Ekim Gençliği’nden
‹ Ç‹ N DEK‹ LE R
2006’n›n son say›s›nda tüm okur ve yoldafllar›m›za merhaba! Sistem yeni dönem politikas›n› ilan etti: Bask› ve terör! Ankara’da tutuklanan antiemperyalistler ve ESP operasyonunun ard›ndan flimdi de Yürüyüfl Dergisi ve Temel Haklar ve Özgürlükler Federasonu’na dönük bir sald›r›lar dizisi bafllatt›. Egemenler, topumsal muhelefeti TMY’ye dayan›rd›¤› operasyonlarla bast›rmaya çal›flken; gençlik hareketindeki k›p›rdanmay› da ayn› faflist anlay›fl›n üniveritelerdeki yas›mas› olan bask›c› ve antidemokratik uygulamalarla dizginlemeye çal›fl›yor. Bir yandan da -bugünler için yetifltirdi¤i- faflist beslemelerinin iplerini gevfletiyor. Aral›k ay› içerisinde -taflralardan metropollere varana kadarneredeyse tüm yurtta faflist sald›r›lar yafland›. Aç›k ki, yerel ölçekli de olsa, neo-liberal dönüflümler karfl›t› yaflanan hareketlilikler, büyük sald›r›lar›n öngününde sermaye s›n›f›n›n gözünü korkutmufl. Yaflanan sald›r›lara karfl› devrimci güçler cephesinden ilk yan›t verildi. Örülen ortaklaflt›r›lm›fl, eylemli hat ve sergilenen dayan›flma pratikleri, düflmana, bize sald›rman›n o kadar kolay olmad›¤›n› gösterdi. Bugün gençlik güçlerinin de, önündeki en yak›c› sorun olan neo-liberal dönüflüm sald›r›lar›na karfl›, birleflik bir mücadele hatt› örebilmesi gerekmektedir. Sorunun kapsam› bu kadar genifl olunca, karfl›t mücadelenin birleflikli¤i de o kadar elzem hale gelmektedir. *** 100. say›m›zda görüflmek üzere...
Faflist terör, soruflturmalar, bask›lar sökmeyecek! sayfa: 5
Üniversiteler parsel parsel sat›l›¤a ç›kart›l›yor! sayfa: 11
Mesleki yeterlilik/yetkinlik sald›r›s›na hay›r! sayfa: 26
Orta sayfa Sermayenin kölesi, diplomal› iflsiz olmayaca¤›z! sayfa: 30-32
Toplumcu mühendislik/mimarl›k dosyas› sayfa: 34
Erdal Eren ölümsüzdür! sayfa: 50
kizilbayrak.net günlük yay›nda...
Ekim Gençli¤i Sosyalist Gençlik Dergisi Say›: 99 - ARALIK 2006 Fiyat›: 1 YTL. (KDV dahil) Sahibi ve Sorumlu Y. ‹fll. Md.: Gülcan CEYRAN EK‹NC‹ EKSEN Bas›m Yay›n Ltd. fiti. Y ö n e t i m A d r es i: Eksen Yay›nc›l›k Mollafleref Mah. Turgut Özal Cd. (Millet Cd.) 50/10 Fatih/‹stanbul Tel: 0 (212) 621 74 52 Fax: (0212) 534 95 90
E - ma il : e ki m _g e n c l ig i @ ya ho o . c o m
E K S E N Ya y › n c › l › k B ü r o l a r › Üsküdar Cad. P›nar ‹flhan› No: 5, Kat: 4, Daire: 52 Tel: 0 (216) 353 35 82 K a r t a l/‹STANBUL
Sönmez ‹fl Saray› Kat 3 No 220 Heykel / B u r s a Tel: 0 (224) 220 84 92
Cumhuriyet mah. Tennur Sok. Cumhuriyet ‹flhan› Kat:3/5 Tel-Fax:0 (352) 232 66 71 KAYS E R ‹
853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27/710 Konak/‹‹ Z M ‹ R Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23
Cemal Gürsel Cd. Shell Karfl›s› Vak›f ‹flhan› Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
Saadetdere Mah. F›r›n Sok. No: 37/25 (Depo dura¤›) Esenyurt/‹‹S TANBUL
Necatibey cd. Gözlükçü ‹flhan› No:26/24 ANKARA T el: 0 (312) 229 06 44 K›z›lay/A
C M YK
Bask› : Özdemir Matbaac›l›k
Da ¤›t›m: Yaysat
Gelecek ve özgürlük için…
Tek seçenek mücadele, tek alternatif SOSYAL‹ZM! Gençlik sorunu derinleflenleflerek ve tüm çözümsüzlü¤ü ile orta yerde durmaktad›r. Sermayenin bu sorun karfl›s›nda elinde sorunun devrim lehine çözümünü engellemek d›fl›nda bir çözüm yolu bulunmamaktad›r. Kapitalizm gelecek hedefinden yoksun, tüketici bir iktisadi-sosyal sistemdir. Gelece¤in temcilcisi bir kuflakla bar›flmas›, onu sistemine katabilmesi de bu nedenle olanaks›zd›r. Sürekli biçimde gençli¤in muhalefeti ve mücadelesi ile yüzyüze kalmas› bundand›r. Gençlik y›¤›nlar›n›n ihtiyaçlar›na yan›t vermek, gündelik sorunlara çözüm oluflturmak, gelecek beklentilerini karfl›lamak; tüm bunlar kapitalist düzen aç›s›ndan olanaks›zlaflm›flt›r. Bugün bizim karfl›m›za ç›kan gelecek sorunu asl›nda kapitalizmin geleceksizli¤inin ürünü bir çeliflkinin ifadesidir. Zira kapitalizm ve gençlik aras›ndaki çeliflki onu sald›rganlaflt›rmakta, kapitalizm gençli¤in emekçi kesimlerinin karfl› karfl›ya bulundu¤u yoklu¤u, bask› ve terörle dizginlemeye çal›flmaktad›r. Bu aç›dan sermaye egemenli¤inin gençli¤e uygulad›¤› fliddet, onun özgürlük alanlar›na ve hak arama mücadelesine karfl› ortaya koydu¤u terör, gelecek karfl›s›ndaki çözümsüzlü¤ünün bir d›flavurumudur.
“Özgürlük, zorunlulu¤un kavranmas›d›r!” Yoksun oldu¤umuz özgürlü¤ü tan›mlamak bugün belki de genifl gençlik y›¤›nlar›n›n sorunlar›na çözüm oluflturacak temel hareket noktalar›ndan birisidir. E¤itim sistemi sermaye eksenli dönüflümler yaflamaktad›r. Ticarileflen ve piyasalaflan e¤itim gençli¤in gelecek umutlar›n› gün be gün yok etmektedir. Onu sahte özgürlük hayalleri ile avutmakta, bu sayede de gelece¤ini sistematik bir biçimde gasp etmektedir. Bugün üniversiteler üzerine tart›fl›lan yasal dönüflümlerin temel amac›; serbest bir piyasa olmak zorunda olan e¤itim piyasas›n›n adil yasalara sahip olmas›n› sa¤lamakt›r. Bir yanda ücretsiz (ödenen harçlar› ücret olarak alg›lam›yorlar) bir e¤itim hizmeti veren devlet, öte yanda krizle bo¤uflan ve büyük bir talep sorunu yaflayan özel üniversiteler! Büyük dengesizliklere sahip bu piyasan›n dengelenmesi gerekiyordu. Bunun tek yolu devlet üniversitelerini ücretli hale getirmek. Böylelikle
piyasada tam bir eflitlik sa¤lanm›fl olacak! Bu sürecin di¤er bir yan›n› ise bir flirket gibi iflleyen üniversiteler oluflturmaktad›r. Genellikle mali özerklik ve demokratik iflleyifl yaygaralar› ile ortaya konulan bu yaklafl›m Kemal Gürüz’ün yal›n anlat›mlar›ndan yararlan›larak flu flekilde özetlenebilir: “Üniversiteler aynen bir ticari flirketin sahip oldu¤u para harcama serbestli¤ine sahip olmal›d›r. ‹kincisi, yüksek ö¤retim mutlaka ö¤renim ücretine tabi olmal›d›r.” Son derece aç›k bir dille ifade edilen bu gerçek bugün üniversitelerin piyasalaflma sürecinin özlü bir anlat›m›d›r. Ticari e¤itim sürecinin yarataca¤› sonuçlar› özetleyecek olursak; üniversitelerin özellefltirilmesini sa¤lamak, ö¤renim ücretlerini yüksek düzeylere ç›kararak, alt s›n›flar için e¤itim alma flans›n› ortadan kald›rmak, ö¤renci ve ö¤retim görevlilerinin akademik-demokratik haklar›n› t›rpanlamak, e¤itimi sermayenin ihtiyaçlar›na göre belirlemek. Bugün bu süreç kendi olgunlu¤una ulaflm›fl bulunmaktad›r. Art›k üniversiteleri piyasan›n ihtiyaçlar› belirlemektedir. Belirlemeleri piyasan›n yapt›¤›, bilimin bunun ihtiyaçlar›na tabi k›l›nd›¤› bir sistem içerisinde özgürlük, bu sisteme karfl› koyman›n zorunlulu¤unu kavramak olabilir ancak. Zira gelece¤imizin gasp edildi¤ini anlamadan, gelece¤imiz için mücadele etmeden özgür olma flans›m›z bulunmamaktad›r. Üniversiteleri flirketlefltiren bizleri
3
4
müflterilefltiren, e¤itimin kendisini metalaflt›ran bir sisteme karfl› mücadele etmeden özgürlük kazan›lamayacakt›r. Özgürlük bugün hiç olmad›¤› kadar mücadele etme zorunlulu¤unun ifadesidir. Özgürlük gelece¤in zorunluluklar›n› kavramak, bunlar için mücadele etmektir.
Rüya çoktan bitti, art›k uykudan uyanma zaman›! Genifl gençlik y›¤›nlar› derin bir sermaye manipülasyonu ile “rüyalar aleminde” yaflamaktayd›lar. 4 y›ll›k yüksek ö¤retim sürecinin kendisi, bafllang›c›nda ilk büyük hedef olan ÖSS henüz afl›ld›¤›nda gençli¤i hayaller dünyas›na sürüklemekteydi. Üniversiteye ÖSS sistemini aflarak girmeyi baflaran ö¤renci “Bütün sorunlar bitti, gelecek art›k benim” diye bafllad›¤› e¤itim sürecinin ortas›nda derin geleceksizlik gerçe¤i ile yüzleflmektedir. Bugün üniversite sonras›na dair beklentiler bilinçli ve bilinçsiz bir biçimde günden güne yok olmaktad›r. Ötesinde kalan ise sermayenin bildik iyi yüzlü yeni sömürü çarklar›d›r. Bir yandan gençli¤in gelece¤ini yok ederken, öte yandan ise yurtd›fl› hayalleri ile yeni sömürü çarklar› oluflturmaktad›r. Yok edilen hayallerin karfl›s›na gerçek bir dünya konulamad›¤› koflullarda gençli¤i bekleyen, derinleflen bir çürüme olabilir ancak. 4 y›ll›k lisans e¤itimi içerisinde hangi sosyal bilimler ö¤rencisi ifl olana¤›na sahip olmay› düflünmektedir? Sosyal bilimler piyasalaflan e¤itim sürecinin çarklar› aras›nda y›llar önceden ö¤ütülmeye bafllanm›flt›r. Sermayenin teknik eleman ihtiyac›na yan›t vermeyen bu sosyal bölümlerin piyasalaflan e¤itim süreci içerisinde bir iflleve ve gelece¤e sahip oldu¤unu düflünmek aç›k bir safdillik olabilir ancak. Teknik bölümlerde mühendislik ve mimarl›k alan›nda da durum çok farkl› de¤ildir. Bu alanlardan mezun olanlar› bekleyen yayg›n bir geleceksizlik ve iflsizlik sorunudur. Sermayenin ücretli köleleri olarak kölece yaflam koflullar›d›r. Tüm bu sald›r› süreci sermayenin bildik ikiyüzlü politikalar› ile karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bir taraftan ticarileflen e¤itim, e¤itim sisteminin niteli¤ini düflürürken öte yandan ise bizleri suçlu ilan ederek kölece yaflam koflullar›na, düflük ücretli çal›flmaya, uzman elemanlar›n ç›raklar› olarak çal›flmaya zorlamaktad›r. Bugün hukuk alan›ndaki stajer avukatl›k ve avukatl›k s›nav›, mühendislik ve mimarl›k alan›ndaki yetkin mühendislik, e¤itim alan›ndaki sözleflmeli ve ücretli ö¤retmenlik uygulamalar›, sa¤l›k alan›ndaki aile hekimli¤i uygulamas›, sosyal bilimler alan›ndaki tasfiye ve formasyon hakk›n›n ortadan kald›r›lmas›, bir bütün olarak sermaye eksenli neo-liberal politikalar›n dolays›z yans›malar›n› ifade etmektedir. Bugün gelece¤inden umudunu kesmifl, iflsizlik sorununu kabullenmifl, bireysel kurtulufl yollar› aray›fl› ile umutlar›n› her geçen gün tüketen gençlik y›¤›nlar› bu umutsuzluktan ç›kmak zorundad›r. Bu sald›r›lar karfl›s›nda çözümsüz olmad›¤›m›z› sermayeye tüm aç›kl›¤› ile göstermeliyiz. fiimdi gençli¤in uyanma zaman›d›r.
Sermayenin korkular›n› kâbusa çevirelim! Bugün yok edilen biz gençli¤in gelece¤idir. Bu alanda bu kadar sistematik sald›r›lar ve dönüflümler gerçeklefliyorken, söylenen her söz ve yap›lan her karfl› koyufl sermayenin terörü ile karfl› karfl›ya kalacakt›r. Daha önceki de¤erlendirmelerimizden aktar›yoruz: “Son dönemde gençli¤in sorunlar› geçmifl dönemlerle k›yaslanamaz bir biçimde derinleflmifltir. Son 5 y›l içerisinde özellikle AB uyum yasalar› çerçevesinde ç›kart›lan yasalar e¤itim sistemini bir bütün olarak piyasaya ba¤lam›fl, genifl gençlik y›¤›nlar›n›n gelecek umutlar›n›n son k›r›nt›lar›n› da yok etmifltir. Ancak tek bafl›na yok olan gençli¤in sistem içi umutlar› de¤ildir. Sermaye genifl gençlik y›¤›nlar›n›n ihtiyaçlar›n› dönemsel olarak dahi karfl›layabilme olana¤›ndan yoksun oldu¤u için, sald›r›lar›n› görülmemifl biçimde yo¤unlaflt›racakt›r. “Soruna iliflkin elbette birçok neden s›ralanabilir; ancak sermaye ortaya koydu¤u sald›r›lar›n sonuçlar›n› bilmekte, buna uygun bir haz›rl›k yapmakta, kitlesel bir gençlik muhalefeti büyümeden, sorunun önünü almak istemektedir. Bu aç›dan soruflturma terörü hem oldukça bilinçli bir tercihin, hem de gençlik karfl›s›ndaki umutsuzlu¤un bir göstergesi olarak de¤erlendirilmelidir. “Gençlik aç›s›ndan ise, umutsuzluk ve beklentisizlik devrimci bir önderlik müdahalesi ile afl›lamad›¤› koflullarda, yozlaflma ve y›k›ma yol açar. Sermayenin umut dolu bir gençli¤e ihtiyac› yoktur. Onun sorunu umutlar›n› yitirmifl bir gençli¤in gelece¤e dair beklentilerini tümüyle yok etmektir. Bunda sa¤layaca¤› baflar› e¤itim sisteminde hedefledi¤i dönüflümlerin de güvencesi olacakt›r.” Bugün her zamankinden daha büyük bir umutla gelece¤imiz için mücadele etmeliyiz. Sermaye tüm kurumlar› ile bizim gelecek ve özgürlük idealimize sald›r›yorken, gelecek ve özgürlük için alanlara ç›kmak, yeni sald›r›lara ve dönüflümlere izin vermemek bir zorunluluk olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Sermayenin sald›rganl›¤› kendi çözümsüzlü¤ünün ve korkusunun ifadesidir. Onun korkusunu derinlefltirmek, korkular›n› kâbusa çevirmek için, gelece¤imiz ve özgürlü¤ümüz için mücadeleye!
Faflist terör, soruflturmalar, bask›lar sökmeyecek!
Gelecek, özgürlük ve sosyalizm için ‹LER‹! Gençlik hareketi sistemli bir sermaye terörü ile karfl› karfl›ya bulunuyor. Dönemin bafl›ndan bu yana sermayenin sald›r›lar› ard› arkas› kesilmeden devam ediyor. Gençli¤in karfl›s›na ç›kan bu bask› koflullar› sermayenin sistematik bask› ve terör politikas›n›n üniversitelerdeki uzant›s›d›r. Zira son süreçte sermaye devleti çok yönlü bir bask› ve y›ld›rma harekât›na giriflmifl durumda. Gündem gazetesinin genelkurmay taraf›ndan hedef gösterilerek kapat›lmas›, Kürdistan’da süre giden devlet terörü, katliam ve provokasyonlar, ESP, At›l›m, HÖC, Yürüyüfl, Temel Haklar Federasyonu gibi kurumlara ard› arkas› kesilmeden devam eden sald›r›lar sermayenin ilerici devrimci güçlere karfl› sistematik bir terör politikas› ile sald›rd›¤›n› tüm aç›kl›¤› ile ortaya koyan son bir ayl›k geliflmelerin küçük bir dökümüdür sadece. Sermayenin bu sald›r› dalgas›na devrimciler cephesinden verilen yan›t direnifl oldu. Yap›lan sald›r›lar sonras›nda örgütlenen eylemler, sald›r›larla karfl› karfl›ya kalan kurumlar için yap›lan dayan›flma eylemleri sermayenin sald›r›lar› karfl›s›nda direnme kararl›l›¤›n›n somut örnekleri olarak yaflanm›flt›r. Dergimizin yay›na haz›rland›¤› s›rada devrimci kurumlara dönük polis sald›r›s›n› protesto etmek için ‹stanbul’un birçok semtinde yap›lan eylemlerde polisle çat›flmalar yaflanm›fl, kararl› bir duruflla çat›flmalar saatlerce sürmüfltür. Yaflan›lan bu süreç üniversitelerde de benzer bir karfl›l›k oluflturmaktad›r. Bir yandan her türlü hak arama mücadelesi soruflturma ve hukuk terörü ile karfl›lan›rken, öte yandan ise polis, idare ve sivil faflist üçgenli sald›r›lar günden güne yayg›nlaflmaktad›r. Elbette ki sermaye cephesinden bunlar yaflan›rken üniversiteler cephesinden ise yerel sorunlar ve gündemler a¤›rl›kl› olarak bir tak›m eylemsel süreçler ortaya ç›kmakta, bu süreçler sistematik bir politik eksenle bütünleflti¤i koflullarda ise anlaml› sonuçlar do¤maktad›r. Üniversitelerin içinde ve d›fl›nda devam eden bu terör ve y›ld›rma operasyonuna karfl› durmak, gelecek, özgürlük ve sosyalizm idealinin tafl›y›c›s› olma iddias›n›n somut karfl›l›¤›d›r.
Sald›r›lar›n yo¤unlaflma alan›; Soruflturma ve hukuk terörü “Soruflturma terörünün kapsam› ve yayg›nl›¤›n›, kitlesel bir gençlik mücadelesinin geliflimini engellemek için sermayenin bir y›ld›rma operasyonu olarak tan›mlamak yerinde olacakt›r. Soruna iliflkin elbette birçok neden s›ralanabilir; ancak sermaye ortaya koydu¤u sald›r›lar›n sonuçlar›n› bilmekte, buna uygun bir haz›rl›k yapmakta, kitlesel bir gençlik muhalefeti büyümeden, sorunun önünü almak istemektedir. Bu aç›dan soruflturma terörü hem oldukça bilinçli bir tercihin, hem de gençlik karfl›s›ndaki umutsuzlu¤un bir göstergesi olarak de¤erlendirilmelidir.”
Bu umutsuzluk bugün gün be gün derinleflmektedir. Bu ise sermaye iktidar›n› her geçen gün daha sald›rgan davranmaya zorluyor. Son dönem yap›lan eylemler ve çal›flmalar karfl›s›nda sermaye iktidar› hâlihaz›rdaki hukuk terörünü sürdürmekte ne kadar kararl› oldu¤unu bir kez daha göstermifl oldu. YTÜ ve ‹Ü’de devam eden eylemli çal›flma süreçleri soruflturmalar, cezalar ve yeni at›lmalarla karfl›land›, Ankara’da ODTÜ ve Hacettepe’de onlarca ö¤renciye soruflturmalar aç›lm›fl durumda, Çukurova Üniversitesinde yemekhane zamm›na karfl› gerçeklefltirilen boykot çal›flmas› polis, idare terörü ve soruflturmalarla karfl›lanm›fl durumda. Elimizdeki bu örnekler art›k sistematik bir hal alan çevre (taflra) üniversitelerindeki kitlesel soruflturmalarla bütünlefltirildi¤inde sald›r›n›n boyutlar› ve kapsam› aç›kl›kla anlafl›lacakt›r. Bu alanda sermaye sistematik politik sald›r› dalgas›n› etkin bir zorla hayata geçirmeye çal›fl›yor. Bu nedenle geçmifl süreçten bu yana bu sald›r›y› politik bir sald›r› olarak tan›mlam›fl, karfl›t süreci de bu eksende kurgulaman›n önemine iflaret etmifltik. Yaz döneminde onlarca ilerici devrimci ö¤renciyi soruflturma terörü ile karfl› karfl›ya b›rakan Y›ld›z rektörlü¤ü bugün tam bir çözümsüzlük içerisinde kalm›flt›r. Nitekim soruflturma karfl›t› çal›flmalar ve arkas›ndan devam eden boykot sürecine kat›lan yüzlerce ö¤renciye soruflturma açmak bir tercihtir ancak çözümsüz bir tercih oldu¤u bir dönemdir yaflanan süreçte aç›kl›kla görülebilmifltir. Soruflturma sald›r›s›n› geri püskürtmek, bu hukuk terörünü bofla düflürmek sistemli bir karfl› mücadele örmeyi, bu mücadeleyi birleflik ve eylemli bir biçimde ele almay› zorunlu k›lmaktad›r. Soruflturmalar kendi dar s›n›rlar›ndan ç›kart›labildi¤i koflullarda ortaya ç›kan kazan›mlar› bu sald›r›y› kolayl›kla püskürtebilecek bir düzeyde olacakt›r.
5
Devletin terör güçleri yine ifl bafl›nda! 6
Faflist sald›r›lara karfl› tek yumruk, tek barikat! 7 Aral›k günü sabah saatlerinden itibaren Temel Haklar Federasyonu ve TAYAD, Yürüyüfl dergisinin teknik ifllerinin yap›ld›¤› Ozan Yay›nc›l›k, ‹dil Kültür Merkezi, Gülsuyu, Ümraniye, Sar›gazi, Esenyurt, Gazi, Ba¤c›lar, Nurtepe ve Pendik Temel Haklar Derne¤i terör birimine ba¤l› polisler taraf›ndan bas›larak talan edilmifl, bu kurumlarda bulunan devrimciler azg›n terör gösterileri eflli¤inde gözalt›na al›nm›flt›r. Geçti¤imiz Eylül bafl›nda da At›l›m gazetesi, Özgür Radyo, Limter-‹fl sendikas› gibi kurumlara yöneltilmifl olan devlet terörünün as›l hedefi, kuflkusuz iflçi ve emekçi kitlelerdir. Sermayenin terör devleti, bask›, fliddet, yasak, gözalt›, tutuklama hatta F tipi hücrelerde tecrit ve imha ile, Ulucanlar ve tüm hapishanelerinde gerçeklefltirdi¤i toplu katliamlarla devrimcileri y›ld›ramayaca¤›n›, davalar›ndan döndüremeyece¤ini çok iyi biliyor. Bu nedenle devrimci kurumlar üzerinde estirdi¤i terör, as›l olarak kitleleri y›ld›rma amac› tafl›yor. Bas›lan kurumlar›n bulundu¤u emekçi semtleri saatlerce polis ablukas›nda tutuluyor. Yüzlerce silahl› polis, onlarca silahl› polis arac›, kap›lar› k›r›larak bas›lan, tahrip edilen binalar, sürüklenerek, kafas›na silah dayanarak gözalt›na al›nan insanlar… Bilinçsiz kalabal›klar bu terör manzaralar›yla korkutulup sindirilmek isteniyor. Devletin bu terör sald›r›lar›yla iflçi ve emekçi kitleler bir yandan korkutulup sindirilirken, di¤er yandan onlarca devrimci gözalt›lar, tutuklamalarla -bir süreli¤ine de olsadevre d›fl› b›rak›lmak suretiyle öncüsüzlefltirilmeye çal›fl›l›yor. ‹flçi s›n›f› ve emekçi kitlelere yönelik sald›r›lar›n› giderek art›ran sermaye devleti, bu terör sald›r›lar›yla bir taflla iki kufl vurmaya çal›fl›yor. S›n›f devrimcileri olarak buna izin vermeyece¤imizi, devlet terörü güncelde kimi, hangi çevre veya kurumu hedeflerse hedeflesin sald›r›y› kendimize yönelmifl bilece¤imizi ve buna uygun yan›tlayaca¤›m›z› belirtiyor, tüm devrimci, ilerici çevre ve kurumlar› da ayn› tutumu almaya ça¤›r›yoruz. Sermayenin faflist sald›r›lar›na karfl› devrimci dayan›flmay› yükseltelim! Acil Hat’t›n eylem ça¤r›lar›na kitlesel kat›l›m sa¤layal›m!
BDSP (Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu) 07 Aral›k ‘06
“Sermayenin son dönem elinde tek silah olarak bask› ve terör kalm›flt›r. Bask› ve terörün arkas›nda ise derin bir korku ve umutsuzluk. Bugün sermayenin tek umudu, bu tablonun devrim lehine de¤ifltirilemiyor, ortaya ç›kan olanaklar›n kitlesel bir mücadelenin etkin birer arac›na dönüfltürülemiyor olmas›d›r. Öyleyse, sermayenin son umudunu k›rmak için umut ve inançla yeni döneme bafllamal›y›z.”
Artan faflist sald›r›lara karfl› devrimci dayan›flma Son dönem özellikle gençlik mücadelesinin eylemsel planda yerel birtak›m sonuçlar oluflturmaya bafllam›fl olmas›, sermaye iktidar› ve onlar›n uflaklar› cephesinden sivil faflist terörün t›rmanmas› sonucunu do¤urdu. Ülkedeki genel flovenist histerinin, faflist devlet terörünün bir uzant›s› olan bu sald›r›lar taflralardan merkez üniversitelere kadar genifl bir yayg›nl›kla karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu sald›r›lar iki temel hedefe kilitlenmifl bir biçimde hayata geçmektedir. Birincisi gençli¤in temel mücadele gündemleri üzerinden hedeflerini ve politik yönünü sapt›rmak, ikincisi ise sermaye devletinin sivil uzant›lar› olarak üniversitelerdeki hak al›c› mücadeleyi zor ve bask› ile engellemektir. Bu hedeflerde baflar› flanslar› olamad›¤› son dönem özellikle Ankara ve ‹zmir’de gerçeklefltirilen kitlesel eylemlerle tüm aç›kl›¤› ile ortaya ç›km›flt›r. Ancak her faflist sald›r› döneminde oldu¤u gibi ortaya ç›kan eylemli süreç, mutlaka güçlü bir yerel çal›flma prati¤i ve gençli¤in temel gündemleri ile bütünlüklü bir biçimde ifllenmek zorundad›r. Bu baflar›labildi¤i koflullarda faflist sald›r› ve provokasyonlar›n bofla düflmesi, hatta kitlesel bir gençlik mücadelesinin olanaklar›na dönüflmesi hiç de olanaks›z de¤ildir. Sürecin bir di¤er önemli yan›n› ise militan eylemlerle verilen tepkiler oluflturmaktad›r. Faflist sald›r›lar aç›k ki yan›ts›z b›rak›lmamal›d›r. Burada bahsetti¤imiz hiç de birkaç faflistle giriflilen çat›flma de¤il, bundan daha da önemlisi faflist teröre karfl› genifl ilerici gençlik kesimlerini soka¤a tafl›yan militan eylemler örgütlemektir. Faflist terör ve zorbal›k bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da gençli¤in devrimci mücadelesini bast›ramayacakt›r. Devrimci ilerici güçlerin sistematik bir karfl› koyuflla örgütledikleri her süreç sermayenin terör politikas›na verilmifl anlaml› bir yan›t olacakt›r.
“Zora karfl› zor” günün tek gerçek devrimci yöntemidir! ‹flbirlikçi sermaye devleti on y›llard›r sürekli yetkinleflen bir zor ve bask› ayg›t›d›r. Kurulufl döneminden bu yana, sermayenin bekas› için her türlü zorbal›¤› uygulamaktan çekinmeyen bir terör ayg›t› olarak kendisini sürekli tahkim etmifltir. ‹ktisadi olarak sürekli yap›sal krizlerle bo¤uflan, iflgalci kimli¤ini henüz kurulufl y›llar›nda oluflturan bir sistemin, zora ve bask›ya dayanmak d›fl›nda bir yaflam flans› bulunmamaktad›r. AB hayalleri ile gözleri kamaflan burjuva liberallerinin bir türlü göremedi¤i iflte bu de¤iflmez gerçektir. Tam da bu nedenle, ülkemizde tüm demokratik sorunlar›n çözümü devrim sorununa dolays›z bir biçimde ba¤lanm›fl bulunmaktad›r. Zor d›fl›nda bir çözüm yoluna sahip olmayan sermaye devletinin karfl›s›na “zor”la ç›k›lmad›¤› koflullarda baflar› flans› yoktur. Zoru ancak zor bozabilir.
Faflist devlet terörüne karfl› birleflik devrimci direnifl!
Devlet terörüne geçit vermeyelim, birleflik direnifli gelifltirelim! 7 Aral›k Perflembe günü sabah saatlerinden itibaren Temel Haklar Federasyonu, TAYAD, Yürüyüfl Dergisi, Ozan Yay›nc›l›k, ‹dil Kültür Merkezi, Gülsuyu, Ümraniye, Sar›gazi, Esenyurt, Gazi, Ba¤c›lar, Nurtepe ve Pendik Temel Haklar Dernekleri terör birimine ba¤l› polisler taraf›ndan bas›larak talan edildi. Kurumlarda bulunan devrimciler azg›n terör gösterileri eflli¤inde gözalt›na al›nd›. ‹stanbul 11. A¤›r Ceza Mahkemesi'nden al›nan arama izniyle yürütülen operasyonun gerekçesi olarak, Haklar ve Özgürlükler Cephesi’nin yürütmüfl oldu¤u “Yozlaflt›rma ve fuhufla karfl› kampanya” gösteriliyor. Polis bu gerekçe ile ‹stanbul’da 12 demokratik kurumu binlerce polis, panzer, a¤›r ifl makinas› eflli¤inde basm›fl, tam bir terör havas› estirmifltir. Bu bask›nlar sonucu kurumlardan 25 kifli gözalt›na al›nm›fl ve sorgulanmak üzere TMfi’ye götürülmüfltür.
Sald›r›lar birleflik direniflle karfl›land›! Sald›r›lar devrimci, demokrat, yurtsever güçler taraf›ndan ilk elden yan›ts›z b›rak›lmad›. Geçti¤imiz aylarda oluflturulan "Acil Hat"t›n ça¤r›s›yla bir eylem takvimi oluflturuldu ve eylemli tepkiler pefl pefle dile getirilmeye baflland›. Sald›r›lara ilk yan›t, Yürüyüfl Dergisi bürosunda bask›n devam ederken dergi binas› önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla verildi. Burada daha ilk andan itibaren polisin sald›rgan tutumu dikkat çekiyordu. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan destek amaçl› dergi bürosu önünde bekleyen kitleyi zorla da¤›tan polis, sonras›nda ayn› flekilde devrimci bas›n mensuplar›n› da sokaktan zorla ç›kard›. Sald›r› günü, emekçi mahallelerinde sald›r›lara eylemli yan›tlar ortaya konuldu. Okmeydan›’nda devrimciler polis bask›n›n› protesto ederken polisle çat›flma ç›kt›, kolluk güçleri bask›n› yar›da kesip geri çekilmek zorunda kald›lar. Polis Anadolu Kahvesi’ne kadar geri püskürtüldü, barikatlar›n ard›ndan çat›flmalar saatlerce devam etti. Gazi Mahallesi’nde ise Dörtyol’dan Gazi Karakolu’na do¤ru yap›lan yürüyüfle polis sald›rd›. Devrimcilerin sald›r›ya direniflle yan›t vermesiyle çat›flma ç›kt›. Uzun süren çat›flman›n ard›ndan sonunda polis geri çekilmek zorunda kald›. Gülsuyu Mahallesi’nde bask›n› protesto etmek amac›yla Heykel Meydan›’ndan son dura¤a kadar yürüyüfl gerçeklefltirildi. Polisin sald›rmas› üzerine barikat kuran devrimci güçlere gaz bombalar› ve akreplerle sald›ran polis buradan üç kifliyi gözalt›na ald›. Ümraniye’de de sald›r›lar› protesto amaçl› olarak 1 May›s Mahallesi son durakta bas›n aç›klamas› gerçeklefltiren kitleye polisin sald›rmas› üzerine barikatlar kurulup direnifle geçildi. Yine 7 Aral›k günü akflam saat 19.00’da fiiflli’deki Temel Haklar ve Özgürlükler Federasyonu önünde toplanan kitleye bas›n aç›klamas› yapt›rtmayaca¤›n› söyleyen polis, kitleyi geri sürmeye çal›flt›. Cevahir Al›flverifl Merkezi’nin önüne kadar süren arbedenin ard›ndan kitleye sald›ran çevik polis kitleyi çembere ald›. Burada 32 kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar gece geç saatlerde serbest b›rak›ld›.
Ayn› gün saat 21.00’da ise Okmeydan› Sibel Yalç›n Park› önünde toplanan devrimci güçler sa¤l›k oca¤›na kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirip burada bas›n aç›klamas› yapt›lar. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitle sloganlarla da¤›ld›.
Yeni faflist terör yasas› sald›r›lara ivme kazand›rd› Genelkurmay’›n yo¤un çabas› ile onaylanarak meclisten geçen ve her türlü hak ve özgürlü¤ü k›s›tlayan Toplumla Mücadele Yasas› çerçevesinde gerçeklefltirilen bu sald›r›lar›n temel ifllevi, iflçi ve emekçi kitleleri bask› alt›nda tutmakt›r. Yasay› izleyen geliflmelerin de gösterdi¤i gibi, devlet bu giriflimi ile ilerici-devrimci güçlere ve genel olarak toplumsal muhalefete karfl› sald›r›lara yasal zemin haz›rlamak istemifltir. Geçti¤imiz Eylül bafl›nda da At›l›m gazetesi, Özgür Radyo, Limter-‹fl Sendikas› gibi onlarca kurumun devlet terörü ile karfl› karfl›ya kalmas›, onlarca kurum çal›flan›n›n tutuklanarak F tipi hapishanelere konulmas› bu kapsamdayd›. Son sald›r›lar da bu kapsamdad›r ve sald›r› zincirinin yeni bir halkas›d›r. Önümüzdeki dönemde buna yenileri eklenecektir.
Sald›r› dalgas›na karfl› birleflik devrimci direnifli gelifltirelim! Fakat devrimci mücadele ve faaliyet bu tip bask› ve sald›r›larla önlenemez, devlet ve onun gerisindeki asalak iflbirlikçi burjuvazi bunu bir kez daha görecektir. Bu sald›r›lara bugüne kadar kolay pabuç b›rak›lmad›, bundan sonra da b›rak›lmayacakt›r. Dahas› sald›r›lar karfl›s›nda ilerici-devrimci güçlerin birleflik eylem refleksi de günden güne güçlenmektedir. Bu sald›r›lar›n daha kolay püskürtülmesi, sald›r›larla yarat›lmak istenen sonuçlar›n daha kolay engellenmesi anlam›na gelmektedir. Bu çerçevede devrimci demokrat güçlerce ESP operasyonu sonras›nda oluflturulan Acil Hat bu sald›r›lara dönük üretilmifl anlaml› bir yan›tt›r. Toplumsal muhalefetin tümünü kesen bu sald›r›lar yine devrimci güçlerin ortak tutum almas›yla yan›tlanacakt›r. S›n›f devrimcileri olarak sald›r›lar karfl›s›ndaki bak›fl ve tutumumuzu burada bir kez daha yineliyoruz: Sald›r› belli bir anda kimi, hangi çevre veya kurumu hedeflerse hedeflesin, onu dolays›z olarak kendimize yönelmifl bilece¤iz ve buna uygun bir tutumla yan›tlayaca¤›z. Sald›r›lar hepimizedir ve onlar› birleflik devrimci bir direniflle karfl›lamak tüm devrimcilerin ortak sorumlulu¤udur. Bu çerçevede devrimci güç ve eylem birli¤ini gelifltirmek, bunu olanakl› oldu¤unca tüm ilerici-demokrat güçleri de kapsayacak biçimde güçlendirmek, günümüzün en öncelikli görevleri aras›ndad›r. Bu vesileyle tüm ilerici-devrimci güçleri Acil Hat’t›n ça¤r›lar›na en etkin biçimde kat›lmaya, direnifli kitlesel birleflik bir devrimci hatta gelifltirmeye ça¤›r›yoruz. fla s ›n d e vr im c i d a y an › flm fl m a! Ya fla fli s t sa ld › r› la ra ka r fl› fl› t ek yu m ru k , te k b a ri ka t! F a fli
(www.kizilbayrak.net’ten al›nm›flt›r 8/12/2006)
7
Faflizme karfl› omuz omuza! 8
Gençlik faflist sald›rganl›¤a boyun e¤meyecek! Ege Üniversitesi faflizme mezar olacak! Ege Üniversitesi’nde son dönemlerde faflistlerin örgütlenme çal›flmalar› artt›. En son “Türk ‹ntikam Tugay›”n›n amblemini tafl›yan "Ege Üniversitesi Ülkücüleri" imzal› bir takvimi yurtta da¤›tt›lar. Gece geç saatlerde koridorlarda mehter marfllar› dinletip, kendilerini yurdun ve okulun reisi ilan ettiler. Tüm bu geliflmeler karfl›s›nda üniversitelerin as›l sahipleri olarak bizler 1 Aral›k gecesi yurtta gerçeklefltirdi¤imiz bir etkinli¤in ard›ndan faflistleri cezaland›rd›k. Gergin geçen hafta sonunun ard›ndan faflistler 3 Aral›k gecesi yurtta mehter marfl› dinlettiler. 4 Aral›k günü iki arkadafl›m›z E-cafede sald›r›ya u¤rad› ve hafif yaraland›. Bunun üzerine toplanan devrimci, demokrat ö¤renciler yurtta kalanlar›n toplu flekilde beklemesine, d›flar›daki kitlenin ise Edebiyat Fakültesi önünde bekleyerek iletiflim halinde olunmas›na karar verdi. Bu karar do¤rultusunda yurda giren arkadafllar›m›z odalar›nda yaklafl›k 10 kifli olarak beklediler. Gece 23.30 civar› Ege Üniversitesi yurduna panzer eflli¤inde giren çevikler, sivil polisler, faflist beslemeler yurt müdürüyle beraber oda oda dolaflarak Ekim Gençli¤i’nden bir arkadafl›m›z› ismiyle arad› ve gözalt›na ald›. Ayn› gece Mevlana-Bornova yolunda 4 arkadafl›m›za 15-20 kiflilik faflist grup sald›rd›. Bir arkadafl›m›z›n kafas›na 26 dikifl at›ld›. Di¤er 3 arkadafl›m›z da çeflitli yerlerinden yaraland›. Bu olaylar üzerine 5 Aral›k sabah› Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde toplanan devrimci, demokrat ö¤renciler durum de¤erlendirmesi yapt›. DKÖ’lerin ve sendikalar›n kat›l›m›yla bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirilmesi kararlaflt›r›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan gözalt›na al›nan arkadafl›m›z›n tutuldu¤u Bornova Merkez Karakolu’na gidilecekti. ‹flbölümü yap›ld›. Kimi arkadafllar›m›z bas›n metnini haz›rlarken kimi de kampüste faflist sald›r›lar› teflhir ederek eyleme ça¤r› yapacakt›. Bu s›rada Edebiyat Fakültesi’nde G›da Kafe’de arkadafllar›m›za sald›r› gerçeklefltirildi¤i haberi geldi. Bunun üzerine yaklafl›k 200 kifli ellerine geçirdikleri tafl ve sopalarla G›da Kafe’ye kofltu. Kafeye var›ld›¤›nda faflistlerin baz›lar› kaçt›. Orada bulunan iki faflist dövülerek cezaland›r›ld›. Sald›r›ya u¤rayan iki arkadafl›m›z› bayg›n bir halde yak›nlarda çukurdan ç›kard›k. Kavga s›ras›nda bir faflistin elindeki cam parças›yla arkadafl›m›z›n bo¤az›n›
kesmeye çal›flt›¤›n›, olay› gören arkadafllar›m›z›n müdahalesi ile bu sald›r›n›n engellendi¤ini ö¤rendik. Bayg›n bir vaziyette ve flokta olan arkadafllar›m›z› ambülânsla Mediko’ya kald›rd›k. Bu s›rada bizler de faflistlerin kaçt›¤› Meslek Yüksek Okulu’na do¤ru öfkeli sloganlar›m›zla yürüyüfle geçtik. Yürüyüfl s›ras›nda "Ege faflizme mezar olacak!", "Faflizme karfl› omuz omuza!", "Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!" sloganlar›n› hayk›rd›k. Yürüyüflümüz s›ras›nda olay yerine 3 ekip otosu geldi. Meslek Yüksek Okulu’na vard›¤›m›zda faflistlerden birini döverek cezaland›rd›k. Daha sonra Meslek’te faflist sald›r›lar› teflhir eden konuflmalar yapt›k. Sloganlar›m›zla, marfllar›m›zla Ö¤renci Çarfl›s› güzergah›ndan Mediko önüne yürüdük. Mediko önünde bir arkadafl›m›z haz›rlanan bas›n metnini okudu. Yaralanan arkadafllar›m›z Mediko’dan Ege Üniversitesi’ne sevkedildi. Arkadafllar›m›z› sloganlar, alk›fllar ve ›sl›klar eflli¤inde ambulansa bindirdik. ‹lk önce Edebiyat Fakültesi’ne daha sonra ise G›da Kafe’nin önüne konufllanan çevik kuvvet okulumuzu terk etmeden bizim de okulu terk etmeyece¤imizi hem bas›na hem de rektörlü¤e ilettik. Bekleyifl s›ras›nda yaklafl›k 200 kiflilik kitleyle halaylar çekerek marfllar›m›z› söyledik. Duvara Karfl› Tiyatro Toplulu¤u’ndan bir arkadafl›m›z k›sa bir oyun sahneleyerek bizi destekledi. Birkaç saat süren bekleyiflin ard›ndan çevik kuvvetin okuldan ayr›lmaya bafllad›¤› haberini ald›k. Çevik kuvvet okulu tümüyle terk ettikten sonra gruplar halinde da¤›ld›k. Tüm bu olaylar›n sonucunda bir arkadafl›m›z gözalt›na al›nd›. 2’si acilde olmak üzere 4 arkadafl›m›z hastanede, 56 arkadafl›m›z da raporlu. 5 Aral›k günü gerçekleflen bu geliflmeler esnas›nda gözalt›nda bulunan arkadafl›m›z›n 13:00-13.30 gibi savc›l›¤a ç›kar›lmas› gerekirken saat
16:00-17:00 gibi ç›kar›ld›. Arkadafl›m›z akflam 18:30 civar›nda serbest b›rak›ld›. Ege Üniversitesi yurdunda yaklafl›k 10-15 faflist bellerinde tafl›d›klar› silahlarla dolafl›yorlar. Bu durumu rektörlük de, polis de biliyor. Tüm bu sald›r›lar esnas›nda çevik polis silahl› faflistlere de¤il devrimci, demokrat ö¤rencilere müdahale etti, gözalt›na ald›. ‹zmir KESK fiubeleri, 8 Aral›k günü Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek, faflist sald›r›lar› k›nad› ve ö¤rencilerlerin faflist sald›r›lara karfl› yükseltti¤i mücadeleyle dayaflmas›n› dile getirdi. Faflist sald›r›lar Ege Üniversitesi’nde hat safhaya ulaflm›fl bulunuyor. Ancak üniversitemizde ve yurdumuzda faflist beslemelerin rahatça dolaflmalar›na ve örgütlenmelerine izin vermeyece¤iz.
‹zmir Ekim Gençli¤i DTCF, Gazi, Cebeci: Faflizme geçit yok! 4 Aral›k akflam› Kurtulufl-Cebeci civar›nda yurtsever ö¤renciler faflistlerin sat›rl›-b›çakl› sald›r›s›na maruz kald›. Sald›r› sonucunda 4 ö¤renci yaraland›. Yaralanan iki ö¤renciden biri Baflkent, di¤eri ise ‹bni Sina Hastanesi’nde tedavi alt›na al›nd›. Polis sat›rlarla sald›r›y› gerçeklefltiren faflist güruh yerine yaralanan ö¤rencileri gözalt›na almak istedi. Ö¤renciler polisin sald›r›s›ndan kaçarken bu kez Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi’nde faflistlerin sald›r›s›na maruz kald›. Polis olay yerinde 6 yurtsever-demokrat ö¤renci ile 2 faflisti gözalt›na ald›. 5 Aral›k günü ise, Dil Tarih ve Co¤rafya Fakültesi’nde faflistlerle bir gerginlik yafland›. Dün yaflanan sald›r› ile ilgili bir faflist cezaland›r›ld›. Ard›ndan okula polisin girmesiyle gerginlik t›rmand›. Bunun üzerine ö¤renciler akflam saatlerinde DTCF’den toplu ç›k›fl gerçeklefltirdi. Di¤er üniversite kampuslar›ndan biraraya gelen ö¤rencilerin de DTCF önüne gelmesiyle Yüksel Caddesi yönüne do¤ru yürüyüfle geçildi. Yürüyüfl boyunca sloganlar, alk›fllar ve ›sl›klar hiç susmad›. Yüksel Caddesi’nde biraraya gelen yüzlerce ö¤renci bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Ankara Ekim Gençli¤i KTÜ faflizme mezar olacak! 10 Kas›m günü saat 12.20’de Jeodezi Mühendisli¤i binas› önünde Ö¤renci Kolektifi’nden bir arkadafl faflistlerin sald›r›s›na u¤ram›flt›. Bunun üzerine Ö¤renci Kolektifi sald›r›y› protesto etmek için bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Yap›lan aç›klamada üniversitelerin ticarilefltirildi¤i,
diplomal› iflsiz olmak istemeyen ve buna karfl› ç›kan ö¤rencilerin ise soruflturma terörüne ve birçok bask›ya maruz kald›¤› ifade edildi. Farkl› siyasetlerin de destek verdi¤i bas›n aç›klamas›na yaklafl›k 60 kifli kat›ld›. Eylem boyunca “KTÜ faflizme mezar olacak!”, ”Müflteri de¤il ö¤renciyiz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!” sloganlar› coflkuyla at›ld›. Bas›n aç›klamas›ndan yaklafl›k 2 saat sonra daha önce sald›r›ya maruz kalan ayn› arkadafl yine bir grup faflistin sald›r›s›na u¤rad›. Arkadafl›m›z sald›r› s›ras›nda faflistlerin çekti¤i silah›n kabzas›yla aln›ndan yaraland›. ‹fade vermek üzere jandarma karakoluna götürülen faflistler daha önce oldu¤u gibi yine serbest b›rak›ld›lar.
Trabzon Ekim Gençli¤i Gazi Üniversitesi: “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z!” Gazi Üniversitesi’nde faflist sald›r›lar devam ediyor. 3 Kas›m Cuma günü yine eli kanl› faflistler Gazi Üniversitesi’ne elini kolunu sallayarak girdiler. Resim Bölümü binas›n›n içine giren sald›rganlar iki arkadafl›m›za tekme ve yumruklarla nedensiz bir flekilde sald›rd›lar. Sald›r› binan›n güvenli¤inden sorumlu ÖGB’nin önünde olmas›na ra¤men müdahale etmedi. Orada bulunan iki yurtsever arkadafl›m›z olaya müdahale ettikleri için faflistlerin hedefi haline geldiler. Büyüyen sald›r› sonucu bir faflist ç›kard›¤› tabancas›yla etrafa atefl etmeye bafllad›. Yaklafl›k 10 el atefl eden faflist sald›rgan bir yurtsever arkadafl› baca¤›ndan 3 kurflunla yaralad›. Baflka bir arkadafl›n burnu k›r›ld›, boynu zedelendi. Di¤er iki arkadafl›m›z da çeflitli yerlerine darbe ald›. Faflistler olay›n ard›ndan ellerini kollar›n› sallayarak okuldan ç›kt›lar. Sald›r›n›n ard›ndan biraraya gelen devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler sald›r›y› protesto etmek için Gazi Hastanesi Acil önünde topland›lar. Olay yerine gelen onlarca sivil polis, çevik kuvvet ortam› germeye ve faflist beslemelerini korumaya çal›flt›lar. H›zla toplanan 150 kifli arkadafllar›m›z› ÇHD’den gelen avukat dostlar›m›zla birlikte alk›fllar ve sloganlarla beraber suç duyurusunda bulunmaya gönderdikten sonra yürüyüfl bafllad›. Polisin “yürütmem, slogan atamazs›n›z” demesine ra¤men öfkeli ve kararl› kitleyi hiçbir güç durduramad›. Bahçelievler Ankara ‹stasyonu’na kadar kortejlerle yürüyüfle geçildi. Metronun içinde de hayk›r›lan sloganlar K›z›lay’da devam etti. Metro’dan Yüksel Caddesi’ne kadar gerçeklefltirilen yürüyüflün ard›ndan bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Burada 250 kifliye ulaflan kitle sloganlar ve marfllarla olay› protesto etti, arkadafllar›na sahip ç›kt›. Kitlenin coflkusu ve kararl›l›¤› görülmeye de¤erdi. Bir arkadafl›m›z›n yapt›¤› konuflman›n ard›ndan olaya tan›k olan bir arkadafl›m›z olay› anlatt› ve YÖK eylemine ça¤r› yapt›.
Ankara Ekim Gençli¤i
9
‹stanbul Üniversitesi’nde faflist sald›r›! 11 Aral›k günü ‹stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi giriflinde uzun süredir oturma eylemi gerçeklefltiren ö¤rencilere sivil faflistler sat›r ve b›çaklarla sald›rd›. 10 Eylemlerinin yaklafl›k 50. gününde olan “cezal›” ö¤rencilere, Özel Güvenlik Birimleri taraf›ndan da desteklenen faflistler ve iki ö¤renci ald›klar› b›çak darbeleri ile yaraland›. Bir yandan faflistlerin sald›r›s›na u¤rayan ö¤renciler di¤er taraftan da ÖGB sald›r›s›na maruz kald›. Her dönem oldu¤u gibi mücadelede ›srarc› olan ö¤rencilerin karfl›s›na bu kez de polis, ÖGB destekli sivil faflistler ç›kar›lm›flt›r. Ancak bilinmelidir ki; ‹Ü ö¤rencileri ne soruflturmalarla, ne at›lmalarla ne de faflist terörle y›ld›r›lamayacakt›r. ‹stanbul Üniversitesi’nden yükselen kararl› mücadele bayra¤› asla inmeyecek!
Ekim Gençli¤i/‹stanbul Üniversitesi 18 Mart Üniversitesinde faflist sald›r›! Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde okuyan 8 Kürt ö¤renciye 15 kiflilik bir grup taraf›ndan sald›r› düzenlendi. Ö¤renciler kald›klar› yurda girerken ellerinde b›çak bulunan faflist grup taraf›ndan önleri kesilerek darp edildi. Çeflitli yerlerinden yaralanan ö¤rencilerden baz›lar› rapor ald›lar. Sald›r›ya u¤rayan arkadafllar›n›n okul yurdundan d›flar› ç›kamad›¤›n› belirten Büro Yönetimi ö¤rencisi Seda Aktepe, sald›r›n›n YÖK’ü protesto etmek için yapmak istedikleri bas›n aç›klamas› sonras› oldu¤una dikkat çekerek flöyle konufltu: “Çünkü 6 Kas›m’da yapmak istedi¤imiz bas›n aç›klamas›nda ›rkç› bir grup foto¤raflar›m›z› çekmiflti. Çekilen foto¤raflar iflte bu tarz sald›r›larda hedef al›nacak kiflilerin belirlenmesi içindir. Bunun bilinmesine ra¤men okul taraf›ndan hiçbir flekilde önlem al›nmad›.”
Zonguldak Karaelmas Üniversitesinde faflist sald›r› ve devlet terörü Zonguldak’ta bulunan Karaelmas Üniversitesi’nde okuyan Kürt ö¤renciler, Kürtçe konufltuklar› için faflist bir grubun sald›r›na u¤rad›. Olayda 4 ö¤renci, kampüs içerisinde 20 kiflinin tehdit ve sald›r›lar›na maruz kald›. Olay›n yerel gazetelerde yer bulmas› üzerine, Ere¤li Emniyet Müdürlü¤ü ekipleri, sald›r›ya maruz kalan 3 ö¤rencinin evini basarak gözalt›na ald›. M KK ille gal örgüt ü! Evlerde yap›lan aramalarda Metin-Kemal Kahraman kardefllere ait CD’nin üzerine sanatç›lar›n isimlerinin bafl harfleri olan ‘MKK’ k›saltmas›n› illegal örgüt ismi olarak de¤erlendirildi¤i ve CD’nin de örgütsel döküman olarak
gösterildi¤i ifade edildi. Emniyetteki sorgulamalar›n›n ard›ndan Ere¤li Cumhuriyet Savc›l›¤›’na ç›kar›lan ö¤renciler, burada ifadeleri al›nd›ktan sonra serbest b›rak›ld›. Sald›r›y› gerçeklefltiren faflist grup hakk›nda ne emniyet ne de okul yönetimi taraf›ndan herhangi bir ifllem bafllat›lmad›.
Samsun'daki faflist sald›r› protesto edildi! Samsun Ondokuz May›s Üniversitesi (OMÜ) kampusunda 4 Ö¤renci Kolektifi üyesi ö¤rencinin b›çaklanarak yaralanmas›n› protesto etmek amac›yla 1 Aral›k günü Fen Edebiyat Fakültesi önünde eylem yap›ld›. Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü 4. s›n›f ö¤rencisi Hasan Coflar, T›p Fakültesi 1. s›n›f ö¤rencisi Halil Mert, E¤itim Fakültesi 4. s›n›f ö¤rencisi Deniz Karanfil ve Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü 3. s›n›f ö¤rencisi Volkan U¤urlu'nun b›çaklanmas› nedeniyle yap›lan eyleme ö¤rencilerin aileleri de kat›larak yap›lan faflist sald›r›y› lanetlediler. 150'nin üzerinde kiflinin kat›ld›¤› eylemde Mehmet Karakufl isimli ö¤rencinin annesi, eylemde "taflk›nl›k yap›lmas›n› istemedi¤ini" belirten Fen Edebiyat Fakültesi Dekan› Prof. Dr. ‹smet fienel'e, "Biz çocuklar›m›z› okula ölsünler diye de¤il, e¤itilsinler diye gönderiyoruz. Buras› Kurtlar Vadisi mi? Neden önlem al›nm›yor?" dedi.
Gediktafl Lisesi:Faflistlerden sopal›-sat›rl› sald›r› Gediktafl Lisesi’nde 9 Kas›m günü ö¤le saatlerinde meydana gelen sald›r› olay› ö¤rencilerin anlat›m›na göre flu flekilde gerçekleflti: 8 Kas›m günü faflistler ile Kürt ö¤renciler aras›nda yaflanan bir tart›flma kavgaya dönüfltü. Ço¤u d›flar›dan gelen ve ellerinde sopa, sat›r, b›çak ve silah olan faflistler kavga an›nda üç el atefl ederek Kürt gençlerine sald›rd›lar. Yakalad›klar› bir ö¤renciyi b›çakla yaralad›lar. Sald›r›da ayr›ca üç Kürt ö¤renci dea yaraland›. Ö¤renciler, olay s›ras›nda sivil polislerin okul önünde olduklar›n ancak olaya müdahale etmediklerini söylediler. Olayda Abdülvahit Avras b›çakla baca¤›ndan, Adem ve U¤ur adl› ö¤renciler de kafalar›na ald›¤› darbeler sonucu yaraland›lar. Geçti¤imiz y›l Gediktafl Lisesi’nde fiahin Aç›k isimli ö¤renci yine faflistler taraf›ndan bo¤az› kesilerek öldürülmüfltü.
‹LGP/Kartal
Duyduk duymad›k demeyin…
Üniversiteler parsel parsel sat›l›¤a ç›kart›l›yor! E¤itimin ticarileflmesi sürecini bugüne dek genel görünümleriyle çokça iflledik. Ancak bu kez sorunun kapsam›n› ve yayg›nl›¤›n› görebilmek aç›s›ndan ülke genelinde yaflanan somut görünümleri alt alta s›ralama gere¤i duyduk. Afla¤›da sundu¤umuz derleme incelenirse üniversitelerin nas›l ad›m ad›m ticarethaneye dönüfltürüldü¤ü gerçe¤i daha iyi kavranabilecektir.
Har(a)çlar yetmedi! fiimdi s›ra da ek kay›t paras› var! Bütün üniversite ö¤rencilerinin bildi¤i üzere üniversite okumaya hak kazanmak, üniversitede okumak için hiçbir dönem yeterli olmam›flt›r. Sermaye iktidar› taraf›ndan verilen hükme göre, e¤itimin bireysel faydas› toplumsal faydas›ndan daha fazla oldu¤u için ö¤renciler ald›klar› hizmet karfl›l›¤›nda bedel ödemek zorundad›rlar. Buna sermaye iktidar› ve uflaklar› harç, biz ise har(a)ç diyorduk. Ancak bu y›l›n bafl›nda görüldü ki e¤itime zam gelmifl ama bu zamm›n ad›na baz› üniversitelerde “ek kay›t paras›”, baz›lar›nda “sosyal etkinliklere kat›lma pay›” denmifl. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Anadolu Üniversitesi’ne, Trakya Üniversitesi’nden Ankara Üniversitesi’ne kadar uzanan genifllikte üniversitede bugün ö¤rencilerin döneme ö¤rencilik haklar›na sahip bir biçimde bafllayabilmeleri ek kay›t paralar›n› ödey(ebil)ip, öde(ye)memelerine ba¤lanm›flt›r. Bu kârl› alan yan sektörlerini de oluflturmufl, “paray› veren ders de geçer, diploma da al›r” dercesine yaz okullar› devreye sokulmufltur. Yaz okullar›n›n ücretlerini belirleme inisiyatifi ise üniversite yönetimlerine b›rak›lm›flt›r. Bunun sonucu ayn› üniversitelerde fakülteden fakülteye de¤iflen ders kredisi “fiyatlar›”d›r. Bugün baz› üniversitelerde (örne¤in Bo¤aziçi Üniversitesi) ücretlendirme dolar üzerinden yap›lmaktad›r.
Kantini özel, yemekhanesi özel, hastanesi, ulafl›m›, bar›nmas› özel devlet üniversiteleri! Ye m e k h an e s o r u nu : Bugün birçok üniversitede yemekhaneler ya yeni özellefltirilmifl ya da yemek fiyatlar›na zam yap›lm›flt›r. Yak›n dönem örneklerine bakt›¤›m›zda, geçti¤imiz dönemin sonunda ‹Ü’de yaflanan yemekhane özellefltirilmesi ve Uluda¤ Üniversitesi’nde yemek fiyatlar›na yap›lan zamlar hat›rlanacakt›r. Her ikisi de ö¤renci gençli¤in eylemli tepkisine yol açm›flt›. Bu dönem bafl›nda ise bu sald›r›, Y›ld›z Teknik Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi’ne s›çrad›. Yine her iki üniversitede de ö¤renci gençli¤in genifl bir kesimi yeme¤e yap›lan zamlara tepkili. Bu tepkinin kendisi do¤ald›r. Ticarileflme sürecinin e¤itimin paral›laflmas›na dair sonuçlar› art›k gençli¤e yaka silktirmekte, yemek, bar›nmak gibi temel ihtiyaçlar›n› dahi karfl›layamaz hale gelen ö¤renci gençli¤e
soluk ald›rmamaktad›r. Yine bütün bu üniversitelerde akbil sistemine geçilmesi tart›fl›lmakta ya da uygulamaya konulmaktad›r. Bu uygulaman›n sonucu olarak ikinci kez yemek yemek isteyen, yahut arkadafl›na yemek ›smarlamak isteyen ö¤renci, “ayn› hizmete farkl› bedel” ödemekle karfl›laflmaktad›r. Bar›nma sorunu: Yurt-Kur hizmetlerinin s›n›rl›l›¤› bugün ortadad›r. Devlet yurtlar›, üniversiteye kay›tl› ö¤renci say›s› ile k›yaslanamayacak ölçüde az kiflilik kapasiteye sahiptir. Do¤al olarak bu boflluk ya fahifl fiyatlara sahip özel yurtlarca doldurulmaktad›r ya da ö¤renciler kiral›k ev arama telafl›na düflmektedir. Yine bu bafll›k alt›nda yaflanan di¤er bir sorun, mantar gibi aç›lan yeni üniversitelerin kuruldu¤u alanlarda yaflanmaktad›r. Bu üniversitelerin kuruldu¤u flehirler, ilçelerde genelde üniversite binalar› dikilip, ö¤rencilerin bar›nma sorunu “unutulmaktad›r.” Karaelmas Üniversitesi’nin Merkez Kampusü d›fl›nda kalan bütün kampusleri için bu sorun geçerlidir. Ere¤li E¤itim Fakültesi’nin yak›n›nda bir devlet yurdu yoktur, özel yurtlar›n da yatak say›s› s›n›rl›, ayr›ca tarikat örgütlenmelerine tabi yurtlar olduklar› bütün ilçece bilinmektedir. Yine ayn› üniversitenin Çaycuma Kampüsü’nde ise eski ah›rlar bugün ev olarak ö¤rencilere sunulmaktad›r. fl › m s o r u n u : U la fl› Bu sorun iki yönlü yaflanmaktad›r. Birincisi do¤al olarak flehir yaflam›n›n bir parças› olan ö¤renci gençli¤in flehir içi ulafl›m giderlerini karfl›lamakta yaflad›¤› sorundur. Bar›nma sorununa iliflkin de sistemli bir çözüm olmad›¤› ölçüde ö¤rencilerin yaflam alanlar›yla üniversite kampusleri aras›ndaki mesafe ço¤unlukla yürüme mesafesini aflmaktad›r ve otobüs, minibüs gibi araçlar zorunlu hale gelmektedir. Bu da ö¤renci gençlik aç›s›ndan (sözde indirim ad› verilen ancak ö¤renci
11
12
olmayanlardan al›nan ücretle k›yasland›¤›nda indirimli olmad›¤› anlafl›lan) ciddi bir mali yüke dönüflmektedir. Bu sene bafl›nda Bursa’da ulafl›ma gelen zamma karfl› ilk tepkinin flehirden önce Uluda¤ Üniversitesi’nde a盤a ç›km›fl olmas› da bu tart›flmalarla paralel olarak do¤ald›r. Yine Trabzon’da da dolmufllara zam gelmifl ve KTÜ ö¤rencileri cephesinden konu tart›fl›lan bir hal alm›flt›r. Zira bu ilde ö¤renci indirimi de uygulanmamaktad›r. Ulafl›m sorunun bir di¤er yan› ise flehirlerde da¤›lm›fl olan kampusler aras›nda yaflanmaktad›r. Geçti¤imiz senelerde bu sorun YTÜ’de eylemsel bir sürece yol açm›flt›. Davutpafla kampusü ile Befliktafl kampusü aras›nda servisler kald›r›lm›fl ve her iki kampuste de ders almak zorunda olan ö¤renciler en az iki aktarma yaparak kampusler aras›nda ulafl›m sa¤lamak zorunda kalm›fllard›. Birçok büyük üniversite de bugün bu sorun fiilen yaflanmaktad›r. ‹stanbul Üniversitesi’nden Karaelmas Üniversitesi’ne, Ondokuz May›s Üniversitesi’nden Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne kadar bir çok üniversitenin kampusleri aras›nda araçs›z ulafl›m imkans›zd›r ve servis hizmeti sunulmamaktad›r. Sa ¤l›k so runu: Yak›n zamanda Medikolar’›n özellefltirilece¤i gerçe¤i bir yana, bugün henüz özelleflmemifl halleri ile de ö¤renci gençli¤in bütününe hizmet vermekten ç›km›flt›r bu kurumlar. Sa¤l›k alan›nda yaflanan geliflmeler uyar›nca art›k Medikolar’dan faydalanmak belirli flartlara tabidir. Örne¤in ailesinin sa¤l›k güvencesi olan bir üniversite ö¤rencisi Mediko hizmetinden yararlanamamaktad›r. Hatta ayn› ö¤rencinin ebeveynleri ba¤l› bulunduklar› sosyal kuruma borçluysalar, bu ö¤renciler Medikolar’dan yararlanamad›klar› gibi, hastaneye sevk talebinde de bulunamamaktalar. Medikolar’dan faydalanabilenlerden ise elbette yine “ald›klar› hizmetin karfl›l›¤›n› ödemeleri” gerekçelendirilmesiyle para toplanmaktad›r. Toplanan para üniversiteden üniversiteye farkl›l›k göstermektedir. Uluda¤ Üniversitesi’nde 1 YTL, Ege Üniversitesi’nde 50 Ykr, ‹TÜ’de ise bu mebla¤ 75 Ykr’tur. Elbette bu al›nan paraya tahlillerin her biri için al›nan para dâhil de¤il! K an ti n so ru nu : Kantinler üzerinden ortaya ç›kan sorunlar üniversiteden üniversiteye farkl›l›k göstermektedir. Bir çok üniversitede kantinler y›llar önce özellefltirilmifl, bir k›sm›nda ise (‹Ü gibi) özellefltirilmelerinin ad›mlar› at›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yine bir çok üniversitede özellefltirmelerle beraber kantinler ö¤rencilerin do¤al sosyal alanlar› olmaktan ç›km›fl, müzik kutular›, sigara sat›fl reyonlar›, Nescafe stantlar›yla üniversitelerin yeni ticarileflen yüzüyle uyumlu bir hale gelmifltir. Beytepe Üniversitesi’nde oldu¤u gibi baz› üniversitelerde ise sorun üniversite içerisine aç›lan al›flverifl merkezinin daha çok ifl yapabilmesi için kantinlerin kapat›lmas› biçiminde yaflanmaktad›r.
Ticarileflen e¤itime karfl› mücadeleye! Yukar›da s›ralad›¤›m›z bafll›klara ö¤renci belgelerinden, transkript, ö¤renci kimlikleri, pasolar vb. için toplanan paralardan kitap kiralama bedellerine kadar birçok bafll›k eklenebilir, ancak bunlardan daha çarp›c› bir tak›m baflka örnekler var: ODTÜ, YTÜ, ‹TÜ gibi elit üniversitelerden bu konuda y›llard›r çaba harcayan Pamukkale Üniversitesi’nden Erciyes Üniversitesi’ne kadar birçok üniversitede kurulan / kurulmas›
için protokoller yap›lan / faaliyette / faaliyete geçmeyi bekleyen teknoparklar sözkonusu. Üniversite-sermaye iflbirli¤inin yal›n görünümü olarak tan›mlayabilece¤imiz bu kurulufllar, üniversite ö¤rencilerinin sermaye kurulufllar›n›n ihtiyaçlar› do¤rultusunda ve yine sermaye kurulufllar›na çal›flmalar›/çal›flt›r›lmalar›/üretmeleri anlam›na gelmektedir. ODTÜ’nin silah sanayine teknokent vesilesiyle sundu¤u destek, ö¤rencilerin emperyalist iflgalin fiili birer parças›na dönüfltürüldü¤ü gerçe¤i bilinmektedir. ODTÜ teknopark› füze boyas› üretmektedir. Üniversite sermaye iflbirli¤inin bugün geldi¤i düzeye vurgu yapmak için belirtelim. Kocaeli Üniversitesi, protokol imzalad›¤› bir tak›m sermaye kurulufllar›n›n ihtiyaçlar›na göre bölüm açaca¤›n›n ve ihtiyaç olmayan bölümleri de kapayaca¤›n›n taahhüdünü vermifltir. Bütün bir metin boyunca s›ralad›¤›m›z sorunlar e¤itim alan›nda yaflanan dönüflümlerin dolays›z sonucu. Temel haklar›m›z›n her birinin teker teker gasp edilmesi bizlerin birer “üniversite müflterisi” haline gelmemize yol aç›yor. Her geçen gün birileri daha e¤itim giderlerini karfl›layabilme telafl›ndan yorgun ve pes etmifl üniversiteden ayr›l›yor. Oysa e¤itim hakt›r, oysa sa¤l›k, ulafl›m, bar›nma hakt›r! Ticari e¤itime karfl› bugün yürütece¤imiz mücadelenin güncel anlam›, gelece¤imize sahip ç›kmakt›r.
Buca'da ÖGB sald›r›s›! 23 Kas›m’da ö¤le saatlerinde Buca E¤itim Kampüsü’nde masa açan Ö¤renci Kolektifleri ÖGB’nin sald›r›s›na u¤rad›. Bir anda say›lar› 40'a ulaflan ÖGB'ler masay› kapatmamakta direnen ö¤rencilere azg›nca sald›rd›. Yar›m saat süren gergin bekleyiflin ard›ndan ö¤renciler bildirilerini da¤›tmaya devam ettiler. Sald›r›y› protesto etmek için daha sonra bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klamada Rektörlü¤ün ö¤rencilere yönelik sald›r› politikalar› anlat›ld›. Bu sald›r›lar karfl›s›nda sessiz kal›nmayaca¤› vurguland›. Eyleme yaklafl›k 50 kifli kat›ld›.
Ekim Gençli¤i/Dokuz Eylül Üniversitesi
YTÜ’de boykot devam ediyor!
Paral› e¤itime ve bask›lara geçit yok! Yemekhane Zamm›na Karfl› Ç›kan Ö¤renciler Soruflturulamaz! YTÜ’de devam eden yemekhane çal›flmas›, Y›ld›z yönetimi taraf›ndan büyük rahats›zl›kla takip ediliyor. Ö¤rencilerin haklar›na sahip ç›kmas›ndan, bir araya gelmesinden korkan yönetim, bu rahats›zl›¤› boykot sürecinden bafllayarak bugüne kadar göstermifl oldu¤u davran›fllarla kan›tlad›. ‹lk uyar› boykotu zaman› afifllerimize, pankartlar›m›za sald›ran, boykot sonras›nda önümüze koydu¤umuz etkinlik program› çerçevesinde gerçeklefltirece¤imiz panelleri “izinsiz” oldu¤u gerekçesiyle engelleyen, ö¤rencileri soruflturmalarla aç›ktan tehdit eden yönetim, anti-demokratik uygulamalar›na bir yenisini daha ekledi. Yemekhane çal›flmas›na kat›lan ö¤rencilere soruflturma açarak kendi misyonlar›n›, kendilerine yarafl›r flekilde sürdürdüklerini gösterdiler. Ama biz bu sald›r›lar› yan›ts›z b›rakmayaca¤›z. Dilekçelerimizi teslim etti¤imizde “alt› ayl›k cezayla” tehdit edilen arkadafllar›m›z zaten gereken yan›t› vermiflti: süresiz boykot! Bask› koflullar› ne kadar artarsa arts›n bizler geri ad›m atmayaca¤›z. Gerçeklefltirdi¤imiz bas›n aç›klamas› ile bask›lar teflhir edilerek “Yemekhane zamm›na karfl› ç›kan ö¤renciler soruflturulamaz!” ve “Yemekhane zamm›na karfl› boykottay›z!” yaz›l› ozalitlerimizle okulun içinden yürüyerek ana girifl kap›s› önüne ç›k›ld› ve burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. 30 kiflilik kat›l›mla gerçekleflen bas›n aç›klamas› oldukça coflkuluydu. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan aç›k toplant› al›nd›. Toplant›ya Davutpafla Kampüs’ünden ö¤renciler de kat›ld›. Toplant›da çal›flmaya dair planlamalar yap›ld›. Ö¤rencilerin iradesi görmezden gelinemez. Bizler çal›flmam›z›n verdi¤i güçle beraber yolumuza devam ediyoruz. Soruflturmalar, cezalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!
Boykot bask›lara karfl›n baflar› ile devam ediyor! 4 Aral›k günü bafllatt›¤›m›z ve yemekhane zamm› geri çekilene kadar devam edece¤ini söyledi¤imiz yemekhane boykotu ö¤rencilerin kat›l›m› ve deste¤i ile devam ediyor. Ö¤rencilerin büyük ço¤unlu¤u yemekhaneden yemek yemeyerek boykotu desteklediklerini gösteriyorlar. ‹çeriye yemek sokmakta her türlü zorlu¤u ç›karan YTÜ yönetimi ise boykotu provoke etmek için elinden gelen her fleyi yap›yor. Afifllerimize, pankartlar›m›za sald›ran yönetim, bugün de ö¤rencilere sundu¤umuz alternatif yeme¤i içeriye sokmamak, boykotu baltalamak için u¤raflt›. Yeme¤i içeriye sokmam›z› engellemek için okulun her taraf› Tepe Güvenlik’in elemanlar›yla çevrilmiflti. Okula giren arabalar bagajlar›na
kadar aran›yordu. Bizler de yönetimin bu tavr›n› teflhir etmek için bas›n› ça¤›rd›k. Gelen bas›nla beraber tekrar yeme¤i içeri sokmay› denedik. Tahmin etti¤imiz gibi içeri almad›lar. Böylece hem bas›n›n hem de okuldaki ö¤rencilerin üniversitelerdeki anti-demokratik ve bask›c› uygulamalar› daha net görmeleri sa¤lanm›fl oldu. Bu s›rada ö¤rencilerin foto¤raf›n› çekerek görüntü alan Tepe Güvenlik’in ve sivil polislerin kime hizmet etti¤ini, ö¤renciler d›flar›da b›rak›l›rken, onlar›n ellerini kollar›n› sallayarak içeride gezdiklerini teflhir eden konuflmalar yapt›k. Yapt›¤›m›z teflhir konuflmalar›na civardaki ö¤rencilerin büyük bir k›sm› da alk›fllar›yla destek verdiler. Tabii bu s›rada görüntü almak isteyen bas›n emekçileri de okula sokulmad› ve konuflma talepleri yan›ts›z kald›. Gerçeklefltirdikleri uygulama için hiçbir mant›kl› gerekçe bulamayan “güvenlikten” sorumlu personeller, rektörlükten aç›klama getireceklerini söylemelerine ra¤men, getir(e)mediler. Alternatif yeme¤i okul önünde da¤›tmaya bafllad›k. Ö¤renciler, okul giriflinde ald›klar› yemeklerle boykota destek verdiklerini bir kez daha göstermifl oldular. Rektörlük çeflitli eylem ve etkinlikleri bahane göstererek yaklafl›k 30 kifliye soruflturma açt›. Soruflturma aç›lanlar›n aras›nda okul yönetimi taraf›ndan YÖK’ten ç›kar›lm›fl, bu ö¤retim y›l›nda ö¤renim görmeyen arkadafllar›m›z›n da olmas› soruflturmalar›n keyfili¤ini bir kez daha gözler önüne serdi. Ortaya ç›kacak etkinin, politik atmosferin önünü almaya çal›flan yönetim yine de bunu baflaramad›. Sonuç olarak boykot tüm engellemelere ra¤men devam ediyor.
Ekim Gençli¤i/YTÜ
13
YTÜ ö¤rencileri mücadelelerini sürdürmekte kararl›! 14
Mücadele ederek kazanaca¤›z!
Bahar yar›y›l›nda aç›lan soruflturmalar›n sonuçlanmas› ile yeni döneme cezalarla giren çal›flmam›z, güçlerimizin büyük oranda üniversite d›fl›na at›lmas› ile asli alan› olan üniversiteden kopar›lmaya çal›fl›lm›flt›. Tüm yerellerde benzer sorunlar›n yaflanmas›, soruflturulan ve ceza alan ö¤renciler taraf›ndan dönem bafl›nda bafllat›lan merkezi bir çal›flma ile karfl›lanm›fl, YTÜ çal›flmam›z da bu merkezi çal›flmay› di¤er üniversitelerle koordineli bir flekilde yürütmüfltür. Soruflturma karfl›t› mücadele yöntemimiz, tüm de¤erlendirmelerimizde özellikle vurgulad›¤›m›z gibi, yerelin güncel sorunlar›ndan kopar›lmamas› gereklili¤i ile ele al›nm›fl, bu konuda kendi özgünlü¤üyle di¤er yerellere de örnek oluflturabilecek sonuçlar elde etmifltir.
Yemekhane zamm›na karfl› Y›ld›ztepki Dönem bafl›nda yemekhane ücretlerine yap›lan zam ile 2 YTL olan yemek ücretleri, 2.5 YTL’ye ç›kar›lm›fl ve akbil uygulamas› ile elektronik sisteme geçilerek ikinci kez akbil bas›m› 3.75 YTL olarak ücretlendirilmifltir. Yap›lan %25 zamma karfl› toplant›lar düzenlenmifl, ço¤unlu¤u ba¤›ms›z insanlardan oluflan bileflenler, yemekhane zamm›na karfl› Y›ld›z’›n tepkisini ortaya koymufllard›r. Çal›flmam›z bafl›ndan sonuna bu tepkinin parças› ve örgütleyicisi olmufl, bu sayede de güçlerimizin büyük bir k›sm› d›flar›da iken üniversite içine müdahale yollar›m›z aç›lm›flt›r. Yemekhane çal›flmas›n›n içeri-d›flar› birlikte kurgulanarak bütünlük içinde yürütülmesi, üniversite d›fl›nda tutulmak istenen bizlerin üniversite ö¤rencileri ile üniversitenin sorunlar›na karfl› beraber hareket etmemizi sa¤lam›flt›r.
Bafllang›çta yemekhane s›n›r›nda yap›lan tart›flmalar ve kendi politik hamlelerinden habersiz, siyaseti d›flar›da b›rakma çabalar›; çal›flma bileflenlerinin süreç içinde kendi apolilik tutumlar›n›n fark›na varmalar› ile de¤iflmifltir. Bizim aç›m›zdan bundan sonra yap›lmas› gereken, bu çal›flmay› yerelin sorunlar›na sahip ç›kan örgütlü bir kimli¤e oturtmak olacakt›r. Yap›lan 3 günlük uyar› boykotunun %95’in üzerinde kat›l›mla sonuçlanmas› ve bu süre içinde toplanan 2100 imza, kendine YTÜ’nün tepkisini ortaya koyma vasf›n› biçen Y›ld›ztepki’nin Y›ld›z ö¤rencileri ile birlikte hareket etti¤ini göstermifltir. Tüm bu uyar› boykotu sürecinde yönetimin sald›rgan tavr› da Y›ld›ztepki’yi, çal›flma bafl›nda çizdi¤i uzlaflmac› kimlikten uzaklaflt›rm›flt›r. Toplanan 2100 imza teslim edilirken de yönetim ayn› sald›rgan tutumu sürdürmüfl, çal›flmay› yürüten unsurlar› aç›ktan soruflturma ve cezalarla tehdit etmifltir. Bu yaflananlar, tüm de¤erlendirmelerimizde vurgulad›¤›m›z noktay›, soruflturmalar ile yerel gündemler aras›ndaki organik ba¤›n kurulabilmesinin büyük önemini a盤a ç›karm›flt›r. Ö¤renciler soruflturmalar›n neye hizmet etti¤ini birebir yaflayarak görmüfltür. Boykot sonras› yap›lmak istenen “üniversite kimindir?” konulu panelin güvenliklerce engelenmesi, ayn› flekilde güvenlik önlemlerinin de amaçlar›n›n sorgulanmas›na vesile olmufltur. Burada yap›lmak istenen panel ile ilgili belirtilmesi gereken di¤er bir konu, çal›flman›n geldi¤i yer ve ö¤rencilerin yemekhane sorunundan üniversiteyi ve e¤itimin ticarileflmesini sorgular düzeye gelmifl olmalar›d›r. Genifl kat›l›ml› bir forum sonucunda önüne süresiz boykot karar› alan Y›ld›ztepki çal›flmas› geniflleyerek devam ederken, yönetimin yeni soruflturmalarla boykotu örgütleyen herkesi hedef almas›, 3 günlük uyar› boyunca aktif olan ö¤rencilerin, yeni bafllayan boykotta daha geri durmas›na sebep olmufltur. Fakat çal›flman›n ›srarl› bir flekilde sürdürülmesi, boykot boyunca yönetim taraf›ndan gösterilen engelleme çal›flmalar› ve bunun getirdi¤i tepki, geri duran unsurlar› da tekrardan s›n›rl› da olsa faaliyete yönlendirmifltir. Boykot süreç içerisinde sönümlenebilecek bir kurgu oldu¤undan, yap›lmas› gereken, bu çal›flmay› yereldeki di¤er sorunlar›nda tart›fl›ld›¤› bir örgütlenme biçimine sokmak olacakt›r. Bu zamana kadar temele konulan boykotun yerini örgüt almal›, yemekhane sorunuyla bafllan›lan çal›flma kendi sorunlar›na sahip ç›kan bir birlikteli¤e dönüfltürülmelidir. Bunu yaparken önemli olan çal›flmay› gündemlere bo¤mak de¤il, gündemlerin birbiri ile ba¤lar› güçlü bir flekilde kuruldu¤u ölçüde çal›flma yerellefltirmek olacakt›r.
Ekim Gençli¤i/YTÜ
ÇÜ’de soruflturma terörü devam ediyor!
Bask›lar›n›z bizi y›ld›ramayacak!
15
Çukurova Üniversitesi’nde soruflturma sald›r›s› devam ediyor. En son resmi aç›l›fl› ve yemekhane zamlar›n› protesto eden Ekim Gençli¤i’nden bir arkadafl›m›za soruflturma aç›lm›flt›. fiimdi ise, yemekhane boykotu s›ras›nda polisin azg›nca sald›r›s›na maruz kalan ve yaka-paça gözalt›na al›nan arkadafllar›m›za soruflturmalar aç›lm›fl durumda. Soruflturma terörüne maruz kalan arkadafllar›m›z 10 Kas›m günü ifade vermek için ça¤r›ld›lar. Yemekhane zamlar›na karfl› üniversitemizde anlaml› bir tepki örgütlendi, 2 bini aflk›n dilekçe topland› ve yüzlerce ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemler yap›ld›. Üniversite yemekhanesinin kâr etme mant›¤›yla iflletilemeyece¤i ve bu zamlar›n e¤itimin ticarileflmesi sürecinin bir parças› oldu¤u anlat›ld›. Zamlar›n geri çekilmesi, sa¤l›kl› ve kaliteli yemek ç›kar›lmas› gündemlefltirildi. Çukurova Üniversitesi’nde yemekhane zamlar›na karfl› Bafllat›lan sürecin bir parças› olarak, bir günlük uyar› boykotu bafllat›lan referandum 29 Kas›m günü sonuçland›. Rektörlük gerçeklefltirilecekti. Ancak boykot haz›rl›klar› yap›l›rken, referandum sand›klar›m›z› çalarak oluflturdu¤umuz politik süreci durduraca¤›n› düflündü. Ancak her zamanki gibi alternatif yemek stantlar›na çevik kuvvet sald›r›s› gerçekleflti ve yan›ld›lar. Çal›nan sand›klara tak›lmadan referandum 21 arkadafl›m›z gözalt›na al›nd›. En do¤al ve demokratik tepki çal›flmam›z› sürdürdük. ortaya konmas›na bile tahammül edemeyen rektörlük, üniversite Referandum sonuçlar›n› aç›klayaca¤›m›z günün sabah› ö¤rencilerini üniversitenin içerisinden gözalt›na ald›rd›¤› gibi, okulun çeflitli yerlerinde referanduma ça¤r› bildirileri da¤›tt›k. flimdi de bu arkadafllar›m›za soruflturma açt›. Soruflturma Saat 12:00 gibi R1 Kantini’nin önünde toplanarak “Zamlar geri gerekçesi; “Yemekhane zamlar› geri çekilsin!” diye eylem çekilsin!” yaz›l› pankart›m›zla yürüyüfle geçtik. Sloganlarla yapmak, yemekhane önünde aç›lan masalara sandviçler geldi¤imiz yemekhane önünde yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›yla referandumun sonuçlar›n› aç›klad›k ve Mersin Üniversitesi’nde koyarak ö¤rencilere, “biz bugün yemek yemiyoruz, buyurun bizim yemeklerimizden yiyin” demek. yaflanan faflist sald›r›y› teflhir eden bir konuflma yapt›k. Bas›n aç›klamas›nda üniversitelerimizin ticarethaneye Üniversitelerde ö¤rencileri y›ld›rmak ve sindirmek için çevrilmek istendi¤ini ve yemekhane zamlar›n›n da buna soruflturma terörü son dönemlerde yayg›nlaflm›fl durumda. hizmet etti¤ini, üniversitelerde en ufak hak talebine dahi Sudan sebeplerle soruflturmalar aç›l›yor ve ö¤renciler tahammül edilmedi¤ini, zamlara karfl› tepkimizi okullar›ndan at›l›yor. Ama bask›lar bizleri y›ld›ramayacak. sürdürece¤imizi dile getirdik. Bas›n aç›klamam›zla birlikte Çukurova Üniversitesi’nde soruflturma sald›r›s›na karfl›, politik referandumumuz da sona erdi. Eylemde “Yemekhane zamlar› çal›flmam›z› daha da yo¤unlaflt›rarak cevap verece¤iz. geri çekilsin!”, “Müflteri de¤il ö¤renciyiz!”, “Soruflturmalar, Sald›r›lara karfl› yine tepkimizi ortaya koyacak ve sald›r›lar› gözalt›lar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “Tüccar rektör püskürtece¤iz. istemiyoruz!” sloganlar› at›ld›.
ÇÜ'de referandum sonuçland›
Adana Ekim Gençli¤i
Çukurova Üniversitesi/Ekim Gençli¤i
Eskiflehir’de 9 Kas›m günü Adalar Migros önünde, 2 Kas›m günü TMfi polis taraf›ndan 6 arkadafl›m›z›n dövülerek gözalt›na almas›n›, 7 Kas›m günü KTÜ ve Ankara’da gerçeklefltirilen YÖK karfl›t› eylemlere polisin sald›r›lar›n› k›nayan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. “Polis-idare iflbirli¤ine son!” pankart›n›n ve sald›r›lar› k›nayan dövizlerin aç›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda olay›n nas›l geliflti¤i anlat›ld›. Polisin bizleri gözalt›na alma gerekçesini o gün üniversitede bulunan Semra Sezer’e sald›r› giriflimini engellemek olarak gösterdi¤i, bunun yalan oldu¤u, as›l amac›n ertesi gün yap›lacak YÖK karfl›t› eylemi engellemek oldu¤u vurguland›. Bu sald›r›larla devrimci-demokrat ö¤renciler ve tüm iflçi-emekçiler üzerinde TMY ile birlikte devlet terörünün h›z kazanarak artt›¤› dile getirildi. Ekim Gençli¤i, DPG, SGD, Gençlik Derne¤i, Mücadele Birli¤i’nin örgütledi¤i eyleme ESP ve ‹HD de kat›larak destek verdi. 20 kiflinin kat›ld›¤› aç›klamada “Katil polis üniversiteden defol!”, “YÖK, polis, medya; bu abluka da¤›t›lacak!”, “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “F tipi üniversite istemiyoruz!”, “Sermaye defol üniversiteler bizimdir!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!” sloganlar› at›ld›.
Eskiflfleehir: “Polis-idare iflflb birli¤ine son!”
Eskiflehir Ekim Gençli¤i
Ege Üniversitesi:
Paras›z E¤itim, Paras›z Sa¤l›k ‹stiyoruz! 16
Mediko Kapat›lamaz! ö¤rencilerde ve toplumda ilk elden bir bilinç yarat›lmas› gerekti¤i ve bu bilinçle insanlar›n mücadele etmeleri gerekti¤ini belirtti. Panel yap›lan karfl›l›kl› konuflmalar›n ard›ndan “son sözü hep direnenler söyler" cümlesiyle son buldu. Panelde Medikolar’›nda GSS çerçevesinde kapat›laca¤› ve art›k ö¤rencilerin paras›z sa¤l›k hizmeti alamayaca¤› söylenerek ö¤rencilerin pazar günü yap›lacak mitinge kendi sa¤l›k talepleriyle ç›kmas› duyurusu yap›ld›. Ayr›ca panelimize kat›lan medikoda çal›flan sorumlu doktorun; ço¤u ö¤rencinin sa¤l›k kart›yla hizmet ald›¤›n› ve medikolara 2007 Ocak ay›ndan itibaren bütçe verilmemesinden kaynakl› bu ö¤rencilerin hiçbir güvencesinin kalmad›¤›n› aç›klayarak, ö¤rencilerin ne kadar ciddi bir sorunla karfl› karfl›ya olduklar›na dikkat çekmesi ve bizlerle beraber hareket etmesi, ayr›ca önemliydi. Yap›lan miting ça¤r›s›n›n ard›ndan panel sona erdi.
"GSS ve Medikolar›n kapat›lmas›" paneli ‹zmir de "Sa¤l›kta y›k›m› durdural›m!" fliar›yla çal›flmalar›n› sürdüren SES ile beraber üniversite ö¤rencileri olarak Ege Üniversitesi’nde bir panel gerçeklefltirdik. Panelin duyurusu kampüste üç gün boyunca güçlü bir biçimde yap›ld›. "Paras›z e¤itim-paras›z sa¤l›k istiyoruz!/ Mediko kapat›lamaz" fliarl› pankart›m›z› asarak kampüsün üç ayr› yerinde masalar açt›k. Bildirilerle ve broflürlerle kampüsün her alan›na ulaflt›k. Ayr›ca Ege Üniversitesi yurdunda da yap›lan afifller ve oda oda yap›lan konuflmalarla ö¤renciler hem panele hem de pazar günü gerçekleflecek mitingde ö¤renciler pankart›n›n arkas›nda yer almaya ça¤r›ld›. Panel 23 Kas›m günü saat 12.30’da yaklafl›k 100 kiflilik bir kat›l›m ile gerçeklefltirildi. SES’in haz›rlam›fl oldu¤u GSS’yi ve Türkiye’de sa¤l›¤›n içinde oldu¤u durumu anlatan bir sinevizyon gösterimiyle bafllayan panelde ilk olarak SES ‹zmir 3 Nolu fiube Baflkan› Ergün Demir söz ald›. Ergun Demir konuflmas›nda Genel Sa¤l›k Sigortas› yasas› ile birlikte gelen ve gelecek olan haks›z uygulamalardan bahsetti ve Sa¤l›k hizmetinin devletin s›rt›nda bir yük olarak görüldü¤ünü ve art›k bu yükü tafl›mas› için halk›n s›rt›na verilmek istendi¤ini söyledi. Demir konuflmas›n› "Baflka bir sa¤l›k sistemi mümkün, eflit, paras›z, ulafl›labilir sa¤l›k istiyoruz" sözleriyle bitirdi. Demir’in ard›ndan SES üyesi ve ayr›ca Ege Üniversitesi Hastanesi çal›flan› Dr. Fahri Demirci GATS antlaflmas›na dikkat çekerek e¤itim alan›nda oldu¤u gibi sa¤l›k alan›n›n da ticarileflmesinin ayn› mant›¤›n ürünü oldu¤unu ifade etti. GSS yasas›n›n felsefesinin ‘paran kadar sa¤l›k hizmeti’ oldu¤unu söyledi. Gelen sorularla devam eden panelde tüm sald›r›lara karfl› bütünlüklü olarak mücadele etmek gereklili¤i ve bu mücadelenin anti-kapitalist, anti-emperyalist olmas›n›n kaç›n›lmazl›¤› vurguland›. Söz alan bir ö¤renci arkadafl›m›z ise
“Sa¤l›kta y›k›m› durdural›m!” mitingindeydik! ‹zmir’in 26 Kas›m günü gerçeklefltirilen “Sa¤l›kta y›k›m› durdural›m!” mitingine Ege ve Dokuz Eylül Üniversitesi ö¤rencileri olarak kat›larak kendi taleplerimizi hayk›rd›k. Medikolar’›n kapat›lmas› ilk önce Ege Üniversitesi’nde bafllat›lacak. Bu kapsamda sa¤l›k hakk›m›za sahip ç›kmak için Ege Üniversitesi ö¤rencileri olarak ortak bir çal›flma örgütledik. 23 Kas›m günü gerçekleflen “GSS ve medikolar›n kapat›lmas›” panelinin ard›ndan mitinge ça¤r› yapan, toplanma yeri ile saatini bildiren bildirilerimiz Ege Üniversitesi kampusunun her yerine ulaflt›rd›k. 26 Kas›m saat 12.30’da Cumhuriyet Postanesi önünde toplanan yaklafl›k 100 ö¤renci “Üniversite Ö¤rencileri” imzal› “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k/Mediko’ma dokunma!” fliarlar›n›n oldu¤u pankart› aç›larak Gündo¤du Meydan›’na do¤ru yürüyüfle bafllad›k. “YÖK, polis, medya, bu abluka da¤›t›lacak!”, “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k!”, “Savafla de¤il e¤itime/sa¤l›¤a bütçe!”, “Yetkin mühendisli¤e, sözleflmeli ö¤retmenli¤e, stajyer avukatl›¤a, ticarileflen e¤itime, Medikolar’›n kapat›lmas›na HAYIR!”, “YÖK kalkacak, polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleflecek!”, “Sa¤l›k hakt›r sat›lamaz!”, “Sermaye defol, üniversiteler bizimdir!”, “‹flgale de¤il, direnifle destek”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol!”, “Faflizme karfl› omuz omuza!” sloganlar› coflkulu ve gür bir biçimde at›ld›. Miting alan›na girerken alk›fllarla karfl›land›k ve miting boyunca taleplerimizi sloganlar, marfllar ve türkülerle dile getirdik. Türküler eflli¤inde çekilen halay›n ard›ndan eylemimizi bitirdik. Üniversitenin as›l sahipleri olarak ticarileflen e¤itime ve ticarileflen sa¤l›¤a karfl› alanlardayd›k. Çal›flmalar›m›z tüm h›z›yla sürecek.
‹zmir Ekim Gençli¤i
Beytepe’de bir tüccar rektör klasi¤i:
Ö¤renci kantini kapat›ld›! Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde ö¤renciler art›k tüccar zihniyetli rektörün icraatlar›na al›flm›fl bulunmakta. Bununla birlikte rektör de usanmaks›z›n icraatlar›n› sürdürmekte. Çünkü o parças› oldu¤u sermaye düzenine sürekli hizmet aflk› ile tutuflmakta. Rektörümüzün hedefi, t›pk› kendisinin piri olan ‹hsan Do¤ramac›’n›n geçmiflte belirtti¤i gibi, üniversitemizi “daha ileriye” tafl›mak. Bu “daha ileriye” söyleminin okulumuzu bugüne kadar ulaflt›rd›¤› nokta ise gün afl›r› kapat›lan kantinler, aç›lan al›flverifl merkezleri, toplanan paralar, zamlar vb. oldu.
Tekellere daha fazla kâr için ö¤renci kantinleri kapat›l›yor! Rektörlük Beytepe Al›flverifl Merkezi ad›nda büyük bir al›flverifl merkezi açm›fl ve buradaki dükkânlar› bu alandaki tekellere astronomik fiyatlar ve bin bir dalavera ile kiralam›fl bulunmaktad›r. Ne var ki bölümlere oldukça uzak bir mesafedeki böyle bir al›flverifl merkezinin ifllerinin iyi gitmesi gerekiyordu ki al›nan kiralar›n karfl›l›¤› verilebilsin. Bu sebeple rektörlük bölümlerdeki ve bölüm aralar›ndaki tüm kantinlerin kapat›laca¤›n› aç›klad›. Bu süreç tek bafl›na iktisadi düzeyde iflleyen bir süreç de de¤ildir. Çünkü dönülüp bak›ld›¤›nda bölümlerdeki kantinlerden de rektörlük son derece anlaml› gelirler elde edebilmektedir. Bu sald›r›n›n kültürel ve siyasal boyutlar› vard›r. Kantinlerin kapat›lmas› ile ö¤rencilerin yaflam alanlar›na do¤rudan müdahale edilmektedir. Bu yaflam alanlar› içerisindeki tüm sosyalleflme olanaklar› ortadan kald›r›lmaktad›r. Üniversite; çay, yemek ve dinlenmek gibi ihtiyaçlar konusunda düzen kültürünün her yönü ile egemenli¤i alt›nda bulunan büyük al›flverifl merkezlerine mahkûm edilmektedir. Hacettepe Rektörlü¤ü gençli¤e yönelik sald›r›larda meselenin siyasal ve sosyal boyutlar›n› efl güdümlü olarak de¤erlendirmek noktas›nda deneyimlidir. Beytepe’deki gençlik hareketinin bugün süren sald›r› sürecinde ald›¤› ilk ve en güçlü darbelerden birisi yurtlar olmufltur. Rektörlük bu sald›r› sürecinin bafllar›nda, yurtlardaki sosyal ve siyasal atmosferi da¤›t›p, yurtlardaki ö¤rencileri atomize etmeyi, siyasi unsurlar› tasfiye etmeyi kendisine ilk ad›m olarak tan›mlam›flt›. Bu süreç yaklafl›k olarak 5 y›l önce yafland› ve sonland›. Bugün benzer bir bütünsel bak›fl kantinler üzerinden ifllemektedir. Kantinler daha fazla kâr için kapat›lmaktad›r. Kantinler daha fazla ticarileflen, çehresi de¤ifltirilmeye çal›fl›lan Beytepe için kapat›lmaktad›r. Kantinler, ö¤renciler aras›ndaki en ufak sosyalleflme imkânlar›n› da¤›tmak için kapat›lmaktad›r. Kantinler bofl vakitlerini iskambil oynay›p, kariyer kulüpleri peflinde koflan ö¤renci kuflaklar› yaratabilmek için kapat›lmaktad›r. Bunlar›n d›fl›nda rektörlü¤ün ortaya att›¤› hijyen, güvenlik v.b. demogojik ve içi bofl argümanlar› tart›flma gere¤i görmüyoruz. Bu sald›r› sürecinin içeri¤ini kavramak onun boyutu ve örülmesi gereken tepkinin ihtiyaçlar›n› kavramak noktas›nda da elzemdir.
Mevcut hareketin çal›flmadaki zorlanma noktalar› Bu konudaki çal›flma kitlelere yönelen güçlü bir faaliyet olarak örülmenin yan›s›ra bu yönelimin sonucu olarak birleflik ve kitlesel bir çal›flma formuna da oturmal›d›r. Bu konuda ilk elden hareketin karfl›s›na ç›kan sorun, sald›r›n›n boyutunu ve aciliyetini gözetemeyen çevrelerin bütün sorumluluklar› bir kenara iterek süreci kendi dar ç›karlar› ve beklentileri üzerinden kurgulama ›srarlar› olabilmektedir. Oysaki bugün yaflanan süreç dar anlam› ile flu ya da bu yap›y› de¤il, toplam›nda Beytepe’deki gençlik hareketini hedefleyen bir niteli¤e sahiptir. Y›llar önce yurtlarda oldu¤u gibi bu alanda kazan›lacak mevziler tüm bir harekete kazand›racak, kaybedilen her mevzi tüm bir harekete kaybettirecektir. Ne var ki böylesi yaklafl›mlar karfl›s›nda sald›r›n›n boyutunu tart›flmak, bunun do¤urdu¤u ihtiyaçlar noktas›nda ortaklaflmay› zorlamak fakat bunlar›n gerçekleflmedi¤i koflullarda böylesi yaklafl›mlar› h›zla süreçte tecrit etmek d›fl›nda yap›labilecek bir fley yoktur. Bununla birlikte çal›flman›n yaflad›¤› ve yeniden yaflamas› muhtemel s›k›nt›lardan birisi de mevcut politik öznelerin Beytepe’de yaflad›klar› zay›flamad›r. Burada tart›flt›¤›m›z nicel boyutlar› ile bir zay›flama de¤il mevcut niceli¤in harekete geçme, harekete geçti¤i koflullarda kendi d›fl›ndaki kitle ile ba¤ kurabilme noktas›nda yaflad›¤› zay›flamad›r. Ne var ki Beytepe’de dönem bafl›ndan bu yana yap›lan tart›flmalar bu zay›fl›k alanlar›n›n ortak bir flekilde tespit edilebildi¤inin verilerini de sunmaktad›r. Bugün sald›r›lar›n hat safhaya vard›¤› bir süreçte (soruflturmalar, al›nan paralar vb. ile birlikte de¤erlendirildi¤inde) olas› tüm zay›fl›k alanlar›n›n üzerine ›srarla gidilmeli ve bu alanlardaki eksiklikler kapat›lmaya çal›fl›lmal›d›r. Bu bir yerde böylesi uzun say›lacak bir de¤erlendirme yapmam›z›n sebebini de aç›klamaktad›r.
Okulumuzu tüccarlara b›rakmayaca¤›z! Bugün meydan okuyoruz. Çi¤dem’i kapatt›lar ama biz Y›ld›z Amfi’deyiz. Soruflturmalarla okuldan uzaklaflt›r›ld›k, at›ld›k fakat biz yine buraday›z. Okulun dört bir yan›nda ÖGB’lerle, kameralarla güvenlik terörü yarat›l›yor fakat biz siyasetimizi s›n›flara, koridorlara tafl›maya devam ediyoruz. Onlar, “Okullarda siyaseti bitirece¤iz!” diyorlar; biz “Gelece¤imizi istiyoruz, alaca¤›z!” diyoruz. Beytepe’de gençli¤in yaflam›n›n tüm alanlar›nda karfl›s›na ç›kan ticarilefltirme sald›r›lar›na karfl› birlikte mücadeleyi yükseltiyoruz. Çal›flmaya bafllarken “Çi¤dem kapand›, Y›ld›z Amfi’deyiz” diyorduk. Bugün Y›ld›z Amfi’de, haz›rl›kta, Edebiyat’ta ve rektörlü¤ün kap›s›nda eylemdeyiz. Bir bütünsellik içerisinde süren çal›flma kendi sonuçlar›n› oluflturmakta, çal›flman›n ifl bölümü kendi örgütlülü¤ünü ilkel düzeyde de olsa yaratmaktad›r. Görülmektedir ki, sermaye bize bir gelecek verememektedir. Sermaye okullar›m›z› tüm olanaklar› ile birlikte ticarethanelefltirmekte, yaflam›m›z›n tüm alanlar›n› gasp etmektedir. Öyleyse: “Gelece¤imizi ve özgürlü¤ümüzü istiyoruz, alaca¤›z!”
Ekim Gençli¤i/Beytepe
17
18
Beytepe ö¤rencileri ticarilefltirme sald›r›s›na karfl› eylemde Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde kantinlerin kapat›lmas›na karfl› çal›flmalar devam ediyor. Bu y›l Çi¤dem Kantini’nin de kapat›lmas› üzerine karfl› gösterilen tepki daha planl› ve sistematik bir çal›flmaya konu edildi. Geçen y›lki çal›flman›n zay›f kalan yönleri üzerine bir tart›flma yürütüldü ve belli sonuçlar ç›kar›ld›. Bugün çal›flman›n geldi¤i aflama, ç›kar›lan sonuçlar›n ve ortaya konulan hatt›n do¤rulu¤unu gösteriyor. Y›ld›z Amfi’de aç›lan kantin yo¤un bir ilgi görüyor. Her gün onlarca ö¤renci kantine gelerek çal›flma üzerine yap›lan tart›flmalara kat›l›yor ve pratik ifllere katk› sunuyor. Çal›flma birçok s›n›fta, derste ve ortamda tart›fl›l›yor. ‹mza metnine birçok s›n›ftan topluca imza al›n›yor. Sadece haz›rl›k binas›ndan iki günde 300’e yak›n imza topland›. Bu güçlü ön haz›rl›k çal›flmas›n›n ard›ndan ilk yürüyüfl 6 Aral›k günü Edebiyat Fakültesi önünden gerçeklefltirildi. “Kantinimizi istiyoruz!”, “Tüccar rektör istemiyoruz!”, “Müflteri de¤il ö¤renciyiz!” fliarlar›n›n yaz›l› oldu¤u dövizler aç›ld›. Edebiyat Fakültesi önünde saat 12:00’de toplanan yaklafl›k 200 ö¤renci yürüyüfle geçti. Eylem coflkulu geçti ve yürüyüfl boyunca ö¤rencilere eyleme kat›lma ça¤r›s› yap›ld›. Ça¤r› üzerine eyleme kat›lanlarla birlikte kitlenin say›s› 300’e ulaflt›. Beytepe’de uzun bir dönemin ard›ndan böylesi bir eylemin gerçekleflmesi coflkuyu art›rd›. Yürüyüflte okuldaki ticarileflmeyi teflhir eden ve okulu sahiplenen slogonlar at›ld›. Yürüyüflün ard›ndan rektörlük önüne gelindi. Rektörle görüflmek için giden heyet beklenirken türkü ve marfllar söylendi, çeflitli konuflmalar yap›ld› ve sloganlar hayk›r›ld›. Rektörle görüflmeye giden heyetle birlikte rektörlük genel sekreteri de geldi. Kantinlerin kapat›lmas›n›n hukuki sorumlusu
ODTÜ’de fl t u r m a s a l d › r › s › n a k a r fl› fl › s o r u flt fl › m a D o k u n m a ! ” “ A r k a d a fl› kampanyas› Tüm üniversitelerde oldu¤u gibi ODTÜ’de de soruflturma sald›r›s› devam ediyor. Geçen sene okul kapand›ktan sonra mimarl›k amfisinde düzenlenen bir sempozyuma Do¤u Perinçek ça¤r›lm›flt›. “Kemalist Devrimin Düflünsel Kaynaklar›” ad›n› tafl›yan sempozyuma kat›larak, Do¤u Perinçek ile Kemalizmi bugünün koflullar›nda savunman›n nas›l bir karfl›l›¤› oldu¤unu tart›flmak isteyen ö¤rencilere Perinçek’in
da olan bu flah›s, tutars›z ve genel geçer bir tak›m aç›klamalar yapt›. Kitle yap›lan aç›klamalara s›k s›k müdahale etti. Bu müdahalelerin ard›ndan konuflma sona erdi. Bizler de son sözümüzü söyledik. Kantinler bizim öngördü¤ümüz koflullarda aç›lana dek çal›flmam›za devam edece¤imizi aç›klad›k. Rektörlük genel sekreteri ile yapt›¤›m›z görüflmenin ard›ndan bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltirdik. Yap›lan aç›klamada yar›n Beytepe Al›flverifl Merkezi’nin boykot edilmesi ve gelecek hafta ise, rektörlü¤ün önüne tekrar daha güçlü bir flekilde gelinmesi yönünde ça¤r› yap›ld›. Beytepe’de gerçeklefltirilen bu eylemle birlikte ›srarl› çal›flman›n, planl› hareket etmenin yaratt›¤› anlaml› sonuçlar ortaya ç›kt›.
Ekim Gençli¤i/Beytepe korumalar› ve Öncü Gençlik üyeleri taraf›ndan sald›r›lm›flt›. Bu sald›r› s›ras›nda birçok arkadafl›m›z yaralanm›flt›. E¤itim döneminin aç›lmas›yla birlikte 30 ö¤renci ve 2 asistan arkadafl›m›z hakk›nda ODTÜ Rektörlü¤ü taraf›ndan soruflturma aç›ld›. Soruflturmalara karfl› ortak bir tutum almak, neler yap›labilece¤ini konuflmak için bayram öncesinde bir toplant› yapt›k. Toplant›ya 50 kifli kat›ld›. Bayram›n hemen arkas›ndan “Arkadafl›ma Dokunma!” bafll›¤› alt›nda bir kampanya bafllat›ld›. Kampanya çerçevesinde afifller as›ld›, bildiriler da¤›t›ld›. 6 Kas›m günü düzenlenen yürüyüflün ard›ndan Rektörlük önünde bir oturma eylemi gerçeklefltirildi. Eyleme yaklafl›k 250 ö¤renci kat›ld›. Eylem günü için savunmalar›n verilece¤i ilk gün seçildi. Haz›rl›k binas›ndan Rektörlü¤e kadar bütün kantinler dolafl›larak, at›lan sloganlarla, ajitasyon konuflmalar›yla 1 saatten fazla
ODTÜ’de soruflturma terörü:
Bask›lar bizi y›ld›ramaz! Geçen dönem Do¤u Perinçek’in kat›ld›¤› sempozyumda ç›kan olaylardan kaynakl› aç›lan soruflturmalar sonras› ODTÜ’de ortak ve güçlü bir çal›flma yap›lm›flt›. Perinçek protestosu s›ras›nda sald›r›ya u¤rayan ö¤renciler sonras›nda soruflturma terörüne maruz kald›lar. Bu sald›r› ODTÜ’de bütünlüklü bir flekilde yürüyen sald›r› sürecinin bir parças›yd›. Yan›s›ra ODTÜ Rektörlü¤ü, bu y›l ilk kez haz›rl›k s›n›f›nda yeterlilik s›nav›ndan para almaya bafllad›. Okulu parça parça sat›p kiralamaya çal›flan zihniyet üniversitede muhalefet odaklar›n› bast›rmak, sindirmek ve mümkün oldu¤unca da¤›tmak için çaba gösteriyor. Soruflturmalar aç›kland›ktan sonra ODTÜ’de konuyla ilgili uzun tart›flmalar gerçeklefltirdik. Soruflturma karfl›t› çal›flmay› “soruflturma aç›lan arkadafllar›m›z›n can› yanmas›n” çerçevesinde gerekçelendiren apolitik yaklafl›mlar üzerine tart›flt›k. Gün geçtikçe iflçi ve emekçi çocuklar›n›n ulaflamad›¤› ODTÜ’de, paray› bast›ran diploma sahibi olabiliyor. Toplant›larda sermayenin sald›r›lar› toplam›nda yan›tlanamad›¤› sürece daha fazla “can yanaca¤›”n›, dahas› ortada üzerine tart›fl›labilecek bir ODTÜ örne¤i kalmayaca¤›n› vurgulad›k. Okulun 50. y›l›nda 10 y›ll›k stratejik plan›n› aç›klayan rektörlü¤ün de bu konuda daha fazla somut ad›mlar atmaya bafllad›¤›n›, muhalefetin tasfiye edilerek ODTÜ’nün tamamen ticarileflmifl bir iflletme haline getirilmeye çal›fl›ld›¤›n› ifade ettik. Bugün yap›lmas› gereken, bu kapsaml› sald›r›ya karfl› mücadeleyi genifl kitleleri hedefleyen bir tarzda örgütlemek olmal›d›r. Soruflturma gündeminin bu yönüyle bir zay›fl›¤› oldu¤u, halihaz›rda ileri unsurlar› hareket geçirdi¤i ortadad›r. Böylesi bir çal›flma yöntemi ve bu s›n›rlar içerisindeki hedefler kendi içerisinde bir kolayc›l›¤› da ifade etmektedir. Bugün politize olmufl ileri gençlik kesiminden ayr› duran gençlik kesimlerine ulafl›lmal›d›r. Bu kesimlerin bir parças› olacaklar› bir çal›flma yarat›lmal›d›r. Geçti¤imiz haftalardan bu yana okulda farkl› kifli ve gençlik gruplar› ile bu çerçevede tart›flmalar gerçeklefltirdik. Hareketin kimi ileri politik unsurlar› bugün hareketin yaflad›¤› bu t›kan›kl›¤›n ve ihtiyaçlar›n›n fark›nda. ODTÜ’de soruflturma sald›r›s› üzerinden yürütülen tart›flmalar ve çal›flma bu konuda s›n›rl› da olsa bir dizi olana¤› ortaya ç›karm›fl durumda. Bayram tatili öncesinden planlanan ve bir hafta süren çal›flmada Rektörlü¤ün sald›r›lar› ciddi bir çal›flmaya konu edildi. Yayg›n olarak süren teflhir faaliyeti ile, soruflturmaya u¤rayanlar›n okulda yürütülen ticarilefltirmeye, emperyalist iflgal ve uflakl›¤a karfl› mücadele eden ve halklar›n kardeflli¤ini savunan kifliler oldu¤u vurguland›. Okula iliflkin gündemler öne ç›kar›lmaya çal›fl›ld›. Gelinen yerde okulda güncel bir sorun üzerinden belli bir duyarl›l›k yarat›lm›fl, kamuoyu oluflturulmufl bulunuyor. Bu yayg›n faaliyetin sonuçlar› flimdilik s›n›rl› bir çerçevededir. Ancak ›srarl›, planl› ve hedefli bir çal›flma ile karfl›l›¤›n› üretecektir. 50. y›l›n› soruflturma sald›r›s› ile karfl›layan ODTÜ’de ö¤renci gençli¤in yükseltece¤i fliar, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “YÖK, jandarma, soruflturma, bu abluka da¤›t›lacak!” olacakt›r.
Ekim Gençli¤i/ODTÜ
süren yürüyüfl çok etkili oldu. “Soruflturmalara Son! Arkadafl›ma Dokunma” fliar›n›n yaz›l› oldu¤u pankart ve üzerinde “Arkadafl›ma Dokunma!” ve “Soruflturmalar›n mimar› YÖK’e HAYIR!” yaz›l› dövizlerle coflkulu bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Böylelikle soruflturmaya u¤rayan arkadafllar›m›z›n yaln›z olmad›¤› ve soruflturma terörüyle bast›r›lmak istenen muhalefetin, y›ld›r›lmak istenen ö¤rencilerin mücadeleye devam edece¤i gösterildi. Yan›s›ra bildiri da¤›tt›¤› için bir arkadafl›m›z ve Sinop’ta gerçeklefltirilen Nükleer karfl›t› kampa kat›ld›¤› için birçok arkadafl›m›z hakk›nda aç›lan soruflturmalar var. Kampanya çerçevesinde bu soruflturmalar da ifllenerek sald›r›n›n kapsam› gözler önüne serildi. Bu kampanya çerçevesinde bir de imza kampanyas› bafllat›ld›. Ancak ne yaz›k ki kampanya ilk günkü etkisini kaybetmifl durumda. Kampanya üzerinde ortaklafl›lmas›na ra¤men birçok siyasetin çal›flmalara kat›lmamas›, s›n›rl› güçler üzerinden çal›flman›n yürümesi bunda en büyük
etken. ‹çinde yer alan baz› gruplar›n ortak ifl yapma konusunda gösterdi¤i olumsuz tav›r kabullenilemeyecek bir tutum. Öte yandan okulda yürütülen kampanyan›n okul d›fl›na tafl›nmas›na karfl› da belirgin bir zaafl› tutum var. Örne¤in 6 Kas›m günü ODTÜ’de çok iyi bir eylem gerçeklefltirilmesine ra¤men, bu gücü 7 Kas›m günü gerçeklefltirilen YÖK eylemine tafl›ma iradesi gösterilemedi. Bizim bu yönlü çaba ve ›srar›m›za ra¤men 7 Kas›m eylemine kat›lma karar› 6 Kas›m akflam›na b›rak›larak bir yan›yla eylem baltalanm›fl oldu. Soruflturma gündemli çal›flma h›zla hedefli, kararl› ve iradeli bir çal›flmaya dönüfltürülmelidir. Bu kampanya çerçevesinde bizim tavr›m›z bu olacakt›r.
ODTÜ’den Ekim Gençli¤i okurlar›
19
20
Anti-emperyalistler yarg›lanamaz! Ankara: Tutsak anti-emperyalistlere kart atma eylemi
‹stanbul: “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!”
Emperyalizme ve Siyonizme Karfl› Ankara Platformu, 6 Aral›k günü K›z›lay Gima önünde tutsak anti-emperyalistlerle dayan›flma amac›yla kart atma eylemi gerçeklefltirdi. Eylemden önce bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Bas›n aç›klamas›nda “Toplumsal muhalefeti bask› ve zor ile susturmaya çal›fl›yorlar. NATO, ‹MF vb. emperyalist kurulufllara kap›lar›n› sonuna kadar açanlar, onlarla iflbirli¤i yapanlar, 5-6 Eylül'de Ankara'da tezkerenin ç›kmas›n› ve Kofi Annan'› protesto etmek için sokaklara ç›kan devrimcilerin, demokratlar›n, sosyalistlerin, anti-emperyalistlerin önünü panzerlerle, binlerce polisle kesti. Emperyalizmin temsilcisi ‘Annan Türkiye'den defol!’ diyen anti-emperyalistlere barikatlar kurdu. Azg›nca sald›ran polis onlarca kifliyi yaralad›. Sald›r› sonucunda 60 kifli gözalt›na al›nd›. 18'i tutuklanarak F tipi hücrelere konuldu.” denildi. Aç›klaman›n devam›nda; “Antiemperyalistler ‘Lübnan'a asker gönderilmesin!’, ‘‹srail'le yap›lan tüm anlaflmalar iptal edilsin!’, ‘Emperyalistlerin savafl üsleri kapat›ls›n!’ dedikleri için tutukland›lar. Direnen Ortado¤u halklar›n›n yan›nda olduklar›, direnifllerini sahiplendikleri, emperyalizme, iflbirlikçilerine ve uflaklar›na karfl› ç›kt›klar› için tutukland›lar” denildi. Eylemde s›k s›k “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Tutuklananlar serbest b›rak›ls›n!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!” sloganlar› at›ld›.
6 Aral›k günü, anti-emperyalistlerle dayan›flmak ve halklar›n kardeflli¤i fliar›n› yükseltmek için fiiflli AKP önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Eylemde “Lübnan’a asker gönderilmesine karfl› ç›kt›lar, tutukland›lar, anti-emperyalistler yarg›lanamaz!” pankart› aç›ld›. Bas›n aç›klamas›ndan önce TAYAD Baflkan› Mehmet Güvel bir konuflma yapt›. Ard›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›n› okuyan Hakan Dilmeç, ABD’nin Ortado¤u’daki kanl› boyun e¤dirme politikas›na ra¤men halklar›n direnifl yolunu seçti¤ini vurgulayarak konuflmas›n› flöyle sürdürdü: “Bu ülkenin onuruna sahip ç›kan, iflbirlikçi-uflaklar›n yüzüne karfl› halklar›n kardeflli¤ini hayk›ran arkadafllar›m›z derhal serbest b›rak›lmal›d›r. ‹flbirlikçi iktidar bilmelidir ki, bask› ve zorla bu ülkenin onuruna sahip ç›kmaktan vazgeçmeyece¤iz. Bu u¤urda tutsak düflen arkadafllar›m›z› yaln›z b›rakmayaca¤›z. Emekçi halklar›m›z› Ankara’da tutuklanan 18 anti-emperyalistle dayan›flmaya, onlar›n mücadelesini sahiplenmeye ça¤›r›yoruz.” Eylem boyunca s›k s›k “Lübnan’a asker göndermek ihanettir!”, “Anti-emperyalistler yarg›lanamaz!”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol!”, “Filistin’de intifada, Irak’ta direnifl kazanacak!”, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!” sloganlar› at›ld›.
Ankara Ekim Gençli¤i
‹stanbul Ekim Gençli¤i
‹stanbul Ekim Gençli¤i: "Gelecek ve özgürlük istiyoruz!" Ekim Gençli¤i, üniversitelerde e¤itimin ticarilefltirilmesinin bir aya¤› olan mesleki yeterlilik yasa tasar›lar›na, ticari e¤itime ve gençli¤in geleceksizlefltirilmesine karfl› 26 Kas›m günü saat 15:00’te Galatasaray Postanesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Eylemde “Ortado¤u’da iflgalci, okulda müflteri olmayaca¤›z! Gelecek ve özgürlük istiyoruz! Alaca¤›z!” pankart› aç›ld›. “Özel e¤itim kurumlar› kapat›ls›n!”, “Faflizme geçit yok!”, “YÖK’e hay›r!”, “Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim!”, “Özgürlük, devrim, sosyalizm!”, “Mesleki yeterlilik yasalar› geri çekilsin!”, “‹flsizli¤e geleceksizli¤e hay›r!”, “Soruflturmalar geri çekilsin!”, “Paral› e¤itime hay›r!”, “Özerk-demokratik üniversite istiyoruz!”, “Emperyalist savafla ve iflgale hay›r!” yaz›l› dövizler tafl›nd›. “Ortado¤u’da iflgalci okulda müflteri olmayaca¤›z!” kampanyas›n›n anlat›ld›¤› aç›klamada flunlar söylendi: “Geleceksizlik ve iflsizli¤e geçit vermeyece¤imizi buradan ilan ederek, mücadelemizde daha somut bir ad›m atarak bir kampanya örgütlüyoruz. Toplayaca¤›m›z imzalar›m›zla, hayata geçirece¤imiz eylem ve etkinliklerle bu sald›r›lar› gündeme getirecek, arkas›ndaki ç›plak gerçe¤i gelece¤i çal›nan onbinlerce ö¤renciye anlataca¤›z. Bugün buradan ilan ediyoruz; bizler mesleki yeterlilik yasalar›na geçit vermeyece¤iz. Üzerimizde oynanan oyunlar› bofla ç›karaca¤›z. Biliyoruz ki; bu mücadelede yaln›z kalmayaca¤›z...” Eylem boyunca “Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim!”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!”, “Savafla de¤il e¤itime bütçe!” sloganlar› at›ld›.
‹stanbul Ekim Gençli¤i
Erdal Eren’in mücadeleci ruhuyla kavgay› büyütece¤iz! E¤itim alan›nda h›z kazanan dönüflümlerin sonucunda elimizde bir tek içi boflalt›lm›fl bir “ö¤renci” s›fat› kald›. Bizleri hâlâ “ö¤renci” statüsünde kabul ediyorlar. Ancak bakkaldan al›flverifl yapmaya giden herhangi bir müflteri ile aram›zdaki tek fark s›rt›m›zda bizleri etiketleyen formalardan ibaret. Bilindi¤i gibi sermaye iktidar› sald›r›lar›n› aç›k yürütür ama bu sald›r›lara hep garip bir tak›m gerekçelendirmeler yapar, üstünü örtecek bir tak›m k›l›flar bulur. Ancak sermaye düzeni gün geçtikçe daha yüzsüz bir biçimde sald›r›yor, e¤itimde yaflanan dönüflümü gizlemek, e¤itimde f›rsat eflitsizli¤inin üstünü örtmek gere¤i duymuyor. Kay›t döneminde ‹stanbul’da yaflanan bir örnek bu söylediklerimizi ispatlar nitelikte. Beylikdüzü Bizim Kent ‹lkö¤retim Okulu’nda düzenlenen bir törende okulun duvar›na as›lan ve ‹stanbul Milli E¤itim Müdürü Ata Özer’in imzas›n› tafl›yan pankarta “sponsor” al›nm›flt›. Söz konusu pankart›n sponsoru bir dershane! fiimdi bu pankart›n tercümesini yapal›m. Üzerinde ne yazd›¤›n› bilmeden, sponsor olan dershanenin hangisi oldu¤unu söylemeden, yaln›zca sponsorun bir dershane oldu¤unu bilerek… Bu pankartta yaz›lanlar flu anlama geliyor: “E¤itimde f›rsat eflitli¤ini b›rak›n! Art›k e¤itim özellefltirilmifltir. Paras›z bir hak oldu¤unu zannetti¤iniz e¤itim hakk›n›z› çoktan gasp ettik. Art›k zorunlu olarak devam etti¤iniz bu okullar›n sizin ihtiyaçlar›n›z için de¤il bizim ihtiyaçlar›m›z için var oldu¤unu kabullenin! Hatta bu okullar bizim denetimimizde olmalar›na karfl›n, yine bizim haz›rlad›¤›m›z s›navlar karfl›s›nda dahi yeterli de¤ildir. Art›k sizin k›sa süreli çözümünüz -tabii paran›z varsa-, bizim yeni rant alan›m›z dershanelerdir.” Biz o pankartta bunlar› okuduk. Baflkalar› yeni e¤itim ve ö¤retim dönemi vesilesiyle baflar›lar dileyen bir pankart oldu¤unu iddia ettiler. Ama biz müflterilefltirildi¤inin bilincinde, ö¤renci kimli¤ine sahip ç›kan liseliler olarak, o pankartta sadece sermaye düzeninin çürüyen e¤itim sistemi itiraf›n› gördük. Bugün sermaye düzeni a¤z›na yeni bir sak›z dolam›fl durumda. “Meslek lisesi memleket meselesi” diyorlar utanmadan. Sermayenin sözcüsü hükümetten birileri ç›k›yor, y›llard›r bu ülkede iflçi s›n›f›n›n kan›n› emen bir sermaye kuruluflu olan Koç ile meslek liseleri konusunda iflbirli¤i içinde çal›flacaklar›n› söylüyor. Koç için meslek liseleri memleket meselesiymifl yani! Biz Koç’un memleketle olan meselesini iyi biliriz. Koç için mesele, “memleketin hangi köflesini ucuza kapat›r›m”dan ibarettir! Hükümet de memleketi satmak telafl›nda. Dolay›s›yla alan memnun, satan memnun! Ama konunun öznesi biziz ve biz bu gidiflattan hiç de memnun de¤iliz ve bu memnuniyetsizli¤imizi sermaye iktidar›n›n yüzüne er ya da geç vuraca¤›z!
Liselilerin sesi art›k daha gür ç›kmak zorunda! Liseli gençlik art›k mücadeleyi büyütmek zorundad›r. Bugün e¤itim alan›nda yaflanan dönüflümlerden liselilerin
pay›na düflen, koca bir eflitsizlik tablosudur. Ülke genelinde hayata geçirilen neo-liberal politikalar, bu politikalar›n e¤itim alan›ndaki uzant›lar›, bir bütün olarak alt s›n›flara mensup liseli gençlik kesimlerinin üzerine bir kabus gibi çöküyor. Yeni e¤itim-ö¤retim dönemi bafllad›¤›ndan bu yana gazetelerin 3. sayfa haberleri aras›nda yer alan sat›rl› b›çakl› lise önü kavgalar› bu kabusun toplumun bütününü ilgilendiren k›s›mlar›ndan birini oluflturuyor. Okullarda artan fliddetten düzen nas›l da memnun! E¤itimden daha fazla kâr elde etmekten, e¤itimi daha h›zl› ve topyekün özellefltirmekten sorumlu devlet bakan› Hüseyin Çelik ç›k›yor, piflkin piflkin, “Medya abart›yor. Her okulda bir olay olsa o zaman sorun olurdu. Ama flu an istatistiklere göre 60 okulda bir yaflan›yor” diyor! Sahi Hüseyin Çelik ne diyor, kimin sözcülü¤ünü yap›yor? Sermayenin sözcüsü Hüseyin Çelik ve elbette y›llard›r ticari ve gerici bir e¤itim sisteminin düflünsel ve fiili mimarl›¤›n› yapanlar, haber bültenlerinde cep telefonu kameras›yla yap›lm›fl yak›n çekim kavgalar› övünerek izleyebilirler. Biz bu görüntülerin bafl›na bir jenerik ekliyoruz ve diyoruz ki; “iflte sizin eseriniz!” ‹flte, siyasetten ar›nd›r›lm›fl, apolitize edilmifl yeni nesliniz, iflte “ne yaparlarsa yaps›nlar ama yeter ki düflünmesinler, sorgulay›p, elefltirmesinler” dedikleriniz! ‹flte yalan yanl›fl tarih kitaplar›, garip yarat›l›fl hikayeleri, ezberlerinde dualarla büyüyen, iflte ancak paras› yetti¤i kadar e¤itim alabilen, iflte ulaflabilecek tek bir kütüphanesi olmayan, iflte ilkö¤retimden bu yana tektiplefltirmeye çal›flt›klar›n›z! Peki baflard›n›z m›? Sizin ad›n›za üzgünüz, baflaramad›n›z! Çünkü cep telefonlar›na kaydedilmemifl baflka görüntüler var bugün liselerde. Döner b›çaklar›yla birbirlerini do¤rayanlara seyirci kal›rken, içine s›ra bile koyamad›¤›n›z okullar›n dört bir köflesine yerlefltirdi¤iniz kameralarla “yakalamaya” ve “engellemeye” çal›flt›klar›n›z var. Haf›zan›za kaz›nm›fl görüntülere bak›n yeter. Onlar geçmiflte de okullardayd›lar, gelecekte de olacaklar! Liseli gençlik mücadeleyi büyütmek zorundad›r. Ve bunun nesnel olanaklar› bugün dün oldu¤undan kat be kat fazlad›r. Sermaye düzeninin sald›r›lar› geleceksizlik tablosunu o ölçüde görülebilir, bilinebilir k›l›yor ki, bugün liseye henüz bafllam›fl birinci s›n›f ö¤rencileri dahi bu gerçe¤in ayr›m›na varabiliyor. Öyleyse yap›lmas› gereken, sald›r›lar›n karfl›s›na birleflik bir güç olarak ç›kabilmenin yol ve yöntemlerini yaratabilmek. Liseli gençlik, gerek ülke genelinde, gerek dünya ölçe¤inde yaflanan bütün süreçlerin fark›ndad›r. Okullarda yapt›¤›m›z anket ve toplant›lar bize bunu göstermektedir. Dahas› bulundu¤umuz liselerde gördü¤ümüz, tek bafl›na sorunlar karfl›s›nda bir bilinç aç›kl›¤› de¤il, aç›k bir tepkidir! Eksik olan mücadele konusundaki bilinç aç›kl›¤›d›r. Bu durumda, bugün liseli gençlik mücadelesinin daha güçlü bir mecraya ak›t›labilmesi için gereken, bu tepkileri mücadeleye sevk edecek kanallar›n yarat›labilmesidir. Bunu yapacak olansa bizleriz! Bu kanallar› yaratmak zorunday›z. Bunun arac› platformlar›m›z olabilir, bunun arac› okullardaki e¤itsel kollar olabilir, bunun arac› okullarda birlikler oluflturmak, komiteler kurmak olabilir. Önemli olan bunun
21
ad›n›n ne oldu¤u de¤il, neyi hedefledi¤idir. Ve bizler aç›k ki liseli gençli¤in sorunlar› karfl›s›nda mücadele etti¤i bir süreci yaratmay› hedefliyoruz. Bu hedef do¤rultusunda ne gerekiyorsa, onun ad›mlar›n› atmak en temel sorumlulu¤umuzdur.
22
Erdal Eren son de¤il, kavga sürüyor! 13 Aral›k, bir liseli devrimci olan Erdal Eren’in dara¤ac›nda katlediliflinin y›ldönümü. 12 Eylül faflist askeri cuntas›n›n yafl›n› büyüterek ipe gönderdi¤i bu yi¤it devrimciyi örnek almak ve onun davas›n› büyütmek bizler için önemli ve ertelenemez bir sorumluluktur. Erdal Eren Türkiye’deki sömürü ve talan düzeninin ayr›m›na varman›n, s›n›fs›z ve sömürüsüz dünya mücadelesi vermenin, bu mücadele u¤runa bedel ödemenin yafl› olmad›¤›n›n ispat›d›r. Bizler biliyoruz ki, bu topraklar daha nice Erdal Erenler yetifltirecek! Bizler biliyoruz ki bugün okul s›ralar›nda oturan bir sürü Erdal Eren var ve yar›n da olacak. Erdal Eren bu topraklarda yaflayan herkese, her kesime, her s›n›fa bir fleyler ça¤r›flt›r›r. Bu topraklar›n duyarl› insanlar› için 12 Eylül faflist askeri darbesini, onun katliamc› yüzünü ça¤r›flt›r›r. Sonra bu topraklarda ne kadar fazla yi¤it devrimcinin katledildi¤ini… Analar için evlat kaybetmenin ac›s›n›… Kimilerine kendi cezaevi günlerini... Burjuvazi için bu mücadeleden duyulan korkuyu… Ama büyük bir kesim için Erdal Eren; s›n›fs›z ve sömürüsüz bir dünya için verilen mücadeleyi ça¤r›flt›r›r. Erdal Eren biz liseli devrimcilere ise bu mücadeleyi devralm›fl olan “bizi” ça¤r›flt›r›yor! Liselerde gelecek ve özgürlük mücadelesi verenler için Erdal Eren ete ve kemi¤e bürünmüfltür! fiimdi yap›lacak olan, O’nun yar›m b›rakt›¤›n› tamamlamakt›r!
Liselilerin Sesi (Liselilerin Sesi’nin Kas›m 2006 tarihli 11. say›s›ndan al›nm›flt›r...)
‹LGP: “Müflteri de¤il ö¤renciyiz!”
Bursa’da Erdal Eren anmas›
‹stanbul Liseli Gençlik Platformu olarak, 9 Aral›k cumartesi günü Galatasaray Postanesi önünde “Savafla de¤il e¤itime bütçe!” bafll›kl› kampanyam›z ile ilgili bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdik. Bas›n aç›klamas›nda, “Bizler bugün okullar›m›zda att›¤› her ad›m› paral› hale gelen liselileriz. Anayasa’da e¤itimin paras›z bir hak oldu¤u söylenirken bizler gerçek yaflamda birer müflteri olarak görülüyoruz. Buna bir yan›t olarak imkanlar›m›z k›s›tl› diyenler, 10 milyar dolarl›k savafl uça¤› al›m› tart›flmalar› yapmakta tank modernizasyonuna h›z vermektedir. Bir baflka yandan yerli silah sanayiini gelifltirmek için ad›mlar at›lmaktad›r. Bizler ‹LGP olarak paral› e¤itime karfl› bir çal›flma bafllatt›k. fiimdiden yüzlerce imzayla ‘Savafla de¤il e¤itime bütçe!’ talebimizi yükseltiyoruz. Çünkü bizler susman›n onaylamak oldu¤unu çok iyi biliyoruz” denildi. Yap›lan konuflmada, 13 Aral›k 1980’de idam edilen Erdal Eren’in de ayn› bak›flaç›s›yla mücadele etti¤ini ve ölümsüzleflti¤ini, Erdal Eren’i idam sehpas›nda ölümsüz k›lan›n onun ola¤anüstü kiflili¤i de¤il hakl› ve meflru davas›na olan inanc›n›n oldu¤u vurguland›. Bas›n aç›klamas›nda “Müflteri de¤il liseliyiz!”, “Savafla de¤il e¤itime bütçe!”, “Ortado¤u’da iflgalci okulda müflteri olmayaca¤›z!” sloganlar› at›ld›.
Bursa’da gençlik örgütleri, 9 Aral›k günü saat 16.00’da “Erdal Eren anmas›” gerçeklefltirdi. Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i / Semra Baflyi¤it Halk Sahnesi’nde gerçeklefltirilen anma etkinli¤i oldukça baflar›l› geçti Etkinlik salonuna “fiehitlerimize devrim sözümüz var!/DGH-Ekim Gençli¤i-SGD” yaz›l› pankart ve üzerinde Erdal Eren’in resmi bulunan “Erdal Eren kavgam›zda yafl›yor, yaflayacak!” yaz›l› ozalit as›ld›. Etkinli¤e devrim flehitleri an›s›na sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan ‘68-‘96 dönemi gençlik hareketini anlatan bir sinevizyon gösterimi gerçeklefltirdi. Sinevizyon gösteriminden ard›ndan yap›lan konuflmada, Erdal Eren’in devrimci kimli¤i ve düflmana teslim olmayan direngenli¤i anlat›ld›. Emperyalist sald›rganl›k ve son dönemde Türkiye’de t›rmand›r›lan faflist bask› ve terör üzerinde duruldu. Konuflmadan sonra etkinli¤e gönderilen mesajlar okundu. Son olarak müzik dinletisi sunuldu. Dinletinin ard›ndan Çav Bella marfl›n›n hep birlikte söylenmesiyle etkinlik bitirildi. DGH, Ekim Gençli¤i ve SGD’nin örgütledi¤i etkinli¤e DPG, Gençlik Derne¤i, BAT‹S, ESP, BDSP, DHP ve Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i de destek verdi. Etkinli¤e yaklafl›k 35 kifli kat›ld›.
‹stanbul Liseli Gençlik Platformu
Bursa Ekim Gençli¤i
‹LGP'den Erdal Eren'i anma haftas›
Geçmiflin miras›yla gelece¤e yürüyoruz! Erdal Eren’in hikayesi Türkiye devrim mücadelesinin hikayesidir. O’nun hikayesinde ‘68 gençlik hareketi, ‘80 faflist askeri darbesi, Türkiye iflçi s›n›f›n›n mücadelesi geçer. O’nun hikayesinde Denizler, Mahirler, ‹bolar geçer. Ümitler, Habipler ve daha nice devrimciler yer al›r… Özetle Erdal Eren’in hikayesi bizim hikayemizdir! ‹LGP olarak 10 Aral›k-16 Aral›k tarihleri aras›n› Erdal Eren’i anma haftas› olarak planlad›k. Planlamam›z çerçevesinde uzun bir süredir çal›flmalar›m›z› sürdürüyoruz. Bir hafta boyunca Erdal Eren’in ölüm y›ldönümü vesilesiyle çeflitli etkinlikler yapmay› hedefliyoruz. Etkinliklerimizde Erdal Eren’in devrimci ve örgütlü kimli¤inin yan› s›ra mücadelenin önemini de vurguluyoruz. Ayn› zamanda çal›flmalar› devam eden “Savafla de¤il, e¤itime bütçe!” kampanyas› çerçevesinde bas›n aç›klamalar› gerçeklefltirece¤iz. 5 ayr› bölgede gerçeklefltirece¤imiz etkinlik ve bas›n aç›klamalar›m›zla Erdal Eren’in mücadelesini bütün liselilerin gündemine sokaca¤›z. Erdal Eren anma haftas›n›n ilk etkinli¤ini Sefaköy ‹LGP gerçeklefltirdi. “Erdal Eren’in hikayesi” isimli sinevizyon gösterimi ile bafllayan etkinli¤imiz, Erdal Eren flahs›nda bütün devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla devam etti. Sayg› duruflunun ard›ndan bir arkadafl›m›z günün anlam ve önemine iliflkin bir konuflma yapt›. Konuflmada Erdal Eren’in özgeçmifli ve mücadelenin güncel önemi vurguland›. Ard›ndan bir arkadafl›m›z Naz›m Hikmet’in “Günefli ‹çenlerin Türküsü” adl› fliirini okudu. Daha sonra Sefaköy ‹LGP fliir grubu gitar eflli¤inde bir fliir dinletisi yapt›. Bir liseli arkadafl›m›z, kendisinin kaleme ald›¤› “17 yafl›m›z yafl›yor!” isimli tek kiflilik bir tiyatro oyunu sahneledi. Oldukça etkili olan oyunu herkes büyük bir coflkuyla alk›fllad›. Alk›fllar, “Devrim flehitleri ölümsüzdür!” slogan›yla kesildi. Daha sonra bir arkadafl›m›z gitarla müzik dinletisi sundu. “Büyü” parças›n›n da söylendi¤i dinleti ilgi gördü. Ard›ndan bir ‹LGP’li “Erdal Eren’i anmak demek, mücadele etmek demektir. Bugün bu etkinlik Erdal Eren anmas› de¤il, Erdal Eren flahs›nda bir mücadele ça¤r›s›d›r” sözleriyle etkinlik sonras› yap›lan bas›n aç›klamas›na ça¤r› yapt›. Marfllar›n söylenmesinin ard›ndan etkinlik sona erdi. 40 kiflilik bir kat›l›mla gerçekleflen etkinlik coflkulu geçti. Ard›ndan etkinlik alan›ndan Sefaköy PTT’ye do¤ru bas›n aç›klamas›n› yapmak üzere yürüyüfle geçtik. Pankart›m›z ve sloganlar›m›zla sokaklar› ç›nlatt›k. 25 kifliyle gerçekleflen bas›n aç›klamam›zda “Savafla de¤il, e¤itime bütçe!” fliarl› pankart›m›z› açt›k. Bas›n aç›klamam›zda Erdal Eren’in ard›llar› olarak özgür, paras›z lise, s›n›fs›z, sömürüsüz dünya mücadelemizi büyütece¤imizi ifade ederek, kampanyam›z› anlatt›k. Erdal Eren anma haftalar›na oldukça güçlü ve coflkulu bir bafllang›ç yapm›fl olduk. Bundan sonraki etkinli¤imiz 13 Aral›k tarihinde olacak. fiimdi bütün gücümüzle çal›flmalar›m›za devam ediyoruz.
‹LGP olarak "Ortado¤u'da iflgalci, okulda müflteri olmayaca¤›z!" kampanyas› kapsam›nda gündemlefltirdi¤imiz "Savafla de¤il e¤itime bütçe!" fliar› üzerinden planlad›¤›m›z çal›flmam›z okullarda ve dershanelerde bafllad›. Çal›flmam›z kapsam›nda savafla ayr›lan bütçenin e¤itime ayr›lmas› talebiyle bir imza kampanyas› bafllatt›k. Ayr›ca Filistin'de savaflan yafl›tlar›m›za destek kartlar› topluyoruz. Çal›flmam›z›n daha ilk günlerinde yüzlerce imza toplad›k. Kampanyam›z›n bu yeni aflamas›nda liseli arkadafllarla tart›flmak ve planlamalar›m›z› en genifl bileflenle yürütmek hedefiyle okul toplant›lar› gerçeklefltirmeye bafllad›k. 17 Kas›m günü Anadolu Yakas›'nda iki ayr› lisede gerçeklefltirdi¤imiz toplant›lardan birine 35, di¤erine 40 liseli kat›ld›. Bu toplant›lar›n her ikisinde de bir buçuk ayl›k yerel ve merkezi çal›flma takvimleri tart›fl›ld› ve yeni planlamalar yap›ld›. Yan› s›ra Erdal Eren'i liselerde nas›l gündemlefltirece¤imiz üzerine düflünceler ifade edildi. As›l önemlisi oldukça yeni ve genç güçlerin tart›flmalar› güçlendirmek ve yap›lan planlamalarda sorumluluk almak için harcad›klar› çabayd›. Bu toplant›lardan birinin yap›ld›¤› okulda, toplant› öncesi s›n›f konuflmalar› yap›ld›. Bu konuflmalar gerçeklefltirilecek toplant›ya ça¤r› niteli¤indeydi. Çal›flmalar›m›z› bu tempo ile sürdürdü¤ümüz koflullarda, anlaml› deneyimler ve sonuçlar elde edece¤imizi düflünüyoruz. Kampanyam›zla ilgili geliflmeleri bundan sonra da aktarmaya devam edece¤iz.
‹stanbul Liseli Gençlik Platformu
‹stanbul Liseli Gençlik Platformu
‹LGP kampanyas›nda yeni aflama:
"Savafla de¤il e¤itime bütçe!"
23
Trabzon’da çal›flmalar›m›z sürüyor... 24
Israr, cüret ve iddia ile gelece¤i kazanaca¤›z! Trabzon Ekim Gençli¤i olarak, bir dönemlik çal›flma plan›m›z› tart›fl›rken gençlik hareketinin nesnel durumuna veya bulundu¤umuz flehrin sorunlar›na tak›lmadan, tart›flmalar›m›z›n merkezine kendi eksiklik ve zaaflar›m›z› koyduk. Bu çerçevede çok yönlü bir faaliyet örgütleyebilme kapasitemizi art›rmak zorunda oldu¤umuz sonucuna vard›k. Bununla beraber bulundu¤umuz ilde üniversitenin s›n›rlar›n› aflmal›, halkla ba¤lar kurabilmeli, dahas› kurumsal bir tak›m mekanizmalara sahip olabilmeliydik. Henüz dönemin bafl›nda bu hedefler do¤rultusunda sonuç üretemedi¤imiz bir çal›flman›n baflar›l› olamayaca¤› konusunda hemfikirdik. Bugün neredeyse bir dönemi kapatmak üzereyiz. Bugün anlaml› ad›mlar att›¤›m›z› görüyoruz. Bugüne kadar yerelimizde gerçekleflen eylem ve etkinlikleri bas›n›m›za sistematik olarak tafl›maya çal›flt›k. Ancak gelinen yerde daha kapsaml› ve hedeflerimizi tan›mlayan bir de¤erlendirmenin ihtiyaca dönüfltü¤ünü düflünüyoruz. ‹lk elden bugüne kadar yapt›klar›m›z› tan›mlamaya ve de¤erlendirmeye çal›flaca¤›z. Kurum faaliyetimizden yay›n faaliyetimize, üniversite çal›flmalar›m›za kadar tüm çal›flmam›z› bu gözle irdeleyece¤iz. Ancak 6 Kas›m gündemi bu tart›flmalar içerisinde özel bir önem tafl›yor.
Gençlik Kültür ve Sanat Evi Gençlik Kültür ve Sanat Evi’nin kendisini tekrar gerekçelendirmeyece¤iz. Ancak bugüne kadar kurum faaliyetinde neden anlaml› sonuçlar üretemedi¤imize de¤inmekle yetinece¤iz. Bugüne dek, kurumumuzu üniversite çevremizi tafl›d›¤›m›z, bir tak›m etkinliklerin yap›ld›¤› bir yer s›n›r›nda alg›lam›fl, tart›flmalar›m›zla bunu aflmay› hedeflesek dahi bir türlü sistematik ad›mlar atamam›flt›k. Bu sorun kimi zaman öylesine derinleflmiflti ki, ara müdahalelerle aflmaya çal›flsak da planlad›¤›m›z etkinlikleri kendi çevremize haber vermenin ötesine geçemedik. Bu senenin bafl›nda kurum faaliyetine yönelik tart›flma yürüttük. Kurum üniversite faaliyetimizin sonuçlar›n›n tafl›nd›¤› bir alan olmal›yd›. Ancak bundan daha önemli olan, kurum faaliyetimiz flehirle, flehirdeki ilerici kesimlerle ba¤ kurabilmeli, onlara da kendini adres olarak gösterebilmeliydi. Bu noktada ilk ald›¤›m›z karar düzenli bir tak›m etkinlikler planlamak ve bu etkinliklere kat›l›m için sistematik bir ça¤r› yapmak oldu. Yan› s›ra bir tak›m kurslar düzenleyerek flehirde duyurusunu yapt›k. Dönemin bafl›nda üniversitede yürüttü¤ümüz emperyalist iflgal karfl›t› çal›flmay› kurumda gerçeklefltirdi¤imiz bir etkinlikle sonland›rd›k. Ayr›ca her hafta Pazar günleri Gençlik Evi’nde film gösterimleri gerçeklefltiriyoruz. Bugüne kadar “Geçemeyeceksiniz!”, “Dejavu”, “Bulutlar› Beklerken”, “Truman Show” filmlerinin gösterimini gerçeklefltirdik. Ayr›ca lise önlerinde yayg›n bir biçimde ça¤r›s›n› yapt›ktan sonra gelen talepler üzerine kurumumuzda gitar atölyesi açt›k. 16 Aral›k günü saat 15.00’te Erdal Eren ile ilgili bir anma etkinli¤i
gerçeklefltirece¤iz. Art›k kurumumuz düzenli olarak aç›k tutuluyor. Gösterdi¤imiz yo¤un çaba sonucu geçmifli aflan genifllikte bir sahiplenme ile karfl›lafl›yoruz.
Üniversitede yürüttü¤ümüz emperyalist iflgal karfl›t› çal›flma Dönemin aç›ld›¤› ilk hafta “Savafla de¤il, e¤itime bütçe” fliar›yla örgütledi¤imiz faaliyetin temel hedefi, emperyalist iflgalin teflhirini gerçeklefltirmek ve bu çerçevede bir duyarl›l›k yaratabilmekti. ‹lk önce anket çal›flmas›yla bafllad›k. Anket sorular›na verilen cevaplar do¤rultusunda gençli¤in emperyalistlerin Büyük Ortado¤u Projesi hakk›nda bir fikri olmad›¤›n› gördük. Ancak 5 Eylül tezkeresine tepki büyüktü. Filistin’e bombalar ya¤d›ran emperyalizmin asl›nda üniversiteleri YÖK ile elinde tutan sistem oldu¤unun fark›ndayd›lar. Buna ra¤men y›lg›n, umutsuz ve gücünün fark›nda olmayan bir gençlik tablosuyla karfl›laflt›k. Anket çal›flmas›yla savafl› üniversite içerisinde gündemlefltirdikten sonra Gençlik Evi’nde savafl karfl›t› bir etkinlik düzenledik. Etkinli¤in ça¤r›s›n› üniversitede el ilanlar›yla ve sözlü olarak yapt›k. Bekledi¤imiz kat›l›m gerçekleflmedi. Savafla karfl› toplumsal muhalefetin oluflmad›¤› bir dönemde gençli¤in de suskunlu¤u flafl›rt›c› olmad›. S›n›rl› say›da ö¤rencinin kat›ld›¤› etkinli¤imizde savafl karfl›t› konuflmalar, fliirler, müzik grubu yer ald›. Savafl gündemini gündemde tutmak için Gençlik Evi’nde “Dejavu” ve “Geçemeyeceksiniz” adl› savafl belgesellerini izlettik. Bu çal›flmalar›m›zla üniversitede savafl› gündemlefltirdik.
Karadeniz’de Mart› Olmak Bülteni 3. y›l›na giren bültenimizi bu y›l da düzenli bir biçimde ç›kart›yoruz. Ç›kt›¤› günden bu yana bir dizi yap›c› elefltiri alan bültenimizi yerel bir yay›na dönüfltürmek çabas›n› harc›yoruz. Bu noktada yay›n çal›flmam›z, kendi çal›flmam›z›n politik ve pratik planda geliflmesiyle paralel bir geliflim süreci yaflad›. ‹lk bafllarda yerel yay›n ç›kartman›n politik bir tak›m söylemleri t›rpanlama oldu¤u gibi bir alg›yla hareket ediyorduk. Bunun yanl›fll›¤›n› çok h›zl› kavrad›k. Ancak bu hatadan ç›kal›m derken, yerel yay›n›m›z› özgünlükten uzak, sanki küçük bir Ekim Gençli¤i gibi ç›kartmaya bafllad›k. Bu sene bafl›ndan itibaren bir format de¤iflikli¤i içersindeyiz. Art›k yerelle daha güçlü ba¤lar kurabilen, flehrin ve bulundu¤umuz üniversitenin gündemlerini tutan bir yay›n ç›kartmaya çal›fl›yoruz. fiimdiye kadar Trabzon fiehir Tiyatrosu yönetmeni, Trabzon Karikatürcüler Derne¤i Baflkan›, Trabzon E¤itim-Sen Baflkan› ile röportaj yapt›k. Karadeniz’de Mart› Olmak yay›n›n›n bizi aflan bir mekanizmaya kavuflmas› sorununda da nihayet ad›m att›k. Ancak bu ad›mlar henüz yeni ve olgunlaflm›fl de¤il!
6 Kas›m çal›flmas› ve önümüzdeki dönemin görevleri 6 Kas›m süreci KTÜ’nün ihtiyaçlar› gözetildi¤inde önemli bir yerde duruyordu. Birleflik bir zeminin yarat›labilmesi, ortak bir kitle çal›flmas› yürütülmesi, kitle ile ba¤lar›n güçlendirilmesi, güçlü bir eylemli süreç örülebilmesi… Bütün bunlar bu 6 Kas›m aç›s›ndan yap›lmas› gereken hatta iflaret ediyordu. Bizim 6 Kas›m’a yaklafl›m›m›z aç›k ve netti. Biz üniversitede ticari e¤itim gündemi etraf›nda ortak bir çal›flma örülmesinden yanayd›k. Bunun ad› geçen sene KTÜ Ö¤renci Platformu’ydu. Ticari e¤itim karfl›s›nda örülecek çal›flma üniversitedeki egemen apolitik atmosferin k›r›lmas›na vesile olacak ve geçen senenin oldukça s›n›rl› çabalar›yla ortaya ç›kan ilerici güçleri biraraya getirebilecekti. Bu çerçevede birkaç siyasetle birlikte siyasal gençlik gruplar›na toplant› ça¤r›s›nda bulunduk. Toplant›lar›n tablosu yerelimizdeki gençlik hareketinin tablosunu yeter düzeyde ifade etmektedir. ‹lk önce gündemler tart›fl›ld›. Bu konuda bir fikir birli¤i var›ld›. Ancak zaman içerisinde flafl›rt›c› ölçüde apolitik gerekçelerle ayr›flmalar yafland›. Bu, 6 Kas›m süreci çerçevesinde kendimizi elefltirdi¤imiz noktalardan birini oluflturuyor. Zira biz de bu gündem tart›flmalar› içerisinde, ›srarla sözkonusu gündemlerin yayg›n ve ortak bir kitle çal›flmas›na konu edilmesi gerekti¤ini vurgulad›k. Ancak pratik ad›mlar d›fl›nda somut bir fliar ve hat önermekten uzak durduk. Politik gündemler üzerine h›zl› yürüyen tart›flmalar›n ard›ndan, kitle ile ba¤ kurma sorunu sanki salt bir yöntem sorunuymufl gibi uzun uzun tart›fl›ld›. Ancak masa bafl› tart›flmalar›n ard›ndan zaman›n k›salmas›ndan dolay›, “eylemde megafon olup olmayaca¤›na” varan biçimsel tart›flmalar içerisine s›k›fl›ld›. 6 Kas›m sürecinden ilk ayr›flan Ö¤renci Kolektifi oldu. “Ortak çal›flma kültürünün ahlaks›zca zedelendi¤i” gerekçesiyle ayr›flan bu ö¤renci grubunun “ahlaks›z” olarak nitelendirdi¤i fley, bir siyasetin 6 Kas›m’a dönük kendi ba¤›ms›z materyallerini kullanmas›yd›. Bu konuda ald›¤›m›z tutumu yinelemeye gerek duymuyoruz. Ajitasyon, propaganda serbestli¤inin bir ilke oldu¤unu ve biçimsel bir tak›m tart›flmalara konu edilemeyece¤ini ifade ettikten sonra, her siyasal gençlik grubunun ortaklafl›lm›fl herhangi bir gündem hakk›nda kendi ba¤›ms›z çal›flmas›n› örgütleyebilece¤ini vurgulad›k. Ö¤renci Kolektifi’ni takiben ÖDP Gençli¤i, birleflikli¤in bozuldu¤unu ifade ederek 6 Kas›m’a kat›lmayaca¤›n› deklare etti. Geriye kalan bileflen, yani Ekim Gençli¤i, Gençlik Federasyonu Derne¤i, YDG, DPG, ÖEP ve Emek Gençli¤i olarak 6 Kas›m’› örgütleme tart›flmalar›na bafllad›k. Bütün bu süre zarf›nda Emek Gençli¤i “megafon olursa biz çekiliriz” tutumuna varan geri tutumlar içerisine girdi. Nihayetinde 6 Kas›m, flehirde eylemle bitirdi¤imiz bir süreç olarak örgütleme karar› al›nd›. Ancak araya giren bayram vb. öznel sorunlar›n sonucunda 6 Kas›m eyleminin ön çal›flmas› örgütlenen bir forumdan ibaret kald›. 6 Kas›m günü ise eylem olmayacak hatalara sahne oldu. Eylem öncesindeki tart›flmalarda Ekim Gençli¤i olarak bas›n metnini okuyaca¤›m›z için eylem komitesinde yer almad›k. Eylem komitesi, Gençlik Dernekleri Federasyonu, Kald›raç ve DPG’den olufluyordu. Jandarman›n ablukas› alt›nda topland›k. Ablukaya ra¤men 30 kifliydik ve çevrede eylemi seyreden onlarca ö¤renci vard›. Jandarma bafl›ndan sonuna sald›rgan bir tutum içerisine girdi. Eylemin gerçekleflmesi engellenmek isteniyordu. Eylem komitesi ayn› gün akflam flehirde 6 Kas›m stand› aç›laca¤› gerekçesiyle sald›r›ya mahal vermemekten yanayd›. Bunun
anlam› “eylemi yapmamakt›”. Gençlik Dernekleri Federasyonu farkl› bir e¤ilimde olmas›na ra¤men bu e¤ilimi k›ramad›. Biz ise “eylem yap›lmad›¤› taktirde EK’y› tan›mayaca¤›m›z›, ba¤›ms›z tutum alaca¤›m›z›” ifade ettik. Bizim d›fl›m›zda bileflen içerisinde en net (!) olan Emek Gençli¤i’ydi. “Tan›m›yorsan›z, çekilin gidin!” diyerek, sald›r› karfl›s›nda duyduklar› yo¤un endifleyi d›fla vurdular. EK oturma eylemine karar verdi. Ancak sa¤l›kl› bir bilgilendirme yapmad›. Biz dövizlerimizi açt›k. Dövizlere müdahale olunca da do¤al olarak dövizlerimizi savunduk. Ancak siyasetlerden bize “yapmay›n”, “kapat›n dövizleri” gibi müdahaleler, maalesef jandarman›n gözü önünde yap›ld›. Kendi ad›m›za, bizim ve Gençlik Derne¤i’nin bu eylemdeki temel hatas›, EK’y› ve di¤er siyasetleri bir kenara b›rakarak, sloganlarla eylemi gerçeklefltirmeyiflimiz oldu. Ancak bu tutum jandarma önünde bize yap›lan kaba müdahalelerin devam›n› yaratacakt›. Ve oldukça zay›f bir tutum ortaya ç›kacakt›. Eyleme dair müdahalelerimizin s›n›r›n› da bu kayg›lar çizdi. Ancak 6 Kas›m süreci alandaki güçleri yeniden de¤erlendirmemize de bir vesile oldu. Özellikle eylem alan›ndaki rahat ve lakay›t müdahaleleri, eylem öncesindeki gerileten tart›flmalar›ndan dolay› bundan sonra KTÜ’de Emek Gençli¤i ile hiçbir platformda ortaklaflmayaca¤›z. GDF d›fl›nda kalan di¤er bileflenlerle ise ortak bir tak›m ifller ve eylemler örgütlendi¤i ölçüde eylem alan›nda EK’da olmad›¤›m›z taktirde sürecin d›fl›nda kalmay› tercih edece¤iz.
Nükleer santral karfl›t› çal›flmam›z Nükleer karfl›t› ö¤renciler olarak bafllatt›¤›m›z kampanyay› uzun vadeli olarak ele ald›k. Çal›flmam›z›n hedeflerini, araçlar›n›, planlamalar›n› önümüzdeki haftalarda ayr› bir de¤erlendirme konusu yapaca¤›z. fiu an k›sa vadede hedefimiz flehri ve üniversiteyi bu konu hakk›nda duyarl› hale getirmek ve bir taraflaflma yaratmak. Çal›flmalara ilk olarak nükleer anketiyle bafllad›k. Anket sonucunda ö¤rencilerin ço¤unun nükleere karfl› olduklar›n›, karfl› olmayan az say›da bir grubun ise ‘ülkenin kalk›nmas› için gerekli oldu¤u ve nükleer teknolojiye sahip olmam›z gerekir’ palavralar›na inand›klar›n› gördük. 6 Kas›m eyleminden sonra hem flehirde hem de üniversitede imza kampanyas› bafllatt›k. 2 hafta içinde 1500 imzaya ulaflt›k. Önümüzdeki günlerde Meydan Park›’nda imza stand› açaca¤›z. ‹leriki günlerde nükleer santrallerle ilgili panel ve seminer düzenlemeyi hedefliyoruz. Bu dönemin sonunda Nükleer Karfl›t› Ö¤renciler olarak bas›n aç›klamas› yap›p imzalar›m›z› postahane önünden meclise gönderece¤iz. 2. dönem referandumla insanlara nükleer santrali isteyip istemediklerini soraca¤›z. Daha sonra yapaca¤›m›z büyük bir etkinlikle kampanyam›z› sonland›raca¤›z. Bütün bu metindeki bafll›klar d›fl›nda alan›m›zda Toplumcu Mühendislik ve Mimarl›k Ö¤rencileri çal›flmas›n›n merkezi ad›mlar›n› da atmaya çal›flaca¤›z. Amac›m›z karfl›laflt›¤›m›z sorunlar› cüretle aflmas›n› bilmek ve gelece¤e emin ad›mlarla yürümektir.
Trabzon Ekim Gençli¤i
25
Ücretli köle, ç›rak mühendis ve mimar olmayaca¤›z! 26
Mesleki yeterlilik/yetkinlik sald›r›s›na hay›r! Kapitalizmin, içine girdi¤i dönemsel krizlerden kurtularak kâr oranlar›n› yeniden art›rabilmesi için genel çerçevede, tekelleflmenin önünün aç›l›p h›zland›r›lmas›, yeni yerlerin sisteme entegre edilmesi, emek üretkenli¤inin artmas› ve iflgücü fiyat›n›n ucuzlamas› gerekmektedir. 1970’ler ile birlikte karfl›m›za ç›kan neo-liberal politikalar ekseninde bunlar temel al›narak, sermayenin tekelleflmesinin önündeki tüm engellerin kald›r›lmas›, yine küresel sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda belirlenen alanlar›n sistematik bir biçimde talan›, son tahlilde buralardan kamunun tümüyle tasfiyesi öngörülmüfltür. Türkiye’de de kendini bilhassa 12 Eylül ile birlikte gösteren neo-liberal politikalar süreci içerisinde GATS tüm bu dönüflümlerin temelini oluflturmufltur. GATS ile temel hizmet alanlar› çeflitli kategori ve bafll›klara ayr›larak e¤itimden sa¤l›¤a tüm bu kategorilerde “hizmetten yararlanan karfl›l›¤›n› öder” ilkesi hayata geçirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bunlarla birlikte süreç içerisinde temel alanlarda yaflanan bu dönüflümler, dolays›z olarak bu alanlarla ba¤lant›l› meslekleri etkilemektedir. Bu yeniden yap›land›rma süreci içerisinde mühendislik ve mimarl›k da tümüyle sermayenin ihtiyaçlar›na ve devlet eliyle denetimine uygun olacak flekilde yeniden yap›land›r›lmakta, buralarda gerekli tasfiye ve tekelleflme sa¤lanarak meslekler içi bir hiyerarfli ve kastlaflma yarat›lmak istenmektedir. Genel planda meslek ve alanlarda yaflanan bu dönüflümler, özel olarak mühendislik ve mimarl›kta karfl›m›za, mesleki yeterlilik-yetkinlik sald›r›lar›/yasalar› olarak ç›kmaktad›r.
“Yetkin De¤il Toplumcu MühendislikMimarl›k” “... Mühendis-mimarlar olarak bizim toplumsal kimliklerimiz nelerdir? Sadece mesleki kimli¤i ön plana almak, bizleri di¤er kimliklerimizden soyutlamaz m›? Devletin tan›mlad›¤› ifllevsel konumumuz ile toplumsal konumumuz çelifliyor mu? Konumumuz emek-sermaye çat›flmas›n›n hangi taraf›ndad›r?...” (TMMOB Demokrasi Program› ve Demokrasi Kurultay›, 1998, s. 121) Toplumcu MMÖ çal›flmam›z, önüne koydu¤u politik çal›flma hatt› boyunca kitlelere sürekli olarak bu sorular› yöneltecek, kitlelerin de kendilerine bu sorular› sormas› için müdahalelerde bulunacakt›r.
Bu yeniden yapılandırma süreci
içerisinde mühendislik ve mimarlık da tümüyle sermayenin ihtiyaçlarına ve
devlet eliyle denetimine uygun olacak şekilde yeniden yapılandırılmakta, buralarda gerekli tasfiye ve
tekelleşme sağlanarak meslekler içi
bir hiyerarşi ve kastlaşma yaratılmak istenmektedir.
Kapitalizme, bilimsel verilere dayal› elefltirel bir yaklafl›m getirdi¤imizde, karfl›m›za temel olarak emeksermaye çeliflkisi ç›kmaktad›r. Kapitalist mülkiyet iliflkilerine dayal› bir toplumsal formasyon içinde mühendis ve mimar›n konumland›r›lmas› da bu temel çeliflkiden ba¤›ms›z olarak ele al›namaz. Kapitalizm içerisinde iflgücünü satarak geçinen mühendis ve mimarlar, gün geçtikçe sermaye karfl›s›nda ifl güvencesinden yoksun hale gelmektedirler. Mühendislikmimarl›¤›n icra edildi¤i üretim ve hizmet alanlar› ise yo¤un emek sömürüsü koflullar›n›n hâkim oldu¤u, toplumsal ihtiyaçlar›n de¤il, yaln›zca kâr› temel alan sermaye ihtiyaçlar›n›n gözetildi¤i alanlar durumundad›r. Mühendislik ve mimarl›k e¤itiminde de, di¤er e¤itim alanlar›nda oldu¤u gibi, temel kayg› sermaye ihtiyaçlar›d›r, tüm yap›land›rma buna göre yap›lmaktad›r. Bu noktada mühendis ve mimarlar›n konumlan›fl›, ya var olan çeliflkilerin gerçekte bir “çeliflki” olmad›¤›, emekle sermayenin ç›karlar›n›n uyum içerisinde birlikte var olabilece¤i yönünde olacakt›r, ya da var olan temel çeliflkiyi göz önünde bulundurarak emek ile sermaye aras›ndaki çeliflkinin, sermaye ile emekçi mühendis / emekten yana mühendis aras›nda da var oldu¤u yönünde olacakt›r. Mühendislik ve mimarl›k üzerinden yapaca¤›m›z her türlü politik müdahale de, bizim cephemizden her zaman bir taraf›, yani emek taraf›n› ifade edecektir. Çal›flmam›z›n isminin önüne koydu¤u “toplumculuk” s›fat› bu çerçevede hayat bulacakt›r.
Mesleki yeterlilik sömürüye geçirilen maskedir! Bundan önceki süreçlerde mesleki yeterlilik sald›r›lar›na ve bilhassa yetkin mühendislik konusuna bir hayli de¤inmifl olmam›za ra¤men sürecin geldi¤i son durumu kabaca irdelemek, yeni dönemde izlenecek politik hat için bizlerin cephesinden gereklidir. Sermayenin kamusal olan her fleyi özellefltirmeye çal›flt›¤› y›k›c› bir süreçten geçti¤imizi vurgulam›flt›k. AB’ye uyum alt›nda sürdürülen “Mesleki Yeterliliklerin Düzenlenmesi ve Tan›nmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s›” görüflmeleri de, “Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu”, “Yabanc›lar›n Çal›flmas› Hakk›nda Kanun” ve “Yetkin Mühendislik Yönetmeli¤i” de bu süreçle beraber dolays›z bir biçimde karfl›m›za ç›kmaktad›r. Geçti¤imiz aylarda mecliste kabul edilen “Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu”ndan mühendislik ve mimarl›¤›n yan› s›ra tabiplik, difl hekimli¤i, hemflirelik, ebelik, eczac›l›k, veterinerlik ile en az lisans düzeyinde ö¤renimi gerektiren ve mesle¤e girifl flartlar› kanunla düzenlenmifl olan meslekler ç›kar›larak, oluflmas› muhtemel tepki biraz olsun azalt›lmak istenmektedir. Ancak temelde sermayenin yönelimi hiç de¤iflmemifl durumdad›r. Bugüne kadar yap›lan müdahalelerin meslek ve alanlarda yaratt›¤› sonuçlar flimdiden çok net bir biçimde görülmektedir. Mühendislik-mimarl›k alan›nda karfl›laflt›¤›m›z Yetkin Mühendislik tart›flmalar› da hem mesleki yeterlilik sald›r›lar›n›n bir parças›n› oluflturmakta, hem de bundan sonraki süreçte yaflanacak de¤iflimler aç›s›ndan bizlere somut fikirler vermektedir. Diplomalardan mühendis unvanlar›n›n ç›kart›lmas›yla yönelimini daha da somutlayan sermaye cephesi, “mühendis-mimarlar›n serbest dolafl›m›” safsatas›yla birlikte karfl›m›za “akreditasyon zorunlulu¤u”nu da ç›karabilmektedir. Çal›flma için önemli olan noktalardan biri, tüm bunlar›n bütün bir sald›r› zincirin tek tek halkalar›n› oluflturdu¤u vurgusudur. Bafl›nda vurgulad›¤›m›z gibi bu süreç ayr›ca, çal›flmam›z›n somut politik müdahale alanlar›n›n temelini de oluflturacakt›r. E¤itimde akreditasyon konusunda ilk olarak karfl›m›za ABET gibi uluslararas› sermayenin güdümündeki kurulufllar ç›kmaktad›r. Mühendislik-mimarl›k mesle¤inin öncesinde gerekli olan e¤itimin “uluslararas›-evrensel” normlara uydurulaca¤› akreditasyon tart›flmalar›nda temel argüman› oluflturmaktad›r. Buna karfl›l›k Toplumcu MMÖ çal›flmam›z cephesinden akreditasyon tart›flmalar›, az önce vurgulad›¤›m›z gibi kendinden menkul bir uygulama olarak ele al›nmamaktad›r. Bu yolla, küresel sermayenin belirleyicili¤inde, kapitalizmin eleman/teknik eleman ihtiyac›na uygun olarak arz-talep koflullar› yeniden tan›mlanmaktad›r. E¤itim sonras›ndaki mühendislikmimarl›k uygulamas›nda yetkinlik/yeterlilik tart›flmalar› açanlar cephesinden e¤itim de, bu yolu düzlemek için akredite edilecektir. Türkiye gibi sanayisinin ve teknolojisinin tamamen emperyalizme ba¤›ml› olarak
27
flekillendi¤i, mühendislik-mimarl›k uygulamalar›n›n bu çerçevede çizilen alanlar içersinde tan›mland›¤› bir sistemde, e¤itimde eflitlik ilkesinin hiçbir flekilde dillendirilemeyece¤i günümüz koflullar›nda, e¤itimde akreditasyon savunusunun piyasan›n ihtiyaçlar›na dayal› olarak eflitsizliklerin ve emek üzerindeki sömürü koflullar›n›n art›r›lmas›ndan baflka bir ifllev görme olas›l›¤› da bulunmamaktad›r. “Yetkin mühendislik” kavram›, mühendisler ve mimarlar aras›nda her aç›dan bir kastlaflmaya ve bölünmeye yol açacakt›r. Daha önceden “uzman mühendislik” ad› alt›nda öngörülen de¤iflikliklerin bir k›sm› süreç içerisinde uygulanmaya bafllam›flt›. Böylece kamu ad›na ve kamu kurumlar› eliyle yap›lmas› gereken yap› denetimi gibi baz› mühendislik denetimleri özellefltirilerek kâr amac› güden flirketlere devredilmiflti. AB müzakere süreçleri ile de dolays›z ba¤lant›s› olan “yetkin mühendislik” ile e¤itimin paral›laflt›r›lmas› konusunda da yeni bir ad›m at›lm›fl olacakt›r. Üniversite e¤itimi büyük oranda anlams›zlafl›rken ve e¤itimdeki sorunlar da içsellefltirilip kabullendirilmeye çal›fl›l›rken, verilecek kurslar ve sonunda yap›lacak s›navlar ile “aç›k kapat›lacak”t›r. Mutlaka bu kurslar›n ve s›navlar›n hepsi de ücret karfl›l›¤› yap›lacakt›r. Böylece hem sermayenin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak “iyi yetiflmifl elemanlar” sa¤lanacak, hem de s›nav ve kurslar üzerinden yeni bir kâr kap›s› aç›lacakt›r. Yetkinlik/yeterlilik/uzmanl›k tart›flmas›n›n zamanlamas›na iliflkin bir di¤er unsur da artan mühendis say›s› ve bununla iliflkili olarak sermaye cephesinden iflsizli¤in bir süre daha ertelenme ihtiyac›d›r. Gerekli di¤er tüm kriterlerle orant›s›z olarak artan mühendis ve
mimarlara sürekli yeni mezunlar da eklenince, mühendismimar iflsizli¤i kald›r›lamayacak boyutlara ulaflm›flt›r. “Yetkin/uzman” bir mühendis yan›nda yap›lacak staj uygulamas› ile sermayenin istedi¤i ucuz iflgücü çal›flt›r›lmas› yasallaflt›r›lmak istenmektedir. Bu uygulama mühendis ve mimarlar› kendi aras›nda bölerek bir yandan 28 yetkin olmayan mühendisleri “ara teknik eleman” statüsüne indirmekte, di¤er yandan da sermaye aç›s›ndan her daim gerekli olan iflgücü fiyat›n›n ucuzlat›lmas›nda aktif rol oynamaktad›r. Yetkin mühendisli¤i ve uzmanlaflmay› savunanlar bu uygulamalar›n, e¤itim sisteminden kaynaklanan eflitsizlikleri bir ölçüde giderece¤ini ve mühendislerinmimarlar›n iflsizlik sorununa çözüm için somut bir ad›m at›lm›fl olaca¤›n› söylemektedirler. Bizler aç›s›ndan çal›flmada vurgulanmas› gereken bir di¤er önemli vurgu noktas› da e¤itim verilece¤i temel yerin üniversite oldu¤udur. Sistemin, e¤itimden bafllayarak oluflturdu¤u eflitsizli¤in, yetkin, uzman, yeterli, profesyonel, sertifikal›, vb. mühendislik-mimarl›k tan›mlar›yla tescillenmesi, mühendis-mimarlar›n büyük ço¤unlu¤unun, piyasa ve sömürü koflullar›na terk edilmesi anlam›na gelmektedir. Sorunlara bütünsel bir bak›flla yaklaflarak, kayna¤›na inmek ve çözmeye çal›flmak yerine, var olan eflitsizli¤i kabullendirmeye çal›flan bir yaklafl›m, toplumcu MMÖ çal›flmam›z›n her alanda mahkûm ve teflhir edece¤i bir yaklafl›m olacakt›r. Yine bu kapsamda karfl›m›za ç›kacak olan bir di¤er kavram da “meslek içi e¤itim”dir. Bafltaki tart›flmalarla ilgili olarak söyledi¤imiz “e¤itim verilece¤i temel yer üniversitedir” sözü asl›nda burada da geçerli olmaktad›r. Günümüz kapitalist mülkiyet iliflkileri içerisinde ne kadar› gerçekleflece¤inden ba¤›ms›z olarak, üniversiteler e¤itim sürecinde ve sonras›nda mühendislik-mimarl›¤a dair çeflitli uygulamal› ve teorik mesleki e¤itimleri de vermekle yükümlü olmal›d›rlar. Meslek içi e¤itim uygulamalar› da bu aç›dan öncelikli olarak e¤itim kurumlar› taraf›ndan tüm mühendis ve mimarlara paras›z ve eflit koflullarda sunulmal›d›r. Tabi burada, mevcut koflullarda söz konusu e¤itim “meslek içi” olunca meslek odalar› da dolays›z olarak bu sürece dâhil olmaktad›rlar. Ancak meslek odalar› taraf›ndan verilecek olan meslek içi e¤itim de tüm mühendis ve mimarlara eflit ve paras›z olarak sunulmal›d›r. Aksi halde meslek odalar›n›n paral› bir hizmet olarak belli dar kontenjanlarla sunduklar› meslek içi e¤itimler de, “mesleki yeterlili¤in s›nanmas›na yönelik s›navlar” da, hem mühendis ve mimarlar aras› eflitsizli¤i art›racak hem de sorunun daha da çetrefilleflmesini sa¤layacakt›r.
Çal›flman›n özgün alanlar› ve bafll›klar› Toplumcu MMÖ çal›flmas› nas›l ki müdahale edece¤i tüm alanlarda kitleleri “toplumculuk” üzerinden taraflaflt›rmaya çal›flacaksa, bu perspektif TMMOB ile genel planda kurulacak iliflkilerde de, ö¤renci komisyonlar› üzerinden yap›lacak çal›flmalarda da kendini gösterecektir.
Sistemin, eğitimden başlayarak oluşturduğu eşitsizliğin, yetkin, uzman, yeterli, profesyonel, sertifikalı, vb. mühendislik-mimarlık tanımlarıyla tescillenmesi, mühendis-mimarların büyük çoğunluğunun, piyasa ve sömürü koşullarına terk edilmesi anlamına gelmektedir. Sorunlara bütünsel bir bakışla yaklaşarak, kaynağına inmek ve çözmeye çalışmak yerine, var olan eşitsizliği kabullendirmeye çalışan bir yaklaşım, toplumcu MMÖ çalışmamızın her alanda mahkûm ve teşhir edeceği bir yaklaşım olacaktır. Birçok politik tutum aç›s›ndan ele ald›¤›m›zda, do¤as› gere¤i heterojen bir yap›ya sahip olan TMMOB, mesleki yeterlilik ve yetkin mühendislik konular›nda da ayn› muhteva sahip bulunmaktad›r. Bakt›¤›m›zda yetkin mühendislik taraftarlar›, “yetkin mühendis”lerin bütün yap›lar›yla di¤er mühendislerden farkl› bir yere konulmas›n› ve TMMOB'un buna göre yeniden yap›lanmas›n› hedeflemektedirler. Bunun sonucu olarak “uzman mühendislik-mimarl›k”, “yetkin mühendislik” gibi bafltan beri kastlaflmac› uygulamalara bu kesim taraf›ndan verilen önem artmaktad›r. Düne kadar mühendis say›s›nda bir fazlal›k olmad›¤›n› savunan TMMOB yönetimi, art›k çok fazla mühendis mezun edilmesinden flikâyet etmektedir. Bu “ani” görüfl de¤iflikli¤inin TMMOB'un bugüne kadar tafl›d›¤› muhalif kimli¤inden çok fley götürece¤i kesindir. Toplumcu MMÖ çal›flmas› mesleki yeterlilik sald›r›lar›na geçit vermeyece¤inden bahsederken, ayn› zamanda karfl›s›na ç›kan›n “ oda yönetimleri” olmas›na tak›lmadan, bu muhalefeti sürdürmeye devam edece¤ini de aç›kça ifade etmifl olmaktad›r. Mühendislik ve mimarl›k mevcut koflullarda, mühendis ve mimarlar›n mesleki formasyonlar›n›n oluflmas›na kaynakl›k eden mühendislik-mimarl›k e¤itimi, mühendislik ve mimarl›¤› icra eden mühendisler ve mimarlar ile mühendislik ve mimarl›¤›n icra edildi¤i üretim ve hizmet alanlar›n›n bütünselli¤i içinde ele al›nabilmelidir. TMMOB da, bu alanlar› birbirinden ay›rmadan, buralara yönelik bütünlüklü politikalar üretebilmelidir. E¤itimin her anlamda eflit ve paras›z olmas› yönünde mücadele yürütmek, sermaye için de¤il toplum için yürütülecek mühendislik-mimarl›k hizmetlerinin hayata geçirilebilmesi için e¤itimde var olmas› gereken kriterleri belirlemek, bu anlamda tüm eksikliklere müdahale edebilmek TMMOB’un yapmas› gerekenler aras›ndad›r.
Toplumcu MMÖ çal›flmam›z›n temel müdahale ve çal›flma alanlar›ndan biri olan TMMOB da, daha önce vurgulad›¤›m›z gibi tutum ald›rmaya ve taraflaflt›rmaya çal›flaca¤›m›z bir alan olarak önümüzde durmaktad›r. Birçok zaman dayand›¤› “yasall›k” s›n›r›n› ve ufkunu aflan/zorlayan tutumlar alabilen, kendini “mesleki demokratik kitle örgütü” olarak tan›mlayan TMMOB, bundan sonraki süreçlerde de örgütlülü¤üne ve bu örgütlülü¤ün dayand›¤› politik bilince sahip ç›kabilmelidir. Geçmiflin demokratik çizgisini, birçok alan› için, koruman›n ötesinde, yeni dönemde emekten yana bir örgüt olarak iflçi s›n›f› ve emekçilerle iliflkilerini güçlendirebilmelidir. Ö¤renci komisyonlar›n› da içine alan bir perspektif ile TMMOB üzerinden yapaca¤›m›z tart›flmalarda inflaat mühendisli¤i, yak›n dönem için “özel” bir yere oturmaktad›r. TMMOB bünyesinde yap›lan “yetkin mühendislik” tart›flmalar›nda ‹MO yönetimi bayra¤› en önde götürenlerin bafl›nda gelmektedir. 10 Eylül 2006 tarihi itibariyle “ Yetkin ‹nflaat Mühendisli¤i Yönetmeli¤i” resmi gazetede yay›mlanarak yürürlü¤e girmifl bulunmaktad›r. Bu ba¤lamda, bilhassa üniversiteler içerisinde, inflaat mühendisli¤i alan› çal›flmam›z›n yo¤unlaflmas› gereken yerlerin de bafl›nda gelmektedir. Bu hiçbir flekilde di¤er alanlarda yürütülecek çal›flmay› önemsizlefltirmemektedir. Ancak sald›r›n›n en yal›n ve somut haliyle yafland›¤› bu alan özel bir yo¤unlaflmay› da gerekli k›lmaktad›r. Toplam çal›flmam›z içerisinde bütüne yönelik örgütleyece¤imiz panellerin, forumlar›n ve kullanaca¤›m›z anket, bildiri, afifl gibi materyallerin yan› s›ra, Mart 2007’de gerçekleflecek ‹MO Ö¤renci Üye Kurultay›’na yönelik bir imza kampanyas› bu süreç içerisinde tan›mlanabilmelidir. Sonuç olarak önümüzdeki süreç içersinde Toplumcu MMÖ çal›flmas›, söz konusu alanlara, çizmifl oldu¤umuz çerçevedeki bütünsellik içerisinde ve daha örgütlü bir tarzda müdahale edecektir. Kullanaca¤› materyallerden izleyece¤i politik hatta kadar örgütlülü¤ünü, yerellerin özgünlüklerini göz ard› etmeden, merkezi planda yapaca¤› tart›flmalarla daha da güçlü k›lacakt›r. Önüne koydu¤u “toplumcu” s›fat›n›n bilinciyle mühendislik ve mimarl›k alan›nda da bir taraflaflt›rma yaratarak, emek-sermaye çat›flmas›nda emekten yana mühendislik ve mimarl›k için yön verici olacakt›r.
Toplumcu Mühendislik Mimarl›k Ö¤rencileri
Yetkin Mühendislik: Sömürüye geçirilmifl bir maske! Sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda mesleklerde yaflanan yeniden yap›land›rma ve dönüflüm uygulamalar›n›n mühendislikmimarl›k alan›nda özgünleflmifl bir aya¤› olan Yetkin Mühendislik sald›r›s›na karfl› “Yetkin de¤il toplumcu mühendis olaca¤›z!” fliar›n› yükseltmeye devam ediyoruz. Avc›lar’da dönem bafl›ndan itibaren afifllerle, ozalitlerle, bildirilerle bu gündemin teflhirini yapmaktay›z. Hafta bafl›ndan itibaren de 6 Aral›k günü düzenledi¤imiz “Yetkin Mühendislik nedir, ne de¤ildir?” bafll›kl› panelin çal›flmas›n› yürüttük. Panele konuflmac› olarak Makine Mühendisleri Odas› ‹stanbul fiubesi eski baflkan› Mustafa Aral ve ‹stanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ö¤retim Üyesi O¤uz Gündo¤du kat›ld›. Panel, bir arkadafl›m›z›n yapt›¤› aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Aç›l›fl konuflmas›nda panelin kapsam› çizildi. Yetkin Mühendislik sald›r›s›n›n arka plan›na de¤inildi ve bugün “yetkin de¤il toplumcu mühendis” olmak gereklili¤i üzerinde duruldu. Konuflman›n ard›ndan O¤uz Gündo¤du’nun, mühendislik ünvan›n›n kald›r›lmas› ve bunun yans›malar› üzerine konufltu. Bugün yaflananlar›n AB uyum sürecinde ortaya ç›kan dayatmalar›n karfl›s›nda tutum al›namamas›n›n oldu¤unu vurgulad›. Mustafa Aral konuflmas›na mühendislik mesle¤inin geliflimini anlatarak bafllad›, “Üniversitelerdeki e¤itimin yetersizli¤ini gerekçe gösterenler, mühendislik e¤itimi al›nmas› gereken yerin üniversiteler oldu¤unu unutmamal›, buradaki e¤itime dönük müdahaleler yap›lmas› gerekti¤ini gözard› etmemeliler. Bu uygulamalar Amerika ve ‹ngiltere gibi ülkelerin e¤itim anlay›fl›n›n yans›mas›d›r ve sadece teknik mühendis yetifltirmeye dönüktür. 17 A¤ustos depremini örnek vermekteler. Orada yeni mezun de¤il, en az 15 y›ll›k mühendislerin yapt›¤› binalar y›k›lm›flt›r. Bu bilgi eksikli¤i de¤il, bilginin uygulanmamas›d›r. TMMOB burada misyonunu hat›rlamal›, bilgi ölçmenin görevi olmad›¤›n›, yap›lan ifli denetlemekle yükümlü oldu¤unu unutmamal›d›r” dedi. Sunumlardan sonra tart›flma k›sm›nda, bu yasalarla sermayeye ucuz ifl gücü yarat›lmak istendi¤i, ‹MO’nun gerekçelendirmesinin bofla düfltü¤ü, üniversitelerde e¤itimin nitelikli hale getirilmesi gerekti¤i, uzmanlaflma olarak gösterilen bu sürecin sonunda yap›lan s›nav›n genel bilgiyi ölçmeye yönelik olmas›n›n çeliflki oldu¤u, yetkin mühendisli¤in farkl› bölümlerde karfl›m›za ç›kan mesleki yeterlilik uygulamalar›n›n bir aya¤› oldu¤u vurguland›. Yaklafl›k ikibuçuk saat süren panele 30 kifli kat›ld›. Panelin ön sürecinde tan›flt›¤›m›z arkadafllar›n yasa tasla¤› ve mühendislik e¤itimi üzerine tart›flmak istemeleri üzerine önümüzdeki hafta bir toplant› gerçeklefltirece¤iz.
Avc›lar Toplumcu Mühendislik Mimarl›k Ö¤rencileri
29
Bugünün gençlik mücadelesi yöntemsel planda derin bir çelişki yaşamaktadır. Sermayenin saldırılarının ve dönüşümlerinin yoğunlaştığı temel bir alan olarak gelecek sorunu orta yerde duruyorken, gençlik mücadelesi içerisinde
belki de en az tartışılan sorunların başında bu sorun gelmektedir. Hal böyle olduğu sürece sermaye saldırılarını yoğunlaştırmakta, ancak bu alanda bütünsel bir tepki ortaya çıkamamaktadır. Güncel plandaki sorunlara karşı verilen mücadele ise sermayenin hedeflediği ve adım adım uygulamaya başladığı dönüşümlerle bütünlüklü tartışılamadığı içindir ki gençlik mücadelesinin politik ve birleşik mücadelesinin olanakları zayıflamaktadır.
Gençlik gelece¤ine sahip ç›k›yor!..
Serma diplomal› i Birleflik bir politik hedeften yoksun, yerel parçal› mücadeleler Gençlik mücadelesinin oldukça s›n›rl› olanaklarla, sermayenin sald›r›lar› karfl›s›nda mevzi direnifller örgütledi¤i bir dönemi geride b›rak›yoruz. Ticarileflen e¤itimin sonuçlar›na karfl› anlaml› tepkilerin örgütlendi¤i dönem boyunca, gençlik üniversitelerde yayg›n bir hak ve özgürlükler mücadelesi ile faflist sald›r›lara karfl› anlaml› eylemler örgütledi. Tüm anti demokratik uygulamalar, bask› ve soruflturmalar gençlik mücadelesini y›ld›rmad›¤› gibi, bir dizi yerelde, özellikle de alan›n özgün gündemleri ile birleflik bir süreç örülebildi¤i koflullarda, ortaya ç›kan bask›c› uygulamalar sürecin h›zla politikleflmesinin önünü açm›flt›r. Nitekim YTÜ’de süregiden yemekhane boykotu ve soruflturma karfl›t› çal›flmalar, Çukurova Üniversitesi’ndeki soruflturma ve sald›r› süreci ile iç içe ifllenen referandum çal›flmalar›, bu sürecin belli bafll› örnekleri olarak tan›mlanabilir. Dönemin bafl›ndan bu yana ortaya ç›kan tüm bu olumlu tablo henüz sermayenin topyekûn sald›r›lar› karfl›s›nda gençli¤in kitlesel ve birleflik mücadelesini örebilecek bir kapsam ve hedeften yoksun bulunmaktad›r. Hâlihaz›rdaki bu politik zay›fl›k sürecin bu biçimde devam etmesi halinde ortaya ç›kan olanaklar›n yeterince güçlü sonuçlar oluflturmas›n› engelleyecektir. Bu aç›dan denilebilir ki bugünün gençlik mücadelesinin en temel sorunlar›ndan birisi politik hedef yoksunlu¤udur. 6 Kas›m süreci bu aç›dan var olan yetersizlikleri tüm aç›kl›¤› ile gözler önüne sermifltir. 6 Kas›m sürecini önceleyen eylemler ve bunlar›n yaratt›¤› olanaklar etkili bir politik ba¤ ve süreklilik içerisinde eylem alanlar›na tafl›namam›fl, bu durum ise 6 Kas›m’› gençli¤in hareketli kesimlerinden önemli ölçüde kopartm›flt›r. Buna karfl› ortaya konulan anlaml› çabalar ise henüz istenilen sonuçlar› oluflturmaktan uzakt›r. Bu tabloyu de¤ifltirmek, gençli¤in birleflik ve kitlesel mücadelesini örmek, aç›k ki sermayenin sald›r›lar›n› tan›mlamay› ve bu sald›r›lar karfl›s›nda bütünsel bir politik mücadele hatt› örmeyi zorunlu k›lmaktad›r. Bu baflar›labildi¤i koflullarda yerellerde ortaya ç›kan anlaml› olanaklar politik, pratik ve örgütsel olarak gençlik mücadelesinin bütünsel olanaklar›na dönüfltürülebilir.
Bask› ve zor sermayenin gençlik karfl›s›ndaki korkusunun göstergesidir! Bugün sermayenin sald›r›lar›n›n arka plan›na bak›ld›¤›nda topyekûn bir iktisadi ve siyasal dönüflüm süreci karfl›m›za ç›kmaktad›r. Sald›r›lar›n tüm öteki yanlar› ise ancak bu temelde tan›mland›¤› ölçüde bir zemine oturabilmektedir. Anti demokratik uygulamalar, soruflturma ve hukuk terörü, faflist bask›lar ise birer neden de¤il, bu sald›r› dalgas›n›n sonuçlar›d›r. Son dönemde gençli¤in sorunlar› geçmifl dönemlerle k›yaslanamaz bir biçimde derinleflmifltir. Son 5 y›l içerisinde özellikle AB uyum yasalar› çerçevesinde ç›kart›lan yasalar e¤itim sistemini bir bütün olarak piyasaya ba¤lam›fl, genifl gençlik y›¤›nlar›n›n gelecek umutlar›n›n son k›r›nt›lar›n› da yok etmifltir. Ancak tek bafl›na yok olan gençli¤in sistem içi umutlar› de¤ildir. Sermaye genifl gençlik y›¤›nlar›n›n ihtiyaçlar›n› dönemsel olarak dahi karfl›layabilme olana¤›ndan yoksun oldu¤u için, sald›r›lar›n› görülmemifl biçimde yo¤unlaflt›racakt›r.
.
ayenin kölesi, iflsiz olmayaca¤›z!
Soruflturma terörünün kapsam› ve yayg›nl›¤›n›, kitlesel bir gençlik mücadelesinin geliflimini engellemek için sermayenin bir y›ld›rma operasyonu olarak tan›mlamak yerinde olacakt›r. Soruna iliflkin elbette birçok neden s›ralanabilir; ancak sermaye ortaya koydu¤u sald›r›lar›n sonuçlar›n› bilmekte, buna uygun bir haz›rl›k yapmakta, kitlesel bir gençlik muhalefeti büyümeden, sorunun önünü almak istemektedir. Bu aç›dan soruflturma terörü hem oldukça bilinçli bir tercihin, hem de gençlik karfl›s›ndaki umutsuzlu¤un bir göstergesi olarak de¤erlendirilmelidir. Sermayenin son dönem elinde tek silah olarak bask› ve terör kalm›flt›r. Bask› ve terörün arkas›nda ise derin bir korku ve umutsuzluk var. Bugün sermaye düzeninin tek umudu ve halihaz›rdaki avantaj›, bu tablonun devrim lehine de¤ifltirilemiyor, ortaya ç›kan olanaklar›n kitlesel bir mücadelenin etkin birer arac›na dönüfltürülemiyor olmas›d›r. Bugün sermayenin sald›r›lar› karfl›s›nda bütünsel bir gençlik politikas› oluflturmak öncelikli olarak sermayenin sald›r›lar›n›n yönü ve hedeflerini tan›mlamay› zorunlu k›lmaktad›r. fiu kadar›n› söyleyebiliriz ki bugün karfl›m›zda tümüyle politikleflmifl bir karfl› devrimci sald›rganl›k bulunmaktad›r. Soruflturmac› ö¤retim görevlileri, rektörler, polis ve ÖGB’ler, aç›lan soruflturmalar, tak›lan kameralar, yasaklanan flenlikler, gerçekleflen faflist sald›rlar neredeyse tek bir merkezden koordine edilen bir karfl› devrimci kuflatmay› ifade etmektedir. Sald›rganlar›n üzerlerinde üniforma m›, yoksa cübbe mi oldu¤u öze iliflkin bir de¤ifliklik oluflturmamaktad›r. Sald›r› bütünlüklü bir sermaye sald›rganl›¤›d›r ve gençli¤in gelecek ve özgürlük istemine yönelmifltir. Ayn› bütünlükte, hedefli bir gençlik mücadelesi karfl›s›na dikilmedi¤i koflullarda ise artarak ve yayg›nlaflarak devam edecektir.
Sermayenin sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rd›¤› alan: Gençli¤in gelecek sorunu Bugünün gençlik mücadelesi yöntemsel planda derin bir çeliflki yaflamaktad›r. Sermayenin sald›r›lar›n›n ve dönüflümlerinin yo¤unlaflt›¤› temel bir alan olarak gelecek sorunu orta yerde duruyorken, gençlik mücadelesi içerisinde belki de en az tart›fl›lan sorunlar›n bafl›nda bu sorun gelmektedir. Hal böyle oldu¤u sürece sermaye sald›r›lar›n› yo¤unlaflt›rmakta, ancak bu alanda bütünsel bir tepki ortaya ç›kamamaktad›r. Güncel plandaki sorunlara karfl› verilen mücadele ise sermayenin hedefledi¤i ve ad›m ad›m uygulamaya bafllad›¤› dönüflümlerle bütünlüklü tart›fl›lamad›¤› içindir ki gençlik mücadelesinin politik ve birleflik mücadelesinin olanaklar› zay›flamaktad›r. Üniversiteler bugün geçmiflte oldu¤undan daha yo¤un bir geleceksizlik sorunu ile karfl› karfl›yad›r. Kitlesel olarak üniversite mezunlar›n› bekleyen iflsizlik, genifl gençlik y›¤›nlar›n›n sistem içi umutlar›n› günden güne tüketmektedir. Üniversite sistemi ‘70’lerden bu yana temel bir dönüflüm süreci yaflamaktad›r. Uluslararas› alanda farkl› co¤rafyalara farkl› dönemlerde tafl›nan bu dönüflümler, emperyalist kapitalist sistemin hedefledi¤i neo-liberal dönüflümlerin dolays›z bir yans›mas›d›r. Bu konu Ticari E¤itime Karfl› Gençlik Koordinasyonu’nun son toplant›s›nda flöyle özetlenmifltir: “Ülkedeki neo-liberal dönüflümler e¤itim alan›n› bir bütün olarak sermayenin ihtiyaçlar›na göre yeniden düzenlemektedir. Ticari e¤itim uygulamalar› güncel planda yayg›nlaflm›fl, bu uygulamalar›n sonucu olarak gençlik e¤itimin kalitesi ve niteli¤i
31
32
günden güne düflerken öte yandan ise e¤itim süreci bir bütün olarak piyasan›n de¤iflen ihtiyaçlar›na göre yeniden tan›mlanm›flt›r. “Bu dönüflümlerin do¤al sonuçlar› olarak bölümler ve üniversiteler sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›lm›fl, e¤itim alan› yar› kamusal bir alan olarak tan›mlanarak paral› e¤itim uygulamalar› yayg›nl›k kazanm›flt›r. “Bugün bir dizi sosyal bölüm anlamlar›n› yitirirken, teknik eleman ihtiyac› günden güne artmaktad›r. Tam da bu nedenle yüksek ö¤retim bilimsel bir e¤itim süreci olmaktan ç›karak sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda teknik eleman yetifltiren bir alan haline getirilmektedir. “E¤itim alan›nda yaflan›lan bu dönüflümler sistemin yaflad›¤› bütünsel dönüflümlerin d›fl›nda ele al›namaz. Zira neoliberal politikalar y›llard›r uygulanmakta, bu uygulamalar ülke genelinde çok yayg›n bir alanda hayat bulmaktad›r. Kamunun tasfiyesi ve sosyal bölümlerin tasfiyesi, özellefltirmeler ve e¤itim alan›ndaki piyasalaflma bütünsel bir neo-liberal sald›r›n›n ayaklar›n› oluflturmaktad›r. “Sistemin yaflad›¤› bu dönüflümler e¤itim süreci içerisinde ve sonras›nda gençli¤i bir bütün olarak iflsizlik ve geleceksizlik sorunu ile karfl› karfl›ya b›rakmaktad›r. Y›llard›r ad›m ad›m devam eden bu süreç sermaye devletinin son y›llardaki AB uyum yasalar› çerçevesinde att›¤› ad›mlarla daha genifl bir kapsam ve yayg›nl›k kazanm›fl bulunmaktad›r.” (Ticari E¤itime Karfl› Gençlik Koordinasyonu 3. Toplant›s› Sonuç Bildirgesi) Tüm bu neo-liberal sald›r› dalgas› e¤itim alan›n› bir bütün olarak piyasan›n denetimine açm›flt›r. Türkiye’de bu süreç yetmifllerin ortas›nda bir sermaye politikas› olarak ortaya konulmufltur. (Yetmifllerin ortas›nda kurulan YÖK, yaflam flans› birkaç ay olmas›na karfl›l›k, bu dönüflümleri hayata geçirmeyi hedeflemifltir). Ancak sermayenin bu politikay› hayata geçirebilece¤i uygun politik ve iktisadi zemin ancak ‘80 faflist askeri darbesinin yaratt›¤› koflullarda ad›m ad›m oluflturulabilmifltir. Elbette ki faflist darbe siyasal ve iktisadi sürecin rotas›n› belirlemifl, buna uygun dönüflümleri sistematik bir biçimde ortaya koymufl, oluflturdu¤u bask› ve terör ayg›t› ile bu ad›mlar› sorunsuz bir biçimde hayata geçirmeye çal›flm›flt›r. Ad›m ad›m ilerleyen bu süreç 90’lar›n ortas›nda sistemli bir politika haline gelmifl ve bugün e¤itim sisteminde yaflanan sorun ve dönüflümlerin nedenini oluflturan temel etken olmufltur. Bugün genifl gençlik y›¤›nlar›n›n gelecek sorununun dü¤üm noktas›n›, iflte bu neo-liberal iktisadi dönüflümler oluflturmaktad›r. fiimdi çeflitli bafll›klarla bu dönüflümün gençli¤i bir bütün olarak nas›l bir geleceksizlik sorunu ile karfl› karfl›ya b›rakt›¤›n› tan›mlamaya çal›flal›m: A) S o s y a l b i li m l e r i n t a s f i y e s i , b ö l ü m l e r v e fl b ö l ü m ü : ü n i v e r s i t e l e r a r a s › i flb Bugün yaflan›lan geleceksizlik sorunu e¤itim sistemindeki piyasa eksenli dönüflümlerin dolays›z bir sonucudur. Bu dönüflümler öncelikli olarak sosyal bilimler ve teknik bilimler aras›nda temel bir iflbölümü ve farkl›laflma ortaya ç›karm›flt›r. `Seçkin' ö¤retim hedefi, araflt›rmay› e¤itimden kopartan ve günümüzde K›ta Avrupas›n› da etkisine alan Anglo-Amerikan üniversite anlay›fl›n›n bir ifadesidir. "Anglo-Amerikan dünyas›nda üniversiteler, art›k, büyük oranda uygulamal› do¤a bilimlerinin ve daha küçük oranda uygulamal› 'sosyal bilimler'in tahakkümünde, pazar ekonomisine hizmet eden kurumlar" haline gelmifltir. Bu yönelimin do¤al sonucu ise sermayenin ihtiyaçlar›na göre araflt›rma ve “bilimsel” çal›flma yapan bir kurumda, sosyal bölümlerin kendi anlamlar›n› yitirecekleridir. Bugün sosyal bölümlerin piyasan›n talebine göre flekillenen bir
Adım adım ilerleyen süreç 90’ların ortasında sistemli bir politika haline gelmiş ve bugün eğitim sisteminde yaşanan sorun ve dönüşümlerin nedenini oluşturan temel etken olmuştur. Bugün geniş gençlik yığınlarının gelecek sorununun düğüm noktasını neo-liberal iktisadi dönüşümler oluşturmaktadır. e¤itim süreci içerisinde hiçbir anlam› kalmamaktad›r. Teknik bilimler h›zla prestij kazan›rken, sermaye aç›s›ndan ani bir kazanç alan› oluflturmayan felsefe, sosyoloji vb. bölümler anlamlar›n› yitirmektedirler. Bu ilk dönüflümün dolays›z sonucu sosyal bilimler alan›n›n bir bütün olarak geleceksizlik ve iflsizlik sorunu ile karfl› karfl›ya kalmas› olmaktad›r. B) K a m u n u n ta s f i y e si v e sö z l e flm fl m e li , s ta j y e r, ü c r e t l i fl m a k o flu flu l l a r› : v b . ç a l ›flm Kapitalizmin kâr oranlar›n› artt›rmak için alaca¤› temel önlemlerden biri, iflgücü fiyatlar›n›n düflürülmesini sa¤lamakt›r. Bu dönüflümlerle tekrar karfl›m›za ç›kan sözleflmeli statüsü ve performansa dayal› esnek çal›flma, bu yönelimin bir baflka ifadesidir. Kamu Personeli Kanunu tasar›s› ile bafllayan meslekler alan›ndaki yeniden yap›land›rma sürecinde taslak elefltiriler neticesinde Devlet Memurlar› Kanunu tasar›s› olarak de¤ifltirilmifltir, ancak içerik yönünden temel anlamda bir de¤ifliklik olmam›flt›r. Taslak sa¤l›k, ulafl›m, güvenlik, biliflim ve e¤itim gibi hizmetlerde sözleflmeli çal›flmay› içermektedir. Bununla birlikte birçok hizmet alan›nda çal›flanlar memur statüsünden ç›kar›larak y›ll›k sözleflmelerle çal›flt›r›lacaklard›r. Özellikle ö¤retmenlerle birlikte hekimlere ifl güvencesi olmadan performansa dayal› olarak esnek çal›flma zorunlulu¤u getirilmektedir. Bu aç›dan genifl gençlik kitleleri bugün esnek çal›flma koflullar› ile düflük ücretli köleler haline gelmektedir. fl ü m ü : M e s l e k i y e t e r li k l i l i k C) M e s l e k i a l a n l a r› n d ö n ü flü s al d› r›s › Meslek ve alanlar özellikle 2000 y›l›ndan bu yana yeniden tan›mlanmaya bafllanm›fl ve bu alanda önemli niteliksel dönüflümler gerçekleflmifltir. 2000-2001 döneminde ortaya ç›kan formasyon hakk›n›n gasp›, avukatl›k s›nav›, uzman mühendislik ve mimarl›k, aile hekimli¤i uygulamal› sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda ifl ve meslek alanlar›n›n yeniden tan›mlanmas›n› öngören bafll›ca sald›r›lard›. Sermayenin bu sald›r› dalgas› o dönemden bu yana hukuksal ve iktisadi planda ad›m ad›m ilerledi. Mesleki yeterlilik sald›r›s› ile temelde piyasan›n ihtiyaçlar›
do¤rultusunda eleman ihtiyac›n›n karfl›lanmas› üzerinden tan›mlanmakta, buna ek olarak e¤itim sürecini daha genifl bir zamana yayarak bu alan üzerinden yeni bir piyasa oluflturmay› ve genç kölelerden ve iflsizlerden oluflan bir orduya sahip olmay› amaçlanmaktad›r. Tart›flmalar›n arka plan›na bak›ld›¤›nda yetkinleflmek, akredite olmak gibi kavramlara sevimli gösterilmeye çal›fl›lan bu sald›r›, 4 y›ll›k lisans e¤itimi sonras›nda ek sömürü alanlar› -sözleflmeli çal›flma, staj- ve sermayenin belirleyicili¤inde -tart›fl›lan kurum sermaye temsilcilerinin a¤›rl›k oluflturdu¤u bir kurum olacakt›r- ve onun ihtiyaçlar›na yan›t veren bir yetkinli¤i hedeflemektedir. Son dönem lisans diplomalar›ndan ç›kart›lan mühendistir, mimard›r gibi ibareler, bu düzenlemelerin ad›m ad›m karfl›m›za ç›kmaya bafllad›¤›n› aç›k bir biçimde göstermektedir. Mesleki yeterlilik tek bafl›na bir yasal düzenleme de¤il, mesleki alanda ve e¤itim alan›ndaki sermaye eksenli dönüflümlerin güncel bir k›l›f›d›r. Mesleki yeterlilik gerekçelendirilmesi içerisinde ifade edilen niteliksiz mühendisler, dilekçe bile yazamayan hukukçular, e¤itimci olarak kendini gelifltirmekten uzak ö¤retmenler, anti demokratik, anti bilimsel ve piyasalaflm›fl e¤itim sisteminin bir sonucudur. Bu anlam› ile sorunun kayna¤› olanlar yeni sald›r›larla sorunu çözmek iddias› ortaya atmaktad›rlar. Bu sermayenin bildik ikiyüzlü politikas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Bugün sermaye sosyal bilimler alan›n› bir bütün olarak tasfiye süreci ile karfl› karfl›ya b›rakt›¤› için bu sald›r›n›n a¤›rl›kl› sonuçlar› teknik bilimler alan›nda kendi sonuçlar›n› oluflturacakt›r. Mesleki yeterlilik sald›r›s›n›n arka plan›nda mesleki alanlarda derin bir hiyerarfli ve tekelleflme oluflmas› hedeflenmektedir. (TMMOB bürokratlar›n›n yetkin mühendisli¤i destekleyen tutumunun anlam› da budur). Art›k 4 y›ll›k lisans e¤itimi mühendis, mimar ve avukatl›k mesle¤ine sahip olabilmek için yeterli olmayacakt›r. S›nav, sertifika vb. uygulamalarla yeni mezun mühendis, mimar ve avukatlar sermayenin ücretli köleleri haline gelecek, düflük ücretli kölece çal›flma koflullar›na maruz kalacaklard›r. Sald›r›n›n öncelikli sonuçlar›ndan birisi mesleki alanlar› yeniden tan›mlamak olmaktad›r. Art›k 4 y›ll›k lisans e¤itiminin kendisi teknik eleman yetifltiren bir biçimde kurgulanmaktad›r. Üniversiteler sermayenin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak “mühendis” teknisyenler yetifltireceklerdir. (‹nflaat Mühendisleri Odas›’n›n uygulamaya bafllad›¤› yetkin mühendislik yönetmeli¤inde, inflaat mühendisli¤i 5 ayr› bölüme ayr›larak bu bölümler üzerinden uzmanlaflma hedeflenmektedir).
Sermayenin kölesi, diplomal› iflsiz olmayaca¤›z! Bugün böylesine kapsaml› bir sald›r› karfl›s›nda gençli¤in susma flans› bulunmamaktad›r. Bize tüm bu sald›r›larla dayat›lan diplomal› iflsizliktir. Sermayenin ücretli köleleri olarak kölece yaflam koflullar›d›r. Tüm bu sald›r› süreci sermayenin bildik ikiyüzlü politikalar› ile karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bir taraftan ticarileflen e¤itim e¤itim sisteminin niteli¤ini düflürürken, öte yandan ise suçlu bizler ilan edilerek kölece yaflam koflullar›na, düflük ücretli çal›flmaya, uzman elemanlar›n ç›raklar› olarak çal›flmaya zorlamaktad›r. Gençli¤in bu sald›r›y› kabul etmesi mümkün de¤ildir, gelece¤imize sahip ç›karak sermayenin bu bütünlüklü sald›r›s›n› bofla düflürmek için mücadele etmeliyiz. Bu konuda yine Ticari E¤itime Karfl› Gençlik Koordinasyonu toplant›s›na baflvuraca¤›z: “Gençlik mücadelesi içerisindeki tüm güçler bu bütünlüklü sald›r›lar karfl›s›na birleflik ve örgütlü bir biçimde ç›kmal›d›r. Bu
sald›r›lar karfl›s›nda gençlik, gelece¤ine sahip ç›kmal› ve mesleki yeterlilik sald›r›s› ve bu sald›r› ile paralel olana sermaye eksenli politikalar› püskürtmek için etkin bir karfl›t güç haline gelmek zorundad›r. Zira yak›n dönemde yayg›nlaflan ve son dönem mesleki yeterlilik sald›r›s› ile bir üst aflamaya ç›kart›lan geleceksizlefltirme sald›r›s›n›n bu ölçüde rahat ve pervas›z bir biçimde hayata geçirilmesinin en önemli olana¤›, gençli¤in bu sald›r›lar karfl›s›nda anlaml› bir tepki ortaya koyamam›fl olmas›d›r. “Yeni dönem gençlik hareketi gelecek sorununu etkin bir biçimde ifllemek zorundad›r. Zira sermayenin sald›r›lar›n› bu ölçüde sistematik ve sürekli hale getirdi¤i bir alana dair söylenecek her söz ortaya konulacak her çaba yeni dönem gençlik mücadelesi aç›s›ndan belirleyici olacakt›r. “Gençlik hareketi gençli¤in sorun ve ihtiyaçlar›na yan›t veren bir politik süreç oluflturmakta ciddi bir k›s›rl›k yaflamaktad›r. Bu k›s›rl›k afl›lmad›¤› gençlik hareketi hedefli bir politik zeminde genifl gençlik y›¤›nlar›n› harekete geçirmeye çal›flmad›¤› ölçüde var olan sorunlar›na aflma flans›na sahip olmayacakt›r. “Bugün bu hedef oldukça aç›kt›r. Gençli¤in gelecek sorunu ve bu çerçevede mesleki yeterlilik sald›r›lar› yeni dönem gençlik hareketinin temel gündemleri olmak zorundad›r. Sermayenin onca politik yaklafl›m ve sald›r› oluflturdu¤u bir alanda gençlik mücadelesinin etkili bir karfl› durufl örememesi genifl gençlik y›¤›nlar› ile buluflma kanallar›n› kendi elleri ile kapatmas› anlam›na gelecektir. “Bugün gençlik yüzünü gelece¤e dönmeli, gelece¤ine sahip ç›kmal›d›r. Ancak bu temelde halihaz›rdaki kapsaml› sald›r› dalgas› yan›tlanabilir ve sermaye politikalar› karfl›s›nda politik bir gençlik muhalefeti örülebilir. Bu nedenle gençlik mücadelesi içerisindeki tüm özneler somut sald›r›lar karfl›s›nda etkili ve birleflik bir karfl› durufl örmek sorumlulu¤u ile karfl› karfl›yad›r.” (Ticari E¤itime Karfl› Gençlik Koordinasyonu 3. Toplant›s› Sonuç Bildirgesi) Bu bir ça¤r›d›r... Gençli¤in gelecek sorununu birleflik ve kitlesel bir mücadele olana¤›na dönüfltürme ça¤r›s›d›r. Bugün tüm siyasal gençlik gruplar›, mesleki örgütlenmeler, sendika ve DKÖ’ler, kulüp ve topluluklar, bu ça¤r›m›z›n dolays›z muhataplar›d›rlar. Sorun hepimizin sorunudur ve ancak birleflik bir mücadele içerisinde etkin sonuçlar›n› oluflturabilecektir. Bugün sözleflmeli çal›flma koflullar›na karfl›, formasyon hakk›n›n gasp›na karfl›, avukatl›k s›nav›na karfl›, yetkin mühendislik sald›r›s›na karfl› bir araya gelen ve bu sorunlara karfl› mücadele etmeye çal›flan hiç de az›msanmayacak bir gençlik kitlesi bulunmaktad›r. Sald›r›n›n kapsam› ve bütünlü¤ü düflünüldü¤ünde, tüm bu mücadelenin ortak bir politik hedefte birlefltirilebilmesi ve sermayenin karfl›s›nda etkili bir karfl› durufl haline dönüfltürülmesi ertelenemez bir sorumluluktur. Bizler bafllatt›¤›m›z kampanya çal›flmas› ile ilk ad›m› at›yoruz. Ülkenin bir ucundan di¤erine kadar genifl gençlik y›¤›nlar›n›n gelece¤ine sahip ç›kmas›, güncel sald›r›lar karfl›s›nda birleflik bir mücadele hatt› örmesi için yayg›n bir çal›flma süreci bafllataca¤›z. Hedefimiz aç›k, sermayenin bu sald›r›lar›n› geri püskürtmek ve gelece¤imize sahip ç›kmak. Gençlik hareketinin yaflad›¤› sorunlara çözüm oluflturmak için çabalamak bugün devrimci önderlik sorununun dü¤üm noktas›n› oluflturmaktad›r. Bu aç›dan önümüzdeki süreç gençlik içerisinde dinamik bir politik faaliyetin örülece¤i bir süreç olacakt›r. Bu baflar›labildi¤i, politik ve hedefli bir gençlik mücadelesi ortaya ç›kart›labildi¤i koflullarda, kazanan bir bütün olarak gençlik hareketi olacakt›r.
33
Yetkin de¤il toplumcu mühendis/mimar olaca¤›z! Yetkinlik ve mesleki yeterlilik tart›flmalar› ile mühendislik ve mimarl›k ö¤rencileri bugünden gelece¤i düflünmek durumunda kald›. Bireysel kurtulufl umutlar›n› dahi karartan bu yeni sald›r› dalgas› ile yeni mezun mühendis-mimarlar›n ve flu an ö¤renim görenlerin “bir ev, bir araba, güzel bir aile” üzerine kurulmufl tüm hayalleri sars›lacak. Üniversiteden mezun olmak için “her fleyden” uzak durmas› ö¤ütlenmifl, üniversiteli solcular hakk›nda önceden uyar›lm›fl ve “siyaset” kelimesinden “öcü” gibi korkmas› ö¤retilen üniversite ö¤rencileri dün kar›flmad›klar› siyasetin asl›nda hayatlar› oldu¤unu bu tasar› ile anlamaya bafllad›lar. Gençli¤in bilinen gelecek(sizlik) sorunu, gençlik hareketinin temel sorunu durumunda. Tüm bu sald›rlar esas itibariyle mesleklerin yeniden tan›mlanmas› üzerinden flekilleniyor. 17 A¤ustos depreminin tüm sorumlulu¤unun yüklendi¤i mühendis ve mimarlar, hem kendi mesleklerini kaybetme hem de tafl›d›klar› tüm toplumsal sorumluluklardan soyundurulma tehlikesi ile karfl› karfl›ya b›rak›lm›fl durumdalar. GATS anlaflmas› menfleili sald›r›lar, ciddi bir alan› da beraberinde do¤uruyor. fiu an için YÖK, TMMOB, Sanayi Bakanl›¤› gibi kurumlar bu dönüflümlerin oluflturaca¤› alan›n kayma¤›na talip durumda. Yak›n zamanda gündeme gelen ‹MO’nun Yetkin Mühendislik Yönetmeli¤i ile a盤a ç›kan tart›flmalarda AB emperyalizminin bizim gelece¤imiz üzerinde oynad›¤› oyun aç›ktan teflhir olmaktad›r. Ayr›ca y›llarca emekten yana saf tuttu¤unu söyleyen TMMOB bünyesinde baz› odalar, bu konuda aç›ktan bir taraf tutmufl ve yetkin mühendislik tart›flmalar›nda sermaye çevrelerini aratmayacak bir çal›flma bafllatm›flt›r. Sermayenin sald›r›lar›n› karfl› mühendislerin haklar›n› koruyacak ve “insanl›k için bilim” fliar›n› yükseltecek bir örgütlülük ihtiyac›n›n bu biçimiyle daha da yak›c› sorun haline geldi¤i aç›kt›r. Gelinen yer sald›r›n›n boyutlar›n› ortaya koymaktad›r. Amaç dört y›ll›k e¤itimi hiçlefltirmek ve sonras› için sermayenin ihtiyac›na uygun bir yap›sal dönüflümün alt yap›s›n› yasalarla oluflturmakt›r. Bu bir yandan mezun olan mühendislerin kölece çal›flma koflullar›na mahkûm edilmesi anlam›na gelirken, di¤er yandan sürekli e¤itim ve yetkinlik güzellemelerine konu olan sürecin bizzat kendisi e¤itimin metalaflmas›n› neden olacakt›r. Kapitalistler aras› rekabet h›zla sürdü¤ü ölçüde teknoloji ve üretim organizasyonundaki de¤iflimler ayn› zamanda sermayenin istihdam etti¤i elemanlar›n da sürekli olarak bu de¤iflime ayak uydurmas› ve daha da kötüsü rekabet sürecinde ayn› ifli daha az kiflinin yapmas›na yönelik teknikler gelifltiriliyor. Kabaca ortaya ç›kan gerçek, sermayeye teslim edilen bizim gelece¤imiz oluyor. Üniversiteler ö¤renci ve ö¤retmenden ibaret bir kuruma dönüfltü¤ü ölçüde ö¤renci kitlesi de giderek asosyalleflmekte, hem kendine hem de yaflad›¤› dünyaya yabanc›laflmakta. Yaflad›¤› bu yabanc›laflmay› aflabilmesi, kendine çizdi¤i ve ilerde yaflamay› düflündü¤ü hayat›n asl›nda olmad›¤›, “gelecek” denilen fleyin kiflinin iradesi d›fl›nda parayla al›n›p sat›lan bir fley oldu¤unu anlad›¤›nda olacakt›r. Kapitalist toplumda tüm bireyler gibi mühendis de temel üretim iliflkileri içinde yer almak durumundad›r. Hatta mühendis sahip oldu¤u yetenekler ve bilgi sayesinde üretimin devaml›l›¤›n› sa¤layan kimli¤iyle kapitalizm için vazgeçilmez öneme sahiptir. Bu mühendisin ve mimar›n emek ve sermaye aras›nda süren çeliflkinin tam ortas›nda kendine bir yer seçme zorunlulu¤unu dayatmaktad›r. Mühendis ve mimar bu tercihi bilinçli bir taraflaflman›n ürünü olarak yapmak durumundad›r. Ancak yaflanacak dönüflümler bu tercihleri temelden sarsacak bir niteliktedir. ‹flte bu taraflaflmada biz kendimizi tan›mlarken “sermaye için de¤il toplum için bilim” diyoruz. Henüz yolun bafl›nda olsak da mühendislik ve mimarl›k ö¤rencileri aras›nda bir taraf oluflturabilmek için kendimize “toplumcu” ad›n› verdik.
Kapitalist toplumda tüm bireyler gibi mühendis de temel üretim ilişkileri içinde yer almak durumundadır. Hatta mühendis sahip olduğu yetenekler ve bilgi sayesinde üretimin devamlılığını sağlayan kimliğiyle kapitalizm için vazgeçilmez öneme sahiptir. Bu mühendisin ve mimarın emek ve sermaye arasında süren çelişkinin tam ortasında kendine bir yer seçme zorunluluğunu dayatmaktadır. Mühendis ve mimar bu tercihi bilinçli bir taraflaşmanın ürünü olarak yapmak durumundadır.
35
36
Yüksek Ö¤retimde Yap›sal Dönüflüm: ‹nsan Mühendis mi, Yoksa... Fuat Ercan A. Huxley’in Cesur Yeni Dünyası’nda insanlar Londra Kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde üretilirler. Cemaat, Özdeşlik ve İstikrar temel slogandır. Günümüzde daha yaratıcı bir teknik, ama bizleri kötümserliğe iten ise, insanların kendi kendilerini başkaları için üretmesidir. Bu ortamda mühendis olmak zor ama insan kalmak çok daha zor.
A-Yüksek Ö¤retime ‹liflkin Egemen Bak›fllar 1- Yüksekö¤retim üzerine yap›lan konuflmalarda üç farkl› e¤ilimle karfl› karfl›yay›z. Muhalif yaz›n için yüksek ö¤retim dendi¤inde ilk akla gelen YÖK ve dolay›s›yla 1980’de YÖK’ün de kurulufluna yol açan askeri darbe oluyor. Bu hakl› bir nedene sahip olmakla birlikte, köprünün alt›ndan oldukça çok su akt›. Bugün yaflanan gerçekli¤i sadece askeri darbe, YÖK üzerinden aç›klama hakl› olmakla birlikte, olsa olsa fazla kolayc›l›k oluyor. Asl›nda bu tarz bir kolayc›l›¤› destekleyen ve yer yer muhalif renklere bürünen aç›klamalar, analizin merkezine devleti yerlefltirip oradan vatandafl ve kimli¤e varan aç›klamalara yöneliyor. Asl›nda devletbirey üzerinden sorunlara bakan ve devleti kendine özgü bir de¤iflken olarak ele alan ve tarihsel olarak liberal diye tan›mlad›¤›m›z ele al›fllar, her geçen gün daha bir egemen dil haline geliyor. Hem de bu dil nedense sol liberal olarak tan›mlanan bir kesim taraf›ndan gerçeklefltiriliyor. Bu e¤itim alan›nda daha da bir öneme sahip. 2- Di¤er yandan çok daha fazla güncel ve Türkiye’ye özgü bir tart›flma ise laik ve anti laikler aras›nda gerçeklefliyor. Hükümet ile YÖK aras›nda a盤a ç›kan gerginlik tam da buradan kaynaklan›yor. Asl›nda bu tart›flmalardaki dile bakt›¤›m›zda, yüksekö¤retime iliflkin ideolojik ve sembolik dünyaya iliflkin aç›klamalar yer yer yukar›da iflaret etti¤imiz devlet-toplum ya da birey tan›mlamalar›nda farkl›l›klar a盤a ç›ksa bile, e¤itimin niteli¤inin ne olmas›na iliflkin yap›sal dönüflüme iliflkin vurgularda önemli benzerlikleri saptayabiliriz. Nedir benzerlik diye soracak olursak, YÖK’ün eski baflkan› Kemal Gürüz’ün iki farkl› raporu ya da yeni YÖK Stratejisi ile AKP hükümetinin Milli E¤itim Bakanlar›’n›n taleplerine bakmak yeterli olacakt›r. S›kça kullan›lan ifadelerin; misyon, vizyon, uluslararas› rekabet, etkinlik, performans kriterleri, uluslararas› akreditasyon gibi iflletme disiplininden ödünç al›nan kavramlar oldu¤unu görürüz. Asl›nda laik ve antilaik güncel farkl›l›klara karfl›l›k, YÖK’ün haz›rlad›¤› Türkiye’nin Yüksekö¤retim Stratejisi raporunda iflaret edilen ve Avrupa Birli¤i’nde oluflturulmaya çal›fl›lan Avrupa Yüksekö¤retim Alan›na yönelik tespitlerde ortakça önemli ortak tav›r al›fllar vard›r. Gerek YÖK’ün ve gerekse hükümetin günü birlik eylemlilikleri de¤il de uzun erimli çabalar›na bak›flta flu ifadenin temel belirleyicili¤e sahip oldu¤unu görüyoruz: “Küreselleflen dünyada birleflerek ve geniflleyerek tek bir pazar ve tek bir blok halinde <<dünyan›n en rekabetçi bilgi tabanl› ekonomik gücü>> olmay› hedefleyen Avrupa, bu hedefin odak noktas›nda yer alan üniversitenin sorunlar›na ciddi olarak ancak 1990’l› y›llar›n ortas›ndan itibaren e¤ilmeye bafllam›flt›r.” Bu bak›fl aç›s›nda rekabet önemli bir yere sahip iken, e¤itim özellikle yüksek ö¤retimde bu kavramdan hareketle yeniden tan›mlan›yor. Her iki aç›klama tarz›, verili güç iliflkilerinin tan›mlad›¤› s›n›rlad›¤› alan içinde hareket ediyor. Bu e¤ilimin bütünsel olarak iflaret ettiklerini bir arada de¤erlendirdi¤imizde günümüzde e¤itimde önemli ve yeni bir yap›sal de¤iflimin efli¤inde ve hatta içinde oldu¤umuzu söyleyebiliriz. Bu de¤iflimi aç›klamadan önce bir baflka aç›klamaya ve e¤ilime daha yak›ndan bakmam›z gerekiyor. 3- Bir di¤er bak›fl aç›s› e¤itimde gerçekleflen dönüflümün sermayenin bu alan› metalaflt›rmas› ve bu alana yat›r›m yapmas› temelinde biçimleniyor. Bu aç›klama oldukça do¤ru bir aç›klama ve uzun y›llar bu süreci iflaret edip deflifre etmek için kullan›ld›. Gerçekten de 1980’lerin sonlar›ndan itibaren egemen ideolojik ortamda, e¤itimin kamusal mal olup-olmad›¤› tart›flmas›n› iki önemli sonucu olmufltu. ‹lk olarak kamu bütçesinde her geçen y›l üniversitelere ayr›lan pay azal›rken, di¤er yandan diploma pazarlama kurumlar› olarak özel üniversitelerin (sözde kar amaçlamayan vak›f üniversiteleri) say›s›nda art›fl olmufltur. Bu sürecin yaratt›¤› e¤ik düzlem, kamu üniversitelerinden kar amaçl› özel üniversitelere büyük bir beyin göçünün gerçekleflmesine yol açt›. Ama di¤er yandan e¤itimde metalaflma ve ticarileflme e¤ilimleri devam etmekle birlikte, günümüzde bizzat bu de¤ifliminde verdi¤i itki ile yüksek ö¤retimde yeni-yap›sal bir dönüflüm yaflamakta oldu¤umuzu belirtmemiz gerekiyor.
B- ‹stihdam Politikalar› ile E¤itim Politikalar› Kesifliyor: ‹nsan-mühendisten, mühendisinsana 4- Son bir y›l içinde Türkiye’de yüksek ö¤retim sorununu gündemine alan raporlar arka arkaya ç›kmaya bafllad›. Arka arkaya toplant› ve seminerler düzenleniyor. Raporlar›n ve seminerlerin temel yönelimini a盤a ç›karan en önemli gösterge: Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Murat Bafleskio¤lu ile Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik’in birlikte poz vermeleri, ayn› konular› iflaret etmeleridir. Bu birlikteli¤in yan› s›ra, T‹SK, SEDEF, TUS‹AD, TÜRKONFED gibi sermayeyi temsil eden örgütlerinin, arka arkaya gerçeklefltirilen konferans ya da toplant›lar›nda istihdam politikalar› ile e¤itimi efl zamanl› ele alan aç›klamalar yap›yorlar. Etkinlik, verimlilik ad›na yeni düzenlemeler talep ediyorlar. Asl›nda Türkiye Direktörü Andrew Vorkink'in Hacettepe Üniversitesi'nde yapt›¤› "Türkiye'de E¤itim Reformu" bafll›kl› konuflmas›nda: “Küresel rekabet her zamanki gibi mükemmel olmasa da, örne¤in serbest ticaret henüz adil ticaret haline gelmemifltir, yine de düflüncelerin rekabeti hiçbir zaman bu denli güçlü olmam›flt›. Ülkelerin kendilerine sormalar› gereken birinci soru art›k ne kadar s›naî kayna¤a sahip olduklar› de¤il, iflgücünün ne kadar e¤itimli oldu¤udur. Buna göre, ülkelerin gelir seviyelerine dayal› olarak aralar›nda meydana gelen ayr›m art›k ayn› zamanda e¤itim ehliyetlerine dayal› olarak toplumlar aras›nda bir ayr›m haline gelmifltir. Yüksek e¤itim düzeyine sahip ülkeler dünyada yaflam standard› bak›m›ndan önde gelmektedir. Bugün anlataca¤›m fley, Türk e¤itim sisteminin Türkiye’nin AB’de ve küresel olarak rekabet etmek için ihtiyaç duydu¤u e¤itimli iflgücünü yetifltirecek durumda olup olmad›¤›d›r.” (vurgular bana ait) Bu ifadeden sak›n yine DB ya da d›flar›dan birileri bizlere müdahale anlam› ç›kart›lmas›n, bu al›nt›y› Türkiye’de kapitalizmin geldi¤i aflamay› iflaret eden bir kurumun süreci daha do¤ruyu iflaret etti¤i için buraya aktard›k. T‹SK’in, yani sermayenin kendi taleplerini en aç›k flekilde iflaret etti¤i Konfederasyonun Milli E¤itim Bakanl›¤› ile düzenledi¤i konferansta (4-5 May›s 2004), Konfederasyon Baflkan› Refik Baydur, “ülkemizde nüfus bask›s› yaflan›rken, mevcut iflsizlikle mücadeleyi kaybetmemek için, meslek e¤itimi verilen gençlere ve hayat boyu ö¤renim süreci içindeki her bireye, ekonominin yani iflletmelerin talep etti¤i niteliklerin kazand›r›lmas› gerekti¤ini” (vurgular bana ait) ifade etmifltir. Ayn› toplant›da Bakan Baflesgio¤lu: “genç iflgücünün bir avantaj teflkil etti¤ini, ancak bu nüfusun mesleki e¤itiminin ve istihdam edilebilirli¤inin çok önemli oldu¤unu, insan kaynaklar›na yat›r›m›n önceliklerimizin bafl›nda gelmesi gerekti¤ini, niteliksiz nüfus ile dünya rekabet yar›fl›nda baflar›l› olmam›z›n mümkün olamayaca¤›n›” belirtti. (vurgular bana ait) Ayn› toplant›da Bakan Hüseyin Çelik: “e¤itim-istihdam” dengesini sa¤layacak, yaflam boyu e¤itimi destekleyecek çal›flmalara yönelinece¤ini belirterek, ifl dünyas›n›n ihtiyaçlar›na cevap verecek iflgücü yetifltirilmesinin önemine de¤indi ve e¤itim müfredatlar›n›n iflgücü piyasas› ihtiyaçlar›na göre gözden geçirilmesi gerekti¤ini ifade etti. Bu aç›klan›p-detayland›r›lmas› gereken bu vurgulardan sonra flunu aç›kça ifade edebiliriz: yüksek ö¤retimde oldukça önemli bir yap›sal de¤iflim gerçeklefliyor. Bu de¤iflim e¤itimin metalaflmas› ve ticarileflmesinin, yani sermayenin bir kesiminin somut ç›karlar› ile biçimlenen e¤itimin metalaflmas›na yönelik talepler, bu gün bir gerçeklik ve ideoloji olarak e¤itim ile istihdam politikalar›n›n birlefltirilmesi biçiminde sermayenin geneli için istenen bir biçim alm›flt›r.
C- Yap›sal De¤iflime ‹liflkin ‹puçlar› Burada detayland›ramazsak bile yap›sal ve tarihsel süreç içinde gerçekleflen e¤itime iliflkin flu bileflenleri bir arada ele almam›z gerekiyor. a-) Kamusal olarak e¤itime, özellikle yüksekö¤retime kaynak aktar›m›nda azalma, b-) E¤itimi yat›r›m alan› olarak gören sermayenin bir kesimi, e¤itimin metalaflmas› ve ticarileflmesi c-) Kapitalizmim yap›sal olarak sürekli biçimde artarak üretti¤i iflsizlik d-) ‹fl dünyas›n›n artan rekabet ortam›nda nitelikli, daha do¤rusu esnek ve farkl› donan›mlara sahip emek-gücü talebi, e-) Yaflam boyu e¤itim ya da sürekli e¤itim. Bu dört talep karfl›s›nda bireyler, ö¤renciler sürekli olarak okul sürecinde ve okul sonras›nda kendilerine yat›r›m yaparak sertifika ve benzeri donan›mlarla ifl bulma kayg›s›n› tafl›yorlar. Bu kayg›lar liberal dünyan›n befleri sermaye diye adland›rd›¤› kendi gelece¤ine yat›r›m yapma anlam›na geliyor. Kendine yat›r›m ve ifl dünyas›nda kendi niteliklerini artt›rma ö¤rencileri içine alan zorunluluklar haline getirilirken, bu zorunluluk sermaye için talepleri do¤rultusunda sürekli yeniden biçimlendirilecek emek-gücü anlam›na geliyor. Türkiye’de bu de¤iflimin en belirgin biçimde yetkin mühendislik tart›flmalar›nda a盤a ç›kt›¤›n› görüyoruz. Dört y›l boyunca verilen bilgiyi yeterli bulmay›p, yeniden yetkinlik için çabalara girmek. Bu bir yandan mezun olan mühendisleri uzun bir süre daha kötü ve ucuz koflullarda çal›flt›r›lmas› anlam›na gelirken, di¤er yandan bu yetkinli¤i kazand›rma sürecinin bizzat kendisi e¤itimin metalaflmas›n› derinleflmesine neden olacakt›r. Kapitalistler aras› rekabet h›zla sürdü¤ü ölçüde, teknoloji ve üretim organizasyonundaki de¤iflimler ayn› zamanda sermayenin istihdam etti¤i elemanlar›n da sürekli olarak bu de¤iflime ayak uydurmas›n› ve daha da kötüsü rekabet sürecinde ayn› ifli daha az kiflinin yapmas›na yönelik teknikler (re-engineering) gelifltiriliyor. Yaflam boyu e¤itileceksiniz kendinizi, ama bu kiflinin kendisi ile do¤rudan ilgili e¤itim de¤il tabiî ki ifl dünyas›n›n taleplerine yönelik e¤itimdir. Ama bu anlat›lanlar sadece Türkiye’de gerçekleflmiyor. Fransa’da geçenlerde büyük pat›rt› koparan yeni yasa da (ilk ifl sözleflmesi-CPE) tam bu mant›kla gerçeklefltirilmiflti. Kapitalizmin bugün geldi¤i nokta, e¤itim kanal› ile insanlar›n insan olmadan önce mühendis ya da iktisatç› ya da iflletmeci yapma tekniklerine yönelmifltir. ‹nsan›n estetik ve tarih bilince sahip bütün özellikleri, ifl dünyas›n›n taleplerince biçimlendiriliyor ya da daha kötüsü d›flar›da b›rak›l›yor. ‹nsan olan mühendis de¤il, mühendisli¤i insanl›¤›n›n önüne koyan insan. A. Huxley’in Cesur Yeni Dünyas›’nda insanlar Londra Kuluçka ve fiartland›rma Merkezinde üretilirler. Cemaat, Özdefllik ve ‹stikrar temel slogand›r. Günümüzde daha yarat›c› bir teknik, ama bizleri kötümserli¤e iten ise, insanlar›n kendi kendilerini baflkalar› için üretmesidir. Bu ortamda mühendis olmak zor ama insan kalmak çok daha zor.
37
38
Yetkin ‹nflaat Mühendisli¤i Yönetmeli¤i üzerine... ‹MO taraf›ndan haz›rlan›p 10 Eylül 2006 tarihinde resmi gazetede yay›nlanan “Yetkin ‹nflaat Mühendisli¤i Yönetmeli¤i” yeni mezun olacak mühendis adaylar›n›n ço¤unu kurtlar sofras›n›n içine atacak. fiimdilerde birço¤umuzun gelece¤i, planlar› ve hayalleri üzerine bir karabasan gibi çöken bu yönetmelik üzerine konuflmak istersek, beraberinde uluslararas› birtak›m anlaflmalardan, yasalardan, politikalardan söz açmak gerekecek. Bu yüzden önce zincirin ilk halkas›n› oluflturan GATS antlaflmas›na bir parça de¤inmek gerekiyor. Bilindi¤i gibi GATS, yani Hizmet Ticareti Genel Anlaflmas› Uruguay turu olarak adland›r›lan 8. çok tarafl› ticaret görüflmeleri sonucunda 1 Ocak 1995 tarihinde imzaland›. Anlaflma ülkeler aras›ndaki karfl›l›kl› hizmet al›flverifllerini tarif etmektedir. Yani hizmetlerin piyasaya aç›lmas›, hizmet ticaretinin serbestlefltirilmesidir. Hizmetlerden kastetti¤imiz: mimarl›k, mühendislik, ulafl›m, tar›m, elektronik, elektrik, haberleflme, su, belediye hizmetleri, e¤itim, sa¤l›k, turizm, finans, muhasebe vb. 11 ana ve birçok alt sektördeki hizmetlerdir. GATS anlaflmas› 1995’te imzalanmas›na ra¤men 10 y›ll›k bir uyum sürecinden sonra kesin yürürlü¤e girmesi kabul edilmifltir. Yani 2005’in bafl›ndan itibaren bu anlaflman›n flartlar› uygulanmaya, anlaflma dâhilinde çeflitli de¤iflimler ve dönüflümler yap›lmaya bafllanm›flt›r. Bu noktada somutta karfl›m›za meslek ve alanlardaki dönüflümler, mesleki yeterlilik, yabanc›lar›n çal›flmas›, yetkin inflaat mühendisli¤i yönetmeli¤i ç›k›yor. Tek bir cümle ile söylemek istersek, gelece¤imiz elimizden al›nmaya çal›fl›l›yor. fiimdi yetkin inflaat mühendisli¤i yönetmeli¤ine k›saca de¤inelim. Yönetmeli¤in amac› ‹MO taraf›ndan flu flekilde aç›klanm›fl; meslek bilgisi, deneyim birikimi ve etik anlay›flla belli bir olgunluk düzeyine eriflmifl olan inflaat mühendislerinin tespitini ve belgelenmesini amaçlayan bir yetkin inflaat mühendisli¤i düzeninin oluflturulmas› ve bu düzenin iflleyifl ilkelerinin belirlenmesi. Buradan flunu anl›yoruz ki, üniversiteler art›k iyiden iyiye ifllevsizleflmifltir. Ayr›ca üniversitede verilen e¤itimin bir geçerlili¤i yoktur. Peki bu noktada üniversitenin misyonu art›k neye evrilmifltir? Kafam›zda oluflan ilk soru iflareti budur. Yönetmeli¤i irdelemeye devam etti¤imizde 3 ana bafll›k gözümüze çarp›yor. Birincisi yap›lmas› zorunlu olan 3 ila 5 y›l aras›ndaki staj, ikincisi staj sonunda girilmesi zorunlu olan s›nav, üçüncüsü ise al›nmas› yine zorunlu olan e¤itim. fiu birkaç sat›rl›k cümle bile karfl›m›zda yeni sömürü ve rant kap›lar›n›n aç›lmak üzere oldu¤unu gösteriyor. Yönetmeli¤in 6. maddesinin 1. f›kras›nda staj zorunlulu¤u aç›klan›yor. Maddeye göre, en az befl y›l süreyle, yetkin mühendis belgesine sahip mühendisler gözetiminde gerçeklefltirilmifl mühendis deneyimine sahip olmak ve bu hizmetleri belgelemek gerekiyor. Ayn› maddenin 2. f›kras›nda ise bu sürenin yüksek lisansta dört, doktorada üç y›l oldu¤u vurgulan›yor. Bu maddeden anlad›¤›m›z, yeni mezun olacak biz genç mühendislerin, ki art›k mühendis demek de pek do¤ru olmuyor, çünkü YÖK karar›yla diplomalar›m›zda ünvanlar›m›z olmayacak, eme¤i üzerinden bir sömürü oluflacak. Ama y›llar› bulan bu staj sömürüsünün ard›ndan art›k mühendis olaca¤›m›z› san›yorsak büyük bir yan›lg› içerisine girmifl oluruz. Çünkü ard›ndan da bir s›nav çilesi ç›kageliyor. Çoktan seçmeli sorulardan oluflan s›nav, Yetkin Mühendislik Kurulu taraf›ndan düzenleniyor ve de¤erlendiriliyor. Bu noktada çoktan seçmeli kelimelerinin alt›n› kal›nca çizmek gerekiyor. Çünkü oldukça tan›d›k bir sistem karfl›m›zdaki, ÖSS gibi bir s›nav›, dershanelerin varl›¤› ile geçmeye çal›flm›fl olan bizlerin, gelece¤imizi elde etmek için bir s›nava daha girmesi gerekiyor. Bu da yeni dershanelerin mantar gibi ço¤almas› anlam›na geliyor. Yönetmeli¤in 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14. maddeleri s›nav hakk›nda kendince gereklili¤i üzerinden aç›klamalar yap›yor. S›nav› kazas›z belas›z geçti¤inizde de art›k mühendis olaca¤›n›z› düflünüyorsan›z tekrar yan›l›yorsunuz. fiimdi de bir tak›m mesleki kurslar› alm›fl ve belgelemifl olman›z gerekiyor. Bu kurslar›n da çeflitli akademisyenler taraf›ndan verilece¤ini düflünürsek neden bu derslerin üniversite ortam›nda verilmedi¤i ya da e¤er veriliyorsa neden tekrar almak gibi bir zorunlulu¤umuz oldu¤u paradoksu ile karfl› karfl›ya kal›yoruz. Tabii bir de bu e¤itimin nerede verilece¤i ve nas›l bir ücretlendirmeyi içerece¤i muammas› var ortada. Sonuç olarak son dönemde bütün meslek alanlar›n da yasalar çerçevesinde ciddi dönüflümler sözkonusu. Yak›n zamanda resmi olarak karfl›m›za ç›kan “mesleki yeterlilik kurumu” bu dönüflümlerin bir halkas›yken, di¤er bir halkas› da Yetkin Mühendislik olacak. Tam bu noktada bizlerin yapmas› gereken, yap›lmaya çal›fl›lan tüm bu uygulamalara karfl› durmak ve gelece¤imize sahip ç›kmakt›r.
Toplumcu MMO gazetesinden al›nm›flt›r
Mimarl›k hakk›nda kanun tasla¤›n›n anlatt›klar›... Meslek alanlar›n›n yeniden düzenlenmesiyle beraber; mühendislik, hukuk, e¤itim gibi alanlarda farkl› biçimlerde ortaya ç›kan uygulamalar›n, mimarl›k alan›na yans›malar›n› son geliflmelerle daha net görebiliyoruz. 1995 y›l›nda imzalanm›fl GATS anlaflmas›n›n koflullar› gere¤i ve AB uyum sürecinde, mesleklerin yeniden yap›land›r›lmas› çerçevesinde, baz› düzenlemelerin yap›lmas› gerekti¤ine dikkat çekilirken, bu göreve, haz›rlad›¤› kanun tasla¤› ile Mimarlar Odas›’n›n da talip oldu¤unu görüyoruz. Mimarl›k Hakk›nda Kanun Tasar›s›’n›n maddelerine geçmeden önce, gerekçelendirilmesini de¤erlendirmek gerekiyor. Gerekçelendirme, kültürel kimlik de¤erlerinden uzaklaflma, göç sonucunda sa¤l›ks›z geliflen kentleflme gibi belli sorunlar tespit edilerek bafll›yor. Tüm bu tespit iflleminden sonra ortaya konulan Kanun Tasla¤›nda ise düzenlemeler, sanki tüm bu sorunlar›n kayna¤› yeni mezun mimarlarm›flças›na yap›l›yor. Öncelikle belirtmek gerekiyor: 1999 Marmara Depremi göstermifltir ki, evlerin y›k›lmas› hiç de yeni mezun mimar mühendislerin deneyimsizli¤i yüzünden olmam›flt›r. Yalova’da çöken binalar›n pek ço¤unun yap›m›n› üslenmifl olan Yüksel ‹nflaat’›n çal›flanlar›n›n, 15–20 y›ll›k, kariyer sahibi mimar ve mühendisler olmas›, flirketin dan›flman›n›n ODTÜ’nde profesör olmas›, sorunun deneyim de¤il kâr h›rs› oldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Di¤er bir gerekçe, e¤itim sisteminin yetersizli¤i, buna ba¤l› olarak bu e¤itim sisteminden ç›km›fl olanlar›n bilgisizli¤i olarak gösterilmektedir. E¤itim sisteminin yetersizli¤i konusundaki tespit her ne kadar do¤ruysa da, buna çözüm olarak ortaya koyulan tasar›n›n, yetersizli¤i meflru gösterdi¤i ve bu yetersizli¤i ortadan kald›rmak yerine üzerine yeni bir sistem infla ederek aç›klar›n› kapatmaya çal›flt›¤› anlafl›lmaktad›r. Devlet üniversitelerine ayr›lan bütçenin %5’in alt›nda oldu¤u, 12 Eylül ve getirdi¤i YÖK düzeninin üniversiteleri bilimsellikten uzaklaflt›rd›¤› bir durumda, as›l müdahale edilecek yerin e¤itim sisteminin kendisi olmas› gerekirken, bunun d›fl›ndaki her uygulaman›n e¤itim sisteminin çürümüfllü¤ünün üzerini örtmek olaca¤›n›n bilinmesi gerekmektedir. Gerekçelendirmenin bir baflka bölümünde 1995 y›l›nda imzalanm›fl GATS anlaflmas›n›n koflullar› ve AB uyum süreci ile baz› düzenlemelerin yap›lmas› gereklili¤ine yer verilmifltir. Asl›nda bu gerekçe her fleyi aç›klamaktad›r. ‘95 y›l›nda imzalanan anlaflma gere¤i mimarl›k hizmeti uluslararas› piyasaya aç›lm›flt›r ve onun iste¤ine göre flekillenmek zorundad›r. Anlafl›lmas› zor olan ise, bu düzenlemelerde, demokratik kitle örgütleri olan odalar›n tuttuklar› yerdir. Tamamen tekelci sermayenin ç›karlar›n› savunan örgütlerin kurallar›n› belirledi¤i anlaflmaya göre, meslek alanlar›n›n uluslararas› platformda sorun teflkil etmemesi için; * E¤itim koflullar›n›n uyumlaflt›r›lmas› * Diplomalar›n karfl›l›kl› tan›nmas› * Çal›flma ve oturma izinleri ile * Mesleki akreditasyon gibi uygulamalar›n hayata geçirilmesi gerekmektedir. Buradan flunu anl›yoruz: Mimarl›k hizmetinin serbestli¤ini sa¤lamak için
39
Meslek alanlarının yeniden
düzenlenmesiyle
beraber; mühendislik, hukuk, eğitim gibi alanlarda farklı
biçimlerde ortaya
çıkan uygulamaların, mimarlık alanına
yansımalarını son
gelişmelerle daha net görebiliyoruz.
40
öncelikle mimarl›k mesle¤inin di¤er ülkelerle denkli¤ini sa¤lamak gerekmektedir. Hizmetlerinin %46,6’s›n› uluslararas› piyasaya açm›fl olan Türkiye, 1995 y›l›nda açt›¤› mimarl›k mühendislik hizmetlerinde tek k›s›tlamay› “geçici üyelik” olarak koymufl, bu k›s›tlama da anlaflma çerçevesinde, 2005 y›l› itibariyle geçersiz k›l›nm›flt›r. Bugün dönüp meclisten ç›kan kararlara bakt›¤›m›zda, bu yolda h›zl› ad›mlar at›ld›¤›n› görmekteyiz. Anlaflman›n amac› mimarlar›n serbestçe tüm ülkelerde çal›flmas›n› sa¤lamak olarak gösterilse de, mimarlar›n serbest dolafl›m› ile mimarl›k hizmetinin serbest dolafl›m› ayn› fley de¤ildir. Sorun da yabanc› mimar mühendislerin ülkede çal›flmas› de¤il, mühendislik mimarl›k gücümüzün bu anlaflmayla tasfiye ediliyor, piyasan›n büyük tekellere aç›l›yor olmas›d›r. Belirtilmesi gereken, GATS ve son 15 y›ld›r imzalanan bütün küresel anlaflmalar›n amac›n›n genifl bir yedek iflgücü ordusu yaratmak oldu¤u, bu aç›dan at›lacak her türlü ad›m›n buna göre de¤erlendirilmesi gerekti¤idir. Mimarl›k Hakk›nda Kanun Teklifi Tasla¤›n›n maddelerine bakt›¤›m›zda, madde 3’te belli tan›mlamalara gidildi¤ini görüyoruz. Stajyer mimar, mimardan ayr›lm›fl, mesle¤e kabul kurulu, mesleki sorumluluk belgesi gibi terimler getirilmifltir. Bu kanun hayata geçti¤i takdirde, üniversiteden mezun olmufl mimar, hâlihaz›rda YÖK taraf›ndan diplomas›na el kondu¤u da göz önüne al›nd›¤›nda, stajyer mimar olarak bir y›l süreyle mesleki bilgi ve deneyimini gelifltirici çal›flmalarda bulunmak, bu çal›flmas›yla ilgili çal›flan kurumdan olumlu de¤erlendirme raporu alarak, Mesle¤e Kabul Kurulu taraf›ndan Mesleki Sorumluluk Yetki Belgesi almak zorunda olacakt›r. Aksi durumda mimar say›lmayacak, imza yetkisi de olmayacakt›r. Madde 5’te de söylendi¤i gibi “yard›mc› olarak hizmet üretebilecekler, mimar unvan›n› kullanamayacaklard›r”. Bu maddeleri de¤erlendirdi¤imizde, bir y›l staj yapmas› öngörülen yeni mezunun, lisans e¤itimi boyunca yapt›¤› stajlar›n nereye oturdu¤u düflündürücüdür. Bu stajlar›n yetersiz ya da yan›lt›c› olabilece¤i düflünülüyorsa, neden lisans e¤itimi boyunca yap›lan bu stajlar›n yeniden düzenlenmesi yap›lm›yor, böyle bir uygulama getirilmek isteniyor. Sözkonusu olan e¤itimin pratikten uzak olmas› sorunuysa e¤er, daha önce de belirtti¤imiz gibi, neden e¤itim sisteminin düzenlenmesine dair çözümler üretilmemifltir. Madde 6’da Mesle¤e Kabul Kurulu ve bu kurulun üyeleri hakk›nda aç›klama getirilmifl, kurulun sorumluluklar›na dair ilgili yönetmeli¤in esas al›naca¤› söylenmifltir. Bu madde de akla belli sorular
getirmektedir. Üniversite gibi bir kurum varken neden baflka bir kurul madde 9’da belirtilen Mesleki Sorumluluk Belgesi vermeye talip olmaktad›r. Üniversiteler görevleri gere¤i e¤itim verdikleri süre boyunca ö¤rencileri belli s›nav ve yöntemlerle s›namak, bu s›navlarda baflar›l› olanlara mimar- mühendis unvan› vermek durumundad›r. Yani k›saca kimin ne bildi¤ini ölçmek üniversitelerin sorumlu¤udur. Meslek odalar›n›n görevi verilen hizmetin kalitesinin ölçülmesidir, böyle olmal›d›r! Kanun hayata geçti¤i takdirde üniversitelerin misyonu bofla düflürülecektir. Üniversitelerin s›nama yollar›ysa sorun, tekrar tekrar söyledi¤imiz gibi, bu sorun üniversite içinde çözülmek zorundad›r. Geçici madde 1’in b bendinde ç›kar›lmas› öngörülen Akreditasyon Kurulu’ndan bahsedilmektedir. M‹AK (Mimarl›k Akreditasyon Kurulu) olarak geçti¤imiz dönem kurulan kurulla üniversiteler incelenecek, akredite olmak için verilen zamanda dönüflümlerini gerçeklefltiremeyen üniversiteler kapanacakt›r. Öncelikle flunu belirtmek gerekiyor; üniversiteler aras›nda e¤itim kaliteleri bak›m›ndan farklar oldu¤u aç›kt›r. Tek bir ö¤retim üyesiyle kurulan mimarl›k fakülteleri, laboratuar› olmayan üniversiteler bulunmaktad›r. Bu sorunlar›n tespit edilmesi ve buralara müdahale edilmesi elbette önemlidir. Fakat bahsi geçen uygulaman›n GATS anlaflmas› do¤rultusunda bir Amerikan Sistemi olan ABET ile uygulanmas› öngörülmektedir. ABET akredite yetkisi veren bir Amerikan flirketi olup, azalt›lm›fl dersler, süslü s›n›flar, laboratuarlar, buna karfl›n anglo-sakson tipi (Amerika’da ‹ngiltere’de uygulanan) e¤itim sistemi demektir. Pratikten uzak olan bu sistemin uyum sa¤lamak ad›na getirilmesi, tespit edilen sorunlara çözüm üretmeyece¤i gibi gerici bir sistemi beraberinde getirecektir. Ayr›ca yinelemekte fayda var: E¤itime ayr›lan bütçenin %5’in alt›nda oldu¤u durumda, üniversitelerin bu dönüflümleri nas›l gerçeklefltirecekleri aç›k de¤ildir. Son olarak, kanun tasla¤›nda da geçen ve uygulamalar›na bafllanm›fl olan Sürekli Meslek ‹çi E¤itimi de¤erlendirmek gerekiyor. Bu uygulaman›n de¤iflen teknoloji ile gerekli oldu¤u do¤rudur. Odan›n misyonu gere¤i böyle bir uygulamay› getirmesi gerekir, fakat bu uygulaman›n fleklinin de iyi de¤erlendirilmesi, Sürekli Meslek ‹çi E¤itimin oda içinde ücretsiz olarak verilmesi gerekmektedir. Okullarda paras›z e¤itimi savunan bizler, demokratik kitle örgütleri olan odalarda verilecek e¤itimler için de ayn› fleyi vurgulamak gerekti¤ini düflünüyoruz.
Toplumcu Mühendislik Mimarl›k Ö¤rencileri
ABET kriterleri…
Piyasayan›n ihtiyaçlar›na uygun ç›rak mühendisler/mimarlar yetifltirmek! Neo-liberal politikalar›n, sermayenin geliflen ihtiyaçlar›na göre piyasaya yeni bir flekil vermesi ile bafllayan süreçte ilk elden kamu alan›n›n h›zl› bir talan› gündeme geldi. Bu süreçten en çok pay›n› alan e¤itim ve sa¤l›k alanlar› bundan böyle, neo-liberal dönüflümlerin anayasas› olan GATS ile beraber birer sektör olarak tan›mlanmaya baflland›. Buraya kadar söylediklerimiz s›kça tekrar etti¤imiz baz› temel gerçekler. Ancak son dönemde bafl›m›za örülen, YÖK yasa tasar›lar›, sözleflmeli ö¤retmenlik, medikolar›n tasfiyesi, formasyon hakk›n›n gasp› ve son dönem gündemimize giren meslek alanlar›n yeninden tan›mlanmas› çerçevesinde bir bafll›k olan Mesleki Yeterlilik Kurumu ve Yetkin-Uzman Mühendislik-Mimarl›k uygulamas› gibi çoraplar›n tamam› kendini bu söylemlerle gerekçelendiriyor.
Piyasalaflan e¤itim, piyasaya akredite ö¤renciler Son dönemde e¤itim deyince misyon, vizyon, giriflimci, etkinlik, performans kriterleri, uluslararas› akreditasyon gibi ancak bir flirketin çat›s› alt›nda tart›flabilecek, asl›nda hiç de yeni olmayan ama e¤itim aç›s›ndan yeni olan baz› terimlerle karfl›lafl›yoruz. Piyasan›n gerçeklerine göre flekillenen tüm bu terimler esas olarak e¤itim sonras›nda kendine güzel bir hayat kurma düflündeki gençleri derinden etkiliyor. Tüm bu yeni terminolojinin aras›ndan “akreditasyon” s›yr›l›yor. Özellikle e¤itim alan›ndaki dönüflümleri tan›mlarken akreditasyonun ideolojik sald›r›lar› tan›mlayan rekabet, giriflimci vs. gibi terimleri aflan bir kapsama sahip oldu¤unu söyleyebiliriz. fiu an tüm Türkiye çap›nda üniversitelerin ders müfredatlar› akreditasyon ç›lg›nl›¤›n›n kurban› oluyor. Uyulmas› gereken kurallar olarak dayat›lan akreditasyon flartlar›, TC’nin hedefsizce ve burjuva siyasetinin s›n›r tan›mayan oyunlar›yla oraya buraya açt›¤› tabela üniversiteleri ile kendine ciddi bir yaflam alan› bulan akreditasyon tart›flmalar›, flu s›ralar afla¤› yukar› tek bir adreste somutlan›yor: ABET ABD'de Mühendislik ve Teknoloji için Akreditasyon Kurulu (Accreditation Board for Engineering and Technology-ABET) bu faaliyetleri son derece organize bir flekilde yürüten bir kurulufltur. ABD E¤itim Bakanl›¤› ve ortaö¤renim sonras› akreditasyon konseyinin (COPA) mühendislik programlar› akreditasyonu konusunda tek yetkili kurulufltur. ABET de¤erlendirmesi, kurumun bir bütün olarak de¤il, her program›n›n ayr› ayr› de¤erlendirilmesi fleklindedir. ABD d›fl› faaliyetler ABD ça¤›ndaki ABET Akreditasyon Komisyonunca de¤il, ABET Uluslararas› Faaliyetler Komitesince yürütülmektedir. ABET, akreditasyonda Kuzey Amerika modeli olarak tan›mlanmaktad›r. Bu modelde e¤itim süreci pratik süreçle bir bütün olarak tan›mlan›r, yani “Yetkin Mühendislik” uygulamas› bu modelde temel bir öneme sahiptir. Yani ABET, Amerika’da mühendislik uygulamalar› ile
Toplamda karşımıza çıkan tablo bir yandan yetkin mühendislik ile somutlanırken, öte yandan hiç de bu sınırlara hapsolmayan bir saldırıya işaret etmektedir. Sorun burada anlatılan ABET kriterleri ile de sınırlı değildir. Benzer akreditasyon programları farklı şartlar öne sürse de benzer hedeflere sahiptir.
41
42
yürütme hakk›n›n tan›nd›¤› “profesyonel mühendis”lere verilen statünün Türkiye’deki versiyonunu, “yetkin veya uzman mühendislik” gibi bir uygulamay› hayata geçirmeyi amaçlamaktad›r. Ötesinde ABET ile birlikte gündeme gelecek uygulamalar e¤itimin kapsam›n›n ve birer birer mühendislerin görev, yetki ve sorumluluklar›n› belirlemekten çok ötedir. Esas yap›lmak istenen, uluslararas› tekellerin ihtiyaçlar›na uygun olarak uluslararas› planda bir “mühendis iflgücü piyasas› oluflturmakt›r”. Bugünkü popüler deyimiyle, “küreselleflmenin ihtiyaçlar›na uygun olarak mühendisli¤in yeniden yap›land›r›lmas›”d›r. Bu çerçevede e¤itim müfredatlar› de¤ifltirilmekte, diplomalardan mühendis unvanlar› ç›kar›lmaktad›r. E¤itim verilmesi ve unvanlar›n da¤›t›lmas› akademik e¤itimden sonraki bir sürece ve üniversite d›fl›ndaki bir kuruma havale edilmektedir. Emperyalist odaklar taraf›ndan tüm di¤er ülkelere de dayat›lan ABET, Türkiye’de Bölgesel Teknoloji Politikalar› veya Bölge Kalk›nma Ajanslar› türü yeni bir örgütsel yap›lanman›n da temel ayaklar›ndan biridir. Türk devletinin sanayi ve teknoloji politikalar›n›, bu alanda dünya çap›nda tuttu¤u yeri ve hedefleri bir yana b›rak›rsak, Amerikan sistemine böyle bir akreditasyon politikas› ile entegrasyonun özellikle genç mühendis ve mimarlara ve bizlere yak›n gelecekte ne tür zararlar getirece¤ine bir bakal›m; 1- ‹lk önce, mimar ve mühendisler aras›nda iki temel kutup yaratacakt›r. ABET çerçevesinde uzmanl›k kazanm›fl mühendisler ve mimarlar, yerli ve yabanc› tekellerin mühendislik-mimarl›k uygulama alanlar›ndaki lejyonerleri, bu k›staslara uymayan “tembel” veya flanss›z mühendis-mimarlar da bunlar›n yeni köleleri statüsünde, ezilmeye ve bask› alt›nda tutulmaya mahkum edileceklerdir. 2- ‹kinci olarak, mühendislik ve mimarl›k gibi ülkemiz koflullar›nda pahal› bir süreç olan mühendislik e¤itimi, “yaflam boyu e¤itim” ad› alt›nda çeflitli sektör ve dallarda aç›lan kurslar ve seminerlerle, yeni yeni sertifikasyon politikalar›yla, parçal› ve sürekli bir e¤itim harcamalar› devreye sokulacakt›r. GATS’›n temel ayaklar›ndan biri olan e¤itimde özellefltirme süreci, yok edilen üniversite e¤itimi ile sonuçlar›n› h›zl› bir flekilde üreten bir flekle bürünecek, böylece e¤itim, tekeller için yüksek kâr sa¤layan bir hizmete dönüfltürülmüfl olacakt›r. Bu bir yandan e¤itimi ticarilefltirmenin ciddi bir ad›m› olacak, hem de hiç bitmeyen sertifikal› e¤itim programlar› tuhaf bir rekabete yol açacakt›r. Daha fazla e¤itim program› daha güçlü mühendis
yarataca¤›ndan, hayata yabanc›laflm›fl ve kiflisel geliflim safsatas›yla benli¤i yok edilmifl yeni bir çal›flan ordusu yarat›lm›fl olacak. 3- Amerikan Teknolojisi Kredi Sistemi olarak, e¤itim programlar› eyalet veya bölgesel alanla s›n›rl› planlamaya göre ele al›nacak 4 y›ll›k fakülte e¤itimi sonucunda, ald›¤› krediye göre belirlenen yetki ve etkiye haiz bir mühendismimar yetifltirece¤i için, sadece kendi bölgesel alan›nda ifl görebilir veya yeterli olabilir bir k›s›tlamaya tabi kalacakt›r. Ayn› alan veya bölge içinde planlamaya, müflavir mühendis veya mimar olarak kat›l›m hakk› sadece uzman mühendise verilece¤i için, uzman olmayan mühendisler, bölge kalk›nmas›nda veya toplumsal planlama ve uygulama içinde mesle¤e ve halka yabanc›laflan bir pozisyona itilecektir. Bir uzman mühendisin denetimi alt›nda en az 5 y›l çal›flt›ktan sonra uzmanl›¤a terfi etmek isteyen mühendisler, 5 y›llar› dolmadan bu uzman mühendisin çal›flt›¤› iflyerinden at›lmas› veya uzaklaflt›r›lmas› koflulunda, kendine, “himayesine girece¤i” yeni bir uzman mühendis arayacak ve kabul edilirse onun emrinde de en az 5 y›l stajyer olarak çal›flmak zorunda kalacakt›r. 4- ABET bir yenilik olarak lanse edilirken, gerçekte dünya çap›nda esnek bir çal›flman›n önünü açarak bilinen sömürüyü hayata geçirecektir. Zaten geliflmifl kapitalist ülkeler, eskiden beri, geliflmekte olan ülkelerin beyin güçlerini, kendi ülkelerinde kullanmak üzere özel bir e¤itime tabi tutuyor ve kendi ç›karlar› için kullan›yorlard›. Çok bildi¤imiz haliyle “beyin göçü” olarak adland›r›lan bu süreç, ABET’le birlikte, tüm ülkelerde, e¤itimli beyinlerin tümünü Amerikanc› bir sisteme kazanmak, hem bölgesel ve hem de uluslararas› planlaman›n tüm evrelerinde kendi ç›karlar›na hizmet edecek normlara uygun hale gelmelerini sa¤lamakt›r. Bu, yarat›lan kastlaflma ve sömürüyle beraber kölece yaflam koflullar›na mahkum edilen mühendis ve mimarlar›n ve mevki sahibi kimliksiz kast›n emperyalist ç›karlara evrensel düzeyde destek veren bir ordu oluflumunu koflullayacakt›r. Toplamda karfl›m›za ç›kan tablo bir yandan yetkin mühendislik ile somutlan›rken, öte yandan hiç de bu s›n›rlara hapsolmayan bir sald›r›ya iflaret etmektedir. Sorun burada anlat›lan ABET kriterleri ile de s›n›rl› de¤ildir. Benzer akreditasyon programlar› farkl› flartlar öne sürse de benzer hedeflere sahiptir. Gelece¤imiz gasp edilmek istenmektedir. Sald›r›n›n derinden ve son derece örgütlü bir biçimde organize edildi¤ini görebiliyoruz. Ancak biz daha son sözümüzü söylemedik…
Toplumcu Mühendislik-Mimarl›k Ö¤rencileri
Stajyer avukatlardan Türkiye Barolar Birli¤i Baflkan›'na cevap
AVUKATLIK SINAVINA NEDEN KARfiI ÇIKTIK? TBB Baflkan› Özdemir Özok'un Avukatl›k S›nav›n›n Kald›r›lmas›'na iliflkin sözlerine stajyer avukatlardan cevap geldi. Özdemir Özok'un “Baflka bir fley olamazsam avukat olurum gibi son derece sorumsuz bir yaklafl›m› teflvik eden avukatl›k s›nav›n› kald›ran yasa teklifi” diyerek bahsetti¤i ve "bütün ça¤dafl ülkelerde uygulanan avukatl›k mesle¤ine giriflte uygulanacak olan s›navdan vazgeçilmesi teflebbüsünün hiçbir objektif, bilimsel nedeni yoktur." dedi¤i aç›klamas›na stajyer avukatlar 24.11.2006 günü Ankara Elektrik Mühendisleri Odas›'nda düzenledikleri bir bas›n toplant›s›yla cevap verdiler. Avukatl›k S›nav›na Karfl› Hukukçular ‹nisiyatifi'nin yapt›¤› aç›klama ise flöyle:
...
Onlar Ne Diyor? TBB ve birçok baro, bir süredir meslekte kalitenin artmas› için s›nav›n flart oldu¤unu; zaten dünyan›n her yerinde avukatl›k s›nav› yap›ld›¤›n› söylüyor. Yürüttükleri basit mant›¤a göre yurt d›fl›nda s›nav varsa, burada da olmal›. Bizce bu meseleye bu kadar flekilci yaklafl›lmamal›yd›. Meselenin çözümü daha derinlerde, hukuk e¤itiminin kendisindedir. ... Say›n Özok’un bas›n aç›klamas›n›n devam›nda ifade etti¤i, “ülkede seçilmifl diktatörlükler yarat›lmak istendi¤i; demokrasi, insan haklar›, yarg› ba¤›ms›zl›¤› ve hukukun üstünlü¤ü gibi temel kavram ve ilkelerin sadece birer araç olarak alg›lanmak istendi¤i” fleklindeki görüflüne kat›lmamak mümkün de¤il. ‹flte biz de ‘seçilmifl diktatörlük’ benzetmesine, meslek örgütümüz (!) olan TBB ba¤lam›nda aynen kat›l›yoruz. Y›llard›r tart›fl›l›yor olmas›na ra¤men, avukatl›k s›nav›n›n hangi amaçla yap›laca¤›n› anlatan doyurucu bir gerekçenin TBB taraf›ndan halen sunulamad›¤›n› üzülerek görmekteyiz. Ortaya konan tek gerekçe, mesleki “kalite”nin yükseltilmesidir. Ayn› muhteflem(!) gerekçe, 13.11.2006 tarihinde Mu¤la’da yap›lan Bölge Barolar toplant›s›nda dokuz baro taraf›ndan da dile getiriliyordu. Onlara göre s›nav›n ertelenmesine ya da kald›r›lmas›na dönük bir yasa de¤iflikli¤i, meslekte yozlaflmaya neden olacakt›. Bu itibarla s›nav› ertelemeye dönük giriflimlerden vazgeçilmeliydi. Do¤ru ya, bugüne kadar mesle¤i yozlaflt›ranlar, avukatl›¤a henüz bafllam›fl stajyerler ve daha bafllamam›fl ö¤renciler de¤ildi de, kimdi? (!)
Peki Ya Biz Ne Diyoruz? 1. Üniversite e¤itiminde kaynak yetersizli¤i, akademik kadro aç›s›ndan nitel ve nicel yetersizlik, üniversiteler aras› eflitsizlik, antidemokrasi ve bilimsel sefalet gibi sorunlar mevcutken, avukatl›k s›nav›n›n tek bafl›na meslekte nitelik sorununa çözüm getirece¤ini savunmak, ütopik bir tav›rd›r. Mesleki nitelik sorunu, ancak meselenin köküne, YÖK düzeninin yaratt›¤› üniversite e¤itimine inerek çözülebilir. 2. Meslekte nitelik art›fl›n›n bir di¤er yolu, var olan avukatl›k staj›n›n niteli¤inin artmas›ndan geçmektedir. Halihaz›rdaki staj süreci, çok verimsiz, plans›z-programs›z ve alt yap›s› haz›rlanmam›fl durumdad›r. Belli bir ciddiyetten ve bilimsellikten uzakt›r. 6 ayl›k adliye staj›nda yap›lan en anlaml› fley, dava izleyicisi olmakt›r. Staj merkezlerinde verilen dersler ise okulun tekrar› niteli¤indedir; en iyi ihtimalle “an› aktar›m›”n› geçmemektedir. Ayr›ca her ilde staj e¤itim merkezi yoktur; TBB bu konuda üzerine düflen görevi yine yerine getirmemifltir ve bu durum s›nava tabi stajyerler aras›nda bir eflitsizlik yaratacakt›r. 3. Mesleki ‘kalite’, sosyal gerçeklikten kopuk olarak, alt yap›s› düflünülmemifl bir s›nav getirmek gibi biçimsel ve kolayc› yöntemlerle artt›r›lamaz. Asl›nda sorun, insani nitelik sorunudur ve tahmin edildi¤inden daha büyük, toplumsal, ekonomik, siyasi nedenlere dayanmaktad›r. Ve bu sorun, yüzeysel bir bak›fl aç›s›n› yans›tan “mesleki kalite” penceresinden bakarak çözülemez. Buradan soruyoruz: Ülkede insani ‘kalite’, insani nitelik sorunu varsa; bu soruna bir “Vatandafll›k S›nav›” yap›larak m› çözüm bulunacakt›r? E¤er öyleyse, bu s›nav›n da di¤erlerinin yan›na eklenmesini öneriyoruz (!) 4. Avukatl›k s›nav›yla as›l amaçlanan, mesleki niteli¤i artt›rmak
43
de¤il, nicelik birikmesinin önüne geçmektir. Son 20-25 y›lda bofl görülen her yere bir ‘tabela üniversitesi’ yerlefltirilmifl; alt yap› ve akademik kadro sorunlar›n›n üzerinden atlanarak, hukuk fakültesi say›s› artt›r›lm›flt›r. Bir de buna, devlet okullar›ndan transfer edilen hocalarla kurulan ve mantar gibi ço¤alan özel hukuk fakülteleri eklenmifltir. 5. E¤er s›navla amaçlanan gerçekten “kaliteyi artt›rmak” ise, bunun daha kökten ve kal›c› çözümleri vard›r. E¤er as›l amaç, mesleki niteli¤i artt›rmak de¤il, say›s› h›zla ço¤alan avukatlara bir s›n›r getirmekse, bu say› art›fl›n›n sorumlusu, o okullarda okuyan ö¤renciler de¤ildir. Üniversiteler, siyasi iktidarlar›n seçim malzemesi olarak, ç›kar çevrelerinin ihtiyaçlar›na göre de¤il, toplumun gerçek ihtiyaçlar› gözetilerek kurulmal›d›r.
Mesleki Vesayetten Daha Büyük Bir Tehlike, Siyasi Vesayettir! ... Ne yaz›k ki TBB Baflkan› ve bir tak›m baro yönetimleri, Avukatl›k s›nav›n›n kald›r›lmas› talebimizi hayata geçirmek üzere yasa tasar›s› haz›rlayan ‹ktidar Partisi grubu ile baflka siyasi çekiflmelerini hat›rlay›p, avukatl›k s›nav›n›n kald›r›lmas›na iliflkin yasa teklifini bu çekiflmeyle özdefllefltirmifltir. 21 Kas›m tarihli aç›klamas›nda TBB Baflkan› Özok, bu s›nav›n kald›r›lmas›n› savunmay› laiklik ve ça¤dafll›k karfl›t› olmaya denk getirecek bir sonuç ç›karan talihsizhaks›z bir aç›klama gerçeklefltirmifltir. Bizim iflimiz, siyasi iktidar ad›na cevap vermek de¤ildir. Olamaz da... Ancak kendi ad›m›za, avukatl›k s›nav›n›n kald›r›lmas›n› talep eden as›l öznenin, sorunun as›l muhatab›n›n, stajyer avukatlar›n temsilcileri olarak, bu tart›flman›n taraf› olmad›¤›m›z› ilan etmek isteriz. TBB baflkan›, konuyu ba¤lams›z flekilde baflka yerlere çekmeye, bu konudaki duyarl›l›k üzerinden kendisini ve avukatl›k s›nav›n› meflru göstermeye çal›flmaktad›r. Bu yaklafl›m›, siyaseten ve etik aç›dan uygun bulmad›¤›m›z› belirtmek istiyoruz. Kendisine flu cevab› vermekle yetiniyoruz: Bahsetti¤iniz Hukukun üstünlü¤ü, insan haklar›, demokrasi kavramlar›; yaln›zca elemeye, ezbercilefltirmeye, tektiplefltirmeye dönük; dayan›flma ruhu yerine, rekabet kültürünü yaratmaya yönelen bir s›navla hayata geçemez. Tersine bu kavramlara zarar veren, verili haliyle avukatl›k s›nav›n›n kendisidir. ... Talebimizin hayat buluyor olmas›, tümüyle gelinen siyasi çekiflme ortam›n›n sonucu olacaksa da, bu durum böyledir. En iyimser anlat›mla Yürütme, halk›n bir bölümünün önemli bir sorununu çözüyorsa, bu zaten onun temel görevidir. Ve bizler, savunma mesle¤inin en büyük tehlikesinin, avukatl›k s›nav›ndan çok daha büyük bir tehlikenin parças› olamay›z: Mevcut siyasi iktidar›n vesayeti alt›na girmek. Çünkü bu, mesleki ba¤›ms›zl›¤›n karfl› karfl›ya oldu¤u en büyük sorundur. Dolay›s›yla, Avukatl›k s›nav› konusunda tümüyle mesle¤e ayk›r› bir tutum alan TBB ile biz genç hukukçular›n tart›flmas›, bir meslek ve örgüt içi tart›flmad›r. Meslek içi hiyerarfliye karfl› ç›k›yor olmak, meslek örgütüne karfl› baflka odaklarla ittifak kurmam›z› gerektirmez, hakl› da göstermez. ‹ktidar Parti Grubu ile kimi görüflmeler yapm›fl ve taleplerde bulunmufl olmak da ittifak kurmak de¤il, talepkar olmakt›r. Ve biz halen taleplerimizin arkas›nday›z. ...
Avukatl›k S›nav›na Karfl› Hukukçular ‹nisiyatifi
Genç Komünistler’den “Direnen Halklar Kazanacak Gecesi”ne mesajlar...
44
“Gençlik hareketi içindeki devrimci misyonumuzun bilincindeyiz!” T K ‹ P'nin 8. kurulufl y›ldönümü vesilesiyle Almanya'n›n Wuppertal kentinde, 18 Kas›m 2006 tarihinde gerçeklefltirilen etkinli¤e yaklafl›k bin iflçi, emekçi ve genç kat›ld›. Gece, emperyalist sald›rganl›k ve savafl›n insanl›¤›n önemli ve de¤iflmez gündemi olmaya devam etti¤i, fakat öte yandan, bu sald›rganl›k ve savafla karfl› halklar›n direniflinin yükselip bir umut kayna¤› haline geldi¤i bir süreçte gerçeklefltirildi. Bu olgu dolays›z olarak geceye de yans›d›, ''Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!'' fliar› geceye damgas›n› vurdu. Etkinlik, emperyalizmin yenilece¤i ve direnen halklar›n kazanaca¤›na olan inanc›n dile getirildi¤i, bu içerikli sloganlar›n hayk›r›ld›¤›, coflkulu ve devrimci bir atmosferde geçti. Konuflmalarda emperyalizmin yenilece¤i ve direnen halklar›n kazanaca¤› vurgusunun, tok bir biçimde iflçi s›n›f›n›n önderli¤i kofluluna ba¤lanarak yap›lmas› önemliydi. Genç Komünistlerin gceye gönderdi¤i mesajlar› okurlar›m›za sunuyoruz. Ortado¤u’da yaflanan emperyalist iflgal süreci emperyalist kapitalist düzenin bir barbarl›k düzeni oldu¤unu bütün yal›nl›¤› ile gözler önüne seriyor. Ortado¤u halklar› emperyalist barbarl›¤›n pençesinde ezilmek isteniyor. ‹flte gün geçtikçe artan bütün bu çeliflkiler kapitalist barbarl›¤›n sonunu getirecektir. Art›k hastal›¤› bütün organlar›na yay›lm›fl olan bu düzenin yaflama flans› kalmam›flt›r. ‹flçi s›n›f› er ya da geç bu düzeni ait oldu¤u yere, tarihin çöplü¤üne göndermeyi baflaracakt›r. Dostlar, yoldafllar, Bizler Genç Komünistler olarak co¤rafyam›zda gençli¤in iflçi s›n›f› mücadelesinin yan›nda yerini almas›n›n mücadelesini veriyor, iflçi s›n›f›n›n yegâne Partisi’nden, Partimizden ald›¤›m›z güçle, gençlik hareketi içerisinde iflçi s›n›f› devrimcili¤inin temsilcisi olma misyonuyla hareket ediyoruz. Bugün gençlik hareketi tafl›d›¤› olanaklar› yans›tmaktan oldukça uzak bir tablo içerisindedir. Gençlik kesimlerinin karfl› karfl›ya bulunduklar› sald›r›lar›n kapsam ve düzeyi düflünüldü¤ünde, gençlik hareketi hiç de bugünkü tabloya mahkûm de¤ildir. Gençlik hareketinin nesnel olanaklar›n›n güçlü bir gençlik mücadelesine dönüfltürülmesinin önüne geçen öznel yetersizlikleri aflma çabas› içerisindeyiz. Gençlik hareketi içindeki öznelerin bugün içerisinde bulunduklar› apolitizm nedeniyle hareket gün geçtikçe daha da geriliyor. Çeliflkiler artt›kça kendini daha da fazla hissettiren devrimci önderlik bofllu¤u, biz Genç Komünistlerin gençlik mücadelesi içerisindeki kaç›n›lmaz görevine iflaret ediyor. Partili mücadele bugün biz Genç Komünistler’in omuzlar›na Partiyi güçlendirme sorumlulu¤unu yüklemektedir. Bu onurlu ve zorlu sorumlulu¤u yerine getirmek ise aç›k ki kendimizi güçlendirmek, gençlik mücadelesini büyütmek ve gençlik içerisinde ördü¤ümüz faaliyeti olgunlaflt›rabilmek için sürekli olarak eksiklik ve zaaflar›m›zla mücadele etmekten geçmektedir. Bu noktada dikkate de¤er bir mesafe katetti¤imizi söyleyebilsek de, daha güçlü ad›mlar atabilmek zorunlulu¤u ile
“Gençlik hareketi içerisinde iflçi s›n›f› devrimcili¤inin temsilcisi olma misyonuyla hareket ediyoruz...” Ekim devriminin 89. ve Partimiz’in 8. y›l›nda bütün yoldafllar› ve dostlar› kavgan›n s›cakl›¤›, devrimin coflkusuyla selaml›yoruz! ‘89 çöküflüyle beraber dünya ölçüsünde s›n›flar mücadelesinin yeni bir dönemine girildi. Sovyetler Birli¤i’nin çöküflüyle beraber insanl›¤›n sosyalizme dair umutlar›n›n bitti¤ini propaganda eden burjuvazi, mutlak bir gerçe¤in üzerinden atl›yordu. Artan s›n›f çeliflkileri, servet-sefalet kutuplaflmas›nda ortaya ç›kan uçurum, sosyalizmi insanl›k için bir tercih olmaktan çoktan ç›kartm›fl, insanca yaflaman›n bir zorunlulu¤una dönüfltürmüfltü. Ezilen ve sömürülen genifl y›¤›nlarda düzene karfl› her geçen gün büyüyen öfke ve hoflnutsuzluk sonucunda, burjuvazinin planlar› çok geçmeden bofla düfltü. Art›k bu düzenden beklentisi kalmayan milyonlar, a¤›rlaflan sömürü ve talana daha fazla boyun e¤meyeceklerini ortaya koyuyorlar. Ortado¤u’nun emperyalistler için içinden ç›k›lmaz bir batakl›¤a dönüflmesi, Latin Amerika halklar›n›n düzene alternatif aray›fllar›, birçok Avrupa ülkesinde neo-liberal dönüflümler karfl›s›nda a盤a ç›kan kitlesel eylemler, bunun en bilinen örnekleri. Bütün dünyada ve ülkemizde bugün neo-liberal politikalar h›zl› bir biçimde hayata geçirilmeye çal›fl›l›yor. E¤itimden sa¤l›¤a bütün kamusal alanlar tasfiye edilmeye çal›fl›l›yor. Ülkemizde Avrupa Birli¤i’ne uyum süreci maskelemesi ile yürütülen bu süreç, iflçi s›n›f› ve emekçileri derin bir yoksulluk ve sefalet batakl›¤› içerisine çekerken, genifl gençlik kesimlerini ise iflsizlik ve geleceksizlik sonucu ile karfl› karfl›ya b›rak›yor.
karfl› karfl›yay›z. Bugün gençlik kesimlerinin önünde iki seçenek vard›r. Ya sertleflen sald›r›lar karfl›s›nda sessiz kalacak ve her fleyini yitirecek ya da gelece¤in temsilcisi olman›n hakk›n› vererek, yaflam›, gelece¤i kazanacak! Bu çerçevede bize düflense gençli¤e yol göstermek, devrimci önderlik misyonunun gereklerini yerine getirmektir. Partimizin önderli¤inde üzerimize düflen sorumluluklar›n bilinciyle yolumuzu yürüyoruz ve bundan sonra da kararl›l›kla yürüyece¤iz. fian olsun 89 y›l önce Ekim’i yaratanlara! fian olsun 19 y›l önce Ekim’i yaratanlara ve flan olsun yeni Ekimler’i yaratacak olanlara! fl a s› n d ev r im , ya fla fl as › n so s ya l iz m! Yafla fl as › n T ü r k iy e K o m ü n i s t ‹ flç fl ç i P a rt i s i ! Ya fla
Genç Komünistler
(http://www.tkip.org sitesinden al›nm›flt›r...)
Parti çizgisinde ve önderli¤inde liseli gençlik cephesindeyiz!..
“Ümitler’dan devrald›¤›m›z bayra¤› daha da yukar›lara tafl›maya çal›fl›yoruz!”
Merhaba dostlar, merhaba yoldafllar! Bizler Liseli Genç Komünistler olarak Partimiz’in kurulufl y›ldönümünde hepinizi en devrimci duygular›m›zla selaml›yoruz. Bugün liseli gençlik çok a¤›r ve kapsaml› sald›r›larla karfl› karfl›ya. Paral› e¤itim uygulamalar› e¤itimi lükse dönüfltürürken, yine bu alanda yaflanan gericileflme gençli¤i bir bütün olarak teslim almay› hedeflemektedir. Son günlerde ülkenin dört bir yan›ndan gelen haberler, her lisenin önünde sat›rl› b›çakl› kavgalar›n bafl gösterdi¤ini, uyuflturucu kullanma yafl›n›n ortaokullara kadar düfltü¤ünü, e¤itim giderlerini karfl›layamad›¤› için e¤itim hayat›na son verenlerin say›s›n›n her geçen gün artt›¤›n› göstermektedir. Bütün bunlar›n yan› s›ra liseli gençli¤in kabusuna dönüflmüfl olan ÖSS, e¤itimde eflitsizli¤i sürekli olarak derinlefltirmekte, yaratt›¤› rant alan›yla bir avuç asala¤›n kârlar›na kâr katmaya devam etmektedir. Meslek Liselerinde yaflanan ucuz emek sömürüsü ise ücretli kölelik düzeninin do¤al yans›mas›d›r. Meslek liselerinde görülen ek uygulamalar ise, düzen cephesinden gelece¤in iflçi s›n›f›n›n erken yaflta terbiye edilerek, s›n›f bilincinden yoksun bir biçimde yetifltirilmek istendi¤ine iflaret etmektedir. Bizler Liseli Genç Komünistler olarak, Partimiz’in liseli gençlik alan›na verilmesi gereken önemin alt›n› özenle çizdi¤i ilk günden bu yana mücadelemizi sistematik bir biçimde yürütüyoruz. Liselerde politika yapman›n her türlü zorlu¤unu göze alarak ilmek ilmek ördü¤ümüz mücadelemizi gün geçtikçe büyüyen hedeflerle sürdürüyoruz. Çal›flmalar›m›z›n her geçen gün meyvelerini verdi¤ini ise böylesi önemli bir günde büyük bir gururla söyleyebiliyoruz. Elbette daha yürünecek çok yol, ö¤renilecek çok fley var. Ancak Partimiz’in önderli¤inde her geçen gün ad›mlar›m›z› daha sa¤lam atabilece¤imize olan inanc›m›z sonsuz. Bugün Parti’nin en genç neferleri olan bizler, ayn› zamanda gelecek aç›s›ndan devrimin, sosyalizmin ve bu u¤urda yol yürüyen Partimizin güvencesi oldu¤umuzun bilinciyle hepinizi bir kez daha selaml›yoruz. Gecelerinde aç yat›lmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen bir dünyan›n özlemiyle bir kez daha hayk›r›yoruz: Ya fla s ›n d e vr im , y afl a s› n s os y al iz m ! Ya fl a s › n T ü r k i y e K o m ü n i s t ‹fl ç i P a r ti s i !
Ekim Devrimi’nin 89., Türkiye iflçi s›n›f›n›n Partisi’nin 8. y›l›nda, devrim ve sosyalizm davas›na emek veren bütün yoldafllar› ve dostlar› selaml›yoruz! ‹stanbul’dan genç komünistler olarak, yeni dönemin aç›lmas›yla beraber oldukça yo¤un bir dönemin içerisindeyiz. Bir yandan soruflturma karfl›t› mücadele, bir yandan 6 Kas›m süreci, bir yandan “Ortado¤u’da iflgalci, okulda müflteri olmayaca¤›z” kampanyam›zla yo¤un bir faaliyet örüyoruz. Bu çok yönlü faaliyet süreci içerisinde ciddi mesafeler katetti¤imizi, geçen seneki eksik ve zaaflar›m›z›n bir k›sm›n› geride b›rakt›¤›m›z› söyleyebiliyoruz. Partili mücadelenin genç neferleri olarak, faaliyetimizin baflkenti olarak gördü¤ümüz il çal›flmam›zda üzerimize düflen sorumlulu¤un fark›nday›z. ‹flçi s›n›f› devrimcili¤inin gençlik hareketi içerisindeki temsilcileri olarak, tafl›d›¤›m›z sorumlulu¤u att›¤›m›z her ad›mda derin bir biçimde hissediyoruz. Ümit Yoldafl’›n kahkahalar›n›n ç›nlad›¤› koridorlarda bugün, O’ndan devrald›¤›m›z bayra¤› daha da yukar›lara tafl›maya çal›fl›yoruz. fiehit yoldafllar›n ard›llar› olan bizler, gençlik alan›nda Partimiz’in önderli¤inde ilkeli, ›srarl› ve sürekli bir siyasal faaliyet örgütlüyoruz. Bugün gençlik hareketini ilerletmek cüretli ve iddial› olmay› gerektiriyor ve biz bunlara fazlas›yla sahibiz. ‹stanbul’dan genç komünistler olarak, etkinli¤imizi bir kez daha selaml›yor, hepinizi yoldaflça duygularla kucakl›yoruz! “Parti’yi kazand›k, Partiyle kazanaca¤›z!” Biz bu fliar›n anlam›n› biliyor, bu iddiaya sahip ç›k›yoruz! flas›n devrim, yafla flas›n sosyalizm! Yafla flas ›n Türk iye Ko mün is t ‹flç flç i Pa rtis i! Yafla
Liseli Genç Komünistler
‹stanbul’dan Genç Komünistler
45
46
“Gençlik hareketi ile iflçi s›n›f› mücadelesi aras›na sa¤lam devrimci köprüler kurmak u¤rafl› veriyoruz!” Yeni Ekimler yaratma mücadelesine emek veren bütün dostlara ve yoldafllara, Güney’in kavga atefliyle merhaba! Adana’dan genç komünistler olarak etkinli¤inizi selaml›yor, Büyük fianl› Ekim Devrimi’nin 89., Yeni Ekimler’in partisinin 8. Y›l›nda, bizleri birlefltiren davan›n bayra¤›n› hak etti¤i yere tafl›yaca¤›m›z›n sözünü bir kez daha yineliyoruz. Dostlar, yoldafllar, Ülkemiz son y›llarda sermaye düzeninin sistemli sald›r›lar› ile karfl› karfl›ya. Y›k›m yasalar› ile gün geçtikçe katmerlenen sömürü, iflçi ve emekçi y›¤›nlar››n›n içinde debelendikleri yoksulluk ve sefalet, gençlik alan›nda yaflanan neoliberal dönüflümler ve dolays›z sonucu olan geleceksizlik, Kürt halk›n› hedef alan inkar ve imha politikalar›, Ortado¤u’da süren emperyalist iflgaller ve bütün bu sald›r›lara karfl› geliflen tepkileri dizginlemek için azg›nlaflan sald›r›lar... Türk burjuvazisinin emperyalist-kapitalist sistemle iliflkilerinin daha da pekifltirilmesiyle sald›rganl›¤›n fliddeti artmakta, toplumun emekçi kesimleri umutsuzlu¤a hapsedilmek istenmektedir. Bütün bu sald›r›lar ve sonuçlar› farkl› gözlerle farkl› görülebilir. Farkl› iradelerin temsilcileri bu süreçten farkl› dersler
“Partinin genç neferleri olarak...”
ç›kartacak, farkl› yol ve yöntemler gelifltirecektir. Baflkalar› sald›r›lar karfl›s›nda kabu¤una çekiledursunlar, baflka baz›lar› taktik politika ad› alt›nda ihtilalcili¤in ilkelerini ayaklar alt›na als›nlar! Bizler, Türkiye iflçi s›n›f›n›n öncü partisinin neferleri olarak, bu sald›r›larda kapitalist-emperyalist güçlerin can çekiflmelerini görüyoruz, ça¤›m›z›n biricik devrimci s›n›f› olan iflçi s›n›f›n›n ayak seslerini bütün yüre¤imizle duyuyoruz! Kendi cephemizden de, Adana’dan genç komünistler olarak, bölgemizdeki gençlik hareketi ile iflçi s›n›f› mücadelesi aras›na sa¤lam devrimci köprüler kurmak u¤rafl› veriyoruz! ‹nanc›m›z ve kararl›l›¤›m›zla, s›n›ftan ald›¤›m›z güçle, tereddütsüz düflman›n üstüne yürüyoruz! Tarihin bize yükledi¤i misyonunun bilinciyle diyoruz ki, Partimizin önderli¤inde, yi¤it yoldafllar›m›z›n yaratt›klar› de¤erlere sahip ç›karak, ilkelerimizle, de¤erlerimizle, zaaflar›m›z›, eksikliklerimizi aflarak, biz kazanaca¤›z! Devrim davas› kazanacak! Art›k u¤runa ölünecek bir davam›z var! Ve o davan›n güvencesi olan Partimiz!.. Yafla fl as ›n Tü rk iye iflç fl çi s› n› f›n ›n p art is i, yafla fl as ›n T K‹ P!
Adana’dan Genç Komünistler
“Gençlik içerisinde iflçi s›n›f› devrimcili¤inin temsilcili¤inin hakk›n› vermek...”
Merhaba dostlar, merhaba yoldafllar! Ekim Devrimi’nin 89., Yeni Ekimler’in Partisi’nin 8. Y›l›n› kutlamak için gerçeklefltirdi¤iniz etkinli¤imizi selaml›yor, yüreklerimizin sizlerle beraber att›¤›n› söylemek istiyoruz. Yeni Ekimler’in Partisi’nin genç neferleri olarak, gençlik alan›nda Partimizin temsilcisi olabilmenin sorumlulu¤u ile çal›flmalar›n› yürüten bizler, k›sa süre içerisinde oldukça anlaml› mesafeler katetti¤imizi sizlerle paylaflmaktan onur duyuyoruz. Bundan iki y›l öncesine kadar bir gençlik çal›flmam›z olmayan yerelimizde, bugün bayra¤›m›z dalgalanmaktad›r. Bir dizi siyasal gençlik grubunun pusulas›n› kaybetti¤i, politikas›zl›¤›n›n ürünü bir beklentisizlik içerisinde s›k›fl›p kald›¤› böyle bir dönemde, iki y›l gibi k›sa bir süre içerisinde gençlik çal›flmam›za yeni bir mevzi yaratabilmifl olmam›z rastlant› de¤ildir. Aksine, bizler herkesin bir bir siyaset sahnesinden çekilmeye bafllad›¤›, sosyalizme olan inançlar›n sorguland›¤› bir dönemde “var›z ve var olaca¤›z” diyen bir Partinin genç neferleri olarak, bugüne kadar Partimizden ö¤rendiklerimizi hayata geçirmek d›fl›nda bir fley yapmad›k! Yani umutsuzlu¤u tan›mad›k biz! Yani y›lg›nl›¤› hiç bilmedik! Yani sald›r›lar karfl›s›nda inanc›m›z sars›lmad› bizim! Aksine biz tarihimizden ald›¤›m›z güçle, ö¤rendiklerimizle cüret ettik ve baflard›k! Hepinizi en içten devrimci duygular›m›zla bir kez daha selaml›yoruz! fla s›n Partimiz TK‹P! Yafla fl a s › n T ü rk i y e K o m ü n is t ‹ flç fl ç i P a r t i si ! Ya fla
Burjuvazinin baflkentine mücadelemizin k›z›l bayra¤›n› dikmeye ant etmifl Genç Komünistler olarak, hepinizi en devrimci duygular›m›zla selaml›yoruz! ‘80 askeri faflist darbesinin ard›ndan inançs›z yürekler “her fley bitti” diyerek dökülürken, bir avuç insanla yola ç›kan Partimiz’in 8. y›l›nda, Partili mücadelede kaybetti¤imiz yi¤it yoldafllar›m›z Habip, Ümit ve Hatice yoldafl› bu vesileyle bir kez daha sayg›yla an›yoruz. Geride b›rakt›¤›m›z 8 y›l boyunca Partimiz, daha ilk y›llarda ald›¤› darbelere ra¤men ayakta kalmay› bilmifl, Marksizmin-Leninizmin bu co¤rafyadaki yegane temsilcisi, iflçi s›n›f›n›n öncüsü, devrim mücadelesinin kilometre tafl› olma misyonunu her koflulda yerine getirebilmifltir. Parti tarihimizin ve öncesinin yaratt›¤› de¤erlerle yetiflen biz genç kuflaklar, bu de¤erleri yaflatmaya ve Partili kimli¤e ulaflmak için kendimizle mücadele edece¤imize bir kez daha söz veriyoruz. Gençlik içerisinde iflçi s›n›f› devrimcili¤inin temsilcili¤inin hakk›n› vermek, gelece¤in, devrimin ve Parti’nin güvencesi olabilmek için var gücümüzle çal›flaca¤›z! Etkinli¤inizi bir kez daha selaml›yor ve ça¤r›m›z› yineliyoruz: G e nç li k g el ec e k, g e le ce k s os y al iz m! G e nç li k P a rt i’ ye , d ev ri m e, so sy a li zm e !
‹zmir’den Genç Komünistler
Ankara’dan Genç Komünistler
Dünyadan... Gates: Irak'ta kaybediyoruz ABD'nin yeni Savunma Bakan› aday› Robert Gates Senato Silahl› Kuvvetler Komisyonu'na 'Irak'taki savafl› kaybediyoruz' dedi. Irak'ta flu anda yaflananlar›n kabul edilemez oldu¤u konusunda komisyon üyeleriyle hemfikir oldu¤unu söyleyen ABD Savunma Bakan› aday› adayl›¤› onaylan›rsa, taktik de¤ifliklikler getirece¤ini söyledi. Kas›m ay› bafl›nda Kongre yenileme seçimlerinde Cumhuriyetçilerin ald›¤› yenilginin ard›ndan istifa eden Savunma Bakan› Donald Rumsfeld'in yerine Baflkan Bush taraf›ndan aday gösterilen Robert Gates bugün Senato'nun ilgili komisyonunun önüne ç›kt›. Gates, ABD'nin savunma önceliklerinin bafl›nda gelen Irak savafl› konusunda komisyona, bütün seçeneklerin masada oldu¤unu, yang›n›n Ortado¤u'ya yay›l›p yay›lmayaca¤›n› ABD'nin izleyece¤i çizginin belirleyece¤ini söyledi. Gates'in konuflmas›nda Irak’ta izlenecek politika konusunda flimdiden ba¤lay›c› iflaretler vermekten kaç›nd›¤› dikkat çekti. Amerikan Senatosu'nun Silahl› Kuvvetler Komisyonu önünde konuflan Savunma Bakan› aday› Gates "önümüzdeki bir-iki y›l içinde Irak’ta izleyece¤imiz çizgi, Amerikan ve Irak halklar›n›n ve bundan sonraki ABD baflkan›n›n Irak’ta ve bölgede giderek düzelen bir durumla m› yoksa gerçek bir bölgesel yang›n tehlikesiyle mi karfl› karfl›ya olacaklar›n› da belirleyecek" diye konufltu. Eski CIA baflkanlar›ndan Gates komisyona, hiç bir seçene¤i d›fllamad›¤›n› ve her türlü öneriye aç›k oldu¤unu da söyledi Demokrat Senatör Carl Levin'in, "Sizce Irak’ta savafl› kazan›yor muyuz?" sorusunu müstakbel Savunma Bakan› "Hay›r" diye yan›tlad› ve Irak’taki fliddete son verilebilmesi için siyasi bir çözüm bulunmas›ndan yana oldu¤unu da sözlerine ekledi.
Brüksel’de 25 bin kifli VW iflçileri için yürüdü Belçika d›fl›ndan gelen delegasyonlar ve Belçika’daki çeflitli sektörlerden çal›flan iflçiler VW iflçilerini yaln›z b›rakmad›, binlerce emekçi destek için alanlara ç›kt›… 2 Aral›k günü 25 bin kifli “‹fl için dayan›flmaya!” slogan›yla Brüksel sokaklar›n› doldurdu. VW Vorst’taki iflçi k›y›m›n› protesto etmek için düzenlenen yürüyüfl, saat 11:00’de fabrika yak›nlar›nda bafllad›. 5 bin Volkswagen iflçisi kortejin en ön s›ralar›nda yürüdü. Avrupal› sendikalar taraf›ndan düzenlenen destek yürüyüflüne a¤›rl›kl› olarak Fransa, Almanya ve Portekiz’den iflçiler kat›ld›lar. Eyleme uluslararas› kat›l›m›n büyük bir bölümünü IG Metal kortejleri oluflturuyordu. Kitleye hitaben bir konuflma yapan IG Metal Wolfsburg temsilcisinin “kazan›mlar ancak uluslararas› sendikal dayan›flmay› yükseltti¤imizde elde edilebilir” sözleri iflçiler taraf›nda coflkuyla karfl›land›.
Portekiz’de 70 bin emekçi neoliberal sald›r›lar› protesto etti Portekiz bu sonbaharda 1980 sonras›n›n en s›cak günlerini yafl›yor. Kas›m ay› bafl›nda kamu çal›flanlar›n›n iki günlük genel greve gitmelerinin ard›ndan 29 Kas›m günü de 21 büyük kentte solcu sendika konfederasyonu CGTP-Intersindikcal’›n ça¤r›s›na uyan 70 bin kifli, alanlara ç›karak, sermaye hükümetinin neoliberal ekonomi politikalar›n› protesto etti. Ülke çap›nda süren yayg›n protesto gösterilerinde sloganlarla, tafl›nan dövizlerle ve pankartlarla, yap›lan konuflmalarla herkese yeterli ifl imkân› ve insanca çal›flma koflullar› talepleri vurguland›.
Bolivya’da kamulaflt›rma devam ediyor Sosyalizme Do¤ru Hareket (MAS) lideri Evo Morales, devlet baflkanl›¤›na seçilmesinden k›sa süre sonra bafllatt›¤› kamulaflt›rma çal›flmalar›n› sürdürüyor. Petrol sektörünü kamulaflt›ran Morales yönetimi, ard›ndan toprak reformu ve do¤algaz›n kamulaflt›r›lmas› sürecini de bafllatm›flt›. Bolivya burjuvazisi, “verimsiz ve yasad›fl›” olarak ele geçirilmifl topraklar›n, toprak yoksullar›na ve yerlilere da¤›t›lmas›n› sa¤layacak olan toprak reformuna karfl› ç›k›yor. K›smi toprak reformunu baltalamak için çeflitli giriflimlerde bulunan gerici çevreler, yasan›n senatodan geçmesini engellemek için grev ça¤r›s›nda bulundular. Baz› bölgelerde belediye çal›flanlar› greve giderken, bir kesim ise açl›k grevi yapt›. Bolivya’n›n zenginliklerini ABD’deki efendileriyle birlikte ya¤malamaya al›flan burjuvalar, senatodaki hizmetkârlar›n› da harekete geçirerek yasan›n onaylanmas›n› engellemeye çal›flt›lar. Gerici koalisyon engelini aflmada kararl› oldu¤u görülen Morales, muhalefetin teklife karfl› ç›kmas› gerekçesiyle Senato’nun toplanmamas› halinde, toprak reformu plan›n› devlet baflkanl›¤› kararnamesiyle yasalaflt›raca¤›n› aç›klad›. Bu arada baflkent La Paz’da toplanan onbinlerce emekçi de, yasa tasar›s›na destek vermek için eylemler yapt›. La Paz'da düzenlenen törende konuflan Evo Morales, bunun ülkesinin do¤al kaynaklar›na sahip ç›kmak için verdi¤i mücadelenin bir parças› oldu¤unu ve tarihi bir olay anlam›na geldi¤ini söyledi. Morales, “fiimdi ilk ad›m› tamamlad›k. Süreç, di¤er do¤al kaynaklar›n Bolivya halk›n›n yarar›na kullan›lmas›yla gelecek y›l da devam edecek” diye konufltu.
Zafer üçüncü kez Hugo Chavez’in! C‹A ile Venezüella burjuvazisinin komplolar› bir kez daha bofla düflürüldü. Beklendi¤i üzere Venezüella devlet baflkanl›¤› seçimlerinden Chavez galip ç›kt›. 3 Aral›k’ta yap›lan baflkanl›k seçimlerinde oylar›n yüzde 62,57’sini alan Venezuella Devlet Baflkan› Hugo Chavez bu görevi 6 y›l daha sürdürecek. Chavez, seçim zaferini Fidel Castro’ya adad›¤›n› söyledi. Chavez, sonuçlar›n aç›klanmas›ndan sonra sokaklara dökülen onbinlerce emekçiye, “Çok yafla Venezüella! Çok yafla Venezüella halk›! Çok yafla sosyalist devrim!” diye seslendi. Chavez, Bush’u kastederek, “Zaferim, Bay Tehlike'nin imparatorlu¤u için yeni bozgun. Dünyaya hükmetmeye çal›flan fleytan için bir baflka yenilgidir” dedi.
47
48
Chavez'in önde gelen rakibi, petrol zengini bir eyaletin valisi Manuel Rosales ise yenilgiyi kabul etti. Karfl› devrimcilerin aday› Rosales; Bush yönetimi, burjuvazinin de¤iflik kesimleri ve medyan›n çok yönlü deste¤ine ra¤men yüzde 37,18 oran›nda oy ald›. Yüzbinlerce emekçinin kat›l›m›yla seçim yürüyüflleri gerçeklefltiren Chavez’in seçim zaferi kuflkusuz sürpriz olmad›. Emekçilerden yana düzenlemeler yapan, Küba ile dayan›flma içinde olan, dünyadaki anti-Amerikanc› yönetim ve güçlere destek veren Chavez, emekçilerin sempatisini kazan›yor. Emekçilerin aktif deste¤i, karfl› devrimcilerin CIA destekli tüm giriflimlerini flimdiye kadar bofla düflürdü. Ancak ne Venezüella burjuvazi, ne de onun d›fl dayana¤› ABD emperyalizmi Chavez’le ilerici yönetimini devirmekten vazgeçti. Tersine, ABD’nin finanse etti¤i 100 milyon dolara yak›n bir bütçe ile aylar öncesinden seçim haz›rl›¤›na bafllayan karfl›-devrimci cephe Chavez’e, sosyalizme ve Küba’ya aç›ktan sald›rarak yürütmüfltü kampanyas›n›. Kampanyaya bizzat Venezüella burjuvazisi ile birlikte “Kadife devrim” uzmanlar›, kontrgerilla flefleri, kaba ve çarp›tmaya dayal› pervas›z bir seferberlik yürüten medya, Kolombiya’dan ithal edilen paramiliter katil çeteleri de dâhil olmufltu. Seçimler öncesinde a盤a ç›kart›lan giriflim Chavez’e karfl› darbe haz›rl›¤›yd›. Kolombiya’daki kirli savafl uzmanlar›n›n da kat›l›m›yla haz›rlanan darbe giriflimi engellendi. Ard›ndan, Amerikanc› baflkan aday› Manuel Rosales’i öldürüp suçu Chavez’e atarak ülkede kaos yaratma plan› a盤a ç›kart›ld›. ‹ki giriflimin de fiyaskoyla sonuçlanmas› üzerine, elde sadece seçim sonuçlar›na itiraz edip “kadife devrim” sürecini bafllatma plan› kald›. Ancak aradaki 22 puanl›k oy fark› böylesi bir giriflime meydan vermedi. En az›nda bir k›sm› olas› “kadife devrim” giriflimine zemin haz›rlamaya gelen “uluslararas› gözlemciler” de seçimin adil oldu¤unu ilan etmekten baflka bir fleye yapamad›.
Emperyalist-kapitalist düzenin efendileri siyonistlerin suç ortaklar›d›r Siyonist ölüm makinesinin Gazze fieridi’ndeki Beyt Hanun’u Apaçhi helikopterlerinden f›rlat›lan füzeler ve tank atefliyle vurarak gerçeklefltirdi¤i vahfli katliam, “uluslararas› toplum” taraf›ndan “sert tepki” ile karfl›land›. 10’u çocuk, 6’s› ayn› aileden 19 Filistinli’nin sabaha karfl› yataklar›nda katledildi¤i sald›r›da 40 kifli de yaraland›. Yard›ma gelip enkaz alt›nda kalanlar› kurtarmaya çal›flan Filistinliler’i de hedef alan ‹srail ordusu, bölgeye 15 dakika içinde 6 kez atefl açt›. Hastane kaynaklar›, ölenlerin ço¤unun tank atefliyle parçalanmas› nedeniyle kimliklerinin belirlenmesinde güçlük çekildi¤ini bildirdi. Cenaze törenine kat›lan onbinlerce Filistinli, att›klar› sloganlarla katliam› protesto ederken, katillerden hesap sorulmas›n› istediler. Emperyalist/siyonist güçlere karfl› direnen Filistinli örgütler taraf›ndan yap›lan aç›klamalarda, siyonist rejime karfl› eylemlerin yayg›nlaflt›r›laca¤› ifade edildi. Hamas’›n sürgündeki siyasi lideri Halid Meflal ise, katliam› sözle de¤il eylemle k›nayacaklar›n› söyledi. ‹srail’i sert ifadeler k›nayan
Lübnan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Filistin direnifline silah ve ilaç yard›m› yap›lmas› ça¤r›s›nda bulundu.
ABD D›fl ‹liflkiler Konseyi (CFR) Baflkan›: Ortado¤u'da Amerikan rüyas› bitti! ABD'deki etkili düflünce kurulufllar›ndan D›fl ‹liflkiler Konseyi (CFR) Baflkan› Richard Haass'a göre, Ortado¤u'da Amerikan egemenli¤i ça¤› sona erdi ve yeni bir ça¤ bafllad›. Haass, ünlü Amerikan dergisi Foreign Affairs'te yay›mlanan "Yeni Ortado¤u" bafll›kl› yaz›s›nda, Amerika'n›n Avrupa'ya benzer, bar›flç›, müreffeh ve demokratik bir Orta Do¤u rüyas›n›n sona erdi¤i yorumunda bulundu. 1990'l› y›llarda Kuveyt'in kurtar›l›fl›n›n, Arap yar›madas›na uzanan Amerikan askeri varl›¤›n›n ve Bill Clinton baflkanl›¤› döneminde ‹srail-Filistin anlaflmazl›¤›na aktif çözüm aray›fl›n›n, ABD'nin bölgedeki öncü rolünü ortaya koydu¤unu belirten Haass, bununla birlikte çöküflün Irak'›n Mart 2003'teki iflgaliyle bafllad›¤›n› yazd›.
ABD Filistin'de iç çat›flmalar› k›flk›rt›yor ‹srail’in vahfli iflgal, y›k›m ve toplu k›y›mlar›n›n bafl destekçisi emperyalist Amerikan rejimi, BM’nin siyonist katliamlar› k›namas›n› da engelliyor. ABD rejiminin onlarca defa Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakk›n› kullanarak engelledi¤i BM’nin k›nama kararlar›, asl›nda yapt›r›mdan da yoksundur. Yani BM kararlar›n› veto eden ABD, siyonist katillerin imaj›na leke sürülmesine de tahammül etmiyor. Genelde dünyan›n ezilen halklar›na, ama özellikle Filistin halk›na düflmanl›¤› tescilli olan bu rejimin, Filistin’e silah göndermesi ilk bak›flta çok flafl›rt›c› görünebilir. Buna karfl›n son günlerde yay›nlanan pek çok haberde, Washington’daki savafl çetesinin Mahmut Abbas liderli¤indeki El Fetih’e silah gönderdi¤i belirtiliyor. Konuyla ilgili olarak Times gazetesinde ç›kan haberde, Hamas’›n Gazze’de güçlenmesinden rahats›z olan ABD’li yetkililerin, “ulusal birlik hükümeti kurma çal›flmalar›n›n baflar›s›z olmas› durumunda elFetih’in Hamas’a karfl› koyabilmesi için Mahmud Abbas’›n cayd›r›c› bir güce sahip olmas› gerekti¤ini” söyledi¤i belirtildi. Gazeteye bilgi aktaran bat›l› kaynaklar, ABD’nin, Filistin Yönetimi Baflkan› Mahmut Abbas’tan Hamas hükümetini reddetmesini ve Hamas’a karfl› askeri, siyasi ve ekonomik mücadelede güvenlik güçlerinden yararlanmas›n› istedi¤inden flüphe etmediklerini ifade ediyorlar. Gerici güçlerin tüm giriflimlerine ra¤men iç çat›flmalar› kontrol edebilen Filistinli örgütlerin, emperyalist/siyonist küstahlar›n bu giriflimlerini de bozacak birikimleri mevcuttur. Filistin’in özgürlü¤ü u¤runa savaflman›n asgari koflulunun anti-emperyalist/anti-siyonist direniflten geçti¤ini ise art›k Filistinli çocuklar da biliyor. ‹flte A B D' ni n I ra k' ta k i ge rç e k k ay ›p l ar › (2790 ölü): Amerikan resmi makamlar›n›n aç›klad›¤› rakam. (15.000'i aflk›n ölü): Ba¤›ms›z yabanc› kaynaklar›n tahminleri. (25.000'i aflk›n ölü): Irak'taki direnifl gruplar›n›n aç›klad›¤› rakam. (33.693 ölü): Arapça haber sitelerinin (El-Muhtasar) aç›klad›¤› rakam.
ABD'nin tehditleri sürüyor Askeri uçak Enola Gay ve personeli dünya tarihinde ilk kez atom bombas› tafl›ma onuruna nail olduklar›nda kendilerini çok önemli hissetmifllerdi. Öyle ki kendilerini kahraman olarak görüyorlard›. Bomban›n y›k›m› dehflet vericiydi. Bomban›n gücü yaklafl›k olarak 20 bin ton dinamite eflde¤erdi. Saniyenin 10 binde biri kadar k›sa bir süre içinde gerçekleflen patlaman›n ilk etkisi, gözleri bir anda kör eden ›fl›k oldu. Ard›ndan gelen 3 yüz bin derecelik s›cakl›¤›n etkisiyle 3 km çap›nda bir bölge bir anda alevler içinde kald›. Üstüne üstlük o s›rada ya¤an ya¤mur, bomban›n çok daha tehlikeli olan "radyoaktif serpintisi"nin yere inmesine neden oldu. Böylece saniyeler içinde koskoca Hiroflima'y› yok eden korkunç bomban›n bilançosu, 80 bin ölü, 100 bin yaral›yd›. Anl›k y›k›m yerini uzun y›llar sürecek genetik hastal›klarla parçalanm›fl nesillere, bitmek tükenmek bilmeyen kanser vakalar›na b›rakt›. Hiroflima ABD taraf›ndan böylesi bir sald›r› için çok önceden haz›rlan›yordu. Japonya'n›n temel askeri üstlerinden biri olan Hiroflima s›rf gelecekte at›lacak bomban›n y›k›m›n› rahat gözlemlemek için hiç sald›r›ya u¤ramam›flt›. Tüm bunlar bomban›n ABD aç›s›ndan önemini ortaya koyuyordu. Bombay› atanlar bu dehfletin izlerini uzun süre hem vücutlar›nda hem de beyinlerinde tafl›d›lar. Onlar basit birer askerdi ve emirleri yerine getirmifllerdi. Oysa bu olay dünya siyasetinde yeni dengeleri oluflturacak ve diplomasinin kanl› biçimi olan savafl›n belirleyicilik konumunu da de¤ifltirecekti. Bundan böyle atom bombas› temel bir tehdit haline gelecekti. Düflman sald›r›lar›n› engelleme görevinin yan› s›ra bomba d›fl dünyaya karfl› da bir bask› unsuru olacakt›. Amerikal› yetkililerini en çok üzen olay savafl›n hemen ertesinde Sovyetler Birli¤i'nin de böyle bir bombaya sahip oldu¤unu ö¤renmek oldu. Dengeler art›k netleflmiflti. Buna "so¤uk savafl" dediler. So¤uk savafl boyunca k›rm›z› bir dü¤me filmlere bile konu oldu. "Atar›m" tehditleri s›k s›k dünyay› y›k›ma götürecek bir savafl›n efli¤ine getirdi. Sovyetler Birli¤i çöktü¤ünde herkes so¤uk savafl›n bitti¤ine ve art›k nükleer silahlara ve tüm kitle imha silahlar›na ihtiyaç kalmad›¤›na dair derin bir inanç duyuyordu. Oysaki kapitalizm dengesizlikler ve çeliflkiler üzerine kuruludur. Ve tüm bunlar sürekli bir çat›flmay› bar›nd›r›r. Yeni dünya düzeni olarak adland›r›lan yeni dönem Körfez Savafl› ile aç›ld› ve bundan sonras› da böyle devam etti. Kitle imha silahlar› varl›klar›n› korumaya devam etti. ‹stinas›z tüm emperyalist devletlerin kitle imha silahlar›na sahip olmas› ve yeni nükleer güçlere karfl› tavizsiz politikalar› diplomasinin Teksas usulü iflleyen kurallar›n› bir kez daha kan›tl›yor. Ve do¤al olarak da atom bombas›n›n önemini... Irak kitle imha silah› bahanesiyle yerle bir edildi. Irak'ta "arad›klar›n›" bulamad›lar ama ‹ran ve Kuzey Kore ayn› bahaneyle hedef haline getirildi. ‹ran üzerine yap›lan tart›flmalar geçti¤imiz bir iki aya damgas›n› vururken, Kuzey Kore'ye verilen ültimatomlar flu an dünyan›n gündeminde. Kuzey Kore'nin 9 Ekim 2006 tarihinde yapt›¤›n› aç›klad›¤› nükleer deneme bir anda gözlerin bu ülkeye çevrilmesine yol açt›. ABD müdahalesiyle ikiye bölünmüfl Kore Yar›madas›'n›n kuzeyi, 3 Ekim'de nükleer deneme yapaca¤›n› duyurarak, "Nükleer silahlar, ABD'nin sald›rgan tehditlerine karfl› güvenilir bir savafl cayd›r›c›s› olacak" demiflti. 9 Ekim sabah› Güney Koreli bilim adamlar›, yapay bir patlaman›n yaratt›¤› sismik dalgalar› saptad›, ama radyasyon s›z›nt›s› belirleyemedi. Bunun ard›ndan
49
Kuzey Koreli yetkililer nükleer bir deneme yapt›¤›n› aç›klad› ve aç›klamada "Bölgeye bar›fl, ordumuz ve halk›m›za mutluluk getiren tarihi bir olay. Bilimsel gözetim ve dikkatli hesaplama sayesinde nükleer s›z›nt› tehlikesi yok. Yüzde yüz yerli bilgi ve teknoloji kullan›ld›" denildi. Özellikle ABD ve Japonya taraf›ndan dillendirilen yapt›r›mlar h›zla BM'de karara ba¤land›. Ola¤anüstü toplanan Birleflmifl Milletler Güvenlik Konseyi 14 Ekim'de h›zl› bir yapt›r›m karar› ald›. Birleflmifl Milletler Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore ile ilgili üzerinde anlaflmaya vard›¤› karar tasar›s›n›, oybirli¤i ile kabul etti. Güvenlik Konseyi'nin 15 üyesinin tamam› taraf›ndan desteklenen karar tasar›s›, BM fiart›n›n Yedinci Bölümünün 41. maddesi uyar›nca baz› yapt›r›mlar içerirken kararda herhangi bir askeri müdahale flimdilik söz konusu de¤il. Karara göre, Kuzey Kore'ye nükleer silah veya bu silahlarla ilgili materyallerin sat›lmas› art›k yasak. BM karar› bunun yan› s›ra Kuzey Kore'nin nükleer veya balistik füze programlar›yla ilgili olarak denizafl›r› ülkelerdeki kifli veya iflletmelerin fonlar›n›n dondurulmas›n› talep ediyor. ABD yönetiminin haz›rlad›¤› karar, Kuzey Kore'ye yük tafl›yan her türlü arac› durdurup arama yetkisi de veriyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) yönetimi bu karar› tan›mad›¤›n› aç›klad› ve bo¤un e¤meyece¤ini bildirdi. Kuzey Kore'nin ç›lg›ncas›na nükleer silah elde etmek istedi¤i do¤ru de¤ildir; bu ABD'nin propaganda malzemesidir. KDHC, nükleer silahlara sahip olmak isteseydi, Nükleer Silahs›zlanma Anlaflmas›'n› (NSA) imzalamaz, ‹srail gibi, anlaflmay› yapan ülkelerin d›fl›nda kal›rd›. KDHC ABD'nin sürekli tehdidine karfl› bu anlaflmadan çekilmifltir. Anlaflman›n 1. paragraf, 4. maddesi "ayr›m yap›lmadan her devletin bar›flç›l amaçlarla nükleer enerji kullanabilece¤ini" ama nükleer enerjiyi silah yap›m›nda kullanamayaca¤› belirtiliyor. Ancak Çin'in de söyledi¤i gibi, di¤er ülkelerin NSA'ca belirlenen s›n›rlar›n içinde kalmas›n› bekleyen ABD, sanki anlaflmaya hiç imza koymam›fl gibi davran›yor. ABD anlaflmaya ra¤men yeni tip nükleer silah araflt›rmaya ve gelifltirmeye devam etti; bunlara yer alt›ndaki hedefleri yok eden, yeralt›na infla edilmifl tesisleri yok etmeye yarayan nükleer silahlar da dâhildir. Tesadüfe bak›n ki Kuzey Kore topraklar›n›n alt›nda ABD tehdidine karfl› infla edilmifl devasa yeralt› tünelleri bulunuyor. Yani tüm oklar KDHC'ni gösteriyor. Tüm ambargoya ve bask›ya ra¤men boyun e¤meyen KDHC ABD'yi fazlas›yla rahats›z ediyor.
S. Kurtulufl
50
Erdal Eren ölümsüzdür! “aflk demiflti yaflam›n bütün ustalar› aflk ile sevmek bir güzelli¤i ve dövüflebilmek o güzellik u¤runa iflte yüzünde badem çiçekleri saçlar›nda gülen toprak ve ilkbahar sen misin seni sevdi¤im o kavga sen o kavgan›n güzelli¤i misin yoksa” Adnan Yücel Erdal Eren’i ölümsüzlü¤e u¤urlayal› tam 26 y›l oluyor. ‹dam›n›n ertesi günü bafllayan sloganlar y›llar› aflarak yank›lanmaya devam ediyor. 17 yafl›ndaki yi¤it devrimcinin birkaç saniye sonra boynunu geçirece¤i ilme¤e yöneltti¤i kararl› bak›fllar› flimdi binlerce gencin mücadele azmi. Peki neydi Erdal’›n an›s›n› ony›llar sonras›na tafl›yan, Erdal’› ölümsüz k›lan? Yani kimdi Erdal Eren?
Sinan Suner flehit düflüyor... ODTÜ ö¤rencisi genç bir devrimci olan Sinan Suner 30 Ocak 1980 gecesi Ankara Hofldere’de yaz›lama yapmaktayd›. Faflist bir koruma polisinin hain pususuyla karfl› karfl›ya kalm›fl, ad›, eli kanl› katillerin mücadeleden kopard›klar›n›n aras›na geçmiflti. Sinan’› vurmakla yetinmediler, saatlerce arabayla baflkent sokaklar›nda dolaflarak ölmesini beklediler. Öldü¤ünden emin olunca da hastane kap›s›na att›lar... Yoldafllar› Sinan’›n flehit düfltü¤ü haberini al›nca hemen bir gösteri örgütlediler. Sinan’›n vuruldu¤u yerde bu kez yoldafllar› vard›. Katillerin suratlar›na kararl›l›klar›n› ve mücadelenin devaml›l›¤›n› hayk›r›yorlard›. “Devrim flehitleri ölümsüzdür!”, “Sinan yoldafl yafl›yor!” sloganlar› Afla¤› Ayranc› sokaklar›nda yank›lan›yordu. Sinan’›n katillerine biledi¤i öfkeyle, yüzlerce yoldafl›n›n sesiyle bir ç›k›yordu o akflam da Erdal’›n sesi. Jandarma eyleme sald›r›nca ç›kan çat›flmada bir jandarma eri öldü. O gece gözalt›na al›nan 25 devrimciden biri de Erdal’d›.
Oyun bafll›yor... “Ne zamand›r adam as›lm›yor bu memlekette. Kanunlar›n cayd›r›c›l›¤› kalmad›. ‹dam cezas› derhal yeniden uygulaya konmal›d›r.” Genelkurmay Baflkan› Kenan Evren’in yapt›¤› aç›klaman›n alt› doldurulmal›yd› ve senaryo belirlendi.
Ölen erin ‘katil’i denmiflti Erdal için. O güne kadar görülmemifl bir h›zda mahkeme kuruldu, yarg›lama yap›ld›, kalem k›r›ld›. Hepsi bir buçuk ay sürmüfltü. Burjuva hukukuna göre bile bir s›ralama hatas› var gibi görünse de, Erdal Eren davas›nda karar yarg›lamadan önce verilmiflti. Daha sonras›nda emekli bir askeri yarg›tay üyesi bile karar› ‘adli bir hata’ olarak niteleyecekti. Ölen asker s›rt›ndan vurulmufltu, ama Erdal askerin karfl›s›ndayd›. Silah yak›n mesafeden atefllenmiflti, ama Erdal’la asker aras›nda 12 metre mesafe vard›. Askerden ç›kan kurfluna balistik inceleme yapt›r›lmam›flt›. Otopsiyi yapt›¤› iddia edilen Oktay Çetinsoy adl› stajyerin var olmad›¤› tespit edilmiflti. Ve Erdal’›n 17 olan yafl› bir gecede 19’a yükseltilmiflti. Avukat Nihat Toktay’›n itirazlar› sonuçsuz kald›. Asl›nda itiraz etmeye de gerek yoktu. Sonucu önceden belli bir mahkeme ve Erdal’›n da mektubunda dedi¤i gibi ‘al›nan emirler’ vard› ortada. Sonras›nda Av. Nihat Toktay, süreci flöyle de¤erlendirecekti: “‹dam özünde insanl›k suçudur. TCK’n›n 450/1’inci maddesi ‘planlayarak adam öldürme’yle ilgilidir. Ama
hiçbir ‘taammüden adam öldürme’, Erdal Eren olay›nda görüldü¤ü gibi, devlet kadar planl› yap›lamaz.” 19 Mart günü kalem k›r›ld›, idam karar› verildi.
“... moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok...” Yaflananlar›n fark›ndayd› Erdal. Oynanan oyunun senaryosunu ve sonunun önceden belirlendi¤ini bilince ç›karm›flt›. Ailesine yazd›¤› mektubunda flöyle diyordu: “Bugün devrimcileri ve onlar›n bir parças› olan beni ald›¤›n›z emirlere uygun olarak yarg›layabilir ve ölüm cezas› verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka sizin yerinizde halk›m›z olacak, sizi ve korudu¤unuz düzeni yarg›layacak ve do¤ru karar› verecektir.” Erdal, tutsak tutuldu¤u, iflkence gördü¤ü aylar boyunca miras›n› tafl›d›¤› devrim flehitlerine ve mücadelesine yarafl›r bir tutum içerisindeydi. Poliste ve jandarma sorgular›nda kararl›l›¤›n› yitirmemifl, devrimci kimli¤inden ödün vermemiflti. Hiçbir bask› ve zor inanc›n› zedelememiflti. “... çok aç›kl›kla söylüyorum ki, benim moralim iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu iflin ölümle sonuçlanaca¤›n› çok iyi biliyorum. Buna ra¤men korkuya, y›lg›nl›¤a, karamsarl›¤a kap›lm›yorum ve devrimci oldu¤um, mücadeleye kat›ld›¤›m için onur duyuyorum. Böyle düflünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inanc›mdan gelmektedir.”
*** 12 Aral›k’› 13 Aral›k’a ba¤layan gece dara¤ac› kurulur. Erdal ayn› kararl›l›kla yürür sehpaya. ‹lme¤e boynunu geçirir ve hayk›r›r: “Faflizme ölüm, halka hürriyet!”
*** 14 Aral›k günü Erdal’›n kararl›l›¤› bir baflka yoldafl›nda, yine kavgan›n ortas›ndad›r. 17 yafl›nda bir baflka yi¤it, Ercan Koca, ‘Erdal Eren’in hesab›n› faflist cuntadan soral›m!’ yazan pankart›n› Yenimahalle’de bir üstgeçide asar. Üzerine sald›ran askerlerden bir gün önce as›lan yoldafl›n› koruyormuflcas›na korur pankart›. Yumruklar, tekmeler, coplar, dipçikler... Gözalt›na al›nan Ercan iki gün boyunca öldüresiye dövülür, iflkence görür. 15 Aral›k 1980 günkü Ankara Yenimahalle Karakolu kay›tlar›na “... yerlerin buzlu olmas› sebebiyle bir kaç defa düfltü ve düflme sonucunda beyin kanamas›na maruz kald›...” diye geçer ölüm sebebi.
*** Erdal Eren’i ölümsüzlü¤e u¤urlayal› tam 26 y›l oluyor. ‹dam›n›n ertesi günü bafllayan sloganlar y›llar› aflarak yank›lanmaya devam ediyor. 17 yafl›ndaki yi¤it devrimcinin birkaç saniye sonra boynunu geçirece¤i ilme¤e yöneltti¤i kararl› bak›fllar› flimdi binlerce gencin mücadele azmi. Asl›nda Sinan, Erdal, Ercan ve adlar›n› sayamad›¤›m›z onlarcas›, yüzlercesi... Onlar, devrimci durufllar›yla, biz genç komünistlere bir miras b›rakt›lar. Herbirinin asl›nda k›sac›k say›labilecek mücadele yaflamlar› tarihimizin, mücadelemizin bir kesiti, kavgam›z›n özlü bir anlat›m›d›r. Onlar bize bu topraklarda yarat›lan devrimci de¤erleri hat›rlat›yorlar. Devrim ve sosyalizm davas› u¤runa harcanan eme¤i, ödenen bedelleri, ‘y›lg›nl›kta inanç, zulme karfl› direnç’ olmay› hat›rlat›yorlar. Onlar bize, bizi hat›rlat›yorlar!
51
Oktay Ekfli’nin “Be¤enmiyorsan›z buraya gelin” bafll›kl› yaz›s› üzerine... 52
“Beterin beteri var” tesellisi ve tecrit güzellemesi… A. Eylül Gülümsüyoruz… Hiç de kontrol edilemeyen bir sinirin yaratt›¤› kontrol edilemeyen bir gülümseme de¤il bu! Sen ki hayat› yaz›n› yazd›¤›n odan›n penceresinden görünenlerden ibaret sanan insan, sen ki hayat› boyunca yaflam standartlar›n› sat›l›¤a ç›kard›¤› sözcüklerine borçlu olan insan, sen ki hayat› boyunca özgün ve özgür tek bir düflüncenin temsilcisi olamam›fl, olamayacak insan… Sana ve düzenin ipotek alt›na ald›¤› yaflam›na, bedeli peflin ödenmifl sözcüklerinle sarfetti¤in küfür gibi cümlelere biz sadece gülümsüyoruz. Do¤rulu¤undan ancak kendinden emin oldu¤un kadar emin olabilece¤in keskin önermelerinin sat›r aralar›nda gözümüze çarpan korkuyu, telafl› gördükçe, vicdan›n›n salt düzenin sana yükledi¤i görevleri yerine getirdi¤in ölçüde rahat olabilece¤ini gördükçe gülümsüyor ve ne gariptir ki sana ac›yoruz. Bu yaz›da ad›n› Oktay Ekfli koyuyoruz ama bu ismin Ertu¤rul Özkök’ten, Hikmet Sami Türk’ten, Cemil Çiçek’ten çok da farkl› olmad›¤›n› bilerek, siz s›n›f düflmanlar›na, bugüne kadar ölümlerinde pay sahibi oldu¤unuz 122 de¤il, belki binlerce insan ad›na, sömürü ve talan koflullar›nda yaflayan milyonlarca iflçi ve emekçi ad›na birkaç gerçe¤i hat›rlataca¤›z. Çünkü biliyoruz ki s›n›f düflmanlar› gerçeklerden korkarlar. Çünkü gerçekler devrimcidir. Ve bu yüzden gerçekler sizin gibilerin kabusudur!
Adaletiniz de saraylar›n›z da sizin olsun! Bize onurumuz yeter! “Lakin adaletin ‘suçlu’ buldu¤u insan› da sarayda a¤›rlayacak de¤ilsiniz” demiflsiniz, “Be¤enmiyorsan›z, buraya gelin” bafll›kl› makalenizde. Bir kalemde yüzlerce insan›n ölümünden sorumlu olan sizler, para için onurunu satanlar, bu ülke halklar›n›n içinde bulundu¤u sefalet koflullar›n› seyreden sizler… Sizleri suçsuz k›lan bir adalettir bizleri suçlu k›lan… Suçsuzlu¤un koflulunun sömürü, talan ve zulüm oldu¤u, adaletin parayla da¤›t›ld›¤› bir düzende, suçsuz say›lmam›z için kabullenmemiz, susmam›z, baflkalar›n›n s›rt›ndan geçinmemiz gerekti¤i yerde, biz “suçlu” olmak, “suçlu” say›lmak istiyoruz. Biz “suçlanmay›” tercih ediyoruz. Sizin adil dünyan›z iflkencelerle, tecritle, açl›kla,
sefaletle, kanla, petrol savafllar›yla doluyken, bu adil (!) dünyada pay›m›za düflenin saraylar de¤il, gecekondular olmas›n› yad›rgam›yoruz! Çünkü biz açl›k, sefalet demeden, iflkence, tecrit demeden, yaln›zca “yaflam” diyerek, “insanca yaflam, özgür yaflam, eflit yaflam, s›n›fs›z yaflam” diyerek yafl›yoruz. Sizlerin yaz›lar›n›z› yazmak için vaktinizi geçirdi¤iniz yüksek tavanl› lüks çal›flma odalar›na özenmiyoruz biz, son model arabalarda, saraylarda, saltanatlarda gözümüz yok bizim. “Bizim gözümüz yükseklerde!”, sizin deyiminizle. Çünkü biz gecelerinde aç yat›lmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen bir dünya için kofluflturuyoruz. Bugün sizin yasalar›n›zd›r bizi “suçlu” ilan eden, sizin kaleminizden ç›kan sözcüklerdir… Bu adalet sizin adaletinizdir, yaln›zca bunu hat›rlatmakla yetiniyoruz.
Yar›nlar› kazand›¤›m›zda biz, yaln›zca yeni bir dünya kurmufl olmayaca¤›z, ad›n›z› tarihe kaz›yacak ve karfl›s›na “Döneminin burjuva kalemflörlerindendi; bu s›n›f düflman› yüzlerce insan›n ölümünden sorumluydu...” yazaca¤›z.
Biz salt Türkiye’deki tecride de¤il, tüm dünyadaki tecride karfl›y›z! "Türkiye'nin hiç de¤ilse bu konuda oradakinden iyi kurumlar› oldu¤unu anlam›fls›n›zd›r" demiflsiniz ayn› makalenizde. Kendinizi komik duruma düflürmeyin. Biz Türkiye’deki tecride de¤il, dünyan›n her köflesindeki tecride karfl›y›z. Asl›nda siz de bunu çok iyi biliyorsunuz ancak kökleflmifl de¤er yarg›lar›n›z ve yaflam al›flkanl›klar›n›z, bizim evrensel bak›fl›m›z›n nedenlerini kavramaya yetmedi¤i için anlamazl›ktan geliyorsunuz. Sizler kapitalizmin hizmetkârlar›, her koyunun kendi baca¤›ndan as›ld›¤› bir düzen u¤runa uflakl›k formalar›n›z› üzerilerinize geçirmifl, bencilli¤in, bireyselli¤in teorisini yapmaktas›n›z. Bu yüzden herkesi, her kesimi kendiniz gibi say›yorsunuz. Yaflam›n›z cüzdan›n›za girip ç›kanlar› hesaplamaktan ibaret sizin. Yan› bafl›n›zda olana bitene göz kap›yorsunuz. Telefonlar›n›za ulaflanlar kadar haberdars›n›z yaflamdan, ana haber bültenlerine yans›yanlar kadar… Ancak say›n baylar ve bugünkü temsilcilerinden biri olan say›n Oktay Ekfli, bizler dünyas› kendi akvaryumundan ibaret olan bal›klar de¤iliz. Bulaflt›rmaya çal›flt›¤›n›z toplumsal haf›za kayb›na ba¤›fl›kl›¤›m›z oldu¤u gibi, bizleri hapsetti¤inizi sand›¤›n›z akvaryumlar›n ötesinde okyanuslar› görüyoruz biz. Sizin gibi düflünseydik e¤er, size dair bile teselliler bulurduk, derdik ki örne¤in “ABD’de Oktay Ekfli’den daha iyi burjuva kalemflörler var, biz buna da flükredelim.” Komik olmay›n. Ve unutmay›n siz de biz de evrensel s›n›flar›n parças›y›z. Siz dünyay› insan yaflam›n›n d›fl›nda akla gelebilecek bütün ölçütlere göre belirledi¤iniz s›n›rlarla bölün, biz salt iki karfl›t kamp belirliyoruz. Biz Belçika’daki her halka mensup tutsa¤a sahip ç›k›yoruz,
peki siz niye Belçika’da tecridi yaratan s›n›f kardefllerinizi karal›yorsunuz? K›sacas› siz içine girdi¤iniz k›yaslamayla görevinize ihanet ediyorsunuz.
Dünyada boflu bofluna yaflayan tek canl› türü: 53 Burjuvazi ve uflaklar› “Bu yüzden hayat›n› kaybeden 122 kiflinin kendi can›na boflu bofluna k›yd›¤› ortaya ç›k›yor” demiflsiniz. Bu insanlar›n insanca yaflamak için öldüklerini bir kez daha hat›rlat›p, sizin asla anlayamayaca¤›n›z bu konuyu burada kapataca¤›z. Çünkü sizin yaflam›n›z boyunca kendi ihtiyaçlar›n›z›n d›fl›na ç›karak att›¤›n›z tek bir ad›m oldu¤unu sanm›yoruz. Bitkilerin yaflamalar›n›n bir nedeni vard›r. Hayvanlar›n, dünyadaki milyonlarca insan›n… Yaflamak için nedenleri olmas›n›n d›fl›nda bu türlerin her biri üreterek yaflarlar. Yaflam, siz kabul edin ya da etmeyin kolektif bir üretim sürecidir. Bugün sizin hayat›n›z› sürdürmeniz, süs için yetifltirdi¤iniz çiçeklerden, tecritte yaflam›n› yitiren 122 insandan daha fazla önemsedi¤inize emin oldu¤umuz bilmem ne cinsi köpe¤inizden, yüzüne bile bakmaya tenezzül etmedi¤iniz bir iflçiye kadar bütün canl›lara ba¤l›d›r. Ama siz ve mensup oldu¤unuz s›n›f, siz bu yaflam›n parazitlerisiniz. Tapt›¤›n›z kapitalist hükümdarl›¤›n enfeksiyonu olarak gördü¤ünüz bizleri tecrit ederek, “s›n›fs›z ve sömürüsüz” baflka bir deyiflle, “sizsiz” yani “parazitsiz” bir dünya düflüncesini bulaflt›rmam›z› engelleyebilece¤inizi düflünüyorsunuz! Size bir kez daha gülümsüyor ama ac›may› h›zla bir kenara b›rak›yoruz. Size meydan okuyoruz beyler, be¤enmiyoruz ve buraday›z! Yar›n da burada olaca¤›z! fiimdiden kendinize saklanacak bir köfle bulsan›z iyi edersiniz!
54
Devrimci irade teslim al›namaz! 19 Aral›k 2000’de sabah›n erken saatlerinde 20’ye yak›n cezaevine efl zamanl› yap›lan bir sald›r›, tarihe gelmifl geçmifl en kanl› cezaevi operasyonu olarak geçmiflti. 28 tutsak bu katliamda vahflice öldürüldü. ‹lk provas› Ulucanlarda yap›lan katliam F tiplerine geçifl için uygun zemini yaratmay› amaçl›yordu. Devrimcilerin k›r›lamayan iradesine karfl› s›k›flan devlet, ölüm oruçlar›n› bitirece¤ini söyleyerek katliama “Hayata Dönüfl” ismini vermiflti. Aradan 6 y›l geçti. Devrimciler e¤ilmediler ve yenilgiyi bugüne kadar ak›llar›na bile getirmediler. Sonuçta kazanan bir kez daha devrimci irade oldu. 19 Aral›k’ta binlerce polis ve asker, ifl makineleri ve helikopterlerin yard›m›yla ko¤ufllara ancak 3 günde girebildi. Binlerce gaz bombas›n›n kullan›ld›¤› katliam›n katillerine ise “devlet üstün hizmet madalyas›” verildi. Köklü bir katliamc› gelene¤e yak›flan da ancak bu olabilirdi. Asl›nda 19 Aral›k katliam› koca bir resmin küçük bir parças›yd›. Köklü de¤iflimlerin arifesinde sermaye devleti devrimci hareketin daralsa bile sahip oldu¤u etkiden ölesiye korkuyordu. Geçen 6 y›ll›k zaman dilimi içinde yaflananlar bunu do¤rulamaktad›r. Tüm toplumu kuflatan hücre gerçe¤i, artan fifllemeler ve kamera sistemleriyle destekleniyor bugün her alanda. 12 Eylül döneminde gerçeklefltirilen iflkence ve katliamlar› hat›rlayal›m. 90’l› y›llarda yükselen Kürt ulusal mücadelesi devletin sistemli katliam politikas› durdurulmaya çal›fl›lm›flt›. Yine ayn› y›llarda faili meçhulleri, uzay›p giden kay›plar listesini de unutmayal›m. 1990 y›l›nda Eskiflehir Tabutlu¤u aç›lmak istenmifl, bu sald›r› direniflle püskürtülmüfltü. 1995 y›l›nda Buca hapishanesine yine bir katliam sald›r›s› düzenlendi. 1996 y›l›nda Ümraniye ve Diyarbak›r hapishanelerine sald›r› düzenlediler. 1999 y›l›nda Ankara’da, Ulucanlar hapishanesine sald›rd›lar, 10 devrimci tutsa¤› katlettiler. Ancak 2000 y›l› Aral›k ay›nda yaflananlar hepsini aflan bir kapsama ve boyuta sahipti. 12 Eylül’ün faflist generallerinin dahi baflaramad›¤› bir ifli yapt›lar, kitlesel katliamla hücreleri dayatt›lar. Faflist sermaye devletinin zindan katliam›n›n ve hücre sald›r›s›n›n tüm toplumsal muhalefeti hedef ald›¤› biliniyor. ‹flçi s›n›f› ve emekçiler bu sürecin ard›ndan yo¤unlaflan hak gasplar›n›, örgütsüzleflmeyi, kurals›z çal›flma koflullar›n›, kölelik yasalar›n› karfl›lar›nda buldular. 19 Aral›k katliam›n›n ard›ndan fiubat krizi ile yüzbinlerce iflçinin iflten at›lmas› ile ilk sald›r› gerçekleflti. Krizin yaratt›¤› rüzgar› arkas›na alan sermaye, daha az ifl gücü ile daha fazla üretimi gerçeklefltirmek, kârlar›n› daha
da art›rmak olana¤›na kavufltu. ‹flsizlik sorununun yo¤unlaflan sald›r›lara dayanak gösterilmesi ile birlikte sözleflmeler ‘hiç de¤ilse ifl güvencesini koruyal›m’ bahanesiyle s›f›r zamla ve oldukça geri maddelerle bitirildi. Tensikatlara cevap verilememesi pefli s›ra gelecek daha kapsaml› sald›r›lar› kolaylaflt›rd›. Ard›ndan y›llard›r fiili-meflru mücadele gelene¤iyle nice bedeller ödeyen kamu emekçilerine sahte sendika yasas› dayat›ld›. Sahte sendika yasas›na karfl› kitlesel olmayan ama yer yer militan geçen bu eylem süreci yasan›n geçmesi ile birlikte sönümlendi. ‹leri kesimlerin direnci sald›r›y› geri püskürtmeye yetmedi. Karfl›s›nda hiçbir gücü bulamayan sermaye devleti kölelik yasas›n› meclisten geçirdi. ‘80 darbesi ile bile dokunulamayan tarihsel kazan›mlar bu yasayla gaspedildi. Esnek üretimi, örgütsüzlü¤ü, çal›flma saatlerinin uzat›lmas›n› vb. getiren yasa karfl›s›nda ciddi bir varl›k gösterilemedi. Ard›ndan sa¤l›k ve e¤itim baflka olmak üzere özellefltirme sald›r›s› kamu hizmet sektörlerini de kapsayarak geniflledi. TCK, TMY vb. anti demokratik yasalar a¤›rlaflt›r›larak yeniden haz›rland›. S›n›flar aras› uçurum derinlefltikçe, servet-sefalet kutuplaflmas› artt›kça sermayenin bask› ve zoru da artacakt›r. Kirli sald›r›lar ve provokasyonlar daha yo¤un bir biçimde devreye girecektir. 19 Aral›k bu kapsamda de¤erlendirilmeli ve böyle yorumlanmal›d›r. Korkuyorlar, korkacaklar çünkü geliyoruz…
S.Kurtulufl
Marafl katliam›…
Sermaye devleti katliamlar›n›n hesab›n› verecek! 1970’li y›llar, faflist hareketin yükselen muhalefete karfl› devlet deste¤iyle örgütlendi¤i y›llar oldu. Susurluk kazas›yla herkesin bildi¤i ama bir türlü dokunamad›¤› kirli iliflkiler a¤›n›n kendini aç›ktan deflifre etmesiyle ortaya ç›kan gerçekler, o günleri de¤erlendirirken sa¤l›kl› cevaplar›n oluflmas›n› engelleyen sis perdesini ortadan kald›rm›fl oldu. Bafllarda bir sokak hareketi olarak ortaya ç›km›fl görünen sivil-faflist çeteler ‘70’li y›llar›n sonunda 16 Mart, Marafl, Çorum gibi kitlesel katliamlara imza att›. Bugün de “linç giriflim” olarak karfl›m›za ç›kan bu kitlesel katliamlar›n aras›nda 24 Aral›k 1978'te Marafl yaflanan, hem örgütlenmesi, hem de yaratt›¤› dehfletle di¤erlerinden farkl› bir yere oturuyor. Marafl katliam›, 19 Aral›k-26 Aral›k 1978'de Kahramanmarafl'ta meydana gelen, faflist sald›r›lar›n oda¤›nda yer alan olaylardan biridir. 12 Eylül darbesine gerekçe olarak kullan›lan olaylardan biri olarak kabul edilir. Olaylar›n gerçekleflti¤i dönemde, Kahramanmarafl Emniyet Müdürü görevinde bugünkü iç iflleri bakan› Abdülkadir Aksu bulunmakta idi. Sald›r›lar›n oda¤›nda tüm toplumsal muhalefet vard›. Yükselen ve geliflen muhalfete karfl› gözda¤› niteli¤i tafl›yan olaylarda Marafl özelinde sol görüfllü oldu¤u bilinen kifliler ve Aleviler hedef al›nd›. Günlerce süren sald›r› ve çat›flmalar› önlemekte yerel güvenlik güçleri yetersiz kal›nca Kayseri ve Gaziantep'ten askeri birlikler gönderilirken, istifa eden ‹çiflleri Bakan› ‹rfan Özayd›nl› yerine Hasan Fehmi Günefl getirildi. Katliam 26 Aral›k 1978 saat 07.00 den itibaren ‹stanbul, Ankara, K.Marafl, Adana, Elaz›¤, Bingöl, Erzurum, Erzincan, Anten, Kars, Malatya, Sivas ve Urfa olmak üzere, toplam 13 ilde s›k›yönetim ilan edilmesinin gerekçesi olarak gösterildi. S›k›yönetim mahkemelerinde aç›lan davalar 1991 y›l›na kadar sürerken, ço¤unlukla sa¤ ve afl›r› sa¤ görüfllü olarak nitelenen toplam 804 kifli hakk›nda dava aç›lm›fl, san›klardan; 29 kifli idam, 7 kifli müebbet hapis, 321 kifli de 1-24 y›l aras›nda hapis cezalar› ile cezaland›r›lm›flt›r. ‹dam ve müebbet hapis cezalar› d›fl›ndakilerin 1/6 oran›nda cezalar› azalt›lm›flt›r. S›k›yönetim mahkemesinin karar› Yarg›tay taraf›ndan bozulmufl, yeniden yap›lan yarg›lama sonucunda idam cezalar› uygulanmam›flt›r. Ceza alanlar›n cezalar› da 1991 y›l›nda ç›kar›lan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle ertelenmifltir. Bu kiflilerden baz›lar› daha sonra milletvekili olarak TBMM çat›s› alt›nda yer ald›lar. Olaylardan sonra Marafl`ta yaflanan yo¤un göç nedeni ile sol görüfllü halk›n ve Alevilerin yüzde 80'inin Marafl'› terk etti¤i tahmin edilmektedir. Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayr›l›¤›n›n Kahramanmarafl'ta gerginli¤i t›rmand›rd›¤› bir dönemde, 19 Aral›k'ta kentte faflistlere yönelik filmler gösterilen Çiçek Sinemas›’na bir ses bombas› at›lmas›yla katliam›n fitili atefllenmifl oldu. Bombalama eyleminin karfl› görüfllü kifliler taraf›nda yap›ld›¤›n› ileri süren kalabal›k ülkücü bir grup CHP il merkezine, PTT ve TÖB-DER (Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i) binalar›na sald›rd›. 21 Aral›k ö¤le saatleri Hac› Çolak ve Mustafa Yüzbafl›o¤lu adl› iki sol görüfllü ö¤retmen silahl› sald›r› sonucu yaflamlar›n› yitirdi. 22 Aral›k'ta ö¤retmenlerin cenazeleri kald›r›l›rken büyük olaylar oldu.
Cenazelerin getirildi¤i camide bulunan bir grup ölenlerin cenaze namaz›n›n k›l›nmas›na karfl› ç›karak engellerken, bir yandan da cenaze törenine kat›lanlar›n camileri atefle verdi¤i söylentisi kentin Sünni mahallelerine h›zla yay›ld›. Bunun üzerine harekete geçen silahl› ve sopal› kalabal›k gruplar Kahramanmarafl'›n Alevi mahallelerine sald›rd›lar. Katliama varan sald›r›lar sonucunda; resmi verilere göre 105 kifli öldü, 176 kifli yaraland›, 210 ev, 70 iflyeri tahrip edildi. Dönemin ‹çiflleri Bakan›, K.Marafl Katliam›’n›n gün ›fl›¤›na ç›kart›lmas› için özel bir ekip görevlendirdi. Özel ekip ayr›nt›l› raporunu ‹çiflleri Bakan›’na sundu. Ancak raporun içeri¤i gizli tutuldu. Gündem Dergisi, bu raporun bir k›sm›n› elde ederek baz› bölümlerini daha sonra yay›mlad›. Raporun yay›mlanan bölümü flöyledir: 1. 18 Aral›k 1978 günü, ÜGD Marafl flubesi ikinci baflkan› Mustafa Kanl›dere, Ökkefl Kenger ve üçüncü baflkan Mustafa Tecirli’ye “Halk› k›flk›rtmak, tahrik etmek ve isyan›n› sa¤lamak için solcular›n att›¤› süsü verilmek kayd›yla, tahrip gücü az bir dinamit at›lmas›n›” emretmifltir. 2. 15 gün öncesinden itibaren, gelecek program olarak “Zeynel ile Veysel” filmi gösterilecekken Adana Marafl ÜGD fiubesi’ne gelen iki flahs›n getirdi¤i ‘Günefl Ne Zaman Do¤acak” filmi 16 Aral›k’ta aniden gösterime sokulmufltur.. 3. Olaylardan önce, Ankara ‹li Bahçelievler, Karfl›yaka ve Keçiören semtlerinde oturduklar› bilinen Hüseyin Y›ld›z, Ünal A¤ao¤lu, Haluk K›rc›, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çay›r, Mustafa Demir, Bünyamin Adanal›, Ahmet Ercüment Gedikli, Mustafa Korkmaz ve ‹smail Ufuk ile Mehmet Gürses isimli flah›slar›n Kahramanmarafl iline gittikleri ö¤renilmifltir. 4. 22 Aral›k 1978 günü Marafl’ta olaylar patlak verdi¤inde iki ayr› telefon görüflmesi yap›l›r. Yap›lan araflt›rmalarda, Adana ilinden bir flah›s, Malatya Özel Do¤u Klini¤i Doktoru Muhittin Turgut’u telefonla arayarak ; ‘Kahramanmarafl’tan oraya yaral›lar gelecek, dikkatli olun’ der. Muhittin Turgut ise; ‘Oras›n› bana b›rak›n. Malatya olaylar›nda bir aç›k verdim mi ki bunda vereyim. Malatya olaylar›nda ne flekilde çal›flt›¤›m› siz de bilirsiniz’ karfl›l›¤›n› verir. Sald›r› çok planl›yd›, hemen her ayr›nt›s› düflünülmüfltü. Türkefl çok önceden Marafl’ta olaylar›n “müjdesini” verirken, hemen arkas›nda da “Komünist ve Maocu yasad›fl› silahl› gerillalar›n” katliam› olarak nitelemiflti. Katliam öncesi en ilginç olay seyyar piyangocular›n Marafl’a ak›n› oldu. Oysa Marafl’ta birçok Milli Piyango bayii vard› ve 19-25 Aral›k günlerinde hiçbir çekilifl yoktu. T›pk› 2 Temmuz 1993’te Sivas’a katliama gelen ve otel kay›tlar›na “hicret koflucusu” olarak geçen kadrolu katiller gibi. Marafl’ta da katliam s›ras›nda anlafl›ld› ki bu piyangocular baflka bir çekilifle gelmifllerdi. Marafl’ta i¤renç bir katliam yafland›. Aradan neredeyse 30 y›l geçti. Ortada çözülmüfl hiçbir fley yok, sadece “unutal›m bunlar›” diyen bir devlet ve hiç bunlar› yapmam›fl gibi flimdilerde birilerine “bebek katili”, “cani” diyen köpek sürüleri var. Bu devlet kendini katliamlarla var etmektedir. Ne Marafl’›, ne de Marafl’› yaratanlar›n yüzünü unutaca¤›z. Sermaye devleti katliamlar›n›n hesab›n› verecek.
55
56
Sanal alemde . polis aklama operasyonu Geçti¤imiz dönemi, ekran› kana bulayan mafya dizileri ile kapatan dizi sektörü, yeni dönemde de polis dizileriyle prime time’lar› süslüyor! Her yaflta insan›n ekran bafl›nda olabilece¤i saatlere konulan diziler yeni ç›kar›lan bir furyan›n davetsiz misafirleri... Baflka bir seçenek bulmak imkâns›z, kifliler de¤iflse de her kanal›n ayn› saatlerde bu türden bir dizisi var. Reytinglerin en verimli oldu¤u saatlerde izleyiciyi ekrana yap›flt›rmak için do¤ru tercihlerin yap›lmas› riskli bir ifl elbette. Yap›lan masraf›n ç›kar›lamamas› ihtimalini göz önünde bulundurmak, kanal de¤ifltirme ihtimali olan izleyiciyi durdurmak gerekiyor. Bunun da çözümü var; piyasaya yeni ç›kard›¤›n mal›n tutmamas› ihtimaline karfl› tüketiciyi her aç›dan sarmal›s›n ki, önce sunulan›n iyi oldu¤una inans›n. ‹flin bu k›sm›n› çözdükten sonras› kolay, inand›r›lan tüketicinden iyi reklâm olmaz! Bu konuda da ne flimdi ne gelecekte herhangi bir sorunun ç›kmas› pek mümkün gözükmüyor, zira gazete sahipleri ile kanal sahiplerinin ayn› kifliler oldu¤u yerde izleyici her türlü furyaya önceden haz›rlan›yor. Tüm gazeteler bu dizilerin ne kadar çok izlendi¤inden bahsediyor. Köfle yazarlar› dizilere gönderme yapan yaz›lar yaz›yor. ‹nsanlar birbirlerine dizilerden tan›d›klar› isimlerle sesleniyor. Genel itibariyle size hitap etmedi¤ini düflünseniz bile “tüm toplum bunu konufluyor” hissi sizi en az›ndan bir kere denemeye itiyor. Görevlerinden biri seyirciyi haftan›n belirli gün ve saatlerinde ekrana ba¤lay›p yap›mc›s›na para kazand›rmak olan dizilerin bir di¤er hedefi de, topluma verilmek istenen mesajlar›n en k›sa ve kesintisiz yoldan aktar›m›n› sa¤lamak, bir çeflit e¤itim yapmakt›r. Dönemin politikalar›n› hayata geçirmekte kullan›lan araçlardan biri olan burjuva medya, sermaye düzeninin her ad›m›n› meflru gösterecek, insanlar›n kafas›na istenileni kaz›may› hedefleyecektir. Bugünlerde karfl›m›za yo¤un flekilde ç›kar›lan polis dizilerine bakarsak, polisi yüceltirken, izleyiciye “yasalardan kaç›lmaz”, “polis hep daha uyan›kt›r, sonunda iyi polis kazan›r” mesaj› verdiklerini görürüz. Toplumun en az güvenilen kurumlar›ndan biri oldu¤u yap›lan anketlerde ortaya ç›kan emniyet teflkilat›, sanal âlemde istedi¤i sayg›ya kavuflur böylece. Dizilerde “kötü”lere kök söktüren iyi polisler belle¤imizde öyle yer eder ki; paras›z, nitelikli e¤itim isteyenlere, sa¤l›k hakk›n›n gasp›na dur diyenlere, flovenizme karfl› halklar›n kardeflli¤ini savunanlara azg›nca sald›ran polis aklanm›flt›r gözümüzde. Mecliste tezkerenin görüflüldü¤ü 5 Eylül’den 12 Eylül faflist darbesinin y›ldönümüne kadarki zamanda s›k›yönetim ilan eden ve her türlü protestoyu suç sayan Ankara Emniyet Müdürü bize “Arka Sokaklar” dizisinden tan›d›kt›r, toplumu düflünen komiser imaj›yla tan›r›z emniyet
müdürünü. Kimse tepki göstermez o saatten sonra, toplumu düflünür emniyetten sorumlu olanlar neticede. Dünyada son y›llarda yaflananlara ve bunlar›n Türkiye’deki yans›malar›na dikkat edecek olursak, d›flar›da emperyalistlerle iflbirli¤i ad›mlar› atan Türkiye burjuvazisinin, ülke içinde muhalefetsiz bir toplum istedi¤i aç›kt›r. Her türlü muhalefeti gerekti¤inde kendi eliyle gerekti¤inde sivil faflist çeteleriyle engellemeye çal›flmaktad›r. Eskinin anti-demokratik uygulamalar›n› hukuksal forma oturtan yeni TMY’nin h›zla hayata geçirilmesi ile toplumda estirilen terör havas›, milliyetçilik ve flovenizmin t›rmand›r›lmas›, toplumsal duyarl›l›k denerek korunan linç kültürü bunun somut göstergeleridir. Bu ve benzeri ad›mlar›, insanlar›n gözünde meflrulaflt›rmak için, sanal ortamlarda iyi oldu¤u önceden vurgulanm›fl kahramanlar› att›rmak gerekir ki, yap›lan diziler egemenlerin istedi¤i yere otursun. Geçti¤imiz dönem “vatan›n bölünmez bütünlü¤üne” vurgu yapan, yarat›lan sanal düflmanlara karfl› vatan için ortal›¤› kana bulayanlar› kahramanlaflt›ran diziler, filmler izledik. Benzerlerini hala izliyoruz. “Vatan› bölmek isteyenlere karfl› verilecek mücadelede her yol mübaht›r” mesaj› veren, gerekti¤inde devletin mafyayla çal›flabilece¤ini insanlar›n kafas›na yerlefltiren diziler, filmlerdi bunlar. Bugünse karfl›m›zda, gerçek hayatta toplumla mücadele ederken toplumun gözünde sayg›nl›¤›n› kaybeden bir kurumu yücelten, polisi her durumda hakl› ve meflru gösteren diziler, filmler var. Tüm bu aldatmacalara ra¤men bize düflen sanal dünyadan s›yr›l›p, iyiyi kötüyü gerçek dünyada, gerçek yüzüyle görmek olacakt›r!
57
Ege’nin sıcaklığı...
Vittorio de Sica’n›n 1950 y›l›nda çekti¤i ünlü filmi Bisiklet H›rs›zlar›’nda; bir süredir iflsiz olan Antonio Ricci'nin yeni ifli için ald›¤› ve ifl için çok gerekli olan bisikleti, bir afifli yap›flt›rd›¤› s›rada çal›n›r. Polis h›rs›z› kendilerinin bulmalar›n› söyleyince Antonio ve 10 yafl›ndaki o¤lu Roma’y› kar›fl kar›fl dolaflarak bisikleti ararlar. Sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri say›lan Bisiklet H›rs›zlar›, ‹talyan Yeni Gerçekçilik Ak›m›n›n da en önemli filmlerinden biridir. Yeni gerçekçilik, gündelik hayat›, toplumsal gerçekli¤i perdeye yans›tmak ve sosyal bir anlat› aktarmak gibi amaçlarla olufltu; sinema star sistemine, Hollywood’un dev stüdyolar›nda çekilen dev bütçeli filmlere karfl› yal›n ama çok daha geliflkin bir sinema dili yaratt›. S›ra d›fl› kahramanlar›n s›ra d›fl› öykülerini anlatmak yerine s›radan insan›n bafl›na gelebilecek s›radan olaylar filmin konusu haline geldi. Hollywood’un kurmaya çal›flt›¤› esteti¤i reddederek gündelik hayat›n esteti¤ini kurmay› amaçl›yordu. Vittorio De Sica, Bisiklet H›rs›zlar›’n› gerçek mekanlarda, Roma sokaklar›nda çekmifltir. Filmde yer alan tüm oyuncular amatördür. Babay› oynayan Antonio, bir fabrikada iflçidir. Antonio’nun o¤lu da gerçek hayatta sokaklarda gazete sat›c›l›¤› yapan bir çocuktur. De Sica’n›n bu seçimi elbette tesadüf de¤il. Çünkü Roma’n›n gerçe¤ini ancak oran›n gerçek sakinleri en do¤ru bir biçimde
aktarabilir. De Sica’n›n ünlü sözü, profesyonel oyunculuk konusundaki düflüncesini özetliyor; “Her insan bir rolü mükemmel oynayabilir: kendini” Dondurmam Gaymak filmi de De Sica’n›n bu ünlü sözleriyle aç›l›yor. Filmin konusu da Bisiklet H›rs›zlar’na çok benziyor. Ali Usta büyük dondurma firmalar›yla yar›flabilmek için banka kredisiyle bir motor al›p ifline yarayacak flekilde donat›r. Kasaba halk›n›n alay konusu olsa da inanc›n› yitirmez ve köy köy dolaflarak dondurma satmaya bafllar. Kasaban›n haylaz çocuklar› Ali Usta’n›n dondurmas›na göz dikmifllerdir ve motoru çalarak dondurmalar› afiyetle yerler. Ali Usta deliye döner. Ona göre motorunu çalanlar kendisinden t›rsan büyük firmalar›n bayileridir. Antonio’nun hüzünlü öyküsüne karfl›n Ali Usta’n›n komik ve e¤lenceli motor arama öyküsünü izliyoruz Dondurmam Gaymak’ta. Ancak De Sica’ya daha filmin bafl›nda yap›lan göndermenin as›l anlam›, Yeni Gerçekçilik ak›m›n›n sinema anlay›fl›yla iliflkili. Filmde, baflrol oyuncusu d›fl›nda hiç profesyonel oyuncu yer alm›yor. Filmin tamam› Ula sokaklar›nda, köylerinde, evlerinde yani gerçek mekanlarda çekilmifl. Yönetmenin “Mu¤laca” dedi¤i, Ege’nin pek çok yerinde rastlayabilece¤iniz flive, filmde çok önemli bir yer tutuyor. Dondurmam Gaymak’›n ustal›kla baflard›¤›, Ege’nin s›cakl›¤›n› ve do¤all›¤›n› filme aktarabilmifl olmas›. Sadece
Mu¤lal› de¤il, Egeli olan, Ege’yi tan›yan herkese çok s›cak ve tan›d›k gelecek pek çok fley var filmde. Köyde tütün dizen kad›nlar, sünnet dü¤ünü gibi mesela. Dondurmam Gaymak filmine yöneltilen elefltirilerin önemli bir k›sm› da tam bu yüzden, bir yörenin filmini yapm›fl oldu¤una, 58 dramaturjinin zay›f oldu¤una yönelik. Oysa film, bir Ege kasabas›n› anlatm›yor. Kasaba da filmin oyuncular›ndan birisi. Film onu fonda tutarak ama oradaki varl›¤›n› asla unutturmayarak, o kasabada yaflayan bir adam›n dondurma tekelleriyle mücadelesini anlat›yor. Bu mücadele, yönetmenin deyimiyle, Don Kiflot’un de¤irmenlerle savafl›na benziyor. Ali Usta’n›n onlarla mücadele yöntemleri de çok naif ve çocuksu kal›yor. M(P)anda’c›lar› dondurma diye satt›klar›n›n “su, fleker ve g›da boyas›ndan ibaret oldu¤unu söyleyerek” Sa¤l›k Müdürlü¤ü’ne flikayet ediyor, ve yerel Zeybek televizyonuna reklam veriyor. Ali Usta, kendi ine¤inden sa¤d›¤› sütlerle yapt›¤› ev yap›m› dondurma ile, boyal› çubuk dondurmalarla mücadele edebilece¤ine inan›yor. Mu¤laca nedeniyle, Ekfli sözlük’te ve kimi sinema forum sitelerinde, filmde Türkçe konuflulmad›¤›n›, söylenenlerin anlafl›lmad›¤›n› söyleyen, pek çok kifliye rastlamak da mümkün. Bu elbette, kafam›za vura vura ifllenen bir zihniyetin ürünü. Vatandafl Türkçe Konufl kampanyalar›na kadar uzan›yor. ‹stanbul Türkçesi as›l Türkçe’dir diyen, di¤er tüm farkl›l›klar› afla¤›layan ve onlarla alay eden, anlafl›lmaz bulan ama anlamaya da çal›flmayan bu zihniyet asl›nda için için flovenizmi bar›nd›r›yor, söz konusu Kürtçe olsa da olmasa da. Çünkü köylüdür bunlar en nihayetinde, cahildirler, daha do¤ru dürüst Türkçe bile konuflamamaktad›rlar. Filmin ad› neden Türkçe de¤il diyenler var mesela. Sanki tüm sakinleri ve dondurmac›lar› haber spikeri gibi konuflan bir yer varm›fl gibi. Filmin afifllerinde, “Türkiye’nin Oscar aday›” fleklinde bir ifade var. Bu tabii ki filmin Oscar aday› oldu¤u anlam›na gelmiyor, aday aday› demek daha do¤ru olur. Bu bir pazarlama tekni¤i olarak ilk defa kullan›lm›yor. Daha önce Gönül Yaras›’nda da benzer bir tan›t›m yap›lm›flt›. Ancak yap›m flirketi ve medyatik yap›mc› Elif Da¤deviren, filmin pazarlanmas› iflini oldukça gayretle yap›yor. Son günlerde ortaya at›lan büyük dondurma tekellerinin filmi dava ettikleri iddias›, Algida ve Panda taraf›ndan yalanland›. Ancak elbette filmden daha çok konuflulmas›na sebep oldu. Yurtd›fl›nda al›nan ödüller de önemli bir tan›t›m malzemesi durumuna gelmifl durumda, ancak en fazla öne ç›kan, Gerard Depardieu'nun CNN’de 'Dondurmam Gaymak' hakk›ndaki övgüleri oldu. Depardieu’nun da referans›yla film Avrupa’n›n pek çok ülkesinde de Türkiye ile ayn› anda gösterime girdi. Filmin pek çok farkl› ilde galas› yap›ld›. Galalara medyatik isimler, devlet erkan›n›n önde gelen isimleri ça¤›r›l›yor. ‹stanbul’daki gala ünlüler geçidi haline geldi. Ankara’da yap›lan galaya ise Adalet Bakan› Cemil Çiçek, Erkan Mumcu, Mehmet A¤ar, Zeki Sezer, eski ve yeni milletvekilleri ile yüksek yarg›
mensuplar› kat›ld›. Filmin yönetmen yard›mc›l›¤›n›, Genelkurmay ‹kinci eski Baflkan› ve Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer K›l›nç'›n o¤lu Tankut K›l›nç'›n yapm›fl olmas›, filme çok say›da üst düzey komutan›n ilgi göstermesine neden oldu. Genelkurmay Baflkan› Orgeneral Yaflar Büyükan›t, efliyle beraber izledi. Büyükan›t, ''Fevkalade güzel buldum. Gerçekten çok de¤iflik bir film, al›fl›lm›fl›n d›fl›nda. Halkla olunmas› da ola¤anüstü. Katk›s› olanlar›, tebrik ediyorum'' yorumunu yapt›. Yurt içindeki referans da Büyükan›t olacak herhalde. Film, Bisiklet H›rs›zlar› gibi, Oscar alabilir mi bilinmez, ancak Ege insan›n›n s›cakl›¤›n› ve Don Kiflot misali büyük dondurma tekellerine karfl› savaflan Ali Usta’n›n öyküsünü çok iyi bir dille anlatt›¤› kesin.
H.Ezgi
Yü ksel Aksu
Sevgili annem, babam ve kardefllerim; Sizlere bugüne kadar pek sa¤l›kl› mektup yazamad›m. Ayr›ca konuflma olana¤›m›z ve görüflmemiz de olmad›. Zaten d›flar›dayken de birbirimizi anlayacak flekilde konuflamad›k.(Bu konuda sizlere karfl› büyük oranda hatal› davrand›m. Ancak bunu size karfl› sayg› duymad›¤›m, bu nedenle böyle davrand›¤›m fleklinde yorumlamaman›z› dilerim) Bu nedenle sizlere anlataca¤›m, konuflaca¤›m çok fley var. Ancak olanak yok. Düflüncelerimi bu mektupla anlatmaya çal›flaca¤›m. fiu anda ne durumda olaca¤›n›z› tahmin ediyorum. Ama çok aç›kl›kla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu iflin ölümle sonuçlanaca¤›n› çok iyi biliyorum. Buna ra¤men korkuya, y›lg›nl›¤a, karamsarl›¤a kap›lm›yorum ve devrimci oldu¤um, mücadeleye kat›ld›¤›m için onur duyuyorum. Böyle düflünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inanc›mdan gelmektedir. Ölümden korkmad›¤›m› söylemem, yaflamak istemedi¤im, yaflamaktan b›kt›¤›m fleklinde anlafl›lmamal›. Elbette ki hayatta olmay› ve mücadele etmeyi arzular›m. Ancak karfl›ma ölüm ç›km›flsa, bundan korkmamam, cesaretle karfl›lamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza iflledi¤im iddia edilen suçtan verilmedi. As›l amaçlanan böyle bir olayla gözda¤› vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayal›d›r. Bu nedenle sizin de bildi¤iniz gibi, kendi hukuk kurallar›n› çi¤neyerek bu cezay› verdiler. Cezaevinde yap›lan (Neler oldu¤unu ayr›nt›l› bir biçimde ö¤renirsiniz san›r›m) insanl›k d›fl› zulüm alt›nda inletildik. O kadar afla¤›l›k, o kadar canice fleyler gördüm ki, bugünlerde yaflamak bir iflkence haline geldi. ‹flte bu durumda ölüm korkulacak bir fley de¤il, fliddetle arzulanan bir olay, bir kurtulufl haline geldi. Böyle bir durumda insan›n intihar ederek yaflam›na son vermesi iflten bile de¤ildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahas›na olursa olsun yaflam›m› sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürülece¤imi bile bile. Sizlere bunlar› anlatmam›n nedeni yaflamaktan b›kt›¤›m ya da meselenin önemini, ciddiyetini kavramad›¤›m gibi yanl›fl bir düflünceye kap›lmaman›z içindir. Bütün bu yap›lanlar, bafl›mdan geçenler, kinimi binlerce kez daha artt›rd› ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inanc›m› yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir flekilde yürütmek ve yükseltmekten baflka amac›m yoktur. Mesele benim aç›mdan k›saca böyle. Ancak sizin aç›n›zdan daha farkl›, daha zor oldu¤unu biliyorum. Anne, baba ve evlat aras›ndaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat ac›s›n›n da sizin için ne derece etkili olaca¤›n› biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara b›rakman›z› istiyorum. fiunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evlad›n›z var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaflamlar›n› yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlar›nda yaflayacaklar. Sizlerden istedi¤im bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavall› ve çaresiz biriymifl gibi ard›mdan a¤laman›z beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursan›z, beni o kadar mutlu edersiniz. Hepinize özgür ve mutlu yaflam dilerim. Devrimci selamlar O¤lunuz Erdal