Veganlar İçin Birkaç Haşin Soru

Page 1

VEGANLAR İÇİN BİRKAÇ HAŞİN SORU Bu broşür geri dönüştürülm üş kağıda basılm ıştır, ağaçlara zarar verm em ek için geri dönüşüm lü kağıt kullanalım ve kullanılm ış kağıtları çöpe değil geri dönüşüm toplam a kutularına atalım .


-­‐ Gereken besin öğeleri olmadan nasıl hayatta kalacağınızı sanıyorsunuz? Beyninizi ota çeviriyor olduğunuz gerçeğiyle yaşamak zor değil mi? Aslında gereken besin öğeleri için tüm kaynaklarımız var, bitkilerde olmayan hiçbir yaşamsal besin öğesi yok. Birkaç ayrıntı verelim: PROTEİN: Hayvansal gıda tek protein kaynağı değil. Aslında baklagiller ve yeşillikler gibi birçok bitkide yüksek oranda protein var. Her birinin 1 kilosu karşılaştırıldığında bazı baklagillerdeki protein kırmızı etten bile fazla çıkıyor. Bir de hayatta kalmak için çok fazla protein gerektiği miti var; gerçekte hayvansal gıdalar gereğinden fazla protein sağlıyor ve hücre deformasyonuna yol açıyor, bu da kanser demek. KALSİYUM: İnek sütünden çok daha sağlıklı birçok bitkisel kalsiyum kaynağı var, ve bu o kadar açık ki süt ürünü endüstrisi bile bu gerçeği halktan saklayamıyor, inek sütü hakkındaki kötü haberleri heryerde görebilirsiniz. İnsan metabolizması için fazla asitli ve vücudumuz bunu nötralize etmek için gereken kalsiyum için kemiğe gidip kalsiyum fosfatı ayrıştırıyor. Yani inek sütü kemiklerimiz için neredeyse faydasız, en çok süt ürünü tüketen ülkelerde en çok kemik hastalığına rastlanması da bunun bir diğer kanıtı. Kalsiyum için en sağlıklı kaynaklar yeşillikler ve tohumlar. Hem süt hem de kalsiyum istiyorsanız memnuniyetle belirtelim, susam sütünde inek sütünden çok daha fazla kalsiyum var. B12 VİTAMİNİ: Bu vitamin bazı bitkilerin üzerinde yaşayan bazı bakteriler tarafından üretiliyor. Hayvanlar bu bitkileri ve bu bakterileri taşıyan toprağı yiyerek B12 alıyorlar. Toprakla doğrudan B12 alabilecek kadar bağlantımız kalmadığı için zenginleştirilmiş bitkisel gıdalar veya hayvansal olmayan B12 takviyesi kullanmak gerekiyor. B12 sadece veganların değil hayvansal beslenenlerin de sorunu, özellikle de şehir yaşamında B12 değerlerini korumak herkes için zor ve takviyeye ihtiyaç oluyor. Vegan olup B12 takviyesi kullanmak hem hayvanlara hem de kendimize dair adil bir tavır.

1


DEMİR: Yeşilliklerde bol bol demir var. Genetik bir yetmezliğiniz yoksa, vegan beslenirken demir eksikliği yaşamazsınız. Eğer varsa, vegan beslenmeyle ilgisi yoktur, hayvansal gıda tüketseniz de dikkat etmeniz gerekir. ÇİNKO: Birçok meyve, kuru meyve ve tohum çinko içerir. Avokado, ahududu, kayısı ve böğürtlen gibi. n-3 YAĞ ASİTLERİ: Keten tohumu, ceviz, kanola yağı ve soyada bol bol var, balık öldürmeye gerek yok. İçiniz rahat olsun, vegan arkadaşlarınızın hiçbiri veya potansiyel bir vegan olarak siz de beyninizi ota çevirmiyorsunuz. D VİTAMİNİ: Çiğ beyaz mantar ve zenginleştirilmiş bitkisel sütlerde vardır. Ayrıca güneş ışığı vücudumuzun D vitamini üretmesini sağlar. Yine de endişe ederseniz bitkisel takviye kullanabilirsiniz. Beslenmeniz için iyi bir bilgi verelim, kolesterol hayvansal gıdalardan gelen bir yağdır, veganlarda kolesterol problemi ve bu problemden kaynaklanan kalp ve damar hastalıkları olmaz. -­‐ Dukan Diyetinin ne kadar mükemmel işlediğini görmüyor musunuz? Hangi kalp damar hastalığından bahsediyorsunuz siz? Bu tip hayvansal gıda temelli diyetlerin ne kadar faydalı ve ne kadar zararlı olduğuna dair dedikodular dolaşıyor; hepsi doğru olabilir, hepsi yanlış da olabilir, fakat kesin birşey var: Kolesterol kalp damar hastalığına yol açar ve hayvansal bir yağdır. Diyelim ki tüm bu hayvansal diyetler iyi işliyor, yine de şiddetsiz bir vegan beslenme daha iyi bir yol olmaz mıydı, üstelik ikisi de işliyorken? Hem sağlıklı kalmak, hem de hissedebilen varlıklara zarar vermemek gibi bir seçeneğiniz zaten varsa, neden seçmeyesiniz?

2


-­‐ Bağırsaklarımızın selülozu sindiremediğini duymadınız mı? Atalarımızdan miras kaldığı üzere doğal etçiller olduğumuza dair yeterli kanıt değil mi bu? Bağırsaklarımız etçil olmak için fazla uzun; tüm etçillerin bağırsakları cesedi sistemlerinden çabucak atabilmeleri için oldukça kısadır. Yine de mesele bu değil. Atalarımız zamanında bu bir ihtiyaç olarak görülmüş olabilir ya da olmayabilir. Fakat bizim zamanımızda, bu bir seçim meselesi. Hayvan kullanmadan yaşayabiliyor olduğumuz gerçeği hayvan kullanımını, yani hissedebilir canlılara zarar vermeyi keyfi hale getiriyor. -­‐ Bitkisel beslenmeye nasıl katlanıyorsunuz? Bitkisel gıdaların tadı çok vasat ve sıkıcı değil mi? Lezzetli et ve süt ürünü yemeklerini özlemiyor musunuz? Çoğumuz bitkisel gıdaları hayvansal temelli bir yemeğin süsleri olarak görmeye alıştırılmışızdır. Tek başlarına ne kadar lezzetli olabildiklerini farketmeyiz bile. Beslenmemizden hayvansal gıdaları çıkardığımızda bitki dünyasının ne kadar zengin olduğunu farkederiz; baklagiller, yeşillikler, tohumlar, yemişler, tahıllar, patlıcan, patates, domates, havuç, soğan, sarımsak, meyveler, baharatlar ve daha birçoğu harika lezzetler yaratmamız için bekler. Et, peynir, süt ve yoğurt tatlarının aynılarını bile, tüm bunların vegan versiyonlarını yapmak ya da satın almak mümkün. -­‐ Bitkisel gıdaları bıçağınızla vahşi bir şekilde kestiğinizde üzülmüyor musunuz? Bitkilerin yaşama hakkı yok mu? Bitkilerin sinir sistemi yoktur, acı çekmezler. Acı çekmek ve genel olarak hissedebilirlik hayatta kalmak için gelişmiş bir savunma mekanizmasıdır, yani bizi hayatta kalmaktan çıkar sahibi yapan hissedebilirliğimizdir. Bitkilerin hissedebilmelerini sağlayan bir sistemleri olmadığı için hayatta kalmaya dair çıkarlarından bahsedilemez, dolayısıyla da onlar için yaşam hakkı diye bir hak tanımlanamaz. Ağaçları ve yeşili korumakla kastedilen aslında kendi habitatımızı korumaktır. Bitkileri, yani yaşam alanımızı korumak için de yine hayvan

3


yemeyi bırakmamız gerekir, çünkü hayvan endüstrisinin hayvanları beslemek için kullandığı bitkiler tüm dünyadaki insan nüfusunu doyurmaya yeterlidir; dünyadaki tarım arazilerinin çok büyük bir kısmı hayvan endüstrisine hizmet vermektedir. -­‐ Zengin misiniz? Bütün o vegan şeylere paranız nasıl yetiyor? Zengin olmaya gerek yok, tüm pahalı hayvansal ürünleri –eti, peyniri, yünü, deriyi, kürkü– bütçemizden çıkardığınızda diğer ürünlere bol bol para kalıyor. Şimdiye kadar hiçbir vegandan vegan olmanın bütçesine zarar verdiğine dair bir şikâyet almadık. -­‐ Hiç arkadaşınız kaldı mı? Aynı şeyi yemiyor, aynı şeyi savunmuyorsunuz; beraber zaman geçirmek muhtemelen hem sizi hem de onları rahatsız ediyordur, değil mi? Vegan olmadan öncesine kıyasla daha çok arkadaşımız oluyor; vegan olmayan bir dünyada veganlık deneyimi veganları birbirine yaklaştırıyor. Vegan olmayan arkadaşlarımızla ilişkilerimiz ise hayvan kullanımının yol açtığı acılara dair tepkilerimizi kontrol altına alabildiğimiz sürece fazla değişmiyor; üstelik yeterince içten olduğumuzda arkadaşlarımız veganlık konusunda bizleri en iyi anlayabilecek kişiler; onları da birer potansiyel vegan olarak görmek ve doğru yöntemlerle meseleden haberdar edip veganlık süreçlerini başlatabilmek adına onları kaybetmemeye çalışmak gerekiyor. Buluşmalar ve yemeklere gelince, bir vegan her zaman yiyecek birşey bulur, vegan olmayan biri farkedemez ama vegan farkeder. Hiç olmadı hemen her yerde salata var değil mi? -­‐ Veganlık biraz kız işi değil mi? Bu cinsiyetçi ama beklenen bir soru, çünkü ‘erkek adam et yer’ şeklinde yaygın bir inanç var. Ataerki ve hayvan kullanımı arasında sıkı bir bağ vardır. Vegan bir feminist olan Carol Adams, Etin Cinsel Politikası adlı kitabında bu ilişkiden bahsediyor. Hem cinsiyet ayrımcılığı hem de hayvan kullanımı ‘güç’ ve ‘hâkimiyet’ temellidir. Bu bağı açıkça

4


göremeyiz çünkü ikisi de içinde bulunduğumuz ataerkil sistem tarafından iyice saklanmıştır. -­‐ Hayvanları yemeyecek veya kullanmayacaksak niye yaratıldılar? Akıllı ve bilinç sahibi olduğumuz için hayvanların hizmetimizde olması gerekmez mi? Allah bile böyle diyor, Allah’a inanmıyor musunuz? Gerçekte hayvanlar insanlar için varolmaz, hepsinin kendi aileleri ve ayrı hayatları vardır. Her biri bir bireydir. Zekâ bizi onlardan üstün yapmaz, sadece insan türünün hayatta kalmak için sahip olduğu bir yetiyi işaret eder, tıpkı kuşların uçabilmesi ya da örümceklerin ağ örebilmesi gibi. Şiddetin meşru görüldüğü ve hakim olduğu bir kültürü akılla birleştirdikçe taleplerimiz ve bu talepleri karşılama yöntemlerimiz hissedebilir canlıları mülkleştirerek kullanmaya ve ortak yaşam alanımıza zarar vermeye yöneliyor. Veganlıkla beraber gelen şiddetsizlik pratikleri aynı akıl yetisini hem türümüze, hem diğer hayvanlara, hem de gezegene zarar vermeden yaşamanın yeni yöntemlerini geliştirmek adına kullanmamızı sağlayacak; hep barışçıl bir dünya hayal etmez miyiz? O dünyanın bir parçası ya da öncüsü olmak iyi bir başlangıç olabilir, siz ne dersiniz? İnanç kısmına gelince, inançlı biriyseniz hür iradenizle vardığınız adalet sonuçlarını inancınızla bağdaştırmak elinizde, dünya üzerinde her dinden birçok vegan var. Onlar hayvanlara adil davranmanın bir yolunu bulduysa siz de bulabilirsiniz.

-­‐ Hayvancılık endüstrisindeki tüm beslemeyi mi düşünüyorsunuz?

hayvanları

evinizde

Veganlık dünyaya bir günde yayılmayacak, daha çok kişi vegan olunca ete talep azalacak, en başta hayvansal gıda fiyatları da düşecek, yani arz değişmeyecek, hatta belki bir süre için artacak. Fakat insanlar vegan olmaya devam ettikçe eninde sonunda arz da düşecek, çünkü talep olmazsa arz da olmaz; grafik arada nereye giderse gitsin sıfır

5


talep noktasına –et, süt, yün, deri ve kürk için yetiştirilen hayvan kalmadığı noktaya– gelmek durumunda. -­‐ Bunları sıcak ve tarım arazisiyle dolu ülkeniz Türkiye’den söylüyorsunuz, bir İsveçli veya Rusun et, yün, deri ve kürk olmadan nasıl hayatta kalacağını sanıyorsunuz? Teknoloji ve hızlı ticaret çağında yaşıyoruz, her şey her yerde. İnsanlar bitki yemek için bitki yetişen coğrafyalarda yaşamak zorunda değil, hızlı ulaşımla ticaret bunu mümkün kılıyor. Yün, deri ve kürke gelince, gayet başarılı ve sağlıklı yapay termal kumaşlar üçünden de daha iyi ısıtıyor. Artık ısınmak için hayvan sömürmemize gerek yok. Bununla birlikte, yaşamadığımız coğrafyalar için vegan yaşamanın yollarını bizim düşünmemiz sonuç vermeyebilir, adaletin gereği neyse her coğrafyanın insanları kendi şartlarına uygulama yöntemlerini kendisi bulabilir. Bir zamanlar burada da veganlık yoktu fakat şimdi var. Birkaç yıl öncesinden daha kolay, birkaç yıl sonra daha da kolay olacak. Vegan sayısı arttıkça vegan çözümler de artıyor, vegan yaşam kolaylaşıyor. -­‐ Hayvan deneylerine karşısınız, insan deneylerini mi tercih edersiniz? Hayvan deneyi hayvan kullanımıdır, insan deneyi ise insan kullanımı. Hissedebilir hiçbir canlıyı kullanmak etik ya da adalet temeline oturtulamaz. Hayvan kullanmanın norm olduğu bir dünyada dahi ekonomik ya da etkin olmadığı keşfedildiği için hissedebilir canlıları kullanmadan deney yapmanın yöntemleri geliştirilmeye başlandı, bu da hayvan kullanmamanın norm olduğu bir dünyaya ulaştığımızda deney yapmanın halen mümkün olacağını gösteriyor. -­‐ Farklı ve havalı görünmek için mi vegansınız? Üzücü yani... Bu seçim sıradışı görünüyor değil mi? Değil. Sağduyunuzla yüzleşmeye hazır olduğunuzda en doğal seçim, çünkü çoğumuz hayvanlara zarar vermeyi hali hazırda yanlış buluyoruz. ‘Hayvanlar’ dediğimizde kastettiğimiz skalanın farkına vardığımızda ve bu skalanın harhangi bir noktasındaki hiçbir hayvanı kullanmaya ihtiyacımız olmadığını

6


gördüğümüzde hayvanlar hakkındaki bu düşüncemizin bizi getirdiği tek bir tutarlı seçenek kalıyor: Vegan olmak. Sadece görüşünüzü açık tutun ve asla “Asla vegan olmam” demeyin; hayvanlara dair adalet algısına tam olarak ulaştığınızda bu sizin de tercihiniz olacak. -­‐ Vegan olarak hayvanları koruduğunuzu söylüyorsunuz, zaman neden bütün hayvanseverler vegan olmuyor?

o

Türcülük adında bir ayrımcılık biçimi var; insanın kendisini diğer hayvanlardan üstün görmesi ya da hayvanlar arasında insanmerkezci veya insanbiçimci kriterler çerçevesinde tür ayrımı yapması şeklinde ortaya çıkıyor. Kendilerini hayvansever olarak tanımlayan kişiler iletişim kurdukları ya da sevdikleri hayvanlar için ve aslında yine bir hayvan mülkiyeti algısı çerçevesinde koruma talep ediyorlar. Vegan olmanın hayvan sevmekle ilgisi yok. Bir kişiyi sevmek ya da sevmemek bize onu öldürme ya da kullanma hakkı vermez. Veganlık bir hayvan koruma yolu değil, hissedebilir canlılara dair adalet talebinin hayatımıza yansımasıdır. -­‐ Hayvanları seviyorsunuz insanları sevmiyorsunuz değil mi? Kişisel ilişki kurduğumuz ve sevdiğimiz hayvanlar da var insanlar da. Ne tüm hayvanları, ne de tüm insanları sevme zorunluluğumuz var. Birileri için adalet talebimizi onlara duyduğumuz sevgiyle ya da empatiyle sınırlandırdığımız noktada bizim sevgimiz ya da empatimizden bağımsız olan temel haklarını tehlikeye atıyoruz. Vegan olurken kriterimiz insan ya da hayvan sevgisi değil, temel hak ve özgürlüklerin insan ya da insan harici hayvan ayırt etmeksizin tüm sahiplerine iadesi. İnsan ve insan harici tüm hayvanların en temel hakkı ise bir başkasının malı ya da kaynağı olarak görülmeme hakkı. Tüm hissedebilen varlıklar için adaleti önemsiyoruz, insanların birbirlerine ve diğer hayvanlara karşı adil olduğu bir dünyayı savunuyor, onun için harekete geçiyoruz.

7


-­‐ Sorularım sizi rahatsız etti mi? Çünkü veganlar oldukça agresif; şiddetsiz olduklarını söylüyorlar ama insanlara vegan olmaları için baskı yapıp duruyolar. Haklısınız, insanlar vegan olduklarında belli bir dönem daha öfkeli olabiliyorlar. Vegan olmak beraberinde hayvan kullanımının yarattığı büyük acılarla da yüzleşmeyi getiriyor; bu hiç kolay değil. Fakat zaman içinde birçok vegan bu acıların sona ermesinin tek yolunun kontrolü ele alıp vegan olmayanları meseleden haberdar etmek ve mümkün olduğunca hızlı bir biçimde veganların çoğunlukta olduğu ve hayvan kullanımı yerine hayvan kullanmamanın norm haline geldiği bir dünyaya ulaşmak olduğunu anlıyor. Siz de bu dünyanın bir parçası, bir öncüsü olabilir, hayatınızı hayvanlara yapılan haksızlığın bir parçası olma yükünden kurtarabilirsiniz. Ve hayır, hiçbir sorunuz bizi rahatsız etmedi, lütfen sormaya devam edin. Bize, facebook.com/DirenVegan twitter.com/DirenVegan sayfalarına mesaj göndererek ulaşabilirsiniz. Sorularınız en hızlı şekilde cevaplanacaktır. Bunun yanında, abolisyonistvegan.tumblr.com adresinden mesele hakkında daha fazla bilgi edinebilir, facebook.com/groups/calisanvegan adresli gruptan veganlığa dair pratik bilgiler edinebilirsiniz. Barış ve Sevgiyle!

8


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.