ödemeyi göze alarak direnifli sürdürmek de¤il, direnifli b›rakmak olarak sunuluyor. Bunlar› bu flekilde “sak›nmas›z” yazabilmeleri ise siyasi cesaretlerinin de¤il, direnifl çizgisinden ne kadar uzaklaflt›klar›n›n ve direnifle ne kadar düflmanlaflt›klar›n›n göstergesi olmufltur. Zaten elbette mesele bunlar› yaz›p yazmamak de¤il, yap›p yapmamakt›r. Kim “tasfiyeci takti¤in”, kim “devrimci takti¤in” temsilcisi, ortada de¤il mi?
“Direnifl elefltirileri”, küçük-burjuvaziden, reformizmden al›nmad›r Ona göre direniflte do¤ru olan hiçbir fley yok. Ona göre bütün olumsuzluklar›n kayna¤› “sol tasfiyecilerin” [bunu “DHKP-C’lilerin” diye okumal›s›n›z] yanl›fl, sekter taktikleridir. Yaz› dizisindeki baz› altbafll›klar› burada aktarmam›z yaz›n›n zihniyetinin ve ruh halinin anlafl›lmas› aç›s›ndan yararl› olacakt›r; iflte o “bafll›k”lardan baz›lar›: “Sol tasfiyecilik, saldırının kapsam ve derinli¤ini göremedi / Yü-
Ufuk Çizgisi’nin direnifl karfl›s›nda politik ve pratik aç›dan reformizmden fark› ne? Ufuk Çizgisi’ndeki yaz› dizisinin lafz›na da, ruhuna da reformizmin tamamiyle kat›ld›¤›na hiç kuflku yoktur. Hatta öyle ki, yer yer söylemde reformizmin bile gerisine düflülmektedir.
zeysel ve yapay gerekçelerle yaratılan bölünme, erken ve zamansız çıkıfl / "Bölücü tasfiyecilik bugün 'yaln›z b›rak›ld›k' demagojisi yap›yor" / "Sol tasfiyecili¤in dar grupçu rant hesaplar›" / "Dar grupçu küçük hesaplar hangi y›k›c› sonuçlar› do¤urdu?" / “19 Aral›k Katliam› önlenebilir miydi?” / “Sol tasfiyecilerin tırmanan sektarizmi” / “Nisan-May›s 2001 aylar›nda kaç›r›lan çözüm flans›”... San›r›z bu kadar yeter. Yani asl›nda flu DHKP-C’liler olmasaym›fl, ne 19 Aral›k Katliam› olacakm›fl, ne ölüm orucunda “çözümsüzlük” yaflanacakm›fl! Hatta belki F Tipleri’ni bile açmazlard›... Bir tarih bu kadar m› subjektif yaz›l›r, bir olay bu kadar m› subjektivizme kurban edilir? Direniflin d›fl›na düflmüflseniz, pasifizmin bata¤›na gömülmüflseniz, beyninizi küçük-burjuvaziye, reformizme teslim etmiflseniz, evet, tarih iflte böyle subjektivizme kurban edilir; ayn› Ufuk Çizgisi’nin yapt›¤› gibi. Oligarflinin F Tipi sald›r›s› karfl›s›nda, 19-22 Aral›k Katliam› karfl›s›nda, hücrelerde yap›lan her fley ama her fley yanl›fl. Peki o zaman senin “do¤rular›n” NEREDE? Sen, o yanl›fllardan farkl› olarak nerede, ne zaman, hangi do¤rular› yapt›n ve hangi sonuçlar› ald›n? Cevap yok! O zaman flunu soral›m: Ufuk Çizgisi’nin direnifl karfl›s›nda politik ve pratik aç›dan reformizmden fark› ne? Tamamen belirsizleflen, birçok noktada ortadan kalkan iflte bu farkt›r. Ufuk Çizgisi’ndeki yaz› dizisinin lafz›na da, ruhuna da reformizmin tamamiyle kat›ld›¤›na hiç kuflku yoktur. Hatta öyle ki, yer yer söylemde reformizmin bile gerisine düflülmektedir. Yer yer “Oral Çal›fllar a¤z› ve mant›¤›yla”, yer yer de direnifle ve direnifl politikas›na düflmanl›kla iktidar›n iddia ve söylemlerine kay›lmaktad›r. fiunu söylemeliyiz ki, Oral Ça41 18 Aral›k 2005 / 31
l›fllar, bunlar› daha iyi ifade eder, üstelik ve hiç olmazsa bu küçükburjuva, devrimcilikten uzak düzen içi görüfller, komünistlik sosuna da bulaflmam›fl olurdu. Ufuk Çizgisi, kendisini emperyalizme, oligarfliye karfl› sürdürülen bir Büyük Direnifl’ten öylesine koparm›fl ve öylesine yabanc›laflm›fl ki, a¤z›n› her aç›fl›nda “yenilgi”den sözediyor. Her paragraf›nda “direniflin kazanamayaca¤›” ahkam›n› kesiyor. Ufuk Çizgisi, direnifle dair bir fleyleri tart›flmak istiyorsa, bu kötümserli¤in, karamsarl›¤›n nereden kaynakland›¤›n› sorgulamal›yd›. Ufuk Çizgisi’nin eski say›lar›ndan birinde ilginç bir okur mektubu vard›. fiöyle deniyordu onda: “Aç›lmas›n› öncelikle bekledi¤im yaz›lar, kendimize dair, tasfiyecilik... En sona ulusal hareket ve F Tipi yaz›lar›n› b›rakt›m. Çünkü bu ikisi sanki hiç alt›ndan kalkamayacakm›fl›z gibi görünen sorunlar benim için. Hele F Tipi; ço¤u zaman düflünmekten bile kaç›yorum, beni bo¤an bir sorun haline gelmiflti. Ama yaz› bitti¤inde böyle hissetmiyorsun.” (14 Kas›m 2004, 2. Say›) Hissetmiyor, çünkü Ufuk Çizgisi’nin teorisyenleri, direnifle küfrederek, katliam›n, flehitlerin sorumlusunun oligarfli de¤il, devrimciler oldu¤unu ileri sürerek, hem kendi vicdanlar›n›, hem bu ruh halindeki “okurlar›n›n” vicdan›n› rahatlat›yor. Her fleyi yanl›fl ilan ederek kendilerini belki rahatlatabilir, belki baz› taraftarlar›n› ikna edebilirler ama tarihin bu süreç aç›s›ndan kendilerini direnifl kaçk›nl›¤› sandalyesine oturtmas›ndan kurtulamazlar.
Bir siyaset temsilcisinin kerameti kendinden menkul görüflmeleri Yaz› dizisinin birçok yerinde, Ufuk Çizgisi’nin siyasetini savunan ve tahliye olan bir siyaset temsilcisinin d›flar›da yapt›¤› görüflmeler anlat›l›yor. Bu konuda söyleyeceklerimizi
söylemeden önce, birkaç al›nt› aktaral›m ki, görüflmelerin kapsam› ve nas›l yürütüldü¤ü bir iyice görülsün. Tahliye olan bu tutsak, önce Adalet Bakan› ve Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’la görüflüyor, “çözüm plan›” sunuyor. Bakan ve genel müdürü “olumlu” bir tepki vermifl, de¤erlendirelim demifller. Sonras› flöyle aktar›l›yor Ufuk Çizgisi’nde: “Hükümetin etkili isimlerinden Hüsamettin Özkan ve ANAP kanadı, bu temelde bir çözümü “makul bulduklarını ve gerçekleflmesi için a¤ırlık koyacaklarını” kendisine ifade etmifller. Dönemin ‹çiflleri Bakanı Saadettin Tantan ise, ‘engelleyici bir tutum takınmayaca¤ı’ sözünü vermifl. Fakat her yerde karflımıza çıkan “DHKP-C’nin tutumu ne olur?” sorusu ile bu giriflimler sırasında da karflılaflıyorduk. Buna net bir yanıt verememek, muhataplarımızda da tereddüt yaratıyordu.” Bak›n, bakan, ANAP kanad›, hatta Tantan bile çözecek sorunu... Fakat, ah iflte o DHKP-C yok mu!!! Neyse, kerameti kendinden menkul temsilci geliflmeleri anlatmaya devam ediyor, izleyelim: “Nihayet 15 Nisan Pazar günü, ÖO’ları ile ilgili olarak Baflbakanlık’ta bir toplantı düzenlendi¤i haberi geldi. Toplantıya girmeden önce Oral Çalıfllar’ı arayan Hüsamettin Özkan, ‘Baflbakan’ın da çözüm planını [kerameti kendinden menkul temsilci taraf›ndan sunulan plan] ‘de¤erlendirilebilir’ buldu¤unu ve o gün muhtemelen bu do¤rultuda bir karar çıkabilece¤ini söylemifl. Ne var ki bu karar çıkmadı.” Peki neden ç›kmam›fl? ‹stihbarat kanallar› arac›l›¤›yla onu da ö¤renmifl görüflmeci: “DSP‘nin önde gelen isimlerinden, orduyla da aras› iyi bir milletvekili, net ifadelerle flunlar› söyledi: “Askerler, (DHKP-C’yi kastederek -parantez içi Ufuk Çizgisi’ne ait) bu örgütle pazarl›k yap›l›yor
Biz bu direniflin içinde ve hayat›n her alan›nda devrimi yaflat›yoruz. O b›rak›n bu ruhu yaflatmay›, devrimci ruhu öldürüyor, direnifl kültürüne sald›r›yor. Ufuk Çizgisi’nin yaz› dizisinde amaç, direnmemelerini meflrulaflt›rmakt›r; ama bu amaca da ulaflamam›fllard›r. görüntüsü verilmesine de, bu örgüte ‘devleti dize getirdik, zaferi kazand›k’ propagandas› yapma bahanesi olacak en küçük bir tavizin verilmesine de kesinlikle karfl›lar. Ayr›ca bu örgütün Alevicilik yapt›¤›n› düflünüyorlar ve radikal bir Alevi hareketinin bu bahaneyle güç toplamas›na olanak tan›mak istemiyorlar...”. Yani yine DHKP-C engel olmufl çözüme. “Askerler”in meseleyi böyle ortaya koymas› normal ama Ufuk Çizgisi de ayn› kan›da. Bu görüflmelerle ilgili flu de¤erlendirmeyi yap›yor Ufuk Çizgisi: “.... ortada ç›plak gözle de görülebilen bir gerçek vard›: ‘PKK’den do¤an bofllu¤u doldurabilecek alternatif bir odak olarak sivrilme’ hesab›yla hareket eden DHKP-C, ‘F Tipleri’ne karfl› mücadele sorununu kendisiyle devlet aras›nda bir ‘boy ölçüflme‘ sorunu haline getirmekle en büyük stratejik yanl›fl› yapm›flt›. ... direnifli de gün geçtikçe içinden ç›k›lmaz hale gelen bir ç›kmaza sürükledi. Nitekim... May›s ve Haziran 2001 bafllar›nda ç›kan iki çözüm flans› daha, DHKP-C’nin yaratt›¤› mu¤lakl›k ve tutumunun ne olaca¤› noktas›ndaki belirsizlik nedeniyle de¤erlendirilemedi.” Asl›nda görüflmeler bunlarla da s›n›rl› de¤il. Mesela Ankara’ya Türkiye-AB Karma Parlamento Grubu Efl Baflkanı Daniel Cohn Bendit geliyor. Ve ilginçtir, o da ölüm oruçlar›yla ilgili, baflkas›yla de¤il Ufuk Çizgisi’nin temsilcisiyle görüflme talep ediyor. Yine AB’den 13 kiflilik bir heyet geliyor ve flayan-› hayrettir, “uzman” olarak sözkonusu temsilciyi buluyor onlar da. Ve tabii her görüflmede, onun sundu¤u “çözüm planlar›” karfl›s›nda, herkes ona “DHKP-C ne der?” 42 18 Aral›k 2005 / 31
diyor. Çünkü Ufuk Çizgisi Temsilcisi hariç, herkes direniflin asli gücünün kim oldu¤unun fark›nda. Görüfltü¤ü herkes, ona “DHKPC ne der?” dedikçe, o DHKP-C’ye karfl› daha da h›rç›nlaflm›flt›r. Asl›nda görüfltü¤ü kurumlar, ona nesnel olarak, lisani münasiple, bu iflin muhatab› DHKP-C’dir, sen arada kendi kendine gelin güvey oluyorsun gerçe¤ini hat›rlatm›fllard›r. DHKP-C’nin tutumunda bir mu¤lakl›k, belirsizlik yoktu. Çözmek ve bu anlamda DHKP-C’nin tutumunu ö¤renmek isteyen, bunu Ufuk Çizgisi’nin temsilcisine de¤il, DHKP-C’ye sorard›. Fakat Ufuk Çizgisi Temsilcisi öyle bir tablo çiziyor ki, Adalet Bakan›, ‹çiflleri Bakan›, ANAP, hatta MHP, askerler, Avrupa Birli¤i herkes çözümden yana ve çözümü yaln›z ve yaln›z DHKP-C engelliyor. Asl›nda “büyük temsilci” her fleyi çözecekmifl; ama her fleye DHKP-C engel olmufl. Ve yaz›k ki, onu kimse muhatap almam›fl, o gitmifl, ona “DHKP-C ne diyor? demifller. Mesele fludur: Birileri kendine bir tak›m “misyonlar” yüklemifl, o misyonla herkesle görüflmüfl, ama ayaklar› havada üstlenilen bu misyon, hayat›n ve direniflin gerçe¤i karfl›s›nda bofllu¤a düflmüfltür. O zaman geriye bir tek soru kal›yor; senin ne iflin vard› o rolde? Büyük diplomatik becerilerinle ölümler pahas›na direnenlerin yapamad›¤›n› yap›p, paye mi kazanacakt›n? Yoksa, direnifli “bir biçimde” bitirttirirsek, direniflten kaçm›fl duruma düflmekten de kurtuluruz diye mi hesap edilmiflti???
Ufuk Çizgisi, kendi tarihinin alt›nda ezilmifl, ezildikçe h›rç›nlaflm›fl, direnifle düflmanlaflm›flt›r Ufuk Çizgisi’nin tarihinde 1984 Ölüm Orucu’nun özel bir yeri vard›r. 1984’te cuntan›n teslim alma politikas›na karfl› Devrimci Sol’la birlikte ölüm orucu direniflinde yeralan tek harekettir. Bu direnifl, y›l-
larca onun propagandas›nda, ajitasyonunda a¤›rl›kl› bir yer tutmufltur. Ne var ki, bugün kendi sözlerinin a¤›rl›¤› alt›nda ezilmektedirler. (Ufuk Çizgisi okurlar›n›n F Tipleri’ne karfl› direniflin sözü aç›l›nca, duyduklar› rahats›zl›k da bu tarihin yaratt›¤› bask› nedeniyledir.) Bugün art›k 1984’te “direnifl kaçk›n›, tasfiyeci, statükocu” dediklerinin yapt›klar›n› bugün kendileri yapmaktad›rlar. 1984’ten sonra, “kadrolar› koruma” anlay›fl›n› gelifltirmifl, bunu 2000 Ölüm Orucu tart›flmas›nda “kaymak tabakay› koruma”ya dönüfltürmüfllerdir. (Tabii arkadafllar›n 8 say› boyunca uzun uzun ölüm orucu öncesi tart›flmalar› anlat›p da “Kaymak tabaka” teorisinden nedense pek sözetmemifl olmalar› dikkat çekicidir. Oysa bütün politika ve taktikleri bunun üzerine kurulu de¤il miydi?) Ufuk Çizgisi gelene¤i, kendilerinden hep “komünistler” diye sözeder. Oysa, direnifle dair bu yaz›y› okuyanlar, orada, komünistlerin dilini, üslubunu, faflizme, emperyalizme karfl› direnenler karfl›s›ndaki duyarl›l›¤› bulamazlar. Paragraf paragraf okuyun yaz›y›, bu dil komünistlerin dili olabilir mi? Mesela, Ufuk Çizgisi’nin kerameti kendinden menkul temsilcisinin hakk› ve görevi olmayan görüflmeleri karfl›s›nda, Cephe, direniflin muhatab› bellidir diye bir aç›klama yap›yor. Bu aç›klama Ufuk Çizgisi’nde flöyle aktar›l›yor: “Bu arada özellikle DHKP-C, Brüksel kaynakl› bir karalama kampanyas› bafllatt›.” Sami Türk’ün kulaklar› ç›nlas›n! Mesela, Cepheli tutsaklar, oligarflinin tahliye manevras›yla direnifli k›rmak istemesi karfl›s›nda, tahliye rüflvetini düzenin yüzüne çal›p d›flar›da ölüm orucunu sürdürüyorlar. Ufuk Çizgisi, ölüm orucunun d›flar›da sürdürülmesiyle ilgili flu sat›rlar› yazabiliyor: “Direniflin örgütlerin zorlamasıyla ve baflka hesaplarla sürdürüldü¤ü kanaatinin yaygınlaflıp pekiflmesine neden olan...” Ecevitler’in,
Tantanlar’›n kulaklar› ç›nlas›n! Diyor ki Ufuk Çizgisi: “Devrimci demokratik güçlerin F Tipleri’ne iliflkin duyarl›l›¤›, yanl›fl bir takti¤e altl›k olacak tarzda zorlanamaz.” “Cepte keklik” teorisini yapanlar›n kulaklar› ç›nlas›n! Ufuk Çizgisi de ayn› teoriyi benimsemifl anlafl›lan. Sak›n ha diyor, devrimci demokratik güçleri zorlamay›n, çünkü F Tipleri’ne karfl› yapacaklar› eylemler “yanl›fl bir takti¤e altl›k olabilir”, yani direnifle, hatta DHKPC’ye destek gibi anlafl›labilir. Ufuk Çizgisi, zinhar direnifle destek gibi alg›lanmayacak türde bir F Tipi’ne karfl› mücadele biçimini nas›l gelifltirecek de devrimci demokratik güçlere önerecek, merakla bekleyece¤iz! Kulaklar›n›n ç›nlamas› s›ras› TKP’de. Diyor ki Ufuk Çizgisi, “sınırlı bazı devrimci özelliklere sahip olmakla ve antifaflist direniflçilikle yetinen bir devrimcilik anlayıflı artık ömrünü doldurdu... Artık bu tarz bir devrimcilikle süreçlere ve tarihsel geliflmelere öncülük edilemez”... K›sacas›, “devrimci demokrasinin” zaman› dolmufltur diyor Ufuk Çizgisi ama bu tespiti TKP daha 19 Aral›k’›n ertesi günü yapm›flt›. Ufuk Çizgisi biraz geç kalmam›fl m›! Hem, bu tarz devrimcilik ömrünü doldurduysa, siz vars›n›z ya; art›k siz “komünistler” önderlik edersiniz ‘süreçlere’! Evet, asl›nda buraya sadece birkaç örne¤ini ald›¤›m›z gibi, bütün yaz› boyunca, Ufuk Çizgisi’nin kendisine ait bir görüflü de yoktur; direnifle karfl› tüm elefltiri ve suçlamalar›, fluradan buradan al›nmad›r. Söylenenlerin özeti de fludur: 19 Aral›k’›n suçlusu asl›nda devrimcilerdir, DHKP-C’dir, asl›nda böyle bir direnifle de gerek yoktu. Devrimciler çözüm f›rsatlar›n› teptiler, sekter, uzlaflmaz davrand›lar vs. vs. Bunlar›n içinde yeni hiçbir fley yoktur. Tek yenilik, küçük-burjuvazinin, reformizmin befl y›ld›r defalarca tekrarlad›¤› bu görüfllerin, bu kez “komünist” bir dergide dile getiril43 18 Aral›k 2005 / 31
mifl olmas›d›r. Bu dizi yaz›dan hareketle Ufuk Çizgisi’ni tahlil edecek olursak, eklektiktir, dengesizdir, h›rç›nd›r ve direnifle düflmanlaflm›flt›r. Direnifl kaçk›nl›¤›n› gizleme pani¤iyle çala kalem bu diziye giriflmifllerdir. Sorun, kendi pratiklerindedir. Biz bu direniflin içinde ve hayat›n her alan›nda devrimi yaflat›yoruz. Devrimin de¤erlerini, ideolojisini savunuyoruz. Oligarflinin tecrit dayatmas› karfl›s›nda AB’den, uluslararas› standartlardan medet ummadan bedel ödeyerek direniyor, statükolara sar›lm›yoruz. O b›rak›n bu ruhu yaflatmay›, devrimci ruhu öldürüyor, direnifl kültürüne sald›r›yor. Amaç, direnmemelerini meflrulaflt›rmakt›r; ama bu amaca da ulaflamam›fllard›r. Ulaflamazlar da. Hiçbir teorik lafazanl›k, hiçbir çarp›tma, ve –DHKPC’nin yapt›¤› her fley yanl›fl olsa bile– hiçbir gerekçe, direnifli k›rma çabas› içinde olman›n, koflullarda hiçbir de¤ifliklik olmaks›z›n direnifli pald›r küldür, telafl içinde b›rakman›n izah› olamaz. Belki yaz› dizisinin bafll›¤› “direnifli nas›l k›rmaya çal›flt›k, nas›l kaçt›k, itiraf ediyoruz” olmal›yd›. Ufuk Çizgisi’ne bu yaz› dizisiyle ilgili söyleyece¤imiz son fley flu olacakt›r; yay›nlad›¤›n›z o kadar sayfa boflunad›r. Oligarflinin sald›r›s› karfl›s›nda hangi tavr›n “tasfiyeci”, hangi tavr›n “devrimci, komünist” oldu¤u ortadad›r. Günefl balç›kla s›van›r m›, bu kadar aç›k bir gerçe¤i s›vayacak balç›k bile bulunamaz. fiu veya bu nedenle direniflin d›fl›na düflmüfl olabilirsiniz, ki ayn› konumda baflkalar› da var; ama direnifle düflmanlaflmaktan vazgeçin. Bu sizi, her gün biraz daha reformizme, her gün biraz daha antidireniflçili¤e, sa¤c›l›¤a götürür. Hiçbir devrimciyi orada görmek istemeyiz. Tarihinize, Fatihler’e sayg› duyun. Dileriz ve umar›z ki, bir gün al›nlar›m›zda k›z›l bantlarla ölümüne direnifllerde veya kurflun ya¤murlar› alt›nda ellerimizde k›z›l bayraklarla sosyalizmi savunmakta yollar›m›z yine kesiflir.
halk›n Cephesi fiemdinli’ye giderek incelemelerde bulunan bir grup ayd›n›n, bölgeye, bölge insan›na iliflkin de¤erlendirmeleri, ülkemizde ayd›n gerçe¤i konusunda söylediklerimizi birebir do¤rular bir nitelikte kamuoyuna duyuruldu. Neler yoktu ki, bu de¤erlendirmelerde. Tümünün ortak yan›, “flafl›rd›k” diyorlard›. ‹stisnas›z tümünün dilinde “bildi¤iniz gibi de¤il” sözü vard›. Kimi ayd›n ise, “fazla politik” bulmufltu fiemdinli ve Yüksekova halk›n›. Peki neydi flafl›rd›klar›? Birincisi; halk›n bilinçli olufluna, gerçeleri tüm ç›plakl›¤›yla ortaya koyufllar›na flafl›rm›fllard›. Öyle ya, oraya “ayd›nlatmaya” gitmifllerdi, yaflananlar›n ne anlama geldi¤ini anlatacaklard›. Ders vereceklerdi. Ama halk›n bilgeli¤i ve y›llara dayanan mücadelenin kazand›rd›¤› bilinci karfl›s›nda flafl›rd›lar. Kendilerinin deyifli ile, “bir ço¤umuzun do¤u insan› ile ilgili ezberlerini büyük ölçüde bozmufltu.” “Dinledikleri akademik çevrelerden kendilerini dahi iyi ifade edifllerinin” “psikolojik” tahlillerine soyunuyorlar, “Yaflad›klar› kronik toplumsal travman›n kazand›rd›¤› bir beceri” olabilece¤ini de düflünüyorlard›. fiaflk›nl›klar›n›n ikinci nedeni ise bölgede oligarflik güçleri, silahlar›n› halk›n üzerine do¤rultmufl bir flekilde görmeleriydi. “Filistin gibi” dedi birço¤u. Gördükleri bu kadar m›yd›? Hay›r; konufltuklar› herkesin istisnas›z olarak söze; "Bu ülkeyi bölmek, parçalamak gibi bir niyetlerinin asla bulunmad›¤›n›, Türkiye’den ayr›lmak, kopmak, istemediklerini" belirterek bafllad›¤›n› söylüyordu bir ayd›n›m›z. (Gençay Gürsoy, 06/12/05, Birgün) Ve bölgede yapt›klar› incelemelerin sonuçlar›n› getirip “PKK atefl-
Şemdinli ve “Orda Bir Köy Var Uzakta”nın Aydınları kes ilan etmeli, hükümet ad›m atmal›”ya ba¤lad›lar. *** fiafl›rmad›k ayd›nlar›m›z›n flaflk›nl›¤›na. Ama bu flaflk›nl›k ister istemez baz› sorular› gündeme getirmektedir. Ama öncelikli olarak halk› “fazla politik” bulmalar›na de¤inmek istiyoruz. Nedir bunun ölçüsü, ellerinde bu konuda bir barometre mi var ya da halk›n ne kadar politik olmas› kafidir acaba? Oligarfli halk›n cahil kalmas› için bugüne kadar say›s›z politika yürürlü¤e koymufltur. Ayd›n›m›z bu politiklikten neden rahats›zd›r. Politiklik, sadece kendilerinin politik çizgisinde yaflan›nca m› memnun olacak? Ve yap›lan de¤erlendirmelerin ortaya ç›kard›¤› sorular: Bu ayd›nlar›m›z bu ülkede yaflam›yor muydu bunca zaman? Hangi dünyay›, hangi halk› ayd›nlatmakla meflguldüler ki, kapand›klar› fanuslar› bir an terk ettiklerinde gördükleri halk karfl›s›nda bu denli flafl›r›yorlar? Bu ülkenin halk›n› tan›m›yorsa, ayd›n›m›z neyi tan›yor, nas›l biliyor; tan›d›klar›n› nas›l tan›yor, bildiklerini kimden ö¤reniyor? Hani ‘ayd›n, halktan ö¤renip halk› ayd›nlatan’d›? Dünyaya ve ülkemize kimin gözüyle bak›yor ki, o gözler bir anda kamafl›p ezberi bozuldu? Peki kim ezberletmiflti o düflünceleri? Halk›, devrimcileri ne kadar ve kimin gözüyle tan›d›¤›n›z› flimdi oturup yeniden düflünecek misiniz? Hayat karfl›s›nda tuzla buz olan ezberlerinizi edindi¤iniz kayna¤›n daha hangi konularda beyinlerinizi dumura u¤ratt›¤›n›n muhasebesini yapacak m›s›n›z? *** Tüm bu sorular› ço¤altmak mümkündür ama bu kadar› dahi, ortada çarp›k, yer yer kendilerinin de yapt›klar› “ayd›n” tan›m›yla alakas› olmayan bir tablonun oldu¤unu 44 18 Aral›k 2005 / 31
göstermeye yetmektedir. Ne al›nt› yapt›klar›m›z ne de belli isimler de¤il, genel olarak ülkemizin ayd›n gerçe¤idir fiemdinli’de flafl›ran. Faflizmi zerre kadar tan›mam›fl, ülkeye demokrasi geldi¤ine inanm›fl. Onca köyün yak›ld›¤›, tecavüzlerin, katliamlar›n yafland›¤› bölgede “ufak tefek sorunlar” d›fl›nda, o günlerin geçmiflte kald›¤›n› düflünmüfl. Üstelik “geçmifl” de olsa, bunlar›n hesab›n› sormay›, köyleri yakanlar›n yakas›na yap›flmay› asla akl›na getirmemifl, Avrupa’dan gelecek demokrasiyle yat›p kalkar hale gelmifl. Sonra? Sonra “orada”, uzaktaki köyün halk› yan›ld›klar›n› söyleyerek kontrgerillaya suçüstü yapm›fl ve “uyan›n!” demifl. Ama yok hâlâ uyanmak, o AB zehrini beyninden atmak gibi bir düflünce yok. Hâlâ yaflananlar› “devlet içindeki bir grup” vb. s›fatland›rmalarla, “AB’ye direnen güçlerin provokasyonu” ile aç›klama e¤iliminde. Asl›nda kabullenmek istemedi¤i faflizm gerçe¤i; böyle olmasa, namlular›n neden halka dönük oldu¤una flafl›r›r m› ayd›nlar›m›z? Bu savafl›n kime karfl›, nas›l sürdürüldü¤ünü düflünüyorlard› acaba? Kulaklar›n› devrimcilere kapat›p, onlar›n “bu savafl halka karfl›, oligarfli ony›llard›r halka karfl› savafl sürdürüyor” tespitlerini, verdikleri örnekleri asla dinlemediler. Çünkü onlara göre bu de¤erlendirmeler “uç, keskin” de¤erlendirmelerdi, “gerçekçi” de¤ildi. Peki gerçe¤i kim ö¤retiyordu ayd›n›m›za? Avrupa’n›n düzeniçileflmifl ayd›n›, “sol” partileri ve sendikalar›. Onlar›n düflüncelerini al›p ülkemize uydurmaya çal›flt›lar. ‹stisnalar› d›fl›nda, tümünün söylediklerini araflt›r›n bu çarp›c› gerçe¤i görebilirsiniz. Elbette düflünce evrenseldir ama her ülkenin somut koflullar›nda hayat bulmayan, böyle bir özellikten yoksun,
siyasi-ekonomik-sosyolojik yönleri ile baflka bir toplumsal sistemi ifade eden düflünceler için bu do¤runun geçerli olmad›¤› da bilinir. Maalesef ayd›n›m›z›n yapt›¤› bu. Türkiye halk›na, Avrupa tornas›ndan ç›km›fl bir kal›b› uygun gördükleri sürece de, bu çarp›kl›k de¤iflmeyecektir. *** Bu topra¤›n ac›lar›ndan, kahramanl›klardan genel olarak uzakt›rlar. Bu nedenle fiemdinli halk›n›n tepelerine bombalar ya¤arkan ki so¤ukkanl›l›¤›n›, evlat ac›s›n› iki kez yaflamas›na ra¤men “iki o¤lum daha var...” deyifllerini anlamakta zorlan›yorlar. Bu yüzden ne dillerini anlad› bizim halk›m›z, ne de “çözüm” diye gösterdikleri yere dönüp bakt›. “Çözüm” dediklerinin kendileri için gerçek kurtulufl olmad›¤›n› sezdi, bildi, gördü, konuflanlar›n “fildifli kuleden” seslenifllerini “d›flar›dan gelen bir ses” olarak alg›lad›. Haks›z m›yd› dersiniz; bu, ayd›nlar›m›z›n ciddi olarak de¤erlendirmesi gereken bir konudur. Tabii, bürokratik, halka yabanc› ayd›n de¤il, halk›n ayd›n› olmak isteniyorsa. Ayd›n›m›z›n sorununun, fiziken bu ülkede yaflamalar›na karfl›n, bilinciyle, yüre¤iyle bu ülkenin kültüründen, insan›ndan uzak oluflu, oldu¤unu defalarca dile getirdik. Ayaklar› Anadolu’da beyni Avrupa’da olan ayd›n›m›z› yüre¤iyle, bilinciyle bu topraklara ça¤›r›p elefltirdi¤imizde, uyard›¤›m›zda ise “küstüler”. Bu yüzdendir ki, fiemdinli onlara hala “tuhaf, gerçeküstü bir film sahnesi” olarak görülüyor. fiimdi tan›d›lar m›, bilemiyoruz ama halk› tan›malar› için fiemdinli’ye gitmelerine de gerek yoktu. Yaflad›klar› ‹stanbul’un gecekondu mahallelerine ayak bassalar, “fiemdinlililer gibi konuflan” binlerce insanla karfl›lafl›rlard›. Ayn› ac›lar› yaflam›fl, yurdundan göç ettirilmifl, yoksulluk içinde k›vranan ama onurlu ama bilge. Örne¤in kaç› Küçükarmutlu’nun yolunu bilir. Kaç tanesi Gazi’nin ‹kitelli’nin yollar›na düflmüfltür? Sadece Do¤u ve Gü-
neydo¤u de¤il, Anadolu’nun dört bir yan›nda köyler, kasabalar kaç ayd›n›m›z› görmüfl yan›nda, kaç› bir köye gidip, “bu ülkede flu gerçekler yaflan›yor” diye anlatm›fl... Her fley kitabidir ayd›n›m›z›n beyninde. Hayat ise bu kitaplara uymaz kimi zaman. “‹nan›l›r gibi olmayan” da burada ortaya ç›kan çeliflkidir. Hat›rl›yoruz; ayd›nlar›m›z 1996 y›l›nda ölüm orucu “arabuluculu¤u” için gittikleri Bayrampafla Hapishanesi’nde flehitlerini u¤urlayan devrimcilerin asaleti, orada hakim olan hava karfl›s›nda da flafl›rm›fllard›. *** ‹stisnalar› bir yana b›rak›rsak, ayd›n›m›z›n bu ziyaretteki iyi niyetinden kuflkumuz yoktur. Ancak, ziyaretin, Türkiye’de kontrgerilla gerçe¤inin teflhir edilmesi, Susurluk Devleti’nden hesap sorulmas› noktas›nda de¤erlendirilmemifl olmas›, bölge insan›n›n “adalet” talebinin ön plana ç›kar›lmayarak, “ateflkes” gibi, kendi politikalar›na malzeme yapmalar› üzücüdür. Ayd›n, tan›kl›¤›n› tarihe kaydedendir, tutum aland›r. fiemdinli’de yaflanan neydi, ayd›n›m›z›n buna karfl› kayda düfltükleri ve ald›klar› tutum ne oldu? Susurluk, kontrge-
rilla devleti gerçe¤ini, buna karfl› mücadele ça¤r›s›n› duymad›k. Ki, fiemdinli halk› eminiz bunlar› da anlatm›flt›r ayd›nlar›m›za! Ayd›n sorununun dü¤ümlendi¤i noktalardan biri tam da buras›d›r. Düzenle temelde çat›flmaz, “makul” olan› dillendirir. Bu nedenle bu halk›n ayd›n› olamaz. fiu veya bu biçimle halk›n tüm kesimlerinin düzenle çat›flmal› oldu¤u bir ülkede, ayd›n›n misyonu bu çeliflkilerin yumuflat›lmas› olmasa gerek. ‹ster Kürt sorununda, isterse baflka konuda, kabul edilebilir, düzenin anlay›flla karfl›layaca¤› çözümler ortaya koymak için ayd›n olmaya ne gerek var. Bunu burjuva partiler de zaman zaman yaparlar. ‹ç çat›flmalar, politik hesaplar burjuvaziye neler söyletmedi ki bu ülkede. Örne¤in, Kürt sorununda TÜS‹AD’›n bir zamanlar dile getirdi¤i “çözüm” ile, bugün ayd›nlar›m›z›n çözümü aras›nda büyük bir fark var m›d›r? Yoktur ama olmal›yd›. *** Ayd›nlar›m›z› bu vesileyle bir kez daha düflünmeye, bu “flaflk›nl›klar›n” ideolojik politik temellerini sorgulamaya ve bu ülkenin, bu halk›n ayd›nlar› olmaya davet ediyoruz.
Temel Haklar Federasyonu: fiemdinli Halk›n›n Talebi Adalettir! Yurttafllar Heyeti olarak bölgede incelemede bulunduktan sonra çeflitli bas›n organlar›na aç›klamalar yapan ve “bar›fl, önkoflulsuz ateflkes” gibi talepleri dillendiren ayd›nlara cevap Temel Haklar Federasyonu’ndan geldi. 9 Aral›k tarihli bir aç›klama yapan Temel Haklar Federasyonu, ayd›nlar›n söyledi¤i gibi olmad›¤›n›, fiemdinli halk›n›n as›l talebinin adalet oldu¤unu dile getirdi. Aç›klamada flöyle denildi: “Yan›lg› içindeler on y›llard›r bölge halk› kontrgerillan›n zulmüyle yafl›yor. Kürt halk› köy boflaltmalar, yakmalar, koruculuk tehditleri, kültürlerine, kimliklerine yönelik afla¤›lamalar, iflkence ve katliamlarla yaflamaktad›rlar. ‹ktidarlar de¤iflse de y›llard›r siyasi iktidarlar›n Kürt sorununa bak›fl aç›s›, yaklafl›m› de¤iflmemifltir. Kürt halk›na y›llard›r imha, ilhak ve asimilasyon politikas› reva görülmektedir. Söylemde umut vaad ettikleri gözlense de bunlar›n hepsi bir manevrad›r. Yurttafllar Heyeti’nin yapt›¤› aç›klama bu yüzden bir yan›lg›d›r. Bu aç›klaman›n yap›lmas› için devletin niteli¤inin hiç tan›nm›yor olmas› laz›m. Kürt halk›n›n talebi adalettir. Bu yüzden fiemdinli ve Yüksekova'daki katiller ve bugüne kadar halk› katledenler yarg›lanmal›d›r.” 45 18 Aral›k 2005 / 31
Polis devrimci bir sanatç›ya tecavüz etti
Faflizmin ahlak› yoktur! Oligarflinin muhalif, devrimci insanlar› sindirmek için baflvuramayaca¤› bask› yoktur, en i¤renç, afla¤›l›k yöntemlerle sald›rmakta sak›nca görmezler. Çünkü iflkencecinin ahlak› yoktur, faflizmin ahlak›n› temsil ederler. Gözalt›nda tecavüz bu ahlaks›zl›¤›n bafl›ndad›r. Bunun son örne¤i, ‹kitelli Ekin Sanat Merkezi çal›flan› Sevda Ayd›n’›n, 12 Aral›k günü saat 14.30’da, Aksaray Yusufpafla Dura¤›’nda sivil polisler taraf›ndan kaç›r›larak tecavüz edilmesi oldu. Olaya iliflkin 14 Aral›k günü, Taksim Ay›fl›¤›, ‹kitelli Ekin, Gazi Ay›fl›¤› ve Sar›gazi Ekin Sanat Merkezleri taraf›ndan ‹stanbul ‹HD’de bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamaya, TAYAD ve Temel Haklar’›n da bulundu¤u çok say›da kurum ve kifli destek vererek, polisin ahlaks›zl›¤›na karfl› Sevda Ayd›n’›n yan›nda yerald›. ‹HD ad›na yap›lan konuflman›n ard›ndan sözalan Fatma Y›ld›r›m, olay›n nas›l gerçekleflti¤ini flöyle anlatt›: “12 Aral›k’ta arkadafllar› ile yolda yürüyen Sevda Ayd›n’a bir kifli, dört kiflinin oldu¤u arabadan ‘Bakar m›s›n›z’ diye sesleniyor. Ayd›n, bakt›¤›nda kap›s› aç›k olan arabadan içeriye çekiliyor. Bafl›na çuval geçiriliyor ve hap içiriliyor. Sonra arabadan indirilerek bir yere götürülüyor. Ve tecavüz ediliyor. Daha sonra elbiselerini tek tek eline vererek, “Bir daha devrimcilik, devrimci sanatç›l›k yapacak m›s›n? Hala devam edecek misin?” diye soruyorlar. Ayd›n, ayn› gün saat 21.30’da Yenibosna Çobançeflme Dura¤›’na bayg›n ve gözleri kapal› bir halde b›rak›l›yor”. Y›ld›r›m, polisler hakk›nda suç duyurusunda bulunduklar›n› da kaydederken, Sevda Ayd›n, yaflad›klar›n› anlatamad› ve bay›ld›. Ayd›n’›n bay›lmas› üzerine, yoldafllar›, bu olay›n kendilerini mücadeleden al›koymak bir yana, bu köhne çürümüfl kapitalist sisteme duyduklar› öfkeyi art›rd›¤›n› kaydettiler. Aç›klaman›n ard›ndan, Ekin Sanat Merkezi çal›flanlar› "Faflist Devlet Hesap Verecek" sloganlar› ile ‹stiklal Caddesi'ne do¤ru yürüyüfle geçtiler. Polis, kitleye biber gaz› ile sald›rarak 6 kifliyi gözalt›na ald›. ‹dil Kültür Merkezi, Grup Yorum, Tav›r Dergisi ve FOSEM 15 Aral›k tarihli yaz›l› aç›klama ile olay› k›narken, “Devrimci sanatç›lar susturulamaz” dediler. Temel Haklar Federasyonu da polise bu cüreti verenin iktidar oldu¤unu hat›rlatt›.
Oligarfli Cesede ‹flkence Ahlaks›zl›¤›ndan Mahkum Oldu Gerilla cesetlerine yönelik iflkence A‹HM taraf›ndan da belgelendi. D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n “aptalca hikayeler” olarak nitelendirdi¤i, cesede iflkence ahlaks›zl›¤›na iliflkin A‹HM’de aç›lan bir dava, Türkiye aleyhine sonuçland›. Sivas’›n Kangal ‹lçesi’nde 1996 y›l›nda ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitiren Ali Ekber Kanl›bafl isimli gerillan›n öldürüldükten sonra cesedi askerler taraf›ndan parçaland›. Bunun üzerine yarg›ya baflvuran Kanl›bafl ailesi, iç hukuktan sonuç alamay›nca, konuyu A‹HM’e götürdü. Davay› geçen hafta sonuçland›ran A‹HM, Türkiye’yi Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin yaflam hakk›n› düzenleyen 2. maddesinin yan›s›ra, cesede iflkence yap›ld›¤› için kötü muameleyi düzenleyen 3. maddeden mahkum etti. Bilindi¤i bir cesede iflkence, oligarflik ordunun neredeyse bir gelene¤i haline gelmifl, faflizmin ahlak›n›n çarp›c› bir örne¤ini teflkil etmiflti. 46 18 Aral›k 2005 / 31
Cinayet ve linç kültürü Adana’ya çekime giden TRT görevlisi Serdar Arslano¤lu, gece sigara almak için soka¤a ç›kt› ve “h›rs›z zannedilerek” dört kifli taraf›ndan sopalarla dövülerek öldürüldü. Kim sorumlu? 4 linççi mi? Bu, yaflanan› aç›klamaya yeterli mi? Peki, olaya tepki gösteren burjuva bas›n dönüp yay›nlar›na bir baks›n, linçlere “vatandafl hassasiyeti” denilerek nas›l destek verdi, bu kültürü nas›l gelifltirdi, kapkaç h›rs›zl›k gibi olaylarda suçun sosyal boyutu bir yana b›rak›larak linç nas›l körüklendi, burjuva partiler linç kültürünü nas›l masumlaflt›rd›... Linç kültürünü destekleyen herkes, Arslano¤lu’nun katilidir. Muhaliflerinizi sindirmek için sar›ld›¤›n›z bu kültürün nerede kime yönelece¤i belli mi olur!
Linç protestosuna soruflturma Abdullah Öcalan’a yönelik tecriti protesto etmek amac›yla gittikleri Gemlik’ten dönerken, Bilecik’in Bozüyük ‹lçesi’nde faflistlerin linç giriflimine maruz kalan ve bunu ‹skenderun’da protesto eden DEHAP’l›lar hakk›nda soruflturma aç›ld›. 8 Eylül günü, ‹skenderun’da yap›lan eyleme kat›lan 13 kiflinin att›klar› sloganlarla suç ifllediklerini belirten savc›l›k, kan›t olarak da polisin kamera kay›tlar›ndan yararland›.
Zeynep Erdu¤rul’u sindirme cezas› Trabzon’da linç giriflimine maruz kalmalar›na ra¤men, ›srar ve kararl›l›kla kentte faaliyetlerini sürdüren devrimciler sindirilmek isteniyor. Zeynep Erdu¤rul onlardan biri. Erdu¤rul'a Trabzon'da adliye binas› önünde F Tipi hapishanelerdeki tecriti protesto etmek için pankart açt›¤› s›rada kendisine müdahale eden polisi darp etti¤i gerekçesiyle, 4 ay hapis cezas› verildi. Müdahale eden polis, darp eden Zeynep! Gözünün üstünde kafl›n var bahanesi aramak diye buna denir. Ama baflaramayacaklar, bask›lar, cezalar devrimcileri y›ld›ramaz.
Bursa Polisinin Ajanlaflt›rma Bask›s› Bursa Temel Haklar Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Çekiç 5 Aral›k günü polisler taraf›ndan tehdit edilerek, iflbirli¤i teklifinde bulunuldu. Konuya iliflkin 8 Aral›k günü bas›n toplant›s› düzenlenerek, bu yöntemlerle Temel Haklar’›n mücadelesinin engellenemeyece¤i ifade edildi. Dernek Baflkan› Serkan fienol, kurulduklar› günden bu yana sürekli bask› ve tehditlerle karfl›laflt›klar›n› hat›rlatarak, örnekler verdi. Hasan Çekiç’in sokakta çevrilerek tehdit edildi¤i belirtilen aç›klamada, tehditten sonuç al›namay›nca bu kez ‘bir elektrik iflimiz var’ diye ça¤r›ld›¤› yerde iflbirlikçilik teklif edildi¤i, tehdit edildi¤i dile getirildi. Derne¤in yasal faaliyetlerine iliflkin sorular soruldu¤u, bunlardan birinin de, “ba¤›ms›zl›k, demokrasi sosyalizm” semineri vermek için kente gelen, Temel Haklar Federasyonu üyesi Sad›k Ero¤lu’nun “neden geldi¤i? Kaç gün kald›¤›? Hangi semineri verdi¤i? Seminere kaç kiflinin kat›ld›¤›? gibi, tamamen yasad›fl› sorular oldu¤u kaydedildi. fienol, bu sorgulamay›, “Semineri illegal bir faaliyetmifl gibi lanse etmek, Sad›k Ero¤lu’nun Bursa’ya gelmesini flaibe alt›na sokmak çabas›ndan baflka bir fley de¤ildir” diye de¤erlendirerek, polisin suç iflledi¤ini kaydetti ve Bursa’da baflka yasalar m› geçerli diyerek, savc›lar› göreve ça¤›rd›. Hasan Çekiç ise konuflmas›nda bafl›ndan geçenleri anlatt› ve afla¤›l›k teklif karfl›s›nda, oray› terketti¤ini kaydetti. Aç›klamaya ESP, Partizan ve K›z›lbayrak da destek verdi.
Sosyalizm seminerleri sürüyor Temel Haklar Federasyonu taraf›ndan Türkiye’nin birçok ilinde yap›lan “Ba¤›ms›zl›k, Demokrasi ve Sosyalizm” seminerleri, Mersin, Adana ve Babaeski ile devam etti. 8 Aral›k günü Mersin Temel Haklar taraf›ndan Yap›-Yol Sen Mersin fiube binas›nda düzenlenen seminere konuflmac› olarak Münire Demirel kat›ld›. Adana Temel Haklar taraf›ndan Onur Dü¤ün Salonu’nda düzenlenen ve yine Münire Demirel'in kat›ld›¤› panel, 3 saat sürerken, emekli, ev kad›n›, esnaf, iflçi, alevi dedesi, üniversiteli ve liseli gençler semineri ilgi ile dinlediler. 11 Aral›k günü de K›rklareli Babaeski Halkevi'nde yap›lan seminerin konuflmac›s› Sad›k Ero¤lu idi. Ero¤lu, canl› tart›flmalar›n yafland›¤› seminerin amac›n›, "Ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizm konular› ülkemizde en çok çarp›t›lan ve içi boflalt›lmaya çal›fl›lan konular. Bu yüzden insanlar›n bu gerçekleri bilmesini istiyoruz” diyerek özetledi.
Adana Temel Haklar 1. Kongresini Yapt› Adana Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, 1. Ola¤an Genel Kurulu, 11 Aral›k günü Kaktüs Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirildi. Genel Kurul, Temel Haklar’›n 1-4 Aral›k aras›nda düzenledi¤i “Yozlaflt›rmaya Karfl› Çukurova Halk Kültür Festivali”nden görüntülerin oldu¤u sinevizyon gösterimi ile bafllad›. Ard›ndan Geçici Yönetim Kurulu Baflkan› Tülin fiahin, ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve özgürlük mücadelelerine devam edeceklerini söyledi. Sayg› duruflu ve divan seçiminin ard›ndan, derne¤in faaliyetlerine iliflkin yap›lan konuflmalarla devam eden Kongre’de seçime geçildi. Yap›lan seçimle yeni yönetim, fiemsettin Kalkan, Y›lmaz Bozan, Sevda Yavuz, Erhan Bingöl ve ‹smail Yavuz olarak belirlendi. Genel Kurul sonundaki müzik dinletisi ile halaya duran dernek üyeleri, mücadeleyi yükseltme kararl›l›¤›n› ifade etti. 47 18 Aral›k 2005 / 31
Temel Haklar Federasyonu’ndan ◆ CIA’n›n iflkence uçaklar› üzerine 9 Aral›k tarihli bir aç›klama yapan Temel Haklar Federasyonu flöyle dedi: “Emperyalizmin bugün ortaya koydu¤u tablo fludur; iflkencesiz ayakta duramam. Bu emperyalizmin gerçe¤idir. ‹flkence konusunda o kadar deflifre olmufltur ki; art›k iflkenceyi meflrulaflt›rmaya, insanlara kan›ksatmaya yönelik söylemleri aç›kça ortaya koymaktad›r.” ◆ Mersin Yal›nayak ‹lkö¤retim Okulu’nda görevli 5 ö¤retmenin 'Ö¤rencilerin dini duygular›n› sarsma ve bu yönde telkinde bulunmak' gerekçesiyle sürgün edilmesi ile ilgili, 9 Aral›k tarihli Temel Haklar Federasyonu, “Evrim Teorisini Anlatana Sürgün, Namaz K›lmay› Ö¤retene Ödül” bafll›kl› aç›klamas›nda flu ifadelere yer verildi: “Bu gerici düflünce yap›s›na, bask›lara ve yasaklara karfl› e¤itimcilerin daha kararl› olmas› ve daha da güçlü bir flekilde örgütlenmeleri gerekmektedir... Biz Temel Haklar Federasyonu olarak akademik, bilimsel, demokratik bir e¤itimi savunuyor ve gerici, ba¤naz e¤itime karfl› ç›k›yoruz.” ◆ Kanada'da yap›lan Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflikli¤i Zirvesi’ni “emperyalist tekelerin pazar kavgas›n›n, birbiriyle olan rekabetlerinin sürdü¤ü bir kurtlar sofras›” olarak de¤erlendiren Temel Haklar Federasyonu, kapitalizmin dünyam›z› tahrip etti¤inin alt›n› çizerek, ABD emperyalizminin küresel ›s›nma karfl›s›ndaki tavr›n› flöyle de¤erlendirdi: “Bu konuda en pervas›z olan ise katliamc›l›¤› herkes taraf›ndan bilinen ABD emperyalizmidir. Bu pervas›zl›¤› kendileri de ‘ABD, BM'nin iklim konvansiyonu çerçevesinde, mücadelenin gelece¤ine iliflkin her türlü tart›flmaya muhaliftir’ sözleriyle itiraf ediyorlar. Bu sözlerin anlam›; iklim de¤ifliklikleri ve bunun sonucunda ortaya ç›kan k›tl›klar, kurakl›klar, seller, tüm bu nedenlerle yaflanan ölümler, hastal›klar beni hiç ilgilendirmiyor, yeter ki maliyet artmas›n ve ben daha fazla kar edeyimdir. Bu yüzden Kyoto Protokolü'ne imza atmay›p, enerji fiyatlar›n›n yükselece¤i gerekçesiyle karfl› ç›k›yorlar. Dünyan›n gelece¤ini belirleme hakk› emperyalist tekellerin de¤ildir. Karar vermesi gereken as›l olarak dünyan›n ezilen ve sömürülen halklar›d›r. Yokedilmek istenen yaflam hakk›m›z› savunmak, gelece¤imize sahip ç›kmak için dünyan›n bütün ezilen halklar› emperyalizme karfl› birleflmelidir.”
not düflüyoruz
Mezar tafl›na sald›r›
✔ TBMM Örtbas Etme Komisyonu
1977’de katledilen Devrimci Sol flehitlerinden Kemal KARACA'n›n K›rklareli'nin Pehlivanköy ‹lçesi ‹mampazar› Köyü'nde bulunan mezar›na 7-8 Kas›m tarihleri aras›nda gelen kifliler, üzerinde "Vurulduk Ey Halk›m Unutma Bizi” dizelerinin yaz›l› oldu¤u mezar tafl›n› gasbettiler. Daha önce 1983 y›l›nda da jandarma, mezar›n bir Devrimci Sol militan›na ait oldu¤u gerekçesiyle mezar tafl›na el koymufltu. Babaeskili Yürüyüfl okurlar›, sald›r›y› k›nayarak ikinci sald›r›n›n da ayn› güç taraf›ndan yap›ld›¤›n› düflündüklerini belirttiler. Karaca’n›n ailesi, mezar tafl›n›n gasbedilmesiyle ilgili savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu.
TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu, fiemdinli raporunu 12 Aral›k’ta aç›klad›. Komisyon hem zaman konusunda, hem ka¤›t konusunda çok ekonomik davranm›fl. Faillerle bile görüflmeden, toplam 20 sayfaya s›¤d›rm›fl fiemdinli olay›n›n tüm boyutlar›n›. Biz kimilerinin dedi¤i gibi “da¤ fare do¤urdu” demeyece¤iz. Çünkü fareden normal olarak ancak fare do¤ar. TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu, ay›p olmas›n diye “faillerin bulunmas›n›” istemifl ama kendisi failleri örtbas etmek için rapor haz›rlam›fl. Tabutlar›n ç›kt›¤› hapishaneler için “bizim cezaevlerimiz cennet” diyenler, fiemdinli’de de bir cennet görmüfllerdir olsa olsa.
Y›k›ma karfl› halk toplant›s›
✔ Akbabalar Irak’a üflüflüyüyor
Esenler Temel Haklar Derne¤i taraf›ndan EsenlerTepe'de bulunan Tekstilkent gecekondu mahallesinde y›k›mlarla ilgili bir halk toplant›s› düzenlendi. Avukat Oya Aslan, Bayramtepe y›k›mlara karfl› halk komisyonundan Edip TARHAN ve Temel Haklar’dan Songül DEM‹R’in konuflmac› olarak kat›ld›¤› toplant›da, di¤er semtlerdeki y›k›mlara karfl› direniflin tecrübeleri aktar›ld›. Halk›n sorular› ve önerileriyle devam eden toplant› sonucunda, y›k›mla ilgili bir komisyon oluflturulma karar› al›narak, bu çal›flmay› yürütmek üzere mahalleden 5 kiflilik bir heyet seçildi.
Geçen hafta “AB, Irak'ta büro açacak” bafll›¤›yla küçük bir haber yerald›. ABD’nin peflis›ra gidip sömürü ve ya¤madan pay kapmaya çal›flan AB emperyalistlerinin sözcüleri, “AB’nin Irak’ta daha fazla rol oynamay› hedefledi¤ini” aç›klad›lar. AB sözcüsünün sözlerini Türkçe’ye tercüme edersek, iflgal edilmifl bir ülkede daha fazla rol, iflgal edilmifl ülkede ya¤madan daha fazla pay almak demektir elbette.
✔ Linççi ‘milliyetçi’ler neredesiniz? Hat›rlanaca¤› gibi bir süre önce Türkiye Ligi’nin isim hakk› Turkcell’e sat›lm›fl ve ligin ad› Turkcell Süper Ligi olmufltu. Futbol Federasyonu ile emperyalist flirket Fortis aras›nda yap›lan bir anlaflmayla da Türkiye Kupas›'n›n isim hakk› için 2 y›ll›¤›na Fortis’e sat›ld›. Türkiye Kupas›’n›n ad› bundan böyle “Fortis Kupas›” olacak. Futbol klüplerinin “MHP’li, milliyetçi” taraftarlar›, linç sald›r›lar›nda yeralmaktan, futbolun en “milli” kurum ve isimlerinin emperyalist flirketlere sat›lmas›yla ilgilenmeye vakit bulam›yorlar anlafl›lan. Eh, ucuz milliyetçilik bu kadar olur; yar›n al›nlar›na “Fortis” band› tak›p tribünlere de ç›karlar. Ama yine devrimcilere, vatanseverlere karfl› ulumaya da devam ederler.
Özgür Gündem’e bask›n! Ülkede Özgür Gündem Gazetesi’nin genel merkezi, 14 Aral›k günü bas›ld›. Van Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n talebi üzerine yap›lan bask›nda, polisler disket, CD, bir bilgisayar, foto¤raf makinas›, telefon fihristine “incelemek üzere” el koydular. Gazetenin Genel Yay›n Yönetmeni ‹rfan Uçar, bask›n› “ifade özgürlü¤üne darbe” olarak de¤erlendirirken, Van’daki mahkemenin “suç ve suç unsuru için” arama karar› vermesini hat›rlatt› ve “bir gazetede ne suç unsuru olabilir. Gündem ancak eline geçti¤i savafl suçlar› ile ilgili verileri okuruyla paylafl›r. Gazete sadece insanl›k suçlar›n›, yolsuzluklar›, çeteleri iffla eder” diye konufltu.
‹fl'in Katilleri Bulunsun!
Kaç›rma giriflimi
Batman'›n Befliri ‹lçesi'nde 28 Ekim’de flehit düflen bir gerillan›n cenazesini almak için yap›lan gösteriye polisin atefl açmas› sonucu Hasan ‹fl, katledilmiflti. 7 Aral›k’ta Hasan ‹fl’in katledildi¤i yerde yüzlerce kiflinin kat›ld›¤› bir eylemle faillerin bulunmas› istendi.
Mardin DEHAP ‹lçe Baflkan› Cemal Veske, kendilerini polis olarak tan›tan kiflilerce kaç›r›lmak istendi. Mardin’deki demokratik kurumlar, 7 Aral›k’ta yapt›klar› eylemle, “flüphelerin J‹TEM üzerinde yo¤unlaflt›¤›n›” belirterek, kontra giriflimini protesto ettiler. 48
18 Aral›k 2005 / 31
dünya Avrupa’da iflçi k›y›m› ve protestolar Avrupa ülkelerinde tekellerin emekçilere yönelik sald›r›lar› sürüyor. ‘Tasarruf’ ve fabrikalar› ucuz emek cenneti ülkelere, özellikle parçalay›p iflgal ettikleri Balkanlar’a tafl›ma gerekçelerine dayand›r›lan sald›r›larda iflçi k›y›m› bafl› çekiyor. 1995’te özellefltirilen Alman Telekom flirketi, ‘yeniden yap›lanma’ ad›yla 2008’e kadar 35 bin kifliyi iflten ç›karaca¤›n› aç›klad›. Karar, 13 Aral›k günü ülke genelinde 25 bin emekçi taraf›ndan protesto edildi. Nürnberg’de ise, 80 y›ld›r faaliyette olan AEG Fabrikas› 2007’de kapat›l›yor. 500’ü Türkiyeli 2 bin iflçi, 12 - 14 Aral›k günlerinde ifl b›rakarak karar› protesto etti. Fabrikan›n sahibi ‹sveçli Elektrolux, fabrikay› eme¤in ucuz oldu¤u Polonya’ya tafl›mak istiyor. 1200 iflçisini iflten atmay› planlayan Ford, iflçilerin tepkileri üzerine uygulamay› durdururken, sendika ile anlaflarak belli say›da iflçinin ç›kar›laca¤› aç›kland›. Bu da, Avrupa uzlaflmac› sendikalar›n›n, patronlar›n bu sald›r›y› nas›l bu kadar pervas›z yürütebildiklerinin örne¤i. Almanya’da patronlar›n kârlar› katlanmas›na karfl›n, “tasarruf” ad› alt›nda iflçi ç›karmalar› gündeme getirdi¤i yerlerden biri de Wolksva-
gen. Hannover ve Kassel’deki tesislerde binlerce iflçinin ifline son verilmesi gündeme gelirken, sendika iflçilerle yapt›¤› toplant›da, “tasarruf konusu hakk›nda nas›l iflbirli¤i yap›labilce¤ini” tart›flt›rd›.
‹rlanda’da Büyük Eylem ‹rlanda’da ise; feribot iflletmesi Irish Ferries’in, sendikal› 543 iflçiyi iflten atarak, kölelik ücreti denilebilecek düzeyde göçmen iflçi almay› planlamas› ve asgari ücret bask›s›ndan kurtulmak için, K›br›s band›ras›na geçme plan›, iflçilerin direnifliyle karfl›laflt›. Grevdeki feribot iflçilerine, 9 Aral›k günü düzenlenen dokuz ayr› mitingle destek verildi. Son ony›llar›n en kitlesel eylemi olarak de¤erlendirilen yürüyüfllere kat›l›m›n 200 bini buldu¤u, baflkent Dublin’deki gösteriye ise 100 bine yak›n kiflinin kat›ld›¤› bildirildi. ‹rlanda ‹flçi Sendikalar› Kongresi’nin ça¤r›s›yla yap›lan eylemde, iflçilerle dayan›flman›n yan›s›ra, göçmen iflçilere yönelik sömürüyü ve iflten atmalar› protesto eden sloganlar hayk›r›ld›. Bu arada Yunanistan’da da, kamuda çal›flan iflçi ve memurlar hükümetin sald›r› politikalar›na karfl› 14-15 Aral›k günlerinde greve ç›kt›. Greve kat›l›m yüksek oldu.
Bilgilendirme Stand› Anadolu Federasyonu’nun bafllatm›fl oldu¤u “S›n›r D›fl›lara Oturum ‹ptallerine Hay›r” kampanyas› çerçevesinde bilgilendirme standlar› sürüyor. 10 Aral›k günü Nürnberg flehrinde bir al›flverifl merkezinin önünde 3 saat aç›k kalan standa gerek yabanc›lar›n gerekse de Almanlar’›n ilgisi Nürnberg büyüktü. 500 bildirinin da¤›t›ld›¤› stand›n sürece¤i belirtildi. Kampanyada önümüzdeki süreçte yürüyüfl yap›lmas› planlan›rken, standlara Türkiyeli göçmen kurulufllar› ile Alman solu da destek veriyor.
Berlin'de ‘Paris ‹syan›’ Paneli Paris'te isyan eden göçmenlere destek ve konuya iliflkin çeflitli boyutlar›n tart›fl›lmas› ise panellerle devam ediyor. Berlin Irkç›l›¤a Karfl› Mücadele Derne¤i’nde düzenlenen panelde, isyana iliflkin bilgiler verilirken, Avrupa ›rkç›l›¤›n›n kaynaklar› anlat›ld› ve göçmen politikalar› tart›fl›ld›. 49 18 Aral›k 2005 / 31
Sydney’de ›rkç› sald›r›lar Avustralya’n›n Sydney kentinde, “iki Avustralyal› cankurtaran›n Ortado¤ulu gençler taraf›ndan dövüldü¤ü” söylentisinin ard›ndan, ›rkç›lar öncülü¤ünde binlerce kifli göçmenlere vahflice sald›rd›lar. Ortado¤u kökenli bütün göçmenlere ayr›m yapmaks›z›n sald›ran güruh, kenti savafl alan›na çevirdi. “Araplar defolun! Avustralyal›lar buraya” fleklinde slogan atan ›rkç›lar›n sald›r›lar›n›n ard›ndan, göçmen gençler de toplanarak, olaylar› protesto ettiler ve otomobilleri tahrip ettiler. ◆
Kontralar köylüleri katletti Kolombiya iktidar›n›n gayri-resmi vurucu gücü, Amerikan iflbirlikçisi paramiliter güçler, kontra sald›r›lar›n› sürdürüyorlar. 5 Aral›k günü, Kolombiya’n›n kuzey bölgesinde Currumani Bölgesi’nde, 200 kiflilik sa¤c› paramiliter MINGA üyesi grup, gerillalara destek veren köylülere sald›rd›. Köylülerden 22’sinin katledildi¤i belirtildi. Gerilla karfl›s›nda devletin yedek gücü olan faflist kontralar y›llard›r köylülere, sendikac›lara karfl› katliamlar düzenliyor. ◆
DTÖ Zirvesi’ne protestolar Tar›m sübvansiyonlar›n›n ana gündem oluflturdu¤u Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferans› Hong Kong’da topland›. Son ikisi baflar›s›zl›kla sonuçlanan DTÖ Toplant›lar›’nda yoksul ülkelerin aleyhine tar›m ve ticaret kurallar› getirilmeye çal›fl›l›yor. Toplant›dan iki gün önce, 10 Aral›k’tan itibaren sokaklar› dolduran binlerce kifli, DTÖ’nün ABD ve AB lehine ald›¤› kararlar› protesto etti. Asya ülkelerinden, Avrupa’dan onbinlerce iflçinin, emekçinin, yoksullar›n Hong Kong’a ak›n etti¤i ö¤renilirken, protestolar hafta sonuna kadar devam etti.
Bir y›l önce bir meflale yan›yordu Taksim’de. Hay›r bildi¤iniz meflalelerden biri de¤ildi o, bir insand› o meflale, 26 yafl›nda bir genç k›zd›. Devrime meflale olan genç k›zlar›m›zdan biriydi. Bedenini meflale yaparak hayk›raca¤› bir talebi vard›. Taksim’de çimlerin üzerine b›rakt›¤› iki kelime –TECR‹TE SON!–, birazdan onun aleve kesmifl bedeniyle bir 盤l›¤a dönüflecekti.
ördüler bu barikat›. O barikattan hayk›r›ld› “yenemeyeceksiniz!” diye. O barikattan yükseldi sesler: “Geçemeyeceksiniz!” Katlettiler, 5 y›ld›r hücrelerde zulmettiler, yenemediler. Çünkü 120 flehidin yükseltti¤i barikat var. Kararl›yd› Sergüller. ‹nançl›, kararl›yd›lar. O inançla donanan Sergül netti. Bu netlik, düflman karfl›s›nda di-
yin’ ça¤r›s› yapm›fl geçenlerde biri... Anlay›fllar›n›n bu kadar k›t oldu¤unu düflünmüyorum. Afl›r› iyimser bir yaklafl›m olur. Çünkü o Naz›m usta, Bursa Kalesi'nde yatarken de, yedi y›l, ‘yaflamak a¤›rl›¤› çöktü’ diyor, Tanya'n›n resmini gördü¤ünde... ‹flte budur Naz›m... Yaflamak a¤›rl›¤› niye çöker ki bir insana? ‹flte bunu anlamak istemeyenleri biz anlamakta güçlük çekiyoruz...” Devam ediyor Sergül: “Böyle bir düzende, insana dair hiçbir fley yokken, tam aksine emperyalizm insan› yoketmek için elinden geleni herfleyi yap›yorken, insan özelliklerimizi yoketmeye çal›fl›yorlarken Devrimcilikten baflka HAYAT yoktur demifl ya Che... Gerçekten mümkün de¤il.” O kendisine “düzenin nimetlerinden yararlanmay›” önerenlere, “Ben seçtim, nimetlerin en güzelini! Ölümsüzlü¤ü! Var m› daha büyük nimet, siz söyleyin, halklar›n yüre¤inde olmaktan baflka?” diyerek çakt› çakma¤›. Ölece¤im, çünkü “umut ölsün istemiyorum” diyerek feda etti kendini. Tecrit duvar›nda bir gedik açt›. Umut Sergüller’le sürüyor, Sergüller’le büyüyor.
Tecrite karşı bir haykırış
Ama salt bir 盤l›k da de¤ildi O. Çaresiz, umars›z bir 盤l›k hiç de¤ildi. Tarihsel, siyasal bir isyan›n tam ortas›ndan hayk›r›yordu Sergül. Ba¤›ms›zl›k, demokrasi, sosyalizm için sürdürülen yürüyüflün güzergah›nda ad›ml›yordu Taksim’i. Evet, “Tecrite son!” talebinde, ideoloji yüklüydü, politika yüklüydü. Çünkü “tecrit” denilen politikan›n kendisi ideolojik ve politikti. Tecrit ad› verilen bu ideolojik, politik sald›r›, emperyalizmin ve oligarflinin ülkemizde son y›llarda gerçeklefltirdi¤i en boyutlu, en kapsaml› ve en vahfli sald›r›n›n ad›yd›. Bu kapsamda, bu boyutta bir sald›r›n›n karfl›s›nda direnebilmenin, her zamanki “ola¤an, s›radan” direnifllerin çok ötesinde bir direnifli gerektirece¤i aflikard›. Ödenecek bedellerin kat kat büyük olaca¤› aç›kt›. Sergüller’in kafas› bu konuda aç›kt›. Direniflin seyrine, devrim mücadelesinin geliflimine, devrimle karfl›-devrimin çat›flmas›na dair kafalar›nda hiçbir mu¤lakl›¤a, tereddüte yer yoktu. Sald›r›n›n karfl›s›na açl›klar›yla, tutuflmufl bedenleriyle, cesetleriyle
renmek yerine k›rk türlü hesap yapanlar›n, düzeniçi rahatlar›n›n bozulaca¤› kayg›lar›n› ve korkular›n› yaflayanlar›n ve statükolara yap›fl›p kalanlar›n asla sahip olamayaca¤› bir netliktir. Bunun için “yaflam kutsald›r” teorilerini, “uluslararas› standartlar” önerilerini, “kaymak tabakay› koruma” teranelerini beyinleriyle ezip geçtiler. Sergül, bir yaz›s›nda “çok geç varsam da Naz›m Ustan›n fliirlerinin tad›na, vard›m ya...” derken, o ezip geçtikleri teorilerin sahiplerine bak›n nas›l bir gönderme yap›yordu: “Buraya bir parantez açmamak elde de¤il yoldafllar... Hani reformistler Naz›m'›n fliirlerini bize karfl› kullanmaya kalk›fl›yorlar ya [düflmana inat bir gün daha yaflamak gibi], çok k›z›yorum gerçekten... Bize ‘ölme50 18 Aral›k 2005 / 31