Ozgurlukcu Genclik 1. Konferans Belgeleri

Page 1



Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler ÖZGÜRLÜK YOLUNDA MİLİTANLAŞMA

ve ÖNDERLEŞME!


Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans›, 15-16 May›s 2010 tarihlerinde, 16 ilden 105 delegenin kat›l›myla, Bo¤aziçi Üniversitesi Kuzey Kampüsü E¤itim Sen Temsilcili¤inde yap›ld›.


Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeleri Gençlik ve Özgürlük Eylemi

7 - 21

Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim

22 - 35

Kürt Özgürlük Hareketine Bak›fl Aç›m›z

36 - 43

Özgürlükçü Laiklik ve ‹nançlar

44 - 50

E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri

51 - 75

Ö¤renci Gençlik Sendikas›’na ‹liflkin Önerge

76 - 83

Liseli K›v›lc›m ve Örgütlenmesi Üzerine De¤erlendirmeler

84 - 91

Kad›n Hareketi ve Faaliyeti Üzerine Önerge

92 - 98

Heteroseksizm ve LGBTT Toplumu Üzerine

99

Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi

100 - 112

Ekolojik Kriz Üzerine Önerge

113 - 133

E¤itim ve Kadro Politikam›z Üzerine

134 - 144

Eylem Hatt›m›z

145 - 153

Birlik ve ‹ttifaklar Üzerine Önerge

154 - 159

Yay›n Faaliyeti Üzerine Önerge

160 - 165

Özgürlükçü Gençlik Tüzük Tasla¤›

166 - 171

Özgürlükçü Gençlik ve Sanat

172 - 180

De¤erlendirme: Özgürlük Bayra¤› Daha Daha Yukar›!

181 - 185


Zaman›n çivisi ç›km›fl ve ne yaz›k ki onu yerine oturtmak için ben seçilmiflim. Sheakspeare, Hamlet


GENÇLİK ve ÖZGÜRLÜK EYLEMİ! Yolcu, yol senin ayak izlerindir Yol, baflka bir fley sanma; Yolcu, yol yoktur Yol yürüdükçe yol olur. Antonio Machado 2006 y›l›nda Özgürlükçü Gençli¤in yolculu¤una flu sözlerle bafll›yorduk: “Özgürlükçü Gençlik’te ortak bir gerçe¤in farkl› yüzleri olarak bir araya geliyoruz. Bölge bölge alan alan kendimizi kuruyoruz. Farkl› kesimlerden gençler, sorunlar› ortak taleplerimizle çözmek ve hedefimize yönelmek için bulufluyoruz. “…Özgürlük için bir serüvenle bafllad›¤›m›z yolumuzda… Yenilgiler içinden kurulduk ve kendimizle yüzleflmeye ç›kt›k. Bilinmezlere çevirdi¤imiz rotam›zda, yelken aç›p rüzgar›n götürdü¤ü yerleri keflfe gittik. Rüzgar durmadan tarihin upuzun bir hikaye oldu¤unu, bizlerin de bafl›bofl hayalciler oldu¤umuzu f›s›ldasa da, bu bafl›m›z› döndürmedi, bizi yolumuzdan çevirmeye ve gürdaplar içinde kaybetmeye gücü yetmedi rüzgar›n. Her fleye ra¤men ilerledik… ‹çimizdeki ses inat etmeye ça¤›rd› bizi, sürdürecektik bu serüveni. Israrla direndik ve ufka bakarak ilerledik, yenilgilerimizle ve yetmezliklerimizle yüzlefltik, tarihin nas›l flimdide gizli oldu¤unu, gelece¤in bugünden nas›l kuruldu¤unu bir kez daha gördük, egemenlerin alçakl›klar›yla hesaplaflt›k.


8 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Ve geldik bugüne gördük ki art›k sonunday›z, buradan ötesi yok arkadafllar… Arkam›za ald›¤›m›z tarihe ve deneyime yaslan›p buradan ötesini art›k biz yarataca¤›z. “Yeniden ç›k›yoruz yola… fiimdi yeniden do¤arak, yeniden do¤rularak, teknemizi ba¤lay›p, aya¤›m›z› topra¤a basma zaman›, dalgal› denizlerden, sa¤lam, s›cak ve bereketli topra¤a… Bu toprak ki, kahramanl›klara ve direnifllere gebe kalm›fl, ac›lara gö¤üs germifl, y›llanm›fl ama y›lmam›fl bir co¤rafyan›n anas›d›r. Ve her zaman yeni isyanlar› yaratmaya gebedir. “‘Gençler gelece¤imizdir’ diyen ve gelece¤imizi karartan, flimdimizi elimizden alan egemenlere karfl›, hemen flimdiden harekete geçmemiz gerekiyor. Bafllamam›z gerekiyor. Tutukluk yapmadan ad›m atmal›y›z. Antonio Machado’nun flu dizeleriyle ‘Yolcu, yol yoktur Yol yürüdükçe yol olur.’ K›z›ldere’de Mahirlerin ve Cihanlar›n, dara¤ac›nda Denizlerin, Gabar’da Mahsun Korkmaz’›n, Samanda¤’da Mehmet Latifeci’nin cüretkârl›kla açt›¤› direnifl ve özgürlük çizgisinin bize gösterdi¤i yol da bu de¤il midir? Ayn› yazg›n›n tafl›y›c›lar› olarak flimdi bizler düflece¤iz yola… Art›k yeter! Sorun varolufl sorunudur. Biz gençler varolmak istiyoruz. Yar›na kalmadan hemen flimdi istiyoruz.” 2006 y›l›ndan bugüne Özgürlükçü Gençlik, kendi mücadele alan› içinde birçok mevzi kazand› ve ö¤renci gençlik hareketi içinde önemli bir pozisyona ulaflt›. Kurulufl süreci sayabilece¤imiz ilk 4 senelik dönemi art›k geride b›rak›yoruz. 2006-2010 y›llar› aras›ndaki dört senenin temel karakterini, “örgütsel ve politik kurulufl ve ö¤renci hareketi içinde eylemsel/pratik varolufl”


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 9

biçiminde tan›mlayabiliriz. Dört y›ll›k prati¤imiz bizi ö¤renci hareketinin bafll›ca merkezlerinde, birçok üniversite ve kampüslerde güçlü ve etkili bir politik özne olma düzeyine tafl›d›. ‹lk zamanlarda tek tek bireylerin tafl›y›c›s› oldu¤u özgürlük bayra¤›, özveriye dayal› bir çabayla ileriye tafl›nd›. Tek tek öne ç›kan bireyler, kurucu özne olman›n a¤›r yükünü omuzlad›lar. Fedakarl›k ve kararl› durufl bu dönemin karakteriydi. Tek tek yanan atefller zamanla birleflti. Organl› faaliyete, komiteli çal›flma tarz›na geçiflle ve -il, bölge ve merkez düzeyinde- inisiyatifler, koordinasyonlar oluflturuldu. Böylelikle bireysel özveri ve fedakarl›¤›n ön planda oldu¤u ilk aflamadan, örgütlü davran›fl ve kolektif bir sorumluluk zeminine geçilmifl oldu. Kurulufl dönemine bakt›¤›m›zda, kadrolar a¤›rl›kl› olarak 83-87 do¤umlu yoldafllardan oluflmufl ve kuruluflun yükünü bu kuflak s›rtlam›flt›r. Özgürlükçü Gençlik kurulufl harc›nda bu kufla¤›n önemli eme¤i vard›r. fiimdi bir dönemi geride b›rak›rken, önümüzde yeni bir süreç aç›l›yor. Özgürlükçü Gençli¤in 1. Konferans›’yla “Önderleflme ve Militanlaflma” rotas›na girece¤iz. Alaca¤›m›z kararlar da bu yolu açacak kararlard›r. Kendimizi Bilelim: İki Yönümüz fiu an biz neyiz? “Kurulufl dönemi” kendi kimli¤imize ve mücadele tarz›m›za biçim verme sürecidir ayn› zamanda... Bu mücadele süreci içinde oluflan Özgürlükçü Gençlik kimli¤ini de¤erlendirmek onu kavray›p bilince ç›karmak için önemlidir. Özgürlükçü devrimci kimli¤imizin iki yönü üzerinde durarak


10 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

bunu yapmaya çal›flal›m. Böylelikle “biz kimiz ve nereye gidiyoruz” sorular›n›n yan›t›n› kendimize verebiliriz. Yatay Yönümüz: Öğrenci Hareketinin İhtiyaçlarını Esas Alan Bütünsel Yaklaşım Özgürlükçü Gençlik, üniversiteli gençli¤e yo¤unlaflan alan prati¤i içinde dar grupçu, sekter ve kendi örgütsel program›n› alana do¤rudan ikame eden anlay›fllardan uzak durmufl ve ortak durufllara, ittifaklara önem vermifltir. Bu yönelime, rastlant›sal olarak yahut bir iyi niyet gösterisiyle veya zay›fl›ktan kaynaklanan bir beklentiyle girmemifltir. Politik bir yönelimdir bu ve bütünsel bir yaklafl›m›n parças›d›r. Bugüne de¤in, ö¤renci gençlik hareketinin sorunlar› konusunda ilkesel ortakl›k zemininin yakalanabildi¤i her durumda ve ortak faaliyet yürütme konusunda istikrarl› davranan bütün örgüt ve çevrelerle çeflitli düzeylerde ittifaklar kurduk. Kimisinde konjonktürel, taktik ve lokal olan bu yan yana gelifller, bir “yol arkadafll›¤›” düzeyinin ötesine geçmedi. Bundan çok beis görmedik, bu taktik ittifak zeminlerinin de önemli oldu¤unun bilincinde olduk. “Yol arkadafll›¤›”n›n ötesine geçen stratejik ittifaklar›m›z› da bu politik sürecin içinde tan›d›k ve gördük. Daha yak›n durufl sergiledik, daha militan eylemler örgütledik, taktik birlik ve platformlar içinde ortak tutum ald›k, Genç-Sen benzeri alan örgütlenmeleri içinde ortak bir politik çizgiyi hakim hale getirmek için çaba sergiledik. Önümüzdeki dönemde de bu süreçleri gelifltirerek sürdürmekten yanay›z. Bu konuda aç›k yürekli ve cesur bir yaklafl›m sergilemek Öz-


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 11

gürlükçü Gençlik için esast›r. Kimileri taraf›ndan bu yaklafl›m, “birlikçilik” biçiminde bir s›¤l›kta alg›lanabilir ancak, bizim kendi duruflumuza iliflkin yaklafl›m›m›z gayet nettir. Bizde küçük burjuva hesapç›l›¤›n›n darkafal›, pragmatik yaklafl›m›na yer yoktur; bütünsel bak›fl ve yapk›n tarz, iflçi s›n›f›na has sorumlu ve kapsay›c› devrimci tutumun karfl›l›¤› oldu¤u kadar Özgürlükçü Gençlik’in kimli¤inin temel kurucu ö¤elerinden biridir. Dikey Yönümüz: İddia Sahibi, Örgütlü ve Direnişçi Yaklaşım Özgürlükçü Gençlik, alan faaliyeti içinde kendi örgütlülü¤ünü gelifltirmenin yol ve yöntemlerini gelifltirmeyi de esas al›r. Ö¤renci gençli¤in, genel söylemde kolektif bir kimli¤e iflaret ediyor görünmesi, karmafl›k ve çok yönlü karakterini perdelemez. Ö¤renci Gençlik diye bahsettti¤imiz toplumsal kesim, kendi içinde heterojendir, birçok eflitsizli¤i ve farkl›l›¤› bünyesinde tafl›r. Özellikle s›nav sistemi ve e¤itimin ticarileflmesiyle yaflanan yar›lma “ö¤renci gençlik” kolektif kimli¤ini parçalar. “Seçim yapmak öldürmektir” der varoluflçular, biz de örgütlenirken asl›nda kimi seçimlerle yüzyüze geliriz. Ve görünüflte basit gibi görünen konular, gerçek sorunlar ve ikilemler biçiminde önümüze gelir; Güneyde mi örgütlenece¤iz, Kuzey’de mi, Türkleri mi, Kürtleri mi, Araplar› m›, yoksullar› m›, orta s›n›f› m›, bilinçlileri mi, lümpenleri mi, kad›nlar› m›, erkekleri mi, LGBTT bireyleri mi, çevrecileri mi...vd. örgütleyece¤iz gibi... Eflitsiz geliflmelerin ve yeterli yo¤unlaflmayla bütünsel bir hamle yapam›yor olmam›z›n getirdi¤i sorunlard›r bunlar... Bu sorunlar› çözmekle yükümlüyüz. Kimi zaman birini di¤e-


12 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

rine tercih etmeden çok yönlü hamleler yaparken, kimi zaman çubu¤u bir yönden di¤erine bükerek ve dengeler kurarak ilerlememiz gerekebilir. Bu esnada nesnel süreci do¤ru okumam›z, kendi bilincimize vak›f olmam›z, örgütsel durumumuzu ve gerçekli¤imizi gözden kaç›rmadan hareket etmemiz esast›r. Peki Özgürlükçü Gençlik, “Ö¤renci Gençlik” içinde nas›l örgütlenir? Nas›l etkili olabilir? Bu bütünün parçalar›n›n hangisiyle ne düzeyde iliflki gelifltirmeliyiz, do¤ru ve yerinde karar vermeliyiz. Buradan bakt›¤›m›zda flimdiye kadar yürüttü¤ümüz alan faaliyetinde çok sorun yaflamad›¤›m›z› ve temel örgütlenme mant›¤›m›zda bir sorun olmad›¤›n› söyleyebiliriz. Ö¤renci hareketinin ihtiyaçlar›n› esas alarak davrand›k ve kadro faaliyetinden de geri ad›m atmad›k. ‹kisi atbafl› beraber gitti. Alan›n kendi gündemi ve örgütsel program›m›z (kamplar, e¤itimler ve kampanyalar...vs.) birbirlerinin önünde -kimi liberallerin sand›¤› gibi- engel teflkil etmedi ve birbirini zaafa düflürmedi. Böyle sorunlar yaflamam›fl olmam›z, kadro x kitle diyalekti¤i biçiminde tan›mlanagelen tarzda bir istikrar yakalad›¤›m›za iflarettir. Özgürlükçü Gençlik bundan sonraki süreç içinde de, genifl faaliyet içerisinde yer alacak ve örgütlülü¤ünü bir s›r gibi duman perdesi ard›na gizlemeden duracakt›r. Örgütlü olmay› her zaman ön planda tutacakt›r. Özgürleflmeye daha üst düzeyde ihtiyac› olanlarla ve bunu talep edenlerle yoldafllaflmay› esas alacak ve kadro faaliyetinin nesnel zeminini burada kuracakt›r. Devrimci Birlik... Özgürlükçü Gençlik ayr›ca nesnel bir ihtiyaç olarak devrim-


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 13

ci birli¤in karfl›l›¤›n› üretme yolunda -yak›n politik öznelerlearalad›¤› politik ve pratik süreci kararl› bir flekilde sürdürecektir. Gençli¤in aç›kyürekli ve ön yarg›s›z karakteri birli¤in üretilmesi için verimli bir ortam› da sunmaktad›r. Cephesel tarzda birlikten, ortak bir çat›da örgütlenmeye ve en sonunda varabiliyorsak örgütsel birlik düzeyine kadar Özgürlükçü Gençli¤in yap›c› yaklafl›mla ilerleyece¤i bilinmektedir. *** Özgürlük Ama Nasıl? “Özgürlük zorunlulu¤un kavranmas›d›r” der Engels. Özgürlük ve zorunluluk ilk bak›flta birbirine karfl›t görünüyor da olsa, asl›nda biraradad›r. Özgürlük hayat›n içinde sorumlulu¤a kopmaz ba¤larla ba¤l›d›r. Ve kendisine ulafl›lmas› için yapmam›z gerekenleri bizden titizlikle ister. Özgürlük inatç› bir fleydir. Zorunluluklar›m›z› bilmek demek asl›nda kendimizi bilmektir. Kendimizi bilmek içinde yaflad›¤›m›z gerçekli¤i bilmeyi getirir. Bu sayede olaylar içindeki varl›¤›m›z› tespit edebilir, kendi yetmezliklerimizi, imkan ve potansiyellerimizi görebiliriz. Ve böyle oldu¤u ölçüde mücadelemizi ileriye do¤ru götürebiliriz. Özgürlük kendimiz ve mücadelemiz üzerinde söz sahibi olmakt›r. Rusçada özgürlük ve irade kelimeleri ortak kökten türer, “volya”. Bu iki kavram›n ayn› kaynaktan do¤mas› rastlant› de¤ildir. ‹radeyi, insan›n de¤ifltirme, dönüfltürme gücü ve yetene¤ine sahip olmas› gibi tan›mlayaca¤›m›z gibi, kendine söz geçirebilmesi ve kendi üzerinde hüküm sahibi olmas› biçiminde de tan›mlayabiliriz. Bireyin bilinç aç›kl›¤›na ve kendine has bir duru-


14 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

fla sahip olmas›, özgür tercih yapabilmesi ve özgür irade gösterebilmesi için zorunludur. Burjuva anlay›fla kal›rsa, “özgürlük, baflkas›n›n özgürlü¤ünün s›n›rlar›n›n bafllad›¤› yerde biten bir fleydir”. Bu tan›mda bir kadercilik gizlidir. Çünkü, özgürlük asl›nda, bireyin kendi s›n›rlar›na geldi¤i yerde bafllatt›¤› bir mücadeledir. Mevcut düzende ve s›n›fl› toplum içinde, kendi s›n›rlar›m›za raz› olmak, kendimizi bilmeyi de¤il, haddimizi bilmeyi içerir ve böylece “özgürlüksüzlü¤e” boyun e¤eriz. Özgürlükçü Gençliğin Sınavı Biz ciddi dönemeçteyiz, zorlu bir sürece girece¤iz. “Önderleflme ve Militanlaflma” temel parolam›z, bu yolda verece¤imiz s›nav bir sonraki ataca¤›m›z ad›mlar›n kaderini belirleyecek. F›rt›nan›n yaklaflt›¤›n› ve uzaktan çakallar›n u¤uldad›¤›n› duyuyoruz. ‹çinde bulundu¤umuz flu süreçte gerilimlerin usul usul bize sokuldu¤unu, içimizde dolaflt›¤›n› hissediyoruz. Ve flu anda yaflad›¤›m›z sorunlar yak›n bir gelecekte belki 20-30 misline ç›kacak. fiimdi bizi zorlayan, iç gerginli¤e sebep baz› sorunlar, o zaman kimisinde daha ciddi zararlar vermeye, k›smi kay›plar yaflamam›za yol açacak. O halde ne yapmal›y›z? Hangi hamlelerle devam etmeli, nas›l önlemler almal›y›z? Bu s›nav› lay›¤›yla verebilmemiz, yeni bir mücadele sayfas›n› açabilmemiz için bunlar önemli... Politik Yoğunlaşma Konferans›m›zla birlikte önümüzde aç›lan süreç, bizden politik yo¤unlaflmay› çok yönlü olarak artt›rmay› talep ediyor. S›ra-


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 15

dan bir yaklafl›mla bunun üstesinden gelemeyiz. S›radanl›k, kabulleniflin ve kadercili¤in en s›k› müttefikidir... Politik yo¤unlaflman›n gerilimini tafl›mak için s›radanl›¤›n uyuflturucu etkisinden s›yr›l›p ç›kmam›z gerekiyor. Politik yo¤unlaflma ise, büyük ve güçlü öznelerin üstte ve karfl›m›zda yerald›¤›, yüksek düzeyde bir gerginlik içinde, birçok ç›kar hesab›n›n ve entrikan›n yap›ld›¤›, tuzaklar›n döflendi¤i bir ortamda dövüflebilmemizi zorunlu k›l›yor. Yo¤unlaflmak, özgürlü¤ü daha üst seviyede istemektir. Özgürlü¤ü talep etmekse, Ikarusun günefle ulaflma tutkusu gibidir. Ulafl›ld›kça ulafl›lmaz olur. Ciddi bir politik özne ve iktidar gücü olabilmek için, özgürlükçü militan›n fetihçi bir kimlikle davranmas› gerkir. Kaderimizi avucunda tutan, sermayenin politik iktidar odaklar›n›n kalelerine karfl› sald›r›ya geçmeli ve oralar› kendi taleplerimizle fethetmeliyiz. ‹ktidar›n karanl›k dehlizlerdeki yap›lan egemenlik ve ç›kar hesaplar›n› bozabilmek için oraya ulaflan ateflten yollardan geçmeye haz›r olmal›y›z. Politik yo¤unlaflma, bu haz›rl›¤›n ad›d›r. Ve e¤er ki özgürlü¤e olan ihtiyac›m›z, devrim tutkumuz gerçek ise, bunun üstesinden gelebiliriz. Her kazand›¤›m›z baflar› önümüzdeki yolu açacakt›r. Ve her ad›m›m›zda kendi kaderimiz üzerinde daha çok söz sahibi oluruz ve insanlafl›r›z. Örgütsel Genişleme, Yaygınlık ve Etkinlik “‹nsan›m insani olan hiçbir fley bana yabanc› de¤ildir.” diye yazar Marks’›n ve K›v›lc›ml›’n›n mezar tafl›nda, ikisinin de bugü-


16 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ne söyledikleri son sözleri gibidir bu... Biz de “Önderleflme ve Militanlaflma” mücadelemizde baflar›ya ulaflmak için, insanlar›n içinde olabilmeliyiz. Gençlik içinde daha yayg›n biçimde varolmal›y›z. Gençlik hareketi içinde baflar›l› olabilmek için, bütün farkl›l›klar› ve renkleri içinde varolan gençlik dinami¤ine derinlemesine bir nüfuz edebilmemiz gerekir. Gençli¤in büyük gücünü harekete geçiremeye aday olan ve bu harekete önderlik emeyi gözüne kestiren bizlerin, politik yo¤unlaflma ve tarihsel bir duruflun yan›s›ra, yayg›n ilifliki a¤›na ve etki alan›na sahip olmas› gerekir. Ve kaç alanda örgütlü oldu¤umuz, toplamda kaç kifli oldu¤umuz, kaç kifliyle görüfltü¤ümüz, kaç›n› harekete geçirebildi¤imiz baflar›ya ulaflmam›zla do¤rudan iliflkilidir. O halde önümüzdeki süreçte, yayg›nlaflmay› ve etki alan›m›z› geniflletmeyi öncelikli hedeflerimiz aras›na koymal›y›z. Bu kapsamda, genifl çevreyle iliflkiler kuracak araçlar›n neler olabilece¤i ve varolan araçlar› daha etkin nas›l de¤erlendirebilece¤imiz konular›n› gündemizin ilk s›ralar›na tafl›nmal›y›z. Devrimci Yenilikçilik! Özgürlükçü Gençlik yenilikçidir. Bu çok s›k›ld›¤›m›z yahut sürekli yeni hevesler peflinde koflup, yerlerde sürüklendi¤imiz için böyle de¤ildir! Gerekti¤i için böyledir! Yeni bir devrimci dönemin aç›lmas› ve yeni bir devrimciler kufla¤›n›n tarihi yazmas› gerekti¤i için... Diyalekti¤e kimse yabanc› de¤il, nas›l derler “Her fley akar, bir y›kand›¤›n nehirde bir daha y›kanamazs›n.” Biz de ayn› nehirde y›kanamay›z flimdi, ça¤›m›z›n devrimcili¤ini yapmakla yükümlüyüz.


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 17

Marks, bir yerde, Ianus adl› bir mitoloji karakterin trajedisinden aktar›m yapar, bu “devrimci yenilikçilik” konusunda da geçerli bir örnektir. Ianus adl› varl›¤›n gövdesi ileriye dönük oldu¤u halde bafl› arkaya do¤ru bakmaktad›r. Yani gövdesiyle gelece¤e yönelikken, kafas› geçmifle dönüktür. Kimi “hareketler” s›n›f savafl›n›n günümüz koflullar› içinde yer alamam›fl ve günün ihtiyaçlar›na karfl›l›k üretememifl durumdad›r. Ve ne yaz›kki, trajik bir biçimde tarihin büyülü etkisi alt›nda bir seyirci, ruh ça¤›r›c›s› yahut ölü sevicilik hastal›¤›na düflmüfl durumdad›rlar. Onlar, h›rslar› -ve belki de konumlar›- taraf›ndan trajedilerine ba¤lanm›fllard›r ve onlar için yap›labilecek çok fley yoktur. Özgürlükçü Gençlik olarak bizim de tarihimiz vard›r elbette, 2006 y›l›nda gökten zembille inmedik bu co¤rafyaya... Ve tarihimizi severiz, ondan gurur da duyar›z ama, onun esiri olmay›z. Elefltirmek ve ileriye gitmek gerekti¤inde tarihi ayakba¤› haline getirenlerden de¤iliz. Yola Çıkalım... Özgürlükçü Gençli¤in ulaflt›¤› derinlik, mücadelede baflar›n›n ve prati¤e boylu boyunca uzanma cüretinin güvencesidir. Kavramlarda, tespitlerde, politik de¤erlendirmelerde, al›nan kararlarda, toplant›lar›n veriminde…vb. belli düzeyde bir kararl›l›k sa¤lam›flt›r. fiimdi yüksek düzeyde bir politik yo¤unlaflma, fetihçi tarz ve önderli¤e aday bir yaklafl›mla ciddi sonuçlar almaya muktediriz. Ard›m›zda 3 y›ll›k bir mücadele tarihimiz var, yapt›klar›m›z ve yapamad›klar›m›zla yüzleflip yola devam edece¤iz ve görünen bir yol olmad›¤›nda biz bu yolu yürüyerek açaca¤›z.


18 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Bacon “Bilmek yapabilmektir” der. Ne oldu¤umuzu bildi¤im ölçüde durmak olmaz gayr›, yola düflmek gerekir... İcazetçiliğe Hayır! Meşru Militan Eylem Çizgisi! Yapt›¤›m›z eylemler örgütümüzün aynas›d›r. Biz eylemimizle de özdefl olmal›y›z. Çünkü teorik ve lafzi düzeyde iyi olmak, mücadelede, eylemde iyi olmay›, do¤ru parolalar atmay›, kitlelerin nabz›n› tutabilmeyi ve onlara yön verebilmeyi kendili¤inden yaratmaz. “Düflünce ve davran›fl birbirinden ayr›lmaz” sözünü esas al›yorsak, buna uygun bir hareket etmemiz gerekir. Özgürlükçü Gençlik, gençli¤in özgürlük eyleminin çeflitli biçimlerdeki varoluflunda etkin biçimde konumlan›rken, bu eylemlilik sürecine yön vermek için de çal›flmal›d›r. Ö¤renci Gençli¤in heterojen yap›s›n›n, tarihsel iktidar biçimlerinin günümüze bakiyesi olan ve güncel sermaye birikim sürecinin yap›sal olarak üretti¤i sorunlardan do¤an, farkl› farkl› direnifl ö¤eleri taraf›ndan da belirlendi¤ini görmeliyiz. Bu anlamda sorunun yafland›¤› yer ve zaman›n içinde örgütlü olmam›z gerekir. Stretejik zeminimize ba¤l›l›kla birlikte, çok yönlü olarak, bire bir içinde konumlanmam›z gereken birçok sorun alan› vard›r. Özgürlükçü Gençlik, • Üniversitelilerin, Liselilerin, Genç kad›nlar›n, LGBTT bireylerin ve engellilerin sorunlar›na karfl› mücadeleyi önüne koyar ve bu alanlarda yürütülen özgün mücadelelerle dayan›flma iliflkisi kurar.


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 19

• Ekolojist olman›n gere¤i olarak, do¤an›n sermaye taraf›ndan sömürülmesine, kirletilmesine ve ya¤ma edilmesine karfl› eylemler içerisine girer. • Halklar›n kardeflli¤ini savunur. • Kapitalizmin iflgal ve savafl politikalar›na karfl› bar›fl savunucular›yla, kendi görüflleri do¤rultusunda, ittifaklar gerçeklefltirir. • Özgürlükçü laiklik anlay›fl›n›n bir gere¤i olarak, inanc›ndan ötürü ezilen ve ayr›mc›l›¤a u¤rayanlarla dayan›flma içinde bulunur. • Yoksulluk ve yoksullu¤u yaratan nedenlerle mücadele eder. *** Eylem, Özgürlükçü Gençli¤in kendini gerçeklefltirme arac›d›r. Eylem an’a, güncelli¤e müdahale edece¤imiz momenttir ve bu bizi gelece¤e tafl›r. Devrimci teorimiz, eylem hatt›m›zda da derinleflmenin, eylem tarz›m›zla s›radanl›¤›n ötesine geçmenin, öncü ve örnek eylemlerle inisiyatif al›p ön aç›c› olman›n güvencesi olacakt›r... Devrimci Teori Olmadan Devrimci Pratik Olmaz Lenin, “Devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz” der. Bununla salt pratikçi bir yönelimin ufkunun s›n›rlar›na iflaret eder. Sadece dar pratikçi bir faaliyet ön aç›c› olamaz. Pratik, bir strateji içinde anlaml›d›r ve örgüt/kadrolar taraf›ndan kavrand›¤› ölçüde direniflçi tarzda hayata geçirilebilir. Aksi halde pratik, nereye ç›kt›¤› bilinmeyen bir labirente dönüflme riski tafl›r. Ör-


20 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

gütün kendisi ve militanlar pratik bilincin üstüne ç›kamazlarsa, motivasyonlar›n›n azald›¤› koflullarda, kendilerini prati¤in bas›nc› ve yo¤unlu¤u içinde kaybolmufl ve takatsizleflmifl bulabilirler. Pratik içinde bilinçli bir durufl sergileyebilmek için, devrimci teoriyle devrimci prati¤i birarada yürütmeyi baflarmam›z gerekir. Hele ki önümüzdeki süreçte önderleflmeyi esas al›yorsak, bu daha da önemlidir. “Özgürlük kendini bilmekle bafllar, irade ise kendine söz geçime sanat›d›r” demifltik. Ne yapt›¤›n›n bilgisine hakim olamayan militan mücadele içinde çok kal›c› olmayacakt›r. Albert Camus, Sisifos Söyleni’nde flöyle bir örnek verir. “'Hay›r’ der fatih, ‘eylemi sevmem için düflünmeyi unutmufl olmam gerekti¤ini sanmay›n. Tersine, inand›¤›m› kusursuzca tan›mlayabilirim. Çünkü ona var gücümle inan›yorum, onu aç›k ve kesin bir biçimde görüyorum.' ‘Bunu anlatamayacak kadar iyi biliyorum’ diyenlerden sak›n›n. Çünkü anlatmay› beceremiyorlarsa, bilmedikleri ya da tembellik yüzünden, yüzeyde kald›klar› içindir.” Serüvenciden Özgürlükçü Militana Her dilden bir adlar› vard› onlar›n ama hiçbir ülkenin kimli¤ini tafl›mad›lar Sar›fl›nd›lar belki de esmer yani birçok yüzün bileflkesi Ne alt›n aray›c›s›yd›lar ne de aylak bir gezgin


Gençlik ve Özgürlük Eylemi - 21

Vurulup düflseler de her kuflatmada serüvencidir onlar ve hiç ölmezler fiair Ahmet Telli, Soluk Solu¤a yaflayan Serüvencileri anlat›rken, genç militan›n öyküsüdür asl›nda önümüze serdi¤i... Gözü peklik, heveslilik, cüretkarl›k ve inatç›l›k genç militan› etkin k›lar. Mücadele serüveni içinde çelikleflen genç militan›n her ad›m› ufkunu daha ileriye tafl›mas›na yol açar. Özgürlükçü Genç, kendini güncel olanla yahut tarihsel olanla s›n›rlamaz, ikisinde birden konumlan›r. Serüvenci oldu¤u ölçüde ön yarg›s›z ve aç›k yürekli, bilinçli oldu¤u ölçüde ise serinkanl› ve dirençlidir. Birinden biriyle kendini s›n›rlamas› durumunda ise, ya tarihsel bir konumdan bakarak, olaylara “bilirkiflilik” yapacak ve seyirci konumuna düflecektir ya da güncellik içerisinde, “an”›n, “flimdi”nin canl› ak›fl› içinde bilinçsizce koflturarak, nereye gitti¤ini bilmeksizin kaybolacakt›r. Özgürlükçü Gençlik 1. Konfernas›’yla “Önderleflme ve Militanlaflma” yoluna giriyoruz, o halde iki ifli birden yapabiliriz. Hem geçmifle dan›flarak ve onu elefltirerek dersler ç›kartaca¤›z ve tarih bilincine s›rt›m›z› verece¤iz, hem de somut koflullar içerisinde kendimize yer açmay› ve güncellik içinde dövüflmeyi bilece¤iz.


TÜRKİYE DEMOKRATİK HAREKETİ ve DEMOKRATİK DEVRİM

GİRİŞ Türkiye’de yaflayan halklar›n gelece¤ini belirleyecek en önemli dinamiklerden biri gençliktir. Gençli¤in insan hayat›ndaki atak ve isyankar rolü meselelere farkl› ve dinamik bak›fl›n› ortaya ç›kar›r. S›n›fl› sistemlerden koparak yeni bir medeniyete yönelmek, ayr›cal›ks›z, ortaklafla üretilen toplumsal yaflam ortam›n› yaratma iradesi ve do¤an›n bize verdi¤i yaflama hakk›n› hakk›yla kullanma arzusu, gençlik ça¤›nda insan›n kafas›n› meflgul eder. Egemenler de, bu yüzdendir ki, içinde devrimci cesaret ve devrimci arzu bulunan gençli¤e en büyük sald›r›lar› düzenler. Sistem gençli¤in bedenini ve bilincini çarçur ediyor. Öyle ki, sistem bununla da yetinmez; gençli¤in içgüdülerini ve bilinçalt›n› bile kontrölü alt›na almak ister. Tüm bu gayret zaman› gelince istedi¤i gibi gençli¤i yönlendirebilmeyi amaçlar. Bugün Türkiye’de de yaflanan budur. ‹nsan› insana k›rd›ran, insan› insandan nefret ettiren sistemin varl›¤›; bu lanet ç›kmaz, sistemin gençlik üzerinde oynad›¤› oyunlarla tazelemektedir. Egemenler, saltanatlar›n› devam ettirebilmek için, gençli¤in bilincine flovenizm zehirini pompalamaktad›r. Sistemin tek tiplefltirici uygulamalar›n› kabul etmeyenleri linç etmeye kalkanlar›n önünde “Türk gençli¤i” yürümektedir. Kürt halk›n›n asgari taleplerini dillendirmesine bile ilk tepki


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 23

gösterenlerin faflistlefltirilmifl gençlikten oldu¤unu görüyoruz. Alevi inanc›na özgürlük talebi, yine günümüz gerici-faflist gençli¤i taraf›ndan tepkiyle karfl›lanmaktad›r. Daha da ötesi, bugün Türkiye gençli¤inin büyük bir bölümü “s›n›fl› toplumu” yaflanabilecek tek gerçek sistem olarak görebilmektedir. Ütopyalar, hayaller, ümitler bo¤ulmufltur. Gerici, faflist veya yozlaflm›fl gençli¤in günümüzdeki durumu, elbette egemenler taraf›ndan alk›fllanmaktad›r. 15-25 yafl aras› gençlere dayat›lan magazinel, günlük, apolitik, i¤reti, yoz, gerici ve pesimist hayat tarzlar›, gençli¤in bugünkü halini kavramam›zda kolaylaflt›r›c›d›r. Günümüzde yaflanan rejim krizlerine, iç savafla ve emekçi kesimin hak taleplerine, gericilefltirilen gençli¤in duyars›zl›¤›n› tahlil etmek istedi¤imizde, karfl›m›za Türkiye’nin kendine özgü flartlar› ç›kar. Politik-Ekonomik İktidar ve Kapitalizmin Türkiye Orjinalitesi Bugünkü yaflanan reel politik durumu de¤erlendirmeye kalk›flt›¤›m›zda, önümüze öncelikle tarihsel flartlar içerisinde bir tablo ç›k›yor. Türkiye’nin kurucu dinami¤i tefeci-bezirgan sermaye kökenli Anadolu burjuvazisi; 20. yüzy›l›n bafl›nda, Anadolu halklar›n›n büyük bedeller ödeyerek elde etti¤i kazan›mlara el koyarak ve asalak bir flekilde devlet fideli¤inde yetifltirilip güçlendirilerek günümüze kadar kendini idame ettirdi. “‹leri” kapitalist ülkelerde kendi yolunu açmak için bizzat burjuvazinin üstlenmek zorunda kald›¤› kimi ekonomik, demokratik ve teknik geliflmeleri, bizdeki burjuvazi, yapmak bir


24 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

yana dursun, yapmamak için ç›rp›n›p durdu. O, sadece el koymay›, cebine atmay› ve vurgunculu¤u bilir. Bu özellik onun hamurunda vard›r. “Kemalizm” flemsiyesi alt›nda Türkiye halklar›na yutturulan “s›n›fs›z-imtiyazs›z, kaynaflm›fl uyumlu bir kitleyiz” demogojisi ile s›n›rs›z soygun imkan›n› yakalayan sermaye, kendi birikim sürecini neredeyse haz›ra konarak gerçeklefltirdi. Ne idü¤ü belirsiz bir anti-emperyalist söylemle ve dokular›na sinmifl tefeci bezirgan kimli¤i ile bizdeki burjuvazi ve onun güçlenmesinin zeminini yaratan ordu merkezli devlet bürokrasisi, tam tersine, ülkeyi göbekten emperyalizme ba¤lam›flt›r. 20. yüzy›l›n bafl›nda emperyalizme karfl› mücadelenin açt›¤› yolda ilerleyip, kendi devrimini tamamlamak yerine “devletin” koltu¤u alt›nda yar›m yamalak geliflimini tercih eden (tefeci bezirgan kökenli)sermaye, kapitalizm öncesi bir çok özeli¤ini bugüne kadar tafl›m›flt›r. ‹flin özü, bizim “kapitalizmimiz”, geçmiflten kalma vurgunculuk hastal›¤›ndan malul. Bugün yaflananlar› kavrayabilmemiz, ancak geçmiflte kalm›fl gibi görünenleri görünür k›lmaktan geçer. Kendisini ifade etti¤i siyasi özneler AKP-ANAP-AP-DP s›ralamas›yla geriye do¤ru götürülebilecek olan Anadolu’daki tefeci bezirgan sermayesinin kökünü, daha da gerilere, Osmanl›’ya hatta yedi bin y›l öncesine kadar götürebiliriz. Tefeci-bezirgan sermayenin ruhu, üretmeden el koymaya ya da vurgunculu¤a dayal›d›r. Ayn› zamanda, tefeci bezirgan sermaye,üretimle ilgilenmedi¤i için, yeni üretim biçimine yol açacak giriflimcili¤e s›çrama refleksinden yoksundur. Üretim temelinden kopuk oluflu, faiz vurgunu ve ticaret yollar›yla beslenmesi, onun kaderidir.


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 25

Yedi bin y›ll›k antika tarihte medeniyetlerin bat›fl ç›k›fl›nda hep bu gerçeklik, tefeci bezirgan sermayenin üretimi çoraklaflt›rmas›; ama daha geliflkin üretim biçimine s›çrayamamas› yatar. Bu nedenle, tefeci-bezirgan sermaye, iktidar taht›na hiçbir zaman ç›plak haliyle oturmam›flt›r. “Bat›da” kapitalizm geliflip hedefine bütün dünyay› almaya bafllad›¤›nda, bizde kapitalist iliflkiler yok denecek kadar c›l›zd›. Bat› kapitalizminin metalar› kapitülasyonlarla Osmanl›ya akmaya bafllay›nca, liman flehirlerinde Müslüman olmayan Osmanl› tebaas›ndan oluflan komprador burjuvazi, bat› kapitalist flirketlerinin flubesi oluverdi. Sürecin bak›fl›ml› ilerleyen bir di¤er kanal›nda, bizdeki tefeci bezirgan sermayenin en irilerinin komprador burjuvazi ile iliflkisi zor olmad›. Tefeci bezirgan sermayenin en irileri, “Bat›” sermayesinin üretti¤i mallar›n Osmanl› topraklar›na girmesine arac›l›k yapan komprador burjuvazinin elindeki mallar›n Anadolu’daki da¤›t›m a¤›n› oluflturdular. Kemalist burjuva devrimine kadar gelen süreçte, kapitalizme geçifl sanc›lar›n›n yafland›¤› y›llarda, “›slahatlar, tanzimatlar ve meflrutiyetler”, hep o komprador burjuvaziye imtiyazlar tafl›maktan öteye geçemedi. Bu tarihlerde büyüyen Ermeni burjuvazisi hazin sonunu nerden bilebilirdi ki! Türk burjuvazisi ekonomi-politik idman›n› Ermeni burjuvazisinin s›rt›nda denedi¤i k›l›ç oyunuyla yapm›flt›r. Kemalizmin anti-emperyalizmine gelirsek, Kurtulufl Savafl› öncesi ve y›llar›nda gayrimüslim komprador burjuvazinin tasfiyesi ve mülklerinin Anadolu burjuvazisine aktar›lmas› (Koç, Sabanc›, Çukurova... vb.)Kemalist iktidar taraf›ndan bize anti-emperyalizm diye yutturulur. Kemalizmin anti-emperyalizmi, büyük oranda, gayri-müslim, ermeni, rum ve


26 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

yahudilerden oluflan “komprador sermayesini” kendi (Müslüman ve Türk) zimmetine geçirme anlam›yla yüklüdür. TC’ de Yeni Konsept Arayışı ve Günümüzde Yaşanan İktidar Çatışması Bugün iktidar oda¤›ndaki ordunun Kemalistli¤ini inceledi¤imiz zaman, ulusalc› cilan›n alt›nda “Oyak” bütün ç›plakl›¤›yla arz-› endam eder. Oyak ‘›n ortakl›klar›na bakt›¤›m›z zaman da, “Bat›” finans kapitalinin ülkenin sözümona “anti-emperyalist” kurumunda, kara y›lanlara nispet edercesine nas›l da çöreklendi¤ini görürüz. Örne¤e gerek duyanlara: Oyak Sigorta /Axa, Oyak Renault... AKP’nin iktidara gelifli, Gül’ün cumhurbaflkan› oluflu, HSYK’da yaflanan kriz, generallerin tutuklanmas› ve Ergenekon, küresel sermayenin deste¤ini alan yerli finans-kapitalin AKP eliyle yeni bir iktidar çekirde¤i yaratma iste¤inin tezahürleridir. Küresel sermayenin askeri-politik e¤ilimlerine entegre olmaya daha candan ve haz›rl›kl› talip olan AKP-Fethullah Hoca eksenli sermaye blo¤u, ayn› zamanda, emekçi kesimlerin kazan›mlar›n› tahrip etmek ad›na candan gönüllü olufluyla da dünya çap›ndaki çetecilerden destek görmektedir. Küresel sermayenin deste¤ini alan yerli finas-kapital karfl›s›nda insiyatifini yitirmek istemeyen ordu, önce uzlaflma arayarak pastay› paylaflmay› kabul etmesine ra¤men, geliflmelerin git gide aleyhine oldu¤unu görünce, 2007 ‘de e-muht›ra ile AKP ‘ye balans ayar› çekmek istedi. Ancak, 28 fiubat’ta hedefine ulaflan bu hamle, bugünün güçler dengesinde bir sonuç yaratamad›. Ve sonuçta, art›k sistemin iç çekirde¤ini de ele geçirmeye yönelen


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 27

AKP ile tarihi Dolmabahçe görüflmesinde uzlaflt›lar. Geçti¤imiz günlerde, Baflbakan Erdo¤an’›n Ermeni soyk›r›m yasa tasar›lar›n›n de¤iflik ülke parlemontalar›ndan geçmesi sonras› Ordu-AKP aras›nda flaflmayaca¤›m›z bir uzlaflma daha belirdi. Erdo¤an “yüzbin”( rakam yanl›fl ama niyet belli!!) kaçak Ermeni iflçiyi s›n›r d›fl› etmekten bahsetti.. Bu tür mesajlar devam edecektir. Zira, AKP, bir yandan ordu karfl›s›nda sürekli mevzi kazanmaya çal›fl›rken, orduya da ihtiyac› oldu¤unun bilincinde. Çünkü yak›n co¤rafyalar baflta olmak üzere d›fla aç›l›mda, sermayenin önünü açacak olan elbette ordu olacak...Öyle olunca, AKP ile Ordunun d›fl politika misyonu ortaklaflacakt›r. AKP orduya karfl› Ergenekon operasyonu üzerinden büyük bir kozu elinde bulunduruyor. Generallerin “Balyoz” operasyonuyla tutuklanmas›, daha yükseltilmifl bir konsept ile karfl› karfl›ya oldu¤umuzu gösteriyor. AKP- Fethullahç› iktidar blo¤u ordunun karfl›s›nda bir ad›m önde görünse de, iktidar›n tek bir odakta toplanmad›¤› ve ordunun halen iktidar oligarflisi içindeki konumunda zay›flayarak da olsa tutundu¤u görülüyor. TÜS‹AD ise, toplumsal stabilitenin bozulmas›n›n belli bir kritik efli¤i aflmas›n› engellemek için ordu-AKP aras›ndaki çat›flmada hakem rolünde. ABD, bölgede yapaca¤› operasyonlar için haz›rlad›¤› AKP’nin destekçisi durumunda. Yoksa y›llard›r Nato karargahlar›nda e¤itti¤i ve “bizim çocuklar” dedi¤i orgenerallerini- korgenerallerini, oramirallerini kolayca harcatmazd›. Belli ki Hilmi Özkök ile cisimleflen bir ordu fraksiyonu TSK’ya yeni çehresini verecek. ABD ‘nin bölgede istedi¤i: Askeri-politik hamlelerine uygun hizmette kusur etmeyecek, “Ulusalc›l›k” ad› alt›nda haraç


28 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

almayacak, sermayenin mutlak egemenli¤inde oluflacak yeni statükoyu yönetecek bir finans kapital iktidar› ve onun hizmetinde yeni konsepte uyumlu yeni bir ordu... Medyada -özellikle Taraf gazetesi- büyük demokrasi hamlesi olarak propaganda edilenin aksine, küresel sermayenin yeni hamlelerine entegrasyon süreci, yüzeysel kimi düzenlemelerin d›fl›nda, ekonomik, demokratik, kültürel ve sosyal anlamda tam bir y›k›m ve gasp olarak dayat›l›yor. Türkiyede tefeci bezirgan sermayenin tarihsel torunu olan AKP ve MÜS‹AD sermayesi de dahil olmak üzere, tekelci finans kapital ve ordu, küresel sermayenin neo-liberal politikalar›n› (serbestleflme, kurals›zlaflt›rma, özellefltirme) harfiyen uygulama konusunda tam bir fikir birli¤i içindeler. Egemenlerin ortakl›¤›, Kürt meselesinde de fikir birli¤i içinde devam ediyor. Sonuç: Cumhuriyetle birlikte örgütlenen ‹zmir ‹ktisat Kongresi ve ‹fl Bankas› süreçleriyle, iç dinamikleri ifllemeyen kapitalizmi devlet eliyle tepeden kuran, serbest rekabetçi kapitalist dönemi yaflamadan ve tefeci-bezirgan derebeyli¤i yok etme iradesi göstermeden, 80 y›l› aflk›nd›r halklar üzerindeki bask›s›n› sürdüren TC egemenlerinin yapmad›¤›n›/yapamad›¤›n› yapmaya yazg›l›y›z. Türkiye Demokratik Devriminin Özneleri a)‹flçi S›n›f›n›n Rolü Türkiye demokratik devrimi, sosyalist bir toplumun inflas› için önümüzde baflar›lmas› zorunlu bir görevdir. Finans-kapital ve ordu egemenli¤ine son vererek demokratik bir halk iktidar›


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 29

kurma mücadelesinin temel gücü iflçi s›n›f›d›r. Bu bilindik tespiti bir kez daha ve özellikle belirtirken, alt›n› çizmemiz gereken kimi noktalar› da atlamamam›z gerekiyor. Kapitalizmin içinde sermayenin somut tarihsel hareketi, kendisini de belirleyen iflçi s›n›f› hareketini ayn› zamanda belirliyor, onu farkl›laflt›r›yor ve ço¤alt›yor. ‹flçi s›n›f› bir yan›yla nicel olarak artarak, kapitalizmin geliflme derecesine ba¤l› olarak, nüfusun gittikçe artan oran›n› teflkil ederken, öte yandan, kendi içinde bölünüyor ve nispi olarak farkl› konum ve ç›karlara sahip iflçi zümreleri olufluyor. ‹flsizler, güvencesiz iflçiler, mevsimlik iflçiler, kamu emekçileri ve hizmet sektörünün genifllemesi, s›n›f›n örgütlenmesinde yeni örgütsel biçim ve kavray›fllar› zorunlu k›l›yor. Tekel direniflinden geriye sayarsak; 25 kas›m memur grevinde memurlar;yan›s›ra s›ras›yla Kent Afi iflçileri, ‹tfaiye iflçileri, SSGSS eylemlerinde tüm emekçiler, Telekom grevinde iletiflim emekçileri,Seka iflçileri , Yörsan iflçileri, Novamed iflçileri ve en son ‹zmirde tarifl iflçileri ile iflçi s›n›f›, hak gasplar›na giderek farkl› eylemliklerle tepki veriyor. 2008 Eylül’de patlak veren kapitalizmin son krizi ise, içinde büyük devrimci f›rsatlar bar›nd›r›yor. Toplumun aktif çal›flanlar›n›n büyük k›sm›, kazan›lm›fl haklar›n›n gasp›na u¤rad›, u¤ruyor ve u¤ruyacak... ‹flten at›lanlar›n haddi hesab› yok... Tekelci Finans-kapitalin temsilcileri pervas›zca sald›r›yor; krizle azalan karlar›n›n›n fark›n› emekçi kesiminin al›n teriyle kapatma peflindeler... Son y›llarda say›lar› gittikçe artan iflsizler de, yeni bir örgütlenme modelini zorunlu k›l›yor. ‹flsizler, 盤 misali büyüyen bir


30 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

orduya benziyor. Tekelci finans-kapital, kokuflmufl bilincinde bu iflsizlere “sinek” gibi bak›yor. Ve, onlar›, metropollerin “kenar mahallelerinde” kaderlerine terk etmifl durumda. ‹flte biz devrimcilerin, kokuflmufl düzenin saltanat›na son vermeye niyeti varsa; en önemli devrimci dinamiklerden olan varofl gençli¤ini hesaba katmam›z gerekiyor. Varofl gençli¤inin öfkesini kanalize edebilece¤i mücadele kanallar› açmak zorunday›z. Gelece¤imizi flekillendirmekte neredeyse hiçbir söz hakk› olmayan biz gençler, finans kapitalin kendi egemenli¤ini rahatça sürdürebilmesi amac›yla, toplumun en geri iliflkiler a¤›na terkedilmifl durumday›z. Buna ra¤men ayakta kalma ihtimali olanlar›m›z, uyuflturucu, yozlaflma ve YÖK ve di¤er s›nav sistemleriyle kontrol alt›nda tutulmak isteniyoruz. SBS ile bafllayan süreç, LYS-LGS ile devam ederken, art›k fakülte bitirmekle de bitmiyor... Ö¤retmenlik Fakültelerini bitirenler KPSS ile bo¤uflurken, mühendis adaylar› ve hukuk fakültesi mezunlar› da, stajyerlik ad› alt›nda sömürülüyor... Özellikle resmi rakamlarda % 14 olarak belirtilen ama gizli iflsizli¤i de katarsak %20’ lere varan iflsizlik rakamlar›, günümüzde “iflsizlik ordusunun” analizine özel önem vermemizi gerektiriyor... ‹flsizlik ordusunun en genifl pastas›n› “gençlik” oluflturuyor. Egemenler att›klar› nutuklarda bizi yere gö¤e s›¤d›ramazken, toplumun art› de¤erini paylaflmaya gelince, hep kendi çocuklar›n› daha “eflit” görüyorlar... Dinamizmimiz, sisteme tam olarak ba¤lanmam›fl olmam›z de¤iflime-yenilenmeye yatk›nl›¤›m›z ile finans kapitalle dövüflün öncüleri olmaya aday›z.


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 31

b)Tarihsel Hareketlerin Rolü Yukar›daki tespitlerden yola ç›karak, önümüzde su berrakl›¤›nda duran gerçe¤i belirtmeliyiz: 87 y›ll›k inkar, imha ve sömürü politikalar›na ra¤men kendi örgütlü gücünü yaratan Kürt özgürlük hareketi ve CHP-Cem Vakf› arac›l›¤›yla isyan dinami¤i söndürülüp sistem içerisine çekilmeye çal›fl›lan fakat bu oyuna gelmeyen Alevi hareketi, Türkiye demokratik devriminin en diri stratejik ortaklar›d›r. Komüncü geleneklerini halen tafl›yan bu iki harekete yükledi¤imiz anlam, onlar›n “tarihsel devrimci” niteliklerinden ileri gelir. Finans-Kapital gericili¤ine karfl› en büyük müttefiklerimiz olan bu hareketlerle kurulacak (sosyalistler mi, de¤il mi softal›¤›na düflmeden) ve hem ülkede hem de bölgede çok büyük önemi olan ve pratikleflmesi de güçlü bir olas›l›k olan bu stratejik ortakl›¤›n, finans kapital ve ordu egemenli¤ine vurulacak darbede oynayaca¤› rolün önemini bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Ayr›ca, Kürt ve Alevi Halklar›n›n açt›¤› yol, Anadolu’nun di¤er halklar›n›n da (Arap, Laz, Çerkez, Gürcü...vd.) bu mücadelede oynamalar› gerekli olan rolü iflaret etmektedir. c) Demokratik Devrim Hareketinin Müttefikleri -Topraks›z/yoksul köylüler, Bir toprak reformunun yap›lmam›fl olmas› yetmezmifl gibi, IMF ve AB’nin tar›m politikalar› arac›l›¤›yla, bir kez daha cendere alt›na al›nmakta. Büyük toprak sahipleri ve tefeci bezirgân a¤lar›yla boyunduruk alt›na al›nm›fl yoksul köylülük, demokratik devrimin en önemli öznelerinden biri olma özelli¤ini sürdürüyor.


32 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

- Esnaflar, fiehirlerde ve kasabalarda küçük üreticilik/esnafl›k yapmakta olan ve devlet kapitalizminin do¤al sonucu olarak finans kapitale sermaye aktarmak görevlerinin d›fl›nda sistemden özel bir somut ç›kar› olmayan ve üstelik soyguncu vergi düzeni yüzünden k›vranan küçük üretici ve esnaf› da, finans kapital ve ordu ittifak›n›n saltanat›n› y›kma mücadelemizin bir parças› olarak görmemiz gerekiyor. Tekel d›fl› burjuvazi, pastadan yeterince pay alamamaktan ve devlet kaynaklar›ndan yeterince yararlanamamaktan hep muzdariptir. Buna bir de entegrasyon süreçlerinin sonucu olarak tekelci burjuvazinin tekel d›fl› burjuvazinin de pay›na girmeye bafllamas› ve yeni piyasa kurallar›, sübvansiyonlar›n kald›r›lmas› eklenince, aradaki çatlak daha da büyümekte. Emperyalist entegrasyon, tekel d›fl› sermayeyi de zorluyor. Tekel d›fl› burjuvazi, bu durumu de¤ifltirmek için irili ufakl› birçok ekonomik birlik kurmufl, ancak bu birlikteliklerini siyasi bir güce çevirip iktidar› ele geçirmek ya da ortak olmak seviyesine hiçbir zaman s›çratamam›flt›r. Perspektifleri “efendiler ligine” kapa¤› atmay› aflamayan tekel d›fl› burjuvaziden, bunun d›fl›nda bir toplumsal hareketlili¤e öncülük etmesi de beklenemez zaten. Bu kesimin en fazla yapabildi¤i, ekonomik güçlerinin yan› s›ra Anadolu’daki tefeci bezirgân a¤lar›yla olan iliflkilerini de kullanarak tekelci burjuvaziye yeni hükümetler hediye etmek ve bunun karfl›l›¤› olarak da aralar›ndan öne ç›km›fl birkaç sermaye grubunun finans oligarflisine kat›lma ihtimalinin önünü açmay› geçmemektedir. Bu durumun son örnekleri de AKP, Çal›k, Boydak ve Ülker Grubudur…


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 33

-Ekoloji Hareketi Gezegenin içerisinde bulundu¤u ekolojik kriz, uygarl›¤a iki yol dayatmaktad›r: ya y›k›m, ya da kapitalizmden kurtulufl. Tarihi çok eskilere dayanan ve gelecekte de önemini koruyacak olan ekoloji hareketi, yaflanabilir bir dünya, sürdürülebilir bir ekolojik düzen ve gezegenin ve uygarl›¤›n gelece¤i ad›na, kapitalizmle-tekelci sermayeyle hesaplaflmak zorundad›r. Yaflanabilir bir çevre, insanca yaflam ve yabanc›laflmadan kurtulma bugün en demokratik taleplerdendir. Ekolojistler, demokratik halk iktidar›n›, kendilerinin nihai hedeflerine ulaflmada bir geçifl zemini olarak görmekte zorlanmayacaklard›r. -Kad›n hareketi Patriyarkal tahakküm, bask› ve hegemonya alt›nda ezilen kad›nlar, demokratik devrimin baflka bir devrimci dinami¤idir. Binlerce y›ld›r patriarkal bask› alt›nda bulunan kad›nlar, ça¤›m›z›n egemen üretim tarz› kapitalizmin patriyarkayla çeliflkili ve gerici iflbirli¤i dolay›s›yla, bugünün Türkiye’sinde ezilenler ve sömürülenlerin en alt tabakas›n› oluflturmaktalar. Kad›nlar, kendi üzerlerindeki patriyarkal sömürü ve bask› zincirini ancak bir “kad›n devrimi”yle sona erdirecek olmalar›na karfl›n, bu yolda bir ad›m olarak de¤erlendirerek, iki büyük sömürü sisteminin iflbirli¤i karfl›s›nda olacak bir halk demokrasisinin inflas›n›n en önemli öznelerindendir. ‹flçi s›n›f›n›n nihai kurtuluflu sosyalizmde olmakla beraber demokratik halk devrimi bu büyük hedefe nas›l bir ilk ad›m say›l›rsa, kad›nlar aç›s›ndan da, demokratik halk devrimi, kendi


34 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

devrimlerine ulaflmada son ad›m olmasa da ileri bir ad›m olarak de¤erlendirilecektir. -Savafl Karfl›t› Hareket Savafl karfl›t› hareketler, emperyalizmle ve militarizmle hesaplaflma içerisine girdikleri zaman, kitleselleflme ve sistemin kalbine bir darbe indirme potansiyeline sahip olabileceklerdir. Irak savafl›yla bir ivme yakalayan savafl karfl›t› hareketin, özellikle sermayenin küresel sald›rganl›¤›n›n artaca¤› önümüzdeki dönemlerde yeniden yükselmesi ve dönüfltürücü bir güç oluflturmas› olas›d›r. Sonuç Devrimci demokrasinin program› tam bir sosyalizm uygulamas› de¤ildir. Ancak, aras›nda hiçbir s›n›r yoktur ve güç dengeleri hesaplanarak h›zla sosyalizme geçilecektir. Sosyalizmin sihirli de¤neklerle, mucize yaratan peygamberlerle gelece¤ini düflünmüyorsak; hedeflerimizi netlefltirmeliyiz. Kapitalizmin tümüyle tasfiyesinden bahsetmiyoruz. Kapitalizm öncesi kal›nt›lar›n ve üretim güçlerinin geliflmesini engelleyen “asalakl›¤›n” tasfiyesinden bahsediyoruz. Ve, en önemlisi, kapitalist sistemin günümüzdeki öncü gücü ve motorunu oluflturan finans-kapitalin tasfiyesinden... Biz, finans-kapital ve ordu hâkimiyetini alafla¤› etmek ve sosyalist bir topluma geçiflin ilk ad›m› olan bir halk iktidar›n› infla etme yolunda, kendi saflar›m›z› en güçlü ve düflman saflar›n› en güçsüz hale getirebilmek istiyoruz. Bunun için de elimize geçen her f›rsat›/ayr›nt›y› de¤erlendirmekte hiçbir beis görmüyoruz.


Türkiye Demokratik Hareketi ve Demokratik Devrim - 35

Gençli¤in bu süreçte rolü, Kürt halk›n›n özgürlük, iflsizin ifl, çal›flan›n örgütlenme, köylünün toprak, kad›n›n eflitlik, alevinin inanc›na sayg› ve gencin kendini var edebilme istemlerini genel bir “sosyalizm söylemine” kurban etmeden, ama sosyalizm hedefini de bir an olsun ufkunda kaybetmeden, devrimci demokratik taleplerin yaratt›¤› devrimci f›rsatlar› devrimci pratikle taçland›r›p, sosyalizm hedefine do¤ru yürümektir. Fidel’in dedi¤i gibi: “Devrim için savaflmayana, komünist denmez."


KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİNE BAKIŞ AÇIMIZ TC egemenlerinin saltanat›na son verecek ve son kertede sosyalist bir ülke hedefi, bugün bir demokratik devrimi talep ediyor. Demokratik halk iktidar› kurma mücadelesinde sosyalistlerin en diri müttefi¤i ise, günümüzde Kürt özgürlük hareketidir. Kürt özgürlük hareketi, egemenlerin statüsünü sürekli zorluyor. Bugün egemenlerin dillerinden düflmeyen “aç›l›m” laf›, esas›nda egemen güçlerin rahat edecekleri bir “dikensiz gül bahçesi” yaratma yolunda en büyük engel olan, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme girifliminin k›l›f›d›r. a)Kürt Özgürlük Hareketinin Tarihi TC’nin kuruluflunda büyük rol oynayan Kürtler, Erzurum Kongresi’nden Lozan’a giden süreçte, her ad›mda varl›klar›yla siyasi rol oynam›flken ve bu süreç içinde onlara yeni kurulacak rejimde eflit ortak olarak yer alacaklar› sözü verildi¤i halde, TC’nin ilk y›llar›ndan itibaren önce unutulmufllar ve daha sonralar› yok say›lm›fllard›r. 1925 y›l›nda fieyh Sait isyan› ile bu duruma ilk reflekslerini gösteren Kürtler, 1932 ‘deki A¤r› ‹syan› ile mücadelenin dozunu yükseltmifllerdir. 1936’da bafllayan Dersim ‹syan› ise, Kürtlerin Alevi cephesinden verdi¤i yan›tt›. TC’nin karfl›l›¤› ise, insanl›k tarihinde onurlu, erdemli ve akl› bafl›nda her insan›n yüzünü k›zartacak insanl›k d›fl› askeri-katliamc› müdaheleler olmufltur.


Kürt Özgürlük Hareketine Bak›fl Aç›m›z- 37

‹syanlarda, binlerce insan katledilmifl, göç ettirilmifl ve bölgede kurulan genel müfettifllikler yoluyla, bölgeye sömürge olarak yaklafl›lm›flt›r. 1937-1938 Dersim isyan›nda TC, bölgede 20. yüzy›l›n en korkunç katliamlar›ndan birini gerçeklefltirmifltir. Bu da yetmezmifl gibi, Dersim bölgesini insans›zlaflt›rarak, Kürt Alevilerini tarihi yurdundan sürmüfltür. Ne yaz›k ki bu katliam, günümüzde bile yeterince a盤a ç›kar›lamam›fl; ancak TBMM’de katliamc› kurucu özne Kemalist gelene¤in bugünkü sözcülerinden Onur Öymen’in hat›rlatmas›yla bir iki ay gündemdeki yerini koruyabilmifl ve sonradan yine unutturulmaya çal›fl›lm›flt›r. 1943’ te, TC’nin Kürtler üzerindeki politikas›n› teflhir edecek bir baflka olay daha yaflan›r. 33 Kürt Van Özalp’te askeri emirle mahkum edilir. Bunlardan tek kad›n olan› serbest b›rak›l›r. 32 Kürt kurfluna dizilir. Bunlardan öldü san›lan biri yaral› olarak ‹ran’a s›¤›n›r. Ve tüm yaflad›klar›n› tarihe tafl›r. Kürtler bu tarihten sonra iyice sindirilirler. Jandarma-komando timleriyle köylerine bask›n yap›lan Kürtler, 1970’li y›llara de¤in ses getirecek örgütlü bir mücadele bafllatamazlar. 1980 Faflist darbesinden sonra Diyarbak›r zindanlar›nda Kürtlere reva görülen insanl›k d›fl› uygulamalar, k›sa sürede direnç merkezi oluflturur. Kürtler, bask› ve terör alt›nda geçirdikleri on y›llar içerisinde damla damla biriktirdikleri ac›lar› isyan diyalekti¤ine uygun bir tarzda a盤a ç›kar›r. Kürt co¤rafyas›nda yaflanan de¤iflim, tarihin ak›fl›na oranla h›zl› olmufltur. Feodal geleneklerin canl› yafland›¤› co¤rafyada “Kürt kad›n›” tüm bask›lara ra¤men direnifle büyük kat›l›m göstermifl ve mücadeleyi geri dönülemez derecede ileri s›çratm›flt›r.


38 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

1991-92 “serhildan”lar› ile beraber Kürt halk› da politik anlamda TC’ye fiilen kendilerini dayatm›fl ve 87 y›ll›k TC tarihinde egemenlerin çözümüne yanaflmad›¤› bu sorunu ülkenin kalbine yerlefltirmifllerdir. 1992’ den itibaren Kürt sorunu üzerinden süren çat›flman›n taraflar›ndan Kürt cephesi, defalarca ateflkes ilan ederek çözüme yönelik ad›mlar atm›flt›r. Fakat TC’nin egemen iktidar merkezi, bu ateflkesleri görmezden gelmifl ve sorunu her zaman “terör” eksenli görmüfllerdir. Süregiden çat›flma, Kürt ve Türk kamuoyunda de¤iflik k›r›lmalara yol açm›flt›r. Türk kamuoyunda ezberler sorgulan›rken, Kürt kamuoyunda etkin bir fiili meflru alan yarat›lm›flt›r. 2009 Habur dönüflü ise, TC tarihinin önemli k›r›lma anlar›ndan biridir. Da¤dan inen gerillalar›n tahminlerin ötesine geçen yüzbinlerce kiflilik bir halk kitlesiyle karfl›lanmas›, oluflan yeni durumun bir tablosuydu. Evet, gerillalar, devletin ve televizyonlar›n bafl›ndaki milyonlarca izleyicinin gözü önünde birer halk kahraman› olarak geri dönmüfllerdi. Y›llarca Türk kamuoyunda “terörist” diye lanse edilen insanlar, izdihama yol açacak kadar destek görerek “aç›l›m›” bir süre dondurdu. TC ‘nin “eski” egemen iktidar› ve sözümona aç›l›mc› “yeni” iktidar oda¤› Habur’ u hazmedemedi...Bu durum, çat›flmalar›n yeniden bafllamas› ihtimalini güçlendiriyor. 1990 ‘lardan itibaren HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP ve DTP ile legal siyaset alan›nda ve yaflanan savafl›n açt›¤› fiili meflru alanda Kürt Özgürlük Hareketinin temsilcilsi olan çizgi, son olarak 2009 aral›k ay›nda DTP’nin kapat›lmas›yla tasfiye edilmek istendi. Bugün son mevzisi BDP ile kendine alan


Kürt Özgürlük Hareketine Bak›fl Aç›m›z- 39

açan yasal Kürt hareketi, görülen o ki, yine yasad›fl› ilan edilmeye mahkum. Kuruluflunun ilk günlerinden itibaren, BDP ‘nin bir ço¤u üst düzey yöneticisi olmak üzere 1500’ü aflk›n insan, hükümetin operasyonlar›yla tutuklanm›flt›r.. Herfleye ra¤men Yurtsever Kürt hareketi her alanda TC’nin iktidar alan›n› zorluyor. Uluslararas› konjöktürde ABD’nin bölgeye müdahalesinde iflbirlikçi Kürtlere (Talabani ve Barzani) biçti¤i misyonu Yurtsever hareketin kabul etmemesi ve yine ABD’nin BOP stratejisinde bölgenin kilit ülkelerine (‹ran, Suriye, Türkiye) karfl› “Kürt kart›”n› elinden b›rakmak istememesi, uluslar aras› düzeyde Kürt meselesini artan ölçüde gündemlefltiriyor ve sorunun halklar aç›s›ndan demokratik çözümünü acillefltiriyor. b)Kürt Özgürlük Hareketine Yaklaşımlar Kürt meselesinin demokratik kanallara akarak çözülme yoluna girmesinin kendi iktidar›n› zay›flataca¤›n› gören oligarflik sistem, çat›flma zeminini yükseltmekte ve Kürt hareketinin her türlü “onurlu bar›fl” girifliminin önünü kapatmakta. Korkak finanskapitalimiz ise, tarihsel sinik kimli¤ini sürdürmekte ve ordu karfl›s›nda bir alternatif yol iflaret etmedi¤i gibi, yürütülen kirli savafla ortak olmakta ve ondan beslenmekte. Ergenekon operasyonu ile baflta orduyu hedef alarak yeni konumlar elde etmeye çal›flan AKP ile Fethullahç› sermaye ise, Kürt özgürlük hareketini tasfiye edip, iflbirlikçi Kürtleri yaratma peflinde. Kürt özgürlük hareketi, her alanda sald›r›lara maruz kalmaktad›r. Bu sald›rlar›, herfleye ra¤men dirili¤i gün geçtikçe artan


40 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

sokak direniflleri ile cevapland›rmaya devam etmektedir. “TRT fiEfi” baflta olmak üzere, birçok alanda devletin yüzeysel ve sistem içi çözüm aray›fllar›n› bofla ç›karm›fl olan Kürt özgürlük hareketi, sistemle hesaplaflmas›n› tarihsel zeminde yapmak zorundad›r. Kürt hareketi, kendine özgü özellikleri ile dünyan›n en güçlü halkç›-devrimci hareketlerinden biri olarak geliflirken, yönünü sosyalizme çevirmiflti. Hareket, ilk flokunu reel sosyalizmin 80’lerin sonunda y›k›lmas› ile alm›fl ve sosyalist ideallerle aras›na mesafe koymufltu. Kürt özgürlük hareketi, 1990’l› y›llardan itibaren Marksizm’le verimli bir iliflkiye giremedi. Tam tersine, mücadelenin derinli¤ine ve kalitesine uygun düflmeyen ve anlafl›lmaz derecede yüzeysel ve sorumsuz “elefltirilerle”, Marksizm’den kendini ay›ran, Marksizm’le mesafe koyan tutumlara s›çrand›. Kürt hareketinin aray›flç› ve yarat›c› kimli¤inin ve olumlulu¤unun yan›nda, kurucu paradigmas›n›, yaflad›klar› floklar›n etkisiyle terk etme e¤ilimine girmesi, hareketin, devlet, demokrasi ve devrim gibi konularda yan›lg›l› ve yüzeysel kavray›fllara ve tutumlara savrulmas›n› yarat›yor. Ayn› yüzeysellikle, küreselleflen dünya, savafl ve bar›fl, emperyalizm ve AB gibi olgularda da, yan›lg›l› yaklafl›mlara s›çranabilmektedir. Ancak, Kürt Özgürlük hareketi ve kurtulufl mücadelesi, ezberci bir yaklafl›mla kavranamaz. Türkiyeli devrimciler ve demokratlar aç›s›ndan, Kürt meselesine bak›fl, bir nevi, “turnusol ka¤›d›” ifllevi görmektedir. Ayn› zamanda, Kemalizmle hesaplaflma bak›m›ndan da, Kürt meselesi önemli rol oynamaktad›r. Kürt özgürlük hareketini tahlil ederken, Ordu merkezli


Kürt Özgürlük Hareketine Bak›fl Aç›m›z- 41

“ulusalc›” cephenin etkisi alt›na girip Kürt özgürlük hareketine “emperyalizmin iflbirlikçisi” damgas›n› yap›flt›rmaktan geri durmayanlar›n, dönüp bir de kendi “ulusal” gerici ideolojilerinin merkez üssünün baflta ABD Genelkurmay› ve NATO olmak üzere hangi merkezlerde üretildi¤ine bakmalar› gerekiyor. Kürt meselesine yaklafl›rken Türkiye Devrimci Hareketi’nde yaflanan bir baflka savrulma da, liberal havadan kaynaklan›yor. Ço¤u eskiden devrimci olan dönekler taraf›ndan ortaya konulan bugünkü liberal tezlerin savunucular›, bol keseden “kapitalizm soslu sosyalizmler” üretip duruyor. Ve bu döneklere göre, Kürtlerin sorununu, emperyalist metropollerin “parlementolar›n›n vicdan› ve kanaati” çözecek. Kürt meselesi, ne “emperyalizmin bir oyunudur” diyerek, ne de sistem içi demokrasi sorunudur diyerek çözülecek bir sorundur. c) Türkiye Devrimci Hareketi’nde Kürt Sorununa Yaklaşım Türkiye Devrimci Hareketinin ilk y›llar›nda “Yol” etütleriyle dönemin TKP’sinden oldukça farkl› ve orijinal çözümler üreten Doktor Hikmet K›v›lc›ml›, geçmiflten günümüze ›fl›k tutmaya devam ediyor. “‹htiyat Kuvvet: Milliyet (fiark)” adl› eserinde Kürt meselesine dair analizler yapan K›v›lc›ml›’ya göre, Kürtler ayr› bir ulustur: “Kemalist Türkiye nas›l ‘bat›l›lar’ taraf›ndan sömürülüyorsa Kürdistan da Kemalist TC’nin bir sömürgesidir.” tespiti yapan K›v›lc›ml›, Kürtlerin bir ulusu oluflturan tüm özelliklere sahip oldu¤unu ( yurt, dil, kültür, iktisat birli¤i) belirtir. K›v›lc›ml›, fieyh Sait isyan› ve A¤r› isyan›n› de¤erlendirirken,


42 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Kürt köylüsünün, müttefik olarak Fani ve Uhrevi toprak a¤alar›n› de¤il, gerçek devrimci toplumsal güç olan Proleteryay› kabul etmesi gerekti¤inin alt›n› çizer. 1960 ‘l› y›llardan itibaren yükselen Türkiye Devrimci Hareketi, o y›llarda neredeyse bir gençlik hareketi görünümündedir. Bu dönmede devrimci hareketle iliflkilenmifl gençlerin önemli k›sm› Kürt ve Alevi gençleridir. Bu gerçek, Türkiye solunda özellikle Kürt meselesine ilgiyi artt›r›r. Ama ayn› zamanda henüz Kemalist etkilenmeleri derinden yaflayan Türkiye devrimci hareketi, Kürt meselesine de yaklafl›rken Kemalizmden nasibini al›r. Fakat, Deniz Gezmifl’ in ‹dam sehpas›nda hayk›rd›¤› “Yaflas›n Kürt-Türk halklar›n›n kardeflili¤i, yaflas›n Marksizm-Leninizm” slogan›, bugünün gençli¤ine de rehber olacak niteliktedir. Bugün gelinen noktada, Kürt gençli¤i, Deniz’ lerin miras›na sahip ç›kmaya devam etmektedir. Bu, önemlidir. Kürtler aras›nda bütün zulümlere (köy yakmalar, zorunlu göçler, dil yasaklar›) ve k›flk›rtmalara ra¤men, “Türk düflmanl›¤›” ve “milliyetçilik” yay›lmam›flt›r. SONUÇ: Bu tespitlerden yola ç›karak, önümüzde su berrakl›¤›nda duran gerçe¤i belirtmeliyiz: 87 y›ll›k inkar, imha ve sömürü politikalar›na ra¤men kendi örgütlü gücünü yaratan Kürt özgürlük hareketi, Türkiye demokratik devriminin en diri stratejik orta¤›d›r. KARAR: • Özgürlükçü Gençlik, Kürt sorununun çözümünde Enternasyonalist çözüm yolu olan uluslar›n kendi kaderini tayin


Kürt Özgürlük Hareketine Bak›fl Aç›m›z- 43

hakk›n› seçenek olarak görür. • Özgürlükçü Gençlik, sosyalist hareket ile ulusal mücadele aras›ndaki farklar›n varl›¤›n› görerek, Kürt Özgürlük Hareketini Marksist olma koflulu aramaks›z›n demokratik devrimin en önemli stratejik orta¤› olarak görür. • Özgürlükçü Gençlik, Oligarflik-sömürgeci rejimin her türlü bask›s›na karfl›, Kürt halk›yla dayan›flmay› kendi eyleminin önemli bir bilefleni olarak görür. • Özgürlükçü Gençlik, yürütülen Kürt düflman› ›rkç›, floven kampanyaya karfl› Kürt halk›yla dostlu¤u esas alan bir eflitlik ve kardeflli¤i, Anadolu’nun bütün halklar› aras›nda oluflturmaya çal›fl›r. • Özgürlükçü Gençlik, marksist bir politik gençlik öznesi olarak, Yurtsever Kürt hareketinin saflar›nda beliren yüzeysel marksizm elefltirilerine karfl› tav›r al›r ve kendi “dostluk” anlay›fl›n› “elefltirel” bir kimlikle güçlendirir.


ÖZGÜRLÜKÇÜ LAİKLİK ve İNANÇLAR ‹nsan, gerek kendisinin evrimleflmesi süreci, gerekse di¤er canl›lardan ayr›flmas› sürecinde, do¤ayla bir bütün halinde hareket etmifltir. Bu hareket sürecinde insan, do¤ay› izlemifl, denemifl ve elde etti¤i sonuçlarla do¤ay› tan›maya çal›flm›fl, onu anlamd›rarak eylemlerini belirlemeye çal›flm›flt›r. Bu eylemlerin bafl›nda ve temelinde olan insan›n her gün kendisini yeniden üretmesini sa¤layan üretim faaliyetiyle içiçe geçerek, kolektif aksiyonla do¤ay› tan›mlama ve anlama çal›flmalar› da, üretim faaliyeti kadar süreklili¤i ve tekrar› olmas› sa¤lanacak flekilde sistemli olmufltur. Dolay›s›yla insanlar›n do¤aya tutunabilmek için ihtiyaç duydu¤u sistemlilik, sadece ekonomik de¤il ayn› zamanda düflünsel alanda da belirmifltir. Düflünsel alandaki sistemlilik inançta vücut bulmufltur. ‹nanç, insanlar›n ihtiyaçlar›ndan ortaya ç›k›p sosyal, ekonomik ve kültürel alanlara girerek, bu alanlar› etkilemeye ve bu alanlardan etkilenmeye bafllam›flt›r. ‹nsanlar, do¤ay›, ekonomik faaliyetlerini, hukuklar›n› vs. ya da tümüyle yaflamlar›n› belirlerken, o zamanki bilgi ve deneyim birikiminin çerçevesinde ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda inançlar›n› belirlemifl ve inançlar›n›n da belirlenmesini sa¤lam›fllard›r. Üretim faaliyetinin giderek sistemleflip, genifllik kazanmas›yla ifl bölümüne yol açmas›, inanc›n da sistemlilik kazanmas›na ve sistematik olarak inançla u¤raflan özel kiflilerin oluflmas›na yol açm›flt›r. Bu özel kiflilerin, toplum içinde statüleri giderek yük-


Özgürlükçü Laiklik ve ‹nançlar - 45

selmifl ve bu kifliler toplum içinde önemli bir kurumsallaflma oluflturmufllard›r. Bu kurumsallaflmayla birlikte, bir tak›m kurallar ve eylemler belirlenerek toplum üzerinde egemenlik kurulmufltur. Din de, inanç gibi insanlar›n ihtiyaçlar›ndan ç›kmas›na ra¤men, üretim faaliyetindeki ifl bölümünün özelleflmesiyle birlikte bir tak›m kiflilere özel olarak toplumda kurumsallaflm›flt›r. Böylece, din bir ihtiyac›n karfl›lanmas› olarak ortaya ç›kmas›na ra¤men, topluma hükmeden egemenler için bir ideolojik ayg›ta dönüflmüfltür. Bilimin geliflmesiyle birlikte insanl›¤›n inanc› daha da somutlaflm›fl ve böylece din ve dini kurumlar sorgulanmaya bafllanm›flt›r. ‹nsanlar›n bilimsel düflünceye ve eyleme olan ihtiyac›n›n dinsel inanca olan ihtiyac›n› aflmas›n› sa¤layan bu sorgulamalarla birlikte, dinin ve dinsel kurumlar›n yönetim ve dünyevi ifllerden uzaklaflt›r›lmas› gerekti¤ini söyleyen laiklik düflüncesi ortaya ç›km›flt›r. Bu süreçte toplumsal yaflamda dini inan›fllar›n yerini bilimsel olgular almaya bafllam›flt›r. Böylece, insanlarda birey ve toplum bilinci geliflmeye bafllayarak egemen iktidarlar› ve düflüncelerini tehdit etmeye bafllam›flt›r. Nitekim kapitalist üretim faaliyetinin ortaya ç›kma ve geliflme süreciyle birlikte yükselen bu modernist birey ve toplum bilinci, iflçi s›n›f›n›n bilincinde modernizmi aflma potansiyelini de tafl›yan bir üst zemine s›çrayarak, yeni bir dünyan›n kurulmas›n› yönelmifltir. Buna karfl›l›k, egemen ideoloji bu s›n›f bilincini yok etmek veya üstünü örtmek için dini tekrardan egemenlerin bir ideolojik ayg›t› olarak kullanmaya bafllanm›flt›r. Dolay›s›yla, laiklik kurumsal olarak yerleflememifl ve birçok inanc›n yok edil-


46 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

mesine yol açm›flt›r. Özgürlükçü laiklik anlay›fl› da böyle bir ihtiyaçtan ortaya ç›km›flt›r. Özgürlükçü laiklik, inançlar›n ve inanç kurumlar›n›n, herhangi bir hegemonya alt›nda kalmadan yaflanmas›n› ve yaflamas›n› savunur. Ayn› zamanda, hiçbir dine ya da inanca inanmamay› yani inançs›zl›¤›n özgürce yaflanmas›n› ve ifade edilmesini de savunur. Özgürlükçü laiklik insanlar›n inançlar›ndan veya inançs›zl›¤›ndan dolay› herhangi bir ayr›mc›l›¤a tutulmas›na veya afla¤›lanmas›na karfl› ç›kar. Özgürlükçü laiklik, devletin bütün inançlara ve inançs›zl›¤a eflit mesafede durmas›n› savunur. Özgürlükçü laiklik, e¤itimin bilimsel ve laik temelde olmas›n› savunur. ‹nançlar›n ihtiyaçlar›n›n devletten de¤il, o inanca inananlardan karfl›lanmas›n› savunur. Özgürlükçü laiklik, inançlar›n ve inançs›zlar›n herhangi bir ayr›m ve bask› görmeden eflit bir flekilde kamusal hizmetlerden yararlanmas›n› savunur. Özgürlükçü laiklik, inançlar› ve inançs›zl›¤› bireylerin vicdani meselesi olarak görür ve özgürce ifade edilerek yaflanmas›n› savunur. Anadolu co¤rafyas› gerek co¤rafi konumu, gerekse tarihsel zenginli¤iyle binlerce toplulu¤a ve inançlara ev sahipli¤i yapm›flt›r. Alevilik, Anadolu’ya misafir olan inançlar içersinde, üzerinde en çok tart›fl›lan inanç olmufltur. Alevilik’in bu kadar tart›fl›lmas›nda en önemli etken özgün yap›s›ndan kaynaklanmaktad›r. ‹nsanl›k tarihi boyunca insanlar yaflad›klar› koflullara uygun olarak çeflitli inanç sistemleri oluflturmufltur. Fakat, s›n›fl› toplumlar›n bafllamas›yla birlikte, baflka bir toplumu egemenlik alt›na alan toplum, kendi inanc›n› egemenlik alt›na ald›¤› topluma dayatm›fl, zorla kabul ettirmifltir. Bu dayatmalara ve zorlamalara


Özgürlükçü Laiklik ve ‹nançlar - 47

karfl› ezilen toplumlar direnifl göstererek mücadele etmifllerdir. Bu mücadele biçimleri kimi zaman savafllar ve ayaklanmalar biçiminde olurken, kimi zamanda egemen inanc›n ezilenlerin inançlar›yla sentezlefltirilmesiyle olmufltur. Alevilik de, bafllang›c›ndan bu yana ezilenleri (ezilen inanç gruplar› ve uluslar›) içinde bar›nd›rm›fl, onlar›n sözcüsü olmufltur. Alevilik kimli¤ini oluflturdu¤u süreç içerisinde Zerdüfltlük, Hristiyanl›k ve ‹slam gibi bulundu¤u zaman›n egemen dinlerinden etkilenmifl, onlardan motifler alm›flt›r. Fakat Alevilik hiçbir zaman bu dinlerin içine girmemifl ve tam tersine bu dinlere karfl› ezilenlerin sesi olmufltur. Engels’in de söyledi¤i gibi : “Hatta 16. yüzy›l›n din savafllar› ad› verilen fleylerde bile, her fleyden önce, çok olumlu maddi s›n›f ç›karlar› söz konusuydu ve bu savafllar da, daha sonra ‹ngiltere ve Fransa’da ortaya ç›kan iç çat›flmalar kadar, s›n›f savafl›mlar› idiler. E¤er bu s›n›f savafl›mlar› o ça¤da, dinsel bir nitelik tafl›yor, e¤er çeflitli s›n›flar›n ç›kar, gereksinme ve istemleri din maskesi alt›nda gizleniyor idiyseler, bu hiç bir fleyi de¤ifltirmez ve ça¤›n koflullar› ile kolayca aç›klan›r.” Nitekim Alevilik komünal geçmiflinden gelen birlik ve dayan›flma gibi de¤erlerini kaybetmemelerinin getirdi¤i tarihsel devrimci özelli¤iyle, geçmiflte oldu¤u gibi bugün de ezilenlerin yan›nda onlar›n sesi olmaya devam etmektedir. Egemenler ise Alevilik’in bu özelliklerini yok etmek için inkâr, imha ve asimilasyon sald›r›lar›n› katliamlar, din dersleri, cem evlerini ibadethane olarak kabul etmeme gibi somut pratikler üzerinde göstermektedir. Egemenler (Baflta CHP zihniyeti olmak üzere), Alevileri Osmanl› zulmünden kurtaran Atatürk miti ve onlar› fleriattan ko-


48 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ruyan Kemalizm düflüncesiyle bu pratiklerini uygulamakta ve ola¤anlaflt›rmaktad›r. Hâlbuki 1938 Dersim katliam›yla imha, 1926’ta Hac›bektafl dergâh›n›n kapat›lmas›yla inkâr ve 1924’te Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›n›n kurulmas›yla asimilasyon politikalar›n›n temelleri bizzat Mustafa Kemal taraf›ndan at›lm›flt›r. Nitekim, Mustafa Kemal’in att›¤› bu imha politikalar›n›n temelleri Ortaca’da, Marafl’ta, Çorum’da, Malatya’da, Sivas’ta, Gazi ve 1 May›s mahallelerindeki katliamlarla devam etmifltir. Din dersi kitaplar›nda di¤er inançlara yer verilirken Alevili¤e yer verilmemesi ve nüfus cüzdanlar›n›n din hanesine Alevili¤in yaz›lmamas› da, inkâr politikalar›n›n göstergesidir. Yine devlet taraf›ndan oluflturulan Cem Vakf› arac›l›¤›yla, Alevili¤in ‹slam›n içinde bir inanç oldu¤u vurgulanarak, Alevilik, “Alevi ‹slam ‹nanc›” ad› alt›nda ‹slam inanc›na asimile edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Fakat, Alevilik, gerek tarihsel devrimci özelli¤iyle ve gerekse toplumsal dinamizminin gücüyle bu politikalar› bofla ç›kartmada ve demokratik devrime giden yolda önemli bir itice güce sahiptir. Arap Alevili¤i olarak da adland›r›lan Nusayrilik de, Anadolu Alevili¤i gibi inkâr ve asimilasyon politikalar›na maruz kalmaktad›r. Egemenler, Nusayri fleyhlerinin verdikleri Kur’an kurslar›n› izinsiz say›p dava açarak ve Nusayri inanc›n›n yo¤un oldu¤u yerlere Sünni imamlar göndererek ya da Nusayri inanc›n›n özgünlü¤ünü yok edip Sünni ‹slam’a asimile etmeye çal›flarak bu politikalar›n› pratikte sergilemektedir. Anadolu, üzerinde yaflayan halklar kadar Keldaniler, Süryaniler ve Ezidiler gibi inançlar›n zenginli¤ine de sahiptir. Fakat bu inançlar da, egemen Türk-‹slam sentezi düflüncesi taraf›ndan


Özgürlükçü Laiklik ve ‹nançlar - 49

yurtlar›ndan göç ettirilerek, dilleri, inançlar›, ibadethaneleri yok edilerek imha edilmifller ve zorla Müslümanlaflt›r›larak asimilasyon politikalar›na u¤ram›fllard›r. Benzer bir biçimde inançs›zl›k da bask›ya u¤ram›flt›r. ‹nançs›zlar, afla¤›lamalara ve toplumdan tecrit edilmelere maruz b›rak›lm›flt›r. ‹nançs›zl›¤›n ifade edilmesi bile bask› alt›na al›nm›flt›r. Farkl› inanç gruplar› ve inançs›zl›¤›n u¤rad›¤› bask›larla birlikte, yoksul Sünni Müslümanlar da türlü bask›lara maruz kalm›fllard›r. Yoksul Müslümanlar, çektikleri yoksulluk ve ezilmelerin karfl›l›¤›n› öteki dünyada alacaklar› söylenerek “Yeflil Sermaye” ad› verilen tarikat ve cemaat sermayeleri taraf›ndan yo¤un emek sömürüsüne maruz kalm›fllard›r. Ayn› zamanda bu “Yeflil Sermaye” taraf›ndan verilen zekat ve sadakalarla da sömürünün perdelenmesi sa¤lanm›flt›r. Böylece, yoksul Sünni Müslümanlar›n samimi inanc›, “Yeflil Sermaye”nin birikimi ve geliflimi için kullan›lm›flt›r. Müslümanlar aras›ndaki bu s›n›f farkl›l›¤›n›n ortaya ç›kt›¤› önemli yerlerden biri de baflörtüsü takan kad›nlar konusudur. Yoksul Müslüman kesimine ait baflörtüsü kad›nlar ö¤renim haklar› ve kamusal hizmetlerden yararlanmazlarken, zengin Müslüman kesimine ait kad›nlar özel veya yurtd›fl›ndaki üniversitelere ö¤renim görebilmekte, özel sektörün sa¤lad›¤› imkânlardan yararlanabilmektedirler. Dolay›s›yla, baflörtüsü yasa¤›ndan en çok yoksul Müslümanlar çekmektedir. Üniversiteyi kazanarak Anadolu’nun dört bir yan›ndan gelen üniversitelere gelen yoksul Müslümanlar›n çocuklar›, maddi yetersizliklerinden ve devletin asgari e¤itim ihtiyaçlar›n› karfl›layamamas› sonucu “yeflil sermaye”nin destekledi¤i cemaatler taraf›ndan kap›lmaktad›r. Bu cemaat yurtlar›nda kalan ö¤renciler,


50 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

namaz k›lma, oruç tutma, sohbetlere kat›lma gibi zorlamalara ve yasaklara maruz kalmaktad›r. AKP gibi düzen partileri de yoksul Müslümanlar›n bu s›k›nt›lar›n› sanki kendileri yaratmam›fl ve iflletmiyormufl gibi, birtak›m sadakalarla bunlar› perdeleyerek yoksul Müslümanlar›n s›k›nt›lar›na çare olmaktan çok, bunlar› derinlefltirmeye ve kal›c›laflt›rmaya ve o arada ars›zca kendi sermayelerini artt›rmaya devam etmektedir. KARAR: • Özgürlükçü Gençlik Derne¤i, bütün inanç gruplar›n›n ibadetlerini özgürce yerine getirme ve inançl›lar›n ve inançs›zlar›n kendilerini özgürce ifade etmelerini savunur. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›n›n kapat›lmas›n› talep eder. • Özgürlükçü Gençlik Derne¤i, bütün inanç gruplar›n›n ve inançs›zl›¤› hiçbir ayr›mc›l›¤a ve afla¤›lanmaya u¤ramamas›n› savunur. Zorunlu din derslerinin ve üniversitede baflörtüsü yasa¤›n›n kald›r›lmas›n› talep eder. ‹nanç gruplar›n›n ihtiyaçlar›n›n devlet de¤il, inananlar taraf›ndan karfl›lanmas›n› savunur. • Özgürlükçü Gençlik Derne¤i, yüzy›llard›r bask› alt›nda olan Alevilerin öz örgütlenmelerini savunur. Yok say›lan bütün inanç gruplar›n›n demokratik taleplerini ve eylemlerini destekler.


EĞİTİM SİSTEMİNİN İÇERİĞİ, ÖRGÜTLENMESİ ve ALTERNATİFLERİ E¤itim, s›n›fl› toplumlar›n tarihinde oldu¤u gibi ve bundan sonra s›n›fl› toplumlar var oldu¤u sürece, toplumu egemen s›n›flar lehine ekonomik ve ideolojik olarak yeniden üretme ifllevine sahiptir. Günümüz koflullar›nda e¤itim, burjuvazinin hizmetinde olan devletin ideolojik ayg›t› olmas›n›n yan›nda, kapitalist üretim iliflkilerinin yeniden üretimi için teknik imkânlar yarat›r. E¤itim sistemi, kendi tarihi içinde, içinde yaflam buldu¤u üretim iliflkilerinin de¤iflen yap›s›na göre de¤iflim ve dönüflüm yaflam›flt›r. Kapitalizmle birlikte, e¤itim yeni üretim iliflkilerinin ve yeni üretim araçlar›n›n ilk geliflim aflamas›ndaki nitelikli emek gücü ihtiyac›, yeni teknolojilerin bulunmas› ve kullan›lmas› ve toplumsal yap›n›n kapitalizmin ç›karlar›na göre dönüflümü gibi ihtiyaçlar için, üretim biçiminin toplumsallaflmas›na paralel olarak görece toplumsallaflm›flt›r. Feodal toplumda e¤itim, bireyin kendi sorumlulu¤unda gerçekleflen bir unsur iken, kapitalizmde üretimin toplumsallaflmas›yla birlikte e¤itim de toplumsallaflm›flt›r. Ancak, toplumsal üretimin bireysel mülk edinimi nedeniyle, toplumsal e¤itim, hem içeri¤i ve biçimi hem de sonuçlar› bak›m›ndan–kapitalizmin do¤as› gere¤i- ayr›cal›kl› az›nl›k yarar›na bir faaliyet olarak flekillenmifltir. Tar›ma dayal›, kapal› ve kendini sürekli yeniden tekrar eden toplumsal iliflkilerden kurtuluflta, özgürleflme ifllevini üstlenen


52 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

e¤itim, kapitalizmin sürekli geniflleyip toplumu kontrolüne alan yeniden üretimini konsolide etme, meflrulaflt›rma, yayma, kolaylaflt›rma ve önünü açma ifllevini üstlendi¤i ölçüde, kapitalizmi tan›mlayan öze iliflkin dinamiklerin egemenli¤i alt›na girmifltir. E¤itim, kapitalist iliflkilerle birlikte, bireyin bilgi-donan›m ve yeteneklerinin geliflmesi yerine, mallar›n en çoklaflt›r›lmas› ve tüketilmesini hedefleyen bir de¤iflim geçirmifltir. Ekonomik ve toplumsal dönüflümün sa¤lanmas› için, “do¤al haklar” kavramsallaflt›rmas›yla, e¤itim devletin asli görevleri aras›nda say›lm›flt›. Ayr›ca, özellikle belirtmeliyiz ki, e¤itimin sosyal boyutu aç›s›ndan uzunca bir süre genifl toplumsal kesimlere ulaflmas›, bu sistemsel ihtiyaçlar›n yan›nda, büyük ölçüde iflçi s›n›f› mücadelesinin ürünüdür. Fakat e¤itimin s›n›fsal karakteri kendini her zaman göstermifltir: kapitalizmin ilk geliflim aflamalar›nda burjuva s›n›f› yüksek ö¤retim görebiliyorken, iflçi s›n›f›na bu imkânlar sa¤lanmazd›. Ve daha düflük e¤itim verilirdi ki, böylece yönetici kadroya iflçi s›n›f›ndan kimse gelemesin. Bugünkü Dönüşüme Geçmişten Bir Bakış Üniversitenin yaflad›¤› dönüflümü ele ald›¤›m›zda; ortaça¤ kurumlar›n›n en bafl›nda gelen dinsel ibadet mekanlar›n›n ayr›cal›kl› pozisyonlar› ve tahakküm alt›na al›c› tav›rlar›na karfl› üniversitenin verdi¤i “özerklik” mücadelesi, üniversiteden ne anlamam›z gerekti¤i konusunda az da olsa ipuçlar› sunar. Üniversitenin embriyonik özünü, universitas’›, bilimsel araflt›rma ve ö¤retim için bir kimlik mücadelesi içerisinde resmetmek yanl›fl olmayacakt›r. Ortaça¤›n universitas›ndan bugünkü flirket üniversitesine


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 53

yaflanan dönüflümü kendi tarihsel geliflimi içerisinde ele ald›¤›m›zda karfl›m›za iki temel sorun ç›kar: 1-Üniversitenin modeli ve iflleviyle ilgili olan; üniversite e¤itiminin hedefledikleri do¤rultusunda verece¤i e¤itim formasyon a¤›rl›kl› m› olmal›yd›, yoksa ö¤rencilerini profesyonel olarak m› yetifltirmeliydi? 2- ‹lk soruya verdi¤imiz cevaba ba¤l› olarak cevab› belirlenen bu soru da, üniversitenin özerklik problemiyle ilgili; üniversite içinde bulundu¤u toplumsal koflullar›n egemen siyasi ve iktisadi misyonunu üretme olgusuyla ba¤daflabilir miydi? Ortaya ç›k›fl› itibariyle universitas›n bu sorulara verdi¤i cevaplar›n formasyon a¤›rl›kl› bir e¤itim ve bunun do¤rultusunda kendisini içinde bulundu¤u ortaça¤ siyasal koflullar›n›n müdahalesi d›flar›s›nda tutma çabas› yönünde oldu¤unu görüyoruz. Ancak gerek kapitalizmin geliflim seyri, gerek s›n›fl› toplumun do¤as› ve universitas›n gelifltirdi¤i özerklik mücadelesinin ezme ve ezilme olgular›yla kurdu¤u iliflkinin do¤as› gözönünde bulunduruldu¤unda, bu cevaplar›n tersine dönmesinin kaç›n›lmaz bir hal ald›¤› gerçe¤iyle yüzlefliriz. Üniversitenin tekni¤in geliflimine sundu¤u katk› ve tekni¤in gelifliminin kapitalizmin hem nedeni hem de-ve daha çok- önemli bir sonucu oldu¤unu göz önünde bulundurdu¤umuzda, üniversite kapitalizmin kendisini kurmas›nda oynad›¤› yard›mc› rolle de öne ç›kar. Universitas kapitalizmin kendisini flekillendiriflinde sundu¤u katk›y› yaflar kalabilmesinde de sürdürebilmek için, kapitalizmin egemen oldu¤u koflullarda bu rotaya girmeye yazg›l› oldu¤u gerçe¤iyle bizi karfl› karfl›ya b›rak›r. Üniversitenin yolculu¤unun en bafl›ndan bugüne geçirdi¤i evrim, siyasal iktidarlarla çat›flmalar›n› da içerir. Ancak, üniver-


54 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

sitenin gün geçtikçe kapitalizmin pragmatik, ampirik ve profesyonel rotas›na girdi¤ini ve sonuçta içinde bulundu¤u koflullarca “flekillendirilmek”ten kaçma iradesini gösteremez pozisyona geldi¤ini görüyoruz. Universitas’›n üniversiteye dönüflmesi, ortaça¤ loncas›n›n flirkete dönüflmesi sürecine paralellik gösterir. Din kurumunun çözülüp, kapitalizmin pazar ihtiyac›n› ulus-devlet modeliyle karfl›lama yönelimi sonucu, üniversite, piyasan›n ve piyasan›n hizmetinde olan siyasi ve askeri erkin talepleri do¤rultusunda gerek içerik gerekse biçimsel olarak çal›flmalar›na yön vermifltir. Bu dönüflümü bugüne ulaflt›ran önemli bir eflik olarak neoliberal politikalar› ayr›nt›land›rmak, bugünü anlamak bak›m›ndan önem tafl›yor. Kapitalizme içkin olan yap›sal krizler, kapitalist ekonomik iliflkilerin hâkim oldu¤u yüzy›llar boyunca zaman zaman ortaya ç›kar. 1970’lere gelindi¤inde, kapitalist sistem ayn› bunal›mlardan birini tekrar yaflad›. O aflamada, egemenler, sistemin yürütülebilmesi için yeni politikalar›n uygulanmas› gerekti¤ini söylemeye bafllad›lar. Bu ba¤lamda, ekonomik iliflkiler dünya ölçe¤inde yeniden kurguland› ve piyasa sisteminin mitlefltirilmesiyle birlikte yeni bir politika üretildi: neo-liberalizm. Bu yeni politika ile tüm toplumsal ve temel haklar, piyasan›n ç›karlar›na göre yeniden yap›land›r›ld›. Üniversitelerdeki dönüflüm ile bilim ve teknoloji üretimindeki dönüflüm: 1970’lerin kapitalist krizi süredururken sosyalist sistemin y›k›l›fl›n›n sars›c› etkisiyle 90’larda s›n›f mücadelesinin de geri çekilmesiyle birlikte, emek gücünün yeniden üretimindeki iki temel alan, sermaye birikimi aç›s›ndan önem kazand› ve bu temel


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 55

alanlardaki s›n›f kazan›mlar› h›zla geri al›nmaya baflland›. Çünkü bu iki temel alan, emek gücünün yeniden üretimi, tamiri ve niteliklendirilmesi aç›s›ndan, sermayenin de¤erlenmesi ve kar yar›fl›nda önemli bir alan özelli¤ini gösteriyorlard›. Teknoloji, kapitalizmin düflen kar oranlar› karfl›s›nda h›zl› rekabetin bir arac› haline geldi¤i gibi, yeni ürünlerin, “yeni ihtiyaçlar›n”, yeni üretim alanlar›n›n ve dolay›s›yla sermayenin akaca¤› yeni dallar›n h›zla yarat›lmas›n› da sa¤lad›. Bu durum, bu alanlara yönelik nitelikli emek gücünün yetifltirilmesi ihtiyac›n› art›rm›flt›r. Sözünü etti¤imiz bu iki temel alan, sa¤l›k ve e¤itimdir. Sa¤l›k emek gücünün tamiri aç›s›ndan önem tafl›r; ama ayn› zamanda h›zla tüketim nesnesi haline getirilen ürünlerin, yarat›lan yeni ihtiyaçlar›n (yafllanmay› geciktirme –anti-aging vb., bak›m, türeyen hastal›klara karfl› koruyucu tedavi olmaktan çok hastal›k sonras› iyileflmeye dönük tedavi, genetik ve ilaç sanayi) ürünlerinin üretimi aç›s›ndan da önem tafl›r. E¤itim ise, emek gücünün niteliklendirilmesi, (e¤itimin zorunlu k›l›nmas› ve genelleflmesi ile egemen s›n›f›n ideolojisinin topluma içsellefltirilmesi, emek terbiyesi ve disiplini gibi) ve genelde toplumsal iliflkilerin yeniden üretimi gibi ifllevleri bulunuyor. Neoliberallere göre, kamunun egemenli¤indeki devlet kaynaklar›, rasyonel kullan›lmamakta ve tüketicilerin tercihleri yeteri kadar karfl›lanmamaktayd›. Neoliberaller devlet kontrolündeki e¤itimin; -e¤itim standartlar›n› düflürdü¤ünü, -s›n›flar›n atmosferinin ö¤renmeyi motive etmedi¤ini, -gözlemlenebilir bir kârl›l›¤› olmadan maliyetleri artt›rd›¤›n› belirtmifltir.


56 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Ancak piyasa koflullar›nda yap›lacak e¤itimle insan sermayesi verimli biçimde iflletilebilirdi. Dolay›s›yla e¤itim, sermaye için kârl›l›¤› temel alan bir birikim alan› olarak görülmeliydi. Bu yüzden devletin e¤itim hizmetlerinden vazgeçmesi ve e¤itim hizmetlerinin verimli olabilmesi için piyasa koflullar›na uydurulmas› istenmeliydi. E¤itimin ticarileflme mant›¤›n› kavrayabilmemiz için, “insan sermaye” ya da “befleri sermaye” olarak kavramsallaflt›r›lan bir olgunun, yani insan›n üzerine yat›r›m yap›lan bir araç olmas› sürecinin mant›¤›n› kavramak gerekiyor. Kapitalist mant›kta e¤itim, daha fazla para kazanman›n ve daha fazla ayr›cal›¤a sahip olman›n bir arac› olarak de¤erlendirildi¤inden; bireyin e¤itim almas› da, kendisine yapaca¤› bir yat›r›m olarak ele al›n›r ve söz konusu “kârl› yat›r›m”›n giderlerinin kifli taraf›ndan karfl›lanmas› sal›k verilir. E¤itim, “befleri sermaye” kavramsallaflt›rmas› ile toplumsal olmaktan ç›kar›larak, iktisat disiplininin araflt›rma nesnesi olarak kullan›lmaya baflland› ve insan›n sermayelefltirilmesi ile birlikte, toplumsal olmas› gereken e¤itim, bireysel bir olgu olarak ele al›nd›. Böylece, e¤itimin amac› ikili bir karaktere sahip olmaya bafllad›. Birincisi, üniversitenin sistemin ihtiyaç duydu¤u iflgücünün de¤iflen ihtiyaçlar› karfl›layacak biçimde flekillenmesi ve ikincisi, ilkini de içeren ve ötesine geçerek bizzat e¤itim sürecini de kazanç elde etmeye yarayacak bir faaliyet alan› haline getirmek. Üretim biçiminde yaflanan dönüflümler sonucu, kapitalist rekabetin gerekliliklerine daha h›zl› yan›t üretme ihtiyac›, piyasan›n teknolojiyle daha s›k› iliflki kurmas›n› da beraberinde getir-


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 57

di. Bu noktada, sermaye üniversiteyle iliflkisini dolay›mdan kurtar›p do¤rudanlaflt›rarak teknokentler, ifladamlar› ve akademisyenlerden oluflan mütevelli heyetleri ve STÖ’lerin etkisiyle hem Ar-Ge hem de ucuz iflgücü ihtiyac›n› karfl›lama yoluna gitti. Teknolojik yenilik, verimli ürün, uygulamal› e¤itim ve istihdam olanaklar› etiketleriyle süslenen bu süreç, üniversitenin yapt›¤› çal›flmalar› do¤rudan piyasaya sunmas›, patent almas› ve flirketleflerek sermayeyle dolayl› olan ba¤›n› do¤rudan bir göbek ba¤› haline getirmesi sonucunu do¤urdu. Özel okullar›n artmas› bir yana, kamuya ait okullarda da ticarileflme, birkaç boyutta gerçeklefltiriliyor. Kurulan vak›flarla, t›p fakültelerinde hastaneler ve laboratuarlarla, sosyal bilimler ile yabanc› diller bölümlerinde sertifikaya dayal› kurslarla, teknik bölümlerde ve mühendislik fakültelerinde üniversite flirketleri ve teknoparklarla okullara ait tüm olanaklar, para karfl›l›¤› hizmet veren birimlere dönüflürken; ikinci bir düzlemde yemekhanelerin, kantin iflletmelerinin, temizlik, bas›m ifllemlerinin tafleronlaflt›rmas› gerçeklefliyor. NEO-LİBERAL EĞİTİM POLİTİKALARI Bu politikalar birkaç alt bafll›k alt›nda özetlenebilir: a) Araçsallaflt›rma: Neo-liberal e¤itim politikalar›, üniversiteleri askeri-endüstriyel komplekslere, ulusal ya da uluslararas› teknomiliter a¤lara ba¤lamay› bir verimlilik gere¤i olarak de¤erlendirmektedir. Bilim, böylece piyasa ve teknomilitarizmin hizmetinde araçsallaflt›r›lmaktad›r. b) Yüksek nitelikli eleman yetifltirmek: Neo-liberal e¤itim


58 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

politikalar›, e¤itimin ve dolay›s›yla üniversitelerin meta üretim ve dolafl›m süreçlerinde ifl görecek yüksek nitelikli elemanlar yetifltirmesi gerekti¤ini ileri sürmektedir. c) Bilginin niteli¤i: Bilgi, bilimsel araflt›rma ve projeler, bilimsel ö¤renim ve çeflitli üniversiter hizmetler, bir meta olarak tan›mlanmakta ve piyasaya meta olarak sunulmaktad›r. Böylece, bilginin kamusal/toplumsal niteli¤i yok edilmekte, bilgi bireysel/firmasal/giriflimsel bir meta haline getirilmektedir. Neo-liberal e¤itim politikalar›, bilginin toplumsallaflmas›n› engellemekte, yani e¤itimi sermayelefltirmektedir. Bilginin toplumsallaflmas›n›n engellenmesi, üniversitelerin üretti¤i bilgilerden öncelikle genifl toplum kesimlerinin de¤il, özel birey ve firmalar›n yararlanmas›n› ifade etmektedir. Bilgi bir iktidar arac› olarak kapitalizmin ezme-ezilme iliflkisinin devam›n› sa¤lamakta ve üniversiteler bunda önemli bir rol oynamaktad›r. d) Paral› e¤itim: ‘Faydalanan öder’ mant›¤›yla hareket eden neo-liberaller, e¤itim hizmetlerinden kimler yararlan›yorsa, ald›klar› hizmetlerin karfl›l›¤›n› ödemesi gerekti¤ini öne sürerler. Bu ilke, paral› e¤itimin meflrulaflt›r›lma mant›¤›d›r. Sonucu ise, paras› olmayan yoksullar›n okuyamamas›d›r. e) E¤itsel ölçütlerin yeniden tan›mlanmas›: Neo-liberal e¤itim politikalar›nda e¤itim faaliyetleri kârl›l›k, verimlilik, bireysel fayda/getiri, performans ve etkinlik gibi ölçütler çerçevesinde yeniden tan›mlanmaktad›r. Bu ölçütlerin akademik de¤il, piyasa yönelimli oldu¤unu söylemeye gerek yok herhalde. f) Bilimin yeniden tan›mlanmas›: Bilim, toplumsal kalk›nma ve ortak yarar›n de¤il, sanayinin ve tekni¤in, yani sermayenin bir


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 59

üretim girdisi olarak düflünülmektedir. g) Devletin görevi: Neo-liberal e¤itim politikalar›na göre devlet, özel okullar› teflvik etmelidir. Devlet, özel okul kuracaklara bedava arsa tahsis etmeli, teflvik kredisi vermeli, yat›r›m indirimlerinde bulunmal›, vergi muafiyeti tan›mal›, kamu kayna¤› aktarmal› ve özel okullarda okuyan ö¤rencilerin ücretlerinin önemli bir k›sm›n› karfl›lamal›d›r. TÜRKİYE’DE DÖNÜŞÜMÜN NİTELİĞİ Tanzimat hareketi ile birlikte geliflen çeflitli muhalif hareketler (Jön Türkler, vd.) kendilerini II. Meflrutiyet ve ‹ttihat ve Terakki ile birlikte a¤›rl›kl› olarak hissettirmeye bafllam›flt›. ‹ttihat ve Terakki ile birlikte ilmiyye s›n›f›n›n, yeni küçük burjuva asker ve sivil bürokrasinin içinde yer bulmas› güçtü. ‹lmiyye ya da ulema s›n›f›n›n yüzü ve zihniyeti ‹slâm’a dönük iken, pozitivist felsefe içinde hayat› yorumlaya çal›flan yeni asker ve sivil bürokrasinin tüm referans noktas› Bat› idi. Yeni yönetici s›n›f›n her türlü tercihinin yan› s›ra e¤itim kurumlar›n› Bat›’ya göre ayarlama istekleri, her fleyden önce Osmanl›n›n Bat› merkezli sistemle bütünleflme ihtiyac›n›n bir öngere¤i olmufltur. Medreseler Bat›’ya dönük yeni yap›lanmalara uyum sa¤layamad›kça siyasal ve akademik anlamda marjinalleflirlerken, Enderun için de benzer bir süreç söz konusu olmufltur. Enderun da medreseler gibi koflullara pek uyarlanamam›fl ve çeflitli dönüflümler geçirerek son bulmufltur. Enderun ve medresenin içine girdi¤i bu çöküfl süreci, asl›nda mevcut sistemin bir üstyap› kurumu olmalar›n›n da ifadesi anlam›na gelen, Osmanl›l›k paradigmas›n›n yaflad›¤› krizin bir


60 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

sonucuydu. 1924’te Tevhid-i Tedrisat kanunuyla medreseler kald›r›l›larak mektep-medrese ikli¤ine son verildi¤inde, bu durumun çok büyük bir tepkiyle karfl›laflmamas›n› anlamak için cumhuriyetin kurulufl temellerini siyasi ve iktisadi olarak iyi anlamak gerekir. Osmanl›l›kta devletin-ve dolay›s›yla e¤itimin de- örgütleniflinde temel teflkil eden ümmetçilik anlay›fl›, cumhuriyetin atmaya çal›flt›¤› kapitalist üretim yordam› temellerinin talepleri do¤rultusunda yerini milliyetçili¤e b›rakm›flt›. Bunun e¤itim alan›nda ki görüngüleri, Osmanl›da e¤itime flekil veren skolâstik felsefenin terk edilerek, piyasan›n ihtiyaçlar›na yan›t üretecek, pek çok bak›mdan cumhuriyetin kuruluflunda önem tafl›yan köylülü¤ün yeni iktisadi ve siyasi biçimlenmeye uyumunu sa¤layacak yeni bir insan modelinin yarat›lmas›n› hedefleyen bir e¤itim modelinin uygulanmaya bafllanmas› biçiminde yaflanm›flt›r. Bu noktada tercih edilen e¤itim felsefesinin temelini ise, pozitivizm ve pragmatizm oluflturur. Pozitivizmin bir getirisi olarak; Amerika’da e¤itim ve üretim sürecini geçiflkenlefltirerek “soyut” bilgilerin yerine somut ve do¤rudan do¤ruya “çal›flma yaflam›”na dönük bilgilerin ö¤retilmesi temelinde ö¤retim yapan “‹fl okulu” modelini benimseyerek müfredat› Osmanl›’daki e¤itim içeri¤inin soyutlu¤undan kurtar›lm›flt›r. Pragmatizmin bir getirisi olarak da; bu müfredat, e¤itim konular›nda, bilginin do¤ru olup olmad›¤›n› faydal› olup olmad›¤›yla ölçen ve piyasan›n fayda anlay›fllar› do¤rultusunda bu do¤rulu¤a karar veren bir elemeye gidilmesi sonras›nda oluflmufltur. Ayr›ca, yeni bir sistemin kitleler nezdinde kabulünü sa¤la-


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 61

mak için, e¤itimin ideolojik konsepti milli biçim ve de¤erlerle donat›larak, sistemin gelece¤i cumhuriyetin kurucu ideologlar›nca teminat alt›na al›nmak istenmifltir. Bugün, bu kal›plar sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden flekillenmekte. E¤itim, öncelikle, bir zamanlar sermayenin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak iflgücünün yetifltirilmesi için tan›n›yor bile olsa “sosyal hak” olmas› özelli¤ini kaybetmifl ve bir meta haline gelmifl durumda. Paras›z e¤itim talebini “temel e¤itim”le s›n›rlama-bu noktada da temel e¤itimden ne anlad›¤›m›z tart›flmalar› devreye giriyor.- tart›flmalar›, e¤itimin bütün olarak yaflad›¤› dönüflümle birlikte bofllu¤a düflüyor. Öte yandan, kapitalizmin ihtiyaçlar›n›n farkl›laflmas›na ba¤l› olarak e¤itim kurumlar›n›n ö¤renciye kazand›rmay› hedefledi¤i niteliklerde de¤ifliyor. Bugün daha esnek ve farkl› çal›flma koflullar›na uyum sa¤layabilen bir çal›flan tipi sermayenin beklentilerini karfl›lar nitelikte duruyor. Dünyada 1970’lerde bafllayan neo-liberal dönüflüm, Türkiye’de 1980 darbesiyle toplumsal devrimci güçlerin bast›r›lmas›n›n ard›ndan uygulanabildi. Darbeyle birlikte oluflturulan YÖK, üniversitenin en temel özellikleri olan özgür düflünme, araflt›rma-inceleme, sorgulama, yeniyi üretme, bilimsel, kamusal ve demokratik-özerk olma nitelikleri tümden yok edilerek, anti-demokratik, anti-bilimsel, bask›c›, floven ve paral› üniversite modelini hâkim k›ld›. Neo-liberal politikalar›n uygulanmas›yla beraber, kamusal harcamalar k›s›tland› ve bundan en çok etkilenenler, en temel ihtiyaçlar olan e¤itim ve sa¤l›k hizmetleri oldu. Doksanl› y›llar›n bafl›ndan itibaren e¤itim tam olarak bu sürecin içine girdi ve


62 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

doksanlar›n sonunda birçok ülkenin kabul etti¤i Bologna Deklerasyonu ile bu süreçteki yerini netlefltirdi. Neo-liberalizmle birlikte devreye sokulan yap›sal uyum politikalar›n›n gere¤i, kamu harcamalar›n›n azalt›lmas›yla e¤itim giderleri, yani kamusal giderler, harçlar biçimine sokularak devletten e¤itim alan kifliye geçti. E¤itimin ticarilefltirilmesinin Türkiye’de flekilleniflinde, 1994 y›l›nda Kemal Gürüz taraf›ndan TÜS‹AD için kaleme al›nan raporun, hem Gürüz’ün daha sonra YÖK baflkan› olmas›ndaki katk›s› hem de e¤itimde yaflanan dönüflümün ivme kazanmas› bak›m›ndan önemi yüksektir. Rapor ile önerilen yap›sal düzenlemelerin amac› fluydu: Ulus-devlet modelindeki “kamu üniversitesi”ni tasfiye edip neo-liberal politikalara uygun “özel üniversite” kurmak. Gürüz YÖK’ün bafl›na gelinceye de¤in yap›lanlar kabaca fluydu: YÖK ile tüm üniversite, program ve elemanlar› tek tiplefltirmek, merkeziyetçili¤i güçlendirmek ve akademik özerkli¤i tasfiye etmek... Do¤ramac› ve Sa¤lam dönemlerinde yap›lan buydu. Ama bu, “eski modeli” y›kmak aflamas›yd›. “Yeni modeli kurma” aflamas›, Gürüz ile bafllad› ve temel yönelimi fluydu: toplumsal sorunlara de¤il, piyasan›n krizlerine çözüm arayan bir üniversite kurmak ve elemanlar yetifltirmek. Yani, Gürüz ile birlikte üniversite “toplumsal” özelli¤ini kaybetmeye ve “bireyci” boyutlar›n› kazanmaya bafllad›. Ve böylece, “kamu” üniversiteleri, asli unsurlar›n›n denetiminden ç›k›p, kendisinin “piyasaya özgü” organlar›n›n (gelifltirme vakf›, döner sermaye gibi) belirleyicili¤i alt›na girmifltir.


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 63

DÖNÜŞÜMDE BUGÜN Gürüz döneminde(1996) haz›rlanan “Yeni Yüksek ö¤retim Kurumu Yasas›” isimli tasar›da yer alan yüksek ö¤renimin parçalanmas› bafll›¤›, bugün içinde bulundu¤umuz üniversitelerin flekillendiriliflinin anlafl›labilmesi için önem tafl›makta. Bu tasar›n›n temel önermeleri bugünde gündemde olan YÖK yasa tasar›s›n›n gündemlerine içkindir. Üniversite sistemi, yüksek ö¤renimin üç kompart›mana ayr›lmas› suretiyle parçalanmak istenmektedir. Buna göre, birinci mevkide, Profesör Gürüz’ün kendi deyimiyle “elit üniversiteler” bulunacakt›r. Bu ayr›cal›kl› üniversiteler, do¤as› gere¤i az say›da olup, ö¤renimden ziyade araflt›rmada uzmanlaflacaklar; yani, lisans programlar›na az say›da ö¤renci al›rken, yüksek lisans ve doktoraya a¤›rl›k vereceklerdir. Buralarda, iflgücü piyasas›n›n bilgi ve teknoloji üretebilecek donan›ma sahip kaymak tabakas›n›n yetifltirilmesi hedeflenmektedir. ‹kinci mevkide, yine Gürüz’ün adland›rmas›yla “kütlesel ö¤renim veren üniversiteler” yer alacakt›r. Dört y›ll›k fakülteleri içinde bar›nd›ran bu üniversitelerde, üretilen bilgiyi katma de¤er yaratacak flekilde kullanmaya ehil (yani, mühendislik vas›flar›na sahip) iflgücü yetifltirilecektir. Üçüncü ve son mevkide ise, tahmin edilece¤i gibi, “Meslek Yüksek Okullar›” yer alacakt›r. Buralarda, mühendisle vas›fs›z ya da yar›-vas›fl› iflçi aras›ndaki ba¤› kuracak, tekniker özelliklere sahip vas›fl› iflgücü yetifltirilecektir. ‹flte, böylece üniversite sistemi, lokomotifini sermayenin ç›karlar›n›n oluflturdu¤u üçlü bir vagon sistemine dönüfltürülerek


64 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

parçalanmak istenmektedir. Akademik toplulu¤un da bu ayr›flmaya göre flekillenmesi önerilmekte; “elit üniversitedeki” akademik kadrolar›n “uluslararas› kriterleri” karfl›lamas› beklenirken, di¤er iki mevkide çal›flacak akademisyenlerin kariyerlerinde “ülke gerçeklerinin dikkate al›nabilece¤i” vurgulanmaktad›r. Dolay›s›yla, özel elit üniversiteler, içerdi¤i müfredat›yla, uygulama biçimi ve yetifltirme tarz›yla, ö¤rencilerini yar›n›n yönetici pozisyonlar›na haz›rlamaktad›r; oysa kamu üniversitelerinde ö¤renciler daha kolay nas›l yönetilecekleri üzerine yetifltirilmektedir. Üçlü vagon düzene¤i, toplumsal tabakalaflman›n üst-orta-alt fleklindeki hiyerarflik s›ralanmas›yla da büyük ölçüde örtüflmektedir. Elit üniversite üst s›n›f mensuplar›na, kütle üniversiteleri orta s›n›f mensuplar›na, meslek yüksek okullar› da alt s›n›f mensuplar›na aç›k olacakt›r. Görüldü¤ü gibi, YÖK Baflkan› Gürüz, bütün bir topluma “beflikten okul s›ras›na, herkes kendi sosyal s›n›f›na göre hizaya!” diye komut vermektedir. Bu komutun uygulanabilmesi, üniversite sistemindeki dönüflüme paralel olarak orta ö¤renimi de yeniden yap›land›rmay› gerekli k›lmaktad›r. Meslek yüksek okullar›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› hedefi, baflta Anadolu’nun irili ufakl› kentlerinde boy veren organize sanayi bölgeleri olmak üzere, sanayinin teknik eleman ihtiyac›n› karfl›lamay› amaçlamaktad›r. Bu hedefe ulaflabilmek için, meslek yüksek okullar›, meslek liselerinin zorunlu ve do¤rudan uzant›lar› haline getirilmifltir. Meslek liseleri(ML) ve meslek yüksek okullar›(MYO), gençli¤in iflçilefltirilmesinin boyutlar›n› kavrayabilmemiz bak›m›ndan önem tafl›yor. Yaflanan dönüflüm bir toplumsal dinamik olarak


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 65

“üniversiteli kimli¤i”ni afl›nd›rmakla birlikte, ML ve MYO’larda sistem karfl›s›nda çok çabuk radikalleflebilecek bir dinami¤in birikmesini de beraberinde getiriyor. Bu alan, e¤itimde yaflanan dönüflüme karfl› mücadeleyi, sistem karfl›t› bir anlay›fl do¤rultusunda kurgulamada yeni mevzilerin aç›labilece¤i bir alan olarak özel bir yönelime ihtiyaç duymaktad›r. Görüldü¤ü gibi, “elit üniversiteler”, az say›daki “elit liselerden”, “kütle üniversiteleri” farkl› statülerdeki devlet ve özel liselerinden, “meslek yüksek okullar›” da meslek liselerinden beslenecektir. Önceden de belirtildi¤i gibi, bu üçlü kademe s›n›fsal farkl›laflmaya da denk düflmektedir. Bu üçlü yap›laflma, Yeni YÖK Yasa tasar›s›n›n ikinci ve en çok tart›fl›lan yan›n› oluflturan “paral› e¤itim” modeli ile tamamlanmaktad›r. Bilindi¤i gibi yeni yasa tasar›s›, katk› pay› ödemelerinin miktarlar›n›, “ö¤renci bafl›na cari hizmet ödene¤i miktar›n›n yar›s›na kadar” yükseltmeyi düzenlemektedir. Belirlenen miktarlardaki paray› ödeyemeyecek ö¤rencilere yönelik kredi sistemi ise, bir burs sistemi olarak de¤il, herhangi bir bankan›n “tüketici kredileri servisi” mant›¤›yla örgütlenmifltir. Kredi kullanan ö¤renci mezun olduktan belli bir süre sonra, D‹E’nin ilan etti¤i enflasyon oran› kadar artt›r›lan kredi borçlar›n› ödemekle yükümlüdür. Ancak, ölüm ya da ifl göremez düzeyde sakatl›k durumunda bu yükümlülük ortadan kalkmaktad›r. Tasar›da, üniversiteler, bir yandan araflt›rma ve ö¤retim gibi hizmetleri “satan”, di¤er yandan da “tüketici kredileri” mekanizmas›yla (ö¤renim ve katk› pay› kredileri) üretti¤i hizmetlerin “pazarlanmas›n›” sa¤layan bir iflletme olarak ele al›nm›flt›r.


66 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Yusuf Ziya Özcan ve YÖK Dönüflümün bugününü anlayabilmek için kuflkusuz Türkiye’deki sermaye birikim düzeyinin geldi¤i aflamay›, sermaye güçleri ve onlar›n temsilcilerinin aras›nda süren çat›flmay› ve uluslararas› arenada kurduklar› dengeleri göz önünde bulundurmak gerekiyor. Türkiye sermayesinin AKP ile yapt›¤› hamle sonucu Anadolu’nun k›lcal damarlar›na kadar nüfuz etmesi, beraberinde daha fazla nitelikli iflgücünü gereksiniyor. Özellikle meslek liseleri ve meslek yüksek okullar›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›yla flekillenen bu süreç, her ilde bir üniversite ad›yla yürütülen kampanyan›n nas›l bir ihtiyaç üzerinden flekillendi¤ini bize tarif ediyor. Söz konusu üniversiteler, yukar›da tariflenen “elit üniversite”ler kapsam›nda flekillendirilen, daha yetkin ve nitelikli bir bilim anlay›fl›n›n sa¤lanmas› hedefinden çok, meslek yüksekokullar› olarak ve daha yetkin ve nitelikli iflgücünün geniflleyip derinleflen piyasaya haz›rlanmas› ifllevini tafl›makta. Yine, öncesinde askeri bürokratik elitin elinde olan Cumhurbaflkanl›¤›, YÖK, Yarg›tay gibi kamu kurumlar›, “Atatürkçülük” söylemi üzerinden küreselleflmenin neo-liberal iktisadi koflullar›na uyarlanmay› kabul ederken, ideolojik ve siyasi koflullar›na uyarlanmamakta diretiyorlard›. Yani, bu geleneksel devlet kurumlar›, “oligarflik” yap›n›n verdi¤i üstünlük, avantaj ve ç›karlar›n› kaybetmek istemiyorlard›. Ancak bugün gelinen noktada bu süreç de belli anlamda afl›nm›flt›r. YÖK’ün ilk misyonu, üniversiteleri her türlü (akademik, bilimsel, yönetsel, ideolojik, asayifl vb.) denetim alt›nda tutmakt›. YÖK, 12 Eylül ürünü merkezi bir akademik üst organd›. Ancak,


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 67

bu misyon 90’lar›n bafl›nda büyük ölçüde anlams›zlaflm›flt›. Çünkü “serbest piyasa, hür millet” türü muhafazakar politikac›lar›n (Özal, Y›lmaz, Çiller gibi) sloganlar›nda ister istemez neoliberalizmin a¤›rl›¤› hissedilmeye bafllan›nca, YÖK’ün resmi/Kemalist çizgisi de y›pranmaya bafllam›flt›. Gürüz, asl›nda giriflimci üniversite modeliyle burjuvazinin alk›fl›n› al›yordu ama, ifl kat› resmi ideoloji savunusuna gelince “üretken” kanallar t›kan›yordu. Yusuf Ziya Özcan’›n dümene geçmesiyle birlikte, söz konusu dönüflümde yeni bir evre bafllad›. Daha göreve bafllad›¤› ilk günlerde e¤itimin paral› olaca¤›na dair yapt›¤› aç›klama ve YÖK’ün yay›nlad›¤› strateji raporu bunun en önemli göstergesidir. Bu rapora göre üniversitenin 3 kayna¤› vard›r: ‹lki devlet, ikincisi ö¤renci, üçüncüsü de sanayi. Daha bafl›ndan bunu dayatan YÖK, ayr›ca önümüzdeki dönemde devletin deste¤inin giderek azalmas›n›n ve ö¤rencilerle sanayi denilen özel sermaye kesimlerinden gelen miktar›n artmas›n›n gerekti¤ini savunuyor. Raporda YÖK “›srarl›” bir flekilde temel e¤itimin zorunlu ve paras›z olmas› gerekti¤ini vurguluyor. Bu konuda uzun uzun de¤erlendirmeler yap›yor. Ancak, rapor okundukça anlafl›l›yor ki, YÖK, yüksekö¤renimi temel e¤itimden saym›yor ve üniversite e¤itiminin paral› olmas›n› gayet do¤al bir meseleymifl gibi ele al›yor. Bologna Süreci Bologna Süreci, 19 Haziran 1999 tarihinde ‹talya’n›n Bologna kentinde toplanan 29 ülkenin e¤itim bakanlar›n›n aç›klamas›


68 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ile bafllam›flt›r. Bafllat›lan sürecin amac›, 2010 y›l›na kadar Avrupa genelini kapsayacak bir Yüksek Ö¤retim Alan› oluflturmakt›r. Bu süre zarf›nda Avrupa’n›n tüm ülkelerinde müfredattan, not ve diploma sistemine kadar ortakl›k sa¤lanmaya çal›fl›lacakt›r. Böylece, e¤itim, emperyalist flirketlerin ç›karlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›lacak ve ö¤rencilerin, ö¤retim üyelerinin ve iflçilerin Avrupa çap›nda serbestçe dolaflarak mesleklerini yapmalar›n›n önü aç›lacakt›r. Bugün bu sürece 45 ülke üyedir. TC’de Bologna Sürecine 2001 y›l›nda kat›lm›flt›r. Bologna süreci olarak tan›mlanan ve e¤itimdeki dönüflümün uluslararas› karakterini tarif eden süreç, siyasal ve ekonomik anlamda Türkiye-AB ve Türkiye-ABD iliflkileriyle paralel olarak hareket etmekle birlikte, sermayenin e¤itimden beklentilerinin netli¤i, onun kendine ait bir yol haritas› dâhilinde ilerlemesini ve kendi kurgusunu hayata geçirmesini sa¤l›yor. Bologna süreci ad› alt›nda Avrupa’da uygulanmaya çal›fl›lan ve karfl›s›nda üniversite iflgallerine varan bir ö¤renci hareketiyle karfl›laflan süreç Türkiye aç›s›ndan geride kalm›flt›r. ‹flçi s›n›f› mücadeleleri sonucunda bat›da kazan›lan “sosyal devlet” çerçevesi dâhilindeki çeflitli haklar›n tasfiyesini kapsayan bu süreçte, Türkiye’de ya hiç olmayan ya da 12 Eylül sonras›nda YÖK taraf›ndan çoktan tasfiye edilen bu haklar, ekonomik krizin etkilerini daha etkili göstermesiyle birlikte bat›daki sermaye odaklar›n›n daha çok a¤z›n› suland›rmakta ve krizin bedelini bu haklar›n tasfiyesi yoluyla ödetmek istemektedirler. Ayr›ca, söz konusu dönüflümün belirleyeni Bologna Süreci de¤ildir. Bologna, dönüflümün sadece bir parças›d›r. Türkiye’de dönüflüm Bologna sürecinin vaat ettiklerinden farkl› bir niteli¤e


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 69

sahip olmamakla birlikte uygulamalar›n hayata geçirilifli bak›m›ndan farkl› bir momenttedir. Türkiye bu süreçte sermayenin uluslar aras›laflmas› süreci kapsam›nda baz› uygulamalarda ortaklaflmaktad›r. Her ne kadar Bologna Süreci 2010’da tamamlanacak dense de, bu sürecin daha genifl bir projenin arac› oldu¤u bilinmekte, yarat›c›lar› taraf›ndan da aç›kça dile getirilmektedir. Bologna Sürecinin devam› olacak proje henüz aç›klanmam›fl olsa da, tasarlanm›fl oldu¤u kesindir. Avrupa Yüksekö¤renim Alan› yaratma ad›na, Bologna Süreci karfl›m›za baflka baflka isim ve maskelerle ç›kmaya devam edecek, sistem e¤itimi tamamen istedi¤i bir yap›sal kimli¤e dönüfltürene kadar bu sald›r›lar ve politikalar devam edecektir. VAKIF ÜNİVERSİTELERİ Vak›f, bireyin zenginliklerinin, toplum yarar›na kanalize edilmesi arac› olmas›na ra¤men 12 Eylül’den sonra vak›flar, toplumun, kamunun, devletin zenginliklerinin birtak›m kiflilere ve ailelere sunulmas›n›n, peflkeflinin arac› olmufltur. Vak›f üniversitelerinin harcamalar›n›n yüzde 50’sine yak›n› devlet taraf›ndan karfl›lanmaktad›r. Türkiye’de ilk örne¤ini YÖK’ün mimar› ‹hsan Do¤ramac›’n›n ABD’den ithal etti¤i Bilkent Üniversitesi projesinin oluflturdu¤u vak›f üniversiteleri, sermayenin üniversiteyle ba¤›n› organiklefltirme yönelimi sonucunda h›zla ço¤alm›flt›r. Vak›f üniversiteleri arac›l›¤›yla hem iflgücünü kendi belirledi¤i koflullarda yetifltiren sermaye, “e¤itim”e yapt›¤› yat›r›mla vergi indiriminden yararlanmakta, Ar-Ge çal›flmas›n› do¤rudan kendi kontrolü


70 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

alt›nda gerçeklefltirmekte ve e¤itim hizmeti satarak bu olana¤› son derece karl› de¤erlendirmektedir. Yüksekö¤retime geçiflte yap›lan düzenlemelerle son y›llarda özel üniversite kontenjanlar›n›n dolmamas› nedeniyle üniversiteye giriflin kapsam› artt›r›lmaktad›r. YÖK’ün ilan etti¤i yeni üniversitelerin büyük k›sm›n›n özel üniversiteler oldu¤u düflünülürse, bu iflletmelerin bofl kalmas› yat›r›m sahiplerince kabul edilebilir bir durum olmayacakt›r! Özel okullar›n e¤itim ad›na diploma pazarlamas›, toplumdaki güç ve statü konumlar›n› da¤›tma hakk›n› elinde bulundurmas› anlam›na gelir ve bu da, toplumda eflitsizli¤in yo¤unlaflarak artmas›na yol açar. Özel okullar, karl›l›k kriterinin yan›nda baflar›l› olmayan zengin çocuklar›na kolay yoldan diploma vermek ve sermaye s›n›f›n›n kendini verimli koflullarda, nitelikli hocalarla yeniden üretmesi gibi ifllevlere de sahiptir. ÖZERKLİK Üniversitelerde yönetim yap›s› tamamen iktidar taraf›ndan flekillendiriliyor ve bu durum akademik kadronun, okul çal›flanlar›n›n ve ö¤rencilerin kendi okullar›n›n yönetimine kat›lamamas› ve okullar›n sürekli olarak bask› alt›nda tutulmas›na olanak sa¤l›yor. Üniversiteler piyasa sürecine girdikçe, özerklefltirilmesi gündeme gelmifltir. Ama bu özerkleflme hemen akla geldi¤i gibi elefltirel, özgür, demokratik olma anlam›nda özerkleflme de¤ildir. Burada kastedilen, üniversitelerin ve hatta ö¤retim üyelerinin kendi flirketlerini kurmas›n› teflvik eden ve bu biçimiyle sermayenin ç›karlar›na uygun olan bir özerkliktir.


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 71

TÜS‹AD 2008 y›l›nda haz›rlad›¤› raporda, YÖK’ün ayr›nt›l› düzenlemelerinin, üniversite özerkli¤ine müdahale eder düzeyde oldu¤unu belirtmektedir. TÜS‹AD’a göre üniversitelere “tek tip elbise” giydirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Ona göre, YÖK’ün bu tür düzenlemeleri, “çeflitlili¤in gelifltirilmesine olanak sa¤lamamaktad›r”. Görüldü¤ü gibi, bilim üretim sürecinin kapitalistleflmesiyle, özerklik aras›nda bir çeliflki yoktur ve aksine, süreklilik ve birbirini tamamlay›c›l›k vard›r. Bu durumda, bilimin özgürleflmesinin kaderi ile kapitalizmin bilimi boyunduruk alt›na alma çabas›na karfl› mücadele birbirinden ayr› düflünülebilecek fleyler de¤illerdir. Özerklik ya da bilimin kendinden menkul bir alternatif olaca¤› söylemi, bu gidiflten ç›k›fl yollar›ndan biri olma kapasitesine sahip de¤ildir. Sermayenin bu konudaki yönelimleri son derece kafa kar›flt›rmaya ve aldatmaya yöneliktir. STÖ’lerin üniversite hakk›nda fikir bildirmesi sürecini üniversitenin toplumla iliflki kurmas› ad› alt›nda do¤rudan sermayenin müdahalesine aç›lmas› olufltururken, ÖTK aldatmacas›yla da ö¤rencilerin temsiliyet hakk› sermayeye havale edilmektedir. “Elit” üniversiteler kapsam›nda ele al›nabilecek pek çok üniversite de öne ç›kart›lan özerklik ve görece demokratiklik ise, meseleye bütünsel bakt›¤›m›zda, gerek ö¤renci profilinin s›n›fsal kökeni ve gerekse söz konusu “demokratik” e¤itimin kime hizmet etti¤i göz önünde bulunduruldu¤unda, bir alternatif teflkil etmekten çok bir aldatmaca özelli¤i tafl›r. Talebimiz: Demokratik Halk Üniversitesi E¤itimin, içinde bulundu¤u koflullar›n egemen s›n›flar›nca flekillendirilen bir unsur oldu¤u ön kabulü, bizi alternatif bir


72 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

üniversite mücadelesinin, üniversiteden bafllayan ama hedeflediklerinden fazlas›n› talep eden bir program çerçevesinde yürütülmesi gerekti¤i gerçe¤ine götürür. E¤itimin özgür ve demokratik bir biçimde gerçeklefltirilmesi, burjuva bir anlay›flla “tarafs›zlaflma” ya da toplumdan sterile olma anlam› tafl›maz. Özgür ve bilimsel e¤itim, toplumdan kopuflu de¤il ayr›cal›kl› az›nl›¤›n ç›karlar› do¤rultusunda bir e¤itim anlay›fl›ndan kopuflu ifade eder. E¤itimi oluflturan unsurlar, araç ve olanaklar, hem tarihsel hem de güncel olarak halk taraf›ndan biriktirilmifl ve yarat›lm›fl olduklar›na göre; geri dönüflü de halk›n ihtiyaçlar› ve beklentileri do¤rultusunda flekillendirilmeli ve emekçiler e¤itimin öznesi konumuna gelmelidirler. Üniversite, bilimsel bilgi üretme ve onu toplumsallaflt›rma faaliyeti içinde, ö¤rencilerin dünyay› ve kendilerini keflfetmelerine, ba¤›ms›z düflünme ve çal›flma yetisi edinmelerine el veren de¤erlerin ve tav›rlar›n üretildi¤i ve aktar›ld›¤› toplumsal mekan olarak görülmek durumundad›r. E¤itimin sosyal bir olgu olarak ifllevi, tarihsel süreç içinde bireylerin sosyalizasyonunu sa¤lamak olmal›d›r. Sosyalizasyon süreci, verili bir topluma ait tarihsel deney ve birikimlerin aktar›lmas›n› sa¤layarak, bireyi toplumsallaflt›r›rken, toplumsallaflan birey de e¤itim ile edindi¤i donan›mla, toplumun yeniden üretimini ve dönüflümünü sa¤lama imkan›na kavuflacakt›r. Günümüzde, piyasa için ve karl›l›k garantisi olan her türlü e¤itim belirleyici olurken, insan›n, insan olarak tüm yeteneklerinin gelifltirilmesine ve e¤itilmesine yönelik e¤itim, e¤itim sisteminden elimine edilmekte. Neo-liberalizmin çerçevesini çizdi¤i


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 73

“pragmatist-piyasa ba¤›ml› e¤itim” anlay›fl›na karfl›l›k, alternatif bir e¤itimin ç›k›fl noktas›, e¤itimin zenginlik ve güç arac› olmaktan ç›kar›lmas› ve bunun ilk ad›m› olarak; e¤itimin bir meta olarak görülmekten ve piyasa sürecinin di¤er belirlenmelerinden kurtar›lmas› gerekir. Günümüzde toplumsal statü ve güç arac›na dönüflen diploma, özel okullarda para ile elde edilen bir metaya dönüfltü¤ü oranda, toplumda varolan güç iliflkilerinin ve hiyerarflinin de yo¤unlaflarak üretilmesine neden olmakta. Alternatif bir e¤itimin, toplumdaki eflitsizlikleri yeniden üreten bir e¤itim anlay›fl›n›-bunun toplumsal eflitsizlikleri yeniden üreten sistemden kaynakland›¤›n› da bilerek- karfl›s›na almas› gerekir. E¤itimin temel amac›, ö¤rencinin ve e¤iticinin tüm düflünsel potansiyellerini a盤a ç›karmak olmal›. Bu anlamda ezberci e¤itim yerine kat›l›mc› e¤itimin gelifltirilme koflullar› aranmal›. E¤itim statü ve ekonomik zenginlik sa¤layan bir mekanizma olmaktan ç›karmal›, herkesin ayn› kalitede e¤itimden yararlanmas› sa¤lanmal›. E¤itim ekonomisinin ve neo-liberal e¤itim politikalar›n›n etkinlik ve verimlilik anlay›fl› e¤itim arz edenler için okullarda mühendislik, iflletme, ekonomi gibi k›sa sürede kazanç getirici alanlarda yo¤unlaflmaya neden olurken, bireyin düflünsel geliflimi ve sosyalizasyonu için gerekli olan edebiyat, felsefe ve sanat gibi alanlar›n önemini kaybetmesine yol aç›yor. Alternatif e¤itim sisteminin, bölgesel ve cinsel eflitsizlikleri kald›racak uygulamalar› gündeme almas› gerekiyor. Kad›nlar›n, ezilen ulus ve dini inançlar›n hiçbir ayr›cal›kla karfl›laflmaks›z›n e¤itim sürecine dahil olabilmelerini sa¤layacak önlemlerin al›nmas› gereklidir. Ana dilinde e¤itim hakk› sa¤lanmal›, e¤itimde


74 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ve meslekî yönlendirmelerde cinsiyetçi ifl bölümü ortadan kald›r›lmal›d›r. Irk, renk, dil, dini inanç ve cinsiyet ayr›m› yap›lmadan tüm gençli¤in e¤itim hakk› garanti alt›na al›nmal›. Ö¤renciler yurtlardan, tüm okullardaki yemekhanelerden ve kültürel hizmetlerden ücretsiz bir flekilde yararlanabilmeli. Ezberci e¤itim yerine, araflt›rma, inceleme, deney ve tart›flmaya dayal› bir model esas al›nmal›d›r. E¤itim müfredat›n›n belirlenmesi, ö¤rencilerin talepleri do¤rultusunda olmal›, üniversitelerin idari ve bilimsel özgürlü¤ü garanti alt›na al›nmal›d›r. Üniversitelerin yönetimleri ö¤renciler, üniversite çal›flanlar› ve akademisyenler taraf›ndan yap›lmal›. Politeknik eğitim E¤itimin üretimle bütünlefltirilmesi süreci, niteli¤i ne olursa olsun bütün toplumsal düzenlerin tart›flageldi¤i temel sorunlardan bir tanesi olmufltur. Kapitalizm bu süreci kar ve piyasa mant›¤›yla ele alarak, e¤itim ve üretimi buluflturdu¤u her mekan ve zamanda, nitelikli ya da niteliksiz emek-gücünün sömürülmesi hedefiyle gerçeklefltirmifltir. Bugün Türkiye’de zorunlu staj, yetkin mühendislik, burs karfl›l›¤› çal›flt›rma, projeler vb. gibi pek çok araçla gerçekleflen bu sömürü, bizim e¤itim ve üretimin buluflturulmas›yla bireyin yeteneklerinin daha nitelikli bir e¤itim sürecine girmesi talebimizle uzaktan yak›ndan örtüflmez. Politeknik e¤itim, en kaba ifadesiyle, de¤er yaratan eme¤in e¤itiminin maddi bir süreçte gerçekleflmesi ya da birinin di¤erine göre öncelli¤ini dahi içermeyen kafa ve kol eme¤i aras›ndaki ayr›flmay› ortadan kald›rarak, süreç içinde toplumsal üretimi ve


E¤itim Sisteminin ‹çeri¤i, Örgütlenmesi ve Alternatifleri - 75

e¤itimi kaynaflt›ran e¤itim tarz›d›r. Bu sistemin gerçekleflmesi, üretim araçlar›n›n kolektif olmas›yla mümkün olaca¤›ndan ve ifl bölümü büyük ölçüde ortadan kalkaca¤›ndan, her türden yabanc›laflma da ortadan kalkacak ve çok yönlü insanlar oluflacakt›r. Politeknik e¤itimde, birey tüm üretim ve e¤itim sürecine hâkim olacak ve mekanik bir araç olmaktan kurtulacakt›r. ‹nsan› yabanc›laflt›ran sömürü süreçlerine son vermek için hem üretim araçlar›n›n hem de bilginin toplumsallaflt›r›lmas› gerekir. Üretim araçlar›n›n kolektiflefltirilmesi, yani ortak refah›n araçlar› k›l›nmas› ancak sosyalist bir devrimle olanakl› olurken, bilginin bir mal de¤il de, insanl›¤›n bütününün sorunlar›n›n çözümünde kullan›lacak bir araç haline gelmesi de politeknik e¤itimle mümkün hale gelir. Kuflkusuz bu bugünden yar›na gerçekleflecek bir talep de¤ildir. Verece¤imiz mücadelenin nihai hedeflerinin kavranmas› ve talep etti¤imiz e¤itimin niteli¤i hakk›nda fikir vermesi bak›m›ndan politeknik e¤itimin vurgulanmas› önem tafl›maktad›r. E¤itimin amac›; çok yönlü, tüm yetileri ve yetenekleri geliflmifl, tek boyutlu iflbölümünün esiri olmayan ve tek bir uzmanl›k alan›n›n içinde körelmeyecek insan› yaratmak olmal›d›r. Yaflas›n Demokratik Halk Üniversitesi! Yaflas›n Özgür Demokratik Üniversite Mücadelesi!


ÖĞRENCİ GENÇLİK SENDİKASI’NA İLİŞKİN ÖNERGE

Gerekçe: Ö¤renci Gençlik Sendikas›(GENÇ SEN) “Pasosu olan herkesin sendikas›” ve “Asla yaln›z yürümeyeceksin” slogan›yla yola ç›kan Genç Sen, 15 Aral›k 2007’de Ankara ODTÜ’de Özgürlükçü Gençlik’in de kat›l›m›yla kuruluflunu gerçeklefltirmifltir. Genç Sen, kurulufluyla birlikte ö¤rencilerin ekonomik-demokratik taleplerinin kürsüsü olaca¤›n› ve bu taleplerin meflru-militan çizgide mücadelesini verece¤ini ilan etmifltir. Temel harc›nda eme¤imiz olan Genç Sen, ö¤rencilerin en genifl mücadele arac›, öz-örgütlenmesidir. Genç Sen, gençlik kesimleriyle ekonomik ve akademik-demokratik talepler etraf›nda buluflmay› öngörür. Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim talebi ekseninde kurulan Genç Sen, ›rkç›, cinsiyetçi ve homofobik yaklafl›mlardan kendini ayr› tutar. Genç Sen, önemli bir demokratik mücadele mevzisi olacakt›r. Genç Sen, iflsizlik, yoksulluk, sömürü ve paral› e¤itim bask›s› alt›nda ezilen gençlerin -özellikle emekçi gençlerin ve emekçi çocuklar›n›n- kendi yaflad›klar› sorunlara yönelik taleplerle, kendi durumuna özgü örgütlenmeler kurmas›na karfl› getirilen yasaklarla mücadelenin öznelerinden birisidir. Ö¤renci gençli¤in yaflad›¤› güncel sorunlar için mücadele et-


Ö¤renci Gençlik Sendikas›’na ‹liflkin Önerge - 77

mek ve bunlara çözümler üretebilmek önemlidir. Bu alanda kurulacak mevziler ve edinilecek kazan›mlar, gençli¤in üzerindeki yoksulluk ve tutsakl›k bask›s›n› hafifletecektir. Kapitalizmin, üniversiteleri neo-liberal politikalar çerçevesinde yeniden yap›land›rd›¤› bu dönemde, ö¤rencili¤in kendisinin paral› hale gelmesi, bize sendikal tarzda örgütlenmenin olanaklar›n› açm›flt›r. ‹flgücünün meta olmas› gibi, ö¤rencili¤in ve e¤itimin de metalaflmas›na karfl› toplu direnifl, sendikan›n en temel dayanak noktas› olarak ortaya ç›km›flt›r. Bar›nma sorununa karfl› ö¤rencilerin sa¤l›kl› ve paras›z bar›nma hakk›n›, ulafl›m sorununa karfl› paras›z ulafl›m›, beslenme sorununa karfl› ö¤rencilerin kaliteli ve paras›z beslenme hakk›n›, e¤itimin paral›laflmas›n›n temel eksenini oluflturan harç, ba¤›fl, kay›t paras›, kredi gibi çeflitli ücretlere karfl› paras›z e¤itim talebinin dile getirilifli, Genç Sen arac›l›¤›yla olacakt›r. E¤itim sisteminin içerikçe örgütlenmesindeki ders konular›n› içeren ve bilimsellikten uzak, do¤an›n talan›na iliflkin hassasiyetleri hiçbir biçimde gözetmeyen ve cinsiyetçi müfredat›n de¤ifltirilmesine iliflkin akademik taleplerin; bir baflka zeminde, örgütlenme özgürlü¤üne yönelik bask›lara karfl› ö¤rencilerin ve çal›flanlar›n üniversite yönetiminde söz sahibi olmas›na yönelik demokratik taleplerin sesi, Genç Sen’le yükselecektir. E¤itimin paral›laflt›r›lmas›yla, özellikle aileden emekçi ya da yoksul ö¤renciler, gerek ihtiyaçlar›n› karfl›lamak ve gerekse de e¤itim hakk›n› elinde tutabilmek için, çal›flmaya ve dolay›s›yla iflçileflmeye bafllam›flt›r. Bu, gençli¤in iflçileflmesinin boyutlar›ndan bir tanesidir. Ö¤renciler art›k sadece okul ihtiyaçlar›n›n karfl›lamak için


78 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

yaz aylar›nda çal›flman›n yan›nda, okul döneminde de yar›-zamanl› ifllerde çal›fl›yorlar. Ö¤renciler bölümleriyle ilgili çal›flmaktan çok, yo¤unlukla hizmet sektöründe servis eleman›, kasiyerlik, anketörlük gibi ifllerde çal›flmaktad›r. Bunun yan›nda, yüksek ö¤retim kurumunun kendisi de, ihtiyaç duydu¤u herhangi bir alanda, ö¤rencileri, burs karfl›l›¤› çal›flt›rmaktad›r. Ve elbette, ö¤rencilerin çal›flma zorunlulu¤u oldu¤unu gören kapitalist sistem, ö¤rencileri, güvencesiz, sigortas›z ve düflük ücretlerde çal›flt›rmaktad›r. Özellikle de üniversite sanayi iflbirli¤i biçiminde kurulan statü ile, ö¤renciler/üniversiteler sermayenin arka bahçesine, kural ve koflullar›n› sermayenin kendi ç›karlar›na göre düzenledi¤i mekanlara dönüflmektedir. Sermaye üniversiteyi ayn› zamanda bir “emek-gücü tarlas›” olarak yeniden yap›land›rmaktad›r. Kariyer günleriyle, sosyal sorumluluk projeleriyle ve zorunlu stajlarla ö¤rencilere sermayenin talep etti¤i biçimde kendini gelifltirmek fl›r›nga edilir. Sermaye, her koflulda itaatkarl›¤›, her koflulda baflka her türlü ç›karlar› d›fllay›p sadece sermayenin ç›karlar› yönünde yarat›c› ve sorun çözücü olabilmeyi –yaratt›¤› s›n›rl› istihdam içinde bile olsa- gençli¤in genifl kesimlerine dayat›r. GENÇ SEN’in bir sendika olarak kendisini var ediflinde bu durumu da göz önünde bulundurmak ve buna uygun bir perspektifle süreci ele almak durumunday›z. Sendika; Türkçe anlam›yla birlik demektir. Ö¤renci Gençlik Sendikas›’n›, bir ö¤renci birli¤i olarak da düflünebiliriz. Bu ba¤lamda örgütsel formasyon, üye profili ve kimli¤i, çal›flma biçimi ve araçlar› gibi pek çok k›stas çerçevesince klasik anlamda bir sendika anlay›fl›yla benzerlik gösterse de, bir ö¤renci gençlik


Ö¤renci Gençlik Sendikas›’na ‹liflkin Önerge - 79

sendikas› olarak Genç Sen’in iflçi sendikalar›ndan ayr›ld›¤› yanlar da olacakt›r. Sendika, en genifl ö¤renci bileflenini en temel ö¤rencilik sorunlar› etraf›nda örgütleme flans›na sahiptir. Ayr›ca, sendikan›n kazand›¤› haklar, devlet ve üniversite taraf›ndan tan›nmak zorundad›r ve kal›c›d›r. Bar›nma, ulafl›m, sa¤l›k, eleme s›navlar›, anadilinde e¤itim gibi ö¤rencili¤in en temel ekonomik ve e¤itimin örgütlenmesiyle ilgili sorunlar› çerçevesinde en genifl ö¤renci kitlelerinin bir aradal›¤›n› sa¤layacak bir unsur olarak sendikay›, gençlik hareketinin içinde bulundu¤u t›kan›kl›¤› aç›c› bir yere konumland›rabiliriz. Gençlik hareketi, yukar›da tariflenen dönüflüme karfl› ses getiren ve hareketi ayaklar› üzerinde do¤rultabilen bir kalk›flmay›, 1996’l› y›llardan bu yana gerçeklefltiremedi. Ö¤renci hareketinin geçirdi¤i evrim ve bugün içinde bulundu¤u t›kan›kl›k, en bafl›ndan beri sendika tart›flmalar›nda önemli bir yer tutuyordu. Kitlelerle iliflki kurma, kendili¤inden sürüklenen ve kendisine dayat›lan› kabullenen ö¤renci kitlesini kendi ç›karlar› için mücadele eden ö¤renci kitlesine dönüfltürme ve eylem alan›nda ete kemi¤e büründürme güdüsünden yoksun olunan bir koflulda ortaya at›lan sendika projesi, bizim aç›m›zdan da büyük önem tafl›yor. Kampüste yürüyen çal›flman›n kitlelerden yal›t›kl›¤›n› ve alanda b›rakt›¤› etkinin s›n›rl›l›¤›n› göz önünde bulundurdu¤umuzda, sendika, kendi araçlar›yla, diliyle ve politikas›yla ö¤rencilerin sorunlar›n›n kampüs d›fl›na tafl›r›labilmesi ve toplumsallaflt›r›lmas› için bir araç olma ifllevini tafl›yacakt›r. Devrimciler olarak bizim bu sendikaya ihtiyac›m›z vard›r.


80 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Genç Sen ve Devrimci gençlik örgütlerinin birliği Genç Sen, varoldu¤u koflullar›n gerçekli¤i bak›m›ndan amaçlar ve ilkeler metni ve tüzü¤ü çerçevesinde anlaflabilen devrimci gençlik örgütlenmelerinin öncülü¤ünde ve kuruculu¤unda yola ç›kt›. Gençlik mücadelesinin birleflik, kitlesel ve militan bir biçim ve organca yürütülebilmesinin önemli bir f›rsat›n› devrimcilere sundu. Ancak, söz konusu birlik anlay›fl›, sendikaya bir “ba¤lant› kay›fl›” vazifesi gördürecek bir sonuca yol açmamal›d›r. Bu ihtiyaç, gençlik örgütlerinin oluflturduklar› eylem birlikleriyle çözülebilir. Genç Sen’den murat edilen ise, bir gençlik “hareketi” yaratmakt›r. Genç Sen’in bu at›l›m› gerçeklefltirmesinin önüne dikilen bir tak›m sorunlu anlay›fllar ise, gerek Özgürlükçü Gençlik ve ittifak güçlerinin pratik müdahaleleri ve gerekse hayat›n ö¤reticili¤inin flekillendiricili¤inde temizlenmek durumundad›r. Pragmatik bir bak›fl aç›s›yla, sendikay› “ele geçirerek” ya da sendikaya “uzak kalarak” ama ayn› zamanda da “nimetlerinden faydalanarak” sendika içinde var olmak isteyen anlay›fllar, sendikal faaliyetin önünü t›kayacakt›r. Genç Sen bir fetifl nesnesi olmad›¤› gibi, fetiflizmin do¤al sonucu olan önyarg›lardan da uzak olmal›y›z. ÖGD olarak ideolojik miras›m›z bize birleflik bir mücadeleyi anlat›r. Ö¤renci hareketine dair tespitimiz de, ö¤renci gençli¤in birleflik mücadelesini ÖGD’den menkul saymad›¤›m›z bir birlefliklik ve bütünselli¤i ifade eder. Bizim bu konudaki politikam›z bir düzlemde Genç Sen’de somutlafl›r.


Ö¤renci Gençlik Sendikas›’na ‹liflkin Önerge - 81

Genç Sen ve Özgürlükçü Gençlik Özgürlükçü Gençlik’in mevcut durumuna dair s›k›nt›lar›m›zdan bir tanesi de, yürüttü¤ümüz kitle faaliyetidir. Genç bir örgüt olarak baz› istisnalar d›fl›nda bir kampanya deneyimimiz henüz yok. Nas›l bir faaliyet yürütmek gerekir, üniversitelerin mevcut pozisyonu nedir, sürecin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak do¤ru fliar nedir üzerine etrafl›ca, merkezi ve düzenli bir tart›flmay›, Genç Sen projesi öncesinde çok yürütemedik. Ayr›ca, özellikle taflrada baz› yerellerde gerici-faflist bask›lar, baz› yerellerde de kadrolar›m›z olmas›na ra¤men Özgürlükçü Gençlik çal›flmas› yürütecek düzeyde pozisyon alamay›fl›m›z, yine benzeri kitle faaliyetini yürütmemizi engelliyor. Genç Sen bunu aflman›n bir f›rsat›d›r. Anti-kapitalist, anti-cinsiyetçi ve anti-›rkç› söylemlerle ortak bir sol duruflun temsilcisi olan ve yaflad›¤›m›z her türlü ö¤renci sorununu hassasiyet ve kararl›l›kla çözme gayretini kuruluflundan sonraki faaliyetleriyle de gösteren Genç Sen, özellikle taflra üniversitelerinde epey ses getirdi. Genç Sen içinde zaman zaman yaflad›¤›m›z s›k›nt›lar, örgütsel yetersizliklerimizin bir sonucu oldu¤u kadar, sendika deneyimi bize bu örgütsel s›k›nt›lar› aflman›n bir f›rsat›n› da sunuyor. Genç Sen hiç ortaya at›lmam›fl bir proje olsayd› dahi, sendika ya da onun karfl›lad›¤› ihtiyaçlar› karfl›layacak baflka bir araç bugün de¤ilse yar›n Özgürlükçü Gençlik taraf›ndan tespit edilecek ve alana sunulacak bir ihtiyaçt›r. Sendika fikri ortaya at›ld›¤›nda, Özgürlükçü Gençlik bu ihtiyaca gereksinim duyar ve bunu önerebilir bir düzeye s›çram›fl de¤ildi. Sendika, Özgürlükçü Gençlik’i sendikay› önerme pozisyonuna s›çrat›c› bir ifllevi de yerine


82 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

getirdi. Bu do¤rultuda sendikay› de¤erlendirirken, bir ö¤renci hareketi yaratma konusunda henüz tüketilmemifl bir araç olan Genç Sen’in, fonksiyonunu yitirece¤i noktada, Özgürlükçü Gençlik’in öncülük perspektifi bu ihtiyac› karfl›lay›c› yeni araçlar›n varedilmesini sa¤lamal›d›r. Genç Sen tüm bu yaratt›¤› olanaklar dahilinde ve bu s›n›rlarda ele al›nmal›d›r. Sadece Genç Sen’den ibaret bir üniversite faaliyeti ve gençlik alan› perspektifinin yeterli olmayaca¤›n›n da bilincinde olmam›z gerekir. Her ne kadar Genç Sen di¤er sendikalarla k›yasland›¤›nda daha özgül bir yer tutsa da, en iyi sendika bile bir uzlaflmay› tarifler. Dolay›s›yla Özgürlükçü Gençlik ve Genç Sen’in gençlik mücadelesi bak›m›ndan görevlerini ayr› ayr› bilince ç›karmak ve do¤ru zamanda do¤ru arac› harekete geçirmek yükümlülü¤üyle de karfl› karfl›yay›z. Devrimci miras ve Genç Sen Genç Sen’in kendisi için örnek alabilece¤i ciddi bir miras vard›r. Dev-Genç, ‹ÖDF ve Koordinasyon süreçleri, gençli¤in örgütlü mücadelesinde önemli deneyimler biriktirmifltir. Genç Sen buradaki deneyimlerden beslenebilir. Ancak günümüz koflullar›nda kurulmufl olan Genç Sen, kendini sadece bu yaflanm›fl deneyimlerle karfl›laflt›rarak kuramaz. Bizler, miras›m›z olarak kabul etti¤imiz bu tarihi içerip aflmakla yükümlüyüz. Genç Sen’in s›nav verece¤i koflullar farkl›d›r. Benzetmelerle ya da k›yaslamalarla de¤il, gerçeklerle ifl görmemiz gerekmektedir. Genç Sen’in kendisi son noktada kendi prati¤iyle s›nav verecektir. Tarih içinde kendi yapt›klar› ve yapmad›klar›yla yolunu çizecektir.


Ö¤renci Gençlik Sendikas›’na ‹liflkin Önerge - 83

KARAR: Özgürlükçü Gençlik; • Paras›z e¤itim ve akademik demokratik üniversite mücadelesinde GENÇ SEN’i öne ç›kart›r. • Hem neo-liberal politikalarla piyasalaflt›r›lan ve bir sektör haline getirilen e¤itim hizmetleri, hem de gençli¤in iflçilefltirilmesi ve iflçili¤in gençleflmesi sürecinde günün ihtiyaçlar›n› karfl›layacak mücadele arac› olarak, Genç Sen’i ö¤renci gençli¤in sendikal düzeydeki öz örgütlülü¤ü kabul eder. Sendikay›, Gençlik hareketinin aya¤a kalk›fl›n›n önemli bir unsuru olarak sayar. • Ö¤renci gençlik mücadelesinin kitlesellik-militanl›k diyalekti¤inin oluflturdu¤u çerçeve dahilinde geliflebilmesi için; sendikan›n, yasalc›l›¤a s›k›flt›r›lm›fl ve icazet bekleyen bir tarzla kitleselleflmesi fikrine ya da hareketin ç›karlar› düflünülmeksizin yap›lan lafazanl›kla sendikaya karfl› gelifltirilen küçük burjuva anlay›fla karfl› tart›flma yürütür. Bu anlay›fllar› kitlesel-militan ve hak al›c› bir mücadele yordam›na davet eder. • Sendikaya yönelik her türlü pragmatik anlay›fla karfl›, hareketin ç›karlar›n›n gözetilmesi yoluyla mücadelenin geliflmesi fikrini benimser. • Gençlik hareketinin akademik-demokratik zemindeki birleflik mücadelesini Genç Sen’de somutlar.


LİSELİ KIVILCIM ve ÖRGÜTLENMESİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER 2008 Özgürlükçü Gençlik yaz kamp› öncesinde bafllatt›¤›m›z ve kampta olgunlaflt›rd›¤›m›z tart›flmalar do¤rultusunda, o dönemde da¤›n›k, rastlant›sal ve yerellerde sahip olunan olanaklar elverdi¤ince yürütülen liseli-dersaneli alan›na, daha sistematik hedefler ve araçlarla girme karar› alm›flt›k. Henüz yolun bafl›nda, belli baz› temel önkabullerle çal›flmaya ilk ad›m› atm›flt›k. Bunlar›n bafll›calar›, liselilerin alanda kendi talepleri ve sloganlar›yla var olmalar›n› sa¤lamak, gençlik çal›flmas›n› liselerden kadro ç›karmak “s›¤”l›¤›ndan kurtar›p bir liseli iradesini ete kemi¤e büründürmek üzerineydi. Bu alana dair yapt›¤›m›z tespitler, sürecin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak bir faaliyet için bu girdilerin önemini s›k s›k vurgulamam›za neden olmufltu. Liseli Kıvılcım 2008 kamp›nda liseli alan›na dair mevcut birikimin ve tart›flmay› yürüten bileflendeki liseli öznelerin niceli¤inin yeterlili¤ine kanaat getirmemiz sonucunda, yola mümkün olanaklar dahilinde belirlenmifl bir özne ile devam etme karar› alm›flt›k. Bu özneyi “Liseli K›v›lc›m” ismiyle tariflemifltik. Liseli K›v›lc›m, gençlik mücadelesinde, zihni sistem taraf›ndan teslim al›n›p liseli gençli¤in özgür ve demokratik lise mücadelesinin önünde engel haline getirilmemifl tüm liselileri ve


Liseli K›v›lc›m ve Örgütlenmesi Üzerine De¤erlendirmeler - 85

ÖSS-YGS ma¤duru dersanelileri kapsama hedefiyle yola ç›kt›. Liseli K›v›lc›m’›n örgütlenme perspektifi ve çal›flma hedefleri üzerine ayr›nt›l› çal›flma, 2008 y›l›nda yaz›lan 2009 y›l›nda da güncellenen Liseli K›v›lc›m broflüründe ayr›nt›l› olarak belirtilmifltir. LK-ÖG ilişkisi Üniversiteye girmenin özellikle büyük flehirlerde her geçen gün daha da s›n›fsal bir karakter tafl›d›¤› ve emekçi çocuklar›na üniversite kap›lar›n›n kapat›ld›¤› bir durumda, liseli gençli¤in, üniversitelilerden farkli olarak soka¤a daha yak›n bir dinamik oldu¤unu görmemiz gerekiyor. Bu özgün karakterleri asl›nda liselerin ve liseli gençli¤in özgün çeliflkilerinden ileri gelmekte. Tam da bu noktada, liseli çal›flmas›, ba¤›ms›z liseli bayra¤› alt›nda ve liseli sorunlar›n› liselilerin kendi söylemiyle dile getiren bir perspektifle yap›lmal›d›r. Ancak, lise çal›flmas› ve üniversite çal›flmas› aras›ndaki aç› fark›, örne¤in gençlik çal›flmas› ve kad›n çal›flmas› aras›ndaki aç› fark› kadar genifl olmad›¤› için, lise ve üniversite çal›flmas›, ö¤renci gençlik çal›flmas› alan› içerisinde ortaklaflan ve birbiriyle geçiflkenlik gösteren çal›flma alanlar›d›r. Lise Çalışması, Liseli Kıvılcım Neden Önemli? Lise ça¤lar› (ortalama 14-18 yafllar›) gençli¤in en dinamik, en coflkulu, sürekli bir aray›fl halinde oldu¤u ve sistemle uyuflmayan en isyanc› ruhu içinde bar›nd›rd›¤› dönemdir. Gençli¤in bu dönemi, kimli¤ini netlefltirdi¤i, netlefltirebilece¤i dönemdir. Her fleyi tan›mak, anlamak ister ve bu aray›flta sistem bunu kendisi-


86 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ne karfl› bir güç olabilece¤ini görerek gençli¤in üzerine bask›y› çeflitlendirir ve art›r›r. Herkes fark›nda ki, gençlik flimdiyi, gelece¤i, hayat› belirleyen en önemli unsurlardand›r. Sistemin sald›r›s›yla gençlik çürütülmeye, çeteleflmeye, yozlaflmaya, pasifize edilmeye çal›fl›l›r ve resmi ideoloji benimsetilmeye çal›fl›l›r. Tüm bu kuflatmalarda, genç ayn› zamanda bir sürü sorunun ve sorumlulu¤un girdab›na sokulur. Her türlü psikolojik, moral, sosyal, maddi ihtiyaçlar›n›n birço¤u yerine getirilmezken, onun, iyi bir ö¤renci, iyi bir evlat, iyi bir birey olmas› istenir ve tüm bunlar›n ortas›nda paras›z ÖSS’yi kazanmak zorundad›r. Liseli K›v›lc›m tüm bu gençli¤i yaln›zlaflmaktan, yabanc›laflmaktan ve çürümekten kurtarmay› ve gençli¤in isyanc› ruhunu örgütlemeyi amaçlar. Liselere Sınıfsal Bakış E¤itimin niteliksizli¤i ve paral› hale gelmesiyle birlikte, emekçi, yoksul ö¤renciler ve özelde meslek liselilerin üniversiteye girmesi imkâns›zlafl›yor. Yani, yoksul ö¤renci, niteliksiz e¤itimle ‘donanm›fl’ bir iflsiz lise mezunu haline gelmekte. Meslek liseliler ise, do¤rudan sermayeye kalifiye ama ucuz bir iflçi olarak hizmet edecek, hatta daha ö¤renciyken haftada 3 gün iflçi olmaya bafllayacakt›r. Liseliler meslek liselerinde ‘nitelikli’ bir iflçi olarak patrona pazarlan›lmaya haz›rlanacakt›r ve sömürülmeye staj ad› alt›nda sigortas›z, güvencesiz, sendikas›z çal›flmayla bafllayacakt›r. Bu anlamda, yoksul ö¤renciler içinde ve özellikle meslek liselerinde örgütlenmek s›n›f faaliyetine ön haz›rl›k, mücadeleye kadro haz›rlamakt›r.


Liseli K›v›lc›m ve Örgütlenmesi Üzerine De¤erlendirmeler - 87

Liseli Kıvılcım; Kadro- Kitle Faaliyeti Liseli K›v›lc›m liselerde “liseli gençlik önderleri” yetifltirmeyi amaçlar. Ancak, bunu s›¤ bir kadro ç›karma mant›¤›yla de¤il, liselerde yapaca¤› faaliyeti ve mezun olunca geçece¤i alandaki faaliyeti örmesiyle ilgili amaçlar. Liseli K›v›lc›m, liselerde kitlelere ulaflmay› da amaçlar ve bu kitle gençlik enerjisiyle, heyecan›yla, coflkusuyla siyasal alandaki di¤er çal›flma alanlar›na enerji yayacakt›r. Sonuçta ulaflt›¤›m›z kadrolara bir çal›flma alan› açmak, kadrolar›m›z› pratikle yo¤urmak gerekir ve bu da Liseli K›v›lc›m›n kitle faaliyetini kaç›n›lmaz k›lar. Liseli K›v›lc›m kadronun kitleyi, kitlenin kadroyu geri plana itmedi¤inin fark›nda olup, çal›flmas›na s›¤ anlamda liseden kadro ç›kartmak mant›¤›yla bakmaz. Ama nitelikten yoksun, siyasal çal›flmadan tamamen ba¤›ms›z genifl kitle çal›flmas› olarak da görmez. Liseli Kıvılcım Öz Örgütlülük müdür? Liseli K›v›lc›m Ekonomik-Demokratik ihtiyaçlar› dile getirip, liselerdeki gerici-faflist uygulamalara karfl› karfl› fiili meflru mücadele vererek örgütlenir. Ancak, liseli gençli¤in özgürleflmesinin sistem içinde sa¤lanamayaca¤›n› bildi¤inden devam›nda devrimci ç›k›fllar sa¤lamay› amaçlar. Talepleri • Kendisine ve topluma yabanc›laflt›ran e¤itimi reddederek, kendisini ve yeteneklerini gelifltiren bilimsel, paras›z, nitelikli ve anadilde e¤itim talep eder. • E¤itime ayr›lan bütçedeki komik rakama karfl› savafla ayr›lan devasa orandaki bütçeyi protesto eder ve e¤itime daha fazla bütçe talep eder.


88 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

• Bu ülkedeki tek inanc›n Sünni inanç olmad›¤›n› bilerek, zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›n› ve Diyanet ‹flleri ve ‹mam Hatip liselerinin kapat›lmas›n› talep eder. • Liselerde k›flla düzenine son! Polisi ve devletin hiçbir silahl› ayg›t›n› okullar›m›zda istemiyor ve tek tipleflmeyi reddediyoruz. • E¤itimde ulusal eflitlik istiyor ve anadilde e¤itim talep ediyoruz. • E¤itimde cinsiyetçilik istemiyoruz. • Ders kitaplar›nda cinsiyetçi uygulamalar kald›r›ls›n. • Kad›n mesle¤i ve erkek mesle¤i yarg›lar› y›k›ls›n. • Gerçekten bilimsel bir e¤itim istiyoruz ve kendimizi gelifltirebilece¤imiz kültür-sanat ve spor faaliyetlerine yeterli zaman ve gerekli bütçe ayr›ls›n. • Meslek liseleri sermayenin sömürü ve ya¤ma alan› olmayacakt›r. Stajdaki sömürüye, sigortas›zl›¤a ve sendikas›zl›¤a karfl› mücadele edece¤iz. • Kiflili¤imiz bizimdir, kariyerizme, rekabete, piyasac› ve bireyci e¤itimle yabanc›laflmaya hay›r! • Uyuflturucuya, çeteleflmeye, yozlaflmaya geçit vermeyece¤iz. • YGS-LYS ve tüm eleme s›navlar› kald›r›ls›n, geleceksizlefltirmeye hay›r! Eflit, paras›z, bilimsel anadilde e¤itim istiyoruz. • YGS-LYS kalks›n, yaflama zaman kals›n. Yeteneklerimize, kiflili¤imize e¤ilimlerimize göre seçme hakk› istiyoruz. Tüm bu taleplerin savunucusu, mücadelecisi olaca¤›z. Eflit, paras›z, demokratik bir lise için devaml› mücadele edece¤iz.

Söyleyecek Sözümüz, De¤ifltirecek Gücümüz Var! ‹smeyece¤iz! Sormayaca¤›z! Alaca¤›z! Liseler Bizimdir! Bizimle Özgürleflecek!


Liseli K›v›lc›m ve Örgütlenmesi Üzerine De¤erlendirmeler - 89

ÖRGÜTLENMEYE DAİR Gençlik çal›flmas›n›n 2 y›ll›k dönemime bak›ld›¤›nda, örmeye çal›fl›lan hareketin perspektifi, genifl bir gençlik taban›n› (liseli, dershaneli, iflçi-iflsiz)içine alan bir bilefleni çal›flma yapmaya davet ettik. Ulaflt›¤›m›z düzeyde çal›flman›n taban›n› liseli gençler oluflturmakta ve kaç›n›lmaz olarak il komitelerinden varsa semt komitelerine yoksa do¤rudan liselerin içine do¤ru kayan bir yap›lanma belli bafll› bir baflar› sa¤lam›fl durumda. Bu yönde ilerleyen çal›flman›n ivmelendi¤ini ve ivmelendi¤i oranda yeni momentler kazan›p yeni hareket alanlar› do¤urarak, kendi içinde bilinçli-bilinçsiz, biçimli-biçimsiz güç odaklar› yaratt›¤›n› ve buradan da alan içinde mevziler kazand›rd›¤›n› görüyoruz. Ancak mevcut mevzilenilen noktalar›n ve güç odaklar›n›n konumlan›fllar›n›, yönelimlerini, boyutunu (zaman, genifllik, derinlik) ve oluflan momentlerin potansiyelini a盤a ç›kartmakta ya da ç›kar›labildi¤inde koordineli bir hale büründürmekte yetersiz kal›n›yor. Bu yetersizli¤in nedeni ise liseli gençli¤in h›zl› düflünüp çabuk eyleme geçen ve ülkedeki politik durumun esnekli¤ine ba¤l› olarak de¤iflimlere h›zl›ca ayak uydurmas›yla gençlik üzerindeki bask›n›n ve fliddetin yaratt›¤› özgürlük aray›fl›n›n fiili olarak sokaklara tafl›nmas›n›n yaratt›¤› havay› soluyacak bir liseli örgüt mekanizmas›n›n oluflamamas›d›r. Liseli K›v›lc›m, liseli gençli¤in nabz›n› tutmay› önüne koyan ve tuttu¤u oranda gençli¤in ihtiyaçlar›n› da kapsayan ve ayn› zamanda gerçek özgürlü¤ün devrim ve sosyalizmle gelece¤ini bilen ve örgütlenme tarz›n› bu zemin üzerinde kuran sürekli, planl› ve programl› çal›flma yapmay› görev bilir.


90 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Kadro Faaliyeti Liseli K›v›lc›m iki türlü kadro faaliyeti yürütür. Birincisi; Liseli K›v›lc›m›n kitlesinden ç›kard›¤› kadrolar›d›r. Bu kadrolar liselerdeki anti- demokratik uygulamalardan e¤itimin ticaretleflmesine kadar faaliyet yapan ve liselerdeki komiteli faaliyete, dergi da¤›t›m›na, toplant›lara bir flekilde kat›l›r. Kendini Liseli K›v›lc›ml› hisseden herkes bütünlüklü bu faaliyetin yürütücüsüdür. ‹kincisi ise; siyasi faaliyette süreklili¤i esas alan ve liseli çal›flmas›n›n taleplerinin gerçeklefltirilebilmesinin, liselerden bafllayan ama onunda s›n›rlar›n› aflan bir çal›flman›n gereklili¤ini kavrayan liseli gençlik önderlerinin mücadele içinde alacaklar› pozisyonca belirlenir. Liseli K›v›lc›m, liseli gençli¤in düzenin bask›lar›na karfl› dik duran, onuruna sahip ç›kan ve bilinçli bir kimli¤e ulaflmas› için çal›fl›r. Dayan›flmay› destekler. CESARET, ONUR, DAYANIfiMA! Yayın Faaliyeti Gençli¤in genifl kesimlerine ulaflmak ve ulafl›lan kesimleri de içine alan araçlar (Liseli K›v›lc›m dergisi, bülten, Liseli K›v›lc›m sitesi, pullama, yaz›lama vb.), materyaller kullanmak; kimli¤i apolitiklefltirilmifl gençli¤in bu kimlikten s›yr›l›p aray›fl içindeki gençli¤in isyanc› ruhunu siyasal bir kimlikle bütünlefltirmesinde kritik bir öneme sahip ve kullan›lmas› kaç›n›lmazd›r. Özellikle internet kullan›m› ayr› bir yere sahiptir. Neredeyse internet kullanmayan liseli yok. Bu alan›n kullan›m›n› en üst düzeye çekmek gerekir. Kitle araçlar›n›n zenginlefltirilmesi ve çeflitlendirilmesi niceliksel olarak da niteliksel olarak da örmeye çal›-


Liseli K›v›lc›m ve Örgütlenmesi Üzerine De¤erlendirmeler - 91

fl›lan faaliyeti güçlendirir. Liseli K›v›lc›m›n kulland›¤› araçlara bak›ld›¤›nda, henüz ciddi bir yol kat edememifl, dergi faaliyetini yeteri kadar güçlendirememifl ve s›n›rl› illerde bültenler ç›kar›lm›flt›r. Pullama da durum biraz daha iyi, site ise hiç kullan›lamam›flt›r. Liseli K›v›lc›m, flimdiki durumda etkin site yay›n›na ve bülten çal›flmas›na ihtiyaç duymaktad›r. Eğitim Faaliyeti E¤itim çal›flmas›, dönem dönem ya da bölge bölge baflar› sa¤lam›fl olsa bile, sürekli ve sistematik bir e¤itim çal›flmas› yarat›lamam›fl ve düzenli e¤itim kal›c› bir iflleyifle ulaflamam›flt›r. Liseliler hem yafl hem de genç olmalar›ndan dolay› e¤itim alan›na merakl› olanlar› bu alana çeker. Ancak yoksul ve emekçi semtlerinde yaflayan ve okuyan liselilerde ise, tam tersi bir durum ile karfl›lafl›lmaktad›r ve bu bölgelerdeki liseliler sadece coflkulu bir pratik faaliyeti önemsemektedirler. Liseli K›v›lc›m e¤itim faaliyetini insan›n ekmek, su gibi temel bir ihtiyac› olarak görür ve kitlesine bu ihtiyac› yayar. Kampanya Faaliyeti Liseli K›v›lc›m›n kitlelere ulaflmas›, örgütlemesi ve kadrolar›n› gelifltirmesinde kampanya faaliyeti önemli bir yer tutar. Liseli K›v›lc›m flimdiye kadar kampanya faaliyeti örecek bir güce eriflememifltir. Kampanya faaliyeti özellikle lise çal›flmas›nda önemli bir yere sahip oldu¤undan Liseli K›v›lc›m en k›sa dönemde kampanya örecek bir çal›flmay› hedeflemelidir.


ÖGD’li Kadınların

KADIN HAREKETİ ve FAALİYETİ ÜZERİNE ÖNERGE

1. Patriyarka nedir? Patriyarka kavram›n› tan›mlamak için Heidi Hartmann’›n tan›mlamas›na baflvurabiliriz. “Patriyarkay›, yararl› bir biçimde, maddi temeli olan ve hiyerarflik olsa da erkekler aras›nda, onlar›n kad›nlara egemen olmalar›n› bir karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve dayan›flma kuran ya da yaratan erkekler aras› toplumsal iliflkiler dizisi olarak tan›mlayabiliriz. Patriyarka hiyerarflik olsa da ve farkl› s›n›flardan, ›rklardan ya da etnik gruplardan erkeklerin, patriyarka içinde farkl› yerleri olsa da erkekler ayn› zamanda kad›nlar üzerindeki egemenlik iliflkilerini paylaflmak bak›m›ndan birleflmifllerdir.” (Hartman; s:142) Patriyarkan›n dayand›¤› maddi temel, erkeklerin, kad›nlar›n emek gücü üzerindeki denetimlerinde yatar. Erkekler bu denetimi, kad›nlar›n, kimi temel öneme sahip üretken kaynaklara (örne¤in kapitalist toplumlarda geçimi sa¤layacak kadar ücret getiren ifller) ulaflmalar›n› önleyerek ve kad›nlar›n cinselli¤ini k›s›tlayarak sürdürürler. (Hartman; 143) Kad›nl›k ile erkeklik özellikleri toplumda verili olarak kabul edilir. Oysaki kad›nlar ile erkekler aras›ndaki hiyerarflik iliflki, toplumsal cinsiyet rolleri ile kurulur ve pekifltirilir. “Böylece de kad›n ezilmiflli¤inin bütün s›n›flardan erkeklere sa¤lad›¤› ekonomik, politik ve sosyal pek çok boyutu göz ard› edilmifl olmaktad›r. Oysa, örne¤in, Hartmann’a göre, erkekler kad›n›n ezilmiflli¤inden ev ifllerini yapmak zorunda kalmamak, kar›lar› ve k›zla-


Kad›n Hareketi ve Faaliyeti Üzerine Önerge - 93

r›n›n kendilerine hizmet etmelerini sa¤lamak ve de emek piyasas›nda ayr›cal›kl› bir konuma sahip olmak gibi çeflitli yararlar sa¤lamaktad›r. K›sacas›, ataerki, Engels’in öngördü¤ü gibi kapitalizmin h›zla ortadan kald›raca¤› bir sistem olmaktan çok uzakta, kapitalist üretim içinde yeniden üretilen ve beslenen bir iliflkiler a¤›d›r.” Yukar›da da belirtti¤imiz gibi patriyarkan›n maddi temeli ev içi emekte somutlaflmakla birlikte kad›nlar ile erkekler aras›ndaki hiyerarflik iliflki sadece ev içi emekle s›n›rl› de¤ildir. Bu iliflki ideolojik, kültüre ve maddi temellere dayanmakta, özel alan olarak niteleyebilece¤imiz ev içi emek ile kamusal alan aras›nda içsel ba¤lant›lar bulunmaktad›r. 2. Patriarkal Kapitalizm Nedir? Patriyarkay›, Gülnur Acar-Savran’›n tan›mlad›¤› gibi, “kapitalizmden tümüyle soyutlanarak tahlil edilemeyecek, ama kapitalist iliflkilerin bir sonucu olarak ortaya ç›kmam›fl emek ve üretim süreçlerine dayal›, kendi sistematik e¤ilimleri ve dinamikleri olan, tarihsel olarak kapitalizm taraf›ndan devral›nm›fl, dönüfltürülmüfl ve onun maddi temeliyle eklemlenmifl” olarak düflünebiliriz (Acar-Savran, 2004, 40). Bir yanda sermaye iliflkilerini önceleyen; kendine has dinamikleri olan; farkl› üretim iliflkileri içinde farkl› biçimler alan ve bugünkü kapitalist koflullarda dönüflüme u¤rayan patriyarkal iliflkilerden bahsedebiliriz. Öte yanda, kendinden önceki pek çok toplumsal biçimi dönüflüme tabi tutarak kendi rasyonellerine uyarlayan; bu ba¤lamda patriyarkay› da dönüfltürürken, kendisi de bu iliflkilerce belirlenen kapitalist iliflkiler durmaktad›r.


94 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

‹kisi farkl›l›k gösterse de, bütünüyle ayr›k yap›lar olarak da görülemez. Sermaye partiyarkay› dolay›mlamakta, ve karfl›l›k olarak patriyarka da sermayeyi dolay›mlamaktad›r. 3. Neden Bağımsız Kadın Mücadelesi: Patriyarka ile kapitalizmin farkl› dinamiklere sahip olmas› ba¤›ms›z kad›n mücadelesinin teorik gerekçesini oluflturur. Kad›n özgürlük mücadelesi öncelikli olarak patriyarkaya karfl› bir mücadeledir. Bu mücadelenin politik öznesi ise, kad›nlard›r. Ezilen, sömürülen, ikincil k›l›nan kad›nlar, kendilerini ezen ve sömüren sisteme karfl› mücadele yöntemlerini, araçlar›n› ve öz örgütlülüklerini yaratamad›klar› müddetçe özgürlük mümkün olmayacakt›r. Patriyarka, kapitalizmle birlikte ortaya ç›kmam›flt›r. Kapitalizm, patriyarkay› geçmiflten devralm›fl, kendine göre dönüfltürmüfl, kendi sisteminin bekas› için patriyarkan›n sundu¤u olanaklardan faydalanm›flt›r. Dolay›s›yla kapitalizmin y›k›lmas› ile de bir anda ortadan kalkacak bir sistem de¤ildir patriyarka. Ancak, bugün kapitalizm ile patriyarkal mekanizmalar iç içe geçmifl durumda oldu¤u için, kolayl›kla birbirinden ay›raca¤›m›z sistemler de de¤il. Kapitalist sistem içerisinde bir tak›m dönüflümler ve görece haklar kazan›labilmekle beraber, kapitalizm sürdü¤ü müddetçe kad›nlar›n özgürleflmesi mümkün de¤ildir. Kazan›mlar ise, her an geri döndürülebilir fleyler haline gelebilir. Dolay›s›yla, patriyarkay› hedef alan ve onu yenmek için sürekli hamleler yapan kad›n özgürlük mücadelesi, ayn› zamanda onun en büyük orta¤› ve destekçisi olan kapitalizme karfl›da ikirciksiz bir mücadele


Kad›n Hareketi ve Faaliyeti Üzerine Önerge - 95

yürütmelidir. Fakat, kapitalizmi y›kmakla da nihayi hedefe var›lm›fl olmayacak. Çünkü, patriyarka binlerce y›ll›k varl›¤› ile kurulacak yeni sisteme de s›zacak ve orada da kendine yer edinecektir. Tam da bunun için, bugünden bafllayan ve kendini gelece¤e tafl›yacak ba¤›ms›z kad›n mücadelesini büyütmeye ihtiyac›m›z var. 4. Eğitimde Cins Ayrımcılığı: Kad›nlar›n patriyarkal kapitalist iliflkiler a¤› içinde ezilme ve sömürülme alanlar›ndan bir tanesi de e¤itim kurumlar›d›r. -E¤itim almada ikincillefltirilmek E¤itim, evrensel bir insan hakk›d›r. Ancak içinde bulundu¤umuz sistem içerisinde din, dil, ›rk, s›n›f, cinsiyet gibi nedenlerle e¤itimde eflitlik ilkesi ihlal edilir ve e¤itim hakk›na ulaflma engellenir. Kad›nlar da toplumsal cinsiyet dolay›s›yla dezavantajl› gruplar aras›ndad›r. Daha çok küçük yafllarda okula bafllarken toplumsal, ekonomik koflullar nedeniyle e¤itim sisteminin d›fl›nda kal›r. E¤itim alma flans›n› yakalayabilen kad›nlar içinse, sistemin kendisi hem e¤itim süreci içinde ve hem de mezuniyet sonras›nda ataerkil yap›lan›fl› dolay›s›yla yeterince d›fllay›c›d›r. Özellikle ilkö¤retimin, e¤itimin toplumsallaflt›r›c› yönünün öne ç›kt›¤› safha oldu¤u düflünülürse, burada gerek ders kitaplar› gerek müfredat gerekse de e¤itimin örgütlenme mekanizmalar› dolay›m›yla, ataerkil sistemin yeniden üretildi¤i görülür. Bu durum e¤itimin lise, üniversite gibi di¤er aflamalar›nda da devam eder.


96 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Üniversitelerde YÖK ile ifadesini bulan cinsiyet ayr›mc› politikalar ile örgütlenen e¤itim sistemi, kad›n›n ikincil konumunu sorgulay›c› ve de¤ifltirici de¤il, tersine pekifltirici bir misyon yüklenir. “Cenneti ayaklar›m›z›n alt›na sererek” cefakar, fedakar ve vefakar olmam›z› söyler. “Fatihler do¤uraca¤›m›z”› dikte ederek gene “kendini feda eden” annelik rolünü yap›flt›r›verir üzerimize. Genç kad›nlar üniversite e¤itimleri s›ras›nda da, “kad›nl›k rol” lerine uygun ve ev içinde yapt›klar› ifllerin uzant›s› niteli¤indeki mesleklere yönlendirilir. (Bak›m ifllerinin devam› niteli¤indeki hemsirelik, ö¤retmenlik vb. meslekler) Sermayenin talepleri do¤rultusunda e¤itimin piyasaya aç›lmas› sonucu yine öncelikli olarak kad›nlar etkilenir ve kad›nlar e¤itim haklar›ndan mahrum edilir.( Devlet sosyal niteli¤ini yitirdi¤i ve sermaye e¤itimi al›n›p sat›labilir bir metaya çevirdi¤i için, yoksul ailelerin pek ço¤unda okuma önceli¤i toplumsal cinsiyete ba¤l› olarak erke¤indir.) -Mesleki yönlendirmelerde cinsiyetçilik OECD’nin yapm›fl oldu¤u “Bilim Teknoloji ve Endüstri Tablosu” araflt›rmas›nda aç›klad›¤› verilere göre, Türkiye’de üniversite mezunu kad›nlar %17 iflsizlik oran› ile OECD ülkeleri aras›nda birinci s›rada yer al›yor. Erkeklerde ise, bu rakam %10. Ayn› diplomaya sahip olan kifliler aras›nda, kad›nlar daha çok iflsiz kalmakta. Bu demek oluyor ki, art›k genç kad›nlar üniversite mezunu olarak da “ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n” uza¤›ndalar ve toplumsal cinsiyetçi ifl bölümü bir kez daha karfl›m›zda. Ayn› zamanda bu


Kad›n Hareketi ve Faaliyeti Üzerine Önerge - 97

veri bize toplumsal cinsiyetçi ifl bölümüne göre flekillenen bir yap›da kad›nlar›n ifl bulamak ve nitelikli ifllerde çal›flmak konusunda da ikincilli¤ini gösteriyor. -Kad›na fliddet üniversitelerde Üniversite içinde sunulan sahte özgürlüklerle kad›na yönelik fliddetin ve bask›n›n üstü örtülmeye çal›fl›l›fl›l›yor. Ancak, bizler iyi biliyoruz ki, taciz- tecavüz vb. her türden fliddet üniversitelerde de boy gösteriyor. -Yurtlarda yaflanan sorunlar Yurtlarda kad›n ö¤rencilere yap›lan türlü bask›lar( yurt kurallar›n›n kad›n› afla¤›layan, insanl›k d›fl› bir flekilde düzenlenmesi, namus bekçili¤i...), kad›nlar›n üniversite e¤itimleri s›ras›nda yaflad›¤› sorunlar aras›nda. KARAR: Özgürlükçü Gençlikten Kad›nlar, • Ö¤renci kad›nlar›n yaflad›¤› sorunlar zemininde derinleflerek örgütlenmeyi esas al›r. Bununla birlikte, kad›nlar›n yaflad›¤› her türlü ezilme, sömürülme, fliddet ve bask› konusunda söz söylemeyi önemser ve di¤er alanlarda faaliyet yürüten kad›nlarla bir araya gelmekten ve ortak çal›flmalar örgütlemekten çekinmez. • E¤itim alan›ndaki cins ayr›mc› her türlü yap›lanmaya karfl›, e¤itimin kad›n bak›fl aç›s›n› içeren politikalarla yeniden örgütlenmesini savunur. • Sermayenin üniversiteler üzerinde kurmaya çal›flt›¤›


98 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

her türlü hegomonyaya kad›nlar› bir kez daha kölelefltirdi¤i için karfl› ç›kar. • Üniversitelerde kad›n topluluklar›, klüpleri ve kollar› oluflturarak, üniversiteli kad›n kitlelerine ulaflmay›, kad›n dayan›flmas›n› yükselterek ataerkil yap›y› aç›k etmeyi ve buna karfl› mücadeleyi hedefler. • Kazan›mlar›n sürekli yürütülecek çal›flmalar sonucunda ortaya ç›kaca¤› fikrinden hareketle özgürlükçü genç kad›nlar›n üniversiteli kad›n kitleleri ile buluflaca¤› alanlar› ve tarzlar› zorlamay› ve gelecek dönemde üniversiteli kad›n çal›flmas›n› kurumsallaflt›rmay› planlar. • Patriyarkal kapitalist sisteme karfl› ç›karak özgür kad›n bilincini oluflturmay› önüne koyar. Feminist e¤itimleri bunun bir yolu olarak görür. Karma bir örgüt olan Özgürlükçü Gençlik içerisinde toplumsal cinsiyet, ataerkillik vb. konularda e¤itimler önerir, bunlar› hayata geçirmek için çaba sarfeder. • Özgürlükçü Gençlik içerisinde kad›n politikalar›n› belirler.


HETEROSEKSİZM ve LGBTT TOPLUMU ÜZERİNE Egemen ataerkil sistem, heteroseksizmi dayatmaktad›r. Bu durum LGBTT bireylerine yönelik ayr›mc›l›¤›, nefreti örgütlüyor; farkl› cinsel yönelimleri hastal›k olarak tan›ml›yor. E¤itim sisteminin kendisi de homofobiktir ve cinsiyetçili¤e dayanmaktad›r. Özgürlükçü Gençlik, • LGBTT bireylerine yönelik tüm ayr›mc›l›¤a, bask› ve fliddete karfl› ç›kar. • Heteroseksist egemen yaklafl›ma karfl› LGBTT bireylerinin kendilerini Özgürlükçü Gençlik içinde özgürce ifade edebilmelerini savunur. • LGBTT toplumuna dönük nefret ve önyarg›lar› yürütece¤i çal›flmalarla k›rmaya çal›fl›r.


GERONTOKRASİ ve OTORİTE KARŞISINDA GENÇLİĞİN VAROLUŞ MÜCADELESİ “Do¤mak, genç olmak, olgunlaflmak ve nihayet yafllanmak ve ölmek do¤al bir olgudur; kad›n olmak, erkek olmak ya da bir kan soyu grubuna ait olmak gibi. Ama kifli yaflland›kça, ‘do¤al’ olmayan ayr› ç›karlar edinir. Bu ç›karlar tamamen toplumsald›r.” diye yazan Murray Bookchin, yaz› öncesi topluluklarda, yafll›lar›n önemli bilgi ve bilgelik hazineleri oldu¤unu, ancak bu ifllev ve yeteneklerinin büyük ölçüde kültürel ve toplumsal alana ait oldu¤unu vurgular. Yaflant› ve y›llar›n biriktirdi¤i deneyim itibariyle bilginin tafl›y›c›s› olmak, iflbölümü ve toplumun örgütleniflinde söz sahibi olmak, eski ça¤larda yafll›lar›n harc› olan bir özellikti. Ancak, yafll›lar›n deneyim ve bilginin hazinesinin anahtar›na sahip olmas›, yine onlar›n varoluflsal dezavantajlar›yla yani ihtiyarl›k ve yorgunluklar›yla karfl›tl›k oluflturur. Bookchin bu dezavantaj üzerine flu tespitleri yapar: “Ve genellikle sert ve güvencesiz olan bir dünyada, do¤al zorunlulu¤un yönetti¤i bir dünyada, yafll›lar toplulu¤un en kolay vazgeçilebilir üyeleridirler. Yiyeceklerin k›t oldu¤u ve toplulu¤un yaflam›n›n zaman zaman tehlikeye girdi¤i koflullar alt›nda, ilk gözden ç›kar›lacak olan onlard›r. Antropolojik yaz›n, k›tl›k y›llar›nda yafll›lar›n öldürüldü¤ünü ya da sürüldü¤ünü anlatan örneklerle doludur; grup kamp› da¤›t›p baflka bir yere göç etti¤inde yafl-


Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi - 101

l› üyelerini normal olarak geride ölüme terk eden topluluklarda, bu uygulama münferit olmaktan ç›kar ve adet haline gelir. Bu nedenle, yafll›lar›n yaflam› her zaman bir güvensizlik duygusuyla bulutlan›r. Bu duygu her yafltan insan›n maddi olarak geliflmemifl topluluklarda hissedebilece¤i güvensizlikten daha fazlad›r. En eski dünyan›n do¤aya iliflkin bak›fl›na –sayg› ya da ekolojik uyarlanmayla korkunun iç içe geçti¤i de¤iflen bir bak›fl –nüfuz eden belirsizlik, yafll›lar aras›nda bir ölçüde nefretle güçlenir, çünkü korku söz konusu oldu¤unda, do¤an›n de¤iflikliklerinden korkmak için yafll›lar›n gençlerden daha fazla nedeni vard›r.” Bookchin, bu tespitlerden hareketle, hiyerarflinin ortaya ç›k›fl›ndan en fazla ç›kar› olanlar›n yafll› kifliler oldu¤unu ve fiziksel güçsüzlük ve zay›fl›¤›n kendilerinden ald›¤› güçleri bu sayede koruyabilecekleri yarg›s›na var›r. Haks›z da say›lmaz… Eski toplumlarda, yafll›lar deneyim ve bilgi birikimlerine dayanarak etkinlik kazanmaya bafllar ve ayr›cal›kl›, “ulu” bir konuma yükselirler. Gerontokrasi, özellikle toplum içine yeni kazan›lacak olan kuflaklar› oluflturan genç bireyler üzerinde etkinlik kurar ve iktidar›n› onlar üzerinde pekifltirir. Gerontokratik iktidar, genç kuflaklar üzerinde üstünlü¤ünü kabul ettirebilmek için sadece kendi bilgi birikimine duyulan ihtiyac› kullanmakla yetinmez. Yafll›lar, özellikle kimi ritüeller yoluyla kendi iktidarlar›n› pekifltirmek yoluna giderler. Bookchin buna flöyle de¤inir “Zorunlu olarak bütün toplumlarda olmas› gerekti¤i gibi gençlerin kafalar› yetiflkinler taraf›ndan yetifltirilmekle kalmaz, yafll›lar›n otoritesine de¤ilse de bilgeli¤ine sayg› duymak üzere biçimlendirilir. Bir dizi antropologun


102 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

öne sürdü¤ü gibi, birçok yaz› öncesi toplulu¤un yeni yetme erkeklere uygulad›klar› sert toplulu¤a kabul törenlerinin amac›, yafll›lar›n bilgeli¤ini genç beyinlere ‘nakfletmek’ için ac›y› kullanmak olabilir; ama ben ayn› zamanda ‘otorite’ duygusu da ‘nakfledildi¤ini’ ileri sürece¤im.” Eski toplumdan günümüze gelene kadar, Gerontokrasi yahut yafll›lar›n toplum içindeki egemenli¤inin, baflkalaflarak ve mevcut iktidar iliflkileri içinde güncel egemenlik biçimleriyle bütünleflerek yeni biçimlere girdi¤ini söyleyebiliriz. Yaz›n›n ortaya ç›k›fl› ve matbaan›n geliflmesiyle birlikte ve dolay›s›yla bilginin aktar›m› konusunda farkl› tür araç ve kurumlar›n oluflmas› sonucunda, yafll›lar›n bilgelik iktidar› da sars›l›r. Otoritenin içsellefltirilmesine yol açan ritüeller yerlerini kurallar, müfredatlar ve yönetmeliklere b›rak›r. Aç›k gerontokratik biçimin yerini, daha kurumsal ve inceltilmifl bilgi iktidarlar› al›r. ‹lkö¤retim, lise, üniversite, mesleki e¤itim kurslar› vb. okullar yahut medya ve ideolojik manipülasyon araçlar›, hatta simülasyon biçimine kadar evrimleflen bir dizi geliflme bilgi iktidar›n›n yeniden üretilmesini sa¤layan araçlar olarak ortaya ç›kar. Bu yeni statüko içinde gerontokrasi kendine özgü bir yer edinir. Özellikle burjuvazinin geliflmesiyle ve devrimler ça¤›n›n bafllamas›yla, matbaan›n bulunmas› ve yaz›n›n kitlesel ölçekte kullan›l›r/ paylafl›l›r hale gelmesi ve ayd›nlama süreci iç içe yaflan›r. Böylesine bir süreç içinde e¤itim anlay›fl›n›n de¤iflmesinin, “zorunlu e¤itimin”, okullaflman›n, okuma yazma oranlar›nda yükseliflin de önü aç›l›r… E¤itim ve bilginin halk›n genifl kesimleri taraf›ndan edinilmesi, belli bir burjuva geliflim standard› yakalamak için de önemli bir ihtiyaçt›r.


Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi - 103

Neil Postman bu süreç içinde, teknik bir geliflmenin üzerinde özellikle durur: Matbaan›n ortaya ç›k›fl›… Ve bununla birlikte insan›n, gençlik/ergenlik ve yetiflkinlik dönemlerinden farkl› bir dönem olarak çocukluk ça¤›n›n ortaya ç›kt›¤›n› vurgular. “Matbaa ile birlikte yetiflkinlik de kazan›lmak zorundayd›. Yetiflkinli¤in kazan›lmas› biyolojik de¤il, simgesel bir baflar› olmufltu. Matbaadan günümüze çocuklar, yetiflkinler olmak zorundayd› ve bunu okumay› ö¤renerek, tipografi dünyas›na girerek yapmak zorunda kalacaklard›. Bunu da baflarmak için e¤itim almalar› gerekecekti. Böylece Avrupa uygarl›¤›, okullar› yeniden icat etti. Okullar› yeniden icat ederek, çocuklu¤u zorunlu k›ld›.” Çocukluk, gençlik öncesi bir ilk biçimlenifl ve geçifl süreci olarak görülebilir. *** Günümüzde çeflitli biçimlerde yaflar kalmaya çal›fl›yor olsa da, Gerontokrasi biçiminde tan›mlanan yafll›lar iktidar›n› mutlak ve de¤iflmez bir durum olarak görmemek gerekir. Tabii bu gerontokrasinin küçümsenecek ve göz ard› edilecek bir konu oldu¤u anlam›na da asla gelmez. Mükemmelleştiği Oranda Tutuculaşma Ünlü do¤a bilimcisi Herbert Spencer, “her oluflum mükemmelleflti¤i ölçüde tutuculafl›r” der. Yafll›lar›n y›llar›n tecrübesi içinde biriktirdi¤i bilgi, kimisinde kusursuzluk ›fl›¤›yla harelenir. O vakit bu tutum kendi yarg›lar›na hayranl›k beslemeye ve yerleflik yarg›lar›na sevdalanmaya dönüflür. Bu bir zaaft›r. Kendi deneyimleri ve yaflant›lar›yla sabit olmak, etraf› duvarlarla çevrili bir gerçeklik içinde gömülüp kalmak ve ununu eleyip ele¤ini


104 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

asm›fl olmak bu zaaf›n karakteristik özelliklerindendir. Gerontokratik iktidar bu içerikte bir zafiyet yarat›r. Kendi içine kapal› ve elefltiriden muaf olunmas›, hayat›n ak›fl›ndan kopuflu da beraberinde getirir. Hayat›n canl› dinamizmiyle köprüler at›ld›kça, karar süreçlerinde eski deneyimlerin tortusu, önseziler ve kimi yerde hurafelere varan söylentilerle, flizofrenik kapal› devre bir anlay›fl etkili olmaya bafllar. Ve “Mekân tutmak ve her akflam ayn› ufukta Güneflin bat›fl›n› seyretmek ölümdür biraz” derken flair, asl›nda kendi deneyimlerinin içinde hapsolan bireyin ölümünü iflaret eder. O halde her durumda ve her yarg› karfl›s›nda elefltirinin yerini korumam›z gerekir. Elefltiri mekanizmas›n›n sa¤l›kl› iflleyifli, yap›ya uyan›kl›k ve zindelik afl›lar. Böylelikle yarg›lar›m›z›n zamanafl›m›na u¤ramas›na ve fosilleflmesine karfl› güç verir. Tutuculu¤un ve duyars›zlaflman›n s›n›rlar›n› aflmak için bazen elefltiri yetersiz ve rutin kalabilir. Kapsaml› devrimci hamleler yapmak gerekir. Bu da ancak mevcut bak›fl aç›s›n›n köklü de¤iflimiyle, paradigmada yap›lacak devrimle mümkündür. Eski, köhnemifl paradigma ve onun kavramsal çerçevesi silinip at›lmal› ve yerine yenisi konmal›d›r. Deneyimin Harcı Cesarettir Gençli¤in militanca bir varoluflla eyleme ve özgürlü¤e olan gözü kara tutkusu, Hamlet’in flu sözlerindeki ifadeye benzer: “Zaman›n çivisi ç›km›fl ve ne yaz›k ki onu yerine oturtmak için ben seçilmiflim.” Hamlet burada kaderinin ona biçti¤i rolden yak›n›r, kendini eksik ve zay›f hisseder. Yine de bir ürpermenin gidip gelifli gibi kendini olaylar›n dövüflü içine at›verir ve iflte o za-


Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi - 105

man Hamlet’in gücü ve zekâs› orada a盤a ç›kar. Genç Militan›n›n da, deneyimsiz ve zay›f görünümü ard›nda Hamletvari bir zekâ, güç ve irade vard›r. Tabii bu gizilgüçlerin a盤a ç›kmas›, durduk yere olmaz, cesaretle olur. Deneyimsiz ve yetersiz oldu¤u yarg›s›na saplan›p kalan genç ileri ad›m atamaz, korkular›n›n içine gömülür ve Naz›m’›n dedi¤i gibi “Korktu¤u için kaçmaz, kaçt›¤› için korkar”. Bu konuda Latince bir deyifl gayet ufuk aç›c›d›r, flöyle der “Audemus jura nostra defendere” yani “Talih ancak cesurlara güler.” Gerçekten, cesaret olmadan deneyimin kendi bafl›na bir anlam› olmaz. Cesaret, deneyimin harc›d›r ve yola ç›kmak için ilk ad›m› atmak da bu cesaretin k›v›lc›mlanmas›yla mümkündür. Otoriteye Karşı Gençliğin Kendi Varoluşuna Alan Açma Hakkı Noam Chomsky “insanlar›n gayri meflru otoriteye karfl› baflkald›rmaya olan tarihsel e¤iliminden” bahseder ve baflka bir yerdeyse “Her türlü otorite ve hiyerarfli sorgulanmal› bunlar›n meflruiyeti ispatlanmal›d›r. Meflruiyetini ispatlamayan her türlü otorite gayri meflrudur.” der. Bu son ifadesiyle otoritenin kabul edilebilir yönüne vurgu yapar. Yani Chomsky’e göre otorite olmak “kendi rüfltünü ispatlamay›” gerektirir. Bizce bu görüfle de elefltirel mesafede yaklaflmak gerekir. Chomsky’nin anarko sendikalist otorite vurgusuna elefltirel mesafeyle yaklafl›rken, A. Gramsci’nin hegemonya üzerine Marksizme katk›lar› da, otoriteye bak›fl aç›m›z› baflka bir minvale çeker. Gramsci hegemonya kavram›n› daha çok kültür üzerin-


106 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

den aç›klarken gizil bir bask›dan söz eder. Bu hegemonya halk taraf›ndan da kabullenilir. Bu hegemonyan›n kabulleniflini gerentokrasi aç›s›ndan de¤erlendirecek olursak, otorite iktidar›n› nesnel koflullarda sadece bask›yla kurmayacakt›r, çünkü süreç içerisinde bir kabullenifl yaratacakt›r. Burada hegemonyan›n meflrulu¤unun ortaya ç›kmas› söz konusu olabilece¤i için, gizil hegemonyan›n varl›¤›n› unutmayarak bu gerçeklikle karfl›laflmam›z gerekmektedir. Gerontokrasiyle yaflad›¤›m›z çat›flman›n, hayat›n gündelik ve rutin seyri içinde “kuflak çat›flmas›” biçimini ald›¤›n› düflünürsek; otorite karfl›tl›¤›n›n, “meflru” ya da “gayri meflru” bir otoriteye karfl› olmaktan öte, genç kuflak üzerinde yafll›lar›n kurdu¤u bilgiye dayal› iktidara karfl› bir tepki biçiminde tezahür etti¤ini söyleyebiliriz. Dolay›s›yla, gençli¤in, kendi varolufluna alan açmak için kendinden önceki kuflakta karakterize olan toplumsallaflm›fl de¤erler, kabuller ve normlara karfl› verdi¤i mücadele, onun “do¤al e¤ilimi” gibidir. Gençli¤in günefl alt›ndaki yerini istemesi, kuflak çat›flmas›n›n da temelini oluflturur. Ve kendi varolufl mücadeleleri olarak gördükleri bu çat›flmada “yeni yetme” gençler, eski toplumsal de¤erlerin içine kimisinde k›l›çlar›yla dal›verirler. Gerontokrasiye karfl› mücadelenin en tipik örne¤i Turgenyev’in Babalar ve O¤ullar’›ndaki Bazarov’dur. Bazarov, örümcek ba¤lam›fl anlay›fllar ve de¤erler y›¤›n› karfl›s›nda k›l›c›n› çekmifl bir kahramand›r. Ve, k›l›c›n› bu de¤erlere ve onlar›n tafl›y›c›s› olanlara ac›mas›zca savurur. Bazarov y›k›lmad›k tabu b›rakmamacas›na gözü karad›r, o yüzden Turgenyev ona Nihilist ad›n› verir.


Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi - 107

Bazarov, hem s›radan bir insand›r, yani her genç kufla¤›n yaflad›¤› “kuflak çat›flmas›”n› yaflayan bir gençtir. Hem de s›ra d›fl› bir insan› temsil eder, öyle ki, tarihler boyunca üstüste y›¤›lm›fl olan de¤erler, deneyimler ve gelenekler birikiminin krizi ve insanl›¤› felç eden etkisi karfl›s›nda bayrak açm›fl bir gençtir. Bazarov’un tarihin fosilleflmifl anlay›fllar› karfl›s›ndaki tutumu, Büyük ‹skender’in Gordion dü¤ümünü kesip atmas› gibidir. Çözülmeyen dü¤ümü kesip atar ve ona göre bu da bir çözüm tarz›d›r. Barbarlar ve Gençler Bazarov’un savurdu¤u k›l›ç darbeleri asl›na bakarsan›z Hikmet K›v›lc›ml›’n›n “medeniyete barbar afl›s›” dedi¤i türdedir. Sosyal devrimlerin geliflmedi¤i yerde tarihsel devrimlerle tarihin önü aç›l›r. Yozlaflm›fl ve kendi içinde kör dövüfle dönmüfl bir medeniyetin/tarihselli¤in, bir barbar ak›n› ve davran›fl zoruyla (k›l›ç zoruyla) y›k›lmas› tarihsel bir devrimdir. Ve tarihin önü böyle aç›l›r. Gençlik, buradan bak›ld›¤›nda ilkel komünal barbar toplulu¤una benzetilebilir. Çiçe¤i burnunda ve hareket içinde bulunan gençlik, sistem taraf›ndan atomize edilemeyen kolektif bir karaktere sahiptir; aç›k, cesur ve ikirciksizdir. K›v›lc›ml›, gençli¤in bu zinde ve hareket halindeki yönünü olumlar. Özellikle 68’lerde, gençli¤in davran›fl›n önde gitti¤i eylemci yönünü ve sistemden kopufluyor olmas›n› önemli görür ve kendi bulundu¤u yerden destekler: “Eskiler; bilmeyenlerden de¤il, bilmedi¤ini bilmeyenlerden kork, demifller. Anlafl›lm›yor diyenler; bilmediklerini bilecek in-


108 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

sanlar›m›zd›r. Onlarla konuflabiliriz. Onlar›n anlamay›fllar› nedir? Anlay›fla do¤ru köprüler kurmakt›r. Ya sövüp say›fllar› nedir? Köprü kuran istihkâm birliklerinin kazma kürek gürültüleridir.” Mücadele Dönemleri, Örgüt ve Kuşak Çatışması Gerontokratik iliflki biçiminin do¤urdu¤u tutum ve al›flkanl›klar, yeni dönem mücadele tarz›n›n gereklerine örgütün kendini uyarlamas› gereken süreçlerde büyük zarar verir. Bu süreçte, ço¤u zaman eski kuflakla yeni kuflak aras›nda fliddetli çat›flmalar yaflan›r. Rusya’dan örnekle, RSD‹P kuruluflu sürecinde bu çat›flma, Rusya’da Marksizmin örgütleyicisi ve önderi konumundaki Plehanov’un kufla¤›yla Lenin aras›nda yaflanm›flt›r. Plehanov’un otoritesi teorik birikimine dayan›rken, politik pratikte o birikimin karfl›l›¤›n› üretemedi¤i ölçüde, Lenin ön plana ç›kar. Lenin, Plehanov’dan farkl› olarak teoriyi pratik politika içinde dövüfltüren bir militiand›r. Yerleflik yarg›lar ve kitabi do¤rular içine saplan›p kalmaz, devrimin ve Rusya iflçi s›n›f› ve ezilenlerinin ç›karlar› neyi gerektiriyorsa onu yapar. Burada genç kufla¤›n öncüsü Lenin, düflünce ve davran›fl bütünlü¤ünü kurdu¤u oranda politik etkinli¤ini art›r›r, bununla birlikte teorik olarak da daha derin ve keskin bir görüfle ulafl›r. Plevanov art›k geride kalm›flt›r. Vera Zasuliç, Plehanov’a yaz›s›nda bunu flöyle itiraf eder: “Bu tip insanlarla bir örgüt içinde çal›flamayaca¤›m›z› görmüyor musun? Ve. Bu, onlar›n kötü oldu¤undan falan de¤il! Sadece zaman, anlay›fl ve haleti ruhiye fark›.” “Neredeyse tüm genç göçmenler, zaten faaliyete bafllam›fl ya da ciddi bir flekilde faaliyete haz›rl›k yapan o ö¤renci unsurlarla bir-


Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi - 109

likte, bizim karfl›m›zdalar. Enerji ile dolular, Rusya’n›n arkalar›ndan geldi¤ini hissediyorlar… Biz Birlik’in iflçi yay›n› ç›kartma görevini yerine getiremeyiz… Talebi karfl›layacak bir iflçi yay›n› ç›kartamay›z. Ve bunu ç›karabilecek olanlara engel oluyoruz gibi geliyor herkese…” Kendini güncelleyememek ve hayatla canl› ve s›k› ba¤lar kuramamak, ihtiyarlaman›n en tipik belirtileridir. Böylelikle Plevanov ihtiyarlar, Lenin ise her daim genç kal›r. Lenin ve Gençlik Lenin Bolflevik Partisi içinde gençli¤e özellikle vurgu yapar. Bolflevik Parti önderli¤i de di¤erlerine nazaran oldukça gençtir. “1902’deki Bolflevik önderlerin ‘en yafll›lar› Krasin, Lenin ve Krasikov’du (hepsi 37). En gençler Litvinov ve Zemlyaçka’yd›lar (ikisi de 31). Dokuz Bolflevik önderin yafl ortalamas› 34 idi. Menflevik önderlerin yafl ortalamas› ise 44 idi.’ Partinin bir gençlik partisi olmas›ndan Lenin son derece memnundu ve bununla övünüyordu. ‘Biz gençli¤in partisiyiz çünkü gelecek gençli¤e aittir. Biz yenilikçilerin partisiyiz ve yenilikçilerin peflinden en candan gelenler her zaman gençliktir. Biz eski kokuflmufllu¤a karfl› fedakârca mücadele veren partiyiz ve gençlik her zaman fedakârca mücadeleyi üstlenenlerin en bafl›nda gelir. “Hay›r; otuzluk ‘yorgun’ ihtiyarlar›, ‘bilgeleflmifl’ devrimcileri ve Sosyal Demokrasi’den dönenleri toparlamay› Kadetlere b›rakal›m. Biz her zaman ileri s›n›f›n gençli¤inin partisi olaca¤›z.’ Bundan birkaç y›l sonra, Inessa Armand’a yazd›¤› mektupta


110 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Lenin, ‘u¤raflmaya de¤er yegâne insanlar gençliktir!’ demifltir.” (T.Cliff) Köle x Efendi Diyalektiği Burjuva iktidar›n bilinçli, direngen ve ceberrut yan› d›fl›nda bir de uyuflturucu, ikna edici ve kiflileri “derya içinde olup da deryadan haberi olmaz” hale getiren bir do¤as› vard›r. O yüzden sürekli uyan›k olmak gerekir. Gerontokratik iktidar da, ceberut olman›n yan›nda, gayet rasyoneldir ve ikna edicidir. Gerontokrasi siyasal yap›larda, kadrolar›n pasifizminden, örgütsel iflleyiflin zaaflar›ndan, “özgürlükten kaç›fl” ve “gönüllü kölelik” tutumlar›ndan beslenir. Ve, söz konusu zaaflar›n kendisine verdi¤i f›rsatlar› kullanarak oluflturdu¤u iktidar biçimleriyle, etkinlik kurup geliflebilir. Sözgelimi özgürlükten kaç›fl arzusu içindeki “memur kiflilik” yahut “köle kiflilik”, Gerontokratik iliflkileri gönüllü olarak benimseyebilir ve bunlarla kolayca rezonansa girebilir. Çünkü bu ikisi aras›nda bir simbiyotik iliflki vard›r. “Köle efendi diyalekti¤i” içinde, “çokbilmifl ihtiyarl›k” ve “gönüllü kölelik” tutumlar›, birbirlerini karfl›l›kl› olarak var etmeye ve yeniden üretmeye bafllar. Gerontokrasiyle Mücadele Süreklilik İster… Ve tabii, tarihsellik ve birikmifl al›flkanl›klar kolay terkedilmez ve bast›r›ld›klar› yerden tekrar yüzeye ç›karlar. Zaman oku hep ileriyi gösterse de, tarih tersinmez de¤ildir ve karfl› devrimin güncelli¤ini de bir an olsun gözden kaç›rmamak gerekir. Ayr›ca, tarihin sürekli ilerleyifli, flimdinin mücadeleci bir genç kufla¤›n› yar›n›n orta yafll› görmüfl geçirmifl “akil insan”la-


Gerontokrasi ve Otorite Karfl›s›nda Gençli¤in Varolufl Mücadelesi - 111

r›na dönüfltürebilir. Ve zaten, gerontokratik egemenlik biçiminin, kurmaya çal›flt›¤›m›z eflitlikçi iliflkiden köken olarak çok daha eskilere gidiyor olmas›, bu sorunu, “Gordion dü¤ümünü çözer gibi” bir vuruflta çözülecek bir mesele olman›n ötesine tafl›r. Bin y›llard›r toplumun derinlerine kök salm›fl olan Gerontokratik iliflkiler, say›lamayacak kadar çok alanla iç içe geçmifl ve onlara nüfuz etmifltir. Dolay›s›yla, Gerontokrasinin tasfiyesi, ona yönelik devrimci bir hamlenin yan›nda, kendini sürekli güncelleyen bir devrimi de gerektirir. Kimse iktidar›n nimetlerinden “Tamam, bitti!” deyip vazgeçmeyecektir. Egemenli¤in o tarihsel konumundan ç›kmak, ceketini ç›kart›p asmak kadar basit de¤ildir. Bu, gönüllüce yaflanmayacak bir süreçtir. Aksine bir iteleme ve zorlamayla, karfl› gücün bask›s›na ve iknas›na r›za göstermeyle mümkündür. Buna bir tür “ayr›cal›klar›n intihar›” diyebiliriz. Ancak mevcut konumun basitçe terk edilmesiyle de yetinilemez, gemilerin yak›lmas› ve konumlar›n imha edilmesi de gerekir. Yani, belki kuflaklar boyu sürecek, sürekli birbirini izleyen devrimler, kararl›, ciddi, uzun erimli bir mücadele, yenilenen ve tükenmeyen bir irade ve iddia ile yafll›lar›n gençler üzerindeki k›y›c› iktidar› tarih sahnesinden silinip atabilir. KARAR: • Özgürlükçü gençlik, gençli¤in her türlü do¤ru formülasyon, meflru otorite, yetkin merci karfl›s›nda -kimi zaman eksik, toy ve deneyimsiz görülebilen- kendi varolufluna alan açma hakk›n› kabul eder. • Özgürlükçü gençli¤e göre; Gençlik, deneyimsizli¤ine


112 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ra¤men, aç›kl›k ve samimiyet içeren durufluna sayg›y› ve kendisiyle hiyerarfliden uzak ve eflit iliflki kurulmas›n› talep etme meflrulu¤una sahiptir. • Özgürlükçü Gençlik, Gerontokratik iliflkilerin çözülmesini hedefler. Baflta kendi örgütlenmesi olmak üzere içinde faaliyet yürüttü¤ü bütün alanlarda, gençli¤in inisiyatifinin gelifltirilmesini önüne koyar. • Deneyim kazanman›n köreltici etkisinden kendisini korumak ve yeni inisiyatiflerin önünü açmak için, yönetim organlar›nda rotasyonu esas al›r. Bir kiflinin ayn› organda ardarda 2 defadan fazla seçilmemesini öngörür.


EKOLOJİK KRİZ ÜZERİNE ÖNERGE Bugün gezegen olarak hayati bir flekilde ihtiyaç duydu¤umuz toplumsal ve ekolojik dönüflümü devrimci bir tarzda yapabilmemizin ve insan-do¤a iliflkisini sürdürülebilir ekolojik bir eksene oturtabilmemizin ilk flart›, do¤aya ve tarihe iliflkin materyalist ve diyalektik bir alg›lay›fla sahip olmam›zdan geçer. Bir yandan insan›n do¤ayla iliflkisini toplum arac›l›¤›yla kurdu¤unu görmek, öte yandan toplumun insan›n üretiminin ve evriminin do¤al koflullar›yla belirlendi¤ini görmek durumunday›z. Bu yöntemi benimsemedi¤imiz sürece, insan›n günümüzde do¤a üzerinde yaratt›¤› tahribat ve y›k›m›, insan›n bencil do¤as›na atfeden idealist bir ahmakl›¤a düfleriz. Ya da, ekolojik tahribat› yaratan toplumsal üretim biçimlerinin içsel yasalar›n› görmeden, y›k›m› önlemek ad›na reformist önlemler almaya çal›flma gafletine düfler, bu gafletin bedelini yine do¤an›n kendisine ödetiriz. Ve, sürecin devam›nda, reformist önlemlerin yok etmedi¤i ana y›k›m e¤ilimlerinin artan oranda zorlad›¤› do¤adaki eko-dengeler, biyosferdeki canl› yaflam›n› yok edebilir. Evrim, Emek, Doğa ve Tarih ‹nsan, hem tarihsel-toplumsal, hem de do¤al bir varl›kt›r. Evrimsel süreçte iki aya¤› üzerinde durabilmeyi baflaran insan, ellerinin serbest kalmas›yla yaflam gereksinimlerini sa¤layabilmek ad›na ilkel teknoloji kullanma imkân›na eriflmifltir. Dik durufl ve kullan›lan aletlerdeki geliflmeler, beyin büyüklü¤ünde ar-


114 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

t›fl› sa¤lam›fl, beyin büyüklü¤ündeki art›fl, daha kompleks bir zihinsel süreç do¤urmufltur. Beynin büyüklü¤ü beraberinde zekân›n artmas›n› sa¤lam›fl, geliflen zekâ daha ileri teknolojileri ve üretimi mümkün k›lm›flt›r. Do¤an›n bu lütfu (ya da ilk günah› ), insan›n hem do¤al-biyolojik gerçeklikte kökleri olan do¤al bir varl›k hem de toplumsal evrim eflli¤inde kendi do¤al varoluflunun s›n›rlar›n› sürekli öteleyen bir varl›k haline gelmesini sa¤lam›flt›r. Sonuç olarak, insan-do¤a iliflkisi, en genel çerçevede, do¤an›n bilinçle donanm›fl bir parças›n›n, do¤an›n geri kalan›yla kurdu¤u özgül bir iliflki fleklini alm›flt›r. Tarih, insanlar›n salt do¤a içinde birer varl›k içinde olmaktan ç›kt›klar› eflikten itibaren, yaflam ve geçim araçlar›n› üretme tarz›n›n, bu üretimi yaparken do¤a ve toplumla olan iliflkilerinin bir sonucudur. Marx’›n dedi¤i gibi “Tarih insanal toplumun do¤ufl belgesidir.” ‹nsan›n geçim araçlar›n› üretme süreci içerisinde do¤a ile bedeni, kollar›, bacaklar›, kafas› ve serbest kalan elleriyle kurdu¤u iliflki, onun tüm do¤adan farkl›laflmas›n› sa¤layan emek süreci dolay›m›yla olmufltur. Emek, insan ile do¤a aras›ndaki madde al›flveriflinin -yani metabolik iliflkinin- kurulmas›n› sa¤layan do¤al-insani etkinliktir. Burada vurgulanmas› gereken, toplum do¤a iliflkisinin tarihin en eski dönemlerinden kapitalist toplumun -ve dolay›s›yla metabolik yar›lman›n- ortaya ç›kmas›na dek insan›n do¤a ile eme¤i arac›l›¤›yla do¤rudan iliflkilenerek gerçeklefltirdi¤i madde al›flverifli biçiminde yaflanmas›d›r. Bu madde al›flverifli, do¤an›n insan›n bedeni olmas›n› ifade eder. “‹nsan do¤adan yaflar. Do¤a onun bedenidir, insan ölmemek ad›na do¤ayla sürekli bir diyalog sürdürmelidir.”


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 115

Bu eflikten, yani eme¤in toplumsal belirleyici olmaya bafllad›¤› ilk do¤al günahtan itibaren, insan, do¤aya karfl› gelen ve onu dönüfltüren bir özne haline geldi. ‹nsan-do¤a kendili¤inden birli¤i o birlikten giderek farkl›laflan bir insanl›k tarihine evrildi. Toplumsal belirlenim, toplumsal örgütlenifl, insan-insan iliflkisine dayal› bir farkl›laflma ya da yeni bir düzlem olufltu. ‹nsan üretken güçlerini ve toplumsal iliflkilerini gelifltirdikçe, insanl›k tarihi giderek daha fazla flekillendi. Di¤er yandan do¤a ne kadar insanilefltirilirse insanilefltirilsin, kendisinin asla s›f›rlanmayacak ayr› bir düzlem olarak varl›¤›n› korumaya devam ettirece¤i gerçe¤ini yads›mamak gerekir. ‹nsan-do¤a iliflkisinin tarih boyunca zenginleflmesi, asla bir do¤as›zlaflt›rma ya da daha az do¤a anlam›na gelmez. Tersine, baflka bir aç›dan bu, do¤an›n giderek daha fazla toplumsallaflt›r›lmas›, eme¤in ve insan müdahalesinin daha fazla metabolik al›flverifli mümkün k›lmas› anlam›na gelir. Bu noktadan sonra insan do¤a özdeflli¤inin yeniden kurulmas› mümkün de¤ildir. Ekolojik hareketin böyle bir kayg›s›n›n olmas› gerçekçi de¤ildir. Olsa olsa en gerçekçi yöntem, birbiriyle iliflki halinde olan farkl› düzlemlerdeki insan tarihi ile do¤a tarihinin, ya da do¤a ile toplumun birlikte sa¤l›kl› evriminin do¤al koflullar›n› yeniden düzenlemek olur. ‹lkel komünal dönemde ve sanc›l› bir geçiflle birlikte tar›m&yerleflik hayat döneminde insan do¤a ile metabolik iliflkisini korumufl, derinlefltirmifl ve sürdürmüfltür. Bu durum kapitalizm ve metabolik yar›lma ortaya ç›kana dek devam etmifltir. Kapitalizm tahliline geçmeden önce, insanl›¤›n ilk büyük de¤iflimi olan tar›m toplumunun do¤uflu ve insanl›¤›n bu süreçte yaflad›¤› sanc›lar› da incelemekte fayda vard›r. Böylece, hem tarihsel


116 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

yöntemden sapmam›fl, hem de kapitalizm öncesi ekolojik kriz ve tahribatlar›n da oldu¤unu göz ard› etmemifl oluruz. Çünkü, bugün ekolojik sürdürülebilirli¤in en büyük engeli kapitalizmin kendisi olsa da, salt kapitalizmden kopuflla sürdürülebilirli¤i sa¤lamak mümkün olmayacakt›r. ‹nsan-do¤a iliflkisini sürdürülebilir bir tarza dönüfltürmek ad›na kapitalizmden kopufl yaln›zca mevcut ekolojik krizin güncel nedenlerinden kopuflu ifade eder. Hayalini kurdu¤umuz yeni toplum ve yeni ekolojik düzenin sa¤l›kl› bir flekilde somutlaflmas› için, tarihin ac› deneyimlerini göz önünde bulundurmak zorunludur. Tarih: Üretim ve Yerleşik Hayat Avc›-toplay›c› ve ilkel komünal toplumda artan nüfus bask›s›yla yerleflik hayat ve tar›m›n benimsenmesi süreci gerçekleflmifltir. Avc›l›k ve toplay›c›l›k artan nüfusun gereksinimlerini karfl›lamada yetersiz kalm›flt›r. Günümüzden yaklafl›k 10.000 y›l önce bafllayan yerleflik hayat, ilk toplumsal üretimi ve iflbölümünü ve de medeni tarihi/s›n›fl› toplumlar tarihini do¤urmufltur. ‹lk tarihsel eylem, geçim araçlar›n›n üretimidir. “Bütün insan varoluflunun yani tarihin ilk koflulu insanlar›n tarih yapabilmek ad›na yaflayacak bir durumda olmalar› gerekti¤idir. Hayat her fleyden önce yemeyi, içmeyi, bar›nmay›, giyinmeyi ve daha baflka fleyleri içerir. Bu yüzden ilk tarihsel eylem bu gereksinimleri doyuracak geçim araçlar›n›n üretimi, maddi hayat›n kendisinin üretimidir.” Tar›m toplumuna geçiflle türlü olumsuzluklar(salg›n hastal›klar, do¤al felaketler sonucu oluflan k›tl›klar, açl›k, ölümler, göçler, verimsizlik vb.) yaflansa da, insan›n do¤ayla kurdu¤u ilifl-


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 117

ki organik ve metabolik bir iliflki olmufltur. Do¤a insanl›k tarihine üretim arac›l›¤›yla do¤rudan girmifl, insan›n bedeni olmufltur. ‹nsanlar do¤a ile kendi tarihsel iliflkilerini büyük ölçüde geçim araçlar›n› üretirken üretmifl, böylece do¤a hayat etkinli¤inin sonucunda, hayat›n araçlar›n›n üretimi olarak insanl›¤›n, kendini sürdürebilmesinin maddi zeminini oluflturmufltur. Yerleflik hayat›n benimsenmesiyle insanl›k tarihinin en temel de¤iflikli¤i gerçekleflmifltir, ya da medeni tarih ortaya ç›km›flt›r. Bu toplumsal üretim, beraberinde, tar›mda daha çok çaban›n daha fazla ürün anlam›na gelmesiyle mülkiyetin do¤mas›na, mülkiyete ve eflitsiz iflbölümüne ba¤l› olarak erkek egemenli¤ine, devletin do¤ufluna, art›k ürünün etkisiyle s›n›flar›n oluflmas›na neden olan oldukça köklü de¤ifliklikler do¤urmufltur. Ayn› zamanda, tar›m toplumu ekolojik tahribat›n art›fl›n› ve ekolojik krizlerin ortaya ç›kmas›n› temsil eder. Yerleflik hayatla birlikte insanlar çeflitli salg›n hastal›klarla bafl etmek zorunda kalm›fl, açl›k, kurakl›k, verimsizlik, g›da krizleri gibi koflullarla da mücadele etmifltir. Ayr›ca, ihtiyaçlar› karfl›lamak ad›na yap›lan tar›m için yapay bir ortam yaratmak amac›yla, do¤al ekosistemin dönüfltürülme süreci bafllam›flt›r. Tarla oluflturman›n en kolay ve verimli yolu orman yakmakt›. ‹nsanlar orman› yak›yor, orada k›sa vadeli yo¤un tar›m yap›yor, toprak verimsizleflince baflka tarlalar aç›l›yor, do¤a kendisini yeniliyordu. Bu dönemde do¤an›n kendini yenileme h›z›, ekolojik tahribat h›z›n›n üzerindedir. Tüm bu olumsuzluklar, insan ile do¤a aras›ndaki metabolik iliflkiyi bozmam›fl, aksine derinlefltirerek sürdürmüfltür. Artan nüfus topra¤a ve tar›ma daha fazla ba¤lanm›flt›r. Do¤a insan›n


118 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

bedeni olmay› sürdürmüfltür. Genel olarak tar›m toplumlar› için, oluflturdu¤u eflitsiz toplumsal iliflkiyle erkek egemenli¤i, s›n›f iliflkileri, mülkiyet, devlet gibi kurumlar› do¤urmufl, ihmal edilebilir bir ekolojik tahribat yaratm›fl, metabolik iliflkiyi derinlefltirmifl bir toplumsal yaflam ortaya ç›kard›¤› söylenebilir. Kapitalizme Doğru Tar›m›n oluflturdu¤u yeni toplumda eflitsiz iliflkiler, mülkiyet kavram›, cinsel, s›n›fsal sömürü iliflkileri zaman içerisinde derinleflerek geliflti. Ancak, egemen s›n›f ve egemen cinsiyetle(erkek) birlikte, egemen tür(insan) tahakkümü de topluma ve do¤aya sirayet etti. Hayat› devam ettirme, mülkiyeti artt›rma ve zenginlik anlay›fl›, yerleflik topluma erken geçen toplumlar›n henüz ilkel komünal bir yaflam süren baflka topluluklar üzerinde egemenlik kurmas›na neden oldu. Bu ilhak anlay›fl›, egemen toplumun kendi içerisindeki tahakküm iliflkilerinden do¤du. Erken kapitalistleflen(Bat›l›, s›n›fl›, egemen, kentli) toplumlar›n zenginlik yaratma anlay›fl› geç kapitalistleflmifl ya da henüz kapitalistleflmemifl toplumlar›n (Latin Amerika ve Afrika yerlileri, Asyal›-Do¤u Topluluklar›) üzerinde insanl›k tarihinin en ac›l› dönemlerinden biri olan kolonyalizmi do¤urmufltur. Kapitalizm öncesi emperyalizm diyebilece¤imiz bu süreç, ayn› zamanda gezegenin ekolojik dengesi üzerinde de derin ekolojik tahribat yaratm›flt›r. 1400’lü y›llara gelene dek, insanl›k, açl›k, k›tl›k, salg›n hastal›klar, ekonomik kökenli savafllar, zorunlu göçler ve zorlu do¤a


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 119

koflullar›yla savaflmak zorunda kalm›flt›r. Bunun yan›nda kentler oluflmufl, ticaret ortaya ç›km›fl, temel geçim ve yaflam kayna¤›n› ve esas›n› tar›msal ürünler oluflturmufltur. Mülkiyet iliflkileri geliflmifl, ortak tüketime dayal› tar›m yerine kifli mülkiyetine ba¤l›, bo¤az toklu¤una çal›flan nüfusun ço¤unlukta oldu¤u ve basit yeniden üretimin egemen oldu¤u üretim tarzlar› egemen olmufltu. 1400’lü y›llarla birlikte teknikteki ilerlemelerin de etkisiyle yeni pazar ve hammadde aray›fllar›na yönelen Avrupal›lar, Amerika k›tas›n› kendi deyimleriyle keflfetmifltir. Bu keflif(!) sonucunda Amerika k›tas›n›n tüm do¤al zenginlikleri sömürülmüfl, yerliler savafl ve salg›n hastal›klarla adeta k›r›lm›flt›r. 3. Dünya’n›n keflfi(!)nin alt›ndaki temel itki, merkezin(Avrupa’n›n) temel ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› ve zenginlik yaratma anlay›fl›yd›. ‹lkel komünal insanda olmayan, s›n›fl› toplumun kökleflip derinleflmesiyle, mülkiyetçili¤in egemenli¤inin toplumsal ideoloji olarak egemen olmas›yla ortaya ç›kan üstyap›sal bir anlay›fl olarak zenginlik yaratma ve tahakküm alt›na alma anlay›fl›, kapitalist olmayan dünyada yaflayan insan ve di¤er canl›lar ile o co¤rafyalar›n do¤al elementleri aç›s›ndan, tam bir felakete yol açm›flt›r. Kolonyalizm dedi¤imiz bu süreçte, Ekvatorun kuzeyi, Güneyini iflgal etmifl, Güneyin kaynaklar›n› Kuzeye aktarm›fl, servetin ço¤unu Kuzeyde, nüfusun ço¤unu da güneyde b›rakm›flt›r. Bu durum demografik aç›dan ve kaynaklar›n adaletsiz da¤›l›m› aç›s›ndan, günümüze kadar gelen ekolojik ve insani bir kriz do¤urmufltur. K›taya istila eden Avrupal›lar, yerlilere yabanc›s› olduklar› birçok hastal›k virüsü bulaflt›rm›fllar, nüfusun hastal›klardan k›r›lmas›na neden olmufllard›r. Sa¤ kalmay› baflaranlar ise, tutsak


120 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

düflmemek ad›na Avrupal›larla savaflm›fl, bu savafl sonucunda da nüfusun önemli bir k›sm› azalm›flt›r. Bu süreçte k›ta nüfusu 100 milyondan 10 milyona düflmüfltür. Azalan nüfusun yerini Afrika’dan getirilen köleler ve Avrupa’dan gelen insanlar ald›. Bölgeye 400 y›lda 20 milyon insan yerlefltirildi. ‹stilac›lar›n Amerika k›tas›n›n zenginliklerinden kapt›klar› servetin miktar›, adaya giderken yanlar›nda götürdükleri dikenli telin miktar›yla do¤ru orant›l› olmufltur. Ne kadar dikenli tel, o kadar toprak demekti zira. Komünal yerliler toprak mülkiyetinin ne anlama geldi¤ini bile bilmiyorlard›. Ayn› süreçte bölge tar›m›nda Avrupa’n›n ihtiyaçlar›n› giderme amac›yla tek tip ürün yetifltirme (mono kültür), bölgenin toprak yap›s›na ve canl› çeflitlili¤ine çok büyük hasar verdi. Bu süreçte Yeni Dünya’dan getirilen m›s›r, patates, fasulye gibi ek g›da kaynaklar› önce Avrupa tar›m›n› daha sonra da tüm dünya tar›m›n› dönüfltürdü. Ayr›ca Avrupa’n›n yay›l›m› dünyan›n farkl› bölgelerinin bir hammadde ve köle kayna¤› olarak tek bir sisteme ba¤lanmas› sürecini beraberinde getirdi ve kapitalist merkezlere ba¤l› bir dünya ekonomisi yaratt›. Bunlar›n tümü kapitalizmin gelifliminin bir sonraki aflamas›n›n-sanayi devrimininyolunu haz›rlad›. Kapitalizm ve Sanayileşme Avrupa’n›n yay›l›m› ve bu yay›l›m sürecinde oluflturulan ilkel birikim, teknikteki geliflmelerle birlikte, bat›da yeni bir üretim sistemi ve toplum biçimine geçiflin yolunu haz›rlad›. Bu üretim biçiminin belirgin özellikleri aras›nda, metalaflan emek, genifl yeniden üretim, k›rlar›n boflalt›lmas›, makinelerin ve enerjinin(fo-


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 121

sil yak›tlar) kullan›m›, modern kentlerin ortaya ç›kmas›, önceden konulmufl ihtiyaçlar düzeyiyle ba¤l› olmayan bir üretim biçimi olmas› say›labilir. Bu üretim biçimi, üretimin hem boyutunda hem de yo¤unlu¤unda h›zl› bir art›fl ve bir dizi bölünmeyi (merkez ile çevre, emekçi ile kapitalist… vd bölünmeleri) beraberinde getirdi. Bu geliflmeler, gezegen üzerinde son dört yüz y›l boyunca radikal de¤ifliklikler yaratt›. Sanayileflmenin birinci evresinde ‹ngiltere’de dokuma tezgâhlar›, 2. Evresinde buhar makineleri ve demiryolu etkili oldu. Bir sonraki aflama -bilimsel-teknik devir olarak adland›r›labilir- çelik, kimya ve elektrik sanayinin geliflmesini gerektirdi. 20. yy.da, otomobil ortaya ç›kt›. 20. yy.›n ikici yar›s›nda da petrokimya, uçaklar ve bilgisayar ve elektronik ortaya ç›kt›. Üretimdeki bu geliflmeler ba¤lam›nda dünyadaki sanayi üretimi çarp›c› bir biçimde yükseldi ve 1750’den günümüze 80 kattan fazla artt›. Bu büyüme h›z› 1970’lerle birlikte yavafllasa da, dünya ekonomisi büyümeye devam etmektedir. Ancak, bu büyüme, hem kapitalist ülkelerin içerisinde hem de merkez ile periferi aras›nda gittikçe büyüyen bölüflüm sorunlar›n› do¤urmufltur. Kapitalist büyüme, do¤a üzerinde de daha önce efli benzeri görülmemifl bir tahribat yaratt›. Bu tahribat, iki yönüyle kapitalizm öncesi ekolojik sorunlardan ayr›l›r. Birincisi, kapitalizm bölgesel y›k›m de¤il, küresel y›k›ma neden olmufltur. ‹kinci olarak da, do¤an›n elementlerinin gittikçe artan yo¤unlukta ekonominin alan› içerisine sokulmufltur. Bu elementlerin elde edilifl süreci, ifllenme süreci, ve at›k olma süreçleri, ayr› ayr› ekolojik sorunlar do¤urmufltur.


122 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Üretici güçleri sömürücü biçimde bilimsel olarak gelifltirmesiyle, kendisini durmadan geniflleyen ölçekte yeniden üretmeye olan özünden gelen e¤ilimiyle ve buna ba¤l› olarak üretimin do¤al s›n›rlar›n› küresel, biyosferik düzeye geniflletmesiyle kapitalizm, gerçekten gezegen çap›nda bir çevre felaketine yol açabilecek güçteki ilk toplum biçimidir. Öyle ki kapitalizmden çevreye yönelen tehlike, nihai olarak sermayenin kendi maddi gereksinimlerini bile tehdit edecek büyüklüktedir. Kapitalizm ve Ekoloji Arasındaki Çelişki Sonda söyleyece¤imizi en baflta söyleyelim: Kapitalizmde sürdürülebilir bir ekolojik düzen ya da do¤a ile toplumun sa¤l›kl› evrimi mümkün de¤ildir, çünkü:

1. Kapitalizmin de¤er yasas› içerisinde bulundu¤umuz ekonomik ve ekolojik bunal›m›n en önemli sebebidir. Kapitalizm, do¤aya, ancak, ondan elde edece¤i maddelerin ç›kar›lmas› ve ifllenmesi için harcanana insan eme¤inin de¤eri kadar bir de¤er atfeder. De¤er, zenginli¤in özel bir toplumsal biçimi olsa bile, de¤er biçimi, do¤ay› yararl› ve hayat veren karakteristiklerinden soyutlar. Bu çeliflki, kapitalizmin do¤al çevresini talan etme e¤ilimini aç›klar bizlere. Para ekonomisiyle kapitalizm, kullan›m de¤erlerini evrensel olarak metalaflt›rma ve sat›n al›nabilir k›lma yönünde bir e¤ilime sahiptir. Bu e¤ilim, ayn› zamanda, do¤ayla toplumun sürdürülebilir ve insani bak›mdan arzu edilir bir birlikte evrimi lehine de¤il, özel mülkiyet konusu olarak üretilme ve sat›labilme yetene¤inde olan de¤iflim de¤erlerinin üretilmesi yönünde ifller. “Her ne pahas›na olursa olsun para kazanma anlay›fl›” sorgulanmadan ve de¤iflmeden, yani kapitalizm ve onun


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 123

egemen de¤er anlay›fl›yla hesaplaflmadan, sözgelimi kürkü için katledilen foklar›n yas›n› tutmak sadece iyi niyetli ve piyasa temelli bir anlay›fl olur. Foklar›n kürkünün bir piyasa de¤eri oldu¤u sürece, foklar ac›mas›zca katledilir. De¤er yasas› içerisinde de¤inilmesi gereken bir nokta da, krizdeki kapitalizmin yeni kar ve rant aray›fl› içerisinde olmas›d›r. Neo-liberalizmle birlikte yeni kar, de¤er ve rant aray›fl›, beraberinde yoksulluk, g›da krizleri, su krizleri ve canl› yaflamlar›n›n tehdidi-son bulmas› gibi sonuçlar› do¤urmufltur. Her fley piyasalafl›p metalaflm›fl, kapitalist ak›lc›l›k küresel çapta egemen ideoloji haline gelmifltir. Günümüz koflullar›nda tüm canl›lar›n yaflam kayna¤› olan suyun bir kar alan› olarak görülmesi, sözüm ona gezegeni kurtarma anlaflmas› olan Kyoto Protokolü’nün kirletme hakk›n› de¤ere çevirerek emisyon ticaretini icat(!) etmesi, Kaz Da¤lar›n›n eflsiz güzelli¤inin, alt›n rezervinin yan›nda pek bir de¤er(!)inin olmamas› kapitalizmin de¤er yasas›n›n do¤a ve hatta gezegen düflman› oldu¤una bizi ikna etmeye yeter bile. De¤er teorisinin el att›¤› bir nokta da enerji alan›d›r. Enerjinin de kapitalizmin rant alan›na girdi¤i günümüz koflullar›nda, büyük sermaye gruplar›n›n teker teker enerji sektörüne girme hedeflerini aç›klamalar›, termik, hidrolik ve rüzgar santrali ihaleleri furyas› ve enerji sektöründeki her türlü kamu denetimin ortadan kalkmas› son zamanlarda oldukça s›k gündeme gelmektedir, daha da gelmeye devam edecektir. fiüphesiz sermayenin ve devletlerin el att›¤› en tehlikeli oyuncak nükleer enerji, nükleer santraller, çok büyük ve geri dönülemez bir çevre kirlili¤i, risk ve küresel maliyet yaratmakta-


124 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

d›r. Radyoaktif at›k sorunu, ekolojik dengeyi bozmas› nedeniyle ve üretim güvenirli¤i-kaza-risk-terör aç›s›ndan da en tehlikeli enerji üretim teknolojisi, nükleer enerjidir. Sermayenin di¤er olarak gördü¤ü bir di¤er önemli alan g›da ve tar›m alan›d›r. Açl›¤a çözüm getirece¤i, daha çok ürün al›naca¤› gerekçesi ile ABD ve AB’deki tar›m tekellerinin ç›karlar› do¤rultusunda uygulanm›fl ve uygulanmakta olan Yeflil Devrim denilen endüstriyel ya da modern tar›m yöntemleri ile, açl›¤a çözüm bulunamad›¤› gibi, tam tersine, özellikle Afrika ve Asya’daki geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerde tar›msal üretim azalm›fl, açl›k ve yoksulluk artm›flt›r. Transgenik tar›m ürünleri(GDO’lar) ile birlikte canl›lar üzerinde yap›lan de¤ifliklikler; canl› sa¤l›¤›, biyolojik çeflitlilik, ekolojik dengelerin bozulmas›, ekonomik ba¤›ml›l›k ve canl›lar›n yaflam hakk›n›n elinden al›nmas› gibi konular aç›s›ndan çok önemli tehdit ve riskler tafl›r.

2. Sermayenin ortaya ç›k›fl ve geliflme süreci, küçük toprak mülkiyetini tahrip etti ve tar›msal nüfusun devasa ço¤unlu¤unu radikal biçimde yerinden yurdundan etti. Bu y›¤›nlar sermayenin ihtiyaç duydu¤u sömürülebilir emek gücünü oluflturuyordu. Kapitalizmin ortaya ç›kmas›yla iç pazar oluflturulmufl ve bu durum tar›mla sanayi aras›nda, esas olarak bu y›¤›nlar›n topraktan kopar›lmas› yoluyla gerçekleflen bir ayr›lma gerçeklefltirmifltir. Böylece, kendi kendine yeten köylülerin mülksüzlefltirilmesi ve üretim araçlar›ndan ayr›lmas›, metabolik yar›lma yaratt›. ‹nsan, bedeni olan topraktan koptu. K›rsal ev sanayilerinin ve tar›m›n yok edilmesi bir ülkenin iç pazar›na kapitalist üretim tarz›n›n


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 125

gereksindi¤i genifllik ve süreklili¤i getirdi. Küçük üreticiler, emek gücünden baflka satacak bir fleyi olmayan özgür birer kufl oldular, kentlere y›¤›ld›lar. Böylece, k›r ve kent aras›nda bir çeliflki ortaya ç›kt›.Ürünler mal haline geldi, yumurta kümesten, so¤an bahçeden gelirken, ikisi de pazardan sat›n al›nmaya baflland›. Kapitalistleflme sürecinde sanayi nüfusu büyük merkezlere toplay›p, kent nüfusunu durmadan artt›rarak, insanla yeryüzü aras›ndaki madde dolafl›m›n› bozdu. ‹nsan›n yiyecek ve giyecek biçiminde tüketti¤i unsurlar›n topra¤a geri dönüflünü engelledi ve topra¤›n verimlili¤inin kal›c› olmas› için zorunlu koflullar› ortadan kald›rd›. Kapitalizm bu bak›mdan da ekoloji karfl›t›d›r.

3.

Kapitalizm hammadde ve enerji ifllemeyi sürekli artt›r-

mak zorunda olan bir sistemdir. Çünkü do¤adan ilk çekip almadan, tüketiciye ulaflan nihai ürüne dek giden bu ak›fl ne kadar büyürse kar elde etme flans› o kadar büyür. Kapitalizmin bu yasas› günümüzde ulaflt›¤› do¤al s›n›rlarla birlikte düflünüldü¤ünde aç›kça ekoloji karfl›t›d›r.

4.

Kapitalizm, emek girdilerini minimize etmeye odaklan›r

ve enerji kullan›c› ve sermaye yo¤un teknolojileri yayg›nlaflt›r›r. Bu durum yenilenemez kaynaklar›n daha h›zl› tüketilmesi ve çevreye daha fazla at›k b›rak›lmas›yla sonuçlan›r. 2000 Y›l› maden rezervlerinin befl kat› büyüklü¤ünde yeni rezervlerin bulunabilece¤i varsay›m›yla hammaddeler için tüketim süreleri: Demir 173 y›l, Kömür 150 y›l, Nikel 96 y›l, Manganez 94 y›l, Krom 72 y›l, Kurflun 64 y›l, Kalay 61 y›l, Alüminyum 55 y›l, Petrol 50 y›l, Çinko 49 y›l, Bak›r 48 y›l, C›va 45 y›l, Gü-


126 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

müfl 42 y›l, Alt›n 29 y›l olarak hesaplanm›flt›r. Bu veriler bize kapitalizmin miyop oldu¤unu gösterir. Uza¤› göremez, görmek istemez. Para kazanma dürtüsüyle ard arda gelen kuflaklar zincirinin yaflamsal gereksinimlerini hesaba katmaz, do¤a üzerinde uzun vadeli tasarruflar› hesaplamaz. Bunun en bariz örne¤ini endüstriyel tar›mda görürüz. G›da ve tar›m tekelleri taraf›ndan daha çok kar elde etmek için k›flk›rt›lan daha çok üretim her y›l binlerce türün yok olmas›na, milyonlarca insan›n yoksullaflmas›na, on binlerce kilometrekare tar›m arazisinin yok olufluna, yeni k›rsal alanlar›n tar›m arazisi haline gelmesine, topra¤›n ve yer alt› ile yer üstü sular›n›n tar›msal ilaç ve suni gübrelerle afl›r› flekilde kirlenmesine yol açmaktad›r. 1950’lerden sonra teknolojik alandaki yo¤un geliflmeler, üretimde dönüfltürülebilir metalar›n yerini, dönüfltürülemeyen sentetik ürünlerin almas›, bu ürünlerde kullan›lan kimyasallardan kaynakl› zarar› korkunç boyutlara ulaflt›rm›flt›r. Sentetik ürünlerin daha fazla üretilmesinin sebebi, daha fazla kar getirmesindendir. At›klar ve zehirli kimyasal maddeler, yiyecek, su, hava ve topra¤› önemli derecede kirleterek, insan ve di¤er canl›lar›n yaflam›n› tehdit eder hale gelmifltir. Gelecek kuflaklar›n yaflamsal ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›n› tehlikeye sokan neden, kapitalizmin k›sa vadeli kar güdüsüdür.

5.

Üretim ölçe¤inin genifllemesi ve iflbirli¤i, iflbölümü ve

makine donan›m› sayesinde eme¤in üretkenli¤inin artmas›yla, günlük yeniden üretim sürecine giren hammadde vb.’nin miktar› büyür. Bu durum kapitalizm ve do¤a aras›nda bir çeliflki yarat›r. Kapitalizm içsel yasalar› gere¤i genifllemeye e¤ilimli bir sis-


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 127

temdir. Rekabet etme ve ayakta kalmak ad›na sürekli genifllemek zorundad›r. Genifllemeye yönelik bu e¤iliminin do¤ada her gün artan oranda bir karfl›l›¤› vard›r. Dünya tarihinde flimdilerde geldi¤imiz aflamada do¤an›n kendini yenileme h›z›n›n çok üzerinde olan bu geniflleme h›z›ndan ötürü, kapitalizmin do¤ayla uzlafl›s› mümkün de¤ildir. Son iki yüz y›ldaki geliflmeler, sanayi devrimi ve makine kapitalizmi, gezegen üzerinde daha önce efli benzeri görülmemifl bir tehlikeyi do¤urdu: Küresel ›s›nma ve küresel iklim de¤iflikli¤i. Yerden yans›yan günefl ›fl›nlar›n›n atmosferin içinde tutulmas› sonucu ›s›nan dünyam›z, bu sera etkisi sayesinde 18 °C dolay›nda bir s›cakl›¤a kavuflur. Bu sera etkisi olmasayd› hayat da mümkün olmazd›. Fakat sanayi devrimiyle birlikte yaflanan enerji devrimi fosil yak›tlar›n kullan›m›n› artan bir oranda yayg›nlaflt›rd›. Petrol ve kömür yo¤un bir flekilde kullan›ld›. Bu fosil kaynaklar›n yanmas›yla atmosfere çok yüksek miktarda karbon yay›ld›. Bu karbon gerekli olandan daha fazla sera etkisi yaparak, atmosferdeki ortalama s›cakl›¤› artt›rd›. Hiçbir önlem al›nmazsa bu yüzy›l sonunda küresel s›cakl›¤›n ortalama 2 derece artaca¤› tahmin ediliyor. Ayr›ca son bulgulara göre fosil yak›tlardan kaynaklanan küresel karbondioksit emisyonlar› 2000’lerin bafllar›nda keskin art›fllar sergilemifltir. Öyle ki, art›fl h›z› 1990’lar›n sonlar›nda hesaplanarak gelifltirilen emisyon senaryolar›n› fazlas›yla aflm›flt›r. Dahas› atmosferdeki ortalama küresel karbondioksit miktar› her on y›lda bir öncekini aflacak biçimde artmaktad›r. Küresel ›s›nman›n insan marifetiyle ortaya ç›kan belirtileri, yeryüzünün 10 farkl› alan›nda ortaya ç›km›flt›r: “yüzey s›cakl›k-


128 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

lar›, nem, okyanuslar üzerindeki su buhar›, barometrik bas›nç, toplam ya¤›fl, yang›nlar, bitki ve hayvan türlerindeki de¤iflim, su kayb›, üst atmosferdeki s›cakl›klar, dünya okyanuslar›ndaki ›s› hacmi.” Mevcut gidiflat de¤iflmeyecek olursa, dünyan›n s›rt›na binecek olan yük, uygarl›¤›n ve hayat›n tasavvur s›n›rlar›n›n ötesinde gerilemesi anlam›na gelecek: Son aflamada s›n›rlara dayanacak bir y›k›m ekonomisi ve ekolojisi. Evet, küresel ›s›nma ve Küresel iklim de¤iflikli¤i kapitalizmden kurtulmak için yeterli bir neden!

6. Sermaye ça¤›nda üretime giren do¤al elementlerin sermaye için hiçbir maliyeti yoktur. Bu girdilerin üretimde oynad›klar› rol ne olursa olsun, sermayenin bir bilefleni olarak de¤il, do¤an›n sermayeye bedava arma¤an› olarak sürece girer. Kapitalizm do¤ay› kendi ihtiyaçlar› do¤rultusunda kullan›r. Ayr›ca kapitalizm, do¤a ve do¤adaki canl›lar›n, bir kullan›m de¤eri olarak insan›n s›rf para kazanmas›n›n koflullar› statüsüne indirgenerek, toplumsal afla¤›lanmas›n› temsil eden bir sistemdir.

7. Kapitalist sistemin insan› do¤adan ve kendisinden uzaklaflt›rarak insanlar› soyutlamalara dönüfltürme e¤iliminden dolay›, kapitalizm bir “kendinden uzaklaflm›fl tinsel bireysellik” yaratan sistemdir. Kapitalist sistem Pazar iliflkilerini topluma ve insanlara dayat›r. ‹nsan› bireycilefltirir, yaln›zlaflt›r›r, insanlara rekabet dayat›r. ‹nsani ve insan d›fl› do¤an›n zorunlu birli¤inden, kapitalizme özgü bir tarzda kopufl gerçekleflir. Kapitalist sisteme entegre olma süreci, ayn› zamanda insan›n do¤as›ndan ve do¤adan kopuflunu temsil etti¤i için ekoloji karfl›t›d›r.


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 129

8.

Kapitalizm önceden konulmufl bir ihtiyaçlar düzeyine

ba¤l› olmayan bir üretim biçimidir. E¤er belli bir kullan›m de¤erinin karl› biçimde üretilip sat›lmas› mümkün ise, üretimin üzerinde zorlay›c› toplumsal k›s›tlar dikkate al›nmaks›z›n o kullan›m de¤eri üretilir. Bu üretimin ekolojik bir k›s›t›n›n olup olmamas› önemli de¤ildir.

9.

Kapitalizmin yaratt›¤› dengesiz nüfus y›¤›flmalar›, insan

yaflam›n› niteliksizlefltiren ve yaflam›n do¤al çevrimsel koflullar›n› alt-üst eden kapitalist kentleflmeyi do¤urdu. Kapitalizm öncesi kentleflmeden farkl› bir durum ortaya ç›kt›. Nüfusun büyük bir oran› kentlerde topland›. Günümüzde nüfusun kentlerde yaflama oran› %50 in üzerine ç›km›flt›r. Bu oran sanayileflmifl ülkelerde %87-90 aras›ndad›r. Bu h›zl› büyüme oranlar›, kentlerde altyap› üzerinde büyük bask›lar oluflturdu. ‹flsizlik, yoksulluk ve temel ihtiyaçlardan yoksunluk artt›. Kentlerin yap›m› ve bak›m›, milyonlarca insan›n her gün ifle gidifl-geliflini sa¤lamak için çok büyük miktarda enerji ve do¤al kaynak tüketildi. Bu y›¤›nlar›n ulafl›m ihtiyaçlar› için kapitalizm hemen bir çare üretti: otomobil uygarl›¤›! Bugün küresel iklim de¤iflikli¤inin en büyük nedenlerinden birisi sanayi bacalar›ndan ç›kan gaz, öteki ise otomobil egzozundan ç›kan dumand›r. Dünyadaki solunum yolu hastal›klar›n›n en önemli nedenlerinden biri olan otomobil, ortaya ç›kt›¤›ndan günümüze kadar milyonlarca insan›n ölmesine neden oldu! Otomobil sanayi ve otomobil kültürü, toplu tafl›may› ortadan kald›rmakta ve fosil yak›tlar›n afl›r› kullan›lmas›na neden olmaktad›r. Bu durum küresel ›s›nmay› tetiklemektedir.


130 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Bugün Avrupa da, 180 milyondan fazla otomobil yollarda dolafl›yor. 2020 y›l›nda, dünyadaki otomobil say›s›n›n, bugünkünün iki kat›na ç›kaca¤› tahmin ediliyor. Üretimi için do¤adan alüminyum, çelik, çinko, kurflun ve kauçuk gibi hammaddeleri çekip alarak kendisi olan bir tafl›t arac› ömrü boyunca çevreyi üç yönden etkiler. Bunlardan birincisi, imalat esnas›nda oluflan at›klard›r. ‹kincisi, kullan›m esnas›nda egzozdan havaya at›lan karbondioksit, karbon monoksit, partikül maddeler, azot oksitler ve uçucu organik bileflikler gibi zararl› maddelerdir. Üçüncüsü ise, arac›n kullan›m ömrünü tamamlamas›ndan sonraki, yani hurda halindeki at›klar›d›r. Ürünlerin elde edilmesi sürecinde dolayl› yollardan harcanan ve ‘’sanal su” olarak tan›mlanan su miktarlar›na göre 4 adet otomobil lasti¤i için 7 bin 500 litre su harcanmaktad›r. Ayr›ca mülkiyeti ve yaratt›¤› kültürle otomobil, erkek egemen sistemin de en önemli ayg›tlar›ndan bir tanesidir. Ekolojik Olan Ekonomiktir, Ekonomik Olan Politiktir! Kapitalizmin içerisinde bulundu¤u krizi sadece afl›r› birikimle, azalan karlarla ve ekonomik durgunlukla aç›klamak yetersiz olacakt›r. Afl›r› birikim ve azalan karlar› da içerisine alan, ancak bunlar›n ayn› zamanda üzerinde olan bir kriz söz konusu. Kapitalizmi tarihsel bir kriz yaflamaktad›r. Art›k yeryüzünde insan› kuflatan ve bo¤an yabanc›laflma tahammül edilemeyecek düzeydedir. Sermayenin hammaddesi olan do¤al kaynaklar do¤al s›n›rlar›na ulaflm›flt›r. Küresel iklim de¤iflikli¤i gezegenin en ciddi tehdidi haline gelmifltir. Canl› türleri birer birer hatta yüzer yüzer yok olurken, ekolojik denge üzerinde onar›lamaz yaralar aç›lmaktad›r. Kanser vakalar›, toplumda artan fliddet ve suç(!)


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 131

olaylar›, psikiyatrik bozukluklar, kentlerdeki insanlar›n yaflamakta oldu¤u metropol sendromlar›, artan nüfusun baflta ifl, g›da ve su gibi temel gereksinimleri karfl›s›nda sistemin manevra kabiliyetinin felce u¤ramas›, bu tarihsel krizin en önemli kan›tlar›d›r. Yeryüzündeki canl›lar›n ve yaflam›n devam› aç›s›ndan, insan› kuflatan ve onu gezegenle birlikte yok olufla sürükleyen “yabanc›laflmadan” kurtulmak için, yeni bir ekolojik düzen zorunludur. Ekolojik hareketin bu düzeni kurmas› için kapitalizmle hesaplaflmas› kaç›n›lmazd›r. Zira kapitalizm do¤al s›n›rlar›na ulaflm›fl bulunmaktad›r. Bireyle tür aras›ndaki çeliflkiyi, yabanc›laflmay› ortadan kald›rmak, tam anlam›yla geliflmifl hümanizme ulaflmak, metabolik iliflkinin yeniden ussal bir biçimde düzenlenmesiyle gerçekleflecektir. Do¤ayla metabolik iliflkilerini ak›lc› yollarla düzenleyen bir üreticiler toplumunun yarat›lmas› ve bu sayede yaln›zca kendi ihtiyaçlar› do¤rultusunda de¤il gelecek kuflaklar›n ve bir bütün olarak hayat›n ihtiyaçlar› do¤rultusunda da çal›fl›lmas›d›r. Bugün sosyalizme geçifl ile ekolojik bir topluma geçifl ayn› fleydir. Zaman ekolojik hareketin kitleselleflme ve radikal eylemlilik yapma zaman›d›r. Bunun ayak seslerini tarihi Kopenhag zirvesi protestolar›nda duyduk. Tarihi olan zirve de¤il, Kopenhag sokaklar›nda direnen iklim adaleti savunucular› ve ekolojistlerdi. fiimdi kitleselleflme zaman›d›r. Bunu yapabilmek için sosyalist hareketlerle ekoloji hareketlerinin daha fazla ortak zeminde bir araya gelmesi, hareketi ortaklaflt›rmas› gerekmektedir. Hareketimiz de önüne bu hedefi koymal›d›r. Ekolojik hareketle ortaklafl-


132 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

maktan öte, ekolojik bir sosyalist bilincin yarat›lmas› için mücadele etmeliyiz. Bu da 21. yy konjonktüründe sosyalistlerinin tarihsel görevleri aras›ndad›r. Dünyan›n yok olufl senaryolar› için öne ç›kan iki plan var. Ya küresel iklim de¤iflikli¤i ile yavafl yavafl ölüm, ya da nükleer ile hepten yok olufl. Hiçbirini kabul etmeyip üçüncü bir yolu açmak bizim elimizde. Ana ak›m çevrecilerin insanlar› üretimlerinin koflullar›na ba¤layan toplumsal iliflkileri de¤ifltirmeksizin önerdikleri basit çevreci önlemlerinden öte, ancak, gezegen üzerindeki bask›ya neden olan sistemin merkezine yap›lacak bir de¤iflimle çözümün sa¤lanaca¤›n› görmek birinci görevimizdir. ‹kincisi, bafltan yanl›fl kurulmufl ve ekolojik olmayan bir düzenin tüm mensuplar›n› suçlamak yerine, insanlara insani üretimin yaratt›¤› tahribatlar› ve eflitsizlikleri anlatmak gerekir. Bu tutum, yeni ekolojik düzeni kuracak özneleri yaratmam›z› sa¤lar. KARAR: • Özgürlükçü Gençlik, ekolojik krizden ç›k›fl›n ilk flart› olarak, dünyan›n kaynaklar›n› umars›zca sömüren ve onu yok olufla sürükleyen kapitalizmle ve onun üretim-tüketim anlay›fl›yla hesaplafl›lmas›n› görür. Do¤ay› ve do¤adaki varl›klar› karfl›l›ks›z sömürü ve zenginlik kaynaklar› olarak gören anlay›flla aras›na s›n›r çizer. • Özgürlükçü Gençlik, kapitalizm ve onun anarflik-mant›ks›z üretim-tüketim iliflkilerini görmeyen, sistemle bar›fl›k çevreci örgüt ve STK’larla aras›na bir hat çizer. • Özgürlükçü Gençlik, toprakla ve do¤ayla metabolik iliflkilerinin bozulmas›na neden olan ve k›rlarda yaflayanlar›


Ekolojik Kriz Üzerine Önerge - 133

kentlerin kenar mahallelerine, gecekondular›na y›¤an kapitalist sisteme karfl›, yoksullaflt›r›larak kentlere göç etmeye zorlanan köylülerle ve gecekondu halklar›yla dayan›fl›r. • Özgürlükçü Gençlik, kendi alan›nda çal›flma yaparken, gençlikte ekolojik bilinç oluflturmaya dönük eylemlilikler ve faaliyetler yapar. • Bu konuda ana e¤itim çal›flmalar› aras›na bir ekoloji kitab› koymay› öngörür. • Seçilen yeni ÖGD merkez Koordinasyonuna bir kapitalizmin yaratt›¤› ekolojik y›k›ma karfl› mücadeleyi gençli¤in içine tafl›ma ve uygun örgüt ve mücadele biçimleriyle sistem karfl›t› ekolojik muhalefetle ortaklaflmay› infla etme görevi verilmifltir.

Dipnotlar 1. Kenan Kalyon, Marksizmde Do¤a ve Tarih, Gri ve Yeflil Dergisi Say›: 1 2. K.Marx, Das Kapital 3. K.Marx, Das Kapital 4. F.Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetin, Devletin Kökeni


EĞİTİM ve KADRO POLİTİKAMIZ ÜZERİNE “Marksizmi, Leninizmi ezberlemeyece¤iz, kavrayaca¤›z. Boynumuza bir muska gibi asmayaca¤›z, elimizde bir çekiç ve orak gibi ya da uça¤›n kanat ve pervaneleri gibi kullanaca¤›z.” (Dr. Hikmet K›v›lc›ml›/Yol serisi/1. kitap/sy.23) Kapitalist sistem, varl›¤›n› sürdürebilmek için do¤as› gere¤i bask›c› ve kontrolcü olmak durumundad›r. Bu kontrol mekanizmalar› ve bask› politikalar›, özellikle de bilinçlerimize yöneliktir. Sistemin bu do¤rultuda yaratmaya çal›flt›¤›, halklar› ne yapt›¤›n› bilmeden hareket eden y›¤›nlara çevirmek ve insan› ise benmerkezcili¤e sürükleyen bir bireyselli¤e hapsetmektir. Çünkü bu haldeki bireylerden oluflan y›¤›nlar daha rahat kontrol alt›na al›nacakt›r. Sistemden gelen her türlü sald›r›ya karfl› sa¤lam durabilmek, y›lmadan hareket etmeye devam etmek, kendini her gün yeniden örgütlemek ve her bulundu¤u ortamda koflullar ne olursa olsun devrimci yarat›c›l›¤› varedebilmek, bir devrimci militan›n en temel görevlerindendir. Bunu baflarabilmekse, ancak bilinçlerimizdeki berrakl›kla mümkündür. Bizler sisteme karfl› mücadele etmek noktas›nda bir araya geldik, bunu bilince ç›kard›k ve bundan sonra aslolan, bu mücadeleyi nas›l yürütece¤imizdir. ‹flte tam da burada sadece hümanist bir iyi niyet, dar pratikçi bir yaklafl›m, s›n›rl› bir kavram dünyas› ve ucuz kahramanl›¤›n ötesinde yetiler gerekiyor. T›pk› Lenin’in hat›rlatt›¤› gibi “...var›lacak yolu bulmakla, yoldaki


E¤itim ve Kadro Politikam›z Üzerine - 135

güçlükleri yenmek farkl› sorunlard›r. Do¤ru yolu seçmek varolan güçleri yüz kat eder ve tabii bu sayede güçlükler kolaylafl›r, ama s›f›ra inmez. Yolu seçtikten sonra devrilecek engellerle bo¤uflmak oldubittileflir.” Bilincin aç›k, sa¤lam ve pürüzsüz olmas›, sisteme karfl› verilecek mücadelede biz Özgürlükçü Gençlerin elindeki en önemli silahlardand›r. ÖZGÜRLÜKÇÜ GENÇLİK’İN EĞİTİM ANLAYIŞI NASIL OLMALI? Marksist teori nedir sorusuna Engels 28 Aral›k 1886’da Wichnevetskaya’ya yazd›¤› mektupta cevap veriyor: Teorimiz, bir dogma de¤ildir. Devrim dünyas›n›n birbirleriyle s›k› s›k›ya ba¤l›, birbiri ard›ndan giden bütün olaylar zincirini canland›rd›¤› bir süreçtir” E¤itimin, salt teoriden ç›kmas› ancak pratik ile teorinin buluflmas› ve harmanlanarak devrimci kadrolarda kendini göstermesiyle mümkündür. Özgürlükçü Gençlik kadrolar› okudu¤u kitaplar›, e¤itimlerde karfl›laflt›¤› kavramlar› prati¤in içinde anlamland›rmal›d›r. Bu konuda “teori softal›¤› ve pratik yobazl›¤›”na düflmemek gerekir. Yap›lacak e¤itim çal›flmalar›nda devrimci kimli¤i ortaya ç›kartacak, marksist bilinci afl›layacak, hem de anti-kapitalist alana dair kaynak sunacak tarzda materyaller kullan›lmal›d›r. Ayn› zamanda, e¤itim çal›flmalar›nda uygulanan yöntemin de dönüfltürücü olmas› gerekir. Klasik anlatan-dinleyen ikili¤inden ç›kar›p, yarat›c› ifllevli bir sürece dönüflmelidir e¤itim çal›flmalar›. E¤itimin davran›fl de¤ifltirme süreci oldu¤unu ak›lda tutarak,


136 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

teori ile prati¤in bütünlendi¤i bir e¤itim biçimini hayata geçirmek gerekiyor. Ayr›ca, e¤itimin yönünü dönemin ihtiyaçlar›na göre belirlemek de önem tafl›makta. Geçmifl dönem e¤itim faaliyetine de¤inecek olursak, Bilinçlerimizi bir taraftan günlük faaliyetin ve prati¤in içinde oluflturmaya çal›fl›rken, di¤er taraftan da teorik çal›flmalarla derinleflmeyi hedefledik. Örgütün de¤ifltirici ve dönüfltürücü gücünü yapt›¤›m›z e¤itim çal›flmalar› ile ortaya koymay› amaçlad›k. Özgürlükçü Gençlik, dernekleflme karar›ndan bu yana düzenli e¤itim faaliyetleri yürütmüfltür. Bu do¤rultuda okunan kitaplar›n tart›fl›lmas› fleklinde e¤itimler düzenlemifltir. Bu konuda ilk zamanlar Toplumsal Özgürlük’teki yoldafllardan yaralanmakla beraber, zamanla kendi kadrolar›ndan propagandistler yetifltirmeyi ve e¤itimleri düzenlerken kendi kendine yetebilmeyi de önüne koymufl ve büyük oranda baflar› sa¤lam›flt›r. Geçti¤imiz dönem e¤itim çal›flmalar›m›zda izledi¤imiz yöntem, marksizmin temel kavramlar›n› kavramam›z› sa¤layacak ve anti- kapitalist alana dair ufkumuzu açacak olan 7 konudan oluflan bir e¤itim dizisiydi. E¤itim kitaplar›n› hat›rlayacak olursak: ‹lk E¤itim 1. K›saca Marksizm Düflünüflü ve Diyalektik Nedir? 2. Üretim Nedir? 3. Genel Olarak Sosyal S›n›flar ve Partiler 4. Ücretli Emek ve Sermaye ve Ücret- Fiyat- Kar 5. Komünist Manifesto 6. Devrim Nedir? 7. Toplumsal Cinsiyet


E¤itim ve Kadro Politikam›z Üzerine - 137

Bir örgütü var edecek olan kadrolar›d›r. Tersinden de, örgüt, kendi kadrolar›n› diri tutmay› bilmek zorundad›r. Bu noktadan hareketle, Özgürlükçü Gençlik, temel e¤itim çal›flmalar›n› tamamlam›fl Özgürlükçü Gençlik militanlar› ile, teoride ve pratikte daha çok derinleflebilmek ve örgütün kadrolar›n›n donan›m›n› sa¤lamak amac›yla ikinci düzey e¤itim çal›flmalar› da yapt›. Kadro E¤itimi 1. Marks Biyografisi 2. Lenin Biyografisi 3. Özgürlükçü Genç Militana Notlar 4. Yeni Dönem Yeni Görevler; ikinci düzey e¤itim çal›flmalar›nda okunan kitap ve broflürlerdir. Temel ve ‹leri düzey e¤itim çal›flmalar›n›n yan› s›ra, Özgürlükçü Gençlik k›fl ve yaz kamplar› da bir okul niteli¤i tafl›r. 2006 y›l›nda ilk kez yap›lan Özgürlükçü Gençlik kamplar›, bugüne kadar düzenli bir flekilde sürdürüldü. Özgürlükçü Gençlik, k›fl kamplar›n› bulundu¤u bölgelerde genifl kat›l›ma aç›k bir flekilde yaparken, yaz kamplar›n› daha çok militanlar›na dönük bir tarzda örgütler. Kamplar ayn› zamanda kolektif yaflam›n örüldü¤ü yerler olmas› bak›m›ndan da önem tafl›r. Özgürlükçü Gençlik e¤itim çal›flmalar›, gençli¤in, köklerini tarihin derinliklerine salarak gelecek ufkunu yakalamas›, bugünün dinamikleri içerisinde gençli¤in kendi bilinçli eylemini ve komünist kimli¤ini oluflturmas› noktas›nda önemli bir yere sahiptir. E¤itim çal›flmalar›, sistemin gençli¤e reva gördü¤ü flidde-


138 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

te, bask›ya, sömürüye, bireycili¤e karfl› tart›flma, soru sorma ve kolektif bir yaflam biçimini örgütlemenin önemli bir parças›d›r. Bu yo¤un e¤itim çal›flmalar›, ayn› zamanda, sistemin ezberci, tektiplefltirici ve rekabetçi e¤itim anlay›fl›na alternatif olarak, sorgulaman›n, gerçe¤in bilgisine varman›n, sosyalist bilince ulaflman›n, ortak bir ruh ile birbirini gelifltirmenin ve dönüfltürmenin, devrimci eylemini gerçeklefltirirken bunu bilinçle donatman›n bir arac›d›r. ÖZGÜRLÜKÇÜ GENÇLİK KADROLARI NASIL OLMALIDIR? “Tarih yolu Nevski caddesinin yaya kald›r›m› de¤ildir. Tarihin yolu, durmaks›z›n kimi tozlu, kimi çamurlu alanlardan aflar, batakl›klardan, yarlardan ve uçurumlardan geçer. Toza bo¤ulmaktan ve ayakkab›lar›n› kirletmekten korkan kifli her türlü sosyal faaliyetten sak›ns›n.” Yolu tan›mak, bilmek ve yola hakim olmak, yolda nas›l yürüyece¤imizi ve ad›mlar›m›z› ne kadar kendimizden emin ataca¤›m›z› gösterir. Bir örgütün kadro politikas›, örgütün ufkunu ve iktidar perspektifini ifade eder. Örgütün hedefi ne ise buna uygun kadro politikas› uygulamak gerekir. Leninist tarzda kadro, davaya adanm›fll›kt›r. Kadro ajitatördür, propagandisttir ve örgütçüdür. Sistemi kendi hedef tahtas›na koymufl ve onu y›kmay› gözüne kestiren bir kadro; Sa¤lam bir irade ile ne istedi¤ini ve bunu nas›l yapaca¤›n› bilen, önüne koydu¤u hedefe ulaflmak için kendine engeller koy-


E¤itim ve Kadro Politikam›z Üzerine - 139

mayan, sistemin üretti¤i günlük yaflam›n basit ve kendili¤inden ak›fl›ndan kendini koparm›fl, gününü iyi örgütleyen, çal›flma alan›n› avucunun içine alan ve ayn› zamanda alana d›flar›dan bir gözle bakarak analizler yapmay› da bilen, sorunlar yuma¤›n› gören, bu sorunlarla bafl edebilen, günlük h›rslardan ve sistemin k›flk›rtt›¤› rekabetten ar›nm›fl, yoldafl›n›n geliflimini kendi gelifliminin bir parças› olarak gören, teorik çal›flmay› önemseyen, yoldafllar›ndan ne isteyecekse onu önce kendisi yapan, elefltiriyeözelefltiriye aç›k bir kifliliktir. Sadece kendi örgütünde de¤il, sosyalist hareket içerisinde ki di¤er örgütlerle de benzer bir iliflkiyi gelifltirebilen ve hem ortak ifllere imza atabilen hem de kendi sosyalist görüflünü çekinmeden dövüfltüren kiflidir. Uzun y›llar boyunca sosyalist harekette kadroyu nesnelefltiren, teknik bir araç gibi gören bir tutum vard›. Hala da bunu sürdüren örgütler mevcut. Ancak, bu tarzla faaliyet örmenin imkân› bizce yok. Bugün, teorik olarak donan›ml›, çal›flma alan›na, içinde bulundu¤u duruma ve zamana uygun yönelimler gösterebilen, bilincini sürekli yenileyen ve gelifltiren ve yarat›c› kadrolara ihtiyaç var. *Sistemden kendini ar›nd›rma: Sistem, toplumsal ve bireysel yaflamlar›m›z› sermayenin hareketine, pazar›n ihtiyaçlar›na göre flekillendirmeye çal›fl›rken, özgürlük, ancak bu gidifle/“ak›nt›ya karfl›” durmakla kazan›labilir. Bunun için sistem, binlerce arac›yla her gün beynimize, ruhumuza s›zarken, reddetmek, özgürlük yolculu¤umuzun ilk ad›m› olacak. Sistemin artan sald›r›lar›na karfl› her gün yeniden ve


140 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

y›lmadan kendini var edebilmek, kendini örgütlemek gerekiyor. E¤er reddetmeyi göze alm›flsak ve sisteme karfl› uzlaflmaz bir savafla girdiysek, kendimizi yakmakla ve yeniden kurmakla yükümlüyüz. Kendimiz sand›¤›m›z “fley”den kopuflarak kendimizi bulaca¤›z. Sistemin bize dayat›p içsellefltirdi¤i bütün “mekan”lardan, “›rk”›m›zdan, “din”imizden, “cinsiyet”imizden vd. kopuflaca¤›z. Reddetmek ve sisteme karfl› durmak ilk ad›msa, ikinci ad›m›m›z sistemin alternatifini yaratmaya, sistemi kendinde y›kmaya bugünden bafllamakt›r. Yaflamlar›m›z› zindana çeviren her türden burjuva, feodal duygu, düflünce, davran›fl ve al›flkanl›kla mücadele etmekle yükümlüyüz. Sistemin rekabeti ve onursuzlu¤u dayatt›¤› yerde, düflmana karfl› uslanmaz bir inatla direnmesini bilen, hiçbir biçimde ve koflulda düflmanla uzlaflmayacak olan özgürlükçü gençlik militanlar›, örgütüne, yoldafllar›na ve halka karfl› ise, içten, dürüst ve özverili olmal›d›r. *Bencillik-rekabet ya da kendi yoldafl›ndan sorumlu olmaonu gelifltirip dönüfltürme: Bencillik ve rekabetçilik, iletiflim kurmay›, birbirini anlamay›, elefltiriyi ve verimlili¤i yok eder. Böyle bir yaklafl›m ve davran›fl biçimi ise, ancak kapitalizmin özelliklerine uygun olabilir. Bizlerin buna karfl› öne ç›kartaca¤› özellikler, elbette ki yoldafl›ndan sorumlu olman›n bilinciyle hareket etmek ve yoldafl›n›n geliflimini en az kendi geliflimi kadar önemsemek olmal›d›r. Kadronun, bayra¤› devredece¤i yoldafl›n›n kendinden daha h›zl› koflabilmesini sa¤layabilmesi, onun baflar›s›n›n da göstergesidir. Her bir kadro, kendi yoldafl›n›n önünü açmak, onun dev-


E¤itim ve Kadro Politikam›z Üzerine - 141

rimci özelliklerini ortaya ç›karmak ve zaaflar›ndan ar›nmas›n› sa¤lamakla yükümlüdür. *Düflüncede profesyonellik-ruhta amatörlük: Özgürlükçü gençlik militanlar›, kariyerist, bürokratik ve buyurgan tarzla aras›na kesin s›n›rlar çizmelidir. ‹fl be¤enmezlik etmeden, bulundu¤u alanda ikamecilik yapmadan ald›¤› her türlü ifli -yani afifl yapmaktan saatler süren çetrefil tart›flmalar› yürütmeye kadar- hem gönüllü olarak hem de sorumluluk bilinciyle gerçeklefltirebilmelidir. Yapt›¤› her ifli ilk kez yap›yormuflças›na heyecanla ve dikkatle yapabilmeyi gerektirir amatör ruh. Ruhta amatörlük, hata yapmay› göze alabilmektir de ayn› zamanda. Hata yapmay› göze alarak yeniyi arayabilmek, coflkuyla ve heyecanla elini tafl›n alt›na koyabilmektir. Özgürlükçü genç militan›n amatör ruhunu diri tutmas›n›n yan› s›ra, hata pay›n› en aza indirebilmek için ince eleyip s›k dokuyabilmesi, önüne ç›kan engellerler karfl›s›nda pani¤e kap›lmadan, yak›nmadan ve y›k›lmadan, so¤ukkanl›kla ve profesyonelce hareket edebilmesi de gerekir. *Elefltiri-özelefltiri: Hatalar›m›z gençli¤imizden ve deneyimsizli¤imizden gelir. Ve zaten, hareket eden hata da yapacakt›r. Burada amaç hata yapamamaktan ziyade, hatada ›srar etmemek ve her hatadan bir s›çray›flla ç›kmay› bilmektir. Elefltiri- özelefltiri mekanizmalar›n› iflte tam da bu noktada devreye sokmaktan kaç›nmamak gerekir. Bilmeliyiz ki, elefltiri-özelefltiri mekanizmas›, hem örgüt hem de örgütün militanlar› aç›s›ndan de¤ifltirici, dönüfltürücü ve geliflti-


142 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

rici bir iflleve sahiptir. Ayn› zamanda, özgürce tart›flman›n ve yoldaflça birbirini kollaman›n bir parças›d›r. Hatalar üzerinde tepinmeden elefltiri yapabilmek, elefltiriyi yapt›ktan sonra hatan›n ya da eksikli¤in düzeltilmesi için dönüfltürücü kimli¤imizi harekete geçirmek ve dönüflüme imkan tan›mak önem tafl›r. Ayn› zamanda, özelefltiri konusunda, “yapt›m, özür dilerim”ci günah ç›kart›r biçimde de¤il, özelefltiriyi pratikte vermeyi bilmek gerekir. *Kolektif önderlik: Bir taraftan mücadele dolu her gün ile deneyimi ço¤altmak ve pratik birikimi art›rmak, bir di¤er taraftan da bu deneyimi ve bilgi birikimini bir otorite unsuru olarak kullanmama ve bilgilerimizi ve deneyimlerimizi yoldaflça paylaflarak kolektif bir önderlik yaratmak önemlidir. Yapt›¤›m›z iflleri ve yetkileri, sadece kendi üzerimizde toplamamak, ikamecilikten uzak durmak ve sorumlulu¤u paylaflt›rmak gerekiyor. *Örgüt-kadro diyalekti¤i: Devrimci komünist militan, bu örgütlü ortam içinde e¤itilir, onun, eksikliklerinden ar›nmas› bu zeminde sa¤lan›r. Birey ancak bu flekilde olgunlaflabilir. Bilmeliyiz ki, örgüt, militan› ve militan da örgütü etkiler, de¤ifltirir ve dönüfltürür. Aralar›ndaki diyalektik iliflki, bir militan kendi bafl›na örgüttür ve kadrolar›n hepsinin kolektivitesi de örgütü yarat›r fleklinde özetlenebilir. Özgürlükçü Gençlik’in nitelikli, güçlü, sa¤lam organlara sahip olmas›n›n yolu, Özgürlükçü Gençlik’in teorik ve pratik hat-


E¤itim ve Kadro Politikam›z Üzerine - 143

t›n› kavram›fl, bu konuda belli bir derinli¤e ulaflm›fl kadrolardan geçer. *‹ki kadro tipinin elefltirisi: Sosyalist hareketin tarihine bakt›¤›m›zda ise kafl›m›za asl›nda iki temel kadro tipi ç›k›yor. Biri pratikte s›nanmayan ve lafazanl›ktan öte geçemeyen salon solculu¤u. Di¤eri dar pratikçi tipten kadro… S›n›rs›z ve hayranl›k uyand›ran bir fedakârl›k ve emekçilik örne¤i gösterir; ifl kotarmada üstüne yoktur; ancak, prati¤ine yön veren güçlü bir düflünsel zenginlik ve plan› olmad›¤›ndan, verimsizli¤e düflmekten, yolunu flafl›rmaktan kendisini kurtaramaz. ‹lki çok konuflmaktan bir ifl yapamaz, di¤eri ise amaçs›z koflup yorulmaktan dolay› bir ifli baflaramaz. *Siyasi kararl›l›k ideolojik netlik: ‹deolojik sa¤laml›l›k, davaya ba¤l›l›k ve kendini adam›fll›k Özgürlükçü Gençlik kadrolar›n›n sahip olmas› zorunlu özellikler aras›ndad›r. ‹deolojik sa¤laml›¤›n yolu teoriden geçer, bilincin billurlaflmas› gerekir! Ancak, sa¤laml›k, asla yaln›zca teorik donan›ma indirgenemez. Yüzeysel bilgiler etraf›nda dolaflan, bildi¤ini eylemeye gücü yetmeyen, s›radanl›¤› aflamayan, sistemin cenderesinde dönenip durmaktan kendini alamayan ve sistemin sald›r›lar› karfl›s›nda flaflk›n bak›fllarla kafas› kar›flan bir kimseden kadro olmas› da beklenemez elbette. Kökü sa¤lamlaflmam›fl bir a¤aç nas›l ilk rüzgârda savrulursa, ideolojik olarak bir netli¤e ulaflmam›fl ve siyasi kararl›l›k göste-


144 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

rerek bilincini eyleme tafl›yamam›fl bir militan da, ilk gerici-faflist ya da farkl› rüzgârda bir o kadar h›zl› savrulup gidebilir. Sistem sürekli bize çelme takmaya çal›fl›rken, ancak ayaklar› yere basan sa¤lam bir ideoloji ve bu yolda kararl› militanl›k bizim ayakta kalmam›z› sa¤lar. Bunun için, teori ve pratik bütünlü¤ü çerçevesinde özgürlükçü genç militan›n ideolojinin sa¤laml›¤›na dayanarak, kararl›l›kla ve sürekli hamleler yapmas› gerekiyor. Gerçek devrimci kadrolar yaratman›n yolu, ancak do¤ru bir kadro politikas›n› infla etmekten ve bu politikan›n gereklerini pratikte yerine getirmekten geçer. *** Hegel, özgürlü¤ü “zorunlulu¤un kavranmas›” olarak tan›mlar. O, bir ne yapt›¤›n› bilmezlik, bir rahatl›k de¤ildir. Ne yapt›¤›n› bile bile karar verme yetisidir özgürlük. Özgürlük, toplumsal bir eylemdir. Ve özgürlük her fleyden ve herkesten önce kendimiz içindir. Kendimiz için olan› isteme zaman› flimdi… Özgürlük yolculu¤unda gelece¤e bir ad›m daha atma zaman› flimdi… Konumlan›fl›m›z› bir kez daha sorgulama, günceli do¤ru, canl› ve bütünlüklü kavrayarak yeni hamleler yapma zaman›… KARAR: • Konferans›m›z e¤itim çal›flmalar›n›n eflgüdümü, niteliklendirilmesi ve sa¤l›kl› iflleyebilmesi için merkez koordinasyona bir e¤itim komisyonu kurma görevi verir. • Gelecek dönem e¤itim faaliyetinde kadro e¤itiminden sonras› için; “Marksizmin Temel Kavramlar› ve Yol Serisi E¤itimi” çal›flmalar›n›n yap›lmas› hedeflenir.


EYLEM HATTIMIZ “Militan bir özgürlük savaflç›s›, bireysel kurtulufl savafl›nda (ya da madalyonun öteki yüzü siyasal eyleminde) kendini tek bir ç›k›flla, eylemle, vuruflla s›n›rlamaz. Onun eylem anlay›fl› sürekli bir varolufl halidir.”* Örgütün iradesini düzene karfl› koyufl biçimi onun eylemlili¤idir. Genel olarak eylem hatt›na dair yürütece¤imiz tart›flma, pratik faaliyetimizi besleyen, politik tav›r al›fl›m›z› belirleyen nitelikte ve kimi yerde soyut, kimi yerde somut bir zeminde yürüyecektir. Burada amaç bir reçete netli¤ine ulaflmak de¤ildir. Ancak, olmazsa olmazlar›m›z› belirleyip onlar üzerine inflaa edece¤imiz eylem hatt›m›z, hayatla bulufltu¤u yerde kendini s›nayacak, deneyim a盤a ç›kt›¤› sürece de yeniden yeniden üretebilen bir aflamaya gelecektir. Bu durum bize sürekli kendimizi gözden geçirip yeniyi arama çabam›zda pusula görevi görecektir. Hayatla s›nanmayan her türlü teoriye karfl› savafl… “ Ayakta kalmak, insanca yaflamak için sürekli savafl, her yerde, her an savafl…”* Kendi bireysel varoluflumuzu sürekli bir eylem süreci olarak görüyorsak ve günlük yaflam›m›zda bunu tavizsizce uyguluyorsak, örgütsel varoluflumuz da ayn› süreçleri yaflamal›d›r. Bu bizim baflta kim olaca¤›m›z›, ne olaca¤›m›z›, hedefimizi ve neyi


146 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

seçti¤imizi bilmemize yarayacakt›r. Böylesi bir süreç bizi istedi¤imiz yere götürür. Özgürlükçü Gençlik yolunu seçmifltir. Kendisinin ne oldu¤u ortadad›r, hedef nettir. Yolumuzu infla süreci daha da zorludur. Ad›m ad›m sab›rla, inatla, umutla kurmak bizlere düflmektedir. fiimdi eylem zaman›… Yüre¤imizde k›v›lc›mlanan özgürlü¤ü hayata geçirme zaman›. Eylem Nedir? Eylem dinamik karaktere sahiptir, dura¤anl›ktan kopufl ve potansiyelin kineti¤e dönüflmesidir. Kuvveden fiile geçifl, var›lacak yola ç›kmak anlam›na gelir. Eylem de¤ifltirir, dönüfltürür. Canl›d›r. Tarih s›n›f savafl›mlar› tarihi ise, tarihteki de¤iflim eylemle olmufltur. ‹nsan eylemleri tarihin ilerlemesini sa¤lam›flt›r. En baflta hayatta kalma zorunlulu¤u onu çeflitli süreçlerden geçirmifltir. Toplay›c›kla bafllayan serüven, avc›l›k, tar›m ve modern kapitalist üretime kadar varm›flt›r. Eylem, içinde eskiyle savafl› bar›nd›r›r; yeniyi kurmak için at›lacak ad›md›r. Eylemin kendisini var edifli ve bir amaca yönelmesi, kiflinin imgeler dünyas›nda gerçekleflecek kurgusal bir sürecin ürünüdür. Bu süreç, g›das›n› gerçek hayattan al›p ürününü eylem olarak ortaya koyar. Sözün bitti¤i yerde eylem bafllar. “Söz flayet eylemle buluflmazsa, uçar gider. Eylem çarpar. Siyasette eylemsiz söz (ideoloji-politika) iktidars›zd›r, üretici olmayan iyi niyetlilikten öteye gitmez. Düzen, eylemle buluflmad›¤› sürece bütün sözlerin önü-


Eylem Hatt›m›z - 147

nü açar, açar ki eylemin önü laf çoklu¤u içinde t›kans›n.”* Eylem deneyimdir, hareket demektir. ‹nsan eyleme geçer, dener ve ö¤renir. T›pk› çocu¤un soban›n s›cak oldu¤unu anlamas› için sobaya dokunmas› gerekmesi gibi. Eylem ve hareket olmadan ö¤renme olmaz. Düflünce ve davran›fl› birlefltirmek ise, yan yana geliflle ve topluluk olabilmekle baflar›lm›flt›r. Biz de, örgüt olabilmemiz ve kolektif iradeyi a盤a ç›karmam›zla birlikte, soyut bir düflünceye saplanma ya da kaba davran›fl halinden s›yr›lm›fl olaca¤›z. Bunun tersi de do¤rudur. Düflünceye saplanmayan ya da kaba davran›fla indirgenmeyen bir hal, bizi kolektif irade ve örgüt yapar. Metod ve Eylem Bir örgüt eylemini stratejisine ba¤l› örgütlenme metodundan yola ç›karak ortaya koyar. Örgütün prati¤e müdahale edifl tarz› örgütlenme metodudur. Dolay›s›yla eylem hatt›n› örgütlenme metodundan ayr› düflünemeyiz. Ancak bir ayr›m koymak gerekecektir. Eyleminiz devrimci nitelikte diye örgütün s›n›fsal niteli¤i devrimci olmayabilir. Eylem hatt›n› devrimci eylem tarzlar›yla oluflturan bir örgütün devrimcili¤inin s›n›fsal niteli¤i yine de onun örgütlenme metoduna ba¤l›d›r. Çünkü metod örgütün ruhu ve örgüte biçim veren olgudur. Bunun en anlafl›l›r örne¤i Rusya’daki Narodniklerdir. Narodnikler köylülü¤ün sisteme karfl› öfkesini temel alm›fllard›r. Onlar için devrimin öz gücü köylülüktür. Narodniklerin Çarl›¤› y›kacaklar› inanc› onlar› devrimci yapar. Onlar her türlü kahramanl›¤› yapabilecek cesarette ve inançtad›rlar. Çar› öldürmeyi de baflarm›fllard›r, ancak sonras› hayal ettikleri gibi olmam›flt›r.


148 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Karfl› sald›r› onlar› yok etmifltir. Onlar›n sisteme verdi¤i zarardan çok daha fazlas›n› sistem onlara vermifltir. Dolay›s›yla eylem devrimci nitelikte de olsa, sadece o yetmez; sonuç almak, baflar›ya götürmek ve onu sürdürmek de önemlidir. Che gibi devrimci olmak ve Fidel gibi devrimi sürdürebilmek, birbirine kopmaz ba¤larla ba¤l› iki niteliktir. Bir di¤er zaafl› konum, icazetçi konumdur. Eylem, sistemin izin verdi¤i çerçeve ile s›n›rlan›r. Var olan dengelerde tutunmak onun için esast›r. Sistemin s›n›rlar›na vurulan hamlelerden ziyade, iç tarafta oyalanan ve iç iliflkilere ve dengelere vurulan hamlelerle yetinen tarz, dengeleri gören ancak aflan devrimci tarz de¤ildir. Bu tarz, sistem içi olmaya mahkûmdur. Dolay›s›yla, bu metodun eylem anlay›fl› da icazetçi bir anlay›flt›r. Sistemin yaratt›¤› haks›zl›klara karfl› oluflan tepkileri örgütler ve o zeminde yap›lan eylemler rahats›zl›klar›n giderilmesini sa¤lar. Bütünsel bir çözüm üretemez ve kaç›n›lmaz olarak düzenin kendili¤inden ak›fl›n›n önüne att›¤› imkânlarla yetinir ve kendini burada s›n›rlar. Bu anlay›fl sistem içi çat›flmalar› esas al›r, dolay›s›yla bu yüzden de nereye do¤ru nas›l gidece¤i esas olarak sistem taraf›ndan belirlenir. Eylemleri tepkiseldir. Hesapç›, dengeci, ak›lc›, çat›flmas›z ve son tahlilde karfl›s›ndaki irade ne derse kabullenen bir eksende geliflir. Bu iki eylem anlay›fl›n›n elefltirisi üzerinden kurulacak bir hat bizim için daha sa¤l›kl› bir hatt›r. Söz konusu iki örgütlenme metoduna ba¤l› olarak yürütülen mücadelede, esas güç olarak iflçi s›n›f› al›nmaz. ‹flçi s›n›f›n› esas alan, öz güç olarak gören bir örgüt yukar›daki yanl›fllara düfl(e)mez. Kendi devrimcili¤ini iflçi s›n›f›n›n sistemle uzlaflmaz çeliflkisinden a盤a ç›kar›r. “Sis-


Eylem Hatt›m›z - 149

temin gidiflat›n› bozacak s›n›f iflçi s›n›f›d›r.”** kabulünden yola ç›karak ve do¤rudan sistemin karfl›s›na dikilecek bir anlay›flla kendini kurar. Buna ba¤l› olarak yürütülecek mücadele ve yap›lacak eylemler, örgütü do¤ru zeminde infla eder ve sistemi devirme iradesini gösterebilir. Çünkü sistemi alafla¤› edecek çeliflkiyi görüp, güç toplay›p, güçlerin en irisini sistemin en zay›f yerine ve ana çeliflkiye do¤ru yönelten tarz y›k›c› tarzd›r. Biz, yüzünü iflçi s›n›f›na dönen genç komünistler, kendi alan›m›zda da bu anlay›fl› hakim k›lacak yöntemler a盤a ç›karmal›y›z. Gençlik, kendi özgürlü¤ünü toplumsal özgürlük mücadelesiyle birlefltirecek iradeyi göstermelidir. Bu irade beyan›n›n ard›ndan toplumsal kurtulufl paradigmas›n›n metodlar›n›, eylem hatt›n› ve tarz›n› yürütebilecek ve kendine ait tarz›yla zenginlefltirecek bir ruh ve inanca; düflünce ve davran›fla sahip olacakt›r. ‹flte bu noktada, gençlik olarak militan bir mücadele hatt› ve eylem tarz›na ihtiyac›m›z vard›r. Peki, bu nas›l olmal›d›r? Eylem Tarzı Eylem tarz›n›n inflas› için öncelikle gençlik olarak kendi karakterimize dair bir kaç de¤erlendirme yapmakta fayda var. Gençlik ile iflçiyi s›n›fsal olarak birbirinden ay›r›yorsak, gençlik örgütünü bir s›n›f örgütü gibi tasarlayamay›z. Örgütümüz bir gençlik örgütüdür. Gençlik örgütü olman›n getirdi¤i olumlu yanlar›n yan› s›ra olumsuz yanlar da söz konusudur. Bu gençli¤in do¤al karakteriyle ilgilidir. Dinamizm onun olumlu özelli¤i ise, deneyimsizli¤inden gelen sonuca çabuk varma iste¤i olumsuz özelli¤idir. Ancak at›l›mc›l›k ve kavgada en önde olma arzusu, onun, devrim ateflini tutuflturacak k›v›lc›m› çakacak


150 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

özelli¤idir. Gençli¤in -söz konusu okumufl gençlik- ayd›n olmas› olaylar› derinden kavramas›n› sa¤lar. Bu olumluluk olsa bile, ayn› özelli¤in tersine dönmesi de en olumsuz durumdur. Ak›l veren, yukar›dan konuflan ve sürekli hesap yapan bir gençlik devrimcilikten uzakt›r. ‹flçi s›n›f›ndaki öz disiplin gençlikte yoktur. ‹flçi s›n›f› üretim yaparken sistematik olmal›d›r. Bu zorunluluk onda saat gibi iflleyen bir disiplin yarat›r. Bizim de, elbette bir mekanikli¤e düflmeden, bu sistematikli¤i kazanacak kararl›l›¤›m›z olmal›d›r. Eksik yönümüzle sürekli hesaplaflan, birbirini denetleyen bir tarz oturtulmal›d›r. ‹flçi s›n›f›ndan alaca¤›m›z özellik disiplin olmal›d›r. Karfl›m›zdaki sistem tüm araçlar›yla o kadar sistematik sald›r›yor ki, gençlik örgütüyüz diye disiplinsiz davranamay›z. fiimdi, bizim gençlik örgütü olmam›z gerçekli¤iyle, esas alaca¤›m›z eylem tarz›n› kurmaya ad›m atabiliriz. Öncelikle, eylem tarz›m›z genç olmal›d›r. Gençlik örgütüysek, onun gerçekli¤inden kopuk hareket edemeyiz. Dolay›s›yla, eskiyle kap›flan ve yeniyi arayan, belki tecrübesiz ama vurufl gücü yüksek, da¤›n›k olsa bile çeflitlilik oldu¤undan zengin bir karaktere sahip bir eylemsellik içinde olmal›y›z. Eylemimiz dinamik olmal›d›r. Sürekli hareket eden örgütte dinamizm vard›r. Bunu eylemlerimizle buluflturmal›y›z. Hayat›n ritmine uygun bir flekilde kimi zaman onu aflan ve hareketlili¤i kendisi yaratan bir örgüt güçlenebilir ve sisteme zarar verebilir. Sistemle kendili¤inden kurulan dengelere hapsolmayan, dura¤an olmayan ve dengeleri bozan, sürekli yeniden yeniden denge bozan karakter, dinamik karakterdir. K›sacas› enerjik olmak…


Eylem Hatt›m›z - 151

Gençlikte bu fazlas›yla vard›r, yoksa zaten genç de¤ildir. Eylemimiz direniflçi olmal›d›r. Ak›nt›ya karfl› sürekli çarp›flan, hangi bask›yla karfl›lafl›rsa karfl›lafls›n kendini kuran ve direnen anlay›fl› hakim k›lmal›y›z. ‹lkelerden taviz vermeyen, y›lmayan ve kararl› duran kimlik, örgütümüzün ana özelli¤i olmal›d›r. Direniflçi denilince, bulundu¤u yeri koruyan ve ileriye gitmeyen bir ç›kar›m da yap›labilir. Ancak, sistemin bafl döndürücü h›z› karfl›s›nda ak›nt›n›n gücüne karfl› gelmek de bafll› bafl›na bir devrimci tarzd›r ve bir dizi süreklileflmifl hamleyi talep eder. Buna ba¤l› olarak mevzi savafl› vermeliyiz. Kazan›mlar› koruyan, yeni kazan›mlar elde eden ve onlar› koruyan bunu sürekli hale getiren, sürekli yeni alanlar açarak nefes alan tarz, direniflçi kimli¤in içinde var olacakt›r. Örgütümüz, sistemin kendili¤inden ak›fl›na karfl› bizleri hapsetti¤i ve kendi zaman anlay›fl›n› zaman›m›z diye inand›rd›¤› yerde, bizim irademizin karfl› koyufl arac›d›r. Eylemimiz onun silah›d›r. Bu kabulden hareketle, eylemimiz giriflimci bir ruhla, inisiyatifin her zaman bizde oldu¤u bir eylemlili¤i yakalayabilmeli ve sistemin kabullerini parçalayacak vurufl gücüne sahip olmal›d›r. Süreklileflmifl ve vurufl gücü yüksek giriflimler, kendine özgü bir devinim yarat›r. Bu devinim ise, bizim sistem karfl›s›nda meflru bir fiili durum olarak özgür var olmam›z› sa¤lar. Bu durum eylemimizin fiili-meflru olmas› demektir. Evet, ancak kendine özgü ba¤›ms›z konumlan›fl›n› yaratan ve bunu da fiili olarak uygulayan eylem, sistem karfl›t› olabilir. Eylemimiz hak al›c› olmal›d›r. Kararl› durufl hak al›c›l›¤› getirir. Sormadan ve istemeden almay› temel dayana¤›m›z yapmal›y›z. Di¤er taraftan, yapt›¤›m›z iflin sonucunu görmek, o ifli or-


152 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ganize etmek kadar önemlidir. Sonucunu ald›¤›m›z bir ifl hem yeni ifller için moral verecek hem de yeni kazan›mlar›n önünü açacakt›r. Sistem tek bir eylemle y›k›lmayacakt›r. Bir dizi eylem, bir dizi kazan›m ve tüm bu kazan›mlar›n bütünlüklü bir hal almas› nihai hedefe ulaflt›racakt›r. Eylemimiz özgürlefltirici bir karaktere sahip olmal›d›r. Eylemde süreklilik ve ›srar, özgürleflmenin önünü açar. Eylemlerimizle sistem d›fl›nda kuraca¤›m›z alan bizim alan›m›zd›r. Orada olmak özgürleflmektir. Kendinin fark›na varmak ve sistemden kopuflmakt›r. Eylemselli¤imizle, özgürlü¤ün mavisi pratikle daha fazla buluflmal› ve tüm hayat› maviye boyamal›d›r. Eylemimiz fliddetli olmal›d›r. Özgürlükçü Gençlik hak alma temelinde “meflru kitle fliddeti” örmeyi amaçlar. Bu fliddeti örgüt somut durumun somut tahlilini yaparak ve kendi gereksinimlerine göre ayarlayacakt›r. Yoluna ç›kacak engelleri temizleyebilmek için gereken dozu kendi gücü oran›nda verecektir. Kararl› olan, direniflçi olan ve sistemin d›fl›na sürekli hamleler yaparak kendine alan açmaya çal›flan örgütün fliddeti, rafineleflmifl ve yo¤unlaflm›fl bir fliddet olmal›d›r. Bu da kendine güvenli, meflruiyetini kendi gücünden alan fiili durumlar yaratacak fliddettir ve bizim tarz›m›z olmal›d›r. Tüm bunlar› yaratabilecek irade, militan olacakt›r. Militanl›k, hayat›n› eyleme vermifl ve eylemle yaflayan, oradan güç alan bir niteliktir. Özgürlü¤e tutkuyla ba¤l› insanlar›n yeniyi arama ve eskiyi de¤ifltirme eylemi, militanca verilecek mücadeleyle olabilir. Bizim eylemimiz de militanca özgürlü¤e koflan insanlar›n eylemi olacakt›r.


Eylem Hatt›m›z - 153

Sonuç Bizler, gençlik örgütü gerçekli¤iyle güncel konumlanan ve ama kufla¤›m›z›n özgün devrimcili¤ini iflçi s›n›f›n›n tarihselli¤iyle buluflturan, bu buluflman›n ürünü olan bir örgüt olaca¤›z. Özgürlükçü Gençlik, gençli¤in iradesinin dile gelifli, cisimleflti¤i yerdir. Gençli¤in özgürlük eylemidir. Denizlerin, Mahirlerin, ‹bolar›n, Mazlumlar›n, Lenin’in, Che’nin, K›v›lc›ml›’n›n b›rakt›¤› miras› bugünün devrimcili¤iyle buluflturdu¤umuz oranda kendimiz olaca¤›z. Bu buluflman›n görkemiyle sistemi y›kaca¤›z. KARAR: • Özgürlükçü Gençlik; gençlik hareketinde öncülük misyonuyla hareket eder, eylemini bu zeminde ortaya koyar. • Özgürlükçü Gençlik gençli¤in özgürlük eylemidir! Eylemini ilkesel zeminden tâviz vermeden; kapsay›c› ve en genifl ittifak zeminini kuracak flekilde örgütler. • Özgürlükçü Gençlik; direniflçi, meflru, militan eylem hatt›n› savunur.


BİRLİK VE İTTİFAKLAR ÜZERİNE ÖNERGE

İttifaklar- Birliktelikler Karşısında Devrimci Tutum Devrimci özne; s›n›f mücadelesinin tekdüzelikten uzak ak›fl› içerisinde an be an de¤iflen koflullar› takip etmekle, yaflanan de¤iflimlerin içinde bar›nd›rd›¤› birçok dinami¤i vakit kaybetmeksizin tahlil etmekle ve bugünün tahlillerine dayand›rd›¤› öngörülerde bulunarak yar›n›n içinde sakl› ihtimalleri okumakla yükümlüdür. Nesnel gerçeklikten do¤an ihtimalleri birer devrimci f›rsata çevirmek, do¤ru politik hatt›n elini olabildi¤ince güçlendirmeyi ve ona en büyük hareket serbestîsini sa¤layacak yeterlilikte alan açmay› sa¤layabilecek manevran›n yap›lmas› demektir. S›n›f mücadelesinin dayatt›¤› yeni zorunluluklara cevap olacak yeni hamleler gelifltiremeyen ve yeni ihtiyaçlar› karfl›layabilmek için pozisyon de¤ifltirmesi gereken kritik momentlerde at›l kalan özneler, bu zaaflar›n›n bedelini politik arenada git gide silikleflerek öderler ve mücadelenin ak›fl›n› etkileme flanslar›n› yitirirler. S›n›f savafl›m›n›n farkl› ölçeklerde, dolay›s›yla farkl› fliddette cereyan etti¤i de¤iflik zaman ve alanlarda; hâlihaz›rda konumlanm›fl birçok s›n›fa ait politik kuvvet aras›nda devrimci seçene¤i bask›n k›lmak için emekçileri temsil eden devrimci özneler aras›nda yap›lacak çeflitli ittifak ve birliklerin hayati önem tafl›d›¤› inkâr edilemez. Kendinden menkul bir çokbilmifllikle kendi d›fl›ndaki tüm yap›larla aras›na görünmez duvarlar örmek ve onlarla yan yana


Birlik ve ‹ttifaklar Üzerine Önerge - 155

gelmekten koflulsuzca imtina etmek; olsa olsa ufku görmekten aciz bir burjuva dar kafal›l›¤›na hapsolmufl; bar›nd›rd›¤› devrimci nüveler de her geçen gün dar grupçuluk hastal›¤› taraf›ndan biraz daha kemirilmekte olan yap›lar›n karakteristik özelli¤i olarak nitelenebilir. Mücadelenin herhangi bir alan›nda ve ilkesel ortakl›k zemininin yakalanabildi¤i koflullarda, devrimci hareketin ihtiyaçlar›n› gözetmektense kendi öznel kuruntular›n› beraber yürümenin önüne set çekenlerin, devrimi gerçeklefltirme perspektifinden bir hayli uzaklaflt›klar›ndan flüphe edilemez. Birliktelik ve İttifakların Çeşitliliği S›n›f mücadelesinin bir tezahürü olarak; ittifaklar ve birliktelikler, üzerlerine bir genelleme yap›lamayacak kadar çok çeflitlilik gösterirler. Bu çeflitlilik hem tafl›d›klar› muhtevalar›, hem de biçimleri için geçerlidir. Örne¤in; herhangi bir üniversite kampüsü gibi küçük ölçekli bir alanda sürdürülmekte olan politik mücadelenin gerektirdi¤i ve koflullar›n sadece alan›n kendisine ait güçlerle yürütülecek bir mücadeleyi önceledi¤i durumlarda önümüze koydu¤umuz lokal taktiksel birliktelikler bunlardan biridir. Lokal taktiksel birliktelikler; kimi zaman zemini oldukça dar ortaklaflmalar üzerinden de flekillenebilirler ve muhtemel olarak politik hatlar›nda nüans farkl›l›klar›ndan öte mesafeler tafl›yan yap›lar› da yan yana getirebilirler. Faflist sald›r›lar› gö¤üslemek ve püskürtmek maksad› ile üniversitelerde kurulan anti-faflist birliktelikler bu duruma örnek gösterilebilir. Gençlik hareketinin de sosyalist hareketin genelinde yaflanan politik yar›lmalar ve saflaflmalardan ba¤›ms›z olmad›¤›n› göz önünde bulundurursak; devrimci gençlik hareketinin konjonk-


156 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

türün do¤ru okunmas›na dayanan mevzileniflini tesis etmek ve sosyalist cenahta yar›lmalara yol açan, Türkiye’de siyasetin fay hatlar› diyebilece¤imiz temel politik meselelerin devrimci çözüme kavuflturulmas›na kan tafl›mak için yan yana gelebilen politik gençlik örgütlerinin orta vadeli ortak mücadele arac›n› oluflturacak platform vs. oluflumlar ise, görece genifl ölçekli ortaklaflma zeminine oturan ve do¤al›nda bileflen yelpazesi daha dar flekillenen birliktelikler olacakt›r. Günümüzde Kürt yurtsever gençlik hareketini ve durufllar› nüans farkl›l›klar› tafl›makla beraber ulusal soruna yaklafl›m› Marksist Leninist temelde olan devrimci gençlik örgütlerini yan yana getiren “Halklar›n Kardeflli¤i ‹çin Gençlik Platformu” veya 6 Kas›m YÖK gündemi etraf›nda flekillenen ve kökeninde s›n›f mücadelesinde ciddi savrulmalar yaflayan öznelerle devrimciler aras›ndaki polemi¤i tafl›yan yar›lma sonucunda ortaya ç›kan YÖK Karfl›t› Platform gibi araçlar, bu birlikteliklerin içinde bulundu¤umuz dönemde karfl›laflt›¤›m›z somut örnekleridir. Kitlesel ve militan bir ö¤renci gençlik hareketi yaratma misyonu yükledi¤imiz ve kuruluflundan itibaren içinde yer ald›¤›m›z Ö¤renci Gençlik Sendikas› GENÇ-SEN ise, gençlik hareketi için; devrimcilerin bir demokratik kitle örgütü içerisinde yan yana mücadele etmesini kendisinde cisimlefltiren bir örnek model hâline gelmifltir. Her ne kadar ö¤renci gençlik sendikas› içerisinde “sendikay› ele geçirmek” ya da “ifl yükünü omuzlamadan nimetlerinden faydalanmak” isteyen kimi anlay›fllar var olsa da, Özgürlükçü Gençlik, sendikaya yönelik bu sakat yaklafl›mlarla mücadele eder. Kendimizden menkul görmedi¤imiz birleflik ve bütünsellik arz eden bir ö¤renci hareketi yaratma iddiam›z


Birlik ve ‹ttifaklar Üzerine Önerge - 157

Genç-Sen’de yürüttü¤ümüz çal›flmalarda vücut bulmaktad›r. Nasıl Bir Birliktelik? - Nasıl bir Müttefikler İlişkisi? Görüldü¤ü üzere birliktelikler farkl› muhtevalar bar›nd›rabiliyor ve farkl› örgütsel formlar al›yor. Ancak, Özgürlükçü Gençlik, bu farkl› oluflumlar›n her birine iliflkin ayr› taktiksel ve stratejik belirlemeler yapsa da, bu oluflumlar›n genelini kapsayacak bir birliktelik ve ittifak perspektifine sahiptir. Özgürlükçü Gençlik, öncelikle dar grupçu, sekter, ikameci, rekabetçi tav›rlardan uzak durmay› ve ortak mücadele sahalar›nda karfl›laflt›¤›m›z küçük burjuva ideolojisinin tezahürü olan bu siyaset yapma tarzlar›yla sürekli ideolojik mücadele halinde bulunmay› önüne temel bir görev olarak koyar. Özgürlükçü Gençlik, siyasal konjonktüre devrimci müdahalelerde bulundu¤u gibi, bu müdahalelerin arac› olarak gördü¤ü birliktelikler içerisinde de araçlar›n do¤ru politik hatta yürümesini kolaylaflt›racak ittifaklar kurmay› hedefler. Özgürlükçü Gençlik, ittifak ve birliktelikleri salt araçsal/pragmatik bir yaklafl›mla ele almaz. ‹ttifaklar ve birliktelikler, ortaklafla devrimci hamleler yapman›n yan› s›ra devrimci öznelerin birbirlerini dönüfltürmesinin de imkân›n› do¤urur. Özellikle gençli¤i toplumun geri kalan›ndan farkl› k›lan kategorisel özellikler sayesinde, gençlik mücadelesi alan› di¤er mücadele alanlar›na ek baz› özellikler de bar›nd›r›r. Yetiflkinlere k›yasla, kal›plaflm›fl düflünce dünyalar›na hapsolmaktan uzak olmalar›, deneyimden güç alarak beslenen “ben bilirim”ci bir tutuculuk içine girmelerinin görece zorlu¤u gibi. Bu özellikler yan yana geldiklerinde, genç devrimcilerin birbirinden ö¤renmesini


158 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

kolaylaflt›ran ve düne kadar birbirine kuflku ve mesafeyle yaklaflan genç militanlar aras›nda yoldafllaflmay› h›zland›ran bir nitelik tafl›rlar. Güncel politik önermeleri arka plandaki sa¤lam bir ideolojik donan›ma dayanan ve politikan›n üzerine yükledi¤i gerilimleri tafl›maktan kaçmayarak s›k›flm›fll›k anlar›nda öncülü¤e soyunmakta tereddüt etmeyen devimci özneler, di¤er özneleri de ideolojik, politik ve örgütsel olarak dönüfltürme güçlerini potansiyelden kineti¤e çevirirler. Özgürlükçü Gençlik, yol arkadafllar›na do¤ru politik hatlar› yap›c› elefltiri ve pratikte örnek olma yoluyla göstermeyi ve muhatap oldu¤u yap›c› elefltirileri nesnelli¤in gözlükleri arkas›ndan de¤erlendirerek, kendisini daha ileriye tafl›may› hedefler. Devrimci Kolektif Öznenin Yaratılması ve Özgürlükçü Gençlik Günümüzde Türkiye devrimci hareketini içerisinde bulundu¤u s›k›flm›fll›ktan ç›karmak, t›kan›k toplumsal mücadele kanallar›n› açmak ve da¤›n›k devrimci politik özneleri kuvvetli bir güç merkezi etraf›nda buluflturmak için at›lmas› gereken ad›mlar›n en acili, kuflkusuz ki, yarat›lacak devrimci kolektif bir özne eliyle gidilecek re-organizasyon için tafl›n alt›na elini koymaktan geçiyor. Tarihte görülen her devrimci at›l›m döneminde oldu¤u gibi böylesi bir devrimci s›çray›fl hamlesi s›ras›nda da, devrimci gençlerin özveri ve kararl›l›kla toplumsal mücadele dinamitinin fitilini ateflleyen k›v›lc›m olmas› gerekiyor. Bizlere göre; Türkiye’de s›n›flar mücadelesinin geldi¤i aflamaya paralel olarak flekillenen politik güçlerin mevcut dizilimi, devrimcilere üçüncü seçene¤i oluflturma görevini yüklüyor.


Birlik ve ‹ttifaklar Üzerine Önerge - 159

Dünya ölçe¤inde bakt›¤›m›zda ise; kapitalizmin kendini yeniden üretmesinin gezegenimize git gide daha pahal›ya mal oldu¤u aflikâr, öyle ki; dünyada sosyalizmin tesis edilemedi¤i her an kapitalizmin insanl›¤› koflar ad›m derinlerine do¤ru sürükledi¤i barbarl›k içinde yok olufla biraz daha yaklaflmak anlam›na geliyor. Bilince ç›kard›¤› bu gerçekliklerden hareket eden Özgürlükçü Gençlik, bugüne kadar sergilemifl oldu¤u mücadele prati¤iyle devrimci kolektif bir özne yarat›lmas› yolunda elini tafl›n alt›na koymay› bir sorumluluk olarak içsellefltirdi¤ini defalarca kez göstermifltir. Özgürlükçü Gençlik, 21. Yüzy›lda devrim mücadelesinin ihtiyaçlar›na cevap üretebilecek ve Marksizm Leninizm’den taviz vermeyen devrimci kolektif bir öznenin yarat›lmas› yolunda kendisiyle yazg›s›n› ortaklaflt›ran yol arkadafllar›na ikirciksiz, ön yarg›s›z ve yoldaflça yaklafl›r. Aç›k yüreklili¤e dayanan elefltiriyi ve özelefltiriyi devrimci yenilenme mücadelemizin baflar›s› için olmazsa olmaz bir teminat olarak gören bizler, kolektif öznenin inflas› yolunda att›¤›m›z her ileri ad›mda devrimci heyecan›m›z› tekrar tekrar yeniliyoruz. KARAR: • Özgürlükçü Gençlik; devrimci gençlik örgütlerinin birleflik mücadelesini önemser, ortaklafla örülecek bir mücadeleyi fakl› alanlarda hayata geçirmek için çal›fl›r. Bu mücadelenin bir parças› olarak; dar grupçu, sekter, burjuva rekabetçili¤ine dayanan anlay›fllar› her f›rsatta mahkum eder. • Özgürlükçü Gençlik; devrimci kolektif bir öznenin yarat›lmas› mücadelesini sahiplenir ve bu öznenin yarat›lmas› yolunda ideolojik politik mücadele yürütür.


YAYIN FAALİYETİ ÜZERİNE ÖNERGE

Yayın Faaliyetinin Önemi Yay›n›m›z, örgütümüzün ilk kurulufl aflamalar›ndan bu yana bizi gösteren yüzümüz oldu. Hem kendi örgütsel tart›flmalar›m›z bak›m›ndan, hem de ideolojik hegemonyam›z›n alanda bulaca¤› karfl›l›¤› yans›tmas› bak›m›ndan, yaz›lar›n içeri¤ine özel önem atfettik. Yay›n faaliyetinin iflleyifli, bir örgütün bilincini ve baz› önemli örgütsel reflekslerini oluflturmas› bak›m›ndan ve örgütsel ideolojik bütünlü¤ümüzün sa¤lanmas› bak›m›ndan büyük önem tafl›yordu. Bu do¤rultuda, örgütümüzün kurulufl aflamas› olarak tan›mlad›¤›m›z bugüne kadar geçen süreçte, özel ihtiyaç olan ideolojik ve politik flekilleniflimize dair metinleri gazetemiz üzerinden s›kça paylaflt›k. Günümüzde yay›n faaliyeti geniflçe bir araçlar y›¤›n› olarak de¤erlendirilebilir. ‹nternetin ve bask› olanaklar›n›n geliflmesiyle birlikte yay›n faaliyetinde, düzenli ç›kan bir dergi ya da gazetenin fonksiyonunu tamamlay›c› iflleve sahip olan broflür, internet sitesi ve di¤er bas›l› materyaller de, gerek hatt›m›z›n bütünlü¤ü, gerek güncel geliflmelerin takip edilebilmesi bak›m›ndan iflimizi kolaylaflt›r›yor. Ancak yay›n faaliyeti; yani, gazete haz›rl›¤›, yaz›lar›n yaz›lmas›, gazetenin da¤›t›lmas›, okunmas›, yerellerde tart›fl›lmas› ve de¤erlendirilmesi, hem politik düzeyimizin yükseltilmesi, hem de örgütün ifllerli¤i ve canl›l›¤› bak›m›ndan önemini ve ifllevini yi-


Yay›n Faaliyeti Üzerine Önerge - 161

tirmifl de¤ildir. Geçmifl süreçte örgütsel faaliyetimizi gazete ç›karmakla s›n›rland›rmama amac›yla yapt›¤›m›z iflbölümünün çok ilerisindeyiz. ‹deolojik hegemonya alan›nda kendimizi özenle ay›rd›¤›m›z, egemenler aras›ndaki kap›flman›n bir arac› olan liberal ve ulusal saflaflmalar›n soldaki izdüflümü olan etkilenmeler, her geçen gün netleflmekte ve bunun gençlik hareketi içindeki etkilerini net bir biçimde gözlemlemekteyiz. Düzenli ve nitelikli ç›karaca¤›m›z yay›n›m›z, proletarya sosyalizminin takipçisi olan örgütümüzün liberal ve ulusalc› etkilenmelerden ba¤›ms›z-devrimci hatt›n›n netli¤i bak›m›ndan önemlidir. Lenin’in “bütün Rusya için siyasal bir gazete”yi tariflerken söyledi¤i gibi: “Bu çizgiyi izleyerek bu örgütü (yani her protesto hareketini ve her kaynaflmay› her an desteklemeye haz›r devrimci örgütü) durmadan gelifltirebilir, derinli¤ine ve geniflli¤ine güçlendirebiliriz(…) duvarc›lar›n, flimdiye kadar görülmedik büyüklükte kocaman bir yap›n›n çeflitli bölümlerine tu¤lalar› yerlefltirdikleri zaman, tu¤lalar› koyacaklar› do¤ru yerleri bulmalar›nda onlara yard›mc› olsun, diye, ortak iflin nihai amac›n› kendilerine göstersin diye, sadece her tu¤lay› de¤il, önceden ve sonradan konulan tu¤lalara harçla yap›flt›r›ld›¤› zaman tam ve kesin bir çizgi teflkil edecek her tu¤la parçac›¤›n› bile kullanabilmek için, bir ipten yararlanmalar›…” diye betimled¤i yay›n faaliyeti, bizim de yay›n faaliyetinden temel olarak ne anlayaca¤›m›z› tarifler. Geçmiş Dönem Yayın Faaliyeti Özgürlükçü Gençlik, kendini var etme çabas›n› bafllatt›¤› za-


162 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

mandan beri, gençlik iradesi oluflturman›n temel araçlar›ndan biri olarak yay›n faaliyetini görmüfltür. Toplumsal Özgürlük gazetesinin eki olarak ç›kan yay›nla bafllayan faaliyet, örgütümüzün flekillenifl aflamalar›na ba¤l› olarak kerte kerte güçlenip bafll› bafl›na bir gazete format›na büründü. Özgürlükçü Gençlik gazetesi bu süreç içinde, biri deneme say›s› olmak üzere toplam 10 say› olarak ç›km›flt›r. Bu 10 say›da gazetenin oluflan özellikleri flöyle olmufltur: - Yay›n›n, ö¤renci gençlik-özellikle de üniversiteli gençlikkitlesi taraf›ndan okunmas›n› hedefledik. Genel biçim ve içeri¤ini de bu hedefi gerçeklefltirecek biçimde planlad›k. - Marksist ilkeler ›fl›¤›nda, politik bir gençlik yay›n› olarak ç›kan Özgürlükçü Gençlik gazetesi, siyasi hatt› itibariyle de, örgüt içinde olumlu de¤erlendirildi. - Yaz›lar›n konulara da¤›l›m›nda bir istikrar yakalad›k. Gazete yazarlar›n›n alanlar›yla ilgili olarak ç›kan Kad›n Eme¤i ve Liseli K›v›lc›m’dan, gazetemizde de yer verdi¤imiz kad›n ve lise gündemlerinde; Toplumsal Özgürlük gazetesinden de, genel ideolojik-politik hatt›n çizilmesinde sundu¤u katk›dan faydalan›yoruz. Bu yay›nlarla olan dayan›flmam›z, gazetemizi gençli¤in yaflam›na dâhil etmek için ihtiyaç duydu¤umuz konu yelpazesine ve çeflitlili¤ine ulaflmam›z› kolaylaflt›r›yor. - Zaman zaman tespit edilen eksiklikler, gazetede sunulan perspektifle ilgili de¤il, teknik bir tak›m problemlerle ilgili olarak yafland›. - Gazeteyi ç›karmaya dair hedeflenen tarihlerin aksamas› öne ç›kan aksakl›k oldu. Sa¤l›kl› iflleyen bir yay›n kurulundan yok-


Yay›n Faaliyeti Üzerine Önerge - 163

sunluk, baflta bu problem olmak üzere; yay›n faaliyetinde görev alan arkadafllar›n yaz›lar üzerinde yeterince çal›flmas›n›n olana¤›n› da ortadan kald›rd›. Yaz›lar›n redaksiyonu ve gazetenin teknik tasar›m› gibi çeflitli konularda da aksakl›klara yol açt›. - Ayr›ca, yay›n faaliyetinde hassas olunmas› gereken bir bafll›k da, yay›n›n kapsad›¤› tüm bölgelerin yay›nda yer edinebilmeleri ve bölgelerin yaz› ve haber göndermesi meselesi de, zaman zaman a¤›r aksak yürüdü. Yayın Kurulu Gazetemizin yay›n kurulu, 4. say›ya kadar gönüllü iflbölümü temelinde yürüdü. 4. say›yla birlikte oluflturulan bölgesel temsiliyete dayal› yay›n kurulu ise, ne yaz›k ki çok ifllerlik kazanmad›. 4. say›dan 8. say›ya kadar ç›kan say›lar›m›z, içerik ve biçimce geçer not alsa da, yay›n›n haz›rl›k süreci ve süreklili¤i çok sanc›l› oldu. Yay›n faaliyeti bu süreçte de gönüllük esas›na dayal› ç›kt› ve özellikle haz›rl›¤› ‹stanbul odakl› yürüdü. Bu aral›kta yay›na dair zaman ve nitelik hedeflerinin k›smen yerine getirilemeyifli yay›n›n alandaki fonksiyonlar›n› da azaltt›. 2009 yaz kamp›nda, “gazeteye yaz› göndermedeki nitelik ve istikrar”a ba¤l› olarak ve “gazeteyi içerik ve biçimce haz›rlama, yaz› plan›n› oluflturma, yaz›lar› da¤›tma ve yaz› konusunda görev alma” yetkileriyle belirlenen yay›n kurulu, konferans›m›za kadar geçen zaman zarf›nda görevini yerine getirmifltir. KARAR: • Gazetemiz yeni süreçte, yetkisi ve görevleri belirlenmifl özerk bir yay›n kurulu yönetiminde haz›rlanmal›d›r.


164 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

• Yay›n kurulunun görev ve yetkileri ise flöyledir: 1-Gazetenin, örgütsel ihtiyaçlara cevap verecek flekilde zaman›nda ç›kmas›n› sa¤lamal›d›r. 2-Gazetenin tasla¤›n› haz›rlamal›, yaz›lar› toplamal› ve yaz›lar›n politik de¤erlendirmesini, redaksiyon ve düzeltmelerini yapmal›d›r. 3-E¤er bir yaz›, gazetemizin düzeyine uygun de¤ilse ve yazarla çal›fl›lm›fl olmas›na ra¤men yaz›daki problemler sürüyorsa, yaz›y› yay›nlamama hakk›na sahiptir. 4-Yay›n kurulu, her ilden belirlenen bir arkadafl ile, gazetenin ne kadar bas›l›p ne kadar da¤›t›ld›¤›n› ve gazete paralar›n›n denetlenmesini ve toplanmas›n› da görev bilir. 5-Yay›n kurulu ilk konferans›m›z olmas› nedeniyle delegeler taraf›ndan seçilmeli ve daha sonra kendisine yeni üye koopte hakk› verilmelidir. 6-Yay›n kurulu merkez koordinasyonla sürekli iliflki halinde ve uyum içinde çal›flmal›d›r. Bu sebeple rapor verme ve öneri ak›fl›n› sa¤lamak üzere, merkez koordinasyon seçilirken yayin kurulundan da bir üyenin yer almas› gözetilir. 7-Yay›n kurulu y›lda iki defa zorunlu olarak, ayr›ca gerekti¤inde toplan›r. 8-Yay›n kurulu üyelerinden tek bir say›da mazeretsiz flekilde çal›flmayan olursa kuruldan düflmüfl say›l›r. Görev alacak yeni arkadafl ise, öncelikle yay›n dan›flma kurulundan seçilir. • Yay›n kuruluna destek vermek ve yaz›lara dair öneri yapma ve yorum getirme gibi ifllerde inisiyatif alacak say›s›n› art›rmak için, farkl› bölgelerden kat›l›m› da gözeten yay›n dan›flma


Yay›n Faaliyeti Üzerine Önerge - 165

kurulu kurulmal›d›r. Yay›n kurulu, yay›n dan›flma kurulu kurmakla görevlidir. • Yay›n kurulu yaz›lar›n kaliteli olmas›n› sa¤lamak ve iflleyifli kolaylaflt›rmak amac›yla, “yaz› sahiplerinden beklenenler”i belirleyip herkesle paylaflmal›d›r. • Gazetemiz periyod olarak özellikle üniversite çal›flmas›n›n ve politik durumun gereklili¤inden dolay› 1. dönem bafl›nda yani kas›m sürecini yakalayacak flekilde ekim ay›n›n ortas›nda ve 1 May›s çal›flmas›n› örmeyi kolaylaflt›racak flekilde nisan ay›n›n ortas›nda olmak üzere en az iki say› olarak ç›kar. Örgütümüz ayr›ca Mart çal›flmalar›n› örmeyi kolaylaflt›r›c› bir ara say› ç›kartmay› karar alt›na al›r. • ‹nternet sitesinin oluflturulmas› ve iflletilmesinin sa¤lanmas› için ilgili arkadafllar›n görevlendirilmesine karar verildi.


ÖZGÜRLÜKÇÜ GENÇLİK TÜZÜK TASLAĞI Örgüt, canl›, yaflayan ve de¤iflen koflullar içinde mücadelesini yürüten bir varl›kt›r. Olaylar›n ak›fl› içinde yaflarkalmak, kendi talepleri do¤rultusunda sürece yön verebilmek ve iktidar›n› kurabilmek için, örgütsel biçimin, bu hareketli varolufl içinde yürütülecek mücadelenin gereklerine karfl›l›k üretebilecek zeminde ve devaml›l›¤› sa¤layacak biçimde kurulmas› gerekir. De¤iflken koflullar, eflitsiz güç iliflkileri, k›s›tl› imkânlar ve yetersizlik, öz savunma ve hamle yapma momentleri… gibi, d›flar›dan bak›nca oldukça karmafl›k ve çeliflik birçok dinami¤i mücadelemizde birarada yürütmek zorunday›zd›r. Gerçek bir mücadeleyi, kurallar›n, maddelerin ve kavramlar›n kal›b›na dökmek ya da soyutlamalarla ifade etmek zor ifltir. Bunu laf kalabal›¤›na düflmeden olabildi¤ince sade ve mücadelenin önünü açacak biçimde formüle etmeliyiz.Ve bunu rüzgâr karfl›s›nda savrulan yapraklar gibi da¤›lmamak, derinlere köklerini salm›fl a¤açlar gibi sa¤lam durabilmek için yapmal›y›z. Örgütsel yaflant›m›z ve mücadelemiz içinde kimi sekmez kurallar› ve ilkelerimizi aç›k bir flekilde ifade etmemiz gerekir. Bizi bekleyen mücadele sürecine uygun bir örgütsel iflleyifl nas›l olmal›d›r ve bu iflleyiflin Özgürlükçü Gençlik’ten talep etti¤i nedir? Tüzü¤ümüzle bunu formüle edece¤iz…


Özgürlükçü Gençlik Tüzük Tasla¤› - 167

HUKUK Üyelik Özgürlükçü Gençlik üyelik için 2 prensibi esas al›r: 1. Özgürlükçü Gençli¤in politik görüfllerini ve örgütsel biçimini kabul etmek. 2. Üyelik aidatlar›n› düzenli olarak vermek. Karar alma ve uygulama Kararlar salt ço¤unlu¤a dayanarak al›n›r. Karar konusu üzerine aç›k tart›flmak esast›r. Her görüfl kendini s›n›rlamaks›z›n özgürce ifade edebilir. Oylaman›n ard›ndan al›nan karar ba¤lay›c›d›r. Karar›n hayata geçirilmesine karfl› faaliyet yürütülemez. Ancak, az›nl›kta kalan görüfllerin karara flerh düflmek suretiyle uymama hakk› sakl›d›r. Seçme ve seçilme - Organlara seçilmek için Özgürlükçü Gençlik üyesi olmak ve faaliyet içinde sorumluluk almak yeterlidir. - Organ toplant›lar›na düzenli kat›l›m göstermek esast›r. Düzenli kat›l›m gösteremeyecek durumdaki üyelerin organla iliflkisi kesilir. Pozitif Ayr›mc›l›k * Kad›nlar binlerce y›ld›r patriarkal iliflkiler sonucu ikinci cins olarak görülmüfltür. Kad›nlara çocuk do¤urma, temizlik, yafll› ve çocuk bak›m› gibi ifller dayat›lm›fl ve dolay›s›yla kamusal alanda görünmez k›l›nm›fllard›r. E¤itimde, çal›flma hayat›nda, si-


168 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

yasette geri b›rak›lm›fllard›r. Buna kapitalizmin kad›n üzerindeki bask› ve sömürüsü de eklenince kad›nlar iki kat daha fazla ezilip, sömürülmüfltür. Özgürlükçü gençlik, kad›nlar› kad›n olmaktan dolay› yaflad›¤› ezilmeye ve sömürülmeye karfl› ç›kar. Kad›nlar›n kendi özgürleflmesini gerçeklefltirece¤i araçlar›n yarat›lmas›n› destekler. Kad›n ile erkek ars›ndaki ezme-ezilme iliflkilerini ve bundan do¤an sorunlar› bilince ç›karmay› ve çözmeyi önüne koyar. Özgürlükçü Gençlik, organlar›nda pozitif ay›r›mc›l›k ilkesini iflletir. Gönüllülük esas›na dayanarak en az yüzde 40 olmak üzere kad›n kotas› uygular. ÖRGÜTLENME Genel teamüller Özgürlükçü Gençlik’in örgütlenmesi içindeki organlar›n tümü birbirine karfl› sorumludur. Organlar›n birbirleriyle afla¤›dan yukar› yahut yukar›dan afla¤›ya iliflkisi, organ temsilcileri ve organlar›n raporlar›yla kurulur. Organlar›n ald›¤› kararlar ba¤lay›c›d›r. Merkezi faaliyetin ve yerel faaliyetin ihtiyaçlar›n› birbirlerine kurban etmeden yürütebilmek ustal›¤›, organlar›n afla¤›dan yukar› ve yukar›dan afla¤›ya birbiriyle kuraca¤› sorumlu iliflkiyle mümkündür. Örgütsel organlar: Üniversite/Kampüs inisiyatifi: Özgürlükçü Gençli¤in en temeldeki taban örgütlenmesidir.


Özgürlükçü Gençlik Tüzük Tasla¤› - 169

‹l Koordinasyonu, ihtiyaç halinde üniversite, kampüs yahut bölge birimleri tarz›nda alt inisiyatif örgütlenmesine gidebilir. ‹l meclisi: ‹l s›n›rlar› içindeki bütün özgürlükçü gençlik üyelerinin kat›ld›¤› Özgürlükçü Gençli¤in taban örgütlenmesidir. Burada politik yönelim ve örgütsel durum üzerine bilgilendirme yap›l›r ve tart›flmalar yürütülür. Görüfller ve öneriler al›n›r. ‹l Meclisi karar alabilir ve ‹l Koordinasyonu’nu seçmekle görevlidir. ‹l Meclisi en az iki ayda bir toplan›r. ‹htiyaç durumuna göre toplanma s›kl›¤›n› artt›rabilir. ‹l Koordinasyonu: ‹l düzeyindeki çal›flmalar› yönlendirmek, bölgesi ve merkezle ilin koordinasyonunu sa¤lamakla görevli yönetim organ›d›r. ‹l düzeyindeki faaliyet do¤rultusunda kararlar al›p ve uygulamaya koyabilir. ‹l Koordinasyonu içinden Bölge Koordinasyonu’na gönderece¤i üyeleri seçmekle görevlidir. ‹l Koordinasyonu en az iki haftada bir toplan›r. ‹htiyaç durumuna göre toplanma s›kl›¤›n› artt›rabilir. • Yerel inisiyatif kurullar› kat›l›m s›n›rlamas› ile ilgili kararlar›n› kendileri al›rlar. Bölge Koordinasyonu: ‹llerin temsilcilerinin biraraya gelmesiyle oluflan bölgesel yönetim organ›d›r. Bölge Koordinasyonu, bölge çap›ndaki çal›flmalar› koordine


170 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

etmek, illerdeki durumu ve illerden gelen önerileri de¤erlendirmek, bölgedeki örgütsel durumu tespit etmek, bölge örgütlenmesinin yayg›nl›k ve derinlik yönünden gelifltirilmesi için kendi içinde görev bölüflümü yapmakla görevlidir. Bölge Koordinasyonu en az iki ayda bir toplan›r. ‹htiyaç durumuna göre toplanma s›kl›¤›n› artt›rabilir. Bölge Koordinasyonu’nda görevli kimseler; y›l içerisinde koordinasyon toplant›s›na 1 kez mazeretsiz ya da 2 kez mazeretli olarak kat›lmad›klar› durumda kurul üyelikleri düfler. Merkez Koordinasyonu: Özgürlükçü Gençlik Genel Konferans›’nda, seçilenlerin oluflturdu¤u merkezi yönetim organ›d›r. Merkez Koordinasyonu 13 kifliden oluflur. Bu say› koopsiyon ile 17’ye kadar yükseltilebilir. Ülke çap›ndaki politik faaliyeti koordine etmek, bölgelerdeki durumu ve bölgelerden gelen önerileri de¤erlendirmek, güncel yönelimleri tart›flmak ve bölgelerde uygulanmas›n› önermek üzere pratik yönelim belirlemekle görevlidir. Merkez Koordinasyonu, ayn› zamanda Özgürlükçü Gençlik Genel Konferans›’n›n örgütlenmesinden sorumludur. Ald›¤› bütün kararlarda, kendisini seçen konferans›n kararlar›na ba¤l›d›r. Merkez Koordinasyonu en az iki ayda bir toplan›r. ‹htiyaç durumuna göre toplanma s›kl›¤›n› artt›rabilir. Merkez koordinasyonu’da görevli kimseler; y›l içerisinde koordinasyon toplant›s›na 1 kez mazeretsiz ya da 2 kez mazeretli olarak kat›lmad›klar› durumda kurul üyelikleri düfler.


Özgürlükçü Gençlik Tüzük Tasla¤› - 171

• Merkez Koordinasyonu ve Bölge Koordinasyonu’nda üyeler ayn› organa üst üste 2 kereden fazla kez seçilemez. Özgürlükçü Gençlik Genel Konferans› Konferans Özgürlükçü Gençli¤in en yetkili ve genifl merciidir. 2 y›lda bir ola¤an olarak toplan›r. Hareketin temel politik yönelimleri burada tart›fl›l›p karara ba¤lan›r. Hareketin politik etkinli¤ine ve örgütsel iflleyifline dair dönemsel çal›flma raporu sunulur ve de¤erlendirilir. Özgürlükçü Gençlik Merkez Koordinasyonu Konferans’ta seçilir. Tüzük ve programa dair ekleme ve de¤ifliklik önerileri Konferans’ta karara ba¤lan›r. Konferansa kat›l›m, iller üzerinden delegasyonla gerçekleflir. *** Özgürlükçü Gençlik içinde kad›n politikas›n› kad›nlar belirler. Özgürlükçü Gençlik içinde kad›nlar kendi örgütlenmelerini gerçeklefltirme hakk›na sahiptir. Özel alanda yaflanan sorunlara müdahale edilmesi ve çözüm getirilmesi için kad›n dayan›flma komisyonlar›n›n kurulmas›n› öngörür. • Merkez koordinasyon; 2 . Konferans öncesinde yaz›l› örgüt hukukunun oluflturulmas› ve hukuka dair tasar›n›n 2. konferansa sunulmas›ndan sorumludur.


ÖZGÜRLÜKÇÜ GENÇLİK ve SANAT ‹nsan›n çeflitli üretim flekillerinden biri olan sanat, kimi zaman ‘etos’a (fenomenlerin ötesindeki güzele) yönelme, mutlak iyiyi ve güzeli arama; kimi zaman gerçe¤i taklit ederek gerçe¤i aflma ve tamamlama, toplumsal ilerleyiflte de¤erleri tafl›ma ve muhafaza etme; kimi zaman hayat›n diyalektik ilerleyiflinde “bir biçimde” gizil kalanlar›n yans›malar›na arac›l›k etme gibi birçok erekle, antik dönemden bugüne dek farkl› görüfllerle farkl› nitelemelere tabi tutulmufltur. Sanat›n antik ça¤larda bafllayan serüveninde, de¤iflik co¤rafyalarda, farkl› üretim biçimleri sebebiyle birbirinden farkl› karakterler tafl›yan nice toplumda gerçeklefltirilen üretimler, ait olduklar› toplumlar gibi birbirinden farkl› nitelikler tafl›yan ürünler ve görüfller halini alm›flt›r. Bu birikim, kapitalizmin geliflimi, teknolojik ilerlemeler ve toplumsal de¤iflimlerin ard›ndan, bedeninde birçok anlay›fl, ak›m ve dal bulunduran büyük ve bereketli bir üretim alan› olarak nefes almay› sürdürüyor. 21. yüzy›lda, sanat› tarifleme ve hayata konumland›rma konusundaki içinden ç›k›lmayan girdap, do¤du¤u dönemdekinden çok daha büyük çeliflkiler ve çat›flmalarla derinleflmeye devam ediyor. Modern ça¤da, uçlar› aras›ndaki mesafenin iyice aç›ld›¤›na flahit oldu¤umuz sanat, s›n›fl› toplumlarda yafl›yor oluflumuzun da en çarp›c› resmini sunuyor bize. Ayn› tablonun sa¤ taraf›nda; kuramsall›klar› üzerinden akademi okyanuslar›nda zerrelerine kadar irdelenen modern, post-


Özgürlükçü Gençlik ve Sanat - 173

modern ya da gelenekçi ak›mlar ve bu ak›mlardan do¤an ürünlerin sergilendi¤i, büyük metropollerin göbe¤inde ikamet eden büyük sanat galerileri; di¤er taraf›nda ise, sanat›n halktan uzaklaflmas›n› içlerine iyi niyetlice sindiremeyen ve bu sebepten dolay› bilinenden, denenmiflten, var olandan pek uzaklafl(a)mayan, velakin bu haliyle de kitlelerin sanattan al›mlad›klar›n› iyi vakit geçirme veya e¤lenme arac› olmaktan ileri götür(e)meyen sanat deneyimleri göze çarp›yor; ve nihayet, kimine göre maalesef, kimine göreyse iyi ki devrim yolunda sanat› da toplumsal bir argüman olarak görenler tablonun “SOL” taraf›nda yer ediniyor. Bu tablonun ilk f›rça darbesi sanat›n do¤ufluna kadar dayand›r›labilir ki, tarihsel geliflimin bir bütünlük ve diyalektik iliflki arz etti¤i düflünüldü¤ünde yanl›fl bir tespit say›lmaz. Ancak, hayattaki di¤er bütün ayr›mlar gibi sanattaki ayr›-l›klar›n da s›n›fl› yaflama geçifl ve kapitalizmin fütursuz h›z›yla birlikte oluflup derinleflmesi sebebiyle, yak›n tarihte yaflanan sanatsal geliflim süreci, avangard kavram›n›n do¤uflu ve de¤iflimi, bugüne ›fl›k tutacak önemli bilgiler temin edecektir. 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda sanat›n topra¤›na düflen ve 20. yüzy›l›n ortalar›nda yefleren “Avangard” terimi, asl›nda bugünküyle oldukça yo¤un benzerlikler tafl›yan bir döneme isyan biçiminde do¤du. Kimi otoritelere göre gereksindi¤i toplumsal ivmeyi, 1968 ö¤rencilerinin ayaklanmas› sayesinde edinmiflti. Askeri terminolojiden anlam› fazla tahrip görmeden sanat diline yerleflen avangard, “öncü, yeni, ileriye sevk eden” gibi anlamlar› karfl›l›yor. Ç›k›fl itibariyle sanat›n kurumsallaflmas›n› düflman bilen bu kavram, yerleflik sanat anlay›fllar›na atefl açan, sanat ve yaflam aras›ndaki muhtelif s›n›rlar› bertaraf etmeyi hedefleyen


174 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

birçok sanatsal olgunun isim bafl› olmufltur. Avangard; bir tehdit, bir meydan okuma biçimidir. Egemen olana; siyasi, felsefi, sosyal vb. içerik ya da biçimlerle karfl› ç›k›fl› teflkil eder ve öncü ve devrimci tutumunu, kurulmufl düzendeki yerlefli¤e karfl› bir tepki ve -var oluflunu daim k›lacak esas unsur- alternatif sunmas›yla gerekçelendirir. “Yeni”, avangard›n hem varl›k alan› hem de gere¤idir. Ancak, her “yeni” (daha a盤› her biçimsel de¤ifliklik ya da radikal teflebbüs) avangard› temsil etmez. Bu husustaki belirleyici olan, yaratt›¤› dönüflüm ile sanat üretimi aras›ndaki iliflkidir. Ne yaz›k ki, tarihsel aç›dan avangard sanata ufak bir göz atan›n görece¤i, tan›mlan›fl› için s›ralanan görkemli iddialar›n›n büyük k›sm›n›n hayatta gerçeklik kazanamam›fl olmas›d›r. Gerçek isyanlardan ç›k›fl gücü alan avangard, bertaraf etmeyi planlad›¤› hayat ve sanat aras› s›n›rlar› daha da geniflletmifl, yeniyi içerikten çok biçimde aram›fl, zira zaman içinde içeri¤i biçime indirgemifl, vaat etti¤i somut devrimleri sanat›n tül duvarlar› aras›nda gerçeklefltirirken, gerçek devrimlerin k›rmaya çal›flt›¤› tel örgülerin d›fl›nda soyut kalm›flt›r. Peki o halde nas›l bir “devrimci sanat” tan›m› yap›lmal›d›r ki, hem bir üretim olarak sanat ile insan aras›ndaki mesafeleri eritebilsin; hem de toplumun sinir uçlar›n› tutmak yükümlülü¤ünü omuzlayan ve “devrim”in önemli bir parças› olan kültürel geliflime zemin yaratan bir sanat anlay›fl›n› bar›nd›rs›n? Öncelikle “devrimci sanat” ibaresindeki anlam belirsizli¤ini gidermek gereklidir; zira birbirinden oldukça farkl› çevrelerin baflka anlamlarda kulland›¤› bir tan›md›r. Al›mlay›c›s› ve üreticisi aç›s›ndan bafll›ca üç ayr› idraka dayanan farkl› devrimci sa-


Özgürlükçü Gençlik ve Sanat - 175

nat tan›mlar› kullan›lmaktad›r. Birincisi; devrimci sanat, sanat›n genel bünyesinde ya da herhangi bir alan›nda devrim niteli¤inde köklü bir de¤iflim yaratmak, geleneksel olan› aflarak (veya mümkündür ki içererek) özgün bir üretim meydana ç›karmak gibi faaliyetleri kapsar. Devrimci sanat, bir döneme ya da belli bir co¤rafyaya damgas›n› vurmufl bir sanat görüflü, sanat ak›m› ya da sanat türüne ayk›r› bir üretimde bulunmak; ya da yerleflik olan›n içinde özgül bir üretim biçimi yakalamak fleklinde gerçekleflebilir. Örne¤in; dize düzeniyle manzum eserlerin hükmetti¤i, genel olarak fliir türünde eserlerin çokça üretildi¤i bir dönemde, düz yaz› formunda, öykü ya da roman türlerinde eserlerin yaz›lmas›; Antik Yunan dönemi tiyatrosunun vazgeçilmez unsurlar›ndan “koro”yu metnin kat› kurallarla belirlenmifl bölümlerinde flark› söylemekten ileri götürüp koronun diyaloglara da kat›lmas›n› öngören yeni bir anlay›fl›n do¤mas› böyle bir devrimci sanat tan›m›n›n kapsam›na girmektedir. Modern ça¤da bu tan›m ço¤unlukla “sadece sanat için sanat” doktrinini benimseyenlerce kullan›lmaktad›r. ‹kincisi; devrimci sanat, “devrimci” bireylerin ya da topluluklar›n sanat üretimlerini kapsar. Bu tan›ma denk düflen yaklafl›mda, devrimci bireyler ya da topluluklar –sanat›n öz-bünyesinde ilk tan›mda bahsi geçen de¤iflimleri gerçeklefltirmeyi mutlak görmeksizin – belli amaçlarla sanat üretiminde bulunur. Devrimci bir insan oldu¤u toplum taraf›ndan bilinen bir sanatç›n›n; belki sadece kültürel bir çal›flma olarak, belki elefltirel bir ürün olarak, belki de amaç edindi¤i devrimin içeri¤ini ve gerek(çe)lerini hitap etti¤i kitleye aktarabilmek için bir araç olarak sanat üretimi gerçeklefltirmesi bu tan›ma uygundur.


176 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Üçüncüsü, devrimci sanat, toplumsal bir devrim için propaganda ve ajitasyon arac› olarak; devrim ve kitle aras›nda kültürel ve politik bir ba¤ kurmay› amaçlayan sanat üretimleridir. ‹lk iki tan›mdan en önemli fark›; ibarenin devrim k›sm›n›n mutlak biçimde sanata de¤il topluma yönelik olmas›d›r. Bundan ötürü “devrim için sanat” daha uygun bir ifade fleklidir. Sanat›n özbünyesinde devrim yapmak, mutlak görülmese de, toplumsal devrimin ihtiyac› bu yöndeyse mümkündür. Toplumun sinir uçlar›n› tutan bir uyar›c›, sanata mümkün olan en genifl bak›flla ihtiyaçlar›, tarihsel dönemi ve insan› süzen bir üretim anlay›fl›d›r, devrim için sanat; dolay›s›yla, ayn› zamanda, devrimci bireylerin veya topluluklar›n üretimidir. Bu anlay›fl›n devrimci tutumuna; toplumdan kopuk bir sanat üretiminin ayk›r› oldu¤u kadar, var olan düzende kabul gören ve devinimden uzak yaklafl›mlara kuyrukçuluk etmek de ayk›r›d›r. Kuflkusuz ki Özgürlükçü Gençli¤in tutumu di¤er iki tan›mdan ziyade “devrim için sanat”tan yanad›r. Dünyay› ve tarihsel bir bütün olan yaflam› Marksizm’in ve Leninizm’in eflsiz diyalektik materyalist bak›fl›yla, Dr. Hikmet K›v›lc›ml›’n›n özgün teorik düzlemiyle süzmeyi amaçlayan Özgürlükçü Gençlik, sanat anlay›fl›nda da Marksist ve Leninist bir perspektifi öne ç›kar›r. Macar düflünür George Lucáks sanat›, “yans›(t)ma teorisi” olarak bilinen bir yaklafl›mla de¤erlendirmifltir. Bu teoriye göre, bir üstyap› ürünü olarak sanat, do¤rudan altyap›y› yans›tmaktad›r. Bir sanat eseri, üretildi¤i dönem ve co¤rafyaya ait izlerle doludur ve bu sanatç›n›n niyetinden ba¤›ms›zd›r. Bir toplum mensubu olan sanatç›, kendini çevreleyen dünyan›n etkisinden yal›tkan de¤ildir ve bu nedenle meydana ç›kard›¤› ürün, bilinçli ve


Özgürlükçü Gençlik ve Sanat - 177

niyetli bir biçimde olmasa bile, içinde üretildi¤i toplumun bir tak›m politik, kültürel ve ekonomik gerçeklerini yans›tmak zorundad›r. ‹talyan düflünür Antonio Gramsci ise üstyap›n›n altyap›y› yans›tt›¤›n› ifade eden Lucáks ve takipçilerinin aksine, altyap› ve üstyap› aras›nda karfl›l›kl› ve karmafl›k bir iliflki oldu¤unu ileri sürmüfltür. Gramsci’nin “hegemonya” teorisine göre; kapitalizm ve egemen güçler, kendi de¤erlerini, sadece fliddet, ekonomik ve politik zorlama, çaresizlefltirme gibi yollarla de¤il, bireylerin kendi r›zalar›yla kapitalist döngüye kat›lmalar›n› sa¤layacak koflullar› oluflturmak yoluyla da kabul görür hale getirmektedir. Bireylerin kendi r›zalar›n› sa¤lamak için düflünce dünyalar›na hükmeden bir egemen kültür, bir ideolojik hegemonya yaratmak gereklidir. Din, kitle iletiflim araçlar›, toplumsal iliflkiler ve siyasi partiler gibi hegemonya araçlar› vas›tas›yla bir çeflit uzlaflma ortam› yarat›lmakta ve iflçi s›n›f› kendi ç›karlar›n› egemenlerin ç›karlar›yla özdefllefltirmektedir. Sanat da, bu hegemonyan›n hem üreticisi hem de ürünü konular›nda yer al›r. Ya düzene ayak uydurmufl birey, bilerek ya da bilmeyerek, ideolojik hegemonyan›n zihin zindanlar›nda, hegemonyan›n müsaade etti¤i kadar üretir ve dolay›s›yla sanat hegemonya ürünü olmaktad›r. Ya da var olan düzeni, kapitalist toplum iliflkilerini muhafaza etmek amac›yla birey, ideolojik hegemonyan›n tüm silahlar›ndan faydalanarak, toplumda egemen kültürün kabulünü daim k›lacak sanat ürünleri ortaya ç›karmakta ve burada da sanat hegemonya üreten konuma yerleflmektedir. Bu ba¤lamda sanat, iflçi s›n›f› için hem bir karfl›-tehdit hem de bir silah niteli¤i teflkil eder.


178 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Özgürlükçü Gençli¤in sanat yaklafl›m›nda, egemenlerin ideolojik hegemonya ayg›t› olarak topluma s›zan sanat üretimlerine alternatif üretmek ve bu yolla ideolojik hegemonyan›n çubu¤unu devrimden yana bükmek temel prensiptir. Bu sebeple, s›n›fla ba¤ kurman›n bir yolu olarak politik, ekonomik ve tarihsel gerçeklerden, folklorik de¤erlerden, kültürel zenginlikten, gelenekten ve yarat›c› faaliyetten, diyalektikten, estetikten ve bilgi birikiminden beslenen sanat üretimleri gerçeklefltirmek, Özgürlükçü Gençli¤in “devrim için sanat” düflüncesinin pratik karfl›l›¤› olacakt›r. Bu pratik süreçte, yaflad›¤›m›z ça¤da sanat›n güncel konumuna kafl› bir tutum gelifltirmek ziyadesiyle önem tafl›maktad›r. Kavramsal anlamda avangard; yani “karfl› koyma biçimi olarak yeni”, içinde bulundu¤umuz dönemin de ihtiyac›d›r. Yozlaflmakta s›n›r tan›mayan, günbegün daha da piyasalaflan ve sat›m gücü ya da medyatiklik kriterleriyle de¤er biçilen sanat; tüm bunlara karfl›n, toplumun sinir uçlar›n› tutma potansiyelinin daim olmas› nedeniyle toplumsal devrimlerin yol haritas›nda yer edinebiliyorsa; salt ajitasyondan, sloganik söylev ve biçimlerden ibaret üretimlerin yerini sanat›n; içeri¤in (toplumsal gerçeklerin ve diyalekti¤in) ve biçimin de hakk›n› vermeyi amaçlayan ürünler var edilmeli. Sözgelimi, Naz›m Hikmet’i “Naz›m” yapan, sadece eserlerinde politik ifadelere ve toplumsal gerçekli¤e bolca yer vermifl olmas› de¤il, ayr›ca yaz›n alan›nda yapt›¤› devrimler; biçime ve edebi bak›fla getirdi¤i yeniliklerdir. Bu ba¤lamda, avangard taraf›yla da gelece¤e aç›lacak yollar miras edebilmifltir. Yoz olan› (veya yoz olmasa da halktan uzak tutulan›) elefltir-


Özgürlükçü Gençlik ve Sanat - 179

mek için, “toplum için sanat”› kurban ederek k›s›r tart›flmalar›n içinden hiçbir alternatif do¤urmayan kolayc› tutum ('devrim için’ sanatta ajitasyonun ve sloganik yap›n›n dönemsel veya konumsal bir ihtiyac› karfl›layabilece¤ini de yads›madan denebilir ki) mücadele prati¤inde, kitleleri sadece ajitasyonla devrime iteklemeyi ummaktan farks›zd›r. Bu flekilde, “sanat” ve/veya “toplum” için sanat sorgusuna seçti¤imiz terazi, kefeleri sahibinden yana kald›rmakta hile görmez; nihayetinde çamur: su ve toprakt›r!.. Karl Marx’›n kitlelere yaklafl›m aç›s›ndan sarf etti¤i; “iflçilere herhangi bir belirli düflünce ya da yap›c› bir ö¤reti bulunmaks›z›n ça¤r›da bulunmak... …bir yanda kendisine gökten vahiy inen bir peygamber, öte yandaysa yaln›zca esneyen eflekler bulundu¤u farz edilerek onursuzca giriflilmifl, beyhude bir vaaz verme oyunudur” ifadeleri, nas›l bir sanat sorgusuna manidar bir katk› sunacakt›r. Elde olanlarla, ihtiyaç duyulan aras›nda kurulmas› gereken köprü, -özellikle sanat perspektifinden bak›ld›¤›nda- “kim/ne için” sor(g)usundan çok “ne yapmal›” sor(g)usuna muhtaçt›r. KARAR : Özgürlükçü Gençlik’in kültür-sanat alan›na iliflkin yönelimleri; • “Toplum için sanat” anlay›fl› yanl›fl de¤ildir, ancak bu anlay›fla yap›lan vurguda daha çok “toplum” öne ç›kar›larak “sanat” k›sm› ihmal edilmektedir. “Toplum için” k›sm›na tekrar tekrar tak›lmaktansa üretece¤imiz sanat için “nas›l yapmal›?" sorusu üretim sürecinin mihengi haline getirilmelidir ki içinde


180 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

bulunulan dönem, flartlar ve ihtiyaçlar› kendi özgünlü¤ü içinde ifade eden hakiki sanat ürünleri var olabilsin. • Sanat›n basitçe araçsallaflt›r›lmas› gibi “kendi bafl›na bir amaç” olarak ele al›nmas› da yanl›flt›r. Elbette sanata politik mücadeleyi örgütlemekte bir araç fonksiyonu da yüklenmektedir. • Özgürlükçü Gençlik, sanat›, kitleleri dönüfltürme bak›m›ndan s›¤ bir pozisyonda tutan salt bir “örgütlenme materyali” olarak kullanma tutumu ve sanat›n kitlelere ulaflmas›na engel olan elitist sanat anlay›fllar›yla aras›na mesafe koyarak “devrim için sanat” anlay›fl›yla hareket eder. • Devrimci sanat -ulafl›lmak istenen kitleye; hayat›n öz çeliflkilerini, kendilerinin içerisinde bulunduklar› çeliflkileri göstermeyi hedefleyen sanat- faaliyeti, ayn› zamanda, ideolojik hegemonya mücadelesiyle s›k› bir iliflki içindedir. • Özgürlükçü Gençlik, kültür-sanat alan›na dair perspektif tart›flmas›n› derinlefltirmek ve bu alanda bir birikim yaratmak için kendisinin öncüsü veya öznesi oldu¤u bir yay›n ç›kar›lmas›n› önüne koyar. Ayr›ca, bu alana dair üretilebilecek di¤er pratiklerin olanaklar›n› kollar. Ç›kar›lacak bir sanat yay›n› ÖGD’liler aras›nda s›n›rl› kalmamal›d›r. Sanatla özel olarak ilgilenen arkadafllar bir araya gelerek kolektif bir sanat çal›flmas›n›n ilk nüvesini var edebilirler. ÖGD’liler bu yay›n faaliyetinin öncülü¤ünü yapt›¤› kadar, çevre iliflkilerini de bu çal›flmaya dahil etmeli; çal›flma kurumsallaflmaya giden, kültür/sanat merkezlerinin kurulufluna uzanabilecek bir yola girmelidir.


ÖZGÜRLÜK BAYRAĞI DAHA DAHA YUKARI! Özgürlükçü Gençlik olarak I. Konferans›m›z› “Özgürlük Yolunda Militanlaflma ve Önderleflme” fliar›yla gerçeklefltirdik. Baflar›l› bir konferans örgütlemenin hakl› mutlulu¤unu yaflarken, konferans›m›zdan ald›¤›m›z rüzgarla kampüslerimize ve sokaklara dönüyoruz. K›v›lc›ml›’dan Mazlum Do¤an’a devrimci önderleri selamlayarak bafllad›¤›m›z konferansta, politik hatt›m›z›n do¤ru hamlelerinin ayd›nl›¤›nda hatalar›m›z›n da fark›na vararak 5 y›ll›k kurulufl sürecimizi de¤erlendirdik. Bu konferans›n var›lmas› gereken bir nokta de¤il, militanlaflma ve önderleflme yolunda bir milat oldu¤u düflüncesiyle konferans›m›z› gerçeklefltirdik. Türkiye Devrimci Gençlik Hareketinin içinde bulundu¤u durum, yürüttü¤ü tart›flmalar›n düzeyi ve kitle ba¤lar›n›n geniflli¤i ve derinli¤i ele al›nd›¤›nda; dostlar›m›z ve has›mlar›m›z Özgürlükçü Gençlik’in bu iddial› fliar›n alt›n› nas›l dolduraca¤›n› görmek için konferans›m›z› beklediler. Has›mlar›m›z belki o gün orada de¤illerdi. Ancak konferans›n tan›m›n› ve kapsam›n› sadece salonla s›n›rl› tutmadan, konferans›n prati¤imize kazand›rd›k-(acak)-lar›; örgütümüze dair yapt›¤›m›z de¤erlendirmelerin ciddiyetini ortaya koyacakt›r. Nasıl bir Militanlaşma ve Önderleşme? Konferans›m›z› de¤erlendirmeye bafllarken konferansa atfet-


182 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

ti¤imiz önem, beklentilerimiz ve hedeflerimiz ile bunlar› ne kadar gerçeklefltirebildi¤imiz bizim bafll›ca kriterlerimiz olacakt›r. Öncelikle 2004’ten 2006’ya kadar tart›fl›lan ve 2006’da da al›nan dernekleflme karar›yla yola ç›kan örgütümüz Devrimci Gençlik Hareketi içerisinde kendisine biçti¤i misyonun 1. aflamas›na iliflkin hedeflerini tamamlam›flt›r. 16 flehirden konferansa kat›lan delegelerin, hem hedeflenen örgütlenme alan› içerisindeki yayg›nl›¤›, hem de tart›flmalara yans›yan kalite hedeflenen yatay ve dikey çal›flman›n doygunlu¤a ulaflt›¤›n›n en önemli göstergesi oldu. Bu doygunluk ›fl›¤›nda kurulufl sürecimizi tamamlad›¤›m›z bir dönemi kapat›rken; ondan daha çetrefilli, sorumluluklar› daha fazla olan fakat ayn› oranda da çal›flmalar›m›z›n meyvesini toplad›¤›m›z, taktiklerimizin alandaki karfl›l›¤›n› daha net biçimlerde bulaca¤› yeni bir dönemi açmay› hedefledik: Özgürlük bayra¤›n› barikat›n en önüne tafl›mak... Bugüne kadar yazd›¤›m›z metinlerin tarif etti¤i gibi; militanl›k tahayyülümüzü hayat›n›n her alan›nda “kendini yakmakla ve yeniden kurmakla yükümlü” bir zemin üzerine kurgulad›k. Sistemle kurulan bütün yozlaflm›fl iliflkilerden kendisini ar›nd›rmay› dert ediniflimiz ve yaflam biçimimizi devrimcili¤in özgürlefltirici yolunda flekillendirme irademiz bu konferansla birlikte daha da ileri bir mevziye tafl›n›yor. Dokumuzu daha da çeliklefltirece¤iz. Reddetmek ve sisteme karfl› durmak ilk ad›msa, ikinci ad›m›m›z sistemin alternatifini yaratmaya, devleti ve sistemi kendinde y›kmaya bugünden bafllamakt›r. Devrimci Gençlik Hareketinin mevcut durumu içerisinde Özgürlükçü Gençlik’in alana sundu¤u perspektifin öncüleflme-


Özgürlük Bayra¤› Daha Daha Yukar›! - 183

si sürecini bu konferansla bafllat›yoruz. An’a müdahale etme kabiliyetimizi tekrar tekrar s›nayaca¤›m›z bir sürece giriyoruz. Do¤ru zamanda do¤ru kararlar alabilme ve uygulama örgütümüz aç›s›ndan olmazsa olmaz bir koflul olarak önümüzdeki sürecin belirleyici unsuru olacak. Üniversitelilerin, liselilerin ve genç kad›nlar›n bakt›¤› yerde olacak; özgürlük bayra¤›n› gençlik mücadelesinin ifade edilifli haline getirece¤iz. Bizim için mutlak olan, yapmak istediklerimiz ve bunlar› gerçeklefltirebilme iradesidir. Biliyoruz ki; önderlik kendine sevdal›l›k de¤il, devrim ve sosyalizm mücadelesinin biz genç devrimcilere yükledi¤i sorumlulu¤un yerine getirilmesidir. Önerge Tartışmalarından Yansıyan Özgürlükçü Gençlik’in; kapitalizme do¤al set çekebilen ekolojiden, reorganizasyon için birli¤e; patriarkal kapitalizme karfl› kad›n mücadelesinden, Kürt özgürlük hareketine kadar önergeleriyle zenginlefltirdi¤i politik zemini, konferans sürecindeki tart›flmalarda da görüldü ki önderleflme yolunda gençli¤in önünü açacakt›r. Konferans›m›z, kurulufl sürecinde çal›flmam›z içerisinde özel önem atfetti¤imiz e¤itim faaliyetinin s›nanmas› bak›m›ndan önemli bir olanak sundu. Bugüne kadar hem gençli¤e dair tart›flt›¤›m›z gündemlere, hem de hatt›m›z› oluflturan ideolojik ve politik gündemlere dair yaz›lan metinler ve tart›flmalar esnas›nda yap›lan müdahaleler örgütümüzün kendi olanaklar› dahilinde bu konuda baflar›l› bir s›navdan geçti¤ini gösterdi.


184 - Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans› Belgeler

Tart›flmalardaki nitelik, bizim derinli¤imizin boyutlar›n› kavrayabilmemiz kadar konferans haz›rl›k sürecindeki konsantrasyonumuz da bir baflar› olarak art›lar hanesine yaz›ld›. Bununla birlikte baz› önergelerin yaz›lmas› konusunda yaflad›¤›m›z gecikme konferans›m›z›n en belirgin eksikli¤i olarak dikkat çekti. Önümüzdeki süreçte bu eksikliklerimizin üstesinden gelmenin yan›nda gençlik hareketine yön verme ihtiyac›n› karfl›lay›c› metinlerimizi de daha da yetkinlefltirmemiz ve konferans›m›z›n iddias›na yak›fl›r bir önderleflme perspektifiyle bir üst seviyeye s›çratmam›z gerekiyor. Biriktirdi¤imiz dereleri konferans›m›z arac›l›¤›yla bir denizde buluflturduk. Bunlar› yak›n zaman içerisinde dostlar›m›zla da paylaflaca¤›z. Sorumluluklarımız Daha Fazla Kurulufl aflamas›ndaki teorik birikim ve deneyimlerimiz, konferans›n verdi¤i netlikle, pratikte daha h›zl› reflekslerle vücut bulacak. Nicel ve nitel birikimimizin artmas› yeni olanaklar›, yeni olanaklar da özgürlük mücadelesinin daha da büyümesini sa¤layacak. Konferans boyunca salona her bak›fl›nda konuflmac› kifliyi heyecanland›ran 105’i delege 120 genç devrimci olarak bir duvar ördük. Bu duvar örgütümüz aç›s›ndan gerisine geçilemeyecek bir s›n›r› ifade ediyor. Gençlik, içerisine al›nmak istedi¤i cendereyi d›fl çeperlerine do¤ru zorlamad›¤› her an sistem karfl›s›nda daha da çaresizleflecektir. Örgütsel olarak s›n›rlar› daha da zorlayaca¤›m›z yeni dönem; zorluklar›, yoruculu¤u ve ayn› oranda da heyecan›yla beraber bizim için bir milad› tarif ediyor.


Özgürlük Bayra¤› Daha Daha Yukar›! - 185

Organlara seçilen bütün yoldafllar›m›z bu sorumlulu¤un bilinciyle önüne bak›yor. Yaflas›n I. Konferans›m›z! Yaflas›n Devrim ve Sosyalizm! K›v›lc›m Yürekte! Özgürlük Kavgada! Özgürlükçü Gençlik Merkez Koordinasyonu





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.