A House in Zurich / Marmara Life Journal / 100, Jan-Feb 2017

Page 1


78 | 2017

HAYAT HAYAT ||LIFE LIFE

Bir şehri keşfetmenin en güzel yollarından biri yerel hayatı sonuna kadar gözlemlemektir benim için; yollarından yürüyerek geçmek, rastgele tanıştığınız insanlarla sohbet etmek ve terk edilmiş binalarını gezmektir...

Dilara Kara

For me one way to discover a city is to observe the city life in every way possible; walking its roads, chatting to random people you come across and visit abandoned buildings...


2017 | 79

LIFE | HAYAT

Why Would Anyone Abandon a House in Zurich?

Zürih’te

Bir Ev Neden Terk Edilir?


80 | 2017

HAYAT | LIFE

Squatted building

İşgal evleri Bunların hepsini her gezimde yapamasam da, şansımın yaver gittiği dönemler de olmuyor değil; geçtiğimiz yıl Zürih’e yaptığım gezi de işte böylesine şanslı olduğum dönemlerden birine denk geldi. Ateş pahası olarak bilinen İsviçre’yi öğrenci bursumla nasıl olur da gezerim derken çok sevdiğim bir arkadaşımın Zürih’e taşınmasıyla ben de düştüm yollara... Zürih, İsviçre’nin en büyük kenti olmakla beraber, ETH ve Zürih Üniversitesi gibi dünyaca ünlü iki üniversiteye de ev sahipliği yaparak ülkenin ekonomik ve kültürel başkenti olma unvanlarını da elinde bulunduruyor. Hal böyleyken yıldız mimarlar elinden çıkma yapılarla, tasarımcı elinden çıkma kıyafetleriyle işlerine koşuşturan insanların etrafımı sardığı bir anda, burada yaşayan ve üst gelir seviyesinde olmayan insanların, özellikle öğrencilerin, hayatlarını nasıl devam ettirdiğini düşünür oldum. Tüm sorularım arkadaşımın evine ulaşmamla cevap buldu. Dışardan bakıldığında sıradan dört katlı bir yapıya benzeyen bu bina aslında bir ‘squatted building’, yani işgal eviydi. İşgal evlerini, herhangi bir sebeple terk edilmiş yapıların bir grup tarafından çoğunlukla konut olarak dönüştürülüp tekrar kullanıldığı alternatif konut tipleri olarak tanımlamak mümkün. İlk seferde kulağa ‘köhne bir yapıya sığınmış bir grup evsiz’i tanımlıyormuşum gibi gelse de işgal evlerinin -özellikle Zürih’tekilerin- köhnelikle, evsizlikle alakası yok. Kimi kentlerde halen gayri resmi yollarla yürütülen bir girişim olsa da birçok Avrupa kenti işgal evlerini tanımakta ve kullanımlarıyla ilgili çeşitli yasal düzenlemelere yer vermekte. Belediyeler ve işgalciler arasındaki anlaşma tamamen bir kazan-kazan politikasına dayanıyor.

For me one of the best ways to explore a city is to observe local living as much as possible; walking the roads, chatting to random people on the street and experiencing all that one can about the place. Even if I cannot do all this in all my travels, I do get lucky at times; the trip to Zurich last year was one of those days when I got so lucky. As I was thinking how to travel around in Switzerland with my student scholarship I found out that a very good friend of mine was moving to Zurich, so I set on the road.While Zurich is the biggest city of Switzerland, it also hosts two world renown universities ETH and Zurich University, having impressive contribution to the country’s economy as it also is the cultural capital. Checking all the information at hand I started thinking how low income people, especially students live in a city where houses are designed by famous architects, business people go to work with designer clothes. All these questions were answered when I reached my friend’s house. The house which looked like a four story building from the outside was in fact a ‘squatted building’, occupied house. Even if at first it sounds like we are talking about a group of homeless people living in “an old, ruined building” the occupied houses – especially the ones in Zurich- have nothing to do with being old, ruined, or homeless. While occupied houses are still an initiative carried illegally in some cities there are several European cities that acknowledge the occupied houses and organize legislative systems to resolve their operation. The deal between the municipalities and occupants are based on a win-win policy. While occupants settle into an abandoned building


2017 | 81

LIFE | HAYAT

win-win policy

Kazan-kazan politikası

İşgalci, kent içinde çeşitli sebeplerle (işlev değişikliği, miras sorunu vb.) terk edilmiş olan yapıya uygun bir kirayla yerleşirken belediye de kent merkezinde ‘tekinsizlik’ oluşturabilecek potansiyel bir alanı yaşar hale getirmiş oluyor. Aynı zamanda yapı da işgalci tarafından kullanıldığı için çürümekten kurtuluyor. Çoğunlukla genç nüfusun kent içindeki yüksek kiralar ve pahalı yaşam koşullarından korunmak adına baş vurduğu yöntemlerden olan ‘öğrenci evi/bekar evi’ mantığıyla kurulan ev arkadaşlıkları burada bir tık daha ileri gitmiş durumda. Arkadaşımın kaldığı ev beş kişilik bir evken, gittiğimiz bir diğer işgal evinde yirmi kişi kalmaktaydı. Çoğunluğu öğrencilerden ve yeni işe başlayanlardan oluşan ev halkı, aynı zamanda farklı milletlerden oluşuyor. Ortak dil ise İngilizce… Zürih’te ziyaret ettiğim işgal evleri, kent merkezinde kalan terk edilmiş ofis binalarının

Parti alanı, ‘salon’, Zürih. / Parti area, ‘living room’, Zurich

(due to change of function, heritage problems etc.) with reasonable rent, the municipality manages to transform a possible “unsafe” place in the city into livable area. The building is saved from rotting away as it is used by the occupants. Occupied houses which started as the young generation’s choice to handle the expensive rent and life style in the city began as “student housing / housing for singles” has now gone past that stage. While the house where my friend stayed was for five people another occupied house we visited hosted twenty people. The residents of the house were mainly students and young working class members all from different countries. The common language of the house was English… The Occupied Houses I visited in Zurich were mainly renovated office buildings located in the city center. The open Office style setting with few walls and separators made the re-organization of the space easier than others. The common areas such as the eating quarter, kitchen, living


82 | 2017

HAYAT | LIFE

An alternative solution to “Eeriness”

“Tekinsiz”liğe alternatif çözüm dönüştürülmesiyle oluşturulmuş. Ofis binalarının açık planlı oluşu, bölücü duvarların azlığı, mekan organizasyonunu oldukça rahat bir şekilde dönüşüme açmış. Belirlenen ortak yeme-içme, mutfak, salon, ıslak hacim alanları dışında herkes kendi ‘oda’sını kendi istediği şekilde, kendi istediği malzeme ve bütçeye göre yapıyor. Malzeme deyince aklınıza betonarme, çelik vb. gelmesin sadece; ahşap kutular, ağaç kütükleri belki de bir parça bez. Daha kalabalık nüfuslu olan evdeki ‘oda’ların her biri ‘taşınabilir’ olması açısından tekerlekler üzerine inşa edilmiş. Böylelikle, yeni taşınanlara yer açmak gerektiğinde ya da farklı bir manzaraya uyanmak istediklerinde basitçe evlerinin şeklini değiştirebiliyorlar. Yirmi kişinin yaşadığı ve her gün defalarca kullandığı bu alanlar müthiş bir düzen ve temizliğe sahip! Şaşkınlığımı saklayamayıp soruyorum: Üç kişi kalınan öğrenci evinde bile en basitinden temizlik kavgası çıkarken siz bu alanları nasıl bu kadar temiz ve düzenli tutuyorsunuz? Perulu arkadaşım cevap veriyor: Kaosu engellemenin tek yolu herkesin kullandığı ortak alanı kendisinden sonra temizlemesi ve herkes bunun bilincinde. Evde kalacak yeni kiracılar diğer tüm sakinler tarafından oy birliğiyle seçiliyor. Herhangi bir sebeple anlaşmazlık yaşandığındaysa yine oy birliğiyle o kişiye veda ediliyor. Böylesi kalabalık ev ahalisinin birlikte vakit geçirdiği en önemli alanlar elbette ki ‘salon’ları. Odalardan farklı bir kota konumlandırılmış ve mekanın, devasalığından kurtulup tanımlı ve sıcak bir ev köşesine dönüşmesini sağlayan bu alan, yemek yeme alanından sonra en çok kullandıkları ortak alan. Daimi olarak müzik çalınan, kitap okuma köşeleri olan kısacası kullanı-

room, wet areas were planned, other than that everyone was free to design their “rooms” according to their own liking and budget, with their choice of materials. Don’t get me wrong when I say materials it is not concrete, steel etc. It is more like wooden boxes, tree trunks and may be clothing material… In houses where the number of residents are higher every “room” is built on wheels to make them “mobile”. This way, when there are new tenants in the building it is easier to move aside to create new space or change the place to wake up to a new view. In a building where twenty people live and use these areas several times a day these areas are extremely orderly and clean! I could not hide my astonishment and asked: How can you manage to keep these areas so clean and orderly when these are a problem even in student houses of 3? My Peruvian friend answered: The best way to prevent chaos is for everyone to clean the area after they use and leave it clean for the others and everyone is aware of this. The new tenants of the house are selected by group vote. In case there are problems with the tenants in the house then they are fare-welled with group vote. Surely the most important places in a house with so many residents are the “living rooms”. These rooms leveled differently from the rooms and other areas are designed to have cozy feeling like house rooms relieving the massive feel of the building, they are among the most used common areas following the eating spaces. These are corners where music is played at all times with reading corners, in short an area where all needs of residents are thought of. Those who want to listen / make music of higher volume there is yet another corner, the area where home parties are held in the other ‘living room’ corner.


2017 | 83

LIFE | HAYAT

Portable rooms

Taşınabilir odalar cıların tüm ihtiyaçlarının düşünüldüğü bir köşe. Daha gürültülü müzik dinlemek/yapmak için oluşturulmuş bir başka köşeyse ev partilerinin yapıldığı diğer ‘salon’ köşesi. Birbirinden farklı ülkelerden çalışmak ya da okumak için gelmiş bunca insanın mükemmel bir harmoniyle en mahrem yaşam alanı olan konutlarını paylaşması ufak bir ütopya gibi. Mimar elinden çıkmamış, her köşesi tamamen kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik, kullanıcıları tarafından özenle ‘tasarlanmış’ bu evler aklımda Zürih’i terk ederken aklıma Calvino’nun şu anlatımı geliyor: “Kentleri de rüyalar gibi arzular ve korkular kurar; söylediklerinin ana hattı gizli, kuralları saçma, verdiği umutlar aldatıcı, her şey başka bir şeyi gizliyor olsa da...”

While there are corners that are rented to artists as workshop areas, some of the corners are ‘maker workshop’ where things needed in the building are produced. It is like a mini-utopia for so many people from different countries living and working together in a space where they call their most private zharing their houses. These houses which have not been designed by architects, where every corner is designed in order to meet tenant needs and organized and ‘designed’ precisely by tenants, reminded me of Calvino’s sentences as I was leaving Zurich: Cities are also built by desires and fears just like dreams; even if the main ideas of what’s been said are hidden, rules absurd, hopes given are deceiving, even if everything hides a different thing...

Yatak Odası / The bedroom

Açık mutfak ve yemek yeme alanı, Zürih. / Dining area, Zurich

Banyo / The bathroom


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.