Brüksel Ehlibeyt Camisi
İçindekiler İçindekiler
2
Nefsi Tezkiye ön söz
3
Nefsi Tezkiye Bölüm 1
4
Canlı Yayın Tanıtım Çocuk Dünyası
6 8
Aşura Mesajları
9
İmam Zeynelâbidin'in (a.s) Şam'da Melun Yezid'in Önünde Okuduğu Hutbe
13
Ağustos ayı için namaz vakitler
15
Biz Kimiz
16
infi@ehlibeyt.be
www.ehlibeyt.be
0486 476 020
Rue Claessens – Claessensstraat 101, 1020 Brussel
Bismillahirrahmanirrahim 7 - Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’. 8 - Derken ona kötülüğünü de, çekinmesini de ilham etmiştir. 9 - Andolsun ki kim, özünü iyice temizlemişse kurtulmuştur, muradına ermiştir. 10 - Ve andolsun ki kim, özünü kirletmiş, kötülüğe gömmüşse ziyana girmiştir.
Otuz derste Nefsini tezkiye etmenin projesini kendin oluştur. Bu program sadece 30 ayrı güne sığar, bunu kendine yapmanın zamanı gelmedi mi?
Program Hakkında Bilgiler Manevi yolculuk adı altında Nefsi tezkiye etme derslerinin asıl amacı; günümüz insanının ihtiyacı olan, gelişen ve değişen dünyanın ürettiği yenilikler ve meşguliyetler karşısında, kendine zaman ayıramamasından dolayı ve geçen zaman içerisinde maneviyattan nasıl uzaklaşıldığının farkına varılabilmesidir. Bu temel hedef doğrultusunda programının asıl amacı, bireysel ve toplumsal düzeyde etkili kabiliyetler kazanabilmek için gerekli olan genel kültür ve becerilerini geliştirebilmek, Hedef kitlesi olan; çocuk, genç, yetişkin ve yaşlılar, dini gelişim özelliklerine göre tanıyıp, güncel bilgi ve gelişmeleri izleyebilme ve sorunların çözümünde kullanabilme becerisi kazanabilmelidir. Bireysel, psikolojik ve dini içerikli sorunları, temel kaynaklardan yararlanarak, bilimsel düzeyde araştırıp, milli ve dini değerler hususunda farkındalık oluşturarak, hurafelerden uzak, toplumsal örf ve adetlerin tanımasını ve yaşatılmasını sağlayabilecek; aldığı eğitim ve öğretime paralel olarak, toplum içerisinde, modern ve psikolojik yöntemlerle dini becerileri artırarak maneviyatta yol alabilmesidir.
Değerli arkadaşlarım! Sizlerinde bilgi ve becerileriyle, toplumsal ilişkiler ve sosyal medya yoluyla bu hizmetleri olabildiğince yayılmasına vesile olarak daha çok insanın istifade edebilmesini sağlayabiliriz. Hepinize gönülden teşekür ederim.
3
Bismillehirrahmenirrahim
Nefsi Tezkiye Bölüm 1 İlk Adım Ey ilahi sırların sureti! o sensin
Şahın Cemal aynası! o sensin Alemde ne varsa senin dışında değil Ne ararsan kendinde ara! o sensin
Evet: Senin dermanın kendi içinde ve sen bilmiyorsun.
İmama seccat (as) buyuruyorlar ki: Hz Musa (as) Allah’tan sordu: Kıyamet günü senin arşının gölgesinde yaşayacak olaanlar kimlerdir? Buyurdu ki: Temiz kalplier arşımın gölgesinde yaşayacak olanlardı. Onlar; Haktan başkasına bakmazlar Haktan başkasını görmezler Hiçbir itaatten geri kalmazlar
Derdin kendinden kaynaklanıyor ve sen görmüyorsun Eğer Yüce Allah lütuf ederse, Mevla’nın (as) bu şiirinin manasını incelediğimizde. İlk adım, tüm sorunları çözmektir. Çünkü; kendi bildiklerimize göre hareket edersek, attığımız her adım, sonraki adımı atmak için önümüzü aydınlatır ve sonraki adımlarımızı kolaylaştırır. Eğer bildiklerimizle hareket etmezsek, bu tıpkı elimizde bir ışık olduğu halde hareket edemememize benzer. Bu durumda hedefe ulaşmak asla mümkün olmaz. ‘’Kim bildiği ile amel ederse, yüce Allah onu bilmediklerinden haberdar eder’’
Gerçek özgürlük, manevi özgürlükte gizlidir. Aliya İzzetbegoviç
4
Yapılacak bir iş; amele dökülmediği müddetçe dille söylemenin hiçbir faydası olmaz. Örneğin: bir insan iyi bir tahsil için yüksek lisans elde etmesi gerekiyor, biliyoruz ki sıkı bir çalışma ve uzun zahmetler olmadan bu asla mümkün olmaz. Aksi taktirde bu arzusunu yıllarca içinde taşımasınında bir faydası olamaz. Öyle ki aynı şey, maneviyyat konusu içinde geçerlidir. O halde amellerin manevi eserlerini, bir müddet sonra kendinde görebilmen için, bu günden itibaren başlatacağın programın ilk talimatı, gecenin ilk gece uykusunu alabilmektir. Sonuç almak için bu adımlar izlenmeli; eğer öğle yemeği hafifletilirse gün batımından önce acıkmış olduğunu göreceksin. Yatsı namazından sonra uyumalı, eğer herhangi bir nedenden dolayı uyuyamayacak gibi olursan, sakin bir yatağa şekilde uzanmalı ve uyuyana kadar dinlenmelisin. Rahmetli Doktorun Dediği gibi: “Uzanmak uykunun yarısıdır”. Bu bir şaka gibi olsada, gerçeğin ta kendisidir. Böyle yaparsan bir süre sonra şafak keyfinin tadına varabilirsin.
Sessiz gecenin kör karanlığında, Rehberim oldu; duam hem seherin göz yaşları
Hz. Ali İnsanların değeri, düşüp kalktığı ve beraber yaşadığı insanlardan anlaşılır.
Hz. Fatma (sa) Allah, sılayı rahim yapmayı, ömrün uzamasına vesile kıldı. Kaynak :
Her şey gelip geçici ey gönül. Bak az önce aldığın nefes bile geldi geçti. Sen baki olana razı ol Hz. Mevlana
Sonuç olarak diyebiliriz ki; İlk gece uykusu olmadan erken uyanmanın lezzetini alamazsın
5
Bildiğiniz gibi Covid 19 virüs riski sebebiyle toplantı yerlerine gidilmesi; tedbir amaçlı kısıtlanmıştır. İşte bu sebepten dolayı camimizde uzun zamandan beridir online dersler verilmektedir. Camimizde Ramazan ayı programalarımızı yapamadık ama hocamızın sohbetlerini hergün düzenli olarak siz dostlarımızın hizmetine sunduk. Bu sohbetleri kaçıran herkes videoların tekrarını camimizin Facebook ve youtube kanalında bulmaları mümkündür. https://www.facebook.com/BrukselEhlibeyt/
https://www.youtube.com/channel/UCOm5_shcNEvo_NkiU8nL_YQ
Bu tedbirler devam ettiği müddetçe cami programlarımız Facebook’tan ve youtube’den yine canlı yayın olarak, devam edecektir. Her Salı, Perşembe: tevessül duası ve kumeyl duası olduğu gibi, Cuma günlride; Cuma hutbesi yine canlı yayınla sizlere ulaşmaya çalışacağız.
6
Siz dostlarımızdan ricamız budur ki; Allah yolunda yapılan bu çalışmaları istifade ederken, dostlarınıza ve yakın çevrenize tavsiye etmenizdir. Kur’an’da buyurulan (Ves sâbikûnes sâbikûn) ayetinin muhatabı siz olun. Allah’u Tâala (cc) bu ayette; hayır işlerde birbirimizle yarış etmemizi tavsiye ediyor. Değerli dostlar! mektebe hizmet ederken Hz Mehdi’nin (af) zuhuru için bir zemin oluşumuna vesile oluruz inşallah Elimizde olan nimetlerin kıymetini bilelim ve bu nimetleri layıkıyla istifade edelim. Zira Allah’u Tâala’nın Kur’an-ı Kerimde buyurduğu gibi; nimete ehemmiyet vermeyenden, Allah nimetini geri alır ve şiddetli azapla cezalandırır. Sokaklarda bile maske ön görülmesi, kısmende olsa bir araya gelmemezizi zorlaştırıyor. Ama bizim bu vazifeleri yerine getirmemize asla engel değildir. Aziz Rehberimizin buyurduğu gibi; medyada yer alan, manevi meydanlardan geri kalmayalım. Medya aracılığıyla dostluğumuzu koruyarak irtibatımızı sağlarken, yine bu yolla mektebe hizmetimizi çoğaltarak devam ettirelim. Herkesin bu konuda kendine bir vazife çıkararak hizmet etmesini tavsiye ediyoruz. İlahi! Verdiğin nimetleri bizden geri alma ve bu nimetlere ehemmiyet gösterebilmemiz için bize basiret ve tükenmez tevfik ihsan eyle
Brüksel Ehlibeyt Camisi Yönetim Kurulu
7
Çocuk Dünyası Hz Hüseyin (as); Kerbela’da Yezid’in ordusuna karşı durarak, islamın yok olmasını engelledi. Yezit melun tıpkı ataları gibi, insanların sahip olduğu izzet ve şerefini ayaklar altına alıyordu. Yani imam Hüseyin kıyam etmeseydi, Yezit islamında sonunu getirip, yeniden putperestliğe doğru yöneliyordu.. Yezit; maymunlarla , köpeklerle ve çeşitli hayvanlarla oynayarak zaman geçirip, Açıkça içki içip, kumar oynayarak, islamın değerleriyle dalga geçiyordu.
Hz Hüseyin 72 kişiyle Yezid’in 30 bin kişilik ordusuna karşı meydan okudu. Yezit 72 kişiye karşı yüzlerce kayıp verdi, bu şekilde kazanamayacağını anlayan Yezit ordusu, türlü hilelere baş vurarak namertçe Hz Hüseyin ve yanındakileri acımasızca katletti. Zannediyordu ki; savaşı kazanıp istediği her şeyi rahatça yapabilecekti. Ama herşey Yezit ve askerlerinin düşündüğü gibi olmadı. Hüseyin (as) tıpkı ceddi peygamber (saa) nasıl putları devirip insanları kölelikten kurtarıp islamı getirdiyese, onunda şehit olması islamı yeniden diriltip, insanları köle olmaktan kurtardı. Yani şimdi biz şerefle yaşayıp Peygamber efendimizin (saa) getirdiği dini yaşayıp yaşatabiliyorsak bu, Hz Hüseyi’in (as) kıyamı sayesindedir. Allah’ın selamı Hz Hüseyine ve sevenlerine olsun ve Allah’ın laneti Yezid’e ve onun yolundan gidenlere olsun
Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki: “Cennet anaların ayakları altındadır. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Çocuklarının, kendilerine karşı saygılı olmalarına sebep olan anne ve babaların üzerine Allah'ın rahmeti olsun."
Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: "Söz dilinin susutuğu ve amel dilinin söylediği nasihat hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz." Her çocuk oyun oynamak ister. Bu çocuk olmanın bir gereğidir. İşe gitmek, çalışmak yetişkinler için nasıl bir anlam ifade ediyorsa oyun da çocuklar için aynı anlama gelmektedir. Gelişimin devam etmesi ve sağlıklı büyüme için oyunlara önem verilmelidir.
8
Aşura Mesajları Hazırlayan: Musa AYDIN "Bizim dostlarımız, sevinçli günümüzde sevinir, keder ve musibet günümüzde hüzünlenir, matem tutarlar…" Bugünlerde kulaklarımız bir kez daha Hüseyin ve Zeynep adıyla, Kerbelâ ve Aşura yadıyla çınlıyor. Bir kez daha hüzünleniyor kalplerimiz; bir kez daha boşalıyor gözlerimizden göz yaşları. Neden acaba? Niye ağlıyoruz? Neye ağlıyoruz? Neden üzülüyoruz? Neye üzülüyoruz? Kimdir Hüseyin? Kimdir Zeynep? Nedir Aşura ve neresidir Kerbela? Kâinat efendisi, Seyyid'ul-Enbiya, Resul-i Kibriya'nın göz nuru, Emir'ül-Müminin Aliyy'elMurtaza'nın ciğerparesi, dünya kadınlarının efendisi Hz. Fatıma'nın canı, ruhudur Hüseyin. Nübüvvet ve risalet bağının şah gülü, kızıl gülü, imamet ve velayet semasının üçüncü yıldızı, parlak yıldızı, kızıl yıldızı; özgür insanların önderi, örneği, hakikat yolcularının kıblesi, insanlık muallimi, izzet, adalet ve hürriyet öğretmeni, sevgi ve saadet rehberi, ubudiyyet ve irfanın en büyük üstadı, aşk ve şehadet öncüsü, aşık gönüllerin aşkı, hazin sevdası. Evet, biz böyle bir insanüstü insana ağlıyoruz, Hüseyin'e ağlıyoruz, Resulullah'ıın daha ilk dünyaya geldiği sırada göz yaşlarına boğduğu Hüseyin'e, omuzlarında büyütüp "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim" dediği Hüseyin'e. Evet biz Hüseyin'e ağlıyoruz, mazlumiyete ağlıyoruz, yalnızlığa ağlıyoruz, faziletlerin yalnızlığına, hak ve hakikatin yalnızlığına, İslam'ın, Kur'an'ın, Resulullah'ın yalnızlığına, Ehlibeyti'nin, evlatlarının yalnızlığına, aslanların, yiğitlerin al kanlar içinde yatmasına, zincirlere vurulmasına; çakalların, çapulcuların baş tacı edilmesine ağlıyoruz.
Hz. Zeynep Ziyad'ın "Allah'a hamdolsun ki sizi rezil etti ve yalanınızı ortaya çıkardı." sözüne karşılık şöyle buyurdu: "Ancak fasık kimse rezil olur ve facir kimse yalan söyler; o da bizden başkasıdır. İbn-i Ziyad tekrar dönüp "Allah'ın kardeşine yaptığını nasıl buldun?" deyince Hz. Zeynep şu cevabı verdi: "Ben güzellikten başka hiç bir şey görmedim. Onlar Allah'ın kendileri için şehadeti mukadder kıldığı kimselerdir. Evet onlar ebedi yataklarına koştular. Ancak çok geçmeden Allah seni ve onları bir araya getirecek ve seninle hesaplaşacaklar; işte o zaman kötü akıbetin kime ait olduğunu göreceksin. Anan sana ağlasın ey (fahişe) Mercane oğlu!
9
Evet, biz Hüseyin'in, yani bütün enbiyanın şahadetine ağlıyoruz. Hüseyin'in, yani Resulullah'ın şahadetine ağlıyoruz. Hüseyin'in, yani Ali'nin şahadetine ağlıyoruz. Hüseyin'in, yani Fatıma'nın şehadetine ağlıyoruz. Hüseyin'in, yani Hasan-ı Mücteba'nın şehadetine ağlıyoruz. Hüseyin'in yani bütün Ehlibeyt'in şehadetine ağlıyoruz. Zira Hüseyin, bütün enbiyanın varisi, Resulullah'ın vasisi, bütün evliyanın zübdesidir. Evet, Kerbela'da Hüseyin'i şehit edenler, bütün enbiya ve evliyayı şehit ettiler aslında. Peki kimdir tarihin bu en korkunç cinayetini işleyen zalimler, caniler? Nurdan kaçan yarasalar, Bedir ve Uhudların, Hendek, Hayber ve Huneynlerin intikamı hırsıyla kavrulan, Hz. Hamza'nın ciğerleriyle yüreklerini serinletemeyen nübüvvet ve velayetin, hak ve hakikatin yeminli düşmanları. Onlar ki, sultanı razı etme pahasına Rahman'ı gazaplandırdılar; Resulün bağrını kanla doldurdular. Evet Sıffin'de Ali'den öçlerini tam alamayan, yıllarca minberlerde, kürsülerde, hutbelerde Allah'ın velisine okudukları lânetten teselli bulmayan şeytan hizbi, bilahare Ali'nin oğlundan acılarını çıkarmaya çalıştılar; hiçbir vahşilik ve gaddarlıktan çekinmeden; hem de İslam adına, Peygamber adına ve hilafet sancağı altında! Yine Zeyneb'i anıyoruz, o efsane kadını, o kahramanı, o Haydar-ı Kerrar kızını; o ikinci Zehra'yı, o şecaat, cesaret, sabır ve rıza abidesi, o iffet ve takva timsalini; o Kerbela elçisini, o izzet elçisini anıyoruz. Onun musibetlerine ağlıyoruz; yalnızlığına ağlıyoruz. Onu henüz hakkıyla tanıyamadığımıza ağlıyoruz. Alemdar-ı Kerbela, tevhid cephesinin sancaktarı, susuzların sakisi Ebulfazl'il-Abbas'ı yad ediyoruz. Onun imanına, hamiyetine, şecaat ve cesaretine gıpta ediyor, mazlumiyetine ağlıyoruz. O ki aziz kardeşi Hüseyin için o kadar önemli ve değerliydi ki şehadeti sırasında başka hiçbir şehit hakkında söylemediği sözü onun hakkında söyledi; elini beline koyarak şöyle haykırdı mazlumların efendisi: "İşte şimdi belim büküldü kardeşim!"
10
İmam Zeynelabidin (a.s) kendisini ölüm ile tehdit eden İbn-i Ziyad'a şöyle buyurdu: "Ey İbn-i Ziyad beni ölümle mi tehdit ediyorsun. Bilmez misin öldürülmek bizim adetimizdir ve şehadet bizim yüceliğimizdir.«
İmam Zeynelabidin'in (a.s) Kufe'de okuduğu hutbeden: "Ey İnsanlar! Beni tanıyan tanıyor, tanımayana ise tanıtıyorum kendimi. Ben Ali b. Ebu Talip oğlu Ali b. Hüseyin'im! Ben hürmeti ayaklar altına alınan, nimeti zorla gasp edilen ve Ehlibeyt'i esir edilenin oğluyum. Ben Fırat kenarında hiçbir suçu olmadan başı kesilenin oğluyum. Ben eziyet ve işkence ile şehit edilen kimsenin oğluyum. Ve bu iftihar olarak bize yeter..."
Bugünlerde Hüseyin'in yiğit yavrusu Ali Ekberin'i bir kez daha dile getiriyor, minnetle anıyoruz, o ki siması Peygamber siması, ahlâkı Peygamber ahlâkıydı, Hüseyin ondan alıyordu Peygamber kokusunu. Evet, Hüseyin'in en küçük askeri, altı aylık fedaisi, Ali Asker'ini bağrımız yanarak anıyor, Hüseyin'in mazlumiyetine göz yaşı döküyor, Allah düşmanlarını, Peygamber düşmanlarını, Hüseyin ve Ehlibeyt düşmanlarını top-yekun bir kez daha lânetliyor ve Allah'ın Resulüne olan kadirşinaslık borcumuzu ödüyor; tevelli ve teberri görevimizi ifa etmeye çalışıyoruz. Bugünlerde Hüseyin'in vefa ve sadakat, fedakârlık ve cesaret, iman ve itaat timsali olan yarenini, ashabını anıyoruz, tarih yaşadıkça yaşayacak olan o 72 ölümsüz Kerbela şehidini, onlar ki Emevî ordusu diye tanınan, insanlıktan bihaber 30 bin vahşiler yığınına karşı en çetin şartlarda, kanlarının son damlasına kadar, kahramanca, mertçe, mümince savaşıp Peygamber evladını, Ehlibeyt'in nurlu yolunu savundular ve böylece en büyük fedakârlık ve vefa örneği ve öğretmeni olarak tarihe geçtiler. "Sadıklar böyle vefa gösterir serverine; Bir canın yerine bin car verir rehberine." Evet, yine Kerbela'yı anıyoruz; o, tarihin en büyük bela, musibet, imtihan, irfan ve aşk çölünü. Arz kadar geniş, hak-batıl çizgisi kadar uzun bir çöl... Sadıkların meydanı, aşıkların destanı ve kızıl laleler gülistanı... Kerbela... Ve... Aşura... insanlık tarihini kendinde özetleyen; şehadet günü, şehitler günü, mustaz'aflar, mazlumlar günü... Kanın kılıca galebe günü... Hakkın en parlak, en muhteşem, batılın ise en karanlık, en kara sayfası... Evet Aşura'yı anıyoruz...
Haydar-ı Kerrar oğlu Ebulfazl sol kolu kesildiğinde ise şu recezi okuyordu: "Ey nefs kafirlerden korkma sen Müjde olsun sana Cebbar Allah'ın nimetine kavuşmak Seçilmiş kainat sevreri Peygamber ile birlikte olmak Zalimler kestiler zulm ile sol kolumu da Ya Rabbi, tattır onlara sen cehennem ateşinin hararetini"
11
Evet, Hüseyin'i unutmamak, Hüseyin'in mektebini unutmamak demektir; çizgisini yaşatmak demektir. Kerbela'yı ve Aşura'yı zinde tutmak, Kerbelaî ve Aşuraî değerleri ihya etmek demektir. Hüseyin'e ağlamak, Hüseyin'in temsil ettiği bütün güzellikleri, değerleri sevmek, sahiplenmektir. Karşı çıktığı bütün çirkinliklere, zulüm ve gaddarlığa, insanlık dışı bütün eylem ve söyleme isyandır, nefret ve lânettir. Resul ve Ehlibeyti'ne gönül veren hakikat sevdalıları, elinizdeki bu mütevazı çalışmada sizlere "Ölümsüz Kerbela Destanı'ndan tarihe geçen ve tarih yaşadıkça parlayacak ve insanlığa ışık tutacak "iman", "izzet" ve "hürriyet" tablolarından bir demet seçerek sizlere takdim ediyoruz. Allah yar ve yardımcınız olsun ve sırat-ı müstakimi en mükemmel şekliyle temsil eden Hüseyinî çizgiden bizleri ayırmasın. Amin!
İmam Bakır (a.s) İmam Hüseyin'in (a.s) mübarek vücuduna isabet eden darbe ve yaralar hakkında şöyle buyurmuştur: "İmam Hüseyin'in (a.s) bedenine üç yüz yirmi küsur mızrak, kılıç ve ok yarası değmişti." Üç yüz altmış ok yaralarının dışında 330 ve bilahare 1900'e kadar yara sayısı zikreden rivayetler mevcuttur. Mübarek vücuduna o kadar ok saplanmıştı ki bakıldığında kirpi görüntüsü veriyordu. Rivayetler bütün okların vücudun ön kısmına isabet ettiğini söylemektedir. (Zira İmam (a.s) sırtını asla düşmana dönmemişti!)
İmam Hüseyin (a.s): "(Bütün) bu başıma gelen bela ve musibetlerin (tahammülünü) bana kolaylaştıran, Allah'ın bunları görmesi ve bunlara şahit olmasıdır."
12
İmam Zeynelâbidin'in (a.s) Şam'da Melun Yezid'in Önünde Okuduğu Hutbe: "Ey insanlar, bize altı şey ihsan edilmiş ve yedi şey sebebiyle de üstün kılınmışız. Bize ilim, hilim, cömertlik, fesahat, cesaret ve müminlerin kalbinde (bize karşı) bir sevgi verilmiştir. Üstünlük sebebimiz ise şunlardır: Allah'ın seçkin Peygamberi Muhammed (s.a.a) bizdendir. Doğru sözlü kimse (Ali -a.s-) de bizdendir, Cafer-i Tayyar bizdendir. Allah ve Resulünün arslanı (Hamza) bizdendir. Cennet gençlerinin efendisi olan bu ümmetin (Peygamberinin) iki torunu (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin -a.s-) da bizdendir. Hakeza Deccal'ı öldürecek olan Mehdi de bizdendir. Ey insanlar, beni tanıyan tanıyor, tanımayanlara da hasep ve nesebimi açıklıyorum. Ey insanlar, ben Mekke ve Minâ'nın oğluyum. Ben Zemzem ve Safa'nın oğluyum. Ben Hacer'ül-Esved'i ridasıyla yerine bırakan kimsenin oğluyum. Ben izar ve ridasına bürünen en hayırlı kimsenin oğluyum. Ben tavaf ve sa'y eden, hacca gidip telbiye söyleyen en hayırlı kimsenin oğluyum. Ben Burak'a bindirilen ve Cibril'in Sidret'ülMüntehâ'ya götürdüğü kimsenin oğluyum. Öyle ki, yakınlığı iki yay kadar oldu veya daha da yakınlaştı. Ben gök melekleriyle namaz kılan kimsenin oğluyum. Ben Celil olan Allah'ın vahyettiği her şeyi, kendisine vahyettiği kimsenin oğluyum. Ben Bedir ve Huneyn'de Resulullah'ın yanında yer alıp savaşan ve bir an olsun Allah'ı inkâr etmeyen kimsenin oğluyum. Ben müminlerin sâlihinin, nebilerin varisinin, Müslümanların rehberinin, mücahidlerin nurunun, Nâkisin (Cemel ehli), Kâsitin (Muaviye ve taraftarları) ve Mârikin (Nehrevan haricileri) ile savaşıp onları öldürenin ve hizipleri (Hendek savaşında İslam ve Müslümanları yok etme amacıyla bir araya toplanan müşrikleri) dağıtan kimsenin oğluyum
İmam Bakır (a.s) İmam Hüseyin'in (a.s) mübarek vücuduna isabet eden darbe ve yaralar hakkında şöyle buyurmuştur: "İmam Hüseyin'in (a.s) bedenine üç yüz yirmi küsur mızrak, kılıç ve ok yarası değmişti." Üç yüz altmış ok yaralarının dışında 330 ve bilahare 1900'e kadar yara sayısı zikreden rivayetler mevcuttur. Mübarek vücuduna o kadar ok saplanmıştı ki bakıldığında kirpi görüntüsü veriyordu. Rivayetler bütün okların vücudun ön kısmına isabet ettiğini söylemektedir. (Zira İmam (a.s) sırtını asla düşmana dönmemişti!)
13
Ben, bütün Müslümanların en cesur ve yiğidinin oğluyum. O Hasan ve Hüseyin'in babası Ali b. Ebu Talip'tir. Ben Fâtımat'üz-Zehrâ ve Seyyidet'un-Nisâ'nın (kadınların efendisinin) oğluyum. Ben Hatice-i Kübrâ'nın oğluyum. Ben kanına boyanan kimsenin oğluyum. Ben Kerbelâ kurbanının oğluyum. Ben kendisi için cinlerin karanlıklarda ağladığı ve kuşların gökte ağıt yaktığı kimsenin oğluyum." İmam Seccâd'ın (a.s) okuduğu hutbe mecliste bulunanlarda büyük bir inkılâp ve tepki uyandırdı, tüm meclis yasa boğuldu, ağlayıp sızlama feryatları yükseldi. Yezid oradakilerin heyecan ve gazap ile karışık pişmanlık durumlarını görünce can ve makamı hususunda paniğe kapıldı. Bu yüzden İmam Zeynelâbidin'in sözünü bastırabilmek için ezan vakti geldiğinden müezzine ezan okumasını söyledi. Ama artık geç kalmıştı. Kendisinin de tahmin ettiği gibi Kerbelâ kıyamının cesur ve bilgin sözcüsü İmam Zeynelâbidin (a.s), Yezid'in gerçek çehresini halka tanıttırmadıkça minberden aşağı inmeyecekti. Bu yüzden müezzin "Allah-u Ekber" deyince İmam Seccâd (a.s), "Allah'tan başka büyük bir şey yoktur." dedi. Müezzin, "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur." deyince de İmam Seccâd, "Saçım, derim, etim, kanım, beynim ve kemiğim de buna şehadet etmektedir." dedi. Müezzin, "Şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Resulüdür." deyince de İmam Seccâd, müezzine hitaben şöyle dedi: "Allah aşkına bir dakika sus da ben Yezid ile konuşayım." Daha sonra Yezid'e dönerek şöyle dedi: "Bu aziz ve kerim olan Resulullah, benim mi yoksa senin mi ceddindir? Eğer 'benim ceddimdir.' Dersen, buradakiler ve tüm insanlar senin yalan söylediğini bilecekler; benim ceddim olduğunu söylersen, o halde niye babamı haksız yere, zulüm ve düşmanlık üzere öldürdün, malını yağmaladın, kadınlarını esir ettin. Kıyamet gününde eyvahlar olsun sana, ceddim sana düşman olacaktır."
Hüseyin Aşkına Gözlerimde kanlı yaşlar Ağlar Hüseyin aşkına Şu Kerbelâ ciğerlerimi Dağlar Hüseyin aşkına Sevenler dost Muhammedi
Şefaat kanı Ahmedi Yürekten edip feryadı Söyler Hüseyin aşkına Anı seven alır berat Muhibleri geçer sırat Kızıl kan olmuştur Fırat Çağlar Hüseyin aşkına Salât ona selam ona Feryat eder Fatma ana Âşıklar yasından kara Bağlar Hüseyin aşkına
14
Ağustos ayı için namaz vakitler Hatanın
Ayın
Günleri
Günle ri
Cumartesi Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Pazartesi
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31
İmsak
Sabah
Gün
Öğlen
İkindi
Doğumu
03:28 03:31 03:35 03:38 03:41 03:45 03:48 03:51 03:54 03:57 04:00 04:03 04:06 04:09 04:12 04:15 04:18 04:20 04:23 04:26 04:28 04:31 04:33 04:36 04:38 04:41 04:43 04:46 04:48 04:50 04:53
03:28 03:31 03:35 03:38 03:41 03:45 03:48 03:51 03:54 03:57 04:00 04:03 04:06 04:09 04:12 04:15 04:18 04:20 04:23 04:26 04:28 04:31 04:33 04:36 04:38 04:41 04:43 04:46 04:48 04:50 04:53
06:08 06:10 06:11 06:13 06:14 06:16 06:17 06:19 06:20 06:22 06:23 06:25 06:26 06:28 06:29 06:31 06:32 06:34 06:35 06:37 06:39 06:40 06:42 06:43 06:45 06:46 06:48 06:49 06:51 06:53 06:54
Gün
Akşa m
Yatsı
Batımı
13:49 13:49 13:49 13:49 13:48 13:48 13:48 13:48 13:48 13:48 13:48 13:48 13:47 13:47 13:47 13:47 13:47 13:46 13:46 13:46 13:46 13:45 13:45 13:45 13:45 13:44 13:44 13:44 13:43 13:43 13:43
17:58 17:57 17:56 17:56 17:55 17:54 17:53 17:52 17:52 17:51 17:50 17:49 17:48 17:47 17:46 17:45 17:44 17:43 17:42 17:41 17:40 17:38 17:37 17:36 17:35 17:34 17:32 17:31 17:30 17:28 17:27
21:29 21:27 21:26 21:24 21:22 21:20 21:19 21:17 21:15 21:13 21:11 21:10 21:08 21:06 21:04 21:02 21:00 20:58 20:56 20:54 20:52 20:50 20:48 20:46 20:44 20:42 20:39 20:37 20:35 20:33 20:31
Gece Yarısı
21:56 21:55 21:53 21:51 21:49 21:47 21:46 21:44 21:42 21:40 21:38 21:36 21:34 21:32 21:30 21:28 21:26 21:24 21:21 21:19 21:17 21:15 21:13 21:11 21:08 21:06 21:04 21:02 21:00 20:57 20:55
23:32 23:30 23:27 23:24 23:21 23:19 23:16 23:13 23:10 23:08 23:05 23:02 22:59 22:56 22:54 22:51 22:48 22:45 22:43 22:40 22:37 22:34 22:32 22:29 22:26 22:23 22:21 22:18 22:15 22:13 22:10
00:30 00:31 00:32 00:33 00:33 00:34 00:35 00:36 00:36 00:37 00:37 00:38 00:38 00:39 00:39 00:40 00:40 00:41 00:41 00:41 00:41 00:42 00:42 00:42 00:42 00:42 00:43 00:43 00:43 00:43 00:43
15
Brüksel Ehl-i Beyt İslam Kültür Merkezi görev olarak, Belçika’da yaşayan toplumumuzun öz benliğinden kopmadan, din, dil, ahlak, kültür ve değer yargılarını yaşamak, yaşatmak ve gelecek nesilere aktarılmasını hedef edinmiştir. Bu değerlerini korurken, topluma yönelik bilgilendirci, eğitici ve geleceğe yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalarını, Ehl-i Beyt öğretileri doğrultusunda sürdürmeyi temel prensip sayar. Kültürler mozayiği olan ülke yapısı içerisinde, değişik kültürlere sahip toplumları göz önünde bulundurarak, iç içe ve birbirlerinin değer yargılarına saygılı, hoşgörülü bir ortamda yaşama ve bu konuda çalışmalar yapmaktadır. Bruksel Ehl-i Beyt Islam Kultur Merkezi, kendi toplumunun ve göçmenlerin geleceğine yönelik bu çalışmaları yaparken diğer göçmen ve Belçika’lı kurum ve kuruluşlarla da azami veya asgari seviyede iş birliği yapar. Her toplumun kendi temel değerlerini korumak kaydıyla kültürler ve toplumlar arası birlikte yaşamanın, entegrasyonun ve uyum çalışmalarının içerisinde yer alır, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının önlenmesi ile ilgili çalışmalar yapar, çalışan kuruluşlara destek verir.