Öğretmenimiz O cenaze bizim! Cenazemizi istiyoruz... Yüzlerce yıldır ve 14 yıldır biriktirdiğimiz öfkemizle kinimizle istiyoruz o mezartaşını. Öfkemizi kinimizi gemlemek demek, kendi gücümüzden vazgeçmek demektir. Vazgeçmeyeceğiz cenazemizden! O mezartaşları bizim öfkemiz, kinimizdirler. Çift ağızlı, çift taraflı hançerimizdirler. Bizim kinimizin hedef tahtasıdır o mezartaşları. Ve tam hedeften vurmak için düşmanı, alacağız o mezartaşlarımızı. Çıkaracağız yoldaşımızı o çukurdan, hakettiği taşa kavuşturacağız o mezarı. Düşman; soyumuzu, sopumuzu, bebeklerimizi, yiğitlerimizi beşiğinden mezara kadar izliyor, etimizi dişliyor, “kanımızı içiyor”, ölülerimizi bile saklıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir devrimcinin mezarı için... Ağlamadık, ağlamayacağız da... Bizi böyle ağlarken görmeyecekler, duymayacaklar. Gözyaşlarımız içimizde kalacak. Taş kesilecek gözyaşlarımız. Bol bol akmalarının zamanı değil daha. Başka taşlaşmış gözyaşlarını, başka sevinçleri büyütmek ve yaymak zamanı şimdi. Söz olabilmek, eylem olabilmek için bekliyorlar. Bekliyorlar... Güç olabilmek için. Sonra akıl olabilmek için... Sonra tek-
cuklarımızın adında yaşacaklar. Beynimizde, anılarımızda yaşacaklar. Kimse çalamayacak onları anılarımızdan. Kimlik olarak gösterebileceğimiz tek şey, onların mezartaşları olacak yeni kuracağımız dünyada. İşte o mezartaşları bizim kimliğimizdir. Onlar taşlaşan heyecanımız, zamanımızın taşlaşmış tarihçesi. İşte o uzak, sessiz, o rahat deniz kıyısına, yüksek yaylalara veya ovalara gideceğiz grup grup, orada ağlayacağız... Özgürlük içinde konuşacağız, son bir kez daha kalbimizde konuk ettiğimiz yiğitlerimizle. Son kez evet, son kez. Çünkü tarih bu kutsal, bu sessiz, isimsiz taşları derleyecek toplayacak, sonra da bu MEZARTAŞLARI İLE ile yeni dünyanın temelini atmak için orada bizi beklemekte olacak. Yeni dünya da işte bu yeni dünya olacak. Onların mezarı gelecek kuşakların yüreklerinde, anılarında yatacak. Kendi özverileriyle, kanları canları ile yarattıkları, büyüttükleri kuşakların yüreklerinde... Yepyeni bir insan oğlu türü doğacak. Yeni insan olacak mezartaşlarımız. Böylesine bir dünya için kan can taşıyabilenlere ne mutlu. Şimdi ağlama, içini dökme vakti değil. Değerleri çarcur etme zamanı değil, şimdi savaş vakti. Taş deyip geçmeyin. Mezar deyip geçmeyin. İşte bu yüzden vermiyorlar bize cenazemizi. Alacağız!
www.yuruyus.com
rar güç olabilmek için... Gözyaşlarımız böyle taşlaşıyor o mezarlarda. Bir gün bizi bekleyen cehennemi yardığımızda, tüm dostlar, tüm bizden olanlar, ufak ufak gruplar halinde veya yüzlerce, binlerce halay çekerek, sessiz, rahat bir deniz kıyısına gideceğiz veya bir dağ başına yüksek bir yaylaya çıkacağız veya uçsuz bucaksız Çukurova’da, Amik ovasında olacağız. Mehtaplı bir gece olacak. İşte orada içimizdeki taşları eriteceğiz. Gözyaşlarımız ve mezartaşlarımız;
MEZARTAŞIMIZI İSTİYORUZ !
O MEZARTAŞI BİZİM KİMLİĞİMİZDİR ADIMIZ SOYADIMIZDIR O MEZARTAŞI BİZİM KURACAĞIMIZ DÜNYANIN TEMEL TAŞIDIR
info@yuruyus.com
isim, gölge, belirsiz şekiller veya kanlı canlı olacaklar, yanıbaşımızda. Vurulup düşen ve mezarsız yatan yoldaşlarımız olacaklar yanıbaşımızda. Tarihimiz, kendilerine yakışır bir mezar buluncaya dek, onları yüreğimizin en sıcak köşesinde, kinimizin öfkemizin tam ortasında misafir edeceğiz. Taşlaşmış gözyaşları yapıp yüreklerimizde sakladık biz onları. Onları taştan bir sevgi yaptık. Karanlık gecelerde, fırtınalarda, boranlarda kendimizi yitirinceye dek kendimizi kaybedene dek, yanımızda, içimizde taşıdık onları. Bize, benliğimize girdi onlar. Kendi adlarımızı unutacağız ama onların adını unutmayacağız. Ço-
www.yuruyus.com Haftalık Dergi / Sayı: 281 14 Ağustos 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)
info@yuruyus.com
Tarih, bu kutsal mezar taşları ile yeni dünyanın temelini atıyor. Şehitlerimizin canları kanları ile yaratılan yeni insanlar “ölümüz için bile ölürüz” diyor. Yepyeni bir insan türü doğuyor! Ölülerimiz İçin Ölüm Orucundayız! ÇÜNKÜ BİZ DEVRİMCİYİZ! ÇÜNKÜ ŞEHİTLERİMİZ GELECEĞİMİZDİR!
ı r a l r a z e ! M z ı u l ğ p a c n i To n a i ş r r ı a t z g ı i ç l ğ O A a c a ızı t r m ı a ş k ı a Ç d l n a Yo Ali Yıldız’ın da d n u r gömülü olduğu toplu u k mezardakilerin otopsi raporları Çu açığa çıktı: 1. ceset: Başının sol tarafı yok, sol kolu kopmuş. 2. ceset: Sol kolu ve sol ayağı kopmuş.... 5. ceset: Sol bacağı tamamen, sağ bacağı dizden, sol kolu dirsekten yok. 12. ceset: baş ve sağ kol yok... 15. ceset: Yalnızca gövde kısmı var. 18. ceset: Sol bacak ve koldan ibaret...
İŞTE BU VAHŞETİ GİZLEMEK İÇİN TOPLU MEZARLARA GÖMDÜLER!