EG 86. sayı

Page 1


Ekim Gençli¤i’nden

‹Ç‹NDEK‹LER

Yeni bir eğitim döneminin öngünlerindeyiz. İşçi ve emekçi sınıflar için neredeyse bir lüks tüketime dönüşmüş olan eğitim alanı, geçtiğimiz senelerden biriktirdiği sorunların derinleştiği ve üzerine yenilerinin eklendiği bir tabloya işaret ediyor. Bu tabloyu değiştirebilmek adına mücadele etmek artık kendimizle beraber bizden sonraki kuşakların geleceklerine sahip çıkmak demektir ve açık ki bu ihtiyaç artık kendini kaçınılmaz biçimde dayatmaktadır. Sermaye iktidarı tarafından bir yandan sosyal hak gaspları geniş emekçi kitlelerini açlık sınırlarında yaşamaya ve her türlü temel haktan yoksunluğa iterken, diğer yandan sistemli biçimde tırmandırdığı şoven histeri atmosferini, devletin açık katliamları ile besleyerek işçi ve emekçileri bölmeyi ve saldırılarının karşısında oluşabilecek bir sınıf dayanışmasının önüne geçmeyi hedeflemektedir. Kürt halkı ve devrimci güçler dünya ölçeğinde başlatılmış terör kampanyası kapsamında hedef tahtasına oturtulmuş ve meşruluğunu kendi yarattığı paranoyaya yaslayan sermaye iktidarının kışkırtmasıyla ülke genelinde bir etnik çatışma atmosferi yaratılmaya çalışılmaktadır. Bugün halkların kardeşliği şiarı ekseninde yürütülecek mücadele dün olduğundan çok daha fazla taşımaktadır. Bilindiği üzere Eylül ayı sermaye iktidarının katliamcı geleneğinin zihinlerde bir kez daha canlılık kazandığı bir aydır. 12 Eylül’ün 25. ve Ulucanlar katliamının 6. yılında faşist sermaye iktidarını bir kez daha lanetliyoruz. Kanlı katliamlarda yaşamını yitiren tüm yiğit devrimcileri bir kez daha anıyor, Habip ve Ümit yoldaşların uğruna tereddütsüz öldükleri bu davaya sahip çıktığımızı ve çıkacağımızı bir kez daha haykırıyoruz. Bu vesileyle 12 Eylül’ün bedellerini en ağır biçimde yaşamış olan gençliği mücadele saflarına çağırıyoruz. Yeni sayımızda görüşmek dileğiyle... Yayınımıza ilişkin eleştiri, öneri ve katkılarınızı bekliyoruz.

Ekim Gençli¤i Sosyalist Gençlik Dergisi Say›: 86 - Eylül 2005 Fiyat›: 1 YTL. (KDV dahil) Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti. Y ö n e t i m A d r esi: Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbul Tel: 0 (212) 534 32 39 Fax: (0212) 635 69 93

E-mail: ekim_gencligi@yahoo.com

Özgürlük ve gelecek için mücadeleye!................................................3-4 Devrimci bir 6 Kasım’ı birlikte örgütleyelim!..................................................5 Yeni eğitim dönemi katlanarak artan sorunlarla açılıyor........................................6 Paralı eğitime karşı mücadeleye!..............7 İstenilen üniversite ve öğrenci modeli.........................................................8-9 Soruşturma terörü sürüyor......................10 ÖSS açıkta kaldı!.........................................11 Yeni TMY ile yasalaşan devlet terörüdür!...............................................12-13 Onların bıraktığı yerden yürümek!....14-15 12 Eylül’ün mirası!................................16-17 “İncirlik Üssü kapatılsın!”.........................18 Linç girişimleri............................................19 “Aydınlar”, Diyarbakır, Gemlik... .......20-21 Liseli gençlik mücadelesinde yeni dönem.....................................................22-23 Genç komünistlerin deneyimlerinden... ................................24-25 Felaketin ve sefaletin küreselleşmesi!............................................26 Barış üzerine bir deneme..........................27 “Canımı mı alacaksınız!”...........................28 Bir resim ve düşündürdükleri...................29 Anti-faşist mücadele ve gençlik hareketi…...............................................30-33 Faşizme Karşı Gençlik Buluşması başarıyla gerçekleştirildi!...................34-38 Katılımcı genç komünistlerden gençlik kampı üzerine değerlendirmeler........39-46 Metsamor Nükleer Santrali.................47-48 Mamak 2. Kültür ve Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi..........................49 Yine biz kazandık!.................................52-53 Sözün bittiği yer!..................................54-55 Bu dünyadan Neruda geçti.......................56 Kanlı Şili darbesi hafızalardan silinmeyecek!..........................................57-58 İktisat eğitimi üzerine...............................59 Gol makinesi ve para makinesi diyalektiği..............................................60-61 Adalet Ağaoğlu aydın sıfatından istifa etti!..........................................................62-63 Adana zindanından mektuplar...........64-65 Tekirdağ F Tipi’nde artan saldırılar........66

E K S E N Ya y › n c › l › k B ü r o l a r › Atatürk Bul. Gevrek Sok. Karakafl ‹flhan› No:13/22, K a r t a l/‹STANBUL

Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan› Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAY S E R ‹

Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91

Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24 ANKARA T el: 0 (312) 229 06 44 K›z›lay/A

Sönmez ‹fl Saray› Kat 3 No 220 Heykel / B u r s a Tel: 0 (224) 220 84 92 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710 Konak/‹‹ Z M ‹ R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›) Esenyurt/‹‹ S TANBUL

Bask›: Özdemir Matbaac›l›k

Da¤›t›m: Yaysat


Çürüyen e¤itim sistemine, faflist bask› ve teröre karfl›...

Özgürlük ve gelecek için mücadeleye! E k i m

Yeni e¤itim dönemi bafll›yor. Bu e¤itim dönemi de geçmifltekiler gibi sorunlarla ve gençli¤in yüklü mücadele gündemleri ile aç›lmakta. Kay›tlar›n bafllad›¤› ve h›zland›¤› flu günlerde geçen y›llardaki gibi ba¤›fl, har(a)ç haberleri yay›nlanmamakta. Bu art›k paras› olmayanlara okul temizletmekten vazgeçildi¤i anlam›na gelmiyor, sadece bu iflin daha dikkatli yap›ld›¤›n› gösteriyor. Geçen y›l idarecilerin kula¤›ndan çekilmifl olmal› ki bu sene medyaya yans›yacak düzeyde malzeme vermemeye özen gösteriyorlar. Yine de burjuva bas›n›n manfletlerinde bile “paran kadar oku” türünden haberler yer al›yor. Kimi yerde bu devlet okullar› içinde aç›lan paral› s›n›flar›, kimi yerde ise özel okullar›n sunduklar› imkanlar› anlat›yor. Tüm bunlar› normal sayan bakanl›k ise hala yapt›¤› s›navlar karfl›s›nda tüm ö¤rencilerin eflit oldu¤unu öne sürecek kadar pervas›z. ÖSS ve OKS’den s›f›r alm›fl yaklafl›k 100 bin ö¤rencinin surat›na hiç utanmadan söylenen bu cümlelerin do¤rulu¤u art›k kendi bas›nlar› taraf›ndan bile tart›flmal› bir biçimde sunuluyor. Buna yan›t ise dershane sektörünün pastas›n› büyüten yeni s›navlar ve liselere giriflin, lise tercihlerinin tümüyle s›nava ba¤lanmas› oluyor. Üniversitelerde ise durum farkl› de¤il, hatta çok daha vahim. Zira üniversite gençli¤i için art›k bir aflama tamamlanm›flt›r. Milyarlar bir kez dershanelere yat›r›lm›fl, uykusuz geceler geçirilmifltir. Öyleyse birkaç y›l daha güçlüklere katlan›lmal›d›r. Ama iflte bu hissiyat› yak›ndan tan›yanlar o birkaç y›l›n güçlüklerini sürekli art›rmaktalar. Har(a)çlardaki art›flla o birkaç y›l›n sonunda yeni s›navlar› aflarak ve belki olmaya “hak kazan›labilecek” memur maafllar›ndaki art›fl karfl›laflt›r›l›rsa aradaki uçurum daha da rahat görülür.

En az befl y›l harcanarak ve bizim kaba hesab›m›zla sadece e¤itim masraflar› için 10 milyar gözden ç›kar›larak (bar›nma, beslenme vd. bunun içinde de¤il) bitirilen bir okul... Girilen yeni s›navlar, kuflkusuz yeni dershane ve haz›rl›k süreçleri ve ard›ndan sözleflmeli memur olma hakk›... Buraya kadar baflar›l› olabilenler ise komik ücret art›fl› ve daha da komik bir toplu-görüflme süreci ile karfl› karfl›ya kalacaklar. Son ümitleri ve gelece¤e duyduklar› son güven k›r›nt›lar› da burada yitirilecek. Ayr›ca ücret bir yana art›k ifl güvencesine bile sahip de¤iller. Emperyalist metropollerdeki evsizlerin flehrin çöplerindeki bakterilerden üredi¤ini düflünmüyorsan›z, bu gelece¤e de haz›rl›kl› olmal›s›n›z. Burjuva düzen art›k gençli¤e hiçbir fley vaat etmiyor. Ne e¤itim, ne gelecek, ne de tatmin edici yaflam olanaklar›. Tüm bunlar›n olmad›¤› yerde bize sunulan iki fley var: Yalan ve fliddet.

G e n ç l i ¤ i

Yalan de¤irmenleri iflliyor, YÖK ö¤ütüyor! Geleceksizli¤e mahkum edilen gençli¤in karfl›s›na ç›kar›lan iki yol var. Biri tepeden t›rna¤a bir hipnoz hali, yani uyuflma. Derslerin bitip tükenmez ezberinden kariyer günlerine, okuldaki bol içkili partilerden cilal› köfle dönme masallar›na kadar tümü bir ve ayn› merkezden üretilen bir yalanlar dizisi. Elbette bu yalanlar› üretmek için kurulmufl özel bir merkezi de¤il, düzenin merkezi olarak burjuva ideolojiyi kastetmekteyiz. Bize sunulan bu iflte, kapitalizmin özgür bireyi; kokuflmufl bir ceset, insanl›¤› ç›km›fl bir paçavra. Bunu kabul etmedik diyelim, o zaman neyle

3


karfl›laflaca¤›z; baflar›s›z s›navlar, aç›lan soruflturmalar, cop, gözalt›, tutuklama, sivil faflist beslemelerin sat›rlar›... Çok yönlü bir fliddet kurgusu orada haz›r bekliyor. Gençlik bir cendere içinde bunal›yor. Üstelik devrim ve sosyalizm için mücadele edenler de¤il sadece bu sindirme mekanizmas› ile karfl› karfl›ya gelenler. Tam da aksine, devrimciler için bu mekanizma çoktan beri alt edilmifl durumda. Düzenin as›l korkusu ve as›l hedefi, bir bütün olarak emekçi s›n›flar›n gençli¤idir. Tüm sald›r›lar›n hedefinde bu kesimi bast›rmak, kifliliksizlefltirmek, terörize etmek, düzen saf›nda taraflaflt›rmak vard›r. Yalan de¤irmenleri de YÖK postal› da bunun için devrede; gençlik aya¤a kalkmas›n, soka¤a ç›kmas›n, haklar›n›n fark›na varmas›n diye...

E k i m G e n ç l i ¤ i

Faflist sald›r› dalgas›na karfl› mücadele, öncelikle haklar›m›z› söküp alma mücadelesidir! Türkiye tarihinin gördü¤ü en yo¤un ve en kapsaml› bast›rma harekat› olan 12 Eylül’ün 25. y›l›nday›z. O tarihi yaflamam›fl olsak da biz genç kufla¤›n tüm ömrümüzle ve günlük yaflant›m›zdaki görünümleriyle yak›ndan tan›d›¤›m›z 12 Eylül, içinden geçti¤imiz döneme de ruhunu veriyor. Yukar›da en genel görünümünü özetledi¤imiz karanl›k tablonun en do¤al sonucu kuflkusuz gençli¤in isyan›d›r. Bir kez bu ihtimal ortaya ç›kt›ktan sonra ise en kaba terör ayg›t› devreye sokulur. Üstelik bu arac› gerektiren bir uluslararas› konjonktür ve ekonomi ile iç siyasetin istikrars›z yap›s› da var. Demek ki son alt› ayd›r özellikle yo¤unlaflan faflist sald›r›lar›n t›rmand›r›lmas›, yeni güçlerle beslenmesi, düzen cephesinden hala da bir ihtiyac› anlat›yor. Trabzon’daki linç giriflimi Bozüyük, Siirt ve Düzce’deki kudurmufllu¤un yan›nda neredeyse masum olarak nitelenecek. ‹nsanlar›n sokak ortas›nda öldürülmesi

ise devletin yetkili a¤›zlar›nca “halk›n içini dökmesi” olarak niteleniyor, medyada ise “halk›n sabr›n›n taflt›¤›” yorumlar› yap›l›yor. Fakat sormazlar m›; açl›k ve sefaletten muzdarip iflçi ve emekçilerin sabr›n› tafl›rmak için kala kala devrimcilerin mücadelesi ile Kürt halk›n›n özlemleri mi kald› diye. Sormazlar m› flimdi sa¤da solda Öcalan’a kin kusanlar›n befl y›l önceki hükümette sesleri neden ç›kmad› diye? Aç›kt›r: ortada bir sab›r sorunu de¤il, düzenin yaflad›¤› s›k›flma bulunuyor. Bunu bir yandan ilerici güçlere yönelik aç›k bir terör ve di¤er yandan genifl kesimleri floven bir histeri dalgas› içinde düzene yedekleyerek aflmaya çal›fl›yorlar. Kap›daki krizin yönetilebilir hale gelmesinin yegane yolu bu olsa gerek. Bize ise krizi derinlefltirmek, hak ve özgürlüklerimiz için mücadeleyi yayg›nlaflt›r›p güçlendirmek ve faflist it sürüleriyle yarat›lmaya çal›fl›lan korku dalgas›n› püskürtmek düflüyor. Bu ise gençli¤in en genifl kesimlerini gelecek özlemleri do¤rultusunda harekete geçirerek mümkün olabilir. Sald›r›n›n as›l kayna¤› üç befl kendini bilmez faflist çeteci de¤ildir. Sald›r›n›n as›l kayna¤› ve dayana¤› bizzat burjuva düzenin kendisidir. Üstelik tek yöntem terör de¤il, fakat bununla el ele yürüyen bir yedekleme çabas›d›r. Burada ›srarla kaç›n›lmas› gereken, kendimize daralm›fl süreçlerin içinde bo¤ulmak tehlikesidir. Bugün en temel görev genifl gençlik kitlelerini düzen karfl›s›nda taraflaflt›rmak ve mücadeleye kazanmakt›r. Aksi en dar anlam› ile bile kazan›m say›lamayacak derecede k›r›lmaya mahkum bir k›s›r düelloculuktur. Elbette tüm varl›¤›m›z ve enerjimizle bu sald›r›lar› püskürtmeye kilitlenmeliyiz, ama kitle mücadelesinin sürecin önünü açacak tek güç oldu¤unu unutmaks›z›n. Tabloya bir bak›n, emekçi s›n›flar›n gençli¤i mutlu olmak için, kapitalizmden umutlu olmak için tek bir nedene sahip midir? Öyleyse verilecek en tok yan›t bu alanda at›lacak somut ad›mlar, kaydedilecek mesafedir. Gerisi sald›r›lara de¤il ama sald›rganlara verilecek günlük yan›tlard›r ve bu ayr›ca sürdürülmelidir.

*** Önümüzdeki dönem gençli¤i kapsaml› sald›r›lar ve düzen s›n›rlar›n›n tam bir ç›k›fls›zl›¤› bekliyor. Buna karfl› mücadele ise genifl kitlelerin deste¤ini, hatta yeterli ilgisini hala kazanabilmifl de¤il. Ama nesnel olanaklar gere¤ince de¤erlendirildi¤inde bunun o kadar da zor olmad›¤›n› söylemek bofl bir iyimserlik say›lmaz. Tüm ilerici-devrimci gençlik güçleri bu hedefe sar›lmal›d›rlar. Her ad›mda eylemli süreçlerin örgütlenmesi, kazan›lan kitle deste¤inin eylemlerle a盤a ç›kar›lan etkili bir güce dönüfltürülmesi özellikle önemlidir. Kilit önemdeki di¤er halka ise, at›lacak ad›mlar›n güvence alt›na al›nmas›n› sa¤layacak kitlesel örgütlülükleri ve araçlar› yaratabilmektir. Bizim ça¤r›m›z aç›kt›r: Birleflik ve örgütlü bir devrimci gençlik hareketi yaratmak için ileri!

4


7- Biz süreç içerisinde her tür e¤ilimi ve öneriyi tart›flmaya a盤›z. Muhataplar›m›z›n da böyle bir tutuma sahip olmalar› gerekti¤ini düflünüyoruz. Ancak kitle inisiyatifini engellemeye, kitleleri sürecin d›fl›nda b›rakmaya dönük çabalar› flimdiden gerici tutumlar olarak mahkum ediyoruz. Bunun gerçekleflti¤i yerellerde samimi güçlerle kitle örgütlenmelerini infla etmek ve bunlar› 6 Kas›m’›n öznesi haline getirmek için u¤raflaca¤›z. 8- 6 Kas›m’›n ana ekseni YÖK ve YÖK düzenidir. Bunun getirdi¤i paral› e¤itim, gerici e¤itim, anadilde e¤itim hakk›n›n gasp›, soruflturma, di¤er sald›r›lar sürecin temel gündemleridir. Bununla birlikte kitle içinde bunlarla s›n›rland›r›lmayan bir çal›flma örgütlenmelidir. Kitleler 6 Kas›m üzerinden düzen ve devrim kutuplaflmas›nda taraf olmaya ça¤r›lmal›d›r. Emperyalist iflgal, faflist sald›r› süreçleri, Kürt halk›na ve ilerici, devrimci güçlere yönelik terör vb... 9- Bu kuflkusuz çok çeflitli çal›flma araçlar›n›n bir arada kullan›m›n› ve zengin bir içeriklendirmeyi gerektirir. De¤iflik araçlardan en verimli biçimde yararlan›lmal›, her ad›mda ikna süreçleri iflletilmelidir. 10- 6 Kas›m, YÖK ve dolay›s›yla düzenle bir hesaplaflmad›r. Çal›flmam›z›n ve eylemlerimizin temeli devrimci meflruiyetimiz ve militanl›¤›m›zd›r. Sürecin bütününde bu gözetilerek hareket edilmeli, geri platformlarla bu de¤erin savunulmas› s›ras›nda girilecek çat›flmalardan kaç›n›lmamal›d›r. 11- Yürütülen kitle çal›flmas›n› 6 Kas›m sonras›n› hesaba katarak planlamal›, oluflturulan kitle platformlar›n›n 6 Kas›m sonras›nda korunmas›, tüm bu çal›flman›n yerel ve merkezi gündemler için birleflik ve etkin bir tarzda sürdürülmesi için azami çaba harcanmal›d›r. Bu y›l ö¤renci hareketinin verece¤i s›nav›n önemi yeterince aç›kt›r. Tüm ilerici, devrimci güçlerin bunun fark›nda olduklar›n› ve buna uygun bir sorumluluk bilinciyle hareket edeceklerini düflünüyoruz. 6 Kas›m y›l›n bafl›ndaki bir süreç olarak genelde ö¤renci hareketinin bir y›l›n› belirler. Dolay›s›yla 6 Kas›m’› gerekti¤i gibi de¤erlendirme sorumlulu¤u önümüzde duruyor. B i r l e fl i k , d e v r i m c i , m i l i t a n b i r g e n ç l i k h a reketi için ileri!

Devrimci bir 6 Kas›m’› birlikte örgütleyelim! Okullar›n ardarda aç›ld›¤› flu günlerde zorlu bir döneme rastgelen 6 Kas›m’›n haz›rl›klar› da bafllad›. Hem düzen cephesinden a¤›rlaflan sald›r›lar›n, hem de gençlik hareketinin parçal› tablosunun zorlaflt›rd›¤› ve iki kat önemli k›ld›¤› 6 Kas›m eyleminin haz›rl›klar›n› sürdürürken, dikkat edilmesi gereken noktalar üzerine baz› hat›rlatmalar yapmak istiyoruz. Bunlar›n tüm ileri gençlik kitlesine ve gençlik hareketinin politik öznelerine sunulmufl öneriler olarak dikkat ve ilgiyle karfl›lanaca¤›n› umuyoruz. 1- Büyüklü¤üne, mücadele gelene¤ine vs. bak›lmaks›z›n tüm yerellerde 6 Kas›m gündemi çal›flmaya konu edilmelidir. 2- Asgari bir düzeyin yakalanabildi¤i her yerelde 6 Kas›m’›n eylemli geçirilmesi hedeflenmeli, bunun mümkün olmad›¤› yerlerde önden bir koordinasyonla yak›n merkezlerde birleflilmelidir. 3- Sadece bir günlük eylem de¤il, en az›ndan bir haftal›k etkinlik ve eylem programlar› ç›kar›labilmeli, tüm çal›flma eylemli bir hat içinde örülebilmelidir. 4- Geçti¤imiz y›l bir dizi yerelde yaflanan bölünmeler ve sonuçlar› da gözönünde bulundurularak, sürecin birleflik bir tarzda örgütlenmesinde ›srar edilmelidir. Yer, biçim gibi tart›flmalar yap›lmamal›, tüm tart›flmalar politik bir eksen üzerine kurulabilmelidir. Bu çerçevede dar grupçu tarzdan kaç›nmak gerekiyor. 5- Birleflik bir 6 Kas›m’› baflarman›n ve sonras›na anlaml› sonuçlar b›rakabilmenin yegane yolu kitle inisiyatifini ortaya ç›karabilmektir. 6 Kas›m konusundaki tüm karar alma süreçleri kitlelere aç›k olmal›d›r. Bu bir temenni olarak kalmamal›, çal›flma ile desteklenen bir ilke olarak iflletilmelidir. 6- Kitlelerin inisiyatif alan›n› gelifltirecek bir eylem örgütlemek demek, sadece toplant›lar›n aç›k yap›lmas› anlam›na gelmiyor. Bununla birlikte 6 Kas›m ekseninde birimleflebilen aç›k, esnek örgütlenmeler yaratabilmek, bunlar› 6 Kas›m çal›flmalar›n›n öznesi haline getirmek gerekiyor. Bu yolla 6 Kas›m çal›flmas› kuru bir ajitasyonpropaganda faaliyetinin ötesine geçebilecektir.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ekim Gençli¤i

5


Yeni e¤itim dönemi katlanarak artan sorunlarla aç›l›yor...

Herkese eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim! E k i m G e n ç l i ¤ i

E¤itimin yeni dönemi bir dizi sorunla beraber aç›l›yor. Toplumun tüm kesimlerine yöneltilen sald›r›lar›n aç›ktan ve azg›nca yürütüldü¤ü günümüzde, e¤itim de bu sald›r›lar içerisinde önemli bir yere oturuyor. Özellefltirme sald›r›lar›n›n ayyuka ç›kt›¤›, faflist histeri dalgas›n›n körüklendi¤i, devrimcilere yönelik sald›r›lar›n süreklileflti¤i, yeni ç›kart›lan TCK, CMK ve C‹K'le beraber toplumun muhalif kesimlerinin sindirilme çabalar› ve bunlardan ba¤›ms›z ele alamayaca¤›m›z “e¤itimde reform” sald›r›lar›, bütün bunlar tek merkezden yönlendiriliyor.

“E¤itimde reform” ya da e¤itim sisteminin çöküflü Geçen y›l ÖSS s›nav sonuçlar›yla a盤a ç›kan ve e¤itim sisteminin çöküflünü simgeleyen s›f›r alan ö¤renciler genifl yank› uyand›rm›fl ve tart›flmalara yol açm›flt›. Milli E¤itim Bakan› “e¤itimde reform” yap›larak bütün bu sorunlar›n ortadan kalkaca¤›n›, herkese e¤itim olana¤›n›n sa¤lanaca¤›n› aç›klam›flt›. Bu kapsamda bir dizi “yenilik” yap›ld›. Bunlar›n bafl›nda, liselerin dört y›la ç›kmas›, Anadolu liselerinin say›lar›n›n art›r›lmas›, ÖSS'nin yine de¤ifltirilmesi, lise girifl s›nav›n›n zorunlu hale getirilmesi, meslek liselerinin ek puan katsay›lar›n›n 0,24'ten 0,08'e düflürülmesi, sözleflmeli ö¤retmen uygulamas›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› vb. geliyor. Ancak bütün bunlar e¤itimde neyi de¤ifltirdi sorusuna bir yan›t bulunam›yor. Çünkü bu ve benzer bir dizi “yenilik” geçmiflte de yap›lm›flt›, sonuçlar ortada. E¤itimde bu sene yaflananlar› geçen senelerle k›yaslayal›m. Bu sene ÖSS'den s›f›r alanlar›n say›s› geçen senenin yaklafl›k iki kat›na ulaflt› (57.163). OKS s›nav›n›n da bundan bir fark› yok. Bu s›navda da her on kifliden bir tanesi s›f›r ald›. Bu sene de tercih yapan 890 bin 169 kifliden 378 bin 730'u bir programa yerleflti (ÖSS'ye 1

6

milyon 613 bin 436 ö¤renci girmiflti). 1900 okul birincisi tercihler sonras› bir yere yerleflemedi. Bunlar seneye yaflanacaklar›n haberini veriyor.

Yeni dönemi kazanma sorumlulu¤u Yeni dönemde geçen seneyi aflan sorunlarla karfl› karfl›ya kalaca¤›z. Bu y›l yine yüz milyonlarla ifade edilen kay›t paralar› vermek, yüz milyonlarca liray› kitap, defter, forma vb. almak için harcamak zorunda kalaca¤›z. E¤itim Sen'in geçen y›l yapt›¤› araflt›rmaya göre ilkokul beflinci s›n›fa giden bir ö¤rencinin 2 milyar olan bir y›ll›k maliyetinin (bu rakam liseler söz konusu oldu¤unda bir kaç kata kadar ç›k›yor) bu sene katlanarak artmas›, bütçeden e¤itime ayr›lan oran›n %1-2 civar›nda olmas›, ÖSS'yi kazanabilmek için milyarlar› dershanelere yat›racak olmam›z, faflist disiplin yönetmelikleriyle e¤itimimizi sürdürmeye çal›flacak olmam›z vb., geçen y›llar› aflan sorunlarla karfl› karfl›ya gösteriyor. E¤itimi meta gibi al›n›p sat›labilir bir nesne olarak gören bir sistemle yüzyüzeyiz. Yeni dönemi kazanmak, sald›r›lar› kendi cephemizden tok bir yan›tla karfl›lamak bugün en önemli ihtiyaç. Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde, demokratik e¤itim mücadelesini kitleler içinde gelifltirmeli ve ete-kemi¤e büründürmeliyiz.


Paral› e¤itime karfl› mücadeleye! Yeni e¤itim dönemi bafll›yor. Bu e¤itim dönemi de geçti¤imiz e¤itim dönemlerinden esas olarak farkl›laflmamakta, e¤itim sisteminin bir ticarethane mant›¤›yla iflletilmesi ve e¤itime bir kâr ve rant kap›s› gözüyle bak›lmas› anlay›fl›, yeni e¤itim dönemine damgas›n› vurmaktad›r. Üniversitelere neo-liberal sald›r› dalgas›n›n yöneldi¤i ilk dönemlerde çok cüzi miktarlarla bafllat›lan, 96’larda %400’lük zamlarla çok yüksek mebla¤lara ulaflan ve bir anda ö¤renci gençli¤in temel mücadele gündemi haline gelen ö¤renci har(a)çlar›, art›k e¤itim sisteminin de¤iflmez soygun araçlar›ndan biri haline gelmifl bulunuyor. Yak›n zamanda YÖK yasa tasar›s›nda yeralan har(a)çlar sorunu ciddi bir mücadele gündemi haline gelmiflti; zira tasar› ö¤renci har(a)çlar›n›n ö¤renci maliyetinin yar›s› olarak belirlenmesini öngörmekteydi. Tasar› flu an sermaye iktidar›n›n sald›r› cephaneli¤inde bekletilmekte, ancak har(a)çlara sürekli yap›lan zamlar h›z kesmeden devam etmekte, kimi üniversitelerde bu ücretler astronomik boyutlara ulaflm›fl bulunmaktad›r. Paran varsa oku zihniyeti, ticarethane haline getirilmeye çal›fl›lan üniversitelerde egemen anlay›fl olarak yerlefltirilmeye çal›fl›l›rken, paras› yetmeyenin üniversite okuyamayaca¤› ilan edilmifl bulunmaktad›r. Har(a)ç miktarlar›n›n farkl›laflmas›, ülkenin çeflitli üniversitelerinin “kaliteleri”nin de art›k bu üniversitelerin har(a)ç miktarlar›yla belirlendi¤inin aç›k bir ispat›. Üniversitelerde yaflanan paral› e¤itim sald›r›s›n›n baflka bir boyutu ise, vak›f üniversiteleriyle iyiden iyiye k›z›flt›r›lan “üniversite e¤itimi piyasas›”d›r. Üniversitelere yönelik özellefltirme ve ticarilefltirme sald›r›lar›n›n bir aya¤› olarak karfl›m›za ç›kan vak›f üniversiteleri-devlet üniversiteleri rekabeti, art›k burjuva medyaya “paras› olan okuyor” manfletleri att›racak düzeye ulaflm›fl bulunuyor. Bir yanda durmaks›z›n art›r›lan devlet üniversiteleri har(a)çlar›n›n yan›s›ra, öte yanda da astronomik boyutlara ulaflm›fl vak›f üniversiteleri ücretleri geliyor. Vak›f üniversiteleri emekçi çocuklar›n›n tamamen ilgi alan› d›fl›nda kalmaktad›r, çünkü vak›f üniversitelerinin y›ll›k ortalama ücreti 10 milyar lira dolaylar›nda seyrediyor. Ancak, bu mebla¤›n ödenememesi, devlet üniversitelerinin ticarilefltirilmesi sürecinin vak›f üniversitelerinin astronomik ücretler belirlemede serbestli¤i ile desteklendi¤i gerçe¤ini karartmamal›d›r. Vak›f üniversiteleri, üniversitelerin e¤itim kurumlar› olmaktan ç›kar›larak birer ticarethane haline getirilmesinde özellikle YÖK düzeninin destekledi¤i bir uygulama olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Ö¤rencilerin bar›nma sorunlar› da bu süreçten pay›n› almaktad›r. T›pk› vak›f üniversiteleri örne¤inde oldu¤u gibi,

devlet yurtlar› özel olarak geri planda b›rak›larak ö¤renci evleri, özel yurtlar gibi alternatifler kuvvetlendiriliyor, böylece ö¤rencilerin en basit bar›nma ihtiyaçlar› dahi sermaye için birer kâr kap›s› haline getiriliyor. Milyarlar› bulan ücretlerle sunulan özel yurt ve misafirhaneler bir yanda, insanca yaflama olanaklar›n›n k›s›tland›¤›, çok say›da ö¤rencinin bir arada sa¤l›ks›z bir biçimde yaflamaya zorland›¤› “ucuz” yurtlar öte yanda. Bu ayr›m dahi, toplumda yaflanan ayr›flman›n boyutlar› hakk›nda bir fikir veriyor. Evlerde kalmay› tercih eden ö¤renciler için de sorun çok farkl› de¤il. Özellikle okullar›n›n yak›n›na yerleflmek isteyen ö¤rencilerin ödemek zorunda kald›¤› yüksek kiralar, e¤er uzaktalarsa yaflad›klar› ulafl›m sorunlar›, ö¤rencilerin e¤itim dönemlerinde yaflad›klar› sorunlar›n baflka bir boyutu. Üniversitelerde yaflanan soygun kuflkusuz yukar›da sayd›klar›m›zla s›n›rl› de¤il. Üniversite yemekhanelerinden yurtlara, kantinlere, yaz okulu ödemelerinden kimlik, transkript, vs. ücretlerine dek uzanan ve daha bir çok alan da sayabilece¤imiz çok genifl bir yelpazede kapsaml› bir soygun yürütülmekte, üniversiteler neoliberal sald›r›lar›n anayasas› konumundaki GATS’a uygun bir flekilde yeniden düzenlenerek birer ticarethane haline getirilmektedir. Ço¤unlu¤u belki de gözümüze batmayan, cüzi bir miktar olarak görünen bu ücretler, bir zamanlar “sosyal devlet”in bir parças› olarak görülen paras›z e¤itim hakk›na aç›k bir sald›r› anlam›na gelmektedir. “Sosyal devlet” ad› alt›nda birkaç parça hak k›r›nt›s› vermifl görünen -ki bu hak k›r›nt›lar› dahi emekçilerin difle difl mücadelesiyle al›nm›flt›r- sermayedarlar, flimdi bu kazan›lm›fl haklar› misliyle geri alman›n derdindeler. GATS anlaflmas› ile h›zland›r›lan özellefltirme sald›r›lar›, sermayedarlar›n bu kazan›lm›fl haklar› geri almas› mücadelesinin çok önemli bir aya¤›. GATS, e¤itim alan›ndaki uygulamalar›n›, yukar›da birçok yönüyle vermeye çal›flt›¤›m›z sald›r› biçimleriyle, üniversitelerin birer ticarethaneye çevrilmesi amac›yla gerçeklefltirilen düzenlemelerle hayata geçiriyor. Nitekim GATS e¤itimi bir kamu hizmeti olarak de¤il, bir pazar olarak tan›mlamakta, böylece e¤itimin bir kâr kap›s› haline gelmesi sa¤lanmaktad›r. Bu sald›r›lar iflçi-emekçi çocuklar› için büyük bir y›k›m› ifade etmektedir. Her olana¤› kâr için kullanan, cebimizde kalan son kurufla göz diken sermaye sald›r›lar›n dozunu her geçen gün art›r›rken, emekçilerin ve emekçi çocuklar›n›n bu sald›r›lara daha fazla sessiz kalmalar›, e¤itim hakk›m›z›n tamamen elimizden al›nmas›na yolaçacakt›r. ‹flte bu nedenle, bugün e¤itim hakk›m›z› savunmak için mücadeleye at›lma günü. E¤itim hakk›m›za sahip ç›kmak için, paras› olana de¤il herkese paras›z e¤itim hakk›n›n sa¤lanmas› için mücadeleye!

E k i m G e n ç l i ¤ i

7


Yeni bir döneme bafllarken üniversiteler

‹stenilen üniversite ve ö¤renci modeli E k i m G e n ç l i ¤ i

8

Sermaye iktidar› gençli¤e sald›r›yor. Soruflturmalarla, okuldan atmalarla, faflist sald›r›larla yükleniyor. Onlarca üniversitede yüzlerce ö¤renciyi kapsayan bu sald›r›lar, ö¤renci gençli¤i ehlilefltirme politikalar›n›n bir parças›d›r. Bu uygulamalar›n yeni olmad›¤› aç›k. 12 Eylül faflist darbesiyle üniversite gençli¤inin bafl›na dikilen YÖK, 12 Eylül politikalar›n›n üniversitelerdeki uygulama arac› oldu. Tüm toplumu sindirme ve susturma politikalar›yla sermaye düzeni, gelece¤ini güvenceye almaya çal›fl›rken, YÖK ile tüm bu faflist ve anti-demokratik uygulamalar› gençli¤e uyarl›yordu. As›l amaç, toplumsal hareketin yükselmesiyle devrime akan kitlelerin önünü alabilmek ve düzen içine kanalize edebilmekti. 12 Eylül karfl›devrimi, sonras›nda da uygulamalar›yla devam etti. Bu uygulamalar devam etmeliydi ki, faflist sermaye iktidar› emperyalist-kapitalist dünya sistemi ile tam olarak bütünleflebilsin, iflçi ve emekçilere karfl› sald›r› yasalar›, özellefltirmeler uygulanabilsin; üniversiteler sermayeye peflkefl çekilebilsin... Bu nedenle üniversitelerde yap›lmas› gereken, düflünen ve sorgulayan insanlar ve toplum için üretilen bilim yerine; sorgulamayan, derslerinden ve arkadafllar›n› alt etmekten baflka bir fley düflünmeyen insanlar yetifltirilmesidir. Zaten neo-liberal e¤itim politikalar›yla iflçi-emekçi çocuklar›na kap›lar› kapat›lm›flt›r. Üniversitelerde gerçeklefltirilen paral› e¤itim, özellefltirme, ticarethanelefltirme, teknokent gibi sald›r›lar› bu do¤rultuda de¤erlendirmek gerekir. Bu sald›r›lar› gerçeklefltirilebilme gücü, sald›r›lara gö¤üs gerebilecek güçleri pasifize etmek veya sindirmekle orant›l›d›r.

Bugün üniversitelere bakt›¤›m›zda gördü¤ümüz fley, sermaye ve onun yeniden üretilmesi için yap›lanlard›r. Bugün üniversiteler tam anlam›yla sermayeye peflkefl çekilmeye çal›fl›l›yor. Teknokentlerle üniversitelerin tüm imkanlar› sermaye taraf›ndan kullan›l›rken, ö¤renciler ve ö¤retim üyeleri sermayenin kâr›n› art›rmak için çal›flt›r›l›yor. Üniversiteler art›k toplumu ileriye götürecek ayd›nlar›, bilim adamlar›n› yetifltirmiyor, sermayeye ucuz kalifiye iflgücü ve burjuva ideolojisine koflulsuz ba¤l› bireyler yetifltiriyor. Elbette bu, sald›r› karfl›s›nda bir mücadele görmedi¤inde tam olarak gerçekleflebiliyor. Üniversitelerde bunlar›n karfl›s›na dikilenler ise sald›r›n›n hedefi oluyor.

Soruflturmalar kime hizmet ediyor? ‹Ü ve DTCF'deki faflist sald›r›lar›, ODTÜ'deki son y›llar›n en kapsaml› soruflturma sald›r›s›n› ve di¤er birçok üniversitedeki binbir türlü sald›r›y› sermaye iktidar› ve onun politikalar›na bakarak de¤erlendirmek gerekir. En ufak bir k›v›lc›ma bile tahammül edemeyen sermaye iktidar›, nispeten geliflen hareketlenmeleri bu flekilde bast›rmaya çal›fl›yor. Sald›r›lar› gerçeklefltirmenin önkoflulunun devrimci, ilerici gençleri sindirmek oldu¤unu biliyor. Böylece binlere göz da¤› vererek insanlar› düzenin saflar›na çekmenin planlar›n› yap›yor. Biraz daha özele inmek gerekirse, faflist sald›r›lar›n oldu¤u okullarda geliflmekte olan ö¤renci hareketinin hedeflendi¤ini görebiliriz. Platformlarla, derneklerle, ö¤renci topluluklar› ve flenlikleriyle toparlanan ö¤renci hareketinin karfl›s›na faflistler ç›kart›lmaktad›r. Faflist sald›r›lar› gündeme sokarak hem kendi politikalar›n› rahatl›kla gerçeklefltirmeyi planlamakta, hem de ö¤rencileri y›ld›rmay› hedeflemektedir. Dahas› bütün bunlar›n ard›ndan aç›lan soruflturmalarla sald›r›y›


katmerlefltirmektedir. Ö¤renci gençli¤in yapmas› gereken, faflistlerden bir öç alma veya sokak kavgas› fleklinde yürütülecek bir çat›flmadan ziyade, ö¤renci kitlesini toparlayabilecek, bu sald›r›lar›n temelini ortaya koyarak faflist sald›r›lar› teflhir edecek ve bütün bunlar› di¤er güncel politik sorunlarla birlefltirecek bir mücadele örgütlemektir. Bu yap›lamad›¤› koflullarda bir daralma yaflanacak, meselenin bir sa¤-sol çat›flmas› eksenine s›k›flmas› harekete zarar verecektir. Son y›llar›n en kapsaml› soruflturma sald›r›s›yla karfl›laflan ODTÜ'de de durum çok farkl› de¤ildir. Geçen dönemin sonuna do¤ru hem üniversitenin orta yerindeki bir s›n›f›n Emniyet Genel Müdürlü¤ü'ne kiralanmas› okulun parça parça kiralan›p sat›ld›¤›n› aç›ktan göstermifl, hem de okula üniformal› ve silahl› polislerin girmesi olaylara tuz biber ekmifltir. Bu kokuflmufl sömürü düzeninin biricik koruyucular› ve bekçileri olarak görev yapan iflkenceci ve katil polislerin okula girmesi elbette bir dizi tepkiye yol açacakt› ve öyle de oldu. Gerçeklefltirilen eylemler, ODTÜ yerelinde ö¤renci hareketinin nispeten geliflti¤i bir ortamda bir s›çrama noktas›n› ifade etmekteydi. Ancak bütün bunlar› gören ve f›rsat bilen emniyet, jandarma ve rektörlük üçlüsü aç›lan soruflturmalarla 2 ö¤renciyi okuldan att› ve 30'a yak›n

ö¤renciye 3 döneme kadar ç›kan cezalar verdi. Bugün ö¤renci hareketinin önünde bu soruflturmalara karfl› mücadele etme sorumlulu¤u durmaktad›r. Okullar›n aç›lmas›yla devam edecek olan mücadele kampüslerde yükseltilmelidir. Ancak bunu yaparken dikkatli olunmal›d›r. Sadece ceza alanlarla s›n›rl› ve soruflturma eksenli bir çal›flma sonuç vermeyecektir. Daha önce vurgulad›¤›m›z gibi, bu sald›r› tüm ö¤rencilere yönelik yap›lm›flt›r. Ceza alanlar›n kimler oldu¤u çok da önemli de¤ildir. “Cezalar› devrimciler ald›, sald›r› devrimcilere yöneliktir; o zaman biz mücadele etmeliyiz!” tarz› sekter yaklafl›mlar ö¤renci hareketini kendinden ibaret görmek ve kendini kitlelerden yal›tmakt›r. Kitleleri harekete geçirmek sorumlulu¤u öncelikle biz genç komünistlerin omuzlar›ndad›r. Yeni dönemin bafllamas›yla faflist sald›r›lar, paral› e¤itim, neo-liberal e¤itim politikalar›, teknokentler ve soruflturmalar ekseninde mücadele örülmelidir. Mücadeleye konu edilecek konular elbette her yerelin kendi özgün koflullar›nda de¤erlendirilmelidir. Ancak kitle çal›flmas›n› ve her türlü imkan›n› “birleflik, devrimci, militan bir gençlik hareketi” yaratma hedefimize uygun bir tarzda flekillendirebilmeliyiz.

E k i m G e n ç l i ¤ i

‹Ü’de yüze yak›n ö¤renciye ceza verildi! ‹stanbul Üniversitesi’nde soruflturma terörü yaz döneminde de devam etti. Birinci dönemde Edebiyat Fakültesi’ne polisin sald›r›s› ile bafllayan ve okul içerisinden 40 ö¤rencinin gözalt›na al›nmas›yla sonuçlanan günün ard›ndan ertesi gün sald›r›y› ve gözalt›lar› protesto etmek amac›yla gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›ndan 100’ün üzerinde ö¤renci daha gözalt›na al›nm›flt›. Aral›k ay›nda gerçekleflen bu olaya ‹stanbul Üniversitesi A¤ustos ay›nda ceza ya¤d›rd›. 100’e yak›n ö¤rencinin bir ay uzaklaflt›rma almas›yla sonuçland›r›lan soruflturma, yaz sürecinde da¤›t›lan gerekçeleri farkl› cezalar›n içerisinde salt genifl bir bilefleni kapsad›¤› için dikkat çekiyor. Bu cezalar›n d›fl›nda farkl› gerekçelerle ve farkl› düzeylerde bir dizi ceza daha efl zamanl› uygulamaya sokuldu. ‹stanbul Üniversitesi’nde art›k gelenekselleflen soruflturma sald›r›lar›n› k›rabilmek aç›s›ndan önümüzdeki dönem çok daha ›srarl› ve güçlü bir politik faaliyet örebilmek gerekiyor. Zira üniversite yönetiminin bu soruflturmalarla hedefledi¤i ‹stanbul Üniversitesi’ndeki muhalefetin taban›n› daraltmakt›r. Ancak bu planlar bir kez daha bofla ç›kart›lacakt›r. S o r u fl t u r m a l a r, t u t u k l a m a l a r, b a s k › l a r bizi y›ld›ramaz!

Ekim Gençli¤i / ‹stanbul Üniversitesi

9


Soruflturma terörü sürüyor

E k Okulunuzda yürüyorsunuz ve birden sesler, i ba¤r›flmalar duymaya bafll›yorsunuz. Yaklaflt›kça art›yor m sesler ve yavafl yavafl çözmeye bafll›yorsunuz meseleyi. G e n ç l i ¤ i

10

Sesler, “Faflizme geçit vermeyece¤iz!”, “Faflizme karfl› omuz omuza!”, “Jandarma-polis defol, üniversiteler bizimdir!” vb. gibi sloganlar atan ö¤rencilerden geliyor. Ne yapars›n›z böyle bir durumda? Oral› bile olmayabilirsiniz. Biraz duyarl› iseniz iç geçirip, biraz izler ve yolunuza devam edersiniz, ya da at›lan sloganlara bir ses de siz verirsiniz. Yap›lmas› gerekenin bu oldu¤unu düflünürsünüz, çünkü faflistleri ve koruyucular› olan kolluk kuvvetlerinin okulunuzda ellerini kollar›n› sallayarak dolaflmalar›n› istemiyorsunuzdur. Ve sonra, birilerinin istemedi¤i türden bir insan oluverirsiniz. Onlar sizi istemiyorsa, en k›sa zamanda -tatilde bile bofl durmayacaklar- sizi atabilmek ya da onlar aç›s›ndan daha az zararl›ysan›z uzaklaflt›rmak için onlarca sudan sebep bulup soruflturacaklard›r. Üniversite gençli¤i geçen dönemi bir dizi faflist sald›r› ve ard›ndan sökün eden soruflturmalarla geçirdi. Gençlik hareketinde uzun zamand›r varolan parçal› durum faflist sald›r›lara ve soruflturmalara karfl› al›nan tutumda da kendini gösterdi. Bu da¤›n›k tablodan cesaret alan okul yönetimleri sald›r›lar›na h›z verdiler. 2004/2005 ö¤renim döneminde yüzlerce üniversite ö¤rencisi hakk›nda soruflturma aç›ld›. * Kocaeli Üniversitesi’nde 6 May›s anmas›nda jandarman›n ö¤rencilere sald›rmas› sonucunda bir jandarma eri yine bir jandarma kurflunuyla ölmüfl, onlarca ö¤renci yaralanm›flt›. Bu olay›n ard›ndan aç›lan soruflturmalarda rektörlük ö¤rencilerden yapt›klar›ndan piflmanl›k duydu¤una dair ka¤›tlar imzalamalar›n› istemiflti. Kocaeli Üniversitesi’nde Ramazan ay›nda artan bask›lar, bir ö¤rencinin ülkücülerce kaç›r›l›p sorgulanmas›yla doru¤a ç›kt›. Gerginli¤in ard›ndan ç›kan olaylardan sonra 35 ö¤renciye soruflturma aç›ld›. Ö¤renciler hem sald›r›ya u¤rad›lar, hem soruflturuldular. Üstelik sald›ranlar da savunmalarda tan›k olarak

dinlendiler. Rektörlük, ö¤rencileri y›ld›rmak için, piflmanl›k yasalar›na benzer rüflvetler teklif etti. * Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde, üniversitede yaflanan gerginliklere kar›flt›klar› iddias›yla 100 ö¤renciye soruflturma aç›ld›. 100 ö¤rencinin ailesine, güvenlik güçlerinden edindikleri bilgiler do¤rultusunda foto¤raflarla, mektuplar gönderildi. Di¤er üniversitelerde ise soruflturma gerekçeleri sak›z çi¤nemekten dü¤üne gitmeye, ö¤retim üyesine destek vermekten okulda saz-gitar çalmaya kadar genifl bir yelpazede... * Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö¤rencileri, az›nl›k tart›flmalar› s›ras›nda üniversitelerinin ö¤retim üyesi Prof. ‹brahim Kabo¤lu’na destek amaçl› bas›n aç›klamas› yapt›klar› için kendilerini soruflturma k›skac›nda buldular. Marmara Üniversitesi Rektörlü¤ü, bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› için 9 ö¤renci hakk›nda soruflturma bafllatt›. * Y›ld›z Teknik Üniversitesi Rektörlü¤ü, kampüs içinde saz çald›klar›, halay çektikleri ve Kürtçe türkü söyledikleri gerekçeleriyle 20 ö¤renci hakk›nda 60 soruflturma açt›. * Mersin Üniversitesi’nde YÖK’ü ve uygulamalar›n› protesto etmek amac›yla yapt›klar› eylem nedeniyle 19 ö¤renciye soruflturma aç›ld›. * Dokuz Eylül Üniversitesi’nde YÖK protestosuna kat›ld›klar› gerekçesiyle 8 ö¤renciye soruflturma aç›ld›. * Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde afifl yüzünden ö¤rencilerle bir ö¤retim üyesi aras›nda yaflanan gerginlik nedeniyle 6 ö¤renci hakk›nda soruflturma aç›ld›. Soruflturma komisyonu üç ö¤renciye birer dönem uzaklaflt›rma cezas› verilmesini istedi. * Yine Hacettepe Üniversitesi’nde Hikmet Sami Türk’ü protesto etmek suç say›ld› ve 18 ö¤renciye soruflturma aç›ld›. * Denizli Pamukkale Üniversitesi E¤itim Fakültesi Dekanl›¤›, yaflanan faflist sald›r›n›n ard›ndan 25 ö¤renci hakk›nda soruflturma bafllatt›.


* Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi'nde de, yaflanan faflist sald›r›lar›n ard›ndan 21 kifliye soruflturma aç›ld›. * Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nde ise devrimci bir ö¤renciye yönelik faflist sald›r›n›n ard›ndan ö¤rencilerin olay› bir eylemle kamuoyuna duyurmalar› üzerine 30 ö¤renciye soruflturma aç›lm›flt›. Soruflturmalar sonucunda 12 ö¤renci Yüksek Ö¤retim Kurumu'ndan ç›karma, 1 ö¤renci 1 y›l uzaklaflt›rma, 1 ö¤renci 1 ay uzaklaflt›rma, 6 ö¤renci 1 hafta uzaklaflt›rma ve 6 ö¤renci de k›nama cezas› ald›. * ‹stanbul Üniversitesi’nde yaflanan faflist sald›r›lardan sonra polisin okula sald›r›s›n›n ard›ndan düzenlenen bir koridor sohbetinde, orada “görevlerini” yapan sivil polislerin teflhir edilmesiyle bafllayan soruflturma sürecinin sonucunda 14 ö¤renci okuldan at›ld›. Soruflturma gerekçesi ise sivil polislere, pardon YÖK personeline hakaret idi. * ODTÜ’de ise uzun bir zaman sonra soruflturma sald›r›s› tekrar gündemde. Okulda e¤itim alan çevik kuvvet fleflerini protesto etmek isteyen ö¤rencilere jandarma sald›rm›flt›. Ard›ndan rektörlük önünde gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas› ve devam›nda süren bir dizi eylemlik sonras›nda rektörlük, 20’yi aflk›n ö¤renciye toplam 40 soruflturma açt› . Soruflturma sonucu 2 ö¤renci at›l›rken di¤er ö¤renciler 1 hafta ile 3 dönem aras›nda de¤iflen cezalar ald›. Önümüzdeki dönem sivil-resmi faflist sald›r›lara ve soruflturma terörüne karfl› verilecek mücadele gençlik hareketi için önemlidir. Çürümüfl YÖK düzeninin ticarileflen e¤itim sistemi ve flirketleflen üniversitelerinde devrimci muhalefeti sindirmeye yönelik sald›r›lar, her türlü sekter tutumdan uzak yayg›n bir kitle çal›flmas›yla karfl›land›¤› ölçüde bofla düflürülecektir.

1900 okul birincisi üniversiteye giremedi...

ÖSS aç›kta kald›! ÖSS sonuçlar› aç›kland›. ‹statistik bilgilerde de¤ifliklik yok. Ama üzerinde durulmas› gereken bir ayr›nt›y› belirtmek gerekiyor. 7 bin 304 okul birincisinin 5 bin 404'ü herhangi bir programa yerleflirken, 1900 okul birincisi ö¤renci aç›kta kald›. Okul birincisi olman›n okulun en iyisi olmak anlam›na geldi¤i gibi komik bir tan›mla durumu biraz daha açal›m. Bu, ÖSS sisteminin ne amaca hizmet etti¤ini aç›kça gösteriyor. ÖSS bir seçme s›nav› de¤il eleme s›nav›d›r. Sistemi daha çok ö¤renciyi elemeye uygun olarak durmadan de¤ifltirilir. Y›llard›r bunu yaflayarak ö¤rendik. Bir y›l katsay›lar de¤ifltirilir. Bir y›lsa sorular›n çerçevesi de¤ifltirilir. Çünkü s›nava her y›l kat›lan ö¤renci say›s› artarken üniversite programlar›na girecek ö¤renci say›s› de¤iflmiyor. Günümüz koflullar›nda ÖSS’de baflar›l› olmak için onca çaba harcaman›z gerekirken (ders notlar›n›n yüksek olmas›, dershaneye gitmek) gene de aç›kta kal›nabiliyor. Art›k puanlar da yeterli olmuyor, üzerine bir de yüzdelik dilimi tutturma zorunlulu¤u ekleniyor. Her y›l s›nav sistemiyle ilgili de¤iflikliklere gidiliyor. Bunun arkas›nda bir baflka gerçeklik var. Art›k toplam olarak e¤itim sistemi o kadar çürümüfl ve o kadar ifllevsizleflmifl ki, bir y›l tüm s›navdan s›f›r alan binler ortaya ç›karken, bir y›l okul birincisi binler aç›kta kal›yor. Yap›lan “reformlar” hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu ufak farkl›l›klar sadece gerçe¤in üstünü örtme çabalar›d›r ve sonucu etkilememektedir. Art›k liseler 4 y›l oldu, s›nav sisteminde köklü de¤iflikliklere gidildi. Peki flimdi ne olacak? Önümüzdeki y›l ÖSS sonuçlar› aç›kland›¤›nda çok flafl›rmayaca¤›m›z aç›kt›r. Böyle bir beklenti umut etmenin ötesine geçemez. Çünkü liseler 4 y›l oldu da ne de¤iflti diye bakt›¤›m›zda, bir y›l daha fazla okumaktan baflka bir fley göremiyoruz. ÖSS de¤iflikliklerine bak›nca, bu sene aç›kta kalan, s›f›r alan ö¤renci haberlerini görece¤imiz kesin. Çünkü s›nav sistemindeki de¤iflikler sonras›nda s›nav›n kapsam› lise 1 konular›yla bafllay›p, tüm e¤itim dönemini kapsayan bir geniflli¤e kavuflturuluyor. Burada bir gerçek devreye giriyor. Sanki bugüne kadar sorun s›nav sistemindeymifl gibi gösteriliyor. Ama s›nav öncesi e¤itim sürecinde bilimsel e¤itim uygulanmam›flken, verilen e¤itimin düzeyi yerlerde iken bu de¤ifliklik birkaç rakamsal de¤iflimi simgeler. Baflka da bir ifle yaramaz. Y›llard›r ayn› oyunu seyrediyoruz. Karfl›m›zdaki oyuncular de¤iflse de, replikleri de¤iflse de hep ayn› sonu görüyoruz. Bir Milli E¤itim Bakan› ç›k›p sorunu bulduklar›n› çözüm için reform haz›rl›klar›n›n bafllad›¤›n› söylüyor. Ondan sonraki de onun yapt›klar›n›n eksik kald›¤›n› ve yeni reformlarla sorunu düzeltece¤ini anlat›yor. Bu hep böyle sürüp gidiyor. Sonuç biz iflçi-emekçi çocuklar›n›n surat›na çarp›lan üniversite kap›lar› ve gelecek olarak gösterilen iflçilik ya da iflsizlik yolu. “Sesimizi ç›kartmak için daha neyi bekliyoruz?” diye sormam›z gerekiyor. Çünkü art›k bekleyecek bir fley kalmad›.

E k i m G e n ç l i ¤ i

11


Yeni TMY ile yasalaflan devlet terörüdür!

E k i m G e n ç l i ¤ i

12

11 Eylül’ün ard›ndan tüm dünyada burjuvazi, sistemin bekas›n› tehdit edebilecek her türlü muhalefete karfl› “bizden olmayan teröristtir” diyerek savafl açt›. ABD öncülü¤ünde bafllat›lan bu savaflta, terörizmle mücadele ad› alt›nda “teröre destek verenler ve övenler”e karfl› her türlü insanl›k d›fl› uygulama mübah say›ld›. Baflta ABD’de olmak üzere daha bir dizi ülkede bu insanl›k d›fl› uygulamalara yasal k›l›flar oluflturularak meflru bir zemin yarat›lmaya çal›fl›ld›. “Demokrasinin befli¤i” diye an›lan ‹ngiltere’de dahi, geçti¤imiz aylarda yürürlü¤e giren ve yürürlü¤e girmesi planlanan anti-demokratik yasalarla birlikte, polis devletine do¤ru h›zl› ad›mlar at›lmakta. Bu yasalara gerekçe olarak, 7 Temmuz’da gerçeklefltirilen bombalama eylemi gösterildi. Bunun için kolluk güçlerinin yetkileri art›r›ld›. Polise flüpheliyi bafl›ndan vurma yetkisi verilmesi, (ki flüpheli kifli, “s›cak havada kal›n kaban giyenler, içinden kablolar›n sarkt›¤› ya da ç›k›nt›l› s›rt çantas› tafl›yanlar, sinirliler ve afl›r› terleyenler, göz temas›ndan kaç›nanlar” olarak tan›mlan›yor) yabanc›lar›n s›n›rd›fl› edilmesi, ömür boyu hapis gibi her türlü insanl›k d›fl› uygulama yasalaflt›r›ld›. Bir yandan bu yasal düzenlemeler yap›l›rken, bir yandan da ›rkç›lar›n önü aç›l›yor. Özellikle bombalama eyleminin ard›ndan yabanc›lara karfl› körüklenen düflmanl›kla birlikte “beyaz olmayanlar”a karfl› yap›lan sald›r›lar art›fl gösterdi. ‹talya’da da benzer bir süreç yaflanmakta. ‹talyan hükümeti ‹ngiltere’deki bombalama eylemini gerekçe göstererek “terör”e karfl› yeni bir kararname yay›nlad›. Yeni yasa ile birlikte kolluk kuvvetlerine avukats›z sorgu olana¤›, gözalt› süresinin 12 saatten 24 saate ç›kar›lmas›, aç›k kan›t olmaks›z›n ülke güvenli¤ini tehdit etti¤i düflünülen kiflinin s›n›r d›fl› edilmesi gibi bir dizi antidemokratik uygulamaya yasal zemin kazand›r›ld›. Türkiye iflçi ve emekçilerine sald›rmak için f›rsat kollayan sermaye s›n›f› da, emperyalizmin att›¤› bu ad›mlar›, ihtiyaç duydu¤u devlet terörünü bir ad›m ileriye tafl›mak için bir olana¤a dönüfltürdü. Temmuz ay›n›n bafl›nda generallerin direktifleriyle birlikte, AKP hükümeti taraf›ndan, AB ülkelerindeki “teröre karfl› önlemler” de örnek gösterilerek, 2004 y›l›nda üzerinde çal›fl›lmaya bafllanan Terörle Mücadele Yasas›’nda bir tak›m de¤ifliklikler yap›lmas› gündeme getirildi. Yeni yasa üzerine yap›lan tart›flmalarda “terör” tan›m› oldukça mu¤lak b›rak›l›yor. Slogan atmaktan propaganda yapmaya kadar bir dizi fley örgüt üyeli¤i, dolay›s›yla terör kapsam›na al›n›yor. Yasada yap›lmas› öngörülen de¤ifliklikler flöyle:

“Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt ad›na suç iflleyen kifli, ayr›ca örgüte üye olmak suçundan cezaland›r›l›r. Örgüt içindeki hiyerarflik yap›ya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek veya isteyerek yard›m eden kifli örgüt üyesi olarak cezaland›r›l›r. Terör örgütünün meflru amaçlar için çal›flt›¤›, amaçlar› do¤rultusunda gerçeklefltirilen fiillerin hakl› oldu¤u veya en az›ndan mazur karfl›lanmas› gerekti¤i yönünde kanaat oluflturmaya yönelik faaliyette bulunan kifli, örgütün üyesi olup olmad›¤›na bak›lmaks›z›n, 6 aydan 3 y›la kadar hapis cezas› ile cezaland›r›l›r. Afla¤›daki fiil ve davran›fllar da bu hükümlere göre cezaland›r›l›r: Örgütün üyesi veya destekçisi oldu¤unu belli edecek flekilde, örgüte ait amblem ve iflaretlerin tafl›nmas› veya bu iflaret ve amblemlerin üzerinde bulundu¤u üniformay› and›r›r giysiler giyilmesi veya toplant› ve gösteri yürüyüfllerinde, kimliklerin gizlenmesi amac›yla yüzün tamamen veya k›smen kapat›lmas›.” ‹ngiltere’de 2000 y›l›nda ç›kar›lan “terör” kanununun benzer 13. maddesi örnek gösterilerek savunulan bu maddede,“örgüte ait amblem ve iflaretlerin tafl›nmas›” ibaresi ister istemez akla, ‘93’te Batman’da PKK bayra¤›n›n renklerini tafl›d›¤› gerekçesiyle sar›, k›rm›z›, yeflil trafik lambalar›n›n yasaklanmas›n› getiriyor! “Örgütün, amac›na yönelik afifl, pankart, döviz, resim, levha ve gereçlerin tafl›nmas› veya bu nitelikte slogan söylenmesi veya ses cihazlar› ile yay›nlanmas›...” Genelkurmay dönem bafl›nda yapt›¤› aç›klama ile asl›nda bu maddenin sald›r› kapsam›n› tan›ml›yordu. Yasal tüm ajitasyon-propaganda araç ve yay›nlar›n›n yasaklanmas› anlam›na gelen bu maddeye örnek teflkil edebilecek ilk ad›m geçti¤imiz günlerde Almanya’da at›ld› ve Özgür Politika gazetesi ile Mezopotamya Haber Ajans› kapat›ld›. Bu konuda mevcut Terörle Mücadele Yasas›'n›n 6. maddesi ile RTÜK'ün 4. maddesinin de tümüyle uygulanmas› ve yas,adaki yeni de¤iflikliklerle birlikte yay›n kapatma ve yay,›n sorumlular›na ceza verilmesi kolaylaflacak., Asl›nda bu ayn› maddede burjuva medyaya da bir gönderme var. “Kör, sa¤›r, dilsiz ol!”; yap›lan eylemleri, aç›klamalar› vs. yay›nlama. Bu konuda ilk uyar›y› Genelkurmay’›n yapmas›n›n ard›ndan benzer aç›klamalar AKP hükümetinden de ,geldi. Ve flimdi de son rötufllar yasa ile yap›lmaya çal›fl›l›yor. “Örgüte üye kazand›rmaya yönelik faaliyette bulunulmas›. Suçlar; dernek, vak›f, siyasi parti, iflçi ve meslek kurulufllar›na veya bunlar›n yan kurulufllar›na ait bina,


E k i m

lokal, büro veya eklentilerinde veya ö¤retim kurumlar›nda veya ö¤retim yurtlar›nda veya bunlar›n eklentilerinde yap›l›rsa bu f›kradaki cezalar›n iki kat› hükmolunur.” Bu maddenin yasalaflt›¤› durumda, önümüzdeki günlerde madde gere¤ince bir çok yasal kurum ve kuruluflun örgüt ba¤lant›s› oldu¤u gerekçesiyle kapat›lmaya çal›fl›laca¤› aç›k. Yine ayn› maddede iflçi ve meslek kurulufllar›n›n, ö¤retim kurum ve yurtlar›n›n vs. özel olarak yer almas› sald›r›n›n as›l muhataplar›n› da tan›mlar nitelikte. S›ralad›¤›m›z bu birkaç madde yasada yap›lmas› düflünülen de¤iflikliklerden sadece bir k›sm›. Yeni yasada,“terörle mücadele” için özel bir birim oluflturulmas›, kolluk güçlerinin yetkilerinin art›r›lmas›, s›n›rs›z telefon dinleme hakk›, gözalt›na al›nan kiflilerin yak›nlar›na yakaland›ktan bir süre sonra haber verilmesi, örgütlerin iç ve d›fl finansmanlar›n›n ortadan kald›r›lmas› gibi daha birçok madde gündemde. Geniflletilmifl OHAL’i and›ran bu yasa de¤iflikli¤ine karfl› do¤abilecek muhalefete karfl› ise sermaye devleti , t›pk› ABD, ‹ngiltere vb. oldu¤u gibi, “t›rmanan terörü” ortaya koyuyor. “T›rmanan terör”den kas›t da Kürt halk›n›n hakl› ve meflru direniflidir. Özellikle son alt› ayd›r, bayrak provokasyonuyla bafllayan süreçte toplumsal bir gerilim ortam› yarat›lmaya çal›fl›lmakta, Kürt ve Türk halk› aras›nda kin ve düflmanl›k tohumlar› ekilerek Kürt halk›n›n hakl› ve meflru talepleri bo¤ulmaya çal›fl›lmaktad›r. Yeni yasa de¤iflikli¤i teröre karfl› güvenlik önlemleri olarak lanse edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Güvenli¤i tehlikede olan kimdir? Son dönem yo¤unlaflan özellefltirme sald›r›s›na, gecekondu y›k›mlar›na, bir bütün olarak

sosyal y›k›m sald›r›lar›na, ABD ile pekifltirilen uflakl›k iliflkilerine karfl› yükselebilecek iflçi-emekçi muhalefeti burjuvazi için potansiyel “terör” tehdididir. Sermaye devletinin, mevcut sosyal y›k›m sald›r›lar›ndan vazgeçmesi mümkün olmad›¤› oranda, iflçi ve emekçilerin öfkesini art›rmaya mahkumdur. Dolay›s›yla güvenli¤i tehlikede olan sermayenin mevcut kurulu düzenidir ve al›nan güvenlik tedbirleri de iflçi-emekçilerin gelece¤i için de¤il, kendi düzeninin bekas› içindir. Burjuvazi yükselecek muhalefetin önünü alabilmek için kendi devlet terörünü yaratmakta, bunu da yeni Terörle Mücadele Yasas› ile yasal zemine kavuflturmaya çal›flmaktad›r. Yasada ö¤retim kurulufl ve yurtlar›na özel olarak yer verilmekte ve suç olarak ifade edilen ifllemlerin buralarda vuku bulmas› durumda cezai yapt›r›m›n iki kat art›r›laca¤› ifade edilmektedir. Kastedilen üniversite ve liselerde süregelen politik mücadeledir. Asl›nda gençlik hareketi için bu yeni bir fley de¤ildir. Gençli¤in hakl› ve meflru mücadelesi hep hukuk terörü içinde bo¤ulmaya çal›fl›lm›flt›r. Yap›lan hemen hemen her yürüyüfle aç›lan davalar, pankart asmaktan aç›lan örgüt üyeli¤i davalar› bu konuda verilebilecek örneklerden sadece birkaç›d›r. Zorlu bir döneme girildi¤i aç›k. Burjuvazi tüm kirli savafl ayg›tlar›yla, hukuk, medya gibi tüm olanaklar›yla sald›r›ya haz›rlan›yor. Bu sald›r›y› püskürtmenin, meflru talep ve haklar›na sahip ç›kan tüm toplumu potansiyel suçlu gören yeni Terörle Mücadele Yasas›’n› ifllevsizlefltirmenin yolu iflçi ve emekçilerin militan mücadelesinden geçiyor. Biz gençli¤e düflen görev ise Kürt halk›n›n, iflçi ve emekçilerin hakl› ve meflru mücadelesini desteklemek ve özerk demokratik üniversite

G e n ç l i ¤ i

13


Onlar›n b›rakt›¤› yerden yürümek!

E k i m G e n ç l i ¤ i

14

“fiunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evlad›n›z var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaflamlar›n› yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlar›nda yaflayacaklar. Yap›lmas› gereken tek ve do¤ru fley, ac›m›z› öfkeye dönüfltürerek onlar›n b›rakt›¤› yerden yürümektir.” 17 yafl›nda bir gencin mektubu bu. 17 yafl›nda askeri cezaevinin iflkencehanelerinden geçen, k›sac›k ömrüne koca bir kavgay› s›¤d›ran ve bu kavga u¤runa gözünü k›rpmadan idama giden Erdal Eren’in mektubu. Erdal ailesine durumu metanetle anlat›yor, 40 yafl›nda bir insan›n olgunlu¤uyla. 12 Eylül’ün gençli¤e etkileri üzerine konuflulaca¤› zaman ilk akla gelen isimlerdendir Erdal Eren, öyle de olmal›d›r. Bir Dreyfus Davas› ile kan›ts›z, tan›ks›z, inceleme yap›lmadan, yafl› büyültülerek as›lan liseli bir devrimcidir Erdal. Onun nezdinde yaflanan bu olay 12 Eylül’ün gençli¤e yaklafl›m›n›n billurlaflm›fl ifadesidir. Katillerin “asmayal›m da besleyelim mi?” dedikleri “hainlerin” bafl›nda ayd›nl›k bir gelecek için mücadeleyi seçen gençler gelmektedir. 12 Eylül toplumun her kesiminde büyük bir altüst oluflu ifade ediyor. Pentagon’daki “bizim o¤lanlar baflard›” müjdesini veren generalleri sevindiren bu “baflar›l›” operasyon, toplumun her alan›nda devrim mücadelesine, ilerici düflünceye, ayd›nl›¤a vurulan korkunç bir darbeydi. Bu a¤›r darbeyle kitleler y›ld›r›lmaya, y›llard›r engellenemeyen devrimci kabar›fl dizginlenmeye çal›fl›ld›. Bugün Genelkurmay’›n yine ifade etti¤i gibi hedefledikleri devrimi yaflatan umut, gelece¤e olan inançt›. 12 Eylül’ün getirdi¤i bu y›k›mdan gençlik pay›na düfleni fazlas›yla ald›. Zira Denizler, Mahirler, ‹bolar katledilirken, düzen bu hedefine ulaflamam›fl ve ‘70’li

y›llar boyunca genifl gençlik kesimleri dalga dalga mücadele saflar›na akm›fl, kavgay› büyütmüfltü. 12 Mart’› aflan bir kapsam ve etkiye sahip olan 12 Eylül müdahalesi gençlik üstünde k›r›c› bir etki yaratt›. Yaflanan tam boyutlu bir terördü. Okullar›ndan at›lan binlerce ö¤renci, tutuklananlar, iflkencelere yat›r›lanlar, hapis cezalar›, idamlar ve sokak ortas› infazlar›… Ve tüm topluma yönelen bu y›k›m›n sonucu olarak yenilen s›n›f hareketinin etkileri.

12 Eylül ile çal›nan gelecek 12 Eylül as›l kal›c› etkisini ve hedeflenen sonuçlar›n› sonras›nda yap›lanan yeni düzenle birlikte verdi. Toplumun devrimci ve ilerici dinamiklerini dinamitleyenler, sömürüyü katmerlefltirmek, kendi krizlerini emekçilere fatura etmek için yollar›n› düzlemifllerdi. 12 Eylül’ün en çok vurgulanan yan› olan bask› politikalar› asl›nda tam da bunu gerçeklefltirdi. Bu sebeple bask› politikas› 12 Eylül darbesinin çok s›n›rl› bir alan›n› anlat›r. Onun as›l etkisi o kanl› sopayla düzlenen yolda at›lan ad›mlarla, sermaye düzeninin krizini hafifleten neo-liberal politikalarla ortaya ç›kt›. 12 Eylül’ün bu etkisinden en a¤›r flekilde etkilenen kesimlerin bafl›nda da yine gençlik geldi. Çünkü o gelecekti ve gelece¤i çalanlar, onun yaflam koflullar›na sald›rmaktayd›lar. 24 Ocak kararlar›n›n özellefltirme, kazan›lm›fl sosyal haklar› gaspetme politikalar› milyonlar› iflsizli¤e, yoksullu¤a ve güvencesiz çal›flmaya itti. Turgut Özal’›n “Türkiye’yi ucuz emek cenneti yapaca¤›m.” sözleriyle hedeflenen, milyonlarca iflçi ve emekçinin hayat›n›n cehennemlefltirilmesiydi. Gençlik aç›s›ndan 12 Eylül’ün en büyük miraslar›ndan biri olan YÖK’ün icraatlar› da bu e¤ilimi göstermekteydi. Bir yanda üniversiteden at›lan ö¤renciler, ö¤retim görevlileri, de¤iflen müfredatlar, da¤›t›lan ö¤renci örgütlülükleri bulunmaktayd›. Di¤er yandan bu y›llarda


Türkiye ilk özel üniversitesi ile tan›flt›. Bununla birlikte gençler har(a)çlarla, parça parça paral›laflan e¤itimle tan›flt›lar. Örne¤in ilk YÖK baflkan› ‹hsan Do¤ramac› devlet deste¤i ile Bilkent’i kurmufltu. Bir yandan da kurdu¤u Tepe Holding ile Hacettepe baflta olmak üzere üniversiteleri tek kelimeyle soymaya bu dönemde bafllam›flt›. Bugün Tepe Holding bir tekel oldu, birçok üniversite bu ve benzeri tekellerin eline kald›, özel üniversiteler mantar gibi artt› ve devlet üniversitelerinde paral› e¤itim parça parça uygulamaya girdi.

12 Eylül’ün hedefledi¤i toplumda gençlik Bu yeniden infla sürecini güvenceye alan da 12 Eylül’ün yaratmay› hedefledi¤i toplumdu. Bunca fiziki ya da iktisadi sald›r› gerçeklefltirilirken cevap veremeyen örgütsüz bir toplum olmal›yd› bu yeni toplum. Sendikalar, dernekler, siyasi partiler, tüm örgütlülükler feshedilmiflti. Bu süreçte 23 bin 667 derne¤in faaliyetine son verilmiflti. Gençli¤in mücadelesiyle fiili olarak kazand›¤› özörgütlülükleri da¤›t›lm›fl, herhangi bir fakülte temsilcili¤i dahi a¤›r sald›r›lara konu olmufltu. Gençlik bu sürecin etkilerini k›smen de olsa 12 Eylül’den 4 y›l sonra verdi¤i difle difl mücadeleyle kazanacakt›. 1984’te tekrar k›p›rdanmaya bafllayan gençlik hareketi yasall›k s›n›rlar› içinde dernekleri kazanabilmifllerdi. 12 Eylül kendi sorunlar›, talepleri ve özlemleri için bir araya gelemeyen örgütsüz bir gençlik kufla¤› yaratt›. Hedeflenen toplum çil yavrular› gibi da¤›lm›fl kiflilerin oluflturdu¤u bir toplumdu. Bunun en temel güvencesi ve sonucu toplumun kendine yabanc›laflmas› idi. Ayn› sopan›n alt›nda ezilip, ekmekleri ayn› el taraf›ndan çal›n›rken görmeyen, iflitmeyen, duymayan bir toplum olmal›yd› bu. 12 Eylül düzeninin gençlik üzerindeki en büyük etkisi ve di¤er icraatlar›n›n en a¤›r sonucu bu olmufltu. Kimilerine göre kay›p kuflak, “X kufla¤›yd›” yeni yetiflen gençlik kufla¤›. Bunun bugüne kadar gelen evrilme süreciyle ne ifade etti¤ini çok net görebiliyoruz. ‘68’de yaz›lan ve hala ç›kmayan devasa yaz› ile “Devrim Stadyumu” yap›lan stadyumu bugün “Devrim Bar”a çeviren bir gençlik kufla¤› bu. ‹stanbul Üniversitesi amfilerinde esrar partileri düzenleyen bir gençlik. Birbirine güvenmeyen, paylaflamayan, bireysel kurtulufl yollar›na umudunu ba¤layan, düzenin yoz kültürü içinde çürüyen bir gençlik yarat›lmaya çal›fl›ld›. Üniversitelerde birbirlerinden ders notlar›n› saklayan, ifl ilanlar›n› saklayan bir gençlikti hedeflenen. Özgürlü¤ü giydi¤i k›yafette, içki fliflelerinde arayan bir gençlik.... Bunca y›l mücadele ile kazan›lm›fl haklar› teker teker elinden al›n›rken kurtuluflu bireysel rekabette arayan, arkadafllar›n› kendine rakip gören bir gençlik... Ülkesinin, dünyan›n gündemleri ile yani kendi gelece¤i ile ilgilenmeyen bir gençlik...

Gençlik gelecektir! Bu tespitler bir umutsuzluk tablosunu do¤urmamal›. Mevcut nesnellik budur ve umut hala yaflamaktad›r, umut tam da bu tablonun içinde yaflamaktad›r. Gençli¤in genelinde tüm toplumu mahkum eden bu örgütsüzlük, yaln›zlaflma, yabanc›laflma zay›flayan mücadelenin seyri ile bugünlere gelmifltir. Ve yükselecek mücadelenin seyri ile de de¤iflecektir. Konuyu bu nesnellikte almak ve flunu da not düflmek gerek. Yeni bir toplumun, güzel günlerin hayallerini kuran ‘68 kufla¤›, bu kavgada ölümsüzleflen Denizler, Mahirler, ‹bolar, yaln›zca kendi öznellikleri ile var olmad›lar. Devrim ve sosyalizm fliarlar›n› kitlelere tafl›yan, bu u¤urda emek harcayan, bedel ödeyen ‘70’lerin gençlik kuflaklar› bugünün gençlerinden üstün yarat›l›flta kifliler de¤illerdi. Evet yi¤ittiler, erdemliydiler, paylafl›mc›, kavgac›, hayat›n nesnesi de¤il öznesi idiler. Lakin onlar› çeliklefltiren mücadelenin solu¤u, paylafl›mc› k›lan birlikte üretmenin tarifsiz hazz›, umudu afl›layan iflçi ve emekçilerle birlikte büyüyen mücadeleleri idi. 12 Eylül toplumu ezdi, gençli¤i ezdi. Gençli¤in mücadelesini bast›rd›, örgütlülüklerini da¤›tt› onu bireysel yaln›zl›¤›n kör kuyular›na sald›. Ama 12 Eylül toplumun ve gençli¤in çeliflkilerini çözemedi hatta daha da derinlefltirdi. Düzenin elde etti¤i kazan›m dönemsel ve geçicidir. Mücadelesi bast›r›lan gençlik bugün daha fazla iflsizlik, daha fazla e¤itimsizlik ve geleceksizlikle karfl› karfl›yad›r. Tam da bu temel ve derinleflen çeliflkiler gençli¤i yine mücadele saflar›nda birlefltirecek, iflçi ve emekçilerle yollar›n› kesifltirecek, mücadelede seferber edecektir. Yaz›m›za mektubuyla bafllad›¤›m›z Erdal, dara¤açlar›nda devrime ba¤l›l›¤› hayk›ran Deniz, Yusuf, Hüseyin, ODTÜ’yü Comer’e dar edenler, binlerle bir araya gelip birlikte tart›fl›p, birlikte üreten, paylaflan, dövüflen gençler yeniden do¤up gelecektir. Onlar bu mücadelenin içinde do¤acak, bu mücadeleyi büyüteceklerdir.

E k i m G e n ç l i ¤ i

15


12 Eylül’ü n m i r a s › !

E k i m G e n ç l i ¤ i

16

Siyah pardesülü, siyah gözlüklü adamlar Taksim Meydan›’nda önlerine gelene kimlik soruyor, “yere yat›n” diye ba¤›rmalar›yla insanlar yere kapaklan›yor, canlar›n›n çektikleri kiflilerin üzerlerini ar›yor, hatta yere yat›r›p bir süre öyle bekletiyorlar. Duvara yaslanm›fl, yere yat›r›lm›fl, elleri havada onlarca insan ve bafllar›nda bekleyen siyahl› adamlar. ‹flte bu manzaralar Türkiye’nin en ac› deneylerinden birinde yafland›. 12 Eylül’ün ertesinde Nokta dergisi taraf›ndan yap›lan uygulamada, dergi çal›flanlar› üzerlerine geçirdikleri giysilerle Taksim meydan›nda terör estirdiler. ‹nsanlar dergi çal›flanlar› taraf›ndan de¤iflik biçimlerde afla¤›lan›rken kimse “siz kimsiniz?” deme cesaretini gösteremedi veya bunu akl›na dahi getiren olmad›. Kay›ts›z, flarts›z boyun e¤me ve sinmifl ve yozlaflt›r›lm›fl bir toplum; iflte 12 Eylül’ün bize b›rakt›¤› en önemli miras... 12 Eylül’ü di¤er benzerlerinden (fiili, Arjantin vs..) ay›ran temel özelliklerden biri fliddetin dozunun di¤erlerine nazaran düflük olmas›yd›. Tabii bunda darbenin, direniflle de¤il de teslimiyetle karfl›lanmas›n›n rolü büyüktü. Kolay darbeler yenilmesi, hareketlerin önder kadrolar›n›n çözülmesi, mahkemelerde verilen “Biz Avrupa tipi demokrasi istiyorduk, zaten biz örgüt de¤il yaz› iflleri kuruluyuz” gibi tuhaf ifadeler vb., toplumu savunmas›z bir flekilde düzenin kollar›na itmiflti. Özellikle ‘80’li y›llara damgas›n› vuran arabesk kültürü umutsuzlu¤a itilmifl kitlelerin yeni yaflam biçiminin ad› oldu. Öyle ki darbenin etkileri ço¤u zaman bu arabesk kültür içinde yetiflen kuflaklarda arand›. Entellektüel çevrenin dönüp bakmaya bile tenezzül etmedi¤i arabesk kültür asl›nda kendi içine hapsolmufl yeni bir isyan biçimiydi. Bu kendi içine sakl› isyan gittikçe umars›zl›¤a ve bofl vermiflli¤e, yani rahat tüketilebilen pop kültüre b›rakt› yerini. Her fleyin tüketime yönelik oldu¤u fastfood bir yaflam tarz› hayat›m›z› sard›. Anl›k kahramanlar, sadece bir yaza damgas›n› vuran “sanatç›lar”, birbirine sevgi ba¤› ile de¤il “elektrik telleriyle” ba¤lanm›fl tuhaf iliflkiler hayatlar›m›z› kuflatt›. Asalak bir s›n›f›n yoz yaflam biçimi allan›p pullan›p önümüze sunuldu. Tüm bunlar›n yaratt›¤› tahribat›n izleri toplumda flu an yaflanan yozlaflmada ve apolitizasyonda rahatl›kla görülebilir. Asl›nda 12 Eylül, Türkiye üzerinde hiçbir zaman meflruiyetini sa¤layamad›. Kerameti fleffaf zarflarda ve türlü hilelerde gizli anayasa oylamas› d›fl›nda hiçbir zeminde darbe kendini aklamay› baflaramad›. Öyle ki darbenin ard›ndan yap›lan ilk seçimlerde “12 Eylül

felsefesini devam” ettirmeyi vaat eden MDP (Milliyetçi Demokrat Parti) 400 üyeli mecliste 71 sandalye alarak ancak üçüncü parti olabilmiflti. Kenan Evren tüm ç›rp›nmalar›na ra¤men Pinochet gibi daimi bir koltuk almay› baflaramad›. Darbenin izleri görüntüde silinmeye çal›fl›l›rken, as›l hedef olan sinmifl ve yozlaflm›fl bir toplum yaratma projesi h›zla hayata geçirildi. Medya eliyle ustaca ifllenen beyinler, art›k yaln›zca egemen ideolojinin a¤z›yla konuflmaya, onun iflaret etti¤i yerlere bakmaya bafllad›. Öyle ki peflinden milyonlar› sürükleyen Kürt hareketi rahatl›kla terörist ilan edilebilmifl, Kürt ulusal mücadelesi bo¤ularak dar bir s›n›ra hapsedilebilmifltir. Bunda PKK’nin yanl›fllar› çok olabilir, ancak düzen elindeki tüm ideolojik araçlar› alabildi¤ine kullanabilmifl, kirli savafl›n en önemli ayaklar›ndan biri haline getirmeyi baflarabilmifltir. Televizyonlarda polisin YÖK eylemine yapt›¤› bilindik müdahalesiyle ilgili bir haberi düflünün. Polisin vahflice sald›r›s› üzerine çeflitli yorumlar yap›l›r t›pk› en son 8 Mart eylemine yap›lan müdahale ile ilgili yap›lanlar gibi- ve polis usturuplu bir biçimde k›nan›r. Bu kitlelerde belli bir tepki de uyand›rabilir. Ancak dakikalarca dönen görüntülerde eflit, paras›z, demokratik e¤itim istedi¤i için öldüresiye dövülen, yerlerde sürüklenen ö¤renciler insanlar›n kafas›na kaz›n›r. ‹stenen mesaj alttan alta da olsa verilmifltir; “her zaman tependeyim!”. Yani 12 Eylül’ü sadece rakamlarda aramak, iflkencelerde, gözalt›larda, cezaevlerinde aramak yeterli de¤ildir. Sald›r› daha kapsaml› ve çok boyutludur. Bask› art›k kurumsallaflm›flt›r. Böylece sindirilen toplum kendi yolunu bulmaktan uzakt›r. Gelinen son nokta F tipleri olmufltur. ‹flkencenin kurumsallaflt›¤› yer olan F tipleri köfledeki tafl bir yap› de¤il, art›k bize dayat›lan bir yaflam biçimidir. Bunu burjuvazi için olanakl› k›lan ise 12 Eylül’dür. Hayata geçirmeye çal›flt›¤› “F tipi” toplum projesi bugüne kadar hep zindanlardan bafllatt›¤› ve bir çok kez geri püskürtülen sald›r›lar›n geldi¤i son noktad›r. Zindanlarla bafllayan, sokaklar›m›za kamera tak›lmas›yla


devam eden “F tipi” toplum projesi burjuvazinin kendi sonuna giderken oynad›¤› son kart›d›r. 12 Eylül yönetiminin en kal›c› ve en y›k›c› ifli, ahlaks›zl›¤›, yolsuzlu¤u ve h›rs›zl›¤› kurumsallaflt›rmak oldu. Köfle dönmeyi erdem haline getirenler bu yolda “anayasay› bir kez delmekle bir fley olmaz” diyerek kendi yasalar›n›n bile hiçe say›labilece¤ini söyleyebilmifllerdi. Düzenin ideolojik bombard›man›, ekonomide yaflanan liberal dönüflümlerle desteklenmifltir. Ekonomide gerçeklefltirilen suni büyümeler flapkadan ç›kan tavflanlar gibi zenginler ortaya ç›kmas›n› sa¤lam›fl, emekçiler ise bunun bedelini ödemek zorunda b›rak›lm›flt›r. S›n›f atlama heyecan›n›n nas›l körüklenece¤i 12 Eylül’ün hemen ertesinde yaflanan “banker” facias›yla asl›nda belli olmufltu. Sonu on binlerce insan için hüsran olsa da s›n›f atlama düflleri için kal›c› bir iz b›rakm›flt›. Bu yeni döneme damgas›n› vuracak anlay›flt›: “Çal›flmadan köfle dönmek”! Bu, kitlelerde yozlaflman›n yan› s›ra genifl bir apolitizasyona da yol açt›. Bireysel kurtulufl kayg›s› ön plana ç›karken çözümü mücadele içinde aramak bofl bir u¤rafl say›ld›. Onurlu bir yaflant› sürmek bofla harcanan hayatlar olarak nitelendirilip; devrimcilere en çok söylenen fley hepimizin kulaklar›n›n aflina oldu¤u “hayat›n kayar” diye bafllayan küstah nasihatler oldu. Cuntan›n hedef tahtas›na ilk çakt›¤› kurum üniversitelerdi. “Anarflinin” yuvas› olarak gösterilen üniversiteler bugünkü “özgür k›z konseptini” yakalayana kadar sermaye devletinin özel ilgisine konu oldu. Önce YÖK ile üniversitelerin üzerine bir deli gömle¤i geçirildi. Soruflturmalar ve faflist disiplin yönetmeli¤iyle her türlü muhalif düflünce ezildi. Gelinen nokta ise üniversitelerin sermayenin hizmetine sunulmas›n›n önündeki tüm engellerin temizlendi¤i “cennet bahçesi” olarak tan›mlanabilir. YÖK’ün yaratt›¤› ö¤renci tipinden uzun uzad›ya bahsetmeye gerek yok; k›saca, kendini düzenin kollar›na b›rakan, hayat›n› kendi isteklerine göre de¤il düzenin taleplerine göre flekillendiren ve bunun ad›na da “birey olmak”, “özgür olmak” gibi s›fatlar yak›flt›rabilen bir gençlik yarat›ld›¤› söylenebilir. 12 Eylül’ün üzerinden 25 y›l geçti. Kötü bir s›nav veren sol, yedi¤i darbenin nedenlerini tahlil etme baflar›s› gösteremedi. Bundan dolay›d›r ki, “öfke birikiyor”, “gece elbet güne döner” vb. sözler ajitatif olman›n ötesine geçemiyor. Evet öfke birikiyor, ama bu öfke faflizm taraf›ndan amac›ndan sapt›r›larak statlarda tribün terörü, sokakta linç giriflimleri vb. olarak ortaya ç›k›yor. Fakat art›k cuntan›n yaratt›¤› karanl›¤› parçalayabilecek güce sahibiz. Dünden farkl› olarak bugün elimizde daha önce olmayan bir fley, iflçi s›n›f›n›n devrimci partisi var, onun devrimci program› var!..

YÖK’e, ticari e¤itime ve faflist sald›r›lara karfl› üniversitemizi savunaca¤›z! 12 Eylül karfl›devriminin 25. y›l› vesilesiyle Taksim Galatasaray Postanesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Ekim Gençli¤i olarak örgütledi¤imiz bas›n aç›klamas›nda: “Ancak 12 Eylül’ün as›l faturas› tek bafl›na o gün yap›lan iflkence, katliam ve yasaklar de¤ildir. Karfl›devrimin as›l faturas›n› 1980 y›l›ndan bu yana biz genç kuflaklar ödedik ve ödemeye devam ediyoruz. Depolitizasyon ve her türden gerici ideoloji ile beyni buland›r›lmaya çal›fl›lan biz gençli¤iz! YÖK’ün bask›c› üniversitelerinde okuyan, paral› e¤itim sald›r›s› ile karfl›laflan biz gençli¤iz! 25 y›ld›r gazete satt›¤›, afifl ast›¤› için sokak ortas›nda kurflunlanan, F tiplerinde tecrit edilen biz gençli¤iz! Sokak eylemlerinde polis terörü ile karfl›laflan yine biz gençli¤iz! Tüm edimleri soruflturmalarla engellenmeye çal›fl›lan biz gençli¤iz! 12 Eylül’ün 25 y›ld›r hedefi biz gençli¤iz! Gençlik bugün bu tabloya isyan ediyor, özgürlük ve gelecek için mücadeleyi seçiyor! 12 Eylül’ün 25. y›l›nda üniversitelerimizi çetelere ve tüccarlara teslim etmeyece¤imizi hayk›r›yoruz! YÖK’e, ticari e¤itime ve faflist sald›r›lara karfl› üniversitemizi savunaca¤›z!” denildi. “Ayr›ca Darbeci generallere ise buradan iki resim gönderiyoruz” denerek, bas›n aç›klamam›z› gençli¤in mücadele kararl›l›¤›n›n, özgürlük isteminin resmi olarak gönderip, ard›ndan Kenan Evren flahs›da darbecilere onlar›n katliamlar›n›n resmi gönderildi. Alk›fllarla son bulan bas›n aç›klamas›nda “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!”, “Sermayesiz bir ülke, YÖK’süz üniversite istiyoruz!” sloganlar› at›ld›.

E k i m G e n ç l i ¤ i

‹stanbul Ekim Gençli¤i

17


22 ilden yola ç›kan iflgal karfl›tlar› emperyalizme ve kirli politikalar›na karfl› yürüdü...

“‹ncirlik Üssü kapat›ls›n!”

E k i m G e n ç l i ¤ i

18

22 ilden yola ç›karak iflgale ve emperyalizme karfl› ‹ncirlik Üssü’nün kapat›lmas› talebi ile yaklafl›k 800 kiflinin kat›ld›¤› bir eylem gerçeklefltirildi. Kitle ‹ncirlik Üssü’ne 400 metre yaklaflt›ktan sonra ortak pankart aç›larak yürüyüfle baflland›. Yolun bir taraf› trafi¤e tamamen kapat›ld›. Kolluk güçlerinin “trafi¤i aç›n” uyar›lar›na karfl› kararl› bir tutum sergileyen kitle geri ad›m atmayarak yürüyüfle devam etti. ‹ncirlik Belediyesi’nin hemen girifline jandarma yo¤un bir y›¤›nak yapm›flt›. Ayn› zamanda ‹ncirlik’in çevresi de çevik kuvvet taraf›ndan korunuyordu. Jandarma barikat›n›n önüne gelindi¤inde sloganlarla yürüyüflün anlam›n› ifade eden bir konuflma yap›ld›. ‹ncirlik Üssü’nün suç seceresi okundu. Bas›n aç›klamas›nda flunlar söylendi: “Bizler 22 ilden yola ç›kan emperyalistlerin iflgalci politikalar›na karfl› halklar›n onurlu direniflinin gücünü ve tüm Ortado¤u ve dünyan›n ezilen, sömürülen halklar›n›n öfkesini kuflananlar yürüyüflümüzün 3. gününde ‹ncirlik’teyiz. ABD’nin ve emperyalistlerin katliamc› sald›r› üslerinden birisi olan ‹ncirlik önüne do¤ru il il büyüyen konvoyumuzla geldik. Geldik! ‹l il yürüyerek geldik. Çünkü biz 50 y›ld›r ölüm kusan Amerikan savafl silahlar›n›, Amerikan askerlerini, Amerikan üslerini istemiyoruz. Geldik! Çünkü biz ‹ncirlik Üssü kapat›ls›n istiyoruz. Geldik! Hiroflima-Nagazaki’de, Afganistan’da, Filistin’de ve Irak’ta dünyan›n pek çok yerinde katledilen binlerce insan›n dudaklar›ndan yükselen ‘Katil Amerika ülkemizden defol!’ slogan›n› hayk›rmak için geldik. Geldik! Çünkü biz emperyalistleri ülkemizde konumland›ran, iflgale destek veren, yeni iflbirlikçi politikalarla fiakirpafla Havaliman›’n› NATO üssü haline getirenler ve ‹ncirlik Üssü’nün kullan›m alan›n› geniflleterek emperyalist katliamc›l›¤a yatakl›k edenlere karfl› bu halk›n da bir sözü ve gücü var demek için geldik. ‹ncirlik Üssü tarihi boyunca Ortado¤u halklar›na ölüm kusan planlar›n yap›ld›¤› bir askeri Amerikan üssüdür. Kendi onurumuz ve gelece¤imiz için, dünyan›n sömürülen ve ezilen halklar›na çektirilen ac›lar için, daha iyi ayd›nl›k ve özgür yar›nlar için: Katil Amerika ülkemizden defol! ‹ncirlik Üssü kapat›ls›n!” Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kat›l›mc›lar k›sa konuflmalar yapt›lar. Yürüyüfl esnas›nda geçti¤imiz tüm illerde 30 ile 45 dakikay› bulan fiili eylemler gerçeklefltirdik. Halk›n ilgi oda¤› olduk. ‹llerde merkezi yerlere do¤ru gerçeklefltirdi¤imiz uzun yürüyüfller eylemin etki alan›n› da geniflletmifl oldu. Ayn› zamanda devrimci dayan›flma ve eylem birlikteli¤inin olumlu bir örne¤i oldu. Yürüyüfle Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu bileflenleri, Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu, Belediye ‹fl ‹stanbul 2 No’lu fiube, Tuzla Deri-‹fl, BES ‹stanbul 1 No’lu fiube, D‹SK Emekli-Sen ‹stanbul 2 No’lu fiube, Mersin, Adana ve Antalya flubeleri, ÇEM-DER Genel Merkezi, ÇHD Genel Merkezi, Genel-‹fl 2 No’lu Bölge, Genel-‹fl 3, 7 ve Trakya fiubeleri, Genel-‹fl Adana Bölge Temsilcili¤i, D‹SK Limter-‹fl, SES Mersin fiube, ‹zmir Belediye ‹fl 4 No’lu fiube, Belediye-‹fl Adana fiube, Hava-‹fl Adana fiubesi, Tüm Bel-Sen Adana fiubesi ve Maya kat›ld›. SODAP, ÇHD ‹stanbul fiubesi,

Emekli-Sen ‹stanbul 1, 3 ve 4 No’lu fiubeleri, Tekstil-Sen, Filistin Halk› ‹le Dayan›flma Derne¤i, KESK Antalya fiubeler Platformu destek verdi. Gözlemci olarak ise ‹HD ‹stanbul ve Mersin flubeleri kat›ld›.

Ekim Gençli¤i

Trabzon: “Kahrolsun ABD emperyalizmi!” “‹ncirlik Üssü kapat›ls›n!“ yürüyüflünün çal›flmas› Trabzon’da da yürütüldü. Çal›flmalar›m›z› imza kampanyas›yla bafllatt›k. ‹mza stand› için Meydan Park›’na baflvuru yap›lmas›na ra¤men meydan›n “6-10 Nisan’daki linç giriflimlerinden kaynakl› yasakl›” oldu¤u söylenerek izin verilmedi. Biz de sahilde Kanuni Park›’nda açt›k. Stand›m›z 20-26 A¤ustos tarihleri aras›nda aç›k kald›. Halktan olumlu tepkiler ald›k. Ayr›ca imza stand›nda bülten da¤›t›m› da yap›ld›. 20 A¤ustos günü Meydan Park›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. “‹ncirlik Üssü kapat›ls›n!” pankart›n›n aç›ld›¤› eyleme 20 kifli kat›ld›. Ayr›ca Uzun Sokak ve Marafl Caddesi’nde bildiri da¤›t›m› yap›ld›. 26 A¤ustos günü yap›lan bas›n aç›klamas› ile yürüyüfle destek verildi. Eylemde “Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “‹ncirlik Üssü kapat›ls›n!” sloganlar› at›ld›ktan sonra otobüsün kalkaca¤› yere kadar, Emperyal Caddesi boyunca önlüklerimizle, konuflmalar›m›zla bildirilerimizi da¤›tt›k.

Trabzon Ekim Gençli¤i


Linç giriflimleri...

“Vatandafl tepkisi” mi, faflist provokasyon mu? Türkiye kapitalizmini ay›rdeden temel bir özellik, gericilik e¤iliminin her dönem bask›n bir karakterde olmas›d›r. Türk burjuva devriminin en ilerici göründü¤ü dönemler dahi, ilericilere, komünistlere yönelik azg›n bask›, Kürtlere yönelik ulusal bask›, Anadolu’nun Türklefltirilmesi politikas› vb. bu gericilik e¤iliminin ifadesidir. Türkiye’de ilerici toplumsal uyan›fl› da önceleyen bir geçmifli olan Kürt ulusal hareketi, 1980’li y›llar›n ortalar›nda bir kez daha yükseldi ve Türk sömürgecili¤ini tehdit etmeye bafllad›. ‹flkenceyle, provokasyonla, zindanlarla, toplu katliamlarla, zorunlu göçlerle teslim al›namayan Kürt halk›, ‹mral› teslimiyeti sonras›nda yaflanan süreçle denetim alt›na al›nm›fl görünüyordu. Ancak, AB’ye uyum sürecinde bir tak›m k›r›nt› haklarla tatmin edilmeye çal›fl›lan Kürt halk›, özellikle son dönemde sömürgeciler için yeniden ciddi bir bafl a¤r›s› oldu. Newroz eylemleri sonras›nda devlet provokasyonunun bu denli gözle görülür biçimde gündeme gelmesi, burjuva iktidar›n ulusal hareketin yükselmesi ihtimalinden duydu¤u korkunun ifadesidir. Bu sald›r›n›n niteli¤i, burjuva devletin mayas›ndaki gericilik e¤ilimini ve provokatif tutumu aç›kça gözler önüne sermifltir. Sald›r› bizzat burjuva gericili¤in en temel kurumu Genelkurmay taraf›ndan yönetilmektedir. Newroz sonras›nda bizzat Genelkurmay aç›klamalar›yla fitili atefllenen sald›r› dalgas›, insanl›k d›fl› uygulamalarla Kürt halk› ve ilerici–devrimci güçlere yönelmifl, iki halk birbirine aç›kça düflman edilmek istenmifltir. Bu afla¤›l›k sald›r›lar›n bir aya¤› da linç giriflimleridir. Newroz sonras›nda Trabzon’da bafllayan, Türkiye’nin çeflitli illerine yay›lan, U¤ur Kaymaz davas›nda yeniden canlanan, Seferihisar ve Ayval›k’ta yaflananlar›n ard›ndan yine Trabzon-Maçka’da yaflanan, gerilla cenazelerinde, en nihayet Gemlik yürüyüflü s›ras›nda ülke genelinde ve özellikle Bozüyük’te gerçekleflen sald›r›larla Kürt ve Türk halk› aras›na düflmanl›k tohumlar› ekilmeye çal›fl›lmaktad›r. Linç giriflimleriyle, sözde halk›n tepkisine maruz kalan ilericiler, devrimciler, Kürt halk› flahs›nda toplumsal muhalefetin kendisi teslim al›nmaya, hareketsiz k›l›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Devletin her dönem kulland›¤› faflist çeteler bu sald›r›larda özel olarak kullan›lm›flt›r. Bu çeteler, burjuva medyan›n özel çabas›yla “bölücülere tepki gösteren

vatandafllar” k›l›¤›na sokulmufllard›r. Son olarak Bozüyük’te yaflananlar, faflist çetelerin tasmalar›n›n iyiden iyiye çözüldü¤ünü, hatta yeni Mad›maklar’› hedeflediklerini gösteren bir sald›r› olmufltur. Sald›r›lar sadece sivil faflistlerin de¤il, ordu ve polisin de etkin rol oynad›¤› birer gösteri gibi yaflanm›fl, bu sözde “halk” tepkisinin örgütlenmesinde devletin bu zor ayg›tlar›n›n belirgin rolü gizlenememifltir. Trabzon’dan Bozüyük’e kadar tüm sald›r›larda polis ve ordu güçleri ya ortaya ç›kmayarak, ya da bizzat sald›r›y› yönlendirerek/k›flk›rtarak etkin bir rol oynam›fllard›r. Bu, devletin son derece planl› bir sald›r›s›yla karfl› karfl›ya oldu¤umuzu göstermektedir. A¤z› salyal› faflist çetelerden Genelkurmay aç›klamalar›na, de¤ifltirilmesi düflünülen Terörle Mücadele Yasas›’na dek toplam siyasal tablo, devrim cephesinin topyekün bir sald›r›yla karfl› karfl›ya oldu¤unu gösteriyor. Bu sald›r› bugün özel olarak Kürt emekçilerini hedef almaktad›r. Linç sald›r›lar› Kürt ulusal hareketinin ezilmesi politikas›nda özel olarak öne ç›kar›lmaktad›r. Türkiye burjuvazisinin tarihi bu konuda son derece lekelidir. Y›ldönümü vesilesiyle bir kez daha gündemleflen 6-7 Eylül olaylar› bunun bir baflka örne¤idir. Bugün bizzat generallerinin a¤z›ndan bunun nas›l “muhteflem” bir kontr-gerilla operasyonu oldu¤u itiraf edilmektedir. Bozüyük sald›r›s› ve di¤er linç giriflimleridir de bundan çok farkl› de¤ildir. Türkiye kapitalizmi çözümsüzlük içerisinde debelenmekte, Kürt sorununu yat›flt›racak k›r›nt›lar verme gücü dahi gösterememekte, çareyi provokasyonlarda ve düflmanlaflt›rma politikalar›nda bulmaktad›r. Kürt halk›n›n ulusal özgürlük ve eflitlik özlemi sömürgecilik s›n›rlar›n› zorlad›¤› ölçüde, sald›r›lar daha da sertleflecek, daha kirli provokasyonlar gündeme getirilecektir. Kürt halk›n›n ulusal özgürlük ve eflitlik mücadelesine en etkin destek, tüm milliyetlerden iflçi ve emekçilerin devrimci s›n›f savafl›m› çerçevesinde sermaye iktidar›n›n karfl›s›na ç›kmas›yla verilebilir. Sermaye iktidar›n›n inkarc› çözümüne karfl› iflçilerin birli¤i halklar›n kardeflli¤i çizgisinde yükseltilecek devrimci mücadele, halklar aras›na düflmanl›k tohumlar› ekme politikas›na karfl› da en büyük panzehir olacakt›r.

E k i m G e n ç l i ¤ i

19


“Ayd›nlar”, Diyarbak›r, Gemlik...

Kürt halk› özgürlük ve eflitlik istiyor! E k i m G e n ç l i ¤ i

20

Son birkaç ay içinde yaflanan geliflmeler Kürt sorunu tart›flmas›n› tekrar canland›rd›. PKK’nin yo¤unlaflt›rd›¤› silahl› eylemler, Genelkurmay taraf›ndan yap›lan tehditkar aç›klamalar ve bunu takip eden yetki artt›r›m› talepleri TMY’de içerik geniflletme çabalar›, baz› “ayd›nlar›n” dile getirdikleri hassasiyetler ve Erdo¤an ile görüflmeleri, son olarak da Erdo¤an taraf›ndan gerçeklefltirilen Diyarbak›r gezisi... Tabii tüm bu geliflmelerle beraber yeniden ‘90’lar›n serh›ldanlar›na evrilme e¤ilimi gösteren Kürt emekçi s›n›flar›ndaki yükselen hareketlenme. Sermaye düzeni bu süreçten önce, bilhassa ‹mral› teslimiyetçili¤i vas›tas›yla Kürt emekçilerinin devrimci dinamizmini büyük oranda pasifize etmeyi baflard›¤›n› ve böylece Kürt sorununu büyük ölçüde denetim alt›na alabildi¤ini düflünmekteydi. Ancak geliflen süreç, bizlere sermaye düzeninin kendine güvenini bir hayli yitirdi¤ini, elinde ‹mral› teslimiyetçili¤i gibi büyük bir imkan olmas›na ra¤men inisiyatifi yitirme pani¤i yaflayabildi¤ini ve hatta bu soruna paralel olarak kendi içinde de zaman zaman çatlaklar oluflabildi¤ini gösterdi. ‹nisiyatif kayb›n› askeri alandan çok, aslolarak Kürt emekçilerinin kurulu düzende kabul edilebilir s›n›rlar içerisinde, yani “milli” politikalar çerçevesinde tutulmas›nda yaflayan sermaye düzeni, meseleyi kendince bu “bilinç aç›kl›¤›nda” ele almaktad›r. Gelinen nokta aç›kça sermaye iktidar›n›n bir ç›kmaza sürüklendi¤ini göstermekle birlikte, hala heterojen bir yap›ya sahip olan ancak büyük oranda alt s›n›flara dayanan Kürt ulusal hareketini kültürel haklarla ve anayasal reformlarla avutmak ve emperyalist-kapitalist sistemle bütünlefltirmek isteyen ‹mral› teslimiyetçili¤inin de vard›¤›-varaca¤› baflar›s›zl›¤a iflaret etmektedir. Kendi içinde dört bir yana dallan›p budaklanan bu sorunu ele al›rken öncelikle son dönem gündemi bir hayli meflgul eden Erdo¤an-“ayd›nlar” görüflmesini ve Erdo¤an’›n hükümete

geldi¤inden bu yana gerçeklefltirdi¤i ilk Diyarbak›r gezisini, yaflanan geliflmeler ekseninde incelememiz gerekiyor.

‘Ayd›nlar’›n hassasiyetleri ve Erdo¤an’›n Diyarbak›r mesajlar› 16 Haziran 2005 tarihinde 151 ‘ayd›n’ bir araya gelerek haz›rlad›klar› bildiriyi kamuoyuna sundular. Bildiride, “PKK’den silahl› eylemlerine derhal ve önkoflulsuz son vermesi” isteniyor, hükümete de daha liberal bir görüntü sergilemesi önerisi getiriliyordu. Bu bildirinin ard›ndan 10 A¤ustos tarihinde ise bu kez “ayd›nlar” ad›na 10 temsilci Erdo¤an ile meseleyi görüflmek için bir araya geldiler. Görüflme sonras›nda heyetin sözcüsü ‹st. Tabip Odas› Bflk. Gencay Gürsoy “PKK’ya sesleniyoruz. Silahl› eylemlere derhal ve önkoflulsuz son verilmelidir.” dedi ve baflbakan›n kendileriyle hemfikir oldu¤unu söyledi. Kürt sorununu sadece ekonomik ve kültürel boyutlar› olan bir çözüme indirgemeye çal›flan, Kürt halk›n›n siyasal istemlerinden söz etmeyen, y›llarca süren ve art›k ‘milli’ bir politika olmufl imha ve inkar politikas›n› teflhir etme kayg›s› gütmeyen, egemen ulusun her alanda zoraki bask›nl›¤›n› meflru gören, ancak demokrat, solcu hatta sosyalist geçinen bu “ayd›nlar”, AKP’yi de sorunun çözülmesinde adeta bir ‘demokrasi havarisi’ olarak görmektedirler. Kurulu düzenin s›n›rlar› içerisinde hareket etmenin d›fl›na ç›kmayan, düzenle karfl› karfl›ya gelebilece¤ini anlad›¤› anda çark edip kuru bir ‘demokrasi’den dem vuran, böylece etliye-sütlüye bulaflmadan kolay›ndan ‘ayd›n’ olabilen ve bunun ‘forsundan’ yararlananlar görüflme sonras› görevlerini yerine getirmenin verdi¤i huzurla olsa gerek hükümeti cilalamaktan geri durmad›lar. Bu görüflmeden hemen iki gün sonra ise Erdo¤an’›n Diyarbak›r ziyareti gerçeklefltirildi. Burada asl›nda bir fley


söylemeyip kuru demagoji yapan Erdo¤an, bilindik devlet politikas›n› allay›p pullayarak sundu sadece: “Bu sorunun –Kürt sorununun- çözümü tek devlet, tek millet, tek bayrak çerçevesinde demokratikleflme ile mümkündür.” Bu geliflmeleri takiben yapt›¤› aç›klamayla PKK, Erdo¤an’›n giriflimini olumlu buldu. DEHAP ile DTH de kimi yetersizliklere ra¤men Erdo¤an’›n giriflimini olumlu ve de¤erlendirmeye al›nmas› gereken bir giriflim olarak nitelendirdiler. Bununla beraber PKK bir iyi niyet göstergesi olarak bir ayl›k silah b›rakma karar› ald›¤›n› aç›klad›. Erdo¤an’›n Kürt sorunu konusundaki söylemlerinden sonra, geçmiflte, yetmifl y›la yak›n bir inkar politikas›n›n ard›ndan, Demirel taraf›ndan dile getirilen “Kürt realitesini tan›yoruz” sözleri ile Özal’›n federasyondan da sözeden yaklafl›mlar› geldi hemen herkesin akl›na. Daha üç ay öncesine kadar Kürt sorununu yok sayan, onu “sanal bir sorun” olarak nitelendiren ve hatta laubali bir tav›rla “Siz düflünmezseniz böyle bir sorun olmaz” diyebilen Erdo¤an, birden Kürt sorunu vard›r diye bir aç›klama yapma gere¤i duymufltur. Bunu tek bafl›na bir iyi niyet göstergesi olarak alg›lamak sorunu daha bafltan yanl›fl kavramak olacakt›r. Sa¤l›kl› ve do¤ru bir sonuca varabilmek için sorunu tüm yanlar›yla irdeleyebilmek gerekmektedir. Zira komünistlerin konuya iliflkin de¤erlendirmelerinde de belirtildi¤i gibi; “Kürt sorunu burada, bu tart›flman›n kayna¤› de¤il yaln›zca malzemesi durumunda. Tart›flman›n kayna¤›nda, egemen s›n›f bünyesindeki bölünme ve bunun ürünü iktidar çekiflmesi var.”(Sermaye Düzeninin Kürt Sorununda Tarihi Çözümsüzlü¤ü, K›z›l Bayrak, 9 Eylül 2005 Say›: 34) Bununla beraber sermaye düzeninin Kürt sorununu ele al›flta yaflad›¤› inisiyatif kayb›n›n ve buna paralel olarak hem sermaye iktidar›n›n hem de ‹mral› teslimiyetçili¤inin yaflad›¤› ç›kmaza sürükleniflin, bunun Genelkurmay’›n aç›klamalar›yla ve Kürdistan’›n di¤er bölgelerindeki (Irak-‹ran-Suriye)

geliflmelerle ve emperyalist politikalarla iliflkisinin çok yönlü bir biçimde incelenmesi gerekmektedir.

Gemlik yürüyüflü ve faflist provokasyon dalgas› ‹mral›’daki tecridi protesto etmek için Türkiye’nin her yan›ndan Gemlik’e yürümeyi hedefleyen Kürtler’e karfl› yap›lanlar düzenin gelinen yerdeki aczini sergilemesi aç›s›ndan ibret vericidir. ‹nkar ve imha üzerine kurulu devlet politikas›, tatminsizli¤i süren Kürt halk›n›n mevcut motivasyonlarla yapaca¤› ç›k›fllara karfl› geleneksel faflist yöntemlerini devreye sokmaktad›r. Bozüyük’te yaflanan ve tümüyle devlet kontrolünde olan sald›r›, Siirt ve Düzce’de emekçilerin katledilmesi bunun göstergesidir. Devlet hala tümüyle dizginlemeyi baflaramad›¤› Kürt emekçi kitleleri karfl›s›nda düflmanl›¤› ve kudurgan flovenizmi körüklüyor. Bunun arkas›nda inkar ve imha politikalar›n›n iflas› ve bundan do¤an acz vard›r. Soka¤a sal›nan gözü dönmüfl gerici-faflist güruhun ipleri ise tümüyle devlete ba¤l›d›r. Öyleyse öne ç›kan düflman ilk elden faflist çeteler gibi görünse bile sorun buraya daralt›lmadan ele al›nmal› ve mücadele sömürgeci sermaye devletine yöneltilmelidir. Beraberinde flovenizme karfl› her alanda etkin bir mücadele hedeflenmeli, Kürt halk›n›n hakl› ve meflru talepleri sahiplenilmeli ve savunulmal›d›r. Gençlik, ezilen Kürt halk› ile beraberli¤ini güçlendirmeli, halklar›n kardeflli¤i ve özgürlük bayraklar›n› daha da yükseltmelidir.

K. Tunç

E k i m G e n ç l i ¤ i

21


Liseli gençlik mücadelesinde yeni dönem

E k i m G e n ç l i ¤ i

Yeni bir ö¤renim dönemi bafll›yor. Liseli gençli¤in sermaye iktidar›n›n yo¤un sald›r›lar›yla karfl›laflt›¤› bir yaz dönemini geride b›rak›yoruz. Y›llard›r yerinde duran sorunlar, yaz sürecinde “e¤itimde reform” ad› alt›nda yap›lan düzmece de¤iflikliklerle beraber kat be kat derinleflmifl, liseli gençli¤in tüm sorunlar›n›n üst bafll›¤› durumundaki geleceksizlik mahkumiyeti, hiçbir gösteriflli cümleyle üstü örtülemeyecek bir hal alm›flt›r. Yine sonuçlar› yaz dönemi aç›klanan ÖSS ve OKS s›navlar› e¤itim sisteminin üzerinde durdu¤u temelin ne denli çürük oldu¤unu a盤a ç›karm›flt›r. Burjuva e¤itim sisteminden yükselen küf kokusu art›k yok say›lamayacak bir hal alm›flt›r, çürümenin geldi¤i düzeyin üstü düzen cephesinden dahi örtülememektedir. Yaza damgas›n› vuran yasal düzenlemelerle liseler 4 y›la ç›kart›lm›fl; ÖSS, ö¤rencileri dershaneye dünden daha fazla muhtaç edecek bir biçimde bir kez daha de¤ifltirilmifl; meslek lisesi mezunlar›n›n katsay›lar› düflürülmüfltür. Bu düzenlemelerle e¤itimde f›rsat eflitsizli¤i derinleflirken, bir yandan da bu eflitsizli¤i gidermenin formülü bulunmufltur: Liselerin isimleri de¤ifltirilmifl ve sanki müfredat de¤iflmeden, nitelikli bir e¤itim kadrosu oluflturulmadan salt isim de¤ifliklikleriyle e¤itimde f›rsat eflitsizli¤i afl›labilecekmifl gibi, bir sürü liseye Anadolu lisesi olma payesi da¤›t›lm›flt›r. Görüldü¤ü gibi sorunlar derinleflmifl ve düne oranla daha yak›c› bir hal alm›flt›r. Tam da bu yüzden yeni bir ö¤renim dönemine bafllarken liseli genç komünistler, bu sorunlar›n politik faaliyet aç›s›ndan yaratt›¤› imkanlar› görebilmeli, de¤erlendirebilmeli ve liseli gençli¤i gençlik hareketinin bir öznesine dönüfltürecek müdahaleleri yapabilmenin yol ve yöntemlerini gelifltirebilmeliler. Bu aç›dan liseli genç komünistler, toplumsal muhalefetin ve ondan do¤rudan etkilenen liseli gençli¤in bugünkü tablosunu kavramal›, gelinen süreçte liseli gençli¤i mücadeleye kazanman›n bilinç aç›kl›¤›na sahip olmal› ve güncel sorumluluklar›n› tam da bu iki nokta üzerinden tan›mlamal›lar.

Geçen senenin tablosu ve liseli gençlik çal›flmam›z Geçti¤imiz seneye göz att›¤›m›zda, gençlik hareketinin tablosunun önceki senelere oranla büyük bir farkl›l›k tafl›mad›¤›n›, taban›ndaki daralma ve kitlelerden kopukluk sorununun oldu¤u yerde durdu¤unu söyleyebiliriz. Y›llard›r bir s›n›r›n ötesine geçemeyen toplumsal muhalefet ve salt üniversiteli gençli¤e daralm›fl gençlik hareketinin yaflad›¤› t›kan›kl›k göz önüne al›nd›¤›nda, liseli gençlik mücadelesinin bu iki alandan beslenme ve güçlenme kanallar›n›n t›kanmas›n›n yan› s›ra, bu alanlardaki dura¤anl›ktan olumsuz etkilenmesi de kaç›n›lmaz oluyor. Liseli gençlik hareketi y›llard›r yaflad›¤› daralmay› aflmakta güçlük çekiyor. Yeri gelmiflken belirtmekte fayda var; liseli gençlik hareketi d›fl etkenlerle kendi efli¤ini yükseltme flans›na sahip olmad›¤› gibi, bu alanda yürütülegelmifl faaliyetlerin politik ve pratik yönelimleri de büyük oranda sorunu aflmak çabas›ndan öte kadro devflirmek

22

çabas›na kilitleniyor. Bu bak›fl bir iki siyasal gruba ait olmay›p, daha genel bir yönelimi ifade etti¤inden d›fl etkenlerle yükselme imkan› bulamayan liseli gençlik hareketinin kendi iç dinamiklerini yaratabilmesinin de önü büyük oranda t›kanm›fl oluyor. Geçen seneyi veri alarak konufltu¤umuzda, liseli gençlik mücadelesi üzerine önceki senelerden farkl› olarak söyleyebilece¤imiz yeni bir fley yok. Bir iki yerelde anlaml› deneyimler yaflanmakla beraber, bu deneyimler de eylemsel birlikteliklerin ötesine geçemedi. (Örne¤in ‹stanbul 6 Kas›m’›na liseli gençli¤in ayr› bir pankartla kat›lmas›, yine ‹stanbul’un çeflitli liselerinde birkaç liseli gençlik örgütlenmesinin ortak bas›n aç›klamalar› örgütlemesi gibi) Bu deneyimler eylem birlikteliklerine s›k›flm›fl olmakla beraber birer ilk ad›m olmalar›ndan dolay› bizce bir anlam ifade ettiklerini görebilmek gerekiyor. Liseli genç komünistler cephesinden liseli gençlik mücadelesinin temel sorun alanlar› büyük oranda tespit edilebilmifl ve özellikle alan›n bir kadro devflirme alan› de¤il, aksine ›srarl› ve sürekli bir faaliyetle politiklefltirilmesi gereken temel bir alan oldu¤u gerçe¤i bilince ç›kart›lm›flt›r. Ancak yine geçti¤imiz seneyi veri ald›¤›m›zda, alana dönük politika üretmek, bu politikay› alanda bir faaliyete dönüfltürmek noktas›nda kimi yerellerimizde baflar›l› ad›mlar at›labildiyse de, henüz bunu genelleflmifl bir çal›flma tarz›na dönüfltürebilmifl de¤iliz. Yan› s›ra politikay› alana tafl›mada anlaml› örneklere sahip oldu¤umuz yerellerde de liseli gençlik çal›flmas›n›n yeni ve özgün zorlanma alanlar› ile karfl› karfl›ya kald›¤›m›z aç›k. Ancak sonuçlar›ndan ve zaaf alanlar›ndan ba¤›ms›z, geçti¤imiz bir sene liseli gençlik çal›flmam›z aç›s›ndan anlaml› deneyimlerin biriktirildi¤i bir dönem olmufltur. Zira çal›flma alan›na politik bir yöntem ve söylem bütünlü¤ü ile yaklaflma bilincine ulaflmak ve kimi yerellerde art›k bunu bir reflekse dönüfltürebilmifl olmak küçümsenemeyecek bir ad›md›r. Liseli gençlik çal›flmam›z›n bir y›l içerisinde edindi¤i deneyim bununla da s›n›rl› de¤ildir. Liseli gençlik çal›flmam›z›n örgütsel ayaklar›n›n görece oturdu¤u kimi yerellerimizde belirli bir periyoda oturtulabilmifl bültenler, her gündeme iliflkin ç›kart›lan afifl ve bildiriler, çal›flmalar›n henüz bafllad›¤› illerde güçlü ilk ad›mlar›n at›labilmifl olmas›, geçen seneden bugüne kalan birikimlerin küçük bir k›sm›d›r. Bu birikimler göz önüne al›nd›¤›nda, yeni dönem liseli gençlik faaliyetimiz aç›s›ndan bir geliflmeye konu edilebilmelidir. Bu, bir temenni olman›n ötesinde, liseli genç komünistlerin omuzlar›na binmifl a¤›r bir görevin hat›rlat›lmas›d›r da. Zira bugün gelinen yerde liseli gençli¤in tafl›d›¤› mücadele dinamikleri art›k toplumsal muhalefet aç›s›ndan dün oldu¤undan daha önemlidir. Üniversite kap›s›ndan girebilen iflçi ve emekçi çocuklar›n›n say›s›n›n gün geçtikçe azald›¤› yerde, bizim iflçi ve emekçilerin çocuklar›na ulaflabilece¤imiz en temel alanlar aç›k ki liselerdir. Sald›r›lar›n düne oranla daha yak›c› sorunlar› beraberinde getirdi¤i ve liseli gençli¤in gün geçtikçe daha fazla umutsuzluk batakl›¤›na itildi¤i göz önüne al›n›rsa, bugün halihaz›rda var olan liseli gençlik mücadelesinin kendi potansiyelini yans›tmaktan oldukça uzak oldu¤unu söylemek durumunday›z.


Liseli genç komünistler hem liseli gençlik çal›flmas›n›n tafl›d›¤› önem, hem de içinde bar›nd›rd›¤› imkanlardan dolay›, yeni dönemi kazanmak sorumlulu¤u ile karfl› karfl›yad›r.

Yeni dönemde liseli gençlik mücadelesinin gündemleri Son yasal düzenlemelerle beraber iyiden iyiye derinleflen e¤itimde f›rsat eflitsizli¤i liseli gençli¤in önümüzdeki dönemde en temel gündemi olmak durumundad›r. Liseler aras›ndaki nitelik farkl›l›klar›, üniversite e¤itiminin ekonomik güce orant›l› olarak belirli bir kesime bahfledilmifl olmas›, f›rsat eflitsizli¤inin en temel bütünleyeni paral› e¤itim sald›r›s› liseli gençlik çal›flmas› ördü¤ümüz tüm yerellerde temel birer gündem olarak ifllenmek zorundad›r. Zira kapitalist toplumun s›n›f çeliflkisinin liseler düzlemindeki yans›mas› olan bu sorunlar, liseli gençlerin bu çeliflkiyi kavrayabilmelerinin de en temel arac› olacakt›r. Yine burjuva e¤itim sisteminin kendisinin teflhiri de bu noktada büyük bir önem tafl›maktad›r. E¤itim müfredat›n›n gerici ve anti-bilimsel yanlar› döne döne çal›flmaya konu edilebilmeli ve yan› s›ra e¤itim sistemi yöntemsel planda da elefltirilebilmelidir. Liseli gençli¤in ilk bak›flta görülebilecek olan bu içsel gündemlerinin güçlü bir politik faaliyete konu edilmesi, beraberinde kapitalist sistemin teflhirinin yap›lmas› anlam›na da gelecektir. Emperyalist iflgal, yoksulluk, y›k›m gibi d›flsal gündemlerin liseli gençlik içerisinde dolays›z bir etki ve ilgi yaratt›¤› geçmifl deneyimlerden bilinen bir gerçektir. Bu konular da öne ç›kt›¤› her dönemde çal›flma içerisinde bir yer tutabilmelidir. Ancak bu gündemler hiçbir biçimde liseli gençli¤in içsel gündemlerinin yerine ikame edilmemeli, bu noktada özellikle çok yönlü bir politik faaliyetin örülebilmesi yetene¤i kazan›labilmelidir. Bir baflka önemli noktan›n daha üzerinde durabilmek gerekiyor; liseli gençli¤i hedef alan sald›r›lar hiçbir dönemde salt e¤itim alan›yla s›n›rl› kalmamaktad›r. Sermaye düzeni özellikle bu genç beyinleri biçimlendirip, kendi ç›kar›na uygun bir hale getirmeyi hedeflemektedir. Bu aç›dan liselerde yürütece¤imiz faaliyet içerisinde devrimcili¤i yaflam içerisinde futbolculu¤a, kariyere, pop-starl›¤a karfl› güçlü bir alternatif olarak koyabilmek herhangi bir alanda oldu¤undan çok daha önemlidir. Devrimcili¤in ne oldu¤unu, nas›l oldu¤unu anlatabilmek amac›yla çeflitli araçlar üretilmeli, etkinlikler yap›labilmelidir. Bu noktada lisede faaliyet yürüten her bir yoldafl›m›z üzerinde büyük bir sorumluluk hissetmeli, zira ifl liselilere devrimcili¤in ne oldu¤unu anlatmak oldu¤unda, bunun en güçlü ve etkileyici yolu, do¤all›¤›nda bunu anlatma çabas›ndaki yoldafl›n kendi kimli¤i ve yaflant›s›yla d›flavurduklar› olacakt›r. Yukar›da k›sa bir biçimde özetlemeye çal›flt›¤›m›z gibi, yeni dönemde liseli gençlik çal›flmam›z çok yönlü bir faaliyeti yürütmek zorunlulu¤u ile karfl› karfl›yad›r, bir yandan e¤itimde f›rsat eflitsizli¤ini güncel örnekleriyle bir politik faaliyete konu ederken, di¤er yandan ülke ve dünya gündemlerini alana tafl›yabilmeli, ve en önemlisi, bunlar› gerçeklefltirirken devrimci tarz ve yöntemlerden ödün vermemelidir. Çal›flmada kullan›labilecek araçlar›n üzerinde de k›sa bir biçimde durmak gerekiyor. Geçen senenin deneyimlerinin ortaya koydu¤u en temel veri, liseli gençlik çal›flmam›z› nicel planda gelifltirmek istiyorsak, ulaflt›¤›m›z her bir liselinin faaliyetimize kat›labilecekleri alanlar› yaratmak sorumlulu¤u ile karfl› karfl›ya oldu¤umuz. Bu aç›dan çeflitli düzeylerde bültenler, anket ve referandumlar liselerde s›k s›k ve yayg›n bir biçimde kullan›labilmelidir. Öte yandan, bir alan› politiklefltirmenin en temel gerekliliklerinden biri, alan› sürekli olarak politik faaliyetle

bo¤mak oldu¤u kadar, alanda belirli mevziler kazanmak oldu¤undan, bu noktan›n üzerinde de özel olarak durulabilmelidir. Liselerimizde idarenin kontrolünde olan yahut tamam›yla ba¤›ms›z ancak liselilerin bir araya gelmesini sa¤layan sosyal kültürel alanlar›n içerisine girip, etkin müdahalelerde bulunabilmek zorunday›z. Bu bir lisede edebiyat kolu olur, di¤erinde tiyatro kolu. Ancak böyle imkanlar›n oldu¤u yerellerimizde bu imkanlar›n üzerinden atlamamak, olmad›¤› yerellerde ise böylesi alternatifler yaratmaya çal›flmak çok önemlidir. Son olarak önümüzdeki sene her bir yereldeki lise çal›flmam›z›n özel olarak üzerinde durmas› gereken bir noktaya de¤inerek bitirmek istiyoruz. Liseli gençlik çal›flmam›z›n geçen sene ortaya ç›kt›¤› kadar›yla en temel zaaf alanlar›ndan biri meslek liselerine yönelmifl bir faaliyeti halihaz›rda örgütleyememifl olmas›d›r. Bu bir yan›yla eldeki imkanlarla iliflkilidir. Ancak eldeki s›n›rl› imkanlarla bu alana yönelmeye çal›flan alanlar›m›z›n da bir sonuç üretememifl olmas› bu zaaf›n kökeninde baflka bir kafa kar›fl›kl›¤› yatt›¤›na iflaret etmektedir. Öncelikle liseli genç komünistler meslek liseliler ile di¤er liseliler aras›ndaki ayr›m›n önemine dikkat etmelidirler. Birçok aç›dan sorunlar ayn› görülmekle beraber, meslek liselerinde okuyan ö¤renciler basit ifadesiyle liseli de¤il, genç iflçilerdir ve büyük ço¤unlu¤unun temel sorununu e¤itim sorunlar›ndan öte içinde bulunduklar› sömürü sistemi oluflturmaktad›r. Bu aç›dan meslek liselerine yönelik faaliyet yürütmeyi hedefleyen, bu imkanlara ulaflm›fl yerellerimiz, genel liseli gençlik çal›flmam›z ile meslek lisesi çal›flmam›z› en az›ndan belirlenen politikalar düzeyinde ayr›flt›rmak zorundad›rlar. Aksi halde ulafl›lacak kesim genel meslek liseli gençli¤i de¤il, meslek liseliler içerisinde hala gelece¤ini üniversite kap›s›nda aramaya devam eden s›n›rl› bir kesim olacakt›r. Bunun anlam› meslek liselilerin e¤itim sorunlar›n› politik faaliyete konu etmemek de¤ildir. Ancak bu konuyu ifllerken di¤er alan›n görmezden gelinmemesi, hatta çal›flman›n temeline genç iflçi olarak meslek liselilerin yaflad›klar› sorunlar›n oturtulabilmesidir. Bu noktada çeflitli alanlar›m›zda ç›kart›lan genç iflçi bültenleri en az›ndan yöntemsel planda ve sorunlar›n kavran›labilmesi aç›s›ndan önaç›c› olacakt›r.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Sonuç Yeni döneme güçlü bir bafllang›ç yapmak, çal›flmalar›m›z› planl› ve hedefli bir forma sokmay› gerekli k›lmaktad›r. Bulundu¤umuz her yerelde o yerelin özgün sorunlar›n› ve duyarl›l›klar›n› tespit etmeli, buradan hareketle çal›flmam›z›n temel yönelimlerini, hedeflerini ve araçlar›n› belirlemeliyiz. Yeni döneme güçlü bir bafllang›ç için, flimdiden yürütece¤imiz çal›flmalar›n içeri¤ini, araçlar›n› ve güçlerini somut bir planlama ile netlefltirmeliyiz. Planl› çal›flma elbette sonuç al›c› ›srarl› bir çaba ile birlefltirilmelidir. Toplumsal planda yaflanan ve sol hareket saflar›nda da yayg›nlaflan olumsuz atmosferin saflar›m›zda zemin bulmas›na izin vermemeliyiz. Belirledi¤imiz hedeflere ulaflmak için, yarat›c›, enerjik ve atak davranmal›y›z. Bütün bunlar›n yan› s›ra faaliyetimizi yürüten yoldafllar›m›z›n yeni dönem sorumluluklar›na uygun bir biçimde kendilerini donatmalar›, böylesi bir moral güç ve inançla yeni faaliyet dönemine ad›m atmalar› gerekmektedir. Planl›, hedefli, ›srarl› bir çal›flma, güçlü politikalar ve bu politikalar› alana tafl›yacak güçlü ve inançl› kadrolarla birlefltirildi¤inde, genç komünistlerin yeni dönemi kazanmalar›n›n önünde hiçbir engel kalmayacakt›r.

Liseli Ekim Gençli¤i

23


Genç komünistlerin deneyimlerinden...

‹flçi ve emekçi kitlelerle ba¤lar›m›z› güçlendiriyoruz E k i m G e n ç l i ¤ i

24

Uzun zamand›r düzenli olarak mahallede gazete sat›fl› yap›yoruz. Eskiden gazete satmak beni strese sokan bir iflti. Bu çekingenli¤im zamanla kayboldu, gazete satmak benim için çok do¤al bir ifl haline geldi. ‹lk gazete sat›fl›m da fazlas›yla olayl› geçmiflti. Tabii beni strese sokan yaln›z bu ilk olumsuz deneyim de¤ildi. ‹flçi-emekçilerle olan iliflkilerimin zay›fl›¤›, onlar›n dilinden anlay›p anlamayaca¤›m baflka bir sorundu. Ama as›l sorun çok farkl› bölgelerde farkl› zamanlarda düzensiz bir flekilde gazete sat›fllar›na kat›lmamd›. Bu benim bölgedeki iflçi-emekçilerle uzun soluklu ba¤ kurmam› engelleyen bir sorundu. Gazete satma ifline biraz “görev icab›” yaklaflmama neden oldu. Oysa bu sorunu çok daha kolay çözebilir, mahalle çal›flmas›nda daha fazla yol katederek iflçi-emekçilerle olan ba¤lar›m› güçlendirebilirdim. Bugüne kadar gençlik çal›flmas›nda yeralan bir genç komünist olarak, bir bölgede sürekli ve planl› bir çal›flmaya kat›lm›fl olsayd›m yaflad›¤›m s›k›nt›lar›n üstesinden daha kolay gelebilirdim. Geçmiflin olumsuz deneyimlerine ra¤men bu iflte mesafe almay› baflarabildim. Bunda devrim ve sosyalizm bilincimin geliflmesi, devrimcili¤i içsellefltirmem ve farkl› çal›flmalar üzerinden yo¤un bir kitle çal›flmas› yapmam›n katk›lar› gözard› edilemez. Eskiden kitlelere gitme konusunda s›k›nt›l› iken, flimdi kitle çal›flmas›n› devrimci yaflam›mda önemli bir deneyim olarak özümsedi¤imi düflünüyorum. Yeni insanlarla tan›flmal›, onlara mücadeleyi, kavgay› anlatmal›y›m, mümkünse onlar› bu iflin bir parças› haline getirmeliyim. Bu deneyimler üzerinden en son gazete sat›fl›nda yaflad›klar›m› sizlerle paylaflmak istiyorum. Akflam saatlerinde bir yoldaflla mahalleye do¤ru yola koyuluyoruz. Saflar›m›za yeni kat›lm›fl bir yoldaflla gazete sat›fl›n› bir ayd›r birlikte yap›yoruz. Edindi¤im deneyimleri hem yoldafla aktarma hem de pratik faaliyette mesafe kaydetmek sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yay›m. Eskiden yaflad›¤›m s›k›nt›lar ve yan›mda deneyimli bir yoldafl›n olmas›n›n beni rahatlatmas› akl›ma gelince gülümsüyorum. Daha önce tarama yapt›¤›m›z soka¤a gidiyoruz. Elimizde az gazete var, bu nedenle yeni bir tarama yapmak yerine gazetemizi daha önce alan düzenli iliflkilere götürüyoruz. Birkaç hafta önce gazetemizi alan ama art›k almayaca¤›n› söyleyen emekçi bir kad›ndan selam›m›z› esirgemiyoruz. Bugün için belki gazetemizi almaktan vazgeçmifl olabilir, ama bir gün bizim ne yapmak istedi¤imizi anlay›p bize destek olaca¤›ndan kuflku duymad›¤›m›z için rahat›z. Gazetemizi ö¤renci olan çocuklar› okuyordu, okumaktan s›k›ld›lar m› diye konufluyoruz yoldaflla.

Di¤er bir yere yöneliyoruz. Gazetemizi düzenli alan bir ev buras›. Bu kez kap› önünde birçok genç toplanm›fl. Burada fazla durmayaca¤›m›z› konuflmufltuk, ama bu kadar mahalleli genç toplanm›flken yar›m saat oturmadan ayr›lm›yoruz. Her zamanki gibi tuzu kuru bir genç durmadan konufluyor. Biz gene de konuflmalar›m›z› oradaki gençlerin ilgisini çeken bir flekilde sürdürmeye çal›fl›yoruz. Ortam›n kalabal›k olmas› kiminle daha çok ilgilenece¤imiz konusunda bir s›k›nt› yaratsa da, yine buralara gelerek bu iliflkileri bulaca¤›m›z için rahat›z. Güncel geliflmeler, mahalledeki y›k›m söylentileri vb. bir dizi konuda tart›flma yapt›ktan sonra gazetemizi düzenli okurumuza veriyoruz. Ayn› zamanda oradaki gençlerden biri gazetemizi al›yor. Ayak üstü bu mahalleli genci tan›maya çal›fl›yoruz. Birebir konuflma imkan›n› önden yakalayamam›za iç geçirip, yeniden karfl›laflmay› umarak bir baflka okurumuza yöneliyoruz. Havan›n güzelli¤inden olsa gerek herkes sokakta. Okurumuz yan›nda tekstil iflçisi olduklar›n› ö¤rendi¤imiz iki kifliyle birlikte kald›r›mda oturuyor. Biz de hemen sohbete kat›l›yoruz. Bu okurumuz y›llard›r bir flekilde mücadeleye kat›lm›fl, devrime ve sosyalizme olan ba¤l›l›¤›n› koruyan biri. Yan›nda bulunan bir iflçi önceden AKP’ye oy vermifl. AKP’nin iflçi-emekçilere yönelik sald›r›lar›na ra¤men AKP’yi yine de savunabiliyor. Konu 6. ay zamlar›na geliyor. Bu iflçi gene “zamm›m›z› ald›k” mealinde sözler ediyor. Okurumuz iflçi ise, “Önceden %25 zam verirlerdi, flimdi verdikleri %10’a tav m› oluyorsun” diye tepki gösteriyor. Arada küçük bir çocuk gelip bizden gazete al›yor. Biraz flafl›r›yoruz. Gazete daha önceden bahsetti¤imiz ö¤rencilere gidiyor. Bir okurumuzu gene kazanman›n sevincini paylafl›yoruz. Ama bu okurumuzla do¤ru-düzgün konuflma f›rsat› bulamad›k henüz. Haftaya bu okurumuza u¤ray›p bu aileyi yak›ndan tan›mal›y›z. Buradan ayr›larak baflka bir iflçi okurumuza yöneliyoruz. Geçen hafta burada epeyce oturdu¤um›z için bu sefer yaln›z gazete b›rakmay› tercih ediyoruz. En son okurumuza u¤ray›p çaylar›n› içiyoruz. Bir belediye iflçisi olan okurumuz ve yak›nlar›yla canl› bir sohbete dal›yoruz. Evde misafir olan tekstil iflçisi hala iflte. Sohbet daldan dala atlayarak devam ediyor. Nihayet ayr›lma vakti geliyor. Bir kez daha içimizin kavga s›cakl›¤›yla doldu¤unu hissediyoruz. Att›¤›m›z ad›mlar› daha da s›klaflt›rmal›y›z. Bu yakalad›¤›m›z iliflkileri daha gelifltirmeli ve onlar› mücadeleye katman›n yollar›n› bulmal›y›z. Bunlar› yapaca¤›m›zdan kuflkumuz yok.

‹stanbul’dan genç bir komünist


Pratik faaliyet üzerine gözlemler...

S›n›f devrimcili¤i yolunda bir ad›m! Genç komünistler olarak yaz faaliyetimizi iflçiemekçilerle kaynaflman›n bir vesilesi olarak de¤erlendirmeye devam ediyoruz. Son iki günde yapt›¤›m›z çal›flmalarla ilgili gözlemlerimi sizlerle paylaflmak istiyorum. Genç ‹flçi Bülteni’nin son say›s› ç›kt› ve iki günü bültenin da¤›t›m›na ay›rd›k. Genç komünistler olarak bu da¤›t›mlara etkin biçimde kat›ld›k. Bültenimizi ilk olarak Topkap› iflçilerine ulaflt›rd›k. Sabah 6:30’dan 08:00’e kadar yüzlerce iflçiye bültenimizi verdik. Bu kadar erken saatlerde da¤›t›m iflçilerin ilgisiyle karfl›lafl›yor. Ö¤len saatlerinde gene Topkap› bölgesindeydik. Bu kez Matbaac›lar Sitesi iflçilerine ve çevre iflyerlerinden ö¤le yeme¤ine ç›kan iflçilere da¤›t›m yapt›k. Akflam saatlerinde ise Kom ve Ayka fabrikalar›na da¤›t›ma ç›kt›k. Kom’da ajitasyon konuflmalar› eflli¤inde da¤›t›m yapt›k. Buradaki iflçiler bültenimize daha fazla ilgi gösteriyorlar. Ayka’da fabrika güvenli¤i da¤›t›m yapmam›z› engellemeye çal›flt›. Bundan önce nas›l da¤›t›m yapt›ysak bugün de yar›n da da¤›t›m yapaca¤›m›z›, bunu engellemeyeceklerini, istiyorsalar polis ça¤›rabileceklerini söyleyerek kararl› bir tutum gösterdik. Bir k›sm›m›z da¤›t›m yaparken birimizin güvenlikle muhatap olmas› bültenlerimizin iflçilere ulaflmas›n› sa¤lad›. Baz› iflçiler de güvenlikle tart›flt›¤›m›z› görünce kendileri gelerek bültenimizden ald›lar. Da¤›t›mlar bittikten sonra mahalleye geçip bir okurumuzu ziyarete gittik. Do¤al öncü konumundaki bu iflçiyle fabrikas›nda yaflanan sorunlar, geçmifl deneyimleri üzerine uzun bir sohbet yapt›k. Kurultay çal›flmalar›m›zdan bahsettik. Bu sohbet üzerinden dostlu¤umuzu biraz daha pekifltirdikten sonra ayr›ld›k. Ertesi gün bu kez sabah saatlerinde Do¤u Sanayi Sitesi giriflinde bültenimizin da¤›t›m›n› yapt›k. Uzun zamand›r buraya da¤›t›m yap›ld›¤›ndan iflçilerin birço¤u Genç ‹flçi Bülteni’ni tan›yor. ‹flçilerin baz›lar› bültenle ilgili sorular soruyor. Bülten da¤›t›mlar›nda böyle duyarl› iflçilerle karfl›laflabiliyoruz. Bu karfl›laflmalar› dikkate alarak bu iflçilerle yeniden görüflmenin yollar›n› bulmal›y›z. Yoksa her ay da¤›t›m yap›p bunun sonuçlar›n› alamayan k›s›r bir pratik faaliyet yürütmüfl oluruz. Ö¤le saatlerinde Güneflli taraf›na geçerek hem bülten

E k i m da¤›tt›k, hem de iflçilerle sohbet etmeye çal›flt›k. K›sa bir zamanda iflçilerle yaflad›klar› sorunlar üzerine sohbetler yapt›k. Ço¤u iflçi sorunlardan sözediyor, ama birlik olmad›¤›ndan, kimseye güvenilmeyece¤inden yak›n›yorlar. Biz de herkesin sorunlar›n›n ayn› oldu¤unu, bunlara karfl› harekete geçilmesi gerekti¤ini söyledik. Bu konudaki baflar›l› örnekleri anlatt›k. Bir saat boyunca iflçilerle yapt›¤›m›z tart›flmalar bizim için oldukça ö¤retici oldu. Arada da¤›t›m yaparken bir önceki gün tart›flt›¤›m›z güvenlik görevlisiyle karfl›laflt›k. Bu kez daha alttan al›p fabrikan›n ilerisinde da¤›t›m yapmam›z› istese de biz kendi iflimize bakt›k. Akflam bu kez Alt›ny›ld›z’a gittik. Burada biraz y›lg›n bir iflçi kitlesi kendini belli ediyor. Biz yine de kararl›l›¤›m›zdan bir fley kaybetmeden ajitasyon konuflmalar› eflli¤inde iflçilere kurultay ça¤r›s› yap›yor, onlar› mücadeleye ça¤›r›yoruz. Bugünkü da¤›t›m çal›flmas›n› bitirdikten sonra gazete sat›fl›na ç›kt›k. Geçen hafta sat›fl yapyapt›¤›m›z yere tekrar gittik. Bu sokakta oturanlar biraz daha geri bilince sahip olmalar›na ra¤men ›srarc› davran›yoruz. Mücadeleden baflka ç›kar yolun olmad›¤›n›n propadandas›n› yap›yoruz. ‹ki güne s›¤an bu yo¤un çal›flma genç komünistler olarak iflçi-emekçilerle kaynaflmam›z› sa¤lad›, birer s›n›f devrimcisi olma yolunda kendimize güven kazand›rd›, kitle çal›flmas›nda bir ad›m daha yol almam›z› sa¤lad›. Bu konuda bir hayli yol almam›z gerekti¤i ortada. Yan› s›ra bu konuda alaca¤›m›z mesafeyi örgütsel sonuçlar do¤uracak tarzda de¤erlendirmesini ö¤renmek zorunday›z.

G e n ç l i ¤ i

Genç bir komünist

25


Felaketin ve sefaletin küreselleflmesi!

E k i m G e n ç l i ¤ i

26

Katrina kas›rgas› sonras›nda ortaya ç›kan manzara üzerinde ne kadar durulsa azd›r. Zira bu manzaradan kapitalist dünyan›n efendisinin, onun biricik süper gücünün içler ac›s› halini; dolay›s›yla emperyalist-kapitalist dünyan›n üzerinde yükseldi¤i de¤er ve kurumlar›n, insanl›k için anlam›n› ve sonuçlar›n› en net biçimde görmek mümkün olmaktad›r. ‹flte bu nedenle olay, egemenler ve kâbesi ABD olanlar üzerinde tam bir flok yaratm›fl, ortaya ç›kan enkaz›n alt›nda onlar da kalm›fllard›r. Bugüne kadar benzer manzaralara s›kl›kla rastlan›lan orta derecede geliflmifl kapitalist ülkeler ya da “ça¤›n” d›fl›na itilmifl ülkelerde bu, ya yerel yöneticilerin basiretsizli¤ine ve aç gözlülü¤üne ya da kapitalist geliflmemifllik durumuna ba¤lanmaktayd›. Böylelikle benzer felaketlere u¤rayan bölge ve ülkelerle s›n›rl› sonuçlar› olan bu olaylar sonras›nda kurulu düzene toz kondurtulmamaktayd›. Oysa ABD’de yaflanan bu felaket, emperyalist-kapitalist düzenin tüm temel yap› tafllar›n› deflifre emekle kalmam›fl, emperyalist-kapitalist düzenin son büyük hamlesi olan küreselleflmenin kalan son cilalar›n› da söküp atm›flt›r. Zira sözkonusu olan küreselleflmenin sembolü ve tüm dünya halklar›na vaazedilen kapitalist geliflmenin halklara sunaca¤› refah ve huzurun eflsiz örne¤idir! ABD’nin New Orleans eyaletinin neredeyse haritadan silinmesiyle sonuçlanan bu büyük felaketin ortaya ç›kard›¤› manzara Türkiye’nin emekçi halk›n›n Marmara depreminde bizzat yaflad›¤› durumla büyük benzerlikler tafl›maktad›r. Ayn› benzerlik yak›n zamanda tan›k oldu¤umuz dünyan›n birçok bölgesindeki felaketler için de geçerlidir. Ortaya ç›kan sonuç, tüm bu felaketlerin do¤a olaylar›n›n ortaya ç›kard›¤› do¤al bir y›k›m olmad›¤›, tersine bizzat kurulu düzenin iflleyifl mekanizmalar›ndan köklendi¤i, onun taraf›ndan büyütüldü¤ü gerçe¤idir. ABD’deki, bu bak›mlardan deprem gibi önden kestirilmesi güç olan do¤al olaylar›ndan farkl› olarak, gelece¤i neredeyse aylar öncesinden bilinen bir do¤a olay› karfl›s›nda ortaya ç›kan bir sonuç olmas› nedeniyle kesinkes böyledir. Çünkü felaketin yafland›¤› kentin 500 bin kifliden oluflan nüfusunu aylar öncesinden gelece¤i bilinen kas›rgadan korumak için kentten uzaklaflt›rarak güvenli bölgelere tafl›mak mümkün oldu¤u gibi, felaket sonras›nda da zaman›nda müdahale edilerek kurtarma faaliyetleri etkili bir biçimde yap›labilse yine de bu düzeyde bir sonuç ortaya ç›kmayabilirdi. Ancak kapitalist düzenin iflleyifl yasalar›, yap›s› ve s›n›f mant›¤› Türkiye’de nas›l bir sonuç yarat›yorsa, kapitalizmin en ileri örne¤i ABD’de de ayn› sonucu yaratmaktad›r. ‹flçiler, yoksullar ve ezilen bir ›rk›n mensubu olanlar kaderlerine terkedilmekte, toplumsal zenginli¤in ürünü teknik ve teknolojik imkanlardan yoksun b›rak›lmakta, tek kelimeyle k›r›lmaktad›rlar. New Orleans’ta telef olanlar›n hemen tamam›n› yoksullar ve yoksul siyahlar oluflturmaktad›r. Kentin kaymak tabakas› günler öncesinden kenti terkederken onlar kaç›n›lmaz ve gün gibi aç›k sona terkedilmifl; felaketten sonra da özel bir ayr›mc›l›¤a maruz b›rak›lm›fllard›r. Dahas›, Amerikan devleti güç ve olanaklar›n› yard›m bekleyen onbinlerce insan› kurtarmak için de¤il, yaflamak için ihtiyaçlar›n› y›k›k dükkanlardan ald›klar› g›dalarla karfl›layan halka karfl› özel

mülkiyeti korumak için kullanmaktad›r. ‹flte bu dört dörtlük bir kapitalizm gerçe¤idir. Dünyan›n her köflesinde oldu¤u gibi emperyalist-kapitalist dünyan›n merkezinde de tüm toplumsal zenginlik ve imkanlar bir avuç kodaman›n elinde toplan›rken ve bu az›nl›¤›n ç›karlar› için kullan›l›rken, milyonlarca insan›n yaflam›na zerre kadar de¤er verilmemektedir. Emperyalist ABD’nin devasa kaynaklarla desteklenen ordusu dünyan›n hemen her köflesinde konufllan›p binlerce insan›n kan›n› dökerken ve bu arada Afganistan’la bafllay›p Irak’la süren sözde insanl›¤a özgürlük ve refah getirmek amaçl› k›r›m operasyonlar›n› sürdürürken, kendi topraklar›nda da y›k›m alt›nda inleyen insanlar› kurtarmak yerine özel mülkü korumak u¤runa kan dökmektedir. Bu manzara gelinen noktada, emperyalist-kapitalist dünya düzeninin, insanl›¤› yüzyüze b›rakt›¤› büyük felaketin boyutlar›n› da sunmaktad›r. Üretici güçlerin geliflmifllik düzeyinin ortaya ç›kard›¤› devasa zenginlik ve maddi olanaklar bir avuç kapitalistin tekelci egemenli¤i alt›nda bulunmaktad›r. Emperyalist küreselleflme dünyan›n her köflesinde toplumsal eflitsizlikleri büyütmüfl, servet-sefalet kutuplaflmas›n› korkunç boyutlara ulaflt›rm›flt›r. Sadece geri ve orta derecede geliflmifl kapitalist ülkelerde de¤il, bizzat emperyalist metropollerde de durum budur. ‹flte son felaketin tescilledi¤i gerçeklerden biri de bu olmufltur. ABD’de bugün milyonlarca insan iflsiz ya da düflük ücretle geçici ifllerde çal›fl›yor, yüzbinlerce Amerikal› bafl›n› sokacak bir evden yoksun, 50 milyon insan›n sa¤l›k güvencesi yok, ekonomideki fliflkinli¤e karfl›n resmi istatistiklere göre 295 milyonluk ülkede 37 milyon insan yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. ABD’deki bu durum AB ülkelerinde de fakl› de¤ildir. Emperyalist-kapitalist dünya düzeni, küreselleflme ad› alt›nda insanl›¤a vaadettiklerinin aksine yoksullu¤u ve sefaleti küresellefltirmifl; dünya ölçe¤inde insanl›¤› felaketin efli¤ine getirmifltir. ‹nsanl›¤›n emperyalist-kapitalizm taraf›ndan efli¤ine getirildi¤i bu felaket tablosundan kurtulufl yolu da yine bizzat ABD’de yaflanan felaket vesilesiyle çarp›c› biçimde görülmüfltür. Bu yolu, ABD’nin kuflatmas› ve çok yönlü ablukas›na ra¤men k›t olanaklarla direnen Küba göstermektedir. Öyle ki tüm maddi zenginli¤ine ve teknik olanaklar›na karfl›n ABD’de Katrina kas›rgas› tam bir insani felaketle sonuçlan›rken, bir y›l önce saatte 260 km. (Katrina 230 km) h›zla Küba’dan geçen kas›rga karfl›s›nda Küba yönetimi 1.5 milyon insan› yüksek yerlere tahliye etmifl, kas›rga ile 20 bin ev yerle bir olurken, tek bir insan›n burnu dahi kanamam›flt›. K›t kaynaklar›n› halk›n hizmetine sunmaktan çekinmeyen Küba ile emperyalist-kapitalist dünyan›n efendisi-sembolü ABD’nin bu karfl›laflt›r›lmas› dahi, kapitalist düzen karfl›s›nda sosyalizmin üstünlü¤ünü ve insanl›k için tek kurtulufl seçene¤i oldu¤unu anlatmaya yetmektedir. Sonuç olarak, emperyalist-kapitalist düzen felaketi küresellefltirirken, insanl›k aç›s›ndan sosyalizm küresel ölçekte yaflamsal bir ihtiyaç haline gelmifltir.


Bar›fl üzerine bir deneme Bar›fl üzerine hangi deneme savafltan ba¤›ms›z yaz›labilir? Bugünün dünyas›nda bar›fla dair kurulan cümleleri gerçekçi k›lacak olan nedir? 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü insanl›k için bar›fl temennileriyle kutland›. ‹nsanl›k için bar›fl temennilerine kat›l›yor, ancak içinde yaflad›¤›m›z düzenin bar›fl içerisinde yaflanan bir dünya yaratma ihtimali olmad›¤›n› bir kez daha vurgulama gere¤i duyuyoruz. Gerçekçi bar›fl ancak sosyalizmle gelecek, iflte tam da bu yüzden devrim için verilen her savafl, kal›c› bar›fl için verilmifl kabul edilmelidir. Kör kuytuluklara saklanmak istiyorum. B›rak beni. Zifiri karanl›k saklamaya yetmiyor, üzerime yap›flm›fl toz toprak, kan›m› emen sivrisinekler... Zifiri karanl›k saklamaya yetmiyor. Kör bir kuytuluk bulmak istiyorum. Zaman›n durdu¤u ya da yang›ns›z akt›¤›... Sonra küçük k›z kardeflim geldi yan›ma. Yal›n ayak ama ayac›klar›n›n de¤di¤i yerin tehlikelerinden bihaber. Küçük k›z kardeflimin elinden tutmak istedim. Sevmek, okflamak... Ama flefkat evimizi terk edeli çok olmufltu. Biz evimizi terkedeli kaç gün olmufltu sahi? K›z kardeflim geldi yalnayak. Yere diz çöktü. Hangi tanr›ya yakarabilirdi ki, hangi duadan medet umabilirdi? Doymak bilmeyen bir aslan›n kafesinin önünde s›raya girmifl yeni yemlerdik biz. Oltaya tak›l› yemi kim kurtarabilir güçlü bir dalgadan baflka? Oltan›n ucundan kurtulan solucan ayn› kalabilir mi? Yaflamlar›m›z ola¤an bir biçimde ak›p gidiyor. Seyirci kalmay› tercih etmek midesizlik, aram›zdaki yafl fark›na bakmaks›z›n beraberce baflrolü paylafl›yoruz. Yaflamlar›m›z ola¤an... Birkaç kuflakt›r böyle yafl›yoruz. Kap›lar›m›z› çalmak için el yerine kullan›lan silah kabzalar›, yolda yürürken kafam›z› bir anda delebilecek kurflunlar›n sesleri, hiç olmad› tehditler, hiç olmad› hakaretler, tacizler, afla¤›lamalar... Son yar›m yüzy›ld›r bu topraklarda yaflayan insanlar, bizler, mültecilerden daha a¤›r koflullar alt›nda yafl›yoruz. ‹flte yaflamlar›m›z› ola¤anlaflt›ran, bafl›m›za çöreklenmifl bu kan kusan bulutun yar›m as›rd›r da¤›lmam›fl olmas›. Oysa biz de isterdik daha ola¤and›fl› bir yaflam›. Sabahlar› nefle içerisinde kahvalt› sofralar›na oturulan, akflamlar› sokaklar›nda keyifli yürüyüfllerin yap›ld›¤› bir flehri isterdik biz de. Kollar›m›z› güçlendirenin sapan›m›z, tafl›m›z de¤il de, küçük kardeflimizin sal›nca¤›n› defalarca sallamak olmas›n› isterdik. O kadar çok fley isterdik ki f›rsat›m›z olsa. Birkaç y›l daha çocuk kalabilseydik hele... Çamurdan oyuncaklar›m›z yeterdi bize, mal mülk istemezdik. Belki huzurlu bir ev, belki güvenli bir gelecek, belki katledilmek yerine eceliyle ölmeyi baflarabilmifl aile fertleri... Topraklar bölüflüldü¤ünde insanlar› oturtacak yer bulam›yor büyükler. Her bir insan salt yaflamas› için gereksindiklerinden dolay› bir maliyete iflaret etti¤i içindir belki. Belki paylafl›m› yapanlar›n elinde koza dönüfltükleri içindir. Belki bu sömürü ve talan dünyas›nda hiçbir anlam ve önem tafl›mad›klar› içindir. Küçük k›z kardeflim do¤ruldu flimdi. Bacaklar› nas›l da çarp›k ve s›ska. Yüzü gözü kir pas içinde, bebek teni sinek ›s›r›klar›ndan kabuk ba¤lam›fl. Ete¤inin belini bir yazmayla

s›k›laflt›rm›fl anam, yoksa düflecek. Ayac›klar› ç›plak, kara sinek desenli lekeli bir bluz var üstünde, o yafltaki küçük k›zlara özgü fliflkin karn›n› gizleyemeyen. Saçlar› keçe gibi, saçlar› birbirine bulaflm›fl. Bir eli sürekli kafas›na gidiyor. Düflünüp tafl›n›r gibi, oysa küçük yeniklerin kafl›nt›s›n› gidermeye çal›fl›yor. Sinek v›z›lt›lar›n›n, k›zkardeflimin burun çekifllerinin ve tek tük ad›mlar›n ç›kard›¤› ritmik sese al›flm›flken flehrin karfl› k›y›s›ndan, yani befl ad›mda bir çöp kutular›na rastlanan, temiz giysili insanlar›n sokaklar›ndan, yani benim, k›z kardeflimin elinden tutup k›y›s›nda dolaflmaya bile cesaret edemedi¤im, geceleri ayd›nl›k olan sokaklardan fliddetli bir gürültü yükseldi aniden. Do¤du¤um andan bu yana her yüksek sesten korkmay› ö¤rendim ben. Büyüdü¤ümü ilan etti¤im güne kadar, yani att›¤›m tafl›n panzere isabet etti¤i güne kadar her yüksek ses, ölüm 盤l›¤›ym›fl gibi gelirdi. Ölümle gürültü efl anlaml›yd›. Ölüm öncesi büyük bir gürültü ve sonra gürültüden dolay› sa¤›rl›k. Ölüm bu iflte! K›zkardeflimin kulaklar›n› t›kad›m gürültü bafllay›nca. Sar›ld›m. fiefkat geri gelmemiflti, bu salt ilkel bir koruma dürtüsü, büyük olman›n yükledi¤i bir görevdi. Oysa gürültü yal›n, 盤l›ks›z ve mermi seslerinin ritmikli¤inden uzakt›. Gürültünün böylesi ölüm kokmuyordu, ama huzur da yaratm›yordu. Yaklafl›yordu sesler, yaklaflt›kça ritmik ayak sesleri seçilmeye bafllad›. Kap›m›z›n önünden asker giysisi giymeyen ama askerler gibi düzenli yürüyen, tak›m elbiseli, güzel elbiseli erkekler, kad›nlar yürüyordu. Arada hep bir a¤›zdan ba¤›r›yorlard›: “Bar›fl istiyoruz!” Anlafl›lmas›, özellikle küçük k›zkardeflim için o kadar güçtü ki. Eline kocaman bir tafl kapt›. Kofltu, kofltu, bar›fl isteyen tuzu kurular ordusunun en önüne geçti. Kortej durdu bir anda. Çünkü gazeteciler için üstü bafl› y›rt›k, pis bir küçük k›z›n bar›fl kortejinin bafl›n› çekifli iyi bir foto¤raf karesiydi. Kardeflim “Bar›fl istiyorum!” diye ba¤›rd›, tafl›n› havaya kald›rarak. Sonra soka¤›m›zdaki di¤er çocuklar kofluflturmaya bafllad›lar. Bar›fl istiyorlard› ve ellerinde bar›fl›n yeflerece¤i dünyan›n temelini atacaklar› tafllar› tafl›yorlard›. Derken gazeteciler h›zl› bir biçimde yolun iki yan›na çekildi. Kortejdeki tak›m elbiselilerde huzursuz k›p›rt›lar bafllad›. Gazetecilerin önünü açt›¤› koldan kolluk kuvvetleri al›flt›¤›m›z gürültüyü ç›kartarak yaklaflmaya bafllam›fllard›. Bar›fl isteyen düzenli kortej arkas›n› dönüp h›zl› ad›mlarla uzaklaflt›. Soka¤›m›z›n küçük çocuklar› ise nefleyle ba¤›r›yorlard›, istedikleri bar›fla karfl› aç›lm›fl savafltan habersiz: “Bar›fl istiyoruz!” Sonra bir anda tan›d›¤›m›z gürültü bafllad›. Kurflun ya¤muru, kurflun sesleri...Sonra küçük k›z kardeflim düfltü yere ve ard›ndan di¤erleri... Sonra 盤l›klar yükseldi. Zifiri karanl›klar saklamaya yetmiyor. Kör kuytuluklara çekilmek istiyorum. Küçük kardeflim bar›fl için yüzünü topra¤a gömerken, bar›fl isteyen düzenli kortejin hiçbir izi kalmam›flt› soka¤›m›zda, birkaç flama düflürmüfllerdi yere, o kadar. Ama flamalar ancak bar›fl sonras›n›n süsü olabilirlerdi oysa, bar›fl› ne dualar, ne tanr›lar bahflediyor, bar›fl savaflmadan do¤muyor!

E k i m G e n ç l i ¤ i

A. Eylül

27


“Can›m› m› alacaks›n›z!”

E k i m G e n ç l i ¤ i

28

Denizli’de o¤lunu liseye yazd›rmak isteyen Derya Yahfli bir inflaat iflçisiydi. Her iflçi baban›n yaflad›¤› s›k›nt›y› o da yaflad›. Kay›t paras› ödemek zorundayd›, ve bu, yaz›n kazand›¤› ile bütün bir y›l› geçiren bir iflçi için pek de kolay de¤ildi. Orada neler yafland›¤›n› bilemiyoruz, okul müdürü bir aç›klama yapm›fl de¤il. Bildi¤imiz Derya Yahfli’nin ücret almadan okulun çat›s›n› onarmay› kabul etti¤i. Kay›t paras› ödeyemedi¤i için okulun tuvaletlerini temizleyen emekçi veliler hala hat›r›m›zda. Demek ki Derya Yahfli bu ifli kay›t paras› yerine yapacakt›. Pazartesi günü elinde kiremitlerle okula geldi Kerem’in babas›, çat›ya ç›kt›. Okulun çat›s› henüz aktar›lmam›flt› ki bir gürültü koptu, Derya Yahfli çat›dan düflmüfltü, orada öldü. Bu cinayet ise kay›tlara kaza sebebiyle ölüm olarak geçti. ‹flçi baba 41 yafl›ndayd›, bir o¤lu daha vard›. Kardefli ö¤retmendi ve o da çocuklar›n›n okumas›n› kendisinden farkl› bir iflte çal›flmalar›n› istiyordu. Belki kendisi için babas› bu fedakarl›¤› yapamam›fl ve onu okuldan alm›flt›. ‹flçi baban›n tek iste¤i çocuklar›n› okutmakt›. Bunun maddi bir karfl›l›¤› olmad›¤›n› o da biliyordu belki, belki umut etmekten öteye düflünmüyordu. Çocuklar›n› okutmak istiyordu ya, gayri “tafl çekerdi s›rt›nda”... Kay›t paras› yerine çal›flmak onun için utanç verici de¤ildi. Zaten bir iflçiydi ve iflini çocu¤unun da okudu¤u okul için yapacakt›. Ders gören çocuklar ›slanmayacakt›, ya¤mur sular› kitaplar›na damlamayacakt›. Bunda bir kötülük

yoktu. Ama kötülük burjuva düzenin kendisinde. Baflkalar›n›n bir ç›rp›da ve hiç de çat› aktarmadan, tuvalet temizlemeden milyarlar› koydu¤u masan›n üzerine o can›n› koydu. Cenazeye 2 bin kifli kat›ld›. Derya Yahfli’nin bafl›na gelenlerin kendi bafllar›na da gelebilece¤ini bilen 2 bin iflçi ve emekçi. Keremse art›k babas›n›n öldü¤ü okulda okumak istemiyor, kayd› baflka bir liseye al›nm›fl. Kerem okumak istiyor ama. Babas›n›n can› pahas›na yollad›¤› okullar› bitirmek istiyor. Peki ama okuyabilecek mi? Geliri olmayan ve geçinmesi gereken ailesi ile bafl bafla kalan Kerem okuyabilecek mi? Küçük bir çocukken babamla birlikte okula kay›t yapt›rmaya gidiflimizi hat›rl›yorum. Anadolu Lisesi s›nav›n› kazanm›flt›m ve bu okuma hakk› anlam›na geliyordu. Fakat oraya gitti¤imizde bize benzeyen kimseyi görememifltik. Y›rt›k ve çamurlu ayakkab›lar›mla utanm›flt›m. Yaz vakti bizim mahalleden gelenlerde çamur olurdu sadece. Memurlar›n nemrut yüzleri, kay›t paras›, para... Kaç kap› gezdik, her kap›da anneleri ve babalar›yla baflka bir dünyaya ait s›n›f arkadafllar›m. Her kap›da para vermeyi kabul etmeyen babam. Utanm›flt›m, çok utanm›flt›m fakirli¤imizden. Babama k›z›yordum. Ama flimdi biliyorum babam da utanm›flt›. Kaç kap›dan sonra müdürün odas›, kay›t paras›, para... Babam ceplerinin astar›n› ç›kard› birden, “Yok param.” dedi ve sadece bir otobüs bileti ç›kt› cebinden. Babam k›zd›, bo¤az›mda bir fleyler dü¤ümlendi, babam›n da sesi titriyordu: “Can›m› m› alacaks›n›z?” dedi. Ellerinde olsa, para etse can›n› da al›rlarm›fl, flimdi biliyorum. Okuldaki en yoksul ö¤renci olmak liseye kadar zoruma gidiyordu, ancak ondan sonra, devrimcilikle tan›flt›ktan sonra bu sefer her fley berraklaflt› kafamda. ‹ki ayr› dünya vard› ve benim babam›n almad›klar› bir can› kalm›flt›. ‹flte flimdi babama teflekkür ediyorum, iyi ki o gün para vermemifl diye, iyi ki o gün öyle utanm›fl›m ve bugün devrimci olmam› sa¤lam›fl bu. Kerem bunlar› unutmayacak ve bir gün inflaatta ya da okul s›ras›nda ya da baflka bir yerde kendisininkine benzeyen öyküler oldu¤unu fark edecek. O öykü sahiplerinin ellerini birlefltirdiklerini ö¤renecek, ellerini uzatacak...

Y. Çeliker


Bir resim ve düflündürdükleri... Akflam oldu, dolafl›yoruz sokaklarda. Büyük bir sessizlik var evlerde, caddelerde… Havada bir parça esinti dahi yok. Öylesine s›cak ve duru… Bir dükkan›n önünden geçiyoruz. ‹çeride bir resim. Duvara as›lm›fl bantlarla. Belki bugün, belki dün. Henüz eskimemifl. Ne gazetenin ka¤›d›, ne de band›n rengi solmam›fl henüz. Sanki bütün dükkana hakim bu resim. Büyük bir kargafla… Her yer toz duman. Birileri evlerden ç›k›yor gibi. Bütün halk soka¤a dökülmüfl. Ön planda bir adam, 45 yafllar›nda. Ellerini havaya açm›fl, dudaklar›nda büyük bir gülücük. Fakat gözleri endifleli. “Ne olacak?” diye düflünüyor sanki. “Bu gerçekten kurtulufl mu?” diyor yüzündeki çizgiler. Bir fley daha var gözlerinde. Yan›ndaki çocu¤a bak›yor ve düflünüyor gözleri. Kendini görüyor çocukta, geçmiflini görüyor. 38 y›l önce yaflad›¤›n› düflünüyor. Etraf›ndakilere anlam veremiyor. fiimdiki çocuk da, 38 y›l önceki çocuk da. Bir sonraki resmin karesinde ellerini indirmifl. Düflünüyor herhalde. 5 yafl›ndaki hali gelmiflti akl›na. Hayat›n ne oldu¤unu anlayamam›flt› henüz. Ne isterse annesi-babas› yap›yordu. Parka gitmek istedi¤inde babas› götürürdü. Çikolata istedi¤inde annesi al›rd›. ‹stedi¤i bir oyuncak için a¤lard› mesela. Onun için hayat çok güzeldi. Sabahtan akflama kadar oyun oynard› arkadafllar›yla. Sonra bir fley oldu. Kavrayamad›¤›, anlam veremedi¤i bir fley... Her neyse, onun yüzünden d›flar› ç›kamaz oldu¤unu fark etti. Art›k oyun oynayam›yordu, parka gidemiyordu. Annesi ona çikolata alam›yordu. A¤lasa dahi eski oyuncaklar› de¤iflmemiflti. Hiç sevmemiflti bu hayat›n›. Dünü özlüyordu. Büyüdü çocuk ve geçmiflini anlad›. ‹srail’i anlad›, “Siyonist”i ö¤rendi, neden küçükken onun isteklerini gerçeklefltiremediklerini ö¤rendi. ‹srail, Filistin’i parça parça kemirerek yok etmek istiyordu. Ö¤rendi¤i gün s›rtlad› kini ve nefreti. Ö¤rendi¤i gün s›rtlad› mücadeleyi ve direnmeyi. ‹srail onlara kötü günleri getirmiflti. Hastal›k, açl›k getirmiflti. Günde iki dolardan az parayla yafl›yorlard›, yaflamaya çal›fl›yorlard›. Daha da büyüdü çocuk. Büyüdükçe ö¤rendi, ö¤rendikçe geliflti ve savaflt›. Savaflt›kça anlad› hayat›n anlam›n›. Hayat özgürlük için yaflamakt›, özgürlük için savaflmakt›, özgürlük için yaflam›n› feda etmekti.

Ve aradan 38 y›l geçti. ‹srail Gazze’ yi boflaltma karar› ald›. ‹flte adam ellerini havaya kald›rm›flt›, dudaklar›nda bir gülümseme vard›. Fakat gözleri endifleliydi ve düflünceliydi. ‹flgalciler çekiliyordu fakat neden? Kendi yararlar›na olmasayd› çekilmezlerdi ki. Zaten tamamen çekilmiyorlard›. Bölge s›n›rlar› ve girifl ç›k›fllar ‹srail ordusunun elindeydi. Bütün bunlar› düflündükten sonra adam belki de etraf›na bakacakt›. Baflka çocuklar görecekti, baflka anneler, babalar, dedeler, nineler… Hepsinin yüzünde bir gülücük, gözlerinde bir endifle görecekti. Evlerin duvarlar›na bakacakt› adam. Filistin’in özgürlü¤ü u¤runa flehit düflen direniflçilerin resimlerini görecekti. Hepsinin yüzünde ayn› ifade olacakt›. “Biz direndik, siz de direnin.” Belki üzülecekti adam flehit olamad›¤›na. Sonra bu düflüncesinden dolay› k›zacakt› kendine. E¤er herkes flehit olsayd› kim anlatacakt› mücadelenin gereklili¤ini. Kim ö¤retecekti çocuklara hayat›n anlam›n›. Bu düflüncelerle arkadafllar›n›n yan›na dönecekti belki de. Nedenlerini tart›flacaklard› olaylar›n. Sonra karar verip miting için pankart haz›rlayacaklard›. “As›l zafer baflkenti Kudüs olan ba¤›ms›z Filistin devleti kuruldu¤unda kazan›lacak!” Bir resimdi bu. Dükkan sahibinin gazetede gördü¤ü, be¤enip duvar›na ast›¤› bir resim. Belki bunlar yaflanmam›flt›, belki daha fazlas› yaflanm›flt› o gün için. Fakat 38 y›l boyunca yaflanm›flt› bunlar. 38 y›l boyunca d›flar›da oynayamam›flt› çocuklar. 38 y›l boyunca iflyerlerine korkarak gitmiflti insanlar. 38 y›l boyunca al›flverifl yapamam›flt› insanlar. 38 y›l boyunca karanl›k, hastal›k, açl›k üzerlerinde hüküm sürmüfltü. 38 y›l sonra çekilmiflti ‹srail Gazze’den. O gün televizyonda bir baflka resim vard›. Bir çocuk a¤l›yordu evden ayr›ld›klar› için. Bir Yahudi’nin çocu¤u a¤l›yordu. Ve medya bunu gösteriyordu 38 y›l boyunca a¤layan Filistinli çocuklar› hiçe sayarak... Bir resim ve anlatt›klar›yd› bunlar. Belki hiçbiri yaflanmam›flt›. Belki de daha fazlas› yaflanm›flt› o an için. Fakat Filistin halk› y›llar boyu yaflam›flt› karanl›¤›. Ve “As›l zafer baflkenti Kudüs olan ba¤›ms›z Filistin devleti kuruldu¤unda kazan›lacak!”t›.

E k i m G e n ç l i ¤ i

T. Karanfil

29


Anti-faflist mücadele ve gençlik hareketi…

Faflistlerin ipleri sermaye devletinin elinde!

E k i m G e n ç l i ¤ i

Faflist sald›r›lar geçti¤imiz dönem boyunca gençlik hareketinin temel gündemlerinden birisi haline gelmiflti. Çevre üniversitelerde neredeyse periyodik hale gelen sald›r›lar bir dizi metropol üniversitesinde de yayg›nlaflm›flt›. Bugün sermaye devletinin sald›r›lar›n› sistematik bir biçimde t›rmand›rd›¤› bir dönemde, faflist sald›r›lar›n üniversitelerde artaca¤›ndan ve yayg›nlaflaca¤›ndan kuflku duyulmamal›d›r. Gençlik hareketinin karfl›s›na ony›llard›r sistematik bir biçimde ç›kar›lan planl› faflist sald›r›lar›n arka plan›n› anlayabilmek ve anti-faflist mücadelede do¤ru bir perspektife sahip olabilmek için geçmifl dönemin de¤erlendirme ve deneyimlerine yeniden bakmak anlaml› olacakt›r. Zira bugünün anti-faflist mücadelelerinin eksik ve zay›f yanlar›n› tan›mlamak için devrimci gençlik hareketi tarihimiz zengin bir birikim ve deneyim sunmaktad›r.

Faflistlerin ipleri sermaye devletinin elinde! Faflist sald›rganl›¤›n arka plan›n› anlayabilmek için sivil faflist hareketin sermaye ile iliflkisini tan›mlamak yararl› olacakt›r. Bunu kavrayamayan hiçbir anti-faflist mücadelenin baflar› flans› bulunmamaktad›r. Faflist hareketlerin ve sald›r›lar›n arka plan›na bak›ld›¤›nda, bu ba¤ dolays›z olarak karfl›m›za ç›kacakt›r. S›n›f ve kitle hareketinin geliflti¤i, öte taraftan da sermaye devletinin derin bir iktisadi ve siyasi bunal›m içerisine girdi¤i dönemler, faflist devlet terörü ve sivil faflist sald›rganl›¤›n boyutland›¤› dönemlerdir. Ancak Türkiye aç›s›ndan sorunun kökleri çok daha derinlerdedir. “Cumhuriyetin ideolojik dayana¤› olan Kemalist ink›laplar›n cilas› kaz›nd›¤›nda ortaya militarist/karfl› devrimci bir fliddet üzerine kurulu devletçilik ile Türk flovenizmine dayal› milliyetçilik ç›kar.” Ve bugün sivil faflist sald›r›larda “… çizgileflen floven milliyetçilik ve kat›ks›z emek düflmanl›¤›na dayanan karfl› devrimci fliddet, Kemalist burjuva rejimin daha kurulufl döneminde

30

emekçi s›n›flara ve onlar›n temsilcilerine yöneltti¤i karfl›devrimci fliddetin bugünkü çürüme aflamas›nda ald›¤› en uç biçimdir.” (1) Üniversitelerde karfl›m›za ç›kan sivil faflist hareketler, Türkiye’nin oluflum sürecinden devral›nan inkarc›, asimilasyoncu gelene¤in do¤rudan bir parças›d›r ve dolays›z bir biçimde onun denetimindedir. Sivil faflist hareketin cisimleflti¤i MHP “… flovenist sald›rgan bir retori¤in merkezi durumundad›r, politik güç ve etkisini de önemli ölçüde buradan devflirmeye çal›flmaktad›r. Fakat bu ideoloji ve politika ile e¤itip yetifltirdi¤i terör çeteleri ya mafya çeteleri olarak dolays›z biçimde sermaye gruplar›na ya da tetikçi gruplar olarak do¤rudan devletin karanl›k odaklar›na ba¤l›d›rlar ve bu ba¤lar faflist partinin kendi denetimini de aflan bir özelliktedir. MHP bu aç›dan burjuvazinin ve devletin ihtiyaçlar›na göre yararlanabildi¤i bir faflist militan/çeteci gruplar fideli¤idir.” “Bu gerçekleri göz önünde bulundurmak, ‘Faflizme karfl› omuz omuza!’ diye hayk›r›rken hedef olarak as›l nereye bak›lmas› gerekti¤ini gözden kaç›rmamak anlam›na gelir. Türkiye faflizminin kayna¤›n› ve uygulama araçlar›n› görmek için Türkiye’nin yak›n tarihi ç›plak gözle görülebilecek gerçekler sunmaktad›r bize. Bunun için 12 Martlar’a ve 12 Eylüller’e ve özellikle de onlar›n haz›rlan›fl süreçlerine bakmak bile kendi bafl›na yeterlidir. Emperyalizm, iflbirlikçi büyük sermaye ve onun devleti, bize faflizmin toplumsal dayana¤›n›, siyasal kayna¤›n› ve temel uygulama araçlar›n› vermektedir. Türkefl’in MHP’si her zaman bunun yaln›zca bir parças›, daha çok da tetikçisi oldu; faflist ideolojiyi yayg›nlaflt›rmak ve daha da önemlisi ortam› terörize etmek do¤rultusunda etkin bir biçimde kullan›ld› ve bilindi¤i gibi günü geldi¤inde ayn› güçler taraf›ndan geri plana da itilebildi.” “Dolay›s›yla bugün yeniden yayg›nlaflt›r›lacak gibi görünen sivil faflist sald›r›lar› ele al›rken, MHP ne yapmak istiyor diye sormak yerine devletin karanl›k güç odaklar› geliflme potansiyeli tafl›yan gençlik hareketine hangi yeni tuzaklar› haz›rlamak peflinde diye sormak,


olup biteni do¤ru de¤erlendirmek için temel önemde ilk kofluldur.” (2) Sivil faflist hareketlere ve örgütlenmelere bu gözle bakmak; anti-faflist mücadelenin de temel halkas›n› oluflturmaktad›r.

Gençlik hareketi ve anti-faflist mücadele deneyimleri Hem bir bütün olarak devrimci hareket tarihimiz, hem de daha özelde gençlik hareketi tarihi oldukça anlaml› bir anti-faflist mücadele deneyimine sahiptir. Biz burada mümkün oldu¤unca gençlik hareketinin çeflitli tarihsel dönemlerindeki faflist sald›r›lar› ve anti-faflist mücadele deneyimlerini incelemeye çal›flaca¤›z. Faflist sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› dönemler sistemin ekonomik ve iktisadi krizle bo¤ufltu¤u dönemlerdir demifltik. Bu kriz, devrimci kitle mücadelesi ile karfl›land›¤› koflullarda, kitle hareketinin karfl›s›na faflizm, sivil ve resmi örgütleri ile ç›kart›lm›fl, her türlü zor ve terör yöntemi kullan›larak hareket bast›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu aç›dan devrimci gençlik hareketine yönelik sivil faflist sald›r›larla, hareketin düzen d›fl› bir kimli¤e bürünmesi ve kitleselleflmesi aras›nda kopmaz bir ba¤ vard›r. ‘65-’71 dönemi içerisinde gençlik hareketi dar bir devrimci ö¤renci kitlesiyle s›n›rl› iken sald›r›lar gençlik önderlerini hedef almaktayd›. ‘68 döneminde hareketin kitlesel bir karakter kazanmas› ile beraber sald›r›lar yavafl yavafl ö¤renci kitlesinin bütününe yönelmeye bafllad›. 12 Mart darbesi öncesinde ordunun “Türkiye’de sosyal geliflme iktisadi geliflmeyi aflm›flt›r, bu yüzden sosyal geliflmeye müdahale etmek ve onu dizginlemek gerekmektedir” sözleri bu faflist darbe ile hedeflenenin ne oldu¤unu tüm aç›kl›¤› ile ortaya koymufltur. 12 Mart faflist darbesi ile daha sistemli ve örgütlü bir hale gelen faflist hareket, ‘74 kitle hareketinin geliflimi ile beraber kanl› terör eylemlerini görülmemifl flekilde t›rmand›rd›. Devlet deste¤i ile birçok ö¤renci yurdu ve sonras›nda da üniversite faflistler taraf›ndan iflgal edildi. Genifl ö¤renci kitlelerinin kat›l›m› ile faflistler yurtlardan ve üniversitelerden kovuldular. Ancak bu faflist sald›r›lar›n arkas›n›n kesilmesi anlam›na gelmiyordu, zira ortada sistemli, planl› ve bilinçli bir faflist terör vard›. Bafllang›c›nda anlaml› eylemlerle geri püskürtülen faflist sald›r›lar›n ard› arkas›n›n kesilmemesi ve hareketi sürükleyenlerin faflist sald›r›lara karfl› “düello mant›¤›” ile örgütledikleri kitle d›fl› mücadele yöntemleri, faflist sald›r›lar›n hedefine ulaflmas›n› sa¤layan etkenlerin bafl›nda gelmekteydi. Genel kitleden kopmaya bafllayan ve gittikçe radikal yöntemlere baflvuran devrimci gençlik gruplar›n›n as›l ve öncelikli hedefi flaflt› ve devrimci hareket faflist sald›r›lara kilitlendi. Geleneksel devrimci demokrat ak›mlar›n faflist sald›r›larla sermaye egemenli¤i aras›ndaki ba¤a iliflkin

kavray›fl›ndaki s›n›rl›l›¤›n da bir sonucu olarak anti-faflist mücadele as›l hedefini yitirmeye bafllad›. Hedef “faflistlere etkili bir karfl› koyufl örgütlemekti”, onlar›n denetimindeki bölgelerin ele geçirilmesiydi. Gençlik hareketinin bir daha bu ölçüde kitlesel bir karakter kazanamad›¤› ‘80 sonras› dönemde de yukar›da vurgulad›¤›m›z zaafiyet afl›lamad›.. ‘84 y›l›nda ö¤renci gençli¤in dernekler üzerinden yaflad›¤› ç›k›fl benzer bir faflist terör dalgas›n› gündeme getirdi. Geleneksel devrimci hareket ‘80 öncesine dair ciddi muhasebe yapmadan, yine benzer mücadele yöntemlerini devreye soktu. Dernekler üzerinden yaflanan ç›k›fl bir süre sonra sivil faflist sald›r›lara indirgenmifl oldu. Ve bu ilk dönem hareketlili¤i de k›sa bir süre sonra ‘80’lerin sonuna kadar geri çekilmifl oldu. Daha yak›n bir döneme, ’96 dönemine geçebiliriz. Bu dönem gençlik hareketi harç zamlar› üzerinden görece kitlesel bir hareketlilik içerisine girdi. Bu hareketi oluflturan temel etken neo-liberal e¤itim politikalar› ve bunlar›n o dönem öne ç›kan sonucu olarak “harç” zamlar› ve üniversitelerin özellefltirilmesi sald›r›s›yd›. Bu dönemde faflist sald›r›lar bu kapsaml› ve planl› dönüflümlerin bafllang›c›nda ve henüz gençlik hareketi zay›f bir noktadayken devreye sokuldu. Sonras›nda ise hareketin kitleselleflmesine paralel olarak yayg›nlaflt›r›ld›. ‘96 sürecinin sonlar›na do¤ru gençlik hareketi faflist sald›r›lara paralel olarak soruflturma-kovuflturma terörüne maruz kald›. Sivil faflist uzant›lar› ile kolkola bir devlet terörü, neo-liberal sald›r›lar›n arkas›ndan gündemdeydi. ‹lk dönem faflist sald›r›lar› baflar› ile püskürten gençlik hareketinin gündemleri sonras›nda bu gündeme s›k›flmaya bafllad›. Gençlik eylemlerindeki “Harçlar kald›r›ls›n!”, “E¤itimin özellefltirilmesine hay›r!” gibi sloganlar›n yerini “Çeteler mecliste, ö¤renciler hapiste!”, “Faflizme karfl› omuz omuza!” gibi sloganlar almaya bafllad›. Bu süreçte de geliflen gençlik hareketini örgütsel planda kucaklama baflar›s› gösteremeyen devrimci gençlik örgütlenmeleri gitgide ö¤renci gençli¤in temel sorunlar›ndan uzaklaflt›. ‘97 dönemine gelindi¤inde ise kitle taban› oldukça daralm›fl olan bir gençlik hareketi karfl›s›nda devlet kaybetti¤i mevzileri tekrar kazanmak için faflist sald›r›lar›n› ard› arkas› kesilmeden devam ettirdi. Bu dönemde kitlesel birkaç anti-faflist eylem d›fl›nda neredeyse tümüyle hareketsiz bir tablo söz konusuydu.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Anti-faflist mücadele ve devrimci perspektif Faflizme karfl› mücadelenin can al›c› halkas› yürütülen mücadelenin içeri¤idir. Faflist sald›r›lar›n siyasal mant›¤› ve arka plan› bilince ç›kar›lmad›¤› koflullarda “faflistleri cezaland›rmak” s›n›rlar›nda düellocu bir mant›kla ifade edilen ve geçmifl dönem gençlik hareketinin olumsuz sonuçlar›n› yeterince yaflam›fl oldu¤u sorunlarda bo¤ulmam›z kaç›n›lmaz olacakt›r. Faflizme karfl› mücadele politik bir sorundur ve t›pk› di¤er gündemlerde oldu¤u

31


E k i m G e n ç l i ¤ i

32

gibi bu mücadele aç›s›ndan da temel hedef gençlik hareketini politik ve örgütsel planda güçlendirmektir. Ve yine t›pk› di¤er politik sorunlarda oldu¤u gibi bu sorun da sermayenin bütünlüklü sald›r›lar›n›n bir parças›n› oluflturmaktad›r. Anti-faflist mücadelede öncelikli hedef faflist sald›r›lara karfl› kitlesel bir direnifl çizgisi gelifltirebilmek olmal›d›r. Burada özel olarak dikkat edilmesi gereken nokta faflist sald›r›lara karfl› savunma çizgisine hapsolmamak olmal›d›r. Faflist sald›r›lar kitleleri y›ld›rmak ve geri çekilmelerini sa¤lamak hedefiyle uygulanan bir zor yöntemiyse e¤er buna karfl› örülecek mücadelede hedefli bir direnifl oldukça önemlidir. “Faflistler flimdi sald›r›yorlar ama kitleler yar›n örgütlü bir güç olduklar› zaman onlar›n hakk›ndan gelecekler” türünden reformist-kendili¤indenci yavanl›klar, anti-faflist mücadelenin temel pratik sorumluluklar›na gözleri kapamak anlam›na gelmektedir. Bu bak›fl aç›s›n›n devrimci bir perspektif içerisinde yeri olamaz. Anti-faflist mücadelede devrimci fliddet tümüyle meflrudur, politikan›n ve kitle hareketinin ihtiyaçlar›na göre etkili bir flekilde kullan›lmal›d›r. Bu birinci nokta. ‹kincisi ise bu sürecin etkili bir kitle çal›flmas› ve kitle örgütlenmesi ile birlefltirilmesi zorunlulu¤udur. Faflist sald›r›lar›n yayg›nlaflt›¤› koflullarda kitle çal›flmalar›n›n kilitlenmesi her dönem karfl›laflt›¤›m›z bir durumdur. Faflistleri üniversite içerisinde sopalarla beklemeyi ve görülen birkaç faflistin cezaland›r›lmas›n› devrimci bir siyasal çal›flman›n merkezine koyma ahmakl›¤›na düflmeyeceksek e¤er, karfl› sald›r›n›n örgütlenmesinin en önemli halkas›n› kitle çal›flmalar› oluflturmal›d›r. Burada propaganda ve ajitasyon birincil noktay› olufltururken, bu ajitasyonun etkiledi¤i kesimleri çal›flman›n bir parças› haline getirme temel hedefi güdülmelidir. Faflist sald›r›larda sürekli karfl›lafl›lan bir olgu ileri gençlik güçlerinde bir toparlanma yaratmas›d›r. Ancak özellikle yak›n dönemde bu toparlanmay› daha güçlü bir politik mücadelenin zemini haline getiren ve süreçten çeflitli düzeylerde örgütlenmelerle ç›kan bir çal›flma örne¤i ile karfl›laflm›fl de¤iliz. Bu baflar›lamad›¤› koflullarda, sürekli bahsedilen antifaflist duyarl›l›klar ve bunlar›n yaratt›¤› imkanlar heba olmaya mahkumdur. Oysa etkili bir kitle çal›flmas› ve kitle örgütlenmesi hedefiyle bunu baflarabilmek hiç de zor de¤ildir. Faflist sald›r›lar›n ço¤unlukla bir zorunluluk olarak ortaya ç›kard›¤› gençlik örgütlenmelerinin birleflik mücadelesi bunun imkanlar›n› fazlas›yla oluflturmaktad›r. Faflizme karfl› mücadelenin içeri¤i ise en önemli noktalardan biridir. Anti-faflist mücadelede tepki militan bir flekilde örgütlenirken, kitlenin bilincinin gelifltirilmesi hedeflenmelidir. Burada bilinçten kastedilen, sorunun birkaç faflist terör çetesi sorunu olmad›¤›, bunun sermaye devletinin sald›r›lar›n›n bir parças› oldu¤u bilincidir. Faflist sald›r›lar bu yönlü bir bilincin geliflmesi için çok yönlü imkanlar

sunmaktad›r. Faflist çetelerin devletle olan iliflkisinin aleni bir flekilde ortaya serilmesi (polis-idare-sivil faflist iliflkisi, Susurluk, çetelelerin devletle olan iliflkileri, M‹T-Yarg›tay iliflkisi, Çak›c›-devlet iliflkisi, Kürdistan’daki kontra terör çeteleri, vb.) ilk akla gelenlerdir. Bugün az çok duyarl› kesimlerin dahi görebildi¤i bu yal›n gerçe¤i elbette devrimci gençlik gruplar› da bilmektedir. Ancak bunu bilmekle buna uygun bir mücadele yöntemi ve hedefine sahip olmak iki ayr› fleydir ve devrimci gençlik gruplar› bu ikinci noktada tam bir perspektifsizlik sergilemektedir. Faflizmle mücadeleyi faflistlerle mücadeleye indirgeyen bu darl›¤›n sonucu, “militan ve radikal”, ancak kitleden ve hatta üniversiteden uzak “düellolar” olmaktad›r. “Faflizme karfl› mücadelenin sivil faflistlere karfl› mücadeleye indirgenmesi yürütülen mücadelenin daha bafltan kötürüm olmas›na neden olur. Zira iliflki s›¤ ve çarp›k kurulmufltur. S›¤l›¤› faflizme karfl› mücadelenin sivil faflistlere karfl› mücadeleye indirgenmifl olmas›d›r. Çarp›kl›¤› ise, faflizmin sermaye devleti ve diktatörlü¤ü ile olan ba¤›n› karartm›fl olmas›d›r.”(3) Yukar›da bahsetti¤imiz sorunun bir di¤er yans›mas› ise, faflist sald›r›lar›n gençlik hareketinin temel gündemlerini ve yönelimlerini sapt›r›c› etkisidir. E¤er faflizmin bir siyasal mant›¤› vard›r diyorsak, bu siyasal mant›k hiç de “birkaç devrimci dövmek” olamaz. Bu olsa olsa bu sald›r›lar›n tetikçisi konumundaki birkaç faflistin histerisi olabilir ancak. Faflist terörün arkas›ndaki sermaye devleti ise hiçbir zaman böyle küçük hesaplar içerisinde olmam›flt›r. “‹lerici-devrimci gençlik hareketi bugün emperyalist savafltan AB hayallerine, özellefltirmeden paral› e¤itime, üniversitelerin flirketlefltirilmesinden inceltilerek sürdürülmek istenen YÖK k›skac›na kadar bir dizi temel önemde toplumsal ve siyasal sorun üzerinden, yani toplumun öteki emekçi s›n›f ve katmalar›n› da dolays›z olarak ilgilendiren ve dolay›s›yla gençlik hareketini onlara yak›nlaflt›ran


gündemler üzerinden güç kazanmaya ve kitleselleflmeye çal›flmaktad›r.”(4) Sermaye devleti ise devrimci gençlik hareketinin bu asli hedefini baltalamak, gençlik hareketinin bu imkanlar› de¤erlendirmesini engellemek ve onu savunma çizgisine hapsetmek hedefiyle faflist çetelerin sald›r›lar›n› t›rmand›rmaktad›r. Bu temel nokta gözden kaç›r›ld›¤› koflullarda, faflist sald›r›lar ne kadar militan bir flekilde karfl›lanm›fl olursa olsun, hareket savunma çizgisine hapsolmufl demektir. fiimdi anti-faflist mücadelenin yaratt›¤› bir di¤er önemli imkana ve bunun yaratt›¤› ek sorumluluklara geçelim. Faflist sald›r›lar Kürt gençli¤i ile birlikte bir mücadele zeminini oluflturmada anlaml› bir imkand›r. Sivil ve resmi faflist sald›rganl›¤›n toplumsal meflruiyetini sa¤lama çabas›nda sermaye devletinin elindeki en temel olanak, toplumu flovenist ve milliyetçi ideoloji ile zehirlemektir. Bu floven zehrin yöneldi¤i yer ise eflitlik ve özgürlük mücadelesi veren Kürt halk›d›r. ‹flte bu flovenist zehrin panzehiri, ezilen ulusun hakl› ve meflru mücadelesine sahip ç›kmak, eflitlik ve özgürlük temelinde halklar›n kardeflli¤ini y›lmadan savunmak olacakt›r. Geliflen faflist sald›rganl›k ve Kürt halk›na karfl› t›rmand›r›lan kirli savafl bu sorunu güncel planda çok daha önemli bir sorun olarak karfl›m›za ç›kartmaktad›r. Sorunun bu yönü bize ek sorumluluklar yüklemekte, mücadeleyi daha bilinçli ve hedefli bir hale sokmay› zorunlu k›lmaktad›r. Faflizmle etkili bir mücadele zeminin oluflturulabilmesi için toplumdaki flovenist bilinçle kararl› ve sistematik bir mücadele zorunludur. Ancak bu sayede faflist örgütlenmelerin yaflam alan› daralt›labilir. Öte taraftan bu ayn› sorun Kürt gençli¤ini bir taraftan devrimci siyasal çal›flman›n bir parças›, öte taraftan ise devrimci propagandaya aç›k bir hale getirecektir. E¤er faflizmin siyasal mant›¤› güçlü ve etkili bir propagandaya konu edilebilirse, bu sürecin kendisi Kürt gençli¤ini devrim ve sosyalizm mücadelesine

kazanmak aç›s›ndan önemli imkanlar tafl›maktad›r. Son olarak k›saca taflra üniversitelerinin anti-faflist mücadelede tafl›d›¤› özgün yanlar› belirtelim. Taflra üniversitelerinin ‘80 sonras›nda bu ölçüde yayg›nlaflmas›n›n en önemli nedenlerinden birisi de büyük kentlerde h›zl› bir politizasyon yaflayan emekçi s›n›flara mensup gençlik kitlelerinin metropol üniversitelerine ak›fl›n› engellemekti. Ailesinden ve yaflad›¤› geleneksel atmosferden ayr›lan ve büyük kentlerdeki toplumsal karfl›tl›klar› çok daha derinden hisseden emekçi gençli¤in böylelikle sola kay›fl› engellenmifl olacakt›. Zira taflra üniversiteleri geleneksel sa¤ kültüre daha aç›k alanlard›r. Bugün sermayenin bu amac›nda bir baflar› sa¤lad›¤›n› söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Çevre üniversiteleri bu siyasal hedeflerle yap›land›r›lm›fllard›r. Bunlar› sosyal alanlar›ndan mimari yap›lar›na, e¤itim müfredatlar›ndan gerici ö¤retim eleman› kadrolaflmas›na kadar tüm alanlarda görebilmek mümkündür. Tüm bunlar çevre üniversiteleri aç›s›ndan sorunun kapsam›n›n faflist sald›r›lar›n çok ötesinde oldu¤unu göstermektedir. Ve çevre üniversitelerinde sermaye devletine ve faflizme karfl› bütünlüklü bir mücadele hatt› örülmesinin imkanlar› giderek artmaktad›r. Çevre üniversiteleri için temel olan hedefli ve birleflik bir tarzda mücadelenin süreklilefltirilmesidir. Ancak bu sayede anti-faflist mücadele bu üniversitelerde baflar›l› olacakt›r. (1) Devrimci Gençlik Hareketi/Eksen Yay›nc›l›k, ikinci bask› (2) ve (4) Gençlik hareketi ve komünist gençli¤in görevleri/TK‹P Merkez Yay›n Organ› Ekim, say›:241, baflyaz› (3) Faflizmle tart›flmay›n, onu yok edin!/ Ekim Gençli¤i, say›:1

E k i m G e n ç l i ¤ i

33


Şunu açık bir biçimde söylemek gerekiyor; kampımız saflarımızdaki ideolojik ve politik donanım ihtiyacı, örgütsel deneyimlerin paylaşılması, yoldaşlık ilişkileri ile kolektif yaşamın örgütlenmesi konusunda oluşturduğu pratik açıklıklarla tam bir başarı kazanmıştır. Elbette bu başarının asıl ölçütü önümüzdeki dönemin planlanması ve gençlik hareketi için ortaya konan politikaların devrimci önderlik bilinci ve ruhu ile hayata geçirilmesi olacaktır. Yine de ayrıntılara geçmeden önce şu kadarını söyleyelim: Bir kez daha cüret ettik ve başardık!

34

Faflizme Karfl› Gençlik Bulufl

Yeni dönem büyütm Ekim Gençli¤i’nin yeni döneme haz›rl›k çal›flmalar›n› güçlendirmek amac›yla düzenledi¤i Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› gerçekleflti. Kat›l›m bak›m›ndan hayli özgün bir deneyim elde etmemizi sa¤layan kamp›m›z, önemli bir sorunla karfl›lafl›lmadan, baflar›yla gerçekleflti ve önümüzdeki dönem faaliyetimiz aç›s›ndan çok yönlü bir kald›raç ifllevi gördü. Bu sene, geçmifl y›llarda örgütlenen kamplardan oldukça farkl› bir organizasyona gidildi ve bu organizasyon kapsam›nda yap›lan planlamalar tam bir baflar›yla hayata geçirildi. fiunu aç›k bir biçimde söylemek gerekiyor; kamp›m›z saflar›m›zdaki ideolojik ve politik donan›m ihtiyac›, örgütsel deneyimlerin paylafl›lmas›, yoldafll›k iliflkileri ile kolektif yaflam›n örgütlenmesi konusunda oluflturdu¤u pratik aç›kl›klarla tam bir baflar› kazanm›flt›r. Elbette bu baflar›n›n as›l ölçütü önümüzdeki dönemin planlanmas› ve gençlik hareketi için ortaya konan politikalar›n devrimci önderlik bilinci ve ruhu ile hayata geçirilmesi olacakt›r. Yine de ayr›nt›lara geçmeden önce flu kadar›n› söyleyelim: Bir kez daha cüret ettik ve baflard›k!

Yeni dönemin yak›c› ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için bir ad›m Asl›na bak›l›rsa geçti¤imiz dönemin sonunda yaz çal›flmas› için yap›lan

planlamalar içerisinde bu kamp› örgütlemek bulunmamaktayd›. Ancak yaz döneminde ortaya ç›kan toplumsal geliflmeler okullar kapanmadan önce yapt›¤›m›z tespitlerin hakl›l›¤›n›n alt›n› çizdi. Tam da bu yüzden Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› ad›yla düzenledi¤imiz kamp›m›z› gerekçelendirmek ve karfl›lamas›n› hedefledi¤imiz ihtiyaçlara vurgu yapabilmek ad›na, sürecin ve süreç karfl›s›nda gençlik hareketinin tablosunun bir kez daha üzerinde durmam›z gerekiyor. Zira kamp›m›z›n hedefledi¤i salt dar örgütsel ihtiyaçlar› karfl›lamak de¤il aksine gençlik hareketinin toplam ihtiyaçlar› ad›na olumlu sonuçlar üretebilmekti. Okullar›n kapanmas›n›n hemen öncesinde tüm toplumsal muhalefete yönelik bir sald›r› dalgas›n›n varl›¤›ndan ve bunun sivri ucunun tehdit etti¤i temel bir kesim olarak da gençli¤in mücadelesinin öneminden bahsediyorduk. Yaz döneminde devletin etkili ve yetkili a¤›zlar›ndan bu gerçek apaç›k dile getirilmifl, dahas› uygulama plan›nda Nazi Almanyas›’n›, iflgal alt›ndaki Irak’› aratmayacak türden görüntüler çizilmifltir. Faflist çeteler ve manipülasyon ayg›tlar› ile kol kola ilerleyen bir devlet terörü dönemine girilmifltir. ‹flte bu gerçeklik bizi mevcut planlamam›z› de¤ifltirerek göreli bir geniflli¤e sahip bir kamp›n organizasyonuna giriflmeye yönlendirdi. Belli sunumlar›n haz›rl›¤›n› d›flta b›rak›rsak, tüm kamp organizasyonu iki hafta gibi oldukça k›sa bir zamanda


flmas› baflar›yla gerçeklefltirildi!

mde mücad e l e y i ek için iler i ! gerçeklefltirildi. Bu kadar k›sa bir zaman zarf›nda genifl say›labilecek bir bileflenin kat›l›m›yla örgütlenen bir kamp›n herhangi bir sorunla karfl›laflmadan gerçeklefltirilebilmifl olmas› ulaflt›¤›m›z örgütsel düzeyi göstermesi aç›s›ndan önemli ve anlaml›d›r. Gençli¤in karfl› karfl›ya oldu¤u tek sorun faflist sald›rganl›k de¤ildir. Aksine bu sorunu üreten sermaye düzeninin gençli¤in tüm di¤er sorunlar› çözmekte aciz ve iktidars›z kalmas›d›r. Gençli¤in gelecek beklentisini karfl›layamayan, paral› ve gerici e¤itimi dayatan, tüm demokratik haklar› k›s›tlayan sermaye diktatörlü¤ü di¤er etkenlerin de –uluslararas› iliflkiler ve emperyalistlerle girilen süreçler, iç siyasetin t›kan›kl›klar›- itkisiyle azg›n bir faflist sald›r› dalgas›n› devreye sokmufltur. Görece diri bir toplumsal muhalefet oda¤› olarak gençlik hareketini do¤rudan hedef alan bu sald›rganl›¤›n karfl›s›nda ne yaz›k ki arzulanan düzeyde bir hareket yoktur. Hem nitel, hem de nicel planda gençlik hareketi bugün halen oldukça zay›f bir tabloya sahiptir. Bir süredir gençlik hareketinin sorunlar›n› örgütsüzlük, darlaflma ve reformizmin etkisi olarak tespit ediyoruz. Bunlar› ortaya ç›karan ve sorunlar›n yeniden üretilmesini koflullayan daha güncel ve somut zaaflar ise yeni dönemin acil, yak›c› ve elbette afl›lmay› bekleyen görevleri olmay› sürdürüyor. Bunlar›n bafl›nda parçal› tablo gelmektedir. Bugün gençlik içinde birbirini besleyen üç kademeli bir kopukluk tablosu ile yüzyüzeyiz. Zaman zaman gerçekleflen zorunlu eylem birliklerine ra¤men öncelikle politik gençlik gruplar› birbirinden kopuktur. Öte yandan tüm bu gençlik gruplar›, bu gruplara halihaz›rda güven duymayan ilerici gençlik taban›ndan kopuktur. Ve nihayet bu ikisi bir arada, genifl gençlik kitlelerinden kopuktur. Bu kopukluklar giderilmeksizin ve özellikle genifl gençlik kitleleri ile arada varolan uçurum kapat›lmaks›z›n, yeni dönemin a¤›r görevlerinin omuzlanamayaca¤› aç›kt›r. Bu temel önemde gerçe¤i bir süredir özellikle vurguluyoruz. Bunlara eklenen ve bunlardan beslenen ve yine hareketin olumsuzluklar›n› katmerleyen sorunlar ise daha çok günlük çal›flma içinde ortaya ç›kmaktalar. ‹deolojik-

E k i m G e n ç l i ¤ i politik karmafla bunlar›n bafl›nda geliyor. Temel yönelimlerini yitirmifl, bir çok konuda gençli¤in önüne somut aç›l›mlar koymaktan aciz bir ilerici-devrimci gençlik gruplar› tablosu ile karfl› karfl›yay›z. Bu konuda reformist gruplar bir bak›ma daha rahat bir zeminde. Zira onlar, artan sald›r›lar karfl›s›nda çoktan beridir düzenle dil ve eylem birli¤inin gereklerini üstü örtülü biçimlerde gerçeklefltirmekten ibaret bir politikan›n üzerine oturuyorlar art›k. Ancak devrimci güçler bir çok konuda ya tutum alam›yorlar, ya da ald›klar› tutumlar›n gençlik kitlelerinin durumu ile bir ilgisi yok. Bir süredir özerkdemokratik üniversiteden anti-faflist mücadeleye, akademik ve politik talepler aras›ndaki farklardan özörgütlülüklere kadar bir çok konuda gençlik gruplar›n›n ciddiye al›n›r bir söylemi bulunmuyor. Bunun kendisi bu gruplar›n etkisini s›n›rlamakta ve onlar› önderlik bir yana özne olmaktan bile uzaklaflt›rmaktad›r. Dolay›s›yla ortaya tecrit olmufl ve çal›flmas› aslolarak propaganda faaliyetine daralm›fl, üstelik bunda bile hayli etkisiz bir güçler y›¤›n› ç›kmaktad›r.

35


E k i m G e n ç l i ¤ i

Gençlik hareketinin güncel tablosu ve bu tablo karfl›s›nda gençlik gruplar›n›n konumlan›fl› böylesi yak›c› bir sorun alan›na iflaret etti¤i bir dönemde do¤al olarak kamp›m›z›n ilk hedefi, gençlik güçlerimiz içinde gençlik hareketine ve sorunlar›na dair bir ideolojik-politik aç›kl›k sa¤lamak ve buna ek olarak teoriye ilgi uyand›rmakt›. Sunumlar, sunumlar üzerine yürütülen tart›flmalar ve yoldafllar›n her birinin gösterdi¤i ilgiyi göz önüne ald›¤›m›zda, kamp›m›z›n bu hedefinde anlaml› bir baflar› elde etti¤ini söyleyebiliriz. ‹kinci bir nokta ise ilkinin de birikimi ile ortaya ç›kan marjinalleflme, kitlelerden kopukluk, kendine daralmad›r. Dedi¤imiz gibi gençlik gruplar›n›n yaflad›¤› s›k›nt›lar ile gençlik hareketinin verili tablosu içinde siyaset, çok zaman dar ve tek yanl› bir ajitasyon-propaganda faaliyetine indirgenebilmekte. Politik özgüvenin ve kitleleri harekete geçirme iradesinin ortadan kalkt›¤› yerde ise gençlik gruplar› darl›¤a, k›s›rl›¤a ve elbette olaylar› arkadan izleme çaresizli¤ine yeniden ve yeniden mahkum oluyorlar. Oysa güçlü politikalar, gerçekçi ve iflleve uygun araçlar ortaya kondu¤unda bunun bir anda de¤ilse bile ad›m ad›m afl›lmas› hiç de zor de¤ildir. Kamp›m›z boyunca bu sorunu enine boyuna tart›flma imkan› bulduk. Sorunun kaynaklar›n›n ayr›nt›l› ve çok yönlü bir tahlili ile birlikte özgün pratik deneyimler paylafl›lm›fl ve bu alandaki birikim kolektife maledilmifltir. Bu ise kamp›n politik-örgütsel e¤itim yönünden esas gelifltirici noktas›n› oluflturmaktad›r. Yine gençlik hareketinin bir di¤er temel sorun alan› deneyim yetersizli¤idir. Halihaz›rda gençlik güçlerinin do¤al say›lmas› gereken deneyimsizli¤inden bahsetmiyoruz, bu anlafl›l›r bir durum. Ama bir alan deneyiminden bahsediyoruz. Y›llarca farkl› mücadele süreçlerinde oluflmufl, kuflaktan kufla¤a devredilmifl ve her yeni ad›mda tazelenerek gelifltirilmifl bir deneyim bütünlü¤ü, yaz›k ki bugün gençlik hareketinin eksikli¤ini hissetti¤i bir sorundur. Bunun nedenleri bir yana sonuçlar› hayli kayg› vericidir. Baflar›s›zl›¤› defalarca s›nanm›fl araçlar›n yeniden gündeme getirilmesinden, pratik ifllerin organizasyonuna harcanan fazladan enerjiye kadar karfl›laflt›¤›m›z bir dizi güçlük hemen her dönem çal›flman›n s›f›rdan bafllarm›flças›na deneyim eksikli¤i yaflamas›ndan kaynaklanmakta. Kamp›m›z gençlik çal›flmam›z›n en deneyimli unsurlar›yla en genç ve yeni insanlar›m›z› bir araya getirerek bu sorunun çözümü için uygun bir ortam yaratm›flt›r. Sadece sunumlar yoluyla de¤il, fakat günlük yaflam içerisinde de bir dizi tart›flma, sohbet, günlük yaflam›n örgütlenmesi esnas›nda ortaya konan ifllerle bu aktar›m pekifltirilmifltir.

Sunumlar: Çok yönlü ve bütünleyici bir e¤itim çal›flmas› Öncelikle flunu belirtmemiz gerekiyor. Kamp›m›z›n örgütlenme süreci iki hafta gibi k›sa bir zaman dilimine s›k›flm›fl olmakla beraber, kamp sürecinde yap›lan sunumlar, büyük oranda tüm bir yaz çal›flmas›n›n eme¤ini ortaya koymufltur. Zira yaz çal›flmam›z›n sonucunda bu biçimiyle bir kamp›n örgütlenmesi plan›na sahip olmasak da, okullar›n kapanmas›yla beraber yay›n›m›zda da yer alan dönem de¤erlendirmemiz içerisinde e¤itim sorununa çubu¤u bükmüfl ve yaz çal›flmas› sürecinde bu ihtiyac›n karfl›lanmas›na dönük güçlü ve çözücü ad›mlar at›laca¤›n› da belirtmifltik. Bu aç›dan kampta yap›lan sunumlar yaz çal›flmas› sürecinde yürütülen toplam bir e¤itim faaliyetinin özetini oluflturmufl ve güçlülü¤ünü de böylesi bir ön haz›rl›k sürecine dayanmas›ndan alm›flt›r. Kamp›n örgütlenme sürecinde sunum bafll›klar›n› belirlerken gençlik çal›flmam›z›n öncelikli ihtiyaçlar›na uygun bir belirleme içerisine

36


girmeye çal›flt›k. Zira ideolojik-politik eksikliklerin tamam›n› yo¤unlaflm›fl da olsa k›sa süreli bir e¤itim çal›flmas› ile aflamayaca¤›m›z›n bilincinde oldu¤umuzdan, temel amac›m›z belirli bafll›klara vurgu yaparak, özel olarak teorinin önemine dikkat çekebilmek ve pratik alanda yaflanan s›k›nt›lar›n afl›lmas› noktas›nda deneyimlerle zenginlefltirilmifl tart›flmalar yaparak, yeni döneme girerken bir bilinç aç›kl›¤›na kavuflabilmekti. Öncelikli tercihimiz pratik ihtiyaçlar ve karfl›l›kl› deneyim aktar›m› oldu¤u için, sunumlar›n a¤›rl›kl› yan›n› da bu ihtiyaçlar› karfl›lama imkan›na sahip bafll›klar oluflturuyordu. Kampta s›ras›yla flu bafll›klarda sunumlar yap›ld›: - Parti tarihi - Türkiye devriminin karakteri - Faflizm ve antifaflist mücadele perspektifi - Devrimci kimlik, devrimci yaflam - Örgüt sorunu - Kitle çal›flmas›n›n sorunlar› - Gençlik hareketinin sorunlar› - Yeni dönemde mücadele perspektifi Sunumlar özellikle tan›mlad›¤›m›z ihtiyaçlar gözetildi¤inde oldukça baflar›l› geçti. Bu noktada sunum yapan yoldafllar›n önemli bir katk›s› oldu¤unu belirtmek gerekiyor. Zira sunumlara haz›rlanan yoldafllar›n büyük ço¤unlu¤unun tercih ettikleri sunum yöntemi dikkate al›nd›¤›nda, sunumlarla karfl›lanmas› düflünülen ihtiyac›n do¤ru kavrand›¤› görülmekteydi. S›ralanan 8 sunum bafll›¤›n›n önemli say›da yoldaflça sunulmufl olmas› bafll› bafl›na bir e¤itim sürecinin yafland›¤›n›n belirtisiydi. Ancak bunun da ötesinde her bir sunumun canl› tart›flmalara ve genifl bir kat›l›ma konu olmas›, kampta hedeflenen e¤itim sürecinin baflar›yla gerçeklefltirilebildi¤inin bir göstergesi oldu. Özellikle devrimci kimlik ve devrimci yaflam, kitle çal›flmas›n›n sorunlar›, anti-faflist mücadele perspektifi sunumlar›nda yürütülen canl› tart›flmalar ve yo¤un deneyim aktar›m›, bu sunumlarla hedeflenenin büyük oranda gerçekleflmesini sa¤lad›. Yöntemsel olarak bu sunumlardan farkl› olmakla beraber, Türkiye devriminin karakteri bafll›kl› sunum, yoldafllar›n konuya olan hakimiyetleri ve güçlü bir planlamayla birleflince, tarihsel anlat›ma bo¤ulma riskini en fazla tafl›yan sunum bafll›¤› olmas›na karfl›n, aksine oldukça ilgi çekici ve etkileyici bir tempoyla verimli bir biçimde sunuldu. Sunumlar aç›s›ndan önemli olan di¤er bir nokta ise bir çok yoldafl›m›z›n ilk kez bir sunum yap›yor olmalar› ve hem de bunu az›msanamayacak bir kitle karfl›s›nda gerçeklefltirmek yükümlülü¤ü ile karfl› karfl›ya olmalar›yd›. Çeflitli zorlanmalar›n yafland›¤› anlarda, yoldafllar›m›z›n do¤all›¤›nda gelifltirdikleri kolektif çaba harcama bilinci a盤a ç›kt› ve dinleyici konumundaki yoldafllar, en az sunumu gerçeklefltiren yoldafllar kadar çaba harcayarak, yoldafllar›n›n heyecanlar›n› ve zorlanmalar›n› aflmalar› için u¤raflt›lar. Sunumlar aras›nda tart›flmalar›n daha dinç ve verimli

geçebilmesini sa¤layabilmek ad›na genifl serbest zamanlar planlanm›flt›. Ancak sunumlar›n büyük k›sm›nda tart›flmalar›n canl›l›¤›, dinlenme zaman› olarak planlad›¤›m›z serbest zamanlardan feragat etmemize yol açt›. Bu bizim aç›m›zdan içeri¤in güçlülü¤üne iflaret eden verilerden biriydi.

Güçlü bir kolektif yaflam ve güçlü yoldafll›k iliflkileri Farkl› yerellerden oldukça genç ve görece kalabal›k bir bileflenin bir araya gelifli hem yaflam›n örgütlenifli aç›s›ndan, hem de yoldafll›k iliflkilerinin güçlü temellerde kurulabilmesi aç›s›ndan olas› zorluk alanlar› olarak karfl›m›zda duruyordu. Ancak kamp bafllad›¤› andan itibaren yoldafllar›n kolektif yaflama baflar›l› adaptasyonu, böylesi bir zorlanma olas›l›¤›n› ihtimal plan›nda dahi bofla ç›karm›fl oldu. Kampta hüküm süren devrimci yaflam, devrimci disiplinin hayata geçirildi¤i bir zaman dilimi oldu. Ancak özenle üzerinde durulmas› gereken nokta, bu disiplinin kaba ve mekanik bir planlaman›n ürünü de¤il, tersine, kendi do¤al kanallar›ndan akan ve tüm yoldafllar›n bir bir ortaya koyduklar› özveri, emek ve kolektif yaflam bilinciyle yarat›lm›fl oldu¤u noktas›d›r. Yemekten temizli¤e, al›flveriflten nöbet tutulmas›na kadar her bir ayr›nt› planl› bir biçimde hayata geçirildi. Devrimci yaflama dair s›ralanan her bir bafll›k özel planlamalara konu edilebilir, bu tercih edilebilirdi, ancak kamp içerisinde örülen yaflam bir dizi planlaman›n ayr›nt›l› bir biçimde yap›lmas›n› gereksiz k›ld›, tersine, tüm ifller do¤all›¤›nda ve tüm bileflene yay›lm›fl biçimde çözülebildi. Özellikle her bir yoldafl›n örülen kolektif yaflama katk› sunma çabalar›, etkileyici ve devrimci yaflama dair inançlar› besleyici nitelikteydi. Örülen devrimci yaflam›n do¤al bir sonuç olarak besledi¤i yoldafll›k iliflkileri özel planda etkileyiciydi. Zira kamp süresince neredeyse hiçbir sorun yaflanmad›. Bunun bir nedeni devrimci yaflam›n ak›fl›ndaki düzenlilik ve disiplinse, di¤er nedeni her bir yoldafl›n bu k›sa zaman diliminde kendini dönüfltürmek noktas›nda harcad›¤› yo¤un çabad›r. Sunumlardan arta kalan zamanlara dair planlanan etkinlikler belki de kamp sürecinin aksayan tek yan›yd›. Zira planlanm›fl olan etkinliklerden müzik dinletisi ve tiyatro gösterimini d›flta b›rak›rsak, büyük bir k›sm›n› gerçeklefltirememifl olduk. Ancak özellikle vurgulamak istiyoruz, ki bu bizce kampta örülen yaflam›n olumlulu¤unun bir iflaretidir, bu alanda hiçbir boflluk yaflanmad›. Aksine zaman darl›¤›ndan yahut teknik sorunlardan kaynaklanan sebeplerle gerçeklefltirilemeyen her bir etkinli¤in yeri, yoldafllar›n yine tamam›n› kapsayan ve do¤all›¤›nda geliflmifl, planlanmam›fl alternatif etkinliklere konu edildi. Bu aç›dan kamp›m›z›n temel zay›fl›¤› olarak tan›mlayabilece¤imiz bu alan yine kolektif bir iradenin ürünü olarak afl›labilmifltir.

E k i m G e n ç l i ¤ i

37


fiehit yoldafllar›m›z›n anmas›

E k i m G e n ç l i ¤ i

38

Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar flahs›nda tüm devrim flehitleri an›s›na kamp›n son gecesinde düzenledi¤imiz etkinlik, kampa kat›lan tüm yoldafllar›m›z›n derinden etkilendi¤i ve devrim davas›na olan ba¤l›l›klar›n›n bir kat daha güçlendi¤ini hissettikleri bir an oldu¤unu düflünüyoruz. Sinevizyon gösterimi, fliirler, türkü ve marfllardan oluflan s›n›rl› program›m›zda, partili olman›n önemi ve bu konuda her bir yoldafl›m›z›n harcamas› gereken özel çaba üzerine bir konuflma yap›ld›. Kampa kat›lan yoldafllar›m›z›n büyük k›sm›n›n daha önceleri çok daha güçlü örgütlenmifl anma etkinliklerine kat›lmalar›na karfl›n, bu etkinlikte di¤erlerine oranla kendilerini daha farkl› hissetmifl olduklar›n› düflünüyoruz. Zira kamp›n yaratm›fl oldu¤u devrimci atmosfer ve anmayla beraber vurgulanan noktalar birleflti¤inde, her bir yoldafl, flehit yoldafllar›m›z›n bayra¤›n› devralman›n sorumlulu¤u ile bir kez daha yüzleflmifl oldu. Bizce kamp›n örgütlenifl amac› ve her bir yoldafl›n temsil etti¤i de¤erler, anma gecesi ile beraber bir kez daha bilince ç›kt›. Kamp›n kendi içindeki baflar›s› etkinli¤imizi de baflar›l› k›lm›fl ve flehit yoldafllar›m›z vesilesiyle bir kez daha alt› çizilenler, her bir yoldafl›n devrim davas›na olan ba¤l›l›¤›n› ve katk›s›n› art›rabilme noktas›nda kendisini daha güçlü hissetmesi sonucunu do¤urmufltur.

Yeni döneme daha güçlü ve haz›rl›kl› giriyoruz! Kamp›m›z hedefledi¤imiz sonuçlar› büyük oranda ortaya ç›karm›flt›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda kendi örgütsel ve politik birli¤imizin pekifltirilmesi, örgütlerimizin önderlik düzeyinin yükseltilmesi ve yeni dönemin yüklü görevleri karfl›s›nda gereken güçlenme ifllevini yerine getirmifl bir kamptan söz ediyoruz. Özellikle yeni dönemin artan ihtiyaçlar›na denk düflen, bu ihtiyaçlar üzerinden gerekçelendirilmifl ve bunlara uygun flekillendirilmifl bir kamp› baflar›yla örgütleyerek, yeni döneme gerekli haz›rl›kla girmek için asgari ad›mlar›m›z› atm›fl durumday›z.

Örgütledi¤imiz bu kampla beraber her bir yoldafl›m›z, yeni dönem faaliyetine ve bundan sonraki mücadele yaflam›na, daha güçlü, daha kararl› bir ruh haliyle kazan›lm›flt›r. Birbiriyle s›k› ba¤lar kurabilmifl, uyumlu bir örgüt yaflam›na sahip olman›n yaratt›¤› güven, inan›yoruz ki politik faaliyetimizin bundan sonraki her düzeyinde karfl›m›za mutlak bir avantaj olarak ç›kacakt›r. Yo¤unlaflt›r›lm›fl bir biçimde yürütülmüfl olan onlarca tart›flma, sunulan bafll›klar her bir yoldafl›n ideolojik, politik ve örgütsel planda daha özgüvenli ad›mlar atmalar›n› sa¤layacak ve yeni dönemle beraber gençlik çal›flmam›z›n daha farkl› bir düzeyi kazanmas›n›n önemli bir kald›rac› olma misyonunu tafl›yacakt›r. Kamp›m›zla beraber ortaya ç›km›fl olan örgütsel ve politik geliflmifllik düzeyimiz yoldafllar›m›z›n her birinin alanlar›na döndüklerinde daha büyük bir ›srarla politik faaliyetlerini sürdürmelerini sa¤layacakt›r, zira kamp›m›z bugüne kadar harcad›¤›m›z çaban›n karfl›l›¤›n› göstermifl ve bundan sonra harcanacak çaban›n bir güvencesine dönüflmüfltür. Kamp›m›z örgütsel ve politik birli¤in yeniden inflas› olmufl ve tam da bu yüzden, yeni dönem aç›s›ndan oldukça anlaml› bir haz›rl›¤a iflaret etmektedir. Örgütsel ve politik donan›m›m›z›n güçlenmesinin yaratt›¤› ivmeyle de beraber, birer komünist olarak yoldafllar›m›z›n her birinin günlük yaflamlar›n› derinden etkileyecek bir deneyimi beraberce örgütleyebildi¤imiz inanc›nday›z. Elbette kamp›m›z›n as›l sonuçlar›n› yeni dönemle beraber görüp, tartabilece¤iz. Ancak biz inan›yoruz ki, kamp›m›z›n yaratt›¤› belirgin moral ve motivasyon, güçlendirdi¤i devrimci irade ve partili olma bilinciyle ve pekifltirdi¤i donan›mla birleflti¤i ölçüde, yeni dönemi kazanmam›z›n önünde bizden kaynaklanacak bir engel kalmam›fl demektir! Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

Ekim Gençli¤i


Kat›l›mc› genç komünistlerden gençlik kamp› üzerine de¤erlendirmeler...

Yeni mücadele dönemine haz›r›z! Genç komünistler yeni döneme haz›r! Ekim Gençli¤i’nin düzenledi¤i Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› bende ve bütün yoldafllarda güçlü bir ideolojik, politik ve örgütsel birikim b›rakarak baflar›yla gerçeklefltirildi. ‹lk önce vurgulanmas› gereken nokta, kampa kat›lan bütün yoldafllar›n devrimci iç yaflam›n gerekliliklerini sorunsuz bir biçimde yerine getirmesiydi. Tabii burada organizasyonun baflar›s›n› da unutmamak gerekiyor. Her fleyin önden baflar›yla planlanm›fl olmas› (uyku, kahvalt›, bulafl›k, dinlenmek vb.) ç›kabilecek sorunlar› en aza indirdi. ‹lk geldi¤imde üzerimde heyecanla birlikte bir tedirginlik vard›. Birlikte yaflaman›n zorluklar› ne gibi sonuçlar do¤urur türünden düflünceler vard› kafamda. Ama bulafl›k y›kad›¤›n›z, yemek yapt›¤›n›z, ayn› odada kald›¤›n›z insanlar ayn› dava u¤runa birlikte mücadele etti¤iniz yoldafllar›n›z olunca her fleyin ayr› bir güzelli¤i oluyor. Ço¤unu ilk defa gördü¤üm yoldafllar›mla hemen kaynaflmam bir kez daha “yoldafll›k” kavram›n›n anlam›n› derinden hissetmemi, yoldafll›k iliflkilerinin düzenin yaratt›¤› ç›karc› iliflkilerden ezici farkl›l›¤›n› görmemi sa¤lad›. Bütün sunumlar yoldafllar›n haz›rl›k sürecinde harcad›klar› emekle ve anlat›mlar›ndaki sadelikle birleflince çok verimli oldu. Benim aç›mdan ise eksikliklerimi görme ve kendimi gelifltirme olana¤› yaratt›. Özellikle faflizm ve gençlik hareketi üzerinden geçen tart›flmalar, aç›klay›c› tan›mlar ve deneyimlerle de birleflince, oldukça anlaml› oldu. Önemli olan bir di¤er nokta da tart›flmalar›n sunumlarla s›n›rl› kalmamas› ve verilen aralarda, bofl vakitlerde konular üzerine tart›flmalar›n sürdürülmesiydi.

Son gün, Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar›m›z flahs›nda devrim davas›nda flehit düflenler için yapt›¤›m›z anma bende büyük bir iz b›rakt›. Söylenen türkülerde, marfllarda, yap›lan konuflmalarda içimizden nice Habipler, Ümitler, Haticeler ç›karacak olman›n hakl› gururu ve coflkusu vard›. Partili kimli¤i kendisiyle içsellefltirmifl ve devrim mücadelesinde ölümü yi¤itçe kucaklam›fl olan yoldafllar›m›z› bu davay› büyüterek ve gelece¤i kazanarak anaca¤›z. Ve bence bu kamp sonras›nda söylenecek son söz fludur: “Genç komünistler yeni döneme haz›r!”

Yeni döneme daha güçlü girebilmek için!.. Bir dava u¤runa mücadele etmek ne güzel bir duygudur. Hele o dava, u¤runa ölünebilecek bir dava ise. Hele de bu mücadelede bir de yoldafllar›n varsa bu daha farkl› bir güzelliktir. Yaln›z olmad›¤›n›, senin gibi düflünenlerin ve savaflanlar›n oldu¤unu bilirsin ve daha bir gayretle sar›l›rs›n mücadeleye. Bir genç komünist olarak yak›n zamanda Ekim Gençli¤i’nin örgütledi¤i Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› kamp›na kat›ld›m. Ekim Gençli¤i’ni düzenli takip edenler bilirler. ‹ki senedir Ümit Alt›ntafl Gençlik Kamp› düzenleniyordu. Bu sene ise dönemsel ihtiyaçlardan kaynakl› 3. Ümit Alt›ntafl Gençlik Kamp› yerine Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› gerçeklefltirildi. Bu kamp, daha öncede belirtti¤im gibi dönemsel ihtiyaçlardan kaynakl› gerçeklefltirildi. Mersin’de yaflanan bayrak krizinden sonra devletin bilinçli politikas› sayesinde ayyuka ç›kan flovenist histeri dalgas› ve faflist kudurganl›k, bu seneki kamp›n muhtevas›n›n bu flekilde

E k i m G e n ç l i ¤ i

39


kamp sayesinde yeni döneme daha güçlü ve haz›rl›kl› bir biçimde girece¤imizi büyük bir rahatl›kla söyleyebiliriz. Kamp sonras›nda biz genç komünistlere düflen görev, yeni dönemde çal›flmay› ve mücadeleyi daha da güçlendirmek ve ileriye tafl›mak olacakt›r.

U¤runda tereddütsüz ölünecek davam›z bizi birlefltiriyor!..

E k i m G e n ç l i ¤ i

40

de¤iflmesini gerekli k›lm›flt›r. Kampta dönemin ihtiyaçlar›na cevap verecek anlaml› sunumlar verildi. Sunumlar karfl›l›kl› tart›flma fleklinde geçti¤i için tüm yoldafllar sunumlara aktif olarak kat›ld›. Karfl›l›kl› tart›flma fleklinde geçen sunumlar yoldafllar›n kafalar›ndaki soru iflaretlerini önemli ölçüde ortadan kald›rd›. Geçen dönemin durgun ve parçal› tablosu üzerinde durularak yeni dönemde bu durumun nas›l k›r›laca¤› yönünde yap›lan tart›flmalar da çok ön aç›c› oldu. Bu tart›flmalar sonucunda yeni döneme teorik, pratik ve politik aç›dan daha haz›rl›kl› ve güçlü girece¤imiz ortak kan›m›zd›. Kamp tam anlam›yla kolektif yaflam›n sürdü¤ü bir ortamd›. Bütün yoldafllar›n günlük yaflamda yap›lmas› gereken iflleri belli komiteler oluflturarak ve bu komitelerde görev alarak kolektif bir flekilde yapmas›, kamp›m›za küçük çapl› bir komün havas› kazand›rd›. Sunum saatlerinin ve serbest saatlerin çok iyi planlanmas›, birbirini ilk kez gören yoldafllar›n bile birbirleriyle kaynaflmas›n› kolaylaflt›rd›. Serbest saatlerde yoldafllar birbirleriyle sohbetler ettiler, oyunlar oynad›lar, türkü söylediler, belli etkinliklerde yer ald›lar vb... Kampta en anlaml› etkinlik ise Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar›n anmalar›n›n yap›lmas›yd›. Anma tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla bafllad› ve ard›ndan yap›lan dia gösterimi, hep bir a¤›zdan söylenen türkü, marfl ve fliirlerle devam etti. Son olarak bir yoldafl›m›z›n Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar›n siyasi yaflam›n› ve onlar›n bizim için ne ifade etti¤ini k›saca anlatmas›yla son buldu. Böyle bir ortam›n yarat›lmas› gerçekten çok zor bir ifl. Bu ortam›n böyle olmas›n›n ana nedeni, en ufak detay›n bile önden planlanmas› ve kampa kat›lan tüm yoldafllar›n bu yönde gösterdikleri çaba ve özveridir. Kamp tüm yoldafllar için gerçekten çok ön aç›c› oldu. Bu

Faflist sald›rganl›¤›n günden güne artt›¤› ve devlet deste¤inde kudurgan boyutlar kazanaca¤› yeni bir e¤itim y›l› dönemine giriyoruz. Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› ad›yla gerçeklefltirdi¤imiz kamp sayesinde, bu yeni dönemde verece¤imiz kararl› mücadelenin ve yürütece¤imiz etkili devrimci çal›flman›n bir ad›m› daha at›lm›fl oldu. Kamp süresince sunumlar ve yap›lan tart›flmalar, deneyim aktar›mlar› tüm yoldafllar›m›z›n teorik-pratik birikimlerini artt›r›rken; kolektif ve disiplinli yaflam, yoldafll›k iliflkisinin içten, s›cak gerçekli¤i tam anlam›yla motivasyon sa¤lay›c›yd›. Asl›nda ilk defa içinde bulunaca¤›m bu kampa geldi¤imde baz› çekincelerim oldu. Çok say›da insan›n bir arada sorunsuz yaflayabilece¤ine ihtimal veremiyordum. Kolektif yaflam, birliktelik ve disiplin diyorduk. Her fley bir yana kendime güvenemiyordum. Ancak flunun fark›na varmam uzun sürmedi. Birbirimizi ilk defa görüyor, tan›m›yor olsak da, birbirimizden farkl› da olsak u¤runda tereddütsüz ölünecek davam›z bizi birlefltiriyor, birbirimize yak›nlaflt›r›yordu. ‹nsanlar›n kendi evlerinde, aileleriyle ortak yaflayamad›klar›n› görüyoruz. Anne-baba kavgas› dinleyerek, kardefllerimizle anlaflamayarak, ço¤u zaman birbirimize katlanamayarak sürdürmeye çal›fl›lan yaflamlar varken, bizler burada günlerce yoldafll›k bilinci ve sevgisiyle paylafl›m›n içinde yaflad›k. fiehit yoldafllar›m›z› and›¤›m›z gece hepimiz için ayr› bir anlam tafl›yordu. Her bir yoldafl›m›z›n kararl›l›¤›n› ve inanc›n› gözlerinde, yumruklar›n› s›k›fllar›nda, söyledikleri türkülerde, marfllarda, okuduklar› fliirlerde gördüm. Baflka bir dünya mümkün ve bu inanç ve ba¤l›l›kla kazanamayaca¤›m›z hiçbir fley yok!..

Art›k kavgaya haz›r›z! Sermaye devleti son zamanlarda gelifltirmek istedi¤i projelerle muhalif kesimlere karfl› faflist bir ezme, y›ld›rma ve sindirme politikas› izliyor. ‹flçi ve emekçiler üzerinde kurulmaya çal›fl›lan bu genel bask›n›n önemli bir alan›n› da üniversiteli gençlik oluflturuyor. Özellikle geçti¤imiz dönemde ülkenin birçok üniversitesinde efl zamanl› faflist sald›r›lar gerçekleflmifl, buna paralel olarak okul yönetimleri de sermaye devletiyle kopmaz ba¤lara sahip olduklar›n› soruflturma-uzaklaflt›rma politikas›yla göstermifllerdi. Faflizmin bu denli hortlat›ld›¤› ve provokasyonlarla beslendi¤i bir dönemde gençli¤in bu zorluklar› omuzlayabilmesi; yaflanan sürecin ideolojik, politik ve sosyal arka plan›n› görebilmesi ve sonuç olarak hakl› mücadelesini bu çerçevede yürütebilmesi için Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› yeni dönem için önemli bir haz›rl›k olmufltur. Bu buluflma, biz üniversite gençli¤ine neler kazand›rd›? Baflta faflizmin s›n›fsal kayna¤›, anti-faflist mücadelenin devrimci anlam›, gençlik hareketinin geçirdi¤i evreler olmak üzere, devrimci kimlik, örgütlenme sorunlar›, kitle çal›flmas›


yöntemleri ve son olarak da yeni dönemde mücadele için ideolojik ve pratik çözümler üzerinde tart›fl›ld›, deneyimler aktar›ld›. Kendi ad›ma, bu tart›flmalar sonucu kafamda bugüne kadar sonuca varmam›fl birçok düflünce yerine oturdu. Teori ve prati¤in ayr›lmaz bütünlü¤ünün mücadeleye yans›mas› gerekti¤ini anlad›m. Di¤er yandan kolektif yaflam›n insan› tüm bencilli¤inden ve küçük burjuva zaaflar›ndan uzaklaflt›rd›¤›n›, onurlu bir yaflam için sorumluluk bilinci ve dostlu¤un ancak böyle mümkün olabilece¤ini gördüm. Gün içinde tart›flmalar›m›z› da gerçeklefltirdik, yap›lmas› gereken iflleri de görev da¤›l›m›yla bitirdik ve ayn› zamanda birlikte güzel vakit de geçirdik. Tüm bunlar yeni dönemdeki yo¤un çal›flmalar›m›z için bir moral kayna¤› oldu. Art›k kavgaya haz›r›z!

E k i m

Partileflmek!.. Kampa dair kiflisel de¤erlendirmelerim, süreçle ilgili düflüncelerim; son gün yoldafllar›m›n yapt›klar› de¤erlendirmelerden pek farkl› olmayacak. O yüzden k›sa tutmay› ye¤liyorum. Seminerlerin ve ara tart›flmalar›n son derece verimli geçti¤ini düflünüyorum. Kitabi bilgilerle s›n›rl› kalmayarak, pratik tecrübelerin ortaya konulmas›, paylafl›lmas› oldukça anlaml›yd›. fiehit yoldafllar›m›z›n anmas› s›ras›nda yoldafllar›m›zdan birinin yapt›¤› ça¤r›ya (tümüyle devrimcileflmek, partileflmek) karfl›l›k olabilecek flekilde tüm enerji ve eme¤imizi yaflam›m›za sunmam›z gerekti¤ini düflünüyorum. Yoldafllar›mla olan iliflkilerime gelince... ‹lk iki gün güvenlik gerekçesiyle daha öncesinde birbirini tan›yanlar d›fl›nda kimsenin kimseyle yeterli diyalogda bulunmay›fl›, varolan tutukluk beni fazlas›yla rahats›z etmiflti. Ama sonras›nda birlikte duyuflun, düflünüflün, ayn› zeminde varolabilmenin sonuçlar›n› gördüm. Birbirimizi tan›yorduk asl›nda... Yoldaflt›k... Ad›m›z› bile bilmeden çok fley paylafl›yor olabildi¤imizi gördüm. ‹flte bu, Marksizm-Leninizm ideolojisinin ortak ürünü ve devrimci kimlik, kiflili¤in yans›mas›yd›.

Partinin ça¤r›s›na tok bir yan›t... Genç komünistler olarak düzenledi¤imiz Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas›, hem nicelik hem de nitelik olarak ulaflt›¤›m›z düzeyin somut bir ifadesi olarak oldukça güçlü bir etkinlik oldu. Gündelik yaflam›n örgütlenmesinden politikpratik ihtiyaçlar›m›za hitap eden sunumlara, etkinliklerden ikili iliflkilere kadar buluflmam›z›n toplam›na hep devrimci bir iç yaflam bilincinin, kolektivizmin hakim oldu¤unu aç›kça ifade edebilirim. Buluflmam›z›n en önemli k›s›mlar›ndan birini ifade eden

sunumlar, seçilen bafll›klar, sunum yapan yoldafllar›n konuya hakimiyetleri, gerçekten çok canl› tart›flmalara sahne olufllar› anlam›nda oldukça baflar›l›yd›. San›yorum ki buluflman›n en nitelikli yanlar›ndan birini, yoldafllar›m›z›n bir çok yönüyle fazlas›yla faydaland›klar›n› tahmin etti¤im sunumlar bafll›¤› oluflturmaktayd›. Kuflkusuz böylesi bir buluflmada, yoldafllar›m›z›n e¤itim çal›flmalar›n›n temel bir boyutu teorik-politik e¤itim ise, öteki bir boyutu da örgütsel e¤itim, devrimci iç yaflama adaptasyon idi. Bu konuda özel olarak çok ciddi bir baflar› yakalad›¤›m›z› düflünüyorum; zira buluflmam›z›n tüm haz›rl›klar›, teknik iflleri, temizli¤i, yemek haz›rl›¤› ve daha say›labilecek bir çok görevi, tam bir kolektif ruh içerisinde, devrimci komünist kimli¤e yak›fl›r bir biçimde elbirli¤iyle gerçeklefltirildi. Bu, örgütsel olarak yaratt›¤›m›z birtak›m de¤erlerin yoldafllar›m›z›n toplam›na mal edilebilmesi anlam›nda önemli ilerlemeler kaydetti¤imizi gösteriyordu. Son olarak vurgulayaca¤›m nokta, Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar›n anmas› olacak. Anman›n en önemli yönü, yoldafllar›m›z›n birer insan olarak, birer devrimci olarak, birer s›ra neferi olarak ve en nihayetinde birer parti kadrosu olarak yaflamlar›n›n örnek al›nmas› ça¤r›s› ve partinin bu yönlü ça¤r›s›na genç komünistler cephesinden verilen tok yan›tt›. Evet, biz genç komünistler, bu anma vesilesiyle bu ça¤r›ya bu toklukta yan›t›m›z› bir kez daha ortaya koymufl ve partinin gücünü misliyle art›raca¤›m›z sözünü vermifl bulunuyorduk; nitekim bence buluflmam›z›n temel ça¤r›s› da, yükselen faflist provokasyonlara, soruflturma terörüne, devrime ve sosyalizme yönelmifl her türden sald›r›ya karfl› inad›na ve inançla devrim bayra¤›n› yükseltmek, partili mücadeleyi bir ad›m öne tafl›mak olarak somutlan›yordu. Bu yan›t› verebilmenin ve bu yan›t› flu k›sac›k buluflmam›z süresince her yönüyle hayata geçirmifl olman›n gücüyle bir kez daha hayk›r›yoruz: Partiyi her alanda ve her aç›dan güçlendirmek için ileri!

G e n ç l i ¤ i

41


Faflizme karfl› gençlik buluflmas›n›n kazan›mlar›yla Faflizmin karfl›s›nda bir ad›m daha!

E k i m G e n ç l i ¤ i

42

Düzenin sald›r›lar›n› çok boyutlu olarak yükseltti¤i bir süreçten geçmekteyiz. Bu sald›r› süreci içinde bafllayacak olan yeni dönem ideolojik, politik ve örgütsel olarak ciddi bir haz›rl›¤› gerektiriyor. Genç komünistler olarak yaz boyunca bir çok farkl› araçla yürüttü¤ümüz çal›flmalarda bu haz›rl›¤› gerçeklefltirmeye, bu konudaki eksiklerimizi gidermeye çal›flt›k. Bu y›l gerçeklefltirilen Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› bence bu konuda çok büyük kazan›mlara vesile oldu. Kendimce bu kazan›mlar› gerçeklefltirilen sunumlar›n baflar›lar›, yaflanan kaynaflma ve ortak yaflam›n kazan›mlar› fleklinde sunmak istiyorum. Gerçeklefltirilen sunumlar›n her fleyden önce belirlenmifl bafll›klar› çok baflar›l›yd›. Sunumlar, kat›lan genifl bileflimle birlikte tam da bu dönemin acil gündemlerini oluflturan, herkesin ilk elden eksikli¤ini duydu¤u konular üzerine haz›rlanm›flt›. Haz›rlanan yoldafllar›n da harcad›klar› emekle birlikte sunumlar son derece baflar›l› geçti. Ço¤u zaman kal›plaflm›fl sözlerle üzerinden geçti¤imiz, ideolojik ve örgütsel konular ayr›nt›l› tart›flmalara konu oldu. Tart›flmalar›n ard›ndan ideolojik olarak kafam›zda netleflen temel konu, program›m›z›n s›n›fsal ihtilalci kimli¤i ve küçük burjuva devrimcili¤i ile aram›zdaki ayr›md›. Yine örgütsel olarak eksik kald›¤›m›z noktalar›, bunlar›n örgüt yaflant›s› için ne ifade etti¤ini, kolektif tart›flman›n yard›m›yla bir kez daha bilince ç›karm›fl olduk. Yeni döneme haz›rlan›rken politikalar›m›z, bunlar›n kitlelere tafl›nmas› konusunda bir çok yerelden örneklerle beslenen tart›flmalar bizim için çok s›k yakalanamayacak önemli bir olanakt›. Ortak bir gelecek kurgusunun bir araya getirdi¤i insanlar›n yaflad›¤› kardeflleflmenin ne demek oldu¤unu gördük. Kamp boyunca sanki y›llard›r bir arada yaflayan, birbirimizi yak›ndan tan›yan dostlar gibiydik. Bu kadar genifl bir bileflimle bu kadar yak›ndan kaynaflabilece¤imi, bu kadar mutlu bir hafta geçirebilece¤imi hiç düflünmemifltim. Evet kalabal›kt›k, daha önce hiç tan›flmam›flt›k, ama biz “kaynaflm›fl bir grup halinde, sarp ve zorlu bir yolda, birbirimizin ellerine s›k› s›k›ya sar›lm›fl olarak ilerleyen ve özgürce benimsedi¤imiz bir kararla, düflmanla savaflmak amac›yla, mücadeleyi seçmifl” gençlerdik. Batakl›¤a karfl› yürüdü¤ümüz bu yoldu bizi bu denli kaynaflt›ran. Ve ekme¤i uzat›rken, söz hakk› isterken, birimizi ça¤›r›rken kulland›¤›m›z o söz, kaynaflmam›z›n en temel ifadesi oldu: “Yoldafl”... Birlikte düflünerek, tart›flarak, ifl bölümüyle ortak yaflaman›n hazz›n›, s›n›fs›z ve imtiyazs›z bir zümre içinde üretmenin zevkini yaflad›m. Baflka zaman en b›kt›r›c› gelecek ifller birer zevke dönüflmüfl, gündelik yaflam›m›z›n do¤al bir parças› haline gelmiflti. Çünkü o iflleri kendimiz için, toplulu¤umuzun tümü için gönüllüce ve birlikte yap›yorduk. Son gece gerçeklefltirdi¤imiz anma kamp boyunca üretilen devrimci kaynaflma ve atmosferin en yo¤un ifadesi olmufltu. Son derece hüzünlüydük. Çünkü aram›zdan yoldafllar›m›z›, en de¤erli, en net, en sade, en insan olanlar›m›z› alm›flt› burjuvazi; bunu bir kez daha hat›rlad›k.

Ama hüznümüzü bo¤an bir umut ve sevinç vard› içimizde. Yoldafllar›m›z›n devrettikleri bayrak bugün çok farkl› yerlerden gelmifl, çok farkl› kifliler olan onlarca geç komünistin elinde dalgalanmaktayd›. Yeni Ekimler’in mücadelesi bir çok alanda dalga dalga örülmekteydi ve elbette ki bu kavgan›n içinden yeni Habipler, yeni Ümitler, yeni Haticeler yetiflecekti. Son gün yap›lan sunumlar ve tart›flmalar ›fl›¤›nda temel eksiklerimiz bir kez daha vurguland›, dönem politikam›z ve kampanyam›z tart›fl›ld›. Art›k gerekli donan›m› sa¤lam›flt›k, s›rada yeni dönemi kazanma cüretiyle mücadeleye geçmek, prati¤in verileriyle kazan›mlar›m›z› zenginlefltirmek vard›. Burada eme¤i geçen tüm yoldafllara, yani tüm kat›lanlara bir kez daha teflekkür ediyorum. Düflüncelerimi de¤erlendirme konuflmalar›nda bir yoldafl›m›z›n, söyledi¤imiz flark›ya hitaben, söyledikleri ile bitirmek istiyorum: Bekle bizi ‹stanbul, bekle bizi Ankara, ‹zmir, Adana, Edirne, Samsun, Mersin…Yeni dönemi kazanmaya, k›z›l bayra¤›m›z› dalga dalga yükseltmeye, biz geliyoruz. Genç komünistler geliyor!..

Yaz döneminin kazan›mlar›yla yeni dönemi kazanmaya! Geçmiflte gerçeklefltirilmifl kamplarla ilgili haberleri yay›ndan takip etmifltim. Az çok kafamda canland›rabiliyordum nas›l bir süreç olaca¤›n›. Yaz bafl›nda yoldafllar›n bu y›l kampa benim de kat›laca¤›m› ve orada yap›lacak sunumlardan birinin bir parças› olaca¤›m› söylemelerinden sonra garip bir heyecan sard› içimi... Bir k›sm›n› merkezi eylemler d›fl›nda görmedi¤im, bir k›sm›n› ise hiç tan›mad›¤›m bir sürü yoldafl›mla bir paylafl›m sürecini yaflayacakt›m çünkü. Ayr›ca bir yoldaflla beraber haz›rlayaca¤›m›z sunum için çal›flmaya yaklafl›k iki ay öncesinden bafllam›flt›k bile. Daha önce yap›lan tart›flmalarda fark etti¤im eksiklerimi tamamlama olana¤›na kavufltum. Di¤er sunumlarda yap›lan tart›flmalar sonucunda ise bir çok konuda ne kadar eksik oldu¤umu gördüm. Kamp sürecinde yemekten temizli¤e bütün pratik iflleri orada bulunan bütün yoldafllarla tam bir ifl bölümü içerisinde gerçeklefltirdik. O alanda çürümüfl düzenin en ufak bir izi dahi yoktu. Gelecekte kuraca¤›m›z yeni dünyan›n küçücük de olsa bir provas›n› yapt›k adeta. Bir çok kiflinin yaz rehavetine kap›ld›¤› günlerde bizler, gerek semtlerde kitle çal›flmas›nda, gerek kamp öncesi haz›rl›k sürecinde devrimci teori ve pratikle yo¤rularak yeni döneme haz›rland›k. Biz, Yeni Ekimler’in Partisi’nin aday neferleriyiz ve önümüzde kazan›lmay› bekleyen yeni bir dönem var!


Hepimizin kalbi asl›nda bir atacak! Benim için bu kamp›n paha biçilmez fleyler yaflad›¤›m bir tecrübe oldu¤unu söyleyebilirim. Kamp›n öncesinde kamp boyunca birlikte olaca¤›m›z yoldafllardan ço¤unu daha önce hiç görmemifltim ve bu yüzden de biraz heyecanl›yd›m. Ama yoldafllarla bulufltuktan ve bir süre vakit geçirdikten sonra herkes birbiriyle çok çabuk kaynaflt›. Sanki birbirimizi y›llard›r tan›yorduk. Ayn› dava u¤runa mücadele etmemiz sebebiyle zaten daha önce de hep ayn› fleyleri yafl›yor, ayn› olaylarla ilgili ayn› düflünceleri paylafl›yorduk. Kamp boyunca bunu somut bir flekilde görerek asl›nda genifl bir aile oldu¤umuzun fark›na daha iyi vard›k. fiunu çok iyi anlam›fl olduk ki yoldafllar›n birbirine karfl› duydu¤u sevgiyi ve gösterdikleri özveriyi bugünkü kokuflmufl düzen hiçbir flekilde bize veremez. Kamp boyunca bütün görevler kolektif bir flekilde planland› ve herkesin gösterdi¤i yoldaflça özveri sayesinde hiçbir aksama olmadan yerine getirildi. Sunumlar canl› tart›flmalarla zenginleflti¤inden san›r›m herkes için faydal› oldu. Kamp sonunda yoldafllarla ayr›l›rken herkesin hüzünlendi¤ini görebiliyorduk. Ancak hepimiz biliyorduk ki, her birimiz gitti¤imiz çal›flma alanlar›m›zda ayn› dava u¤runa mücadele edecek, yani hepimizin kalbi asl›nda bir atacak.

Kolektif yaflam kolektif karar alma süreçleri... Bu kampa ilk kat›l›fl›md›. Gelmeden önce yaflam›n nas›l düzenlenece¤ini az çok tahmin ediyordum. Düflündü¤üm gibi de oldu. Herkesin katk› sundu¤u, iflin ucundan tuttu¤u, yapt›klar›n› görevlendirildi¤i için de¤il isteyerek yapt›¤› bir hafta geçirdik. Yemek yapmas›n› bilmeyenler malzemelerin haz›rlanmas›nda yard›mc› oldu, bulafl›k y›kamayanlar “ben daha önce y›kamad›m” diye kendileri teklifte bulundu, nöbet için birçok gönüllünün aras›ndan seçim yap›ld›, kendine söylenilmedi¤i halde eline bezi alan sofray› temizledi... Her fley programl›yd›, fakat her fley do¤al›nda gerçeklefliyordu. Sunumlar›n uzamas›ndan kaynakl› program aksamalar›nda nas›l devam edilece¤i, neyin kaçta yap›laca¤› karar› al›n›rken bu kararlarda herkesin pay› vard›. Kamp komitesinin önemini yads›m›yorum fakat bütün kararlar›n üç befl kifli taraf›ndan al›n›p, kampa di¤er kat›lanlar›n bunlar›n uygulay›c›s› olmas› kolektif olarak yaflama iddias›n›n önündeki ilk engel olurdu. Bugün flunlar nöbet tutacak, flunlar yemek yapacak, flunlar temizlik yapacak diye önceden belirlenen bir sistem yoktu. Genel bir çerçeve kamp komitesi taraf›ndan çizilip, geriye kalan ayr›nt›lar›n farkl› inisiyatiflere b›rak›lmas› yaflam›n kolektif yafland›¤› gibi kararlar›n da kolektif al›nd›¤›n› gösteriyordu. Serbest zamanlar›n süresinin uzun olmas› insanlar›n daha rahat kaynaflmas›na vesile oldu. Ben kampa ilk kez kat›ld›¤›m için bilmiyorum, ama daha önceki y›llarda sunumlar üç bölüm halinde düzenlendi¤i için bu durum hem serbest zamanlar›n yeterli olmamas›n›, hem de dikkat kayb›n› do¤uruyormufl. Bu kamp›n e¤itim kamp› oldu¤u gerçe¤ini unutmadan farkl› illerdeki yoldafllar›n beraber vakit geçirmesi,

birbirlerini tan›mas›, paylafl›mlar›n› artt›rmas›, deneyimlerini, birikimlerini birbirlerine aktarmas› aç›s›ndan serbest zamanlar›n süresinin iyi ayarlanmas› önemliydi ve bu da iyi ayarlanm›flt›. Yaln›z sunumlar s›ras›nda ilk günlerde hep ayn› kifliler nöbet tutuyordu. Bu benim çok dikkatimi çekmiflti üst üste 3 günde ayn› kiflinin nöbet tutmas› üç sunumu da kaç›rmas› demekti ki bu da kampa nöbet tutmaya gelmifl izlenimi uyand›r›yordu. Kampa gelen bileflenin homojen olmad›¤›n› biliyorum. Baz›lar›m›z di¤erlerimize göre konulara çok daha hakim. Nöbet tutanlar›n da bu kifliler oldu¤unun fark›nday›m. Fakat tart›flmalar›n götürdü¤ü yerler, tart›flmalar›n açt›¤› konulardan da eminim bir fleyler ö¤renilebilirdi. Ben kampa geldi¤imde parti tarihi ile ilgili sadece bir kitap okumufltum: Partileflme Süreci 1. Buna ra¤men sunuma iyi haz›rlan›lmam›fl gibi geldi. Yani anlat›lanlar kitab›n bir kere okunmas› ile rahatl›kla an›msanacak fleylerdi. Birçok nokta, üstünde durulmadan geçildi. ‹kinci gün sunumlar›nda anlatan yoldafllar, dinleyenlerin dikkatini çok iyi toplad›lar. Sunum teknikleri gayet baflar›l›yd›. Sunum s›ras›nda sorular sorarak basitçe üstünden atlanabilecek bir konunun tart›fl›lmas›n› sa¤lad›lar. Bu flekilde yap›lmasayd› dinleyenlerin katk› sunmad›¤› bir seminer olacakt›. Yani tart›flma ortam› yaratmay› gayet iyi baflard›lar. Mesela di¤er anlay›fllar›n neden demokratik devrimde ›srar ettiklerini sunumda ifllenmeyecek olmas›na ra¤men tart›flmalar sonucunda konuflmufl olduk. Faflizm ile ilgili sunumun programa eklenmesi çok isabetli bir karard›. Benim kafamda faflizm çok basitçe kaba bir ›rkç›l›ktan öte geçmiyordu. Üstünde daha önce düflünmedi¤im bir konuydu. Bu konuyla ilgili metinlerin, yaz›lar›n az olmas›na ra¤men yoldafllar›n haz›rl›klar› iyiydi. Sonuçta kendi yorumlar›n› bize sunuyorlard›. Kafamda da faflizmin ne oldu¤una ve ne olmad›¤›na dair önden bir fikir olufltu. Yaln›z sunum tekni¤i aç›s›ndan ilk etapta yanl›fl bir yol izlediler. Bence istedikleri noktaya gelemediler. Konuyu son bölümde toparlad›lar. Dördüncü gün sunumlar›nda herkesin konuflabilece¤i, kendi deneyimlerini aktarabilece¤i tart›flma ortam› yarat›ld›. Bu tarzda konular genelde üzerinde konuflulmayan konulard›r. Ben bu sunumlardan sonra neleri yapmad›¤›m ya da nas›l yapmam gerekti¤i, devrimci olma iddias›ndaki birinin nas›l yaflamas› gerekti¤i konusunda kafamda bir çerçeve çizdim. Bana olanakl› sand›¤›m ya da yaflamad›¤›m için

E k i m G e n ç l i ¤ i

43


E k i m G e n ç l i ¤ i

44

tecrübe etmedi¤im konularda tart›flmalara kat›lanlar›n deneyimleriyle fikir edinebildim. Beflinci gün sunumlar›n›n ilk bölümü zor geçti. Kitle örgütünün tan›mlanmas›ndan do¤an sorun sonucunda tart›flman›n iki kifli aras›nda geçmesi ve sunum yapanlar›n kontrolü kaybetmesi ile dinleyenler konudan koptular. Fakat daha sonraki k›s›mda zaman yetersizli¤inden dolay› da yal›n bir flekilde konular dinleyenlere aktar›ld›. Di¤er grubun sundu¤u kitle çal›flmas›n›n nas›l yap›lmas› gerekti¤i konusu, benim hiç bir zaman öncelik vermedi¤im bir konuydu. Önce, benim için önemli di¤er konular› halledip sonra dönüp bununla ilgili tart›fl›r›m diye düflündü¤üm bir konuydu. Ama flimdi görüyorum ki bu konular üzerinde aç›k bir tavra sahip olmadan yapt›¤›m prati¤in baflar›ya ulaflmas› hiç de kolay de¤il. Bu yüzden bu tarz konular›n programa eklenmifl olmas› çok yerinde bir karar. Son gün geçmifl dönemin de¤erlendirilmesi ve gelecek dönemde neler yap›lmas› gerekti¤iydi. Önümüzde prati¤in yo¤un geçece¤i bir dönem var. Genç komünistler olarak önümüze çeflitli hedefler koyduk; bunlar› baflarmas› güç ama ›srarl› bir çal›flmayla mümkün. Bu son gün de¤erlendirmesiyle kafamda dönemin çal›flmalar›na dönük bir hat çizilmifl oldu. Özcesi kamp bütünüyle verimli geçti. Sunumlar faydal› oldu ve kolektif yaflam›n getirdi¤i zorluklar bir sorun yaflanmadan afl›ld›.

Paylafl›m›n en anlaml›s›: Yoldafll›k!.. Bu y›l gerçeklefltirilen Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas›’na kat›ld›m. Sivil faflist sald›r›lar›n bu denli yo¤unlaflt›r›ld›¤› ve t›rmand›r›ld›¤› bir dönemde oldukça anlaml› ve önemli bir yeri vard› kamp›n. ‹lk kez böylesi anlaml› bir organizasyona kat›lmamdan dolay› baflta baz› kayg›lar›m vard›. Fakat gitti¤im zaman bunun çok yersiz oldu¤unu anlad›m. Yaflam koflullar›n›n zor olmas›, kalabal›k olmam›za karfl›n bütün yoldafllar›n sorumlu ve bilinçli davranmas› sayesinde ciddi hiçbir sorunla karfl›laflmad›k. Yemek yap›m›ndan uyku saatine, sunum saatlerinden etkinlik saatlerine kadar her fley oldukça iyi planlanm›flt›. Sunumlar her gün biraz daha verimli ve ak›c› geçti. Ben de sunumlar s›ras›nda eksikliklerimi daha somut bir flekilde gördüm. Biz orada yaflam›n en kolektifini, en güzelini, en s›ca¤›n› yaflad›k. Birço¤umuz yeni tan›flmam›za ra¤men herkesin birbiriyle olan iliflkisi sanki y›llara dayan›yor gibiydi. “Yoldafl” kelimesi tam da orada karfl›l›¤›n› buldu. Kamp›n son gecesi Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar›n anmas›n› gerçeklefltirdik. Sayg› duruflunun ard›ndan bir yoldafl onlar›n devrimci yaflamlar› hakk›nda bir sunum yapt›. Ard›ndan Ekim’i ve partimizi anlatan bir dia gösterisi yap›ld›. Daha sonra flehit yoldafllar›m›z›n sevdi¤i birkaç türkü ve Habip, Ümit türküsü okundu. Ve bu gecede anlam›n› bulan

birkaç fliir okundu. Anma s›ras›nda tüm yoldafllar›n gözlerinden devrimci bir hüzün okunuyordu. Fakat ayn› hüznü öfkeye ve s›n›f kinine dönüfltürüp savaflman›n sözleri de okunuyordu. Son gün yeni dönem üzerinden yap›lan bir sunum ve komünistlerin görevleri hakk›nda bir konuflma vard›. Dolu dolu yaflanan ve paylafl›lan bir haftan›n ard›ndan ayr›l›k vakti gelmiflti. Herkes üzgün ama bir o kadar da canl› ve mutlu görünüyordu. S›k›ca sar›l›p vedalaflt›ktan sonra yola ç›kt›k. Ben bütün yoldafllar›ma teflekkür ediyorum. Böylesi bir yaflamda bulundu¤um için çok mutluyum.

Partinin devrimci kültürünü yaflad›m Türkiye devrimci hareketinin kültürel gerili¤ini ve bürokratik yap›s›n› aflan, asker ve komutan iflleyiflinin yerine gerçek demokratik merkeziyetçilik iflleyifli, dar e¤itim çal›flmas› yerine herkesin bir sunumcu gibi tart›flmalara yo¤un kat›l›m sa¤lamas› ve nihayet sa¤lam bir yoldafll›k iliflkisinden dolay› kamp bana birçok fley katt›. Ben de bu arada kendimde varolan eksikliklerimi gördüm ve süreç içinde kendimi daha çok gelifltirmem gerekti¤ini anlad›m. Kamp›n bafl›ndan sonuna kadar yap›lan birçok iflte herkesin istekli bir flekilde çal›flmas›, bana komün yaflam›n›n anlam›n› somut olarak gösterdi. Yaflam içerisinde olunmas› gerekti¤i gibi yaflad›k, birçok yoldafl› orada ilk defa görmeme ra¤men sanki y›llarca berabermifliz gibi kampta birçok fley paylaflt›k. Ç›kar iliflkisi yoktu aram›zda, iliflkilerimiz tertemizdi, kapitalizmin verdi¤i yoz kültürü atm›flt›k üzerimizden, bireysel, bencil beyinler yoktu kampta. Sunumlardaki tart›flmalar daha çok ö¤retti bize neyin ne oldu¤unu. Ayr›ca sunumlara haz›rlan›fllar da besledi e¤itimi. Söylenen türkülerle, oynanan tiyatroyla daha s›cak bir iliflki yakalad›k aram›zda. Bir komünist nas›l olmal› tart›flmas› bile nas›l bir kültür ald›¤›m›z› gösteriyor diye düflünüyorum. Kamp›n son akflam›nda Habip, Ümit, Hatice yoldafllar için yap›lan anma ve onlar›n yaflam› komünist mücadeleye daha s›k› sar›lmam›z ve flehit yoldafllar gibi olup onlar›n b›rakt›¤› yerden k›z›l bayra¤› al›p göndere çekmemiz gerekti¤ini bana daha iyi kavratt›. Kamp, bana yarat›lan bu kültür ve ideolojiyle devrime öncü olacak gücü gösterdi, yani Partimizi. Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!


Kavgaya sevdal› yüreklerin umudunu gördüm Kavga s›cakl›¤›nda geçen bir haftay› anlatmam› istediler. Böyle dolu dolu geçen bir haftay› nas›l anlatabilirim diye çok kafa yordum. Bu buluflma bir düzeyi simgeliyordu. Gelinen noktada ne kadar farkl› bir yerde durdu¤umuzu gösteriyordu. Yap›lan her sunum önümüzdeki y›l yürütülecek çal›flma için önemli sorular› yan›tl›yordu. Buluflman›n e¤itim aya¤› d›fl›ndaki k›s›mlar›n›n da çok iyi geçti¤ini rahatl›kla söyleyebilirim. Nerede bir grup toplansa deneyimler ›fl›¤›nda bir fleyler tart›fl›l›yordu. Buluflman›n e¤itim aya¤› bize yak›fl›r bir güçlülükte geçmiflti. Bu önümüzdeki y›l kendini pratik içerisinde ortaya ç›kacakt›r. Devrimci kimlik tart›flmas›nda “neden devrimci oldunuz?” sorusuna verilen yan›tlar benim için çok de¤erliydi. Oradaki her yürekte umut, zafere dair umut vard›. Sorular›n yan›tlar›nda bunu gördüm. Oradaki her yürekte sevda vard›, kavgaya sevdal›yd› onlar. Gözlerinde bunu gördüm. Bir hafta içinde öyle samimi bir ortam yarat›labilmesini ben buna ba¤l›yorum. Bir hafta boyunca e¤itim çal›flmalar›n›n d›fl›ndaki hayatta bu kadar rahat olabilmenin baflka bir aç›klamas› olamaz. Yap›lan görev da¤›l›mlar›nda tam bir istek ve gönüllük vard›. Belki evde yapmad›klar› iflleri yapt›lar (benim gibi ilk kez yemek yapt›lar belki). Böylesine kalabal›k bir ortamda kolektif hayat›n baflar›yla hayata geçirilebilmesi çok anlaml›yd›. Bu orada yarat›lan havan›n verdi¤i bir güçtü. Yap›lan etkinlikler s›ras›nda ilk kez tan›flt›¤›m›z dostlar›m›zla çok zevkli saatler geçirdik. Aram›zdaki ba¤ daha ilk günden bizi yak›nlaflt›rd›. Bu buluflmada ben kendimi s›nama imkan›n› buldum. Ve gördüm ki kavga bizi dönüfltürüyor. Bir haftan›n nas›l geçti¤ini anlamad›m bile. Ve Türkiye’nin birbirinden uzak yerlerinde böyle yoldafllar›m oldu¤unu bilmek, onlarla ayn› kavgay› verdi¤imi bilmek bana güç veriyor. Bu gücün di¤er yoldafllarda da oldu¤unu biliyorum. Kavgaya sevdal› yüreklerin umudunu gördüm. Oraya anlam katan da buydu. Yap›lan anmada birçok yoldafl›m›z hüzünlü bir havaya girdi. Ben ilk defa bir anmada baflka bir aç›dan bak›yordum. Anma s›ras›nda kendi hissettiklerimi de¤il fakat yoldafllar›n hissettiklerini görmeye çal›flt›m. Çok güzel bir duyguydu. ‹nsan›n içini, inanc›n›, ba¤l›l›¤›n› ve kinini bileyen bir duygu kapl›yordu. S›rf bu bile yoldafllara olan sevgimi art›rmaya yeterlidir. Bu duyguyu asla unutmayaca¤›m. Ben bu buluflmadan böyle bir ders alarak ayr›ld›m. Umar›m bir daha böyle güzel anlar yaflayabilece¤im f›rsatlar›m olur.

Kamp›n en anlaml› an› Birer birer vedalafl›yoruz. Ard›m›zda kalanlar var. Otobüse biniyoruz. Birço¤umuz ayn› yere gidiyoruz. Burada da ayr›l›yoruz birer birer. Bireysel dünyan›n içine do¤ru ad›m ad›m ilerliyoruz. Oysa toplumsal yasam›n prototipiydi kamp›m›z. Bundan öncesini herkes anlat›r, ben sonras› için flunu diyece¤im ki orada yaratt›¤›m›z kültürü yaflam›m›n her alan›na tafl›yaca¤›m. fiu aç›k ki kendimizden ve yaflam alan›m›zdan bafllamal›y›z dönüfltürmeye. Kamp›n en anlaml› an›n› paylaflmak istiyorum: Kamptan ayr›lmam›za yaklafl›k bir saat var ve son konuflmalar›m›z›

yap›yoruz. "Kampa örgütsüz olarak gelmifltim ve yoldafl›n›z olarak ayr›l›yorum" denmesi üzerine gözlerim doluyor ve gururlu bir gülümsemeyle yoldafllarla birbirimize bak›yoruz. Bu bir haftan›n nas›l verimli geçti¤inin bir göstergesiydi. Ben de örgütlü yaflamda yeniyim, ama bafl›ndan beri do¤ru yerde olman›n güvenini tafl›yorum içimde. Ve bu güveni baflkalar›na vermifl olman›n mutlulu¤uyla yürüyorum ya¤murlu sokaklar›nda bu kalabal›k flehrin...

Savafl› kazand›¤›m›z anki yaflam Kampta bircok yoldaflla biraraya gelme f›rsat› yakalad›k. Farkl› illerden olsak da davam›z u¤runa beraber mücadele etti¤imiz insanlar› tan›mak, onlarla yoldafll›k iliflkileri kurmak çok güzeldi. Yoldafllar› tan›y›nca inanc›m›n daha da kuvvetlendi¤ini hissettim, çünkü gerçekten güzel olan ve herfleyi hak eden biziz ve biz kazanaca¤›z. Kampta sunulan sunumlara cok iyi haz›rlan›lm›flt› ve tart›flmalar çok verimli geçti, bunun sonucunda da eksiklerimizi görme f›rsat› yakalad›k. Ayr›ca yeni dönem için mücadele konusunda yeni ufuklara vard›k. Ama kamp›n en önemli faydas› kolektif yaflam bilincimizin geliflmesiydi. Kavga dostlar›m, yoldafllar›m; bir haftal›k olsa da kollektif yaflam bize kavgam›z için umut verdi, çünkü savafl› kazand›¤›m›z anki yaflam bununla k›yaslanamayacak kadar güzel olacak...

Su damlas›ndan bir ›rmak yaratmay› bilenler için okyanusa ulaflmak hiç de zor de¤ildir! Y›llard›r toplumsal ve devrimci muhalefeti zay›flatmak ve sindirmek amaçl› sermaye devleti taraf›ndan bu topraklarda, kimi zaman bizzat kendi eliyle, kimi zaman da faflist kontra çeteleri eliyle katliamlar gerçeklefltirildi. Bunu yeri geldi askeri faflist darbeler ve cezaevleri katliamlar› üzerinden, yeri geldi Çorum’da, Marafl’ta, Sivas’ta, sivil faflist beslemeleri üzerinden gerçeklefltirdi. Bu faflist bask› politikalar›n›n bir di¤er aya¤› da y›llarca gençlik üzerinden gerçekleflti. Toplumsal olaylara gösterdi¤i refleksler nedeniyle gençlik apolitiklefltirilme sald›r›s›yla her dönem karfl› karfl›ya kald›. Bu politikalar›n kal›c› çözümler üretemedi¤i koflullarda ise sivil faflistler devreye sokuldu. Bu uygulamalar bilhassa üniversitelerde yo¤un bir flekilde uygulanmaktad›r. Geçti¤imiz dönem üniversitelerde yo¤unlaflan faflist sald›r›lar ve soruflturma terörü bunun en aç›k göstergesi olmufltur. Bu dönem de sermaye devletinin neo-liberal e¤itim politikalar›n› kazas›z belas›z hayata geçirebilmesi için sald›r›lar›n› daha da yo¤unlaflt›raca¤› aç›kt›r. ‹flte tam da böyle bir sürece haz›rl›k amac›yla genç komünistler taraf›ndan Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas› ad› alt›nda bir kamp gerçeklefltirildi. Kamp boyunca ideolojik-politik bir e¤itim süreci gerçeklefltirildi. Kampta e¤itim sürecinin yan› s›ra disiplinli bir kamp yaflam› ve yoldafll›k iliflkileri kendini gösterdi. Yap›lan sunumlarda yoldafllar›n haz›rl›k aflamas›nda harcad›klar› emek ve bunu kusursuz bir flekilde aktarma çabalar› gerçekten de taktire de¤erdi. Sunumlarda ço¤u

E k i m G e n ç l i ¤ i

45


E k i m G e n ç l i ¤ i

46

zaman yaflanan s›cak ve kimi zaman canl› sohbetler sunumlara ayr› bir hava katt›. Disiplin ve güvenlik noktas›ndaki kolektif çaba kamp›n sorunsuz, komünist kimli¤e yak›fl›r bir flekilde gerçekleflmesine vesile oldu. Serbest saatlerde yoldafllar›n birbirleri ile kurduklar› samimi ve s›cak sohbetler ve sportif faaliyetlerdeki cana yak›nl›k oldukça anlaml›yd›. ‹deolojik-politik e¤itim ve s›cak yoldafll›k iliflkilerinin yo¤unlu¤u alt›nda gerçekleflen kamp, son gece Habip, Ümit ve Hatice yoldafllar›n komünist kimliklerine yak›fl›r bir anmayla noktaland›. Belki de bir daha uzun süre göremeyece¤imiz yoldafllardan ayr›lman›n buruklu¤u ile geldi¤imiz yerelliklere geri döndük. Önümüzdeki döneme ideolojik-politik donan›mla giriyoruz. Önümüzde duran, teoriyi prati¤e dönüfltürme görevinin ta kendisidir. Genç komünistler olarak kolektif bir çaba ile kendi yerelliklerimizde sermayenin faflist bask› ve politikalar›na karfl› canla baflla çal›flmal› ve bu politikalar› geri püskürtmeliyiz. Bu gençlik hareketinin önder-sürükleyici gücü olman›n yegane koflullar›ndan biridir. Unutmayal›m ki bir su damlas›ndan bir ›rmak yaratmay› bilenler için okyanusa ulaflmak hiç de zor de¤ildir.

‹ddia, cüret ve baflarman›n verdi¤i güç! Sermayenin her alanda yo¤unlaflm›fl sald›r›lar›n›n içerisinden geçiyoruz. Bir yanda körüklenen faflizm, di¤er yanda özellefltirmeler, neo liberal e¤itim pro¤ramlar› ve bunlar› bütünleyen TCK, TMY, C‹K gibi yasalarla toplumsal muhalefeti ezme çabalar›. Genç komünistler böylesi bir dönemde üzerlerine düflen sorumlulu¤un bilinciyle hareket ederek örgütledikleri Faflizme Karfl› Gençlik Buluflmas›’n› baflar›yla gerçeklefltirdiler. Varolan sald›r›lar›n bir ad›m daha ileri ç›karak geri püskürtülece¤i ve gelecek döneme daha güçlü ve iddial› haz›rlanabilmek için önümüze koydu¤umuz ve kendimizi her alanda gelifltirece¤imiz bu buluflman›n sonunda bütün yoldafllar›nda son gün de¤erlendirmelerinde özü itibariyle ifade ettikleri gibi “kazanan biz olaca¤›z, kazanan devrim davas› olacak!” Evet bunu her zamankinden daha güçlü söyleyebiliyoruz. Çünkü onlarca yoldafl›n yan yana geçirdi¤i bir hafta bana bunu olabildi¤ince tok ve yal›n olarak söyletiyor. Birbirini hayat›n›n hiçbir döneminde görmemifl insanlar, onlar› yan yana getiren koca bir tarihin –bilimsel sosyalizmin- gücüyle birbirlerine sar›ld›lar. Çünkü biz birbirimizi asl›nda Paris barikatlar›ndan, 17 Ekim’inden, Lenin’in mezar› bafl›ndan tan›yorduk. Biz birbirimizi Nurhak’tan, K›z›ldere’den, Diyarbak›r Zindanlar’›ndan tan›yorduk. Biz birbirimizi Ulucanlar’dan, 19 Aral›k’tan tan›yorduk. Birbirimizi gördü¤ümüzde gözlerimizdeki parlakl›¤›n sebebi de asl›nda birbirimizi tan›may›p da doslu¤umuzun bu kadar uzun olmas›nda yat›yordu. Di¤er de¤erlendirmelerde kampta yaflad›¤›m›z günler, sunumlar, kollektif yaflam vb. konular ayr›nt›lar›yla de¤erlendirilecektir. Ama ben burada farkl› bir gözle

bakabilmek ve bunun üzerinden birfleyler söylemek istiyorum. Kamp her alanda güçlü geçti, teorik, pratik aç›dan genç komünistler üzerine düflen misyonu fazlas›yla yerine getirdi. Ama peki bunu sa¤layan fley neydi? Orada bir çok genç ve yeni yoldafl vard›. Hatta Ekim Gençli¤i saflar›na orada kat›lan ve “ilk geldi¤imde hepinize arkadafl diyordum, ama giderken sizlere yoldafl diyerek ayr›lmak istiyorum” cümlesinde ifadesini bulan baflar›n›n ard›ndaki neydi? Ya da flehit yoldafllar›m›z› anarken bizleri bu kadar duyguland›ran, voleybol oynarken h›rsland›ran, gecenin so¤u¤unda türkü söylerken içimizi ›s›tan fley? Sunumlar s›ras›nda birbirimizle ba¤›ra ça¤›ra tart›flt›ran, sonra ayn› fleyleri söylemenin mutlulu¤unu yaflatan, üzerimize espiri yap›ld›¤›nda bizleri k›zd›rmayan ya da saatlerce yaflamdan, insanlardan belki de çiçeklerden, kufllardan bu kadar ba¤l› ve coflkulu sözettiren fley? Gecenin so¤u¤unda nöbet tutturan ve bunu bir paylafl›m ortam›na çevirten, ya da o kadar bulafl›¤› y›karken bizleri e¤lenceli k›lan? Ayr›l›rken gözlerimizin dolu dolu olmas›n› sa¤layan ama yan›nda coflku ve inanc›m›z› kaybettirmeyen? Peki bizi oraya toplayan fley neydi? Cevab› m›? Cevab› asl›nda hepimizde gizli. Cevab› yüre¤imizde ve beynimizde. Ve kimsenin zarar verememesi için orada gizli tutaca¤›z. “fiimdi gizli gizli buluflup, gizli gizli ayr›l›yoruz ya” evet bu böyle gitmeyecek, “kimsenin k›ramayaca¤› kenetlenen kollar›n zincirini” büyüttü¤ümüzde hepimiz, hepimize, hepimizin bildi¤i s›rr› söylemifl olaca¤›z. fiimdi mi? fiimdi hepimizi ço¤altma zaman›...

Yaflas›n devrim, yaflas›n sosyalizm! “Hoflçakal›n dostlar›m benim, hoflçakal›n dostlar›m” Tek tek sar›l›yorum yoldafllara vedalafl›rken, gözlerim doluyor ama hüzün de¤il, ac› de¤il, bir daha görüflmemek üzere ayr›lmak de¤il! “Sizi can›mda, can›m›n içinde, kavgam› kafamda götürüyorum!” Her “hoflça kal” deyiflimde yüre¤imin içinde bir yerlerde ayn› flark›n›n sözleri dökülüyor. Bundan sonraki mücadele yaflant›m içerisinde belirleyici bir yer tutaca¤›na inand›¤›m bu bir hafta boyunca her an kendimizi adad›¤›m›z kavgan›n güzelli¤i karfl›s›nda etkilenmekten kendimi alamad›m. Baflka hangi kavga, neferleri aras›nda böylesi bir paylafl›m› üretir, baflka hangi kavgada kalem k›l›çtan keskin, söz sükuttan üstündür? Baflka hangi kavgada insan ürettikçe güzelleflir? Bir hafta boyunca ben gelece¤i kurma iddias›n› tafl›yan onlarca yürekle tan›flt›m. Bu yüreklerin yollar›n› kesifltiren inanç, coflku ve umuttu. Bu yürekleri sevilesi k›lan gözlerine taflm›fl dolays›z sevgi ve mücadele azmiydi. ‹nsan kavga yaflam›n›n türlü dönemeçlerinde yeniden ve yeniden örgütlenir. Bu geliflmenin, yenilenmenin de bir arac›d›r. ‹flte bu bir hafta benim aç›mdan bir örgütlenme süreciydi. Bugün kendimi hiç olmad›¤› kadar güçlü ve hiç olmad›¤› kadar tekillikten uzak hissediyorum. Çünkü yüre¤i benimle çarpan, benimle bir çarp›flan bir inanç ordusunu can›m›n içinde tafl›yorum.


Kars s›n›r›ndaki Çernobil:

Metsamor Nükleer Santrali Metsamor Nükleer Santrali dünyan›n en eski reaktörlerinden birisine sahip olup, ayr›ca birinci derecede deprem bölgesinde bulunmaktad›r. Ermenistan’›n baflkenti Erivan’›n 40 km güney bat›s›nda, 1986 y›l›nda, yaklafl›k 40 bin kiflinin ölümüne, binlerce kiflinin sakat kalmas›na neden olan Çernobil Nükleer Santrali kazas›ndan önce kimse böyle bir fleyin olabilece¤ine ihtimal vermemiflti. Sadece Ukrayna de¤il, Türkiye de dahil tüm bölge bu kazan›n etkilerine maruz kalm›flt›r. Bugün dahi bu etkiler varl›¤›n› sürdürmektedir. Çernobil Nükleer Santrali ile benzer teknolojiye sahip olan ve I¤d›r’a sadece 16 km uzakl›kta bulunan Metsamor Nükleer Santrali için de bugün ayn› tart›flmalar yaflanmaktad›r. Eski teknoloji olmas› sebebiyle bugün dünyada art›k kullan›m›ndan vazgeçilen bu teknoloji, Metsamor Nükleer Santrali’nde bugün halen kullan›l›yor. Ve Rihter ölçe¤ine göre en fazla 8 fliddetindeki depremlere göre infla edilen santralin bulundu¤u bölge 9 fliddetinde depremlere aç›k durumda.

Çernobil kazas› Çernobil’de yaflananlar eski teknoloji ürünü santrallerin nelere yol açabilece¤ini ac› bir flekilde göstermifltir. Çernobil Nükleer Santrali’nde 1986 y›l›nda meydana gelen kaza neticesinde insan ve çevre sa¤l›¤›na verilen korkunç boyuttaki zararlar›, Ukrayna Çevre Bakan› Dr. Yuri fierbak flu rakamlarla özetlemifltir. Bu kaza neticesinde; 38 kifli hemen ölmüfl, 6 bin kifli kazay› takip eden aylarda yaflam›n› yitirmifl, ilerleyen y›llarda etkilenen insanlar›n say›s› 40 bine ulaflm›flt›r, Binlerce insan sakat kalm›fl ve baflta kanser olmak üzere çeflitli hastal›klara yakalanm›flt›r. Kazadan baflta Ukrayna, Moldova, Beyaz Rusya ve Rusya Federasyonu olmak

üzere, Türkiye ve Kuzey Avrupa’da milyonlarca insan ve hayvan etkilenmifl, toprak kirlenmifltir. Felaketin ekonomik maliyeti ise yaklafl›k 352 milyar dolar olarak belirtilmifltir.

Deprem bölgesinde nükleer santral Santralin kurulmas›ndan bu yana 5 büyük, 150’den fazla da küçük kaza yaflanm›flt›r. 7 Aral›k ‘88 y›l›nda yaflanan depremin ard›ndan büyük zarar gören santral bu halde 3 ay daha çal›flt›r›lm›fl ve bölgede yaflayan insanlar›n yapm›fl oldu¤u yo¤un gösteriler üzerine Ocak 1989’da kapat›lm›flt›r. Yeni bir depremi kald›ramayacak durumda olmas›na ra¤men santralin ikinci bloku 1995 y›l›nda yeniden devreye sokulmufltur. Santralin birinci blo¤unun kapat›lmas›ndan sonra içindeki uranyumun korumas›z oldu¤u bu santralin içerisinde b›rak›lmas› hususu da bölge için ayr› bir tehlike kayna¤›d›r. Santralin bulundu¤u Garni bölgesi Ermenistan Deprem Araflt›rmalar› Merkezi verilerine göre 5.5 ve 7.5 fliddetindeki depremlerin her an yaflanabilece¤i bir bölgedir. Ermenistan yetkilileri santralin daha büyük fliddetteki depremlere dayan›kl› oldu¤unu bildirseler de, eski teknoloji ürünü olan ve ‘88 depreminde büyük zarar gören, yaklafl›k 6 y›l kapal› kald›ktan sonra yeniden kullan›ma aç›lan bu santralin ne büyüklükte bir depreme dayan›kl› oldu¤unu kimse bilmemektedir.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Metsamor Rusya’ya devrediliyor ‘90’l› y›llarda yaflanan enerji krizi nedeniyle santrali açmaya karar veren Ermenistan hükümeti, Mart ‘94’de Rusya ile, santralin çal›flt›r›lmas› için gerekli olan teknik

47


destek, mali destek ve yak›t al›m› ile ilgili hükümler içeren bir anlaflma imzalam›flt›r. Fakat Ermenistan’›n ödeme güçlü¤ü çekmesi, santralin k›sa süreler için kapanmas›na neden olmufltur. Ermenistan, Rusya’dan ald›¤› uranyumun paras›n› ödeyemedi¤i için, yaklafl›k 40 milyon dolar civar›ndaki borcuna karfl›l›k fiubat 2003 y›l›nda Metsamor hisselerinin mali yönetimini Rus UES (Russian Unified Electric Systems) flirketine devretmifltir. Santralde kullan›lan nükleer yak›t Rusya'dan hava yoluyla Ermenistan’a getirilmektedir. Dünyada benzeri görülmeyen bu tehlikeli uygulama ile Uranyum tafl›yan uçaklar Erivan’daki sivil havaalanlar›na inmektedir.

Nükleer santrallerin önemi

E k i m G e n ç l i ¤ i

48

Nükleer endüstrinin sözcüleri taraf›ndan her f›rsatta nükleer silahlarla nükleer santrallerin hiçbir ba¤lant›s› olmad›¤› vurgulan›r. Oysa nükleer enerji santralleri, nükleer silah çal›flmalar›n›n bir sonucudur. 1942 y›l›nda, Roosevelt’in himayesinde, bir grup bilim adam›, asker, sanayici ve siyasetçi ortak bir projeye imza atm›fllard›r: Manhattan Projesi. Bu proje, 1945 y›l›nda Hiroflima ve Nagazaki’ye atom bombas› at›lmas›yla sonuçlanm›flt›r. Nükleer santralleri oluflturan parçalar› üreten flirketler ayn› zamanda nükleer silah üreten flirketlerdir. En büyük nükleer santral flirketleri olan General Electric ve Westinghouse Amerikan savunma sanayisine silah sa¤layan flirketler aras›nda ön s›ralarda gelmektedirler. Nükleer santral ve nükleer silahlar aras›ndaki ba¤lant›y› sa¤layan ise plütonyum maddesidir. Nükleer santrallerdeki ifllemin sonucu olarak üretilen plütonyum, nükleer silah yap›m›nda kullan›l›r. 1000 Megavatl›k enerji üreten bir nükleer santral, her y›l ortalama 250 kilogram plütonyum üretir. Bu miktar, 20’nin üzerinde nükleer silah›n üretilmesi için yeterlidir. Nükleer santrallerden üretilen plütonyum fazlas› ve zenginlefltirilmifl uranyum, dünyada nükleer silahlar›n üretilmesi ve yay›lmas›yla do¤rudan ilgilidir. Nükleer enerjinin “bar›flç› kullan›m›”na sahip her ülke, “askeri kullan›m” olanaklar›n› üretebilecek kapasiteye de sahiptir. Ermenistan hükümeti Metsamor Nükleer Santrali’ni sadece elektrik üretimi için kullanmamakta, ayn› zamanda nükleer silah teknolojileri konusunda da ciddi çal›flmalar yapmaktad›r. ‘95’de dönemin baflbakan› olan Grant Bagratyan’›n santralin aç›l›fl›nda yapt›¤› aç›klamada “Nükleer güç Ermenistan’› bölgedeki di¤er ülkelerden daha üstün k›l›yor” fleklinde konuflmas›, Ermenistan’›n sadece nükleer enerji ile ilgilenmedi¤ini göstermektedir. Hiroflima ve Nagazaki’ye at›lan nükleer bombadan etkilenen insanlar üzerinde yap›lan araflt›rmalara göre, radyasyona maruz kalanlar›n gizli hastal›k evreleri geçirdikleri ve bunun sonuçlar›n›n 5-30 y›l sonra ortaya ç›kt›¤› tespit edilmifltir. Nitekim, Çernobil facias›n›n Do¤u Karadeniz halk› üzerindeki etkileri 18 y›l sonra

görülmeye bafllam›flt›r. I¤d›r ve civar bölgelerde yaflayan halk›n y›llarca Metsamor Nükleer Santrali’nden yaflanan s›z›nt›lar sebebiyle nas›l bir etkiye maruz kald›¤›n› ise kimse bilmemektedir. Bölgede yap›lm›fl incelemelere göre s›n›r bölgelerinde bitki örtüsünde meydana gelen kurumalar›n, hayvanlarda artan sakat do¤umlar›n, insanlarda kanser, sakat do¤um ve ölü do¤um ile çocuk ölümlerinde meydana gelen art›fllar›n Metsamor Nükleer Santrali sebebiyle ortaya ç›kt›¤› apaç›k ortadad›r. Birçok bilim adam›na göre nükleer santrallerden radyasyon s›zmas› kaç›n›lmazd›r. Bo¤aziçi Üniversitesi Nükleer Mühendislik Anabilim Dal› Baflkan› Prof. Dr. Vural Alt›n flunlar› söylemektedir: “Reaktörleri so¤utan suya radyasyon kar›flmas› mümkündür. So¤utma suyu reaktör içinde dönüp durdukça radyasyon biriktirir. Bunun, d›flar› s›zmamas› gerekir. Halbuki her sanayi tesiste kaza olas›l›¤› vard›r. Nükleer reaktörlerin de ufak tefek kaza sonucu radyasyon s›zd›rmas›, çevre sa¤l›k sorunlar›na neden olmas› kaç›n›lmazd›r. Nitekim bunun bir çok örne¤i mevcuttur. En geliflmifl ülkelerdekiler de dahil olmak üzere yüzlerce santralde bugüne kadar s›z›nt› olmufltur. Radyoaktif at›klar sorunu bizlere, gelecek kuflaklara karfl› sorumluluk yükleyen ciddi bir sorun. Oysa bu konu adeta hiç tart›fl›lm›yor.” Olas› bir nükleer sal›n›m› söz konusu oldu¤unda al›nmas› önerilen önlemler ise, TAEK baflkan yard›mc›s› Erdener Birol’un söyledi¤i gibi: “Camlar›, pencereleri naylonla s›zd›rmaz flekilde kapatmal›. Yerel yöneticilerden gelen uyar›lar dinlenmeli.”! Öyle ya, bir zamanlar bir hükümetin sa¤l›k bakan› da kimyasal silah tehlikesine karfl› “Olas› bir tehlikede elinizi sabunla y›kay›n, bir fley olmaz” dememifl miydi! Sözkonusu olan nükleer s›z›nt› oldu¤unda, s›zd›rmaz naylonlar›n ve yöneticilerin uyar›lar›n›n ne kadar faydal› olaca¤› Çernobil kazas›nda görülmüfltü. Yetkililer radyasyonlu çaylar› gösterip “bak›n ben içiyorum” diyerek, tam bir sorumsuzluk örne¤i sergilemiflti!

Sonuç Birleflmifl Milletler Uluslararas› Atom Enerjisi Ajans›na göre, Metsamor dünyan›n en tehlikeli santralidir. ‹nsan sa¤l›¤› hiçe say›larak 1. derece deprem bölgesine kurulmufl ve en eski teknoloji kullan›larak infla edilmifltir. Türkiye Ukrayna’dan yüzlerce kilometre uzakl›kta yer almas›na ra¤men Çernobil kazas›ndan önemli ölçüde etkilenmifltir. fiimdi söz konusu olan nükleer santral ise Türkiye s›n›r›ndan sadece 16 kilometre uzakl›ktad›r. Santralde herhangi bir kaza veya s›z›nt› olmas› durumunda, baflta I¤d›r ili olmak üzere Türkiye’nin do¤u ve güneydo¤u bölgesi nükleer bulutlar›n etkisi alt›nda kalacakt›r. Metsamor Nükleer Santrali, Gürcistan, Azerbaycan, ‹ran ve Türkiye’nin de aralar›nda bulundu¤u tüm bölge ülkelerini tehdit etmektedir.

E. Ekim


Mamak 2. Kültür ve Sanat Festivali baflar›yla gerçeklefltirildi...

Yeni bir gelenek, yeni bir kültür! 5-7 A¤ustos tarihinde Mamak ‹flçi Kültür Evleri taraf›ndan Mamak’ta ikincisi gerçeklefltirilen kültür sanat festivali, komünistlerin kültür sanat mücadelesinin düzeyinden devrimci kitle çal›flmas›n›n yayg›nl›¤› ve niteli¤ine, ba¤›ms›z iradi müdahalesinin yetkinli¤ine dek genifl bir alanda inisiyatifli, politik-pratik planda yönlendirici bir aflamaya ulaflt›¤›n›n somut bir ifadesi oldu. 3 gün boyunca devrimci bir politik atmosferin hakim oldu¤u festivale toplam 10 bini aflk›n iflçi, emekçi ve genç kat›ld›. Yaz bafl›nda ‹flçi Kültür Evleri’nin merkezi olarak “Yoksullu¤a mahkum, yozlaflmaya teslim olmayaca¤›z!” fliar›yla bafllatt›¤› kampanya Ankara’daki festivalle sonuçlanm›fl oldu. Genç komünistlerin yaz çal›flmas›n›n da bir bölümünü oluflturan kampanya süreci, böylece uzun bir aradan sonra Ankara’da gerçeklefltirilmifl en kitlesel devrimci etkinlikle sonland›r›ld›. Komünistler için yaz çal›flmas›, devrimci çal›flman›n temel bir boyutu olarak y›llard›r ele al›nmaktad›r. Yaz dönemi komünistler için özel bir çal›flma dönemini, kitlelerle farkl› düzeyde bir birleflme dönemini, bir baflka boyutuyla genç komünistler için de farkl› bir e¤itim sürecini ifade etmektedir. Bu anlamda Mamak’ta uzun bir dönem sürdürülen yaz dönemi faaliyeti ve bu politik–pratik faaliyetin billurlaflt›¤› bir etkinlik olarak festival etkinli¤i, komünistlerin yaz dönemi faaliyetlerinin düzeyine ve niteli¤ine dair fikir vermektedir.

Gençlik faaliyetimiz ad›na da bir baflar› Burada etkinli¤in üç günü boyunca yaflananlar› anlatmay› tercih etmeyece¤iz, daha çok genç komünistlerin özel olarak bir inisiyatif alan›na da sahip olduklar› haz›rl›k faaliyetinden edindi¤imiz deneyimlere de¤inece¤iz. Öncelikle, semtte gençlik güçlerinin inisiyatifinde sürdürülen çal›flma alanlar›ndan elde edilen deneyimler söz konusudur. Düzenli gazete da¤›t›mlar›, festival materyallerinin kitlelere tafl›nmas›, gençlik güçlerimizin çal›flmalar›n›n bir bölümünü olufltururken, alanda inisiyatif alan›na uygun olarak liseli ve üniversiteli iliflkilere ulaflmak, kazan›lm›fl iliflkileri çal›flma alan›nda aktiflefltirmek ise, gençlik çal›flmam›z›n bir baflka temel boyutunu oluflturdu. Bu alanda yaflad›¤›m›z olumlu olumsuz deneyimler, yeni dönem gençlik çal›flmam›z aç›s›ndan da önemli bir birikim sa¤lad›. ‹liflkilerimizi harekete geçirebilmekte, yeni iliflkiler kurmakta yer yer zorlanmalar yaflansa da, çal›flman›n düzeni, sistemi ve emekçilerin, gençlerin somut hedef olarak festivale tafl›nmas›nda ciddi baflar›lar sa¤land›. Semtte al›nan inisiyatifin bir boyutu iliflkilerimizle çal›flma alanlar› üzerinden birleflmek ve bütünleflmek ise, bir yan› da yoldafllar›m›z›n komünist kitle çal›flmas›n›n baflka bir alan›nda inisiyatif sahibi olabilmeleri, bu yeteneklerinin gelifltirilebilmesi,

bir yan›yla da emekçilerle daha güçlü ba¤lar›n kurulabilmesi alan›nda gençlik güçlerinin e¤itimi idi. Bu alanda da önemli bir birikim yaratt›¤›m›z› ve yeni döneme gençli¤in kitle çal›flmas›nda önemli deneyimlerle girdi¤ine inan›yoruz. Nitekim birçok yoldafl›m›z emekçilerle yüzyüze gelme sürecini, kimi zaman olumsuz, kimi zaman da umut verici bir deneyim olarak yaflad›; birço¤u için bu çal›flma emekçileri somut bir hedefe yöneltmek anlam›nda bir ilk olmas›na ra¤men oldukça baflar›l› oldu. Bu baflar›y›, festival ön sürecinde gençlik güçlerinin katt›¤› eme¤in niteli¤inden ve festivalde görülebilen sonuçtan ç›karmak mümkün. Festival günleri de gençli¤in inisiyatifinin özel bir rol oynad›¤› bir dönemdi. Kad›n komisyonlar›ndan kültür sanat çal›flmalar›na, güvenlikten gazete, dergi, bülten da¤›t›mlar›na, emekçilerle festival alan›nda birebir kurulan iliflkilere kadar birçok boyutuyla festivalde gençlik güçlerimizin oynad›¤› rol de kayda de¤er bir birikimi, büyük bir organizasyonun düzenlenmesi anlam›nda ortaya konulan kuvvetli bir iradeyi yans›tmas› anlam›nda önemlidir. Toplam üzerinden bak›ld›¤›nda, genç komünistler “Yoksullu¤a mahkum, yozlaflmaya teslim olmayaca¤›z!” kampanyas› ve festival sürecinden baflar›yla ve deneyim dolu bir zenginlikle ç›km›fl bulunuyorlar. Gerek örgütsel gerek politik olarak bir ilerlemenin, kendini aflman›n ve bir anlamda yeniden örgütlenmenin ifadesi olarak yaz çal›flmam›z›n ifade etti¤i sonuçlar dizisi, gençlik çal›flmam›z›n niteli¤i anlam›nda gerçek bir ileri ç›k›fl› temsil etmektedir. Kampanya ve festival süreçlerinin ard›ndan gençlik çal›flmam›z›n önündeki somut güncel görev, yaz çal›flmam›z süresince edinilen bu birikimin, yeni dönemde birleflik bir gençlik hareketinin yarat›lmas› için ihtiyaç duydu¤umuz kitle çal›flmas› ve örgütçülük konular›nda yetkinlik ve politik yönlendiricilik alan›nda verimli bir flekilde kullan›lmas› olacakt›r.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ankara Ekim Gençli¤i

49


Kolektif emekle 10 bin iflçiemekçiye ulaflt›k...

Yozlaflmaya teslim olmayaca¤›z! E k i m G e n ç l i ¤ i

50

Ellerimizde yükselir istedi¤imiz dünya!

Bu y›l ‘Yoksullu¤a makum, yozlaflmaya teslim olmayaca¤›z!' fliar›yla ikincisi düzenlenen Mamak Kültür Sanat Festivali'ne 10 bini aflk›n Mamakl› kat›ld›. Düzenin dayatt›¤› yoz kültüre karfl› s›n›f›n devrimci kültür ve sanat›n› örgütlemek, baflka bir dünyan›n mümkün oldu¤unu göstermek amac›yla Mamak Kültür-Sanat Festivali gerçeklefltirildi. Festival süresi boyunca teknik sorunlardan kaynakl› birkaç aksama d›fl›nda etkinlik baflar›yla gerçekleflti. Sabah kahvalt›s›ndan akflam saatlerine kadar herfley disiplin içinde yap›ld›. Kahvalt›n›n hemen ard›ndan bir önceki günün de¤erlendirmesi ve bir sonraki gün neler yap›laca¤›n›n planlanmas› anlaml›yd›. Ayn› zamanda her yoldafl›n ald›¤› görevi elinden geldi¤i kadar yerine getirmeye çal›flmas› yaflanabilecek aksakl›klar› engelledi. Ankara'daki yoldafllar›n festival öncesi oluflturdu¤u komiteler d›flar›dan gelenlerin de kat›lmas›yla disiplinli ve verimli çal›flmalar yürüttü. Politik olarak alana müdahale ve etkinli¤in içeri¤i göz doldurucu ve nitelikliydi. Üç gün boyunca gerçeklefltirilen etkinlikler (panel, sinevizyon gösterimi, konuflmalar, tiyatro oyunlar› ve müzik dinletileri) Mamakl›lar taraf›ndan ilgiyle izlendi ve dinlendi. Halaylar çekildi, marfllar söylendi. Festivale kat›lanlar›n coflkusu bizim de moral ve motivasyonumuzu artt›rd›. Bu moralle her yoldafl çal›flmaya daha heyecanla sar›ld›. Festival alan›nda gerçeklefltirilen Mamak Türküsü, K›z›l Bayrak, Ekim Gençli¤i sat›fllar› Mamakl›lar taraf›ndan ilgiyle karfl›lan›rken, yay›nlar›m›z›n tan›t›lmas› bak›m›ndan oldukça anlaml›yd›. Emekçilerle kurulan iliflkiler ve olumlu tepkiler, festivalin son iki gününde gerçeklefltirilen sloganl› yürüyüfller, bu yürüyüfller s›ras›nda insanlar›n camlara ç›k›p alk›flla destek vermeleri, arabayla yan›m›zdan geçenlerin korna çalarak bizleri ilgiyle izlemeleri, festival alan›nda at›lan sloganlara efllik edilmesi, gerçeklefltirilen festivalin oradaki insanlar üzerinde politik bir etki b›rakt›¤›n›n göstergesiydi. Bir tak›m eksiklere ve aksakl›klara ra¤men festival kolektif eme¤in, ›srarl› ve disiplinli çal›flman›n sonucunda neler yap›labilece¤ini fazlas›yla göstermifl oldu. Burjuvazinin yoz ve çürümüfl kültürüne karfl›l›k alternatif kültür-sanat›n yarat›lmas›nda önemli bir ad›m atm›fl olduk. ‹flçi-emekçileri, ezilen halklar› hayat›n her an›nda tecrit alt›na almaya, tek tiplefltirmeye, k›sacas› bizleri kendi çöplü¤ünde ö¤ütüp yoketmeye çal›flan düzenin yoz kültürüne karfl› devrim cephesinden verilmifl tok bir yan›t oldu.

Yaratmaya çal›flt›¤›m›z devrimci kültür ve sanat›n ürünü üç günlük festivalimizin s›cakl›¤›yla merhaba. Hayat› hergün yaflanmaz hale getirenler, daha çok çal›flt›r›p daha az ücret verenler bizleri makinalara zincirli köleler haline getiriyorlar. Her geçen saat daha da yoksullafl›yoruz. Ne zaman bir fleyleri farketmeye bafllasak hayat›m›za baflka yollarla s›z›yorlar; uyuflturucu madde satarak, fuhuflu yayg›nlaflt›rarak, medyas›yla evlerimize girerek... Gün geçtikçe daha da yozlafl›yoruz. Ama biz biliyoruz ki, ellerimizde yükselir istedi¤imiz dünya. Aylard›r ‹flçi Kültür Evleri olarak yürüttü¤ümüz ‘Yoksullu¤a mahkum, yozlaflmaya teslim olmayaca¤›z!' kampanyam›z Mamak'tan yükselen sesle daha bir güçlendi. Yemekte, sahnede, standlarda, fliirde, tiyatroda, müzikte, sohbette birlikte üretmenin ve paylaflman›n kültürünü yaratt›k. Yaflanan aksakl›klarda dost ellerin buluflmas›, üzüntülü anlarda kardefl dillerin konuflmas›, umutsuzlu¤un umuda yerini b›rakmas›yd› etkinli¤imiz. Bayraklar›m›zla ve sistemi teflhir eden sloganlar›m›zla, coflkuyla yürürken mahalle halk›n›n camlardan ve balkonlardan destek olmas›, sesimizin yans›mas›yd› festivalimiz. Oyunlar›m›zda dünyan›n gerçeklerini izlerken, konuflmalarda yaflad›¤›m›z ve yaflayaca¤›m›z sömürü ve sald›r›lar› dinlerken pür dikkat olmalar› insanlar›n, emekçilerin gerçekleri kavrama çabas›yd› flenli¤imiz. Türküleri ve marfllar› hepbir a¤›zdan söylememiz, halaylarda omuz omuza olmam›z kardeflleflmenin eseriydi. fiiir tad›nda dinlerken fieyh Bedrettin'den Mercan flehitlerine kadar tarihimizi ve karelerde Denizler'i, Mahirler'i, ‹bolar'›, Habipler'i, Ümitler'i, Haticeler'i ve 17'leri ayakta ve yumruklar› havada izlemeleri, devrimcilere duydu¤u sayg› ve sahiplenmeleriydi. Üç gün boyunca 10 bin emekçi dost, Mamak'ta biraradayd›k. K›z›l Bayrak ve Mamak Türküsü sat›fllar› s›ras›nda birço¤uyla tan›flma, sohbet etme f›rsat› buldum. Bir fleylerin de¤iflebilece¤ini farketmifl genç arkadafllar, yaflad›klar› zor süreçlere ra¤men inanc›n› kaybetmemifl emekçilerle gerçeklefltirilen sohbetler umuduma umut katt›. Yan› s›ra y›lm›fl insanlarla da konuflma f›rsat› buldum. Bu zor dönemdeki inanc›m›z burada anlam kazan›yor bence. Geçmiflin kay›p olmad›¤›n› b›kmadan anlatmak, bilinçlendirmek, dönüfltürmek ve birlikte mücadele etme bilincini kazand›rmak gerekiyor insanlara. Üç gün boyunca flunu gözlemledim; sistemin kültüründen ar›n›p, düflledi¤imiz yar›nlar›n kültürüyle yaflam›m›z› flekillendirmeliyiz. Ve bu kültürün bilinciyle insanlar› dönüfltürmeliyiz. Sanat çal›flmalar›nda, ac›l› müziklerin, sadece güldüren oyunlar›n, umutsuzlu¤a düflüren dizelerin yerine hem e¤lendiren hem düflündüren hem de yar›nlar›n güzelliklerinden bahseden eserlerimizle varolmal›y›z. Kültür-sanat çal›flmalar›n›n da politik çal›flmalar›m›z›n parças› oldu¤unu unutmamal›y›z. Bize hayat› bölümlere ay›r›p, parça parça sunarak aralar›ndaki ba¤lar› koparanlara inat her bir parçam›zla bir vücut oldu¤umuzu göstermeliyiz.

Edirne’den bir Ekim Gençli¤i okuru

Ekim Gençli¤i okuru/Sefaköy


Yay›nlar›m›zdan... “Bugün art›k sosyalizmin baflar›s›zl›¤› de¤il, fakat bütün sorunlar›n ve her türlü toplumsal melanetin kayna¤› olarak bizzat kapitalizmin kendisi tart›fl›l›yor. Art›k çok kimse kapitalizmin insanl›k için nas›l büyük bir toplumsal bela ve barbarl›klar düzeni oldu¤unu; bask› ve sömürüye, küçük bir az›nl›¤›n ak›l almaz ayr›cal›klar›na ve büyük bir ço¤unlu¤un dehflet verici yoksunluklar›na dayand›¤›n›; savafl, militarizm, halklar aras› çat›flma ve düflmanl›klar üretti¤ini; insan› kirletti¤ini, yaln›zlaflt›rd›¤›n›, insan olmaktan ç›kard›¤›n›; insandan öteye azami kar u¤runa çevreyi, do¤ay› ve tarihi miras› da hoyratça tahrip etti¤ini görüyor, düflünüyor, sorguluyor ve giderek daha yüksek sesle tart›fl›yor. Bu tür bir tart›flma, sistemin bu türden bir sorgulanmas›, beraberinde kaç›n›lmaz olarak kapitalizme alternatif aray›fllar›n› da getirecektir, bundan kuflku duyulmamal›d›r...” “Kapitalizmin yüzy›llar› bulan bir tarihi var; ama ona karfl› sosyalizmden baflka bir alternatif üretemedi bugüne dek insanl›k ve bu hiç de bir rastlant› de¤il. Kapitalizmin tek gerçek alternatifi sosyalizmdir. Tarihin verileri ve teorinin gerçekleri ›fl›¤›nda bak›ld›¤›nda, ortada baflka bir alternatif yok. “Baflka bir dünya” olacaksa e¤er bu sosyalist bir dünyadan baflkas› olmayacak, olamayacak... Bunun d›fl›nda bir ç›k›fl yolu, bir çözüm flekli, olanakl› “bir baflka dünya” yok. 20. yüzy›l tarihi, kapitalizmin alternatifinin yaln›zca sosyalizm oldu¤unu, yüzmilyonlarca insan› kapsayan tarihsel pratiklerle somut olarak gösterdi...”

E k i m G e n ç l i ¤ i

E K S E N YAY I N C I L I K 51


Onlar Parti’ye çarpt›lar ve kaybettiler...

Yine biz kazand›k! Ümit Alt›ntafl

E k i m G e n ç l i ¤ i

52

Sivil polis arac›nday›m. Ankara DAL’a götürülüyorum. Yar›m saat önceki sahneleri hat›rl›yorum. Sokakta yürüyüflümü, sivil polis arac›n›n beni almaya çal›flmas›n›, bo¤uflmam›z›, araca atamay›fllar›n›, sloganlar›, kofluflturmalar›... Akl›mdan ç›kmayan bir an var. Hemen öncesinde bir yoldafltan ayr›l›fl an›m›z. Yakalanma ihtimalini bilerek yapt›¤›m›z konuflmalar›, gülümseyiflini, kucaklaflmam›z› flu an bile yafl›yor gibiyim. ‹lk iflkenceden geçiriliflimi ve ilk direniflimi hat›rl›yorum. Gözalt›ndan ç›kt›ktan sonra bir yoldafl›n beni özlemle kucaklay›fl›n›... Ona flöyle demifltim: “Bu kucaklaflma için o kadar iflkence görmeye raz›y›m.” Bu sefer de direnece¤im konusunda en ufak bir tereddütün kalmad›¤› an bu oldu. Gene direnecektim. Her zaman ki gibi!.. DAL’da önce bir-iki saatli¤ine hücrede bekletildikten sonra yukar› ç›kar›ld›m. Kaba bir-iki yumruk, tekme. Sonra ayakta bekletmeye bafll›yorlar. Yan odalardan polisin ba¤›rmalar› geliyor. Yoldafllara iflkence yapmaya bafllad›klar›n›, beni de almadan önce bir süre beklettiklerini düflünüyorum. Bir süre sonra ayakta bekletilmenin kendisinin bir iflkence oldu¤unu ö¤reniyorum. Söyleniyorlar, “bakal›m ne kadar ayakta kalabileceksin?” Bir an oturmak ve ayakta kalmak seçeneklerini düflünüyorum. Fark›nda olmadan da olsa beklemeye bafllad›¤›m ölçüde, ayakta kalmaya devam ediyorum. Tüm süre boyunca bu tür tercihlerimde de¤iflmeyen tek fley vard›. Direnecektim! ‹lk gece bir-iki kere so¤uk su ve so¤uk hava ak›m› önünde ayakta bekletmek d›fl›nda sistematik bir iflkence görmüyorum. Daha önceki deneyimlerimden, özellikle yakalanman›n ilk günü yüklenebilecekleri kadar yüklenmeyi tercih ettiklerini biliyorum. So¤uk su, elektrik, düz-ters ask› ile silahlar›n› tüketmifl oluyorlar. Asl›nda söz konusu silahlar›n bütün özelli¤i, yaratt›¤› fiziki ac› de¤il, bu ac› yard›m›yla bir korku ve panik, normal flartlarda asla ikna olunamayacak fikirleri kabullendirebilecek bir alg›lay›fl ortam› yaratmak. Bu “baflar›”y› umduklar› bir yerde bile, bunun geçici oldu¤unu düflman bilir. Bir sürü genç ve deneyimsiz devrimcinin iflkencede zay›f davranabildi¤ini, ama yeniden aya¤a kalkarak sonras›nda direndi¤ini bilir. ‹flkence, kullan›lmas›ndan çok kullan›labilirli¤i hissettirildi¤i ölçüde, ayn› etkiyi yarat›r. ‹flkencenin çözülme yaratan etkisi, verdi¤i fiziksel ac›da de¤il, sonsuza dek sürecekmifl duygusu verebilmesindendir ya da verebildi¤i kadard›r.

S›n›f düflman›m ilk günden silahlar›n› tüketmek istemiyor olmal›yd›. Zira fiziki iflkenceyi nas›l karfl›lad›¤›m› onlar da geçmifl deneyimlerinden iyi biliyorlard›. Pek ciddiye al›nmad›¤›n› bilseler de, “buras› DAL, buras› baflka yere benzemez” avuntular›, “daha önce direnmifl olman senin önemsenmemendendir” diye kendi kendilerini telkin edici konuflmalar›n›n mant›¤› burada. Sanki iflkenceleri as›l etkisi verilen ac› ya da zamana ba¤l›ym›fl gibi. “Herkesin bir s›n›r› vard›r” diyorlard›, “sonra çözülür”. Söylediklerinin ilk k›sm› do¤ruydu, her devrimcinin iflkenceye dayanmas›n›n bir s›n›r› vard›: Ölüm s›n›r›. Bir ac› kafan›z› kar›flt›rmaya de¤il de bilemeye yar›yorsa, sizin karfl›n›zda küçülür, küçülür ve ac› biyolojik s›n›r› geçip sizi öldürürken, kazanan siz, yaflam ve devrim olur. Asl›nda bu d›flar›da da böyle de¤il mi? Devletin terörü asl›nda kafas›na cop yiyenden çok onu d›flardan izleyeni etkiler. Kafas›na cop yiyen korkabilir, ama art›k cop yemenin belirsiz bir taraf› kalmamas› yüzünden, kifli dayanma gücü gösterebilir ve korkuyu y›kabilir. Her düzeyde fliddet, sadece daha büyük ve yaflanmam›fl fliddet ve ac›lar›n habercisi olabildi¤i, insanda bunlara direnebilece¤i konusunda bir belirsizlik yaratabildi¤i ölçüde bir ifllev tafl›r. Bu yüzden burjuvazinin en büyük terör ayg›t› sermaye bas›n›d›r. Polis ve ordu gibi faflist kurumlaflmalar üzerinden uygulanan terör, gazete ve televizyonlardan abart›l› vahflet görüntüleriyle yayg›nlaflt›r›l›r. Terör budur zaten: Vur, izlet, korkut ve sindir! Vurulanlar ne kadar çok olursa, faflizm için tehdit de o kadar büyür. Kitleler tamamen yok edilemeyece¤ine; sermaye emek gücünü sömürdü¤ü iflçiler olmadan varolamayaca¤›na göre, terörün yayg›nlaflmas› kendini ifllevsizlefltirme riskini de büyütür. ‹lk gün sistematik iflkencenin “hafif” kalmas› üzerine daha önce iflkence üzerine okuduklar›m› hat›rlad›m. O zaman hiç iflkence görmemifl biri olarak, ba¤›rmama tutumunu düflünüyor ve insan denetiminin bu kadar iyi olup olmayaca¤›n› merak ediyordum. Bu yüzden dayak ya da ask› bana bilinir-anlafl›l›r ac›lar olarak görünüyordu. Bunlara karfl› ba¤›rmamak kolayd›. Ya elektrik, bunu kafamda bir türlü canland›ram›yordum. Sonra ilk elektrikle karfl›laflmam› hat›rl›yorum. ‹nsanlar›n nas›l ba¤›rd›klar›na flafl›rm›flt›m! ‹flkenceci tak›m› ilk günü silahlar›n› tüketmeyerek geçirdi. Bende soru iflaretleri yaratma umutlar›n› buna ba¤lam›fllard›. ‹kinci günün sabah›nda taktikleri daha aç›k görülebiliyor. Silahlar›n› kullanmayarak k›skançl›kla koruyacaklar, kullanma tehditleriyle korkutmaya


çal›flacaklar, dahas› zamanlar›n› böyle bofl bir beklentiyle geçirmemek için, ideolojik-psikolojik bir savafl yürütecekler. Onlarca yüz, onlarca fikir, onlarca üslup. “‹llegal yapmay›n, legal yap›n; EMEP-ÖDP gibi yap›n; eflitlik istiyorsan›z insanlara para yard›m› yap›n; devletin, polisin içinde çal›fl›p kazan›n; sosyalizm öldü, milliyetçilik daha iyi”... Bunlar için ipe sapa gelmez konuflmalar demiyorum. Bunlar ciddi fleylerdi. Onlar› ciddiyetsiz k›lan burjuvazinin ideolojik cephaneli¤inin s›n›rl›l›¤› ve kapitalizmin geleceksizli¤inin ilan›yd›. Tüm insanl›¤› kurtarma hayallerini tüketen bir sistemin bekçilerini, ismini bile bilmedi¤imiz insanlar için ölme fedakarl›¤› yerine bize dilenciye para vermekten ibaret bir burjuva hümanizmini öneriyorlard›. Bunun etkili olmas› zaten beklenemezdi. Öyleyse nereden güç, nereden cesaret buluyorlard› ve dahas› ne umuyorlard›, bu ideolojikpsikolojik vaazlardan? Terör, iflkence, ölüm tehdidi, kifliyi bu ideolojik-psikolojik alana çekme ifllevi tafl›yordu. Peki o alana çektiklerini nas›l kazanmay› ve yenmeyi umabilirlerdi? Bu cesareti bulabildikleri tek yer olabilirdi: Devrimci hareketin zay›fl›¤›. Burada zay›fl›ktan kast›m, kitleleri harekete geçirip geçirmeme sorunu de¤il. Kastedilen ideolojik zay›fl›kt›r. Polisin yeni dönem mektepli tak›m› üniversite okuyor, “üç dil biliyor” (flaflk›n Adli T›p doktoru bunu bir geliflme ve modernleflme say›yordu, ki kuflkusuz bu do¤ruydu, yeni polisler moderndi, modern bir barbarl›¤›n savunucular› ve uygulay›c›lar›yd›lar) ve ikna-manüplasyon (yönlendirme)-demagoji üzerine özel e¤itimlerini ABD’de bizzat C‹A’dan al›yorlard›. Bu ak›llar› onlara a¤ababalar› veriyordu. Düflman›n bu çabas›n› ne abartmak gerekiyor, ne de önemsememek. Sadece yerli yerine koymak gerekiyor. Abartmak gerekmiyor, kapitalizmin tüm ideolojilerinin (din, milliyetçilik, liberalizm, cumhuriyetçilik...) kapasitesi ve s›n›rlar› bellidir. E¤er kapitalizm bugünün dünyas›nda insanl›¤a hiçbir fley vaad edemiyorsa ve kitleler “yaflas›n kapitalizm” diye sokaklara dökülemiyorsa, geçmifl ça¤lar›n gerici fikirlerine sar›larak ya da kitle talepleri demagojik tarzda çarp›t›larak ayakta kal›nabiliyorsa, bu asl›nda kapitalizmin ne kadar zay›f oldu¤unu gösteren bir tablodur. Dahas› bu ideolojiler, ancak kitlelere yönelik sistematik bir terör flartlar›nda güç bulabiliyor. En müreffeh kapitalist ülke bile terörden vazgeçmeye ve salt ideolojik mücadele ile sosyalizmin karfl›s›na ç›kmaya cesaret edemiyor. Dolay›s›yla onlar›n sistematik papazl›klar›, ideolojik, psikolojik vaazlar, ancak cellatl›kla ve sistematik iflkenceyle varolabilir. Ne burjuvazi ça¤dafllaflmakta, ne de faflizm insanlaflmaktad›r. Kitlelerin harekete geçti¤i bir yerde, bütün papaz-vaaz tablosunun kendisi zaten paramparça olacakt›r. Ne hayaller yaymal›, ne düflman› abartmal›y›z. Devrimciler düflman› stratejik olarak küçümser, taktik olarak önemserler. T›pk› hiçbir baflar›l› polis operasyonunun sosyalizmi engellemeye yetmeyece¤inin

bilinmesinden do¤an küçümsemeyle, günlük planda her takip flüphesinin titizlikle de¤erlendirilmesinde oldu¤u gibi. Polis papaz-vaaz sistemati¤ini özel bir yo¤unlukla kullanmay› neden istiyor? Birincisi, sermaye devletinin demokratikleflme görüntüsü için bir ihtiyaç. ‹kincisi, bu yolla çözdü¤ü insanlar›n bir daha aya¤a kalkamayacak kadar kötürümlefltirilmesi mümkün. Üçüncüsü ve en önemlisi, bu yöntem sonuç al›yor! Kitlelerin hareketli olmad›¤› bir evrede, “bir avuç” devrimcinin afifl, bildiri, toplant›, yürüyüfl benzeri çabalarla “dev” gibi bürokratik-militarist bir ayg›t› y›kmas› fikrine inanc›n› koruyabilmesi, onu bilimsel temelleriyle ideolojik bir kavray›fla dönüfltürebilmesiyle s›k› s›k›ya ba¤lant›l›d›r. Devrimci hareket ise tam da bu noktada zay›ft›r. Polisin “birkaç kifliyle yap›lan basit ifller” demagojisinin tutabilmesi, dahas› önemli say›da insan› çözebilmesi, bu zay›fl›k üzerine yükselmektedir. Düflman›n ikinci gün sonras› uygulad›¤› papaz-vaaz a¤›rl›kl› ideolojik-psikolojik takti¤in bizde sonuç vermesi neredeyse imkans›zd›. Zira biz, kapitalizmin bilimsel ve militan bir suçlamas› üzerine yükselen bir savafl program›n› k›z›l bir bayrak olarak göndere, tüm iflçi ve emekçilerin gözü önünde daha henüz çekmifltik. Bir program bilinciyle donanm›fl, kapitalizmin onulmaz çeliflkilerinin 151 y›l önceki ilan› olan Komünist Manifesto’yu bugüne tafl›m›flt›k. Güncel ve “yeni” kapitalizmin y›k›lmazl›¤› tezini yere çalm›flt›k. Polisin kapitalizmin yararlar› ve y›k›lmazl›¤›, devletin güçlülü¤ü üzerine söyledi¤i her fikir, program›m›za, onun bilimsel temellerine, teorik bölümüne çarpt› ve paramparça oldu. Sorguda bir yan›yla s›nanan bizim tam da program bilincimizdi. Program›m›z bu s›namadan sapasa¤lam ç›kt›. Bizi çözemezlerdi, zira biz “gözbebe¤imiz” olan partiyi kazanarak böylece asl›nda “tereddütsüz ölme” gücünü kazanm›flt›k. Onlar partiyi bitirdiklerini ve bitireceklerini söylediler, “herkesi yakalam›fllard› ya da yakalayacaklard›.” Partinin y›k›lmazl›¤›n›n, yeni dönem devrimcili¤inin süreklili¤inin güvenceye al›nmas›n›n politik anlam›n› anlamam›fllard› onlar, anlayamazlar da. Bizi çözmeleri olanaks›zd›, çünkü biz kendini tekrar eden de¤il aflan, sistemi y›kmaya sadece cüret eden de¤il, ayn› zamanda bunun güçlerini de a盤a ç›kartan bir ad›m›n, partinin üzerinde yükseliyorduk. “3-5 kifli olmak” üzerine demagojileri bize sadece gülünç geldi. Onlar partiye çarpt›lar ve kaybettiler. Biz kazand›k! Son gün DAL’dan ayr›l›rken hissettiklerimi belirtmeliyim. S›radan bir s›nav› baflar›yla vermifltik, her ne yapsalar da baflar›yla verecektik. Benim için yeni olan tek bir fley vard›. “Partiyle kazanaca¤›z!” slogan›n›n iflkencede direnifl alan›nda da bir karfl›l›¤› oldu¤u... Partiyi kazand›k! Partiyle kazanaca¤›z! Yaflas›n Türkiye Komünist ‹flçi Partisi!

E k i m G e n ç l i ¤ i

(Bu metin TK‹P Merkez Yay›n Organ› Ekim’in Mart ‘99 tarihli 202. say›s›nda, A. Deniz imzas›yla yay›nlanm›flt›r...)

53


Ulucanlar flehitlerinin an›lar› önünde sayg›yla e¤iliyoruz...

Sözün bitti¤i yer! E k i m G e n ç l i ¤ i

“Türkiye kapitalizminin yap›sal ve dönemsel krizleri sürekli a¤›r faturalar üretiyor ve bu faturalar›n iflçi s›n›f›na ve emekçi kitlelere ödettirilmesi gerekiyor. Bunun engelsizce baflar›labilmesi için bir kez daha ‘iç istikrar’ , yani iflçi s›n›f› ile emekçi kitlelerin dizginlenmesi, sindirilmesi, hareketsiz k›l›nmas› gerekiyor. Toplumsal muhalefetin tam olarak teslim al›nmas›, daha türlü oyunlarla düzene yedeklenmesi gerekiyor. Bunun için aldat›c› ve sapt›r›c› propagandalardan sahte kutuplaflmalara, ideolojik-kültürel araçlardan ç›plak teröre her yol kullan›lmaktad›r. Fakat bu sonuncusunun gitgide daha belirleyici bir araç ve yöntem olarak öne ç›kt›¤›n›, devlet ayg›t›n›n yasal ve fiziki olarak sürekli tahkim edilmesinden de görmek mümkün. Bugün bütçenin en büyük bölümü bask› ve terör ayg›t›n›n, ordu ve polis donan›m›n güçlendirilmesi için kullan›l›yor.” “D›flta militarizm, sald›rganl›k ve savafl, içerde süreklileflmifl sistematik bask› ve terör, emperyalizmin ve iflbirlikçi burjuvazinin bu dönemsel ihtiyaçlar›n›n zorunlu k›ld›¤› bir politikad›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçilerin dizginlenmesi ve sindirilmesi, ‘iç istikrar›n’ korunmas›, izlenen iç ve d›fl politikan›n zorunlu kofluludur. Halihaz›rda çok güçsüz ve kitleler üzerinde etkisiz olan devrimci ak›mlar›n hedef oldu¤u fliddetli bask› ve iflkence, ac›mas›z terör ve katliamlar olgusu da bununla s›k› s›k›ya ba¤lant›l›d›r.” (TK‹P Merkez Yay›n Organ› Ekim’in Ekim ‘99 tarihli 209. say›s›n›n baflyaz›s›ndan....) Mesela, katliam desem, vahflet desem ya da faflizm, devlet, fliddet, bask›, terör, katiller ordusu demeye çal›flsam... Her kavram içinde karfl›t›n› da bar›nd›r›r ya ben direnifl, cesaret, devrimci, insan, insan gibi insan, mücadele, yi¤itlik, onur diye devam etsem... Ama sözün bitti¤i yerde ne bafllar ki! Peki gerçekleri ve umudu hayat›n hangi kuytusuna saklayabilirsiniz? Kuytular› ayd›nlatacak yüreklerin, isimlerin, ayd›nl›k, onurlu bedenlerin oldu¤unu bilmiyorsan›z, bilin ki aptals›n›zd›r, bilmezlikten geliyorsan›z korkak...12 Eylül ile aydafl bir zamanda güzel memleketimin topraklar›nda, güzel insanlara karfl› sistemli bir katliam gerçeklefltirildi.10 devrimci tutsak bombalarla, sopalarla, silahlarla, iflkencelerle hiçlefltirilmeye, teslim al›nmaya, boyun e¤dirilmeye çal›fl›ld›. 26 Eylül 1999 Ulucanlar Cezaevi’nde fliddeti içsellefltirmifl, yar›nlar›m›z› bask› ve terör üstünden kurmaya çal›flan faflistler güruhu kendi misyonlar›na yak›flan bir kallefllikle tarihe geçti.

54

12 Eylül’ün izinde, onun yolunda bir tarih ‘80’ler de ‹MF’nin birçok ülkeye dayatm›fl oldu¤u ekonomik ve siyasal kararlar›n Türkiye burjuvazisi taraf›ndan bir an önce uygulamaya sokulmas› gerekiyordu. Uflaklar s›n›f› sahiplerine ba¤l›l›klar›n› kan›tlamak yolunda, 12 Eylül 1980’de orduya sar›larak iflçi-emekçileri ve toplumsal muhalefeti susturmak için asker botlar›yla ezmeye çal›flt›lar bafl›m›z›. Ya bizdensin ya da hiçsin, ya vatan sa¤ olsunlar› pelesenk edersin diline ya da lal olursun, ya çemberin içinde çok olursun ya da beyaz› hiçbir zaman sana ait olmayan bir hücrede tek olursun, ya, ya da... 12 Eylül askeri darbesi salt o günkü hareketlili¤i bast›rmak amac›nda de¤ildi elbet. Devam›nda bir korkutma politikas›n› ve gözda¤›n› da içeriyordu.12 Eylül ile birlikte bu politikan›n bafllang›c› yap›ld›. ‹ç istikrar›n korunmas› için, egemenlerin huzurunun bozulmamas› için, d›flar›daki efendileri hayal k›r›kl›¤›na u¤ratmamak için bask› ve terör politikalar› ifllemeye bafllad›. O dönemin baflbakan› Ecevit, “hapishanelere hakim olamayan d›flar›ya hakim olamaz” sözüyle niyetini fütursuzca ortaya koyabiliyordu. Faflist devlet 12 Eylül ile birlikte cezaevlerindeki devrimci tutsaklar› kimliksizlefltirmek, sahip olduklar› de¤erleri yok etmek yolundaki sürecin ilk ad›mlar›n› atm›flt›. 26 Eylül ‘99 tarihi de bu kirli oyunun bir uzant›s›, bir baflka evresiydi. Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde kalmakta olan devrimci tutsaklar bir yatakta 3 kifli kal›yor olman›n sa¤l›kl› olmad›¤›n› dillendirip ko¤ufl talebinde bulundu. Ama talepleri karfl›l›k görmedi. Bunun üzerine tutsaklar fiili olarak bofl bir ko¤ufla geçtiler. Ama katliamda kararl› faflist devlet “hapishanede tünel kaz›yorlar” bahanesiyle 26 Eylül sabah›nda cezaevine operasyon düzenledi. Yap›lan bu kanl› sald›r›da, içlerinde Partimiz’in özü ve özeti sayd›¤›m›z Habip ve Tuna yoldafllar›n da oldu¤u on devrimci, onurlu, yi¤it insan tüm iflkencelere, kurflunlara, bombalara direnerek teslim olmaktansa sonsuzlaflmay› ye¤lediler.

F tiplerini meflrulaflt›rman›n ilk ad›m›: Ulucanlar katliam› Egemen s›n›f fliddeti bilinçli bir tercih olarak kullan›r, kullanmakla yetinmeyip y›¤›nlara da sistematik olarak empoze eder. Bu tercihi kimi zaman fiziksel kimi zaman


da psikolojik olarak yapmaktad›r. Bir yan›yla fiziksel ve psikolojik fliddet aras›nda diyalektik bir iliflki vard›r. Ulucanlar katliam› da, devrimci tutsaklar flahs›nda egemen s›n›f›n fiziksel fliddeti psikolojik fliddete dönüfltürmede sinsice, düflünen ve sorgulayan insanlara yönelik olarak ise tüm ç›plakl›¤› ile att›¤› bir ad›md›r. ‹lk olarak ‘90’l› y›llarda hayata geçirilmeye çal›fl›lan ama büyük direnifllerle karfl›lanan F tipi cezaevleri, fliddeti dört duvar aras›nda s›k›flt›rmaya ve ola¤anlaflt›rmaya çal›flmaktad›r. Böylece, ancak toplum içinde varolan insan yaln›zlaflt›r›larak, sahip oldu¤u de¤erlerden ve bu de¤erlere sahip ç›kan insanlardan uzaklaflt›r›larak, tecride mahkum edilerek insani kimli¤inin yok edilmesi sa¤lanacakt›r. Di¤er taraftan, d›flar›da her türlü silah› ile –ekonomik, kültürel, ahlaki vb. – bir ahtapot gibi sar›p

sarmalayan ve hayatlar›m›z› örseleyen sistem, içerde de bu oyunu bozmaya çal›flanlar› kendine benzetmeye çal›flacakt›r. F tipi cezaevleri tecrittir, kötü muameledir, insani tüm iliflkilerin kör edilmesidir, yaln›zl›kt›r, yok etmeye yeltenmektir, enisonu insanl›k d›fl›d›r. Bu insanl›k d›fl› uygulama, insanl›k d›fl› bir operasyonla, Ulucanlar Cezaevi’nde kanla meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›ld›. Ama içlerinde iki yi¤it yoldafl›m›z›n da bulundu¤u on devrimci tutsak büyük bir direniflle karfl›lad› katiller ordusunu. Bizler de katliam›n ötesinde, Ulucanlar’a bu direnen ve teslim olmayan yönüyle bakmal›y›z. On’lar on yeni ustas› devrime uzanan yolun ‹nançla döfledikleri tafllar mihenk tafllar› olacak kavgam›z›n Ve yüre¤imizdeki umut S›n›rs›z topraklara yol olan ayak izleriyle ço¤alacak onlar›n Yoldafllar›m›z... Adlar›; Habip, Ümit... Habip ve Ümit yoldafl Ulucanlar’da katledildi. Onlar partinin düflünen ve savaflan iki önder yoldafl› idi. Paraya ve güce tapanlar›n dünyas›nda, onlar›n örnek devrimci yaflamlar› ve kimlikleri tüm ayd›nl›¤› ile duruyor karfl›m›zda. Yoldafllar›m›z fliddetin karfl›s›nda dimdik durabilmifller, bilerek ve isteyerek bedenlerini atefle atabilmifllerdi, hayat bir masal olsa Kaf Da¤›’n›n arkas›ndaki birer Anka Kuflu olurlard›. Küllerinden tekrar tekrar ayn› öfke ve inançla, ayn› umut ve özlemle, ayn› devrimci ve insan kimli¤iyle yeniden do¤abilen... Her yerini çatlaklar basan, kötü kalpli büyücülerin tütsüledi¤i bu dünyada yeryüzü gerçek aflk›n yüzü oluncaya dek sürecek bir kavga var. ‹ki önder yoldafl›m›z›n tuttuklar› k›z›l bayra¤› biz genç yoldafllar› olarak tafl›yaca¤›z. Sözün bitti¤i yerde Habip ve Ümit yoldafl›n, Onlar’›n ayd›nl›k yüzleri, direngen bedenleri, boyun e¤meyen kimlikleri var art›k.

E k i m G e n ç l i ¤ i

N. Asya

55


Bu dünyadan N e r u d a geçti

E k i m G e n ç l i ¤ i

fiilili flair Pablo Neruda, toplumsal ve siyasal fliirleriyle Latin Amerika’n›n fliirsel sesi oldu. Neftali Ricardo Reyes Basoalto ad›yla 12 Temmuz 1904’de Güney fiili’de do¤du. Babas› lokomotifçi, do¤umundan hemen sonra ölen annesi ise ö¤retmendi. Neruda henüz 15 yafl›ndayken yerel bir gazetede görev ald›. Çekoslovakyal› flair Jan Neruda’ya olan hayranl›¤›ndan dolay› Pablo Neruda takma ad›n› ald›. 20 yafl›nda ilk fliirleriyle bir yar›flmaya kat›ld›. Daha sonra gazeteci olarak çal›flmaya bafllad›. Neruda’n›n ilk fliir derlemesi 1923’de ç›kt›. Bir y›l sonra yay›nlanan Yirmi Aflk fiiiri ve Umutsuz Bir fiark› Latin Amerika’n›n en çok sat›fl yapan fliir kitab› oldu. Neruda 6 y›l boyunca Güneydo¤u Asya’da konsolosluk yapt›. Bu bölgedeki toplumsal sorunlar yüzünden ömrünü “en çok ac› veren dönemi” olarak nitelendirdi¤i bu süreçte Yeryüzünde Konaklama adl› iki ciltlik yap›t›n› verdi. Neruda, kat› m›sra ve fliir biçimlerine yer vermeyip, her fliiri kendine özgü bir ritimle yazm›flt›. 1934’de ‹spanya’ya giden Neruda, burada sembolizm, sürrealizm ve fütürizmin etkisinde kalan 1927 Nesli adl› fliir toplulu¤una kat›ld›. fiair, fiili Konsoloslu¤u görevi için Arjantin’de bulundu¤u dönemlerde devrimci flair Federico Garcia Lorca’y› tan›d› ve ondan etkilendi. “fiiirimi de¤ifltiren bu ‹spanya ‹ç Savafl›, benim için bir flairin ölümü ile bafllar.” der Pablo Neruda ve Lorca için flu dizeleri yazar. “Lorca’da ‹spanya’n›n bir ça¤›n› yaflamak mümkündü. Halkç› geliflme ça¤›n›. Gelip geçmifl o ‹spanya’y› ayd›nlatan biri.” Neruda , 1949’da fiili Komünist Partisi’ne girerek senatör oldu. Baflkan Gonzalez Videla’y› elefltirmesi üzerine hükümet taraf›ndan devlet düflmanl›¤›yla suçland› ve tutuklama emriyle arand›. Arjantin’e kaçmay› baflard›. Daha sonra Sovyetler Birli¤i’nde ve Çin’de yaflam›n› sürdürdü. fiiirlerinde, Latin Amerika’y› tarihiyle, do¤as›yla ve politik–sosyal durumuyla ele alarak yans›tmaya çal›flt›. 1969 y›l›nda Komünist Parti taraf›ndan baflkan aday› gösterilen Neruda, Salvador Allende’nin ulusal cephesine kat›lmak üzere 1970’te adayl›¤›n› geri ald›. Arkas›ndan Allende taraf›ndan Fransa’ya Büyükelçi olarak atand›. Bir y›l sonra Neruda’ya Nobel Edebiyat Ödülü verildi. Kansere yakalanan Neruda, Allende’ye karfl› düzenlenen askeri darbeden birkaç gün sonra, 24 Eylül 1973’de, 69 yafl›nda hayata gözlerini kapad›. An›lar› Yaflad›¤›m› ‹tiraf Ediyorum ad› alt›nda ölümünden sonra yay›nland›.

T. Serj

56

O¤ullar› ölen analara türkü Ben de sizler gibiyim, analar. Benim kalbim de yas dolu, ölüm dolu. Gülüşlerinizi öldüren kanla, Serpilip gelişmiş; Bir orman gibidir kalbim. Günlerin kahredici yalnızlığı, Uyanışın sisli öfkeleri Girmiştir içine. Susamış sırtlanları, Bitip tükenmez üremeleriyle Afrika’dan gürleyen hayvan sesini; Öfkeyi, iniltileri, hoş görmeleri , Bırakın, bir yana bırakın. Ölümün ve tasanın Çemberinden geçmiş analar, Doğan ulu günün ortasına bakın; Bu topraktan güler ölüleriniz. Kalkık yumrukları titrer, Buğdayın üstünde, Bilesiniz.

Neruda


ABD’nin kanl› katliamlar›ndan biri...

Kanl› fiili darbesi haf›zalardan silinmeyecek! E k i m

“Size son kez hitap ediyorum. Uçaklar Magallanes radyosunun vericilerini bombalad›. Bu tarihsel geçifl an›nda, halk›ma sadakatimi hayat›mla ödeyece¤im. Ama yüzbinlerce fiilili’nin bilincine düflen tohum er-geç yeflerecek. Bu ülkenin gelece¤ini kuracak gençlere sesleniyorum: fiili’de faflizmin geçmifli uzun. Tüm terörist suikastlar, havaya uçurulan köprüler, y›k›lan demiryollar›, patlat›lan petrol kuyular› onlar›n eseriydi.” “Vatan›n emekçileri, ben fiili’ye ve gelece¤e inan›yorum. Baflka adamlar, baflka insanlar ihanetin bast›rd›¤› bu ac› karanl›¤› ayd›nlatacaklar. Er-geç özgür insan›n geçece¤i kap›lar› açacak ve daha adil bir toplum kuracaklar. Yaflas›n fiili! Yaflas›n halk! Yaflas›n emekçiler!Bunlar benim son sözlerim ve fedakarl›¤›m bofluna de¤il, sat›lm›fll›¤a, korkakl›¤a ve ihanete bir ahlak dersi olaca¤›na eminim.” Bu 盤l›k 1973 y›l›nda fiili’de yaflanan bir kanl› bir vahfletin ard›ndan dönemin baflkan› Salvador Allende’nin 盤l›¤›yd›. 11 Eylül 1973’te dünya bugün yabanc› olmad›¤› kanl› katliamlardan birine daha tan›kl›k etmiflti. ABD emperyalizmi seçimlerle ve halk deste¤iyle iktidara gelen Unidad Popular (Halk›n Birli¤i) hükümetini devirmek ve kendi iflbirlikçi faflist rejimini kurabilmek için pervas›zca kan ak›tm›fl ve yüzbinlerce insan›n ölümünün ve iflkencelerde katlediliflinin imzac›s› olmufltur.

1960’l› y›llarda iflsizlik, açl›k ve sefaletin hüküm sürdü¤ü, ABD’nin arka bahçesi olarak bilinen Latin Amerika ülkelerinden birisidir fiili. Sahip oldu¤u zengin bak›r ve maden yataklar› Amerikan tekelleri taraf›ndan iflletilmekte ve emperyalizmin iflbirlikçisi bir avuç kapitalistin zenginliklerine zenginlik katmaktad›r. Bir yanda çocuk ölümleri, salg›n hastal›klar ve açl›k, di¤er yanda kan emicilerin kâr paylar›, flirketleri, kölece bask›lar›... 1970’de fiili’de d›fl borçlar 4 milyar ABD dolar›n› buluyordu. fiilili iflçi ve emekçiler giderek a¤›rlaflan bu yaflam koflullar›na karfl› dünyay› sarsan devrimci dalgan›n da etkisi ile baflkald›rmaya bafllad›lar. Toplumsal muhalefet giderek büyüyordu. fiehrin bu ufak k›y›s›nda Befl bin kifliyiz Kimbilir kaç kiflidir Bütün flehirlerde ve bütün ülkede Tohum eken ve fabrika iflleten Yaln›z burada on bin el… Bu baflkald›r›fl ayn› y›l seçimlerde Unidad Popular’›n, halk›n iradesi ve emekçilerin sesi olarak bafla gelmesini sa¤lad› ve baflkanl›¤a Salvador Allende geçti. UP’nin ilk hedefi ABD ya¤mas›na son vermekti. Bir y›l gibi k›sa bir sürede reformlar sonuçlar›n› üretmeye bafllad›. Fabrikalar devletlefltirilmifl, büyük toprak a¤alar›n›n topraklar› sat›n

G e n ç l i ¤ i

57


al›narak köylülere da¤›t›lmas› yönünde ad›mlar at›lm›flt›. Maden yataklar› ulusallaflt›r›larak ücretler art›r›ld›, paras›z sa¤l›k ve paras›z konut için gerekli reformlar yap›ld›. Ekonomide büyüme görülüyordu, iflsizlik azalm›flt›. ABD bu uygulama ve geliflmelere seyirci kalamazd›. Emperyalist tekeller (ITT, Pepsi Cola, Chase Manhatten Bank...) huzursuzlanmaya bafllam›flt›. “Arka bahçe” kontrolden ç›k›yordu, dur denmeliydi. ‹lk olarak ABD ambargosu konuldu. Ard›ndan ülke içerisine sokulan ajanlar ve kontr-gerilla çeteleri taraf›ndan kar›fl›kl›k yarat›lamaya çal›fl›l›yordu. Faflist partiler sokaklarda terör estirmeye bafllam›flt›. 1972’den itibaren fiilili iflçi ve emekçiler hükümeti desteklemek için sokaklar› doldurdu. 800 bin kifli Santiago’dayd›. ‹ki s›n›f›n hesaplaflmas› bafllam›flt›.

E k i m G e n ç l i ¤ i

58

Kanl› bir oyun daha sahneleniyor! Ve 11 Eylül 1973’te ABD kanl› katliamlar›na bir yenisini daha eklemiflti. Demokrasi flarlatanl›¤›n›n ve “terörist” karfl›tl›¤›n›n sahibi ABD maskesini bir kez daha düflürmüfltü. Baflrolde C‹A vard› ve ABD emperyalizmi tüm vahfletini sergilemekten çekinmiyordu. Komiteler kurarak darbecilerin sald›r›lar›n› gö¤üslemek isteyen fiilili emekçiler geç kalm›fllard›. Faflist darbeciler General Agusto Pinochet yönetiminde iktidara geçtiler. Bu, yüzbinlerce insan›n k›y›m›, katledilifli ve iflkenceden geçirilifli demekti. Latin Amerika, tarihinin en kanl›, en vahfli askeri darbesine tan›kl›k ediyordu. Zindana ve iflkencehaneye çevrilen Santiago stadyumu kanl› darbenin

simgesiydi art›k. Otuzbinin üzerinde ilerici, devrimci, sosyalist katledildi. Kontr-gerilla örgütlenmeleri askeri harekatlarla infaza devam ediyordu. 150 bin kifli toplama kamplar›na gönderildi. fiili halk›n›n iradesi ezilmifl ve faflist Pinochet rejimi fiili’ye dayat›lm›flt›. Faflist cunta ülke içindeki muhalefeti kanla bast›rd› ve Allende hükümetinin uygulamalar›n› ortadan kald›rmakla ifle bafllad›. Ülke topraklar›nda yaflayan etnik kimlikler üzerinde asimilasyon ve bask› politikalar› bafllat›ld›. ‹flçi ve emekçilerin ekonomik ve demokratik haklar› ellerinden al›nd›. Emperyalistlerle, ABD tekelleriyle pazarl›klara oturularak, emperyalist sömürüye tüm kap›lar aç›ld›. 1980 y›l›nda kendisini “milli flef” ilan eden Pinochet iktidar›n› 1988’de halk oylamas›na sunaca¤›n› aç›klad›. 1988’de oylamadan yenik ç›kt›. Allende hükümetinin ABD’nin ilk sald›r›lar›ndan itibaren pasif hareket etmesi, fliddete ve silahlanmaya karfl› ç›kmas› askeri darbenin iflini kolaylaflt›rm›fl oldu. Taban insiyatiflilikleri bir süre sonra sokaklara dökülerek karfl› koyufl sergilese de art›k çok geçti.

fiilili iflçi ve emekçiler sessizli¤i bozma yolunda ilk ad›mlar›n› at›yorlar! 11 Eylül 1973 fiili darbesi fiilili iflçi ve emekçiler için a¤›r bir yenilgiydi. Bu yenilgi bugün önemli bir deneyim olarak karfl›m›zda duruyor. Ve bugün fiilili iflçiler sessizli¤i hayk›rarak bozmak yolundalar. Y›llar sonra geçti¤imiz ay zay›f da olsa fiili’de genel grev gerçeklefltirildi. Pinochet darbesiyle bir halk›n sesi bast›r›ld›, ilerici devrimci dinamikler kanla bo¤uldu, bir toplumun özgürlü¤üne kelepçe vuruldu. Y›llarca postallarla ezilen fiilili emekçiler, 1990’dan itibaren “demokrasi” maskesi alt›nda sivil ABD uflaklar› taraf›ndan sömürülmeye devam ettiler. Ve bugün s›n›rl› da olsa duydu¤umuz sesler bo¤az› s›k›lan bir halk›n ilmi¤ini kopartma çabalar›d›r. S›n›rl› olsa duydu¤umuz 1973’te kelepçelenen ellerin isyan›d›r. fiili iflçi ve emekçiler emperyalizmin tüm iktisadi, sosyal ve kültürel kuflatmalar›na karfl› bir gün aya¤a kalkacak ve bu kez yenilginin de¤il zaferin türkülerini yazacakt›r. Venceremos venceremos K›ral›m zincirlerimizi Venceremos venceremos Zulme ve yoksullu¤a paydos!


‹ktisat e¤itim i ü z e r i n e Engels daha 1859’da, Marx’›n Ekonomi Politi¤in Elefltirisine Katk› adl› kitab›n›n girifl bölümüne de konulan bir yaz›s›nda, flunu vurguluyordu: “Böyle bir yap›tta, iktisad›n birbirinden tecrit edilmifl bölümlerinin elefltirisi, tart›flma konusu olan flu ya da bu iktisadi sorunun ayr› olarak incelenmesi sözkonusu olamaz. Yap›t, tersine, iktisat biliminin bütün çaprafl›kl›¤›yla sistematik sentezine varmay›, burjuva üretimin ve de¤iflimin yasalar›n›n tutarl› bir incelemesini amaç edinmektedir. Burjuva iktisatç›lar›, bu yasalar›n yorumcusu ve savunucusundan baflka bir fley olmad›klar›na göre, bu inceleme, ayn› zamanda, bütün iktisadi yaz›n›n da bir elefltirisidir.” Daha o y›llarda iktisat biliminin bölümlerinin birbirinden ve toplumdan tecrit edilmesine vurgu yap›l›rken, bugün bundan hiç rahats›zl›k duymayan ve hatta bununla yaflamay› ö¤renmifl burjuva iktisatç›lar› var. O günlerde klasik politik iktisat gündemdeyken, flimdi bizler onun farkl› bir sürümü olan neoklasik iktisatla yüzyüzeyiz. ‹ktisat ö¤rencileri bir sosyal bilim olan iktisat› günümüzde neo-liberal çerçevede okumaktalar. Neo-klasik çerçevedeki iktisad› iyi bildikleri ölçüde iyi ‘iktisatç›’ olmaya adaylar. Alternatif iktisat ak›mlar›na tamamen kapal›, neo-liberalizme göbekten ba¤l› bu iktisat e¤itimi, dünyaya farkl› gözlerle bakmay› denemifl, kabullenmeyi de¤il sorgulamay› seçmifl ö¤renciler için mutlak de¤ildir, dolay›s›yla farkl› iktisat ak›mlar› incelenmelidir.

Neo-klasik iktisat e¤itimi Bu sorgulamay› yapmak amac›yla Fransa’daki iktisat ö¤rencileri 2000 y›l›nda bir bildiri yay›nlam›fllar ve önemli sonuçlara varm›fllard›. Buna göre, protesto edilen bafll›ca noktalar; neo-klasik olmayan teorilerin müfredat d›fl›nda tutulmas›, iktisat e¤itimiyle iktisadi gerçeklerin örtüflmemesi, matemati¤in bir araç olarak de¤il bir amaç olarak kullan›lmas› ve elefltirel düflünceyi d›fllayan ya da yasaklayan e¤itim metodlar›. K›sacas›, iktisat ö¤retiminin ço¤ulculuktan yoksun oldu¤u vurgusu yap›l›yor. ‹flaret edilen noktalar önemli. Burjuva iktisad›n›n güdüklü¤ünü anlamak için bugüne flöyle bir bakal›m. Günümüz burjuva iktisatç›lar› yapt›klar› ekonometrik tahminlerden hareketle genel ekonomi ba¤lam›nda sonuçlara varmaya çal›flmaktad›r. Ancak, bunun öncesinde yap›lan varsay›mlar sorgulanmamakta ve örne¤in, iktisad›n bir alt dal› olan ekonometri, hava durumu tahmini yapar gibi kullan›lmaktad›r. Herhangi bir iktisatç› ekonometrik tahmin yapmak ad›na bir maç sonucunun hane halk› tüketimini nas›l etkileyece¤ini gösteren modellemeler yapabilmektedir. Bir maç sonucu ekonomiyi flu veya bu flekilde etkilemifl olabilir, fakat bu çal›flman›n toplum ad›na bir fley ifade etmedi¤i aç›kt›r. Bu anlamda örnekler ço¤alt›labilir. Fakat sorun, kimi durumlarda matemati¤in amaçs›z kullan›ld›¤›d›r. ‹ktisad›n geneline bakt›¤›m›zda gördü¤ümüz analiz karmaflas› içinde aslolan ise “k›s›tl› kaynaklar ve sonsuz istekler” varsay›m› alt›nda flirket ve hane halk› aras›ndaki bir kap›flma ve pay kapma yar›fl›d›r. Bu yar›fl içinde her iki taraf da kendi ç›kar› do¤rultusunda hareket etmek istemekte, burjuva iktisat bilimi de bir flekilde bunun orta yolunu bulmaya

çal›flmaktad›r. Dahas›, flirket kârlar›n› azamilefltirmek gibi bir “ulvi” ç›kara hizmet eden burjuva iktisatç›lar, bu anlamda kapitalizme hizmet alan›nda ihtisas yapmaktad›rlar. Neo-klasik düflüncenin egemen oldu¤u iktisat e¤itimini alm›fl olan ve bunu savunan iktisatç›lar, sosyal sorunlar› çözümlemek için dünya gerçeklerini dikkate almamakta, dünyay› kendi teorilerine uydurmaya çal›flmaktad›rlar. Bu yüzden yap›lan tahminler gerçeklerle ba¤daflmamakta, yaklaflan ekonomik krizler vb. önceden görülememektedir. Dahas›, günümüz iktisat ö¤retimi di¤er sosyal bilimlerden ayr› tutulmakta ve ö¤renciler psikoloji, sosyoloji, felsefe gibi disiplinlerden uzaklaflt›r›larak sosyal yaflam› ve dünyay› anlamaya itilmektedirler. Bu, bilimin beslendi¤i ayaklar› kesmek gibidir. Bunun bir sonucu olarak, gelir da¤›l›m› adaletsizli¤i, iflsizlik gibi sorunlar neo-klasik e¤itimi savunanlar taraf›ndan irdelenmemektedir. Daha çok kifli bafl›na düflen milli gelir, büyüme gibi veriler kullan›larak bir ekonominin iyiye gidip gitmedi¤ine “karar verilmekte”, ama örne¤in çift haneli rakamlar› bulan iflsizlik oranlar›n›n ne ifade etti¤i üzerine yeterince yaz›l›p çizilmemektedir. Çok uzatmadan özetleyelim; bugün iktisat e¤itimi, temel olarak Marx’›n “mazur göstericiler” diye and›¤› iktisatç› tipini yetifltirmek üzere programlanm›flt›r. Bu haliyle bir iktisatç›n›n görevi; araflt›rma ya da toplumsal fayda de¤il, varolan ve kendi sistemati¤i ile iflleyen kapitalist iliflkileri gerekçelendirmek, kapitalistlerin istemlerine kan›t üretmek olarak belirleniyor.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Toplumsal sorumluluk ve alternatif iktisat Bilimin as›l amac› toplumun ç›karlar›na hizmet etmektir. Toplumdan ve di¤er sosyal derslerden kopuk bir iktisat, bu amaca hizmet etmekten uzakt›r. ‹flsizlik, gelir da¤›l›m› adaletsizli¤i, sosyo-ekonomik uçurum vb. neo-klasik iktisat e¤itiminin d›fl›na itildi¤i ve bu ö¤retim genel varsay›mlar›yla birlikte tümden sorgulanmad›¤› ölçüde anlams›zd›r. Güncel hayattan kopuk ve yukar›da özetlenen flekliyle verilen neo-klasik burjuva iktisad› biz ö¤rencilerin taleplerine karfl›l›k vermemektedir. Burjuvazinin hizmetinde bir iktisad› ve böylesi iktisatç›lar› reddediyor, e¤itim sisteminin ve iktisat müfredat›n›n gözden geçirilmesini istiyoruz. Günümüz üniversitelerinde okutulan iktisat ak›m› sorgulanmal› ve alternatiflerinin önü aç›lmal›d›r.

Y. Kara

59


Gol makinesi ve para makinesi diyalekti¤i

E k i m G e n ç l i ¤ i

60

Hayat a¤ac›n›n paradan beslendi¤i bir dünya sisteminde, kapitalizm koflullar›nda yafl›yoruz. ‹nsanl›¤›n ihtiyaçlar›n›n hiçe say›ld›¤›, her fleye kâr ve meta mant›¤›yla bak›ld›¤› bir düzende spora da baflka türlü bak›lmas›n› beklemek safdillik olur. Kafam›z› çevirdi¤imiz her yerde sporla, özellikle de futbolla içiçe geçmifl bir ç›kar iliflkileri a¤›yla karfl›lafl›yoruz. Futbol üzerinden kendi sömürü düzenlerini devam ettiren, hatta yaratanlar bulunmaktad›r. Bu nas›l bir ifltir ki gol at›l›nca para kazan›lmaktad›r.

Nereden nereye… Türkiye’de futbol endüstrisi, Türkiye’nin görece daha geç kapitalistleflme sürecine girmesinden dolay› az geliflmifltir. Futbol endüstrisi, Türkiye’nin d›fla ba¤›ml›, yar› sömürge ekonomisinin bir yans›mas› olarak oluflmaya bafllad›. Futbolun ülkemizdeki tarihine k›saca bakt›¤›m›zda, toprak (baharlar› çamurlu, k›fllar› buzlu) sahalarda, çay›rda çimende oynanan, kâr, para ve ç›kar iliflkilerinin olmad›¤›, sadece zevk almak ve iyi olundu¤u ölçüde kazanmak üzerine kurulu bir oyun görüyoruz. Ancak 2. Paylafl›m Savafl›’n›n ard›ndan, dünya ekonomik sistemiyle birleflme çerçevesinde Türkiye’de kapitalizmin h›zla geliflmesiyle bugün futbol, evimizde yatak odam›za, ekonomimizde de borsalara kadar girdi. Bat› dünyas›yla bütünleflme ve uygarlaflma ad› alt›nda katedildi bu mesafe. Önceleri sadece ülke içinde bir ulusal ligin

kurulmas›yla bafllayan futbol endüstrisi infla süreci, bugün turnuvalar, reklâmlar ve kupalarla, en tam bir dünya futbol endüstrisi sisteminin Türkiye aya¤›n›n oluflturulmas›na kadar vard›. Bunun d›fl›nda durmak, küreselleflen dünya sermayesinden kopuk olmak anlam›na gelmekteydi. Ayr›ca bu pastadan büyük pay› almak için giriflilen rekabet yeflil sahalar› çoktan aflm›fl durumdayd›. Bu büyük endüstrinin de¤iflik yollarla kendi kendini üretmesi, daha do¤rusu tüketilmesi sa¤lanmaya çal›fl›ld›. Bunda da baflar›l› olundu¤u aflikârd›r. Bir tüketim toplumunun yarat›lmas› ve bunun da üretimi de¤il de tüketimi yücelterek yap›lmas›, futbolun metalaflmas›n›n sonucu, hatta gere¤idir. Yeflil sahalarda bir oyun olarak üretilen futbol, kendi endüstrisinde karfl›l›¤›n› bir sermaye birikimi olarak gösteriyordu. fiimdi bu sermaye birikimini ve sermaye ak›fl›n›n boyutlar›n› inceleyelim.

Yat›r›m ve kâr Bir futbol tak›m›n›n yapt›¤› harcamalar (“yat›r›mlar” desek daha do¤ru olur), daha fazla kâr› hedefler. Yapt›¤› yat›r›m›n karfl›l›¤›n› insanlar üzerinden ç›karmaktad›r. Tak›m ad›na tak›m›n kendi ma¤azalar›nda sat›lan ürünler, maç biletleri ve stadyum gelirleri bunlardan birkaç›d›r. Ancak insanlar›n dünyas›na bu kadar girmifl olan futbolu herkesin stada giderek izleme flans›n› bulam›yor. ‹flte tam bu noktada televizyonlarda


yay›nlanmas› hakk›n›n sat›lmas› karfl›m›za ç›k›yor. Geçen sene bu hakk›n fiyat› Avrupa’da 200–300 milyon dolar civar›ndayken, Türkiye’de 465 milyon dolara kadar ulaflm›flt›r. Tabii ki bu fiyat kendini, flifreli kanal, reklâmlar, sponsorlar ve sabahlara kadar süren futbol tart›flmalar›yla (kavgalar›yla) kendini yeniden üretmekte ve tüketilmeyi beklemektedir. Bu endüstride bir futbolcu yüzmilyon dolarlar edebilmektedir. Stadyumlar›n birer al›flverifl merkezine çevrilmesi, magazin programlar›nda futbolcular›n boy göstermesi, mafyan›n futbol tak›mlar›yla iliflkiler kurmas›, bahisler ile Spor Toto ve ‹ddia adl› oyunlar›n hem internetten, hem yasal hem de yasad›fl› kurumlarla, özellikle de devlet eliyle oynat›lmas›, insanlar›n hatta 12–13 yafl›ndaki çocuklar›n ceplerindeki beflyüzbinlerin dahi çal›nmas›, futbolculara birer gol makinesi, gol att›klar› sürece de birer para makinesi olarak bak›lmas›, vb.... Tüm bunlar milyonlar›n futbol ad› verilen bir fanusun içinde yaflat›ld›¤›n›n ve bu yaflam üzerinden ne kadar büyük kârlar elde edildi¤inin göstergeleridir.

‹MKB endeksli futbol Ayr›ca tüm dünyada -dolay›s›yla Türkiye’de de- futbol tak›mlar›n›n ço¤u flirketleflme yolunu seçmifltir. Bu futbol endüstrisi, tüm dünyada 300 milyar dolar›n üzerinde bir endüstridir ve kapitalist bir sistem oldu¤u sürece kaç›n›lmazd›r. Bu kaç›n›lmazl›k tak›mlar›n borsaya girmesinde vücut bulmaktad›r. Futbol tak›mlar›n›n birer flirket olarak iflletilmesi ve tak›mlara ekonomik anlamda bir dünya standard›n›n getirilmesi bu endüstrinin büyümesi ve kendini korumas› içindir. Tak›mlar›n hisseleri borsalarda sat›lmakta, tak›m›n durumuna göre yükselip alçalmakta ve bunun üzerinden bir sermaye dolafl›m› olmaktad›r. Maç›n› kazanan tak›m›n hisseleri yükselmekte, gol paraya çevrilmektedir.

Hac›bektafl fienlikleri’nde düzen gericili¤i Hac›bektafl fienlikleri bu y›l 16-21 A¤ustos tarihleri aras›nda gerçeklefltirildi. Hac›bektafl Belediye Baflkan›’n›n özel çabas›yla geçen y›l devreye giren gericilefltirme faaliyetleri bu y›l da etkisini fazlas›yla hissettirdi. Devlet terörünün yo¤un olarak hissedildi¤i günlerde Munzur Festivali’nin ertelenmesinden hemen sonra, Hac›bektafl Belediye Baflkan› yapt›¤› aç›klamayla, flenlik süresince ‘devrimci çal›flmaya izin verilmeyece¤ini’ duyurdu. Alevi-Bektafli federasyonlar›na ça¤r› yap›lmadan haz›rlanan flenlik program›nda kimler yoktu ki: Ulusal Birlik Cephesi Ayd›nlar›’ndan tutun da DSP-ANAP gibi sa¤ parti liderlerine, hatta eli kanl› katil Mehmet A¤ar’a kadar bir dizi düzen iflbirlikçisi orada a¤›rland›. fienliklere kat›lan emekçiler ise tam bir bilinç tahribat› yaflad›. Bir tarafta faflist Mehmet A¤ar, di¤er tarafta ise oraya ‘konuk’ olarak ça¤r›lan Mehmet A¤ar. fienlik alan›na kurulan standlarda ise sat›lan dinsel objeler, paral› hale getirilmifl hemen her türlü hizmet ile flenlikler tam bir inanç turizmine dönüflmüfltü. Devrimci siyasetlerin estirilen gerici havan›n olanca a¤›rl›¤›na ra¤men bir alternatif örgütleyememeleri, bölgede varolan, kendini muhalif hisseden kiflilerin bile alandan uzak kalmalar›na yol açt›. Devrimci müdahalenin eksikli¤i bir kez daha hissedildi. Gelecek y›llarda düzenin hayata geçirmeye çal›flt›¤› politikalara karfl› durmak önümüzde bir görev olarak duruyor.

E k i m G e n ç l i ¤ i

Ankara Ekim Gençli¤i

Sonuç Tüm bu söylediklerimiz futbol özelinde sistemin, emperyalist-kapitalist barbarl›k sisteminin gerçekleridir. Bu gerçekler kendi içinde muazzam çeliflkiler yaratmaktad›r. Bu çeliflkilerin gözler önüne ç›kmas› insanlar›n yaflad›klar› dünyadan ç›kar›p gerçekleri görmesini sa¤layacakt›r. Düzenin ipleri bizim ellerimizdedir, hepimizin ayn› anda ipi çekti¤imiz gün, rahatça golümüzü atabilece¤iz. Kimse onu paraya çevirmeye çal›flmayacak.

R. U. Kurflun

61


Adalet A¤a o ¤ l u ayd›n s›fat › n d a n istifa etti! E k i m G e n ç l i ¤ i

62

Türkiye’de floven histerinin tetiklendi¤i son günlerde, mu¤lak kafalarda öncesinde bir parça silik olan ayr›m çizgileri kal›nlafl›yor, saflar netlefliyor. Toplumsal yaflam›n her alan›nda bir taraflaflma, bir tutum alma mecburiyeti kendini kaç›n›lmaz bir biçimde dayat›yor. Elbette ayd›nlar cephesinde de kendini yo¤un bir biçimde hissettiren bu “taraf ol” bas›nc›, bir kez daha ayd›n olanla olmayan› bütün aç›kl›¤›yla gözler önüne seriyor. Zira y›llar y›l› etliye sütlüye kar›flmadan yahut liberal demokrat bir dünya görüflünün popülist savunuculu¤una soyunmufl ayd›n bozmalar›, art›k düzenin kendilerine bahfletti¤i bu ayd›n s›fat›n›n önüne, “burjuva” s›fat›n› eklememize zemin yaratarak Türkiye’nin çeliflkili toplumsal yap›s› içerisinde aç›k bir biçimde düzen koruyuculu¤u misyonuna uygun ad›mlar at›yorlar. Bu denli a¤›r bir elefltiriyi rahat bir biçimde cümleye dökerken maalesef hiç bir “acaba?” tafl›m›yoruz. Zira devlet terörünün aç›k bir biçimde artt›¤› ve sermaye iktidar›n›n tüm propaganda ayg›tlar›n›n etnik milliyetçili¤i afl›lad›¤› flu günlerde, kendisini ayd›n olarak nitelendiren 151 zat-› muhteremin sonuçlar›n› ve neye hizmet etti¤ini düflünmeksizin, devletin terör politikalar›n›n ekme¤ine ya¤ süren bir ça¤r›n›n alt›na imza atmalar› küçük bir “keflke yapmasalard›” ile geçifltirilebilecek bir olgu de¤ildir. Aksine ayd›n s›fat›n›n kifliye yükledi¤i sorumlulu¤un asgari ölçütlerini ve bu sözcü¤ün iyi yaz›p çizmekten, güzel söz söylemekten öte, düflünmek, sorgulamak, cesurca söylemek, yanl›fla tutum almak anlam›na geldi¤ini vurgulaman›n zaman›n›n geldi¤inin göstergesidir. “Ayd›nlar ça¤r›s›” ad›yla bafllat›lan duygu sömürüsü kampanyas›, ayn› zamanda Türkiye’nin e¤itimli kesimlerinin bafl› çekerek yaratmaya çal›flt›klar› tarafs›z hümanizm ve budalaca insan sevgisi bafll›klar›n›n da tart›fl›lmas›na bir zemindir özünde. Ancak bundan daha öncelikli olan “nas›l ayd›n olunmaz?”, “kime ayd›n denmez?” sorular›n› asgari bir aç›kl›k yaratabilecek bir biçimde yan›tlayabilmektir. Bu yan›t uzun paragraflar ve soyut anlat›mlarla verilebilecekken, bu 151 ayd›ndan biri olan Adalet A¤ao¤lu’nun “ayd›nlar ça¤r›s›” metnini imzalad›ktan

sonra att›¤› di¤er bir imza, soru üzerine uzun cümleler kurmay› gereksizlefltirdi. Bu yüzden salt Adalet A¤ao¤lu’nu anlatmak en az›ndan bugün aç›s›ndan yeterli bir bilinç aç›kl›¤› yaratacakt›r.

Adalet A¤ao¤lu’nun ‹HD’den istifas› üzerine birkaç söz “…kamuoyunun ‹HD’nin insan haklar›na tek yanl›, etnik gruplar a¤›rl›kl› olarak sahip ç›kt›¤› inanc›n›n de¤iflmedi¤i izlenimi edindim. Demek ki, etnik milliyetçilik k›flk›rt›lar›n›n, örnekse PKK terörünün yeniden iç bar›fl› tehlikeye att›¤› bir zamanda dahi, ‹HD bu cesareti önleyecek yeterli gayreti gösterememifl bulunmakta. Kamuoyunda ülke bar›fl› için olumlu bir fikir yaratamam›fl ‹HD’deki üyeli¤imin sürmesini, tarihin flu zaman›nda art›k ’mazur göremiyor’ istifam›n kabulünü diliyorum…” Adalet A¤ao¤lu Türkiye’nin baflar›l› kad›n yazarlar›ndan biri olarak edebiyat alan›nda belli bir yer tutmufltur. Ancak ‹HD’den istifa edifliyle beraber, yazarl›k niteliklerinden de feragat etmifl gibi görünüyor, zira istifa mektubunun dili, ortalama bir yazar›n sergileyebilece¤i dil hakimiyetinden, üslup ve biçimden oldukça uzak. Bu meselenin baflka bir yan›. Elbette üzerinde durulmas› gereken nokta, istifa mektubunun içeri¤i ve bu içeri¤i belirledi¤i aç›kça ortada olan sürecin kendisi. Genelkurmay tehdit dolu bir aç›klama yap›yor, etnik grup vurgusu yapan, Kürt sorunu konusunda devlet terörünü meflrulaflt›rmay› hedefleyen bir aç›klama… Bu aç›klamalar›n öncesinde toplumsal


linç olarak isimlendirilen ama bir yan›yla duyarl›l›k olarak gösterilip üstü yar› örtülü biçimde alk›fllanan sald›r›lar periyodik olarak sürüyor. Sonras›nda ise art›k devlet cad› av›na bafll›yor. Bütün bunlar sürerken, bir yandan sermaye iktidar›n›n propaganda ayg›tlar›, yaflananlar› do¤allaflt›r›p, toplum gözünde meflrulaflt›r›rken, di¤er yandan demokratik kitle örgütleri, insan haklar› savunucular› yahut ortalama ilerici ve duyarl› kesimler hedef gösteriliyor. Ulusal sol sermaye iktidar›yla kol kola giriyor, kenetleniyor. Ve bir kez daha “bölücü Kürtler” senaryosu tek bir kelimesi de¤ifltirilmeksizin sahneye konuluyor. Sermaye iktidar›n›n uzun vadeli hedeflerine ulaflmak için bir kez daha güncelledi¤i ve yo¤unlaflt›rd›¤› imha ve inkar politikalar› tüm aç›kl›¤› ile sürerken, Adalet A¤ao¤lu ç›k›yor ve “‹HD PKK savunuculu¤u yap›yor, ben de bu yüzden istifa ediyorum” diyor. Adalet A¤ao¤lu’na bu cümleyi kurduran kendini varetti¤i kaypak zemin oldu¤u kadar, Genelkurmay’›n tehditleri sonras› liberal demokratlar›n bile pani¤e kap›lmas›na yol açan tablo. Aksi halde bugüne kadar Kürt sorununa iliflkin taraf olmak ad›na hiçbir olumlu giriflimin imzac›s› olmam›fl Adalet A¤ao¤lu, ne diye kendi görüflü ile sermaye iktidar›n›n görüflü aras›ndaki paralelli¤e böylesine aç›k bir vurgu yapmay› istemifl olsun? Ortalama bir ayd›n›n devlet eliyle yarat›lm›fl terörize bir atmosferde yapmas› gereken Kürt sorununun varl›¤›na iflaret etmekken, en az›ndan devletin Kürt ulusuna yönelik inkarc› ve bask›c› politikalar›n› elefltirmekken, Adalet A¤ao¤lu’nun tercihi inkarc›l›¤›n bir parças› olmaktan öteye gitmiyor. Asl›nda cümleyi böyle kurunca Adalet A¤ao¤lu’nun att›¤› ad›m› masum de¤erlendirmifl oluyoruz. Aksine Adalet A¤ao¤lu zamanlamas› ile kendi kimli¤inin acizli¤ini, ba¤›ml›l›¤›n›, kaypakl›¤›n› ortaya koymuflken, istifa mektubunu kamuoyuna deklare tarz› ve sonras›nda yapt›¤› aç›klamalarla son süreçte sermaye iktidar›n›n liberal soldan alabilece¤i en aç›k deste¤i veren isim olmufltur. Bu noktalar›n üzerinde uzun uzad›ya durmak gerekmiyor, bilindi¤i gibi, Adalet A¤ao¤lu’nun istifa mektubu, Hürriyet gazetesinde yay›nlanm›flt›r. A¤ao¤lu’nun, Kürt halk›na dönük sald›r›n›n bayraktarl›¤›n› yapan ve bu sald›r›larda en baflat rolleri oynayan Ertu¤rul Özkök, Hasan Cemal gibilerinin yerald›¤› böyle bir gazeteyi kendisine kürsü seçerek, ‹HD’nin hedef gösterilmesinde önemli bir rol oynamas› ibret vericidir. Sonras›nda yapt›¤› aç›klamalar ise daha da ibret vericidir. A¤ao¤lu ‹HD’ye tepkili, çünkü ‹HD a¤›rl›kl› olarak Kürt kökenli insanlar›n u¤rad›¤› insan haklar› ihlalleri ile ilgileniyor. Peki Adalet A¤ao¤lu böylesi bir kurumun kurucu üyesi olman›n bas›nc›n› üzerinde bir an için hissedip, araflt›rma gere¤i duymam›fl m›? Acaba ‹HD neden böyle yap›yor? Türkiye’de insan haklar› ihlallerinin a¤›rl›kl› olarak Kürt kökenli insanlar› hedef

almas›ndan dolay› olabilir mi? Özellikle Cumartesi Anneleri ile ilgili aç›klamalar› var ki, bunlar ortalama bir ayd›n›n içinde bulundu¤u cehaleti gözler önüne seren ibret verici aç›klamalar. Adalet A¤ao¤lu Cumartesi Anneleri’ni de etnik bir hareket olarak alg›lam›fl ve soruyor, “niye flehit annelerini aralar›na almad›lar?” diye. Konuya biraz ilgi gösterseydi, Cumartesi Anneleri’nin gözalt›nda, iflkencede vs. kaybedilmifl insanlar›n anneleri oldu¤unu görecekti. Ayr›ca bu araflt›rmay› yapsayd›, Cumartesi Anneleri’nin büyük ço¤unlu¤unun Kürt olmas›n›n ard›nda, kay›plar›n büyük ço¤unlu¤unun da Kürt kökenli oldu¤u gerçe¤inin yatt›¤›n› görecekti. Belki o zaman kafas›nda “niye bu kadar çok Kürt kökenli insan kaybedilmifl?” sorusu oluflur ve ‹HD’nin insan haklar› savunuculu¤unun neden a¤›rl›kl› olarak bir ulusun haklar›n› savunmak gibi göründü¤ünü anlar, devlet eliyle ‹HD’ye ve benzeri demokratik kitle örgütlerine karfl› yükseltilen savafl nidalar›n›n ard›nda, Kürt ulusunun en ufak bir hakk›n›n dahi savunulmas›na karfl› gösterilen alerjik tepkilerin yatt›¤›n› kavrard›. Ancak bütün bunlar ihtimallerden ibaret. Zira Adalet A¤ao¤lu bu efli¤in üstünden çoktan atlam›flt›r. Onlarca romana s›¤d›rd›¤› geçmiflini, bozuk bir Türkçeyle yaz›lm›fl birkaç paragrafl›k bir mektupla silip atm›fl, tafl›maya yeltendi¤i ayd›n s›fat›na bizim yükledi¤imiz anlama ihanet etmifltir. Ayd›n olmak deha olmay› gerektirmiyor, biraz duyarl›, sorgulay›c› ve cesur olmak yeterli. Ancak bunlar›n hiçbiri olunam›yorsa, köfleye çekilmeyi tercih etmeli insan. Ya da o s›fat›n yaratt›¤› nüfuzu kullanmak yerine aç›k bir tutum alarak Hürriyet, Milliyet vb. gazetelerden birinde köfle yazarl›¤›na soyunmal›. Ayr›m çizgileri kal›nlafl›yor art›k. Düzenin karfl›s›nda tok bir biçimde duramayanlar, görülüyor ki düzenin yan›na düflmeye mecbur kal›yorlar.

E k i m G e n ç l i ¤ i

63


Adana zindan›ndan mektuplar... 17 MKP flehidini anmak için gerçeklefltirilen eylem ve etkinlikler bahane edilerek tutuklanan yoldafllar›m›z›n yollad›¤› mektuplar› sizlere sunuyoruz. fiu anda devrimci dostlar›m›z ve üç yoldafl›m›zla beraber tutuklananlar›n say›s› 15. Kad›nlar ve 18 yafl›ndan küçük olan yoldafl›m›z Yi¤it Demirel E Tipi Kapal› Cezaevi’nde, di¤er yoldafllar›m›z ve dostlar›m›z F Tipi hücrelerinde tutsaklar. Yoldafllar›m›za ve dostlar›m›za yollayaca¤›m›z mektup ve kartlarla onlarla dayan›flma içerisinde oldu¤umuzu göstermeli ve onlara sahip ç›kmal›y›z. Bunun bir devrimci sorumluluk oldu¤unu düflünüyor, yoldafllar›m›z›n bunun gereklerini yerine getirece¤ine inan›yoruz.

E k i m G e n ç l i ¤ i

64

Adana Ekim Gençli¤i

Adresler: Serdar ‹pek, Taner ‹rmek, Cemal Do¤an, Mahir Yasin Yavuz, Murat Özçelik, Deniz Do¤angünefl, Volkan Sa¤alt›c›, Murat Seleno¤lu, Hüseyin Tiryaki 1 Nolu F tipi Cezaevi Kürkçüler/Adana Yi¤it Demirel, Eylem Güden, Çi¤dem Miço¤ullar›, fiirvan Çelik, Çi¤dem Ünsel ise E tipi kapal› cezaevi Kürkçüler/Adana adresinde bulunuyorlar.

“Ç›kt›¤›mda girdi¤imden daha iyi olmal›y›m” Merhaba yoldafllar; Nas›ls›n›z? Sa¤olun ben çok iyiyim. Geçen Cuma günü Volkan, Deniz ve ben üçlülere geçtik. Günlük program›m›z› ayarlad›k. Program›m›z› rahatl›kla hayata geçiriyoruz. Henüz bundan önceki mektubuma cevap alamad›¤›m için sadece ola¤an fleylerden bahsedece¤im. Burada günümüzün büyük bir bölümünü okumakla geçiriyoruz. Kütüphanede ifle yarar birkaç kitap bulabildik. En son dün gece Dara¤ac›ndan Notlar bitti. Bugün de Do¤u Avrupa Devrimleri isimli bir kitaba bafllad›m. Biraz garip bir kitap, ama yine de böyle kitaplar› da okumak laz›m. Tabii ki siz bana okuyabilece¤im yeni kitaplar gönderene kadar. Gerçi flunun fluras›nda ilk mahkemeye 28 gün kald›, ama ç›kt›¤›mda girdi¤imden daha iyi olmal›y›m. Burada dünya klasiklerinin büyük bir bölümünü bitirdim. Örne¤in; Dostoyevski, Balzac, Hemingway, Gogol... Yaz›y› temize çekmeyece¤im için üzgünüm ama, her zaman akl›mdan geçen ilk fleyin gerçek duygular oldu¤unu düflünürüm. Size okurken biraz s›k›nt› verecek ama sizden bana henüz s›k›nt› verecek bir yaz› gelmedi¤ini düflünürsek bir fley de¤il. Hepinizi sayg› ve sevgilerimle kucaklar›m, yine hat›rlat›r›m; yar›n bizim olacak, ayn› bugünün oldu¤u gibi. 5 A¤ustos 2005 Serdar ‹pek (1 Nolu F Tipi Cezaevi Kürkçüler/ Adana)

“Ç›k›nca rolümü geri alaca¤›m” Merhaba yoldafllar; Öncelikle hepinize özlemimi belirtmek istiyorum. E Tipinde yaflad›¤›m 2 ayl›k tecritten sonra 6 gün önce F Tipine geldim. Burada da tek kiflilik tecritteyim ama sabahlar› ayn› avluyu kulland›¤›m iki dostum var. Evet burada Volkan ve Deniz’le beraberiz. Onlar›n da hepinize selamlar› var. E Tipi’nde üç gün Yi¤it’le beraber kald›k. Onun da çok selam› vard› sizlere. Onu da merak etmeyin, durumu iyi. Ben de bu tarafa geçmeden önce varolan bir tak›m ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya çal›flt›m. fiimdiye kadar yazmad›m, çünkü adres yoktu. Sizden de hiç mektup alamad›m. Ama art›k yazars›n›z diye düflünüyorum. Bir de biliyorsunuz, tutuklanmadan önce kendime bir program ç›kartm›flt›m. Ona göre kitap ve haftal›k gazeteleri gönderirseniz sevinirim. Ankara’daki festivale kat›l›m›n kitlesel oldu¤unu duydum. Bu arada benim oynad›¤›m iflçi rolünü oynayan proletere söyleyin, ç›k›nca rolümü geri alaca¤›m. Bizi merak etmeyin, çok iyiyiz. Bu arada 18 yafl›na 23. 07. 2005 tarihinde E Tipi Kapal› Cezaevinde girmifl biri olarak flunu söylemek istiyorum, tutuklama haberimizde yazan ( KB’de) “çal›flan›” kelimesi kadar hiçbir fleye bu kadar sevinip gururlanmam›flt›m. Burada mektubumu sonland›rmak istiyorum. Unutmay›n yoldafllar; bu arkadafl›n›z sizleri çok seviyor ve ç›k›nca da sevmeye devam edecek. Hoflçakal›n, sevgilerle... Serdar ‹pek 22 A¤ustos 2005


“Buras› bizim için bir okul...” Merhaba; Nas›ls›n. ‹yi olman› umut ediyorum. Öncelikle hemen belirtmeliyim, mektubunu cuma günü ö¤le saatlerinde ald›k. Bunun için sa¤olas›n. Gerçekten bizi çok mutlu etti. Elbette sadece teflekkür etmek için yazmad›m bu mektubu, söyleyecek birkaç fleyim var. Buras› bizim için bir okul gibi. Çünkü daha flimdiden ister istemez birçok fley ö¤rendik, ö¤renecek birçok fley daha oldu¤unu düflünüyorum. Zaten hayat›n kendisini bir okul olarak alg›lamal›y›z. Evet kavga içerisinde oldu¤umuz sürece, hayat bizi her alana sürükleyebilir. Bulundu¤umuz alan›n ö¤retilerinden ders ç›karabilirsek e¤er, o alan›n olumsuzluklar›na karfl› alternatif üretebiliriz diye düflünüyorum. Hakl›s›n, teorinin ikinci plana itildi¤i, politik tart›flmalar›n neredeyse hiç yap›lmad›¤› bir süreçten geçiyoruz. Sana kat›l›yorum, (benim de ders almam gereken çok fley var) fakat bizim burada öncelikle

yay›nlara ihtiyac›m›z var. Tabii ki kitaplar da çok önemli. Bak senden bir iste¤im var. 2 kitap sen seç (ben birkaç kitap ismi yazm›flt›m ilk mektubumda, onlar da olabilir.) bir de roman yerine Ulusal Sorun ve Devrim’i (e¤er sorun olmazsa gönder) ama ailem ile gönder. 3 kitaptan fazla gönderme. “Mücadelenin bir parças› oldu¤umuz oranda hayat bizi her alana sürükleyebilir. Önemli olan hayat›n her alan›nda misyonumuzun bizlere yükledi¤i sorumlulu¤u yerine getirmeye çal›flmakt›r.” Hakl›s›n, ben bunun fark›na vard›m ve misyonumun bana yükledi¤i sorumlulu¤u, burada eksiksiz yerine getirebilmek için elimden geleni yap›yorum. Di¤er arkadafllara mektup yazmalar› konusunda bask›lar›n›n devam edece¤ine inan›yorum. Bir de C..., kad›n sorunu üzerinden anlatt›¤›n o an›y› bize de anlatt›. Çok güldük ve biraz da düflündük. Görüflmek üzere, kendine iyi bak. 18 Temmuz 2005 Taner ‹mrek (1 No’lu F tipi Cezaevi Kürkçüler/ Adana)

Adana’da tutuklama terörü Adana’da tutuklama terörü devam ediyor. Son olarak tutuklananlar içinde bulunan 17 yafl›ndaki okurumuz Yi¤it Demirel’in kayg› verici durumu sürüyor. Yi¤it günlük sistematik iflkence ve kötü muamele ile karfl› karfl›ya. Say›mlarda fliddete u¤rayan Yi¤it’in mektuplar›n›n elimize geçmesi de engelleniyor. Burada Adana’daki yoldafllar›m›z ve tüm devrimci tutsaklar için Eduardo Galeano’nun bir öyküsüne yer veriyoruz. Bir kez daha yoldafllara yazman›n önemini okurlar›m›za hat›rlatmak istiyoruz...

E k i m G e n ç l i ¤ i

‹nsan sesine övgü Elleri ba¤lan›p kelepçelenmiflti, gene de parmaklar› dans edip uçuyor, sözcükler çiziyordu. Bafllar›nda torbalar vard›, ama tutsaklar arkaya e¤ilince torban›n alt›ndan yeri biraz görebiliyorlard›, birazc›k. Konuflmak yasaklanm›flt›, ama onlar elleriyle konufluyorlard›. Pinio Ungerfeld bana, hapiste, ö¤retmensiz ö¤rendi¤i parmak alfabesini ö¤retti. “Baz›lar›m›z›n yaz›s› kötüydü,” dedi bana. “Baz›lar›m›zsa usta hattatlard›k sanki.” Uruguay’daki diktatörlük herkesin tek bafl›na kalmas›n› istiyordu, herkesin hiç kimse olmas›n›. Hapishane ve k›fllalarda, ülkenin her köflesinde, iletiflim suçtu. Kimi tutsaklar tabut boyu hücrelerde, tek bafllar›na, kap› tang›rt›lar›ndan ve koridordaki ayak seslerinden baflka bir fley duymadan, on y›l› aflk›n zaman geçirmifllerdi. Böyle hükümler giymifl olan Fernandez Huidobro ile Maurice Rosencof, duvara vurarak birbirleriyle konuflabildikleri için ayakta kalabilmifllerdi. Bu yoldan düflleriyle an›lar›n› anlatm›fllard› birbirlerine; sevip b›rakt›klar› kad›nlar› anlatm›fl, tart›flm›fl, kucaklaflm›fl, kavga etmifllerdi. ‹nançlar›n›, güzellik anlay›fllar›n›, kuflku ve suçluluklar›n›, yan›t› olmayan sorular› paylaflm›fllard›. Yürekten geliyorsa, konuflmak gereksinmesinden kaynaklan›yorsa, insan sesini kimse susturamaz. A¤›z bulamazsa eller ve gözlerle, gözeneklerle, ne bulurlarsa onunla konuflur. Çünkü her birimizin ötekine söyleyecek birfleylerimiz vard›r, baflkalar›nca kutlanmas› ya da ba¤›fllanmas› gereken birfleyler.

Eduardo Galeano

65


Tekirda¤ F Tipi’nde artan sald›r›lar E k i m G e n ç l i ¤ i

66

Yeni TCK, CMK ve C‹K’in yürürlü¤e girdi¤i 1 Haziran tarihinden itibaren devrimci tutsaklar üzerindeki bask›lar art›yor. D›flar›da iflçi ve emekçiler üzerinde sosyal y›k›m sald›r›lar›yla, içeride ise devrimci tutsaklara yönelik yeni uygulamalar›yla sermaye devleti kendini yeni döneme haz›rl›yor. Bu sald›r›lar›n en yo¤unu Tekirda¤ F Tipi’nde yaflan›yor. Yeni yasalar› protesto etmek için üç günlük açl›k grevi eylemi yapan tutsaklara disiplin cezalar› ya¤d›. Ayr›ca son üç ay içerisinde sald›r›lar yo¤unlaflarak devam etti. * 1 Haziran 2005 tarihinde a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet “* hapse mahkum olan Hasan fiahingöz ve Ali Baba Ar› ani bir bask›na u¤rayarak, yeni Ceza ‹nfaz Kanunu’nun 25. Maddesi’ne dayan›larak, derdest edilip a¤›zlar› kapat›larak karga tulumba hücrelere kapat›ld›lar. Di¤er tüm tutuklu ve hükümlülerden tamam›yla tecrit edilerek, baflta havaland›rma, ziyaret vb. olmak üzere birçok haklar› gasp edildi. * Ölüm Orucu eylemini sürdürürken yeni kanunlar› protesto etmek amac›yla feda eylemi yapan Faruk Kad›o¤lu ile ayn› hücrede kalan Ahmet Güzel’e 3 Haziran 05 tarihinde “Faruk Kad›o¤lu’nun kendisini yakmas›na göz yummak” ve “Kurumda intihal yaratmak”tan 20 gün hücre cezas› verildi. * Yer de¤ifltirme talebi olmad›¤› halde, kendi iradesi d›fl›nda yerinin de¤ifltirilmesine karfl› ç›kan Menderes Leyla’n›n yeri zorla de¤ifltirdi. Götürüldü¤ü yerde plastik masa ve camlar› k›rd›¤› iddias›yla 10 günlük hücre cezas› verildi. * Bu geliflmeleri protesto için slogan at›p kap› dövme eylemi yapan tutsaklar hakk›nda soruflturma aç›ld›. Soruflturma sonucunda 1 ay haberleflme/mektup yasa¤› cezas› verildi. * Avukat görüflünden sonra üzerinin aranmas›na karfl› ç›kt›¤› ve slogan att›¤› için Ercan Göko¤lu’na 10.6.2005 tarihinde 2 ay süreyle mektup, faks, telgraf al›p vermekten men cezas› verildi. * Arama s›ras›nda hücrelerinde as›l› bulunan Naz›m Hikmet ve Mahir Çayan’›n posterlerinin al›nmak istenmesine karfl› ç›kan Kaan Kurtulufl, M. Çapardafla ve B. Kemal Y›ld›r›m’a 20.6.2005 tarihinde 1 ay ziyaret yasa¤› cezas› verildi. * Arama s›ras›nda slogan at›p kap› dövdü¤ü için

26.6.2005 tarihinde Ahmet Güzel’e 2 ay haberleflme yasa¤› cezas› verildi.” (Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi’nde bulunan devrimci tutsak Hasan fiahingöz’ün mektubundan al›nm›flt›r.) Bunlarla kalmayan sald›r›lar 30 Temmuz günü gerçeklefltirilen operasyonla perçinlenmifltir. Sabah 6.00’da onlarca asker, gardiyan ve polis taraf›ndan yap›lan bask›nla 30’a yak›n tutsak Bolu ve Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’ne sürgün edildiler. Bask›n s›ras›nda yo¤un gaz kullan›m›ndan ve ald›¤› darbelerden ötürü yaralanan tutsaklar olmufl ve sürgün edildikleri yerlerde ise ilk günler hiçbir ihtiyaçlar› karfl›lanmam›flt›r. Cezaevi yönetimi bu sald›r›lara sessiz kalmayan, slogan at›p kap› döven di¤er tutsaklara aç›lan soruflturmalar sonucu ceza ya¤d›rmay› ihmal etmemifltir. A¤ustos ortas›na kadar onlarca sald›r› gerçeklefltiren cezaevi yönetimi geçti¤imiz günlerde son derece gülünç bir karara imzas›n› att›. “Tutuklu ve hükümlülerin kald›klar› odalarda fazla kitap bulundurulmas› halinde yaflam alanlar›n›n daralaca¤›...” gerekçesiyle tutsaklara talep ettikleri kitaplar› vermedi. Bütün bu sald›r›lar›n gösterdi¤i tek bir gerçek var. Sermaye devleti topyekün bir sald›r›ya bafllam›flt›r. Gerek iflçi emekçiler, gerek ö¤renci gençlik ve Kürt halk›, gerekse devrimci tutsaklar üzerinde yo¤unlaflan bu bask›lar, keskinleflen s›n›f çeliflkilerinin yans›malar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Daha da düflürülmeye çal›fl›lan sefalet ücretleri, ‹MF’yle imzalanan yeni stand-by anlaflmas›, sivil faflistlerin ö¤renci gençlik üzerine sal›nmas›, son günlerde Kürt halk›na karfl› t›rmand›r›lan floven histeri... Bütün bu yaflananlar kapsaml› sald›r›lar›n birer halkas›. Sermayenin bu kapsaml› sald›r›lar› sorunsuzca gerçeklefltirebilmesinin yegane yolu devrimcilerin ve toplumsal muhalefetin direncinin k›r›lmas›, bunlar üzerindeki bask›n›n artt›r›lmas›d›r. Sermaye devletinin yapt›¤› da budur. K›sacas› devrimci tutsaklar üzerindeki bu bask› yaflad›¤›m›z onca sorundan ayr› düflünülemez. Devrimci tutsaklar bugüne kadar üzerlerine düfleni yapt›lar ve yapmaya devam ediyorlar. As›l sorumluluk d›flar›da bulunan ilerici, devrimci güçlerin omuzlar›ndad›r.

S. Ozan


Saat 8:15, sabah… Sekizi çeyrek geçiyor... Gün ağaralı biraz olmuş. Ne yapılır bu saatte? İşe gitme saati. Söylenerek yapılan kahvaltı, aranılan ve hep en uygunsuz yerde bulunan çoraplar, yetişme telaşı. Yaşlı bir adam, bahçesini sular, günün henüz serin saatleri, doğanın yeşilinden yayılan huzur. Okulu kıran çocuklar sevgilileriyle buluşurlar, henüz sinemalar açılmamış, sahilde ilk kez elele tutuşanlar, iki liseli heyecan ve mutluluk. Geç yatılmış bir gecenin ardından uykunun en tatlı saatleri. Yorgunluk atılmıştır, keyifli bir dinginlik. Gece bekçisi eve dönüyor, özlem. Balıkçı ağları kontrol ediyor, hırs. Çocuk okula doğru yola çıkıyor, bıkkınlık, ama merak da… Anne kapıyı kapatıyor, kaygı. Ümit... Aşk... Kin hatta... Saat 8:15, sabah... Sekizi çeyrek geçiyor... 6 Ağustos 1945... Hiroşima... Bu saatte ölünebilir, bir kent, kırk bin insanıyla, o kenti ve tüm yaşantıları çekip alan ölüm. Hiroşima’da bir kol saati duruyor. Fakat zaman bu; Hiroşima’yı terk etse de ilerliyor. Başkan Truman’ın saati sekiz buçuk. Ama Başkan Truman’ın kol saati dokuza yirmi var. Augusta Zırhlısı ile Postdam Konferansı. “Sayın Başkan, bomba atıldı başarı önceki deneylerden ve öngörülenlerden de büyük oldu.” ve Başkan kadehlere şampanya koydu…

E k i m G e n ç l i ¤ i

Enola Gay’i kutladı, kayıtlara geçti. Üç gün sonra dünyanın tüm saatleri onbiri iki geçerken, artık Nagazaki’yi belgeleyebilecek saatler artık küsmüştü Hiroşima’da...

67



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.