Temel Gazetecilik
Dikkat edilirse, bu sınıflama bugün gazetecilik mesleğinde yer alan uzmanlık çalışmalarına uygun düşmekte, aynı zamanda uzmanlık dallarını (news beats) belirlemektedir. Basit ve karmaşık haberler içinde yer alan ölüm, hastalık, yangın, kaza, cinayet, mahkeme haberleri bugün polisadliye muhabirlerinin uzmanlık alanlarını belirlerken, hükümet ve politika ise hükümet-parlemento muhabirlerinin uzmanlık dallarını kapsamaktadır. Aynı şekilde karmaşık haberler içinde yapılan sınıflamada yer alan iş, endüstri, tarım, çalışma yaşantısı ekonomi muhabirlerinin uzmanlık alanını alt uzmanlık alanlarıyla birlikte oluşturmaktadır. Bugün pek çok gazetecilik kuruluşunda eğitim, bilim, uzay, denizcilik, savunma alanlarında uzmanlaşmış muhabirler çalıştırıldığı gibi, spor muhabirleri, sosyete muhabirliği, kültür/sanat muhabirliği yapan muhabirler de vardır. Dış politika üzerinde uzmanlaşma yanında turizm, kadın konularında uzmanlaşma çok gözde olan uzmanlık dallarıdır. Mutfak, ev ve bahçe düzenleme, çiçek yetiştirme, ev hayvanları, bilgisayar konusunda uzmanlaşma giderek önem kazanmaktadır.
•••••.-
Mi,
198
11. BÖLÜM
Haberde Yer Alan Temel Öğeler J.h
Haber Değeri Kavramı Haberi tanımlama yerine kullanılan diğer bir yaklaşım, haberin içinde yer alan bazı temel öğeler olan haber değerlerine (news values) eğilmedir. Bu yaklaşım şeklinin amacı ise, haberciliğin dayandığı temel ilkelerin ne olduğunu göstermektir. Aslında bu yaklaşım, Batı dünyasında yaygın ve evrensel bir kullanım kazanmış bulunan, insanın ilgisini çekmeye yönelik haber anlayışının değerlendirilmesi ve tartışılmasıdır. Batı dünyasında yaygın haber anlayışına göre, "bir köpek bir adamı ısırırsa bu haber değildir, bir adam köpeği ısırırsa bu haberdir." Yalnız bu anlayışın, insanın ilgisini çekme açısından yaklaşılarak geliştirildiği akıldan çıkarılmamalıdır. Ayrıca, bu anlayış gereği olarak haberin tanımlanamayacağı, fakat sezilebileceği görüşü de yerleştirilmiştir. Bu anlayışla birlikte, sürekli olarak "haber içgüdüsü", "haber kokusu alma", "haber gözü" gibi kavramların kulla199
Temel Gazetecilik
Haberde Yer Alan Temel Öğeler
nımı, gerek gazetecilik mesleğinde gerekse akademik çevrelerde büyük bir yaygınlık kazanmıştır. Haberin içinde yer alan temel öğeler olan haber değerlerini dikkate alan bu yaklaşım, haberi tanımlamaktan çok, haber kavramını açıklama çabasındadır. Aslında bütün bu çabalar, genelde yine haberi doğrudan ya da dolaylı olarak tanımlamaya yöneliktir. Amaç ise, haberde neler bulunduğunu, bulunabileceğini ortaya koyabilmektir. Pek çok Amerikan gazetecilik kitabında bu çabanın çeşitli örnekleri bulunabilir. Genelde, haberde bulunması gerekli öğeler olan, haber yapılırken haberciliğin temel ilkelerini oluşturan haber değerlerini, beş ana kümede toplamak mümkündür: 1. zamanlılık (immediacy) 2. yakınlık (proximity) 3. önemlilik (prominence) 4. sonuç (consequence) 5. insanın ilgisini çekme (human interest) Bazı yazarlar, yukarıdaki değerlere başka değerler de eklerler. Bunlar arasında, anlaşmazlık (conjlict), kuşku (suspense), gariplik (odditiy), duygulara yönelme (emotions), yenilik, şimdi olması, tazelik özellikleri taşıması, en geç olması, yeni ortaya çıkması (orijinallik) yer almaktadır.
rulmasında ne gibi sorulara yanıt arandığını göstermek için geliştirilmiş bir kuraldır. Bir başka deyişle, haberciliğin temel ilkelerini oluşturan haber değerleri, haber yapma yönünden hiçbir zaman vazgeçilmeyen temel etkendir.
•
Haberciliğin Temel tikeleri Çeşitli olay ve olguların haber haline getirilmesinde, bazı temel değerlerin yer alması gerekmektedir. Bunlara genelde haber değerleri adı verilmektedir. Haber değerlerinin tümünün birden veya kısmen haber yapılırken kullanımı ise, haberciliğin temel ilkelerine uyulup uyulmadığını göstermektedir. Özellikle, ileriki bölümlerde değerlendirilecek olan 5N ve İK Kuralı, haber değerleriyle, haberin oluştu200
Zamanlılık Günümüzde haber çok hızlı olarak verilmekte, önemini çok çabuk yitirmektedir. Artık eskiden olduğu gibi haberlerin ulaşması için aylar, hatta yıllar gerekmemektedir. Amerikalı yazar Curtis McDougal, bu durumu şöyle değerlendirmektedir: Son yarım yüzyıldır yazılı basında çalışanlar arasında yaygın klişe, dünkü gazeteden daha ölmüş bir şey yoktur şeklindedir. Aslında, McDougal'm bu görüşüne, "bir saat önceki radyo, televizyon bülteninden daha ölmüşü yok"u eklemek belki daha anlamlı olacaktır. Gerçekten, zamanlılık ilkesi, haberin zamanlı olması değerini yansıtırken, daima "ne zaman ortaya çıktı?" sorusuna da yanıt vermektedir. Telefon, telsiz, faks, iletişim uyduları dünyayı küçültmüştür. Bu tür araçlarla, haberler çok kısa süre içinde iletilebilmektedir. Bu yönden haber çok çabuk değer yitirmektedir demek yanlış olmamaktadır. Zamanlılık, haber kavramının içinde yer almakla beraber, haberin diğer tür enformasyondan ayırt edilebilmesi için, öğrenildiği anda gösterilmesi, belirtilmesi ana koşuldur. Her haber için, zaman etkeni bu yönden haberin yayımlanması ve yayımlanmasının belirlenmesi bakımından ana etken olmaktadır. Bu nedenle, haberlerde yer alan, "dün, bugün, sabahleyin, bir saat önce, geceleyin" gibi zarfların kullanımı, haberi oluşturan olayın ne kadar za201
Temel Gazetecilik
Haberde Yer Alan Temel Öğeler
man önce oluştuğuna parmak basmaktadır. Haberde zaman öğesini belirleyen veya gösteren üç ana bileşke bulunmaktadır. Bu bileşkelerin tümü ise, habere zamanlılık değerini kazandırmaktadır. Bu üç bileşke şunlardır: 1. yenilik (recency) 2. anilik (immediacy) 3. geçerlilik (currency) Böylelikle, haberden zamanlı bir enformasyon olarak söz edebilmek için haber kaynağı, iletişim aracı, haberi izleyenlerin var olması ve karşılıklı etkileşimi de gereklidir. Yenilik ya da en son olarak olayın oluşması, haberi oluşturan olayın yeni olarak oluşmasını değil, yeni olarak bildirilmesini işaret eder. Örneğin yeni olarak öğrenildiği gibi. Amaç unutulmuş, ihmal görmüş enformasyonu gün ışığına çıkarmak, ona yenilik kazandırmaktır. Geçerlilik ise, anilik ile bağıntılıdır. Eski zamanlarda, tek bir haberci bütün ulusu etkileyecek ölçüde bir haber aracısıyken, anilik öğesi, habercinin mesajını ulaştırması yönünden gerekli olan zamanı gösterirdi. Ama günümüzdeki gibi çok sayıda kitle iletişim aracının egemen olduğu iletişim akışında, anilik toplumda kullanılan iletişim teknolojisiyle kitle iletişim araçlarının kurumsal yayın politikaları arasındaki etkileşimle değerlendirilmek durumundadır. Bu bakımdan, gerek geçerlilik gerekse anilik karşılaştırılma yoluyla ölçülebilir. Amerikalı yazar Bernard Roscho'nun deyişiyle, "anilik, en son olan olaylarla bunları haber yapan kitle iletişim araçlarını birbirine bağlar; oysa geçerlilik olayları toplumun çeşitli kesimleriyle bağlantılı tutar. Yenilik ise, bir enformasyon parçasını haber şekline dönüştürürken, insanın ilgisine dayanan geçerlilik habere haber değerini verir." Daha doğru bir deyişle, haber mutlaktır, geçerliliği ise zamanlılığının diğer yönleri gibi görelidir.
Günümüzün çok araçlı gazeteciliğinde, zamanlılık değerini veren yenilik, anilik ve geçerlilik öğeleri farklılık göstermektedir. Haberin zamanlılığı yönünden, yenilik ve anilik öğeleri radyo için ön planda yer alırken, gazeteler bakımından geçerlilik ön plana çıkmaktadır. Televizyon yönünden ise yenilik, anilik ve geçerlilik duruma göre önem kazanmaktadır; fakat çoğunlukla, yenilik ve anilik öğeleri, radyo için önemli ölçüde değerlendirilmektedir. Gazeteler yönünden geçerliliğin ön plana geçmesi, gazetenin hazırlanması bakımından uzun zaman gerekmesi yönündendir. Gazeteler yine anilik ve yeniliğe ellerinden geldiği kadar değer verirken, bu öğelerin geçerli olmasını ön planda tutmak zorundadır.
202
Yakınlık •
•
'
•
'
•
•
•
'
Yakınlığı da zamanlılık gibi haberin, haber niteliğini kazanmasına özen gösteren bir haber değeri olarak kabul etmek gerekir. Her iki haber değeri, haberi yapan temel öğeler olarak, haber olarak izlenecek olay veya olaylar ortaya çıktıktan, daha doğrusu açık bir görünüm kazandıktan sonra gazeteciler için anlamlı olmaya başlar. "Ne zaman" sorusu zamanlılık ilkesini gösterirken, "nerede" sorusu da yakınlık ilkesine işaret eder. Yalnız, yakınlık yönünden gazetecilerin oldukça dikkat etmeleri gerekmektedir, insanlar doğaları gereği yakın çevrelerinde olan olaylarla ilgilenirler, bunlara karşı merak duyarlar. Ama şurada, burada ne olmuş gibi soruların yanıtı, yakınlığı ölçüsünde insanoğlunun ilgisini çekebilir. Özellikle haberi alma bakımından, hangi kitle iletişim aracı olursa olsun izleyiciler, aşina oldukları yerlere, adlara karşı birinci derecede ilgi duyarlar. Yakın çevrelerinde ne olup bittiğini sürekli olarak merakla, ikiyle öğrenmek isterler. 203
Temel Gazetecilik
Yakınlık kavramını, günümüzde kitle iletişim araçlarının hızlılık gibi temel niteliği dolayısıyla, farklı bir değerlendirme içinde ele almak gerekmektedir. Daha doğru bir deyişle yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası çevre içinde yakınlığın göreli ölçüde değerlendirilmesi insanoğlu tarafından yapılmaktadır. Örneğin oturduğu apartmandaki veya mahalledeki bir yangın veya komşunun ölümü yanında, bölgede çıkan orman yangını veya hava kirliliği insanoğlu için daha ilgi çekici olabilmektedir. Bununla beraber insanoğlu, aynı zamanda doğası gereği aşina olduğu, tanıdığı yerler, kişiler hakkında da bilgi aramaktadır. Örneğin tanınmış bir film artistinin veya devlet adamının o çevreyi ziyareti. Bu durum, bir noktada üzerinde konuşulacak konu arama, belki de dedikodu yapmayla ilişkilidir. Yerel gazeteler, radyo, televizyon istasyonları bu yönden, ulusal nitelikli haberlere yerel bir açıdan yaklaşarak izleyicilerinin isteklerini tatmin etmeye çalışır. Sonuç Zamanlılık ve yakınlık, haberin temel değerleri olmakla beraber, haberi haber yapan asıl sonucudur. Bu bakımdan, haberde sonuç öğesini değerlendirirken, şu sorularla işe başlamak anlamlıdır: Haberi bu kadar büyük hale getiren nedir? Kim bu haberi bu kadar büyütmektedir? Ne sorusu bize sonuç ilkesini vermektedir. Aslında sonuç, haber değeri taşıması, çatışma, gelişme veya kazalardan ileri gelmektedir. Çatışmalı, karmaşık olaylar ve sorunlardan ortaya çıkanları değerlendirme, sonucun önemini ve büyüklüğünü belirlemektedir. Bu bakımdan, bu nitelikler haberin yazılması yönünden de dikkate alınarak, böyle bir habere ne kadar yer ve zaman ayrılacağı kararlaştırılmaktadır. Gazetecinin sonuç öğesini iyi 204
Haberde Yer Alan Temel Öğeler
değerlendirmesi, haberin önemini, büyüklüğünü belirlediği gibi, haber üzerinde yerinde ve doğru hüküm vermesinde (news judgement) başarılı olmasına da yol açmaktadır. Önemlilik Önemli kişiler, sayılar, garip olaylar ve zıtlıklar haberi önemli yapan etkenlerden bazılarıdır. İnsanlar doğalan gereği tanınmış kişiler hakkındaki haberleri zevkle, merakla izlerler. Tanınmış kişiler kadar bazı ülkeler, kentler, kurumlar ve kuruluşlar haber değeri bakımından önemli olabilir. Tanınmış kişiler hakkında, haberleri izlemenin önemine Amerikalı yazar Curtis McDougal şöyle değinmektedir: İnsanlar eşit yaratılmakla beraber, bazıları diğerlerine oranla habere konu olma bakımından daha çok önemli olabiliyorlar. Bu durum onların toplumdaki yerlerinden, statülerinden ileri geldiği gibi, daha önce sürekli gerçekleştirdikleri olağandışı bir hareket nedeniyle sürekli olarak ilgi çekmelerinden de kaynaklanabilir. Daha önce değerlendirilen haber öğeleri olan zamanlılık, yakınlık ve sonuç, tek başına haberin önemli olmasını belirleyemez. Haberin önemli olmasını sonuç öğesi kısmen belirlemekle beraber, "ne zaman", "nerede oldu" soruları kesinlikle sonuç ilkesini tamamlamalıdır. Bu yönden, haberin önemliliğini belirleyen soruların ise "nasıl" ve "neden" soruları olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. "Nasıl" ve "neden" sorularına yanıt bulma habere önemlilik değerini bir yandan kazandırırken, diğer yandan günümüzde yaygın ölçüde kullanılan açıklayıcı ve yorumlayıcı haber yazmanın temelini oluşturmaktadır. Neden, niçin, nasıl sorularını kendine soran gazeteci, haberini yap205
Temel Gazetecilik
Haberde Yer Alan Temel Öğeler
madan önce topladığı bilgiler üzerinde hüküm vermekte, "önemlilik" ilkesine varabilmektedir. Önemlilik ilkesi, haber üzerinde hüküm verme yönünden sonuç kadar önemli olmaktadır.
ku, "çatışma" diye adlandırılan ruhsal davranışlar, haberde duyuları uyandırma bakımından kullanılır. Daha başka deyişle, duyu dünyamıza yönelerek ilgimizi çeker. Bu bakımdan, duygusal etmenler gazetecilikte insanın ilgisini çekme ilkesini oluşturur. Olağandışılık, macera, serüven, heyecan, görülmeye değer şeyler ve aşk, sürekli olarak insanın ilgisini çeken konular arasında yer alır. Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet farklılıkları ise, insanın ilgisini çeken konulara ayrıcalıklı bir yer kazandırır. Kadınlar çoğu kez aşk maceralarıyla, evlenmelerle, boşanmalarla ilgili haberleri okurlarken, erkekler cinayet, politika ve spor haberlerini tercih etmektedirler. Kadın ve erkekler bir yana, çocuklar ve hayvanlar da insanların ilgisini çeken konular arasındadır. Örneğin cami kapısına veya boş bir arsaya bırakılmış çocuk, su veya sebze satan arabanın atının ayağının kırılması gibi. İnsanlar arasındaki arzu, nefret, korku, sevgi, kıskançlık, sempati, bonkörlük, mizah, cimrilik, gazap ve benzerleri daima haber aynasında yansır, insanın ilgisini çeken konularda genellikle çatışma, kuşku, karışıklık ve olağandışılık bulunması, bunları daha ilginç kılar. Günümüz dünyasında, insanın ilgisini çeken haberler, bizi bir gökkuşağı gibi sarıp durur.
İnsanın ilgisini Çekme Herkesin karşılaşabileceği durumlarda, kadın-erkek herkesi ilgilendiren olaylara duyulan merakı, insanın ilgisini çeken (human interest) olaylar şeklinde tanımlama mümkündür. Başkalarının yaşantıları, mutlulukları, sağlıkları, karşılaştıkları güçlükler ve insanlığın tümden gelişimi, bizim bunları haber olarak izlememize, bunlar hakkında ilgi, sempati ve nefret duymamıza yol açar. Örneğin Güney İtalya'da, İran'da, Meksika'da olan deprem sonucu veya Hindistan'da selden evsiz barksız kalan insanlara, bunları kurtarma çalışmalarına duyulan ilgi gibi. Haberin insanın ilgisini çekme öğesi, daha önce değerlendirilen zamanlılık, yakınlık, önemlilik ve sonuçta pek yer almayan, insanın ilgisini çeken noktalara yöneliktir. Aslında, bütün diğer ilkeleri tamamlayan, insanın ilgisini çekme öğesidir. Genelde gazetecilik, insanın ilgisini çeken konulardaki haberlerden oluşmaktadır. İnsanlar gerçi meslek, boş zamanlarını değerlendirme ve diğer ilgileri yönünden birbirlerinden ayrılırlar. Yalnız, her haberde insanların ilgisini çeken, kişiye göre değişen bir çekicilik bulunur. Bazı haberler diğerlerine oranla insanların daha çok ilgisini çeker. insan ne kadar bencil, katı yürekli olursa olsun hemcinsinin yaşamı, sağlığı, iyiliği, uğradığı felaketler, mallarının kurtarılması karşısında kesinlikle sempati duyar. Bu durumda, duyduğu bu ilgi yaşamın ister tatlı ister acı yanını içersin, onu zaman zaman ağlatır da, güldürür de. insanın ilgisini çeken haberleri boşlama büyük bir gaftır. Kuş206
Gazetecilikte İnsanın İlgisini Çekme Yönünden Uygulanan Yaklaşımlar Günümüzde gazetecilikte insanın ilgisini çekme olgusu, mesleğe tümüyle egemendir denilebilir. Yeni konular "insanın ilgisine yöneliktir" gerekçesiyle her gün haber değeri kazanmaktadır. Gazetecilikte, "insanın ilgisi nasıl çekilir?" sorusuna, kamunun ilgisine yönelme şeklinde yanıt aranmaktadır. Bu değişikliği ise pek çok gazeteci olumlu bir gidiş olarak değerlendirmektedir. 207
Temel Gazetecilik
"Kamunun ilgisini çeken konular" arasında, insanların cüzdanlarını ilgilendiren, vergiler, fiyat artışları gibi konular çoğu kez yer almaktadır. Bunları ise uzaya gitme, yeni teknolojik gelişmeler ile uzak bir ülkede petrolün bulunması, petrolün zaman zaman siyasal silah olarak kullanımı gibi konular izlemektedir. Daha sonraki sıralarda ise, insanların yaşantılarını etkileyen konular, örneğin çocuk suçluluğu, beyaz kadın ticareti, sosyal güvenlik, sağlık sigortası, işsizlik sigortası, çevre kirliliği ve terör görülmektedir. İnsanoğlu hâlâ zenginlerin, güçlülerin yaşantılarına merak ve ilgi gösterdiğinden, gazetecilikte haber konusu olmayı yine sürdürmektedir. Spor, resimli konular ve benzerleri insanların merak ve ilgiyle izledikleri arasındadır. Fal, bulmaca, yemek reçeteleri ve dedikodudan ise hiç vazgeçilememektedir. Günümüzde artık haberlerin içine, insanın ilgisini çeken öğeleri şırınga etmek en çok başvurulan yol halini almıştır. Bu durum, gazeteciliğin insanoğlunun kişiliğini sömürmesi olmakla beraber, eski tür kişisel gazetecilikten değişiklik göstermektedir. Artık gazetelerin yazıişleri müdürleri veya radyo, televizyon haber merkezi sorumluları kendi kişiliklerini kamunun önünde belirgin duruma getireceklerine, bu ayrıcalığı kullananlar yazılı ve sözlü basın muhabirleri olmaktadır. İnsanın ilgisini çekme yönünden eski anlayış şekli, haberlerin düz ve renkli haberler şeklinde ikiye ayrılmasıydı. Renkli haberlerde en çok kullanılan, hayal gücüne göre olayların kaleme alınması ve insanın bol bol ağlaması olgusuydu. O günkü anlayışa göre, "insanın ilgisini çekmek denilince akla hep kan, para ve barut" gelirdi. Düz haberlerde aranılan ise, birdenbire ortaya çıkan haberlerin, muhabirin kimliği gizlenerek, objektif olarak kaleme alınmasıydı. 208
Haberde Yer Alan Temel Öğeler
Aslında, gazetecilikte içeriğin değişmesi, biçimlenmesi, yeni şekil alması, pek çok toplumsal kurum gibi çok ağır bir şekilde işlemektedir. ABD'de 1920'lerin başında ilk çıkan tabloidler ve Avrupa'daki benzerleri bu yolu kırk-elli yıl öncesine kadar izlemekten geri kalmadı. 1920'lerden sonra belirginleşmeye yönelen haftalık siyasal haber dergileri, aktüalite dergileri, kişiliğe önem veren, fakat bir üslup özelliği taşımayan haber yazmaya yönelerek bir yenilik başlattı. Siyasal haber dergilerinin topluma girişinin ardından, radyonun yaygınlaşmasıyla yeni akım ağırlık kazandı. Hele televizyonun gazeteciliğe kayması, yazılı basının kendine • iyice çekidüzen vermesini zorunlu hale getirdi. Yavaş yavaş da olsa, yeni anlayış, geleneksel biçimde bazı değişiklikler yaptı. Eskiden renkli haber konuları arasında yer alanlar, düz haberlerin konusunu oluşturabildi, oluşturmaktadır da. Asıl önemli değişiklik ise, olayın haber yapılırken anlaşılır bir çerçeveye oturtulması yönünde oldu. Düz haberler artık her yönden renkli haberlerle kuşatılmışlardır. Bir başka deyişle, artık olaylar haber yapılırken, kamuoyunca kişisel bir anlatım ve renkli terimler ve tanımlar kullanılırsa, daha iyi anlaşılacağı görüşü egemen olmuş gibidir. Görülen biçim ve içerik değişikliği, haberi tanımlama şekillerine de değişiklik getirmiştir. Bu nedenle, düz ve renkli haber ayrımı yerine ciddi ve tatlı haber ayrımı daha çok kullanılır olmuştur. Ciddi haberler, genellikle insanda hemen bir etkisi olmayan, zamanla, yani insanı düşünceye sevk ettikten sonra algılanabilen haberlerdir. Bunların içine iç ve dış politika, eğitim, ekonomi, işçi ve iş sorunları gibi haberler girmektedir. Tatlı haberler ise, insanda hemen etki uyandıran, algılanması çabuk, genellikle eğlendirici haberlerdir. Bunların içinde polis haberleri, sosyete, dedikoduyu da içeren magazin haberleri yer almaktadır. 209
: İnsanın İlgisini Çekme Yönünden Renkli Habere Kayış Gazetecilikte insanın ilgisini çeken konuların artması, içerik ve sunuş şekillerine de değişiklik getirmiştir. Ciddi nitelikli düz haberlerin yanında, tatlı haberler bol miktarda yer almaya başlamıştır. Ciddi haberlerle tatlı haberler birbirine karışmıştır demek pek yanlış olmaz. İkisini birbirinden ayırmak bazen çok güç olmaktadır. Hatta, başlıklarda veya haberin girişinde bile iyi bir renkli haber girişi kullanıldığı ölçüde başarılı olunabilmektedir. Bu bakımdan, muhabirlere fazla iş düşer olmuştur. Değişen gazetecilik anlayışı dolayısıyla, olayda yer alan insanları aktörler olarak düşünmek, değerlendirmek artık muhabirler için zorunlu hale gelmiştir. Ayrıca muhabirler, bunlara kişisel yönler, yorumlar da eklemek durumundadırlar. Yazdıklarını değerlendirirken, gerekirse ilginç kılmak için renkli malzeme bulup, açıklayıcı noktalar katmaktadırlar. Hatta haberi, yarattığı etkiye karşı tepkileri de eklemektedirler. İnsanın ilgisini çekme, gazetecilikte izleyiciyi çekmekle beraber, haber değerlerini saptırdığı, karıştırdığı, basitleştirdiği üzerinde durulmaktadır. Aslında ikisi de hatalıdır. Bu yönden, insanın ilgisini çekmenin belirli sınırları olmalıdır. Gerektiğinde insanın ilgisini çekme iyi bir biçimde, zevkli biçimde kullanıldığında haberi yapan olayı aydınlığa kavuşturabilir. Dikkatsizce kullanıldığında ise, her şey berbat edilebilir. Haberi yazarken, insanın ilgisini çekme yönünden haber değerleri için doğru bir bakış açısı yakalamak temel alınmalıdır. Meslekte bilgi, deneyim kadar, haber üzerinde hüküm verme ve yorumlama çok önemli olmaktadır. Bu yönden, haber değerini belirlemede kullanılacak ölçütleri ilgililik-ilginçlik ekseni üzerine değil de, önemlilik-anlam210
Haberde Yer Alan Temel Öğeler
lılık ekseni üzerine oturtmak, gazetecilikte sansasyonel haberlere kaymayı önlemede büyük bir güvencedir. Haber değerini ilgililik-ilginçlik ekseni üzerine oturtma, genelde magazin haberi denilen olguya bizi götürür. Magazin haberi, genel olarak insanın kendisiyle yüzleşmesini engelleyen, çevresiyle gerçek anlamda tanışmasını da olanaksız kılan bir yanılsama dünyasını yansıtır. İnsan kendisini magazin haberinin yarattığı bu yanılsama dünyasına gönüllü olarak bırakır, ancak magazin haberine gerçekte inanmaz. Bu dünyaya bir kaçış olarak insan girer, ama kendi yaşamını başka ölçütlerle sürdürür ve yaşar. Kitlelerin magazin haberine duydukları gereksinme, çağdaş toplumda edilgenleşerek yitirdikleri, kendi yaşamlarını belirleme gereksiniminin yerine geçen bir gereksinme biçimidir. Ancak bu yeni gereksinme, günümüzün toplumlarında oldukça köklü bir şekilde yerleşmiş, hatta kendi başına belirleyici bir güç ve işlev kazanmıştır. Magazin haberleri, genelde tatlı haberlerdir. Zaman zaman sansasyonla da yüklü olabilir. İnsanların duygularına yönelme, hatta sömürme temel amaç olarak haberde kullanıldığından, bu tür haberler sansasyonel haber olarak nitelenir. Sansasyonel haberin aşırıya varanı ise, skandal olarak adlandırılır. İster magazin haberi, ister sansasyonel haber olsun, isterse skandal haber olarak nitelensin, kullandığı haber değeri ilgililik-ilginçlik ekseni üzerinde oturtulmuştur. Amaç ise, insanın ilgisini çekmedir. Her ne olursa olsun, tatlı ve ciddi haberlerde, önemlilik ile ilginçlik, ussallık ile duygusallık anlamlı ölçüler içinde birlikte bulunmalıdır. Dengeli ve tarafsız bir gazetecilik için bu ölçüler aranılır nitelikler olarak değerlendirilmelidir. Önemlilik-anlamlılık ekseni üzerine haber değerini oturtma, ciddi haber uygulamasına bizi götürür. Ciddi haberlerde, haberin anlaşılabilirliğini sağlamak için ilginçlik yine kullanılır. İlginçlik boyutunun haberin içeriğinin 211
i
Temel Gazetecilik
belirlenmesinde değil de, sunuluşunda araç olarak kullanılması haberin anlaşılabilirliğini sağlar. İzleyicide habere karşı ilgi uyandırmak, bu ilgiyi sürekli uyanık tutmak haberciliğin vazgeçilmez unsuru olmalıdır. Haberin başarılı sayılması için kullanılan ölçüt, izleyici üzerinde ilginç olması nedeniyle duygusal bir etki yaratıp yaratmamasıdır. Ayrıca, habere konu olan sorun ve olayın haberi izleyen yönünden nesnel anlamda önem taşımasıdır.
is;-1
vij
•••O-
;-H
.12. BOLUM =
=
=
=
=
*• • ''• Haber Toplama ^ ^ u . / ^ ^ * ^
rifc ?-:'-i:'t.-?v .• S-f*t»İf5 ; !
-_••_
••?••-•• f U î J Ü î i ' ^ ' - ^ ' i ^ f î J .
> • TM:: •.'ıj'/-vVi^-ıt|.ik'.ı S Ü S , :•• ,
•
tipin'r ..::.•
'
:
' ı;.n^>t.i;?ıA.'" ?••
' i * . :••*';. ;^mifi '
n?.;,!':ı
•••: ^\'£^f.Knt\
rî^i'4f'
•«-.;.: >*;& a. s at ••<3ify4
tix)
Gazetecilikte İşlevsel Bir Gereksinme Olarak Haber Kaynağından Yararlanma Gazetecilikte asıl önemli olan haberi toplamaktır. Yalnız, haber toplama sanıldığı kadar kolay olmayan, hatta yorucu ama zevkli bir uğraştır. Haber kaynakları, gazetecilik yapan araçlar için işlevsel bir zorunluluktur. Haber toplama yönünden gazeteci nerede, ne zaman haber olabilecek enformasyon bulacağını, neyi ve kimi göreceğini, topladıklarını nasıl ayırıp değerlendireceğini bilmelidir. Aynı zamanda, gazeteci iyi bir gözlemci olarak sorunları, olayları izler. Çözümlerini değerlendirirken, yazacağı haberler yönünden sürekli olarak haber kaynaklarına dayanması gereklidir. Olaylar ve sorunlar gazetecilerce öğrenilmeden haber halinde yer alamaz. Bazı olaylar ve sorunlar hakkında haber toplama oldukça kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Bazıları
.J
213
212
W
Temel Gazetecilik
Haber Toplama
yönünden ise haber toplama bu kadar kolay değildir. Gazetecilerin "görülebilir ve gözlenebilir" olayları izlemeleri, gözlemde bulunmaları, haber toplama bakımından en istenilen yoldur. Bununla beraber, haber toplama işleminin daha çok, haber verenler (informants) aracılığıyla gerçekleştiği akıldan çıkarılmamalıdır. Gazeteciler, olayları anında olurken izleme ve gözleme olanaklarına her zaman sahip değildirler, sahip olamazlar da. Bu yönden, haber olabilecek olay ve sorunları ikinci elden öğrenmek, daha doğrusu "anlatılmak" durumundadır. "Anlatılma" işlemi, karşılıklı bir etkileşim olarak bazen bir söyleşi şeklinde gerçekleşebilir. Bazen de gazetecinin soru sormasına gerek duymayacağı, basın bülteni veya benzer bir belgenin kullanımıyla olabilir. Basın bülteni veya belgeler, olayı veya sorunu gazeteciye anlatsa bile, yine de söyleşi yapılmasını zorunlu kılabilir. Bu şekilde, haber toplama birinci aşamada dolaylı bir işlemken, haber veren ile gazeteci arasında ikinci aşamada doğrudan bir toplumsal fikir değişimi şekline dönüşebilir. Haberin niteliği ve habercilikle uğraşan kurumların işlevsel gereksinmeleri, haber toplama yollarını aştığı gibi, yazılı ve sözlü basın da kendi en önemli haber kaynaklarıyla karşılıklı olarak etkileşir. Haber sosyolojisinin temelinde bir yandan gazeteci-kaynak ilişkisi kurma, diğer yandan da bu etkileşimin niteliği ve sonuçları yatmaktadır. Bu yönden, haber toplamayı standart ve kısmen de olası bir kural haline getirebilmek bakımından yapılan işlem, gazetecilerin haber kaynaklarına göre uzmanlaştırılmalarıdır.
1. birinci el kaynaklar. 2. ikinci el kaynaklar. Gerek birinci gerekse ikinci el kaynakları, gazeteciler çeşitli şekillerde kullanırlar. Gazetecilikte asıl önemli olan, gözlenebilir olaylarda, olayı gözleyerek gerekli olan enformasyonu toplamaktır. Bu gibi durumlarda enformasyon, genelde yerinden, yani birinci el kaynaklardan toplanılır. Gazeteciler her zaman gözleyemeyecekleri olayları ise, ikinci elden öğrenme yoluna giderler. Daha başka deyişle, ikinci el kaynaklan kullanırlar.
Haber Kaynaklarının Rolü ve Önemi Gazeteciler haber toplama yönünden çeşitli kaynaklardan yararlanırlar. Genelde, bu kaynakları en basit bir sınıflandırmayla ikiye ayırmak mümkündür: 214
•
.
.
•
,\
Yerinden Haber Toplama Önemli haberler çoğu kez yerinden toplanılır. Örneğin gazeteci bir konuşmayı, toplantıyı, futbol maçını, bir duruşmayı, bir seçimi izler. İzlemesi sırasında, izlediği olayları yerinden gözlem yaparak, katılarak tanımlar. Gazeteci olayı yerinden izlerken, olayın neden oluştuğunu da anlaması, değerlendirmesi gereklidir. Bu bakımdan, anlama yeteneğini bilinçli bir şekilde kullanması, çok iyi gözlem yapması zorunludur. Örneğin bir politikacı vergi reformu üzerinde konuşmaktadır, fakat neden konuşma için o günü ve yeri seçmiştir? Bu soruların yanıtlarını politikacıyı izlerken gazeteci bulmalı, konuşma yerini ve zamanını iyi bir şekilde tanımlamalıdır. Gazeteci, gözlemini yaparken, gerekli yerlerde not almalı, olanağı varsa zaman zaman ses kaydetmelidir. Yerinden haber toplama çabuk değişen durumların önemini kavramaya dayanır. Gazeteci, hem olayların gelişimini izler hem de yazacağı haber için notlar almayı ihmal etmez. Yerinden haber toplama bakımından uzmanlaşma iyi sonuç vermektedir. Uzmanlaşmış muhabirler, haberleri yerinden daha kolaylıkla izleyebilirler. Aynı zamanda uzman215
Temel Gazetecilik
Haber Toplama
lıkları gereği olarak, olayın yakın geçmişiyle birleştirmeyi daha kolaylıkla yapabilirler. Özellikle parlamento, iktisat ve adliye muhabirleri, yerinden haber verme yönünden uzmanlaştıkları ölçüde daha etkin olabilirler. Pek çok gazetecilik kuruluşu için yerinden haber verme çok pahalı bir işlem olduğundan, bu gibi işlemleri kendisi için yapacak olan başka kuruluşlara abone olur. Bu gibi durumlarda, yerinden haber veren çeşitli haber ajanslarının hizmetlerinden yararlanır. Hatta gazetecilik kuruluşları, kendileri yerinden haber toplasa bile, haber yaparken haber ajanslarının verdikleriyle kendi topladıklarını birleştirir.
mette, iş dünyasında kilit noktalarda oturanlarla konuşmak durumundadırlar. Gazeteciler, yetkili ağızlardan bilgi almayı kendileri için zorunlu hissederler. insanlarla konuşma her zaman gazeteci için kolay olmaz. Bazı insanlar çoğu kez gazetecilerle görüşmek istemezler, gazetecilerden korkarlar veya kaçarlar. Örneğin bir kaza sonucu karısı veya kocası, çocuğu ölmüş bir kişiyle konuşmak gerçekten çok güçtür. Bu gibi kişiler, genellikle kendi hallerine bırakılmayı tercih ederler. Aynı şekilde, çeşitli şekilde suç işlemiş olanları konuşturmak gazeteci için çok güçtür.
İnsanlarla Konuşma Her yerde her zaman gazeteci olayları gözleyemeyeceğine, hatta ancak olduktan sonra bilgi sahibi olduğuna göre, çoğu kez olayları ikinci elden öğrenir. Gazetecilere haber verenlerce olay anlatılır, hikâye edilir. Bu anlatılma sürecinde, gazetecinin ilk başvuracağı yollardan biri çeşitli insanlarla konuşmak, daha doğru bir deyişle söyleşi yapmaktır. Gazeteciler, haberlerinin çoğunu insanlarla konuşarak toplarlar. Bazen bir muhabir telefonla biraz gevezelik ederek haberi alabilir. Örneğin polise, belediyeye telefon etme gibi. Bazen de haber toplama yönünden kısa ve uzun söyleşi yapması zorunlu olabilir. Gazeteci gerek yerinden haber toplarken, gerekse kendisine olayın anlatılma sürecinde söyleşiye başvurur. Söyleşi yaptıkları kişiler çoğu kez olaya katılanlar veya görgü tanıkları olurlar. Örneğin polisle, hastanedeki doktorla konuşma. Ayrıca, gazetecinin haberi oluşturan olay hakkında, olaya katılmayan kimselerle de konuşması, danışması çoğu kez gereklidir. Gazeteciler, sık sık bu yönden hükü216
Aslında, insanlarla konuşma yoluyla gazeteci esaslı noktalar yakalayabilir, öğrenebilir. Söyleşi yapılan kişinin temel haber kaynağı olduğu bilincinde olan gazeteciler, her türlü yolu deneyerek karşısındakileri konuşturmak yollarını ararlar. Örneğin suçluyu da, suçsuzu da konuşturabilirler. İkinci El Kaynakları Kullanma Gazeteciler hiç kuşkusuz kendi duydukları yetinmez, başkalarının söyledikleriyle de kalmazlar. Hatta haber peşinde koşmazlar. Raporlara, belgelere, ilanlara, reklamlara, dosyalara bakarak, daha doğru deyişle ikinci el kaynakları kullanarak haber toplayabilirler. İkinci el kaynaklar, genelde hem haberi oluşturan hammaddedir hem de gazetecinin daha önce, topladıklarının denetiminde kullanılabilecek önemli metinlerdir. Gazeteciler, resmi olsun olmasın ikinci el kaynaklan anlayarak okumalıdırlar. Dahası, iyi değerlendirerek kullanmalıdırlar. Burada gazetecinin iyi eğitim görmüş olması, hatta dalında uzmanlaşması önemli rol oynar. 217
1
Haber Toplama
Haber Toplanırken Çıkan Güçlükler
Haber kaynaklarının güvenilirliğini sağlama bakımından gazetecilerin karşılaştıkları ikinci güçlük, haber kaynaklarınca enformasyonun "yönlendirilerek verilmesidir" (news management). Basın bültenleri, basın konferansları sırasında sunulan bilgilerde her zaman yönlendirme mevcuttur. Verilecek bilgileri hazırlayanlar, daha önce kendilerine göre değerlendirip düzenleyerek sunarlar. Verilecekler üzerinde denetim uygularlar. Gazetecilik kuruluşları bu durumu kendisi için kolaylık olarak görmekle beraber, kandırıldığında ise bu durumu kendi yayın organlarında dillerinden düşürmez.
Gazeteciler haber toplarken çeşitli güçlüklerle karşılaşırlar. Tüm güçlüklere karşın çalıştıkları kuruluş için haber toplarlar. Haber toplarken, gazetecilerin dikkat edecekleri üç temel nokta bulunmaktadır. Aslında bunlar, gazetecinin görevini bilinçli olarak yapması bakımından temel gereklerdir: 1. haberleri kaynağından elinden geldiği ölçüde doğru olarak toplaması, 2. gerektiği durumlarda haber aldığı kaynakları koruması, 3. kendine güvenilip bilgi verildiyse, buna saygı göstermesi. Haber Kaynakları Yönünden Güvenilirliği Sağlama Gazetecinin ilk görevi, topladıklarının doğru olup olmadığını denetlemektir. Bunu da ancak, haber kaynaklarını iyi denetleyerek yerine getirebilir. Sürekli olarak, aklında "kullandığım haber kaynakları güvenilir midir yoksa şaşırtıcı mıdır?" soruları olmalıdır. Bu yönden çeşitli söyleşiler, ikinci el kaynaklar, kaynaklarının güvenilir olması için denetim yollarıdır. Haber toplanırken yerinde gözlenebilir olaylar yanında, "görülmeyen, ortaya çıkmayan" olaylar da haber haline getirilebilir. Aslında bu durum, olayın taşıdığı haber değeriyle toplum yapısının arasındaki bağıntının ortaya çıkarılmasıdır. Böyle bir bağıntıyı ortaya çıkarmak gerçekten güçtür. Gazetecinin ustalığı, çeşitli kişilerle görüşmesi, onları konuşturması, hatta dedikoduları, söylentileri değerlendirmesi, varsa belgelere ve dosyalara ulaşması gereklidir. Eğer başarılı olursa, "görülmeyen" olay haber değeri kazandırılarak görülebilir şekle dönüşebilir. 218
Haber Alınan Kaynakları Koruma Gazeteciler, topladıkları haberleri aldıkları kaynakları kendilerine göre derecelendirerek belirtirler. Bazen haber aldıkları kaynakları açıkça belirtmekten kaçınmazlar. Bazen de belirtmeye zaten gerek yoktur. Örneğin "Başbakanlık'tan" ve "Genelkurmay Başkanlığından bildirilmiştir" gibi. Bazen de haber aldıkları kişinin adını açıklamayı uygun görmezler. Haberin kaynağı o zaman bizzat haberi toplayan gazetecinin kendisi olabilir. Haber alınan kaynak gerçekten haber değeri çok yüksek olan bilgiler verdiyse, haber metninde, haberin "özgeçmişi" (background) bakımından bu kaynağın adından söz edilmesi önemlidir. Gazetecilik kuruluşunda sorumlu müdür, o adın kullanılmasını bazen isteyebilir veya kullanılmamasını uygun görebilir. Bu gibi durumlarda haber kaynağından "yetkili" ve benzeri gibi sözcüklerle söz edilebilir. Gazetecilikte, "buna anonim olarak kaynağı belirtme" adı verilir. Yalnız, kaynakların anonim olarak kullanımı, bazen haber değerinin çok önemli olması nedeniyle başa dert 219
Temel Gazetecilik
Haber Toplama
açar. Gazeteciler haber toplamak için bu kaynaklara çeşitli yönlerden yaklaşırken, bu kaynaklar zaman zaman bazı gazetecilere "haber sızdırır" (news leak) bazılarına ise hiçbir şey söylemez. Haber sızdırılan gazetecilere de, kendilerine haber vereni bildirmemeleri, fakat haberi yazmaları söylenir. Daha başka deyişle, gazeteciden haber aldığı kaynağı koruması, gizli tutması istenilir.
düşülür. Bu tür enformasyon haber şeklinde, ancak şu saatten sonra verilecektir denilir. Ambargolu olarak adlandırılan bu tür bilgiler hep koşulludur. Örneğin füze atılacaktır, yalnız hava uygun olursa veya büyük bir devlet adamının ölmesi beklenmektedir, fakat öldüğü zaman haber haline getirilecektir. Ambargo bazen zamanından önce bozulabilir. Bu, aslında haber veren kaynağa ihanet olarak kabul edilir. Yalnız, yapıldığı çok görülmüştür. Gazetecinin sorumluluk anlayışıyla haber kaynağına duyduğu saygı bu gibi durumlarda ters orantılıdır.
Haber Aldığı Kaynağa Saygı Gösterme Haber kaynağı, bazen gazetecinin vicdanına güvenerek gizli, fakat gazetecinin bilmesi gerekli enformasyonu sağlayabilir. Verilen bu "duyulması istenilmeyen" (ojf the record) bilgileri ise aslında gazetecinin çevresine aşıladığı güven ve saygınlıktan kaynaklanır. Daha doğrusu kendisine olup biten hakkında aşina olsun diye bilgi verilir. Aslında, gazeteci verileni açıklarsa, kaynak böyle bir durum bulunmadığını söyleyeceği gibi, gazeteciyi kanıtlamaya da davet edebilir. Gerçekten bu gibi durumlarda gazeteci için büyük riskler olmakla beraber, iyi haber kaynaklarının güvenini kazanarak haber almanın karşılığı da fazladır. Gazeteci için haber aldığı kaynaklar ne kadar üst düzeydeyse, haber değeri o kadar yüksek enformasyon sağlayabilir. Doğal olarak haber verenler, kimliklerinin çok gizli tutulmasını isterler. Bu yönden kaynak belirtmeden, doğruluğu kanıtlanmadan enformasyonu kullanmak istemeyen gazeteciler bazen güç durumda kalabilirler. Sonunda da anonim olarak kaynağı belirtirler. Bazen de gazetecilere haber kaynağı tarafından olay olmadan, olacağı hakkında bilgi verilir. Aslında, gazetecilik kuruluşları için kolaylık sağlamanın bir yoludur. Yalnız, bu gibi durumlarda bilgi verilirken üzerine bir kayıt 220
Haberde Doğruluğu Sağlama Haberlerin çoğu yeni mesleğe girmiş heyecanlı, fakat deneyimsiz gazeteciler tarafından toplanılır, yazılır. Aslında, haber kaynaklarının, haberde yer alan hatalar yönünden sorumluluğu vardır. Deneyimsiz gazetecilerin yaptıkları hatalar da bunlara eklenince, bazen ortaya kötü örnekler çıkabilir. Böyle duruma düşmemek için, gazetecinin elinde bulunan en önemli silah, haberin doğruluğunu sağlamaktır. Bunu gerçekleştirmek için de, amacında daima samimi ve dürüst olmalıdır. Haberin doğru olmasını sağlama yanında, topladığı bilgileri veya ele geçirdiği bazı belgeleri diğer yayın organlarından daha önce kendi gazetesinde yayımlatma, gazetecilik dilinde, genelde "atlatma haber vermek" diye adlandırılır. Haber atlatmak heyecan verici bir olgu olmakla birlikte, doğru haber vermek, sorumlu gazetecilik yapmak ön planda gelmelidir. Elde edilenler üzerinde kuşku varsa, atlatma haber uğruna sorumsuz davranılmamalıdır. Haberin doğruluğunu sağlama yönünden karşılaşılanlar arasında, haberin kaynağınca gerçekleştirilen bazı iş221
Temel Gazetecilik
lemlere değinmek gerekir. Haber kaynağının kasıtlı veya kasıtlı olmayan şekilde hatalı bilgi vermesi, haberin doğruluğu yönünde en önemli engeli oluşturur. Daha öz deyişle, haber kaynağıyla gazeteci arasında bilgi alışverişi yönünden etkileşim gerçekleşse bile ortaya iyi bir sonuç çıkmaz. Bu yönden, haber toplarken, gazetecinin topladıklarını çeşitli şekillerde denetlemesi ve değerlendirmesi gerekmektedir. Haber kaynağı, kasıtlı olarak hatalı bilgi veriyorsa, çıkacak haberin doğru bir haber olmaması için elinden geleni yapıyor demektir. Bunu bilinçli olarak yaptığından, kasıtlı olarak hatalı bilgi vermektedir. Buna karşılık, haber kaynağı kasıtlı olmayarak hatalı bilgi veriyorsa, ya olaya yanlış olarak tanıklık etmiştir veya belleği zayıftır. Kasıtlı olarak haber kaynağınca gerçekleştirilen iki tür bilgi verme işlemi, haberin doğruluğu yönünden önemli sorunlara yol açabilmektedir. Kasıtlı olarak haber kaynağmca gerçekleştirilen bilgi verme işlemlerinden biri, kasıtlı ve bilinçli olarak hiç bilgi vermemektir. Bu işleme "hiç bilgi vermeme" (disinformation) adı verilir. Hiç bilgi vermeyen haber kaynağı, kasıtlı ve bilinçli olarak bu işleme başvurmaktadır. Kendisine bilgi için başvuran gazeteciyi başından savmakta, onu atlatmaktadır. Kasıtlı olarak haber kaynağınca gerçekleştirilen diğer bir işlem eksik bilgi vermedir. Genelde misinformation şeklinde adlandırılan, eksik bilgi verme işlemi sırasında, haber kaynağı olaya ait bazı noktaların gün ışığına çıkmasını istememekte, verdiklerini kendine göre düzenlemektedir. Gazeteci karşısında, sürekli olarak kaçak güreşen haber kaynağı, kendine göre geliştirdiği savunma mekanizmasıyla bilgi alışverişine yön vermektedir.
222
Haberin Doğruluğunu Kanıtlama Bir "haberin doğruluğunu kanıtlama" (verification), değişik haber kaynaklarını karşılaştırarak denetleme şeklinde gerçekleştirilebilir. Bu işlemle gazeteciler, haberde geçen adların, adreslerin doğru olup olmadığına, ayrıntıların yerli yerinde bulunup bulunmadığına bakarlar. Ayrıca, haberi oluşturan olguları değerlendirirler. Amaç ise, elden geldiği ölçüde doğruluğu sağlamak ve kanıtlamaktır. Gerek yazılı basın gerekse sözlü basın, doğruluğunu kanıtlayamadığı bir haberi verdiğinde riske girmiş demektir. Haberde soruşturulmamış özelliklerin bulunması, olasılıklara fazla yer verilmesi, genelde iyi sonuç doğurmaz. Hatta yayın organının saygınlığının zedelenmesine kadar işi götürebilir. Yayın organı sorumsuz, güvenilir değil şeklinde suçlanabileceği gibi, haberi yazan gazetecinin çevresine karşı saygınlığı da sarsılmış olur. Bu bakımdan, böyle durumlarda bu tür haberleri, doğruluğu kanıtlanana kadar vermemek gerekir. Gazeteci, bazen de haberdeki temel gerçeklerden emin olabilir, fakat tamamlayıcı ayrıntılar hakkında kuşkusu bulunabilir. Böyle bir durumda, ilk baskıda veya bültende kesinlikle kuşkular kanıtlanana kadar haberi "niteleme" (qualification) yoluyla vermeyi uygun görebilir. Örnek: Hüseyin Yılmaz'ın Atatürk Bulvarı üzerindeki oyuncak mağazası dün akşam tamamen yandı. Yangının çıkış nedeni araştırılıyor. Gösterilen bütün özene karşın, yine de doğru olmayan bazı noktalar haberlerde yer alabilir. Bunu önlemek çoğu zaman pek mümkün de değildir. Haber yazarken, bu gibi durumları önlemek için kullanılan yollardan biri, her iki 223
Temel Gazetecilik
Haber Toplama
tarafın görüşlerini aynı haber içinde yansıtmaktır. Bu yol, genelde haberin doğruluğunu kanıtlamak yönünden kullanılan en iyi yol olarak kabul edilir. Hele doğru olmayan bir demeci haber diye vermek, doğru bir habercilik örneği değildir. Aksine, sorumsuz gazeteciliktir. Bu yönden, gazetecinin görevi, verilen demeçte nelere değinildiğini değerlendirmek, demecin kimden alındığına "göndermede" (attribution) bulunmaktır. Daha doğru bir deyişle, kaynağını bildirmektir.
Örnek: Bayındırlık Bakanı Mehmet Temel'in, sağlık nedeniyle bakanlıktan ayrılacağı bildiriliyor. i Polis-adliye haberlerinde kaynağı belirtme ve tanıtma gerekmez. Zaten bilgi onlardan alındığından, haberin doğruluğunu kanıtlamak daha kolaydır.
Örnek: Cam eşya fiyatlarına % 10-40 arasında zam yapılacağı, Şişe ve Cam Fabrikaları Genel Müdürü Osman Yücel tarafından açıklandı. Ayrıca yetkilinin isteği üzerine, haberin kaynağı haberde belirtilerek, haberin doğruluğunun kanıtlanması yoluna gidilebilir. Örnek: Genel Kurmay Başkanlığından bildirildiğine göre, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'e, Türkmenistan Devlet Başkanı tarafından bir yarış atı armağan edildi. Habere kaynaklık edecek olayın daha önce olacağı gazeteci tarafından biliniyorsa, olay haber yapılırken, haber kaynağı haberin girişinde kesinkes belirtilir. Bu şekilde verilen haberde, doğrudan doğruya gönderme yer alır. Örnek: Özel Sevgi Hastahanesi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından dün yapılan bir törenle açıldı. Doğrudan doğruya gönderme yapma yanında, haberin doğruluğunu kanıtlama bakımından "dolaylı gönderme" de kullanılabilir. 224
Örnek: Ankara'da yapılacak 19 Mayıs törenlerine katılmak için Samsun'dan gelen atletler, Ankara-Samsun karayolunun toprak kayması nedeniyle kapanmasından törene yetişemiyorlar. Veya: Fabrikatör Ahmet Çirkin, Fransa'ya hileli zeytinyağı ihraç etmekten on yıl hapse mahkûm oldu. Gazeteciler İçin Olası Haber Kaynakları Neler Olabilir? Çağdaş gazetecilikte haberler, çeşitli kurum kuruluşlardan çeşitli yollara başvurularak toplanmaktadır. İnsanoğlunun değişen ilgisi ve merakı nedeniyle, haber olabilecek konular kendi aralarında da değişime uğramakta, şekil almaktadır. Yeni haber konuları dolayısıyla, daha önce haber kaynağı olarak düşünülmeyen kurum ve kuruluşlar ile örgütlere başvurulmaktadır. Örneğin uzay çalışmaları, çevre, hava ve deniz kirliliği gibi. Günümüzde gazetecilik kuruluşlarında çalışan gazeteciler, kendi aralarında uzmanlaşmışlardır. Bu yönden, izledikleri haberler bakımından kapsadıkları haber kaynakları çok çeşitli ve dağınık değildir. Daha doğru bir deyişle, coğrafi olarak geniş bir alana yayılmamışlardır. Yalnız haber kaynakları yönünden gazetecilerin uzmanlıklarına göre, 225
Temel Gazetecilik
olası haber kaynaklarını başkent ve kente göre değerlendirmek gerekmektedir. Bu değerlendirme ulusal ve yerel düzeydeki haber kaynaklarının neler olduğunu bize gösterebilmektedir.
Toplanan Haberlerin Gazetecilik Kuruluşlarına Ulaştırılması İçin Yapılması Gerekenler Zaman süresinin kısalığı nedeniyle, toplanan bilgilerin gazetecilik kuruluşlarına haber yapılmak üzere ulaştırılması gereklidir. Bu yönden genelde haberi toplayan gazeteci haberini yazmaz, fakat en canlı kısımlarını çalıştığı yayın kuruluşuna iletir. Gelen bilgiler ise, haber merkezinde haber haline getirilir. Bu bakımdan haber toplamaya gönderilen gazetecilerin, nerede çalışırlarsa çalışsınlar, bazı temel ilkelere uymaları gerekmektedir. Haber toplarken, topladıklarını daha sonra kaleme alabilmek için yeterli bilgi, fotoğraf, film veya ses elde etmiş olmalıdır. Eğer fotoğrafları kendi çekiyorsa veya fotoğrafçı varsa, kesinkes gereçler sağlam ve çalışır durumda bulunmalıdır. Aynı şekilde, film alma araç ve gereçleri için yeterli film, ışıklandırma, ses alma gereçleri, naklen yayın arabaları hazır olmalıdır. Topladığı haberleri ulaştırabilmek için cep telefonu, uydu telefonu çalışır durumda olmalı, gerektiğinde bir yerden bir yere gidebilmek için taksiyi nerede bulabileceğini bilmelidir. Çalıştığı gazetecilik kuruluşu kendisine ulaşım aracı veya naklen yayın aracı veriyorsa, bu takdirde haber merkezindeki üst sorumluyla sürekli bağlantı halinde olmalıdır. Tuttuğu notları çabuk, okunaklı bir şekilde yazmalı, verilen bilgiler arasında, propaganda malzemesini ayırabilmelidir. Ayrıca, haber kaynağını kullanırken, haberin yetişmesi için gerekli olan zaman sınırını iyi kestirmelidir. Aldığı sesleri dikkatli bir şekilde değerlendirmeli, azami ölçüde seslerden yararlanmalıdır.
227
.
13. BOLUM
Gazetecilikte Söyleşinin Önemi
m* .
... •.
•
• : •
i
1
•
1
•
•
.
•
.
•
• •
•
.
•
.
.
.
•
.
:
.
•
.
.
•
.
.
.
•
•
•
•
•
'
•
.
,
:
•
,
'
•
,
;
,
.
•
.
.
.
.
.
.
Söyleşinin Tanımı ve Özelliklerii
1
• •
•
-
•
•
•
•
•
•
Gazetecilikte söyleşi günümüzde çok kullanılan bir haber toplama biçimidir. 19. Yüzyıl Amerikan gazeteciliğinin önemli buluşlarından biri olarak gazeteciliğe girmiş, pek çok ülke gazetecisi tarafından benimsenmiş uygulanır olmuştur. "Bir gazetecinin soru sormak için kişiye resmi olarak yaklaşması" şeklinde tanımlanabilen söyleşiye, gazetecilikte her an rastlamak olasıdır. Söyleşi için verilen bu tanım ise, hemen hemen yerleşmiş bir tanımdır. Gündelik gazetecilik soru sormakla başlar ve sürüp gider. Sorular aslında söyleşinin esasıdır. Soru sormak yeterli değildir. Doğru soru sormak gereklidir. Bu nedenle, çoğu kez söyleşi yapabilmek bir sanattır denildiği de olur. Muhabirlerce çeşitli insanlar arasında yüz yüze veya telefon yoluyla yapılan konuşmalar, günlük haberlerin üçte ikisini oluşturur. Gazeteci mesleğe girdiği andan emekli 229
Temel Gazetecilik
olana kadar, haber yapabilmek için sürekli olarak soru sorar, yanıtlarını alıp kaydeder. Sorduğu sorulara verilen yanıtları bazen kullanır. Bazen de gerekli değil diye veya başına bela geleceği için kullanmayabilir. Söyleşi yaparwgazeteci/gazetecilerin ünlü Yunan filozofu Diyojen'e benzetildiği de olur. Gazeteci bazen bir dedektif, bazen sır saklayan bir arkadaş, bazen kurnaz bir diplomat, bazen başarılı bir satıcı veya pazarlamacı, bazen bir savcı, bazen de ruhbilim uzmanı gibi çalışarak söyleşi yoluyla haber toplamak durumundadır. Aynı zamanda, bir manava girip geçen iki haftaya oranla müşteriler daha az mı yoksa çok mu domates satın aldı diye soran gazeteci de söyleşi yoluyla bilgi toplamaktadır. Söyleşi, gazetecinin haber toplamak için başvurduğu yollardan ancak bir tanesidir. Başka bir tanımla, "söyleşi, haberin fazlasıyla kişisel görüşlere dayanan kısmı olarak" ele alınabilir. Seçilmiş, tanınmış kişilerle, örneğin bakanlar, politikacılar, parti başkanları, üst düzey bürokratlar, işadamları, baskı gruplarının temsilcileri gibi güç/iktidar sahibi kişilerle yapılan söyleşiler haberlerin büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu kişilerin uğraşları, fikirleri, düşünceleri bakımından söyleşide sorulan sorular, haberlerin söyleminde yer alır. Haberde söyleşiyi yapan anlatıcı, söyleşiyi verenler haber kaynağı olarak, hedeflenen izleyiciyle bir diyalog içine girerek haberleri oluşturmayı sürdürüp giderler. Türk gazeteciliğinde de söyleşi çok kullanılan bir haber toplama yöntemidir. Yakın zamanlara kadar "falanca kişi şu gazeteciye mülakat verdi" şeklinde yaklaşılırken, mülakat yerine söyleşi sözcüğünün kullanılması giderek yaygınlık kazanmaktadır. Söyleşi çok sık başvurulan bir haber toplama yöntemi olmakla birlikte, dikkat istediği de akıldan çıkarılmamalıdır.
230
Söyleşi Nasıl Yapılır? Söyleşinin yapılması için konulmuş kesin ve katı kurallar bulunmamaktadır. Yalnız, söyleşiyi yapan söyleşinin insan ilişkilerinde bir deneme, bir çalışma olduğu bilincinde olmalıdır. Bu nedenle, söyleşiyle söyleşiyi yapan ne elde edebileceğini, ne yapabileceğini ortaya koyma fırsatını kazanır diyebiliriz. Söyleşi çeşitli aşamalardan geçilerek gerçekleştirilir. Bu aşamaları tamamlayan gazeteci, elde ettiklerini değerlendirerek haber yapabilir. Söyleşinin birinci aşamasını, söyleşi yapılacak olan kimseye nasıl yaklaşılır oluşturur. Bu durum hiç kuşkusuz yapılacak söyleşinin konusuna göre değişiklik gösterir. Söyleşi yapmak için önce randevu almak zorunludur. Randevu almakla söyleşinin en önemli kısımlarından biri çözülmüş olur. Randevu alırken, gazetecinin önce kendini tanıtması, söyleşi yapılacak kişiye sormak istediği noktaları özet halinde belirtmesi gereklidir. Söyleşi yapılacak olan kişiden randevu alındıktan sonra, gazeteci artık belirli gün ve saatte gidip söyleşiyi yapmak durumundadır. Gazetecinin söyleşi için kendini hazırlaması gereklidir. Hazırlık aşamasında neler yapılabilir konusunda kesin kurallar bulunmamaktadır. Başarılı olmayan bir söyleşinin en önemli engeli muhabirin yeteri kadar hazırlıklı olmamasıdır. Yalnız aşağıda sıralanan noktalara dikkat etmesi genelde önerilir. 1. 2. 3.
Söyleşi yapılacak kişi hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Bilgi edinme bakımından, çeşitli arşivlerden yararlanmalıdır. Soru soracağı konu hakkında iyice bilgi sahibi olmalıdır.
231
Temel Gazetecilik
4. 5.
Soracağı soruları iyice düzenlemeli, mümkünse bir liste belirlemelidir. Söyleşiyi veren soruları iyi ve düzenli bir şekilde yanıtlamaktan kaçınırsa, ona başka yönden yaklaşmak için elinde fazla soru bulunmalıdır. Yani elinde söyleşiyi canlı tutacak kadar çok soru olmalıdır.
Söyleşinin üçüncü aşaması ise, söyleşinin yapılmasıdır. Karşı tarafı konuşturmak amaç olduğuna göre, söyleşinin başlatılmasında izlenecek yöntem yaşamsal önem taşır. Bu bakımdan, belki en uygun yol, yüzden gülümsemeyi eksik etmeden yarı resmi bir hava içinde söze başlamaktır. Kullanılan sözler daima açık yüreklilikle söylenmeli, kaçamak ifadelerden kaçınılmalıdır. Söyleşide açık ve kesin sorular sorulmalıdır. Bu şekilde hem söyleşi yapılan kişide güven hissi uyanır hem de gazetecinin konuya hâkim olduğu izlenimi verilir. Söyleşi esnasında söyleşi yapılan konuşmaktan kaçınabilir, kaçak güreşebilir, hatta hiç yanıt vermeyebilir, işte bu noktada gazeteci buzları eritmek, karşı tarafı konuşturmak için elinden gelen her yolu denemek durumundadır. Söyleşi yapılan kişi soru/yanıt akışının yönünü değiştirmeye kalkışabilir. Bu durumda gazeteci akıllıca birtakım sorularla söyleşiyi rayına oturtmalıdır. Söyleşide en ağır ve esaslı soru her zaman en sona saklanmalıdır. Böyle bir soru başta sorulursa, söyleşi yapılan kişinin sinirlenip gazeteciyi kovabileceği, onu kapı dışarı edebileceği dikkatten uzak tutulmamalıdır. Temkinli ve dikkatli davranmak, söyleşi yapan gazetecinin en büyük sorumluluğudur. Söyleşi esnasında not defteri ve kalem kullanılabilir. Not alırken her sözcüğü yazmamak, aşırılığa gidilmemelidir. Not alınmasına izin verilmezse, yaptığı söyleşiyi gazeteci kafasında iyice canlandırmalı, kilit noktalan oluşturarak en kısa zamanda 232
,
Gazetecilikte Söyleşinin Önemi
kâğıda geçirmelidir. Söyleşi esnasında not tutulabildiği gibi, anında banda da alınmaktadır. Böyle bir teknik kolaylığın kullanımı not lutma, sözleri atlama gibi zorlukların aşılmasını beraberinde getirmiştir. Teypler, ayrıca telefonla yapılan söyleşileri kaydetmek için de kullanılmaktadır. Radyo, televizyon haberlerinde, programlarında yer alan söyleşiler canlı olarak verilebileceği gibi banttan da verilebilmektedir. Söyleşi yapıldıktan sonra, toplanılanların değerlendirilmesi zorunludur. Değerlendirme yapılırken, toplanan bilgiler mantıklı bir sıraya konulur. Temel çerçeve dışında kalanlar ise ayıklanır. Bütün bu işlemlerden sonra elde kalan iskelet bilgiler, önem sırasına göre düzenlenerek haber yapılır. Ayıklamayla birlikte fazla önemli bilgi elde kalmadıysa, o zaman söyleşi için hazırlık aşamasında öğrenilenler, bunlara eklenerek haber yapılma yoluna gidilir. Yapılan haberlerde, söyleşi yapılan kişinin kişiliğinin değil fikirlerinin, görüşlerinin ortaya çıkması esastır. Söyleşi Çeşitleri Söyleşinin çeşitleri üzerinde ilk ayrım, haber söyleşisi ve renkli haber söyleşisi şeklindedir. Böyle bir ayrıma neden gerek vardır? Bu soruya verilen yanıt, yapılan ayrımın neden yapıldığına ve ne kadar gerekli olduğuna bizi götürür. Haber söyleşi, olaya ait gerçekleri ve bilgileri veya her ikisini de birden elde etmek için yapılır. Renkli haber söyleşisi ise, söyleşi renkli haber şeklinde verileceğinden, bu yolla elde edilen gerçekler ve bilgilerin değeri yazılacak haberle orantılıdır. Haber söyleşi için örnek vermek oldukça kolaydır. Herhangi bir gazetenin ilk sayfasına bakıldığında, en önemli haberin haber söyleşiyle gerçekleştirildiği hemen görülebilir. Renkli haber söyleşisi örneklerine gazetelerin başsayfasın233
Temel Gazetecilik
da rastlanabildiği gibi, bunlar daha çok magazin sayfalarında yer alır. Gerek haber söyleşinde gerekse renkli haber söyleşisinde gazetecilerin dikkat etmeleri gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Gazeteci, söyleşide ele alınanları iyice değerlendirmeli, söyleşiyi verenin görüşlerinde önyargıların bulunup bulunmadığına dikkat etmelidir. Söyleşide ortaya çıkan önemli ve temel noktalar kadar, sorulan sorular söyleşi yazılırken değerlendirilmelidir. Söyleşi, gerektiğinde çeşitli kaynaklarla da desteklenmelidir. Söyleşi çeşitleri bakımından ikinci bir ayrım, söyleşinin türüne göre yapılan bir ayrımdır. Bu ayrıma pek çok gazetecilik kitaplarında rastlamak olağandır. Yapılan bu ayrımda, söyleşiler için altılı bir ayrım kullanılmaktadır: 1. 2. 3. 4. 5. 6.
haber söyleşi, telefonla söyleşi, biyografik söyleşi, hazırlıklı söyleşi, rastgele söyleşi, sempozyum söyleşi. Haber Söyleşi
Haber söyleşide gazeteciyle söyleşi yapılacak kaynak arasındaki konuşma çok kısa bir süre içinde gerçekleşir. Bu gibi durumlarda, gazetecinin elinde söyleşi yapılacak kişi hakkında esaslı bir kanıt veya haber oluşturacak bazı önemli bilgiler bulunmaktadır. Örnek verilecek olursa, tanınmış bir kişinin döviz kaçakçılığı yaptığını gazeteci belirlemiştir. Elinde yeterli kanıtlar bulunmaktadır. Bu durumun daha açıklığa kavuşması ve aydınlatılması için, bu kişiye sorular sorularak istenilen bilgiye ulaşılmaya çalışılır.
234
Telefonla Söyleşi Bu söyleşi şekli, haber söyleşinin daha da kısaltılmış şeklidir. Telefonla söyleşi, her gün çok sayıda yapıldığından, gazetecilerin çok fazla alışık oldukları bir söyleşi şeklidir. Yalnız, söyleşi yapılırken, sorulacak soruların açık ve iyi bir şekilde düzenlenmiş olması gerekir. Biyografik Söyleşi Gazeteler biyografik söyleşi için, genelde gazetecilerden yararlanmaz. Yararlansa bile, israf olarak değerlendirilir. Biyografik söyleşi daha çok dergilerde yer alan söyleşi şeklidir. Gazetelerde yer alan biyografik söyleşiler, fazla derinliğine ve ayrıntılı olarak düzenlenmiş sorular sorularak gerçekleştirilmez. Hazırlıklı Söyleşi Hazırlıklı söyleşi yapılacaksa, söyleşi öncesi sorulacak bütün soruların en ufak ayrıntısına kadar hazırlanması zorunludur. Hatta soruların öncelik ve sonralık sırası bile belirlenir. Daha başka deyişle, söyleşi yapılacak kişinin karşısına gazeteciler hazır olarak giderler. Bazen yapılan bütün hazırlığa karşın, sorulara yeterli yanıt alınamayabilir. Alınsa bile işe yaramayabilir. Güç durumlarda da olsun, her şekilde denenmesi gerekli olan bir söyleşi türüdür. Rastgele Söyleşi Çok yaygın, fakat aynı zamanda yapılması çok güç olan bir söyleşi türüdür. Gazetecinin bu tür söyleşide, karşısındakinin güvenini kazanmak için ikna etmesi gerekebileceği gibi, karşısındakinin hiç yanıt vermeyeceğini veya hiç aldır235
Temel Gazetecilik
mayacağım da hesaba katması gerekebilir. Yani gazeteci, bu tür söyleşide toplayacağı yanıtların gelişigüzel olacağını, hatta hiç amacına ulaşamayabileceğini baştan bilmektedir. Hiç yoktan iyidir diyerek, bazı ipuçları elde edebilirim umuduyla bu tür söyleşiye başvurmaktadır. Sempozyum Söyleşi Sempozyum söyleşi, genellikle bilgi sahibi kişilerin görüşlerini almak için başvurulan bir yoldur. Sempozyum söyleşiyi yapan gazeteciler genelde deneyimli, usta gazetecilerdir. Bu tür söyleşiyi oluşturacak malzemeyi, telefonla veya seçilmiş kişileri ziyaret ederek toplarlar. Bu tür söyleşilerin konuları, genellikle gazetenin üzerinde parmak bastığı konular arasından seçilir. Sempozyum söyleşi kaleme alınırken, konuşulanların sürekliliğini gösterecek şekilde veya yarı renkli haber şeklinde kaleme alınabilir.
IV. KISIM
Haber Yazma
•
:
.
•
•
•
•
•
>
•
14. BÖLÜM
Haber Yazma: Temel Kurallar
•
•
•
t*'
> .1
t
'
'. t ;•
: «ı •
*
• , 1 •• < < h
1)
•' - , '
, 1/
fl
n>
I..-1,
( t '
MI ,
ı ^ ',
ÎK ,'»!
<*•>(/• t
1 t.:
i i ö •.
J İ'.V a ,»'•.'1!.,! * ) » J O - J .
••
•
••
.
Haberin içinde tnsan Öğesini Tanımlama Haberler iyi özetledikleri veya hikâye ettikleri ölçüde olaylar/gerçeklere anlam kazandırır. Olayların içinde gerçekliklerin kurulması, canlandırılması, insanlara aktarılması haberin söylemi içinde gerçekleşir. Bir söylem olarak haber ise, haber kaynakları, anlatıcı, hedeflenen izlerkitle arasında bir diyalogtur. Hiç kuşkusuz, olayların/gerçekliklerin kurgulanması sırasında, olay/olaylar içinde yer alan insanlar büyük bir yer tutarlar. Daha başka deyişle, insan/ insanlar olay/olayların en önemli hammaddesini oluştururlar. Ayrıca, olay/olayların ayrılmaz parçalarıdırlar. Haberlerde yer alan insanların bazıları seçilmiş kişiler olarak devlet başkanı, başbakan, bakanlar, parti önderleri, önde gelen politikacılar, bürokratlar, işadamları, bilim adamları, polisler yargıçlar, çeşitli baskı gruplarının sözcüleri olabilirler. Bazıları ise, sıradan sokaktaki adam olarak haberlerde yer işgal edebilirler. Asıl önemli olan ise, seçkin 239
Temel Gazetecilik
Haber Yazma: Temel Kurallar
veya sıradışı insanların haberlerde nasıl tanımlandığıdır. Haberin içinde "kim" olarak tanımlanacak insan öğesini, haberi yaparken betimlemek ve tanımlamak ise oldukça dikkat ister. Haberde insanı betimleme ve tanımlama hiçbir zaman biyografi kaleme alınır şeklinde yapılmaz. Biyografide yer alan bazı özellikler, haberde insan öğesini betimlemede ve tanımlamada kullanılmakla birlikte, kendine özgü özellikler taşır. Olay/olayların haberleştirilmesi sırasında betimlenmesi/tanımlanması gereken insan öğesinin adı, yaşı, cinsiyeti, unvanı, lakabı, nerede oturduğu veya mesleği (hepsi veya bazıları) mümkün olduğu ölçüde doğru bir şekilde haberin içine yerleştirilir. Ayrıca, betimlenmek/tanımlanmak istenilen insan öğesinin kendine özgü bazı özellikleri öne çıkartıiabilmek, vurgulanabilmek için gayret gösterilir.
yukarıda sayılan niteliklerin hiçbiri kesinlik ifade etmez. Haber üslubu, dilin iyi bir şekilde kullanımını zorunlu kılmaktadır. Haber yazılırken haberde sadelik, kesinlik, canlılık, doğruluk, açıklık, özgünlük dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda, haberde doğrudan ve özü verecek bir ifade gerekmektedir. Daha doğrusu üslup, Türkçenin iyi ve doğru olarak kullanılmasıdır. Türkçenin doğru ve iyi olarak kullanılmasından kasıt adların, fiillerin (yüklemlerin), tümleçlerin yerli yerinde olması, kullanılacak zarfların, sıfatların iyi seçilmesidir. Bu yönden, Türkçe dilbilgisi kuralları iyi bir şekilde bilinmelidir. Seçilen sözcüklerin diziminde, dilbilgisi kuralları iyi uygulanmalıdır. Haberde üslubun önemi bakımından aşağıdaki örnek anılmaya değer. Fransız Dışişleri bakanlarından Clemenceau, La Justice (Adalet) gazetesinin Yazıişleri Müdürüyken, işe yeni başlayan bir muhabire, haberde üslubun önemini anlatmak bakımından şunları söylemiştir:
Haberlerde yer alan kişi/kişiler özne olarak ele alınırken, haberi yazan gazeteciye fazlasıyla iş düşer. Gazeteci anlatıcı olarak haberinde yer alan kişi/kişileri izlerkitleye tanıtabilmek için onu betimleme ve tanımlama yanında, aynı zamanda bu kişi/kişilerin yaptıklarını, söylediklerini halkın kullandığı dile aktarmak ve dönüştürmek durumundadır. Bu nedenle, haberini yazarken gazeteci kendi fikrini söylemez, haberlerini üçüncü tekil şahıs olarak kaleme alır. "Ben, benim, bana, biz, bizim, bize" gibi sözcükleri ancak haberde yer alan kişi ve kişilere gönderme yaparak kullanır. Haberde Üslup ve Önemi Haberde üslup denilince, akla habercilikte kullanılan temel ilkeler ve gereklerin birlikte bulunması ve kullanımı gelir. Genelde sadelik, kesinlik, canlılık, doğrudan doğruya oluş, konu üzerinde durma, özgünlük, açıklık, özü verme ve doğruluk haberin üslubunda yer alır. Doğal olarak, 240
Genç adam, bir cümle yazarken önce bir ad, bir fiil, bir de tümleç kullanacaksın. Sıfat kullanmak istiyorsan, önce benim iznimi almalısın. Clemenceau'nun bu sözlerinin, gazetecilikte sıfatların yerli yerinde kullanılmasının, haberin üslubu bakımından önemli olduğu kadar, haberciliğin temellerini bozmaması yönünden ne kadar dikkat gösterilmesi gerektiğine işaret ettiği açıktır. Sıfat kullanılması, haberin karmaşık hale gelmesine yol açtığından işleri karıştırmaktadır. Aynı durum, zarflar bakımından da söz konusudur. Asıl önemli olan, haberin üslubu yönünden fiillerin kullanımıdır. Fiillerin zamanı yerli yerinde olmazsa, bir cümlede başka, diğerinde başka fiil zamanı kullanılırsa haber üslubundan söz edilemeyecektir. Bu bakımdan, muhabirin en büyük sorumluluğu, yazdığı haberde fiillerin bir241
Temel Gazetecilik
Haber Yazma: Temel Kurallar
birini iyi bir şekilde izleyip izlemediğini, aynı zamanların kullanılıp kullanılmadığını denetlemek şeklinde olmalıdır. Fiil zamanlarının yanında, fiillerin etken ve edilgen şekilde kullanılma durumları, haberin üslubunda büyük rol oynamaktadır. Aslında, etken fiilleri kullanmak, okuyucunun cümleler arasındaki bağıntıyı kaybetmemesi bakımından önemlidir. Örnek: Emekli General Hasan Kılıç, dün akşam Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nde öldü. 1904'te Kayseri'de doğan Emekli Korgeneral Kılıç, Harp Okulu'nu bitirdikten sonra muhtelif askeri komuta kademelerinde bulundu. Emekli Korgeneral Hasan Kılıç'ın cenazesi yarın askeri törenle kaldırılarak Zincirlikuyu'daki aile mezarlığında toprağa verilecek...
Örnek: "Doktor Ahmet Girmiş" yerine "Eczacı Ahmet Girmiş" demek gibi veya: Deniz Kuvvetlerinde "Amiral" yerine "General" demek gibi. Aynı durum, adresler için de aynı derecede önemlidir. Örnek: Olay "Yenişehir'de geçmiştir, fakat muhabir "Yenimahalle" de olduğunu yazmıştır. Veya: Olayın olduğu sokağın adı "Lâle sokak"tır, muhabir "Güneş sokak" diye yazmıştır. Ev, sokak ve cadde numaraları için yapılan karışıklıklardan da daima kaçınmak gerekmektedir.
Edilgen fiillerin tercih edildiği durumlar olabilir. Örnek: İran'daki son deprem felaketi için Kızılay tarafından bin iki yüz adet çadır, muhtelif yiyecek ve içecek maddesi gönderildi. Yardım malzemesi karayoluyla yola çıkarıldı. Türk yazılı basınında, 1982 yılı sonlarına kadar kitap Türkçesinden esinlenilerek -miş'li geçmiş zaman kullanılmıştır. Gazeteler, 1982'den sonra fiil zamanı kullanma yönünden, -di'U geçmiş zaman ve şimdiki zamanın hikâyesine dönmüşlerdir. Unvanların, Adların Doğru Olarak Belirtilmesi Haberi haber yapan, insanlar ve insanların birbirleriyle olan ilişkileridir. Haberi oluşturan kişilerin adlarının ve unvanlarının doğru olarak yazılıp ve belirtilmesi, hem haberde doğruluk gereğine uyma hem de okuyucunun suçlamasını önleme bakımından önemlidir. 242
Yazım (tmla), Noktalama ve Kısaltmalar Haberi haber yapan, kullanılan sözcükler kadar bunların yazımının doğru olup olmadığıdır. Yazılı basın için yazım ne kadar önemliyse, sözlü basın için de sözcüklerin doğru olarak telaffuz edilmesi o derecede önem taşımaktadır. Yazılı basın bakımından yazımın doğru olması, kamuoyuna doğru bilgi verilmesi bakımından yaşamsaldır. Gerçi, Türkçe yazıldığı gibi okunduğundan, muhabirlerin yazım hatası yapmaları olanaksızdır denilmektedir. Buna karşın, bu yola sık sık gidildiği de görülmektedir. Bu bakımdan, muhabirin elinin altında daima "Yazım Kılavuzu" ile "Türkçe Sözlük" bulunması zorunludur. Noktalama, haber cümlelerini birbirinden ayırma, cümlelerde bazı önemli noktaları belirtme bakımından önemle kullanılmalıdır. Kısaltmalarda ise, en çok dikkat edilecek nokta, çok alışılmış ve yadırganmayacak kısaltmaların kullanılması gereğidir. Gazeteler ve diğer yayın organları, kendileri kısaltmalar yapıp okuyanın yanlış anlamasına neden olmamalıdır. 243
Haber Yazma: Temel Kurallar
•
5N ve İK Kuralı ve Uygulaması Her haberin bir giriş bölümü ve bunu izleyen "gövde" diye adlandırılan diğer bölümleri bulunur. Haberin girişinde ideal olarak istenilen altı sorunun yanıtının verilmesidir. Bu altı soruyu oluşturan soru edatları ise şunlardır: NE-NEREDE-NEZAMAN-NEDEN-NASIL-KİM? Bu altı soru bir arada bulunduğu zaman, basit dilbilgisi kurallarına göre, özne ve yüklemden oluşan cümleyi kurar. Aynı zamanda zaman, yer, durum ve nedeni gösteren sıfat ve zarflan da içine alır. Anılan soruların yerli yerinde kullanılmasıyla haberin girişi, haberin esasını verecek şekilde düzenlenmiş olur. Haberin geri kalan kısmı ise, girişte özet olarak söylenenlerin belirli bir oran içinde genişletilmesi şeklinde düzenlenir. Bu altı soruyu yanıtlamak yönünden geliştirilmiş olan kurala, 5N ve İK Kuralı adı verilmektedir. 5N ve IK'nın genelde haberin girişinde bulunması istenilir. Yalnız çoğu kez hepsi bir arada bulunmaz, ima yoluyla kullanılması ise olağandır. 5N ve JK kuralının tam anlamıyla kullanıldığı bir örnek aşağıda verilmektedir: Örnek: Ulus meydanında Ateş Gözlükçüsü dün akşam, eski sabıkalı Ahmet Gül tarafından mağazanın camları kesilmek ve kırılmak suretiyle soyularak kasadan para ve altın alındı. Sorular Ne oldu? Kim bu işi yaptı? Ne zaman oldu? Nerede oldu?
Yanıtlar Mağaza soyma Ahmet Gül Dün akşam Ulus meydanında, 244
Ateş Gözlükçüsünde Nasıl yapıldı? Mağazanın camları kesilmek ve kırılmak suretiyle Neden yapıldı? Para ve altın almak için Bazen 5N ve IK'nın biri diğerlerine oranla daha önemli olabilir. Bu durum, yazının girişinde baştan belirtilir. Örnek: Kim? Devlet Su işleri Genel Müdürü Suphi Güç, Ankara-lstanbul karayolunda geçirdiği trafik kazasında öldü. "Ne" sorusu ile başlayan giriş, "kim" ile başlayan girişten daha az önemli kişiler için kullanılır. "Nerede", "ne zaman," "nasıl" ve "neden" ile başlayan haber girişleri diğerlerine oranla daha az uygulaması olanlardır. Örnek: Ne? Istanbul-Ankara demiryolundaki tren kazasında, ateşçi Mehmet Kaya ağır yaralanarak Ankara Devlet Demiryolları Hastanesi'ne kaldırıldı. Ters Piramit Kuralı Haber yazma kuralları içinde en eskisi, en çok kullanılanı ters piramit kuralıdır. Bu kurala göre, toplanan bilgiler ilgiye göre azalan bir sıra izler. Şöyle ki, en önemli bilgiler en başa konulur; sonra azalan bir sıra izlenerek diğerleri sıralanır. Ters piramit kuralı, tıpkı mimaride olduğu gibi blokların sıralanması gibidir. Ciddi haberlerin yazılması bu formaya oldukça kolay uygulanabilir. "Ters piramit kuralı"nın temeli, 19. yüzyılda Amerikan iç Savaşı (1861-1865) sırasında atılmıştır. Telgrafın kullanımı da zaten bu döneme rastlar. İç savaş sırasında Amerikalı gazeteciler, telgraftan haberleri ulaştırmak için 245
Temel Gazetecilik
yararlanmıştır. Telgraf hatlarının o sıralarda düzgün çalışmaması nedeniyle, gazetelerin savaş hattına gönderdikleri muhabirler, topladıklarının bir anda verilemeyeceğinden korktuklarından, haberlerin girişine olabildiği ölçüde bilgiyi doldurma yolunu tutmuşlardır. Daha başka deyişle, haberlerin girişi genelde 5N ve lK'nın içinde yer aldığı, olayın tümden özetini veren bir giriş şeklinde düzenlenmiştir. Kural, Amerikan İç Savaşı'ndan sonra basın sendikaları ve haber ajanslarının telgraf hatlarıyla haber vermeyi uygun görmeleriyle mükemmel bir hale gelmiştir. Teleksin haber ulaştırma için kullanılmasından önce, ters piramit kuralına göre haberler tüm olarak verilmez, ancak baş paragrafları geçilirdi. Daha sonra ise geri kalan bölümleri, gövdesi gönderilirdi. Gün içinde yeni ilk paragraflar gönderilerek haber taze bir hale getirilirdi. Ters piramit kuralını uygulamayı Avrupa'da yerel basın da benimseyince, gazetecilik alanında kendisine pek çok taraftar bulmuş oldu. Zamanla da, gazetecilikte belli başlı kurallardan biri haline geldi. Hâlâ çok kullanılan bir gazetecilik kuralıdır. Bununla beraber, yine de eleştirilmektedir. Yalnız, lehinde ileri sürülen görüşler çok fazladır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: 1. 2. 3. 4. 5.
Okumayı kolaylaştırır, tekrarı önler. Merakı tatmin eder. Sayfa düzenini kolaylaştırır. Başlık atmada kolaylık sağlar. Haberi daraltma ve genişletme olanaklarını hazırlar. 6. Hızlı olarak haber yazmayı sağlar.
Ters piramit kuralının uygulaması için bir örnek verecek olursak:
,
246
Haber Yazma: Temel Kurallar
İlk paragraf, haberi özetler; ikinci paragraf, örneğin zarar gören tarafın görüşünü yansıtır; üçüncü paragraf, zararın tanımını yapar; daha sonraki paragraflarda ise, zarar veren tarafın tanıtılması ve ayrıntılar yer alır." Özetle ters piramit kuralında her paragraf kendinden önce gelene oranla daha az önemli bir şekilde sıralanır. Dörtgen ve Kare Kuralı Ters piramit kuralının dışında en çok kullanılan haber yazma kuralı, dörtgen veya kare kuralıdır. Haber yazmada eğilim özü verme şekline dönüştüğünden, ayrıntıların azalan bir sıra izlemesi de daha az kullanılır olmaktadır. Yazılı basının, radyo televizyona çok şey kaptırdığı düşünülürse, bu nedenle yazılı basının vereceği haberlerde yoruma yer vermesi gerekliliği açık seçik ortaya çıkmaktadır. Dörtgen veya kare kuralı yorumlayıcı haberler için geliştirilmiş haber yazma biçimidir. Bu kural, haberi yorumlayıcı olarak yazacak muhabir tarafından, haberi anlamlı bir çerçeveye oturtabilmek için kullanılmaktadır. Bu kurala göre, haberi blok veya kareler olarak düşünmek gerekmektedir. Bir örnek verecek olursak: Haberi iki blok veya iki kare olarak düşünelim: İlk karedeki paragrafların önemi, okuyucu bakımından eşdeğerdedir. Zaten böyle bir haberde flaş haber ile yorumlayıcı malzeme bir arada kullanıldığından, iki kareden biri, haberin girişinde yatay, diğeri ise dikey şekilde düzenlenir. Dörtgen kuralına göre yazılan bir haberde paragrafların her biri eşdeğer olduğundan, okuyucu haberin hepsini okumadan tamamını anlayamaz. Bu tür haberler, belgeleri, fikirleri yorumlayıp değerlendiren haberlerdir. Paragraflar bağla247
Temel Gazetecilik
15. BÖLÜM
yıcı cümleleriyle birbirlerine bağlıdır. Çoğu kez, olayları derinliğine vermek, anlam kazandırmak, özgeçmişi yorumlamak bakımından bu kuraldan yararlanılmaktadır. Bu kuralı uygularken, özellikle "neden" sorusu üzerinde durulmaktadır.
Haber Girişi ve Çeşitleri .
Diğer Haber Yazma Kuralları
r •
Yukarıda sıralanan haber yazma kuralları dışında en çok kullanılan haber yazma kuralı normal piramit kuralıdır. Ters piramit kuralının tümden tersi şeklinde bir düzenlemeyle hazırlanan bir haber türüdür. Ayrıntıdan başlanarak esasa ulaşmayı hedef alan bir kuraldır. Günümüzde renkli haber yazmada kullanılan bu kurala en çok magazin gazeteciliğinde rastlamak olağandır. Normal piramit dışında en çok kullanılan haber yazma kuralı ise konuşma tarzında haber yazmaktır. Radyo ve televizyon gazeteciliğinin temelini oluşturan bu kural, samimi bir ifade ve basit bir dille haber yazmayı hedef almaktadır. Bütün sıralanan kurallar dışında en az kullanılan ise, ters piramit kuralı ile kare kuralının birleştirilmesidir. Bu kural, genelde tarihi olayların haber değeri taşıyacak şekilde değerlendirilmesinde kullanılır. •
1
. f
,
•••
248
-
)
.
3 1
i.1
1
^ i "* .
"i ,
<y
't.
.V
J 85
Giriş Tanımı ve Özellikleri Haberin girişi veya gazetecilikte, Türkçede kullanılan terimle "flaşı", büyük ölçüde haberin bütününün yapısını kararlaştırır. Haberin girişi eğer kaba ve aynı zamanda sıkıcıysa, gövdesi sadece tekrardan ibaret kalır. Artık haberi üç kez anlatacak şekilde düzenlenen haber yapısının çoktan modası geçmiştir. Yalnız, bu yol zaman zaman deneyimsizler tarafından sık sık kullanılmaktadır. Eski anlayışa göre, haberde başlık haberi vermekte, bunun yanında oldukça kapsamlı, ayrıntılı bir girişle habere girilmekteydi. Haberin gövdesi içinde, girişte kullanılan ayrıntılar bir veya iki kez tekrarlanmaktaydı. Bugünkü haber girişi anlayışına göre, gazeteciler giriş yazarlarken, topladıkları bilgileri kısımlar halinde düşünmek zorunda kalmaktadırlar. Ellerindeki bilgileri değerlendirip bir süzgeçten geçirdikten sonra, girişlerini yazmakta249
Temel Gazetecilik
Haber Girişi ve Çeşitleri
dırlar. Böylelikle, ellerindeki bilgilerin en önemli kısmı, haberin girişini oluşturacak şekilde düzenlemeye tabi tutulmaktadır. Muhabirin geniş ölçüde takdir yetkisini kullanmasından sonra haber girişi yazılmaktadır. Bu yaklaşım şekli, haberin az ve öz olarak verilmesidir. Yeni habercilik anlayışı, haberin az ve özü vermesine yöneldiğinden, ilk paragraf haberin girişi olmaktadır. İkinci paragraf ise, yine eskiden alışılmış olduğu gibi, ayrıntılı bir paragraf şeklinde olayın özetini vermektedir. Bundan sonra kullanılan diğer paragraflar ise, birinci ve ikinci paragraflarda dokunulan ayrıntıların genişletilerek azalan önem sırasına göre düzenlenmesidir. Ters piramit kuralına göre anlatılan bu haber yazım şeklinde, haber alttan kesildiğindeyse değerinden pek kaybetmemektedir. Ters piramit kuralına göre, haber girişinde 5N ve İK kuralına fazlasıyla dikkat gerekmektedir. Ayrıca, haberde doğruluk, açıklık, kesinlik, sadelik gereklerine dikkat edilmesi, kimden alındığının açıklanması, haber girişinde yer alacak önemli noktalardır.
le, tek veya çok olayın haberi oluşturması üzerinde inşa edilmiştir.
Haber Girişi Yönünden Yapılan Sınıflamalar Haber girişleri çeşitli açılardan sınıflanarak değerlendirilmektedir. Yapılan sınıflamaları üç ana kümeye ayırmak mümkündür. 1. Şekil bakımından girişler 2. 5N ve İK kuralının uygulanması bakımından girişler 3. Üslup bakımından girişler. Şekil Bakımından Girişler Bu tip girişler, daha çok haberin tek veya çok nedeni olup olmadığı üzerinde duran girişlerdir. Daha doğru bir deyiş250
Tek Olaylı Giriş Tek fikir, tek cümle klişesinin bir göstergesidir. Genellikle ters piramit kuralının getirdiği bir özelliktir. Böyle bir giriş kullanıldığı zaman, ilk cümle tek olayı anlatır. Arkadan gelen ikinci paragraf ise, olayın nasıl oluştuğunu gösterir. Diğer paragraflar olayın ayrıntıları üzerine dizilir. Bu tip girişle başlayan haberin dizilişi, tıpkı bir merdivene benzemektedir. Bu şekil bir girişin bazı avantajları da yok değildir. Eldekiler bir kısıtlamaya tabi tutulmakta, kullanılacak olanlar seçildikten sonra, gerekli açıklayıcı bilgilerle birlikte kullanılabilmektedir. Bu şekilde, hem az ve öz verilmekte hem de haberin gerekli yere sığdırılması kolaylaşmaktadır. Tek olaylı giriş, genellikle konuşma haberlerini verirken kullanılmaktadır. Örnek: Milli Eğitim Bakanı ismail Arar, Üniversiteler yasa tasarısının esasları ve özellikleri hakkında bilgi vermek üzere dün bir basın toplantısı düzenledi. İsmail Arar, bu toplantıda, tasarıya yön veren temeller ve reformist açıdan anlamlı noktalar üzerinde durarak, üniversite öğreniminin belirli bir ücrete tabi olmayacağını söyledi. Çok Olaylı Giriş Çeşitli yönleri bulunan bir haberde, bu durumun girişte belirtilmesi gereklidir. Başlangıçta yapılacak olan ise, girişte kullanılacak olan ayrıntıların girişin uzunluğu düşünülerek ayarlanmasıdır. Çok olaylı girişin şekli ise, pek düzgün olmayan bir merdiveni andırmaktadır. 251
Temel Gazetecilik
Çok olaylı giriş kullanılarak yazılan haberler, yine ters piramit kuralına yakın bir biçimde düzenlenmektedir. Bununla beraber, böyle haberleri kısaltma pek kolay olmamaktadır. Çok olaylı giriş kullanılarak yazılan haberlerde, olaylar sayıları oranında ya aynı giriş içinde özetlenebilir ya da ayrı ayrı girişlerin birbirine bağlı olarak kullanılması yoluna gidilir. Böyle girişler için örnekler aşağıdadır: Örnek 1: Ankara-lstanbul karayolunun 56. kilometresinde dün sabaha karşı bir otobüs kazası oldu. Ankara'dan istanbul'a gitmekte olan Gezgin Turizm Şirketi'ne ait 06 EA 075 plakalı yolcu otobüsü, karşı yönden gelmekte olan 36 FC 644 sayılı özel otomobille çarpıştı. Kaza sonunda özel otomobilin şoförü koma halinde Etimesgut Hava Hastanesi'ne kaldırıldı. Otomobilin arkasında oturanlar kazayı hafif sıyrıklarla atlattılar. Örnek 2: Şiddetli soğuk dalgası Ege Bölgesi'nden Doğu Anadolu'ya kaymaya başladı. Şiddetli soğukla birlikte kar yağışı da hızlandı. Sürekli yağan kar yüzünden bazı il ve ilçelerin civar köylerle olan karayolu ve telefon bağlantısı kesik bulunuyor. Hava sıcaklığı düşmeye devam ediyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alman bilgilere göre dün en düşük hava sıcaklıkları şöyle: Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi ile gerek karayolu gerekse telefon bağlantısı şiddetli kar fırtınası yüzünden üç gündür kesik. Telsiz aracılığı ile bağlantı kurulmaya çalışılıyor. Soğukların bir süre daha devam edeceği, hava sıcaklığının Batı'dan başlamak üzere yavaş yavaş artacağı bildiriliyor. 5N ve İK Kuralına Göre Girişler Bu tip girişler, 5N ve İK kuralını oluşturan soru edatlarının birinin önemli olduğu ve ağır bastığı giriş tipidir.
Haber Girişi ve Çeşitleri
Kim örneği: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dün kalbinin durması sonucu Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesi'nde öldü. Nerede örneği: İstanbul'da dün akşamdan beri yoğun sis yüzünden KartalYalova vapur seferleri aksıyor. Ne zaman örneği: Bugün sabah saat altı sıralarında Malatya'da çok şiddetli bir deprem oldu. Neden örneği: Toprak kayması yüzünden, Konya-Karaman arasında araçlara güç yol verilebiliyor. Nasıl örneği: Kötü hava koşulları nedeniyle, THY'na ait bir Airbus uçağı, çok güç koşullar altında, Ankara Esenboğa havaalanına inebildi. Ne örneği: İtalya'da Etna yanardağı lav çıkartmaya başladı. Üslup Bakımından Girişler Üslup bakımından girişler kendilerine göre bazı özellikler taşırlar. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: 1. 2. 3. 4.
Haberi on-on beş sözcükle özetlemesi, Okuyucunun hemen ilgisini çekmesi, ilgiyi sürdürecek nitelikte olması. Olayı tam ve doğru olarak vermesi, Olayın en ilgi çekecek yönünün girişte yer alması.
Üslup bakımından girişler, taşıdıkları özellikler gibi, kendi aralarında da bazı sınıflamalara tabi tutulur. Bununla beraber, sınıflamalar bir yana, Türk gazeteciliğinde en çok kullanılan giriş tiplerinden örneklerin aşağıda verilmesi uygun görülmüştür. •.:•
252
253
1
Haber Girişi ve Çeşitleri
Doğrudan Doğruya Anlatımlı Giriş
Bu örneğin doğru olarak yazılmış şekli aşağıdadır:
Türkçenin çeşitli şekillerde kullanımıyla hazırlanan giriş türüdür. Örnek 1: On dört yaşındaki ingiliz çocuğu Timothy Dewey, esrar satmak suçundan yargılandığı istanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Örnek 2: Altındağ Belediye Temizlik işleri çalışanlarının kırk araçla günde ortalama sekiz yüz ton çöp topladıkları açıklandı.
Ahmet Kılıç ile Mehmet Küçük'ün Aydınlıkevler'deki Güneş odun deposi'nu, Hasan Gümüş ve Hüseyin Küçük ile birlikte soydukları, Ankara Emniyet Müdürü tarafından açıklandı.
Dolaylı Anlatımlı Giriş Doğrudan doğruya anlatımlı giriş gibi, Türkçenin çeşitli şekillerde kullanımıyla yazılır. Örnek: "Amcamın gelini Fındık Güleryüz'ü ben öldürdüm" demesiyle Hasan Güleryüz'ün katil olduğu kanıtlandı. Kapalı Giriş
Yığma Giriş Eski gazetecilik anlayışına göre, giriş cümlesinin özet halinde yazılması egemen olmuştur. Yığma giriş veya diğer adıyla özet giriş bugün de zaman zaman kullanılmaktadır. Örnek 1: Kendisini ve kızlarını sürekli rahatsız eden Ahmet Dengi'yi dört kurşunla yere seren Gülizar Öztoprak'ın yargılanmasına dün 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Örnek 2: Eruh ilçesinin Osmandalı köyünde, çocukların tarlada buldukları ve köye getirdikleri bir havan mermisinin patlaması sonucu yedi çocuk parçalanarak öldü, bir çocuğun da bacağı koptu. Hikâye Girişi
Türk gazeteciliğinde sık rastlanan giriş tiplerindendir. Kapalı giriş, aslında haberin yanlış değerlendirilmesinin bir sonucudur. Acele haber yazma telaşı içinde olan gazetecilerin, önemli noktalardan birini gözden kaçırmaları, bu tür haber girişlerinin yazılmasına neden olmaktadır. Zaman zaman da haberde tümden doğrulanamayan bazı noktalar varsa, fakat haberin verilmesi de gerekiyorsa kapalı girişle haber verilmektedir. Örnek: Ankara Emniyet Müdürü, Aydınlıkevler'deki Güneş odun deposunu soydukları iddiasıyla yakalanan, Hasan Gümüş ve Hüseyin Küçük'ün verdikleri ifadeler üzerine, Ahmet Kılıç ve Mehmet Küçük'ün aranmasına başlandığını söyledi. 254
Hikâye veya renkli haber girişi diye adlandırılan bu tip girişte, başlıca özellik kısa ve çarpıcı olmasıdır. Ayrıca, dokusunda hoşa gidecek şekillere yer vermesi aranılır. Örnek 1: Masalların ünlü "açıl susam açıl" sözü nihayet gerçekleşti. Kilitler artık anahtarla değil, bir kâğıt parçasıyla açılıyor. Örnek 2: Podyumların en uzun boylu mankenlerinden Ece Oktay, kırk metre duvaklı gelinliğiyle Shareton Oteli'nde, adına yakışan bir şekilde kraliçeler gibi dünyaevine girdi.
255
Alıntıh Giriş
Olumsuz Giriş
Bir demeçten, bir konuşmadan bir cümle ya da kısım alarak haberin girişinde kullanmaya, alıntıh "giriş" adı verilmektedir. Bu tip girişe "iktibaslı giriş" de denilmektedir. Alıntıh girişi savunabilmek yönünden iki nedenden söz edilebilir: 1. Alman cümlenin habere en uygun girişi oluşturması. 2. Haberin en ilgi çekici kısmının o cümlede toplanması. Örnek 1: Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Türkiye'nin Iran-Irak Savaşı konusundaki görüşlerinin belli olduğunu ve tarafları suçlayıcı bir tutum içinde bulunmadığını belirterek, "Bu savaşın bir an önce sona ermesini istiyoruz" dedi. Örnek 2: Kurulduğundan bu yana geçen yedi yıl içinde, "uygulama hastanesi" arayan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin inşaatı tamamlanan hastane binasını dün hizmete açan Cumhurbaşkanı Kenan Evren, yetkililere, "Eğer zorlamasaydım burası da olmazdı" dedi.
Olumsuz bir cümleyle haberin başlaması pek uygun değildir. Haberin esası olmuş, cereyan etmiş bir olaya dayanmalıdır diyenler "olmadı", "yapılmadı" gibi fiillerin okuyucu üzerinde ters bir tepki yaratacağı görüşündedirler. Örnek: ingiliz görüşmeci Lord Owen, Bosna-Hersek için sürdürdüğü görüşmelerden hiç bir sonuç alamadı. Flaş Giriş Bugünkü gazetecilikte, haberin başlığıyla hemen hemen aynı ifadeyi kullanan giriş tipidir. Kullanılan girişler içinde en çok tercih edilenidir. Amacı, haberin temelini sade, açık, doğru ve kesin olarak az ve öz şekilde vermedir. Örnek: Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmak için Lizbon'a gitti.
Sorulu Giriş Bir habere soruyla başlanması pek çok kişi tarafından hoş karşılanmaz. Ayrıca, elverişli bir giriş de değildir, paragraf genel kurallarına da aykırıdır. Bununla beraber, açıklığa kavuşmayan olayların ikinci ve üçüncü aşamalarında kullanıldığı görülmektedir. Örnek: Fatma'yı kim öldürdü? Bursa'da iki gün önce işlenen cinayet hâlâ esrarını koruyor. 256
257
16. BÖLÜM
Haberin Bütününü Yazma
Haberde Neler Bulunur? Yazılı olsun sözlü olsun tüm basında, haberler yönünden uyulması gerekli temel gazetecilik kuralı doğruluktur. Herhangi bir haberde gazeteci o haberi oluşturan olayın bir parçası olmadığından, kendinden hiçbir zaman söz etmez. Yazdıklarını üçüncü şahıs olarak tanımlar, anlatır. Haber yazarken, fazlalıkları daima atmak gerekir. Eğer kurulan cümlelerde fazla yan cümlecikler varsa, okuyucuda fazla okunacak gibi bir his uyanabilir. Bu yönden de yazılan her haberin tonu önemlidir. Ciddi habere, hiçbir zaman ne girişte ne de başka bölümünde anlamsızlık kazandıracak bir unsur katılır. Sade, yalın Türkçenin gazetecilikte kullanılacak yazı dili olması gerekir. Yalın Türkçeden kasıt argo değildir. Eğer argo kullanılacaksa yerinde kullanılmalı, alışılmış sözcüklerle uygulanmalıdır. Zaten standart haberin amacı bilgi vermedir. Bu bakımdan gerçekleri yazıp nokta koymak gerekir. 259
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
Haberi yazarken şu bilgiler akıldan çıkarılmamalıdır: 1. Yazılan haber okuyan, dinleyen, seyredende kendisinin sormak istediği soruları yanıtlıyor mu? 2. İlk cümlede kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden soruları var mı, yoksa ima mı ediliyor? 3. Dikkatsizliğe yer verilmiş mi; yani gelişigüzel, basit ve yetersiz olarak mı bilgi toplanmış? 4. İki taraflı bir olayda yalnız bir tarafa mı yer verilmiş? 5. Gerekli temel bilgiler, yani olayın tarihçesi, içeriği, tanımlanması, bunu yeni bir haber yapabilecek nitelikte midir? Haberi yazdıktan sonra kesinkes yüksek sesle okumalıdır. Bu suretle kulağa hoş gelmeyen tekrarlan ve karışık cümleleri çıkarma olanağı sağlanabilir.
rek yazılabilir. Bunları sırasıyla kronolojik dizi, blok paragraflar ile düzenleme, zincirleme düzen şeklinde ifade edebiliriz. Ayrıca, her üç şeklin uygulanmasında birlik sağlanması için çeşitli bağlayıcı sözcüklerden yararlanılır.
Temel Haber Yazma Kurallarına Göre Haberin Bütününün Düzenleniş Şekilleri Haberin bütünü bakımından, haber girişlerinin iyi bir şekilde kaleme alınması çok önemlidir. Zaten daha önceki bölümde de değerlendirildiği gibi, iyi bir haber girişi daima o haberde az ve öz şekilde izleyiciye ne demek istendiğini sunmayı hedef almaktadır. Haber girişi az ve özü verecek şekilde kaleme alınırsa, geriye kalan bölümleri ise girişte belirtilen özelliklerin ayrıntıya inerek yazılması şeklinde düzenlenir. Bu yönden, haberin bütününün düzenlenmesinde en çok dikkat edilecek nokta, elde bulunan ayrıntıların iyi bir şekilde değerlendirilmesi ve düzenlenmesidir. Ters Piramit Kuralına Göre Ters piramit kuralına göre, haberin bütünü üç şekil izlene260
Kronolojik Dizi Bu şekil uygulandığı takdirde, haberin girişi yazıldıktan sonra, eldeki bilgiler eğer mümkünse, olayların oluş sırasına göre, daha doğrusu zaman unsuru dikkate alınarak değerlendirilip sıralanır. Kronolojik diziyle yazılmış bir haber tümden olayların akışını esas tutan bir yol izler. Bu yol çok kullanılmakla beraber, zaman unsurunun iyice denetlendikten ve kanıtlandıktan sonra yerleştirilmesini öngörmektedir. Yangın, deprem, tören ve benzeri olayların haber şeklinde yazılmasında kronolojik dizi iyi bir şekilde uygulanabilmektedir. SÜNNET GECESİNDE GÖLET FACİASI Sındırgı'ya bağlı Bulak köyünde sünnet düğünü için gelenlerin gezmek amacıyla bindikleri sal devrildi. Kazada yedisi ilkokul öğrencisi on kişi boğularak öldü. Olay, dün Bulak köyüne 1.5 km. uzaklıktaki Karagöl'de meydana geldi. Ali Çanak adlı orman muhafaza memurunun, sünnet düğünü için köye davet ettiği akrabalarının ve bir iş arkadaşının ölümüyle sonuçlanan kaza şöyle gelişti: Ali Çanak, yedi yaşındaki oğlunun sünnet töreni için Bigadic'e bağlı Kayalıdere köyündeki akrabalarını törene davet etti. yirmi altı yaşındaki Çanak'ın kayınbiraderi İbrahim Tosun, yanına yedisi ilkokul öğrencisi olan kardeş çocuklarını alarak sabahın erken saatlerinde Bulak köyüne geldi. Köydeki orman lojmanlarında bir süre eğlenen akrabalar, daha sonra topluca orman yangın gözetleme memuru olan Halil Tanrıkulu ile birlikte 261
Temel Gazetecilik
yağmur sularıyla oluşan göletin yanına^ geldiler. Burada çocukların ısrarıyla dört metre uzunluğundaki sala Halil Tanrıkulu (31), Meryem Çanak (8), Nurcan Tosun (17), Ayşe Tosun (8), Hülya Avcı (9), ibrahim Tosun (26), Turgut Kan (7), Süleyman Binay (10), Çiğdem Kök (10) ve Atila Karataş (10) birlikte bindiler. Salda panik Yavaş yavaş göletin ortasına doğru ilerlemeye başlayan salın su aldığını görünce çocuklar paniğe kapıldılar. Panik sırasında çocuklar bir tarafa doluşunca sal da alabora oldu. Faciayı anlatan Ali Çanak, "Dilim tutuldu, hareketsizleştim" diyor. Sala sığamadığı için binmeyen Ali Çanak, karadayken çocuklarıyla birlikte iki yakınının gölete düşüşünü korkuyla izledi. "Şaşkınlıktan dilim tutuldu, nasıl oldu anlamadım ama hareket edemiyordum" şeklinde konuşan Çanak, gördüğü manzarayı şöyle anlattı: "Sal devrilince, çocuklar ibrahim ve Halil'e sarılmaya çalıştılar. Çocukların çırpınışları, ibrahim ve Halil'in çabaları gittikçe zayıfladı. Kısa süre sonra suyun içinde kayboldular." Çevreden yetişenler ancak cesetleri toplayabildiler Yardım isteyen sesler üzerine çevreden yetişen köylüler gölete ulaştıklarında yedisi çocuk on kişinin cesetlerini göletin içinden büyük bir acıyla topladılar. Yetkililer, sandal biçimindeki salın üç kişiyi bile taşıyamayacak bir yapıya sahip olduğunu belirterek, "Böyle bir sala on kişi nasıl sığdılar, nasıl cesaret ettiler anlamak mümkün değil" şeklinde konuştular. Sındırgı ve köylerini mateme boğan olayda hayatını kaybeden yedisi ilkokul öğrencisi on kişiden dokuzunun cenazesi bugün Kayalıdere köyünde öğle namazından sonra topluca toprağa verilecek. Halil Tanrıkulu ise Devletlibaba köyünde defnedilecek. (Hürriyet, Mayıs 1986) 262
PAZAR DÖNÜŞÜ KAZA Ümran ARAS-ISTANBUL Istanbul-Ankara karayolunun Maltepe mevkiinde devrilen minibüsün camından fırlayan Meryem Atmaca (33) feci şekilde can verirken, üç yaşındaki oğlu Tahsin Atmaca'nın burnu bile kanamadı. Kaza dün saat 13.00 sıralarında meydana geldi. Erzurum'dan misafirliğe gelen teyzesinin kızı Serap Gültekin ve oğlu Tahsin'i de yanına alan Meryem Almaca, Kadıköy Salı Pazarı'na alışverişe gitti. Pazar dönüşü, Ferit Demir'in kullandığı 41 M 3225 plakalı minibüse bindiler. Demir, önünde aniden duran kamyona çarpmamak için frene basınca, minibüs takla attı. Ağır yaralanan Meryem Atmaca, Kartal Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yolda öldü. Oğlu Tahsin Atmaca'ya ise herhangi bir şey olmadı. (Milliyet, Kasım 1993)
İSMAİL CEM KIZ İSTEDİ SARAYBOSNA (Milliyet)- Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, Türk diplomatıyla Boşnak tercümanın üç yıllık aşkının mutlu sonla noktalanması için bulunmaz bir fırsat oluşturdu. Zirveye ev sahipliği yapan Saraybosna, Türkiye ile BosnaHersek arasında diplomatik bir kız isteme törenine sahne oldu. Dışişleri Bakanı ismail Cem, zirveye katılmak üzere dün geldiği Saraybosna'da Bosnalı Delaliç ailesinden, Özel Kalem Müdürü Mehmet Kemal Bozay'a kız istemeye gitti. Bakanlığın yetenekli diplomatlarından Bozay, 1996-1997 yıllarında görev yaptığı Saraybosna'da tanıştığı Azra Delaliç'le evlenmeye karar verdikten sonra Bakan Cem'den onay istedi. Cem, onayı vermekle yetinmeyip, zirvenin Saraybosna'da yapılmasını fırsat bilerek kız isteme görevini de üstlendi. 263
Allah'ın emri Peygamber'in kavliyle Saraybosna'ya varır varmaz Delaliç ailesinin evine giden Cem, "ilk defa kız istemeye gidiyorum. Benim için antrenman olacak, inşallah gelecek sefere oğluma kız isterim" diye konuştu. Anne Emine ile baba Muhammed Delaliç, Dışişleri Bakanı ve beraberindeki çok sayıda basın mensubunu sıcak bir şekilde karşıladı. Cem, sözü uzatmadan, "Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kızınız Azra hanımı, oğlumuz Mehmet Kemal'e istiyoruz" dedi. Muhammed Bey'in, "bizim evde hanım sorumludur" demesi üzerine Cem de, "Hepimizde öyle" karşılığını verdi. Kısa bir sessizlikten sonra Muhammed Delaliç, "Mehmet Kemal'i uzun zamandır tanıyoruz. Aramızda büyük dostluk var. Evet diyoruz" deyince; ismail Cem de "Evet demenin kolay olmadığını biliyorum. Ben de kız babasıyım" ifadesini kullandı. Ardından basın mensuplarının da alkışları eşliğinde Mehmet Kemal, Azra'ya Cem'in eşi Elçin Hanım'ın aldığı yüzüğü taktı. Böylece bir dönem diplomatların yabancılarla elvenmesinin yasak olduğu Dışişleri Bakanlığı'nda da bir tabu yıkıldı. (Milliyet, 30 Temmuz 1999)
DOKTORUN KÎRA CİNNETİ Zeytinburnu'nda bir doktor, alacağı için çıkan kavgada kiracısını kafasına silah kabzasıyla vurarak öldürdü. Doktor Süleyman Hilmi Özkırış'ın muayenehanesine oğlu Ercan Kaba'yı (24) iğne yaptırmak için getiren Mustafa Kaba, 125 milyon lira kirayla 125 lira ilaç parası isteyen ev sahibiyle tartıştı. Özkırış'ın tabancasının kabzasıyla kafasına vurduğu Kaba bayıldı. Doktor Özkırış da silahtan çıkan kurşunun ayağına isabet etmesiyle yaralandı. Özkırış daha sonra durumu polise bildirdi. Hastaneye kaldırılan Kaba öldü. (Milliyet, 10 Temmuz 1999) •
:
264
Blok Paragraflarla Düzenleme Ters piramit kuralının bu düzenleme şeklinde, paragrafların yerinin değiştirilmesi, önemleri değişmeyecek şekilde yapılabilmektedir. Blok paragraflarla haberin gövdesini inşa etmek, ancak önemleri hemen hemen aynı olan bilgilerin elde bulunması halinde mümkündür. Blok paragrafla düzenleme yapılacaksa, eldekilerin çok iyi bir şekilde süzgeçten geçirilmesi, değerlendirilmesi zorunludur. Ayrıca, muhabirin takdir yetkisini de iyi bir şekilde kullanması gerekmektedir. Blok paragraflarla düzenlenerek yazılan haber türleri arasında geziler, hava durumuyla ilgili haberler yer almaktadır. Bu türün yazımında blok paragraf kullanımı oldukça rahat bir şekilde uygulanabilmektedir. ANKARA, İKİ ÖNEMLİ KONUK BEKLİYOR
,^
Fransız Hükümetinin özel temsilcisi Büyükelçi Claude Arnaud ile Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'nün Direktörü Assad Kotaite önümüzdeki hafta başında Ankara'ya gelecekler. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu)- Ankara, önümüzdeki hafta iki önemli konuğu ağırlayacak. Fransa'nın mimarlığını yürüttüğü 21. yüzyılın Avrupa savaş uçağı projesinin temaslarını yürüten Fransız hükümetinin özel temsilcisi Büyükelçi Claude Arnaud ile Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün (ICAO) Direktörü Assad Kotaite önümüzdeki hafta başında Ankara'ya gelecekler. Fransa'nın Eureka projesinde heyet başkanı olan eski Moskova Büyükelçisi Arnaud, Ankara'da 21. yüzyılın savaş uçağı projesi üzerinde görüşmelerde bulunacak. Fransız Cumhurbaşkanı Mitterand, bundan bir süre önce Avrupa ülkelerine ve bu arada Türkiye'ye de çağrıda bulunarak 21. yüzyılın Avrupa savaş uçağı üzerinde şimdiden çalışmalara başlanmasını önermişti. Fransa, bu çağrıda bulunduktan sonra Büyükelçi Arnaud'u Avru•
•
•
•
.
• • •
• • • •
•
"
.
.
.
- . •
.
2
6
5
"
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
pa başkentlerine göndererek söz konusu uçağın üretilmesi için gerekli teknolojik işbirliğinin koordinasyonunu da üstlenmişti. Fransa'nın Avrupa ülkeleri arasında yüksek teknoloji alanında işbirliği öngören bu projeye Türkiye'yi de davet etmesi, Ankara'da, gerek Türk-Fransız ilişkileri, gerek hareketlenmeye başlayan Türkiye-Avrupa ilişkileri bakımından "önemli gelişme" olarak nitelendiriliyor. Arnaud'un gelişi, Ankara'ya göre, Fransa'nın Avrupa işbirliğinde Türkiye'ye verdiği yeri göstermesi açısından da "anlamlı" bir ziyaret. Büyükelçi Arnaud, Ankara'da bulunduğu süre içinde Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk ve Devlet Bakanı Mustafa Tınaz Titiz ile görüşmelerde bulunacak. Bu görüşmeler sırasında, Arnaud proje üzerinde Türk hükümetine ayrıntılı bilgiler verecek. Türkiye'nin söz konusu uçağın yapımına hangi alanlarda katkıda bulunabileceği de araştırılacak. Büyükelçi Arnaud önümüzdeki pazartesi günü Ankara'ya gelirken, aynı gün Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü Direktörü Lübnanlı Assad Kotaite de Ankara'da Türk hükümetiyle temaslarda bulunacak. Kotaite, Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ve Başbakan Turgut Özal ile görüşecek. Dünyada sivil havacılığa ilişkin gerekli teknik düzenlemeleri yürüten ICAO'nun direktörüyle yapılacak görüşmelerde Türkiye'nin Yunanistan ve Sovyetler Birliği'yle olan havacılık sorunlarının da gündeme gelmesi bekleniyor. Bu çerçevede, Yunanistan'ın Ege'deki G-18 yolunda yaptığı değişikliğin de görüşmelerde ele alınacağı tahmin ediliyor. Bu konudaki anlaşmazlık, Yunanistan'ın 1981 yılında, Avrupa'yı Ege'nin uluslararası hava sahasından ve Türkiye'nin güneybatısından geçerek Ortadoğu'ya bağlayan G-18 yolunu Türkiye'ye danışmadan Limni üzerinden Rodos'a gidecek şekilde doğuya kaydırması ile ortaya çıkmıştı. . Türkiye'nin itirazları üzerine ICAO Konseyi Yunanistan'ın uygulamasının örgütün kurallarına aykırı olduğunu belirlemiş
ve Selanik'in doğusundan Rodos'a uzanan direkt bir yolun geçirilmesine karar vermişti. Yunanistan, bu kararı aşama aşama uygulamaya koyacağını ICAO'ya bildirmiş bulunuyor. (Cumhuriyet, 9 Şubat 1986)
266
IRK AYRIMI TARİHE GÖMÜLÜYOR Dış Haberler Servisi- Güney Afrika'da 350 yıldan bu yana yürürlükte olan ırk ayrımı rejimine son veren geçici anayasa metni, ülkedeki 21 partinin yöneticileri tarafından kabul edildi. Böylece ülkede çoğunlukta olan siyahların da katılabileceği ilk "çok ırklı" seçimlerin yolu açılmış oldu. Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Bakanı Frederik De Klerk ile Afrika Ulusal Kongresi (ANC) lideri Nelson Mandela tarafından hazırlanan geçici anayasa metni, ülkedeki diğer partilerin onayından geçti. Yöneticiler, başkent Johannesburg'da dün yapılan görüşmeler sonucunda nihai anayasanın 27 Nisan seçimleri sonrasında hazırlanmasına kadar geçerli bir anayasa metnini, anayasal ilkeler paketini ve ırk ayrımının sona erdirilmesini amaçlayan bir Temel İnsan Hakları Bildirisi'ni onayladılar. Yeni anayasada 27 Nisanda Güney Afrika tarihindeki ilk "çok ırklı" seçimlerin yapılması ve seçimlerden sonra da bir Ulusal Birlik Hükümeti kurulması öngörülüyor. De Klerk yeni anayasanın, Güney Afrika'da "Almanya benzeri bir federal sistemin" oluşması için hazırlandığını açıkladı. Federal sistemin, siyah çoğunluğun denetimindeki güçlü bir merkezi hükümetin haklarını kısıtlamasından çekinen azınlıktaki beyazları rahatlatmak için getirildiği belirtiliyor. iki yıl süren görüşmeler sonunda hazırlanan yeni anayasa, parlamento tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek. Anayasanın parlamento tarafından onaylanmasının ardından seçimlere dek hükümeti denetleyecek olan "Geçici Yürütme Konseyi" (TEC) kurulacak. Konsey, siyah çoğunluğa seçim kampan-
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
yası sırasındaki beyaz azınlığın denetimindeki De Klerk hükümetinin kararları üzerinde görüş bildirme olanağı sağlayacak. Partilerce kabul edilen bu anayasa metni, parlamento tarafından da onaylandıktan sonra seçimle oluşacak ve beş yıl görevde kalacak Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresi boyunca yürürlükte kalacak. Geçiş döneminde hükümet siyahlardan oluşacak, ancak kararlar beyaz azınlıkla "uzlaşma içinde" alınacak. 27 Nisan seçimleri ile oluşacak "Kurucu Meclis" de nihai anayasayı hazırlayacak. Bu dönem boyunca dokuz eyalet kendi meclisleri, hükümetleri ve anayasalarıyla geniş haklara sahip olacak.
Görüşmeleri boykot eden aşırı görüşlü beyazlara ve siyahlara da seslenen Mandela, ANC'nin demokratik sürece tüm tarafları katmakta kararlı olduğunu vurguladı ve bütün azınlıkların dillerini ve mezheplerini koruyabileceklerini sözlerine ekledi. {Cumhuriyet, 19 Kasım 1993)
De Klerk'ten Ödün Hükümet ile ANC arasında anayasa metni konusunda son anda varılan uzlaşmaya, hükümetin verdiği ödünle ulaşıldığı bildiriliyor. Hükümet, azınlık, partilerinin geçiş döneminde Ulusal Birlik Hükümeti'nin alacağı kararlarda veto hakkına sahip olması isteğinden vazgeçti ve metinde yalnızca alınacak kararlarda uzlaşma aranacağı kaydı konuldu. Bu ifadeden de bir anlaşmazlık olduğu takdirde son söz hakkının çoğunluk partisine yani ANC ye ait olacağı anlamı çıkıyor. Yeni Bir Çağ Yeni anayasa konusunda varılan anlaşmanın parti liderleri tarafından imzalanması üzerine ANC lideri Nelson Mandela, "Güney Afrika'da yeni bir çağın açıldığını" bildirdi. Mandela, Johannesburg yakınlarındaki Kempton Park Konferans Salonu'nda yaptığı konuşmada, "Apartheid ülkemizi bölmek istiyordu, bizse birliği kurmuş bulunuyoruz" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Irk ve cinsiyet ayrımına dayanmayan bir demokrasi yolu üzerinde kararlı bir şekilde ilerliyoruz. Ülkemiz tarihinde ilk kez, tüm Güney Afrikalılar derilerinin rengi, ait oldukları sınıf, sahip oldukları dil, din, kültür ne olursa olsun eşit yurttaşlar olarak oy kullanabilecekler." 268
ZAMCI KİT'LER KÂR ŞAMPİYONU
Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu araştırması ISO 500'de, "zamcı" kamu kurumları kârlılıkta listede ilk sıraları aldı. Listenin en kârlı ilk beş şirketi, kamuya ait bulunuyor. Sırtını faize dayayan özel sektör şirketleri "en kârlı" sıralamasında geri planda kalırken üretim yapan ve zam yapmasına müsaade edilen kamu şirketleri bu yıl büyük sıçrama yaptı. Bunlardan Türkiye Kömür işletmeleri, 59.5 trilyon lira ile kârlılıkta başı çekerken, yılın son çeyreğinde özelleştirme ihalesine çıkarılacak Petrol Ofisi 54.6 trilyon lira ile 2., Tüpraş 54.4 trilyon lira ile 3. oldu. 1997 yılındaki performansa göre 499. sıradaki Tüpraş'ın, 1998 yılında 496 basamak yukarı çıkması dikkati çekti. Tüpraş'ın kârlılıkta son sıralardan ilk sıralara yükselmesinde otomatik fiyatlandırmaya geçişin büyük etkisi oldu. 2000 yılının 2. çeyreğinde özelleştirilmesi beklenen 1997 yılının kâr birincisi Petkim 45 trilyon lira ile bu kez 4. sırada yer aldı. Listenin 5. ismi ise 37.1 trilyon lira kâr sağlayan Eti Bor A.Ş. oldu. Şeker ve Tekel Tekel ve Türkiye Şeker Fabrikaları da, özel sektörün devlerinden Ford Otomotiv, Oyak Renault ve Arçelik'in ardından ilk 10'a ismini yazdıran kamu kurumları oldular. Yine hemen her ay zam yapan KiT'lerden Tekel, 29.7 trilyon lira, Şeker Fabrikaları 28.4 trilyon lira kâr sağlayarak üst sıralara fırladı. Tekel, kârlılıkta 2. sıradan 9. sıraya düşerken, sürpriz isim Şeker Fabrikaları 490. sıradan 10. sıraya sıçradı. Şekere son bir yılda sık aralıklarla zam yapılması şirketin kârını artıran önemli etken oldu. ISO 500 sıralamasına giren 41 kamu kurumundan 24'ü, 1998'i kârla kapadı. Toplam kâr, 350.4 trilyon lira olarak gerçekleşti. 269
Temel Gazetecilik
Söz konusu kâr, 500 büyük sanayi kuruluşunun toplam kârının yüzde 36.5'ini oluşturuyor. (Akşam, 30 Temmuz 1999) BELİRSİZLİK BORSAYI SIKTI Meclisin ve para yönetiminin önümüzdeki günler içinde alacağı kararlar öncesindeki yaşanan belirsizlik borsa, faiz ve döviz piyasasında gerginliğin artmasına neden oldu. Piyasalar alınacak kararları sessizce beklemeyi tercih edince bono faizleri ve borsa endeksi oldukça dar bir aralıkta hareket etmeye başladı. Söz konusu kararların orta ve uzun vadede piyasanın yönünü belirlemesi bekleniyor. Dün İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) Bileşik Endeks sadece 16 puan artarak 5 bin 710 puandan kapanırken, hisse senetleri binde 2.9 oranında değer kazandı. Bono piyasasında en çok işlem gören 23 Ağustos 2000 vadeli tahvil önceki güne oranla çok küçük bir değişiklikle yüzde 92.59'dan kapandı. Borsa endeksi gün içinde en düşük 5 bin 660 puanı görürken en çok 5 bin 783 puana çıkabildi. Yatırım uzmanları 102 trilyon liralık işlem hacmine rağmen, endeksin tarihinin en dar aralıklarından birinde hareket ettiğini belirtiyor. Borsa yatırımcılarının gelecek Tahkim Yasası'nın son şeklini görmeden yön belirlemek istemediği ileri sürülürken, stopaj oranları konusundaki belirsizlik ve ağustos ayı borçlanma programı ile temmuz ayı enflasyon datalarının açıklanacak olmasının da gerginliği artırdığı ifade ediliyor. Kenan SÖZBİR • • • •
Tahkim Yasasının Meclisten nasıl çıkacağı. Repo ve mevduatta stopajın ne kadara artırılacağı. Temmuz ayı enflasyon dataları. Hazine'nin ağustos ayı borçlanma programı. Sosyal Güvenlik Yasasına yönelik artan tepkilerin sonuç-
ları. (Akşam, 30 Temmuz 1999) 270
Zincirleme Düzen Zincirleme düzen, girişten sonra gelen her paragrafın birbirini izleyecek şekilde, yani anlam bakımından birbirine bağlı olarak düzenlenmesiyle gerçekleştirilir. Bu tür bir düzenleme tıpkı zincirin halkalarına benzer. Bu nedenle, haberin kısaltılması güçlükle yapılabilir. Ters piramit kuralının gerek kronolojik dizi gerek blok paragraflarla düzenlenmesi gerekse zincirleme düzene uygun olarak uygulanması halinde, bazı bağlayıcı sözcükler de kullanılmaktadır. Buna birlik sağlama adı verilmektedir. Yalnız, bu şekil kendi başına buyruk olmadığından, diğer şekillerin arasında sayılmamıştır. Birlik sağlama yönünden bazı bağlayıcı sözcüklerin kullanımı zorunludur. Kullanılan sözcükler arasında ise, "ayrıca, böylece, burada, böylelikle, yalnız, bu nedenle, çünkü vs." yer almaktadır. EN ÇOK VERGİ ARABESKTEN
Sanatçılar arasında bu yıl "vergi rekortmenliği koltuğu"na Selami Şahin oturdu. 21 milyon 427 bin lira vergi ödeceğini beyan eden Selami Şahin'i, 13 milyon 548 bin lira ile Emel Sayın ve 12 milyon 697 bin lirayla Kemal Sunal izliyor. Diğerleri Selami Şahin, geçen yıl 3 milyon 708 bin lirayla 5. sırada yer alıyordu. 1985'in vergi rekortmeni 20 milyon 734 bin lirayla Emel Sayın'dı. 2. sırada 13 milyon 50 bin lirayla Kemal Sunal, 3. sırada ise 10 milyon 677 bin lirayla Sezen Aksu yer alıyordu. İstanbul Defterdarı Kemal Civelek, "en fazla Gelir Vergisi ödeyen" sanatçıların gelir matrahlarıyla ödeyecekleri Gelir Vergisi miktarlarını açıkladı. Geçen yıl 18 milyon 344 bin lira kazanç sağladığını beyan eden İbrahim Tatlıses bu kez 9 milyon lira Gelir Vergisi ödeyecek. Hülya Süer 4 milyon 17 bin, Hülya Koçyiğit 3 milyon 817 bin 518 lira, Sezen Aksu 3 milyon 759 bin, Harika 271
Temci Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
Avcı ise 3 milyon 565 bin lira vergi beyanında bulundu. Cüneyt Arkın 1 milyon 975 bin lira Gelir Vergisi ödeyeceğini beyan ederken, Güngör Bayrak 1 milyon 858 bin, İzzet Altmmeşe ise 255 bin 950 lira vergi beyanında bulundu. Bu arada 1985 yılı içerisinde 8 bin 515 lira para kazandığını bildiren bestekâr Cengiz Tekin 2 bin 129 lira vergi ödeyecek. Serpil Çakmaklı bu yıl 647 bin 723, Zerrin Özer 642 bin 403 lira vergi ödeyecek. Banu Alkan 1 milyon 884 bin liralık vergi beyanında bulunurken, Kadir İnanır'm vergisi de 1 milyon 6 bin lira olacak. Bu yılın sanatçıları arasındaki "vergi rekortmenliği" sıralaması şu şekilde:
likle cazip bir ülke olarak görülmüyor. Zira doların son bir ay içinde Türk Lirası karşısında değeri yüzde 10 oranında arttı. Ekim ayına 12 bin 330 liradan başlayan doların fiyatı dün 13 bin 670 liraya yükseldi. Devletin verdiği faiz ise ortalama yüzde 84 civarında seyrediyor. Hızlı kur artışının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini göz önünde bulundurursak sıcak para için "Türkiye balayı bitti," diyebiliriz. Döviz ve faiz getirişini dikkate aldığımızda son bir ay içinde Türkiye'ye getirilerek Türk lirasına çevrilen dolar kâr etmek bir yana ortalama yüzde 3.5 oranında zarar etti. Sıcak paranın balayının sona ermesi ise pek çok açıdan Türk mali sistemini kökünden sallayacak gelişmeleri beraberinde getirecek. Bankacılar dövizde dengelerin bozulması ve taleple körüklenen bir kur artışının enflasyon üzerindeki olumsuz etkisine dikkat çekiyorlar. Merkez Bankası bu görüntü içinde dövize yaptığı müdahalelerde etkisiz kalabilir. Nitekim son dönemde Merkez Bankası'mn dövize müdahale etmek için kur makasının yüzde 2-2.5 oranına kadar açılmasına izin verdiği görülüyor. Daha önce Merkez Bankası yüzde l'lik bir kur makası açılmasında derhal müdahale ediyordu. Bankacılar da dövizdeki son gelişmeleri değerlendirirlerken iyimser konuşmuyorlar. Bankaların döviz tevdiat ve Türk Lirası mevduat faizlerini yükselttiklerini söyleyen bankacılar isim vermeden birçok bankanın açık pozisyonlar nedeniyle panikte olduğunu söylüyorlar. Borsacı Mustafa Yılmaz ise dövizi frenlemenin tek yolunun Borsa'yı ön plana çıkartmak olduğunu söyledi. Yılmaz, Borsa'nın ön plana çıkması için devletin borsadan elini çekmesi gerektiğini vurguladı. (Sabah, Kasım 1993)
Mesleklere göre rekortmenler Mühendisler arasında 550 milyon lira ile İnan Kıraç, "vergi rekortmeni" oldu. Kıraç'ı 504 milyon lira ile Erdoğan Gönül, 516 milyon lirayla Nusret Arsel izledi. Doktorlar sıralamasında ise 326 milyon 304 bin liralık vergi beyan eden Engin Pak birincilik "koltuğuna" oturdu. Doktorlarda Ertuğrul Bayırlı 39 milyon liralık vergiyle ikinci olurken, 23 milyon lira vergi ödeyeceğini bildiren Kâmuran Arel de üçüncülüğü paylaştı. Avukatlar arasında yapılan Gelir Vergisi sıralamasında 121 milyon 626 bin lira ile Kâzım Dündar ilk sırada yer aldı. Dündar'ı 75 milyon 825 bin lira ile İzzet Hatem ve 56 milyon 688 bin lirayla Emil Haim Franko izledi. (Hürriyet, 28 Nisan 1986)
SICAK PARANIN KÂR MARJI KAPANDI Bütün bir yıl boyunca devletin verdiği yüksek faizin cazibesine kapılarak Türkiye'ye akan sıcak paranın, yükselen kur ve gerileyen faiz oranları karşısında kazanç muslukları kapanıyor. Son bir ay içinde döviz kurunda ortaya çıkan astronomik yükselişi dikkate aldığımızda sıcak para için Türkiye artık kesin272
SAĞLIĞIN RENGİ BEYAZ! •
•
'
•
'
-
•
•
'
Araştırmalara göre Avrupa ülkelerindeki insanların tükettiğinin yarısı kadar beyaz et yiyoruz. Ama sayıları gün geçtikçe artan 273
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
"sağlıklı yaşamseverler" beyaz et tüketiminin artmasını sağlıyorlar. Beyaz et deyince akla hemen tavuk geliyor ama halkımız için yeni olmasına rağmen hindi de gayet seviliyor. Özellikle diyet yapanlara tavsiye edilen tavuk eti, artık sadece bütün olarak değil parça parça ve hatta paramparça halde bile satılıyor. Özel tavuk sosları ise lezzetlerine lezzet katıyor. Tavuk kadar yararlı olan hindi ise özellikle kolesterolü yüksek olanlara tavsiye ediliyor. Yılbaşı sofralarının simgesi olan hindi eti, artık pastırmasından salamına, jambonundan fümesine kadar mutfaklara girmeye başladı. Kalp ve damar sağlığı açısından elli yaşını aşmış kadınlara tavsiye edilen hindi aynı tavuk eti gibi gelişme çağındaki çocuklara da çok yararlı. (Milliyet, 30 Temmuz 1999)
rişte verilenlerin anlamını açıklama hedefini gütmektedir. Toplanan her bilgi eşdeğerse, haber yazılırken bunları koymak zorunludur. Dörtgen kuralının anlatılan bu ilk şeklini okuyan, haberin tamamını okumadan anlayamaz. Genelde bu şekil, dar bir kenar üzerine oturmuş dörtgen olarak nitelenir.
Dörtgen Kuralına Göre Ters piramit kuralı çok kullanılır bir kural olmakla beraber, bu kuralın uygulanamayacağı durumlar da bulunmaktadır. Haberi yapacak bilgilerin hepsi eş değerdeyse, bu takdirde ters piramit kuralının uygulanmasına gerek kalmaz. Böyle durumlarda dörtgen kuralı ise biçilmiş kaftandır. Haber yazma giderek özü verme şekline dönmekte olduğundan, azalan önem sırasına göre bilgilerin sıralanmasını hedef alan ters piramit kuralı önemini yitirmektedir. Hele yazılı basın elindeki olanakları radyo ve televizyona kaptırdıkça, haberlerini verirken işi artık iyi bir şekilde yorumlamaya ve değerlendirmeye dökmektedir. Bu nedenle de dörtgen kuralına yönelinmiştir. Dörtgen kuralına göre, haberin girişi asıl haberdir. Haber girişi az ve özü vermektedir. Haberin gövdesi ise, açıklayıcı bir anlatımla yazılmış eş değerdeki paragraflardan oluşmaktadır. Daha doğru bir deyişle, haberin gövdesi, gi274
RAMAZANLIK ZAMLAR Et, yumurta ve pirinç, zam rekorları kırıyor. Hazır kıyma, marketlerde 1400 liraya çıktı. Dana eti 1800-1900 lirayı buldu. Arpayla beslenmiş dananın bonfilesi, lüks semtlerde 3 bin lirayı buldu. Ramazan, piyasaların biraz olsun canlanmasına neden oldu ve tüketimi artan bazı kalem mallarda fiyatlar hızla tırmanışa geçti. En fazla fiyat artışı et, yumurta ve pirinçte gözlendi. Et, son bir ay içinde kilo başına 300-400 lira arttı. Kasaplarda, marketlerde en ucuz et cinsi olan kıyma 1400-1500 liraya ulaştı. Dana eti 1800-1900 liraya ulaştı. Bonfilenin fiyatı lüks semtlerde 3 bin lirayı yakaladı. Bir ara bolluktan 10 liraya kadar düşen yumurtanın fiyatı şimdi 30-35 lira dolaylarında seyrediyor. Ramazan ayının yanı sıra, yumurta fiyatlarının yükselmesindeki etkene "bolluğun sonucu" deniliyor ve ilgililer bolluk sırasında tavukların kesilmesiyle şimdi yumurtlatacak tavuk bulunamadığını belirtiyor. Pirincin şakası yok Fiyat artışında pirinç de liste başı. Son 1-1.5 ay içinde pirinç fiyatları normalin üzerinde yükseldi. Eski mal kalmaması, yeni mahsul beklentisiyle Ramazan'da tüketimin diğer aylara göre fazlalaşmasının yanı sıra, pirincin stokçuların eline düşmesi fiyat artışını körüklüyor. 300 liralık baldo pirinç, bugün toptancıda 430-440 liradan, 260-270 liralık roko cinsler 350-360 lira üzerinden işlem görüyor, ithal pirincin de yoklara karıştığı, son par275
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
tileri toptancıda 290-300 liradan satılan İtalyan ve ispanyol mallarının yeni gelecek olanlarının Ramazan nedeniyle tüketiciye daha yüksek fiyatla yansıyacağı kaydediliyor. Roko pirincin bakkaldaki fiyatı 450 lirayı, baldo pirincinki de 550 lirayı buldu. Son 1-1.5 ay öncesine kadar sesi sedası çıkmayan kurufasulye de zam ortamına uydu. Bakliyat toptancıların Anadolu'da mal kalmadığını, eskisi tükendiğinden yeni mahsul çıkana kadar fiyatın astronomik rakama ulaşmasından çekindiklerini söylüyorlar. Halen toptancı piyasalarda lüks tip kurufasulyenin fiyatı 650-700 lira. Nohut sürekli ihraç ediliyor ve fiyatında bir değişiklik yok. Kırmızı ve yeşil mercimek de 15 güne kadar yeni mahsul piyasaya girecek. Halen 600 lira dolaylarında fiyatla toptancıda satış işlemi gören mercimeğin, yenisinin çıkmasıyla yüzde 50 hatta daha fazla oranda ucuzlayacağı tahmin ediliyor.
meklere lezzet vermek için kullanılan aromatik tatlı otlar ve salatalarda çiğ yenilen salata otları olarak ayırmak mümkün." Bu cümleler Ardabbela Boxer'm yazdığı Khalkedon Yayınları tarafından çıkarılan Lezzetli Yeşiller Kitabı'ndan... Kitapta 50'den fazla lezzetli veya faydalı otu tanımları, görüntüleri ve kullanım biçimleri ile bulabilirsiniz. Bunlardan bir kısmı roka, nane, sarımsak, maydanoz gibi mutfaklarımızda çok sık kullandığımız, bir diğer kısmı ise aslında etrafımızda olan, kolay ulaşabileceğimiz ama tanımadığımız yeşillikler. Yine bu kitapta bahçecilikten zevk alanlar ya da taze yeşillikleri sevenler için yeşillik yetiştirmenin püf noktalarını ve tıp alanında nasıl kullanıldıklarına dair ipuçlarını bulabilirsiniz.
Ramazan ayında iftar sofralarının kaçınılmaz gıda maddesi olan ve tüketimi artan zeytinin fiyatında, herhangi bir kıpırdanma gözlenmiyor. Ramazan öncesinde işlerdeki durgunluk nedeniyle düşme eğilimine giren zeytin fiyatını halen artmadan koruyor. Piyasalarda satılan Antalya, Aydın, Edremit, Erdek ve Gemlik zeytinlerinin perakendecilerdeki fiyatı 500-600 lirayla 1500 lira arasında değişiyor. 250-280 tanesi bir kilo gelen iri Gemlik zeytinlerinin fiyatı ise 1000 liranın üzerinde. Marmara Birlik zeytinlerinin fiyatı da 800-1200 lira arasında oynuyor. Peysan'ın ortaklarından Ali Zafer Tâciroğlu, Türkiye'de 50 bin dolayında zeytin üreticisi bulunduğunu, körfez zeytinlerinin yüzde 50'sine Marmara Birlik'in sahip olduğunu belirtti ve zeytin fiyatlarının artmamasını "sıkı para politikasının sonucu" şeklinde bağladı. (Hürriyet, 18 Mayıs 1986)
YEMYEŞİL SOFRALAR "Yeşillik kelimesinin çok kesin bir tanımı yok. Yemek ve ilaçlarda, koku veya tatlan için kullanılan, yaprak veya sap yaprakları olan bütün bitkiler yeşillik şeklinde tanımlanabilir. Yeşillikleri, besleyici değerleri için pişirilen ve yeniden tencere otları; ye276
Sağlık için yeşil yiyin Özellikle son dönemlerde artan "sağlıklı yaşam" trendinden sonra insanlar artık yediklerine içtiklerine bayağı dikkat eder oldular. Artık insanlar lezzetten çok faydalannı ve zararlarını düşünerek mönülerini belirtiyorlar. işte en bilindik yeşillikler ve onların faydaları • Taze soğan: Çok eski zamanlarda, Roma, Mısır, Pers ve Yunan halkları tarafından tıbbi amaçlarla kullanılmış olan soğan, idrar söktürücü ve sindirim sistemini uyarıcı etkilerinin yanı sıra iskorbüt hastalığını da önleyen doğal bir antiseptiktir. • Sarımsak: Doğal bir antiseptik ve antibiyotiktir. Sindirimi kolaylaştırır, kan basıncını düşürür. • Dereotu: Dereotu çok eski zamanlardan beri hem sihirli güçleri için hem de ilaç niyetine kullanılmıştır. Teskin edici, gaz giderici ve uyarıcı. • Yaprak kereviz: Başlıca bileşimi selüloz ve su olduğundan çok zayıf kişiler için iyi bir gıdadır. Kalorisi az ama lif ve C vitamini oranı fazladır. Özellikle sinir sistemi ve asabi mide ağrılarında vücut sistemi için genel bir kuvvetlendiricidir. • Köri yaprakları: Hindistan'da kuvvet ilacı olarak kullanılır. 277
Temel Gazetecilik
• Kişniş: Tohumlan hazmı kolaylaştırır ve idrar söktürücü olarak kullanılır. Yatıştırıcı ve uyarıcı etkileri bir arada bulundurduğundan aşırı kullanılırsa bağımlılık yapar. • Rezene: İdrar söktürücü ve sedütif etkiler vardır. Yaprakları, kökü ve tohumlan demlenerek yara lapası veya göz, el ve ayak banyosu için kullanılır. • Defne: Yaprakları demlenerek içilirse iştah açar ve hazmı kolaylaştırır. Merhem gibi sürüldüğünde adale ağrılarına iyi gelir. • Nane: Gaz giderici ve kasılmaları önleyici etkisinin yanı sıra bulantıya karşı da etkilidir. Limon ile birlikte kaynatıldığında soğuk algınlığı ve bulantılara iyi gelir. • Bergamut: Çiçek ve yapraklan kurutulmuş veya tazeyken demlenerek içilirse adet sancılarını hafifletir, uyku getirir. Gaz giderici bir etkisi de vardır. • Fesleğen: Asabi tansiyon ve uykusuzluk tedavisinde kullanılır. Gargara yapılırsa öksürüğün ve boğaz ağrılarının iyileşmesine yardımcı olur. Doğal bir antiseptiktir. • Maydanoz: A, B, C vitaminlerince zengin, üstelik demir ve kasliyum deposudur. Karaciğer iltihabında, romatizmal hastalıklarda ve gut tedavisinde kullanılır. İdrar söktürücüdür. (Milliyet, 30 Temmuz 1999) Dörtgen kuralının ikinci bir uygulanışı da vardır. Yazılan haberin gövdesi taze haberlerden değil, fakat olayın geçmişine ilişkin belgelenmiş bilgi ve fikirlerden oluşursa ikinci şekil uygulanır. Bu şekil, daha çok gazete ve dergilerce tercih edilir, ikinci şekil, aslında haberin anlamını vermemekle beraber, tarihi ve biyografik geçmişini iyi bir biçimde gösterebilmektedir. Bu yönden de, tamamlayıcı haber olarak genelde kullanılır. NASIL ÇÖKTÜ? DİYARBAKIR (hha)- Lice Ilçesi'ne bağlı 21 köy ile 17 mezrada yaşayan toplam 10 bin nüfusun ulaşımını sağlayacak olan ve 45 278
Haberin Bütününü Yazma
milyon liralık yatırımla gerçekleştirilen Dicle Nehri üzerindeki köprü, kesin kabulü yapıldıktan iki hafta sonra daha ulaşıma açılmadan çöktü. 33 metre uzunluğunda, 7 metre yüksekliğinde ve 6 metre genişliğindeki köprünün, eksik malzeme kullanılması ve inşaat sırasında yapılan bir teknik hatadan dolayı çökmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulurken, Köy Hizmetleri 8. Bölge Müdürlüğünce de teknik ve idari soruşturma açıldı. Lice Ilçesi'ni 15 kilometre uzaklıktaki Birlik Köyü yakınlarında, Dicle Nehri üzerinde yıllardan beri yapımı planlanan ve geçtiğimiz Mayıs ayında ihale edilen köprünün inşaatı, Nisan başında tamamlandı ve kesin kabulü 11 Nisan 1986 günü yapıldı. Bu arada ulaşıma açma çalışmalan devam ederken, çevrede Dicle üzerindeki tek geçit olan köprü çöküverdi. Köprünün çöküş nedenini saptamak üzere Köy Hizmetleri 8. Bölge Müdürlüğü olaya el koyup soruşturma açtı. ilk belirlemelere göre, "orta ayağının tam yerine oturtulamaması ve eksik malzeme kullanılması" nedeniyle çökmüş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Köy Hizmetleri 8. Bölge Müdürü Mustafa Bilgin, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü belirterek, "Köprünün yıkılma olayını, genel müdürlük talimatı doğrultusunda uzmanlara inceletiyoruz. Teknik ve idari soruşturma sürüyor. Çöküşe yağışların etkisi de olabilir. Kıyılan köprünün yerine yenisini Afet Fonu'ndan yapmaya çalışacağız," dedi. Öte yandan, geçtiğimiz yıl Mayıs ayında yapılan ihaleyi Aytekinler Müteahhitlik ve Ticaret Limited Şirketi'nin kazandığı ve inşaatın bu kuruluş tarafından gerçekleştirildiği, Köy Hizmetleri 8. Bölge Müdürlüğü görevlilerinden Şükriye Kayhan'ın kontrol, Celal Yeşilgöz, Mehmet Duman, Özcan Mürsal ve Mehmet Çakar'dan oluşan heyetin de kabulde sorumluluk aldıkları belirlendi. Vatandaş ne diyor? Lice Birlik Köyü Muhtarı Mehmet Yakacı, köprünün kesin kabulünden kısa süre sonra yıkılmasına bir anlam veremediğini söyledi. Muhtar şöyle konuştu: "21 köy ile 17 mezrada oturan yaklaşık 10 bin kişi bu köprünün hizmete açılmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Köprünün yıkıl279
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
masıyla çok güç durumda kaldık. Daha önceleri sallarla nehri geçerek okula giden çocuklarımız da umudu köprüye bağlamıştı. {Hürriyet, 27.4.1986)
İslam'ı tanımak istiyoruz Yakalanan misyonerlerin Ege Bölgesi'ndeki dini yerleri dolaşacaklarını öne süren Mattheus Hendrikus, "Arkadaşların çoğu ABD'de öğrenci. Dünya, İslam dinini tanımak istiyor. Biz hem İslam dinini tanımak, hem de Hıristiyanlığı tanıtmak için çaba harcıyoruz. Yaptığımızın suç olduğunu bilmiyorum." diye konuştu. Çalışmalarının İslam diniyle Hıristiyanlık arasında bir köprü olduğunu savunan Hendrikus ile sekizi bayan 16 kişi, Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde sorgulandıktan sonra TCK'nm 534. maddesi gereğince "kamuya açık yerlerde izinsiz dini broşür dağıtmak" suçundan haklarında düzenlenen soruşturma evrakıyla adliyeye sevk edildi. Nöbetçi mahkeme, ABD'li sanıklara 5 bin 400'er lira ceza verdi. Sanıklar daha sonra sınırdışı edilmek üzere Yabancılar Şubesi'ne teslim edildi. (Milliyet, 30 Temmuz 1999)
MİSYONER OPERASYONU .
.
•
'
•
•
•
(Soner Kılınç, İzmir-) İzmir'de Hıristiyanlık propagandası yaparak izinsiz broşür dağıttıkları öne sürülen 16 ABD'li, çok sayıda Türkçe İncil ve anket formuyla yakalandı. Kamuya açık yerlerde izinsiz dini broşür dağıtmak suçuyla hâkim karşısına çıkarılan sanıklara 5 bin 400'er lira ceza verildi. İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, Buca'nın Forbes Caddesi'nde misyonerlik faaliyeti yürüttüğü tespit edilen Amerikalı Kelly Ann Hunt (21), Calvert Edwin Hydes (22), Amanda Lee Meenk (19) ve Heather Lynn Grant'i (20) önceki gece, saat 22.00'de gözaltına aldı. Dört Amerikalının Hıristiyanlık diniyle ilgili anket formu dağıttıkları ve Basmane Bodrum Otel'de kaldıkları belirlendi. Operasyonu genişleten Güvenlik Şube dedektifleri, dün otele baskın yaptı. Operasyonda Amerikalıları, Türkiye'ye getirip Hıristiyanlık propagandasını organize ettiği öne sürülen Mattheus Hendrikus (32) ile Bridget Renee Behrens (25), Jack Paul Plummer (19), Rockyjoseph Favia (21), Rachel Diana La Grandeur (20), Heather Margaret Melancon (19), Jennifer Renae Nunemacher (22), Gregory Young (31), Dixie Deann Du Bose (24), Benjamin Bryon Rinkenberger (21) ve Aaron Michael Whitelock (29) gözaltına alındı. Amerikalıların kaldığı odalarda yapılan aramalarda 154 anket formu, çok sayıda Hıristiyanlık diniyle ilgili broşür. 22 Türkçe incil ve incil isteme formu ele geçirildi. Çoğu öğrenci 16 kişinin, Trabzon'da da faaliyet gösteren Reiztz Turizm Şirketi'nin Müdürü Mattheus Hendrikus (32) aracılığıyla bir hafta önce İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yaptıkları ve misyonerlik faaliyetlerinde bulunmak amacıyla dört gün önce izmir'e geldikleri tespit edildi. 280
HIRİSTİYANLIK! YAYIYORLAR Hıristiyanlığı yaymaya yönelik örgütlü çalışma biçimine "misyonerlik" deniliyor. Hıristiyanlığın ilk ve en büyük misyoneri sayılan Aziz Paulos, Anadolu'nun büyük bölümüne, önemli Yunan kentlerine Hıristiyanlığı ulaştırdı. Paulos ve öteki misyonerlerin çabalarıyla Hıristiyanlık Roma Imparatorluğu'nun ticaret yolları üzerindeki büyük kentlerde hızla yayıldı. Birinci Costantinus döneminde (306-337 yılları arasında) Hıristiyanlık Roma Imparatorluğu'nun her köşesine yayıldı. Roma İmparatorluğu ile özdeşleşen Hıristiyanlık 1350-1500 yılları arasında büyük ölçüde sarsıldı. Misyonerlik kurumu da bu dönemde geriledi. Trent Konsili'yle (1545-63) birlikte yeniden düzenlenen ve canlılık kazanan Katolik Kilisesi ispanya, Portekiz, Fransa'nın yeni bulduğu ve ele geçirdiği topraklara misyonerler gönderdi. Böylece Orta ve Güney Amerika, Antiller, Filipinler Hıristiyan oldu. Cizvit misyonerler Japonya, Çin ve Hindistan'da yeni misyonlar kurdular. Bu çalışmalar 1622'de Roma'da kurulan iman Yayma Cemiyeti tarafından koordine ediliyordu. Kişisel imanı ve 281
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
kutsal metinlerin bağlayıcılığını vurgulayan Protestan kiliseleri 16. ve 17. yüzyıllarda yeni sömürgelerde büyük bir yükseliş gösterdi. 19. ve 20. yüzyıllarda yeni örgütler oluşturuldu. Bunlar gönüllü kuruluşlardı. 20. Yüzyılın ortalarında bağımsızlık kazanan sömürgelerde misyonerlik çalışmaları sıkı bir denetim altına alındı. Hıristiyanlık propagandası yasaklandı. Misyonerlik çalışmaları zaman zaman Türkiye'de de görüldü. Bu türden çalışmalarda görev alan misyonerler, yaz mevsiminde turistik geziler kapsamında ülkemize gelip, ekonomik olarak geri konumda bulunan bölgelerde faaliyetlerde bulunuyorlar. (Milliyet, 30 Temmuz 1999)
Kuralın ilk uygulanış biçiminin örneklerine Türk gazeteciliğinde 1980'den sonra rastlamak mümkün olmaktadır. Bu şekil, daha çok ekonomi, maliye, sosyal sorunlar, vergiler, işçi-işveren ilişkilerini iyi bir şekilde değerlendirebilmektedir. İkinci uygulanışa ise, Türk gazeteciliğinde zaman zaman rastlamak mümkündür. Buna örnek olarak, tanınmış bir kişinin başına gelen bir kazayı veya felaketi vermek mümkünür. Asıl haber ters piramit kuralına göre yazılır. Yanma dörtgen kuralına göre yazılmış biyografik bilgilerle süslü olayın ayrıntıları konulabilir.
Dörtgen kuralının ikinci uygulanışına göre, haber ilk uygulanışta olduğu gibi az ve özü verir, ikinci haber olarak yanında daima habere ait kısa bir geçmiş eklenir. Bazen, ikinci haberin altına ilk haberle ilgili ufak tefek ayrıntılar eklendiği de olabilir. Dörtgen kuralının iki uygulanış şekline göre dizilmiş haber krokileri şöyledir:
«
1. Şekil
Normal Piramit Kuralına Göre Ters piramit kuralının tam tersi bir uygulama, normal piramit kuralıdır. Normal piramit kuralına göre, ayrıntı haber girişini yapmaktadır. Ters piramitin esası, girişte sonucu vermekteyken, normal piramitte sonuca ulaşma, haberin sonunda mümkündür. Toplanan haberler fazla önemli değillerse, normal piramit kuralının uygulanması yoluna gidilebilir. Bu kurala göre, yazılan haber genelde renkli haber olarak adlandırılmaktadır. Pek çok kimse ise bu tür haberleri röportaj olarak bilir. Düz, monoton haberler yanında eğlence arayanları tatmin eden bir haber şeklidir. İnsanın ilgisini çeken konular, mizah, yenilik ve benzeri, normal piramit kuralına göre oldukça iyi bir şekilde işlenebilir. Daha başka bir deyişle, sürpriz sonuçlarıyla çoğu kimse tarafından kısa bir hikâyeye benzetilir. Günümüzde radyo, televizyon ve yazılı basın tarafından çok kullanılan bir kuraldır.
2. Şekil 282
283
SİNEMA, UYUŞTURUCUYA BİR KURBAN DAHA VERDİ
"YAŞADIM, ŞARKILAR ŞAHİDİMDÎR"
Çok sayıda televizyon dizisi ve kırk film çeviren Helga Anders, giderek tanınmaz hale geldi ve hastanede yapayalnız öldü.
Türk Pop müziği sanatçısı Erol Evgin, 25. sanat yılını, Kültür Bakam Fikri Sağlar ve bine yakın davetli topluluğu ile birlikte AKM'de verdiği bir konserle kutladı.
Sinema dünyasından bir yıldız daha kaydı. Alman sinemasının ünlü yıldızı Helga Anders, yapayalnız, bir hastane odasında yaşama veda ederken, trajik sonuyla hayranlarını üzüntüye boğdu. 38 yaşında ölen Helga Anders, sekiz yaşında sahneye çıkarak, küçük yaşlarda yeteneğini kanıtlamıştı. 17 yaşında ise tanıştığı Roger Fritz, "Alman Lolita"sı olarak sinemada isim yapacak yıldızın hızla yükselmesine yol açacaktı. Alman yönetmen ve oyuncu Roger Fritz'le "Genç Kız" filminde ilk kez dikkatleri çeken Helga Anders, kısa sürede büyük üne kavuştu. 1967'de Roger Fritz'le evlenen Helga Anders tam yedi yıl sanatıyla yaşamını kaynaştırarak, "Yaşamının en iyi dönemi" dediği bu yılları hep hatırlayacaktı. Bu arada 150 televizyon dizisinde rol almış, tam 40 da film çevirerek, erişilmesi güç bir rekora ulaşmıştı. Artık Helga Anders için bir iniş dönemi başlıyordu. Uyuşturucular ve alkol de, her gün Helga'yla içli dışlı olmaya başlamıştı. Giderek tanınmaz bir hale gelmeye başlayan Helga'nm hayranları da şaşkınlık içindeydi. Genç yaşta "anne" rollerine doğru gidiyordu Helga Anders. Bunu düşünmek Helga için yıkım oluyor, çıldırmanın eşiğine geldiğini görüyordu. Krizler birbirini izliyordu. Helga, genç yaşta gelen büyük ünüyle birlikte erimeye başlamıştı. Tedaviler, içkiden uzaklaşmalar, yeminler, ara vermeler, krizler, nöbetler ve yine tedaviler artık Helga Anders'in vazgeçemediği, istemeden yaşadığı roller olmuştu. Ve en sonunda bir hastane odasında yapayalnız yaşamı noktalanmıştı. Helga Anders'in 18 yaşındaki kızı Leslie bile yanında yoktu. Çünkü Leslie o sırada Fransa'da bir tanıdıklarının yanında kalıyordu. Şimdi herkes bu yıldızın hayata veda etmesini, ister istemez Marilyn Monroe'nun erken ölümüyle yan yana koyuyordu. (Hürriyet, 22 Nisan 1986)
284
MUHARREM AYDIN Romantizmi şarkılarının her notasına, gelişmeye açık çizgisini ise 25. yılını geride bıraktığı sanat yaşamının her anına serpiştirebilmiş... Hepimizin anılarında "izler" bırakan bir ses; Erol Evgin: "Yaşadım, şarkılar, türküler, erik ağacının dalları ile yıldızlar şahidimdir. Gelin siz de şahit olun. Türk pop müziğinin bu ünlü sanatçısı Kültür Bakanı Fikri Sağlar ile BMW Borusan Oto'nun katkılarıyla 25. sanat yılını önceki gün Atatürk Kültür Merkezi'nde verdiği konserinde bine yakın davetliyle birlikte kutladı: "Şarkı söylemek benim için bir yaşam biçimi ve nefes alıp vermek kadar doğal ve gerekli. Yani bu bir jübile değil, ikinci 25 yıla hoşgeldiniz!" Piyanoda Melih Kibar ile Grup Lokomotifin eşlik ettiği sanatçı geçmişini, dünyada ve Türkiye'de yaşanan olaylarla birleştirerek müzikal bir dille aktardı: Evgin'e göre müzik, doğum sonrasındaki "ninnilerle" başlar. Beşikte "Uyusun da büyüsün" diyen tatlı, yaşamda ise "Enflasyon düşecek, AT'a gireceğiz, terör duracak" diyen profesyonel ninniciler vardır. Aşk ile ilk kez gençlikte tanışılır: "Papatya Gibisin Beyaz ve İnce" gibi. Okul yıllarında üniversiteli ağabeyleriyle yanık sesle "Tuna Nehri" türküsü söylenir. Dünya çapında başkaldıran ve amacına ulaşan gençliğin Türkiye versiyonu için "Tuna Marşı" mutlu sonla bitmez! Sanatçının deyimiyle "Ne var ki bu dünya darbe yapanlara da kalmıyor. Ancak günümüzde demokratik yaşam pratiğe geçirildi. Hatta siyasi partiler bile şarkı sözlerini miting alanlarına taşıdı..." O dönemde koyu bir Elvis Presley hayranı olan Evgin, tüm harçlığını konserlere yatırır ve kimi zaman kilometrelerce yolu yürümek zorunda kalır! Bir gün gelir, "kendi gibi" şarkı söylemeye başlar. "Mazbut bir 68'li" olduğunu söyleyen sanatçı, eşi 285
Temel Gazetecilik
Haberin Bütününü Yazma
Emel ile o yıllarda tanışır. 1974'te ise Türkiye askerlerden, sanatçı ise evlilik için eşi Emel'den "muhtıra" alır! Erol Evgin ön sırada oturan eşiyle göz göze gelir ve "Sen olmasaydın/Ne gökyüzü bu kadar mavi/Ne bahar bu kadar güzel/ Ne de şarkılar bu kadar anlamlı olurdu/Sen olmasaydın/Ben de olmazdım" diyerek bir demet çiçek verir. 1979'da "Hisseli Harikalar Kumpanyası"nda oynar. Adile Naşit, Egemen Bostancı, Çiğdem Talu hüzünle anımsanır, alkışlarla anılır davetlilerce. 1991'de merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'm POPSAV konserinde eşi Semra Özal ve sanatçılarla okuduğu "Samanyolu" parçasıyla birlikte politikacılar da şarkı söylemeye başlar. 1992 yılında özel radyolar kurulur, ancak bir ara kapatılır. O dönemde sarışın bir hanımefendi politika sahnesine çıkar ve "Benim oğlum radyosunu istiyor. Ben de radyomu istiyorum" der. Bu sözler üzerine akan sular durur ve radyolar özgürlüğüne kavu^ şur. Erol Evgin'de radyoları seviyor, ancak sanatçı haklarına saygılı radyoları daha çok seviyor. Bizden söylemesi... Ve 1993 gelip çatmıştır kapıya: Bir sabah laiklik savaşçısı Uğur Mumcu karanlık güçlerce katledilir, ancak onun ışığında sokaklara dökülen milyonlar, ona ve ülkelerine sahip çıkarlar. Ankara sokaklarında ve Türkiye'nin her yerinde "Ankara'nın Taşma Bak" marşı okunur. Salondaki bine yakın davetli de katılır koroya o gece. "Türkiye, Türkiye" sloganları yükselir. Erol Evgin, Atatürkçülüğünü notalarla savunduğundan uzun süre ayakta alkışlanır. Sanatçı, konserin sonunda, sözleri Bedri Rahmi Eyüboğlu'na ait "Yaşadım, Şarkılar Türküler Şahidimdir" adlı besteyi yorumlarken salondakiler ise Erol Evgin'e yönelik, yine sanatçının bir parçasıyla dilekte bulunur: "Sen Başkalarına Benzeme Sakın. Hep Böyle Kal..." (Cumhuriyet, Kasım 1993)
den çıktı. Matt Dillon'dan ayrıldıktan sonra bunalıma giren Diaz, teselliyi gençliğinde de bağımlı olduğu alkolde arayınca kariyeri tehlikeye girdi. Son film çalışmaları sırasında sabahları bir kez bile vaktinde sete gelemeyen 26 yaşındaki yıldız, son olarak birkaç aydır arkadaşlık ettiği Oliver Stone'a da, bir yemek sırasında kıskançlık krizi geçirerek yumruk attı. Stone ile kavgasından sonra hastaneye kaldırılan Diaz'ın ağır bir bunalım geçirdiği söylendi ve kesinlikle alkol tedavisi görmesi önerildi. Sanatçının umutsuz ve saldırgan ruh hali, çalışma arkadaşları ve işverenlerini de endişelendiriyor. Sette fotoğraflarını çekmek için bulunan basın mensuplarını kovup, hakaretler etmesi ise basının sanatçıya karşı uygulayacağı bir boykot tehlikesini gündeme getiriyor.
ALKOL TEDAVİSİ GÖRMELİ Son yıllarda Hollywood'un en sevilen kadın oyuncuları arasında bulunan Küba asıllı Cameron Diaz'ın alkol alışkanlığı kontrol286
(Cumhuriyet, 1 Nisan 1999)
PİKNİK DÖNÜŞÜ KAZA AKILLARA durgunluk veren olay Aydın'ın Söke ilçesinde yaşandı. Bağarası Beldesi Belediye Meclisi'nin DYP'li üyesi Nihat Avcı'nın kızı Ayşe Avcı, eniştesi Hidayet Bilgin'in kullandığı otomobille önceki gün ailece Bafa Gölü'ne pikniğe gitti. Talihsiz genç kız, başına geleceklerden habersiz, teyzesinin kızı ve diğer akrabalarıyla neşe içinde piknik yaptı. Aile dönüş yoluna çıktıktan bir süre sonra, karşı yönde taş dolu bir kamyon belirdi. inanılacak gibi değil PLAKASI ve sürücüsünün kimliği belirlenemeyen kamyonun kasasından düşen bir taş, Ayşe'nin bulunduğu otomobilin ön camını parçalayıp içeri girdi. Hızla ilerleyen katil taş, genç kızın önce göğsüne, sonra başına çarpıp, aynı hızla aracın arka camından dışarı çıktı. Bir anda gerçekleşen olayı dehşet içinde izleyen aile, kanlar içinde kalan Ayşe'yi hemen Söke Devlet Hastanesi'ne kaldırdılar. Ayşe, buradan Aydın Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. ANCAK yapılan tüm müdahaleler güzel Ayşe'yi hayata döndürmeye yetmedi. Talihsiz kız, inanılmaz kaza sonucu hastanede 2S 7
Temel Gazetecilik
hayatını kaybetti. Olay sırasında Ayşe'nin yanında oturan ve yaralanan teyzesinin kızı Şakire Bilgin (10), Aydın Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı, Bağarası Kemalpaşa İlköğretim Okulu'nun başarılı öğrencilerinden Ayşe'nin garip ölümü, ailesini ve arkadaşlarını yasa boğdu. Ayşe, dün gazyaşlarıyla toprağa verildi. "Korkunç bir olay" SINIF Başkanlığı ve okulun bando takımının majörlüğünü yapan Ayşe Avcı için, okul bançesinde hüzünlü bir tören düzenlendi. Törene katılan öğretmenleri ve okul arkadaşları çok sevdikleri kızın ardından gözyaşlarına boğuldular. Arkadaşları, "O kadar hayat doluydu ki, onun öldüğüne inanamıyoruz. Bu çok korkunç bir olay" diye ağladılar. Öte yandan taşın fırladığı kamyonun sürücüsünün kimliğinin belirlenmesi için soruşturma başlatıldı. (Takvim, 15 Mart 1999) Ters piramit, normal piramit kurallarının haber krokileri şöyledir:
Ters Piramit ve Dörtgen Kuralının Birleştirilmesi iki kuralın birleştirilmesiyle yazılan bu haber şeklinde yalnızca haber açıklanmamaktadır. Aynı zamanda, haberin esasını oluşturan olay veya olaylar hakkında gerekli olgular da verilmek yoluna gidilmektedir. Daha doğrusu, olayın yakın geçmişine de dokunulmaktadır. İki kural birleştirildiğinden, önemsiz ayrıntılar sona bırakılmaktadır. Yazılan haberde ise haber yavaş yavaş öneminden azaltılma yoluna gidilmektedir. Bu kural ile tarihi binaların yanması, yıkılması, onarımı hakkında çok iyi bir şekilde haber yazılabilmektedir. Ayrıca, önemli bir kişinin ölmesi de bu kural ile işlenebilmektedir. Bu kuralı uygulayan gazeteci, haberini yazarken genellikle biyografik ve tarihi kaynaklara başvurmak zorunda kalmaktadır. AŞKI AĞLATAN ÖLÜM Bayan Simpson, 89 yaşında, eşinin ölümünden sonra yalnız yaşadığı evinde hayata dün veda etti.
'
Normal Piramit
Ters Piramit 288
Madame, artık soluk almıyor... Paris yakınlarındaki muhteşem villanın emektar hizmetçisi, yaşlı hanımının ölümünü villadaki diğer görevlilere bu sözlerle iletti. Acı haberi, daha sonra Buckingham Sarayı dünyaya duyurdu. Windsor Düşesi'nin Windsor'daki Fropmore Mezarlığı'ndaki kocasının yanına gömüleceği açıklandı. Madame artık yaşamıyordu... Aylardan beri yatağında kıpırdamadan, iri siyah gözlerini, tavandan hiç ayırmadan yatan Windsor Düşesi, 89 yaşındaki sessiz sedasız dünyaya veda etmişti. O, İngiltere Kralı VIII. Edward'ın, aşkı uğruna tacını, tahtını terk ettiği kadındı. Evinde, uzun süredir yalnız yaşıyordu. Amerikalı bir işadamının eşi olan Wallis Simpson, 1935 yılında eşiyle birlikte Londra'ya geldiği zaman, kaderin ona ne bü289
Temel Gazetecilik
yük bir sürpriz hazırladığını bilmiyordu. İngiltere'nin yakışıklı ve çapkın veliahtı Prens Edward ile bir partide tanışmıştı. Wallis Simpson ve eşi, daha sonraki günlerde de İngiltere veliahtı ile sık sık buluşmuşlardı. Madame Simpson ile İngiltere veliahtının dostluğu kısa bir süre sonra büyük aşka dönüşecekti. Ve Prens Edward, babasının ölümü üzerine tahta çıktıktan sonra 1936'da Wallis Simpson ile evlenmeye kararlı olduğunu açıklayacaktı. Bay Simpson, sessiz sedasız sevgililerinin arasından çekildikten sonra ise Kral Edward'ın eşinden boşanmış bir kadınla evlenemeyeceği açıklanmıştı. Kral Edward, bu açıklama üzerine, "Sevdiğim kadının yardımı ve desteği olmadan ülkemin ve halkın sorumluluğunu üstlenemem" diyerek tahtından feragat etmişti. Böylece Kral VIII. Edward, sevdiği kadınla birlikte olabilmek için ölünceye kadar sürgünde yaşamayı da göze almış oluyordu. Ama eski Kral, hiçbir zaman bu kararından pişmanlık duymadı. Windsor'lar yıllar yılı bir "mutluluk sembolü" olarak tanındılar. Kalplere taht kurdular. Windsor Düşesi, sevdiği erkeğin ölümünden sonra hayatını 13 yıl daha devam ettirdi. Ona yaşama gücünü veren, çok sevdiği eşiyle beraber geçirdiği güzel günlerin unutulmaz anılarıydı... (Hürriyet, 25 Nisan 1986)
CEMİLE ANANİN İNTİHAR CİNNETİ 3 Çocuğu ile Fırat'a Atladı Böylesi "cinnet" bile olamaz dedirtecek bir olay... Yaşı daha 30'du Cemile Çakmak'ın. İmam nikâhlı da olsa, evliydi. Üç çocuğu vardı. Kocası Mustafa Ayhan'la birlikte, Şanlıurfa'nın Birecik llçesi'nde oturuyordu. Karı-koca sürekli didişiyorlardı. Adam, dövüyordu da onu kim bilir? Canına tak etti nihayet... 10 gün önce, aldı üç çocuğunu baba evine, Gaziantep'in Nizip IIçesi'ne bağlı Sarayköy'üne geldi. Sinirleri bozulmuştu, ruh dünyası karmakarışıktı. Bir de baba evinde, "Canım, kocadır bu, hem döver hem sever" lafları, Cemile kadını delirtmeye yetti de 290
Haberin Bütününü Yazma
arttı bile... Evet, bu acıya ancak ölüm son verirdi. Cemile kadın, oğullan 6 yaşındaki Tacetün, 4 yaşındaki Fevzettin ve 2 yaşındaki kızı Rukiye'yi yanına alarak son yolculuğuna çıktı. Fırat Nehri... Gürül gürül akıyordu her zamanki gibi. Ne canlar almıştı o güne kadar, ne babayiğit yüzücüler baş edememişti onunla... Cemile Çakmak, insan suretinden çıkmıştı artık, bir anne ise hiç değildi... Tacettin'i, Fevzettin'i, Rukiye'yi tek tek Fırat'ın azgın sularına itiverdi. Sonra kendini bıraktı, gözlerini yumarak... Fırat, aldığını canlı verir mi hiç? Azgın sular aldı onları, götürdü... Üç gün önce olmuştu olay. Dün Tacettin ve Rukiye'nin cesetleri vurdu karaya... Cemile kadın ile Fevzettin çocuğun cesetleri ise hâlâ aranıyor. (Hürriyet, 16 Mart 1993)
YİNE GELİBOLU (Murat Kıray, Çanakkale-) Gelibolu Yarımadası Milli Parkı'na beş yıl sonra yine ateş düştü. 1994'te dört bin hektar alanın kül olduğu bölgeye 20 kilometre mesafedeki Kumkamp mevkiinde dün saat 14.45 sıralarında henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın şiddetli rüzgârın da etkisiyle geniş bir alana yayıldı. Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin yanı sıra, Çanakkale, Eceabat, Gelibolu belediye itfaiyeleri de yangına müdahale etti. Bir biçerdöverden sızan akaryakıtın neden olduğu öne sürülen yangında, bir askeri itfaiyenin devrilmesi sonucu üç er yaralandı. Grayder operatörü Cafer Yahşi kalp krizi sonucu yaşamını yitirirken, altı kişi de gözaltına alındı. Yangın akşam geç saatlerde büyük oranda kontrol altına alınırken ilk belirlemelere göre 113 hektar orman kül oldu. Gelibolu'nun Kumköy mevkiinde de beş yıl önce mısır pişirmek için ateş yakan 15 yaşındaki A. U. binlerce hektar ormanın kül olmasına yol açmıştı. (Milliyet, 10 Temmuz 1999)
291
17. BÖLÜM
Haberlerin Tekrar Yazılması
•
Haber Ajanslannca Sürdürülen Haber Verme Yarışı
-
•
•
Günümüzde, haber ajansları, büyük bir hızla haber toplama ve müşterilerine haber sunma yarışı içindedirler. Haber ajansları ister yerel, ister ulusal isterse uluslararası kimlikte olsunlar, haber sunma yarışında bayrağı ellerinden bırakmamak için didinip durmaktadırlar. Yirmi dört saat boyunca sürdürdükleri yarışta ise, hem teknolojiden hem de insan emeğinden yararlanmaktadırlar. İnsan emeği fikir, düşünce ve olguları haber haline dönüştürmek için kullanılırken, haberlerin müşterilere aktarılması için en ileri iletişim teknolojisine başvurulmaktadır. Özellikle, Associated Press, Reuters ve AFP uluslararası düzeyde, yirmi dört saat boyunca haber hizmetini eksiksiz sürdürebilmek için büyük bir yarış halindedir. Amaçları ise müşterilerine "ilk önce" haberi ulaştırmaktır. Radyo, televizyon istasyonları, gazeteler haber alabilmek için, çoğu kez haber ajanslarına abonedir. Eğer çeşitli 293
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
yerlerde muhabirleri ve özel büroları bulunuyorsa, birdenbire patlayan olayları izleyicilerine sunabilme olanaklarına, tıpkı haber ajansları gibi sahip olabilmektedirler. Çoğu kez uluslararası ve büyük ulusal olaylarda yapılan ise, haber ajanslarından gelenlerle yetinmedir. Zaten gazetecilik kuruluşlarının çoğunun büro açacak, muhabir bulunduracak mali gücü de yoktur. Bu yönden, haber ajansları habercilik alanında hız yarışında hep önde gitmektedir demek yanlış bir tanı değildir. Haber ajanslarından geçenler ise, gerek yazılı basın gerekse sözlü basınca kendi yayın politikalarına göre bir düzenlemeye ve değerlendirilmeye tabi tutulmaktadır. Özellikle gazeteler, radyo, televizyona oranla, haber ajanslarından gelenleri yeni bir hava içinde sunmayı yeğlemektedir. Zaman zaman gazetelerin haber ajanslarından gelenleri, kendi istihbarat kaynaklarıyla değerlendirdiği haller olmaktadır. Radyo, televizyon için de aynı durum söz konusudur. Yazılı basın ve sözlü basın tarafından haber ajanslarından gelen haberler, gazetelere, radyo, televizyon bültenlerine konulmadan tekrar yazılmaktadır.
Çoğu kez her gün pek çok gazetecilik kuruluşunda yapılan ise, haber ajanslarından geçen haberleri, kendi yayın politikaları içinde değerlendirmek, yeniden kaleme almaktır. Yapılan işlem ilk bakışta çok basit görülmektedir. Yalnız başkasının yazmış olduğu bir haberin tekrar yazılması şeklinde olduğundan çok dikkat istemektedir. Başka muhabirler tarafından derlenip toparlanarak haber şeklinde yazılmış haberlerin, özgün haline dokunulmayarak yeni bir anlayış ve havayla sunulmasına redaksiyon işlemi adı verilmektedir. Aslında yapılan işlem yukarıda da belirtildiği gibi, haberlerin bir ölçüde tekrar kaleme alınması, tekrar yazılmasıdır. Günümüzde gazetelerin sayfalarım dolduran, radyo ve televizyon haber bültenlerinde yer alan haberlerin büyük çoğunluğu, redakte edilerek hazırlanmış ve değerlendirilmiş haberlerdir. Redaksiyon, günümüz gazeteciliğinin temelini oluşturmaktadır.
Gazetecilikte Haberlerin Tekrar Yazılması: Redaksiyon işlemi Bir yandan gazetecilikte haber toplama yönünden giderlerin kabarması, diğer yandan haber ajanslarının haber verme bakımından hız yarışı içinde olmaları, çeşitli gazetecilik organlarında yeni bir habercilik anlayışını yerleştirmiştir. Çok masraflı alanlarda haber toplama ve yazmayı haber ajanslarına bırakan gazeteler, radyo, televizyon istasyonları ise, hiçbir zaman haber yazmıyor değildirler. Elleri kollan bağlı olarak da oturmamaktadır. Yalnız haber toplayıp yazacaklarına, bundan belki daha güç olan bir işlemle günlerini geçirmektedir. 294
Redaksiyon İşleminin Ortaya Çıkış Nedenleri Redaksiyon işleminin ortaya çıkışını, Alexandre Graham Bell'in telefonunun yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmasına kadar götürmek mümkündür. Telefonun gazetelerce kullanılmasıyla, gazetecilikte redaksiyon işleminin temelleri atılmıştır denilebilir. Redaksiyon işlemini ilk kez yararlı bir işlem olarak gören ise, ABD'de New York Evening Post Gazetesi Yazıişleri Müdürü Charles Chapin'dir. Chapin, gazetecilerin haberleri topladıktan sonra, büroya dönerek haberlerini yazmalarının gerekli olmadığını savunmuştur. Haber topladıktan sonra, gazetecinin topladıklarını gazetedeki yazıişleri müdürüne telefonla bildirmesini ise şart koşmuştur. Böylelikle, zamandan tasarruf edileceğini söyleyen Chapin, redaksiyon işleminin de hız kazanmasına neden olmuştur. Redaksiyon işlemi, önceleri 19. yüzyılın sonlarında 295
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
ABD'de akşam gazetelerinin çeşitli baskıları için çok sık başvurulan bir işlem olmuştur. Daha sonralan bu yolu sabah gazeteleri de benimsemiştir. Hele İkinci Dünya Savaş'ndan önce ABD'de redaksiyon öyle yaygınlaşmıştır ki, hemen hemen bütün haberler redaksiyon yoluyla yazılır olmuştur. John Hohenberg, bu yılları dile getirirken şöyle demektedir:
önceleri bir deney olarak başlatılan redaksiyon işlemi, alışkanlık haline gelmiş, günümüzde ise bir gereksinme olmuştur."
Her şey iyiydi hoştu, ama gazetecilikte haberin ilk elden toplanışına, yazılışına gazetelerde rastlamak olanaksız hale gelmişti.
ABD, İkinci Dünya Savaşı'na girince, haberlerin redaksiyon yoluyla tekrar yazılmasıyla gerçek anlamda haberin toplanıp yazılması yönünde bir denge kurulmaya çalışıldı. Muhabir olarak çalışan erkeklerin askere alınması, gazetelerde kadınların muhabir olarak çalışmalarını, redaksiyon işlemini üstlenmelerini zorunlu kılmıştı. Savaş bitip erkek muhabirler görevlerine dönünce, kadınlar işlerini kaybetmediler. Televizyonun yaygınlaşmasıyla gazetelerin sayılarında azalma başladı. Bu yeni olgu ise, zaman etkeninin de değerlendirilmesiyle, gazetelerin daha ayrıntılı, daha derinliğine haber veren araçlar şekline dönüşmesini hızlandırdı. Redaksiyon işleminin kısmen önemi azalırken, özellikle haberi toplayıp yazan muhabirlerin haberleri gazetelerde daha sık görülür oldu. Gazetelerin hazırlanması günümüzde hâlâ çok zaman almaktadır. Bu nedenle, redaksiyonun gazetecilik üzerindeki baskısı dengelenmeye çalışılmakla beraber, redaksiyon hâlâ önemini korumaktadır. Gerek yazılı basın gerekse sözlü basında zamanlılık yönünden aslına sadık olarak fakat hızlı bir biçimde haberlerin sunulması temel olduğundan, redaksiyon yapan kadın ve erkek gazetecilerin işleri her zaman yoğundur. Hohenberg'in deyişiyle, "ABD'de 296
Redaksiyon Yoluyla Haberlerin Tekrar Yazılması İşlemi
Redaksiyon işlemi günümüz gazeteciliğinde çok sık başvurulan bir işlem olmakla beraber, uygulanışı yaym organları arasında farklılık göstermektedir. Pek çok Batı ülkesinde redaksiyon işlemini yapan redaktörler (rewrite man or woman), gazetecilik kuruluşunun kadrosunda devamlı olarak çalıştırılmaktadırlar. Türkiye'de çeşitli gazetelerde redaksiyon işlemini istihbarat şefleri yapmaktadırlar. TRT'de ve özel radyo ve televizyonlarda radyo ve televizyon haber bültenlerinin son şeklini almasıyla görevli redaksiyon bölümü ve redaktör spikerler bulunmaktadır. Redaksiyon yoluyla haberlerin yazılması işlemine aşağıdaki haller gerektirdiği ölçüde başvurulabilir: 1.
Haber toplayan gazetecinin kendi haberini yazmasını engellendiği durumlarda, telefonla verdiği bilgilerin haber haline getirilmesi için, 2. Diğer yayın organlarında çıkmış bulunan haberleri tekrar yazmak için, 3. Haber ajanslarının geçtiği haberlere ulusal veya yerel bir hava katmak için, 4. Kendi muhabirlerinin daha önce yazmış oldukları yayımlanmış haberleri geliştirmek, yenilikler eklemek için, 5. Yazıişleri müdürlüğü tarafından seçilmiş bulunan yazılmış, basılmış belgeleri, mektupları ve basın bültenlerini haber yapabilmek için.
297
1
Haberlerin Tekrar Yazılması
Redaktörlere Düşen Görevler Redaktörler her gazetecilik kuruluşunda aynı işleri görmezler. Bazılarında redaktör, yalnız kısa ve yer dolduracak haberlerin düzenlenmesi işiyle görevlendirilir. Bazıları, telefonla haber almada başarılıysa, haber toplayan muhabirlerin telefonla verdiklerini almak için çalıştırılırlar. Bazıları, başka gazetelerde çıkmış haberleri redakte edebilirler. Gerektiğinde kullanılacak malzemeyi tarayıp ayırırlar. Haber ajanslarının bilgisayarla geçtiği haberleri tekrar yazarlar. Hatta kendi yayın organlarında veya başkalarında çıkmış haberleri yeniliklere göre geliştirirler, genişletirler. Redaktörlere düşen görevler çok çeşitli olmakla beraber, yaptıkları işleme çok dikkat göstermeleri gerekmektedir. Genelde redaksiyon işlemiyle uğraşanlar, bu bakımdan meslekte eskimiş, deneyimli gazetecilerdir. Çalıştığı gazetecilik kuruluşunun haber kaynaklarını iyi bilen, kullanılabilecek haberler üzerinde yeterli ölçüde hüküm verebilecek durumda olanlardır. Gerekli yerlerde ne gibi ilkelerin kullanılabileceğini iyi değerlendirebilenlerdir. Daha doğrusu, yaratıcı gücü olan, hiç görmediği, fakat toplanmış, değerlendirilmiş haberleri zihninde şekillendirerek yazıya geçirebilen gazetecilerdir. Redaksiyon yapan redaktörlerin kendilerine göre haber yazma şekilleri bulunmaktadır. Hepsinin üzerinde birleştiği ilke, haberin tam olarak yazılmasıdır. Daha doğru bir deyişle, belirli zaman sınırı içinde haber yazma işleminin bitirilmesidir. Zaten redaksiyonun amacı da budur. Bu bakımdan, sürekli olarak zamanı dikkate almak ve elini çabuk tutmak zorundadır. Redaksiyon yoluyla haber yazılırken, habere hem iyi bir giriş bulmak hem de bunu tamamlayan gövdeyi düzgün bir şekilde planlamak hep redaktörün görevidir. Redaktör, ayrıca haberin sağlıklı ve ilginç olabilmesi için ge29a
rekli yan unsurları da habere katabilme olanağına sahiptir. Ayrıca, çalıştığı gazetecilik kuruluşunda elindeki habere ne kadar yer veya zaman ayrılabileceğini değerlendirebilme olanağı da bulunmaktadır. Telefonla Haber Alma Telefonla haber alma, redaksiyon yoluyla haber yazmak için kullanılan en önemli yollardan biridir. Zaman ve yerin, haber toplayan gazetecinin çalıştığı gazetecilik kuruluşuna gelip, kendi haberlerini yazmasını engellediği durumlarda, telefonla haber yazdırma yoluna başvurulabilir. Eskiden redaktörlere telefonla haber verildiği zaman, ilk yaptıkları kendilerine iletilecek haber hakkında not alabilmek için daktilo makinelerine kâğıt takıp hazırlamaktı. Son yıllardaki uygulamalar ise, daktilo makinesini devre dışı bırakma şeklindedir. Gazeteciliğe bilgisayar teknolojisinin girmesiyle birlikte, telefonla haber alma farklı bir şekle bürünmüştür. Muhabirler teybe aldıkları haberleri telefon aracılığıyla çalıştıkları kuruluşa, redaktör aracılığı olmadan geçmektedirler. Artık telefon aracılığıyla teypten verilenler, gazetenin merkezi bilgisayarına girmekte, yazıişlerince değerlendirilmektedir. Gerek elektronik gazetecilik teknolojisini kullanan Batı ülkelerinde gerekse Türkiye'de yaygın olarak dağıtım olanağı bulunan gazetelerde, telefonla haber vermede bilgisayardan yararlanılmaktadır. Bilgisayarın kullanımı, hem işi çabuklaştırmakta hem de kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda, haberlerin arşivlenmesini sağlamaktadır. Haber Ajanslarının Verdiği Haberleri Tekrar Yazma Bütün basın yayın organları, haber ajanslarından geçilen haberler üzerinde redaksiyon işlemi yaparak sayfalarını 299
Temel Gazetecilik
yapmakta veya bültenlerini hazırlamaktadır. Redaksiyon işleminde genelde yerel, bölgesel veya ulusal bir hava vermek için, haber ajanslarından aldıklarını kendi yayın kuruluşunun istihbaratıyla birleştirmek kullanılan en yaygın yoldur. Ayrıca, redaksiyon işlemi çeşitli haber ajanslarından geçen haberleri birleştirmek için kullanılmaktadır. Türkiye'deki uygulamada haber ajanslarından geçenler üzerinde redaksiyona başvurularak gazetelerin sayfalan hazırlanmakta, radyo, televizyon haber bültenleri düzenlenmektedir. Pek çok küçük ve orta boy gazete, Anadolu Ajansı'ndan geçen haberlerlerin redaksiyonuyla çıkabilmektedir. Gazetelerimizde kullanılan dış kaynaklı haberlerin çoğunluğu ise, Anadolu Ajansı'nın yabancı haber ajanslarından çevirerek dağıttığı dış kaynaklı haberlerdir. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Adana gibi kentlerde çıkan gazetelerin hemen hemen hepsi önce Anadolu Ajansı'nın geçtiği haberlerden yararlanmakta, bunlara kendi istihbaratını katmaktadır. İstanbul gazeteleri ise, Anadolu Ajansı yanında Anka, Ihlas Haber Ajansı, Doğan Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı'nın yazılı, görüntülü haberleri yanında uydu yoluyla alınan televizyon yayınlan, yabancı gazeteler ve dergilerden redaksiyona başvurarak yararlanmaktadır. TRT'de de İstanbul gazetelerine benzer bir uygulama izlenerek haber bültenlerini hazırlamaktadır. Ayrıca, TRT Eurovision kanalıyla aldıklarını ve uydu yoluyla kaydettiklerini redaksiyon yoluyla kullanmaktadır. 199O'lı yıllardan itibaren sayıları artış gösteren özel radyo ve televizyon kanalları kendi istihbaratlarını, çeşitli haber ajanslarından aldıklarıyla birleştirerek daha çok magazin ağırlıklı haberler vermektedir. ABD ve pek çok Batı ülkesinde haber ajanslarınca radyo, televizyon için hazırlanmış haberlerin geçilmesi oldukça yaygın bir uygulamadır. Hiç kuşkusuz, çok pahalı bir hizmet olan habercilik bakımından bu uygulamanın radyo, 300
Haberlerin Tekrar Yazılması
televizyon istasyonları için büyük bir kolaylık olduğu açıktır. Ihlas Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı ile bazı diğer ajansların bu yöndeki uygulamaları, kısmen de olsa boşluğu dolduracak niteliktedir. ÇERNOBİLİDE RADYASYON SIZINTISI AZALDI, AMA SÜRÜYOR Sovyetler Birliği'nin Batı Almanya'daki büyükelçisi, sızıntının Avrupa ülkeleri için hiçbir tehlike oluşturmadığını söyledi. MOSKOVA (Akajans)- Dünyayı dehşete düşüren Çcmobi'İ reaktörünün radyasyon yaymaya devam ettiği açıklanırken, Çernobil civarındaki öğrencilerin kaza bölgesinden uzaklaştırılmaya başlandığı bildirildi. Sovyetler Birliği'nin Bonn Büyükelçisi Yuli •Kivitsinkski. Çernobil reaktöründeki radyasyon sızıntısının sürdüğünü açıkladı. Sızıntının çok az miktarda olduğunu söyleyen Sovyet Elçisi, buttun Avrupa ülkeleri için hiçbir tehlike oluşturmadığını savundu. Elçi Kvitsinski, Çernobii'den yayılan radyasyonun Batı Avrupa'da hiçbir zaman tehlikeli düzeye ulaşmadığını da öne sürdü ve bu konuda alman önlemlerin gereksiz olduğunu söyledi. BBC Dinleme Servisi'nin bildirdiğine göre, bir Sovyet radyo yayınında, Çernobil çevresindeki öğrencilerin 30 kilometrelik tehlike bölgesinin dışına çıkarılarak güneye, tatil kamplarına gönderilmesine başlandığı duyuruldu. Bu arada kaza kurbanlarını tedavi etmek için Moskova'da bulunan Amerikalı dünyaca ünlü kemik iliği uzmanı Dr. Roberl Gale, radyasyondan ölenlerin sayısının daha da artabileceğini söyledi. Saçlar dökülüyor Federal Alman Bild ve Abendpost gazeteleri, Çernobü'e 130 kilometre mesafedeki yerleşim merkezlerinin bile radyasyondan etkilendiğini ileri sürdüler. Her iki gazetede de yer alan konuyla 301
Temel Gazetecilik
ilgili haberlerde, özellikle Gomel Kenti'nde, çocuk ve kadınlarda önemli ölçüde saç dökülmelerine rastlandığı kaydedildi.
ARIZA YAPAN NÜKLEER SANTRAL KAPATILDI
LONDRA (Renler)- İngiliz Elektrik Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, başkent Londra'nın 100 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Sizc\veil reaktörünün karbondioksit soğutma sisteminde bir arıza çıktı. Açıklamada, arıza nedeniyle az miktarda radyoaktivitenin yayıldığ: ve bunun üzerine de, reaktörün çalışmasının durdurulduğu kaydedildi. (Hürriyet, 16 Mayıs 1986)
POLİS DÜŞMANI RAPÇIYE CİNAYET SUÇLAMASI ATLANTA- Bir zamanlar ABD eski Başkan Yardımcısı Dan Quayle tarafından polisler aleyhine şarkı yazdığı için yoğun bir biçimde eleştiri yağmuruna tutulan Amerikalı rap şarkıcısı Tupac Shakur şimdi de görev başında olmayan iki polisi öldürmekten suçlanıyor. Önceki gün Atlanta Yerel Mahkemesi'nde duruşmaya çıkan Shakur'un davası 1 Aralık tarihine kadar ertelenirken, şarkıcı kefaletle serbest bırakıldı. AP (Hürriyet, Kasım 1993)
Atina, Ege'de tek savunma bölgesinin nasıl oluşturulacağına ilişkin önerilerini Klerides'e sundu. EGE'DE SAVUNMA BÖLGESİ HAZIRLIĞI
REAGAN, GORBAÇEV'IN GÖRÜŞME TEKLİFİNİ REDDETTİ WASHİNGTON (Ajanslar)- Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronaid Rcagan, Sovyet Lideri Mihail Gorbaçev'in önceki gün yapiığı, nükleer denemelerin yasaklanması konusunda görüşmek üzere Avrupa'da veya Hiroşima'da buluşma önerisini reddetti. Beyaz Saray'dan Gorbaçev'in konuşmasına cevap olarak yapılan açıklamada, Sovyetler'e, nükleer denemeler konusunda daha önce uzmanlar düzeyinde görüşmeler yapılmasının önerildiği belirtilerek, '"Moskova, bugüne dek, bu görüşme önerisini kabul ettiğini bile bildirmediği halde, iki liderin sadece nükleer denemelerle sınırlı bir konuda, bir araya gelmeleri mantıklı değildir." denildi. Öte yandan, Gorbaçev'in ilk atom bombasının atıldığı Japon kenti Hiroşima'da bir Sovyet-Amerikan zirvesi düzenlenmesi önerisini, Japonya Başbakanı Yasuhiro Nakasone de reddetti. (Hürriyet, 16 Mayıs 1986) 302
ATİNA (AA)- Atina hükümeti, Kıbrıs Rum kesimini Yunanistan'ın savunma sahasına dahil etmek amacıyla hazırlıklara başladı. Başbakan Andreas Papandreu hükümetinin Ege Bakanı Kostas Skandalidis'in, Atina'ya yaptığı ziyareti sırasında görüştüğü Kıbrıs Rum yönetimi lideri Glafkos Klerides'e, "Ege'de tek savunma bölgesinin nasıl oluşturulacağına ilişkin önerileri" içeren bir mektup sunduğu bildirildi. Skandalidis görüşmeden sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, Klerides'in bu önerileri memnuniyetle kabul ettiğini ve önerilerle ilgili kesin kararlarını yakında yapacağı Kıbrıs Rum kesimini ziyareti sırasında alınacağını söyledi. Atina Haber Ajansı'nda (ANA) yayımlanan şekliyle Skandalidis, Rum lidere verdiği mektupta, "Trakya'dan başlayıp adalardan geçerek Kıbrıs'a uzanan ulusal bölge ve ortak savunma bölgesinden" söz etti. Skandalidis mektubunda, söz konusu "ulusal bölgenin" doğru bir tanımı yapılması gerektiğini vurgulayarak, "Bu politikanın gerçekleşebilmesi için Ege ve Kıbrıs'ta uluslararası konfe-
.
303
Temel Gazetecilik
ranslar düzenlenmeli, kültür bağları güçlendirilmeli, Ege ile Kıbrıs arasındaki deniz ve havayolu bağlantısı kuvvetlendirilmelidir." dedi. Hedefin, "Bölgenin aslında tek olan kimliği ve yapısının tanıtılması ve Kıbrıs'ın AT'a yaklaştırılması" olduğunu belirten Skandalidis, mektubunun son bölümünde, "Yunan hükümeti gerek Türk yayılmacılığı gerekse içinde bulunduğu barışçı rekabet karşısında tüm bunları milli bir görev olarak görmektedir" ifadesini kullandı. Klerides döndü Öte yandan Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Glaskos Klerides, Yunanistan'a yaptığı ziyareti tamamlayarak önceki gün Kıbrıs'a döndü. Rum radyosunun haberine göre Klerides Larnaka havaalanında yaptığı açıklamada, temasları sırasında, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda izlediği taktik ve stratejiye karşı alınacak önlemler üzerinde mutabakata vardıklarını belirtti. Klerides, Andreas Papandreu ile Yunan savunma hattının Lefkoşa'ya kadar uzatılması yönünde görüşmeler yaptıklarını, Panetnik konferans konusunda ortak çaba harcanacağını söyledi. Öte yandan Papandreau hükümetine üç yeni ismin daha katılacağı bildirildi. Yunanistan Hükümet Sözcüğü Evangelos Venizelos'un açıklamasına göre, kabinenin yeni üyesi bir bakan ve iki bakan yardımcısı pazartesi günü yemin ederek göreve başlayacaklar. Yeni Demokrasi Partisi iktidarı döneminde kaldırılan ve Papandreu hükümetinin tekrardan kurulmasına karar verdiği Turizm Bakanlığı'na Dionisis Livanos'un getirileceği açıklandı. I. Savunma bakan yardımcılığına Manolis Penteniotis, kadın işlerinden sorumlu devlet bakanı yardımcılığına da Maria Arşeni getirildi. (Cumhuriyet, Kasım 1993)
304
'KOLOMBİYA'YA MÜDAHALE YOK'
BOGOTA (AFP)- Kolombiya'daki şiddet olayları karşısında ülkeye ABD öncülüğünde bir askeri müdahale yapılacağı yönündeki iddialar Ekvator, Peru ve Brezilya tarafından resmen yalanlandı. Peru Devlet Başkanı Alberto Fujimori, ABD'nin Kolombiya'ya yapacağı iddia edilen darbeye ülkesinin de destek vereceği yönündeki söylentileri, "Hiçbir şey bu kadar gerçekdışı olamaz," diye yanıtladı. Peru'nun başkenti Lima'da gazetecilere açıklama yapan Fujimori, Kolombiya'nın iç işlerine müdahale yetkileri olmadığını vurgulayarak "Kolombiya'ya yönelik Peru-Ekvator ortak müdahalesinin yüzde bin yanlış olduğunu," söyledi. Ekvator'da, "ABD birliklerinin, Kolombiya'daki uyuşturucu trafiğine ve gerillalara müdahale etmek amacıyla Ekvator'a yığıldığı" yönündeki haberleri yalanlandı. Brezilya hükümet sözcüsü Georges Lamaziere de, ülkesinin Kolombiya'ya yönelik bir askeri müdaheleye birlik göndereceği yolundaki haberleri yalanladı. Güney Amerika basınında, ABD'nin Kolombiya'ya yönelik bir darbe hazırlığında bulunduğu yönünde yer alan haberler, son dönemde yerini, komşu ülkelerin Washington'm liderliğinde müdahalede bulunacağı haberine bırakmıştı. (6 Ağustos 1999)
SAKIK KARDEŞLER GEREKÇELİ KARARI ALDI DİYARBAKIR (ANKA)- Diyarbakır 1 No'lu DGM tarafından ölüm cezasına çarptırılan PKK'nin 2 numaralı adamı Semdin Sakık ile kardeşi Arif Sakık, haklarında hazırlanan gerekçeli kararı aldılar. Semdin Sakık'ın gerekçeli kararda 33 erin şehit edilmesi eyleminden sorumlu tutulmasına üzüldüğü öğrenildi. Sakık kardeşlerin gerekçeli kararı aldıklarına ilişkin imzalı tebligatın Diyarbakır 1 No'lu DGM'ye gönderilmesi halinde, sanıkların dosyası DGM Başsavcılığınca Yargıtay'a gönderilecek. (Cumhuriyet, 30 Temmuz 1999)
•
305
Haberlerin Tekrar Yazılması
SOSYAL YARDIM PROJESİ'
ANKARA (AA)- Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, 8 yıllık zorunlu eğitim uygulamasıyla başlatılan Sosyal Yardım Projesi'nden 500 bini aşkın öğrencinin yararlandığım bildirdi. Bostancıoğlu, 1998-1999 öğretim yılında 538 bin 660 ilköğretim öğrencisine öğle yemeği verildiğini, 246 bin 635 öğrenciye giyim, 271 bin 621 öğrenciye de kırtasiye yardımı yapıldığını kaydetti. Bostancıoğlu, bu öğretim yılında öğrencilere verilen öğle yemeği için illere 10 trilyon 585 milyar lira gönderildiğini ifade etti.
daha önce mali sistem dışında, başka bir ifadeyle "yastık altında" tutulan paralar bankalara yatırıldığı için Eylül 1998'e ilişkin ödemeler dengesi bilançosunda net hata ve noksan rakamı pozitif bazda 4 milyar 354 milyon dolar olarak hesaplanmıştı. Başka bir ifadeyle mali sisteme kayıt dışından bu ölçüde bir para girmişti. Ekim 1998 ile Ocak 1999 arasında mali sistemden kayıt dışı olarak çıkan 7.5 milyar dolarlık dövizin tümünün 'nereden buldun'dan kaçtığı ve yine kayıt dışı olarak yurtdışına çıkarıldığı varsayılsa bile 100 milyar dolar olduğu iddia edilen paranın onda birine bile ulaşılamıyor. {.Cumhuriyet, 12 Ağustos 1999)
REFORMU DEĞİŞTİREN YALAN
ANKARA (ANKA)- Rakamlar, mali milat ve nereden buldun uygulamasının ertelenmesi için gösterilen gerekçelerin başında gelen, "Nereden buldun uygulaması, Türkiye'den 100 milyar dolar kaçmasına neden oldu" iddiasının doğru olmadığını gösteriyor. Merkez Bankası'nın 1998 yılma ilişkin olarak yeni revize ettiği ödemeler dengesi bilançosundaki gelişmelerle uluslararası rezervlere ve döviz mevduat hesaplarına ilişkin gelişmeler, mali sistemden kayıt dışı olarak yurtdışına ya da yastık altına 100 milyar dolar gibi Türkiye'nin milli gelirinin yarısına yakın ölçüde döviz kaçışı olduğunu doğrulamıyor. Uzmanlar, mali sistemden kayıt dışı olarak çıkan ya da yine kayıt dışı olarak giren dövizin izlenebildiği en iyi verinin ödemeler dengesi bilançosunda yer alan "net hata ve noksan" kalemi olduğunu ifade ediyorlar. Ödemeler dengesindeki cari işlemler dengesi ile net sermaye hareketlerinin toplamı artı bir rakam veriyor ise döviz rezervinin bu ölçüde artması ekleniyor. Eğer rezerv bundan daha fazla artmışsa, sisteme kayıt dışından para girişi olduğu, rezervdeki artış bunun altında kalmışsa ya da rezerv azalmışsa sistemden bir kayıt dışı çıkış olabileceği varsayılıyor. Eylülde giren Ekimde çıktı Mali milat uygulamasının yapıldığı 1998 yılı Eylül ayında, 306
Diğer Yayın Organlarında Çıkmış Olanları Tekrar Yazma Redaksiyon işlemi, diğer yayın organlarında çıkan haberler üzerinde de yapılabilir. Bu uygulamayla yapılan, genellikle çıkan haberlerden denetlendikten sonra yararlanmaktadır. Pek çok yayın organı artık kendilerine ait olarak yayımladıkları ve yayımladıkları üzerinde telif hakkı koymaktadırlar. Alınan telif hakkı, doğal olarak haberin çıktığı şekli itibariyledir. Amaç ise haberlerin üzerinde, korsanlık yapılmasını (news piracy) önlemektir. Aslında, kamuya ait haber belirli bir gazetecilik kuruluşuna ait olan arasındaki çizgi aşıldı mı, bu durumu belirlemek çok kolaydır. Zaten kamuya ait bilgiler üzerinde telif hakkı uygulanamaz. Bazı yayın organları kamuya ait bilgileri, diğerlerine göre baskı sırasının ve antene çıkma zamanının önceliği itibariyle, iyi bir şekilde haber yapma veya tümden kaza eseri olarak daha önce kullanabilir. Yalnız, bütün yayın organlarının genelde bilinen bütün olguları kullanma hakkı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
307
Haberlerin Tekrar Yazılması THE WALL STREET JOURNAL:
DÜNYANIN EN İLGİNÇ BORSASI İSTANBUL'DA Ünlü Amerikan Ekonomi gazetesi The Wall Street Journal, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ile ilgili olarak yayımladığı, alaycı bir dille kaleme alman haberde, dünyada senetlerin "alfabetik sırayla" satıldığı tek borsanın İstanbul'da olduğunu yazdı, "istanbul borsasının bir tek eksiği var, o da hisse senedi" diye yazan Wall Street Journal, hisse senedi fiyatlarının yalnızca dağıtılan temettülere göre oluştuğunu kaydetti. Ekonomi Servisi- Ünlü Amerikan ekonomi gazetesi The Wall Street Journal, İstanbul Menkul Kımetler Borsası'nı "hisse senetsiz" hisse senedi borsası olarak nitelendirdi. Borsanın Ocak ayında "büyük bir gösteriş" ile açıldığını ileri süren gazete, "Şimdi burada Başbakan Özal'ın serbest piyasa ekonomisi için gösteri alanı oluştu" şeklinde yazdı. İMKB'nin dünyada, senetlerin "alfabetik sırayla" satıldığı ilk borsa olduğuna işaret eden The Wall Street Journal, alaycı bir dille kaleme aldığı haberinde, hisse senetlerinin de yalnızca temettüye göre değer kazandığını belirtti. The Wall Street Journal, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı konu alan bir haber yayımladı. "İstanbul'un borsasının bir tek eksiği var, o da hisse senedi" başlığı altında yayımlanan haberde, borsada işlemlerin çok hareketsiz geçtiği belirtilerek, "Yatırımcılar, farelerin koridorlarda amaçsız dolaştığı gibi, bir odadan diğerine girip çıkıyor" denildi. İMKB'nin hisse senetlerinin, alfabetik sırayla satılan ilk borsa olduğunu vurgulayan gazete, Özal'ın serbest piyasa ekonomisi için bir "gösteri alanı" olması amacıyla, yılbaşında "büyük bir gösteriş" ile kurulduğunu kaydederek, borsa hakkında görüştüğü ilgililerin sözlerine de yer verdi. Aracıların en iyi fiyatı bulana kadar dolaşıp durduğunu yazan gazete, eski MEBAN Genel Müdürü Mehmet Gün Çalıka'nın da "Sizi biraz saf gördüler mi, fiyatı iki katına çıkarırlar" dediğini ifade etti. 1982 banker olaylarına değinilen haberde, önceden hisse senetlerinin hamburgercilerde dahi satıldığını belirterek şu 308
görüşe yer verdi: "Bu nedenle, eski 'vahşi doğu' stili alışverişe yol açmamak için borsa aşırı disiplin altına alındı." 40 kayıtlı şirketin hisse senetlerinin alfabetik sırayla satışa sunulduğunu ifade eden The Wall Street Journal haberi, "Eğer senedinizin sırasını kazara atlayacak olursanız ertesi günü beklemek zorunda kalırsınız" deniliyor. Türk Lirası'mn konvertibl olmaması nedeniyle yabancı hisse senetlerinin satışa sunulmadığına dikkat çekilen haberde, hisse senedi fiyatlarının yalnızca dağıtılan temettülere göre oluştuğu belirtilerek, borsa bankeri ilhan Izibelli'nin "Şirket kârları, iş planları gibi şeylerle ilgilenmiyoruz," dediği belirtildi. İzibelli, gazeteye verdiği demeçte aynca şu sözleri söyledi: "Eğer, örneğin Koç Holding hisseleri çok az sayıda ise, müşterilerimiz onları satın alır ve sonsuza kadar saklar." (Cumhuriyet, 1986)
BEYAZ EVDE ÖLENLERİN SAYISI GİZLENDİ Mİ?
THE NEW YORK TIMES- Moskova Tıp Kurulu, 3 ve 4 Ekim tarihlerinde isyancılarla Yeltsin'e bağlı birliklerin arasında meydana gelen çarpışmalarda 144 kişinin öldüğünü, 878 kişinin ise yaralandığını bildiriyor. Ancak bu rakamları öğrenen Rusların çoğunluğu, hükümetin ölü ve yaralı sayısını özellikle az gösterip göstermediğini merak ediyor. Çok sayıda gazete, hükümetin açıklamak istediğinden çok daha fazla insanın öldürülmüş olduğu ve cesetlerinin gizlice gömüldüğü şeklindeki suçlamalara yer vererek bu spekalüsyonları besliyor. Yeni Günlük Gazete'de yakın tarihte yayımlanan bir makalede ayaklanma sırasında 1052 kişinin öldüğü yazıyordu. Savunma, Güvenlik ve içişleri Bakanlıkları sözcüleri ortaya atılan iddialarla ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı. Bu yüksek rakamları destekleyecek herhangi bir kanıt yok. Ancak Yeltsin'in karşısındaki politikacılar da medyanın kuşkularını paylaşıyor. Mikhail Gorbaçov, "Halk kiminle karşı karşıya olduğunu ve yetkililerin insan hayatına ne değer biçtiklerini anladı. Politik 309
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
hesaplaşmanın söz konusu olduğu durumlarda insan hayatını göz önüne almadıkları ortaya çıktı" dedi. En çok üzerinde durulan nokta, Rus Parlamentosu'nun binası Beyaz Ev'de neler olduğu? 4 Ekim sabahında içişleri Bakanlığı'na bağlı birlikler, binayı bombalamaya başladığında içeride 1500 kişi bulunduğu sanılıyor. 18 katlı binanın pencerelerinin büyük çoğunluğuna ateş edildi. Üst katları saran yangının ise ertesi sabaha kadar söndürülemediği biliniyor. Birliklerin labirent benzeri binada ve altındaki tünellerde sağ kalan insanları kurtarmak için sürdürdükleri çalışmalar bir haftada tamamlanabildi. Yeni Günlük Gazete'nin bildirdiğine göre Beyaz Ev'de çarpışanlardan biri binada 415 ceset bulunduğunu işitmiş. Konsomalskaya Pravda gazetesi ise yakınlardaki bir binada en azından 200 kişinin öldürüldüğüne tanıklık etmiş birinin sözlerine yer verdi. Moskova Haber gazetesi cesetlerin yeraltı tünellerinden taşınarak hemen yakılmaya götürülmüş ya da Beyaz Ev'in içinde yok edilmiş olabileceğine inanıyor. Ancak bu bilgilerin kaynakları henüz saptanabilmiş değil, ayrıca şu ana kadar aralarından doğrulanan bir haber de olmadı. Bağımsız Gazete, Nikolai Nikitenko adında işgal sırasında Beyaz Ev'e sık sık girip çıkan birinden gelen bir mektubu yayımladı. Nikitenko, mektupta binayı savunmak amacıyla Saint Petersburg'dan gelen 36 kişiden hiçbirinin hayatta olmadığını yazıyor. Ancak resmi makamlar tarafından açıklanan ölü listesi Moskova bölgesi dışından gelen 18 kişinin adına yer veriyor. Nikitenko, ayrıca Beyaz Ev'deki yangın sürerken pencerelerde görülen itfaiyecilerin bazı insanlara göre yüzlerce cesetin yanmasını beklediklerini belirtiyor. Ancak tüm bunlara karşın önceden inanıldığından daha çok insanın kaçabilmiş olduğuna dair deliller var. Sağ kurtulan birkaç kişinin belirttiğine göre, çok sayıda isyancı binanın altında bulunan ve kentin değişik bölgelerine uzanan tünellerden kaçmayı başardı. Aralarında dağıtılan Parlamento'nun Başkam ve ayaklanmaya önderlik etmekle suçlanan eski Başkan Yardımcısı
Aleksander V. Rutskoy'un da bulunduğu pek çok kişi binanın ortasındaki geniş holde pencerelerden uzakta toplandı. Yetkililer, spekülasyondan dolayı rahatsız olmuşa benzemiyor. Tıp Kurulu sözcüsü olan Igor F. Nadezdin, "Bu her zaman karşılaşılan bir durum. Bir sürü ceset gördüklerini hatta kendilerinin de bazı cesetleri gömdüklerini iddia eden insanlar hep olur. Ancak Moskova'daki politik durum öyle ki hiç kimsenin ceset saklamasına gerek yok. Yeltsin, kendi yaptıklarının gerekli olduğunu kanıtlamak için olayların çok kanlı bir boyuta vardığını göstermek zorunda. Rutskoy ve Hasbulatov ise, Yeltsin'in bir canavar gibi davrandığını, doktorların ölü ve yaralı sayısını saklamaya çalışmadıklarını ispatlamak zorunda" diyor. ' (Cumhuriyet, Kasım 1993)
BOMBALI SALDIRI TEHDİTLERİ
Dış Haberler Servisi- Kuzey irlanda barış anlaşmasına karşı olan Cumhuriyetçi üç örgütün birleştiği ve yeni saldırılar hazırlığında bulunduğu bildirildi, ingiltere'de yayımlanan The Times gazetesinin kimliği belirtilmeyen istihbarat kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, farklı gruplardan 100 kadar teröristin, İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) içindeki 3 ana grubun kurduğu ittifakın belkemiğini oluşturduğu belirtildi. Gazetenin haberine göre "Oglaigh na hEireann" adındaki yeni oluşumda irlanda Kurtuluş Örgütü (IRA), bu örgütten ayrılan Gerçek IRA ve Sürekli Ira grupları yer alıyor. Bu gruplardan 100 kadar militanın belkemiğini oluşturduğu Oglaigh na hEireann'm irlanda Cumhuriyeti ve Kuzey irlanda'da yandaşları bulunuyor. Geçen yıl 29 kişi ölmüştü Örgütün en güçlü olduğu yer ise İrlanda Kurtuluş Örgütü'nün de (IRA) kalelerinden birisi sayılan sınırdaki Dundalk kenti. Yeni oluşumun en büyük grubu Gerçek IRA, geçen Ağustos ayında 29 kişinin ölümüyle sonuçlanan Omagh saldırısından sorumlu tutuluyor.
Temci Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
Bu örgül olayın hemen ardından ateşkes ilan etse de bir yandan da yeni terör eylemlerinde bulunmak üzere yeniden yapılandığı yönünde bilgiler vardı, ingiliz Gizli Servisi MI5, 1997 yılındaki ateşkesten sonra asıl tehlikenin IRA'dan değil, bu örgütten ayrılan gruplardan geleceğini kaydetmişti. Uzmanlara göre, İngiltere ve irlanda hükümeti ile IRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein arasındaki barış görüşmelerinin beklenen sonucu vermemesi örgütün yeniden şiddete yönelmesinde önemli rol oynuyor. Bu arada, terör eylemlerini Kuzey irlanda yerine, İngiltere'ye yönelten Oglaigh na hEireann, böylelikle sempatizanlarını da kaybetmemiş olacak. Saldırı için ingiltere'nin özellikle de başkent Londra'nın seçilmesinde bir başka nedenin ise burada iş yapan uluslararası büyük şirketleri kaçırmak olduğu belirtiliyor. (Cumhuriyet, Ağustos 1999)
200 milyar Türk Lirası ve daha yukarısı R. Koç, Sabancı, Karamehmet (Çukurova Holding), Yaşar (Yaşar Holding), Eczacıbaşı, Dinçkök, Yazıcı (Anadolu Endüstri), Haznedaroğlu (Kutlutaş), Koçak (Kutlutaş), Ercan (Ercan Holding), Tara (Enka), Özilhan (Anadolu Endüstri), Sönmez (Sönmez Holding), Sezai Türkeş (STFA), Feyzi Akkaya (STFA), Kamhi (Profilo Holding), Şahenk (Doğuş Grubu), Kocabıyık (Borusan), Narin, Bodur, Boyner (Altınyıldız), Gazioğlu (Orta Anadolu TAŞ), Yırcah, Çiftçi (Çiftçiler Holding), Ülker.
Başka yayın organlarında çıkan haberlerin redaksiyon yoluyla tekrar düzenlenerek kullanımı, daha çok yer ve zaman doldurmak için yapılmaktadır. Yapılan işin güvenilir olması kesinkes zorunludur. Türk gazeteciliğinde de bu yola başvurulması olağandır. Genel uygulama ise haberi kullanılan yayın organının belirtilmesi şeklindedir.
Servetlerinin miktarını kendileri de bilmiyor TÜRKİYE'NİN 100 ZENGİNİ .
Nokta dergisi, Türkiye'nin en zenginlerinin, ABD'nin en zenginlerini gösteren listenin ortasında yer almayı başardıklarım yazıyor. Haftalık Nokta dergisi, "En zengin 100 Türk" listesini yayınladı. Listedeki aileler, 10 milyar liradan başlayıp, 200 milyar lirayı da aşan servetleri denetliyorlar. Dergi, "Türkiye'nin en zenginlerinin, ABD'nin en zenginlerini gösteren listelerin ortasında yer almayı başardıklarını" yazıyor. "En zengin 100 Türk" olarak verilen liste şöyle: 312
200-100 milyar Türk Lirası Akçağlılar (Tekfen), Akın (Akm Tekstil), Alaton (Alarko), Berker (Tekfen), Salahattin Beyazıt, Çarmıklı, Çolakoğlu (Çolakoğlu Metalürji), Çavuşoğlu (ÇBS), Nezih Dural, Eken (Berdan Tekstil), Elginkan, Garih (Alarko), Gökyiğit (Tekfen), Gürsel (Kiska İnşaat), Hattat (Hema Holding), Kanatlı (Eti Bisküvi), Koçman, Menteşoğlu, Özakat (Etibank), Özbucak (Özbucak AŞ), Özsaruhan (Metaş), Erol Simavi, Toprak (Toprak Holding), Ulusoy, Yurtçu (lzdaş). 100-10 milyar Türk Lirası arası Acıman (Man Ajans), Ağın (Biaş), Arar (Atlas Halı), Murat Bayrak (Sancak Tül), Beşikçioğlu (Beşikçioğlu AŞ), Bezmen, Burla, Cankurtaran, Cerrahoğlu, Cevahir (Müteahhitlik), Dedeman, Dürüst (Alo-Mintaks), Ekinci, Eliyeşil, Esin (Esin Nakliyat), Eskiyapan (Birlik Mensucat), Güler (Cihan Elektronik), Hakko (Vakko), Has (Otomarsan), Işık (İşıklar Holding), Kalkavan, Kavala, Komili, Konukoğlu (Gaziantep İplik), Koray (Koray İnşaat), Kurtçu (Yıldız Tekstil), Makzume (Deniz Nakliyat), Menger, Mimaroğlu (Töbank), Okan (Beslen Makarna), Onur (Müteahhitlik), Özdoyuran (Un ve İrmik), Özköseoğlu (Entes inşaat), Öztemir (Gümüşsüyü), Piyale, Sağra, Sadıkoğlu, Sapmaz, Haldun Simavi, Sivri (lzdaş), Soyak (Soyak inşaat), Süzen (Transtürk) Süzer (Süper Dış Ticaret), Tatlıcı (Ihracat-Diyarbakır), Taciroğlu (Peysan), Topbaş, Turgut (Fako İlaç), Yamantürk, Yalman (Tatko), M. Ali Yılmaz (Tek-Art Holding). !
I• v '
313
Temel Gazetecilik
Tam rakam verilemiyor Nokta, büyük servet sahibi ailelerin servetlerinin miktarını kendilerinin de bilmediğini belirtiyor. Dergiye göre, "En zengin 100 Türk, 10 milyar liradan başlayıp, 200 milyar liranın üzerine çıkan servetleri denetliyor. Başlarında Koç ve Sabancı ailelerinin yer aldığı süperlerin sahip olduğu servetin toplam değerini, başta kendileri ve yakınları olmak üzere kimse bilemiyor. Türkiye'nin kaymak tabakasını oluşturan bu 20-25 ailenin malları, mülkleri, yatırımları, iştirakleri hakkında bir rakam verebilmek, tahmin olarak bile mümkün değil...." Nokta'ya göre, "Zenginlerin nasıl yaşadıkları hakkında kamuoyunda oluşmuş bazı düşüncelerin o kadar geçerli olmadığını ortaya koyuyor. Süper zenginler, elbette kendi yüksek düzeylerinin çerçevesinde, ama kendilerinden beklenmedik şekilde ölçülü, hatta mazbut yaşıyorlar. Pek az vakit ayırabildikleri özel hayatlarını evlerinde, aileleriyle, çocukları, torunlarıyla birlikte yaşamayı tercih ediyorlar. Gazetelerde boy gösteren o su gibi para harcayan çapkınlar, gece hayatına, içkiye, kumara, kadına düşkün 'dinamik' insanlar aslında en zenginler arasına girmekten uzak kişiler..." (Milliyet, 8 Haziran 1986)
FİSUNOĞLU'NDAN ŞOK AÇIKLAMA Serdar CANDAR Kara Kuvvetleri eski komutanı, emekli Orgeneral Muhittin Fisunoğlu, Orgeneral Doğan Güreş'in Genelkurmay Başkanlığı için kendisine şeref sözü verdiğini söyledi. 30 Ağustos tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan emekli olmasıyla ilgili görüşlerini, yarın çıkacak olan haftalık Ekonomi Politika Dergisi EP'ye aktaran Fisunoğlu, 10 Nisan 1994'te Güreş'in kendisini çağırdığını belirterek, aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı: "O zaman sayın Özal daha sağdı. Genelkurmay Başkanı, 'Ben bu yıl yaş haddinden emekli oluyorum. Zaten yorgunum 314
Haberlerin Tekrar Yazılması
da. Başbakan Süleyman Demirel ve Milli Savunma Bakanı Sayın Ayaz ile görüştük. Siz bu sene Genelkurmay Başkanı oluyorsunuz. Hayırlı uğurlu olsun' dedi. Kendisinin uzatmayı kabul etmeyeceğine dair de şeref sözü verdi. Arkasında da 'Senin de müddetin bitince uzatmayacağına dair şeref sözü vermeni istiyorum' dedi. Ben de 'Tabii' dedim ve ayrıldık." Nisan'da böyle bir söz verilince beklenti içine girdiğini ifade eden Fisunoğlu, bu beklentinin gerçekleşmemesinden ve teamülün olmamasından dolayı üzüldüğünü belirtti. Üç sene Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan birisinin doğal olarak böyle bir beklentiye gireceğini vurgulayan Fisunoğlu bu uzatmanın Anayasal olarak da tartışıldığım ve daha sonra Anayasa Mahkemesi'nin bu Kanun Hükmündeki Kararname'yi iptal ettiğini söyledi. Fisunoğlu, bu kararın kendi kişiliğine yönelik olup olmadığı yolundaki bir soruya ise, "Demokrasilerde kişiler için kanun çıkarılmaz, fevkalade bir durum olur. Bu şahsi uygulamalar ise geriden gelenlere kötü örnek olur" dedi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandığında yapılan yorumların bu konuda bir etkisinin olup olamayacağına ilişkin soruya ise Fisunoğlu şu yanıtı verdi: "Benimle ilgili 'askeri rejime taraftar o gelirse rejim tehlikeye girer veya ihtilal yapar' gibi görüşler ileri sürüldü. Bunların hepsini reddederim. Ben demokrasiden ve hukuktan yana bir insanım. Benim yapım insancıl, şiir yazan, merhametli bir yapıdır." Güreş'in sözünden niçin vazgeçtiğine ilişkin soru üzerine Fisunoğlu, "Bana, ırmak geçilirken at değiştirilmez dendi. Yani terörle ilgili olarak. Ben şunu ifade edeyim: Irmak geçilirken at değiştirilse idi at ırmağı daha çabuk geçerdi" diye konuştu. Güneydoğu sorununun halledilebilecek bir sorun olduğunu belirten Fisunoğlu, "Yeter ki stratejisi iyi tespit edilsin. Gerek stratejiler, gerekse konseptler sık sık değişmez ve bunlar ortaya dökülmez" dedi. Güneydoğu konusunda öncelikle dışarıdaki bataklığın kurutulması gerektiğini kaydeden Fisunoğlu, "Bizi en çok ilgilendiren Almanya'dır. Çünkü orada teröristler kolaylıkla yeşerebiliyor. Daha sonra Suriye ile Iran gelir. Onlardan korkacak duru3'5
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
mumuz yok. Suriye'nin yakın tarihine bakarsak hangi zaferi kazanmıştır? Golan tepelerini bile İsrail'e kaptıran Suriye Türkiye ile başa çıkacak durumda mıdır? israil metoduyla da içersi temizlenir ve bu iş için en iyi metoddur" dedi. Fisunoğlu EP Dergisi'ne ayrıca Medyum Memiş olayından, MİT ve psikolojik savaşa, Eşref Bitlis'in ölümünden Cem Ersever olayına kadar birçok değişik konuda ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
denetimlerinde yüzde 5 olarak ortaya çıkarılan suistimal oranı, 1997 yılında yüzde 10, 1998 yılında ise yüzde 31.7 olarak belirlendi. 1998'de 251 rapor düzenleyen gelirler kontrolörleri, 11 trilyon 712 milyar liralık KDV iadesi dosyasını inceledi ve 3 trilyon 721 milyar liralık iade talebinin yanıltıcı ve sahte evrak ile diğer nedenlerle reddine karar verdi. Maliye müfettişlerinin son iki yılda gerçekeştirdikleri KDV iadesi incelemelerinde ise istenen iadenin 1997'de yüzde 32.8'lik, 1998'de ise yüzde 25.2'lik bölümü haksız bulundu. Vergi denetmenlerinin incelemelerinde de reddedilen KDV iadesi oranı 1997'de yüzde 1, 1998'de ise yüzde 8.1 olarak belirlendi.
(Milliyet, 30 Kasım 1993)
İHRACATTA KDV VURGUNU ANKARA (AA)- Maliye Bakanlığı denetim elemanları, ihracatçıların katma değer vergisi (KDV) iade taleplerinin yüzde 228'inin sahte ve yanıltıcı belgelere dayandığını belirledi. Maliye Gelirler Kontrolörleri Derneği'nin "Vergi Sorunları" dergisinde yer alan araştırmaya göre, son yıllarda toplanan KDV içinde, iade edilen vergi miktarı yüksek düzeylere ulaştı. İstanbul'daki iade sonuçlarını da değerlendirmeye alan araştırmaya göre, bu ilimizde ihracatçılar 1997 yılında 135 trilyon 697 milyar lira, 1998 yılında da 238 trilyon 486.7 milyar lira tutarında KDV iadesi talebinde bulundu. Buna karşılık, nakit ve mahsup yoluyla ihracatçılara 1997 yılında 106 trilyon 957.4 trilyon 866.6 milyar lira tutarında KDV iadesi yapıldı. Böylece, son iki yılda 374 trilyon 183.7 milyar liralık iade isteminin 304 trilyon 824.1 milyar liralık bölümü karşılandı. istanbul'da dahilinde alman KDV rakamlarına göre, 1997'de toplanan verginin yüzde 23.5'u, 1998'de ise yüzde 23.2'si ihracatçılara geri verildi. Suistimal olayları Bu arada Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının KDV iadesi inceleme sonuçları, bu alandaki suistimal olaylarındaki artışı da gözler önüne serdi. KDV iadelerine ilişkin en fazla inceleme yapan denetim birimi olan gelirler kontrolörlerinin 1995 yılı 316
1 I
Nakit iadeden vazgeçilsin Araştırmada, mevcut sorunların halli için nakit iade sisteminden derhal vazgeçilmesi gerektiği belirtildi ve devletten para alma esasına göre kurulmuş sistemden beslenen, paravan şirketler ortaya çıktığı kaydedildi. Nakit iade yerine mahsup sisteminin getirilmesi istenen araştırmada ihracatçılara söz konusu tutarların gelir, kurumlar, KDV ve muhtasar vergi borçları yanında sigorta borçlarının mahsubu yoluyla ödenmesi önerildi. Araştırmada, söz konusu uygulamanın belli sektörlerdeki sahte ve yanıltıcı fatura kullanımını ortadan kaldıracağı ve sektörde ciddi çalışan imalatçı ve ihracatçı firmaların desteklenmesi yolunu açacağı da vurgulandı. Araştırmada ayrıca, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımının en fazla tekstil ve konfeksiyon sektöründe olduğu, buna da ana üretim merkezlerinin belge düzeni açısından yeterince denetlenememesi ve ithal hammaddenin gerçek fiyatların çok altında bir rakamla gümrük girişlerinin yapılmasının yanı sıra, kâr marjının iki katı KDV alınmasından kaynaklandığı ifade edildi. (Milliyet, 4 Ağustos 1999)
Haberlerin Tekrar Yazılması
Kendi Gazetecilik Kuruluşunca Daha Önce Verilmiş Haberin Geliştirilmesi veya Birleştirilmesi Haberi oluşturan olayda gelişme görülmesi, redaksiyon yoluyla düzenlenebilmektedir. Redaksiyon, bu bakımdan haberlerin gelişmesi ve devamını değerlendirebilmek yönünden iyi bir işlem olarak karşımıza çıkmaktadır. Haberlerin gelişmesini gösterebilmek yönünden haber değerini yitiren etkenler atılmakta, değerini koruyanlara yenilikler ve gelişmeler eklenmektedir. Haber, bu şekilde hem gelişmekte hem de yeni bir hava ve anlayışla tekrar sunulmaktadır. Daha başka deyişle, haber tazelenmektedir. Bu gibi haberlere gazeteciler arasında ikinci gün haberi dendiği de olmaktadır.
ATLAS-1 YANIYOR MÎLLtYET HABER MERKEZİ
Basra Körfezi'nde seyreden Atlas-1 tankerine yapılan roketli saldırı sonucu geminin 3. kaptanı Oğuz Birgüler öldü, kaptan Mustafa Varol başından, elektrik zabiti Sinan Kayalar ile Ramazan Acar adlı gemici de bacaklarından yaralandılar. Daha önce 2 Mart'ta da saldırıya uğrayan Atlas-1'de ikinci kaptan ölmüştü. Birleşik Arap Emirlikleri haber ajansı "VVampress", geminin Suudi Arabistan'ın Ras Tannurah Limanı'ndan yüklediği 138 bin ton petrolü Türkiye'ye getirmek için yola çıktığını, Abul Bukkus petrol dolum tesislerinin 25 kilometre güneyinde Iran savaş uçaklarının saldırısına uğradığını bildirdi. AP ajansı da saldırıyı İran uçaklarının yaptığını söyledi. Haber verildiğine göre, gemi mürettebatı gemiyi terk ederken kurtarma gemileri, yangının petrol depolarına sirayet etmemesi için yoğun çaba gösteriyorlar. Dışişlerinin açıklaması Öte yandan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yalım Eralp, saldırıdan 318
sonra tankerde yangın çıktığını bildirerek, şunları kaydetti: "Tankerde yangın çıkması üzerine mürettebatın Abu Dabi'nin kuzeyindeki Das Adası'na tahliyesine başlanıldığı öğrenilmiştir. Saldırının öğrenilmesini müteakip Dışişleri Bakanlığı bilgi derlemesi için gerekli girişimleri başlatmış bulunmaktadır. Türk Hükümeti uluslararası hukukun yeni ve vahim bir ihlalini teşkil eden sivil ve masum bir hedefi milletlerarası sularda vurmak suretiyle can ve mal kaybına yol açan bu saldırıyı şiddetle kınar." Kaptanın evinde yas Bombalanan tankerde ölen kaptan Oğuz Birgüler'in İzmir'de bulunan ailesi haberi gazetecilerden öğrendi. Kaptanın 8 aylık hamile eşi Figün Birgüler'den ölüm haberi gizlendi, sadece yaralı olduğu bildirildi. Kaptanın kayınpederi Cengiz Kaynak şöye konuştu: "Kızımla bir buçuk yıllık evliydiler. Biz, Oğuz'un gitmesini istemiyorduk. Zaten bir süre önce görevinden istifa etmişti. Tanker sefere çıkınca tekrar gitti. Gitme dedik, dinlemedi. Oğlum gibi severdim." Ölen kaptanın kayınpederi, birkaç günden beri huzursuz olduklarını belirterek: "Hanımla sık sık konuşuyorduk, içimize mi doğdu nasıl bilmiyorum, ama kötü bir olay yaşayacağımızı sanki hissetmiştik" dedi. (Milliyet, 21 Nisan 1986) Ölen 3. kaptanın cesedi hâlâ gemide ATLAS-1 SÖNDÜ Yaralı süvari Mustafa Varol ve Ramazan Acar'ın ayak topuklarının kırık olduğu bildiriliyor. ÎSTIHBARAT SERVİSİ
Basra Körfezi'nde önceki gün iran'a ait olduğu sanılan savaş uçaklarının saldırısına uğrayan Atlas-1 tankeri Abu Dabi'ye çekiliyor. Bir kişinin öldüğü, üç kişinin de yaralandığı saldırıda tankerin yaşam mahallinde çıkan yangın söndürüldü. 319
Temel Gazetecilik
Telefon ile dün görüştüğümüz tanker mürettebatı durumlarının iyi olduğunu bildirdi. Başı parçalanarak feci şekilde ölen üçüncü kaptan Oğuz Birgüler'in cenazesi hâlâ geminin yaşam mahallinde bulunuyor. Tanker yağcısı Efendi Getlaç, dün saldırıyı şöyle anlatı: "Muhtemel bir saldırıya karşı bütün gece uyanık kalmıştık. Bir kısım mürettebat geminin kıçında, bir kısmı yaşam mahallindeyken sabah saat 09.50'de bir uçak göründü. Biz normal bir uçuş zannederken birden sancak tarafına dört bomba attığını gördüm. Ancak bombalar yaklaşık 30 metre kadar açığa düştü. (Milliyet, 22 Nisan 1986)
Komünistler askerlere saldırıp TV binasını işgal etti. Yeksin, duruma hâkim MOSKOVA'DA İSYAN Cenk BAŞLAMIŞ/MOSKOVA KANLI ÇATIŞMA Devlet Başkanı Yeltsin'in parlamentoyu feshetmesiyle başlayan gerginlik, 12. gününde yerini kanlı çatışmaya bıraktı. Başkent Moskova sokaklarında feshedilen parlamentonun lideri Ruslan Hasbulatov önderliğindeki binlerce komünist gösterici güvenlik kuvvetlerine saldırıya geçti. Askerlerin de karşılık verdiği çatışmalarda 8 kişi oldu, 100 kişi yaralandı. Çatışmalar esnasında içişleri Bakanlığı'na bağlı özel birlik mensubu 200 kişi silahlarıyla beraber Hasbulatov saflarına geçti. RUTSKOY DA SAHNEDE
Parlamentonun Devlet Başkanlığı'na atadığı Rutskoy'un çağrısı üzerine göstericiler Moskova Belediye Başkanlığı binasını bir süre işgal ettiler. 2 bin kadar gösterici ise TV merkezinin bulunduğu binayı bastı. Baskınla birlikte, diğer cumhuriyetlere de yayın yapan TV kesildi. 3 saat süren çatışmalar sonucu Yeltsin'e bağlı birlikler binayı geri aldı. 320
Haberlerin Tekrar Yazılması
KREMLIN'1 İŞGAL ÇAĞRISI Olayların tırmanması üzerine Moskova dışında bekleyen tanklı birlikler başkente girerek kilit noktaları tuttu. Yeksin, Moskova'da olağanüstü durum ilan etti. Hasbulatov, olağanüstü durumu tanımadığını belirtti ve yandaşlarını Kremlin'i işgale çağırdı. CLINTONDAN DESTEK Washington, Moskova'daki gelişmeleri kaygıyla izlerken, Başkan Clinton, Yeltsin'e desteğini yineledi. (Milliyet, 4 Ekim 1993)
KANLI ZAFER Direnen parlamentoya yıldırım baskın: Çok sayıda ölü var... Hasbulatov ve Rutskoy teslim oldu Cenk BAŞLAMIŞ Moskova Savaşı'nda TANK ATEŞİ Rusya Devlet Başkanı Yeltsin'e bağlı birlikler, sabah saatlerinde parlamentoya karşı tank ve top ateşiyle saldırıya geçtiler. Binanın 13. katında yangın çıktı. Ardından özel paraşütçü birlikleri içeri girdi ve üstünlüğü ele geçirdi. Direnişçi parlamenterler ve Yeksin muhalifleri, binayı kat kat savunarak üst katlara çekildiler. TUTUKLAMA Parlamento Başkanı Hasbulatov ve Devlet Başkan Yardımcısı Rutskoy tutuklamaya direnmedi. Rusya hükümetinin iki lidere de zarar verilmeyeceğini garanti ettiği belirtildi. 500 ÖLÜ Parlamento içindeki şiddetli çarpışmalar ve yangın sürerken, açıklama yapan Yeltsin'in askeri danışmanı General Volkogonov, bina içindeki muhaliflerden yaklaşık 500 kişinin öldüğünü söyledi. Parlamento binasındaki tüm askeri sorumlular tutuklandı. Rusya TV'si, TV binası çevresindeki çatışmalarda 64 kişinin öldüğünü duyurdu. SON DARBE Baskın operasyonunu Kremlin'den izleyen Yeksin, Moskova'da gece sokağa çıkma yasağı koydu. Muhalif liderlerin görüşme talebini reddetti. Ve, aralarında Pravda'nın da bulunduğu birçok muhalif gazeteyi kapattı. 32I
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
• Yeltsin kuvvetlerinin, Parlamento'ya saldırısı Türkiye saati ile 06.00'da başladı. Zırhlı birlikler, kendilerine molotof kokteyli atan göstericileri kolaylıkla geçip, Parlamento binası önüne geldiler. • Gözlerimiz binaya dönmüştü ki, şiddetli bir patlama ile kendimizi yerde bulduk. On metre ilerimizdeki tank, ilk ateşi açmıştı. Aynı anda dev bina sallandı, mermer parçaları havaya uçuştu, kara bir duman yükseldi. • Halk Parlamento binasına doğru koşuyor, adeta maç seyreder gibi, olup bitenleri kaçırmamaya çalışıyordu. Silahlar patladığı anda insanlar kendilerini yere atıyordu. Biri, bir daha kalkamadı. Gözlerimin önünde, ensesinden vurulan bir kadın cansız yere serildi. (Milliyet, 5 Ekim 1993)
züne saplandı. Çığlıklar üzerine arkadaşları kurs yöneticisi Nuri Çmarka'ya durumu bildirdiler. Yönetici Nuri Çınarka, musluğu 15 dakika içinde sökerek öğrenciyi gözünde musluk olduğu halde Konya Devlet Hastanesi'ne götürdü. Abdullah Durukan, göz servisinde hemen ameliyat edildi. Op. Dr. Ali Turgay Özdemir ve ekibi tarafından başarılı bir operasyonla gözündeki musluk çıkarıldı. Bir süre yoğun bakıma alınan Abdullah Durukan, narkozun etkisinden kurtulduktan sonra, "Neredeyim, bana ne oldu?" diyebildi. Operasyonu gerçekleştiren Dr. Ali Turgay Özdemir "Çocuk bize geldiği zaman gözüne musluk oturmuştu. Hemen ameliyata aldık. Göz kapağı kenarını keserek musluğu gözünden çıkardık. Büyük bir ihtimalle gözün görebileceğine inanıyorum. On yıllık meslek hayatımda göze taş kaçması, çabuk saplanması gibi olaylara tanık oldum ama böylesine ilk kez rastladım. Öğrenci, gözüne musluk saplanınca hareket etmeden durmuş olabilir. Aksi halde gözü kurtarmamız mümkün olmazdı." Musluk anahtarıyla musluğu yerinden söken kurs yöneticisi Nuri Çınarka ise olayı şöyle anlattı: "Çocuklar koşarak bana geldiler ve durumu bildirdiler. Hemen yanına gittim. Abdullah adeta çeşmeye yapışmıştı. Kendisine hareket etmemesini ikaz ettim. Musluk anahtarını alıp musluğu sökmeye başladım. 15 dakika içinde musluğu yerinden söktüm. Sonra da hastaneye gittik. Eğer telaşlanmış olsaydık veya Abdullah can acısı ile hareket etseydi gözü çıkardı." (Hürriyet, 9 Mayıs 1986)
Haberin gelişmesi yönünden ikinci gün açısı kullanılacaksa, haberine göre kullanılan girişte ya renkli haber girişi ya da açıklayıcı bir girişe yer verilebilir. Aslında, eski haberin yenileştirilmesi, tazelenmesi işlemi yapıldığından, özellikle anlamlı ve önemli yeni noktaların girişte kullanılması gerekmektedir. Özellikle yeni yazılan girişin yapay sonuçlar yaratmaması için büyük dikkat gösterilmelidir.
İŞTE MUCİZE
KONYA (rıha)- Kuran kursu öğrencisi 15 yaşındaki Abdullah Durukan, dengesini kaybedince su içtiği musluk gözüne saplandı. Gözünde, yerinden sökülen muslukla Devlet Hastanesi'ne götürülen Abdullah Durukan 30 dakika süren ameliyatla kör olmaktan kurtarıldı. Olay, dün saat 11.00 sıralarında meydana geldi. Sedirler Caddesi'ndeki Kuran kursunun öğrencisi Abdullah Durukan, arkadaşlarıyla birlikte tenefüse çıktı ve ders zili çalınca aceleyle çeşmeye koşup su içmeye başladı. Aceleciliği nedeniyle dengesini kaybeden Abdullah Durukan öne doğru düştü ve musluk gö322
Gözüne musluk saplanan öğrencinin sargıları bugün açılıyor ABDULLAH'IN MİNNET BORCU Türk tıbbı açısından adeta mucize gerçekleştiren Opr. Dr. Özdemir, Abdullah'ın gözüne saplanan musluğu başarılı bir ameliyatla çıkarmıştı. KONYA (hha)- Öğrenim gördüğü Kuran kursunda, çeşmeden su 323
Temel Gazetecilik
içerken gözüne musluk saplanan 15 yaşındaki Abdullah Durukan, başarılı bir ameliyatla gözündeki musluğu çıkaran Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir'in elini öperek teşekkür etti. Türk tıbbı açısından büyük bir başarı sayılan ameliyatı gerçekleştirerek adeta bir "mucize" yaratan Opr. Dr. Özdemir, sargıların bugün açılacağım belirtti. Sedirler Caddesi'ndeki Kuran kursunda perşembe günü saat 11.00 sıralarında meydana gelen olayda kurs öğrencisi Abdullah Durukan, ders zilinin çalmasından sonra aceleyle çeşmeden su içerken, üzerine 13 yaşındaki Cengiz Er isimli öğrenci düşmüş ve olay sonucunda musluk gözüne saplanmıştı. Kurs yöneticisi Nuri Çınarka, musluğu büyük bir dikkatle yerinden sökmüş ve Abdullah Durukan'ı gözünde muslukla Konya Devlet Hastanesi'ne yetiştirmişti. Göze saplanan musluk, başarılı bir ameliyatla çıkarılmıştı. Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir'in başkanlığında Şükran Yarar, Azize Oksit ve Birsen Yılmaz'dan oluşan ekibin gerçekleştirdi ve 30 dakika süren başarılı ameliyatla göze saplanan musluk çıkarılmıştı. Konya Devlet Hastanesi'nde heyecanlı bekleyiş sürerken ameliyatı gerçekleştiren Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir, "Abdullah'ın gözünün göreceğine inanıyorum" dedi. (Hürriyet, 10 Mayıs 1986)
"GÖRÜYORUM, GÖRÜYORUM..." KONYA (hha)- Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir, Konya Devlet Hastanesi'nde 15 yaşındaki Abdullah Durukan'ın sol gözündeki sargıları usta parmaklarıyla çıkarırken, etrafı derin bir sessizlik sarmıştı... Herkes heyecanlı bir bekleyiş içindeydi. Sol gözüne saplanan musluk, Konya Devlet Hastanesi'nde gerçekleştirilen başarılı bir ameliyatla çıkarılan Abdullah Durukan'ın bu gözünün görüp görmeyeceği şimdi belli olacaktı. Odadaki derin sessizlik birden 15 yaşındaki Abdullah Durukan'ın yürekten gelen ve herkesi sevince boğan çığlığıyla bozuldu... 324
Haberlerin Tekrar Yazılması
"Görüyorum... Görüyorum..." Tıp bir mucize gerçekleştirmişti. Ameliyat ekibi birbirini kutlarken, Abdullah Durukan, sevinç gözyaşları döküyordu. Günler süren heyecanlı bekleyiş mutlu sona ermişti. Sol gözündeki sargılar çıkarıldıktan sonra ameliyatı gerçekleştiren ekibin şefi Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir'in parmaklarını göstererek sorduğu sayıları tek tek doğru şekilde cevaplandıran Kuran kursu öğrencisi Abdullah Durukan, "Net olarak görüyorum, şükürler olsun, gözüm kazadan önceki gibi görüyor. Herkese teşekkür ederim" diyerek sevincini dile getirdi. Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir, musluğun göz çukurunun üstündeki kısma dayalı olması nedeniyle ameliyatta başarı sağladıklarını belirtti, "Bu durum gözün büyük hasar görmesini önlemiş. Aslında büyük bir soğukkanlılıkla musluğu yerinden sökmeyi başaran ve Abdullah'ın korkusuna rağmen onu sakinleştirebilen Kuran kursu yöneticisi Nuri Çınarka'yı kutlamak gerekir" diye konuştu. Abdullah Durukan'ın sargılar açıldıktan sonra görebildiğini duyan tüm yakınları Devlet Hastanesi'ne akm etti. Abdullah Durukan'ı ziyaret etmek için hastane koridorlarını dolduranlar, "Sevincimiz sonsuz" dediler. Hastane yetkilileri, Abdullah Durukan'ın 15 gün içinde hastaneden taburcu edileceğini bildirdiler. Nasıl Olmuştu? Sedirler Caddesi'ndeki Kuran kursuna devam eden 15 yaşındaki Abdullah Durukan, geçen perşembe günü ders zilinin çalmasından sonra çeşmeden su içmek istemiş, ancak acele yüzünden arkadaşı 13 yaşındaki Cengiz Er kendisine çarpmıştı. Bu sırada musluğa kafası vuran Abdullah Durukan'ın sol gözüne musluk saplanmıştı. (Hürriyet, 11 Mayıs 1986)
325
Haberlerin Tekrar Yazılması
TAKSİM'DE CANLI BOMBA DEHŞETİ İstanbul Haber Servisi- Taksim Meydanı'nda İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislere yönelik yapılan intihar saldırısında eylemi gerçekleştiren kadın ölürken 3'ü polis olmak üzere 10 kişi yaralandı. Polis, olay yerinden kaçtığı kaydedilen bir kişinin eşkâlini belirlerken şüpheli gördüğü yaklaşık 30 kişiyi gözaltına aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü geçen günlerde tüm emniyet müdürlüklerini "PKK'nin 52 canlı bomba"sınm bulunduğu konusunda uyarırken istanbul'da ilk "canlı bomba" saldırısı dün saat 12.40 sıralarında Taksim Meydam'nda sürekli görev yapan çevik kuvvete karşı düzenlendi, istanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Büdürlüğü'ne bağlı otobüsler ile bir panzerin sabit nokta olarak beklediği Taksim Cumhuriyet Anıtı ile istiklal Caddesi arasındaki alanda meydana gelen saldırı 20 yaşlarındaki bir kadın tarafından gerçekleştirildi. Çevik kuvvet görevlileri sırtında bir çantayla kendilerine yönelen bir kadını otobüslere 20 metre mesafede durdurdu. Nöbetçi polis silah çekerek çantayı bırakması için kadını uyarınca, kadın bir adım geri çekilerek ellerini kaldırdı. Polisin kendisine yakaşmasını bekleyen kadın eylemci elinde tuttuğu bombanın pimini çekti. Meydana gelen şiddetli patlama sonucu saldırıyı gerçekleştiren kadın parçalanarak ölürken 3'ü polis olmak üzere 10 kişi de yaralandı. Yerde kıvranarak yatan yaralılara başka bir bomba daha olabileceği kuşkusu üzerine bir süre yaklaşılamadı. Bomba ekibi ve ambulansların olay yerine gelmesinin ardından, yaralılar Taksim ilkyardım Hastanesi'ne kaldırıldı. Saldırıyı gerçekleştiren kadının cesedini ipe bağlayarak sürükleyen polis, yaptığı inceleme sonucu patlamamış 4 adet el bombası ve 7 fünyeyi etkisiz hale getirdi. Emniyet yetkilileri, intihar saldırısı düzenleyen kadının kimliğinin belirlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti. istanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memurları Yılmaz Erdoğan, Duran Gökçek ve Mustafa Tokalaş, Taksim İlkyardım Hastanesi'ndeki ilk tedavilerinin ardından Şişli Etfal Hastanesi'ne sevk edildi. Yaralanan polislerin olaylara 326
karşı çevre illerden istanbul'a geçici görevle getirildikleri öğrenildi. CHP Kâğıthane belediye başkan adayı Yusuf Gürlevik'in kızı Ezgi Gürlevik (11) ve yeğeni Çiğdem Kılıç (19) ile Serpil Ercan, Alparslan Göktay, Göksal Uysal, Günaydın Akın'ın tedavileri sürüyor. Öte yandan patlamada yaralanan Esma Yurdakul adlı yurttaş ilk tedavisinin ardından istanbul Terörle Mücadele şube müdürlüğüne götürüldü ve ifadesinin alınmasından sonra serbest bırakıldı. Kadın eylemciyle birlikte saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen 25 yaşlarında, 1.70 boyunda, gür siyah saçlı, esmer bir kişinin de olay yerinden yaya olarak kaçtığı bildirildi. Eşkâli belirlenen ve Fenerbahçe montu giyen saldırganın yakalanması için operasyonlar düzenleyen polis, 2'si Fenerbahçe montlu yaklaşık 30 kişiyi şüpheli oldukları gerekçesiyle gözaltına aldı. Patlamanın ardından İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, olay yerinde incelemede bulundu ve ardından istanbul Valisi Erol Çakır ile birlikte yaralıları ziyaret etti. Vali Çakır, patlamaya dinamitle güçlendirilmiş bombaların yol açtığını belirterek "Bu menfur tecavüz polisimizin uyanıklığı sayeside çok hafif atlatılmıştır. Bu olay arife günü, Kurban Bayramı'nm hemen öncesinde, terörün vahşetinin ne boyutlarda olduğunu göstermektedir" dedi. Maliye Bakanı Nami Çağan ile Orman Bakanı Arif Sezer de Taksim İlkyardım Hastanesi'ne gelerek yaralıları ziyaret etti. Başbakan Bülent Ecevit ise bombalı intihar saldırısıyla ilgili olarak "PKK'nin, genç kızlardan canlı bomba olarak yararlanması ne kadar insanlık dışı yollara başvurduğunu gösteriyor" dedi. İnsan Hakları Derneği (IHD) ile Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) de yaptıkları yazılı açıklamada, Taksim Meydanı'nda gerçekleştirilen bombalı saldırıyı kınadı. PKK'nin canlı bombaları daha önce Batman, Van, Adana, Sivas, Tunceli, Hakkâri'de hedef seçtikleri yerlere yönelik olarak eylemler yapmışlardı. Saldırılar sonucu çok sayıda yurttaş, asker ve polis yaşamını yitirmişti. {Cumhuriyet, 28 Mart 1999) 327
Haberlerin Tekrar Yazılması
SALDIRININ ARDINDAKİ İSİMLER ARANIYOR
ALPER TURGUT
Taksim'de çevik kuvvete yönelik bombalı intihar saldırısını düzenleyen kadın teröristin kimliği henüz belirlenemedi. Bombanın patlaması sonucu yaralanan 10 kişiden 5'i taburcu edilirken 3'ü polis memuru 5 yaralının tedavisi Taksim İlkyardım ve Şişli Etfal hastanelerinde sürüyor. Taksim'deki saldırının çözülmesi için güvenlik güçlerinin 24 saat görev başında olduğunu belirten İstanbul Valisi Erol Çakır, Bakırköy olayının failleriyle, Mavi Çarşı olayının failleriyle, Mavi Çarşı olayının bir kısım faillerinin de yakalanmasıyla son bir aydaki faili meçhul saldırıların çözülmüş olacağını söyledi. istanbul'un "göbeğinde" meydana gelen bir metropole yönelik ilk intihar saldırısında yaralanan yurttaşlar yaşadıkları olayın şokundan kurtulamadı. Kâğıthane ilköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi kızı Ezgi Gürlevik (11) ile İletişim Fakültesi 1. sınıf öğrencisi yeğeni Çiğdem Kılıç'ın patlama sonrasında yaralanması üzerine hastaneye koşan CHP Kâğıthane belediye başkan adayı Yusuf Gürlevik şöyle konuştu: "Kızım ve yeğenim sinemaya gideceklerini söyleyince izin verdik. Böyle bir şey olacağını bilemezdik ki. Şarapnel parçaları yüzünden karnından yaralanan kızım başarılı bir ameliyat geçirdi. Her ikisinin de hayati tehlikeleri bulunmuyor." intihar saldırısını gerçekleştiren kadın olarak duyulan, ancak yaklaşık 5 saat sonra patlamada yaralanan bir yurttaş olduğu anlaşılan Tunceli doğumlu Esma Yurdakul (21) da başından geçenleri şöyle anlatıyor: "Bir tekstil firmasında sekreter olarak çalışıyorum. Arkadaşım Serpil Ercan'la birlikte Taksim'e gezmeye gitmiştik. Büyük bir patlama, ardından da itiş ve kakış meydana geldi. Bombanın patlamasıyla çevreyi saran toz bulutu nedeniyle intihar saldırısını yapan kişiyi görmedim. Yaralılar yerde kanlar içinde yatıyordu. O ana kadar kendi yaralarımızı fark edememiştik. Yaralandığımızı anlayınca caddeye kadar yürüdük. Özel bir otomobile binerek Taksim ilkyardım Hastanesi'ne gittik." Şarapnel parçası nedeniyle kolundan yaralandığını belirten 328
1
Yurdakul, "Ayakta tedavi oldum. Daha sonra çeşitli birimlerden gelen polisler beni sorguladı. Ardından da adı üniversite olaylarına karışan Esma Yurdakul'la olan isim benzerliğim nedeniyle istanbul Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldüm ve parmak izim alındı. Suçsuz olduğum anlaşılınca serbest bırakıldım" diye konuştu. Bombalı intihar saldırısının görgü tanığı Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Aftan Kulunyar ise yaşadıklarını şöyle anlattı: "Sıraselviler'de oturuyorum. 16.00-24.00 saatleri arasında çalıştığım için işe gitmeden önce istiklal Caddesi'nde gezmek istedim. Birden büyük bir patlama meydana geldi. Patlamanın olduğu Taksim Meydam'na koştuğumda üçü kadın biri polis beş kişinin yerde yattığını gördüm. Yaralıları ve olay yerini fotoğraflarken sert bir cismin üstüne bastım. Ayağımı kaldırıp yere bakınca cismin kadının çantasından yere düşen el bombası olduğunu anladım. Hızla bombanın olduğu yerden kaçtım. Birkaç dakika sonra olay yerine takviye olarak gelen polis, beni patlama alanından uzaklaştırdı." Saldırıda yaralanan polis memurları Duran Gökçek'in Taksim İlkyardım, Yılmaz Erdoğan ve Mustafa Tokalaş'm Şişli Etfal Hastanesi'nde tedavileri sürüyor, istanbul'a terör olaylarını üzdü. Hastanelerin önü gün boyu Erdoğan, Gökçek ve Tokalaş'ı ziyarete gelen polislerle doldu. Taksim İlkyardım Hastanesi'nde tedavi edilen yaralılardan Serpil Ercan, Alparslan Göktay, Günaydın Akın ve Göksal Uysal dün taburcu edildi. Muhtemel bir faciayı uyanıklığı sayesinde önleyen polis memurunu ödüllendireceğini vurgulayan Vali Erol Çakır, dünyada önlenmesi en zor terörist eylemlerden birinin de "canlı bomba" eylem türü olduğunu belirtti. Çakır, Taksim'de önceki gün intihar eylemi düzenleyen kadının kimliği ile ilgili olarak "Teröristin kimliği kesinleşmediği için bir bilgi veremiyorum. Canlı bomba olarak kimliği bilinen bir terörist olduğu zannediliyor. Parmak izi araştırması sonuçlandıktan sonra sağlıklı bir bilgi alabileceğiz. Eylem tek kişi tarafından gerçekleştirildi. Ancak eylemin bir hazırlayıcısı, planlayıcısı ve yönlendiricisi bulunuyor. Bundan öncekiler nasıl yakalandıysa onlar da yakalanacaktır" diye konuştu. 329
Haberlerin Tekrar Yazılması
TAKSİM'DE CANLI BOMBA DEHŞETİ İstanbul Haber Servisi- Taksim Meydanı'nda İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislere yönelik yapılan intihar saldırısında eylemi gerçekleştiren kadın ölürken 3'ü polis olmak üzere 10 kişi yaralandı. Polis, olay yerinden kaçtığı kaydedilen bir kişinin eşkâlini belirlerken şüpheli gördüğü yaklaşık 30 kişiyi gözaltına aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü geçen günlerde tüm emniyet müdürlüklerini "PKK'nin 52 canlı bomba"sınm bulunduğu konusunda uyarırken istanbul'da ilk "canlı bomba" saldırısı dün saat 12.40 sıralarında Taksim Meydam'nda sürekli görev yapan çevik kuvvete karşı düzenlendi, istanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Büdürlüğü'ne bağlı otobüsler ile bir panzerin sabit nokta olarak beklediği Taksim Cumhuriyet Anıtı ile istiklal Caddesi arasındaki alanda meydana gelen saldırı 20 yaşlarındaki bir kadın tarafından gerçekleştirildi. Çevik kuvvet görevlileri sırtında bir çantayla kendilerine yönelen bir kadını otobüslere 20 metre mesafede durdurdu. Nöbetçi polis silah çekerek çantayı bırakması için kadını uyarınca, kadın bir adım geri çekilerek ellerini kaldırdı. Polisin kendisine yakaşmasını bekleyen kadın eylemci elinde tuttuğu bombanın pimini çekti. Meydana gelen şiddetli patlama sonucu saldırıyı gerçekleştiren kadın parçalanarak ölürken 3'ü polis olmak üzere 10 kişi de yaralandı. Yerde kıvranarak yatan yaralılara başka bir bomba daha olabileceği kuşkusu üzerine bir süre yaklaşılamadı. Bomba ekibi ve ambulansların olay yerine gelmesinin ardından, yaralılar Taksim ilkyardım Hastanesi'ne kaldırıldı. Saldırıyı gerçekleştiren kadının cesedini ipe bağlayarak sürükleyen polis, yaptığı inceleme sonucu patlamamış 4 adet el bombası ve 7 fünyeyi etkisiz hale getirdi. Emniyet yetkilileri, intihar saldırısı düzenleyen kadının kimliğinin belirlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti. istanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memurları Yılmaz Erdoğan, Duran Gökçek ve Mustafa Tokalaş, Taksim İlkyardım Hastanesi'ndeki ilk tedavilerinin ardından Şişli Etfal Hastanesi'ne sevk edildi. Yaralanan polislerin olaylara 326
karşı çevre illerden istanbul'a geçici görevle getirildikleri öğrenildi. CHP Kâğıthane belediye başkan adayı Yusuf Gürlevik'in kızı Ezgi Gürlevik (11) ve yeğeni Çiğdem Kılıç (19) ile Serpil Ercan, Alparslan Göktay, Göksal Uysal, Günaydın Akın'ın tedavileri sürüyor. Öte yandan patlamada yaralanan Esma Yurdakul adlı yurttaş ilk tedavisinin ardından istanbul Terörle Mücadele şube müdürlüğüne götürüldü ve ifadesinin alınmasından sonra serbest bırakıldı. Kadın eylemciyle birlikte saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürülen 25 yaşlarında, 1.70 boyunda, gür siyah saçlı, esmer bir kişinin de olay yerinden yaya olarak kaçtığı bildirildi. Eşkâli belirlenen ve Fenerbahçe montu giyen saldırganın yakalanması için operasyonlar düzenleyen polis, 2'si Fenerbahçe montlu yaklaşık 30 kişiyi şüpheli oldukları gerekçesiyle gözaltına aldı. Patlamanın ardından İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, olay yerinde incelemede bulundu ve ardından istanbul Valisi Erol Çakır ile birlikte yaralıları ziyaret etti. Vali Çakır, patlamaya dinamitle güçlendirilmiş bombaların yol açtığını belirterek "Bu menfur tecavüz polisimizin uyanıklığı sayeside çok hafif atlatılmıştır. Bu olay arife günü, Kurban Bayramı'nm hemen öncesinde, terörün vahşetinin ne boyutlarda olduğunu göstermektedir" dedi. Maliye Bakanı Nami Çağan ile Orman Bakanı Arif Sezer de Taksim İlkyardım Hastanesi'ne gelerek yaralıları ziyaret etti. Başbakan Bülent Ecevit ise bombalı intihar saldırısıyla ilgili olarak "PKK'nin, genç kızlardan canlı bomba olarak yararlanması ne kadar insanlık dışı yollara başvurduğunu gösteriyor" dedi. İnsan Hakları Derneği (IHD) ile Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) de yaptıkları yazılı açıklamada, Taksim Meydanı'nda gerçekleştirilen bombalı saldırıyı kınadı. PKK'nin canlı bombaları daha önce Batman, Van, Adana, Sivas, Tunceli, Hakkâri'de hedef seçtikleri yerlere yönelik olarak eylemler yapmışlardı. Saldırılar sonucu çok sayıda yurttaş, asker ve polis yaşamını yitirmişti. {Cumhuriyet, 28 Mart 1999) 327
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
Mamyak ailesinin cenaze için mezarlığa gitmediği, 3 yıl önce evden kaçan kızları Maral Mamyak için emniyete başvurduğu öğrenildi. (Cumhuriyet, 2 Nisan 1999) Redaksiyon işlemi aynı zamanda daha önce çıkmış haberlerin birleştirilmesi bakımından da kullanılmaktadır. Genelde yapılan ise, aynı konuda ve mahiyette haberlerin bir bütün haline getirilmesidir. Böyle durumlarda, aynı gün cereyan eden, aynı konu ve mahiyetteki olaylar ayrı ayrı haber olarak verilseler bile, gerekli görüldüğünde birleştirilmektedir. Yapılan bir işleme, redaksiyon yoluyla haberlerin birleştirilmesi denilmektedir.
istanbul'da Mevsimin îlk Karı Yağdı, Aliağa'da 7 Gemi Battı KIŞ FENA BASTIRDI Balkanlar'dan gelen soğuk hava önceki gece İstanbul'a yılın ilk karının yağmasına neden oldu. Kar kalınlığı 4 santimetreyi bulurken, yağışın devam edeceği bildirildi. Aliağa'da şiddetli fırtına nedeniyle 3 dev gemi, 4 orta boy gemi ve 2 yüzer vinç battı, zarar 7 milyar lira... Deniz Nakliyat'm Mohaç kosteri de Bandırma'da karaya oturdu. Şiddetli Kış Avrupa'da da etkili oluyor. Kıbrıs Rum bandıralı bir gemi Sardunya açıklarında battı, 8 kişi kayboldu. İzlanda açıklarında batan bir İngiliz gemisinde ise 12 kişi öldü. YURT HABERLERİ SERVİSİ
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu günlerdir etkisi altında bırakan soğuk hava ve kar yağışı, yerini güneşli havaya bırakırken, istanbul ve Marmara Bölgesi'ne mevsimin ilk karı yağdı. Kar yağışı nedeniyle İstanbul'da kara ve deniz trafiğinde ak332
şamalar meydana gelirken, Edirne, Keşan, İpsala ve Malkara'da ilk ve orta dereceli okullar pazartesiye kadar tatil edildi. Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava nedeniyle İstanbul ve çevresinde kar yağışının devam'edeceğini belirten Meteoroloji yetkilileri, Yeşilköy'de kar kalınlığının dün sabah saatlerinde 4 santimetreyi bulduğunu söylediler. Öte yandan, dün gece aniden başlayan kar yağışı yüzünden Köprü trafiğinde güçlükler meydana geldi. Sıkışıklık nedeniyle sürücüler saatlerce köprü üstünde beklemek zorunda kaldılar. Deniz trafiğinde ise kar yağışı yüzünden bazı seferler yapılamadı. Edirne'de bir günlük kar yağışı, yaşamı altüst etti. Uzunköprü ilçesine üç kilometre mesafede mahsur kalan 20 öğrenci, 14 saat sonra kurtulabildi. Trakya'da fırtına nedeniyle elektrik tellerinin kopmasından susuz ve elektriksiz kalan bazı ilçelerde ekmek sıkıntısı başgösterdi. Yoğun kar ve hızı 90 kilometreyi bulan tipi yüzünden elektrik ve su verilemeyen Kırklareli'nde de hastanelerde hizmetler durdu. Elektrik tellerinin koptuğu, içme suyu jeneratörlerinin çalıştırılamadığı Kırklareli'nde fırtına nedeniyle çok sayıda baca yıkıldı. TV antenleri ve bazı çatılar uçtu. Kofçaz, Demirköy ve Vize ilçeleri ile bazı köylerin yolu ulaşıma kapandı. Orta Anadolu'da ise fırtınanın getirdiği yağış etkisini sürdürdü. Sivas, Yozgat ve Nevşehir'de kar yağarken, Kayseri, Kırşehir ve Niğde'de yağış kaydedildi. Hava sıcaklığı gündüz ortalama 5-7, geceleri ise sıfırın altında 3 ve 7 derece arasında değişen bölgede, hızı 60 kilometreyi bulan fırtına yüzünden evlerin çatıları uçtu, elektrik kesintileri meydana geldi. Doğu Anadolu Isındı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki soğuk ve kar yağışı, yerini sıcak ve güneşli havaya bıraktı. Yurttaşlar geçici baharın tadını çıkarmaya çalışırken, ilgililer aniden ısınan kar kütlelerinde kopmalar olabileceğini belirterek, halkı çığ tehlikesine karşı uyardılar.
333
Temel Gazetecilik
Gemiler Hasar Gördü Bu arada kötü hava koşulları Ege ve Marmara Denizi'nde gemilere büyük zarar veriyor. Önceki gün tmralı açıklarında batan Bodurlar-1 kosterinden sonra, dün de Deniz Nakliyat'a ait 3 bin 500 tonluk Mohaç kosteri Bandırma Bababurnu açıklarında karaya oturdu. izmir Aliağa'da ise, saatte hızı 90 kilometreye ulaşan fırtına nedeniyle 3 dev gemi, 4 orta boy gemi ve 3 yüzer vinç parçalanıp ve battı. Zararın 7 milyar lira civarında olduğu bildiriliyor. Söküm tesisleri önünde bekleyen Sadıkoğlu, Verel, Leyla, Öge, Cömert, Çukurova, Kalkavan ve Gümüşçubuk firmalarına ait gemilerin büyük hasar gördüğü saptandı. İmralı'dan İstanbul'a kum getirirken, fırtına ve dalgalara yenik düşerek 7 kişilik mürettebatıyla Marmara'nın karanlık sularına gömülen Bodurlar-1'den en son iki saat önce haber alındığı açıklandı. Olayın meydana geldiği gün kosteriyle Marmara'da bulunan 15 yıllık denizci Hasan Altun, "Telsizle görüşürken havanın iyi olduğunu, yollarına devam edeceklerini belirttiler. Fakat, iki saat sonra bir mil önümüzde seyreden Necati Sağbaş adlı kum kosteri büyük telaş içinde Bodurlar-1 batıyor, hiçbir şey yapamıyoruz diye telsiz anonsu geçti. Biz de dev dalgalara yenik düşmemek için 24 saat mücadele verdik ve kurtulduk" dedi. Rum Gemisi Battı Öte yandan Türkiye'ye sülfirik asit taşıyan Kıbrıs Rum bandıralı bir tanker kötü hava şartları nedeniyle Sardunya açıklarında battı. Stainlesa Trader adlı tankerin 18 kişilik mürettebatından 10'u kurtarılırken, iki gemicinin cesedi bulundu. Bu arada bir ingiliz tankerinin de izlanda açıklarında kayalara çarparak batması sonucu 12 kişi öldü. (Milliyet, 27 Aralık 1986)
334
-
MİNİBÜSE TUZAK
Mardin'de PKK'nın döşediği mayına çarpan minibüste 9'u çocuk 26 kişi can verdi. MİLLİYET HABER AJANSI
Mardin'in Midyat ilçesinde bir minibüsün PKK'nm döşediği mayına çarpması sonucu 26 kişi öldü, üç kişi yaralandı. Yenikonak Jandarma Karakolu'nu basan teröristler beş askeri şehit etti, yedisini de yaraladı. Bitlis'in Mutki ilçesinde minibüs tarayan teröristler 5 vatandaşı öldürdüler. Diyarbakır'da bir genç kimliği meçhul kişilerce öldürüldü. Güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren teröristlerden altısı öldürüldü. Minibüs mayına çarptı Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Kayapınar köyü yakınlarında PKK'nın döşediği mayına çarpan Emin Akyüz yönetimindeki 47 DA 176 plakalı minibüste dokuzu çocuk, beşi kadın toplam 26 kişi öldü, üç kişi de yaralandı. Dün sabah saat 09.00 civarında meydana gelen olayda ölenlerin adları şöyle: Cemil Keleş (50), Nezir Ağırman (40), Felemez Ağırman (35), Hüseyin Aybar (37), Can Akyüz (7), Nevaf Ağırman (6), Bekir Ağırman (35), Şakir Ağırman (2), Salih Ağırman (37), Bedri Ağırman (27), Nuri Ağırman (32), Kenan Ağırman (1.5), Halime Ağırman (32), Bekir Ağırman (6), Suat Ağırman (4), Selma Aktekin (28), Ömer Aktekin (27), Esma Yeşilman (55), Mahuza Aktuğ (25), Rıfat Aktuğ (3 aylık), Hamo Akyüz (19), Şeyhnaz Akyüz (4), Davut Akpınar (38), Dero Ağırman (30), Güle Ağırman (35). Karakol Baskını 5 Şehit Bingöl'ün Genç ilçesi Yeniyazıkonak Jandarma Karakolu önceki gece kalabalık bir PKK'li terörist grubunca basıldı. Roket ve uzun namlulu silahlarla saldıran teröristlere güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Geç saatlere kadar süren çatışmada kimlikleri öğrenilemeyen bir asteğmen, bir uzman çavuş ve üç er şehit oldu, yedi asker de yaralandı. 335
Temel Gazetecilik
Bitlis'in Mutki ilçesinden Boğazönü köyüne gitmekte olan bir yolcu minibüsü, dün saat 08.40 civarında teröristlerin saldırısına hedef oldu. Kimlikleri öğrenilemeyen beş vatandaş öldü. Bitlis'in Mutki ilçesi Kavakbaşı beldesinde de dün sabah saat 11.00 civarında 56 AC 803 plakalı özel oto, teröristlerce silahlarla tarandı. Saldırıda şoför Şirin Birlik, kardeşi Kazım Birlik ile şoförün adı öğrenilemeyen eşi ve üç çocuğu öldürüldü. Diyarbakır'ın Bağlar semtinde Muzaffer Tekin (20) adlı genç, kimliği meçhul kişilerin silahlı saldırısı sonucu öldü. 6 Terörist Öldürüldü Bingöl'ün Genç ilçesi Selvi bucağı kırsal alanında üç, Solhan ilçesi Arakonak köyünde de iki, Şırnak'm Uludere ilçesi Gülyazı karakolu yakınlarında güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren bir terörist öldürüldü. Adana'nın Kuruköprü Meydanı'nda bulunan TEK'e ait trafoya dün akşam saat 18.35 sıralarında tahrip gücü yüksek patlayıcı madde atıldı. Patlama sonucu üçü ağır dokuz kişi yaralandı. (Milliyet, Ekim 1993)
17 ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM YILINA BAŞLADI Haber Merkezi- Gazi, Anadolu, Selçuk, Atatürk, Akdeniz, Mimar Sinan, Pamukkale, Osmangazi, Mustafa Kemal, Karadeniz, Kafkas, Niğde, Ondokuz Mayıs, Çukurova, Sütçü İmam, Cumhuriyet, 18 Mart, Süleyman Demirel Üniversiteleri ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA), Kara ve Hava Harp Okullarında 1993-1994 öğretim yılı törenlerle başladı. İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Yıldız Üniversitesi ve İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katılımıyla bugün, Trakya Üniversitesi'nde ise yarın yeni öğretim yılı törenlerle başlayacak. Dün öğrenime başlayan Erciyes Üniversitesi ve Adnan Menderes üniversitelerinde de resmi açılış törenleri daha sonra yapılacak. Yeni öğrenim yılına başlayan 15 üniversitenin rektörlerine 336
Haberlerin Tekrar Yazılması
birer mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "inanıyorum ki, gençlerimiz her geçen gün nitelik ve nicelik bakımından gelişen üniversitelerimizde edinecekleri çağdaş bilgi ve becerileriyle, Türkiyemizin uygarlık mücadelesine büyük katkıda bulunacaklardır" dedi. Demirel, Ankara Gazi ve Erzurum Atatürk Üniversitelerinin de açılış törenlerine katılarak konuşma yaptı. Muhabirimiz Figen Atalay'm bildirdiğine göre, Rektör Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen törende yaptığı konuşmada "Eğitime önem vermeyen adam"ı aradığını belirterek, bulmasına yardımcı olunmasını istedi. 30 yıllık meslek yaşamında eğitime önem vermeyen adamı göremediğini, Türkiye'de herkes için eğitimin büyük önemi olduğunu söyleyen Büyükerşen, "Ama eğitime önem vermeyen adam var ya, eğitime bir tek o önem vermiyor. Ama kendisini belli etmiyor. Belli etse bende kimle mücadele edeceğimi anlayacağım. Belki kaba kuvvet kullanırım" diye konuştu. Eğitim sistemindeki soruları anlatan Rektör Büyükerşen, şunları söyledi: "Türkiye çapında öğretim yapan kurumumuzu, Türkiye çapında teşkilatlanmaktan, topyekûn eğitim seferberliğini başlatmaktan bugüne kadar o alıkoydu. Sekiz yıldır altı Avrupa ülkesinde binlerce Türk gencine hizmet verdiğimiz halde, yurtdışında bir banka temsilciliğine ancak uygun görülen bir teşkilatlanmayı hâlâ o engelliyor. Fırsat eşitsizliğinin törpülenmesi için yıllarca önerdiğimiz açık lisenin kurulmasını yakın tarihe kadar o savsakladı. Birinci basamak sınavını kazanamayan lise mezunlarının 'başınızın çaresine bakın' diyerek sokaklarda o bıraktı. Liseyi bitirip eğitimin 11. katından tepe üstü sokağa düşen gence, yarın elimizi uzattığımızda yine o kıyameti kopartacak. Ama bu adam ortalarda yok. Bu adam herhalde kendini esnaf, sanayici, gazeteci, bürokrat, politikacı kılığında gizliyor. Hatta bu adam profesör kılığına giriyor olabilir. Ama onu yakalamadan çağı yakalamak mümkün olmayacak," Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe de, açıkta kalan 440 bin gence Anadolu Üniversitesi'nin olanaklarını kullanarak açık öğretim yoluyla çare bulduklarını, başka alternatif gösterilirse bu337
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
nu da dikkate alacaklarını söyledi. Dokuz fakülte, bir konservatuvar, yedi yüksek okul, beş enstitü, 440 bin öğrenci ve bin 300 öğretim üyesinin bulunduğu Anadolu Üniversitesi'nde yeni ders yılı için açık öğretime 184 bin 500, örgün bölümlere de 3 bin 401 kontenjan ayrıldı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde bu yıl iktisat ve İş İdaresi Fakülteleriyle Açıköğretim Fakültesi Sosyal Bilimler idaresi önlisans bölümlerinde ise kayıtlar bugün sona eriyor.
düştüğüne dikkat çeken Erdem, "Bu vatanı birlikte koruyalım ve bunun için birlikte çaba gösterelim" dedi. Yeşilyurt'taki Hava Harp Okulu'ndaki törende de, bu yıl okula giren 13'ü kız toplam 208 öğrenci ant içti. Kara Harp Okulu'nun yeni öğrenim dönemine başlaması nedeniyle düzenlenen törende, sınıflarını derece ile geçen öğrencilere başarı belgeleri Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı tarafından verildi. (Cumhuriyet, Ekim 1993)
Yeni Yasa
Çukurova Üniversitesi'nin açılış törenine katılan Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe, yükseköğrenim kurumlarının ancak özgür ortamda verimli olabileceklerini, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda öncülük görevini yerine getirebileceklerini belirterek "Son aşamasına gelinen yeni yasa ile üniversitelerimize bu imkânı sağlayacağız" dedi. Daçe, hükümetin eğitimde imkan ve fırsat eşitliğinin sağlanması, halen yüzde 16 düzeyinde bulunan yükseköğretimde okullaşma oranının 2000 yılında yüzde 30'a çıkarılması konusunda yoğun bir çalışma içinde olduğunu bildirdi. Bu öğretim yılında 24 bin öğrencinin öğrenim göreceği, 469 öğretim elemanının görev yapacağı Selçuk Üniversitesi'nin Alaeddin Keykubat Kampüsü'nde düzenlenen açılış törenine katılan Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz ise bu yıl başarılı bin öğrenciyi dış ülkelerdeki üniversitelere göndereceklerini söyledi. Devlet Bakanı Nafiz Kurt Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin Devlet Bakanı Ahmet Sanal Mustafa Kemal Üniversitesinin, Devlet Bakanı Şükrü Erdem Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nin, Orman Bakanı Hasan Ekinci Karadeniz Üniversitesi'nin, Devlet Bakanı Mehmet Gölhan da Süleyman Demirel Üniversitesi'nin açılışına katıldı. Cumhuriyet Üniversitesi'nde Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun da katıldığı törende konuşan Bakan Erdem, dün 1 milyon öğrencinin öğrenime başladığını ve 40 bin öğretim görevlisinin işbaşı yaptığını söyledi. Türkiye'de etnik grupların yıllardır bir mozaik içinde ayrım yapmadan yaşadığını ve bu yaşantının devam ettirilmesi için gençlere büyük görevler 338
BAYRAMDA BİLANÇO: 62 ÖLÜ 117 YARALI
ANKARA (AA)- Arife ve 4 günlük Kurban Bayramı süresinde, yurdun çeşitli yerlerinde meydana gelen trafik kazalarında 62 kişi öldü, 177 kişi yaralandı. Nehre uçan bir otomobilde bulunan 4 kişi de kayboldu. Kazalarda ölen ve kimlik bilgileri net olarak belirlenen arasında, yaşları 2-13 arasında değişen 14 çocuk bulunuyor. Aşırı hız, dikkatsizlik, hatalı sollama sonucu kaza yapan sürücülerden 14'ü de, kendilerinin neden olduğu kazalarda yaşamlarını kaybetti. Son beş gün içinde meydana gelen trafik kazalarının ağır bilançosu arife günü görüldü. Arife günü meydana gelen trafik kazalarında 20 kişi ölürken 27 kişi yaralandı. Bayramın 1. günü meydana gelen kazalarda ise 18 kişi öldü, 69 kişi yaralandı. Kurban Bayramı'nın 2. gününde meydana gelen kazalarda 6 kişi yaşamını yitirirken 51 kişi yaralandı. Bayramın 3. günü ise 6 kişi hayatını kaybetti, 51 kişi de yaralandı. Bayramın son günü sat 20.00'ye kadar meydana gelen kazalarda ise 7 kişi öldü, 14 kişi yaralandı. Konya'nın Beyşehir ilçesinde, iki otomobilin şerit ihlali sonucu çarpışması sonucu sürücülerden Selahattin Baş, Antalya-Burdur karayolunda, 3 otomobilin çarpıştığı zincirleme trafik kazasında Merdal Suel (55) ve eşi Nurşat Akkadın Suel (51), Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde iki otomobilin hatalı sollama nedeniyle çarpışması sonucu Ahmet Erol (58), Zonguldak'm Alaplı ilçesinde denize uçan otomobilin 339
Temel Gazetecilik
Haberlerin Tekrar Yazılması
sürücüsü Muhammet Likoğlu (23), Samsun'un Kavak ilçesinde, şarampole yuvarlanan otomobilin sürücüsü Bahri Yılmaz (38), İstanbul Küçükçekmece'de bir otomobilin park halindeki minibüse çarpması sonucu otomobilde sıkışan Ömür Çetinoğlu yaşamını yitirdi.
lan ve Sinema Genel Müdür Yardımcısı Gürbüz Mutlu, başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı. (Cumhuriyet, Kasım 1993)
(Bültenler, 1 Nisan 1999) Çeşitli Belgeler ve Basın Bültenlerini Haber Yapma Günümüz gazeteciliğinde ikinci el kaynaklar sayılan çeşitli belgeler, basın bültenleri, raporlar redaksiyon yoluyla haber yapılabilmektedir. Bu işlemler sırasında bazen ilk el kaynaklardan toplanmış haberlere oranla daha iyi haberler de çıkabilmektedir. Ciddi içerikli bu tür haberler ise basın kuruluşları tarafından çok sık olarak kullanılmaktadır.
CUMHUR ASPARUK MGK GENEL SEKRETERİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Orgeneral Ergin Celasun'un Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmasıyla boşalan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği'ne 30 Ağustos'tan geçerli olmak üzere Orgeneral Cumhur Asparuk getirildi. Orgeneral Asparuk'un atanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. (Cumhuriyet, Ağustos 1999)
KARDEMÎR'DE GÖREVDEN ALMA TOPERİ DIŞİŞLERİ MÜŞAVİRİ Bern Büyükelçisi Kaya Toperi Dışişleri Bakanlığı Müşavirliği'ne getirildi. Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararına göre Bern Büyükelçiliği'ne PKK saldırısında sonra İsviçre ile ilişkilerinin gerginleşmesi üzerine geri çekilen Kaya Toperi, Dışişleri Bakanlığı Müşavirliğine getirilirken, Basın Müşaviri Cavlan Tanyer ise Basm Yayın Enformasyon Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (Milliyet, 21 Kasım 1993)
ATAMA KARARLARI ANKARA (AA)- Ulaştırma Bakanlığı Telsiz Genel Müdürlüğü'ne, Türkiye Demir Çelik işletmeleri Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Kamil Ergenekon'un atanmasına ilişkin kararname, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Yayımlanan bir başka kararnameyle de, Kültür Bakanlığı Telif Hak340
KARABÜK (AA)- Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları A.Ş. (Kardemir) genel müdür yardımcılarından ikisi görevinden alındı. Kardemir yönetim kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda, Genel Müdür Yardımcısı Ersin Öztürk'ün yerine Elektronik Proses ve Kontrol Müdürü Tamer Atalay, Genel Müdür Yardımcısı Ali ihsan Karaoğlu'nun yerine Yüksek Fırınlar ve Çelikhane Başmüdürü Fadıl Demir vekâleten atandı. (Cumhuriyet, 12 Ağustos 1999) Basın bültenleri, belgelerin taranması yanında, gerektiği durumlarda kullanılması zorunlu olan biyografik bilgilerin derlenerek redaksiyon yoluyla haber haline getirilmeleri gerekmektedir. Daha önce hazırlanan bu tür haberler, derhal arşivden çıkarılarak veya kuruluşun merkezi bilgisayarından çağrılarak, birdenbire patlayan bir olayı aydınlığa kavuşturabilmek yönünden kullanılmaktadır. Daha doğru bir deyişle, olayın özgeçmişini (background) açıklamakta, kolaylıkla değerlendirilmesine neden olmaktadır.