Kendi Kentini İnşa Etmek Üzerine

Page 1

KENDİ KENTİNİ İNŞA ETMEK ÜZERİNE



Bu kitapta yer alan metin ve imajlar İTÜ Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı, Proje I dersi içerisinde, “Tektonik Kültür Araştırmaları / Made in Istanbul” başlığı altında yapılan araştırma ve üretimlere aittir. Burçe Karadağ Emirhan Altuner Umut Atlı 2017-2018 güz dönemi



Ad Soyad: Burçe Karadağ Doğum Yeri ve Tarihi: İstanbul, 11 Temmuz 1991 E-Posta: burcekaradag@gmail.com Yüksek Lisans: İstanbul Teknik Üniversitesi/ Mimarlık Fakültesi / Mimari Tasarım Bölümü, 2017 - 2019 Lisans: Rhode Island School of Design / Mimarlık Fakültesi / Mimarlık Bölümü, 2009 - 2014

Ad Soyad: Emirhan Altuner Doğum Yeri ve Tarihi: İstanbul, 7 Kasım 1992 E-Posta: emirhanaltunerr@gmail.com Yüksek Lisans: İstanbul Teknik Üniversitesi / Mimarlık Fakültesi / Mimari Tasarım Bölümü, 2017 - 2019 Lisans: İstanbul Teknik Üniversitesi / Mimarlık Fakültesi / Mimarlık Bölümü, 2010 - 2015

Ad Soyad: Umut Atlı Doğum Yeri ve Tarihi: Tarsus, 04 Mayıs 1989 E-Posta: um.atli@gmail.com Yüksek Lisans: İstanbul Teknik Üniversitesi / Mimarlık Fakültesi/ Mimari Tasarım Bölümü, 2017-2019 Lisans: İstanbul Teknik Üniversitesi / Mimarlık Fakültesi / Mimarlık Bölümü / Peyzaj Mimarlığı Bölümü, 2008 - 2015


ÖZET

Bu araştırma, üç bireyin her gün katettiği zorunlu rotalarından olan ev - okul güzergahlarına ait bir incelemedir ve bu rotalar üzerinde biriktirilen deneyimin, bireyin kendi kentini oluşturmasında ne kadar etkili olduğunu sorgulamaktadır. Başlangıç noktaları birbirlerinden çok uzak olsa da, rotalar Taşkışla’da sonlanmaktadır. Bitiş noktasıyla ve içerdikleriyle görece ortaklıklar barındıran bu yollarda, gündelik hayatın keşfi söz konusudur. Bu keşif için, bireyin kat ettiği ulaşım hatları ve araçları bir altlık olarak kullanılır. Sırasıyla yollar önce takibini kolaylaştıracak sekanslara bölünür, sonra her bir aralığı var eden zihinsel ve fiziksel izlere bakılır. Keşif deposu, bu izlerin insan belleğinde istemli ya da istemsizce toplandığı, gözle görünmeyen bir araçtır. Bu depoda birikenler, kent ve kentlinin bir arada nasıl yaşadığının ve kentlinin kente nasıl baktığının anlaşılabilmesi için yine araç olarak kullanılmaktadır. Deneyimlerin keşfi, insan davranışları üzerinden araştırılmakta, kaynak olarak özellikle Henri Lefebvre’nin ritim ve gündelik hayat üzerine araştırmalarına başvurulmaktadır. Bu kaynaklar hatırlatır ki, deneyiminden bahsedilen kentli de aslında bir çeşit araştırmacıdır; ritimanalisttir. Araştırdıkça keşfeder, keşfettikçe her gün deneyimlediği yollar bir tekrar oluşturmaya başlar ve sonunda ritme dönüşür; o artık çevresindeki sayısız ritimden herhangi biri olmuştur. Ama bir yandan da hala tek ve özneldir. Bir de bakar ki, artık kendi kentini inşa etmiş, içerisinde kendi kararları ve kurallarıyla hareket etmektedir. Öncelikle kendi bedenine ait doğal ritimlerden (kalp atışı, nefes alıp verme vs.) yola çıkan analist, içinde yaşadığı organik kente iyice yayılır, en ücra köşelerine kadar onu hisseder. Özetle kendisini var eden ve kendisi tarafından var edilen ritimlerle birlikte kentin tektoniğine dönüşmüştür.


Üç kişi de, birbirinden tamamen farklı ulaşım yöntemleriyle rotasını tamamlamakta (yürüyüş, toplu taşıma, özel araç), dolayısıyla üç keşif deposu da farklı durumlara odaklanmaktadır. Bahsedilen sekanslar, eşit olmamakla birlikte, insanın poliritmik oluşuna, yani çok çeşitli ritimler meydana getiren yapısına bir göndermedir. Her bir aralığın başlangıcı ve sonunda yer alan, bu araştırmanın ve dolayısıyla ritimanalistin esas peşine düştüğü ise eşiklerdir. Bunlar, peş peşe giden iki aralıktaki hız değişim noktalarıdır. Bu sıkışma noktalarında deneyim, keşif deposunu oldukça doldurmaktadır. Eşiklerden çıkacak öznel bilgi, aslında her kentlide var olabilecek benzerliklerin gün yüzüne çıkmasına yardımcı olmaktadır. Bu sebeple, 15. yüzyılın nadire kabinelerine benzetilebilecek depo, aslında eskinin fiziksel koleksiyoncusu, şu anın ritimanalistine ait bir keşif aracıdır, eşikler ise bundan sonuç çıkarılabilmesine yardımcı olacağına inanılan daha detay anlardır. Anahtar kelimeler: Eşik, Gündelik Zorunlu Rota, Hız, Keşif Deposu, Ritim


ABSTRACT

This investigation, is a study of three individual’s mandatory route from their homes to school and questions the influence of how the experiences they collect on these routes, shape their own individual cities. Although the starting points are far from each other, the three routes end in Taşkışla. The exploration of everyday life takes place with the same end point and common contents on these routes. For this exploration, the individuals transportation lines and vehicles act as a base for the study. The routes are divided into sequences to be easily followed, and the mental and physical traces are documented during each gap. The exploration collection, is an invisible tool where these traces are voluntarily or involuntarily gathered at the individuals mind. The things that are gathered in this collection, show how the city and the citizen live together and how the citizen sees the city from their own point of view. The exploration of experience, is researched through the human behaviour, and as a main resource, Henri Lefebvre’s rhythm and everyday life critiques have been taken into account. These resources are a reminder that the citizen who is experiencing the city, is actually an investigator, a rhythm-analyst; that explores during investigating, and as the routes begin to repeat, they end up becoming rhythms, almost one of the countless rhythms that surround them. However it is still unique and subjective. They end up realising that, they have constructed their own city, in which they can act on their own decisions and rules. Firstly, they project on the natural rhythm of their own body (heartbeat, breathing, etc.), dissolves into the organic city, and feels the city in every corner. Briefly, they turn into the city’s tectonics, with every rhythm that makes them and in return they make.


All three individuals, complete their routes with different modes of transportation (walking, public transportation and driving), therefore the three exploration collections focus on different conditions. The sequences that were mentioned before, are not equal, which is a reflection of human polyrhythmic nature, meaning that they are made up of many different rhythms. Before and after every gap, thresholds are actually what this investigation and the rhythm-analyst is after. The thresholds are the speed changes between every consecutive gap. The experience in these press points, fill most of the exploration collection. The subjective information coming from the thresholds, will help the common qualities between citizens to come clear. For this reason, the collection is similar to the Cabinets of Curiosity in the 15th century; the collector of the past, is an investigation tool for the rhythm-analyst, and the thresholds are the detailed moments that bring out results of this search. Keywords: Threshold, Everyday Mandatory Route, Speed, Exploration collection, Rhythm.


I - KENT VE KENTLI

Kent, hem içinde barındırdığı insanlar hem de onların ürettikleriyle var olan organik bir yapıdadır. Her bir fiziki, siyasi ya da hayali üretim kenti değiştirirken, değişen kent de insanı dönüştürür. İnsan ile kent arasındaki bu parça-bütün ilişkisi, gündelik hayat içerisinde bazı tekrarlar meydana getirir; en nihayetinde de kentin ritmi ortaya çıkar. Bu organik yapıyı anlayabilmek için, kentlinin gündelik zorunlu rotası içindeki davranışlarına / ürettiği tekrarlara bakmak gerekir. (Resim 1.1, Resim 1.2, Resim 1.3) Bu bakış hem bireysel hem de genel ölçekte olup her bir kentli, kendisi dışında olup bitenleri anlayabilecek birikimdedir. Zaten birinin eksikliği ritmi bozacak, sistemde aritmi 1 oluşturacaktır. Özetle, birey kentin ritmini takip eden veya hisseden bir ritimanalist 2 gibi çalışır; ki o “bir senfoni veya bir opera dinler gibi bir evi, bir sokağı, bir şehri de dinleyebil[en]” birisidir. (Lefevbre, 2017) O, kenti gündelik rota üzerinde geçirdiği zaman boyunca en çok fark edebilendir. Dikkat edilirse, burada ritimanalist modern şehir hayatı içerisinde hem tek başınadır, deneyimiyle öznel olanı biriktirir, içe dönüktür; hem de bütün kent organizmasının bir uzvu gibidir, bütünü kendinde hissedebilir, kendisine uzaktan bakabilir, dışa dönüktür. Henri Lefebvre, “Sonuç(Özet)”, Ritimanaliz, s. 95: Lefebvre’ye göre ritimlerin analizi bedenden ayrı düşünülemez, ancak burada beden kelimesini anatomik anlamında kullanmaz. Ona göre beden poliritmiktir; birbirinden farklı ritimlerden oluşur. Aritmi ise bedendeki bu ritimlerden birinin bozulması sonucu oluşan patolojik durumdur, çalışan sistemin bozulmasıdır.

1

Ritimanaliz kavramı ilk defa Portekizli filozof M. Lucio Alberto Piheiro dos Santos tarafından kullanılır: La Rhytmanalyse, Rio de Jenerio, 1931. 2


Ritim ve tekrar, kenti var edenin ne olduğunu anlamamızda bize yardımcı olur. Kişinin kenti kurduğundan ve geliştirdiğinden bahsetsek de, detaya inmek için onun gündelik alışkanlıklarına bakmak, zamanı aralıklara bölerek, ritmi takip edebilmemizi sağlar. Bir yandan kentlinin her bir tekrarı, kentin tektoniğini oluştururken, rotanın deneyimlenme sayısı arttıkça kişi de artık kendi kentini inşa etmeye başlar. Bu bağlamda kentin tektoniği, onun fiziksel altyapısı gibi çalışan ama kesinlikle anılar ve öznel tercihler üzerine kurulu bir durumdur. Kentli de, maruz kaldığı tüm bu anlardan, bazı durumları biriktirmeye başlar. Bu birikime keşif deposu denebilir.

3

Bkz. Cabinet of Curiosities.


Resim 1.1: Rota 1’e dair ilk araştırma, rota üzerinde akla takılan ilk obje ve mekanlar. “Özellikle 1980’lerden sonra hızlanarak, artık metropolün bir parçası haline gelmiş olan Boğaziçi, doğal topoğrafyayı hızla örtme eğiliminde olan bir mekansal dönüşüm sürecine girer. karşılıklar zemininin boşluklu mekansal yapısı ve bunun arasına serpili röper noktalarının algısı değişir. Suyun örtücülüğüne benzer şekilde, karada da, yerleşimin yoğun örtüsü gelişir; yerler örtülür; takımyıldızı sönükleşir. Boğaziçi’nde suyolu ve yerleşimin yoğun örtüsü egemen olur. Bu süreçte tüm İstanbul’un parçalı yapısı da aynı dönüşümden geçmekte, metropolleşmekte, yoğunlaşmaktadır; ancak, denizin sınırlayıcılığı halen baskındır, karşıtaraflar sürekli değişim ve dönüşüm içinde varlıklarını korur; belleğin göstergeleridirler.” Deviren, S., (2009), “Karşı Taraf ”, İstanbullaşmak, İstanbul: Garanti Galeri



Resim 1.2: Rota 2’e dair ilk araştırma, rota üzerinde akla takılan ilk obje ve mekanlar. “İstanbul’da yaklaşık 5 milyon “Akbilli” var. Hepsi sahip oldukları bu çelik zırhlı elektronik silindiri alıp Akbil satış noktalarında kuyruğa giriyorlar. Gişedeki memura belli bir miktar para, diyelim 20 TL uzatıp, Akbillerini “yirmi Liralık” dolduruyorlar. Ya da “Akbil 24” dolum makineleri sayesinde bu iletişimden ve -amaç o ki- kuyruklardan kurtuluyorlar. İstanbul’da çok sıradan bir işlem bu. Gündelik uzantınızın içi boşaldıkça tekrarlıyorsunuz...” Öner, M., (2009), “Karşı Taraf ”, İstanbullaşmak, İstanbul: Garanti Galeri



Resim 1.3: Rota 3’e dair ilk araştırma, rota üzerinde akla takılan ilk obje ve mekanlar. Hem dış mekan ile yapılar, hem de hareket ile sosyal aktiviteler arasında bir arayüz olarak ele alınabilecek kaldırım, aynı zamanda sürücülerin yayalaştığı (bak. Yayalaştırma), özel ve kamusal dünyaların buluştuğu bir mekandır. Jacobs’a göre kaldırım, kent yaşantısının geçtiği sahne olarak, yaya trafiğinden çok daha fazlasını taşıyan bir kent platformudur. Aslında bu kent platformu bir tür soyutlamadır; çünkü kendi başına kaldırımın bir anlamı yoktur. Kaldırım, onu çevreleyen binalar ve kullanım biçimiyle anlam kazanır. Bu platform aynı zamanda kent yaşamıyla ilgili gözümüzde canlanan ilk imajı da taşır. Bu bağlamda Jacobs’un sorusu çok yerindedir: “Bir kent düşününce aklınıza ilk gelen nedir? Çil, E. & Hatipoğlu, H., (2009), “Karşı Taraf ”, İstanbullaşmak, İstanbul: Garanti Galeri



II - KESIF DEPOSU

İçinde hem fiziksel davranışların hem de zihinsel aktivitelerin birey tarafından seçilerek biriktirildiği keşif deposu, 15. yüzyılın nadire kabinelerini 3 anımsatmaktadır... Bahsi geçen depo da, kabineler gibi özneldir, kamuya açık değildir, hatta biriktirilenlerin başkaları tarafından görülmesi düşünülemez bile (Artun, 2014). Bu gize rağmen gündelik hayat elbet benzerliklere de şahit olur. Bahsedilen sadece insanların aynı toplu taşımayı kullanması veya aynı yolda yürümesi değildir, hatta bu karşılaşmalar için cismen aynı ortamda bile bulunmaya gerek yoktur. Çünkü depo davranışlarla dolduruldukça, birikenler özgün ama bir o kadar da kitlesel olmaya devam edecektir. Rönesans koleksiyoncusunun amacı, kendisine ait bir kozmos yaratmaktı. Merkezine kendisini koyup, biriktirdikleriyle birlikte yine kendisini izlerdi. Tam bu noktada insan ile evrenin iç içe geçmesi, ritmanaliz peşinde bit yöntem olarak kullandığımız keşif deposunun insan - kent bütünlüğünü yansıtmasına benzer. (Resim 2.1) Ancak bu araştırmanın asla 15. yüzyıldaki gibi tanrısal hevesleri yoktur. Zaten nadire kabinelerinden ayrıldığı nokta da, içe dönük ve fiziksel bir koleksiyon yerine, yine içe dönük olan ama ortaya çıkarılmayı bekleyen benzerlikleri gün yüzüne çıkarmak, hem Lefebvre’nin 4 hem de Baudrillard’ın bahsettiği yabancılaşmanın önüne geçmek, ona bir çözüm önermektir. 5 3

Bkz. Cabinet of Curiosities.

Henri Lefebvre, önsözünde Gündelik Hayatın Eleştirisi’nin, yabancılaşma teorisi üzerine kurulduğundan söz eder.

4

5

Ali Artun, Sanat Müzeleri 1 - Müze ve Modernlik, s. 42: “Ne için yapılıyorsa


Resim 2.1: Arcimbaldo, II. Rudolf Portresi, 1590. Evrenin vücut bulduğu, müze suretinde bir imparator. yapılsın, her koleksiyonda bu dünyadan kaçış niyeti saklıdır. Çünkü koleksiyoncu, kurallarını tam kavrayamadığı bir toplumsa söylem içinde kendini yabancı hissetmesi sonucu tamamıyla kendine cevap veren alternatif bir söylem kurar… Ancak, bu uğraşında başarısızlığa mahkumdur. Çünkü toplumsal bir söylem olmadan da yapabileceğini hayal ederken, sonunda başarabildiği, bu söylemde açık ve nesnel olan kopukluğun yerine kapalı ve öznel olan bir başkasını geçirmekten ibarettir.” (Baudrillard, “The System of Collecting”, s. 24)


Keşif deposu zihinsel ve fiziksel birikimlerin tamamıdır, ikisini birbirinden ayırmak imkansızdır. Ritimanalist hiç bir zaman bedenini basit bir özne olarak görmemektedir, çevresinde olup biten ritimleri anlayabilmek için kendi bedenini, mesela kalp atış hızını, referans olarak almaktadır, bedenini adeta bir metronom olarak kullanmaktadır. (Lefebvre, 2017). Kentli, her gün deneyimlediği rota üzerinde kendisine artık daha uyum sağlayabildiği bir güzergah seçmeye başlar, kısa yollar oluşturur; rota içerisinde kendisine yeni rotalar oluşturması normaldir, rota üzerinde artık karşılaşmaktan çekindiği negatif etmenler sayesinde bunları yapar, zaten keşif deposu da pozitif ve negatif tüm kararları içermektedir. Ritimanalist, tekrarlara maruz kaldıkça ve kendisi de artık tekrarlar üretmeye başladıkça oluşturduğu bu kısa yollar kendisinin gerçekliği olur, şehre bir çeşit maske ardından bakar; bu da bir yabancılaşma olarak görülebilir çünkü tüm ritimleri başta algılasa da kendisi için önemli olmayanlara artık dikkat etmez. Bu eleme de aslında, keşifler sırasında dolup duran deponun kullanımıdır.

(Sağda) Resim 3.1: Araştırmanın odağındaki 3 kişiye ait gündelik hayat incelemesi; 3 rota. 1: Ataşehir - Taşkışla arasında sadece özel araçla katedilen rota. 2: Güneşli - Taşkışla arasında hem yürüyüş hem de toplu taşıma ile katedilen rota. 3: Kurtuluş - Taşkışla arasında sadece yürüyüş ile katedilen rota.



III - ESIKLER VE HIZ

Bu araştırma kapsamında, üç bireyin her gün katettiği zorunlu rotalarından biri olan ev - okul güzergahları, incelenmeye başlanmıştır. 3 rotanın da başlangıç noktası birbirlerinden çok uzak olsa da varış noktaları aynıdır. (Resim 3.1) Taşkışla’da biten bu gündelik hayat keşfinde, keşif deposu araştırma yöntemi olarak karşımıza çıkar. İçeriğinde biriktirilen ne varsa, rotadaki öznel deneyime dair dışarıya bilgi vermektedir. Ancak bu kadar öznel olanın incelenebilmesi için rota bütünüyle ele alınamamış, çeşitli sekanslara 6 bölünmüştür. Tabi bu aralıklar eşit değildir; zaten önceden de bahsedilen poliritmi burada karşımıza çıkar. Bedenini zaten halihazırda bir metronom gibi çalıştıran ve çevresinde olup biten ritmik değişimleri, kendi hızıyla kıyaslayıp anlayabilen ritimanalist için bu aralıklar hayat kurtarıcıdır. Her bir aralığın doğal olarak meydana getirdiği başlangıç ve bitiş noktaları deneyimin önce toplanabilmesi, ardından da izlenebilmesi için pek mühimdir. Aslında bu noktalar, keşif deposuna ait içeriğin muazzam artış gösterdiği eşik 7 noktalarıdır. Herhangi bir eşik noktasında (Resim 3.3’te yer alan meydan, yürüyen merdiven, turnike, metrobüs kapısı...), iki farklı an birden bulunur; bir önceki aralığın sonu ile bir sonrakinin başlangıcı arasında bir şeyler olmaktadır. Örneğin, kalabalık TDK’ya göre sekans şu anlamlara gelir: Belirli bir süre içinde arka arkaya giden şeyler, dizi; sinemada, bir bütün meydana getiren planlar dizisi; müzikte, bir melodi veya ritim motifinin gamın değişik derecelerinde tekrarı.

6

7 TDK’ya göre eşik şu anlamlara gelir: isim, kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak; müzikte, çalgılarda üzerine tellerin bindiği köprü; ruh biliminde, bir tepkinin başlamasında, ortaya çıkmasında etkili olan ruhsal, fizyolojik nokta.


metrobüs durağını atlatıp araca binebilen kentli için araç kapısı bir eşiktir ve biraz önce kendi koştuğu hız ile şu an aracın içinde ilerlediği hız arasında büyük farklar vardır. Buradaki sıkışma ve ani değişim aslında o anı, eşik olacak kadar değerli kılan şeydir. Muhakkak kentin tektoniği kendisini göstermekte, buradaki deneyimi iyice öznelleştirmektedir. Yine Tschumi de, birbirinden farklı mekanların içeriklerinden ziyade, bu mekanlar arasındaki geçiş noktaları ya da sınırlardaki deneyimin yoğunluğundan bahseder.8 Onun için de bu noktalardaki kullanıcı davranışları eşsiz ve mekan tasarımı için değerlidir. Somut mekanlar ile nitelikleri arasındaki farka dikkat çeken Stavrides, eşiklerin özgürleştirici mekanlar için belirleyici özelliklerine değinir.9 Burada eşik kavramı yeni bir anlam kazanır; mekan ve zamana duyarlı bir takım fırsat alanları olarak görülebildikleri gibi, aynı zamanda peş peşe gelen iki aralığın hız değişim noktalarıdırlar. Eşiklerin dönüştürücü toplumsal etkisi, kendilerinin mekânsal potansiyeli ile beraber ilerler. Bu düşüncenin akabinde, asıl bu araştırma etrafında odaklanılmış olan, Walter Benjamin’in eşikleridir. 10 Depolanan deneyim tekrar kullanılırken, süreç kendi içerisinde esnemelere maruz kalmakta, zamansal ve mekânsal faktörler yeni anlamlar kazanmaktadır.11 Bu özellik kişiye, yaşanan dene8

Bernard Tschumi, “Introduction”, The Manhattan Transcripts, s. 8.

Stavros Stavrides, Kentsel Heterotopya: Özgürleşme Mekanı Olarak Eşikler Kentine Doğru, s. 11.

9

10 , 11

A.g.e., s. 85.


yimler üzerinden yeni düşünsel ya da düşsel gelecekler yaratma imkanı vermektedir. Bir bakıma, alınan referans noktası üzerinden deneyim tekrar ve tekrar yaşanmaktadır. Bu tekrarlanma süreci, tek yönlü / doğrusal değil, döngüseldir. Bu iki farklı zaman kavramı ritimanalist için elzemdir; “doğrusallık, yani ardıllık, geliş ve gidişlerden oluşur; döngüsel olanla, yani uzun periyotlardan oluşan devinimlerle birleşir. Döngüsel olan kendisini açığa çıkaran toplumsak örgütlenmedir. Doğrusal olan ise tesadüf ve karşılaşmalardan oluşan günlük çalışma angaryası, rutin ve dolayısıyla daimi olandır.” (Lefebvre, 2017) Burada unutulmaması gereken, döngüsel zaman, doğrusalın başlaması için tetikleyicidir; tıpkı şafağın sökmesiyle birlikte kentlinin uyanıp, gündelik rotasına başlaması gibi. Fakat bu deneyim içerisinde, hafızaya yerleşmiş bazı referans noktalarını çıkartmaya başladığımızda, Stavrides’in bahsettiği kent hayatını şekillendiren, dinamik, mekânsal veya zamansal unsurlara,12 yani eşiklere (örneğin araç değiştirilen duraklar, arabayı sarsan tümsekler ve her gün aynı saatte aynı köşeden geçen otobüs) ulaşılabilir. Bu tip karşılaşmalar, deneyim ile tekrarlanarak referans noktalarını oluşturur. Bahsedilen negatif etkileşimler çerçevesinde, referans noktaları kent içerisinde birtakım aşinalık durumlarına dönüşebilir. Yanından ilk defa geçilirken bir ağacın büyüme hızı fark edilemese de, artık eşiklik vasfına erişmiş (her gün karşılaşılan ve dikkat edilen) bir ağacın zamanla büyümesine tanık olunabilmektedir. Benjamin’in uyuşma13 olarak tanımladığı uyarıcı yüklemesi, 12 , 13

A.g.e., s. 86.


Benjamin’in uyuşma olarak tanımladığı uyarıcı yüklemesi, kentliyi etrafındakilere karşı tepkisiz bırakmaya başlar. Kendi eşikleri dışında başka bir deneyimi, ya da dinamik kent deneyimini bütünsel olarak algılamasına imkan kalmaz. Bu bireysel deneyimler ise, daha önce bahsedilen “dönüştürücü toplumsal etki yaratacak eşikler”in bir parçası olmak için yeterli değildir. Öyleyse, keşif deposunda bu bireysel eşikleri biriktirerek, kenti tekrar kurmaya çalışmak, Benjamin’in bahsettiği potansiyele yaklaşabilir mi?


NO:1

dakika

YERE DAİR BİLGİ (m, m2)

NO:2

ODAK + ÇEVRE YOĞUNLUĞU

NO:3

GERÇEKTEN GEÇEN SÜRE ( YERE DAİR BİLGİYLE KIYASLANABİLİR )

NO:4

YOLCULUĞUN KİŞİDE BIRAKTIĞI İZLENİM GERÇTİĞİ SANILAN SÜRE

1 SOKAK KAPISI

2 METRO İNŞAATI

3 OKUL SERVİSLERİ

4 SAĞDAN GELENLER

5 YANYOL

6

7

YANYOLKÖPRÜ METROBÜS DAN BAĞLANTI SONRASI


S

NO:4 ZİHİNSEL KEŞİF DEPOSU

NO:5 FİZİKSEL KEŞİF DEPOSU

8 KÖPRÜ

9 ESKİ OFİS

10 VİYADÜK

BARBAROS

11

12

DOLMABAHÇE

13 STAD

14 YOKUŞ

VARIŞ KAPISI

NO:6 EŞİKLER


(Önceki sayfada) Resim 3.2: Rota 1’e dair keşif deposu diagramı. Gündelik zorunlu rota, sayısız tekrarlar sonucu bellekte en çok yer eden anların bir araya gelmesiyle, 16 farklı eşikten oluşmaktadır. Bu eşiklerin bazıları trafik yoğunluğu, bazıları da şehir simgesi ya da hız değişikliğine yol açan unsurlardan etkilenmektedir. Ritimanalist, aracın sürücü koltuğunda oturduğunda, kenti sadece kısıtlı olarak deneyimler ve yoldaki aktivitelerde odaklanmaktadır. Örneğin üç numaralı sekansta, ritimanalistin dikkatini hem yol kenarından öğrenci alan okul servislerine, hem de sağdaki sokaktan kontrolsüzce çıkan araçlara yöneltmesi gerekir. Deneyimdeki bu yoğunluk da bahsi geçen unsurların diyagramda birer eşik olarak gösterilmesine sebep olmaktadır. Ya da sekiz numaralı sekansta, araç trafiği ve üst geçitler yüzünden görüş mesafesinin kısıtlı olduğu bir yoldan, köprü ve deniz manzarasının çerçeveyi genişlettiği ve hızın arttığı bir yere geçtiğinde, bireyin rota deneyiminde yine önemli ve fark edilir bir değişim olmaktadır. Eşiklerin bir araya toplanması aslında, deneyimin içerisindeki odak noktalarını ya da tekrar ederek ön plana çıkaran unsurları görünür kılmaktadır.


(Sonraki sayfada) Resim 3.3: Rota 2’ye dair keşif deposu diagramı. Bu rotanın sekansları, yürüyüş anlarında sakin olsa da taşıtları ve özellikle Metrobüs’ün çevresinde oldukça karmaşıklaşmaktadır. 1. ve 2. sekans, her gün yürüyerek kat edilen ilk 30 dakikayı kapsar; gerçekten mesafe olması gerektiği sürede tamamlanır ve kişiye verdiği his de bundan azı veya fazlası değildir. Ancak sekans 3’ün başlangıcı ile 6’nın sonu sadece Metrobüs yolculuğunu kapsamakta, bu aralıkta fiziken çok uzun bir yol, kısa zamanda tamamlansa da, aracın içindekiler için bu bitmeyen bir yolculuğa dönüşmektedir. Zaman algısı, kalabalığın etkisiyle iyice anlaşılamaz hale gelmektedir. Sekans 7, Metrobüs sonrası Mecidiyeköy Meydanı’nı temsil eder. 8 ile birlikte, ilk iki serüvenden (yürüyüş ve Metrobüs) farklı olarak mekanik eşikler kendisini daha da hissettirir. Aslında Metrobüs köprüsündeki gibi (merdiven, turnike, araç kapısı) oldukça kısa bir mesafede, çok fazla eşik vardır. Bu sefer de yürüyen merdiven, turnike ve hemen ardındaki x-ray cihazı, tekrar yürüyen merdiven ve araç kapısı şeklinde devam eder.


NO:1

dakika

YERE DAİR BİLGİ (m, m2)

NO:2

ODAK + ÇEVRE YOĞUNLUĞU

NO:3

GERÇEKTEN GEÇEN SÜRE ( YERE DAİR BİLGİYLE KIYASLANABİLİR )

NO:4

YOLCULUĞUN KİŞİDE BIRAKTIĞI İZLENİM GERÇTİĞİ SANILAN SÜRE

1 SOKAK KAPISI

2 MEYDAN I

3 YÜRÜYEN MERDİVEN

4

5

6

TURNİKE METROBÜS METROMEYD KAPISI BÜS KAPISI I + DURAK


DAN I

NO:4 ZİHİNSEL KEŞİF DEPOSU

NO:5 FİZİKSEL KEŞİF DEPOSU

7

8 YÜRÜYEN MERDİVEN

9 TURNİKE

10 METRO

METRO KAPISI

11

12 YÜRÜYEN MERDİVEN

VARIŞ KAPISI

NO:6 EŞİKLER


(Önceki sayfada) Resim 3.4: Rota 3’e dair keşif deposu diagramı. Ritimanalistin zorunlu günlük rotasında en sık kullandığı 1.sekans, Eşref Efendi sokak aksı boyunca algılanan zamanın hızlandığı ve odak merkezinin bulanıklaştığı bir aralığı temsil etmektedir. 2. ve 3. sekans, sabah saatlerinde yoğun araç ve yaya akışına sahiptir, bu nedenle analistin hareketi diğer hareketlerle uyumlu hale gelmektedir. Trafik ışıkları ve araçlarla etkileşimin en yoğun yaşandığı sekanslardır. Sekans 4, yaya kaldırımının fiziksel genişliği ve araç yoluyla arasına koyduğu yeşil bariyer ile ritimanalisti güvenli hissettirmektedir. Bu durum zihinsel üretimin ve fiziksel serbestliğin artmasını sağlamaktadır. 5. sekansın 2. yarısı boyunca ters yönde hareket eden yayaların sayısı artmaktadır. Bu karşılaşmalar ritimanalistin hareketini yavaşlatmakta ve diğer ritimlerle uyumlu hale getirmektedir. Varış noktasına yaklaşan kişi, son eşikten geçerek doğu yönüne yönelmektedir. Güneşin sıcaklığını hissederek yürümeye devam eder.


NO:1

dakika

YERE DAİR BİLGİ (m, m2)

NO:2

ODAK + ÇEVRE YOĞUNLUĞU

NO:3

GERÇEKTEN GEÇEN SÜRE ( YERE DAİR BİLGİYLE KIYASLANABİLİR )

NO:4

NO:4 ZİHİNSEL KEŞİF DEPOSU

YOLCULUĞUN KİŞİDE BIRAKTIĞI İZLENİM GERÇTİĞİ SANILAN SÜRE

NO:5 FİZİKSEL KEŞİF DEPOSU

SOKAK KAPISI

RAMADA HOTEL

IŞIKLAR

TRT STARBUCKS RADYO

DİVAN HOTEL

TAŞKIŞLA KAPISI

NO:6 EŞİKLER


IV - DETAY


Bu bölüm, araştırma kapsamındaki üç rotaya ait kişisel görüşler ve görseller içermektedir: Rota 1’e dair; “Araç ile katedilen yolun süresi trafik durumuna göre değişmektedir. Kente, tekrar eden deneyimlerin oluşturduğu maskeden bakan ritimanalistin bir diğer sabit maskesi de aracın ön camıdır. (Resim 4.2) Bu değiştirilemeyen maske, neyin ne kadar görüneceğini seçip; algının sınırlarını tekrar belirlemektedir. Maskenin çerçevelerinin engellediği bölümler ise öğrenilen yol ile zihinde tekrar oluşturulmaktadır. Zihin, bu maskenin yarattığı parçalanmış imajı tamamlamak için sürekli arayı kapatmaya çalışır. (Bu, gözdeki kör nokta olarak da kabul edilebilir; bir göz diğer gözün kör noktasını sürekli kapatır ve görüşte herhangi bir eksiklik sezilmez). Eşik olarak seçilen anlar aslında sürücünün yolda dikkat etmesi gereken değişimler olarak tanımlanmaktadır. Sürücünün gözü sürekli uyarıcıları takip etmekte ve buna göre verdiği kararlar ile hızını değiştirmektedir. Bu değişimler her yolculuğa özgü gelişen ve her yolculukta tekrar eden durumlar olarak ikiye ayrıldığında; keşif deposunu oluşturan materyal ikinci durumdan türemeye başlamaktadır. Zorunlu maskesinden etrafını izleyen ritimanalist, tanık olduklarını hız ile orantılı olarak ölçmektedir. (Resim 4.1) Dev bir yapının yanından hızlıca geçerken, bir durağın önünde dakikalarca bekleyebilir. Bunların sonucunda ise ölçekler zihninde, materyal dünyadan farklı olarak şekillenmektedir.”

(Solda) Resim 4.1: Rota 1’den detay; hıza göre zihindeki ölçek değişimi.



(Solda ve Altta) Resim 4.2: Rota üzerinde tüm dikkatini yola veren sürücü, bu kısıtlı çerçeveden kent deneyimine ulaşamaz. Kendi vücudunun ritmi dışında, fren ve gaz arasında hareket eden sağ ayağının, yoldaki çukurlardan geçerken sıçrayan araba tekerleklerinin ve radyoda çalan müziğin ritmi ile hareketine devam eder. Rota boyunca kaydettiği kenti, araba sürerken göremediklerini bulmak için tekrar izlediğinde ise çerçeve 3 e ulaşır. Aslında çerçeve 3 kente dair tüm bilginin saklandığı ancak görsel iletişimin yolculuk süresince mümkün olmadığı alandır. Ölçek olarak iç içe geçen çerçeveler, görüş alanında aslında birbirinin içine oturan puzzle parçaları gibidir.

Çerçeve 1 Çerçeve 2 Çerçeve 3 Çerçeve 1: aracın oluşturduğu sabit ve tanımlanmış alan. Çerçeve 2: hareket eden unsurlar (araçlar, yayalar, yol, geçici elemanlar) Çerçeve 3: görüş alanını çevreleyen sabit unsurlar (peyzaj elemanları, köprüler, duraklar, binalar)



Rota 2’ye dair; “İlk yarım saati yürüyüşle başlayan ve sadece kalabalığa karışan ritimanalist, hızla kat ettiği yolun çevresindeki cephelere, üst üste binen tabelalara ya da bunların üzerindeki grafiklere takılır. Gerçekten de bu kadar uzun sürmesine rağmen sadece bir adet eşik aralığını oluşturan yürüyüş, adeta bir film seti gibidir (Resim 4.4); bina cepheleri ardında olup biten umursanmaz ya da nedir bilinmez. Analistin ritmi arayışında en büyük yardımcısı kendi bedenidir, kalp atışları ve her adımındaki sarsılışı dışında bazen kulaklığından gelen müzik de ona eşlik eder. Yolculuğun ikinci aşaması, araçlara indi bindiler, turnike ve x-ray cihazlarından geçişler, akbil, ekranlardaki hareketli ya da sokaktaki hareketsiz reklamlar arasında mekanik unsurlara maruz kalır. Ancak bu durum, bu rotadaki bireyin ritminin organikliğini değiştirmez. Her bir eşik arasındaki hız, çok büyük değişimler gösterir, hatta eşik noktasındaki o küçük anda bile hız değişmektedir. Örneğin, köprüsüne çıkılan yürüyen merdiven, turnikeler ve araç kapısı arasında toplam üç adet eşiğe sahip Şirinevler Metrobüs Durağı (Resim 4.3), içindeki insan yoğunluğu sebebiyle farkına varılamaz sürelerde geçilebilmektedir.”

(Solda) Resim 4.3: Güneşli - Taşkışla arasında tamamlanan Rota 2’deki birçok eşiğin yer aldığı genel görünüş.


4

3

2


(Solda, üstte) Resim 4.4: Rota 2’den detay; yarım saat kadar sürecek uzun yürüyüşün başlangıç noktası ve kurulmakta olan film setini andıran cadde. Rotaya dair bu ilk imaj, aynı zamanda keşif deposundaki ilk eşiği de temsil eder: evin kapısı ve otobüs durağı. Ne yazık ki, otobüsün her gün ve saatte dolu gelmesi neticesinde, Resim 4.3’te de görülen Şirinevler Meydanı’na kadar bir yürüyüş başlayacaktır. Yaklaşık 30 dakika süren ve sadece betonarme yapılarla çevrili bu yolun hissi, araştırmanın genelinde de yer alan yabancılaşmaya bir örnektir. Binaları bütünü değil, sadece cepheleri ve bu cephenin barındırdığı her türlü grafik ve yaşam belirtisi, yürüyen için önem arz etmektedir. Hepsi birer kabuktur, yani kentli, daha ilk iki eşik arasında bile kenti bir film seti gibi görmeye başlar.

(Solda, altta) Resim 4.5: Rota 2’den detay; içerisinde üç adet eşik barındıran Şirinevler Metrobüs durağı. Tek başınalığına rağmen, Metrobüs durağı kendi içerisinde 3 adet eşik barındırır, hatta başkaları için daha fazla... Bir önceki imajda anlatılan görece sakin yürüyüşün ardından 3 numaralı eşik olan yürüyen merdivene gelen kentli, bir anda kendisini hengamenin ortasında bulur. Aslında ulaşmaya çalıştığı, 5 numaralı eşik olan Metrobüs’ün yüzlerce aracından birine ait olan herhangi bir kapısıdır. Ancak merdiven - turnikeler - uzun rampa üçgeninde kalabalıktan kendine bir yöne bulurken, çoğu hareketini istemsizce yaptığını bilmez. Hep kendisine göre en soldaki iki turnikenin birine akbil basar, hep aynı taraftan yürür veya gelecek aracı hep aynı noktada bekler...


7

8

9

10


(Solda, üstte) Resim 4.6: Rota 2’den detay; Metrobüsten inilen Mecidiyeköy İstasyonu Aracın içerisinde geçen süre boyunca, yaklaşık 30 dakika, kendi bedeninden bambaşka bir hıza kavuşan kentli, kendisini bir anda kendi hızına dönmeye zorlayan durakta bulur. Ancak bu zorlamaya rağmen hiç de kendi başına değildir. Hala araca ilk bindiği durak gibi burası da karmaşırıktır, hatta, 7 numaralı eşik olan meydan, sürekli kentliyi karşıdan karşıya geçmeye zorlar. Aslında “genel görünüş”te de farkına varılabilecek, Metrobüs - Metro istasyonları arası aslında çok kısa bir mesafe yol alabilmektedir. Ancak oraya ulaşabilmek için neredeyse 3 katı kadar yol kat etmesi gerekemektedir.

(Solda, altta) Resim 4.7: Rota 2’den detay; Mecidiyeköy Metro İstasyonu Bir önceki imajda görülen meydandan sonra rotanın eşikleri mekanikleşmektedir. Daha önce de yürüyen merdiven ve akbilin varlığı olsa da, kendisini burada hissettirmektedir. Belki metronun gıcırtısı ve kapalı alanda uğuldayan akbil sesleriyle metronun girişi buna kişiyi hazırlamaktadır.


5 6

(Üstte ve arka sayfada) Resim 4.8: Rota 3’ten detay; Cumhuriyet Caddesi’ne ait plan, kesit ve eşikler.

Rota 3’e dair; “Kısa mesafeli ritimanalistin rotası, evinden başlayıp varış noktasına kadar, etkilendikleri ve etkiledikleriyle oluşan, yerle ritmik temas kuran bir yaya deneyimidir. Yaya olmak, kentin fiziksel tektonikleri arasında kalan tanımlanmış güvenli boşluklardaki hareket olarak tanımlanabilir. Birbirini izleyen tempolu adımlar analistin kendi zaman algısını oluşturmaya başlarken, karşılaşmalar, duyusal ve duygusal değişimler kişiyi gerçek zamana döndürür. İşte bu anlar onun eşikleri olarak tanımlanabilir. Ritimanalist, 4 yaya rotası üzerine yoğunlaşır, deneyimini ölçek, zaman, mekan ve algı çerçevesinde analiz eder. (Resim 4.9) Yaya deneyimine ek olarak, otobüs ve metro kullanımı da tercih edilebilir hızlı alternatif rotalar arasındadırlar. Otobüsler,

4


1

3 2

ritimanalistin temposunu yükseltirler, hızları ve hareket kabiliyetleri kent ritminden bağımsız düşünülmemektedir. Bu deneyim kentli için farklı bir pozisyon oluşturur, otobüsün yapısal özellikleri nedeniyle alışık olmadığı farklı bir yükseklikten kente bakmaya başlar. (Resim 4.8) Gözle taradığı alan ile tarama hızı kontrolünden çıkar, her gün yürüyerek deneyimlediği rotaya izleyici poziyonundan bakmaya başlar. Metrolar uzun mesafeleri kısa zamanda katetmektediler. Kısa mesafeli ritimanalistin tek duraklık metro deneyimi: metal bir kutunun içinde kendi ritmine devam etmeyi bekleyen sabırsız analist, varış noktasına ulaşmayı beklemektedir. Kapılar açıldığında ilk eşikten geçerek, yürüyen merdivene ilerler ve son eşikten çıkarken gökyüzüyle karşılaşır. Kendi ritmine dönerek, varış noktasına doğru hareketine devam eder.”


durumdaki kesit

1

algÄąlanan kesit

durumdaki kesit

algÄąlanan kesit

2

durumdaki kesit algÄąlanan kesit

3


4

5

durumdaki kesit algÄąlanan kesit

durumdaki kesit

algÄąlanan kesit

6

durumdaki kesit algÄąlanan kesit


(Üstte) Resim 4.9: Rota 3’ten detay; dört yaya rotası. Açıklama- Diagramda işaretlenen rotalar farklı arayışlara olanak sağlamaktadırlar. Örneğin, rota 4 kurtuluş ve harbiye arasındaki topografik farklılıkları minimuma indirmeyi amaçlayan konforlu bir yürüyüş rotasıdır. Yaya olarak maruz kalınan eğim rota 1’deki minimum eğime yaklaşmaktadır ve yürünen mesafe kısalmaktadır.

(Sağda) Resim 4.10: Rota 3’ten detay; Kişinin her gün yürüdüğü Cumhuriyet Caddesi’nin, Taksim yönündeki sol kaldırımın aksine bu sefer ortadan yürünmüştür. Aynı rota içerisindeki çok küçük hareketlerle bu sefer nelerin farkına varıldığının peşine düşen bir araştırmadır.



V - SONUÇ

Gündelik hayatın ortaya serilişi, katedilip arkada bırakılan eşiklerin de ötesinde, bireyin kent içinde bir tektoniğe dönüşüdür. Birey, deneyimle üreten kişi olarak kabul edildiğinde, onun aslında kendi kentini inşa ettiği açıkça görülebilir. Bu inşa ile kent içinde kendisine bir yer edinebilen birey, organik yapının bir parçası olmuştur. Artık kentte olup biteni anında kavrayabilecek bütünlüğe de eriştiği söylenebilir. Yine de bu dönüşümün bir sonu olduğunu düşünmek yanlıştır; aynı rotanın tekrarı ile, bu inşaatın üzerine her an yeni bir şeyler katılmaya devam edecektir. Bu araştırmadaki esas amaç, kentine tektoniğinde olup bitenleri, gündelik hayat üzerinden okumaktır. Tabi ki bu okumada seçilen kişiler (denekler) ile dikkate alınan noktalar, bu kadar öznel bir konuyu duyular üzerinden anlamaya çalışmaktadır. Tam da bu noktada keşif deposu, üretilen diyagram ile herkesin biriktirdiklerinin karşılaştırılabileceği bir altlık sunar; aynı rotayı farklı kişiler deneyimlediğinde farklı keşif depoları oluşabilir veya tam tersi farklı rota deneyimlerinde aynı eşiklerle karşılaşılabilir. Deponun içerisinde gerçek zaman ve mekana ile hissedilen veya zannedilen mekan ve zaman karşılaştırılır. Böylece herkeste kendiliğinden kabul edilmiş bazı referans noktaları alınmıştır. Buna en temel örnek, ritimanalistin kendi bedenini esas alarak gündelik hayatına devam etmesidir. Deneyimin yaşandığı an ile sonradan bellekte bıraktığı izleri elbette ki birbirine denk değildir. Dahası bu fark, aynı deneyimi yaşamış kişiler arasında bambaşka biriktirmelere sebep olabilir. Deneyimlerin yorumlanması süresince oluşan bu farklılıklar binlerce yeni gerçekliği ortaya çıkarmaktadır. Gündelik hayatın


sıradan görünen ama kent tektoniğinin esasını oluşturan bu karmaşık düşünce rotaları, herkesin kendi öznel deneyimi ile inşa edildikçe, birey ritim peşinde farkında olmadan koşan bir analist olmaya devam edecektir.


KAYNAKLAR

Artun, A., (2014), “Nadire Kabineleri”, Sanat Müzeleri 1 Müze ve Modernlik, İstanbul: İletişim Yayıncılık. Bal, B., (2012), “Rönesans’ın Nadire Kabinelerinden Çağımızın tüketim Kabinelerine: Mutluluk Fabrikaları Sergisi”, www.e-skop.com/skopbulten/ronesansin-na dire-kabinelerinden-cagimizin-tuketim-kabineler ine-mutluluk-fabrikalari-sergisi/681 Bachelard, G., (2014), “Mahzenden Tavan Arasına Ev. Kulübenin Anlamı”, Mekanın Poetikası, İstanbul: İthaki Yayınları. _____ (2010), Sürenin Diyalektiği, İstanbul: İthaki Yayınları. Balllantyne, A., (2012), Mimarlar için Deleuze ve Guattari, İstanbul: YEM Yayın. De Certeau, M., (2009), Gündelik Hayatın Keşfi - I, İstanbul: Dost Yayınevi. De Certeau, M. & Giard, L. & Mayol, P., (2015), Gündelik Hayatın Keşfi - II, İstanbul: Dost Yayınevi. Deleuze, G., (2014), “Hareket Üzerine Tezler, Bergson’un Birinci Yorumu”, Sinema I, Hareket-İmge, İstanbul: Norgunk Yayıncılık. Lefebvre, H., (2017), Ritimanaliz, İstanbul: Sel Yayıncılık. _____ (2015), Gündelik Hayatın Eleştirisi - I, İstanbul: Sel Yayıncılık. _____ (2015), Gündelik Hayatın Eleştirisi - II, İstanbul: Sel Yayıncılık. _____ (2015), Gündelik Hayatın Eleştirisi - III, İstanbul: Sel Yayıncılık.


_____ (2016), Modern Dünyada Gündelik Hayat, İstanbul: Metis Yayınları. _____ (2016), Mekanın Üretimi, İstanbul: Sel Yayıncılık. Sharr, A., (2010), “Bir Dağ Gezisi”, Mimarlar için Heidegger, İstanbul: YEM Yayın. Stavrides, S., (2016) Kentsel Heterotopya: Özgürleşme Mekanı Olarak Eşikler Kentine Doğru, İstanbul: Sel Yayıncılık. Tschumi, B., (1994), The Manhattan Transcripts, Londra: Academy Editions.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.