Ahmet kaybolduğunu anlamıştı. Evden ayrılalı yarım saat olmuştu. Kuşların olduğu bir yere geldi. Birden kuşların hepsi uçuşmaya başladı. Ahmet korkmuştu. Etrafına bakınıyordu. Birden karşıdan bir hayvan sürüsü gördü. Biraz yaklaşınca onların kurt sürüsü olduğunu gördü Ahmet. Kalbi küt küt atmaya başladı. Kurtların dişleri çivi gibi sivriydi. Çok aç olmalıydılar. Kurtlar Ahmet’in üzerine doğru yürümeye başladı. Ahmet hemen arkasını dönüp var gücüyle kaçmaya başladı. Kurtlar Ahmet’e yaklaşıyordu. Ahmet’in koşmaktan dermanı kalmamıştı. Tam o sırada birkaç el silah sesi duydu. Kendini kovalayan kurtların birer ikişer yere yığıldıklarını gördü. Galiba avcılar dedi içinden. İçinden geçenler doğru çıkmıştı. Avlanmaya gelen avcılar kurt sürüsünü görünce ateş etmişlerdi. Birkaç kurt yere yığılınca diğer sürü kaçmaya başlamıştı. Avcılar Ahmet’in yanına gelince Ahmet’in korkusu yerini sevince bırakmıştı. Ahmet avcılara kaybolduğunu söyledi. Avcılarda Ahmet’i alıp evine götürdü. Ahmet eve varınca anne ve babasına sarıldı. Onlardan özür diledi. Bir daha tek başına dışarı çıkmayacağına ve evden uzaklaşamayacağına dair onlara söz verdi. EGE GENÇTÜRK 5-B
Ahmet kendi kendine kar topu oynamaya başlar. Birden çıt diye bir ELİF AYDIN ses duyar.Çok korkar. Biraz bekleyince bir sincabın çalıların arasından kendi5-D sine baktığını görür. Korkusu biraz da olsa azalır. Rahatlamıştır artık. Sincabın peşine takılır. Tabi bu arada evinden epey uzaklaşmıştır. Eve nasıl döneceğini de bilmiyordur. Sağına soluna bakınca ileride bir ev görür. Hemen annesinin ezberlettiği telefon numarası aklına gelir. Belki evde telefon vardır diye düşünür. Eve yaklaşır kapıyı korkarak tıklar. Kapıyı bir teyze açar. Ahmet teyzeye: “Teyzeciğim ben kayboldum. Bana yardım eder misiniz? Telefonunuz varsa ailemi arayabilir miyim? Teyze tabi evladım der. Ahmet’i içeri alır. Telefondan Ahmet’in ailesini ararlar. Ailesi panik içinde teyzenin evine gelir. Ahmet anne ve babasını görünce çok mutlu olur. Onlara sıkıca sarılır. Bu ona ders olur. Bir daha da izinsiz evden uzaklaşmayacağıma dair ailesine söz verir.
EMRAR ÇIVGIN Ahmet kuşları izledi. Kuşlar kaçtıkça Ahmet de peşinden gitti. Bir 5-A müddet sonra Ahmet sağına soluna bakınca ıssız bir yerde olduğunu gördü. Evden epey uzaklaşmıştı. Korkmaya başladı. Korkudan gözlerinden yaşlar dökülüyordu Ahmet’in. Ne yapacağını bilemedi. Etrafına bakındı. İleride ağaçların arasında ince bir dumanın göğe doğru yükseldiğini gördü. Dumanı takip etti. Beş on dakika sonra dumanın bir evden yükseldiğini gördü. Eve yaklaştı kapıyı çaldı. Kapıyı yaşlı bir ihtiyar açtı. İhtiyar Ahmet’i tanıyormuş gibi yüzüne dikkatli dikkatli baktı. Ahmet de sanki bu yaşlı adamı daha önce görmüştü. İkisi bir süre birbirlerine bakıştılar. Sonra ihtiyar sessizliği bozdu. Hatırladım seni evlat dedi. Bir süre önce yolda karşıdan karşıya geçerken sen elimden tutmuştun. Bana yardımcı oldun. Yaşlı adam böyle diyince Ahmet de hemen hatırladı. Yaşlı adam Ahmet’i içeri aldı. Sonra Ahmet’i dinledi. Ahmet kaybolmuştu. Yaşlı adam hemen Ahmet’i evine götürmeliydi. Ailesi çok merak edebilirdi. Dediği gibi yaptı. Ahmet’i götürüp ailesine teslim etti. Ailesi ihtiyara çok teşekkür etti. Ahmet de yaptığı küçük bir iyiliğin bir gün karşısına çıktığını daha iyi anlamış oldu.
Çünkü hayvanlar Kızılderililerden korkmuşlar. O yüzden orman sessizdi. Ahmet ormanın derinliklerine gitti. Kar yağdığı için Kızılderililer geziniyordu. Ancak gezdikleri yerler belli olmuyordu. Kar çok yağdığından ayak izleri hemen kayboluyordu. Ahmet ormanda sessizce yürürken bu ayak izlerinin bazılarını gördü. Bunlar hayvanların ayak izleridir diye düşündü. Ahmet bunları düşünürken etrafını Kızılderililer sarmıştı bile. Ahmet çok korkmuştu. Birden bağırmaya başladı. Kızılderililer Ahmet’in acı çığlıkları onları çok etkiledi. Onu geldikleri yere bırakmaya karar verdiler. Ahmet koşa koşa eve gitti. Anne ve babası evdeydiler. Onlar da çok telaş ettiler. Ahmet başından geçenleri ailesine anlattı. Bir daha da habersiz uzaklaşmayacağına dair ailesine söz verdi. FURKAN TURHAL 5-E