Can Dündar SARI ZEYBEK Atatürk'ün Son 300 Günü Yazan: Can Dündar 10. yıla önsöz İnanması güç: Sarı Zeybek yazılalı 10 yıl olmuş. Kitabı bitirdiğim günü dün gibi anımsıyorum oysa... 1994 güzüydü. Gece eşim Dilekle eğlenceli bir yere davetliydik. Hiç gidecek halde değildim. "Kitap yazarının kahramanla özdeşleşmesi" türünden bir durum yaşıyordum herhalde iç dünyamda... Kahramanım ölmüştü. Had safhada mutsuzdum. Bu, birkaç gün böyle sürdü. Sonunda Dilek, kitabı okuyunca anladı halimin nedenim... Durulma sırası ona geçti. O günden sonra 10 yıl boyunca nereye gittiysem konuştuğum insanlar "Sarı Zeybek'le nasıl ağladıklarını" anlattılar bana... adeta gözyaşlarıyla teşekkür ederek... Kitap çıkmadan önce, 10 Kasım 1993'te belgeseli yayınlanmış ve o gece Show TV'nin santralı kilitlenmişti. Kanalın o zamanki sahibi Erol Aksoy, "Ne oluyor" diye aradığında karşısına çıkan santral görevlisinin de ağlamakta olduğunu anlatmıştı bana... O günden sonra neredeyse her 10 Kasım'da yayınladılar Sarı Zeybek'i... Video kaseti, seslendirilmiş CD'si, müzik kaseti çıktı. Kitabı ve kaseti, gazetelerce promosyon olarak dağıtıldı, milyonlarca kişiye ulaştı. Kitap, 20 baskı yaptı, promosyonlarla birlikte 1 milyona yakın okura ulaştı. Belgesel Milli Eğitim'in tavsiyesiyle okullara, Genelkurmay'm talimatıyla kışlalara girdi. (Hadi itiraf edeyim: 1995'te askere gittiğimde "talimatla" Sarı Zeybek izlettirilen erat kitlesinin arasında ben de vardım ve o durumda olmaktan biraz utanmıştım). Sonraları belgesel Anıtkabir'de ziyaretçilere izletilir oldu. İstanbul'da bir tiyatro grubu tarafından sahneye kondu. Bir moda defilesine, bir rakı şişesine adını verdi. Tıp fakültelerinde -çoğuna benim de katıldığım- "Atatürk'ün Hastalığı" konulu konferanslara öncülük etti. Fahir Atakoğlu'nun belgesel için yaptığı harikulade müziğin ezgisi, Sezen Aksu'nun unutulmaz bir şarkısına dönüştü. Ve kitap, 2004'te benim için "başka bir ilk"e zemin hazırladı. Yabancı bir dile çevrilen ilk kitabım oldu. Tayvan'da bir üniversitede okutulmak üzere çevrilen kitap, daha sonra Çince'ye tercüme edildi. Çin'de kitabı yayımlanan ilk Türk yazan olmamı sağladı. Ardından Uygur Türkleri için Uygurca basımı yapıldı. İngilizce baskı hazırlığına girişildi. Bugün kitabı yeniden yazacak olsam, son 10 yılda öğrendiğim kimi bilgileri eklemek isterdim: Mesela ölüm nedenine ilişkin, tıp çevrelerinde çıkan tartışmayı noktalayan Köşk belgelerini... Mesela İnönü'yle tartışmalarının detaylarım... Mesela o can çekişirken alevlenen taht kavgasının taraflarını... Ama kitabın orijinal haline dokunmak istemedim. Sadece, kitapta da çok emeği olan Ülkem Özge Sevgilier'in değişik arşivlerden derlediği fotoğraflarla zenginleştirdim. Bu baskıyla, San Zeybek, yazılışından 10 yıl sonra yeniden buluşuyor okuruyla... Ne mutlu bana... Can Dündar Ekim 2004/ Ankara Niyeydi ki bunca ilginin nedeni? Benim cevabım, aynı zamanda kitapla ilgili olarak övündüğüm en önemli unsura dayanıyor: Bu kitapta Atatürk'ün insan yanı öne çıktı. "Son düşmanı" ölüme karşı verdiği savaş, onu biraz daha ve çok içten duygularla yaklaştırdı insanlara... Ecele karşı dizini yere vura vura zeybek oynaması, evrensel bir direniş gösterisiydi; Çin'de de sevilmesi ondandı.