1
Sonsuz kainatlarda Herşey, Yüce yaradanın koyduğu kanunlar Çerçevesinde cereyan eder.Dünya gezegeninde Hiç bir kimse bu kanunun dışında bir hareket yapamaz. Ancak bu kanunun işleyişini şu veya bu şekilde etkileyici davranışlarımız olabilir. İyi ,pozitif bir hareket, iyi , pozitif bir sonuç doğurur, kötü bir hareket, negatif bir hareket kötü bir sonuç negatif bir sonuç doğurur. Her ikiside İlahi Plan 'ın ve İlahi İrade Kanunları'nın tabii sonuçlarıdır. Kötü,negatif bir hareketten iyi ,pozitif bir hareket doğmaması,Yüce yaradanın yüce varlığının ne bir kusuru, ne bir hatası, ne de bir eksikliğidir. Bu, insan zihnin in İlahı Plan'ı iyi bilemeyişinin, şuurunun kapalı olmasının ,ilahi Kanunları iyi anlamamasının bir sonucudur. Bu yüzden, herhangi bir ızdırapla karşılaştığınız zaman, Tanrı'yı, İlahi Kanunları, maneviyatı suçlamadan önce kendi hatalarımızı araştırmalıyız. Bir de, hatanız, hiç bir hatanız olmadan epröv geçirmek zorunda olduğunuzu da hatırda tutmak gerekir. Doğmadan önce, 'ben şurada, şu yerde, şöyle bir hadise ile karşılaşacağımı tesbit etmişsem, veya tesbit ettirmişsen bu hadisenin olması artık bir felaket değil, benim için bir iradi harekettir, bir plandır, Ve bunun sonucundan dolayı ilahi planları sorumlu
2
tutamam, Tanrı'yı sorumlu tutamam, Tanrı'yı merhametsizlikle itham etmek cüret ve kabahatinde bulunamam. Demek oluyor ki, başımıza gelen olaylar, iki nedene dayalıdır ve bu İki sebepten kaynaklanmaktadır: 1 -) Kendi hatalı hareketinizle, İlahi Kanunları yanlış olarak harekete getirmekten .. 2 -) Daha önce planlanmış olan bir hayat tarzını takip etmemekten .. Demek oluyor ki, hata, doğrudan doğruya, sizin kendinizdedir. Daha önceki hayatınızda noksan kalan melekelerinizi, yeterince gelişmemiş olan kabiliyetlerinizi geliştirmek için, sizin ızdırap çekmeniz lazım gelebilir. Esasında ızdırap kelimesi dahi, yanlış olarak tefsir edilmektedir. Acaba,'ızdırap' hakikatte ızdırap mıdır, yoksa bir lütuf mudur? Bunu iyi düşünmeniz gerekir. Gelişigüzel bir maden parçasını, bir demir külçesini ateşte eritiyorsunuz. Eritmeden önce bir taştan farksız, sadece ağırlık bakımından bir mana ifade eden ve başkaca önemli bir fonksiyonu olmayan bu demir külçesi, ateşte yandıktan sonra içindeki lüzumsuz maddeler; dışarı atıyor, karbon vs, dışarıya atılarak demir temizleniyor. Geride saf maden kalıyor. Bununla yetinmiyoruz, yakıyoruz, eritiyoruz, demir halline geliyor. Sen daha olmadın' diyoruz. Tekrar yakıyoruz. Tekrar ateşler içerisine sokuyoruz ve su veriyoruz. Ve böylece bu maden çelik haline geliyor. Ondan Sonra makine haline geliyor. Şu veya bu surette bir çok faydalı hizmetler görüyor yani ham bir maden'in faydalı bir eleman haline dönüşebilmesi için birçok aletlerin içerisinden, sahtelerin içerisinden, sizce ızdıraplı zannedilen devrelerden geçmesi icap eder.