Ekim Gençli¤i’nden
‹Ç‹NDEK‹LER Kavgaya hazırlan!.................................3-4
Sıcak bir yaz sayısıyla merhaba;
İçeride terör, dışarıda saldırganlık!.....5
Artan faşist terör ve saldırganlığın yeni bir düzeye sıçradığı bir
Yılanların öcü.........................................6-7 Yeni dönemde de faşizme geçit
dönemdeyiz. Genelkurmay’dan sermaye medyasına, düzen kolluğundan sivil
vermeyeceğiz!..............................................8-9
faşist tosuncuklara kadar geniş bir
Rüzgar eken, fırtına biçer!.............10-11
cephe topyekün saldırı harekatına başladı. Kuşkusuz ilerici, devrimci
Dil-Tarih faşizme mezar olacak!....12-13 Yeni TCK yürürlükte.........................14-15
gençlik güçleri de ancak güçlü bir kenetlenme ve birleşik eylem hattıyla
İstanbul gözaltında!........................16-17 Sermaye iktidarının kulağı
buna karşı durabilirler. Özellikle
bizde!........................................................18-19
üniversitelerde önümüzdeki dönem bizi nasıl bir sürecin beklediği düşünülürse
ÖSS ve OKS açıklandı! .....................20-21
bunun aciliyeti ve ehemmiyeti de anlaşılacaktır. Dolayısıyla gençlik
Özelleştirme saldırısı.......................22-23 GOP tezgahında uşaklığın yeni
hareketinin öznelerinin vakit
dönemi......................................................24-26
kaybetmeksizin bir hazırlık planlamak için biraraya geleceklerini umuyoruz.
Kürt halkı özgürlüğü için
Sürecin diğer boyutu ise en hunhar saldırıların, katliam, infaz, kaybetmelerin kep giydirilmiş medya tarafından maniple edilecek olmasıdır. Uşakların efendilerinden öğrenmeyi maharet saydıklarını biliyoruz. Irak savaşındaki embedded gazeteciler şimdi de Kürt halkına, ilerici, devrimci güçlere karşı lüverdeler. Bu durum devrimci basının önemini bir kat daha arttırıyor. Hele de yakın zamanda yasalaşan TCK
mücadeleye!..................................................27 Kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm!.................................................28-29 12 EYLÜL.............................................30-34 Gençlik güçlerine çağrı..........................35 AKP-YÖK savaşları............................36-37
ve Genelkurmay’ın açıklamasıyla işareti verilen muhtemel engelleme Meslek liseleri gerçeği üzerine.......38-40 girişimleri göz önünde bulundurulursa. Bu sorun tüm okurlarımıza ek G-8 Zirvesi................................................41 görevler ve sorumluluklar yüklüyor. Yayınımızı en geniş gençlik güçlerine AB umudumu kaybettim... ulaştırmak, tekel dağıtımına alternatif dağıtım ve satış alanları yaratmak, var olanları güçlendirmek bunların arasında. Özellikle de Hükümsüzdür!...............................................42 devrimci basının kitle meşruiyetinin en temel gereklerinden olan Dersim katliamı ve devrimci miiliitan satışlar hayati bir öneem kazanıyor. Yine yerel gelişme ve görevler..........................................................43 haberleri olabildiğince güçlü ve ayrıntılı biçimde aktarmak da bu sürecin Katliamların hesabını sormak için sınıf önemli bir görevi. savaşını yükseltelim!.............................44-45 *** Son olarak Adana’dan bir çağrıyla bitirelim. Adana’da tutuklanan yoldaşlarımızın ve dostlarımızın mektupları cezaevi idaresi tarafından keyfi olarak engelleniyor. Buna karşı tüm okurlarımız bir kartla da olsa yüreklerini Adana’ya göndermeli ve tutsak yoldaşlarla buluşturmalılar. Adresler: Serdar İpek : Kürkçüler E Tipi Cezaevi Tecrit Bölümü Yüreğir/Adana (Her an F Tipi Cezaevi’ne alınabilir.) Taner İmrek, Cemal Doğan, Murat Özçelik: Adana F Tipi Kapalı Cezaevi A3 blok oda no 3 Yüreğir/Adana Hüseyin Tiryaki: 1 nolu F Tipi cezaevi A2 Kürkçüler/Adana
Ekim Gençli¤i Sosyalist Gençlik Dergisi Say›: 85 - A¤ustos 2005 Fiyat›: 1 YTL. (KDV dahil) Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti. Y ö n e t i m A d r esi: Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbul Tel: 0 (212) 534 32 39 Fax: (0212) 635 69 93
E-mail: ekim_gencligi@yahoo.com
Devrimci eğitim sorunu üzerine.....46-49 Venezüella’nın varacağı yer neresi?......................................................50-52 Kazım Koyuncu’nun ardından........53-54 Bir roman...Fırtına..................................55 Rosenbergler unutulmayacak!.......56-57 Neden devrimci olmalıyız?....................58 Saklambaç...............................................59
E K S E N Ya y › n c › l › k B ü r o l a r › Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakafl ‹flhan› No:13/22, K a r t a l/‹STANBUL
Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan› Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAY S E R ‹
Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24 ANKARA T el: 0 (312) 229 06 44 K›z›lay/A
Sönmez ‹fl Saray› Kat 3 No 220 Heykel / B u r s a Tel: 0 (224) 220 84 92 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710 Konak/‹‹ Z M ‹ R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23
Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›) Esenyurt/‹‹ S TANBUL
Bask›: Özdemir Matbaac›l›k
Da¤›t›m: Yaysat
Genelkurmay teti¤e bast›, faflist bask› ve terör t›rmand›r›l›yor…
Kavgaya haz›rlan! E k i m
Bir süredir ülkenin dört bir yan›nda esen ve belli ki merkezi bir yönlendirmenin sonucu olan faflist sald›r›lar ve devlet terörü ile karfl› karfl›yay›z. Konuyu bir süredir Ekim Gençli¤i sayfalar›nda iflliyoruz. Özellikle E¤itim Sen’in kapat›lma karar› ve ayn› günlerde onlarca üniversitede efl zamanl› biçimde geliflen ve uzun süredir sivil faflist odaklar›n en yo¤un kullan›ld›¤› sald›r›lar› ele al›rken flu tespiti yapm›flt›k: “O günlerde sokaklara yans›yan kudurmuflluk ilk k›v›lc›mlard›. fiimdi bu ifl daha denetimli biçimde ve süreklilik kazand›r›larak sürdürülüyor. Trabzon’da yaflananlar›n ard›ndan faflist partinin genel baflkan› genç faflistleri sokaklarda görmek istemedi¤ini söylemiflti. Mesaj aç›kt›: onlar ifllerini yapm›fl, k›v›lc›m› çakm›fllard›, art›k s›rada daha örgütlü ve bütünlüklü sald›r›lar vard›. Bir bütün olarak burjuva devleti kunda¤› faflist çetelerin elinden ald›.” (Say›: 84, Haziran 2005) O günler ayn› zamanda bafll› bafl›na bir sindirme operasyonu olan yeni TCK, CMK ve C‹K’in yasalaflt›¤› tarihlerdi. Yasal düzenlemelerle hiçbir dönem yetinmeyen sermaye iktidar› Haziran ay›nda Dersim’de korkunç bir katliama imza att›. 17 yi¤it devrimcinin katledilmesi ile terör bir basamak daha t›rmand›r›ld›. Az önce aktard›¤›m›z pasajda her ne kadar kunda¤›n faflist çetelerin elinden al›nd›¤›n› söylüyorsak da bu kontrolsüz giriflimler için geçerli olan bir durum. Zira burjuvazi, gericilik dönemlerinde genel olarak görüldü¤ü gibi bu güruhu örgütlü biçimde kullanmakta ›srarl›. Özellikle de kendi faças›n› bozmadan yürütülmesi gereken ifllerde bu sürüye s›k s›k baflvurulaca¤›n›n sinyalleri verildi. Eskiflehir’de U¤ur Kaymaz’›n davas›nda yaflananlar, ‹stanbul Adliyesi önüne Sar›yer Ülkü Ocaklar›’ndan randevu verilerek getirilenler, hemen öncesinde Dil-Tarih’te yüzlerce polisin ve kameralar›n önünde bir faflistin ilerici bir ö¤renciyi b›çaklayabilmesi ve üstelik ard›ndan serbest b›rak›lmas› elimizdeki en aç›k kan›tlar. Demek ki aylard›r giderek
t›rmanan faflist terör dalgas›n›n sistemati¤i tüm araçlar›n topyekün kullan›labilmesini içeriyor. Faflist zor ayg›t›n›n temel araçlar›ndan biri de toplumu yönlendirebilmek, bunun için yalan de¤irmenlerini iflletebilmektir. Nitekim sald›r› sürecinin vard›¤› en üst noktay› gösteren aç›klamas› ile Genelkurmay’›n iflaret etti¤i de medyan›n savafl siperlerinin en önüne sürülmesi olmufltur. Kirli savafl politikalar›n›n y›lmaz savunucusu tekelci medya da bu emri ikiletmeyece¤ini flimdiden göstermekte. Daha önce say›s›z kez kan›tlad›¤› liyakat›n› Eskiflehir’de yaflanan faflist kudurganl›¤›n ard›ndan bir kez daha gösterdi. Ama Genelkurmay aç›klamas›ndaki tek konu bu de¤ildi ve sürecin t›rmanabilece¤i yerleri göstermesi aç›s›ndan bu aç›klaman›n üzerinde durmal›y›z.
G e n ç l i ¤ i
Resmi aç›l›fl yap›ld›: As›l flimdi bafll›yor! 23 Temmuz tarihinde Genelkurmay 2. Baflkan› ‹lker Baflbu¤ bir bas›n toplant›s› düzenledi ve yeni dönemin planlamas›n› er ve erbafl s›n›f› içinde yer alan tekelci medya mensuplar›na sundu. Her ne kadar bunun brifing de¤il bir toplant› ve karfl›l›kl› görüfl al›fl verifli oldu¤u söylense de bu düpedüz bir görevlendirmeydi. Ana bafll›klardan biri yeni dönemde medyan›n görevlerine dairdi. Üzerinde durulan “insanlar›n ve toplumun düflünce ve alg› çerçevelerini belirleme” ifllevi, yeni süreçte, devletin yürütece¤i faflist terörün aklanmas› ve buna yedeklenecek biçimde emekçilerin ve gençli¤in kand›r›lmas›n› anlat›yor. Bir süredir AB rüzgar›yla yap›lan ve eylemcilere vuran polisin, sald›rgan faflistlerin düzen s›n›rlar›na bir flekilde s›¤d›r›larak ay›planmas› art›k geride kald›. Bundan sonra tepemize inen her cop ve sat›r›n aç›ktan savunulaca¤› bir sürece giriyoruz.
3
E k i m G e n ç l i ¤ i
Toplant›daki bir di¤er mesele ise tüm hak ve özgürlüklerin ask›ya al›nmas›, kazan›lm›fl mevzilerin yok edilmesi yolunda bir dizi düzenlemenin gündeme getirilmesidir. Bunu kolaylaflt›rmak için de “...terörün, güvenlik, istihbarat, psikolojik harekat, sosyal, ekonomi, e¤itim boyutlar›n› inceleyecek, yap›lacaklar› makro seviyede planlayacak, icrac› makamlar aras›nda koordineyi sa¤layacak, takip edecek, Baflbakanl›¤a ba¤l› bir kurulufl” için dü¤meye bas›lm›flt›r. Bu kuruluflun belli yetkileri k›s›tlanm›fl MGK’n›n elinin kolunun çözülmesi demek olmas› bir yana, bu kurulufl bir kez daha hukuk üstü bir konum kazanacak ve her tür yarg›s›z infaz, kaybetme, iflkence vs. do¤rudan buras› taraf›ndan hesap verilmesi gere¤i duyulmaks›z›n yürütülecektir. Ayr›ca terörle mücadele kanununun yenilenmesi istenmektedir. Adalet Bakanl›¤› derhal harekete geçerek emirlere sadakatini göstermifltir. Yap›lacak düzenlemeler 141142’yi aratmayacak nitelikte olacakt›r. Zira bu yasa tümüyle aç›k çal›flma alanlar›n› hedeflemekte ve tüm legal mevzilerin, ayr›ca devrimci ajitasyon faaliyetinin bu yönünün ortadan kald›r›lmas›n› öngörmektedir. ‹flte medyaya takdim edilen büyük plan bu temel noktalar üzerine kurulmaktad›r. Devrimci hareketin ve Kürt halk›n›n çok do¤rudan hedefe konulmas›yla tüm kesimlerin mücadele dinamikleri, hareket alanlar› yok edilmek istenmektedir. Tüm demokratik örgütlenmeler ve her tür hak talebi karfl›s›nda silahl› zor ayg›t›n›n flu ya da bu örgütlülü¤ünü bulacakt›r, her koflulda fliddetle bast›r›lmaya çal›fl›lacakt›r. Üstelik bat›da esen rüzgar da bu konuda ifllerini kolaylaflt›rmakta, diplomatik sorunlara yol açmayacak biçimde her türlü kirli savafl yönteminin kullan›m›n›n önünü açmaktad›r. Baflbakan’›n ABD ve ‹ngiltere ziyaretleri bu konuda gerekli icazet belgelerinin önemli oranda toplanabilmesini sa¤lam›fl, üstelik Avrupa’da gerçekleflen son kör terör eylemleri sayesinde, burjuva propagandas› Avrupal› kitleler içinde tutamaklar da bulmufltur. Bundan sadece Avrupa burjuvazisi de¤il, terör konusuna y›llard›r dikkat çekmekle övünen Türk devleti de yararlanmaktad›r.
Gençlik temel bir hedeftir, temel bir mücadele oda¤› da olabilmelidir! Sermayenin faflist iktidar›n›n katliamc›, bask›c› yüzü bizim için yabanc› de¤il. Eski kuflaklar›n deneyimlerine hiç gerek duymaks›z›n en genç devrimciler bile son birkaç y›l›n bilançosuna bakarak yeterince görmüfl durumdalar. fiimdi önümüzde bunun t›rmand›r›laca¤› bir süreç var. Bu süreçteki temel hedeflerden biri de hiç kuflkusuz gençlik hareketi, daha do¤rusu gençlik içerisindeki ileri unsurlar flahs›nda bir bütün olarak gençlik olacakt›r. Zira gençlik hareketi tüm zaaf ve geriliklere ra¤men dinamik bir yap›ya sahiptir. Sonuçlar› örgütsüzlük nedeniyle istenilen yere varamasa da bir dizi militan ç›k›fl, gençlik hareketinin üstelik en geri oldu¤u böylesi bir dönemde yap›labilmifltir. Kürt hareketinden kamu emekçilerine kadar bir dizi alanda ciddi baflar›lar elde eden burjuvazi, gençlik alan›nda henüz istedi¤i yere varamam›fl ve bu alandaki devrimci tutumlar› k›rmay› baflaramam›flt›r. Sadece bayrak provokasyonundan bu yana geçen zaman› düflünecek olursak, reformist hareket tüm kanatlar› ile düzene yedeklenmiflse de bunu en zay›f ifade edebildi¤i alan yine gençlik olmufltur. Demek ki sermaye iktidar› gençlik hareketi ile tam ve kesin bir hesaplaflmaya girecektir. Aylard›r üniversitelerde süren faflist sald›r›lar, art›k kendi
4
sistemati¤ine oturmufl olan soruflturma terörü, 17’lerin flehit düflmesinin ard›ndan tutuklama terörünü özel planda gençlik güçlerinin gö¤üslemesi, sald›r›lar›n yönünü ve temel yöntemlerini ortaya koyuyor. Bir di¤er nokta ise gençlik hareketinin gündemini da¤›tarak hedefli çal›flmalar› engellemektir ki gençlik hareketi tarihinde pek çok kez bu tuza¤a düflmüfl, stratejik olandan uzaklaflabilmifltir. Bugün gençlik hareketi her fleyden önce zaaflar›yla mücadele etmek zorundad›r. Bu sald›r›lara karfl› örece¤i direnifl hatt›n› bu yönde kullanabilir, birleflik devrimci bir gençlik hareketinin zeminini burada bulabilirse süreçten baflar›l› ç›kabilir. Ötesi mevzilerin korunmas› için bile yeterli de¤ildir. Faflist terör ve bask› ile ilk defa karfl›laflm›yoruz. Deneyimlerimiz ve güçlü yanlar›m›z var ve elbette yetersizliklerimiz de. Ama flimdi as›l sorun bu deneyimlerle ve birikimlerimizle yetersizliklerimizi ortadan kald›racak bir haz›rl›k içine girebilmektir. Bu her fleyden önce yaz sürecinin olanaklar›n› iyi de¤erlendirerek, öncelikle ileri-örgütlü güçlerde bir bilinç aç›kl›¤› yaratmay› gerektiriyor. Faflizmin ve güncel geliflmelerin yerli yerine oturtulmas›, dönem içinde karfl›laflaca¤›m›z politik sorunlar›n çözümü için hayati halkad›r. Sadece son aylarda yaflananlara ve yap›lan hatalara bak›ld›¤›nda bile bunun önemi görülecektir. ‹kinci bir sorun ise, at›lacak her ad›m›n birleflik bir mücadeleye hizmet edecek biçimde planlanmas›d›r. Gerek merkezi planda, gerekse de yerellerde bu tarz benimsenemezse bu zaten zor olan görevleri iki kat a¤›rlaflt›racakt›r. Dolay›s›yla vakit kaybetmeksizin bu yönde planlamalar gündeme getirilmeli. Konunun di¤er yan› ise özel olarak son bir y›ld›r üzerinde durdu¤umuz birleflik bir devrimci gençlik hareketi hedefinin art›k bu alandaki pratik süreçlere ba¤lanm›fl oldu¤udur. Bu konuda elde edilen baflar›lar› ve olumsuzluklar› daha önce ele ald›k, burada tekrarlamayal›m. Ancak temel sorun merkezi görüflmelere s›k›flan bir pratikti, flimdi daha genifl bir alanda planlama yapma zorunlulu¤u ve bunun olanaklar› ile yüz yüzeyiz. Di¤er bir nokta ise toplumsal kesimlerin birbirlerine olan mesafesi ve yal›t›lm›fll›klar›d›r. Gençlik bu aç›dan geçmiflte ileri örnekler yaratabilmifl olman›n güveniyle tüm kesimleri birlefltirecek bir mücadele hatt›n›n eylemcisi olabilmelidir. Hem okullarda yaflanan sald›r›larda toplumsal dayan›flma ve deste¤in sa¤lanmas› için daha fazla çaba harcamak ve hem de di¤er kesimlere yönelik sald›r›lar›n püskürtülmesi noktas›nda aktif bir rol oynamak gerekiyor. Özellikle hedefte olan mazlum Kürt halk›yla güçlü bir dayan›flma örebilmeliyiz. Son olarak at›lacak her ad›m›n mutlak surette gençli¤in genifl kesimleriyle ortaklaflt›r›labilmesi, içinde bulunulan tecrit durumunun k›r›lmas› ve elbette gençli¤in özlem ve talepleri ile YÖK ve sermaye düzeninin karfl›s›na ç›k›labilmesi süreçten zaferle ç›kabilmenin anahtar› olacakt›r. Her ad›mda güçlü bir kitle çal›flmas› ve genifl bir örgütler a¤›yla beslenmeyen bir çal›flma ve direnifl yarataca¤› tüm olumlu de¤erlere ra¤men sürecin karfl›lanmas› anlam›na gelmeyecek. Dolay›s›yla sald›r›lar›n hedefinde olan bütün bir ezilen s›n›flar gençli¤ini mücadele barikatlar›na tafl›mak görevi baflar›lmadan ilerlemek mümkün de¤ildir. Bu görevleri gö¤üsleyebilmek için gençlik hareketinin tüm özneleri seferber olmak zorunda. Geçmiflte zaman› ve enerjimizi tüketen tart›flma ve konular art›k lükstür. Öyleyse kaybedecek bir dakika, kenara itilecek tek bir insan yok. Görevlerine sar›lan devrimci gençlik güçleri burjuva gericili¤inin yeni sald›r› dalgas›n› püskürtmeyi bir kez daha baflaracaklard›r!
‹çeride terör, d›flar›da sald›rganl›k!
Ülkedeki yayg›n Amerikan karfl›tl›¤› nedeniyle ABD, sermaye iktidar›n› bundan dolays›z olarak sorumlu tutmufl ve derhal Amerikan karfl›tl›¤›n›n ortadan kald›r›lmas› için Türk devletini ciddi bir flekilde uyarm›flt›. Dahas› bununla da kalmam›fl, süreci bir burun sürtme operasyonuna da dönüfltürmüfltü. Sermaye devletinin yap›lan operasyonla hizaya geldi¤i görülünce devlet temsilcileri ABD’ye kabul edilmiflti. Ziyaret sonras›nda temel olarak benimsenen ilke, ABD’nin bölgedeki stratejik yönelimine uygun hareket edilmesi oldu. Genel olarak emperyalizme, özelde ABD emperyalizmine kölece ba¤l› sermaye iktidar›n›n, bundan daha farkl› bir davran›fl sergilemesi mümkün de¤ildi. Son süreçte yaflanan bir dizi olay üzerinden bakt›¤›m›zda, sermaye devletinin, ABD’nin bölge politikas›yla uyumlu hareket etmek için uygun bir ortam bekledi¤ini ve bunun için kendi iç cephesinden haz›rl›klar yapt›¤›n› söyleyebiliriz.
Genelkurmay ipleri yeniden eline ald› 7 Temmuz’da ‹ngiltere’ye yap›lan sald›r›lar sonucu, terörizme karfl› oluflan uluslararas› konjonktürü arkas›na alan sermaye devleti yeni bir dönemin bafllayaca¤›n› ilan etmifl oldu. 19 Temmuz günü Genelkurmay ‹kinci Baflkan› ‹lker Baflbu¤’un gazetecilerle yapm›fl oldu¤u sohbet toplant›s›n›, önümüzdeki dönemde içeride ve d›flar›daki yürütülecek sald›r›lar›n start› olarak kabul edebiliriz. Londra'daki kör terör eylemi sonras›nda oluflturulan uygun ortamda ise sermaye iktidar› faflist terörün iplerini tümüyle çözece¤inin iflaretlerini verdi. Genelkurmay ‹kinci Baflkan› ‹lker Baflbu¤, bunu “terörle mücadelede” demokratik haklar›n k›s›tlanmas›, düzen medyas›n›n misyonuna uygun olarak psikolojik harekat yürütmesi, halk›n alg›s›n› geliflmelere göre
yönlendirmesi, devletin bu dönemde ortaya ç›kan ihtiyaçlar›na uygun yeni terörle mücadele yasas›n›n ç›kart›lmas› olarak s›ralam›flt›r. Bunun yan›nda toplumda flovenizmi besleyecek provokasyonlar›n örgütlenmesi ve buna ba¤l› olarak faflist hareketin soka¤a sal›nmas› ile tablo tamamlanm›fl oluyor. Sermaye iktidar› son kör terör sald›r›lar›yla oluflan ‘terörizme’ karfl› kutsal ittifakta yerald› bile. Yap›lan kör fliddet eylemlerini, art›k kendi terör eylemleri için mazeret gösterebilecek. Elbette bu faflist sald›r›n›n ilk hedefinde, özgürlük ve eflitlik isteyen Kürt halk› ile ilericidevrimci güçler bulunuyor. Sermaye devletinin ç›plak terörünü ve fliddetini neredeyse kesintisiz yaflayan Kürt halk› ve devrimci güçler için bu de¤erlendirme herhangi bir yenilik tafl›m›yor. Fakat yap›lmas› istenen bu düzenlemeleri sadece iç politik ihtiyaçlar›n bir ürünü olarak düflünmek eksik olur.
‹çerdeki teröre, d›flar›da komflu halklara sald›rganl›k efllik edecek ‹ç politikada her yeni düzenlemeyi, asl›nda d›flar›ya yönelik ad›mlar› daha kolay atabilmek için bir haz›rl›k evresi olarak niteleyebiliriz. Genel kural olarak, burjuva devletlerde iç ve d›fl politika bir bütünlük arzeder. Yani içerde kendi halk›na karfl› terör izlenecekse, d›flar›da da buna paralel olarak komflu halkalara sald›rganl›k siyaseti izlenir. Bu ba¤lamda sermaye devletinin önümüzdeki dönemde d›flar›da nas›l bir politika izleyece¤i de kendili¤inden ortaya ç›km›fl oluyor. Bu politikan›n zemininin uzun bir zamand›r döflendi¤ini belirtmek gerekir. Yeni “Milli Siyaset Belgesi”nde ‹ran tehdit olarak nitelenirken, ABD gezisi s›ras›nda bu sefer ‹lker Baflbu¤’un bunu yeniden belirtme ihtiyac› duymas›, ABD’ye verilmifl bir mesaj olarak alg›lanmal›d›r. Bununla birlikte ‹srail ile iliflkilerin yeniden ray›na oturtulmas› ve ‹ncirlik Üssü’nün s›n›rs›z kullan›ma aç›lmas› bu sald›rganl›k politikas›yla birebir iliflkilidir. Sermaye iktidar› flu günlerde iflçi s›n›f›na, emekçilere ve komflu halklara karfl› çok yönlü bir sald›r› plan›yla ç›kmaya haz›rlan›yor. Bunu “teröre” karfl› topyekûn seferberlik olarak tan›mlamakta herhangi bir sak›nca görmüyor. Bu arada tüm devlet kurumlar›n›n yan›nda 4. kuvvet olarak hareket eden medyan›n da bu seferberli¤e kat›lmas›n› istiyor ve onu da buna bizzat haz›rl›yor. Bu yeni bir topyekûn savafl ilan›d›r. Sermaye iktidar›n› bu emellerinden al›koyabilecek tek güç devrimci çizgide geliflecek bir iflçi-emekçi hareketidir. Devrimci güçlerin omuzlar›ndaki yük bu süreçte bir kat daha artm›flt›r. Devrimciler olarak sermaye iktidar›na karfl› birikmifl öfkeyi bizzat ona karfl› yöneltmek sorumlulu¤u ile yüzyüzeyiz.
E k i m G e n ç l i ¤ i
5
Y›lanlar›n öcü
E k i m G e n ç l i ¤ i
6
U¤ur Kaymaz evinin önünde, yola ç›kacak olan babas›yla birlikteydi. O daha çocuktu, bu ülkede ölümün yafl›n›n olmad›¤›n› muhtemelen bilmiyordu. Ölüme bu kadar yak›n oldu¤unu da... Laf de¤il, sözkonusu olan “vatan›n ve milletin bölünmez bütünlü¤üydü”, her an herkes tehlikeli olabilirdi! Birlikte olman›n mutlulu¤unu tadan baba o¤ula dönmüfltü namlular. Bu andan 10 dakika sonra olacaklar belki önceki gece, belki günler önce ölüm kusan a¤›zlardan ç›km›flt›. Telsizlerin o kulak t›rmalayan cay›rt›lar› aras›nda geçmiflti isimleri. Belki... U¤ur Kaymaz ve babas› o gün evlerinin önünde katledildiler. Ve devlet-i ali aç›klad›: “teröristlerdi”! 12 yafl›ndaki çocu¤a kurflun s›kan zihniyet yapt›¤›n› savunuyordu. Faruk Kad›o¤lu, 4 y›ld›r tecrit koflullar›nda yaflamaktayd›. Özgür bir ülke, yeni bir dünya, insanca bir yaflam için mücadeleyi seçmiflti. Kavga saflar›nda yerini alan Kad›o¤lu tecrit koflullar›nda teslim al›nmaya çal›fl›l›yordu. Yeni yasalar devrimci tutsaklar›n bafl e¤medikleri tecrit koflullar›n› daha da a¤›rlaflt›r›yordu. Y›llard›r direndi¤i tecrite ve a¤›rlaflan tecrit koflullar›na karfl› ölüme yatm›flt› Kad›o¤lu ve 25 May›s’ta bedenini saran alevlerle ölümü kucaklad›. Y›lanlar›n düzenidir bu. Gece karanl›¤›nda sinsice sürünüp ölümü a¤z›nda tafl›yan›n. Karanl›k yuvalar›n›n derinliklerinde v›c›k v›c›k derileriyle ölümlerin üstüne kuluçkaya yatanlar›n saltan›t›d›r yaflanan. Bunlar, eli aya¤› olan, düflünen, konuflan y›lanlard›. S›n›fsal ve ruhsal bir y›lanlaflmayd› bu. Sürünüyordu ama ayaklar› vard›. Y›lan kendini korumak için öldürür, bunlar›n yaflam› katliamd›. Sürünenin ölümü ne zaman kusaca¤› belli olmazd›. Bu afla¤›l›k türün üstüne çöreklendi¤i taht›n alt›nda tarih boyunca döktü¤ü kandan bir ›rmak akmaktayd›. Ne var ki öldürdü¤üyle kalm›yordu y›lanlar. Y›lanlar öç al›yordu.
Katlettikleri ile yetinmediler 12 yafl›nda katledilen U¤ur’un mahkemesine sald›rd›lar. Önünde koca bir ömür, yüre¤inde umut olan genç bir fidan› k›rm›fllar, sonra da yapt›klar›n› savunmufllard›. Ve devam ettiler ölüm kokan nefesleriyle höykürmeye. 12 yafl›nda bir çocu¤un ölmüfl olmas› onlar›n yüreklerinde utanç uyand›rm›yordu. Utan›p sessizli¤e mahkum olmak bile onlar›n alçalm›fl ruhlar›na çok geliyordu. Yine geldiler. Ellerinde silahlar›, sallamalar›, b›çaklar›, sopalar›... Geldiler höykürerek: vatan bir bütündü bölünemezdi, tanr› türkü korusundu! Yine sald›rd›lar kanl› elleri, çatal dilleriyle. 12 yafl›ndaki bir çocu¤un ve babas›n›n hakk›n› mahkemelerde ne kadar savunulamayacaksa da savunmaya gelenlere. Katliam›n hesab›n› sormaya niyetli olanlara. Böyle bir ay›ba seyirci kalmay› insan onuruna s›¤d›ramayanlara. Onlar art›k insan de¤ildi. ‹nsan dedi¤in düflünürdü, onlar›n tapt›klar› haflmetli devletleri vard›. ‹nsan dedi¤in utan›rd›, onlar çocuk katilli¤ini savunuyorlard›. ‹nsan dedi¤in insanca duygular beslerdi, onlar dünyay› kan k›rm›z› görüyorlard›. Çünkü y›lanlar›n öcü vard›. Çolu¤a çocu¤a, yafll›ya gence ac›maz, ölüye diriye sayg› gösteremezdi bunlar. Karanl›¤›n karfl›s›nda ömrünü kavgayla ilmek ilmek ören Kad›o¤lu’nu katletmifllerdi. Kad›o¤lu ölmüfltü ve failleri cenazede haz›r beklemekteydi. Bekliyorlard›, ellerinde tafllar›, yüreklerinde öfke. Kendisi ve halk› için en iyiyi istemifl bunun için savaflmaya cesaret göstermifl o kahraman›n cenazesine sallad›lar tafllar›n›. Çünkü y›lanlar›n h›nc› vard›. Kendilerine karfl› at›lan her ad›mda öç duygular›yla dolarlard›. Bütün bunlar› nereden uyduruyorsunuz diye mi soruyorsunuz? Yok biz uydurmad›k, y›lanlar kendileri bildirdiler bize. Dersim da¤lar›nda y›lan sokmas› sonucu hayat›n›
Y›lanlar›n düzenidir bu. Gece karanl›¤›nda sinsice sürünüp ölümü a¤z›nda tafl›yan›n. Karanl›k yuvalar›n›n derinliklerinde v›c›k v›c›k derileriyle ölümlerin üstüne kuluçkaya yatanlar›n saltan›t›d›r yaflanan. Bunlar, eli aya¤› olan, düflünen, konuflan y›lanlard›. S›n›fsal ve ruhsal bir y›lanlaflmayd› bu.
kaybeden bir PKK gerillas› ile ilgili “Y›lanlar›n Öcü” bafll›¤›n› atan gazetenin internet sitesi hat›rlatt› bu gerçe¤i bize : “Helal olsun y›lana. Allah böyle y›lanlar› araziden eksik etmesin. Y›lan bile sokaca¤› adam› biliyor.” “Y›lan kimi sokaca¤›n› iyi bilir ve görevini yapm›fl. Sen bu kafa ile gidersen bir y›lan da senin için bulunur.”(www.kenthaber.com) 12 yafl›nda bir çocu¤un öldürülmesini savunmak, cenazelere sald›r›lmas› bu ülke için flafl›rt›c› de¤il. Bu ülke halklar› devletin bast›¤› köylerde bebekleri katletti¤ini ve sonras›nda bu katliamlar› gerillalara yükledi¤ini de gördü. Cesetlere iflkence yap›ld›¤›n› da. Art›k sorulmas› gereken insanlar ölürken, çocuklar katledilirken ortalarda insan diye dolaflanlar üstüne sorulmal›d›r. 12 yafl›nda katledilip biz yapt›k, iyi yapt›k, mahkemesinde bile savunman›za izin vermeyece¤iz diyenler üstüne son sorumuz. Ömrünü zulmün, zorbal›¤›n karfl›s›nda destan gibi yürüyenleri katledip, cesetlerine iflkence yapan, cenazelerine sald›ranlar üzerinedir. Sorumuz y›lanlar›n korkusu, h›nc› ve öcü üzerinedir. Y›lanlar›n Öcü roman›nda ve filminde Irazca anan›n sorduklar›n› hat›rlayal›m: “Y›lanlar bile y›lan olduklar›yla öç al›yorlar. Y›lanlar bile öçleriyle insanlara meydan okuyorlar. Siz insanl›¤›n›zla, bunca sömürüye, bunca zulme, bunca zorbal›¤a nas›l sessiz kal›yorsunuz? Siz gayr› yeter demeyecek misiniz? Y›lana boyun mu e¤eceksiniz? Haydi, zor olsun, kolay olsun, düflün yollara yollara, düflün yollara…”
Provokasyonlar, katliamlar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz! 21 Haziran günü, Tunceli Ovac›k ilçesinde 17 MKP militan›n›n katledilmesini protesto ettikleri, bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar›, “örgüt propagandas› yapt›klar› ve halk› silahl› isyana teflvik” ettikleri gerekçesiyle tutuklanan 17 kifli yap›lan itiraz sonucu serbest b›rak›ld›. Tutuklananlardan 12’si 5 Temmuz, 3’ü 6 Temmuz günü, di¤er 2 kifli ise bulunduklar› illerde gözalt›na al›nd›ktan sonra tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Bir kifli askerlik gerekçesiyle Manisa’ya gönderildi. 8 Temmuz günü Ekim Gençli¤i ve HÖC olarak tahliyelerle ilgili bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Provokasyonlara ve tutuklamalara de¤inen bas›n aç›klamas›nda flunlar› söyledik: “21 Haziran günü Tunceli Ovac›k ilçesinde 17 devrimcinin sa¤ ele geçirilme olas›l›¤› olmas›na ra¤men vücutlar› parçalanarak öldürülmelerini protesto etmek için bas›n aç›klamas› yapt›k. Yaflanm›fl bir katliam vard›, bizler de devrimci, demokrat, yurtsever insanlar olarak yasal hakk›m›z› kullanarak bas›n aç›klamas› yapt›k. Yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas› bahane edilerek 25 Haziran 2005 günü sabah erken saatlerde evler ve dernekler silahl› özel tim ve sivil polislerce bas›ld›, gözalt›na al›nd›k. Ve tutuklamam›za yapt›¤›m›z itirazlar sonucunda serbest b›rak›ld›k.” Tutuklamalar›n hukuksuz oldu¤una de¤inilen bas›n aç›klamas› “... böyle bir ülkede direnmek, hakk›n› aramak a¤›r bedeller ister... Bu sald›r›n›n as›l amac›n› bildi¤imiz için y›lmad›k, y›lmayaca¤›z. Bedeli her ne olursa olsun gerçekleri anlatmaya ve savunmaya devam edece¤iz. Bugün yine buraday›z ve gerçekleri hayk›rmaya devam ediyoruz. Provokasyonlarla, katliamlarla, linç giriflimleriyle, tutuklamalarla bizleri y›ld›ramazlar...” sözleriyle devam etti. Eylem at›lan sloganlarla sona erdi.
E k i m G e n ç l i ¤ i
Samsun Ekim Gençli¤i
7
Üniversiteler anti-faflist sloganlarla kapand›!
Yeni dönemde de faflizme geçit vermeyece¤iz! E k i m G e n ç l i ¤ i
DTCF: “Faflizme geçit yok!” 16 Haziran günü ö¤le saatlerinde okulun içerisinde karfl› karfl›ya gelen devrimci, demokrat ö¤rencilerle faflistler aras›nda yaflanan gerilim, faflistlerin sald›r›s›yla büyüdü. Üç ö¤renci yaraland›, faflistler kaçt›. Olay›n orta bahçede duyulup gerilimin en üst seviyeye ç›kmas›yla polis say›s› sürekli art›r›ld›. Baz› ö¤retim görevlilerinin ve polisin müdahalesiyle beklemeye bafllayan ö¤rencilerin önünde polis barikat› bekletilmekte, polisin provokatif tutumu ise artarak sürmekteydi. ‹ki gün önce bir ö¤renciyi b›çakla yaralayan Mehmet Çetin adl› faflist serbest b›rak›lm›flt› ve üç ö¤rencinin yaraland›¤› olayda da yine ön saflardayd›. Giderek yükselen öfkenin harekete geçmesi, faflistlerin polis taraf›ndan güvenli bir flekilde okuldan ç›kar›lmas› s›ras›nda yafland›. Bu ana kadar ö¤rencilerin bekleyiflinin temel amac› faflistler hakk›nda ifllem yap›lmas› ve yarg›lanmalar›n› sa¤lamakt›. Polisin faflistleri d›flar› ç›kartmas› ve serbest b›rakmas› üzerine ö¤renciler müdahale ettiler ve faflistlerin üzerine yürümek istediler. Polis barikat›na yüklenilmesiyle orta bahçede yine çat›flma ç›kt›, yine gaz bombalar› devreye girdi. Polisin binalara giren ö¤rencilere tafl atmas› ve camlar›n polisin att›¤› tafllarla k›r›lmas› da polis-faflist iflbirli¤inin somut ifadesi oldu. Okulun içerisindeki ö¤renciler bas›n aç›klamas› yapmak için bas›n› okula davet ettiler. Yap›lan aç›klamada polis sald›r›s›, sald›r›dan kalan gaz bombalar›yla teflhir edildi, okula verilen zarar›n sorumlulu¤unun poliste oldu¤u ifade edildi. Daha sonra faflistlerin kantinine topluca girilerek kantinde bulunan b›çaklar ve sopalar teflhir edildi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ö¤renciler S›hhiye kap›s›nda destek amac›yla bekleyen ö¤rencilerle birlefltiler. Yaralanan arkadafllar›m›z›n kald›r›ld›¤› ‹bn-i Sina Hastanesi’ne do¤ru yürüyüfle geçildi. Arkadafllar›m›z›n durumu hakk›nda yap›lan bilgilendirmenin ard›ndan kitle Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Anti-faflist sloganlar›n Ankara sokaklar›nda yank›land›¤›, yaklafl›k 300 kiflinin kat›ld›¤› ve oldukça
coflkulu geçen yürüyüfl Sakarya Caddesi’nde bitirildi. Burada bir aç›klama yap›ld›. Ö¤renciler bir kez daha, faflist sald›rganl›¤a, polis provokasyonuna ve idarenin faflistleri koruyan tutumuna karfl› mücadeleyi büyüteceklerini, üniversitelerini savunacaklar›n› ilan ettiler. 20 Haziran günü DTCF önünde toplanan ö¤renciler, bir bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan, topluca adliye binas› önüne yürüyerek faflist sald›rganlar hakk›nda suç duyurusunda bulundular. Eyleme yaklafl›k 150 kifli kat›l›rken, çeflitli sendika ve kitle örgütleri de destek verdiler. DTCF’de yaflanan olaylar›n ard›ndan okul tatil edilmifl, finaller ertelenmiflti. 27 Haziran günü yeniden e¤itime bafllayan okula gelen ö¤renciler, ak›llara durgunluk veren bir görüntüyle karfl›laflt›lar: DTCF, polis taraf›ndan bütünüyle ablukaya al›nm›fl, tam anlam›yla iflgal edilmiflti. Polis koridorunda yap›lan aramalarla, okul önünde bekleyen otobüsler dolusu çevik kuvvet polisiyle, fakülte güvenli¤inin iflgüzar tutumuyla, dekanl›¤›n s›nav› olmayan ö¤rencileri okula sokmama karar›yla, bir bütün olarak fakülte iflgal alt›ndayd›. Bu koflullar alt›nda okula gelen ö¤renciler, ö¤leden sonra düzenlenecek eylemin haz›rl›¤›na girifltiler. Ö¤le saatlerinde DTCF ö¤rencileri ve baz› ö¤renci velileri DTCF önüne geldiler. Ö¤renci velilerinden oluflturulan bir heyet dekanla görüflmeye gitti. Ç›k›flta heyet ad›na aç›klama yapan Fehmi Bayraktaro¤lu, dekanla görüflmelerini kitleye aktard›; polisin tacizkar ve provokatif tutumuna son verilmesini ve polisin d›flar› ç›kar›lmas›n› talep ettiklerini belirtti. Dekanl›k görüflmede polisin tutumundan yer yer kendilerinin de rahats›z olduklar›n› ifade etmifl. Ancak bunun bir yalan oldu¤u çok geçmeden ortaya ç›kt›. Bu denli s›k› aramalardan “her nas›lsa” bir b›çak geçmiflti ve ö¤leden sonra faflistler iki ö¤renciye b›çak çekerek sald›rgan tutumlar›n› devam ettirdiler. Ö¤rencilerin üstlerine yürümesi üzerine faflistler polisin korumas› alt›na s›¤›nd›lar. Bu olay dekan, polis ve faflist iflbirli¤inin yeni bir kan›t›d›r.
Ankara Ekim Gençli¤i
8
‹stanbul Üniversitesi: “Beyaz›t faflizme mezar olacak!”
ZKÜ: “Faflizme karfl› omuz omuza!”
‹stanbul Üniversitesi’nde 9 Haziran günü faflist sald›r›lar› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Edebiyat Fakültesi’nde gerçeklefltirilen aç›klamaya yaklafl›k 100 kifli kat›ld›. Aç›klamada sald›r› süreci anlat›ld› ve rektörlü¤ün tutumu teflhir edildi. Ayr›ca “‹stanbul Üniversitesi y›llar y›l› her türlü bask› ve zor koflullar›na karfl› direnmifl, devrimci ideolojiye karfl› yürütülen her türlü sald›r›y› püskürtmeyi bilmifltir. Bugün de sonucun farkl› olmayaca¤› konusunda buraya sald›ran faflist güruh da, ‘okulda siyaseti bitirece¤im’ diye faflistleri besleyen rektör de, gözünü buraya dikmifl sermaye de emin olsun; ‹stanbul Üniversitesi’nden devrimci ideolojiyi silmek öyle eli sat›rl› üç-befl sald›rgan› üzerimize sald›rtmakla olacak ifl de¤ildir. Bu üniversitede y›llar›n mücadele deneyimi, y›llar›n birikimi vard›r” denilerek, faflist sald›r›lara göz yumulmayaca¤› vurguland›. Üniversitede s›nav dönemine girilmesiyle beraber artarak devam eden faflist sald›r›lara karfl› merkezi bir ‹stanbul eylemi kararlaflt›r›ld›. Eylemin güçlendirilmesi ve kamuoyunun gündemine sokulmas› için çeflitli kurumlardan, siyasi partilerden ve platformlardan, DKÖ’lerden destek al›nmas› ve aç›klaman›n birlikte yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. Üniversitede s›nav dönemi olmas› ve politik çal›flman›n yeterince yap›lamamas›n›n etkisiyle eylem 250 gibi nispeten düflük bir kat›l›m ile gerçekleflti. ‹Ü Fen Edebiyat Fakültesi’nde, ‹Ü Merkez Kampüs’te ve tramvay duraklar›nda toplanan ö¤renciler, “Faflist sald›r›lara geçit vermeyece¤iz!” ve “Polis, idare, sivil faflist iflbirli¤ine son!” pankartlar›n› açarak sloganlar eflli¤inde Beyaz›t Meydan›’na yürüdüler. Burada okunan bas›n aç›klamas›nda, faflist sald›r›lar›n on y›llard›r yaflanan sald›r›larla fark›n›n olmad›¤› ve hepsinin devlet taraf›ndan devrimci mücadeleyi engellemek için kullan›ld›¤› belirtildi. Daha sonra destek veren kurumlardan D‹SK-Bas›n ‹fl, TTB, ‹HD, ÇHD, TMMOB, BDSP, ESP, HÖC, DHP, EHP, ÖDP, Halkevleri ad›na konuflan Eren Keskin, bu sald›r›lara karfl› üniversite gençli¤inin yan›nda olduklar›n› belirtti. Eylem Grup Yorum’un söyledi¤i marfllar ve hep beraber söylenen Beyaz›t Marfl› ile sona erdi.
ZKÜ Ö¤rencileri ‹stanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi DTCF’de yaflanan faflist sald›r›larla ilgili 20 Haziran günü Madenci An›t›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. “Faflizme karfl› omuz omuza!/ZKÜ Ö¤rencileri” pankart›n›n aç›ld›¤› eyleme 20 ö¤renci kat›ld›. Yap›lan aç›klamada; “ Mersin’de bafllay›p Trabzon’da t›rmand›r›lan ve üniversiteli gençli¤e yönelen faflist sald›r›lar halen devam etmektedir. Bütün bu sald›r›larla hedeflenen muhalif kesimleri susturmakt›r... Mücadele eden devrimci-demokrat gençlik sat›rl›, sopal›, b›çakl› faflistlerin sald›r›lar›yla korkutulmak, sindirilmek isteniyor ” denildi ve “t üm bu sald›r›lara karfl› direniyoruz, direnece¤iz! ” denilerek eylem bitirildi. Eylemde “ Faflizme karfl› omuz omuza! ”, “ Kahrolsun faflizm! ”, “ Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz! ”, “ Yaflas›n devrimci dayan›flma !” sloganlar› at›ld›.
Zonguldak Ekim Gençli¤i
E k i m G e n ç l i ¤ i
‹stanbul Ekim Gençli¤i
12. y›l›nda Sivas katliam› lanetlendi…
“Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!” 2 Temmuz günü Ankara’da Sivas katliam›n› lanetleyen bir miting düzenlendi. Ankara’da Sivas katliam› her y›ldönümünde oldu¤u gibi bu y›l da bir haftal›k “Ba¤›ms›zl›k, demokrasi, bar›fl, emek, insan haklar›, özgürlükler ve laiklik için mücadele haftas›”na konu edildi. PSAKD’nin ça¤r› yapt›¤› mitinge Ankara’daki 70 kitle örgütü kat›l›mc› olarak destek verdi. Bir hafta boyunca flehir merkezinde ve semtlerde (Mamak, Dikmen, Bat›kent) birçok anma etkinli¤i gerçeklefltirildi. Semtlerde ço¤unlu¤u aç›k havada yap›lan anma etkinliklerine kitlesel bir kat›l›m oldu. Komünistler mitinge “Katliamlar›n hesab›n› iflçi-emekçiler soracak!/‹flçi Kültür Evleri” imzal› pankart, ‹flçi Kültür Evleri flamalar› ile kat›ld›lar. Kortejde eylem boyunca “Sivas’›n katili sermaye devleti!”, “Çözüm devrimde, kurtulufl sosyalizmde!”, “Katillerden hesab› emekçiler soracak!”, “Marafl, Çorum, Sivas, Gazi, Ulucanlar, 19 Aral›k, Mercan Vadisi–unutmad›k!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!” sloganlar› s›k s›k at›ld›. Sayg› duruflunun ard›ndan 2 Temmuz flehitlerinin adlar› okundu ve “yafl›yor” diye hayk›r›ld›. Pir Sultan, Deniz Gezmifl, Mahir Çayan, ‹brahim Kaypakkaya’n›n adlar› tek tek okunarak “yafl›yor” diye hayk›r›ld›. Eylem boyunca devrimci kortejlerde 1 Temmuz günü Adalet Bakanl›¤› önünde kurflunlanarak infaz edilen “Eyüp Beyaz ölümsüzdür!” slogan› at›ld›. Miting Grup K›z›l›rmak’›n verdi¤i konserin ard›ndan sona erdi.
Ankara Ekim Gençli¤i
9
Rüzgar eken, f›rt›na biçer!
E k Geçti¤imiz aya damgas›n› vuran Londra’ya yap›lan i sald›r›lar oldu. Tüm televizyonlar ve yaz›l› bas›n eliyle m “lanetlenen” sald›r› emperyalistlerin iflgal politikas›n›n ne G e n ç l i ¤ i
10
kadar hakl› oldu¤unun ve dünya çap›nda teröre karfl› iflbirli¤inin gereklili¤inin kan›tlar› olarak karfl›m›za ç›kt›. Sald›r›n›n boyutlar› ve kapsam› IRA’n›n yer ve zaman belirterek yapt›¤› eylemlere al›flk›n ‹ngiltere için sars›c› olsa da bu beklenmeyen bir olay de¤ildi. ABD’nin en sad›k destekçisi ‹ngiltere tam da 2012 olimpiyatlar› için Londra’n›n seçilmesinin ertesinde vuruldu. Sivil hedeflere yönelen, hatta metro ve otobüs gibi toplu tafl›ma araçlar›n› vuran kör terörün ard›ndan, G–8’in emperyalistleri medya üzerinden “biz de tam Afrika’y› kurtar›yorduk” deme flans›n› çok da güzel kulland›lar. Emperyalist blo¤un bir yerde elini güçlendiren bu sald›r›, öte yandan istihbarat birimlerinin hiç de öyle uçan kufltan haberdar olmad›¤›n› bir kez daha göstermifl oldu. Sald›r›lar›n hemen ertesinde art›k bu gibi olaylarda d›flar›dan müdahaleye gerek kalmadan üzerine düfleni eksiksiz yapan medya bu olaydan da yüzünün ak›yla ç›kt›. Daha ne oldu¤u tam olarak anlafl›lmadan suçlu belirlendi, ölenlere üzülme f›rsat› verilmeden hedef seçilerek emperyalistlerin Ortado¤u politikas› akland›. Türkiye medyas› PKK ile ilgili haberleri Londra’daki sald›r›lar›n hemen arkas›na denk getirerek akla ziyan kurnazl›k peflinde koflarken, D›fliflleri Bakan› A. Gül ise “bizim de teröristlerimiz var, sizi en iyi biz anlar›z” diyerek sald›r›dan kendince nemalanmaya çal›flt›. Londra’da sivillere a¤layanlar›n daha dün öldürülen Irakl› sivillerin omleti yapan yumurtalar oldu¤unu söyleyenlerle ayn› insanlar oldu¤unu hat›rlamak çok güç de¤il. Blair yan›na Bush’u al›p televizyonlara ç›karak sivillerin ölmesine yol açanlar› lanetlerken ne düflünüyordu diye soras› geliyor insan›n. Sanki daha dün ayn› ikili Afganistan’da katliamlar›n alt›na imza atmam›fl gibi veya Irak’a napalmleri atan uçaklar› coflkuyla selamlamam›fl gibi. Yani ortada bir sald›r› var, sözde herkes sald›r›n›n kurbanlar› için a¤l›yor, ama ayn› güruh eylemde aç›kça bombalar›n
patlamas›ndan hoflnut. Sald›r›lar›n ard›ndan “teröre karfl› etkin mücadele” ad› alt›nda yeni hak gasplar› dillendirilirken ikinci sald›r›lar geldi. ‹ngiltere'de baflkent Londra'da 21 Temmuz’da düzenlenen sald›r›larla bafllayan operasyonlar kapsam›nda bir çok insan tutukland›. ‹ntihar eylemcilerini bulmak ad› alt›nda tam bir insan av› bafllat›ld›. Ancak 27 yafl›ndaki Brezilyal›, Jean Charles de Menezes’in ‹ngiliz polisince öldürülmesi ve sonras›nda ‹ngiliz polisinin aç›klamalar› insan›n kan›n› donduracak nitelikteydi. Bombalar› yaflam standartlar›na yap›lan bir sald›r› sayan ‹ngiliz hükümeti bir anda bu standartlar› tan›maz oldu ve bir insan› sorgusuz sualsiz s›rf biraz esmer diye vurdu. Ancak sald›r›n›n yaratt›¤› histeri içinde bu olay›n üzerinde kimse durmad›. Londra polisine, terörist oldu¤u san›lan kiflileri öldürme emri verildi¤inin ortaya ç›kmas› ve ‹ngiltere’de gündeme gelen yeni terör yasas›, Avrupa’n›n yeni demokrasi anlay›fl›n› namlular›n flekillendirece¤ini aç›kça ortaya koyuyordu. Cinayete flahit olan Mark Whitby anlat›yor: “Vagonda oturuyordum. Birden sesler duydum, polisin adama ‘ya ç›k ya yere yat’ diye ba¤›rd›¤›n› gördüm. Daha sonra polis adam› yere yat›rarak 5 kez atefl etti ve adam öldü.” Whitby, “Onu yere ittiler, üzerine çulland›lar ve befl mermi boflaltt›lar” diyerek, infaz› gözler önüne serdi. Londra polis flefi Sir Ian Blair ise olay› flöyle savundu: “Bu bir trajedi, Metropolitan Polisi bu olayda tüm sorumlulu¤u üstleniyor. Aileye ise ancak derin üzüntülerimi sunabilirim. Ama yap›lan mant›ks›z bir eylem de¤il. Polis, gerekti¤inde ‘flüpheliler’i kafalar›ndan vurabilir...” “Bu durumla bafla ç›kman›n tek yolu kafaya atefl etmektir” diyen Londra Emniyet Müdürü Ian Blair, olayla ilgili olarak da bir de resmi özür diledi: “Olay›n sorumlulu¤unu kabul ediyor, ve öldürülen gencin ailesini baflsa¤l›¤› diliyoruz. Ancak flunu da unutmamak gerekir: Bu olaya yol açan, güvenlik kuvvetlerinin izledi¤i yöntem ve politikalar de¤il; teröristlerin Londra caddeleri ve metrosunda intihar sald›r›lar› düzenledi¤i gerçe¤idir."
Ancak bu kaba ars›zl›k örne¤i özür Brezilyal› gencin kimli¤ini tespit eden kuzeni Alex Pereira taraf›ndan reddedildi: “Kuzenim kimseden hiçbir fley saklam›yordu. Bu hepimizin bafl›na gelebilir; polis pekâlâ sizi de öldürebilirdi... Beni de.” Sald›r›lar› f›rsat bilen ‹ngiliz hükümeti önümüzdeki y›ldan önce uygulamaya sokulmas› beklenmeyen terörle mücadele yasas›n› h›zla haz›r hale getirdi. ‹çiflleri bakan› Charles Clarke, Muhafazakâr ve Liberal Demokratlarla bir araya gelerek yeni yasa için destek istedi. Hükümet taraf›ndan önerilen yeni terörle mücadele yasas›nda ‹ngiltere ya da ‹ngiltere d›fl›nda terörist e¤itim kamplar›na kat›lanlar, terör eylemi için haz›rl›k yapanlar ve terörizme teflvik edenler suç ifllemifl say›lacak, intihar sald›r›lar› sonucu flehit olunaca¤›n› söyleyenler bu yeni yasa çerçevesinde suça teflvikten gözalt›na al›nabilecek. Yeni yasa tasla¤›n›n en tart›flmal› maddesi ise “terörizm için haz›rl›kta bulunmak”. Hükümet bu de¤iflikli¤in polis ve güvenlik servislerinin terörist sald›r›lara haz›rl›k aflamas›nda müdahale edebilmesi aç›s›ndan çok gerekli oldu¤unu savunuyor. Telefon dinleme, internet faaliyetlerini takip etme gibi istihbarat çal›flmalar›n›n mahkemelerde kan›t olarak kullan›lmas› da yeni yasan›n kapsam› içinde yer al›yor. Yeni yasa bize çok yabanc› olmasa bile bizden çal›nan özgürlü¤ü ülkelerinde doyas›ya yaflayan Avrupal›lar için yabanc›. Ancak ‹ngiliz devleti halk›n› yasan›n gereklili¤ine inand›rm›fl gibi gözüküyor. Hiçbir ciddi tepkiyle karfl›laflmadan yasay› geçirme planlar› yap›l›yor. Avrupa’da “terörle mücadele” konusunda daha etkin mücadele ça¤r›s› yap›l›r da Türkiye’de yank›lanmaz m›? Adalet Bakan› yeni bir yasa haz›rl›klar›na bafllad›klar›n› gururla söyledi. Böylece bombalardan bizim pay›m›za da bu düflmüfl oldu. Londra’da patlayan bombalar ile birileri ‹ngiltere’ye de anlad›¤› dilden demokrasi serpifltirmifl oldu. Ancak emperyalistler bu kör sald›r›lar› kendi lehlerine kullanmay› bildiler. ‹ngiltere’de vurulan Brezilyal› gencin ailesinden dilenen kuru özür ve sonras›nda ç›kar›lan yasalarla yeni bir döneme girilmifl oldu. Zaman›nda herkes emperyalistlerin “Irak’a demokrasi götürüyoruz” sözünü alaya alm›flt›. Ancak kendi ülkelerinin s›n›rlar› içinde demokrasi kavram›n› yeniden tan›mlamaya bafllad›klar›n› görüyoruz. T›pk› Irak’ta uygulad›klar› demokrasi gibi. Burjuvazi tüm dünyada gerçek yüzünü göstermeye bafll›yor. Bir dönem tan›d›¤› haklar› gözünü k›rpmadan gasp ediyor. Birbirini karfl›l›kl› besleyen terör olgusu, iflçi s›n›f›n› ve emekçileri terör ve anti-terör (veya devlet terörü) aras›nda s›k›flt›rm›flt›r. Bunu k›racak olansa iflçilerin ve emekçilerin devrimci s›n›f mücadelesi olabilir ancak.
‹stanbul’da 2 Temmuz...
“Sivas’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!” Sivas katliam›n›n 12. y›ldönümünde Mad›mak Oteli’nde yanarak hayat›n› kaybeden ayd›n ve sanatç›lar› anmak için Kad›köy Meydan›’nda bir miting düzenlendi. Haydarpafla Numune Hastanesi önünde Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i, Alevi-Bektafli Federasyonlar›, çeflitli sendika, kitle örgütü, reformist çevre ve devrimci gruplar toplanmaya bafllad›. Saat 15:00’da en önde Sivas flehitlerinin foto¤raflar›n›n oldu¤u bir pankart ve arkas›ndan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i flubelerinin oluflturdu¤u kortejlerle yürüyüfle geçildi. Yaklafl›k 4 bin civar›nda kat›l›m›n oldu¤u miting Kad›köy ‹skele Meydan›’nda Sivas ve devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin semah gösterisi gerçekleflti. As›m Bezirci’nin efli Refika Bezirci, katledilenlerin suçunun ayd›n olmak oldu¤unu, bu katliam› ayd›nl›k korkusu tafl›yanlar›n yapt›rd›¤›n› vurgulad›. Ard›ndan Pir Sultan Abdal Yönetim Kurulu üyesi Metin Aslando¤mufl, bugün Sivas katliam›n› yapan güçlerin hükümette oldu¤unu belirterek, ABD ve Büyük Ortado¤u Projesi ile komflu ülkelerin iflgaline yard›m edilmekte ve SEKA, Tüprafl, Telekom gibi kamu kurulufllar›n›n sermayeye peflkefl çekilmekte oldu¤unu vurgulad›. Miting Grup Yorum’un müzik dinletisinin ard›ndan sona erdi. Miting boyunca Mercan Vadisi’nde17 devrimcinin katledilmesi ve Eyüp Beyaz’›n “canl› bomba” oldu¤u iddias›yla Adalet Bakanl›¤› önünde vurularak öldürülmesi protesto edildi. Komünistler eyleme “Sivas’›n katili sermaye devleti!/BDSP” imzal› pankart ve k›z›l bayraklar›yla kat›ld›lar. Miting boyunca “Sivas’›n katili sermaye devleti!”, “Sivas flehitleri ölümsüzdür!”, “Sivas’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z!”, “Mercan flehitleri ölümsüzdür!”, “Eyüp Beyaz ölümsüzdür!”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür!” sloganlar› s›kl›kla at›ld›.
E k i m G e n ç l i ¤ i
‹stanbul Ekim Gençli¤i
11
Dil-Tarih faflizme mezar olacak! E k i m G e n ç l i ¤ i
12
Sermaye iktidar›n›n Newroz gösterilerinin ard›ndan toplum ölçe¤inde terörü t›rmand›rma operasyonu, çok boyutlu bir flekilde sürüyor. Trabzon’da bafllayan olaylar, ülkenin birçok yerinde devrimcilere, ilericilere yönelik örgütlü faflist sald›r›lar biçiminde devam etti. Olaylar›n son örne¤i ise U¤ur Kaymaz davas›nda yaflananlard›. Bu olaylar›n önemli bir özelli¤i ise, sermaye iktidar›n›n devrimci muhalefeti dizginlemek için iplerini sald›¤› sivil faflist hareketin olaylarda oynad›¤› baflat roldür. Devlet deste¤iyle örgütlenen bu faflist sald›r›larda onlarca gözalt› ve yaralanma olay› yafland›, bu sald›r›lar devrimci harekete yönelik bir tehdit olarak uzun bir dönemdir kullan›l›yor. Devletin devrimci, ilerici güçlere yönelik operasyonu çok boyutlu olarak sürüyor. Bu sald›r›n›n çok önemli bir cephesi de üniversitelere yönelik olan›d›r.
Genelkurmay operasyonunun üniversite aya¤› Üniversiteler bu y›la, uzun bir dönemdir giderilememesinin eksikli¤i hissedilen bir zaafiyet alan›yla, parçal› bir üniversiteli gençlik hareketi tablosuyla bafllad›. Faflist sald›r›lar›n özellikle bu dönemde yükselmesi, bu zaafiyetin afl›lmas›n›n gençlik hareketi için ne denli yak›c› bir ihtiyaç oldu¤unu ortaya koydu. Toplum nezdinde yaflanan psikolojik terör ortam›n›n, toplumsal muhalefetin devletin faflist k›skac› alt›na al›nmas› sürecinin üniversitelerde yans›mas›, faflist sald›r›lar fleklinde oldu. Ülkenin de¤iflik illerinde yaflanan, kimi yerlerde aç›k linç giriflimlerine varan, ancak özellikle ‹stanbul ve Ankara’da yo¤unlaflan sald›r›lar, devletin son dönemde bizzat Genelkurmay a¤z›yla aç›klad›¤› devrimci güçleri sindirme operasyonunun üniversite aya¤›n›n da ihmal edilmedi¤inin kan›t›yd›. ‹stanbul’da yo¤unlaflan sald›r›lar›n Ankara’ya s›çramas› çok gecikmedi. Faflistlerle s›k s›k karfl›ya gelinen bir okul olan DTCF’de 14 Haziran’da bafllayan faflist sald›r› süreci ülke gündemine dek uzanan bir etki yaratarak, okulun tatil edilmesine yol açacak çapta geliflmelerin yaflanmas›na yol açt›. 14 Haziran’da bafllayan sald›r›, bir ö¤rencinin faflist Mehmet Çetin taraf›ndan b›çaklanmas› ile t›rmanm›fl, 16 Haziran günü orta bahçede yaflanan polis sald›r›s›yla doru¤a ulaflm›fl, kitlesel yürüyüfllerle faflist sald›r›lar protesto edilmiflti. Daha sonra okulun tatil edilmesiyle çat›flmalar kesilmifl, tatilin bitiminde okul tamamen polis iflgali alt›na girmiflti. Bu dönemde ö¤renci velileri ile dekanl›k görüflmeleri, 2 Temmuz mitingine “Katiller DTCF’de!” fliar›yla kat›l›m, okul içi etkinliklerle polis iflgaline ra¤men devrimci ve ilerici güçlerin dirili¤i korunmaya çal›fl›lm›flt›.
Sald›r›lar›n üzerinden uzunca bir zaman geçti, bu dönemden bak›ld›¤›nda DTCF’de yaflanan geliflmelerin de¤erlendirmesinin gençlik hareketinin zaaflar›n›n afl›lmas› plan›nda önemli oldu¤unu belirterek bafllamak istiyoruz.
Faflist sald›r›lar ve örgütlü tutum DTCF faflist sald›r›lar›n s›kl›kla yafland›¤› okullardan biridir. Her ö¤retim y›l›nda en az bir kez ciddi bir biçimde faflistlerle karfl› karfl›ya gelinir. Özellikle ramazan ay›, bahar flenlikleri gibi bahanelerle faflist sald›r›lar›n gerçekleflti¤i, toplamda ö¤rencilerin tepkisinin yükseldi¤i süreçlerin s›kl›kla yafland›¤› bir merkez olarak dikkat çeker. Yo¤un bir tepkinin var oldu¤u, ancak ayn› tepkinin örgütlü bir kuvvete dönüflemedi¤i, bu anlamda, gençlik hareketinin parçal› yap›s›n›n s›k›nt›s›n›n en çok yafland›¤› alanlardan biridir DTCF. DTCF’de yaflanan son süreç de, bu eksikli¤i anlatan, önderlik sorununu bir kez daha ortaya koyan bir deneyim olarak yafland›. Önemli kitlesel tepkilerin ortaya ç›kt›¤›, insanlar›n politiklefltirilmesi için olanaklar›n oluflmas› anlam›nda önemli olan bu süreç, ne yaz›k ki gere¤ince de¤erlendirilemedi. Gençlik gruplar›n›n bir yan›yla do¤ru bir perspektife sahip olmamalar›ndan kaynakl› olarak bu parçal› tabloya güç yetirememeleri, bu sald›r›lar karfl›s›nda güçlü bir devrimci önderlik prati¤inin hayata geçirilememesine yol açt›. Bu zaafiyet, okulda örgütlenmesi hedeflenen ö¤renci flenli¤inin organizasyonunda da kendini ortaya koydu. Daha önceki flenliklerde yaflanan faflist sald›r›lardan dolay› okul yönetimi taraf›ndan yasaklanan flenlikler, bu sene iradi bir müdahaleyle yeniden DTCF’nin gündemine sokuldu. Devrimci gençlik gruplar› bu flenli¤in DTCF için önemi konusunda ilk bak›flta hemfikirlerdi. Ancak ifl flenli¤in organizasyonuna geldi¤inde, dar grupçu, sekter ve reklamc› tutumlar ile bu tutumlardan güç kazanan liberal e¤ilimlerin çat›flmas›, önemi üzerinde ortaklafl›lan bu ö¤renci flenli¤inin bölünmesine yol açt›. Okulda iki farkl› flenlik haz›rl›¤› bafllad›. Bu, okulda gençlik hareketinin parçal› tablosunun bir yans›mas›yd›. Kuflkusuz ki, yarat›lmaya çal›fl›lan devrimci bir gençlik hareketidir, bu anlamda reformizmin etkisinin k›r›lmas›, hareketin gelece¤i aç›s›ndan elzemdir. Ancak bu etki hiç de pankart açma-açmama, pankartlar›n büyüklü¤ü gibi tart›flmalarla k›r›lamaz. Tersine, bu tarz ç›k›fllar, reformist ak›mlar›n kendinden menkul bir meflruluk zemini yakalamas›na yol açmakta, harekette daralmay› ve parçalanmay› koflullamaktad›r. Reformistlerin bu tart›flmalarda sergiledikleri bilinen tutumlar›na girmeyece¤iz. Yaln›zca hareketin sorunlar›n›n bizzat reformistlerce de imza tart›flmalar›na döküldü¤ünü, sudan sebeplerle hareketin parçalanmas›na katk›lar›n›n
oldu¤unu vurgulayaca¤›z. Tam bu parçalanma döneminde gündeme gelen faflist sald›r›lar okul çap›nda nispi bir birleflme zemini yaratt›, ancak yine bu birliktelik olana¤› sorumsuz tutumlarla bofla düflürüldü. Faflist sald›r›lar›n yafland›¤› dönemde çok temel bir sorun olan, ayn› zamanda güçlü örgütlenebildi¤inde eylemli bir süreç olanaklar›na dönüflebilen toplu giriflç›k›fllara kendisini örgütlü bireyler olarak tan›mlayan ö¤rencilerin dahi gelmemesi, sorumsuz tutumlar›n baflat örneklerindendir. Bu tart›flmalar s›ras›nda bu konuya dair vurgulu sözler söyleyenler de bu tutumlara ortak oldular. Baflka bir nokta, devrimci dayan›flman›n özellikle ihtiyaç oldu¤u bir dönemde yaflanan siyasetler aras› garip anlaflmazl›klard›r. Öteden beri DTCF’nin Ankara gençlik muhalefetinin bütünsel tablosuna eklemlenmesi zor bir okul oldu¤u tespiti geçerlidir; bu özellikle 1 May›s tart›flmalar›n›n ›fl›¤›nda daha kuvvetli bir biçimde söylenebilir. DTCF’nin kendinden menkul “özerkli¤i” ilginç bir biçimde Ankara gençli¤ine dayat›lmakta, bu geri tutum belli siyasetler taraf›ndan da desteklenmektedir. Bu, mahkum edilmesi ve DTCF’nin mücadelesinin ilerlemesi aç›s›ndan afl›lmas› gereken bir tutumdur. Ancak, özellikle anti-faflist yürüyüfller s›ras›nda “inisiyatif sorunu” ad› alt›nda sürdürülen anlams›z tart›flmalar, hiç de bu tutumun afl›lmas›na hizmet etmemektedir. Sözde okulun “geri” tutumlar›n› aflmak amac›yla okulun d›fl›nda oluflturulan inisiyatifler, gençli¤in verili eylemini gelifltirmenin üzerinde durmak yerine kendine slogan att›rmay› ve dahas› okulun eylem komitesini hiçe saymay› birincil görev olarak biçti¤inde, okulun içerisid›flar›s› aras›nda yaflanan uyumsuzluklar temel bir tart›flma konusu haline gelmekte, hareketin ve eylemlili¤in sorunlar› bütünüyle tart›flma d›fl› kalabilmektedir. Kuflkusuz, bu sorunlar›n yaflanmas›nda devrimci-demokrat hareketin özel olarak gençlik hareketine dair dar grupçu ve reklamc› kayg›lar› özel bir rol oynamakta ve bu zeminden güç alan reformistlerin hareketin geri kanad›n› oluflturmalar› da kolaylaflmaktad›r.
Faflizme karfl› omuz omuza! Genç komünistler, faflist sald›r›lar süresince, DTCF’ye dair politikalar›n› s›n›rl› imkan ve olanaklarla hayata geçirmeye, faflist sald›r›lara ve faflizme dair bak›fllar›n› DTCF’ye yans›tmaya çal›flt›lar. Bu bak›fl daha önce yay›n›m›za yans›yan biçimiyle afla¤›daki gibiydi: “Dolay›s›yla yap›lmas› gereken, bu sald›r›lara karfl› kararl› duruflu bu sald›r›lar›n kayna¤›na ve amac›na yönelik kapsaml› bir ayd›nlatma ve ajitasyon çal›flmas› ile birlefltirmek, genifl ö¤renci kitlelerine sald›r›lar›n gerçek kayna¤›n› göstermek, devleti, hükümeti, polisi ve üniversite yönetimlerini olup bitenden sorumlu tutmak, demokratik kamuoyunda ve iflçiemekçi hareketi içinde bu çerçevede bir duyarl›l›k oluflturmak ve destek örgütlemek, bu arada ö¤renci gençli¤in temel sorunlar›na dayal› gündemlere ne pahas›na olursa olsun ba¤l› kalmak, buna dayal› çal›flmalar› ve mücadeleyi hiçbir koflulda aksatmamakt›r.“ (Gençlik Hareketi ve Komünist Gençli¤in Görevleri) Bu bak›fl çerçevesinde, yükselen hareketlili¤e, çal›flman›n olanaklar›na hep gençlik hareketinin güncel sorunlar› çerçevesinde bakmaya ve bu sorunlar için gelifltirilen taktik müdahaleleri birleflik bir devrimci gençlik hareketi yaratma çabas›na tabi bir biçimde ele almaya çal›flan genç komünistler, süreç boyunca yaflanan tüm olumsuzluklara ra¤men bu hedef do¤rultusunda hareket ettiler. Yukar›da tan›mlanan olumsuzluklarla hep cepheden mücadele ettiler, tutumlar›n› aç›kça ortaya koydular. DTCF’de yaflananlar, gençlik hareketinin bugünkü tablosunu görmek isteyenler için önemli bir deneyim olmufltur. Bu sald›r›lar bir kez daha kan›tlam›flt›r ki, genelkurmay operasyonlar›na, faflist teröre, sald›r› yasalar›na karfl› gençlik cephesinden anlaml› bir politik ç›k›fl, dönemsel birlikteliklerle de¤il, örgütlü bir gençlik mücadelesinin devrimcilefltirilmesiyle, hareketin zaaflar›n›n bilinçli ve devrimci bir müdahaleyle afl›labilmesiyle gerçekleflebilecektir. “Faflizme karfl› omuz omuza!” slogan› ancak bu biçimde hayat bulabilecektir.
Ankara Ekim Gençli¤i
E k i m G e n ç l i ¤ i
13
Yeni TCK yürürlükte...
Demokratikleflme cilas› tutmuyor ! E k i m G e n ç l i ¤ i
14
Uzun süredir beklenen ve bir kez ertelenen Yeni Türk Ceza Kanunu “nihayet” yürürlülü¤e girdi. Haziran ay› itibariyle uygulanmaya bafllayan yeni TCK toplumda ciddi beklentilere yol açsa da, ilk uygulamalar› ile asl›nda neye hizmet etmek için oluflturuldu¤unu aç›kça ortaya koydu. Haz›rlanmas› AB rüzgarlar›n›n en tatl› esti¤i döneme denk gelmesi ile “demokratikleflme” yolunda at›lan ad›mlar aras›na sokulan yasa, tüm di¤er yasalar gibi “demokrasi” maskesi alt›nda sunulmaya çal›fl›ld›. Öyle ki yumurta kap›ya gelene dek kimseden ses ç›kmazken, son anda gösterilen tepkiler bile yasan›n yürürlü¤e konulmas›n› bir ay ertelemeye yetti. Burjuvazinin elinde her kap›y› açan bir anahtar haline gelen “demokrasi” söylemi, önce ABD burjuvazisinin elinde Irak’› talan etmenin, içinden geçti¤imiz süreçte de AB söylemiyle Türkiye iflçi ve emekçilerini kand›rman›n arac› haline geldi. Toplumun tüm demokratikleflme özlemini AB’ye ba¤layan burjuvazi bunu alabildi¤ine kabaca yapmakta hiçbir sak›nca görmedi. ‹flte yeni TCK da tüm bunlardan ba¤›ms›z de¤il. Töre cinayetlerine göz yuman, kad›nlar› aç›kça ikinci s›n›f vatandafl ilan eden, kapkaç, gasp gibi adi suçlar karfl›s›nda aciz kalan, artan trafik kazalar›n›n sorumlusu ilan edilen eski TCK bu haliyle de¤iflmek zorundayd›. Toplumun tepkisini çeken bu suçlar› ve sorunlar› üreten fleyin kapitalizmin ta kendisi oldu¤u gerçe¤i ancak bu flekilde saklanabilir ve en az›ndan bir süre için kitleler uyutulabilirdi. Ancak burjuvazinin unuttu¤u veya çok iyi bilip de buna karfl›n çaresiz kald›¤› fley, kapitalizm var oldu¤u sürece bu sorunlar› ve daha fazlas›n› yeniden ve yeniden üretecektir. Yeni TCK ile suçlulara verilecek
“ac›mas›z” cezalar, sorunlar› çözmekten öte ma¤durlar›n intikam duygular›n› karfl›lamak ve öfkesini yat›flt›rma ifllevi görecektir. Aç›kt›r ki kapitalizm yüzy›llar boyunca üretti¤i suç ve kargaflay› çözmekten acizdir, bundan dolay› yaratt›¤› “canavar›” dört duvar aras›na hapsederek tüm suçu ona atar ve kurtuldu¤unu san›r. Polisin ve hukukun buradaki rolü insanlar›n huzurunu ve güvenli¤ini sa¤lamak de¤il düzeni korumakt›r. TC’nin yeni TCK’s› da bundan farkl› bir amaca hizmet etmeyecektir. Küçük bir örnek verelim. Hemen herkesin rahats›z oldu¤u sokak çocuklar› ve tinerci çocuklar konusunda yeni TCK muhteflem bir çözüm buluyor. Yeni ceza kanununun 31. maddesiyle çocuklar potansiyel suçlu olarak kapal› yerlere doldurulacaklar. Buralarda olmas› gereken sosyal çal›flmac›lar, psikologlar ve standart kurumun bak›m› sa¤lanmayacak. Hiç kimse buna itiraz edemeyecek. ‹tiraz sadece uluslararas› mahkemelere gidildi¤inde olacak. Bu tablo bundan sonra sürekli karfl›m›za ç›kacak. Yeni ceza kanununun uygulanmas›yla birlikte çocuklara inan›lmaz kötü koflullar› da getirecek. Buna en güzel cevap Baro'nun 13 May›s’ta yapt›¤› yürüyüflteki pankart›yd›: “Çocuklar tehlikeli de¤il tehlikededir.” Elbetteki TCK muhalif güçleri de unutmuyor. Her türlü muhalefeti ezmeye göre tasarlanm›fl devlet yap›s› yeni TCK ile perçinleniyor. Baflta bas›n üzerinde uygulanan bask› yeni TCK ile katmerleflirken, bu sefer salt sosyalist bas›n› de¤il burjuva medyan›n dürüstlü¤ünü korumay› baflarm›fl habercilerini de tehdit eder nitelikte. Yeni TCK bas›n yay›n yoluyla ifllenen suçlar kavram›n› kabul etti¤i için gazeteciler hapis cezas›yla karfl› karfl›ya. Hükümet alt› maddede de¤ifliklik yap›laca¤›n› bildirmiflti, ancak bu manevra gösterilen tepkileri azaltmaya dönük
bir aldatmaca olarak kald›. Yeni Ceza Yasas›, düflünce özgürlü¤üne de ciddi k›s›tlamalar getiriyor. Kanun, “milli menfaatlere” ayk›r› davrand›¤›na inand›¤› insanlar›n önüne üç y›ldan on y›la kadar hapis cezas› koyuyor. Milli menfaatlerin ne oldu¤u konusu ise esas büyük sorunu oluflturuyor. Asl›nda çok fazla kafa kar›fl›kl›¤›na gerek yok. Biz milli menfaatleri çok iyi biliyoruz. Naz›m’›n dedi¤i gibi biz “vatan hainiyiz” onlarsa “milli menfaatlerin” y›lmaz savunucular›! Örne¤in size “K›br›s sorunu nas›l halledilir?”diye bir soru sordular. Siz de, çözüm olarak “Ada askersizlefltirilmeli, Türk askeri adadan ç›kmal›, Türkiye K›br›s’tan elini çekmeli” dediniz. ‹flte siz yeni kanuna göre milli menfaatlere ayk›r› hareket etmifl oluyorsunuz. Yeni TCK’ya en büyük tepki polislerden gelmiflti. Polislerin faflist karakterlerinden kaynaklanan bu isyan›n asl›nda dayana¤› yok. Sahte bir görüntü yarat›l›yor. Polise sorarsan›z sanki bundan sonra yepyeni maddeler uygulamada olacak. Oysa böyle bir fley sözkonusu de¤il. Bugüne kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) uygulan›yordu. Bu günden sonra da CMUK'taki esaslar yine uygulanacak. CMUK'a göre polis savc›n›n emrinde, savc› ad›na soruflturma yap›yor. Yeni kanunda (C‹K) yine öyle olacak. fiu anda polis ev aramas› için savc›n›n baflvurusuyla hâkimden karar al›yor. Bundan sonra da aynen böyle çal›flacak. Asl›nda yeni kanunda tek bir fley de¤iflti. O da, CMUK'un 166'nc› maddesi. Bu madde “Cumhuriyet baflsavc›lar› bir y›l›n sonunda, o yerdeki adli kolluk hakk›nda de¤erlendirme raporlar› düzenler, mülki amirlere gönderir” diyor. Bu flu anlama geliyor; savc›n›n emrinde çal›flan polisin sicil amiri, yeni kanunla art›k savc› olacak. Eskiden polisin çal›flma biçimi, baflar›s› ‹çiflleri Bakanl›¤› ve vali taraf›ndan de¤erlendiriliyordu. Savc› ise sadece suç kovuflturmalar›yla görüntüde ilgileniyordu. Bu durum polisi özerk k›l›yordu. fiimdi polisler yeni kanunla savc›lar›n polis hakk›nda de¤erlendirme yapmas›na dayanam›yorlar. Düzenin hizmetinde de olsa bir hukuk adam›n›n teflkilatlar›n›n içine girmesini kabul etmiyorlar. Yeni kanuna karfl› ç›kmalar›n›n nedeni bu. Yetkileriyle ilgili bir sorun yok. Savc›l›k ve polis birlikte düflünüldü¤ünde, yeni kanunun çok daha fazla yetki verdi¤i hukukçular taraf›ndan aç›kça ifade ediliyor. Ölüm oruçlar› konusunda geçti¤imiz süreçte köfleye s›k›flan burjuvazi bu sefer çözümü de yasayla getiriyor. Yasada kabaca flöyle deniliyor: “... hangi nedenle olursa olsun kendilerine verilen yiyecek ve içecekleri sürekli reddeden hükümlüler, bu hareketlerinin kötü sonuçlar› ile b›rakaca¤› bedensel ve ruhsal hasarlar konusunda doktor taraf›ndan bilgilendirilecek. Psiko-sosyal hizmet birimince de bu hareketlerinden vazgeçmeleri yolunda çal›flmalar yap›lacak ve sonuç al›namamas› halinde, beslenmelerine kurum tabibince belirlenen rejime göre uygun ortamda bafllanacak. “Beslenmeyi reddederek açl›k grevi veya ölüm orucunda bulunan hükümlülerden, al›nan tedbirlere ve
yap›lan çal›flmalara ra¤men hayati tehlikeye girdi¤i veya bilincinin bozuldu¤u doktor taraf›ndan belirlenenler hakk›nda, isteklerine bak›lmaks›z›n kurumda, olanak bulunmad›¤› takdirde derhal hastaneye kald›r›lmak suretiyle muayene ve teflhise yönelik t›bbi araflt›rma, tedavi ve beslenme gibi tedbirler, sa¤l›k ve hayatlar› için tehlike oluflturmamak flart›yla uygulanacak.” Ayr›ca “intihara teflvik edenler” de suçlu say›l›yor yeni yasayla. Ölüm oruçlar›n› destekleyen eylemler yapmak, tutsaklar›n taleplerini d›flar›da dillendirmek suç say›lacak. Ek olarak ölüm oruçlar› ile ilgili haber yapmak bu kapsamda de¤erlendirilip ceza verilebilecek, hatta bunu bas›n yoluyla yaparsan›z suçunuz daha da a¤›r olacak. Cezaevlerinde ne yapt›klar›n› herkes gibi kendileri de çok iyi biliyorlar. Ama bundan sonra bilinmesini istemiyorlar. Ayr›ca yeni kanun ihbar mükellefiyeti de getiriyor. Yurttafllar, ifllenmekte olan bir suçu ilgili merciye ihbar etmezlerse, kendileri de hapisle karfl›lafl›yorlar. Ajanlaflt›r›lm›fl bir toplum yaratmak peflinde kofluyorlar. Her yere koyduklar› kameralarla, ajanlaflt›r›lm›fl insanlar› ile paranoyak bir toplumun tohumlar› at›l›yor. Bugüne kadarki AB uyum yasalar› en az›ndan demokratlaflma görüntüsü tafl›yordu. Ancak TCK bunun yan›ndan bile geçmiyor. “Kapkaça ve trafik canavar›na karfl› çok cayd›r›c› maddeler var” diye aklanmaya çal›fl›lan, insanlar›n hassas oldu¤u maddelerin öne ç›kar›lmaya çal›fl›ld›¤› yasa kimseyi kand›rabilmifl de¤il. Liberal çevreler bile bu yasan›n bizi AB yolundan ç›karaca¤›n› söylüyor. Burjuvazi kendi ç›kmaz› içinde debelenirken önden yolunu düzleme u¤rafl›nda. Özellikle muhalefete yönelik maddeleri ile TCK eskinin devam›ndan öte bir anlam tafl›m›yor. Sadece bundan böyle gizli sakl› yapt›klar› fleyleri aç›ktan yapma imkan› bulacaklar. Ancak bu sald›r›lar onlar›n düzeninin y›k›lmaya mahkum oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmeyecektir. Onlar›n korku imparatorlu¤u iflçi s›n›f›n›n devrimci mücadelesiyle ufalan›p gidecektir.
E k i m G e n ç l i ¤ i
15
‹stanbul gözalt›nda!..
E k i m G e n ç l i ¤ i
“M. O. B. E. S. E., ‹stanbul Valili¤i’nin deste¤i ile ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü bünyesinde faaliyete geçirilen ‘Kent Bilgi ve Güvenlik Sistemi’dir. ‹stanbul halk›na sunulmakta olan kamu hizmetlerinin iyilefltirilmesi, yönetim ifllevinin kolaylaflt›r›lmas›, muhtarl›k hizmetlerinin düzenlenmesi ve suç say›s›n›n düflürülmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede 952 muhtarl›k, 3500 polis arac›, 150 mobil polis karakol ünitesi, ‹l ve ‹lçe Komuta Merkezleri ve ‹l Emniyet Müdürlü¤ü hizmetlerinin yürütülmesini sa¤layan 12 ayr› sistem, yaz›l›mlar ile entegre edilmifltir. Acil durum hizmetleri ‘emergency’ (iftaiye, sa¤l›k, vb.) baflta olmak üzere, zamanla gerekli görülen di¤er kurumlar›n da sisteme entegre edilmesi planlanmaktad›r. Böylelikle, söz konusu hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili olarak, ‹stanbul ilinde görevli bulunan yöneticilerin, yönetim ile ilgili görevlerini daha etkin bir flekilde yerine getirebilmeleri mümkün olacakt›r… Polis, uygulamalar›n›n büyük bir k›sm›n› sokakta gerçeklefltirmekte ve vatandaflla do¤rudan temas halinde olabilmektedir. Özellikle asayifle müessir suçlar›n kontrolü / önlenmesi ve polis m›nt›ka alanlar›nda güvenli¤in sa¤lanmas›, mobil ekipler taraf›ndan yap›lmaktad›r. Bu çerçevede, polisin mobil teknoloji kullan›m›na olan ihtiyac› artmaktad›r. Polisin, bu ihtiyac› do¤rultusunda, mobil birimlerinin hareket kabiliyetini artt›ran, verimli ve etkin hizmetler yapmaya imkan tan›yan sistemleri, mevcut alt yap›s›na adapte etmesi gerekmektedir. Mobil uygulamalar›n hayata geçirilmesiyle, olaylara en k›sa sürede müdahale, kifli hak ve özgürlüklerine sayg› ile, toplum destekli polislik alanlar›na yönelik, somut ad›mlar at›lacakt›r.” (MOBESE sistemine iliflkin internet sitesinden al›nm›flt›r. http://mobese.iem.gov.tr/) ‹stanbul gözalt›nda… Her taraf›na yerlefltirilen kameralarla, mobil karakollar, muhtarl›klar vb. ile oluflturulan “güvenlik” çemberi ile koca flehir içindekilerle gözalt›na al›nd›. Hatta bu da yetmedi, ‹stanbul’a giriflte vize uygulamas› gündeme getirildi. Peki, bu kadar haz›rl›k kime karfl›? Her ne kadar artan suça karfl› oldu¤u söylense de, çevrilen silah›n ucunda muhalif güçler duruyor. Görünen o ki toplumsal muhalefet tüm darl›¤›na ra¤men birilerinin uykular›n› kaç›rmaya devam ediyor. Sistem kendi çaresizli¤inin ve korkusunun çözümünü insanlar›n etraf›ndaki çemberi daraltmakta buluyor. Herkese potansiyel suçlu muamelesi yap›lmas› art›k garipsenen bir durum de¤il. Demokrasiden, insan haklar›ndan dem vuran, hatta bunu ihraç etmek için seferler düzenleyenlerin, F tipi cezaevlerine, kameralarla yarat›lan “güvenlik” ortam›n›n özel hayat›n gizlili¤ine
16
yapt›¤› sald›r›lar› desteklemeleri, dahas› bunlar›n daha genifl uygulamalar›n› kendi ülkelerinde çok önceden hayata geçirmifl olmalar› art›k kimseyi flafl›rtm›yor. Suçu üreten fleyin sistemin kendisi olmas› ve sözde suçla savaflanlar›n asl›nda sistemin bekçileri olmas› paradoksunu çözebilmek kapitalizmin s›n›rlar› içinde mümkün olmad›¤›na göre, sistem için yap›lmas› gereken fley suçun (tabii burada suç kavram›n›n ne oldu¤u bafll› bafl›na bir tart›flmad›r) yönetilmesidir. Dönün a盤a ç›kart›lan çetelerin bileflenlerine bak›n. Organizasyonun içinde, büyüklü¤üne göre s›fat› ve say›s› de¤iflse de, mutlaka devlet görevi yürütenler vard›r. Yani sistem hem suçu üretmekte, hem onu yönetmektedir. Bu çözümsüz denklemin içinde kameralar› istedi¤iniz yere koyun. Ama onlar›n amac› yaflan›lan dünyan›n hala güvenli oldu¤una, suç olarak tan›mlanan fleyin kötü insanlar›n iflledi¤i günahlar oldu¤una kitleleri inand›rmakt›r. Oraya buraya ast›¤› kameralar›n sadece üç befl maflay› yakalamaya yaraca¤›n› bile bile bunlara yat›r›m yapmas›n›n alt›nda yatan sebep budur. Bilimkurgu filmlerinde öngördü¤ü topluma koflar ad›m yaklaflan kapitalist sistemin bunu engellemeye dönük çabas›n›n beyhude oldu¤unun kendi de fark›nda. ‹flte bu yüzden bu güvenlik tedbirlerinden as›l beklentisi daha çok psikolojik. fiimdiden etrafta “kameralar flöyle yakal›yormufl, böyle çekiyormufl” türünden söylentiler yay›lmaya bafllad›. Baflta da vurgulam›flt›k; kameralar›n as›l hedefi “terör” bafll›¤› alt›nda muhalif güçler. ‹çinden geçti¤imiz sürecin her kilidi açan anahtar kelimesi haline gelen terör, her türlü hak gasp›n›n meflrulaflt›r›lmas›n› sa¤layan ana malzeme haline geldi. Burjuvazi bilinen kurnazl›¤›yla, sanki tüm dünyada yaflananlar gökten inmifl gibi davran›p, huzurlu bir ortam yaratmak söylemiyle belki hiç bir dönemde kitlelere kabul ettiremeyece¤i güvenlik önlemleri almaya bafllad›. Suçu engellemek üzere ‹stanbul’un en kalabal›k noktalar›na yerlefltirilen kameralarla arananlar›n veya flüphelilerin an›nda yakalanaca¤›n› övünerek anlat›yorlar. Düflünün ki 15 milyonluk bir flehirde en kalabal›k noktalara yerlefltirilen ve önünden milyonlar›n geçti¤i kamera bu kadar kifliyi tek tek an›nda tarayacak ve
yakalad›¤› görüntüleri bilgisayarda bulunan gene milyonlarca kay›tla karfl›laflt›racak ve bunlar›n aras›ndan “suçluyu” bulacak. Sonra sistem bunu en yak›n polise bildirecek ve suçlu yakalanacak veya takibe al›nacak. Tabii bu arada kiflinin kameraya net bir poz vermesi, eflkâlinin onu yakalayacak ekibe gönderilmesi vb. gibi flartlar›n oluflmas› gerekiyor. ‹mkâns›z de¤il, ama çok olas› da de¤il. Denebilir ki, kameralar›n görüfl alan› içinde yaflanan bir olay daha sonra çözümlenebilir. Ancak Londra’da son yaflananlar, bir flehrin tamam›n›n kamerayla donat›lsa bile çaresiz kalabilece¤ini gösteriyor. Bombac›lar›n kamera görüntülerinin yay›nlanmas› ile burjuva medyada “iflte kameralar›n faydas›” diye 盤l›klar at›lm›flt›. Ancak olay›n hiç de kameralarla de¤il, bombac›lardan birinin annesinin emniyete açt›¤› telefonla çözüldü¤ü, kamera görüntülerinin ise bunun üzerinden kullan›labilir hale geldi¤i ortaya ç›kt›. Yani kameralar ne bombalar patlarken, ne de patlad›ktan sonra pek bir ifle yaramad›. ‹stanbul’u kurtarmak(!) üzere yola ç›kanlar bunda baflar›l› olursa, bunu tüm Türkiye’de uygulamay› planl›yorlar. Bu arada; peki uyuflturucu sokak ortas›nda m› sat›l›yordu, kapkaçç›lar Taksim meydan›nda m› çal›fl›yorlard› ve bu biliniyorsa Taksim’in ortas›nda ellerinde otomatik silahlar› ile bir afla¤› bir yukar› yürüyüp etraf› taciz eden kolluk güçleri ne ifl yap›yordu diye sormak kimsenin akl›na gelmiyor. Herkes biliyor ki, bunlar›n hepsi bizim için, biz bafl›m›z› kald›rmayal›m diye. 12 Eylül’den beri ince ince ifllenen, “gölgesinden bile korkan toplumu” yaratmaya dönük çabalar. Büyük oranda psikolojik bask› amac› güdülüyor. Sürekli izleniyor hissi yaratmak esas amaç. Elbette olay hafife al›nmamal›. Ancak bu konuda medyan›n kopartt›¤› yaygaraya kat›lman›n pek de anlam› yok. Ev ve cep telefonlar›n›n hiçbir kurala tabi olmadan dinlendi¤i, internetin takip edildi¤i, tüm toplumun fifllendi¤i bir dünyada yafl›yoruz. Tüm bunlara ra¤men sistem insanl›¤› topyekûn biat eden hale sokabilmifl de¤il. Bizim gerçekleri görmemiz, gerçek h›rs›zlar›n, katillerin pefline düflmemiz için MOBESE’ye gerek yok. Biz katilleri, h›rs›zlar› her gün görüyoruz asl›nda. Eyüp Beyaz’›, 17’leri neredeyse canl› yay›nda katledenleri, bankalar› hortumlay›p sefas›n› sürenleri biz her daim görüyoruz. Hatta bizim sistemimiz onlar›nkinden daha geliflkin; dünyan›n öbür ucundaki katilleri, h›rs›zlar› bile yakal›yoruz. Ortado¤u’yu kana bulay›p buradaki petrolü gasp edenlerin ve destekçilerinin görüntüleri arflivlerimizde mevcut. Arflivimizin çok “zengin” oldu¤unu söyleyebiliriz. Öyle ki art›k ne odalara ne de yüreklere s›¤›yor. Ne zaman onlara baksak öfkemiz bir kat daha art›yor. Aç›k davetimizdir; buyursunlar onlar da bizi çeksinler. Ne korkuyoruz, ne de kaç›yoruz! Çünkü onlar ne zaman çektikleri bu görüntülere baksalar korkacaklar...
Adana’da tutuklama terörü...
Bask›lar bizi y›ld›ramaz! Dersim’de katledilen 17 MKP‘li devrimci ülke genelinde yap›lan eylem ve etkinliklerle an›lm›fllard›. Adana’da da bir araya gelen devrimci kurumlar bir eylem takvimi ç›kartarak, önüne bu yi¤it devrimcileri hak ettikleri gibi u¤urlama görevi koymufltu. Yap›lan planlama çerçevesinde birçok eylem ve etkinlik gerçeklefltirildi. Katliama iliflkin ortak bildiri ç›kart›larak iflçilere, emekçilere ve gençli¤e ulaflt›rma kararlaflt›r›ld›. Bildirilerimiz devletin tahammülsüzlü¤üyle karfl›land›. Bas›m s›ras›nda TMfi ekipleri matbaay› birçok kez basarak tehditler savurdu. 28 Haziran’da Meydan Mahallesi’nde da¤›t›lmas› planlanan bildiriyi da¤›tmak için buluflan 9 arkadafl›m›z, tekme tokat gözalt›na al›narak TMfi’ye götürüldü. Arkadafllar›m›z ifade vermeyi reddettikleri için 29 Haziran’da savc›l›¤a ç›kar›ld›lar. Savc› 9 kifliyi tutuklama istemiyle mahkemeye sevketti. 2 yoldafl›m›z ve 3 devrimci dostumuz, bas›n aç›klamalar›nda çekilen foto¤raf ve video çekimleri delil gösterilerek, yasad›fl› örgütü övmek ve propagandas›n› yapmak iddias›yla tutuklan›p cezaevine gönderildi. Arkadafllar›m›z mahkemedeyken adliye önünde onlar› yaln›z b›rakmad›k. Arkadafllar›m›z adliyeden ç›karken “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!” slogan›n› bir kez daha katliamc›lar›n yüzlerine hayk›rd›lar. D›flar›da bekleyenler olarak biz de onlara destek verdik. “Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz!”, “Faflizme karfl› omuz omuza!” vb. sloganlar›m›zla biraz yürüdükten sonra eylemi sonland›r›p da¤›ld›k. Arkadafllar›m›z flu anda Adana F Tipi Cezaevi ve Kürkçüler E Tipi Cezaevi’nde bulunuyorlar. Yafl› tutukland›¤› s›rada 18 yafl›ndan küçük oldu¤u için ve 18 yafl›ndan küçük siyasilerin konulacak yerinin olmamas› bahane edilerek, yoldafl›m›z Serdar ‹pek yaklafl›k bir ay boyunca E Tipi cezaevi tecridinde tutuldu. fiimdi ise tek kiflilik bir odada tutulan yoldafl›m›z›n yak›nda F Tipi Hücrelerine al›nmas› bekleniyor. Yoldafl›m›z üzerinde sürekli bask› kurulmak isteniyor. Yaklafl›k bir ay boyunca havaland›rmaya ç›kart›lmad›¤›n› ve gönderilen onlarca mektubun hiçbirinin ulaflmad›¤›n› ö¤rendik. Di¤er yoldafl›m›z ve dostlar›m›z ise Adana F Tipi hücrelerinde bulunuyorlar. Cezaevi giriflinde a¤›r flekilde dövülen arkadafllar›m›z, Ekim Gençli¤i okurlar› Serdar ‹pek, Taner ‹mrek, Devrimci Demokrasi okuru Cemal Do¤an, ‹flçi Köylü okuru Murat Özçelik, At›l›m okuru Hüseyin Tiryaki’nin yaraland›¤› alabildi¤imiz bilgiler aras›nda. Bu bask›lar arkadafllar›m›z› ve bizleri y›ld›rmaya yetmedi ve yetmeyecek. Bütün okurlar›m›z› ve yoldafllar›m›z› tutsak arkadafllar›m›zla dayan›flmaya ça¤›r›yoruz. Mektuplar›m›zla, kartlar›m›zla onlar› yaln›z b›rakmayal›m. Bundan önceki sald›lar bizleri y›ld›ramad›, bundan sonra da bofla ç›kar›lacak. Mücadelemiz hiçbir engele tak›lmadan devam edecek ve biz kazanaca¤›z.
E k i m G e n ç l i ¤ i
Adresler: Serdar ‹pek : Kürkçüler E Tipi Cezaevi Tecrit Bölümü Yüre¤ir/Adana Taner ‹mrek, Cemal Do¤an, Murat Özçelik: Adana F Tipi Kapal› Cezaevi A3 Yüre¤ir/Adana Hüseyin Tiryaki: 1 nolu F Tipi Cezaevi A2 Kürkçüler/Adana
Adana Ekim Gençli¤i
17
“Demokrasi” maskesi saydamlaflt›!
Sermaye iktidar›n›n kula¤› bizde! E k i m G e n ç l i ¤ i
18
Son aylarda devrimcileri hedef alan sald›r›lar yo¤unlaflm›fl durumda. Newroz’la beraber ülkenin dört bir yan›nda yaflanan sivil faflist sald›r›lar, devlet katliamlar› ile sürdürüldü. Devrimcilerin bedenlerini hedef alan bu sald›r›lar›n yan› s›ra, ülke genelinde ola¤anüstü hal ilan edildi¤i alg›s›n›n yarat›lmas›n›n ad›mlar› da h›zla at›ld›. ‹stanbul baflta olmak üzere birçok ilde ifllek caddelere, meydanlara tak›lan kameralar, ç›kart›lan telefon dinleme yasas› ve burjuva bas›n›n teröre karfl› bafllatt›¤› kahramanca (!) savafl ile, kitlelerde bir savafl›n efli¤inde olma hissi uyand›r›lmaya çal›fl›l›yor.
Haberleflme hakk›na sald›r› Dünyan›n dört bir yan›nda efl zamanl› ya da birbirini izleyerek al›nan önlemler AB demokrasisini, ABD’nin özgürlükler ülkesi olma palavralar›n› gülünç hale getirdi. Yeni TCK ve C‹K ile bafllayan “12 Eylül ‘80’de s›k›yönetim ad› alt›nda uygulad›klar›m›za nas›l yasal k›l›f yarat›r›z” çabalar› somut meyvelerini vermeye bafllad›. Bu çabalar›n somut bir ürünü de, haberleflmede devlet denetimine yasal k›l›f bulmak oldu. Art›k polis, jandarma ve M‹T telefon konuflmalar›n› dinleyebilecek, SMS’leri ve e-mailleri okuyabilecek ve tüm bunlarda önemli bulduklar›n› kaydedebilecek. ‹dari teflkilat içerisinde bu konuya uygun bir kurumsallaflmaya gidilecek, uzman bir birim oluflturulacak. Bu birimin amac›, yasan›n ç›kart›lma amac›n› özenle yerine getirmek, yani terörle mücadele etmek, önlem almak! Bu biçimde ifade edildi¤inde yeni bir uygulama ile karfl› karfl›ya kal›nd›¤› fikri oluflabilir. Ancak aç›k ki, geçmiflten bugüne süregelen bir uygulaman›n somut bir yaz›l› metne ba¤lanmas›, yaln›zca yap›lanlar›n daha ayan beyan yap›laca¤› anlam›na geliyor. Uygulaman›n dikkat çekici noktas› ayr›ms›z bir biçimde uygulanacak olmas›. Önleyici kolluk hizmeti olarak tan›mland›¤› ölçüde, uygulamada eflitlik prensibi gere¤ince (ki burjuvazi her daim oldu¤u gibi bu kez de salt ç›kar›na uygun düflen prensipleri uygulamaya sokuyor) Türkiye’de kullan›lan tüm telefonlar dinlenebilecek. K›saca tüm vatandafllar potansiyel birer suçluya dönüfltürülmüfl oluyor, devlet herkesten flüpheleniyor. Bu yeni düzenlemeyle beraber burjuva hukuku bir kez daha, ne denli “esnek” ve ça¤a uyum sa¤layabilen bir niteli¤e sahip oldu¤unu ispatlam›fl oldu. Burjuva hukukunda yasalar uygulamay› belirlemez, her dönem uygulamaya göre yasa oluflturulur. Bunun avantaj›, burjuva iktidar›n›n dönemsel ç›karlar›na uygun olarak yasal de¤iflikliklere gidebilmesi ve böylelikle meflruluk zemininde yaflad›¤› t›kanmay› yasal zeminde çözebilmesidir. Yasalar karfl›s›nda insanlar›n boyun e¤mesi gerekti¤i bilincinin temeli, cumhuriyet döneminin çok öncesinde at›lm›flt›r. Dinsel buyruklara uygun davranmaktan normatif kurallara boyun e¤meye evrilmifl bu süre zarf›nda
yarat›lan bilinç, “meflru de¤ilse bile yasal, bu yüzden itiraz edemezsin” bilincidir. Adalet ve hakkaniyet kapitalist düzende yine salt yasall›kla aç›klanabilir kavramlard›r. Yasal olan›n uygulanmas› adildir. Ötesinde adalete farkl› bir k›stas getirme çabalar›n›n kapitalist düzene kataca¤› bir avantaj yoktur. Bu yüzden burjuva hukuk aç›s›ndan anayasal olarak gizli olmas› öngörülmüfl haberleflme, kapitalist ç›karlar› riske atan bir araca dönüflüyorsa, gizlilik yerini derhal devlete aç›kl›¤a b›rakabilir. Zira kapitalist düzen aç›s›ndan kendi güvenli¤i ve süreklili¤inden daha önemli ikinci bir fley yoktur. Al›nan bütün önlemler aç›k bir korkuyu d›fla vuruyor. Sermaye iktidar› iflçi ve emekçilere yönelik y›k›m sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› ölçüde, bu sald›r›lara karfl› geliflebilecek tepkilerin önünü flimdiden almak istiyor. Bugüne kadarki demokrasi paketlerinin hep milyonlarca iflçi ve emekçiye açl›k ve sefalet getiren yeni silahlar›n tafl›nmas›n›n arac› oldu¤u görüldü. Terörle mücadele denilen fleyin, hep devlet terörünü gizlemeye yarayan bir kamuflajdan ibaret oldu¤u ortaya ç›kt›. Ancak art›k sermaye iktidar›n›n tüm maskeleri düflmüfl durumdad›r. ‹flçi ve emekçiler cephesinden devlet, ne bir beklentinin, ne bir umudun karfl›l›¤› olabilir. Onlar için devlet demek, açl›¤›n, yoksullu¤un, evsizli¤in, ölümcül hastal›klar›n, sömürünün kayna¤› demektir. Bugün bir çok iflyerinde iflçiler ekmeklerine, yaflamlar›na sahip ç›kmak için direniyorlar. Bugün gecekondu mahallelerinde iflçi ve emekçiler devletin kolluk kuvvetleriyle çat›fl›yorlar. Sermaye iktidar›n›n korkusu bofla de¤ildir. Sermaye iktidar›na karfl› mücadele eden cephe gitgide geniflliyor, deneyim kazan›yor. Sermaye iktidar› ise kendi haz›rlad›¤› sonunun kabuslar›n› görüyor!
Tutuklama terörü bofla ç›kar›ld›...
Mücadelemiz sürecek! Düzenin kolluk güçleri 21 Haziran günü, Tunceli Ovac›k ilçesinde katledilen 17 MKP gerillas›n›n katledilmesinin protesto edildi¤i bas›n aç›klamas›n› bahane ederek eyleme kat›lan insanlar›n evlerine ve Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’ne sabah›n alt›s›nda bask›n düzenlemifltir. Evlerden al›nan 13 kifli keyfi bir biçimde iki gün boyunca TEM‘de gözalt›nda tutulmufltur. 27 Haziran günü mahkemeye ç›kar›lan arkadafllar›m›z as›ls›z gerekçelerle tutuklanm›flt›r. Böylece yeni TCK yasas› ilk meyvelerini vermifl, arkadafllar›m›z örgüt propagandas› yapt›kt›klar› ve halk› silahl› isyana teflvik ettikleri gerekçesiyle cezaevine konulmufltur. Gözalt› terörü ilerleyen günlerde de devam etmifl ve tutuklananlar›n say›s› 15’e ç›km›flt›r. Yarg› terörünün as›l amac›n›n devrimcileri ve demokratlar› sindirmek ve ezmek, bununla birlikte emekçilerin tüm umutlar›n› yok etmek ve hakl› bir mücadele yolunda ilerleyenleri karanl›¤a bo¤mak oldu¤unu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle gözalt›lar›n oldu¤u ilk günden itibaren yapt›¤›m›z eylemlerle arkadafllar›m›z› sahiplendik, yerel ve ulusal bas›nda yeralan yalan yanl›fl haberleri teflhir ederek emekçilere gerçekleri anlatt›k. Tüm demokratik kurumlar›, sendikalar› ve siyasi partileri yap›lan hukuksuzlu¤a karfl› dayan›flmaya ça¤›rmam›za ra¤men hiçbir yan›t alamad›k. Yapt›¤›m›z ça¤r›lar türlü bahaneler gerekçe gösterilerek yan›ts›z b›rak›ld›. Düzenin yasall›¤›na s›¤›nm›fl reformist partiler “birlikte yapaca¤›m›z bas›n aç›klamas›nda bizim de gözalt›na al›nmayaca¤›m›z ne malum” diyerek bizden gözalt›na al›nmama garantisi istediler. Sendikalar ise destek vereceklerini söyledikleri halde toplant›lara kat›lmad›lar. Bizler ise, Ekim Gençli¤i ve HÖC olarak, tutuklamalar, bask› ve provakasyonlar› sokakta gö¤üsledik, emekçilere gerçekleri anlatt›k ve herkese birlikte hareket etmenin gereklili¤ini vurgulad›k. Aileler de çocuklar›na yönelik hukuksuzlu¤a karfl› anlaml› bir tutum ald›lar. Mahkemeye yap›lan itirazlar sonucunda arkadafllar›m›z 5 Temmuz akflam› serbest b›rak›ld›lar. Arkadafllar›m›z› ailelerle birlikte cezaevi önünde karfl›lad›k. Onlarla birlikte “bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›n› hayk›rd›k. Egemenler bilmelidirler ki, bu katliam, tutuklamalar ve bask›lar bizleri çeliklefltirmekten baflka bir ifle yaramamaktad›r. Herfleye ra¤men yine buraday›z ve olmaya devam edece¤iz. Tafl›d›¤›m›z umudu ve gelece¤e olan inanc›m›z› mücadelemizle somutlaflt›raca¤›z. Bu bilinç ve sorumlulukla gençli¤e umudu tafl›maya devam edece¤iz.
BES yöneticilerine soruflturma aç›ld›...
Anadilde e¤itim hakt›r! Kürt halk›na yönelik inkar ve imha politikalar›n›n bir parças› olarak sermaye devleti bu sefer de Büro Emekçileri Sendikas›’na (BES) sald›r›yor. Sendika tüzü¤ünde bulunan “Dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi düflünce, felsefi inanç, din, mezhep ve meslek fark› gözetmeksizin bütün üyeleri aras›nda amaçlar› do¤rultusunda birlik ve dayan›flmay›, üyelerinin kültürlerini gelifltirmeyi, ana dillerini kullanmay› amaçlar” ifadesi nedeniyle sendika merkez yöneticileri hakk›nda haz›rl›k soruflturmas› bafllat›ld›. Konuyla ilgili olarak bir bas›n aç›klamas› düzenleyen sendika yöneticileri “Anadilde e¤itim ve ö¤renim hakk› temel insan hakk›d›r“ diyerek, siyasi bir kararla soruflturma bafllat›ld›¤›n› belirttiler. 2002 y›l›nda da tüzük de¤iflikli¤i istenen sendika, kurulufl tüzü¤ünde yer alan “Sendika herkesin ana dilde konuflma ve e¤itim hakk›n› savunur” ifadesini Mart 2002’de yap›lan genel kurulunda bugünkü haliyle de¤ifltirmiflti. Ard›ndan Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'nca soruflturma bafllat›lm›fl ve takipsizlik karar› verilmiflti. 2002’de takipsizlik karar› veren ayn› savc› 2005’de soruflturma açt›. ‹flçiler, emekçiler, ilerici ve devrimci güçler üzerindeki bask›lar›n a¤›rlaflt›¤› yeni bir döneme girdi¤imiz flu günlerde sermaye devleti sald›r›n›n hiçbir aya¤›n› boflta b›rakmamaktad›r. Yeni yasal düzenlemelerle hak gasplar›na h›z vermekte, kolluk güçlerinin yetkilerini geniflleterek ilerici devrimci güçler üzerindeki bask›lar› artt›rmaktad›r. BES son y›l›n en diri sendikal örgütlülü¤ü olarak çoktan beri hedef haline gelmifl durumdayd›. Özellikle k›fl aylar›nda yürüttü¤ü eylemlilik süreci ile KESK’in en dinamik sendikas› olarak öne ç›km›flt›. Benzer sald›r›lar için bir örnek teflkil etmesi beklenen E¤itim Sen’i kapatma davas› süreci sendikal bürokrasinin teslimiyetiyle sonuçlan›nca KESK içindeki diri güçlerde bir tepki a盤a ç›km›flt›. Bu durumun fark›nda olan KESK yönetimi tutumundan çark ederek, yap›lan bas›n aç›klamas›nda “Bu bir özelefltiridir, E¤itim Sen sürecinde çok etkin olamad›k belki, ama BES ve di¤er sendikalar›m›z üzerinde bu tehditlere karfl› daha aktif ve etkin bir mücadele verece¤iz. Demokratik kitle örgütleriyle ve KESK olarak, di¤er sendikalar›m›zla birlikte direngen-sürekli bir mücadele yürütülmek zorunludur.” demek zorunda kald›. Gerçeklefltirilmek istenen herhangi bir demokratik hakk›n gasp› de¤ildir, y›llard›r yürütülen inkar ve imha politikalar›n›n bir uzant›s›d›r. Bast›r›lmak istenen bir ulusal kimliktir. Tüm bu soruflturmalar ve kapatma davalar›, yarat›lmaya çal›fl›lan faflist histeriden ba¤›ms›z de¤ildir. Biz genç komünistler olarak mazlum Kürt halk›n›n hakl› ve meflru taleplerinin arkas›nda, direnen emekçilerin yan›nday›z.
E k i m G e n ç l i ¤ i
Samsun Ekim Gençli¤i
19
ÖSS ve OKS aç›kland›!
Burjuva e¤itim sistemi yine ö¤rencilere s›f›r da¤›tt›! E k i m G e n ç l i ¤ i
S›f›rlar topland›¤›nda yine s›f›r elde edilir matematikte. Yani s›f›r toplamada etkisiz elemand›r. Ancak bu kez, s›f›rlar üst üste geldi¤inde öyle büyük bir yekün ç›k›yor ki ortaya, üstünü kapatabilmek yahut görmezden gelebilmek mümkün de¤il. Aç›k ki, e¤itim sisteminin temelini s›f›rlar oluflturuyor. Ve çarp›kl›¤› da yuvarlak ve içi bofl bir zemine dayanmas›ndan ileri geliyor. ÖSS ve OKS s›navlar›n›n ardarda aç›klanmas›ndan sonra, burjuva bas›n dikkatleri özenle birincilerin, ikincilerin okuduklar› özel okullara, gittikleri dershanelere çekmeye çal›flsa da, sonuçlar›n üstünü kapatmakta zorland›. Halihaz›rda görmezden gelinemeyecek bir tablo var ortada. ÖSS’den s›f›r alanlar›n say›s› geçen senenin iki kat›. OKS sonuçlar›na göre ise, her on ö¤renciden biri s›f›r ald›.
ÖSS sonuçlar›n›n ortaya ç›kard›klar› ÖSS’de geçen sene oldu¤u gibi bu sene de baflar› büyük oranda Anadolu liseleri ve fen liselerinin tekelindeydi. S›nav sonras› televizyon ve gazetelere tafl›nan birinci, ikinci ve üçüncüler, baflar›l› olduklar› andan itibaren, art›k e¤itim sisteminin aklanmas›nda birer mafla, dershanelerin ve özel okullar›n›n reklamlar›nda kullan›lan birer metaya dönüflmüfllerdi. Zaten y›llard›r
20
fark›nda olarak ya da ço¤u kez olmayarak bu role haz›rlanm›fl, beyinleri sistemli bir biçimde ifllenen birer malzemeye dönüflmüfllerdi. Ortaya ç›kan ürün s›nav derecesi olunca, art›k onlar bedenleri ile de sistemin kanatlar› alt›na girdiler ve üzerlerine giydikleri dershane t-shirtleri ile kafalar›ndaki okul armal› flapkalar›yla podyumda acemice yürüyen mankenlere dönüfltüler. Sonuç itibariyle bu çocuklar›n baflar›s›nda çarp›k e¤itim sistemi ve bu sistemin temel yap› tafl› olan dershaneler ve özel okullar d›fl›nda kazanan kimse yok. Zira önümüzdeki sene yeni birinciler ç›kacak ve bu gençler çoktan unutulmufl olacak. Üniversiteyi bitirdiklerinde karfl›lar›na iflsizlik duvar› ç›kt›¤› zaman ÖSS dereceleri onlar için bir ifl imkan›na dönüflmeyecek. ÖSS ve OKS sonuçlar›n›n ilk ortaya ç›kard›¤› gerçek bu iflte. Her sene oldu¤u gibi bu sene de baflar› e¤itim hayat› için en çok para saçabilen kesimlere aitti. E¤itimin niteli¤inin iller aras›ndaki eflitsizli¤i de ayn› s›n›fsal eflitsizli¤in bir uzant›s› olarak karfl›m›za ç›kt›. Do¤u illeri, Bat›’ya oranla tart›flmas›z baflar›s›zd›lar. En baflar›l› k›rk il içerisinde, Do¤u illeri aras›ndan yaln›z iki tanesinin ad› say›labiliyordu!
Hayata s›f›rdan bafllayanlar! E¤itim süreci boyunca ö¤renciler onlarca s›navla karfl› karfl›ya kal›yorlar. Ancak her nas›lsa bir k›sm› s›nava bafllang›ç noktas›n›n çok gerisinden bafllarken, di¤erleri
ad›mlarca önden koflmaya bafll›yorlar. Bir k›sm› hayata s›f›rdan bafll›yor, bir k›sm› ise hayata bafllad›klar›nda ileriki yaflamlar›n›n yolu büyük oranda çizilmifl oluyor. Sonra üstü örtülü yorumlar getiriliyor bu konuya iliflkin. Birileri yolda tökezleyip düfltükleri için aptal ilan ediliyor, di¤erleri ise y›llarca desteklenmenin güveniyle rahat ve zorlanmadan yürüyerek üstün zekal› mertebesine yükseltiliyor. ‹flçi ve emekçi çocuklar› hangi flartlarda s›nava haz›rlan›r? Dershaneler rehberlik programlar›nda hem çal›fl›p hem okuyan ö¤rencilerin nas›l çal›flmas› gerekti¤ine dair bir program haz›rlanm›yor. Büyük dershanelerden birinde ÖSS’den bir ay önce ÖSS’ye haz›rl›k semineri veriliyor. Konu, “S›nav öncesi beslenmede dikkat edilecek hususlar”. Elma yiyin, süt için, protein al›n, çeflitli ama s›k beslenin, ya¤dan kaç›n›n, fluna dikkat edin, buna dikkat edin!.. Asgari ücretle geçinmeye çal›flan bir ailenin s›nava haz›rlanan çocu¤una beslenme listesi vermiyor bu büyük dershane! Tayyip Erdo¤an daha önce bu konuda veciz bir sözü vard›; “Simit ve çayla geçirin tüm ö¤ünlerinizi.” Tayyip Erdo¤an’›n çocuklar› OKS ya da ÖSS’ye girmek zorunda kalmadan yurtd›fl›na ç›kt›lar tabii. Onlar›n özel perhizlere ihtiyac› olmad›. “Sonra eksikliklerinizin üzerine gidin ve sak›n strese girmeyin, hayat›n›z›n sonu de¤il bu s›navlar” diye telkinler bafllar, s›nava iki hafta kala. En önemsiz dersten dahi ders alan, en iyi dershaneye giden, oldukça iyi bir ortaokul ya da lisede okuyan ö¤renci, do¤all›¤›nda kendine güvenecektir ve bu telkini de yerine getirmeyi baflararak bir kez daha kendisinden çok fley bekleyenlerin takdirini kazanacakt›r. Zaten kazanamasa da ifli haz›rd›r, ya da özel bir üniversiteye kapa¤› atacakt›r, ya da ailesinin onu ikinci üçüncü kez dershaneye gönderecek paras› vard›r. Ancak gelecek beklentilerini salt bu s›nava endekslemifl ve dershaneye ya hiç gitmemifl ya da tekrar gidebilmesinin imkan› olmayan gençler nas›l uyacaklar sakin olma telkinlerine. Elbette korkacak, strese girecekler. Daha kötüsü, baflar›s›zl›klar›n›n faturas›n› kendilerine kesecekler sonunda. Suçlamalar› gereken sistemin önünü kendi ald›klar› puan kapayacak ve hatta bu gençler kendilerine zarar verecekler. Bu sene de ÖSS aç›kland›ktan sonra birkaç yerden intihar haberleri duyuldu. Gencecik insanlar e¤itimde f›rsat eflitsizli¤inin kurban› olmufllard›.
puan› s›f›rlan›r. Veya 80 soru çözen bir ö¤renci e¤er 20 soru do¤ru çözerse, bunun 60 tanesi yanl›fl olunca 60 yanl›fl 20 do¤ruyu s›f›rlar. Burada asl›nda ham puan› 0.5 ile 0.5'in alt›na düflenler de¤erlendirmeye al›nm›yor. “Bu 's›f›r' meselesinden dolay› geçen sene, özellikle yaz›l› bas›n organlar›nda mesele bana göre bir hayli abart›ld›. fiunun bilinmesinde fayda var: Dünyan›n en geliflmifl ülkeleri olan ABD ve ‹ngiltere'de liseyi bitirme ça¤›na gelmifl olan, fakat okuma yazmas› bile do¤ru dürüst olmayan binlerce ö¤renci var. Bu tabii Türkiye'ye mahsus olan bir fley de¤il. Gönül ister ki, bunlar›n hiçbirisi olmas›n. Geçen y›la göre asl›nda bir art›fl söz konusu de¤il.” ‹flin garip yan›, Hüseyin Çelik geçen sene de benzer cümlelerle s›f›rlar› aç›klamaya çal›flm›fl ve “Tamamen barda¤›n bofl taraf›n› görerek, kendi kendimizi küçük görmeye ve felaket tellall›¤› yapmaya, moral bozmaya kesinlikle gerek yoktur.” demiflti. Bu aç›klamalarla Çelik ortaokul mezunu her on ö¤renciden birinin okuma yazma düzeyine bile gelememifl olmas›n› do¤al karfl›lamak gerekti¤ini, bunun bir felaket olmad›¤›n› aç›kl›yor. Referans noktas›n› ise ABD oluflturuyor. Zaten bütün bu aç›klamalarla Çelik “suç biz de de¤il, s›f›r alanlarda” demifl oluyor. “S›f›r alan binlerce kifli var diye kendimizi küçük mü görece¤iz?” Tam bir ars›zl›k örne¤i aç›klamalar bunlar. E¤itimdeki f›rsat eflitsizli¤inin, toplumsal yaflamdaki s›n›fsal eflitsizli¤in ürünü olan s›f›rlardan dolay› binlerce ö¤renciyi aptall›kla suçlamak, onlar› horlamak, topyekün kapitalist sisteme ait olan bir suçu onlar›n üstüne atmak... S›f›r puan alanlar, Bat› illerinde kendileriyle karfl›laflt›r›lamayacak düzeyde imkan sahibi insanlarla s›nava giren iflçi ve emekçi çocuklar›d›r, e¤itim hayat› anadilde e¤itim göremedi¤i için bafltan sakatlanm›fl Kürt çocuklar›d›r. Bu durum aç›k ki, bu gençlerin baflka baz› gençlerden daha az zeki olmas›ndan de¤il, bu sistemin bu gençleri ve çocuklar› gözden ç›kartm›fl olmas›ndand›r.
E k i m G e n ç l i ¤ i
Milli E¤itim Bakan›’ndan dolays›z aç›klamalar Çelik, bir gazetecinin, ''65 bin ö¤renci s›f›r puan ald›. Geçen y›l da s›f›r puan alanlar vard›. Bunun sebebi baflar›s›zl›k m›, baflka nedenleri var m›?'' sorusu üzerine flunlar› söyledi: “Asl›nda bunlar›n puanlar› s›f›r falan de¤il. 3 yanl›fl bir do¤ruyu götürünce kalan do¤rular da gidiyor. Diyelim ki, bir ö¤renci 25 do¤ru yapsa 75 tane yanl›fl yapt›¤›nda
21
Özellefltirme sald›r›s›na karfl› mücadele bayra¤›n› yükseltelim!
S›n›fa karfl› s›n›f, düzene karfl› devrim, kapitalizme karfl› sosyalizm! E k i m G e n ç l i ¤ i
Sermaye s›n›f›n›n sald›r›lar›n›n en önemli ayaklar›ndan birini özellefltirme oluflturuyor. Sald›r›lar›n yaln›zca bir aya¤› diyoruz, zira sosyal hak gasplar›, kölelik yasalar›n›n dayat›lmas›, düflük ücret politikas›, esnekli¤in toplu sözleflmelere hakim k›l›nmas›, tafleronlaflt›rman›n yayg›nlaflt›r›lmas›, örgütlenme önündeki engellerin art›r›lmas›, kay›t d›fl› iflçi çal›flt›rma vb. iflçi-emekçi düflman› politikalar özellefltirme bafll›¤› d›fl›nda kalan sald›r›lar›n yaln›zca bir k›sm›n› oluflturuyor. Ancak bugün güncel tabloya bakt›¤›m›zda, tüm bu sorunlar› kesen ve bunlarla efl zamanl› uygulanan, özellefltirme bafll›¤›d›r. Özellefltirme sald›r›s› ilk olarak Özal döneminde gündeme gelmiflti. Daha sonraki tüm hükümetler, söylemleri ne kadar farkl›l›k tafl›rsa tafl›s›n, bu politikan›n uygulanmas› noktas›nda ortak bir ›srar ve çaba içerisinde oldular. Elbette bu hükümetlerin özel tercihleri de¤il, daha iktidar koltu¤una oturmalar›ndan çok önce belirlenmifl ve bu yolda att›klar› / atamad›klar› ad›mlar›n iktidarda kalma sürelerini belirleyece¤i bir zorunluluktu. Bugün AKP hükümetinin bu politikay› bu denli pervas›z uygulamas›n›n ard›nda da ayn› kat› gerçek yatmaktad›r. Hükümetin kararl›l›k ve ›srar›n›n gerisinde sermaye s›n›f›n›n ihtiyaçlar› yatmaktad›r. Güncel tabloya bakt›¤›m›zda bu ›srar›n bir ölçüde sonuç üretti¤i görülecektir. 2004 y›l› özellefltirmede en yüksek gelirin sa¤land›¤› y›l oldu. Önümüzdeki dönemin en önemli gündemi ve en yak›c› sorunu olaca¤›n›n belirtilerini bugünden yeterince ortaya koymufl olan özellefltirme sald›r›s›na karfl› durabilmek için bu sald›r›larla neyin hedeflendi¤ini anlayabilmek gerekiyor.
Özellefltirme nedir, neye hizmet eder? Özellefltirme sözlük anlam›yla, K‹T’lerin, kamu hizmeti veren kurulufllar›n mülkiyet ve yönetimlerinin özel sektöre devri, kamu kesiminin ulusal ekonomi içindeki do¤rudan ekonomik giriflimlerinin pay›n›n en aza indirilmesidir. Bu tan›mdan anlafl›lmas› gereken son fley, özellefltirmenin basit bir el de¤ifltirme oldu¤udur. Bu sözcük devletin ekonomiden elini aya¤›n› çekmesine, yani özel tüzel kiflilerle, devlet kamu tüzel kiflisi aras›nda gerçeklefltirilmifl basit bir al›m sat›m aktine de¤il, tüm sosyal haklar›n gasp edildi¤i ve kamusal hizmetlerin metalaflt›¤› bir düzene iflaret eder. Zira bu politikan›n sonuçlar› basit bir mülkiyet devrinin sonuçlar›n›n çok ötesinde, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere, bütün emekçi
22
kesimlerin yaflam›n› do¤rudan do¤ruya etkiler niteliktedir. Bu durumda özellefltirmeyi do¤ru tan›mlayabilmek için, hukuksal k›l›f›n›n ve gerçeklefltirilme biçiminin ötesinde, do¤urdu¤u sonuçlara bakmal›y›z. Zira bugün bu kavram› bu denli güncel k›lan, yeni özel hukuki statü de¤il, sald›r›n›n sonuçlar›n›n yaratt›¤› tahribat›n kendisidir. Bu durumda; özellefltirme, iflçi s›n›f›n›n içinde yaflad›¤› açl›k ve sefalet koflullar›n› a¤›rlaflt›ran, büyük ço¤unlu¤unu iflsizli¤e, çal›flanlar› ise örgütsüzlü¤e mahkum eden bir politikad›r ve bu politika, K‹T’lerin ve kamu hizmeti veren kurulufllar›n özel sektöre peflkefl çekilmesi yoluyla uygulan›r, dedi¤imizde özellefltirme kavram›na verebilece¤imiz en kapsaml› tan›m› vermifl oluruz. Bu tan›m hem özellefltirmenin ne oldu¤unun, hem de neyi hedefledi¤inin özlü bir anlat›m›d›r. Dünya kapitalizminin çeyrek yüzy›l› aflk›n bir süredir içinde debelendi¤i ekonomik krizi aflma çabalar›, yoksul ülkelerin emekçi halklar› baflta olmak üzere iflçi ve emekçilerin daha fazla yoksullaflmas› sonucunu do¤urmufltur. Bu yüzden özellefltirme politikalar› baflat önemde olmakla beraber, asl›nda iflçi ve emekçileri sefalet koflullar›nda yaflamaya iten sald›r› politikalar›n›n bir parças›yd›. Ancak gelinen yerde, neoliberal politikalar›n hayat bulabilmesi aç›s›ndan belirleyici bir önem kazanm›flt›r. K›saca özellefltirme emperyalist kapitalist-sistemin krizini aflma ve yeniden yap›lanma dinami¤i olarak, iflçi s›n›f›na ve emekçi halklara yönelen hem ekonomik, hem de siyasal ve ideolojik bir sald›r› politikas›d›r. Emperyalist-kapitalist sistemin ömrünün uzamas›nda kilit bir noktada durmaktad›r. Özellefltirme sald›r›s›ndan Do¤u Avrupa ülkelerinden ABD’ye kadar bir dizi ülkenin iflçi ve emekçileri nasibini alm›flt›r. Örne¤in fiili’de Allende’nin devrildi¤i kanl› darbe sonras› 1981 y›l›na dek, 351 K‹T özel sektöre devredilmifltir. Özellefltirilen bu K‹T’lerin büyük ço¤unlu¤u iflasla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Arjantin’de gerçekleflen özellefltirmelerin sonucunda yaln›zca iki y›lda 120 bin iflçi, iflsiz kalm›flt›r. Bu örnekler hem özellefltirme sald›r›lar›n›n uluslararas› boyutunu, hem de bu politikalar›n uygulama buldu¤u her yerde, iflçi s›n›f›n›n iflsizlik ve daha yo¤un bir sömürü ile karfl› karfl›ya kald›¤›n› görmek aç›s›ndan önemlidir. Dünya kapitalizminin toplam gelece¤i aç›s›ndan önem arzeden bir politika tüm dünya topraklar›nda mümkün olan en yayg›n biçimiyle uygulanmaktad›r. ‘89 çöküflüyle birlikte, Avrupa’n›n övünç kayna¤› sosyal devletin çözülmesi süreci beraberinde özellefltirmeleri ve sosyal hak gasplar›n› getirmifltir.
Özellefltirme sald›r›s›n›n yaratt›¤› tahribat Özellefltirme sald›r›s›n›n k›sa vadedeki en önemli sonuçlar›ndan biri binlerce iflçinin iflsiz kalmas›d›r. Geçmifl y›llar›n istatistikleri bu konuda bir aç›kl›k sa¤layacak yeterliliktedir. Ancak bugün özellefltirme giriflimlerine bafllanm›fl olan iflletmelere dikkat edilirse, geçmiflden çok daha fazla say›da iflçinin iflsiz kalaca¤› aç›kt›r. Bu iflletmelerin büyüklü¤ü, orada çal›flan iflçiler, aileleri ve dolayl› olarak geçimlerini bu iflletmelerden sa¤layanlar düflünülürse, bir milyona yak›n insan›n açl›¤a ve sefalete itildi¤i görülecektir. Öte yandan, özellefltirme sald›r›lar›n›n temel hedeflerinden biri, iflçi ve emekçilerin mücadele ve hak bilinci deneyim ve birikimini ortadan kald›rmak, onlar› ad›m ad›m örgütsüzlü¤e mahkum etmektir. Özellikle sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› büyük iflletmelerden bugüne tafl›nabilmifl olan mücadele deneyimi, örgütlü olma bilinci vs. nin ortadan kald›r›lmas› sermaye s›n›f› aç›s›ndan her dönem temel önemdedir. Örgütsüz iflçi s›n›f› özellefltirme sald›r›lar›n›n hedefi oldu¤u kadar, sald›r›lar›n önü al›namad›¤›nda ortaya ç›kacak en ç›plak sonuçlardan biri yine bu olacakt›r. Türkiye özelinde ‘80’lerle birlikte sistemli bir biçimde temelleri at›lan bu politikalarla, iflçi emekçi kesimleri çok yönlü bir bombard›mana tutulmufl ve sald›r›lar›n sonucunda iflsiz yahut çal›flan, ancak örgütsüz bir s›n›f yaratma çabas›na giriflilmifltir. Özellefltirme sald›r›s› üretim iflletmeleriyle s›n›rl› kalacak bir sald›r› de¤ildir. Aksine daha flimdiden e¤itim, sa¤l›k, belediye hizmetleri gibi bir dizi kamu hizmeti alan› özellefltirme program› çerçevesinde s›ras›n› bekliyor. Bu haliyle özellefltirme salt iflçi s›n›f›n› hedef alm›fl bir politika de¤il, tüm emekçilere yönelik kapsaml› bir sald›r›d›r. E¤itim, sa¤l›k gibi alanlarda at›lacak olan özellefltirme ad›mlar›yla tüm emekçi kesimlere karfl› bafllat›lm›fl bir savaflt›r. Özellefltirme listesinin kapsam› çok genifl. Özellefltirme politikalar› sonucunda do¤rudan ya da dolayl› bir biçimde ma¤dur olanlar›n say›s› da öyle. Nas›l ki özellefltirilen bir sektörde bafllayan ›srarl› bir direnifl, di¤er sektörlerin özellefltirmeye karfl› yürüttü¤ü mücadeleyi tetikliyor, bu mücadelelere yol gösterici nitelik tafl›yorsa, sermaye aç›s›ndan da benzer bir güç alma durumu söz konusudur. Sermaye s›n›f›, teslim ald›¤›, böldü¤ü, parçalay›p satt›¤› her alandan sonra, yoluna güçlenerek devam etmektedir. Bu
aç›dan, tek bir sektördeki özellefltirme, tüm Türkiye’deki iflçi ve emekçilerin ortak kayb›d›r ve yine tek bir noktada odaklanan sald›r› özünde tüm iflçi ve emekçi kesimleri hedef almaktad›r. Sald›r›n›n hedef kitlesi bu kadar genifl ve sermaye s›n›f›n›n ad›mlar› bu denli kararl› oldu¤una göre, karfl›s›nda oluflturulmas› hayati önem tafl›yan cephenin de ayn› ölçüde genifl ve kararl› olmas› flartt›r.
Özellefltirme sald›r›lar›na karfl› s›n›f savafl›! Özellefltirme sald›r›lar›n›n bütün dünyada bir mücadele dinami¤ini a盤a ç›kard›¤› biliniyor. Özellefltirme sald›r›lar›n›n genifl ölçekte tepkiyle karfl›lanmas›n›n arkas›nda, kapitalizmin en temel çeliflkisini, toplumsal üretim karfl›s›nda üretim araçlar›n›n özel mülkiyeti çeliflkisini, dolays›z ve yal›n bir biçimde a盤a ç›karmas› yatmaktad›r. Tam da bu yüzden özellefltirme sald›r›lar›na karfl› mücadele tek tek iflletmelerdeki iflçilerin öz savunmalar› ya da o alanlarda sahip olduklar› haklar›n savunulmas› ile s›n›rl› bir kapsamda ele al›namaz. Bu alanda yürütülecek mücadelede temel perspektif her koflulda özellefltirme sald›r›lar›n›n beslendi¤i temel kaynak olan kapitalizme karfl›tl›k olmak zorundad›r. AKP hükümeti gözünü Tüprafl, PETK‹M, Erdemir, Telekom, Seydiflehir Alüminyum, TEKEL, THY ve Ziraat Bankas› gibi büyük iflletmelere dikmifl durumda. IMF’ye sunulan son niyet mektubunda bunlar›n ço¤unun bir y›l içerisinde özellefltirilece¤i sözü verilmifl. Bu iflletmelerin Türkiye için ekonomik aç›dan tuttu¤u yer ortadad›r, ancak bunun da ötesinde, iflletmelerin büyüklü¤ü göz önüne al›nd›¤›nda, az›msanamayacak bir nüfusun geçim kayna¤›n›n bu iflletmeler oldu¤u görülecektir. SEKA direniflinden sonra, Seydiflehir ve Erdemir’de yürütülen özellefltirme karfl›t› mücadeleler tafl›d›klar› bütün zaaflara karfl›n, iflçi s›n›f›n›n sermaye s›n›f›n›n önünden sessiz sedas›z çekilmeyece¤ini ve aksine özellefltirme politikalar›n›n yürütüldü¤ü yola engeller dikece¤ini a盤a ç›karm›flt›r. Bugün yap›lmas› gereken bu engellerin güçlü ve kararl› bir biçimde örülebilmesidir. Bugünün en yak›c› ihtiyac› özellefltirmeye karfl› yürütülen mücadelelerin birleflik bir tarzda yürütülebilmesidir.
E k i m G e n ç l i ¤ i
A. Eylül
23
GOP tezgah›nda uflakl›¤›n yeni dönemi
E k i m G e n ç l i ¤ i
24
Haziran ay›n›n ilk haftas›, Türkiye egemen s›n›flar›n›n her cepheden temsilcileriyle ABD ziyaretine tan›k oldu. Önce TBMM Baflkan› Bülent Ar›nç ve TÜS‹AD Baflkan› Ömer Sabanc› Amerika’ya u¤rad›. Ard›ndan D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül, Savunma Bakan› Vecdi Gönül ve Genelkurmay ‹kinci Baflkan› ‹lker Baflbu¤ da Amerika’ya giderek Tayyip Erdo¤an’›n yapaca¤› ziyaretin hemen öncesinde nab›z yoklam›fl oldular. Ve nihayet Tayyip Erdo¤an da 8 Haziran günü efendisinin huzuruna ç›km›fl oldu. Benzer her görüflmeden önce oldu¤u gibi BushErdo¤an görüflmesinden önce de düzen cephesi medya yoluyla Türkiye’nin ABD’den beklentilerini iflleyerek daha bafl›ndan efendi-uflak iliflkisinin üzerini örtmeye çal›flt›. Ancak görüldü ki, görüflme sonras›nda sermaye iktidar›n›n beklentileri de¤il, her zamanki gibi ABD emperyalizminin Türkiye’ye yönelik hesaplar› ve emirleri görüflmenin genel içeri¤ini oluflturmufltu. Görüflme sonras›nda yap›lan aç›klamalarda somut olarak öne ç›kan konular GOP (Geniflletilmifl Ortado¤u ve Kuzey Afrika Projesi), Türkiye’deki Amerikan karfl›tl›¤›, Suriye, PKK, K›br›s ve AB ile iliflkiler gibi konulard›. Bunlar›n içerisinde de Suriye ve Türkiye’deki Amerikan karfl›tl›¤› konular› di¤erlerine oranla daha çok vurgu yap›lan konulard›. Bunlar asl›nda GOP çerçevesinde ele al›nmas› gereken konulard›r. GOP’un uygulamaya geçiflindeki birincil engellerden biri olarak düflünülen Suriye konusunda Türkiye’nin almas› gereken tutum Amerika için büyük önem tafl›maktad›r. Bununla beraber sermaye s›n›f›n›n Amerikan emperyalizminin bilhassa GOP çerçevesindeki emirlerini uygulamas›n›n önüne geçme tehlikesi bar›nd›ran Amerikan karfl›tl›¤› da bir an önce çözülmelidir.
Amerikan emperyalizminin büyük paylafl›m projesi: GOP ABD’nin temel stratejisi GOP, ABD’nin dünyan›n tek hakim gücü olmas›n› sa¤lamak ve bunu her bak›mdan pekifltirmek iddias›yla oluflturulan PNAC’›n (Yeni Amerikan Yüzy›l› Projesi) temel aya¤›n› oluflturmaktad›r. Sovyetler Birli¤i ve Do¤u Bloku‘nun da¤›lmas›n›n ard›ndan ABD, dünyan›n mutlak hakim gücü olmak hedefiyle harekete geçti. ABD küresel bazda yeni bir rakip istemiyor, kendisine rakip olma potansiyeli tafl›yanlar› etkisizlefltirmeyi amaçl›yordu. ABD’nin Yeni Amerikan Yüzy›l›’n› inflaya bafllayabilmesi için her yönüyle kontrolü ele geçirmesi gereken yerlerin bafl›nda da GOP’un hedef s›n›rlar› içine giren bölge ülkeleri gelmekteydi. Büyük petrol yataklar›n›n, zengin do¤al kaynaklar›n bulundu¤u bu co¤rafya Arabistan, Irak, ‹ran, Suriye gibi Ortado¤u ülkelerinden Kuzey Afrika’ya, oralardan da Hindistan ve Çin’e kadar uzanan oldukça genifl bir alan› içermektedir.
Bölgenin di¤er emperyalistler için önemi ve GOP’un hedefleri Zengin enerji kaynaklar›na sahip ve stratejik önem tafl›yan bu bölge her zaman emperyalistlerin ifltahlar›n› kabartm›flt›r. ABD’nin yan› s›ra AB emperyalistleri de bu co¤rafyaya hakim olabilmek için çeflitli giriflimlerde bulunmufllard›r. “9 Kas›m 1995’te Barselona’da biraraya gelen Avrupa Birli¤i ve Akdeniz havzas› ülkeleri (Cezayir, M›s›r, ‹srail, Ürdün, Lübnan, Fas, Suriye, Tunus, Türkiye, Filistin Otoritesi), siyasi, ekonomik, malî, sosyal, ve kültürel boyutlarda Avrupa Akdeniz Ortakl›¤›n›
bafllatt›lar. Sadece 1995-2000 y›llar› aras›nda, AB bu projeye 9 milyar euro ay›rd›.” “Avrupa Komisyonu, 11 Mart 2003 tarihinde alm›fl oldu¤u bir kararla, Akdeniz’in güney ve do¤usundaki ülkelerle yeni bir komfluluk politikas› bafllatm›flt›r. Bu ülkeler, siyasi, ekonomik ve kurumsal reformlar›n› ele al›p, mevzuatlar›n› AB müktesebat›yla bütünlefltirmeye bafllad›klar› takdirde, AB ile ekonomik entegrasyon olana¤› elde etmektedirler. Bu de¤iflimlerin bafllat›lmas› kayd›yla, Avrupa iç pazar›na kat›l›m hakk› elde edilmekte, aflamal› olarak da, mallar, hizmetler, sermayeler ve kiflilere serbest dolafl›m hakk› tan›nmaktad›r. Baflka bir deyiflle, AB’ye üye olmadan bir nevi ‘harici ekonomik üyelik’ söz konusudur.”(BOP, Baz› Veriler, Baz› Bilgiler, Baz› Görüfller, Kerem Topuz-‹stanbul Kültür Sanat Vakf›-Kültür Komisyonu- GOP Sempozyumu Notlar›). AB ayr›ca ‘95 y›l›ndaki Cannes zirvesinde oluflturdu¤u MEDA adl› ekonomik programla da Akdeniz’in güney ve do¤usu diye tabir etti¤i bölge ülkelerindeki hegemonyas›n› artt›rmak için somut ad›mlar atmay› sürdürmüfltür. ABD aç›s›ndan ise GOP bölgesine hakimiyet daha fazla önem arz etmektedir. ABD, dünya üzerindeki mutlak hakimiyeti için gelifltirdi¤i stratejinin temelini oluflturan GOP’ un kusursuzca uygulanabilmesi için önüne bir tak›m temel görevler koymufltur. “GOP’ un üç temel hedefi; Avrasya’da ABD hakimiyeti sa¤lamak, dünya enerji kaynaklar› üzerinde ABD hakimiyeti sa¤lamak ve bölgedeki anti-Amerikanc› direniflleri ezmektir.”(Ekim Gençli¤i, say›:72, ABD’nin Dünya Egemenli¤i Hayalleri) ABD terör bahanesiyle, daha öncesinden belirledi¤i bir düflman yaratarak, kirli bir savafla koyulmufltur. “...Bugün ortaya ç›kan birçok kan›t, ABD’nin Afganistan’a karfl› bir müdahaleyi 11 Eylül sald›r›s›ndan önce planlad›¤›n› ortaya koymaktad›r. ABD’nin dünya hakimiyetini koruma ve güçlendirme stratejisinde Avrasya hakimiyetinin tuttu¤u yer göz önüne al›nd›¤›nda bu flafl›rt›c› da de¤ildir. ABD emperyalizminin ak›l hocalar› Avrasya hakimiyetinin ABD’nin dünya hakimiyetini korumak ve sürdürmek bak›m›ndan tafl›d›¤› belirleyici önemi y›llar öncesinden ortaya koymufllard›. ‹ç Asya ve Kafkasya’n›n zengin petrol ve do¤al gaz kaynaklar›n› denetim alt›na alman›n ekonomik ve stratejik de¤eri, bu bölgeye apayr› bir önem
kazand›r›yordu. `90’l› y›llar› kaplayan çabalar›nda anlaml› bir baflar› elde edememesi, dahas›, bir emperyalist ve gerici devletler koalisyonu olan fiangay ‹flbirli¤i Örgütü’nün bu bölgede ad›m ad›m flekillenmesi ve giderek güçlenen bir alternatif oda¤a dönüflmesi, ABD’yi bu en zay›f oldu¤u alandan en cüretli ve tehlikeli ç›k›fl›n› yapmaya yöneltmifl görünmektedir.” (Ekim, say›:226, Kas›m 2001) GOP bölgesi üzerinde genel bir hakimiyet kurma iste¤inin gerisinde, bölgedeki do¤algaz ve petrol rezervlerinin pay› çok büyüktür. 2003 verilerine göre dünyadaki petrol rezervlerinin yaklafl›k % 68.2’si, do¤algaz›n ise yaklafl›k %42.1’i GOP bölgesi içinde bulunmaktad›r. Böyle bir do¤al zenginlik ABD emperyalizminin dünya ölçüsündeki mutlak hakimiyeti için gereklidir. Bunun için Ortado¤u bir kan gölüne çevrilmekte, bu ise bölgede ABD karfl›tl›¤›n› büyütmektedir.
Ufla¤›n önüne konulan yeni dönem ödevleri Tüm bu geliflmeler ekseninde, geçti¤imiz günlerde ABD’nin huzuruna ç›kan sermaye düzeninin baflbakan› Tayyip Erdo¤an’›n önüne de öncelikli olarak Türkiye’deki Amerikan karfl›tl›¤› ve Suriye konular› konuldu. Peki bu konular›n ABD aç›s›ndan, GOP ve Türkiye ele al›nd›¤›nda, bu kadar önemli olmas›n›n sebepleri nelerdir? Çeflitli flekillerde d›fla vurulan, son dönem yap›lan anketlerde % 80’leri aflt›¤› söylenen Türkiye’deki Amerikan karfl›tl›¤› ABD yönetimini oldukça tedirgin etmektedir. ABD ortaya att›¤› GOP çerçevesinde merkezin Türkiye olaca¤›n› ve dönüflümlerin de buradan bafllayaca¤›n› birçok kez aç›klam›flt›r. Böylece tüm dünyaya, GOP çerçevesinde Amerikan emperyalizminin bölgede yürütece¤i kirli savafla Türkiye topraklar›n›n ev sahipli¤i yapaca¤›n› ve Türk devletinin bu kirli savaflta aktif rol alaca¤›n› duyurmufltur. Ayr›ca Tayyip Erdo¤an da görüflme sonras› kendisine “Türkiye’nin GOP’a sunaca¤› destek ne olacak?” fleklinde sorulan soruya “Kosova’da, Bosna’da, Somali’de, Afganistan’da ne yapt›ysak, onu yapaca¤›z!” fleklinde bir cevap vererek, efendisinin verdi¤i emirleri harfiyen uygulayaca¤›n› flimdiden herkese duyurmufltur. Ayr›ca Bush ile görüflmesinden bir gün önce Amerikan-Türk
E k i m G e n ç l i ¤ i
25
E k i m G e n ç l i ¤ i
26
Konseyi’nin (ATC) 24. y›ll›k konferans›nda konuflan Erdo¤an, ABD’ye deste¤in gerekçesini de, daha görüflme öncesinde, ola¤anca piflkinli¤iyle flu flekilde aç›klam›flt›r: “ABD'nin küresel ç›karlar›n› bugün daha da belirgin bir vurguyla özgürlük ve demokratik de¤erlerin korunup yay›lmas› temelinde tan›mlad›¤›n› görmekteyiz. ABD, kal›c› uluslararas› güvenlik, istikrar ve ekonomik geliflme ortam›n›n sa¤lanabilmesi yolunda dikkatini özellikle Genifl Ortado¤u ve Avrasya bölgelerine yöneltmekte, buralardaki de¤iflim dinamiklerini destekleme gayretindedir. Uzun vadede ABD'nin bu stratejisinin baflar›l› olmas›, Türkiye'nin merkezinde yer ald›¤› bu genifl co¤rafyan›n bir bar›fl ve refah kufla¤›na dönüflmesi anlam›na gelecek. Dolay›s›yla, Türkiye'nin, ABD'nin bu vizyon ve stratejisini paylaflmas› ve desteklemesinden daha do¤al bir fley olamaz.” Bu kirli planlar›n hayata geçirilmesinde Türkiye’ye biçilen rolün önünü kesme olas›l›¤› tafl›yan bir Amerikan karfl›tl›¤› dalgas›, ABD emperyalizmi taraf›ndan bir an önce afl›lmas› gereken sorunlar listesinin bafllar›nda yer almaktad›r. Bu nedenle ABD, hangi yolla ve yöntemle olursa olsun, geliflen Amerikan karfl›tl›¤›n›n bir an önce ezilip yok edilmesini emretmifltir. Ayr›ca Fransa ve Hollanda’da yap›lan AB Anayasas› referandumlar›ndan ç›kan ret sonucundan sonra, sermaye düzeninin kitleleri uyutmak için kulland›¤› AB masallar›n› da ask›ya almak zorunda kalmas› gibi bir sonuç ortaya ç›km›flt›r. Bu da Türkiye burjuvazisinin kaderini ABD ile daha s›k› bir biçimde birlefltirmesi zorunlulu¤u ortaya ç›kartmaktad›r. Bu nedenlerledir ki, sermaye devleti, bir süredir AB‘ye üyelik üzerinden yüzüne takmaya çal›flt›¤› demokrasi maskesini ç›kar›p atmakta, bask› ve terörü t›rmand›rmaktad›r. “Baz› düzen kalemleri bunun Türkiye için daha hay›rl› bir yol oldu¤unu, böylece AB’yle uyumun biçimsel yüklerinden de kurtulma olana¤› do¤du¤unu daha flimdiden seslendirir oldular. Bask› ve terörün yeniden dizginlerinden boflalmas›, faflist çetelerin soka¤a sal›nmas›, Kürdistan’da kirli savafl›n ve katliamlar›n t›rmand›r›lmas›, Kürtçe flark› söylemenin bile yeniden ceza konusu haline gelmesi, fazlas›yla i¤reti duran AB makyaj›n›n son zamanlarda iyiden iyiye dökülmeye bafllamas› yeni duruma uyumun fiili göstergeleri say›lmal›d›r. Amerika’ya daha çok mecbur kalmak ve ba¤lanmak demek, ayn› zamanda içerde bask› ve terör rejimini dizginsizce uygulayabilme olana¤› da demektir. Türk burjuvazisi bunun böyle oldu¤unu biliyor, yeni duruma bu gözle bak›yor ve uygulamada da art›k gitgide daha çok buna göre davran›yor.”(Ekim, say›: 242, Haziran 2005) K›sacas›, uflak efendisinden ald›¤› emirleri uygulayabilmek için tüm muhalif güçleri, özellikle de devrimcileri ezmeye ve sindirmeye yönelik sald›r›lar›n› artt›racakt›r. Son dönem yeniden düzenlenen TCK, C‹K, CMK gibi yasalarla bunun altyap›s›n› haz›rlam›flt›r. ABD ziyaretinde öne ç›kan konulardan bir di¤eri de, GOP’un hayata geçirilmesinde Amerika’ya engel teflkil
eden Suriye’ye olas› müdahale ve bu müdahalede Türk devletinin oynayaca¤› roldü. Görüflme öncesi süreçte önce Tayyip Erdo¤an’›n ard›ndan da Ahmet Necdet Sezer’in Suriye’ye giderek Beflar Esad’› ziyaret etmeleri ABD’yi oldukça rahats›z etmiflti. Tayyip Erdo¤an, Suriye ile sorunun diplomatik yollardan çözülebilece¤ini söylüyordu. Ancak Bush taraf›ndan kula¤› çekildikten sonra Tayyip söylemlerini birden de¤ifltirdi ve Suriye’ye aba alt›ndan sopas›n› göstermeye bafllad›: “Türkiye hiçbir flekilde bask›c› rejimleri onaylamaz. Bu noktada Türkiye'nin Suriye'den örnek alaca¤› herhangi bir fley bulunmamaktad›r, ancak Suriye'nin Türkiye'den örnek alaca¤› pek çok fley bulunmaktad›r. fiüphesiz bu son zamanlara kadar görebildi¤imiz bir durum de¤ildi. fiayet Suriye teröristleri bar›nd›rmaya devam ederse dünyada yaln›z kalacakt›r.” AKP hükümeti nezdinde sermaye düzeninin Suriye ile gelifltirmeye çal›flt›rd›¤› dostane iliflkiler, esas olarak Kürt halk›na düflmanl›k konusunda ortak bir tutum alma ihtiyac›ndan kaynaklan›yordu. Ancak görüflme sonras›nda iyice azarlanan uflak tak›m› bu konuda hemen geri ad›m atmak zorunda kald›. Hatta görüflmeden sonraki hafta gerçeklefltirilen AB zirvesine kat›lmayan Tayyip Erdo¤an, Lübnan’da yap›lan ve a¤›rl›kl› olarak GOP’un tart›fl›ld›¤› zirveye kat›larak efendisinin uyar›lar›n› ne kadar ciddiye ald›¤›n› göstermifl oldu. Tüm bu yaflanan geliflmeler bize flunu göstermektedir ki, ABD sald›rganl›¤› engellenemedi¤i koflullarda, bölge halklar›n› iflgaller, y›k›mlar ve ac›lar beklemektedir. Türkiye’deki egemenler de bu projenin “model ülke”si olma payesiyle övünüp durmakta, kitlelerin geri bilinçlerini bu tür argümanlarla beslemektedirler. Hala 12 Eylül faflist cuntas›n›n anayasas› ile yönetilen, Ceza Muhakemeleri, Ceza ‹nfaz Yasas› gibi birçok ça¤d›fl› gerici yasan›n yürürlükte oldu¤u, Kürt sorununun bir halk› imha ve inkar politikas›yla çözülmeye çal›fl›ld›¤› bir ülke ve düzen neye model, neye örnek olacakt›r? Bu ülkelere, F tipleri ve tecrit, gözalt›nda kay›p ve iflkenceler, paral› e¤itim ve sa¤l›k, kölelik yasalar›, güvencesiz-sendikas›zsigortas›z çal›flma koflullar› m› model olacakt›r? Tüm bu geliflmeler ile birlikte, 60 y›ll›k bir geçmifli olan ABD-Türkiye aras› efendi-uflak iliflkisinde yeni bir döneme girilmifltir. Bölge halklar›n› çok büyük tehlikeler beklemektedir. Bu kirli savafl›n içine Türkiye halklar›n›n da çekilmesiyle, kardefl halklar›n birbirlerini emperyalistlerin ç›karlar› u¤runa bo¤azlamas› istenmektedir. Elbette bunlar emperyalistlerin ve gerici iflbirlikçilerinin hesaplar›. Bölge çap›nda sa¤lam bir perspektife dayanan ve genifl kitleleri kucaklayan antiemperyalist bir direnifl örülebildi¤i takdirde ise, kaybeden onlar, kazanan biz olaca¤›z.
K. Tunç
Devlet Kürdistan’da katliamlara devam ediyor!
Kürt halk› özgürlü¤ü için mücadeleye! E k i m
Türk ordusu Kürdistan’da son y›llar›n en büyük ve en kanl› operasyonunu sürdürüyor. Aylar önce bafllatt›¤› askeri operasyonlar› yayg›nlaflt›r›yor, katliamlar›n› art›r›yor. Operasyonlar›n bafllamas›ndan bu güne onlarca HPG gerillas› öldürüldü. Bunun yan›nda sivil insanlarda bu operasyonlardan nasibini al›yor. ‹nsanlar bask›lara, tehditlere, iflkencelere maruz kal›yor ve kimi yerlerde yarg›s›z infazlarla öldürülüyor. Operasyonlara korucular ve özel harekat timleri de yo¤un olarak kat›l›yorlar. Bu operasyonlar›n da öncekilerden fark› yok. Öldürülen gerillalar›n cesetlerine iflkence yap›l›yor. Kafalar, kollar kesiliyor, parmaklar k›r›l›yor. Dersim’in Mazgirt ilçesinde yaflanan çat›flmada öldürülen HPG‘li fiahat Durmaz’›n gözlerinin oyulmas› ve bafl›n›n kesilmesi her fleyi anlat›yor. Sa¤ olarak yakalanan gerillalar iflkencelerle öldürülüyor. Mardin’in Derik ilçesinde yaflanan çat›flmada sa¤ olarak yakalanan Nusret Bali de özel timler taraf›ndan ac›mas›zca katledildi. Bir baflka çat›flmada sa¤ yakalanan bir gerillan›n kulaklar› kesildi, kafas› delinerek beyni ç›kar›ld›. Bütün bunlar› yapan faflist Türk ordusu sivil halka da kurflun s›kmaktan geri durmuyor. Van’›n Özalp ilçesinde çobanl›k yapan Çetin Kum, köyünün kenar›nda askerler taraf›ndan aç›lan atefl sonucu öldürüldü. Yap›lan otopsinin raporlar›na göre Çetin Kum yak›ndan aç›lan atefl sonucu öldürülmüfl. Görgü tan›¤› 17 yafl›ndaki bir genç olay› engellemeye çal›fl›rken, kafas›na dipçikle vurularak bay›lt›lm›fl. Dersim’de MKP‘li devrimcilere düzenlenen katliam da yine faflist devletin gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Van’da gerilla cenazelerini sahiplenen binlerce insan›n üzerine atefl aç›lmas› ve Fahrettin ‹nanç isimli gencin öldürülmesi de devletin tahammülsüzlü¤ünü gösteriyor. Katliamlar› alk›fllar›yla karfl›layan burjuva medya da üzerine düflen sorumlulu¤u hakk›yla yerine getirmeye çal›fl›yor. Gerilla cenazelerinin belediyenin ambulans›na konulmas›na karfl› ç›karak, “lefller nas›l belediye ambulans›na konulabilir vb.” aç›klamalarla sald›r›lara kendi cephesinden
kat›l›yor. Bu operasyonlarla beraber Kürt halk›na yönelik bask›lar da her geçen gün art›yor. Kanl› sicili Abdülkadir Aygan gibi itirafç›lar›n aç›klamalar›yla da art›k gizlenemeyen J‹TEM, köy köy dolaflarak kendine muhbirler bulmaya çal›fl›yor. Karakollara yeflil kart vb. ifllemler için gelen insanlar tehditlerle muhbirli¤e zorlan›yor. ‹nsanlar yasad›fl› yollardan fiflleniyor. Yaflamlar›ndaki her fley, hangi partiye oy verdikleri, hangi okullarda okuduklar›, kimlerle konufltuklar› vb. kay›t alt›na al›n›yor. Kimi yerlerde soka¤a ç›kma yasaklar› konuluyor. Köylere bask›n düzenlenip köylüler gözalt›na al›n›yor. Ormanl›k alanlar atefle veriliyor. Köy koruculu¤unu yayg›nlaflt›rmak için, 22 ilde görevde olan 57 bin 860 geçici köy korucusunun sosyal güvenceye kavuflturulmas› için yasa tasla¤› haz›rlan›yor.
G e n ç l i ¤ i
Bitirilmek istenen Kürt halk›n›n mücadele iste¤idir! Bütün bu katliamlar›n geçmifl y›llarda yaflananlardan hiçbir fark› yok. Geçmiflte de insanlar ac›mas›zca katlediliyordu. fiimdi de ayn› uygulama devam ediyor. Bu sald›r›lar Kürt halk›n›n mücadele dinamiklerini bitirebilmek içindir. Kürt halk›n›n devrimci bir önderli¤inin olmamas›na ra¤men taleplerine sahip ç›k›yor olmas› sald›r›lar› tetikleyen en önemli nedendir. Kürt halk› her ne kadar PKK taraf›ndan içi boflalt›lmaya çal›fl›lsa da, mücadele dinamizmini koruyor. Gerilla cenazelerini sahiplenmeleri ve kitlesel eylemliliklere dönüfltürmeleri bunun bir göstergesi. Bunun bilincinde olan sistem “Kürt sorununu” ezerek çözmeye çal›fl›yor. Operasyonlarda uygulad›¤› vahfletin gerisinde bu var. Bütün bu katliamlara, iflkencelere, bask›lara karfl› Kürt halk› özgürlü¤ü için, kendisine dayat›lan teslimiyet zincirini k›rarak mücadelesine devam edecek ve kazanacakt›r.
E. Eren Korkmaz
27
Kentsel dönüflüm de¤il rantsal dönüflüm! E k i m G e n ç l i ¤ i
28
Bar›nmak, insan›n en temel ihtiyaçlar›ndan ve haklar›ndan biridir. T›pk› su gibi, ekmek gibi, hava gibi, uyku gibi en temel ihtiyaçlar›ndan biri. Bu ihtiyac›m›z› karfl›lad›¤›m›z yerlere de ev, yuva, konut, mesken, bar›nak gibi çeflitli isimler bulmak mümkün. Bu isimleri bulmak mümkün de, hanidir bar›nacak yerleri bulmak pek mümkün olmuyor. Hele hele bir de bafl›m›zda burjuvazi gibi sömürgen bir s›n›f varsa. Bu hakk›m›z› da bir kâr kap›s›na dönüfltürmek için türlü türlü lafazanl›klarla, süslü süslü isimlerle, kendi bilimsellik tan›m›n›n s›n›rlar› içindeki yasalarla, sald›rmaya ve kasas›n› doldurmaya çal›fl›yor. Son zamanlarda kent, imar, planlama, gecekondulaflma, çarp›k yap›laflma kelimeleri üzerinden birçok oyun oynan›yor. Yeni yeni düzenlemeler yap›l›p yasalaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Ad› ister ‘Kentsel Dönüflüm Projesi’ olsun, ister ‘Kentsel Dönüflüm ve Geliflim Kanunu Tasar›s›’ olsun, isterse ‘Y›pranan Kent Dokular›n›n Yenilenerek Korunmas› ve Yaflat›larak Kullan›lmas› Hakk›nda Kanun’ olsun, yap›lmak istenenler gün gibi ortada. ‘Kentsel Dönüflüm’ gibi alengirli sözcük gruplar›, sizlerin de az çok k›y›s›ndan köflesinden, isteseniz de istemeseniz de bir fark›ndal›k içinde oldu¤unuz, hiçbir bilimsellik tafl›mayan, bir tak›m çevrelere rant sa¤lamak amaçl› yalanc›ktan ifadeler. Evet, gerçekten bir dönüflüm oldu¤unu, daha do¤rusu olaca¤›n› yads›m›yoruz. Korunmas› gereken alanlar›n, ev gibi olmayan evlerimizin, park gibi olmayan parklar›m›z›n, yol gibi
olmayan yollar›m›z›n bir dönüflümü olacak, burjuvazinin kasas›na do¤ru bir dönüflüm.
Yalan dolan›n bini bin para Engels, “Büyük modern kentlerimizde iflçilerin ve küçük-burjuvazinin bir k›sm›n›n s›k›nt›s›n› çekti¤i konut darl›¤›, günümüzdeki kapitalist üretim biçimi sonucu ortaya ç›kan say›s›z daha küçük, ikincil kötülüklerden biridir” demifltir. (Konut Sorunu, s.20 ) Bugün büyük kentlere -özelinde ‹stanbul’a- bakt›¤›m›zda, nüfus yo¤unlu¤unun çok oldu¤unu görüyoruz. Kent, sanayileflme ile birlikte artan göçlerle ve köyleri yak›l›p y›k›lan insanlar›n geçmifllerini s›rtlay›p geldikleri bir umut kap›s› olmas› sebebiyle, beraberinde bir konut sorununun yaflanmas›na neden olmufltur. Sebep ne olursa olsun göçe zorlanan emekçi y›¤›nlar, geldi¤i büyük flehirde bar›nmak zorundad›r. Eme¤ini satarak kazand›¤› üç kurufl paran›n büyük bir k›sm›n› ev kiras›na vermesi mümkün de¤ildir. Sonuçta, bar›nma ihtiyac›n› karfl›lamak için kendi olanaklar› ile çözümler üretmeye çal›fl›r. Önce bir akrabada kal›n›r, sonra flehrin k›y›s›nda köflesinde kalm›fl, itilip kak›lm›fl, bir günde yap›lm›fl tek göz odalardan oluflan bir sürü gecekondunun s›rt s›rta, omuz omuza durdu¤u o varofllardan birinde tutunmaya çal›fl›l›r hayata. Kentin d›fl kesimlerinde, fabrikalara yak›n bofl arazilerin üzerine kurulur gecekondu mahalleleri. Ama sanayiinin günden güne geliflmesi daha genifl alanlara yay›lma zorunlulu¤u getirmifl, böylece k›y›da köflede kalan
gecekondu mahalleleri birden bire merkezi duruma düflmüfltür. Merkezileflen bu araziler de bir tak›m çevrelerin a¤›zlar›n› suland›rmaya bafllam›flt›r. Bu varofllar kentin çevresine serpifltirmifllerdir ve hepsi birbirinin ayn›d›r. Yollar ayn›d›r, durufllar› ayn›d›r, cepheleri ayn›d›r, kap›s›n›n önünde kofluflturan çocuklar› ayn›d›r, yüzlerdeki ifadeler ayn›d›r, ait olduklar› s›n›f ayn›d›r. Y›¤›nlar, burjuvazinin akl›na hep seçim dönemlerinde gelir. Maskeler tak›l›r, sözler verilir, bildik vaatler edilir, burunlar uzad›kça uzar. Sonra seçimler biter, koltuklara yerleflilir, klimalar çal›flt›r›l›r, çaylar söylenir, telefon konuflmalar› yap›l›r, toplant›lara girilir ve ç›k›l›r, yasalar haz›rlan›r, imzalar at›l›r, eller s›k›l›r... Sonra ifl makineleri yola ç›kar, kolluk kuvvetleri yola ç›kar, belgeler yola ç›kar, emirler yola ç›kar, toz yola ç›kar, gürültü yola ç›kar, eflyalar yola ç›kar, çocuklar yola ç›kar, insanlar baflka bir seçim dönemine do¤ru yola ç›kar. Ya da barikatlar kurulur, öfke s›rtlan›r, tafllar, sopalar ellere al›n›r, sloganlar at›l›r, kad›n-erkek, çolukçocuk, genç-yafll›, konu-komflu birlik olup evlerini, tek göz odalar›n› korumaya çal›fl›rlar. Asl›nda “burjuvazi hoflgörülüdür, insanlar› olduklar› gibi sever. Çünkü onlar›n olabileceklerinden nefret etmektedir”.* Ve y›¤›nlar› susturmak, onlar› o korkulas›, nefret edilesi hale sokmamak için burjuvazi kendi alternatiflerini devreye sokar. fiimdilerde ‘kentsel dönüflüm’ projesi ile evlerinden at›lacak olan iflçi ve emekçi halk›n karfl›s›na ev sahibi olabilmelerini sa¤layacak (!) bir sistem ile ç›k›yor. ‘‹potekli konut kredisi sistemi’ abart›l› faiz oranlar› ile bir taksitlendirme sunuyor. Böylece iflçi büyük borçlar›n alt›na girerek bir yönüyle hayat›n› ve eme¤ini sermayeye ipotek ediyor. Art›k iflyerindeki kötü muameleye, ücretlerin düflüklü¤üne, mesai ücretlerinin ödenmemesine, kölece çal›flma koflullar›na karfl› mücadele etmek bir yana, yak›n›p, bunlar› dillendirmek bile sak›ncal› hale geliyor ve kar›ncalar ordusu y›llar› bulacak –ki taksitlerin sona ermesi uzun y›llar demek- bir sessizli¤e bo¤ulmak isteniyor. Peki, yeni kölelik yasalar› ile hiçbir ifl güvencesi olmayan, esnek çal›flma koflullar› alt›nda sürekli bir belirsizlik ve güvensizlik içinde olan iflçi ve emekçiler böyle bir projeye ne kadar s›cak yaklaflabilirler? Asl›nda bu burjuvazi pek umurunda de¤il. Ne de olsa o kendi ad›na en iyi çözümleri sunuyor. Bizler sermayenin bu önerilerine al›flk›n›z art›k. Sellerle birlikte y›k›mlar›n gündeme geldi¤i k›fl aylar›nda da Alibeyköy ve çevresinin kamulaflt›r›l›p istimlâk edilece¤i söylemleri uzun bir zaman gündemde kald›. Buralarda yaflayan insanlara da çözüm olarak baz› afet konutlar› gösterilmiflti. Dere yata¤›n›n ›slah edilmesi gerekti¤ini bahane edenlerin, insanlara sundu¤u öneri yine dere yata¤›nda yap›lm›fl, yap›lanmaya müsait olmayan, yeflil alan olarak ayr›lm›fl, yüzde 45 e¤imli afet konutlar› oldu ve böylece yeni felaketlere davetiye ç›kar›ld›. K›fl›n insanlar›n vicdani tepkilerinden çekinip
ertelenen ve yaz›n daha süslü bir flekilde karfl›m›za ç›kan y›k›m meselesi ayn› yak›c›l›¤› bar›nd›r›yor içerisinde. Yüzbinlerce gecekondunun y›k›m› var yeni planlamada. Birisi ç›k›p, seçim zaman› sevimli gözükmek için ‘ben de kaçak yap›da oturuyordum diyor’, bir yönüyle ben de sizdenim, dertlerimiz ayn› demeye getiriyor. Ama sand›klar aç›ld›ktan sonra, ‘kaçak yap›lar› ac›madan y›k›n’ deyip gerçekten kimlerden oldu¤unu ve kimlere hizmet edece¤ini gösteriyor.
Düzenin ak›ld›fl› niteli¤i hiçbir soruna çözüm bulamaz TMMOB fiehir Planc›lar› Odas›’n›n Haziran ‘05 tarihli makalesinde flu aç›klamalar yap›lm›fl: “... Özellikle yerel yönetimlerin sihirli bir de¤nek, kurtar›c› bir formül gibi sar›ld›klar›, ancak içini dolduramad›klar› “Y›pranan Kent Dokular›n›n Yenilenerek Korunmas› ve Yaflat›larak Kullan›lmas›” ad› alt›na gizlenen “sözde kentsel dönüflüm” kavram›, planlamadan kopuk, sosyal ve ekonomik boyutlar› bulunmayan, rant bask›s› alt›nda yaln›zca parçac› fiziksel düzenlemeler tan›mlayan, kent parçalar›n› daha yüksek yap›larla yenileyerek tüm sorunlar› çözebilme yan›lg›s› oluflturan niteli¤iyle, bilimsel anlamda olmas› gereken kentsel dönüflümün çok gerisinde. “Di¤er taraftan tasar›n›n gerekçeleri içerisinde vurgulanan, afet ve depreme karfl› önlem al›nmas› gereksinimi, tasar›n›n maddelerinde unutulmufl görünüyor. ‹stanbul özelinden yola ç›kan tasar›, ‹stanbul’un deprem aç›s›ndan görece daha az riskli tarihi yar›madas› için çözümü, noktasal koruma kurullar› ve bütünden kopuk parçac› dönüflüm projeleri ile tariflerken, ‹stanbul’un deprem ve afetler aç›s›ndan en yüksek risk tafl›yan bölgeleri için gerçek ve kal›c› çözüm önerilerini göz ard› ediyor. Bu çeliflki de, yasan›n amaç ve gerekçelerinde ifade edilen bilimsel söylemlerden çok noktasal ve parçac› çözümlerle en yo¤un speküle edilen alanlar›n rant güdüsüne yönelik olarak “yenilenmesi” amac›na yöneldi¤ini akla getiriyor.” Sermaye, kent üzerinden politikalar üretip, yeni rant alanlar› peflinde kofluyor. Art›k kent tam anlam›yla burjuvazinin oyunca¤› olmufl durumda. Bir çeflit yap-boz misali menfaatleri u¤runa, her vakit yeniden yap›p bozmaktan çekinmiyor. Kapitalist sistem hayatlar›m›z› tekrar tekrar örseleyip sürekli sorunlar üretmeye programlanm›fl. Yap›lmas› gereken ise, sömürünün olmad›¤› herkes için adil ve yaflanas› bir dünya için mücadele etmektir. Genelde yaflad›¤›m›z tüm sorunlar, özel olarak ise konut sorunu ancak sosyalizmde çözülebilir.
E k i m G e n ç l i ¤ i
N. Asya * T. W. Adorno
29
Darbelere faflist karakterini kazand›ran; kitleler üzerinde sermayenin bekas› için zor, bask› ve terörün her yolunu en fliddetli ve yo¤un bir biçimde kullanmas›d›r. Devletin silahl› güçlerinin hangi aflamada harekete geçti¤inin de önemi olmamaktad›r. Ülkelerin özgün durumlar›na göre önce bir faflist parti iktidara gelip ard›ndan da devletin silahl› zor ayg›t›n› iflçi ve emekçi kitlelere yöneltebilir ve tabii ki ço¤u zaman Türkiye’de oldu¤u gibi tam tersi de do¤ald›r. Bu iki yöntemde de hedeflenen ayn›d›r: Sermaye düzenini ayakta tutmak, pekifltirmek ve böylece de sermaye s›n›f›n›n azami sömürüsünü güvence alt›na almak. 30
Burjuvazinin esaret
Sermaye devletinin faflist terör ve sald›rganl›¤› boyutlanarak devam ediyor. Katliamlar, gözalt› ve tutuklama terörü, Kürt halk›na dönük t›rmand›r›lan kirli savafl... Baflbakan›n ABD ziyareti sonras›nda bafllayan ve Genelkurmay taraf›ndan 19 Temmuz tarihli aç›klama ile yeni bir aflamaya t›rmand›r›lan faflist terör dalgas›, sermaye devletinin 80 y›ld›r de¤iflmeyen katliamc› gelene¤i ve 25 y›ld›r devam eden 12 Eylül rejimini bir kez daha gözler önüne sermeye yetmifltir. Gelifltirilen bu terör dalgas› ve t›rmand›r›lan kirli savafl AB’ci liberallerin iyimserlik yaygaralar›n› yerle bir etmifl bulunuyor. Zira bu terör dalgas› hiç de sermaye devletinin yaln›z bafl›na planlad›¤› ve Avrupa emperyalizmine ra¤men hayata geçirdi¤i bir sald›r› de¤il. Aksine sald›r›n›n merkezini ABD’nin yan›s›ra baflta ‹ngiltere olmak üzere emperyalist Avrupa devletleri oluflturmakta, bu ülkelerde “teröre” karfl› bafllat›lan polis devleti uygulamalar›, sermaye devletinin Kürt halk›na iflçiemekçiler ve gençli¤e ve tabii ki ilerici, devrimci güçlere karfl› pervas›zca sald›r›s›n›n yolunu düzlemektedir. Sermaye devleti krizlerle bo¤uflan yap›s› gere¤i devlet terörünü hiçbir zaman b›rakmam›flt›r. ‘60’dan bu yana her 10 y›lda bir gerçeklefltirilen darbeler, ‘90’lar›n ortas›nda Kürt halk›na dönük gerçeklefltirilen kirli savafl, süreklileflen faflist katliamlar bu gerçe¤in aç›k birer görüntüsüdür sadece.
80 y›ll›k Cumhuriyet tarihi faflist bask› ve terör tarihidir! 80 y›ll›k Cumhuriyet tarihi faflizmin toplumsal ve siyasal kayna¤›n› tan›mlamak aç›s›ndan fazlas›yla aç›klay›c›d›r. Cumhuriyetin ideolojik dayana¤› olan Kemalist ink›laplar›n cilas› kaz›nd›¤›nda ortaya militarist/karfl›- devrimci bir fliddet üzerine kurulu devletçilik ile Türk flovenizmine dayal› milliyetçilik ç›kar. Türkiye faflizminin kökleri Kemalist burjuva ideolojisinde gizlidir. Ve bugün floven milliyetçilik ve kat›ks›z emek düflmanl›¤›na dayanan karfl›-devrimci fliddet, Kemalist burjuva rejimin daha kurulufl döneminde emekçi s›n›flara ve onlar›n temsilcilerine yöneltti¤i karfl›devrimci fliddetin gelinen çürüme aflamas›nda ald›¤› en uç biçimdir. Sermaye devleti do¤ufl evresinden bu yana s›n›f karakterinin ve güçsüzlü¤ünün bir sonucu olarak alt s›n›flar›n her türlü hareketlili¤ine ve inisiyatifine karfl› bask› ve zor ayg›tlar›n› etkin bir biçimde kullanarak sonuç almaya çabalam›flt›r. Kurtulufl Savafl› döneminde kitlelerden gelen inisiyatiflerin bast›r›lmas›, baflta Çerkez Ethem olmak üzere denetim d›fl› güçlerin tasfiye edilmesi, henüz Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda Mustafa Suphi ve 14 yoldafl›n›n Karadeniz’de katledilmeleri, geliflen Kürt isyanlar› karfl›s›nda gerçeklefltirilen kitlesel katliamlar, iflçi ve emekçilerin hak alma
t zincirinin temel bir halkas›:
EYLÜL mücadelelerinin karfl›s›nda kullan›lan faflist terör, sermaye devletinin daha sonra yetkinlefltirece¤i katliamc› gelene¤in ilk örnekleridir sadece. Sermaye devleti henüz do¤umunda kurdu¤u ‹stiklal Mahkemeleri’ni ve orada cisimleflen siyasal mant›¤› yetkinlefltirerek günümüze kadar tafl›m›flt›r. Zira bu mahkemeler sadece savafl suçlular›n› idam etmemifl; örne¤in o dönem AdanaErzurum ve Samsun telgrafç› grevlerine kat›lan iflçiler de bu mahkemelerde yarg›lanm›fllard›r. ‹syanc› Kürtler yine ayn› mahkemelerin karar›yla flehir meydanlar›nda as›lm›flt›r. 1925’te ç›kart›lan Takrir-i Sükun yasas› her türlü iflçi eylemini koflulsuz olarak yasaklam›flt›r. Milyonlar› bu sefil politikalara mahkum edebilmek için burjuva cumhuriyeti gerici, faflist yasalar ve fliddet araçlar›yla sürekli biçimde tahkim edilmifltir. Toplumsal muhalefetin yükselifli, temel demokratik hak ve özgürlüklerin geliflimi, askeri faflist darbelerle engellenmeye çal›fl›lm›flt›r. Burjuva cumhuriyeti fliddet ve terörle tahkim edilmifl bir gerici faflist devletin varl›¤› ve kanl› icraatlar› sayesinde 80 y›ld›r ayakta kalmay› baflarm›flt›r. Kuruluflundan bu yana, emekçilere, Kürt halk›na, gençli¤e karfl› hep bir savafl içinde olmufltur. Bu gerici nitelik; siyasal istikrars›zl›k ve iktisadi krizler içinde debelenen burjuva cumhuriyetinin en istikrarl›, en kararl› yan›n› oluflturmaktad›r. Öte taraftan Kürt halk› inkar, asimilasyon politikas› ve imha operasyonlar›yla cumhuriyetin 80 y›ll›k tablosunun kanayan bir yaras› olmaya devam etmektedir. Kürt halk› daha ilk ad›mda, inflas›nda pay sahibi oldu¤u cumhuriyetin temelleri alt›na gömülmek istenmifl, ulusal hak ve özgürlükleri bir yana, varl›¤› bile inkar edilmifltir. Ölüm ve zulüm, inkar ve asimilasyon k›skac›ndaki emekçi Kürt halk›, bu tabloya hakl› itiraz›n› onlarca isyanla dile getirmifl ve getirmeye devam etmektedir. Bu sürecin son elli y›ll›k kesitinde iki devrimci yükselifl dönemi ve üç askeri darbe yaflanm›flt›r. Yine bu y›llar içinde yap›lan katliamlarda binlerce insan yaflam›n›
E k i m G e n ç l i ¤ i
yitirmifltir. Ve bugün burjuva devleti düpedüz bir kontr-gerilla devleti haline gelmifltir.
12 Eylül: Sermayenin toplumsal dönüflüm projesi Türkiye’de sistematik bir biçimde her 10 y›lda bir gerçekleflen darbeler sermaye devletinin yönetememe krizinin aç›k bir göstergesidir. Gerçekleflen her darbe, sermaye devleti aç›s›ndan çözümü belki de çok uzun zaman alacak sorunlar›n sert ve fliddetli çözümünü ifade etmektedir. Sermaye devleti toplumu bask› alt›na alarak hedefledi¤i dönüflümleri gerçeklefltirmek ve bu süreç içerisinde geliflecek toplumsal muhalefeti bask› alt›nda tutmak istemektedir. Denilebilir ki bu darbelerin en fliddetlisi faflist 12 Eylül karfl›-devrimi olmufltur. Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren koflullara bak›ld›¤›nda karfl›m›za derinleflen siyasal ve iktisadi kriz ve bu krizin sermaye taraf›ndan afl›lma çabas› ç›kmaktad›r. Mevcut kriz derinlefltikçe sermayenin eme¤e sald›r›s› artmakta,
31
E k i m G e n ç l i ¤ i
32
iflçi s›n›f› ve emekçi kitleler ise faturay› yüklenmemek için direnifli yükseltmektedirler. On binlerce iflçi greve ç›kmakta ve üretim bu süre zarf›nda durma noktas›na gelmektedir. ‹flçi s›n›f› salt grevlerle de¤il, sokak çat›flmalar› ve kitlesel eylemlerle de giderek siyasallaflan bir mücadele içerisine girmifltir. Bunun en güçlü örneklerinden birisini 15-16 Haziran oluflturmaktad›r. 12 Mart darbesi geliflen bu iflçi s›n›f› mücadelesini bask› alt›na almaya yetmemifl ve ‘70’li y›llar gerek devrimci hareket ve gerekse s›n›f hareketi aç›s›ndan kitlesel mücadelelerin sermaye düzenini s›k›flt›rmas›na tan›k olmufltur. ‹ktisadisosyal bunal›m ve devrimci siyasal mücadele karfl›s›nda s›k›flan iflbirlikçi burjuvazi h›zl›, sert ve fliddetli bir müdahaleye ihtiyaç duymufltur. ‹flbirlikçi burjuvazi ad›na en h›zl› hareket kabiliyetine ve en sert müdahale gücüne sahip devlet kurumu olarak ordu harekete geçmifltir. Çözüm aç›k ki Türkiye ve dünya tarihinin birçok kez gösterdi¤i gibi faflist darbedir. Ve gerçekleflen; 12 Eylül karfl›-devrimidir. 1980’lerin bafl›ndan beri emperyalist dünya sistemiyle tam entegrasyonu hedefleyen iflbirlikçi tekelci büyük burjuvazi, ulaflt›¤› birikim düzeyi ve dünya konjonktürünün gerekleri yüzünden yap›sal de¤iflim ihtiyac› içindeydi. Ancak bu de¤iflim ihtiyac›, çok büyük zorluklar› ve kapitalist ekonomide yeniden yap›lanma anlam›na gelen kapsaml› düzenlemeleri de beraberinde getirmekteydi. Bu dönüflümler Avrupa ülkelerinde ‘70’lerle beraber geliflen neo-liberal politikalar›n ülkeye tafl›nmas› ve bu politikalar do¤rultusunda ekonominin ve kamunun reorganizasyonunu zorunlu k›lmaktayd›. Ne var ki ‘70’li y›llarda s›n›f mücadelesi ve devrimci harekette bafllayan yükselifl, burjuvazinin ileriye yönelik planlar›n› uygulamas›n›n önünde ciddi bir engel oluflturuyordu. Sermaye s›n›f›n›n istedi¤i dönüflümler iflçi s›n›f›n›n ve devrimci hareketin mücadelesi nedeniyle kolay kolay gerçekleflemeyecekti. Bunun için iflçi s›n›f› hareketinin tamamen geriletilmesi ve devrimci hareketin bast›r›lmas› gerekiyordu. Tekelci sermaye o günkü ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere, ‹MF ve Dünya Bankas› ile birlikte haz›rlad›¤› 24 Ocak 1980 kararlar›n› hayata geçirmeye haz›rlan›yordu. Ama bu kararlar› uygulayabilmek için, onun koflullar›n› yaratmak, yani iflçi hareketini ve devrimci hareketi sindirmek gerekiyordu. ‹flte büyük burjuvazinin orduyu imdada ça¤›rmas› da tam bu aflamada olmufltur. Sözkonusu kararlar ekonomideki liberal dönüflümü gerçeklefltirmek için planlanm›flt›r. 24 Ocak Kararlar› olarak da bilinen "24 Ocak ‹stikrar Önlemleri", IMF'nin bir dizi ülkeye "ihracata dönük sanayileflme" ad› alt›nda dayatt›¤›, ABD'li burjuva iktisatç›lar›ndan M. Friedman'›n ad›yla an›lan "Friedman Modeli"nin Türkiye uyarlamas›ndan baflka bir fley de¤ildir. O zamanlar Devlet Planlama Teflkilat›'nda bürokrat olan Turgut Özal, borç bulmak için Amerika'ya gider. Dünya Bankas›'ndan Yap›sal Uyum Kredisi olarak 300 milyon dolar ister. Dünya Bankas›'n›n bafl›ndaki eski “Vietnam kasab›” Mc Namara, baz› taahhütler karfl›l›¤›nda krediyi verebileceklerini belirtir. Mc Namara'n›n istedi¤i, ekonominin tüm denetiminin Dünya Bankas›'na devredilmesidir. Türkiye hükümeti ekonomik bir karar almadan önce bunu Dünya Bankas›'na haber verecek ve onun onay›n› alacakt›r. Yap›lacak d›fl al›mlar, önceden Dünya Bankas›'na bildirilecek, onun saptayaca¤› yat›r›m projeleri hükümet program›ndan ç›kar›lacakt›r. Programa yeni al›nacak yat›r›mlar da önceden Dünya Bankas›'na sorulacak ve baz› sanayi dallar›nda yat›r›m yap›lmayacakt›r. Bu flartlar, o günlerde ekonomi bürokrat› olan Özal taraf›ndan 7 fiubat 1980'de Mc Namara'ya yaz›lan bir mektupla kabul edilir. Bu aç›dan 12 Eylül darbesi emperyalist kapitalist sistemle tam bir
bütünleflme ve ABD eksenli siyaset ve ekonominin korkusuzca hayata geçirilmesi için bir zorunluluk olarak ortaya ç›km›flt›r. Zira 12 Eylül darbesinden hemen sonra ABD’li bir yetkili ile yap›lan telefon konuflmas› kay›tlar› darbenin planlama ve komuta merkezinin neresi oldu¤unu aç›k bir biçimde gözler önüne sermektedir: -Paul seninkiler nihayet yapt›. (...Your boys have done it) -Kim benimkiler neden bahsediyorsun? -Senin generaller Türkiye’de darbe yapt›lar. -Ooo, öyle mi? Çok memnun olduk. (Darbe sonras› ABD’li yetkililer aras›nda gecen konuflma. Paul Henze CIA Türkiye istasyon flefidir. Daha sonra kitaplaflt›rd›¤› an›lar›nda “12 Eylül ABD’nin tercihiydi” demekteydi. Bkz. 12 Eylül:04:00, M. Ali Birand, Karacan yay›nlar›, s.286.) Burjuvazi bu durumdan oldukça memnundu. Turgut Özal: “12 Eylül olmasayd› bu ekonomik program›n neticelerini alamazd›k”; Rahmi Koç: “Askeri yönetimin zaman›nda ve do¤ru kararlar almas›yla çok de¤erli zaman tasarrufu sa¤land›.”; ‹SO baflkan› ‹brahim Bodur: “12 Eylül’den sonraki yönetim 24 Ocak kararlar›n›n baflar›s›n› iki kat art›rm›flt›r. ” demekteydi. Darbelere faflist karakterini kazand›ran; kitleler üzerinde sermayenin bekas› için zor, bask› ve terörün her yolunu en fliddetli ve yo¤un bir biçimde kullanmas›d›r. Devletin silahl› güçlerinin hangi aflamada harekete geçti¤inin de önemi olmamaktad›r. Ülkelerin özgün durumlar›na göre önce bir faflist parti iktidara gelip ard›ndan da devletin silahl› zor ayg›t›n› iflçi ve emekçi kitlelere yöneltebilir ve tabii ki ço¤u zaman Türkiye’de oldu¤u gibi tam tersi de do¤ald›r. Bu iki yöntemde de hedeflenen ayn›d›r: Sermaye düzenini ayakta tutmak, pekifltirmek ve böylece de sermaye s›n›f›n›n azami sömürüsünü güvence alt›na almak. Katliamlarla ve provokasyonlarla bir darbenin zeminini haz›rlamaya çal›flan burjuvazi aç›s›ndan art›k koflullar “olgunlaflm›fl”t›. T‹SK, MESS, TÜS‹AD gibi kapitalist s›n›f örgütleri bir an önce darbenin yap›lmas›n› istiyorlard›. Amaç, kapitalistler s›n›f›n›n kârlar›n› art›rmak için iflçilerin mücadelesini silah zoruyla bast›ran bir bask› rejimi kurmakt›. 1980’in 11 Eylül’ünde, yani darbeye bir gün kala, T‹SK baflkan› Halit Narin üretimi nas›l artt›racaklar›n›n formülünü aç›klam›flt›: “DGM’ler kurulmadan üretim artmaz”. Tüm iflveren örgütleri iflçi s›n›f› üzerinde terör estirilmeden, iflçi s›n›f› bask› alt›na al›nmadan sermayenin isteklerinin yerine gelemeyece¤ini hayk›r›yorlard›. Ayn› Halit Narin 12 Eylül’ün anlam›n› darbeden sonra iflçileri hedefleyen sözleriyle flöyle aç›kl›yordu: “fiimdiye kadar biz a¤lad›k onlar güldü. fiimdi s›ra onlarda”. Koç’a göre ise “12 Eylül devletin yeniden kurulmas› devri” idi. Bu misyonun tümüyle bilincinde olarak 12 Eylül faflist askeri darbesine komuta eden Kenan Evren’in ilk sözleri de yeterince aç›klay›c›d›r: “Giriflilen harekat›n amac›, ülke bütünlü¤ünü korumak, milli birlik ve
Say›larla 12 Eylül * 650 bin kifli gözalt›na al›nd›. * 1 milyon 683 bin kifli fifllendi. * Aç›lan 210 bin davada 230 bin kifli yarg›land›. * S›k›yönetim Mahkemeleri’nde yarg›lananlardan 71 bini 141., 142., 163. maddelerden yarg›land›lar. * 6 bin kifli için idam cezas› istendi. * 517 kifliye idam cezas› verildi. * ‹dam cezas› verilenlerden 49’u as›ld›. * ‹dam› istenen 259 kiflinin dosyas› meclise gönderildi. * 98 bin 404 kifli örgüt üyesi olmak suçundan yarg›land›. * 388 bin kifliye pasaport verilmedi. * 30 bin kifli sak›ncal› oldu¤u için iflten at›ld›. * 14 bin kifli vatandafll›ktan ç›kart›ld›. * 30 bin kifli siyasi mülteci olarak yurtd›fl›nda yaflamaya bafllad›. * 171 kiflinin iflkenceden öldü¤ü belgelerle kan›tland›. * 14 kifli cezaevindeki uygulamalara k a r fl › y a p › l a n a ç l › k g re v l e r i n d e ö l d ü . * 937 film sak›ncal› bulunarak yasakland›. * 23 bin 667 derne¤in faaliyeti durduruldu. * 3 bin 854 ö¤retmen, 120 üniversite ö¤retim görevlisi, 47 hakimin ifline son verildi. * 7 bin 233 devlet görevlisi bölgelerinin d›fl›na sürüldü. * 400 gazetecinin cezaland›r›lmas› istendi. * G a z e t e c i l e re i s t e n e n h a p i s c e z a s › toplam› 4 bin y›l oldu. * 40 ton gazete ve dergi sak›ncal› bulunarak imha edildi. * 927 yay›n yasakland›. * 299 kifli gözalt›nda ya da cezaevinde katledildi. (‹HD Raporlar›’ndan al›nm›flt›r.)
E k i m G e n ç l i ¤ i
33
E k i m G e n ç l i ¤ i
34
beraberli¤i sa¤lamak, muhtemel bir iç savafl› önlemek, devlet otoritesini ve varl›¤›n› yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin ifllemesine mani olan engelleri ortadan kald›rmakt›r.” 12 Eylül sabah› Evren ve çetesinin ilk aç›klamalar› grevlerin yasaklanmas› olmufltur. Ve yine bu aç›klamalar içinde darbecilerin en çok korktuklar› genel grev ihtimali ise afla¤›l›k tehditlerle karfl›lanm›flt›r. ‹flçiler ayn› günün sabah›nda iflyerlerine gittiklerinde fabrikalar›n›n kap›lar›nda askeri birliklerle karfl›laflm›fllard›r. Darbenin ilk icraat› ücretlerin düflürülmesi, fiyatlar›n yükseltilmesi ve iflçi k›y›m› olmufltur. Bunlar iflçi s›n›f›na karfl› ilk ekonomik sald›r›lar olarak gerçeklefltirilmifltir. Bu iktisadi sald›r›lar sendikalar›n kapat›lmas›, öncü iflçilerin tutuklanmas›, evde, sokakta devrimci av›, infaz idam ve iflkence gibi siyasi sald›r›larla atbafl› gidiyordu. Yüzlerce insan devrimci oldu¤u veya öyle san›ld›¤› için öldürüldü, kitaplar yak›larak imha edildi ve iflçi s›n›f›n›n hak alma mücadelesinin ve örgütlenmesinin önüne geçen yasal düzenlemeler seri bir biçimde yap›ld›. 12 Eylül sonras›nda hapishaneler dolup taflmakla kalmad›, tüm ülke boydan boya hapishaneye çevrildi. Fabrikalar gecekondular ve emekçi semtleri gece gündüz gözalt›nda tutuldu ve bu uygulamalar 12 Eylül sonras›nda sistematik bir biçimde devam ettirildi. 12 Eylül ile birlikte uygulanan devlet terörüdür. Kullan›lan silah, sermayenin silah›; teti¤i çeken el sermaye devletidir. Sermaye devleti, tüm toplumu bask› alt›na alacak ve terörize edecek bir devlet organizasyonunu ulusal ve uluslararas› deneyimler ›fl›¤›nda tesis etmifltir. Gerçekte bir askeri darbenin ilk sald›r›da döktü¤ü kan, ortaya koydu¤u fliddet elbette çok önemlidir ve sermaye s›n›f›ndan hesap sorulmak üzere tarihe kaz›nm›flt›r. Ne var ki, darbenin s›n›f hareketine ve devrimci mücadeleye verdi¤i zarar bununla s›n›rl› de¤ildir. Mücadelenin kesintiye u¤ramas›, öncü iflçi kufla¤› baflta olmak üzere toplumsal hareketin her alan›ndan ileri unsurlar›n tasfiye edilmesi, devrimci örgütlenmelerin polis kovuflturulmas› ile etkisizlefltirilmesi ve devrimci düflünce ve eylemlerin tasfiye edilmesi, s›n›f örgütlülüklerinin ve legal mevzilerin yok edilmesi, s›n›f›n ve kitlelerin apolitiklefltirilmesi ve terörle sindirilmesi, karfl›-devrimci gerici ve floven rüzgar›n tüm ülkeyi kas›p kavurmas›, en önemlisi ise y›llar sürecek bir sinmifllik ruhu yarat›labilmesi, yeni kuflaklar›n bu atmosfer içinde flekillendirilerek apolitik ve yozlaflm›fl bir gençli¤in yarat›labilmesi... Bunlar aç›k ki karfl›-devrimci fliddeti ne olursa olsun darbe an›n›n yapabilece¤i fleyler de¤illerdir. Bunun için t›pk› 12 Eylül’le beraber oldu¤u gibi sermaye devletinin darbe sonras›na dair güçlü kurumsallaflmalar yaratmas› ve önlemler almas› gerekiyordu. Bu önlemlerden belki de en karakteristik olan iki tanesi özellikle önemlidir. Bunlardan ilki, ‘80 öncesi aç›lan ve iflçi s›n›f›n›n eylemleri sonucunda kapat›lmak
zorunda kalan DGM’lerin tekrar kurulmas›d›r. Ötekisi ise, geliflen toplumsal mücadelenin önemli bir bilefleni olan ö¤renci gençli¤i y›ld›rmak ve bask› alt›na almak için kurulan YÖK’tür. Bunlar›n ikisi de birer bask› ve fliddet kurumu olmakla beraber amaç bundan da öteyedir. Bu kurumlar eliyle uygulanan bask› ve fliddetle as›l hedeflenen, neo-liberal dönüflümler için toplumun haz›r hale getirilmesidir ve sözkonusu kurumlar da bunun arac›d›r. Bir di¤er önemli kurumsallaflma ise tabii ki ordunun devlet içerisinde kazand›¤› konumdur. Parlamentonun da¤›t›lmas› ile beraber yasama yürütme ve yarg› MGK’n›n elinde toplanm›flt›. MGK o dönem kararnameler ç›kartarak ülke yönetimini ve devlet mekanizmas›n› yeniden tahsis etmekteydi. 1 ay içerisinde ç›kart›lan 283 kararnameden 52.’si 12 Eylül’le beraber kurumsallaflan devlet mekanizmas›n›n neyi hedefledi¤ini etkili bir biçimde tan›mlam›flt›r: “S›k›yönetim Komutanl›klar›n›n kararlar›n›n tart›fl›lmas› ve haklar›nda kamu davas› aç›lm›fl tüzel ve gerçek kiflilerle ilgili olarak kamuoyunu yan›lt›c› ve ilgilileri etkileyici sözlü-yaz›l› demeç ya da makale yay›m› yoluyla beyan ve yorumda bulunmak da yasakt›r.”
Çürümüfl ve kokuflmufl burjuva cumhuriyeti y›k›lmay› bekliyor! Sermaye devletinin 80 y›ld›r devam eden hükümdarl›¤› kendi baflar›lar›n›n bir sonucu de¤ildir. Zira bu 80 y›ll›k tarih bask›n›n terörün zorun ve zorbal›¤›n tarihidir. Bu ise çürüme ve kokuflma d›fl›nda bir fley ifade etmemekte, ç›kan kokular›n üstünü örtmek için sald›rganlaflmaktad›r. Günümüz Türkiyesi’nde bu kontrgerilla cumhuriyeti ayakta duruyorsa e¤er, bunu tam da s›n›f hareketinin mevcut zaaflar›na borçludur. Türkiye iflçi s›n›f› zaaflar›n› afl›p politik mücadele alan›na ba¤›ms›z devrimci s›n›f kimli¤i ile ç›kmay› baflard›¤›nda, her yan› çürümüfl olan burjuva düzeni ve devletinin sonu da yaklaflm›fl demektir. Bugün burjuva cumhuriyeti; emperyalizme kölece ba¤l›, Ortado¤u’da ‹srail ile el ele ABD’nin maflas› ve sald›r› üssü olan bir devlettir. Bugün burjuva cumhuriyeti; Kürt halk›n›n hakl› ulusal taleplerini inkar ve asimilasyon temelinde kurulmufl floven bir cumhuriyettir. Bugün burjuva cumhuriyeti; iflçi s›n›f› ve emekçilerin hak alma mücadelelerini her türlü bask› ve zorla karfl›lam›fl faflist bir cumhuriyettir. Bugün burjuva cumhuriyeti; kitlesel katliamlar yarg›s›z infazlarla iflçi ve emekçilerin beyinlerine kaz›nm›fl bir kontr-gerilla cumhuriyetidir. Bugün burjuva cumhuriyeti; bireycili¤in yozlaflman›n ve her türlü çürümenin yafland›¤› kokuflmufl bir cumhuriyettir. Ve bu kokuflmufl burjuva cumhuriyeti er ya da geç y›k›lacak, yeni kurulan cumhuriyet sosyalist bir iflçi ve emekçi iktidar› olacakt›r.
Tüm ilerici, devrimci gençlik güçlerine ça¤r›: Faflist devlet terörüne karfl› birleflik devrimci mücadeleye! 12 Eylül’ün 25. y›ldönümü yaklafl›yor. 12 Eylül karfl›-devriminde yaflanan y›k›mlar, ac›lar, ölümlerin hesab›n› sormak herkesten önce bugünün genç devrimcilerinin, kendi gelece¤ini mücadelede gören gençli¤in görevidir. Zira 12 Eylül’ün as›l faturas›n› ödeyen, 12 Eylül’ün flekillendirdi¤i bir Türkiye’yi yaflamak zorunda kalan gençliktir. Darbenin dara¤açlar›nda, iflkencehanelerde, sokak infazlar›nda katletti¤i devrimciler, en güzel, en verimli y›llar› zindanlara kapat›lan binlerce yi¤it insan, yak›nlar›n› yitirenler, 12 Eylül’ün önünü açt›¤› sosyal ve ekonomik y›k›m sonucu sefalet koflullar›nda yaflamak zorunda kalan tüm ezilenler için sorulacak bir hesab›m›z var! Ama sadece onlar için de¤il, do¤umumuzdan bafllayarak tüm hayat›m›za çöreklenen karanl›ktan hesap soraca¤›z! Apolitizasyonun ve dejenerasyonun kuflatt›¤›, gelece¤e umutsuzlukla bakmaya itilen gençli¤in ödedi¤i faturan›n art›k sonu gelmek durumundad›r. Gerici e¤itim müfredatlar›n›n, YÖK’ün, neoliberalizmin as›l kayna¤› ve dayana¤› olan 12 Eylül rejiminin karfl›s›na ç›kmaks›z›n, 12 Eylül’ü aflmaks›z›n özlemlerimizi gerçeklefltirmenin yolu bulunmuyor. Çünkü darbe ile yarat›lan bu karfl›-devrimci, gerici abluka da¤›t›lmad›kça ileriye do¤ru at›lacak her ad›m ayn› bask›, terör, yok etme, kimliksizlefltirme ve duyars›zlaflt›rma duvar› ile karfl›laflacakt›r. 12 Eylül’de kulland›¤› yöntemi süreklilefltiren sermaye iktidar› her zorland›¤› anda ayn› sald›rganl›¤› sürdürecektir. Sadece 2005 y›l›n›n bilançosu bile bunun aç›k bir kan›t›d›r. Süren sald›r›lar bu y›l içinde artt›, son aylarda ise yepyeni bir boyut kazand›. Da¤lardan baflkentin göbe¤ine kadar her yerde devrimcilerin hunharca katledildi¤i, hatta 12 yafl›nda çocuklar›n infaz›n›n pervas›zl›kla gerçekleflti¤i, sivil faflist çetelerin iplerinin çözüldü¤ü ve her f›rsatta planl› biçimde gençli¤in ve ilerici güçlerin üzerine sal›nd›¤› bir dönemden geçiyoruz. Son olarak ‹lker Baflbu¤
taraf›ndan yap›lan aç›klama ile bu terör dalgas› yeni dönem politikas› olarak ilan edildi. Buna geçit vermemek için di¤er toplumsal kesimler gibi gençlik de elindeki tüm olanak ve güçlerle seferber olmal›, harekete geçmeli, zorlu bir kavga dönemine haz›rlanmal›d›r. 12 Eylül 1980 sabah› radyolardan gelen ses ile 19 Temmuz 2005’te televizyonlardan duyulan ses ayn› gerçe¤i söylüyordu: Öldürerek, tutuklayarak, tafleron katillere vurdurarak ve yalan makineleriyle aptallaflt›rarak teslim alaca¤›z! Öyleyse “Teslim olmayaca¤›z!” diyenlerin de seslerini birlefltirerek hayk›rma zaman›d›r. Gençlik hareketinin bir dizi sorundan muzdarip oldu¤u bir dönemden geçiyoruz ve biliyoruz ki, sorunlar›m›z›n afl›lmas› pratik bir at›l›m yapabilmekten, bu ablukay› da¤›tmak için yüklenmekten geçiyor. Seslerimizi ve yumruklar›m›z› sermayenin faflist sald›rganl›¤›ndan hesap sormak için birlefltirelim. 12 Eylül’ün 25. y›ldönümü vesilesiyle bugünden bafllayarak tüm gençlik gruplar›, bu karanl›¤›n da¤›t›lmas› için ve devletin sistematik bask› ve terör sald›r›s›n› püskürtmek için birleflik bir mücadele hatt› örmelidir. Biz Ekim Gençli¤i olarak böylesi bir çaban›n pratik örgütleyicisi olarak ilerici, devrimci gençlik gruplar› ile birlikte üzerimize düflen sorumlulu¤u omuzlayaca¤›z. Tüm gençlik gruplar›n› bu güncel sorumlulu¤un gere¤ini yerine getirmeye ve biraraya gelmeye ça¤›r›yoruz. Faflizmi yok etme kararl›l›¤›n›n s›nanaca¤› bir sürece giriyoruz. Yeni sald›r› dalgas› ile uzlaflmayacak, onu ve feyz ald›¤› ‘80 karfl›-devrimini yenece¤iz! Faflizme karfl› omuz omuza! K u r t u l u fl y o k t e k b a fl › n a , y a h e p b e r a b e r ya hiçbirimiz! Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!
E k i m G e n ç l i ¤ i
Ekim Gençli¤i
35
AKP-YÖK savafllar›
E k i m G e n ç l i ¤ i
AKP hükümetinin ilk kuruldu¤u günden bu yana TÜS‹AD patronlar›n›n ve asker partisinin terbiyeci sopas› olarak kulland›¤› YÖK ile hükümetin aras›ndaki çat›flma hiç dinmedi. Sermayenin ihtiyaçlar›n› tan›mlayan YÖK yasa tasar›s› bile çat›flmaya kurban edildi. Elbette yasa sadece klikler gerilimi nedeniyle meclisten ç›kmad›, bununla birlikte YÖK eliyle fiilen uygulamaya sokuldu. YÖK hem sermayenin komutlar›n› uygulama flerefini AKP’ye b›rakmak istemiyordu, yan›s›ra kadrolaflma e¤ilimi ve türban savunusu nedeniyle AKP’nin hareket alan› dar tutulmal›yd›. As›l kayna¤› bu olan savafllar bugüne kadar 5 bölüm halinde sürdürüldü. YÖK’ün mali kayna¤›n› Hazine’nin kontrol etmesi meselesi d›fl›nda, bu savafllar›n tümünden YÖK yer yer y›pranarak da olsa galip ç›kt›. fiimdi ise yeni bölüm gösterime girmifl durumda. Bir ay› aflk›n zamand›r türban tart›flmas›n›n yeniden gündeme getirilmesi ile bafllat›lan yeni bölüm. AKP, AB ve ABD ile iliflkilerde ve ekonomik yönetimde giderek bozguna u¤ramakta. Bu nedenle söylemini radikallefltiriyor. O lümpen üslubu ile Baflbakan bir ay› aflk›n zamand›r türban serbestisini sa¤layacaklar› yönünde aç›klamalar yap›yor. 2002’den bu yana en radikal söylemleri kullanmas›n›n elbette bir bedeli var. Bu bedel, flu ara uflakl›k iliflkilerinde ve ekonomide istikrar gerekti¤i için e¤itim alan›nda ödetilecek do¤al olarak ve AKP’nin a¤z›na biber sürerek, ülkede kimin iktidar oldu¤u gösterilecek.
böyle bir ad›m›n AKP’nin popülist propagandas›na yarayaca¤› düflüncesi ile meslek liselerinin ek puanlar› 0.24’ten 0.08’e düflürüldü. Üstelik tam bir piflkinlikle, “Katsay› zaten fazlayd›. Biz ö¤rencileri mesleklerine yönlendirmeye çal›fl›yoruz.” denildi (Erdo¤an Teziç, Hukukçu YÖK Baflkan›). AKP’li e¤itim bakan› bu geliflme karfl›s›nda ifli, Meclis’in aç›lmas›n›n ard›ndan hesaplaflaca¤›z demeye kadar vard›rd›. YÖK kanununda her ne pahas›na olursa olsun de¤iflikli¤e gidilece¤i söylendi ki, bunlar YÖK kanad›n›n kendi ordusunu toparlamas› için önemli f›rsatlar yaratt›. Ama at›lan ad›m Kemalist yönetme tarz›n›n çok klasik bir biçimiydi. Birilerini terbiye etmek için bir kez daha genifl kitleler ma¤dur ediliyordu. Buna karfl› baz› YÖK üyeleri bile itirazlar›n› yükselttiler ve karar 7’ye karfl› 9 oyla kabul edilebildi. Fakat nedeni ne olursa olsun YÖK kay›kç› kavgas›nda bir kez daha yanl›fl yapt›, AKP’nin propagandas›n› güçlendirecek bir ad›m att›. Sadece AKP’nin de¤il, ö¤renci hareketinin de bir irade ortaya koyarsa yararlanabilece¤i bir gedik daha aç›ld›. E¤itimin emekçi çocuklar›n›n koflullar› ile elit kesim aras›nda ayr›flt›r›lmas›, uçurumun derinlefltirilmesi burjuvazinin e¤itim politikas›n›n temelini teflkil etmekle birlikte, bunun böyle bir politik gerilim içinde yap›lmas› YÖK’e ve temsil etti¤i sermayenin ç›karlar›na orta vadede pek yaramayacak. Tabii ö¤renci hareketi bu gediklerden yararlanabilirse.
Katsay› çat›flmalar› ÖSYM’de mevzi savafllar› ‹flte tam da Baflbakan’›n ve AKP’nin yeni üniversite planlar› yapmaya bafllad›¤›, bir dizi alanda (adalet ve e¤itim) kadrolaflma imkanlar› yakalad›¤› ve en önemlisi birkaç YÖK üyesinin katsay› sorununda kendilerine arka ç›kt›¤› bir anda, YÖK katsay› alan›nda uzlaflman›n mümkün olmad›¤›n› gösteren bir de¤ifliklik yapt›. AOBP’ye daha fazla dokunmak mümkün olmad›¤› ve
36
Henüz gündemde olmasa da A¤ustos bafl›nda yeni s›nav sistemi aç›klanacak. Pek muhtemeldir ki bu da yeni bir mevzi savafl›na konu edilecek. ÖSYM’nin flu an için yapt›¤› planlamada s›nav›n tek oturumda, tüm lise konular›n› kapsayan 180 soruyla ve 3 saat olaca¤› yönünde. Burada belirleyici bir nokta varm›fl gibi
görünmüyor, ama bu de¤ifliklik liselerin dört y›la ç›kar›lmas›n›n ard›ndan mevcut gerilim yükünün patlayaca¤› bir nokta haline gelebilir. Halihaz›rda ÖSS sonuçlar› da aç›klanm›fl bulunuyor. 57 bin 163 kiflinin s›f›r (0) ald›¤› s›nav›n di¤er sonuçlar› bildi¤imizden pek farkl› de¤il. Yine en fazla dershane bulunan il olan Ankara birinci, Hakkari sonuncu, yine dereceler özel okullardan ve dev dershane reklamlar› ile zafer pozlar› veriyorlar. Yine yüzbinlerce emekçi çocu¤unun umutlar› bu zafer taklar› alt›nda kurflunlanm›fl yat›yor.
Van meydan muharebesi Tart›flmalar›n kilitlendi¤i ve hükümetin Meclis aç›l›fl›n› bekledi¤i bir anda, iki taraf da kuvvetlerini gözden uzak bir ovaya, Van’a çekerek burada bir meydan muharebesine girifltiler. Rektör Yücel Aflk›n bir süredir gericili¤in kalesi olan bir yerde görev yapman›n zorluklar›ndan bahsediyordu. Sürekli burada kendisine karfl› birilerinin kötü niyetli haz›rl›klar›n› gündeme getiriyordu. Sonras›nda YÖK’ün kahramanl›k madalyas›yla onurland›rd›¤› ve “en büyük Kemalist” ilan etti¤i Aflk›n 3 y›ld›r gericilikle mücadele ediyordu! Ama Rektör’ün evi bir gece bas›ld›, hakk›nda suç ifllemek için teflekkül oluflturmak ve tarihi eser kaçakç›l›¤›ndan soruflturma bafllat›ld›. YÖK üyeleri Aflk›n’›n arkas›nda saf tuttular. Çarp›c› oldu¤u için gelece¤in muhtemel YÖK Baflkan›, flimdinin ODTÜ Rektörü Ural Akbulut’un sözlerini aktaral›m: “Bu eserleri bildi¤im kadar›yla kendisi sat›n ald› ve kay›tlar›n› da yapt›rd›. Bir süre önce ODTÜ'ye baflvurarak, 'Benim çocu¤um yok. Bu eserler benim çocu¤um. Bunlar› ODTÜ Arkeoloji Müzesi'ne ba¤›fllamak istiyorum' dedi. Gerekli ifllemleri yaparak 15-20 gün önce bir uzman heyetini Van'a gönderdik. Bütün eserleri kayda ald›lar, film ve foto¤raflar› çekildi. Kay›ts›z eser bulundurma niyeti olan birisi bütün bunlar› neden yaps›n? Ben, bu iflin alt›nda siyasi bir komplo seziyorum. Aflk›n, demokrat, Atatürkçü bir rektör. Y›ld›rmak istiyorlar. ” Biz Aflk›n’›n, demokratl›k bir yana, kendi
ö¤rencilerine nas›l soruflturmalar açt›¤›n›, hatta birkaç ay önce flenlik nedeniyle onlarca ö¤rencinin tutuklanmalar›n› sa¤layacak biçimde okula polis soktu¤unu biliyoruz. Bu nas›l bir demokratl›k ki, eski eserlere verilen de¤erin onda biri ö¤rencilere verilmiyor! YÖK’ün resmi aç›klamas› muharebenin en önemli ata¤›n› oluflturuyor: “Uygulama, son aylarda yüksekö¤retim kurumlar›na ve yöneticilerine karfl› oluflturulmaya çal›fl›lan y›pratma ve küçük düflürme gayretlerinin dehflet verici bir ifadesi niteli¤indedir”. Herfley ayd›nlan›yor. Bir rektör, kaçak sanat eserleri bulunduruyor, bunu belki de on y›ld›r yap›yor ve fakat bir sabah bozulan ç›kar iliflkileri nedeniyle evi bas›l›yor, ‘ba¤›ms›z yarg›’ ifle kar›fl›yor, rektörün sayg›nl›k timsali çetesi de ifle kar›fl›yor ve nezarete bask›n verip üyesini kaç›r›yor. Ama ifl burada da bitmiyor. YÖK’ün yapt›¤› aç›klaman›n ard›ndan savc› ç›k›p bas›n aç›klamas› yap›yor, sözde gizli yürüyen soruflturman›n ayr›nt›lar›n› iffla ediyor ve daha da ileri giderek YÖK’e yeni TCK’da yeralan dava süreçlerine kar›fl›lmamas› gere¤ini düzenleyen maddeden soruflturma aç›yor. Burjuvazi ifllerini emekçilerden gizli yürütmek için yapt›¤› yasalar›, emekçilere karfl› biledi¤i silahlar› kendi savafllar›nda kullan›yor. Van meydan muharebesi henüz noktalanmad›, sonunu birlikte görece¤iz. Bu süren savafl›n ganimeti okullardaki hakimiyet ve ranttan al›nacak payd›r. Tüm bu savafl›n ganimeti köle tüccarlar›na sat›lacak ve oradan oraya boynunda bir zincirle sürüklenecek olan ö¤renci gençliktir. Ve yaz›k ki ö¤renci gençlik genifl gövdesi ile savafl› d›flar›dan izliyor. Oysa, Özerk-demokratik bir üniversite için bu iki Ortaça¤ ordusunun savafl›ndan yararlanma f›rsat› flimdi önünde duruyor. Bu kriz ö¤renci hareketinin güçlenme alan›na iflaret ediyor, yeter ki onu de¤erlendirebilecek bir irade ortaya ç›kar›labilsin.
E k i m G e n ç l i ¤ i
37
‹stanbul Liseli Gençlik Platformu olarak yaz çal›flmas› kapsam›nda bafllatt›¤›m›z tart›flmalar›m›za devam ediyoruz. Meslek liseleri üzerine yürüttü¤ümüz tart›flma sonucu ortaya ç›kan metinleri Ekim Gençli¤i okurlar›yla paylaflmak istiyoruz...
Meslek liseleri gerçe¤i üzerine E k i m G e n ç l i ¤ i
38
Özellefltirmelere h›z verildi¤i, AB yolunda her türlü flarlatanl›¤›n gerçeklefltirildi¤i flu dönemlerde liseli gençlik birçok yak›c› sorunla karfl› karfl›ya. Kay›t paras›, aidat, spor, fotokopi vb. paras› gibi birçok fleyden kâr sa¤lamaya çal›flan sermayenin e¤itimi ticari bir meta olarak görmesi, faflist disiplin yönetmelikleri, gençleri uyuflturan gerici, bireyci, ezbere dayal› e¤itim müfredat› bu sorunlar›n bafll›calar›. fiimdi ise liseli gençlik yeni bir sorunla karfl› karfl›ya. ÖSS sistemi de¤ifliyor. 180 dakikada 240 soru. Zaten y›llard›r 180 soruyu çözmek için birer robota dönüfltürülen gençleri daha da çok strese sokmak istercesine sorular› ço¤altm›fllar, geleceksizli¤imizi biraz daha garanti alt›na almak istemifller. Bütün bu strese, ezbercili¤e katlanmamak ve bir meslek sahibi olabilmek için ö¤renciler meslek liselerini tercih ediyorlar. Fakat orada da sermayenin oyunlar›ndan kurtulam›yorlar. Peki meslek liselerinde ne gibi sorunlar var? Toplumumuzda yer edinen yanl›fl düflüncelerden biri de bu liseler hakk›ndad›r. Meslek liselerine giden ö¤renciler tembel ve baflar›s›zm›fl gibi alg›lan›yor. Oysa bu düflüncenin hiçbir gerçekli¤i olmad›¤› gibi, bu okullarda okuyan ö¤rencilerin toplum içerisinde küçük duruma düflmelerinin ötesinde bir ifle yarad›¤› da yok. Devletin ticari amaçlar› buralarda da devam ediyor. Her liseden al›nd›¤› gibi, bu liselerden de aidat, spor vb. adlar alt›nda para toplan›yor. Ayr›ca ö¤rencilerin atölye derslerinde yapt›klar› eflyalar sat›larak da ayr› bir kâr alan› oluflturuluyor. Bütün bunlar bir yana, meslek liselerinde karfl›lafl›lan en büyük sorun staj sömürüsüdür. Meslek liselerinde okuyan arkadafllar›m›z son senelerinde stajyer olarak çal›flmak zorunda kal›yorlar. Burada amaçlanan okuduklar› fleyleri uygulamalar› ve mesleklerini tam olarak ö¤renmeleri. Fakat hiçbir iflyerinde bu amaca uyulmuyor. Staj gören ö¤renciler meslek ö¤renmek yerine çay tafl›yor, bulafl›k y›k›yor, fotokopi çektiriyor,
bakkala gidiyor vb. K›sacas› bir ortac› görevi görüyor. Bunlar yetmezmifl gibi bir de iflyerindeki herkes taraf›ndan küçük görülüyor, eziliyor, patronlardan azar iflitiyor ve hatta notla tehdit ediliyor. Okulu bitirmek için zorunlu olarak yap›lan bu stajlarda verilmesi gereken ücret asgari ücretin üçte biri ve sigorta yap›lmas› zorunlu iken, neredeyse hiçbir iflyerinde bu kurallara uyulmuyor. Fakat bütün bu sorunlar›n sorumlusu elbette tek bafl›na patronlar de¤il, ötesinde patronlar› koruyan, patronlar için iflleyen bu düzen. Çözüm ise düzeni y›kmak için yürütülecek örgütlü mücadeleye liseliler cephesinden de katk›y› örebilmekte. Bu yüzden biz genç komünistler olarak, bütün meslek liseli arkadafllar›m›z› mücadeleye ça¤›r›yoruz. Çözüm devrimde, kurtulufl sosyalizmde!
Çemberlitafl K›z Lisesi’nden Bir ‹LGP’li
Staj sömürüsüne son! Meslek liseleri, liseye bafllayan ö¤rencileri al›p onlara mesleki bilgi vererek e¤iten ve iflçi olarak endüstri kurumlar›na yerlefltiren liselerdir. Meslek liselerinin kurulufl amac› sanayi ve çeflitli iflkollar›ndaki teknik
bilgili iflçi ihtiyac›n› karfl›lamakt›r. Meslek liselerinde verilen e¤itim tamamen teknik bilgiye dayal› meslek derslerinden oluflur. Ayr›ca atölye dersleri ö¤rendi¤imiz teorik bilgileri pratikte uygulamam›z için verilen derslerdir. Endüstri meslek liselerinde kültür dersleri 10. s›n›ftan itibaren verilmez, tamamen meslek derslerine geçilir. Anadolu teknik meslek liselerinde ise kültür dersleri bütün lise ö¤renimi boyunca sürdürülür. Meslek liselerinde staj yapmak zorunludur. Staj›n ö¤rencilerin ifl hayat›n› görmeleri ve bilgilerini gelifltirebilmeleri için önemli oldu¤u söylenir. Endüstri meslek liselerinde staj 9. s›n›f›n sonundan itibaren 2 gün okul, 3 gün staj olmak flart›yla gerçeklefltirilir. Anadolu teknik liselerinde ise 10 ve 11. s›n›f›n yaz tatillerinde toplam 160 saat olmak flart›yla yap›l›r. Staj yapan ö¤rencilere asgari ücretin üçte birini vermek zorunludur. Anadolu teknik liselerinde ise ö¤rencilere ücret ödemek flart de¤ildir. Ücretsiz olarak çal›flt›r›labilirler ve sigorta zorunlu olmas›na karfl›n yap›lmaz. Birçok ö¤renci sigortas›n› kendisi yapt›rarak kendini güvence alt›na alma ihtiyac› duyar. Meslek liselerinde birçok sorun vard›r. Öncelikli olarak e¤itimin kalitesizli¤i göze çarpar. Bu liselerde e¤itim ö¤retmek için verilmez, “ sadece görüp duysunlar yeterli” denilir. Anadolu teknik liselerinde ö¤rencilerin üniversiteyi kazanma flanslar› olmas›na karfl›n buna yönelik bir e¤itim yoktur, dersler hep bafltan savmad›r. Ö¤retmenlerin birço¤u gelip “biz sizi iflyerlerine haz›rl›yoruz üniversiteye de¤il” diyerek idealleri olan birçok arkadafl›m›z›n hayal k›r›kl›¤› yaflamas›na sebep olurlar. Mesleki bilgilere dayal› derslerle ö¤rencilerin kafas› doldurulur, konular›n büyük ço¤unlu¤u gereksizdir. Stajda karfl›lafl›lan sorunlar ise hep benzerdir. Çay getirilir, yerler süpürülür, bakkala gidilir, akflama kadar hep ayak iflleri yap›l›r. Ö¤renciler herhangi bir konuda soru sordu¤unda onlara yan›t verilmez. Yap›lan iflle ilgili hiçbir fley bilmezler, staj yerinde kullan›lan makine ve
teçhizat hakk›nda hiçbir fley ö¤renemeden staj tamamlan›r. Çünkü bu makiney› kullananlar kendilerinden baflkas›n›n ö¤renmesini istemezler. Ö¤rencilere staj karfl›l›¤›nda ödenen ücret ise sömürünün tam karfl›l›¤›d›r. Ö¤rencilerin patronlara peflkefl çekilmesidir. Bu sayede patronlar ucuz iflgücünden yararlan›rlar. Ö¤rencilere bir sürü gereksiz ifl yapt›r›l›r. Gelen parçalar tafl›t›l›r, makineler temizletilir. Buna karfl›n haklar› verilmez. Sendikaya üye olamazlar örne¤in. ‹flyerinde ç›kan grevlere kat›lamazlar, yani grev k›r›c›, iflçileri y›ld›r›c› bir araca dönüfltürülürler. Son olarak, iflyerinde staj yaparken al›nan notlar do¤rudan atölye dersine yans›r. Ve bu notlar patronlar taraf›ndan verilir. Ö¤renci bir iste¤ini patrona söylerse notla tehdit edilir. Atölye dersi baraj ders oldu¤undan hiç kimse patrona sesini ç›karamaz, yoksa s›n›fta kalacakt›r.
Meslek liseli bir ‹LGP’li
E k i m G e n ç l i ¤ i
E¤itim sistemi liseli gençli¤i yutmaya haz›rlan›yor! Her alanda oldu¤u gibi e¤itim alan›nda da Türkiye büyük sorunlarla karfl› karfl›ya. E¤itimin ticari bir alana dönüfltürülmesi ve ö¤rencilere müflteri gözüyle bak›lmas›, gerçeklerin her zaman çarp›t›lmas› e¤itim sorununun hiçbir zaman gündemden düflmemesine yol
39
E k i m G e n ç l i ¤ i
40
aç›yor. Liseli gençlik kurulan ticari çark içinde ezilmeye çal›fl›l›yor. Her lisede yaflanan sorunlar ayn›d›r. Tüm gericili¤i ve bask›c›l›¤›yla gözler önündedir. Devletin vermesi gereken en temel hizmetlerden birisi olan e¤itimin bu flekilde bir metaya dönüfltürülmesiyle kapitalist sömürü gerçe¤i ortaya ç›kar. Herfleyi keyfi bir biçimde ay›ran metafizik burada da iflbafl›ndad›r. Herfleyi birbirinden ay›rd›¤› gibi kuflkusuz liseler aras›nda da kal›n duvarlar ve ayr›m noktalar› yaratmay› baflarm›flt›r. Yap›lan haks›zl›klara boyun e¤en gençlik, e¤itim sistemindeki bu çarp›kl›kla yokedilmeye çal›fl›lmaktad›r. Meslek liseleri bu sömürünün en sa¤lam aya¤›n› oluflturur. Gelece¤in kölelerini yetifltirmeyi amaçlam›fl bir zihniyetin k›s›r döngüsü alt›nda ezilirler. Bask›ya ve her türlü çirkin hakarete maruz kal›rlar. Düzen gelece¤in kuklalar›n› e¤itebilmek için küçük bedenlere her türlü sömürü ve iflkenceyi uygulamaktan geri durmaz. Hepimizin bildi¤i gibi düflünmeyen, sorgulamayan, kal›plar›n d›fl›na ç›kmayan bir gençlik yaratmak istiyorlar. Gençli¤in benli¤inde oynanan bu çirkin oyunlar, deyim yerindeyse “aç›k e¤itim pazar›” ile sorunlu bir gençlik yaratmay› hedeflemektedir. Düzen bu flekilde zafer 盤l›klar› atar. Gençlik karanl›¤›n içinde yol almaya çabalar. Ama düzen ve temsilcileri paray› vicdan yapm›fllard›r. Ad›na bak›ld›¤›nda gerçekten gelecekte belirli alanlarda çal›flmak isteyen profesyonel bir gençli¤in yetifltirilebilece¤i düflünülen meslek liseleri bask›n›n, sömürünün ve daya¤›n hat safhaya ulaflt›¤› bir iflkence kap›s›ndan öte de¤ildir. Yap›lan herfley sermayenin ç›karlar› do¤rultusundad›r. Yaflanan tüm bu sorunlar kapitalizmin do¤al sonuçlar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Asl›nda geriye dönüp bakt›¤›m›zda “tarihin ticareti,
insanlara geçmifllerine karfl›l›k bir gelecek satmaktan ibarettir” demifl Kundera. Çok da hakl› söylemifl. Bizler durmadan gelece¤imizi, eme¤imizi kapitalizmin kurban› yap›yor, ona sat›yoruz. Kapitalist düzen bütün araçlar›yla genç beyinleri y›kamaya devam ediyor. Radyo, televizyon, gazete vb. araçlarla gençleri hedef tahtas› yap›yor. Televizyonlarda bir dizi içi boflalt›lm›fl öyküyle gençli¤i sorunlar›ndan uzak tutmay› hedefliyor. Günümüz liseleriyle hiçbir alakas› olmayan, hayat› dalgaya alan, herfleyi oluruna b›rakan, yarat›c›l›ktan uzak ve yapmac›kl›klarla dolu bir hayat› sergiliyorlar. Baz› dizilerde ise düzen kendi gerçekli¤ini vurguluyor, öte yandan da yap›lan fleyin yanl›fl oldu¤u mesaj›n› veriyor. Bu bir çeliflki de¤il midir? Burjuvazi ç›karlar›n› savunurken, emek gücünün sömürüsü üzerine kurulmufl egemenli¤ini unutturmaya çal›fl›r. Kapitalist sömürü, gerçe¤i reddeder, çünkü gerçe¤i kabul etmek kendi s›n›f ç›karlar›na ayk›r› olur. Bize de önümüze konulan bu sömürü kab›n›n fleklini almak kal›r. Biz biliyoruz ki, sömüren s›n›f›n sömürüyü sürdürmek için yalanlara gereksinimi var, bizim ise kurtulmak için gerçeklere... Düzen amac›na ulaflmak için hiçbir fleyi esirgemez, yapmaya çal›flt›¤› koyu bir karamsarl›k ve mutsuzluk yuma¤›n› en mükemmel flekilde yuvarlamak ve bizleri bu yuma¤›n birer parças› haline getirmektir. T›pk› karanl›k ça¤larda oldu¤u gibi. Düzen unutmamas› gereken bir fleyi unutuyor ama. “Çok bafll› çok a¤›zl› demir diflli canavar gün gelecek kendi kendini yiyecek!”
Orhan Cemal Fersoy Lisesi’nden bir ‹LGP’li
G-8 Zirvesi’nden ezilen halklara yine kölelik ç›kt› - Dünyadaki yoksullar›n yar›s› Afrika'da yafl›yor. DB rakamlar›na göre, Orta Afrika ülkeleri, kifli bafl›na düflen gelirin yeryüzünde en düflük oldu¤u bölge. Sahra Çölü güneyindeki Afrika'da nüfusun yar›s› günde 1 dolardan az parayla yafl›yor. Afrika'n›n on ayr› ülkesinde 130 milyon insan açl›k tehlikesiyle karfl› karfl›ya. Bu say› Sahra güneyindeki Afrika'da her üç kifliden birine tekabül ediyor. - Orta Afrika'n›n yollar›n›n sadece %12'si kullan›l›r durumda. Nüfusun %20'si kesintisiz elektrik kullanam›yor. Temiz su kaynaklar› çok k›s›tl›. Bölgede görülen hastal›klar›n %80'i kirli sudan kaynaklan›yor. - Günde 40-50 bin çocuk ölümü yaflan›yor. Çocuk ölümlerinin ço¤u s›tma gibi önlenebilir hastal›klara ba¤l› ve 100 milyon dolarl›k bir bütçeyle bu hastal›klarla mücadele edilebilir. - Yüzy›l›n en ac›mas›z hastal›¤› olarak adland›r›lan AIDS vakalar›n›n 2/3'üne Afrika'da rastlan›yor. Güney Afrika'da her 3 kifliden biri AIDS'ten ölüyor. BM, 2025 y›l›na dek Afrika'da 80 milyon kiflinin AIDS'ten ölece¤ini aç›klad›. Afrika'da flu an 25 milyondan fazla AIDS'li var. AIDS en çok kad›nlar› vuruyor, kad›nlar AIDS'li hastalar›n %70'ini oluflturuyor. Sahra güneyindeki Afrika'da bir kad›n›n gebelik ya da do¤um s›ras›nda ölme riski, zengin ülkelerdeki annelere göre 10 kat daha fazla. Say›sal veriler olanca ç›plakl›¤›yla ça¤dafl barbarl›k tablosunu ortaya seriyor. Küreselleflme ile derinleflen servetsefalet kutuplaflmas› gün geçtikçe büyüyor. Öyle ki, zengin ülkelerde her inek bafl›na sa¤lanan tar›msal destek, Afrika ülkelerinde insan bafl›na yap›lan yard›mlardan daha fazla. Bu eflitsizlik dünya çap›nda küreselleflme karfl›tl›¤›n› büyütüyor, kapitalizmin bütün inand›r›c›l›¤›n› yokediyor. Bu nedenle emperyalist katil çetesi varolan öfkeyi düzen içi kanallara ak›tarak zarars›z hale getirmeye çal›fl›yor. En son G-8 Zirvesi öncesi düzenlenen Live 8 konseri bu amaçla organize edilmiflti. Dünya halklar›na, konserde yeralan sanatç›lar›n kasetlerini alarak, onlara SMS göndererek, fakir insanlara yard›m edebilecekleri mesaj›n› verdiler. Ac›ma, dayan›flma, yard›mlaflma gibi insani duygular› sömürerek, kapitalizme yönelecek öfkeyi dizginlemeye çal›flt›lar. Live 8'den sonra G-8'de de tart›flmalar›n as›l a¤›rl›k alan› Afrika ve yoksul ülkelerin durumu oldu. Emperyalist devletler tam bir ikiyüzlülükle dünyadaki yoksullukla nas›l mücadele edeceklerini tart›flt›lar! Afrika‘ya 50 milyar dolarl›k maddi destek, ticaret konusunda yeni bir anlaflma, fakir ülkelerin borçlar›n›n ertelenmesi, yayg›n olarak AIDS tedavisi ve yeni bir bar›fl gücü kararlaflt›r›ld›. G-8 Zirvesi'nin kapan›fl konuflmas›nda Blair taraf›ndan “Afrika'ya yap›lan en büyük yard›m” olarak kamuoyuna sunulan yard›mlar›n hiçbiri, Afrika ülkelerinde açl›kla, yoksullukla, hastal›klarla, cahillikle ve savafllarla bo¤uflan halklara gönderilmemifltir. Yard›mlar Afrika'n›n gerici-bask›c› ve iflbirlikçi rejimlerine yap›lmaktad›r. Y›llard›r halklar›na açl›ktan baflka bir fley vermemifl bu rejimlerin de alacaklar› paralar› nas›l harcayacaklar› geçmifl pratiklerine bak›larak çok
net anlafl›labilir. Afrikal› yöneticiler bütçelerinin çok büyük bir bölümünü silahlanmaya ay›rmaktad›r. Güney Afrika ‘99 y›l›nda 6 milyar dolarl›k bir bütçeyi gelecek on y›l için askeri harcamalara ay›rm›flt›. Bu rakam o dönem için ülkedeki AIDS'li hastalar›n iki y›ll›k hastahane ve bak›m masraflar›n› karfl›layabiliyordu. Afrika'da 2000 y›l›nda ise 13.8 milyar dolar ayr›l›rken, Cezayir, Burundi, Cibuti, Etiyopya, Fas ve Ruanda da ulusal gelirlerinin %3-5'ini silahlanmaya ay›ran çat›flmal› bölgelerdi. Afrika, ateflli silahlarla ölümde %18'lik bir oranla dünyada Latin Amerika'dan sonra ikinci s›rada yeral›yor. G-8 ülkelerinin borçlar›n silinmesi için flart kofltuklar›, sözkonusu ülkelerin borçlar›n› ödeyebilmeleri için bir program haz›rlanmas› da, emperyalist tekellerin istekleri do¤rultusunda ayn› emperyalist metropollere dönece¤ini gösteriyor. Zira ABD ve Britanya dahil bir dizi ülkenin tekellerinin BM ambargosuna ra¤men Afrika'ya silah satt›¤› ve bu silahlar›n Kongo DC'de milyonlarca insan›n öldü¤ü çat›flmalarda kullan›ld›¤› bizzat Uluslararas› Af Örgütü taraf›ndan aç›kland›. Burjuva medyan›n ve kalemflörlerinin bütün allay›p pullamalar›na ra¤men onurlu düflün insanlar› ve ekonomistler zirveden ç›kan kararlar›n sömürge politikalar›n›n katmerlenerek devam› anlam›na geldi¤ini, borçlar›n ödenebilmesi için ç›kart›lacak program›n özellefltirme program› oldu¤unu ifade ettiler. Yap›lmaya çal›fl›lan fley bir kez daha ülkelerin yeralt› ve yerüstü tüm zenginliklerinin azg›nca sömürülmesidir. G-8 Zirvesi'nde mali yard›m ile ilgili öne sürülen koflullar, Afrika ülkelerinin ‹MF ve DB'nin ekonomik programlar›na ba¤›ml›l›¤›n devam›ndan baflka bir fley de¤ildir.
E k i m G e n ç l i ¤ i
41
AB umudumu kaybettim... Hükümsüzdür!
E k i m G e n ç l i ¤ i
42
Avrupa Birli¤i müzakere sürecinin bafllamas›na birkaç ay kala, bir süre öncesine kadar etraf› kas›p kavuran AB rüzgar›ndan eser kalmam›fl gibi görünüyor. Bir düfl olarak sunulan, her kap›y› açan, her sorunumuzu çözmeye muktedir sihirli AB de¤ne¤inin bir anda gözden düflmesi ile gazetelere yeni ilanlar verilmeye bafllanmas› flart görünüyor: “AB umudumu kaybettim. Hükümsüzdür”! Türkiye 3 Ekim’ de müzakerelere bafllayacak. Görünen o ki müzakereler en az 14-15 y›l sürecek ve bunun iki ucu da aç›k olacak. Ancak müzakerelerin bafllamas›na k›sa süre kala Türkiye’de ne davullar çal›n›yor, ne de etraf› saran bir AB heyecan› var. AB’nin dayatmalar›n›n yan›s›ra baflka bir sorun da AB’nin kendi içinde yaflad›¤› çalkant›lar. Halen AB Dönem Baflkanl›¤›’n› yürüten Luxemburg Baflbakan› JeanClaude Juncker’›n bu ay bafl›nda söyledi¤i “AB art›k insanlar›n rüyalar›n› süslemiyor!” sözleri, bu gerçe¤in bir ifadesi. Fransa ve Hollanda’da referandumlarla Avrupa Anayasas›’n›n peflpefle reddedilmesi ve baflka ülkelerde de benzer e¤ilimlerin h›zla artmas›n›n ard›ndan, 324 sayfal›k AB Anayasas›, “canlanaca¤›na m› gömülece¤ine mi karar verilemeyen yar› ölü bir varl›k” gibi duruyor orta yerde. Brüksel’ de yap›lan ve kimilerine göre sorunlar›n afl›laca¤› umulan AB Zirvesi’ nin fiyaskoyla sonuçlanmas› ve Dönem Baflkan› Juncker’ ›n “Olup bitenlere ac›kl› bir flekilde bak›yorum. Utan›yorum ama söylemeliyim: Maalesef AB derin bir krize girdi” sözleri de, mevcut durumun bir özeti. Peki AB art›k neden art›k umut kap›s› de¤il? Cevap basit: Avrupa Birli¤i patronlar›n birli¤idir. Sermayenin ç›karlar›n› savunmak üzere kurulan birlik nas›l olur da Türkiye gibi geri kalm›fl bir ülkenin umudu olabilir? Basit bir mant›k yürütme bile sorunun cevab›n› bulma konusunda yeterlidir. Avrupa ülkelerinin baflka ülkeleri sömürerek yaratt›¤› “demokrasi”nin bize faydas› olaca¤›n› beklemek tam bir ahmakl›kt›r. Ç›kart›lan yasalar›n s›ca¤›nda AB tart›flmalar› çeflitlenmifl ve toplumu heyecanland›rm›flt›. Türkiye’ de ›rkç›-milliyetçi hareket ve dinsel gerici çevreler, hizmet ettikleri s›n›f›n ç›karlar› gere¤i AB bayra¤›n› büyük keyifle tafl›d›lar. Ama rüzgar dönünce birden piyasaya ç›kan “vatanperver” tosunlar esip gürlemeye bafllad›lar. AB’ ye Türkiye’ nin giriflinin yukar›dan “demokratik reformlar” getirece¤ine inanan liberal reformistler ise hediyesini açan bir çocuk heyecan› ile paketlenmifl demokrasiyi
beklemeye bafllam›fllard›. Aç›lan her pakette heyecan› katlananlar bugün susmufl durumdalar. Baflbakan ise, bir yandan “AB hedefimizden asla dönmeyiz” türünden aç›klamalar yaparken, öte yandan da “bakal›m 14-15 y›l içinde ortada AB diye bir fley kalacak m›?” diyebiliyor. Uluslararas› sermayenin en genifl birliklerinden olan AB’nin kimin ç›karlar› için hareket edece¤ini söylemek güç olmasa gerek. Art›k kendi halk›n› bile kand›ramayan AB, hala bizdeki solun ve sa¤›n liberal çevrelerin umudu olmay› sürdürebiliyor. AB’nin demokrasinin kalesi oldu¤unu söyleyenlere ve bundan nasiplenmemizi ö¤ütleyenlere bugünkü TCK, üniversitelerde yaflad›klar›m›z yeterli bir cevap olmayacakt›r. Zira ne 19 Aral›k katliam›, ne ondan sonra cezaevlerinde yaflananlar, Kürdistan’da beklenen de¤iflimlerin yaflanmamas›, Kürt halk›n›n üzerindeki bask›lar›n kald›r›lmam›fl olmas› onlar›n kafalar›n› açmaya yetmiyor. Bir kez daha söyleyelim; AB iflçilerin de¤il patronlar›n birli¤idir. AB, Avrupa Para Birli¤i için uygulanan Maastricht kriterleridir, ‹nsan Haklar› Sözleflmesi ve ‹LO de¤ildir. Maastricht kriterleri de IMF ve Dünya Bankas›’yla birlikte sermayenin dünya çap›ndaki krizinden, faturay› insanl›¤›n büyük bir kesimine ç›karma program›d›r.
S. Kurtulufl
Sermaye iktidar› sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›r›yor!
Dersim katliam› ve devrimci görevler 17 Haziran’da Mercan Vadisi’nden gelen haberlerle sars›ld›k. Yerleri kolay doldurulamayacak 17 devrimci Dersim’de katledildiler. Bu apaç›k bir katliamd› ve devlet yok etmeye yönelmiflti. ‹çlerinde Türkiye devrimci mücadelesinin 30 y›l›na tan›kl›k etmifl, iflkencehanelerden, katliamlardan bafl› dik ç›km›fl önder devrimciler de vard›, genç yafllarda olan, fakat devrimci yi¤itlikte di¤erlerinden geri kalmayanlar da... Devletin katliamc› yüzünü bir kez daha gösterdi¤i bu sald›r›ya yan›t gecikmedi. Devrimci hareket tam bir birliktelik içinde tutum ald›, cenazelerden bafllayarak bir dizi ortak eylemle sald›r›ya yan›t verildi. Devrimciler, katliamlarla bitirilemeyeceklerini, sindirilemeyeceklerini bir kez daha gösterdiler. Ancak sermaye iktidar›n›n kanl› tarihinde ilk olmayan bu katliamla belirginleflen yeni bir sald›r› dalgas› sözkonusu. Samsun’da, Ankara’da, Adana’da gerçekleflen gözalt› ve tutuklama terörü bunun kan›t›. Yap›lmaya çal›fl›lan aç›k; devrimci hareketi yok etmek, burjuva siyasetine soldan omuz verenleri ise devrimcilerden ayr›flt›rarak koruma alt›na almak. Nitekim yap›lan eylemlere istisnalar d›fl›nda reformist cenahtan kat›l›m olmay›fl›, bu hareketlerin yay›nlar›nda bile olay›n alelade bir biçimde yer al›fl› hedeflenenin k›smen baflar›ld›¤›n› gösteriyor. Elbette bunda flafl›lacak bir fley yok. As›l önemli olan devrimci hareketin ald›¤› tutumdur. fiehitlerin an›s› önünde ortaya ç›kan kenetlenmenin sürdürülmesi hayati bir önem tafl›yor. Baflbakan›n ABD’de sözünü etti¤i Amerikan karfl›tl›¤›n›n kayna¤› olarak gösterdi¤i marjinal-afl›r› sola yönelik müdahaleye karfl› devrimci örgütlerin, devrim davas›na en
küçük katk›y› dahi sunabilecek güçlerin birlikte hareket edebilmeleri gerekiyor. Samsun’da tutuklama terörünün ard›ndan gençli¤in soka¤a ç›kmas› bu yüzden son derece anlaml›d›r. Ama süreci kaba bir biçimde eylemlerden ibaret görme yan›lg›s›ndan da kaç›nmak gerek; önümüzdeki dönem kendimizi her yönden gelifltirmenin, örgütlenmenin, devrimci hareketin temel zaaflar›yla bo¤uflarak ileriye ç›kman›n dönemi olmal›d›r. Bizler her ad›mda yeni güçlere ulaflabildi¤imiz, eylemlerde artabildi¤imiz, devrimci siyasal duruflumuzu güçlendirebildi¤imiz ölçüde sald›r›lara yan›t verebilece¤iz. Yaz döneminin rehavet tablosunu buradan k›rabilmek gerekiyor. Kuflatman›n yar›labilmesinin yegane koflulu budur. Sorunlara tak›lmadan, her tür gerici bahane ve uzlaflmay› reddederek ilerlemek, yeni güçlerle buluflmak, eylemli bir direnifl hatt› örgütlemek... Elimizde y›¤›nla olumlu ve olumsuz deneyim var. Art›k bunlar› pratik sürecin içinde de¤erlendirmek gerekiyor. Devrimci hareketin ve özel olarak komünistlerin omuzlar›nda a¤›r bir yük bulunmaktad›r. Düflenlerin yaratt›¤› de¤erleri korumak, ilerletmek ve sonuç al›c› bir biçimde yüklenmek. Bu sald›r›lar›n devrimci hareket flahs›nda emekçilere ve gençli¤e yönelik oldu¤unu hat›rdan ç›karmayal›m ve tüm ileri güçleri kendi gelecekleri için mücadeleye ça¤›ral›m. Meclisin tatile girmeden önce yapt›¤› mesai ile ç›kar›lan sald›r› yasalar›, h›zlanarak süren ve giderek daha fazla say›da emekçiyi hedef alan özellefltirme sald›r›lar› devrimcilerin katledilmesi ile yarat›lacak korku ve sindirme operasyonlar› eflli¤inde gerçekleflme zemini bulacaklard›r. Oysa buna izin vermemek bizim elimizde; bu yüzden emekçilerin ve gençli¤in mücadele hatt›na tafl›nacak her tu¤lan›n bugün özel bir de¤eri bulunuyor. Dolay›s›yla yaz döneminde birlikte hareket etmeyi, devrimci duruflu ve siyasal çal›flmay› güçlendirmeliyiz. Bunu yapabilirsek, önümüzdeki döneme de çok daha haz›rl›kl› bir bafllang›ç yapma flans›na sahip olaca¤›z. Bir y›ld›r gündemimizde olan birleflik gençlik hareketi tart›flmalar›n›n da kaderini belirleyecek olan budur. Gerek gençlik hareketinin güçlerini gelifltirmek, gerekse de devrimci hareketin birlikte hareket etme kültürüne katk›da bulunmak, birleflik bir gençlik hareketinin yarat›lmas› için nispeten uygun bir zemin sa¤lanmas› için özel bir önem tafl›yor. Devrimcilik irade, eylem ve kararl›l›kt›r. ‹flte bizi yenilmez k›lan gerçek budur. 17 yi¤it devrimcinin an›s› önünde bir kez daha e¤iliyoruz.
E k i m G e n ç l i ¤ i
Y. Çeliker
43
Katliamlar›n hesab›n› sormak için s›n›f savafl›n› yükseltelim!..
E k i m G e n ç l i ¤ i
Her alanda ve her yerde devrimci dayan›flmay› yayg›nlaflt›ral›m! ‹flçiler, emekçiler, gençler! Faflist devlet Dersim’in Ovac›k ilçesi k›rsal›nda gerçeklefltirdi¤i bir operasyonla Maoist Komünist Parti/Halk›n Kurtulufl Ordusu (MKP/HKO) üyesi 17 devrimciyi katletti. Canl› ele geçti¤i iddia edilen 3 devrimcinin ak›beti ise hala bilinmiyor. Kongre haz›rl›¤› için Ovac›k k›rsal›nda topland›¤› istihbarat›n› alan faflist devlet, aralar›nda üst düzey yönetici kadrolar›n›n bulundu¤u MKP/HKO militanlar›na karfl› imha amaçl› bir operasyon düzenleyerek katliamc› gelene¤ine bir yenisini daha eklemifltir. Dersim bir kez daha kana boyanm›fl, bir kez daha bu ülkenin yi¤it devrimcileri alçakça katledilmifltir. Katledilen 17 devrimcinin önemli bir k›sm›, özellikle de ‘95 y›l›ndan bu yana zindanlarda gittikçe t›rmand›r›lan sald›r›lara karfl› gelifltirilen direnifllerde ön saflarda yerlerini ald›lar. Zindandan ç›kt›ktan sonra, kald›klar› yerden mücadeleye devam ettiler. Mücadelenin çeflitli alanlar›nda s›nanm›fl bu özverili ve bafle¤mez devrimci militanlar›n katledilmesinden dolay› öfkemiz büyük, ac›m›z derindir. Ama bu ülkeyi yang›n yerine çevirenler unutmas›nlar ki, Türkiye bir devrim topra¤›d›r! Katledilen her bir devrimci, topra¤a düflen bir tohum gibi yeniden ve yeniden boy verecektir. Kayb›m›z ne kadar büyük olursa olsun, onlar›n yeri mutlaka doldurulacak, bayrak asla yere düflmeyecektir. Katliamlar›n hesab› mutlaka sorulacakt›r.
Kardefller! Sermaye iktidar›n›n tarihi, iflçi ve emekçilere, Kürt halk›na karfl› iflledi¤i suçlar›n tarihidir. Bu devletin eli kanl›, sicili kirlidir. Ne AB kriterleri, ne demokratikleflme yalanlar› bu kanl› sicilin üstünü örtemez. ‹flçi ve emekçilere kölece çal›fl›p sefalet içinde yaflamak d›fl›nda hiçbir flans tan›mayan çürümüfl bir
44
avuç asalak iktidarda kald›¤› sürece bu ülkede katliamlar, bask›lar ve sefalet bitmez. Zira onlar, iktidarlar›n› korumak ve ç›karlar›n› büyütmek için her seferinde çareyi zulüm ve bask›y› art›rmakta; sosyal y›k›m, inkar ve imha politikas›na h›z vermekte; fliddetle ve gerici-faflist yasalarla eli kanl› devletini tahkim etmekte ar›yorlar. Bu yüzden de döne döne teröre, fliddete ve her türden kirli savafl yöntemine baflvuruyorlar. Efendilerinin karfl›s›nda kul köle olanlar, iflçi ve emekçilere, devrimcilere düflmanl›kta, fliddet kullanmakta s›n›r tan›m›yorlar. “Bayrak provokasyonlar›” tertipleyip Kürt halk›na ve devrimcilere karfl› linç giriflimlerini örgütlüyorlar. ‹plerini sald›klar› faflist beslemelerinin ellerine sat›rlar› tutuflturup, akademik demokratik üniversite talebiyle mücadele eden devrimci demokrat gençlerin üzerine sal›yorlar. E¤itim Sen’i kapat›yor, grevleri yasakl›yor, demokratik kitle gösterilerine azg›nca sald›r›yorlar. SEKA’da, Seydiflehir’de özellefltirme talan›n› durdurmak isteyen iflçiler, difliyle t›rna¤›yla kurdu¤u bir çift göz kondusunu savunmak isteyen gecekondu halk›, cenazesini gömme hakk› bile elinden al›nan Kürt emekçiler, yetkililerle görüflmek ve ifl talebini seslendirmek isteyen iflsizler, yani üreten bütün kesimler devlet teröründen paylar›na düfleni al›yorlar. Ama tüm bunlar bofluna! Çünkü zulmün, sömürünün, ulusal bask›n›n ve emperyalizme kölece ba¤›ml›l›¤›n oldu¤u yerde hiçbir güç, emekçilerin öfkesini dizginleyip isyan etmesine engel olamaz. Devrimcileri tek tek ya da topluca da¤larda, iflkencehanelerde, sokaklarda ya da zindanlarda katledilebilirler, ama devrimci iradeye diz çöktüremezler! Can ve kan bedeli yarat›lan devrimci gelene¤i bitiremezler! Silahlanmaya harcad›klar› trilyonlar ve eli kanl› katliam çeteleri, çürümüfl düzenlerini eninde sonunda y›k›lmaktan kurtaramaz.
‹flçiler emekçiler, gençler! 17 devrimcinin katledildi¤i Ovac›k katliam›, devrimcilerin görüldü¤ü yerde katledilmesi, diri diri hücrelere gömülmek istenmesi, sermaye iktidar›n›n iflçi ve emekçilere karfl› yürüttü¤ü amans›z ve kapsaml› savafl›n kanl› birer halkas›d›r. Onlara s›k›lm›fl olan kurflunlar, iflçi ve emekçilere, tüm halka s›k›lm›flt›r. Onlara s›k›lm›fl kurflunlar ile milyonlarca iflçi ve emekçiye, gençlere yönelen iflsizlefltirme, sendikas›zlaflt›rma, özellefltirme, yoksullaflt›rma ve sosyal y›k›m sald›r›lar› bir ve ayn› s›n›f›n, bir ve ayn› amaçla yürüttü¤ü savafl›n birer parças›d›r. Hiçbir kiflisel ç›kar ve kayg› gütmesizin kendilerini iflçi ve emekçilerin, halklar›n kurtulufl mücadelesine adayan devrimciler, üzerlerine düflen tarihsel sorumlulu¤u canlar› pahas›na yerine getirmekte kararl›d›rlar. Bunu say›s›z kez ortaya koymufl bulunuyorlar. Onlar güçlerini, iflçi ve emekçilere karfl› duyduklar› tarihsel sorumluluktan, devrime ve sosyalizm davas›na olan inançlar›ndan almaktad›rlar. fiimdi bize düflen görev, devrimci dayan›flma sorumlulu¤u ve hesap sorma bilinciyle mücadeleyi daha da yükseltmek, bayra¤› daha da ileriye tafl›makt›r... Bedeller ödenerek yarat›lan devrimci geleneklere, de¤erlere ve devrim yolunda flehit düflen devrimcilere sahip ç›kmak, gelece¤imize sahip ç›kmakt›r. Gün, mücadeleye daha s›k› sar›lma ve saflar› s›klaflt›rma günüdür. Gün, hesap sorma günüdür! Dersim’de flehit düflen MKP/HKO’nun yi¤it devrimci militan ve önderlerini sayg›yla an›yoruz. And olsun ki, dökülen kanlar yerde kalmayacak! Dersim-Ovac›k flehitleri ölümsüzdür! Bedel ödedik bedel ödetece¤iz! K a h ro l s u n f a fl i s t s e r m a y e i k t i d a r › ! Yaflas›n devrim ve sosyalizm!
TK‹P ‹stanbul Örgütü 22 Haziran 2005
17'ler ölümsüzdür! H e r M i l l i y e t t e n P ro l e t a r y a v e E m e k ç i H a l k l a r › m › z ! fiehitlerimiz halka hizmet temelinde, halklar›m›z›n kurtuluflu için devrime sar›lma bayra¤›d›rlar. Dersim Merkez, Hozat, Mufl-Varto, ‹stanbul, Ankara, Antep, ‹zmir'de onlar›n naafllar›n› ellerinizle yücelttiniz. Türkiye-Kuzey Kürdistan ve dünyada onbinlerce ezilenin elinde yükselen bir k›z›l bayrak oldu 17'ler!... Sahip ç›kt›¤›n›z kendi davan›zd›. Sar›ld›¤›n›z kendi eseriniz olacak devrimdi. Halklar bir kez daha yaraland›. Bir kez daha vuruldu. Halklar bitmez, bunu gösterdiniz. Gösterdiniz ki bir kez de¤il proletarya ve halklar u¤runa binlerce kez ölmek onurdur. Bu onurla sizleri selaml›yor, seferber olmaya ça¤›r›yoruz. S i p e r Yo l d a fl l a r › ; Halk›m›z›n örgütlü devrimci güçleri takdire flayan bir siper yoldafll›¤› ruhuyla ölümsüz 17'ler flahs›nda partimizle kenetlendiler. 17'ler flahs›nda halklar›m›z›n önder devrimci örgütlerinin birleflik devrimci eylem birli¤i fiili bir olgudur. Halklar›m›z›n yi¤it önderleri Deniz, Mahir, Mazlum Do¤an ve di¤erlerinin nesline, onlar›n K›z›ldere ve Nurhak'lardaki düflmana karfl› mücadeledeki devrimci dayan›flmac› ruhlar›na yak›flan da budur. Kardefl partimiz TKP/ML ve di¤er siper yoldafllar›m›z DHKP-C, MLKP, T‹KB, TK‹P, PKK, HÖC, DEVR‹MC‹ YOL (AO), DEVR‹MC‹ KURTULUfi ve di¤er dostlar›m›z› selaml›yoruz. Düflmana karfl› mücadeleyi devrimci eylem birli¤i temelinde yükseltmeye, devam etmeye ça¤›r›yoruz.
E k i m G e n ç l i ¤ i
(MKP'nin 23 Haziran 2005 tarihli aç›klamas›ndan...)
45
Çok yönlü bir ideolojik-politik e¤itim, sa¤lam ve verimli bir politik çal›flman›n güvencesidir...
Devrimci e¤itim sorunu üzerine E k i m G e n ç l i ¤ i
46
Her toplumsal s›n›f, iktidar› ele geçirdi¤inde, kendi düzenini oluflturabilmek ve bu yeni düzenin süreklili¤ini sa¤layabilmek için e¤itim kurumunu yeniden tan›mlar. Bir s›n›f iktidar›n›n, di¤er s›n›flar üzerindeki hegamonyas›n› koruyabilmesi, yaln›zca örgütlü zor ayg›t› vas›tas›yla olmaz. Bununla birlikte o, kendi ç›karlar›n› di¤er toplumsal kesimlerin de ç›karlar›ym›fl gibi gösterebilmek için e¤itim mekanizmas›n› kullanmak zorundad›r. K›saca; genel olarak e¤itim ve tüm e¤itim kurumlar› mevcut toplumsal düzenin, kendisini yeniden üretebilmesine hizmet eder ya da etmek zorundad›r. ‹flçi s›n›f› da e¤itimi kendi siyasal iktidar›n›n hedefleri do¤rultusunda yeniden tan›mlayacakt›r. Ancak bu, e¤itim sorununun devrim sonras›na ait bir sorun oldu¤u anlam›na gelmemektedir. Aksine, bugün e¤itim kurumlar›n›n tümüyle burjuva s›n›f›n hizmetinde oldu¤u düflünüldü¤ünde, iflçi s›n›f›n›n kendi ba¤›ms›z çizgisini oluflturabilmesi için e¤itim flartt›r. Tabii, bahsetti¤imiz e¤itim, iflçi s›n›f›n›n kurulu kapitalist düzeni y›kabilmesi, siyasal iktidar› ele geçirebilmesi ve kendi s›n›f ideolojisini kavrayabilmesi amac›na hizmet edecektir. ‹flçi s›n›f› hareketi ile sosyalizmin maddi örgütlü birli¤ini ifade eden komünist parti, e¤itim sorununu devrimci iktidar hedefi ekseninde de¤erlendirir. ‹flçi s›n›f›n›n sosyalist ideoloji do¤rultusunda e¤itimi, onun burjuvaziye karfl› silahland›r›lmas› demektir. Burjuvazinin ideolojik sald›r› ayg›tlar›n›n gücü ve etkisi düflünüldü¤ünde, iflçi s›n›f›n›n ve komünistlerin e¤itimden mahrum kalmalar›, onlar›n cephanesiz savaflan askerler durumuna düflmesi demektir. Bu nedenle parti, iflçi s›n›f›n›n ve özellikle komünistlerin e¤itilmesini yar›na ertelenemez bir görev olarak tan›mlar ve ona ola¤anüstü bir önem atfeder. Devrimci s›n›f mücadelesinin ve sosyalist devrimin öncüsü ve örgütleyicileri olarak komünistler, e¤itim sorununu çok yönlü bir biçim içerisinde alg›larlar. ‹deolojik e¤itim, yani genel olarak teorik-düflünsel birikime dayal› e¤itim, bahsetti¤imiz e¤itim anlay›fl›n›n yaln›zca bir yönüdür. Benzer biçimde pratik içinde edinilen bilgiler, gerçeklefltirilen pratik ve örgütsel e¤itim de yine e¤itimin bir baflka yönüdür. Bizim e¤itim
anlay›fl›m›z›n bir baflka temel yönü de mücadelenin atefli içinde anlam›n› ve gerçek karfl›l›¤›n› bulacak olan politik e¤itimdir. Komünistler e¤itim sorununu bu üç ana bafll›k alt›nda ele al›rlar.
‹deolojik e¤itim Marksist dünya görüflünün, onun temel ilkesel ve teorik çerçevesinin kavranabilmesi, ideolojik e¤itim alan›ndaki temel hedeftir. Marksizm, s›n›rlar› çizilmifl ve bitmifl bir dogma de¤il, dinamik bir dünya görüflüdür ve buna dayal› bir yönteme sahiptir. Bundan hareketle denebilir ki; Marksizm, bu yöntemi kavray›p sindirenlere, toplumsal yaflamda ortaya ç›kan basit ya da karmafl›k bir dizi olguyu anlamland›rabilmeleri ve yerli yerine oturtabilmeleri, bundan da öteye onlara devrimci bir müdahalede bulunabilmeleri olana¤› sa¤layacakt›r. ‹deolojik e¤itim ayn› zamanda bir tarih bilincinin oluflturulmas› sürecidir. Tarihsel materyalizm bu tarih bilincinin oluflturulmas›n› sa¤layacak temel yöntemimizdir. Partimiz, onun önceli olan infla örgütü döneminde, bu basit ama temel yaklafl›m› k›lavuz edindi. Büyük bir tasfiyeci ve inkarc› dalgan›n yafland›¤› bir dönemde, yeniden marksist-leninist klasiklere yönelerek bu gerici dalgay› buradan ald›¤› düflünsel güçle gö¤üsledi. ‹deolojik sorunlarda marksist-leninist klasiklere dönüfl ve onlara ba¤l›l›k vurgusu, dezenformasyona u¤rat›lan komünist ideolojinin co¤rafyam›zda yeniden ete kemi¤e büründürülmesini sa¤lamada önemli bir etken oldu. Bu anlay›fl bugüne dek belki de partimizin en temel üstünlüklerinden biri olageldi. Genel ideolojik sorunlarda ortaya konan bu yaklafl›m komünist kadrolar›n yarat›lmas› için nas›l bir e¤itim sorusuna da bir yan›t oluflturuyordu. Bizim ideolojik e¤itim anlay›fl›m›z geleneksel hareketten her zaman temelden farkl› oldu. ‹deolojik e¤itimi yaln›zca hareketin temel metinlerinden ve yay›nlar›ndan ibaret gören anlay›fl› her zaman mahkum ettik. Bizim alternatifimiz marksist klasiklerin k›lavuzlu¤unda gerçeklefltirilecek bir ideolojik e¤itim oldu. Partimizin bizim için gerçek bir hazine olan program ve çizgisini derinlemesine ve yarat›c› bir biçimde kavray›p sindirebilmek de ancak bu çerçevede olanakl› olabilir.
E¤itimde yöntem sorunu ‹deolojik e¤itim çal›flmalar›nda yöntem sorunu, çal›flman›n baflar›s› için üzerinde önemle durulmas› gereken bir konudur. Genellikle yap›ld›¤› gibi herhangi bir yöntemi rasgele kullanmak istenen sonuçlar› vermemektedir. Özellikle çal›flmam›za henüz kat›lm›fl baz› genç yoldafllar›n okuma ve tart›flma konusunda yaflad›klar› sorunlar düflünüldü¤ünde, yöntem sorunu
daha da kritik bir önem kazanmaktad›r. Gençlik çal›flmam›z içerisindeki örgütlerimiz ve oluflturulan e¤itim gruplar› ideolojik birikim ve düzey aç›s›ndan homojen bir yap› tafl›mamaktad›rlar. Elbette en ideali; e¤itim çal›flmalar›nda, düzeyleri aç›s›ndan aralar›nda büyük farklar bulunmayan arkadafllar›m›z›n birarada bulunmalar›d›r. Bu, çal›flmada verimi ve motivasyonu art›r›r. Ancak çal›flman›n durumu ve
E k i m G e n ç l i ¤ i ihtiyaçlar›, bu tarzda örgütlenmeye olanak vermemektedir. Yöntem sorunu; konunun belirlenmesi, hangi kitaplar›n hangi s›ra ile okunaca¤›, tart›flmalarda nas›l bir yöntem izlenece¤i gibi sorunlar› kapsar. E¤itim çal›flmalar›, konunun belirlenmesi ile bafllar. Burada esas olan çal›flmam›z›n, birimlerimizin ve yoldafllar›m›z›n ihtiyaçlar›d›r. Konu belirlenirken bu esas gözetilmelidir. Ayd›nca kayg›lardan hareketle kolektif ihtiyaçlar›m›z›n bütünüyle d›fl›nda baz› konular›n seçilmesi çal›flmam›za herhangi bir fley kazand›rmayaca¤› gibi, düflünsel planda yoldafllar›m›za kataca¤› herhangi bir fley de yoktur. Kiflisel baz› ihtiyaçlar, kolektiflerin denetiminde ve gözetiminde belirlenecek kaynaklar çerçevesinde karfl›lanabilir. Bahsetti¤imiz denetim ve gözetim, okunacak kaynaklar›n s›n›rlanmas› anlam›na gelmemektedir. Amaç zengin ve verimli kaynaklar›n kullan›labilmesidir. Bugün, gençlik çal›flmam›z›n geldi¤i yerde, onu bir ad›m ileri götürebilmek için, e¤itim çal›flmalar›n› mevcut
47
E k i m G e n ç l i ¤ i
çal›flmam›z›n ideolojik ve pratik sorunlar› üzerinde yo¤unlaflt›rmak büyük önem tafl›maktad›r. Yay›n›m›zda bu sorunlar ekseninde yürüyen tart›flmalar yoldafllar›m›z›n, çal›flman›n sorunlar› konusunda kafalar›n›n aç›lmas› ve tart›flmalara yap›c› bir biçimde kat›lmalar›n› sa¤lamaya yöneliktir. Bu do¤rultuda, yaz boyunca yap›lacak ideolojik e¤itim çal›flmalar›n›n temel yönelimlerinden birini, tüm yönleriyle gençlik çal›flmam›z›n sorunlar› oluflturmal›d›r. Bu yap›labildi¤i ve kolektif bir de¤erlendirmeye konu edilebildi¤i yerde önümüzdeki dönem çal›flmalar›nda genç komünistler oldukça olumlu sonuçlar elde edebileceklerdir. Konunun belirlenmesinin ard›ndan yap›lmas› gereken do¤ru kaynaklara ulaflmakt›r. Marksist-leninist klasikler, tart›fl›lacak konu ekseninde yeniden incelenmeli ve uygun metinler okuma listesine eklenmelidir. Bunun yan›nda uluslararas› komünist hareketin ve ülkemiz devrimci hareketinin teorik ve pratik miras› gözden geçirilmeli, uygun materyaller mutlaka kullan›lmal›d›r. Son olarak, partinin metinleri belirlenen konu çerçevesinde incelenmeli ve gerekli metinler tart›flmaya dahil edilmelidir. Böylelikle e¤itim çal›flmas› konusu birçok yönüyle ve zengin bir biçimde incelenecektir. Tart›flmalarda, tüm kaynaklar›n çal›flmaya kat›lan herkes taraf›ndan eksiksiz incelenebilmesi özel bir önem tafl›maktad›r. Aksi durumlarda kaynaklar› okumayan yoldafllar›n tart›flmaya kat›l›m› da oldukça s›n›rlanacakt›r. Tart›flma, konu hakk›nda ortaya konulacak belli alt bafll›klar çerçevesinde sorular ve yan›tlar biçiminde sürdürülmelidir. Bir kiflinin anlat›c›, di¤erlerinin pasif dinleyici oldu¤u çal›flmalar verimli olmad›¤› gibi amaca da uygun de¤ildir. Herkesin tart›flmalara kat›lmas›, yaln›zca soru de¤il, yan›t da üretmesi gerekir. Tart›flmalar›m›zda herkes anlat›c› olabilmelidir. Bir ya da birden fazla kiflinin anlat›c› oldu¤u, seminer tarz› çal›flmalar da tercih edilebilir. Bunlar daha çok kapsam› s›n›rl› olan konularda tercih edilmelidir. Genifl bir kapsama sahip konular böyle tart›fl›ld›¤›nda dinleyicilerin kafas›nda fazlaca bir fley b›rakmayabilirler. Fakat konu s›n›rland›r›ld›¤›nda dinleyiciler için kat›l›m daha kolay olabilmekte ve sonuç olarak elde edilen birikim ak›lda kal›c› olabilmektedir. Böylesi, sunum tarz› çal›flmalarda tüm kat›l›mc›lar›n konu hakk›nda önden baz› metinleri okumas› tart›flmay› zenginlefltirecektir.
Politik e¤itim Komünistler iflçi s›n›f› ve di¤er ezilen toplumsal kesimlerin devrimci öncüsü, yol göstericisidirler. Kitlelerin eylem ve etkinliklerinde onlara k›lavuzluk eder, yön gösterirler. Ancak bu özellikler tanr› vergisi de¤ildir. Tüm bu önderlik yeteneklerini yaflam içerisinde, mücadele içerisinde kazanacaklard›r. Politik e¤itim konusunda komünistlerin en önemli ö¤retmenleri mücadele içerisindeki kitlelerdir. Mücadele içerisindeki kitleleri politikalar yönlendirir.
48
Bu politikalar ileri ya da geri, tutarl› ya da tutars›z, devrimci ya da liberal politikalar olabilirler. Ama öyle ya da böyle, kitleleri yönlendiren politikad›r. Yapmam›z gereken, kitleleri komünist partimizin devrimci politikalar› ekseninde yönlendirmek, harekete geçirebilmektir. Toplumsal muhalefet dinamiklerinin durgun oldu¤u günümüzde, ›srarla kitlelere gitmek gerekmektedir. Ancak kitlelere do¤ru bu gidifl, mutlaka bir politika ekseninde gerçekleflmelidir. Onlar› flu ya da bu sorunlar› konusunda harekete geçirecek ve örgütleyecek politikalara sahip olmam›z gerekmektedir. Parti’nin ortaya koydu¤u politik perspektifler ve genel hat çerçevesinde çal›flmay› sürdürdü¤ümüz alanlarda özgün araçlarla özgün politikalar ortaya koymak, bizim sorumlulu¤umuz alt›ndad›r. Ö¤renim dönemi içerisinde okullar›m›zda, fabrikalarda ve semtlerde yürütece¤imiz çal›flmalarda asla politikas›z kalmamal›y›z. Bugün merkezi ve yerel planda politikalara sahip olabilmek, çal›flmam›z›n en önemli aya¤›d›r. Politikas›zl›k, bizi tümüyle sakatlayacak ve önderlik iddiam›zla tamamen ters bir konuma sürükleyecek bir sorundur. Geçti¤imiz dönem bu aç›dan derslerle doludur. Önemli politik gündemlerde merkezi ya da yerel planda politika üretebilme noktas›nda yaflanabilecek zaaflar, yeni ve ciddi güçlere sahip olmam›za karfl›n çal›flmam›z› etkisiz ya da verimsiz b›rakabilmektedir. Çal›flma yürüttü¤ümüz alanlarda politik reflekslere sahip olabilmek ya da tüm birimlerimize bu refleksi kazand›rabilmek, bugün en temel sorunlar›m›z aras›nda yer al›yor. Kitlelerin gündemini yak›ndan takip edebilmek, bu gündemlere müdahil olabilmek ve bunun için de onlarla içiçe olmak durumunday›z.
Pratik ve örgütsel e¤itim “Devrimci teori, devrimci pratik içindir” sözü, iflaret etti¤i yönelim aç›s›ndan çok büyük bir anlam ve önem tafl›maktad›r. Yukar›da da ifade etti¤imiz gibi, tüm ideolojik çal›flmalar›m›z, faaliyetimiz, kolektiflerimizin ve yoldafllar›m›z›n ihtiyaçlar› do¤rultusunda organize edilmelidir. Buradan elde edilen birikim çal›flmalar›m›z› do¤rudan güçlendirecek ve gelifltirecektir. Çal›flma içerisinde bulunan birimlerimiz için pratik e¤itim, özel bir ilgiden öte gündelik bir refleks halini almal›d›r. Çal›flmaya henüz kat›lm›fl insanlar›n her aflamada gözetilmesi, bilgi ve pratik birikim aç›s›ndan daha deneyimli yoldafllar›n ve bizzat birimlerin bu yoldafllar› gö zetmesi çal›flman›n süreklili¤i ve geliflimi için esast›r. Pratik çal›flmada deneyim asla tek yönlü alg›lanmamal›d›r. Birçok çal›flma alan›nda birden edinilecek pratik e¤itim kiflisel bir geliflim ve devrimci kimlik plan›nda bir olgunlu¤un yan›s›ra partinin ve faaliyetin ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›nda önemli bir rol oynayacakt›r.
Örne¤in bir üniversiteli yoldafl›m›z, kendi yaflam alan› olan üniversitenin d›fl›na ç›kabilmeli, fabrikalarda ve semtlerde emekçi s›n›flarla pratik çal›flmada yüzyüze gelebilmeli, bu alanlarda da deneyim sahibi olabilmelidir. Aksi halde tek yönlü bir geliflim, yer yer kifliyi bo¤abilir, politik ya da düflünsel planda bir darl›¤›n ya da bozulman›n içine sokabilir. Farkl› çal›flma alanlar› birçok durumda, kifliler için nefes alabilme olanaklar›n›n yarat›labildi¤i yerler olabilmektedir. Ancak bu vurgu, asla esas çal›flma alanlar›na yönelik bir ilgisizlik ya da iki farkl› fleyi birbiri yerine ikame etme anlay›fl›na dönüflmemelidir. Önemli olan, as›l çal›flma alan›nda derinleflebilmek ve böylelikle mesafe alabilmektir. Bu olmadan bahsetti¤imiz türden bir yönelim, esas çal›flma alan›na ilgisizlik ve kolayc›l›k yaratabilir. Böylesi bir sorunu yaflamamak için yap›lacak planlamalar üzerine iyice düflünmek gerekmektedir. Yaz dönemi çal›flmam›z, bahsetti¤imiz farkl› çal›flma alanlar› içerisinde pratik deneyimler edinebilmek aç›s›ndan büyük kolayl›klar sa¤lamaktad›r. Çal›flman›n planlanmas› esnas›nda hem yoldafllar›m›z, hem de kolektiflerimiz yukar›da ifade etti¤imiz esaslar› gözönünde bulundurmal›d›rlar. Örgütsel e¤itim, teorik bir yan tafl›makla beraber, aslen pratik çal›flma s›ras›nda edinilecek bilgiler ve al›flkanl›klard›r. Devrimci bir organ yaflam›n›n oturtulabilmesi, düzenli toplant›lar, sorumluluklar›n
eksiksiz yerine getirilmesi, elefltiri-özelefltiri, devrimci bir iç yaflam›n sa¤lanabilmesi, kolektif bir irade ile sorunlar›n üstesinden gelmek vb... Örgütsel bir e¤itim tüm bunlar› kapsamaktad›r. Örgütsel e¤itimden bahsedebilmek için herfleyden önce oturmufl bir organ yaflam›n›n var olmas› gerekir. Böylesi bir organ yaflam›na dahil olan yeni unsurlar kolayl›kla zaaflar›n› ve sorunlar›n› yenebilir, çal›flt›klar› organla bütünleflebilirler.
Kolektif ve bireysel e¤itim çal›flmalar›n› yo¤unlaflt›rmal›y›z Yeni bir yaz döneminde, yine e¤itim çal›flmalar›n›n h›z kazanaca¤› bir sürece giriyoruz. Ancak bu yaz› e¤itim çal›flmalar› aç›s›ndan di¤erlerinden farkl› k›lacak ad›mlar› atmam›z gerekiyor. Genç komünistlerin iddialar›na uygun bir pratik ortaya koyabilmelerinin yegane yolu budur. Kolektif ve bireysel e¤itim çal›flmalar› derhal ve büyük bir h›zla örgütlenmeli, yukar›da ortaya konan esaslar do¤rultusunda çok yönlü bir e¤itim program› ç›kar›lmal›d›r. Bu y›lki yaz çal›flmam›z›n temel bir unsuru olan e¤itim çal›flmalar›, en az pratik çal›flma kadar ilgiyi hak etmektedir.
Ekim Gençli¤i (Say›: 62, Temmuz 2003)
E k i m G e n ç l i ¤ i
49
Venezüella’n›n varaca¤› yer neresi?
E k i m G e n ç l i ¤ i
50
Düzen içi reformlarda s›k›fl›p kalmak m›, yoksa devrimci iflçi s›n›f› iktidar› m›? Latin Amerika toplumsal-s›n›fsal mücadeleler tarihi içerisinde s›kça gündeme gelmifl bir bölgedir. Anti-emperyalist direnifllerden faflist cuntalara, sosyal patlamalardan darbe giriflimlerine uzanan genifl bir yelpazede olaylar sürmekte, k›ta devaml› dünya gündeminde kalmay› baflarmaktad›r. Son zamanlarda ise bu co¤rafya içersinde bir ülke, Venezüella, eski bir albay ve kimilerinin “commandante”si Hugo Chavez ile birlikte ad›ndan s›kça söz ettirmektedir.Venezüella’da yaflananlar›n ne oldu¤unu anlamak ve gelecekte yaflanabilecekler aç›s›ndan sa¤l›kl› tespitlerde bulunabilmek için Venezüella’n›n mücadele geçmifline ve çok yak›n zamanda Chavez ile birlikte yaflananlara biraz olsun de¤inmek gerekmektedir. Venezüella, ulusal gelirinin çok büyük bir oran›n› (yaklafl›k %80) petrol gelirlerinin oluflturdu¤u 24 milyon nüfusa sahip bir ülke (Dünyan›n en büyük 4. petrol üreticisi durumunda).1810’lu y›llarda ‹spanyol sömürgecili¤inden kurtulan Venezüella, Simon Bolivar önderli¤inde “Ba¤›ms›z Birleflik Latin Amerika” kurma mücadelesinin bir aya¤› olarak 1819’da kurulan Gran Kolombiya-Büyük Kolombiya ülkesine Ekvador ve Kolombiya ile birlikte dahil oldu. Ancak birlik Simon Bolivar’›n da yaflam›n› yitirdi¤i y›la denk gelen 1830 y›l›nda da¤›ld› ve üç ülke birbirinden ayr›ld›lar. Bu süreden günümüze gelene kadar Venezüella halk› hep el de¤ifltiren zorba-gerici yönetimlerle kötü bir flekilde yönetildi. Venezüella için en önemli olaylardan biri de 20.yüzy›l›n ilk çeyre¤inde petrolün bulunmas›yd›. O ana dek emperyalistlerin dikkatini bu aç›dan çekmeyi pek baflaramayan Venezüella, petrolün bulunmas›yla birlikte emperyalist tekellerin ak›n›na u¤ramaya bafllad›. Tabi tüm bu geliflmeler ülkedeki kapitalist geliflim sürecini oldukça h›zland›rarak bununla beraber günümüze dek uzanan s›n›f çeliflkilerinin de kendini göstermesine zemin haz›rlam›fl oldu. Bilhassa 1970’li y›llarda petrol gelirlerinden büyük kazançlar sa¤lanmas›na ra¤men, elde edilen bu gelir salt tekelci burjuvazi içinde paylafl›ld›. ‹flçi s›n›f›, emekçiler ve yoksul köylülerin y›ll›k gelir düzeyinde hiçbir art›fl olmad›. Aksine gelir da¤›l›m›ndaki büyük dengesizlik al›p bafl›n› yürümekteydi.1975’te %35’lerde olan yoksulluk oran›n›n 1995 y›l›na gelindi¤inde % 70’lere f›rlamas› da bunun somut bir örne¤i olmufltur. 1980’li y›llarla beraber ise Venezüella, di¤er
Latin Amerika ülkeleri ve Türkiye’nin de içine dahil oldu¤u IMF’nin “stand-bayd›¤›” ülkeler kervan›na kat›lm›flt›.1980’lerin sonunda baflkanl›¤a seçilen Carlos Perez, harfiyen uygulad›¤› IMF programlar›yla iflçi ve emekçilerin s›rt›ndaki yükü daha da a¤›rlaflt›rmay› baflar›yordu. Tüm bu yaflananlar ile birlikte huzursuzluk gittikçe art›yor ve yaflanan bunal›m kendini ayaklanmalar ile birlikte gösteriyordu. ‹flte böyle bir dönemde Chavez baflar›s›z da olsa darbe giriflimiyle gündeme gelmeyi baflarm›flt›. Chavez, çevresine toplad›¤› yandafllar›yla birlikte ad›n› Simon Bolivar’dan alan “Bolivarc› Devrimci Hareket 200” hareketini 1980’lerin bafl›nda örgütlemeye bafllam›flt›. ‹ktidar› ele geçirmek için 1992 y›l›nda hükümete karfl› gerçeklefltirdi¤i darbe giriflimi baflar›s›z oldu ve tutukland›. Ard›ndan iki y›l sonra ise, aynen flimdi de oldu¤u gibi, iflçi ve emekçilerin deste¤i ve hükümete bask›lar› sonucu af edildi ve serbest b›rak›ld›. Darbe giriflimiyle iktidar› ele geçiremeyen Chavez, iktidara giden yolu parlementerizmde aramaya bafllad›. Bunun için Bolivarc› devrimci Hareket 200’ü tekrardan toparlamak ve seçimlere gidebilmek amac›yla Beflinci Cumhuriyet Partisi’ni kurdu. Sistemin ç›kmazlar› içinde bo¤ulan iflçiler, emekçiler ve yoksul köylüler kendilerini bire bir iktidara tafl›yacak devrimci bir s›n›f partsinden yoksundular ve bu koflullar alt›nda sistemin icazet s›n›rlar›n› aflamasa da her türlü reformist “önderli¤in” peflinden gitmeye oldukça yatk›nd›lar. Çünkü y›llard›r a¤›r sömürü koflullar› alt›nda eziliyor, sömürülüyorlard› ve her fleye ra¤men kapitalizmin onlara verebilece¤i burjuvademokratik haklardan bile hiçbirini tam anlam›yla edinmifl de¤illerdi. Chavez, 1998 y›l›nda, içine sol yelpazeden birçok kesimi de katarak kurdu¤u (solcu sendikalar ve baz› reformistlerin a¤›rl›¤›n› oluflturdu¤u) ittifakla beraber seçimlere girdi ve %56’l›k bir oy oran› ile 6 y›l önce darbe ile geçmeyi planlad›¤› ama baflar›s›z oldu¤u iktidara nihayet eriflmifl oldu. Ard›ndan Kurucu Meclis’in toplanmas›n› teklif ederek 1999’da Anayasa de¤iflikli¤ine gitti. Burjuva-demokratik s›n›rlar içinde oldukça demokratik içerikli bir anayasa olan bu anayasa referandum sonucu %71 gibi yüksek bir oranla kabul gördü. Anayasa ile Venezüella art›k “Venezüella Bolivar Cumhuriyeti” idi. Chavez uygulamalar›na 2001 y›l›nda ç›kard›¤› “Toprak Yasas›” ile devam etti. Buna göre 5000 hektardan büyük
sürmekte. Ayr›ca iktidara geldi¤i zaman ülkenin d›fl borcunu ödeyerek IMF ile iliflkileri tamamen koparmad›. Böylece ulusal burjuvazi ile kurdu¤u hassas dengeleri korumaya devam etti.
ABD ile iliflkiler
topraklara el konulacakt›. Ayr›ca devlet topraklar›n›n ve büyük toprak sahiplerinin topraklar›n›n, topra¤› olmayan köylüye da¤›t›lmas› yönünde ad›mlar içeriyordu. Bu yasa büyük toprak a¤alar›n›n büyük tepkisini çekti, ancak bunlar›n can› pek yanmad›. Zira yasa yaln›zca 5000 hektar gibi büyük bir alan sonras›n› ilgilendiriyordu ve bu büyüklü¤e kadar olan topraklara dokunulmam›flt›. Ayr›ca da¤›t›lan topraklar›n büyük bir k›sm› devlet topraklar›yd›. Benzer uygulamalar Venezüella tarihinde daha önce de denenmiflti ancak bu s›n›rlarda dahi olsa baflar› gösterememiflti. Chavez iktidardaki reform uygulamalar›na e¤itim ve sa¤l›k alan›nda da devam etti. Bir çok okulsuz bölgeye okul yapt›rd›, e¤itimi paras›zlaflt›rmaya yönelik ad›mlar att›. Sa¤l›k alan›nda oldukça ileri düzeyde olan Küba ile ikili antlaflmalar yapt› ve ücretsiz biçimde daha önce sa¤l›k hizmeti alamayan yerlere sa¤l›k hizmeti ulaflt›rd›. Chavez yeni anayasayla birlikte petrol ve do¤algaz›n hammede sektöründe özellefltirmeyi yasaklad›. Ancak Venezüella’da ifllenmifl petrol halen devlet tekelinde de¤il ve Shell, Exxon gibi uluslararas› petrol tekelleriyle antlaflmalar
Chavez’in tüm bu burjuva-demokratik dönüflümleri ve sosyal reformalar› Amerika’y› oldukça rahats›z etmekte, A.B.D Venezüella’n›n –kapitalizmin d›fl›na ç›kma iddias› olmamas›na ra¤men- att›¤› bu ad›mlar› “kayg›yla” izlemektedir. Bolivarc› hareketin bu uygulamalar› Anti-amerikanc› hareketlere ise büyük moral vermektedir. Venezüella Chavez ile birlikte A.B.D ile diplomatik iliflkilerini fiili olarak adeta ask›ya alm›fl durumda. A.B.D’ye Irak savafl› s›ras›nda hava sahas›n› kapayan Venezüella en son geçti¤imiz günlerde, bir askeri üs ile bir petrol rafinerisinin foto¤raflar›n› çeken Amerikal› bir subay ile baz› gazetecilerin bir süre gözalt›na ald›. Chavez Amerikal› subaylardan ülkeyi terketmelerini istedi ve art›k iki ülke aras›nda ortak askeri tatbikat yap›lmayaca¤›n› kaydetti. ABD'de e¤itim gören 95 Venezuellal› subay›n da geri ça¤›r›laca¤› belirtildi. Venezüella ayr›ca, ABD taraf›ndan sürekli dile getirilen ve dayat›lmak istenen FTAA’ya (Latin Amerika Serbest Ticaret Antlaflmas›) da karfl› ç›k›yor. ABD, FTAA ile belirli k›s›tlamalarla karfl›laflt›¤› Latin Amerika’da var olan piyasa koflullar›n› tamamen tekellerin lehine yeniden düzenlemek istiyor. NAFTA’y› and›ran FTAA Brezilya devlet baflkan› Lula’dan destek görüyor. (Geçti¤imiz günlerde emekçiler taraf›ndan koltu¤undan edilen Ekvador’un eski devlet baflkan› Gutierrez de FTAA’y› destekliyordu.) ‹thal etti¤i petrolün %15‘ini Venezüella’dan sa¤lamas› da, kötüye giden iliflkiler içersinde ABD’nin “kayg›s›n›” artt›rmaya yetiyor. Daha önce 11 Nisan 2002 tarihinde ABD-CIA teflvikiyle yap›lan darbe sonucu Hugo Chavez iktidardan al›nm›flt›. Ancak iflçi ve emkçilerin büyük deste¤iyle iki gün sonra tekrar devlet baflkanl›¤›na geri dönmüfltü. (Ne var ki olay sonras›nda darbecileri yarg›lamak ve tezgah›n arkas›ndaki ülkeleri kovmak konusunda pek ›srarc› oldu¤u söylenemez.). Ard›ndan ABD ve iflbirlikçi burjuvazi taraf›ndan 2004 y›l› A¤ustos ay›nda referanduma zorlanan Chavez, buradan da %58 oran›nda destek alarak zaferle ç›kt› ve iktidar›n› sa¤lamlaflt›rd›. Ve böylece ABD’ye karfl› olan tavr›n› daha net ve daha sert bir biçimde ortaya koymaya bafllad›. ABD ise son olarak geçti¤imiz günlerde (Askeri iliflkilerin ask›ya al›nmas›yla birlikte) d›fliflleri bakan› Rice ile birlikte bir “Latin Amerika turnesi” bafllatt›. Amac› Venezüella’y› tecrit alt›na alabilmek, FTAA konusunda görüflmeler yapmak ve bir zamanlar “arka bahçesi “ olarak nitelendirilen ama flimdi Kolombiya ve fiili d›fl›nda neredeyse hiçbir birebir destekçisi kalmayan Latin Amerika üzerindeki hegemonyas›n› yeniden
E k i m G e n ç l i ¤ i
51
E k i m G e n ç l i ¤ i
52
kurmak için giriflimlerde bulunmakt›. Ancak bu gezinin ABD için pek de verimli geçti¤i söylenemez.
Buradan sonras› ne olacak! Tüm bu geliflmelere ra¤men Venezüella’da karmafl›kl›klar ve çeliflkiler hala devam etmektedir. Hala iflsizli¤in yüksek boyutlarda oldu¤u ülkede, asgari ücret 160 dolar civar›ndad›r (2004 y›l› sonuna göre). Ayr›ca iflçiler-emekçiler güçlü ve sa¤lam zemine oturan bir örgütlülükten yoksundurlar. En büyük çeliflkilerden birini de Chavez kendi içersinde yaflamaktad›r. ‹ktidara ilk geldi¤inde kapitalizmle sosyalizm aras›nda “üçüncü bir yol “ olabilece¤ini savunan Chavez, flimdilerde bunun mümkün olmad›¤›n› ve Bolivarc› Devrimin sosyalizme yol almas› gerekti¤ini s›kça dile getirmekdir. Ancak bunun do¤rulu¤u ve seçilen yolun ikirciklili¤i uzun uzad›ya tart›fl›lmas› ve tahlil edilmesi gerek bir konudur. Chavez üçüncü yol fikrinden vazgeçti¤ini söylemesine ra¤men baflkan› oldu¤u burjuva devlet yap›s› askeri, polisi ve tüm di¤er ayg›tlar›yla iflleyifline devam etmektedir. Burjuva devlet ayg›t›na son verilip, kapitalist üretim iliflkilerinin d›fl›na ç›k›lmaz ise ülke flimdiye dek yap›lan reformlar›n da gerisine düflme riskiyle karfl› karfl›yad›r (Geçmiflte fiili’de ve Portekiz’de oldu¤u gibi). ‹flçi s›n›f› iktidar› d›fl›nda tüm iktidar biçimleri, tekelci kapitalizm/emperyalizm taraf›ndan çok kolay olmasa da, eninde sonunda yenilmeye mahkumdurlar. Yer yer Chavez’in ve Chavez’in reformlar›n› putlaflt›r›p bu burjuva-demokratik s›n›rlar› kendilerine amaçlaflt›ranlar›n ve sorunu salt anti-Amerikanc›l›k ve anti-emperyalizme indirgeyenlerin, emperyalizme karfl› savaflta kapitalizme karfl› savafl›n da ba¤›ms›z tutulamayaca¤›n› ve gelece¤ini sosyalizme dönmeyen hareketlenmelerin en fazla burjuvademokratik s›n›rlar içerisinde debelenip duraca¤›n›, hatta bunun çok da gerilerine düflebilece¤ini kavrayamama ya da kavramak istememe gibi bir durumlar› söz konusu. Ayr›ca bu geliflmelerden sonra Kautskyist dar kafal›lara ve çözümü parlementerizme indirgeyen reformist çevrelere de bir
hayli laf kalabal›¤› yapma imkan› do¤du. Ancak Marks, Engels ve Lenin’in döne döne kez tekrarlad›¤› gibi, kapitalist üretim ve egemenlik iliflkilerine karfl› cepheden s›n›f savafl›m› ve proletarya devriminin zaferi olmaks›z›n hiç bir temel toplumsal sorun kal›c› biçimde çözülemez. Sistemin s›n›rlar› içinde kazan›lan tüm hak ve özgürlükler i¤reti ve geçici olmaya mahkumdurlar. Chavez söylemleri ve yapt›klar›yla az çok anti-emperyalist ve anti-Amerikanc›d›r. Ancak anti -kapitalist oldu¤u söylenemez. Kendisi Venezüella’da süregelen kapitalist düzenin devlet baflkan›d›r. Ve çeliflki de burada bafllamaktad›r. Emperyalist sistemin d›fl›na tamamen ç›kabilmek için kapitalizmin tüm ayg›tlar›yla beraber tasfiye edilmesi gerekmektedir. Bu da ancak iflçi s›n›f› ve emekçilerin sisteme karfl› zafere ulaflt›racaklar› toplumsal devrimle olanakl› olabilir. Chavez iflçi s›n›f› ve emekçiler muazzam deste¤inin yan› s›ra ordu ve baz› burjuva kesimlerin de deste¤ini almaktad›r (Bilhassa ulusal-orta burjuvazinin). Bunun için de taraflar aras›nda sürekli bir denge koruma politikas› izlemektedir. Ancak düflman olan s›n›flar hiçbir zaman uzlaflamayacaklar› için Chavez de bu dengeleri sürekli ayakta tutamaz. ‹flçi ve emekçiler son sözü söyleyecek olanlard›r. Yaflananlarla beraber iflçi ve emekçilerin kitlesel karfl› koyufllar›n›n emperyalizmi aciz b›rak›p onu bir flekilde alt edebilece¤ini bir kez daha gördük. Emperyalistleri burada ürküten ve tedirgin eden bireysel olarak Chavez ve flahs› de¤il ,ona kitlesel destek verip onu ayakta tutan iflçi s›n›f› ve emekçilerdir. Tekelci kapitalizme/emperyalizme karfl› verilen her türlü ilerici nitelikli savafl›m mutlaka taraf›m›zdan desteklenmelidir. Ancak al›nacak tav›rlar konusunda mutlaka her zaman titiz davran›lmal› ve kesin olarak ilkelerin yol göstericili¤inde hareket edilmelidir. Venezüella aç›s›ndan ise sorun sadece Chavez’in desteklenip desteklenmemesine indirgenmemelidir. As›l sorun, iflçi s›n›f› ve emekçilerin burjuva mülkiyet ve iktidar iliflkilerini silip süpürecek bir toplumsal devrimle kendi iktidarlar›n› kurabilmeleri sorunudur.
K. Tunç
Pefltamal, bordo mavi ve bir gitar, hepbir a¤›zdan söylenen Karadeniz türküleri...
Kaz›m Koyuncu’nun ard›ndan Ölümleri güzellemek zordur. Tan›mak gerekmez, bilmek yeterlidir bazen üzülmek için. Tan›mad›¤›n insan› bilmenin tek yolu; nas›l yaflad›¤› ve ne söyledi¤idir, uzun ya da k›sa tüketti¤i günler boyunca ne üretti¤idir. Sonra kiminin pay›na unutulmak düfler, yani birkaç yak›n akraba ve arkadafl›n belleklerinin ötesinde hat›rlanmamak, y›llar sonra ise hiç yaflamam›fl olmak, kiminin ard›ndan ise methiyeler düzülür. Yaflamla kurdu¤u iliflkiyi olumlayan, yaflad›¤› zaman diliminde ölüm tarihinin ötesinde bir iz b›rakm›fl oldu¤unu kabullenen, bu kabullenmeyle d›fla vurulmufl metinlerdir bunlar. Art›k atmayan nabz›n sahibine haketti¤ini veremez bazen bu metinler, bazen haketti¤inden fazlas›n› bahfleder. Zaten art›k nab›z durmufltur ve unutulmamay› as›l sa¤layacak olan sonradan üçüncü flah›slar›n kalemlerinden ç›kanlar de¤il, yaflarken ortaya konulanlard›r. Dinsel ve ruhani anlamlar yüklenmemifl olan ölümsüzlük iflte bu yüzden yaflarken bafllar. ‘80 ve ‘90’l› y›llarda kültürel ve sanatsal anlamda kötünün iyisi aran›rd›. Toplumun tüm kesimlerini hedef alan apolitizasyon sald›r›lar›, edebiyattan sinemaya, yay›nc›l›ktan müzi¤e, tüm alanlar›n içini boflalt›yordu. Ard› arkas› kesilmeyen bir pop müzik furyas› bafllam›flt› ve oluflan sektör içerisinde belirlenen kal›plar›n d›fl›nda olanlar›n yaflama flans› neredeyse yoktu. ‘90’lar›n bafllar› tepkilerini müzikle birlefltirmifl gençlerin tek konserlik, tek kasetlik ya da uzun soluklu ama bir flekilde biraraya gelerek alternatif üretme çabalar›na sahne oldu. Bulutsuzluk Özlemi, Mavi Sakal, Pentagram gibi bir sürü rock müzik yapan grup, gençlik kesimlerince benimsendi ve genifl bir etki alan› yaratt›. Bunlar›n herbiri politik kayg›larla biraraya gelmifl gruplar de¤ildi. Hatta birço¤u böylesi kayg›lar› neredeyse hiç tafl›m›yordu, ancak müzik alan›nda bir farkl›laflmaya, aray›fla iflaret ediyordu. ‘90’lar›n ortalar›na gelindi¤inde ise, daha özgün çabalar›n ürünü olan alternatifler ortaya ç›kt›. Kumdan Kaleler ç›kard›¤› tek albümle haf›zalara kaz›nd›. Kumdan Kalelerle ayn› günlerde albüm ç›kartan baflka bir grup da Zu¤afli Berepe idi. Sahneye ç›kt›klar›nda durdurak bilmeyen horonlara bafllayan, uzun saçl› gençlerden oluflan bir gruptu bu. Baflka bir dilde söylüyorlard› flark›lar›n›, bu topraklarda konuflulan baflka
E k i m
bir dille. Tulumla rock yapan bu grup, sonralar› Türkiye’de “laz-rock”›n kurucusu ilan edilecekti.
“Biz hiçbir yerdeyiz!” Politik duruflunu; ilk sahne almaya bafllad›¤›nda tercihleriyle, isimleri duyulduktan sonra söyledikleriyle ifade eden bu grup, y›llarca “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!” sloganlar›yla biten türkülerin söylendi¤i hemen hemen her konserde sahne ald›. Üç lazca albüm ç›kard›ktan sonra Zu¤afli Berepe da¤›ld›. K›sa süre sonra grubun solisti Kaz›m Koyuncu yoluna tek bafl›na devam etti. "Toprak sahipleri, çokuluslu flirketler ve iflbirlikçi yerlileri, çete sahipleri ve yalakalar›, bafl ve bakanlar›, milletlerin bekçileri ve sürülerinin oldu¤u yerde yer kavgas› vermedik. Hiçbir yerdeydik." Zu¤afli Berepe’nin '‹gsaz' (Gidiyor) albümünün içinde böyle yaz›yordu. Halbuki onlar›n bir kavgas› vard›, kendi kulvarlar›nda, s›n›rlar› olsa da. Çünkü hep o yerlerde göründüler sevdiklerine. Artvin ve Bergama’da siyanürle alt›n aramalar›na karfl›, Akkuyu’daki nükleer, Gökova’daki termik, F›rt›na Vadisi’ndeki hidrolik santrallere karfl›, Samsun-Sarp Sahil Yolu Projesi’ne karfl›, sonra Irak iflgaline, NATO’ya karfl› verilen konserlerde, yap›lan mitinglerde, hatta kimi zaman üniversitelerde düzenlenen alternatif flenliklerde... Taraf olma bilincinin yans›mas›yd› bu tercihler ve hiçbir zaman küçümsenmedi. Bir seferinde röportaj›nda flöyle demiflti Kaz›m
G e n ç l i ¤ i
53
Koyuncu: “... Bir müzisyenim, ondan sonra bir Karadenizli’yim, ama hepsinin ötesinde bir devrimciyim. Ve gerçekten do¤ru bildi¤im bir fleyi ortaya koymaktan çekinmem.”
Kaz›m Koyuncu da cinayete kurban gitti!
E k i m G e n ç l i ¤ i
Kaz›m Koyuncu geçti¤imiz günlerde kansere yenik düfltü. Birçok Karadenizli gibi o da cinayete kurban gitti. Çernobil’de yaflanan nükleer felaket oldu¤unda 13 yafl›nda bir çocuk olan Kaz›m Koyuncu genifl bir alan› etkisi alt›na alan radyasyondan nasibini alm›flt›. O zamanlar Türkiye’nin genifl bir kesimini etkileme ihtimali olan bu duruma karfl› devlet büyükleri çay içerek yan›t vermiflti. Kay›ts›zl›¤›n en aç›k örne¤ini sergileyen devlet erbab› kameralar karfl›s›nda tebas›na “bak›n ben de çay içiyorum, bofl yere endiflelenmeyin” demiflti. O tarihten sonra Karadeniz’in k›y› fleridindeki flehirlerimizde yüzlerce insan›m›z kansere yakaland›, kanserden hayat›n› kaybetti. Kesin bir say› verilemiyor, çünkü devlet yetkilileri bu aç›k tehlike karfl›s›nda b›rak›n sa¤l›k merkezleri, tetkik üniteleri oluflturmay›, istatistik araflt›rma yapmaya bile gerek duymam›flt›. Kaz›m Koyuncu 27 Haziran’da Harbiye Aç›k Hava Tiyatrosu’nda konser verecekti ancak bu mümkün olmad›. Ayn› sahnede 26 Haziran günü tabutu ç›kt› dinleyenlerinin karfl›s›na. Karadeniz’e maledilmifl mizah anlay›fl›n›n bir uzant›s› olsa gerek. Üzerinde söylenecek çok söz var bu ölümün, söylenecek çok türkü var. Görünen o ki, bir süre daha Kaz›m Koyuncu’nun ölümüne üzülenler, onun türküleriyle d›flavuracak ac›lar›n›. Önümüzdeki günlerde Türkiye’de kurulmas› planlanan ve meclisin gündemleri aras›nda çoktan yer bulmufl olan nükleer enerji santrallerine daha canl› bir biçimde karfl› koymak gerekti¤inde, daha çok tart›flmak gerekti¤inde Kaz›m Koyuncu bu tart›flmalarda bir yer tutacak elbette. Sonra bu topraklarda yaflayan halklar›n müzi¤ini yapanlar›n, yine bu topraklar›n özgürlük mücadelesine destek olmas› gerekti¤i tart›fl›ld›¤›nda, Kaz›m Koyuncu bu tart›flmalarda da bir yer tutacak. Kaz›m Koyuncu, yaflad›¤› k›sa yaflamda, yapt›klar›yla ve söyledikleriyle hat›rlanmaya devam edecek. “Kufllar ötüyor, tabiat canlanm›fl, sinekler, kelebekler. Hatta salyangoz bile yeflil yaprakl› sebzelerin alt›nda aflk yap›yor. Çiçekler açt›, türlü türlü yefliller. Bulutlu gökyüzü. Arada günefl parl›yor, “ merhaba” diyor. Karadeniz buras›. Arada komflular›n sesleri. Arada köpek havlamalar›. Tarlada çal›flan kad›nlar...” Ve Karadeniz’in kufllar›, salyangozlar›, çiçekleri ve tarlada çal›flan kad›nlar ve yaln›zl›¤›n paylafl›ld›¤› komflular... Onlar Kaz›m Koyuncu’yu dinliyor...
A. Eylül
“Coca Cola iflçisi yaln›z de¤ildir!” ‹fl ç›k›fl saatinde yoldafllarla bulufluyoruz. Direniflteki Coca Cola iflçilerine mütevazi bir ziyarette bulunaca¤›z. ‹nsanca bir yaflam ve çal›flma koflullar› için örgütlenip sendikal› olmufl Coca Cola iflçileri. Patron bu nedenle iflçileri kap› önüne koymufl. O da biliyor ki örgütlü bir s›n›fa istedi¤ini yapt›r›p onu köle olarak kullanamaz. Direnifl çad›r›na as›lan pankart, dövizler ve en önemlisi dostluk dolu s›cak gülüfllerle karfl›l›yor bizi direnen iflçiler. K›sa zamanda kaynafl›yoruz. S›n›f olman›n fark›na varmaya bafllam›fl iflçilerin ço¤u. “Eskiden böyle birlik yoktu aram›zda. Birbirimize güvenmezdik. Ama birlik olmay› baflard›k.” diye konufluyor bir iflçi. Sözü hemen bir baflkas› al›yor. “ Patron bizi kap› önüne koymakla tehdit ederdi. ‹flsizlik tehdidiyle olmayacak fleylere katland›k. Art›k o günler geride kald›.” Y›llar›n suskunlu¤unun ac›s›n› ç›karmaya çal›fl›rcas›na konufluyor her biri. En çok da ‹MF temsilcisi kad›n›n konuflmas›na tak›l›yor sohbet; “Türkiye’de asgari ücret çok yüksek. Bunun düflürülmesi gerekiyor. ” diyordu. Direniflin aksayan yönleri de var kuflkusuz. Bunlar›n bafl›nda mal sevkiyat›n›n hala yap›l›yor olmas› geliyor. Onlar da bunun fark›nda. Di¤er bir iflçi kararl› konufluyor; “‹kisinden sonra buna da izin vermeyece¤iz. ‹stedikleri kadar polis y›¤s›nlar. ” Ziyaretimizi erken bitiriyoruz; tekrar ve daha kalabal›k bir flekilde gelme sözü vererek. Dayan›flman›n öneminin iyice fark›na varm›fl iflçiler coflkulu alk›fllarla ve ‘Coca Cola iflçisi yaln›z de¤ildir!’ slogan›yla u¤urluyorlar bizi. Biz de onlar› ‘Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›!’ slogan›yla selaml›yoruz.
‹stanbul’dan genç bir komünist
54
Bir roman...
F›rt›na’n›n ortas›ndaki s›radan insanlar›n hikayesi ‹lya Ehrenburg ‹kinci Dünya Savafl› öncesini Paris Düflerken’de romanlaflt›rm›flt›. Frans›z burjuvazisinin utanç verici teslimiyeti ve bu teslimiyete haz›rlan›rken neler yaflad›¤›n› anlatm›flt›. ‹lya Ehrenburg savafl s›ras›nda yaflananlar› da baflka bir romana, F›rt›na’ya b›rakt›. Savafl öncesi y›llardan bafllayan ve büyük oranda savafl y›llar›n› kapsayan roman, bu dönemin tablosunu, küçük ayr›nt›lardan, s›radan insanlar›n hayatlar›ndan yola ç›karak baflar›yla çizmifl. Sovyet halklar›n›n faflizm karfl›s›nda oluflturdu¤u birli¤e, s›radan insanlar›n yi¤itli¤ine ve Avrupa’da iflgalcisinden direniflçisine kadar çeflitli s›n›flardan ve çevrelerden insanlara ve yaflad›klar›na roman boyunca rastlamak mümkün. F›rt›na, Nazilerin kan ve gözyafl› üzerine infla etmeye bafllad›¤› yeni Avrupa’da yer kapmak hevesindeki burjuvaziye ra¤men f›rt›na karfl›s›nda direnen ve savaflan kahramanlardan ad›n› al›yor. Faflistler Avrupa içlerine do¤ru rahat bir flekilde ilerlerken, iflgal alt›ndaki ülkelerin iflbirlikçi sermaye s›n›flar› devrimcileri ezerek onlar›n yolunu düzlerken, Almanlar›n durdurulmaz san›lan ilerleyifli Stalingrad önlerinde kesilmiflti. ‹flte savafl›n tüm dehfleti ve devrimcilerin savafl›n sonucunu belirleyen direniflleri ‹lya Ehrenburg taraf›ndan baflar›yla romanlaflt›r›lm›fl. Ayn› dönemde Fransa’da ve SSCB’de yaflananlar etkileyici ve sürükleyici bir flekilde yans›t›lm›fl. Kapitalist Fransa’da burjuvazi iflgal flartlar›na hemen uyum sa¤lay›p Almanlarla yaflaman›n bir yolunu bulup bu iflten rant sa¤larken, Sovyet emekçileri tarihe geçen bir direniflin alt›na imzalar›n› kanla at›yorlar. Kitapta bu iki farkl› dünyadan verilen kesitler, herkesin kendine yak›flan bir tavr› savafl boyunca nas›l sergiledi¤ini çarp›c› bir flekilde ortaya koyuyor. Alman savafl makinesi kimi zaman tek bir kurflun bile atmadan Avrupa içlerine do¤ru ilerlerken, hiçbir gücün Alman ilerleyiflini durdurmaya yetmeyece¤i, yap›lmas› gerekenin boyun e¤mek oldu¤u düflünülüyordu. Öyle ki iflgal bafllamadan Fransa’da komünistler, devrimciler ve ilerici bilinen tüm insanlar birer ikifler tutuklan›yor, kalanlar da yeralt›na çekilmek zorunda b›rak›l›yordu. Frans›z burjuvazisi daha bafltan ülkeyi faflistlere haz›rlayarak kesin gördü¤ü iflgali daha rahat geçirmeye haz›rlan›yordu. ‹flgalin bafllamas›yla beraber baz› kapitalistler ifli daha da ileriye götürerek, daha önceden dostlar›, ortaklar› veya komflular› olan Yahudileri Almanlara sunmaya bafllam›fllard›. Devrimlerin flehri Paris’in II. Dünya Savafl›’nda yaflad›klar›na tan›kl›k etme imkan› veren roman, bu zor konuyu, farkl› kifliler üzerinden baflar›l› bir
E k i m
flekilde anlatmay› baflarm›fl. Alman ordusu Fransa‘da rahat bir hayat sürerken tam anlam›yla zafer sarhofllu¤u yafl›yordu. Ancak Almanlar’›n bu güzel günleri çok uzun sürmedi; Fransa’da yeni yeni oluflmaya bafllayan Partizan birlikleri ve Almanlar›n Sovyetler Birli¤i‘ne sald›rmas›, san›lan›n aksine savafl›n bitmedi¤ini, daha yeni bafllad›¤›n› gösteriyordu. Herkes Almanlar karfl›s›nda Sovyetler’in tutunamayaca¤›n› öngörürken, aya¤a kalkan Sovyet halklar› bin bir güçlükle infla ettikleri ülkelerini korumak için direnifle geçiyorlard›. Kad›nl› erkekli birlikler k›fl geldi¤inde Almanlar› durdurmay› baflarm›fllard›. Hikaye boyunca olaylar› gözlerinden izledi¤imiz kahramanlar birer ikifler sahneden çekiliyordu. Yazar kitab›n kahramanlar›ndan olan Sergey’in a¤z›ndan direnifli flöyle tan›ml›yordu: “Kimsenin kahraman olmad›¤› bir savafl!” Sovyet halk› faflizme karfl› ördü¤ü barikat›n harc›n› kanla kar›yordu. ‹ngilizler’den destek alan Frans›z milliyetçileri ABD’nin ve ‹ngiltere’nin onlar› gelip kurtarmas›n› bekliyorlard›. Anti-faflist direniflte yard›m etmemeleri komünistleri zor duruma soksa da onlar kahramanca çarp›fl›yorlard›. Gerilla mücadelesi Sovyet direniflinden ald›¤› moralle her geçen gün güçleniyordu. Filmlere konu olan “Normandiya Ç›karmas›” ise ancak Almanlar›n Stalingrad önlerindeki yenilgisinin kesinleflmesinden sonra bafllam›flt›. Birço¤umuz büyük oranda bildi¤i bu süreç, Ehrenburg taraf›ndan bir tarihçi titizli¤iyle ele al›n›p baflar›yla romanlaflt›r›lm›fl. Nazilere karfl› verilen bu mücadele yazar taraf›ndan s›n›flar aras›ndaki karfl›tl›klar ve egemen s›n›fta yaratt›¤› çözülmeler ›fl›¤›nda anlat›lm›fl.
G e n ç l i ¤ i
YTÜ’den bir Ekim Gençli¤i okuru
55
Rosenbergler unutulmayacak! E k i m G e n ç l i ¤ i
56
1950’de bafllay›p üç y›l süren Kore Savafl› süresince ABD’de, senatör Mc Carthy önderli¤inde solculara karfl› adeta bir cad› av› bafllat›ld›. Daha 1947’de ç›kar›lan yasalara göre devrimcilerin sendikalarda görev almalar› engellendi, iflçilerin grev hakk›na k›s›tlamalar getirildi ve
büyük suçlama ve Rus casusu olduklar›na karar verdirilmeye çal›fl›lan iddia ise, ellerinde bir bomba tasla¤›n› bulundurduklar›d›r. Nagazaki’ye at›lan atom bombas›n›n mühendisi Philip Morrison, Rosenbergler’in ölümünden 13 y›l sonra, bomba tasla¤› denilen fleyin bir karikatür oldu¤unu aç›klayacakt›r. Ölümlerinin ard›ndan tüm suçlamalar›n as›ls›z ve kurmaca oldu¤u ortaya ç›kacakt›r. Tüm dünyada insanlar›n “Rosenbergler Bir çift güvercin havalansa ölmemeli!” diye alanlar› doldurmas› ve gelen Yanık yanık koksa karanfil tepkiler üzerine devlet, Ethel Rosenberg’e, De¤il bu anılacak fley de¤il kendisinin hayat›n›n ba¤›fllanaca¤›n› ama Apansız geliyor aklıma kocas›n›n idam edilece¤ini söyler. Ethel Rosenberg buna flu cevab› verir: “Ey yoldan Neredeyse gün do¤acaktı ç›km›fl para yiyiciler, ey sat›lm›fllar, ey bu memurlar›n Herkes gibi kalkacaktınız dünyam›z› kirleten i¤renç, kötü insanlar, grev Belki daha uykunuz da vardı iflte size yan›t: Sizin lanetlenmifl hakk› lütfunuza bafl›m e¤ik yaflamaktansa yasakland›. Geceniz geliyor aklıma kocamla birlikte ölmeyi ye¤lerim.” Halk›n savafla Çiftin idam›ndan önce çekilen sessiz kalmas›n› Sevdi¤im çiçek adları gibi foto¤rafta, aralar›nda bir tel sa¤lamak için Sevdi¤im sokak adları gibi örgü vard›r sadece. Devletin gözda¤› veriliyordu ve Bütün sevdiklerimin adları gibi pazarl›k giriflimleri sonuçsuz devlet güvenli¤ini tehdit Adınız geliyor aklıma kal›rken, suçlamalar› ettikleri gerekçesiyle birçok insan tutuklanmaya Rahat döfleklerin utanması bundan kabullenmeleri halinde ölüm cezalar›n›n bafllanm›flt›. Öpüflürken bu dalgınlık bundan kald›r›laca¤› teklifini ABD’nin cad› av›n›n Tel örgünün deli¤inde buluflan ise her seferinde k›z›flt›¤› bu dönemlerde FBI, 17 Parmaklarınız geliyor aklıma geri çevirip, flunu Temmuz 1950’de önce Julias söylerler: Rosenberg’i “Rus ajan›” olmak Nice aflklar arkadafllıklar gördüm “Yar›fl›n sonu suçlamas›yla tutuklar. Ard›ndan 11 Kahramanlıklar okudum tarihte nereye A¤ustos’ta da Ethel Rosenberg de Ça¤ımıza yakıflan vakur, sade varacaksa tutuklan›r. Davranıflınız geliyor aklıma vars›n, Önlerine düzmece bir dava ve ister uydurmaca deliller konulur. Mahkeme 6 Mart 1951’de bafllar ve mahkemeye sunulan Bir çift güvercin havalansa deliller komik olmaktan öteye gidemez. Yanık yanık koksa karanfil Rosenbergler ise mahkemenin ilk gününde De¤il unutulur fley de¤il söyledikleri “biz suçsuzuz” sözünden dönmezler, Çaresiz geliyor aklıma. devletin tüm yalanlar›na karfl› direnirler. Yap›lan en Melih Cevdet ANDAY
ANI
koflucu say›lal›m ister kaç›c›, dürüst kifliler d›fl›nda hiçbir fley say›lmam›za izin verdi¤imiz görülmeyecektir. Dürüstlü¤ümüzden ödün verdi¤imiz asla söylenemeyecektir. ” Ve 18 Haziran 1953’te, infazlar›n›n giderek yaklaflt›¤› anlarda bile Rosenbergler’e boyun e¤dirilmeye u¤rafl›l›r. Suçlar›n›(!) kabullenmeleri halinde hatt›n öbür ucunda Washington’un oldu¤u, telefon ile idam›n durdurulabilece¤i ve evde kendilerini bekleyen 6 yafl›ndaki Robert ile 10 yafl›ndaki Michael’e kavuflabilecekleri söylenir. Bu son teklife de verilen cevap flu olur: “Peki ya, suçsuzlu¤umuza inanan onca insan, onlar da bizim çocuklar›m›z de¤il mi? Satar m›y›z hiç onlar›!” 18 Haziran ayn› zamanda çiftin evlilik y›ldönümleridir. Bu durum üzerine Ethel Rosenberg flu sözleri sarf eder: “Evlenme y›ldönümümüzde idam edilmek gibi büyük bir ac›mas›zl›¤› yapabileceklerini akl›m alm›yor. Çünkü ben ne de olsa, insan gibi görünen, insan gibi konuflan, ama asl›nda sadist birer fleytandan baflka bir fley olmayan kiflilerin varl›¤›na inanamayacak kadar iyi yürekli biriyim...” Ve idamlar›n› bir gün sonraya erteletmeyi baflar›rlar. Rosenbergler’in onurlu yaflamlar› 19 Haziran’da elektrikli sandalyede son nefeslerini vermeleri ile son bulur. Ak›llarda kalan ise dürüstlüklerinden asla ödün vermeyen çiftin son ana kadar sürdürdükleri tavizsizlik ve inand›klar›na ba¤l›l›klar› olur.
‘96 ÖO Direnifli: Devrimci irade kazand›! 1980’de devrimci yükselifli ezmeyi baflaran faflist 12 Eylül yönetimi bu politikas›n› cezaevlerinde devrimci tutsaklara da uygulayarak egemenli¤ini perçinlemeyi amaçl›yordu. Tutsaklar› kifliliksizlefltirmek, onlar›n bilinçlerini teslim almak isteyen devletin sald›r›lar› onlar›n soylu direnifliyle püskürtüldü. (1982 ve 1984). Fakat devlet “ülkenin üzerinde dalgalanan bayra¤›n hakimiyetinin cezaevlerinin içinde sa¤lanamad›¤›n›” söyleyerek, sald›r›dan vazgeçmeyece¤ini vurguluyordu. Dönemin Adalet Bakan› Mehmet A¤ar’›n marifeti ile ç›kar›lan ve daha sonra fievket Kazan taraf›ndan da ‘can pahas›na’ savunulan 6 May›s genelgesi ile, 1991’de gündeme gelen ve insanl›k d›fl› uygulamalar ve tek kiflilik hücreler ile kamuoyunun yo¤un tepkisiyle karfl›lafl›nca y›k›laca¤›na dair söz verilen Eskiflehir Tabutlu¤u aç›lm›flt›. Daha sonra, 1996 1 May›s›’nda gözalt›na al›nan kifliler Metris Cezaevi’ne, oradan da Eskiflehir’e gönderilmiflti. Eskiflehir tabutlu¤unu kapatt›rmak ve F tipi projesinden devleti vazgeçirmek için devrimci tutsaklar ölüme yatt›lar. Ölüme yatmak, sermayenin sömürü yasalar›na ve zulme karfl› isyand›r. Sermayenin mücadeleyi engellemeye yönelik tüm yasa ve uygulamalar›na karfl› bir meydan okumad›r. Art›k talepler net, bilinçler aç›kt›r. "Direnifl devrime, teslimiyet düzene ç›kar." Dönemin Refahyol hükümeti direnifle gösterilen destek karfl›s›nda flaflk›n ve çaresiz kalm›flt›. “ Bunlar kantinden mallar› stoklam›fllar, yiyip içiyorlar. ” diyerek direnifli k›rmaya çal›flan fievket Kazan’›n surat›na ilk tokad› TKP-ML tutsa¤› Aygün U¤ur att› (21 Temmuz). ‹lerleyen günlerde DHKP/C tutsa¤› Altan Berdan Kerimgiller (23 Temmuz), yine DHKP/C tutsa¤› ‹lginç Özkeskin (24 Temmuz) , MLKP tutsa¤› Hüseyin Demircio¤lu (25 Temmuz), TKP-ML tutsa¤› Ali Ayata ve DHKP/C savaflç›s› Müjdat Yanat ölümü kahramanca gö¤üslediler. 26 Temmuz‘da, Ayçe ‹dil Erkmen ölüm orucu eyleminde flehit düflen ilk kad›n oldu. Ayn› saatlerde T‹KB'li Tahsin Y›lmaz da Sa¤malc›lar'da flehit düflüyordu. Ölüm haberleri gelmeye devam ediyordu. Yemliha Kaya, Sa¤malc›lar hapishanesinde flehit düfltü (27 Temmuz). Ard›ndan T‹KB'li Hicabi Küçük ve Osman Akgün’ün de flehit düfltükleri haberleri geldi. Düflman art›k bir tercih noktas›na getirilmiflti. Düflman 69. gün ö¤leden sonra Sa¤malc›lar hapishanesine bir heyet göndererek direniflin gücü karfl›s›nda geri ad›m att› Yap›lan görüflmelerde çaresiz kalan düflman ölüm orucu direniflinin taleplerini kabul etti. 69. gün TKP-ML savaflç›s› Hayati Can hastaneye kald›r›l›rken yolda flehit düfltü. Ölüm Orucu eylemi 12 flehit, onlarca gazi vererek devrim tarihine geçti. Tutsaklar›n ‘96 zaferinden sonra devlet bu sefer Ulucanlar katliam›yla hücre sald›r›s›n› gündeme getirdi. Çünkü, toplumsal muhalefetin susturulmas›, kitlelere gözda¤› verilmesi ancak devrimci tutsaklar›n teslim al›nmas›yla sa¤lanabilirdi. Ve hücre sald›r›s› ancak 19 Aral›k katliam›yla hayata geçirilebildi. Fakat cezaevlerinde devrimci direnifl ruhu yokedilemedi, devrimci tutsaklar teslim al›namad›.
E k i m G e n ç l i ¤ i
E. Ekim
57
Neden devrimci olmal›y›z? S›n›fa karfl› s›n›f!
E k i m G e n ç l i ¤ i
Günümüzde bakt›¤›m›zda dünyan›n her yerinde eflitsizlikler, haks›zl›klar, savafllar ve adaletsizlik karfl›m›za ç›k›yor. Dünya adeta ikiye bölünmüfl durumda ve bu bölünmüfllü¤ün kayna¤› ne co¤rafi s›n›rlar ne de fiziksel koflullar. Dünya s›n›fsal olarak ikiye ayr›lm›fl durumda. Bir tarafta dünyay› yaflan›l›r k›lan, tüm de¤erleri yaratan, elleriyle t›rnaklar›yla üreten; buna karfl›l›k bu kendi yaratt›¤› de¤erlerden ve kaynaklardan sadece yaflam›n› sürdürmeye yetecek kadar kazanan, bazen onu dahi kazanamayan milyonlarcas›, di¤er tarafta ise rahatl›k içinde yaflay›p elini s›cak sudan so¤uk suya sokmayan; bu yaflay›fl›n› da milyonlarca emekçinin üretti¤i de¤erlere el koyarak sa¤layan birkaç asalak. Biz e¤er bir tarafta çocu¤unu okula gönderecek paray› bulamad›¤› için çaresizlikten kendini yakan babalar görüyorsak, bunun sebebi di¤er taraftakilerin çocuklar›n› milyarlarca liral›k okullarda okutmas›d›r. Ve e¤er binlerce genç okulu bitirdikten sonra iflsizler ordusuna kat›l›yorsa, bu, sefalet koflullar›nda iflçi çal›flt›ran asalaklar çocuklar›na rahat bir hayat sürdürebilsin diyedir. fiehrin lüks semtlerindeki villalar ve köflkler, varofllarda gecekondular› y›k›lma tehlikesiyle karfl› karfl›ya yaflayan milyonlarca emekçinin düzgün konutlarda insanca koflullarda yaflama hakk› gasp edilerek yap›lm›flt›r. Dünyan›n pek çok bölgesinde binlerce kiflinin ölmesine neden olan, milyonlarcas›n›n hayat›n› altüst eden emperyalist savafllar, emperyalist tekellerin daha fazla büyümeleri ve daha fazla sömürmeleri için yaflan›r. Bütün bu sayd›klar›m›z bize flunu gösteriyor: insanl›k asl›nda iki ayr› dünyadan olufluyor ve bu iki dünyan›n ç›karlar› hiçbir flekilde birbiriyle uyuflmuyor aksine az›nl›kta olan taraf›n varl›¤› ve iktidar›, ancak di¤er taraf› sömürmesiyle mümkün olabiliyor.
Düzene karfl› devrim! Sayd›¤›m›z tüm çeliflkilerin ve sorunlar›n ve daha sayamad›¤›m›z nicelerinin kayna¤› içinde yaflamakta oldu¤umuz emperyalist kapitalist sistemdir. Bunlar bu sistemin do¤as›nda vard›r.
58
Bu öyle bir sistemdir ki zenginler bu konumlar›n› korumak için daha da zenginleflmeli, bunun için de daha fazla sömürmeli; buna karfl›l›k emekçilere düflen de daha fazla yoksulluk, sefalet ve açl›k olmal›d›r. Bu, kapitalizmin do¤as›nda vard›r ve içten içe kapitalizmin kendi sonunu haz›rlar. Biz e¤er yaflad›¤›m›z sorunlara karfl› mücadeleyi sadece bir tak›m k›smi reformlarla s›n›rl› tutarsak hiçbir kal›c› kazan›m elde edemeyiz. Çünkü dedi¤imiz gibi bu kapitalizmin do¤as›ndad›r: sermaye s›n›f› baz› haklar vermek zorunda kal›rsa, onlar› aynen geri almak zorundad›r. Sadece belli reform talepleriyle s›n›rl› bir mücadele, tersinden, emekçilerde biriken öfkeyi düzen kanallar›na yönelterek bunu sermaye için tehlikesiz bir hale getirir ve sistemin yaflam süresini uzat›r. Yaflad›¤›m›z sorunlar emperyalist kapitalist sistemin yap›sal sorunlar›d›r ve bu sistem varoldu¤u sürece de varolacakt›r.
Kapitalizme karfl› sosyalizm! Kapitalizm emekçiler için sömürü, yoksulluk, açl›k, sefalet; halklar için savafl ve düflmanl›k demektir. ‹nsanl›¤›n kurtuluflu olan s›n›fs›z, s›n›rs›z ve sömürüsüz bir toplum düzenine, komünizme giden yol ancak toplumsal devrimle, buna götürecek olan devrimci s›n›f mücadelesiyle, kapitalizmin karfl›s›na sosyalizmi somut olarak koyabilmekle mümkündür. Bizim u¤runa savaflt›¤›m›z dünyada s›n›flar yoktur. Yani üretilen de¤erler herkes taraf›ndan ve tüm insanl›k için üretilir. ‹nsanlar aras›nda ç›kar çat›flmalar› yoktur, çünkü asl›nda tüm insanl›¤›n ç›karlar› ortakt›r. Halklar kardeflçe yaflarlar çünkü art›k onlar› kendi ç›karlar› için birbirine karfl› k›flk›rtacak uluslararas› emperyalist tekeller yoktur. Böyle bir dünya için mücadele etmeye de¤er! Mücadele etmenin mutlaka bedelleri olacakt›r. Ancak bu sistem içinde yaflayarak zaten bedel ödüyoruz. Pek çok haktan mahrum b›rak›lmak, yoksulluk içinde yozlaflmaya mahkum edilmek zaten ödenebilecek bedellerin en büyü¤üdür. Yapmam›z gereken üzerimizdeki sömürü cenderesini parçalayarak bize egemenler taraf›ndan çizilen s›n›rlar›n d›fl›na ç›k›p “düzene karfl› devrim!” fliar›n› yükseltmektir.
A. Genç
Saklambaç Saklambaç oynad›n›z m› siz de? Ebe arkas›n› döndü¤ünde kaç›p saklanacak bir yer araman›n tatl› telafl›. Sonra saklan›lan o küçük delikten ebeyi gözlemek, kalp çarp›nt›lar›n›n büyüten ritmi. Saklambaç oynad›n›z m › h i ç ? Ya e b e y i beklemekten usan›p “kurt” diye ba¤›rmas› için zorlad›n›z m›? Bunun çocukça zafer duygusuyla ç›kmak küçük delikten, saklan›lacak en emin yeri bulman›n omuzlardaki kabar›fl›yla. Hiç kand›rd›n›z m› arkadafllar›n›z›? Evlere gidip ebenin dakikalarca aramas›n› pencereden ç›kard›¤›n›z küçük gözlerinizle izlediniz mi? Güldünüz mü? A m a b a z › l a r › i ç i n b u t a t l › b i r a n › o l m u y o r. K ü ç ü k J u a n e v l e r i n i n önünde gözlerini yumdu, sayd› ve arkas›n› döndü, arad› ve bulamad›. Arkadafllar› kand›r›p onu gitmifllerdi, nereye? Juan küsemedi onlara, art›k hiç arkadafl› kalmam›flt›. Barcelona’da 4 Ocak 1938 sabah› 280 çocuk saklambaç oynarken k a n d › r d › l a r e b e y i v e y e r l e r i n d e n b i r d a h a h i ç ç › k m a d › l a r. S a d e c e o y u n oynuyorlard›. Francocu faflistler kenti bombal›yordu, oyun bitti.
E k i m G e n ç l i ¤ i
59