EG 82. sayı

Page 1


Ekim Gençli¤i’nden

‹‹Ç Ç‹‹N ND DEE K K ‹‹LLEER R

Yeni sayımızla merhaba, İşçi sınıfının birlik,

dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. İki karşıt sınıfın; burjuvazi ve ploreteryanın karşı karşı

geldiği, bir yılın emeğinin

Birlik ve mücadele için 1 MAYIS’ta alanlara!......3-4 BDSP’den 1 Mayıs çağrısı............................................5 1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!...........................6-7

Polis-idare işbirliğine son!...........................................8 İÜ’de soruşturma saldırısı protesto edildi..............9

Ceren Uysal’dan Sabah gazetesine tekzip.............10

Soruşturma karşıtı eylemlerden..............................11 ZKÜ’de soruşturma terörü........................................12 Trakya Üniversitesi’nde soruşturma bilmecesi.....13

sonuçlarının ortaya konulduğu Newroz eylemlerinin gösterdikleri.....................14-15 1 Mayıs işçi ve emekçiler için olduğu kadar gençlik içinde önemli bir tarihi işaret etmektedir.

Beytepe: Newroz kutlamasına karşı

jandarma provokasyonu...........................................15 Bu sefer ziyarete değil kalıcı olmaya geliyorlar

Ama biz izin vermeyeceğiz!......................................16

Provokasyonun parçası olma!..................................17

Bunun nedeni açık ki

gençlik hareketinin, işçi sınıfı hareketi ve mücadelesi ile kopmaz bağlarla bağlı

olmasıdır. Bugün alabildiğine

Sermaye Çukurova Üniversitesi’ne de el attı!.......18

“Yetkin” değil toplumcu mühendis olacağız!..19-21 MMO Öğrenci Üye Kurultayı gerçekleşti.................21

AİESEC vaatlerinin arkasındaki gerçek.............22-23 Nükleer enerji oyununda felakete geri sayım

başladı!.. Durdurmak bizim elimizde!...............24-26

daralmış olan gençlik hareketi, SEKA direnişi bitti, mücadele sürüyor....................27 işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin desteğine muhtaçtır. Sermaye devletinin Nükleer santral gerçeği.......................................28-29 tüm toplum nezlinde saldırılarını tırmandırdığı bir dönemde;

Öğrenci hareketinde güçlenen birlik zemini

üniversitelerinin ticarileştirilmesine karşı çıkan gençlik güçleri ile

SEKA’da, TEKEL’de özelleştirmelere karşı mücadele eden işçi sınıfın talep ve özlemleri, bu temelde mücadele dinamikleri önemli ölçüde

ve bir ilk adım!.....................................30-32

Ticari eğitim ve üniversiteler..............................33-36 İstanbul Üniversitesi’nde Kızıldere anması.....37-38 İstanbul Liseli Gençlik Platformu’ndan (İLPG)

örtüşmektedir. İşte bu nedenle üniversitelerin ticarileştirilmesine karşı, Kızıldere anmaları................................................39-40 emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı taleplerimizi gür bir biçimde Kızıldere şehitleri ülke çapında anıldı..............41-42 işçi sınıfının bu kavga gününde onlarla kol kola alanlarda

10. yılında Gazi katliamı lanetlendi........................43

haykırmalıyız.

Geleceğin eşit, özgür ve kardeş dünyasına duyduğumuz özlemi 1

Mayıs alanlarında haykıralım.

***

İÜ’de Mart katliamları lanetlendi...........................44

16 Mart anmalarından..............................................45 İşgale karşı eylemlerden.....................................46-47 Liseli gençlik 1 Mayıs’a hazırlanıyor!...............48-49 Münih’te paralı eğitime karşı protesto.................49

“Sadece kendimiz için değil yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve ÇÜ’de faşist çete-polis-idare ortaklı saldırı.....50-51 emeçinin haklı davasını savunmak için direniyoruz.” diyerek ölüm orucu İzmir’de devrimci gençlik örgütlenmelerinden

ortak açıklama......................................................52-53

direnişinde yerini alan Hatice Yoldaş şehit düşmesinin 4. yılında yüreklerimize ateş, kavgamıza ışık saçmaya devam ediyor.

TKİP Kurucu Üyesi ve Ölüm Orucu şehidi Hatice Yürekli yoldaşın anısı

önünde saygı ile eğiliyoruz.

Devrimciler ölmez devrim davası yenilmezdir.

Ekim Gençli¤i

Sosyalist Gençlik Dergisi Say›: 81 l Mart 2005 Fiyat›: 1YTL. (KDV dahil) Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti. Yönetim Adresi: Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbul Tel: 0 (212) 534 32 39 Fax: (0212) 635 69 93

E-mail: ekim_gencligi@yahoo.com

ODTÜ’de etkinlik gösteren bazı topluluklarla

röportaj..................................................................54-55

Suçumuz İbrahim olmak mı?....................................56 Meslek yüksek okulları işsiz yetiştiriyor!...............57 Çalışmalardan.............................................................58

Hatice Yürekli yoldaş ölümsüzdür!..........................59

EKSEN Yay›nc›l›k Bürolar› Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakafl ‹flhan› No:13/22, Kartal/‹STANBUL

Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan› Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAYSER‹

Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 28 78

Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24 K›z›lay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44

Sönmez ‹fl Saray› Kat 3 No 220 Heykel / Bursa Tel: 0 (224) 220 84 92 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710 Konak/‹ZM‹R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›) Esenyurt/‹STANBUL

Bask›: Serler Matbaac›l›k

Da¤›t›m: Yaysat


Birlik ve mücadele için 1 MAYIS’ta alanlara! E k i m

1 May›s yaklafl›yor. Her sene oldu¤u gibi bu y›l da iflçi s›n›f› ve emekçiler dünyan›n dört bir yan›nda sermayenin sald›r›lar›na karfl› taleplerini hayk›racaklar, gelecek özlemlerini dile getirecekler, kapitalist sistemin sosyal sald›r›lar›na ve emperyalist sald›rganl›¤a karfl› alanlar› dolduracaklar. Sermaye s›n›f› ile iflçi s›n›f› ve emekçilerin karfl› karfl›ya geldikleri bir gün olarak 1 May›s, özellikle içinden geçmekte oldu¤umuz süreçte apayr› bir anlam ve önem tafl›yor.

Birleflik, kitlesel ve devrimci bir 1 May›s! Bu y›l›n 1 May›s’› sermaye devletinin her alanda sosyal sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› ve emperyalist savafl ve sald›rganl›¤›n bölgemiz üzerinde görülmemifl derecede boyutland›¤› bir dönemde gerçekleflecek. Ne yaz›k ki iflçi s›n›f› ve emekçiler halihaz›rda bu tarih sald›r›lar› geri püskürtecek bir mücadele kapasitesi ortaya koyabilmifl de¤iller. Bunu baflarman›n yolu, iflçi ve emekçilerin biriktirdikleri mücadele potansiyelini devrimci müdahaleyle a盤a ç›karmaktan, her geçen öfke ve tepkisi büyüyen iflçi ve emekçileri harekete geçirmekten ve örgütlemekten geçmektedir. Bu bilinçle davranan devrimci güçler, sendika bürokrasisinin ihanetine ve reformist kuflatmaya karfl› bu 1 May›s’›n birleflik, kitlesel ve devrimci bir 1 May›s olarak kutlanabilmesi için harekete geçmifl, ‹stanbul’da bir araya gelerek belli talep ve gündemlerle Devrimci 1

May›s Platformu’nu kurmufl bulunuyorlar. Geçti¤imiz y›l özellikle ‹stanbul’daki 1 May›s eyleminin devletin icazet alan›n›n d›fl›nda, fiili ve meflru bir biçimde kutlanm›fl olmas›, iflçi s›n›f›n›n son dönemde eylemlilikleri ile mücadele potansiyelini ortaya koymaya bafllamas›, bu y›lki 1 May›s’›n devrimci bir 1 May›s olarak kutlanmas›n›n önemini ayr›ca art›rmaktad›r. 1 May›s’›n genel tablosu kuflku yok ki gençlik için de belirleyicidir. Gençlik hareketinin kaderi s›n›f hareketi ve bu hareketin güncel durumundan ayr› düflünülemez. Dolay›s›yla gençlik de kendi pay›na düfleni fazlas›yla ald›¤› sald›r›lar ve hak gasplar›na karfl› 1 May›s’ta güçlü bir ad›m atabilmek durumundad›r. Yine Irak’ta süren iflgal ve Ortado¤u’da emperyalist ya¤ma projeleri, nükleer santral planlamas›, ‹zmir’de kurulmas› planlanan NATO üssü gibi genel politik gündemler ile yerel çal›flmalar›n a盤a ç›kard›¤› temel sorunlar 1 May›s alanlar›n›n hesaplaflma alanlar›na dönüfltürülmesinin imkanlar›n› ortaya koymaktad›r. Gençlik bu temelde, iflçi s›n›f›n›n birlik ve mücadele gününde devrimci, birleflik ve kitlesel bir 1 May›s hedefi ile mücadele alanlar›ndaki yerini almal›d›r.

G e n ç l i ¤ i

Gençlik hareketinin tablosu ve 1 May›s Bu y›l›n 1 May›s’› öncesinde gençlik hareketi de önemli ölçüde örgütsüz bir halde bulunmaktad›r.

3


E k i m G e n ç l i ¤ i

Dönemin bafl›ndan bu yana devam eden birleflik bir gençlik hareketi ve mücadelesi tart›flmalar› halihaz›rda anlaml› bir düzeye ulaflm›fl olmakla beraber, kendi sonuçlar›n› 1 May›s alan›nda ortaya koymaktan uzakt›r. Dönemin bafl›ndan bu yana devam eden örgütsüzlük ve kitlelerden kopukluk bu y›l›n 1 May›s’›na da tafl›nmakta, bu durum gençlik hareketinin 1 May›s alan›na daha etkin bir ç›k›fl yapmas›n› engellemektedir. Bu tabloyu de¤ifltirme potansiyeli tafl›yan çabalar ise küçük burjuva sorumsuzlu¤una ve reformist kendili¤indencili¤e tak›lm›fl, bu y›l›n 1 May›s’›na sonuçlar›n› tafl›ma imkan›n› heba etmifltir. Birleflik mücadele aç›s›ndan yaflan›lan bu olumsuz tablo sermayenin sald›r›lar›n› yayg›nlaflt›rmas›n› da kolaylaflt›rm›flt›r. Ülkenin dört bir yan›nda uygulanan ve ‹stanbul Üniversitesi’nde yo¤unlaflan soruflturma terörü ve faflist sald›r›lar›n artmas› gençlik hareketinin yaflad›¤› darl›¤›n ve da¤›n›kl›¤›n bir sonucu olarak alg›lanmal›d›r. Bu sald›r›lar halihaz›rda gençlik güçleri içerisinde bir toparlanma yaratm›fl olsa da, bu toparlanma sald›r›lar› karfl› sald›r›ya dönüfltürecek bir mücadele çizgisi ortaya koymaktan uzakt›r. Bu olumsuz tablo harcanmas› gereken çaban›n kapsam›n› da ortaya koymaktad›r. Mart ay›nda ortaya konulan eylemler ve bu eylemlerin tablosu, zay›fl›klar›n yan›s›ra imkanlar› ve görevleri ortaya koymak bak›m›ndan yeterince aç›klay›c›d›r. Eylemlerin kitle taban›nda önemli bir darl›k söz konusu iken, liselere ve çevre üniversitelerine kadar bir dizi yerele yayg›nlaflmas› anlaml›d›r. Özgücüne güvenen etkili bir kitle faaliyeti TK‹P Merkez Yay›n Organ› Ekim’de yer alan “Gençlik hareketi ve komünist gençli¤in görevleri” bafll›kl› yaz›da ifade edilen flu temel gerçek, bugünün gençlik hareketi tablosu düflünüldü¤ünde, bir kat daha önem tafl›maktad›r: “Gerekti¤inde kendi bafl›na yürümek güç ve iradesi gösteremeyenler, baflkalar›n› birlikte yürüyüfle çekmek güç ve iradesi zaten gösteremezler. Politik yaflam›n genelinde geçerli olan bu ilke, bugünün gençlik hareketi gerçekli¤i gözetildi¤inde özellikle önemli ve geçerlidir. Temel hedef ile günün gerçekleri aras›nda do¤ru, amaca uygun düflen bir iliflki ve bütünlük kurabilmektir burada söz konusu olan. Do¤ru bir politikan›n hayata geçirilmesi mücadelesinde bütünsel hedefi flaflmaz bir güven ve kararl›kla gözetmek ile, bu de¤iflmez hedefe günün henüz s›n›rl› ve k›smi kalabilen olanaklar›ndan hareketle ulaflmaya çal›flmak iki ayr› fleydir. ‹lkine ulaflmak tam da ikincisinden hareket etmeyi gerektirir.” Bu aç›dan bu y›l›n 1 May›s’›na, kendi gücümüze

4

güvenerek, etkili bir ön haz›rl›k faaliyeti ile haz›rlanmak sorunu ile karfl› karfl›yay›z. Bu, birleflik ve devrimci bir gençlik hareketi yaratma iddiam›z›n gelecekte daha güçlü bir karfl›l›k üretmesinin de önemli halkalar›ndan birisini oluflturmaktad›r. 1 May›s çal›flmam›z› bu özgüvenle yayg›n bir kitle çal›flmas› olarak örgütleyece¤iz. ‹flçi s›n›f›n›n birleflik, kitlesel ve devrimci 1 May›s’›na alanlar›m›zdan etkili bir kat›l›m› sa¤lamak için tüm gücümüzü seferber edece¤iz. Bugünün genifl örgütsüz potansiyeli düflünüldü¤ünde, etkili bir kitle çal›flmas› örmek ve bu çal›flmaya ileri unsurlar›n kat›l›m›n› sa¤lamak ertelenemez bir sorrumlulu¤umuzdur. 1 May›s faaliyetimizi bu temelde kurgulamal› ve genifl kitlelere dönük bir faaliyet içerisinde ileri unsurlar› 1 May›s faaliyetlerinin öznesi haline getirebilmeliyiz. Temel sorunumuz, mücadele e¤ilimi içerisinde olan kesimleri harekete geçirmenin yol, yöntem ve araçlar›n› gelifltirebilmektir. Bunun somut ve güncel biçimlerinin bafl›nda platform, komite vb. örgütlenmeler gelmektedir. Esnek bir tarzda oluflturaca¤›m›z bu tür örgütlenmeler kitle çal›flmam›z› güçlendiren araçlar olarak etkili bir biçimde kullan›lmal›d›r. Öte taraftan, genel olarak 1 May›s’a ve bu y›l›n 1 May›s eyleminin önemine dair söylediklerimiz elbette bofluna de¤ildir. Bu önemi bilince ç›kartmak demek, bunun gerektirdi¤i çal›flma yo¤unlu¤u ve disiplini ortaya koyabilmek demektir. Bu baflar›lamad›¤› takdirde, 1 May›s çal›flmam›z rutin kitle çal›flmas› süreci gibi de¤erlendirildi¤i koflullarda, aç›k ki bekledi¤imiz sonuçlar› da üretemeyecektir. Unutulmamal›d›r ki, bu çal›flmada elde edece¤imiz baflar›, birleflik ve devrimci bir gençlik hareketi gelifltirme hedefine bizi biraz daha yaklaflt›racakt›r. Devrimci bir gençlik hareketi için iflçi s›n›f›n›n devrimci 1 May›s’›na! Gençlik hareketinin tüm öznel ve nesnel yetersizliklerine karfl›n, genç komünistler olarak politika ve özgüven plan›nda en güçlü dönemlerden birisini yafl›yoruz. Bugünkü çal›flmam›z geçmiflle karfl›laflt›r›lamayacak bir düzeye ulaflm›fl durumda ve devrimci bir gençlik hareketi gelifltirmenen imkanlar›na her zamankinden daha fazla sahibiz. Gün, bu imkanlar› en etkili bir biçimde de¤erlendirmek ve güce dönüfltürmek için sefer olma günüdür! Genç komünistler olarak bugüne kadar büyük bir emekle kazand›¤›m›z birikimi, birleflik, kitlesel ve devrimci 1 May›s hedefine seferber edebilmek için görev bafl›na!


BDSP’den ça¤r›...

Birleflik, kitlesel ve devrimci bir 1 May›s için! 2004 1 May›s’› KESK, D‹SK ve Türk-‹fl konfederasyon yönetimlerinin farkl› hesaplar› u¤runa “alan tart›flmalar›”na bo¤ulmufl, 1 May›s’›n birleflik, güçlü ve görkemli bir flekilde kutlanmas› zaafa u¤rat›lm›flt›r. 2004 1 May›s’›n› terör örgütü NATO’nun Türkiye toplant›s› öncesinde kutlayan iflçi ve emekçiler, bu y›lki 1 May›s’› emperyalist barbarl›¤›n artt›¤›, kapitalist y›k›m›n derinleflti¤i bir süreçte kutlamaya haz›rlanmaktad›r. Sendikal bürokrasi ve reformist çevreler y›llard›r devrimci güçleri, toplanma ve alan yeri belirlemesinden yürüyüfl kolu ve kürsü kullan›m›na kadar 1 May›s’› örgütleme süreçlerinden uzak tutmaya çal›flmaktad›r. Geçti¤imiz y›l devrimci güçler biraraya gelerek yaflanan belirsizlik ve da¤›n›kl›k tablosuna müdahale etmifl, bu da¤›n›kl›¤› iflçi s›n›f› ve emekçiler lehine çözme iradesi göstermifltir. Geçti¤imiz y›l 1 May›s’ta bafllayan ortak hareket etme iradesini 19 Aral›k, 8 Mart gibi süreçlerde de devam ettirerek, devrimci ilke ve politikalar çerçevesinde birlikte davranmay› baflarabilmifltir. Bu y›lki 1 May›s, uflak tak›m›n›n SEKA, TEKEL, Sümerbank, Tüprafl, Telekom vb. kârl› kurulufllar› IMF programlar› gere¤ince haraç-mezat emperyalist tekellere ve yerli iflbirlikçilerine satmaya haz›rland›¤›, iflçi ve emekçilere kölelik koflullar›n› dayatt›¤› bir süreçte gerçekleflecektir. Sosyal sorunlara çözüm üretme imkanlar›n› yitirmifl bu düzenin temel hak ve özgürlükleri u¤runa harekete geçen kitlelere çözümü ise bask›, terör ve bast›rma yöntemleri olmaktad›r. Sosyal sorunlar›n a¤›rlaflt›¤›, s›n›f çeliflkilerinin keskinleflti¤i bir toplumsal zeminde gerçekleflecek olan 2005 1 May›s’›n›n ayr› bir anlam› ve önemi vard›r. SEKA iflçilerinin direnifliyle bafllayan özellefltirme karfl›t› mücadele giderek s›n›f›n di¤er bölüklerini de etkilemektedir. Sosyal y›k›m politikalar›na karfl› hareketlenmeye bafllayan iflçi ve emekçi kitleler bahar sürecine yeni eylemliliklerle girmeye haz›rlan›yorlar. Bu durum, bu y›l›n 1 May›s’›nda devrimci güçlere düflen görev ve sorumlulu¤u art›rmaktad›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçiler, emek düflmanlar›na, sosyal

E k i m G e n ç l i ¤ i

y›k›m politikalar›na ve emperyalist barbarl›¤a karfl› birleflik, kitlesel ve devrimci bir 1 May›s için bir araya gelmelidirler. Tüm devrimci güçlerin bu yönlü bir çaba içerisine girmeleri, konfederasyonlar›n ucuz demagojilerine f›rsat vermemek için güç ve iradelerini birlefltirmeleri büyük bir önem tafl›maktad›r. Geçti¤imiz y›l ve y›llar›n deneyimlerinden de yola ç›karak, birleflik, kitlesel ve devrimci bir 1 May›s tablosu yarat›lmas› ihtiyac›na ve 1 May›s’›n özüne ve amac›na uygun kutlanmas› gere¤ine inanan tüm devrimci yap›lar› birlikte davranmaya ça¤›r›yoruz. Yaflas›n iflçi s›n›f›n›n birlik, mücadele, dayan›flma günü 1 May›s!

Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu (BDSP) 10 Mart ‘05

5


1 May›s’ta mücadele alanlar›na! E k i m G e n ç l i ¤ i

6

S›n›f savafl›m›n›n bir ürünü olan 1 May›s, iflçi s›n›f›n›n burjuvaziye karfl› mücadelesinden do¤du. A¤›r sömürü, düflük ücretler ve günde 12-18 saati bulan uzun çal›flma saatleri, “8 saatlik iflgünü” talebinin dünyada iflçi s›n›f›n›n en önemli istemlerinden biri olarak yükseltilmesine yol açt›. 1886 y›l›nda ABD’nin Baltimore kentinde toplanan ‹flçi Sendikalar› Kongresi, 8 saatlik iflgününün yasaya ba¤lanmas› konusunda karar al›r. Ancak talep reddedilir. 8 saatlik iflgünü talebi Amerikan iflçi s›n›f›n›n ortak talebi haline gelir ve bu talebin burjuvaziden kopar›l›p al›nmas› için çetin bir mücadele bafllar. 18841886 y›llar› aras›nda 8 saatlik iflgünü talebi için birçok eylem ve grevler yap›l›r. 1 May›s 1886 günü Amerika çap›nda yüzbinlerce iflçi “8 saatlik iflgünü” talebiyle alanlara ç›kar. Hemen tüm sanayi merkezlerinde, NewYork, Philadelphia, Chicago, Loiseville ve Baltimore’de 200 bini aflk›n iflçi genel greve gider. Chicago’da yürüyüfle geçen 80 bin iflçi miting ve gösterilerde 8 saatlik iflgünü talebini yükseltir. Genel grev ve eylemlerin daha da yayg›nlaflmas›ndan korkan burjuvazi, silahl› resmi güçlerinin yan› s›ra ajan provokatörlerle sald›r›ya geçer. 3 May›s günü bir fabrika önünde toplanan ve greve kat›lmak için iflçilere ça¤r› yapan iflçilerin üzerlerine atefl aç›l›r ve bir iflçi öldürülür. ‹flçiler bu kanl› sald›r›y› protesto etmek için miting karar› al›rlar. 4 May›s’ta iflçiler daha güçlü bir protesto gösterisi düzenlerler. Mitingin bitmesine yak›n birkaç yüz polis miting alan›na girer. Hemen ard›ndan nereden geldi¤i belli olmayan bir bomba polislerin bulundu¤u yere düfler ve iflçiler kurflun ya¤muruna tutulurlar. 4 iflçi, 7 polis ölür ve çok say›da iflçi yaralan›r. 8 iflçi önderi sendikac› ve yüzlerce iflçi tutuklan›r. 1,5 y›l süren göstermelik yarg›lamalar sonucu çok say›da iflçiye a¤›r cezalar verilir. Albert Persons, Adolp Fischer, George Engel ve August Spies isimli 4 iflçi önderi ise idama mahkum edilir. Bask›larla, katliamlarla ve idamlarla s›n›f hareketini durdurabilece¤ini düflünen burjuvazi


E k i m yan›lm›flt›r. Burjuvaziye en net cevap dara¤ac›na gözlerini k›rpmadan giden iflçi önderlerinden gelir. 11 Kas›m 1887’de idam sehpas›na ç›kan August Spies mahkemede flunlar› söyler: “E¤er bizi asarak tahakküm alt›ndaki milyonlar›n, sefalet içinde çal›flan ve kurtuluflu arzulayan, kurtuluflu bekleyen milyonlar›n bu hareketini, iflçi hareketini ezebilece¤inizi umuyorsan›z, e¤er düflünceniz buysa, o zaman as›n bizi! Burada bir k›v›lc›m› ezeceksiniz, ama flurada, burada ve orada, arkan›zda ve önünüzde ve her yerde alevler yükseliyor. Bu gizli bir atefl. Bunu asla söndüremezsiniz.” ‹dam edilen iflçi önderlerinin cenazesine 600 bin iflçi kat›l›r ve kitlesel eylemler devam eder. Bu bask› ve idamlar uluslararas› planda da dayan›flma ve mücadelenin geliflmesine yol açar.

1 May›s dünyan›n bütün iflçilerinindir! 3 y›l sonra, 14-21 Temmuz 1889’da toplanan 2. Enternasyonal 1. Kongresi, 1 May›s 1890’da tüm ülkelerde gösteriler yap›lmas›n› kararlaflt›rd›. Birçok ülkede 8 saatlik iflgünü talebiyle ve katledilen iflçiler an›s›na görkemli gösteriler düzenlendi. Bunun üzerine Brüksel’de toplanan 2. Enternasyonal 2. Kongresi 1 May›slar’›n geleneksellefltirilmesini kararlaflt›rd›. 1 May›s tüm dünya iflçilerinin bir s›n›f olarak dünya burjuvazisine karfl› açt›¤› bir k›z›l bayrakt›r. ‹ki düflman s›n›f›n, burjuvazi ve iflçi s›n›f›n›n karfl› karfl›ya geldi¤i tarihsel bir gündür. 1 May›s Türkiye’de ilk kutland›¤› 1920’lerden bu yana yasaklamalar ve katliamlarla karfl›land›. Bir dönem

ise bahar bayram› olarak resmilefltirildi. ‹stanbul’da 1 May›s 1977’de Taksim Meydan›’nda 500 bin kiflinin kat›ld›¤› görkemli gösteri egemen güçlerin provokasyonuyla karfl›laflt›. 36 insan›m›z katledildi. Buna ra¤men, 1978 1 May›s’›nda da yüzbinlerce insan yeniden Taksim Meydan›’n› doldurdu. 1989 1 May›s’›nda Mehmet Akif Dalc› polis kurflunuyla flehit düfltü. 1990 1 May›s’›nda ise Gülay Beceren yine polisin açt›¤› atefl sonucunda felç oldu. 1996 y›l›nda Kad›köy Meydan’›nda toplanmak üzere devrimci örgütlerin oluflturdu¤u kortejlere aç›lan atefl sonucunda 3 emekçi yaflam›n› yitirdi. Bu sald›r› da 100 bini aflk›n kitlenin Kad›köy Meydan›’n› zapt etmesine engel olamad›. 1 May›s’› burjuvazi ile karfl› karfl›ya gelinen gerçek bir mücadele gününe çevirmek bugün her zamankinden daha fazla önem tafl›yor. Emperyalist tekellerin ve iflbirlikçi burjuvazinin dayatt›¤› a¤›r y›k›m sald›r›lar›yla iflçilerin, emekçilerin ve gençli¤in gelece¤i karart›l›yor. Birbiri ard›na geçirilen yasalar iflçi ve emekçiler için daha çok açl›k, daha çok iflsizlik, daha a¤›r çal›flma koflullar› anlam›na geliyor. Mücadeleyle, bedeller ödenerek kazan›lan 8 saatlik iflgünü iflçi s›n›f›n›n elinden al›n›yor. Kölelik yasalar›, özellefltirmeler, paral› e¤itim, paral› sa¤l›k vb. ile tam bir y›k›m› dayatan burjuvaziye karfl› mücadeleyi yükseltmek d›fl›nda bir çözüm yolu bulunmuyor. Tüm dünyada iflçi ve emekçilerin alanlar› dolduraca¤› 1 May›s mücadele bayra¤›n›n en yükseklerde dalgaland›r›laca¤› bir gün olmal›d›r.

G e n ç l i ¤ i

Yaflas›n devrimci 1 May›s! 1 May›s’ta mücadele alanlar›na!

7


Po P o lliis s--iid da ar re e iifl flb biir rllii¤ €iin ne e s so on n!!

Baskılar devrimci gençli¤i yıldıramaz! E k i m G e n ç l i ¤ i

8

Gençlik hareketinin karflısına periyodik bir biçimde çıkartılan soruflturma kıskaçlarından bir yenisi daha sermaye devleti tarafından yürürlü¤e konuldu. Demokratikleflme yalanları, AB’ye uyum vb. safsataları ile estirilen bu soruflturma terörü, sermaye devletinin demokrasisinin ne menem bir demokrasi oldu¤unu da bir kez daha gözler önüne sermektedir. Geçti¤imiz haftalarda Zonguldak’ta ö¤rencilerin faflistler tarafından hastanelik edilen bir devrimci ö¤renciye destek eylemi örgütlemesi üzerine, rektörlük onlarca ö¤renciye soruflturma açtı. Ve soruflturmalar sonucunda 12 ö¤renci YÖK’ten çıkartılma cezası alırken, birçok ö¤renci de bir yıldan bir döneme de¤iflen cezalara çarptırıldı. Yine sermaye devletinin ne kadar sistemli ve pervasız bir soruflturma terörü bafllattı¤ını gösteren bir di¤er örnek ise, Trakya Üniversitesi’nde yaflananlar oldu. Geçti¤imiz yıl gaz bombaları ile polisin saldırdı¤ı üniversite flenli¤i sonrası tutuklama ve arkasından da soruflturma terörü devreye sokulmufltu. Bir dönem ile bir yıl arasında de¤iflen uzaklafltırma cezalarına çarptırılan ö¤renciler idari mahkemeye açtıkları davayı kazanmıfl olmalarına ve yürütmeyi durdurma kararı çıkmasına karflın, üniversite rektörlü¤ü ö¤rencileri okula sokmamaya devam etmektedir. Gözü dönmüfl bir biçimde ö¤renci gençli¤in devrimci demokratik mücadelesine saldıran sermaye ve onun ufla¤ı rektörler artık kendi hukuklarını bile çi¤neme pervasızlı¤ındadırlar. Edirne’den Van’a kadar ülkenin dört bir yanına yayılan ve ö¤renci hareketini akademik bir kıskaç içerisinde yıldırmaya çalıflan bu soruflturma dalgasına bir yenisi, bu sefer gençli¤in en dinamik oldu¤u ‹stanbul Üniversitesi’nde eklendi. Ö¤rencilere tebli¤ edilmeyen, ö¤renci ifllerinin dahi haberdar olmadı¤ı, polis gözetiminde sorgular eflli¤inde gerçeklefltirilen ve bir kısım ö¤rencinin ifadesi bile alınmamıfl olan soruflturmalar sonucunda, 14 ö¤renci Yüksek Ö¤renim Kurumu’ndan çıkartılma cezası aldı. Geçti¤imiz haftalarda “gizli soruflturma” adı altında devrimci gençli¤in eylemlerle teflhir etti¤i bu saldırı, sermaye devletinin gençlik sorununa çözüm yaklafl›m›nda bugün 12 Eylül faflist darbesinden bir adım ilerde olmadı¤ını ortaya

koymaktadır. Uygulanan yöntemlerde dahi bir de¤ifliklik yoktur. Ö¤rencilerin savunma hakları engellenmifl, devrimci demokrat gençlik güçleri bu “gizli soruflturmaları” teflhir edinceye kadar iki ö¤renci resmi ve “cübbeli” polisler tarafından sorgulanmıfl, baflka ö¤renciler üzerine ifade vermeye zorlanmıfllardır. Bugün ise ne zaman açıldı¤ı, hangi gerekçeyle oldu¤u dahi yeni ö¤renilen soruflturmaların sonucu olarak 14 ö¤renci üniversiteden atılmıfltır. Gençlik hareketinin karflısına baskı, terör ve zorbalıkla çıkmıfl olan sermaye devleti soruflturma terörü ile hedefine geçmiflte oldu¤u gibi bugün de ulaflamayacaktır. Gençlik sorununu bu tarzda zorba yöntemlerle çözebileceklerini sananlara gerekli yanıt 6 Kasım, 16 Mart, 1 Mayıs alanlarında verilmektedir. Bugüne kadar faflist zor karflısında yılmadan mücadele eden devrimci gençlik, bundan sonra da mücadelesini yılmadan sürdürecektir. Bizler Ekim Gençli¤i olarak, devrimci ve ilerici ö¤renciler üzerindeki baskıların derhal son bulmasını istiyoruz. Tüm devrimci, ilerici kamuoyunu üniversitelerde yaflanan baskı ve teröre karflı duyarlı olmaya ve tutum almaya ça¤ırıyoruz. Yaflasın parasız, bilimsel, demokratik, anadilde e¤itim mücadelemiz! Saldırılara karflı birleflik devrimci mücadeleye!

Ekim Gençli¤i 16 Mart 2005


‹‹Ü Ü’’ddee ssoorruuflflttuurrm maa ssaalldd››rr››ss›› pprrootteessttoo eeddiillddii......

Sald›r›lar› püskürtmek için birleflik devrimci mücadeleye!

24 Mart günü ‹stanbul Üniversitesi'nde 14 ö¤rencinin okuldan at›lmas› protesto edildi. Bas›n aç›klamas›na 100'ü aflk›n ö¤renci, avukat ve aileler kat›ld›. Ayr›ca EMO ‹stanbul fiubesi ö¤rencilere okul yönetimini protesto eden bir dayan›flma mesaj› iletti. Avukatlar ad›na konuflma yapan Av. Kemal Aytaç, rektörlükçe düzenlenen idari ifllemlerin hukuksuzlu¤una ve antidemokratikli¤ine vurgu yapt›. "Bu çocuklar›n sonuna kadar arkas›nday›z!" diyerek konuflmas›n› bitirdi. Aileler ad›na konuflma yapan bir anne ise; "Hukuk insan› yetifltiren, yasalar›n uygulanmas›n›n e¤itiminin verildi¤i ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi y›llard›r hukuk ihlalleri yap›yor. A¤z›n› aç›p, iki cümle söyleyen gençler sokaklara terk ediliyor. E¤itim haklar› ellerinden al›n›yor. Bu gençler ne yapt›? Ya flimdi ne yaps›n? Gasp m› yaps›n? H›rs›zl›k m› yaps›n? Sokaklarda eroin mi kullans›n? Barlarda sabahlara kadar içki mi içsin? Ebeveyn olarak hangisini tercih edersiniz? Polisten korkuyorsan›z kendini ifade etmesin, barda içki içsin, düflünmesin, konuflmas›n, ileride birilerini doland›r›p hayat›n› kazans›n. Aksi takdirde siz anne-baba olarak çok korkular yaflayabilirsiniz. Çünkü çocu¤unuz düflünüyor, düflündü¤ünü söylüyor. ‹flte ‹stanbul Üniversitesi'nden at›lan çocuklar›n suçu bu!" diyerek at›lan ö¤rencilerle övündü¤ünü, ancak bir e¤itmen olarak, bu uygulamada pay› olan e¤itimcilerden utanç duydu¤unu belirtti. Bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan ö¤renciler rektörlük binas›na yürüyerek, rektörün ya da rektör yard›mc›lar›n›n ö¤rencilerin yanlar›na gelerek hesap vermesini istediler. Rektörlük binas›n›n girifl kap›s›n› kapatarak rektörün afla¤› inmesi ça¤r›s› yapan ö¤rencilere rektör bir yan›t verme gere¤i bile duymad›.

‹stanbul Üniversitesi padiflahl›¤›! ‹Ü'de yaflan›lan hukuksuzluk bunlarla s›n›rl› de¤il. Soruflturma karfl›t› çal›flmalar›n medyaya yans›mas› üzerine rektörlük yap›lan eylemleri engellemek için "rüflvetler" teklif etmeye bafllad›. Önce at›lan ö¤rencilerin okula girifllerine getirilen s›n›rlama kald›r›ld›. Ard›ndan ise rektör yard›mc›s›

at›lan ö¤rencilerin yan›na gelerek, "Bundan sonra ‹Ü hiçbir sorunun yaflanmad›¤› demokratik bir okul olacakt›r. At›lma sorununa dönük kararname ç›kart›p sizleri vizelere yetifltirmeye çal›flaca¤›z. Yaln›z yar›n yapaca¤›n›z eylemi iptal edin..." vb. telkin ve rüflvetle eylemlerin önü kesmeye çal›flt›. Rektörlük bafllat›lan soruflturma ve at›lma karfl›t› çal›flman›n henüz bafllang›ç aflamas›nda s›k›flm›fl durumda. Yine soruflturmalardaki hukuksuzlu¤un bir benzerini at›lan ö¤rencileri "at›lmalara karfl› eylem yapmamak kayd›yla" ma¤dur etmeyeceklerini ifade ederek göstermifltir. ‹Ü'de yaflananlar aç›k bir biçimde eski Osmanl› padiflahlar›n› hat›rlatmaktad›r. “Padiflah rektör” yalan, tehdit ve rüflvetle kendi hukukunu hiçe sayarak ö¤rencileri okuldan atm›fl, arkas›ndan konunun medyaya yans›mas› üzerine de ayn› rahatl›kla “okula döneceksiniz” vaadi ile ortaya ç›km›flt›r. ‹Ü'de yaflanan bu son olay kapitalist e¤itim sistemindeki çürümenin düzeyini çok aç›k bir biçimde gözler önüne sermektedir. Çürüme o boyuttad›r ki, üniversitelerin bafl›na çöreklenmifl bu uflak tak›m› kendilerini üniversitelerin padiflah› olarak görmektedirler. Akademisyen k›l›kl› bu sermaye uflaklar› t›pk› asalak patronlar gibi yalan, tehdit, flantaj ve rüflvet gibi afla¤›l›k yöntemlere baflvurmaktad›rlar.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Sald›r›lar› karfl› sald›r›ya dönüfltürmek bir zorunluluktur! Ancak flunu aç›kl›kla ifade etmek gerekir ki, rekrörlük tüm bu zorbaca ve afla¤›l›k yöntemlerinde baflar›l› olamayacakt›r. Yap›lan iki bas›n aç›klamas› daha çal›flman›n bafllang›c› say›lmal›d›r. Bu çal›flmalar güçlenerek birleflik bir mücadele zeminine kavufltu¤u zaman bu zorba tak›m›na hak etti¤i yan›t da verilmifl olacakt›r. Zorbal›k, yalan ve rüflveti sermaye s›n›f› ve uflaklar› herkese karfl› kullanabilirler, ancak devrimci siyasal irade karfl›s›nda bunlar›n hiçbirinin hükmü yoktur. Devrimci gençlik güçleri ‹Ü'de aç›lan bu soruflturmalar› daha güçlü bir mücadelenin imkanlar›na dönüfltürecektir. Sald›r›lar› püskürtmek için birleflik devrimci mücadeleye!

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi

9


‹‹Ü Ü’’d de en n a att››ll a an n C Ce er re en n U Uy ys sa all ’’d da an n S Sa ab ba ah h g ga az ze ette es sii n ne e tte ek kz ziip p ......

“Soruflturmalar, at›lmalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”

E k i m G e n ç l i ¤ i

10

14 Mart günü ‹stanbul Üniversitesi Disiplin Kurulu’nca, YÖK’ten ç›kar›lma cezas› verilerek, at›lm›fl ö¤rencilerden biri olarak, Sabah gazetesinde ç›kan haberden sonra, konuya iliflkin as›l düflünce ve de¤erlendirmelerimi aç›klamam gerekti¤i düflüncesindeyim. Zira gazetede yer alan haber, yaflananlara dönük de¤erlendirmelerimi yans›tmaktan bir hayli uzak olmas›n›n yan›s›ra, bizlerle yap›lan röportajlar›n özünü ve kapsam›n› yans›tmaktan da uzakt›r. ‹stanbul Üniversitesi y›llardan bu yana devrimci gelene¤e sahip olan bir üniversitedir. Bu gelene¤in sürdürülmesi ›srar›n›n bir sonucu olarak, çeflitli süreçlerde zay›fl›klar bar›nd›rsa da, üniversite içerisinde sürekli bir politik faaliyet söz konusudur. Devlet cephesinden, ‹stanbul Üniversitesi’nin politik atmosferi de¤iflik yöntemlerle çeflitli defalar da¤›t›lmaya çal›fl›lm›flt›r, bu hedefle devrimci ö¤renciler flahs›nda üniversite ö¤rencilerinin toplam› birçok kez a¤›r sald›r›larla karfl› karfl›ya kalm›fllard›r. Bu sald›r›lar bugüne dek püskürtülmüfl ve her defas›nda düzen yanl›lar› geri ad›m atmak zorunda kalan taraf olmufltur. Ancak son y›llarda ö¤renci gençlik hareketine egemen olan da¤›n›k ve parçal› tablo, ‹stanbul Üniversitesi’nde varolan politik atmosferi de olumsuz etkilemifl ve hareketin genelinde yaflanan daralma üniversitemizde de aç›kça gözlemlenir bir hal alm›flt›r. Sermaye devleti cephesinden bu tablo sald›r›lar›n yo¤unlaflt›r›lmas› için bir zemine dönüfltürülmüfltür. Son y›llarda süreklileflen soruflturma sald›r›lar› bunun aç›k bir göstergesidir. ‹çinde bulundu¤umuz ö¤retim y›l› henüz kapanmam›flken, ‹.Ü’de karfl› karfl›ya kal›nan sald›r›lar›n kaba bir dökümünü yapt›¤›m›zda yine ayn› sonuca ulaflabiliyoruz. Üniversiteye sivil faflistlerin sald›r›s›, ard›ndan polis operasyonu, arada say›s›z sonuçsuz kalan soruflturma ve hemen akabinde at›lmalar... Bütün bunlar bir arada de¤erlendirildi¤inde, aç›k ki okuldan at›lmam›z, hukuki bir hatan›n ya da yanl›fl de¤erlendirmenin sonucu de¤il, aksine toplam bir sald›r› silsilesinin bir aya¤›n› oluflturmaktad›r. Dolay›s›yla devlet cephesinden yap›lm›fl bir hamledir. Aç›ktan devrimci ideolojiye karfl› giriflilmifl bir sindirme ve bask› alt›nda tutma operasyonunun bir aya¤› olup, idare hukuku aç›s›ndan burjuva hukuku içine bile s›¤d›r›lamayan saçmal›klarla birlefltirildi¤inde polisidare iflbirli¤inin somut bir göstergesi olma özelli¤ini de bar›nd›rmaktad›r.

Gazetedeki haberde ana temay› oluflturan “orada olmak ve olmamak” ikilemine gelince, bu nokta süreci de¤erlendirirken öne ç›kart›lmas› gerekti¤ini düflündü¤üm ve öne ç›kart›lmas›n› anlaml› buldu¤um bir vurgu noktas› olmaktan çok uzakt›r. Bu vurgu ancak ceza verilirken polisle idarenin nas›l bir iflbirli¤i içerisinde hareket etti¤ini aç›kça teflhir edebilmek amac›yla kurulmufl bir cümle ve verilmifl örnek olarak anlam tafl›r. Ancak toplam bir politik de¤erlendirmenin içinden salt bu cümleler çekip ç›kar›ld›¤›nda ortaya, at›lmaya gerekçe edilen eylemi sahiplenmeyen bir savunma durumu ç›kacakt›r ki, bu gerçe¤i yans›tmaktan fazlas›yla uzakt›r. Bir kez daha vurgulamak gerekirse, bir k›sm›m›z›n orada olmas› ya da olmamas›, rektörlü¤ü daha az ya da daha çok suçlu k›lm›yor. Ben bir eylemden ya da etkinlikten dolay› at›lmad›m. Politik kimli¤im, üniversitede temsil etti¤im ideoloji ve yürüttü¤üm devrimci faaliyetten dolay› at›ld›m. Ve do¤ald›r ki, bana hangi eylemi, hangi etkinli¤i bir “suç” olarak isnat ederlerse etsinler, ilgili eylem ya da etkinli¤in bir bilefleni olsam da olmasam da, yapaca¤›m fley sahip ç›kmak ve savunmak olacakt›r. Soruflturma konusu olan eylemin ya da at›lma gerekçesi olan (üniversitede siyasi faaliyet yapmak) durumun kendisinin meflrulu¤u tart›flma götürmez. Bu meflruluk benim aç›mdan bafll› bafl›na önemli ve anlaml› bir moral ve motivosyondur. Üniversitelerde bizlerle ayn› sald›r›lara gö¤üs geren ve bu sald›r›lara karfl› özerk-demokratik üniversite mücadelesi içerisinde yer tutma iradesi sergileyen tüm dostlara sevgilerimle...

Ceren Uysal


‹‹Ü Ü’’ddee ssoorruuflflttuurrm m aa tteerr öörrüü vvee hhuukkuukkssuuzzlluu¤€aa eeyylleem mllii pprrootteessttoo......

“Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”

fiubat ay›nda 16 ö¤renci hakk›nda “gizli” soruflturma aç›lm›fl, bu soruflturma kapsam›nda 2 arkadafl›m›z okulda sorguya çekilmifl, ajanl›k yapmad›klar› takdirde okuldan at›lmakla tehdit edilmifllerdi. Gerek aç›l›fl flekli, gerek uygulan›fl› bak›m›ndan çeflitli usulsüzlükler içeren bu soruflturmalar ile ilgili görüfltü¤ümüz rektör yard›mc›lar› bu konuyu fazla kurcalamamam›z› ve üstünü kapatmam›z› istemifllerdi. 14 Mart Pazartesi günü okula geldi¤imizde bu soruflturman›n sonuçland›¤›n› ve 14 devrimci, demokrat ö¤rencinin YÖK ile iliflkisinin kesildi¤ini ö¤rendik. At›lan ö¤rencilerin eline hiçbir tebli¤ ulaflmam›fl olmas›na ra¤men ve bir aç›klama yap›lmaks›z›n kap›lardaki güvenlikler taraf›ndan bu kiflilerin okula al›nmayaca¤› söyleniyordu. Bunun üzerine Edebiyat Fakültesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirme karar› ald›k. Eylem birkaç saat içinde örgütlendi¤i ve tamamen refleks bir tepki oldu¤u düflünüldü¤ünde oldukça baflar›l› geçti. Hergele Meydan›’nda toplanan yaklafl›k 100 ö¤renci alk›fllar ve sloganlar eflli¤inde okulu dolaflt›. Ard›ndan yemekhanede bir konuflma yap›ld›. Bas›n metninin okunmas› için Edebiyat Fakültesi kap›s›na gidildi. Burada yap›lan aç›klamada flunlar söylendi: “At›lan ö¤renciler afifl asmak, pankart asmak, bildiri

da¤›tmak, sözlü ve yaz›l› propaganda yapmak, YÖK personeline hakarette bulunmak gibi gerekçelerle üniversiteden at›ld›lar... Genelde tüm kesimlere, özelde gençli¤e yönelik bu sald›r›lar›n bir tek nedeni var; düflünen, üreten, sorgulayan, ülkesinin sorunlar›na sahip ç›kan bir gençli¤in olmas›n› istememeleri... Bugün birçok üniversitede yüzlerce ö¤renciye soruflturmalar aç›lm›fl, birçok ö¤renci ceza alm›flt›r. ‹stanbul Üniversitesi’nde yaflanan da budur. Bizler devrimci-demokrat ö¤renciler olarak bu sald›r›larla ilk kez karfl›laflm›yoruz. Ne olursa olsun bu sald›r›lar karfl›s›nda y›lmadan mücadelemizi sürdürecek ve sald›r›lar› bir kez daha püskürtmeyi baflaraca¤›z...” Eylemde “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak!”, “Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleflecek!” sloganlar› at›ld›.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi

E k i m G e n ç l i ¤ i

Zonguldak’ta soruflturma karfl›t› eylemler ZKÜ Ö¤renci Platformu soruflturma terörüne karfl› 28-29-30 Mart günlerinde üniversite önünde eylemler gerçeklefltirdi. 28 Mart günü yap›lan eylemde, üzerinde “E¤itim hakk›m›z engellenemez!” fliar› yaz›l› önlükler giyildi, kitaplar zincirlendi, a¤›zlar siyah bantla kapat›ld›. Yaklafl›k yar›m saat bu flekilde oturulduktan sonra siyah bantlar ç›kart›larak yak›ld›, zincirler kitaplardan söküldü. Eyleme yaklafl›k 30 kifli kat›ld›. Görsel bak›m›ndan etkili bir eylem oldu. 29 Mart günü ise rektörlük cadde girifli önünde yar›m saat oturma eylemi yap›ld›. 30 Mart günü de ayn› flekilde önlükler giyilerek müzik dinletisi sunuldu ve sokak tiyatrosu oynand›. Soruflturma terörünü ve bask›lar› teflhir eden sokak tiyatrosu ilgiyle izlendi. Eylemlerde “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle

özgürleflecek!”, “E¤itim hakk›m›z engellenemez!”, “F tipi üniversite istemiyoruz!”, “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganlar› at›ld›.

Ekim Gençli¤i/Zonguldak

11


ZK Z KÜÜ’’ddee ssoorruuflflttuurrm maa tteerröörrüü......

“E¤itim hakk› engellenmez!”

E k i m G e n ç l i ¤ i

12

ZKÜ'de demokrat bir ö¤renciye yap›lan faflist sald›r›ya karfl›l›k olarak devrimci-demokrat ö¤renciler yapt›klar› eylemle olay› teflhir etmifl ve kamuoyuna duyurmufllard›. ZKÜ Rektörlü¤ü de demokratik haklar› hiçe sayarak bas›n aç›klamas›na kat›lan ö¤renciler hakk›nda soruflturma açt›. Soruflturmalarla efl zamanl› olarak üniversitenin dört bir taraf› kameralarla donat›ld›. ZKÜ Ö¤renci Platformu bu sald›r›lara karfl› “Soruflturmalar geri çekilsin, kameralar kald›r›ls›n!” bafll›kl› bir kampanya yürüttü. Kampanya dahilinde afifller yap›ld›, bildiriler da¤›t›ld›, eylemler gerçeklefltirildi. Ayr›ca bir hafta süren açl›k grevi örgütlendi. 11 Mart günü soruflturmalar sonuçland›. Soruflturma sonuçlar›n›n o gün aç›klanaca¤› ö¤renciler taraf›ndan bilinmemesine ra¤men sabah saatlerinden itibaren çevik kuvvet okula geldi. Sivil polis ve ÖGB'ler ellerinde kameralarla ortal›kta dolaflt›lar. Bu görüntü dahi polisidare iflbirli¤ini gözler önüne sermekteydi. Soruflturmalar sonucunda 12 ö¤renci Yüksek Ö¤retim Kurumu'ndan ç›karma, 1 ö¤renci 1 y›l uzaklaflt›rma, 1 ö¤renci 1 ay uzaklaflt›rma, 6 ö¤renci 1 hafta uzaklaflt›rma ve 6 ö¤renci de k›nama cezas› ald›. Aç›lan soruflturma ve verilen cezalarla sermaye devletinin üniversitelerde söylemek istedi¤i aç›kt›r: Düflünen, sorgulayan, sorunlar›n› dile getiren ö¤rencilere üniversitede yer yok! Soruflturmalar›n aç›klanmas›yla beraber devrimcidemokrat ö¤renciler kantinde topland›. Kantinden sloganlar eflli¤inde rektörlük önüne kadar yürüyüfl yap›ld›. S›k s›k “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleflecek!” sloganlar› gür bir flekilde hayk›r›ld›. Sald›r›lar› protesto etmek amac›yla 14 Mart gününden itibaren üniversite içerisinde siyah kurdelalar tak›lmaya baflland›. ZKÜ Ö¤renci Platformu 14 Mart günü sald›r›lar ve yap›lacak çal›flmalarla ilgili bir kitle toplant›s› gerçeklefltirdi. Toplant›daki ortak e¤ilim h›zl› bir flekilde eylemli bir sürecin örülmesiydi. Birçok ö¤renci söz alarak öneriler sundu. Sald›r›lar› genifl kesimlere duyurabilmek amac›yla birçok yay›n organ›na, sendikalara, derneklere faks çekildi, bilgilendirme yap›ld›. Zonguldak'taki bütün sendikalar dolafl›larak sald›r›lar anlat›ld›. Üniversite ö¤rencilerine omuz vermeye ça¤r› yap›ld›. 16 Mart'ta Zonguldak'›n en ifllek caddesi olan Gazipafla üzerinde “E¤itim hakk›m›z engellenemez!” yaz›l› önlükler giyildi, kalabal›k bir flekilde bildiri da¤›t›m› gerçeklefltirildi. 17 Mart günü Rektörlük binas› önünde “E¤itim hakk›m›z

engellenemez!/ZKÜ Ö¤renci Platformu” imzal› pankart aç›larak bir eylem gerçeklefltirildi. Eylem s›ras›nda s›k s›k “E¤itim hakk›m›z engellenemez!”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!” sloganlar› at›ld›. 18 Mart günü ise rektörlük binas› önünde bir eylem gerçeklefltirildi. Okuldan at›lm›fl ve uzaklaflt›r›lm›fl olan ö¤renciler üniversite içinden gelen kitleyle üniversite ana girifl kap›s›nda birlefltiler. 50 civar›ndaki ö¤renci üzerinde “E¤itim hakk›m›z engellenemez!” yaz›l› siyah çelenkle beraber rektörlük binas›n›n cadde girifline geçtiler. Burada bir arkadafl›m›z üniversite ö¤rencilerine ve bas›na yönelik bir konuflma gerçeklefltirdi. Siyah çelengin rektörlük kap›s›na b›rak›lmas›yla eylem bitirildi. Eylemde “E¤itim hakk›m›z engellenemez!”, “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleflecek!” sloganlar at›ld›. Son aylarda aç›lan soruflturmalar sonucunda ZKÜ'den 12, ‹Ü'den 14 ö¤renci at›lm›flt›r ve birçok ö¤renci uzaklaflt›rma cezas› alm›flt›r. Sermaye devletinin soruflturma terörünü yo¤unlaflt›rd›¤› böylesi önemli bir süreçte birleflik devrimci gençlik hareketi yaratma ve örgütleme mücadelesini yükseltmeliyiz.

Ekim Gençli¤i/Zonguldak


Trraakkyyaa ÜÜnniivveerrssiitteessii’’nnddee ssoorruuflflttuurrm T maa bbiillm meecceessii......

Y›lmad›k, y›lmayaca¤›z! davranarak dikkate almad›. Çünkü idare bu kadar›yla yetinmeyece¤ini belli etmiflti. Ard›ndan idare, Bölge ‹dare Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi gönderdi. Mahkeme itiraz› reddetti. Bu süreçte okula girebilen ö¤rencilere red karar›n›n ard›ndan okul taraf›ndan tebligatlar gönderildi. Tebligatlarda; ö¤rencilerin cezalar›n›n geri kalan bölümünü tamamlamalar› yaz›l›yd›. Tebligatlarla birlikte avukata giden ö¤renciler bu uygulaman›n hukuksuz oldu¤unu ö¤rendiler. Bunun gere¤inin yap›lmas›n›n ancak ö¤rencilerin yeniden mahkemeye baflvurmas›yla mümkün oldu¤unu söyleyen avukatlar, davan›n büyük oranda ö¤renciler lehine sonuçlanabilece¤ini aç›klad›lar. Çünkü ortada hukuksuz ve keyfi bir uygulama vard›. Eline tebligat ulaflan ö¤renciler öncelikle rektör hakk›nda suç duyurusunda bulundu, daha sonra da mahkemeye baflvurdu. Böylece Trakya Üniversitesi Rektörlü¤ü kendisini “ba¤›ms›z yarg›”n›n üstünde görmüfl oldu. Trakya Üniversitesi ö¤rencileri bu hukuksuz ve keyfi uygulaman›n hesab›n› soracakt›r. Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!

Trakya Üniversitesi’nde geçti¤imiz y›l aç›lan soruflturmalar y›lan hikayesine dönmüfl durumda. Geçen y›l yaflanan polis, jandarma ve sivil faflist Ekim Gençli¤i/Edirne sald›r›s›ndan sonra okul idaresi, olaylara kar›flan muhalif ö¤rencilere soruflturma açm›fl, 1 aydan 1 y›la kadar uzaklaflt›rma cezalar› vermiflti. Bunun üzerine ö¤renciler Edirne Bölge ‹dare Mahkemesi'ne baflvurarak verilen cezan›n iptalini talep ettiler. Mahkeme sürdü¤ü dönemlerde okul yarg› sürecini uzatabilmek için elinden geleni yapt›. Adana’da ö¤renciler turuncu otobüslerde 50 YKr, dolmufllarda 60 YKr Mahkemenin talep etti¤i ödüyorlard›. 20 Mart’ta yap›lan zamla turuncu otobüsler 70 YKr, dolmufllar 75 savunmay› verilen sürenin son gününde iletmesi buna bir örnektir. YKr oldu. Bu duruma karfl› hemen hemen herkes sözlü olarak tepkisini dile getiriyordu. Devrimci ve ba¤›ms›z ö¤renciler olarak bu tepkiyi örgütlemek için ‹darenin tüm çabalar›na ra¤men “Otobüs zamlar› geri al›ns›n, otobüsler yurtlara kadar bedava olsun!” mahkeme yürütmeyi durdurma talepleriyle bir kampanya bafllatt›k. karar› ald›. Bu da ö¤rencilerin ‹lk önce 25 Mart günü saat 10.00’da yurdun önünde toplanarak, okula girebilece¤i anlam›na fliarlar›m›z›n yer ald›¤› dövizlerimizi açarak kampüse kadar yürüdük. Yaklafl›k geliyordu. Bu karar final dönemine 2.5 kilometrelik yolda sloganlar›m›z› hayk›rd›k ve taleplerimiz kabul denk geldi¤i için cezal› ö¤renciler okula girebildikleri halde s›navlara edilinceye kadar okula yürüyerek gidip gelme ça¤r›s› yapt›k. Sadece bire bir ça¤r›larla örgütledi¤imiz eyleme yaklafl›k 40 kiflinin kat›lmas› ve kimi giremiyorlard›. ö¤rencilerin otobüslerin içinden bizi görünce inip yan›m›za gelmesi Ö¤renciler verilmifl karardan anlaml›yd›. Önümüzdeki haftalarda imza stantlar› açarak kampanyam›za kaynakl› okula dilekçeyle devam edece¤iz. Ayr›ca sabahlar› s›k s›k eylemli bir flekilde yurtlardan okula baflvurarak e¤itim ve s›nav hakk› yürümeyi planl›yoruz. istediler. Okul idaresi sanki bu Ekim Gençli¤i/Çukurova Üniversitesi dilekçeler verilmemifl gibi

ÇÜ: “Otobüs zamlar› geri al›ns›n, otobüsler yurtlara kadar ücretsiz olsun!”

E k i m G e n ç l i ¤ i

13


Neew N wrroozz eeyylleem mlleerriinniinn ggöösstteerrddiikklleerrii......

"‹flçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i!"

E k i m G e n ç l i ¤ i

14

Newroz ülkenin dört bir köflesinde yap›lan kitlesel ve coflkulu eylem ve etkinliklerle kutland›. Birkaç güne yay›lan eylemlerde yüzbinlerce insan alanlara ç›kt›. Merkezi mitinglerden militan sokak eylemlerine kadar uzanan bir çeflitlilikteki Newroz eylemleri nitelik aç›s›ndan da son y›llarda görmeye al›fl›k oldu¤umuz üzere çok parçal› bir görünüme sahipti. Diyarbak›r’da düzenlenen Newroz mitingi daha çok bir flenlik havas›nda geçerken, Mersin ve daha birçok ilde militan sokak eylemlerine tan›k olundu. Ancak eylem ve etkinliklerin hemen hemen bütününe Kürt emekçi halk›n›n coflku ve heyecan› damgas›n› vurdu. Kürt emekçi halk›, devletin inkar ve imha politikalar›na karfl› ulusal kimlik ve de¤erlerine sahip ç›kt›¤›n›, beraberinde ise yo¤un ve güçlü bir mücadele enerjisi biriktirmifl oldu¤unu gösterdi. Kürt hareketine egemen güçler bu y›l›n Newroz'unu iki temel gündeme ba¤l› olarak örgütlediler. Bunlardan birincisi, "Savafla geçit vermeyece¤iz!" slogan› alt›nda yeni bir çat›flmaya engel olmak amac›yla bar›fl mesajlar› vermek ve devleti bunun için ad›m atmaya zorlamakt›. ‹kincisi ise Abdullah Öcalan'›n aç›klamak için Newroz'u vesile etti¤i "Demokratik konfederalizm projesi"nin ilan›yd›. Newroz mitinglerinde kürsüden yap›lan konuflmalar bu iki bafll›k alt›nda toplan›rken, alanda ise Abdullah Öcalan'a ba¤l›l›k temas› öne ç›kt›. Bununla birlikte "Demokratik konfederalizm" bayra¤›, hemen hemen her Newroz mitinginde alanda hakim rengi tayin etti. Kürt emekçi halk›n›n bu yeni "proje"yi ne kadar anlad›¤› flüphe götürse de, Abdullah Öcalan'a “ba¤l›l›¤›” aç›k bir olguydu. Ama bunu ‹mral› platformunun özü ve ruhuna ba¤l›l›k olarak de¤erlendirmek mümkün de¤il. Zira Newroz alanlar›ndaki ulusal özgürlük iste¤i ve isyan ruh hali ‹mral› platformunun özüne ve ruhuna temelden ayk›r›d›r. Zaten

militan eylemler tablosuna bak›ld›¤›nda, bu eylemlerin DEHAP'›n iradesini aflan kendili¤inden eylemler oldu¤u görülmektedir. Bu kadar› geçen birkaç y›l›n Newroz kutlamalar›nda da flahit oldu¤umuz bir tablodur. Yeni olan ‹mral› tasfiyecili¤ine ve devletin bir tak›m k›r›nt› düzeyindeki aç›l›mlar›na karfl›n, Kürt emekçi halk›n›n ulusal duyarl›l›k ve enerjisinin zay›flamak bir yana daha da güçlendi¤i gerçe¤idir. Bu, son dönemde özellikle devlet kat›nda yap›lan aç›klamalarla da teyit edilen bir olgu durumundad›r. Kürt liberallerini zorlayan ve yer yer de kontrol edilemez bir düzeye ulaflan bu yo¤unluk, Mersin'deki bayrak provokasyonu sonras›nda yaflanan geliflmelerle birlikte, önümüzdeki dönemde, özel bir tart›flma ve düzen cephesinden müdahale konusu haline gelecektir. Kürt emekçi halk› nezdinde güçlenen ulusal duyarl›l›k ve özgürlük iste¤inin temelinde, esasta yo¤un sosyal hoflnutsuzluk bulunmaktad›r. Özellikle Mersin ve ‹stanbul'daki Newroz eylemleri bu bak›mdan dikkate de¤erdir. Bu iki il, '90'l› y›llardaki kirli savafl›n ortaya ç›kard›¤› zorunlu göç dalgas›n›n yaratt›¤› büyük bir Kürt nüfusunu bar›nd›rmaktad›r. Öyle ki, Mersin ve ‹stanbul, Diyarbak›r ile birlikte en büyük Kürt nüfusunu bar›nd›ran iller haline gelmifllerdir. Bu kentlerin varofllar›n› dolduran Kürt halk kitleleri yoksulluk ve iflsizlik sorunlar›yla bo¤uflmakta, sert bir yaflam mücadelesi vermektedirler. Do¤al olarak bu durum sosyal ve kültürel yozlaflma biçiminde kendini d›fla vurdu¤u gibi, sosyal patlama dinamikleri olarak da h›zla birikmektedir. Ayn› durum Diyarbak›r ve Van gibi büyük Kürt kentlerinde de yaflanmaktad›r. ‹flte Newroz, artan bu sosyal hoflnutsuzlu¤un kendisini d›flavurdu¤u bir gün olmufltur. Newroz eylemlerini bar›flç›l kitle gösterileri biçiminde örgütlemek isteyenlerin


hesaplar›n› bozan da budur. Ama Kürt emekçi halk›n›n öfke ve mücadele iste¤inin güçlenmesine temel oluflturan bu dinamik, henüz kendisini sosyal taleplerle ifade edebilecek bir olgunlu¤a sahip de¤ildir. Newroz alanlar›ndan görülece¤i üzere, bugün için ulusal özgürlük de¤erlerine ve geçmiflin militan mücadele gelene¤ine daha güçlü bir ba¤l›l›k olarak ancak kendisini dile getirebilmektedir. Ama bu kadar› dahi hem sermaye devletini, hem de liberal Kürt siyasal güçlerini korkutabilmektedir. Çünkü emekçi halk›n sosyal y›k›m› ve ac›lar›, liberal Kürt platformu taraf›ndan düzenle çat›flma alan› oldu¤u için görmezden gelinmekte, sermaye devletinin ise bu yönde bir tak›m "aç›l›mlar" yapma flans› bulunmamaktad›r. Henüz bu sosyal hoflnutsuzlu¤un kendisini ancak ulusal özgürlük istemi çerçevesinde ve onda gizli olarak ifade ediliyor olmas› sermaye devleti için bir flanst›r. Çünkü Mersin’deki “bayrak olay›”n›n kullan›lmas›nda oldu¤u gibi, Türk iflçi ve emekçilerini Kürt emekçi halk›na karfl› düflmanlaflt›rmak yoluyla konumlar›n› sa¤lamlaflt›rma olana¤› bulmaktad›r. Mersin’deki provokasyon bahane edilerek k›flk›rt›lan faflist çetelerin soka¤a sal›nmas›, bu faflist güruhun tehlikeleri de görünür k›lm›flt›r. 2005 Newroz’una bu gözle 12 Eylül öncesindeki kullan›m›na benzer bir durumun hesap bakmak ve buradan gerekli siyasal görev ve sorumluluklar› dahilinde oldu¤unu göstermektedir. ç›kartmak durumunday›z. Di¤er taraftan Kürt emekçi halk› bünyesindeki derin ve Komünistler, Newroz'a yönelik çal›flmalar›nda Kürt yo¤un sosyal hoflnutsuzlu¤un milliyetçi bir çizgide eritilerek ulusunun özgürlük taleplerinin hakl›l›¤›n› ifllerken, "‹flçilerin seferber edilmesinin, Kürt hareketi nezdinde yaratt›¤› birli¤i, halklar›n kardeflli¤i!" fliar›n› da özel olarak tahribatlar da gözard› edilmemek durumundad›r. ‹stanbul'daki yükseltmifllerdir. Bunun yeterli olmad›¤›n› biliyoruz. Çünkü Newroz mitinginde gözlemlenen sol gruplara karfl› belirgin ihtiyaç, emperyalizme, sermayeye ve sömürgecili¤e karfl› her so¤ukluk ve Antep'teki mitingde bu tutumun hem de ESP gibi milliyetten iflçi ve emekçilerin birleflik devrimci mücadelesini Kürt hareketiyle iliflkide müzmin kuyrukçu bir gruba karfl› fiili örmek ve bu temelde halklar›n kardeflli¤ini sa¤lamlaflt›rmakt›r. sald›r›ya dönüfltürülmesi, bu bak›mdan dikkat çekici olgulard›r. Bu yönde at›lmas› gereken en önemli ad›mlardan biri Türk iflçi Aç›k ki, burjuva milliyetçi çizginin tahribatlar›yla geliflen bu ve emekçileri üzerindeki floven milliyetçi kampanya ile duyarl›l›klar, egemen güçler taraf›ndan ihtiyaç duyuldu¤u yozlaflt›r›lma tehlikesini bofla ç›karmaksa, di¤eri de büyük takdirde etnik bo¤azlaflmalar biçiminde kullan›lmaktan da flehirlerin varofllar›na y›¤›lan Kürt yoksullar›n›n sorunlar›n› kaç›n›lmayacakt›r. Dikkat edilirse bir taraftan Türk emekçi etkili bir devrimci siyasal çal›flman›n konusu haline halk› içerisinde Amerikan karfl›tl›¤›, ülkücü faflistlerin getirebilmektir. bayraktarl›¤›n› yapt›¤› siyasal çizgi taraf›ndan Kürt karfl›tl›¤›yla 2005 Newroz’undan ç›kar›lmas› gereken en önemli tahrip edilmekte, di¤er taraftansa Kürt milliyetçi platformu, sonuçlardan biri de budur. emperyalist ABD'nin Ortado¤u'ya yönelik müdahalesinden (K›z›l Bayrak’tan al›nm›flt›r, Say›: 2005/12, 26 Mart 2005) yarar ummakta ve böyle yapmakla, Kürt hareketinin d›fl destekli bir siyasal hareket olarak alg›lanmas› güçlendirmektedir. Ulusal eflitlik ve özgürlük mücadelesi, her iki ulustan iflçilerin birli¤i ve halklar›n kardeflli¤i temelinde 18 Mart günü BAGEH’in düzenleyece¤i Newroz kutlamas› nedeniyle jandarma emperyalizme ve sermayeye Beytepe’de terör estirdi. Tüm girifl noktalar›na konufllanan jandarma, okul karfl› ortak mücadelesi yönünde servislerinin içine girerek elinde listeyle kimlik kontrolü yapt›. Kürt ya da solcu ilerletilemezse, egemen güçlerin gerici hesaplar› u¤runa oldu¤unu düflündükleri kiflilerin üzerini arayarak çantalar› didik didik etti. Tepki kullan›lmas› kaç›n›lmazd›r. Bu gösteren ö¤rencilere “Bugün PKK okulda büyük eylem yapacak. Herfley sizin durumda sosyal özgürleflme bir güvenli¤iniz için” derken, okul içinde de asker y›¤›nak ve panzerlerle sald›r› haz›rl›¤› yana ulusal özgürleflmenin yap›yordu. Bunun üzerine BAGEH eylemini iptal etti. kazan›lmas› da mümkün Jandarma provokasyonu 21 Mart pazartesi günü de benzer flekilde devam etti. olamayacakt›r. Bunun üzerine okuldaki devrimci- demokrat ö¤renciler olarak, jandarmay› ve ‹flte 2005 Newroz'u Kürt rektörlü¤ü teflhir eden bildiri ve afifl haz›rlama karar› ald›k. Ertesi gün okula “Darbe halk›n›n mücadele güç ve iste¤inin yo¤unlu¤undaki mi oldu?” bafll›kl› afifllerimizi yayg›n bir flekilde ast›k. Ö¤le saatinde ise kabar›fla ayna tutarken, di¤er bildirilerimizi topluca tüm okula da¤›tarak, okulun sahipsiz olmad›¤›n› dosta düflmana yandan zay›fl›klar›na ve bu gösterdik. zay›fl›klar›n afl›lamamas› Ekim Gençli¤i/Beytepe halinde kendisini bekleyen

E k i m G e n ç l i ¤ i

Beeyy tteeppee:: N B Neew wrroozz kkuuttllaam maass››nnaa kkaarrflfl›› jjaannddaarrm maa pprroovvookkaassyyoonnuu

15


Buu sseeffeerr zziiyyaarreettee ddee¤€iill kkaall››cc›› oollm B maayyaa ggeelliiyyoorrllaarr......

Ama biz izin vermeyece¤iz!

E k i m G e n ç l i ¤ i

16

Kirli pazarl›klar ve ‹zmir’e NATO üssü ABD’nin Ortado¤u’da sürdürdü¤ü iflgal politikas› onun bölgedeki uflaklar›yla daha sa¤lam ba¤lar kurmas›n› koflulluyor. Son günlerde, Irak’ta girdi¤i bata¤›n suçlusu olarak TC’yi ve 1 Mart tezkeresini göstermesi, Erdo¤an’› öve öve bitiremeyen uflak medyan›n bir anda saf de¤ifltirmesi, yeni bir oyunun iflaretleri olarak yorumlanabilir. Tüm bunlara NATO’nun ‹zmir’de kurmaya bafllad›¤› üs eklenince ABD’nin Ortado¤u üzerine düzenleyece¤i “seferlerin” yeni merkezi olarak Türkiye’yi seçti¤ini söylemek zor de¤il. Bugün ABD’nin sürdürdü¤ü iflgalci politikalar› uygulayabilmesi lojistik deste¤e ve s›cak çat›flmalar›n yafland›¤› yerlere yak›n askeri üslerin varl›¤›na ba¤l›d›r. Bu çerçevede NATO’nun Bat› Avrupa’da bulunan üslerinin do¤uya kayd›r›lmas› bir zorunluluk halini almaktad›r. NATO’nun sald›r›larda oynad›¤› rolünü geniflletmek isteyen ABD’nin NATO Büyükelçisi Nicholas Burns’un, 19 Ekim ‘03’te Prag’daki NATO toplant›s›nda yapt›¤› konuflma flöyle: “NATO art›k Büyük Ortado¤u hedefine kilitlenmelidir. Kavramsal ilgimizi ve askeri gücümüzü Do¤uya ve Güneye yerlefltirmeliyiz. NATO’nun gelece¤i Do¤u ve Güneydedir: Bu da Ortado¤u’dur. NATO’nun genifllemesini ’Akdeniz Diyalogu’ ile de¤il, Kafkasya ve Orta Asya ile birlikte düflünmeliyiz. Yeni ortaklar, yeni üyeler, yeni askeri yetenekler ve stratejik misyon: Hepsini toplad›¤›m›zda yeni bir NATO’muz oluyor. E¤er NATO ile AB aras›nda iflbirli¤ini garanti alt›na al›rsak ve iliflkilerimizin ruhu ve gerçe¤i bu olursa, durum iyi olacakt›r. Ama baz› AB üyeleri bunu rekabetçi bir iliflkiye çevirirse o zaman aram›zda büyük anlaflmazl›klar olacak demektir, çünkü biz Amerikal›lar NATO’yu devam ettirmek istiyoruz.” Ordunun ABD’nin sald›rgan politikalar›n› onaylad›¤› biliniyor. Genelkurmay ‹kinci Baflkan› Org. ‹lker Baflbu¤’un ABD’den döndükten sonra yapt›¤› aç›klamadan (19 Mart ‘04) ABD ile BOP konusunda anlaflmaya var›ld›¤› anlafl›l›yor. Erdo¤an’›n G-8 zirvesine ça¤r›lmas› da böyle bir süreçte daha anlaml› gözüküyor. Her hamlesi dikkatle yap›lan bu satrançta elbette Türkiye üzerinden yap›lan hamleler de olacakt›r. ‹flte ‹zmir’deki NATO üssü bu pazarl›klar›n bize düflen pay›d›r. Sessiz sedas›z uygulamaya geçirilen bu proje, ne medya ne de yetkililer taraf›ndan dillendiriliyor.

Yetkililerce do¤rulanmasa da ‹zmir’de infla halinde bir üs oldu¤u ve bu üssün Napoli’de bulunan NATO üssünün görevlerini üstlenece¤ini söyleniyor. 4000 Amerikan askerinin Urla’da ev tutmaya bafllad›¤›n› ‹zmir’deki emlakç›lar taraf›ndan do¤rulan›rken, bir havaalan› inflaat›n›n da Mordo¤an’da bafllad›¤› belirtildi. Asl›nda yeni NATO karargah›n›n nerede kurulaca¤›n›, 5 Nisan ‘04 tarihinde ‹zmir Ege Üniversitesi’ndeki bir uluslararas› panelde konuflan, ‹ttifak›n Güneydo¤u Avrupa Masas› yöneticilerinden Stefani Babst aç›kça söylemiflti: “NATO’nun yeni güvenlik misyonu ABD’nin Büyük Ortado¤u plan›n› içeriyor ve bu paralelde Belçika d›fl›nda, burada, Türkiye’de ikinci bir üsse ihtiyaç var. ‹zmir’in üs olmas›n› istiyoruz. NATO, Büyük Ortado¤u ile iliflkilerini düzenlemek için Türkiye’de ‹zmir’i merkez olarak kullanmal›d›r.” Hürriyet’in 14 Haziran ‘03 tarihli haberinde ise flöyle deniliyordu: “Bu arada, Yunanistan NATO’dan hiç beklemedi¤i bir gol yedi. ‹talya’n›n Napoli Kenti’ndeki NATO’nun güney kanat hava savunma karargah› (NATO Air Companent Command-NACC) ‹zmir’e tafl›n›yor. Yunanistan’›n karfl› ç›kmas›na ra¤men NATO’da önceki gün yap›lan toplant›da karar al›nd›.” Kendine uzun vadeli bir iflgal politikas› belirleyen ABD, Türkiye’ye de bunun içinde çok net bir rol biçiyor. Türkiye Büyük Ortado¤u Projesi’nin yaflama geçirilmesinde dayanak oluflturacak “›l›ml› ‹slam” siyasetinin “model” ülkesi olarak tan›mlan›yor. Üzerine geçirdi¤i “model ülke” gömle¤iyle Türkiye’nin de¤eri gittikçe art›yor. Tabii bu noktada emperyalistlerin pazarlar›na sunulacak bizler; bu ülkenin gençleri, iflçi ve emekçileri olacakt›r. Etraf› “bayrak” diye y›kanlar, mangalda kül b›rakmayanlar topraklar›m›za kanl› çizmeleriyle basanlara sessiz kal›yorlar, hem de hep övündükleri “Yunanl›lar’› denize dökme” fiilinin gerçekleflti¤i ‹zmir’de. Daha sonraki aflamada 6. Filo’nun ana üslerinden biri haline getirilmesi düflünülen ‹zmir’de halen Uzunada’n›n bu ifl için kullan›ld›¤› biliniyor. Tan›d›k yüzler bu sefer ziyarete de¤il kal›c› olmaya geliyorlar. Ama 6. Filo bizi çok iyi bilir. Ne ‹zmir’de ne de baflka bir yerde bu kanl› iflgal politikas›na ortak olmayaca¤›z. Bizim Denizler’in dalgal› sular› NATO gemilerine yine geçit vermeyecektir! S. Kurtulufl


fioovveenniisstt hhiisstteerriiyyee kkaarrflfl›› oorrttaakk aaçç››kkllaam fi maa......

Provokasyonun parças› olma! Bayrak oyununa izin verme!

Newroz bayram›n›n milyonlar›n kat›l›m›yla kitlesel olarak kutlanmas›n›n ard›ndan generallerden faflist çetelere, sosyal-demokratlardan fleriatç›lara kadar uzanan genifl cephe “bayra¤a sahip ç›kal›m” kampanyas›yla ülke genelinde floven bir hava yaratma u¤rafl› içine girdi. ‹lkö¤retim ça¤›ndaki çocuklar›n yapt›klar›n›, Kürt halk›na kin kusmak ve halklar›n aras›na nefret tohumlar› ekmek için bulunmaz bir f›rsat bilenler bu sefer de bayra¤› kullanmakta hiçbir sak›nca görmemektedir. Mersin’de yaflanan olay›n ertesinde kimseden ses ç›kmazken, iki gün boyunca süren sessizlik Genelkurmay’›n aç›klamas› ile birden son buldu. Baflbakandan cumhurbaflkan›na, sözde sivil toplum örgütlerinden faflist çevrelere kadar herkes bir anda harekete geçti. Her yere bayrak asmaya, bayra¤a sayg› yürüyüflleri yapmaya, intikam yeminleri edilmeye baflland›. Bu provokasyona prim vermek flovenizmdir! Daha önce ‹talyan bayra¤›n› yakmakta hiçbir sak›nca görmeyenler bu sefer yakacak bir fley bulamay›p yoldan geçenlere sald›rmaya, liseleri tafllamaya bafllad›. Ne zaman bir provokasyona ihtiyaç duyulsa hemen ortaya ç›kan bu faflist çetelere bizler yabanc› de¤iliz. Marafl’taki kanl› katliamdan, Sivas’tan yükselen dumandan, Susurluk’tan, üniversitelerimizde yaflanan sald›r›lardan bu yüzleri biz çok iyi biliyoruz. Bugün faflist-ülkücü çetenin bayrak histerisinin de dolgu malzemesini oluflturdu¤u görülüyor. ‹flte bu yüzden bu “kahraman vatan evlatlar›n›” bugünlerde ortal›kta her zamankinden fazlaca görebilirsiniz. Bir bakm›fls›n›z size gelip bir bayrak uzat›yorlar, bir bakm›fls›n›z vatan-millet üzerine en ateflli nutuklar› at›yorlar. Siz ne kadar iyiniyetli olsan›z da faflistlerin

sofras›na bir kez oturan o sofradan eli kanl› kalkar. Bu provokasyona prim vermek faflistlerle iflbirli¤i demektir! Kalemini ABD’nin ve AB’nin emrine veren kalemflörler ise Genelkurmay’dan ald›klar› gazla bir anda köflelerinden kin kusmaya bafllad›. Kürt halk›na çevirdikleri namlular› ile medya kurulufllar›, birbiriyle yar›fl›rcas›na sürdürdükleri kampanyalarda en milliyetçi, en vatanperver olduklar›n› kan›tlama telafl› içindeler. Daha iki sene evvel, askerimizi Irak’a gönderip bundan rant elde edebilece¤imizi söyleyenler flimdi bayrak sevgisinde s›n›r tan›m›yorlar. Dün bizleri ve topraklar›m›z› ABD’ye satmakta sak›nca görmeyenler kime, neyin vatan sevgisini ö¤retiyorlar? Bu provokasyona prim vermek iflgale destek olanlarla iflbirli¤i demektir! Bugün ülkemizde floven bir atmosfer yarat›lmak istenmektedir. Bunun parças› olmay› reddetmeli, buna karfl› “HALKLARIN KARDEfiL‹⁄‹” fliar› etraf›nda birleflmeli ve sahnelenmek istenen oyunun sahnesini da¤›tmal›y›z. ‹nsanlar›m›z›n duygular›n› sömürerek en afla¤›l›k propaganda yöntemleri ile sürdürülen bu kampanyay› yaratanlar›n gerçek yüzlerini görmek için biraz haf›zalar›m›z› zorlamak yeterli olacakt›r. Biz YTÜ ö¤rencileri olarak sizleri bu ablukay› parçalamaya ça¤›r›yoruz…

E k i m G e n ç l i ¤ i

YAfiASIN HALKLARIN KARDEfiL‹⁄‹! B‹J‹ BIRAT‹YE GELAN! Devrimci Demokrat Yurtsever Ö¤renciler

17


Sermaye Çukurova Üniversitesi’ne de el att›! E k i m G e n ç l i ¤ i

18

Üniversite-sermaye iflbirli¤inin bir ürünü olan teknoparklardan bir yenisi Çukurova Üniversitesi’nde kuruluyor. Üniversitenin mevcut yap›s›n› ve tüm teknolojisini sermayeye peflkefl çekmek için kurulan bu teknokentin yap›m› için 2003 Temmuz ay›nda çal›flmalara bafllanm›flt›. 2004’ün Nisan ay›nda üniversitede rektör, ö¤retim üyeleri, sanayici ve ifl adamlar›n›n kat›l›m›yla Teknoloji Gelifltirme Bölgesi ad› alt›nda bir toplant› yap›lm›flt›. Bu toplant›da teknopark›n kurulaca¤› 1040 dönümlük arazi, bütçe vb. konular belirlenmiflti. Teknopark›n bu y›l içinde 2 bin metrekarelik bölümünün bitirilmesi planlan›yor. Geçen y›l toplant›da konuflan Mimarl›kMühendislik Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Tuncay Y›lmaz flunlar› söylemiflti: “Oluflturulan alan içinde yer kiralayan firmalar yaz›l›mdan g›daya, kimyadan ,ileri malzeme teknolojilerinden ,savunmaya kadar pek çok alanda araflt›rma gelifltirme çal›flmalar› yapma olana¤› bulacaklar. Teknolojiyi burada gelifltirip tesislerinde seri üretime geçecekler. Teknoloji gelifltirme merkezi, kurulacak bir anonim flirket taraf›ndan yönetilecek. Firmalar›n bölge içindeki çal›flmalar›ndan elde ettikleri kazanç 2013 y›l›na kadar vergi d›fl› tutulacak. Bu nedenle bu alan firmalar›n geliflim üssü haline gelecek.” Dekan›n da itiraf etti¤i gibi, firmalar savunmaya kadar pek çok alanda araflt›rma-gelifltirme faaliyetlerini gerçeklefltirecekler. Yani ODTÜ’de oldu¤u gibi kampüslerde savafl arac› üretilebilecek. Bu savafl araçlar›n›n da emperyalist ç›karlar u¤runa masum halklara karfl› kullan›laca¤› bilindi¤ine göre, ö¤renciler dolayl› yoldan bu olaya alet edilmifl olunacak. Araflt›rma-gelifltirme faaliyetlerinin yürütülmesi için bir anonim flirket kurulacak olmas› ise, bilimsel çal›flma ad› alt›nda yap›lacak bu çal›flmalar›n üniversitenin denetiminden ç›k›p nas›l da sermayenin denetimine girdi¤inin bir göstergesidir. Dekan›n vurgulad›¤› bir baflka nokta, bu bölgede çal›flma

yapacak firmalar›n elde ettikleri kazanc›n 2013 y›l›na kadar vergi d›fl› tutulacak olmas›d›r. Temel g›da maddelerinden asgari ücrete kadar iflçi ve emekçileri daha fazla sömürmek için vergilere baflvuran devlet, üniversiteleri sermayeye peflkefl çekerken onlardan vergi alm›yor. Bu da devletin kimin devleti oldu¤unu aç›k bir flekilde gösteriyor. Eski rektör Yalç›n Kekeç de “Teknoloji gelifltirme bölgesi ile üniversiteler, araflt›rma kurulufllar› ile üretim sektörlerinin iflbirli¤ini sa¤lamak hedefleniyor. Yabanc› sermayenin ülkeye giriflini sa¤layacak teknolojik altyap›y› oluflturmak amaçlanmaktad›r. Oluflturulacak teknoloji bölgesi Çukurova ve bölgemize önemli katk›lar sa¤layacak, di¤er bölgelerden ileri teknoloji firmalar› yöreye kazand›r›lacakt›r.” diyordu. Asl›nda rektör de dekandan farkl› fleyler söylemiyor. Amaç halka hizmet sunmak, halk yarar›na bilim üretmek de¤il, yabanc› sermayeyi bölgeye çekmek ve sermayeye bedava denebilecek ucuzlukta imkanlar sa¤layarak AR-GE maliyetini emekçilerin s›rt›na yüklemek. Rektörün flu sözleri her fley aç›k bir biçimde ortaya koyuyor: “Üniversitelerin sanayiden gelecek tüm taleplere yan›t verecek olmas› mümkün de¤ildir. Bu nedenle üniversiteler ve araflt›rma merkezleri birbirleriyle ba¤lant› içerisinde olurlarsa sanayicilerin istekleri daha çabuk ve daha sa¤l›kl› karfl›lanabilir”. Sermaye AR-GE çal›flmalar› için gerekli laboratuvar, teknik alet ve eleman ihtiyac›n› üniversitelerden sa¤layarak hem daha fazla kâr elde ediyor, hem de üniversite ö¤rencilerini teknoparklarda çal›flt›rarak ucuz iflgücü ihtiyac›n› karfl›l›yor. Birçok flehirde kapitalistler üniversitelere el atm›fl ve üniversiteleri e¤itim ve bilim kurumu olmaktan ç›kartmay› baflarm›flt›r. Toplumun ihtiyaçlar› do¤rultusunda hizmet vermesi gereken üniversiteler, sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda hizmet verecek konuma getirilmifltir. Sermaye devleti iflçi ve emekçilerin ç›karlar›n› de¤il, onlar› daha fazla sömürmeyi düflünmektedir. Üniversitelerin özellefltirilmesinin ve teknopark yoluyla sermayenin hizmetine sunulmas›n›n nedeni budur. Üniversitelerin özgürlefltirilmesi ve sermayenin denetiminden ç›kart›lmas›, gençli¤in özerkdemokratik üniversite talebi do¤rultusunda mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.

ÇÜ Ekim Gençli¤i


““Y Yeettkkiinn m müühheennddiisslliikk”” kkaappiittaalliizzm mee yyaam maa ççaabbaass››dd››rr!!

“Yetkin” de¤il toplumcu mühendis olaca¤›z!

E k i m

TMMOB genç kurultay› AB’ye uyum ad› alt›nda geçti¤imiz dönemde bir çok sald›r› yasas›n›n art arda geçmesine tan›k olduk. Son süreçte özellefltirmelerin h›z kazanmas› ile ülkemizde sanayi giderek özel sektörün ve emperyalistlerin insaf›na terk edilmekte, bu durumun sonucu gere¤i üretim ya¤ma ve talana b›rak›lmaktad›r. AB’ye uyumun ve GATS anlaflmas›n›n son etkisi mühendislik alan›nda “yetkin mühendislik” tart›flmas› ile görülmektedir. Bu, ço¤u mühendis ve mühendislik ö¤rencisi için bilinmeyen ama arkas›nda ciddi bir sald›r›n›n yatt›¤› bir kavramd›r. Fakat sald›r›n›n esas vahim olan yan›, bunun bizzat meslek örgütümüz TMMOB taraf›ndan destekleniyor olmas›d›r. TMMOB bizzat bu yasan›n tasla¤›n› haz›rlayarak yetkin mühendislik konusunda taraf olmufltur. TMMOB taraf›ndan haz›rlanan yasa tasla¤›n›n incelenmesi sorunun ne oldu¤unun tespiti aç›s›ndan önemlidir. Tasla¤›n beflinci bölümünde flöyle denmektedir: “De¤iflik Madde 7-1 nci maddede say›lan diploma ve belgelerden birine sahip olmayanlar Türkiye'de mühendis, mimar veya flehir planc›s› unvan› ile çal›flamazlar, bu unvanlar› kullanamazlar, imza atarak mesleklerini icra edemezler. Mühendis, mimar ve flehir planc›lar›n›n uzmanl›k gerektiren mühendislik ve mimarl›k hizmetlerinde çal›flabilmeleri için, 6325 say›l›

Türk Mühendis ve Mimar Odalar› Birli¤i Kanununda belirtilen yetkili mühendis, yetkili mimar veya yetkili flehir planc›s› belgesine sahip olmalar› gereklidir.” Belgeden kastedilen yetkili mühendis, mimar veya flehir planc›s› belgesidir. Yani mezun ö¤rencinin imza yetkisi elinden al›nmakta, piyasada belli bir süre çal›flmas› ve oda taraf›ndan kurulan M‹SEM (Meslek ‹çi Sürekli E¤itim Merkezi) içerisinde belli bir ücret karfl›l›¤› e¤itim görüp yetkinlik belgesi almas› zorunlu k›l›nmaktad›r. Bunun gerekçesi olarak da, okullar›n e¤itiminin yetersiz veya uzmanlaflma yaratma konusunda eksik oldu¤u ve bunun oda taraf›ndan sa¤lanmas› gerekti¤i gösterilmektedir. Buradan bak›ld›¤›nda, okullardaki bilimsel olmayan yetersiz e¤itim bir ön kabul olarak al›nmakta, bu durumda bu sorunun nas›l düzeltilece¤i tart›fl›laca¤›na, yeni mezun mühendisi ma¤dur eden bir uygulama getirilmektedir. Ac›mas›z piyasa flartlar›nda 350-400 milyona çal›flmak zorunda kalan yüzlerce genç mühendis arkadafl›m›z imza yetkisi ellerinden al›n›nca açl›¤a mahkum edilecektir. Üstelik bu sistem uzman mühendisstajyer mühendis ayr›m› getirerek ortaça¤dan kalma ustaç›rak iliflkisini hortlatmaktad›r. Yasan›n Belgelendirme ‹lkeleri bafll›¤› alt›nda flunlar yer almaktad›r:

G e n ç l i ¤ i

19


E k i m G e n ç l i ¤ i

b) Oda taraf›ndan belirlenen uzmanl›k konular› ve belge alma koflullar›n› sa¤layan veya bu koflullar› yerine getiren üyelere, ilgili uzmanl›k konusunda belge verilir. c) Belge alma koflullar› her uzmanl›k konusu için ayr› olmak üzere Oda taraf›ndan belirlenir. Gerekli durumlarda Oda Yönetim Kurulu, belge alma koflullar›n› de¤ifltirebilir. Bu durumda üyelerin kazan›lm›fl haklar› göz önünde bulundurulur. d) Belge sahibi üye, belgenin kullan›m›nda Odan›n alaca¤› kararlara uymak zorundad›r. e) Belge ücretleri Oda Yönetim Kurulu taraf›ndan belirlenir.” Buradan belli bir ücretlendirme getirildi¤i aç›kt›r. Bunun d›fl›nda odalara yetkinlik kriterlerini belirleme yetkisi verilmifltir. Bu konuda çal›flmas› olan ‹nflaat Mühendisleri Odas›, bu kriterleri flöyle belirlemifltir: “Yüz k›zart›c› herhangi bir suçtan mahkum veya herhangi bir etik cezas› alm›fl olmamak; TMMOB ‹nflaat Mühendisleri Odas›’na kay›tl› olmak; Madde 2’de belirtilen uzmanl›k alanlar›nda, en az befl y›l süreyle, Yetkin Mühendis belgesine sahip mühendisler denetiminde gerçeklefltirilmifl proje ve uygulama deneyimi sahibi olmak ve bu hizmetleri belgelemek.” Bu demektir ki yeni mezun mühendis befl koca sene boyunca imza yetkisi olmadan baflka birinin emri alt›nda çal›flacak, daha sonras›nda “mühendis” olmaya hak kazanacakt›r. Bu durumun ne anlama geldi¤ini ise anlatmaya gerek yok zannedersek.

TMMOB’un saf› ve ifllevi TMMOB bu taslakla e¤itim sisteminin çöküflünü ilan etmekte, yerine kendisini ikame etmeye çal›flmaktad›r. Bu flekilde mevcut bozuk yap›y› elefltirmemekte, tam tersine, ona “yama” olmay› kabul ederek tescillemektedir. Tüm bu yap›lanlar, sorunu ortaya koymak, çözüm önerileri üretmek yerine sorunun üzerini kapamak, deyim yerindeyse “otoyola yama yapmak” anlam› tafl›r. Bu düzenin e¤itim politikalar›na yedeklenmek ve ilk elden parças› haline gelmektir. Y›llarca söylediklerini prati¤e geçirmemekle ve kaçak dövüflmekle elefltirilen odalar›n

20

bürokratlaflan yönetimleri, bu sefer retorikte saf›n› aç›kça belli etmifl, devletin ve gerisindeki sermayenin e¤itim politikalar›na eklemlenmekte hiçbir sak›nca görmemifltir. Aç›kt›r ki mühendislik e¤itimi yetersiz kalmakta, ezberci ve bilimsel olmayan e¤itimden geçmifl, laboratuvar atölye yüzü görmemifl ö¤renciler mezun olmaktad›r. Ama de¤ifltirilmesi gereken bu iken böyle bir yasa ile fatura ö¤renciye ç›kar›lmaktad›r. Denilmektedir ki onlarca taflra üniversitesinden mezun olan yüzlerce mühendis var ve bir ço¤u mesle¤ini icra edemiyor. Peki bu kadar üniversitenin aç›lmas›ndaki temel etken, iflsizlik sorunu giderilmeden nas›l bir önlem al›nabilir? Ülke sanayisinin bafl›bofl bir da¤›n›kl›k içerisinde bulunmas›, planl› bir ekonominin, sanayileflmenin olmamas›, daha do¤rusu kapitalist sistemin varl›¤› de¤il midir bu krizin/sorunlar›n nedeni? Bu noktada tart›flmalarda 17 A¤ustos Depremi ve çöken binalar gündeme getirilmektedir. Denmektedir ki, yetkin mühendislik olsayd› binalar›n çökmesi engellenirdi. Peki depremde binalar›n çökmesinin sebebi binay› tasarlayan mühendisin iflini bilmemesi miydi, yoksa bile bile ucuz maliyet için malzemeden çalmas›, çürük bina yapmas› m›yd›? Neden bu iflini bilmeyen mühendisler zenginlerin villalar›n› tasarlamaz da hep emekçilerin binalar›n› tasarlarlar acaba? Niye hep binalar bizlerin bafl›na çöker? Aç›kt›r ki burada mesle¤in bilinmemesi de¤il, kapitalist sistemin kar h›rs›n›n getirdi¤i bir sonuç vard›r. Bunu da böyle bir yasa ile yok etmek mümkün de¤ildir. Kapitalistler kendi çürük binalar› için imza atacak “yetkin mühendisler” bulmakta zorlanmayacaklard›r. Çünkü “yasa güçlüdür, ancak yoksulluk daha güçlüdür.” Karn› aç kalan, iflsizlikten bunalm›fl mühendis, patronlar›n dayatmalar› karfl›s›nda çaresizdir. Bu yasa yetkin mühendislik hakk›n› elinde bulunduran mevcut mühendisleri de tehdit etmektedir. Hep daha çok sömürüyü amaçlayan sermayedar, bir çok mühendislik iflini imza yetkisi olmayan yeni mezun mühendisleri çok düflük ücretlere yapt›racak, imza yetkisi için ise elinde az say›da mühendis tutmas› yeterli olacakt›r. Bu durumda da bir çok mühendise iflsizlik yolu görünecektir. Odan›n bir di¤er savunmas› ise ça¤›m›zda sürekli


meslek içi e¤itimin flart oldu¤u ve belli bir alanda uzmanlaflman›n ça¤›n gere¤i oldu¤udur. Aç›kças› meslek içi e¤itime kimsenin karfl› ç›kmas› mümkün de¤ildir. Elbette ki mühendisin kendisini sürekli yeni teknolojiler ›fl›¤›nda gelifltirmesi gerekir. Ama bunun üzerinden para iliflkilerinin dönmesi, f›rsat eflitsizli¤ini yaratacak ve bir çok insan› do¤al olarak ma¤dur edecektir. Bugün zaten var olan f›rsat eflitsizli¤i iflçi-emekçi çocuklar› aleyhine giderek büyüyecek, paral› e¤itim süreci de bu yasa ile yeni bir boyut kazanacakt›r. Y›llard›r muhalif kimli¤iyle tan›nan TMMOB’un, paral› e¤itimin meflrulaflmas›na yol açmas› zaten kendi içinde anlafl›lmaz bir durumken, bu konuda öncü rolü oynamas› kelimenin gerçek manas›yla bir “facia” halini almaktad›r. Reformizmin elinde oyuncak olan Odalar taban›ndan gittikçe kopmakta, verdi¤i kararlar› kat› bürokratik kast›n ç›karlar› do¤rultusunda vermektedirler. ‹flte bunun yaratt›¤› tablo tüm ç›plakl›¤›yla ortad›r ve fazla söze gerek b›rakmamaktad›r. Bu yasan›n tasla¤›n›n bizzat Oda taraf›ndan haz›rlan›yor olmas›, mevcut yönetimin anlay›fl›n›n geldi¤i boyutlar› göstermektedir. TMMOB, tarihinde onlarca mücadelenin içinde yer alm›fl, emperyalizme ve sömürüye karfl› emekten ve emekçilerden yana saf tutmufl bir örgütlenmedir. Ama bugün geldi¤i nokta, AB karfl›s›nda mu¤lak bir tav›r ve uyum yasalar›na “uyum sa¤lama” olmufltur. Reformizmin etkisi alt›nda gittikçe “kamunun vicdan›” olma misyonundan uzaklaflan Odalar, bu flekliyle birer iflletmeye dönüfltürülmek istenmektedir. Mevcut anlay›fl›n de¤iflmesi gerekti¤i ortadad›r. Odalar, reformizmin arka bahçesi de¤il, büyük k›sm› kalifiye emekçi mühendis ve mimarlar›n öz örgütlülü¤üdür. Bu yüzden Odalar› elefltirmek tek bafl›na çözüm olmayacakt›r. Yap›lmas› gereken fley örgütlülü¤e sahip ç›kmak, onu tabana do¤ru geniflletmek ve politika yapma iflini salt yönetimlerin inisiyatiflerine b›rakmamakt›r. Bu noktada da biz gelece¤in mühendislerine büyük bir ifl düflmekte, Odam›za ve haklar›m›za flimdiden sahip ç›kmam›z, iflçi s›n›f›ndan ve emekçilerden yana toplumcu mühendis bayra¤›n› yükseltmemiz gerekmektedir.

Mühendislik ö¤rencisi genç komünistler

Ettk E k iin nlliik k v ve e fl fle en nlliik kll e er re e b biin nlle er rc ce e ö ö¤ €r re en nc c ii ka k att ››lld d››......

MMO Ö¤renci Üye Kurultay› mücadele ça¤r›s› ile geçti! MMO taraf›ndan düzenlenen Ö¤renci Üye Kurultay› 12-13 Mart tarihleri aras›nda “Mühendislik E¤itiminin Sorunlar› ve Mühendisli¤in Gelece¤i” bafll›¤› alt›nda Ankara’da gerçeklefltirildi. Kurultay›n ilk günü ö¤renci komisyonu bulunan flubeler ve temsilciliklerden gelen delegelerin tart›flmalar› ile geçerken, ikinci gün Atatürk Spor Salonu’nda kitlesel bir flenlik yap›ld›. 12 Mart günü çeflitli illerden gelen ö¤renci delegeleri, daha öncesinde merkezin haz›rlam›fl oldu¤u taslak sonuç raporunu tart›flt›. Raporda temel olarak eksik görülen noktalar, AB’ye karfl› net tav›r al›nmamas›, mühendislerin genel olarak yoksullaflmas›ndan bahsedilmemesi, etik konusunda yanl›fl kavray›fla sahip olunmas› ve yetkin mühendislik meselesine hiç de¤inilmemifl olmas› biçiminde s›raland›. Ayr›ca taslakta örgütlenme sorunlar›na dair bir tart›flman›n olmamas›na da iflaret edildi. Tüm bu konularda birkaç flubenin etkili müdahalesi ile kararlar olmas› gerekti¤i tarzda al›nd›. Tabii bu konularda ve daha birçok konuda duruma itiraz eden belli gerici flubeler vard›. Ama tart›flmalar sonucunda yetkin mühendislik konusu d›fl›nda tüm kararlar olumlu yönde ç›kt›. AB’ye hay›r dendi, mühendislerin yoksullaflmas› aç›kland› ve etik bölümü komple silinerek yeniden yaz›ld›. Örgütlenme konusunda yap›lan tart›flma ise verimli geçmedi, ama olumlu bir ad›m olarak somut talepler üzerinden komisyonlar kurma karar› al›nd› (YÖK Karfl›t› Komisyon, Yetkin Mühendislik Araflt›rma Komisyonu gibi). 13 Mart günü, illerden gelen genifl ö¤renci kat›l›m› ile kurultay›n ikinci gününün aç›l›fl› yap›ld›. Aç›l›fl konuflmalar›n›n ard›ndan flubelerden ö¤renci komsiyonlar› ad›na konuflmalar yap›ld›. Aç›l›fl an›nda çeflitli organizasyon sorunlar› yafland›. Alanda daha fazla ö¤renci olmas›na ra¤men salonda 1000 kifli bulunuyordu. Denizli fiubesi’nin iflsizlik sorununu anlatan ve sistem karfl›t› mücadeleye ba¤layan konuflmas›, salonda yine Denizli fiubesi’nin öncülük etti¤i sloganlarla, en etkili konuflma oldu. ‹stanbul flube ad›na yap›lan konuflmada ise, ö¤rencilerin kendi talepleri etraf›nda birleflik bir gençlik muhalefetini yükseltmeleri gerekti¤i vurguland›. Hemen ard›ndan serbest forum bölümüne geçildi. fiubelerin konuflmalar›nda ve serbest forumda sisteme muhalif tav›r ön plandayd›. Ard›ndan flubelerin haz›rlad›¤› sosyal etkinlikler bafllad›. Akflam Mo¤ollar ve Grup K›z›l›rmak’›n konserleri gerçekleflti. Bu esnada salonda 3 bini aflk›n insan bulunuyordu. Kurultay en son 19 Mart’ta alanlarda olma ça¤r›s› ile son buldu. Konser esnas›nda s›k s›k sloganlar at›ld›. Kurultay›n sonucu ö¤rencilere ve toplumun tüm kesimlerine mücadele ça¤r›s› oldu.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ekim Gençli¤i/‹stanbul

21


A‹ESEC vaatlerinin arkas›ndaki gerçek: A‹ESEC vaatlerinin arkas›ndaki gerçek:

Ey sermaye! Seç-Be¤en-Al!.. E k i m G e n ç l i ¤ i

Geçen say›lar›m›zda dünya çap›ndaki emperyalistkapitalist barbarl›¤›n e¤itim alan›ndaki sömürü ve talan politikalar›n›n bir aya¤› olan üniversite-sermaye iflbirli¤ini inceleyip, bunun Türkiye’de buldu¤u karfl›l›k üzerinde durmufltuk. Bunlar›n yan›nda üniversite-sermaye iflbirli¤iyle e¤itimin metalafl›p ulusal ve uluslararas› tekellere peflkefl çekilmesi sürecinde en önemli konuma sahip olan ö¤rencilerin gözünde bu iflbirli¤inin meflrulaflt›r›lmas› için kullan›lan ve teflvik edilen kulüp, dernek vb. kurulufllarla ilgili de genel bir çerçeve çizmifltik. fiimdi de bunlarla ba¤lant›l› olarak, sermayenin üniversitelerden, daha a¤›rl›kl› olarak ö¤renci eme¤inden ve ifl gücünden do¤rudan yararlanma sürecinde önemli yer tutan A‹ESEC’i inceleyece¤iz. Uluslaras› ‹ktisadi ve Ticari ‹limler Ö¤rencileri Birli¤i (Assocation ‹nternationale des Etudiants en Sciences Economiques et Commerciales) anlam›na gelen A‹ESEC 1948 y›l›nda kuruluyor. “AIESEC 1948 y›l›nda, ikinci dünya savafl›n›n yaratt›¤› y›k›m›n etkilerini silmeyi amaçlayan üniversite ö¤rencileri taraf›ndan kuruldu. Baflka bir savafl› engellemenin tek yolunun toplumlar›n birbirine yaklaflmas›ndan geçti¤ine inanan bu gençler de¤iflim aktiviteleri

gerçeklefltirmeye bafllad›lar.” “...Dünya genelinde 90 ülkeden 800 üniversiteden 50 bin üyesi bulunan A‹ESEC politik de¤ildir, e¤itimcidir, kar amac› gütmez ve sadece ö¤renciler taraf›ndan yönetilmektedir.” diye bahsediyorlar kendilerinden internet sitelerinde. Buradan bak›nca oldukça masum ve bir o

22

kadar da iyi niyetli gözüküyorlar. Ancak iflin içine girip biraz inceledikten sonra, yak›nlaflmas›n› istedikleri ve toplumlar olarak ifade ettikleri fleyin tekeller oldu¤unu zorlanmadan anlayabiliriz. Bunun yan›nda bu kurumun gerçekten sadece flen flakrak, deli dolu ve maddi kayg›lardan kendini ar›nd›rm›fl hümanist gençler taraf›ndan m›, yoksa onlarla beraber onlar›n da üstünde bulunan ucuz ifl gücü ve emek h›rs›zlar› taraf›ndan m› yönetildi¤ini de kavrayabiliriz. Merkezi Hollanda’da bulunan A‹ESEC’in Türkiye kolu olan A‹ESEC-Türkiye, 1954 y›l›nda Bakanlar Kurulu karar›yla faaliyetlerine bafllama imkan› buldu. A‹ESEC’in içerisinde bir çok program var. Ancak bunlar›n içerisinde en önemli olan›, Uluslararas› Staj De¤iflim Program›-USDP. A‹ESEC genelde bu programla an›l›r olmufl. A‹ESEC, USDP ve di¤er programlar›yla birlikte üniversite-sermaye iflbirli¤ini özendirip meflrulaflt›rmak amac›yla faaliyet gösteren kulüp, dernek, büro gibi kurulufllarla paralellik göstermektedir. Ancak tüm bunlar›n yan›nda “yurtd›fl›nda staj”›n tüm esneklik ve avantajlar›n›n da arkas›na gizlenip di¤er kurumlar›n aksine sessiz sessiz küresel bazda sermaye için faaliyet yürütmektedir.

Programlar›n gerçek amac› ne? A‹ESEC kendini tan›t›rken “A‹ESEC firmalara ne kazand›r›r?” sorusuna flöyle yan›t veriyor: “D›fl Pazarlara Aç›lma: D›fl pazarlardaki f›rsatlar› de¤erlendirmek için, ilgili bölgedeki araflt›rmalar› yürütüp sonuçlar›n› firman›zda uygulayabilecek bireyler ile çal›flabilirsiniz.” “Biliflim Sistemleri Faaliyetleri: Ülkemizde h›zla


geliflmekte olan ve kaliteli insan kayna¤›na ihtiyaç olan ve bu alanda diledi¤iniz bilgi ve becerilere sahip bireylere ulaflabilirsiniz.” “Araflt›rma ve Gelifltirme: Her hangi bir konu ile ilgili araflt›rma yürütürken, bu konunun en iyi ele al›nd›¤› ülkeden insan kayna¤› getirebilirsiniz.” “Proje Yürütme: K›sa ve uzun vadede planlad›¤›n›z bir projenin gelifltirilme ve yürütülmesinde, belirledi¤iniz tarihler aras›nda çal›flacak kaliteli insan kayna¤›na ulaflabilirsiniz...” Üniversite-sermaye iflbirli¤i ile e¤itimin metalaflt›r›lmas› için at›lan ad›mlara ek olarak buradan da anlafl›laca¤› gibi, staj bahanesi ile art›k bu iflbirli¤inin öznesi olan ö¤renciler de metalaflt›r›larak uluslararas› pazarda kulland›r›lmak istenmektedirler. Güya iyi niyetli ve sermayeden tamamen ba¤›ms›z bir ö¤renci toplulu¤u olan A‹ESEC, bu amaçlara hizmet eden programlar› incelendi¤i zaman kendini daha da ele vermektedir. USDP, A‹ESEC taraf›ndan flöyle anlat›l›yor: “Bu program üniversite ö¤rencilerine ifl tecrübesi kazand›r›rken, firmalara da ihtiyaçlar›n› karfl›layan insan kayna¤› sa¤lar...” Ayr›ca flundan da bahsediliyor: “AIESEC' e kat›larak bu platformun üyesi olan ö¤renciler kendi içlerindeki cevheri keflfederek bireysel geliflimlerini sa¤lamakta ve kiflisel vizyonlar›n› geniflletmektedir...” Ancak kiflisel vizyon gelifltirmek ya da sermayenin, tekellerin ihtiyac› için kendini ve eme¤ini metalaflt›r›p sat›fla sunmak o kadar da kolay de¤il! USDP’ye kat›labilmek için ö¤renciler ve firmalar öncelikle birer form dolduruyorlar. Ö¤renciler formda staj yapmak istedikleri ülkeleri k›talar baz›nda iflaretleyip kendileri ve bilgi-becerileri hakk›nda k›s›mlar dolduruyorlar. Firmalar da ucuz iflgücü ve emek istismar› için arad›klar› kriterleri belirtiyorlar. Tabii baflvuru yapmak için her iki taraf da para ödüyor. Örne¤in ‹stanbul’dan bir ö¤renci s›nava girifl ücreti olarak 45 YTL veriyor, Adana’daki de 30 YTL. Ard›ndan doldurdu¤unuz baflvuru formuna ve yabanc› dil tespit s›nav›na göre bir ön eleme yap›l›yor. Ön elemeyi geçenler sözlü komisyonlar taraf›ndan seçiliyor ve sözlü komisyonlar, “yabanc› dil ve grup içerisindeki davran›fllar, kültürel de¤iflikliklere bak›fl aç›s›, ifade gücü ve Türkiye’yi temsil kabiliyeti” gibi konular içeriyor. S›nav sonras›ndaki mülakatlar› psikologlarla birlikte A‹ESEC Dan›flmanlar Kurulu yap›yor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var. Kendini tamamen ö¤rencilerin yönetti¤i masum bir kurulufl olarak tan›tan A‹ESEC’in Dan›flmanlar Yüksek Kurulu üyelerine bak›nca tafllar biraz daha yerine oturmaya bafll›yor. Kimler yok ki... Üstün Ergüder - Baflkan - Sabanc› Üniversitesi, Osman Dinçbafl - Baflkan Yrd. - Ernst&Young, Nihat Gökyi¤it - TEKFEN Holding, Dalia Garih Herzikowitz ALARKO Holding, Suzan Sabanc› Dinçer - AKBANK... Tekelci burjuvazi temsilcilerinin önemli bir k›sm›n›n

da mülakat›ndan geçtikten sonra - e¤er kazand›ysan›z bilgilerinizin sisteme girilmesi için 100 YTL daha ödüyorsunuz. Nihayet staj yapaca¤›n›z yer bulunduktan sonra da 300 Dolar kabul ücreti ödemeniz gerekiyor. Eee, içinizdeki cevheri keflfedip kiflisel bir vizyon gelifltirmenin o kadar kolay olmad›¤›n› söylemifltik! USDP, ‹‹BF, Bilgisayar-Endüstri-Elektrik-Elektronik mühendisliklerine yönelik. Bunun d›fl›nda Sosyoloji ve Psikoloji ö¤rencilerine yönelik olarak da Geliflim Staj› uygulamaya konulmufl. Geliflim Staj›nda ö¤renci staj karfl›l›¤›nda para almadan yaln›zca kendini gelifltirmeye yönelik staj yap›yor. Bir baflka program olan Karadeniz Gençlik Program› flöyle anlat›l›yor: “AIESEC, Karadeniz Gençlik Geliflim Program› ile bölge insan›n›n kültürel olarak yak›nlaflmas›n› sa¤lamak, özel sektörün ihtiyaç duydu¤u niteliklere sahip gençlerin yetifltirilmesi bu sayede firmalara kaliteli iflgücü sa¤lamak ve bölgede AIESEC’in faaliyette bulundu¤u ülke say›s›n› artt›rarak etki a¤›n› geniflletmeyi hedeflemektedir. Karadeniz Gençlik Geliflim Program› AIESEC Türkiye, Romanya, Bulgaristan, Rusya, Yunanistan, Ukrayna, Ermenistan ve Moldova taraf›ndan 3 senedir yürütülmektedir.” As›l amac› buradan da net bir flekilde anlafl›lan A‹ESEC’in Türkiye’de ortak ifl yapt›¤›n› bahsetti¤imiz firmalar›n yan›nda dünya çap›nda ortakl›k yapt›¤› firmalardan birkaç› da art›k çok fazla söylenecek söz b›rakm›yor bizlere: Coca Cola Africa, Electrolux, Microsoft, V‹SA, Alcatel... A‹ESEC bu anlay›fl› do¤rultusunda çeflitli projelere ve birlikteliklere ça¤r›l›yor, bunlar›n d›fl›nda ekme¤ine ya¤ sürdü¤ü çeflitli kurulufllardan da destekler al›yor. Örne¤in 1998 y›l›nda GAP bölgesinde bafllat›lan “Güneydo¤uda Yeni Ufuklar Projesi” kapsam›nda yurtd›fl› program› A‹ESEC ve KOSGEB gibi kurulufllar›n kat›l›m›yla düzenlenmifltir. A‹ESEC’in düzenledi¤i uluslararas› kongrelerden biri olan EuroLDS semineri, yani Avrupa Liderlik Geliflim Semineri bu sene ‹zmir’de yap›ld› ve bunun ilk elden destekçisi de ES‹AD (Ege Sanayi ve ‹fladamlar› Derne¤i) oldu. Tüm bunlardan da anlafl›laca¤› gibi A‹ESEC ne kar amac› gütmeyen bir kurulufltur, ne de tamamen ö¤rencilerin yönetti¤i bir kurulufl. Üniversite-sermaye iflbirli¤i çerçevesinde ö¤renciler teknoparklar, teknokentler, AR-GE’ler arac›l›¤›yla sermayenin sömürü çark›n›n içine çekilmek isteniyorlar. A‹ESEC’in kulland›¤› yöntem de sermayenin üniversite içerisine girip bir yerlerden bir fleyler kapmas› sürecine katk› sa¤lamaktad›r. Ö¤renciler kültür al›flverifli, yurtd›fl›n› tan›ma, arkadafl edinme vaatleriyle ve kariyer yapma gibi zaaflar› da kullan›larak bu oyunun içersine çekiliyorlar. Ancak m›zm›zl›k yap›p oyunu bozmak, oyunbozanl›k yapmak bizim elimizde...

E k i m G e n ç l i ¤ i

K. Tunç

23


Nüükklleeeerr eenneerrjjii ooyyuunnuunnddaa ff eellaakkeettee ggeerrii ssaayy ››m N m bbaaflflllaadd››!!....

Durdurmak bizim elimizde!

E k i m G e n ç l i ¤ i

24

Yaklafl›k bir milyon y›l önce insan, en ilkel haliyle dünya üzerinde görünmeye bafllad›¤›nda pek de konuksever olmayan bir çevre/dünya ile mücadele etmek zorunda oldu¤u gerçe¤iyle yüz yüze kald›. Hayatta kalmas›n› ve geliflimini, onu di¤er canl›lardan üstün k›lan düflünme gücüne, çevresine ve içinde bulundu¤u ortama uyum sa¤lama yetene¤ine ve psikolojik dayanma gücüne borçlu olan insano¤lu, do¤a karfl›s›nda edilgen-biat eden durumdan, etkin-hakim konuma geçti. ‹flte bu konuksever olmayan dünyaya karfl› kazan›lan zafer, insana zamanla kendi türdeflleri ve çevresi pahas›na hayata geçirece¤i bir kar h›rs› ve egemenlik tutkusu verdi. Kazan›lan fleylerin gerçek bir zafer olmad›¤› k›sa zamanda anlafl›lsa da, kapitalist üretim iliflkilerinin dayatt›¤› kar h›rs› insan›n çevresinde yaratt›¤› y›k›m›n önüne geçilmesini engeller bir hal ald›. Yarat›lan kapitalist zenginlik, imtiyazl› bir s›n›f›n elinde toplan›p, geriye kalan büyük ço¤unlu¤a açl›¤› ve y›k›m› reva görülürken, kapitalizm art›k salt bir sömürü sistemi olmaktan ç›km›fl gezegenimizi de uçurumun efli¤ine getirmifltir. Dünyan›n gelece¤i üzerinde bugün için iki e¤ilim vard›r. Birincisi s›n›rl› kaynaklar ve s›n›rl› bir çevre üzerinden s›n›rs›z büyüme öngören düzen cephesi; ikincisi insana yak›flan bir düzeni müjdeleyen, insan› ve do¤ay› düflünen planl› bir üretim süreci içinde çevresiyle bar›fl›k olmak için savaflan devrim cephesi. Evet, biz çevre sorunlar›n›n çözümünün de devrimde ve sosyalist bir dünyan›n kuruluflunda oldu¤unu söylüyoruz. Bu çok anlafl›lmaz bir fley de¤ildir. Retorikte çevre sorununa dair binlerce çözüm üretebilecek ve bunlar› uygulayabilecek olanaklara sahip olsa da, kapitalist düzen, kendi gerçekli¤inde bunu yapamaz. Çünkü kapitalist üretim belli bir plana ve insanlar›n ihtiyaçlar›na göre flekillenmez, tersine paran›n gitti¤i yöne do¤ru gider. Tablo ortad›r; milyarlarca y›ld›r kendi do¤al dengesini koruyan çevre, kapitalizmin tarih sahnesine ç›kt›¤› son iki yüzy›l içinde geri dönüflü imkans›z bir tahribata u¤ram›flt›r. Yerkürenin felakete bu koflar ad›m gidiflini bile yeterince tehlikeli bulmayan sözde bilim adamalar› ve efendileri, flimdilerde hep birlikte ba¤›r›yorlar: “Nükleer santral yapal›m!” Ama burada esas ilgi çekici nokta, bunu tüm “içten” duygular› ile ba¤›r›yor olsalar bile, istedikleri fleyi kendi ülkelerinde

uygulamaktan ›srarla kaç›n›malar›d›r. Nükleer kullan›m›n› kendi s›n›rlar› d›fl›nda tutmak isterlerken bizimki gibi ellerinde tuttuklar› ülkelere ise nükleer enerjiyi tavsiye ediyorlar, daha do¤rusu emrediyorlar. Öncelikle flunu belirtmek gerekiyor. Burada nükleer teknoloji konusunda bir taraf yaratmak çabas› içinde de¤iliz. Söylemeye çal›flt›¤›m›z, ülkemizin böyle bir fleye ihtiyac› yokken veya pekala baflka alternatiflere sahipken baflvurulan öncelikli çözümün nükleer enerji olmamas› gerekti¤idir. Problemin birçok boyutu oldu¤undan söz edebiliriz. Çevre aç›s›ndan ciddi bir tehdit oluflturmas›n›n yan› s›ra, art›k dünya üzerinde eski prestijini kaybetmifl bu enerji üretim biçiminin, çeflitli sermaye çevreleri –ki bunlar uluslararas› niteli¤e sahiptirler- taraf›ndan bizim gibi ülkelere kakalan›yor oldu¤u gerçe¤i bu konuda hareket noktas›d›r. Süslü laflar ve ak›l buland›ran teknik bilgiler ile nükleer santrallerin faydalar›n› say›p dökenler son günlerde birden bire tekrar ortaya ç›kt›. Akkuyu tart›flmalar›n›n Takaimura kazas› ile sonlanmas›n›n ard›ndan geçen sürenin yeterli oldu¤unu düflünenler, bu konuda toplumsal haf›zam›z›n zay›fl›¤›na olan güvenlerine dayanarak, bu sefer ifli bir sonuca ba¤layacaklar›ndan emin görünüyorlar. Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n “2011’e kadar üç santral yapaca¤›z” fleklindeki aç›klamas›nda dikkat çekici nokta, cümlenin tafl›d›¤› kesin ifadedir. Öyle ya bunu tart›flmaya bile gerek yok, biz nas›l olsa


anlamay›z, her fleyin do¤rusunu bizim için düflünenler ve yapanlar var. Bu y›l bu ifl için bütçeden 5 milyon dolar, yani 7 trilyon lira ayr›ld›. Bir santral›n yap›m› için 5 milyar dolar gerekirken bu devede kulak misali duran miktar ne için ayr›ld› bir aç›klama yap›lm›yor. Gerçi 1978’den beri Türkiye’de hiç kimse bu meseleyle ilgili ne yapt›¤›n› pek bilmiyor. Efendilerinin üfledikleri hava ile oradan oraya savrulanlar bu kez de enerji konusunda uluslararas› nükleer lobisinin elinde oyuncak oluyor, yapt›klar› iflin ne oldu¤unu bilmedikleri gibi kimsenin de bilmesini, anlamas›n› istemiyorlar. En güzel örnek, eski Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Baflkan› Ahmet Yüksel Özemre’nin, 1986’da kendisinden radyasyon rakamlar›n›n aç›klanmas› istendi¤inde etti¤i cümle flu cümlede görülüyor: “Radyasyonu bilmeyen halk›m rakamlar› ne yaps›n?” Rakamlardan çok anlamasak da sizin niyetinizi sezecek kadar sizi iyi tan›yoruz. Yalanlar›na bilimsel k›l›f geçirmeye çal›flan nükleer cephesinin elinde en güçlü koz olarak tuttu¤u fley, ilerde yaflanaca¤›n› iddia ettikleri enerji s›k›nt›s›. Buna dair söylenecek bir çok fley farazi olacakt›r. Bu konudaki tahminlerin güvenilirli¤i, Türkiye gibi dengesiz ekonomilere sahip ülkelerde tart›flmalara her zaman aç›kt›r. Bu konudaki verilerin hesaplanmas› s›ras›nda herkes istedi¤i gibi esnetebilece¤i ve kendi düflüncesine yontabilece¤i yöntemler kullanabilir. Ülkemizin 2010 y›l›nda 375 milyar kwh ve 2020 y›l›nda 550 milyar kwh brüt enerji ihtiyac› olaca¤›n› söyleyenlerin neye dayand›klar› çok mu¤lakt›r. Olsa olsa bunu dayand›rd›klar› fley “hiç altyap› yat›r›m› yapmayaca¤›m ve bugünkünden daha kötü bir yönetimle enerjiyi çarçur edece¤im” söylemi olabilir. Öyle ki sadece da¤›t›m hatlar›nda yap›lacak yat›r›mlarla yüzde 10’luk bir iyilefltirme sa¤lan›rsa, bu durumda sözkonusu tahminler otomatikman yüzde 10 afla¤›ya çekilecektir. ‹ddialar›n sahibi bu büyük bilim adamlar›na sadece Türkiye’nin varolan enerji potansiyelini vererek cevap vermek yeterli olacakt›r: “... Ülkemiz ekonomiklik analizi yap›lm›fl olan 125 milyar kwh’lik hidrolik potansiyelinin sadece yüzde 30’unu kullanmaktad›r. Teknik kapasitemiz ise 225 milyar kwh’tir. Y›ll›k (30.00 MW) 114 milyar kwh olan linyit potansiyelimizin ise yine yüzde 20’si kullan›lmaktad›r. Elektrik enerjisi olarak

yararlan›labilecek jeotermal potansiyelimiz 2.450 MW yani 16 milyar kwh’t›r, bunun ancak yüzde 2.97’si kullan›lmaktad›r. Rüzgar potansiyelimiz ise y›ll›k 83 bin MW’t›r. Bu ise y›ll›k 300 milyar kwh’lik bir kapasite demektir. Dünyada en çok günefl alan ülkelerden olmam›za karfl›n günefl enerjisinden yararlan›lamamaktad›r.” (Ülkemizde Elektrik Enerjisi ve Nükleer Santraller -EMO). Üretime gerekli yat›r›mlar›n yap›lmamas›n›n yan›nda baflka bir sorun da özellikle büyük flehirlerde da¤›t›m kay›plar›n›n yüksekli¤idir. Bu üretimin yeterli olsa bile tüketiciye istenilen kalitede elektrik verilmemesi anlam›na gelmektedir. Resmi istatistiklere göre ortalama flebeke kay›plar› yüzde 18’dir. Bu baz› yörelerde yüzde 25-32 aras›nda de¤iflmektedir. Oysa bu kay›plar kabul edilebilir seviyede olsalar yüzde 8 –10 aras›nda bir de¤erde olmas› gerekirdi. Altyap›ya yap›lacak ek yat›r›mlarla sisteme sa¤lanan elektrik enerjisi miktar›nda art›fl› da koflullayacakt›r.

Nükleer santral ve güvenlik “Nükleer santraller tasarlan›rken olabilecek en kötü hayali kaza kofluluna göre tasarlan›r. Reaktör tiplerine göre olabilecek en kötü kazalar farkl› olabilir. Amaç en kötü kaza durumunda bile nükleer santralden çevreye insan sa¤l›¤›n› tehdit edecek miktarda radyoaktif maddelerin ç›kmamas›n› sa¤lamakt›r. Bu nedenle nükleer santrallere dört ile alt› aras›nda de¤iflen say›da, radyoaktivitenin d›flar› ç›kmas›na olanak sa¤lamayacak, engel konur.” Nükleer santrallerin güvenli¤i konusunda yaz›lan bu sat›rlar›n sahibi Prof. Dr. Osman Kemal Kadiro¤lu (‹TÜ Nükleer Enerji Enstitüsü Ö¤retim Üyesi) kendinden emin bir flekilde güvenlikten bahsediyor. Ancak bu yaz›n›n Takaimura kazas›ndan önce yaz›ld›¤›n› belirtmek gerekiyor. Akkuyu’ya yap›lmak istenen santralin tart›flmalar› s›ras›nda nükleerden yana saf tutan bilim insanlar›n›n Japonya gibi ileri teknoloji kullanan bir ülkede yaflanan kaza sonucu susmas› çok da ilginç de¤il. Güvenlik konusunda hala ciddi flüpheler tafl›yan nükleer santraller Türkiye gibi radyasyon konusunda kara cahil bir ülkede infla edilecek olmas› da ayr› bir tehdit olarak görünüyor. Hat›rlanaca¤› gibi ‹kitelli’de bir hurda deposunda ortaya ç›kan kurflun kal›plar içindeki Radyoaktif Cobalt 60 maddesi nükleer at›klar ve tehlikeleri konusunu bir kez daha gündeme getirmifl ve t›pk› Çernobil facias›nda oldu¤u gibi yetkililerin yapt›klar› aç›klamalar ile vurdumduymazl›klar› bir kez daha gözler önüne serilmiflti. TAEK’e ba¤l› Çekmece Nükleer Araflt›rma Merkezi Müdür Vekili Yaflar Özal da “Radyoaktif maddenin flu anda çevreye zarar vermemekle birlikte, çok yüksek derecede radyasyon yayd›¤›n›” aç›klam›flt› bir zamanlar. Bu konuda hiçbir fley bilmeyen bir insan› bile güldürecek tarzdaki bu aç›klama, yetkililerin ne konuda yetki tafl›d›klar› konusunda korkutucu bir zihin aç›kl›¤› yaratmaktad›r. Di¤er kaynaklar›n s›n›rl› ve k›sa sürede tükenece¤i, oysa uranyumun

E k i m G e n ç l i ¤ i

25


E k i m G e n ç l i ¤ i

26

bol ve ucuz oldu¤u yolundaki söylemler gerçe¤i yans›tmamaktad›r. Dünyadaki halihaz›rda bilinen uranyum rezervleri 6 milyon tondur ve hiç yeni santral kurulmasa bile flu anda varolan nükleer santrallere ancak 50 y›l yetecek kapasitededir. Buna karfl›l›k dünyan›n kömür rezervi 250 y›ll›k, do¤algaz rezervi 100 y›ll›k ve petrol rezervi de 100 y›ll›kt›r. Su, rüzgar ve güneflin ise zamana ba¤l› bir s›n›r› yoktur. “Ülkemizin 10.000 ton uranyumu ve 380.000 toryumu var, bunlar› de¤erlendirece¤iz ve enerjide d›fla ba¤›ml› kalmayaca¤›z.” demek gerçek bir kara cahilliktir. Çünkü; 10 bin ton uranyum rezervi, içinde sadece 100 ton nükleer santralde kullan›labilen uranyum 235 izotopu içermektedir. Gerisi uranyum 238’dir ki nükleer santralde kullan›lamaz. Toryum da t›pk› uranyum 238 gibidir ve nükleer santralde kullan›lamaz. Ayr›ca ülkemizde uranyumu nükleer santralde kullanmaya yönelik yak›t haz›rlama teknolojisi yoktur. Yak›t iflleme konusunda da baflka ülkelere ba¤l› kalman›n sermaye devleti için hiçbir önemi olmad›¤›n› anlamak çok da zor de¤il. Yani baz›lar›n›n iddia etti¤i gibi “süper güç” olmak da, tam bir fantezidir. Aksine enerji konusunda tamamen d›fla ba¤›ml› kal›narak, uflakl›k konusunda yeni bir terfi almam›z elimizde kalan son fley olacakt›r.

Nükleer enerji ve at›k sorunu Nükleer enerji üretiminin en önemli ve henüz herhangi bir çözüme ulaflt›r›lamayan baflka bir sorunu ise yaratt›¤› at›klard›r. Karadeniz b›rak›lan ve birkaç y›l öncesinde gündemi bir hayli iflgal eden varillerin içinde neler sakland›¤› ve kimler taraf›ndan getirildi¤i hala bilinmemektedir. Ayr›ca Isparta ve Konya’da hiçbir etüt çal›flmas› yap›lmadan gömülen veya yak›lan ithal nükleer at›klar oldu¤u bilinmektedir. Radyoaktif at›klar, tüketim toplumunun bir yans›mas› olan nükleer enerjinin ve emperyalist politikalar›n süreklili¤ini sa¤lamak için üretilen nükleer silahlar›n gelece¤e b›rakt›¤› ölümcül bir mirast›r. Emperyalist ülkeler, halk›n bask›s› ve ciddi boyutlardaki maliyetler sebebiyle kendi topraklar›nda çözüm bulamad›klar› radyoaktif at›klar›, kimi zaman yasal k›l›fa geçirilmifl “hibe”lerle, kimi zaman da yasad›fl› yollarla Yeni Dünya Düzeni’nin lanetlileri olan “geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerin” bafl›na sararak kurtulma yoluna gitmektedir. Tüm bunlar›n yan›nda, kendi ülkelerinde pazarlar› giderek daralan uluslararas› nükleer ölüm tacirleri, ekonomik kurtulufllar›n› Akkuyu Nükleer Santral› özelinde topraklar›m›zda arama çabas› içine girmifllerdi. Bunlar›n aras›nda yer alan Frans›z Framatom ve Alman Siemens ortakl›¤› NPI fiirketi, dünyan›n çözüm bulamad›¤› bu at›klar›n Türkiye’de Toros Da¤lar›’nda “güvenli” bir flekilde depolanabilece¤ini çok rahat ve pervas›zca önerebilmifltir. Yap›lmas› gündemde olan santrallere biçilen baflka bir rolün ise bu olaca¤› aç›kt›r. Nükleer santraller söylendi¤i gibi ucuz de¤ildir. ‹lk kurulufl ve iflletme aflamas›nda çok pahal›d›r. Ucuzluk s›ralamas›nda nükleer enerji en sonda yer almaktad›r. Elektrik enerjisi üretiminde ilk kurulufl maliyetlerinin yan› s›ra marjinal maliyetler, yani iflletme aflamas›ndaki maliyetler de çok önemlidir. ABD gibi çok yüksek teknolojiye sahip bir ülkede ortalama elektrik enerjisi maliyeti kwh bafl›na 2.5 cent iken, ABD nükleer santrallerinde ortalama elektrik enerjisi maliyeti 7.5 centtir. Avrupa nükleer santrallerinde ise kwh bafl›na ortalama maliyet 8-12 centtir. 1995 y›l›nda baz› gazetelerimiz “nükleer santral kurmazsak iki y›l sonra karanl›kta kalaca¤›z” manfletlerini

atm›fllard›. Daha sonra bu manfletler sistematikleflerek, her y›l yinelenen nakaratlar halinde sürmüfltür. 1995’ten 2000’e gelinirken söylendi¤i gibi Türkiye karanl›kta kalmam›fl, ancak do¤algaz nedeniyle kriz yaflanm›flt›r. 2 Aral›k 1999 tarihli Yeni fiafak Gazetesi’nde, BOTAfi Eski Genel Müdürü Hayrettin Uzun “…do¤algaz krizinin suni olarak yarat›ld›¤› ve Mavi Ak›m Projesini bafllatmaya yönelik oldu¤unu” belirtiyor. Bu iddia konusunda EMO taraf›ndan yap›lan yoruma göre; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤› (ETKB) bir taflla iki kufl vurmay› düflünmüfltür. Bu kufllardan birisinin Mavi Ak›m Projesi, di¤erinin ise Akkuyu Nükleer Santral› projesinin oldu¤unu söyleyebiliriz. Nükleer santraller konusunda ortaya konan veriler, nükleer santrallerin teknik bir zorunluluk de¤il siyasi bir tercih oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Salt nükleer konusunda de¤il tüm enerji konusunda yürütülen çal›flmalar›n ve projelerin alt›ndan hep de çeflitli uluslararas› lobilerin ç›kmas› flafl›rt›c› de¤ildir. Nükleeri desteklemek pahas›na kendini küçük düflürmeyi göze alan bilim adamlar›, mesleki etik ad›na her fleyi ayaklar alt›na alan teknik uzmanlar güruhu, “süper güç” olma hevesi içindeki f›nd›k beyinli faflistler, ordu yalakas› ulusalc›lar ve bir tak›m liberal yazar çizer tak›m›ndan öteye destekçisi olmayanlar, neyine güveniyor da bir kez yenildi¤i ve geri çekilmek zorunda kald›¤› bir fleyi önümüze tekrar getiriyor? Cevap basittir: nükleer enerjinin kapitalist üretim iliflkileri aç›s›ndan tafl›d›¤› de¤er. Gittikçe ç›kmaza giren kapitalist sistem, kendine anl›k nefes ald›rabilecek planlar›n peflinde koflarken, herfleyi feda edebilecek kadar gözünü karartm›fl bir flekilde kendi sonuna do¤ru ilerlemektedir. Bu gidifle dur dememek insanl›¤›n yüzbinlerce y›ll›k yürüyüflünün son bulmas› demektir. Bunca y›ll›k birikimin ve yarat›lan medeniyetin devam› ve ileriye tafl›nmas› bize ba¤l›d›r.

Ya barbarl›k içinde çöküfl, ya sosyalizm! S. Kurtulufl


SEEK S KA A ddiirreenniiflflii bbiittttii,, m müüccaaddeellee ssüürrüüyyoorr......

Günün görevi SEKA’lar› ço¤altmakt›r!

SEKA direnifli, hükümet ile sendika temsilcileri aras›nda yap›lan yo¤un pazarl›klar›n ard›ndan uzlaflmayla sona erdi. Anlaflma sonucunda SEKA, iflletme hakk› ve iflçileriyle birlikte ‹zmit Belediyesi’ne devredilecek. Devir sonras›nda iflçiler belediye personeli statüsüyle çal›flmaya devam ederken, ücret ve sosyal haklar› da bu yeni statüye uygun biçimde yeniden düzenlenecek. Bu sonuç SEKA’n›n gelece¤ine iliflkin kesin bir karar niteli¤inde de¤ildir. SEKA iflçilerinin direnifli karfl›s›nda s›k›flan ve açmaza düflen hükümetin yeni bir manevras› olarak de¤erlendirilmelidir. Çünkü, sendika temsilcilerinin de belirttikleri üzere, bu karardan kesin olarak SEKA’n›n üretime devam edece¤i sonucu ç›kmamaktad›r. Deyim yerindeyse hükümet direnifl karfl›s›nda topu kaleye atmak yerine çevirmeye karar vermifl ve belediyeye göndermifltir. Sendika yöneticilerinin iflletmenin üretime devam edip etmeyece¤i konusunda Belediye Baflkan›’yla yapt›klar› görüflmede ald›klar› “bakar›z” yan›t› bu gerçe¤i dolays›z biçimde anlatmaktad›r. Anlafl›ld›¤› kadar›yla SEKA iflçileri de bunun bilincindedirler. Ama son karar› da yap›lan oylamayla kendileri vermifllerdir. Elbette böyle bir oylama, sendikan›n sorumlulu¤u üzerinden atmas›ndan baflka bir anlam tafl›mamaktad›r. SEKA iflçileri, bu karar›n ç›kabilmesi için son bir haftad›r tam bir abluka alt›na al›nm›fl, dayan›flma ba¤lar› kesilmeye çal›fl›lm›flt›r. Hatta karar›n arifesinde iflletme polis taraf›ndan bariyerlerle çevrelenmifl, operasyon beklentisi doru¤a ulaflm›flt›r. SEKA direniflçileri bundan önce her türlü sald›r›ya karfl› haz›r olduklar›n› ve direnifllerini ölümüne sürdüreceklerini belirtseler de, geçen hafta gazetemizde yay›nlad›¤›m›z röportajda baz› iflçilerin ifade etti¤i gibi art›k yorulmufllard›r. Bu yorgunlu¤un ortaya ç›kmas›n›n en önemli nedeni de, aktif dayan›flman›n ileri s›n›f bölükleri ve devrimci güçlerle s›n›rl› kalm›fl olmas›d›r. ‹flçilerin en büyük beklentileri Türk-‹fl’in genel grev karar› alarak iflçi s›n›f›n› sorunun taraf› haline getirebilmesindeydi. Ancak geçti¤imiz hafta bu beklentilerin hayal k›r›kl›¤›yla sonuçlanmas›yla “yorgunluk belirtileri” de artm›flt›r. En son Emek Platformu da bofl laf d›fl›nda somut bir karar ç›karmay›nca hayal k›r›kl›¤› daha da artm›fl oldu. Bu tablodan hareketle flu kadar›n› söyleyebiliriz ki,

son birkaç hafta içerisinde SEKA direniflçileri üzerinde kurulan abluka sermaye ve sendika a¤alar› iflbirli¤inin ürünüdür. Bu abluka SEKA direniflçilerinin mücadele istek ve inançlar›na yönelmifl, bunda baflar›l› da olunmufltur. ‹flte bunun için SEKA direniflçileri her ne kadar oylar›yla karar› onaylam›fllarsa da, direnifli büyük bir burukluk ve üzüntüyle noktalam›fllard›r. Herfleye ra¤men SEKA direniflinin kesinlikle gözard› edilmemesi, dahas› de¤erlendirilmesi gereken büyük kazan›mlar› vard›r. Bu kazan›mlar bir bütün olarak iflçi s›n›f›na aittir. SEKA iflçileri her ne kadar amaçlar›na ulaflamasalar da, bugüne kadar s›n›f hareketine karfl› pervas›zl›k ve aymazl›kta tüm s›n›rlar› zorlayan sermaye ve hükümetine büyük bir darbe vurmufllard›r. Direnifl karfl›s›nda önce sald›rgan ve dedi¤im dedik havalar›nda yaklaflan hükümet daha sonra tam anlam›yla pani¤e kap›lm›fl, sonuçta da dediklerini yutarak geri ad›m atmak zorunda kalm›flt›r. Bunun, sermayenin sald›r›lar› karfl›s›nda çaresizlik ve moral bak›mdan çöküntü içerisinde olan s›n›f ve emekçi hareketi için ne denli büyük bir kazan›m oldu¤u bellidir. Demek ki, iflçi ve emekçiler “birlik olsa dünya yerinden oynar”, demek ki direnerek kazanmak mümkündür, demek ki sermaye ve hükümetleri “ka¤›ttan kapland›r” vb. ‹flte SEKA direniflinin s›radan iflçinin dahi kafas›nda uyand›rd›¤› düflünceler bunlard›r. Bu kadar›n›n dahi, s›n›f ve emekçi hareketinin bugün bulundu¤u durumda tafl›d›¤› büyük de¤er tart›fl›lmazd›r.

E k i m G e n ç l i ¤ i

27


Taarriihhsseell ddeenneeyyiim T mlleerr,, kkaazzaallaarr vvee bbuuggüünnkküü dduurruum m......

Nükleer santral gerçe¤i

E k i m G e n ç l i ¤ i

28

AB’ye girme hayalleriyle kap› kap› gezen Tayyip Erdo¤an, her gitti¤i ülkeye vaatlerde bulunmaktan geri kalm›yor. Almanya’da tank, Fransa’dan Airbus uçaklar› alma antlaflmalar› yapan sermaye iktidar›, Türkiye’nin büyük bir pazar oldu¤unu AB’ye göstermeye çal›fl›yor. Tayyip Erdo¤an’›n Fransa’da nükleer santral üzerine yapt›¤› aç›klamalar nükleer santral için, daha do¤rusu Frans›z sermayesine yaranmak için kollar›n s›vand›¤›n›n göstergesi. Ayr›ca uflakl›kta s›n›r tan›mayarak, Türkiye’de 4-5 milyar dolarl›k bir nükleer enerji pazar› oldu¤unu, bir de¤il üç tane nükleer santral kurulmas›n› düflündüklerini söyleyebiliyorlar.

Dünyan›n nükleer enerjiden vazgeçmesi Peki acaba neden y›llard›r, ABD’de, Avrupa’da veya Japonya’da yeni santraller yap›lm›yor? Neden çal›flan santraller kapat›l›yor, hatta yeni yap›m›na bafllananlar, yap›m› bitip de kullanmaya f›rsat bulunamayan kapat›l›yor? Bunlara örnek vermek gerekirse: * 1997 y›l›nda ‹sveç, ülke elektri¤inin %50’sini karfl›lad›¤› nükleer santrallerin hepsini kapatma karar› ald›. * ‹talya, hiç kullanmad›¤› bir santral de dahil olmak üzere tüm reaktörlerini kapatma karar› ald›. * Danimarka 1985’te nükleer enerji kullanmama karar› ald›. * Norveç’te -dünyan›n kifli bafl›na en çok enerjiyi tüketen ülkesi olmas›na ra¤men- nükleer santral yok. * Belçika nükleer santrallerinden birini kapataca¤›n› söyledi. Hem de AB’den gelen bask›lar sonucunda. * Fransa’daki Superphoenix reaktörü sorunlar› nedeniyle kapat›ld› ve yeni reaktör yap›m› ask›ya al›nd›. * Çin, daha önce siparifl etti¤i tüm nükleer santrallerini ask›ya ald›. * Japonya yap›m›na bafllad›¤› 2 adet nükleer santral d›fl›ndaki yapmay› planlad›¤› 20 nükleer santralden vazgeçti. * Endonezya, Tayland ve Vietnam gibi ülkeler nükleer planlar›n› terk ettiler. * Kanada’da 9 reaktörün 7’si kapat›ld›. * ABD, 116 santral yap›m›n› iptal etti. * Almanya, yap›m› biten 4 santrali çal›flt›rm›yor. * Rusya yapmakta oldu¤u ve de yapmay› planlad›¤› toplam 27 santralin tümünü durdurdu. * ‹ngiltere, özellefltirmelerle nükleer santraller d›fl›ndaki bütün santralleri satabildi. Nükleer santralleri satamad›, çünkü al›c› bulamad›.

* Küba 2 nükleer santralini de kapatt›. Hiç nükleer santrali kalmad›. * Filipinler’de bitirilen bir santral, yap›m›ndaki birçok hata yüzünden iflletmeye al›nmad›. * Brezilya, yap›m› bitmek üzere olan ikinci santralinin ve de 1.1 milyar dolar harcad›¤› üçüncü santralinin yap›m›ndan vazgeçti. * ‹zlanda, Portekiz, ‹rlanda, Yunanistan, Avustralya nükleer santral kurmad›klar›n› ve bu günden sonra da kurmayacaklar›n› aç›klad›lar. * Portekiz, Lüksemburg, ‹spanya, Finlandiya, ‹sviçre, Hollanda ve ‹skoçya nükleer santral yapmaktan vazgeçen di¤er ülkeler. Bu verdi¤imiz gerçekler dünyan›n nükleer santrale nas›l bakt›¤›n› göstermeye yeter diye düflünüyoruz.

Nükleer kazalar ve sonuçlar› Ancak nükleer santrallere karfl› böylesi bir tav›r alma zorunlulu¤u, maliyet, çevre ve de at›k sorunlar›n›n yan›nda y›llard›r yaflanan kazalar›n da bir sonucu. Nükleer santraller gündeme geldi¤inde dönüp geçmiflteki deneyimlerine de bakmak gerekiyor. ABD Nükleer Denetleme Komisyonu’nun verilerine göre bugüne kadar felakete yol açabilecek 169 kaza gerçekleflmifl bulunuyor. ‘80-‘89 aras›nda ABD’de 34 bin operasyon hatas›, reaktör durdurulmas›n› gerektirecek 104, çal›flanlar›n radyasyona maruz kald›¤› 140 bin olay rapor ediliyor. Three Mile Island: 1979 y›l›nda Three Mile Island nükleer santralinde gerçekleflebilecek en kötü kaza


gerçekleflmifl, so¤utma problemi nedeniyle reaktörün kalbi erimifltir. Ancak ölen olmamas› ve de çevreye çok fazla radyasyon yay›lmamas› felaketi önlemifltir. Çernobil: 1986 y›l›nda nükleer felaket deyince akla ilk gelen isim olan Çernobil Santrali’ndeki kaza yaflanm›flt›r. Gerçekleflen patlama sonucu santralin çat›s› uçmufl ve nükleer maddelerin büyük bir ço¤unlu¤u bir bulut halinde atmosfere yay›lm›flt›r. Patlama sonucunda atmosfere yay›lan radyasyonun ne kadar çok oldu¤unu anlamak için Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lan atom bombalar›n›n toplam›ndan 200 kat daha fazla oldu¤unu söylememiz yeterli olacakt›r. Radyasyon bulutu rüzgar›n da etkisiyle çok genifl bir alana yay›lm›flt›r. Kaza an›nda 30’u aflk›n kifli ölmüfltür. Ancak daha sonra ölenlerin, sakat kalanlar›n, kansere yakalananlar›n haddi hesab› yoktur. Kazadan 36 saat sonra 36 km’ye kadar olan alandaki 116 bin kifli tahliye edilmeye baflland›. 600 bin iflçi onar›m ve temizleme çal›flmalar›na bafllad›. Çal›flan iflçilerde ölçülen ortalama radyasyon seviyesi 165 miliseiverti (10 milisievert insan için ölümcül bir dozdur.). ‘92 y›l›ndaki Ukrayna Çevre Bakan›’n›n aç›klamas›na göre kaza sonucu 6 bin kifli ölmüfl, ölü say›s›n›n 40 bine ulaflmas› bekleniyormufl. Bu kazan›n dünyaya maliyeti ise 352 milyar dolar olarak hesaplan›yor. Toklaimura: Sadece ‘92’de, Japonya’da 20, Rusya’da 205 önemli kaza rapor ediliyor. Dahas› Japonya dünyadaki en önemli nükleer santral kazalar›ndan birini yafl›yor. Tokaimura kazas› ile müthifl bir patlama gerçeklefliyor. Havaya kar›flan radyasyon miktar›n›n çok fazla olmas› neticesinde 10 km. çap›ndaki bir alanda bulunan 330 bin kifliden evlerinden ç›kmamalar› istendi. Daha sonra insanlar bölgeden tahliye edildi. Kazada 2 iflçi ölürken, 3’ü a¤›r 21 kifli yaraland›. Fabrika içindeki radyasyon seviyesinin normalin 15 bin kat daha fazla oldu¤u tespit edildi. A¤ustos 2004’de de baflka bir santralde gerçekleflen buhar s›z›nt›s› sonucu 4 kifli hayat›n› kaybetti. Windscale: ‹ngiltere’de ise flimdiye kadar gizlenen ancak a盤a ç›kart›lan 20’ye yak›n çok ciddi kaza meydana gelmifltir. Bu kazalar›n birer Çernobil’e dönüflmemesi sadece kontrol alt›na al›nabilmeleridir. Yine ‹ngiltere’deki Windscale nükleer kazas›n›n sonuçlar› aç›klanmad›. Zaten ciddi bir kaza oldu¤u da 25 y›l sonra ortaya ç›kt›. ‹ngiliz hükümeti kazadan sonra, santralde çal›flan iflçilere kanser olma riski nedeniyle çocuk yapmamalar›n› tavsiye etmifltir. Bu sayd›klar›m›z›n d›fl›nda daha birçok nükleer kaza gerçekleflti. Bunlardan baz›lar›: * 1952 Chalk River deneme reaktörü çekirdek erimesi, infilak. * 1958 Vinca/Yugoslavya deneme reaktörü çekirde¤in afl›r› ›s›nmas›, 6 bilim insan› radyasyona maruz kald›, 1’i öldü. * 1961 SL 1, ‹DAHO FALLS/ABD Askeri deneme reaktörü infilak etti, 3 iflçi öldü.

* 1966 Enrico Fermi/ABD H›zl› üretken, deneme reaktörü k›smi çekirdek erimesi. * 1969 Lucens/‹sviçre deneme reaktörü k›smi çekirdek erimesi. * 1972 Fürgassen/Almanya 640 MW kaynar sulu reaktör bir yüksek bas›nç sübab›n›n çal›flmamas›, radyoaktif buhar kaça¤›. * 1975 Tsuruga-1/Japonya 340 MW kaynar su reaktörü bir boru hatt›nda k›r›k 37 iflçi radyasyona maruz kald›. * 1975 Leningrad-1/Sovyetler Birli¤i 380 bas›nçl›-su so¤utmal› reaktör k›smi çekirdek erimesi. * 1977 Bohunice A-1/Slocakya 100 MW gaz so¤utmal› reaktör çekirde¤in afl›r› ›s›nmas›, radyasyon s›z›nt›s›. * 1978 Brunsbüttel/Almanya 770 MW kaynar su reaktörü bir buhar hatt›n›n kopmas›, radyasyon s›z›nt›s›. * 1987 Trawsfynydd/‹ngiltere 200 MW gaz so¤utmal› reaktör yang›n. * 1991 Mihama-2 Japonya 500 MW bas›nçl› su reaktörü bir boru hatt›n›n kopmas› radyoaktif buhar kaça¤›. * 1992 Sosnovy Bor/Rusya 1000 MW bas›nçl› su so¤utmal› reaktörün bir yak›t eleman› kanal›n›n kopmas›. * 1995 y›l›nda Japonya’da Monju reaktörü tehlikeli s›v› sodyum s›z›nt›s› nedeniyle kapat›l›yor. Bu kazalar›n saymakla bitmeyece¤i aç›kt›r. Ancak bu demek de¤ildir ki sadece nükleer santrallerde kazalar oluyor. Her türlü santralde kazalar olabilir, ancak sonuçlar› aç›s›ndan bakt›¤›m›zda hiçbir kaza nükleer bir kaza kadar bir felakete dönüflemez. Kapitalizmin insana verdi¤i de¤er ortadayken, bu tür kazalar›n yaflanmayaca¤›n› söylemek komiktir. Hele de Çernobil kazas›ndan sonra “az›c›k radyasyon iyi gelir” diyerek çay›n› yudumlayan bakanlar›n ülkesinde, deprem bölgesi olmayan Konya’da durduk yere 8 katl› binan›n çökebildi¤i bir ülkede bunun olmayaca¤›n› söylemek olanaks›zd›r. Nükleer santral kurma sald›r›s›n›n alt›ndakileri görmek ve de bu kirli ç›kar çat›flmas›na karfl› mücadele etmek gerekir. Kapitalizm öldürür, çözüm sosyalizmde!

E k i m G e n ç l i ¤ i

R. U. Kurflun

29


Ö¤renci hare birlik zemin Birleflik bir üniversiteli ö¤renci hareketi için! Türkiye üniversiteleri e¤itimde neo-liberal dönüflüm sald›r›s›n›n oda¤›na yerlefltirilmifl durumda. Üniversite e¤itiminin yeniden örgütlenmesi anlam›na gelen bu sald›r› program› 1970’lerden bu yana ad›m ad›m hayata geçiriliyor. Son y›llarda h›z kazanan bu neo-liberal sald›r› karfl›m›za, art›k say›s›n› unuttu¤umuz YÖK yasa tasar›lar›yla ç›kt›. Farkl› hükümetler taraf›ndan haz›rlanan bu tasar›lar›n hepsinin ortak özelli¤i, üniversiteyi bir ticarethane, e¤itimi ise bir meta olarak tan›mlamalar› oldu. Hükümetler yasa tasar›lar›n› haz›rlarken, sermaye yasal s›n›rlamalara tak›lmaks›z›n üniversiteleri ele geçirmeye bafllam›flt› bile. Üniversiteler bir yandan fiilen piyasan›n mant›¤›na göre yeniden örgütlenirken, e¤itim kademe kademe paral› hale getiriliyor, üniversite-sanayi iflbirli¤i ile burjuvazinin araflt›rma-gelifltirme faaliyetlerinin faturas› tüm topluma kesiliyordu. Üniversitenin sermayenin yo¤un kuflatmas› alt›nda geçirdi¤i bu dönem boyunca üniversiteli ö¤renci hareketi elbette bu neoliberal kuflatmay› izlemekle yetinmedi. Türk, Kürt, Arap, Çerkez; çeflitli milliyetlerden biraraya gelen ö¤renciler etkili eylemler gerçeklefltirdiler. Yaln›zca e¤itimin ticarilefltirilmesine karfl› de¤il fakat ülkenin ve dünyan›n sorunlar›na karfl› da tepkilerini ortaya koydular. Sald›r›lar›n hedeflerini ve sonuçlar›n› anlatabilmek, buna karfl› mücadeleyi örgütleyebilmek için yo¤un bir emek harcand›. Ancak yaz›k ki bu çabalar sald›r›lar› püskürtmeye yeterli olamad›. Üniversitelerde ö¤rencilerin söz söyleme ve örgütlenme hakk› sürekli bir biçimde t›rpanland›. Ö¤renci hareketi yaflad›¤› t›kan›kl›¤› aflmay› bir türlü baflaramad›. T›kan›kl›k kendisini eylemsizlik olarak de¤il fakat süreklilikten ve örgütlülükten yoksun dar hareketlilikler olarak ortaya koydu.

Üniversiteli ö¤renci hareketi örgütsüz! Gençlik hareketi uzun y›llard›r bir ö¤renci özörgütlülü¤ünden yoksun. Ö¤renci hareketi içerisinde yer alan örgütlü-örgütsüz her türden muhalif gücün kendisini ifade edebilece¤i, üretebilece¤i ve güçlendirebilece¤i kitlesel bir örgütlülük bugüne kadar yarat›lamam›flt›r.

Üniversiteli ö¤renci hareketi da¤›n›k! Ö¤renci hareketi içerisindeki çok say›da farkl› e¤ilim ayr› ayr› hareket etmekte, bu parçal› görüntü ve da¤›n›kl›k hareketi zaafa u¤ratmakta, dönem dönem yaflanan canlanma süreçlerinde ö¤renci hareketinin geliflip güçlenmesinin önüne temel bir engel olarak dikilmektedir.

Üniversiteli ö¤renci hareketinde karfl›l›kl› bir güven sorunu var! Hareket içerisinde kendisini ifade eden ö¤renci örgütleri ilerici ö¤renci kitlelerine, kitleler ö¤renci örgütlerine, ö¤renci örgütleri birbirlerine güven duymuyorlar. Böyle bir güvensizlik atmosferi içerisinde kolektif çal›flma örgütlemek neredeyse olanaks›z hale geliyor.

Üniversiteli ö¤renci hareketi kolektif bir tart›flma ortam› ve kültüründen yoksun! Ö¤renci hareketi y›llard›r ortak bir tart›flma platformuna sahip olamad›. Hareketin sorunlar›na dair tart›flmalar büyük ölçüde gazete ve dergi sayfalar›na s›k›fl›p kald›. Bu ise zaten demokratik bir tart›flma kültürüne sahip olamayan ö¤renci hareketini ortak çözümler üretme olana¤›ndan yoksun b›rakt›. Yukar›da s›ralanan sorunlara ek olarak baflka bafll›klar da s›ralanabilir. Ancak bu kadar›n›n yeterli oldu¤unu düflünüyoruz. Sorunlar ortada. Yap›lmas› gereken, hepimizin bir parças› oldu¤u ve art›k bir an önce çözülmesi gereken bu sorunlara karfl› çabalar› yo¤unlaflt›rmakt›r. Gençlik hareketinin en temel ihtiyac›; sorunlara karfl› ortak davranabilmek, ortak çözüm üretebilmek ve örgütlenebilmektir. Farkl› ideolojik-politik kimliklerimize karfl›n ve bu kimliklerimizle birlikte tart›flmak, gençlik hareketinin sorunlar› ve ihtiyaçlar› temelinde güçlerimizi birlefltirmek durumunday›z. Bizler; afla¤›da imzas› olan siyasal örgütlenmeler ve ö¤renci örgütleri olarak, birleflik ve güçlü bir ö¤renci hareketi gelifltirebilmek için daha fazla ortak çaba ortaya konulmas› gerekti¤ini düflünüyor ve bu tafl›n alt›na ellerimizi uzat›yoruz.

33 00


eketinde güçlenen ni ve bir ilk ad›m! E k i m

Üniversiteli ö¤renci hareketi ciddi bir t›kan›kl›k yafl›yor. Bu t›kan›kl›¤› aflmak için ortaya konulan tekil çabalar sorunu çözmüyor, tersine güçlefltiriyor. Hareketin yaflad›¤› da¤›n›kl›k ve parçal›l›k sorununu çözebilmenin, harekete bir güç, bir itilim kazand›rman›n yolu flu aflamada siyasal öznelerin birlikte hareket etmesinden geçiyor. fiu aflamada diyoruz, zira bunu söylerken çok temel bir gerçe¤in alt›n› kal›nca çizmek istiyoruz: Bugün salt siyasal öznelerden oluflan bir birlik, gençlik hareketinin sorunlar›n› çözebilecek güç ve imkanlara sahip de¤ildir. Oluflturulacak birlik süreç içerisinde ö¤renci kol, kulüp ve topluluklar›ndan ö¤renci derneklerine ve ba¤›ms›z öznelere kadar oldukça genifl bir çevreyi bu çaban›n içine katarak büyümeyi hedeflemeli, ancak böylece kayda de¤er bir sonuç alabilece¤ini bilmelidir. Buraya kadar en genel biçimiyle ifade etti¤imiz düflünceleri Ekim Gençli¤i sayfalar›nda ayr›nt›l› olarak tart›flm›flt›k. Burada yapaca¤›m›z tart›flma ve ç›karaca¤›m›z sonuçlar bu de¤erlendirmelerle birlikte düflünülmelidir.

Ö¤renci hareketi içinde birlik e¤ilimi Yukar›da ifade etti¤imiz ihtiyac› görebilen ve sorunu çözebilmek için birlikte hareket etmek gerekti¤ine

inanan siyasal gençlik gruplar›n›n say›s› giderek art›yor. Ekim Gençli¤i’nin 2004’ün son aylar›nda bafllatt›¤› “Birleflik bir ö¤renci kurultay›” tart›flmalar› bize, hareket içinde henüz zay›f ve karars›z da olsa bir birlik zemininin oldu¤unu gösterdi. Bafllad›¤› andan bugüne “Birleflik bir ö¤renci kurultay›” tart›flmalar› bu gerçe¤in a盤a ç›kmas› aç›s›ndan oldukça önemli bir rol oynad›. ‹flte bu nedenle “Birleflik bir ö¤renci kurultay›” önerisi ve pefli s›ra gelen tart›flmalar, görünüflte olumsuz bir sonla karfl›laflm›fl olsa da, Genç Komünistler taraf›ndan olumlu ve henüz tamamlanmam›fl bir süreç olarak tarif edildi. Bu olumlu ifadenin gerisinde, içi bofl bir devrimci iyimserlik ya da al›fl›lageldi¤i üzere baflar›s›zl›¤› gölgeleme ihtiyac› de¤il fakat bir dizi siyasal gençlik grubunun Kurultay önerisini aflan bir zeminde tart›flmalara yönelmeleri oldu. Bir süredir devam eden tart›flmalar gelinen yerde yeni bir aflamaya ulaflm›flt›r. Bu yeni durum üzerine söyleyeceklerimizi sona b›rakarak, tart›flman›n biçimine de¤il fakat içeri¤ine dair belli noktalar› tart›flmaya açmak ve bu vesileyle kendi bak›fl›m›z› bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bir dizi siyasal gençlik grubu taraf›ndan devam ettirilen tart›flmalar›n özünü hareketin sorunlar› ve bu sorunlar›n çözümüne dair perspektifler oluflturuyor. Yani tart›flmalar yaln›zca flu ya da bu özel soruna veya gündeme de¤il, bir bütün olarak ö¤renci hareketinin

G e n ç l i ¤ i

31


E k i m G e n ç l i ¤ i

32

sorunlar›na odaklanm›fl durumdad›r. Çözüm platformu olarak öne ç›kan birlik zemini ise bir eylem birlikteli¤ini fazlas›yla aflmaktad›r. Tart›flmalar ilkelere dayal›, sürekli ve uzun vadeli bir politik zemin oluflturmak hedefi ile sürdürülmektedir. Birlik zemini ilkelere dayal› olacakt›r. Çünkü ihtiyaç, günübirlik de¤iflikliklerden etkilenmeyecek, sa¤lam ve etkili bir birlik zeminidir. Birlik zemini sürekli ve uzun vadeli olacakt›r. Çünkü böyle bir zeminin baflar›l› olabilmesinin en temel koflulu süreklili¤ini koruyabilmesi olacakt›r. Ö¤renci hareketinin sorunlar›n›n kapsam› k›sa vadeli çözümleri yads›maktad›r. Gerçekten sorunlar› çözme iddias› tafl›yan bir birlik zemini, planlar›n› orta ve uzun vadeli yapmal› ve baflar›s›n›n k›stas›n› da bu orta ve uzun vadeli hedefler olarak belirlemelidir. Bir baflka temel problem ise hareketin sorunlar›na dair ortaya konulan çözüm önerilerini ortaklaflt›rabilmek, bu çerçevede gerçekçi ve mümkün oldu¤unca homojen bir birlik zemini yaratabilmektir. Gerçekçilikten kast›m›z, yerellerde eli kolu ba¤lanm›fl bir birlik yaratmaktan özenle uzak durmakt›r. Bu aç›dan kapsam› geniflletmek ad›na birli¤i ifllevsizlefltirecek e¤ilimlere yönelinmemelidir. Birlik bir özveri iflidir. Her türden dar grup kayg›s›ndan özenle kaç›nmak, birli¤i oluflturan her türden siyasal anlay›fl›n, ö¤renci örgütünün, topluluk, kol, kulüp gibi örgütlerin, ba¤›ms›z bireylerin hassasiyetlerini gözetmeye çal›flmak durumundad›r. K›saca yeni bir kültür yaratmak iddias›d›r ayn› zamanda. Bu nedenle de oldukça zor bir ifltir. Birlik art›k kendisini yerellerde ifade etmeye

bafllad›¤›nda, özellikle ba¤›ms›z unsurlar›n bu konudaki katk›lar› önem tafl›maktad›r.

Deklarasyon ve birlik Bu say›m›zda yukar›da sözünü etti¤imiz çaban›n ilk somut ürünü olan “Birleflik bir üniversiteli ö¤renci hareketi için!” bafll›kl› deklarasyonu yay›nl›yoruz. Bu metin, bizim de içerisinde yer ald›¤›m›z bir dizi siyasal gençlik grubunun aylar› bulan tart›flmalar›n›n bir ilk sonucunu ifade etmesi aç›s›ndan ayr›ca önemlidir. Biz metni imzas›z yay›nl›yoruz. Bunun basit bir nedeni var. Dergimizi yay›na haz›rlad›¤›m›z s›rada metin henüz oldukça yeni idi. Birçok siyasal gençlik grubu henüz metin ile ilgili fikirlerini ifade etmemiflti. Siyasal gruplar›n ötesinde, kol, klüp, topluluk, dernek gibi ö¤renci örgütleri de metne henüz do¤rudan ulaflma flans›na sahip olamam›flt›. ‹flte bu nedenle metni imzas›z yay›nlamay› tercih ediyoruz. ‹lerleyen süreç içinde güncellenen imzac›lar listesi ile birlikte çeflitli yay›nlarda yay›nlanacakt›r. Deklarasyon bir irade beyan›d›r. Hareketin sorunlar›na ve çözüm yollar›na en genel ifadeler ile iflaret eden bir pusulad›r. Kimin ne düzeyde buna uygun hareket edece¤ini elbette zaman gösterecektir. Ancak buradan bir kez daha kendi ad›m›za flunu ifade etmek istiyoruz. Ekim Gençli¤i bu çaban›n baflar›l› olabilmesi için elinden gelenin fazlas›n› yapacak, birleflik bir gençlik hareketi yaratma sorumlulu¤unun gereklerini yerine getirmek için tüm güç ve olanaklar›n› seferber edecektir.


Bööllüüm B mlleerr vvee üünniivveerrssiitteelleerr aarraass›› eeflfliittssiizzlliikklleerr!!

Ticari e¤itim ve üniversiteler *“Karanl›k ça¤lardan beri e¤itimin yayg›nlaflmas›nda ilk defa bu kadar büyük ölçekli bir gerileme gerçekleflmifltir.”

Dünya ölçüsünde e¤itim, sa¤l›k vb. sosyal hizmet alanlar›n›n genifl çapl› tasfiyesinin yayg›nlaflmaya bafllad›¤› bir dönemdeyiz. Bugün üniversitelerimizde yaflan›lan yap›sal dönüflümleri anlayabilmenin, bu politikalara karfl› güçlü bir mücadele verebilmenin ön koflulu kuflkusuz, dünya ölçüsünde yayg›nlaflan bu neo-liberal politikalar› anlayabilmekten geçmektedir. E¤itim sisteminin “karanl›k ça¤lardan bu yana” yaflad›¤› en güçlü gerilemeyi oluflturan temel neden bu neoliberal dönüflümlerin kendisidir.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Neo-liberal e¤itim politikalar›na ideolojik gerekçeler Neo-liberal politikalar›n e¤itim sistemimizde ortaya ç›kard›¤› sonuçlara ve hedefledi¤i yap›sal dönüflümlere geçmeden önce, neo-liberal gerekçeleri incelemek, bu politikalar›n sonuçlar›n› anlamay› kolaylaflt›racakt›r. Dünya ölçüsünde neo-liberal argümanlar›n hayata geçirilmesi süreci, özellikle e¤itim alan›na dönük sald›r›lar›n ideolojik gerekçelerinin üretilmesini zorunlu k›lm›flt›r. Yasal düzenlemeler, gerekli dönüflümün iktisadi haz›rl›klar› ve bunlara paralel olarak sürecin ideolojik altyap›s›n›n haz›rlanmas›, üniversitelerin ticarilefltirilmesine paralel olarak kolkola giden süreçlerdir. Türkiye aç›s›ndan “bu iflbirli¤ini teorize etme ve uygulama çabas› içinde olan bafll›ca kurumlar YÖK, TÜB‹TAK ve TÜS‹AD’t›r. TÜB‹TAK daha çok bu iflbirli¤ini meflrulaflt›rma çabas› içinde olurken, YÖK üniversitesermaye iflbirli¤inin önündeki yasal ve fiili engelleri ortadan kald›rmak ve bu iflbirli¤ini en üst düzeyde gerçeklefltirmek, TÜS‹AD ise her iki ifli birden gerçeklefltirmek çabas› içindedir.” Ve gerekçeler yayg›n olarak ‘90’larda tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. Ancak e¤itimin ticarilefltirilmesinin ideolojik altyap›s› oluflturulurken

ortaya konulan argümanlar 20. yüzy›l›n ortas›nda gelifltirilmeye bafllanm›fl ve ‘70’lerde yaflan›lan krizle beraber yayg›nlaflm›flt›r.. E¤itim hizmetinin toplumsal alan›n d›fl›na ç›kart›larak bir iktisat kategorisi haline getirilmesinde bafllang›ç aflamas›n› hiç kuflkusuz befleri sermaye kavramlaflt›rmas› oluflturmufltur. ‹nsan sermayesi kavram› T.W Schultz ve G.Becker gibi burjuva iktisatç›lar taraf›ndan yeniden ele al›narak neo-liberal düflünce sistemi içindeki temel yerine oturtulmufltur. G.Becker “Human Capital” adl› yap›t›nda insan sermayesine yap›lan en önemli yat›r›m› e¤itim olarak tan›mlam›flt›r. Yazar de¤erlendirmesinde çeflitli verileri gerekçe olarak göstererek, e¤itimli insanlar›n kapitalizm koflullar›nda nas›l daha yüksek gelir elde

33


E k i m G e n ç l i ¤ i

34

etti¤ini vurgulam›flt›r. Bu kavramlaflt›rmada e¤itim, toplumsal yan› yok edilerek, bireyin gelecekte elde edece¤i kazanç derekesine indirgenmektedir. E¤itime bireyin gelecekteki kazanc›n› artt›ran bir de¤iflken olarak bak›ld›¤›nda ise, piyasa ekonomisinin teknik terimleri içerisinde e¤itimi ve e¤itim sistemini tan›mlamak kaç›n›lmaz bir sonuç haline gelmektedir. Bu kavramlaflt›rman›n ortaya ç›kard›¤› veriler üzerinden neo-liberal gerekçelendirmeler ‘70’lerde P. Psacharopoulos ile daha ileri bir düzeye tafl›nm›flt›r. E¤itimde finansman sorununa çözüm arayan P. Psacharopoulos bu çözümü flöyle tan›mlam›flt›r: “Yüksek e¤itimin özel faydas›n›n toplumsal faydas›ndan daha fazla olmas› nedeniyle bu hizmetten yararlanan kifli gelecekte sahip olaca¤› yüksek kazanc›n karfl›l›¤›n› ödemek zorundad›r.” E¤itim hizmetlerinin kamu taraf›ndan karfl›lanmas›na karfl› olarak; kamudaki harcamalar›n vergilendirme yoluyla tüm toplumun s›rt›na yüklenmesinin ve e¤itim hizmetlerinden daha çok üst s›n›flar›n yararlanmas›n›n do¤al bir “eflitsizli¤e” yol açt›¤›na dair teorik saçmal›klarla birlikte, neo-liberal gerekçelendirmeler sistematik bir biçime kavuflturulmufl olmaktad›r. Bu sürecin sonucu olarak ise geçmiflte kamusal bir hizmet alan› olarak tan›mlanan e¤itim hizmetleri, bu argümanlar ›fl›¤›nda yar› kamusal bir çerçeveye kavuflmufl olmaktad›r. Eski YÖK baflkan› Kemal Gürüz, ‘94’te TÜS‹AD için haz›rlad›¤› raporda, “yar› kamusal” e¤itimi tan›mlamakta ve flöyle devam etmektedir: “e¤itim yar› kamusal bir hizmet-mal oldu¤una göre bu hizmetten yararlananlar hizmetin karfl›l›¤›n› ödemek zorundad›r… Yüksek ö¤retimin yaratt›¤› katma de¤erin önemli bir k›sm›n›n, bu e¤itimi gören kiflilere döndü¤ü art›k tart›flma götürmeyen konular haline gelmifltir. Ve bu nedenden dolay› hiçbir ülke yüksek ö¤retimin en pahal› fleklini ücretsiz olarak her isteyene sunamayaca¤› giderek daha iyi anlafl›lmaktad›r.” Kendisi de neo-liberal bir iktisatç› olan G. Aktan sermayeye uflakça ba¤›l›l›¤›n›n yaratt›¤› histeri içerisinde süreci flu flekilde özetlemektedir: “Her alanda oldu¤u gibi e¤itimde de rekabetçi bir piyasa oluflturulmas› kaç›n›lmazd›r. E¤itimin art›k bir mal oldu¤u, piyasada al›n›p sat›labilecek bir mal oldu¤u kabul edilmelidir.”

Neo-liberal politikalar ve üniversiteler aras› iflbölümü YÖK’ün bafl›na 1995’te getirilen Kemal Gürüz’ün y›ld›z› ‘94 y›l›nda haz›rlad›¤› bir raporla (“Türkiye’de Yüksek Ö¤retim, Bilim ve Teknoloji”) parlad›. TÜS‹AD ad›na haz›rlad›¤› bu raporda K. Gürüz, Türkiye’deki üniversiteleri baz› gruplara ay›r›yor. Bu gruplardan ilki az say›da elit üniversiteden olufluyor. Bu üniversitelerin temel ifllevi lisansüstü e¤itim vermek ve üniversitesanayi iflbirli¤ini üst düzeyde gerçeklefltirmektir. Bugün e¤itimin ticarilefltirilmesinin en etkin biçimde görüldü¤ü üniversiteler bu kapsama girmektedir. ODTÜ, ‹TÜ, Bogaziçi, YTÜ vb. üniversitelerin oluflturdu¤u bu gruptakiler için üniversite-sermaye iflbirli¤i tekno-kentler arac›l›¤›yla bugünden bafllam›fl durumda. Seçkin üniversitelerde kurulan Teknokent projeleriyle amaçlanan, “ileri teknoloji kullanan/üreten flirketlerin oluflumunu ve büyümesini desteklemek, teknoloji geliflimini sa¤lamak, bu yönde çal›flma yapan flirketlere Ar-Ge çal›flmalar›n› yürütebilecekleri ortam ve destek sa¤lamak, üniversite-sanayi iflbirli¤ini en üst düzeye ç›karmak, üniversitedeki araflt›rmalar›n ekonomik de¤ere dönüfltürülmesini sa¤lamak, ülkenin ekonomik ve


teknolojik düzeyini yükseltmeye ve böylece ülkenin uluslararas› rekabet gücünü art›rmaya katk›da bulunmak”t›r. (ODTÜ Teknokent internet sitesinden...) Elit üniversiteler aç›s›ndan ÜS‹ ile hedeflenen, ulusal ölçekte sermayenin teknolojik kendini yenileme gücünü (innovasyon) gelifltirmektir. Bu gruba giren üniversiteler aç›s›ndan bir di¤er önemli yan ise, bu üniversitelerin özellefltirilme sürecinin h›zl› ad›mlarla ilerlemesidir. ODTÜ, ‹TÜ ve Bogaziçi üniversitelerinde paral› bölümler (SUNNY programlar›) aç›ld› ve bu bölümler iki y›ld›r ö¤renci almaktad›r. fiu an için salt birkaç bölümle s›n›rl› olan ve ö¤renci de¤iflim program› kapsam›nda bafllat›lan bu özel bölümlerin önümüzdeki y›llarda yayg›nlaflaca¤›ndan kuflku duyulmamal›d›r. Ayr›ca ‹TÜ, ODTÜ, Bo¤aziçi ve Hacettepe gibi “nitelikli” kamu üniversitelerinin “kendi” gelifltirme vak›flar›na devredilerek özellefltirilmeleri hedeflenmektedir. Çeflitli sermaye çevrelerinin kat›l›m›yla kurulan bu vak›flar daha flimdiden yurtlar, yemekhaneler, kültür-sanat birimleri vb alanlar› kendi bünyelerine katm›fl bulunmaktad›r. ‹kinci grupta ise kitlesel e¤itim yapan üniversiteler bulunmaktad›r. Bu gruptaki üniversiteler sanayiye nitelikli iflgücü (mühendis, mimar, iflletmeci vb.) üretmekle görevlidir. Elit üniversiteler d›fl›nda kalan metropol üniversiteleri bu gruptaki üniversiteleri oluflturmaktad›r. Sanayide nitelikli iflgücüne talebin sürekli azalmas› ve meslek liseleri ve MYO arac›l›¤› ile bu yönlü ihtiyaçlar›n karfl›lan›yor olmas› nedeniyle ve de kamusal alanda yaflan›lan genifl çapl› tasfiye sald›r›s› ile beraber; bu üniversitelerden mezun olanlar› bekleyen potansiyel iflsizliktir. Bu gruptaki üniversiteler içerisinde özellikle Ankara Üniversitesi devlet bürokrasine eleman yetifltirmektedir. ‹kinci gruba giren üniversiteler aç›s›ndan hedeflerden bir di¤eri ise sermaye aç›s›ndan önemli bölümlerin özellefltirilmesinin önünün aç›lmas› için üniversitelerin küçük parçalara ayr›lmas›d›r. Ankara, ‹stanbul üniversiteleri gibi “klasik” üniversitelerin parçalanarak t›p ve hukuk fakültelerinin

Sa S an na ay yii iiç ç iin n s sttr ra atte ejjiik k h he ed de ef f:: T Te ek kn no ollo ojjiid de e yeett k y kiin nlliik k

“Peki ya üniversite için!”

Teknolojide yetkinlik kazanmak; rekabet edebilirlik için stratejik hedef budur.Bu stratejik hedef hem kamu ve özel sektöre ait tüm sınai kuruluşlar hem de ülke bazında geçerlidir. İşte üniversite-sanayi işbirliği, günümüz koşullarında, mikro düzeyde olsun makro düzeyde olsun, yukarıda özetlenmeye çalışılan ekonomik-siyasi-toplumsal çerçevede ve son olarak vurgulanan stratejik hedef doğrultusunda önem ve yoğunluk kazanarak bugünkü boyutuna erişmiştir. Sanayi, rekabet edebilmek için, var olabilmek için teknoloji yeteneğini yükseltmek zorundadır. Sanayi, rekabet edebilmek için, var olabilmek için çağın jenerik teknolojilerine ayak uydurmak zorundadır. Sanayi, rekabet edebilmek için, var olabilmek için, yenilenmeyi (innovation), ulusal yenilenme sistemini oluşturup idame ettirmeyi ve o sistemin bir parçası olmayı ana strateji olarak özümsemek zorundadır. Bu zorunluluk nedeniyledir ki, sanayi, ülkenin araştırma-geliştirme (AR+GE) sisteminin ve bununla aynı anlama gelen bilim ve teknoloji sisteminin bir parçası olmak; o sistemle bütünleşmeye girmek durumundadır. Ülkenin bilim ve teknoloji sisteminin odak noktasında üniversite vardır. Onun içindir ki sanayi üniversite ile işbirliğini geliştirmek, yoğunlaştırmak durumundadır. Bu, son çözümlemede, sanayi için, ekonomik motivasyonu ağır basan bir durumdur, ama yaşamsaldır. Eğer, ÜSİ, bugünkü dünya pratiğinde, başta da değinilen, ortak araştırma düzlemine kadar yükselebilmişse ve bu işbirliği daha da artma eğilimi gösteriyorsa, bunda, sanayinin, söz konusu yaşamsal sorununu çözebilme yaklaşımının büyük payı olduğunu söylemek gerekir. Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Geliştirilmesi, Strateji Tasarımı ve Uygulama Modelinin Ortaya Konulması Alt Komisyonu Raporu (TÜBİTAK’ın internet sitesinden alınmıştır)

E k i m G e n ç l i ¤ i

35


E k i m G e n ç l i ¤ i

üniversiteden ba¤›ms›z birer “iflletme” haline dönüfltürülmesi biçiminde yap›lacakt›r. Üçüncü grupta de¤erlendirilen üniversiteler ise “taflra üniversiteleri” dir. Bu üniversiteler ise yine sanayinin kalifiye iflgücü ihtiyac›n› meslek liseleri ve meslek yüksek okullar› ile birlikte sa¤lamaktad›rlar. Neredeyse her taflra üniversitelerinde yayg›n olarak bulunan MYO bu yönelimin bir sonucudur. Bunun yan›nda s›n›rl› bir biçimde olsa da ÜS‹’ne dair ad›mlar taflra üniversitelerinde de at›lmaktad›r. Bu ad›mlarla amaçlanan bölgesel KOB‹’lerin teknolojik geliflmesine katk›da bulunmak olarak tan›mlanmas›na karfl›l›k, henüz bu yönlü ad›mlar emekleme aflamas›ndad›r. Taflra üniversiteleri için, fen-edebiyat, iktisadi ve idari bilimler ve bölgenin özelliklerine göre veterinerlik, ziraat, e¤itim fakültelerinden biri ve çok say›da yüksek okul biçiminde yeniden yap›land›r›larak güçlü rektörlük ve alt›nda bölümler biçiminde örgütlenerek ve ço¤unlu¤u yeni kurulan bu üniversitelerin görünüflte kamu kurumu olsalar da bir anlamda parça parça yöresel sermayenin denetimine verilmesi hedeflenmektedir. Gürüz’ün yapt›¤› bu grupland›rma YÖK’ün yüksek ö¤retim stratejisi olarak ifadelendirilebilir. Bu arada belirtilmesi gereken bir baflka önemli olgu ise, bu grupland›rma içerisinde yeralan her üniversitenin ticari birer kurulufl olarak de¤erlendiriliyor olmas›d›r. Dolay›s›yla verilen bu ticari hizmet için kullan›c›lardan (ö¤rencilerden) bir fiyat talep ediliyor. Bu fiyatland›rmada da bahsi geçen grupland›rma esas al›nacak. Do¤al olarak elit üniversitelerin fiyatlar› çok yüksekken, taflra üniversiteleri makul bir fiyat karfl›l›¤›nda hizmet sunacakt›r.

Anglo-Amerikan e¤itim modeli ve bölümler aras› eflitsizlikler Anglo-Amerikan e¤itim anlay›fl›n›n özünü oluflturan temel yaklafl›m “bilim” ve “teknolojinin” efl anlaml› kullan›larak bilim ve teknolojiyi özdefllefltiren savd›r. Neo-liberal iktisad›n temel yaklafl›mlar›ndan birisi olan bu sav› oluflturan teorik gerekçeler flu flekilde s›ralanabilir: “Reel üretim sürecinin, gerek ürün baz›nda gerekse de üretim ve ifl organizasyonlar› baz›nda giderek artan teknolojik muhtevas›, teknolojiyi ve onunla ayr›lmaz bir bütün olan bilimi, do¤rudan bir üretici güç (üretim faktörü) haline getirmifltir.”. “Bilim adam› (dolay›s› ile üniversite) kendi subjektif niyeti ne olursa olsun, objektif olarak, reel üretim sürecinde en önemli unsurlardan birisi haline gelirken, kendi iradesi d›fl›nda o sürece do¤rudan ba¤›ml› hale de gelmifltir.”. “Üniversite için yaflamsal olan teknolojidir, teknoloji için aç›l›md›r.”. “modern ça¤›m›z›n bilim adam›,

36

toplumsal sorumlulu¤unun bir gere¤i olarak bu isteme kuflkusuz yan›t verecektir.” (ÜS‹ GEL‹fiT‹R‹LMES‹ VE UYGULAMA MODEL‹N‹N ORTAYA KONULMASI ALT KOM‹SYONU RAPORU) Bu de¤erlendirmenin sonuçlar›na teknokent projeleri üzerinden k›saca bakal›m. TÜB‹TAK’›n yapt›¤› de¤erlendirmede teknolojiyle bilimin efl anlaml› kullan›m›n›n sermaye aç›s›ndan ne kadar hayati oldu¤u tüm aç›kl›¤› ile görülmüfl olacakt›r: “Üniversite-sanayi iflbirli¤i, sanayie yönelik uygulamal› araflt›rma ortak projeleri ile bafllat›labilir. Bu projelerin yönetimleri sanayiciye b›rak›lacakt›r. Üniversiteye ayr›lan araflt›rma deste¤inin bir k›sm›, bu tip projelerde kullan›lmak üzere, projenin sanayici orta¤› arac›l›¤› ile üniversiteye verilebilir.” “Sanayimizin gündemindeki konular, yüksek lisans, doktora ve doktora sonras› araflt›rma konular› aras›nda yer alabilmelidir. Güdümlü araflt›rmalar›n süre ve sonuç bak›m›ndan denetiminde sanayicinin yer almas›, profesyonel bilim ve teknoloji yönetimini bafllatacakt›r.” “Üniversite elemanlar› ve sanayiden uzmanlar, birbirlerinin programlar›nda kolayca yer al›p çal›flabilmelidir.” ‘Seçkin’ ö¤retim hedefi, araflt›rmay› e¤itimden kopartan ve günümüzde K›ta Avrupas›n› da etkisine alan Anglo-Amerikan üniversite anlay›fl›n›n bir ifadesidir. “Anglo-Amerikan dünyas›nda üniversiteler, art›k, büyük oranda uygulamal› do¤a bilimlerinin ve daha küçük oranda uygulamal› ‘sosyal bilimler’in tahakkümünde, pazar ekonomisine hizmet eden kurumlar” haline gelmifltir. Bu yönelimin do¤al sonucu ise sermayenin ihtiyaçlar›na göre araflt›rma ve “bilimsel” çal›flma yapan bir kurumda, sosyal bölümlerin kendi anlamlar›n› yitirecekleridir. Bugün sosyal bölümlerin piyasan›n talebine göre flekillenen bir e¤itim süreci içerisinde hiçbir anlam› kalmamaktad›r. Teknik bilimler h›zla prestij kazan›rken, sermaye aç›s›ndan ani bir kazanç alan› oluflturmayan felsefe, sosyoloji vb bölümler anlamlar›n› yitirmektedirler. Birçok üniversitede kapat›lma sorunu ile karfl› karfl›ya kalan sosyal bölümlerin olmas›n›n, bu bölümlerden mezun olanlar›n iflsizlik sorunu ile bo¤uflmalar›n›n gerisindeki temel neden, e¤itim sistemindeki bu yap›sal dönüflümlerdir. Kaynakça; 1) E¤itim ve kapitalizm Fuat Ercan 2) Ekim Gençli¤i arflivi 3) TÜRK‹YE’DE ÜN‹VERS‹TE-SANAY‹ ‹fiB‹RL‹⁄‹: Bugünkü durum, gelece¤e yönelik görüfl ve düflancelerTÜB‹TAK yay›nlar› 4) Egitim ne için? Üniversite nas›l? YÖK nereye? Ütopya yay›nlar› 5) TÜS‹AD Egitim raporu 1994 * F. Stewards Aktaran Fuat Ercan


‹‹sstta annbbuull ÜÜnniivveerrssiitteessii’’nnddee K K››zz››llddeerree aannm maass››......

Devrimci mirasa kararl›l›kla sahip ç›k›yoruz!

Ölenler dövüflerek öldüler... Günefle gömüldüler. Vaktimiz yok onlar›n matemini tutmaya, Ak›n var, ak›n! Günefle ak›n! Günefli zaptedece¤iz, Güneflin zapt› yak›n! ‹stanbul Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi’nde 31 Mart günü K›z›ldere anmas› gerçeklefltirdik. Bafltan sonuna kadar coflku ve devrime inanc›n hissedildi¤i anmam›z büyük bir ilgiyle karfl›land›. Etkinlik öncesinde, etkinli¤i gerçeklefltirece¤imiz alana K›z›ldere flehitlerinin ve ‘68 kufla¤› devrimci önderlerinin foto¤raflar›n› ast›k. Foto¤raflar›n üzerine yerlefltirdi¤imiz karanfiller ve önünde yakt›¤›m›z mumlarla etkinli¤imiz görsel olarak oldukça etkili oldu. Alan›n çeflitli yerlerine k›z›l bayraklar›m›z› ve pankartlar›m›z› ast›k. “Yolumuz Denizler’in, Mahirler’in, ‹bolar’›n yoludur!” pankart› ile beraber, “Kararl›l›¤›n, devrimci dayan›flman›n, direniflin, savaflç›l›¤›n, tanka, topa, a¤›r silahlara karfl› öne f›rlaman›n, bedel ödemenin ad›d›r KIZILDERE! Adlar› savafl bayraklar›m›zdan hiç silinmeyecek!” yazan pankart›m›z› kulland›k. Etkinli¤imize “Ya hep beraber ya hiçbirimiz, kurtulmak yok tek bafl›na!” dizelerini hep birlikte okudu¤umuz fliirle bafllad›k. Ard›ndan bütün devrim flehitleri an›s›na sayg› duruflu gerçeklefltirdik. Devrimci mirasa sahip ç›kman›n anlam›n› ve ‘68 kufla¤›n›n tafl›d›¤› önemi ifade eden bir metnin okunmas›n›n ard›ndan, liseli Ekim Gençli¤i taraf›ndan haz›rlanan K›z›ldere’nin anlam ve önemini anlatan bir metin okundu. Etkinli¤in sonunda gerçeklefltirilen müzik dinletisi Enternasyonel Marfl›’n›n hep bir a¤›zdan söylenmesi ile son buldu. Etkinli¤imize yaklafl›k 55 kifli kat›ld›. Etkinli¤e fiilen kat›lmasa da çevrede bulunarak izleyen onlarca baflka ö¤renci vard›. Görsel aç›dan oldu¤u kadar içerik aç›s›ndan da güçlü ve tarihi anlam›na uygun bir etkinlik gerçeklefltirdik.

E k i m G e n ç l i ¤ i Etkinlik boyunca, Hergele Meydan›’nda devrim ve sosyalizm sloganlar› yank›land›. “Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!”, “Partiyi kazand›k, partiyle kazanaca¤›z!” sloganlar›n›n at›lmas›yla coflku daha da artt›. Tafl›d›¤›m›z devrimci inanç ve kararl›l›k izleyicilere de taflt›. Çünkü izleyici say›s› etkinlik boyunca sürekli artt›. Hiçbir aksakl›kla karfl›laflmad›¤›m›z etkinli¤imiz partimize ve devrim davas›na olan inanc›m›z› toklukla ifade eden bir zeminde gerçekleflti. Bu yan›yla etkinli¤in kat›l›mc›lar›n zihinlerinde yer tutaca¤›n› düflünüyoruz. Genç komünistler olarak parti bayra¤›n› daha yükseklere ç›kartma iste¤imizi ve bunu yapaca¤›m›za olan inanc›m›z› bu etkinlik vesilesiyle bir kez daha ifade etmifl olduk. Politik çal›flmada gösterdi¤imiz ›srar›n kayna¤› olan özgüvenin, inanc›n ve kararl›l›¤›n kayna¤›na bu vesileyle bir kez daha vurgu yapt›k. Düzenin devrimci ö¤rencileri üniversiteden atma sald›r›s›na alan›m›zdan güçlü, tok ve kararl› bir yan›t verdik. Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

‹stanbul Ekim Gençli¤i

37


Ettkkiinnlliikkttee üünniivveerrssiitteelliilleerriinn ookkuudduu¤€uu m E meettiinn......

Onlar›n miras› devrim ve sosyalizm mücadelesinde yafl›yor, yaflat›lacak! E k i m G e n ç l i ¤ i

38

Devrimci mücadelenin kilometre tafllar›n›n en önemlilerinden birini bu topraklara kanlar› ve canlar› pahas›na ‘68 gençli¤i dikmifltir. Bu kilometre tafl› bir yol ayr›m›n› yani burjuva reformizmden, parlamentarizmden kopuflu iflaret etmek üzere dikilmifl ve belleklere kaz›nm›flt›r. Bu kilometre tafl›nda “tam ba¤›ms›zl›k”, “demokratik Türkiye” kadar devrim ve sosyalizm yazar, halklar›n kardeflli¤i için bu düzene, iflbirlikçi iktidara karfl› mücadele yazar. Onlar tam ba¤›ms›zl›k ve demokratik Türkiye’nin bu düzene, iflbirlikçi sermaye iktidar›na karfl› mücadeleyle kazan›laca¤›n› ilan ederek reformizmden yollar›n› ay›rm›fllard›r. ‘68 gençli¤inin katetti¤i bu mesafeden geriye düflenler, bu kilometre tafl›n› anlams›zlaflt›rmay› da, geriye tafl›may› da baflaramayacaklard›r. Onlar›n miras›n› sahiplenmek demek, onlar›n miras›n› gelifltirmek, bayra¤› daha da yükseklere tafl›mak demektir. Onlar›n miras›n› sahiplenmek, belirsizlefltirmeye ve anlams›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lan ayr›m çizgilerinin daha kal›n olarak çizilmesi demektir. Onlar›n miras› devrim ve sosyalizm davas›nda; ezilen ve sömürülen milyonlarca iflçi ve emekçinin kapitalist sömürüden kurtulufl mücadelesinde yafl›yor ve yaflat›lacakt›r. ‘68 dönemi ve bu dönemin anti-emperyalist gençlik mücadelesi, tarihimize devrimci bir uyan›fl olarak kaydedildi. Dönemin kavgac›, militan yap›s›ndan ve devrimci miras›ndan yararlanmak, dahas› bu miras› ve birikimi güçlendirerek gelece¤e devretmek bugün art›k genç komünistlerin tafl›d›¤› bir sorumluluktur. Bu sorumlulu¤un gereklerini yerine getirmek, en baflta mücadeleyi daha da büyütmek ve bayra¤›m›z› yükseltmekten geçmektedir. Yoksa 30 Martlar’a, 6

May›slar’a s›k›flt›r›lm›fl anmalar ve Denizler’in devrimci yanlar›n› görmezden gelerek onlar› yad etmeler, bu misyonun oldukça uza¤›ndad›r. Türkiye bir devrim ülkesidir. Gerek çeliflkilerin keskinli¤i, gerekse de bu topraklardaki devrimci direnifl gelene¤i bunun temellerini oluflturur. Dünyada ender rastlanan bu direnme gelene¤i Türkiyeli devrimcilere Denizler’den, Mahirler’den, ‹bolar’dan miras kalm›flt›r. Türkiyeli devrimciler bu silah› paslanmaya b›rakmam›fl, aksine her dönem ellerine alarak düflman›n üzerine yürümüfllerdir. ‘70’li y›llar›n hareketlili¤inin devrimci kanallara akmas›n›n gerisinde de bu yatar. ‘80 karfl›devriminin karanl›k günlerinde bile bu silah defalarca atefllenmifl ve karanl›¤› y›rtm›flt›r. ‘84 Ölüm Orucu Direnifli bunun kan›t›d›r. Sonras›nda da devrimciler her dönem boyun e¤meyi de¤il, direnmeyi seçmifllerdir. Türkiye bir devrim ülkesidir. Bu topraklarda her dönem devrimciler ç›km›fl, en geri koflullarda bile mücadele etmifllerdir. Onbinlerce insan çocuklar›na hala devrim flehitlerinin adlar›n› koyuyorlarsa bu flunu gösterir: Bu ülkede devrimciler bitirilemeyecektir, çünkü onlar›n kitlelerin yüre¤inde tuttuklar› bir yer vard›r. Türkiye bir devrim ülkesidir. Çünkü bu topraklar sürekli yeni Mahirler üretmektedir. Devrim art›k bizlerin ellerinde mayalanmaktad›r. Sosyalizm özlemi ve devrim yürüyüflümüzün bu ilk önemli ad›m› ve o ad›m› atan yi¤it devrimcilerin kararl›l›klar›, fedakarl›klar›, at›lganl›klar› bize yol gösteriyor. Bizler bu gelene¤i sahipleniyoruz ve gelece¤e tafl›yoruz. Genç komünistler bu bayrakla yürüyüfllerini sürdürecek ve leke düflürmeksizin devrime tafl›yacaklard›r. Yaflas›n devrim, yaflas›n sosyalizm!

Ekim Gençli¤i


‹stanbul Liseli Gençlik Platformu’ndan (‹LPG) K›z›ldere anmalar›... Devrimci ‹rade teslim al›namaz! ‹stanbul Liseli Gençlik Platformu olarak devrimci miras›m›za sahip ç›kt›¤›m›z›, ç›kard›¤›m›z her bültende ve kat›ld›¤›m›z her eylem ve etkinlikte önemle vurguluyoruz. K›z›ldere direniflinin y›l dönümü olan 30 Mart tarihini de, bu vesileyle güçlü bir önçal›flmaya dayanan anmalar ve toplant›lar dizisi ile toplam çal›flmam›z›n bir parças› haline getirdik. 30 Mart tarihinden iki hafta önce ç›kard›¤›m›z kufllar›m›z› yayg›n bir biçimde çal›flmam›z olan ve olmayan bir dizi okulda ve kent merkezlerinde kulland›k. Okullar›m›zda 30 Mart tarihinden bir hafta önce K›z›ldere’ye iliflkin toplant›lar yapt›k ve yak›n çevremizi düzenleyece¤imiz etkinliklere iliflkin bilgilendirdik ve teknik planlamalar› onlarla beraber yapabilme gayretini gösterdik. Sonuç itibariyle 30 Mart günü bir dizi okulda anma ve toplant›lar gerçeklefltirebildik.

‹LGP K›z›ldere flehitleri ölümsüzdür!

Refhan Tümer Lisesi’nde 30 Mart günü K›z›ldere ile ilgili bir anma gerçeklefltirmeye karar verdikten sonra alan›m›zdaki di¤er gruplara toplant› ça¤r›s› yapt›k. DGH’l› liselilerle beraber örgütledi¤imiz anma etkinli¤imizi 35 kifliyle gerçeklefltirdik. Kapal› bir s›n›fta gerçeklefltirdi¤imiz anmaya, devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllad›k. Ard›ndan fliir ve müzik dinletisinin oldu¤u etkinlikte, K›z›ldere ve devrimci direngenli¤i anlatan bir de metin okuduk. K›z›ldere marfl› ile etkinli¤imiz son buldu. Oldukça coflkulu geçen etkinli¤imiz E bize güç ve moral verdi.

Refhan Tümer Lisesi/‹LGP k i K›z›ldere’de yak›lan direnifl atefli m sönmeyecek!

Çemberlitafl K›z Lisesi’nde K›z›ldere flehitleri flahs›nda tüm devrim flehitlerini and›¤›m›z bir s›n›f anmas› gerçeklefltirdik. 15 kifli ile gerçeklefltirdi¤imiz anmaya sayg› durufluyla bafllad›k. Devrimci mücadelenin

Ettkkiinnlliikkttee lliisseellii EEkkiim E m

K›z›ldere direniflinin tarihi 30 Mart ‘72 üzerinden 33 sene geçmifl olmas›na karfl›n bugün o hala devrim davas› aç›s›ndan bir kilometre tafl› olma anlam›n› tafl›maya devam ediyor. Mahir Çayan ile beraber 9 devrimcinin katledildi¤i K›z›ldere, tarihe direniflin, devrimci iradenin ve siper yoldafll›¤›n›n ad› olarak yaz›lm›flt›r. Bir direnifl türküsüdür K›z›ldere…Sermaye devletinin kurflunlar›na kafa tutmakt›r, düzenin devrimcileri asmak için haz›rlad›¤› urganlar› kesip atman›n cüretidir. Kurfluna kurflunla karfl›l›k vermek, direnifli kanla yazmakt›r! Tereddütsüz ölüme gitmektir K›z›ldere! Katillerin kurflunlar›yla delik deflik olmuflken bedenin, yüre¤inde kuraca¤›n dünyaya duydu¤un hasret, usunda devrim davas› ve inanc›nla gürleflen sesinle son nefesinde katilleri en büyük silah›nla kurflun ya¤muruna tutmakt›r. Öyle bir silah ki, en kor atefllerde bile erimez! Öyle bir silah ki en a¤›r darbelerde ezilmez. K›z›ldere’de Mahirler’in en büyük silah›d›r devrimci irade. Bugün de hala düflman›n karfl›s›nda ayn› silah var ellerimizde! Siper yoldafll›¤›n›n türküsüdür K›z›ldere! Devrim yolunda ayn› düflmanla savaflanlar›n dayan›flmas›n›n örne¤idir. Bugün barikatlar›n ard›nda, bugün sermaye devletinin her sald›r›s›nda söyledi¤imiz türkü, o günlerden kald› bize! Mahir Çayan ve onunla beraber ölümü gö¤üslemifl devrimcilerin katledilmelerinin y›l dönümü bugün. Bugün onlar› anlamak, devrimci iradeyi, direngenli¤i, düzene karfl› her solukta devrimci mücadeleyi yükseltmenin zorunlulu¤unu anlamak demek. Bugün onlar› anlamak demek, 68’lerin yaratt›¤› devrimci gelene¤i, coflkuyu, kararl›l›¤› anlamak demek! Bugün buraday›z, çünkü bizler K›z›ldere’de büyüyen kavgaya sahip ç›k›yoruz! Bugün buraday›z, çünkü bizler idam sehpas›nda devrime ve sosyalizme kararl›l›¤› hayk›rm›fl Denizler’in kavgas›na sahip ç›k›yoruz! Bugün buraday›z, çünkü bizler, s›r vermeden ser veren Kaypakkaya’n›n kavgas›na sahip ç›k›yoruz! Mahir’e, Deniz’e, ‹brahim’e, 17 yafl›nda ölüme yürüyen Erdal Eren’e, 16 Mart’ta vurulanlara, Bahçelievler’de katledilenlere, bedenlerini ölüme yat›r›p, son solu¤una dek kavgaya ba¤l›l›¤›n› hayk›ranlara ve Ulucanlar’da kurflunlara karfl› bedenlerini birbirleri için siper edenlere, Habip’e, Ümit’e selam olsun! Selam olsun son nefesinde kavgay› yaflatanlara! Tüm devrim flehitlerine selam olsun!

Geennççllii¤€ii’’ nniinn oo kkuudduu¤€uu m G m eettiinn......

Devrim flehitleri ölümsüzdür!

G e n ç l i ¤ i

Liseli Ekim Gençli¤i

39


gerektirdi¤i kararl›l›¤a, devrimci iradeye vurgu yap›lan bir konuflman›n ard›ndan, 30 Mart gününün Türkiye devrim tarihi aç›s›ndan tafl›d›¤› öneme vurgu yapan bir de metin okundu. Kat›lan arkadafllar›m›z›n sorular›yla aç›lan tart›flmalar etkinli¤imizi canl› ve anlaml› k›ld›. fiiirlerin de okundu¤u etkinli¤imiz ertesi gün ‹stanbul Üniversitesi’nde gerçekleflecek olan K›z›ldere etkinli¤ine yapt›¤›m›z ça¤r› ile son buldu. Etkinli¤in öncesinde lisemizde kufllama yap›lm›fl olmas›, K›z›ldere gündemini etkinli¤imize kat›lmayan ö¤rencilerin gündemine de sokabilmemizi sa¤lad›.

görmüfltük. Bu vesileyle 30 Mart günü yaklafl›k 15 kifliyle bir toplant› örgütledik. Toplant› bir arkadafl›m›z›n K›z›ldere direniflinin tarihine ve devrimci mirasa sahip ç›kman›n önemine iliflkin yapt›¤› bir sunumla bafllad›. Ard›ndan bugün ‘68’lerin devrimci ruhunu yaflatabilmek üzerine güncel planda üzerimize düflen görevleri tart›flt›k ve 1 May›s çal›flmam›za dair ana hatlar›yla bir planlama yaparak toplant›y› sonland›rd›k. Bir anma yapamam›za karfl›n yerel çal›flmam›z aç›s›ndan oldukça anlaml› ve etkili bir toplant› örgütlemifl olduk.

Hac› Hatice Bayraktar Lisesi/‹LGP

Çemberlitafl K›z Lisesi/‹LGP K›z›ldere son de¤il, savafl sürüyor! E k i m G e n ç l i ¤ i

Tam 33 y›l önce Tokat’›n Niksar ilçesine ba¤l› K›z›ldere köyü tarihe geçecek, hep onurla bahsedilecek bir direnifle tan›k oldu. Deniz Gezmifl,Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan’›n idam karar› gündeme geldi¤inde Mahir Çayan ve yoldafllar› idam karar›n› engellemek için NATO’nun Ünye Üssü’nde çal›flan üç ‹ngiliz teknisyeni kaç›r›r ve K›z›ldere köyün de bir eve saklan›rlar. Düflman Mahirler’in sakland›¤› evi kuflat›r ve Onlar’› katleder. K›z›ldere’yi unutmad›¤›m›z› ve unutturmayaca¤›m›z› dosta düflmana göstermek ve insanlar›n gündemine sokmak için bir ay önceden okullar›m›zda K›z›ldere anmas› yapma karar› ald›k. Ertu¤rul Gazi Lisesi’nde de bir anma yapmay› planl›yorduk. Tek tek insanlarla konuflarak ve son hafta ç›kard›¤›m›z kufllar› okulda ve çevresinde kullanarak anmaya haz›rl›k yapt›k. 30 Mart günü ö¤len molas›nda bir s›n›f anmas› yapt›k. Yaklafl›k 25 kiflinin kat›ld›¤› anmaya K›z›ldere’de flehit düflenlerin flahs›nda tüm devrim ve sosyalizm flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›k. Daha sonra bir arkadafl›m›z Naz›m Hikmet’in bir fliirini okudu. En son K›z›ldere direniflinin önemini ve bizlere kazand›klar›n› anlatan bir konuflma yap›ld›ktan sonra anmam›z› bitirdik. Biz da¤›ld›ktan sonra anman›n bir flekilde haberini alan müdür ve birkaç ö¤retmen anman›n yap›ld›¤› s›n›fa geldi. Bu davran›fllar› onlar›n liselilerin politikleflmesinden ne kadar çok korktuklar›n› bizlere bir kez daha gösterdi. Ama ne kadar korksalar da, ne kadar bizleri apolitiklefltirmeye çal›flsalar da, bizler onlar›n istedi¤i gibi liseliler olmayaca¤›z!..

Ertu¤rul Gazi Lisesi/‹LGP Devrimci mirasa sahip ç›k›yoruz! Hatice Bayraktar Lisesi’nde 30 Mart öncesinde yak›n çevremizle yapt›¤›m›z toplant› sonucunda, bu kez bir anma gerçeklefltirmek yerine, 30 Mart gününde daha genifl bir toplant› örgütleme gayreti içine girmeye ve bu toplant›da, K›z›ldere üzerinden devrimci mirasa sahip ç›kman›n önemini tart›flmay› ve tart›flt›rmay› uygun

40

K›z›ldere flehitleri yolumuzu ayd›nlat›yor! Okulumuzda 30 Mart gününe iliflkin bir anma yapmak yerine, bir toplant› örgütleyerek K›z›ldere’yi arkadafllar›m›za anlatmay› ve devrim davas›n›n anlam›n› onlarla tart›flabilmeyi tercih ettik. Toplant›m›z› 10 kifliyle gerçeklefltirdik. Ancak toplant›m›z yerel çal›flmam›z aç›s›ndan anlaml› sonuçlar do¤uracak tart›flmalara sahne oldu. Özellikle 1 May›s’a iliflkin bir yerel çal›flma hatt›n› tart›flabilmifl olmam›z, bizim aç›m›zdan toplant›m›z›n en verimli yan›na iflaret ediyor. Toplant›m›z› yerelde daha genifl bileflenlerle toplant›lar›m›z› sürdürme karar› alarak bitirdik.

‹ncirtepe Lisesi/‹LGP


K›› z K z››ll d de er re e fl fle eh h iittlle er rii ü üll k ke e ç ça ap p ››n nd da a a an n ››ll d d››.... ..

“Devrimciler ölmez, devrim davas› yenilmez!” Ankara: Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda anma 30 Mart günü Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu taraf›ndan Ankara Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda Mahir Çayan’›n mezar› bafl›nda bir anma gerçeklefltirildi. Yol boyunca günün önemi üzerine konuflmalar yap›ld›, fliirler okundu, marfllar ve türküler söylendi. Mezarl›¤a var›ld›¤›nda girifl kap›s›ndan Mahir Çayan’›n mezar›na kadar “K›z›ldere, Ulucanlar, 19 Aral›k… Yaflas›n devrimci siper yoldafll›¤›!/BDSP” pankart›yla kortejler oluflturularak yüründü. Yürüyüfl boyunca “Devrimciler ölmez, devrim davas› yenilmez!”,”Yaflas›n devrimci siper yoldafll›¤›!”, “Habip, Ümit, Hatice yoldafllar yafl›yor!” sloganlar› at›ld›. Mezar anmas› devrim flehitleri an›s›na sayg› durufluyla bafllad›. Daha sonra BDSP ad›na yap›lan konuflmada tarihten bugüne devrimci siper yoldafll›¤›n›n önemi vurguland›, bu miras›n komünistler taraf›ndan sahiplenildi¤i ve güvence alt›na al›nd›¤› belirtildi. Daha sonra Ekim Gençli¤i ad›na bir konuflma yap›ld›; devrim flehitlerinin tafl›d›¤› bayra¤›n genç komünistler taraf›ndan devral›nd›¤› vurguland› ve bu sorumlulukla güncel görevlerin alt› çizildi. Anma okunan fliirler ve söylenen marfllarla sona erdi. (Ekim Gençli¤i/Ankara)

‹zmir: “K›z›ldere ruhuyla mücadeleye!” 30 Mart günü Dokuz Eylül Üniversitesi ‹ktisat Kampüsü’nde K›z›ldere anmas› gerçeklefltirildi. Ekim Gençli¤i, SGD, BAGEH ve Proleter Devrimci Köz taraf›ndan gerçeklefltirilen anma etkinli¤ine DPG, DGD, DGH, DMG, SDG ve Ö¤renci Koordinasyonu destek verdi. ‹lk olarak Mahir Çayan ve arkadafllar›n›n siper yoldafllar›n›n tutsakl›klar›n›n sona erdirilmesi talebiyle gerçeklefltirdikleri eylemin ve “ölmek var dönmek yok!”

E k i m

diyerek faflizme karfl› sergiledikleri direniflin devrimci dayan›flma ad›na verdi¤i dersleri, son dönemde Kürt halk›na karfl› bafllat›lan flovenizm kampanyas›n›, üniversitelerde estirilen soruflturma terörünü, DEÜ’de yaflanan bask›lar› içeren ve mücadele ça¤r›s› yapan bir sunum gerçeklefltirildi. Ard›ndan 30 Mart 1972’ de katledilen Mahir Çayan ile arkadafllar›n›n ve tüm devrim flehitlerinin an›s›na sayg› duruflu yap›ld›. Okunan fliirlerin ard›ndan Duvara Karfl› Tiyatro grubundan bir arkadafl tek kiflilik bir oyun sergiledi. Daha sonra ise ‹flçi Kültür Sanat Evi Kavel Müzik Toplulu¤u dayan›flman›n sesi oldu. K›z›ldere ruhuyla gösterilen dayan›flma omuz omuza çekilen halaylarla devam etti. Etkinlik s›ras›nda daha önce faflistlerin yapt›¤› yaz›lama silinerek yerine “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!” fliar› yaz›ld›. Gençli¤in bask›lar karfl›s›nda y›lmad›¤›n› ve bundan sonrada y›lmayaca¤›n› belirten konuflman›n ard›ndan etkinlik sona erdi. “Yaflas›n devrimci dayan›flma!/Üniversite Ö¤rencileri” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› etkinlikte, “Faflizme karfl› omuz omuza!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”, “Biji bratiya gelan!”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!”, “K›z›ldere ruhuyla mücadeleye!”, “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar, bizi y›ld›ramaz!” sloganlar› coflkuyla at›ld›. (Ekim Gençli¤i/Dokuz Eylül Üniversitesi)

G e n ç l i ¤ i

41


Adana: Devrim flehitlerinden ö¤reniyoruz!

E k i m G e n ç l i ¤ i

42

30 Mart 1972’de K›z›ldere’de katledilen THKP/C ve THKO militanlar› flahs›nda tüm devrim flehitlerini Çukurova Üniversitesi’nde gerçeklefltirdi¤imiz bir bas›n aç›klamas›yla and›k. Ekim Gençli¤i, Yeni Demokrat Gençlik, Ö¤renci Koordinasyonu ve Sosyalist Gençlik Derne¤i olarak 30 Mart Çarflamba günü, R1 kantini önünde bir bas›n aç›klamas›yla K›z›ldere flehitlerini anmay› planlad›k. 29 Mart günü anmam›z›n duyurusunu fakültelere asarak ö¤rencilere ça¤r› yapt›k. Anma günü saat 12.00’de kantin içerisinde “K›z›ldere flehitleri ölümsüzdür!” fliarl› pankart›m›z› açarak, sloganlarla anmay› yapaca¤›m›z yere geldik. Pankart›n arkas›nda Mahir Çayan’›n resmi ve çevresinde yakt›¤›m›z meflaleler vard›. Yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›nda, “Onlar dalgaland›rd›klar› devrimin bayra¤›na leke düflürmeden bugünlere teslim ettiler. Bu bayrak art›k bizlerin omuzlar›nda yükselecek. Bizler devrimci dayan›flmay›, siper yoldafll›¤›n›, kararl›l›¤›, inanc› ve öfkeyi K›z›ldere’de flehit düflen yoldafllar›m›zdan ö¤renmeye devam ediyoruz” diyerek, yarat›lan devrimci de¤erlere sahip ç›kt›¤›m›z› hayk›rd›k. Aç›klamadan sonra k›sa bir müzik dinletisi gerçeklefltirdik. K›z›ldere’yi ve Gündo¤du marfllar›n› söyledikten sonra anmam›z› bitirdik. (Ekim Gençli¤i/Çukurova Üniversitesi)

‹Ü: K›z›ldere son de¤il, savafl sürüyor! ‹stanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Kampüsü’nde 30 Mart günü K›z›ldere flehitlerini anma etkinli¤i gerçeklefltirildi. Yüzü aflk›n kiflinin kat›ld›¤› etkinlik, Edebiyat Kantini’nde yap›lan bir sinevizyon gösterimiyle bafllad›. Ard›ndan sloganlar eflli¤inde bahçeye ç›k›ld› ve orada, Ekim Gençli¤i, Sosyalist Barikat Gençli¤i, Emekçi Hareket Partisi Gençli¤i, Demokratik Gençlik Derne¤i ve Kald›raç taraf›ndan konuflmalar yap›ld›. Marfllar›n ard›ndan, üniversitenin müzik kulübünün gerçeklefltirdi¤i müzik dinletisiyle etkinlik son buldu. Etkinli¤e konuflma yapan gruplar d›fl›nda, SDG, YDG, DGH, ve Devrimci Hareket kat›ld›. Etkinlik oldukça coflkulu geçti. (‹.Ü. Fen-Edebiyat Kampüsü/Ekim Gençli¤i) ‹stanbul

Üniversitesi Avc›lar Kampüsü’nde ise anma “Avc›lar Kampüsü Ö¤rencileri” olarak gerçeklefltirildi. Mühendislik Kantini’nde gerçekleflen etkinli¤imize 40 kifli kat›ld›. ‘68’den günümüze gençlik hareketi” isimli bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Ard›ndan k›sa bir müzik ve fliir dinletisi gerçeklefltirdik. Etkinli¤imiz Gündo¤du marfl›yla son buldu. Özellikle sinevizyon gösterimi s›ras›nda, birçok ö¤renci sinevizyonu izlemek üzere etkinli¤e ayr›ca kat›lm›fl oldu. Avc›lar Kampüsü ö¤rencilerinin 8 Mart sonras› gerçeklefltirdi¤i ikinci etkinlik olarak 30 Mart anmas›, çal›flman›n süreklili¤ini ifade etmesi aç›s›ndan da önemliydi. (‹.Ü. Avc›lar Kampüsü/Ekim Gençli¤i)

Zonguldak: K›z›ldere flehitleri ölümsüzdür! K›z›ldere katliam› ve direnifli Zonguldak Karaelmas Üniversite’sinde bir etkinlikle an›ld›. 30 Mart günü Ekim Gençli¤i, SGD, SDG, EHP, DGH ortak bir anma gerçeklefltirdi. Anmaya yaklafl›k 30 kifli kat›ld›. Mart ay›nda ve K›z›ldere’de flehit düflenlerin flahs›nda tüm devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllayan anma, K›z›ldere direniflinin anlam›n› ve önemini anlatan bir konuflma ile devam etti. Ard›ndan fliirler okundu, marfllar söylendi. Zonduldak Gençlik Derne¤i’ne üye ö¤renciler de Ali Koç’un mezar› bafl›nda bir anma gerçeklefltirdiler. (Ekim Gençli¤i/ZKÜ)


100.. yy ››ll››nnddaa G 1 Gaazzii kkaattlliiaam m›› llaanneettlleennddii......

“Gazi’nin katili sermaye devleti!” ‹stanbul Gazi Mahallesi'nde 12 Mart ‘95 akflam› üç kahvehane ve bir pastane taranm›fl, bir kifli yaflam›n› yitirmiflti. Hemen ard›ndan sald›r›y› protesto etmek için Gazi iflçi ve emekçileri soka¤a dökülmüfltü. Karakola yönelen protestocular›n üzerine polis taraf›ndan atefl aç›lm›fl ve Gazi olaylar›, tarihe devletin aç›ktan yapt›¤› faflist bir katliam olarak geçmiflti. 17 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i bu olaylar emekçi semtlerinde öfkeyle karfl›lanm›fl ve protesto edilmiflti. Katliam› protesto etmek amac›yla Ümraniye'de yürüyüfl yapan kalabal›¤a da polis taraf›ndan atefl aç›lm›fl, burada da 6 kifli hayat›n› kaybetmiflti. Tüm bu olaylar s›ras›nda Gazi halk› bu katliamlara barikatlar kurarak ve tam bir direnifl örne¤i göstererek karfl› koymufltu. Dört gün süren direniflin ard›ndan Gazi halk›n›n talepleri devlet taraf›ndan kabul edilmifl, polis barikat› kald›rm›fl, tüm cenazeler Gazililer'e verilmifltir. Cenazeler tam bir miting havas›nda topra¤a verilmifl, binlerce emekçi “Gazi'nin hesab› sorulacak!” slogan›n› hayk›rm›flt›. Katliam›n ard›ndan 20 polis hakk›nda dava aç›ld›. ‹lk duruflmada 18 polis beraat etti. Sonuçta sadece iki polise 1 y›l 8 ay hapis cezas› verildi. Aileler bu karara karfl› davay› A‹HM'e götürdü. Davan›n bu y›l içinde sonuçlanmas› bekleniyor. Bu y›l katliam›n 10. y›ldönümü vesilesiyle yap›lan eylemlerde de yine Gazi katliam›n›n sorumlusunun sermaye devleti oldu¤u hayk›r›ld›. “Gazi katliam›n›n hesab› sorulacak!” Gazi Mahallesi'ndeki anma etkinlikleri, sabah saat 10.00'da Alibeyköy Mezarl›¤›'n›n ziyaret edilmesiyle bafllad›. Ziyaretin ard›ndan olaylar›n bafllamas›na neden olan ve ilk kurflunun s›k›ld›¤› Nalbur Dura¤›'na gelen kalabal›k, buraya karanfil b›rakarak, Gazi flehitleri an›s›na sayg› duruflunda bulundu. Burada kortejler oluflturularak yürüyüfle geçildi. En önde flehitlerin resimlerinin bulundu¤u ortak pankart tafl›nd›. Arkas›nda ise s›ras›yla HÖC, Partizan, ESP, Proleter Devrimci Durufl, BDSP,

E k i m

DHP, Köz, Odak, Toplumsal Özgürlük, Kald›raç, Pir Sultan Marmara fiubeleri ve GOP DEHAP pankartlar› ile kat›ld›. Direnifl ve Al›nteri ise eyleme flamalar› ile kat›ld›. Esnaf›n kepenk kapatt›¤› eylemde, camlara da siyah bezler as›ld›. Mezarl›kta yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan katliamda yaflam›n› yitirenlerin aileleri ad›na aç›klamalar yap›ld›. Gazi olaylar›ndan sonra uyuflturucu, çeteleflme vb. yozlaflt›r›c› faaliyetlerle mahalleyi bata¤a çevirmeye çal›flanlar›n katliam› yapanlar oldu¤u ifade edildi. Gazi katliam›n›n avukatlar› ad›na yap›lan aç›klamada ise, “Onlar›n adaletine güvenmiyoruz” denilerek, göstermelik cezalarla geçifltirilen mahkemelerde katillerin korundu¤u dile getirildi. ‹HD ad›na yap›lan aç›klamada ise devletin katletme gelene¤inin devam etti¤inin alt› çizildi. Hasan Ocak'›n kardeflinin de bir konuflma yapt›¤› anma, Grup Yorum taraf›ndan söylenen marflla bitirildi. “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek!” ve “Gazi katliam›n›n hesab› sorulacak!” sloganlar›n›n s›kl›kla at›ld›¤› eylem mezarl›ktan cemevinin önüne yap›lan yürüyüflle bitirildi.

G e n ç l i ¤ i

Ekim Gençli¤i/‹stanbul

43


‹‹Ü Ü’’ddee M Maarrtt kkaattlliiaam mllaarr›› llaanneettlleennddii......

“Katil devlet hesap verecek!” 15 Mart Sal›...

E k i m G e n ç l i ¤ i

44

16 Mart 1978 tarihinde ‹stanbul Üniversitesi’ndeki faflist ablukaya karfl› üniversitelerini savunan devrimci ö¤renciler meydana aç›lan kap›dan toplu ç›k›fl yaparken faflistlerin bombal›, silahl› sald›r›s›na u¤ram›fl, Hukuk ve ‹ktisat fakültelerinde okuyan 7 devrimci ö¤renci katledilmifl, 50’ye yak›n ö¤renci yaralanm›flt›. Bizler de 16 Mart eyleminden önce üniversite ö¤rencileri olarak Edebiyat Fakültesi kantininde 16 Mart katliam›n› anlatan bir belgesel gösterimi yapt›k. Etkinli¤imiz bafllamadan önce bir arkadafl›m›z 16 Mart’› unutmayaca¤›m›z› ve unutturmayaca¤›m›z› anlatan bir konuflma yapt›. Daha sonra Can Dündar’›n “O Gün” adl› belgeselini izledik. Son derece ilgi uyand›ran belgesel gösteriminin ard›ndan etkinlik coflkulu bir flekilde at›lan “Beyaz›t faflizme mezar olacak!” slogan›yla sona erdi. Etkinli¤e 70 kifli kat›ld›.

16 Mart Çarflamba... 16 Mart Çarflamba günü Beyaz›t’ta yapaca¤›m›z eylem öncesinde Hukuk Fakültesi koridorunda bir etkinlik düzenledik. Etkinlik öncesinde gün boyu el ilan› da¤›tt›k ve amfilere girerek hem etkinli¤in hem de Beyaz›t’taki anman›n duyurusunu yapt›k. Ö¤rencilerin 16 Mart katliam›na ilgisi oldukça fazlayd›. Özellikle üniversitenin etraf›nda sabah›n erken saatlerinden itibaren bafllayan polis ablukas› nedeniyle herkes bu günün anlam›n› soruyor, polisin neden bu kadar yo¤un oldu¤unu merak ediyordu. Önce 16 Mart Beyaz›t katliam›n› anlatan “O Gün” adl› belgeselin gösteriminin yap›ld›. Ard›ndan sloganlar›m›z ve alk›fllar›m›zla meydana do¤ru yürüyüfle geçtik. Eylem okuldan at›lan ö¤rencilerin “Atmak yetmez bizi as›n!” ve “E¤itim hakk›m›z engellenemez!” dövizlerini açarak Beyaz›t Meydan›’na oturmalar› ile bafllad›. Daha sonra “Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› unutmad›k unutturmayaca¤›z!/Üniversite Ö¤rencileri” imzal› pankart ile Merkez Kampüs’ten ç›kan ö¤renciler ile Beyaz›t Meydan›’nda bulufluldu. Bu s›rada Beyaz›t duraklar›nda toplanan “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!/Üniversite Ö¤rencileri” imzal› pankart› tafl›yan grup “Bar›fl Analar› ‹nisiyatifi” ile birlikte Beyaz›t Meydan›’na girdi. Meydanda buluflulduktan sonra katliam›n gerçekleflti¤i Eczac›l›k Fakültesi’nin önüne do¤ru yürüyüfle geçildi. Katledilen devrimcilerin resimlerinin ve Halepçe katliam›n›n foto¤raflar›n›n yerald›¤› dövizlerin tafl›nd›¤› eylem devrim flehitleri flahs›nda yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Beyaz›t ve Hernepefl marfllar› hep bir a¤›zdan söylendi. Sonras›nda yap›lan bas›n aç›klamas›nda devletin ve emperyalizmin katliamc› kimli¤i vurguland›, “16 Mart’ta Beyaz›t’ta 7 ö¤renciyi katlederek gençlik hareketini

bast›rmak isteyenler flimdi de ö¤rencilere açt›klar› soruflturmalar ve verdikleri uzaklaflt›rma, okuldan atma cezalar›yla yapmak istiyorlar” denildi. Eczac›l›k önüne 7 karanfil b›rak›larak 16 Mart marfl›n›n okunmas›n›n ard›nda tüm ö¤renciler topluca Merkez Kampüse girdi. Eylem rektörlük binas›n›n önünde noktaland›. Yaklafl›k 500 kiflinin kat›ld›¤› eylemde “Devrim flehitleri ölümsüzdür/fiehit nam›r›n!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!”, ”Beyaz›t’›, Halepçe’yi unutmad›k!” sloganlar› at›ld›. Yap›lan ortak eylemin yan›s›ra Gençlik Derne¤i de Beyaz›t Meydan›’nda 40 kiflilik bir bas›n aç›klamas› yaparak katliamlar› protesto etti.

17 Mart Perflembe... Bundan iki y›l önce Irak’a “demokrasi” götürmek bahanesiyle yola ç›kan ABD emperyalizminin demokrasiden ne anlad›¤›n› yaflanan 2 y›ll›k süreç bize gösterdi. Irak iflgalinin ikinci y›l› nedeniyle ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde Ekim Gençli¤i, Sosyalist Demokrasi Gençli¤i, Barikat, Yeni Demokrat Gençlik ve Sosyalist Gençlik Derne¤i olarak bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Amerikan emperyalizminin lanetledi¤i ve direnen Irak halk›na destek sunuldu¤u eylemde “Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “Direnen halklar kazanacak!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol!” sloganlar› at›ld›. Yap›lan aç›klamada; “11 Eylül sonras› dünyay› daha güvenli hale getirme sözü veren ABD Irak halk›n›n üzerine ya¤mur misali bomba ya¤d›r›rken tüm dünyaya da tehditler savurarak ya kendi saflar›n› s›klaflt›r›yor ya da kendisi için tehlike oluflturabilecekleri etkisizlefltirmeye çal›fl›yor... Emperyalizmin Ortado¤u üzerindeki planlar› son bulmam›flt›r. Bugün Suriye ve ‹ran’a tehditler savuran ABD kana doymad›¤›n› ispatl›yor... Bizler bu olup bitenlere kay›ts›z kalmayaca¤›z. 1 Mart’ta nas›l emperyalistlerin hükmü bozguna u¤rat›lm›flsa bundan sonra da öyle olacakt›r” denildi. Edebiyat Fakültesi kantininde 2. y›l› vesilesiyle Irak iflgalini, ABD emperyalizmini ve 2 y›ld›r Irak’ta süren direnifli konu alan bir sinevizyon gösterimi gerçeklefltirildi. Yeterli çal›flmas› yap›lmayan ve çeflitli teknik aksakl›klar›n yaflanmas› nedeniyle yeterli etkiyi uyand›ramayan etkinli¤e s›n›rl› say›da ö¤renci kat›ld›. Hukuk Fakültesi’nde iflgalin 2. y›l› konulu Koridor Sohbeti’ne bu hafta Cezmi Ersöz ve ÖKM Müzik Kulübü kat›ld›. Koridor sohbetinden çok söylefli havas›nda geçen etkinlik sinevizyon gösterimi ve müzik grubunun flark›lar› ile son buldu.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi


Ege Üniversitesi: “Halepçe ve Beyaz›t katliamlar›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!”

“16 Mart Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!”

Ege Üniversitesi'nde 17 Mart günü Halepçe ve Beyaz›t katliamlar› protesto edildi. Ekim Gençli¤i, SGD, BAGEH, YDG, Emek Gençli¤i, DGD ve DGH'›n örgütledi¤i eyleme Ö¤renci Koordinasyonu, ‹zmir Gençlik Derne¤i, SGD, DPG ve Ö¤renci Muhalefeti de destek verdi. Eylem öncesinde yayg›n olarak afifl yap›ld›, el ilanlar› da¤›t›ld›. “Halepçe ve Beyaz›t katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!/E.Ü Ö¤rencileri” imzal› pankart›n aç›ld›¤› eylem Edebiyat Fakültesi önünden yürüyüflle bafllad›. Yaklafl›k 100 kiflinin kat›ld›¤› eylem E-Kafe'nin önüne gelindi¤inde yap›lan konuflmalar ve okunan bas›n aç›klamas› ile sürdü. Ard›ndan tekrar Edebiyat Fakültesi’ne do¤ru yürüyüfle geçildi. Fakültenin önünde yap›lan konuflmalar›n ard›ndan eylem sona erdi. Eylemde s›k s›k “Halepçe’yi unutma, unutturma!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”, “Direnen halklar kazanacak!”, “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Beyaz›t’› unutma, unutturma!”, “Sermaye defol, üniversiteler bizimdir!”, “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!” sloganlar› at›ld›.

16 Mart günü Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n›n y›ldönümü nedeniyle MKÜ Ö¤renci Platformu taraf›ndan E¤itim Fakültesi'nde bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Mavi Amfi önünde toplanan yaklafl›k 50 kiflilik kitle sloganlar eflli¤inde girifl kap›s›na do¤ru yürüyüfle geçti. Burada yap›lan aç›klamada 16 Mart 1978'de ‹Ü Beyaz›t Kampüsü’nde sivil faflistler ve polis taraf›ndan 7 devrimci ö¤rencinin katledilmesi ile ‘88'de emperyalist ABD güdümündeki Saddam rejiminin Halepçe'de kimyasal silahlar kullanarak yüzlerce insan› hunharca katletmesi lanetlendi. Ayr›ca geçen sene 3 Mart'ta ‹stanbul'da “keskin niflanc›lar” taraf›ndan vurulan Önder Babat ile 11 Mart'ta Çukurova Üniversitesi'nde devrimci-yurtsever ö¤rencilere çevre illerdeki Ülkü Ocaklar›’ndan gelen faflistlerin döner b›çaklar› ve sat›rlarla polis eflli¤inde sald›rmas›na de¤inildi. Aç›klaman›n okunmas›n›n ard›ndan kitle tekrar sloganlar eflli¤inde Mavi Amfi önüne do¤ru yürüyüfle geçti. Eylemde “16 Mart Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!/MKÜ Ö¤renci Platformu” imzal› pankart tafl›nd›. “Devrim-Beyaz›t flehitleri ölümsüzdür!”, “fiehit nam›r›n!”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!”, “Gün gelecek devran dönecek katil devlet hesap verecek!” sloganlar› at›ld›.

Ege Üniversitesi/Ekim Gençli¤i

Ankara’da polis sald›r›s› 16 Mart günü Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› protesto etmek için Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nden Yüksel Caddesi’ne yürümek isteyen ö¤rencilere polis biber gaz› ve coplar›yla sald›rd›. Sald›r›da bir kifli gözalt›na al›n›rken bir kifli de yaralanarak hastaneye kald›r›ld›. Saat 12.30’da kampüs içinde toplanarak “Üniversiteler bizimdir!” pankart›yla yürüyüfle geçen yaklafl›k 100 kiflilik grubun önü okul ç›k›fl›nda polis panzerleri ve çevik kuvvet taraf›ndan kesildi. Polisin bu tutumuna karfl› ö¤renciler de durufllar›ndan taviz vermeyerek barikata yüklendi. Sald›r›n›n ard›ndan E¤itim Fakültesi önünde yeniden toplan›larak gözalt›lar›n serbest b›rak›lmas› talebiyle oturma eylemi yap›ld›. Ayr›ca dekanl›kla görüflülerek polisin okuldan ç›kar›lmas› istendi. Eyleme daha sonra gelen ‹HD ve ÇHD de destek verdi. Bu kurumlardan ve ö¤rencilerden oluflturulan bir heyet polisle görüflmeye gitti. Görüflme sonucunda gözalt›na al›nan arkadafl›n savc›l›kta oldu¤u ve serbest b›rak›laca¤›n›n anlafl›lmas›yla akflam 17.00’da Yüksel Caddesi’nde bir bas›n aç›klamas› yap›lmas› karar›yla eylem sona erdi.

Ekim Gençli¤i/Ankara

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ekim Gençli¤i/Antakya

16 Mart’›, Halepçe’yi unutmad›k! Üniversitemizde yapt›¤›m›z bir bas›n aç›klamas›yla 16 Mart Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› lanetledik. “16 Mart’tan bugüne katliamlar›n sorumlusu devlettir!” yaz›l› imzas›z pankart açt›¤›m›z eylemde 16 Mart, Gazi ve Halepçe katliamlar›n› teflhir ettik. Katilamlar›n sorumlusunun devlet ve sistem oldu¤unu vurgulad›k. Eylemde “Faflizme karfl› omuz omuza!”, “Katil devlet hesap verecek!" sloganlar› at›ld›.

Ekim Gençli¤i/ÇÜ

45


‹‹flflg gaallee kkaarrflfl›› eeyylleem mlleerrddeenn......

“Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”

Do D ollm maabbaahhççee:: ““IIrraakk hhaallkk›› kkaazzaannaaccaakk!!””

E k i m G e n ç l i ¤ i

Irak iflgalinin 2. y›l›nda Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu’nun ça¤r›s›yla toplanan yakafl›k 700 kifli 6. Filo askerlerinin, devrimci gençlik taraf›ndan 36 y›l önce denize döküldü¤ü Dolmabahçe r›ht›m›nda biraraya gelerek iflgali protesto etti. ‹nönü Stadyumu önünde toplanan iflgal karfl›tlar› en önde, “‹flgale direnen Irak halk› kazanacak!/Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu” yaz›l› pankart ve bu pankart›n arkas›nda ise BDSP, ‹LGP, HÖC, ILPS, DHP, ESP, EHP, Proleter Devrimci Durufl, ‹flçi Mücadelesi, Odak, Mücadele Birli¤i, Halk Kültür Merkezleri pankartlar› aç›larak Dolmabahçe’ye do¤ru yürüyüfle geçildi. Yürüyüfl boyunca “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”, “‹flgale de¤il direnifle destek!”, “Direnen halklar kazanacak!”, “Yaflas›n devrim ve sosyalizm!” sloganlar at›ld›. Ortak bas›n aç›klamas›nda, Irak’ta iki y›ld›r emperyalist sald›r›n›n sürdü¤ü, ABD ve müttefiklerinin Irak’a özgürlük de¤il, esaret ve açl›k getirdi¤i, Irak halk›n›n ise iflgale karfl› direndi¤i vurguland›. Grup Yorum, Grup Yel ve Koma Dengi Hevi’nin söyledi¤i marfllar›n ard›ndan eylem sona erdi.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul

Ka K add››kkööyy:: ““K Kaattiill A ABBD D Orr tta O addoo¤€uu’’ddaann ddeeffooll!! Irak’› iflgalinin 2. y›ldönümünde ‹stanbul’da da iki ayr› miting düzenlendi. Bunlardan biri 19 Mart günü Kad›köy’de BAK çevresinin ve Emek Platformu’nun gerçeklefltirdikleri mitingti. Miting sabah 10:30’da eylemcilerin toplanmas›yla bafllad›. Yürüyüfl toplanma yerlerinden bafllayarak ‹ETT duraklar›na kadar devam etti. Yürüyüfle sendikalar›n yan›s›ra TMMOB, MMO Eskiflehir, MMO Ankara, Jeoloji Mühendisleri Odas›, EMO, Difl Hekimleri Birli¤i, Halkevleri, Kad›köy Sosyalist Kültür Derne¤i, Alt›nokta Körler Derne¤i, Kartal Hukukçular Derne¤i ve Kafkasya Formu, Ekim Gençli¤i, Kordinasyon, Emek Gençli¤i ve ‘78’lilerin oluflturdu¤u üniversite ögrencileri korteji, Mimar Sinan Ö¤rencileri, Ö¤renci Muhalefeti, anarflist blok, Otonom ve Kald›raç kat›ld›lar. Reformist çevrelerden ise EMEP, TKP ve ÖDP kat›l›mc›lar aras›ndayd›. Yürüyüfl ve miting son derece da¤›n›k ve cans›z geçti. Ancak Irakl› bir savafl karfl›t› aktivistin konuflmas› kitleyi canland›rd› ve gür sloganlar at›lmaya baflland›. Aktivist konuflmas›nda Irakl›lar’›n ABD’yi kesin bir flekilde istemedi¤ini ve ABD’ye karfl› savaflmalar›n›n son derece hakl› oldu¤unu söyledi. Irak’›n ABD sayesinde harabeye döndü¤ünü, sokaklar›n güvensiz oldu¤unu vb. ifade etti. Son olarak Mor ve Ötesi müzik grubu savafl karfl›t› flark›lar›n› söyledi. Bu s›rada sahneden 1 May›s’a ça¤r› yapan büyük bir pankart aç›ld› ve herkesten 1 May›s’a onar kifli katmas› ça¤r›s›yla miting bitirildi. Eylemde en kalabal›k ve canl› kortej gençlik gruplar›n›n yan›s›ra TMMOB idi.

Ekim Gençli¤i/‹stanbul

An A nkkaarraa:: ““D D iirreenneenn hhaallkkllaarr kkaazzaannaaccaakk!!

Irak iflgalinin 2. y›l›nda Ankara’da kitlesel bir protesto eylemi düzenlendi. 19 Mart günü saat:13:00’de bafllayan eylem Kolej kavfla¤›ndan Ziya Gökalp Caddesi’nin sonuna kadar süren bir yürüyüflle bafllad›. Eylem bafl›ndan sonuna kadar coflkulu bir atmosferde geçti. En önde “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!” fliarl› pankart›n aç›ld›¤› eyleme 1100 kiflilik bir kat›l›m oldu. Eyleme KESK, D‹SK, Halkevleri, Ankara Tabip Odas›, ‹HD Ankara fiube, ÇHD Ankara fiube, BDSP, ESP, Partizan, DHP, Al›nteri, Devrimci Mücadele, Kald›raç, Gazi Üniversitesi Ö¤renci Platformu, EMEP ve SDP pankartlar›yla Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i flamalar›yla kat›ld›lar. Eylem boyunca “Katil ABD Ortado¤u’dan defol!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “‹flgale de¤il, direnifle destek ver!” sloganlar› s›kl›kla at›ld›. BDSP eyleme “Emperyalizm savafl demektir, bar›fl sosyalizmle gelecek!” yaz›l› pankart›, flamalar› ve kitlesel durufllar›yla kat›ld›. Polisin yo¤un güvenlik önlemi ald›¤› eylem yap›lan bas›n aç›klamas›yla birlikte iflgalin de¤il direniflin yan›nda olma ça¤r›s›n›n yap›lmas›yla sona erdi.

Ekim Gençli¤i/Ankara

TTrraabbzzoonn:: ““K Kaarraaddeenniizz uuflflaa¤€›› Am A meerriikkaann uuflflaa¤€›› oollm maayy aaccaakk!!”” ABD’nin Irak’› iflgalinin ikinci y›ldönümünde Do¤u Karadeniz’de bulunan Halkevleri, Trabzon’da, “Karadeniz ufla¤› Amerikan ufla¤› olmayacak!” fliarl› bir miting gerçeklefltirdi. Ön haz›rl›k çal›flmas› yaklafl›k 20 gün öncesinden baflland›. fiehir merkezinde stand açmak, bildiri da¤›tmak, bas›n aç›klamalar› düzenlemek vb. faaliyetler anlaml›yd›. Eyleme ö¤renci gruplar› da destek verdi. Ancak yurtseverler kat›lmad›. Gerekçesi ise Kürtçe slogan at›lmamas›... Eyleme Koordinasyon, DÜK, Ekim Gençli¤i, YDG, Ekmek ve Adalet kat›ld›. Kordinasyon’un ve DÜK’ün ayr› pankart açt›¤› mitingte Ekim Gençli¤i olarak YDG ile ortak pankart açt›k. “2. y›l›nda selam olsun Irak direnifline!/KTÜ Ö¤renci ‹nisiyatifi” imzal› pankart›m›zla kat›ld›k. Ekmek ve Adalet dergisi okurlar› ise destek vererek kat›ld›lar. Yaklafl›k 300 kiflinin kat›ld›¤› eylemde 60 kiflilik kitlesi ve coflkusuyla KTÜ Ö¤renci ‹nisiyatifi korteji dikkat çekti. Yürüyüfl güzergah›nda polisin k›flk›rtmas›yla sivil faflistler kortejimize sözlü olarak sald›r›da bulundu. Kortej biraz da¤›lsa da, “Faflizme karfl› omuz omuza!, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!” sloganlar›n› gür bir biçimde att›k. Bu arada kortejimize sald›ran bir faflist dövülerek d›flar› at›ld›. Genç komünistler olarak eyleme Ekim Gençli¤i dövizleriyle kat›ld›k. Alanda “Nükleer felakete dur diyelim!/Ekim Gençli¤i” imzal› bildiriler da¤›tt›k. Bildirilerimize ilgi yo¤un oldu.

Ekim Gençli¤i/KTÜ

46


Ka K ayysseerrii:: ““K Kaahh rroollssuunn A ABBD D eem mp peerryyaalliizzm mii!!”” 19 Mart günü saat 18:00’de Kayseri Hunat Meydan›’nda ABD’nin Irak’› iflgalinin 2. y›ldönümü nedeniyle bas›n aç›klamas› yap›ld›. BDSP, ESP ve Gençlik Federasyonu’nun ortaklafla yapt›¤› bas›n aç›klamas›na yaklafl›k 120 kifli kat›ld›. Katledilen 100 bin kiflinin an›s›na 100 mum yak›ld›. “Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “Katil ABD, Ortado¤u’dan defol!”, “Biji Newroz!” sloganlar›n›n at›ld›¤› aç›klaman›n sonunda Kayseri’deki tüm iflçi ve emekçiler devrimci Newroz’a ça¤r›ld›. Reformist çevreler eyleme temsilci düzeyinde bile kat›lmad›lar.

Ekim Gençli¤i/Kayseri

Ad A daannaa:: ““ZZaaffeerr ddiirreenneenn hhaallkkllaarr››nn oollaaccaakk!!””

Irak iflgalinin ikinci y›ldönümü Adana’da 9 Mart günü ‹ncirlik’te bulunan ABD Konsoloslu¤u önünde yap›lan eylemle protesto edildi. BDSP, DHP, ESP, Al›nteri, SDP, TÖP, Halkevleri, ‹HD, Partizan, E¤itim-Sen, Genel-‹fl, EMEP ve ‹flçi Mücadelesi’nin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol!’, ‘Direnen halklar kazanacak!’, ‘Ortado¤u halklar› yaln›z de¤ildir!’

Y››lldd››zz’’ddaa iiflfl ggaall kkaarrflfl››tt›› eett kkiinnlliikk...... Y

‹flgale de¤il direnifle destek ol! Irak iflgalinin 2. y›ldönümünde Y›ld›z Teknik Üniversitesi merkez kampüste bir etkinlik düzenledik. Çeflitli siyasetler ve ba¤›ms›z insanlarla birlikte örgütledi¤imiz etkinli¤imiz Y›ld›z’›n içinde bulundu¤u atmosfer düflünüldü¤ünde oldukça olumluydu. Etkinlik öncesinde tüm fakülteleri etkinli¤in ça¤r›s›n›n yer ald›¤› afifllerimizle süsledik. Etkinli¤in yap›laca¤› alan›n çevresindeki çimenlerin üzerine yapt›¤›m›z, Amerika’n›n bu zamana kadar gerçeklefltirdi¤i emperyalist katliamlar› teflhir eden mezarl›klar oldukça ilgi gördü. Etkinli¤imize Irak’taki iflgalin, direniflin, iflgal karfl›t› gösterilerin vb. yerald›¤› sinevizyon gösterimi ile bafllad›k. Yaklafl›k 100 kiflinin izledi¤i sinevizyon gösterisinin ard›ndan etkinli¤imize Ortado¤u uzman› Faik Bulut’un kat›ld›¤› söylefli ile devam ettik. Çevreden insanlar› da izledi¤i etkinli¤imiz emperyalist iflgale karfl› Y›ld›z Merkez Kampüsten verilmifl anlaml› bir yan›t oldu. ‹flgale de¤il direnifle destek ol! Direnen halklar kazanacak!

Ekim Gençli¤i/YTÜ

sloganlar› at›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan konsolosluk önüne siyah çelenk b›rak›ld›. Eyleme yaklafl›k 130 kifli kat›ld›. Komünistler eyleme üzerinde emperyalizm karfl›t› fliarlar›n bulundu¤u BDSP imzal› bayrak ve önlükleriyle kat›ld›lar.

Ekim Gençli¤i/Adana

An A nttaakkyyaa:: ““K Kaattiill A ABBD D O rrtta O addoo¤€uu’’ddaann ddeeffooll!!””

19 Mart günü Antakya Demokrasi Platformu taraf›ndan saat 13:00’te Ulus Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Platform bileflenlerinin kurumlar›n›n önünden bafllatt›klar› sloganl› yürüyüfl alanda son buldu. Yap›lan aç›klamada; Mart ay›nda gerçeklefltirilen katliamlar ile iki y›l önce ABD’nin Afganistan’la bafllayan ve Irak’la devam eden sald›rgan politikalar›na ‹ran ve Suriye’nin de eklenmesiyle Ortado¤u halklar›n› yine kan, gözyafl› ve y›k›m›n bekledi¤i vurguland›. Yaklafl›k 150 kiflinin kat›ld›¤› aç›klamada s›k s›k “Katil ABD Afganistan’dan, Filistin’den, Irak’tan, Kürdistan’dan, Türkiye’den, Ortado¤u’dan defol!”, “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Ortado¤u halklar›, s›klaflt›r›n saflar›!” sloganlar› at›ld›. Komünistler eyleme “Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta direnen halklar kazanacak/Ekim Gençli¤i” imzal› dövizleri ve BDSP imzal› k›z›l bayraklar›yla kat›ld›lar.

Ekim Gençli¤i/Antakya

BBoo¤€aazziiççii ÜÜnniivveerrssiitt eessii’’nnddee IIrraakk iiflflgg aallii pprrootteesstt oo eeddiillddii......

“ABD Ortado¤u’dan defol!”

E k i m G e n ç l i ¤ i

Irak iflgalinin 2. y›ldönümü vesilesi ile Bo¤aziçi Üniversitesi’nde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Yaklafl›k bir hafta öncesinde eylemin duyurular› yap›lmaya baflland›. Ç›kar›lan afifl ve el ilanlar› haz›rl›k ö¤rencilerinin ç›k›fllar›na ve tüm yurtlara ulaflt›r›ld›. Üniversitede kendisini solda ifade eden hemen her anlay›fl eyleme kat›ld›. Yaklafl›k 150 ö¤rencinin kat›ld›¤› eylem Kuzey Kampüs E¤itim Fakültesi önünde alk›fl ve sloganlarla bafllad›. Ard›ndan ç›k›fl kap›s›na kadar yüründü ve burada Bo¤aziçi Üniversitesi ö¤rencileri ad›na bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. “ABD Ortado¤u’dan defol!/BÜ Ö¤rencileri” pankart›n›n aç›ld›¤› aç›klaman›n ard›ndan son dönemde üniversitelerde bafllat›lan soruflturmalar ve okuldan at›lmalarla ilgili bir konuflma yap›ld› ve eylem sona erdi. Eylem okuldaki muhalif unsurlar› biraraya getirebilmifl olmas› aç›s›ndan anlaml›yd›. Irak’taki emperyalist iflgale karfl› BÜ’den de güçlü denebilecek bir ses verilmifl oldu.

Ekim Gençli¤i/Bo¤aziçi Üniversitesi

47


Lii s L se ell ii g ge en nç ç llii k k 1 1 M Ma ay y ››s s’’a a h ha az z ››r r lla an n ››y yo or r !!

1 May›s’› ›srar›m›z ve coflkumuzla örece¤iz! E k i m G e n ç l i ¤ i

48

Liseli gençlik içerisinde dönem bafl›ndan bu yana sürdürdü¤ümüz faaliyetlerin güçlendirilebilmesi, süreklili¤inin sa¤lanabilmesi ve politiklefltirilebilmesi aç›s›ndan oldukça önemli bir döneme girmifl durumday›z. 1 May›s’a bir aydan az bir zaman kald› ve flimdi liseli gençlik çal›flmalar›m›z kalan zamanda yayg›n ve verimli bir çal›flma örebilmek, bu çal›flman›n sonuçlar›n› 1 May›s alan›yla beraber 2 May›slar’a tafl›yabilmek sorumlulu¤u ile karfl› karfl›ya. Bu sorumlulu¤un karfl›lanabilmesinin do¤al koflulunu ise 1 May›s’a haz›rl›k sürecini güçlü bir ön çal›flmaya konu edebilmek oluflturuyor. Ön haz›rl›k sürecinin güçlülü¤ü için temel önemde ölçütlerden birincisi ön haz›rl›k sürecine hangi hedeflerle girildi¤idir. Zira bu nokta, yap›lan planlar›n s›n›rlar›n› çizen ve çal›flman›n temelinde duran güçlerin 1 May›s çal›flmas›na nas›l bir moral ve motivasyonla girdiklerine de iflaret eden bir noktad›r. Liseli gençlik çal›flmalar›m›z hedef plan›nda elindekiyle yetinen bir tutum yerine, yeni bir düzey yaratma iddias›yla hareket edebilmelidir. Bu ayaklar›n yerden kesilmesi de¤il, aksine bir dönemdir süren çal›flmalar›n ortaya ç›kard›¤› imkanlar› zorlamak ve 2 May›s gününe yeni imkanlar yaratabilme iddias› tafl›mak anlam›na gelmektedir. Yine ayn› oranda önemli di¤er bir nokta ise bu çal›flman›n ne oranda planl› oldu¤udur. Planl› bir çal›flma, hangi araçlar› ne zaman kullanaca¤›n› bilmek, çal›flmay› güçlendirici müdahaleleri gözetmek ve kendili¤indencilik tuza¤›na düflmemek demektir. Elbette yap›lan planlar belirlenen hedeflerle uyumlu ve liseli gençlik çal›flmalar›m›z›n hala geliflmekte olan omuzlar›n›n tafl›yabilece¤i a¤›rl›kta olmal›d›r. Ancak bu söylenilen hiçbir flekilde elde olanlarla yetinmek anlam›na gelmemektedir. Aksine, daha fazlas›n› tafl›yabilme ve onu

hayata geçirebilme iddias›, özgüven ve motivasyonla da birleflti¤inde çal›flmalar›m›z›n bugünkü s›n›rlar›n› aflmaya dönük güçlü ad›mlar›n at›lmas› sonucunu do¤uracakt›r.

Hedef çal›flman›n düzeyini yükseltmek olmal›d›r! Liseli gençlik çal›flmalar›m›z›n son y›llarda bir geliflme katetti¤i aç›kça görülmektedir. Alan›n tüm nesnel ve öznel zorluklar›na karfl›n, bu konuda genç komünistlerin ›srarl› bir çaba içerisinde olduklar›n›, çeflitli süreçlerde ortaya koyduklar› politikalar, eylem ve etkinliklerle gözlemlemek mümkün. Ancak anlafl›l›r olmakla beraber bugün hala çal›flmalar›m›z bir darl›¤› ifade etmektedir. Liseli gençlik çal›flmalar›m›z›n 1 May›s’a ön haz›rl›k sürecinde önlerine koymalar› gereken temel önemdeki hedef, bu darl›¤› aflmak ve çal›flmay› hak etti¤i yayg›nl›¤a ulaflt›rabilmek olmal›d›r. Yay›lma hedefi ile beraber alanda derinleflebilmek ve süreklilik kazanabilmek de gözetilebilmelidir. Burada flu noktay› gözden kaç›rmamak gerekir. Derinleflme ve süreklilik, yay›lma hedefinin gerçekçi bir biçimde gerçekleflebilmesinin de önkofluludur ve salt 1 May›s’a haz›rl›k sürecinde de¤il, çal›flman›n geliflim gösterdi¤i her dönemde, yay›lma sonucunda ortaya ç›kan her yeni imkanda gündeme gelecektir. Bu aç›dan çal›flma, asgari düzeyde yerellere inebildi¤i kimi yerlerde önüne derinlefltirip güçlendirmeyi koymal›yken, bu konuda s›k›nt› yaflayan alanlar ise önlerine 1 May›s’a ön haz›rl›k döneminde bu konuda güçlü ad›mlar atabilmenin imkanlar›n› yaratmay› koymal›d›r. Bu hedeflerin asgari düzeyde gerçekleflebilmesi için özellikle güçlü bir merkezi planlama yapabilmek gerekir. Yine imkanlar›n oldu¤u yerlerde merkezi politikalar yerellerden beslenebilmeli ve yerel inisiyatiflerin önü aç›labilmelidir. Örne¤in çal›flman›n asgari düzeyde kurumsallaflt›¤› çal›flma alanlar›m›z›n önüne çal›flma yürütülen liselerin imzas›n› tafl›yan pankartlarla alana


ç›kma hedefi konulmal›d›r. Bu hem söz konusu lisedeki çal›flman›n kurumsall›¤›n› güçlendirecektir, hem de var olan çal›flman›n yine bu lisedeki s›n›rlar›n› gelifltirecektir. 1 May›s’ta okul pankartlar›n›n aç›labilmesi basit bir görsellik de¤il, aksine çal›flmada bir olgunluktur. Özellikle bugün yerel bülten ç›kartabilen ya da bunun tart›flmas›n› yapabilen kimi liselerimiz aç›s›ndan okul pankartlar› gerçekçi bir hedef oldu¤u kadar, çal›flman›n ç›tas›n› yükseltebilmek için yüklenmeleri gereken bir görevdir de. Liselerde derinleflebilme hedefi aç›s›ndan önemli olabilecek bir di¤er araçsa, 1 May›s’› örgütleme misyonunun biçildi¤i birimler oluflturarak, 1 May›s çal›flmas›n› bu esnek ancak düzenli toplant› yapabilme kabiliyeti kazand›r›lm›fl örgütlülüklere mal edebilmektir. Bu hem liselerdeki iliflkilerimizi sürecin bir parças› haline getirmemiz imkan›n› yaratacakt›r, hem de onlar› politiklefltirebilmenin bir kanal›na dönüflecektir. 1 May›s komiteleri ya da farkl› bir isimle oluflturulabilecek bu esnek örgütlülükler, birimleflilmifl alanlarda geliflmeyi sa¤larken, birimleflememifl alanlarda bu yolda at›lan ilk ad›mlar olacakt›r. Bu komiteler liseler bünyesinde oluflturulmak zorunda de¤ildir. Bu imkanlardan uzak olan kimi çal›flma alanlar›nda bu esnek örgütlülük daha genifl bir bölgeyi kapsayan bir biçimde örülebilir, bu flekliyle de o çal›flma alan›n›n belirli ihtiyaçlar›n› karfl›layacak sonuçlar› üretecektir.

Hedeflerin gerçekleflebilmesi için planl› ve örgütlü bir çal›flma!

bültenler ç›kart›labilmeli, bu bültenlerin yayg›n da¤›t›m›na özel bir önem verilmelidir. Genel propaganda araçlar›yla liseli gençli¤in kapitalizmden kaynaklanan genel ve ortak sorunlar›n›n teflhiri yap›l›rken, imkan olunan yerlerde liselerin öznel sorunlar›na müdahale edilebilmeli, bu müdahalelere dönük araçlar üretilebilmelidir. Örne¤in, do¤rudan tek bir liseye seslenen yerel bildirilerle 1 May›s ça¤r›s› yapmak ya da 1 May›s gündemli yerel bültenler ç›kartmak tercih edilebilir. Ön çal›flman›n güçlü etkinliklerle birlefltirilebilmesi de bu aç›dan büyük bir anlam tafl›maktad›r. Baflta sözünü etti¤imiz güçlendirici müdahaleler bu etkinlikler üzerinden düflünülebilmelidir. 1 May›s çal›flmas›na kat›lacak tüm güçlerin kat›l›m›yla örgütlenecek bir 1 May›s toplant›s› bu aç›dan anlaml› bir ad›m olabilir. Hedeflerin ve planlamalar›n çal›flmalar›n tüm unsurlar›yla tart›fl›labilmesi imkan›n› do¤uracak olan bu tür organizasyonlar, çal›flman›n moral ve motivasyonunu güçlendirmeye yarayacakt›r. Ayr›ca çal›flma alanlar›nda 1 May›s’a yaklafl›ld›¤› günlerde piknik ya da salon etkinliklerinin örgütlenebilmesi çal›flma aç›s›ndan olumlu sonuçlar do¤uracakt›r. Özellikle bu tür bir etkinlikliklerde ön haz›rl›klar›n çal›flma alan›ndaki tüm yerellere mal edilebilmesi sa¤lanabilirse ve etkinli¤e güçlü bir program ç›kart›labilirse oldukça etkili bir müdahale yap›lm›fl olacakt›r. Son y›llarda liseli gençlik çal›flmam›z›n anlaml› bir dizi eylem ve etkinli¤in örgütleyicisi oldu¤unu söylemifltik. fiimdi ise, 1 May›s çal›flmas› vesilesiyle, eksikliklerini kapatmaya dönük planl› ad›mlar atan ve ileriye yürümeyi hedeflemifl çal›flmalara ihtiyac›m›z var. Güçlü bir planlamayla birleflen bir coflku ve inanç bu çal›flmay› örebilecektir.

Liseli gençlik çal›flmalar›m›z›n baflar›l› bir 1 May›s çal›flmas› örebilmelerinin önkoflulu öncelikle güçlü planlamalar yapabilmelerinden geçmekte, ard›ndan bu planlamalar› hayata geçirebilecek ›srarl› ve yo¤un bir pratik çaba gerekmektedir. Öncelikle çal›flma alanlar›m›z Münih’te paral › e¤ itim e k arfl › protesto yürüyüflü. .. genel propaganday› önemsemeli ve 1 May›s’a haz›rl›k çal›flmas› vesilesiyle geçmiflte genel propagandaya iliflkin Almanya’da yüksek ö¤renimin paral› hale getirilmesi sald›r›s›na karfl› tepkiler planlamalardan dolay› kitle tatile ra¤men dinmiyor. Onbinlerce ö¤rencinin okullardan kayd›n›n silinmesine çal›flmas›nda yaflanan s›k›fl›kl›¤› yolaçan sald›r›ya karfl› bir tepki de Münihli ö¤rencilerden geldi. Münih’te 5 bini aflabilmeye dönük ad›mlar aflk›n üniversite ve lise ö¤rencisi ücretsiz e¤itim ve f›rsat eflitli¤i için yürüyüfl atabilmelidir. Özellikle flehir gerçeklefltirdi. Ö¤renciler Bavyera eyalet hükümetinin 2005 y›l› k›fl döneminden merkezlerine ve liselerin itibaren uygulamaya sokaca¤› 500 Euro tutar›ndaki har(a)ç plan›n› protesto ettiler. çevrelerine yap›lacak olan afifller Eyalet baflkenti Münih’te gerçeklefltirilen gösteriyi ö¤renci birli¤i AstA genel propaganda aç›s›ndan özel organize etti. Yürüyüfle Münih Üniversitesi ö¤rencileri d›fl›nda Augsburg, bir önem tafl›maktad›r. Bunun d›fl›nda, bildiri, pul, kufl gibi çeflitli Regensburg ve Nürnberg gibi çevre illerden ö¤renciler de kat›ld›. Türkiyeli ö¤rencilerin de kat›ld›¤› yürüyüflte “E¤itim h›rs›z› Edmund Stoiber!”, “Herkese araçlarla genel propaganda eflit, paras›z e¤itim!” sloganlar› at›ld›, “Hoflçakal e¤itim!”, “E¤itim lüks de¤il, güçlendirilmeli ve liseli gençli¤in hakt›r!” yaz›l› pankartlar tafl›nd›. toplam›na seslenen bir çal›flma

E k i m G e n ç l i ¤ i

Münih’te paral › e€itime k arfl › protesto yürüyüflü. ..

“Herkese eflit, paras›z e¤itim!”

örülebilmelidir. 1 May›s gündemli

Nürnberg/B‹R-KAR

49


ÇÜ Ç Ü’’d de e f fa afl flii s stt ç çe ette e--p po oll iis s v ve e iid da ar re e o or rtta ak kll›› s sa all d d››r r ››......

Çukurova faflizme mezar olacak! E k i m G e n ç l i ¤ i

50

Çukurova Üniversitesi’nde son dönemde birçok üniversitede yaflan›lan sald›r›lara paralel olarak faflist sald›r›lar kendini göstermeye bafllad›. Devrimci, demokrat ve ilerici gençli¤e dönük bu sald›r› dalgas› artarak devam ediyor.

Sa¤-sol çat›flmas› de¤il faflist sald›r›! Mart bafl›nda flenlik alan› olarak kulland›¤›m›z ve ö¤rencilerin ö¤le aralar›nda oturduklar› yere, faflistler taraf›ndan ö¤renci konseyi arac›l›¤›yla bayrak dikilmeye çal›fl›lm›fl ve bizler buna müdahale ederek demir kaz›klar› yerinden sökmüfltük. Bu olaydan sonra faflistlerin 11 Mart günü gelerek tören yapacaklar› duyumunu ald›k. Cuma günü sabah, sadece ‹stiklal Marfl› okunup gidildi¤i taktirde müdahale etmeme karar› al›nd›. Geçmifl y›llarda da buna benzer geliflmeler yaflan›yor olmas› ve bunu bir provokasyon olarak kullanmaya çal›flt›klar› bilindi¤i için her siyasetin düflüncesi bu yöndeydi. Geçen y›l 30-40 kiflilik bir grup gelip marfllar›n› okuyup gitmifller ve herhangi bir olay yaflanmam›flt›. Bu y›l yine benzeri bir fley olaca¤› düflünüldü¤ünden asl›nda durum fazla tart›flmaya konu edilmedi. Ama bayrak dikilmesinin önüne geçilmesini de bahane eden gerici-faflist odaklar haz›rl›kl› gelmifllerdi. Cuma namaz›ndan sonra yemekhane taraf›ndan Türk bayraklar›n› açarak R1 önüne gelen 500 faflist ve polis, çok geçmeden davran›fllar›yla neden geldiklerini de anlatmaya çal›fl›yorlard›. Bu s›rada bizler de ald›¤›m›z karar gere¤i yaklafl›k 150 kifli birarada duruyorduk. Ö¤renci konseyi baflkan› yüksek bir yere ç›karak bir aç›klama yapmaya, gerçekte ise de¤erlerimize hakaret etmeye bafllad›. "Teröristler bayra¤›m›z› yakarak, direkleri k›rarak bayrak dikmemize engel oldular", “30 bin kiflinin katili Öcalan”, “vatan hainleri, onlardan hesap soraca¤›z” vb. söylemlerle toplama faflist güruhu bize karfl› k›flk›rtmaya bafllad›. Toplama bu kalabal›¤›n içinde rektör, üniversite asistanlar›, ö¤retim görevlileri, memurlar›n hatta Türk Kamu-Sen üyelerinin ve Adana il baflkan›n›n da bulunmas›, sald›r›n›n kayna¤›n› da aç›kça gösteriyordu. Yapt›klar› aç›klama s›ras›nda bizler de müdahale

etmeye haz›rland›k. O s›rada ‹stiklal Marfl›’n› okumaya bafllad›lar. Bizler de yere çökerek ve yumruklar›m›z› kald›rarak Gündo¤du Marfl›’n› okumaya bafllad›k. Marfllar›n bitiminde bizleri çeken polis kameras›na müdahele edilince çat›flma da bafllam›fl oldu. Faflistlerin bu kadar güçlü geleceklerini ve sald›r›ya geçeceklerini daha önceden kestiremememizden dolay› çat›flarak geri çekilmeye bafllad›k. Bunu üzerine çevik önde, faflist güruh arkas›nda, “Allah Allah” nidalar›yla, yanlar›nda sald›rmak için getirdikleri sallama, sat›r ve sopalarla üzerimize koflmaya bafllad›lar. Bir yandan slogan at›yor, bir yandan da tafl ya¤muruna tutuyorlard›. ‹ktisat Fakültesi’ne kadar geldikten sonra geri döndüler. R1 kantinini içerisine girerek afifllerimizi parçalad›lar ve masa-sandalyeleri da¤›tarak, "30 Mart’ta tekrar gelece¤iz ve bayra¤›m›z› dikece¤iz” aç›klamas›n› yaparak okulu terkettiler.

Harekette karars›zl›k ve bölünme Sald›r› sonras›nda R1 kantininde siyasetlerle bir toplant› yapt›k. Sald›r›y› önceden kestiremedi¤imizi ve çok örgütsüz davrand›¤›m›z konusunda hemfikirdik. Faflistler psikolojik üstünlükle okulumuzdan ayr›lm›fllard›. Bu nedenle buna hemen bir yan›t verilmesi, okulda yayg›n bir ajitasyon-propaganda faaliyetinin örgütlenmesi için ertesi güne bir toplant› karar› al›nd›. 12 Mart günü yap›lan toplant›ya 14 siyaset kat›ld› ve uzun tart›flmalardan sonra bir eylem takvimi ve çal›flma hatt› oluflturuldu. 15 Mart günü yap›lmas› e¤ilimi güçlü olan eylem BAGEH’le oraklaflabilmek için 14 Mart gününe al›nd›. Bir yürüyüfl ve rektörlü¤ün önünde bas›n aç›klamas› karar› al›nd› ve hafta içi de kitle çal›flmas›, sendikalar›n vs. dolafl›lmas› konular› üzerinde ortakland›. Pazar gününe bas›n metni ve di¤er haz›rl›klar için yap›lan toplant›da, uzun süre yap›lan tart›flmalar sonunda BAGEH, Abdullah Öcalan’› önplana ç›karacak slogan ataca¤›n› aç›klayarak platformdan çekildi. Biz de eylem günümüzü 15 Mart gününe çektik. Haz›rl›klar›m›z› yapmaya bafllad›k. BAGEH Pazartesi günü yaklafl›k 250 kiflilik kat›l›mla Fen-Edebiyat Fakültesi’nden bafllayan ve rektörlük


binas›n önünde biten bir eylem gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas› yapt›ktan sonra R1 önüne dönerek halaylarla eylemlerini sonland›rd›lar. Eylem s›ras›nda platformun bölünme sebebi olan sloganlar hiç at›lmad› ve herkesin ortaklaflt›¤› eylem benzeri bir eylem gerçeklefltirildi¤i için BAGEH’i de ça¤›rarak bir toplant› yapt›k ve bu tutumlar›n›n nedenini sorduk. Aç›klama olarak; "bölünmeden sonra yapt›klar› toplant›da radikal sloganlar atmama karar› ald›klar›n›” belirttiler ve eylemin yap›laca¤› gün öteki gruplara haber vermedikleri için hatal› olduklar›n› söylediler. "Bundan sonraki birliktelikte Önderlik’leri konusunda esnemeyeceklerini" söyledikleri s›rada tart›flmalar yeniden alevlendi. DGH’tan arkadafl, Öcalan’a dair düflüncesini söylemesiyle beraber, yurtsever arkadafllar ortam› iyice gerdiler. Ve sonra da "size özelefltiri vermiyoruz, platformu da bilinçli böldük" diyerek toplant›dan ç›kt›lar.

Sald›r› yan›ts›z kalmad›! Sald›r›yla ilgili ikinci eylemi ise, 15 Mart günü BAGEH d›fl›ndaki tüm siyasetler taraf›ndan yap›ld›. 14 Mart günü okulun her taraf›na sald›r›y› teflhir eden ve eyleme ça¤r› yapan afifllerimizi yapt›k. Bildirilerimizi yemekhane ve dersliklerde da¤›tarak faaliyetimizi sürdürdük. Ayr›ca ayn› gün sendikalar› ve kitle örgütlerini dolaflarak eylemimize ça¤›rd›k, sald›r›lar karfl›s›nda ortak bir tutum almaya ça¤›rd›k. 15 Mart günü saat 12.00’da R1’de bir aç›klama yaparak ve “Faflizme karfl› omuz omuza!” fliarl› pankart›m›z› açarak toplanma yeri olan Fen-Edebiyat Fakültesi’ne do¤ru yürüyüflümüze bafllad›k. Toplanma yerinde tekrar bir aç›klama yaparak ve kortejimizi oluflturarak yürüyüfle geçtik. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› rektörlük yürüyüflümüz s›ras›nda marfllar›m›z› da hep bir a¤›zdan söyledik. Fakültelerin önünde durarak haz›rlanan skecimizi oynad›k. Rektörlük önünde yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›ndan sonra aram›zdan seçti¤imiz befl arkadafl›, "yaflan›lan sald›r›lar›n sorumlusunun rektör oldu¤unu ve bundan sonra yaflan›lacak olaylardan da rektörü sorumlu tutaca¤›m›z› belirtmek üzere" gönderdik. Ama rektör bu flekilde görüflmeyi kabul etmedi, ertesi gün görüflebilece¤ini belirtti. Geri dönen arkadafllar›m›z bir aç›klama yaparak durumu anlatt›lar. Tekrar kortejlerimizi oluflturarak sloganlar›m›zla R1’e kadar yürüdükten sonra eylemimizi bitirdik. Ertesi gün rektörle görüflmeye gittik. "Buraya sizden hiçbir talepte, istekte bulunmaya gelmedik. Yaflan›lan sürecin sorumlulu¤u sizi aittir" diyerek rektörü sert bir dille elefltirdik. Rektör ise durumu gericilerin bir provokasyonu olarak nitelendirdi. "Siz yapman›z gerekeni yapt›n›z, ayn› düflünceleri paylafl›yoruz vb." cümleler s›ralad›. Bayrak dikilmesinin kendinden ba¤›ms›z oldu¤unu ve haberi olmad›¤›n› söyledi. Hatta eline

soruflturma için gönderilen isim listelerine soruflturma açmayaca¤›n› bile belirtti. Sözlerimizi tekrarlayarak ve bu sald›r›n›n cevaps›z kalmayaca¤›n› belirterek oradan ayr›ld›k. Bundan sonra faflistlerin 18 Mart’ta tekrar geleceklerini da¤›tt›klar› bildirilerden ö¤rendik ve bir toplant› yapt›k. On bir siyasetin kat›ld›¤› toplant›da, bize karfl› bir yönelim olmad›¤› takdirde müdahale etmeme ve R1’de bekleme karar› ald›k. 18 Mart’ta saat 12.30’da BAGEH, burada bir çat›flma ç›kar ve bir arkadafl›m›z ölürse biz bunun hesab›n› veremeyiz vb. gerekçeleri öne sürerek tüm kitlesiyle beraber okulu boflaltaca¤›n› aç›klad›.Ard›ndan Emek Gençli¤i, DGD, SDG hiçbir aç›klama yapmadan okulu boflaltt›. Daha sonra DGH, “Burada faflistler bas›n aç›klamas› da yapabilir, çal›flma da yapabilir, biz buna hiç bir flekilde müdahale etmeyece¤iz.” diyerek eylemden çekildi. Eylemde Ekim Gençli¤i, Gençlik Derne¤i, YDG, SGD, Koordinasyon, Kald›raç ve ÖDP gençli¤iyle beraber ba¤›ms›z ö¤renciler kald›. Yaklafl›k 40 kifli olarak halaylar›m›zla ve sloganlar›m›zla R1 önünde eylemimize devam ettik. Faflistler ise bas›n aç›klamalar›n› yaparak okulu terk ettiler. Biz de biraz daha okulda bekledikten sonra ayr›ld›k. Son dönemde üniversitelerde yeniden artan soruflturma ve faflist sald›r›lar bizde de kendini bu flekliyle gösterdi. Birçok baflka yer olmas›na karfl›n tören için R1 önünün seçilmesi, öncesinde bayrak dikilmesi için R1 çimlerinin ortas›n›n hedeflenmesi, çevre illerden sald›r› için özel haz›rl›k yap›larak gelinmesi, çevik kuvvetin okula getirilmesi, y›llard›r okul giriflinde kimlik kontrolü yap›ld›¤› halde faflist gruba hiçbir müdahalede bulunulmamas›, hatta kiminin polis araçlar›yla okula bizzat tafl›nmas›, rektör ve Türk Kamu-Sen yöneticileri de dahil, asistanlar›n ve ö¤retim görevlilerinin orada olmas›, günlerdir bu olay› bayrak kavgas› ve ‹stiklal Marfl›na sald›r› olarak nitelendiren yaz›l› ve görsel bas›n›n propagandalar›, bunlar›n hepsinin tek merkezden ve planl› bir flekilde yönetildi¤ini gösteriyor. Bizler bu sorunu hiçbir zaman bayrak sorununa indirgemedik ve di¤er üniversitelerde geliflen süreçlerden ba¤›ms›z düflünmedik. Bu andan itibaren daha dikkatli ve süreci daha iyi analiz etmemiz, yarat›lmaya çal›fl›lan provokasyon ortam›na izin vermeden sald›r›lara tok bir flekilde yan›t vermemiz gerekmektedir. Süreçte yönlendirilen taraf de¤il de yönlendiren taraf olmal› ve üniversitemizdeki bütün ilerici, devrimci, yurtsever ö¤rencileri birlefltirecek bir zemin yaratmal›y›z. Sorunu çat›flma ortam›ndan ç›karmal› ve yayg›n bir teflhire konu etmeliyiz. Bu sald›r›lar›n önü ancak ve ancak bu yolla kesilebilir ve süreçten kazan›mla ç›kabiliriz. Burada sorumluluk hepimizin omuzlar›ndad›r.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ekim Gençli¤i/ÇÜ

51


““D Deem mookkrraassii””yyii bbaayyrraakk eeddiinneennlleerr ffaarr kkll›› ddüüflflüünnccee vvee eelleeflflttiirriilleerree

deem d mookkrraattiikk ssaayygg››yy›› ddaa aarrtt››kk öö¤€rr eennm meekk zzoo rruunnddaadd››rrllaarr!!....

Birlikte davranma iradesini zaaf u¤ratan sald›rgan tutumlar terkedilmelidir! E k i m G e n ç l i ¤ i

52

Ege Üniversitesi'nde Mart ay›n›n ilk haftas›nda bir araya gelen siyasetler da¤›n›k bir tablo konusunda hemfikir oldular ve bu ay›n yak›c› gündemleri üzerine ortak eylemlikler örgütlemeyi kararlaflt›rd›lar. Bun çerçevede, Halepçe ve Beyaz›t katliam›n› protesto eyleminin kitlesel bir kat›l›m›n sa¤lanabilmesi için 17 Mart günü yap›lmas› ve 18 Mart günü ise, ‹flgal Karfl›t› Ö¤renci Platformu kurularak iflgalin 2. y›l›n› Ege Üniversitesi'nde kitlesel bir eylemle protesto etme kararlar› al›nd›. 17 Mart günü eylemden yaklafl›k bir saat önce eylemi örgütleyen yap›lar bir araya gelerek ortak sloganlar› belirledik (Ekim Gençli¤i, BAGEH, YDG, SDG, DGH). Sloganlar tüm siyasetler taraf›ndan okundu ve kabul edildi. Ancak eylem esnas›nda at›lan “Filistin-Irak direniyor, direnen halklar kazanacak!" slogan›ndan sonra BAGEH'in “Kürdistan direniyor!” slogan› atmas› üzerine, eylem inisiyatifinden bir arkadafl ortak sloganlar›n at›lmas› yönünde uyar›da bulundu. Buna yan›t ise “Irak-Filistin direniyor, Kürdistan direniyor!” slogan› at›lmazsa kendi slogan›m›z› atar›z oldu. Bu geliflme üzerine eylem sonras›nda bir de¤erlendirme toplant›s› yapt›k. Biz Ekim Gençli¤i olarak ortak sloganlar›n d›fl›na ç›kmak yanl›flt›r fleklindeki düflüncemizi dile getirdik. Bize bu slogan› neden atmad›¤›m›z sorulunca da, do¤al olarak konu üzerindeki siyasal bak›fl›m›z› yans›tt›k. Tart›flma sonras›nda BAGEH temsilcisi, “bizim direnmedi¤imizi söyleyen birileriyle ayn› platformda yer alamay›z” diyerek toplant›y› terketti. Bu sorunun ‹flgal Karfl›t› Ö¤renci Platformu’na yans›yaca¤›n› düflünerek yap›lan de¤erlendirme toplant›s›ndan sonra bir toplant› yap›lmas›n› önerdik. BAGEH platformdan çekildi¤ini ileterek toplant›ya kat›lmad›. Bunun üzerine Sosyalist Demokrasi Gençli¤i de “Kürdistan'›n direnmedi¤ini ifade eden bir platformda yer alamay›z” diyerek platformun da¤›lmas›n› önerdi. Toplant›dan ç›karken de “bizimle ayn› düflünenlerle eylem ortakl›¤› yapabiliriz” dedi. Emek Gençli¤i ise

yap›lacak iki eyleme de kat›lmayacaklar›n› belirtti. Sosyalist Gençlik Derne¤i ayr›flma zemininin bir dayatma üzerinden geliflti¤ini, bunu yanl›fl bulduklar›n›, ancak fikren platformdan ayr›lan arkadafllara kat›ld›klar›n› ifade etti. Böylelikle ‹flgal Karfl›t› Ö¤renci Platformu da¤›lm›fl oldu. 21 Mart' ta ise YÖK ve iflgal karfl›t› ö¤renciler olarak iflgal ile ilgili bir eylem yap›ld›. Ancak eylemden önceki gün (Pazar günü) Newroz mitinginde BAGEH’li bir arkadafl›n ‹zmir Gençlik Dernek’li bir arkadafla “yar›n eylem sonras›nda Newroz alan›na gelmeyin, müdahale ederiz" demesi üzerine, konuyu de¤erlendirmek için eylem sonras›na bir görüflme yapmay› kararlaflt›rd›k. Fakat henüz görüflme saati gelmeden Ekim Gençli¤i'ni Newroz alan›n›n d›fl›na ç›kartma amaçl› gerçeklefltirilen müdahale iflin rengini de a盤a ç›karm›fl oldu. Biz bu müdahale esnas›nda sarfedilen hakaret cümlelerini burada yinelemeyece¤iz. Gerek gençlik hareketine, gerekse de müdahale an›ndan itibaran samimiyetle ortak tutum alm›fl olan yap›larla oluflturulan inisiyatife karfl› duydu¤umuz sorumluluk bunu gerektirmektedir. Ama bu tutumu sergileyenlerin geldikleri bu ibret verici noktay› da önemle ak›lda tutaca¤›z. Tabii bu tutum karfl›s›nda tüm siyasetler ortaklaflamad›. Sosyalist Gençlik Derne¤i “biz de olsak ayn› fleyi yapard›k” diyerek BAGEH'in tutumunu destekledi. Sosyalist Demokrasi Gençli¤i üslubu yanl›fl bulduklar›n›, ancak tutumun yan›nda olduklar›n› ifade etti. Emek Gençli¤i ise tutumu elefltirdiklerini, ancak al›nacak ortak tutumun bir parças› olamayacaklar›n› söyledi. Tüm bu görüflmelerden sonra Ekim Gençli¤i, DPG, YDG, ‹GD ve Ö¤renci Koordinasyonu olarak diyaloga aç›k olaca¤›m›z› belirttik ve sorumsuzca tutumlar› elefltiren bir deklarasyonun haz›rlanarak siyasetlere sunmulmas›na karar verdik.

Ekim Gençli¤i/‹zmir


Deevvrriim D mccii ggeennççll iikk öörrggüüttlleennm meell eerrii nnddeenn oorrttaakk aaçç››kkll aam maa.. ....

Ortak mücadele kültürü ve gereklilikler! Ülkede özellikle Newroz kutlamalar›ndan sonra geliflen floven ve milliyetçi dalgalanma y›llardan beri süren ve toplumun her alan›na yöneltilen sald›r›larla birleflince sistemin gerçek yüzü bir kez daha ortaya ç›kmaktad›r. Bu sald›r›lar ise her alanda toplumun belli katmanlar›n›n ve siyasal çal›flma yapan gruplar›n omuz omuza verebilece¤i mücadele ile püskürtülebilir. Bu topraklar bunun bilincinde olan her türlü siyasal yap›n›n ödedi¤i bedellere ve mücadele gelene¤ine tan›kl›k etmifltir. Bu mücadele kültürü üniversitelerde de say›s›z örneklerle kendini göstermifltir. Bugün üniversitelere yönelik sald›r›lar, birleflik, omuz omuza verilebilecek bir mücadeleyle k›r›labilir. Bu gerçeklikler bize gösteriyor ki; mücadele ile kazan›lan siyasal mücadele kültürü ayn› alan içerisinde çal›flma yapan anlay›fllar›n bak›fllar›na sayg› duymay› gerektirir. Aksi takdirde sol içinde, hangi nedenden kaynaklan›rsa kaynaklans›n, oluflabilecek bir gerginlik azg›nca yo¤unlaflan sald›r›lara zemin haz›rlar ve kitleler nezdinde güven eksikli¤i yarat›r. Yak›n bir geçmiflte, özelinde Ege Üniversitesi’nde gerçekleflmifl olan bir sorun, tüm bu gerçeklikler gözönüne al›nd›¤›nda, üniversite içinde çal›flma yapan her grubun bu soruna sorumluluk duygusuyla yaklaflmas›n›

gerektirmektedir. 21 Mart günü gerçeklefltirilen Newroz etkinli¤ine; daha önce yap›lan ideolojik tart›flmalar sebep gösterilerek Ekim Gençli¤i’nin fiili olarak al›nmamas› sol içinde bir gerginli¤e yolaçm›flt›r. Deklarenin alt›nda imzas› olan yap›lar gerek bu sol içi gerginli¤i ortadan kald›rmak, gerekse de tutumun yanl›fll›¤›n› tart›flmak için BAGEH ile diyalog flans›n› zorlam›fllard›r. Ancak her defas›nda oluflturulan tart›flma platformu muhatap al›nmam›flt›r. Bu deklarasyona imza veren yap›lar, siyasetlerden oluflan tart›flma platformunun önemsenmesini gerek her anlay›fl›n kendi siyasal çal›flmas›n› örmesine, gerekse de ortak çal›flma kültürünün benimsenmesine hizmet etti¤ini düflünmektedir. Aksi takdirde, hizmet edece¤i yer sadece ve sadece sol içi gerginlik olacakt›r. Bu deklarasyona imza atan siyasetler olarak, sol içi gerginli¤in önüne geçmek, ayr›ca geliflen tutumun bir benzerinin yaflanmamas› için üniversitede çal›flma yürüten her siyaseti, bu tutumu nesnel koflullarda objektif olarak de¤erlendirmeye ça¤›r›yoruz. Devrimci Proleter Gençlik, Ekim Gençli¤i, ‹zmir Gençlik Derne¤i, Ö¤renci Koordinasyonu, Yeni Demokrat Gençlik

MKÜ-ÖDER yeniden aç›ld›...

Zonguldak’ta AB üzerine seminer...

Daha önce Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlü¤ü taraf›ndan keyfi bir flekilde kapat›lan MKÜ-ÖDER 26 Mart Cumartesi günü bir etkinlikle aç›ld›. E¤itim Sen fiube Baflkan› Kas›m Birtek k›sa bir konuflma ile aç›l›fl› yapt›. Ard›ndan MKÜ-ÖDER Baflkan› Kamber fiahin bir konuflma yapt›. fiahin yapt›¤› konuflmada dernek olarak akademik, demokratik mücadele vereceklerini, ülke ve dünya genelinde geliflen toplumsal olaylara duyars›z kalmayacaklar›n› ve müdahale edeceklerini söyledi. Konuflmalar›n ard›ndan müzik dinletisi verildi.

Zonguldak Ekim Gençli¤i olarak 19 Mart günü AB konulu bir seminer gerçeklefltirdik. Semineri bir ay öncesinden kararlaflt›rarak haz›rland›k. Seminer konular› AB tarihi,17 Aral›k Zirvesi, e¤itimin AB'ye uyum süreci üzerinden flekillendi. Bu ara bafll›klar üzerinden gerçeklefltirilen sunumlar ilgiyle dinlendi. Sunumlar esnas›nda ve sonras›nda birçok kat›l›mc› sorular sordular, konuflmalar yapt›lar. Ayr›ca Kürt hareketinin AB'ye bak›fl›, beklentileri üzerine anlaml› tart›flmalar yap›ld›. Seminer sonras›nda bir de¤erlendirme yap›ld›. Herkes ilk olmas›ndan kaynakl› belli eksikliklerin olmas›yla birlikte oldukça faydal› geçen bir seminer oldu¤unu belirtti. Seminerlerin belli zaman aral›klar›nda yap›lmas›na karar verildi. Önümüzdeki günlerde yap›lacak ikinci seminerin konusu tart›fl›ld› ve konu belirlendi.

Ekim Gençli¤i/Antakya

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ekim Gençli¤i/Zonguldak

53


ODTÜ’de etkinlik gösteren baz› topluluklarla röportaj... E k i m G e n ç l i ¤ i

54

Sorular: 1. Topluluğunuzun projeleri nelerdir? 2. Yapacağınız etkinliklerde rektörlük baskısıyla karşılaşıyor musunuz? (geciktirilmesi, vb.) Bu anlamda bahar şenliğinin rektörlük tarafından ÖTK’ya devredilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 3. Gençlik hareketine nasıl bakıyorsunuz? Sizce politik anlamda bir gençlik hareketi yaratılmış durumda mı? 4. Öğrencilerin topluluğunuza bakışı nedir?

Ekonomi Toplulu¤u 1. Topluluk olarak en büyük projemiz giderek daha çok üniversitenin de kat›l›m›yla büyüyen Türkiye Üniversite Ö¤rencileri Ba¤›ms›z ‹ktisat Kongresi’dir. Geçen dönemden bu yana bizden önce toplulu¤umuzca ç›kar›lan bir dergiyi canland›rmaya çal›fl›yoruz. Dergi, Rosinante, dönemde bir ç›k›yor. Bununla birlikte düzenli olarak belli bafll›klar alt›nda atölye çal›flmalar›, güncel konularda da genellikle ö¤retim üyeleriyle söylefliler düzenliyoruz. Ayr›ca duvar gazetesi haz›rl›yoruz kendi bölümümüz içinde. Önlenene kadar da film gösterimlerimiz vard›. 2. Topluluk olarak Kültür ‹flleri’yle yaflad›¤›m›z sorun film gösterimleri üzerine idi. Di¤er üniversitelerde böyle bir sorun olmamas›na karfl›n telif hakk› yasas›n›n buna engel teflkil etti¤i söylendi bize. Ötesinde Kültür ‹flleri ile yaflanan klasik gerginlikler dilekçe süresinin uzunlu¤undan kaynakl›. Yaln›z bu sene tüm topluluklara yöneltilmifl bir sald›r› olarak gördü¤üm Bahar fienli¤i’ni ÖTK’n›n düzenlemesi karar›n›, daha sonra Rektörlük’ten görevlilerle de yapt›¤›m›z toplant›larda da belirtti¤imiz gibi, hiçbir sebep hakl› gösteremez. Bahar fienli¤i e¤lencenin tüketim anlam›na gelmedi¤ini gösterecek bir yerlere do¤ru evrilirken, yani ODTÜ’de üretim alanlar›

topluluklar›n liderli¤inde ilerlerken, Rektörlü¤ün bu büyük organizasyonu kurumsall›¤› ve temsiliyeti tart›flmal› bu yeni kuruma emrivaki bir biçimde devretmeye kalkmas› kabul edilemez bir fleydi, biz de karfl› koyduk, flenli¤imize sahip ç›kt›k. 3-4. Ben politik anlamda bir gençlik hareketinin dar alanlarda hapsoldu¤unu düflünüyorum. Bu, günümüz genel görünümünden çok da farkl› olamazd› zaten. Gençlik de toplumun di¤er kesimleri gibi yarat›lan sanal gündemlerle u¤raflarak enerjisini harc›yor. Gençlik gelecek kayg›s›yla kendi problemlerini bile sahiplenmez ve tart›flmaz durumda. Böyle bir gelene¤e sahip oldu¤u kabul edilen ODTÜ’de bile bir umursamazl›k söz konusu. Kendi yak›n çevremden yola ç›karsam; b›rak›n siyaseti, insanlar kendi bölümünün toplulu¤unu bile marjinal görme e¤iliminde. Topluluklardan alternatif alanlar üretmesi de¤il, mevcut iliflkileri yeniden üretmesi beklenebiliyor. Bir umutsuzluk hakim ve genelde bu güvensizlik içinde kendimi nas›l kurtar›r›m endiflesi var. Ö¤retilen bu bencillikle kolektif birfleyler yaratmak gittikçe zorlafl›yor. Tüm bunlara ra¤men geçen senelerde savafla veya NATO’ya karfl› bir birlikten söz edebiliriz. Bu, genel tutumun gençlik üzerindeki yans›mas› idi. Topluluklar genelinde rektörlü¤e konan tav›rda da bir bütünlük görmek beni çok sevindirdi. Umar›m bu seneki flenlik hep hat›rlanacak bir flenlik olur ve kolektiflik gelene¤i uzun soluklu canlan›r. 5. Tart›flmalardan haberdar de¤ilim. Gençli¤in tam anlam›yla birleflebilmesi kendi sorunlar› üzerinden yürür diye düflünüyorum. Bafll›ca gereklili¤i ald›¤›m›z e¤itimin tart›fl›lmas›na, hem içerik hem de koflullar› (yurduyla yemekhanesiyle) dolay›s›yla, bunun yan›nda bu e¤itimin güncellikle ba¤›n›n kurulmas›na veriyorum. Böyle konular üzerinde kafa yoran insan say›s› artmad›kça bu sorunlar›n çözümünün yak›n oldu¤unu düflünmüyorum.

E¤itim Toplulu¤u 1. E¤itim, bir toplumun en temel yap›land›r›c›lar›ndan. O yüzden ciddiye al›narak yap›lmal›. Günümüzde ise maalesef e¤itim sürecinden geçen zihinlerin köreldi¤ine, kötürümleflti¤ine, çal›flamaz hale geldi¤ine tan›k oluyoruz. Bu olguyu yaratanlar kuflkusuz ki yönetenlerin e¤itimi kurgulay›fl›, fakat di¤er bir faktör de yetiflen ö¤retmenlerin hayat› alg›lay›fl› ve


hayat karfl›s›ndaki tav›rlar›. Biz genellikle var olan e¤itimin gericili¤ini, ezbercili¤ini, yabanc›laflt›r›c›l›¤›n› tart›fl›yoruz. Bunlarla ilgili söylefliler düzenliyoruz. Haftal›k düzenli toplant›lar al›yoruz. Seminerler yapmaya çal›fl›yoruz f›rsat buldukça. Sadece var olan› elefltirmekle kalmay›p alternatifleri de koyabilmeye çal›fl›yoruz. Bu sene bir ilki denedik ve E¤itim Kongresi düzenledik. Bu bizim için bir cüret ifliydi. Biz cüret ettik ve baflard›k. Kat›l›m çok iyi olmasa da sunumlar›n baflar›s› bizi mutlu eden bir olay oldu. Kongreyi Ankara genelinde yapmaya çal›flt›k. Hacettepe, Ankara ve Gazi Üniversitelerinden de sunum ve katk› yap›lmas›n› sa¤lamaya çal›flt›k. Anlaml› ilk birleflmeyi de sa¤lad›k. Gelecek sene kongrelerimizi Türkiye geneli yapmaya çal›flaca¤›z. 2. Yapmaya çal›flt›¤›m›z bir di¤er fley de e¤itim ö¤rencilerinin bir araya gelip tart›flabilmesi. Fakat toplumda yaflanan genel durgunluk ve atalet hali fazlas›yla ODTÜ’lüleri de sarm›fl durumda. Yapt›¤›m›z etkinliklerin çok az ö¤renci taraf›ndan takip ediliyor olmas› bizim için can s›k›c› bir yan›yla. Bu ilgisizlik sadece E¤itim Fakültesi’ni kesen bir fley de¤il tabii. ODTÜ profili fazlas›yla de¤iflmifl durumda. Yani bizim de flu an en temel sorunumuz insanlara ulaflabilmek. Yine de ODTÜ’de var olan topluluklar içerisinde yapt›klar› takip edilen topluluklardan biriyiz. 3. Rektörlü¤ün dedi¤in gibi bir bask›s› asl›nda tüm topluluklar için söz konusu. Daha do¤rusu kendi isteklerine uygun davranmayan topluluklar için bu söz konusu, yoksa Radyo, ‹flletme vb. topluluklar›n herhangi bir bask›ya u¤rad›¤›n› sanm›yorum. Topluluklar›n en temel sorunu etkinliklerle ilgili verilen dilekçelerin çok geç yan›tlanmas›. Bir etkinlik için bir hafta öncesinden dilekçe vermeniz gerekebiliyor. Ayr›ca rektörlük yap›lan her etkinli¤in sponsorlu veya biletli yap›lmas›n› istiyor. Aksi etkinliklerde mutlaka bir sorun ç›kar›yor. Geçen sene ç›karmak istedi¤imiz dergimiz çeflitli ibarelerin varl›¤› nedeniyle (sayfa de¤ifltirilmesini gösteren sol el, bir al›nt›da Marx’›n ad›n›n geçmesi vb) izin alamad›. Bu biraz da dan›flman›m›z›n etkisiyle de oldu. Bu sene de geçen sene ortaya konulan ortaklaflmadan rahats›z olan rektörlük ortaya ÖTK’y› atarak bu birlikteli¤i yok etmek istedi. Amaç kendi kontrollerinde yap›lacak bir flenlik yapabilmekti. Biz bafl›ndan itibaren rektörlü¤ün ve ÖTK’n›n emrivaki tavr›n› k›nad›k. ÖTK’n›n yapaca¤› ifl de¤ildi bize göre bahar flenli¤ini organize etmek. Gitsin flenlik zaman› yap›lan s›navlar› engellesin. 4. fiu an ö¤renci gençli¤in en önemli sorunu bir araya gelememek. Kendi hayat›yla ilgili tart›fl›p çözümler üretemez hale gelmifl durumda gençlik. Duyars›zl›k çok yo¤un. Örgütlü, birlikte hareket edebilmenin çok önemli oldu¤unu düflünüyoruz. Bunun için de kendi sorunlar›m›z ekseninde bir araya gelip çal›flmalar yapmak gerekli. 5. Kurultay tart›flmalar›ndan haberdar de¤ildim. Fakat böylesi bir çaban›n anlaml› oldu¤unu düflünüyorum. Herkesin görüflünü söyleyip tart›flmas› hissedilen bir

eksiklik.

Uluslararas› Gençlik Toplulu¤u 1. Kitap fuar› ve ODTÜ flenliklerini düzenlemek gibi gelenekselleflen çal›flmalar›m›z var. Kitap fuar›m›z›n amac› insanlara kitap okuma al›flkanl›¤› kazand›rmak, kitab› sevdirmek ve de insanlara ucuz kitap alma imkân›n› sunmak. Ama fuar› ayr›ca etkinlikler ve söyleflilerle zenginlefltiriyoruz. fienliklere ise, y›llard›r UGT’nin kendi bafl›na yapt›¤› bir etkinlik olmaktan ç›kararak tüm topluluklar›n içinde kendini ifade edebilece¤i, gerçek anlam›yla bir ö¤renci flenli¤i yapmak hedefiyle bak›yoruz. Bunlar›n d›fl›nda paneller, söylefliler düzenliyoruz. Bunlar›n konular›n› ise topluluk üyelerinin kendi tart›flmalar› sonucu ortaya ç›kanlar belirliyor. Günümüzün sorunlar›na de¤inmeye çal›fl›yoruz. Özellikle geçen dönem gerçeklefltirdi¤imiz AB paneli ve bilinçli tüketim konulu çal›flmam›z bunun göstergesi. 2. Elbette yafl›yoruz. Rektörlük kendi vitrinine koyabilece¤i, üzerinden reklam yapabilece¤i çal›flmalar›n ve topluluklar›n önünü aç›yor. Di¤er topluluklar› ise kara listeye al›yor. “Yer yok, zaman yok, para yok!” gibi bahanelerle çal›flmalar›m›z engelleniyor. Dilekçeler bir haftada ancak ç›k›yor. Son iki y›ld›r toplulu¤umuzun çal›flmalar› engellenmeye çal›fl›l›yor. Kitap fuar›n› tek bafl›m›za yapmam›za izin verilmezken, flenlikleri de ÖTK ile yapmam›z› istiyorlar. Rektörlü¤ün bu tavr›n›n nedeni onun isteklerine göre de¤il de ö¤rencilerin isteklerine göre hareket etmemiz. Rektörlü¤ün bu tavr›na karfl› topluluklar ve ö¤renciler birlikte hareket edebilmeli. ÖTK’lar ise rektörlü¤ün bir sald›r› kurumu olmaktan ç›kart›larak ö¤rencilerin kontrolüne al›nmal›d›r. Ö¤renciler için çal›flan kurumlar olmas› için çal›fl›lmal›d›r. 3. Popüler ama içi bofl etkinliklere kat›l›m çok olmas›na ra¤men ö¤retici, içeri¤i zengin, sorunlar›m›za yönelik etkinliklerde kat›l›m az oluyor. Ancak biz yine de kat›l›m az olsa dahi insanlar›n toplumsal sorumluluk kazanmalar› ve de kendi çevrelerinde olanlarla ilgilenmeleri do¤rultusundaki etkinlikleri tercih ediyoruz. 4. Asl›nda ODTÜ yerelinde düflündü¤ümüzde “ODTÜ Ö¤rencileri” gibi sa¤lam bir çal›flma var. Yaln›zca siyasi çevrelerin de¤il ODTÜ ö¤rencilerinin de sahiplenmesi çok güzel. ‹nsanlar›n okulda, Türkiye’de ve de dünyada olanlara seyirci kalmad›klar›n›n göstergesi. Desteklenmesi gerekti¤ini düflünüyorum. Ancak okulun geneline bakt›¤›m›zda kendi sorunlar›na bile duyars›z, derslerin ve de yoz kültürün esiri olmufl, kariyer peflinde koflan bencil bir gençlikle karfl›lafl›yoruz. 5. Kurultay tart›flmalar›n› çok fazla bilmemekle beraber, sorunlar›m›z› gündeme getirerek tart›flmam›z çok iyi bir fikir olabilir. ‹çinde ba¤›ms›z ö¤rencilerin de bulunabilece¤i, örgütleyebilece¤i bir kurultay, kendisine yabanc›laflan ö¤renci hareketinin kendisini bulmas›n› ve kendi gücünü görmesini sa¤layabilir.

E k i m G e n ç l i ¤ i

55


Suçumuz ‹brahim olmak m›? “‹flsizim kardefllerim Ad›m ‹brahim O ‹brahim de¤il hay›r fiu beriki ‹brahim Tarihten önce vard›m Tarihten sonra var›m

E k i m G e n ç l i ¤ i

‹flsizlikten kardefllerim A¤r›yor kas›klar›m…” Bu dizelerle bafllay›p devam ediyordu fliir. ‹brahim’in kim oldu¤una dair kimsenin bir fikri oldu¤unu sanm›yorum. Zaten bunun pek bir önemi de yok. Çevremize flöyle bir bakt›¤›m›zda binlercesini görmek mümkün. Binlerce üniversite mezunu, lise mezunu ya da hiç okuyamam›fl her yafltan, her cinsten iflsiz ‹brahimler. Resmi araflt›rmalar›na göre bu topraklardaki iflsiz say›s› 2.5 milyonu geçti. Tabii bu say›n›n ne kadar gerçe¤i yans›tt›¤›n› az çok kestirebiliyoruz. Bununla birlikte üniversite mezunlar› aras›nda iflsizlik oran› yüzde 10.6'ya ç›karken, lise mezunlar› aras›nda iflsizlik oran› yüzde 14'e yaklafl›yor. Bunun yan›nda ifl sahibi olanlar›n da pek mutlu olduklar› söylenemez. Bugün asgari ücret 47 milyonluk bir art›flla 303 milyondan 350 milyona ç›kt›. Di¤er taraftan dört kiflilik bir ailenin açl›k s›n›r› 513 milyon, yoksulluk s›n›r› ise 1 milyar 562 milyon lira. Hal böyle olunca tabii uykuda olanlar› uyand›rmamak, uyuflmufl beyinleri canland›rmamak için devreye sistemin silahlar› giriyor. Hani umut fakirin ekme¤i ya, onlara ekmeklerinin ne oldu¤unu, kar›nlar›n› neyle doyurmalar› gerekti¤ini bu silahlarla hat›rlatmak gerekiyor.

Kapitalizmin çakal› koyununu seçiyor Milyonerlerin üretildi¤i, milyonerlerin milyonlarca iflsiz üretti¤i bu topraklarda, bu milyonerlerden biri ç›k›p -ki kendisi TÜS‹AD eski baflkanlar›ndan ve Anadolu Grubu’nun patronu pek muhterem flah›s Tuncay Özilhaninsanlara ustal›k yapmay› planl›yor. Ustal›k iddias›nda pek de haks›z say›lmaz hani. Kapitalizmin yerli mal› ustalar›ndan. Bu flah›s yak›n bir zamanda özel bir televizyon kanal›nda yay›nlanacak olan Ç›rak isimli yar›flma program›n›n sunuculu¤unu yapacak ve seçece¤i kifli kendi flirketlerinden birinde 15 milyar maaflla kendisinin belirledi¤i bir iflte çal›flacak. Yar›flma t›pk›

56

di¤erleri gibi yurtd›fl›ndan ithal. ABD’de ‘the apprentice’ ad›yla yay›nlanm›fl olan yar›flmaya 250 bin kifli baflvurmufl. Türkiye’de de durum pek farkl› say›lmaz. fiimdiden 30 bini geçmifl durumda. Tabii bunlar›n ço¤unu üniversite mezunu, en az bir yabanc› dil bilen gençler oluflturuyor. ‹çlerinden 8 kad›n ve 8 erkek yar›flmac› olarak seçilecek. Rekabet, h›rs al›p bafl›n› yürüyecek. Böyle bir ortamda da insani ve etik de¤erlerden söz etmek oldukça anlams›z kal›yor. Sonuçta hepsinin hayali, birincilikle birlikte dolgun bir maaflla büyük bir flirkette kariyer f›rsat› elde etmek. Bunun içinde art›k herfley mübah olacak. Kime ç›rakl›k edeceksin, neye hizmet edeceksin, kimler taraf›ndan sömürülüp, kimleri sömüreceksin, kimsenin umurunda olmayacak. Her koyunun kendi baca¤›ndan as›ld›¤›n› kaz›m›fllar ya beynimize, hedefimiz bireysel kurtulufl!

Ustalaflt›k dostu düflman› ay›rmakta Tuncay Özilhan yar›flma program› için yap›lan teklifi, hem gençleri e¤itmek hem de ifladamlar› ile ilgili olumsuz düflünceleri de¤ifltirmek için kabul etmifl. Sigortas›z ve asgari ücretle çal›flan, zorla mesaiye kal›p ücretini alamayan, keyfi olarak iflten ç›kar›lan, hiçbir ifl güvencesi bulunmayan, hakk›n› arad›¤› için patrondan ve adamlar›ndan dayak yiyen kar›ncalar ordusu yan› bafl›m›zdayken, bunu nas›l yapacak çok merak ediyoruz. Birileri umut tacirli¤ini hiçbir vakit b›rakm›yor elden. Diplomal› diplomas›z binlerce iflsiz kendilerini karanl›¤a hapseden ellerin sunduklar›na uzan›yor. Ama suçlar› ‹brahim olmak de¤il, suçlar› bu düzene, kendilerini karanl›¤a itenlere boyun e¤iyor olmak.

N. Asya


Kurtulufl mücadeleden geçiyor! Ceyhan Meslek Yüksek Okulu, Çukurova Üniversitesi’ne ba¤l› olarak e¤itim veren ve 8 bölümde 1400 ö¤rencisi olan bir okul. ‹ki y›ll›k meslek yüksek okullar› içerisinde en genifl kampüse sahip. Ancak 6 bina ve 30 dönümlük tarlan›n d›fl›nda pek bir fley oldu¤u söylenemez. Okulda ayn› kampüs içinde 500 kapasiteli bir yurt da bulunmaktad›r. En belirgin sorun okul yönetiminin gerici olmas›. Okul müdürü faflist oldu¤unu saklam›yor. Sürekli bir bask› havas› yaratarak, "benim haberim olmadan hiçbir fley yapamazsan›z” diyerek tam bir komutan edas›yla davran›yor. Yaflad›¤›m›z birkaç örnek, idarenin, tam da YÖK’ün ve düzenin istedi¤i gibi yöneticilerden olufltu¤unu gösteriyor. Örne¤in geçen sene film gösterimi yapmak için dilekçeyle baflvurdu¤umuzda bize verilen cevap, üniversitelerin piyasa ekonomisine nas›l da ayak uydurdu¤unu ve ticarethaneye dönüfltü¤ünü gösteriyor. “Size izin veremem, çünkü siz ücretsiz gösterimi yaparsan›z benim gösterdi¤im filmlere kimse gelmez. Para kazanamam". ‹nan›lmaz de¤il mi? O patron, biz ise müflteriyiz. ‹stedi¤imiz gazeteler ise, bayilerde sat›lmas›na ra¤men, “sak›ncal›, giremez” denilerek geri çevriliyor. En demokratik haklar›m›zda bile yönetim tehditler savurmakta ve polisle iflbirli¤i yaparak okulun içine polisi sokmaktad›r. Müdürün söylemi onun da bir polis flefi gibi oldu¤unu gösteriyor. "E¤er yaparsan›z bu eyleme müdahale ettiririm”. ‹dare, demokrat ve yurtsever ö¤rencilere böyle davran›rken, faflist ö¤rencilere kantinde toplant› yapmaya izin veriyor. Hatta faflist ö¤renciler eliyle idareye “sak›ncal› ö¤renciler listesi” verildi¤i herkesçe biliniyor. ‹darenin yan›s›ra okulumuzdaki faflist ve gerici örgütlenmeler de bafll› bafl›na

bir sorun. Neredeyse tuvalete bile “reis” koyan bu çete, sürekli idare ve polisle iflbirli¤i yaparak ortam› germekte, insanlar›n saç›na sakal›na müdahale etmekte ve fliddet uygulamaktad›r. ‹lerici ö¤rencilerin sa¤lam duruflu bu ablukay› biraz da olsa k›rmaktad›r. Yan›s›ra okulumuzdan ilçe merkezine giden tafl›tlar›n pahal› olmas› sorununu yafl›yoruz. Çok k›sa olan bu mesafe için al›nan ücret baflka yerlerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda çok fazla. Di¤er sorunlara gelince. E¤itimin kalitesinin fazlas›yla düflük olmas›, bilimsellikten uzak ezberci bir e¤itimin olmas›, not sisteminin yüksek olmas›, yaz okulu uygulamas›n›n ticaret mant›¤› ile yap›lmas›d›r. Örne¤in okulumuzda neredeyse e¤itim görevlilerinin tamam› verdikleri derslerden farkl› branfl›n ö¤retmenidirler. Ziraat mühendisi bir e¤itimcinin bilgisayar dersi vermesi ve herfleyi bize sormas› buna yaln›zca örnektedir. Tarih branfl›nda e¤itim gören e¤itimci ise bafll› bafl›na bir felaket. Ö¤rencileri saç-sakal yüzünden derste b›rakmaya, idare ve polisten ald›¤› listelere kadar anti demokratik davran›fllar sergiliyor. Ders ifllemek yerine sosyalizme ve devrimci de¤erlere küfrediyor, özellikle Kürt ö¤rencilere bak› uyguluyor. Kantin fiyatlar›n›n pahal› olmas›, kantinin yetersiz ve sa¤l›ks›z olmas›, sürekli arabesk müzik çal›nmas›, film gösterimlerinin parayla yap›lmas›, gösterilen filmlerin içeriksizli¤i, alternatif sanat ve kültür etkinliklerine izin verilmemesi, yaflad›¤›m›z di¤er sorunlar aras›nda. Bunlara birçok fley ekleyebiliriz. Mesela yurt girifl saatlerinin çok erken olmas›, k›z ö¤rencilerin saat 21:00’de binalar›na kilitlenmeleri, sözde geliflti¤i söylenen demokrasinin uygulamalar›na birer örnek. Yurtta yemeklerin özet flirketler taraf›ndan ç›kart›lmas›, fiyatlar›n pahal›, yemeklerin kötü olmas›, tek tip yaflam› yans›tan odalar... Bu ve benzeri sorunlar do¤ru ele al›narak ö¤rencilerin bu talepler etraf›nda birlefltirilmesi gerekiyor. Okulumuzdaki ilerici, devrimci ve yurtsever güçler olarak önümüzdeki süreçte ortak bir mücadele hatt› izleyece¤imize ve dünyay› yeniden yaratma iddiam›za güç kataca¤›m›za inan›yorum.

E k i m G e n ç l i ¤ i

YÖK’e hay›r! F tipi üniversite istemiyoruz! Sermaye defol üniversiteler bizimdir!

Ceyhan MYO’dan bir ö¤renci

Meslek yüksek okullar› iflsiz yetifltiriyor! Çukurova Üniversitesi Adana Meslek Yüksek Okulu’nda okuyan bir ö¤renciyim. Meslek Yüksek Okulu olmas›na ra¤men verilen e¤itim yetersiz kal›yor, göstermelik uygulamalardan baflka nerdeyse hiçbir fley yap›lm›yor. Okulda y›llard›r hiçbir siyasal faaliyet olmad›¤› için insanlar asosyal, üretmeyen, sorgulamayan insanlar olmufllar. Yani tam da sistemin istedi¤i gibi… Bizler bir fleyler yapmaya çal›flt›¤›m›zda ise idarenin tepkisi ile karfl›lafl›yoruz. fiimdi biraz da olsa bir fleyler yapmaya çal›fl›yoruz. Okulda kültür-sanat toplulu¤u oluflturmak istiyorduk. Baflta idare tepki gösterip bizi bafl›ndan savmaya çal›flt›. Ancak bizler y›lmay›p talebimizde diretti¤imizde ürününü ald›k. Meslek yüksek okullar› d›flar›dan bak›ld›¤›nda gelece¤i olan, gelece¤in teknikerlerini yetifltiren okullard›r. Ancak biz de herkes gibi iflsizler ordusunun birer neferi olarak yerimizi alaca¤›z. Peki biz bütün bu sorunlar› nas›l çözebiliriz? Bütün bu sorular›n çözümü örgütlü mücadelede. Bizler gerici, faflist anti-bilimsel e¤itim sistemine karfl› mücadele edersek ancak o zaman bütün bu sorunlar›n çözüm yolunu açabiliriz.

ÇÜ Adana Meslek Yüksek Okulu’ndan bir Ekim Gençli¤i okuru

57


E k i m

Trabzon'da Gençlik Kültür ve Sanat Evi...

“Sözleflmeli de¤il, kadrolu ö¤retmen olmak istiyoruz!”

Uzun dönemdir planlad›¤›m›z ve bu do¤rultuda kolektif olarak yo¤un bir emek harcad›¤›m›z gençlik evi çal›flmas› en sonunda ürününü verdi. Trabzon Gençlik Kültür ve Sanat Evi aç›ld›. Trabzon'da ilerici devrimci kurumlar›n s›n›rl› olmas›ndan dolay› bu çal›flma oldukça anlaml› bir ad›m oldu. Arkadafllar›m›zla birlikte haz›rlad›¤›m›z bültenin ç›k›fl›n›n Gençlik Evi'nin aç›l›fl›na denk gelmesi, hem çal›flmalar›m›z› gelifltirmek hem de Gençlik Evi'nin tan›t›m› için iyi bir olanak sundu. Gençlik Evi'nin dekorundan iflleyifline kadar herfleyin beraber tasarlanmas› çal›flman›n düzeyini göstermektedir. Gençlik Kültür Evi'mizin aç›l›fl›n›n duyurusunu mütevazi bir etkinlikle yapmay› düflünüyoruz. Nisan ay›n›n sonlar›na do¤ru ise büyük bir salon etkinli¤i ile daha genifl bir kitleye seslenece¤iz. fiu anda Gençlik Kültür Evi tam faaliyete bafllamasa da k›sa zamanda eksiklikleri tamamlamay› planl›yoruz. ‹lk olarak halkoyunlar›, karikatür, müzik, fliir çal›flmalar› düflünülüyor. ‹lerleyen aflamalarda ders verilmesi planlan›yor. Bu do¤rultuda tüm dostlar›m›z›n deste¤ini bekliyor ve roman, fliir vb. kitaplar göndermelerini talep ediyoruz. Gelecek biz yap›c›lar›n omuzlar›nda yükselecek. Trabzon Gençlik Kültür ve Sanat Evi Çal›flanlar›

E¤itim ö¤rencileri olarak, Kemal Unak›tan’›n “10 bin sözleflmeli ö¤retmen alaca¤›z” aç›klamas›n›n ard›ndan, e¤itimde özellefltirme sürecini ve beraberinde bizlere dayat›lan geleceksizli¤i e¤itim ö¤rencilerinin gündemine tafl›mak için çal›flmalar›m›za bafllad›k. “Sözleflmeli de¤il, kadrolu ö¤retmen olmak istiyoruz!” vurgusunun yer ald›¤› afifllerimizi yayg›n bir flekilde yapt›k. Bugün toplam ö¤retmen a盤›n›n 136 bin dolaylar›nda oldu¤u ortadayken, 11 bin okulda ikili, 18 bin 517 okulda birlefltirilmifl s›n›flarda e¤itim verilirken ve ortalama s›n›f mevcudu 50 iken ö¤retmen atamalar›ndaki düflüfle dikkat çekmeyi amaçl›yoruz. Bu rakamlar, iflsizli¤imizin gerçek nedeninin atanan fenedebiyat mezunlar› olmad›¤›, tersine IMF, DTÖ, GATS anlaflmalar›ndaki tahhaütlerini yerine getirecek sermaye sözcüleri oldu¤u gerçe¤ini göstermektedir. A¤z›m›za bir parmak bal çalmak isteyenler; düflük ücretlerle, sosyal haklardan yoksun, sözleflmeli, sendikas›z çal›flmay› umut kap›s› olarak önümüze koymak piflkinli¤ini sergilemekten çekinmiyorlar. Bu kapsamda haz›rlad›¤›m›z bildirilerimizi e¤itim ö¤rencilerinin ders ald›¤› tüm fakültelere yayg›n bir flekilde yapmaya bafllad›k. E¤itim ö¤rencileri imzas›yla daha genifl bileflimle ileri unsurlar› da çal›flman›n birer parças› yapmak için toplant›lar yapmay›, ard›ndan sonraki pratik süreci planlamay› hedefliyoruz. Beytepe E¤itim Ö¤rencileri çal›flmas›ndan Ekim Gençli¤i okurlar›

G e n ç l i Edirne Öteki Kültür Sanat Evi aç›ld› Edirne’de Öteki Kültür Sanat Evi 20 Mart günü ¤ düzenlenen aç›l›fl etkinli¤iyle aç›ld›. Etkinlik yap›lan aç›l›fl i konuflmas›yla bafllad›. Konuflmada flunlar söylendi: “Sanat ad› alt›nda; ayn› melodilerin, anlams›z flark› sözlerinin, bizden uzak yaflamlar› anlatan kitap sayfalar›n›n dayat›ld›¤› bir dönemden geçiyoruz. Ba¤lama t›n›s›na, Afl›k Veysel ezgisine, Naz›m fliirselli¤ine, birlikte oynanan seyircisiyle bütün tiyatro oyununa uzaklaflt›¤›m›z oranda; bir anlams›zl›¤a, adeta bir kültürsüzlük silsilesine bulan›yoruz. ‹flte bizler sanat diye dayat›lan bu yoz, bulan›k ürünlere; kendi ürettiklerimizle, burada yapaca¤›m›z çal›flmalarla karfl› koymaya çal›flaca¤›z. Çünkü bizler önemli olan›n birlikte daha iyisini üretmek oldu¤unu düflünüyoruz.” Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan fliir dinletisi yap›ld› ve Dario Fo’dan Uyan›fl adl› tiyatro oyunu sergilendi. Etkinlik müzik dinletisiyle son buldu. Etkinli¤e 45 kifli kat›ld›. Aç›l›fl etkinli¤inde de dile getirilen kitap kampanyas›na, gönderece¤iniz kitaplarla sizlerin de kat›lman›z› bekliyoruz. Adres: Abdurrahman Mah, Göçmen Çeflme Sok, No: 26/A, Ayflekad›n/Edirne Öteki Kültür Sanat Evi/Edirne

58

Beytepe’de yurt kitapl›¤› faaliyette Beytepe yurdunda son dönem turnikelerle bafllayan, yurtsever ö¤rencilerin keyfi gerekçelerle kay›tlar›n›n yenilenmemesi ile devam eden ve yurt ö¤rencilerinin inisiyatifini yoketmeyi amaçlayan sald›r›lara karfl› yurtlara yönelik çal›flmalar›m›za bafllad›k. BEY-YÖB taraf›ndan oluflturulan, ancak da¤›lmas›n›n ard›ndan iflletilmeyen yurt kitapl›¤›n› tekrar faaliyete geçirmek için ilk giriflimlerimizi bafllatt›k. Tozlu raflarda beklemeyi hak etmeyen kitaplar› yeniden düzenledik. Yurtta kalan arkadafllarla birlikte organize etti¤imiz kitap kampanyas› kapsam›nda pek çok kitapç›y› gezerek kitap ba¤›fllar› yapmalar›n› istedik. Nöbet saatleri oluflturarak her akflam 17 ile 22 saatleri aras›nda kitaplar› okurlarla buluflturmak için yurt kantininde vakit geçiriyoruz. Gelen arkadafllar›n 10 gün sonra getirilmesi flart›yla kay›tlar›n› yap›yoruz. Önümüzdeki günlerde haftal›k periyotlarla film gösterimleri ve etkinlikler yapmay› planl›yoruz. Böylece yurtta yarat›lmak istenen olumsuz atmosferi k›rmay›, hem yurt ö¤rencilerine ulaflmay›, hem de onlar› kitaplarla buluflturmay› hedefliyoruz. Kitapl›k çal›flmas› yürüten Ekim Gençli¤i okurlar›


E k i m G e n ç l i ¤ i

59



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.