EG 79. sayı

Page 1

Sosyalist Gençlik Dergisi * Fiyat›: 1 YTL * Say›: 79 * Ocak 2005


Ekim Gençli¤i’nden

‹Ç‹NDEK‹LER

2005 kavga y›l› olacak! Umut etmek, gelecekle ilgili iyi dileklerde bulunmak güzeldir, ancak yeterli de¤ildir. Bir fleylerin de¤iflmesini ummak, dileklerde bulunmak de¤iflmesini sa¤layamaz ne yaz›k ki. Fark etmek, harekete geçmek, mücadele etmek ve baflarmak gereklidir de¤ifltirmek için. Yoksa televizyon karfl›s›nda oturup yaflananlar karfl›s›nda dizlerini dövmek, iyiniyetle de olsa bofl laftan, yakar›fltan öteye gidemez. Bir de gelecekle ilgili “iyi” dileklerde bulunup umut da¤›tan, ama bunu daha profesyonel tarzda yapanlar vard›r ki, en çok yeni bir y›l›n yaklaflmakta oldu¤u dönemlerde rastlar›z onlara. Açar›z televizyonlar› ve konuflmaya bafllar burjuvazinin sözcüleri. Bahsi geçen y›l de¤iflir, ancak söylenenler hep ayn›d›r: Eski y›l kötü geçmifltir; savafllar, kazalar, felaketler olmufl insanlar ac› çekmifltir. Yeni y›l›n dünyam›za bar›fl ve huzur getirmesi dilenir! Ama bu yeni y›llar hiçbir zaman bar›fl ve huzur getiremez dünyam›za. ‹nsanl›¤› kana bulad›¤›, gözyafl›na bo¤du¤u, yoksulluk içinde süründürdü¤ü bir y›l daha geride kal›rken, yeni y›l üzerinden yine siyaset yürütüyor kapitalizm. 2004’te de iflsizli¤e, yoksullu¤a, açl›¤a, evsizli¤e mahkum etti¤i halklar›m›z›n gözünü boyamaya çal›fl›yorlar yeni y›l dileklerinde bulunarak... Yaflanan tüm ac›lar›n, rezilliklerin kayna¤›, yarat›c›s› olan kapitalizm, kendini aklamaya çal›fl›yor “savafls›z bir dünya” diledi¤in söyleyerek! 2004’e girerken de istememifllerdi savafllar›n olmas›n›! Ama paraya doymayanlar yine ifl bafl›ndayd› Filistin’de, Irak’ta... Onbinlerce sivil can veriyordu “savafl istemeyenler”in paral› uflaklar›n›n kurflunlar›yla. 2004’e girerken de istemiyorlard› yoksullu¤u! Ama asgari ücret yerlerde süründü geride kalan y›lda da. Analar yine da¤›lan pazar yerlerinden ezilmifl meyve ve sebzeleri toplad›lar, akflam bir tas s›cak yemek koyabilmek için çocuklar›n›n önüne... ‹flsizlik bitsin, açl›k son bulsun, insanlar evsiz kalmas›n dilekleri de bir ifle yaramad›! Ç›kar›lan yasalarla emekçilere ars›zca sald›r›ld›, insanlar yard›m kuyruklar›nda birbirini ezdiler ve evlerin insanlar›n bafllar›na y›k›lmas› sürdü... Y›k›lmaktan kurtulan evler ya¤mur sular› alt›nda kal›rken, geliyorum diyen kazalar insana verilen de¤eri bir kez daha gözler önüne serdi. AB yolunda “demokratikleflen” Türkiye’de k›sac›k yaflamlar, küçücük bedenler kurflun ya¤muruna tutuldu. Her gün yaflad›¤›m›z sorunlar, onun yarat›c›lar›n›n sözcüleri taraf›ndan “iyi” dileklerle çözülemeyecek, bofl umut ve vaatlerle ortadan kalkmayacakt›r. Gelecekle ilgili güzel dileklerde bulunmak, bunlar›n gerçekleflmesi için çaba sarfetmedikçe bofl laftan ileriye gidemez. “Savafllar olmas›n” diyor burjuva medya. Oysa kapitalizm zaten savafl demektir, bu onun do¤as›nda vard›r. Sefil ç›karlar› u¤runa binlercemizi katletmekten çekinmeyen bir avuç asalak oturduklar› iktidar koltu¤undan indirilmedikçe de sona ermeyecektir. Yeni bir y›la girerken umutla oturup gelecek “güzel” günleri beklememizi, içinde bulundu¤umuz duruma flükretmemizi tembihliyorlar. Geleceksizlefltirdikleri insanlar›n umutlar›n› iddialara, piyangolara yönlendiriyorlar. Bizim de umudumuz var gelecek için. Bofl beklentilere dayanmayan, her geçen gün emekle, sab›rla, özveriyle büyüttü¤ümüz, içimizden hiç eksik etmedi¤imiz umudumuz... Bizim de bir dile¤imiz var tüm insanlar için, dünyam›z için, gelecek için... Bizim bir kavgam›z var tüm bunlar için. Ve biz, bu nedenle 2005’in için dilekte bulunmuyoruz. Biliyoruz, söylüyoruz ve ça¤›r›yoruz: 2005 kavga y›l› olacak!

Birleşik bir genclik kurultayı için harekete geçildi!................................................3-4 Birleşik gençlik kurultayı için ileri!................5-8 Kurultuy üzerine röportajlar........................9-12 AB bardağı dolu mu, yoksa boş mu?..........13-14 AB, liberal hayaller ve gerçekler................15-16 Metin Özuğurlu ile AB üzerine söyleşi.......17-18 Gençliğin AB karşıtı eylemlerinden..................19 Güney Asya'da büyük felaket......................20-21 Faşist terör gençliği yıldıramaz!................22-23 İÜ’de seçimler ve seçim çalışması deneyimi........................................24-26 İ.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi’nden ................27-28 “YTÜ satılık değildir”....................................29-30 YTÜ Hazırlık Öğrencileri’nden şenlikli eylem..31 Avcılar’da bir dönemin ardından................32-33 Gençlik hareketi ve komünist gençliğin görevleri....................34-39 MSÜ öğrencileri gözetleniyor!.....................40-41 ODTÜ Öğrencileri çalışması üzerine............42-43 Çukurova Üniversitesi........................................44 Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi...............45 6 Kasım tartışmaları ışığında bir kez daha Farklı eğilimler, belirginleşen çizgiler.....................................46-47 Eğitim Sen davası..........................................48-49 Ceza İnfaz Yasası iptal edilsin!...............50-51 19 Aralık katliamı protesto edildi..............52-53 Gençlikten 19 Aralık protestoları...............54-55 İzmir Barosu’ndan işkencecilere destek!........56 Gerici eğitim müfredatı kaldırılsın!...........57-58 Liselerde reformlara karşı mücadeleye!.........59 Erdal Eren kavgamızda yaşıyor!.................60-61 Ali Serkan Eroğlu yaşıyor!.................................62 Bir damlacık hayatlar........................................63 Alman proletaryasının katledilen iki komünist önderini saygıyla anıyoruz........64-66 Çok yaşa Komutan!.............................................67

Ekim Gençli¤i

Sosyalist Gençlik Dergisi Say›: 79 ● Ocak 2005 Fiyat›: 1 YTL. (KDV dahil) Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti. Y ö n e t i m A d r esi: Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbul Tel: 0 (212) 534 32 39 Fax: (0212) 635 69 93

E-mail: ekim_gencligi@yahoo.com

EKSEN Yayıncılık Büroları Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakafl ‹flhan› No:13/22, K a r t a l/‹STANBUL

Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan› Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAY S E R ‹

Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 28 78

Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24 ANKARA T el: 0 (312) 229 06 44 K›z›lay/A

Sönmez ‹fl Saray› Kat: 3 No: 220 BURSA Heykel/B Tel: 0 (224) 220 84 92 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710 Konak/‹‹ Z M ‹ R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›) Esenyurt/‹‹ S TANBUL

Bask›: Serler Matbaac›l›k

Da¤›t›m: Yaysat


Birleflik bir genclik kurultay› için harekete geçildi!

Gençlik hareketinin sorunlar›na çözüm oluflturmak için ANLAMLI B‹R ADIM!

Yak›n zamanda yapt›¤›m›z bir çok de¤erlendirmede gençlik hareketinin sorunlar›n› tart›flt›k, bu ba¤lamda süren tart›flmalar› sayfalar›m›za aktard›k. De¤erlendirmelerimizde genel olarak hareketin kilitlendi¤i noktalar› ortaya koymaktayd›k ve hareketin önünü açacak süreçlerin yarat›lmas› için yap›lmas› gerekenleri en genel haliyle belirlemeye çal›flmaktayd›k. Bugün sorunlar› tart›flabilece¤imiz genifl bir platform oluflmufltur. Çok say›da gençlik grubunun ilkesel planda ortaklaflmas› ile bir kurultay›n örgülenmesi için gerekli ad›mlar at›lmaya bafllanm›flt›r. Biz at›lan bu ilk ad›mlar›n büyüklü¤ünün ve sonuçlar›n›n de¤il, öneminin üzerinde duraca¤›z. Geçmifl y›llarda da belli de¤erlendirmeler yap›lm›fl olmakla birlikte biz süreci bu y›l›n bafl›ndan bafllayarak ele alaca¤›z. Dönem bafl›nda bir çok gençlik grubu farkl› biçimlerde de olsa hareketin geldi¤i yerdeki t›kan›kl›¤›ndan bahsetmekteydi. Elbette buradaki tespitlerin bir bölümü gerçekçi bir temele oturmamakta, bir bölümü ise öznel bak›fl›n darl›¤›n› aflmamaktayd›. Ancak yine de yap›lan de¤erlendirmelerin bir gerçekli¤i ve çözüm üretmek için at›lacak ad›mlara katk› sa¤lama flans› bulunuyordu. Nitekim bizim yapt›¤›m›z tart›flmalarda da bu olanak üzerinde durulmakta ve birbirinin fark›n› gözeten bir politik bileflenle parçal›l›¤a karfl› birleflik bir mücadele ve örgütlenme önerilmekteydi. Farkl› de¤erlendirmelerde ortaklafl›lan en temel nokta, gençlik hareketinin yaflad›¤› daralma ve s›k›flmad›r. Tüm sorun bunun nas›l afl›laca¤›nda dü¤ümlenmektedir. Sorunun yaln›zca güncel bir nitelik tafl›mad›¤›, tersine,

y›llar›n olumsuz birikiminin ürünü oldu¤u yerde, hareketin politik hatt›n›n güçlendirilmesi en önemli nokta olarak ç›kmaktad›r karfl›m›za. Bunun yap›labilmesi için, ama bununla birlikte at›lan politik ad›mlar›n genifl gençlik kitlelerinin örgütsüzlü¤ünü de giderecek bir biçimde ilerlemesi için, ortak mücadele ve hareket bir zorunluluk olarak ortaya konmufl bulunuyor. Gençlik hareketinin yaflad›¤› t›kanmada, nesnel nedenleri bir yana b›rakacak olursak, politik gündemlere müdahale yetene¤ini zay›flatan bak›fl sorununun kuflkusuz önemli bir rolü var. Fakat bunun yan›s›ra, ileri gençlik kitlesi ile genel gençlik kitlesinin, politik gruplar ile esnek örgütlülüklerin, ve son olarak, bizzat farkl› politik örgütlenmelerin çoktan beridir ayr› ayr› kanallardan akmas›n›n da bunda çok önemli bir pay› var. Mevcut durumun ortaya ç›kard›¤› tablo tüm bu sorunlar›n tart›fl›laca¤› bir kurultay çoktand›r bir ihtiyaç haline getirmifl bulunmaktad›r. Bu ihtiyac›n belirlenmesi farkl› gruplar taraf›ndan nas›l ele al›n›rsa al›ns›n, harekete dair temel tespitlerde ne kadar ayr› düflülürse düflülsün, ihtiyac›n kendisi art›k son derece yak›c› bir hal alm›flt›r. ‹flte bugün gelinen noktada ilk ad›mlar› at›lan kurultay süreci, bu sorunlar›n giderilebilmesi için bir f›rsat niteli¤i tafl›yor. Biz burada gençlik hareketini bu noktaya getiren sorunlar üzerine düflüncelerimizi ancak kaba bir biçimde ortaya koyabilmekteyiz. Daha genifl bir anlat›m geçti¤imiz dönem boyunca yay›nlar›m›zda yer ald›¤› için bunu yeterli de görüyoruz.

3

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Konferans bir eylem oldu¤u kadar bir süreçtir de Genifl bir bilefleni, üstelik çok zaman yan yana gelmekte sorun yaflayan bir bilefleni ortak ihtiyaçlar temelinde bir araya getirecek olan bir konferans, bafll› bafl›na önemli ve etkili bir eylemdir. Gençlik hareketine dair yaklafl›mlar›n, pratik süreçlerin ve deneyimlerin, politik alternatiflerin, düzen karfl›s›ndaki konumlan›fl›n, üniversite ve topluma bak›fl›n böyle genifl bir bileflenle paylafl›lmas›, tart›fl›lmas›, ortaklaflt›r›larak yeni düzeyde bir birikim yarat›lmas›, gerçekten ilgiyi hak eden devrimci bir eylem olacakt›r. Ancak bizim düflündü¤ümüz sadece bundan ibaret de¤ildir. Bir eylem olarak konferans› da güçlendirecek flekilde, beraberinde bunu da aflan bir iflleve oturmas› için konferans ayn› zamanda bir süreç, bir çal›flma dönemi olarak ele al›nmal›d›r. Elbette bunun gerçekleflmesini olanakl› k›lacak olan, yerellerde sürdürülecek çal›flmalar›n gücü ve bu güçle yerellerde s›n›rlar›n k›r›lmas›d›r. Dolay›s›yla konferans genifl bir bileflenin ideolojik-politik tart›flma ve üretme zemini olaca¤› gibi, gençlik hareketinde yeni bir dönemin yarat›lmas› için kald›raç ifllevi görecek yeni bir örgütlenme deneyiminin de zemini olacakt›r. Burada yerel örgütlerin önüne kaba, flematik örgütlenmeler koymaktan bahsetmiyoruz elbette. Ama bizzat yerellerin deneyimleri ile zenginleflecek, geliflecek ve buralardan alaca¤› güçle merkezi kanallar› açabilecek bir örgütlenme sürecini anlatmaya çal›fl›yoruz. Konferans›n bilefleni olan örgütlülüklerin bu konuda nas›l bir paydada birlefleceklerini bugünden söylemek zor. Ancak bizim perspektifimiz bu olmal›d›r. Yine yerel örgütlülüklerin de gençlik gruplar›n›n bir araya gelmifl halini aflan bir bileflene kavuflabilmesi hayati bir önem tafl›yor. Zira konferans tek bafl›na bu gruplardan ibaret kalmamal› deniyorsa, bunun yarat›labilece¤i as›l alan›n bizzat yerel çal›flmalar oldu¤u ak›lda tutulmal›d›r. Konferans›n örgütleyicisi olacak tüm yap›lar›n bu çal›flma için azami çaba harcamalar›n› gerekiyor. Bununla beraber biz tüm enerjimizi ve olanaklar›m›z› tam da bu yerel çal›flmalar konusunda seferber etmeliyiz. Buraya kadar konferans›n yeni bir gençlik hareketi yarat›lmas› için birleflik mücadele alan› açmas› üzerinde durduk. Ancak bu hiç de bir ayn›laflma anlam› tafl›m›yor. Sözkonusu olan ortak-birleflik mücadele ö¤renci hareketi konusunda kayg› tafl›yan tüm unsurlar› bir araya getirmeyi hedeflese de ayn›laflt›rmak gibi yanl›fl bir bak›fltan kesinlikle uzakt›r. Aksine süreç boyunca ortak çal›flmalarla birlikte bir ayr›flma ve netleflme de yaflanacakt›r. Gençlik hareketi içerisinde çal›flma yapan herkesin bir tutulmas› geri e¤ilimine karfl› bu çok önemlidir. Yine bir çok kifli ve grup için bu süreç savunulanlar›n netlefltirilmesi ve aç›kl›¤a kavuflturulmas› anlam›na gelecektir, gelmelidir. Aksi sa¤l›kl› bir tart›flma ve karfl›l›kl› ideolojik mücadele ortam›n› sa¤layamaz, bu ortam olmaks›z›n da konferans yeni bir aflamay› gerçeklefltirmekte zorlan›r. Özcesi süreç, herkesin düflüncelerini özgürce savunabilmesi ile hem bir netleflme sa¤layacak, hem de solda uzun zamand›r yoklu¤u hissedilen sa¤l›kl› tart›flma ortam›n› ve kültürünü yeniden yaratmak için bir olanak olacakt›r.

Birleflik bir devrimci gençlik hareketi yaratmak için ileri! Buraya kadar çokça tekrarlad›k, bir kez daha söyleyerek vurgulayal›m: Konferans gençlik hareketi için büyük bir f›rsatt›r, olanakt›r. Gençlik içerisindeki tüm güçlerin, ilerici, devrimci örgütlenmelerin, otonom yap›lar›n, yerel özörgütlülüklerin, bizzat gençlik y›¤›nlar›n›n, hatta konuya ilgili akademik çevrelerin bu f›rsat› gere¤ince de¤erlendireceklerini umuyoruz. Biz ise tüm enerjimizle bu sürecin temel bir parças›, örgütleyicisi olaca¤›z. Sorunlara çözüm bulman›n, gençlik hareketini ilerletmenin sorumlulu¤u tafl›yan herkesi bu yap›n›n harc›n› karmaya ça¤›r›yoruz.

4


Birleflik, devrimci bir gençlik hareketi için anlaml› bir ad›m!..

Birleflik gençlik kurultay› için ileri!

Gençlik hareketinin politik ve örgütsel sorunlar›n›n tart›fl›lmas›nda önemli bir ad›m olmaya aday olan bir üniversiteli gençlik kurultay›n›n tart›flmalar› halihaz›rda bafllam›fl bulunuyor. 6 Kas›m öncesinde bafllayan, ancak 6 Kas›m’da yaflanan eylem bölünmelerinin bir sonucu olarak k›sa bir süreli¤ine geri çekilen ve arkas›ndan geçti¤imiz ay içerisinde yeniden bafllat›lm›fl bulunan tart›flmalar, merkezi bir gençlik kurultay› örgütlemek hedefiyle devam etmektedir. Bu tart›flmalar›n önümüzdeki günlerde nas›l sonuçlar oluflturaca¤›ndan ve bir merkezi kurultay örgütlemenin pratik ve politik ad›mlar›n› bafllatmas›ndan ba¤›ms›z olarak, bugün neredeyse tüm siyasetlerin bu tart›flmaya çekilebilmesi ve halihaz›rda 6 siyasetin (Ekim Gençli¤i’nin ç›kt›¤› tarih itibari ile) bu tart›flma toplant›lar›n›n ça¤r›c›s› olmas›, önümüzdeki sürecin olumlu bir flekilde devam edece¤i yönündeki beklentilerimizi güçlendirmektedir. Bugün ortaya ç›kan bu kurultay fikri dönemsel bir politik platformun ifadesi olarak ele al›nmal›d›r. Gençlik hareketinin yaflad›¤› k›s›r tablonun tart›fl›lmas› ve çeflitli düzeylerde ortak sonuçlara var›lmas› için önemli bir imkan olan kurultay, gençlik hareketi aç›s›ndan oldukça önemli bir ad›m olmaya adayd›r. Tabii ki do¤ru hedefler ve çal›flma yöntemi çerçevesinde, gençlik içerisindeki siyasal öznelerin bütününü asgari planda kapsayabildi¤i koflullarda bu mümkün olacakt›r.

Gençlik hareketinin sorunlar› ve ö¤renci kurultay› Öncelikle bugün bafllayan kurultay tart›flmalar›n›n nedenlerini anlayabilmek için gençlik hareketinin yaflad›¤› sorunlara ve hareketin ihtiyaçlar›na bakmak

faydal› olacakt›r. Ancak bu sayededir ki merkezi bir gençlik kurultay› fikri yerli yerine oturtulabilir. Türkiye Komünist ‹flçi Partisi’nin dönemin bafl›ndan bu yana yapt›¤› de¤erlendirmelerde ortaya konulan tespitler bu aç›dan aç›klay›c› olacakt›r: “Art›k genel olarak kabul gördü¤ü gibi, ö¤renci gençlik hareketi y›llard›r afl›lamayan ve genç komünistlerin konuya iliflkin de¤erlendirmelerinde ‘k›s›r döngü’ olarak nitelenen bir t›kan›kl›k içindedir. K›s›r döngü ve t›kan›kl›k burada bir süreç oluflturan ayn› gerçekli¤in farkl› görünümlerinden baflka bir fley de¤ildir kuflkusuz. Bir dizi karmafl›k etkenin ürünü olarak ö¤renci gençlik hareketi belli aral›klarla canlanmakta, kitlesel kat›l›m bak›m›ndan bir parça genifllemekte, geliflimini bir süre için sürdürmekte, fakat hareket bu geliflmeyi kendini daha ileri bir düzeye ç›karman›n bir olana¤›na dönüfltüremedi¤i ölçüde de çok geçmeden t›kanmakta, gerisin geri ayn› noktaya dönmekte, belki daha da geri bir noktaya düflmektedir. Bu, gençlik hareketinin belirli aral›klarla yinelenen bu tür bir k›s›r döngü içinde uzun y›llard›r sürmekte olan t›kan›kl›¤› bir türlü aflamad›¤› anlam›na gelmektedir. “‘80’li y›llar›n sonunda ve ‘90’l› y›llar›n hemen bafl›nda, ard›ndan bu kez ‘90’l› y›llar›n ortas›nda bu durumun birer örne¤ini yaflam›flt›k ve son birkaç y›ld›r yeni bir örne¤i ile yüz yüzeyiz. 2000-2001 ö¤renim y›l›nda baflgösteren yeni canlanma, farkl› gündemler üzerinden ve belirli sal›n›mlarla geçen ö¤renim y›l›na kadar süregeldi. Fakat birçok belirti hareketin geçen y›l son y›llar›n en geri noktas›na düfltü¤ünü gösteriyor ve girmekte oldu¤umuz yeni ö¤renim y›l› bu aç›dan (yine genç komünistlerin alt›n› çizerek vurgulad›klar› gibi) kritik bir önem tafl›yor. Hareket ya do¤ru, yerinde ve

5

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

etkili devrimci müdahalelerin yard›m›yla bir toparlanma ve geliflme sürecine girecektir, ya da daha da gerileyerek yerini bir süreli¤ine yeni bir durgunluk dönemine b›rakacakt›r. Son derece daralm›fl bir tabana sahip sol gençlik gruplar›n›n, genifl ö¤renci kitlelerinden kopuk, ancak birbirlerine tutunarak gerçeklefltirmeyi baflarabildikleri k›s›r ve sonuçsuz dar grup eylemliliklerini gençlik hareketlenmesi saymayacaksak tabi...” (Genclik hareketinin sorunlar›-Türkiye Komünist ‹flçi Partisi Merkez Yay›n Organ› Ekim’in Kas›m 2004 tarihli 239. say›s›n›n baflyaz›s›d›r) Bugün birçok gençlik grubu taraf›ndan farkl› sonuçlar ve görevler ç›kar›lmas›na karfl›l›k (ve neredeyse tamamen iç motivasyona yönelik baz› abart›l› de¤erlendirmeleri d›flta b›rak›rsak) bu tespitler genel bir kabul görmektedir. Bu k›s›r tablonun parçalanmas› ise beklemeci bir mant›¤›n ürünü olarak yeniden kendili¤inden dinamiklerle bir ö¤renci hareketinin geliflmesi de¤il, kuflkusuz ki bu geliflmenin imkanlar›n› oluflturacak devrimci müdahalelerin sorunudur. Yine ayn› TK‹P de¤erlendirmesinde, gençlik hareketini nesnel planda zay›flatan bir dizi iç ve d›fl etmen s›raland›ktan sonra, flu temel tespit dile getirilmifltir: “Yine de tüm bunlar bugünkü durumu aç›klamaya, hele hele ola¤an ve anlafl›l›r bulmaya yeterli de¤ildir. Zira sözkonusu olan neredeyse çeyrek yüzy›ll›k bir zaman dilimidir ve bu ayn› zaman dilimi içinde sermaye düzeni, emekçi s›n›flar gençli¤inin sorunlar›na ve ihtiyaçlar›na yan›t vermek bir yana izledi¤i neo-liberal politikalarla bunlar› alabildi¤ine a¤›rlaflt›rm›flt›r. Gençli¤in ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve akademik sorunlar› bugün her zamankinden daha a¤›r ve bunalt›c› bir hal alm›flt›r. Tüm bunlar›n ortak sonucu olarak gelecek belirsizli¤i sorunu, bugün genifl ö¤renci gençlik y›¤›nlar›n› her zamankinden daha fazla ezmekte, huzursuz etmekte, umutsuzlu¤a düflürmektedir. Yani gençlik sorununu siyasal planda geçici olarak çözen burjuvazi, ayn› sorunu iktisadi, sosyal ve kültürel alanda geçmifl dönemle k›yaslanamaz ölçüde a¤›rlaflt›rm›flt›r. Öte yandan 12 Eylül faflist darbesinin düzledi¤i zeminde önemli bir etkinlik alan› kazanan çeflitli türden burjuva gerici ak›mlar da, gençli¤e hiçbir fley verememenin, onun gerçek sorunlar› ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda inand›r›c› herhangi bir çaba harcayamaman›n sonucu olarak günden güne güç ve itibar erozyonuna u¤ramaktad›rlar. Son olarak, dünyada ve bölgede yaflanan sars›c› geliflmeler gençlik kitlelerinin ilgisini toplumsal-siyasal sorunlara çekmeyi kolaylaflt›ran bir atmosferi gitgide daha çok güçlendirmektedir. Ö¤renci gençlik toplumun alabildi¤ine genifl bir yar›-ayd›n kitlesidir ve dünyada, bölgede ve ülkede olup bitenlerin zamanla bu kesimde giderek güçlenen bir duyarl›l›¤a neden olmas› kaç›n›lmazd›r. “Özetle gençlik hareketinin kendini yeniden toplumsal muhalefetin önemli bir bileflini olarak ortaya koymas›n›

olanakl› k›lacak nesnel zemin bugün geçmifltekine göre çok daha genifllemifl ve olgunlaflm›fl olarak orta yerde durmaktad›r. Buna ra¤men bugün hala kitlesel karakter kazanm›fl bir gençlik hareketinden yoksun olmam›z, öteki fleyler yan›nda gerçekte bu zeminin baflar›l› bir devrimci çal›flma için etkin biçimde kullan›lamad›¤›n›n da bir göstergesidir. Nitekim gerçek durum ve dolay›s›yla bizi bu tart›flmaya iten temel neden de budur...” [age] Bugün tart›flmalar› bafllam›fl bulunan kurultay bu beklemeci sürece karfl› iddial› bir ad›m olarak de¤erlendirilmelidir. Hareketin geliflmesinin ve kitlesel bir karakter kazanmas›n›n önündeki bu en temel sorun afl›ld›¤›nda; bu bak›flla devrimci gençlik gruplar› ve sol çevreler taraf›ndan hareketin ihtiyaçlar› ve geliflmesinin sorunlar›na dair etkili bir tart›flma ekseni oluflturulabildi¤inde, kuflkusuz gençlik hareketin yaflad›¤› sorunlar›n afl›lmas›nda önemli bir ilk ad›m at›lm›fl olacakt›r. Ancak flunu da aç›kl›kla ifade etmek gerekir ki y›llar› bulan ön yarg›lar, devrimci ve sol çevrelerdeki politikas›zl›k veya k›s›rl›k, tek bir kurultayla afl›lmas› mümkün olmayan sorunlard›r. Bu aç›dan kurultay› sihirli bir de¤nek olarak de¤il, ancak uygun ve etkili bir tarzda iflletildi¤i ve asgari bir ortakl›¤› yans›tabildi¤i koflullarda gençlik hareketinin önünü açacak bir ad›m olarak tan›mlamak gerekmektedir.

Kurultay gençlik hareketinin sorunlar›na yaklafl›mda bir turnusol ifllevi görecektir! Üstte ifade etti¤imiz de¤erlendirmeler ›fl›¤›nda gençlik hareketinin yaflad›¤› darl›¤›n ve örgütsüzlü¤ün nedenlerini gençlik hareketinin yaflad›¤› parçal›l›ktan ve siyasal gençlik gruplar›n›n yaflad›¤› apolitizasyondan ayr› düflünmek olanaks›zd›r. Bu aç›dan kurultay›n ve tart›flmalar›n öncelikli hedefi bu apolitizmin ve parçal›l›¤›n üzerine gitmek olmal›d›r. Yak›n dönem yapt›¤›m›z de¤erlendirmelerde döne döne ifade etti¤imiz bu gerçekli¤in özellikle 6 Kas›m tart›flmalar› sonras›nda ortaya ç›kard›¤› gerçekler bu aç›dan fazlas›yla aç›klay›c›d›r. 6 Kas›m eylemleri sonras›nda tart›flmalara dönüp bak›ld›¤›nda, bir çok siyaset pay›na ortaya ç›kan tablo yaz›k ki yine dar grupçuluk, sekterlik ve subjektivizmdir. Ortada gençlik hareketin yaflad›¤› onca koca sorun duruyorken tart›flmalar k›s›r bir hatta kendinden menkul bir “militanl›k” ve iç motivasyonu güçlendirici ö¤elerle bezenmifltir. Bu aç›dan 6 Kas›m süreci öncesinde yapt›¤›m›z de¤erlendirmelere tümüyle paralel bir nitelik tafl›maktad›r. Önceki de¤erlendirmelerde çeflitli vesilelerle ifade etti¤imiz fluydu: “Politikas›zl›k, gençlik hareketine iliflkin aç›k, tutarl› ve istikrarl› bir politik yön ve yönelimden yoksunluk, halihaz›rda reformist ve devrimci kanatlar›yla sol

6


E k i m G e n ç l i ¤ i çizgideki gençlik gruplar›n›n en temel zaaf› durumundad›r. Ne gençlikten çok fley bekleyen sol siyasal ak›mlar taraf›ndan gençlik hareketinin sorunlar› üzerine ortaya difle dokunur bir de¤erlendirme ve politika konulabilmekte, ve ne de gençlik hareketinin tafl›y›c›s› ve yolgöstericisi olmak iddias›ndaki gençlik yay›n organlar›nda gençlik hareketinin sorunlar›na iliflkin ciddi ve ifllevsel bir tart›flma yürütülmektedir. Ayd›nca e¤ilimler ve özentiler içinde dünya ve toplum olaylar› üzerine olur olmaz herfleyi tart›flmaya pek hevesli görünen baz› gençlik yay›nlar›n›n en az tart›flt›¤› sorunlar›n bafl›nda bizzat gençlik hareketinin kendi sorunlar› gelmektedir. Bu bile kendi bafl›na mevcut durum hakk›nda bir fikir vermektedir... Gençlik yay›nlar›n›n gençlik hareketinin sorunlar›na bu yabanc›laflmas›, gerçekte gençlik gruplar›n›n harekete yabanc›laflmas›n›n bir yans›mas›ndan baflka bir fley de¤ildir...”[age] Bu olgusal gerçekler, bu aç›dan bugün 6 Kas›m’a dair tart›flmalar ›fl›¤›nda önemli ölçüde yeniden do¤rulanm›fl bulunmaktad›r. Kurultay tart›flmalar› bu aç›dan gençlik hareketi içerisindeki tüm siyasal e¤ilimlerin tart›fl›lmas› için önemli bir araçt›r. Ortaya koydu¤u de¤erlendirmelerin gençlik hareketinin gerçek ihtiyaçlar› oldu¤unu söyleyenler, birleflik eylem ve mücadele yöntemleri üzerine vurgular yapan tüm siyasetler (ki bu yönlü tan›mlamalara tüm gençlik yay›nlar›nda karfl›laflmak mümkündür) cesaretli davranmal›, kendi politikalar›na ve bu politikalar›n nesnelli¤ine güvenmeli ve kurultay tart›flmalar› içerisine girmelidirler. Bu aç›dan kurultay›n yap›s›na ve iflleyifline dair oldu¤u kadar, bu fikir üzerine bafllam›fl bulunan tart›flmalar da bafll› bafl›na gençlik hareketine dair iddialar›n gerçekçili¤inin s›nanaca¤› bir alan olmaktad›r. Kurultay›n bu aç›dan bir turnusol ifllevi görece¤inden kuflku duyulmamal›d›r.

Kurultay›n hedefleri ve iflleyifline dair Ancak asgari bir siyasal bileflenin ortak bir biçimde örgütlemesiyle baflar›ya ulaflabilecek olan kurultay için

gençlik hareketinin mevcut darl›¤› düflünüldü¤ünde birlefliklik yeterli olmayacakt›r. Bu aç›dan kurultay kapsam›nda hedeflenenler ve kurultay›n örgütlenme yöntemi de, en az kurultay fikri kadar önemlidir. Kurultay öncelikle bir tart›flma platformudur. Çeflitli siyasetlerin ve anlay›fllar›n gençlik hareketinin sorunlar›na dair kendilerini özgürce ifade edebildikleri bir aland›r. ‹flte tam da bu nedenden dolay›d›r ki kurultay gençlik hareketinin sorunlar›nda bir turnusol ifllevi görecektir. Kurultay, gençlik hareketinde uzunca bir dönemdir yaflanan ideolojik tart›flma zemininin bu ölçüde darald›¤› bir dönemde, ideolojik ve politik tart›flmalarda önemli bir canlanma oluflturacak etkili bir araçt›r. Ve tam da bu özelli¤inin bir sonucu olarak, kat›lan tüm gruplar›n ve bireylerin düflüncelerini ve e¤ilimlerini özgürce ifade edebilecekleri bir platform olmal›d›r. “Sol saflarda ideolojik mücadele ile k›s›r grupçu çekiflmeler ço¤u kez birbirine kar›flt›r›lmakta, bu ikincisinden kaç›nmak ad›na birincisinin gerekleri bir yana b›rak›labilmekte, ya da b›rakmay› gerektirdi¤i san›lmaktad›r. Oysa ilkelere dayal› sistemli bir ideolojik mücadele, iliflkileri bozan ve güçleri parçalayan k›s›r çekiflmelerden tümüyle farkl›d›r ve gerçekte her zaman, mücadelenin sa¤l›kl› ve baflar›l› bir biçimde ilerletilmesine hizmet eder. Bu nedenle bu mücadeleye gerekli önem verilmeli, temel konulardan gündelik sorunlara kadar mücadelenin sa¤l›kl› bir çizgide ilerletilmesini ve baflar›s›n› ilgilendiren herfley elefltiri, tart›flma ve mücadele konusu yap›lmal›d›r.” de¤erlendirmesinde ifade edilen yaklafl›m, kurultay›n gerçekçi bir ideolojik tart›flma zemini oluflturmas› bak›m›ndan da son derece anlaml›d›r. Bu aç›dan sa¤lanan baflar› ise do¤all›¤›nda gençlik hareketinde daha dinamik bir tart›flma sürecinin önünü açacakt›r. Ancak bugünün gençlik hareketi kurultaydan kurultay›n sa¤layaca¤› bu temel önemde imkandan çok daha fazlas›n› beklemektedir. Gençlik hareketinin bu ölçüde darald›¤› bir dönemde gündeme gelen bu kurultay, gençlik hareketinin yaflad›¤› afl›r› darl›k ve kitlelerden kopukluk gibi sorunlar›n da üzerine gidebilecek bir

7


E k i m G e n ç l i ¤ i

yöntemsel çerçevede örgütlenmelidir. Bunun anlam› ise kurultay›n siyasal gençlik gruplar› ve devrimci çevrelerden çok daha genifl bir bilefleni örgütlenme sürecinin bir parças› haline getirmesidir. Bu aç›dan kurultay tart›flmalar›na bafl›ndan sonuna kadar bu temel hedef yön vermek zorundad›r. Klüp, kol ve topluluklardan, otonom örgütlenmelere, ileri gençlik güçlerine, hareket içerisindeki ba¤›ms›z öznelere kadar genifl bir çerçevedeki duyarl›l›klar kurultay vesilesiyle harekete geçirilmeli, bunun için yerellerde kurultay örgütlenmeleri oluflturulmal› ve bu imkanlar›n kurultay›n bir parças› haline getirilmesi mutlak suretle sa¤lanmal›d›r. fiimdi gelecekte kurultay tart›flmalar›n›n ortaya ç›karaca¤› sonuçlara göre daha ayr›nt›l› bir biçimde tart›fl›lma ihtimali olan baflka bir soruna, kurultay›n hedefleri ve gündemleri sorununa, geçmifl dönemlerde ortaya ç›kan benzer deneyimlerin ›fl›¤›nda bir bafllang›ç yapmakta fayda var. Kurultay öncelikle gençlik hareketinin tüm politik ve örgütsel sorunlar›n› tart›flmal› ve bu tart›flmalar ›fl›¤›nda bu sorunlara çözümler üretilmelidir demifltik. Bu ikinci k›sm› özellikle önemli bir yerde durmaktad›r. Kurultay tart›flmalar›n yan›nda çözümler üretme sorununa kilitlenmek durumundad›r. Gençlik hareketinin yaflad›¤› afl›r› darl›k ve parçal›l›k bunu oldukça önemli bir sorun olarak ön plana tafl›maktad›r. Gençlik hareketinin yaflad›¤› afl›r› darl›¤a dair tart›flmalar, gençlik çal›flmas› içerisinde politik çal›flman›n sorunlar›, kapitalist e¤itim sisteminin gençli¤e yükledi¤i çok yönlü sorunlar, üniversiteli gençli¤i içerisine alan YÖK merkezli akademik k›skaç, faflist sald›r›lar, dünya ölçüsünde yayg›nlaflt›r›lan neoliberal politikalar ve bunlar›n e¤itim alan›ndaki yans›malar›, anadilde e¤itim ve ö¤renim hakk› vb. bir dizi bafll›k, politik planda kurultay›n gündemlerini belirlemelidir. Bu aç›dan kurultay tüm bu bafll›klara dair asgari bir ortak e¤ilimin veya sonucun oluflturaca¤› bir platform olmal›d›r. Tüm bu bafll›klarla bugüne kadar anlaml› ortak eylemler örgütleyen gençlik gruplar›, kurultay›n gündemlerini belirlemesi gereken bu bafll›klarda asgari bir ortak çerçeveyi oluflturmay› önüne hedef olarak koymal›d›r. Burada k›s›r tart›flmalara girilmeden birleflik bir gençlik hareketi ihtiyac›n›n belirleyicili¤inde sorunlara bak›lmal› ve bu temelde ortak sonuçlar oluflturulmal›d›r. Bugün gençlik hareketinin en yak›c› sorunu parçal›l›k ve örgütsüzlük, en temel ihtiyac› ise birleflik ve devrimci bir gençlik hareketi ve örgütlenmesidir. Bu ise do¤all›¤›nda gençlik hareketi ve örgütlenmesi sorununu gündeme getirmektedir. Genç komünistler yak›n dönemde yapt›klar› de¤erlendirmede sorunun kapsam›n› oldukça net bir biçimde ortaya koymufllard›r. Tekrara düflmek pahas›na bu temel gerçe¤i bir kez daha hat›rlatmak, geçmifl dönemde yaflan›lan k›s›r örgüt

modelleri tart›flmalar›n›n önüne geçmek için anlaml› olacakt›r: “Bizim gençlik hareketi aç›s›ndan y›llard›r tekrarlaya geldi¤imiz; ‘Gençlik hareketinin eylem dinamizmi, düzeyi, geliflme seyri ve bu seyrin de¤iflik zamanlarda ald›¤› biçimler hesaba kat›lmad›¤› sürece, ö¤renci gençli¤in örgütlenme sorununa kendi içerisinde yapay müdahalelerle çözüm getirilemez. Çünkü örgütün kendisi kitlesel hareketlili¤e, onun kapsam›na, niteli¤ine ve düzeyine do¤rudan ba¤l›d›r.’ de¤erlendirmesi bugün de güncelli¤inden hiçbir fley kaybetmemifltir. Bizim y›llard›r vurgulad›¤›m›z ve devrimci hareketin bir türlü anlayamad›¤› bu gerçek, hareket-örgüt diyalekti¤inin abc’sini oluflturmaktad›r. ” (Deneyimler ›fl›¤›nda gençlik örgütlenmesi-Türkiye Komünist ‹flçi Partisi Merkez Yay›n Organ› Ekim’in Kas›m 2004 tarihli 239. say›s›n›ndan) Bu temel gerçek ›fl›¤›nda kurultay›n temel bir bafll›¤› olacak olan gençlik örgütlenmesi sorununu mücadele d›fl› flablonlara indirgeyen tart›flma, kurultay›n örgütsel planda yarataca¤› daha etkin sonuçlar›n önüne geçen bir tuzak ifllevi görmeye adayd›r. Bu aç›dan kurultaydan örgütsel planda anlaml› sonuçlarla ç›kmak –yerel, bölgesel ve merkezi, geçici veya kal›c› örgütsel sonuçlar- hedefiyle bu temel önemde gerçek ve “hareket örgüt diyalekti¤inin abc’si” gözden kaç›r›lmamal›d›r. Geçmifl dönem kurultay tart›flmalar›nda dernekler üzerine s›k›flan tart›flmalar (‘93’te) ve ‘96 sonras›nda kurultaydan, bafl›ndan sonuna bir örgüt modeli ç›karmaya kilitlenen yaklafl›mlar›n gençlik hareketine sa¤layaca¤› bir katk› bulunmayacakt›r. Kurultay öncesinde ortaya konulacak politik çal›flmalar ve örgütsel aç›l›mlar bu aç›dan sonras›n› da belirleyecektir.

Cesaretli davran›lmal› ve kurultay fikrine sahip ç›k›lmal›d›r! Sürecin bundan sonraki seyri karfl›m›za ne ç›kar›r bunu bugünden kestirmek oldukça zor. Ancak flu temel gerçek aç›kl›kla dile getirilmelidir: Bugün böylesi bir politikay› hiç kimsenin elinin tersiyle bir kenara itme ya da ö¤renci hareketinin geliflti¤i bir dönemin sorunu olarak görme flans› yoktur. Bu kendili¤indencili¤in dipsiz kuyusudur ve gençlik hareketinin sorunlar›n›n çözümünü gelece¤e havale etmek ve gençlik hareketine devrimci önderlik sorunu ve ihtiyac›n› yok saymakt›r. Aç›k ki birlefliklik üzerine yap›lan tart›flmalar›n da, hareketin sorunlar›na dair yap›lan vurgular›n da bu siyasetler aç›s›ndan bir ciddiyeti kalmam›fl olacakt›r. Bugün bu temel önemde sorunu tart›flmaya bafllayanlar›n d›fl›nda kalan çevreleri, politikas›na güvensiz, dar grupçulu¤a mahkum ve gençlik hareketi içinde tuttuklar› yer bak›m›ndan gerçekte tümüyle iddias›z çevreler olarak tan›mlamak do¤al ve kaç›n›lmaz bir sonuç olacakt›r.

Ekim Gençli¤i

8


Gençlik gruplar› birleflik bir gençlik kurultay›na iliflkin sorular›m›z› yan›tlad›lar... 1- Gençlik hareketinin sorunlarını tartışmak ve ortak çözümler oluşturmak hedefiyle örgütlenecek olan birleşik bir gençlik kurultayı hakkındaki düşünceleriniz neler? 2- Kurultayın başlıkları sizce neler olmalıdır? 3- Gençlik hareketinin parçalı tablosunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 4- Kurultay bu çerçevede birleşik bir gençlik hareketi için bir araç olabilir mi?

SDP Gençli¤i: Kurultay kendine bir birleştirme misyonu biçmelidir!

1- Sonuçta gençlik hareketinin parçalanm›fll›¤› ortada. Üniversitede de ayn› biçimde görülmekte. Bir biçimde ortaklaflmak gerekiyor. Ayr›mlar subjektif koflullar›n dayatmalar›na dayan›yor. Gerek SDP gençli¤i olarak, gerek parti olarak, birlik hedefini partimizin kuruluflunda da öne koyduk. Bu aç›dan birli¤in yan›nday›z.

2- Bu kurultay kendine bir birlefltirme misyonu biçiyor. Esas bafll›k budur. Bugünün koflullar›nda birlik olarak anlat›lan baz› fleyler, asl›nda kat›l›mlar› ifade ediyor. Yani, örgütlerin birbirlerini örgütlemesi. Ço¤ulcu bir biçimde kendini ifade eden bir bafll›k olmal›. Yap›lacak bir çok tart›flman›n bu aç›dan ön aç›c› olaca¤›n› düflünüyoruz. Ancak ana bafll›k birlik olmal›. Birlik ihtiyac›n›n kendisi somut fleyleri dayat›yor. Birkaç örgütün bir araya gelmesi anlam›na gelmemeli. Bir çok konuyu tart›flt›ran bir bafll›k, ana ve yak›c› bir bafll›k olmal›. Ülkede kilitlenmifl bir çok sorun var. Bir çok grup çözümler üretiyor. Demokratik mücadelenin önünde temel ihtiyaç olarak duran ise Kürt sorunudur. Bir çok siyasal grup sadece “uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›” demekle yetiniyor. Bu konuda tart›flman›n önaç›c› olaca¤›n› düflünüyoruz.

hareketteki parçalanm›fll›¤›n bir yans›mas›n› ifade ediyor. Sokaktaki yan›t gençlik hareketinden geçiyor. “Özgürlük sokaktad›r” diyorsak, bu subjektif koflullar› de¤ifltirmeliyiz. Bir darbeler ülkesinde yafl›yoruz. Bir çok darbe gördük. ‘80 darbesi en a¤›r›yd›. 28 fiubat’la ‘80’deki dibe vuruflun daha da dibe vurabildi¤ini gördük. K›sacas› bugünkü tablo gelinebilecek en geri noktay› ifade etmemektedir. Daha geri bir noktaya da gelinebilir. Bu yüzden birliktelik elzemdir.

4- Bunu gösterecek olan kurultay›n tart›flmalar›n›n durumu ve yap›c›l›¤›d›r. Yap›c›l›k bu aç›dan çok önemli. Bir çok ekip iyiniyetli ve genel muhalefeti hedefleyen bir yerden bakmal›. Genel muhalefet örgütlenmeden, ekipler kendilerini örgütleyemezler diye düflünüyoruz, biz böyle koyuyoruz.

3- Asl›nda birinci soruda buna yan›t vermifltik. Gençlik hareketindeki parçalanm›fll›k, sosyalist

9

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Bu sorunun yan›t›n› belirleyen tart›flmalar olacak. Süreci içinde bulunarak izlemek gerekiyor.

BAGEH (Ba¤›ns›z Genclik Hareketi):

Kurultay ortak noktaların yakalandığı bir platform olmalıdır

1- Do¤rusu ikinci ça¤r› grubunda yer ald›¤›m›z için sevindik. Böyle bir ortakl›k üzerine kurulacak bir kurultay/konferans çok etrafl› de¤il, ancak ‘68ler’i ‘78ler’i ça¤r›flt›r›yor. Türkiye’de bütün örgütlerin asgari de olsa, tüm uç düflünüfllere ve ayr›mlara ra¤men bir araya gelifl koflullar›n›n oldu¤unu düflünüyoruz. Bu kurultay tart›flmalar›n yo¤unlaflt›¤›, ortak zeminlerin yakaland›¤› bir koflul olur. Art›k böyle bir ihtiyaç var. Sadece Türkiye koflullar› de¤il, dünyan›n tamam›nda halihaz›rda var olan muhalif kültürün, ortak bir örgütlülük üzerinden gelifltirilmesi gerekiyor.

2- En temel noktalar›ndan biri, mevcut sol siyasetler aç›s›ndan hangi noktalar üzerinden ayr›flma ve ortaklaflma yafland›¤›n›n derinlemesine tart›fl›lmas› gereklili¤idir. Birliktelik gibi elzem olan bir sorunu bunlar belirliyor. Sol literatürün güncellefltirilmesi üzerine tart›flmalar olabilir. Bir sürü teknik alt bafll›k olabilir. Ancak temelde gençlik hareketinin sorunlar› tart›fl›lmal› ve tespitler üzerine özörgütlülük tart›flmas› geliflebilir.

Ama bir fleyleri de¤ifltirmek hususunda fiili ve pratik birliktelik kaç›n›lmaz. Orijin yani Marksist-Leninist teori üzerinden genele bakt›¤›m›zda, tart›flmalar›n uç düzeyde ayr›mlar› gerektirmedi¤i düflüncesindeyiz. Bu denli uçlaflt›rm›yor. Nitelik aç›s›ndan ayr›flma güçlendirir. Ancak ortaklaflma çabalar›n› etkisizlefltirir, bunlar› marjinallefltirir.

4- Evet, olabilir. ‹leriye dönük iddialar›n koflullar›n› ancak böyle yaratabiliriz. Böylesi bir fleye ihtiyaç var.

DGD (Demokratik Gençlik Derne¤i):

Gençlik hareketinin ortak bir özörgütlülüğe ihtiyacı var

1- Kurultay önerisi tüm gençlik gruplar›na oldu¤u gibi bize de yeni yap›lm›fl bir öneri. Ama gençlik hareketinin sorunlar› uzun süredir bizim de ortak platformlarda tart›fl›lmas›n› istedi¤imiz bir noktada duruyor. Kurultay önerisine olumlu bakmam›z›n temelinde de bu durum yat›yor. Kurultay›n bafll›klar›, içeri¤i, biçimi tart›flma aflamas›nda. Ancak bu haliyle bile bir anlam ifade etti¤ini düflünüyoruz. Bizim temel düflüncemiz, örgütleme çal›flmas›n›n kendisinden öte, ulaflabilece¤i kurumsal düzey. Böylesi bir düzeye ulaflabilmesini temel bir ihtiyaç olarak görüyoruz.

2- fiu gün bir tart›flma içerisindeyiz. Nas›l bir

3- Hem iyi, hem kötü. ‹yili¤i, yap›sal olarak orijinimize farkl› çerçevelerden bakmam›za perspektif sunabilmesinden kaynaklan›yor.

faaliyetle örülece¤i konusunu tart›fl›yoruz. “Üniversitemi istiyorum” kampanyas› sürecinde de zemin farkl› da olsa,

10


bizim aç›m›zdan bu konuda bir tart›flma yürümüfltü. fiu gün gençlik hareketinin ortak bir özörgütlülü¤e, en az›ndan buna çerçeve olabilecek bir kurumsall›¤a ihtiyac› oldu¤unu düflünüyoruz. Bafll›klarda çok büyük bir farkl›laflma olmaz. Önemli olan bu sürecin nas›l örülece¤i ve hangi çerçevede sonland›r›laca¤›.

3- Hareketin farkl› programatik çerçevelerden hareket eden, farkl› özne ve örgütlülüklerden oluflmas›, kendi bafl›na bir olumsuzluk tafl›maz. Ama bir hareket olarak, üniversite gündemlerine ve toplam gündemlere müdahale edebilecek bir hareket olarak ortaklaflabilme yetene¤i, ortak tav›r alma yetene¤i, bunu kurumsall›¤a dökebilme yetene¤i bizce temel noktalard›r. Hareketin bu anlamda bir de¤er yitimi yaflad›¤›n› düflünüyoruz. Bu anlamda özörgütlülük eksenli tüm platformlar›n anlaml› bir yerde durdu¤unu düflünüyoruz. Ama geçmiflte yap›lm›fl ortak faaliyetlerden deneyimler ç›kart›lmal›. Üniversite kitlesinde de bir dönem de¤iflimi var. Eski al›flkanl›klar hareketin önünü t›kayan tarzlar oluflturuyor. Bu konuda bir tart›flma yürütülmeli. Gençlik hareketinin parçal› tablosunu de¤ifltirebilecek ideolojik bir zemin oluflturulmal›. Buradan hareketin kendi önünü açabilecek kanallar›n do¤aca¤›n› düflünüyoruz.

4- Bugün hareketin sorunlar›n›n tart›fl›lma ihtiyac› oldu¤unu belirttik. Bu yüzden araç olarak kurultay de¤il ama kendi bafl›na bu öneriye önem veriyoruz. Hareketin bu tür ortaklaflma çabalar›n›n genel t›kan›kl›klara tak›ld›¤› ve harcanan emekle orant›s›z sonuçlar al›nd›¤› bir çok deneyim de yafland›. Bu yüzden tek bafl›na kurultay çerçevesinde düflüncemiz yok. As›l önemsedi¤imiz nokta, bu sürecin nas›l örülece¤i üzerine bir ortakl›k yakalanmas› ve baflta da belirtti¤imiz gibi, bir kurumsall›¤a oturtulup oturtulamayaca¤› zeminidir.

Ö¤renci Koordinasyonu:

11

Sorunlar ancak hareketin içerisinde çözülebilir

1-Gençlik hareketinin sorunlar› asl›nda hareketin kendisi yarat›lmadan çok geçerli bir tart›flma olmasa gerek. Çünkü tart›fl›lacak fley, bugünkü gençlik örgütlerinin sorunlar› olacakt›r. Bugünün sorunu olan gençlik hareketi yaratmay› ise siyasal birlikteliklerle çok mümkün görmüyoruz. Siyasetler birlikte hareket etmesin anlam›nda de¤il elbette. Ancak böyle bir dinamik, daha afla¤›dan bir faaliyetle a盤a ç›kart›labilir. Bugünün gençlik hareketi birkaç dinamik noktas›n› yakalam›fl durumda, elimizde onlar›n verileri var. (gençlik hareketi fluradan örgütlenir gibi..) Bu sorun ancak, üniversite mücadelesinin kendisinde, hayat›n içinde, pratik olarak aç›labilir. Tart›flmak kötü de¤il elbette ancak sorunumuzu çözmez.

2- Kurultay›n bafll›kl›klar› genel olarak ö¤renci örgütlerinin neden beraber ifl yapamad›klar› gibi sorunlardan öte, genel ö¤renci kitlelerini nas›l mücadeleye katabilece¤imizi tart›flmaya açmal›. “Birleflmeliyiz.”, “birlikte ifl yapmal›y›z” gibi iyiniyetler asl›nda sorunun kendisini çözmüyor.

3- Bugün üniversitede sermaye sistemi içselleflti. Bundan kaynakl› üniversitelilerin büyük bir kesiminin hala sistemden beklentileri var. Bu sorunun bir yerine iflaret ediyor. Ama sistemin üniversitede de yaratt›¤› tahribat›n sonucu olarak, önümüzdeki dönem ciddi karfl› ç›k›fllara gebe. Parçal›l›k mevzuu da ancak hareketin içerisinde çözülebilir. Dolay›s›yla salt siyasetlerin birlikte ifl yapmas›yla sorun çözülmez. Ancak yine de gençlik hareketi aç›s›ndan iki e¤ilim göze çarpmaktad›r.

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Üniversitenin içerisinde yer alan ve hareketi üniversitenin içinden pratik hayattan örgütleyen tarz bizim aç›m›zdan en uygun oland›r. Bu çerçevede düflünen tüm siyasetlerle ortak ifl örgütlüyoruz.

4- Dedi¤imiz gibi, gençlik hareketinin sorunlar›n› çözmenin yolu, önce onu yükseltmekten geçiyor. Varolan sorunlar› ancak hareketin içerisinde çözeriz. Bu aç›dan kurultay, birleflik bir gençlik hareketi hedefi için yeterli bir araç olmayabilir.

DGH (Demokratik Gençlik Hareketi):

Hareketin nesnel ihtiyaçları belirlenmeli ve buna uygun çözümler bulunmalı

1- Biz DGH olarak, kapsam› ve bilefleni ne olursa olsun, gençlik hareketinin sorunlar›n› tart›flmay› ve ortak çözümler üretmeyi hedefleyen bir çabay›, önemli ve dönemin ihtiyaçlar›n› yakalayan bir yaklafl›m olarak görür ve aktif bilefleni olmay› hedefleriz. Ne var ki kurultay nitelemesi akla, kapsam›, merkezi, bileflenleri itibariyle hareketi asgari düzeyde de olsa, temsil edebilecek kapasitede bir platformu getiriyor. Günümüz koflullar› dikkate al›nd›¤›nda (hareketin nesnel durumu ve demokrasi güçlerinin subjektif konumlan›fl›) bu çerçevede yap›lacak bir tart›flman›n, bir kurultay örgütlemeye ve bu iddian›n hakk›n› vermeye uygun bir zemin yarat›p yaratmayaca¤›, san›yoruz belirleyici olacakt›r. Ancak her koflulda gençlik hareketinin sorunlar›n›n tart›fl›lmas› ve çözümler yarat›lmaya çal›fl›lmas› anlaml› olacakt›r.

siyasi ak›mlar olmak üzere, gençlik hareketinin kendi açmazlar› ve ihtiyaçlar› olmal›d›r. Bugünün en acil ihitiyac› (gençlik hareketi aç›s›ndan) hareketin ihtiyaçlar›n› nesnel olarak belirleyebilmek ve buna uygun ortak mücadele araçlar›n› yaratmakt›r. Bu sorunun üstüne gitmeyen bir kurultay bizce hedefinden sapm›fl olacakt›r.

3- Bizce parçal› olan gençlik hareketi de¤il, örgütlü demokrasi güçlerinin, gençlik hareketine yaklafl›m›d›r. Bugün halihaz›rda gençlik hareketi tan›m› yaflamda karfl›l›¤› olan bir fley de¤ildir. Zaten sorun da budur. Biz bu sorunda reformizmin devrimci hareket üzerindeki etkisinin ve sol-subjektif politika tarz›n›n afl›lamamas›n›n önemli bir yerde durdu¤unu düflünüyoruz. Güçlü bir devrimci önderlikten bahsedemedi¤imiz koflullarda, güçlü-istikrarl› bir gençlik hareketi beklemek yersiz olacakt›r. Dolay›s›yla gençlik hareketinin do¤as› ve ihtiyaçlar› üzerinde asgari bir kavray›fl›n yarat›lmas› parçal›l›k olarak ifade edilen somut durumun afl›lmas›n›n en önemli ad›m› olacakt›r. Çok farkl› siyasetlerin ve örgütlülüklerin olmas› ise do¤al ve gereklidir.

4- Bugün geliflkin ve dinamik bir gençlik hareketi (kendili¤inden de olsa) var olsa idi, örgütlenecek bir kurultay›n en bafltan garanti edece¤i olumlu sonuçlardan bahsedilebilirdi. Bugünkü koflullarda ise böyle bir kurultay›n baflar›s› bizce kendi gücünü abartmayan, gerçekçi hedefler belirleyerek yürüyen bir önçal›flman›n yerellerimizde yarataca¤› etkiye ve hareketin ç›karlar›n› kendi ç›karlar›n›n önüne koyan bir tarza ba¤l› olacakt›r. Tabii ki bu tart›flma bir söyleflinin kapsam›n› aflan bir kapasiteye sahip. Dolay›s›yla eksik b›rak›lan bir çok konu tart›flma süreci boyunca irdelenmelidir.

2- Hangi bafll›klar›n hangi kapsamda tart›fl›laca¤› flüphesiz tüm bileflenlerin ( örgütlü güçler d›fl›nda bireyler de dahil olmak üzere) yürütece¤i tart›flmalarla belirlenmelidir. Somut ayr›nt›land›r›lm›fl bir bafll›klar serisi önermek yerine, genel olarak tart›flman›n hangi çerçevede yürütülmesi gerekti¤i konusunda fikrimizi söyleyerek, gerisini yap›lacak tart›flmalara saklamak istiyoruz. Bizce böyle bir kurultay, e¤itim, e¤itim sistemi, YÖK vs. gibi y›llarca tart›fl›lm›fl ve asgari düzeyde bir ortakl›k yakalanabilecek konular veya alternatif üniversite ve e¤itim modelleri gibi yine y›llarca tart›fl›lm›fl olan ancak bir ortaklaflma sa¤lanmas› (bu koflullarda) mümkün olmayan konulara s›k›flt›r›lmamal›d›r. Bugün devrimcidemokrat-yurtsever, tüm demokrasi güçlerinin ve dahil etmeyi baflarabildi¤imiz ö¤renci kitlesinin tart›flmas› gereken, y›llarca hareketin önünü t›kayan, geliflme dinamiklerini heba etmemize yol açan, baflta devrimci

12


16-17 Aral›k Brüksel Zirvesi

AB barda¤›: Dolu mu, bofl mu? 17 Aral›k Zirvesi hükümetten medyas›na, TÜS‹AD’›ndan ordusuna kadar tüm kurumlarca büyük sevinç gösterileriyle karfl›land›. Burjuva medya taraf›ndan günlerce büyük bir baflar›ya imza at›ld›¤› yönünde ç›kan haberler iflçi ve emekçilerin üzerinde öyle bir etki yaratt› ki, K›z›lay Meydan›’ndaki zafer kutlamalar›na kat›lanlar›n onundan alt›s›n›n, kutlamalar›n Türkiye’nin AB’ye al›nd›¤› için yap›ld›¤›n› zannettikleri ortaya ç›kt›. Yarat›lmaya çal›fl›lan bu iyimser havan›n gerçekte neye hizmet etti¤ini anlamak için zirvede al›nan kararlar› sat›r sat›r incelemek gerekiyor. Zirve kararlar›n›n Türkiye’yi ilgilendiren k›sm› 17. ve 18. paragraflarla bafll›yor. 17. paragraf Türkiye’yi bugüne getiren süreci genel hatlar›yla anlat›yor. 18. paragrafta ise mevcut durum tespiti yap›l›p Konsey’in Türkiye’nin bugüne kadar gerçeklefltirdi¤i reformlardan memnun oldu¤u belirtilerek, hemen ard›ndan bu reform sürecinin devam› yönünde s›k› önlemler al›nmas› gereklili¤i vurgulan›yor. Ard›ndan, belki de üzerine en çok tart›flma yürütülen meflhur 19. paragraf geliyor. Medyada Türkiye’yi K›br›s konusunda kilitleyen bu paragraf üzerine öyle çeviriler yay›nland› ki, içeri¤i alt üst edilmekle kalmad›, zihinleri buland›rmak için paragrafa yeni aç›l›mlar getirildi. Bu nedenle söz konusu paragraf›n birebir tercümesini yaz›n›n sonundaki “Ek” k›sm›nda yay›nl›yoruz. Peki, ne diyor bu paragraf? Bu paragraf ile Türkiye, üye olan 10 yeni ülkeyi (Güney K›br›s da dahil) müzakerelerin bafllat›lmas› sürecine kadar, yani 3 Ekim 2005’e kadar, sözlü ya da yaz›l› tan›d›¤›n› belirten bir protokole imza atmak zorundad›r. Her ne kadar hükümet yanl›s› bürokratlar, bu maddenin bir ba¤lay›c›l›¤›n›n bulunmad›¤›n›, istenilenin yap›lmas› durumunda K›br›s Cumhuriyeti resmi ad›n› tafl›yan Güney K›br›s’›n tan›nm›fl olmayaca¤›n› belirtseler de, Türkiye heyeti bu konuda resmi görüflün k›rm›z› çizgisini fazlas›yla aflm›fl ve ufla¤› oldu¤u emperyalist egemenlerin isteklerine fazlas›yla boyun e¤mifltir. Bildi¤imiz gibi Türkiye burjuvazisinin K›br›s üzerindeki türlü ç›karlar›, adada y›llard›r bir çözümsüzlü¤ü dayatmaktad›r. K›br›s’›n Akdeniz’deki konumu, büyük emperyalist devletlerin Ortado¤u’ya aç›l›rken bu aday› uçaklar› için birer deniz üssü olarak

kullanmalar›, Ortado¤u’dan AB ve ABD’ye yap›lan petrol sevkiyat›nda büyük bir önem tafl›yan Akdeniz ve K›br›s karasular›ndan geçen her tankerin bu geçifl için Türkiye’ye yüklü miktarlarda para veriyor olufllar›, Türk burjuvazisinin bu aday› birebir kara para aklama arac› olarak kullanmas› ve benzeri birçok neden, Türk egemenlerinin bu ada üzerinde y›llar süren iflgalinin gerekçelerini oluflturuyordu. Fakat Türk burjuvazisinin AB’den beklentileri, K›br›s’taki mevcut ç›karlar›ndan kat be kat fazla olmal› ki, adadaki parsay› baflka emperyalistlerle paylaflmaya haz›r durumda. Karar›n 20. paragraf› Türkiye’nin komflular›yla iyi iliflkiler gelifltirmesi gereklili¤i üzerine. Uzmanlar bu madde ile Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-Ermenistan iliflkilerinin kastedildi¤ini ve özellikle ikinci k›sm›n, resmi devlet politikas›yla çeliflmesi sebebiyle, Türk hükümetini yeni dönemde oldukça zora sokaca¤›n› belirtiyorlar. Türkiye ile bafllanacak müzakerelerin nas›l yap›laca¤›n› belirten temel madde ise 23. paragrafta yer al›yor. ‹lk nokta, müzakereleri, içinde Türkiye ile AB’deki her bir ülkenin temsilcisinin bulundu¤u

13

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

“Hükümetleraras› Konferans” denilen yap› yapacak ve bu yap› toplam 31 müzakere bafll›¤›n› de¤erlendirecek. Bu toplant›larda kararlar oybirli¤i ile al›nacak. Bir baflka deyiflle Türkiye bu müzakere sürecinde 31 kez a¤›r bir s›navdan geçecek. Bu bafll›klardan her biri için tüm ülkeleri ikna etmek zorunda kalacak. E¤er Güney K›br›s, Yunanistan, Fransa, Avusturya ya da (seçim sonucunda Türkiye aleyhtar› H›ristiyan Demokrat Parti bafla gelirse) Almanya gibi Türkiye’nin AB’ye girmesi noktas›nda isteksiz olan ülkeler, maddelerden herhangi birini veto ederlerse süreç kilitlenecek. Bu durumda bu t›kan›kl›¤› aflmak için yap›lacak pazarl›klarda taviz vermesi gereken yine Türkiye olacak. fiundan flüphe duyulmamal›d›r ki, bu pazarl›klar s›ras›nda sermaye, iflçi ve emekçilerin tüm sosyal kazan›mlar›n› gasp etmekle kalmayacak, e¤itimden sa¤l›¤a, tar›mdan yeralt› kaynaklar›na kadar her fleyi sat›l›¤a ç›karma noktas›nda da herhangi bir tereddüt duymayacakt›r. 23. paragrafta geçen bir baflka konu ise s›n›rlamalar (derogasyonlar) konusu. Konsey karar›nda son derece aç›k bir dille, müzakere çerçevesi oluflturulurken “uzun geçifl dönemlerine”, “derogasyonlara”, “özel düzenlemelere” ve “daimi koruma önlemlerine” yer verilebilece¤i belirtiliyor. Yani ‘kiflilerin serbest dolafl›m›’, ‘tar›m’, ‘yap›sal politikalar’ gibi konularda Türkiye’ye farkl› bir prosedür uygulanacak. Bu durumda Türkiye AB üyesi olsa bile di¤er ülkelerin sahip oldu¤u baz› temel haklardan yararlanamayacak. Bu madde di¤er ülkelerin üyelik müzakerelerinde hiç yer almamakta, üstelik baz› s›n›rlamalar AB’nin kendi Avrupa Birli¤i Anayasas›’na da ayk›r› düflmektedir. Örne¤in maddede “kiflilerin serbest dolafl›m hakk›” Türkiye için her bir ülkenin kendi inisiyatifine b›rak›lm›fl durumda. Örne¤in ‹sveç “bana gelebilirler” diyebilirken, Fransa Türkler’i ülkesine almayabilir. Yine 23. paragrafta “devasa mali sonuçlara yol açabilecek adaylarla” müzakerelerin en erken 2014’te, Mali Çerçeve’nin kurulmas›ndan sonra bitirilebilece¤i bildiriliyor. Bu madde, 17 Mart 2005’te müzakerelere bafllayacak bir di¤er aday ülke olan H›rvatistan’›n 2014’ten önce üye olabilece¤ini fakat daha hantal bir ekonomisi olan Türkiye’nin olamayaca¤›n› belirtiyor. AB ülkeleri böyle bir durumda, Türkiye’nin herhangi bir itirazda bulunmas›n›n önünü almak amac›yla, metne flimdiden böyle bir önlem maddesi koyma gereklili¤i duymufllar. 23. paragraf›n sonunda ise müzakerelerin hedefinin ve niteli¤inin bildirildi¤i cümleler yer al›yor. “Müzakerelerin ortak hedefi kat›l›md›r” ibaresi metne koyulurken, hemen ard›ndan gelen iki cümleyle verilen fazlas›yla geri al›n›yor: 1) “Müzakereler, sonucunun önceden garanti edilemeyece¤i, aç›k uçlu bir süreçtir.” 2) “Kopenhag Kriterleri’nin tümü göz önünde bulunduruldu¤unda, flayet aday ülke üyelik

yükümlülüklerinin tümünü üstlenememe durumunda olursa, söz konusu aday›n Avrupa yap›lar›na mümkün olan en kuvvetli ba¤larla kenetlenmesi sa¤lanmal›d›r.” Zirveden ç›kan “ucu aç›k müzakere” sözü ile bu sürecin mutlaka üyelik ile sonuçlanmak zorunda olmad›¤› belirtiliyor. Bu madde de di¤er birçok madde gibi sadece Türkiye’nin müzakere süreci için tan›mlan›yor. Tüm bu maddeler dikkatle incelendi¤inde ortada sevinilecek bir durumun olmad›¤› fark edilecektir. AB’nin Türkiye’ye müzakere tarihi vermesi, Türkiye’nin bu emperyalist birlikteli¤e daha da göbekten ba¤lanmas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Müzakere maddeleri oylan›rken AB ülkelerinin her birinin elinde veto kartlar›n›n bulunmas›, bu ülkelerin pazarl›klarda Türkiye’yi fazlas›yla sömüreceklerini göstermektedir. AB’nin son dönemde Türkiye’ye müzakere kap›s›n› açmas›n›n temel nedeni, ABD karfl›s›nda yükselen bir emperyalist mihrak olarak gelece¤e haz›rlanmas›d›r. Türkiye onlar için Ortado¤u ve Kafkasya dengeleri aç›s›ndan oldukça önemli bir noktadad›r. ABD’nin Ortado¤u hakimiyeti koflullar›nda Türkiye’yi AB’ye yak›n tutmak önem tafl›maktad›r. Peki son süreçte Türk burjuvazisi neden yüzünü bu derece AB’ye döndü? Çünkü iflbirlikçi sermaye bafl›ndan beri, ezilen kitlelerde AB’ye karfl› yarat›lan bu umut rüzgar›ndan faydalanaca¤›n›n fark›ndayd›. 17 Aral›k akflam› bir ana habere konuk olan Güler Sabanc›, geliflmeleri de¤erlendirirken “Çok sevindim, fakat bu süreci ilerletebilmemiz için ve müzakereleri baflar›yla atlatabilmemiz için ekonomik alanda yapmam›z gereken çok de¤ifliklikler var, ç›karaca¤›m›z çok yasa var” diyordu. Onun kastetti¤i elbette iflçi ve emekçilerin yaflam standartlar›n› yükselten yasalar de¤ildi. Sermaye bu sürecin, “yap›sal reformlar” ad› alt›nda burjuvaziye ek haklar kazand›raca¤›n›n fark›ndayd›. Sonuçta girmeye çal›fl›lan topluluk ileri bir kapitalistler birli¤idir. Ona uyum yasalar› da kapitalist yap›n›n tahkim edilmesinden geçmektedir. Böyle ince hesaplar›n yap›ld›¤› bir süreçte, Avrupa Birli¤i’nin kurtulufl umudu oldu¤u yönlü propagandan›n etkisini k›rmak için daha etkin bir çaba içinde olmal›y›z.

N. Sayan * EK: “Avrupa Konseyi, Türkiye’nin, 10 yeni üyenin kat›l›m›n› da dikkate alarak, Ankara Anlaflmas›’n›n bu duruma adaptasyonuna iliflkin Protokolü imzalama yönündeki karar›n› memnuniyetle karfl›lamaktad›r. Bunun ›fl›¤›nda Avrupa Konseyi, Türkiye’nin “Türk hükümeti Ankara Anlaflmas›’n›n adaptasyonuna iliflkin Protokolü kat›l›m müzakerelerinin as›l bafllang›c›ndan önce ve Avrupa Birli¤i’nin mevcut üyelik görünümünün gerektirdi¤i dönüflümlerin tamamlanmas› ve bunlar›n üzerinde anlaflmaya var›lmas›n›n ard›ndan imzalamaya haz›r oldu¤unu teyit eder” fleklindeki bildirimini memnuniyetle karfl›lar. ”

14


Avrupa Birli¤i, liberal hayaller ve gerçekler Türkiye’nin egemenleri “AB’ye giriyoruz” yalan›yla, AKP hükümeti ise bunun demokratikleflme yönünde at›lm›fl paha biçilmez bir ad›m oldu¤u propagandas›yla y›¤›nlar› aldatmaya ve sersemletmeye devam ediyor. Türkiye’nin liberal solcular›n›n da ciddi ciddi inand›¤› ve dahas› etkin bir biçimde destekledi¤i bu aldatma kampanyas›, hiç flüphesiz Avrupa’da yaflayan iflçi ve emekçiler ile gençler için hiçbir de¤er tafl›mamaktad›r. 12 Eylül’ün y›lg›n ve yorgun liberal solcular›m›z›n iddialar›n›n ve inançlar›n›n tersine, Avrupa’da özellikle son 2 y›ld›r süreç her alanda bir baflka biçimde geliflmektedir. Örne¤in, baflta liberal solcular›m›z olmak üzere pek çok kimsenin imrenerek sözetti¤i “sosyal refah devleti”nin ad›m ad›m ortadan kald›r›lmas›na tan›kl›k ediyoruz. ‹flçi ve emekçilerin difle difl mücadeleler ve büyük bedeller ödeyerek kazand›klar› ekonomik ve sosyal bütün haklar bir bir gaspediliyor. Reform ad› alt›nda peflpefle ç›kart›lan sald›r› paketlerinin özellikle boy hedefi haline getirdi¤i alanlar ise, geçmiflte iflçi ve emekçilerin en çok hak sahibi oldu¤u ve yararland›¤› hizmet alanlar›d›r. Sa¤l›k ve e¤itim gibi temel hizmet alanlar› özellefltirilerek, geçimini çal›flarak sa¤layan emekçilerin omzuna a¤›r bir yük bindiriliyor. ‹nsanlar eskiden hastanelerde hasta, okullarda ö¤renci muamelesi görüyordu, yeni yasalarla birlikte art›k “müflteri” muamelesi görecekler, görüyorlar. Bunun ifadesi olarak, bundan böyle hastalar ilaçlar›n›, ö¤renciler de kitaplar›n› parayla sat›n almak zorundad›rlar. Öte yandan, Türkiye’den bildi¤imiz har(a)ç uygulamas› art›k Avrupa’da yaflayan ö¤rencilerin de hayat›na girmifltir. Paras› olmayan ö¤renciler e¤itimden yoksun b›rak›lmaktad›r. ‹statistiklere göre bu uygulamadan sonra NRW (Kuzey Ren Vestfalya) bölgesindeki, sadece birkaç üniversiteden kayd›n› sildirmek zorunda kalan 20 bine yak›n ö¤renci bulunmaktad›r. K›sacas›, e¤itim Avrupa’da art›k metalaflm›flt›r, yani parayla al›n›p-sat›l›r hale gelmifltir. Emekçi s›n›flar geçmiflte göreceli de olsa paras›z e¤itim hakk›na sahipti, flimdi durum fark- l›d›r. Zira emekçiler, eskiden paras›z faydalanabildikleri tüm bu haklar› flimdi “sat›n almak” zorundad›rlar. Sat›n alamayanlar ise bu haklardan mahrum olacaklard›r. Demek oluyor ki, bundan böyle okullar›n kap›lar› emekçi çocuklar›na kapat›lm›flt›r.

Demokratik haklar da t›rpanlan›yor Burjuva demokrasisi ve küresel kapitalizmin hayranlar› ve özürcüleri olan liberaller, AB’ye girilmesi durumunda demokrasi ve insan haklar› konusundaki sorunlar›n çözülece¤i ve büyük bir rahatlaman›n sa¤lanaca¤› hayali içindedirler. Bu tam bir aymazl›kt›r. Herfley bir yana Avrupa’da bugün içinde bulunulan süreç bu bak›mdan da liberallerimizin ham hayaller içinde oldu¤unu kan›tlamaktad›r. Özgürlüklerin ve eflitliklerin cisimleflmifl hali olan SSCB’nin büyük bas›nc› ve dünya halklar› için çekim merkezi olma özelli¤i, Avrupa burjuvazisini kendi halklar›na göreceli olarak demokratik hak ve özgürlükler tan›mas›n› zorunlu hale getirmiflti. Kuflkusuz tek tek ülkelerin iflçi ve emekçilerinin kendi

öz mücadelelerinin de bunda yads›nmaz bir rolü ve katk›s› vard›. Avrupal› iflçi ve emekçiler uzun y›llar bu durumdan yararland›lar. Fakat zamanla, özellikle de, SSCB ve Do¤u Bloku’nun da¤›lmas›yla birlikte bu göreceli duruma da elveda denmifltir. Temel hak ve özgürlükler gitgide s›n›rlanmaya, “toplumun huzuru ve güvenli¤i” gerekçesiyle polis devleti uygulamalar›na h›z kazand›r›lmaya bafllanm›flt›r. Polis, eskiden baflvuramad›¤› keyfi uygulamalar› flimdi günlük olarak gerçeklefltirmektedir. Bu uygulamalar› yavafl yavafl meflrulaflt›rmaya, kendini topluma kabullendirmeye, toplum üzerinde bir bask› oluflturup sindirmeye çal›flmaktad›r. Art›k sokakta rahat yürüdü¤ümüz günler geride kalm›flt›r. Her an bir polis otosu sizi durdurup kimlik sorabilir, e¤er kimli¤iniz yan›n›zda de¤ilse saatlerce sizi orada tutabilir. Bunun tek gerekçesi ise “güvenlik” aç›s›ndan “flüpheli” görünmenizdir. Bunun gibi bir dizi keyfi uygulama say›labilir. Liberallerimizin anlayaca¤› biçimde söyleyecek olursak, “huzur operasyonlar›” gelinen yerde Avrupa’da da yap›lmaya bafllanm›flt›r. Bunun somut bir örne¤ini geçti¤imiz günlerde Köln’de yap›lan “kaçak av›” ad› alt›nda ve tam bir terör havas› ile sürdürülen uygulamayla yaflad›k. Deyim uygunsa, kent tam bir polis kuflatmas› alt›na al›nd›. Sokakta yürüyen, otobüste giden, özel arabalar›yla yolculuk eden birçok kifli durdurularak kimlik tespiti yap›ld›, yüksek bir mebla¤› bulan para cezalar› kesildi. Ertesi gün Alman polisi büyük bir gururla ve tam bir utanmazl›kla, 360 “kaçak”› yakalad›¤› ve bu uygulaman›n Köln’ü Almanya’n›n en güvenlikli flehri yapma amac›n› tafl›d›¤› fleklinde aç›klad›. Gerçekte ise tam bir keyfilik örne¤i ve Avrupa’n›n herbiri birer polis devleti olan devletlerinin gerçek çehresini gösteren bir olayd› bu. Temel amac› ise demokratik hak ve özgürlükleri a- yaklar alt›na al›p yok saymak ve toplumu terörize etmekti. Kimi Alman bas›n›nda, tam gün olarak sürdürülen bu operasyonun, 2. Dünya Savafl›’nda Yahudi halk›na yap›lan haks›zl›klara karfl›l›k olarak ödenen tazminat›n

15

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

son taksidi için yap›ld›¤› da ileri sürülmektedir. Bütün bunlar› gerici ve faflist güçlerin beslenmesi, korunmas›, faflist propaganda ve örgütlenmenin gitgide serbest hale getirilmesi ve güçlenmelerinin sa¤lanmas›, neo-nazi vb. çetelerin polis korumas›nda sokaklarda yürütülmesi tamamlamaktad›r.

Yabanc› düflmanl›¤› art›yor, ›rkç›l›k k›flk›rt›l›yor Demokrasi ve insan haklar›n›n befli¤i olarak gösterilen Avrupa’da günümüzün en önemli geliflmelerinden biri de, artan yabanc› düflmanl›¤›d›r. Avrupa’n›n tekelci devletlerinin tümünde de ›rkç›l›k körüklenmektedir. Y›llard›r herfleye ra¤men bir arada yaflayan çeflitli uluslardan emekçiler aras›nda milliyetçi önyarg›lar gelifltirilmekte, ›rkç› duvarlar örülmekte ve düflmanl›k tohumlar› ekilmektedir. Dün “sosyal refah toplumu”nun inflaas›n›n mimarlar›ndan biri olarak gösterilen yabanc›lar, yani baflta Türkiyeliler olmak üzere çeflitli ülkelerden gelen iflçi ve emekçiler, bugün “sosyal refah toplumu ve devleti”nin tafl›yamayaca¤› bir yük olarak görülmektedir. Dahas›, ekonomik-sosyal alandaki kötüye gidiflin, “sosyal refah toplumu”nun y›k›l›fl›n›n sebebi olarak gösterilmektedir. Örne¤in, “yabanc›lar geldi, düzenimiz bozuldu, onlar olmasa toplumumuz daha düzenli ve temiz olurdu, yabanc›lar olmasayd› iflsizlik olmazd›, yabanc›lar potansiyel suçludurlar” gibi, ›rkç›-floven argümanlarla yabanc›lar günah keçisi konumuna sokulmaktad›r. Yabanc›lar dedikleri çeflitli uluslardan iflçi ve emekçiler her geçen gün biraz daha fazla ›rkç›-faflist çetelerin sald›r›lar›na u¤ramaktad›r. Temel sloganlar› ise, “Avrupa bizimdir, baflka kültürlere yer yok ve yabanc›lar d›flar›”d›r. K›sacas› bugünün Avrupas› demokrasinin ve insan haklar›n›n giderek hiçe say›ld›¤› topraklar haline gelmektedir.

Sald›r›lara bahane, “kriz var”

gerekçesiyle “güvenlik güçleri” daha donan›ml› hale getirilmektedir. Tekelci Alman devleti, bizzat iflçi ve emekçilerden çal›nan paralarla her bak›mdan tahkim edilerek, güçlendirilmektedir. Demek oluyor ki, ileri sürülenler tümüyle afla¤›l›k bir yalandan ibarettir, “kriz” bir bahanedir. Emperyalistler aras› “uyum” ve sosyalizm karfl›s›ndaki “ittifak ve iflbirli¤i” yerini gitgide belirgin hale gelen bir bloklaflmaya ve dipten dibe süren k›yas›ya bir rekabete b›rakm›flt›r. Dünya egemenli¤i için mücadele gitgide k›z›flmaktad›r. Bu çerçevede, AB ABD’ye askeri alanda da rakip olmak ve dünya egemenli¤ine oynamak istemektedir. Bu yüzden AB ordusu kurma planlar› yap›lmaktad›r. Tüm bu emperyalist emellerin gerçeklefltirilebilmesi içinse, iflçi ve emekçilerin haklar›n› gaspetmek ve buna karfl› geliflecek tepkileri bast›rmak zorunlu olmaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin sosyal haklar›n›n gaspedilmesinin, temel hak ve özgürlüklerinin budanmas›n›n gerisinde bu gerçek neden vard›r.

Gerçek demokrasi sosyalizmdedir Liberal aymazlar “Avrupa demokrasisi ve Kopenhag Kriterleri” üzerine methiyeler yazadursunlar, ama gerçekler kat›d›r ve geliflmeler onlar›n ham hayallerinin tam tersi bir yöndedir. Biz Avrupa’da yaflayan iflçi-emekçi ve gençler bir umut haline getirilmeye çal›fl›lan ve kurtulufl olarak gösterilen Avrupa Birli¤i’nin ve AB demokrasisinin ne menem bir fley oldu¤unu yaflayarak görüyoruz. Emperyalizm, demokrasinin inkar› üzerinde yükselen siyasal gericilik e¤iliminin cisimleflmifl halidir. Avrupa Birli¤i de, emperyalist ve yay›lmac› amaçlarla kurulan bir birliktir. Avrupa’daki özgürlükler ise, gerçekte Avrupa tekellerinin biz iflçi ve emekçileri sömürme ve halklar› kay›ts›z flarts›z egemenlikleri alt›nda bask›lama özgürlü¤üdür. Bu özgürlü¤ün en ufak bir biçimde tehdit edilmesi, tekelci Avrupa devletlerinin tahammül edemeyece¤i bir fleydir. Dolay›s›yla, bir kez daha, “AB demokrasisi” denilen burjuva demokrasisi emperyalist sömürü ve ya¤man›n üzerindeki örtüdür. Bu örtünün hafifçe aralanmas› durumunda, alt›nda kopkoyu karanl›¤›yla faflizmin durdu¤u görülecektir. Burada ise, iflçi ve emekçiler için demokratik hak ve özgürlüklerin zerresi yoktur. Tarihsel deneyimler ve bilimsel gerçekler kan›tlam›flt›r ki, gerçek ve tam demokrasi sosyalizmdedir.

Avrupa’n›n tekelci sermaye devletleri tüm bu sald›r›lar›na gerekçe olarak iktisadi alanda yaflad›klar› krizi göstermektedirler. Bu bir yaland›r. Yaland›r, zira Avrupa sermayenin en çok yo¤unlaflt›¤› ve zenginliklerin en çok birikti¤i bir k›tad›r. Örne¤in bu k›tan›n en güçlü ve en zengin ülkesi olan Almanya’y› ele alal›m; Almanya, di¤er alanlar bir yana, geçti¤imiz y›l ihracatta ABD’yi de geçerek dünyan›n en çok D. Deniz ihracat yapan ülkesi durumuna gelmifltir. Do¤u Blok’u ülkelerinin ulafl›m, iletiflim vb. gibi birçok temel ihtiyac›n› karfl›layan flirketler Alman tekellerinin elindedir. Antep’te Ekim Gençli¤i çal›flmalar›n› sürdürüyor. Üniversitemizde Sermaye devleti sözde sa¤l›k, e¤itim gibi devrimci-demokrat ö¤renciler üzerinde gün geçtikçe etkisini art›ran toplumun temel ihtiyaçlar›na kaynak bulamad›¤› polis ve faflistlerin bask› ve sald›r›lar›, aç›lan soruflturmalar devam için paral› hale getirdi¤ini ileri sürmektedir. Bu etmekle beraber, bu bizim çal›flmalar›m›z› asla olumsuz yönde etkileamaçla iflçi ve emekçilerden ald›¤› vergileri artt›rm›flt›r. O kadar ki, emeklilerin maafllar› bile miyor. Aksine çal›flmalar›m›z› daha büyük bir h›rsla sürdürüyoruz. vergilendirilmifltir. Buna karfl›n büyük tekelleri, Son olarak “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!”, “Kurtulufl yat›r›m yapt›klar› ve iflyeri sa¤lad›klar› için devrimde, kurtulufl sosyalizmde!”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol!”, vergiden muaf tutmaktad›r. Dahas› var. Kaynak “Paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim!” fliarl› pullar›m›z› fakültelere ve yetersizli¤inden sözedip iflçi ve emekçilerin kütüphaneye yapt›k. Ayr›ca flehir içinde de ayn› çal›flmay› uygulad›k. ücretlerinden yapt›¤› kesintilerle oluflturdu¤u Özellikle böyle bir çal›flmaya al›flk›n olmayan üniversitemizde ö¤renmebla¤lar› ise silahlanmaya ve militarizme cilerin ilgileri ve olumlu tepkileriyle karfl›laflt›k. yat›rmaktad›r. Bugün Almanya, dünyan›n de¤iflik Bask›lar, soruflturmalar bizi y›ld›ramaz! co¤rafyalar›nda yaklafl›k 30 ülkede asker Gaziantep Ekim Gençli¤i bulundurmaktad›r. Bu arada içerde “güvenlik”

Antep’te mücadele sürüyor!

16


Metin Özu¤urlu ile Avrupa Birli¤i üzerine söylefli...

AB yüzelli y›ll›k kazan›mlar›n tasfiyesidir! 17 Aral›k, burjuvazi cephesinden, Avrupa Birli¤i’nden tarih koparma kayg›lar›yla geçti. Burjuvazi AB zirvesi sonras› ise tarihi bir at›l›m gerçeklefltirdi¤i iddias›yla kamuoyunun önüne ç›kt›. Neydi bu “tarihi” at›l›m? Bu karar 41 y›ld›r bekleniyordu. Sonunda, Brüksel’de toplanan 25 AB üyesi ülkenin liderleri, Türkiye’nin üyeli¤i için müzakerelerin 3 Ekim 2005’de bafllamas›n› onaylad›. Burjuva medyaya yans›yan olay›n bu k›sm›yd›. Peki AB halklar nezdinde ne ifade ediyor? Gerçekte kazan›lan bir zafer midir? AB, Türkiye co¤rafyas›ndaki gençler, iflçiler ve emekçiler için ne ifade edecektir? Gündemden düflmeyen AB üyeli¤i kimlerin, hangi s›n›f›n ç›kar›nad›r? Dahas›, henüz AB’ye entegrasyon söz konusu de¤ilken, burjuvazi taraf›ndan haz›rlanan bu erken kutlama nedendir? Estirilen bu bayram havas›yla iflçi-emekçilere de hayal pompalanmaya, emperyalist sermaye ittifak› AB’ye üye olma çabalar› meflrulaflt›r›lmaya m› çal›fl›lmaktad›r? Böylesi sorular cevaplanmadan süreç do¤ru tahlil edilemeyecektir. 17 Aral›k sonras› AB sürecini ve Türkiye’nin üyeli¤ini de¤erlendirmek üzere Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Ö¤retim Üyesi Yrd. Doç. Dr Metin Özu¤urlu’ya görüfltük...

Ekim Gençli¤i EG: 17 Aral›k sonras›nda AB’ye girilmesine çok yak›nlafl›ld›¤› düflüncesiyle Türkiye’de burjuvazi taraf›ndan adeta bir “flölen” ilan edildi. Siz, 17 Aral›k’› ve AB sürecini nas›l de¤erlendiriyorsunuz ve bundan sonra neler olabilir?

yekpare bir s›n›f bulunmaktad›r. 17 Aral›k’la bafllayacak olan takvim, bu s›n›f bak›m›ndan, dünya kapitalizmi ile bölgeselleflerek entegre olman›n takvimidir. Bölgeselleflerek küreselleflmek demek, oynak bir karaktere ve sert inifl-ç›k›fllara sahip olan küresel rekabet ortam›nda, yönü ve süresi belli, göreli istikrarl› bir zemine kavuflmak demektir. 17 Aral›k’tan sonra teknik olarak önce bir tarama gerçekleflecek ve ard›ndan da 30 klasörden oluflan müktesebat›n uyumu çal›flmalar›na giriflilecektir. Bu sürecin nas›l geliflece¤i ve hangi zaman dilimine yay›laca¤› belirsizdir; ancak, önceki aday ülke deneyimleri ›fl›¤›nda belli olan, bildi¤imiz bir fley vard›r. Temelde müzakereler üç hususa odaklanacakt›r: Bunlar, kamu yönetiminde çok yönlü reforma gidilmesi, iktisadi alandaki genifl ölçekli bir serbestleflme ve nihayet, ilk iki düzenlemeyi destekleyici tarzda fiziki ve befleri altyap›n›n gelifltirilmesidir. Kamu yönetiminde gerçekleflen reformlar›n ana do¤rultusu, ademimerkeziyetçi e¤ilimlerin güçlendirilmesine yöneliktir. Bu çerçevede, bir yandan yerel yönetimlerin idari kapasitelerini güçlendirmeye dönük önlemler al›n›rken, di¤er yandan da yönetiflim ilkelerinin idarenin her düzeyine yerlefltirilmesi yönünde çaba gösterilecektir. Ayn› flekilde, kamu maliyesi disiplini ve bütçe aç›klar› konusunda da düzenlemelere gidilecektir. Uyum çal›flmalar›nda öne ç›kan alanlardan biri de

Türkiye burjuvazisi kendi s›n›f reflekslerine uygun olarak 17 Aral›k’› flölene çevirmekte hakl›d›r. Türkiye burjuvazisi derken, içinde farkl› fraksiyonlar› bar›nd›ran bir s›n›ftan söz etti¤imizi bilmemiz gerekir. Bu farkl›l›k, sermayenin farkl› biçimlerinden sektörel çeflitlili¤e, firma büyüklü¤ünden yaflam tarz› farkl›l›¤›na ve siyasal angajmanlara uzanan temellere sahip olabilir. Ancak, son 25-30 y›l boyunca dünya kapitalizmiyle girilen entegrasyon süreci, baflka co¤rafyalarda oldu¤u gibi Türkiye burjuvazisini de temel bir noktada türdefllefltirdi: Art›k karfl›m›zda bütün unsurlar›yla kozmopolitleflmifl, ulus-devletle aidiyet ba¤lar› gevflemifl, bu anlamda

17

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

serbestileflmedir. Eme¤in, mallar›n, hizmetlerin ve sermayenin/paran›n serbest dolafl›m›na yönelik bir piyasa ortam›n›n tesisi öngörülmektedir. Eme¤in serbest dolafl›m› konusu, AB bünyesinde zaten profesyonel meslek gruplar› ve vas›fl› iflgücüyle s›n›rl› olarak ele al›nmaktad›r. Türkiye bak›m›ndan AB elit formasyonunun parças› olacak iflgücünün daha da dar tutulaca¤› flimdiden belli olmufltur. Bunun yan› s›ra, flirket ve rekabet hukukunun tesisi, banka ve enerji gibi stratejik sektörlerde özellefltirmeler ve yeniden yap›lanma, iflgücü piyasas›n›n esneklefltirilmesi ve giriflim özgürlü¤ü konular›nda düzenlemelere gidilecektir. Fiziki ve befleri altyap›n›n gelifltirilmesine yönelik düzenlemeler de önemli bir yer tutmaktad›r. Fiziki altyap› kapsam›nda; kara, deniz ve hava yolu tafl›mac›l›¤›, ulafl›m ve posta hizmetleri ile e¤itim, bilim ve araflt›rma alanlar›nda da yeni düzenlemelere gidilecektir. Buradaki yol haritas›n›n, ulusal ekonomilerin dünya kapitalizmine entegrasyon sürecini aralar›ndaki belli bir iflbölümü çerçevesinde düzenleyen IMF, Dünya Bankas›, Birleflmifl Milletler Kalk›nma Teflkilat›, Dünya Ticaret Örgütü ve OECD gibi uluslararas› kurulufllarca çizilen yol haritas›ndan farkl› olmad›¤›n› görüyoruz. Aralar›ndaki ortak payda, neoliberal birikim stratejisidir ki, bu durum, emekçiler bak›m›ndan cehennemlerden cehennem be¤en anlam›na gelmektedir. Görüldü¤ü gibi, AB’den demokrasi ithali bekleyenlerimiz, piyasa kural ve mekanizmalar›n›n ithali gibi bir gerçekle karfl› karfl›ya kalacakt›r. Burjuvazi flölen yapmas›n da ne yaps›n?

ifl ve afl demektir” gibi nutuklarda aç›kça görüldü¤ü gibi, sermaye, emekçilerin sadece iflgüçlerini sat›n alm›yor, düfllerini de çal›yor. Mesele bundan ibarettir.

EG: AB’de sendikalar›n durumu nedir? Sermayenin Avrupas›’n›n yan› s›ra bu günlerde s›kça söylendi¤i üzere bir ‘Eme¤in Avrupas›’ söz konusu olabilir mi? Zor bir soru. ‹flçi s›n›f› söz konusu oldu¤unda, AB geneli için bir çözümleme yapmak zorlafl›r; çözümlemeyi ülke ülke sürdürmek daha anlaml› hale gelir. 1848 devrimci dalgas›n› bafllang›ç noktas› olarak ele al›rsak, 150 y›l› aflk›n bir mücadelenin sonucu olarak ortaya bir Avrupa Sosyal Modeli’nin ç›km›fl oldu¤unu söyleyebiliriz. Ayr›nt›s›na girmeyelim, fakat sözünü etti¤im model, Keynesgil uzlafl› ile karakterize edilen ve temel esprisi, özel mülkiyetin kar ve rekabet önceli¤inin bast›r›lmas› ve geriletilmesi olan bir modeldir. Bu model ile AB’nin sosyal boyutunu birbirine kar›flt›rmamak gerekir. AB bünyesinde sosyal politikan›n s›n›r›, ekonominin kârl›l›k ve rekabet edebilirlik önceli¤inin tayin etti¤i s›n›rd›r. ‹lla bu slogan kullan›lacaksa, aç›l›m›yla kullan›lmas›nda fayda vard›r: “Sermaye önceliklerine tabi eme¤in Avrupas›”. Bu ise 150 y›ll›k kazan›mlar›n tasfiyesinden baflka bir anlam tafl›maz. Maalesef Avrupa ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (ETUC), sermaye stratejisine tabi kalarak, AB’nin merkez ülkelerindeki sendikal› iflçilerin tekil ç›karlar›n›, iflçi s›n›f›n›n bütünlüklü ç›kar›n›n üzerinde tutan bir strateji izlemektedir. ‹flgücüne konan serbest dolafl›m k›s›tlamar›n›n ard›nda ETUC’un bulunmas›, bu anlamda, flafl›rt›c› de¤ildir. ETUC, reformcu bile denilemeyecek bir çizgidedir; ad›n› koyal›m, bu aç›k bir s›n›f iflbirli¤i çizgisidir ve “Eme¤in Avrupas›” balonu da bunlar›n elinde havalanmaktad›r.

EG: AB ülkelerinde iflsizli¤in oldukça yüksek oldu¤u biliniyor. Öte yandan AB’yi destekleyen kesimlerde, üye olunmas› halinde ifl bulunaca¤› gibi bir beklenti var. Dahas›, AB ülkelerinde ifl güvencesinin de sa¤land›¤›, dolay›s›yla üyeli¤in Türk iflçi-emekçisi için “hay›rl›” olaca¤› görüflü hakim. Bu konuda neler söylenebilir?

EG: Türkiye’deki gençler ‘geleceksizlik’ kayg›s›yla yüzyüzeler ve bir bölümü AB’nin kendileri için umut olabilece¤ini düflünüyor. Sizce bu mümkün müdür?

Sermayeyi “ekmek kap›s›” gibi görüyor ve hay›r dualar›n›z› eksik etmiyorsan›z, içine girilen sürecin “hay›rl›” olaca¤›n› da düflünebilirsiniz. Oysa bu son derece arkaik bir düflüncedir. Sermaye, sadece istihdam de¤il iflsizlik de üretir. Son 10 ülkenin kat›l›m›ndan önce yap›lan bir çal›flmada, mevcut koflullar veri al›nd›¤›nda, 2010 y›l›nda yap›sal iflsizlik konumunda bulunan gençlerin (yani 15-25 yafl grubunun) AB bünyesinde %40 gibi bir a¤›rl›¤a sahip olaca¤› vurgulanmaktayd›. Ayn› çal›flmada iflgücü piyasas›n›n üç katmanl› bir özellik sergileyece¤i, toplam iflgücünün 1/3’ini oluflturacak ilk dilimde yap›sal/kal›c› iflsizlerin, 1/3’lik ikinci dilimde güvencesiz ve geçici ifllerde çal›flan iflgücünün ve ancak 1/3’lik üçüncü dilimde düzenli istihdam olanaklar›na sahip iflgücünün bulunaca¤› öngörülmektedir. “AB demek

Gençlerin geleceklerini çalan kapitalizmdir; kapitalist merkezlere göç etme e¤ilimi, bir yönüyle, h›rs›z›n merkezine gitme e¤ilimidir. Orada, gelece¤e dair umutlar›m›z, metalaflt›r›lm›fl varl›klar olarak, çal›nt› mal statüsünde çok daha genifl bir yelpazede sergilenmektedir. H›rs›z›n merkezine giderseniz, umutlar›n›z›n simgelerini, mallaflt›r›lm›fl tüketim nesneleri olarak daha yak›ndan görme olana¤›na kavuflabilir; kafan›z›, kol gücünüzü ve bedeninizi satmak suretiyle edinece¤iniz para ile bu nesnelere flu veya bu ölçüde sahip olabilirsiniz. Daha iyi bir yaflam ise, ancak, bizden çal›nan varl›klar›n mal statüsüne (meta karakterine) son vermekle mümkündür. Bunun kavgas› Washington DC de oldu¤u kadar Brüksel’in göbe¤inde de sürmektedir. Umut mekanda de¤il, kavgadad›r.

18


Gençli¤in AB karfl›t› eylemlerinden...

Ne ABD, ne AB! Çözüm devrimde! Ankara: ‘Kahrolsun AB emperyalizmi!'’ 17 Aral›k günü ?AB'ye üyelik, uyum yasalar›, ikili anlaflmalar' ad› alt›nda yürütülen çok yönlü emperyalist k›skaca karfl›, Yüksel Caddesi'nde, Ekim Gençli¤i, YDG, DGH, ÖEP ve DMG taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Yap›lan aç›klamada, Türkiye'nin AB'ye üyeli¤inin daha fazla sömürü, yoksulluk ve daha fazla emperyalist savafl getirece¤i vurguland›. AB'nin milyonlarca emekçinin sömürüsü üzerine kuruldu¤u ve amac›n›n Avrupa emperyalistlerinin ezilen dünya halklar› üzerindeki ekonomik-siyasal-askeri hegemonyas›n› güçlendirmek oldu¤u söylendi. Üniversite gençli¤inin, gelece¤inin ipotek alt›na al›nmas›na izin vermeyece¤i ve kaderini bir avuç asalakla de¤il, dünyan›n iflçi-emekçi ve ezilen halklar› ile birlefltirece¤i vurguland›. Yaklafl›k 80 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda s›k s›k “Kahrolsun AB emperyalizmi! Yaflas›n devrim ve sosyalizm!, Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i!, Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganlar› at›ld›. Eylem bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan son buldu.

‘Yaflas›n ba¤›ms›z sosyalist Türkiye!'

Çukurova Üniversitesi'nde yürüttü¤ümüz çal›flmalar›n bir parças› olarak AB konusunu gündemimiz haline getirdik. ‹lk önce yerelde ç›kartt›¤›m›z afifllerimizi okulun hemen her yerine yapmaya çal›flt›k. Bildirilerimizi olabildi¤ince fazla insana ulaflt›rmak için fakülteleri ve kantinleri dolaflt›k ve birebir sohbetlerle AB gerçe¤ini anlatmaya çal›flt›k, eylemimizin ça¤r›s›n› yapt›k. Aylard›r televizyonlarda, gazetelerde tart›fl›lan, sermayenin sab›rs›zl›kla bekledi¤i ve müzakere tarihinin verilece¤i 17 Aral›k günü yapmay› kararlaflt›rd›¤›m›z eylemimizi, saat 12:00'de R1 Kantini'nin önünde, yaklafl›k 30 kiflinin kat›l›m›yla gerçeklefltirdik. Eylemi “Yaflas›n ba¤›ms›z sosyalist Türkiye!/Ekim Gençli¤i” pankart›m›z, dövizlerimiz ve k›z›l bayraklar›m›zla gerçeklefltirdik. Aç›klamada flunlar› söyledik: ?AB, iflçilere, emekçilere dayat›lan kölelik, kamu yönetimi kanunu vb. yasalard›r. AB, F tipi cezaevleridir, iflkencedir, katliamd›r. AB, devrimci tutsaklara yöneltilen tek tip elbisedir, zorla çal›flt›rmad›r, tecrit sald›r›s›d›r. AB, YÖK Yasa Tasar›s›'n›n alt›nda yatan ticari e¤itimdir. AB, dünya halklar›n› k›y›mdan geçiren emperyalist savafl ve iflgaldir. Bunun için Avrupa Birli¤i ve tüm öteki emperyalist odaklara yan›t›m›z aç›kt›r: Yaflas›n Ba¤›ms›z Sosyalist Türkiye!'

Ekim Gençli¤i/ÇÜ

Edirne: AB emperyalist bir birliktir!

Ekim Gençli¤i/Ankara

SES Edirne fiubesi'nde 17 Aral›k günü saat 12.30'da Ekim Gençli¤i olarak AB ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapt›k. Aç›klamada, AKP hükümetinin efendilerine yaranabilmek için her türlü tavizi verdi¤i, AB'ye girebilmek ad›na Kamu Reformu Yasas›, ‹fl Yasas› ve Ceza ‹nfaz Yasas›'n› ç›karabilmek için büyük çaba harcad›¤›, Türkiyeli iflçi ve emekçileri daha çok yoksullu¤a, sefalete ve y›k›ma itti¤i belirtildi. Ayr›ca AB'nin emperyalist tekellerin birli¤i oldu¤u, Türkiye'nin AB'ye girmesinin Türkiye için gelecek de¤il, geleceksizlik demek oldu¤u vurguland›. Bas›n aç›klamas›na, DGH ve Edirne Gençlik Derne¤i Giriflimi destek verdi.

‹stanbul Üniversitesi: Çözüm devrimde, kurtulufl sosyalizmde!' 17 Aral›k günü ‹stanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde Avrupa Birli¤i karfl›t› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda AB'nin emperyalist bir oluflum oldu¤u vurguland›. Hayk›r›lan sloganlar ve tafl›nan dövizlerde, çözümün devrimde ve kurtuluflun sosyalizmde oldu¤u ifade edildi. Bas›n aç›klamas› üniversitede yaflanan gergin süreç dolay›s›yla bir ön çal›flmaya dayand›r›lamad›. Oldukça h›zl› örgütlenmifl olmas›na ra¤men anlaml› bir etki yaratt›. Bas›n aç›klamas›ndan önce yemekhane ve kantinde AB'nin tüm vaatlerinin yalan oldu¤u, AB'yle birlikte Türkiye'nin iflsizlik ve geleceksizlik sorununun derinleflece¤i ifade edildi. Bas›n aç›klamas›nda “Yaflas›n devrim ve sosyalizm!', Ne ABD, ne AB, çözüm devrimde, sosyalizmde” sloganlar› at›ld›. Bas›n aç›klamas›na Ekim Gençli¤i, Demokratik Gençlik Derne¤i, Yeni Demokrat Gençlik ve Sosyalist Gençlik Derne¤i kat›ld›.

Ekim Gençli¤i/Edirne

Ekim Gençli¤i/‹Ü

Çukurova Üniversitesi: 19

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Güney Asya'da büyük felaket...

insanl›¤›n felaketi kapitalizmdir! 26 Aral›k sabah› Endonezya aç›klar›nda gerçekleflen 9.0 büyüklü¤ündeki deprem ve ard›ndan gelen tsunami, yüzbinlerce kiflinin ölümüne neden oldu. Amatör kameralar›n gözüyle izledi¤imiz felaketin boyutlar› ak›l almayacak kadar büyüktü. A¤açlar›, evleri deviren dalgalar› izlerken dehflete kap›ld›k. Titrek amatör kameralar›n görüntülerinde izledi¤imiz insanlar›n art›k yaflam›yor olduklar›n› düflündük. Felaket bölgesinden gelen her yeni görüntü, her yeni foto¤raf yaflanan ac›lar› anlat›yordu. Tayland’dan, Sri Lanka’dan, Maldivler’den, dalgalar›n vurdu¤u her yerden ac› dolu 盤l›klar yükseliyordu. Dünya sosyetesinin bu en gözde tatil mekanlar› birkaç saat içinde cehenneme dönmüfltü. Çok de¤il bir gün önce, plajda günefllenen zenginler ve onlara hizmet eden yerli halk, bir anda yükselen sular›n içinde bir o yana bir bu yana sürükleniyorlard›. Sular çekildi¤inde geriye kalan manzara ürkütücüydü. Yollar kullan›lamaz hale gelmifl, evler, köprüler y›k›lm›flt›. Her ad›m bafl›nda a¤›tlar yükseliyordu. Yine en a¤›r darbeyi çocuklar ald›. Pekço¤u ölüme uykular›nda yakaland›lar. Ölü say›s› 150 bini buldu ve gerçek say› hiç bilinemeyecekti. Çünkü bu sosyetenin en gözde ve gösteriflli e¤lence merkezlerinde yaflayan yerli halk›n pek ço¤u nüfusa kay›tl› de¤ildi. ‹simsiz, cisimsiz bu kifliler, plaj flemsiyeleri kadar önem tafl›m›yorlard›. Yaflarken de öldüklerinde de yoktular. Sa¤ kalanlar› ise belki de tsunamiden çok daha zorlu bir yaflam mücadelesi bekliyordu. Milyonlarca insan içme suyundan ve yiyecekten yoksun kald›. Çürüyen cesetlerin kokusu her yan› kaplad›. Milyonlarca insan susuzlukla bo¤uflurken, dünya sosyetesinin ünlü ailelerinden Dobbs ailesi de susuz kalm›fl ve villas›ndaki flampanyalar› içmek zorunda kalm›flt›. Dobbs ailesi ve Güney Asya’da yaflayan milyonlar›n susuzluk deneyimleri dünyan›n tüm çeliflkilerini özetler nitelikteydi.

Tuhaf bir yard›m ça¤r›s› BM genel Sekreteri Kofi Annan’›n felaketzedelere yard›m ça¤r›s› üzerine tüm dünyada yard›m ça¤r›s›

bafllat›ld›. Tüm dünya ülkeleri yard›mlar için s›raya girdi. D›fliflleri Bakan› Gül de yapt›¤› aç›klama ile halk› yard›mda bulunmaya ça¤›rd›. Yaralanan, yard›ma muhtaç olan binlerce insan vard›. Onlar farkl› ülkelerden, farkl› dinlerden, farkl› uluslardand›lar. Oysa Gül, halk›n hassasiyetini artt›raca¤›n› düflündü¤ünden olsa gerek, yard›m ça¤r›s›nda Endonezyal›lar’›n Müslümanl›¤›n› vurgulad›. Osmanl›’dan bu yana Endonezyal›lar’la s›cak iliflkiler içinde oldu¤umuz gibi anlams›z sözler sarf etti. Türkler’le iyi geçinmeleri, Müslümanl›klar› sayesinde yard›ma hak kazanm›fllard›. Devletlerin yapacaklar› yard›mlar da Gül’ün aç›klamalar› kadar tuhaft›. Aç›klad›klar› yard›m miktarlar› öylesine komikti ki, Kofi Annan yard›mlarda cömert olunmas› yönünde ikinci bir

20


ça¤r› yapt›. Yapt›¤› 15 milyon dolarl›k yard›mla alay konusu olan ABD, yard›m miktar›nda göstermelik bir art›fl yapt›. Ve hiçbir f›rsat› kaç›rmayan ABD yard›m malzemelerinin yan›nda savafl gemileri ve 15 bin kiflilik bir askeri güç gönderdi. Yap›lan bu göstermelik yard›mlar felaketin yaralar›n› sarmaktan oldukça uzakt›. ‹nsan hayat›n› hiçe sayan, iflgallerle, savafllarla her gün yüzlercesini öldüren emperyalistlerden insanlar› yaflatmak için samimi bir çaba harcamalar›n› beklemek gülünç olacakt›. Zaten yard›m için toplanan paralar da insani kayg›lar›n ötesinde, emperyalistler aras›nda bir itibar yar›fl›na dönüfltü. Felaket bölgesinde yaflananlar ise insan› insanl›¤›ndan utand›racak cinstendi.

‹nsaniyet nam›na

Asya depremi k›sa sürede komplo teorilerine konu oldu. ‹ddialara göre bu tsunamiye ABD’nin deniz dibinde yapt›¤› nükleer denemeler yol açm›flt›. Bu iddia haber bültenlerinde yer buldu. ‹ddian›n do¤ru olup olmad›¤› bir yana, böylesi bir do¤a olay›nda bile akla ilk ABD’nin gelmesi, dünya halklar›n›n ABD’ye karfl› ne kadar güvensiz oldu¤unun da bir göstergesi oldu. Üstelik dünyay› uydular›yla santim santim inceleyen, tsunami erken uyar› sistemi bulunan ABD, her nedense bu felaketin olaca¤›n› bildi¤i halde hiçbir uyar›da bulunmam›flt›. Sadece Hint Okyanusu’ndaki askeri üssünü uyarm›fl ve bu üste hiç can kayb› olmam›flt›. Oysa erken uyar› sistemi olsayd› yüzbinlerce insan›n ölmesi engellenebilirdi. 10 yafl›ndaki bir ‹ngiliz çocu¤un, co¤rafya dersi bilgileriyle plajdakileri uyard›¤› ve 100 kiflinin hayat›n› kurtard›¤› gazetelerde yer alm›flt›. ABD elindeki verileri dünyaya duyursayd› sonuç çok farkl› olabilirdi. Depremin nedeni ABD midir bilinmez, ancak ölü say›s›n›n bu kadar çok olmas›n›n en büyük sorumlusunun ABD oldu¤u kesin.

Felaketin ard›ndan pek çok kifli kay›p olan yak›nlar›na ulaflma çabas›na girdi. Yüz binlerce insan›n öldü¤ü bu felakette bile kazanç yollar› bulanlar vard›. Sri Lanka’da k›y›lardaki ya da hastane morglar›ndaki ölüleri toplayan “kifliler”, onlar› yak›nlar›na sat›yordu. Bununla kalmayan Tsunami de¤il kapitalizm! bu “kifliler”, mücevherleri ya¤malamak için cesetlerin kulaklar›n›, parmaklar›n› kesiyorlard›. Bir Sri Lankal› 150 bini aflan ölü say›s› 200 bine do¤ru ilerliyor. babas›n›n cesedini alabilmek için 50 dolar ödemiflti. Bu Ancak ölü say›s› asla tam olarak bilinemeyecek. Dünya rakam söz konusu yabanc› turistler oldu¤unda çok daha haritas›n› de¤ifltiren, k›talar› birbirine biraz daha art›yordu. S›r kap›s› dizilerinde olsa, bu kifliler derhal yaklaflt›ran Asya depremi çoktan tarihe geçti. Yüzbinlerce Allah taraf›ndan cezaland›r›l›r ve uslan›rlard›. Oysa kifli göz göre göre öldürülmüfltür. Onlar› öldüren gerçek hayat, kapitalizmin kâr kap›lar›n› aç›yordu ancak. emperyalizm, tsunaminin gerçekleflece¤ini bildi¤i halde Para kazanmak için her yolun mübahl›¤›, insanlar›n uyar›da bulunmayan ABD emperyalizmidir. Dünya ac›lar›n›, göz yafllar›n› da yeflil dolarlara dönüfltürüyordu sosyetesinin e¤lence mekan› olan ve y›lbafl› tatili bu “kiflilerin” elinde. Tüm dünyay› yasa bo¤an felaketin ard›ndan henüz pek nedeniyle en kalabal›k günlerini yaflayan bölgede çok cesede ulafl›lmam›flken, milyonlar açl›k ve susuzlukla kârlar›ndan baflka bir fley düflünmeyen kapitalistler de uyar›da bulunmaktan kaç›nm›fllard›r. bo¤ufluyorken yani 6 gün sora, y›lbafl› günü idi. Onlar› öldüren tsunami de¤il kapitalizmdir! Dalgalar›n en a¤›r hasar verdi¤i yerlerden biri olan Tayland’›n Phuket adas›nda y›lbafl› kutlamalar› yap›ld›. Birkaç gün öncesinde binlerce kifliye mezar olan bu ada dünyan›n dört bir yan›ndan gelen zengin turistleri a¤›rlad›. Belki de aylar öncesinden y›lbafl› gecesi için rezervasyon 24 Aral›k günü ‹TÜ Maslak Kampüsü’nde Armutlu’daki y›k›mlara karfl› yapt›ran bu turistler, belli ki “fluncac›k bir eylem gerçeklefltirildi. Bir süredir Y›k›m ve Teknokent Karfl›t› felaket için” rezervasyonlar›n› iptal Ö¤renciler’in yürüttü¤ü imza kampanyas› sonucu toplanan 300 imza bir etmeyi gereksiz bulmufl ve ceset eylemle rektörlü¤e teslim edildi. kokular› aras›nda güle oynaya Eylem öncesinde yemekhanede bir forum düzenlendi. Forumda ö¤renciler e¤lenmeyi uygun görmüfllerdi. Armutlu’daki y›k›m ve teknokent hakk›nda bilgilendirilerek eyleme ça¤›r›ld›. Kutlad›klar› neydi? Eski haline Daha sonra iki arkadafl›m›z k›sa bir müzik dinletisi sundu. Marfllar ve gelmesi 10 y›l› bulacak olan halaylar hep bir a¤›zdan söylendi. Ard›ndan yemekhane önünde pankart Tayland’da 2005’in gelifli neyi ifade aç›ld›, rektörlü¤e do¤ru yürüyüfle geçildi. Rektörlük binas› önünde bas›n ediyordu? Ceset kokular›n›n aras›nda aç›klamas› okundu. ‹ki kifli imzalar› teslim etmek üzere rektörlü¤e gitti. e¤lenebilen bu turistler insanl›¤›n ‹mzalar›n teslim edilmesinin ard›ndan yürüyüflle yemekhane önüne dönüldü ac›lar›na bu kadar yabanc›yd›lar. ve eylem bitirildi.

‹TÜ’de Armutlu halk›yla dayan›flma eylemi

Komplo teorileri

Ekim Gençli¤i/‹TÜ

21

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Faflist terör gençli¤i y›ld›ramaz!

Beyaz›t faflizme mezar olacak! Geçti¤imiz ay içerisinde ‹stanbul Üniversitesi’nde 3 devrimci ö¤renciyi sat›rlarla yaralayan faflistler sonras›ndaki süreçte güçlü eylemlerle teflhir edilmiflti. Sald›r› ‹stanbul Üniversitesi’nde ayn› gün yap›lan 200-250 kiflilik forum da¤›ld›ktan sonra gerçekleflmifl ve bu sald›r›da 3 devrimci ö¤renci çeflitli yerlerinden yaralanm›fllard›. ‹stanbul Üniversitesi’ni herhangi bir üniversite sanan faflistler yan›ld›klar›n› k›sa sürede anlad›lar. Ertesi gün yine yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› forumla faflist sald›r›lar›n yan›ts›z kalmayaca¤› ifade edilmifl ve sonraki süreçte ortaya konulan tutum ise bunun pratik plandaki do¤rulamas› olmufltur. Bu tarihten itibaren neredeyse her gün ‹stanbul Üniversitesi anti-faflist bir eylem alan›na çevrilmifltir. Bu dönemin s›nav dönemi olmas› pratik bir dezavantaj olmaktan ç›km›fl ve faflistlerin girece¤i her s›nav yüzlerce anti-faflist ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemlerle karfl›lanm›flt›r. Onlarca sivil polis ve kap›larda yüzlerce çevik kuvvet eflli¤inde üniversiteye getirilen bu faflist terör çetesi her seferinde kitlesel eylemlerle teflhir edilmifltir. ‹stanbul Üniversitesi gençli¤i anti faflist mücadelede kararl›l›¤›n› etkili bir flekilde göstermifltir. Gençlik hareketinin yaflad›¤› tüm darl›¤a karfl›l›k yüzlerce ö¤renci haftalar boyunca ‹stanbul Üniversitesi’nde faflistlere karfl› eylemler düzenleyip, faflistleri korumak için üniversiteye girmeye çal›flan polisleri üniversiteye almam›flt›r. Faflist sald›r›ya karfl› gelifltirilen eylemler ise üniversitelerdeki polis iflgaline ve faflist devlet terörüne karfl› tepki eylemeleri haline dönüfltürebilmifltir. Yüzlerce ö¤renci içeri girmeye çal›flan polislere izin vermemifl, faflist sald›rganlar ‹stanbul Üniversitesi koridorlar›nda yank›lanan anti-faflist sloganlarla karfl›lanm›fllard›r. Tüm bu süreç boyunca süt dökmüfl kedi misali s›navlar›na girmeye çal›flan faflistler, kitlesel eylemlerle üniversiteden ç›kar›lan polisler ve faflist sald›r›y› izlemekle yetinen okul idaresi üniversitede oluflan anti-faflist süreci devlet terörü ile karfl›lamaya çal›flmaktad›r. 13 Aral›k günü polis ve cübbeli faflistler denetiminde yaklafl›k 20-25 silahl› ve keserli faflist üniversiteye girdi. Faflistler yo¤un olarak bulunduklar› tarih kat›na ç›kart›larak burada afiflleri sökmeye bafllad›lar. Bunun üzerine devrimci ö¤renciler edebiyat fakültesi hergele meydan›nda toplanmaya bafllad›. Faflistlerin üniversiteye girdikleri haberi geldikten yaklafl›k 1 saat sonra hergele meydan›nda yaklafl›k 150 devrimci ö¤renci toplanm›flt› bile. Bir süre sonra üniversite tarih kat›na polisler ç›karak faflistleri koruma kordonu alt›nda üniversite girifl kap›s›n›n

önüne getirdiler. Hergele meydan›nda toplanan devrimci ö¤renciler sloganlarla girifl kap›s›na yönelince yüzlerce polis üniversitenin içerisine girerek faflistlerin çevresinde etten bir kalkan oluflturdu. Faflistlerin güvenli¤ini alan polis devrimci ö¤rencilerin üzerine sald›rmaya bafllad›. Bunun üzerine devrimci ö¤renciler hergele meydan›na aç›lan kap›lara barikatlar kurarak sloganlar eflli¤inde beklemeye bafllad›lar. Bahçe kap›s›nda barikat› aflamayan polis kantin koridorundan içeri girerek koridorun hergele meydan›na aç›lan yerine konulan barikat› açmaya bafllad›. 150 civar› ö¤renci tafllar demir çubuklar ve soda flifleleriyle polisi geri püskürttüler. Bir süre bekleyen ve geri çekilen yüzlerce polis bu sefer üniversitenin içerisine gaz bombalar› atarak tekrar sald›r›ya geçti. Gaz bombalar› ile sald›r›n›n bafllamas› sonras›nda çat›flarak geri çekilmeye bafllayan devrimci ö¤rencilerin arkas›ndaki koridor da polis taraf›ndan ablukaya al›nmaya bafllad›. Bunun üzerine araya s›k›flan ö¤renciler koridordan yukar› ç›kmaya bafllad›lar. Yukar›ya ç›kan merdivenlere barikatlar kurarak polisin yukar› ç›k›fl› k›sa bir süre engellendi. Ancak polis yine yo¤un bir flekilde gaz bombas› atarak barikata yüklenmeye bafllad›. Çok yo¤un gaz kullan›lmas› nedeniyle geri çekilmeye bafllayan ö¤renciler yaklafl›k yar›m saat boyunca ‹stanbul Üniversitesi’nin katlar›nda anti-faflist sloganlar atarak polise direnmeyi sürdürdüler. Ve yaklafl›k yar›m saat daha devam eden çat›flma sonras›nda birkaç koldan birlikte gaz bombalar› ile sald›ran polis ö¤rencileri da¤›tmay› baflard›.

Faflist sald›r›lar devlet terörü halini ald›! Üniversiteye gaz bombalar› ile giren polisler sonras›nda ise üniversitenin tüm girifllerini tutarak devrimci ö¤rencileri ç›k›fllarda gözalt›na almaya bafllad›lar. Çat›flmalarda ve ç›k›fllar s›ras›nda yaklafl›k 40 devrimci ö¤renci gözalt›na al›nd› ve üniversite boflalt›ld›. Sald›r› sonras› ise tam bir devlet terörü halini ald›. Ö¤rencilerin gözalt›na al›nmas›n›n ertesi günü ‹stanbul adliyesi önünde gözalt›lar› karfl›lamak için toplanan yaklafl›k 150-200 ö¤renci polisin ve faflistlerin yapt›klar› sald›r›y› protesto etmek için bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. Bas›n aç›klamas› sonras›nda arkadafllar›n› beklemeye bafllayan ö¤renciler bir anda polis taraf›ndan sar›lmaya baflland›. Polisin devrimcileri çembere almas›ndan sonra adliyenin içerisinde bekleyen faflist sürüsü polis nezaretinde d›flar›ya al›nd›. Faflistlerin ç›k›fl›

22


s›ras›nda adliye önünde anti-faflist sloganlar hayk›r›lmaya baflland›. Faflistlerin güvenli¤ini sa¤layan polis geçmifl günkü eylemi gerekçe göstererek devrimci ö¤rencilere sald›rmaya bafllad›. Bu sald›r› s›ras›nda 148 ö¤renci dövülerek gözalt›na al›nd›. Adliye önündeki bu sald›r› sonras›nda önceki gün gözalt›na al›nan ö¤rencilerden 6’s› tutuklanarak Bayrampafla cezaevine konuldu. Ötekiler ise tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›lar. Henüz deliler dahi toplanmam›flken ç›kart›lan bu tutuklama karar› devletin polisiyle sivil faflistleriyle ve hukuku ile nas›l topyekün bir sald›r›ya geçti¤ini somut olarak göstermifltir. Adliye önünde gözalt›na al›nan 148 kifliden 26’s› ertesi gün adliyeye ç›kart›lm›fl ve içlerinden bir devrimci ö¤renci daha tutuklanarak cezaevine konulmufltur. Devletin estirdi¤i teröre karfl› yine yüzlerce ö¤renci adliye koridorlar›nda arkadafllar›n› yaln›z b›rakmam›fl ve gözalt›ndan ç›kar›lan ö¤renciler adliye önünde anti-faflist sloganlarla karfl›lanm›fllard›r.

Geçen y›lki senaryonun bir tekrar› yaflan›yor, bu sefer daha güçlü bir flekilde yan›tlanacakt›r! Geçti¤imiz y›l 18 Aral›k’ta bafllat›lan soruflturma terörü ‹stanbul Üniversitesi’nde örülen çal›flmalarla geri püskürtülmüfltü. Devlet terörü bu sefer sivil faflist kozlar›n› kullanarak yine ayn› tarihlerde devrimci gençli¤in karfl›s›na ç›kart›lm›flt›r. Devrimci gençli¤i y›ld›rarak teslim almaya çal›flanlar ve üniversitelerdeki devrimci siyasal faaliyeti faflist zor ve terör yoluyla bitirebileceklerini düflünenler yan›l›yorlar. Devrimci gençlik geçmiflte oldu¤u gibi bundan sonra da y›lmadan mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Bu süre içerisinde her yolu kullanarak ve son olarak da faflist terörün t›pk› 19 Aral›k’ta oldu¤u gibi tüm kirli yöntemleri ile sal-d›r›ya geçen devlet bundan sonraki süreçte de farkl› yol ve yöntemlerle sald›rmaya devam edecektir. Bundan devrimci ö¤-renciler olarak kuflku duy-muyoruz. Ancak geçen y›l yaflan›lan kazan›m ve bu y›l 6 Kas›m sonras›nda faflistlere karfl› yap›lan eylem ve etkinlikler birleflik ve devrimci bir mücadele çizgisinde ilerletilebildi¤i koflullarda, sald›-r›lar›n da gö¤üslenebilece¤ini tüm aç›kl›¤› ile gözler önüne sermifl bulunmaktad›r. Anti-

faflist çal›flmalarda yakalan›lan ortakl›k güçlendirildi¤i ve süreklilefltirildi¤i koflullarda, devletin giriflti¤i sald›r›lar›n sonuçsuz kalmas› kaç›n›lmaz olacakt›r. Devlet terörünün arkas›ndan bafllayan soruflturma ve hukuk terörünün önümüzdeki süreçte yak›c› bir gündem halini alaca¤›ndan kuflku duyulmamal›d›r. Geçen y›l baflar›s›z k›l›nan bu sald›r›n›n bu y›l daha güçlü bir flekilde karfl›lanmas› için tüm ilerici ve devrimci güçlerin sürecin gerekleri do¤rultusunda birleflik bir mücadele hatt› örebilmesi gerekmektedir. Anti-faflist sald›r›lar›n di¤er bir yönünü ise devrimci gençli¤i y›ld›rmak ve mücadelesinin temel hedeflerini ve yönünü sapt›rmak oluflturmaktad›r. Bu aç›dan bugün halihaz›rda devlet terörü haline gelen sorunu etkin bir karfl› sald›r›ya dönüfltürmekle beraber, gençli¤in ve ülkenin bir dizi temel gündeminden kopmadan mücadeleye devam etmek sorunun bir di¤er önemli yan›n› oluflturmaktad›r. ‹stanbul Üniversitesi’nde örülen faflist sald›r›lar birleflik çal›flma hedefiyle bafllat›lan kampanyay› zaafa u¤ratm›fl ve 17 Aral›k vesilesiyle planlanan çal›flmalar› zay›flatm›flt›r. Unutulmamal›d›r ki ‹stanbul Üniversitesi gençli¤i sald›r›lar›n hedefi olmas›n›n nedeni; bir dizi gündemi etkili bir biçimde eylem ve çal›flmalar konu edebilmesi ve de bu özelli¤i ile tüm Türkiye aç›s›ndan belirleyici bir öneme sahip olmas›ndand›r. Bu temel önemde yan gözden kaç›r›ld›¤› ve devrimci siyasal çal›flma tek bir yöne s›k›flt›r›ld›¤› koflullarda faflist devlet provokasyonu ve terörü kendi hedefleri aç›s›ndan baflar›ya ulaflm›fl olacakt›r. Anti-faflist mücadeledeki baflar›n›n ölçütlerinden birisi bu sald›r›y› baflar›yla püskürtmekken, bir di¤eri ise bu sald›r›y› birleflik bir tarzda karfl› sald›r›ya dönüfltürmektir. Bugün faflist sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› birçok üniversitenin ‹stanbul Üniversitesi’nden de bekledi¤i budur.

‹stanbul Ekim Gençli¤i

23

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

‹Ü’de seçimler ve seçim çal›flmas› deneyimi...

Söz, yetki, karar hakk› istiyoruz! Yaklafl›k iki ayd›r süren faflist sald›r› ve anti-faflist müdahale sürecinin yaratt›¤› toparlanma ve motivasyonu bir kenara b›rak›rsak, politik faaliyeti önemli ölçüde sekteye u¤ratt›¤›n› söyleyebiliriz. Zaten temel amac› çal›flmalar› baltalamak olan bu sald›r›lar, faflistlere verilen tok cevaba ra¤men bir ölçüde baflar› sa¤lam›fl oldu. Merkez Kampüs cephesinde de devrimci ve demokrat güçlerin tüm zamanlar›n› nöbet vs. ile geçirmeleri sonucu, 6 Kas›m süreci ile yeni yeni hareketlendirmeye çal›flt›¤›m›z Merkez Kampüs yeniden eski dura¤anl›¤›na döndü. Hukuk Fakültesi’ndeki en önemli etkinliklerden biri olan ve 6 Kas›m öncesinde ö¤rencilerin yo¤un olarak kat›ld›¤› ve ilgilendi¤i “Koridor Sohbetlerini” sürdürme giriflimlerimiz de faflist sald›r›lar vesilesiyle engellenmifl oldu. Bu süreci tersine çevirmek ve faflist sald›r›lar›n da¤›tt›¤› havay› yeniden yaratmak amac›yla üniversitede kapsaml› bir kampanya bafllatmak gerekiyordu. Böyle bir kampanyaya bafllamak için en uygun malzeme hala s›cakl›¤›n› koruyan ve halihaz›rda ortaklaflma zemini yaratm›fl olan faflist sald›r›lar ve okula yap›lan polis müdahalesiydi. Rektörlük binas›n›n Merkez Kampüs’ün içinde olmas› bize ayr›ca bir imkan da yarat›yordu. Merkez’de yap›lacak çal›flma öncelikle yönetimde rektörlü¤ün de¤il üniversitenin bütün bileflenlerinin söz hakk› olmas› gerekti¤ini vurgulamal› ve buna yönelik alternatifler üretmeye çal›flmal›yd›. 6 Kas›m’a yönelik yap›lan kampanyan›n fliar› olan “Söz, yetki, karar hakk› istiyoruz, Üniversiteler bizimdir!”, bu nedenle hala geçerlili¤ini koruyan ve vurgulanmas› gereken bir fliard›. Kampanya için kullan›labilecek en iyi araç da kuflkusuz koridor sohbetleriydi. ‘68’lerde, ‘78’lerde ö¤rencilerin forumlarda toplanarak gerek güncel politik konularda, gerek tarihsel ve ideolojik konularda tart›flmalar yapmalar› her zaman olumlanarak anlat›lan olaylard›r. Fakat bugün art›k forumlar toplan›l›p slogan at›lan etkinlikler olman›n ötesine geçememektedirler. ‹flte “Koridor Sohbetleri”, tam da bu bofllu¤u doldurman›n ve ö¤rencilerin tüm sorunlar› ile ilgili tart›flarak karar alabilecekleri yerlere dönüflmenin ilk imkanlar›n› içinde bar›nd›rmaktad›r. Gerçekten de bugüne kadar yap›lan koridor sohbetleri, geçmiflin forumlar›n› ça¤r›flt›ran –hala o günkülerin bir karikatürü olman›n ötesine geçemese debir hava yakalamay› baflarm›flt›r.

fliarl› bir çal›flma bafllatt›k. Tüm Merkez Kampüs’ü “Katil polis üniversiteden defol!”, “Tutuklu ö¤renciler serbest b›rak›ls›n!” vb. sloganlar›n yaz›ld›¤› dövizlerle, faflistlerin resimlerinin ve çeflitli karikatürlerin as›l› oldu¤u duvar gazeteleri ile, afifllerle kaplad›k. Özellikle okula sald›ran faflistlerden en tan›nm›fl› olan Fahrettin’in Atatürk Ö¤renci Yurdu’nda, kontrgerillal› “abi”leriyle e¤itim yaparken çektirdi¤i foto¤raf ö¤renciler aras›nda büyük ilgi uyand›rd›. Bu arada kartondan bir posta kutusu yaparak tutuklulara kart atma masas› açt›k. Bu çal›flman›n önemli bir ad›m› olarak da “Koridor Sohbetleri”ni yeniden bafllatmaya karar verdik ve Çarflamba günü için “Koridor Sohbeti” ça¤r›s› yapt›k. Yo¤unluklardan ve çeflitli imkans›zl›klardan dolay› planl› bir biçimde duyurusunu yapamad›¤›m›z “Koridor Sohbeti”, buna ra¤men ö¤renciler aras›nda ilgiyle karfl›land›. “Koridor Sohbeti”nin bafllamas›na birkaç dakika kala, belki de etkinlik için olabilecek en anlaml› ve ironik olay gerçekleflti. Okulumuzun en eski ve k›demli sivil polislerinden olan ve sene bafl›ndan beri Merkez Kampüs’te görünmeyen “Cumali”, yan›nda birkaç siville Hukuk Koridoru”nda belirdi. “Polis defol” pankart›n›n önünde dikilen sivilleri önce oturdu¤umuz yerden teflhir ettik ve pankart› göstererek sert bir dille ç›kmalar›n› söyledik. Böyle bir tepki beklemeyen polisler s›r›tmakla yetindiler. Bunun üzerine topluca sivillerin üzerine yürüdük ve okulda polisin yeri olmad›¤›n› söyleyen teflhir konuflmalar› yapt›k. Olay›n ders ç›k›fl›na denk gelmifl olmas›n›n da etkisiyle yüzlerce ö¤rencinin gözü önünde, “Katil polis üniversiteden defol!” ve “Cumali defol!” sloganlar›yla sivilleri okulun d›fl›na kadar kovalad›k. Daha sonra da hep beraber “Koridor Sohbeti”ne geçtik. Yaklafl›k 80 kiflinin kat›ld›¤› toplant›, faflist sald›r›da b›çaklanan bir arkadafl›m›z›n süreci genel olarak anlatmas›yla bafllad›. Özellikle olaylar›n d›fl›nda olan ve medyadan takip eden insanlar›n “biz olaylar› hiç böyle duymam›flt›k” fleklindeki yorumlar›, manüpülasyonun ne kadar büyük boyutlarda oldu¤unu gösteriyordu. Bas›n›n ve idarenin tutumlar› tart›fl›ld›ktan sonra önümüzdeki dönemde ne yapaca¤›m›z› tart›flmaya bafllad›k. Anti-faflist mücadeleye s›k›flm›fl bir politikan›n bizi ilerletmeyece¤i konusunda herkes hemfikirdi. Bunun sonucunda do¤rudan üniversitenin sorunlar›na yönelik bir çal›flma yapma perspektifi toplant›ya hakim k›l›nd›.

“Koridor Sohbetleri” yeniden bafll›yor Bu perspektif do¤rultusunda “Üniversitelerde sivil faflist-polis-idare iflbirli¤ine son, üniversiteler bizimdir”

‹Ü’de seçim var! Bir arkadafl›m›z 7 Ocak günü ‹stanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçimleri yap›laca¤›n› hat›rlatarak, bizim de

24


kendi aday›m›z› ç›kararak yönetimde söz sahibi olma iste¤imizi dile getirebilece¤imiz fikrini ortaya att›. Bu toplant›da yap›lan tart›flmalar sonucunda 7 fiubat’taki rektörlük seçimlerine alternatif olarak üniversitenin gerçek bileflenlerinin oy kulland›¤› bir seçim düzenleme karar› al›nd›. Üniversite ö¤rencileri olarak “Söz, yetki, karar hakk› istiyoruz!” fliar›n› kullanarak, 12 Aral›k’ta polisin okula sald›r›s› s›ras›nda tutuklanan arkadafllar›m›z› aday göstermeye karar verdik. Bu seçim kampanyas›yla tüm Türkiye’nin gündeminde olan ve laik, fleriatç›, Atatürkçü gibi kavramlarla gerçek özü gizlenmeye çal›fl›lan rektörlük seçimleri sürecine de müdahale etmifl olacakt›k. Bu kapsamda tart›flt›¤›m›z kampanyan›n ayr›nt›l› planlanmas› için cuma gününe bir toplant› kestik. Cuma günü kampanya için ayr›nt›l› bir planlama oluflturduk ve iflbölümü yapt›k. Öncelikle üniversitede saltanat kuran üç rektörün kabar›k suç dosyalar›n›n ve yolsuzluklar›n›n araflt›r›lmas› için bir iflbölümü yapt›k. Üniversitemiz yaklafl›k 20 y›ld›r sadece 3 rektör de¤ifltirmiflti ve herbiri di¤erini aratmayacak kadar çok kanunsuz ifle kar›flm›fl, çal›p ç›rpm›flt›. Seçimlerin ve rektörlük kurumunun teflhiri için bundan iyi malzeme bulamazd›k. Gerçekten de vak›flar› üzerlerine geçirmekten tutun da okulun telefonunu evine ba¤latmaya kadar hertürlü yolsuzlu¤a kar›flm›flt› eski rektörler. Bu toplant›da Merkez Kampus d›fl›ndaki fakültelerden de arkadafllar bulunuyordu, bu sayede tüm üniversitenin sorunu olan seçimler ile ilgili kampanyay› di¤er fakültelerle ortaklaflt›rm›fl olduk.

tespihiyle volta atan “kanun adam›”. Onlar›n hepsi bir Cumali. En sevdikleri oyuncaklar cop ve biber gaz›. Disiplinli (korkak) bir gençlik yaratman›n bütün yöntemlerini bilir. Üniversitelilere denetim, gözalt› ve iflkence vaad ediyor. Derman Demirkol: Ad› Hukuk Fakültesi’nin akademik kimli¤i olmayan anayasa hocas›na benzer. Derman Bey de t›pk› Ferman Bey gibi devletle s›k› bir ba¤ içindedir. Tüm derin iliflkilerde söz sahibidir. Derman Demirkol üniversiteyi bu ba¤lant›lar›yla k›fllaya çevirmeye niyetlidir. Abdülzambak Donuk: En türko¤lu türk rektör aday›. Kendisi özgür düflünceyi savunur ama söyleyen türk olunca. Son olarak okula giren sat›rl› faflistleri odas›nda bar›nd›rd›¤› için kendisine üstün hizmet madalyas› verilmifltir. Rektör olursa solaklar› okuldan at›p herfleyin sa¤dan iflledi¤i bir düzen kuracakm›fl. Kolon: Her fakültede ona raslama olana¤›m›z var. Kolonun iddias› fludur: “Y›llard›r bu üniversitenin yükünü s›rt›mda tafl›d›m, art›k benim de koltu¤a oturmam›n vakti geldi. Beton bile olsam bu üniversiteyi daha iyi yönetirim”. Betonun hakl›l›k pay› var.”(“‹Ü’de Seçim Var” broflüründen) Bu adaylar›n ve genel olarak seçim kampanyas›n›n tan›t›ld›¤› bir de broflür haz›rlad›k. “‹Ü’de seçim var” bafll›kl› broflürde seçimlerde ç›kard›¤›m›z adaylarla ilgili k›sa tan›t›mlar yeral›yordu ve bizim aday›m›z olan “Tutuklu ö¤renciler”in seçim program› olarak da “Biz nas›l bir üniversite istiyoruz?” ve “Biz nas›l bir üniversitede yafl›yoruz?” bafll›kl› yaz›lar bulunuyordu.

Kolonu aday gösterdik! Okulda seçim atmosferi Kampanyan›n bir di¤er aya¤› da kuflkusuz bizim aday›m›z olan “Tutuklu Ö¤renciler” d›fl›ndaki adaylar›n belirlenmesi idi. Bu adaylar› belirlerken özellikle belirli yönelimleri simgelemelerini tercih ettik ve bu kapsamda befl aday daha belirledik. Bizim belirledi¤imiz adaylar için abart›l› ve espirili konuflmalar da yazacakt›k. Fakat gerçek adaylar›n konuflmalar›n›n yan›nda bizim yazd›klar›m›z oldukça sönük kald›! Resmi seçimlerde aday olanlardan kimisi okula süpermarket yapt›rmaktan ve Mediko’nun para kazanmas›n› sa¤lamaktan bahsederken, kimisi “Ö¤renciler olmazsa bu ifl olmaz”, “Ö¤renci olaylar›n›, ö¤renciye kap›lar›m› açarak, onlar› dinleyerek ve kampus içinde onlara bir yaflam haz›rlayarak çözece¤ime inan›yorum” diyordu. Yine de biz adaylar›m›z için afla¤›daki türden çeflitli konuflmalar yazd›k: “Cem’i Uzan: Cem’i Uzan giriflimci bir ifladam›. Giriflimcili¤inin yan›nda k›sa yoldan köfleyi dönmek, afl›rmak gibi meziyetleri de var. ‹Ü’nün en iyi parayla yönetilebilece¤ine inan›yor. Kendi için yaln›zca ‹Ü çiftli¤inden ufak çapl› bir gelir istiyor, üniversite içinse paral› e¤itim. Polis Cumali: Biraz düflünürseniz onu çok iyi tan›d›¤›n›z›n fark›na var›rs›n›z. Üniversite koridorlar›nda

Üniversite yönetimi bu seçimleri ne kadar ö¤rencilere duyurmadan sessiz sedas›z yapmak taraftar› ise biz de bu ifli o kadar ö¤rencilerin gündemine sokmaya çal›fl›yorduk. Bu kapsamda iki haftal›k bir etkinlik program› haz›rlad›k. Bu program çerçevesinde ilk olarak Çarflamba gününe adaylar›n ve genel olarak kampanyan›n tan›t›laca¤› bir “Koridor Sohbeti” koyduk. Kat›l›m s›n›rl› olmas›na ra¤men toplant›da somut kararlar al›nmas› ve kat›lan herkesin kampanyan›n örgütleyicisi olma konusundaki iste¤i oldukça anlaml›yd›. Bir hafta boyunca koridorlar› geçmifl rektörlerin suç dosyalar›n›n ve adaylar›n a¤z›ndan yaz›lm›fl seçim konuflmalar›n›n yaz›ld›¤› ozalitlerle doldurduk. Ayr›ca çeflitli flark›lar›n sözlerinin de¤ifltirilmesinden oluflan ve rektör adaylar›na ithaf edilmifl flark›lar›n koridorda çal›nmas› da büyük ilgi çekti. Perflembe günü ise bir süredir okulda açt›¤›m›z “Tutuklu ö¤rencilere kart at›yoruz” masalar›nda toplad›¤›m›z kartlar› bir etkinlikle postalamay› kararlaflt›rd›k. Beyaz›t’ta ana kap›n›n önünde yaklafl›k elli kiflinin kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan yazd›¤›m›z kartlar› postalad›k. Bu s›rada okulda yaflan›lan polis terörünün son halkas›

25

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

olarak 73 kifliye soruflturma aç›lm›flt› ve bu kifliler 3 Ocak Pazartesi günü Ö¤renci Kültür Merkezi önüne ifade vermek için ça¤r›lm›fllard›. Biz de bunu dikkate alarak 3 Ocak günü ÖKM önünde bir “seçim mitingi” yapmay› kararlaflt›rd›k. Hukuk, siyasal ve iktisat fakültelerinde gün boyu davul eflli¤inde gezerek ve seçim broflürlerini da¤›tarak bu “miting”in ça¤r›s›n› yapt›k. ÖKM önünde yap›lan “miting”te birer arkadafl›m›za adaylar›n yerine geçerek konuflma yapma görevi verdik. Esprili tarzda yap›lan konuflmalar s›ras›nda da “faflistler seninle gurur duyuyor”, “Türkiye seninle gurur duyuyor” gibi adaylar› destekleyen sloganlar att›k. Özellikle “Cumali”nin konuflmas› s›ras›nda at›lan “Biji Cumali” slogan› herkes taraf›ndan ilgiyle karfl›land›. Seçim flark›lar›n›n çal›nd›¤› “miting” haz›rlad›¤›m›z dosyalar›n bas›na da¤›t›lmas›n›n ard›ndan son buldu. 6 Ocak günü ise tüm fakültelere sand›klar kurarak seçimi gerçeklefltirdik. Gün boyunca 15 kadar sand›kla befl fakültede birçok ö¤renciden, iflçiden, memurdan, ö¤retim üyesinden oy toplad›k. Merkes Kampüs’te 1050 ve FenEdebiyat Fakültesi’nde yaklafl›k olarak 600 oy kullan›ld›. Merkez Kampüs’te, bizim aday›m›z olan “Tutuklu Ö¤renciler” 630 oy alarak seçimlerden galibiyetle ç›kt›. Onu 250 oyla “Kolon” izledi. Di¤er adaylar ise 30 ila 60 aras›nda de¤iflen rakamlarda oy ald›lar. Böylece üniversite sembolikte olsa yönetim hakk›n› ö¤rencilere devretmifl oldu. Bu seçimlerin kesinleflmifl sonuçlar›n› da resmi seçimlerin yap›laca¤› Edebiyat Fakültesi önünde yapaca¤›m›z bir bas›n aç›klamas› ile kamuoyuna duyuruca¤›z. Bu seçim kampanyas› ile birlikte politik süreçte gözle görülür bir hareketlenme yaratm›fl olduk. Kampanya kapsam›ndaki yo¤un tan›t›mlarla ve etkinliklerle bu seçimlere kat›l›m› en yüksek düzeye ç›karmay› ve tüm ö¤rencilerin basit flekilde bile olsa yönetimde söz sahibi olma iradesini göstermelerini sa¤lamay› hedefliyoruz. Bunun sonras›nda da yap›lmas› gereken en do¤ru fley bu kampanya sayesinde sa¤lanan birlikteli¤i farkl› kanallarla sürdürme yoluna gitmek olur. Önümüzdeki süreçte de dargrupçu kayg›lara düflülmez ve mücadele bugünkü iddia ile sürerse Merkez Kampüs’ün birleflik devrimci gençlik hareketi yaratma mücadelemizde önemli bir mevzi haline gelmesi önünde hiçbir engel kalmaz.

Ege Üniversitesi’nde yemekhane boykotu 29 Kas›m’dan itibaren TÖK (T›p Ö¤renci Kolu), daha çok T›p Fakültesi ö¤rencilerinin kulland›¤› 3 No’lu yemekhaneyi boykot edeceklerini duyurarak bu yönlü bir çal›flma örgütledi. ‹lk hafta yap›lan boykot çal›flmas› sonucunda öncesinde 1500 kiflinin yemek yedi¤i yemekhaneye 40 kifli gitti. “Ege Üniversitesi Ö¤rencileri” imzas›yla bafllat›lan boykot çal›flmas› TÖK’ün de kat›l›m›yla siyasal gençlik gruplar›n›n toplant›s›nda gündemlefltirildi. Ekim Gençli¤i, YDG, SDG, DGH, ‹zmir Gençlik Derne¤i, BAGEH ve Ö¤renci Muhalefeti çal›flmay› sahiplenerek 20 Aral›k’tan itibaren 1, 2, 3 No’lu yemekhanelerde boykot karar› ald›. SDP, DGD, Ö¤renci Koordinasyonu, Enternasyonalist Gençlik ise farkl› gündemleri oldu¤unu, ancak boykot çal›flmas›na destek verebileceklerini söylediler. Yap›lan görüflmelerde daha çok vurgu yap›lmas› gereken noktan›n “e¤itim alanlar›n›n özellefltirilmesi” olmas› gerekti¤i ve as›l kazan›m›n üniversite içerisinde özellefltirme karfl›t› bir atmosfer yaratmaktan geçti¤i konusunda hemfikir olundu. Boykota kitlesel kat›l›m sa¤lanmas› ve yemekhane sorununun tart›fl›labilmesi için 14 Aral›k gününe genel kitle toplant›s› al›nmas› ve Rektörlü¤e verilmek üzere dilekçe toplanmas›, bu dilekçelerin ise boykotun bafllayaca¤› gün bas›n aç›klamas›yla bir komite taraf›ndan iletilmesi kararlaflt›r›ld›. Ayr›ca her fakültede boykot komiteleri oluflturulmas› ve komitelerin kendi yerellerine dönük çal›flmalar (masa aç›lmas›, dilekçe toplanmas›, s›n›f konuflmalar› vb.) yapmas› karar› al›nd›. 20 Aral›k’ta 1, 2, 3 No’lu yemekhanelerde “Ege Üniversitesi Ö¤rencileri” imzal› bafllat›lacak boykotun talepleri ise flöyle; * Yemekhane fiyatlar›n›n 1 milyona düflürülmesi (eski fiyat 1.800.000) * Bir y›l boyunca zam yap›lmamas› * Yemek kalitesinin art›r›lmas› * G›da mühendisli¤i bölümünden seçilen bir akademik personel, bir üniversite emekçisi ve iki ö¤rencinin oluflturdu¤u bir komitenin yemekhane denetiminden sorumlu olmas› * Maddi durumu olmayan ö¤rencilere bedava yemek hakk› verilmesi * ‹kinci ö¤retimde okuyan ö¤renciler için yemekhanede yemek ç›kart›lmas› * Haftal›k yemek fiflinin yan›s›ra fiyat art›r›m› yap›lmadan günlük fifl verilmesi * Yemekhanede oluflan uzun s›ran›n çözülebilmesi için çift bant sisteminin uygulanmas›

Ekim Gençli¤i/‹Ü Merkez Kampüs

26

Ekim Gençli¤i/Ege Üniversitesi


‹.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi’nden birleflik ve güçlü bir ses yükseliyor:

“Diplomal› iflsiz olmayaca¤›z!” 5 Kas›m eyleminin ön çal›flmas› s›ras›nda yap›lan anket çal›flmas›nda ö¤rencilere iki soru sorulmufltu. Birincisi fakülte içerisinde yaflad›klar› sorunlar, ikincisi ise bu sorunlara dair çözüm önerilerinin ne oldu¤uydu. Anket sonuçlar›, FenEdebiyat Fakültesi’nin temel sorununun e¤itim sisteminin kendilerine dayatt›¤› iflsizlik gerçe¤i oldu¤unu a盤a ç›kard›. Çözüm önerisi ise, farkl› cümlelerle ifade edilmekle beraber, temelde ayn›yd›: “Sorunlara karfl› birlikte mücadele etmek!” Anket sonuçlar› Fen-Edebiyat Fakültesi’ndeki yerel çal›flmalar aç›s›ndan anlaml› bir veri sunmakla beraber, yeni ve bilmedi¤imiz bir noktaya iflaret etmiyordu. Özellikle dönemin bafl›ndan beri birlefliklik ad›na yürüttü¤ümüz tart›flmalar ve 5 Kas›m eyleminin önçal›flmas› ile beraber, birleflebildi¤imiz güçlerle att›¤›m›z ortak ad›mlar göz önüne al›n›rsa, uzun bir dönemdir, gençlik hareketinin sorunlar›na ve bu sorunlar›n aç›l›m noktalar›na dair de¤erlendirmelerimizin bu yönlü oldu¤u anlafl›lacakt›r. 5 Kas›m eyleminin hemen ard›ndan, fakültemizde konunun özü itibariyle ortaklaflabildi¤imiz siyasetlerle birlikte bir kampanya örmek ve bu kampanyay› fakülte ö¤rencilerine mal edebilmek niyetindeydik. Ancak ‹stanbul Üniversitesi’nde bir ay› aflk›nd›r gündemden düflmeyen faflist sald›r›lar, yerelde baflka bir soruna dair yayg›n bir çal›flman›n yap›labilmesinin önüne geçti, di¤er gündemleri adeta yuttu. Faflist sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› dönemde dahi, alanda ›s›nma sorunu merkezli bir ortak çal›flma örebilmenin çabas› vard›. Bu çal›flmadan asgari düzeyde verim de ald›k. Ancak fakülteye hakim olan atmosfer ve gerilimin süreklili¤i bu çal›flmay› istedi¤imiz noktaya evriltebilmemizin önüne bir engel olarak ç›kt›. Dönemin sonuna yaklaflt›¤›m›z günlerde ise, art›k somut ad›mlar atabilmenin zorunlulu¤u ile karfl› karfl›ya kal›nd›. Geçti¤imiz hafta yayg›n kulland›¤›m›z afifller ve el ilanlar›yla bir aç›k toplant› ça¤r›s›nda bulunduk. Kampanya önerimizi daha önce açt›¤›m›z ve üzerinde tart›flarak ortaklaflt›¤›m›z siyasetlerle beraber örgütledi¤imiz aç›k toplant›ya 30 kifli kat›ld›. Bu kez ö¤rencilerle ortak bir biçimde yürütülen tart›flmalar›n sonucunda, çal›flmam›za daha çeflitli materyallerle ve daha yo¤un bir biçimde devam etme karar›n› ald›k. Yürütece¤imiz ortak çal›flman›n fliar› yeni bir buluflu ifade etmiyordu elbette. Belki Fen-Edebiyat Fakültesi’nde daha spesifik bir gündemle ilk elden daha çok insana ulaflan bir çal›flma da yarat›labilirdi. Ancak bizim temel derdimiz, sürekli kendini üretebilen ve fakültede en genifl ö¤renci kesiminin can›n› do¤rudan yakan sorunun üzerine gidebilmekti. Bu aç›dan kampanyan›n temel vurgusu, geleceksizlik ve iflsizlik olmal›yd›. Bu öneri çal›flmay› beraber yürütebilece¤imizi düflündü¤ümüz siyasetler cephesinden de genel bir kabul gördü. Zira 5 Kas›m eylemi sürecinde de Fen-Edebiyat ortak çal›flmas› alana, “Diplomal› iflsiz olmayaca¤›z!” pankart›yla tafl›nm›flt›. Yani bu konunun Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin en yak›c› sorunu oldu¤una dair bir ön kabul zaten mevcuttu. Ancak ilk ça¤r›n›n fliar› d›fl›nda, çok ayr›nt›l› bir belirleme yapmama karar› ald›k ve bu karar›n al›nmas›n› düzenledi¤imiz ilk aç›k toplant›ya b›rakt›k. Ald›¤›m›z ilk aç›k toplant›n›n ça¤r›s›n› “Bu fakülte iflsiz yetifltiriyor” üst bafll›¤› ve “Gelece¤imize sahip ç›kal›m” ça¤r›s›yla yapm›flt›k. Toplant›

s›ras›nda yap›lan tart›flmadan ç›kan hat da bu politik fliar›n t›pat›p ayn›s›yd›. Konu dönüp dolafl›p, Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin gasp edilen ö¤retmenlik hakk›na geliyor ve mezunlar›n ifl bulabilme imkan›n›n darl›¤›ndan yak›n›l›yordu. Toplant›dan, daha yayg›n bir afifl çal›flmas›, el ilan› ve bildiri kullan›m›na dayanan bir önçal›flmayla ikinci bir toplant› örgütlemek ve yan›s›ra bir fakülte bülteni ç›karmak kararlar›n› alarak ayr›ld›k. Gerçekten de geleceksizlik sorunu Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin en temel sorunu. Bu fakültenin herhangi bir bölümünde okuyan bir ö¤rencinin, mezun oldu¤unda ö¤retmen olma hakk› yok. Öncelikle tezsiz yüksek lisans program›n› bitirmesi gerekiyor. Bunun anlam› 4 senelik üniversite e¤itiminin otomatik olarak uzat›lmas› oluyor. Ki tezsiz yüksek lisans program›na kabul edilebilmesi için ö¤rencinin LES s›nav›ndan belirli bir baflar› düzeyini yakalamas› gerekiyor. Bunun anlam› örne¤in Türk Dili ve Edebiyat› ö¤rencisinin LES s›nav›na girerek matematik sorular› çözmek için cebelleflmesi oluyor. Ancak sorun bununla da çözülmüyor. Tezsiz yüksek lisans program›n› bitirerek ö¤retmen olma hakk›n› elde eden ö¤renciler bu kez atama sorunu ile karfl› karfl›ya kal›yorlar. Atama için öncelikle KPSS’ye girmeleri gerekiyor. Alanlar› d›fl›ndaki sorularla da muhatap olmak zorunda olan ö¤renciler aç›s›ndan bu bafll› bafl›na bir sorun. Bu s›navdan yüksek puan almak da yetmiyor. Bu kez kontenjanlar›n s›n›rl›l›¤› ve E¤itim Fakülteleri’nin öncelikli olmalar› dolay›s›yla s›n›rl› kontenjanlar› ço¤u kez doldurmalar› sorunu ç›k›yor. Bunun anlam› her sene binlerce ö¤rencinin yüksek lisans program›n› bitirsin ya da bitirmesin iflsiz kalmas›. fians› yaver gidip de atamas› yap›lanlar›n büyük ço¤unlu¤u ise branfllar›yla ilgisiz bir sürü dalda e¤itmen rolünü üstlenmek durumunda kal›yorlar. FenEdebiyat Fakültesi her sene bir iflsiz ordusu ç›kart›yor. Bu ordu d›flar›da önceki sene mezun olmufl k›demli ve diplomal› iflsizlerin kervan›na kat›l›yor. Sorun en k›sa haliyle anlat›ld›¤›nda bile oldukça karamsar bir tabloyu ortaya koyuyor. Bu aç›dan yerelde bu konuya dair ›srarl› ve güçlü yürütülecek bir kitle çal›flmas›n›n az ya da çok sonuç do¤urabilece¤i öngörülebilir.

Bu fakülte iflsiz yetifltiriyor! Gençlik hareketinin sorunlar›na dair yap›lan tart›flmalarda bir çok sorun alan›ndan söz edilebilmekte. Kitlelerden kopukluk bunun bir yan›ysa, mezhepsel görüntü di¤er bir yan›n› ifade etmektedir. Bu aç›dan yerel kampanyam›z› özellikle bu iki sorunu aflabilecek bir biçimde kurgulamaya çal›flt›k. Bizimle paralel düflünen siyasal gruplarla bir araya gelerek ortak çal›flmalar örgütleyebilmek bu aç›dan önemli ve anlaml› bir yerde durmakta. Ancak aç›k ki bir çal›flman›n güvencesi o çal›flma içerisindeki siyasal örgütlülüklerden öte, içine katabildi¤i ö¤renci kitleleridir. Bu aç›dan ortaklaflabildi¤imiz siyasetlerle masa bafl› kararlar alarak yürümek de¤il, onlarla beraber bir kitle çal›flmas› yapabilmek gerekmektedir. Birkaç siyaset bir araya gelerek, yo¤un bir pratik faaliyet ortaya koydu¤unda, bunun alandaki yans›malar›na paralel olarak, bugün gençlik hareketinin ç›karlar›ndan öte kendi dar grupçu ç›karlar›n› gözeten bir çok grup böylesi bir çal›flman›n

27

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

içerisinde yer alman›n bas›nc›yla karfl› karfl›ya kalacakt›r. Bugün siyasal gençlik örgütlenmeleriyle, ö¤renci kitleleri aras›nda derin bir uçurum vard›r. Bunu yerelimizde çok aç›k bir biçimde görebiliyoruz. Ortak yaflam alanlar›m›z dahi ayr›lm›fl durumda. Hatta kantin bile solculara ve kendini bir politik kimlikle ifade etmeyen ö¤rencilere ait iki ayr› k›s›mdan olufluyor. Karfl›l›kl› büyük önyarg›lar ve güvensizlikler var. Güven sorunun afl›lmas›n›n, önyarg›lar›n y›k›lmas›n›n tek yolu, ö¤renci gençli¤e kendi sorunlar›na dair yap›lan çal›flmalarda alan açabilmek, onlara gerçek anlamda birer özne olarak yaklaflabilmek. Bundan da önemlisi, onlara dair politika üretebilmek ve bu politikay› onlara ulaflt›racak kanallar› yaratabilmek. Fakültemizde bafllatt›¤›m›z “Bu fakülte iflsiz yetifltiriyor / Gelece¤imize sahip ç›kal›m!” fliarl› çal›flmadan beklentilerimiz çok yönlü. Bu beklentilerden bir tanesi, çeflitli siyasal gruplar›n ortak çal›flma kültürünü gelifltirebilmek. Bugünün temel ihtiyaçlar›ndan biri olan bu sorun, gerçekten sab›r ve inat gerektiren bir sorun olmakla beraber, bu sorun afl›lmad›kça, gençlik hareketinin önündeki t›kan›kl›k da afl›lamayacakt›r. Di¤er bir beklentimiz ise, çal›flmaya kat›lan ba¤›ms›z ö¤rencileri bu çal›flman›n birer öznesi haline getirebilmek ve çal›flmay› do¤rudan kendi çal›flmalar› olarak sahiplenmelerini sa¤layabilme. Marjinalleflme ve güvensizlik sorunlar›n› baflka türlü aflabilmenin bir imkan› yoktur. Son beklentimizse, ‹.Ü. Fen- Edebiyat Fakültesi’nin bugün yaflad›¤› apolitazasyonu k›rabilmek ve alanda oluflan bu ortakl›k üzerinden güçlü bir politik etki yaratabilmektir. fiu an için “Fen Edebiyat Ö¤rencileri” imzas›yla yürümesine karar verilen bu çal›flma, bulundu¤umuz yerelin toplam politik atmosferinin canlanmas› noktas›nda çok anlaml› bir ifllev ortaya koyabilir. ‹lk toplant›da al›nan kararlar do¤rultusunda ç›kart›lan afifller ve el ilanlar› ile ça¤r›s› yap›lan ikinci toplant› bu aç›dan umut verici sonuçlar do¤urabilmifltir. ‹lk toplant›n›n ürünü olan fakülte bülteninin ikincisinin ç›kar›lmas› karar›n›n al›nmas› ve bu bültenin ç›kar›labilmesi amac›yla bir komisyon oluflturulmas› özellikle anlaml› bir ad›md›r. Bu dönemin bafl›ndan bu yana, fakülte içerisinde güçlenmekte zorlanmalar yaflasa da, kesintisiz bir politik canl›l›k ve beraberinde pratik bir hareketlilik oldu¤unu söylemeliyiz. Bu canl›l›¤›n ve hareketlili¤in en fazla güç buldu¤u kaynaksa, elbette birleflik hareket edebilme noktas›nda harcanan özel çaba ve bu konuda ortaya konulan samimi emeklerdir. Önümüzdeki süreçte bunu koruyabilmek ve güçlendirebilmek çabas›yla hareket edece¤iz.

‹.Ü. Fen- Edebiyat Fakültesi/ Ekim Gençli¤i

KTÜ’de güçlü ve hedefli bir çal›flma deneyimi 6 Kas›m sürecinde, yerelimizde ortak bir çal›flma örgütleyebilmek ad›na yo¤un bir emek sarf etmifltik. Çeflitli zaaflar tafl›mas›na karfl›n bir birlik oluflturulabilmiflti. Bu birli¤in ald›¤› en anlaml› kararlardan biri, yerelimize özgü ve kollektif bir biçimde örgütlenen bir bülten ç›kartmak karar› olmufltu. 6 Kas›m sonras› k›sa bir süre için de olsa içine girilen atalet havas›, fakültede örgütlenen Felluce eylemi ve düzenlenen 19 Aral›k katliam› protestosu ile bir nebze da¤›t›ld›. Bu eylem ve etkinlikler yerelde büyük bir anlam tafl›maktayd›; ancak dönem bafl›ndan beri sürekli vurgu yapt›¤›m›z birleflik bir devrimci gençlik hareketi yaratma hedefinin yerel aya¤›n› örebilmek, bu hedefe dönük kendi yerelimizden de somut ad›mlar atabilmekten geçiyordu. Bu düflüncenin do¤al bir sonucu olarak yerelimizde genifl bir bilefleni içine katabilecek bir tarzla yürüyen bir çal›flma örmeye çal›flt›k. 6 Kas›m’da karar almam›za ra¤men kullan›lamayan bültenimizi h›zl› bir biçimde haz›rlad›k. Gerçekten yo¤un bir emek harcad›¤›m›z ve bizimle s›n›rl› olmayan bir bileflenle kollektif bir emekle ç›kard›¤›m›z “Karadeniz’de MARTI Olmak” isimli bültenimizin elimize ulaflmas›yla birlikte h›zl› bir biçimde da¤›t›ma girifltik. Yo¤un bir tempoyla satt›¤›m›z-da¤›tt›¤›m›z bültenin, alan insanlar taraf›ndan be¤enilmesi ve sahiplenilmesi ile moralimiz daha da artt›. Örne¤in hiç tan›mad›¤›m›z birinin kendi bölümünde bülteni da¤›tmas›n›n bizleri flafl›rtt›¤›n›, flafl›rtt›¤› kadar da sevindirdi¤ini söyleyebiliriz. ‹nsanlar›n yaz› yazacaklar›n›, fliirden kapak dizayn›na kadar destek sunacaklar›n› söylemeleri, bizim için hedefimize bir ad›m daha yaklaflt›¤›m›z›n göstergesiydi. Bu da¤›t›mlarda bir çok yeni ö¤renci arkadafllarla tan›fl›ld›. Bu çal›flman›n bizler için bir ilk ve bir yenilik oldu¤unu düflünürsek “yerel imkanlarla bir fleyler yapmak gerekiyor” söyleminin hayat bulmas› demekti. Da¤›t›m s›ras›nda çal›flman›n yo¤unlu¤u karfl›s›nda kuduran faflistler, E¤itim Fakültesi’nde arkadafllar›m›za müdahale edip sözlü tacizde bulundular. Sa¤lam bir tutum sergilememiz karfl›s›nda flafl›ran faflistler bir bülten okurunu al›p tehdit ettiler. Yerel bülten çal›flmas›n›n d›fl›nda birli¤imizin fliir ve müzik grubu da oluflturuldu. Taflra üniversitesi oldu¤umuz gerçe¤i göz önüne al›n›rsa, yerelde politika yapma çabas›n›n yan›s›ra alternatif sosyal ve kültürel alanlar yaratabilme çabas›n›n da harcanmas›n›n sonuçlar›n›n daha güçlü ve kal›c› olaca¤› öngörülebilir. Bu aç›dan birlik içerisinde oluflturulmufl olan müzik grubu, fliir grubu gibi farkl› ilgi alanlar›na hitap eden ve alan›nda alternatif bir üretim yaratabilme imkan›na sahip olan alt çal›flmalar› anlaml› buluyor ve dolay›s›yla önemsiyoruz. Gelecek dönem ise bir gençlik evi açma düflüncemiz var. Bu dönem bafl›nda ütopik gibi görünen bu çal›flman›n flimdi gerçekleflebilecek durumda oldu¤unu düflünüyoruz. Bu ev ile hem yerel hem de üniversite gençli¤i ile daha ileriden buluflabilece¤imizi, çal›flmalar›m›z› daha rahat yapabilece¤imizi düflünüyoruz. Gelece¤i yo¤un, uzun soluklu, yürek yüre¤e ördü¤ümüzü-örece¤imizi biliyoruz. Yaflad›¤›m›z her süreci çok iyi bir flekilde de¤erlendirip, gelece¤e bu deneyimlerle ad›m atmal›y›z.

28


YTÜ’ de etkin ve ›srarl› bir çal›flman›n ad›mlar› at›l›yor...

“YTÜ sat›l›k de¤ildir” Birleflik bir gençlik hareketi için! 5 Kas›m eylemi için ortaklafla yürütülen çal›flmalar sonras› üniversitemizde parçal› tablonun afl›lmas› yönünde elle tutulur bir sonuç oluflturdu¤umuzu söylemek olanaks›zd›. Son günlerde al›nan ve anlaml› sonuçlar oluflturan toplant›y› bir kenara koyarsak, öncesinde yap›lan toplant›larda ve sonras›nda üniversitemizdeki durgunlu¤un üzerine gidecek bir yo¤unlaflma içerisine girilmedi. Bunda aç›k ki YTÜ için sürekli tekrar edilen apolitizmin oldu¤u kadar, YTÜ’de siyasal çal›flma yapan bir dizi siyasetin yaflad›¤› örgütsüzlü¤ün ve apolitizmin de pay› bulunmaktad›r. Hatta üniversitemizdeki duruma biraz daha gerçekçi bakt›¤›m›zda ikinci neden, birincinin de kayna¤› durumundad›r. Bu nedenlerin yan›nda üniversitelerdeki faflist sald›r›lar vb. bir dizi gündem çal›flman›n daha erken bir bafllang›ç yapmas›n› zora soktu. 5 Kas›m öncesinde okuldaki apolitik atmosferin da¤›lmas›na zemin haz›rlayan ve tüm politik unsurlar› içerisine alarak ö¤renci gençli¤e yay›lan, “YTÜ Ö¤rencileri” imzal› çal›flma son bir buçuk ayda tüm bu nedenlerle aksad›. Aradan geçen bu süreye, YÖK protestosunun ard›ndan aç›lan soruflturmalar›n ve yolsuzluklar›n teflhiri d›fl›nda, üniversite yerelinin sorunlar›na de¤inilmeden geçirilmifl bir zaman dilimi olarak bak›labilir. Bu noktada gençlik hareketinin birleflik bir tarzda ilerlemesine dair yerelimizde yaflanan sanc›l› deneyimden ç›kart›lmas› gereken ilk sonuç fludur: Birleflik bir hareket örmenin gençlik hareketinin en temel ihtiyaçlar›ndan birisi olmas›na karfl›l›k, bu hareketin örülme sürecinde h›zla at›lmas› gereken ad›mlar at›lmad›¤› koflullarda, birlik ad›na gereksiz bir beklemecili¤e düflülmesi, istenilen hedefe ulafl›lmas›n› daha da zora sokmaktad›r. Bugün birleflik bir gençlik hareketi sorununa yapt›¤›m›z vurgulara paralel olarak, hareketin yaflad›¤› darl›¤a ve siyasal gençlik gruplar›n›n yaflad›¤› durgunluk ve apolitizme dair de¤erlendirmeler de önemli bir yer oluflturmaktad›r. Bu aç›dan bugün birleflik gençlik hareketi yolunda at›lacak en önemli ad›mlardan birisi, bizzat bu apolitizme karfl› etkili bir politik ve pratik mücadele yürütmektir. Bu baflar›labildi¤i koflullarda gerçekçi bir birleflik hareketin yolu aç›lm›fl olacakt›r. Olmad›¤› koflulda ise yaflan›lan apolitik ve beklemeci bir

birleflmedir ki bunun gençlik hareketi aç›s›ndan bir anlam› ve yarar› bulunmamaktad›r. Yaklafl›k bir ayd›r her hafta kat›l›m›n›n düflük oldu¤u görülen verimsiz toplant›lar ve bu toplant›lardan uzun vadede belli hedefleri ve program› olmayan birtak›m pratik kararlar›n ç›kmas›, üniversitedeki hareketsizli¤in nedenleri ve göstergesi durumundad›r. Ancak yo¤un ve ›srarl› bir çaban›n sonucunda tablo flu son günlerde önemli ölçüde de¤iflmifl bulunmaktad›r.

YTÜ sat›l›k de¤ildir! Bu hafta yap›lacak olan toplant› ça¤r›s›yla birlikte nispeten bir hareketlilik yarat›ld›. Ard›ndan yaklafl›k 30 kiflinin kat›ld›¤› bir toplant› yap›ld›. Burada en önce tart›fl›lan fley, belli hedeflere ve planlamalara dayanan etkin ve ›srarl› bir kitle çal›flmas›n›n ortaya konulmas›n›n gere¤i oldu. Bu aç›dan ortaya konulan elefltiriler ve yap›lan tart›flmalar›n oldukça anlaml› oldu¤unu düflünmekteyiz. Ard›ndan toplant›ya ilk defa kat›lan arkadafllar›n önerileri geldi. Tart›flmalar bu önerilerle anlaml› bir ilgi yaratt› ve flu ana kadar yap›lan tart›flmalardan temel fark›, hedefler belirlemeye dönük olmas› oldu. Ba¤›ms›z ö¤rencilerin tart›flmalara ilgisi ve kat›l›m› ayr›ca anlaml›yd›. Toplant›da ard arda öneriler gelmeye bafllad›. Çal›flman›n yay›lmas› için ça¤r›lar›n internet üzerinden de yap›lmas› önerildi. Yeni kat›lan bir di¤er arkadafl›m›z da siyasal gruplar›n çal›flmalar›n›n ö¤rencilere ulaflmakta yaflad›¤› sorunlara de¤indi. Bu elefltiriler, çal›flman›n ö¤rencilerin içinde nas›l yay›lmas› gerekti¤i konusunda ve siyasal gruplarla ö¤renciler aras›ndaki kopuklu¤u giderilmesinin yol ve yöntemlerini iflaret etmesi bak›m›ndan faydal› oldu. Ard›ndan nas›l bir çal›flma yap›lmas› ve bu çal›flman›n gündemlerinin ne olmas›

29

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

gerekti¤i üzerine bir tart›flma aç›ld›. 5 Kas›m çal›flmas› öncesinde “Nas›l bir üniversite istiyorsun?” sorular›na verilen yan›tlar ortadayd›. Sermayenin ihtiyaçlar›na ve reklama ayr›lan bütçe, bilimsel e¤itimin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak sorunlar›n çözümü için kullan›lm›yordu. Gerçekten de fakültelerimizin laboratuarlar›, kütüphaneleri oldukça yetersizdi. Bir yerlerde yolsuzluklar dönüyordu ve ö¤renciler, sistemin bütününde oldu¤u gibi yolsuzluklar›n hüküm sürdü¤ü üniversitede, müflteri haline getirilmeye çal›fl›l›yordu. Tüm bunlar bir yerde dururken YTÜ’nün yerelindeki sorunlara bakt›¤›m›zda bu sorunlar›n arka plan›nda e¤itimin ticarilefltirilerek üniversitenin bir flirket haline dönüfltürülmesi ve ö¤rencilerin müflteri haline getirilmeye çal›fl›lmas› mant›¤›yla karfl›lafl›yoruz. Üniversitemiz için bu sorunlarla mücadele etmek e¤itimin paral›laflt›r›lmas›na, üniversitemizi sermayenin parsel parsel sat›n almas›na karfl› mücadele etmektir. YTÜ “elit” üniversite olarak tan›mlanan üniversitelerden birisidir. Bu yönüyle de sermayenin e¤itimin ticarilefltirilmesine dönük sald›r›lar›n en fazla yo¤unlaflt›¤› üniversitelerin bafl›nda gelmektedir. ÜS‹ üzerine at›lan ad›mlardan e¤itimin paral›laflt›r›lmas›na kadar her türlü sermaye sald›r›s›n›n ilk sonuçlar› h›zl› bir biçimde üniversitemizde görülebilmektedir. Bugün üniversitemizde perde arkas›nda oynanan bu oyunlar› teflhir etmek ve buna karfl› en genifl muhalefeti örgütleme sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z. Bunun için de bu haftadan itibaren bafllat›lan kampanyan›n ana bafll›¤›n› YÖK protestosunda herkesin sahiplendi¤i “ YTÜ sat›l›k de¤ildir” olarak kararlaflt›rd›k. Önümüzdeki iki haftan›n dönemin son haftas› olmas› nedeniyle üniversitemizin bu “sat›l›k” vurgusunun ne anlama geldi¤ine ve üniversitemizin sanayi kurulufllar›yla iflbirli¤ini ve paral› e¤itimin üniversitemizdeki yans›malar›n› teflhir eden yayg›n bir kitle çal›flmas› ile kampanyay› bafllataca¤›z. Okuldaki yerel sorunlar›m›z›n tart›fl›lmas› ve bu sorunlara nas›l müdahalelerde bulunulmas› gerekti¤ini tart›flt›ktan sonra her dönemin bafl›nda yaflanan kay›t çilesine ve laboratuarlar›n yetersizli¤ine dair önümüzdeki döneme girmeden yap›lacak çal›flman›n araçlar›n›n ve fliarlar›n›n belirlenmesi konusunda da fikir birli¤ine var›ld›. Dönemin bafl›ndan itibaren düzenli bir yay›n›n oluflturulmas› ve yayg›n da¤›t›m› ile hem kendimizi hem de ortak sorunlar›m›z› insanlara anlatmak önümüzdeki hedeflerden birisi olacak. Yaklafl›k 1 ayd›r salt soruflturmalara, yolsuzluklara, faflist sald›r›lara s›k›flan çal›flman›n kendine bir yol çizmifl olmas› oldukça önemli. Bu ad›m› 5 Kas›m sonras› at›lm›fl önemli bir ad›m olarak de¤erlendirmek ve hedeflerin hayata geçirilmesi için gerekli çabay› göstermek zorunday›z. Y›ld›z’da birleflik bir politik bir faaliyet yap›lmad›¤› ve ortamdaki apolitik atmosfer da¤›t›lmaya çal›fl›lmad›¤› koflulda, bugün var olan parçal› tablonun

30

afl›lmas› iyice zorlaflacak, bu ise okuldaki dura¤anl›¤›n ve apolitizmin daha da artmas›na yol açacakt›r. fiu an bir araya gelmifl olan siyasi gruplar›n ve çal›flmaya kat›lan bir çok politik insan›n bu birlikteli¤i korumas›n›, sahiplenmesini ve daha da genifllemesini sa¤lamak ve Y›ld›z’dan ortak bir ses ç›karmak, çal›flman›n önde gelen hedefleri aras›nda. Ö¤rencilerin sorunlar›na ve gelece¤ine sahip ç›kmas› ve yerel bir çal›flmada seslerini yükseltmelerine olanak sa¤lanmas›, bu çal›flman›n en temel hedeflerinden birisi olacak. Dönem bitmeden geç bafllayan bu çal›flman›n h›zl› bir flekilde ilerlemesi ve sahiplenilmesi hedefiyle yayg›n bir kitle çal›flmas›yla baflar›l› sonuçlar alaca¤›m›zdan kuflku duyulmamal›d›r. Bu hafta at›lan ad›m›n ve bafllat›lan kampanyan›n devam›n› getirmek, Y›ld›z’dan güçlü ve tok bir ses ç›karmak sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z. Bu görevi birleflik bir tarzda yerine getirmenin inanc›yla bir kez daha hayk›r›yoruz: “YTÜ’yü satt›rmayaca¤›z!”

Y›ld›z Teknik Üniversitesi/EkimGençli¤i

Zonguldak’ta Ekim Gençli¤i faaliyetleri... Dönem bafl›nda ZKÜ Ekim Gençli¤i olarak ‘devrimin ve sosyalizmin k›z›l bayra¤› Zonguldak’ta da dalgalan›yor’ fliar›yla çal›flmalar›m›za bafllam›flt›k. Çal›flmam›zda gençlik yay›n›m›z› en etkin flekilde kullanmaya çal›fl›yoruz. Yay›n›m›z› ulaflt›rd›¤›m›z insanlarla birebir sohbetler yap›yor, tart›fl›yoruz. ‹lerleyen günlerde de yay›n üzerine genifl kat›l›ml› tart›flma toplant›s› yapmay› planl›yoruz. Çok yayg›n olmasa da “Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim için mücadeleye!/Ekim Gençli¤i” imzal› afiflleri kulland›k. Yeni mücadele y›l›na güçlenen çal›flmam›z, artan ›srar ve inad›m›z, yükselen coflkumuzla giriyoruz. 2 Ocak günü AB emperyalistlerini ve yerli iflbirlikçilerini teflhir eden, AB emperyalizminin gerçek yüzünü anlatan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirece¤iz.

Ekim Gençli¤i/ZKÜ


YTÜ haz›rl›k Ö¤rencileri’nden flenlikli eylem

“Sorunlar›na sahip ç›k, müflteri de¤il ö¤renciyiz” Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nin Davutpafla Kampüsü’nde sorunlar bitmiyor, ö¤renciler sorunlar›na sahip ç›k›yor. Yaklafl›k 3 hafta önce haz›rl›k ö¤rencilerinin bafllatm›fl oldu¤u dilekçe kampanyas› bu hafta bafl›ndan itibaren etkin bir çal›flmayla sonland›r›ld›. Bir yandan haz›rl›k binas›ndaki kantin, kütüphane ve sosyal alanlar›n yetersizli¤i, di¤er yandan da yemekhane fiyatlar›n›n düflürülmesi ve ulafl›m sorununun çözülmesi üzerine haz›rlanan dilekçeler ö¤renciler taraf›ndan sahiplenildi. Ve toplam 650 dilekçe imzalanm›fl oldu. Bu süre içerisinde düzenli toplant›larla ve etkin araçlarla süren çal›flma bugüne kadarki çabalar›n yans›malar›n› gösterecek flekilde sona erdirildi. Davutpafla’da her türlü bask›ya ve sivil polis-ÖGB tacizine karfl›n ›srarl› bir çal›flma sürüyor. Bu hafta bafl›ndan itibaren toplanan dilekçelerin nas›l bir kurguyla verilece¤ine dair tart›flma yapmak üzere Sal› gününe (28 Aral›k) bir toplant› karar› al›nd› ve yayg›n bir çal›flmayla tüm ö¤rencilere toplant›n›n ça¤r›s› yap›ld›. 30 kiflinin kat›ld›¤› toplant›da hemen hemen herkes söz alarak fikrini söyledi ve dilekçe verme eylemi ortak bir kurguya dayand›r›ld›. 30 Aral›k perflembe günü dilekçelerin verilmesi kararlaflt›r›ld› ve görev da¤›l›m› yap›larak toplant› sona erdi. 29 Aral›k Çarflamba günü Davutpafla Kampüsü büyük bir tehlike atlatt› ve tabii binlerce ö¤renci de bu tehlikeyle karfl› karfl›ya kald›. Kampüs önünde yap›lan do¤algaz çal›flmas› s›ras›nda borulardan birinin kaçak yapmas›yla bir anda yo¤un bir gaz kokusu etraf› sard›. Yaklafl›k 70 s›n›f›n yaln›zca bir k›sm› boflalt›ld›. Davutpafla kampüsündeki Fen-Edebiyat Fakültesi ise hala olaydan habersizdi. Büyük bir ihmalkarl›k söz konusuydu ve ö¤rencilere bir aç›klama bile yap›lmadan ö¤leden sonra okul tatil edildi. 14 trilyonluk binada alarm sistemi dahi yoktu . Bir anda binlerce insan›n hayat›yd› söz konusu olan. Perflembe günü sorun halledilmiflti, ancak yine de idare

taraf›ndan bir aç›klama yap›lmam›flt›. Ö¤renciler s›n›f s›n›f dolafl›p ça¤r›lar›n› yap›yor, arkadafllar›n› dilekçelere sahip ç›kmaya davet ediyordu. A, B, C kurlar›n›n tek ortak teneffüs saati olan 12:05 te katlardan alk›fllar yükseliyordu. Haz›rl›k koridorunda duyarl› ö¤renciler arkadafllar›n› ses ç›karmaya ça¤›r›yordu, ellerinde tabldotlarla, balonlarla ve el ilanlar›yla. Üst katlarda toplanan yüzlerce ö¤renci eylemi izliyor ve kimi katlardan destek alk›fllar› geliyordu. “Müflteri de¤il, ö¤renciyiz!”, “Kütüphane istiyoruz!”,”Yolsuzluklara son, e¤itime bütçe!” sloganlar› at›l›yordu. Bir arkadafl›m›z konuflma yaparak tüm ö¤rencileri dilekçeleri teslim etmeye davet etti. Dilekçeler idareye toplu bir flekilde teslim edildi, balonlar patlat›larak tüm bu sorunlara duyars›z kalan idare protesto edildi. Ö¤rencilerin alk›fllar›yla beraber eylem sona erdirildi. Gösterilen çabalara›n bofla gitmedi¤i ortadayd›. Yaklafl›k 50-60 kiflinin fiili olarak parças› oldu¤u ve yüzlerce ö¤rencinin alk›fllarla destekledi¤i eylem baflar›yla gerçeklefltirilmiflti. Eylemin ard›ndan bu çal›flmaya emek harcayan arkadafllarla beraber toparlan›rken, fakülteye giren ÖGB’ler ve siviller, fliddetle afifllerimize sald›rmaya bafllad›lar. Yaklafl›k 30 kifli afifllerimizi ellerinden al›p onlar› teflhir etmeye bafllad›k. Arkadafllar›m›z bu s›rada onlar›n foto¤raflar›n› çekiyorlard›. Bundan rahats›zl›k duyan siviller elimizdeki foto¤raf makinas›na da sald›rmaya kalkarak bizden kimlik istediler. Bizler de üniversitenin as›l sahiplerinin bizler oldu¤unu söyleyerek onlar› koridordaki arkadafllara teflhir ettik. Ve tehditler savurarak ç›k›p gittiler. Toplanan 650 dilekçe ve gerçeklefltirilen eylem gösteriyor ki haz›rl›k ö¤rencileri sorunlar›na ve haklar›na sahip ç›kmakta kararl›lar. Etkin-›srarl› bir çal›flmayla yüzlerce ö¤rencinin de deste¤ini almak oldukça büyük bir motivasyon kayna¤›. Çal›flman›n bafllar›nda neden daha çok kifli bizimle beraber hareket etmiyor sorular›n› tafl›yan arkadafllar›m›z, yo¤un eme¤in sonucu anlaml› bir deneyim elde ettiler. Davutpafla’dan güçlases yükseliyor: “Sorunlar›na sahip ç›k, müflteri de¤il ö¤renciyiz”

YTÜ Davutpafla/ Ekim Gençli¤i

31

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Avc›lar’da bir dönemin ard›ndan “Yolcu görüyorum ki bir an önce varmak istiyorsun oraya” Hasan Hüseyin Dönem bafl›ndan itibaren kampüsümüzde birleflikdevrimci kitlesel bir gençlik hareketi yarat›lmas›nda üstümüze düflen sorumlulu¤un bilinciyle hareket ettik. 6 Kas›m çal›flmalar› bu yan›yla bizim aç›m›zdan fazlas›yla önem tafl›yordu. Yap›lan çal›flmalarda/toplant›larda bu konuyla ilgili düflüncemizi tart›flt›rmaya çal›flt›k. Ço¤u zaman bu çal›flmalara bir flekilde kat›lan örgütsüz ö¤rencilerin tart›flmaya açt›¤› konu 6 Kas›m sonras› ne olaca¤› oluyordu. Oluflturulan bu birlikteli¤in devam etmesi gerekti¤i vurgulan›yordu. 6 Kas›m sonras› esnek örgütlülük fikrini di¤er ö¤renci gruplar›yla tart›flmaya açt›k. Baz›lar› böyle bir çal›flman›n gereklili¤i üzerinde durmalar›na ra¤men henüz bunun zaman›n›n gelmedi¤ini söylüyordu. Baflka baz›lar› buna dönük tart›flmalar›n›n süregeldi¤inden dem vuruyordu.

Esnek örgütlülük tart›flmalar› ve ‘Avc›lar Kampüsü Ö¤rencileri’ çal›flmas› “Komünist gençlik kendi önderlik konum ve misyonunun gereklerini ideolojik-politik ve pratik alanda en iyi, en etkin ve sürükleyici tarzda yerine getiremedi¤i sürece, mevcut sorunlar›n çözümü ve gençlik hareketinin sa¤l›kl› bir çizgide ilerletilmesi do¤rultusunda anlaml› bir geliflmenin yaflanabilece¤ini sanm›yoruz.” diyordu, gençlik hareketine iliflkin parti de¤erlendirmesi. Tam da bu bilinç ve sorumluluk anlay›fl› çerçevesinde, esnek örgütlülük çal›flmas›na kat›lmay› düflünen arkadafllarla bir ön toplant› gerçeklefltirdik. Amac›m›z esnek örgütlülük oluflturmaya dönük olarak yapaca¤›m›z toplant›n›n ön çal›flmas›n› bu arkadafllarla birlikte yapmak ve iflin bafl›ndan itibaren etraf›m›zdaki insanlar› bu çal›flman›n bir parças› haline getirmekti. Yap›lan toplant›da arkadafllar›n di¤er gruplar›n neden böyle bir çal›flmaya kat›lmad›¤›na anlam verememesi ve onlar›n bu konuyla ilgili düflüncelerini ö¤renmek istemeleri üzerine ertesi haftaya kampüste neredeyse tüm ö¤renci gruplar›n›n yan› s›ra örgütsüz ö¤rencilerin de kat›ld›¤› 25 kiflilik bir tart›flma gerçekleflti. Tart›flmada her ö¤renci grubu ö¤renci hareketine yaklafl›m›n› ve esnek örgütlülük fikrine bak›fl›n› ortaya koydu. Örgütsüz

ö¤renciler de s›n›rl› da olsa tart›flmalara kat›larak her grubun yaklafl›m›n› ö¤renmeye çal›flt›. Toplant› bizim aç›m›zdan bir baflar›y› ifade ediyordu. Yaratt›¤›m›z bas›nç üzerine tüm ö¤renci gruplar› bu toplant›ya kat›lmak zorunda kalm›fl oldu. Bir yandan da Ekim Gençli¤i olarak ö¤renci hareketine yaklafl›m›m›z› güçlü bir flekilde ortaya koymam›za vesile oldu. Toplant› Boyunca yap›lan tart›flmalardan dolay› çal›flmaya kat›lan ö¤rencilerin örgütlülü¤ün darlaflaca¤›na yönelik kayg›lar› nedeniyle esnek örgütlülük fikrini sürece yaymak zorunda kald›k. Bu arkadafllarla yapt›¤›m›z tart›flmalar› ilerletmeye çal›fl›rken araya giren Beyaz›t’taki faflist sald›r› süreci ve 19 Aral›k çal›flmalar› bizi biraz daha oyalam›fl oldu. Ama art›k çal›flmam›z›n geldi¤i düzey bir çal›flma bafllatmay› zorunlu hale getiriyordu. Onlarca kifliyle kurdu¤umuz iliflkileri politiklefltirecek, bunlar aras›nda kaybolmam›z›n önüne geçecek bir kurumsallaflma yaratmak zorundayd›k. Partimizin belirtti¤i gibi “gerekti¤inde kendi bafl›na yürümek güç ve iradesini gösteremeyenler, baflkalar›n› birlikte yürüyüfle çekmek güç ve iradesi zaten gösteremezler.” Nerdeyse tek bafl›m›za örgütledi¤imiz 19 Aral›k anmas›ndan sonra aç›k duyurulu bir toplant› gerçeklefltirmeye karar verdik. ‘Avc›lar Kampüsü

32


Ö¤rencileri Olarak Sorunlar›m›z› Tart›fl›yoruz’ bafll›¤›yla duyurusunu yapt›¤›m›z toplant›y› tek bafl›m›za örgütledik. ‹çinde DGH’l› arkadafllar›n oldu¤u 20’ye yak›n kifli toplant›ya kat›ld›. Toplant›da istedi¤imiz düzeyde bir tart›flma yürütemediysek de rektörlük seçimleri ile ilgili çal›flma yap›lmas›na, her hafta düzenli toplant›lar düzenlenmesine ve yap›lan çal›flmalar›n ‘Avc›lar Kampüsü Ö¤rencileri’ ad› alt›nda sürdürülmesine karar verildi. Nihayet dönem bafl›ndan beri u¤rafl verdi¤imiz esnek örgütlülükle ilgili somut ad›mlar› atm›fl olduk.

s›k›flt›rmaktan vazgeçmeliyiz. Çok yönlü bir mücadele vermemiz gerekti¤i ve bu mücadelenin en önemli aya¤›n›n politik çal›flmalar oldu¤unu unutmadan, kültürsanat alan›na dönük etkili pratik ad›mlar atmal›y›z. Ö¤renci gençli¤in bu alana dönük ilgisini devrimci kültür-sanat›n oluflmas›na yöneltmek sorumlulu¤uyla hareket etmeli, bu alan› yaln›zca politik çal›flmalar›m›z› güçlendirme dar bak›fl aç›s›yla ele almamal›y›z. Bu alanda alaca¤›m›z mesafe politik çal›flmalar›m›z› zaten güçlendirecek, ayn› zamanda insanlar›n sosyalizm mücadelesine yönelik s›¤ yaklafl›mlar› de¤iflecektir.

Politik çal›flmalar› aksatmaks›z›n kültür- sanat alan›na dönük müdahaleler Bulundu¤umuz kampüste kendimizi yaln›z politik çal›flmalarla s›n›rlam›yoruz. Ayn› zamanda düzenin ö¤renci gençli¤e dayatt›¤› gerici-yoz kültür ve sanat›n karfl›s›nda alternatifler yaratmaya çal›fl›yoruz. Dönem bafl›nda oluflturdu¤umuz fliir atölyesi, çal›flmalar›n› sürdürüyor. Atölyenin ç›kard›¤› bülten 8. say›s›na ulaflt› bile. D›fla aç›lmas› konusuna fazla vakit ay›ramasak da, atölyemiz önümüzdeki bir iki hafta içerisinde haz›rlam›fl oldu¤u fliir dinletisini gösterime sunacak. Ayn› zamanda R›fat Ilgaz’›n fliir ve sanat anlay›fl› ile ilgili bir söylefli düzenleyecek. Dönem bafl›nda aç›lmas› fiili olarak engellenen kulüpler kat›n›n aç›lmas›yla birlikte, önümüze hedef olarak tiyatro kulübüne ifllerlik kazand›rmay› koyduk. Birkaç dejenere olmufl ö¤rencinin elinde heba olan kulübe alternatif bir tiyatro anlay›fl› kazand›rmak için harekete geçtik. Tiyatro ile ilgilenmeyi düflünen arkadafllarla bir ön toplant›dan sonra ne yapaca¤›m›z› kararlaflt›rd›k. Bir tan›flma toplant›s› gerçeklefltirdikten sonra çal›flmalara bafllama karar› ald›k. Fakat bu durumdan rahats›z olan ve kendini kulübün sahibi olarak gören kendini bilmez bu bir iki kifli, arkalar›na okul idaresini alarak bizi y›ld›rabilece¤ini sand›. Toplant›larda yap›lan tart›flmalar bizim aç›m›zdan son derece yararl› oldu. Yap›lan tart›flmalar sonuçlanmad›ysa da yeni gelen arkadafllar› alternatif bir tiyatro yaratma mücadelesine katmay› baflard›k. Yak›n zamanda da bu kulübe sahip olmas› gereken misyonu kazand›raca¤›m›zdan flüphe duymuyoruz. Kültür-sanat üzerine yap›lan çal›flmalar›m›zdan bahsetmiflken bu alana yönelik genel olarak E k i m Gençli¤i’nin daha fazla ilgi göstermesi gerekti¤i üzerinde durmal›y›z. Sosyalizmi kurma mücadelesini yaln›zca politik çal›flmalara

Daha h›zl› ad›mlarla yolumuza devam edece¤iz! Bulundu¤umuz konumdan bakt›¤›m›zda her alanda bir kurumsallaflmay› sa¤lad›¤›m›z› söyleyebiliriz. Bundan sonras›n›n sorunu, diflimiz t›rna¤›m›zla oluflturdu¤umuz bu kurumlara ifllerlik kazand›rmak, bir derinleflmeye gitmek. Çok yönlü yap›lan çal›flmalar›n a¤›rl›¤› alt›nda ezilmeden bunu baflarmak sorumlulu¤uyla yüz yüzeyiz . Burada en büyük sorunumuz güç anlam›nda yaflad›¤›m›z s›k›nt›. Politika yaparak güç olma sürecini bir ete kemi¤e büründürmedi¤imiz noktada sorunlarla bo¤uflmaya devam edece¤imiz aç›k. Dönem bafl›nda ad›mlar›m›z›n kararl›, devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmeye olan inanc›m›z›n büyüklü¤ünden bahsetmifltik. Geldi¤imiz noktada söylediklerimizin öylesine söylenmedi¤ini göstermifl olduk. Bundan sonra ad›mlar›m›z› h›zland›rmak sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›z.

Avc›lar Kampusü/Ekim Gençli¤i

33

E k i m G e n ç l i ¤ i


Komünist gençliğin mücadelenin bütün dönemlerini ve alanlarını kesen en öncelikli görevi, gençlik içinde proletarya sosyalizminin/işçi sınıfı devrimciliğinin bayrağını yükseltmek, ideolojide, politikada, değerler sisteminde ve nihayet belirleyici bir alan olarak pratik mücadelede bunu layıkıyla temsil etmeyi başarabilmektir. Bu başarılamadığı sürece, komünist gençliğin gençlik hareketi içindeki özel konum ve misyonundan söz etmenin herhangi bir anlamı kalmaz ve bu durumda sözünü ettiğimiz önderlik misyonu zaten yerine getirilemez. Komünist gençlik bu tür bir temsilin halihazırda tüm temel önkoşullarına sahiptir. Partimizin konumu ve toplam birikimi ona bu olanağı fazlasıyla vermektedir. Fakat bunu potansiyel bir olanaktan gerçek bir silaha çevirmek, ancak bunu edinmeye, sindirmeye ve mücadele içinde ete-kemiğe büründürmeye yönelik sistematik bir çabaya bağlıdır. Partinin yakın önderliği ve yönlendiriciliği altında bunu sürekli bir çaba içinde edinmek komünist gençlik için temel önemde bir sorumluluktur.

Gençlik hare gençli¤ Geçen say›m›zda yay›nlanan ilk bölümde gençlik hareketinin sorunlar›n› genel bir çerçeve içinde ortaya koymufl, özel olarak komünist gençli¤e de¤il fakat genel olarak ilerici-devrimci gençlik hareketine hitabeden bir de¤erlendirme yapmaya çal›flm›fl, sorunlar› oldu¤u kadar çözüm önerilerimizi de bu ayn› genel çerçeve içinde formüle etmifltik. Bu öznel bir tercih olmaktan çok gençlik hareketinin bugünkü sorunlar›n›n ve bunun olanakl› çözümlerinin nesnel niteli¤inin gerektirdi¤i bir tutumdu. Zira sadece sorunlar de¤il fakat olanakl› çözümler de, bugünün gençlik hareketi içinde yer tutan ilerici-devrimci gençlik güçlerinin tümünü kesiyor. Bu güçlerin do¤ru devrimci bir çizgide yak›n bir iflbirli¤i olmaks›z›n, hiç de¤ilse görünür gelecekte, birçok soruna gençlik hareketini ilerletecek tatmin edici çözümler bulmak olanaks›z de¤ilse bile kolay da de¤ildir. Fakat bu tutum hiçbir biçimde bugünün gençlik hareketinin denebilir ki en öncelikli ve temel ihtiyac› olan do¤ru ve tutarl› devrimci önderlik ihtiyac›n› ortadan kald›rmaz. Tam tersine, amaçlanan çözümler do¤rultusunda mesafe alabilmenin temel önkoflulu olan do¤ru devrimci çizgi, ancak böyle bir önderlik misyonu ve çabas›yla pratikte bir anlam kazanabilir. Böyle bir çizgiyi ise bugünün gençlik hareketi içinde halihaz›rda yaln›zca komünist gençlik temsil etmektedir ve bu konum onun omuzlar›na gençlik hareketinin tümünü kesen özel sorumluluklar yüklemektedir. Komünist gençlik kendi önderlik konum ve misyonunun gereklerini ideolojik-politik ve pratik planda en iyi, en etkin ve sürükleyici tarzda yerine getiremedi¤i sürece, mevcut sorunlar›n çözümü ve gençlik hareketinin sa¤l›kl› bir çizgide ilerletilmesi do¤rultusunda anlaml› bir geliflmenin yaflanabilece¤ini sanm›yoruz. Böyle düflündü¤ümüz içindir ki de¤erlendirmemizin bu ikinci bölümünde gençlik hareketinin sorunlar›n› daha çok komünist gençli¤in temel ve dönemsel görev ve sorumluluklar›yla içiçe ele almak yoluna gidece¤iz. Esas olarak komünist gençli¤in izlemesi gereken tutum ve üstlenmesi gereken görevler üzerinde duraca¤›z, ama bunu yaparken gerçekte gençlik hareketinin sorunlar›na iliflkin görüfllerimizi de ortaya koymay› sürdürmüfl olaca¤›z. T›pk› ilk bölümde, gençlik hareketinin sorunlar›n› ortaya koyarken, gerçekte her ad›mda do¤rudan ya da dolayl› olarak komünist gençli¤in görev ve sorumluluklar›n› ortaya koymufl oldu¤umuz gibi. Nihayet bunu son bölümde, komünist gençli¤in salt kendi çal›flmas›n›n baz› özel alanlar›na ve sorunlar›na iliflkin baz› görüfl ve belirlemelerle birlefltirece¤iz.

Komünist gençli¤in konumu ve misyonu Komünist gençli¤in mücadelenin bütün dönemlerini ve alanlar›n› kesen en öncelikli görevi, gençlik içinde proletarya sosyalizminin/iflçi s›n›f› devrimcili¤inin bayra¤›n› yükseltmek, ideolojide, politikada, de¤erler sisteminde ve nihayet belirleyici bir alan olarak pratik mücadelede bunu lay›k›yla temsil etmeyi baflarabilmektir. Bu baflar›lamad›¤› sürece, komünist gençli¤in gençlik hareketi içindeki özel konum ve misyonundan söz etmenin herhangi bir anlam› kalmaz ve bu durumda sözünü etti¤imiz önderlik misyonu zaten yerine getirilemez. Komünist gençlik bu tür bir temsilin halihaz›rda tüm temel önkoflullar›na sahiptir. Partimizin konumu ve toplam birikimi ona bu olana¤› fazlas›yla vermektedir. Fakat bunu potansiyel bir olanaktan gerçek bir silaha çevirmek, ancak bunu edinmeye, sindirmeye ve

34


eketi ve komünist ¤in görevleri mücadele içinde ete-kemi¤e büründürmeye yönelik sistematik bir çabaya ba¤l›d›r. Partinin yak›n önderli¤i ve yönlendiricili¤i alt›nda bunu sürekli bir çaba içinde edinmek komünist gençlik için temel önemde bir sorumluluktur. Komünist gençlik bunu lay›k›yla baflarmak zorundad›r; zira ancak bu takdirde mücadelenin omuzlar›na yükledi¤i görev ve sorumluluklara baflar›yla yan›t verebilir; ancak bu takdirde, mücadelenin içinde ve kitlelerin gözünde kendisiyle tüm di¤er burjuva ve küçük-burjuva ak›mlar aras›ndaki belirgin dünya görüflü, politik çizgi ve de¤erler sistemi fark›n› ortaya koyabilir. Bu ikincisi, komünist gençli¤in tüm öteki burjuva ve küçükburjuva sol ak›mlar ile kendi aras›ndaki belirgin farka göstermesi gereken özen, bugün gençlik içinde önemli bir sorun alan› olarak durmaktad›r karfl›m›zda. Birlikte ifl yapma zorunlulu¤u mücadelenin ve dolay›s›yla politizasyonun son derece geri koflullar›yla da birleflince, kitlelerin nispeten ileri kesimlerinin gözünde bile, sol e¤ilimli gençlik ak›mlar› bir bütün olarak alg›lanabilmektedir. Tersinden ise, kendi bafl›na yürüme güç, irade ve olanaklar›ndan yoksun bulunan, ancak birbirlerine tutunarak kitlelerin karfl›s›na ç›kabilen sol gençlik gruplar›, kendi farkl› konumlar›n›n ifadesi ayr›mlar› ço¤u durumda bir yana b›rakabilmektedirler. Ve bu hiç de mücadelenin genel ç›karlar›n› gözeten olumlu bir birlik kayg›s›ndan de¤il, fakat ayr›m çizgilerine iliflkin kimlik ve kavray›fl zaafiyetlerinden kaynaklanan bir tutumdur. Nitekim biz ço¤u durumda bunun ölçüsüz bir grupçuluk ve ilkel bir grup reklamc›l›¤› ile elele gitti¤ini de biliyoruz. Yani burada, geleneksel küçük-burjuva ak›mlarda görmeye al›fl›k oldu¤umuz o ilkesiz liberalizm ile mezhepçi sekterlik içiçedir. Demek ki burada sözkonusu olan gerçekte tümüyle iki farkl› durumdur. Komünist gençlik, temsil etti¤i farkl› dünya görüflü ve politik s›n›f kimli¤i ile bunun ürünü olan politik çizgi ve de¤erler sistemi sorununu önemsemeli, buradan kaynaklanan farkl› konum ve kimli¤inin tüm öteki küçük-burjuva sol ak›mlarla kar›flmas›na/kar›flt›r›lmas›na karfl› belirgin bir hassasiyet göstermeli, kendi kimli¤ini tüm öteki ak›mlardan özenle ayr› tutmal›d›r. Ama tam da bu kendine özgü konumunun

gerektirdi¤i bir özel sorumlulukla, her türlü grupçuluktan, küçük hesapç›l›ktan, mücadelenin ortak ç›karlar›na zarar veren tutum ve davran›fllardan özenle kaç›nmal›, tam tersine, birleflik bir devrimci gençlik hareketi gelifltirmenin önceliklerini ve ç›karlar›n› her türlü grupçu ve dar görüfllü hesaplar›n üstünde tutarak, gençlik hareketi içinde örnek bir tutum sergilemelidir. Bu iki davran›fl aras›nda da diyalektik bir birlik,

35

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

bir konum ve tutum tutarl›l›¤› vard›r. Biz genel olarak devrimci de¤il, fakat komünist devrimcileriz. Bizim devrimcili¤imiz tutarl› bir dünya görüflüne dayanmakta ve belirgin bir s›n›f niteli¤i tafl›maktad›r. Partimizi devrimci ve reformist kanatlar›yla geleneksel solun tüm öteki parti ve gruplar›ndan ay›ran temel önemde bir konum ve kimlik fark›d›r bu ve buna zorlu bir mücadele içinde ulafl›lm›flt›r. Bu fark hiç de etikete de¤il, fakat tümüyle dünya görüflüne, politik kavray›fla ve pratik davran›fla dayal›d›r. Üzerinde titremenin önemi de buradan gelmektedir. Ayr›m çizgilerinin aç›k seçik olmas›na özen göstermek, genel bir devrimci söylem ve pratik içinde kendine özgü kimli¤imizin kararmas›na izin vermemek, tam da komünist gençli¤in gençlik hareketi içinde yerine getirmesi gereken özel önderlik rolüyle s›k› s›k›ya ba¤lant›l›d›r. ‹lkinde ne denli özenli ve tutarl› davran›l›rsa, mücadele iliflkilerine ve gereklerine iliflkin bu ikinci alanda da o denli baflar›l› olunabilir. Komünist gençlik kendine özgü konumunu, bunun tüm öteki sol siyasal ak›mlardan fark›n› anlamaz, sindirmez ve gerekleri do¤rultusunda üzerine düflenleri yerine getirmek için yeterli çabay› ortaya koymazsa e¤er, zaten gençlik hareketi içinde herhangi bir özel önderlik rolü de oynayamaz. Konum ve kimlik fark›, bu çerçevede önderlik misyonu, komünist gençli¤in önüne ideolojik ve pratik mücadele cephelerinde önemli görevler koymaktad›r. Gençlik alan›nda her türden burjuva gerici ak›ma karfl› çok yönlü bir mücadele temel önemde bir ihtiyaçt›r. Devrimci bir gençlik hareketi gelifltirme sorunu bundan ayr› düflünülemez. Gençlik içindeki gündelik çaban›n çok temel ve organik bir boyutudur bu. Bu nedenle üzerinde çok özel olarak durmay› gerektirmez. Biz burada bundan çok, sol hareketin kendi iç bünyesinde burjuva ve küçük-burjuva sosyalizminin temsilcisi ak›mlara karfl› mücadele ve elbette öncelikle ve özellikle ideolojik mücadele üzerinde durmak istiyoruz. Bu mücadele gerekli ve zorunludur, zira politik ve örgütsel cephedeki görevlerin baflar›yla yerine getirilmesi bu mücadeleyle s›k› s›k›ya ba¤lant›l›d›r. Sol saflarda ideolojik mücadele ile k›s›r grupçu çekiflmeler ço¤u kez birbirine kar›flt›r›lmakta, bu ikincisinden kaç›nmak ad›na birincisinin gerekleri bir yana b›rak›labilmekte, ya da b›rakmay› gerektirdi¤i san›lmaktad›r. Oysa ilkelere dayal› sistemli bir ideolojik mücadele, iliflkileri bozan ve güçleri parçalayan k›s›r çekiflmelerden tümüyle farkl›d›r ve gerçekte her zaman, mücadelenin sa¤l›kl› ve baflar›l› bir biçimde ilerletilmesine hizmet eder. Bu nedenle bu mücadeleye gerekli önem verilmeli, temel konulardan gündelik sorunlara kadar mücadelenin sa¤l›kl› bir çizgide ilerletilmesini ve baflar›s›n› ilgilendiren herfley elefltiri, tart›flma ve mücadele konusu yap›lmal›d›r. Yay›n organlar›ndan birim ve alanlardaki özel zeminlere ve araçlara kadar tüm olanaklar amaca uygun biçimde bu do¤rultuda kullan›lmal›d›r. Çok uzun y›llardan beri gençlik hareketi saflar›nda bu türden bir düflünsel canl›l›k, tart›flma ve ideolojik mücadele kültürü olmad›¤› için bu sorun özellikle önemlidir ve komünist gençlik kendi cephesinden bunun üzerine gitmeli, bu türden tart›flmalar› ve düflünsel mücadeleleri zorlamal›d›r. Bu tart›flmalar ve mücadeleler iflin özünde toplumun, devrimin ve akmakta olan mücadelenin temel ve güncel sorunlar›na iliflkin olaca¤› için, baflar›labildikleri ölçüde gençlik hareketinin düzeyini yükseltmek gibi son derece önemli bir amaca hizmet etmifl olacaklard›r. Soldaki düflünsel ilgisizlik (temelinde teoriye ilgisizlik var ve sol siyasal ak›mlar pay›na ideolojik zay›fl›¤›n/belirsizli¤in bir yans›mas›d›r bu) ve k›s›rl›k, yaz›k ki

oldu¤u gibi gençli¤e yans›makta, toplumun genç ayd›n potansiyelini temsil eden, etmesi gereken ö¤renci gençli¤in bilinçli kesimi say›lan ilerici-devrimci ö¤renci hareketi bu konuda solun ortalamas›n› aflan herhangi bir düzey sergileyememektedir. Bundan dolay›d›r ki geleneksel sola egemen zaaflar, hatal› tutum ve al›flkanl›klar, düflünsel yavanl›klar oldu¤u gibi gençli¤e yans›makta ve gençlik hareketinin aya¤›na dolanmaktad›r. Bu son vurgudan da anlafl›laca¤› gibi, düflünsel ilgi, tart›flma ve mücadeleler tam da devrimci gençlik hareketinin sa¤l›kl› bir çizgide ilerletilebilmesi ihtiyac›n›n ayr›lmaz bir parças›d›r. Komünist gençlik sol hareketin yak›n geçmifliyle teorik ve pratik bir hesaplaflman›n ürünü bir siyasal ak›ma mensup olma aç›k üstünlü¤üne sahiptir. Bu, kendini aç›k seçik bir ideolojik-politik çizgi, tutarl› bir devrimci s›n›f program›, sa¤lam de¤erler sistemi ve nihayet pratik tutarl›l›k olarak somutlam›fl, s›n›f hareketiyle birleflme sürecinde günden güne mesafe alan devrimci bir partide ete-kemi¤e bürünmüfltür. Tüm bu üstünlükleri gençlik hareketinin durumuna ve sorunlar›na iliflkin aç›kl›klara dayal› üstünlükle de birlefltirdi¤imizde, komünist gençli¤in neden her alanda ve özel olarak da düflünsel alanda gençlik hareketi içinde öncü ve sürükleyici bir rol oynamas› gerekti¤i kendili¤inden ortaya ç›kar. Komünist gençlik bu rolü halihaz›rda baflar›yla oynamakta ve yakalad›¤› geliflme çizgisiyle partiyi gençlik alan›nda günden güne daha etkin bir güç haline getirmektedir. Partinin gençli¤e yönelik tüm çabas› ise bu baflar›y› yeni düzeylere ç›karmakt›r. Bu çaba parti için stratejik önemdedir; zira bu ülkenin yak›n tarihinde çok özel bir yer tutmufl ve büyük bedeller ödemifl devrimci gençlik hareketinin son k›rk y›ld›r en temel ihtiyac› gerçek bir devrimci s›n›f önderli¤i olagelmifltir ve partinin gençlik çal›flmas›na iliflkin perspektifi iflte bu ihtiyac› art›k nihayet somut olarak karfl›layabilmek ve bunu süreklilefltirmektir. Bu do¤rultudaki her baflar› gençlik hareketi ile devrimci s›n›f hareketi aras›nda kurulmufl bir köprü olacak, böylece s›n›f hareketine gençlik gibi dinamik bir kesimi yedek bir güç olarak kazand›r›rken, tersinden de devrimci gençlik hareketini y›llard›r özlemini duydu¤u sa¤lam s›n›fsal önderli¤e kavuflturmufl olacakt›r. Belirtmeye gerek yok ki, bütün bunlar ayn› zamanda partinin gençlik çal›flmas›n›n stratejik çerçevesini ve amac›n› da ortaya koymaktad›r. Komünist gençlik de gençlik mücadelesi içindeki yerine ve misyonuna bu stratejik çerçeve ve amaç üzerinden bakmak durumundad›r.

Gençlik hareketi ve siyasal ak›mlar 12 Eylül karfl›-devrimi sonras›nda toplumun genelinde oldu¤u gibi gençlik cephesinde de epeyce fleyin de¤iflti¤i, genifl gençlik kitlelerinin eski ilerici duyar›l›l›klar›ndan önemli ölçüde koptuklar›/kopar›ld›klar› bir gerçektir. Bu olgunun bir uzant›s› olarak, bugün her biçimiyle gerici burjuva ideolojisi ve kültürü gençlik kitlelerini etkisi alt›nda tutmaktad›r. Bunun da ötesinde, hemen tüm burjuva gerici ak›mlar, toplumdaki genel etki ve a¤›rl›klar›na ba¤l› olarak gençlik kitleleri üzerinde de siyasal bir etkiye sahiptirler. Bu etki gerici ak›mlar›n bir k›sm› için somut bir gençlik çal›flmas›na dayanmasa, dolay›s›yla dolays›z bir politik-örgütsel iliflki anlam›na gelmese bile yine de onlar hesab›na olgusal olarak vard›r. Apolitik ve ilgisiz görünen genifl gençlik kesimleri

36


gerçekte, edilgen bir konum ve tutum üzerinden de olsa önemli ölçüde bu etkinin nesnesidirler. Gençlik cephesindeki mücadele, gençlik kitlelerini siyasal mücadeleye ve giderek devrime kazanmaya yönelik tüm çaba, temelde ve esas› yönünden zaten her biçimi ve görünümüyle bu burjuva gerici ideolojik ve politik etkiyi k›rmaya yöneldi¤i için, sorunun bu yan› üzerinde burada özel olarak durmam›z gerekmiyor. Gençlik hareketinin sorunlar› çerçevesinde bizim için önemli olan, öncelikle gençlik hareketi içinde sol, devrim ya da sosyalizm ad›na politik çal›flma yürüten ak›mlar›d›r. Bunlar floven milliyetçili¤i ve ordu yardakç›l›¤›n› bayrak edinmifl kemalist-milliyetçi gruplardan Kürt burjuva milliyetçilerine ve her biçimiyle küçük-burjuva sol ak›mlara kadar genifl bir yelpaze oluflturmakta, bugünün gençlik hareketi içinde flu veya bu ölçüde bir yer tutmaktad›rlar. Bu genifl gruplar yelpazesini ele al›rken özellikle dikkat etmemiz gereken temel bir nokta, grupsal oluflumlar olarak kendi aralar›nda büyük bir parçal›l›k gösteriyor olsalar bile, gerçekte onlar› belli ak›mlar olarak s›n›flamak ve bu esasa iliflkin kimlik üzerinden ele almak gerekti¤idir. Örne¤in hangi grupsal/partisel kimlik alt›nda kendilerini gösterirlerse göstersinler, sol bir iddia ve aldat›c› bir anti-emperyalist söylemle gençlik kitleleri karfl›s›na ç›kan ve gençlik hareketi içinde yer tutmaya çal›flan kemalist-milliyetçi gruplar temelde ayn› olan gerici burjuva milliyetçi ak›m›n farkl› görünümlerinden öte bir fley de¤ildirler. Emperyalizme karfl› mücadeleyi burjuva milliyetçili¤i s›n›rlar› içinde ele al›p alabildi¤ine daraltan ve yozlaflt›ran, mevcut statüko ve iliflkilerin korunmas›na indirgeyen, “milli devlet”i sahiplenme ad›na burjuva s›n›f devletini ve onun belkemi¤i olarak düzen ordusunu tap›nma ölçüsünde savunan, bu arada bunu azg›n bir flovenizm ve Kürt düflmanl›¤› ile de birlefltiren, bu temel üzerinde geleneksel

37

faflist ak›mla ayn› safa düflebilen ve gelinen yerde bunu bilinçli bir politika olarak da benimseyen bu ak›m, bu konumu ve politik tutumuyla art›k tümüyle karfl›-devrimci niteliktedir ve gençlik hareketinin önünde afl›lmas› gereken bir engel olarak durmaktad›r. ‹P, devlet güdümlü karanl›k Türksolu çevresi ve kemalist söylemli sosyal-demokrat gençlik gruplar› bu kapsama girmektedir. Bu ak›m›n öteki gerici burjuva ak›mlardan ay›ran ve burada gençlik hareketi ile ba¤lant›l› olarak ele almam›z› gerektiren özgünlü¤ü, onun gençlik kitlelerinin karfl›s›na sol, antiemperyalizm ve hatta ‹P örne¤inde görüldü¤ü gibi bir ölçüde sosyalizm ad›na ç›kabilmesidir. Bu özgün konum bu ak›mlara karfl› mücadeleninin daha etkili, fakat yine de daha dikkatli verilmesini gerektirir. Bu mücadele daha etkili olmak zorundad›r; zira onlar gerici-burjuva konum ve kimliklerini sol ve antiemperyalist temalar arkas›na gizlemekte, böylece s›radan kitleler karfl›s›nda aldat›c› bir inand›r›c›l›k kazanmakta, onlar› bu çerçevede etkileyebilmektedirler. Daha dikkatli olmak zorundad›r; zira tam da büründükleri aldat›c› kimlik ve kulland›klar› demagojik söylem, onlara gerçekte ilerici-devrimci gençlik hareketinin bir parças› olarak kazan›lmas› gereken baz› güçler kazand›rmaktad›r. Dolay›s›yla bu ak›ma karfl› etkili bir ideolojik-politik mücadeleyi bu ak›m›n etkisi alt›ndaki gençlik güçlerine karfl› daha dikkatli, yerine göre daha esnek bir tutumla birlefltirmek, bunun gerektirdi¤i özeni göstermek gerekir. Bu son uyar› somut duruma ve dolay›s›yla mücadelenin pratik alan›na yöneliktir. Yine de aslolan›n siyasal konumlar oldu¤unu, bu gruplar›n gençlik içindeki uzant›lar›na karfl› tutumun da bu çerçevede olmas› gerekti¤ini vurgulamak istiyoruz. S›rt›n› orduya ve devlete dayam›fl olman›n fl›mar›kl›¤› ve sald›rganl›¤› ile hareket edebilen bu gruplarla iliflkide provokasyonlara gelmemek, fakat zaafiyet ifadesi olarak alg›lanabilecek yumuflak ve ikircikli tutumlardan da uzak durmak gerekir. Yak›n geçmiflte yaflanan baz› olaylar (Ankara’da ‹P ve ‹stanbul’da Türksolu sald›rganl›¤›) komünist gençli¤in bu konuda genel çizgiler içinde do¤ru davrand›¤›n› göstermifl bulundu¤u için bu s›n›rlarda söylemifl bulunduklar›m›z ile yetinmek istiyoruz burada. ‹deolojik olarak bu ak›mla kesiflen yanlar› bulunan ve dolay›s›yla onlarla iliflkide belirgin biçimde zaaf gösteren baz› reformist sol gruplar d›fl›nda tutulursa, bugün ilerici-devrimci gençlik gruplar› aras›nda bu ak›ma karfl› politik tutumda bir ortakl›¤›n bulunmas› olumlu bir durum ve imkand›r. Fakat genel politik nitelemedeki bu ortakl›¤›n, bu ak›mlara karfl› pratikte de isabetli ortak tutumlar anlam›na gelmedi¤ini yaflananlardan biliyoruz. Geleneksel küçük-burjuva ak›mlar birçok konuda oldu¤u gibi bu konuda da sorunu tek boyutlu ve biçimli ele almaya fazlas›yla yatk›nd›rlar. Bu ise yak›n geçmiflte yaflanan baz› örneklerde oldu¤u gibi gençlik hareketi için bir zaafiyet alan›na dönüflebilmektedir. (‹deolojik mücadele ve politik teflhir ve tecrit yerine, ne pahas›na olursa olsun fliddet, gerçekte bu ak›mlar›n yaratt›¤› provokasyonlar›n tuza¤›na düflmek ve bu arada genifl gençlik kitleleri karfl›s›nda tart›flmal› duruma düflmek demektir.) Gelinen yerde özgün bir konuma yerleflmifl bulunan bir baflka gençlik ak›m› ise liberal burjuva bir çizgiye kaym›fl bulunan Kürt milliyetçili¤idir. Kürt hareketi, ulusal hareket olman›n da getirdi¤i bir özgünlükle bugün bünyesinde son derece heterojen e¤ilimler bar›nd›rmakta ve bu, devrimci e¤ilimlerden Amerikanc›l›¤a kadar genifl bir iç yelpaze oluflturmaktad›r. Fakat halen hareketi sürükleyen ve belirleyen, teslimiyet ve düzenle bütünleflme çizgisine oturmufl Kongra Gel’dir ve bu parti art›k liberal çizgide milliyetçi bir burjuva

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

partisidir. Yani Kürt hareketi bugün art›k geçmiflteki devrimci kimli¤ini tümden yitirmifl, liberal milliyetçi çizgide düzen içi bir burjuva ak›ma dönüflmüfltür. Fakat bu olgusal gerçek, ilkin bu ak›m›n hakl› ve meflru bir temele sahip baz› ulusal istemlerle hareket etti¤i ve bu çerçevede, tümüyle karfl›-devrimci olan ezen ulusa mensup liberal ya da kemalist burjuva ak›mlardan farkl› olarak, liberal nitelikte de olsa demokratik muhteval› bir hareketi temsil etti¤i; ve ikinci olarak da, partisel düzeyde sözkonusu yeni kimlik oturmufl bulunmakla birlikte, heterojen bileflimli ve büyük ölçüde alt s›n›flara dayal› taban kitlesi için bunun henüz bütünüyle böyle olmad›¤› gerçe¤ini gözden kaç›rmam›za yolaçmamal›d›r. Bu özgün konumun gerektirdi¤i politik tutuma gelince, yap›lmas› gereken; emperyalizm ve Türk burjuvazisi ile uzlaflmaya ve giderek birleflmeye dayal› egemen çizgiye karfl› etkili bir mücadele yürütmek, fakat öte yandan hakl› demokratik istemleriyle gençlik hareketi içinde kendini gösterdi¤i ölçüde, Kürt gençlik hareketiyle olanakl› s›n›rlar içinde güç ve eylem birli¤ine aç›k olmakt›r. Bu güç ve eylem birli¤i bize hiçbir biçimde Kürt hareketinin bugün edindi¤i yeni konum ve kimli¤i unutturmamal›, bunun gerektirdi¤i ideolojik ve politik mücadele görevlerini zay›flatmamal›, ve nihayet, alt s›n›flar Kürt gençli¤ini dolays›z olarak devrim ve sosyalizm mücadelesine kazanmak asli görevinden al›koymamal›d›r. Bunun bir uzant›s› olarak, bugün Kürt halk›n›n meflru istemlerine karfl› duyarl›l›k ad› alt›nda teslimiyetçi Kürt hareketinin kuyru¤undan ayr›lamayan ve birçok durumda onun politikas›na dolgu malzemesi olan baz› küçük-burjuva sol gruplar›n bu tutumuna karfl› da ilkeli bir ideolojik mücadele verilmelidir. Bu kuyrukçu politika s›k s›k devrimci gençli¤in güç ve eylem birli¤ini zaafa u¤ratt›¤› için sözkonusu mücadele özellikle önemlidir. Bugünün gençlik hareketi içinde bir biçimde yer tutan bu iki özel ak›m› bir yana b›rakarak geleneksel sol siyasal ak›mlara geçiyoruz. Görünüfle bak›l›rsa bugün gençlik alan›nda çok say›da sol grup faaliyet göstermekte, solun parçal› yap›s› oldu¤u gibi gençlik hareketine de yans›maktad›r. Bu parçal› yap› bir gerçek olmakla birlikte, temel ideolojik-politik konumlar ve kimlikler üzerinden bakt›¤›m›zda, gerçekte solun genelinde oldu¤u gibi gençlik içinde de bafll›ca üç ana ak›mla karfl› karfl›ya oldu¤umuzu görürüz. Bunlar, burjuva sosyalist ak›m›n temsilcisi olarak reformist sol gruplar, küçük-burjuva sosyalizminin temsilcisi olarak devrimci-demokrat gruplar ve nihayet proletarya sosyalizminin temsilcisi olarak komünistlerden oluflmaktad›r. Partimizin bu ak›mlar›n oluflum süreçleri ve temel özellikleri üzerine kapsaml› de¤erlendirmeleri bulundu¤u için burada bunlar› ayr›ca ele almak bir ihtiyaç de¤ildir (Fakat bu ak›mlar› ideolojik-s›n›fsal flekilleniflleri, tarihsel evrimleri ve bugün gelmifl bulunduklar› yer yönünden iyi tan›mak ve dolay›s›yla pratik iliflkilerde hata yapmamak için bu ak›malara iliflkin parti de¤erlendirmelerini döne döne incelemek komünist gençlik için her zaman bir ihtiyaçt›r). Burada bizi ilgilendiren, komünist gençli¤in say›s›z grup karmaflas› içinde bo¤ulmay›p bu çok say›da grubun her birini her zaman mensup bulundu¤u ana ak›m üzerinden de¤erlendirmeye özen göstermesi, ideolojik mücadelede oldu¤u gibi pratik mücadelenin ak›fl› içinde bu gruplara iliflkin olarak karfl›laflt›¤› sorunlara da bu temel gerçe¤in ›fl›¤›nda bakmay› baflarabilmesidir. Buna özen gösterdi¤i ölçüde bu gruplar›n gerçe¤i konusunda yan›lsamalara düflmekten büyük ölçüde kurtulacak, pratik mücadelenin karmafl›k ak›fl› içinde onlarla iliflkilerinde düflebilece¤i hatalar› en aza indirecektir.

Elbette burada sözkonusu olan genel bir s›n›flamad›r ve bu, bu s›n›flamalar içine giren her bir grubu oldu¤u kadar›yla kendi özgünlü¤ü içinde kavramam›z›, mücadele sürecinin ak›fl› içinde bunun gerektirdi¤i özgün tutumlar› göstermemizi gereksiz k›lmaz; tam tersine, bunu sa¤l›kl› bir genel çerçeve içinde yapma olana¤› sa¤lar bize. Reformist sol ak›m sözkonusu oldu¤unda göz önünde tutulmas› gereken önemli bir nokta, geleneksel sosyalreformist hareketin bugüne uzant›s› olanlar (TKP vb.) d›fl›nda kalan reformist gruplar›n büyük ölçüde dünün devrimci ak›mlar›n›n karfl›-devrim süreçlerinin tasfiyeci bas›nc› alt›nda eski konum ve kimliklerini yitirmesiyle oluflmufl olmalar› gerçe¤idir. Bu özgün durum, ortaya çeliflkili bir olgu ç›karmaktad›r. Dünün devrimci ak›mlar› olarak bu gruplardan baz›lar› bugün hala da yer yer belli bir devrimci söylem kullanabilmekte; oysa gerçekte, dün devrimci bir konumdan savunduklar› bir davay› bugün art›k tümüyle terketmifl olman›n ikiyüzlülü¤ünü ve dejenerasyonunu yaflamaktad›rlar. Devrimci söylemleri kullanmalar› mücadeleye gerçekte hiçbir fley katmamakta, tam tersine, devrime samimiyetle yönelen güçlerin bir k›sm› için aldat›c› bir tuza¤a dönüflmektedir. Bu olgu gençlik sözkonusu oldu¤unda özellikle belirgindir ve bu nedenle gençlik hareketinin sorunlar› ele al›n›rken özellikle gözönünde bulundurulmal›d›r. Somut olarak bak›ld›¤›nda, bugünün reformist ak›m› ile devrimci konum aras›ndaki fark, temelde devrim ile reform farkl›l›¤›n›n bir ifadesidir. Fakat bu farkl›l›¤›n gençlik güçleri saflar›nda da bu kadar kesin bir biçimde yans›d›¤›n›, örne¤in reformist gençlik gruplar› saflar›ndaki birçok gencin devrim yerine reforma dayal› bir mücadele saf› seçti¤ini söylemek o kadar kolay de¤ildir. Bu ayn› olgunun gençlik d›fl› kesimler için de bir ölçüde geçerlilik tafl›d›¤› söylenebilse bile, bunun gençlik alan›ndaki anlam› yine de tüm öteki kesimlerden farkl›d›r. Söylemde hala da devrim ve sosyalizmi savunur görünen reformist ak›mlara belli gençlik güçlerinin yöneliflinde bir inanm›fll›k ve samimiyet de vard›r. Bu yönelifl sonras›nda reformist ak›mlar bu güçleri büyük ölçüde kendilerine benzetip onlardaki samimi devrimci ruh ve heyecan› törpüleseler bile, bu ancak zamanla olabilmektedir. Bu gerçek gençlik hareketinin sorunlar› ele al›n›rken gözönünde bulundurulmal›d›r. Devrimci çizgide bir kitlesel gençlik hareketi

38


gelifltirmenin sorunlar› çerçevesinde reformist ak›mlar›n denetimindeki gençlik güçlerini de içerecek flekilde bir ilericidevrimci gençlik kesiminden sözetmemizin ve bu toplam güce dayal› bir mücadele ve örgütlenme çizgisi savunmam›z›n gerisinde, gençlik hareketine özgü bu durumun da belli bir pay› vard›r. Fakat bu hiçbir biçimde genel olarak reformist ak›ma karfl› çok yönlü ideolojik-politik mücadelede gösterilmesi gereken aç›k, kesin ve kararl› tutumu zay›flatmamal›d›r. Tam tersine, bu ak›mlar›n taban›na karfl› gösterece¤imiz esnekli¤in kendisi, ancak bizzat bu taban üzerinden yans›mas› da dahil reformist ideoloji, politika ve pratiklere karfl› kesin ve kararl› bir mücadeleyle birlikte bir anlam kazan›r ve sa¤layabilece¤i esas yarar› da böylece sa¤lar. Reformizm bugün gençlik hareketi için ciddi bir sorun kayna¤›d›r. Zira bu ak›m, gençlik kitlelerinin düflürülmüfl bulundu¤u geri konum üzerinden politika yapmakta, bu gerilikten yarar ummakta, bu ise gerili¤i, apolitizmi ve edilgenli¤i süreklilefltiren bir rol oynamaktad›r. Bu nedenle devrimci çizgide kitlesel bir gençlik hareketi gelifltirebilmenin temel gereklerinden biri, bu liberal ve kuyrukçu ak›ma karfl› ilkeli, kararl› ve kesintisiz bir mücadele yürütmektir. Yak›n zamana kadar reformist sol ak›mlar›n gençlik içinde nispi bir etki ve a¤›rl›¤a sahip olduklar›n› söyleyegeldik. Gelinen yerde durum art›k böyle de¤ilir. Son birkaç y›ld›r reformist ak›m gençlik içinde belirgin biçimde güç kaybetmektedir. Devrimci hareketin farkl› geliflmelerin etkisi alt›nda h›zla güç kaybetti¤i bir ortamda, bu zaafiyet durumu neredeyse kendili¤inden bir biçimde reformist ak›mlara geçici bir güçlenme alan› yaratm›flt›. Fakat gençlik hareketi içinde istikrarl› ve etkin bir çal›flmadan yoksun olan reformist sol gruplar›n bu geçici olmaya mahkum durumu korumalar› için bir neden yoktu. Nitekim son y›llarda süreklileflmifl bir e¤ilim olarak sürekli güç kaybetmeleri de bunu göstermektedir. Fakat bunun gençlik hareketinin geliflimi için kendi bafl›na çok rahatlat›c› bir zemin yaratt›¤› da söylenemez. Zira somutta reformist gruplar güç kaybetseler de, bir ideolojik-politik e¤ilim ve sola e¤ilimli ö¤renci kitlelerine hakim ruh hali olarak reformizmin gençlik hareketi içindeki a¤›rl›¤› sürmektedir. Bu, gençlik hareketindeki genel gerili¤in, sola e¤ilimli gençlik kitlelerindeki edilgenli¤in, toplumdaki genel atmosfere de ba¤l› olarak mücadeleden uzak durman›n yine kendili¤inden yaratt›¤› bir sonuç ve olgudur. Üstesinden gelebilmenin en etkili yolu ise, hareketin pratik geliflimini h›zland›rmaktan, tüm olanaklar› ve f›rsatlar› bu do¤rultuda seferber etmekten, edilgenli¤i k›rman›n yarat›c› yol ve yöntemlerini bulmaktan geçmektedir. ‹deolojik ve s›n›fsal flekillenifliyle küçük-burjuva devrimci demokrat bir çizgide bulunan ak›ma geçiyoruz. Büyük ölçüde yak›n geçmiflin ö¤renci hareketi içinde flekillenen ve yak›n zamana kadar en önemli kadrosal güçlerini hala buradan devfliren bu ak›ma mensup gruplar, bugün gençlik hareketi içinde alabildi¤ine daralm›fl küçük çevrelerce temsil edilmektedirler ve dahas› gelinen yerde art›k herhangi bir geliflme dinamizmine de sahip de¤ildirler. Herfleyden önce bunun temel önkoflullar›ndan yoksundurlar. Genel planda dayand›klar› ideolojik-programatik temel çöküntü halindedir. Taraftar› olduklar› parti ve gruplar geçmifl çizgilerini bugün eski aç›kl›kla savunamamakta, ama y›llar geçip gitti¤i halde yerine birfley de koyamamaktad›rlar. Daha çok gündelik politikayla ve genel geçer bir devrimci propaganda söylemiyle

süreci götürmeye çal›flan bu gruplar, gençlik içinde bu kadar›n› bile baflarmakta çoktand›r zorlanmaktad›rlar. Gençlik hareketi için dönemsel politika bile üretememekte, gençlik hareketinin gerçek sorunlar›yla ve ihtiyaçlar›yla ilgilenmemekte, fakat buna ra¤men gençlikten çok fley bekler görünmektedirler. Aç›k ve net bir dünya görüflünden, bunun ifadesi bir teorik temel ve programdan yoksun olan bir ak›m›n bu haliyle karfl›laflaca¤› kaç›n›lmaz akibet, kendili¤indencilik ve olaylar›n ard›ndan günü kurtarma kayg›s›na dayal› bir sürüklenifltir. Bunu kaba bir grupçuluk ve ilkesiz bir faydac›l›k tamamlamaktad›r. Genelde oldu¤u gibi gençlik hareketi içinde de geleneksel küçük-burjuva ak›mlar›n durumu tam› tam›na budur. Ak›l almaz tutars›zl›klar›n, kronikleflmifl hatal› davran›fllar›n, düflünsel ilgisizli¤in, gençlik hareketine iliflkin olarak üç gün sonras›na bakma sorumulu¤u ve yetene¤inden yoksunlu¤un, “öncü” sekterlikten kuyrukçu sürüklenifle gidip gelmelerin, her yeni hareketlenmede yaflanan afl›r› iyimserlikten geçici duraklamalarda h›zla karamsar bir ruh haline ve pratik edilgenli¤e geçiflin, saymakla bitmez daha bir dolu tutars›zl›¤›n gerisinde hep bu vard›r. Devrimci bir program› ve stratejisi olmayan bir ak›m›n, hele de zor ve sab›rl› bir çal›flma gerektirdi¤i bir durumda, gençlik hareketine yönelik elle tutulur bir devrimci politika gelifltirebilme flans› zaten olmaz, nitekim halihaz›rda yoktur da. Geleneksel küçük-burjuva devrimci demokrat ak›m›n genel planda art›k kendileri taraf›ndan bile kan›ksanan yap›sal zaafiyetleri yaz›k ki gençlik hareketi alan›na daha da kötü bir biçimde yans›makta ve gençlik hareketine bir ç›k›fl haz›rlama çabalar›n› iyice zora sokmaktad›r. Zira bu zorlu çaba herfleyden önce bilinç aç›kl›¤›, hareketin sorunlar›na ve bunun çözümlerine iliflkin aç›k bir de¤erlendirme, ve nihayet, ortaya konulacak çal›flmada ve yürütülecek mücadelede buna dayal› bir istikrar, tutarl›l›k ve ›srar gerektirir. Gençlik güçlerinin ortak bir çizgide birleflmesini kolaylaflt›racak, dolay›s›yla birleflik ve örgütlü bir devrimci gençlik hareketininin geliflimini h›zland›racak olan da budur. Fakat halihaz›rda olmayan da yaz›k ki budur. Alabildi¤ine daralm›fl bir zemin içinde amaçs›zca, en fazla günü kurtarmak kayg›s›yla dönenip durman›n gerisinde de bu, yani perspektifsizlik ve politikas›zl›k var. Bunun olmad›¤› yerde ise, ya olaylar›n da itmesiyle pratik sa¤duyu zaman zaman birlikte ifl yapma olana¤›n› kolaylaflt›rmakta, ya da ço¤u durumda oldu¤u gibi afl›r› sorumsuzluk ve sürüklenifl bu ak›ma mensup gruplar›n al›fl›lm›fl davran›fl tablosu haline gelmektedir. Geleneksel sol ak›mlara iliflkin bu k›sa de¤erlendirme ve gözlemler, gençlik çal›flmas› ve mücadelesi içinde karfl›laca¤›m›z sorunlar› ve güçlükleri do¤ru de¤erlendirebilmek ve herfleye ra¤men baflar›yla aflabilmek için gözönünde bulundurulmal›d›r. (Devam edecek...)

(Türkiye Komünist ‹flçi Partisi Merkez Yay›n Organ› Ekim’in Aral›k 2004 tarihli 240. say›s›n›n baflyaz›s›d›r... Hacminden dolay› ikiye bölmek zorunda kald›¤›m›z yaz›n›n ikinci bölümünü gelecek say›m›zda yay›nlayaca¤›z/EG)

39

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Mimar Sinan Üniversitesi ö¤rencileri gözetleniyor!

Kameral› sisteme ve turnikelere geçit vermeyece¤iz! Dönemin bafl›nda kimliklerin yenilenmesi bahanesiyle F›nd›kl› Kampüsü’nde rektörlük taraf›ndan toplanmaya bafllayan kimlik paralar›n›n ve dilekçelerin alt›ndan barkodlu girifl sistemi ç›kt›. Ö¤rencilerin genel tepkisizli¤inin ileri unsurlarda ilk bafllarda bir atalete neden olmas›na ra¤men bu hava geç de olsa da¤›t›ld› ve bir çal›flma bafllat›lmas› fikri yayg›nlaflmaya bafllad›. Bir ay önce üç befl kiflilik arkadafl gruplar› aras›nda konuflulmaya bafllayan “barkod karfl›tl›¤›” okula kamera sisteminin kurulaca¤› haberiyle birlikte bir çal›flman›n bafllat›labilece¤i asgari müfltere¤i bir araya getirmifl oldu. Üç hafta önce çeflitli bölümlerden on arkadafl›m›zla birlikte bir toplant› yap›p turnike ve kamera sistemiyle yap›lan sald›r›n›n bir karfl›l›¤› olmas› gerekti¤ine, bunun için de MSGSÜ ö¤rencilerinin tepkisinin örgütlenmesi gerekti¤ine karar verdik. Herkesin kendi bölümünde yürüttü¤ü bir haftal›k çal›flma sonras›nda iki hafta önce yaklafl›k 40 kiflilik bir toplant› yap›p kamera ve turnike sistemlerinin uygulanmaya bafllamas›n›n nedenlerini, bu sald›r›lar karfl›s›nda nas›l bir tav›r almam›z gerekti¤ini ve nas›l araçlarla henüz bu duyarl›l›¤a sahip olmayan arkadafllara ulaflabilece¤imizi tart›flt›k. Var›lan sonuç ilk elden bir dilekçe toplama kampanyas› bafllat›lmas› ve düzenli toplant›lar alarak çal›flman›n özgün araçlar›n›n üretilmesi yönünde oldu. Bunun yan›s›ra okulumuzda daha önce yaflanan deneyimler ›fl›¤›nda üniversitemizin ö¤rencilerinin –sakal eyleminde ve yemekhane boykotunda oldu¤u gibi- yak›c› sorunlar üzerinden bir araya gelip bir muhalefet örme yetene¤ine sahip oldu¤u, ama bir taban örgütlülü¤ünden yoksun oldu¤u için üniversite genelini ilgilendirmeyen konularda tepkisiz kal›nmas› ve ani sald›r›lara refleksif tepkiler verilememesi ve tepkilerin örgütlenememesi gibi sorunlar›n›n da oldu¤unun özellikle alt› çizildi. 27 Aral›k Pazartesi günü bafllatt›¤›m›z imza kampanyas› bugün dört yüzü aflk›n dilekçeye ulaflm›fl ve imza alamasak bile bize tan›mad›¤›m›z insanlarla tan›flma

ve sohbet etme olana¤› sunmufltur. Kantinde düzenli masa açarak, yayg›n bir flekilde okulu afiflleyerek ve imza metinleriyle birlikte katlar› ve atölyeleri dolaflarak kameralar› ve turnikeleri insanlar›n gündemine sokmay› asgari planda baflarabilmifl durumday›z. Konufltu¤umuz ö¤retim elemanlar›ndan ve üniversite çal›flanlar›ndan gelen yo¤un tepkiler de motivasyonumuzu artt›rmakta. 30 Aral›k Perflembe günü yaklafl›k k›rk kifliyle yapt›¤›m›z toplant›ya ise çal›flma boyunca yüzlerce insandan söz al›p da toplant›ya katamam›fl olmam›z›n üzüntüsüyle bafllad›k. Bu durumun bizi y›ld›rmamas› gerekti¤ini, böyle bir muhalefeti örmenin yorucu ve uzun bir sürece dayand›¤›n› vurgulad›ktan sonra yüzümüzü ileri dönmemiz gerekti¤ini ve dönem sonunun yaklaflmas›ndan kaynakl›, yaratt›¤›m›z bu havan›n ikinci döneme nas›l tafl›nabilece¤ini tart›flt›k. Toplant›ya kat›lan Fen-Edebiyat Fakültesi’nden arkadafllar ise birbirinden özenle ayr› tutulan iki fakültenin ö¤rencilerinin bir araya gelmesinden kaç›nan yönetime karfl› bizlerin birlikte hareket etmesi gerekti¤ini ve sorunlar›m›za birlikte çözüm aramam›z gerekti¤ini vurgulad›lar. Çal›flman›n yayg›nlaflt›r›labilmesi için ö¤renci kulüpleriyle iletiflime geçmeye ve akademik kadroyu elimizden geldi¤ince çal›flman›n içinde tutmaya karar verip dilekçe kampanyas›n›n 6 Ocak Perflembe günü bitirilmesine, okulda yap›lacak kitlesel bir protestoyla dilekçelerin rektörlü¤e verilmesine karar verdik. Önemli olan›n bizim bir arada durabilmemiz, birlikte mücadele edebilmemiz oldu¤u vurguland›ktan sonra, bir öz örgütlülük yaratma hedefiyle çal›flmalara devam edilmesi gerekti¤i söyleyip toplant›ya son verdik. Y›llard›r gençlik hareketinin karfl›s›na çeflitli araç ve yöntemlerle ç›kan sermaye son dönemde her yolu kullanmaya bafllam›fl bulunuyor. Bunlar›n belki de en

40


kaba örneklerinden birisi ise kameral› sistem. Üniversitemizin dört bir yan›na kurulmas› planlanan bu sistemle amaçlanan üniversite ö¤rencilerinin üniversitesine, birbirine yabanc›laflmas›n› sa¤lamakt›r. Bununla beraber geçmifl dönemlerde devrimci demokrat ve ilerici ö¤renciler dönük bask› bu sistemle beraber daha da artt›r›lacakt›r. Kameral› sistemle beraber devreye sokulacak olan turnike sistemi ise ayn› yabanc›laflt›r›c› özellikleri tafl›makla beraber, üniversitemizin do¤rudan sermaye (muhtemelen bir banka arac›l›¤› ile) denetimine sokulmas› anlam›na geliyor. Bugün turnikelerle bafllat›lan sald›r›, hedefleri çok daha kapsaml› bir özellefltirme ve ticarilefltirme sald›r›s›d›r. Daha önce ‹TÜ’de uygulamaya sokulan kartl› geçifl ve turnike sistemi ile ‹TÜ ö¤rencileri ‹fl Bankas›’n›n do¤al birer müflterisi haline getirilmifllerdi. Bu iliflki salt turnike sistemi ile kalmam›fl; ard›ndan yemekhanelerdeki ücretlerin ödenebilmesi, transkript ve ö¤renci belgelerinin al›nabilmesi için ‹fl Bankas›na bu kartlar arac›l›¤› ile para yat›r›lmas› zorunlu hale getirilmiflti. fiimdi ise ‹TÜ’nün dört bir yan›nda ‹fl Bankas›’n›n çeflitli temsilciliklerini ve çal›flmalar›n› görebilmek mümkün. ‹TÜ teknokentinden üniversite içinde aç›lan yerleflkelere, oradan da yurtlara kadar tüm alanlarda ‹fl Bankas› ad›n› görebilmek mümkün. Üniversitemiz için planlanan ise sadece ‹TÜ’de birkaç y›l önce yap›lan›n bir tekrar›ndan ibaret olacakt›r. Bugün özellikle bu iki sorun üniversitemizde a¤›rl›kl› olarak ifllenen ve bugüne kadar örülen çal›flmalar›n da ortaya koydu¤u gibi ö¤rencilerin ço¤unlu¤unun tepkisini çeken bir yerde durmaktad›r. Bu tepkiyi örgütlemenin ve y›llard›r olabildi¤ine s›n›rl› bir biçimde yürütülen çal›flmalar›n daha genifl bir bileflenle buluflmas›n›n ön koflullar› üniversitemiz aç›s›ndan oluflmufl bulunmaktad›r. Bugün bir dizi siyasetin ve ba¤›ms›z ö¤rencilerin kat›l›m›yla bafllat›lan bu çal›flmalar kurumsal bir yap›ya kavuflturuldu¤u ve sistemli bir çal›flma ile daha genifl bir duyarl›l›k örgütlendi¤i koflullarda, gerek kamera sisteminin gerekse turnikeli geçiflin önüne geçilmifl olacakt›r. Belki de bunlar kadar önemli olan, üniversitenin ticarilefltirilmesinin ve ö¤rencilerin üniversiteye yabanc›laflt›r›lmas›n›n bir çok ö¤rencinin bilincine kaz›nmas›n›n olanaklar› oluflturulmufl olacakt›r. Çal›flmadaki siyasetler aç›s›ndan birleflik tablo ise bir di¤er olumlu geliflme durumundad›r. Bu birleflik devrimci bir gençlik hareketi ça¤r›s›n›n üniversitemiz cephesinden anlaml› bir karfl›l›¤› olmaya adayd›r. Bu birleflik çal›flman›n daha gerçekçi bir kampanyaya dönüfltürülmesi ve üniversitemiz aç›s›ndan kal›c› bir örgütlülükle bütünlefltirilmesi ise hedefledi¤imiz ve birçok kifli taraf›ndan da olumlu bulunan bir de¤erlendirme olarak gelecek dönemde hayata geçirmemiz gereken en önemli hedeflerden birisini oluflturmaktad›r. Bugün halihaz›rda düzenli bir hale getirilen aç›k kitle toplant›lar› ve bu toplant›larda yap›lan tart›flmalar bu yönlü at›lm›fl anlaml› birer ad›md›r. Bizler karal›y›z; üniversitelerimizin sermaye denetimine sokulmas›na, kameral› ve turnikeli sisteme geçilmesine izin vermeyece¤iz. Bizleri üniversitelerimize yabanc›laflt›rmaya çal›flanlara yan›t›m›z olabildi¤ine tok ve anlaml›: “Üniversiteler bizimdir!”

Mimar Sinan Üniversitesi/Ekim Gençli¤i

41

Beytepe’de birim çal›flmas›n›n sorunlar› Sürece dair genel politik de¤erlendirmelerimiz ekseninde, biz de dönemin bafl›nda yerele dair politika üretme hedefini önümüze koyduk. Geneldeki politik gündemlerin yan› s›ra yereldeki ö¤rencilerin sorular›n› kendine konu eden bir politik pratik hat belirlenmesi gerekti¤ini ve bu çal›flman›n da esnek örgütlülükler yaratmakla elele gitmesi gerekti¤ini tespit ettik. Beytepe’nin son iki y›lda kaybetti¤i mevzileri görmek ve bunun nedenini basit bir flekilde sorgulamak, bu ihtiyac›n anlam›n›, önemini ve aciliyetini kendili¤inden ortaya koyuyor. Son y›llarda Beytepe’de siyasal ö¤renci gruplar› ile genifl ö¤renci y›¤›nlar› aralar›nda az›msanamayacak bir mesafe aç›lm›fl durumda. Bir zamanlar Ankara ö¤renci hareketinin güçlü bir mevzisi olan Beytepe bugün h›zla kan kaybediyor. Mevcut siyasetlerin bu soruna yaklafl›m› ise oldukça dar. Bugün Beytepe’de olan siyasetlerin bir ço¤u Y›ld›z Amfi’ye s›k›flm›fl durumda. Neredeyse dört y›ld›r Beytepe’nin yerel bir sorununu iflleyen, uzun erimli ortak bir politik çal›flma yürütülmüfl de¤il. Elbette biz kendimizi de bu sorunlar›n d›fl›nda görmüyoruz. Sorunu do¤ru bir flekilde tahlil etmemize ra¤men, biz de sürece yeterince müdahil olamad›k. Ortaya koydu¤umuz politik hedefleri hayata geçirme konusunda yetersiz kald›k. Bunun en büyük nedeni çal›flmam›z›, genel politik gündemlerin ve yerelde artan sald›r›lar› kendili¤inden ak›fl›na b›rakmam›z oldu. Yerele dair politik gündemlerin zaman›nda ve yerinde tahlil edilip bir programa konu edilmemesi, bizim de bu olumsuz tablonun bir parças› olmam›za neden oldu. Bugün art›k sorunlar›m›z›n fark›nday›z ve ayaklar›m›z› yere daha sa¤lam biçimde bas›yoruz. Önümüze bir çal›flma hatt› ç›karm›fl durumday›z. Bu çal›flmalardan ilki e¤itim ö¤rencilerine yönelik. Bir aç›k toplant› ça¤r›s›yla bafllayan e¤itim ö¤rencileri çal›flmas› önüne, e¤itim ö¤rencilerini sorunlar› etraf›nda bir araya getirme ve bu sorunlar›n çözümü konusunda birlikte hareket edebilecek bir örgütlülük yaratma hedefini koymufl durumda. ‹kinci bir çal›flma hedefi ise daha genifl anlam›yla kampüsün genelini kaps›yor. Son dönemde yaklafl›k on arkadafl›m›za uzaklaflt›rma ve bir çok arkadafl›m›za da farkl› cezalar› kapsayan soruflturmalar aç›lm›fl durumda. Bu sene yurt girifllerine turnikeler ve kameralar konulmufl durumda. Bu kameralar kampüsün bir çok farkl› yerinde de var. Tüm bunlar› kendine konu eden ve ayn› zamanda okulda jandarman›n varl›¤›n› sorgulayan, tek tipleflmeyi konu alan bir çal›flma planl›yoruz.

Beytepe Ekim Gençli¤i

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

ODTÜ Ö¤rencileri çal›flmas› üzerine Bugün gençlik hareketinin yaflad›¤› en temel sorunlar›n bafl›nda kitleselleflememe sorunu gelmekte. Hareket neredeyse kitlenin en ileri unsurlar› olan siyasal parti ve örgütlerde örgütlü kesimlerle s›n›rl›. Milyonlar› bulan ö¤renci kitlesi içinde yaflanan bu darl›¤› besleyen ve kendi bafl›na farkl› bir sorun olan bu örgütlü kesimlerle kitlenin geneli aras›ndaki kopukluk da önümüzde duruyor. Ö¤renci kitlesinin görece ileri fakat örgütsüz kesimleri ise kendilerini ifade edecek, onlar› harekete katacak araçlardan, örgütlenmelerden, yoksunlar. Bütün bunlar›n bir bilefleni olarak ve kendi bafl›na bir gereklilik olarak ö¤renci hareketi genifl bileflenlerini içinde bar›nd›ran bir örgütlenmeden yoksun. Toplam›nda dönülüp bak›ld›¤›nda karfl›m›za dar, parçal› ve da¤›n›k bir gençlik hareketi tablosu ç›k›yor. Bu konuda çok daha ayr›nt›l› de¤erlendirmelere geçen say›lar›m›zda ve farkl› vesileler ile yürüttü¤ümüz tart›flmalar›m›zda da yer vermifltik. Bu tabloyu de¤ifltirmek noktas›nda ciddi bir olanak ve gençlik hareketinin temel ihtiyac› olarak yerellerde ortak bir çal›flmayla örülen genifl ö¤renci örgütlülüklerinin tafl›d›¤› önem ortadad›r. Bu konuda ODTÜ’de geçen y›llarda yürüttü¤ümüz çal›flmalar yer yer anlaml› sonuçlar vermifl olsa da ihtiyac› karfl›lamaktan uzakt›lar. Bununla birlikte bu çal›flmalar konu hakk›nda olumlu ve olumsuz bir çok deneyim kazanmam›z› sa¤lad›. Bu sene yeni döneme de bu perspektif ve çaba ile bafllad›k. Bu konuda ODTÜ’de uygulanan paral› bölümler ile yürütülen çok boyutlu e¤itimin ticarilefltirilmesi sald›r›s› karfl›s›nda ortak bir çal›flma düflündük. Fakat yürüttü¤ümüz gözlemler ve ilk bafllad›¤›m›z pratiklerin verdi¤i sonuçlar bu politikan›n ihtiyac› karfl›lamayaca¤›n› gösterdi. ODTÜ’de böylesi bir genifl kitle örgütlenmesi için son y›llarda ortaya koydu¤u prati¤iyle birlikte ODTÜ ö¤rencileri çal›flmas› önemli bir yere oturuyordu. Ne var ki bu bileflim bu zamana kadar uzun erimli bir çal›flmadan çok bir tak›m gündemler karfl›s›nda bir eylem ortakl›¤› olarak kalm›flt›. Bu eksikli¤i afl›ld›¤›, planl› ve sürekli bir çal›flma perspektifine kazand›r›ld›¤› oranda bu çal›flma genifl bir ö¤renci çal›flmas› için örnek teflkil edebilirdi. Bu konuda ODTÜ’de önceki y›llarda yaflanm›fl olan Ö¤renci Oluflumu, Birimler Oluflumu gibi çal›flmalar›n örnekleri de önümüzde duruyordu. Genifl kitleleri içeren ortak bir gençlik örgütlenmesi ve çal›flmas› hedefleriyle döneme bafllad›k. Okulda

yaflanan apolitik hava bu konuda bizi ›srarl› olmaya iterken çal›flmay› daha da zorlaflt›ran etkenlerden biriydi. Bu konuda geçen dönemin farkl› gündem ve vesilelerle eylemli ve hareketli bir dönem olarak geçmesi ve bu konuda kitlenin ileri unsurlar› ile kurdu¤umuz ba¤lar elimizdeki olanaklar› iflaret ediyordu. Bu y›l 6 Kas›m süreci, yaln›z ODTÜ’de ya da Ankara’da de¤il, bu konuda önemli bir olana¤a dönüfltürülebilirdi. Bu konuyu yay›n›m›zda geniflçe iflledi¤imiz gibi yerelimizde de çok say›da insanla tart›flt›k. Kurgulad›¤›m›z, yerellerden örülen ortak ve kitlesel bir çal›flma ile örülecek 6 Kas›m süreci idi. Bu konuda YÖK karfl›tl›¤› temel bir ortaklaflma konusu ve etraf›nda yerele yönelik taleplerin örülebilece¤i temel bir eksendi. Ne var ki 6 Kas›m sürecinde siyasetlerin sergiledikleri, gençlik hareketinin sorunlar› ve ihtiyaçlar›n› görmemekte ›srar eden sekter tutumlar›, kimilerinin kendi geri platformlar›n› dayatma çabalar›yla, bu süreç uzun ve verimsiz tart›flmalara bo¤uldu. Bu uzun tart›flmalar sonras›nda ortaya ç›kan bölünmüfllük ve son haftaya kadar süren belirsizlikler oldu. Bu olumsuzluklar kurgulad›¤›m›z tarzda bir çal›flman›n gerçekleflmesini engelledi. ODTÜ ö¤rencileri olarak 6 Kas›m’a dair ilk

42


çal›flmalar son hafta bafllad›. Bu süreçte çal›flma toplad›¤› s›n›rl› kitleye ra¤men bir eylem birlikteli¤i formuna girmekten kurtulamad›. 6 Kas›m sürecinde çal›flma ile ilgili temel bir geliflme, Emek Gençli¤i ile yaflanan tart›flmalar oldu. Emek Gençli¤i ortaya konan tüm çabaya ra¤men bileflene kendi grup kararlar›n› dayatmakta ›srarc› oldu. Tamamen kendi politik ufkunun darl›¤›ndan kaynaklanan geri tutumunu ortak bileflene kabul ettiremeyen Emek Gençli¤i, buradan ald›¤› veriler ›fl›¤›nda sonras›na dair de tutumunu belirledi. 5 Kas›m’da Cebeci’den Sakarya’ya yap›lan yürüyüfl çal›flman›n tüm bu s›n›rl›l›klar›na ra¤men moral aç›dan faydal› oldu. 5 Kas›m sonras›nda genifl bir çal›flma ile sa¤lanacak toparlanma ve çal›flmaya süreklilik kazand›rma ihtiyaçlar› ortaya ç›kt›. Ne var ki araya giren tatil ve hemen arkas›ndan gelen 20 Kas›m mitingine kat›lma noktas›nda mevcut bileflimin ortaya koydu¤u ›srar bu ihtiyac›n giderilmesini daha ileri bir tarihe erteledi. ODTÜ ö¤rencilerinin kitlesel bir toplant› almadan ve çal›flma yürütmeden ç›kt›¤› bu ikinci eylem beklenen sonuçla karfl›laflt›. Dar bir kat›l›m ile s›n›rl› kalan bileflim, söz konusu ihtiyac›n ertelenemez oldu¤u gerçe¤ini gözler önüne serdi. 20 Kas›m sonras› mevcut güçlerle, genifl bir toplant›n›n gerçeklefltirilmesi için bir çal›flma planland›. Bu süreçte Emek Gençli¤i dayanaks›z bir tak›m gerekçelerle çal›flmada yer almayaca¤›n› aç›klad›. Son derece demagojik gerekçelerle sunulmas›na ra¤men bu karar›n alt›nda yatan sebep belliydi. Emek Gençli¤i için art›k bu çal›flma kendi kararlar›n› bire bir yans›taca¤› bir alan olmaktan ç›km›fl, çal›flma iste¤indeki insanlar ve devrimcilerle birlikte bu bileflim onun politik ufkunu fazlas›yla aflm›flt›. Dar grupçu davran›fl›yla Emek Gençli¤ini elefltirmemize ra¤men flunu da gözden kaç›rmamak laz›m ki, bu sürece di¤er politik örgütlenmeler de gereken önemi göstermedi. Çal›flmalar›n› ba¤›ms›z kifli ve çevreler ile genç komünistlerin omuzlad›¤› bu süreç sonunda 80 kiflilik ilk ODTÜ ö¤rencileri toplant›s› al›nd›. ‹lk toplant› genifl tart›flmalara konu oldu. Nas›l bir fley kurguland›¤›, hangi gündemler üzerinde nas›l bir çal›flma tarz› tutulaca¤› üzerine bir çok insan›n kat›ld›¤› tart›flmalar gerçeklefltirildi. Yer yer gerilimlerin yafland›¤› bu tart›flmalar uzunluklar› sebebiyle pratik bir sürecin belirlenmesi ve planlamas›na izin vermedi. Sonras›nda ilk çal›flma olarak K›z›ltepe’de U¤ur Kaymaz ve babas›n›n katledilmesinin protestosuna için bir eylem karar› al›nd› ve çal›flmas› planland›. Bütün bu süreç önemli ve elbette ki anlaml› tart›flmalara konu oldu. Olayla ilgili bildiri bile 8 kiflinin bulundu¤u bir bileflenle uzun tart›flmalar sonucunda ortaya ç›kt›. Tart›flmalar›n bu kadar yo¤un yaflanmas› çal›flman›n sahiplenildi¤inin bir göstergesi olmas›n›n yan›s›ra, insanlar aras›ndaki yitirilen diyalog ortam› ve politik

hava aç›s›ndan olumlu anlamlar içeriyor. Tart›flmalar yer yer s›k›c› ve böyle bir çal›flma tarz› zor olabiliyor. Fakat bu süreçte flunu vurgulamal›y›z ki bu ifl tart›flarak yap›l›r ve tek sorun bu tart›flmalar› kitlesellefltirmek ve ç›kan sonuçlar› ayn› enerji ile uygulamaya koymak olmal›d›r. Bu ilk çal›flma ile yakalanan kitlesellik moral ve motivasyon olarak son derece anlaml› oldu. Sonras›nda AB gündeminde bir toplulu¤un düzenledi¤i panele kat›l›m sa¤lanarak konu görece genifl gençlik kitlesi içinde ifllenmifl oldu. 19 Aral›k’› izleyen hafta boyunca okulda tecrit, yeni ceza infaz yasas› ve tecrit koflullar›nda tutulan 3 arkadafl›m›z› konu alan uzun bir çal›flma gerçeklefltirildi. Bu çal›flmalar boyunca halihaz›rda yaflad›¤›m›z sorunlar kendini göstermektedir. Toplanan bileflim henüz bir kaynaflma yaflamam›fl yani tam manas›yla örgütlü bir form kazanmam›fl bulunmaktad›r. Çal›flmalarda yaflanan kat›l›m eksikli¤i bunun sonuçlar›ndan birisidir. Yine her hafta özel olarak üzerinde çal›fl›lmad›¤›nda düzenli toplant›larda yaflanan kat›l›m düflmesi de buna örnek verilebilir. Bu eksikli¤i giderecek en temel araç belli bir konuya yönelmifl uzun erimli ortak bir çal›flmad›r. Ne var ki mevcut nesnellik, çal›flman›n geç toparlanmas›, araya giren gündemler ve final dönemi, buna olanak sa¤lamad›. ODTÜ Ö¤rencileri çal›flmas› ODTÜ’de ö¤renci hareketi için önemli bir olana¤› iflaret etmektedir. Çal›flman›n yaflad›¤› eksiklik ve aksakl›klar afl›labilir nitelikte, ama giderilmezlerse de bu olana¤› baltalayacak önemdedirler. Yaflanan en temel sorun kitlelerin güvensizli¤i, motivasyon eksikli¤i ve siyasetlerin yer yer bu güvensizli¤i destekleyen ç›k›fllar›d›r. Bununla birlikte halihaz›rda siyasetler nezdinde bu çal›flma gereken önem ve eme¤e konu edilmemifltir. Genç komünistler cephesinden yap›lmas› gereken, bu olana¤› gelece¤e bir kazan›m olarak b›rakma iddias›yla çal›flmaya daha da güçlü kat›lmak ve yüzünü kitlelere dönmektir. Yaflanan zorluklar karfl›s›nda kitlelere giderken daha ›srarc› olmam›z, onlara güven verme noktas›nda daha fazla emek sarf etmemiz gerekmektedir.

43

ODTÜ Ekim Gençli¤i

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Çukurova Üniversitesi...

Birleflik devrimci bir gençlik hareketi için ileri! Gençli¤in içinde bulundu¤u apolitizmin etkisi di¤er etmenlerle birleflerek, Çukurova Üniversitesi’nde de kendini gösteriyor. Gençlik kendi sorunlar›na dahi sahip ç›kam›yorken, okulda politik çal›flmalara kat›lan, eylem/etkinlik gibi faaliyetlerde harekete geçirilen kitle say›s› da her geçen gün biraz daha azal›yor. Tüm bu sorunlar elbette ki di¤er üniversitelerde yaflan›lanlarla bir benzerlik gösteriyor. Bunun nedenleri aras›nda geçen sene yaflan›lan soruflturma terörü vb. etmenleri sayabiliriz. Ama burada as›l üzerinde durulmas› gereken noktan›n gençli¤e yaklafl›m ve ortaya konulan politikalar›n darl›¤›d›r. Siyasetlerin bu eksikli¤i yine her yerelde oldu¤u gibi Çukurova Üniversitesi’nde de olabildi¤ince fazla kendini hissettiriyor. Dar grupçu bak›fllar, insanlara kendini dayatma vb. gençlik hareketinin yaflad›¤› darl›¤› ve k›s›r döngüyü aflmak için bir politika olarak benimseniyor. Hemen hemen bütün gündemler bizzat örgütlü insanlar taraf›ndan iflleniyor ve etkisi de sadece bu insanlarla s›n›rl› oluyor. Aç›l›fl flenli¤inden bafllayarak 6 Kas›m’a kadar ve di¤er bütün gündemlerde her siyasetin “ba¤›ms›z insanlar›, kollar›, kulüpleri de bu gündemlerin bir parças› haline getirmek gerekiyor”(örne¤in 6 Kas›m eylemini “siyasetlerin örgütledi¤i bir eylem de¤il de ö¤rencilerin örgütledi¤i bir eylem olmas› gerekiyor”) söylemleri, yaz›k ki sadece sözde kal›yor ve bu konuda hiçbir ad›m at›lm›yor. Kimi siyasetlerin “ajitasyon-propaganda serbestli¤i”ni bahane etmesi, kimisinin ‘baflkan Apo’ dayatmas›, asl›nda yukar›da söylediklerimizi kan›tlar nitelikte. Bu y›l 6 Kas›m eyleminde yaflan›lan parçal›l›k tablosunun ana nedeni de bu gündemlerden olufluyordu. ‹ki ayr› platform ve iki ayr› eylem yap›lmas› tabii ki daha güçlü bir eylem yap›lmas›n›n önündeki en büyük engeldi. Di¤er yan› da, toplant›larda gençlik hareketinin ihtiyaçlar›n› bir kenara b›rak›p yukar›da söyledi¤imiz konular› tart›flma konusu etmemiz. Durum bu olunca, b›rakal›m di¤er gençlik kesimlerini harekete geçirmeyi, varolan iliflkilerin ve duyarl› insanlar›n da geriye gitmeleri ak›betiyle yüzyüze kal›nd›. Bugün yap›lmas› gereken politik çal›flmalar›m›z› genifl kitlelere ulaflt›rmak (örne¤in çal›flmalar›m›z› R1 kantininin darl›¤›ndan kurtarmak ve üniversitemizin bütününe yönelen bir çal›flma hatt› oluflturmak), gençlik hareketinin durumunu ve ihtiyaçlar›n› do¤ru analiz ederek at›lacak ad›mlar› buna göre belirlemek ve yürütülen çal›flmalar›m›z› varolan darl›ktan kurtararak çok yönlü hale getirmektir. Her fleyden önce de gençlik hareketinin önündeki engelleri aflabilmesi için varolan tüm ö¤renci örgütlülüklerini, kollar› ve ba¤›ms›z ö¤rencileri kapsayabilecek gençli¤in kendi örgütlülü¤ünü yaratmak için bugünden çal›flmalara bafllamak gerekiyor. Bu ihtiyaç Çukurova Üniversitesi’nde de kendini her zamankinden daha çok hissettiriyor. Okulumuzun erken kapanm›fl olmas› ve bir yönüyle de bizim eksik kalmam›z bu konuda daha güçlü bir yo¤unlaflmaya gitmemizi ve somut ad›mlar atmam›z› engelledi. Ama tatil dönemini bu konuya yo¤unlaflarak geçirmemiz ve okullar›n aç›lmas›yla beraber yap›lacak çal›flmalar›n bu yöne do¤ru kanalize edilmesi gerekiyor. Halihaz›rda somut tart›flmalar var

ama (dernek, platform önerileri vs.) önce bu konunun tart›flmaya aç›lmas› ve genifl gençlik y›¤›nlar›yla beraber tart›fl›lmas›, bir sonuç ç›kart›lmas› gerekiyor. Bu yönüyle siyasetleri böylesi bir tart›flma içerisine çekebilsek dahi böyle bir çal›flma yapmak güç gibi duruyor. Ama yine de bunu zorlamak gerekti¤ini düflünüyoruz. Ki siyasetler olmasa bile biz tüm gücümüzle tabandan giderek bütün gençli¤i kapsayacak bir birliktelik kurmak ve çal›flmalar›m›z›n a¤›rl›¤›n› bu yöne kayd›rmak için çabalar›m›z› h›zland›raca¤›z. Birleflik, devrimci bir gençlik hareketi yaratmak için Çukurova’n›n ihtiyaçlar›n›, mevcut durumunu bu bak›fl aç›s›yla irdelemek ve hareket etmek gerekiyor. Bizler bu bilinç ve iradeyle önümüzdeki dönemi kazanmak için tatil döneminde kendimizi ve çal›flmalar› her yönüyle gelifltirmek ve ilerletmek için çal›flaca¤›z.

Çukurova Üniversitesi/Ekim Gençli¤i

Antakya’da çal›flmam›z h›zlanarak sürüyor! ABD emperyalizminin BOP çerçevesinde Ortado¤u halklar›na yönelik bafllatt›¤› y›k›m ve iflgal politikalar› gün geçtikçe daha da vahfli bir flekilde devam ediyor. Di¤er taraftan baflta ABD olmak üzere emperyalist tekellerin tam deste¤i ile Siyonist ‹srail ordusu Filistin halk›na tam bir ölüm ve y›k›m› dayat›yor. Tüm bu olanlar›n yan› s›ra ülkemiz boydan boya emperyalizmin hizmetine koflulmaya devam ediliyor. Son AB zirvesi ile beraber hem ülkemizin AB’li tekellere peflkefli de h›zland›r›lm›fl, hem de iflçilerin, emekçilerin ve ö¤renci gençli¤in üzerindeki y›k›m ve sefalet daha da katmerlefltirilmifltir. Son olarak devrimci tutsaklara yönelik bask› ve tecrit politikalar› a¤›rlaflt›r›larak uygulan›yor. Bizler Antakya’l› genç komünistler olarak bu gündemlerin yak›c›l›¤› üzerinden ve de 16 Ocak’ta yap›lmas› düflünülen Filistin ve Irak’taki katliamlar karfl›t› mitinge haz›rl›k amaçl› yerelli¤imizde bir tak›m kampanya ve etkinlikler bafllatt›k. Öncelikle 17 Aral›k AB zirvesinin teflhiri ve 19 Aral›k cezaevleri katliamlar›n›n y›ldönümü vesilesi ile BDSP’nin 18 Aral›k’ta düzenleyece¤i aç›klamaya önden haz›rl›k yapt›k. Eyleme Ekim Gençli¤i afifllerimiz ve coflkulu sloganlar›m›zla kat›l›m sa¤lad›k. Daha sonra Filistin ve Irak’taki y›k›m ve katliamlar›n teflhiri amaçl› yine BDSP ile beraber üniversitede, dershanelerde, liselerde ve son olarak emekçilerin yo¤un oldu¤u yerlerde bir imza kampanyas› bafllatt›k. Kampanyay› yürüttü¤ümüz yerlerde insanlardan olumlu tepkiler al›yoruz. Kampanyalar›m›z ve faaliyetlerimiz önümüzdeki günlerde de devam edecek. Devrim ve sosyalizme olan sars›lmaz inanc›m›zla yerelli¤imizden do¤ru süreci kucaklayaca¤›m›za genç komünistler olarak cüret ettik, baflaraca¤›z da.

Ekim Gençli¤i / Antakya

44


Samsun Ondokuz May›s Üniversitesi...

Sab›rl› ve ›srarl› bir çal›flma temposu Üniversitede yürütmüfl oldu¤umuz politik ve pratik faaliyetimiz gün geçtikçe geniflliyor. Çok yönlü bir politik müdahale üzerinden flekillenen faaliyetimiz, bugün kendisinin de öngördü¤ü çeperi yararak çok daha genifl bir çeperi kucaklayacak yönelimlere girifliyor. Gün geçtikçe yeni insanlara ulafl›yor ve bu insanlarla birlikte yeni olanaklar› tart›fl›yor. Elbette bu sürece kendili¤inden gelinmedi. Bu düzey, temel perspektifi çok yönlü politik müdahale olan sab›rl› ve inatç› bir eme¤in karfl›l›¤›d›r. K›sa süre önce s›n›rl› güçlerle bafllanan faaliyet ve bugün çok farkl› bir düzeyi ifade ediyor. Yerel çal›flmam›z› bu düzeye tafl›yan ve ö¤renci derne¤i örgütleme çabas› olarak kurgulayaca¤›m›z süreci yaratan fleylerden bir tanesi de faaliyet alan›m›zda ki politik üstünlü¤ümüzdür. Daha dönemin bafl›nda üniversitenin sorunlar› üzerinden bir politika belirlenmifl ve bu do¤rultuda bir dizi çal›flma bafllat›lm›flt›. Etki alan›m›z içerisinde bireysel tepkiler öne ç›km›fl ve bu tepkilerin de do¤al adresi biz olmufltuk. Bu bizim ayr› bir üstünlük noktam›z oldu¤u gibi ayn› zamanda fakülte içerisinde ayaklar›m›z›n yere bast›¤›n›n da göstergesiydi. K›z ö¤renci yurdunda kantin ve yemekhane sorunu üzerinden bafllat›lan bir günlük dilekçe kampanyas› sonucunda yap›lan incelemelerin ard›ndan kantin ve yemekhane iflletmesinin doland›r›c›l›k yapt›¤› tespit edilmifl, kantin ve yemekhane kapat›lm›flt›. Bu kampanya arkadafllar›m›z›n kendine güvenlerini kazand›rm›fl ve coflkuyla karfl›lanm›flt›. Anl›k bir tepkiyle kurgulanan kampanya baflar›yla sonuçlanm›fl ve etkili olmufltu. Ayr›ca fakültelerdeki yemekhane zamlar› üzerinden boykot bafllat›lm›fl ve 10-15 kiflilik bahçe toplant›lar› yap›lm›fl ve boykotun nas›l gelifltirilece¤i tart›fl›lm›flt›. Tart›flmalar›n üzerinden bir dilekçe kampanyas› bafllat›lm›fl ve yüzün üzerinde dilekçe toplanm›flt›. Ancak o süreçte üniversite genelinde bir platform kurma çal›flmas› ve bir dizi aksakl›ktan kaynakl› dilekçe kampanyas› istenilen noktaya gelemedi. Platform çal›flmas›yla beraber birleflik bir güç yaratma çabam›z faaliyet alan›m›zdaki çal›flmalar›m›z›n yavafllamas›nda da etkili olmufltur. ‹fl yapmak gibi yak›c› bir niyeti olmayan, ö¤renci hareketinin sorunlar›na kulaklar›n› t›kayan anlay›fllar›n sorumsuz politikalar›ndan kaynakl› birleflik bir güç yarat›lamam›flt›. Böyle bir sürecin ard›ndan genel bir de¤erlendirme yapt›k. Üniversitenin ihtiyaçlar› üzerinden nas›l bir çal›flma hatt› izlememiz gerekti¤ini tekrar kurgulad›k. Bu kurgulayaca¤›m›z çal›flma hatt›n›n üniversitenin ihtiyaçlar›na yan›t olabilmesi, çevremizde bulunan insanlar›n da kendilerini ifade edebilecekleri bir araç ve gün geçtikçe daralan siyasal atmosfere bir soluk olmas› gerekiyordu. Uzun süren tart›flmalar›n ard›ndan bugünün ihtiyac›n›n genifl kitleleri kucaklayacak kurumsal bir örgütlenme oldu¤una, bunun karfl›l›¤›n›n da üniversite düzeyinde bir ö¤renci derne¤i kurmak oldu¤una karar verdik. Bunu çevremizdeki insanlara tafl›d›¤›m›zda ise müthifl bir coflkuyla karfl›land›k. Yemekhane boykotu ve zamlar›n geri al›nmas›yla ilgili yürütmüfl oldu¤umuz kampanya çal›flmas›n›n eksik kald›¤› ve aflamad›¤› sorunlar ve çözüm yollar› üzerinden bir tart›flma bafllatt›k. Böylelikle tart›flman›n merkezine ö¤renci hareketinin sorunlar›n› alm›fl olduk. Gerçekten verimli tart›flmalar›n konu edildi¤i bir süreçti bu. Hemen ard›ndan küçük bir görev da¤›l›m› yaparak ö¤renci

45

derne¤i kurmak için neler gerekti¤ini araflt›rmaya koyulduk. Beraberinde tart›flmay› daha genifl bir çepere tafl›maya çal›flt›k. Daha önce birleflik bir platform örgütleme çabas›nda oldu¤u gibi bu süreçte de temel hedefimiz ö¤renci hareketinin sorunlar›n› tart›flmak ve ortaya somut bir ifl koymakt›. Her defas›nda yineledi¤imiz gibi Ondokuz May›s Üniversitesi’nde ba¤›ms›z bir ö¤renci örgütlülü¤ü yaratma ihtiyac› hala orta yerde durmaktad›r. Ö¤renci hareketinin sorunlar›n› iyi kavrayan ve uzun soluklu çizgide buluflan bir örgütlülüktür bahsetti¤imiz. Kesinlikle birlikten ya da birleflik mücadeleden anlad›¤›m›z fley, her eylemlilik sürecinin 2 ya da 3 gün öncesinde örgütlülükler düzeyinde oturup ortak pankart arkas›nda yürümeyi tart›flmak de¤ildir. Kald› ki bu kadar› bile do¤ru dürüst yap›lamamaktad›r ve her defas›nda grupçu ç›karlara tak›lmaktad›r. Bu yaklafl›mlar›n ne ö¤renci hareketine ne de baflkalar›na hiçbir faydas› olmayacakt›r. O tart›flmada oldu¤u gibi ö¤renci derne¤i tart›flmas›nda da bak›fl›m›z nettir. Niyetimiz OMÜ ö¤rencilerinin ba¤›ms›z çal›flmas›n› yaratmakt›r. Ve bütün çabam›z bu yönde olacakt›r. fiu an dernek çal›flmas›n›n böyle bir niteli¤i var. Ö¤renci derne¤i sadece örgütlü okurlar›m›z etraf›nda yürütmüfl oldu¤umuz bir tart›flma de¤ildir. Okurlar›m›z d›fl›nda bir dizi ba¤›ms›z insan da bu çal›flman›n içerisinde yer almaktad›r. Bu ba¤›ms›z insanlar dernek çal›flmas›n›n aktif ve samimi unsurlar›d›rlar. Zaten amac›m›z da budur bütün çabam›z bu yönde olacakt›r. Ö¤renci derne¤i çal›flmas›n›n dikkatle tart›flt›¤› konulardan bir tanesi de fludur: ö¤renci derne¤i kurma fikri ö¤renci hareketinin sorunlar› üzerinden çözüm önerisi olarak ortaya at›lm›fl bir fikirdir. Bu aç›dan bizim için olmazsa olmaz de¤ildir. Ö¤renci derne¤i mevcut t›kan›kl›ktan ç›kabilmek için kurgulanm›fl bir araçt›r. Her defas›nda yineledi¤imiz gibi, çal›flman›n hedefi insanlarla ö¤renci hareketinin sorunlar›n› tart›flabilmek ve onlarla çözüm üretmektir. Bu nokta dernek çal›flmas› içerisinde yer alan ba¤›ms›z insanlarla birlikte tart›fl›lm›fl ve karar al›nm›flt›r. fiu an ö¤renci derne¤i tart›flmas› çal›flman›n seyrine dair yaflanan sorunlar› da dikkatle ele almaktad›r. Oldukça yeni insanlarla birlikte bafllat›lan tart›flma, do¤al olan, belli aksakl›klar ve sorunlar da yaflamaktad›r. Tart›flman›n içerisinde samimi bir flekilde duran insanlar›n aras›ndan baz›lar›n›n mücadele kelimesini henüz daha yeni duyuyor olmas›, bu sorunlar›n yaflanmas›n› do¤al olarak vurgulamam›z›n nedenini anlatmaya yeter san›r›z. Bu sorunlar› aflabilmek için kafalarda belli bir aç›kl›k yaratacak daha baflka bir çok sorunu da tart›flmalara konu ediyoruz. Bu yönüyle her ne kadar yavafl ilerleyen bir süreç olsa da anlaml› bir çabad›r bu. Ö¤renci derne¤i tart›flmas›na dair buraya kadar söylediklerimiz ard›ndan flunlar› eklemek istiyoruz. Ö¤renci derne¤i kurma fikri k›sa vadede üniversitedeki faaliyetimizin temel çabas› olacakt›r. Bunu bir süreç olarak alg›lay›p ona göre hareket edece¤iz. Temel bak›fl› ö¤renci hareketinin sorunlar›n› tart›flmak ve çözüm üretmek olan bu süreci ö¤renci derne¤i gibi bir örgütlülükle taçland›raca¤›z. Önümüzü her anlamda açacak olan bu süreci sab›rl› ve ›srarc› bir çal›flma temposuyla somutlaflt›raca¤›z.

Samsun Ekim Gençli¤i


E k i m G e n ç l i ¤ i

6 Kas›m tart›flmalar› ›fl›¤›nda bir kez daha

Farkl› e¤ilimler, belirginleflen çizgiler... Ekim Gençli¤i’nin Aral›k ‘04 say›s›nda, 6 Kas›m eylemlerinin ard›ndan yürütülen tart›flmalar›n demagojik söylemlerin ötesine geçmedi¤ini ve politik olmayan, zorlama bir tart›flma zemini üzerinde gerçeklefltirildi¤ini ifade etmifltik. Ek olarak ortada ciddi bir tart›flma platformunun olmamamas›, bizi eylem sonras›nda yürütülen tart›flmalara girmemeye itti. Fakat Ekim Gençli¤i’nin Aral›k say›s›ndan sonra ç›kan baz› gençlik dergilerinde ve siyasi gazetelerde yay›nlanan de¤erlendirmelerin, böyle bir ihtiyac› somut olarak ortaya ç›kard›¤›n› düflünüyoruz. Buna ihtiyaç duymam›z›n bir baflka nedeni de, ö¤renci gençlik hareketinin sorunlar›na ve çözüm yollar›na iliflkin güçlü bir tart›flman›n gereklili¤ine dair inanc›m›zd›r. Her ne kadar tart›flma büyük ölçüde demagojik bir üslupla ve esas meseleden uzak durmaya özen gösteren bir biçimde sürdürülse de, sorunlar›n tart›fl›l›yor olmas› yine de önemlidir. Bir süredir Ekim Gençli¤i sayfalar›nda gençlik hareketinin sorunlar›na dair kapsaml› de¤erlendirmeler yay›nlan›yor. Bu say›m›zda da yeralan oldukça kapsaml› bu de¤erlendirmelerde, burada yürütece¤imiz tart›flman›n özüne iliflkin güçlü bir tart›flma zemini var. Burada yapmaya çal›flaca¤›m›z fley, esas olarak, 6 Kas›m vesilesi ile ortaya ç›kan tart›flmalara bu de¤erlendirmeler ›fl›¤›nda yeniden bakmak ve öne ç›kan baz› meselelerinin alt›n› çizmek olacak.

6 Kas›m tart›flmalar› 6 Kas›m sonras›nda yap›lan tart›flmalar bir kez daha hareketin içerisindeki öznelerin hareketin sorunlar›na ne kadar yabanc›laflt›klar›n› gösterdi. Asl›nda bu tablo daha eylem öncesi tart›flmalar sürerken netleflmiflti. Hemen her grup aç›s›ndan tercihler ve e¤ilimler belirginleflmiflti. 6 Kas›m eylemlerinde bu tercih ve e¤ilimler bir anlamda s›nand›. Dilerdik ki, ki bu deneyimlerden anlaml› bir tak›m sonuçlar ç›kar›ls›n, her bir taraf kendi politikas›n›n sonuçlar›n› ciddi bir tart›flmaya konu etsin. Bu de¤erlendirmelerin salt “onlar flunu yapt›, biz bunu” tarz›ndan farkl› olmas› da bir baflka beklentimizdi. Fakat yaz›k ki birçok gençlik grubu bu tart›flmadan uzak durmufl, genel ve yüzeysel baz› de¤erlendirmelerle meseleyi geçifltirmifltir. Büyük ve iddial› cümlelerin, korkutucu s›fatlar›n gölgesine s›¤›nan baz› gençlik yay›nlar› politik demagoji yolunu tutmufllard›r. Fakat art›k sorunlar› geveleyerek geçifltirmek kimseye bir fley kazand›ramayacakt›r. Biriken sorunlar› derinlemesine tart›flmaya duyulan ihtiyaç bir biçimde her gençlik grubunun gündemine gelecektir. Bundan kaç›fl yoktur. 6 Kas›m tart›flmalar› görünürde iki çizgi, iki e¤ilim aras›nda sürdürüldü. Görünürde diyoruz, zira Ekim Gençli¤i’nin bu iki çizgiden birçok noktada ayr›flt›¤›n›n alt›n› çizmek istiyoruz. Bu iki çizgiden ilki en genel ifadesi ile hareketin militan eylemlere ihtiyaç duydu¤unu söyleyen, genelde devrimci gençlik gruplar›n›n içerisinde yer ald›¤› e¤ilimdi. Bu iki çizgiyi tart›fl›rken Ankara ve ‹stanbul’daki tart›flmalar› bir parça ayr›flt›rmak gerekecek, çünkü iki ilde al›nan tutumlar belki birbirleri ile keskin bir biçimde çeliflmiyordu, ama özellikle ‹stanbul tart›flmalar› ve eylemleri bu “militan” e¤ilimin gizledi¤i baflka baz› gerçeklerin alt›n› çiziyordu. Bu tart›flmaya sonra dönece¤iz.

Öncelikle merkezi 6 Kas›m K›z›lay eylemini ele alal›m. Gençlik Dernekleri Federasyonu ve YDG’nin çok önceden deklare ettikleri merkezi 6 Kas›m eylemi hangi ihtiyac›n ürünüydü ya da hareketin sorunlar›n›n çözümüne nas›l bir katk› yapacakt›? Sözü geçen gruplar›n yay›nlar›n› takip edenler bu iki temel soruya yaz›k ki bir yan›t bulamad›lar. Elbette biz bu gruplar›n neden böyle bir eylem önerdiklerini, bu önerinin hangi ihtiyaçlar› karfl›lad›¤›n› biliyoruz. Bu aç›k ki dar grup ihtiyaçlar›d›r; büyük ölçüde güçleri motive etme, toplumda genel bir devrimci etki b›rakma kayg›s› ile al›nm›fl eylem kararlar›d›r. K›z›lay tart›flmas›n› Ankara yerelinde açan gruplar, bu kez farkl› ve çok da al›fl›k olmad›klar› bir tutumla karfl›laflt›lar. Bu tutum Ekim Gençli¤i’nin ö¤renci hareketinin güncel ihtiyaçlar›na dair ayr›nt›l› belirlemelerin ard›ndan açt›¤› S›hhiye’de fiili meflru bir miting tart›flmas›d›r. Bu tutuma dair burada ayr›nt›l› bir tart›flmaya ihtiyaç yok, çünkü 6 Kas›m’dan önce Ekim Gençli¤i bu tutumuna iliflkin politik de¤erlendirmeleri K›z›l Bayrak gazetesi arac›l›¤›yla ortaya koymufltu. Burada tart›flt›¤›m›z ilk e¤ilim S›hhiye önerisini “geri bir eylem biçimi olarak” de¤erlendirmifl ve kategorik olarak reddetmifltir. Onlara göre ö¤renci hareketinin bugün ihtiyaç duydu¤u fley militan ç›k›fllar ve öncü pratiklerdir: “Geçifltirmecilik ve protestoculuk ya da difle difl mücadele ve kopar›p alma ruhu... Faflizmin icazet s›n›rlar›na s›k›flm›fll›k ya da devrimci cüret... Al›fl›lageleni tekrar eden statükoculuk ya da ileri at›lma ufku... Rejimle karfl› karfl›ya gelmekten kaç›nmak ya da kitlelerin devrimci fliddetini örgütlemek... ‹flte 6 Kas›m’›n özeti böyle.” (‹ki 6 Kas›m, Özgür Gençlik,11 Aral›k ’04) Bak›fl böyle iken, K›z›lay önerisi d›fl›nda bir öneriyi tart›flma konusu etmek elbette Özgür Gençlik’in ya da SGD’nin ifli olamaz! O “kopar›p alma”ya kilitlenmifltir. S›hhiye eylemi olsa olsa ö¤rencilerin geriliklerini kendi geriliklerine kalkan yapan gençlik gruplar›n›n iflidir: “Politik karars›zl›klar›n› ve karamsarl›klar›n› kitlelerin daha ileri eylemlere haz›r olmad›¤› fleklindeki safsatan›n ard›na gizlenmek ise Koordinasyon’un ve ayn› kulvar› paylaflan di¤er gençlik gruplar›n›n elbette temel ortak paydas› oluyor.”(agy.) Özgür Gençlik’in ö¤renci hareketine dair oldukça iyimser beklentiler içerisinde oldu¤u anlafl›l›yor ve bu öznel iyimserli¤i d›fl›ndakileri elefltirirken nesnel bir veri olarak al›yor. Ama Özgür Gençlik bu iyimserli¤in nesnel oldu¤unu görmemizi sa¤layacak verileri; eylemleri, örgütlenmeleri ya da en az›ndan bu yönde at›lm›fl somut ad›mlar› ortaya koyam›yor. Bu nedenle de yapt›¤› tart›flma basit bir demagojinin s›n›rlar›n› geçemiyor. Özgür Gençlik e¤er aksini kan›tlamak istiyorsa, “bu budur” demenin ötesinde somut veriler sunmal›d›r. Ö¤renci gençlik hareketine dair somut veriler yaz›k ki hiç de olumlu bir tabloyu resmetmiyor. Ortada herkesin görebilece¤i bir parçal›l›k, örgütsüzlük ve apolitizasyon var. Kas›m ’04 tarihli Ekim Gençli¤i’nde yay›nlanan “Gençlik Hareketinin Sorunlar›” bafll›kl› de¤erlendirme ö¤renci hareketine dair somut verilere dayal› ve ayr›nt›l› denebilecek bir genel resim ç›kar›yor: “Art›k genel olarak kabul gördü¤ü gibi, ö¤renci gençlik hareketi y›llard›r afl›lamayan ve genç komünistlerin konuya iliflkin de¤erlendirmelerinde ‘k›s›r döngü’ olarak nitelenen bir t›kan›kl›k içindedir. K›s›r döngü ve t›kan›kl›k burada bir süreç oluflturan ayn› gerçekli¤in farkl› görünümlerinden baflka bir fley de¤ildir kuflkusuz. Bir dizi karmafl›k etkenin ürünü olarak

46


ö¤renci gençlik hareketi belli aral›klarla canlanmakta, kitlesel kat›l›m bak›m›ndan bir parça genifllemekte, geliflimini bir süre için sürdürmekte, fakat hareket bu geliflmeyi kendini daha ileri bir düzeye ç›karman›n bir olana¤›na dönüfltüremedi¤i ölçüde de çok geçmeden t›kanmakta, gerisin geri ayn› noktaya dönmekte, belki daha da geri bir noktaya düflmektedir. Bu, gençlik hareketinin belirli aral›klarla yinelenen bu tür bir k›s›r döngü içinde uzun y›llard›r sürmekte olan t›kan›kl›¤› bir türlü aflamad›¤› anlam›na gelmektedir.” (Gençlik Hareketinin Sorunlar›, Ekim Gençli¤i, Kas›m ’04) Buradan ç›kar›lacak sonuç, hareketin çok yönlü sorunlar›na kapsaml› ve köklü çözümler üretmek olmal›d›r. Oysa Özgür Gençlik bir süredir böyle bir refleksi tümden yitirmifl görünüyor. Öncesinde hareketin sorunlar›na dair bir bak›fl› oldu¤unu düflündü¤ümüz Özgür Gençlik, gelinen yerde, politikada ‘anlafl›lmas› güç bir subjektivizme’, d›fl›ndaki gruplar› ele al›flta tümüyle demagojik ve spekülatif bir politik konuma saplanm›flt›r. Bu grup ad›na bugün giderek bask›n bir hale gelen fley; gençlik hareketi içerisinde tutarl› bir politik bir özne olarak yer alma kayg›s›n›n art›k geride kald›¤›d›r. Hareketin sorunlar›na dair politik reflekslerin yerini tümüyle genel ajitatif devrimci söylemler ve buna uygun bir üslup alm›flt›r. Ankara’da herkese militanl›¤›n ölçütlerini s›ralayan Özgür Gençlik’in ‹stanbul’daki tutumu ise ibretliktir. ‹stanbul tart›flmalar›nda “ajitasyon ve propaganda serbestli¤i” maskesi ile sunulan reklamc› kayg›lar›n ve di¤er taraftan ortak tutum alma kayg›s›n›n arkas›na gizlenen bir baflka çeflit grupçu sekterli¤in eylemi bölmesi ile birlikte iki farkl› eylem ortaya ç›kt›. Ekim Gençli¤i, ayr›flma politik bir zeminde yaflanmad›¤› için, bu bölünmenin ard›ndan ortaya ç›kan iki farkl› bileflenin de toplant›lar›na kat›ld›. Gerçeklefltirilecek üniversite ö¤rencileri eylemini örgütleme karar› alan Ekim Gençli¤i, aralar›nda SGD, BAGEH, SDG, DPG gibi gruplar›n yer ald›¤› di¤er bileflenin tart›flmalar›na da bir taraf olarak kat›ld›. Eylemin politik içeri¤i tart›fl›l›rken, AB sorunu ekseninde ortaya ç›kan farkl› tutumlar nedeniyle, Ekim Gençli¤i böyle bir eylemin örgütleyicisi olamayaca¤›n› söyledi ve bu platformdan ayr›ld›. Sorun AB konusunda BAGEH’in ald›¤› tutumun baflta SGD olmak üzere orada bulunan tüm gruplar taraf›ndan bilinçli bir biçimde geçifltirilmeye çal›fl›lmas›yd›. Her koflulda BAGEH’le el ele olma gibi bir anlay›flla 6 Kas›m tart›flmalar›na kat›lan SGD ve SDG’nin AB tart›flmas›n› “bunu geçelim” diyerek atlamaya çal›flmas›, al›nan sözde militan tutumun arkas›nda gizlenen liberal anlay›fl› a盤a vurmaktad›r. SGD 5 Kas›m Beyaz›t eylemini al›fl›lagelmifl, yaln›zca günü idare eden bir eylem olarak mahkum ederek bunun yerine Beyaz›t mitingi önermiflti. Ancak, “militan” bir eylem olarak tasarlanan eylemin taraflar›ndan biri olan BAGEH’in mevcut politik ortamda devletle karfl› karfl›ya gelmek istemedi¤ini defalarca belirtmesi SGD’yi BAGEH’le ortaklaflmaktan al›koyamad›. Oysa SGD, Özgür Gençlik arac›l›¤›yla, genel olarak di¤er taraf olarak niteledi¤i gruplar› militanl›ktan kaç›flla, “rejimle karfl› karfl›ya gelmekten kaç›nmak”la suçluyor. Peki BAGEH, düzenledi¤iniz ortak mitinge nas›l bir politik düzlemle kat›ld›? Bu sorunun yan›t› aç›k ki SGD’nin ya da Özgür Gençlik’in benimsedi¤i genel siyasal platformda aranmal›. Durum böyleyken, ‹stanbul eylemine polisin müdahale etmesini eylemin militanl›¤›n›n, eylem sonras›nda s›n›rl› bir grup taraf›ndan kullan›lan molotof kokteyllerini kendi öncülü¤ünüzün ve militanl›¤›n›z›n bir kan›t› sayman›z nas›l mümkün oluyor? Bir eylemi militan yapan, eylem s›ras›nda ç›kan çat›flma, bu çat›flmada kullan›lan araçlar de¤ildir. Eylem, talepleri, politik içeri¤i ve tarz› ile bir bütündür. 6 Kas›m Beyaz›t eylemi, bu aç›dan de¤erlendirildi¤inde, hiç de militan bir eylem de¤ildir. Kat›l›mc›lardan biri olan BAGEH’in AB’ye taraf tutumu, eyleminizi liberal bir muhalefet s›n›rlar›na

çekmektedir. Özgür Gençlik 6 Kas›m eylemlerini anlat›rken verdi¤i rakamlar› de¤erlendirmelerinde çok önemli bir veri olarak kullan›yor: “Baflta ‹stanbul ve Ankara gelmek üzere eylemlerin kitleselli¤ini karfl›laflt›rmak, laf cambazl›¤› yapmaktan daha erdemli bir tutumdur.” (agy.) Söz erdemden aç›lm›flken, bir eyleme kat›lanlar›n say›s›n› –özellikle bu eylem kendi eylemleri ise- iki ile çarpmak nas›l bir erdem anlay›fl›n›n ürünüdür? Bunu yapt›ktan sonra hiç s›k›lmadan bu ‘yuvarlanm›fl’ rakamlar› karfl›n›zdaki politik platformu elefltirirken somut bir veri gibi kullanmak, erdem de¤il bir laf cambazl›¤› olabilir ancak. At›l›m gazetesinde de ilginç örneklerini gördü¤ümüz bu tarz art›k trajikomik bir hal alm›flt›r. Son olarak Özgür Gençlik’in 6 Kas›m de¤erlendirmesinde Ekim Gençli¤i’ne yönelik “elefltiri”sine de¤inmek istiyoruz: “Bir de gençlik hareketinin dibe vurdu¤unu dillerine pelesenk eden ve en geri mücadele biçimlerini savunmay› al›flkanl›k edinen DGH ve Ekim Gençli¤i gibi gruplar›n prati¤i var ki; ö¤renci gençlik mücadelesi bize söyleyecek fazla bir söz b›rakm›yor. Sahi 6 Kas›m’da –ve gençli¤in önemli herhangi bir mücadelesinde- onlar› gören var m›?” (agy) Bu içi bofl kibirlili¤e yaln›zca bir çift sözümüz olacak. Ekim Gençli¤i’ni elefltirirken hep s›¤›n›lan “Sizi göremiyoruz, sahi nerelerdesiniz?” türünden çi¤likler yaln›zca bir aczin ifadesidir. Genç komünistlerin çal›flmas›n›n düzeyi dostun ve düflman›n gözleri önündedir. Elefltirilere yan›t vermek yerine “onlar asl›nda yoklar” demek, erdem anlay›fllar›n›n tipik bir örne¤i olmal›. 6 Kas›m bölünmelerinde ço¤u durumda bizim de ayn› eylem platformu içerisinde yer ald›¤›m›z baz› politik anlay›fllar›n tutum ve davran›fllar›n›n yaratt›¤› sorunlara gelince. En tipik örne¤i Emek Gençli¤i oluflturuyordu. Emek Gençli¤i her f›rsatta eylemi hükümet karfl›t› bir politik hatta s›k›flt›rmaya, siyasal iktidar› AKP hükümetinden ibaret göstermeye ve geri eylem biçimlerini örgütlemeye çal›flt›. 6 Kas›m K›z›lay eyleminin ard›ndan Evrensel gazetesinin tak›nd›¤› tutum, ayn› zamanda Emek Gençli¤i’nin bak›fl›n› yans›t›yordu. Politik elefltiri yerine eyleme karfl› sald›rgan bir tutum tak›nan Evrensel böylece savundu¤u liberal reformist çizginin mant›kl› sonuçlar›n› bir kez daha sergilemifl oldu. 6 Kas›m tart›flmalar› s›ras›nda Emek Gençli¤i ile benzer politik platforma sahip olan bir dizi anlay›flla mücadele etmek zorunda kald›k. Reformist anlay›fllara karfl› Ekim Gençli¤i’nin büyük ölçüde yaln›z bafl›na yürüttü¤ü mücadele, s›n›rl› da olsa bir dizi sonuç elde etti. Bu sonuçlar, eylem öncesinde baz› okullarda ortak politik çal›flma sürdürme ve bu çal›flmay› eylem alan›na tafl›ma ve eylem alan›nda al›nan baz› gerici tutumlar› engelleme s›n›rlar›n› aflamasa da, bizim için önemlidir. Zira bu geri e¤ilimlerin karfl›s›nda Ekim Gençli¤i büyük ölçüde yaln›z kalm›flt›r. Birlikte tutum ald›¤›m›z gruplar ile yaratt›¤›m›z etki bugün için s›n›rl› olsa da, sonras›nda yaflanan tart›flmalar bu aç›dan gelecekte farkl› bir tablonun yaflanabilece¤ini göstermektedir. ‹stanbul’da yaflanan 5 Kas›m Beyaz›t eylemi ve baz› yerellerde ortak örgütlenen ön çal›flma ise bu aç›dan umut vericidir. 6 Kas›m tart›flmalar›nda ortaya ç›kan iki farkl› e¤ilime iliflkin olarak burada ifade ettiklerimiz, Ekim Gençli¤i’nin bu say›s›nda yay›nlanan “Gençlik hareketi ve komünist gençli¤in görevleri” yaz›s› ile birlikte ele al›nmal›d›r. Zira sözkonusu yaz› hareket içindeki iki temel e¤ilimi daha genel çizgileri ile elefltirmekte ve güçlü bir bak›fl sunmaktad›r. Gençlik hareketinin birikmifl sorunlar› tart›fl›lmay› ve ad›m ad›m çözülmeyi bekliyor. Tek tek gruplar›n çözmeyi baflaramayaca¤› bir kapsama sahip bu sorunlar› tart›flarak çözüm yolunu açmak Ekim Gençli¤i’nin temel sorumluluklar›ndan biridir.

47

N. Nehir

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

E¤itim Sen davas› ve ö¤renci örgütlülükleri icazet s›n›rlar›n›n d›fl›na ç›kar›lmayacakt›r.

Ortak mücadele ihtiyac› ve olanaklar

Son dönem gerek e¤itim emekçilerinin, gerekse üniversite ö¤rencilerinin en temel gündemlerinden biri E¤itim-Sen’in kapat›lma davas› oldu. Sermaye iktidar›n›n AB’ye uyum safsatalar›n›n hemen ard›ndan bizzat Genelkurmay taraf›ndan tetiklenen kapat›lma davas›, E¤itim-Sen’in oldu¤u kadar üniversite ö¤rencilerinin de en temel taleplerinden birini, anadilde e¤itim hakk› talebini hedeflemekte. Buradan bak›ld›¤›nda sald›r› toplam bir sald›r› niteli¤i tafl›yor. Sald›r› gençlik hareketini de kesti¤i oranda, genel olarak üniversite ö¤rencilerinin, özel olarak da gelece¤in e¤itim emekçileri olan e¤itim fakülteleri ö¤rencilerinin örgütlenmesi ve E¤itim-Sen davas›na dair tutumunu biçimlendirebilmek, bu konuda bir perspektif çizebilmek, bugünün acil bir sorunudur. Bu konuda Ekim Gençli¤i’nin A¤ustos say›s›nda özü ortaya konulan yaklafl›m› derinlefltirmek yerinde olacakt›r. Öncelikle, nesnel belirlemelerle ve olanaklarla bafllayal›m. Sald›r›n›n genel çerçevesi, sermaye iktidar›n›n AB konusundaki tutumuna, Kürt ulusal sorunundaki tutumuna ve bu konulardaki politikalar›n bizzat Genelkurmay ve TÜS‹AD taraf›ndan yönetildi¤ine, burjuva iktidar›n dönemsel ç›karlar›na göre flekillendirildi¤ine dair çok aç›k fikirler veriyor, bu süreç yay›nlar›m›zda ayr›nt›l› incelenmifltir. E¤itim-Sen’in kapat›lma davas›, tüzü¤ünde yer alan “anadilde e¤itim” talebiyle gerekçelendirilmifltir. Bu anlamda sermaye iktidar›n›n gerçek tutumu da hat›rlat›lm›flt›r: Kürt halk› yok say›lacak, talepleri dar ve burjuva iktidar›n kabullenebilece¤i s›n›rlarda tutulacakt›r. AB konusunda sözde ilerlemeler bu inkarc› politikalara zarar vermeyecek, sendikal ve demokratik talepler iktidar›n “k›rm›z› çizgilerinin”,

Kuflku yok ki, bu sald›r› genel bir sald›r›d›r, yaln›zca e¤itim emekçilerini kesmiyor. Az önce ifade edildi¤i gibi, anadilde e¤itim talebine sald›r› bizzat üniversite ö¤rencilerine de bir sald›r› anlam›na geliyor. Ancak bu genel sald›r›, uzun bir süredir toplumsal hareketin içinde yaflanan parçal› tabloya bir son verme dinamiklerini bar›nd›rmas› anlam›nda dikkate de¤erdir. Bu y›l gençlik hareketinin s›n›rl› da olsa ilerleme kaydetti¤i noktalardan biri, taleplerini ve mücadelesini de¤iflik toplumsal kesimlerle birlefltirebilme perspektifidir. Son 5 Kas›m eylemlerine kamu emekçilerinin, mühendis odalar›n›n deste¤i, faflist sald›r›lar konusunda ‹stanbul’da yaflanan ortak eylem deneyimleri, bu perspektifin sonuçlar›d›r. Bu noktada E¤itim-Sen’in kapat›lma davas›, bu toplumsal dayan›flma sorununun çözümüne dair önemli olanaklar sunuyor. Meseleye gençlik cephesinden bak›ld›¤›nda, bugün gençli¤in önünde duran temel görevlerden biri uzun zamand›r eksikli¤ini bizzat yaflad›¤› toplumsal dayan›flman›n örne¤i olarak, bu eksikli¤i kendi cephesinden örgütlü bir biçimde aflma bilinciyle E¤itim-Sen’in kapat›lma davas›nda somutlanan sald›r›y› gö¤üsleme mücadelesinde e¤itim emekçileriyle omuz omuza durmak, bu anlamda emekçilerle ortak mücadele dinamiklerini gelifltirebilmektir.

E¤itim-Sen’in genç üye sorunu Üniversite ö¤rencileri ile E¤itim-Sen aras›nda var olan mesafenin E¤itim-Sen’i kesen ciddi bir yönü, sendikan›n genç üyelerinin her y›l azalmas› sorunudur. Her y›l e¤itim fakültelerinden mezun olup ö¤retmenlik atamalar› yap›lan genç ö¤retmenler aras›nda E¤itim-Sen’e üye olanlar›n say›s› %30lar’a varan oranlarda düflüfl göstermektedir. fiüphesiz bu durum E¤itimSen’in mücadeleci kimli¤ini darbeleyen, genç kuflaklara yay›lan bir profili engelleyen bir rol oynamakta, bu sebeple sendikal mücadeleyi ciddi zay›fl›klarla karfl› karfl›ya b›rakmaktad›r. Bunun nedenlerini tart›fl›rken bir yan›lg› yaflanmamas› gerekiyor. Bu kesinlikle sendikal mücadelenin kendi eksikleri ile yan›tlanabilecek bir sorudur. Sorunun bu çerçevede konuluflu, e¤itim emekçileriyle ö¤rencilerin sald›r›lara karfl› ortak mücadele gelifltirebilmesi plan›nda anlaml› sonuçlar do¤uraca¤› ve bu ortak mücadele zeminini güçlendirece¤i hususunda önemlidir; zira E¤itimSen’in genç e¤itimcileri kazanamama sorunu esas olarak bu ortak mücadelenin yarat›lamamas›yla paralel olarak derinleflmektedir. Ortaya konulan bu iki temel nokta, bizi bugün genel olarak üniversite ö¤rencilerinin, özel olarak da e¤itim fakültesi ö¤rencilerinin önündeki sorunlar› aflman›n çözücü halkas›na götürüyor.

48


E¤itim ö¤rencileri örgütlülükleri ve görevler Daha önce “Gençlik Hareketinin Sorunlar›” de¤erlendirmesinde konu edilen günümüz gençlik hareketinin parçal› tablosunun birleflik bir mücadele ekseninde bertaraf edilmesi tart›flmas› ve perspektifi, E¤itim Sen’in kapat›lma davas› üzerinden güncel bir ihtiyaç haline gelen e¤itim ö¤rencileri örgütlülüklerini yak›c› bir flekilde ilgilendirmekte ve göreve ça¤›rmaktad›r. Bu çerçevede, anadilde e¤itim hakk› nezdinde toplamda e¤itim alan›na yöneltilen sald›r›n›n ö¤renciler cephesinden gö¤üslenebilmesi, çok aç›kt›r ki e¤itim fakülteleri ö¤rencilerinin yerelden merkeze do¤ru akan ve merkezi olanaklarla kuvvetlendirilen birleflik mücadelesi ve örgütlülükleriyle mümkün olacakt›r. Kuflkusuz bu birleflik çal›flma toplama maledilmeli, tüm kampüslere, üniversite ö¤rencilerinin geneline yay›lmal›d›r; ancak flu da aç›kt›r ki bunun için harcanacak çabada e¤itim fakültesi ö¤rencilerinin özel bir katk›s› olacakt›r. Bu noktada, çeflitli yerellerde sürdürülen bu eksendeki çal›flmalara, esas olarak e¤itim ö¤rencilerinin örgütlenmesi kurgusu üzerinden bakmak do¤ru olacakt›r. Bu çal›flmay› sakatlayacak, çal›flman›n dinamizmini sendikal bürokrasi cenderesinde eritecek her türlü giriflimi döne döne e¤itim ö¤rencileri örgütlülü¤ünü güçlendirerek, harekete geçirerek bertaraf etmek, bu anlay›flla mücadele etmek gerekiyor. Kuflkusuz bu tutum sekter bir tarzla de¤il; her türlü imkan›, yard›m›, eylem program›n› vs. uygun bir tarzda çal›flman›n önüne koyan, bunu tam da örgütlülü¤ü güçlendirme perspektifiyle ele alan bir çal›flma program› üzerinden gerçeklefltirmelidir. Burada as›l önemli olan nokta yarat›lan e¤itim ö¤rencileri örgütlülüklerinin sendikan›n güdümünde ve sendikan›n birer alt örgütü olarak de¤il, ö¤renci hareketi ile birleflen, onunla kaynaflan ve dinamizmini paylaflan biçimde oluflturulabilmeleridir. Bu son nokta yeniden vurgulanmal›d›r. Ba¤›ms›z çal›flmalar ekseninde fakülte ayaklar› örülen bu örgütlülükler, kesin olarak her bir alan›n özgül sorunlar›yla birlefltirilmelidir. Bu bir ba¤›ms›z çal›flman›n temel ilkelerindendir. E¤itim ö¤rencileri örgütlülü¤ünü gelifltirme mücadelesi ö¤rencilerin kendi sorunlar›n› da kapsayan genifl bir kampanya olarak ele al›nmal›, mümkün mertebe bu sorunlardan muzdarip en genifl ö¤renci kitlesini hedeflemelidir. Ancak bu temelde yürütülecek örgütlülük çal›flmas› gerek birleflik ö¤renci hareketinin güçlenip yay›lmas›na, gerek E¤itim Sen’in kapat›lmas›na karfl› üniversitelerden yükselecek kitlesel karfl› koyufla, gerekse de özlenen ortak mücadele ihtiyac›na doyurucu bir yan›t verebilecektir.

‹ncirtepe Lisesi ö¤rencilerinden kitlesel bas›n aç›klamas› eylemi...

“Krefl de¤il gerçek okul binas› istiyoruz!” Bizler ‹ncirtepe ö¤rencileri olarak 17 A¤ustos depreminden bu yana e¤itim görecek bir okuldan yoksun durumday›z. Depremden bu yana ilgili kurumlar›n defalarca sözler vermesine karfl›n okul binas› sorunumuz flu ana kadar çözülememifltir. Evet, y›llard›r sa¤l›kl› e¤itim koflullar›ndan yoksun bir biçimde, bir laboratuvar› dahi bulunmayan bir binada e¤itimimizi sürdürmek zorunda b›rak›l›yoruz. Buras›n›n bir krefl(!) binas› oldu¤unu ve bizlerin de lise ö¤rencisi oldu¤umuzu tekrar hat›rlatmak isteriz. Bu sorun yetmezmifl gibi okulumuz için gerekli olan hiçbir ihtiyaç karfl›lamas› gereken kurumlarca karfl›lanm›yor. Okulun ihtiyaçlar› için gerekli olan bütün masraflar bizlere ödettirilmeye çal›fl›l›yor. Bizler Erdal Eren anmas› yapmak amac›yla Esenyurtlu liseliler olarak düzenledi¤imiz etkinli¤in sonunu bir söylefliyle bitirmifltik. Bu söyleflide okul binas› sorunumuz iyiden iyiye a盤a ç›kt› ve bu konuyla ilgili ‹ncirtepe ö¤rencileri olarak bir toplant› örgütlemeye karar verdik. Bu toplant›ya kat›l›m düflündü¤ümüzden ve hedefledi¤imizden daha zay›ft›, ancak sonuçlar› itibariyle anlaml› oldu. Toplant›da konuyla ilgili bir bas›n aç›klamas› düzenlemeye karar verdik. Çünkü sorunun kayna¤› salt okul idaresi de¤il, ayn› zamanda Esenyurt Belediyesi’ydi. Ancak bas›n aç›klamas›n›n kapsam›n› sadece yeni bir bina talebiyle s›n›rlamad›k. Çünkü okulumuzda onun kadar yak›c› olan onlarca sorun var. Özellikle her f›rsatta para toplanmas› ve bize reva görülen kalitesiz e¤itim gibi… Bizler ‹ncirtepe Lisesi’nden ö¤renciler olarak bütün bu sorunlar›m›zla ilgili bir bas›n aç›klamas› yapmaya karar verdik. Bu karar›m›z do¤rultusunda yo¤un bir çal›flma yürüttük. Bu çal›flmam›z›n sonucunda 200 kiflilik bir kat›l›mla okul kap›s›nda bas›n aç›klamam›z› gerçeklefltirdik. Jandarma bas›n aç›klamas› öncesinde ö¤rencileri korkutmak amac›yla çevrede bulunan ve lise formas› giymeyen birkaç genci gözalt›na ald›. Ayr›ca okul yönetiminin de ö¤renciler üstünde bir bas›nç oluflturma giriflimi oldu. Hatta birinci s›n›flar› okulun içine sokarak bas›n aç›klamas›na kat›lmalar›n› engelledi. Bütün bu bask› ve korkutmalara karfl›n yaflanan bu sorundan fazlas›yla rahats›z olan arkadafllar›m›zla birlikte son derece kararl› bir tutum sergiledik ve bas›n aç›klamam›z› gerçeklefltirdik. Fakat bas›n aç›klamas›n›n okunmas›na karfl›n kitlenin öfkesi geçmemiflti ve ani bir kararla Cumhuriyet Meydan›’na do¤ru yürümeye bafllad›. Tam bu s›rada bir arkadafl›m›z›n gözalt›na al›nd›¤›n›n duyulmas› üzerine kitle jandarma arac›na do¤ru yöneldi. Fakat jandarma arac› oradan uzaklaflm›flt› bile. Bunun üzerine kitle bu sefer de belediye binas›na do¤ru yürümeye bafllad›. Ancak bir jandarma arac› önümüzü kesti. Araçtan inen jandarmayla yapt›¤›m›z k›sa tart›flmada arkadafl›m›z›n serbest b›rak›lmas›n› istedik. Jandarman›n bize arkadafl›m›z›n serbest b›rak›ld›¤›n› söylemesi üzerine eylemimizi bitirerek da¤›ld›k. Fakat jandarma eylemin bitirilmesi için bize yalan söylemiflti. Arkadafl›m›z yaklafl›k 5-6 saat gözalt›nda tutulduktan sonra serbest b›rak›ld›. Bir kez daha düzenin bizlerin en meflru talepleri karfl›s›nda dahi ne denli tahammülsüz oldu¤unu görmüfl olduk. Daha iyi koflullarda e¤itim isteyen ö¤rencilere bile tahammül edemeyen sistem, üzerimize jandarmalar›n› sald›. Sözde yasal hak olarak tan›nan bir bas›n aç›klamas›ndan, kat›l›mc› bir ö¤renciyi adeta kaç›rarak gözalt›na ald›. Ancak tüm bu provokasyon giriflimleri baflar›s›zl›kla sonuçland›. ‹stedi¤imiz etkiyi yaratt›¤›m›z› düflünüyoruz. Tabii baflar›m›z ya da baflar›s›zl›¤›m›z önümüzdeki süreçte bu konuyla ilgili yapacaklar›m›zla belirlenecek. Ancak güçlü bir ad›m atm›fl olduk. Bundan sonra da ‹ncirtepe Lisesi’ndeki ‹LGP’liler olarak ayn› ›srar ve motivasyonla çal›flmalar›m›z› sürdürece¤iz.

‹ncirtepe Lisesi’nden ‹LGP’liler

49

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir!

Ceza ‹nfaz Yasas› iptal edilsin! devrimci tutsaklar bu sald›r›lar karfl›s›nda da teslimiyet yerine direnifli seçtiler.

Aylard›r gündemde olan ve devrimci tutsaklara yönelik uygulanan tecridin, izolasyonun ve di¤er sald›r›lar›n daha da artmas› anlam›na gelen ve bu amaçla gündeme getirilen Ceza ‹nfaz Yasas› yap›lan son de¤iflikliklerle beraber meclisten geçerek yasalaflt›. ‹lk halinde bulunan tek tip elbise giymek ve zorla çal›flt›rma koflullar› meclis alt komisyonu taraf›ndan ç›kart›ld› ve yasa sadece içerisinde bulunan disiplin yönetmelikleriyle meclisten geçti. Bu yasayla devletin amac› yine ayn›: Devrimci tutsaklar› teslim almak, imha etmek ve toplumu sindirmek!

Ceza ‹nfaz Yasas› yürürlükte!

Cezaevleri sistemin teslim alma araçlar›d›r! Sermaye sistemi, y›llard›r cezaevlerinde devrimci tutsaklar› teslim alabilmek, onlar› toplumdan yal›tarak kifliliklerini ve kimliklerini ellerinden almak için bir çok yol ve yöntem denedi. Bugüne kadar devlet bir dönemin baflbakan› Ecevit’in flu sözleriyle özetledi¤i amaca uygun davrand›; “…cezaevlerine hakim olmayan d›flar›ya hakim olamaz!” 12 Eylül karfl›devrimi ile birlikte devlet iflkencelerden geçirerek tutuklad›¤› binlerce devrimciyi kendi istekleri do¤rultusunda flekillendirmek, onlar› bask› alt›nda tutabilmek ve bu yolla d›flar›daki hayat› teslim alabilmek için bir çok düzenleme yapt›. Kimi insan› idam etti. Kimilerini aylarca iflkence alt›nda tuttu. Zindanlara t›kt›klar›n› ise “Sizler bizim emrimizdeki askerlersiniz, emir komuta zinciri içinde yaflayacaks›n›z, biz ne dersek o olacak...” gibi söylem ve dayatmalarla sindirmeye çal›flt›. Cezaevlerinde darbe yasalar› ad› alt›nda devrimcilere köle muamelesi yap›lmaya çal›fl›ld›. Uygulanan talimatnamelerde örne¤in flunlar yer al›yordu; “Gün afl›r› saç- sakal t›rafl›, 15 günde bir üç numara t›rafl olunacak, say›mlar haz›r olda duvara yaslan›larak verilecek, ziyarete avukat numara s›ras›na göre tek s›ra ç›k›lacak, gece saat onda yat›lacak, ko¤ufllarda komün kurulmayacak, istekleri örne¤i verilen dilekçeyle ve asker gibi ‘komutanl›k önüne’ bafll›¤› at›larak yaz›lacak, havaland›rmada di¤er ko¤ufllar ile konuflulmayacak ve al›fl-verifl yap›lmayacak, er dahil her kademeden askere komutan›m denilip karfl›s›nda ön iliklenip haz›r olda durulacak, ko¤ufllarda türkü-marfl söylenmeyecek vb.” Tüm bu dayatmalara devrimci tutsaklar›n o zamanki yan›tlar› direnifl olmufltu. Bafllayan açl›k grevi ve ölüm oruçlar›yla devletin bu uygulamalar›na teslim olunmam›fl ve bu sald›r›lar geri püskürtülmüfltü. Devlet bu uygulamalara, bu sald›r›lara ve katliamlara halen devam ediyor. Ve bunlar› her geçen gün daha da art›r›yor. Ulucanlar’da 10 devrimci tutsa¤›n katledilmesiyle bafllayan, 19 Aral›k katliam› ve F Tipi cezaevleriyle devam ettirilen tecrit, izolasyon, teslim alma politikalar› bugün de yeni yasalarla katlanarak art›r›lmaya çal›fl›l›yor. Geçmiflte oldu¤u gibi bugün de

50

Sermaye iktidar› yap›lan uygulamalar karfl›s›nda teslim olmayan tutsaklar›, ç›kartt›¤› yeni yasayla daha kötü flartlarda yaflamaya mahkum etmeye çal›fl›yor. Y›llard›r cezaevlerinde uygulad›¤› faflizan uygulamalar› bu yasayla meflrulaflt›rmaya çal›fl›yor. Kendisine dayat›lanlar karfl›s›nda teslim olmayan devrimcilerin direnme haklar›n› ellerinden almaya çal›fl›yor. Tecridi daha da a¤›rlaflt›rarak tutsaklar› toplumdan ve daha önemlisi kendi kifliliklerinden yal›tmaya çal›fl›yor. Bu yasa ilk haz›rland›¤› halinde üç temel noktadan olufluyordu. Tek tip elbise, zorla çal›flt›rma, direnme ve tav›r alman›n cezaland›r›lmas›. Tabi sistem yine kamuoyuna bu yasay› tan›t›rken bir çok cilal› söz söylemifl ve insanlar› bu yolla aldatmaya çal›flm›flt›. Bu kadar a¤›r bir sald›r› yasas›n› ç›karmak istemeleri do¤ald›. Çünkü; y›llard›r uygulad›klar› politikalarla teslim alamad›klar› devrimci tutsaklar› biran önce teslim almak ve sistemin içindeki krizin her geçen gün art›yor olmas›, bununla beraber toplumdaki tepkilerin de art›fl göstermesi. Bunun önüne bir set çekilmesi gerekiyordu. Her zaman oldu¤u gibi yine cezaevlerinden bafllamalar› gerekiyordu. Cezaevleri flahs›nda d›flar›daki hayat› teslim almak istiyorlard›, bir yan›yla da bir tehdit malzemesiydi cezaevleri. Bana karfl› ç›karsan›z sizi de cezaevine atar iflkencelerden geçiririm mesaj›n›n daha hissedilir flekilde verilmesi gerekiyordu. Bunun için bu yasay› topluma yöneltilen di¤er yasalardan özü itibariyle ay›rmak imkans›z. Devlet daha F tipi cezaevlerinin iflleyiflini tam anlam›yla oturtamam›fl ve uygulamaya çal›flt›¤› yapt›r›mlar› daha hayata geçirememiflken zorla çal›flt›rma ve tek tip elbise dayatmas›n›n bir ifle yaramayaca¤›n› düflünmüfl olacak ki yasaya son hali verilirken bu maddeler yasadan ç›kart›ld› ve sadece disiplinle ilgili maddelerin bulundu¤u haliyle meclisten geçirildi. Ama yasada ve uygulanan politikalarda özü itibariyle de¤iflen bir fley yok. Y›llard›r uygulananlar bu yasayla sadece yasal bir k›l›fa bürünmüfl olacak. Yasan›n meclisten geçen bölümünde yer alan maddeler asl›nda her fleyi anlat›r nitelikte. Yüksek sesle konuflmak, sessiz eylemde bulunmak, marfl söylemek, slogan atmak, açl›k grevine girmek disiplin suçu, yani kendilerine yöneltilen sald›r›lara karfl› en ufak bir tepkide bulunduklar›nda, devrimcileri a¤›r cezalara mahkum etmeyi hedefliyorlar. Cezaevlerine konularak cezaland›r›lan tutsaklar› ikinci kez cezaland›rmay› amaçl›yorlar. Bu yolla da uygulad›klar› tecrit ve izolasyonu art›rmaya çal›fl›yorlar. Uygulanacak cezalardan sadece bir kaç› sald›r›n›n boyutunu gözlerimizin önüne seriyor. K›nama, hücreye koyma, haberleflme ve iletiflimden mahrum b›rakma ya da k›s›tlama, ziya-


retçileriyle görüfltürmeme… 40.maddede flunlar yer al›yor; “protesto amac›yla idarece verilen yeme¤i topluca almama eylemine kat›lmak, herhangi bir fleyi protesto amac›yla veya idareye karfl›t toplu olarak sessiz direniflte bulunmak, odalarda, eklentilerinde veya di¤er alanlarda ilaç ve g›da stoku yapmak, gereksiz olarak marfl söylemek veya slogan atmak.” Bunlar›n karfl›s›nda uygulanacak cezalar da; “1 aydan 3 aya kadar mektup yollamaktan ve almaktan, TV izlemekten, radyo dinlemekten, gazete, dergi, kitap ve di¤er iletiflim araçlar›ndan yoksun b›rakmak vb.”

“Katil bakan Beytepe’den defol!”

Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir!

29 Aral›k Çarflamba günü Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde oldukça anlaml› bir anma gerçeklefltirildi. Devletin y›llard›r süren katliam politikalar›n› teflhir etmek ve 19 Aral›k direniflini selamlayarak, Marafl katlim›n› anmak ve Kulp’taki toplu mezarlara Y›ld›z’dan bir ses ç›karmak amac›yla üniversitenin siyasi unsurlar›yla birlikte ortak bir anma gerçeklefltirdik. Üniversitenin en yo¤un oldu¤u Çarflamba günü saat 12.00’da bafllatt›¤›m›z anmam›z tüm devrim flehitleri ad›na sayg› durufluyla bafllad›, ve bir arkadafl›m›z›n okudu¤u fliirle devam etti. Ard›ndan 19 Aral›k’ta gerçeklefltirilen “hayata dönüfl” operasyonunun ard›nda gizlenenleri ve cezaevlerinde y›llard›r süregelen iflkenceleri, bask›lar› ve tecrit politikalar›n› anlatan bir metin okundu. Metinde ayn› zamanda Kürt halk›na yönelik katliamlara de¤inilerek bunun son örne¤inin Kulp’ta ortaya ç›kan toplu mezar oldu¤u vurguland›. Bu arada bir metin de Kürtçe okunarak tüm bu k›s›tlamalara ve bask›lara karfl›n üniversitemiz cephesinden tok bir ses ve yan›t verilmifl oldu. Naz›m Hikmet’in “Günefli ‹çenlerin Türküsü” adl› fliirini okuduktan sonra marfllarla anmam›za devam ettik. “Katil Devlet hesap verecek”, “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz!”,”Biji bretiya gelan!”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür!” sloganlar›n›n at›ld›¤› etkinli¤e yaklafl›k 40 kiflin kat›ld›. Daha sonra yemekhaneye giderek yapt›¤›m›z konuflmayla anmam›z sona erdi Anma günü okulun içerisinde bir “sivil” ablukas› vard›. Güçlü sloganlar›m›z ve sesimizle anmam›z› gerçeklefltirerek devletin maflalar› olan bu iflkencecilerin de yüzüne bir kez daha hayk›rm›fl olduk. “Katil devlet hesap verecek!”

6 Aral›k günü Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde Ekonomi Kulübü taraf›ndan bir panel düzenlendi. Panele konuflmac› olarak Süleyman Demirel, Hikmet Sami Türk gibi birçok bürokrat ça¤r›lm›flt›. Bizler H. Sami Türk’ün kürsüye ç›kaca¤› saatte, bu eli kanl› katilin kürsüye ç›kmas›n› engellemek üzere konferans salonuna girmek istedik. Ancak bizi kap›da H. Sami Türk’ün korumalar›, onlarca araba dolusu jandarma ve panzer karfl›lad›. Bu okulun ö¤rencisi oldu¤umuzu, panelin duyurusunun herkese aç›k bir flekilde yap›ld›¤›n›, dolay›s›yla içeriye girme hakk›m›z› kullanmak istedi¤imizi söyledik. Önümüze Ekonomi Kulübü ve jandarmadan barikat örüldü. Barikata yüklenince jandarman›n sald›r›s›na maruz kald›k. Sald›r›ya ra¤men kitle konferans salonunun önünden ayr›lmad›. Saatleri bulan bekleyifl s›ras›nda s›k s›k sloganlar at›ld›. Bekleyifl esnas›nda s›k s›k jandarman›n ve Ekonomi Kulübü üyelerinin sald›r›s›na ve tehditlerine maruz kald›k. Sami Türk’ün salondan ayr›lmas›na yak›n ‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültesi’nin dekan› önce timsah gözyafllar› döktü, ard›ndan ise oradan ayr›lmam›z› telkin etmeye giriflti. Aksi durumda jandarman›n müdahale edece¤i tehdidini savurmay› da ihmal etmedi. 50 kiflilik eylemci kitle Sami Türk’ün ç›k›fl›n› beklemeye devam etti. Sami Türk salondan ç›karken bir yandan hepbir a¤›zdan “Katil bakan Beytepe’den defol!”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz!” sloganlar› at›l›rken, di¤er yandan da bu utanmaz katilin üzerine k›rm›z› boya ve tafllar ya¤d›r›ld›. Bunun üzerine tekrar jandarma müdahalesi ile karfl› karfl›ya kald›k. Sami Türk’ün arabaya binmesinin ard›ndan yol trafi¤e kapat›larak yürüyüfl yap›ld› ve eylem sona erdirildi. Eylemde yaflanan bir dizi olumsuzlu¤a ra¤men Beytepe ö¤rencileri taraf›ndan Hikmet Sami Türk’e anlaml› bir yan›t verildi. Ertesi gün ‹ktisat Fakültesi’ne, yaflananlar› anlatan, AB’yi ve Sami Türk’ü teflhir eden bir bildiri da¤›tmak üzere yeniden gittik. Ancak yine jandarman›n ve Ekonomi Kulübü’nün barikat› ile karfl›laflt›k. Ald›¤›m›z kararl› tutum sonucu barikat› aflarak bildirilerimizi da¤›tt›k.

YTÜ/Ekim Gençli¤i

Ekim Gençli¤i/Beytepe

Bütün bunlar görünüflte cezaevlerine uygulansa da amaç toplumun sindirilip teslim al›nmas›d›r. Ç›kart›lan yasalarla, uygulanan politikalar› yasalaflt›rarak tutsaklar› nefes alamaz hale getirmek demektir. Tecridi ve izolasyonu art›rmak ve toplumsal bir korku yaratmak demektir. Ama her zaman oldu¤u gibi devrimci tutsaklar teslim olmad›lar ve ne flartta olursa olsun direneceklerini dosta düflmana gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar. Bugün bizlere düflen görev, her alanda devrimci tutsaklarla dayan›flmay› yükseltmek ve onlara sahip ç›kmakt›r. Sistemi hedefleyen bir bak›fl aç›s›yla devletin kirli, katliamc› yüzünü iflçi ve emekçilere teflhir etmek ve onlar› gelecekleri olan tutsaklara sahip ç›kmaya ça¤›rmakt›r.

YTÜ’de devletin katliamc› gelene¤ine tok bir yan›t

51

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

19 Aral›k katliam› ülke çap›nda eylem ve etkinliklerle protesto edildi... ‹stanbul: “Devrimci irade teslim al›namaz!” Bundan 4 y›l önce 19 Aral›k 2000’de 20 cezaevine birden düzenlenen sald›r›da 28 devrimci katledilmifl, yüzlercesi de yaral› bir halde F tiplerine sevkedilmiflti. ‹stanbul’da çeflitli kitle örgütleri ve devrimci yap›lar›n biraraya gelerek kurduklar› Tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümünde Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir miting düzenledi. Mitinig Haydarpafla Numune Hastanesi önünde kitlenin toplanmas›yla bafllad›. Kad›köy ‹skele Meydan›’na do¤ru pankartlar ve sloganlar eflli¤inde yürüyüfle geçildi. Yürüyüfl boyunca “‹çerde d›flarda hücreleri parçala!”, “Devrimci irade teslim al›namaz!”, “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!” vb. sloganlar hayk›r›ld›. 1500 kiflinin kat›ld›¤› eylemde bütün kitlenin alanda toplanmas›n›n ard›ndan tüm pankartlar toparland›. Alanda sadece “19 Aral›k 2000, Katiller Yarg›lans›n, Tecride Son Verilsin, Yeni ‹nfaz Yasas› ‹ptal Edilsin” yaz›l› Birlik pankart› kald›. Miting program› 19 Aral›k ve tüm devrim flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan Tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik ad›na ‹smail Karagöz bas›n metnini okudu. Ard›ndan tutsak yak›nlar› ad›na ölüm orucu gazisi Yusuf Can bir konuflma yapt›. Konuflmas›nda 19 Aral›k sürecinde ve sonras›nda yaflanan direnifle de¤inerek, devrimci dayan›flma vurgusunu öne ç›kard›. Müzik dinletisinin ard›ndan miting sona erdi. Eylem boyunca mitinge kat›lan kortejlerin hepsi tek bir a¤›zdan sloganlar› coflkulu bir flekilde hayk›rd›lar. Komünistler eyleme “19 Aral›k 2000, Devrimci irade teslim al›namaz/BDSP”, “Tecride son! Ceza ‹nfaz Yasas› geri çekilsin/BDSP” pankartlar› ve k›z›l bayraklar› ile kat›ld›lar. Sloganlar›n› ve coflkular›n› yürüyüfl boyunca ve alanda sürdürdüler. (Ekim Gençli¤i/‹stanbul)

Ankara: “‹çerde, d›flarda hücreleri parçala!” 19 Aral›k katliam› Ankara’da eylemlerle protesto

edildi. 18 Aral›k günü Yüksel Caddesi’nde toplanan kitle Abdi ‹pekçi Park›’nda bulunan TAYAD’l› Aileler’i ziyaret etti. Eylem Yüksel Caddesi’nde meflalelerin yak›lmas› ve sloganlarla bafllad›. “Devrimci irade teslim al›namaz!”, “ Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!” sloganlar› at›ld›. Kolluk kuvvetlerinin yolun her iki taraf›n› barikatla kapatmas›ndan dolay› yürüyüfl bafllayamad›. Polis ilk önce kitleyi yürütmek istemedi. Fakat kararl› durufl sayesinde barikat› açmak durumunda kald›. Sakarya Caddesi’ne gelindi¤inde burada k›sa bir bas›n aç›klamas› yap›larak 19 Aral›k katliam› lanetlendi. Her koflulda tecride karfl› mücadelenin devam edece¤i vurguland›. Burada yap›lan aç›klaman›n ard›ndan “Devrimci irade teslim al›namaz!” pankart›yla yürüyüfle devam edildi. Mithat Pafla Caddesi trafi¤e bir süre kapat›ld›. Abdi ‹pekçi Park›’nda bas›n metninin okunmas›ndan sonra, di¤er eylem ve etkinliklere ça¤r› yap›ld›. Eyleme 250 kifli kat›ld›. 19 Aral›k günü 12:30’da Ulucanlar Cezaevi önünde katliam protesto edildi. Cezaevine 150-200 metre kala “Devrimci irade teslim al›namaz!” pankart›yla yürüyüfle geçildi. Yürüyüfl s›ras›nda, “Devrimci irade teslim al›namaz!”, “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!”, “‹çerde, d›flarda hücreleri parçala!”, “Ceza ‹nfaz Yasas› geri çekilsin!” sloganlar› at›ld›. Cezaevi önüne gelindi¤inde ortak metin okundu. Eyleme 150 kifli kat›ld›. 19 Aral›k anmas›n› 22 Aral›k tarihinde Ekin Sanat Merkezi’nde bir gece etkinli¤iyle sonland›rd›k. Etkinlik

52


sayg› durufluyla bafllad›. Bir arkadafl›m›z›n fliir okumas›n›n ard›ndan Ölüm Orucu flehidi Cafer Tayyar Bektafl’›n abisi kardeflinin yaflam›n› anlatt›; yaflam›n›n di¤er devrimcilerden farkl› olmad›¤›n›, onlar gibi Cafer’in de davas›na ayn› kararl›l›kla sahip ç›kt›¤›n› ve devletle karfl›laflt›¤› tüm alanlarda, di¤er devrimciler gibi bafl›n›n dik ç›kt›¤›n› vurgulad›. 19 Aral›k katliam›n› yaflayan ve Ölüm Orucu’na kat›lan devrimci tutsaklar›n konuflmalar›, bir kez daha hücrelere ve tecride karfl› mücadelenin önemini hat›rlatt›. Ard›ndan Mehmet Özer kitleyi fliirleriyle coflturdu. Etkinli¤in ikinci bölümü dia gösterisiyle bafllad›. Ard›ndan avukat dostumuz Selçuk Koza¤açl›, 19 Aral›k katliam›yla ne amaçland›¤›n› özlü bir flekilde anlatt›. Cezaevlerinin kapitalist toplum içinde ifllevine de¤indi. Son olarak Mamak ‹flçi Kültür Evi Müzik Toplulu¤u sahneye ç›kt›. Müzik dinletisinin ard›ndan etkinlik sona erdi. (Ekim Gençli¤i/Ankara)

‹zmir: “Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir!” Meclisten geçen Ceza ‹nfaz Yasas›’na karfl› ‹zmir’de çeflitli eylemler gerçeklefltiren ‹zmir Tecrit Karfl›t› Birlik, 19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümünde katliam› protesto etmek ve cezaevlerindeki devrimci tutsaklarla dayan›flmay› yükseltmek için bir miting düzenledi. Miting imzac›lar› BDSP, DHP, Devrimci Mücadele, ESP, EKB, Kald›raç, ÇHP, ‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi, ‹flçi

Mücadelesi, ÖMP, Partizan, TAYD-DER’den olufluyordu. 19 Aral›k günü gerçeklefltirilen mitingin olumlu yönleri oldu¤u kadar ders ç›kar›lmas› gereken eksiklikleri de vard›. Herfleyden önce miting yayg›n ve etkin bir ön haz›rl›k ve kitle çal›flmas›na dayanm›yordu. Bornova Stadyumu önünde yürüyüfle geçti¤inde mitingin en anlaml› tablosu gerçekleflti. 400 kifli tek bir kortej halinde ve ellerinde cezaevlerinde katledilen devrimci tutsaklar›n foto¤raflar› ve dövizlerle birlikte yürüdü. Bu tablo mitingin öncesinde ve miting an›nda yaflanan olumsuzluklar› önemli ölçüde giderdi. Yürüyüfl kortejinin önünde “19 Aral›k katliamd›r, yeni katliamlara izin verme!” ve “Tecride hay›r!/Tecrit Karfl›t› Birlik” pankart› tafl›nd›. Yürüyüfl kortejinin Bornova Cumhuriyet Meydan›’na ulaflmas›n›n ard›ndan bas›n metni okundu. Ard›ndan 19 Aral›k katliamlar›n› yaflam›fl tutsaklar›n anlat›mlar› ve bir tutsak yak›n›n›n yapt›¤› konuflmayla devam etti. Daha sonra Çi¤li ‹flçi Kültür Sanat Evi fiiir Grubu bir fliir dinletisi sundu. Eylemde “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Devrimci tutsaklar yaln›z de¤ildir!”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak!” sloganlar› at›ld›. (Ekim Gençli¤i/‹zmir)

Adana: “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz!” Adana’da 19 Aral›k eylemliklerine 12 Aral›k’ta baflland›. ‹ki ayr› yerde meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirildi. 17 Aral›k’ta AKP il binas› önünde katliam› protesto eden bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. 19 Aral›k’ta yap›lan mitinge çeflitli nedenlerden dolay› kitlesel bir kat›l›m sa¤lanamad›, ancak devrimci coflkusu yüksek bir eylem oldu. Beklenebilece¤i gibi reformist çevreler tüm öteki kentlerde oldu¤u gibi Adana’da da eyleme kat›lmad›lar. Büyükflehir Belediye binas› önünde toplanan kitle U¤ur Mumcu Meydan›’na do¤ru sloganlarla yürüyüfle geçti. Yürüyüfl boyunca “Yaflas›n 19 Aral›k direniflimiz!”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz!”, “Devrimci irade teslim al›namaz!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Devrimciler ölmez devrim davas› yenilmezdir!” sloganlar› at›ld›. Alanda devrim mücadelesinde flehit düflenler için bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Ard›ndan tertip komitesi ad›na 19 Aral›k katliam›n›n iç yüzünü teflhir eden bas›n metni okundu ve çeflitli konuflmalar yap›ld›. Mitinge yaklafl›k 400 kifli kat›ld› ve eylem halaylar›n ard›ndan sona erdi. Komünistler eyleme “Devrimciler ölmez devrim davas› yenilmezdir!/ BDSP” imzal› pankartlar›, bayraklar› ve önlükleriyle kat›ld›lar. (Ekim Gençli¤i/Adana)

53

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Gençlikten ülke çap›nda 19 Aral›k protestolar› ODTÜ’de 19 Aral›k etkinlikleri ODTÜ’den devrimciler olarak 19 Aral›k katliam›n› unutmayaca¤›m›z› ve unutturmayaca¤›m›z› göstermek için ortak bir etkinlik ve eylem düzenledik. 20 Aral›k akflam› düzenledi¤imiz etkinlikte ilk olarak ölüm oruçlar›n› anlatan “Görüflece¤iz Lale” isimli belgeseli izledik. Daha sonra katliam› yaflam›fl iki devrimci dostumuzla bir söylefli yapt›k. Dostlar›m›z cezaevlerindeki katliam› ve bu katliam› nas›l bir direniflle karfl›lad›klar›n› anlatt›lar. Etkinli¤imiz hep birlikte söyledi¤imiz türkü ve marfllarla sona erdi. 21 Aral›k günü ise katliamlar› bir eylemle protesto ettik. Eskiflehir Yolu’na yürünece¤i haberini alan polis ve jandarma sabah saatlerinden itibaren ortam› terörize etmeye bafllad›. Yüzlerce çevik polis, robokop jandarma ve panzerlerle okulu adeta ablukaya alan düzenin kolluk güçleri bir kez daha devrimcilerden ne kadar korktuklar›n› göstermifl oldular. Yemekhane önünde toplanarak “Devrimci irade teslim al›namaz!” pankart›m›zla Eskiflehir Yolu’na do¤ru yürüyüfle geçtik. Yürüyüfl boyunca öfke ve coflkumuz dinmedi. Kap›da önce jandarma, sonra da polis barikat› ile karfl›laflt›k. Kararl› tutumumuz sonucunda barikatlar kald›r›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan kortejlerimizle yürüyüfl yaparak geri döndük. Marfllar, fliirler ve konuflmalar eflli¤inde yapt›¤›m›z yürüyüflün ard›ndan eylemimizi sonland›rd›k. Ayr›ca 23 Aral›k günü ESP’nin yapt›¤› Ceza ‹nfaz Yasas› protestosunda tutuklanarak Sincan F Tipi’ne gönderilen devrimcilerden 3’ünün ODTÜ ö¤rencisi olmas› sebebiyle bir kart atma eylemi yapt›k. Ayr›ca ayn› günün akflam› 2. Yurt kantininde bir sinevizyon gösterisi ile ‹HD temsilcisinin kat›l›m›yla bir söylefli gerçeklefltirdik. (Ekim Gençli¤i/ODTÜ)

Avc›lar Kampüsü’nde 19 Aral›k anmas› Avc›lar Kampüsü’nde 19 Aral›k katliam›nda flehit düflen devrimci tutsaklar› and›k. Beyaz›t’taki faflist sald›r›lardan dolay› 19 Aral›k’la ilgili çal›flmalar›m›z bir hafta sarkm›fl oldu. ‹lkin kantinde etkinlik yapma karar› ald›k. Bunun duyurular›n› da¤›tt›k, katledilen devrimci tutsaklar›n resimlerini ve katliam foto¤raflar›n› panolara ast›k. Devrim ve sosyalizm davam›z sürüyor, devrimci

tutsaklar teslim al›namaz vurgusunu ön plana ç›kartt›k. Meslek Yüksek Okul kantininde yapt›¤›m›z anma bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Yaflanan süreci özetleyen bir konuflmadan sonra, bir ölüm orucu direniflçisi yoldafl›m›z 19 Aral›k’ta yaflanan süreçten ve hücre sald›r›s›ndan bahseden bir konuflma yapt›. K›sa bir fliir dinletisinden sonra Hasan Sa¤lam türküleriyle etkinli¤imize destek sundu. Etkinlik devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltme ça¤r›s›yla bitti. (Ekim Gençli¤i /Avc›lar Kampüsü)

Denizli: 19 Aral›k katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z! Ekim Gençli¤i olarak 19 Aral›k katliam› için DPG’li arkadafllarla ortak bir etkinlik yapmaya karar verdik. Afifl ve bildirilerimizin yayg›n bir flekilde da¤›t›m›n› yapt›k. Sendikalara, kitle örgütlerine ve reformist çevrelere de ça¤r› yapt›k. 19 Aral›k günü devrim flehitleri ad›na yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan aç›l›fl konuflmas› ile etkinli¤imiz bafllad›. Konuflman›n ard›ndan “Kelepçe” adl› film gösterimi yap›ld›. Filmden sonra toplu bir flekilde binadan ç›k›p flehir merkezindeki belediye önüne do¤ru yürüdük. Bas›n aç›klamas›na yaklafl›k 30 kifli kat›ld›.

54


Genç komünistler olarak Denizli’de ilk kez pankartlar›m›zla, sloganlar›m›zla alanlara ç›kt›k. Bundan sonras› devrimci s›n›f program›n› kitlelere ulaflt›r›p, kavgam›z›n k›z›l bayra¤›n› yükseklere ç›karmak olacak. (Ekim Gençli¤i/Denizli)

ÇÜ: “Devrimciler ölmez, devrim davas› yenilmez!” 19 Aral›k katliam›nda flehit düflen 28 devrimci tutsa¤› Çukurova Üniversitesi’nde gerçeklefltirdi¤imiz bir etkinlikle and›k. Ekim Gençli¤i, SGD, DGH, Direnifl ve ÖEP olarak biraraya gelerek, 19 Aral›k’ta yap›lan katliam› ve devletin devrimci tutsaklar üzerinde uygulad›¤› politikalar› teflhir etmek için bir eylem karar› ald›k. Ç›kartt›¤›m›z afifl ve bildiriyle eylem ve anmaya ça¤r› yapt›k, katliamlar› teflhir ettik. 21 Aral›k günü etkinlik yapaca¤›m›z kantine “Devrim flehitleri ölümsüzdür!” fliarl› pankart›m›z› ve sloganlar›m›z›n yerald›¤› dövizlerimizi ast›k. “19 Aral›k’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z/ÇÜ Devrimci Demokrat Ö¤renciler” imzal› pankart›m›z› açarak ve sloganlar›m›z› hayk›rarak R1, R2 aras›nda k›sa bir aç›klama yapt›k ve kitleyi yapaca¤›m›z etkinli¤imize ça¤›rd›k. Etkinli¤imiz sayg› duruflu ve 19 Aral›k’› anlatan bir bildirinin okunmas›yla bafllad›. Ard›ndan k›sa anlat›mlar, fliir ve müzikten oluflan bir program sunuldu. Daha sonra ölüm orucu direniflçisi Fatime Akal›n’›n direniflin 150. günlerinde bir yoldafl›na yazd›¤› mektup okundu. fiiir ve müzikle devam eden etkinli¤imizi mücadele ça¤r›s› yapan bir konuflma ve sloganlarla bitirdik.Etkinli¤e yaklafl›k 60 kifli kat›ld›. (Ekim Gençli¤i/ÇÜ)

Antep: “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz!”

19 Aral›k katliam›n›n y›ldönümünde Antep’te bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. HÖC, ESP ve Mücadele Birli¤i’nin ortaklafla düzenledi¤i eyleme Gaziantep Üniversitesi Ö¤renci Platformu olarak destek verdik. Eyleme yaklafl›k 35 kifli kat›ld›. Sloganlarla, pankart ve dövizlerle yap›lan yürüyüflün ard›ndan bas›n aç›klamas› okundu. Aç›klamada devletin katliamc› yüzü teflhir edildi, yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’yla yeni sald›r›lar›n uygulanmaya çal›fl›ld›¤› ve buna hep beraber gö¤üs germek gerekti¤i vurguland›. (Ekim Gençli¤i/Antep)

Sivas: “19 Aral›k’›n hesab› sorulacak!” Sivas’ta 19 Aral›k günü, 19 Aral›k katliam›nda ve F tipi tecride karfl› direniflte ölümsüzleflen devrimcileri anmak için bir etkinlik düzenlendi. E¤itim-Sen’de yap›lan etkinli¤e yaklafl›k 80 kifli kat›ld›. Etkinlik aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan sayg› durufluyla bafllad›. Yap›lan konuflmalarda; ‘80’den günümüze, faflist rejimin zindan politikas› ve katliamc› vahfletine karfl› devrimci tutsaklar›n direniflleri, F tipi tecride karfl› d›flar›da yükseltilmesi gereken mücadele perspektifleri üzerinde duruldu. Program film gösterimi ve müzik dinletisi ile sona erdi. Ayn› gün saat Özgür Gençlik ve Ekim Gençli¤i ortak bir bas›n aç›klamas› yapt›. (Ekim Gençli¤i/Sivas)

Trabzon: “Devrimci irade teslim al›namaz!” 18 Aral›k günü, 19 Aral›k katliam› ve ceza infaz yasas›n› protesto etmek için postane önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Eylemimiz “Devrimci irade teslim al›namaz!” sloganlar›yla bafllad›. EG, DÜK, SGD, YDG taraf›ndan gerçeklefltirilen eyleme yaklafl›k 60 kifli kat›ld›, Ekmek ve Adalet dergisi okurlar› ile Yurtsever Gençlik ise eyleme destek verdi. ‹HD Trabzon fiubesi de 19 Aral›k günü Trabzon Bahçecik Cezaevi önünde Ceza ‹nfaz Yasas› ve tecrit ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapt›. vurguland›. Eyleme yaklafl›k 35 kifli kat›ld›. Ekim Gençli¤i olarak dövizlerimizle eyleme kat›ld›k. Eyleme DÜK ve Ekmek ve Adalet de destek verdi. (Ekim Gençli¤i/Trabzon)

Edirne’de tecrit karfl›t› eylem Trakya Üniversitesi Ayfle Kad›n Kampüsü’nde 21 Aral›k günü saat 12.30’da Tecrit Karfl›t› Platform bir eylem yapt›. Eylemde müzik ve fliir dinletisi sunuldu, halaylar çekildi. Geçen seneki olaylar›n etkisiyle kat›l›m›n biraz düflük olmas›na ra¤men birçok insan›n ilgisini çeken eylem, bu süreç aç›s›ndan çok anlaml›yd›. Eyleme Ekim Gençli¤i, TÜÖP, SDP, TÜ Ö¤renci Koordinasyonu, DPG, DÜK ve DGH kat›ld›. (Ekim Gençli¤i/Edirne)

55

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

‹zmir Barosu’ndan iflkencecilere destek! 02/05/2001 4667 say›l› kanunla yap›lan de¤ifliklikle, barolar›n amac›na “Hukukun üstünlü¤ü, insan haklar›n› korumak ve savunmak” (76) ile “bu konulara ifllerlik kazand›rmak” eklenmifl, Türkiye Barolar Birli¤i’ne ve barolara, “yönetimin hukuka uygun davran›p davranmad›¤›n›, insan haklar›n› ihlal edip etmedi¤ini izleme” gibi bir yetki verilmiflti. Bu do¤rultuda 10 Aral›k 2001’de gönüllü avukatlar›n kat›l›m›yla kurulan ve 2002’nin fiubat ay›nda çal›flmalar›na bafllayan ‹zmir Barosu ‹flkenceyi Önleme Grubu’nun faaliyetlerine yeni yönetim taraf›ndan durdurulma karar› verildi.

“‹flkencenin önlenmesinde hukukçular›n rolü”

nedenlerle gözalt›na al›nanlara de¤il, herhangi bir nedenle karakola düflen çocuk, kad›n, erkek hiç fark etmeden herkese yap›lmaktad›r. ‹flkenceye karfl› belirli s›n›rl›l›klar içerisinde de olsa anlaml› bir ad›m olan ‹zmir Barosu ‹flkenceyi Önleme Grubu çal›flmalar›, ‹zmir Barosu Yönetim Kurulu’nun 7 Aral›k 2004 günü yapt›¤› toplant›da durdurulmufltur. Baronun yeni baflkan› Nevzat Demir taraf›ndan aç›klanan bu karar›n gerekçesi, grubun AB’nin parasal deste¤ine endeksli olmas› ve bunun AB’ye ba¤›ml›l›¤› art›rd›¤›d›r! fiu an baro yönetiminde bulunan AB ufla¤› CHP ile kirli bir geçmifle sahip Do¤u Perinçek ve partisi, iflkence gibi bir insanl›k suçunun üzerine gitmeyi hedefleyenler karfl›s›nda birden AB karfl›t› oluveriyorlar. Ama, bugün AB karfl›t› nutuklar› atan bu Kemalistlerin ‹MF, DB, GATS gibi anlaflma ve kurumlarla, iflçi ve emekçilerin al›nterleri bat›l› emperyalistlere peflkefl çekilirken ise sesleri ç›km›yor. ‹zmir Barosu ‹flkenceyi Önleme Grubu’nun att›¤› anlaml› ad›m›n destekçisi olaca¤›z. ‹flkenceyi Önleme Grubu’nun kendi kaynaklar›n› yarat›p bu onurlu mücadeleyi sürdürece¤ine inan›yoruz.

‹zmir Barosu taraf›ndan haz›rlanarak 2002 y›l› Temmuz ay›nda Avrupa Komisyonu’na sunulan ‹flkencenin Önlenmesinde Hukukçular›n Rolü isimli proje 2003 y›l› Ocak ay›nda kabul edilmifl ve A¤ustos ay›nda uygulamaya konulmufltu. Proje ‹zmir Barosu ‹nsan Haklar› Hukuku ve Hukuk Araflt›rmalar› Merkezi ile ‹flkenceyi Önleme Grubu taraf›ndan yürütülüyordu. A. Umay Projenin amac›; iflkence vakalar›n›n hukuksal nedenlerini araflt›rma, iflkence soruflturmalar›n›n muhatab› olan yarg›ç-savc›-avukat üçlüsünün bu süreçteki rollerini araflt›rma, bu meslek gruplar›n›n iflkence soruflturmas› ve Bir süre önce ESP’nin düzenledi¤i Ceza ‹nfaz Yasas› karfl›t› eylemde yarg›lama alan›ndaki mesleki becerilerin gelifltirilmesi için çal›flmalar yapma, iflkence ve 46 devrimci gözalt›na al›narak tutuklanm›flt›. Erkekler Sincan F tipine, kötü muamele ma¤durlar›n›n hak aramas›n› kad›nlar Ulucanlar’a götürülmüfltü. Sincan F tipinde kalmakta olan kolaylaflt›rma, iflkencenin önlenmesi konusun- Deniz Bak›r’a iflkence yap›lmas› nedeniyle 29 Aral›k günü ‹HD Ankara da kamuoyu oluflturma yollar›yla iflkence ile fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. ‹HD temsilcisi bu olay›n F tipi mücadeleyi ilerletmektir. ‹flkenceyi Önleme Grubu’nun yapt›¤› cezaevlerindeki ne ilk ne de sonuncu iflkence oldu¤unu söyledi ve F Tipi araflt›rmalara ve 2002 y›l› itibari ile iflkence cezaevlerine karfl› insanlar› tepki göstermeye ça¤›rd›. Sonras›nda konuflan Deniz Bak›r’›n avukat› olaylar› anlatt›: “Görüfle iddias›yla baflvuru yapanlar›n say›sal verilerine bir bakal›m. ç›k›l›rken zorla ayakkab› aramas› yap›lmaya çal›fl›lmas› sonucu ç›kan fiubat 2002’den 12 Temmuz 2004’te kadar olayda Deniz Bak›r ve hücre arkadafllar› görüfle ç›km›yorlar. Deniz 2. ma¤dur say›s› 526’d›r. Yafl ve cinsiyetlere göre müdürün odas›na götürülüyor. Daha sonra 2. müdürün emriyle baflka bir da¤›l›m› ise; 18 yafl›ndan küçük ma¤dur say›s› odaya götürülüyor ve iflkence yap›l›yor. Zaten daha önce ölüm orucuna 135, 18 yafl›ndan büyük ma¤dur say›s› 391, kad›n ma¤dur say›s› 69, erkek ma¤dur say›s› kat›lan ve cezaevinde kalamaz raporuyla ç›kart›lan Deniz 2 gün kendine 457, dosya say›s› 293, yarg›lama aflamas›nda- gelemiyor. Doktor taraf›ndan da tedavisi yap›lm›yor.” Son olarak konuflan Deniz’in ablas› da cezaevi müdürüyle yapt›¤› bir ki dosya say›s› 106’d›r. Yine ‹flkenceyi Önleme Grubu’nun yapm›fl konuflmay› anlatt›. Olaylar› müdüre soran Abla Derya fieker, “bu çocuk oldu¤u araflt›rmaya göre; 1997-2002 y›llar› iyi de¤il, burada yaflayamaz!” cevab›n› al›yor. Bir de “Ben bunlar› aras›nda tedavi için baflvuru yapanlar›n say›s› savc›ya bildirece¤im, çocuk zaten geldi¤inde de rahats›zd›, biz de özel 608, fakat aç›lan dava say›s› 94’dür ve baflvuru olarak ilgileniyoruz.” dendi¤ini aktard›. Görüfl esnas›nda kardeflini gören yapanlar›n genellikle siyasi nedenlerle Abla Derya fieker, iflkence izlerinin çok bariz oldu¤unu, ancak cezaevi gözalt›na al›nan kifliler oldu¤u aç›klanm›flt›r. Bu veriler sadece baflvuru yapanlara day- doktorunun iflkence raporunu tutmad›¤›n› da ekledi. Bu olay göstermifltir ki “demokratikleflme” ad›na ç›kart›lan onca yasa anmaktad›r. Bir de de¤iflik nedenlerle baflvuru yapamayanlar düflünüldü¤ünde insanl›k onuru- ve uygulama yaland›r. Kat› gerçek süren tecrittir, iflkencedir, kifliliksiznun ayaklar alt›nda nas›l çi¤nendi¤i lefltirmedir... anlafl›yacakt›r. fiiddet ve zora dayal› bu sistemEkim Gençli¤i/Ankara de iflkence ve kötü muamele sadece siyasi

F tipinde süren iflkence

56


E¤itim müfredat›n›n sorunlar›..

Gerici e¤itim müfredat› kald›r›ls›n! ‹stanbul Liseli Gençlik Platformu olarak “gerici e¤itim müfredat›n›n kald›r›lmas›” talebiyle bir kampanya bafllatt›k. E¤itim müfredat›n› neden elefltirdi¤imizin anlafl›labilmesi için, öncelikle müfredat›n ne oldu¤unu anlayabilmemiz gerekiyor. Müfredat, sene bafl›nda Milli E¤itim Bakanl›¤›’nca belirlenen ve o sene boyunca ilgili e¤itim kurumlar›nda hangi derslerin hangi içerikte okutulaca¤›n› belirleyen bir kurallar bütünüdür. E¤itimcilerin önüne bir konu s›ralamas› ve dolay›s›yla konu s›n›rlamas› konulur ve onlara “flunlar› flunlar› anlatacaks›n” diye direktifler verilir. Müfredat içerisinde yer almayan konularsa, dersin kapsam›n›n d›fl›nda b›rak›lm›flt›r ve ö¤retmenin kendi inisiyatifiyle bu konular› dersin içeri¤ine dahil edebilmek gibi bir flans› yoktur. Ö¤retmenli¤in yarat›c›l›¤›n›n s›n›rlanmas› sonucunu do¤uran bu uygulama, e¤itim kurumlar›nda birlik sa¤lanabilmesi gerekçesiyle savunulur. Ancak aç›k ki as›l ifllevi e¤itimde birli¤i sa¤lamak de¤il, “düzene uygun kafalar” yetifltirebilmektir!

E¤itim müfredat›na neden karfl›y›z? E¤itim müfredat› bizlerin bilimsel e¤itim alabilmemiz önünde bir engel olarak duruyor. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi okullarda okutulan bütün ders kitaplar› ve bu kitaplar›n içinde yer alan konular, Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n sene bafl›nda belirledi¤i müfredata göre haz›rlan›yor. ‹ktidarda hangi siyasal görüfl yer al›yorsa, müfredata rengini bu görüfl veriyor. Ancak ister sosyal demokrat olsun, ister merkez sa¤ ya da liberal olsun, düzen partilerinden her biri kapitalist düzenin de¤iflmez yasalar›n› müfredat kapsam›na al›yor. Müfredatta yap›lan de¤iflikliklerse ço¤unlukla bilimsel kayg›larla ya da e¤itimde kaliteli bir standart yakalama

57

kayg›s›yla de¤il, e¤itim kurumlar›n› iktidar›n politik yönelimleriyle uyumlu hale dönüfltürebilme kayg›s›yla yap›l›yor. Böylelikle müfredat› belirleyen faflist zihniyet kendi istedikleri konular› ifllememizi sa¤larken istemediklerini ise müfredat d›fl›nda b›rakarak ö¤renmemize engel oluyorlar. Bu durum özellikle tarih, sosyoloji, felsefe gibi derslerde daha belirgin bir hal al›yor. Seçilen kitaplar tarafl› bir görüflle yaz›ld›klar› için, gerçekleri ö¤renmemiz zaten güçlefliyor. Bir de dayatt›klar› ezbercilikle, gördü¤ümüz konular üzerinde düflünüp yorum yapmam›z önünde engel oluflturuyorlar. Birinci Dünya Savafl›’n›n gerekçesi bir S›rpl›’n›n Avusturya Veliaht›n› öldürmesine indirgeniyor. Osmanl›’n›n sömürgeci politikalar›, askeri zaferler olarak sunuluyor, felsefe derslerinde “felsefe nedir?”in ötesine geçilemiyor. Mehmet Akif Ersoy büyük bir flair olarak lanse edilirken, Naz›mlar’›n, Ahmet Arifler’in ad› bile an›lm›yor. Bu da yetmezmifl gibi tüm konular son derece k›s›tl› bir zaman dilimine s›k›flt›r›l›yor. Yani bu zaman ister yeterli olsun isterse olmas›n, ö¤retmenler müfredatta belirlenen süre içinde konular› iflleyip bitirmek zorundad›rlar. Bu durum zaten yeterince sorunlu olan e¤itim sisteminde daha fazla zorluklar yaflamam›za neden oluyor. Bir konuyu ö¤renmeden baflka bir konuya geçmek zorunda kal›n›yor. Daha sonra s›navlarda yaflad›¤›m›z olumsuzluklar›n tek sorumlusu olarak bizleri gösteriyorlar. E¤itim müfredat›n›n di¤er bir sorunu ise derslerin antibilimsel uygulamalarla ifllenmesidir. Dersler günlük hayattan

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

bütünüyle soyutlanarak; hiçbir deney ve gözlem yöntemi kullan›lmadan iflleniyor. Bu da fizik, kimya gibi deneye dayal› derslerde daha fazla zorlanmam›za neden oldu¤u gibi, bu derslerin günlük hayatla iliflkisini kuramamam›za da yol aç›yor.

Gerici e¤itim müfredat› kald›r›ls›n! E¤itim müfredat›yla hedeflenen tek tip ve kafas› kar›flm›fl bireyler yetifltirebilmektir. Bir çok genç beyin lise s›ralar›nda kendisine empoze edilen çarp›t›lm›fl bilgi(!) y›¤›nlar›yla, yalanlarla çürütülmekte. Gelece¤e gerici ve düzen yanl›s› bireyler yetifltirilmek istenmekte. ‹stanbul Liseli Gençlik Platformu olarak bu konuya iliflkin haz›rlad›¤›m›z bildiriyi ‹stanbul’un çeflitli liselerinde da¤›tt›k. Çünkü öncelikli sorunlar›m›zdan biri ö¤renci arkadafllar›m›za

müfredat sözcü¤ünün ard›nda saklanan kirli hesaplar› anlatabilmekti. Ard›ndan her ö¤rencinin nas›l bir müfredat istedi¤inin soruldu¤u kartlar› yayg›n bir biçimde kullanarak, bu konuda tepkili olan yüzlerce liselinin kampanyan›n bir parças› olmas›n› sa¤lad›k. 8 Ocak’ta bu konuyla ilgili bir bas›n aç›klamas› düzenleyerek, kendi taleplerimizi kamuoyuna duyurup, bu kartlar› Milli E¤itim bakanl›¤›’na postalayaca¤›z. Bizlere dayat›lan düzenin gerçekleridir, bizler bunun bilinciyle hareket ediyoruz. Eflit, paras›z, bilimsel, demokratik ve anadilde bir e¤itim istiyoruz. Bu kampanya ile temel talebimizin “e¤itimin bilimsel olmas›”, “e¤itimin anadilde verilmesi” noktalar›na daha özel bir vurgu yapabilece¤imizi düflünüyoruz.

‹stanbul Liseli Gençlik Platformu (‹LGP)

rak bir gerginli¤in ç›kmas›n› engelledik. Bas›n aç›klamas›n› DGH’l› liselilerle beraber gerçeklefltirdik. Okuldaki Okul ve Ülkeciler ise kat›l›mc› olarak destek verdiler. Baflar›l› bir ön çal›flman›n ard›ndan güçlü bir eylemle gerici okul yönetimine “bu okul sahipsiz de¤il!” mesaj›n› tok bir biçimde vermifl olduk!

Refhan Tümer Lisesi Ö¤rencileri:

“Okulda gericili¤e geçit yok!”

Refhan Tümer Lisesi / ‹LGP

Star gazetesi köfle yazarlar›ndan Sultan Uçar, Refhan Tümer Lisesi ile ilgili çok çarp›c› iddialarla dolu bir makale yazm›flt›. Makale asl›nda bizim bildi¤imiz gerçekleri yaz›yordu ancak bir çok ö¤renci aç›s›ndan flafl›rt›c› ve ilgi çekici oldu. Makale bütünüyle Refhan Tümer Lisesi’nde tarikatlar›n örgütlenmesi ve kadrolaflmas›yla ilgiyiydi. Okul müdüründen, ö¤retmenlerine kadar bir dolu ismin içinde bulundu¤u bu çark, bir yandan ö¤rencileri bu tarikatlara örgütlemek için dönüyor, bir yandan da ilgili müdür ve ö¤retmenlerin ceplerini daha çok doldurmalar›n› sa¤l›yordu. Gericifaflistlerin çal›flmalar› salt ö¤rencileri örgütlemekle s›n›rl› kalm›yor, Refhan Tümer Lisesi’nde e¤itim ve ö¤retim hayat›n› sürdüren devrimci ö¤renciler üzerinde bask› uygulayarak onlar› sindirmek hedefli bir çok sald›r› da gerçeklefltiriliyordu. Makalenin gazetede yay›nlanmas›yla beraber hemen ne yapabilece¤imizi tart›flmaya bafllad›k ve okuldaki devrimci arkadafllarla bir araya gelerek bir ö¤renci birli¤i oluflturma karar› ald›k. ‹lk olarak yayg›n bildiri kullanarak tüm okulun yaflananlardan haberdar olmas›n› sa¤lad›k. Bu bildiri gerçekten etkili bir araca dönüfltü. Daha sonra sabahç›lar ve ö¤lenciler diye ay›rarak iki ayr› birlik toplant›s› düzenledik. Her iki toplant›da da asgari düzeyde bir ilgiyle karfl›laflt›k. Ancak özellikle ö¤lencilerle ald›¤›m›z toplant› sonuçlar› itibariyle de sabahç›lara oranla daha anlaml›yd›. Ö¤lencilerle al›nan toplant›ya 40 kifli kat›ld›. Tart›flmalar sonucunda 10 Aral›k Cuma günü okul önünde konu ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapmaya karar verdik. Bas›n aç›klamas› cuma günü saat 13.00’de gerçeklefltirildi. 80 ö¤rencinin ve 5 velinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› gerçekten güçlü ve etkili oldu. Okulun hemen yan›ndaki arazide gerçeklefltirdi¤imiz için, bas›n aç›klamas›na kat›lmayan ö¤rencilerin de ilgisi çekilmifl oldu. Çünkü at›lan sloganlar okulun içinden duyulabiliyordu. Polis bas›n aç›klamas›n› terörize etmek için elinden geleni yapt›. 10’a yak›n çevik kuvvet otobüsü ve okulun önüne çekilmifl bir panzerle cayd›r›c› olmaya çal›flt›. Bütün bunlara ra¤men bas›n aç›klamas›n› engelleyemediler. Polisin azg›n tutumuna karfl›n inisiyatifli davrana-

58


E k i m

“Reform” ad› alt›nda yeni sald›r›lar geliyor ...

Liselerde sözde reformlara karfl› mücadeleye! Son dönemlerde yükselen AB yalanlar› kapsam›nda bir dizi “reform” gerçeklefltirilmektedir. Bu de¤iflikliklerin aras›nda Milli E¤itim Bakanl›¤› kapsam›nda yap›lan birkaç de¤ifliklik dikkat çekicidir. Çünkü daha önceki hükümetler taraf›ndan yap›lan “iyilefltirme” programlar›n› kald›rmaktan baflka bir fley yapm›yorlar. Bu de¤ifliklikleri yeniymifl gibi sunarak övünüyorlar. Yap›lan de¤ifliklere bir göz atarsak s›n›fta kalma sisteminin geri gelmesi (Lise 2. ve 3. s›n›flarda), 2’den çok dersten baflar›s›z olan›n s›n›f tekrar› yapmas› ve birkaç de¤ifliklik daha. Biz sadece bu iki de¤iflikli¤e vurgu yapmak istiyoruz. Çünkü bu iki de¤ifliklik de hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu de¤ifliklik yap›lsa da yap›lmasa da herhangi bir fley kazand›rmayacak. Bu düzenlemeler göz boyama amaçl› ve ifllevsiz de¤ifliklikler olacakt›r. Bu de¤ifliklikler haz›rlan›rken çok önemli bir nokta atlanm›flt›r. Bu de¤ifliklikler sorunun kayna¤›na de¤il de sorunun sonuçlar›na göre haz›rlanm›flt›r. Yani ö¤renciyi baflar›s›zl›¤a sürükleyen temele dokunulmadan bu temelin yaratt›¤› sonucu de¤ifltirmeye çal›fl›yorlar. Bu bofla kürek çekmektir. E¤itim müfredat› de¤iflmeden, bilimsel e¤itimin temelleri at›lmadan bu yap›lan de¤iflim bir anlam tafl›mamaktad›r. Ama bunu ne bu hükümetten ne de bu devletten bekleyebiliriz. Bu kapitalizmle çeliflen bir beklenti olur. Zaten onlar›n da bu “reformlar”› yaparken beklentileri sorunu gidermek de¤il, fakat daha fazla sömürü ve sermayenin ihtiyaçlar›na yan›t verebilmektir. Bunu da gere¤inden fazla karfl›l›yorlar. Bunun için onlar›n iflçi-emekçi çocuklar›na verece¤i bilimsel ve eflit e¤itim hedefleri yoktur/olmaz da. Biz onlar için okudu¤umuz süre içinde paralar› olan müflteriler, okul bitince de ucuz ifl gücü olacak iflçileriz. Bu gerçeklik içerisinde müflterileri kaç›rmamak için iyi bir sat›c› olarak mallar›n› güzel göstermeye çal›fl›yorlar. Tabii di¤er yandan di¤er seçimlere kadar koltuklar›n› koruma kayg›s›

da buna eklenebilir. Olaya bir de baflka bir aç›dan bak›ld›¤›nda bunun geriletici bir “reform” olaca¤› görülebilir. Çünkü bu ö¤retmenlerin çok s›k kulland›¤› not tehdidini güçlendiren bir iflleve sahiptir. Çarp›k e¤itim sisteminin yaratt›¤› ders ö¤renmeden s›n›f geçme sisteminde bir de¤ifliklik yaratmayacakt›r. Hedefi bu olarak gösterilse de bunu baflaramaz. Gerçek hedefi bu olmad›¤› için yapamaz. Tekrar tekrar belirtmek gerekir, bu bir göz boyamad›r. Bir de lise e¤itiminin 4 y›l olmas› var. Bu baflka bir komedidir. E¤itim sistemi üzerinde de¤iflime gidilmedikçe, gerçek reformlar bu alanda yap›lmad›kça e¤itim süresinin uzat›lmas› sadece bir y›l daha fazla para verilmesine neden olacakt›r. Bu de¤ifliklikler lise ö¤rencileri için bir kazan›m de¤ildir. Bu çal›flmalar, lise ö¤rencileri için a¤›r yapt›r›mlar anlam›na gelmektedir. Art›k ö¤retmenlerin not tehdidine karfl› hiçbir savunma sistemi kalmam›flt›r. Eskiden kredisi yetti¤i için kurtulan flimdi birilerinin cebini görüp zay›fs›z s›n›f geçecektir. Liselerin 4 y›l olmas›ysa 4 y›l boyunca fotokopi, yaz›l›, spor paras› vermek demektir. Olaya bizim üzerimizden bakarsak, bu sözde reformlar› güçlü bir teflhire konu etmek zorunlulu¤u ve sorumlulu¤u ile yüzyüzeyiz. Çünkü bu sald›r›lar bizzat düzenin s›n›rlar›n› ortaya koymaktad›r. ‹leriye yönelik düzenlemelerin uygulamada hiçbir fleyi de¤ifltirmedi¤ini bizzat buradan ortaya koyabiliriz. Bizim anlatmaya çal›flt›¤›m›z sald›r›lar› burada rahatl›kla gösterebiliriz. Düzenin e¤itim sisteminde yapabileceklerinin bunlardan ibaret oldu¤unu gösterebiliriz. Bundan önceki hükümetlerin yapt›klar›n› ve bu hükümetin yapt›klar›n›n bizlere bir fley katmad›¤›n› çok rahat örneklerle gösterebiliriz. Haklar›m›z›n hükümetlerden beklenerek de¤il, mücadeleyle kazan›laca¤›n›n propagandas›n› bu reform ad› alt›ndaki sald›r›larla çok rahat anlatabiliriz.

59

T. Kor

G e n ç l i ¤ i


E k i m

Erdal Eren kavgam›zda yafl›yor!

G e n ç l i ¤ i

13 Aral›k tarihi ‹stanbul’un çeflitli liselerinde anlaml› eylemliklere sahne oldu. Erdal Eren’in idam edildi¤i gün olan bu tarih, dünün devrimci miras›n›n kararl›l›kla savunulmas› iddias›n›n vücut bulan örneklerinden biri olmufltur. Erdal Eren genç bir komünistken 12 Eylül rejimi taraf›ndan katledildi. Dara¤ac›na giderken ad›mlad›¤› k›sa yol boyunca ve dara¤ac›nda yaflama verdi¤i son solukta, bir an bile tereddüte yer vermeksizin devrime ve sosyalizme olan inanc›n› hayk›rd›. Bu topraklar nice yi¤it devrimciler yetifltirdi, nice yi¤it devrimcileri ölümlere u¤urlad›. Devrim ve sosyalizm davas› u¤runa mücadele vermifl, bu u¤urda yaflam›n› kaybetmifl onlarca beden, bugün bizim aç›m›zdan Türkiye’deki mücadele tarihinde anlaml› bir yerde durmaktad›r. Bugün bu miras›n gerçek tafl›y›c›s› olma iddias› bizleri, her bir parças›n› ayr› ayr› sahiplenmek sorumlulu¤u ile yüz yüze b›rakmaktad›r. ‹stanbul’un çeflitli liselerinde düzenledi¤imiz Erdal Eren etkinlik ve anmalar› bu aç›dan bilinçli bir tercihin ürünü oldu¤u kadar, bu sorumlulu¤un do¤urdu¤u bir zaruriyeti de ifade etmektedir.

Ekim Gençli¤i

Erdal Eren mücadelemize ›fl›k tutuyor! 1980 döneminde faflist cunta taraf›ndan henüz 17 yafl›nda idam edilen Erdal Eren flahs›nda 11 Aral›k’ta bir

anma etkinli¤i düzenledik. Düzenledi¤imiz bu etkinlikte Erdal’›n k›sa ama anlaml› son bulmufl mücadele hayat›n›n hakl›l›¤›n› savunarak, O’nun dalgaland›rm›fl oldu¤u mücadele bayra¤›na neden sahip ç›kmam›z gerekti¤ini anlatt›k. Etkinli¤imiz Erdal Eren flahs›nda, tüm devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan arkadafllar›m›z›n haz›rlad›¤› fliir dinletisi büyük bir ilgi yaratt›. Devrimci gençlik hareketini anlatan sinevizyon gösterisi etkinli¤imize renk katt›. Etkinli¤in sonunda kat›l›mc›larla bir söylefli gerçeklefltirdik. Bugün okullar›m›zda yaflad›¤›m›z sorunlar› tart›flt›¤›m›z söylefli sonunda, bir kez daha mücadelenin kaç›n›lmaz oldu¤unu anlam›fl olduk. Etkinli¤imize 25 kifli kat›ld›. Erdal Eren’in ölüm y›l dönümünden iki gün önce gerçeklefltirdi¤imiz anma ile Erdal Eren’e ve devrim davas›na sahip ç›kt›¤›m›z› bir kez daha vurgulam›fl olduk!

Esenyurt’tan ‹LGP’liler

Erdal Eren ölümsüzdür! Erdal Eren’in ölüm y›ldönümü olan 13 Aral›k tarihinde okulumuzda Erdal Eren an›s›na bir anma gerçeklefltirdik. Anmaya kat›l›m›n s›n›rl› olmas›na karfl›n, oldukça anlaml› bir etki yaratabildik. Öncelikle bir arkadafl›m›z aç›l›fl konuflmas› yapt›. 12 Eylül’ün liseli gençlik üzerinde oluflturdu¤u tahribat›, liselilerin apolitik kimli¤ini ve bu kimli¤in dönüfltürülebilmesi için verdi¤imiz mücadeleyi anlatt›. Sonra bütün devrim flehitleri için 1 dakikal›k sayg› duruflu ça¤r›s›yla konuflmas›n› bitirdi. Sonra konuflan arakadafl›m›z ise Erdal Eren’in hayat›n› ve devrimci kimli¤ini anlatt› ve 12 Eylül darbesini elefltirerek konuflmas›n› bitirdi. ‹ki arkadafl›m›z Erdal Eren üzerine yaz›lm›fl fliirleri okudu. fiiirler okunurken

60


arkadafllar›m›z›n gözlerindeki par›lt›y› görmek bize güç katt› ve anmay› sonland›r›rken arkadafl›m›z 19 Aral›k a dair konufltu herkesi alanlara ça¤›rd›. En son ise Erdal Eren’e yaz›lm›fl olan “Büyü” isimli flark›y› hep bir a¤›zdan söyledik. Bu flark› insanlarda çoflku yaratt›. Anma bitti¤inde flark› herkesin a¤z›nda dolan›yordu.Bir arkadafl›m›z›n 19 Aral›k mitinginin nerede oldu¤unu sormas› anmaya olan ilginin kan›t›yd›. Sonuç olarak say›ca az olmam›za ra¤men, verilmesi gereken mesaj yerine ulaflm›flt›...

Eren’in yaflam›n› ve mücadelesini anlatan konuflma sonras› eylemimizi bitirdik.

Ertu¤rul Gazi Lisesinden ‹LGP’liler

Refhan Tümer Lisesi’nde Erdal Eren anmas›

Çemberlitafl K›z Lisesi’nden ‹LGP’liler

Hatice Bayraktar Lisesi’nde Erdal Eren anmas› 13 Aral›k günü idam ediliflinin y›ldönümü vesilesiyle liseli bir devrimci olan Erdal Eren’i anmak için bafllatt›¤›m›z giriflimler sonucu Hatice Bayraktar Lisesi’nde s›n›f içinde bir anma yapmaya karar verdik. Bir hafta öncesinde gerçekleflen toplant›da yapaca¤›m›z anman›n kurgusunu ve kimleri ça¤›raca¤›m›z› tart›flt›k. Yapaca¤›m›z anmaya uygun bir s›n›f belirledik. 13 Aral›k Pazartesi günü ö¤le paydosunda yapt›¤›m›z anmaya yaklafl›k 25 kifli kat›ld›. Anmaya do¤rudan kat›lanlar›n d›fl›nda s›n›fta bulunan yaklafl›k 15 kifli de büyük bir dikkatle izlediler. Anma; bir arkadafl›m›z›n Erdal Eren’in hayat›n› ve idam edilmesini anlatan konuflmas›yla bafllad›. Yap›lan bu konuflman›n ard›ndan bir dakikal›k bir sayg› durufluna geçtik. Sayg› durufluna geçti¤imiz anda bizimle birlikte s›n›fta bulunan di¤er ö¤renciler aras›ndan birkaç ö¤rencinin de aya¤a kalkt›¤›n› gördük. Bu bizi oldukça sevindirmiflti. Sayg› duruflundan sonra önceden haz›rlad›¤›m›z gibi ba¤lama eflli¤inde söyledi¤imiz Erdal Eren için yaz›lm›fl olan “Büyü” ve baflka marfllarla anmam›z› bitirdik.

Refhan Tümer Lisesi’nden ‹LGP’liler

Mustafa Kemal Lisesi’nde bas›n aç›klamas› eylemi:

“Erdal Eren kavgam›zda yafl›yor!”

Hatice Bayraktar Lisesi’nden ‹LGP’liler

Erdal Eren Ertu¤rul Gazi Lisesi’nde eylemle an›ld›! Erdal Eren’in ölüm y›ldönümünde biz Ertu¤rul Gazi Lisesi ö¤rencileri olarak üstümüze düflen görevi yapt›k. Erdal Eren flahs›nda tüm devrim flehitlerini yaflataca¤›m›z sözünü okulumuzda yapt›¤›m›z anmayla bir kez daha dosta düflmana gösterdik. Ö¤renci Birli¤i’nden arkadafllarla birlikte ö¤le tenefüsünde 2.kat koridorunda bir eylem yapt›k. Eyleme alk›fllar›m›zla bafllad›k. Çevre s›n›flardaki ö¤rencilerinde toplanmas›yla sloganlar›m›z› hayk›rmaya bafllad›k. Okulumuzda geçmiflten gelen devrimci hava bizim coflkumuzla bir kez daha hissedildi. Yaklafl›k 15 kifli olmam›za ra¤men tüm okul coflkuyla att›¤›m›z sloganlar›m›z› dinledi. “Erdal Eren Ölümsüzdür” slogan›n› gür bir flekilde hayk›rd›k. Erdal

“Ak›n var Günefle ak›n Günefli zaptedece¤iz Güneflin zapt› yak›n!” “Bugün 13 Aral›k 2004. Bundan yaklafl›k 24 y›l önce devlet kirli yüzünü göstermifl ve Ankara’da 17 yafl›ndaki genç bir devrimciyi haks›z yere idam etmiflti. Bu genç Erdal Eren’di. Devlet terörünün azg›nlaflt›¤› bir dönemde Erdal Eren yafl›na, suçuna bakmadan idam edildi.” Refhan Tümer Lisesi’nde 13 Aral›k pazartesi günü yaklafl›k 40 kiflinin kat›ld›¤› bir anma gerçeklefltirildi. Bir arkadafl›m›z›n yapt›¤› konuflmayla bafllayan anma ard›ndan sayg› duruflu ve alk›fllar›m›zla son buldu. Bizler biliyoruz ki bugün sorunlar karfl›s›nda bizim izlememiz gereken yol Erdal Eren’in yani mücadelenin yoludur. Erdal Eren’e ve onun davas›na sahip ç›k›yoruz...

1 May›s Mahallesi’ndeki Mustafa Kemal Lisesi’nin ç›k›fl›nda ‹LGP’nin ça¤r›s›yla Erdal Eren’in an›s›na bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Bas›n aç›klamas› mahalledeki devrimci gençlerin de katk›s›yla 25 kifliyle gerçeklefltirildi. Bas›n aç›klamas›nda “Erdal Eren yafl›yor!”, “Devrim fiehitleri Ölümsüzdür”, “‹çeride d›flar›da hücreleri parçala” sloganlar› at›ld›. Bas›n metninin okunmas› ve devrim flehitleri an›s›na 1 dakikal›k sayg› duruflunun gerçeklefltirilmesi ile bas›n aç›klamas› sonland›r›ld›. Bas›n aç›klamas› polisin ablukas› alt›nda gerçeklefltirildi. Onlarca sivil polis arac›n›n doldurdu¤u okul çevresinde akrepler de dolafl›yordu. Polis eylemcileri bas›n metni biter bitmez da¤›lmalar›, aksi halde müdahale edece¤i noktas›nda tehdit etti. Ancak eylemciler sayg› duruflu ve sloganlar›yla tavizsiz bir durufl sergilediler. Erdal Eren’in ölüm y›l dönümü gibi anlaml› bir günde gerçeklefltirdi¤imiz bas›n aç›klamas›n›n bu denli bask› alt›nda gerçeklefltiriliyor oluflu, Erdal Eren’i idam eden zihniyetin bugün hala iktidarda oldu¤unun bir göstergesidir. Düzen liselerden yükselen en c›l›z sese bile tahammül edemiyor. 13 Aral›k’ta Mustafa Kemal Lisesi’nden ‹LGP’liler düzene tok bir yan›t vermifl oldular: “Erdal Erenler asmakla bitmez!”

Mustafa Kemal Lisesi’nden ‹LGP’liler

61

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

7 y›l önce devlet çeteleri taraf›ndan katledilmiflti...

Ali Serkan Ero¤lu yafl›yor! Bundan tam 7 y›l önce Ege Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi tuvaletinde bir ö¤renci as›larak öldürülmüfl flekilde bulundu. As›l› olarak bulunan bu ö¤renci, ilk önce herkeste intihar flüphesi uyand›rd›. Öyle ya, ölü bulunan bu ö¤renci okulun içinde, okulun içindeki fakültede intihar etmese nas›l ölmüfl olabilirdi ki?! Ancak dikkatlerden kaçmayan bir nokta vard›. Bu olay› emniyet ve okul yönetimi bir intihar vakas› olarak yans›tmak için özel bir çaba harc›yorlard›. As›l› olan ö¤renciyi bulan okul görevlilerin ifadelerini bas›ndan saklay›p olay› oldu bittiye getirmek isteyen idare ve emniyetin tutumu herkeste “acaba bu ö¤renci öldürüldü mü?” sorusunu yarat›yordu. Olaya as›l aç›kl›¤› getiren nokta fluydu: Olaydan bir hafta önce ‹HD’ye baflvurup kendisine iflkence yap›l›p ajanl›k teklif edildi¤ini ve bafl›na bir durum gelirse sorumlular›n›n ‹zmir Terörle Mücadele fiubesi oldu¤unu söyleyen bir devrimci ö¤rencinin tuvalette ölü bulunan ö¤renciyle ayn› kifli oldu¤u anlafl›ld›. Bu ö¤rencinin ismi Ali Serkan Ero¤lu idi. Serkan Ero¤lu’nun olaydan bir hafta önce böyle bir bas›n aç›klamas› yapmas›n›n sebebi, daha önce sivil polisler taraf›ndan kaç›r›l›p iflkence ile ajanl›k dayatmas› yap›lmas›, aksi halde öldürülece¤inin söylenmesiydi. Serkan Ero¤lu’nun ajanl›k dayatmas›n› kabul etmemesi ile ölümü aras›nda bir ba¤lant› vard›r. Serkan ölümle tehdit edilmifl ve bunu ölümünden bir hafta önce bas›n aç›klamas›yla duyurmufltu. Ve e¤itim yuvas› olarak gösterilen üniversitede polis taraf›ndan katledilmiflti. Daha önce de bu gibi katliamlar›n çeflitli üniversitelerde gerçekleflti¤ini düflünürsek ve katledilen ö¤rencilerin de Serkan gibi eflit, paras›z, anadilde, demokratik üniversite mücadelesi veren muhalif ö¤renciler oldu¤unu an›msarsak, katillerin bu katliamlar› yapmalar›n›n sebebinin gençli¤in mücadelesini bast›rmak oldu¤unu anlar›z. Kenan Mak, Ümit Cihan Tarho da bu ö¤renci gibi özgür yar›nlar için verdikleri mücadeleden korkan egemenler taraf›ndan katledildiler. Ali Serkan Ero¤lu’nun katlediliflinin perde arkas›, olaydan birkaç gün sonra otopsi sonucu ö¤renildi¤inde anlafl›ld›. Serkan’›n adli t›p raporunda ölmeden önce bay›ld›¤› ve bay›lma nedenin topu¤undan enjekte edilen kimyasal maddeler oldu¤u yaz›l›yordu. Her fley bütün aç›kl›¤›yla ortada, polis Serkan Ero¤lu’nu kaç›r›yor, iflkence ile ajanl›k dayat›yor. Serkan bu dayatmay› bertaraf edip bas›na ve kamuoyuna teflhir ediyor. Sonras›nda ise fakültesinde düzenin bekçileri taraf›ndan bay›lt›l›yor ve as›larak öldürülüyor. Okul idaresi ise bu olay› münferit bir intihar vakas› olarak gösterip, y›llard›r iflbirli¤i yap›p üniversitelere soktuklar› ve kendi kokuflmufl düzenleri yerine farkl› bir üniversite yaratmak için mücadele veren ö¤rencileri katleden polisleri akl›yor. Yine bir süre önce düzenin resmi cellad› Abdülkadir Aygan’›n Özgür Gündem gazetesinde yer alan aç›klamalar›na bakarsak, Serkan Ero¤lu’nun katledilmesinin bir di¤er suç orta¤›n›n da J‹TEM elemanlar› oldu¤unu görürüz. Bak›n ne diyor bu resmi cellat: “Serkan Ero¤lu’nu kaç›ranlar J‹TEM’dir ve J‹TEM kendisine karfl› direnen ve yüzünü gören insanlar› öldürür.” Ayn› Kürdistan’da gözalt›na al›nan her insan›n bir dönem kaybolmas› ve daha sonra bu insanlar›n da¤larda, arazilerde

toplu mezarlarda bulunmas› gibi. Serkan’› polis ya da J‹TEM elemanlar› katletti. Burada önemli olan Serkan’› bu düzenin egemenlerinin bekçilerinin katletti¤i gerçe¤idir. Serkan’n›n davas› 7 y›ld›r sürüyor ve davaya daval› olarak kat›lan kimse yok. Düzen, ba¤›ms›z mahkemesine göre Serkan öldürülmedi, öldürülse bile basit bir cinayet olay› olarak kay›tlara geçti. Ortada suratlar›na tokat gibi çarpan adli t›p raporuna ra¤men emniyet, idare ve mahkeme yetkilileri üç maymunu oynamaya devam ediyor. Çünkü Serkan’› katleden zihniyet hizmet ettikleri bu düzenin bir yans›mas›d›r. Demokrasinin ve bilinçli toplumun yarat›laca¤› yer olarak gösterilen üniversitelerin boy boy foto¤raflar›n› çekip özgürlük mekanlar› dedikleri kafelerin reklamlar›n› yapt›r›p burjuva medyaya gönderdikleri yerlerde ö¤renciler katlediliyor. Herkesin hayalinde olan ve çimenlerinde uzan›p arkadafllar›yla sohbet etmek istedi¤i üniversitelerde, polis ve idare iflbirli¤i ile ö¤renciler kaç›r›l›p iflkenceden geçiriliyor. Emniyet ve idare de bir ilerici ö¤rencinin bask› görmesinden, katledilmesinden ç›kar sa¤lay›p olay›n üstünü hemen örterek birbirlerini tamamlad›klar›n› gösteriyorlar. ‹lk önce idarenin devrimcidemokrat ö¤rencilere karfl› bafllatt›¤› bu sald›r› soruflturmalarla, okuldan atmalarla bafll›yor. Bu sald›r›lar› bofla ç›karan devrimci, demokrat ö¤rencilerin üzerine daha sonra sat›r›yla, b›ça¤›yla faflist beslemeler gönderiliyor. Bu sald›r›lar da bertaraf edilince devreye M‹T’i, J‹TEM’i, sivil polisi giriyor ve bafll›yor yarg›s›z infazlar, katliamlar... Gerçekte Serkan Ero¤lu’na dayat›lan ajanl›k bütün devrimci, demokrat ö¤rencilere dayat›lm›flt›r. Serkan Ero¤lu’nun katilleri özünde tüm devrimci, demokrat ö¤rencilerin yaflam›na kastetmifllerdir. Serkan Ero¤lu flahs›nda düzenin ajanl›k dayatmas›na verilen yan›t; bütün devrimci, demokrat ö¤rencilerin düzene verdi¤i yan›tt›r. Bilindi¤i üzere baz› insanlar ölmez, çünkü pek çok anlat›mda ve pratikte hat›rlan›rlar ve yaflarlar. Serkan Ero¤lu da aslen yafl›yor; çünkü Serkan düzene karfl› taraf olarak düzeni yarg›lad› ve mahkum etti. Yarg›lad›¤› polis-idare iflbirli¤i taraf›ndan katledildi. Okulda onun sözde e¤itiminden sorumlu rektörünün, dekan›n›n demokrasi yuvas› olan üniversitesinde öldürüldü. Serkan’› an›yoruz; çünkü katledenlerin ajanl›k dayatmalar›n› tuzla buz edip suratlar›na savurdu. Bizler genç komünistler olarak üniversiteler cephesinden s›n›fla birleflik devrimci bir mücadele veriyoruz. Elbette polis de, idare de kendi cephelerinden bizlerin mücadelesi önüne katliamlar, tutuklamalar ve soruflturmalar ç›karacakt›r. ‹flte Serkan ve di¤er devrim flehitleri bizlere bu dayatmalara karfl› birer örnek teflkil ediyorlar ve yaflamlar› bizlere çok fley ö¤retiyor. Onlar›n mücadelelerini mücadelemiz say›p birleflik devrimci kitlesel bir ö¤renci hareketi yaratarak katliamc›lardan hesap sormak ve onlar›n çürümüfl düzenlerini kald›r›p atarak Serkan ve di¤erlerinin özlemi olan özgür günleri yaratmak biz genç komünistlerin omuzlar›ndaki bir sorumluluktur. A. Umay

62


Do¤ars›n›z ve hiç bilmedi¤iniz, sevebilece¤iniz veya nefret edece¤iniz, ad›na da yaflam dedi¤iniz bir sahnenin içinde bulursunuz kendinizi. Önce bebeksinizdir, sonra çocuk, daha sonra ergin, yetiflkin ve bir de bakm›fls›n›z ki yafllanm›fls›n›z bile. Bebekli¤iniz ve çocuklu¤unuz bilinçsizli¤i, safl›¤›, masumiyeti, samimiyeti, güzelli¤i, oyunu yani kocaman bir masal dünyas›n› bar›nd›rmal›d›r içinde. Ama izin vermez bir türlü kötü kalpli üvey anne... Küçücük ellerine, yumruk kadar yüre¤ine kötülükler koyarlar inat ettikçe... Yetinmezler, varl›¤›n› birilerinin varl›¤›na arma¤an etmeni isterler. Umursamazlar, yafl›ndan daha çok saat çal›flman› isterler fabrikada, atölyede, belki de sokakta... Sonra bir gün bedenini para babalar›na lime lime pazarlarlar bir köfle bafl›nda. Ve her akflam yeme¤inde kadehlerinde senin kan›n› içmek isterler fütursuzca. Fark›nda m›s›n? Biliyorum ki fark›ndas›n. Ama gözlerini ve ruhunu onlar›n varl›klar›ndan kaç›r›p bütün fark›ndal›klar› silmeye çal›fl›yorsun hayat›ndan. ‹statistikler dünyan›n isli pisli yüzünü buz gibi gerçekliyor bize. Dünyada, yani senin de yaflad›¤›n bu dünyada 1 milyar›n üzerinde çocu¤un güvenli ve sa¤l›kl› bir çocukluk için gerekli koflullardan yoksun oldu¤unu biliyor muydun? Peki 640 milyon çocu¤un yeterli bar›nma olanaklar›na sahip olmad›¤›n› biliyor muydun? Ya 90 milyon çocu¤un ciddi beslenme yetersizli¤i çekti¤ini. Ço¤unu k›zlar›n oluflturdu¤u 140 milyon çocu¤un hiçbir flekilde okula gitmedi¤ini. Bir de 400 milyon çocu¤un temiz içme suyuna eriflememesi ve 270 milyon çocu¤un da temel sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamamas› var. E¤er gücün ve cesaretin varsa getir gözünün önüne... Hindistan’da haftada 4 milyon liraya bütün gün tafl k›ran 3 yafl›ndaki k›z çocu¤unu, ABD taraf›ndan tutuklan›p iflkenceye u¤rayan yüzlerce Irakl› çocu¤u, ucuz emek olarak sömürülen 9 yafl›ndaki Ali’yi, Tayland’da 10 yafl›na gelmeden pazarlanan çocuklar›, Napalm bombas›n›n grilisiyahl› dumanlar› önünde kofluflturan iki Vietnaml› çocu¤un foto¤raf›n›, simsiyah bedenleri bembeyaz kefenlerde yar› olan aç Afrikal› çocuklar›, aya¤›nda terlikleriyle vurulan ve terörist ilan edilen U¤ur’u, savafllarla, AIDS ile, yoksullukla hiçe say›lan, horlanan, h›rpalan›lan çocuklu¤umuzu…

Ölü çocuklar büyümüyor! Hiroflima’da öleli Oluyor bir on y›l kadar Yedi yafl›nda bir k›z›m Büyümez ölü çocuklar

Bir damlac›k hayatlar, özgürlü¤ü ve adaleti çiseleyecek üzerimize Çocuklar gözlerimizin içine bakarak bofllu¤un karanl›¤›na gidiyor. Dünyada her gün 35 bin çocuk çeflitli sebeplerden dolay› ölüyor ve ABD’nin silahlanma bütçesi art›yor... Dünyada her gün 35 bin çocuk ölüyor ve ‘hayalet öfke’ bir kentin çocuklar›n› uykular›nda vuruyor... Dünyada her gün 35 bin çocuk ölüyor ve 6 A¤ustos günü Hiroflima’da ‘küçük o¤lan’ binlerce çocu¤u öldürüyor... Dünyada her gün 35 bin çocuk ölüyor ve k›r saçl› fliflman bir adam deri koltu¤una oturmufl kazanaca¤› dolarlar›n hesab›n› yap›yor... Dünyada her gün 35 bin çocuk ölüyor ve sen kiflili¤ine z›rhlar geçirip steril bir hayat yap›yorsun kendine. Ama dünyada hala, her gün çeflitli sebeplerden dolay› 35 bin çocuk ölüyor. Ve sanki art›k çocuk olmak hiç kimsenin hakk› olmuyor. ‹nsanc›l gözlerle bakmal›y›z hayata ve dünyaya. Kapitalist sistemde, yani paran›n tanr›laflt›¤› bu sistemde, yani çocuklar› oyunlar›ndan kald›r›p ölüme peflkefl çeken bu sistemde, yani insan›n insan› sömürdü¤ü, bütün insani de¤erlerin yok oldu¤u ya da yozlaflt›¤› bu sistemde, ald›¤›m›z bir ka¤›t mendille ya da avuçlar›na tutuflturdu¤umuz birkaç kurufl parayla ya da içlerinden birinin okul masraflar›n› karfl›lamakla sadece sistemi meflrulaflt›r›p vicdan›m›z› rahatlat›r›z. Milyonlarcas›n›n hala orada oldu¤unu bilirken, ihtiyac›m›z olan, anl›k vicdan rahatlamalar› de¤il, tüm insanl›k ve bir damlac›k bedenler için yaflan›las› gerçek bir dünyad›r. N. Asya

63

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

Alman proletaryas›n›n katledilen iki komünist önderini sayg›yla an›yoruz...

“Vard›k, Var›z, Var Olaca¤›z!” Marks ve Engels’in mücadele arkadafllar› ve izleyicileri olan Wilhelm Liebknecht ve August Bebel taraf›ndan kurulan Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), 1914 öncesinde II. Enternasyonal’in en güçlü ve kitlesel partisiydi ve II. Enternasyonal’in temel örgütleyicisiydi. Almanya 1873 y›l›ndan itibaren sürekli bir refah art›fl› içindeydi. ‹flçilerin yaflam koflullar› giderek iyilefliyordu, sendikalar da güçlenmekteydi. SPD’nin üye say›s› 1906’da 384 bin iken, bu say› 1914’te 1,086,000’i bulmufltu. 1871’deki parlamento seçimlerinde ald›¤› 124.655 (%3) oy ile 2 milletvekiline sahip olan SPD, 1912’de 4.250.399 (%34,8) oy ile 110 milletvekiline sahipti. SPD’de h›zla büyüyor, genifl iflçi kitlelerince sahipleniliyordu. SPD’nin üye say›s›n› h›zla artt›rd›¤› bu y›llarda iflçi hareketinin bürokratlar› da SPD’de daha fazla yer almaya bafllad›lar. Ayn› zamanda genifl bir parti memurlar› kesimi vard›. Bu sürecin kaç›n›lmaz sonucu ise parti demokrasisi karfl›s›nda az›nl›k yönetiminin a¤›rl›k kazanmas› oldu. Art›k temel hedef parti ve sendikalar›n yasall›¤›n› çok uzaktaki bir devrim sürecine kadar korumakt›. Canl› bir eylem yerine pasif bir bekleyifl hakimdi. SPD içindeki yayg›n görüfl, kapitalizmin kendili¤inden çöküflü sonucunda sosyalizme geçilece¤i idi. Partinin etkili isimlerinden Bernstein, iflçi s›n›f›n›n mücadelelerini bir demokratik sosyalist reform hareketi olarak tan›ml›yordu. Kapitalizmin içindeki çeliflkilerin keskinleflmedi¤ini, tersine giderek hafifledi¤ini ve günden güne uysallaflt›¤›n› söylüyordu. Karteller, tröstler ve kredi kurumlar› kapitalist sistemin anarflik yap›s›n› ad›m ad›m düzeltiyorlard› ve sistem Marks’›n söyledi¤inin aksine, sürekli refaha do¤ru evriliyordu. Oysa gerçek hiç de öyle de¤ildi. Emperyalizm, dünyay› refaha do¤ru de¤il, korkunç karanl›k günlere, bunal›mlara ve savafllara sürüklüyordu. O y›llarda henüz Almanya’ya yeni gelmifl olan Rosa Lüksemburg, Marksist olmak iddias›ndaki SPD’de yaflanan bu kaba Marksizm tahrifat›na karfl› cepheden tav›r al›yor, 1898’de kaleme ald›¤› “Sosyal Reform mu, Devrim mi?” broflürüyle o günlerde resmen Bernstein taraf›ndan temsil edilen revizyonizmin içyüzünü sergiliyordu: “...Bir baflka deyiflle, kapitalist ekonomideki nihai etkileri aç›s›ndan de¤erlendirildikleri zaman karteller ve tröstlein kapitalist sistemin iyilefltirilmesinin arac› olmad›¤› görülür. Karteller ve tröstler, kapitalizmin çeliflkilerini azaltmay› baflaramazlar. Tam tersine, gittikçe büyüyen bir anarflinin arac› olarak görünürler. Kapitalizmin iç çeliflkilerinin daha da geliflmesini teflvik ederler. Kapitalizmin gelecek genel çöküflünü çabuklaflt›rlar.” 1914’e, yani I. Dünya Savafl›’na gelindi¤inde ise, yönetim kademesinde art›k tümüyle ayr›cal›kl› bir iflçi aristokra-

sisine ve sendika bürokrasisine dayanan, uzun ony›llar› bulan bar›flç› parlamentarist çal›flman›n ve legalizmin içinden çürütüp bitirdi¤i SPD, art›k iflçi s›n›f›n›n temel ç›karlar›n› temsil etmek niyet ve yetene¤ini tamamen yitirmifl s›radan bir “düzen partisi”ydi. Bu konumdaki SPD’nin parlamento grubu A¤ustos 1914 savafl bütçesine ve dolay›s›yla emperyalist savafla onay verince, Rosa Lüksemburg SPD’yi “kokmufl bir ceset” olarak niteledi.

I. Emperyalist Dünya Savafl› I. Dünya Savafl›, tüm cephelerde milyonlarca insan›n ölümüne neden olan bir katliam makinesiydi. Cephede yaflanan bu vahflet cephe gerisinde de açl›k ve sefalet olarak kendini gösteriyordu. 1870’lerin bafl›ndan beri yaflanan refah ve geliflme dönemi savaflla birlikte yerini k›tl›klara ve genel bir y›k›ma b›rakt›. ‹flçiler savafl nedeniyle her türlü özgürlüklerden yoksun b›rak›ld›. II. Enternasyonal, emperyalist savafl konusunda süren tart›flmalar nedeniyle bölünmenin efli¤ine geldi. Lenin, emperyalist savafl›n aleti olmay› kesinlikle reddedip silahlar›n burjuvaziye çevrilmesi gerekti¤ini söylüyordu, bunun savaflan her emperyalist ülkenin kendi burjuvazisini yenilgiye sürüklemesi, kesinlikle devrim için meflru bir tutum say›lmal›yd› (“devrimci yenilgicilik” takti¤i). SPD ise savafl›n kaç›n›lmazl›¤› karfl›s›nda s›n›f mücadelesini geçici olarak durdurmay› öneriyordu. “Savafl patlad›¤›nda görevi-

64


miz ülkemizin uygarl›k ve ba¤›ms›zl›¤›n› korumakt›r. Anayurdumuzu tehlike an›nda çukurda b›rakamay›z” diyordu SPD’nin bafl›ndaki burjuva uflaklar› ve emperyalist savafl destekçileri. Bu ise iflçi s›n›f›n› emperyalist burjuvaziye yedeklemekten baflka bir anlama gelmiyordu. SPD, II. Enternasyonal’de ald›¤› tutumu k›sa zamanda uygulamaya koydu. 4 A¤ustos 1914’te SPD milletvekilleri savafl kredilerine evet oyu verdiler. Aral›kta yap›lan ikinci oylamada bir kifli hariç tüm milletvekilleri evet oyu vereceklerdi. Red oyu veren o tek kifli ise Karl Liebknecht’ten baflkas› de¤ildi. SPD 1914’te savafl›n bafllamas›yla Alman iflçilerini “vatan topraklar›”n› savunmaya ça¤›rd›. SPD, cephe gerisinde de emperyalist Alman burjuvazisine hizmet ediyor, ayaklanmaya yatk›n olan kitleleri disiplin alt›na almak ve emperyalist savafl›n hizmetine sokmak göreviyle hareket ediyordu. Ancak 1915’te, sokaklarda küçük gösteriler yap›lmaya baflland›. Bu gösteriler k›sa zamanda büyüdü ve polisle çat›flmaya kadar vard›. SPD ise hep kitleleri dizginlemek yönünde hareket etti. SPD’deki sapmalara ve ihanete karfl› bafl›ndan beri mücadele eden iki komünist devrimci, Rosa Lüksemburg ve Karl Lienknecht, SPD’nin emperyalist savafl karfl›s›nda ald›¤› tutuma karfl›l›k Spartakist Grup’u kurdular. 1915’te “As›l Düflman Kendi Ülkemizde!” bildirisini oluflturarak iflçi s›n›f›n› ve emekçileri silahlar› kendi emperyalist burjuvazilerine yöneltmeye ça¤›rd›lar. 1 May›s 1916’da Potsdam’da savafl karfl›t› bir miting düzenlediler. Hala resmen parlamenter olan Karl Liebknecht’in bu mitingten sonra tutuklanmas›n›n ard›ndan 55 bin iflçi greve ç›kt›. SPD’nin emperyalist savafl karfl›s›nda ald›¤› tutum ve buna duyulan tepkiler, 1917’de bölünmelere yol açt›. Spartakistler, SPD’den ayr›ld›lar ve yine bu partiden ayr›lanlar›n kurdu¤u USPD’ye, yani Almanya Ba¤›ms›z Sosyal Demokrat Partisi’ne kat›ld›lar, ancak buna ra¤men ba¤›ms›z siyasetlerini sürdürdüler. Bu arada Rusya’da fiubat Devrimi patlak vermifl ve etkisini öteki savaflan ülkeler üzerinde de duyurmaya bafllam›flt›. 8 ay sonraki Ekim devrimi bu etkiyi k›ta çap›nda bir sars›nt›ya çevirdi ve bundan en çok etkilenen de Almanya oldu. 1917 Nisan’›nda Berlin’de silah sanayinde çal›flan 200 bin iflçi ekmek karnelerindeki k›s›tlamaya karfl› greve ç›kt›. Almanya’n›n ilk ‹flçi Konseyi kuruldu. Grevler giderek yayg›nlafl›yordu. 1918 Ocak ay›nda Berlin’de bafllayan grevler Kiel, Hamburg, Ruhr Havzas› ve Münih gibi flehirlere de yay›lm›flt›. Tüm Almanya’da 1 milyona yak›n iflçi grevdeydi. Büyük Berlin ‹flçi Konseyi kurulmufltu. Grevdeki iflçilere karfl› bask›lar ve tutuklamalar yayg›nlaflmaktayd›. Almanya’n›n savafltaki ma¤lubiyeti aç›kça ortaya ç›km›flt›. Savafl süreci boyunca iflçi s›n›f› mücadelesine ihanet eden SPD, ödülünü hükümet orta¤› olarak ald›.

Bir yandan ateflkes görüflmeleri sürerken son bir sald›r› plan› ç›kar›ld›. Alman donanmas›n›n bir komutan› askerlere “Son iki bin at›fl›m›z› yapt›ktan sonra dalgalanan bayraklar›m›zla bataca¤›z” dedi. Askerlerse bu sözde “kahramanca” ölümü reddettiler ve ayakland›lar. Bu olay Kas›m devriminin ilk k›v›lc›m›n› ateflledi. Kielli iflçiler 5 gün içinde tüm kentin kontrolünü ele geçirdiler ve Kiel ‹flçi ve Asker Konseyi’ni kurdular. Ayaklanmalar bu andan itibaren h›zla di¤er kentlere yay›ld›. Pek çok kentte iflçi, asker ve çiftçi konseyleri kent yönetimini ele geçirdi. Liebknecht ile görüflen (USPD’lilerin a¤›rl›kl› oldu¤u) ‹flyeri Temsilcileri Konseyi bir devrim ça¤r›s› için tarih belirleyemedi. Sonuçsuz kalan tart›flmalar›n ard›ndan kitleler 8 Kas›m’da meydanlara doldular ve Spartakistler ve USPD taraf›ndan yap›lan grev ça¤r›s›na uydular. Geliflmeler karfl›s›nda hükümetten çekilen SPD “Yaflas›n toplumsal cumhuriyet” slogan›n› ortaya att›. ‹mparatoru ikna eden SPD, Cumhuriyet’i ilan ederken USPD’yi de hükümete katarak taraf›na çekmeyi baflard›. Bu geliflmelerden iki saat sonra Karl Liebkneckt saray›n balkonundan “Sosyalist Cumhuriyet”in kuruldu¤unu aç›klad›. Bu haliyle bir yanda USPD ve SPD’nin kurdu¤u “Halk Temsilcileri Konseyi” di¤er tarafta ‹flçi ve Asker Konseylerinin oldu¤u ikili bir iktidar ortam› olufltu. ‹flçi ve Asker Konseylerindeki toplanma sürüyordu. Hükümet ise buna karfl› Freikorps’u (Gönüllüler Ordusu) oluflturuyordu. Bu Gönüllüler Ordusu, lümpenlerden oluflan ve devrimi bo¤acak olan karfl›-devrimin organizasyondu. 6 Aral›k’ta Berlin ‹flçi ve Asker Konseyleri üyeleri hakk›nda tutuklama karar› ç›kmas› hareketlenmelere sebep oldu. Spartakistlerin bafl›n› çekti¤i olaylara müdahele eden SPD’li Otto Wels kitlenin üstüne atefl emri vererek 14 kiflinin ölümüne yol açt›. Geliflen olaylar karfl›s›nda Spartakistler ayr› bir parti olarak örgütlenmenin gerekli oldu¤u karar›na vard›lar. Ve d›flar›dan da bir tak›m kat›l›mlarla Alman Komünist Partisi’ni (KDP) kurdular. SPD’nin toplumsal cumhuriyet

Alman Kas›m Devrimi

65

E k i m G e n ç l i ¤ i


E k i m G e n ç l i ¤ i

söylemi devrimci bir hükümet gibi alg›lansa da, SPD’nin USPD’nin hükümetteki etkisini ve iflçi konseylerin gücünü s›n›rlamak için bafllatt›¤› bir tak›m uygulamalar, iflçiler aras›nda ciddi bir rahats›zl›k yaratt›. Tutuklama karar› ç›kar›lan USPD ve ‹flçi Temsilcileri Konseyi yöneticilerini desteklemek amac›yla 4 Ocak’ta pek çok yerde yeni eylemler bafllad›. Ancak bir belirsizlik hakimdi. KDP, USPD ve Devrimci ‹flyeri Temsilcileri yap›lacaklar› belirlemek üzere sürekli toplant› halindeydiler. Bu ise d›flar›da eylem halindeki kitlelerde bir önderlik bofllu¤una yol aç›yordu. 4 Ocak’ta SPD’nin USPD’li Berlin polis flefini görevden almas› tepkiyle karfl›land›. USPD, Devrimci ‹flyeri Temsilcileri (D‹T) ve KDP’nin protesto ça¤r›s›yla kitleler emniyet saray›na akt›lar. Bu geliflmeler karfl›s›nda devrim komitesi kurulmas› karar› al›nd›. Devrimci Komite ertesi güne tekrar eylem ça¤r›s› yapt›. Kitleler yine topland›. SPD devrim sorununu kökünden halletmek istiyordu. Bu amaçla “Gönüllüler Ordusu” Freikorps oluflturmufltu. ‹flsizler ve “vatan› kurtarmak isteyen” ö¤rencilerden oluflan afl›r› sa¤c› Freikorps’lar sald›r›ya haz›rd›. Bu katiller ordusu 10 Ocak günü sald›r›ya geçti. Freikorps’lar iflgal edilen yerlere tek tek giriyorlar, iflgalcileri sokak ortas›nda kurfluna diziyorlard›. Binlerce iflçi katledildi. 15 Ocak günü Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht de Freikorplar taraf›ndan tutukland› ve orada öldürüldü. Dünya iflçi s›n›f›, iki komünist önderini ve sosyalizm mücadelesinde iki yoldafl›n› Rosa Luxemburg ve Karl Liebknect’i kaybetti. Onlar; Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknect, emperyalizme ve kapitalizme karfl› devrimin k›z›l solu¤u oldular. Onlar›n soluklar› hala aram›zda ve ölümlerinden bir kaç saat önce yaz›ya döktükleri sesleri hala kulaklar›m›zda: “Berlin’de düzen hüküm sürüyor!’Sizi budala zaptiyeler! Kum üzerine kurulu sizin düzeniniz! Devrim daha yar›n olmadan, zincir flak›rt›lar› içinde yine do¤rulacakt›r ve sizleri dehflet içinde b›rak›p, trampet sesleri aras›nda flunu bildirecektir: Vard›m, Var›m, Varolaca¤›m!” (Rosa Luxemburg, Die Rothe Fahne, 14 Ocak 1919)

Eylem ve etkinliklerden... Üniversitelerde polis terörüne geçit vermeyelim! DTCF’de faflistlerin devrimcilere sald›r›s›n›n ard›ndan dekanl›k izniyle okula giren polis, koridorlara, s›n›flara gaz bombas› atarak ö¤rencilere sald›rd›. Cebeci’den ‹P’li grubun ve polisin ç›kar›lmas›n›n ard›ndan Cebeci’de bulunan ö¤renciler topluca DTCF’ye yürüyerek DTCF’li ö¤rencilerle bulufltu ve yaklafl›k 500 kifli Abdi ‹pekçi Park›’ndan Sakarya Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Polis barikat›yla durdurulan ö¤renciler kararl›l›klar›yla barikat› açt›rarak, Sakarya Caddesi’ne yürüdüler ve burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. (Ekim Gençli¤i/Ankara)

“Polis defol, üniversiteler bizimdir!” Bize ait olmas› gereken üniversitelerde bizden daha rahat dolaflan polis, sald›r›lar›n› art›rarak sürdürüyor. Keyfi kimlik sormalar, izinsiz yurtlara kadar girip ö¤renciye ait bilgilerin incelenmesi, bak›flla-sözle taciz, “solcu ö¤renciler”le dolaflan ö¤rencilerin “uyar›lmas›” vb. bir yana, sivil polis art›k fakülte önünde ö¤renci yumrukluyor! Bir arkadafl›m›z haz›rl›k binas›n›n önünde polisin yumrukla sald›r›s›na maruz kald›. Orada bulunan ö¤renciler bu duruma büyük tepki gösterdiler. Sald›r› sonras› bölgeye gelen özel güvenlik ile ö¤renciler aras›nda tart›flma yafland›. Ö¤renciler polisin üniversite içinde bulunmas›ndan çok rahats›z olduklar›n›, polisin bu sald›rgan tavr›n› sürekli gösterdi¤ini dile getirdiler. Sald›r› sonras› Gaziantep Üniversitesi Ö¤renci Platformu, “Duydunuz mu? Polis üniversite içinde ö¤renciye sald›r›yor! Üniversiteler ne onu rant kap›s› haline getirmeye çal›flan sermayenin, ne de terör estiren polisindir! Üniversiteler bizimdir! Üniversitemizde polis istemiyoruz! Polis defol, üniversiteler bizimdir!” içerikli bir bildiri da¤›tarak polisin tavr›n› teflhir etti. Ayr›ca ‹HD’de bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. (Ekim Gençli¤i/Antep)

ODTÜ öğrencileri yargısız infazı protesto etti... Mardin-K›z›ltepe’de 12 yafl›ndaki U¤ur Kaymaz ve babas›n›n katledilmesini protesto etmek için bir eylem planlad›k. Hafta boyunca ast›¤›m›z afifllerle, da¤›tt›¤›m›z bildirilerle olay›n iç yüzünü insanlara gösterdik. 9 Aral›k günü akflam saat 18:00’de yemekhane önünden yurtlar bölgesine kadar meflaleli bir yürüyüfl gerçeklefltirdik. “ODTÜ Ö¤rencileri” pankart›n›n arkas›nda yaklafl›k 200 kifli eyleme kat›ld›. Tafl›d›¤›m›z döviz, yükseltti¤imiz slogan ve söyledi¤imiz marfllarla artan coflkumuz görülmeye de¤erdi. Okunan bildirinin ard›ndan U¤ur Kaymaz’›n an›s›na, onu yaflatmak için bir fidan dikildi. Jandarman›n robokoplarla gelmesi devletin bir ö¤renci hareketinden nas›l da korktu¤unu gösterdi. Ö¤renci hareketinin bu kadar durgun oldu¤u bir dönemde böylesi bir eylem ilerisi için umut verici oldu. (Ekim Gençli¤i/ODTÜ)

66


Çok yafla Komutan!

Burası Bolivya, La Hugiera. ’67’nin en unutulmaz sonbaharında kızıl bir yaprak gibi toprağa düşen Komutan’ın son uğrağı. ’67 Ekim’i bu acı ile geçti tarihe. Ama devrimciler acılarla hatırlanmıyor. Onları yaşatan koca bir dava, gök gürültüleriyle, şimşekler ve sağanaklarla var ediyor kendi tarihini. “Che ölmedi!” diyen alanlarda yine devrim sloganları patlıyor, sınıflar mücadelesi yitirdiği komutanlara ağlayamayacak kadar hızlı ilerliyor, duraksamıyor. Ama devrimciler kolay unutulmazlar. Hele bir toprağa ayak bastılar, bir halkla el sıkıştılarsa… Onlar orada o toprağın neminde, o halkın ellerinde, çocukların gelecek gözlerinde ve kavgada yaşarlar. İşte köylülerin askerlerin bütün zoruna rağmen Che’yi nasıl yaşattıklarına bakın. Orada o kuru toprağın üzerinde Latin purosu ve evrensel gülümsemesi ile Ernesto, her gün güneşi karşılıyor. Komutanın resmine bile tahammül edemeyen askerler gün içinde resmi ve başında nöbet tutan köylüleri karakola götürüyorlar, ama Komutan, gözlerinde zafer dolu bir gülüşle her sabah köylülerinin elleriyle güneşi karşılamaya çıkıyor. Çorum’da jandarmalar, hala İbrahim Kaypakkaya’nın mezarını beklerler. Ulucanlar’da Habip’i korkuyla anlatır katiller. Adli tutsaklar bile katliamın yapıldığı hamama girmezler. Bu yüzdendir; devrimcilerin ölmezliği, devrim davasının tükenmezliği... Çok yaşa Komutan!


“Sıkı durun! Kaçmadık. Yenilmedik... Çünkü Spartaküs ate ve ruh demektir, yürek ve can demektir, proleter devrimin arifesi ve eylemi demektir. Çünkü spartaküs zafer özlemini, sınıf bilinçli proletaryanın mücadele azmini temsil etmektedir... Bunlar elde edildi¤i zaman biz ister yaflayalım, ister yaflamayalım programımız yaflayacaktır ve kurtulan halkların dünyasına egemen olacaktır.” Karl Liebknicht 15 Ocak 1919

“‘Berlin’de düzen sürüyor!’ Sizi budala zaptiyeler! Kum üzerine kurulu sizin ‘düzeniniz’. Devrim daha yar›n olmadan, ‘zincir flak›rt›lar› içinde do¤rulacakt›r!’ Ve sizleri dehflet içerisinde b›rak›p trampet sesleri aras›nda flunu bildirecektir: ‘Vard›m, var›m, varolaca¤›m!’” Rosa Luxemburg, 14 Ocak 1919


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.