YENİ ENERJİ DERGİSİ
Residential Advert_195x270mm-5mmchuxueTurkey version_.pdf 1 2018/11/13 10:06:35
Daha iyi bir yaşam için akıllı enerji YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹
Huawei FusionHome akıllı enerji çözümü, her ihtiyaca uygun batarya entegrasyon destekli çözüm
İki ayda bir yayınlanır • Ocak - Şubat 2019 • Yıl: 12 • Sayı: 68 • 16 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.com
Huawei FusionHome enerji çözümü, her evde aranan sıfır enerji tüketim ile yaşamanın en iyi yoludur. Sizlere evinizin enerjisiyle bağlantı kurmanın ve keyfini çıkarmanın yeni yollarını yaratır.
RÖPORTAJ
Daha fazla bilgi için lütfen sayfamızı ziyaret edin: solar.huawei.com
DERLEME
Gelgit Enerjisi ve Başarılı Örnekleri
C
Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları Platformu
Sedef Budak
w w w.yenienerji.com
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
ARAŞTIRMA
EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi TEKNİK MAKALE
Kablo ve Makara Kullanımı
SUN2000L-2/3/3.68/4 Optimizer /4.6/5KTL
@ Huawei FusionSolar
Ocak-Şubat 2019 Sayı: 68
www.asronsigorta.com.tr
Akıllı Solar Mühendisliği ile Sürdürülebilir Yüksek Verimli Tesisler
ISO 9001 : 2015
Powered by
Gazi Mah. Karacaoğlan Cad. No:32/A, 27060 Şehitkamil / Gaziantep / Türkiye T: +90 342 360 82 22 F: +90 342 336 82 22 e-mail: info@unitedsolar.com.tr
www.limaenerji.com.tr
www.unitedsolar.com.tr
C
M
Y
CM
MY
CY
MY
K
ocak - şubat 2019
içindekiler
04 HABERLER
28
Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları Platformu Başkanı Sedef Budak “Kadın varsa güç vardır… Kadın varsa enerji vardır…”
30
COP24 İklim Zirvesi’nin ardından…
30 GÜNCEL
44 ARAŞTIRMA
COP24 İklim Zirvesi’nin ardından…
EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre; Yenilenebilir enerji yatırımlarına jeopolitik belirsizlikler ve yeni teknolojiler yön veriyor
26 ADVERTORIAL
36 DERLEME
46 TEKNİK MAKALE
Sigortayeri Genel Müdürü Cüneyt Tanrıverdi: “Enerji ve enerjiye bağlı sektörlerdeki tecrübemizle enerji santrallerinin inşaat, montaj ve operasyonel risklerini güvence altına alıyoruz”
Gelgit Enerjisi ve Başarılı Örnekleri
Kablo ve Makara Kullanımı
28 RÖPORTAJ
40 RAPOR
50 RAPOR
Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları Platformu Başkanı Sedef Budak “Kadın varsa güç vardır… Kadın varsa enerji vardır…”
Güçsüzleşen Kömür: Kömür Enerjisinin Son Yıllarının Ekonomik ve Finansal Riskleri “2030’da rüzgâr ve güneş enerjisi kömür enerjisinden yüzde 96 daha ucuz olacak”
Rüzgâr ve güneș Türkiye’de enerji dönüșümünü nasıl hızlandırabilir: Küresel örnekler
editör
Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Dergisi
www.yenienerji.com www.dogayayin.com
Sahibi Asrin Bakır Gerçek asrinbakir@dogayayin.com Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Oya Bakır oyabakir@dogayayin.com
Sürdürülebilir bir dünya için umudumuz “Z kuşağı”
Yazı İşleri Müdürü Didem Taşbaşı didemtasbasi@dogayayin.com
“Milenyum yılı” diye adlandırdığımız ve girişimizi büyük bir coşkuyla kutladığımız 2000 yılından itibaren doğanlara Z kuşağı deniliyor. Teknoloji yoğun bir dönemde doğmaları sebebiyle teknolojiyle iç içe yaşayan bir nesil olan Z kuşağı, bazı kaynaklara göre uygulamalı ve doğrudan öğrenmeye daha yatkın bir nesil olarak tanımlanıyor. Yapılan araştırmalara bakıldığında bu nesil, sosyolojik anlamda ilişki kurma ve hak arama konularında diğer kuşaklardan daha başarılı olarak öne çıkıyor. Bu kuşağın aynı zamanda toplumsal olaylara, sivil toplum, sürdürülebilirlik, doğa dostu ürünler gibi konulara karşı hassasiyeti de söz konusu. Geçtiğimiz günlerde Castrol firmasının düzenlediği basın lansmanında Z kuşağına yönelik bir araştırma paylaşıldı. Castrol firması Dr. Özgül Bolat liderliğinde, Türkiye’de yaşayan gençler üzerinde yapılan bir araştırmadan yola çıkarak Z kuşağının ekolojik hassasiyetlerini inceleyen bir araştırma gerçekleştirmiş. Yapılan araştırmaya göre; Z kuşağı gençlerinin yüzde 78’i çevre ile ilgili konuların kendilerini ilgilendirdiğini belirtiyor. Şirketleri çevreci olmaya zorlayan Z kuşağı, markaların çevresel sürdürülebilirliğe dikkat etmesi konusunda belirleyici bir role sahip. ERA Research Company tarafından 20-25 Aralık 2018 tarihleri arasında Türkiye genelini temsilen, 12 ilde, 15-23 yaş arasındaki Z kuşağı gençleri üzerinde yüz yüze ve telefonla yapılan araştırmaya göre; • Z kuşağı gençlerinin yüzde 78’i çevresel meselelerle ilgileniyor. Bu konuya ilgi yaş ile paralel olarak artıyor. • Gençlerin yüzde 73’ü çevre dostu markaları tercih ediyor. • Gençlerin yüzde 65’i firmaların çevre duyarlılığına dikkat ediyor. Kadınların duyarlılığı erkeklerden anlamlı olarak daha yüksek görünüyor. • Gençlerin yüzde 51’i fiyatı daha yüksek olsa bile çevreye zarar vermeyen firmaların ürünlerini satın alıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Dr. Özgür Bolat, yeni neslin çevresel sürdürülebilirlik konusunda daha bilinçli olduğunu söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti: “2006 ve 2007 yıllarında Al Gore’un küresel ısınma üzerine yaptığı farkındalık çalışmalarıyla hem Oscar hem de Nobel Ödülü almasıyla birlikte, sürdürülebilirlik kavramı tüm dünyada önem kazandı. Özellikle yeni nesil, çevre ve sürdürülebilirlik konularında çok daha bilinçli yetişiyor. Dünyada yakalanan bu eğilimin Türkiye’de gençler için de geçerli olup olmadığını anlamak çok önemli. Bu bağlamda yapılan bu araştırma çok net gösteriyor ki gençlerimiz çevre ve sürdürülebilirlik konularında oldukça bilinçli yetişiyor. Bu da ülkemiz için çok sevindirici bir durum. Gençlerin, şirketlerin sürdürülebilir olması konusunda da çok daha belirleyici olduğunu görüyoruz. Z kuşağındaki bu olumlu eğilim, ülkemizin daha sürdürülebilir olması konusunda çok umut verici.”
Reklam Grup Başkanı Asrin Bakır Gerçek asrinbakir@dogayayin.com Reklam Servisi Bilgin Akcan bilginakcan@dogayayin.com Melih Büçge melihbucge@dogayayin.com Grafik Altan Üren Elif Cankan Hicran Sopaoğlu Abone ve Okur Sorumlusu Diler Sunay abone@dogayayin.com Ulaştırma ve Dağıtım Yavuz Erdoğan Yayınlayan
Doğa Yayıncılık ve İletişim Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ISSN: 1307-9212 2019 © Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. Bedeli: 16 TL. Yıllık Abone Bedeli: 90 TL. Yönetim Yeri Ali Nazım Sok. No: 30 Koşuyolu 34718 Kadıköy / İSTANBUL T: 0216 327 80 10 pbx F: 0216 327 79 25 www.dogayayin.com Baskı ve Cilt ŞAN OFSET MATBAACILIK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Adres: Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No: 50 Kağıthane/İstanbul Tel: 0212 289 24 24 Tüm Türkiye’de dağıtılmaktadır. Basın Kanunu’na göre yerel süreli yayındır.
Z kuşağı; sürdürülebilir bir dünya için umudumuz sizlersiniz… Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle.
Didem Taşbaşı didemtasbasi@dogayayin.com
Haber ABB, sürdürülebilir mobilite çözümlerini Türkiye pazarına tanıttı Globaldeki başarısını Türkiye pazarına da taşımayı hedefleyen ABB, elektrikli araç şarj ünitelerini Beykoz Kundura Fabrikası’nda gerçekleşen Teknoloji lansmanı ile Türkiye’deki çözüm ortaklarına tanıttı. Sektörün öncü firmalarının katıldığı lansman ABB Elektrifikasyon Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Erhan Savaş ve Bina Ürünleri Direktörü Bülent Erdoğan’ın sunumları ile başladı ve konuk konuşmacı Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın ekonomi, finans, teknoloji ve gelecek hakkındaki yorumları ile devam etti. Sunumlar sonrası sergi alanında evsel ve ticari şarj istasyonu kurulumları için uygun olan ABB orta gerilim ve solar enerji çözümleri ziyaretçilere tanıtıldı. Elektrifikasyon Ürünleri Satış ve Pazarlama Müdürü Erhan Savaş ürün grubu ile ilgili şunları söyledi: “ABB olarak sunmuş olduğumuz teknoloji ve bu teknolojinin getirmiş olduğu faydanın
haklı gururunu yaşıyoruz. Bu yenilikçi teknolojiyi iş ortaklarımızla paylaşmaktan memnuniyet duyduk ve ülke gene-
linde e-mobilite çözümlerinin daha fazla benimsenmesini sağlamaktan büyük heyecan duyuyoruz”.
Türk bilim insanları “insan nöral kök hücreleri ile elektrik üreten biyoyakıt hücresi” geliştirdi Üsküdar Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Belkıs Atasever Aslan, Üsküdar Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi ve PROMER Müdürü Prof. Dr. Tunç Çatal, Sabancı Üniversitesi Malzeme Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fevzi Çakmak, Yıldız Teknik Üniversitesi Mekatronik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Akdoğan tarafından gerçekleştirilen ortak çalışmayla, insan kök hücreleriyle biyoyakıt hücresi geliştirildi. Avrupa Patent başvurusu yapıldı Bilimsel çalışmalarda model olarak kullanılan nöral hücre hatlarından tasarlanan, yüksek elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyle LED ampul yaktığı ispatlanan biyoyakıt hücresi için Avrupa Patent başvurusu yapıldı. Projenin ürüne dönüşmesi gurur verici Şuan Chicago’da Illinois Üniversitesi, Tıp Fakültesi’nde misafir öğretim üyesi olarak nörofizyoloji çalışmaları için 4
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
bulunan Doç. Dr. Belkıs Atasever Aslan, “Geliştirdigimiz model elektronik cihazlara uygulanabilmektedir. Multidisipliner ekibimizle uzun yıllardır sürdürdüğümüz bu çalışmanın başarılı bir biyoteknoloji ürününe dönüştüğünü görmek mutluluk ve gurur verici. Patent basvurusu yapacağımız diğer modelin de çalışmaları devam etmektedir” dedi. Yenilenebilir Enerji Alanında PROMER Laboratuvarları İstanbul Protein Araştırma Geliştirme
ve İnovasyon Merkezi (PROMER) laboratuvarlarında mikroorganizmalarla yenilenebilir enerji üretimi alanında Ar-Ge çalışmalarının yıllardır yürütüldüğünü belirten PROMER Kurucu Müdürü Prof. Dr. Tunç Çatal, insan hücre kültürü soyu kullanarak böyle bir çalışmanın ilk kez başarıldığını ve uygulamaya dönük geliştirilen sistemle LED ampül aydınlatılmış olmasının ileriye dönük, ulusal enerji ihtiyacımıza katkısı bakımından umut vaadettiğini belirtti.
Haber Bereket Enerji Grubu’nun 22. hidroelektrik santrali Akıncı HES devreye alındı Türkiye’nin öncü entegre kuruluşlarından Bereket Enerji Grubu’nun, 99 MW kurulu güce sahip Akıncı Hidroelektrik Santrali devreye girdi. Tokat’ın Reşadiye ve Niksar ilçe sınırları içinden geçen Kelkit Irmağı’nın üzerinde kurulan Akıncı HES, yıllık 400 GWh elektrik üretim kapasitesi ile 231 bin konutun elektrik ihtiyacını karşılayacak. Regülatör iletim kanalı, 40 metre çapındaki denge bacası ve elektromekanik ekipmanları ile en son teknoloji kullanılarak ekonomiye kazandırılan Akıncı HES, yıllık 230 bin tonun üzerinde karbondioksit (CO2) emisyonunu önleyecek ve doğaya yaklaşık 436 bin ağacın sağladığı temiz havaya eşdeğer bir katkıda bulunacak. Ülkemizin enerjide arz güvenliği ve yerli
kaynaklarla enerji üretiminin artırılması stratejisini paylaştığını ifade eden Bereket Enerji Grubu CEO’su İdris Küpeli, Akıncı HES’i devreye alarak istihdam yaratmanın ve dışa bağımlılığı azaltarak Türkiye ekonomisine katkı sağlamanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Enerji yatırımlarının, ülke ekonomisi ve kalkınması için hayati önem taşıdığını ifade eden Küpeli, Bereket Enerji Grubu olarak bu bilincin sorumluluğunda olduklarını dile getirdi. Akıncı Hidroelektrik Santrali’nin üretime başlamasıyla Bereket Enerji Grubu’nun yenilenebilir enerji üretimindeki kurulu gücü 1.000 MW üzerine çıktı ve tamamı yerli kaynaklardan üretim yapan toplam kapasitesi 2.000 MW’ı aştı.
Enerji yatırımları offshore operasyonlarını genişletecek helikopteri ile, dev sondaj gemisine personel ve malzeme taşıma görevi gerçekleştiriyoruz. 28 Ekim’den bu yana gemiye yaklaşık 120 saat uçuş gerçekleştirdik. Türkiye’de artan enerji faaliyetlerine paralel olarak deniz üzeri uçuş oranın da artacağını düşünüyoruz, bu nedenle deniz üstü taşımacılık yatırımlarımızı kullandığımız hizmet alanlarının da genişleyeceğini öngörüyoruz” diye konuştu.
Türkiye'de kurulacak olan dünyanın en büyük deniz üstü (offshore) rüzgâr enerji santrali gibi dev yatırımlarla genişleyen enerji faaliyetleri, deniz üstü taşımacılık hizmeti veren helikopterlerin de operasyon alanlarını genişletiyor. Türkiye'de kurulacak ve dünyanın en büyük deniz üstü rüzgâr enerji santrali olma özelliğini taşıyacak yatırımla birlikte denizlerimizdeki offshore operasyonlarının da artacağına dikkat çeken Kaan Air Genel Müdürü Kemal Süler, “Münhasır distribütörlüğünü yürüttüğümüz İtalyan helikopter üreticisi Leonardo Helicopters’in AW109, AW169, AW139 ve AW189 tipi helikopterleri dünya çapında Offshore operasyonlarında en çok tercih edilen modeller. Kaan Air olarak, deniz üstü taşımacılığının en güçlü kahramanlarıyla 6
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
hizmet veriyoruz. Hali hazırdaki yatırımlarımız, enerji arama ve keşif faaliyetlerine hız veren Türkiye’deki şirketlerin ve kurumların açık deniz taşımacılığı taleplerine hızlıca yanıt vermemizi sağlıyor. Kaan Air olarak, Offshore operasyonları için deneyimli pilotlar ve teknik ekipten oluşan bir kadro ile Antalya Havalimanı’nda konuşlanmış olan iki adet AW139 tipi helikopter ile 7 gün/24 saat esasına göre hizmet veriyoruz” dedi. “Fatih’e 120 saat uçuş gerçekleştirdik” TPAO ile yaptığımız anlaşma çerçevesinde, Ekim ayında Akdeniz’de derin deniz sondajına başlayan “Fatih” gemisinin deniz üstü operasyonlarına başladıklarını belirten Süler, “2 adet AW139
“Hava yolu deniz yolundan çok daha emniyetli” Kaan Air Genel Müdürü M. Kemal Süler, “Offshore operasyonlarında ulaşım maliyetinden ziyade personelin en kısa zamanda en emniyetli biçimde platforma ulaştırılması esas unsurlar olarak öne çıkıyor. Hava alanına ulaşan ve çoğu yabancı ülkeden gelen personel tek noktada toplanarak çok kısa bir zamanda platforma transfer ediliyor. Deniz yolu ile ulaşımda platforma yanaşma, personel ve yük indirmesi gibi faaliyetler çoğu zaman dalgalar nedeniyle yapılamıyor, deniz yoluyla transferlerde yaralanmalı, hatta ölümle sonuçlanan çok fazla kaza yaşanıyor. Hava yoluyla yapılan transferlerde yaşanan olaylar ile deniz yolu ile yapılan transferlerde yaşanan olaylar mukayese edildiğinde hava yolunun çok daha emniyetli olduğu ortaya çıkıyor” diye ekledi.
ELDER - Fransa Büyükelçiliği işbirliği ile Enerji Verimliliği Çalıştayı düzenlendi Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği - ELDER ve Fransa Büyükelçiliği Ekonomi Servisi işbirliği ile 5 Aralık’ta Ankara’da “Enerji Verimliliği Çalıştayı” düzenlendi. Açılış konuşmasını Fransa Ekonomi Servisi Şefi Daniel Gallisaires’in yaptığı çalıştaya elektrik dağıtım şirketlerinin temsilcileri, Fransız enerji şirketleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’dan bürokratlar katıldı. Çalıştayda enerji verimliği, dijital dönüşüm, akıllı şebekeler ve dağıtım şebekelerinin geleceği konuları ele alındı. Öğleden önceki oturumda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği Daire Başkanı Ersoy Metin ve Fransa’nın elektrik iletim operatörü olan RTE International’ın Operasyonel Faaliyet Sorumlusu Emmanuel Buê tarafından Türkiye ve Fransa’daki elektrik sektörünün mevcut durumu, enerji verimliliği altyapısı ve sektörün ihtiyaçlarına yönelik bilgilendirmeler yapıldı. Türkiye ile Fransa’nın enerji alanında bugüne kadar birçok işbirliğine imza attığını ifade eden Fransa Ekonomi Servisi Şefi Daniel Gallisaires, Fransa’nın, Türkiye enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiğini söyledi. Gallisaires, “Fransa olarak akıllı şebeke sistemlerine milyarlarca dolar yatırım yaptık. Önümüzdeki yıllarda bunun meyvelerini alacağız. Enerji verimliliği konusundaki deneyimlerimizden Türkiye’nin de faydalanması için yürütmekte olduğumuz ortak çalışmaların önümüzdeki dönemde artarak devam etmesini arzu ediyoruz” şeklinde konuştu.
kaynaklardan sağladığımız enerji tüketimini yüzde 14 oranında azaltmayı hedefliyoruz.” dedi. Elektrik Dağıtım sektörünün verimlilik çalışmalarına hazırlanması için mevzuat çalışmalarının sürdüğünü belirten Metin, “Dağıtım şirketlerinin müşteri ile enerji verimliliği konusunda yaptığı görüşmelerde, dağıtım şirketlerine yüzde 50'ye kadar teşvik verilmesi mekanizmasını hayata geçirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
"Verimlilikte Avrupa standartlarını yakalayacağız" Türkiye’nin enerji verimliliği alanında yaptığı çalışmaların, Enerji Verimliliği Ulusal Eylem Planı’yla farklı bir boyuta geçtiğinin altını çizen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği Daire Başkanı Ersoy Metin, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve arz güvenliğinin sağlanması için çalışmaların devam ettiğini dile getirdi. Birincil enerji tüketimindeki artışa değinen Metin, “Avrupa Birliği standartlarıyla uyumlu olarak 2023 yılında birincil
Fransız şirketler enerji verimliliği çözümlerini paylaştı Çalıştay, aralarında Schneider Electric, EnergyPool, General Electric ve Socomec’in bulunduğu Fransız şirketlerin, enerji verimliliği alanında sundukları çözümleri dağıtım şirketlerine sunmalarıyla devam etti. Schneider Electric Akıllı Şebekeler İş Geliştirme Sorumlusu Güney Erkolukısa ve EnergyPool Türkiye Üst Yöneticisi Alper Uğural, GE Türkiye Satış Müdürü Roda Kum ve Socomec Satış Müdürü Tanay Kalafat, şirketleri-
TEİAŞ ve RTE’den işbirliği RTE International şirketinde Operasyonel Faaliyet Sorumlusu olarak görev yapan Emmanuel Buê, TEİAŞ ve RTE arasındaki işbirliğine ilişkin bilgi verdi. Buê, TEİAŞ’ın iletim faaliyetleri konusunda Fransa yöntemini benimsediğini ifade ederek, TEİAŞ ile birçok alanda ortak çalışmalar yürüttüklerini bildirdi. Buê, “TEİAŞ’a canlı bakım anlamında yönetim desteği sağlıyoruz. Yeni bir laboratuvar ortamının hazırlanması için de işbirliğimiz söz konusu. En az 14 ekibimiz bu konuda eğitim verecek” diye konuştu.
nin elektrik dağıtım şirketlerine yönelik sunduğu enerji verimliliği çalışmalarını aktardı. Schneider Elektriğin dağıtık şebekelerinin ana şebekelere entregrasyonu konusunda çalışmaları olduğunu belirten Erkolukısa, dağıtık enerjiden üretilen enerjinin önümüzdeki yıllarda ucuzlamasıyla verimli bir enerjinin kapılarının aralanacağına işaret etti. EnergyPool olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının artmasıyla şebeke dengelenmesinde yaşanabilecek sıkıntıları en aza indirmek için çalıştıklarını kaydeden Alper Uğural, elektrikli araçlar ve bataryaların yaygınlaşmasıyla dağıtım şebekelerini kontrol etmenin zorlaşacağını dile getirdi. Enerjide dijital dönüşümün önümüzdeki yıllarda daha da önem kazanacağını öngördüklerini aktaran General Electric’ten Roda Kum, şebekeyi etkili şekilde kullanmak için veriyi hızlı ve doğru işlemenin gerekli olduğunun altını çizdi. Socomec’in geleceğin sorunlarını görmeye odaklandığını bildiren Tanay Kalafat ise teknoloji geliştikçe enerji maliyetlerinin arttığını, özellikle dağıtım şirketlerinin buna uyum sağlamak zorunda olduğunu sözlerine ekledi. Türkiye ile Fransa finansman çalışmaları yürütüyor Çalıştayın Enerji Verimliliğinin Finansmanı oturumunda AFD Fransa Kalkınma Ajansı Ülke Direktörü Serge Snrech bir sunum gerçekleştirdi. Sncrech, Türkiye ile ulusal fonlar konusunda işbirliği yaptıklarını hatırlatarak şöyle konuştu: “Burada 50 milyon euroluk hedef büyüklüğümüz var. Türkiye gelişmekte olan ve bizim değer verdiğimiz bir ülke. Çevre konusunda ve sosyal konularda Türkiye’ye yatırım yapmayı hedefliyoruz. Yine Türk bankalarıyla kredi likiditasyonu konusunda temaslarımız sürüyor. Bunun için 10 milyon euroluk bir kaynak ayırdık. Türkiye’de bir bölge ofisimiz bulunuyor. Gelecek yıl buradaki operasyonlarımıza Balkanlar, Kafkaslar ve Ukrayna’yı da dâhil edeceğiz. Bu ofis bölgeyle Fransa’nın iletişimini sağlayacak. Bu nedenle Türkiye’yi stratejik önemde bir ülke olarak görüyoruz.” yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
7
Haber Huawei Yetkili Bilgi ve Ağ Akademisi Laboratuvarı İstanbul ÜniversitesiCerrahpaşa’da hizmete girdi
Huawei Türkiye ile İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa arasında imzalanan yeni protokol kapsamında, Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde Huawei Yetkili Bilgi ve Ağ Akademisi Laboratuvarı (HAINA) açıldı. Açılış törenine İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bilgin, Bilgisayar Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ahmet Sertbaş, Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Ticaret Konsolosu Huang Songfeng, Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi Direktörü Wu Lianqing, Huawei Türkiye PR Direktörü Yusuf Temizel, İÜC öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, açılış töreninde yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi; “Bilişim ve güvenlik günümüzde son derece önemli iki kavram. Bu kavramın eğitimle harmanlanması ve bu konuda kalifiye elemanlar yetişmesi de son derece önemli. Gelecekte bu laboratuvarın da katkılarıyla, özellikle siber güvenlik ana bilim dalında, önemli projelere imza atacağımıza inanıyoruz. Bu oluşumun hayat geçmesinde katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.” HAINA Projesi Türkiye dışında da 150’den fazla ülkede hayata geçirildi Açılış konuşmasını yapan Huawei Türkiye PR Direktörü Yusuf Temizel, Huawei ile İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa arasında ilk protokolün 2017 yılında ‘Teknoloji Alanında İş Birliği’ başlığı altında imzalandığını hatırlatarak, yeni protokol ile Türkiye’de bilgi ve iletişim teknoloji8
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
lerinin gelişmesine katkıda bulunmayı hedeflerini belirtti. İÜC Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği bünyesinde kurulan laboratuvarda bilişim ve iletişim teknolojileri üzerine eğitim verilmesini amaçladıklarını belirten Temizel, HAINA akademide IP ağ eğitimleri, güvenlik ağı eğitimleri, bilgi teknolojileri ağı eğitimleri ve iletişim teknolojileri eğitimlerinin ön planda olacağını ve laboratuvarın öncelikli olarak öğrencilere yönelik olmakla birlikte, teknoloji alanında çalışacak tüm bilim insanlarının kullanımına hazır olduğunu söyledi. Öğrencilerin teknik anlamda uzmanlık kazanmalarına olanak sağlayacak HAINA projesi, Türkiye dışında 150’den fazla ülkede de hayata geçirildi. HAINA laboratuvarında yüz yüze eğitimlerin yanı sıra, online eğitimlerin verilmesi de planlanıyor. Bu eğitimlerin sonucunda başarılı olan öğrencilere Huawei - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa ortak imzalı sertifika verilecek olup, projelerini gerçekleştirmeleri için de çeşitli imkanlar sağlanacak. Huawei Yetkili Bilgi ve Ağ Akademisi (HAINA) laboratuvarının açılış töreninde söz alan Bilgisayar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sertbaş şunları söyledi; “İstanbul Üniversitesi ve Huawei arasında daha önce imzalanan protokol çerçevesinde Türkiye’de bilgi teknolojilerinin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirilen bu oluşumla öğrencilere ve bu alanda çalışacak bilim insanlarına teknik eğitimler verilmesi hedefleniyor. Bu laboratuvar aynı zamanda gelişime de uygun. Burada üst düzey güvenlik eğitimleri vermeyi de hedefliyoruz. Bu protokolün oluşturulmasında emeği geçen Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan’a, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’a, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın’a ve Huawei temsilcilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bilgin ise konuşmasında; “Üniversite sanayi iş birliğinde artık soyut kavramları geride bırakıyoruz. Hükümet nezdinde yapılan değişikliklerle bu iş birlikleri artık
daha somut hale geldi. Kısa süre önce üniversite sanayi iş birliğinin gelişimine yönelik bir çalışma grubu kuruldu. Bugün akademik kurumlarımızda 60 civarında teknopark 1.055 Ar-Ge merkezi hayata geçmiş bulunuyor. Bu kapsamda Huawei’nin üniversitemizde kurduğu laboratuvarın da öğrencilerimizin nitelikli bir şekilde eğitim almasına ve meslek sahibi olmasına katkıda bulunacağına inanıyorum” dedi. Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi Direktörü Wu Lianqing ise konuşmasında şunları söyledi; “Beş yıldır bu ülkede görev yapıyorum ve ülkenin 2023 vizyonunu yakından takip ediyorum. Altyapılar elbette çok önemli ama bunu sistematik biçimde kullanabilmek ve bu tarz programlarla, eğitime yönelik çalışmalarla verimli hale getirmek daha da önemli. Gelecekte çok daha fazla Türk mühendisin dünyada sesini duyuracağına inanıyorum. Siber güvenlikte üst düzey eğitim almış Türk öğrencilerin çok şey başaracağını düşünüyorum. Tüm üniversite yönetimine, akademisyenlere ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.” Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu - Ticaret Konsolosu Huang Songfeng, evrensel güç olma bakımından en önemli adımın bilim ve teknolojide ilerlemek olduğunu vurgulayarak, dünyada ancak teknolojiyi elinde tutan milletlerin güçlü bir şekilde ayakta kalabileceğinin altını çizdi. Songfeng; "Huawei, kaynağının büyük kısmını eğitim ve iş birliğine ayırmıştır. Çünkü Huawei, başarıyı, eğitim ve birlik beraberlik bilincinin sağladığını bilen bir kurum. Buradaki mühendislik öğrencilerine önemli bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Teknoloji insanoğlunun ve ülkelerin geleceği için çok büyük önem teşkil ediyor. Bir ülke yeterli teknolojik güce sahip olduğunda, dünyada söz sahibi olabilir ve kendi standartlarını oluşturabilir. Eminim gelecekte aranızdan birçok bilim adamı yetişecek. İnsanlık da bilim de karşılıklı yardım ile gelişir” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından protokol imza törenine geçildi. İÜ - Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ile Huawei Ar-Ge Direktörü Wu Lianqing arasında protokol imzalandı.
ICCI Enerji Sohbetleri yenilenebilir enerji ile İzmir’de başladı Enerji sektörünün en önde gelen buluşma platformu ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı, 25. yılı dolayısıyla düzenlediği özel etkinliklerle Türkiye çapında sektörü bir araya getirmeye devam ediyor. ICCI tarafından düzenlenen “Enerji Sohbetleri”nin ilki, Ege Bölgesi Sanayi Odası EBSO, İzmir Kalkınma Ajansı İZKA, Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği GÜYAD ve Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği TÜREB iş birliği ile “yenilenebilir enerji” odağında 9 Ocak’ta İzmir’de gerçekleştirildi. Toplantıda söz alan sektör temsilcileri güneş ve rüzgâr enerjisi alanlarında kapasite artışları ve yatırım modelleri konularındaki beklentilerini dile getirdi. Rüzgâr ve güneşte beklentiler ele alındı Etkinliğin açılış konuşmaları ICCI ve PennWell Türkiye Genel Müdürü Feraye Gürel, aynı zamanda EBSO Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı da olan EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muhsin Dönmez, İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, GÜYAD Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök ve TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven tarafından yapıldı. “2019 yılında enerji verimliliğinde farkındalık yaratılmasına ve iyi uygulama örneklerini üyelerimizle paylaşmaya odaklanacağız” diyen EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Muhsin Dönmez, bunun yanı sıra rüzgâr ve güneş enerjisi alanında üretim yapan firma ve tedarikçileri bir araya getirmeyi; ayrıca İzmir’in ve bölgenin yenilenebilir enerji alanındaki avantajlarını anlatmayı hedeflediklerini söyledi. İzmir’de yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması amacıyla çalıştıklarını belirten İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz da özellikle İzmir’in açık deniz rüzgâr enerjisi potansiyelini hayata geçirmek için akademi ile çalışmalarına devam ettiklerini ve ayrıca Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ni bu yıl İzmir’de gerçekleştirmek üzere TÜREB’le görüşmelerinin sürdüğünü kaydetti.
“YEKDEM uzatılmalı, YEKA modelleri küçük ölçekli devam etmeli” YEKDEM uygulamasının şu anda durma noktasında olduğunu söyleyen GÜYAD Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök YEKDEM’in uzatılması gerektiğine vurgu yaptı. YEKA’nın iyi bir modelleme olduğunu belirten Özkök, “YEKA’ların küçük ölçekli olarak devam etmesinde fayda var. Ayrıca güneş enerjisi için yatırım prosedürlerinin kolaylaştırılması gerekir” dedi. TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven de “İki yıldan bu yana sektörün beklentisi olan kapasite artışları konusundaki düzenlemenin bu yılın ilk çeyreğinde kanun olarak yayınlanmasını bekliyoruz. Fakat ne kadar hayata geçirilebilir onu dikkatle izlememiz lazım. Çünkü finansman maliyetleri ciddi anlamda arttı. Ancak Türkiye, bu tür durumları aşmak konusunda çok deneyimlidir ve Türkiye ekonomisi de çok dinamiktir, bu günler geçecek. Yapmamız gereken şey yenilenebilir enerjiye hem çocuklarımız hem de ülkemiz için destek vermektir” şeklinde konuştu. Gürel: “Değişim sektörü dönüştürüyor” ICCI’ın 25 yıldır sektörle birlikte ilerlediğini belirten ICCI ve Pennwell Türkiye Genel Müdürü Feraye Gürel, “Güçlü bir iletişim ve birliktelik platformu olarak Türkiye enerji piyasasının gelişimine katkı sağlamayı ilk günden bu yana görev edindik. Bu yılki ana temamız da Türkiye enerji piyasasını ciddi oranda etkileyen değişim ve dönüşüm olacak” dedi. ICCI’yı ilk kez düzenledikleri 1994 yılında Türkiye’de elektrik üretiminde kurulu gücün 20 bin 860 MW olduğunu hatırlatan Feraye Gürel, “Bugün ülkemizde kurulu güç 85 bin MW’ı aşmış durumda. 25 yıl önce hidro hariç yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi 17,5 MW idi, bugün 29 bin 412 MW’a yükseldi. Doğalgazda da durum farklı değil; 1994 tüketim rakamı 6,5 milyar m3 iken 2019 yılında 50 milyar m3 sınırına dayandı. ICCI olarak bu gelişimin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Başta yenilenebilir
enerji olmak üzere Türkiye’nin elektrik üretiminde son 25 yılda onlarca milyar dolarlık yatırım gerçekleştirenlerin yolu hep ICCI’dan geçti. Enerji piyasasının geleceğine imza atacak yatırımlar ve teknolojiler bundan sonra da ICCI’da filizlenmeye devam edecek. İzmir de yenilenebilir enerjinin başkenti olarak bu alandaki öncü rolünü sürdürecek” dedi. Güneş ve rüzgâr oturumları ilgiyle takip edildi Enerji Sohbetleri toplantısı kapsamında güneş ve rüzgâr konulu iki ayrı oturum da düzenlendi. Solarbaba platformunun kurucusu Ateş Uğurel’in moderatörlüğünü üstlendiği “Güneş Enerjisi Sektöründeki Son Gelişmeler, 2019 Beklentiler” başlıklı güneş oturumuna X-Gen Yönetici Ortağı İskender Kökey, Döğerlioğlu Avukatlık Bürosu Yönetici Ortağı Dr. Av. Özlem Döğerlioğlu ve Konar Enerji Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Özdemir katıldı. TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven’in moderatörlüğünde yapılan “Türkiye Rüzgar Enerjisi Sektörü Genel Değerlendirmesi” konulu açık oturumda ise Invest in İzmir Yatırım ve Destek Uzmanı M. Sencer Özen, TPI Composites CFO’su Gökhan Serdar ve İzmir Ekonomi Üniversitesi Sürdürülebilir Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Efe Biresselioğlu konuşmacı olarak yer aldı. Enerji sektöründe kadınların rolü de gündeme getirildi Daha fazla kadın profesyonelin sektörde yer alması amacıyla kurulan Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları Platformu Kurucusu ve Başkanı Sedef Budak da ICCI Enerji Sohbetleri’nde konuyla ilgili bir sunum yaptı. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
9
Haber Biyonik yenilenebilir enerji girişimi BREN Tarvenn’den yatırım aldı enerjiyi akıllı cihaz şarj etmekten lokasyon paylaşımına kadar farklı alanlarda kullanma imkânı sunabiliyor. BREN yenilenebilir enerji ile tasarruf sağlıyor
Yenilenebilir sınırsız enerji çözümleri sunan BREN 2,4 milyon TL değerleme ile ilk yatırımını Tarvenn'den aldı. Geliştirdiği hibrit nano jeneratörler sayesinde, yüzeyler arasındaki sıcaklık farkından elektrik enerjisi üretebilen BREN girişimi, farklı alanlarda bireysel ve kurumsal çözümler sunarak enerji tasarrufu sağlamayı ve birçok cihazın pil ve şarj problemini ortadan kaldırmayı hedefliyor. Dünyanın en başarılı kuluçka merkezlerinden biri olan İTÜ Çekirdek bünyesinde çalışmalarını sürdüren BREN, sıcaklık farkını, titreşim ve hareketi elektrik enerjisine dönüştürebilen hibrit nano jeneratör sayesinde birçok farklı alandaki atık enerjiden elektrik üretebiliyor. Kurumsal çözümlerin yanı sıra bireysel müşteriler için ürettiği akıllı giyilebilir bileklik sayesinde vücut sıcaklık ve hareketinden enerji elde ederek bu
BREN kurumsal çözümüyle, endüstriyel ekipmanların atık ısılarını kullanarak, yüzeyler arasındaki sıcaklık farkını elektrik enerjisine dönüştürüyor. Böylece fabrikaların ve endüstriyel üreticilerin tesislerinde enerji tasarrufu yapmasını ve elektrik faturalarını düşürmelerini sağlıyor. Bireysel alanda ise vücut sıcaklık ve doğal hareketinden enerji üreten akıllı bileklik çözümü ile şarj cihazı veya powerbank taşıma ihtiyacınızı ortadan kaldırıyor. Geliştirdikleri enerji üretici akıllı bileklik ile anlık maksimum enerji elde etme, depolama ve kablosuz aktarma yeteneği sağladıklarını ifade eden BREN İleri Teknoloji Enerji A.Ş. Kurucusu Çınar Laloğlu, istediğiniz cihazı şarj etmenin yanında akıllı özelliklere de sahip, hafif ve kullanışlı bir ürün geliştirdiklerini belirtiyor. “Hedef yerli yenilenebilir enerji üretimi” Potansiyel enerji kaynaklarını belirleyerek hareket/titreşim içeren sistemlerin enerji kazanımlarını arttırdıklarını vurgulayan Çınar Laloğlu, geliştirdikleri hibrit nano jeneratörlerin daha uzun ömürlü, sessiz, güvenilir olduğunu belirtiyor. Laloğlu; “Türkiye’de sadece akıllı cihazları şarj etmek için yılda 300 milyon TL harcıyoruz. Düşük güçteki enerji ihtiyaçlarını karşılamak için geliştirdiğimiz bu teknolojinin Türkiye endüstriyel
pazarında kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Havacılık, Savunma ve Uzay Teknolojileri, Otomotiv, Tekstil, Biyomedikal Cihazlar, IoT uyumlu veri takip ve transfer sistemleri gibi birçok sektöre yönelik çözümler sunmaktayız. Tesislerdeki enerji kayıplarının önüne geçerek elektrik tüketimini azaltabiliyoruz. Ayrıca farklı alanlardaki düşük enerji ihtiyacı olan cihaz üreticileri ile iş birlikleri yaparak şarj ve batarya problemini çözmek istiyoruz. Tarvenn’den aldığımız yatırımla finansal ve kurumsal olarak güçlenerek Türkiye yenilenebilir enerji sektöründe paya sahip olmayı ve yakın zamanda yurtdışına açılmayı hedefliyoruz. Tarvenn’in desteği şimdiye kadar büyüme ve kurumsallaşma yolunda büyük adımlar attık. Her adımda birlikte çalışıyoruz. Tarvenn’in geniş ağı ve uluslararası bağlantıları sayesinde büyümeye devam edeceğiz” dedi. “Teknolojiyi dünyaya ihraç etmek istiyoruz” Hibrit ve biyonik yenilenebilir enerji çözümleri ile BREN’in enerji sektörünü yeniden şekillendirebileceğini belirten Tarvenn Genel Müdürü Mustafa Kopuk, “Yenilenebilir enerji çözümleri hayatımızda her geçen gün daha fazla öneme sahip oluyor. BREN, geliştirdiği teknoloji ile, düşük voltajla çalışan birçok cihazın batarya ve şarj problemini tamamen ortadan kaldırma potansiyeline sahip. Ayrıca üretim tesislerindeki atık ısıları kullanarak sıcaklık farkını elektrik enerjisine dönüştürebiliyor ve bu sayede enerji tasarrufu sağlıyor. Hedefimiz teknolojinin yerli seri üretimini sağlayarak dünyaya ihraç etmek olacak” dedi.
Ediz Eren, Rockwell Automation Türkiye’nin yeni Ülke Direktörü oldu Dünyanın endüstriyel otomasyon ve bilgiye adanmış en büyük şirketlerinden biri olarak müşterilerinin daha verimli çalışmasını ve dünyanın daha sürdürülebilir bir yer olmasını sağlayan Rockwell Automation Türkiye, otomasyon sektöründe deneyimli olan Ediz Eren'i yeni ülke direktörü olarak atadı. Ediz Eren 2002 yılında İstanbul Teknik 10
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nden mezun oldu. Assan Alüminyum'da yedi yıllık bakım yönetimi deneyiminin ardından 2011 yılında Son Kullanıcı Satış Yöneticisi olarak Rockwell Automation'a katıldı, ardından Servis ve Destek Müdürlüğüne terfi etti. Eren yine Rockwell Automation Türkiye ofisinde görevine devam edecek.
Doğal Gaz ve Kömür Sistemleri Dağıtık Enerji Üretimi Akıllı Şebekeler Enerji Depolama Enerji Verimliliği Dijitalizasyon Yenilenebilir Enerji
Enerji Ödülleri Startup
Diplomatik Alan
Gen-X
B2B
GEN
B B
Theatre
25. ULUSLARARASI ENERJİ VE ÇEVRE FUARI VE KONFERANSI
28-30 MAYIS 2019 İSTANBUL FUAR MERKEZİ
Sektörel Fuarcılık A.Ş. Tel. +90 212 334 69 00 Fax +90 212 334 69 70 Email: info@icci.com.tr www.icci.com.tr
Destekleyenler
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR
Haber Baymak ‘Enerjide Söz Çocukların!’ dedi Baymak, 2017 yılından bu yana İnformel Eğitim-çocukistanbul işbirliğiyle İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde gerçekleştirilen Enerji Eğitim Programı’na destek oluyor. Proje kapsamında 4 farklı yaş grubuna uygun, enerji eğitimlerinin gerçekleştiği projede içinde bulunduğumuz eğitim dönemi sonuna kadar 14 bin çocuk eğitim alacak. Devlet okullarında okuyan öğrenciler ise Baymak’ın desteğiyle programdan ücretsiz yararlanacak. Topluma ve çevreye karşı her zaman duyarlı olduklarını ve geleceğin karar vericileri olan çocukları destekleyerek, geleceğe umutla bakmalarını hedeflediklerini söyleyen Baymak CEO’su Ender Çolak, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Enerjide tasarruf sadece içinde bulunduğumuz haftanın değil, son dönemin önemli bir gündem konusu haline geldi. Baymak olarak son 5 yıldır ürünlerimizle, üretimimizle, Ar-Ge çalışmalarımızla “enerjide tasarruf” merkezinde 2020’de 32 milyon euroya ulaşacak yatırımı tamamlayacağız. Fabrikamızda enerjimizin beli bir kısmını yenilenebilir kaynaklarından elde etmek üzere fotovoltaik paneller kurduk. Kombi üretim hattımızın yaklaşık yüzde 80’i güneşten elde ettiğimiz enerji ile karşılıyoruz, ancak daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Hedefimiz kendi fabrikamızda bu oranı; tüm dünyada yüzde 3 olan sanayide yenilenebilir enerji kaynakları kullanımın üzerine çıkmak. Ancak şunu biliyoruz ki; sadece ürün ve üretime değil, çocuklarımıza sürdürülebilir bir gelecek bırakmak için de çalışmalıyız. Bu kapsamda geleceğin enerji tüketicileri olan
çocukların erken yaşta enerji tüketimi ve tasarruf konusunda bilinçlenmeleri için İnformel Eğitim-çocukistanbul işbirliği ile bizim için çok değerli bir çalışmaya imza attık. “Enerjide Söz Çocukların” projesi ile 2017-2018 eğitim yılında başlayan ortak çalışmamız kapsamında bu eğitim dönemi sonuna kadar 14 bin çocuğun bu eğitimi tamamlamasını hedefliyoruz.” Baymak olarak eğitime verdikleri önemle 2018 yılında; teknik meslek listesi ve üniversite öğrencilerine eğitim veren, Baymak Akademi’yi hayata geçirdiklerini belirten Çolak; “Gelecek bize çocuklarımızın yaşayabileceği bir dünya için temiz enerji kullanımını, yenilenebilir kaynak tüketimini işaret ediyor. Çocuklarımıza miras bırakabileceğimiz bir gelecek için Baymak olarak üstümüze düşeni yapıyoruz. Hedefimiz geleceğe uyum sağlamak değil geleceğin şekillenmesinde rol olmak” dedi. Çolak’ın konuşmasının ardından İnformel Eğitim-çocukistanbul
kurucu ortağı ve Eğitim Koordinatörü Sibel Çetingöz öğrenciler için okul dışı eğitimlerin önemini vurgulayarak, uygulanan programın içerik ve sonuçlarına ilişkin bilgileri paylaşırken, Baymak’a verdikleri desteklerden ötürü teşekkür etti. Çetingöz’ün ardından sözü geleceğin karar vericileri olan çocuklar aldı. Eğitim programlarına katılan ve eğitimin ardından fosil kaynakların kullanımı nedeniyle geleceklerinden endişe duyduklarını söyleyen çocuklar, Alternatif Enerji Kaynaklarının önemini, eğitim programı kapsamında gerçekleştirdikleri ‘Geleceğe Enerjin Kalsın’ oyunu ile yansıttılar ve görüşlerini dile getirdiler. Yenilenebilir enerji kaynaklarının dengeli bir şekilde kullanılmaması halinde enerji rezervlerinin hızlıca tükeneceğini ve yaşanan iklim değişiklikleriyle hakları olan temiz geleceğin ellerinden alındığını söyleyen çocuklar, “Gelecek için büyüklere değil bize söz verin” dedi.
Yeni enerjili araçların üretiminde ve satışında artış korundu Çin'de yeni enerjiyle çalışan araçların üretimindeki ve satışındaki artışlar ilk 11 ayda korundu. Çin Otomotiv Sanayi Derneği tarafından açıklanan son verilere göre, Ocak-Kasım döneminde ülkede 1 milyon 53 bin 500 adet yeni enerjili araç üretildi. Bu araçlardan 1 milyon 29 bin 800 adedi ise satıldı. Üretim ve satıştaki artış da geçen yılın aynı dönemine göre, ayrı ayrı yüzde 63,63 ve yüzde 68 olarak 12
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
gerçekleşti. Yine aynı dönemde elektrikle çalışan araçların üretimi ve satışında da
geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 50,30 ve yüzde 55,66 yükselme yaşandı.
World’s leading trade fair
ESG verileri karşılaştırma yapmaya uygun olmalı Bununla birlikte yatırımcıların yüzde 96’sı finansal olmayan bilgilerin yatırım kararlarını zaman zaman (yüzde 64) veya sıklıkla (yüzde 34) etkilediğini dile getiriyor. Kurumsal yatırımcılar, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) verilerinin karşılaştırma yapılmasına olanak sağlayacak şekilde standartlaştırılması gerektiğini belirtiyor. Yatırımcıların yüzde 89’u ESG konularının piyasalarda dalgalanma yaşandığı dönemlerde daha da değerli hale geldiğini düşünüyor. Araştırma sonuçları, kurumsal yatırımcıların ESG muhasebe standartlarına yönelik taleplerinin arttığına işaret ediyor. Katılımcıların yüzde 59’u finansal olmayan bilgide muhasebe standartlarının iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Yüzde 63’ü ise yönetişim risklerinin veya geçmiş yönetişim hatalarının yatırım ihtimalini ortadan kaldırdığını ifade ediyor. Araştırmaya katılan kurumsal yatırımcıların yüzde 70’i, finansal olmayan bilgi ihtiyacı ile şirketler tarafından sağlanan bilgi arasındaki açığın ulusal düzenleyici kurumlar tarafından kapatılabileceğini düşünüyor. Yatırımcıların halka açık şirketlerden daha detaylı ve daha kaliteli finansal olmayan veri talep ettiğini vurgulayan EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Zeynep Okuyan, araştırma sonuçları ile ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: “Yatırımcıların uzun vadeli değer yaratımına daha fazla odaklandıklarını gözlemliyoruz. Yatırımcı gözünde daha çekici hale gelmeyi hedefleyen tüm şirketlerin, etkin raporlama standartları ile finansal olmayan bilgileri sağlayarak yatırımcıların bu alandaki talebini karşılamaları gerekiyor.”
ISH Energy Yeni nesil ve yüksek teknoloji. Dijital ısıtma çözümleri, otomasyon ve ağ bağlantılı bina sistemleri konularında fark yaratın.
www.ish.messefrankfurt.com info@turkey.messefrankfurt.com Tel.: +90-216-384 50 50
Türkei
Yeni tarih: Pazartesi – Cuma
DU: 20.12.2018
Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY, ESG bilgilerinin raporlanması konusunda dünya genelinden 220 kurumsal yatırımcının görüşünü alarak gerçekleştirdiği İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri (CCaSS) Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçları kurumsal yatırımcıların uzun vadeli değere daha fazla odaklandıklarını ortaya koyuyor. Kurumsal yatırımcıların yüzde 97’si, yatırım kararlarını alırken hedeflerindeki şirketin çevresel, sosyal ve yönetişim açıklamalarına ilişkin resmi olmayan veya metodolojik bir değerlendirme yaptığını belirtiyor. 2017 yılında yatırımcıların yüzde 78’i böyle bir değerlendirme yaptığını ifade ediyordu.
HVAC + Water Frankfurt, Almanya, 11. – 15. 3. 2019
68461-034_ISH_Technisch_Energy_Yeni_Enerji_105x270 • FOGRA 39 • CMYK • js: 02.01.2019
Yatırım kararlarında çevresel, sosyal ve yönetişim bilgilerinin önemi artıyor
Haber 36 ülkenin enerji liderleri ICSG İstanbul 2019 için İstanbul’a geliyor
ICSG İstanbul 2019 (7. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’nun destekleriyle 25-26 Nisan 2019 tarihlerinde gerçekleşiyor. ICSG İstanbul 2019, ELDER ve GAZBİR’in stratejik partnerliğinde Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşecek. Geleceğin akıllı şebekeleri ve şehirlerine
yön verecek konuların ele alınacağı ICSG İstanbul 2019, yurtiçi ve yurtdışından teknoloji, su, çevre ve enerji sektörünün liderlerini ağırlayacak. 36 ülkeden sektör temsilcilerinin yer alacağı ICSG İstanbul 2019, Avrasya'nın tek global organizasyonu olma özelliğini taşıyor. Enerji tasarrufu masaya yatırılacak Alman – Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın (AHK) Ülke Partneri olduğu ICSG İstanbul 2019'da enerji tasarrufu, enerji verimli-
liği, enerji depolama, enerjinin doğru ve verimli kullanılması, akıllı şebekelerde yeni teknoloji sistemleri, akıllı şebekelerde dijital dönüşüm, iletim, dağıtım, üretim, dijitalizasyon, yenilebilir enerji gibi konular masaya yatırılacak. Kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey yetkililerinin, büyükelçilerin, belediyelerin, yenilebilir enerji firmalarının, üniversitelerin, uzman akademisyenlerin, OSB’lerin, kalkınma ajanslarının, teknoparkların, teknoloji markalarının, elektrik dağıtım firmalarının, organize sanayi müdürlüklerinin ve daha birçok önemli sektör temsilcisinin yer alacağı ICSG İstanbul 2019'a yaklaşık 10 bin kişinin katılması bekleniyor. 350'ye yakın global firmanın standının yer alacağı ICSG İstanbul 2019'da katılımcılar ürünlerini doğrudan tanıtma imkanı bulacak, son teknoloji ürünleri ve sektördeki tüm yenilikleri aynı çatı altında görebilecek, ticaret hacmini artırma şansı yakalayabilecek ve yeni ortaklık anlaşmaları yapma fırsatı yakalayabilecek. Fuarda ayrıca akıllı şebekeler ve şehirler konusundaki inovatif teknolojiler sergilenecek.
Koç Üniversitesi’nden İklim Değişikliğiyle Mücadele Sempozyumu
Koç Üniversitesi Rumelifeneri Kampüsü, ‘Karbondioksit Yakalama ve Dönüştürme Teknolojileri ile İklim Değişikliğiyle Mücadele’ başlıklı sempozyuma ev sahipliği yaptı. Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteği, ‘Koç Üniversitesi Tüpraş Enerji Merkezi’ (KUTEM) ve Koç Üniversitesi Asya Araştırmaları 14
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Merkezi’nin (KUASIA) işbirliğiyle gerçekleştirilen ortak araştırma sempozyumu, Türk ve Koreli bilim insanlarıyla şirket temsilcileri ve lisansüstü öğrencilerini bir araya getirdi. Açılış konuşmasını Türkiye’de özel sektör desteğiyle kurulan ilk enerji araştırma merkezi KUTEM Direktörü Prof. Dr. Can Erkey ile Kore Cum-
huriyeti İstanbul Başkonsolosu Keewon Hong’un yaptığı sempozyumda, karbondioksit yakalama ve dönüştürme teknolojileriyle ilgili son gelişme ve araştırmalar ele alındı. İki gün süren etkinlikte, Koç Üniversitesi ile Kore’nin önde gelen araştırma üniversitelerinden öğretim üyeleri ve endüstrinin Ar-Ge temsilcileri bir araya gelerek, halen enerji alanında yürütmekte oldukları çalışmaları paylaştı. Katılımcılar, Türkiye ve Kore arasında olası ortak araştırma alanlarını tanımlamak üzere görüş alışverişinde bulunuldu. Sempozyumda konuşan KUTEM Direktörü Prof. Dr. Can Erkey, “Küresel ısınma ve bunun getirdiği iklim değişikliği gelecek nesillerin varlığını tehdit etmektedir. Bunun için karbondioksitin atmosfere salınmasını engelleyecek ve karbon dioksiti yakıta çevirecek uygun maliyetli teknolojilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bitkilerin yaptığı fotosenteze benzer ama çok daha hızlı bir teknoloji bir gün bu ihtiyacı karşılayabilir” dedi.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: “Sektörde sermaye yapısının yeniden gözden geçirilmesine ve yapılandırılmasına ihtiyaç vardır”
“Elektrifikasyon büyük fırsatlar getiriyor”
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) ev sahipliğinde Dünya Enerji Görünümü 2018 Raporu’nun (World Energy Outlook 2018) Türkiye tanıtımının da yapıldığı enerji konferansı Conrad Hotel Istanbul’da gerçekleştirildi. Konferansın açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Uluslararası Enerji Ajansı’nın her sene hazırladığı, dünya liderlerinin ve sektörün başucu kitabı olan Dünya Enerji Görünümü’nün (World Energy Outlook) Türkiye lansmanına, IICEC’in bir kez daha ev sahipliği yapmasından mutlu olduklarını belirtti. Güler Sabancı, IICEC’in “Uluslararası Araştırma Merkezi” kimliği kazanmaya yönelik çok önemli adımlar attığını vurguladı. IICEC Onursal Başkanı Doktor Fatih Birol’un liderliğinde Uluslararası Enerji Ajansı’nın son üç yılda çok önemli adımlar attığını söyleyen Sabancı, kazandığı yeni üyelerin yanısıra, üye olmayan ülkelerle de işbirliğini süratle geliştirmesini yakından memnuniyetle takip ettiklerini belirtti. Türkiye enerji sektöründe son 16 yılda çok önemli gelişmeler yaşandığını belirten Sabancı, şunları söyledi: “Ülkemiz için çok stratejik olan bu sektörü kamu ve özel sektör, hep birlikte, yoğun gayretlerle, önemli bir noktaya getirdik. Artan enerji talebinin karşılanmasına yönelik olarak, büyük bölümü
özel sektör tarafından olmak üzere, sadece elektrik ve doğalgaz sektörlerinde 100 milyar dolar üzerinde yatırım gerçekleştirildi. Bunun neticesinde, elektrik sektöründe, üretim kapasitemiz üç katın üzerinde büyüdü. Aynı zamanda yerli teknolojiyi de içeren YEKA modeli ile önemli bir büyüme ve gelişim fırsatı yakalandı. Dağıtım sektörü tümüyle özelleştirildi. Özel sektör yatırımları ve verim odaklı operasyonlar neticesinde; kayıp-kaçak oranlarında, arz kalitesinde, tüketici memnuniyetinde çok çarpıcı gelişmeler yaşandı.” Son dönemde, “Son Kaynak Tedarik Tarifesi” ile ilgili atılan adımların da piyasanın rekabetçiliği bakımından önemli rol üstlendiğini söyleyen Sabancı, şöyle konuştu: “Tüm bunların üstüne, teknolojinin dönüştürücü etkisi de sektöre eşsiz fırsatlar sunmaya başladı. Ancak bu sektörün, daha verimli işlemesi ve tüm paydaşlar için daha fazla değer yaratılabilmesi için çok önemli bir şart var. O da, finansal sürdürülebilirliğin temin edilebilmesidir. Bugün enerji sektörümüz bu bakımdan zorlu bir süreçten geçiyor. Enerji sektörümüzü, bütüncül bir yaklaşım ile mali sürdürülebilirlik bakımından daha iyi bir noktaya taşımamız gerekiyor. Bunun için öncelikle, sektörün sermaye yapısının yeniden gözden geçirilmesine ve yapılandırılmasına ihtiyaç vardır.”
Enerji sektörünü daha ileriye taşımanın tüm paydaşların ortak hedefi olması gerektiğine dikkat çeken Sabancı, “Çünkü çok çarpıcı olan elektrifikasyon trendinin fırsatlarını, genç nüfus, artan kentleşme, ulaşım sektörü ve inovasyon bakış açısıyla etkin şekilde değerlendirmeliyiz” dedi. “Enerji sektöründe kadınların rolünü çok önemsiyoruz” Diğer pek çok alanda olduğu gibi enerjide de sanayi- üniversite işbirliklerini çok önemsediklerini söyleyen Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü: “IICEC’te ortaya koyduğumuz yapı ile de öncü uygulamalara imza atıyoruz. Önümüzdeki dönemde de yüksek katma değerli, bilgi ve teknoloji yoğun proje ve işbirliklerine odaklanmaya devam edeceğiz. Bunların yanında, enerji sektöründe kadınların rolünü de çok önemsiyoruz. Bu çerçevede Üniversitemizde; IICEC ve Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezimiz (SU Gender) arasında çok önemli bir işbirliği gelişiyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın da desteklediği bu önemli platform; enerji alanında çalışan kadınların global anlamda desteklenmesini hedefleniyor.” Sabancı, “Daha güvenli, verimli ve rekabetçi bir enerji ekosisteminin oluşabilmesi için finansal sürdürülebilirliği güçlenmiş, odağında teknoloji olan bir enerji sektörüne ihtiyaç vardır. Böylece, enerjinin Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişmesine de katkısı artacaktır” dedi. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
15
Haber Limak Enerji’ye BM Kalkınma Hedefleri kapsamında ödül Sektörünün öncü şirketlerinden Limak Enerji’nin, faturalarda kullanılan kağıtları doğaya yeniden kazandırmak amacıyla başlattığı “Yeşil Dönüşüm Ormanları” Projesi, 10. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi’nde ödüle layık görüldü. Yalnızca faaliyet alanında değil, toplumu ilgilendiren sosyal konularda da projeler üreten Limak Enerji, sürdürülebilir gelecek için önemli çalışmalara imza atıyor. Doğanın korunması konusunda hayata geçirdiği son projesi ile Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Ödülleri kapsamında “Karasal Yaşam” kategorisinde ödül alan şirketin plaketi, Limak Enerji Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac’a takdim edildi. Aytac: “Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ana amaçlarına ulaşmasında enerjinin kilit rolü var.” Zirve boyunca kurumsal sosyal sorumluluğun farklı perspektiflerden irdelenmesine yönelik sunumlar yapılırken, kurumlar KSS Pazaryeri alanında stantları ile yer alarak, projelerini tanıtma olanağına sahip oldular. Zirvenin CSR Talks oturumunda konuşmasını gerçekleştiren Aytac, enerji sektörü açısından sosyal sorumluluk kavramına değinirken, projeye ilişkin detayları da katılımcılarla paylaştı. Aytac: “Sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınma ve refahın artırılması için attığımız adımları insanlara ve tabiata zarar vermeyecek bir biçimde planlamak ve gelecek nesillerin yaşayacağı gezegeni
korumak demek. 17 başlıktaki Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ana amaçları; aşırı yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele ve iklim değişikliğini düzeltmek. Bu 3 konuyu da ilgilendiren, programın bir nevi kalbi olan en önemli alan da şüphesiz enerji. Çünkü dünyada hala yaklaşık 1 milyar insan elektriksiz yaşıyor, enerji tüketiminin yalnızca yüzde 10’u yenilenebilir enerji kaynaklardan elde ediliyor ve 2.5 milyar insan temiz kaynaklarla yemek pişiremiyor. Temiz, ucuz ve güvenilir enerjinin elde edilmesi ve enerji verimliliği açısından baktığımızda önümüzdeki süreci doğru bir şekilde yönetmek büyük bir önem taşıyor. Dünya büyük bir dönüşüm içerisinde, ortaya çıkan inovasyonlar tüm diğer sektörlerde olduğu gibi enerjiyi nasıl ürettiğimizi, dağıttığımızı, yönettiğimizi ve buralardaki iş modellerimizi ciddi derecede etkileyecek. Yapay zeka, öğrenen makineler, nesnelerin interneti, blockchain, big data artık neredeyse günlük hayatımızın klişeleşmiş sözleri haline geldi. Bu teknolojiler ulaşımdan sağlığa, istihdamdan sosyal hayatımıza kadar yaşamımızın her alanını radikal bir şekilde değiştirecek. Enerji sektörü için de bu kavramlar yakın gelecekte ciddi sonuçları olan dönüşümlere sebep olacak” dedi. “Limak Enerji’nin hedefi tamamen dijitalleşmek” Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 15. başlığı olan Kara-
sal Yaşam’a sağladığı katkılardan dolayı ödül alan “Yeşil Dönüşüm Ormanları” Projesi ise 200 ton kağıt karşılığı olan 4 bin ağacı doğaya geri kazandırarak kağıt ayak izini sıfırlamayı hedefliyor. Projenin ilk fideleri ‘Troya Yılı’ ilan edilmesi sebebi ile Çanakkale’de dikilirken, önümüzdeki 3 yılda Limak Enerji’nin hizmet verdiği diğer iller olan Bursa, Balıkesir ve Yalova’da dikim işlemleri yapılacak. Proje 4 yılın sonunda ise; 5 milyon litre su kaybının önlenmesi, 19 bin kg atığın doğaya karışmasının engellenmesini ve 272 ton CO2 salınımının önlenmesini amaçlıyor. Şirket, tüm müşterilerini e-Arşiv faturaya geçmesi konusunda bilinçlendirerek, gelecekte tamamen dijitalleşmeyi planlıyor.
Murat Pınar EUROGIA2020 Topluluğu Başkanlığına ikinci kez seçildi Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürü Murat Pınar, Avrupa Birliği'nin yeni teknolojiler ve projeler geliştirilmesi için oluşturduğu EUREKA çatısı altında faaliyet gösteren EUROGIA2020 Topluluğu'nun 1 Temmuz 2018 tarihinde devraldığı Başkanlığına ikinci kez seçildi. Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik alanında sektördeki inovatif yatırımlara imza atan Enerjisa Dağıtım Şirketleri, Murat Pınar’ın üstlendiği bu önemli pozisyonun 1 yıl daha devam etmesi ile Avrupa’da ener16
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
jinin geleceğini hangi Ar-Ge projelerinin şekillendireceğine karar vermeye devam edecek. EUROGIA Başkanı Murat Pınar, Başkanlığı devralmasının üzerinden henüz 6 ay geçmiş olmasına rağmen Başkanlığa tekrar seçilmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Pınar konuyla ilgili şunları söyledi: "EUROGIA2020 gibi Avrupa Birliği'nin enerji alanında Ar-Ge çalışmalarının liderliğini üstlenen bir Topluluğun Başkanlığına ikinci kez seçilmekten memnuniyet
duyuyorum. Tekrar Başkan seçilmemiz hem EUROGIA2020 Topluluğuna hakkıyla hizmet etmemiz, hem de Ülkemizi Avrupa Birliği’nin çatısı altındaki Kurumlarda daha uzun süre temsil etmemiz açısından oldukça faydalı olacak. Başkanlığı devraldığım zaman Ülkemizin Ar-Ge alanında yalnızca takipçi değil öncü olması gerektiğini söylemiştim. Önümüzdeki 1,5 yıl boyunca bu hedefe ulaşmak için Ar-Ge Projelerini ve çalışmalarını desteklemeye devam edeceğiz."
D w
Avrasya’nın Lider Çevre Teknolojileri Fuarı 28-30 Mart 2019 • IFM - İstanbul Fuar Merkezi
Detaylı bilgi için www.ifat-eurasia.com Fuarımız KOSGEB tarafından desteklenmektedir.
Organizasyon
MMI Eurasia Fuarcılık
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
Haber TSKB enerji verimliliği yatırımlarının finansmanıyla karbon salımını 2.4 milyon ton azalttı Türkiye’nin kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınması için çalışan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), başta enerji verimliliği olmak üzere, sürdürülebilir temalı finansman destekleriyle dikkat çekiyor. Kredi portföyünün yüzde 68’sinin sürdürülebilir temalı yatırımlarının oluşturduğu banka bugüne kadar 80’in üzerinde enerji verimliliği projesine yaklaşık 655 milyon ABD doları finansman sağladı. Enver (Enerji Verimliliği Derneği)’in yönetim kurulu üyeleri arasında da yer alan TSKB Genel Müdürü Suat İnce, Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, özellikle sanayi şirketlerinin bu alandaki farkındalığının artırılmasının büyük önem taşıdığına işaret etti. Bu konuda TSKB’nin çalışmalarına değinen İnce, “Kuşkusuz reel sektörün kaliteden
ödün vermeksizin enerjiyi verimli kullanmasının sağlanması hem ekonomik hem çevresel açıdan büyük bir potansiyele karşılık geliyor. TSKB olarak biz de bu konuda üstümüze düşeni yapıyor, finanse ettiğimiz enerji verimliliği yatırımları ile her yıl 4.7 milyon Gigacal düzeyinde enerjiyi ülkemize kazandırıyoruz. Bu yatırımlar düşük karbonlu ekonomik dönüşüm için de önemli. Bu güne kadar finanse ettiğimiz 80’in üzerinde yatırımla ülkemizin yıllık karbon salımını yılda 2.4 milyon ton düzeyinde düşürdük. Kredi portföyümüzün yüzde 68’ini oluşturan ve içinde yenilenebilir enerji, çevre gibi farklı sürdürülebilirlik temalarını da barındıran yatırımları da hesaba kattığımızda azaltılan karbon salımı yıllık 12 milyon tona ulaşıyor” dedi.
İnce, enerji verimliliği projelerinin iklim değişikliğiyle mücadele ve enerjide dışa bağımlılığın azaltılması anlamında fark yaratmasının yanı sıra özel sektörde enerji maliyetlerini düşürerek, rekabet avantajı sağladığına dikkat çekti. Enerji verimliliği yatırımlarının her sektörde yaygınlaştığını belirten İnce sözlerine şöyle devam etti: “Enerji verimliliği yatırımlarında özellikle enerji girdisi, tüketimi yüksek olan, demir çelik, çimento, tekstil, otomotiv, kimya ve plastik gibi sektörler öne çıkıyor. Yatırım alanı olarak baktığımızda ise enerji verimliliği projelerinin atık ısıdan enerji üretimi, tesis modernizasyonu, enerji optimizasyonu, enerji verimli teknolojiler, yalıtım, aydınlatma, taşıma ve yeşil binalar gibi geniş bir yelpazeye yayıldığını görüyoruz.”
Türkiye’nin yerli panel kullanılan ilk lisanslı GES’inde Smart Energy tercih edildi
Türkiye’nin önde gelen enerji şirketlerinden Akfen Yenilenebilir Enerji’nin yatırımcısı olduğu Konya MT-Doğal ve Yaysun GES projelerinin panel tedarikçisi Smart Energy oldu. Türkiye’nin yerli panel kullanan ilk lisanslı GES’i olan 24 MW’lık projenin kurulumu 6 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. EPC hizmeti Asunim tarafından sağlanan mega projede, Smart Energy’nin Gebze’deki fabrikasında üretilen Phono Solar marka güneş panelleri tercih edildi. 6 ay da kurulumu tamamlanarak güneş enerjisi üretimine başlayan 24 MW’lık projenin EPC hizmeti Asunim Türkiye 18
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
tarafından sağlanırken, bakım ve onarımı da Asunim Türkiye’nin iştiraki, 200 MW’lık portföyü ile bu alanda önde gelen firmalardan Maxima Enerji tarafından yürütülecek. Projenin başlangıç aşamasından kabul aşamasına kadar, Dünya Bankası Kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) dünya çapında temsilcisi olan ARUP bağımsız denetim şirketi tarafından üç fazda gerçekleştirilen denetimlerin başarı ile tamamlandığı proje hakkında Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, şu açıklamaları
yaptı: “Smart Energy olarak hem panel üreticisi hem de yatırımcı kimliğimiz ile Türkiye’nin en önemli ve stratejik GES projelerinde yer almaya devam ediyoruz. Akfen Yenilenebilir Enerji’ye ait Konya Ereğli’de kurulan lisanslı proje; ürettiğimiz panellerin sergilendiği büyük projelerden biri olarak hayata geçti. Ülkemizin yerli panel kullanan ilk lisanslı GES projesinde üstün kaliteli panellerimiz ile yer almaktan onur duyuyoruz. Bu önemli projede bizi tercih ettikleri için hem Akfen Yenilenebilir Enerji’ye hem de Asunim Türkiye’ye teşekkürlerimizi sunuyoruz. Güneş enerjisi sektörü oyuncusu olarak Türkiye’de güneşi daha da büyütmek için hep birlikte çalışmayı devam edeceğiz.” 2020 yılına kadar yerli ve yenilenebilir enerjide 1000 MW’lık kurulu güce ulaşmayı hedefleyen Akfen Yenilenebilir Enerji’ye ait bu 2 proje ile 120 bin kişinin elektrik ihtiyacı karşılanacak. Her biri 12 MW kapasitesinde olan bu iki santral; 25 yıl boyunca yaklaşık 1 TWh elektrik üreterek, 0.6 milyon ton CO2 (karbondioksit) emisyonunu da engellemiş olacak.
Yenilenebilir enerji projelerinde risk yönetiminin önemi artıyor Risk, reasürans, emeklilik ve sağlık alanında profesyonel hizmetler sunan Aon, doğal afetlerin yenilenebilir enerji uygulamaları üzerindeki olumsuz etkisinin ve beraberinde ortaya çıkan risklerin veriye dayalı analizlerle ele alınmasını öneriyor. Yenilenebilir enerji uygulamaları deprem, sel, fırtına, yer kayması, kasırga vb. birçok doğal afet kaynaklı riskler nedeniyle ciddi finansal kayıp riski ile her an karşı karşıya. Bu riskler karşısında, projelerin sürdürülebilir olması ve istikrarlı bir kazanç sağlaması için profesyonel risk yönetim uygulamalarına başvurulması gerekiyor. Aon Türkiye İnşaat, Enerji, Denizcilik, Havacılık ve Plasman'dan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Özgür Erdem, yenilenebilir enerji sektöründe risk yönetiminin önemine dikkat çeke-
rek şunları söyledi: “Doğal afet ve iklim kaynaklı risklerin yenilenebilir enerji yatırımları üzerindeki etkisinin incelenmesinde tarihsel verilerin önemine dair farkındalık giderek artıyor. Ancak bu farkındalığın, yapılan yatırımlarla paralel olarak artmadığını görüyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarının karlılığının her an doğal afet ve iklim kaynaklı risklerin tehdidi altında olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, riski önlemek, maruz kalınan risklerin sigorta ile koruma altına alınmasını sağlamak, olası kayıpları belirlemek ve olası riskleri azaltmak adına risk yönetim uygulamalarının doğru kurgulanması önem arz ediyor. Yenilenebilir enerji tesislerinin tasarımı, inşası ve işletilmesinin her aşamasında geçmiş verilere dayalı, ileriye
dönük ve analitik bir risk yönetim yaklaşımına başvurulması, öncelikle doğal afet kaynakları risklerin öngörülerek hesaplanabilmesini mümkün kılarak, bu risklerin etkin ve verimli bir şekilde tanımlanmasını, yönetilmesini ve transfer edilebilmesini sağlayacak ve yıkıcı etkileri en aza indirecek çözümlerin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımları tehdit eden diğer faktörler arasında yer alan iklim ve teknoloji seçimi kaynaklı risklere karşı da yine veri ve analitiğe dayalı profesyonel çözümler geliştirilmelidir. Özetle, yenilenebilir enerji sektöründe risk yönetiminin bel kemiğini veri ve analitiğin oluşturacağını ve sektörün gücünü risk yönetiminden alacağını söyleyebiliriz.”
Panasonic ürünlerinin kullanıldığı ve Türkiye’nin İlk Yenilenebilir Enerji Kooperatifi’ne ait çatı projesi enerji üretimine Kayseri’de başladı Panasonic - Seferoğlu Elektrik imzası taşıyan ve Panasonic ürünleri kullanılan dünyadaki en büyük çatı projesi olarak ifade edilen, Kayseri Mobilyacılar Yenilenebilir Enerji Kooperatifi Güneş Enerjisi Santrali’nin ilk faz açılışı gerçekleştirildi. Yatırımı planlayan, gerçekleştiren, işletme ve bakımını üstlenen Seferoğlu Elektrik tarafından verilen bilgilere göre; kooperatifin açılışı yapılan ilk fazı yılda 7,5 GWh elektrik üretimi ile tesislerin gündüz tüketiminin yüzde 30'unu karşılayacak. Proje için 18 bin adet 325 W panel yerleştirilerek 36 bin m2 çatı alanında 5,8 MWp kurulu güce ulaşıldı. Yine Seferoğlu Elektrik’in verilerine göre projenin toplam yatırım tutarı ise 7.2 milyon dolar olurken, açılışı yapılan proje ile Yenilenebilir Enerji Kooperatifi hem enerji tasarrufu sağlayacak hem de 22 bin 294 adet ağaç kurtarmış olacak. Panasonic HIT ürününün kullanıldığı dünyadaki en büyük çatı projesi olma özelliğini taşıyan bu güneş enerjisi uygulaması, aynı zamanda Türkiye çapındaki en büyük çatı projelerinden biri olup, Türkiye'nin ilk Yenilenebilir Enerji Kooperatifi projesi ve yine ülkemizin 743 KOBİ üyeli ilk çok ortaklı GES projesi olarak
da dikkat çekiyor. Çatılarda Seferoğlu Elektrik tarafından planlanan GES projesi tamamlandığında tesis gücü 35 MWp’e ulaşacak. “Proje, dünyaya da örnek olacak…” Konuyla ilgili bir açıklama yapan Seferoğlu Elektrik Genel Müdür Yardımcısı Murat Seferoğlu “Panasonic ortaklığında gerçekleştirdiğimiz bu projenin, sadece ülkemize değil dünyaya da örnek olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi çok önemli. Gerçekleştirilen proje birçok alanda ilk oldu. İnanıyorum ki bunu başka GES projeleri de izleyecektir” şeklinde konuştu.
“Türkiye önemli ve potansiyeli yüksek bir ülke…” Panasonic Eco Solutions Türkiye Genel Müdürü Tatsuya Kumazawa ise “Panasonic olarak şu ana kadar güneş enerjisi çalışmaları kapsamında; Türkiye’nin en büyük güneş takip sistemli tesislerinden olan 4,6 MW’lık ve Enerji Bakanlığı’ndan enerji verimliliği ödülü almış 500 kWp’lık çatı santrallerinin yapımını başarıyla tamamladık. Kayseri’de bulunan, Türkiye’nin ilk yenilenebilir enerji kooperatifine ait 5,8 MWp’lık çatı projesi de Panasonic’in gücünü ve teknolojisini ortaya koyduğumuz bir başka değerli proje oldu. Çatı ve arsa üzerine kurulu farklı şehirlerde farklı tip projelerde de Panasonic ürünleri tercih edilmeye devam ediyor. Güneş enerjisi alanında 43 yıllık Ar-Ge tecrübemizle, 25 yıllık ürün performans garantisi veriyoruz. Türkiye bizim için önemli ve potansiyeli yüksek bir ülke. Avrupa’nın en güneyinde bulunmakla beraber Türkiye, güneş potansiyeli açısından günde ortalama 7,2 saat, yılda ise 2 bin 650 saat güneşlenme saatine sahip durumda. Bu sıcak ve güzel ülkeye daha birçok güneş enerjisi projeleri kazandırmayı diliyorum” dedi. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
19
Haber Şişecam Topluluğu 6 milyar cam şişeye eşdeğer atığı geri dönüşüme kazandırdı
Dünyanın cam ev eşyasında en büyük üçüncü, cam ambalaj ve düzcamda en büyük beşinci üreticisi konumundaki Şişecam Topluluğu, camın en sürdürülebilir ambalaj malzemesi olmasından hareketle 2011 yılında Türkiye’nin en kapsamlı sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projelerinden biri olan “Cam Yeniden Cam” projesini hayata geçirdi. Topluluk bu proje kapsamında, 2011 yılından bu yana 1 milyon ton cam atığını geri dönüşüme kazandırarak, yeniden hayat verdi. 7 yıllık süreçte 1 milyon ton camın, bir başka deyişle 6 milyar adet cam şişenin çöpe gitmesinin önüne geçen Cam Yeniden Cam projesi kapsa-
mında bugüne kadar; • 20 binin üzerinde cam kumbarasını belediyelerin kullanımına sunuldu. • 250 binin üzerinde ilköğretim öğrencisine farkındalık eğitimi verildi. İçine konulan ürünle hiçbir etkileşime girmeyen ve bu özelliğiyle en sağlıklı ambalaj malzemesi olan cam, geri dönüşüm özelliğiyle sadece çevreye katkı sunmuyor, yakıt ve enerji tasarrufu da sağlıyor. Sürdürülebilirlik kavramının giderek önem kazandığı günümüzde, cam ambalaj sahip olduğu tüm bu özellikleri ile “en sürdürülebilir ambalaj malzemesi” olarak tanımlanıyor.
384 bin aracın trafikten çekilmesine eşdeğer karbon emisyonu önlendi Cam üretiminde yüzde 10 oranında cam kırığının girdi olarak kullanılması, hammaddenin yüzde 12, enerjinin yüzde 2,5 ve karbon emisyonlarının ise yüzde 5 oranında azaltılmasını sağlıyor. Hiçbir kalite kaybına uğramadan yüzde 100 geri dönüştürülebilen bir ambalaj malzeme olan cam ile 1 adet cam şişe üretmek için girdi olarak 1 adet cam şişe atığı kullanmak yeterli oluyor. 1 adet cam şişeyi geri dönüştürerek bir bilgisayarı 25 dakika, bir televizyonu 20 dakika çalıştırmaya yetecek kadar da elektrik tasarrufu sağlanabiliyor. Geri dönüşüm toplumuna geçiş hedefinden yola çıkan Cam Yeniden Cam projesinin 2011 yılından bu yana yapılan çalışmalar kapsamında çevreye katkıları ise şöyle gerçekleşti: Cam Yeniden Cam projesi çalışmalarıyla 33 milyon ağacın bir yılda temizlediği havaya eşdeğer karbondioksit salınımı önlendi. • 44 bin 747 konutun bir yıllık ısınma ve sıcak su ihtiyacını karşılayacak seviyede enerji tasarrufu sağlandı. • Hammadde kullanımında 10 metre genişliğinde, 112 kilometre uzunluğunda bir kumsal oluşturacak miktarda kumdan tasarruf edildi.
Subaru’dan Japonya’ya güneş enerjisi santrali Subaru Corporation, markanın DNA’sını oluşturan Boxer motorları ve şanzımanları ürettiği Gunma Oizumi üretim tesisinde Japonya’nın öztüketim amaçlı en büyük güneş enerjisi santralini kuracağını duyurdu. Subaru, sistemi kuracak ve yönetecek olan Japan Facility Solutions, Inc. şirketiyle anlaşmaya imza attı. Gunma Oizumi üretim tesisinde yer alacak olan güneş enerjisi santralinin Mart 2020’de tamamlanıp elektrik üretmesi hedefleniyor. Japonya’nın en büyük güneş enerjisi santrali olacak olan bu santral yılda 5,000 MWh enerji üretebilecek. Bu santral sayesinde Subaru’nun Gunma Oizumi üretim tesisi yılda 2,370 ton daha az karbondioksit salınımı gerçekleştirecek. 2017 yılında 20 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
revize edilen Subaru Çevre Politikaları kapsamında Subaru Corporation, tüm operasyonlarında karbondioksit emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Bu kapsamda Subaru Corporation, 2016 yılın-
daki karbondioksit salınımını 2030 yılında yüzde 30 oranında azaltmayı planlıyor. Gunma Oizumi üretim tesisine kurulacak olan güneş enerjisi santrali Subaru’nun bu hedefi için en büyük yardımcılardan biri olacak.
Garanti Bankası öz tüketimi için ilk güneş enerjisi yatırımını gerçekleştirdi Türkiye’de sürdürülebilir bankacılığın tanıtılması ve uygulanmasında birçok öncü uygulamasıyla öncü olan Garanti Bankası, 2018 yılında farklı illerdeki hizmet noktalarında üç adet çatı tipi güneş enerjisi santrali yatırımı hayata geçirdi. Garanti, santrallerden üretmiş olduğu elektriği, öz tüketim amacıyla hizmet noktalarında kullanarak bu alandaki yatırımcılara örnek olmayı hedefliyor. Banka, Türkiye’de en geniş kapsamda uygulanan ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, LEED sertifikalı Pendik Teknoloji Kampüsü, 2014’te aldığı WWF Yeşil Bina Diploması’ndan sonra ülkemizde büyük bir potansiyele sahip ancak halen kapasitesinin oldukça altında kullanılan güneş enerjisi santralleriyle ilgili çalışmalarına hız verdi. Çatı tipi güneş enerjisi yatırımları, Bodrum Şubesi (55KW) ve Sivas Çağrı Merkezi’nde (30KW) elektrik üretimine başlarken Antalya Akdeniz Şubesi’nde de çok yakın bir zamanda (8kW) faaliyete geçti. Teknoloji maliyetlerinin hızla düşmesi ve fiyat dalgalanmalarına karşı tüketiciyi koruması nedeniyle güneş enerjisi yatırımlarının son yıllarda cazip hale geldiğini söyleyen Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, yeni GES yatırımlarının ardından enerji alanındaki sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında da bilgi vererek şöyle konuştu: “Bugüne kadar yenilenebilir enerji yatırımlarına sağladığımız finansman tutarı 5 milyar ABD dolarına yaklaştı. 2017 yılında Garanti'nin finansmanında yer aldığı faaliyetteki
güneş, rüzgâr ve hidroelektrik santrali projelerinin azaltımını sağladığı toplam sera gazı emisyonu, Türkiye için güncel ortalama şebeke emisyon faktörüne göre 5,4 milyon tCO2e oldu. Finansman tarafında hayata geçirdiğimiz bu öncü uygulamaları kendi faaliyetlerimiz kapsamında da gerçekleştirmeye başladık. Artık yenilenebilir enerjiyi sadece finanse ederek değil, kendi binalarımızda kullanım amaçlı yatırım yaparak da destekliyoruz. 2015 yılının Ekim ayında karbon fiyatlaması, ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliği adaptasyonuyla su risklerinin yönetilmesi ve yeşil ofis standartlarının oluşturulması konularına odaklanan İklim Değişikliği Eylem Planı'nı yayımladık. Eylem planımızda da belirttiğimiz gibi yeşil ve çevre dostu ofis uygulamaları ile çalışanlarımız nezdinde de bu konuda farkındalık yaratıyoruz. 2017 yılında Türkiye’de LEED Platin serti-
fikası alan ilk banka olduk. Bu yıl açılışını yaptığımız Pendik Teknoloji Kampüsümüz ise LEED Altın sertifikasına sahip. Şu an için LEED sertifikası bulunan 3 binamız bulunuyor, diğer binalarımız için de çalışmalarımız devam ediyor. Bununla beraber Genel Müdürlük binamızın da 2014 yılından beri WWF Türkiye’den Yeşil Ofis Diploması bulunuyor. Sayısını her yıl daha da artırdığımız yeşil binalarımız ve kapsamını tüm binalarımızda uyguladığımız ISO14001 Çevre Yönetim Sistemimizle faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel etkiyi en aza indirmeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda, 2020’ye kadar toplam aktif büyüklüğümüze göre karbon emisyonlarımızı 2012 yılına kıyasla yüzde 50 azaltma hedefimizi de 2017 itibarıyla yüzde 60 azaltarak şimdiden aşmış olduk. Uygulamalarımızın tüm finans sektörüne örnek olmasını arzu ediyoruz.”
5. Akıllı Kentler-Hindistan Fuarı 22-24 Mayıs 2019 tarihlerinde yapılacak Hindistan’ın Yeni Delhi kentinde 22-24 Mayıs 2019 tarihleri arasında düzenlenecek 5.Smart Cities India Fuarı, bünyesinde su, güneş enerjisi, taşımacılık ve binalar olmak üzere dört sektörel fuarı bir araya getiriyor. Bu fuarlara yoğun katılım gören konferans programı da eşlik ediyor. Bu yıl gerçekleştirilmiş olan fuar ve konferans etkinlikte 42 ülkeden 377 fuar katılımcısı kuruluş ve 16 bin 014 ziyaretçi bir araya geldi. 1932 konferans delegesi ve 291 konuşmacının yer aldığı konferans
programı ve fuar, 12 bakanlık tarafından desteklendi. 1.339 milyar nüfusa sahip Hindistan için su ve yönetimi, çok büyük önem taşıyor. Ülkenin nüfusunun yarıya yakını, yaklaşık 600 milyon insan aşırı su sıkıntısı ile karşı karşıya. Suların yaklaşık yüzde 70'i kirlenmiş durumda. Kırsaldaki hastalıkların yüzde 80’i, bulaşıcı hastalıkların yüzde 21’i, çocuk ölümlerinin yüzde 20’si sağlık güvencesi olmayan sulardan kaynaklanıyor. 2030'da, Hindistan’ın su talebinin, mevcut su kaynaklarının iki
katına çıkabileceği öngörülüyor. Su kaynaklarının gelecek nesiller için etkin bir şekilde nasıl yönetilebileceğine dair daha derin bir anlayışla, sürdürülebilir ve verimli bir şekilde su kullanımını sağlamak için vakit kaybedilmeksizin büyük müdahalelere ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle Water India 2019 Fuar ve Konferansının konunun uzmanları, teknoloji geliştiricileri, yerel yönetim delegeleri gibi tarafları bir araya getirmesi bekleniyor. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
21
Haber Asunim, PMS Alüminyum'un çatısına kurulacak GES için sözleşme imzaladı
Lisanlı projeler ve çatı uygulamaları konusunun öncü firmalarından Asunim, Türkiye’de ilk 500 ihracatçı firma liste-
sinde yer alan 60 bin ton ekstrüzyon profil ve yassı mamül üretim kapasitesine sahip, PMS Alüminyum’un Bursa’da bulunan fabrika çatısına kurulacak GES sistemi için 900 kWp’lik EPC sözleşmesi imzaladı. Tüm projelendirme ve mühendislik hizmetleri; Asunim’in Avrupa’daki mühendislik departmanı tarafından, en güncel teknikler ve Asunim’e özel yazılımlar kullanılarak yapılacağını belirten Asunim Genel Müdürü Umut Gürbüz, "Türkiyede Çatı üstü GES projelerinde lider olduklarını Tüm projelerimizde
olduğu gibi bu projeyi de, piyasadaki en kaliteli ürünlerle, en iyi mühendislik ve bakım hizmetlerini sunarak Avrupa standartlarına uygun bir şekilde projeyi nihayete erdireceğiz" dedi. Firmadan yapılan açıklamaya göre, kurulumu 60 günde gibi kısa bir sürede tamamlanması planlanan projenin, bakım onarım faaliyetleri ise Asunim’in iştiraki, GES’lerin bakım onarımı alanında lider; bağımsız bir bakım onarım şirketi olan Maxima Enerji tarafından yürütüleceği belirtildi.
Rüzgâr türbinlerinin bakımları drone ile yapılıyor
Türkiye ve çevresindeki rüzgâr enerji santrallerine yönelik inspection, bakım, onarım ve retrofit hizmetleri sunan Ülke Enerji, drone teknolojisini kullandığı 3DX™ platformu sayesinde rüzgâr türbini kanatlarına hızlı ve güvenli denetimi otonom şekilde uyguladığını açıkladı. Firmadan yapılan açıklamaya göre, planlamadan uygulamaya, raporlama ve iyileştirmeye kadar her aşamasında oldukça zahmetli geçen rüzgâr türbini bakım süreçlerinde uygulanan geleneksel yöntemler, oluşturdukları zaman ve maliyet kaybına rağmen hata oranı oldukça yüksek sonuçlar veriyor. Yeterli ve sağlıklı verinin toplanamaması ve aynı zamanda hasarlı türbinlere doğru müdahalenin yapılamaması gibi nedenlerle işlevsiz hale gelen kanatlar, kısa süre içinde rüzgâr türbinlerinin bile işlevsiz hale gelmesine yol açabiliyor. Rüzgâr türbini kanat bakımlarına son teknolojiyi adapte eden Ülke Enerji, sunduğu 3DX™ inspection platformu sayesinde yüksek22 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
lik ve zorlu kış şartlarında bile rüzgâr türbinlerinde eksiksiz çalışma yapılabildiğini açıklıyor. Binlerce kanadın tek bir ara yüz üzerinden takip edilebildiği bu platform, kanatlara dair pek çok önlemin en kısa sürede ve en etkili şekilde alınmasını sağlarken tamir ihtiyaçlarını da optimum zamanda belirleyerek ekonomik şekilde onarılmasını sağlıyor. Rüzgâr türbini kanat bakımı, drone teknolojisiyle fark yaratıyor Rüzgâr türbini kontrol ve denetim sistemleri, şimdiye kadar kullanıcıların ihtiyaçlarına ve çeşitli senaryolara uyum sağlayabilecek, özelleştirilebilir özelliklere sahip değildi. Rüzgâr türbini bakımına en verimli ve güvenilir yöntemi adapte ettiklerini belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, drone teknolojisinden faydalandıkları 3DX™ inspection platformunun nasıl fayda yarattığını açıklıyor:
1. Verimlilik: Rüzgâr türbini kanat bakım sürecinde öncelikle saha planlaması yapılarak otonom uçuş gerçekleştiriliyor, sonrasında toplanan veriler kanat uzmanları tarafından incelenerek raporlanıyor ve bulut sisteminde saklanıyor. 3DX™ inspection platformu, rüzgâr türbinine yönelik kapsamlı bir inspection işleminin 1 saat içerisinde tamamlanmasını sağlıyor. Bu sayede türbin duruş süresi minimize edilerek maksimum enerji üretimine destek sağlanıyor. Ortalama 700 fotoğrafın elde edildiği sistemde bu sürede 3 kanatın inspection işlemi yapılmış oluyor. 2. Güvenilirlik: Rüzgâr türbini kanatlarında 6 farklı açıdan yüzde 100 tarama ile kör nokta bırakmayan bu yeni teknoloji, topladığı yüksek çözünürlüklü görsellerle en küçük hasarları bile algılıyor. Yapay zeka desteği ve drone teknolojisinin bir araya geldiği platformda kanatlardaki hasarlar ile ilgili doğru, hızlı ve otonom bir değerlendirme oluşturan 3DX™, fark edilen kusurları da hasar öncelik durumuna göre sıralıyor. Böylece onarım aşamasına nereden başlanılması gerektiği ve hasarın derecesinin ne olduğuna dair türbin kanatları hakkında veri sağlayan platform, kıyaslama ve trend analizi için güvenilir bilgilerle dolu, aksiyon almaya uygun dataların olduğu bir veri tabanı oluşturuyor. Veri tabanının bulut servislerinde tutulması da verilerin güvenliğini ve hızlı ulaşılabilirliğini sağlıyor.
Viessmann, Gebze Organize Sanayi Bölgesi yatırımcılarıyla buluştu Viessmann, Gebze Organize Sanayi Bölgesi firmalarına yönelik Sanayide Enerji Verimliliği ve Uygulamaları Konferansı düzenledi. Gebze Organize Sanayi Bölgesi Konferans salonunda gerçekleştirilen etkinlik kapsamında, sanayi bölgelerinde yenilenebilir enerji kullanımının sağladığı faydalara dikkat çekildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Viessmann İstanbul Anadolu Bölge Müdürü Soydan Sak, Viessmann’ın faaliyetlerinden bahsederek başladığı konuşmasında fotovoltaik sistemlerin ve ısı pompalarının büyüyen bir pazar olduğuna dikkat çekti. Viessman olarak bu konuda Ar-Ge çalışmalarına ciddi yatırım yaptıklarını belirten Sak, fotovoltaik sistemlerinde çeşitli ürün gamına sahip olduklarını belirtti. Dünyada yenilenebilir enerjinin gelişime değinen Sak, Türkiye’nin de bu konuya çok önem verdiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Türkiye’de bu anlamda çok ciddi yol katedildi. Verilen destekler sayesinde 2023 yılı için belirlenen hedefe 2017 yılında ulaşıldı. Böyle olunca çıta artırıldı
ve önümüzdeki 10 yıl içinde 10 bin MW rüzgâr, 10 bin MW güneş enerjisi yatırımı hedeflendi. Bu hedefe de ulaşılacağını ümit ediyoruz” dedi. Fotovoltaik teknolojiler konusunda sunum yapan Viessmann Proje Mühendisi Burak Bulut, Viessmann’ın hikayesinin ısıyla başladığına ancak artan enerji ihtiyacıyla birlikte Viessmann’ın enerji alanında atılımlar yaptığına dikkat çekti. Konuşmasında yenilenebilir enerjinin
öneminden ve özellikle güneş enerjisinin maliyet avantajından bahseden Bulut, Gebze Organize Sanayi Bölgesi için yaptığı amortisman hesabını ve yatırım maliyetlerini katılımcılarla paylaştı. Fotovoltaik Teknolojileri Uygulamaları başlıklı bir sunum gerçekleştiren Sunvital Satış Müdürü Oğuz Toraman, Sunvital hakkında bilgi vererek başladığı konuşmasında sanayi bölgelerinde güneş enerjisi kullanımının karbon salımına yarattığı olumlu etkiden bahsetti. Firma kapsamında projesi tamamlanan santrallerden örnek veren Toraman, özellikle Marmara Bölgesi'nin çatı uygulamaları konusunda önemli olduğunun altını çizdi. Konuşmasına örnek santrallerin üretim analizlerine ilişkin verilerle devam eden Toraman, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ne yönelik olarak hazırlanan üretim analizi simülasyonunu katılımcılarla paylaştı. Konferans, Viessmann Proje Mühendisi Mustafa Sarı’nın buhar kazanları ve Viessmann Ürün Müdürü Ekim Utkan Gerek’in ısı pompaları sunumuyla sona erdi.
PepsiCo Suadiye üretim tesisi, Biyometanizasyon Çevre Lisansını alan Türkiye’deki ilk gıda fabrikası oldu Faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde çevresel ve toplumsal sürdürülebilirlik konularında çalışmalar yapan PepsiCo Türkiye, uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak strateji ve politikaları işine entegre etmek olarak tanımladığı “Fayda Gözeten Performans” vizyonu çerçevesinde Türkiye’de yürüttüğü çalışmalara bir yenisini ekledi. 1995 yılından bu yana faaliyetine devam eden PepsiCo Suadiye Fabrikası; 2007 yılından bu yana gerçekleştirdiği, üretimden çıkan organik atıkların işlenerek enerji üretilmesi çalışmasını bir adım öteye taşıyarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığı lisansla dışarıdan organik atık alıp enerji üretimi yapacak. Organik atıklardan organomineral gübre Organik atıkların biyokimyasal reaksi-
yonlarla biyogaz ve fermente ürüne dönüşme süreci anlamına gelen “Biyometanizasyon” çalışmaları Suadiye Fabrikası’nda 10 yılı aşkın süredir devam ediyor. 26 bin m2 kapalı alana sahip olan üretim tesisinde, yılda toplam 24 bin 480 ton patates ve 4 bin 244 ton mısır işleniyor. Türkiye’deki PepsiCo fabrikaları arasında ilk kez Suadiye fabrikası bünyesinde kurulan Organik Atık Tesisi sayesinde fabrika, 2012 yılından beri sıfır atıkla çalışıyor. 2014 yılından itibaren üretimden kaynaklı organik atıklar, yine Suadiye Fabrikası Organik Atık Tesisi’nde 4 bin 200 m3 ıslak hacimli Anaerobik Reaktörlerde işleniyor. Enerji üretiminde değerlendirildikten sonra kalan atıktan ise PepsiCo’nun patates üretim alanlarında
kullanılmak üzere Organomineral Gübre “Naturalis” üretiliyor. Naturalis ile gübre üretiminde kullanılan kimyasal yüzde 40 oranında azaltılırken, toprağa karışacak kimyasal miktarı ise minimum seviyeye indiriliyor. Böylece “Sıfır atık” hedefine ulaşırken işlemden kaynaklı CO2 salınımı da yüzde 11,5 oranında azaltılıyor. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 23
Haber InnoEnergy ve Deloitte’in “Clean Air Challenge” Raporu açıklandı siyasi karar mercilerinin katılımıyla düzenlenen özel bir etkinlikte tanıtılan rapor, Avrupa genelindeki hava kalitesi sorununu derinlemesine incelerken, Avrupalıları hava kirliliğinden ve bunun sağlık üzerindeki etkilerinden korumak için somut, yenilikçi ulaşım ve ısıtma çözümleri öneriyor.
Avrupa’nın İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü (EIT) tarafından desteklenen sürdürülebilir enerji lokomotifi InnoEnergy’nin yaptırdığı bir araştırmanın sonuçları açıklandı. Hazırlanan rapora göre, AB vatandaşlarının önümüzdeki 7 yıl içinde hava kirliliğini azaltmak için yenilikçi teknolojileri benimsemeleri durumunda 183 milyar euro tasarruf sağlanabilir. Deloitte ile birlikte hazırlanan Clean Air Challenge raporu, dünyadaki her 10 erken ölümün 1’inin hava kirliliği kaynaklı olabileceği ve 2018-2025 döneminde AB'ye 475 milyar euro maliyet getireceğine ilişkin Avrupa Komisyonu bulgusu üzerine hazırlandı. Bu maliyet, yıllık ortalama GSYİH'nın yüzde 2,9'u anlamına geliyor. Brüksel'de ileri gelen siyasetçilerin ve
Hava kirliliği Avrupa’da her yıl 400 binden fazla kişinin ölüm nedeni Etkinlikte konuşan Avrupa Parlamentosu Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi Başkanı ve Avrupa Parlamentosu eski Başkanı Jerzy Buzek şunları söyledi: “Hava kirliliği, yüzyılın en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir ve dünyadaki her on erken ölümden birinin, Avrupa'da ise her yıl 400 binden fazla erken ölümün nedenidir. Clean Air Challenge raporu, vatandaşlarımızın sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilecek ve tüm topluma fayda sağlayabilecek pratik çözümler sunuyor. Bunu, AB’de gecikmeksizin uygulamaya geçirmeliyiz.” InnoEnergy CEO'su Diego Pavia da konuyla ilgili olarak şunları ifade etti: “Günümüzde ve çağımızda, hava kirliliğinin toplum sağlığı için hâlâ bir risk oluşturması çok şaşırtıcı. Elimizde
bunca teknoloji varken, korkunç ekonomik maliyetler bir yana, insanların temiz hava soluyamaması için hiçbir neden yok. InnoEnergy olarak sorunlarla yüzleşmeyi seviyoruz ve bu konu da bir istisna değil. Sorunu daha iyi anlamak ve pratik çözümler belirlemek için daha fazla araştırma yapmanın yanı sıra hava kirliliğini tamamen yok etmeye yönelik bir planı olan, iddialı, tutkuyla çalışan işletmelere yatırım ve destek sunma fırsatlarını da araştırıyoruz.” Deloitte Ortağı ve Orta Avrupa Sürdürülebilirlik Danışmanlık Lideri Irena Pichola ise şunları söyledi: “Kötü hava kalitesinin insanları farklı şekillerde etkilediğini unutmamalıyız. Örneğin, hava kirliliğinin nedenleri ve etkileri açısından bölgeler arasında büyük farklılıklar var; Batı Avrupa'daki kirliliğin büyük bölümü ulaşımdan kaynaklanırken, Doğu Avrupa'da en fazla kirliliğe ısıtma neden oluyor. Ancak, raporda da belirtildiği gibi, Avrupa’nın her yerinde özellikle çocuklar bu durumdan çok etkileniyor. PM’de (parçacıklı madde) 100 birimlik artış, 5 yaş itibariyle çocuklarda ortalama yaşam beklentisini yaklaşık 2,3 yıl azaltıyor. Böylesine ciddi bir soruna InnoEnergy ile birlikte çözüm aramaktan gurur duyuyoruz. ”
GeoTHERM Jeotermal Endüstrisi Fuarı 14-15 Şubat tarihlerinde yapılacak Avrupa'nın en büyük jeotermal ticaret fuarı olan GeoTHERM, 14-15 Şubat 2019 tarihlerinde Almanya'nın Offenburg kentinde yapılacak. Son 12 yıl içinde, katılımcı ve ziyaretçi sayısı artan GeoTHERM’de 200’den fazla firma, 4 bine yakın ziyaretçi katılımı bekleniyor. Fuarın şeref konuğu, Baltık Denizi Bölgesi olacak. Fuara sığ ve derin sondajlı jeotermal enerjiyi ele alan iki paralel kongre eşlik edecek. Kongre oturumları eş zamanlı olarak İngilizce, Fransızca ve Almancaya simultane tercüme edilecek. 13 Şubat 2019 tarihinde GeoTHERM'de, Offenburg Sergi Merkezi'nde Uluslararası Jeotermal Sempozyumu gerçekleşecek. Latin Amerika ve Asya'dan sonra, Baltık Denizi'nin kıyıdaş ülkeleri “Baltık Denizi Sempozyumu”na odaklanacak. Etkinlik 24 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA Geothermal TCP) tarafından başlatıldı ve Uluslararası Jeotermal Derneği (IGA) ile işbirliği içinde yürütüldü. Uluslararası ve ulusal temsilciler, bu etkinlikte Baltık Denizi Devletleri'ndeki jeotermal sektörün mevcut faaliyetleri, bulguları ve projeleri hakkında bilgi alışverişinde bulunacak. Bu soğuk kış ülkelerinin, geleneksel fosil yakıtlı ısı üretiminden tamamen çıkmaları, jeotermal enerji ve teknolojilere yönelme olasılıkları çok yüksek. Sempozyum kaydı, www. geotherm-germany.com adresinden, 20 EUR'luk katılım ücreti ile yapılabiliyor. Sempozyumun dili İngilizce olacak. Ruggero Bertani - Avrupa Jeotermal İnovasyon Ödülü Ruggero Bertani Avrupa Jeotermal İno-
vasyon Ödülü, GeoTHERM organizatörleri Offenburg Fuar Merkezi ile EGEC Geothermal'in müşterek bir girişimidir. EGEC Başkanı Miklos Antics, “Ödülün Ruggero Bertani'nin anısına yeniden adlandırılması, jeotermal enerji alanına, araştırma ve yeniliklere duyduğu sonsuz ilgisiyle sektöre sağladığı güçlü katkıları için bir teşekkür anlamını taşıyor” dedi. Antics, Avrupa Jeotermal İnovasyon Ödülü’nün, jeotermal enerji alanının verimli ve artan biçimde sürdürülebilir gelişimi konusundaki kararlılığı yansıttığını söyledi. Avrupa Jeotermal İnovasyon Ödülü, yenilikçi ürünler, bilimsel araştırmalar veya proje girişimleri şeklinde jeotermal enerji alanına önemli katkılarda bulunan şirketlere veriliyor. Kazanan, ödül töreni sırasında GeoTHERM'de (14 Şubat 2019) açıklanacak.
Vaillant, Türk-Alman Enerji Forumu’nda deneyimlerini paylaştı Vaillant, Türk-Alman Enerji Forumu’nda HVAC sistemlerinde önemi her geçen gün artan yenilenebilir enerjiye dikkat çekti. Vaillant Group Türkiye Ürün Yönetimi Müdürü Ahmet Bozgeyik forumda yaptığı sunumda yenilenebilir termal teknolojilerin konvansiyonel enerji kullanımını azaltmak için güvenli, temiz ve maliyet-etkin çözümler sunduğunu belirterek “Vaillant’ın ısı pompaları ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verdiği önem her geçen gün artıyor” dedi. Yenilenebilir enerjinin rüzgâr, güneş, su gibi enerji kaynaklarından sağlandığını vurgulayan Bozgeyik, fosil kullanımının azaltılmasının, çevreyi korumanın ve ekonomik olarak kalkınmanın öne-
mine dikkat çekti. Yenilenebilir termal teknolojilerin konvansiyonel enerji kullanımını azaltmak için güvenli, temiz ve maliyet-etkin çözümler sunduğunu belirten Bozgeyik, bu teknolojilerin solar termal, biomass ve jeotermal sistemler ile ısı pompalarında kullanıldığını belirtti. Yenilenebilir enerji sistemlerinin önemi artıyor Bozgeyik sunumunda ayrıca yenilenebilir enerjilerin HVAC sistemlerinde kullanılan ve en çok karşılaşılan uygulamaları olan ısı pompası ve solar sıcak su sistemlerinin çeşitleri, özellikleri ve bu ürünlerin birlikte kullanılmasıyla oluşturulan melez sistemlerle ilgili bilgi verdi.
Vaillant’ın ısı pompaları ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verdiği önemin her geçen gün arttığını belirten Bozgeyik sözlerini şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir enerji sistemleri her geçen gün HVAC sistemlerinde daha fazla önem kazanıyor. Bu sistemlerin yaygınlaşması için hem üretici hem de kullanıcı özelinde uygulanacak teşvik sistemleri önem arz ediyor. Uzun vadede yenilenebilir enerji ürünleri ile ilgili ülke stratejimizin belirlenmesi üreticileri bu alana sevk edecek, rekabetçi maliyetlerde yenilenebilir enerji ürünlerinin üretilmesi ve son kullanıcı bazında işletme maliyetlerinin de azaltılması doğa dostu temiz enerjinin yaygınlaşmasını sağlayacaktır” dedi.
Schneider Electric, Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol ile Türkiye enerji gündemini değerlendirdi
Schneider Electric Türkiye, son 4 yıldır enerji dünyasında değişim yaratan, pozitif enerji sağlayan liderlere Pozitif Enerji Ödülü’nü takdim ediyor. Şirketin Innovation Summit Istanbul etkinliğinde duyurduğu üzere 2018 yılında bu ödül, sürdürülebilirlik odaklı çalışmaları, enerji dünyasında üstlendiği güçlü rol ve global enerji platformunda yarattığı değişim rüzgarı dolayısıyla Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Dr. Fatih Birol’a sunuldu. Schneider Electric ve Uluslararası Enerji Ajansı’nın pek çok farklı platformdaki omuz omuza çalışmaları ve bu ödül kapsamında bir araya gelen Dr. Fatih Birol ve Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölge Başkanı Bora Tuncer, enerji gündemini masaya yatırdı. Tuncer yaptığı konuşmada; “Enerji ihtiyacı hızla artıyor. Önümüzdeki 25 yıl içinde enerji
tüketiminin yüzde 40 artacağı tahmin ediliyor. Enerji olmadan ise gelişimi sürdürmek mümkün değil. Dolayısıyla temiz, yenilikçi ve sürdürülebilir enerji kaynaklarını ve iş modellerini uygulamaya sokmak hayati bir zorunluluk. Schneider Electric olarak bu alanda çözümlerimiz ve teknolojilerimiz kadar güçlü sürdürülebilirlik hedeflerimizle de öncü çalışmalara imza atıyoruz. Bu kapsamda, COP24 öncesinde taahhütlerimizi güncelledik ve 2030 yılında sadece kendimiz karbon nötr bir şirket olmayacağız, aynı zamanda tedarikçilerimizin de aynı platforma taşındığı bir ortam kuracağız, enerjimizin yüzde 100’ünü yenilenebilir enerjiden sağlayan bir noktaya geleceğiz” dedi. Bu çalışmaların yaygınlaşması ve derinleşmesinin ancak başarılı liderlerin çoğalmasıyla mümkün olduğuna inandıklarını ve Pozitif Enerji Ödülü ile de buna katkı sağlamayı hedeflediklerini dile getiren Tuncer, “Toplumsal fayda misyonunu üstlenen liderleri onurlandırma ve iş dünyasında farkındalık yaratma amacıyla Pozitif Enerji Ödülü’nü sunuyoruz. Bu sayede iş dünyasının odağına sürdürülebilir gelişimi yerleştirmeyi amaçlıyoruz. 4. yılında ödülümüzü Sayın Dr. Fatih Birol’a takdim etmeyi uygun bulduk.
Kendisinin enerjinin herkese erişilebilir olması ve sürdürülebilirlik konusundaki çalışmaları, enerji miksinin içindeki yenilenebilir enerjinin oranının artması konusunda kurumuyla birlikte sağladığı değer ve tüm bunlarla beraber, bir Türk olarak enerji dünyasında üstlendiği rol ve global enerji platformunda yarattığı dönüşüm dolayısıyla ilham verici bir lider olduğuna inanıyoruz. Omuz omuza yol almaktan büyük gurur duyduğumuz Dr. Birol’a ödülümüzü kabul ettiği için teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Dr. Birol ise “Türkiye enerji verimliliği konusunda en ciddi adımları atması gereken ülkelerin başında geliyor. Türkiye'nin rakamlarına baktığımız zaman, arabalardan binalardaki ısı yalıtımlarına ve elektrikli lambalara dek her alanda kat edilmesi gereken çok fazla yol olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin enerji müsrifi olma lüksü yok. Bu konuda büyük bir gayretle çalışan Schneider Electric tarafından Pozitif Enerji Ödülü’ne layık görülmek ise oldukça mutluluk verici. Dünyadaki şirketler arasında enerji verimliliği ve sürdürülebilir enerjiye en fazla emek veren ve memnuniyetle beraber çalıştığım birçok uluslararası şirketten biri olan Schneider Electric’e bu ödül için şahsım ve kurumum adına teşekkür ederim” dedi. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 25
ADVERTORIAL
Sigortayeri Genel Müdürü Cüneyt Tanrıverdi:
“Enerji ve enerjiye bağlı sektörlerdeki tecrübemizle enerji santrallerinin inşaat, montaj ve operasyonel risklerini güvence altına alıyoruz”
Sigortayeri/Asron Sigorta faaliyet alanları ve müşterilere sunduğu çözümler hakkında bilgi verebilir misiniz? Aktif Bank İştiraki olan Sigortayeri Sigorta ve Reasürans Brokerliği, Türk sigorta sektöründe çoklu dağıtım kanalı ile çalışan tek broker olma özelliğini taşıyor. Kurumsal Sigorta faaliyetleri konusunda güçlü plasman ekibimiz ile yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere geniş bir coğrafyada önemli sigorta teminatları, danışmanlık ve risk analizi hizmetlerini kurumsal markamız olan ASRON SİGORTA markamız ile sağlıyoruz. Müşterilerimizin sigorta ihtiyaçlarına en uygun çözüm önerilerini üretmek üzere global pazarda faaliyet gösteren birçok sigorta ve reasürans şirketi ile iş birliği yapmaktayız. Enerji, inşaat, tekstil, otomotiv, sağlık ve finansal hizmetler sektörlerinde önemli
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK YERLİ SİGORTA BROKERİ” olma özelliğini taşıyan Aktif Bank İştiraki Sigortayeri Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş., enerji, inşaat, tekstil, otomotiv, finansal hizmetler ve sağlık sektörlerinde önemli sigorta teminatları, danışmanlık ve risk analizi hizmetleri sağlıyor. Yenilenebilir enerji alanında, güneş enerjisi tesislerinin kurulumu ve işletme dönemleri için sağladığı teminatlarla sektörde lider konumunda yer alıyor.
ADVERTORIAL
projelerde müşterilerimizin sigorta çözüm ortağı olarak yanlarında yer alıyoruz. Asron Sigorta, kurumsal müşterilere yönelik sigorta faaliyetleriyle öne çıkıyor ve enerji sektörü de bunların başında geliyor. Enerji sektörüne yönelik sunduğunuz hizmetler nelerdir? Sizin de bildiğiniz gibi geçtiğimiz 10 yılda enerji sektöründe ülkemizde önemli yatırımlar gerçekleştirildi. Bu artışın, ülkenin büyüme rakamlarına paralel olarak devam edeceğini öngörüyoruz. Çeşitli risklere de açık olan söz konusu yatırımların geleceğe sağlıklı bir şekilde yol alabilmesi adına devredilebilecek risklerin sigorta poliçeleriyle sigorta şirketlerine aktarılması önem taşıyor. Enerji ve enerjiye bağlı sektörlerdeki tecrübemizle enerji santrallerinin inşaat, montaj ve operasyonel risklerini güvence altına alıyoruz. Enerji santrallerine sağladığımız reasürans kabullerimiz ile test ve bakım devreleri dahil olmak üzere hidroelektrik santraller, termik santraller, kombine çevrim santralleri, rüzgâr enerji santralleri, jeotermal enerji santralleri, biyoenerji, elektrik ve doğalgaz iletim dağıtım hatlarının da risklerini güvence altına alıyoruz. Ülkenin önde gelen enerji şirketlerinin sadece yurtiçinde değil yurtdışında yaptıkları yatırımlarına da teminat sağlıyoruz. Yurtdışında ise yerel yönetimin talepleri, onların sigortacılık mevzuatlarına uyum yine çok önemli. Firmaların bütçesine uyan ve gerekli tüm teminatları sağlayan ihtiyacına yönelik sigorta ürünleri tasarlıyoruz. Yurtdışındaki enerji yatırımlarının riskleri için kabul gören All Risk, Sorumluluk, Ferdi Kaza
ürünlerinin yanında Politik Şiddet ve Kaçırılma – Fidye İsteme risklerine de teminat sağlayarak 360 derece risk yönetimi yapıyoruz. Irak, Libya, Yemen gibi ülkelerde ve özellikle Afrika’daki projelerde All Risk ve Sorumluluk teminatı yeterli olmadığı düşünerek fark yaratacak çözümler sunmaya çalışıyoruz. Enerji sektörüne yönelik gerçekleştirdiğiniz projelerden örnekler verebilir misiniz? Ana sermayedarımız Aktif Bank, ülke ekonomisine sağladığı aktif desteği sürdürülebilir bir geleceğin ana yatırım araçlarından biri olan yenilenebilir enerji alanında da gerçekleştirdi. 2017 yılı itibarıyla stratejik yatırım alanı olarak belirlediği yenilenebilir enerji sektörüne özel yeni finansman modelleri ve sistemsel entegrasyon çözümleri geliştirerek; yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji santralleri kurulumları için uzun vadeli finansman sağlıyor. Aktif Bank’ın kurduğu ortaklıklar ile proje finansmanına EPC hizmetlerini de ekleyerek, Güneş Enerjisi Santralleri (GES) sektöründe EPCF hizmetini sunan ilk kurum oldu. Sağladığımız finansal destek ile 250 MWp’ın üzerinde GES projesini hayata geçirerek sektörde öncü ve lider bir konuma geldi. Biz de bu rüzgârı arkamıza alarak Bankamız kredi sağlarken biz de Allianz Frame work kapsamında kredi alan kurumlara özel montajdan itibaren işletme dönemi ile birlikte 10 yıl yenileme garantili yeni bir ürün çıkardık. Piyasada olmayan güneş ışıması azalmasından kaynaklı performans kaybının da olduğu, Fraunhofer gibi uluslararası bir kurumun tesisleri gezdiği ve uluslararası geçerli-
liği olan sertifika programı sayesinde kredili ürünler ve direk müşteri kanalında toplam 650 MW proje sigortaladık. Bu büyüklük ile şu anda pek çok sigorta şirketinden daha çok portföy sahibiyiz ve aracılar arasında da lider konumundayız. Sadece GES projeleri ile değil yoğunlukla yurtdışında olmak üzere büyük enerji projelerine teminat sağladık. Türkiye dışında Irak, Libya, Yemen, Türkmenistan, Gürcistan, Mısır, Kosova, Arnavutluk, Özbekistan gibi coğrafyalarda projeleri takip ediyoruz. Bu ülkelerde hasar yönetiminde oldukça tecrübemiz bulunuyor. Ortadoğunun en büyük projesi olarak ödül almış olan Al Khairat Doğalgaz Çevrim Santrali projesinin sigortalarını örnek gösterebiliriz. Doğalgaz Çevrim Santralleri, Endüstriyel tesis montaj/inşaatları, Elektrik – Doğalgaz dağıtım ve proje şirketleri, Güneş – Rüzgâr ve Hidroelektrik santraller konusunda uzun yıllara dayanan birikimimiz var. Gelecek döneme ilişkin hedefleriniz neler? Özel uzmanlık gerektiren enerji sektörü özellikle HES, RES, Solar, Doğalgaz Çevrim, Boru Hattı, Enerji İletim/Dağıtım gibi tesislerinin sigortalarında deneyimli kadromuz ile en doğru tavsiye ve en doğru çözüm ile fiyat-maliyet optimizasyonu sağlayarak tam müşteri memnuniyetini hedefliyoruz. Enerji tarafında dünya genelinde yaşanan projelerdeki durgunluğun yeni birkaç proje ile canlanacağı bir konjektürde yerimizi şimdiden aldık. Bu projelerle yeni 3 farklı ülkeyi de portföyümüze katmayı hedefliyoruz. 2019 senesi için büyüme hedeflerimize kendimizi yakın görüyoruz.
Röportaj Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları Platformu Başkanı Sedef Budak
U
zun yıllar tekstil sektöründe üst düzey yöneticilik yaptıktan
sonra enerji sektörüne hızlı bir geçiş yapan ve 2007 yılından bu yana yenilenebilir enerji yatırım uzmanı olarak görev yapan Sedef Budak, Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları (Turkish Women in Renewables and Energy /TWRE) platformunu kurdu. Budak ile yenilenebilir enerji sektörü başta olmak üzere enerji sektöründe rol alan alan ve bu sektörün gelişmesine katkı sağlayacak kadın profesyonelleri bir araya getirmeyi amaçlayan bu platform hakkında konuştuk.
“Kadın varsa güç vardır… Kadın varsa enerji vardır…” “Enerji sektörü erkek egemen bir sektör” 2007 yılına kadar tekstil sektöründe yer aldım ve bu süreçte yerli ve yabancı kurumsal firmaların üst düzey kadrolarında bulundum. Ekstra vergiler sonrasında tekstil sektörü Türkiye’de düşüşe geçince o dönem gazetelerde rüzgâr enerjisi kapasite başvuruları dikkatimi çekti. 2007 yılı 1 Kasım’da gerçekleşen 78 bin MW’lık RES lisans başvuruları tamamlanınca, tüm bu lisanslar verilirse Avrupa’da böyle bir rüzgâr türbin üretim kapasitesi yok, yani Çin’den de türbin tedariği yapılması gerekecek diye düşün28 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
düm ve dünyadaki en büyük türbin üreticilerini araştırmaya başladım. Büyük firmalarla iletişimler ve toplantılar akabinde kendimi bir anda enerji sektöründe buldum. 2007-2012 yıllarında Uzakdoğu menşei türbin firmalarının Türkiye için satış yetki belgelerini alarak çalışmaya başladım. Bu dönem zarfında arzu ettiğim cirolara ulaşamamakla beraber teknik, idari, finansal ve teknik alt yapı olarak kendimi geliştirme, sektörün artıları ve eksilerini görme fırsatım oldu. Bu süreçte beni en çok sıkan konu ise toplantılarda, sahada kadın olarak hep tek olmamdı.
Ailemin desteği ve inancı olmasaydı bugüne kadar gelebileceğimi sanmıyorum. 2012 yılında geldiğim noktada türbin tedariki işini bir yana bırakıp, teknik ve insan birikimim ile danışmanlık konusuna eğilmeye karar verdim. 2012’de Milano’ya gittim, Windfor Danışmanlık ile tanıştım ve markayı Türkiye ‘ye getirdim. Windfor’un tam desteğini arkama alarak 2014 yılında Windfor Ülke Müdürü oldum. Windfor’un İtalya ve dünya pazarındaki tecrübesi, rüzgâr başta olmak üzere ve güneş santralleri konusunda akredite denetim firması olması sayesinde birbirimizden çok şey öğrendik ve her yeni
projeye ilk projemiz gibi heves ve özenle yaklaşmaya devam ediyoruz. Benim sosyal bilimler okumuş olmamın avantaj olduğunu düşünüyorum. Öğrenmeye olan merakım sayesinde adım adım ve deneyimleyerek enerji sektöründe yavaş ancak emin adımlarla ilerliyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Yaptığım çalışmalar sonucunda bazı üniversitelerle inorganik bağım da oluştu. Yalova Üniversitesi ve Amasya Üniversitesi'nde konuk hoca olarak derslere katıldım ve çeşitli özel eğitim kurumlarında eğitimler verdim. Bir kadın olarak kendimi sürekli geliştirmek zorunda olduğumu hissediyorum, bu sebeple GMN ve Babeş Bolyai Üniversitesi işbirliği ile gerçekleşen İleri Müzakereci eğitimimi de tamamladım. Böylece Türkiye’de enerji sektöründeki ilk ve tek profesyonel müzakereci oldum ve 10 Şubat’ta gireceğim sınavla da, Türkiye'nin bu sektörde ilk Sözleşme Müzakerecisi olmak üzere ilerliyorum. “Hedefim, sektöre daha fazla yeşil yakalı kadın kazandırılması” 2009 yılında Taksim’de Avrupa Birliği Sürdürülebilir Enerji Haftası hareketinin parçası olarak gerçekleşen benim de hazırlık çalışmalarında etkin görev aldığım enerji yürüşü, İTÜ Öğretim Üyesi Ve Sürdürülebilir Üretim Ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu liderliğinde organize edilmişti. Bu vesile ile tanıştığım ve o günden sonra mentörüm olan Filiz Hocam, bir sohbetimizde “biz yeşil yakalıyız” demiş ve bu benim çok hoşuma gitmişti. Geçtiğimiz yıl bazı sektörel toplantılarda diğer kadın paydaşların "sektörde neden kadın yok" diye sitem etmelerine de şahit olduktan sonra artık bir araya gelme vaktimizin geldiğini düşündüm ve Mayıs 2018’de LinkedIn üzerinden Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları (Turkish Women in Renewables and Energy) kısaca TWRE grubunu kurdum. Grubun misyonu sektörde kadınlara yönelik pozitif algının oluşturulması, kadınların enerji sektörüne ilgisinin yükseltilmesi ve sektöre daha fazla yeşil yakalı kadın profesyonelin kazandırılması. Grubun vizyonu ise iş hayatında cinsiyet eşitliğine katkı sağlamak ve enerji sektördeki kadın istihdamının artırılması. Kadınlara yeterli imkan ve fırsat sunulduğunda çok başarılı olabileceklerine inanıyorum. Bugün 450’den fazla üyesi olan ve hergün katlanarak artan grubumuz ile
genç kadınlarımıza yol gösterici ve motive edici olacağız. Kadın eli ve aklı değen her iş başarıya ulaşır. “İşin kadını erkeği olmaz; insanların kapasitelerine, fiziki yeterliliklerine ve mental açıdan yapabilirliklerine göre İŞİN UZMANI olur” Bu platform sayesinde sektörde kadınlara yönelik pozitif algı oluşturulmasını ve enerji sektörüne kadınların ilgisinin artmasını hedefliyorum. Amacımız insanların mesaisinden ve zamanından çalmadan haftada yarım saat ilgilenebilecekleri bir birliktelik oluşturarak karşılığında pek çok insana dokunuyor olabilmek. Kadınların birbirlerine fayda sağlaması ve kariyerle-
rine de itme etkisi yaratacak desteği vermesi hepimizi mutlu edecek. İş, İnsanların kapasitelerine, fiziki yeterliliklerine ve mental açıdan yapabilirliklerine göre var; cinsiyetine göre değil. Bu konuda kadınlara yönelik önyargıları yıkalım. Herkes her işi yapabilir yeter ki istesin ve sevsin. Özellikle sektördeki büyük şirketlerin yöneticilerine vermek istediğim mesaj; iş alımlarında mutlaka kadınlara da bir şans verilmesi gerektiği. Önlerindeki CV’lerde mutlaka bir kadına ait CV’yi de değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu hem kişinin motive olmasını hem de çalışabilecek alan genişliğini artırmayı sağlar. Çünkü kadın varsa güç vardır… Kadın varsa enerji vardır…Kadınlar sektörün Güneşidir!
TWRE Grubu tanışma toplantısında bir araya geldi
Sırimpeks A.Ş. -Secret Power Renewable Energy Services desteğinde Richmond Otel'de gerçekleştirilen tanışma toplantısında, başta yenilenebilir enerji alanından olmak üzere enerji sektöründen 65 kadını bir araya geldi. Enerji sektöründe çalışmak isteyen, farklı disiplinlerden gelen ve sürdürülebilir yaşamın bir parçası olan tüm kadınların birlikteliğiyle kurulan TWRE, özel sektör temsilcileri, farklı disiplinlerden enerji sektöründe çalışan kadınlar, avukat, mimar, mühendis, çevre planlamacısı, finansman, teknik danışmanlık firmalarından kadın çalışanlar ile türbin ve panel üreticisi, inverter üreticisi, epc şirketlerinden temsilcilerin üye olduğu geniş tabanlı bir örgütlenme olarak çalışmaya başladı. Enerji sektörünün gelişiminde aktif rol oynayan ve oynayacak olan kadın profesyonellerin iletişimini sağlamayı amaçlayan ve sektöre daha fazla yeşil yakalı kadın profesyonelin kazandırılmasını hedefleyen toplantıda bir dizi karar alındı. TWRE Grubu'nun yılda 5 kez bir araya gelmesi kararlaştırılırken, bu toplantıların organize edilmesi için bir "Networking Komitesi" oluşturuldu. Toplantıda sektördeki kadınların kariyer planlamasına yardımcı olmak amacıyla bir CV bankası oluşturulması ve mentörlük programı hazırlanması kararlaştırıldı. Kurumsal iletişimin sağlanması ve kongre-fuar katılımlarının organize edilmesi için İletişim Komitesi teşkil edildi. Grup üyeleri ve sektördeki kadın çalışanlar için istihdam, staj ve burs imkânlarının araştırılması için İstihdam Komitesi oluşturulurken, eğitim ve teknik gezi programları organize etmek üzere Eğitim Komitesi kuruldu. Diğer yerli ve yabancı dernekler, üniversiteler ve platformlarla iş birliği yapılarak sürdürülebilir projeler üretmek amacı ile Sürdürülebilir Projeler Komitesi kuruldu. TWRE'nin sonraki toplantısının Özel Oturum olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yapılması kararı alındı. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 29
Güncel
COP24 İklim Zirvesi’nin ardından…
B
irleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı (COP24) Polonya'nın Katowice kentinde gerçekleştirildi. Konferans sonunda Paris Anlaşması’nın Kural Kitabı kabul edilirken, metnin 2020 yılında yürürlüğe gireceği bildirildi. Zirvede Türkiye’nin talepleri bu yıl da sonuçsuz kalırken zirvede konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Paris Anlaşması kapsamında Türkiye'nin, gelişmiş ülkelerin yer aldığı Ek-1 listesinden çıkmak istediğini belirtmiş, iklim değişikliğiyle ilgili mücadele noktasında Türkiye'nin finansa erişim talebi olduğunu söylemişti. Türkiye'nin bu talebi ve Brezilya'nın Paris 30 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Anlaşması'nın 6. maddesine itirazları nedeniyle 14 Aralık'ta bitmesi planlanan İklim Zirvesi 15 Aralık Cumartesi gününe sarktı. Taraflar arasında saatler süren görüşmeler neticesinde sonuç bildirgesine 6. madde yerine tarafların bu hususta anlaşamaya varamadığı, önümüzdeki süreçte çözüm arayışlarının devam edeceği şerhi düşüldü. Bakan Kurum konuşmasında IPCC 1,5 derece raporundan doğrudan alıntı yaparak, Türkiye Cumhuriyeti'nin de bu raporda yazılanları tanıdığını resmi olarak dile getirmiş oldu. Yine iklim değişikliğinden en çok etkilenecek Akdeniz havzasında yer alan Türkiye'nin çoktan iklim değişikliğinden etkilendiğini, sadece 2017
yılında İstanbul'da gerçekleşen 20 dakikalık dolu yağışının verdiği zararın 225 milyon dolar olduğunu dile getirdi. Bakan Kurum'un Türkiye'nin zengin yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı gönderme ve bu alandaki çalışmalarının altını çizdi. Kurum, Türkiye kurulu gücünün yüzde 48'ini yenilenebilir enerji kaynaklarının oluşturduğunu belirtirken Türkiye'nin 2020 yılında gerçekleşecek Taraflar Konferansı'na ev sahipliği yapmak için resmi başvuruda bulunduğunu açıkladı. Zirve kapsamında Almanya merkezli Germanwatch “Küresel İklim Riski Endeksi” raporunu açıkladı. Rapora göre son 20 yılda kayda geçen 11 bin 500 aşırı hava olayı trilyonlarca dolarlık
büyük kısmını gerçekleştirme yolunda olduğunu açıkladı. Hindistan, 2030 itibarıyla elektrik kurulu gücünün yüzde 40’nın fosil olmayan kaynaklardan elde edilmesi hedefini gerçekleştirmek ve bu hedefin ötesine geçebilmek için 2018 Ulusal Elektrik Enerjisi Planı’nda net bir resmi yol haritası belirledi. Bu planda yüzde 67 fosil yakıtlardan oluşan elektrik sisteminin toplam kurulu güçteki payının 2027 itibarıyla yüzde 43’e indirilmesi öngörülüyor.
hasara ve 525 bin kişinin ölümüne yol açmış. 2017 yılında 11 binin üzerinde kişinin ölümüne yol açan küresel iklim felaketlerinin dünya ekonomisine olan maliyeti 375 milyar dolar. Türkiye’de 2017 yılında iklim değişikliğinin yol açtığı afetlerin Türkiye ekonomisine maliyeti ise 1.9 milyar dolar. 2020 yılında düzenlenecek bir sonraki zirveye Güney Amerika ülkesi olan Şili’nin ev sahipliği yapacağı belirtildi. Zirve kapsamında yaşanan diğer gelişmeler ise şöyle: Hindistan fosil yakıt kullanımını büyük oranda azalttı Hindistan, Paris Anlaşması hedeflerinin
Ancak yayınlanan bir analiz Hindistan’da enerji dönüşümünün bu öngörünün ötesine de geçebileceğini gözler önüne seriyor. Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü IEEFA, Hindistan’ın 2030 itibarıyla elektrik kurulu gücünün yüzde 40’ını fosil olmayan kaynaklardan elde etme hedefini 2020'de gerçekleştirebileceğini öngörüyor. IEEFA tahminlerine göre, Hindistan’ın kömürlü termik santral kurulu gücü Mart 2019 itibarıyla 226 GW ile toplam kurulu gücün (360GW) yüzde 63’ünü teşkil edecek. 2019 yılsonunda ise, Hindistan’da fosil olmayan yakıt kaynaklarına dayalı kurulu gücün, ilk defa toplam kurulu gücün yüzde 40’ından fazlasını teşkil etmesi bekleniyor. Mart 2017’deki 57 GW’lık yenilenebilir enerji kurulu gücü-
nün (büyük ölçekli hidroelektrik santraller hariç) beş kat artırılarak, 2027 itibarıyla 275 GW’a çıkarılması hedefleniyor. Böylece, yenilenebilir enerji santralleri, 2027 itibarıyla 619 GW’lık toplam kurulu gücün yüzde 44’nü teşkil edebilecek. Buna ek olarak, 80 GW kurulu gücünde hidroelektrik ve nükleer enerji santralleri de toplam kurulu gücün yüzde 13’ünü teşkil edecek. IEEFA son olarak Hindistan’ın iklim hedeflerinden ödün vermeden kalkınma hedefleri, yerli malı üretim hedefleri ve enerji erişimi hedeflerini gerçekleştirme yolunda önemli mesafe kat ettiğini belirtiyor. Hindistan hükümetinin, “Bir Dünya, Bir Güneş, Bir Şebeke” temasıyla da uyumlu olarak, Paris hedeflerini gerçekleştirirken ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini artırırken, Hindistan halkının ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak yerli üretimi de desteklemesi gerekiyor. TSKB, Zirve kapsamında sürdürülebilir finansman desteklerini anlattı Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Polonya’nın Katowice kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 24. Taraflar Konferansı (COP24) kapsamında iki ayrı panele katılarak, yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
31
Güncel
Türkiye’deki öncü uygulamalarını katılımcılarla paylaştı. COP24 kapsamında 11 Aralık'ta TÜSİAD’ın düzenlediği ve finansman modelleri ile teşviklere ilişkin önerilerin konuşulduğu “İklim Değişikliği ile Mücadele Kapsamında Sürdürülebilir Finansman” başlıklı panelde konuşan TSKB Mühendislik ve Teknik Danışmanlık Yöneticisi Erhan Çalışkan, TSKB’nin sürdürülebilir finansman desteklerini anlattı. 13 Aralık’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenlediği, “Sürdürülebilir Kalkınma ve Finansal İnovasyon: Türk Bankacılık Sektöründeki Uygulamalar” başlıklı panelin moderatörlüğünü TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı-Escarus Yöneticisi Ece Sevin üstlenirken, TSKB Finansal Kurumlar Grup Yöneticisi Gizem Erarslan ise yenilikçi finansman araçlarına odaklandığı konuşmasında TSKB’nin yeşil/sürdürülebilir tahvilleri hakkında bilgi verdi. İklim davalarında büyük artış Dünyanın farklı yerlerinden altı iklim davasını temsil eden davacı, avukat ve kampanyacılar, hükümetlerin iklim değişikliğini durdurması için acil emisyon azaltımını amaçlayan yasal giri32 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
şimleri görüşmek üzere Polonya’nın Katowice şehrindeki Birleşmiş Milletler İklim Müzakerelerine (COP24) katıldı. Dünyada mahkemeye taşınan iklim davaları sayısında büyük artış kaydedildi. Halihazırda dünyada 1000’in üzerinde iklim değişikliği davası olduğu tahmin ediliyor. Bu davaların arasında, 2015’te Hollanda hükümetine açılan ve mahkemenin Hollanda’nın 2020’ye kadar emisyonlarını önemli oranda azaltmasına karar verdiği ve bir dönüm noktası niteliğindeki Urgenda davası gibi, hükümetleri doğrudan iklim değişikliğinden sorumlu tutan davalar da bulunuyor. Hollanda hükümeti kararı temyize götürmüştü. Ekim ayında hükümetin temyiz davasını kaybetmesiyle birlikte, Urgenda davası iklim davaları açısından çok önemli bir emsal oluşturdu. 2018 yılında, politikacıların iklim değişikliğiyle gerekli düzeyde mücadele edememesi üzerine, dünyanın dört bir yanında bireyler mahkemelere başvurmaya başladı. Ekim ayında Almanya’da üç aile, Almanya’nın ulusal 2020 iklim koruma hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli önlemleri almayarak yaşam,
sağlık, malvarlığı edinme ve meslek seçme özgülüğü konularında anayasal haklarını ihlal ettiği iddiasıyla hükümete dava açtı. Kasım ayında, Kanada’da bir grup genç, hükümetlerinin daha iddialı bir emsiyon azaltım hedefini uygulamaya geçirmeyerek ve mevcut zayıf hedefi gerçekleştirmek için gerekli adımları bile atmayarak, nesillerinin temel haklarını ihlal ettiği iddiasıyla yasal işlem başlattı. Mayıs ayında Avrupa Birliği’nden 9 aile ve Fiji, AB’nin 2030 emisyon azaltım hedeflerinin yaşam, sağlık, meslek seçme ve malvarlığı edinme hakları dahil olmak üzere temel haklarını ihlal ettiği iddiasıyla AB’ye dava açtı. Kolombiya’da ise bir grup genç Nisan ayında Kolombiya hükümetine karşı çok önemli bir iklim davasını kazandı ve Yüksek Mahkeme hükümetin Kolombiya Amazon bölgesi için bir nesillerarası anlaşma hazırlamasına karar verdi. 2019 yılında bu tür davaların artması bekleniyor. Ocak 2019’da Friends of the Irish Environment tarafından İrlanda’nın Ulusal İklim Değişikliğiyle Mücadele Planı’nın meşruluğu konusunda İrlanda hükümetine açılan dava Dublin Yüksek Mahkemesi’nde görülecek. Kısa süre önce dava hakkında görüş bildiren Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Çevre Özel Raportörü “İrlanda Hükümeti’nin insan haklarının iklim değişikliği tarafından ihlal edilmesine karşı korunmasına dair net, olumlu ve uygulanabilir yükümlükleri bulunmaktadır” dedi. ABD hükümetine karşı kapsamlı “iklim tedbirleri” talep eden 21 genç tarafından açılan ve simgesel önem taşıyan dava ise, Trump yönetiminden kaynaklanan birçok ertelemenin ardından, nihayet görülmeye başlanabilecek. 39 binden fazla Belçika vatandaşı tarafından açılan iklim davasında ise, Belçika hükümetinin uzun süredir beklenen savunmasını nihayet yapması bekleniyor. 2019 yılında ayrıca, binden fazla İsviçreli
kadın tarafından İsviçre’nin ulusal iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki yeterliliğinin sorgulandığı davada karar çıkması da bekleniyor. İklim davalarının mahkemeye taşınma hızına bakıldığında, bu mevcut davaların 2019’da görülecek davaların sadece küçük bir kısmını teşkil ettiği düşünülebilir. HEAL: “Türkiye en çok linyit tüketen dördüncü ülke” COP 24’ün devam ettiği günlerde açıklama yapan HEAL, yeni araştırmasında Türkiye’nin dünyada en çok linyit tüketen dördüncü ülke olduğunu açıkladı. HEAL Sağlık ve Çevre Birliği, yayımlanan bu yeni raporunda halk sağlığının korunması ve hava kirliliğinin önlenmesi için bütün termik santrallerin kapatılması ve Türkiye’nin linyit tüketiminden vazgeçmesi çağrısında bulundu. “Linyit kömürü: Sağlık etkileri ve sağlık sektöründen tavsiyeler” isimli rapora göre, Türkiye’de 2016 yılında 70,2 milyon ton linyit üretildi ve üretilen linyitin yarısından fazlası kömürlü termik santrallerde kullanıldı. Türkiye’de işletmedeki 27 kömürlü termik santralin 11’inde linyit kullanılıyor, başka bir deyişle 19,9 GW kömürlü termik santral kapasitesinin yüzde 52’si linyit kömürüne dayanıyor. Ülke, bu linyit üretimiyle dünyada dördüncü, Avrupa’da ise ikinci sıraya oturuyor. İklim değişikliğinin en temel nedenlerinden olan kömürün sağlığa etkilerinin altını çizen Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) üyesi Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan, “HEAL’in linyit özelinde hazırladığı yeni rapor, kömür kullanımının sağlık etkileri konusunda politika yapıcılara güçlü kanıtlar sunan önemli bir çalışma” dedi. Çağlayan şöyle devam etti: “Bugüne kadar yapılmış birçok araştırmada kömürlü termik santrallerin mevcut olduğu bölgelerde astım, kanser, KOAH gibi hastalıklarda artışa neden olduğu yadsınamaz bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca Türkiye’de kömürlü termik santrallerin, yarattıkları hava kirliliği sebebiyle yılda yaklaşık 3 bin erken ölüme sebep olduğu tahmin edilmektedir”.
Temiz kömür diye bir şeyin olmadığının altını çizen HEAL Türkiye Danışmanı Funda Gacal, “Zonguldak’ta taş kömürünün nasıl bir hava kirliliğine sebep olduğunu görüyoruz. Resmi rakamlar, hava kirliliğinin hem Türkiye’nin hem Dünya Sağlık Örgütü’nün limitlerinin çok üstünde olduğunu ortaya koyuyor. Yeni raporumuz, Türkiye’de aynı miktarda elektrik üretmek için taş kömüründen üç kat daha fazla linyit kullanıldığını ortaya koydu. Bunun daha fazla kirlilik ve olumsuz sağlık etkisi anlamına geldiğini tahmin etmek zor değil” dedi. Türkiye’deki en büyük ve kirli kömürlü termik santrallere bakıldığında yine linyit ana yakıt kaynağı olarak ortaya çıkıyor. Afşin Elbistan A ve B linyit santralleri ve Yatağan başta olmak üzere Muğla’daki linyit yakıtlı santraller buna örnek gösterilebilir. Son yıllarda yeni kömürlü termik santral planları ile gündeme gelen Eskişehir, Çanakkale ve Tekirdağ gibi şehirlere yapılmak istenen santrallerin neredeyse hepsinde linyit kullanılması hedefleniyor. Türkiye’yle beraber Avrupa’daki diğer ülkeleri de inceleyen rapora göre, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı Avrupa’daki ülkeler dünyadaki linyitin yüzde 50’sini üretip tüketiyor ve Avrupa’daki kömürlü termik santrallerin yüzde 40’ı linyitle çalışıyor. Avrupa Birliği’nin en büyük, en kirli ve insan sağlığına en zararlı termik santrali Polonya'daki Belchatow santrali de yine linyit kullanıyor. Avrupa ülkelerine, yüksek linyit üretim ve tüketim modellerini terk etmeleri ve acilen linyit de dahil tüm yeni kömürlü termik santral projelerinden vazgeçmeleri için çağrı yapılıyor. Türkiye hem sayı hem de kapasite bakımından Avrupa ülkeleri arasında en fazla yeni kömürlü termik santral planlayan ülke olarak öne çıkıyor. COP24 kapsamında düzenlenen İklim ve Sağlık Zirvesi hakkında da konuşan Gacal “Linyit özelindeki veriler, linyitin iklim üzerinde son derece yıkıcı bir etkisi olduğunun altını çiziyor. Ancak buna rağmen Avrupa’da ve Türkiye’de 2010’dan bu yana linyit üretiminde belirgin düşüş gözlenmedi, bu da iklim değişikliği mücadelesine gölge düşü-
rüyor. Gerçek anlamda insan sağlığını korumak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için enerji sistemimizi acilen dönüştürmemiz gerekiyor. Ancak ne yazık ki binlerce politikacının bir araya geldiği iklim zirvelerinde insan ve diğer canlıların sağlığının ana konu olmadığını görüyoruz” dedi. Türkiye yenilenebilir enerji potansiyelini kullanarak gelişen ülkelere iyi bir rol model olabileceği halde, Paris Anlaşması ve iklim mücadelesinden gittikçe uzaklaşıyor. Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Gamze Varol, “Dünya Sağlık Örgütü’nün COP24 kapsamında duyurduğu yeni rapor incelendiğinde görülüyor ki, iklim değişikliği ile mücadele etmenin sağlık faydaları maliyetinden çok daha yüksek; iki katı kadar. HEAL’in bu raporu da benzer bulguları bize sunuyor. Buradan Türkiye’ye, halk sağlığını korumak ve geliştirmek amacıyla, başta enerji üretim modellerinde değişiklik yapmak olmak üzere çok görev düşüyor” diyerek sözlerini noktaladı. TEMA Vakfı: “Türkiye iklim hareketinde yer alma fırsatını kaçırmasın” COP 24 kapsamında açıklama yapan TEMA Vakfı da son dönemde dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük tehlikenin iklim değişikliği olduğunu yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 33
Güncel
ifade etti. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “İklim değişikliğinin etkilerini artık bugün yaşıyoruz. Özellikle son dönemde yaşanan kuraklık, seller, dolu gibi aşırı hava olayları hayatımızı doğrudan ve olumsuz etkiledi. Eğer önlem almazsak bu etkiler artarak sürecek. Germanwatch tarafından zirve kapsamında yayımlanan Küresel İklim Riski Endeksi’ne göre Türkiye’de 2017 yılında olan aşırı hava olayları toplamda 1,9 milyar dolar ekonomik hasara yol açtı. Ayrıca ülkemizde hava sıcaklıklarında hızlı değişmeler görülüyor. İklim modelleri gelecekte Türkiye ve çevresinde ortalama hava sıcaklıklarında önemli ve hızlı artışların olacağını gösteriyor. Bu şekilde devam edersek sağlıklı suya ve gıdaya erişimin zorlaştığı, havanın ve denizlerin kirlendiği, tüm kıyı ve kara yaşamının bozulduğu bir dünyada yaşamak zorunda kalacağız. Tüm canlı yaşamının birbirine bağlı olduğu düşü34 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
nüldüğünde bu risklerden öncelikle biz insanlar etkileneceğiz” dedi.
imzacı olan diğer 184 ülke gibi Paris İklim Anlaşması'nı onaylayarak yürürlüğe koyması gerekiyor. Türkiye bu yıl da Paris Anlaşmasını onaylamadığı takdirde, geleceğin siyasetinin, ticaretinin ve ekonomisinin çerçevesini çizen ülkelerin dışında kalacak, yön veren değil, izleyen olacak. Türkiye’nin bir an önce Paris İklim Anlaşması’nı onaylayıp, iklim hedeflerini güçlendirerek küresel çalışmaların liderleri arasında yer almasını talep ediyoruz. İklim değişikliği ile mücadele etmek için küresel ölçekte iklim finansmanına erişim ve fonlardan yararlanmak önemlidir. Ancak iklim politikamızın ekseni, Yeşil İklim Fonu’na erişebilmek için gelişmiş ülkeler listesinden çıkmaktan ziyade, iklim değişikliğine uyum ve sera gazı azaltımı çerçevesinde yerel ve ulusal çok boyutlu politikalar olmalıdır” dedi.
“Türkiye yapılabilecekler konusunda geç kalmış değil”
“Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları yapılmalı”
Türkiye’nin iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer aldığını belirten Deniz Ataç, “Olumsuz tabloya rağmen halen geç kalmış değiliz. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Ekim ayında yayımlanan 1,5 °C Küresel Isınma Özel Raporu ile sıcaklık artışının 2 °C yerine 1,5 °C’nin altında sınırlandırılması ile iklim değişikliğinin birçok etkisinin azaltılabileceğini ortaya koydu. Raporun yayımlanmasından kısa bir süre sonra İklim Zirvesi'nde bir araya gelen devletler, ısınmayı 1,5 °C’de tutmak için ulusal katkı beyanlarını gözden geçirecek ve bunun başarılması için yapılması gerekenleri müzakere edecekler. 1,5 derece hedefine ulaşabilmek için Türkiye’nin de iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltması ve 2050 yılı itibariyle sıfırlamış olması gerekiyor. Polonya’da gerçekleştirilen İklim Zirvesi, Türkiye’nin bu konuda harekete geçmesi için iyi bir fırsat olabilir. Paris İklim Anlaşması öncesinde verdiği ulusal iklim değişikliğiyle mücadele beyanı dahilinde artıştan azaltım sağlama gibi bir hedefi olan Türkiye’nin sera gazı azaltım taahhütlerini iyileştirmesi ve
İklim değişikliğiyle ilgili atılacak adımların ulusal ölçekte pek çok faydası bulunuyor. NewClimate Institute (NCI) ile CAN Europe (Avrupa İklim Ağı) tarafından Türkiye İklim Ağı’nın desteği ile hazırlanan “İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi Raporu” Paris Anlaşması’na uyumlu politikaların Türkiye için daha güçlü ekonomi anlamına geldiğini göstermişti. Raporda yapılan analiz, 1,5°C ve 2°C derece hedeflerine uygun bir şekilde, Türkiye’nin yüzde 100 yenilenebilir enerjiyi ve enerji verimliliğini önceliklendirdiği takdirde, fosil yakıtlara bağlı enerji ithalatından 23 milyar dolar tasarruf edebileceğini, 2030 yılına kadar hava kirliliğine bağlı toplam 35 bin ölümü engelleyebileceğini ve enerji sektöründe 64 bin yeni iş imkanı yaratabileceğini gösteriyor. Yapılan başka çalışmalar ise iklim değişikliği etkilerinin neden olacağı kayıp ve zararların mal olacağı insan hayatları ile ülke ekonomisine etkilerini ortaya koyuyor. Paris İklim Anlaşması hedeflerinin gerçekleştirilmesi, sadece hava kirliliğinin azaltılmasına bağlı olarak 2050 yılına kadar yaklaşık bir milyon kişinin hayatını kurtarabilir.
Derleme
Gelgit Enerjisi ve Başarılı Örnekleri Güneş, rüzgâr, hidroelektrik, jeotermal, biyokütle… Yenilenebilir enerjiler deyince ilk aklımıza gelen enerji türleri bunlar. Aslında yenilenebilir enerjilerde en büyük paya da bu bahsettiğimiz enerji çeşitleri sahip. Her ne kadar güneş ve rüzgâr yenilenebilir enerjilerde lider konumda olsa da ufak adımlarla ilerlemeye çalışan yenilenebilir enerji teknolojileri de mevcut. Bunlardan biri de gelgit enerjisi. Her ne kadar dünyada kullanım zorluğu, coğrafik durumlar ve maliyetleri sebebiyle çok rağbet görmese de gelgit enerjisi alanında çok başarılı projeleri hayata geçirmiş, yenilenebilir enerji çeşitliliğine bu alanda katkı sağlamış ülkeler ve tesisler mevcut. 36
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Gelgit enerjisinden kısaca bahsetmek gerekirse, denizlerdeki oluşan gelgit olayından yararlanan yenilenebilir enerji kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Bu gelgit anlarında gerek türbin, gerekse gelgit çitleri veya baraj yöntemi kullanılarak enerji elde ediliyor. Gelgit için özel olarak üretilen türbinler iki taraflı olarak hareket edebilir teknolojide üretiliyor. Gelgit olayı ile deniz kabarır ve alçalır. Bu iki deniz seviyesi farkından yararlanılarak, türbinler çalışır. Böylece, elektrik üretilir. Tıpkı rüzgâr türbinlerinde rüzgârın hareketinden faydalanılırken bu türbinler de suyun hareketinden faydalanılır. Suyun kinetik enerjisi elektrik enerjisine dönüştürülür. Su havaya göre çok daha yoğun
bir ortam olduğu için, rüzgâr türbinlerinden küçük olmalarına rağmen aynı enerjiyi üretebilirler. Hem maliyet hem de çevresel etkiler göz önünde bulundurularak bu yöntem daha çok tercih edilir. Gelgit enerjisi için özel türbinlerin yanında, gelgit barajı da kullanılır. Baraj yönteminde gelgit dalgasının önüne bir set kurulur. Su yükselmeye başlayınca baraja dolar ve orada birikir. Setin içinde bulunan jeneratör vasıtasıyla suyun baraja girişi ve çıkışında potansiyel enerjiden faydalanarak elektrik üretilir. Bir diğer yöntem gelgit çitleri ise çok büyük turnikelerden oluşur. Bu turnikeler suyun yükselip alçalmasıyla dönerek enerji üretirler.
Gelgit tesisleri doğaya zararlı değildir. Bunun yanında, kullanımı kolay da değildir ve gelgit enerji tesisinin sahip olduğu haliçte önemli ölçüde gelgit olayı gereksinimi vardır. Bu nedenle kullanımı yaygın değildir. Çoğu ülke, gelgit barajı yerine hidroelektrik barajını tercih etmektedir. İngiltere'deki Severn Nehri halici olmak üzere, birkaç gelgit barajı yapılması planlanmaktadır. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gelgit enerjisi üzerine çalışmalar yürütmektedir. Dünyanın en önemli 5 gelgit enerji tesislerinin detayları ise şöyle: Meygen Gelgit Enerji Santrali | İskoçya Uzun yıllardır dünyanın en büyük gelgit enerji santrali olan Sihwa’yı geride bırakarak liderliğe oturan Meygen Gelgit Enerji Santrali, toplamda 398 MW enerji kapasiteli tesis olmasıyla dikkat çekiyor. Tesisin ilk türbini 1.5MW gücüyle ilk elektrik üretimini gerçekleştirmeye baş-
ladı bile. Şu an tam kapasite çalışmayan ve faz faz tam kapasiteye geçecek olan Meygen, Avrupa Komisyonu tarafından yaklaşık 17 milyon euro değerinde fon sağladı.
Sihwa Lake Gelgit Enerji Santrali | Güney Kore Sihwa Gölü Gelgit Enerji Santrali, Meygen kurulana kadar dünyanın en büyüğü yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 37
Derleme yıllık inşaatın ardından 1984 yılında devreye girdi. 1984’ten beri kesintisiz hizmet veriyor. Jiangxia Gelgit Santrali | Çin
olan ve 254 MW enerji kapasitesine sahip dünyanın en önemli gelgit enerjisi santralinden biridir. Güney Kore Su Kaynakları Kurumu tarafından işletiliyor. Projesinin Korea Water Resources Corporation'a ait olan tesis, taşkın azaltma ve tarımsal amaçlar için 1994'te inşa edildi ve Ağustos 2011'de açılışı yapıldı. 12.5 km uzunluğunda bir deniz duvarı kullanıldı. Her biri 25.4 MW kapasiteli on adet sualtı türbinleri ile gelgitin gelen akıntısından güç elde eediliyor. Diğer enerji elde etme türlerine göre alışılmadık olmasına rağmen mevcut toprak alanının verimli kullanımı, su verimli kullanılması, suyun korunması, enerji üretilmesi ve çevresel kaygıların hepsini kapsayan faydaları çok. Projenin maliyeti Güney Kore Hükümeti'ne 313.5 milyar won (293 milyon US $) oldu. MW başına yaklaşık olarak 1 milyon $ harcandı. Gelgitin işletilmesi için gerekli ortalama akış yüksekliği 5,6 metre, bahar gelgitleriyle 7,8 metredir. Projenin havza alanı başlangıçta 43 km² olarak hesaplansa da arazi ıslahı ve tatlı su barajı ile 30 km²‘ye düşmüştür. La Rance Gelgit Enerji Santrali | Fransa Fransa, Brittany'deki Rance Nehri'nin halicinde yer alan 240 MW enerji kapasiteli La Rance gelgit elektrik santrali, 1966'dan beri dünyanın en eski gelgit enerji santrali olarak karşımıza çıkıyor. Halen Électricité de France (EDF) tarafından işletilen yenilenebilir enerji santralinin havza alanı 22,2 km2’dir. Her biri 10 MW’lik enerji kapasitesine sahip 24 sualtı türbini kullanılıyor. Gelgit aralığının 8,2 km olduğu tesisten, her yıl yaklaşık 130 38 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
bin hanenin ihtiyacını karşılayacak enerji elde ediliyor. İnşaatı üç yıl süren proje 1966'da tamamlandı ve tesisin toplamda yaklaşık 94,5 milyon euro değerinde bir maliyeti oldu. Annapolis Royal Gelgit Enerji Santrali | Kanada Kanada'daki Fundy Körfezi'nin bir alt havzası olan Annapolis Havzasında bulunan Annapolis Gelgit Enerji Santrali, dünyanın en önemli gelgit enerji santrallerinden biridir. Annapolis Gelgit Enerji Santrali, toplamda 20 MW kurulu güce sahiptir. 4 binin üzerinde hanenin elektrik ihtiyacını karşılamak için yılda 50 GWh elektrik üretiyor. Nova Scotia Power tarafından işletilen tesis, dört
Jiangxia Gelgit Santrali, Zhejiang eyaletinin Wenling şehrindeki Wuyantou'da bulunan dünyanın dördüncü büyük gelgit santrallerinden biridir. Tesis için önerilen tasarım 3.000 kW olmasına rağmen, mevcut kurulu kapasite bir adet 500 kW, bir adet 600 kW ve üç adet 700 kW'dan enerji üretilerek toplam enerji kapasitesi 3.200 kW'a ulaşmıştır. Tesis yılda 6.5 GWh'ye kadar güç üretiyor. Jiangxia gelgit projesinin inşaatı 1974 yılında başladı. Doğu Çin Denizi, Yueqing körfezinin kuzey ucunda yer alıyor. İlk gelgit türbininin kurulumu 1980 yılında başladı ve kapasitesi 500 kW idi. Proje 1985 yılında tamamlanmış olup, toplam 3.2 MW kurulu kapasiteye sahip bir adet 500 kW gelgit türbini, bir 600 kW gelgit türbini ve üç set 700 kW gelgit türbini kurulmasıyla tamamlanmıştır. Haziran 2006'da, altıncı türbin şebekeye bağlandı ve gelgit tesisinin toplam kapasitesini 3.9 MW'a çıkardı. Haliçteki maksimum gelgit aralığı 8.39 m. olan santral, sağladığı enerjiyi 20 km mesafedeki kasabalara iletiyor. Kaynak: wikipedia |marineenergy.biz |power-technology.com| muhendisbeyinler.net
veya doğru adrese Reklamınız hedef kitlesine ulaşıyor mu? Sizi profesyonel okurlarla buluşturacak itibarlı sektörel yayınların adresi SEYAD’tır. Reklam verdiğiniz yayın kuruluşunun SEYAD üyesi olmasına dikkat edin ki, reklam bütçeniz çöpe gitmesin.
sizi hedefinize sektörel yayınlar ulaştırır www.seyad.org
Rapor
Güçsüzleşen Kömür: Kömür Enerjisinin Son Yıllarının Ekonomik ve Finansal Riskleri
“2030’da rüzgâr ve güneş enerjisi kömür enerjisinden yüzde 96 daha ucuz olacak” Dünyada ilk defa Carbon Tracker tarafından yapılan bir araştırmaya göre mevcut kömürlü termik santrallerin yüzde 42'si zarar ediyor. 2030'da yeni rüzgâr ve güneş enerjisi mevcut kömür enerjisinin yüzde 96'sından daha ucuz olacak… Dünyada ilk defa Carbon Tracker tarafından yapılan “Güçsüzleşen Kömür: Kömür enerjisinin son yıllarının ekonomik ve finansal riskleri” isimli rapor, yeni kömürlü termik santrallere ihtiyaç olmadığını ve Paris Anlaşması doğrultusunda kapatılmalarının ekonomik açıdan anlamlı olduğunu ortaya koyuyor. 40 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
F
inans düşünce kuruluşu Carbon Tracker’ın bu çalışmasında dünyada işletmede olan kömürlü termik santral kurulu gücünün yüzde 95’ini (1900 GW) ve inşa halindeki kurulu gücün yüzde 90’ını (220GW) teşkil eden 6 bin 685 kömürlü termik santralin ilk kâr analizi gerçekleştirildi. Bu ücretsiz ve online araç sürekli güncellenerek, yatırımcılar, politika yapıcılar ve sivil toplumun kömürlü termik santrallerin kapatılması için ekonomik açıdan rasyonel planlar yapmasına ve santraller kapatılmadığı takdirde karşılaşılacak finansal riskleri anlamalarına yardımcı olacak. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC’ye göre, küresel ısınmanın 1,5°C derecede tutulması için 2030 yılına kadar dünyadaki kömürlü termik santrallerin en az yüzde 59’nun kapatılması gerekiyor ve birçok ülke kömürden çıkış tarihi belirlemiş durumda. Güçsüzleşen Kömür: Kömür enerjisinin son yıllarının ekonomik ve finansal riskleri isimli rapor ve portal iki yıl süren bir modelleme çalışmasının eseri. Carbon Tracker çalışmasının temel bulguları:
Ülke
AB ABD Avustralya Çin Endonezya Filipinler Güney Afrika Güney Kore Hindistan Japonya Rusya Türkiye Ukrayna Vietnam Toplam
• Küresel kömürlü termik santral kurulu gücünün yüzde 42’si kâr sağlamıyor (yüksek yakıt maliyetleri yüzünden); 2040 yılında bu oran yüzde 72’ye çıkabilir çünkü mevcut karbon fiyatlandırma ve hava kirliliği düzenlemeleri maliyetleri arttırırken, kıyı rüzgâr ve güneş enerjisi fiyatları düşmeye devam ediyor; gelecekte yapılacak tüm düzenlemeler
2018
2030
Yeni yenilenebilir enerji santrallerinin yeni kömür santrallerini geride bırakacağı yıl
155 261 25 1.037 41 11
-10 -4 20 -3 20 9
-32 -6 16 -8 25 18
48
23
43 257 51 49 18 21 24 2043
15 13 5 -12 2 -5 1 2
İşletmede ve inşa halindeki kurulu güç (GW)
Kapasite ağırlıklı ortalama brüt kâr ($/MWh)
kömür enerjisi kâr marjını daha da düşürecek; • Kömürlü termik santrallerin yüzde 35’inin işletmede kalması yeni yenilenebilir enerji santralleri kurulmasından daha maliyetli; 2030 yılı itibarıyla, yeni yenilenebilir enerji santrallerinin kurulması bugün mevcut olan ve planlanan kömürlü termik santrallerin yüzde 96’sını çalıştırmaktan daha ucuz olacak.
Yeni yenilenebilir enerji santrallerinden daha yüksek işletme maliyetine sahip kömürlü termik santral kurulu güç oranı (%)
2°C derecenin altında senaryosunda atıl varlık riski ($/milyar)
2018
2030
Bugün Bugün Bugün Bugün 2021 2021
%20 %70 %37 %32 %0 %0
%100 %100 %72 %100 %73 %48
-89 -78 15 -389 35 13
21
Bugün
%13
%89
51
22 12 8 -11 4 -22 8 -3
2024 Bugün 2025 2020 2022 2020 2020 -
%0 %62 %0 %0 %0 %0 %0 %35
%99 %100 %100 %10 %100 %100 %80 %96
92 76 20 -20 0 -7 12 -267
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
41
Rapor
• Çin, mevcut planlarını devam ettirmek yerine, Paris İklim Anlaşması doğrultusunda kömürlü termik santrallerini kapatarak 389 milyar ABD doları tasarruf sağlayabilir; Avrupa Birliği 89 milyar ABD doları, ABAD 78 milyar ABD doları ve Rusya 20 milyar ABD doları tasarruf yapabilir. Konuya ilişkin değerlendirme yapan Carbon Tracker Enerji ve Elektrik Üretimi Sorumlusu ve raporun yazarlarından Matt Gray: “Durum, yeni kömür kapasitesine ne kadar yatırım yapacağımızdan, var olan kurulu gücü zararı en aza indirmek için nasıl kapatırıza doğru hızla değişiyor. Bu analiz politika yapıcılar, yatırımcılar ve sivil topluma bir plan sunuyor” dedi. Rapor, elektrik şirketleri ve hissedarlarının, Avrupa’nın büyük kısmı ve ABD’nin bazı bölgelerinde olduğu gibi, elektrik üreticilerinin rekabet ettikleri serbest piyasalarda atıl varlık riskiyle karşı karşıya oldukları konusunda uyarıda bulunuyor. Kömürlü termik santraller, hükümetlerden teşvik almadıkları ya da çevre düzenlemelerinde gecikme ya da azalma olmadığı takdirde, kapatılmak zorunda kalacak. Ancak, kömürün rekabetten korunduğu düzenlenmiş piyasalarda nihai yatırım riskini hükümet alıyor. Çin, Hindistan, Japonya ve ABD’nin bazı bölgelerinde, yönetim genelde enerji üretimi maliyetini onaylıyor ve bu maliyeti tüketicilere yansıtıyor. Kömüre destek vermek uzun dönemde rekabeti ve kamu finansmanını tehdit edecek zira politikacılar kömür enerjisine teşvik sağlamak ile tüketici elektrik fiyatlarını arttırmak arasında bir 42 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
seçim yapmaya zorlanacak. Tüketiciler ve vergi mükellefleri, ekonomik olmayan kömürlü termik santralleri desteklemenin faturasını ödeyerek, birçok düzenlenmiş piyasada kömürün kârlı kalmasını sağlıyor. Kömürden çıkış tüketici ve vergi mükelleflerine milyarca dolar tasarruf sağlar ama kömür sektö-
rünün kârına darbe vurur. Kömürlü termik santraller, hükümetin desteklediği mevcut planlar yerine Paris Anlaşması doğrultusunda kapatılırsa, sektör Güney Kore’de 92 milyar ABD doları, Hindistan’da 76 milyar ABD doları ve Güney Afrika’da 51 milyar ABD doları kaybedebilir. Carbon Tracker hükümetlerin kömürden sistemli bir biçimde çıkması gerektiğini ve en düşük kârlı kömürlü termik santrallerin kapatılmasına öncelik veren planlar geliştirmesi gerektiğini ifade ediyor. Yeni yenilebilir enerji ve gaz santrallerinin yeni kömürlü termik santral inşa etmekten daha ucuz olduğu yerlerde, hükümetler yeni kömür yatırımlarını yasaklama yoluna gitmeliler. Avrupa, ABD, Hindistan ve bazı Latin Amerika bölgeleri şimdiden bu noktaya vardılar. Yeni yenilenebilir enerji ve gaz santrallerin kurulma maliyetleri mevcut kömürlü termik santralleri işletmede tutma maliyetinden düşük olduğu anda, hükümetler kömürden çıkış planlarını uygulamaya
Türkiye'den rapor yorumları: Ümit Şahin, İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü: "IPCC'nin son raporu küresel sıcaklık artışını Paris Anlaşması'nda öngörüldüğü gibi 1,5 derece ile sınırlamak için zamanın giderek daraldığını ortaya koyuyor. Bunun için önümüzdeki 12 yıl içinde küresel emisyonları yarı yarıya düşürmek, 32 yıl içinde de sıfırlamak zorundayız. Oysa yeni yapılan bir kömürlü termik santral en az 40-50 yıl elektrik üretmek üzere inşa ediliyor. Bu da bize mevcut santralleri önümüzdeki yıllarda kapatmamız ve asla yeni bir termik santral inşa etmememiz gerektiğini gösteriyor. Bu gerçekler Türkiye için de geçerli. Carbon Tracker'ın yeni raporu kömürlü termik santrallerde ısrar etmenin Türkiye ekonomisinin karbon yoğun bir patikaya kilitlenmesini iyice artıracağını bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye yeni kömürlü santral yapma planlarından vazgeçmez ve çalışan santralleri de bir plan dahilinde kapatmaya başlamazsa sadece iklime daha fazla zarar vermekle kalmayacak, ekonomik olarak da her geçen yıl daha fazla zarar edecek. Bu sorunu çözmenin yolu yenilenebilir enerjiye daha kararlı bir şekilde yönelmek ve ekonominin karbon yoğunluğunu hızla azaltarak rüzgâr ve güneşi enerji kaynaklarını çeşitlendirecek bir ek kaynak olarak görmemek, fosil yakıtların yerini alacak asıl enerji kaynağı haline getirmektir." Onur Akgül, Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu: "Uluslararası finans kurumları, sigorta şirketleri ve ülkelerin karar vericileri kömürden vazgeçiyor. Çünkü kömür, bugün yıkıcı etkileri ile iklim değişikliğinin en büyük sebebi olmasının yanı sıra insan sağlığını ve doğayı tehdit ediyor. Carbon Tracker'in raporundaki 2022 ve 2030 Türkiye projeksiyonları, kömürde ısrarın ekonomik olarak sürdürülebilir olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Buna rağmen Türkiye, şirketlere kömürlü termik santrallerden üretecekleri elektrik için alım garantisi teşvikleri veriyor. Bu teşvikler, kamu bütçesine ciddi bir yük getirecek. Greenpeace Akdeniz’in raporuna göre ihalesi 5 kez ertelenen Eskişehir Alpu Termik Santral projesine devletin vereceği 15 yıllık alım garantisiyle Türkiye'nin mevcut güneş kurulu gücü 2 kat artırılabilir. Türkiye bir an önce Paris Anlaşması'nı onaylayıp kömürden tamamen vazgeçmeli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli."
geçirmelidir. Bu, 2018 yılında elektrik ihalelerinde güneş enerjisi ve kıyı rüzgârı enerjisi tekliflerinin kömürden daha ucuz olduğu Almanya, ABD ve diğer ülkeler için çok yakın bir tarihte gerçekleşecek. Carbon Tracker Enerji Analisti ve raporun yazarlarından Sebastian Ljungwaldh ise, “Kömürsüz asgari maliyetli bir elektrik sisteminin mümkün olduğunu gösteren analizimiz, temiz ve yeşil bir hassasiyetten ziyade bir ekonomik kaçınılmazlık olarak görülmelidir” dedi. 2°C derecenin altı senaryosunda atıl varlık riski ($/milyar) Ülke bazında analizler ve her ülkenin en çok risk altındaki üç şirketini gösteren detaylı tabloyu raporda bulabilirsiniz. Carbon Tracker, Çin gibi büyük fosil yakıt endüstrisine sahip olan ama santral faaliyetleri hakkında yeterli bilgi olmayan ülkelerin kömürlü termik santrali kârlılığını değerlendiren yeni bir metot geliştirdi. Carbon Tracker, her bir santralin faaliyetini hesaplamak için uydu görüntüleri ve ileri teknolojiden yararlandı. ABD ve AB’nin bilinen verileriyle karşılaştırıldığında bu tekniğin yüzde 90’lık bir doğruluk payına sahip olduğu kanıtlandı. Carbon Tracker veri bilimcisi ve raporun yazarlarından Laurence Watson: “Kömür portalımız, güncel ve doğru veri sağlamak istemeyen ya da sağlayamayan hükümet ve şirketlere güçlü bir yanıt veriyor” dedi. Rapordaki Türkiye bölümü: Türkiye Türkiye’nin 2018’de işletmede olan kömürlü termik santral kurulu gücü 19
GW, inşaat aşamasındaki kömürlü termik santral kurulu gücü ise 1,3 GW. Hükümet kömüre dayalı elektrik üretimini arttırmayı ve Rus doğalgazına olan bağımlılığı azaltmak için yerli linyit kaynakların kullanımına öncelik vermeyi planlıyor. Halihazırda toplam elektrik üretiminin üçte biri kömürle yapılırken, planlanan 42 GW ek kömürlü termik santral kurulu gücü elektrik üretiminde kömürün payını yaklaşık olarak yüzde 150 artıracak. Yeni kömürlü termik santral planlarının büyük kısmı özel şirketler tarafından sunuldu ve bu santrallerin ithal kömür kullanması bekleniyor. Türkiye elektrik sektöründe iddialı bir serbestleştirme ve özelleştirme başlatarak, özel şirketlerin ikili elektrik üretim ve dağıtımı sözleşmeleri yapmalarını sağladı. Türkiye’nin kömür kapasitesini önemli ölçüde arttırma planları ülkenin yenilenebilir enerji potansiyeliyle ters düşüyor. BNEF’e (Bloomberg New Energy Finance) göre, 2010 yılından bu yana hemen hemen iki misli artan güneş ve rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2050 itibarıyla toplam kurulu gücün yüzde 70’ini teşkil etmesi bekleniyor. Güneş ve rüzgâr enerjisinde yaşanan hızlı büyümeye bakıldığında, Türkiye’de yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımların kömüre dayalı elektrik üretiminin artırılmasından daha az finansal risk taşıdığı görülüyor. Metodoloji Carbon Tracker, her bir kömürlü termik santralin kârlılığını işletme maliyetlerini temel alarak ve yakıt, bakım maliyetleri,
çevresel standartlara uymak için gereken yatırımları ve geçerli olduğu yerlerde karbon fiyatlandırmasını hesaba katarak hesapladı. Bu maliyetlere sadece mevcut ve onaylamış karbon fiyatlandırmaları ve hava kirliliği politikaları dahil edilmiştir. Carbon Tracker modellemesinde Uluslararası Enerji Ajansı EIA’nın “2°C derecenin Ötesinde Senaryosu” (B2DS) kullanılmaktadır. Bu senaryoda kömür enerjisi AB’de 2030’a kadar, ABD’de 2035’e ve dünyada 2040’a kadar tamamıyla terk ediliyor ve küresel ısınmanın 1,75°C derecede tutulmasına da yüzde 50 ihtimal veriliyor. Carbon Tracker modellemesinde, uzun dönemli fiyat trendleri ve teknolojik gelişmeler için B2DS tahminleri baz alınarak, her bir kömürlü termik santralin uzun dönemli işletme maliyeti ile kıyı rüzgâr enerjisi ve şebeke ölçeğinde fotovoltaik güneş sistemlerinin seviyelendirilmiş maliyetleri karşılaştırıldı. Kömür sektörünün mevcut planları ile B2DS’yi karşılaştıran, her santralin işletme maliyetlerini hesaplayan ve en az kâr edenlerin ilk önce kapatılacağını varsayan modelleme, kömürlü termik santrallerin kapatılması için makul bir program geliştirmenin yanı sıra, bir B2DS senaryosunda hangi santrallerin daha büyük risk altında olduğunu da tespit etti. Rapor www.carbontracker.com/reports/ coal-portal adresinden indirilebilir. yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 43
Araştırma
EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre;
Yenilenebilir enerji yatırımlarına jeopolitik belirsizlikler ve yeni teknolojiler yön veriyor Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre; yenilenebilir enerjide önde gelen ülkeler jeopolitik belirsizlikler ve teknolojik dönüşüm dolayısıyla ihtiyatlı bir tutum sergiliyor. Ticaret ile ilgili anlaşmazlıkları devam eden Çin ve ABD endekste ilk iki sıradaki yerlerini koruyor. Brexit endişeleri, endekste sekizinci sıraya gerileyen Birleşik Krallık’ın yenilenebilir enerji yatırımlarındaki düşüşte etkili oldu. Arjantin ise hükümetin yenilenebilir enerjiye destek vermesi ile endekste ilk kez ilk ona girmeyi başardı.
D
anışmanlık ve denetim şirketlerinden EY, 52. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi (RECAI) sonuçlarını açıkladı. 40 ülkenin yenilenebilir enerji yatırımları bakımından sıralandığı endekste, Çin ve ABD ilk iki sıradaki yerlerini koruyor. Yılda iki kez açıklanan endeks sonuçlarına göre; ilk 10 ülke 44 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
sıralamasında büyük bir değişim yaşanmazken, durağanlıkta hükümetlerin ve sektör liderlerinin devam eden jeopolitik istikrarsızlık dolayısıyla beklemede kalmaları etkili oldu. Brexit endişeleri, endekste bir basamak gerileyerek sekizinci sıraya gelen Birleşik Krallık’ın yenilenebilir enerji yatırımlarında düşüşe yol açtı. Türkiye ise
on sekizinci sırada bulunuyor. Belirsizlikler yenilenebilir enerji sektörünü olumsuz etkiliyor ABD hükümetinin ithal edilen güneş panellerine yüzde 30 oranında gümrük vergisi uygulaması da dâhil olmak üzere
Çin ve ABD arasında yaşanan ticaret anlaşmazlıkları devam ediyor. Öte yandan endekste bir basamak yükselerek üçüncü sıraya yerleşen Hindistan’ın, 100 GW’lık güneş enerjisi hedefine ulaşması ticaret ile ilgili belirsizlikler ve güneş pili ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getirilmesi ile birlikte güç görünüyor. Birleşik Krallık’ın üçüncü çeyrek dönem yenilenebilir enerji yatırımları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 geriledi. Söz konusu gerilemede Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkma sürecinin (Brexit), enerji ihracatı ve ithal ekipman fiyatları üzerindeki olası yansımaları etkili oldu. Cesur adımlar atan ülkeler endekste yükseliyor Öte yandan endeks sonuçları, yenilenebilir enerji alanında gelişmekte olan ülkelerin daha cesur adımlar attığına işaret ediyor. Arjantin, hükümetin yenilenebilir enerjiye destek vermesi ile endekste ilk kez ilk on ülke sıralamasına yer aldı. Toplam rüzgâr enerjisi kapasitesini 2027 yılına kadar 3.3 GW yükseltmesi beklenen Mısır, beş basamak birden yükselerek on beşinci sıraya geldi. Hükümetin 2020 yılına kadar yüzde 18’lik bir yenilenebilir enerji hedefine ulaşmaya çalışması ile birlikte Yunanistan ise otuz dörtten yirmi sekizinci sıraya yükseldi. Diğer taraftan İsveç on basamak gerileyerek otuz ikinci sıraya düştü. Endeks sonuçları, başta elektrikli araçlar olmak üzere yenilenebilir enerji teknolojilerinin yatırımcıların ihtiyatlı bir tutum sergilemesinde belirleyici olduğuna işaret ediyor. 2025 yılında elektrikli araçların içten yanmalı motorlar ile fiyat performans paritesine ulaşmasının bek-
lenmesi, yatırımcıları yeni teknolojilere yönelik pozisyonlarını hedge etmeye yönlendiriyor. Ulaşım ve ısıtma sektörlerinde yenilebilir enerji talebi artıyor EY Türkiye Enerji Sektör Lideri Erkan Baykuş, endeks sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “ABD ile Çin arasındaki devam eden ticaret uyuşmazlıkları başta olmak üzere global politik ortamın belirsizlikler barındırması ve hükümetlerin temiz enerjiye sağladığı destek ödeneklerinin tüm dünyada kesintilere maruz kalması yenilenebilir enerji sektörünü olumsuz yönde etkiliyor. Böyle bir tabloda kısa-orta vadede yenilenebilir enerji fiyatlarında rekabetin artacağını ve konsolidasyonlar da yukarı yönlü bir hareket yaşanabileceğini öngörüyoruz. Daha uzun vadede ise ulaşım ve ısıtma sektörlerinin yenilenebilir enerji talepleri giderek yükseliyor ve politika yapıcılar ticaret ile ilgili anlaşmazlıkları geride bırakarak bu alana odaklanacaklardır.” Türkiye’de rüzgâr, güneş ve jeotermal kaynaklı kurulu güçte sıçrama yaşandı “Yenilenebilir enerji alanında küresel ölçekteki gelişime paralel olarak ülkemizde de benzer bir gelişim yaşandığını ve hala dönüşüm sürecinde olduğumuzu söyleyebiliriz” diyen Baykuş şöyle konuştu: “Bir önceki endekste 17. sırada olan Türkiye, İtalya’nın önüne geçmesine rağmen Mısır’ın rüzgâr enerjisi atağı ve İspanya’nın vergi teşviklerini devreye sokmasıyla genel sıralamada bir basamak gerileyerek 18. sırada yer aldı. Buna rağmen yaşadığımız dönüşümü yenilenebilir kaynaklı kurulu güç tablosuna baktığımızda daha net görebiliyoruz. Yenilenebilir kaynaklı kurulu gücün Türkiye toplam kurulu gücü içindeki payının 2000 - 2017 yılları arasında gelişimi tablosunu incelediğimizde, ülkemizin kurulu gücünün 2000 yılında 27.000 MW civarında olduğu ve yenilebilir enerjinin toplam kurulu gücünün Türkiye’nin toplam kurulu gücü içerisinde payının yaklaşık yüzde 41 olduğunu görüyoruz.
Ayrıca 2000 yılında toplam yenilenebilir kaynaklı kurulu gücün ise tamamına yakını hidroelektrik enerji kaynaklarından oluşuyordu. 2017 yılı verilerine baktığımız zaman ise Türkiye’nin toplam kurulu gücünün 85.200,0 MW’a, yenilebilir enerjinin toplam kurulu gücünün Türkiye’nin toplam kurulu gücü içerisinde payının da yüzde 45,5’e yükseldiğini görüyoruz. Geçtiğimiz yıl toplam yenilenebilir kurulu gücün ise yüzde 70’inin hidroelektrik, yüzde17’sinin rüzgâr, yüzde 9’unun güneş, yüzde 3’ünün jeotermal ve yüzde 1’inin biokütle enerjisinden oluştuğu göze çarpıyor. 2000 yılından itibaren başta rüzgâr olmak üzere güneş ve jeotermal kaynaklı kurulu güçte önemli bir sıçrayış olduğunu ve son yıllarda Türkiye’nin kurulu gücünde meydana gelen artışta lokomotif olduğu değerlendirmesini yapabiliriz.” yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 45
Teknik Makale
Kablo ve Makara Kullanımı Gamze KEÇECİ Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş.
GİRİŞ
E
nerjiyi ya da sinyali bir noktadan başka bir noktaya iletmek ya da taşımak üzere kullandığımız kabloların işlevlerini, tam performans ve en uzun süre ile yerine getirebilmeleri için
46 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
tasarım, üretim ve test süreçleri kadar, kullanımı, nakliyesi ve depolanması da çok ciddi önem arz etmektedir. Bilindiği üzere, kabloları fabrikadan son kullanıcıya taşımanın en yaygın ve güvenli yolu, makara kullanımıdır. Makaraların kullanımı, nakliye ve depolama şartları ne kadar doğru olursa, kablolar kurulum aşamasında, fabrikadan çıktığı hallerine o kadar yakın ve problemsiz olurlar. Bu yazımız, makaraların nakliyesi, depolanması ve kullanılması sırasında meydana gelebilecek kaza ve kayıpları en aza indirmek için, alınması gereken önlemler ve kabloların daha verimli ve uzun ömürlü kullanılmaları için, yapılması gereken uygulamaları içeren tavsiyelerden oluşmaktadır.
1. MAKARALARIN KULLANILMASI 1.1. Makara Pozisyonu
Makaralar sadece dik durumda tutulmalı, yanakları üzerinde bırakılmamalıdır. 1.2. Yükleme Makaralar, sadece ortalarındaki delik
veya demir çubuktan tutularak ya da orta delikten geçirilen bir zincir yardımı ile kaldırılmalıdır. Zincir kullanırken, zincir ile makaranın yanakları arasında boşluk bırakmaya dikkat edilmelidir. Çapı 1,2m’den büyük makaralar söz konusu olduğunda, birden fazla makara aynı anda kaldırılmamalıdır. 1.3. Boşaltma
Makaraları araçtan (kamyon, gemi, vagon vb.) indirirken, doğru makineler (forklift, vinç vb.) kullanılmalıdır. Makaralar kesinlikle atılmamalı ve yüksekten bırakılmamalıdır. 1.4. Forklift Kullanımı
yanaklarında bulunan ok yönünün tersi yönde yuvarlanmalıdır. Eğer makara üzerinde ok işareti yoksa, kablonun makara üzerinde gevşemesine izin vermemek için makara, kablo sarım yönünde yuvarlanmalıdır. 1.6. Kablo Sağma Kabloyu makaradan açarken;
Forklift kullanılacaksa, makara, yanaklarından kaldırılmalı; forkliftin çatalları, makaranın iki yanağına da temas etmelidir. Makara, kesinlikle yanaklar arasındaki çakım tahtaları üzerinde kaldırılmamalıdır.
1) Kablo alt ucu serbest bırakılmalıdır. 2) Kablo gerdirilmeden, taahhüt edilen maksimum çekme kuvvetini aşmadan ve
sadece makara döndürülerek açılmalıdır. 3) Kablonun minimum bükme yarıçapı, kablo çapının 15 katına eşit veya daha büyük olmalıdır. 2. NAKLİYE KOŞULLARI 2.1. Makara Pozisyonu Makaralar sadece dik durumda tutulmalı;
1.5. Yuvarlama Makaralar, sadece kısa mesafeler için yuvarlanmalı; yuvarlanacak yüzey, düzgün ve pürüzsüz olmalıdır. Makara, yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 47
Ko yö pa “fa
Teknik Makale
Dİ
kullanıldığında, çivi boyunun, makara yanak kalınlığından küçük olmasına dikkat edilmelidir.
nın yanaklarının, diğer makaraların çakım tahtaları üzerine gelmemesine dikkat edilmelidir.
2.4. Büyük Makaralar
3. DEPOLAMA ŞARTLARI
3.1. Isı kaynaklarının yakınında depolanmamalıdır.
yanakları üzerinde taşınmamalıdır. Yetkili olmayan kişilerin herhangi bir mekanik kaldırma ya da taşıma cihazını kullanmasına izin verilmemelidir. 2.2. Makaraların Sabitlenmesi
Çapı 1,6m’den büyük olan makaraların sabitlenmesi için, mutlaka takoz kullanılmalı ve takozların üzerindeki makara, aracın tabanına değmemelidir. Kaldırma ve taşıma araçlarında izin verilen kapasitenin üzerinde ağırlıktaki yükler kesinlikle taşınmamalıdır.
Ko
ile 3.2.
2.3. Çivi Kullanılması Makaraların sabitlenmesi amacıyla çivi 48 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Makaraların bağlanması halatlarla yapılmalı; halatlar, makaranın orta deliğinden geçirilerek bağlanmalıdır. Kesinlikle makaranın yanakları üzerinden bağlama yapılmamalıdır. 2.6. Birden Fazla Makaranın Yüklenmesi Birden fazla makaranın yükleneceği durumlarda (bir veya iki katlı yüklemelerde), makaraların yanak yanağa temas etmesine dikkat edilmelidir. Bir makara-
ile
“fa
2.5. Makaraların Bağlanması
Makaraları sabitlemek için, takozlar kullanılmalıdır. Takozlar, makara yanakları arasına değil, yanakların altına yerleştirilmelidir. Takoz yerine, kesinlikle taş kullanılmamalıdır. Özel dikkat gösterilmesi gereken yüklerin taşınmasına izin verilmeden önce, tüm önlemlerin uygun şekilde alındığından emin olunuz.
gi
D
Yüksek titreşim ve sarsıntının olabileceği yerlerde (gemi motor odası vb.) depolanmamalıdır.
Dİ
3.3.
Konvansiyonel B2B pazarlama iletişimi yönetiminde olduğu gibi “yeni nesil dijital pazarlama iletişimi”nde de fark yaratan Düzensiz ve pürüzlü yerlerde depolan- 3.5. “faydalı iletişim” ortamları yine DSYG’de… mamalıdır. 3.4.
DİJİTAL HİZMETLERİMİZ
E-Posta Pazarlama Haber Bültenleri Haber Portalları FlipAd Uygulaması Mobil ve Tablet Uygulamaları Sosyal Medya
Yumuşak yüzeyli yerlerde depolama yapılmamalıdır.
Nemli yerlerde, makaralar arasında 8cm bırakmak, hava dolaşımına imkân vermesi nedeniyle tavsiye edilir. 3.6.
Suya maruz kalabilecek mekanlarda depolama yapılmamalıdır. Tüm kablo sonları, su girişini engellemek amacıyla, her zaman kapalı tutulmalıdır. Makaraları paletler ya da değişik destekler ile yerden yüksekte depolamak tercih edilebilir.
DİJİTAL REKLAM ÇÖZÜMLERİ
Uzun süreli depolamalarda, (6 ay ve fazlası) makaralar, güneş, yağmur gibi etkenlerden korunacak şekilde depolanmalıdır.
Konvansiyonel B2B pazarlama iletişimi yönetiminde olduğu gibi “yeni nesil dijital pazarlama iletişimi”nde de fark yaratan “faydalı iletişim” ortamları yine DSYG’de…
DİJİTAL HİZMETLERİMİZ E-Posta Pazarlama Haber Bültenleri Haber Portalları FlipAd Uygulaması Mobil ve Tablet Uygulamaları
DİJİTAL REKLAM ÇÖZÜMLERİ
Sosyal Medya
yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 49
Rapor
Rüzgâr ve güneș Türkiye’de enerji dönüșümünü nasıl hızlandırabilir: Küresel örnekler SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi
E
nerji sektörü yeni bir dönüşüm sürecine girdi ve bu dönüşümün merkezinde, uygulama örnekleri gün geçtikçe artan enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji teknolojileri bulunuyor. Enerji dönüşümünün bir diğer önemli bileşeni ise, nihai enerji kullanımında elektrik tüketen uygulamaların giderek artması, dijitalleşme ve bilgi ve 50 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
iletişim teknolojilerinin de dâhil olduğu sistem genelinde yapılan yenilikler. İklim değişikliğiyle mücadele, yerel hava kirliliğinin azaltılması, enerji güvenliğinin artırılması ve sosyoekonomik faydalardan yararlanılması dünya çapında gerçekleşen enerji dönüşümünün başlıca etkenleri arasında.
Dünyadaki birçok ülke, sürdürülebilir bir enerji sistemine geçişin nasıl sağlanabileceğine dair net örnekler sunuyor. Türkiye, hem yerel yenilenebilir enerji kaynaklarına hem de enerji verimliliğine yaptığı yatırımları artırarak kendi enerji dönüşümünü başlatıp bu çabaya ortak oluyor. Bu dönüşüm, ülkenin cari açığını azaltmak ve hızla artan enerji talebini
karşılayabilecek şekilde arz güvenliğini sağlamak amacıyla Türkiye’nin stratejik önceliklerinin başında geliyor. Türkiye’nin toplam enerji talebi yılda yaklaşık yüzde 4 oranında artıyor. 2017 yılında, Türkiye’nin toplam birincil enerji tedariki, on yıl öncesine kıyasla yıllık yüzde 50 oranında bir artışla 150 milyon ton petrole eşdeğer (mtep) seviyeye yaklaştı. Toplam elektrik ihtiyacı, daha da hızlı büyüyerek yılda yaklaşık yüzde 5 seviyelerine geldi. 2030 tahminleri, toplam talebin yılda 440 ila 550 milyar kilowatt-saat (kWh) arasında olacağı yönünde. 2017 yılının sonunda Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacı yılda 300 milyar kWh’in biraz altında bir seviyeye erişti. 2017 yılındaki gelişmeler incelendiğinde, yenilenebilir enerjinin Türkiye’deki toplam kurulu güç artışının üçte ikisini temsil ettiği görülüyor. Bunun yanında Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe gelecek için önem arz eden başka birçok önemli gelişme yaşandı: Türkiye, yenilenebilir enerji için Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) ihalelerinin1 ilk turunu gerçekleştirdi ve uzun vadeli enerji alım sözleşmeleri için son derece rekabetçi fiyatlar elde etti. Onshore rüzgâr ihalesi, kWh başına 3,48 ABD dolar sent (ct USD) fi yatıyla kazanılırken, güneş enerjisi ihalesi kWh başına 6,99 ct USD ile dünya ortala-
masına kıyasla çok uygun bir seviyede gerçekleşti. Her bir ihale toplam 1.000 megawatt (MW) kapasiteye sahiptir. 2017 yılında gerçekleşen YEKA ihalelerini takiben, 2018 yılında üç yeni ihale ilan edildi. 2018 yılının ikinci yarısında hem onshore rüzgâr hem de güneş enerjisi teknolojileri için her biri toplamda 1.000 MW kapasiteye sahip ihale ilanları gerçekleşti ve bu ilanların 2019 yılının başında hayata geçmesi planlanıyor. Ayrıca, off shore rüzgâr için de 1.200 MW kapasiteye sahip bir ihale ilanı gerçekleşip, daha sonra 2019’a ertelendi. Bunların yanı sıra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından, Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl boyunca 10.000
MW rüzgâr ve 10.000 MW güneş yeni kapasite kurulumu yapılması planlandığı açıklandı. Türkiye’nin yenilenebilir enerji dönüşümünün ardındaki önemli etmenlerden biri de rüzgâr ve güneş enerjisi teknolojilerinin azalan maliyetleri. Türkiye, küresel enerji sektöründeki değişimindeki eğilim ve gelişmeleri yakından takip ederek ve güneş enerjisi kaynaklarını efektif bir şekilde kullanma ve enerji sektöründe uluslararası oyuncular arasında yer alma potansiyeline sahip. Yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye elektrik sistemindeki payı artıyor. 2017 sonlarında, yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi, toplam elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyordu. Bu oran yüzde 20 hidroelektrik, yüzde 6 rüzgâr, yüzde 2 jeotermal, yüzde 1 güneş ve yüzde 1 biyoenerji şeklinde dağılım gösteriyordu. Rüzgâr ve güneş (değişken üretime sahip yenilenebilir enerji kaynakları), aynı yıl içerisinde Türkiye’nin toplam elektrik sadece yüzde7’sine karşılık geliyordu. Bu pay, ülkenin önemli kaynak potansiyeline kıyasla, hala çok düşük bir seviyede olsa da, yenilenebilir enerjide (ve özellikle rüzgâr ve güneşte) son dönemde görülen büyüme, Türkiye’nin enerji sektörünün uzun vadeli dönüşüm yolunda olduğunu açıkça gösteriyor. 26 Eylül 2018’de, Türkiye’nin toplam elektrik üretimi yıl boyunca yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
51
Rapor
görülen en yüksek seviyelerden birine ulaştı. Aynı gün, rüzgâr enerjisinde de yeni bir rekora imza atıldı: Toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 16,8’e ulaşarak, hidroelektrik ve linyit gibi kaynakları geçerek doğalgazın hemen altında yer aldı. Bu rekor, Türkiye’nin sahip olduğu ama tam anlamıyla kullanamadığı önemli bir potansiyeli ortaya koydu: İletim ve dağıtım şebekelerinde, rüzgâr ve güneş kaynaklı elektrik üretim oranlarında çift haneli dağılım rakamlarına sistemde kesinti olmaksızın ulaşılabilir. Bu görüş, SHURA’nın kısa bir süre önce açıkladığı, yenilenebilir enerji şebekesi entegrasyon çalışması “Türkiye’nin enerji sisteminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılması” ile de destekleniyor. Bu çalışma, Türkiye’nin büyük bir işletim sorunu yaşamaksızın 2026 yılına kadar toplam elektrik tüketiminde en az yüzde 20’lik bir rüzgâr ve güneş enerjisi payına ve şebeke altyapısına Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin (TEİAŞ) daha önceden planladığının da ötesinde ilave yatırımlar yapma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. 52 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
Yeni kapasite devreye girdikçe rüzgâr ve güneş enerjisinin şebekedeki payı artacak. Bu artışla beraber Türkiye’nin, enerji sisteminin güvenli ve güvenilir bir şekilde çalışmaya devam etmesini garanti
altında almak için gerekli olan dönüşümü planlamaya başlaması gerekecek. Birçok ülke, toplam üretimlerinde yüzde 15 veya daha fazla rüzgâr ve güneş enerjisi payı elde etmeyi, büyük problemler yaşamaksızın başardı. Danimarka, Almanya ve İspanya gibi bazı ülkeler, enerji üretiminin dörtte birine yakınını veya daha fazlasını rüzgâr ve güneş enerjisinden sağlıyor. Danimarka ve Almanya, sistem güvenilirliği konusunda listenin en üst sıralarında yer alıyor. Ülkeler enerji dönüşümü süreçlerinde, daha yüksek rüzgâr ve güneş enerjisi dağılımına imkân tanıyacak esnek bir sistemine sahip olmak için kendi stratejilerini geliştirdiler. Rüzgâr ve güneş enerjisi kaynaklarından yüksek pay dağılımı elde etmek amacıyla geliştirilen stratejiler arasında güçlü iletim şebekeleri, daha esnek termik santraller, komşu ülkelerle elektrik ticaretine olanak sağlayan enterkonneksiyon kapasitesi, talep taraflı yönetim stratejileri, enerji depolama yöntemleri, gelişmiş enerji planlaması ve öngörü teknikleri sayılabilir. Bu stratejilerin farklı ülkelerdeki öncelik sıralaması, ülkelerin maliyet ve uygulama kolaylığı gibi konulardaki koşullarına göre değişim göstermekte. SHURA’nın şebeke entegrasyon çalışması, Türkiye için dört esnek stratejinin ana hatlarını çiziyor: (i)
Talebin daha fazla ve şebekenin daha güçlü olduğu alanların yakınında daha fazla rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesine yer verilmesi, (ii) batarya ve pompajlı hidroelektrik santralleri tarafından sağlanan enerji depolama alanları, (iii) talep tarafl ı katılım ve (iv) termik santrallerin esneklik artırımı için modernizasyonu. Enerji dönüşümünü daha da hızlandırmak için, düzenleyici çerçeve ve piyasa tasarımının güçlendirilmesi, yenilikçi iş modelleri ile finansman yapılarının geliştirilmesi gerekiyor. Daha yüksek rüzgâr ve güneş enerjisi dağılım paylarına sahip olmak için önümüzdeki yıllarda teknoloji kullanımının artırılmasına ve bunun da enerji depolama, akıllı şebekeler ve enterkonneksiyon kapasitesi gibi altyapı gereksinimleri ve yeni teknolojilerle desteklenmesine ihtiyaç var. Yenilenebilir enerjinin sistem entegrasyonunun sağlanması için bu teknolojik çalışmaların yeni yöntemlerle desteklenmesi gerekiyor. Bu çalışmaların en başında ise, hızla değişen piyasaya gelişmelerine iyi adapte olmuş bir sistem oluşturulması geliyor. Bu sağlam ve geleceğe odaklı düzenleyici çerçevenin amacı, inovasyona, yeni teknolojilere ve yeni işletmelere yatırım yapılması için destekleyici bir yatırım ortamı yaratmak. Türkiye enerji dönüşümünde ilerleme kaydederken, ulusal politika hedefl erini yerine getirme konusunda süreci hızlandırmak amacıyla diğer ülkelerin deneyimlerinden faydalanabilir. Ülkelerin enerji dönüşümü deneyimlerinde başarılar kadar başarısızlıklar da yer alıyor. Bu çalışmada dünyanın dört bir tarafından derlenen deneyimler, her ülkede rüzgâr ve güneş enerjisinin yerel potansiyelinden faydalanarak daha temiz, daha verimli ve daha güvenilir bir sistem kurmanın mümkün olduğuna dair kanıtlar sunuyor. “Rüzgâr ve güneş Türkiye’de enerji dönüşümünü nasıl hızlandırabilir: Küresel örnekler” raporu, dünyanın farklı bölgelerinden seçilen on ülke üzerinde yapılan incelemelere dayanıyor. Bu ülkeler bir araya geldiğinde, dünya genelindeki toplam rüzgâr ve güneş enerjisi kapa-
sitesinin dörtte üçünü temsil ediyor. Çalışmada, enerji dönüşümü için büyük önem taşıyan dört ana konu üzerinde duruluyor: (i) Uzun vadeli enerji planlaması, (ii) düzenleyici çerçeve ve yenilenebilir enerji üretim maliyetleri, (iii) sistem entegrasyonuna yönelik tedbirler ve (iv) fi nans ve iş modellerinde gerçekleştirilecek yenilikçi yaklaşımlar. Bu çalışmanın amacı, seçilen ülkeleri bu ölçütler açısından kısaca değerlendirmek ve ülkelerin en iyi uygulamaları ve deneyimlerine dayanarak ortak yanlarını tartışmak olarak özetlenebilir. Raporda yapılan on ülke değerlendirmesine göre, Türkiye için önemli olabilecek üç öncelikli faaliyet alanı ortaya çıkıyor: • Uzun vadeli enerji planlaması: Türkiye, 2023 yılına kadar gerçekleştireceği yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği strateji ve planlarını detaylı bir şekilde hazırlamıştır. Bu hedefl ere ulaşmak için önemli ilerlemeler kaydedilirken, daha ileriye yönelik planlama yapmanın, 2030 ve nihayetinde 2050 yılına kadar orta ve uzun vadeli bir strateji oluşturmanın faydaları birçok ülke örneğinde görülmüştür. Böyle bir stratejinin, Türkiye özelinde enerji dönüşümü hedefl erine ulaşma azmini giderek artıracağı ve enerji sisteminde faaliyet gösteren tüm sektörlere (elektrik, binalarda ısıtma ve soğutma, ulaşım ve endüstriyel enerji kullanımı) faydalı olacağı öngörülmektedir. • Düzenleyici çerçevenin belirlen-
mesi: YEKA ihaleleri, büyük ölçekli yenilenebilir enerji projeleri için rekor fiyatların elde edildiği başarılı sonuçlar vermiştir. Türkiye’nin, bu çabaları ülkede var olan kaynak potansiyelini göz önünde bulundurarak ve şebeke entegrasyonunu kolaylaştırmak için yeni yaklaşımlar geliştirilmesini teşvik ederek sürdürmesi önemlidir. Yenilenebilir enerji maliyetleri düşerken, ülke değerlendirmelerinde ortaya çıkan ihale gibi maliyet bazlı politika mekanizmalarının kullanımının artması tavsiye edilmektedir. Şu anda yürürlükte olan YEKDEM sisteminin 2020 yılı sonunda değişmesi ve yeni düzenleyici çerçevenin tanımlanması sürecinin bir parçası olarak, rekabeti artırmak ve yeni projeleri teşvik etmek için benzer stratejiler geliştirebilir. Bu sürecin aynı zamanda, Türkiye’de önemli bir potansiyele sahip olan dağıtık üretim için uygun düzenleyici çerçevenin geliştirilmesini de kapsaması önemli olacaktır. Dağıtık üretimin sürece dâhil edilmesi, hem yerel ve bölgesel sosyoekonomik değer yaratılmasında, hem de dağıtım ve iletim sistemlerinde kayıpların azaltılmasında önemli faydalar sağlayabilecektir. Bu politikaların; ısıtma, soğutma ve ulaştırma sektörlerindeki enerji verimliliği ve yaygın elektrifi kasyon çalışmaları için benzer araçlar ve finansman ile desteklenmesi önemlidir. • Şebeke entegrasyonu ve yenilikçilik: Yenilenebilir enerjinin toplam elektrik yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019 53
Rapor
Yenilenebilir enerjilerle ilgili en güncel haberlere hızla ulaşın lerin gerçekleştirilmesi, yenilenebilir
En güncel sektör haberleri www.yenienerji.com’da. enerjinin sisteme verimli entegrasyonu Dilerseniz haber başlıklarını Yeni Enerji Haber Bülteni ile için olanak sağlayacaktır. Yenilenebilir e-postanıza gönderiyoruz. İlgilendiğiniz habere bir tıklama ile enerjinin şebekeye entegre edilmesine ulaşıyorsunuz. Bunun için bülten isteğinizi bize iletmeniz yeterli.
yönelik teknolojik adımların, yeni piyasa tasarımının yanı sıra, yeni iş modelleri ve yeni fi nansman yöntemleri için yenilikçi yaklaşımlarla desteklenmesi önemlidir.
Derginiz heryerde yanınızda!
üretimi içindeki payı arttıkça, sistem esnekliği daha elzem hale gelecektir. Esneklik sağlamak için planlama önemli rol oynarken, bunun gerçekleştirilmesi için belli bir zamana ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’nin, enerji verimliliğine yönelik stratejiler ile elektrik üretimini elektriği kullanan sektörlerle buluşturmak da dâhil olmak üzere farklı esneklik
tedbirlerinin maliyetlerini ve faydalarını dikkatlice analiz etmesi önerilmektedir. Ülke değerlendirmelerinde gerek üretim, gerek talep, gerekse depolama tarafında olmak üzere, esnekliğe yatırım yapmayı teşvik edecek uygun piyasa koşullarının sağlanmasına ağırlık verildiği görülmüştür. Bunlarla birlikte, iletim ve dağıtım sistemine yönelik planlama ve faaliyet-
Doğa Sektörel Yayın Grubu www.dogayayin.com 0 216 327 80 10
Yerel yönetimlerle ilgili en güncel haberlere hızla ulaşın En güncel yerel yönetim haberleri www.ebelediye.info’da. Dilerseniz haber başlıklarını E-Belediye Haber Bülteni ile e-postanıza gönderiyoruz. İlgilendiğiniz habere bir tıklama ile ulaşıyorsunuz. Bunun için bülten isteğinizi bize iletmeniz yeterli.
Derginiz heryerde yanınızda!
Doğa Sektörel Yayın Grubu www.dogayayin.com 0 216 327 80 10
54 yeni enerji • OCAK-ŞUBAT 2019
ISK sektörünün uygulama tekniği dergisi
ISK sektörümüzü yurtdışında tanıtan dergi
Yerel yönetimlerde yeni yaklaşımlar
Tesisat ürünleri pazarlama dergisi
ISK sektörünün en çok okunan dergisi
Yenilenebilir enerji teknolojileri dergisi
DSYG Dergilik
dergilerinize her yerden ulaşın...
Sektörünüzle ilgili en taze haberler burada! www.termodinamik.info www.tesisatmarket.com www.iskteknik.com.tr www.yenienerji.com www.ebelediye.info www.hvac-turkey.com
Doğa Sektörel Yayın Grubu Ali Nazım Sok. No: 30 Koşuyolu 34718 Kadıköy, İstanbul Tel: (0216) 327 80 10 Faks: (0216) 327 79 25 www.dogayayin.com
Abone formu
mutlu yıllar
ISSN 1306-9721 FİYATI: 10 TL YIL: 10 SAYI: 66 www.iskteknik.com
İKİ AYDA BİR YAYINLANIR • KASIM-ARALIK 2017 • YIL: 10 • SAYI: 72 • 14 TL • ISSN 1306-5343 • www.ebelediye.info
YENİ ENERJİ DERGİSİ
66
Isıtma, Soğutma, Klima ve Havalandırma Ekipmanlarının Montaj, Servis ve Uygulama Tekniği Dergisi
DSYG Dergilik
dergilerinize her yerden ulaşın...
HEATING, VENTILATING, AIR-CONDITIONING AND REFRIGERATION IN TURKEY • ONE ISSUE PER YEAR • 2017
ISSN 2147-5423
KASIM-ARALIK 2017
Röportaj
“Hilti Türkiye yüzde 25 büyüme hedefliyor”
İki ayda bir yayınlanır • Kasım - Aralık 2017 • Yıl: 10 • Sayı: 61 • 14 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.info
Makale
RÖPORTAJ
güçlü Ar-Ge
Kent, Elektrik ve Aydınlatma
Püf Noktası
BELSİS
İmbat Yönetim Kurulu “BELEDİYENİN İHTİYACI OLAN Başkanı ANAHTAR TESLİM SUNUYORUZ” Kerim Gümrükçüler
TEKNOLOJİLERİ EN EKONOMİK ŞEKİLDE
Elektrik Motorları ve Çeşitleri
DSYG Dergilik
dergilerinize her yerden ulaşın...
Uluslararası Yangın ve Güvenlik Sempozyumu
Kasım-Aralık 2017 Sayı: 61
Binalarda
Enerji Tasarrufu ARALIK 2017 SAYI 304
2017 .
12
D
uş alacaksınız, musluğu açıyorsunuz birkaç dakika suyu akıtarak sıcak suyun gelmesini bekliyorsunuz, biraz da istediğiniz sıcaklığa getirene kadar kullanmadığınız bir su sarfiyatı yapıyorsunuz. Evet, bir yandan gelecekteki su savaşları kâbusunu
tanıklı testötesüreci konuşuyor, yandan yılda milyonlarca ton suyu kullanmadan kanalizasyon sistemine gönderiyove sertifikasyon ruz. Sıcak su hazırlayıcı cihaz ile duş arasındaki
Yapmanın Düşük Maliyetli Yolları
mesafe arttıkça israf da artıyor. Çare olarak en çok önerilen şey ise plastik kova. Sosyal medyada pek çokları tasarruf tedbirlerini gururla paylaşıyor ve plastik kovaların faziletlerini sayıp döküyor. Birkaç dakikalığına boşa akıtılan suyu bu kovalarda toplayıp sebze yıkamada, çiçek sulamada kullandıklarını, değerlendirdiklerini anlatıyor. Hatta bu konuda bir İspanyol firması çıkmış, sırf bu iş için bir ürün geliştirmiş: “WaterDrop torbaları”. Firma, her bireyin banyo esnasında ortalama 4.5 litre su heba ettiğinden ve her gün banyo yapması halinde yılda 1000 litre su israf ettiğinden yola çıkarak taşıması, doldurması ve boşaltması kolay bu su torbalarını geliştirmiş. Torbalar banyo musluğuna asılarak ya da direkt
“More domestic and more renewable energy” era started in Turkey
Turkey is a World Leader in Mega Projects
4/4’lük bir seçim
TÜYAK 2017
Baca Sektörünün Dünü, Bugünü ve Yarını
“ We’ll be reaching products that work with
DSYG Dergilik graphene, in 2023.” Su israfının dostu banyolar, her yıl milyonlarca ton suyu heba ediyor
SEMPOZYUM İSTANBUL, 5. YAŞANABİLİR ŞEHİRLER SEMPOZYUMU’NA EV SAHİPLİĞİ YAPTI
Organizations Calendar 2017
Turkey-Stirred But Not Shaken
içine duş başlığı daldırılarak kullanılabiliyor. Sonrasında bu torbaları zamanı geldiğinde boşaltmak üzere bir yere asabiliyor, bir yerde bekletebiliyorsunuz. İhtiyacınız olduğunda sifonu çekmek yerine klozete dökebiliyor, çiçeklerinizi sulayabiliyor; temizlik için, evcil hayvanınızı beslemek için kullanabiliyorsunuz. Kimisi de elektrikle şok ısıtma sağlayan musluk geliştirmiş, elektriğin olduğu her yerde suyu israf etmeyin diyor. Buna karşın farklı yerlerde ve tarihlerde, öğrenciler arası yarışmalarda şaşırtıcı sayılabilecek buluşlar yapılmış: Trabzon’da 3 lise öğrencisi, şofben ve diğer ısıtıcılardan sıcak su elde edilinceye kadar geçen sürede boşuna akan soğuk sudan tasarruf edilmesi için proje hazırlamış. Projenin danışman öğretmeni Ahmet Kılıç, FAN SEÇİM YAZILIMLARI projeyi şöyle anlatmış: “Bekleme süresinde en az 3-4 litre su boşa akıyor. 4 kişilik bir ailenin haftada bir banyo yaptığını düşünürsek her hafta 30 litre su boşa gidiyor. Bu, yılda yaklaşık bin 600 litreye ulaşmaktadır. Bunu ülkemize oranladığımızda, 27 milyon ton su boşa akıyor. Biz de boşa akan suyu değerlendirmek için öğrencilerimizle kafa yorup böyle bir proje geliştirdik.
Mutfakta musluk açıldığında su tesisatındaki soğuk suyun dışarı akması yerine, tekrar geri dönmesini sağladık. Bunun için musluğun üzerine termostat koyduk. Termostattaki sıcaklık istenilen dereceye ulaşıncaya kadar sistem suyu dışarıya değil, tesisata geri veriyor. İstediğimiz sıcaklığa gelindiğinde termostat devreye giriyor ve musluktan sıcak su akıyor. Bu sayede soğuk su israfı önlenmiş oluyor.” Bu da üniversite öğrencisinden gelen bir diğer fayda üretimi: Kütahya’da bir üniversite öğrencisi, soğuk suyun ısınmasına kadar geçen sürede israf edilen suyu depolayarak Türkiye’deki tüm binalarda kullanılması halinde her yıl 431 milyon metreküplük Porsuk Barajı’nın kapasitesi kadar su tasarrufu sağlayan sistem geliştirmiş. “İsraf Edilen Suları Geri Kazanım Sistemi” projesinde Mehmet Demir, geliştirdiği sistemin üç yollu vana, su deposu ve depoda otomatik çalışan şamandıradan oluştuğunu söylemiş. Deponun hem şebekeye hem de israf edilen suyun geldiği sisteme bağlı olduğuna dikkat çeken Demir: “Depoyu normalde israf edilen temiz su beslemekte, depodaki su miktarı belli seviyenin altına düşerse doğrudan şebekeden gelen su depoyu beslemektedir. Bu sayede su kesintisi olmamaktadır. Depodaki su, klozetin rezervuar suyunu beslemektedir” demiş. Sistem 150 TL’ye mal olmuş ama üzerinde çalışılırsa düşermiş. Lastik contası eskimiş ve su damlatan musluklardan kaçan su miktarı da yılda 24 tona kadar çıkabiliyor. Suyun debisinin de ihtiyacın üzerinde ayarlı olması da başka bir israf konusu. Building Research Establishment kuruluşunca yapılan bir araştırmaya göre, insanlar su akışının dakikada 3-10 litre asında olmasından rahatsızlık duymuyormuş. Yani ana su vanasından, her musluğa bağlı ara vanadan suyun debisini tasarruf sağlayacak şekilde düzenlemek mümkün. Tabii su tasarruflu muslukların kullanımını yaygınlaştırmak için devletin bazı teşvikleri, vergi indirimleri de işe AKILLI JETFAN OTOMASYONU yarayacak gibi. Bu tür destekler sadece musluklar için değil, klozet, pisuarlar, duş başlıkları için de geçerli. Çünkü bu ürünler de diğerleri gibi ne kadar enerji, su verimli çevre dostu ise o denli pahalı. Öyle olunca da tasarruf yine zengin işi olmaktan öteye gidemiyor. TM
The Second Oldest Subway of the World
TÜNEL
EIF 2017 enerjinin tüm taraflarını 10. kez bir araya getirdi
Mutlu Yıllar
dergilerinize her yerden ulaşın...
RÖPORTAJ RÖPORTAJ
Doç. Dr. Selmiye Alkan Gürsel Sabancı University:
Makale
dergilerinize her yerden ulaşın...
RÖPORTAJ FIA FOUNDATION “OKULA GÜVENLİ ERİŞİM HER ÇOCUĞUN EN TEMEL HAKKI”
VOLUME 16 www.hvac-turkey.com
Eurasia Tunnel Selected as World’s “2016 Best Tunnel Project”
İpucu
Soğutma Sistem Verimliliğinin Artırılması AYDA BİR YAYIMLANIR • ARALIK 2016 • YIL: 21 • SAYI: 215 • 9 TL. • ISSN: 1302-8073 • www.tesisatmarket.com
MAKALE
Jeotermal Enerjimiz, CO2 Salımları ve Organik Rankin Çevrimli Santraller
güçlü üretim altyapısı
Yangın Hidrantları Denetim, Test ve Bakımı
Mutlu yıllar...
17
Ayda bir yayımlanır • Aralık 2017 • Yıl: 26 • Sayı: 304 • 12 TL.• ISSN:1302-8065 • www.termodinamik.info
DSYG Dergilik
KONGRE
% 50
İndirimlidir
Jinko Solar Türkiye
Arda Kristaporyan
www.termodinamik.info
Dergi Aboneliği Öğrencilere
w w w.yenienerji.info
DOSYA
Yenilenebilir enerjiden ilham alan mimari tasarımlar
TERMODİNAMİK DERGİSİ
YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹
kolaylaştıran yazılımlar
Gökçen Parlar Ünal Yazı İşleri Müdürü gokcenparlar@dogayayin.com
TERMODİNAMİK (12 Sayı)
ISK TEKNİK (6 Sayı)
E-BELEDİYE (6 Sayı)
ISK sektörünün en çok okunan dergisi
Montaj, servis ve uygulama tekniği dergisi
Yerel yönetimlerde yeni yaklaşımların dergisi
Basılı Dergi / 160 TL Dijital Dergi / 80 TL Basılı + Dijital Dergi / 200 TL
Basılı Dergi / 70 TL Dijital Dergi / 35 TL Basılı + Dijital Dergi / 85 TL
Basılı Dergi / 90 TL Dijital Dergi / 45 TL Basılı + Dijital Dergi / 120 TL
TESİSAT MARKET (12 Sayı)
YENİ ENERJİ (6 Sayı)
HVAC&r TURKEY
Tesisat sektörünün ürün pazarlama dergisi
Yenilenebilir enerji teknolojileri dergisi
ISK sektörünün yurtdışına yönelik tek dergisi
Basılı Dergi / 150 TL Dijital Dergi / 75 TL Basılı + Dijital Dergi / 185 TL
Basılı Dergi / 90 TL Dijital Dergi / 45 TL Basılı + Dijital Dergi / 120 TL
Yılda bir kez çıkar Yayın dili: İngilizce Örnek Sayı İstiyorum
Yukarıda işaretlediğim dergiye/dergilere abone olmak istiyorum. Kişinin/Kuruluşun adı İş ünvanı Sektör
Kamu
Özel
Faaliyet alanı
Adresi Posta kodu
Telefon
Faks
TL. Toplam abone bedelini aşağıda işaretlediğim banka hesabınıza havale ettim. Havale fotokopisini adresinize gönderiyorum. Yapı Kredi Bankası Acıbadem Şubesi - İST. 60430526 nolu Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. hesabı IBAN No: TR 21 0006 7010 0000 0060 4305 26 Türkiye İş Bankası Koşuyolu Şubesi - İST. 311301 nolu Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. hesabı IBAN No: TR 41 0006 4000 0011 1700 3113 01 Garanti Bankası Acıbadem Şubesi - İST. 6299978 nolu Doğa Yayıncılık Ltd. Şti. hesabı IBAN No: TR 29 0006 2000 4040 0006 2999 78 TL. Toplam abone bedelini aşağıda işaretlediğim kredi kartından çekiniz. Visa
Eurocard/Mastercard
Kart no:
Son kullanma tarihi:
Lütfen faturayı
V.D.
Tarih:
İmza:
Güvenlik no: no’lu hesaba kesiniz.
ABONE SERVİSİ
Dergilerimizin aboneliğini herhangi bir nedenden dolayı sürdürmek istemeyen okurların 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun 11/A maddesinde tanımlanan koşullar doğrultusunda cayma hakkı bulunmaktadır. Gecikmelerde dergimizi arayınız.
Tel. : (0216) 327 80 10 Faks : (0216) 327 79 25 abone@dogayayin.com
Akıllı Solar Mühendisliği ile Sürdürülebilir Yüksek Verimli Tesisler
ISO 9001 : 2015
Powered by
Gazi Mah. Karacaoğlan Cad. No:32/A, 27060 Şehitkamil / Gaziantep / Türkiye T: +90 342 360 82 22 F: +90 342 336 82 22 e-mail: info@unitedsolar.com.tr
www.limaenerji.com.tr
www.unitedsolar.com.tr
YENİ ENERJİ DERGİSİ
Residential Advert_195x270mm-5mmchuxueTurkey version_.pdf 1 2018/11/13 10:06:35
Daha iyi bir yaşam için akıllı enerji YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ TEKNOLOJ‹LER‹
Huawei FusionHome akıllı enerji çözümü, her ihtiyaca uygun batarya entegrasyon destekli çözüm
İki ayda bir yayınlanır • Ocak - Şubat 2019 • Yıl: 12 • Sayı: 68 • 16 TL • ISSN 1307-9212 • www.yenienerji.com
Huawei FusionHome enerji çözümü, her evde aranan sıfır enerji tüketim ile yaşamanın en iyi yoludur. Sizlere evinizin enerjisiyle bağlantı kurmanın ve keyfini çıkarmanın yeni yollarını yaratır.
RÖPORTAJ
Daha fazla bilgi için lütfen sayfamızı ziyaret edin: solar.huawei.com
DERLEME
Gelgit Enerjisi ve Başarılı Örnekleri
C
Yenilenebilir ve Enerji Sektöründeki Türk Kadınları Platformu
Sedef Budak
w w w.yenienerji.com
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
ARAŞTIRMA
EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi TEKNİK MAKALE
Kablo ve Makara Kullanımı
SUN2000L-2/3/3.68/4 Optimizer /4.6/5KTL
@ Huawei FusionSolar
Ocak-Şubat 2019 Sayı: 68
www.asronsigorta.com.tr