YENİ ENERJİ DERGİSİ
YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹ İki ayda bir yayınlanır • Mayıs - Haziran 2019 • Yıl: 12 • Sayı: 70 • 16 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.com
w w w.yenienerji.com
PROJE
Türkiye’yi Solar Decathlon Fas’ta temsil edecek “ReYard” evi tanıtıldı PANEL
Kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu yenilenebilir enerjiye geçiş
DERLEME
Mayıs-Haziran 2019 Sayı: 70
Yeni nesil enerji kaynakları www.asronsigorta.com.tr
Akıllı Solar Mühendisliği ile Sürdürülebilir Yüksek Verimli Tesisler
Gaziantep / Nizip / Keklik - 5.34 MWp
Gaziantep / Şehitkamil / Bayatlı - 2.08 MWp
Gaziantep / Araban / Güllüce - 2.76 MWp
Mersin / Toroslar / Tırtar - 6.54 MWp
Gazi Mah. Karacaoğlan Cad. No:32/A, 27060 Şehitkamil / Gaziantep / Türkiye T: +90 342 360 82 22 F: +90 342 336 82 22 e-mail: info@unitedsolar.com.tr
www.unitedsolar.com.tr
mayıs - haziran 2019
içindekiler
24
Türkiye’yi Solar Decathlon Fas’ta temsil edecek “ReYard” evi tanıtıldı
28 Kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu yenilenebilir enerjiye geçiş
04 HABERLER
32 RAPOR
48 ÇEVİRİ
22 ADVERTORIAL
“Türkiye’de kullanılan elektriğin yüzde 50’den fazlası yenilenebilir kaynaklardan sağlanabilir”
Dünya çapında yenilenebilir kapasite artışı, 20 yıl süren güçlü genişlemenin ardından 2018'de durdu
Asron Sigorta Genel Müdürü Cüneyt Tanrıverdi: “GES projelerinde paket poliçe mantığında hareket etmeyip, projeye özel sigorta programı oluşturuyoruz”
24 PROJE Türkiye’yi Solar Decathlon Fas’ta temsil edecek “ReYard” evi tanıtıldı
38 DERLEME
50 TEKNİK
Yeni nesil enerji kaynakları
Ana mil destek sisteminde rulman güvenilirliğinin artırılması
42 RAPOR
54 ÜRÜN
“Önümüzdeki 10 yıl içinde her 100 aracın 25’i elektrikli olacak”
Trojan Battery’den yeni ürünler
28 PANEL
46 DÜNYADAN
Kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu yenilenebilir enerjiye geçiş
Daha uygun fiyatla hidrojen eldesi için yeşil elektrik
editör
Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Dergisi
www.yenienerji.com www.dogayayin.com
Sahibi Asrin Bakır Gerçek asrinbakir@dogayayin.com Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Oya Bakır oyabakir@dogayayin.com Yazı İşleri Müdürü Didem Taşbaşı didemtasbasi@dogayayin.com Reklam Grup Başkanı Asrin Bakır Gerçek asrinbakir@dogayayin.com Reklam Servisi Bilgin Akcan bilginakcan@dogayayin.com Melih Büçge melihbucge@dogayayin.com Grafik Altan Üren Elif Cankan Hicran Sopaoğlu Abone ve Okur Sorumlusu Diler Sunay abone@dogayayin.com Ulaştırma ve Dağıtım Yavuz Erdoğan Yayınlayan
Doğa Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ISSN: 1307-9212 2019 © Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. Bedeli: 16 TL. Yıllık Abone Bedeli: 90 TL. Yönetim Yeri Ali Nazım Sok. No: 30 Koşuyolu 34718 Kadıköy / İSTANBUL T: 0216 327 80 10 pbx F: 0216 327 79 25 www.dogayayin.com Baskı ve Cilt ŞAN OFSET MATBAACILIK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Adres: Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No: 50 Kağıthane/İstanbul Tel: 0212 289 24 24 Tüm Türkiye’de dağıtılmaktadır. Basın Kanunu’na göre yerel süreli yayındır.
Gençlerin mutluluk düzeyleri giderek azalıyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Mücadelesini başlatmak için silah arkadaşlarıyla birlikte Bandırma Vapuru'yla 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasının 100'üncü yıl dönümü, yurdumuzun dört bir yanında törenlerle kutlandı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı 100. yılını kutlarken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bu vesileyle hazırladığı “İstatistiklerle Gençlik 2018” verileri de Türkiye’de gençlerin durumunu gözler önüne serdi. Verilere göre 2018 yılsonu itibarıyla Türkiye’de nüfusun 15,8’i gençlerden oluşuyor. 15-24 yaş aralığındaki genç nüfusun yüzde 20,3’ü ise işsiz durumda. Erkeklerde bu oran yüzde 17,6 olurken, kadınların yüzde 25,3’ü işsiz. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı yüzde 24,5 olurken, erkeklerde bu oran yüzde 15,6, kadınlarda ise yüzde 33,6 olarak hesaplandı. İstihdam edilen gençlerin, yüzde 53,3'ünün hizmet sektöründe yer aldığı, onu sanayi ve tarım sektörlerinin izlediği dikkat çekerken, bu yaş grubundaki kadınlar arasında hizmet sektörüne ayrılan pay erkeklerinkine göre daha fazla. BBC’de yer alan habere göre, Habitat Derneği'nin "Gençlerin İyi Olma Hali" araştırmasına katılan gençlerin yüzde 30'u aylık kişisel gelirinin 600 TL ve altında olduğunu, yüzde 33'ü ise 601-1500 TL aralığında olduğunu söylüyor. Habere göre, “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında, devletin eğitim kurumlarına öğrenci başına en az harcama yaptığı ülke Türkiye. 2015 yılında güncellenen verilere göre, Türkiye'de ilkokuldan üniversite düzeyine kadar öğrenci başına yapılan kamu harcamaları, 4 bin 652 dolar. Bu, 10 bin 391 dolar olan OECD ortalamasının yarısından az”. Bunun yanı sıra Türkiye’de okullaşma oranı kızlar ve erkekler için artış gösterirken, okuldan ayrılma oranları hala önemli bir düzeyde. 2017 yılı verilerine göre eğitimden ayrılma kadınlarda yüzde 34, erkeklerde ise yüzde 31 olarak kayda geçti. Verilerde dikkat çeken diğer bir konu da gençlerin yaşam memnuniyeti. Rapora göre 2018 yılında kendisini mutlu olarak beyan eden 18-24 yaş grubundaki gençlerin oranı yüzde 55,4 olarak kayda geçti. Aynı dönem için bu oran genç erkeklerde yüzde 53,5, genç kadınlarda ise yüzde 57,2 oldu. TÜİK verilerine göre 2016-2018 yılları arasında gençlerin memnuniyet oranında düşüş gözlemlendi. Bu demek oluyor ki gençlerin yarısına yakın bir kısmını memnun edemiyoruz. Sürekli yükselen ekonomik koşullar, buna bağlı olarak endişe verici boyutlara ulaşan işsizlik rakamları varken, gençler nasıl memnun olsun? Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle…
Didem Taşbaşı didemtasbasi@dogayayin.com
Haber Akfen Yenilenebilir Enerji’ye EMEA Finance’dan ödül kale ve bir tanesi de Denizli’de hayata geçireceği 4 rüzgâr enerji santrali için 260 milyon dolarlık uzun vadeli proje finansmanı kredisi Türkiye İş Bankası, Vakıfbank, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası’nın garantörlüğünde Almanya merkezli KfW IPEX-Bank ve EBRD tarafından sağlamıştı. 2019 yılının sonuna kadar 4 RES de devreye girecek
Akfen’in Çanakkale ve Denizli’de yer alan toplam 275 MW gücündeki 4 rüzgâr enerji santrali projesi için yerli ve yabancı önde gelen bankalarla imza attığı 260 milyon dolarlık uzun vadeli proje finansmanı EMEA Finance tarafından düzenlenen EMEA Finance Project Finance Awards 2018 kapsamında Orta ve Doğu Avrupa’nın “En İyi RES Finansmanı” ödülüne layık görüldü. Akfen Yenilenebilir Enerji’nin üçü Çanak-
Son yıllardaki yatırım atılımıyla Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yerli ve yenilenebilir enerji santrallerinin önemli bir oyuncusu haline gelen Akfen Yenilenebilir Enerji’nin ilk rüzgâr enerji santrali olma özelliği taşıyan Çanakkale’deki Kocalar RES projesi Mart 2019’da elektrik üretimine başladı. 30,6 MW kurulu gücündeki Kocalar RES projesinde üretilen enerjiyi ulusal elektrik ağı üzerinden tüm Türkiye’ye ulaştırarak 120 bin kişinin yıllık enerji ihtiyacını rüzgârdan tek başına karşılayacak. Akfen Yenilenebilir Enerji, Kocalar RES’in yanı sıra 2019 yılı içerisinde Çanakkale’deki 112 MW’lık Üçpınar RES ve 58 MW’lık Hasanoba RES, Denizli’deki 75
MW’lık Denizli RES projelerinin tamamlanıp elektrik üretimine geçirmeyi hedefliyor. Böylelikle şirketin 4 rüzgâr elektrik santrali projesindeki kurulu gücü 2019 yılı sonunda 275 MW’a ulaşacak. Toplam kurulu gücü 632 MW’a çıkacak Ödülü almaya hak kazanmalarından dolayı çok mutlu olduklarını ifade eden Akfen Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Kayrıl Karabeyoğlu, yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini söyledi. Karabeyoğlu, “Akfen Yenilenebilir Enerji olarak tamamı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimine yönelik yatırımlarımıza devam ediyoruz. Yıl sonuna kadar 4 rüzgâr santralimizin elektrik üretimine başlamasıyla birlikte sadece rüzgârda 275 MW’lık kurulu güç kapasitesine ulaşacağız. Yapımı devam eden rüzgâr, güneş ve hidro elektrik üretim tesisi yatırımlarımızla 2019 yılı sonuna kadar tamamı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan oluşan toplam kurulu gücümüz 632 MW’a çıkacak” ifadelerini kullandı.
Enervis Genel Müdürü Osman Kipoğlu: “Verimliliği artırarak enerji ithalatını düşürebiliriz”
Enerji verimliliği alanında Türkiye'nin en büyük ve en önemli etkinliklerinden biri olan 10. Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı (EVF) kapsamında iki ayrı etkin4
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
likte yerini alan Enervis, enerji verimliliği projelerine ve uygulamalarına dair detayları katılımcılarla paylaştı. Enervis’in otomotiv, tekstil, gıda, cam, seramik, kimya, demir-çelik gibi sektörlerde gerçekleştirdiği enerji verimliliğini artırıcı çalışmalar ile her yıl milyonlarca lira tasarruf sağlanmasına katkı sunduğunu dile getiren Enervis Genel Müdürü Osman Kipoğlu “Enervis olarak sanayide enerji verimliliği uygulamaları kapsamında bugüne kadar 634 proje geliştirdik. Enerji ölçme izleme sistemleri kapsamında yaptığımız analizler ile tesislerde iyileştirmeler yapıyoruz. Bu da enerji maliyetlerini ciddi oranda düşürdüğü gibi hem ülkemize hem de rekabetçi piyasa koşullarının içerisinde
yer alan şirketlere katkı sunuyor. Diğer yandan enerji üretimi ve yenilenebilir enerji yatırımlarına öncelik veriyor, şirketleri de bu konuda yönlendiriyoruz.” dedi. Enerji yoğunluğunda en fazla iyileşme sanayide Türkiye’de 2000 - 2016 yılları arasında enerji yoğunluğunda en fazla iyileşme görülen sektörün yüzde 42’lik iyileşme oranı ile sanayi olduğunu hatırlatan Kipoğlu, “Tüm iyileşmelere rağmen, Türkiye enerjide dışa bağımlılığı yüksek olan ülkeler arasında yer alıyor. Ülkemizin 2023 yılı hedefleri arasında, birincil enerji tüketiminin yüzde 14 azaltılması da bulunuyor. Bu süreçte hepimize düşen görevler var. Özellikle verimliliği artırıcı faaliyetler ile enerji ithalatının önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlayabiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.
Karakurt HES ile Kars’a 238 milyon dolarlık yatırım Energo-Pro, 6 ülkede işletmekte olduğu 36 adet hidroelektrik santraline bu yıl yenilerini ekliyor. Türkiye’de; Sivas, Tokat, Ankara ve Artvin’de bulunan toplamda 5 hidroelektrik santrali ile 100 MW kurulu güce sahip olan Energo-Pro, yıllık yaklaşık 610 GWh enerji üretiyor. Türkiye'nin günden güne artan enerji ihtiyacını karşılamak için yatırımlarını aralıksız sürdüren Energo-Pro, Kars ilinde inşaatını üstlendiği Karakurt Barajı ve HES projesini bu sene sonunda işletmeye almayı hedefliyor. Türkiye’de ilk kez asfalt çekirdekli kaya dolgu barajı inşa edilecek Kars ilinin Sarıkamış İlçesi’nde bulunan Karakurt Barajı ve HES projesi, Aras Nehri üzerinde yer alıyor. Toplam kurulu gücü 99.5 MW olan projenin, yıllık üreteceği enerji miktarının 345 GWh civarında
olacağını belirten Energo-Pro Genel Müdürü Celal Kozumali, “2016 yılı ortasından sonra başladığımız projemizi 2019 yılı sonunda tamamlamayı ve santralimizi işletmeye almayı amaçlıyoruz. Karakurt projemiz ile Türkiye’de ilk kez asfalt çekirdekli kaya dolgu barajı inşa ediyor olacağız. Bunun yanında bu projemizde Türkiye’de bizzat ürettiğimiz türbin ve jeneratörlerimizin montajını gerçekleştireceğiz. Bu sebeple kendi türbin ve jeneratörünü üreten bir enerji yatırımcısı olarak 800 kişilik inşaat kadrosu ile istihdam yönünden de enerji sektörüne ve ekonomiye katkı sağlayacak olmanın haklı gururunu yaşıyoruz”. Iğdır Ovası’nın sulama sorunu çözülüyor Karakurt Barajı ve HES Projesi ile Aras Nehri’nden akan suyun en verimli şekilde
elektriğe dönüştürülmesinin verimli ve çevre dostu teknolojilerin kullanılması ile mümkün olabileceğini dile getiren Energo-Pro Genel Müdürü Celal Kozumali, Karakurt Projesinin, Iğdır Ovası’nın tamamında yapılacak tarımsal sulama, içme suyu sağlama ve feyezan dönemlerinde suyu depolayarak kurak dönemde su kaynağından faydalanma gibi çalışmalarda bölgede önemli bir yeri olduğunu ifade etti.
TESKON’da Jeotermal Enerji Semineri büyük ilgi gördü
MMO İzmir Şubesi ev sahipliğinde 17-20 Nisan 2019 tarihleri arasında düzenlenen 14.Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi TESKON kapsamında, 10.Jeotermal Enerji Semineri düzenledi. Prof. Dr. Niyazi Aksoy – Prof.Dr. Macit Toksoy yönetiminde gerçekleşen seminerde 21 sunum gerçekleşti. Bildiri başlıkları ve hazırlayanlar; Abdurrahman Satman;“Türkiye’de Jeotermal-Güncel Bakış”, Niyazi Aksoy; “Türkiye’de Jeotermal Kaynaklardan Elektrik Üretimi”, Umran Serpen ve Hilal Kıvanç Ateş; “Ülkemizde Jeotermal Enerji Araştırma ve Uygulamalarının Güncel Durumu”, Ali Kındap; “Jeotermal Ener-
jinin Gelişimi Ve Aydın’da Jeotermal Kaynaklı Sıkıntılara Çözüm Önerileri”, Alper Süleyman Can, Ömer İnanç Türeyen ve Abdurrahman Satman; “Jeotermal Rezervuarlarda Karbon Dioksit Miktarının Çoklu Tank Modeli ile Modellenmesi”, Cihan Çanakçı; “Endüstri 4.0’ın Jeotermal Yatırımlara Uyarlaması”, Sadiq J Zarrouk, Mohamad Husni Mubarok ve John E. Cater; “İki Fazlı Jeotermal Orifis”, Philippe Dumas ve Thomas Garabetian; “Avrupa’da Jeotermal Pazar Yönelimleri ve Risk Değerlendirmesi”, Sadiq J. Zarrouk; “Yeni Zelanda’nın Jeotermal Enerji Tarihi: Zorluklar ve Çözümler” , Philippe Dumas ve Thomas Garabetian; “Avrupa’da Jeotermal Çevre Risklerinin Değerlendirilmesi”, Orhan Gündüz ve Celalettin Şimşek; “Batı Anadolu’da Jeotermal Uygulamalar ve Çevresel Sorunlar”, Baran Kaypakoğlu ve Djon Moehardjono Munarso; “Endonezya
Jeotermal Enerji Potansiyelinin Araştırılması” , Umran Serpen; “Doğu Afrika’da Jeotermal Proje Geliştirme Çalışmaları”, “Sıcak Kuru Kayalar’ın (EGS) Potansiyeli, Geçmişi, Geleceği ve Gerçekler”, Baran Kaypakoğlu ve Ugo Barbon; “Yüksek Miktarda Yoğuşmayan Gaz İçeren Sahalarda Kombine Çevrim Santral Kullanımının Araştırılması” , Gökhan Göymen ve Kıvanç Kavlak; “Jeotermal Enerji Santrallerinde Optimum Mekanik Tasarım Kriterleri” , Anıl Erdoğan ve Serhan Küçüka; “Bir Jeotermal Enerji Santralinin Termodinamik Analizi ve Hava ve Su Soğutmalı Çevrim Performanslarının Değerlendirilmesi”, Münevver Fürkan Eşrefgil, Tolga Sayık, Koray Yiğit, Hasan Çığ Sezer ve Erkal Sinan Arslan; “Balçova - Narlıdere Jeotermal Kaynaklı Bölgesel Isıtma İşletmesi”, Yusuf Ulutürk, Cihan Şahin ve İlker Gürler; “Jeotermal Enerji İle Bölgesel Isıtma Sistemleri: Afyonkarahisar Örneği”, Cihan Çanakçı ve Neslihan Budaklı; “Jeotermal Enerjinin Entegre Doğrudan ve Dolaylı Kullanımına Bir Örnek: Jeotermal Enerji Santralı (Dora - II) ve Jeotermal Sera Isıtma Sistemi (Sultan Sera)” , Murat Aydın; “Derin Kuyulara Uygulanabilecek Yeni Bir Isıl Cevap Testi (TRT) Metodu” yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
5
YENİ ENERJİ DERGİSİ
YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹ İki ayda bir yayınlanır • Mayıs - Haziran 2019 • Yıl: 12 • Sayı: 70 • 16 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.com
w w w.yenienerji.com
PROJE
Türkiye’yi Solar Decathlon Fas’ta temsil edecek “ReYard” evi tanıtıldı PANEL
Kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu yenilenebilir enerjiye geçiş
DERLEME
Mayıs-Haziran 2019 Sayı: 70
Yeni nesil enerji kaynakları www.asronsigorta.com.tr
Haber ‘Yerküreye Saygı’ Projesi kapsamında yapılan araştırma sonuçlarına göre; En önemli küresel sorun: İklim değişikliği
ompo Japan Sigorta, dünyanın farklı bölgelerinde, farklı şekillerde kendini gösteren ve tüm canlılar için tehdit unsuru oluşturan iklim değişikliği konusunda toplumsal sorumluluk üstlenerek Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu ve TEMA Vakfı iş birliği ile ’Yerküreye Saygı’ projesine imza atıyor. İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile hayata geçirilen ‘Yerküreye Saygı İklim Değişikliği Araştırması’ ile projenin başlama vuruşunu yapan Sompo Japan Sigorta; araştırmanın sonuçlarını yayınladı. Araştırma; İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Haluk Zülfikâr’ın liderliğinde, Türkiye’yi temsil eden 18-54 yaş aralığında toplam 1261 kişi üzerinde ve 6 odak grup çalışması ile gerçekleştirildi. Sompo International Perakende Platformu ve Sompo Japan Sigorta A.Ş. CEO’su Recai Dalaş, “İklim değişikliği yaşanan doğal afetler dolayısıyla artık 6
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
sürekli gündemimizde önemli bir yer tutuyor. Global bir sigorta grubu olarak, bu konuya dikkat çekmek adına ortaya koyduğumuz projede toplumdan aldığını yine topluma vermek amacı kadar, yerküreye olan saygımızı da göstermeyi amaçlıyoruz." dedi.
Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu; Küresel ısınmanın atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış olarak tanımlandığını belirterek; “Aynı yaşam biçimiyle devam edilirse 2100 yılına kadar dünyada 7 derece sıcaklık artışı bekleniyor. İnsanların iklime verdiği zararları azaltacak önlemlerin alınması büyük önem taşıyor. Burada kritik başarı faktörü; toplumu oluşturan en küçük yapının, yani bireyin, konuyu sahiplenmesi… İşte, Yerküreye Saygı Projesi, bireylere afetlerle başa çıkmada, doğru bilinen yanlışları düzeltmede ve günlük hayatta alınabilecek küçüklü büyüklü önlemlere dair rehberlik edecek” açıklamasında bulundu. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ise; “TEMA Vakfı olarak; geleceğimizi tehlikeye sokan iklim değişikliğine karşın Sompo Japan ile birlikte bu projeyi hayata geçirdiğimiz için büyük mutluluk duyuyoruz. Proje kapsamında bir eğitim programı geliştiriyoruz. Bu yıl ilk okullarda başlayacağımız eğitim programını her geçen yıl genişleterek sürdüreceğiz. Hedefimiz 2019 yılında minimum 5 bin öğrenciye ulaşmak. Proje sonunda da yaklaşık 31 bin kişide iklim değişikliği konusunda farkındalık sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Haber “Enerji verimliliği yatırımları önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecek” TSKB’nin destekçileri arasında yer aldığı 10. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı kapsamında ”Enerji Verimliliği Finansmanı - Proje Finansmanı Bakış Açısı” başlıklı bir panel düzenlendi. Oturum Başkanlığını TSKB Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aygen’in üstlendiği panelde, Dünya Bankası Enerji Uzmanı Yasemin Örücü, Turseff Proje Müdürü Koray Goytan, Garanti Bankası Sürdürülebilirlik Yöneticisi Derya Özet Yalgı ve Siemens Schweiz AG, Eğilimler ve Endüstri İşleri, Yapı Teknolojileri Bölümü’nden Volker Dragon konuşmacılar arasında yer aldı. “Enerji verimliliği iklim değişikliği yatırım alanlarının başında geliyor” Konuşmasında iklim değişikliğinin etkilerine değinen Hakan Aygen, ‘’Bu etkilerin dengelenmesi için en önemli araçlardan biri kuşkusuz finansman. İklim değişikliği alanındaki mücadele ve uyum yatırımları konusunda bir finansman ihtiyacı var. Küresel gelirin %10’u kaynak olarak ayrıldığı takdirde küresel ısınma 2 derecede sabitlenebilecek. Aslında bu çok zor bir hedef değil. Farklı alanlarda yapılan yatırımlarla orta vadede bu hedefe ulaşabiliriz.
Enerji verimliliği de kuşkusuz bu yatırım alanların başında geliyor’’ dedi. “Düşük karbon ekonomisine geçişi destekliyoruz” TSKB’nin enerji verimliliği finansmanı konusundaki çalışmaları hakkında bilgi veren Aygen, “Bankamızın sürdürülebilirlik alanındaki yolculuğu 1990’lı yıllarda çevre yatırımlarını finanse etmek üzere uluslararası piyasalardan kaynak temin etmemizle başladı. Böylece Türk sanayisine ilk çevre kredilerini sunan banka olduk. 2000’li yılların başında ise yenilenebilir enerji alanında proje finansmanına başladık. Sağladığımız fonlara enerji ve kaynak verimliliği temalarını da ekleyerek iklim değişikliği finansmanı alanında öncü konuma geldik. Sürdürülebilirlik yatırımları alanındaki birikimlerimiz yenilikçi ürünler geliştirmemize de imkan tanıdı. Bu kapsamda 2016 Türkiye’nin ve içinde bulunduğu bölgenin ilk Yeşil/Sürdürülebilir Tahvilini ihraç ettik. Bunun ardından 2017 yılında dünyada bir ilke daha imza atarak, gelirleri çevresel ve sosyal projelerin finansmanında kullandırılan, Sermaye Benzeri Sürdürülebilir Tahvilin uluslararası piyasalardaki ilk örneğini ihraç etme
başarısını ortaya koyduk’’ dedi. Aygen sözlerine şöyle devam etti: ‘’Bugün gelinen noktada Banka olarak, 290 adet yenilenebilir enerji projesini finanse etmiş durumdayız. Kurulu gücü 6.066 MW olan bu projeler, Türkiye toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünün yüzde 14’üne karşılık geliyor. Enerji verimliliği alanında ise bugüne kadar 84 projeye finansman sağladık. Bunun yanı sıra destek verdiğimiz 57 kaynak verimliliği projesiyle de doğal kaynakların korunması, daha az atık oluşturulması, atıkların tekrar kullanılabilmesi, maliyetlerin düşürülmesi ve karbon emisyonunun azaltılmasına destek veriyoruz. Bu projelerle beraber yıllık olarak 13 milyon ton karbon salımının azaltılmasına katkı sağlıyoruz. ‘’ Ülkemizde enerji verimliliği yatırımlarının desteklenmesinin TSKB’nin öncelikleri arasında yer aldığını dile getiren Aygen sözlerini şöyle sürdürdü: “TSKB olarak önümüzdeki dönemde de ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişini destekleyeceğiz. Bu kapsamda enerji verimliliği yatırımları önceliklerimiz arasında yer alacak.”
Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri sahiplerini buldu B2B Medya Yayın Grubu tarafından 8.’si düzenlenen "Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri 2018", 7 Mayıs’ta Mercure Otel Altunizade’de düzenlenen Ödül Töreni ile sahiplerini buldu. Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri "Çatı" ve "Cephe" olarak iki ana başlıkta ve her iki başlığın altında ikişer olmak üzere dört kategoride verildi. "Çatı" başlığı altında "Yılın Çatı Kaplama Malzemesi/Sistemi" ve "Yılın Çatı Sistem Bileşeni" ödülü verilirken, "Cephe" başlığı altında ise "Yılın Cephe Malzemesi/ Sistemi" ve "Yılın Cephe Sistem Bileşeni" ödülü verildi. Sektörün önde gelen temsilcilerinden oluşan "Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri Seçici Kurulu", ödül töreni öncesinde 8
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
okur oylarını değerlendirdikten sonra kendi oylarını da kullandılar. Oylamada Seçici Kurul’un oyları yüzde 70, okur oyları ise yüzde 30 etkili oldu. Seçici Kurul üyeleri arasından müşahit olarak seçilen Prof. Dr. Nil Türkeri tarafından oylar tespit edilerek nihai sonuç belirlendi. Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri Kazananları: Yılın Çatı Kaplama Malzemesi / Sistemi: HeliaSol 2000 / Binalara Entegre İnce Film Organik Solar Paket - Heliatek / ISUN Enerji Yılın Çatı Sistem Bileşeni: Aquapanel Rooftop / Knauf Yılın Cephe Malzemesi / Sistemi: Şişe-
cam Temperlenebilir Solar Low-E Cam Nötral 60/28 / Trakya Cam Yılın Cephe Sistemi Bileşeni: Schüco VentoLife Havalandırma Sistemi / Schüco
Fronius enerji değişimi için yeni çözümler sunuyor Fronius Solar Energy, Münih’te düzenlenen Intersolar'da enerji değişimi için hazırladığı çok kapsamlı portföyünü sundu. Sektörlerin birleşimi için sunulan çözümlerin yanı sıra yeni Fronius GEN24 Plus depolama inverteri ve Fronius Tauro proje inverteri de öne çıkan ürünlerin arasında yer aldı. Şirket ayrıca sunduğu SOLH2UB hidrojen depolama tesisi saye-
sinde gelecekte yeşil hidrojenin enerji sağlayıcı olarak nasıl üretileceğini ve kullanılacağını da gösterdi. Dünya genelindeki enerji ihtiyacının tamamen yenilenebilir kaynaklardan karşılandığı bir gelecek hedefleyen 24 saat güneş vizyonu için daha bugünden çok sayıda enerji değişimi çözümü sunacaklarını belirten Fronius International
GmbH Solar Energy Bölüm Müdürü Martin Hackl, "Fuar ziyaretçilerine elektrik, ısı ve mobilite sektörlerinin birleşimi açısından daha fazla çözüm sunabilmekten mutluluk duyuyoruz. Özellikle de yeni GEN24 Plus depolama inverterimize ve Fronius Tauro proje inverterimize ve hidrojen kapsamındaki çözümlerimize dikkat çekmek istiyoruz" dedi.
Toros Tarım, Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin yüzde 70’ini satın aldı Toros Tarım, çiftçiye ihtiyaç duyduğu her çeşit gübreyi sunma prensibi doğrultusunda, ürün portföyüne organik gübreyi de ekledi. Toros Tarım, değişen tarım politikalarına bağlı olarak pazar potansiyelinde artış beklenen organik ve organomineral gübre pazarlarında da önemli bir oyuncu olma hedefiyle, biyogaz ve organik gübre üreticisi Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin yüzde 70’ini satın aldı. Biyogaz ve gübre entegrasyonuyla yenilenebilir enerji ve organik gübre üreten Gönen Entegre Tesisleri, 2016 yılında merkezi İngiltere’de bulunan ADBA (Anaerobic Digestion & Bioresources Association) tarafından alanında dünyanın en iyisi seçilmişti. Devam eden ek yatırımların kısa sürede tamamlanmasıyla, tesiste organomineral gübre üretimine de başlanacak. Böylece Toros Tarım, iki yıl önce girdiği organomineral pazarındaki kapasitesini büyütürken, ürün portföyüne organik gübreyi de ekleyerek çiftçilerin değişen ihtiyaçlarına cevap verecek. Toros Tarım’ın, Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin yüzde 70’ini satın almasına yönelik sözleşme, 13 Mayıs Toros Tarım’ın Tekfen Tower’daki merkezinde Tekfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin; Tekfen Holding Tarımsal Sanayi Grubu Başkan Yardımcısı ve Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Göral; Altaca Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alper Önoğlu ve Altaca Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Taner Önoğlu’nun katılımıyla imzalandı. Hisse devri, EPDK onayını takiben gerçekleşecek satın almanın imza töreninde konuşan Tekfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gigin,
Toros Tarım’ın gübre sektöründeki liderliğini ürün çeşitliliği ile de desteklediğini ve mevcut portföyünü çiftçinin değişen ihtiyaçlarına göre sürekli geliştirdiğini söyledi. Gübrenin gıda alanında sürdürülebilir bir geleceğin en önemli unsurlarından biri olduğunu belirten Gigin, Türkiye’deki tarım topraklarının organik içerik olarak günden güne zayıfladığını, bu eksikliği gidermek için de Toros Tarım’ın iki yıl önce mevcut gübre portföyüne organomineral gübreleri de eklediğini açıkladı. Gigin, organik gübre üretimine girme kararını sadece gelişen bir pazara yapılmış bir yatırım olarak değil, aynı zamanda ülkemiz tarımının sürdürülebilirliğine bir katkı olarak da değerlendirdiklerini söyledi. Gigin, Samsun ve Mersin İşletmelerinde sahip oldukları 37,4 MW elektrik üretim kapasitesine Gönen Entegre Tesisleri’ndeki elektrik üretiminin de ilave olacağını ve ayrıca Gönen Entegre Tesisleri’ndeki üretim süreci sayesinde grubun karbon ayak izinin 70.000 bin ton/yıl azaltacağını sözlerine ekledi. Törende konuşan Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Göral, gübre sektöründe hammadde güvenliğini sağlamanın önemine dikkat çekerek, Gönen Enerji’nin bünyeye katılmasıyla Toros Tarım’ın organomineral gübre alanında önünün açıldığını belirtti. Göral, “Orga-
nomineral gübreler, büyümek istediğimiz alanlardan biri. Bu yatırım hem fabrikalarımızın ürün bazında uzmanlaşmalarına, hem de pazardaki rekabet gücümüze katkı sağlayacak. Ürün çeşitliliğimizi artırmak önümüzdeki dönemde de önceliklerimizden biri olacak,” dedi. Gönen Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş. kurucu ortağı Alper Önoğlu ise, başından beri hem ürün hem de üretim modeliyle çevre dostu ve sürdürülebilir tesisler kurmayı hedeflediklerini söyledi ve Altaca Enerji bünyesinde 2009 yılından beri sürdürmekte oldukları Ar-Ge çalışmalarının sonucunda geliştirdikleri yüzde 100 yerli teknoloji kullanarak bu örnek tesisi hayata geçirdiklerini belirtti. Yüksek kalite standartları, kurumsal yapısı ve sahip olduğu değerleriyle gübre sektörünün Türkiye’deki lider kuruluşu Toros Tarım’la birleşmenin hedef ve vizyonlarıyla bire bir örtüştüğünü söyleyen Önoğlu, bu kararın her iki şirket için de gelecek adına önemli gelişmelere olanak sağlayacağını ekledi. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
9
Haber Kadir Has Üniversitesi AB Enerji Projesi “S-PARCS”A dahil oldu Araştırma üniversitesi olma yolunda büyük adımlar atan Kadir Has Üniversitesi, dünyanın ileri gelen üniversite ve kurumların yer aldığı “S-PARCS: Endüstri Parklarında Sürdürülebilir Enerji İşbirliği ve Hizmetler için Yeni Modeller Geliştirmek ve Test Etmek” projesinin konsorsiyumuna dahil oldu. Ülkelerin enerji dönüşümünde sürdürülebilir enerji sistemlerini geliştirmek amacıyla oluşturulan “S-PARCS Projesi”nde, enerjinin daha verimli, etkin ve doğa dostu bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla OSB ve KOBİ’leri eğitmek, ikna ve teşvik etmek hedefleniyor. Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Gökhan Kirkil’in koordinatörlüğünde Merkez Müdürü Prof. Dr. Volkan Ediger, Doç. Dr. Ahmet Yücekaya ve Dr. Öğretim Üyesi Emre Çelebi’nin yer aldığı proje ekibi, toplam bütçesi 1 milyon 997 bin 325 Euro olan S-PARCS projesine dahil oldu. Projede, CESD ile birlikte 5 araştırma enstitüsü, 1
mühendislik şirketi ve 1 sanayi derneği yer alıyor. İngiltere, İsveç, Türkiye, Rusya, İtalya, Portekiz, Avusturya ve Norveç'te yer alan endüstriyel parklar arasında seçilecek en iyi uygulamaların örnek olarak kullanılacağı projede, konsorsiyum üyeleri, bu modelleri ülkelerinde yer alan OSB ve KOBİ’lere yönelik olarak endüstri parkındaki ortak enerji çözümleri üretecek. “S-PARCS Projesi daha verimli ve ucuz enerji kullanma imkanı sağlıyacak” Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Volkan Ediger, “Projenin amacı dünyadaki endüstri parklarında enerji sorununa çözüm üreten en makul, mantıklı ve verimli yaklaşımlardan birkaç Örnek seçilerek onların bunu nasıl başardıklarını araştırmak. Daha sonra, bu uygulamalar bir araya
getirilerek, hem daha verimli, sağlıklı ve çevre dostu hem de daha ucuz enerji kaynağını kullanma imkanları üzerinde çalışılacak. Konuyla ilgili birçok ülke farklı projelerle H2020 desteği için başvuru yaptı. 6 ay süren uzun bir değerlendirme süreci sonucunda Kadir Has Üniversitesi olarak proje konsorsiyumuna Kabul edildik. Projeye Kabul edilmek bizim için çok önemli, ancak projenin yenilikçi bakış açısı getirmesi ve enerji kullanımına sürdürülebilirlik yönünden bakılması ülkemiz için daha önemli olacak” dedi.
Mardin Güney Atıksu Arıtma Tesisi’nin enerjisini Teksan Jeneratör sağlıyor Teksan Jeneratör, Mardin Güney (Kızıltepe) Atıksu Arıtma Tesisi’nin enerji ihtiyacını yenilenebilir güç çözümleri ile sağladı. Bölgedeki atıksuyun büyük bölümünün arıtılacağı tesisin elektrik ihtiyacının önemli bir kısmı Teksan’ın projeye özel geliştirdiği biyogaz kojenerasyon sistemi ile karşılanıyor. Aynı zamanda “Gazlaştırma Çürütme Sistemi”nin ısıtması da kojenerasyon setlerinden sağlanıyor. Enerji üretim maliyetlerini azaltan bu sistem sayesinde atıkların doğaya zarar vermesinin de önüne geçiliyor. Mardin Güney (Kızıltepe) Atıksu Tesisi, bölgedeki atıksuyun arıtılarak insan ve çevre sağlığı için iyileştirilmesi hedefi ile geçtiğimiz yıl devreye alındı. Projeye Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) da destek verdi. Mardin’e ekonomik ve çevresel anlamda pek çok katkı sağlayan tesis, yıllardır kanalizasyon suları ile kirlenen Zergan Deresi’ni de kurtaracak. Ayrıca pamuk gibi endüstriyel tarım alanlarının verimli 10
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
şekilde sulanması sağlanırken tesiste kurutulan çamur, çiftçilerin tarlalarında gübre ya da çimento fabrikalarında yakıt olarak değerlendirilebilecek. Teksan Jeneratör olarak sürdürülebilir çözümler noktasında önemli çalışmalar hayata geçirdiklerini belirten Teksan Jeneratör Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Ata Tuncer şunları söyledi; “Yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak biyogaz ile çalışan kojenerasyon setleri en çevreci elektrik ve ısı üretim sistemlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Biyogaz ile çalışan kojenerasyon setleri, atıkların doğaya zarar vermesini önlerken enerji üretim maliyetlerini de azaltıyor. Ülkemizde çok güçlü biyogaz potansiyeli olmasına rağmen maalesef çok az sayıda tesis var. Bu alanda Türkiye’nin en önemli projelerinden biri olan Mardin Güney Atıksu Arıtma Tesisi’nin proje ortağı olmaktan gurur duyuyoruz. Mardin Güney (Kızıltepe) Atıksu Tesisi’nin ihtiyacını iki adet 500 kWe biyogaz jeneratör sistemimiz ile
karşıladık. Projeye özel geliştirdiğimiz sistem elektrik enerjisi üretirken açığa çıkacak olan ısıl enerjiyi de atıksu prosesine yönlendiriyor. Mardin Güney Atıksu Arıtma Tesisi Projesi’nde tercih edilmemizde çeyrek asırlık sektör tecrübemiz ve özel projelerdeki referanslarımız önemli rol oynadı.”
Düşük Karbon Kahramanları belli oldu Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteğiyle bu yıl karbon ticareti ve ülkemizin iklim değişimiyle mücadelesine odaklanan 6. İstanbul Karbon Zirvesi’ni gerçekleştirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin tescilli yeşil yerleşkesinde gerçekleştirilen Zirve kapsamında ‘Düşük Karbon Kahramanı Ödülleri’ sahiplerini buldu. Düşük karbonlu büyüme desteklenmeli Sanayide düşük karbonlu büyümenin mümkün olduğunu belirten İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, bu alandaki girişimlerin ve uygulamaların desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Karaosmanoğlu, SÜT-D olarak karbon muhasebesini iyi tutan yani sera gazı salımlarını azaltarak, karbon yönetimini başarıyla gerçekleştiren kurumları teşvik etmek üzere Düşük Karbon Kahramanı Ödülü sunduklarına dikkat çekti. 2015 yılından bu yana verdikleri ödüller için bu yıl rekor başvuru aldıklarını ifade eden Prof. Dr. Karaosmanoğlu, başvuruların bu kadar yoğun olmasının yeşil ekonominin ülkemizde giderek daha da önem kazandığının bir göstergesi olduğunu bildirdi. Başvuruları SÜT-D’nin sürdürülebilir yaşam kültürü kazandırılması ve yaygın karbon yönetimi bilinci oluşturma hedefine göre değerlendirdiklerini açıklayan Prof. Dr. Karaosmanoğlu, teknik uygulamalar ile karbon azaltımı konusundaki eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını ödüllendirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Karaosmanoğlu, bu yıl seçilen 29 SÜT-D 2019 Düşük Karbon Kahramanı’nın her biriyle gurur duyuyoruz açıklamasını yaptı. 29 Düşük Karbon Kahramanımız var Düşük Karbon Kahramanları ödüllerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin Dökmeci’nin elinden aldı. SÜT-D’nin karbon muhasebesini iyi tuttuğu için ödüle layık gördüğü 29 Düşük Karbon Kahramanı’nın listesi aşağıda yer alıyor:
1. Afşar Bala’m Kadın Kooperatifi: Afşar Ellerden İklim Dostu Afşar Bala'm Ürünler
tes 5 Ton Karbon Kurtarıyor 16. Green Chemicals: Enerjisiz Sıfır Karbon Ayak İzi İle Tek Banyoda Kaplama
2. Akademi Çevre: Eğitimle Geleceğin Karbon Ayak İzini Düşürelim
17. Kalekim: Sevkiyatta Faydalı İzler
3. Aksa Doğalgaz: Bırakalım Doğal Kalsın, İklim Korunsun
18. Kolza Geri Kazanım: Daha Çok Eğitim, Daha Temiz Türkiye
4. Aluform Pekintaş: Güneşle Üretim, Düşük Karbon Ayak İzli Ürün
19. MT Greenworks: SDG4Kids Çocuklarla Sürdürülebilirlik Oyunu
5. Aves: Atık Bitkisel Yağ Biyodizeliyle Daha Az Karbonlu Yollar
20. Nestle Türkiye: Taşımada Çevreye Dost Seçimler
6. Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD): İklim Dostu Tarım İçin Basınçlı Sulama
21. Nuh Çimento: Düşük Karbon Ayak İzli Çimento Formülasyonu
7. Biyodizel Sanayi Derneği: Yerli Yeşil Yakıt Biyodizel 8. BSH Türkiye: İklim Dostu Yüzey Temizleme 9. Bursagaz: Sosyalgaz 10. Enerjisa Üretim: Doğal Gaz Santralindeki Suyun Yeşil Gücü 11. Enervis: Alüminyum Ergitme Fırınında Atık Isı Geri Kazanımı 12. Escon: En Enerji Verimli Gıda Tesisi 13. İstanbul Ağaç ve Peyzaj: Topraksız Tarımla İklim Değişimiyle Mücadele 14. İstanbul Kadıköy Hayrullah Kefoğlu Anadolu Lisesi: Karbon Ayak İzimiz Yeşil
22. Pendik Belediyesi: Ambalaj Atıklarını Topla, Ayır 23. Polisan Kansai Boya: Leed Yeşil Sertifika Standartlarında Boya Tesisi 24. Öztürk Enerji-Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi: Organik Atıklar Enerjiye Dönerek Sıfırlanıyor 25. Shell & Turcas Petrol: Yeşil Düşün, Yeşil Hareket Et 26. Thermax: Büyük Tesiste Atık Isı Geri Kazanımı 27. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB): Karbon - Nötr Bankacılık 28. Türk Telekom: Verimli Soğutma, İklim Dostu Haberleşme 29. Zorlu Enerji: Temiz Ulaşımla Geleceğe Yatırım
15. ITC Entegre Atık Yönetimi: 1 Domayeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
11
Haber “SET Plan Ι PV IMPACT” PV Uygulama Planı’nın gerçekleşmesini destekleyici bir anahtar proje başlatıldı
Brüksel’de 17 Nisan 2019 tarihinde yapılan başlangıç toplantısında, Horizon 2020 programı kapsamında finanse edilen Avrupa düzeyinde yeni bir Koordinasyon ve Destek Eylemi olan PV IMPACT projesinin hayata geçişini sağlamak üzere 11 endüstri ve araştırma kuruluşundan uzmanlar bir araya geldi. 2022 Mart ayına kadar sürecek olan PV IMPACT, Kasım 2017'de SET Plan Yönlendirme Grubu tarafından onaylanan ve SET Plan Geçici Çalışma Grubu (IWG-PV) tarafından yönetilen PV Uygulama Planının yürütülmesine destek sağlayacak. Avrupa Komisyonu ve Avrupa'daki birçok PV araştırmacısı, Uygulama Planının yalnızca Horizon 2020/Horizon Avrupa bütçesi ile kısıtlı kalmaksızın, aynı zamanda SET Plan ülkeleri ve sanayi tarafından doğrudan kontrol edilen ve desteklenen bir finans yapısına dönüşmesini öngörüyor. Bu öngörüye göre ülkeler, listelenen alanlarda ulus ötesi araştırma ve inovasyon çalışmalarını
finanse etmek için Horizon 2020 dışında yeni olanaklar yaratacak. Ancak SET Plan’ın doğrudan amacı; ülke yönetimlerini “yukarıdan aşağıya” teşvik etmek değil. PV IMPACT, projeyi özel sektöre odaklanarak tamamlayacak. EUREC (Belçika) tarafından koordine edilen PV IMPACT, özel sektörü Avrupa'daki PV araştırma, geliştirme ve inovasyona daha fazla harcama yapmaya teşvik etmek için çeşitli yaklaşımlar getirecek. Şirketler tamamen özel bütçeli projeler üzerinde çalışarak veya bir miktar devlet yardımı kabul ederek Uygulama Planını destekleyebilir. Projeler üzerinde bireysel veya işbirliği içinde çalışabilirler. Projenin ilk kısmı, şirketleri eşleştirme etkinliklerine davet etmeye odaklanacak ve böylece yeni bağlantılar kurabilecek ve planlarında çalışacakları ortaklar bulabilecekler. Proje aynı zamanda iki özel sanayi şirketini de hedefleyecek: biri, ENEL Green Power, İtalya'daki birçok farklı PV aktörünü koordine ederek Uygulama Planında ilerleme kaydetmeye çalışacak; Diğeri, Photowatt, yeni başlayanlar ve PV uygulama Planının hedeflerine ulaşmayı amaçlayan diğer şirketleri destekleyecek ve aynı zamanda konsorsiyumun uzmanlığını ve bilimsel doğruluğunu sağlamaya yardımcı olmak üzere davet edeceği bilim adamlarından destek alacak. Böylelikle son derece güvenilir ve düşük maliyetli CO2 güneş modüllerinin pazara sunu-
labilmesi, endüstriyel rekabet gücünü artıracak teknolojik seçeneklerin geliştirilebilmesi sağlanacak. Projenin bir diğer önemli noktası da PV'deki ilerlemenin izlenmesi olacak. AB'de kamu harcamaları, özel harcamalar, finanse edilen proje türleri ve genel olarak PV teknolojisinin performansı hakkında veriler toplanacak. Çeşitli senaryolara göre gelecekteki harcamalar için öngörüler geliştirilecek. Proje, teknoloji performansındaki iyileşmelerin, beklentilere ayak uydurabilirliğini takip edecek ve Avrupa PV teknolojisinin geride kalması halinde, Avrupa PV teknolojisini ilk sıraya çıkarabilmek için adımların nasıl atılacağı konusunda tavsiyelerde bulunacak. Proje hakkında PV IMPACT projesi ('Fotovoltaikler için Uygulama Planının Reel Olarak Uygulanması ve Uygulama Planının Tamamlanmasının İzlenmesi') 1 Milyon Euronun üzerinde bir bütçesi bulunmaktadır. 842547 sayılı hibe sözleşmesi kapsamında Avrupa Birliği’nin Horizon 2020 araştırma ve yenilik programı tarafından finanse edilmektedir. PV IMPACT konsorsiyumu, Uygulama Planında belirtilen SET Planı ile ilgili Ar-Ge faaliyetlerinin tümünü veya bir kısmını yürütmeyi taahhüt eden araştırma kuruluşlarının ve şirketlerin (sanayi) katılımıyla oluşturulmuştur. Proje faaliyetlerinin bitim süresi, 2022 Mart'ına kadar üç yıldır.
Tüm sektörlerde yenilenebilir enerji 2050’ye kadar mümkün olabilir Yeni bir araştırmanın sonuçları, yenilenebilir enerjinin dünya genelinde tüm elektrik, ısıtma, ulaşım ve deniz suyu arıtma alanlarında 2050 yılına kadar tamamiyle kullanılabileceğini ortaya koydu. Electrek.co internet sitesinin haberine göre, Enerji Gözlem Grubu ile Finlandiya’daki LUT Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttükleri araştırmanın sonuçlarına göre, yüzde 100 temiz ve yenilenebilir enerjinin günümüzdeki teknolojilerle 12
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
bile mümkün olabileceği ifade edildi. Araştırmada, bunun mümkün olması için tüm ülkelerin Paris İklim Anlaşması hedeflerini yakalaması ve hatta bu hedefleri aşması gerektiğinin de altı çizildi. Habere göre, 14 enerji geçirgenliği uzmanı bilim insanı yaklaşık 5 yıl süren çalışmalarında, araştırmayı son teknoloji ürünler kullanarak yürüttü. Yeni küresel enerji sisteminde, güneş ve rüzgâr enerjisi "geleceğin enerjileri" olarak
ifade edildi. Araştırmaya göre 2050 yılına kadar dünya genelinde güneş enerjisinden elde edilen toplam enerjinin yüzde 69'una karşılık geleceği belirtiliyor. Tahminlere göre bu yıla kadar rüzgâr enerjisi de toplam üretilen küresel enerjinin yüzde 18'ine denk geliyor. Biyoenerji, jeotermal ve hidroelektrik enerji ise bu toplamın geri kalanını oluşturuyor. Kaynak: CNN Turk
Securitas Enerji Segmenti Lideri Ünsal Kütaruk oldu
Securitas’ın Enerji Segmenti Liderliği’ni Ünsal Kütaruk yürütüyor. Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden 2002 yılında mezun olan Kütaruk, 6 yıl Bankacılık alanında Satış ve Akdeniz Bölge Direkt Satış Müdürlüğü pozisyonlarında bulunduktan sonra enerji, maden, çevre ve İSG alanlarında Koordinatör ve İş Geliştirme pozisyonlarında 4 yıl çalıştı. Ardından enerji alanında İş Geliştirme ve Proje Geliştirme pozisyonlarında, özellikle GES ve RES projelerinin EPDK lisans, ÇED ve izin süreçlerinin yönetilmesinde görev aldı. Kütaruk halen şirkette Enerji Segment Lideri olarak görev alarak sektöre özel güvenlik çözümleri sunulması ve geliştirilmesi faaliyetlerini koordine ediyor.
Legrand Elektrikli Araç Şarj İstasyonları şimdi Türkiye’de
Bina, elektrik ve dijital altyapıları için ürün ve sistemler konusunda uzman Legrand Grup, 2012 yılından itibaren Fransa’daki fabrikasında üretimini gerçekleştirdiği ve globalde yüksek bir pazar payına sahip olduğu Elektrikli Araç Şarj İstasyonlarını 2019 yılında Türkiye pazarında satışa sunuyor. Konutlar, alışveriş merkezleri, ofisler başta olmak üzere birçok alanda tercih edilen elektrikli araç şarj istasyonları Green’up teknolojisi, plastik veya metal istasyon opsiyonları ile geniş ürün seçeneği, kullanıcı dostu ve kolay kullanım avantajı sunuyor.
Haber Fronius’a Alman Tasarım Ödülü ve Ulusal Çevre ve Enerji Teknolojisi Ödülü Fronius, sadece öne çıkan tasarımı ile değil, aynı zamanda geleceğe yön veren hizmetleri için de ödül aldı. Hem fazla fotovoltaik akımını sıcak su elde etmek için kullanan akıllı bir tüketim ayarlayıcı olan Fronius Ohmpilot hem de Avusturya'nın ilk yeşil, şirket içi hidrojen depolama
tesisi olan Fronius SOLH2UB ödüle layık görüldü. Fronius International GmbH'nın Solar Enerji Müdürü Martin Hackl, "Fronius Ohmpilot sadece güneş enerjisinin verimli kullanılması bakımından pratik bir yardımcı ve bu sadece 24 saat güneş vizyonu yolunda önemli bir yapı taşı değil,
aynı zamanda gerçek anlamda bir tasarım harikasıdır“ dedi. Bununla da yetinmeyen Fronius, Avusturya'nın yeşil hidrojen için ilk şirket içi depolama tesisi olan Thalheim, Wels geliştirme bölgesindeki Fronius SOLH2UB tesisi, "Araştırma & Geliştirme" kategorisinde ödüle layık görüldü.
AKO Akü, elektrikli araçlara borla enerji verecek ginlikleri arasında gösterilen bor kullanılacak olması, Türkiye’nin bu avantajını daha da yukarıya çekecek.
AKO Grup bünyesinde, Türkiye’nin akü sektöründe yenilikçi gücünü oluşturan AKO Akü, elektrikli araçlar için bor kullanan akü üretimi için Ar-Ge çalışması yürütüyor. Proje, en önemli yeraltı kaynaklarından bor kullanılarak elektrikli araç aküsü üretimini hedefliyor. AKO Akü Ar-Ge Merkezi ve 3 farklı üniversite iş birliğinde yürütülen projede, “TÜBİTAK 1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı” kapsamındaki ön aşamaları
tamamlamış olup son onay kısmında değerlendirmeler sürüyor. Türkiye’ye küresel avantaj sağlama potansiyeli Firmadan yapılan açıklamaya göre, bu projenin başarıyla sonuçlandırılmasıyla Türkiye, elektrikli otomobiller açısından en önemli konulardan biri olan batarya üretimi konusunda küresel teknoloji liderliği avantajı elde edecek. Bu akülerde, ülkemizin en önemli yer altı zen-
Elektrikli araç akülerinin şarj süresi 10 dakikanın altına inecek Projenin Ar-Ge çalışmalarının 2 yıl sürmesinin planlandığını ifade eden AKO Akü Genel Müdürü Hulki Büyükkalender, “Projemizde, elektrikli otomobillerde kullanılabilecek yeni nesil pillere yönelik alt yapı oluşturulmasını amaçlıyoruz. Bor türevi bileşik katkıları ile hazırlanan süper kapasitörlerin kurşun akülerle birleştirilmesi ve bunların hibrit elektrikli araçlarda kullanımının geliştirilmesi hedefleniyor. Hazırlanacak süperkapasitörlerin katkısıyla akülerin hızlı şarjı tek haneli dakikalarda sağlanabilecek” dedi. Havacılık ve uzay savunma sistemlerinde de kullanılabilecek AKO Akü’nün bu Ar-Ge projesi kapsamında, ilerleyen dönemde gerekli teknik spesifikasyonların tamamlanmasıyla, savunma sistemleri, havacılık ve uzay sanayi sistemleri, Kızılay, sivil savunma gibi özel ve zor şartlarda kullanım gerektiren araçlarda kullanılabilecek düzeyde çalışmaların ilerletilebilmesi de planlanıyor.
Çin ısınmada, rüzgâr enerjisinin kullanılmasını teşvik edecek Çin, ülkenin birçok yerinde görülen aşırı soğuk kışlar sırasında ısıtma sistemlerine yardımcı olmak için rüzgâr enerjisinin kullanılmasını destekleyeceğini söyledi. Bu, dünyanın 2 numaralı ekonomisinin kirlenmeye karşı mücadelesi kapsamında kömür kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltma çabasının bir sonucu olarak gündeme geldi. 14
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
Ulusal Enerji İdaresi, yerel yetkilileri, 2019 - 2021 arasındaki dönem boyunca rüzgâr çiftliklerinden enerji kullanarak ısı üretmek için yıllık hedefler koymaya çağırdı. Ayrıca, çağrı kapsamında yerel otoriteler rüzgâr gücünün kullanımını teşvik etmek için altyapı tesisleri de inşa edecekler. Yerel yönetimler iki aydan daha az bir süre içinde konun
ile ilgili planlarını hazırlayıp Beijing'e sunacaklar. Ulusal Enerji İdaresi’nin açıklamasına göre, kışın ısıtma projelerine katılan rüzgâr enerjisi üretim tesisleri vergi indirimi veya sübvansiyon da alabilecekler. İdare ayrıca elektrik iletim şirketlerinden şebekelerdeki kayıpların azaltılması için teknik altyapıyı iyileştirmelerini istedi.
BP Türkiye’nin yeni Ülke Başkanı Joe Murphy oldu BP bünyesinde uzun yıllardır çeşitli ülkelerde ve farklı pozisyonlarda yöneticilik yapan Joe Murphy ‘BP Türkiye Ülke Başkanı’ görevine atandı. Mayıs 2019 itibariyle görevine başlayan Murphy, BP’nin Türkiye’deki entegre faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olacak ve ticari, teknik ve operasyonel alandaki çalışmalara liderlik yapacak. Deneyimli yönetici, Hazar Denizi'nden Avrupa'ya ilk kez doğalgaz getirecek 40 milyar dolarlık Güney Gaz Koridoru projesindeki Başkan Yardımcılığı’na da devam edecek. BP Türkiye’nin yeni Ülke Başkanı, Joe Murphy göreve gelişinin ardından yaptığı açıklamada; “Türkiye BP için her zaman stratejik bir öneme sahip. Bunu ülkedeki varlığımız ve 100 yıldan uzun süredir Türkiye’yi Avrupa enerji piyasalarının merkezine taşıyacak enerji projelerinin içerisinde olarak ortaya koyuyoruz. BP Türkiye Ülke Başkanı olarak göreve başlamaktan mutluluk duyuyorum ve BP’nin burada inşa
ettiği büyük başarıyı devam ettirmek için kamu ve iş ortaklarımızla bir arada çalışmak için sabırsızlanıyorum.” dedi. Cambrige Üniversitesi’nden tarih alanında yüksek lisans derecesi bulunan Joe Murphy, daha önce Azerbaycan, Mısır, Sharjah, Vietnam,
ABD, Katar ve İngiltere'de çalıştı. Petrol-gaz endüstrisinde 25 yıllık deneyime sahip olan ve BP’de akaryakıt, petro-kimya ve boru hattı projelerinde görev alan Murphy’nin adı, sektörün en tecrübeli profesyonelleri arasında yer alıyor.
Elektrik üretiminde yerli kaynakların payı artıyor Türkiye'de yılın ilk çeyreğinde üretilen elektriğin yüzde 62'si yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerinden yapılan derlemeye, yılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin toplam elektrik üretimi 74 milyar 252 milyon kilovatsaati buldu. Geçen yılın Ocak-Mart döneminde yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 48,56 iken, bu yılın aynı döneminde bu oran yüzde 62'ye (46 milyar 11 milyon kilovatsaat) çıktı. Yerli ve yenilenebilir elektrik üretimindeki bu artış, cari açığın kapanmasına 513 milyon
dolarlık katkı sağladı. Yılın ilk çeyreğinde elektrik üretiminde hidroelektrik santrallerinin payı yüzde 30,41 oldu. Üretimde yerli kömürün payı yüzde 16,22, rüzgârın payı yüzde 8,33, jeotermalin payı yüzde 3,04 ve güneş ile lisanssız üretimin payı ise yüzde 2,49 olarak hesaplandı. Üretimde biyokütle ve diğer kaynakların payı ise yüzde 1,6 oldu. İthal kaynaklardan gerçekleşen üretim ise yüzde 38'e geriledi.
olan Türkiye'nin elektrikteki kurulu gücü, bu yılın aynı döneminde 89 bin 131 MW'a yükseldi. Söz konusu dönemde toplam kapasitede yerli kaynakların kurulu gücü 50 bin 310 megavattan 53 bin 473 MW'a çıktı. Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, daha önce yaptığı açıklamada, "Amacımız yerli kaynakların payını yüzde 60-70'lere yükseltmek. Daha çok yerli ve yenilenebilir diyerek birçok projeyi hayata geçiriyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Kaynak: hurriyet.com.tr
Yerli kaynaklarda kurulu güç arttı Geçen yıl ilk çeyreğinde 86 bin 868 MW
Yeni enerjili otomobil üretimi ve satışında istikrarlı artış Çin'de Ocak-Nisan döneminde yeni enerjiyle çalışan otomobil üretimi ve satışı sırasıyla, 367 bin 600 ve 360 bin adet olarak gerçekleşti. Üretim ve satış, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58,47 ve yüzde 59,79 oranında arttı. Çin Otomotiv Sanayi Derneği tarafından açıklanan verilere göre, Çin'de Nisan ayında 2 milyon 52 bin adet otomobil
üretilirken 1 milyon 98 bin 500 adet otomobil satıldı. Üretim ve satış geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 14,45 ve yüzde 14,61 oranında geriledi. Ancak Nisan ayında yeni enerjiyle çalışan otomobil üretimi ve satışında yüzde 25,03 ve yüzde 18,15 oranlarında artış yaşandı. Öte yandan, Ocak-Nisan döneminde yeni enerjiyle çalışan otomobil
üretimi ve satışı sırasıyla 367 bin 600 ve 360 bin adet olarak gerçekleşti. Üretim ve satış, geçen yılın aynı aylarına göre yüzde 58,47 ve yüzde 59,79 oranında arttı. Veriler Ocak-Nisan aylarında ayrıca, ülkede üretilen ve satılan otomobillerin sayılarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,98 ve yüzde 12,12 düştüğünü gösterdi. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
15
Haber Ecolab Türkiye’nin yeni Türkiye Genel Müdürü Halit Kayatürk oldu Dünyanın önde gelen su, hijyen, enerji teknolojileri şirketi Ecolab’ın Türkiye operasyonları deneyimli yönetici Halit Kayatürk’e emanet edildi. Uzun yıllar boyunca Ecolab’ın Almanya merkez ofisinde üst düzey yöneticilik görevlerini üstlenen Kayatürk, uluslararası deneyimini Türkiye’ye taşımaya hazırlanıyor. Son olarak Ecolab Almanya Ülke Müdürlüğü görevini yürüten, ardından Türkiye’ye transfer olan Kayatürk, Türkiye’ye dönüşün kendisi için çok büyük anlam taşıdığını ifade etti. Uzun yıllardır farklı ülkelerde edindiği dene-
yimi Türkiye’ye aktarmayı hedeflediğini belirten Kayatürk şöyle devam etti: “Ecolab olarak 1991 yılından bu yana Türkiye pazarında faaliyet gösteriyoruz ve bugün 200’ün üzerindeki çalışan sayımızla ve iş ortağı bayilerimizle geniş bir aile olduk. Ülkemizdeki çevre sıkıntılarına dikkat çekerek, hedef sektörlerimize daha sürdürülebilir, çevreye duyarlı iş yapmalarını sağlayacak çözümler yaratıyoruz. Türkiye’deki başarımızı sürdürmeyi ve bu yıl da geçen yıl olduğu gibi çift haneli büyümeyi planlıyoruz” diye konuştu.
Enerjisa Dağıtım Şirketleri ile 6.100 öğrenci “Dünyanın enerjisini ben koruyorum!” dedi Enerjisa dağıtım şirketleri Toroslar EDAŞ, Başkent EDAŞ ve AYEDAŞ, çocuklara enerji tasarrufunu eğlenceli ve öğretici bir yol ile anlatmaya devam ediyor. “Enerjimi Koruyorum” projesi kapsamında, 7-11 yaş grubu ilkokul öğrencileri bu yıl “Küsmesin Yıldızlar” isimli tiyatro oyunu ile enerji kaynaklarını kullanırken nasıl tasarruf edebileceklerine dair bilgi edindiler. Enerjisa çalışanlarının gönüllülük esasıyla oluşturduğu “Enerjik Gönül”ler kapsamında 50 gönüllü çalışanının rol aldığı, 17-30 Nisan 2019 tarihleri arasında İstanbul, Ankara, Gaziantep, Mersin ve Kastamonu’da gerçekleşen tiyatro gösterilerini 30 ilkokuldan toplamda 6.100 öğrenci izledi. “Dünyanın Enerjisini Ben Koruyorum!” sloganı ile 2010 yılından bu yana devam eden proje kapsamında bugüne kadar
380 gönüllü çalışanın verdiği eğitimler ile 580 okulda 250 binden fazla ilkokul
öğrencisi enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda bilgilendirildi.
Fronius VE BYD stratejik partner oldu Avusturyalı enerji çözümleri uzmanı Fronius Solar Enerji Bölümü ve Çinli ileri teknoloji şirketi BYD stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Fronius, BYD BatteryBox HV sayesinde acil akım durumunda üç fazlı tüketicileri de besleme imkanı sunabilen tek çözüm sunucusuna sahip oldu. Konuya ilişkin açıklama yapan BYD Batteries'in Global Satış Müdürü 16
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
Julia Chen, "Fronius gibi ünlü ve etkin bir ortakla birlikte yüksek kaliteli çözüm kombinasyonları sunabilmekten çok mutluyuz. Birlikte yenilenebilir enerji gelişimini ilerletmek istiyoruz" dedi. Fronius International GmbH'nın Solar Energy Müdürü Martin Hackl ise, "Öncesinde, akü ile 3 fazlı acil akım için neredeyse hiç bir çözüm bulunmamaktaydı.
Biz bunu değiştiriyoruz. Bu tür bir acil akım beslemesini BYD Battery-Box HV ile gerçekleştiren tek sunucuyuz. Böylelikle Fronius depolama dünyasına cezbedici birçok seçenek daha eklemiş olduk. Bu sayede söz konusu müşteriye özel olarak geliştirilmiş depolama çözümü olduğunda, ilk tercih edilen şirket oluyoruz" açıklamasında bulundu.
GE Yenilenebilir Enerji, Türkiye'deki rüzgâr türbin kanadı fabrikası için 300 kişiyi işe alacak GE Yenilenebilir Enerji bünyesinde yer alan LM Wind Power, Bergama, Türkiye'deki rüzgâr türbin kanadı üretim tesisinde istihdam etmek üzere ilave 300 çalışanı daha işe almayı planladığını duyurdu. LM Wind Power, iş gücünün artırılmasıyla, Avrupa ve Asya dâhil, dünya çapındaki pazarlara türbin kanadı ihraç ederek artan küresel rüzgâr enerjisi talebine cevap verecek. Temmuz 2017’de açılan Bergama tesisi LM Wind Power’ın dünya çapındaki 15’inci ve GE Yenilenebilir Enerji bünyesine geçtikten sonra ise ilk açılan tesisi oldu. Bugün, yüzde 26’sı kadın olmak üzere tesiste 450 çalışan bulunuyor. “Bergama fabrikamız, şirketimizin dünyaya daha fazla yenilenebilir enerji sağlamak hedefi adına çok önemli bir tesis ve Türkiye'ye olan bağlılığımızı temsil ediyor” şeklinde konuşan LM Wind Power Avrupa Operasyon Başkanı Jesper Sørensen sözlerini şöyle tamamladı: “Bölgede kalifiye ve teknik iş kolları yaratmaya katkıda bulunmaktan büyük heyecan duyuyoruz.” İş için açılan pozisyonlar, tüm profillerde, bilgi birikimi ve deneyim seviyesine açık. Her yeni çalışan LM Wind Power’ın ‘Mükemmellik Merkezi’ eğitim progra-
mında rüzgâr türbini kanadı konusunda eğitim görecek, ürünlerin kalitesini ve böylece son kullanıcı memnuniyetini artırmayı sürekli hale getiren altı haftalık teorik ve pratik eğitim programına katılacak. Yeni başlayanlar aynı zamanda tüm dünyadaki LM Wind Power tesislerinden uzmanlar tarafından mentorluk da alacak. Tesisteki
çalışanların önemli bir kısmının Bergamalı olduğunu belirterek sözlerine başlayan Bergama Fabrika Müdürü Ozan Mamay “Şehrin sosyal ve ekonomik gelişiminin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz ve bu yıl bu çevrede daha da fazla iş alanı yaratmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.
Zorlu Enerji yeni elektrikli şarj istasyonlarını kullanıma sundu Akhisar’da yeni elektrikli şarj istasyonlarının açılışını gerçekleştirdi. Isparta’nın en hızlısı, Akhisar’ın ilk şarj istasyonu Isparta’ya kurduğu ve kentin en hızlısı olan şarj istasyonuyla Antalya ve Afyon arası rotayı elektrikli araçlar için kesintisiz olarak mümkün kılan ZES, İstanbul, Ankara ve İzmir’den Antalya’ya yapılacak elektrikli araç seyahatlerine de imkan sağlıyor. Akhisar’ın ilk şarj istasyonunu da hayata geçiren ZES, böylece İstanbul ve İzmir arasında seyahat yapacak elektrikli araç sahiplerinin rotasını kuvvetlendirmekle kalmayıp aynı zamanda iki nokta arasını da hızlandırmış oldu. Sadece şehir içi kullanım için değil, aynı zamanda şehirlerarası seyahatlerde de elektrikli araç sahiplerinin ulaşımını
kolaylaştırmak ve onlara kesintisiz bir sürüş deneyimi sunmak için çalışmalarına devam eden ZES, bu kapsamda Isparta ve
ZES istasyonları, aynı anda 4 aracı şarj edebiliyor ve araçlar 30 dakika içinde yüzde 80 oranında şarj seviyesine ulaşabiliyor. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
17
Haber PowerUp! büyük finalinde Türkiye’yi ENLİL temsil edecek
EIT InnoEnergy tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen PowerUp! Yarışması’nın, Türkiye finali, Sabancı Üniversitesi tarafından, EnerjiSA ve Borusan EnBW Enerji sponsorluğunda 25 Nisan Perşembe akşamı Kolektif House Levent’te gerçekleşti. Yarışmada jüri üyeleri tarafından birinciliğe layık görülen Deveci Tech ekibinden Kemal Şengüler projeleri ve kazandıkları birincilikle ilgili şunları söyledi; “İlk günden bu yana hem ülkemiz hem de dünya genelinde temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaşması adına çalışıyoruz ve bu amaçla da geliştirdiğimiz ENLİL ürünü, ilk defa İstanbul’da devreye alındı ve global bazda çok ciddi ilgi uyandırdı. Bu amaçla da ENLİL’i global pazarlara taşımak için bize faydası olabilecek her kurum ve organizasyonla işbirliği yapmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte Sabancı Üniversitesi SUCool ekibinin yönlendirmeleri doğrultusunda başvurduğumuz ve birinci seçildiğimiz PowerUp! Yarışması’nın, Avrupa’daki potansiyel müşteri ve partnerler ile tanışma ve yeni pazarlara açılma noktasında bize çok değerli ve uzun vadeli faydalar sunacağına inanıyoruz. Amacımız 21 Mayıs’ta da dereceye girerek Avrupa yolculuğumuza güzel ve anlamlı bir başlangıç yapmaktır.” İstanbul’da düzenlenen Türkiye Finali’nde ikincilik ödülünün sahibi, yaşam alanları için akıllı ısıtma üniteleri geliştiren EVANA olurken; enerji dağıtım sektörleri 18
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
için yapay zeka destekli talep yönetim teknolojileri geliştiren D.R.E.A.M – Onur Enerji ekibi üçüncülük ödülünün sahibi oldu. 5 sezon, 24 ülke, 900 katılımcı Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük startup yarışması olan PowerUp! InnoEnergy tarafından organize ediliyor. Bu yıl 5’inci sezonu düzenlenen yarışmada enerji, ulaşım, ısıtma, temiz teknoloji ve akıllı teknolojiler alanlarında faaliyet gösteren yaklaşık 300 ekip yer aldı. Power Up! Türkiye Finali’nde, 8 tane gelecek vadeden startup, ürünlerini ve çözümlerini, jüri üyeleri ve endüstri uzmanlarından oluşan izleyicilere sergiledi. Başarının reçetesi: İş farkındalığı ve pazar potansiyeli! PowerUp 2019 Türkiye Finalinde Sabancı Üniversitesi’ni temsilen jüri üyesi olarak yer alan Dr. Volkan ÖZGÜZ, değerlendirme süreçlerini şöyle anlattı, “Jüri üyeleri olarak bizim için en önemli kriterler arasında, fikirlerin küresel ölçekte başarılı olma potansiyeli, bununla birlikte uygulanabilir ürün ve servislerin uzun vadeli gelişim potansiyeli yer alıyor. Ülke Finali’ne katılan startup’lar, çok çeşitli ürünler ve çözümler sundu ancak biz en yüksek potansiyeli, Deveci
Tech (ENLİL)’de gördük. Bu şirket şimdi, ülkemizi temsil etme ayrıcalığına sahip olacağı Büyük Final’e hazırlanıyor.” PowerUp!’ın Altın Ortaklar’ından RAFAKO S.A. İnovasyon Başkanı Michał Maćkowiak ise şunları söyledi, “Bu yıl PowerUp! Yarışması’nda rekabet kalitesinin yeni seviyelere ulaştığı görüldü. Son üç yıldır yarışmanın sponsorluğunu üstlendiğimiz için standartlardaki yükselişi ve hazırlık için gösterilen çabayı fark edebiliyoruz. Başvurular arasından en iyileri seçerken 3 temel kritere odaklanıyorum: Birincisi, yarışmadaki çözümlerin, RAFAKO’nun aradığı türde inovasyonlar olduğuna dair bir kanıt; ikincisi, projelerin ve bu projelerin ölçeklenebilirliğinin pazar değeri ve üçüncüsü de projelerin sunulma şekli. Bu yılın galibi bu kriterleri, diğer tüm adaylardan daha güçlü bir şekilde karşıladı. Bu şirketin yakın gelecekte nasıl gelişeceğini görmek için sabırsızlanıyorum.” RAFAKO’nun yanı sıra Ukraynalı şirket DTEK de bu yıl Altın Ortaklar Listesi’nde yer aldı. DTEK, bir ortaklık statüsünü yeni inovatif ürünler ve servisler keşfetmek için kullanmayı amaçlıyor. DTEK CIO’su (İnovasyondan Sorumlu Başkan) Emanuele Volpe, “Doğalgaz ve kömür üretiminde, termal enerji üretiminde, yenilenebilir enerji, şebekeler, e-ulaşım, enerji verimliliği ve müşteri hizmetleri konularında çözümler arıyoruz” diyor. Son 14: Impact’19’da PowerUp! Büyük Finali Power Up! Türkiye Finalini kazanan DeveciTech diğer 14 ülke finallerinin kazananları ile birlikte, 50 bin Euro birincilik ödülü ve 150 bin Euro’ya varan finansman desteğine erişim imkânı sunan InnoEnergy’nin prestijli Highway® hızlandırıcı programına katılma şansı için 21 Mayıs’taki büyük finalde yarışacak. 5. PowerUp! Yarışması’nın galibi, Orta ve Doğu Avrupa’nın en önemli etkinliklerinden biri olan Impact’19 kapsamında, 21 Mayıs 2019’da Polonya, Krakow’da seçilecek.
Smart Energy Türk malı panelleri dünyaya ihraç etmeyi hedefliyor Smart Energy, Ar-Ge çalışmalarına hız verdi. Türkiye’deki üretim tesisinde son teknoloji yeni nesil paneller üreten şirket, bunları Avrupa’ya ihraç etmeyi başardı. Türkiye’deki en büyük panel üretim fabrikası olan Gebze’deki tesisinde her türlü uluslararası testi geçebilen ürünleri proses ve kalite süreçleri uygulayarak üreten Smart Energy, üretim süreçlerini ileriye taşıyacak adımlar attı. Yeni hatlarında hücre verimliliği artışına yönelik MBB (Multi BusBar) stringer entegrasyonu gerçekleştiren Smart Energy, güneş enerjisi sektörünün gelişen ihtiyaçları doğrultusunda Cam-Cam ve backsheetli panel üretiminin yanı sıra, daha yüksek kalite ve verimliliğe sahip olan PERC, Half-Cut Cell ve Bifacial gibi yeni teknolojileri üretecek kapasiteye kavuştu. Smart Energy’nin hedefi ise, hücre üretimini de Türkiye’de yapmayı başararak, dikey entregrasyonunu tamamlamış bir firma olarak yola devam etmek.
Güneş enerjisi sektöründe yerlileşme oranının giderek arttığını vurgulayan Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, şunları söyledi: “Şu anda ülke olarak bir güneş enerjisi santralini meydana getiren ekipmanın yüzde 75’ini ülkemizde üretebilecek noktaya ulaştık. Panelde ise bu oran yüzde 50’yi buluyor. Türkiye, artık santrallerde kullanılan çelik konstrüksiyon, kablo ve trafo gibi bileşenleri üretip ihraç edebilen bir ülke. Hücrenin de ülkemizde üretilmeye başlanmasıyla bu oran daha da artacaktır. Türkiye bunu başaracak güce sahip.” Güneş enerjisi yatırımlarının ülke ekonomisine çok önemli katkılar sağladığını vurgulayan Demirdağ, sözlerine şöyle devam etti: “Artık Türkiye’de güneş enerjisi çok daha
fazla konuşuluyor, bu sevindirici. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, her yıl 1000 MW, 10 yılda ise toplam 10 bin MW’lık kurulu güç hedefini ortaya koydu. Sektör, gerek altyapısı gerek deneyimi ile bu hedefi gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip. Yeni kapasitelerin açılmasıyla daha fazla yatırım olabilecek, böylece Türkiye elektriğini daha çok artan bir oranda güneşten elde edebilecek.”
Şişecam Topluluğu’ndan ikinci güneş enerjisi santrali ise ürettiği elektriği şebekeye aktaracak şekilde kuruldu. Standart bir binaya göre yüzde 39 daha az enerji tüketiyor
Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer alan Şişecam Topluluğu, Mersin’deki Düzcam fabrikasının ardından Gebze – Kocaeli’nde bulunan Şişecam Bilim, Teknoloji ve Tasarım Merkezi’nin çatısına da güneş enerjisi santrali kurdu. Kurulu gücü 87.45 kWp olan güneş enerjisi santralinden yıllık yaklaşık114 bin kWh elektrik üretimi gerçekleştirilmesi, böylece yılda yaklaşık 45 ton karbondioksit salımının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Toplamda 9 bin 400 metrekare kapalı alan sahip olan merkezin, 457 m2 çatı alanına kurulan 87.45 kWp güce sahip santralin yıllık yaklaşık 114 bin kWh elektrik üretimi gerçekleştirilmesi, böylece yılda yaklaşık 45 ton karbondioksit salımının önüne geçilmesi hedefleniyor. Santral, merkezin binasında bulunan ısıtma-soğutma sistemleri ve fırınlarda tüketilen elektriğin bir kısmını karşılarken, tüketimin olmadığı dönemlerde
Türkiye’nin en büyük ve donanımlı, dünyanın da sayılı Ar-Ge merkezleri arasında yer alan Şişecam Bilim Teknoloji ve Tasarım Merkezi, sahip olduğu “Leed Gold” sertifikasıyla yeşil bir bina ve standart bir binaya göre yüzde 39 daha az enerji ve yüzde 85 daha az su tüketiyor. Ayrıca karbondioksit sensörlerinin yardımıyla birim alandaki kişi sayısına göre havalandırma yapılan binada verimli ve sağlıklı bir çalışma ortamı sunuyor. Şişecam Topluluğu’nun ilk güneş enerjisi santrali ise Kasım 2017’de Mersin’deki Düzcam fabrikasının çatısına kuruldu. Toplamda 6.2 MWp’lik kurulu gücüyle çatı üzerine kurulu güneş enerjisi santralleri arasında Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan santral sayesinde yılda 5 bin 600 ton karbondioksit salımının önüne geçiliyor. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
19
Haber Rolls-Royce’tan madencilik sektörüne yönelik sürdürülebilir enerji çözümleri
Rolls-Royce, MTU Onsite Energy tarafından madenler için geliştirilen mikro şebeke çözümlerinin de eklenmesiyle enerji sistemleri portföyünü genişletiyor. Artık maden işletmecilerine, kamu güç şebekelerinden bağımsız olarak uzak bölgelerde işletilebilen sürdürülebilir bir enerji kaynağı sağlanabilecek. Yenilenebilir enerji kaynakları bir akü sistemi ve hem dizel hem de gaz jeneratörü setleriyle birleştiriliyor. Bunlara ek olarak madenin tüm elektrik ihtiyacının güvenli ve verimli bir şekilde, aynı zamanda çevreye de duyarlı olarak sağlanması için merkezi bir kumanda paneli bulunuyor. Madenlerde enerji tedariki sürdürülebilir, verimli ve güvenilir olmalı "Genel işletme maliyetlerinin ortalama %15'ini oluşturan enerji maliyetleri,
maden işletmecileri için oldukça kilit bir faktör" şeklinde açıklama yapan RollsRoyce Güç Sistemleri Endüstriyel Faaliyetler Başkan Yardımcısı Lars Kräft, şunları ekledi: "Ayrıca maden başına 50 ile 100 MW arasında değişen elektrik enerjisi ihtiyacı nedeniyle enerji kaynağının sürdürülebilirliği, verimliliği ve güvenilirliği sektörde gittikçe daha da önemli bir hal alıyor. İhtiyaçlarını belirleyerek müşterilerimize, mikro şebeke sistemlerimiz aracılığıyla onlara has belirli gereklilikler için özel tasarlanmış bir çözüm sunuyoruz". Yenilenebilir enerji kaynakları, aküler, dizel ve gaz jeneratörü setleri Firmadan yapılan açıklamaya göre MTU Onsite Energy tarafından üretilen dizel ve gaz jeneratörü setlerine ek olarak RollsRoyce'un sunduğu çözümlerde, otonom güç şebekelerindeki fotovoltaik ve rüzgâr enerji santralleriyle birleştirilmiş aküler de bulunuyor. Tüm bileşenler, enerjinin hem teknik hem de ticari kullanım şeklini optimize eden akıllı bir enerji yönetim sistemi aracılığıyla birbirlerine bağlanıyor. Artan tüm yenilenebilir enerji, akülerde depolanabilir, daha sonra gerekli olduğu herhangi bir zamanda kullanılabiliyor. Ayrıca,
İş Bankası’ndan İş’te Güneş Kredisi Türkiye İş Bankası, ülke ekonomisini destekleme yönünde yeni bir krediye imza atıyor. Banka, hayata geçirdiği İş’te Güneş Kredisi’yle öz tüketim amaçlı çatı GES (güneş enerjisi santrali) yatırımları için cazip koşullarda finansman desteği sunuyor. Yatırımcılar, İş’te Güneş Kredisi ile azami 1 yıl anapara geri ödemesiz, 10 yıla varan vadelerde TL, USD veya EURO cinsinden kullanım gerçekleştirebilecek; esnek veya fatura öder gibi aylık eşit taksitlerle geri ödeme yapabilecekler. Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Şencan, kendi elektriğini üretmek isteyen işletmelerin yanında olduklarını belirterek işletmelerin bu şekilde 20 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
tasarruf edeceğini ve sektörel rekabette öne çıkacağını ifade etti. Şencan, şöyle devam etti: “İş Bankası şimdiye kadar toplam kurulu gücü 600 MW seviyesini aşan lisanslı ve lisanssız GES projesini finanse ederek bu tesislerin ülke ekonomisine kazandırılmasında önemli rol üstlendi. Önümüzdeki dönemde de çatı GES yatırımlarının yanı sıra yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerine kaynak sağlamaya devam edeceğiz. Çatılarında veya aynı trafo merkezine bağlı boş arazilerinde, çevre dostu şekilde enerji üretmek isteyen tüm yatırımcıları İş Bankası şubelerine bekliyoruz.”
hava koşulları ve günün saatleri nedeniyle yenilenebilir enerji kaynaklarında üretilen enerjideki dalgalanmalar, akü depolama sistemlerine ek olarak güvenilir dizel ve gaz jeneratörü setleriyle telafi ediliyor. Bu şekilde sistem, elektrik enerjisi ihtiyacı yüksek olduğunda ve sistemlerin gece gündüz çalıştırılması gerektiğinde dahi daima istikrarlı güç kaynağı sağlamak için tasarlandı. Yenilenebilir enerjiyle karbonsuzlaştırma ve maliyet düşürme Yenilenebilir enerji kullanımı ve karbonsuzlaştırmayla birlikte gelen faydalar sayesinde maden işletmecileri, daha fazla sürdürülebilir enerji tedarikine sahip olma konusunda ciddi oranda ilerleme kaydedebilecek, bu durum yatırımcılar veya madene yakın yerlerdeki yerleşim yerleri gibi paydaşlarına da fayda sağlayabilecek. Yenilenebilir enerji çeşitlerinin entegrasyonu ve tüm bileşenlerin akıllı bir ağ oluşturmasıyla maden işletmecileri kayda değer bir maliyet tasarrufu sağlayacak. Örneğin, madenleri güç şebekelerine bağlamak için gereken maliyetlerden yapılan tasarrufun yanı sıra yakıt maliyetleri de azaltılabilir.
Uluslararası Hidroelektrik Derneği, 2019 yılı Hidroelektrik Raporu’nu açıkladı Uluslararası Hidroelektrik Derneği, 2019 yılı Hidroelektrik Raporu’nu açıkladı. Rapor’a göre HES kurulu gücünün 3’de 2’si 10 ülkede bulunuyor. 2019 yılı başı itibarıyla, dünyada hidroelektrik kurulu güçte ilk 10 şöyle: Çin: 352 GW, Brezilya: 104 GW ABD: 103 GW Kanada: 81 GW Japonya ve Hindistan: 50 GW Rusya: 49 GW Norveç: 32 GW Türkiye: 28 GW Fransa: 26 GW. HES kurulu güç sıralamasında Türkiye’de dünyada 9. Sırada yer alırken, Avrupa’da Norveç’ten sonra 2. Sırada yer alıyor.
Yeni Zelanda'daki jeotermal enerji tesisinde hidrojen üretim santrali kurulacak Yeni Zelanda-Japon ortak girişimi Halcyon Power, Yeni Zelanda'daki Mokai jeotermal santralinde 1,5 MW'lık bir hidrojen üretim tesisi kurmak için Canadian Hydrogenics Corp. ile iş yapıyor. Tesis 2020 yılına kadar üretime başlayacak. Hidrojen üretimi, yakıt ekipmanı ve hidrojen bazlı yakıt hücresi güç modüllerinin geliştiricisi ve üreticisi olan Kanada merkezli Hydrogenics Corporation, Yeni Zelanda merkezli bir ortak girişim olan Halcyon Power ile bir anlaşmaya girdiğini bildirdi. Yeni Zelanda'da karbonsuz
bir hidrojen üretimi tesisinin hayata geçirileceği duyuruldu. Yeni Zelanda'da hidrojen kullanımı, evsel enerjinin yaklaşık %80'inin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiği enerji endüstrisi için kritik bir bileşen olma potansiyelini taşıdığını gösteriyor. Hydrogenics'in Başkanı ve CEO'su Daryl Wilson, “Halcyon Power'ı emisyon içermeyen, hidrojen bazlı bir enerji sektörünün geliştirilmesine yönelik ürün ve hizmet sunmaktan çok memnunuz” dedi. Wilson; “Hidrojen yakıt istasyonlarının
geliştirilmesine ve hidrojenin mevcut ulusal enerji altyapısına entegrasyonuna dünya çapında artan ilgiyi dikkatle takip ediyoruz. Yeni Zelandalı ve Japon şirketlerini, iç ve dış pazarlara yenilenebilir enerji sağlayan ve hidrojenin değerini göstermeye yardımcı olan bu adımları attıkları için kutluyoruz. Hidrojene dayalı enerji çözümlerine olan talep artmaya devam ediyor ve Halcyon ile uzun vadeli çalışmayı umut ediyoruz.” dedi. Kaynak: thinkgeoenergy.com
Arjantin’de Yenilenebilir Güç Kapasitesi 2019-2030 döneminde 14.7 GW artacak Arjantin'deki yenilenebilir enerji kapasitesinin (küçük hidroelektrik santral hariç) 2019-2030 döneminde %17,8'lik Bileşik Yıllık Büyüme Hızı (CAGR) kaydetmesi bekleniyor. Bir veri ve analiz şirketi olan GlobalData'ya göre, yenilenebilir enerjili tesisler sektörü, artan talebi karşılamak için 14,7 GW kapasitede büyüyecek. GlobalData'nın, Arjantin elektrik piyasasının düzenleyici yapısının, ithalat ve ihracat eğilimlerinin, rekabet ortamının ve enerji projelerinin analizini yaptığı 'Arjantin Elektrik Piyasası Görünümü 2030 Güncelleme 2019 - Piyasa Eğilimleri, Düzenlemeler ve Rekabetçi Peyzaj' adlı raporu, RenovAr Programı kapsamında yenilenebilir enerji ihalelerinin uygulanmasının, yenilenebilir enerji sektörünü geliştireceğine işaret ediyor. Daha önceki yıllarda çeşitli açık artırma ihalelerinde onaylanan projelerden bazıları 2018'de güneş ve rüzgar tesislerinde ani bir artışa neden oldu. 4 GW civarında yenilenebilir kapasitenin yapım aşamasında olduğu ve yakın vadede devreye alınacağı belirtiliyor. Arjantin’de, yenilenebilir enerji üretimine yapılan yatırımın teşvik edilmesi için hızlandırılmış amortisman ve vergi muafiyetleri dahil olmak üzere finansal teşvikler sunulmaktadır. GlobalData'daki Enerji Endüstrisi Analisti Anchal Agarwal, “Arjantin son yıllarda ciddi enerji sıkıntısı çekiyor ve hükümetin kapasite artışına odaklanmasına neden oluyor. Mevcut kurulu kapasite, yüksek oranda artan talebi karşılayamı-
yor. Arjantin'de yenilenebilir enerji sektörünü büyütmek için fırsat sunan, kayda değer ölçekte rüzgar ve güneş enerjisi potansiyeli bulunuyor. 2018 itibariyle, Arjantın’in enerji karması içinde %59,6 ile gaz hakim, bunu %25,5 ile hidroelektrik izliyor. Arjantin, önemli gaz rezervlerine sahip bir ülke olarak bu kaynağa ağırlık veriyor. Her ne kadar termal güç kaynakları, Arjantin’in tahmin edilen toplam kurulu gücünde en en büyük payı almış olsa da, bunların payı 2018’deki %67.1 düzeyinden 2030’da % 50.0’a düşecek. Bu düşüş, en başta yenilenebilir güç kapasitesindeki artıştan kaynaklanacak. Ancak, Arjantin’in enerji sektöründeki
yatırımları etkileyen çeşitli güçlükler bulunuyor. Elektrik sektörü özelleştirildi, ancak tarifeler hala hükümet tarafından kontrol ediliyor. Sonuç olarak, uzun zamandır tarifelerde bir artış olmadı. Enerji fiyatları yüksek düzeyde sübvanse edilmeye devam ediyor ve bu durum devlet bütçesinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Gerçekçi olmayan bir tarife yapısı, şebekeyi işleten özel kuruluşlar tarafından enerji üretimi altyapısına yatırım yapılmamasına neden oluyor. Agarwal, “Ülke elektrik üretimi için fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltma yolunda ilerliyor ve güneş, rüzgar ile diğer yenilenebilir kaynakların geliştirilmesine daha fazla önem verilmektedir” diyor. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
21
ADVERTORIAL
Asron Sigorta Genel Müdürü Cüneyt Tanrıverdi:
“GES projelerinde paket poliçe mantığında hareket etmeyip, projeye özel sigorta programı oluşturuyoruz” “TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK YERLİ SİGORTA BROKERİ” olma özelliğini taşıyan Aktif Bank İştiraki Sigortayeri Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş., güneş enerjisi santrali kurulumlarında Türkiye’de benzeri olmayan sigorta kapasitesi yarattı. Bu kapasiteyle 10 yıl yenileme garantisi sağlayan firma, güneş enerjisi santrali kurulumlarında sertifikasyonu da içine alan bir yapı oluşturuyor. Yenilenebilir enerji alanında, güneş enerjisi tesislerinin kurulumu ve işletme dönemleri için sağladığı teminatlarla sektörde lider konumunda yer alan firmanın güneş enerjisi sektöründe portföy büyüklüğü 750 MW kurulu güç seviyesine ulaştı.
ADVERTORIAL
Pek çok sektörün önemli projelerinde sigorta çözüm ortağı olarak faaliyet gösteriyorsunuz. Enerji de bu sektörlerin başında geliyor. Enerjinin her alanında aktif olarak yer alıyorsunuz. Bu konuya ilişkin olarak güneş enerjisi santrallerine yönelik sigorta çözümleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Brokerliğimiz GES Sigortalarına, 2017 yılında ana hissedarımız Aktifbank A.Ş. nin, Güneş Enerjisi Santralleri (GES) yatırımlarına proje finansmanı sağlamak üzere çalışmaya başlaması ile odaklandı. Bu doğrultuda öncelikle lokal marketteki sigorta teminatlarını gözden geçirdik. Ve gördük ki piyasada finansman kredisine paralel yenileme garantisi olan ve iklim koşullarına bağlı kar kaybını telafi edebilecek yeterlilikte bir sigorta teminatı mevcut değil. Bu duruma paralel reasürans departmanımız yurtdışı marketlerde, güneş enerjisi santrallerinin riskleri ve finansmanına ilişkin sigorta teminatı arayışına başladı. Bu konuda uzman olduğuna inandığımız Allianz Climate Solutions ile iki yılı aşkın süredir işbirliği yapıyoruz. Bu çalışmalar sonunda Türkiye’de benzeri olmayan bir sigorta kapasitesi yarattık. Sektörde çok tartışmalı bir konu olan 10 yıl yenileme garantisini bu ürünle sağladık ve GES kurulumlarında sertifikasyonu da içine alan bir yapı oluşturduk. 2019 yılında mevcut ürünümüze rekabetçi
faydalar sağlayacak yeni bir işbirlikleri gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Güneş enerjisi santrallerinde montaj süreci ve operasyonel faaliyetlere geçiş aşamalarında da sigorta danışmanlığı yapıyorsunuz.
Güneş enerjisi sektörü nasıl risklerle karşı karşıya kalıyor? Türkiye’de güneş enerjisi yatırımları önemli ivme kazansa da henüz yolun başındayız. Güneş enerjisinin ekonomiye kazandırılması konusunda 2017 yılı heyecan verici gelişmelere sahne oldu. 2018 yılında kurulan güneş santrali kapasitesi rekor seviyeye ulaşırken buna ek olarak çatıların elektrik üretimine açılması için dahi önemli adımlar atıldı. Dolayısıyla biz sigortacılar da bu hıza ayak uydurmak için yoğun bir çalışma içerisine girdik. GES’in kurulumundan operasyon dönemine kadar tesisin inşaat, yangın, yıldırım, infilak, sel, dolu, seylap, su basması, yağmur, kar, fırtına, yer kayması, toprak çökmesi, kaya düşmesi, hırsızlık, deprem ve terör gibi birçok risk söz konusu. Ancak dolu hasarı son yıllarda en çok konuşulan risklerin başında geliyor. Her ne kadar fiziki bir hasar sözkonusu olması sebebiyle tespiti ve değerlendirmesi kolay olsa da hasar sonrası üretim kaybına bağlı olarak gelir kaybını hesaplamak süreci kompleks hale getirmekte. Bu sebeple yeni ürünümüzde oluşturduğumuz sigorta programına Solpeg ile olan işbirliğimizi de dahil ettik. Böylelikle sigor-
talıya hangi durumlarda hasar talep edebileceği ve hasara karşılık gelen tutarı net bir şekilde hesaplayabiliyoruz. Performans kaybı, kar kaybı gibi hasar süreçleri çok daha hızlı bir şekilde çözülebiliyor ve süreç müşteri ve sigortacı açısından şeffaf bir şekilde yönetiliyor.
Bugüne kadar ne kadar büyüklükte güneş enerjisi santrali çözümü gerçekleştirdiniz? Mevcut sigorta portföy büyüklüğümüz 750 MW kurulu güç seviyesine ulaştı. Sigorta hizmeti sağladığımız GES müşterilerimiz Türkiye’nin farklı bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Bu sebeple sigorta programımızı oluştururken teminat yapısını coğrafi koşulları da dikkate alarak güncelliyoruz. Aynı şekilde müşterilerimizin talep ve beklentileri doğrultusunda düzenlemelerde gerçekleştiriyoruz. Özetle; Asron Sigorta olarak GES poliçelerinde paket poliçe mantığında hareket etmeyip, projeye özel sigorta programı oluşturuyoruz. Üretim dışında dağıtım şirketleri ile ilgili yaptığınız faaliyetler var mı? Üretimin yanı sıra Türkiye ve yurt dışında elektrik dağıtım şirketlerinin risklerine sigorta çözümleri sağlıyoruz. Türkiye’de 12 ili kapsayan ve Kosova’nın tamamının elektrik dağıtım riskleri için Sigorta ve Reasürans danışmanlığı yapmaktayız.
Proje
Türkiye’yi Solar Decathlon Fas’ta temsil edecek “ReYard” evi tanıtıldı
S
olar Decathlon Afrika kapsamında Türkiye’yi Fas’ta temsil edecek ReYard projesi, 26 Nisan’da Zemin İstanbul’da düzenlenen bir toplantı ile tanıtıldı. Solar Decathlon; Amerikan Enerji Bakanlığı’nın (DOE) ilk defa 2002 yılında Amerika’da düzenlediği öğrencilere yönelik uluslararası sürdürülebilir bir konut tasarım yarışması. Proje; tükettiği enerjiyi üretebilen, sürdürülebilir ve ekolojik evlerin tasarlanmasını; böylece hem enerji tüketimi ve sürdürülebilirlik konularında toplumsal farkındalık yaratmayı hem de süreç içerisinde üretilen inovatif malzemelerle bilime; üniversite iş birlikleri ve öğrencilerin katılımıyla ise meslek eğitimine ve akademiye katkı sağlamayı amaçlıyor. Toplantıda Solar Decathlon Türkiye ekibinin koordinatörlerinden Esra Kıygın konuşmasında Solar Decathlon’un dünyanın en büyük sürdürülebilir konut yarışması olduğunu belirterek şunları söyledi: “Solar Dechatlon için Türkiye’nin daha önce dört kez girişimi olmuş fakat farklı sebepler –genellikle de sponsor buluna24 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
maması- sonucu maalesef bu girişimler sonuçsuz kalmış. Biz, beşinci ekibiz ve bu kez başarmak istiyoruz. Ekibimiz, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri ile akademisyenlerinden, destek veren kıymetli
mentörlerimiz ve sponsorlarımızdan oluşuyor. İlk başvurumuzu Mart 2018’de yaptık. Nisan ayında ilk 20’ye seçildik. Ekim 2018 ve Ocak 2019 tarihlerinde Fas’ta iki çalıştay düzenlendi; onlara katıldık. Mayıs ayında İTÜ Davutpaşa Kampüsü’nde
ReYard projemizi inşa edeceğiz. Daha sonra da Fas’ta Solar Decathlon Köyü’nde evimizi kuracağız. Destek veren herkese çok teşekkür ediyoruz.” Ekip Koordinatörlerinden Ilgın Yeşim Eldeş ise her Solar Decathlon’un farklı bir teması olduğuna değinerek “Bu yıl Solar Decathlon Africa’nın teması ‘toprak’. Yani geleneksel yapım yöntemleriyle toprağı kullanırken ReYard evini modern sistem ve teknolojilerle de donatacağız” dedi. Eldeş; proje ile ilgili şu bilgileri aktardı: “İki aşamadan oluşan yarışmada ilk elemeden sonra takımların sayısı 20’ye iniyor. İkinci aşamaya kalan ekipler yarışmanın düzenlendiği yerde 15 gün içerisinde projelerini 1/1 ölçekte inşa ediyorlar ve yarışmaya da ismini veren “dekatlon”a atıfla 10 kriterle; mimari, market potansiyeli, mühendislik, iletişim, inovasyon, su yönetimi, sağlık ve konfor, cihazlar, ev yaşamı ve enerji üzerinden jüri tarafından değerlendiriliyor. Team Bosphorus olarak 1. aşamada ilk 20’ye kalan takımlardan biriyiz ve 2019 Eylül ayında Fas’ta gerçekleşecek 2. aşamaya hazırlanıyoruz.” Projenin Mimari Ekip Lideri Aslı Aldemir; “Mimari ekip olarak ilk önce Fas’taki sıcaklık, rüzgâr, yağış gibi iklimsel verileri analiz
ederken aynı zamanda gündelik hayatın nasıl yaşandığını, mahremiyete bakış açılarının nasıl olduğunu, evlerin nasıl kullanıldıklarını, birçok kanaldan -kitaplar, makaleler, Faslılar ile röportajlar ve fotoğraflar ile- öğrenmeye çalıştık. Fas kültüründe, içinde su unsuru bulunan, açık koridor sistemli genellikle toprak olarak üretilen “Riad” adını verdikleri bir ev tipolojisi bulunmakta. Fas’taki geleneksel yapı tipolojisine ve yapım tekniklerine doğa dostu alternatifler geliştirilmesinin istendiği yarışmada bunun bir avantaj olduğunu düşünüyoruz. Evi üst üste konulmuş iki ‘L’ olarak tasarladık. Bize artı puan getireceğini düşündüğümüz bir diğer husus ise yerel malzeme kullanımı. Fas’ta yerel, ekolojik malzeme bizce toprak. Türkiye’de toprak denildiğinde akla gelen ilk isim olan Prof. Dr. Ruhi Kafescioğlu mimari mentörlerimizden biri. Ekiple birlikte çalışmalara katılan hocamızın geliştirdiği “Alker” yöntemine göre killi toprak, alçı, kireç ve su bir araya geldiğinde ortaya beton gibi mukavemetli aynı zamanda tamamen ekolojik olan ve yerinde döküme müsaade edebilen, ısı yalıtım değerleri yönünden de oldukça gelişmiş bir malzeme çıkıyor. Ancak bu
yarışmada duvarlarından peyzajına, ses sisteminden mobilyalarına kadar bütün evi 15 gün içinde tamamlamamız gerektiği için yerinde döküm yapamıyoruz. “Alker”in öğretileri ile geliştirilen yeni bir katkılı toprak sistemini prekast olarak üretmeyi hedefliyoruz. Bu bağlamda da Fibrobeton firmasıyla yaklaşık 1,5 aydır Ar-Ge çalışmaları yapmaktayız. Bize göre, 20 proje arasından öne çıkmamızın en büyük sebebi, geçmişin bilgisiyle bugünün teknolojisini harmanlayabilmemiz; keza proje komitesi tarafından istenilen iki teslimde de bu yaklaşımımızı olumlu bulduklarını belirttiler. Projemizin ismi olan “ReYard” da geçmişteki yapım yöntem ve tipolojilerini yorumlayarak yeniden tanımlamamız üzerinden İngilizce avlu anlamına gelen courtyard ve yenilenebilir anlamına gelen renewable kelimeleri birleştirilerek kurgulanmıştır. Bugün ve yarın için dünden vazgeçmemek gerektiğini göstermek istiyoruz” dedi. Aldemir’in ardından konuşan Mimari Ekipten Bekir Süleymanoğlu ise panel imalatı süreci hakkında detaylı bilgi aktardı. Statik Tasarım Ekibinden Tarık Ateşer ise ReYard Evi yapısal sistemi hakkında bilgileri aktardı. Ateşer, sistem elemanları yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 25
Proje
olarak toprak paneller ve çaprazlı yapısal ahşap sistemin tercih edildiğini söyledi. İç Mimari ve Tasarım Ekibi’nden Onur Yılmaz ve Ceren Çakar, proje için özel olarak tasarlanan unsurları tanıttı. Beş kişilik bir ailenin rahatça yaşayabileceği bir ev tasarladıklarını söyleyen Çakar ve Yılmaz, yaptıkları tasarımlarda Fas kültürünü esas aldılarını belirttiler. Aynı ekip içinde projede yer alan ve Ottan tasarım ofisinin de kurucusu olan Ayşe Yılmaz ise, proje için doğal malzemeler ve geri dönüştürülen malzemelerle yaptıkları özgün tasarımlar hakkında bilgiler aktardı. Projenin Elektrik Ekibinden Recep Tuna, projede güneş enerjisi, biyokütle enerjisi, şebeke ve akülerin kullanıldığını söyledi. Tuna: “Fas’ta kurulacak köy içinde rüzgar enerjisinin kullanımı efektif olmadığı için tercih etmedik. Güneşten elde edeceğimi enerjinin depolanması için aküler kullanacağız. Enerji kaynaklarımızdan biri de biyokütle olacak. Şimdiye kadar olan çalışmalarımızda tek hat, üç hat şemaları hazırlandı; prizlerin nerelerde olacağı kararlaştırıldı. Aydınlatma ve bina otomasyonu senaryoları ve enerji tüketim hesapları ile ilgili çalışmalarımız da son sürat devam ediyor” dedi. Mekanik Tasarım ekibinden İsmail Çelik ise ReYard Evi’nin ‘kendine yetebilmesini’ esas aldıklarını belirterek projede aktif, pasif ve hibrit sistemleri birlikte kullandıklarını söyledi. HVAC çözümlerinde hava kaynaklı ısı pompası kullandıklarını söyleyen Çelik, evi hakim rüzgar yönüne göre 26 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
tasarladıkları için doğal havalandırmadan da yararlanabildiklerini belirtti. Çelik, faz değiştiren maddeler kullanacaklarının da altını çizdi. Yosun Teknolojisi Ekibi’nden Ece Zeynep Kalyoncuoğlu, ReYard Evi’nde sıfır atık yaklaşımını benimsediklerini söyledi. Kalyoncuoğlu: “Sürdürülebilir yapı inşası kapsamında mikroalglerin kullanımı tasarlandı ve ona uygun modellemeler geliştirildi. Böylece konutta oluşacak organik atıklar biyogaz olarak değerlendirilecek. Biyogazdan enerji elde edilirken açığa çıkan karbon emisyonu mikroalglerden tasarlanan yosun havuzunda giderilecek” dedi. İs şağlığı ve Güvenliği Ekibinden Merve Karamustafa ise Solar Dechatlon’da iş sağlığı ve güvenliğinin zorunlu olduğunu söyledi. Karamustafa, bu kapsamda proje yöneticisinin, şantiye sorumlusunun ve iş güvenliği sorumlusunun eğitim almasını şart koştuklarını; ekibin gerekli eğitimleri aldığını belirtti. Sıfır kaza prensibini
benimsediklerini söyleyen Merve Karamustafa, bunun için gerekli dökümantasyonu da hazırladıklarını dile getirdi. Proje ekibinin ardından söz alan sponsor firma yöneticileri ve temsilcileri de proje ile ilgili görüşlerini ve temennilerini dile getirdiler. Metsims firmasından Hüdai Kara, enerjinin %70’inin yapılarda kullanıldığına dikkat çekerek projenin örnek bir çalışma olduğunu söyledi. Kara; proje ekibini tebrik ederek ekibin “sadece bir bina değil; sürdürülebilir bir geleceği inşa ettiği” değerlendirmesinde bulundu. Prokontrol firmasından Emre Özmen; projenin Türkiye adına çok önemli olduğunu ve gelinen noktanın heyecan verici olduğunu dile getirdi. Alligator firmasından Timur Ergün; “Projeyi ilk anlattıklarında ekibin heyecanını görmüş ve desteklemeye karar vermiştik. Bugün geldikleri noktaya baktığımda iyi ki destek olmuşuz diyorum” dedi. Fibrobeton firmasından Beni Kohen: “Fibrobeton olarak atardamarlarımızdan biri; deneysel çalışmalardır. Bu projenin realize edileceğini bilmek heyecan verici. Projenin bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz” dedi. Aldağ Firmasından Rebii Dağoğlu: “Projenin, önceki girişimler gibi finansal sorunlar sebebiyle yarım kalmasını asla istemeyiz. Hatta gönlümüz, projenin Fas’tan ödülle dönmesinden yanadır. Ülkemiz ekonomik olarak çok parlak bir dönemden geçmiyor ama yine de bu etkinliğe dahil olmamız çok mühim hatta Solar Dechatlon’un bir sonraki ayağının Türkiye’de yapılmasını da çok arzu ederim. Aldağ olarak daima gençlerin yanında olacağız, projeye de desteğimizi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi. İstanbul Enerji’den Fatih Saltabaş da sonuna kadar proje ekibine destek vereceklerini belirtti. Sponsor firmaların ardından konuşan İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Fuat Aydın: “Projede yer alan arkadaşlarımızın yaptıklarına baktığımızda, sürdürülebilirlik konusunda gençlere güvenmemiz gerektiğini görüyoruz. Birlikte çalışma, üniversite-sektör işbirliği, Ar-Ge ve Ür-Ge açısından bakıldığında kazanımlarımız çok büyük. Gençleri tebrik ediyorum” dedi. YTÜ Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin ise projenin üniversite-sanayi ve kamu birlikteliğine çok güzel bir örnek teşkil ettiğini dile getirdi.
Panel
Kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu, yenilenebilir enerjiye geçiş
İ
klim değişikliğine karşı ulusal boyutta atılacak somut adımların yanı sıra yerel yönetimleri de sorumluluk almaya çağıran “İklim için Kentler” kampanyası başladı. 350 Türkiye tarafından başlatılan kampanya, yerel yönetimlerin şu an içinde bulunduğu 6 aylık stratejik planlama döneminde iklim değişikliğine karşı somut taahhütler vermesini ve iklim eylem planlarını oluşturmasını amaçlıyor.
değişikliğine karşı harekete geçmesi için stratejik planlama döneminin önemine dikkat çekerek, Türkiye’de belediyelerin bu konuda geciktiğini ancak hâlâ atabilecekleri adımlar olduğunu vurguladı. Baykan, belediyelerin iklim değişikliği ile mücadelede özellikle kentleri fosil yakıtlardan arındırma ve yenilenebilir enerji üretme konusunda adımlar atması gerektiğini belirtti.
Salt Galata’da 9 Mayıs'ta Yerel İzleme, Araştırma ve Uygulamalar Derneği ile 350 Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşen kampanya lansmanı kapsamında “İklim Değişikliği Eylem Planları” panel düzenlendi. Panelde konuşan Dr. Barış Gencer Baykan, yerel yönetimlerin iklim
Panel konuşmacılarından ve kampanyanın “İklim için Kentler: Yerel Yönetimlerde İklim Eylem Planı” rehberininin yazarı Dr. Baran Alp Uncu da iklim eylem planlarının, kentlilerin taleplerini karşılayacak şekilde katılımcı bir yaklaşımla hazırlanmasının öneminin altını çizdi.
28 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
350 Türkiye’den Efe Baysal ise, “İklim için Kentler”in asıl amacının iklim hareketinin sesini yerelden yükseltmek olduğunu belirtti. Nasıl bir gezegende yaşayacağımızın adil, eşitlikçi, iklim dostu kentleri nasıl kuracağımızla ilgili olduğunu belirten Baysal, tüm kentlileri aktif yurttaş olmaya çağırdı ve yerel yönetimlerden iklim için harekete geçmelerini talep etmeye davet etti. Kentlerde yenilenebilir enerji dönüşümü başlamalı Kampanya kapsamında yerel yönetimlere yol göstermesi amacıyla hazırlanan rehbere göre, küresel ölçekte kentler doğal kaynak tüketiminin yüzde 75’inden, birincil enerji kullanımının yüzde 60 ila yüzde 75’inden ve karbondioksit salımlarının yüzde 70’inden sorumlu durumda. Küresel ısınmayı ortalama 1,5 °C sınırında tutabilmek için, 2050 yılına kadar kentlerde binalardan kaynaklı sera gazı salımlarının bugünkü seviyesinin yüzde 80 – yüzde 90 altına çekilmesi, toplam elektrik üretiminin en az yüzde 75 – yüzde 80’inin yenilenebilir enerji yoluyla elde edilmesi ve ulaşımda enerji kullanımının en az yüzde 30 azaltılması gerekiyor. AB’de bulunan 885 kentin 2/3’ü de bu yönde adım atmak için salım azaltım ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum çalışmalarında bulunuyor. Küresel ölçekte ise 9 bin 400 kent, 20 bin civarında iklim dostu projeyi hayata geçirmekte.
belirtiliyor. Bunun örneği de şöyle açıklanıyor: “Örneğin, yapılan bir araştırmaya göre, 2050 yılında yüzde 100 yenilenebilir enerji hedefine sahip Frankfurt kenti, 2050 yılına kadar enerji ihtiyacının yüzde 50’sini kent içi, yüzde 50’sini de kent civa-
rındaki yenilenebilir enerji üretim faaliyetlerinden karşılayabilecektir. İsveç’teki Malmö kenti de 2050 yılına kadar yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçiş hedefini, enerji ihtiyacını yüzde 50 oranında düşürüp, kalan ihtiyacı da kent içindeki rüzgâr,
Rehbere göre, kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu yenilenebilir enerjiye geçiş. Başta binalar ve ulaşım olmak üzere enerji kullanımın olduğu tüm alanların fosil yakıtlardan arındırılarak yenilenebilir kaynaklara dayandırılması gerekiyor. Yenilenebilir enerjiye geçişin yanı sıra enerji verimliliğinin iyileştirilmesi ve enerji tasarrufunun geliştirilmesi de temel hedefler arasında olmalı. Kentlerde kullanılacak yenilenebilir enerjinin iki ana yoldan temin edilebileceğinin altı çiziliyor: “Enerjinin çatı tipi güneş enerjisi panelleri gibi uygulamalarla doğrudan üretilip kullanıldığı merkezi olmayan sistem ile kent içindeki veya dışındaki yenilenebilir enerji tesislerinde üretilen enerjinin şebeke ağı yoluyla dağıtıldığı merkezi sistem”. Burada kent civarındaki yerel halkın ekonomik olarak desteklenmesi ve dirençli hale getirilmesi önemli bir husus olarak yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 29
Panel güneş, biyogaz ve hidro gibi yenilenebilir enerji uygulamalarından karşılayarak gerçekleştirecektir”. Rehbere göre, yenilenebilir enerji konusunda metan gazı salımı, ormansızlaşma, tarım arazilerinin kaybı, toprak kirlenmesi, yerinden edilmeler gibi ekolojik ve sosyal sorunlara sebep oldukları gerekçesiyle jeotermal, biyoyakıtlar ve hidro kaynakların dikkatli kullanılması gerektiği belirtiliyor. Rüzgâr ve güneş gibi tamamen temiz enerji kaynaklarına öncelik verilmesi gerektiği ancak çok gerekli yer ve alanlarda gerekli kontroller ve zararları en aza indirecek uygulamalarla jeotermal, hidro ve biyoyakıttan faydalanılması gerektiği ifade ediliyor. Ulaşımda yenilenebilir enerjiye geçiş iklim değişikliğiyle mücadelede önemli rol oynuyor Enerji verimliliği ve tasarrufu konularında da özellikle ulaşım ve binalarda alınacak önlemlerin yanı sıra altyapının yenilenmesi, yeni nesil teknolojilerin kullanılması ve kentli halkın tüketim ve kullanım pratiklerini dönüştürmeye yönelik faaliyetlerin hayata geçirilmesi gerektiği de önemli bir unsur. Ulaşım konusunda yenilenebilir enerjiyle çalışan ulaşım araçlarına geçiş iklim değişikliğine katkı sağlayacak önlemlerin başında geliyor: “Yenilenebilir enerji ile çalışan Düşük Emisyonlu Taşıtlar (DET) genel olarak fosil yakıt kullanılan araçlara göre çok daha düşük oranlarda sera gazı salmaktadır. Elektrikli araçların kullanım anındaki sera gazı emisyonu sıfırdır. Biyoyakıtlı ve hibrid araçların kullanımları sırasında saldıkları sera gazı oranları ise fosil yakıt enerjisi ile çalışan araçlarınkinden
30 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
çok daha azdır. Buna göre yerel yönetimlerin önceliklerinden biri de kentlerinde/ bölgelerinde DET kullanımını artırmak olmalıdır. Bu amaç için yerel yönetimin hedeflemesi gereken 3 tip taşıt filosu bulunmaktadır: Belediyelerin doğrudan kontrol ettiği ve sahip olduğu filolar: Otobüsler, hizmet araçları, acil durum araçları, servis araçları, yük araçları, iş makineleri ve araçlarından oluşan bu filolarda belediye yönetimlerinin doğrudan inisiyatifi ve müdahalesi ile fosil yakıtlı taşıtların DET’lerle değiştirilmesi Taksiler ve diğer ticari araçlar: belediyelerin doğrudan kontrolünde olmayan taksi ve diğer ticari araçlardan oluşan bu filoda çeşitli teşviklerin ve yönetmeliklerin kullanımı yoluyla DET kullanımı sayısının artırılması Özel taşıtlar: DET’lere yönelik uygulanacak teşviklerin (bedava otopark, geçiş ücretlerinin alınmaması, özel taşıt kullanımına kapalı yollara ve şeritlere erişim hakkı gibi), fosil yakıtlı yakıtlı taşıtlara yönelik yaptırımların (fosil yakıtlı araçlara kapalı Düşük Emisyonlu Bölgeler’in oluşturulması, trafik sıkışıklığı vergilerinin uygulanması, otopark ve geçiş ücretlerinin artırılması gibi) kullanımı yoluyla DET kullanımın cazip hale getirilmesi.” Halkın katılımı için enerji kooperatifleri Rehbere göre yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçiş hedefini halkın katılımı olmadan gerçekleştirebilmek mümkün görünmüyor. Bu hedef için enerji ile ilgili üretim, dağıtım ve tüketim gibi tüm süreçlere halkın tümünün katılımı da önemli bir unsur. Bunun en iyi yolu ise enerji kooperatifleri: “Enerji kooperatifleri sayesinde, üretici – kullanıcı arasındaki ayrımlar kalkmakta, enerji ihtiyacının belirlenmesi, enerji üretim miktarı, enerjinin kullanım alanları gibi konularda herkesin katılımıyla kolektif kararlar alınabilmektedir. Kent düzeyinde katılımcı süreçlerin işletildiği enerji rejimlerinin kurulması, enerjiyi ucuz ve ulaşılabilir yapacaktır. Böylelikle enerji yoksulluk ve yoksunluğu gibi adaletsizlik kaynağı olan meselelerin de giderilmesi mümkün olacaktır”.
İklim değişikliğinin yanlış çözümü: Nükleer enerji Rehberde, nükleer enerjinin iklim değişikliğinin yanlış çözümü olduğu ve fosil yakıtların alternatifi olmadığına dikkat çekildi. Nükleerle ilgili olarak şunlara yer veriliyor: “İddia edilenin aksine, nükleer sıfır salıma sahip değildir. Uranyum çıkarma ve zenginleştirme, nükleer atıkların nakliyesi ve işlenmesi, yakıt çubuklarının üretimi ve nakliyesi, nükleer reaktörlerin yapımı ve sökümü gibi faaliyetlerde sera gazı salımları meydana gelmektedir. Üstelik nükleer enerji pahalıdır. Yenilenebilir enerji maliyetleri her geçen gün düşerken, nükleer enerji maliyetleri ise artmaktadır. Örneğin, rüzgâr enerjisi nükleer enerjiye göre yüzde 30-50 oranlarında ucuz elektrik üretmektedir. 2000-2013 yılları arasında, dünyadaki yeni elektrik üretim yatırımlarının yüzde 57’si yenilenebilir enerjiye yapılırken, nükleer enerjinin payı yüzde 3’te kaldı. Ayrıca nükleer enerji üretimi değişmekte olan iklim koşullarına uyumu oldukça güçtür. Soğutma işlemleri için gerekli olan büyük miktarlardaki suyun temini kuraklık dönemlerinde ve sıcak hava dalgaları sırasında güçleşmektedir. Örneğin, 2003 yılında meydana gelen sıcak hava dalgaları sırasında, Fransa nükleer enerji santrallerinin bazılarının çalışmasını durdururken, diğerlerini de düşük kapasitede çalıştırmak zorunda kaldı. Bunların yanı sıra nükleer enerji, atıkların nakliyesi ve depolanmasındaki riskleri, Çernobil ve Fukuşima’da olduğu gibi nükleer kazaları, soğutma işlemleri sırasında kullanılan suyun çok yüksek ısılarda tekrar denize şarj edilmesiyle deniz ekosisteminin bozulmasını da beraberinde getirmektedir. Özetle, fosil yakıtların tek ve gerçek alternatifi yenilenebilir enerjidir”.
Pazarlama İletişiminde 360o Hizmet İletişim Danışmanlığı Dijital Pazarlama İçerik Üretimi E-Bülten Hazırlık ve Servisi Sosyal Medya Yönetimi Web Site Hazırlık ve Yönetimi Kreatif Görsel Tasarım Etkinlik Projelendirme ve Yönetimi B2B Halkla İlişkiler Ve Kuruma Özel Pazarlama İletişimi Projeleri
Doğa Sektörel Yayın Grubu Tel: (0216) 327 80 10 Faks: (0216) 327 79 25 www.dogayayin.com
Rapor
“Türkiye’de kullanılan elektriğin yüzde 50’den fazlası yenilenebilir kaynaklardan sağlanabilir” SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi, “Türkiye’de Kullanılan Elektriğin %50’den Fazlası Yenilenebilir Kaynaklardan Sağlanabilir: Sistem Esnekliğini Artırmak için Gereken Seçeneklerin Maliyet ve Faydaları” adlı raporunu yayımladı.
2
018 sonu itibarıyla Türkiye’de kurulu bulunan, toplamda 5 gigavattan (GW) fazla fotovoltaik (PV) ve yaklaşık 7 GW kara üstü (onshore) rüzgâr enerjisi kapasitesi ülkenin toplam kurulu elektrik üretim kapasitesinin yaklaşık %14’ünü oluşturmaktadır. Güneş ve kara üstü rüzgâr türbinlerinin toplam elektrik üretimi 2018 yılında Türkiye’nin toplam yıllık elektrik talebinin %10’undan biraz azını karşılamıştır. SHURA’nın Mayıs 2018’de yayımladığı 32 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
şebeke entegrasyon çalışmasına göre, yüksek gerilim iletim şebekelerinin (154 kilovolt (kV) ve üzeri) 2026’ya kadar, iletim sistemi işletmecisinin (Türkiye Elektrik İletim A.Ş., TEİAŞ) planladığı yatırımların ötesine geçen yatırımlara gerek duyulmaksızın ve işletimle ilgili güçlükler yaşanmaksızın toplam 40 GW’lık rüzgâr ve güneş enerjisini entegre edebileceğini göstermiştir (Godron vd., 2018). Söz konusu senaryoda 2026 yılı itibarıyla Türkiye’nin toplam yıllık elektrik talebinin %20’sinden
fazlasının, mevcut planın iki katı kadarının (İki Kat Senaryosu) rüzgâr ve güneşten karşılanabileceği belirtilmektedir. Yine SHURA’nın bu çalışmasında, planlanan rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin 2026’ya kadar üç katına, yani 60 GW’a çıkarılmasının da mümkün olduğu, ancak bu büyüklükteki bir kapasitenin entegre edilmesinin, örneğin daha esnek kömür santralleri, talep tarafı katılımı ya da enerji depolama gibi seçeneklerin devreye sokulmasıyla daha esnek bir enerji sis-
temi gerektireceği belirtilmektedir. Ayrıca yeni rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinin daha kolay entegre edilebilecekleri alanlara yönlendirilmesi de gerekecektir. Bu özellikle elektrik talebinin yüksek ve şebeke kapasitesinin güçlü olduğu yerler için geçerlidir (sistem odaklı yaklaşım). Sistemin esnekliği artırılmaksızın yük alma ve yük atma (YAL/YAT) talimatı hacimlerinin Baz Senaryo’ya göre yaklaşık iki katına çıkartılması ve toplam yenilenebilir enerjinin bir kısmında kesinti yapılması gerekecek, bu da sistem maliyetlerini artıracaktır. Esneklik seçenekleri farklı seviyelerde faydaları beraberinde getirecektir. Bu faydalar hesap edilmiş ve Türkiye’nin enerji sistemi SHURA’nın EPRA Enerji tarafından geliştirilen enerji sistemi aracıyla modellenmiştir. Bu model Türkiye enerji piyasası ve iletim şebekesini 2026 yılına kadar enerji santralleri (arz), elektrik talebi ve 154 kV ve 400 kV şebekelerin hatları ile trafo merkezleri düzeyine varıncaya kadar saatlik olarak simüle edebilme kapasitesine sahiptir. Eldeki en cazip seçenek olması itibarıyla, rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesine sistem odaklı yaklaşım sisteme önemli faydalar getirmektedir. Bunlara 2026’ya kadar yapılacak ek şebeke yatırımlarından %20 tasarruf sağlanması (yıllık 100 milyon Euro’ya karşılık gelmektedir), YAL/YAT talimat hacimlerinin elektrik üretiminin %7,8’inden %6,6’sına düşürülmesi ve toplam yenilenebilir enerji kesintisinin toplam üretimin %2,8’inden %0,8’ine indirilmesi de dahildir. Sistem esnekliğinin çeşitli seçeneklerinden oluşan bir portföy aracılığıyla artırılması ise kesinti düzeyini %0,6’ya, YAL/YAT talimatı düzeylerini de %3,1’e düşürebilir. SHURA bu kapasite hedefine ulaşılmasını sağlayacak bir yol göstermek amacıyla bir dizi rapor hazırlamıştır. Bu dizideki ilk rapor olan “Rüzgâr ve Güneş Enerjisi Yatırımlarının Sistem Odaklı Yerleştirilmesi” (Saygın vd., 2018) başlıklı çalışma Ekim 2018’de yayımlanmıştır. “Enerji Dönüşümünü Destekleyen Düzenleyici Çerçevenin Güçlendirilmesi için YEKA İhalelerini Daha Etkin Kılan Fırsatlar” başlığını taşıyan ikinci rapor, gelecekte yenilenebilir enerji ihalelerine dayanan bir düzenleyici çerçeve oluşturulmasına yönelik bir perspektif sunmaktadır (Sarı vd., 2019). Bu üçüncü ve son raporsa, SHURA’nın yukarıda bahsedilen şebeke entegrasyon çalışmasının sistemin esnekliğinin artırılmasının fayda ve maliyetlerine ilişkin değerlendirmelere dayanarak şu seçeyeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 33
Rapor
nekleri ele almaktadır: (i) 600 megavat’lık (MW) dağıtık batarya depolama (elektrokimyasal ve elektromekanik tipte toplam 11 batarya depolama teknolojisi incelenmiştir), (ii) 1,4 GW’lık pompaj depolamalı hidroelektrik sistemler, (iii) herhangi bir zamanda yükü %5 oranında kaydırabilen talep tarafı katılım mekanizmaları ve (iv) eski kömür santrallerinin minimum üretim seviyesini %25-%40 düzeyine çekerek ve yük alma-atma hızlarını (ramp rate) dakika başına maksimum üretimin %1,5-%4’üne çıkartarak esnekliğini artırmak amacıyla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic Cooperation and Development, OECD) üyesi ülkelerde geçerli olan standart düzeylere çıkarılacak şekilde iyileştirilmesi (retrofit). SHURA’nın esneklik seçeneklerinin maliyet ve faydalarının tahmin edilmesine yönelik kapsamlı enerji sistemi yaklaşımı Maliyet ve faydaların tahmin edilmesinde SHURA’nın şebeke entegrasyon çalışmasında varsayılan kapasite bileşimine dayalı enerji sistemi aracı kullanılmıştır. Esneklik seçeneklerinin değerlendirilmesinde bütünüyle her bir seçeneğin Üç Kat Senaryosundaki üretim bileşiminin kısa dönem marjinal maliyetinin (ya da sistemin seviyelendirilmiş enerji maliyetinin, LCOE) ağırlıklı ortalaması üzerindeki etkisine odaklanılmıştır. Türkiye ekonomisinin daha az fosil yakıt ithalatına dayanan daha avantajlı bir ticaret dengesi, yeni istihdam olanakları ve iktisadi faaliyetlerin çeşitlendirilmesi gibi, daha yüksek bir yenilenebilir enerji payına sahip daha esnek bir enerji sisteminden ek faydalar elde edebileceği açıktır. Bununla birlikte bu tür makroe34 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
konomik faydalar bu çalışmada yapılan analizin kapsamı dışında bırakılmıştır. Üç Kat Senaryosu’ndaki üretim bileşiminin sistem LCOE’sinin 2026 için 37,85 Euro/megavat saat (MWh) olarak hesaplanmıştır. 2016 rakamıysa 43,36 Euro/ MWh’tir. Yaklaşık 5 Euro/MWh’lik düşüş, 2016-2026 döneminde sıfır marjinal maliyetli rüzgâr, güneş ve hidroelektrik kaynaklı yenilenebilir enerji payının toplam talebin %25’i civarından %45’ine çıkmasından kaynaklanmaktadır. Her bir esneklik seçeneğinin sisteme getireceği, 2026’daki sistem LCOE’sine kıyasla tahmin edilen ekonomik fayda ve maliyet farklıdır. Başlangıç olarak rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin konumlandırılmasına ilişkin stratejinin sistem odaklı yaklaşıma dayandırıldığı kabul edilmiştir. Ardından her bir esneklik teknolojisi bu stratejiye ek birer adım olarak devreye sokulmuştur. Maliyetleri çok fazla yükseltmeksizin sistem esnekliğini artırmaya yönelik farklı seçenekler bulunmaktadır Her bir esneklik seçeneğinin devreye sokulması, gereken YAL/YAT talimatı hacmini, seçeneğe bağlı olarak 2026 itibarıyla yılda 2 teravat saat (TWh) ile 10 TWh arasında azaltmıştır. Bu miktar, kapasitenin sisteme uyumlu bir şekilde tahsis edileceğini varsayan ancak herhangi bir esneklik seçeneğini hesaba katmayan Üç Kat Senaryosu’nda öngörülen 60 GW rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin entegre edilmesi için gereken toplam YAL/YAT talimatı hacminin %8-%35’ine eşdeğerdir. Rüzgâr ve güneş enerjisinin entegre edilmesinin maliyeti, yenilenebilir enerji penetrasyon düzeylerinin bir fonksiyonu
olarak artan profil, şebeke ve dengeleme maliyetleri olmak üzere çeşitli bileşenleri kapsamaktadır. Bu maliyetlerin toplamı güneş ve rüzgâr enerjisinin şebeke entegrasyon maliyetlerini temsil etmektedir. Her ne kadar dengeleme maliyetleri bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmışsa da bu maliyetlerin payı genellikle profil ve şebeke maliyetlerinin çok altındadır. Sistemin esnekliğini artırarak güneş ve rüzgâr enerjisi entegrasyon maliyetlerini düşürmek mümkündür. Bu çalışmada sunulan analiz esas olarak bu tür esneklik seçeneklerinin maliyet ve faydaları üzerinde durmaktadır. Seçilen esneklik seçenekleri portföyünün toplam ek maliyeti MWh başına 1,7 Euro ile 3,4 Euro gibi yüksek bir düzey, yani 2026 sistem LCOE’sinin %4,5’i ile %8,9’u arasında değişmektedir. Maliyetlere kıyasla, her bir seçeneğin kendi faydasının üst üste eklenerek bir toplam değere varılması mümkün değildir. Eğer bu mümkün olsaydı elde edilecek toplam fayda, MWh başına 1,3 Euro ile 1,5 Euro, yani sistem LCOE’sinin %3,5’i ile %4,0’ü arasında değişirdi. Fakat bu değer gerçekte elde edilecek farklı seçeneklerin bileşik faydasından daha fazla olduğu düşüncesiyle değerlendirilmelidir. Burada sunulan esneklik seçeneklerinin maliyet ve faydaları şu nedenlerden dolayı ±%20 gibi bir belirsizlik aralığı içerisinde değerlendirilmesi tavsiye edilmektedir: Umut vaat eden gelişmelere rağmen batarya depolama maliyetlerinin gelecekte ne şekilde seyredeceği, söz konusu maliyetler toplam küresel kapasitenin nasıl gelişeceğine ve malzeme teknoloji ve maliyetlerindeki muhtemel gelişmeler sebebiyle bir hayli belirsizdir. Bu çalışmada talep tarafı katılımı konusunda imalat sanayisinden, ekonominin hızlı dijitalleşmesinden ve yakın gelecekte akıllı binaların gelişmesinden kaynaklanacak sıfır maliyetli hazır bir potansiyel olduğu varsayılmıştır; pompaj depolamalı hidroelektrik sistemlerin maliyeti arazi ayrıntıları önceden biliniyor olsa bile, seçilen arazinin özelliklerine bağlıdır; iyileştirilecek santrallerin teknoloji tipi, esneklik düzeyi ve yaşı ile önerilen esneklik önlemlerinin ne düzeyde uygulanabileceği hakkında belirsizlikler vardır. Her bir esneklik seçeneğinin fayda ve maliyetleri aşağıda tartışılmıştır: • Eski kömür santrallerinin esnekliğini artırmak üzere iyileştirilmesi 0,71 Euro/ MWh ek maliyet gerektirmektedir; değer-
Rapor lendirilen bütün seçenekler arasında en büyük faydaya sahip bu seçeneğin faydasının 0,50 Euro/MWh düzeyinde olduğu göz önünde bulundurulursa bu, sistem LCOE’sinin %0,55 oranında bir net maliyet anlamına gelmektedir. Bu yüksek faydanın başlıca nedeni söz konusu santrallerin sistemdeki işletimsel değişikliklere daha hızlı yanıt vermesi ve sekonder kontrol rezerv kapasitelerinin artmış olmasıdır. Sekonder kontrol rezerv kapasitesinin artması kömür santrallerinin rezerv kapasiteye yönelik olarak doğal gaz santrallerinin yerini almasına, böylece rezerv kapasite maliyetlerini düşürmesine olanak sağlamaktadır. • Talep tarafı katılımın 0,15 Euro/MWh olarak hesaplanan fayda ve sıfır ek yatırım maliyetiyle %0,4’lük net fayda getirmesi öngörülmektedir. Ancak diğer teknolojilere kıyasla talep tarafı katılım, 0,15 Euro/ MWh olarak hesaplanan faydayla birlikte en düşük seviyeye sahip seçenektir. Talep tarafı katılımın kullanılmasının, Belçika, Fransa ve Güney Kore’deki örneklerde de gözlemlenen yüksek maliyeti, bu seçeneğin etkinleştirilmesinin yalnızca tüm esneklik seçenekleri devreye sokulduktan sonra YAL/YAT talimatlarının halen çözülememiş olması halinde başvurulacak bir son çare olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca talep tarafı katılım miktarının her trafo merkezindeki yükün %5’iyle sınırlı kalacağı varsayılmıştır. Bu varsayım, saatlik yükün %5’i, önemli bir kapasiteyle sonuçlanacak olsa da talep tarafı katılımın etkinliğini fiili olarak görece düşük bir düzeyde kalmasına neden olan yüksek maliyeti dolayısıyla, modelde bu seçeneğin uygulanma düzeyi nispeten düşüktür. • Diğer yandan enerji depolama hem frekans kontrolü hem de enerji kaydırma amacıyla kullanılmıştır: Toplam 600 MW’lık batarya depolama kapasitesinin yarısının frekans kontrol rezervi olarak, diğer yarısınınsa enerji kaydırma amacıyla kullanılacağı varsayılmıştır. Bu iki planın yatırım ve yıllık işletim maliyetleri hesaplamalarda ayrı ayrı göz önünde bulundurulmuştur. Toplam 1,4 GW kapasiteye sahip dört eşit pompaj depolamalı hidroelektrik sistemin 100’er MW’ı frekans kontrol rezervi olarak tahsis edilmiş, kalan 1 GW’lık kapasiteninse enerji kaydırma için kullanılacağı varsayılmıştır. Kullanılan teknolojiye bağlı olarak batarya depolama, sistem LCOE’sinin MWh başına 0,7 Euro ile 2,1 Euro arasında artırmaktadır. YAL/YAT talimatlarında, kesintide ve konvansiyonel 36
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
santrallerin kapasite gereksinimlerindeki azalmadan kaynaklanan faydalarsa MWh başına 0,27 Euro ile 0,45 Euro arasındadır. Bu, eski kömür santrallerinin iyileştirilmesinin getireceği faydaların ardından en yüksek ikinci fayda düzeyidir. Pompaj depolamalı hidroelektrik sistemler özelinde yapılan hesaplama, 0,4 Euro/MWh düzeyindeki maliyetin faydaya eşit olması nedeniyle sıfır net maliyete işaret etmiştir. Esneklik seçeneklerinin farklı gereksinimlerinin yanı sıra optimum maliyetli sistem esnekliğine ulaşılmasını mümkün kılan bir piyasa tasarımını da göz önünde bulunduran politika mekanizmaları Türkiye’de batarya depolamanın rolü birkaç yıldır tartışılmaktadır. Ocak 2019 sonunda kamuoyunun görüşünün alınması amacıyla enerji depolama hakkında bir mevzuat taslağı yayımlanmıştır. Enerji şirketleri de batarya depolama teknolojilerine yatırım yapma ve bu teknolojilerin işletilmesine ilişkin iş modelleri geliştirilmesi konusundaki seçenekleri incelemektedir. Konu bu denli ilgi çekse de yatırımların hangi alanlara yönlendirileceğinin, hangi düzeyde depolama kapasitesi geliştirilmesi gerektiğinin, hangi amaçla hangi teknolojinin kullanılması gerektiğinin ve batarya depolamanın hangi koşullarda ekonomik açıdan daha anlamlı olduğunun daha iyi kavranmasına ihtiyaç vardır. Bu çalışmanın sonuçları toplam 600 MW’lık dağıtık batarya depolama kapasitesinin %30’luk rüzgâr ve güneş enerjisi payının sisteme entegre edilmesi için önemli bir esneklik kaynağı
olacağını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte söz konusu kapasite %20’lik bir rüzgâr ve güneş enerjisi payının entegre edilmesi için gerekli olmayabilir; zira TEİAŞ’ın mevcut şebeke planlaması bu düzeydeki bir rüzgâr ve güneş enerjisi entegrasyonu için zaten yeterli olacağı SHURA’nın şebeke entegrasyonu çalışmasında gösterilmiştir. Bu durum faydaların, güneş ve rüzgâr enerjisi payının doğrusal olmayan bir fonksiyonu olmasının bir sonucudur: Yenilenebilir enerji payı arttıkça bu seçeneklerden elde edilecek faydalar da esnekliğin olmadığı duruma kıyasla artmaktadır. Bu çalışmanın bulgularına dayanarak aşağıdaki sonuçları çıkarılmıştır: • Talep tarafı katılım büyük yatırımlar yapılmasını gerektirmediğinden önemli bir esneklik seçeneğidir. Ancak bu seçeneğin devreye sokulmasının MWh başına maliyeti yüksektir; bu da talep tarafı katılımın modelde yalnızca diğer seçenekler tüketildikten sonra kullanılmasına neden olmaktadır. Daha da önemlisi tüketicilerin talep tarafı katılıma dahil olmalarını sağlamak için, imalat sanayi ve binalarda elektrik talebinin yönetimine, akıllı sayaçlar, sensörler, kontrol sistemleri gibi destekleyici altyapının kurulmasına, işletilmesine ve planlanmasına ihtiyaç vardır. Bu nedenle enerji sektörünün son tüketici sektörlerle entegre edilmesine yönelik bütüncül bir politika yaklaşımına gerek bulunmaktadır. Elektrik ark ocakları ve çimento öğütme faaliyetlerine bağlı yüksek elektriksel yük, bu tür işletmelerdeki yükün daha kolay kaydırılabilmesi ve kontrol edilebilmesi, talep tarafı katılım için bir başlangıç noktası teşkil edebilir.
• Pompaj depolamalı hidroelektrik kapasite, kurulu kapasitenin uzun bir işletme süresi olması nedeniyle ekonomik açıdan en cazip esneklik seçeneklerinden bir tanesidir. Rüzgâr ve güneş enerjisi payının zamanla artacağı varsayımına dayanan uzun dönemli bir bakış açısı göz önünde bulundurulursa pompaj depolamalı hidroelektrik sistemlerin kullanılması enerji sistemi açısından stratejik bir fayda sağlayacaktır. Bu uzun dönemli bakış açısı aynı zamanda uzun vadede yenilenebilir kaynakların şebekeye entegrasyonunun sağlanması için sistemin maliyet etkinliğinin artırılmasına da imkân tanıyacaktır. • Batarya depolama sistemleri esneklik sağlayabilir, ancak çoğu teknolojinin yatırım maliyetleri halen sisteme sağlayabilecekleri faydaya kıyasla yüksektir. Dolayısıyla ihtiyaç duyulan depolama kapasitesi, ek sistem maliyetlerini minimize etmek ve ihtiyaç duyulan yerlerde en büyük faydayı sağlamak üzere büyük rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesiyle birlikte planlanmalıdır. Bu sistemlerin kullanıma sokulmasının bir yolu da daha küçük ölçekli sistemlerle başlanması, niş hizmetler sunulması ve diğer esneklik seçeneklerinin tamamlanmasıdır. • Eski kömür santrallerinin iyileştirilmesinin en yüksek fayda sağlayacak seçenek olacağı hesaplanmıştır. Yüksek rüzgâr ve güneş enerjisi payına sahip bir enerji sisteminde kömür santrallerinin kapasite kullanım oranları önemli ölçüde düşmekte, bu da kârlılıklarını etkilemektedir. Esneklik gereksinimleri (kısa dönemli) piyasalarda yeterince yansıtıldığı takdirde artan esneklik, kömür santrallerinin, yüksek yük
alma (ramp up) dönemlerinde ve geriye kalan düşük talebin ithal doğal gazla çalışan santraller tarafından karşılanacağı aksi durumlarda, elektrik üretmesini sağlayacaktır. Ancak genel ülke politikası perspektifinden bakıldığında böyle bir gelişmenin iklim üzerindeki etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye’nin düşük enerji içerikli linyit kaynaklarının esnek üreticiler açısından kısıtlı olanak sunuyor olması da aynı ölçüde önemlidir. Dolayısıyla teknik olarak esnekliğin artırılmasını mümkün kılan elektrik üretim kapasitesi sınırlı kalacaktır (2026 itibarıyla yaklaşık 9 GW). Güvenlik ve güvenilirliğe ilişkin çalışmanın ana konusu olan enerji sisteminin olağan işleyişinin ötesinde enerji sistemlerinin, dayanıklılık olarak adlandırılan, olağanüstü şartlar altında işleyiş becerilerini koruyabilmeleri beklenmektedir. Enerji sistemlerinin dayanıklılığı esas olarak çeşitli sistem faydalarının beraberinde getirdiği daha yüksek esneklik oranlarıyla artmaktadır. Söz konusu faydalar bu çalışmada değerlendirilememiş olsa da sistem operatörleri acil durumlarda voltaj düşmeleri ve elektrik kesintilerinin önlenmesine yardımcı olacak hızlı yanıt veren üretim, depolama ve talep yapılarından fayda sağlayacaktır. Daha çok yenilenebilir ve esnek enerji sistemlerinin, burada niceliği belirlenmemiş olan ithal fosil yakıtlara daha az bağımlılık, yeni iktisadi faaliyetler ve istihdam yaratılması gibi makroekonomik faydaları da bulunmaktadır. Türkiye’de düşük karbonlu bir enerji sistemine geçişe yönelik strateji ve politikalar tasarlarken bu tür faydaların
da hesaba katılması önem taşımaktadır. Bu çalışmanın sonuçlarından hareketle Türkiye’deki enerji planlamacılarına, şebeke operatörlerine, piyasa düzenleyecilerine ve enerji sektörünün değerlendirmesine sunulmak üzere şu beş tavsiye belirlenmiştir: 1. Arz-talep dengesini sağlamak ve sistemin esnekliğini artırmak üzere, coğrafi açıdan ayrıntılı bir strateji temelinde rüzgâr ve güneş enerjisine yönelik kapsamlı bir şebeke entegrasyon planı hazırlanması, 2. Mevcut esneklik seçeneklerinin kullanılmasını ve yeni seçeneklere yatırım yapılmasını yeterli düzeyde teşvik etmek üzere düzenleyici bir çerçeve oluşturulması ve esnekliğin değerini yansıtan destekleyici politika mekanizmaları geliştirilmesi, 3. Artan sistem esnekliği gereksinimlerine hızlı yanıt verilmesini sağlayabilecek düşük maliyetli erken fırsatlar değerlendirilmesi, 4. Sahip olduğu avantajlar göz önünde bulundurularak, talep tarafı katılım ile ilişkili engellerin belirlenmesi ve aşılması, 5. Batarya depolamanın, daha yüksek rüzgâr ve güneş enerjisi paylarına ulaşılmasında farklı teknolojiler için oynayabileceği rolü ve değerini ayrıntılı bir şekilde analiz ederek, bu esneklik seçeneğine ilişkin bir plan hazırlanması. Raporun tamamına ulaşmak için: www.sahura.org.tr
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 37
Derleme
Elektrikli Taşıtların Gizemi Raporu:
Yeni nesil enerji kaynakları Enerjinin tamamen temiz kaynaklardan elde edildiği ve herkesin enerjiye ulaşabildiği sürdürülebilir bir gelecek için yeni enerji kaynakları arayışları devam ediyor. Gelişen teknoloji ile birlikte alternatif çözüm önerileri de her geçen gün fazlalaşıyor, enerjiyi pek çok şeyden elde etmek mümkün hale geliyor… Çikolata atığından enerji Hayvan yağı gibi gıda atıklarda yakıta dönüştürülebiliyor. Bunun ilgi çekici örneklerinden biri birkaç sene önce Warwick Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirildi: Çikolata ile çalışan Formula 3 yarış arabası. Bir diğer örnek ise Cadbury markasına ait. Markanın tedarik ettiği karamela ve nuga atıklarından enerji elde edildi. Birmingham Üniversitesi araştırmacıları bu teknolojinin endüstriyel elektrik üretimi ve atık yönetimi süreçleri için kullanılması üze38 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
rine çalışıyorlar. Terden enerji üreten geçici dövmeler Geleceğin enerjisini üretmek için vücut sıvılarının kullanılması da bir diğer yenilik. Örneğin vücut sıvılarından elde edilen glukoz ve oksijen ile biyoyakıt hücrelerine enerji sağlanabildi. Ya da idrardaki tuzun kullanımı ile enerji üretimi gerçekleştirildi. Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen geçici dövmeler, terden elde ettikleri enerji ile elektronik
aletleri çalıştırabiliyor. Dövmenin içine yerleştirilen ve biyopil adı verilen küçük alıcılar, terde mevcut olan laktik asitlerden yaklaşık 4 watt’lık elektrik akımı üretebiliyorlar. Giyilebilen teknoloji sayesinde özellikle biyomedikal ve askeri araştırmalarda önemli ilerlemeler kaydedilmesi hedefleniyor. 3D baskı rüzgâr türbini 3D baskı teknolojisi gıda sektöründe son dönemde çok fazla gündeme geliyor; fakat bu teknolojinin kullanılabileceği
bir diğer alan da, lego parçaları gibi bir araya getirilebilen modüler yenilenebilir enerji teknolojisi üretimi. Polonya merkezli printer üreticisi Omni3D, 3D baskı teknolojisi ile katlanabilen rüzgâr türbini üretti. Bu türbin 300 watt’lık temiz enerji üretebiliyor. Bu miktar cep telefonlarını şarj etmek ve küçük elektronik aletleri çalıştırmak için yeterli. Modüler bir tasarıma sahip olan rüzgâr türbinini herhangi bir gerece ihtiyaç duymadan her yerde kurmak mümkün. Pilsiz lambalar The Gravity- Light tarafından geliştirilen pilsiz lambalar, yer çekimi ve kum torbası gibi bir ağırlık yoluyla aydınlanma sağlıyor. Ağırlık bir kordonla ışığın altına asılıyor; ağırlık aşağı doğru düşerken, aletin içindeki mekanizma, bu ağırlığı enerjiye dönüştürüyor. 9 kilo ağırlığında bir kum çantası, 25 dakika ışık sağlıyor. Ağırlık yere indiğinde, yeniden yukarı koymak yeterli oluyor. 2015 yılında pazara sunulması planlanan bu ürünün, aynı zamanda felaket durumlarında, ilk yardım operas-
yonlarında da kullanılabileceği belirtiliyor. Pastırmadan motosiklet yakıtı Gıda şirketi Hormel’e göre, yarım kilo pastırma ile 4.5 litre yakıt üretmek mümkün. Minnesota merkezli şirket, bir biyodizel üreticisi ile yaptığı işbirliği sonucunda, domuz pastırması yağından elde edilen ilk motosiklet yakıtını üretti. Yakıtın adı Driven by Bacon. Yani bir bakıma, pastırma gücüyle işleyen motor. Bu yeni yakıt türü hem çevreye duyarlı hem de karbon diyoksit salımına neden olmuyor. Ağaçlar sayesinde elde edilen rüzgâr enerjisi Aslında teoride işe yaramaz gözükse de uygulama kısmında başarılı sonuç veren bir yöntem. Rüzgârlı koşullarda ağaçların tepkilerini araştıran araştırmacılar, ağaçların titreşim hareketlerinin enerjiye dönüşebileceğini keşfetmişler. Piezoelektrik bir malzeme olan poliviniliden flüorür (PVDF) kullanarak minik ağaç konseptleri tasarlayan araştırmacılar, küçük miktarda da olsa elektrik enerjisi üretmeyi başar-
mışlar. Bir sonraki adım, bu sistemi daha da geliştirmek. Kir ve bakteri bataryaları Harvard Üniversitesi'ndeki bilim insanları, enerji üreten bakterileri kir ile güçlendirerek yeni bir pil üretmeyi başardılar. Özellikle Afrika'daki köyler gibi elektriğin sınırlı miktarlarda bulunduğu yerlerde son derece önemli bir proje olarak hayata geçirilecek sistem sayesinde el feneri, hatta telefon bataryası, bu sistemle şarj edilebilecek. Krematoryum Anlaşılan insanlar öldükten sonra bile dünyanın korunmasına hizmet edebilir. The Telegraph’ın verdiği bilgiye göre İngiltere’de ölen kişilerin yüzde 75’i yakılmayı tercih ediyor. İngiltere’de bazı krematoryum tesisleri, enerji ve ısı üretimi ile farklı şekillerde de işlev görüyor. Durham Krematoryumu’na inşa edilen iki türbin sayesinde üretilen elektrik şebekeye aktarılıyor. Ayrıca Worcestershire’daki Redditch Krematoryumu’nda üretilen ısı da, yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 39
Derleme yakındaki halka açık yüzme havuzunun ısıtılmasında kullanılıyor. Viski İskoçların viskiyi ne kadar sevdiği ve kaliteli viskileri tüm dünya tarafından bilinir. Peki viskiden biyoyakıt üretme kısmını biliyor muydunuz? Edinburgh kökenli Celtic Renewables firması, Scotch viskinin üretiminde oluşan yan maddelerden oluşturulmuş ilk biyobutanol örneğini 2015’de duyurmuş. Firma ilk tesisini Grangemouth’da kurdu. Grangemouth'ta bulunan iki dönümlü bölge, benzin ve dizel için doğrudan bir yedek viski kalıntısı kullanılarak yapılan yeni, gelişmiş ve sürdürülebilir biyoyakıt olan Biobutanol'ü üretecek. Celtic Renewables Ltd başlangıçta biyobutanol geliştirmek için olgun bir kaynak olarak 4 milyar sterlinlik İskoç Malt Whisky endüstrisine odaklandı. Öncü süreç, iki ana viski üretim yan ürününü (Pot Ale ve Draff) birleştirerek biobutanol de dahil olmak üzere yüksek değerli yenilenebilir ürünler üretiyor. Yağmur damlasından enerji Güneş panelleri güneş ışığını elektriğe dönüştürmek için tasarlandı ancak yağışlı havalarda malesef işe yaramaz hale geliyorlar. Bulutlu günlerde elektrik depolamak için tasarlanan piller olsa da,
40 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
bu teknoloji fazla güneş ışığı alamayan bölgelerde kullanmak için yeterince etkili değil. Üstelik çok pahalı. Çin’deki Soochow Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı bu soruna ümit verici bir çözüm buldu: Yağmur damlaları ile elektrik üretebilen güneş panelleri. ACS Nano dergisinde yayınlanan araştırmada, triboelektrik nanojeneratör (TENG) olarak bilinen bu teknolojinin, yağmur damlalarının hareketinden enerji elde etmek için güneş paneline nasıl eklenebileceği anlatılıyor. Nanojeneratorler temel anlamda, mekanik enerjiyi veya hareketi kullanılabilir elektriğe dönüştüren cihazlar. Triboelektrik nanojeneratörler de bunu yağmur damlaları için çok küçük bir ölçekte yapar. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, TENG teknolojisini birleştiren, hafif ve çatılara monte edilebilecek kadar ucuz olan hibrit bir güneş paneli geliştirdiler. Bu amaçla, TENG tabakası ile bir paneldeki güneş hücreleri arasında bir katman oluşturmak için farklı şeffaf plastikler ve polimerler kullandılar. Katmanlar birbirine bağlandı, ancak bağımsız olarak çalıştırıldı – bu durum da güneş panelinin farklı hava koşullarında elektrik üretmesini mümkün kıldı. Kahve telveleri enerjiye dönüşüyor Kahveniz, sandığınızdan çok daha güçlü olabilir! Pazartesi sabahları
ayılmak için kahveye ihtiyacımız olduğunu düşünebiliriz; ama yakında evlerimiz de kahve çekirdeklerinden güç alabilecek. Bio-bean şirketi, kafelerden kullanılmış kahve telvelerini topluyor ve onları biokütle ve biyodizel gibi farklı yanıcı formlara dönüştürüyor. Ardından, bu formlar, evlerde ve endüstriyel ölçekte motor ve ısıtıcılara güç sağlamak için kullanılabiliyor. Kahvenin kış günlerini ısıtması, yepyeni bir anlam kazanıyor... Magma İzlanda’nın yenilenebilir enerji konusundaki en yeni fikri, aslında milyarlarca yıldır toprağın altında bekliyordu! İzlanda, jeotermal enerji üretmek için erimiş lavlardan faydalanıyor. İzlanda’nın Reykjanes yarımadasında toprağın 5 kilometre altına inen Derin Sondaj Projesi, 400 - 1000 derece sıcaklıklara erişiyor ve bu şekilde diğer jeotermal kaynaklara göre 10 kat daha fazla enerji üretilebileceği ümit ediliyor! Kaynaklar: http://www.celtic-renewables.com https://www.dunya.com https://www.webtekno.com https://www.xtrlarge.com https://bilimoloji.com http://www.hitachi.eu/tr
DETAYLI B I LGI İÇİ N
WWW.ICCI.COM.TR
ENERJİDE DÖNÜŞÜM ve DEĞİŞİM
Sektörel Fuarcılık A.Ş.
Destekleyenler
+90 212 334 69 00 info@icci.com.tr
B U F U A R 5 1 7 4 S AY I L I K A N U N G E R E Ğ İ N C E T Ü R K İ Y E O D A L A R V E B O R S A L A R B İ R L İ Ğ İ D E N E T İ M İ N D E D Ü Z E N L E N M E K T E D İ R
Rapor
“Önümüzdeki 10 yıl içinde her 100 aracın 25’i elektrikli olacak” TEB Cetelem, Cetelem Araştırma Merkezi desteğiyle hazırlanan “Elektrikli Taşıtların Gizemi” başlıklı raporunu açıkladı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 16 ülkede, yaşları 18 ile 65 arasında değişen, 10 bin 600 kişiyle gerçekleştirilen araştırma, tüketicilerin elektrikli araçlarla ilgili düşüncelerini ortaya koyuyor. Rapora göre, tüketicilerin çoğunluğu elektrikli araçları pahalı, menzili kısa ve şarj süreleri uzun olduğu için tercih etmiyor. Ancak elektrikli araçlar konusundaki gelişmeler çok hızlı ilerliyor. Araştırmalar batarya fiyatlarının hızla düştüğünü, buna bağlı olarak menzillerin arttığını ve hızlı şarj istasyonlarının da giderek yaygınlaştığını gösteriyor. TEB Cetelem
C
etelem Gözlemevi'nin araştırmasına katılanların beyanlarından elde edilen sonuçlara göre 2030 yılında dünyada satılan araçların yüzde 25'ini elektrikli araçların oluşturması öngörülüyor. Bu rakamın satın almanın teşvik edildiği Çin'de yüzde 36, Norveç'te ise yüzde 39'a kadar yükselmesi bekleniyor. Araştırmaya katılan Türk sürücülerin beyanlarına göre 11 yıl sonra Türkiye'de satılacak araçların yüzde 29'unu elektrikliler oluşturacak. Tüketicilerin elektrikli araçlarla arasındaki mesafe her geçen gün kısalıyor. Cete42 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
lem Gözlemevi’nin 2019 elektrikli araçlar raporu ile 2012’de yayınlanan ilk elektrikli araçlar araştırması karşılaştırıldığında, aradan geçen 7 yıl içinde tüketicilerin sadece elektrikli araçlarla ilgili bilgi seviyesi değil aynı zamanda içten yanmalı motoru olmayan bu tip araçlara olan ilgisinin arttığı görülüyor.
ürünün teknolojisine yeterince güvenmemesi, bu ürünü satın almama nedeni olarak üçüncü sırada yer alırken, bugün bu unsur bir satın almama nedeni olarak altıncı sırada yer alıyor.
Bu süre içinde gerçekleştirilen tanıtım çalışmaları ve yollarda daha sık görülmeye başlanan elektrikli otomobiller sayesinde insanların gün geçtikçe bu yeni ürünü daha çok benimsediği anlaşılıyor. 2012’de yapılan anket çalışmasında, tüketicilerin
Sürücülerinin elektrikli taşıtlar için önemli bir ölçüt olarak gördükleri satın alma fiyatı, menzil ve şarj altyapısı son yıllarda çok fazla gelişme gösterdiği halde kafalardaki soru işaretleri ortadan kalkmış değil. Cetelem Gözlemevi 2019 raporu da gösteriyor
Fiyat düşüyor, menzil artıyor ama şüpheler hala var
ki, bunca gelişmeye rağmen bu üç unsur halen insanların elektrikli taşıtları benimsemesinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor.
yılında 1 kilovat saat için 1000 dolarlık bir maliyet söz konusuyken, bu rakam günümüzde 5’te 1 oranında geriledi. Gelecekte ise 150 dolarların altına inmesi bekleniyor. Bu da otomobillerin fiyatlarının düşmesini ya da ucuzladığı için daha yüksek kapasiteli bataryalar kullanılarak menzilinin artmasını sağlayacak.
Araştırmaya katılan pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de otomobil sahiplerinin elektrikli otomobil satın almama nedeni olarak çok pahalı, menzilin kısa, batarya şarj süresinin uzun ve şarj altyapısının yetersiz olması geliyor. Türk tüketicilerinin yüzde 66’sı araç pahalı olduğu için almıyorum derken, şarj altyapısının yetersiz olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 39’da, şarj süresi çok uzun diyenlerin oranı ise yüzde 35’te kalıyor.
Elektrikli araçlar ancak devlet teşvikiyle ilgi çekici hale gelebiliyor
2030 yılında satılan 100 aracın 25’i elektrikli olacak Cetelem Gözlemevi raporuna bu yıl ilk kez dahil edilen Norveç, elektrikli araç sahipliği konusunda Çin’le birlikte, diğer 14 ülkeye göre oldukça mesafe kat etmiş görünüyor. Otomobil satışlarının yüzde 20,9’unu elektrikli, yüzde 31,3’ünü ise şarj edilebilir ve edilemez hibritlerin oluşturduğu Norveç’te araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu, çeşitli güçlü teşviklere rağmen elektrikli araçları pahalı bulduğunu söylüyor.
Benzer bir tavrı, alımların teşvik edildiği Çinli tüketiciler de sergiliyor. Ancak araştırmaya katılanların verdiği cevaplar içinde elektrikli araçları pahalı bulanların ortalaması yüzde 86 iken, Norveç ve Çin’de bu oran yüzde 64 ve 65 seviyesinde kalıyor. Elektrikli araçların her iki ülkede de teşvik edilmesi, bu araçların pazardaki payının doğal olarak ilerleyen yıllarda diğer ülkelerden farklı olarak daha yüksek olacağını da ortaya koyuyor. Araştırmaya verilen cevaplardan yola çıkılarak, 2030 yılında satılacak elektrikli araçların klasik araçlara oranının ortalama yüzde 25’ler seviyesinde olacağı tahmin edilirken, Çin’de bu oranın yüzde 36, Norveç’te ise yüzde 39’a ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de ise bu oranın yüzde 29’a ulaşacağı tahmin ediliyor. Bataryalar ucuzluyor, menzil artıyor kullanım maliyetleri giderek düşüyor Elektrikli araçların 2030 yılından itibaren yaygınlaşacak olmasının birinci nedeni bataryaların ucuzlayacak olması. 2010
Cetelem Gözlemevi araştırması da gösteriyor ki tüketicilerin önemli bir kısmı elektrikli araçların yüksek satın alma maliyetlerine rağmen, kullanım sırasında gerek enerji tüketimi gerekse servis-bakım giderleri açısından klasik araçlara göre çok daha avantajlı olduğunun farkındalar. Tüketiciler açısından bakıldığında daha az enerji ve bakım masrafı anlamına gelen bu gelişme verimsiz içten yanmalı motorlarıyla trafikte boşa yakıt harcayan ve sıkça servise gitmek zorunda kalan kentli tüketicilerin dikkatini elektrikli araçlara çekecek gibi görünüyor. Tabii raporun da ortaya koyduğu gibi gerekli teşvik ve altyapı yatırımlarının yapılması halinde. Çünkü elektrikli araçlar yoğun ilgi gördükleri Çin ve Norveç'te ciddi devlet desteğiyle satılıyor. Çin'de devletin satın alma desteği araç başına 8.700 Dolar’a ulaşırken, Norveç'te bu destek 11.500 Dolar’ı aşıyor. Üstelik teşvikler sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Elektrikli araç sahipleri otoyol ve feribotlardan da ücretsiz yararlanıp, bazı şehirlerde otopark ücreti de ödemiyorlar. Ama elektrikli araçlar tıpkı raporun başlığında olduğu gibi gizemini muhafaza ediyor. Gelişmeler gelecekte elektrikli araç sayısının bugünden çok daha fazla olacağını ortaya koyuyor ama içten yanmalı motorların birden bire sahneden çekileceğini de söyleyemiyor. TEB Cetelem Genel Müdürü Stephane Becoulet: “Elektrikli araçlar geleceğin mobilite dünyasının en önemli konularından biri olacak” TEB Cetelem Genel Müdürü Stephane Becoulet Cetelem Gözlemevi 2019 raporunun elektrikli araçların gelecekte herkesin ilgi alanına gireceğini gösterdiğini belirterek şöyle konuştu: “Son yıllarda yapılan bütün araştırmalar elektrikli araçların geleceğinin herkesi yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 43
Rapor ilgilendiren bir konu olduğunu gösteriyor. Fakat bu araçların ulaşılabilir olması için gerek üreticilerin gerek altyapıdan sorumlu olanların gerekse bu araçları satın almayı düşünenlerin ekstra çaba harcamaları gerekiyor. Menzil şimdiye kadar, bataryaların çok pahalı olmasından ötürü en büyük engel olarak görülüyordu. Ancak teknolojinin gelişmesi ve bataryaların giderek daha ucuz olması bu sorunu ortadan kaldıracak gibi görünüyor. Tüketiciler de sadece elektrikli olduğu için satın aldığı otomobilin teknoloji harikası olması gerektiğini düşünmez ve beklentilerini düşürürse fiyat/menzil kısır döngüsünden de çıkılacaktır. Bu dönüm noktası bir kez aşıldığında, Norveç’te yaşanan deneyimlerin gösterdiği gibi, bir daha bu yoldan geriye
44 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
dönüş olmayacak. Yerel rakamlar göstermektedir ki; bugün elektrikli taşıt sahibi olan sürücülerin yüzde 99'u araçlarını yenilerken yine bir elektrikli tercih edeceğini söylerken, sadece %1’i sahip olduğu aracı yeni bir elektrikli taşıt ile değiştirmeyi planlamıyor. Bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde, elektrikli taşıtlar hızla hak ettiği yere gelecek ve beklenen ekonomik ve ekolojik faydaları sağlamaya başlayacak. İşte o zaman ne eksik ne fazla, elektrikli taşıtlar piyasada hak ettikleri yere ulaşacaklar. Elektrikli taşıtların, fosil yakıtla çalışan taşıtların yerini tamamen almasını beklemek ya da talep etmek de gerçek dışı, anlamsız ve hatta tehlikeli olacak. Elektrikli taşıtların satışını maksimum seviyeye çıkarmak amacıyla bütün bir toplumun yıllarca birlikte hareket ettiği, açıklayıcı
bir örnek olan Norveç’te bile geleneksel araçların halen her iki sürücüden biri için cazip bir seçenek olduğu görülüyor. Bu duruma hangi açıdan bakarsanız bakın, elektrikli taşıtlar ile ilgili olarak bariz bir gelişme kaydedilmiş ve bu gelişme devam etmekte. Dünyanın bazı bölgelerinde satışlar çok ciddi oranda artmakta fakat bu artışın yaygın bir şekilde gerçekleşebilmesi için tüm paydaşların birlikte çabalaması gerekiyor. Hükümetler, bu ürünün alımı ile ilgili teşvikler sağlamalı, şarj altyapısını ve elektrikli otomotiv paylaşım filolarının gelişimini desteklemeliler. Otomotiv üreticilerinin ve parça imalatçılarının pil teknolojilerinde daha yenilikçi olmaları ve ilerleme kaydetmeleri; enerji şirketlerinin de enerji üretimlerini ve şebekelerini elektrikli taşıtlara göre uyarlamaları gerekiyor.”
Dünyadan
Daha uygun fiyatla hidrojen eldesi için yeşil elektrik Ticari enerji-gaz tesisinde optimize edilmiş elektrolizörlü ve çalışan araştırma platformu
Y
eşil elektrik kaynaklı hidrojen, ulaştırma sektöründeki yenilenebilir enerji sektörünün payını artırabilir ve partikül madde ile azot oksit emisyonlarını azaltabilir. Ancak yeşil gaz üretimi hala çok pahalı. Güneş Enerjisi ve Hidrojen Araştırmaları Merkezi BadenWürttemberg (ZSW) ve ortakları kısa bir süre önce araştırma platformlarında maliyetleri düşürmeye yardımcı olabilecek bir seçeneği test etti. 2019 yılının başlarında, bu konsorsiyum, güney Alman kasabası Grenzach-Wyhlen'de bulunan ticari bir gaz üretim tesisinde deneme amaçlı bir araştırma elektrolizörü kullandı. İyi performans alındı. Yeni elektrot kaplamaları sayesinde, bilim adamları, tesisin 46 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
endüstriyel ekipmanlarına %20 daha iyi performans kazandırarak güç yoğunluğunu artırmayı başardılar. Araştırma elektrolizörü sadece birkaç parçadan oluşuyor ve seri üretime daha uygun. Bu gelişme elektrolizörlerin maliyetini düşürebilir. Araştırmacılar şimdi kanıtlanmış elektrot kaplamanın mukavemetini araştırıyor. Fosil yakıtların kademeli olarak elektrik santrallerinde yenilenebilir enerji kaynakları ile değiştirilmesi bir başlangıç ancak bunun ulaşım ve binalar alanında da yaygınlaşması gerekiyor. Hidrojen, bu geçiş için mükemmel bir yol sunar. Bu gaz halindeki enerji taşıyıcısı, diğer sektörlerin kullanması için fazla yeşil elektriği sağlayabilir. Almanya’nın ulaşım ve ısınmadaki fosil yakıtları terk ediş süreci yavaşlamaya başladı; hidrojen, yeniden ivme kazandırabilir. Aynı ekolojik ayak izi, daha güçlü yeni elektrolizör Elektroliz tesisleri, suyu hidrojen ve oksijene ayırmak için elektrik kullanır. Bu yöntemle, yeşil hidrojen gazının rekabetçi bir fiyatla elde edilmesi mümkün görünmemektedir. Maliyetleri düşürmek isteyen ZSW araştırmacıları ile bilim ve endüstri ortakları, Yukarı Ren Nehri'ndeki endüstriyel 1 MW’lık tesiste bir araştırma platformu oluşturdu. En büyük hedefleri iklim dostu bir adım atarak enerji eldesi. ZSW Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Süreçleri Bölüm Başkanı Dr. Michael Specht, “Katılan şirketler ve kurumlar, bu araştırma tesisinde gerçek bir ortamda bileşenleri test edebilir ve optimize edebilir. Örneğin, Ocak ayından bu yana gerçek dünya koşullarında 300 kilowatt'a kadar çıktılı alkalin basıncı optimize edilmiş bir elektroliz tesisini test ettik. Yeni geliştirilen daha ucuz elektrotlar, daha basit bir tasarıma sahip” diyor. Bu projenin paydaşları ayrıca maliyet ve verimlilik potansiyellerini göz önünde bulundurarak kompresörleri, elektrik akamı redresörlerini ve basınçlı kapları da analiz etmeyi hedefliyor. Gele-
cek vaat eden fikirleri ürünlere dönüştürmeyi umuyorlar. Bu araştırmada ilk denemede ele alınan elektrolizör projesi başarıya ulaştı. Proje ortakları ZSW ve Alman Havacılık ve Uzay Merkezi (DLR), yeni elektrot kaplamaları kullanarak güç yoğunluğunda yüzde 20 artış sağladı. Bu yöntemin kullanıldığı tesis, aynı büyüklükte ve aynı enerji tüketimi olan bir tesisten beşte bir oranında daha fazla hidrojen üretebilir. Başka bir deyişle, yeni elektrolizör daha az alan ve malzeme kullanarak aynı performansı yakalayabilir. Ancak, araştırmacılar henüz gelişmiş elektrot kaplamanın dayanıklılığını kanıtlamaya çalışıyor. Elektrolizörlerin fiyat etiketi de büyüklüklerine bağlıdır. Yenilenebilir elektriği dönüştürme maliyetinin aslan payınıyüzde 40 civarında – hesaba katınca, hidrojen fiyatı otomatik olarak yükselir. Araştırma ve geliştirme, elektroliz tesisleri üreticileri için önemli bir maliyet noktasıdır, bu nedenle düşük Ar-Ge maliyetleri de bu teknolojinin benimsenmesini sağlayabilir. Bu araştırma girişimi Kasım 2018'de başlatılan “Power-to-Gas Baden-Württemberg” adındaki projesinin bir parçasıdır. Enerji şirketi Energiedienst AG, Almanya’nın Baden bölgesinin güneyinde Wyhlen'de endüstriyel ölçekte hidrojen üretmek için bir elektroliz tesisini işletmeyi amaçlamaktadır. Kasım 2018'den bu yana deneme bazında çalışan ve işletilen ticari tesis, artık günde yaklaşık bir metrik ton hidrojen üretebiliyor ki bu miktar, 1.000 adet yakıt hücreli aracın günlük ortalama kullanımına yeterli yakıt demektir. ZSW bilim adamlarının tesisi ve bu tesis, gerçek koşullar altında çalıştırarak araştır-
malar sürdürülüyor. Ren Nehri üzerindeki komşu bir hidroelektrik santrali her iki tesis için de elektrik sağlıyor. İki elektroliz ünitesi suyu hidrojene dönüştürdüğünde verimleri birleştirilip kullanım noktasına taşınıyor. İzleme devam ediyor ZSW tarafından koordine edilen bu projede, bilim adamlarının canlı veri gözetimi içerecek biçimde her iki tesisi de izlemelerini istiyor. İzleme Ocak ayında başladı. Bu yılın sonuna kadar, araştırmacılar yaklaşık 4.000 çalışma saatinde oluşturulan verileri inceledi. Ulaşımın geleceği odaklı bu projede sanayi şirketleri ve araştırma kurumları da yer alıyor. 11 ortak, bilimsel topluluğun üç temsilcisiyle projeye dahil. Baden-Württemberg eyaleti projeye 4.5 milyon € ile finansman sağlıyor. Zentrum für Sonnenenergie ve Wasserstoff-Forschung Baden-Württemberg (Güneş Enerjisi ve Hidrojen Araştırma Merkezi, Baden-Württemberg, ZSW), fotovoltaik, yenilenebilir yakıtlar, batarya teknolojisi, yakıt hücreleri ve alanlarında uygulamalı araştırmalar yapan lider kuruluşlardan biri. Bünyesinde; Stuttgart, Ulm ve Widderstall'deki ZSW’nin üç lokasyonunda çalışan yaklaşık 260 bilim adamı, mühendis ve teknisyen, 90 araştırmacı ve asistan bulunuyor. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 47
Çeviri
Dünya çapında yenilenebilir kapasite artışı, 20 yıl süren güçlü genişlemenin ardından 2018'de durdu
D
ünyadaki yenilenebilir enerji kaynakları neredeyse 20 yıllık, yıllık büyümenin ardından 2018 yılında bir önceki yıl olduğu gibi net kapasite ekledi. 2001 yılından bu yana ilk kez geçen yıl yenilenebilir enerji kapasitesindeki büyümenin yıllık bazda artmadığı görüldü. Uluslararası Enerji Ajansı’nın son verilerine göre, güneş enerjisi, rüzgâr, hidro, biyoenerji ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından gelen yeni net kapasite 2018 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık 180 GW arttı. Bu, uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşmak için her yıl ihtiyaç duyulan net ilavelerin yalnızca yüzde 60’ı. Yenilenebilir kaynakların küresel emisyonları engellemede önemli bir rolü var. IEA’nın Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosuna (SDS) göre, Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için, yenilenebilir kapasite ilavelerinin her yıl ortalama 2018 48 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
Global yenilenebilir net kapasiteartışı 2000-2018
Teknolojiyle kapasite artışı 2015-2018
Solar Pv
Rüzgâr
Hidro
Bioenerji
Diğerleri
Yenilenebilir net kapasite artışı (ülke ve bölgelere göre) 2015-2018
Çin
ABD
AB
Hindistan
Japonya
Diğer Ülkeler
ve 2030 yılları arasında ortalama 300 GW civarında artması gerekiyor.
ve 2017’de 53 GW oldu. Amerika’da büyüme istikrarlıydı.
Ancak IEA’nın analizi dünyanın bunu yeterince yapamadığını gösteriyor. Geçen yıl, enerji kaynaklı CO2 emisyonları yüzde 1,7 artarak 33 Gigatonnes'in tarihi zirvesine yükseldi. Yenilenebilir elektrik üretiminde yüzde 7'lik bir artışa rağmen, elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonlar rekor seviyelere yükseldi. Konuya ilişkin açıklama yapan IEA İcra Direktörü Dr. Fatih Birol, “Dünya, yenilenebilir enerji kaynaklarının genişlemesi konusunda ‘duraklama’ durumuna geçemiyor ve hükümetlerin bu durumu düzeltmek ve yeni projelerin daha hızlı akışını sağlamak için hızlı hareket etmesi gerekiyor” dedi. Dr. Birol şöyle devam etti: “Hızla azalan maliyetler sayesinde, yenilenebilir kaynakların rekabet edebilirliği artık finansal teşviklere bağlı değil. Esas olarak ihtiyaç duydukları şey, uzun vadeli bir vizyonla desteklenen istikrarlı politikalarla birlikte aynı zamanda yenilenebilir enerjileri, enerji sistemlerine düşük maliyetli ve optimum şekilde entegre etmeye odaklanmaktır. Dur-kalk politikaları özellikle piyasalara ve işlere zararlıdır”.
Daha yavaş güneş enerjisi büyümesine rağmen Çin, geçen yıl yenilenebilir elektrikteki toplam kapasite artışının neredeyse yüzde 45’ini oluşturdu. Yeni iletim hatları ve daha yüksek elektrik talebi ile Çin’in rüzgâr ilaveleri arttı ancak hidroelektrik genişlemesi yavaşladı. 2013 yılından bu yana gözlemlenen eğilim devam etti.
Global solar PV’nin üssel büyümesi, 2015’ten bu yana rüzgâr ve hidroelektrik enerjisindeki yavaş artışları telafi ediyordu. Ancak 2018’de solar PV’nin büyümesi sabitleşti, 97 GW kapasite eklendi ve beklentilerin gerisinde kaldı. Bu sembolik 100 GW işaretini geçecekti. Asıl neden, Çin’in solar PV teşviklerinde maliyetleri düşürmek ve daha sürdürülebilir PV genişlemesi elde etmek için şebeke entegrasyon zorluklarını ele almak için yapılan ani bir değişiklikti. Ayrıca, Avrupa Birliği ve Hindistan’daki düşük rüzgâr ilaveleri 2018 yılında yenilenebilir kapasite artışının durmasına katkıda bulundu. Çin, 2018’de 44 GW güneş enerjisi ekledi
Yenilenebilir enerji kaynaklarının en büyük ikinci pazarı olan Avrupa Birliği’nde kapasite artımı hafif bir düşüş kaydetti. Güneş enerjisi bir önceki yıla göre artarken, rüzgâr ilaveleri yavaşladı. Politika geçiş zorlukları ve değişen yenilenebilir enerji teşvikleri, Hindistan’daki kara rüzgârının ve Japonya’daki güneş enerjisinin daha yavaş büyümesine neden oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde üçüncü büyük pazar olan yenilenebilir kapasite ilaveleri 2018’de çoğunlukla karadaki rüzgâr genişlemesinin daha hızlı olması nedeniyle artarken, güneş enerjisi büyümesi düz seyretti. Ortaya çıkan birçok ekonomide ve Orta
Doğu, Kuzey Afrika ve Asya’daki gelişmekte olan ülkelerde, hızlı maliyet düşüşlerinin bir sonucu olarak rüzgâr ve güneş enerjisi tarafından yönlendirilen yenilenebilir kapasite artışı hızlandı. Hükümetler, politika belirsizliklerini ele alarak ve rüzgâr ve güneş enerjisinin maliyet etkin bir şekilde sistem entegrasyonunu sağlayarak yenilenebilir enerji sektöründeki büyümeyi hızlandırabilir. Gelişmekte olan ülkelerde, özellikle Afrika'da temiz enerji yatırımını etkileyen riskleri azaltmak da kritik öneme sahip olacaktır. Dr. Fatih Birol şöyle devam etti: “2018 verileri endişe verici ancak akıllı ve kararlı politikalar yenilenebilir kapasite ilavelerini artış eğilimine sokabilir. Enerji verimliliği, karbon yakalama, depolama ve diğer tüm temiz enerji teknolojileri kullanımının yanı sıra küresel bir yenilenebilir enerji teknolojileri portföyüne yatırımları hızlandırmayı hedefleyen politika önerileri ile IEA ailesinin 38 üyesine ve dünyadaki diğer tüm ülkelere enerji geçişlerinde yardımcı oluyoruz”. Kaynak: https://www.iea.org
Teknolojiyle net kapasite artışı Hidroelektrik Bioenerji Rüzgâr Solar PV Diğer Y.E. kaynakları Toplam
Ülke ve bölgelere göre net kapasite artışı Çin ABD AB Hindistan Japonya Diğer ülkeler Dünya
yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019 49
Teknik
Ana mil destek sisteminde rulman güvenilirliğinin artırılması Rüzgâr türbinlerinin ana mili, çalışmak için güvenilir bir rulman olmasını gerektirir. Bazı rulman tasarımlarının vaktinden önce arızalanarak yüksek maliyetli bakım-onarım işlemlerine neden olduğu bilinmektedir. Rulman tasarımlarındaki güncel yükseltmeler ve gelişmeler güvenilirliği artırır, ana milin stabil olmasını sağlar. Doğru rulmanı seçmek, rüzgâr türbininin genel performansına fayda sağlar. Guillaume Badard, Bradley Baldwin, Tony Fierro, Jerry Fox ve Thierry Pontius, The Timken Company
M
odüler rüzgâr türbini tasarımlarında genellikle küresel makaralı rulmanlar (SRB) kullanılarak ana mil yüklerinin desteklenmesi ve taşınması amaçlanır. Dişli kutusunun iki adet reaksiyoner tork kolu ve tekli ana rulmanı tarafından desteklenen 3 noktalı bir montaj elemanı olarak bilinen tekli SRB tasarımı, şunları sağlamak için yaygın olarak kullanılır: • Daha küçük nasel paketi • Yüksek sistem sapması ve hizasızlığı • Ticari anlamda ekonomik tedarik zinciri Ne yazık ki, bazı operatörler, bazı SRB tasarımlarıyla beklenenden çok daha erken bir zamanda saha arızaları yaşamışlardır. Bu da hizmet ömrünü oldukça 50 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
Şekil 1: 3 noktalı montaj elemanı SRB tasarımı, dişli kutusundaki ana mil rulmanını ve iki adet reaksiyoner tork kolunu destekler.
kısaltmıştır. Plansız ana mil değişiklikleri, rüzgâr santrali operatörlerine 450.000 dolara kadar maliyet çıkarıp finansal performans üzerinde ciddi bir etki yaratabilir. Yardımcı faktörler Radyal SRB rulmanında yüksek baskılı yük: Resmi bir azami limit olmasa da, iki sıralı küresel makaralı rulman için izin verilebilir standart baskı-radyal yük oranı 0,15 ile 0,20 arasındadır. Dolayısıyla, aksiyel yük, iki sıralı rulmanın radyal reaksiyonunun yalnızca %15'i ila 20'si olmalıdır. Bazı uygulamalarda, bu oran 0,30'a veya 0,35'e esneyebilir. Bu tür durumlarda çeşitli hasar modları ortaya çıkar. Bunlar, rulman sırasının yerinden çıkmasıyla ilgilidir. Bu yerinden çıkma durumu, sıralar arasındaki yük dağılımını, makara eğriltmeyi, tutucu stresini, aşırı ısı üretimini ve makara kirlenmesini etkileyebilir. Ana mil sabit pozisyonunda, bu oran genellikle 0,60 civarındadır. Bunun sonucunda, iki sıradan yalnızca birisi radyal ve baskılı
yüklemeyi destekler. Eşit olmayan bu reaksiyonla, rulman, tasarlandığı amaç doğrultusunda çalışmayabilir.
mevcut türbinler için iyileştirmeler ve yeni türbin platformları için daha sofistike mühendislik tasarım çözümleri vardır.
Yetersiz yağ filmi üretimi: Genel anlamda, ana milin rulmanına yönelik çalışma koşulları yağ filmi üretimi için uygun değildir. Yaklaşık 20 dev/dk'lık maksimum çalışma hızında, rulman yüzeyi hızı ve yağ filmi üretimi, makarayuva pürüzlerini birbirinden ayrı tutmak için yetersiz olabilir. Ayrıca, durdurma ve sapma momentlerinin değişimi, yük bölgesi konumunun ve yönünün sürekli olarak ve aniden kaymasına neden olur. Bu sebeple yağ filminin oluşumu ve kalitesi kesintiye uğrar. Kayma, radyal boşluk altında çalışan 3 noktalı montaj SRB'lerinde hızlanır ve aşınma ya da kirlenme riskini artırır.
Mevcut türbinler için SRB iyileştirmeleri Mevcut filolarda doğrudan değişim için, bir şirket, iyileştirilmiş yüzey işlemeleriyle beraber özel yüzey teknolojilerinin kullanıldığı Aşınmaya Dayanıklı SRB sunmaktadır. Aşınmaya dayanıklı rulmanlar, kesme gerilimi ile pürüz etkileşimlerini azaltarak aşınmaya karşı kanal korumasını artırır. Özel yüzey dayanıklıdır ve benzersiz tungsten karbür/amorf hidrokarbon kaplamadan (WC/aC:H) üretilmiştir. Genel olarak, WC/aC:H kaplamalar HRC60 çelikten bir miktar daha serttir, 1-2 mikrometre daha kalındır ve çeliğe kıyasla daha düşük sürtünme kat sayılarına sahiptir. Makaralardaki gelişmiş özel yüzey, çalışma sırasında hasarlı kanalları cilalar ve onarır. Geliştirilmiş yüzey kaplamalar sayesinde yağ filmi kalınlığı artar, bu da pürüz temaslarının iyileştirilmesine yardımcı olur. Özel yüzey, aşınmaya neden olan pürüz etkileşimlerini ve yüzey-kesme gerilimlerini azaltır. Bu avantajlar sayesinde rulmanın tahmini hizmet ömrü uzar, yuvarlanma torkunda düşüş gözlenir.
Performansı iyileştirecek tasarım çözümleri İyi tarafından bakmak gerekirse, piyasada,
Şekil 2: İki sıralı küresel makaralı rulmanlar için izin verilen baskı-radyal oranı 0,15'den 0,20'ye yükseldiğinde dengesiz yük paylaşımı meydana gelir. Rüzgâra karşı rulman sırası yerinden çıkar ve bunun sonucunda, yalnızca rüzgâr altı yönündeki sıra yükü destekler.
Şekil 3: 3 noktalı montaj SRB'nin aşınmasının başlangıç aşamalarında, rüzgâr altı sırasındaki belirgin aşınma yolu, tasarlanan temas geometrisini aşındırarak öngörülenden daha yüksek kanal gerilimine ve olası rulman arızalarına neden olabilir.
Şekil 4: Timken'in aşınmaya karşı dayanıklı SRB'si kesme gerilimini ve pürüz etkileşimlerini azaltır. Bu sayede, aşınmaya karşı koruma sağlanır.
Konik makaralı rulman (TRB) tasarımlarının avantajları TRB ana mil tasarımı ve ön yük özellikleri, güç aktarma organının performansını iyileştirir. TRB'ler; sistem stabilitesi ve sertliği, sıralar arası yük paylaşımı ve tahmini makara-yuva etkileşimleri sağlar. Ayrıca, bu tasarım, birden fazla konik makaralı rulman yapılandırmasına olanak sağlar. Tekli konik makaralı rulmanlar (2-TS) Yaygın olarak kullanılan 2-TS stili, iki farklı TRB ile tüm sisteme ön yükleme yapabilen ekonomik bir konik çözümü sunar. Rüzgâr üstü ve rüzgâr altı rulman serileri, hem temas açısını hem de rulman kapasitesini gerektiği gibi ayarlayarak uygulama yüküne alan yaratmak için tasarlanmıştır. Etkin merkezi sayesinde rulmanlar genellikle daha kompakt ve ekonomiktir. yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
51
Teknik
Şekil 7: Tekli SRB tasarımının aksine, TDI, yüksek kapasiteler alabilir ve eşit yük dağılımı sağlar. Bu sayede, yıpranma azalır.
Şekil 5: 2-TS ana mil rulman düzeni, kompakt tasarıma sahip ekonomik bir konik çözümü sunar.
rına naselin toplam uzunluğunu azaltma fırsatı sunar. Türbin boyutu büyüdükçe rulmanın çapı küçülür (5 MW için yaklaşık 3,2 m OD). Bu tasarımlar, doğrudan tahrikli rüzgâr türbinleri için özellikle uygun olmakla birlikte dişli tasarımlarda da bulunur. Tek bir ön yüklü TDI, tekli küresel makaralı rulmanlara kıyasla yüksek kapasite sunar, radyal yüklerin ve baskı yüklerinin birleşimini yönetir. TDI, her iki rulman sırasında da yük paylaşımı sağlar ve TDO tasarımına kıyasla daha fazla sistem hizasızlığını tolere eder. Ayrıca, rulman ön yükü kirlenmenin, kaymanın ve aşınmanın azaltılmasına yardımcı olur. Bazı durumlarda, TDI, modüler tarz türbinlerde SRB ile değiştirilir.
Şekil 6: TDO'nun dik kanal açıları, kısa bir aksiyel alanda yüksek eğimli sertlik oluşturarak, uygulanan durdurma ve sapma momentlerini etkisiz hale getirir. Rulman, sızdırmazlık elemanı ve gres uygulanarak tek bir ünite olarak da kullanılabilir.
Çift sıralı, konik makaralı rulman (TNA, TDO veya TDI) tasarımları Koni kanalları arasında ara parçası kullanıldığında TDO olarak da adlandırılan geniş çaplı TNA rulman, sahadaki performansı ve montaj kolaylığı sayesinde cazip bir seçenek haline gelmiştir. Dik kanal açıları, kısa bir aksiyel alanda yük52 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
sek eğimli sertlik oluşturarak, uygulanan durdurma ve sapma momentlerini etkisiz hale getirir. Ayrı rulman bileşenleri, sızdırmazlık elemanları ve gres ile birimlere ayrılarak taşıma ve kurulum işlemleri kolaylaştırılabilir. Fabrikada yapılan ön yük ayarı, düzgün bir kurulum sağlar. Kompakt aksiyel yapı, türbin tasarımcıla-
Özet Genel sürdürülebilirliği iyileştirme ihtiyacıyla yola çıkan rüzgâr türbini OEM'leri ve rulman üreticileri, daha güvenilir ana mil sistemleri tasarlamak için çalışmaktadır. Mühendislik alanındaki gelişmeler, mevcut küresel 3 noktalı montaj türbini tasarımlarındaki iyileştirmeleri ileri taşımıştır. Buna ek olarak, açık deniz türbinlerindeki güvenilirlik ihtiyaçları, ön yüklü konik makaralı rulmanların kullanımını artırmıştır. Ana mil tasarımındaki bu iyileştirmeler, güç aktarma sisteminin tamamının güvenilirliğini artırıp toplam sahip olma maliyetinde genel bir azalma sağlayabilir.
reklam bütçenizi kısmayın! Profesyonellere ulaşmak istiyorsanız reklam bütçenizi kısmayın, SEYAD üyesi prestijli sektörel yayınlara reklam verin. Çünkü profesyoneller sektörlerinde olup biteni izleyebilmek için saygın sektörel yayınları takip ederler. Hem basılı yayınlardan, hem dijital ortamda...
sizi hedefinize sektörel yayınlar ulaştırır www.seyad.org
Ürün Tanıtımı
Trojan Battery’den yeni ürünler
SAGM Serisi Deep Cycle AGM Aküler
T
rojan Battery Ar-Ge bölümünün, uzun süre üzerinde çalışarak geliştirdiği yeni nesil Deep Cycle AGM aküler 2018’den itibaren tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de pazara girdi. Akülerin yüzde 50 DOD’deki döngü sayısı: 1.700. Bu seviye ile dünyanın önde gelen ürünü. Solar uygulamaları için dünya standardı (IEC 61427) takip edilmekte ve buna dair test raporları mevcut. Solar uygulamaları için SAGM serisi aküler 3 yıl garantili. Türkiye’de ve çevre ülkelerin kritik ve büyük
54 yeni enerji • MAYIS-HAZİRAN 2019
solar projelerinde TROJAN’ın SAGM serisi aküleri tercih ediliyor. Trojan Battery Türkiye Genel Distribütörü SADER’in İstanbul ve Ankara depolarında SAGM akülerin stoktan satışlarına başlandı. TRILLIUM Serisi Lityum Ion (LiFePO4) Aküler: Trojan Battery, Lityum Aküler konusunda da sınıfının önde gelen akülerini üretti. Trillium serisi LiFePO4 bazlı aküler en güvenilir ürün olarak en yüksek Cycle (Döngü) sayısına ulaşmaktadır. Trillium serisi akülerin Cycle sayısı yüzde 80 DOD’de: 5.000 ‘in üzerindedir. Aküler Amerikan dizaynı ve üretimidir. Ken-
dini koruma özelliğine sahip olan akülerin üzerinde açma-kapama butonu ve doluluk miktarını gösteren indikatör mevcut. Trillium serisi aküler, kısa devre, aşırı gerilim, aşırı deşarj ve ısıya karşı kendi kendini koruyan sisteme sahip. Örneğin akünün kısa devre olması halinde akü (içinde bulunan anahtarlama mekanizması sayesinde) kendi kendini kapatmakta ve korumakta. Üstündeki butona tekrar bastığınızda akü tekrar çalışmaya devam eder. Anahtarlamanın çalışmaması halinde ise ikinci bir emniyet olan sigorta tertibatı devreye girer ve devreyi açarak aküyü korur. TRILLIUM serisi aküler satışı yakında İstanbul ve Ankara’da başlayacak.
ISK sektörünün uygulama tekniği dergisi
ISK sektörümüzü yurtdışında tanıtan dergi
Yerel yönetimlerde yeni yaklaşımlar
Tesisat ürünleri pazarlama dergisi
ISK sektörünün en çok okunan dergisi
Yenilenebilir enerji teknolojileri dergisi
DSYG Dergilik
dergilerinize her yerden ulaşın...
Sektörünüzle ilgili en taze haberler burada! www.termodinamik.info www.tesisatmarket.com www.iskteknik.com.tr www.yenienerji.com www.ebelediye.info www.hvac-turkey.com
Doğa Sektörel Yayın Grubu Ali Nazım Sok. No: 30 Koşuyolu 34718 Kadıköy, İstanbul Tel: (0216) 327 80 10 Faks: (0216) 327 79 25 www.dogayayin.com
Abone formu
mutlu yıllar
ISSN 1306-9721 FİYATI: 10 TL YIL: 10 SAYI: 66 www.iskteknik.com
İKİ AYDA BİR YAYINLANIR • KASIM-ARALIK 2017 • YIL: 10 • SAYI: 72 • 14 TL • ISSN 1306-5343 • www.ebelediye.info
YENİ ENERJİ DERGİSİ
66
Isıtma, Soğutma, Klima ve Havalandırma Ekipmanlarının Montaj, Servis ve Uygulama Tekniği Dergisi
DSYG Dergilik
dergilerinize her yerden ulaşın...
HEATING, VENTILATING, AIR-CONDITIONING AND REFRIGERATION IN TURKEY • ONE ISSUE PER YEAR • 2017
ISSN 2147-5423
KASIM-ARALIK 2017
Röportaj
“Hilti Türkiye yüzde 25 büyüme hedefliyor”
İki ayda bir yayınlanır • Kasım - Aralık 2017 • Yıl: 10 • Sayı: 61 • 14 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.info
Makale
RÖPORTAJ
güçlü Ar-Ge
Kent, Elektrik ve Aydınlatma
Arda Kristaporyan
Püf Noktası
AYDA BİR YAYIMLANIR • ARALIK 2016 • YIL: 21 • SAYI: 215 • 9 TL. • ISSN: 1302-8073 • www.tesisatmarket.com
BELSİS
İmbat Yönetim Kurulu “BELEDİYENİN İHTİYACI OLAN Başkanı
Elektrik Motorları ve Çeşitleri
DSYG Dergilik
ANAHTAR TESLİM SUNUYORUZ” Kerim Gümrükçüler
TEKNOLOJİLERİ EN EKONOMİK ŞEKİLDE
dergilerinize her yerden ulaşın...
Uluslararası Yangın ve Güvenlik Sempozyumu
Kasım-Aralık 2017 Sayı: 61
Binalarda
Enerji Tasarrufu ARALIK 2017 SAYI 304
2017 .
12
D
uş alacaksınız, musluğu açıyorsunuz birkaç dakika suyu akıtarak sıcak suyun gelmesini bekliyorsunuz, biraz da istediğiniz sıcaklığa getirene kadar kullanmadığınız bir su sarfiyatı yapıyorsunuz. Evet, bir yandan gelecekteki su savaşları kâbusunu
tanıklı testötesüreci konuşuyor, yandan yılda milyonlarca ton suyu kullanmadan kanalizasyon sistemine gönderiyove sertifikasyon ruz. Sıcak su hazırlayıcı cihaz ile duş arasındaki
Yapmanın Düşük Maliyetli Yolları
mesafe arttıkça israf da artıyor. Çare olarak en çok önerilen şey ise plastik kova. Sosyal medyada pek çokları tasarruf tedbirlerini gururla paylaşıyor ve plastik kovaların faziletlerini sayıp döküyor. Birkaç dakikalığına boşa akıtılan suyu bu kovalarda toplayıp sebze yıkamada, çiçek sulamada kullandıklarını, değerlendirdiklerini anlatıyor. Hatta bu konuda bir İspanyol firması çıkmış, sırf bu iş için bir ürün geliştirmiş: “WaterDrop torbaları”. Firma, her bireyin banyo esnasında ortalama 4.5 litre su heba ettiğinden ve her gün banyo yapması halinde yılda 1000 litre su israf ettiğinden yola çıkarak taşıması, doldurması ve boşaltması kolay bu su torbalarını geliştirmiş. Torbalar banyo musluğuna asılarak ya da direkt
“More domestic and more renewable energy” era started in Turkey
Turkey is a World Leader in Mega Projects
4/4’lük bir seçim
TÜYAK 2017
Baca Sektörünün Dünü, Bugünü ve Yarını
“ We’ll be reaching products that work with
DSYG Dergilik graphene, in 2023.” Su israfının dostu banyolar, her yıl milyonlarca ton suyu heba ediyor
SEMPOZYUM İSTANBUL, 5. YAŞANABİLİR ŞEHİRLER SEMPOZYUMU’NA EV SAHİPLİĞİ YAPTI
Organizations Calendar 2017
Turkey-Stirred But Not Shaken
içine duş başlığı daldırılarak kullanılabiliyor. Sonrasında bu torbaları zamanı geldiğinde boşaltmak üzere bir yere asabiliyor, bir yerde bekletebiliyorsunuz. İhtiyacınız olduğunda sifonu çekmek yerine klozete dökebiliyor, çiçeklerinizi sulayabiliyor; temizlik için, evcil hayvanınızı beslemek için kullanabiliyorsunuz. Kimisi de elektrikle şok ısıtma sağlayan musluk geliştirmiş, elektriğin olduğu her yerde suyu israf etmeyin diyor. Buna karşın farklı yerlerde ve tarihlerde, öğrenciler arası yarışmalarda şaşırtıcı sayılabilecek buluşlar yapılmış: Trabzon’da 3 lise öğrencisi, şofben ve diğer ısıtıcılardan sıcak su elde edilinceye kadar geçen sürede boşuna akan soğuk sudan tasarruf edilmesi için proje hazırlamış. Projenin danışman öğretmeni Ahmet Kılıç, FAN SEÇİM YAZILIMLARI projeyi şöyle anlatmış: “Bekleme süresinde en az 3-4 litre su boşa akıyor. 4 kişilik bir ailenin haftada bir banyo yaptığını düşünürsek her hafta 30 litre su boşa gidiyor. Bu, yılda yaklaşık bin 600 litreye ulaşmaktadır. Bunu ülkemize oranladığımızda, 27 milyon ton su boşa akıyor. Biz de boşa akan suyu değerlendirmek için öğrencilerimizle kafa yorup böyle bir proje geliştirdik.
Mutfakta musluk açıldığında su tesisatındaki soğuk suyun dışarı akması yerine, tekrar geri dönmesini sağladık. Bunun için musluğun üzerine termostat koyduk. Termostattaki sıcaklık istenilen dereceye ulaşıncaya kadar sistem suyu dışarıya değil, tesisata geri veriyor. İstediğimiz sıcaklığa gelindiğinde termostat devreye giriyor ve musluktan sıcak su akıyor. Bu sayede soğuk su israfı önlenmiş oluyor.” Bu da üniversite öğrencisinden gelen bir diğer fayda üretimi: Kütahya’da bir üniversite öğrencisi, soğuk suyun ısınmasına kadar geçen sürede israf edilen suyu depolayarak Türkiye’deki tüm binalarda kullanılması halinde her yıl 431 milyon metreküplük Porsuk Barajı’nın kapasitesi kadar su tasarrufu sağlayan sistem geliştirmiş. “İsraf Edilen Suları Geri Kazanım Sistemi” projesinde Mehmet Demir, geliştirdiği sistemin üç yollu vana, su deposu ve depoda otomatik çalışan şamandıradan oluştuğunu söylemiş. Deponun hem şebekeye hem de israf edilen suyun geldiği sisteme bağlı olduğuna dikkat çeken Demir: “Depoyu normalde israf edilen temiz su beslemekte, depodaki su miktarı belli seviyenin altına düşerse doğrudan şebekeden gelen su depoyu beslemektedir. Bu sayede su kesintisi olmamaktadır. Depodaki su, klozetin rezervuar suyunu beslemektedir” demiş. Sistem 150 TL’ye mal olmuş ama üzerinde çalışılırsa düşermiş. Lastik contası eskimiş ve su damlatan musluklardan kaçan su miktarı da yılda 24 tona kadar çıkabiliyor. Suyun debisinin de ihtiyacın üzerinde ayarlı olması da başka bir israf konusu. Building Research Establishment kuruluşunca yapılan bir araştırmaya göre, insanlar su akışının dakikada 3-10 litre asında olmasından rahatsızlık duymuyormuş. Yani ana su vanasından, her musluğa bağlı ara vanadan suyun debisini tasarruf sağlayacak şekilde düzenlemek mümkün. Tabii su tasarruflu muslukların kullanımını yaygınlaştırmak için devletin bazı teşvikleri, vergi indirimleri de işe AKILLI JETFAN OTOMASYONU yarayacak gibi. Bu tür destekler sadece musluklar için değil, klozet, pisuarlar, duş başlıkları için de geçerli. Çünkü bu ürünler de diğerleri gibi ne kadar enerji, su verimli çevre dostu ise o denli pahalı. Öyle olunca da tasarruf yine zengin işi olmaktan öteye gidemiyor. TM
The Second Oldest Subway of the World
TÜNEL
EIF 2017 enerjinin tüm taraflarını 10. kez bir araya getirdi
Mutlu Yıllar
dergilerinize her yerden ulaşın...
RÖPORTAJ RÖPORTAJ
Doç. Dr. Selmiye Alkan Gürsel Sabancı University:
Makale
dergilerinize her yerden ulaşın...
RÖPORTAJ FIA FOUNDATION “OKULA GÜVENLİ ERİŞİM HER ÇOCUĞUN EN TEMEL HAKKI”
VOLUME 16 www.hvac-turkey.com
Eurasia Tunnel Selected as World’s “2016 Best Tunnel Project”
İpucu
Soğutma Sistem Verimliliğinin Artırılması
DSYG Dergilik
Jeotermal Enerjimiz, CO2 Salımları ve Organik Rankin Çevrimli Santraller
güçlü üretim altyapısı
Yangın Hidrantları Denetim, Test ve Bakımı
Mutlu yıllar...
17
Ayda bir yayımlanır • Aralık 2017 • Yıl: 26 • Sayı: 304 • 12 TL.• ISSN:1302-8065 • www.termodinamik.info
MAKALE
KONGRE
% 50
İndirimlidir
Jinko Solar Türkiye
www.termodinamik.info
Dergi Aboneliği Öğrencilere
w w w.yenienerji.info
DOSYA
Yenilenebilir enerjiden ilham alan mimari tasarımlar
TERMODİNAMİK DERGİSİ
YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹
kolaylaştıran yazılımlar
Gökçen Parlar Ünal Yazı İşleri Müdürü gokcenparlar@dogayayin.com
TERMODİNAMİK (12 Sayı)
ISK TEKNİK (6 Sayı)
E-BELEDİYE (6 Sayı)
ISK sektörünün en çok okunan dergisi
Montaj, servis ve uygulama tekniği dergisi
Yerel yönetimlerde yeni yaklaşımların dergisi
Basılı Dergi / 160 TL Dijital Dergi / 80 TL Basılı + Dijital Dergi / 200 TL
Basılı Dergi / 70 TL Dijital Dergi / 35 TL Basılı + Dijital Dergi / 85 TL
Basılı Dergi / 90 TL Dijital Dergi / 45 TL Basılı + Dijital Dergi / 120 TL
TESİSAT MARKET (12 Sayı)
YENİ ENERJİ (6 Sayı)
HVAC&r TURKEY
Tesisat sektörünün ürün pazarlama dergisi
Yenilenebilir enerji teknolojileri dergisi
ISK sektörünün yurtdışına yönelik tek dergisi
Basılı Dergi / 150 TL Dijital Dergi / 75 TL Basılı + Dijital Dergi / 185 TL
Basılı Dergi / 90 TL Dijital Dergi / 45 TL Basılı + Dijital Dergi / 120 TL
Yılda bir kez çıkar Yayın dili: İngilizce Örnek Sayı İstiyorum
Yukarıda işaretlediğim dergiye/dergilere abone olmak istiyorum. Kişinin/Kuruluşun adı İş ünvanı Sektör
Kamu
Özel
Faaliyet alanı
Adresi Posta kodu
Telefon
Faks
TL. Toplam abone bedelini aşağıda işaretlediğim banka hesabınıza havale ettim. Havale fotokopisini adresinize gönderiyorum. Yapı Kredi Bankası Acıbadem Şubesi - İST. 60430526 nolu Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. hesabı IBAN No: TR 21 0006 7010 0000 0060 4305 26 Türkiye İş Bankası Koşuyolu Şubesi - İST. 311301 nolu Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. hesabı IBAN No: TR 41 0006 4000 0011 1700 3113 01 Garanti Bankası Acıbadem Şubesi - İST. 6299978 nolu Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. hesabı IBAN No: TR 29 0006 2000 4040 0006 2999 78 TL. Toplam abone bedelini aşağıda işaretlediğim kredi kartından çekiniz. Visa
Eurocard/Mastercard
Kart no:
Son kullanma tarihi:
Lütfen faturayı
V.D.
Tarih:
İmza:
Güvenlik no: no’lu hesaba kesiniz.
ABONE SERVİSİ
Dergilerimizin aboneliğini herhangi bir nedenden dolayı sürdürmek istemeyen okurların 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun 11/A maddesinde tanımlanan koşullar doğrultusunda cayma hakkı bulunmaktadır. Gecikmelerde dergimizi arayınız.
Tel. : (0216) 327 80 10 Faks : (0216) 327 79 25 abone@dogayayin.com
Akıllı Solar Mühendisliği ile Sürdürülebilir Yüksek Verimli Tesisler
Gaziantep / Nizip / Keklik - 5.34 MWp
Gaziantep / Şehitkamil / Bayatlı - 2.08 MWp
Gaziantep / Araban / Güllüce - 2.76 MWp
Mersin / Toroslar / Tırtar - 6.54 MWp
Gazi Mah. Karacaoğlan Cad. No:32/A, 27060 Şehitkamil / Gaziantep / Türkiye T: +90 342 360 82 22 F: +90 342 336 82 22 e-mail: info@unitedsolar.com.tr
www.unitedsolar.com.tr
YENİ ENERJİ DERGİSİ
YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹ İki ayda bir yayınlanır • Mayıs - Haziran 2019 • Yıl: 12 • Sayı: 70 • 16 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.com
w w w.yenienerji.com
PROJE
Türkiye’yi Solar Decathlon Fas’ta temsil edecek “ReYard” evi tanıtıldı PANEL
Kentlerde iklim değişikliğini önlemenin birinci koşulu yenilenebilir enerjiye geçiş
DERLEME
Mayıs-Haziran 2019 Sayı: 70
Yeni nesil enerji kaynakları www.asronsigorta.com.tr