Nisimazine Istanbul 2015 First Edition

Page 1

Nisimazine

8 Nisan 2015 Çarşamba

Istanbul Film Festival 2015

Wednesday 8th April 2015

sayı 1 edition 1

Bu dergi, NISI MASA tarafından ‘Genç Avrupalılara yönelik Sinema Yazarlığı Atölyesi’ çerçevesinde yayımlanmıştır a festival gazette published in the framework of a workshop for young critics by NISI MASA - European network of young cinema

Eisenstein in Guajuiato

sayfa 5

Fernando Vasquez (Portekiz)

Barbarians

Matthias Van Hijfte (Belçika)

sayfa 2

Party Girl

Martin I. Petrov (Birleşik Krallık)

As unsung heroes go, British director Peter Greenaway has more than enough excuses to reclaim a top spot. For decades now he has been at the forefront of the European film scene, and despite some occasional secondary recognitions, and a small yet dedicate group...

sayfa 3

Kızıl Amnezi Wang Xiaoshuai, Çin

W

Editorial

Editörden

I

U

t was a long fight but in the end Nisimazine found a way to accomplish an ancient dream: perform a full film criticism workshop in the land where east meets west, the magnificent and exuberant Istanbul. Only after a few small coverage’s we knew immediately the Istanbul Film Festival had all the necessary requirements to be a wonderful and memorable host to this adventure that we started ten years ago. It may be just a fortunate coincidence that this new venture comes at a time when we are just about to celebrate such an illustrious anniversary, but we do not intend to let it go to waste, taking such a chance to unleash our new website, entering the Turkish territory in full glory. So, for these and other countless reasons, it is with great delight and a timid sense of pride that we declare Nisimazine Istanbul 2015 officially open. For the coming days a small group of young film critics, photographers and video bloggers from Germany, France, Portugal, Spain and Turkey will be digging in deep the extensive program of the greatest and most impactful film event in the region, to share all our visions, perspectives and details of what is going on. This first edition, a short appetizer to what is coming very soon, will be complemented with daily print editions starting on Monday the 13th of April, going all the way to the closing of the event. Adding to this, our website (www.nisimazine.org) will soon be filled with a avalanche of video interviews, extra editorial content and much more. But for now we truly hope enjoy this first edition. Fernando Vasquez, from Portugal

zun bir kavga oldu ama nihayet Nisimazine çok eski bir rüyayı gerçekleştirmenin bir yolunu buldu: doğuyla batının buluştuğu yerde, muhteşem ve çok hareketli İstanbul’da tamamen film eleştirisi üzerine bir atölye çalışması yapmak. Çok az bir çalışmanın ardından İstanbul Film Festivali’nin 10 yıl önce başlattığımız bu macera için harika ve unutulmaz bir ev sahibi olacağını hemen anladık. Bu girişimin tam da önemli bir yıldönümünü kutlamaya hazırladığımız şu günlere denk düşmesi güzel bir tesadüf ve bunu harcayacak değiliz; yeni web sitemizin açılışını da Türk sularına açıldığımız günlere sakladık. Bu ve başka sayısız sebepten dolayı büyük bir keyif ve utangaç bir gurur duygusuyla Nisimazine Istanbul 2015’in açılışını resmen duyuruyoruz. Önümüzdeki günlerde Almanya, Fransa, Portekiz, İspanya ve Türkiye’den genç film eleştirmenleri, fotoğrafçı ve video bloggerların oluşturduğu küçük bir grup bölgenin en büyük ve etkili sinema etkinliğinin geniş programına dalacaklar ve neler olup bittiğine dair vizyonlarını, bakış açılarını ve diğer detayları paylaşacaklar. Bu ilk sayımız, önümüzdeki günlerde neler göreceğinizin küçük bir habercisi ve 13 Nisan Pazartesi itibariyle basılı versiyonlarımız da kapanışa dek sizinle olacak. Buna ek olarak web sitemiz de ( www.nisimazine.org ) çok yakında bir çok video söyleşi, ekstra içerik ve çok daha fazlasıyla dolup taşacak. Ama şimdilik bu ilk sayının tadını çıkarın lütfen. Fernando Vasquez ( Portekiz ) Çeviri: Emrah Kolukısa ( Türkiye )

www.nisimazine.org www.nisimasa.com

www.facebook.com/nisimazine www.facebook.com/nisimasa

ang Xiaoshuai’nin Kızıl Amnezi’si görünüşte ailesinden kopmuş ve yalnız yaşayan yaşlı bir Çinli kadının, Meijuan’ın hayatından bir kaç günü getiriyor karşımıza. Sessiz telefonlardan muzdarip kendisi ve nereye gitse karşısına çıkan genç bir serseri var hayatında. Neredeyse tüm film boyunca birbirileriyle ilintili bu karakterler ulaşılmaz bir görünüm arz ediyor ama bunun Çin’in zorlu geçmişiyle bir alakası var. İzleyiciler harap fabrikadaki bir seri çekimle o görüntülere eşlik eden ruhani, ritmik seslere özellikle dikkat etmeliler. Bunlar her şey açıklığa kavuşmadan hemen önce daha da önem kazanacak. Gerçekten de Xiaoshuai’nin filmi tüm parçaları önünüzde olan bir yapbozu birleştirmek gibi değil; onun yerine yönetmen sanki parçaları teker teker önünüze atıyor. Sizinle alay ediyor değil ama, deneyim sizi gafil avlıyor kesinlikle. Kızıl Amnezi aynı zamanda Çin Yeni Dalga’sının Halk Cumhuriyeti’nin gerçeklerini bir karmaşıklık filtresinden sunma niyetiyle de örtüşüyor. Film bu anlamda günümüz Çin’ine dair mükemmel bir kavrayışa sahip gibi görünüyor. Ve baş karakteri vasıtasıyla Xiaoshuai devasa beyaz fili ortaya sürüyor, yani Çin’in yaşlanmaya başlayan 1950 sonrası geniş kuşakla ne yapacağı sorusunu soruyor. Ama Meijuan aynı zamanda inatçı şekilde dayatmacı, neredeyse ukala Çinli anaerkil kuşağı da temsil ediyor. Film onu tıpkı duvardaki bir sinek misali gözlemliyor; mahremiyetine giren yakın planlarla ve bakışını takip eden röntgenci çekimlerle. Xiaoshuai aynı zamanda Meijuan’ın sürekli bir kenara itilişini ya da kimsenin ona ayıracak vakti olmadığını da gösteriyor. 48 yaşındaki yönetmen yaşlılığa dair izole edilmiş korkuyu ve güçsüzlüğü vermekte bir hayli yetkin. Aynı şekilde Meijuan da oğullarının tercihlerine saygı göstermeye çabalıyor ama en genç olanın eşcinselliğiyle bir türlü başa çıkamıyor. Sonuç olarak Çin’in kuşaklararası çatışmaları bitimsiz görünüyor. Ve 50 sonrası kuşağın hüsranları filmdeki ev işgal eden kötü niyetli genç üzerinden ifade ediliyor. Meijuan’ın evinde örneğin 50’li yılların komünist Çin’ine ait fotoğraflarını sergilediği köşesini bir ikona kırıcı edasıyla yok edişi var. Bunda gayet ödipal bir öfke de söz konusu, iki baş karakterin fırtınalı bir heyecan yaşadığı sahnede. Birlikte Çin’in geçmişinden ruhani sonuçlar çıkararak tekinsiz bir ikili oluşturuyorlar. Film komünizme özlem duyan eski idealist şarkılarla dolu ama Meijuan onları söyleyenlere eşlik etmiyor asla. Ama ilginçtir, film amnezi hakkında da değil hiç. Tam tersine: Meijuan bir türlü unutamıyor. Ona atfedilen bunaklık çoğunlukla bir çıkarımdan ya da yansıtmadan ibaret. Bilakis, “kızıl amnezi” Çin’in çalkantılı devrimin ardından anılarını kolektif şekilde

bastırma çabasına gönderme yapıyor. Kızıl Amnezi gerçekten de düşünmeye zorluyor sizi, ve çoklu izlemelere yol açan güzel bir kafa karmaşıklığı var. Thomas Humphrey ( Birleşik Krallık ) Çeviri: Emrah Kolukısa ( Türkiye )

Sedef Düğme Patricio Guzman, Şili

Ş

ili’deki diktatörlüğün yarattığı dehşet bugün artık kimse için sır değil ama bu sorunlu ulus kendi tarihini çevreleyen sessizliğin ötesinde çok fazla karanlık sır barındırıyor. Şili’nin son yıllarda en çok övgü alan yönetmenlerinden biri olan Patricio Guzman’ın hiç şüphesi yok: ulusunu içine alan dehşet dalgası Augusto Pinochet’nin yükselişinden çok daha önce geldi. Son filminde Guzman kamerasını Şili sahili boyunda saklanan sırlara yöneltiyor, ki nesillerce korku yaratan katliamların sessiz tanığıdır bu sahil. Kıtanın güneyindeki yerel göçebelerin katliyle başlayıp askeri cuntanın işkence ve cinayet kurbanlarıyla devam eden Guzman bağlantı kurulamaz sanılanı bağdaştırmaya çalışıyor. Cesaretine ve özgünlüğüne rağmen sonuç pek tatmin edici değil. Bu zaten riskli çalışma baştan savma ve zorlama olmuş. Bağlamı içindeki her şey provokatif bir kokteylde spekülatif bir meydan okumadan fazlasını veremiyor. Şaşırtıcı değil, zira bu numaraya ilk kez başvurmuyor Guzman. Ne var ki bu kez bu tekniğin rehinesi olmuş durumda, görkemli idarecisi değil. Hayatta kalanlar ve onların akrabalarıyla yaptığı röportajlar, ki bazıları çok dokunaklı, ileri sürdüğü ve her ne pahasına olursa olsun kanıtlamaya çalıştığı teoriye gereken ağırlığı veriyor. Aynı şey anlatıyı layıkıyla resimleyen ve uydu ile arşiv görüntüleri arasında çeşitlenen çok sayıda görsel numara için de söylenebilir. Ama bir çok hata Sedef Düğme’yi sağlam bir önerme olmaktan alıkoyuyor. Birincisi anlatının formatı, ki çoklukla akademik bir tarih dersini andırıyor, Guzman’ın şiirsel tonuna hiç uymuyor ve röportaj yapılan bazı kişiler de gerçeğe sadık olma adına çok iyi olabilecek bir işi dengesizleştiriyor. En kötüsü de filmin büyük kısmında ahlakçı ve manipulative bir “kalite”nin rahatsız edici gölgesi var ve bu da dikkat dağıtıcı bir hal alıyor ve bizi etkisi ve gücü olan katı gerçeklerden uzaklaştırıyor. Tüm bunlar filmin zamanda yaptığı tuhaf sıçramanın yanında silik kalıyor. Bunu tercih etmiş olması çok üzücü, çünkü film sadece herkesin bilmesi gereken sırları açığa çıkarmıyor aynı zamanda estetik düzeyde de Sedef Düğme’de hayran olunacak çok fazla şey var. Fernando Vasquez ( Portekiz ) Çeviri: Emrah Kolukısa ( Türkiye )


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.