FİLOZOFLA KARŞILAŞMA İ.Ortabakar - M.Z. Demir Mayıs, 2013, İstanbul İ.O: Birazcık kendinizden bahsederek başlayalım mı? MZD: Affınıza sığınarak global kapitalist teslis (üçlü) tarafından yaratılan nihilist varoluş halinde sizin kadar israf edilmiş ve bozuk para gibi harcanabilir olan kendimden bahsetmeyi şu an reddediyorum. 1
İ.O: Efendim? Pardon? Ne diyorsunuz siz? MZD: Global kapitalist teslis ile bizim olmayan bir çağda lateks kondomlar kadar globalize olmuş kapitalizmin temel kurumlarını kast ediyorum. Bu kurumlar özel/şahsi mülkiyet, karlılık/karcılık ve pazar/piyasadır. Böylece eğer İslam ve Hristiyanlığın gayet kutsal ve gayet temel kavramlarına bulaşmama müsade varsa şu formüllerin formülüne ulaşıyorum: Özel/Şahsi Mülkiyet: Baba’nın Mekkesi Karlılık/Karcılık: Oğul’un Cihadı Pazar/Piyasa: Allah’ın Ruhü’l Kudüsü Bu şartlar altında, kendine ait bir tarihi ifade etme kapasitesine ve iradesine sahip bir Fail-özneden bahsetmek gülünç ve salakça olacaktır. Sen, ben ve bu karşılaşmaya şahit olan bütün diğerleri, yamyam bir ulus-devletin mükemmel bir kölesi kılığında iyi bir vatandaşın konforlu hayatı olarak adlandırılan kondomsuz tecavüzün kurbanlarıyız. İ.O: Peki. Anlıyorum ama Türkiye’den mi bahsediyorsunuz? Dünyanın diğer ülkelerinde de bulundunuz mu? Yani yorumlarınızın bir anlam ifade edebilmesi için gerekli olan farklı ulus-devletleri mukayese edebilme kapasitesine sahipmisiniz? MZD: Evet. Beş yıl Danimarka’da yaşadım. Dolayısıyla da kapitalist hayatın farklı aşamalarında yaşayan farklı ulus-devletleri mukayese etme imkanına sahip oldum. Dikkatinizi çekerim kapitalist ekonomi değil kapitalist hayat 2
dedim. Çünkü –gayet iyi bir şekilde para olarak bilinen tatmin edilemez ve dayanılamaz libidosuyla –kapitalizm, hayalet bireyin yalnızca mutlak zeminsizliği sayesinde var olabilecegi tek varoluşsal zeminidir. Para yoksa canım cicim de yok. Para yoksa sevişmek de yok. Para yoksa sikten-boktansidikten bir hayat yok. Danimarka’da yaklaşık 6 milyon insan varlığına karşılık 8 milyon civarı domuz var. Türkiye’de ise sayısı bir kaç bini geçmeyen gerici burjuva domuzlarına karşılık en az 100 milyon koyun vardır. Danimarka’da bir saatte rahatlıkla 50 TL kazanabilirsin. Türkiye’de eğer günde 50 TL kazanabiliyorsan anan seni kadir gecesi doğurmuş demektir. Bu iki ulus-devlet arasındaki farklılıklar ancak sınıf yapılarının gaddar realizmini göz ardı etmeyen vahşi-skeptik bir yorumsal stratejide gizlidir. Bu arada parayı-bulmanın tanrılaştırılması ve avamlık ile ortalama olana tapınma gibi ortak marazlar da mevcut tabi. İ.O: Yapılması gereken ne o zaman? Diyelim ki nasıl bir toplumda yaşadığımıza dair ortaya koyduğunuz argümanları kabul ettik, ancak bu söyledikleriniz diploma satış merkezleri olarak faaliyet gösteren üniversitelerin çalıştırdığı profesörlerden duyduğumuz şeyler değil. Bunlara göre Türkiye uluslararası siyaset arenasında global bir aktör olmuş, milli geliri roketlemiş, herkes icin demokrasi süreci inşa halinde ve Suriye ile PKK tarafından ortaya koyulan bir kaç önemsiz problem haricinde her şey yolunda. Nasil bir realitede yaşıyorsunuz siz? Daha doğrusu üzerinde konuşabileceğimiz bir realite varmı ki?
3
MZD: Tabi ki belli realiteler vardır. Mesela iş dünyasının realitesi. İş dünyasının kaygan zemini üzerinde boğuşmak için bir kendini orospulaştırma ve bir kendini hiç-yoktanlaştırma sürecini yaşamak zorundasınız. Dolayısıyla iş dünyasının realitesi bir anlamda orospulaşmış bir nihilist olmayanrealitedir. Ancak iş dünyasının realitesi bu orospulaşma ve hiç-yoktanlaşmaya her gün icbar edilen ve her bir insan varlığına empoze edilen tek-yegane realitedir. Eğer yaptığınız bir şeyin karşılığında para alıyorsanız şeref ve onurdan vazgecmişsiniz demektir. Bağımsız ve güçlü olmaktan kaynaklanan şeref ve onur gibi şeylerle teçhiz edilmiş bir varlıksanız, yaptığınız bir şeyin karşılığında asla para alamayacaksınız. Böylece mesele realiteyi nasıl tanımladığınız değil bizatihi nasıl bir realitede yaşadığınızdır. Diğer bir deyişle, kredi kartını kim ödüyor? İşte nasıl olursa olsun bir realite sorgulamasında unutulmaması gereken temel soru budur. Siyasal romantik Türk profesörlerinin maaşlarını Türkiye Cumhuriyeti ödediğinden dolayı onların tek realitesi kredi kartlarını ödeyebilme mücadelesinin bir ürününden başka bir şey olmayacaktır. Türk ulus-devleti henüz yüz yaşını doldurmadı. Türkiye’de, hali hazırdaki siyasal iktidarı paylaşanların Türk ulus-devletinin kurucusu ve onun vizyonuyla çatışmacı bir ilişki içerisinde bulunduğu şeklinde saçma sapan bir hurafe dolanıyor. Bu hurafeye itirazımı nasıl dile getirsem bilmiyorum. Kemal, bazı Müslümanlarla beraber Kürtleri, Ermenileri, Rumları vs. doğduklarına pişman etse bile İslam’ı tahrip filan etmek istemedi. Kemal’in rüyası kapitalist kurumlarla uyumlu bir İslam yaratmak ve kapitalist teslisin ideolojisiyle kucaklaşmış Müslüman zombi 4
bireyler peydahlamaktı. Türkiye’deki siyasal iktidarın hissedarlarına yalnızca şöyle bir göz atmak bile onların nasıl tam da Kemal’in istediği gibi olduklarını görmeye yetecektir. Bu demektir ki, Türk ulus-devleti kuruluşundan yaklaşık 80 yıl sonra ancak asıl zeminine kavuşmuştur. Ama bu aynı zamanda şu da demektir ki, bu zemin Türk ulus-devletinin vizyonunun ulaşıp ulaşabileceği son ve nihai noktadır ve tam da bu yüzden utanç verici bir tahribata mahkumdur. İ.O: PKK gerillalarını Kuzey Kürdistan’dan geri çekmeye başladı. Bu da demektir ki Türkiye’de artık terör olmayacak. O zaman kim Türk ulusdevletini tahrip edecek? MZD: Kesinlikle katılmıyorum. PKK gerillalarının Kuzey Kürdistan’dan çekilmeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin yapay sınırları içerisinde terör olmayacağı anlamına gelmez. Tam aksine, bu yalnızca Türk devlet terörünün hüküm süreceği anlamına gelir. Kuzey Kürdistan, Türklerin olduğu kadar az da olsa Kürtlerin de oluşturduğu vampir kapitalist sınıfı besleyen Türk postsömürgeciliğinin kanlı ellerinden sökülüp alınmalıdır. PKK Türk devleti karşısında yenilgisini ilan etse, hatta kendisini Türk post-sömürgeciliğinin danışmanlığında yamyam kapitalist sisteme entegre etse bile bir kısım radikal aristokratlar öne çıkarak Kuzey Kürdistan’ı özgürleştireceklerdir. İşte onlar paranın ortadan kaldırıldığı bir medeniyetin inşa edileceği ülkeye güneşi doğduranlar ve global kapitalist teslisin yarattığı varoluş hali olarak nihilizmi tahrib ederek varoluşsal isyan halini gerçekleştirecek olanlardır. 5
İ.O: Bunun icin umudunuz var mı? Gerçekten buna inanıyor musunuz? MZD: Ben hiçbir şeye inanmıyorum ve umudum filan da yok. Umut ortalama köleler içindir; filozofun ne umudu vardır ne de korkusu. İ.O: Türkçe yayınlanan bir çalışmanız var mı? MZD: Türkçe değil de, herhangi bir dilde bir çalışmam yayınlandı mı diye sormalıydınız. Cevap hayır. Filozof evcil hayvan değil sokak köpeğidir. Dünyanın her yerinde evcil hayvanların kitapları basılıyor sadece. Mastır tezim “Global Capitalism and Nihilism”(2009) yayınlanacaktı ama danışmanımın korkaklığı buna engel oldu. Tezimi Ekim 2012’de genişleterek çevirdim ve “Global Kapitalist Nihilizm” ortaya çıktı. Bu yazımı hemen hemen tüm felsefi ve siyasi dergilere göndermeme rağmen Anarşistler, Marksistler ve Sosyalistler dahil olmak üzere kimse yayınlamadı Türkiye’de. Yani çalışmalarımı internette yayınlamaktan başka bir yol kalmadı bana.
“Political Ontology of Destruction: Humoresque Variations-Anti-CanonsQuasi-Epigrams’’ adlı son çalışmamı da bir kaç ay önce internette yayınladım. İ.O: Sizce neden kimse çalışmalarınızı yayınlamıyor? MZD: Sizin de bildiğiniz gibi yayıncılık sektörü yalnızca kar edilebilecek popüler kitapları yayınlıyor. Yalnızca hasta müzik para yapıyor bugün, der Nietzsche, yalnızca hasta felsefenin ürünleri yayınlanıyor bugün diyelim bizde. İ.O: Hasta felsefe ile ne demek istiyorsunuz? Popüler ve demokratik kültür hastalıklı mı sizce? 6
MZD: Sadece hastalıklı olsa yine iyi; aynı zamanda dejenere olmuş ve alçaltıcı bir kültür. Bugün dünyada olduğu kadar Türkiye’de de parayla kirlenmemiş bir kültür inşa ederek hem globalize olmuş dünyada hem de Türkiye’de yeni bir realite tesis edebilecek zeki ve asil radikal aristokratlar kuşağını yaratabilecek güçlü ve bağımsız bireylerin sayısı bir elin parmaklarını bile geçmez durumda. Korkarım gelen kuşakta tek bir bağımsız filozof bile olmayacak. Para için, para tarafından ve para ile üretilen bir kültür hasta bir felsefenin ürünü olmaya mahkumdur. Dolayısıyla, popüler kültür hasta bir felsefenin üretip üretebileceği tek üründür. İ.O: Bize ait olmayan globalleşmiş dünyanın üniversite öğrencilerine bir mesajınız var mı? MZD: Sürekli bir kendini orospulaştırma ve kendini hiç-yoktanlaştırma pahasına kallavi maaş ve primler için kendilerini satmaya niyetli olanlara huzur ve esenlikler diliyorum. Ama onların gündelik varoluşlarında asla huzur bulamayacaklarını da eklemek isterim. Bulacakları şey, devamlı bir kendi kendini yırtmayla sonuçlanacak bir kendini tatmin etme şehvetiyle kendini koruma içgüdüsünü durmaksızın keskinleştirecek sefil bir fasit daireden başka bir şey olmayacaktır. İ.O: Peki, ya kendilerini para için satmak istemeyip çoktan çürümüs ve kokuşmuş kapitalist ahlakları yıkmaya gönüllü olanlar? Kapitalist vampirler tarafından işletilen dünya işlerine meydan okumaya cesareti olanlar?
7
MZD: Onlara en keskininden zehir gibi bir zeka, kalaşnikof gibi bir cesaret, tetiğin ardındaki parmak ve bizzat merminin kendisi gibi bir irade diliyorum. İ.O: Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Sizinle konuşmak büyük zevkti. MZD: O zevk kesinlikle bana ait. Yamyamların ve zombilerin hüküm sürdüğü kapitalist ormanda, bazıları kaplan terbiyecileri, yamyam avcıları ve zombi yiyicileri olmak zorundadır.
8