Devirdaimli su ürünleri
A guide to recirculation aquaculture
A guide to recirculation aquaculture
Yüksek verimliliğe sahip çevre dostu yeni kapalı balık çiftliği sistemlerine giriş
An introduction to the new environmentally friendly and highly productive closed fish farming systems
An introduction to the new environmentally friendly and highly productive closed fish farming systems
Jacob Bregnballe
Jacob Bregnballe
Jacob Bregnballe
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Yüksek verimliliğe sahip çevre dostu yeni kapalı balık çiftliği sistemlerine giriş
Jacob Bregnballe
Yayınlayan: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Eurofish Örgütü
Zorunlu alıntı: Bregnballe, J. 2025. Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi – Yüksek verimliliğe sahip çevre dostu yeni kapalı balık çiftliği sistemlerine giriş. Rome, FAO ve Uluslararası Eurofish Örgütü.
Orijinal başlık: Bregnballe, J. 2022. A guide to recirculation aquaculture – An introduction to the new environmentally friendly and highly productive closed fish farming systems. Rome. FAO and Eurofish International Organisation. https://doi.org/10.4060/ cc2390en
The designations employed and the presentation of material in this information product do not imply the expression of any opinion whatsoever on the part of the Food and Agriculture Organization of the United Nations (FAO) or Eurofish International Organisation concerning the legal or development status of any country, territory, city or area or of its authorities, or concerning the delimitation of its frontiers or boundaries. The mention of specific companies or products of manufacturers, whether or not these have been patented, does not imply that these have been endorsed or recommended by FAO or Eurofish International Organisation in preference to others of a similar nature that are not mentioned. For images where no references are mentioned, AKVA group is the source.
The views expressed in this information product are those of the author(s) and do not necessarily reflect the views or policies of FAO or Eurofish International Organisation.
ISBN 978-92-5-139533-2 [FAO]
ISBN 978-87-9-926018-8 [EUROFISH]
© FAO and Eurofish International Organisation, 2025
Some rights reserved. This work is made available under the Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 3.0 IGO licence (CC BY-NC-SA 3.0 IGO; https://creativecommons.org/licenses/by-nc-sa/3.0/igo/legalcode).
Under the terms of this licence, this work may be copied, redistributed and adapted for non-commercial purposes, provided that the work is appropriately cited. In any use of this work, there should be no suggestion that FAO endorses any specific organization, products or services. The use of the FAO logo is not permitted. If the work is adapted, then it must be licensed under the same or equivalent Creative Commons license. If a translation of this work is created, it must include the following disclaimer along with the required citation: “This translation was not created by the Food and Agriculture Organization of the United Nations (FAO). FAO is not responsible for the content or accuracy of this translation. The original English edition shall be the authoritative edition.”
Disputes arising under the licence that cannot be settled amicably will be resolved by mediation and arbitration as described in Article 8 of the licence except as otherwise provided herein. The applicable mediation rules will be the mediation rules of the World Intellectual Property Organization http://www.wipo.int/amc/en/mediation/rules and any arbitration will be in accordance with the Arbitration Rules of the United Nations Commission on International Trade Law (UNCITRAL)
Third-party materials. Users wishing to reuse material from this work that is attributed to a third party, such as tables, figures or images, are responsible for determining whether permission is needed for that reuse and for obtaining permission from the copyright holder. The risk of claims resulting from infringement of any third-party-owned component in the work rests solely with the user.
Sales, rights and licensing. FAO information products are available on the FAO website (www.fao. org/publications) and can be purchased through publications-sales@fao.org. Requests for commercial use should be submitted via: www.fao.org/contact-us/licence-request. Queries regarding rights and licensing should be submitted to: copyright@fao.org.
Önsöz
Kuzey Avrupa ülkelerinde kuluçkahanelerden ve karadaki su ürünleri yetiştiriciliği tesislerinden kaynaklanan kirliliği en aza indirmeye yönelik katı çevresel kısıtlamaların getirilmesi, dünyanın birçok yerinde devirdaim sistemleriyle ilgili hızlı teknolojik gelişmeleri, yatırımları ve inovasyonu tetiklemiştir. Devirdaimli sistemler aynı zamanda hastalıkları azaltarak daha yüksek ve daha istikrarlı bir su ürünleri üretimi sağlamakta ve su ürünleri üretim sistemlerinde balıkların büyümesini etkileyen kuluçkahane parametrelerini kontrol etmek için daha iyi yollar sunmaktadır. FAO Sorumlu Balıkçılık Davranış Kuralları ile tamamen uyumlu olan bu gelişmeler memnuniyetle karşılanmaktadır. Devirdaimli su ürünleri yetiştiricilik sistemlerine ilişkin bu rehber, FAO Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi’nin çevresel açıdan sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği çalışmalarını tamamlayıcı niteliktedir. Devirdaim tekniği sayesinde artık kuluçkahanelerin nehirlerin yakınındaki el değmemiş alanlara kurulması gerekmemektedir. Kuluçkahaneler artık çok daha küçük ölçekli mikropsuz, temiz su kaynakları kullanılarak neredeyse her yere inşa edilebilmektedir. Dolayısıyla FAO olarak, balık yetiştiricilerinin gelecekte devirdaimli sistemleri daha fazla benimsemelerine yardımcı olmasını umduğumuz bu rehberin hazırlanmasını desteklemekten memnuniyet duyuyoruz.
Haydar Fersoy Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Kıdemli Uzmanı FAO Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi
Halihazırda dünyanın en hızlı büyüyen zirai gıda sektörlerinden biri olan su ürünleri yetiştiriciliği, dünya nüfusuna yüksek kaliteli ve sağlıklı balık ve deniz ürünleri sağlama konusunda daha da fazla büyüme potansiyeline sahiptir. Deniz ürünleri avcılığının küresel üretim miktarı son on yılda oldukça istikrarlı bir seyir izleyerek 2019 yılında 92 milyon tona ulaşırken, su ürünleri yetiştiriciliğinin üretim miktarı 2010 yılına kıyasla yüzde 48’lik bir artışla 85 milyon tona ulaşmıştır.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik, tüketici talepleri, gıda güvenliği ve maliyet-etkinlik gibi konulara giderek daha fazla odaklanılması, yeni üretim teknolojilerinin sürekli olarak geliştirilmesini gerektirmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliği genel olarak çevreyi etkiler, ancak son teknoloji ürünü devirdaim yöntemleri, geleneksel balık yetiştiriciliği yöntemlerine kıyasla bu etkinin önemli ölçüde azaltılmasını sağlamıştır. Devirdaimli sistemler iki önemli avantaj sunmaktadır: maliyet-etkinlik ve çevresel etkinin azaltılması. Bu rehber, geleneksel yetiştiricilik yöntemlerinden devirdaim akuakültürüne geçiş tekniklerine odaklanmakta ve yetiştiricilere bu süreçte kaçınılması gereken tehlikeler hakkında tavsiyeler sunmaktadır.
Bu rehber, bu alandaki en önde gelen uzmanlardan biri olan, AKVA grubundan Jacob Bregnballe’nin deneyimlerine dayanmaktadır. Rehberin devirdaim sistemlerine geçmeyi düşünen balık yetiştiricileri için faydalı bir araç olacağı umulmaktadır.
Marco Frederiksen Direktör
Uluslararası Eurofish Örgütü
AKVA Group bünyesinde görev yapan Jacob Bregnballe 40 yılı aşkın bir süredir devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği alanında çalışmaktadır. Danimarka’da 25 yıldır kendi balık çiftliğini işletmekte olan Bregnballe, çok çeşitli akuakültür türleri için devirdaim sistemlerinin geliştirilmesine yönelik birçok teknolojik yenilikte yer almıştır. Aynı zamanda uluslararası su ürünleri yetiştiriciliği danışmanı olarak görev yapmıştır ve Kopenhag Üniversitesi’nden yüksek lisans diploması almıştır. Bugün, hem karada hem de denizde akuakültür üretiminin tüm yönlerini kapsayan dünyanın en büyük su ürünleri yetiştiriciliği teknolojisi şirketlerinden biri olan
AKVA Group’un Karada Kurulu Akuakültür bölümünün Satış Direktörüdür. Şirket, deniz tabanlı ağ kafesler, yem mavnaları, yemleme sistemleri, çevresel sensörler ve balık yetiştiriciliği yazılımlarının tasarımı ve üretiminde 40 yılı aşkın deneyime sahiptir. AKVA Group, bünyesindeki Karada kurulu akuakültür bölümü aracılığıyla, devirdaimli akuakültür projeleri için anahtar teslim çözümler sunmaktadır.
Jacob Bregnballe
AKVA Group Karada Kurulu Akuakültür A/S Venusvej 24, 7000 Fredericia Danimarka
jbregnballe@akvagroup.com www.akvagroup.com
Bölüm 1: Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliğine giriş
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği, suyun tekrar tekrar kullanılması yoluyla balık veya suda yaşayan diğer organizmaların yetiştirilmesini sağlayan bir teknolojidir. Bu teknoloji mekanik ve biyolojik filtrelerin kullanımına dayanır ve prensipte balık, karides, istiridye vs. gibi, su ürünleri yetiştiriciliğinde yetiştirilen herhangi bir tür için bu yönteme başvurulabilir. Ancak devirdaim teknolojisi öncelikle balık yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır ve bu rehber balıkların kültür üretimiyle uğraşan kişilere yöneliktir.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği sistemlerinin (RAS) kullanımı, balık yetiştiriciliği sektörünün birçok alanında hızla artmakta olup bu sistemler, tüketim için her yıl tonlarca balık üreten devasa tesislerden, stok destekleme veya nesli tükenmekte olan türleri kurtarmak için kullanılan küçük ve karmaşık sistemlere kadar değişkenlik gösteren üretim birimlerinde kullanılmaktadır.
Devirdaim, ne kadar suyun devirdaim ettirildiğine veya yeniden kullanıldığına bağlı olarak farklı yoğunluklarda gerçekleştirilebilir. Günümüzde RAS’ların çoğu, bir kilogram balık başına 300 L gibi az miktarda yeni suyun kullanıldığı, yalıtımlı binaların içinde kurulmuş olan intansif (yoğun) yetiştiricilik sistemleridir. RAS devresine denitrifikasyon ve fosfor giderimi için gerekli tesisin de bağlanması yoluyla, su tüketimi daha da azaltılarak üretilen bir kg balık başına sadece 30-40 L’ye düşürülebilmektedir. Diğer sistemler ise, genellikle üretilen bir kilogram balık başına yaklaşık 3 m3 yeni suyun kullanıldığı devirdaimli sistemlere dönüştürülmüş geleneksel açık hava çiftlikleridir. Alabalık yetiştiriciliğinde kullanılan, suyun tahliye edilmeden önce çiftlikten sadece bir kez geçtiği geleneksel sürekli akış (tek
Şekil 1.1 Kapalı devirdaim sistemlerine bir örnek
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
kullanım) sistemlerindeyse bir kg balık üretebilmek için 30 m3 su kullanılmakta olup, bu miktar, tipik bir RAS’ta kullanılandan yaklaşık 100 kat daha fazladır.
Devirdaim derecesini ifade etmenin bir diğer yolu da şu formülün kullanımına dayanmaktadır:
(Dahili devirdaim akışı /[ dahili devirdaim akışı + yeni su alımı]) x 100
Şekil 1.2’de farklı sistem yoğunluklarında devirdaim derecesini hesaplamak için kullanılan formül, devirdaim oranını ölçmenin diğer yollarıyla da karşılaştırılmıştır.
Tablo 1.1 Devirdaim oranını ifade etmenin diğer yollarına kıyasla farklı yoğunluklarda devirdaim derecesinin karşılaştırılması
Sistem türü Üretilen bir kilogram balık başına yeni su tüketimi Saat başına yeni su tüketimi
kullanım
Sistem hacmi içinde günlük yeni su tüketim oranı
dayalı devirdaim derecesi
Hesaplamalarda esas alınan teorik örnek, 3 000 m3’ü balık tankı hacmi olmak üzere toplam 4 000 m3 su hacmine sahip, yem dönüşüm oranı 1,0 olup suyun saatte bir defa geri dönüştürüşdüğü, 500 ton/yıllık bir sistemdir
Çevresel açıdan bakıldığında, birçok bölgede su sınırlı bir kaynak haline geldiğinden, devirdaimli sistemlerde kullanılan su miktarının sınırlı olması elbette faydalıdır. Ayrıca, suyun sınırlı kullanımı, tahliye edilen su hacmi geleneksel bir balık çiftliğinkinden çok daha düşük olduğu için, balıkların dışkılarıyla atılan besin maddelerinin uzaklaştırılmasını daha kolay ve düşük maliyetli kılar. Bu nedenle devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği, ticari açıdan sürdürülebilir bir biçimde balık üretmenin en çevre dostu yolu olarak kabul edilebilir. Yetiştirilen balıklardan elde edilen besinler tarım arazilerinde gübre olarak veya biyogaz üretimi için kullanılabilir.
Bölüm 1: Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliğine giriş
Şekil 1.2 Açık devirdiamli çiftlik
Bazen, balık yetiştiriciliği bağlamında “sıfır su kullanımı” veya “sıfır tahliye” gibi terimler kullanılır. Çiftlikten çamur ve su tahliye etmekten kaçınmak mümkün olsa da, en son kalıntıları gidermek için yapılan atık su arıtımı genellikle maliyetli bir iştir. Bu nedenle, bir yandan projeyi mali açıdan sürdürülebilir kılarken bir yandan da çevre üzerindeki etkiyi en aza indirecek şekilde besin maddelerinin tahliyesine olanak tanıyan bir tahliye izni için başvuruda bulunulması tavsiye edilir.
Ancak işin en ilginç yanı, suyun sınırlı kullanımının balık çiftliğindeki üretime büyük bir fayda sağlamasıdır. Geleneksel balık yetiştiriciliği, tamamen, nehrin su sıcaklığı, suyun temizliği, oksijen seviyeleri ve aşağıya sürüklenen ve giriş ızgaralarını tıkayan ot ve yapraklar gibi harici etken ve koşullara bağlıdır.
Devirdaimli bir sistemdeyse bu dış etkenlerin etkisi, devirdaimin derecesine ve tesisin yapısına bağlı olarak tamamen veya kısmen ortadan kaldırılır.
Devirdaimli sistemlerde, üretimdeki tüm parametreler tamamen balık yetiştiricisinin kontrolü altındadır ve yetiştiricinin devirdaim sistemini idare edebilmekle ilgili becerileri, balıklara bakabilmesi kadar önemlidir.
Su sıcaklığı, oksijen seviyeleri veya gün ışığı gibi parametrelerin kontrol altında oluşu balıklar için istikrarlı ve ideal koşulları güvence altına alarak balıkların daha az stres altında daha iyi büyümesini sağlar. Bu istikrarlı koşullar, yetiştiricinin balıkların belirli bir aşamaya veya belli boyutlara ne zaman ulaşacağını kesin olarak tahmin etmesini sağlayan istikrarlı ve öngörülebilir bir büyüme
Şekil 1.3 Çiftlik balıklarının büyümesini ve refahını etkileyen parametrelerin bazıları
Sıcaklık Işık
Suyun akış
hızı
Oksijen
Tuzluluk
Karbon -dioksit
Stok yoğunlu ğu
pH
Organik madde
Besleme oranı
modeliyle sonuçlanır. Bu özelliğin en büyük avantajı, kesin bir üretim planının hazırlanabilmesi ve balıkların satışa hazır olacağı zamanın tam olarak tahmin edilebilmesidir. Bu, çiftliğin genel yönetimini desteklemenin yanısıra balıkları rekabetçi bir şekilde pazarlama imkânını arttırır.
Rehberin ilerleyen bölümlerinde ele alınacağı üzere, balık yetiştiriciliğinde devirdaim teknolojisinden yararlanmanın daha pek çok avantajı vardır. Öte yandan, şimdiden değinmek gereken önemli bir husus, hastalıklardır. Dış ortamdan istilacı hastalıkların gelme riski sınırlı su kullanımı ile en aza indirildiğinden, devirdaimli sistemlerde patojenlerin etkisi önemli ölçüde daha düşüktür. Geleneksel balık yetiştiriciliğinde, su, nehirler, göller veya denizlerden sağlanır ve bu da doğal olarak suyla birlikte hastalıkların da çiftliğe getirilme riskini artırır. Devirdaimli sistemlerde ise sınırlı miktarda su kullanıldığından su genellikle bir sondaj kuyusundan, drenaj sisteminden veya kaynaktan alınır ve bu da hastalık riskini asgari düzeye indirir. Dahası, birçok RAS sisteminde giriş suyu istenmeyen organizmaları öldürmek için ultraviyole ışık veya ozonla arıtılır. Esasında, birçok devirdaim sisteminde hastalık gibi bir sorun yaşanmaz, bu da ilaç kullanımının, hem üretimin hem de çevrenin yararına olacak şekilde, önemli ölçüde azaltılmasını sağlar. Bu düzeyde bir yetiştiricilik uygulamasına ulaşma açısından, balık yetiştiricisinin çiftliğe getirilen yumurtalar veya yavrular konusunda çok dikkatli olması elbette son derece önemlidir. Enfekte olmuş yumurta veya balıkların stoklama için alınmasıyla birlikte sistemlere birçok hastalık taşınabilir. Hastalıkların bu şekilde çiftliğe girmesini önlemenin en iyi
Bölüm 1: Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliğine giriş
yolu, dışarıdan balık getirmemek, bunun yerine sadece yumurta getirmektir, çünkü yumurtalar çoğu hastalık riskine karşı bütünüyle dezenfekte edilebilir.
Eksiksiz bir RAS çiftliğinin tasarlanabilmesi için, balıkların yaşam evrelerine ve boyutlarına göre farklı gereksinimlere sahip olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir. Çiftliğin, farklı büyüme aşamalarına özgü özel ihtiyaçları karşılayan izole birimler halinde çalışan bağımsız modüller halinde tasarlanması önemlidir. Çiftliğin ayrı ayrı modüllere bölünmesi, balıkların onlar için en doğru büyüklükte tankların içinde tutulmasını, yemleme kapasitesinin ve ışık rejiminin doğru olmasını vb. güvence altına alır. Farklı farklı modüllerin oluşu sadece balıkların biyolojik ihtiyaçlarının karşılanmasını ve çiftlik yönetiminin verimliliğinin arttırılmasını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda üretim sırasında çiftlikte biyogüvenliği artırır ve hastalıkların yayılmasını da önler.
Su ürünleri yetiştiriciliği bilgi ve iyi hayvancılık uygulamalarının yanısıra, sebat ve hatta çelik gibi sinirler gerektirir. Geleneksel balık yetiştiriciliğinden devirdaimli sistemlere geçmek pek çok işi kolaylaştırır, ancak aynı zamanda yeni beceriler gerektirir. Bu son derece gelişmiş su ürünleri yetiştiriciliği sistemlerinin başarılı bir işletmecisi olmak için eğitim elzemdir ve bu rehber de bunun için yazılmıştır.
Şekil 1.4 Sistemin farklı büyüme evrelerindeki balıkların gereksinimlerini karşılayabilmesi için farklı modüllere bölünmüş modern bir RAS örneği
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Devirdaimli sistemlerde, balık dışkılarını gidermek için suyu sürekli olarak arıtmak ve balıkların canlı ve sağlıklı kalmasını sağlamak için suya oksijen eklemek gerekir. Devirdaim sistemi aslında oldukça basittir: Su, balık tanklarının çıkışından mekanik bir filtreye ve daha sonra da biyolojik bir filtreye akar, ardından gazı alınarak karbondioksitten arındırılan su, balık tanklarına geri gönderilir. Bu, devirdaimin temel prensibidir.
Gereksinimlere bağlı olarak, saf oksijenle oksijenasyon, ultraviyole ışık (UV) veya ozonlu arıtma, otomatik pH düzenleme, ısı değişimi, denitrifikasyon vb. gibi daha pek çok farklı özellik eklenebilir.
Şekil 2.1 Devirdaim sisteminin işleyiş prensibini gösteren çizim
Balık Tankları
Mekanik filtre Gaz giderici
Biyofiltre
UV işlemi
Oksijenle zenginleştirme
Su arıtma sistemleri temel olarak mekanik filtrasyon, biyolojik arıtma ve gaz giderme işlemlerinden oluşmaktadır. Gereksinimlere bağlı olarak oksijen zenginleştirme veya UV arıtma gibi ilave tesisat da eklenebilir.
Balık çiftliklerinde balıkların günde birkaç kez beslenmesi gerekir. Balık tarafından yenen ve sindirilen yemler balık metabolizmasında, büyüme ve diğer fizyolojik süreçler için enerji ve besin sağlayacak şekilde kullanılır. Solungaç yoluyla balığın bedenine giren oksijen (O2) enerji üretmeye ve proteini parçalamaya yarar, bunun sonucunda da atık olarak karbon dioksit (CO2) ve amonyak (NH3) üretilir. Yemin sindirilemeyen kısmı dışkı olarak suya atılır ve askıda katı madde (AKM) ve çözünmüş organik madde terimleriyle tanımlanır.
Şekil 2.2 Balıkların yem ve oksijen tüketimi, balıkların büyümesine ve karbondioksit, amonyak ve dışkı gibi atık ürünlerin atılmasına neden olur
Karbondioksit ve amonyak solungaçlardan geçerek suya atılır. Diğer bir ifadeyle; balıkların oksijen ve yem tüketmesinin sonucu olarak sistemdeki su, dışkı, karbondioksit ve amonyakla kirlenir.
Devirdaim sistemlerinde sadece kuru yem kullanılması tavsiye edilir. Herhangi bir şekilde endüstriyel balık kullanımından kaçınılmalıdır, çünkü bu, hem sistemi aşırı derecede kirletecektir hem de hastalık bulaşma olasılığını çok yükseltecektir. Kuru yem kullanımı güvenlidir ve balık türlerinin biyolojik ihtiyaçlarını tam olarak karşılamak üzere tasarlanmış olma avantajına sahiptir. Kuru yemler her büyüklükteyi balıklara uygun farklı pelet boyutlarında sunulur ve yavrular, kuluçka stoğu, yetiştirme vb. için özel yemler hazırlamak üzere farklı bileşenler bir araya getirilebilir.
Devirdaim sistemlerinde yemin kullanım oranının yüksek olması faydalıdır, çünkü bu, dışkı miktarını en aza indirerek su arıtma sistemi üzerindeki etkiyi azaltır. Profesyonelce yönetilen bir sistemde, verilen yemin tamamı yenir veya yenmeyen yem miktarı asgari düzeyde tutulur. Üretilen her kilogram balık için gereken yem ağırlığı, yem dönüşüm oranı (FCR) ile tanımlanır. Bu oran iyileştirilirse, yetiştirici, filtre sistemi üzerinde daha düşük bir etki yaratarak daha yüksek bir üretim verimi elde eder. Yenmeyen yemler kaynak ve para israfının yanısıra filtre sistemi üzerinde gereksiz bir yüke neden olur. Devirdaim sistemlerinde kullanıma daha uygun olacak şekilde üretilen yemler mevcuttur. Bu tür yemlerin bileşimi, balıklarda protein alımını en üst düzeye çıkarmayı ve böylece suya amonyak atılımını en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Üretilen dışkının çözünür değil de katı olması da bir avantajdır, zira bu sayede atık ürünlerin büyük bir kısmı henüz mekanik filtrasyon aşamasında giderilir. Dışkının katı olması aynı zamanda suda asılı kalan ince partiküllerin miktarının azalması anlamına gelir, bu da daha temiz ve berrak sistem suyu elde edilmesini sağlar.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Tablo 2.1 Devirdaim sisteminde kullanıma uygun bir alabalık yeminin içeriği ve bileşenleri
Kaynak: BioMar.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Devirdaim sisteminin bileşenleri
Balık tankları
Tablo 2.2 Farklı tank tasarımları farklı özellikler ve avantajlar sağlar
5 puan en iyi olmak üzere 1’den 5’e puan cetveli.
Balık yetiştirme tankındaki ortam, hem su kalitesi hem de tank tasarımı açısından balıkların ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Boyut ve şekil, su derinliği, kendi kendini temizleyebilme vb. gibi uygun tank tasarım özelliklerinin seçilmesi, yetiştirilen türlerin performansı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.
Çiftlikte, dipte yaşayan balıklar yetiştirilecekse (kalkan, dil balığı veya diğer yassı balıklar), tankın yüz ölçümü en önemli ölçüttür; suyun derinliği ve akış hızı azaltılabilir. Salmonidler gibi pelajik türlerin ise daha büyük su kütlelerinde yetiştirilmesi yararlı olacaktır, ayrıca bu balıklar daha yüksek su akış hızlarında daha iyi performans gösterir.
Dairesel bir tankta - ya da kare şeklindeki bir tankta - su dairesel bir şekilde hareket ederek tankın tüm su sütununun merkez etrafında hareket etmesini sağlar. Organik partiküller, kendi kendini temizleme etkisi yaratan bu hidrolik modelden dolayı, tank boyutuna bağlı olarak değişmek üzere birkaç dakika gibi nispeten kısa bir kalma süresine sahiptir. Yatay ayarlı dikey bir giriş, bu tür tanklardaki akışı kontrol etmenin etkili bir yoludur.
Kanallarda ise hidroliğin partiküllerin uzaklaştırılması üzerinde hiçbir olumlu etkisi yoktur. Diğer taraftan, tanktaki balık stoku etkili bir şekilde ayarlanmışsa tankın kendi kendini temizleme özelliği tank tasarımından ziyade balıkların hareketlerine
Şekil 2.3 Hem alandan tasarruf sağlayan, hem de dairesel tankın hidrolik etkilerinden yararlanılmasını mümkün kılan sekizgen tank
Kaynak: AKVA group.
bağlı olacaktır. Tank tabanının eğimli olması tankın kendi kendini temizlemesi üzerinde neredeyse hiçbir etkiye sahip olmasa da, tank boşaltılacağında suyu tamamen tahliye etmeyi kolaylaştıracaktır.
Dairesel tanklar kanallara kıyasla daha fazla yer kaplar ve bu da yapının tesis edilme maliyetini arttırır. Kare bir tankın köşelerinin kesilmesiyle elde edilecek sekizgen şeklindeki bir tank tasarımı hem dairesel tanklardan daha iyi bir alan kullanımı sağlar, hem de dairesel tankın olumlu hidrolik etkilerini temin eder (bkz. Şekil 2.3). Büyük tankların inşası söz konusu olduğunda dairesel tankların her zaman yeğ tutulduğunu belirtmek önemlidir, çünkü bu hem en sağlam tasarımdır hem de büyük bir tank yapmanın en ucuz yoludur.
Dairesel tanklarla kanalların hibriti olan “D-uçlu kanal” tipi (bkz. Şekil 2.4) dairesel tankın kendi kendini temizleme etkisi ile kanalın verimli alan kullanımını bir araya getirmektedir. Ancak pratikte bu tip tanklar nadiren kullanılmaktadır, bunun nedeni ise muhtemelen tankın ve giriş-çıkışların tasarım ve kurulumunun daha karmaşık olmasıdır.
Oksijen düzeylerinin yeterli olması balıkların refahı açısından önemli olup, oksijen miktarının yüksek tutulması için genellikle tanka giden giriş suyundaki oksijen düzeyi yükseltilir.
Şekil 2.4 Dairesel tank, D-uçlu kanal ve kanal tipi tanklar
Çoğu çiftlikte, yeterli oksijen seviyesini güvence altına almak için saf oksijeni proses suyu içinde çözen sistemler kuruludur. Bu sistemler, yüksek oksijen doygunluğuna ulaşmak üzere su ve oksijenin basınç altında karıştırıldığı oksijen konisi gibi bir hazne vasıtasıyla çalışır. Saf oksijenin difüzörler yardımıyla tanka doğrudan enjeksiyonu da mümkündür, ancak bu sistemde verimlilik daha düşük, ekipman ise daha maliyetlidir. Tanklara doğrudan oksijen enjeksiyonu daha ziyade acil durumlar için kullanılır ve bu sistemler genellikle, elektrik kesildiğinde oksijeni serbest bırakan manyetik bir valfe bağlıdır.
Dairesel tanklarda veya benzerlerinde oksijen seviyelerinin kontrolü ve düzenlenmesi nispeten kolaydır, zira su sütunu sürekli karıştırılarak oksijen miktarı tankın her yerinde neredeyse eşit hale getirilir. Bu, tankta oksijen seviyesini istenen düzeyde tutmayı oldukça kolay kılar. Tank çıkışının yakınına yerleştirilecek bir oksijen sondası mevcut oksijen miktarını oldukça isabetli bir şekilde gösterir. Oksijen sondasının dairesel bir tanka eklenen oksijenin etkisini algılaması için geçmesi gereken süre nispeten kısadır. Sonda, saf oksijenin enjekte edildiği veya oksijence zengin suyun eklendiği yerin yakınına yerleştirilmemelidir.
Bununla birlikte, kanallarda oksijen içeriği her zaman girişte daha yüksek, çıkışta ise daha düşük olacaktır, bu da balıkların nasıl yüzdüğüne bağlı olarak farklılık gösteren bir ortam sağlar. Sudaki oksijen miktarını ölçmek için kullanılan oksijen sondası her zaman oksijen miktarının en düşük olduğu alana, yani çıkışa yakın bir yere yerleştirilmelidir. Bu aşağı yönlü oksijen gradyanı, oksijenin girişte yukarı veya aşağı doğru ayarlanmasından çıkışta ölçülmesine kadar geçen süre bir saate kadar çıkabileceğinden, oksijen regülasyonunu daha zor hale getirecektir. Bu durum oksijenin seçilen seviye civarında dalgalanmak yerine sürekli alçalıp yükselmesine neden olabilir. Ancak algoritmalar ve zaman sabitlerinden yararlanılan modern oksijen kontrol sistemlerinin kurulması, bu istenmeyen dalgalanmaları önleyecektir.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Tank çıkışları, atık parçacıklarının en iyi şekilde giderilmesini sağlayacak şekilde inşa edilmeli ve balıkların kaçmasını önlerken kirin geçmesine izin veren büyüklükte ağ gözlerine sahip eleklerle donatılmalıdır. Ayrıca, tank çıkışları günlük çalışma rutinleri sırasında ölü balıkların kolayca çıkarılabilmesine olanak sağlayacak şekilde inşa edilmelidir.
Genel olarak, her tanka, oksijen miktarı hakkında sürekli bilgi sağlayan ve bu miktar tehlikeli seviyelere indiğinde alarm veren bir oksijen sensörü takılmalıdır. Acil durumlar için tankın dibine yerleştirilmiş bir difüzör sayesinde her tanka doğrudan oksijen enjekte etmek mümkün olmalıdır.
Su sıcaklığı çoğunlukla oksijen sondası kullanılarak izlenir, çünkü bu sondalar normalde entegre bir sıcaklık sensörü içerir. RAS’taki yüksek sirkülasyon oranı nedeniyle su sıcaklığı tüm tanklarda aşağı yukarı aynıdır.
Balık tanklarına, örneğin su seviyesinin fazla düşük olup olmadığını gösteren bir su seviyesi sensörü de takılabilir. Su seviyesi sensörlerinin su seviyelerini hassas bir biçimde izlemeye yarayan gelişmiş versiyonları da mevcuttur. Bu tür cihazlar, su seviyesinin kademeli olarak düşürülmesini gerektiren hallerde, örneğin balıklar tasnif edilirken, aşılanırken veya hasat edilirken kullanılır. Belli bir nokta seçilip ayarlandığında, pompa sistemi suyu gerekli seviyeye getirir.
Şekil 2.5 Tambur filtre
Su, üzerinde süzme bezi (20−100 mikron) olan bir mikro elek ile donatılmış döner bir tamburdan süzülür.
Kaynak: CM Aqua.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Mekanik filtrasyon
Balık tanklarından çıkan suyun mekanik filtrasyonunun, organik atık ürünlerin giderilmesi için en pratik çözüm olduğu kanıtlanmıştır. Günümüzde, neredeyse tüm devirdaimli balık çiftlikleri, tanklardan çıkan suyu, tipik olarak 20 ila 100 mikronluk bir filtre bezi ile donatılmış mikro-elek olarak adlandırılan bir filtreden geçirmektedir. Tambur filtre açık ara farkla en yaygın kullanılan mikro-elek türüdür ve tasarımı partiküllerin nazik bir şekilde uzaklaştırılmasını sağlar.
Tambur filtrenin işleyişi:
1. Filtrelenecek su tambura girer.
2. Su, tambur filtre bezinden süzülür. Tamburun içindeki su seviyesi ile dışındaki su seviyesi arasındaki fark, filtrasyon için itici güçtür.
3. Katı maddeler filtre bezi üzerinde tutulur ve tamburun dönmesi sonucunda geri yıkama alanına kaldırılır.
4. Durulama nozullarından gelen su, filtre bezinin dışından püskürtülür. İtilen organik maddeler bezden, çamur tepsisine dökülür.
5. Yerçekiminden dolayı çamur, su ile birlikte filtreden dışarı akar ve ileri arıtma için RAS’tan çıkar (bkz. Bölüm 6).
Mikro-elek filtrasyonu aşağıdaki avantajları sağlar:
• Biyofiltre üzerindeki organik yükün azaltılması
• Organik partiküller sudan uzaklaştırıldığı için suyun daha berrak hale gelmesi
• Tıkanmadığı için biyofiltrenin nitrifikasyon koşullarının iyileştirilmesi
• Biyofiltrasyon süreçleri üzerinde dengeleyici etki
Biyolojik arıtma
Mekanik filtrede tüm organik maddeler giderilemez; en ince partiküller fosfat ve azot gibi çözünmüş bileşiklerle birlikte filtreden geçer. Fosfat toksik etkisi olmayan inert bir maddedir, ancak serbest amonyak (NH3) formundaki azot toksiktir ve biyofiltrede, zararsız olan nitrata dönüştürülmesi gerekir. Organik maddeler ile amonyağın parçalanması biyofiltredeki bakteriler tarafından gerçekleştirilen biyolojik bir süreçtir. Heterotrofik bakteriler oksijen tüketerek ve karbondioksit, amonyak ve çamur üreterek organik maddeleri okside eder. Nitrifikasyon bakterileri amonyağı nitrite (NO2-) ve son olarak nitrata (NO3-) dönüştürür. Biyofiltrasyonun verimliliği öncelikle aşağıdakilere bağlıdır:
• Sistemdeki su sıcaklığı
• Sistemdeki pH düzeyi
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Kabul edilebilir bir nitrifikasyon oranına ulaşmak için su sıcaklıkları 10 °C ila 35 °C aralığında (optimum 30 °C civarında), pH seviyeleri ise 7 ila 8 arasında tutulmalıdır. RAS’taki su sıcaklığı çoğunlukla yetiştirilen türe bağlı olacağından, biyofiltrede en uygun nitrifikasyon oranına ulaşmak için değil, balık büyümesi için en uygun seviyeleri sağlamak üzere ayarlanır. Bununla birlikte, pH’ın biyofiltre verimliliği ile bağlantılı olarak düzenlenmesi önemlidir, çünkü düşük pH seviyeleri biyofiltrenin verimliliğini azaltır. Dolayısıyla, bakteriyel nitrifikasyon işleminde yüksek bir orana ulaşmak için pH 7’nin üzerinde tutulmalıdır. Öte yandan, pH’ın yükselmesi serbest amonyak ((NH3)) miktarının artmasına neden olur ve bu da toksik etkiyi arttırır. Bu nedenle amaç, pH’ı ayarlarken bu iki zıt yön arasındaki dengeyi yakalamaktır. Ayarlama için tavsiye edilen nokta pH 7.0 ile pH 7.5 arasındadır.
Su devirdaim sisteminde pH’ı iki ana faktör etkiler:
• Balıklardan ve biyofiltrenin biyolojik aktivitesinden kaynaklanan CO2 üretimi
• Nitrifikasyon süreci sonucunda açığa çıkan asit
Nitrifikasyonun sonucu:
NH4 (amonyum) + 1.5 O2 → NO2 (nitrit) + H2O + 2H+ + 2e
NO 2 (nitrit) + 0.5 O2 → NO 3 (nitrat) + e
NH4 + 2 O2 ↔ NO3 + H2O + 2H+
CO2, suyun havalandırılmasıyla giderilir ve böylece gaz giderme işlemi gerçekleşmiş olur. Bu işlem, bu bölümün ilerleyen kısımlarında açıklandığı üzere farklı şekillerde gerçekleştirilebilir.
Nitrifikasyon işlemi sonucunda asit (H+) açığa çıkar ve böylece pH seviyesi düşer. PH’ı stabilize etmek için suya bir baz eklenmelidir. Bu amaçla suya kireç veya sodyum hidroksit (NaOH) ya da başka bir baz eklenebilir.
Balıklar amonyak ve amonyum karışımı (Toplam Amonyak Azotu (TAN) = amonyum (NH4+) + amonyak (NH3)) bir dışkı dışkılarlar - dışkının büyük kısmını amonyak oluşturur. Amonyak (NH3) ve amonyum (NH4+) arasındaki dengenin gösterildiği Şekil 2.8’den de anlaşılacağı üzere sudaki amonyak miktarı pH seviyesine bağlıdır.
Şekil 2.6 20°C’de amonyak (NH3) ile amonyum (NH4+) arasındaki denge
Toksik amonyak 7’nin altındaki pH değerlerinde görülmez, ancak pH arttıkça hızla yükselir.
Şekil 2.7 15 °C’de 0,02 mg/L’lik toksik amonyak konsantrasyonuna dayalı olarak, ölçülen pH ile biyofiltrede parçalanabilecek TAN miktarı arasındaki ilişki
Çizginin üzerindeki TAN düzeyleri balıklar için toksiktir.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Genel olarak, 0,02 mg/L’nin üzerindeki seviyelerde amonyak balıklar için toksiktir. Şekil 2.7, 0,02 mg/L’nin altındaki amonyak seviyeleri sağlanmak koşuluyla, farklı pH seviyelerinin olanak tanıdığı maksimum TAN konsantrasyonunu göstermektedir. Düşük pH seviyeleri, 0,02 mg/L’lik bu toksik amonyak sınırının aşılması riskini en aza indirir, öte yandan balık yetiştiricisinin daha yüksek bir biyofiltre verimliliğine ulaşmak için minimum pH 7 seviyesine ulaşması önerilir. Şekil 2.7’de görülebileceği gibi, ne yazık ki bu durumda uygun olan toplam TAN konsantrasyonu önemli ölçüde azalmaktadır. Dolayısıyla, balık yetiştiricisinin biyofiltresini ayarlarken dikkate alması gereken birbirine zıt iki pH çalışma vektörü vardır.
Nitrit (NO2-) nitrifikasyon sürecinin ara aşamasında oluşur ve 2,0 mg/L’nin üzerindeki seviyelere çıktığında balıklar için toksiktir. Bir devirdaim sistemindeki balıklar sudaki oksijen konsantrasyonunun iyi olmasına rağmen nefessiz kalıyorlarsa, bunun nedeni yüksek nitrit konsantrasyonu olabilir. Yüksek konsantrasyonlarda nitrit solungaçlar vasıtasıyla balığın kanına taşınır ve burada oksijen alımını engeller. Suya ‰ 0,3 (ppt) gibi az miktarda tuz eklendiğinde nitrit alımı engellenir.
Nitrat (NO3-) nitrifikasyon sürecinin son ürünüdür ve zararsız olduğu düşünülse de, yüksek seviyelerin (100 mg/L’nin üzerinde) büyüme ve yem dönüşümü üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu görülmektedir. Sistemdeki yeni su değişimi çok düşük düzeyde tutulursa, nitrat birikerek kabul edilemez seviyelere ulaşır. Birikimi önlemenin yollarından biri yeni su değişimini arttırmaktır, böylece yüksek konsantrasyondaki nitrat oranı seyreltilir ve sorunsuz bir seviyeye indirilir.
Diğer taraftan, devirdaim su tasarrufu sağlar ve bazı durumlarda su tasarrufu ana hedeflerden biridir. Bu durumda nitrat konsantrasyonu denitrifikasyon (azot giderme) yoluyla azaltılabilir. Normal koşullar altında, RAS’ta 1 kg yem başına 300 litreden fazla yeni su tüketilmesi, nitrat konsantrasyonunu seyreltmek için yeterlidir. 1 Kg yem başına 300 litreden daha az su kullanılıyorsa, denitrifikasyon dikkate almaya değer bir seçenektir.
En önde gelen azot giderici bakteri Pseudomonas’tır. Anaerobik (oksijensiz) bir süreç nitratı atmosferik azota indirger. Aslında, bu süreç azotu sudan atmosfere iletir, böylece su ortamını etkileyen azot yükü azalır. Süreç, denitrifikasyon odasına eklenebilecek odun alkolü (metanol) gibi bir organik kaynak (karbon) gerektirir. Uygulamada, azotsuzlaştırılacak her bir kg nitrat için 2,5 kg metanol gereklidir.
Denitrifikasyon odası genellikle, 2-4 saatlik bir kalma süresine göre tasarlanmış bir biyofiltre ortamı ile donatılmıştır. Akış, çıkıştaki oksijen konsantrasyonunu yaklaşık 1 mg/L seviyesinde tutmak üzere kontrol edilmelidir. Oksijen tamamen tükenirse denitrifikasyon süreci daha az etkili olur ve çürük yumurta gibi kokan hidrojen sülfürün (H2S) yaygın bir biçimde açığa çıkma riski oluşur. Hidrojen sülfür balıklar için son derece zehirlidir ve RAS’ta oluşumu önlenmelidir. Denitrifikasyon odasında çamur üretimi oldukça yüksek miktarda olabileceğinden, ünitenin sık sık geri yıkanması gerekir.
Şekil 2.8 Solda hareketli, sağda sabit biyo-ortam örnekleri a Örnekte gösterilen hareketli biyo-ortam, sabit yatak tasarımlarında da kullanılabilir.
Tipik olarak her metreküp (m3) biyofiltre, oldukça büyük yüzey alanına sahip plastik ortamlar kullanılarak üretilir. Bakteriler ortam üzerinde ince bir film oluşturacak ve böylece son derece geniş bir yüzey alanını kaplayacaktır (biyoortamın boyutuna kıyasla). İyi tasarlanmış bir biyofiltrenin amacı, işletim sırasında biyofiltrenin organik madde ile tıkanmasına neden olacak kadar sıkı bir şekilde biyofiltreyi sarmadan, m3 başına mümkün olduğunca yüksek bir yüzey alanına ulaşmaktır. Dolayısıyla, sabit yataklı biyofiltrelerde suyun geçmesi için yüksek oranda boş alan olması, yeterli bir geri yıkama prosedürü ile birlikte biyofiltreden iyi bir genel akış olması önemlidir. Bu tür geri yıkama prosedürleri, filtrenin yüküne ve tasarımına bağlı olarak haftada veya ayda bir kez olmak üzere uygun aralıklarla gerçekleştirilmelidir. Filtrede küçük bir türbülans yaratmak üzere basınçlı hava kullanılır ve bu sayede organik madde koparılır. Yıkama prosedürü gerçekleşirken biyofiltre devre dışı bırakılır. Biyofiltre tekrar sisteme bağlanmadan önce filtredeki kirli su boşaltılır ve tahliye edilir.
Günümüzde devirdaimde kullanılan biyofiltrelerin çoğu batık ünite olarak (her zaman su altında) çalışmaktadır. Sabit yataklı filtrede plastik ortam sabittir ve hareket etmez. Su, bakteri filmi ile temas etmek üzere ortamdan laminer bir akışla geçer. Hareketli yatak filtresinde, plastik ortam, hava pompalanarak oluşturulan bir akım sonucu, biyofiltrenin içindeki suda hareket eder. Her iki filtre türünde de bakteri filminin verimliliği aşağı yukarı aynı olduğundan, sabit ve hareketli yatak arasında metrekare (m2) (filtre yüzey alanı) başına hesaplanan
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
devir hızı açısından önemli bir fark yoktur. Bununla birlikte, sabit yataklı filtrede, bakteri filmine yapışan ince organik partiküller de giderilirler.
Bu nedenle, sabit yataklı filtre, mikropartikül filtrasyonu olarak da adlandırılan bir işlevi yerine getirerek bir ince mekanik filtrasyon ünitesi şeklinde çalışır, mikroskobik organik maddeleri giderir ve suyun son derece berrak kalmasını sağlar. Hareketli yatak filtresi, suyun sürekli türbülans halinde olması herhangi bir yapışmayı imkansız hale getireceğinden, aynı etkiye sahip olamaz. Öte yandan, hareketli yatak filtreleri kendi kendini temizlerler ve geri yıkanmaları gerekmez.
Şekil 2.9 Hareketli yataklı (üst) ve sabit yataklı biyo-filtreler (alt)
girişi
çıkışı
Aynı sistem içinde her iki biyofiltre türü bir arada olabilir; geri yıkama sorunundan kaçınmak için hareketli yataklı filtre ve mikropartikül giderme etkisinden yararlanmak için sabit yataklı filtre kullanılabilir. Dolayısıyla, çiftliğin büyüklüğüne, yetiştirilecek türlere, balık boyutlarına vb. bağlı olarak biyofiltre sistemlerinin nihai tasarımı için çeşitli çözümler sunulur.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Gaz giderme ve havalandırma
Su balık tanklarına geri akmadan önce, balıklar için en uygun koşulları sağlamak amacıyla, biriken gazların giderilmesi gerekir. Bu işlem devirdaim suyunun havalandırılmasıyla gerçekleştirilir ve çoğunlukla gaz giderme olarak adlandırılır. RAS suyu, balık solunumundan ve biyofiltredeki bakteriyel aktiviteden dolayı yüksek konsantrasyonlarda karbondioksit (CO2) içerir. Devirdaim sürecindeki farklı basınçlar nedeniyle aşırı doymuş seviyelerde (yüzde 100’den fazla) serbest azot (N2) da oluşabilir. Karbondioksit ve azot gazı seviyelerinin kontrolsüz bir şekilde birikmesi, balıkların refahı ve büyümesi üzerinde zararlı etkilere neden olur.
Hidrojen sülfür (H2S) de sudan giderilmesi gereken bir gazdır. Daha önce de belirtildiği gibi hidrojen sülfür gazı anaerobik koşullar altında çoğalabilir. Tuzlu su tatlı sudan çok daha fazla sülfat içerdiğinden bu durum özellikle tuzlu su sistemlerinde risklidir. Hidrojen sülfür oluşur ve sistemde dolaşırsa balıklar bundan etkilenecek ve muhtemelen ölecektir. Dolayısıyla, RAS’lar çamur birikimini önleyecek ve hidrojen sülfür oluşumunu engelleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
Gazdan arındırma, basit bir havalandırma yöntemiyle, suya hava püskürtülerek gerçekleştirilebilir; hava kabarcıkları ile su arasındaki çalkantılı etkileşim, gazları dışarı atar. Su altından yapılan bu havalandırma, örneğin bir havalandırma kuyusu sistemi kullanıldığında, suyun hareket ettirilmesini de mümkün kılar (bkz. Şekil 2.10).
Şekil 2.10 Hava kaldırma prensibiyle çalışan havalandırma kuyusu sistemi
Kuyunun dibine enjekte edilen hava, suyu çiftlik boyunca iter. Su aynı anda hem havalandırılmış, hem de gazdan arındırılmış olur.
Şekil 2.11 Suyun zemine sıçramasını önlemek için mavi plastik bir astarla sarılmış damlatmalı filtrenin fotoğrafı ve çizimi
Havalandırma/ gaz giderme prosesine CO2’den arındırma da denir. Kaynak: Billund Aquaculture, Danimarka.
Basit bir su havalandırma sistemi yerine damlatmalı sistem kullanılabilir. Damlatmalı filtrede gazlar, su ile bir sütun halinde istiflenmiş plastik ortam arasındaki fiziksel temas sonucunda giderilir. Su, delikli bir dağıtım plakası üzerinden filtrenin tepesine yönlendirilir ve çalkantıyı ve teması en üst düzeye çıkarmak üzere plastik ortamdan aşağı doğru akıtılır – böylelikle gaz giderme prosesi gerçekleştirilmiş olur.
Yukarıda belirtilen gaz giderme yöntemleri, vakum teknolojisiyle desteklenebilir. Bazı balık türleri yüksek CO2 seviyelerine karşı daha az toleranslı iken, özellikle küçük balıklar veya balık larvaları azotun aşırı doygunluğuna (yüzde 100 doygunluğun üzerindeki seviyeler) karşı çok hassas olabilir. Karbondioksit ve azotu basit havalandırma veya damlatma ile sağlanandan daha düşük seviyelere indirmek için vakumlu gaz gidermeden yararlanılır; Basit havalandırma veya damlatma ile gazın yüzde 100 doygunluktan daha düşük bir seviyeye indirilmesi imkânsızdır. Vakum ise gazın yüzde 100 doygunluktan daha düşük seviyelere indirilmesini mümkün kılar. Vakumlu gaz giderici normalde ana RAS akışının küçük bir bölümünü kapsayacak şekilde kurulur, böylece vakumla gazı giderilen su ana akışa karıştırılarak toplamda daha düşük bir gaz doygunluğu elde edilir.
Şekil 2.12 Vakumlu gaz giderici, geleneksel gaz giderme teknolojisine kıyasla daha düşük gaz doygunluklarına ulaşmak amacıyla suyu gazdan arındırmak için kullanılır. Vakumlu gaz giderme daha ziyade, aşırı gaz doygunluğuna karşı daha hassas olan yavru balıklar için kullanılır
Oksijenasyon
Suyun havalandırılması işlemi gazdan arındırma veya gaz giderme ile aynı fiziksel prosestir ve sudaki gazlar ile havadaki gazlar arasındaki basit bir değişim yoluyla suya oksijen eklenmesini sağlar. Sudaki oksijen dengesi için doygunluk oranı yüzde 100’dür. Su balık tanklarından geçtiğinde, balıkların solunumu nedeniyle sudaki oksijen miktarı tipik olarak yaklaşık yüzde 70-80’e düşer ve bu miktar biyofiltrede daha da azalır. Bu suyun havalandırılması oksijen doygunluğunu genellikle yaklaşık yüzde 90’a çıkarır, hatta bazı sistemlerde yüzde 100’e ulaşılabilir. Bununla birlikte, balıkların yüksek oranda ve istikrarlı bir şekilde büyümesi için yeterli oksijeni temin etmek amacıyla balık tanklarına giriş suyunda genellikle yüzde 100’den daha yüksek bir oksijen doygunluğunun sağlanması tercih edilir. Yüzde 100’ün üzerinde doygunluk seviyelerine ihtiyaç duyuluyorsa saf oksijenin kullanıldığı bir sistem devrede olmalıdır.
Şekil 2.13 Saf oksijenin yüksek basınçta çözünmesini sağlayan oksijen konisi ve sudaki oksijen doygunluğunu ölçmek için kullanılan bir sensörün (prob) yakın çekimi
Kaynak: Oxyguard International.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Saf oksijen genellikle kamyonla getirilir ve sıvı oksijen (LOX) halinde sahadaki bir bekletme tankında depolanır, ancak çiftlikte oksijen jeneratörü kullanılarak üretilmesi de mümkündür. Oksijen miktarını yüzde 200-300’e çıkararak süper doymuş su elde etmenin çeşitli yolları vardır. Bunun için çoğunlukla yüksek basınçlı oksijen konisi sistemleri veya oksijen platformları gibi düşük basınçlı oksijen sistemleri kullanılır. Prensip aynıdır: Su ve saf oksijen basınç altında karıştırılır ve böylece oksijen suyun içine itilir. Oksijen konisinde, tipik olarak yaklaşık 1,4 barlık yüksek bir basınç yaratan bir su pompası kullanılır. Ancak, oksijen konisine basınç altında su pompalamak çok fazla elektrik tüketimine yol açar. Oksijen platformundaysa basınç 0,1 bar gibi çok daha düşük seviyelerdedir ve su pompalanarak, su ile oksijenin karıştırıldığı bir kutudan geçirilir. Yüksek basınçlı çözümde, oksijen zenginleştirme için ayrı bir döngüde dolaşımdaki suyun bir kısmı kullanılırken, düşük basınçlı çözümde RAS’ta dolaşımdaki suyun tamamı kullanılır.
Kullanılan oksijenasyon yöntemi ne olursa olsun, süreç oksijen ölçümü yoluyla kontrol edilmelidir. Çoğu zaman, oksijenasyon kontrol sistemine, enjekte edilen oksijen hacminin arttırılması veya azaltılması gerekliliğiyle ilgili geri bildirim sinyali vermek için balık tankına bir oksijen probu yerleştirilir.
Şekil 2.14 Çiftliğe su pompalarken düşük basınçta saf oksijeni çözmeye yarayan oksijen platformu. Bu sistem, akış hızlarına ve çiftliğin tasarımına bağlı olarak değişmek üzere, çözünmüş oksijen seviyesini genellikle yüzde 100’ün biraz üzerine çıkarır.
Kaynak: FREA Aquaculture Solutions.
Ultraviyole ışık
Ultraviyole ışık (UV) işlemi, biyolojik organizmaların DNA’sına zarar veren dalga boylarında ışık uygulama yoluyla çalışır. Akuakültürde patojenik bakteriler ve tek hücreli organizmalar hedef alınır. Bu işlem onlarca yıldır tıbbi amaçlarla uygulanmaktadır ve su üzerinde yapılan UV işlemi balık üretim alanının dışında, UV’yi içine hapseden bir muhafazada uygulandığı için balıkları etkilemez. RAS’larda en yüksek UV ışınım verimlilik düzeylerine, yüksek UV iletim (UVT) oranlarıyla ulaşılır. Su ne kadar berraksa UVT de o kadar yüksek demektir. Yüksek bir öldürme oranına ulaşmak için UV iletim oranının en az yüzde 90 olması tavsiye edilir, ancak UV uygulaması daha düşük UVT’lerde de etkili olacaktır. Tambur filtreyle yapılan mekanik filtrasyonun ardından mikropartikül giderme etkisini de kapsayan sabit yataklı biyofiltrasyonun uygulanması, etkili bir UV işlemi için yeterli berraklıkta suyu (düşük bulanıklık) sağlayacaktır.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
UV’nin dozu birkaç farklı birimle ifade edilebilir. Bunlar arasında en yaygın kullanılanlardan biri santimetre kare başına milijuldur (mJ/cm2).
Balıklar için patojenik olan bakteri türlerinin çoğunu öldürmek için yüzde 90 öldürme oranına tekabül eden 20 mJ/cm2’ye kadar UV gerekecektir. RAS’larda en yaygın görülen mantar türü olan Saprolegnia’yı öldürmek için, suda hif veya spor olarak asılı halde ise 40 mJ/cm2, mantar aşamasındaysa 230 mJ/cm2 UV gerekir. Ich, Trichodina veya Costia gibi parazitleri öldürmek için ise 300 mJ/cm2 veya daha yüksek seviyeler gerekecektir.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde UV ışınımından azami verimin sağlanması için UV uygulaması su altında yapılmalıdır; su dışına yerleştirilen lambaların etkisi, su yüzeyindeki yansıma nedeniyle ya çok az olacak veya hiç olmayacaktır. UV ışığının doğrudan insanların üzerine gelmemesine dikkat edilmelidir.
Şekil 2.15 Kapalı ve açık UV arıtma sistemleri
Sırasıyla, kapalı boru sisteminde ve açık kanal sisteminde kurulumlar için
Kaynak: ULTRAAQUA
Balık yetiştiriciliğinde ozon (O3) kullanımı eleştirilmektedir çünkü aşırı doz balıklarda ciddi yaralanmalara neden olabilir. Bina içindeki çiftliklerde ozon, fazla miktarda ozon soluma ihtimalinden dolayı, alanda çalışanlar için de zararlı olabilir. Dolayısıyla, doğru tasarım ve uygun havalandırma ile birlikte ozon konsantrasyonunun doğru dozlanması ve izlenmesi, olumlu ve güvenli bir sonuca ulaşmak için çok önemlidir.
Ozonlu arıtma, organik madde ve biyolojik organizmaların ağır oksidasyonu yoluyla istenmeyen organizmaları yok etmenin etkili bir yoludur. Ozon arıtma teknolojisinde, mikro partiküller moleküler yapılara ayrılır, bu yapılar daha sonra bir tür koagülasyon halinde tekrar birbirine bağlanır ve daha büyük
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
partiküller oluştururlar. Bu büyük partiküller mikroskobik partiküller gibi filtre sistemlerinden geçemeyerek RAS filtre sistemlerinde takılı kalırlar. Bu teknoloji, suyu daha berrak hale getirdiği ve askıda katı maddeleri ve bunlara yapışan bakterileri azalttığı için su parlatma olarak da adlandırılır. Bu, özellikle sudaki mikro partiküllere ve bakterilere duyarlı küçük balıkların yetiştirildiği kuluçkahane ve yavru yetiştirme sistemleri için uygundur. Bu tür su koşullandırmaları, balıkları pazar boyuna getirmeye yönelik yetiştirme sistemlerinde de giderek daha çok rağbet görmektedir.
Şekil 2.16 Ozon jeneratörü
Kaynak: Wedeco/Xylem
pH düzenleme
Biyofiltredeki nitrifikasyon işlemi asit üretimine yol açarak pH seviyesinin zamanla düşmesine neden olur. RAS’larda pH’ı sabit tutmak için suya bir baz eklenmelidir. Çoğu RAS’ta pH 6,5 ila 7,5 arasında değişir ve genellikle 7,0 civarında dengelenir, çünkü bu ortalamanın üzerindeki pH değerleri biyofiltrede nitrifikasyona elverişli bir ortam yaratır, daha düşük pH değerleri ise gaz gidericide CO2’nin giderilmesini destekler. pH’ın düzenlenmesi için en yaygın kullanılan madde kül suyu veya kostik soda olarak da adlandırılan sodyum hidroksit (NaOH)’tir. Buna alternatif olarak, genellikle sönmüş kireç olarak bilinen kalsiyum hidroksit (Ca(OH)2) de kullanılabilir. Kalsiyum hidroksit kullanılacaksa, dozaj pompasına geri besleme itkisi sağlayan bir pH-metre tarafından regüle edilen otomatik bir dozaj sistemi aracılığıyla eklenecek kireç suyunun üretilmesi için bir karıştırma istasyonu kurulmalıdır. Aynı prensip, palet tanklarında sıvı halde temin edilen ve karıştırma istasyonunuz olmasını gerektirmediği için kullanımı daha kolay ve daha temiz olan sodyum hidroksit için de geçerlidir. Kireç ve kostik soda, gözleri ve cildi ciddi şekilde yakabilen alkalilerdir.
Şekil 2.17 NaOH dozajı önceden ayarlanmış olan pH regülasyonu dozaj pompası. Pompa, pH seviyesinin tam otomatik olarak düzenlenmesi için bir pH sensörüne bağlanabilir
Bu nedenle, bu ve diğer asitlerle ve bazlarla çalışılacağında gerekli güvenlik önlemleri alınmalı, koruyucu gözlük ve eldiven kullanılmalıdır.
Alkalilik ve sertlik
Alkalinite ve sertlik, paylaştıkları bazı benzerlikler nedeniyle sıklıkla karıştırılır, örneğin her iki parametre de mg/L kalsiyum karbonat (CaCO 3) cinsinden ölçülür ve bir su numunesinde tespit edilen alkalinite konsantrasyonu ile sertlik bazen neredeyse eşit olabilir. Ancak, sertlik sudaki metal iyonlarının toplamını ifade ederken, alkalinite pH tamponlama kapasitesinin veya asidi nötralize edebilmenin ölçümüdür.
Bazı bölgelerde RAS’ta kullanılan tamamlama suyu aşırı serttir (> 300 mg/L) ve vanalarda, borularda ve ısı eşanjörlerinde kireçlenme sorunlarına neden olur. Bazı bölgelerdeyse su çok yumuşaktır (0-75 mg/L) ve RAS’ta kullanılacağında “sertleştirilmelidir”, çünkü düşük alkalinite pH stabilitesini, nitrifikasyon oranını ve CO2 giderme verimliliğini etkileyebilir. Bir balık yetiştiricisinin çiftliğindeki suyu yeterli ve güvenli sınırlar dahilinde tutabilmesi için RAS suyundaki alkalinite tercihen 70-200 mg/L CaCO3 arasında olmalıdır. Kabartma tozu olarak bilinen sodyum bikarbonat (NaHCO3) veya sönmüş kireç olarak bilinen kalsiyum hidroksit (Ca(OH)2) kullanılarak sisteme kalsiyum ekleme yoluyla alkalilik artırılabilir ve kontrol edilebilir.
Biyofiltredeki nitrifikasyonun alkaliniteyi düşürdüğünü, hatta nitrata dönüştürülen her bir gram amonyak için 7 g alkalinitenin giderildiğini belirtmekte yarar vardır. Buna karşılık, denitrifikasyon işlemi azot gazına (N2) dönüştürülen her bir gram nitrat başına yaklaşık 3,5 g CaCO3 üretir.
Gaz gidericideki CO2 giderme işlemi de alkalinite tüketir çünkü bu işlemle karbon sistemden sürekli olarak uzaklaştırılır.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Şekil 2.18 pH ve alkalinitenin ayarlanması için kimyasalların etkili ve güvenli bir şekilde kullanılması, verimli çiftlik işletimi açısından kilit öneme sahiptir. Sönmüş kireç, sodyum bikarbonat veya kül suyu gibi alkalinler içeren bigbag’lerin tozsuz bir şekilde boşaltılması önerilir
Source: Tekfa A/S.
Alkalinitenin dikkatli bir şekilde izlenmesi ve ayarlanması istikrarlı bir su ortamı sağlamak için önemlidir. Bazı RAS yöneticileri pH ve alkaliniteyi tek bir kimyasal maddeyle düzenlemek için kalsiyum hidroksit (Ca(OH)2) kullanımını tercih ederken, diğerleri pH ayarı için sodyum hidroksit (NaOH) kullanmayı, gerekirse ek olarak sodyum bikarbonat (NaHCO3) veya kalsiyum hidroksit eklemeyi tercih eder.
Su sıcaklığının düzenlenmesi
Kültür sisteminde ideal su sıcaklığını sürdürmek çok önemlidir çünkü balıkların büyüme hızı su sıcaklığıyla doğrudan ilişkilidir. Kullanılan giriş suyu hacmini ayarlamak, sıcaklığı günlük olarak düzenlemenin oldukça basit bir yoludur. Bununla birlikte, ısıtma ve soğutma sistemlerinin kullanımı daha popüler hale gelmiştir. Kapalı bir devirdaim sisteminde, ısı yavaş yavaş artacaktır, çünkü balığın metabolizmasından ve biyofiltredeki bakteriyel aktiviteden ısı formunda enerji salınır. Ayrıca, pompalardaki sürtünme ve diğer elektrik tesisatının kullanımı da ısı üretimiyle sonuçlanır. Bu nedenle, yoğun (intansif) bir devirdaim sisteminde su sıcağının fazla yüksek olması, fazla düşük olmasından daha sık karşılaşılan bir sorundur.
Isıtma/soğutma sisteminin tasarımı ve boyutlandırılması yerel hava koşullarına, en önemlisi de asgari ve azami hava sıcaklıkları ile neme bağlıdır. Bunlara ek olarak, atık ısı, jeotermal enerji, soğuk deniz suyu veya yeraltı suyu gibi, kullanılabilecek yerel kaynakların olup olmadığı araştırılmaya değerdir. Mümkünse bu tür kaynakların kullanılması ısıtma/soğutma sürecinde önemli tasarruflar
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
sağlayabilir. Bu tür kaynaklar mevcut değilse, soğutucular, ısı pompaları veya kazanlar kullanılmalıdır.
Birçok durumda soğutma çözümü arayışı, RAS için soğuk su üretmek üzere elektrikle çalışan havadan suya soğutucu takılmasıyla sona erer. Soğutucu, soğuk suyu RAS devresine bağlı bir ısı eşanjörüne getirir.
Soğuk iklimlerde, özellikle az miktarda metabolik enerji üreten küçük bir balık biyokütlesinin yetiştirildiği sistemlerde, RAS suyunun ısıtılması gerekli olabilir. RAS için gerekli ısı, devirdaim suyunu ısıtmak üzere ısı eşanjörüne bağlanmış bir yağ veya gaz kazanı kullanılarak üretilebilir. Isı pompaları çevre dostu bir alternatif ısıtma çözümüdür, bu pompalar bir su kaynağını veya çevredeki havayı kullanarak ısıtma enerjisi üretir.
Isıtma maliyetini düşürmenin bir diğer yolu da bir ısı eşanjörüyle, RAS tahliye suyundan enerjinin geri kazanılmasıdır. Enerji, gelen soğuk giriş suyuna aktarılır. Bunun için her iki akış ısı eşanjörüne aktarılır ve burada iki akış birbirine karışmadan sıcak çıkış suyu soğuk giriş suyunu ısıtır.
Şekil 2.19 RAS’ta su sıcaklığının nasıl düzenlendiğini gösteren şema
Çıkış suyu
Isı eşanjörü
Çıkış suyu
Giriş suyu
Tersinir
Soğutucu/Isı�cı
Havadan Suya
Pompa Pompa
Isı eşanjörü
Pompa
Pompa
Havadan suya tersinir bir soğutucu/ısıtıcı, RAS proses suyuna ısı veya soğutma aktaran bir ısı eşanjörüne bağlanır. Ayrıca, yeniden kullanım için çıkış suyuna bir ısı eşanjörü bağlanabilir ve giriş suyuna ısı veya soğutma aktarılabilir.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Pompalar
Sistemdeki proses suyunun sirkülasyonu için farklı tipte pompalar kullanılır. Pompalama normalde önemli miktarda elektrik gerektirir. Bu nedenle, işletme maliyetlerini asgari düzeyde tutmak için kaldırma yüksekliklerinin düşük, pompaların verimli ve doğru şekilde kurulmuş olması önemlidir.
Suyun kaldırılması tercihen sistemde sadece bir kez gerçekleşmeli ve su yerçekiminin etkisiyle sistem boyunca ilerleyerek pompa karterine geri akmalıdır. Pompalar, balık tanklarından gelen katı maddelerin parçalanmasını önlemek için mekanik filtrasyondan sonra yerleştirilmelidir. Çoğunlukla, pompaların biyofiltrasyon ve gaz giderme alanının önüne ya da arkasına yerleştirilmesi yoluyla basınç oluşturulur, su balık tanklarına akar ve mekanik filtrasyona geri gönderildikten sonra sistemde bir tur daha atar.
Pompalama için toplam kaldırma yüksekliğini hesaplamak için, gerçek kaldırma yüksekliği ile boru hatlarındaki, boru dirseklerindeki ve diğer bağlantı parçalarındaki basınç kayıpları toplanır. Buna dinamik basma yüksekliği de denir.
Şekil 2.20 Büyük miktarlarda suyun verimli bir şekilde kaldırılmasını sağlayan KPL tipi kaldırma pompaları
Kaldırma yüksekliği
NB, NBE, NK, NKE
3. Performance range
NB, 2-pole Kaldırılan suyun hacmi
Fig. 3 Performance range, KPL
Kaldırma pompaları genellikle devirdaim sistemindeki ana akışı pompalamak için kullanılır. İşletme maliyetlerini düşük tutmak için doğru pompa seçimi önemlidir. Frekans kontrolü, balık üretimine bağlı olarak ihtiyaç duyulan akışı düzenlemek için başvurulabilecek bir seçenektir. H kaldırma yüksekliği, Q ise kaldırılan suyun hacmidir. Kaynak: Grundfos.
NB, NBE, NK, NKE 3
Şekil 2.21 Yüksek basınç veya yüksek kaldırma yükseklikleri gerektiğinde su pompalamak için kullanılan NB tipi santrifüj pompalar
Kaldırma yüksekliği
NB, 4-pole
NB, 4-pole
NB, NBE, NK, NKE 3
Kaldırılan suyun hacmi
NB, 6-pole
Geniş bir yelpazeye yayılan santrifüj pompalar, daha düşük kaldırma yüksekliklerinde pompalama için de verimli bir şekilde kullanılır. Santrifüj pompalar devirdaim sistemlerinde genellikle UV sistemlerinden geçen akışlar gibi ikincil akışları pompalamak ve oksijen konilerinde yüksek basınç oluşturmak için kullanılır. H kaldırma yüksekliği, Q ise kaldırılan suyun hacmidir. Kaynak: Grundfos.
Su, gaz gidericiden aşağı damlatılmadan önce batık bir biyofiltreden pompalanırsa, biyofiltreden gelen karşı basıncın da hesaba katılması gerekecektir. Akışkanlar mekaniği ve pompalarla ilgili ayrıntılar bu kılavuzun kapsamı dışındadır.
Günümüzde birçok yoğun devirdaim sisteminde toplam kaldırma yüksekliği 2-3 metre civarındadır. Bu nedenle, ana akışın pompalanması için en verimli tip
Şekil 2.22 Ana su pompası için kuru kurulum örneği
Kaynak: Lykkegaard.
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
olan düşük basınçlı pompalar kullanılır. Bununla birlikte, saf oksijenin proses suyunda çözündürülmesi işlemi genellikle santrifüj pompaları gerektirir, çünkü bu pompalar oksijen konisinde gerekli yüksek basıncı oluşturur. Ana akış için kaldırma yüksekliğinin çok düşük olduğu bazı sistemlerde su, pompa kullanılmadan, havalandırma kuyularına hava püskürtme yoluyla tahrik edilir. Bu sistemlerde gaz giderme ve suyun hareket ettirilmesi tek bir işlemle gerçekleştirilir ve bu da düşük kaldırma yüksekliklerini mümkün kılar. Bununla birlikte, suyun gazdan arındırılması ve taşınmasının tek bir işlemde gerçekleştirilmesinin, suyun ayrı ayrı işlemler neticesinde pompalanması ve gazdan arındırılmasına nazaran daha verimli olduğu söylenemez, çünkü münferit işlemlerin verimliliği çoğu zaman kendi içinde son derece iyi tasarlanır ve optimize edilir.
İzleme, kontrol ve alarmlar
Yoğun (intansif) balık yetiştiriciliği, balıklar için her zaman en uygun koşulları sağlamak amacıyla üretimin yakından izlenmesini ve kontrol edilmesini gerektirir. Teknik arızaların muazzam kayıplara yol açması işten bile değildir. Bu nedenle, alarmlar operasyonu güvence altına almak için hayati önem taşıyan tesislerdir.
Günümüzde, çoğu çiftlikte, oksijen seviyelerini, sıcaklığı, pH’ı, su seviyelerini ve pompa işlevlerini merkezi bir kontrol sistemi aracılığıyla izlemek ve kontrol etmek mümkündür. Parametrelerden herhangi biri istenen histerezis değerlerinin dışına çıkarsa, tanımlanmış olan başlatma/durdurma işlemi sorunu çözecektir. Sorun otomatik olarak çözülmezse, alarm devreye girer. Otomatik besleme aynı zamanda merkezi kontrol sisteminin tümleşik bir parçası olabilir.
Şekil 2.23 Oksijen probu (OxyGuard) sudaki oksijen miktarının on-line ölçümü için suya indirilmeden önce havada kalibre ediliyor (solda)
Çağdaş bir balık yetiştiricisinin, gözetimi çok sayıda ölçüm noktası ve alarm kontrolleri ile dijitalleştirebildiği masası (sağda)
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Bu, beslemenin zamanlamasının daha yüksek bir oksijen dozajıyla hassas bir şekilde koordine edilmesini sağlar, zira besleme sırasında oksijen tüketimi artar. Daha az gelişmiş sistemlerde izleme ve kontrol tam otomatik değildir ve personelin bazı ayarlamaları manuel olarak yapması gerekir.
Durum ne olursa olsun, çiftlikte çalışan personelin gözetimi olmadan hiçbir sistem çalışmayacaktır. Bu nedenle kontrol sistemi, herhangi bir önemli arızanın yaklaştığı durumlarda personeli uyaracak bir alarm sistemi ile donatılmalıdır. Otomatik yedekleme sistemlerinin kurulu olduğu durumlarda bile en çok 20 dakikalık bir tepki süresi tavsiye edilir.
Acil durum sistemi
Yedekleme için saf oksijen kullanımı bir numaralı güvenlik önlemidir. Kurulum basittir ve saf oksijen için bir tutma tankı ile tüm tanklara takılan difüzörlü bir dağıtım sisteminden oluşur. Elektrik beslemesi kesilirse manyetik bir valf geri çekilir ve basınçlı oksijen tanklara akarak balıkları canlı tutar. Difüzörlere gönderilen akış, acil bir durumda depolama tankındaki oksijen arıza giderilene kadar yeterli gelecek şekilde, önceden ayarlanmalıdır.
Elektrik kaynağını yedeklemek için yakıtla çalışan bir elektrik jeneratörü gereklidir. Ana pompaları mümkün olduğunca hızlı bir şekilde çalıştırmak çok önemlidir, zira su biyofiltre üzerinde dolaşmadığında balıkların dışkılarından kaynaklanan amonyak toksik seviyelere ulaşacaktır. Bu nedenle su akışının bir saat içinde başlatılması önemlidir.
Şekil 2.24 Sıvı oksijen (LOX) tankı ve dizel yakıtla çalışan acil elektrik jeneratörü
Bölüm 2: Adım adım devirdaim sistemi
Giriş suyu
Hastalıkların sisteme girmesini/ sistemde yayılmasını önlemek için, devirdaim için kullanılacak su sisteme girmeden önce sterilize edilmelidir. RAS’a bir hastalık girerse, devirdaim işlemi hastalığı tüm tanklara yayacak ve bu durum genellikle balık ölümleriyle sonuçlanan feci etkiler yaratacaktır. Hastalıklar çoğu zaman tedavi edilebilse de büyük olasılıkla daha sonra bir salgın potansiyeli oluşturmak üzere sistemde kalmaya devam edecektir. Bir hastalıktan tamamen kurtulmanın tek yolu, tüm balıkları sistem dışına çıkarmak ve yeniden stoklama yapmadan önce tüm sistemi dezenfekte etmektir.
Aynı nedenlerden dolayı, kaynaklardan veya sondaj kuyularından gelen sular, hastalıkların çok daha olası olduğu nehir, göl veya denizlerden gelen sulara tercih edilir. Yeraltından gelen su genellikle hastalık taşımaz ve kolayca arıtılır, çünkü çoğunlukla berraktır ve ultraviyole ışık (UV) kullanılarak etkili bir şekilde dezenfekte edilebilir. Nehirlerden, göllerden veya denizden gelen su ise çoğunlukla kirli olduğundan ve hem organik maddeleri hem de diğer maddeleri barındırdığından daha kapsamlı bir temizlik ve dezenfeksiyon işlemi gerektirir. Mekanik filtreleme ve/veya kum filtrelemenin ardından UV ve/veya ozonlu arıtmanın kullanılması, RAS için temiz ve dezenfekte edilmiş su sağlamanın yaygın yollarıdır.
Şekil 2.25 RAS’ta kullanılmadan önce arıtma için giriş suyu dezenfeksiyonuna bir örnek
Su, ortadaki bölmede ozonlama işlemine tabi tutulmadan önce sol taraftaki mekanik filtreden süzülür. Bunun ardından su, iki UV sisteminden geçer ve son olarak siyah bekletme tankına girer.
Bölüm 3: Devirdaimli sistemlerde yetiştirilen balık türleri
Devirdaimli bir yetiştiricilik sisteminin kurulması da işletimi de maliyetlidir. Balık sektöründe tüm pazarlarda rekabet vardır ve kâr elde etmek için üretimin verimli olması gerekir. Bu nedenle üretim için doğru türlerin seçilmesi ve verimli bir sistemin kurulması son derece önemlidir. Esasen amaç, balığı yüksek fiyata satarken üretim maliyetini mümkün olan en düşük seviyede tutmaktır.
Balık yetiştiriciliğinin fizibilitesi açısından su sıcaklığı en önemli parametrelerden biridir. Bunun nedeni, balıkların soğukkanlı hayvanlar olmasıdır. Bu, balıkların içinde yüzdükleri suyun sıcaklığı ile aynı vücut sıcaklığına sahip oldukları anlamına gelir. Balıklar, domuzlar, inekler ya da diğer sıcak kanlı hayvanlar gibi vücut sıcaklıklarını ayarlayamazlar.
Farklı balık türlerinin büyümesi için farklı optimum sıcaklıklar vardır. Alabalık ve somon gibi ılıman iklimlerde yaşayan balıkların büyümesi için ideal sıcaklık 15 ila 20 °C civarındayken tilapia ve Afrika yayın balığı gibi tropikal bölgelerde yaşayan balıkların büyümesi için ideal sıcaklık 30 °C civarındadır. Balıkların ayrıca ölümcül alt ve üst sıcaklık sınırları vardır ve yetiştirici, çiftlik balıklarını bu sınırlar dahilinde tuttuğundan emin olmalıdır, aksi takdirde balıklar ölür.
Şekil 3.1 Balık büyüklüğünün bir faktörü olarak Atlantik somonunda 8 ° ve 14 ° C’de büyüme oranı örnekleri
Büyüme oranı (% vücut oranı / gün)
Balık ağırlığı (g)
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Devirdaimli yetiştiricilik tesislerinde ideal su sıcaklığına ulaşmanın ve yıl boyu bunu sürdürmenin maliyetine katlanmaya değer. Balıkları en uygun yetiştirme koşullarında tutmak, doğadaki genellikle ideal olmayan koşullara kıyasla çok daha yüksek bir büyüme oranı sağlayacaktır. Ayrıca, temiz su, yeterli oksijen seviyeleri vb. gibi avantajların devirdaimli sistemlerde hayatta kalma oranı, balık sağlığı vb. üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu ve nihayetinde yüksek kaliteli bir ürünle sonuçlandığını belirtmekte yarar vardır.
RAS’ta balık yetiştiriciliğinin fizibilitesi, yetiştirilen balığın büyüklüğüne bağlıdır. Herhangi bir sıcaklıkta, küçük balıklar büyük balıklardan daha yüksek büyüme oranlarına sahiptir. Bu, küçük balıkların aynı zaman diliminde büyük balıklardan daha fazla ağırlık kazanacağı anlamına gelir - bkz. Şekil 3.1.
Küçük balıklar ayrıca büyük balıklara nazaran balık yeminden daha iyi yararlanırlar (yani yem dönüşüm oranları (FCR) daha düşüktür ve bu nedenle büyük balıklardan daha verimlidirler - bkz. Şekil 3.2). Daha hızlı büyümek ve yemi daha verimli kullanmak elbette üretim maliyetleri üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir, çünkü üretilen balık kilogramı başına hesaplandığında maliyet düşmektedir. Ancak, küçük balıkların üretimi, balıkların pazarlanabilir boyuta gelmesine kadar olan üretim sürecinde sadece bir adımdır. Doğal olarak, balık yetiştiriciliğinde üretilen tüm balıklar küçük balık olamaz ve bu nedenle küçük balık yetiştirme potansiyeli sınırlıdır. Bununla birlikte, devirdaim sistemlerinde ne tür balıkların üretileceği tartışılırken, her şeyden önce küçük balıklar ele alınmalıdır. Yavru balık üretimine yatırım yapmak mantıklıdır, çünkü küçük balık yetiştirirken harcanan paranın karşılığı daha yüksektir. Somon sektörü buna iyi bir örnektir; Bu sektörde kafes yetiştiriciliği, küçük somon balıklarının (smolt) denizdeki ağ kafeslerde stoklanarak pazar boyuna (yaklaşık 5 kg) ulaşana kadar yetiştirilmesini esas alır. Eskiden smolt boyutu stoklama esnasında 100 g civarındaydı, ancak günümüzde RAS’taki büyüme potansiyelinden tam olarak yararlanmak için smoltlar genellikle 400 g veya daha büyük boyutlarda üretilmektedir.
Devirdaimli sistemlerde, on-growing olarak da adlandırılan büyük balık yetiştirme sürecinin üretilen kilogram başına maliyeti, genel olarak küçük balık yetiştirmeye nazaran daha yüksektir. Üretimdeki her bir kilogramlık artış başına büyük balıkların oksijen tüketimi daha az olsa da, büyük balıkların yem kullanımı, yemden yararlanma kabiliyetlerinin düşük olması nedeniyle daha fazladır. Yem, balık yetiştiriciliğinde açık ara farkla en büyük işletme maliyetidir. Bu nedenle yem, izlenmesi ve kontrol edilmesi gereken en önemli maliyet faktörüdür.
Büyük balıklar daha yavaş büyürler ve küçük balıklara kıyasla yemden daha az yararlanırlar, bununla birlikte, sistemin hacminin çok büyük bir kısmını kaplarlar. Balık sayısı balıkların küçük olduğu zamanki ile aynı olabilir, ancak balıklar artık çok daha büyüktür ve daha fazla tank alanı, oksijen ve yeme ihtiyaç duyarlar. Büyük balık yetiştirmek, küçük balıklara nazaran yavaş büyüyen büyük bir biyokütleyi, hasada hazır hale gelmeden önce önemli bir süre boyunca sistemde tutmak demektir. Bu nedenle, balıkları pazar büyüklüğüne ulaşana kadar yetiştirirken yatırım maliyetlerinin yanı sıra işletme maliyetleri de önemli ölçüde artar.
Bölüm 3: Devirdaimli sistemlerde yetiştirilen balık türleri
Şekil 3.2 RAS’ta Atlantik somon balığının 14 °C’de balık ağırlığına bağlı yem dönüşüm oranı (FCR) örneği
Domuz, sığır ve tavuk gibi diğer çiftlik hayvanlarıyla karşılaştırıldığında, balık yetiştiriciliğinde çok daha çeşitli türler bulunmaktadır. Buna karşılık, domuz, sığır veya tavuk pazarı balıkla aynı şekilde çeşitlendirilmemiştir. Tüketiciler farklı türlerde domuz, sığır ya da tavuk istemezler, sadece farklı biçimlerde ya da boyutlarda kesim isterler. Balık söz konusu olduğunda, tür seçenekleri çok geniş bir yelpazeye yayılır ve tüketiciler çok çeşitli balıklar arasından seçim yapmaya alışkındır; bu da balık yetiştiricilerinin gözünde pek çok farklı balık türünü cazip kılabilecek bir durumdur. Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde yüzlerce su canlısı türü akuakültüre kazandırılmıştır. Sucul türlerin kültürlenme hızı, bitkilerin ve diğer hayvanların kültürlenme hızından çok daha yüksektir.
Öte yandan, dünya çiftlik balığı üretim hacmine bakıldığında, tablo çok sayıda türü kapsayan bir üretim çıktısı sağlamaya müsait görünmemektedir. Şekil 3.3’te, sazan, tilapia ve diğer tatlı su türlerinin çiftlik balıklarının yüzde 47’sini oluşturduğu görülmektedir. Somon ve alabalık bir sonraki en büyük çiftlik balığı grubunu oluşturmaktadır, ancak bu kategori sadece iki türden oluşmaktadır. Geri kalan çiftlik balıkları ise “diğer” başlığı altında yer almakta olup, yaklaşık on türden oluşmaktadır. Dolayısıyla, kültür üretimi yapılabilecek çok sayıda tür olmasına rağmen, bunlardan sadece birkaçının dünya çapında gerçek bir başarıya dönüştüğünü kabul etmek gerekir. Ancak bu, kültür ortamında yetiştirilmeye çalışılan tüm yeni balık türlerinde başarısız olunduğu anlamına gelmez. Sadece, yeni balık türlerinin dünyadaki üretim hacminin sınırlı olduğunu ve bu türlerin yetiştirilmesindeki başarı ve başarısızlıkların büyük ölçüde pazar koşullarına bağlı olduğunu dikkate almak gerekir.
Şekil 3.3 2018’de küresel çapta deniz ürünlerinin kültür üretiminin dağılımı
Sazanlar ve diğer siprinidler
Yumuşakçalar
Kabuklular
Muhtelif tatlı su balıkları
Karides çeşitleri
Tilapia ve diğer çiklitgiller
Somon ve alabalık
Diğer
Kaynak: FAO
Prestijli bir balık türünden az miktarda üretmek, ürün yüksek bir fiyata satılacağı için kârlı olabilir. Ancak, prestijli türler için pazar sınırlı olduğundan, üretim ve dolayısıyla ürünün bulunabilirliği artarsa fiyat kısa sürede düşebilir. Akuakültürde yeni bir türle piyasaya ilk ve tek giren olmak çok kârlı olabilir. Öte yandan, bu iş hem üretimde hem de pazar gelişiminde yüksek derecede belirsizlik içeren riskli bir iştir.
Su ürünleri yetiştiriciliği sektörüne yeni türler sunmak için doğadaki yabani türleri alıp çiftlik ortamına getirdiğimiz de unutulmamalıdır. Bu türler, iyi büyüyüp büyümeyeceklerini ve kültür üretimine uygun olup olmadıklarını incelemek üzere yakalanıp akuakültürde çoğaltılmaktadır. Genel davranış, büyüme performansı, büyüme hızındaki genetik varyasyon, yem dönüşüm oranı, hayatta kalma oranı, erken olgunlaşma ve hastalıklara yatkınlık gibi, kültür üretiminin başarısını etkileyecek pek çok etmen vardır. Bu nedenle, doğadan gelen balıkların performansının balık yetiştiricisinin beklentileriyle uyuşmaması gayet muhtemeldir. Ayrıca, yabani stoklardaki virüsler de balıklarla birlikte çiftliğe getirilebilir ve bunlardan bazıları birkaç yıllık yetiştirme sürecinden sonra ortaya çıkarak moral bozucu bir deneyime neden olabilir.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği sistemlerinde hangi türlerin yetiştirileceğine dair genel tavsiyeler vermek kolay bir iş değildir. Bir balık yetiştiriciliği işletmesinin başarısını etkileyen pek çok faktör vardır. Örneğin; yerel inşaat maliyetleri, elektrik tedarikinin maliyeti ve istikrarı, kalifiye personel bulabilme, vs gibi… Ancak tüm bunlar ele alınmadan önce iki önemli soru sorulmalıdır: Yetiştirilmesi planlanan balık türü, devirdaimli yetiştiricilik tesisinde iyi bir performans gösterebilecek mi
Bölüm 3: Devirdaimli sistemlerde yetiştirilen balık türleri
ve ikinci olarak, bu tür için yeterince yüksek bir fiyat getirecek, bu projeyi kârlı kılacak kadar büyük hacimde bir pazar var mı?
İlk soru nispeten basit bir şekilde yanıtlanabilir. Biyolojik açıdan bakıldığında, geleneksel akuakültürde başarılı bir şekilde yetiştirilen her tür balık, devirdaimli sistemlerde de eşit derecede kolaylıkla yetiştirilebilir. Daha önce de belirtildiği gibi, devirdaimli balık çiftliğindeki ortam, yetiştirilen türün ihtiyaçlarına tam anlamıyla uyacak şekilde ayarlanabilir. Devirdaim teknolojisi yeni türlerin dahil edilmesi için bir engel teşkil etmez. Balıklar bir devirdaim ünitesinde de aynı şekilde ve hatta çoğu zaman daha iyi büyüyecektir. Ekonomik açıdan iyi bir performans gösterip göstermeyeceği ise daha belirsizdir, çünkü bu, pazar koşullarına, yatırıma, üretim maliyetlerine ve türün hızlı büyüyüp büyümediğine bağlıdır. Aşırı soğuk sularda yaşayan türler gibi, genellikle düşük büyüme oranlarına sahip balıkların yetiştirilmesi, tesise yapılan yatırıma değecek kadar yüksek bir yıllık çıktı üretmeyi zorlaştırır.
Bir devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği sisteminde yetiştirilen belirli bir tür için pazar koşullarının elverişli olup olmadığı büyük ölçüde, diğer üreticilerden kaynaklanan rekabete bağlıdır. Bu sadece yerel üreticilerle sınırlı değildir; balık ticareti küresel bir iştir ve rekabet de küreseldir. Polonya’da yetiştirilen alabalık, Vietnam’dan gelen yayın balığı veya Norveç’teki çiftliklerden gelen somon balığı ile rekabet etmek zorunda kalabilir, çünkü balıkların dağıtımı nispeten düşük maliyetle dünya çapında kolayca yapılabilmektedir.
Pahalı balıkların üretiminde devirdaimli sistemlerin kullanılması her zaman tavsiye edilmiştir, çünkü bu balıkların satış fiyatının yüksek olması sayesinde, diğer sistemlere nazaran daha yüksek olan üretim maliyetlerine katlanmaya değer. Öte yandan, porsiyonluk alabalık, tilapia veya Afrika yayın balığı gibi daha düşük fiyatlı balık türleri için de devirdaimli sistemden yararlanma eğilimi artmaktadır. Bu çoğunlukla doğal suların az olması ve tahliyeyle ilgili çevresel kaygılardan kaynaklanmaktadır.
Danimarka’nın devirdaimli alabalık yetiştiricilik konsepti, devirdaim teknolojisinin porsiyonluk alabalık işi gibi nispeten düşük fiyatlı bir segmente girmesinin iyi bir örneğidir. Ancak rekabetçi olabilmek için bu tür üretim sistemlerinin çok büyük olması, en az 1 000 tonluk hacimlerde faaliyet göstermesi gerekmektedir. Somon balığı sektöründe şu anda geleneksel kafes yetiştiriciliği teknolojisine alternatif olarak karada kurulu yaklaşık 10 000 tonluk devasa somon balığı çiftliklerinin geliştirilmesine yönelik çok büyük bir trend görülmektedir. Karada kurulu projelerin çoğunda, sadece su tasarrufu sağlamak ve tahliyeyi kısıtlamak için değil, aynı zamanda üretimi tüketicilere yaklaştırmak amacıyla da RAS teknolojisinden yararlanılmaktadır. Büyük şehirlerin yakınlarındaki somon RAS’ları piyasaya taze balık sunulmasını sağlayarak yurtdışından taze somon ithal etmenin yol açtığı CO2 salınımını önler.
Balık türlerinin devirdaimli sistemlerde yetiştirilmeye uygunluğu, kârlılık, çevresel kaygılar ve biyolojik uygunluk gibi birçok farklı faktöre bağlıdır. Aşağıdaki
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
tablolarda balık türleri, devirdaimli sistemde yetiştirilmelerinin ticari fizibilitesine dayalı olarak farklı kategorilerde gruplandırılmıştır.
Küçük balıklar için devirdaim kullanımının her zaman tavsiye edildiğini belirtmekte yarar vardır, zira küçük balıklar daha hızlı büyür ve bu nedenle özellikle yetiştirme boyutuna ulaşana kadar kontrollü bir ortama uygundurlar.
Biyolojik performanslarının iyi, pazar koşullarının da kabul edilebilir oluşu, aşağıdaki balıkları devirdaimli akuakültürde pazar büyüklüğüne kadar yetiştirmek için uygun kılmaktadır:
Türler
Alp alabalığı (Salvelinus alpinus) 14 °C
Atlantik somonu, smolt (Salmo salar)
14 °C
Yılan balığı (Anguilla anguilla)
24 °C
Lagos
(Epinephelus spp.)
28 °C
Gökkuşağı alabalığı
(Oncorhynchus mykiss) 16 °C
Alp alabalığı ve kahverengi alabalık melezleri, uzun yıllardır soğuk su yetiştiriciliğinde iyi bir büyüme performansı göstermektedir.
Küçük somonlara smolt denir. Büyümeleri için tuzlu suya aktarılmadan önce tatlı suda yetiştirilirler. Küçük balıklar devirdaimli sistemlerde büyük bir başarıyla yetiştirilmektedir.
Devirdaimde başarısı kanıtlanmış bir türdür.
Esaret altında üreyemez. Yavruların (elver) doğal ortamında yakalanması gerekmektedir. Nesli tükenmekte olan bir tür olduğundan, yetiştiriciliğinin etik açıdan doğru olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Özellikle Asya’da yetiştirilen bir tuzlu su balığıdır. Birçok farklı lagos türü vardır. Balıkların yumurtlama süreci ve larva yetiştirme konusunda bilgili olunması gerekir. Pazar büyüklüğüne getirilmesi nispeten basittir.
Kültür üretimi kolaydır. Tatlı suda yavru balık yetiştiriciliğinden porsiyonluk balıklara kadar her süreçte devirdaimli sistemler yaygın olarak kullanılır. Daha büyük alabalıklar da tatlı veya tuzlu suda devirdaim yöntemiyle yetiştirilebilir.
Belirli pazarlarda vasat ila iyi fiyatlara satılır.
Smolt piyasası genellikle çok iyidir. Talep sürekli artmakta ve büyük boy smoltların pazarı giderek büyümektedir.
Bazı alıcılar tehdit altındaki tür statüsü nedeniyle satın almayı reddedecektir.
Daha ziyade üretimin çok sayıda küçük üreticiden geldiği bölgelerde, yerel pazarlarda iyi fiyatlara satılır.
Çoğu pazarda rekabet nispeten çetindir. Ürünler çeşitlendirilmelidir.
Levrek/ Çipura (Dicentrarchus labrax / Sparus aurata)
24 °C
Mersin balığı (Acipenser spp.)
22 °C
Kalkan (Scophthalmus maximus)
17 °C
Beyaz karides (Penaeus vannamei)
30 °C
Sarı kuyruklu kral balığı (Seriola lalandi) 22 °C
3: Devirdaimli sistemlerde yetiştirilen balık türleri
Oldukça gelişmiş olan kafes yetiştiriciliği endüstrisinde kültür üretimi yapılan tuzlu su balıkları. Larva evreleri iyi yetiştirme becerileri gerektirir. Devirdaim sistemlerinde iyi büyüdükleri kanıtlanmıştır.
Kültür üretimi nispeten kolay birçok türden oluşan bir tatlı su balığı grubu. Farklı biyolojik aşamalarda beceri gereklidir. Devirdaim sistemlerinde artan şekilde yetiştirilmektedir.
Anaç ve kuluçkahane yönetiminde gelişmiş beceriler gereklidir. Devirdaimli sistemlerde çok iyi büyür.
Pazar koşulları Genel olarak zorlu olsa da bazı bölgelerde taze balık olarak iyi fiyatlara satılabilir.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde yaygın olarak kültür üretimi yapılan bir karides türüdür. Devirdaimli sistemlerde iyi bir büyüme performansı gösterdiği kanıtlanmıştır. Üretim yöntemi geliştirilmektedir.
Sarı kuyruklu kral balığı kafeslerde ve RAS’ta iyi bir büyüme performansı sergilediği kanıtlanmış bir tuzlu su türüdür.
Eti için pazar koşulları normaldir. Havyar işi ise lüks pazarlarda büyüme eğilimi göstermektedir.
Uluslararası piyasa koşulları genel olarak çetindir. Yerel piyasa fiyatları daha yüksek olabilir.
Karides fiyatları genel olarak iyidir ve balık fiyatlarıyla kıyaslandığında yüksektir.
Pazar fiyatları iyidir. Belli pazarlarda satılır.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Pazardaki fiyatların düşük olması, aşağıdaki balıkların devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği sistemlerinde kârlı bir şekilde üretilmesini zorlaştırmaktadır ve bu türlerin pazarlanmasında ve satışında etkili çabalar sarf etmek önemlidir:
Türler Mevcut durum Pazar
Afrika yayın balığı (Clarias gariepinus)
28 °C
Baramunda (Lates calcarifer) 28 °C
Sazangiller (Cyprinus carpio)
26 °C
Pangasius (Pangasius bocourti)
28 °C
Kızıl yüzgeçli levrek (Perca fluviatilis)
17 °C
Tilapia
(Oreochromis niloticus)
28 °C
Beyaz balık, lavaret
(Coregonus lavaretus) 15 °C
Kültür üretimi çok kolay olan bir tatlı su balığıdır. Devirdaimde iyi performans gösteren, dayanıklı ve hızlı büyüyen bir balıktır. Üretim çok maliyet-etkin olmalıdır.
Asya levreği de denir. Hem tatlı suda hem tuzlu suda yaşar. Larva yetiştirme aşaması bilgi gerektirir. Pazar boyutuna getirilme süreci nispeten basittir.
Tüm sazan türleri devirdaimli akuakültür sistemlerinde çok iyi bir büyüme performansı gösterir. Karşılaşılan başlıca güçlük, üretim maliyetlerini asgari düzeyde tutmaktır.
Bu yayın balığı özellikle Vietnam’da büyük toprak havuzlarda yetiştirilmektedir. Optimal olmayan koşullarda hayatta kalma ve büyüme yeteneği etkileyicidir.
Çok yaygın olmamakla birlikte devirdaimli sistemlerde iyi bir büyüme performansı sergilediği kanıtlanmış bir tatlı su balığı.
Orta ila düşük fiyatlar. Balıkların çoğu yerel pazarlarda canlı olarak satılır. Etkili pazarlama çalışmalarına ihtiyaç vardır.
Daha ziyade yerel pazarlarda, uygun fiyatlara satılır. Küresel olarak pazarlama arttıkça uluslararası pazarın genişlemesi beklenir.
Sazan çoğu pazarda düşük fiyatlı bir tür olarak kabul edilir, ancak mevsimsel kutlamalar sırasında bazı pazarlarda daha yüksek fiyatlara satılabilir.
Küresel balık pazarında nihai ürünün düşük fiyatlara satılması, üretim maliyetlerinin karşılanmasını zorlaştırır.
Pazar sınırlı, fiyatlar inişli çıkışlıdır.
Dayanıklı ve hızlı büyüyen, önde gelen kültür balıklarından biridir. Rekabetçi olabilmek için üretim giderleri asgari düzeyde tutulmalıdır.
Coregonus, devirdaimli sistemler dahil olmak üzere su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe yetiştirilebilen bir grup tatlı su balığının adıdır.
Dünya pazarlarında düşük ila orta fiyatlara satılır. Yerel pazarlarda daha yüksek fiyatlara satılabilir.
Doğal ortamında avlanmış türlerden kaynaklı çetin bir rekabet olduğundan fiyatlar nispeten düşüktür.
Bölüm 3: Devirdaimli sistemlerde yetiştirilen balık türleri
Biyolojik güçlükler ve/veya zor pazar koşulları nedeniyle aşağıdaki balıkların devirdaimli sistemler dahil olmak üzere genel olarak su ürünleri yetiştiriciliğinde ticari anlamda sürdürülebilir bir şekilde yetiştirilmesi çok güçtür:
Tür Mevcut Durum
Atlantik morinası (Gadus morhua) 12 °C
Atlantik somonu, Büyük (Salmo salar) 14 °C
Mavi yüzgeçli orkinos (Thunnus thynnus)
24 °C
Cobia (Rachycentron canadum)
28 °C
Amerika pisi balığı (Microstomus kitt) 17 °C
Sudak (Sander lucioperca) 20 °C
Yavru yetiştiriciliği devirdaimli sistemlerde başarısını kanıtlamıştır. Büyük boy morinaların yetiştirilmesiyle ilgili ilerlemelere ihtiyaç vardır, dolayısıyla büyük boy morinalar devirdaimli sistemler için henüz uygun değildir.
Büyük boy somonlar geleneksel olarak denizlerdeki ağ kafeslerde en az 5 kg ağırlığa erişerek pazar boyutlarına ulaşana kadar yetiştirilir. Bu balıkları karada kurulu dev devirdaim sistemlerinde pazar boyuna ulaşana kadar yetiştirmeye yönelik gelişmeler hızla devam etmektedir.
Şimdiye kadarki yegane kârlı yetiştiricilik teknolojisi, doğal ortamında yakalanmış balıkların semirtilmesine dayanmaktadır. Akuakültürde, ticari anlamda döngünün tamamının kontrol altına alınması ise halâ gelişim aşamasındadır.
Et kalitesi yüksek olan oldukça yeni bir tuzlu su akuakültür balığı. Kafes kültüründe büyütülür. Çoğaltmanın önünde halâ engeller olmasına rağmen üretim çıktısı artmaktadır.
Genetik, biyoloji, beslenme vs. ile ilgili engeller nedeniyle akuakültürde henüz tam olarak gelişme sağlanamamış olan yeni bir tür
Kültür üretimi zor olan bir tatlı su balığı. Larva aşaması zordur, büyütme evresi biraz daha kolay görünmektedir. Sudak için sadece birkaç başarılı devirdaim sistemi bulunmaktadır.
Pazar
Pazar doğadaki stokların avlanmasından çok etkilendiği için fiyatlar dalgalanma gösterir.
Norveç’in pazarlama çalışmaları küresel pazara hakimdir. Belgelendirilmiş ürünler yükseliş trendindedir.
Dünya çapında ton balığı pazarı çalkantılı olduğundan çok yüksek fiyatlara satılabilmektedir.
Pazar gelişmiş değildir ve bu balık çoğu pazarda bilinmez.
İstikrarlı ve yüksek fiyatlara satılan lüks ürün
Fiyatlar iyi ve normaldir. Yabani stoklar azaldıkça ve tüketim arttıkça talebin yükselmesi beklenmektedir.
Bölüm 4: Proje planlama ve uygulama
Devirdaimli balık çiftliği kurma fikri genellikle neyin önemli ve neyin cazip olduğuna dair çok farklı görüşlere dayanır. İnsanlar zaten bildikleri veya heyecan verici buldukları şeylere odaklanma eğiliminde olduklarından, bu süreçte projenin diğer yönlerini unutabilirler.
Bir projeye başlamadan önce beş önemli mesele halledilmelidir:
• Düşünülen balıkların satış bedelleri ve pazarı
• Sahanın seçilmesi ve yetkili mercilerden gerekli ruhsatların alınması
• Sistem tasarımı ve üretim teknolojisi
• Kendini işine adayacak bir yönetici dahil olmak üzere, işgücü
• Faal bir işletme haline gelene kadar her evresiyle projenin finanse edilmesi
Satış fiyatı ve pazar
İlk yapılması gereken, balığın kabul edilebilir fiyatlara ve yeterli miktarda satılıp satılamayacağını belirlemektir. Bu nedenle, ileri safhalara geçmeden önce gerekli pazar araştırmasının yapılması önemlidir. Mağazalardaki balık fiyatları çiftlikten alacağınız fiyatlardan çok farklıdır. Balığın çiftlikten çıkıp süpermarkette sergilenecek hale getirilmesine kadar geçen süreç, kesim, temizleme (iç organların çıkarılması), paketleme ve nakliye prosedürlerini içeren uzun bir süreçtir. Bu aşamalarla ilgili maliyetler önemli boyutlara ulaşabilir ve genel hesaplamalara dahil edilmelidir. Süpermarket ve aracılar kârdan paylarını alacaklardır ve balığın içinin temizlenmesinden kaynaklanan ağırlık kaybı, elbette parasını aldığınız balığın nihai ağırlığında önemli bir fark yaratacaktır.
Saha seçimi ve ruhsatların alınması
İyi bir sahanın seçilmesi son derece önemlidir. Devirdaim teknolojisiyle sudan tasarruf sağlandığı iddia edilse de, balık yetiştiriciliğinde suya ne kadar çok ihtiyaç duyulduğu barizdir. Yeraltı suyu, saflığı ve nispeten soğuk olması nedeniyle açık ara farkla en çok tercih edilen su kaynağıdır. Doğrudan nehirlerden, göllerden veya denizden alınan su, hastalıklardan kaçınmak için iyice arıtılmadıkça tavsiye edilmez. Deniz suyu kullanılıyorsa, genellikle kum kanalları inşa edilmesi veya sondaj suyu kullanılması tavsiye edilir.
Şekil 4.1 Proje fikrinden nihai ürüne kadar akış
Saha seçimi, beraberinde, balık çiftliği kurmak için yerel, bölgesel veya ulusal makamlardan onay alma gerekliliğinden kaynaklanan ağır bir iş yükünü getirir. Bir balık çiftliğinin su tahliyesi için izin almanın ne kadar uzun ve ne kadar zor olduğu çoğu zaman hafife alınmaktadır. Tahliye suyu iyice arıtılmış ve tüm partiküller giderilmiş olsa dahi, besinlerle dolu atık su yetkililer için her zaman endişe kaynağıdır. İnşaat, su kullanımı, tahliye vb. için gerekli izinleri almak üzere ilgili makamlara zamanında başvurulabilmesi için bir ön proje yapılması tavsiye edilir.
Sistem tasarımı ve teknoloji
Birçok balık yetiştiricisi, sistemlerini veya çözümlerini kendi tasarlamak ve inşa etmek ister, bu da ilk bakışta maliyetleri düşük tutmak ve kendi fikirlerinizi hayata geçirmek istediğiniz için anlaşılabilir bir durumdur. Ancak geçmişte birçok RAS, örneğin belirli bir hacimde balık yetiştirmek için gerekli oksijen, su akışı ve alan gibi gereksinimleri karşılamayacak derecede yanlış boyutlandırılmıştır. Balıkların biyolojik ihtiyaçlarının tespitine ve devirdaim sürecinde atık ürünün arıtılması için gereken ölçeğin doğru belirlenmesine özen gösterilmemiş, bu da sistemlerin yanlış ve yetersiz boyutlandırılmasıyla sonuçlanmıştır. Bu tür projeler sadece tesis sahibi için değil, tüm sektörün itibarı açısından talihsizdir. İzlenebilecek en iyi yaklaşım, proje fikirlerini ve teknolojiyi tartışmak ve çiftliği işbirliği içinde inşa etmek için en uygun çözümü bulmak üzere profesyonel bir sistem tedarikçisi ile çalışmaktır. Balık yetiştiricisi zamanını, detaylı teknik çözümler ve tasarım işlerine yoğun bir şekilde müdahale etmek yerine, balık çiftliği operasyonlarını yürütmeye ve optimize etmeye harcamalıdır. Balık yetiştiricisi ve teknoloji tedarikçisi arasındaki işbirliği, proje geliştirmenin başarısı açısından elzemdir, ancak sorumlulukların paylaşımı net olmalıdır. Sistem tedarikçileri genellikle temel tasarımdan inşaata ve nihayet çiftliğin faaliyete geçmesine kadar projeyi baştan sona sistemli bir şekilde yürütür. Hatta bazı sistem tedarikçileri sorunsuz bir devir sürecini ve uzun vadeli başarıyı güvence altına almak için çiftliğin yönetimiyle ilgili günlük faaliyetleri ve operasyonel prosedürleri de destekler.
Bölüm 4: Proje planlama ve uygulama
İş gücü
Vasıflı çalışanlar bulmak, hafta sonları ve geceler de dahil olmak üzere yılın her günü çiftliğin profesyonelce yönetilmesini sağlama açısından hayati önem taşır. Kendini tamamen işine adamış ve başarıyı en az hissedarlar kadar çok isteyen bir çiftlik yöneticisinin genel operasyon sorumluluğunu üstlenmesi son derece önemlidir. Balıklar canlı organizmalardır ve sağlıklı ve iyi bir ortamda büyümeleri için etkili bir yönetim gerekir. Hatalar veya yanlış yönetim, üretim ve balık refahı üzerinde doğrudan muazzam bir etki yaratır. Akuakültür endüstrisi büyüdükçe ve daha profesyonel hale geldikçe, donanımlı çalışanlara duyulan ihtiyaç da artmaktadır. Eğitim ve öğretim, çağdaş su ürünleri yetiştiriciliğinin giderek daha önemli bir parçası haline gelmektedir.
Finansman
Projenin tamamının finansmanı genellikle hafife alınmaktadır. Yeni bir balık çiftliği inşa edilir ve faaliyete geçirilirken, özellikle de RAS teknolojisi kullanılıyorsa, sermaye maliyetleri çok yüksek olacaktır. Ayrıca bazen yatırımcılar balıkları pazar büyüklüğüne ulaştırmanın sabır gerektirdiğini de unutabilmektedir. İnşaata başlama ile satılan balıklardan ilk kazancı sağlama arasında geçen süre, projenin büyüklüğüne, konumuna ve türlerin pazar büyüklüğüne bağlı olarak değişmek üzere, iki ila dört yılı bulabilir. Nakit akışını mümkün olduğunca erken başlatmak için başlangıç aşamasında sisteme daha fazla balık stoklanması ve üretim lojistiği planlanan günlük hacim ve boyut çıktılarına ulaşana kadar ilk yıl bu fazla balıkların daha küçük boyutlardayken satılması tavsiye edilir. Bir diğer önemli husus da toplam yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacı tahmin edilirken buna tüm maliyetlerin dahil edilmesi ve beklenmedik arızalar veya ihtiyaçlar için bir acil durum havuzunun hazır bulundurulmasıdır. Devirdaimli sistemlerde teknoloji ile biyolojik işleyiş birbirine bağlıdır. Bu, teknoloji çözümlerinden herhangi birinin tesis edilememesi veya yetersiz boyutlandırılması ya da çalışmaması durumunda devirdaim prensibinin ciddi şekilde zarar göreceği anlamına gelir. Sonuçta bu durum balıkların refahını ve büyüme performansını etkileyerek balık kalitesinin düşmesine ve planlanandan daha düşük verim elde edilmesine yol açacaktır. Diğer bir deyişle, balık yetiştiriciliğinde tasarrufa odaklanarak başarıya ulaşamazsınız.
Projenin genelini sistemli bir şekilde ele alabilmek için detaylı bir iş planı hazırlanmalıdır. İş planının nasıl yazılacağı veya pazar araştırmasının nasıl yapılacağıyla ilgili ayrıntılar bu rehberin kapsamı dışındadır. Bu gibi konularda ayrıntılı bilgi başka kaynaklarda aranmalıdır. Ancak, balık çiftliği projelerini oluşturan okurlara bu konuda yol göstermek amacıyla bir taslak iş planı, bütçe örnekler ve finansal hesaplamalar sunulmuştur.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
İşletme kurmakla ilgili temel bilgiler ve iş planı örnekleri internette yapılabilecek basit bir arama yoluyla veya aşağıdaki gibi kaynaklardan temin edilebilir: www.bplans.com
Şekil 4.2 Bir iş planının başlıca kısımları (Palo Alto Software Ltd. Şirketinin iş planının değiştirilmiş halidir)
1. Yönetici özeti:
Hedef, misyon ve başarının anahtarları
2. Şirket özeti:
Şirketin sahipleri, ortaklar
3. Ürünler:
Ürün analizi
4. Pazar analizinin özeti:
Pazardaki segmentasyon nasıl?
Hedef pazar ne olacak?
Pazarın neye ihtiyacı var?
Rakipler?
5. Strateji ve uygulama özeti
Rekabet avantajı
Satış stratejisi
Satış tahmini
6. Yönetim özeti
Personel planı ve şirketin teşkilat yapısı
7. Finansal plan
Önemli varsayımlar
Başa baş noktası
Tahmini kâr-zarar
Nakit akışı ve bilanço
Bölüm 4: Proje planlama ve uygulama
İş planında olması gereken bütçeler arasında özetle şunlar yer alır:
• Yatırım bütçesi (CAPEX)
(Sermaye giderleri, toplam sermaye maliyetleri)
• İşletme giderleri bütçesi (OPEX)
(Faaliyet giderleri veya işletim giderleri)
• Nakit bütçesi
(Likidite, işletmenin faal olması)
Tüm harcamaları hesaba katarak kapsamlı bütçeler yapmak için profesyonel bir muhasebeciye danışılması her zaman tavsiye edilir. İyi belgelenmiş bir bütçe, yatırımcıları ikna etmek, banka kredisi almak ve finansman kuruluşlarına başvurmak için de gereklidir.
Üretim planlama
Balığın biyolojik üretimini ayrıntılı olarak planlamak ve bu planı dikkatlice bütçelere dahil etmek de önemlidir. Üretim planı, belirli bir zamanda kaç ton balığın hasada hazır olacağını hesaplamaya yarayan temel araçtır. Balık yetiştiricisi, yıl boyunca düzenli olarak pazarlanabilir balık hasadı yapabilmek için genellikle çiftliği yıl boyunca birkaç parti yumurta veya küçük balıkla stoklayacaktır. Balıklar nihai boyuta ulaştıkça tasnif edilir. Üretim planı, yetiştirilen balığın büyüme performansına dayalıdır ve bir büyüme eğrisi olarak tanımlanabilir.
Şekil 4.3 RAS’ta 14 °C’de yetiştirilen Atlantik somonunun beklenen büyüme eğrisi
(g)
İlk yemlemeden itibaren gün sayısı Hasat
Eğri, besleme tablolarından elde edilen verilere dayalıdır ve RAS somon yetiştiricilerinin deneyimlerine göre uyarlanmıştır.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Çiftlik balıkları çoğu zaman planlanandan daha iyi - veya daha kötü – bir büyüme performansı gösterdiğinden, üretim planı üretim sırasında revize edilmelidir. Üretim planı hazırlamak aslında balık stokunun bir aydan diğerine ne kadar büyüdüğünü hesaplamaktan ibaret sayılır. Öte yandan, plan son haline getirilirken uygulamadaki deneyimler ve diğer yetiştiricilerle görüşülen hususlar dikkate alınmalıdır.
Üretimin hesaplanması ve planlanması için yararlanılabilecek çeşitli yazılım programları mevcuttur. Bunların hepsinde balığın günlük büyüme yüzdesi kullanılarak artışın hesaplanması esas alınır. Büyüme oranı balık türüne, balığın büyüklüğüne ve su sıcaklığına göre değişir. Doğal yaşam alanlarına bağlı olarak farklı balık türlerinin farklı ideal yetiştirilme sıcaklıkları vardır ve küçük balıkların büyüme oranları büyük balıklara nazaran daha yüksektir.
Yem alımı ve yem dönüşüm oranı (FCR) elbette bu hesaplamaların ayrılmaz bir parçasıdır. Üretim planı hazırlamanın bir yolu da, yetiştirilecek balık için bir yemleme tablosu edinmekten geçer. Yem üreticilerinden temin edilebilen bu tablolarda balık türleri, balıkların büyüklüğü ve su sıcaklığı dikkate alınır (bkz. Şekil 4.3).
Tablo 4.1 Örnek; Farklı su sıcaklıklarında yetiştirilen farklı boyutlardaki mersin balıkları için balık ağırlığının yüzdesi olarak belirtilen yemleme oranı önerileri Balıkların
Yemleme, üretim stratejisi ve yetiştirme koşullarının yanısıra, seçilen yem türüne uyarlanmalıdır. Önerilen seviyeye göre yemleme en iyi FCR’yi sağlar, böylece yem maliyetlerinden tasarruf edilir ve dışkı miktarı azaltılır. Yemleme oranını daha yüksek bir seviyeye çıkarmak ise büyümeyi arttırmakla birlikte daha yüksek bir FCR ile sonuçlanır. Kaynak: BioMar.
Yemleme oranını FCR’ye bölerek balığın büyüme oranını hesaplayabilirsiniz. Bunun ardından günden güne ağırlık artışı şu şekilde hesaplanabilir:
K n = K0(1+r)n
Bölüm 4: Proje planlama ve uygulama
Burada “n” gün sayısı, “K0” 0’ıncı gündeki balık ağırlığı, “Kn” “n“inci gündeki balık ağırlığı ve “r” de büyüme oranıdır. 100 g ağırlığındaki bir balık günde yüzde 1,2 oranında büyürse 28 gün içinde şu ağırlığa ulaşacaktır:
K28 gün = K100 g (1+0.012)28 gün = 100 (1.012)28 = 139.7 g
Balıkların boyutu veya sayısı ne olursa olsun, bu denklem balık stokunun büyümesini hesaplamak, hassas bir üretim planı yapmak ve balıkların ne zaman tasnif edileceğini ve daha çok sayıda tanka yerleştirileceğini belirlemek için kullanılabilir. Ayrıca, üretim planı yapılırken popülasyondaki kayıpların toplamdan çıkarılması da unutulmamalıdır. Hesaplamaların aylık olarak yapılması ve yaşanan deneyimlere göre değişmek üzere ayda yaklaşık yüzde 1’lik bir ölüm faktörü kullanılması tavsiye edilir. Bir ay tam 30 tam gün olarak hesaplanmamalıdır, zira normalde bir ay içinde yönetimsel prosedürler nedeniyle balıkların beslenmediği günler olacaktır, bu nedenle yukarıdaki örnekte 28 gün kullanılmıştır.
Giderler ve yatırımlar
Yatırım maliyetleri büyük ölçüde devirdaim tesisinin inşasına bağlıdır, bu da yine ülkeye ve inşaat alanındaki yerel koşullara bağlıdır. Tablo 4.2’de yüzde cinsinden tahmini rakamları içeren bir yatırım bütçesi örneği gösterilmektedir. Arazi alımı buna dahil değildir.
Tablo 4.2 Tahmini rakamların yüzde olarak belirtildiği tam devirdaimli kapalı bir sistem için yatırım bütçesi örneği. Dağıtım maliyeti sistemin türüne, balık türlerine ve konuma bağlı olarak değişecektir.
Yatırım bütçesi
İnşaat işleri: Arsa geliştirme, binalar, beton işleri ve inşaat, ana borular, elektrik, yürüme yolları
Sermaye giderlerindeki payı
46 %
RAS: Tasarım ve ekipman, navlun ve kurulum 33 %
Giriş ve çıkışlar dahil balık tankları 12 %
Yemleme ve ışık sistemleri
2 %
Isıtma, soğutma, havalandırma 3 %
Borular dahil balıkların taşınması
3 %
Operasyonel ekipman 1 %
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Ayrıca maliyetler büyük ölçüde, yetiştirme sisteminin balık ömrünün tüm aşamalarını mı yoksa sadece büyüme aşamasını mı kapsayacağına ve sistemin bir binanın içine kurulup kurulmayacağına da bağlıdır. Bu tür kararlar iklime, balık türlerine, üretimin amacına vs. göre belirlenir. Genel olarak devirdaim oranı ne kadar yüksekse, sistemin bir bina içinde kurulması gerekliliği da o kadar yüksektir.
Yemleme sistemleri, tasnif çözümleri, giriş suyu ve atık su arıtma vb. ile donatılmış kuluçkahane, yavru ve büyütme sistemleri gibi tüm tesisleri içeren eksiksiz kapalı RAS çiftlikler için toplam yatırım maliyeti (CAPEX) yılda üretilen kg başına 12 ila 20 EUR arasında (veya daha fazla) olacaktır.
Şekil 4.4 Alınan yavruların 300-500 g’a ulaşana kadar büyütüldüğü, porsiyonluk alabalık (2 000 ton/yıl) üretimi yapılan münferit bir RAS üretim ünitesinin maliyet dağılımı örneği
Yem (pigmentsiz)
Amortisman
Maaşlar
Balık girdisi (yavrular)
Enerji
İdari ve satış
O ksijen
Bakım ve sigorta
Kimyasallar
Üretilen canlı balıkların toplam üretim maliyeti kg başına 2 Avro’dan biraz fazladır.
Yetiştirilen balıkların hasattaki boyutu ne kadar büyük olursa yatırım maliyeti de o kadar yüksek olur çünkü daha büyük balıkların yetiştirilmesi, küçük balıklara kıyasla aynı tonajı üretmek için daha fazla sistem ve tank alanı gerektirir. Bu nedenle, pazar büyüklüğü 4-5 kg olan somon gibi büyük balıkların üretimine yönelik sistemler, tüm sistem dahil olmak üzere yılda üretilen kg başına yaklaşık 20 EUR gibi yüksek bir maliyet düzeyinde olacaktır. Ölçeğin diğer ucuna bakacak olursak, porsiyonluk alabalık üretimi yapan eksiksiz bir RAS projesi daha düşük maliyetli olacaktır, çünkü bir m3’lük tank hacmi başına üretim verimliliği, küçük balıkların büyüme oranının yüksek olması nedeniyle çok daha yüksek olacaktır.
Bölüm 4: Proje planlama ve uygulama
Gerektirdiği yatırım miktarı en düşük olan tesisler, tilapia, yayın balığı veya alabalık gibi balıkların yalnızca son büyütme evresinde kullanılan daha az gelişmiş devirdaim sistemlerinde, pazar boyutu küçük olan balıkların üretildiği açık hava balık yetiştiriciliği modülleridir. Bu tür basit RAS yetiştiricilik modülleri, 1000 ton veya üzerinde üretim çıktısı sağlamak üzere sadece yavru aşamasından pazarlanabilir porsiyon boyutuna kadar balık yetiştirmek için tasarlandığında, bu modüller için gerekli yatırım maliyetinin bina, giriş suyu arıtma vb. maliyetler hariç, yıllık üretilen her kg ürün başına yaklaşık 6 Avro olacağı tahmin edilmektedir.
Modern balık yetiştiriciliği sektörüne girilirken ölçek ekonomisi göz önünde bulundurulmalıdır. Bütçeler üzerinde çalışılırken, kurulacak büyük bir çiftliğin üretilen her kg balık başına yatırım ve işletme maliyetlerinin, küçük bir çiftliğe kıyasla daha düşük olduğu fark edilecektir. Genel olarak, pazar büyüklüğünde balık üretmeye yönelik RAS projeleri yılda yaklaşık 500 ton ila 10 000 ton üretim çıktısı sağlar. Küçük projeler genellikle levrek veya kalkan gibi değerli balıkların, büyük projeler ise tilapia ve yayın balığı gibi daha düşük fiyatlı balıkların üretimi için tasarlanır. Bunun istisnası, piyasa fiyatı nispeten iyi olmasına rağmen projelerin çok büyük olduğu karada kurulu büyük ölçekli somon RAS’larıdır. Ancak bu durum, bu somon RAS’larında yayın balığı veya tilapia gibi nispeten daha hızlı büyüyen küçük balıklara kıyasla daha yavaş büyüyen büyük balıkların üretilmesiyle de ilgilidir.
Arazi ediniminden söz edecek olursak; bir devirdaim tesisinin kaplayacağı alan da balık türlerine ve üretimin yoğunluğuna bağlıdır. Genel olarak, bir devirdaim tesisinin kapladığı alan 100 ton balık başına yaklaşık 1 000 m2’dir. Toplam üretim ne kadar büyük olursa, üretilen 100 ton başına ihtiyaç duyulan alan o kadar küçük olur, çünkü tanklar daha büyüktür ve daha derine inşa edilebilir. Dolayısıyla, 1 000 tonluk büyük bir balık çiftliği sadece yaklaşık 7 000 m2’lik bir alan gerektirir. Su alımı, tahliye suyunun arıtımı, balık yükleme, yollar vb. gibi çevre işleri için ise genellikle daha fazla alana ihtiyaç duyulacaktır.
Şekil 4.4’teki örnekte enerji tüketiminin maliyetlerin yüzde 7’sini oluşturması dikkat çekicidir. En önde gelen maliyetlerden olmasa da elektrik tüketimine odaklanmak her zaman önemlidir. Aslında, birçok RAS türünün elektrik maliyeti, çarkların, dönüş pompalarının, oksijen konilerinin ve diğer tesisatın oldukça önemli miktarda enerji tükettiği geleneksel çiftliklerinden çok daha yüksek değildir.
Şekil 4.4’te görülebileceği gibi yem maliyeti açık ara farkla en baskın maliyettir, bu da iyi yönetimin en önemli etken olduğu anlamına gelir. FCR’nin iyileştirilmesi, kullanılan her kg yem başına balıkların daha fazla ağırlık kazanması ve RAS’ın mekanik ve biyolojik filtreleri üzerindeki yükün azalması anlamına geldiğinden, üretimin verimliliği üzerinde önemli bir olumlu etkiye sahip olacaktır.
Ekte, bir devirdaimli yetiştiricilik sisteminin fizibilitesini etkileyebilecek biyolojik ve teknik konulara ilişkin bir kontrol listesi bulunmaktadır. Bu kontrol listesi, proje gerçekleştirilmeye başlanırken ayrıntıları ve olası engelleri belirlemek için çok uygun bir araçtır.
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Geleneksel balık yetiştiriciliğinden devirdaime geçiş, çiftliği yönetmek için gerekli günlük rutinleri ve becerileri önemli ölçüde farklılaştırır. Balık yetiştiricisi artık sadece balıkların değil, suyun da yönetiminden sorumludur. Suyu yönetme ve kalitesini koruma görevi, en az balıklara bakmak kadar önemli hale gelmiştir. Artık, geleneksel bir akış çiftliğindeki günlük işler yerine günün 24 saati sürekli çalışan bir makinenin ince ayarlarının yapılması gerekmektedir. Tüm sistemin otomatik olarak izlenmesi, yetiştiricinin çiftlikle ilgili bilgilere her zaman erişebilmesini sağlar ve acil bir durum olduğunda alarm sistemi devreye girer.
Şekil 5.1 Filtrelerdeki ve balık tanklarındaki su kalitesi ve akış sıkça gözlemlenmelidir.
Örn. Ön planda gösterilen sabit yataklı biyofiltrenin havalandırma düzeni istikrarlı ve yeknesak olmalıdır
Rutinler ve prosedürler
En önemli rutinler ve çalışma prosedürleri aşağıda listelenmiştir. Uygulamada daha birçok ayrıntı ortaya çıkacaktır, ancak genel model bellidir. Her gün kontrol edilecek tüm rutinleri ve daha uzun aralıklarla kontrol edilecek öğeleri içeren bir liste yapmak elzemdir.
Günlük veya haftalık olarak:
• Balıkların davranışlarını görsel olarak inceleyin
• Su kalitesini görsel olarak inceleyin (şeffaflık/bulanıklık)
• Tanklardaki hidrodinamiği (akışı) kontrol edin
• Yemleme makinelerinden gelen yemin dağılımını kontrol edin
• Ölü balıkları çıkarın ve kaydedin
• Dikey borular ile donatılmışsa tank çıkışlarını yıkayın
• Oksijen problarının membranını silin
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
• Tanklardaki reel oksijen konsantrasyonunun kaydı
• Pompa haznelerindeki su seviyelerini kontrol edin
• Mekanik filtrelere püskürtme yapan nozulları kontrol edin
• Sıcaklık kaydı
• Amonyak, nitrit, nitrat, pH testlerini yapın
• Kullanılan yeni su hacminin kaydı
• Oksijen konilerindeki basıncı kontrol edin
• pH düzenlemesi için NaOH veya kireci kontrol edin
• Ozon dozajlamanın ve/veya UV ışıklarının çalışıp çalışmadığını kontrol edin
• Kullanılan elektriği (kWh) kaydedin
• Meslektaşlarınızın mesaj panosuna gönderdiği bilgileri okuyun
• Çiftlikten ayrılmadan önce alarm sisteminin açık olmasına dikkat edin.
Haftalık veya aylık olarak:
• Biyofiltreleri kılavuza ve kendi gözlemlerinize göre temizleyin
• Çukurları vb. kir yerleşimi açısından kontrol edin (kamera faydalı olabilir)
• Kompresördeki yoğuşma suyunu boşaltın
• Tampon tankındaki su seviyesini ve alarm fonksiyonunu kontrol edin
• Oksijen tankında kalan O2 miktarını kontrol edin
• pH-metrenin kalibrasyonu
• Besleyicilerin kalibrasyonu
• Balık tanklarındaki ve sistemdeki O2 problarını kalibre edin
• Alarmları kontrol edin - alarm testleri yapın
• Tüm tanklarda acil durum oksijeninin çalışıp çalışmadığını kontrol edin
• Tüm pompa ve motorları arıza veya uyumsuzluk açısından kontrol edin
• Jeneratörleri kontrol edin ve deneme amaçlı çalıştırın
• Damlatmalı filtreler için vantilatörlerin çalışıp çalışmadığını kontrol edin
• Mekanik filtrelerin yataklarını gresleyin
• Mekanik filtrelerdeki püskürtme çubuğu nozullarını durulayın
• Sistemde “ölü su” olup olmadığını araştırın ve önlem alın
• Filtre haznelerini kontrol edin - çamur görülmemelidir.
6−12 ayda bir:
• UV sterilizatörü temizleyin, lambaları her yıl değiştirin
• Kompresördeki yağı, yağ filtrelerini ve hava filtresini değiştirin
• Soğutma kulelerinin içinin temiz olup olmadığını kontrol edin
• Gaz gidericinin kirli olup olmadığını kontrol edin ve gerekirse temizleyin
• Gerekirse biyofiltreyi iyice temizleyin
• Oksijen problarının bakım-onarımını yapın
• Mekanik filtrelerdeki püskürtme çubuğu nozullarını değiştirin
• Mekanik filtrelerdeki filtre plakalarını değiştirin.
5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Şekil 5.2 Oksijen jeneratörü. Özel tesisatların kontrolü ve servisi ile ilgilenilmelidir. Bu genellikle alanında uzman bir şirketle yapılan bir hizmet sözleşmesi ile güvence altına alınır
Su kalitesi
Devirdaim sisteminin yönetilmesi, kültür üretimi yapılan balıklar için mükemmel bir ortama ulaşmak amacıyla sürekli kayıt ve ayarlama yapılmasını gerektirir. Her parametre için biyolojik olarak kabul edilebilir olan belirli sınırlar vardır. Her yeni balık partisiyle birlikte, üretim döngüsü boyunca çiftliğin her bölümü mümkünse kapatılmalı ve yeni balık partisi için yeniden çalıştırılmalıdır. Üretimdeki değişiklikler bütün sistemi etkiler, ancak biyofiltre kurumalara ve diğer değişikliklere karşı daha da hassastır. Şekil 5.3’te yeni çalıştırılan bir biyofiltrenin, çıkan azot bileşiklerinin konsantrasyonu üzerindeki etkisi gözlemlenebilir. En önemlileri Şekil 5.4’te görülebilen diğer birçok parametrede dalgalanmalar meydana gelecektir. Bazı durumlarda, parametreler balıklar için elverişsiz ve hatta toksik seviyelere yükselebilir. Öte yandan, toksisite; balık türleri, sıcaklık ve pH gibi farklı unsurlara bağlı olduğundan bu seviyeler hakkında kesin veriler vermek mümkün değildir. Balıklar çoğunlukla sistemin çevresel koşullarına uyum sağlayacak ve karbondioksit, nitrat ve/veya nitrit gibi belirli parametrelerin daha yüksek seviyelerde olmasını tolere edecektir. En önemli husus, suyun fiziksel ve kimyasal parametrelerinde oluşabilecek ani değişiklikleri engellemektir.
Şekil 5.3 Bir biyofiltrenin başlatılması ve olgunlaştırılması sırasında farklı azot bileşiklerinin konsantrasyonundaki dalgalanmalar
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Tablo 5.1 Bir tatlı su devirdaim sisteminde farklı fiziksel ve kimyasal su kalitesi parametreleri için tercih edilen ve edilmeyen seviyeler
Parametre
Sıcaklık
göre değişir Türe göre değişir
Asılı katı maddeler
COD (Kimyasal Oksijen İhtiyacı)
BOD (Biyolojik Oksijen İhtiyacı)
Bulanıklık NTU 1−3 > 4
Hidrojen Sülfit H2S μg < 5 (pH etkisi) > 5
Kalsiyum Ca++ mg/L 5−50 Bilinmiyor
Tuzlu su ortamı belirtilen seviyelerin bazılarını değiştirecektir. Bu liste, yol göstermek için sunulan bir özet niteliğindedir. Bazı türler diğerlerine göre daha temiz suya ihtiyaç duyar. Yavrular ve küçük balıklar her zaman büyük balıklardan daha temiz suya ihtiyaç duyacaktır.
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Nitrit pikinin toksisitesi sisteme tuz eklenerek ortadan kaldırılabilir. Sudaki tuz konsantrasyonunun sadece 0,3 o/oo (ppt) olması nitritin toksisitesini gidermek için yeterlidir. Bir devirdaim sisteminde farklı fiziksel ve kimyasal su kalitesi parametreleri için önerilen seviyeler Tablo 5.1’de gösterilmektedir.
Biyofiltre bakımı
Sistemde yüksek ve istikrarlı bir su kalitesi sağlamak için biyofiltre her zaman en iyi şekilde çalışmalıdır. Aşağıda biyofiltrenin bakımına ilişkin prosedürlere bir örnek verilmiştir.
Şekil 5.4 Polietilenden (PE) yapılmış prefabrike biyofiltrenin prensip çizimi
Normalde PE biyofiltreler zemin seviyesinden yukarıda konumlandırılır ve kolayca yıkanıp temizlenmelerini sağlayan bir çamur tahliye vanaları vardır. Çamurlu su, akuakültür devirdaim sisteminin dışındaki atık su arıtma sistemine yönlendirilir. Sağdaki fotoğraf büyük bir PE biyofiltrenin boyutunu göstermektedir. Kaynak: AKVA group.
Biyofiltre bakımı şunları içerir:
• Bakteri ve yosunların oluşmasını ve üst plakanın deliklerini tıkamasını önlemek için üst plakayı iki haftada bir fırçalayın
• Son biyofiltre odasından mikropartikül filtresine giden proses suyu borusundaki mikro kabarcık difüzörlerini her iki haftada bir fırçalayın ve temizleyin
• Düzenli izleme ve temizlik programı
Şekil 5.5 Aşağıdaki çok bölmeli PE biyofiltredenin akış düzeni, her bölmede soldan sağa ve yukarı doğru ilerler
Organik maddelerin çoğu ilk bölmedeki heterotrofik bakteriler tarafından uzaklaştırılır. Bu sayede sonraki bölmelere gelindiğinde düşük düzeyde olan organik yük, amonyağı nitrata dönüştürmeye yarayan ince bir nitrifikasyon biyofilminin oluşmasını sağlar. Son bölme mikropartikül filtresi olarak adlandırılır ve mekanik filtre tarafından giderilememiş olan çok ince partiküllerin uzaklaştırılması için tasarlanmıştır. Bu tür bir filtre betonda da oluşturulabilir.
Aşağıdaki parametreler düzenli olarak kontrol edilmelidir:
• Biyofiltre bölmelerinin her birinde hava kabarcıklarının dağılımını kontrol edin. Zamanla biyofiltrede organik maddeler birikir, bu da hava kabarcıklarının hem dağılımını etkiler, hem de boyutlarını büyütür.
• Biyofiltre ve mikropartikül filtresinden geçen akıştaki değişiklikleri belirlemek için biyofiltrenin su yüzeyi seviyesi ile PE silindir duvarının üst kenarı arasındaki yüksekliği kontrol edin.
• Biyofiltre ile ilgili su kalitesi parametrelerini düzenli olarak ölçün.
• Dozajlama için kullanılan baz veya asidin kalan hacmini yakından izleyin.
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Biyofiltredeki çamurun temizleme ve yıkama yoluyla giderilmesi
Biyofiltredeki biyo-ortamın altında, inorganik maddeler, yerinden oynamış biyofilmler ve mikroorganizmalar tarafından parçalanması zor olan diğer organik maddelerden oluşan bir karışım birikebilir. Bu, bölmelere yerleştirilen çamur giderme sistemi ile giderilmelidir.
Çamur akıtma için aşağıdaki protokolü izleyin:
• Temizlenecek PE biyofiltreyi devre dışı bırakın.
• Çıkış tahliye vanasını birkaç saniye açın (yaklaşık 10 sn.)
• Çamur pompası takılıysa: PE biyofiltreden çamuru pompalayarak akıtın ve suda kahverengi bir renklenme olup olmadığını kontrol edin
• Bu prosedürü tüm biyofiltreler ve mikropartikül filtreleri için tekrarlayın (ve işiniz bittiğinde çamur pompasını kapatın). Biyofiltre haznelerinden çamur pompası aracılığıyla sifonlama olmamasına dikkat edin. Bu şekilde su kaybı olasılığı varsa, tüm çıkış tahliye vanalarını kapatın.
Biyofiltrenin havayla yapılan basit temizliği
Haftada iki kez basit bir temizlik protokolünün uygulanması tavsiye edilir. Bu prosedürde PE biyofiltreler hava ile temizlenir.
Basit biyofiltre temizliği için aşağıdaki protokolü izleyin:
• Biyofiltreye giden akışı değiştirmeyin
• Birinci PE biyofiltre üzerindeki hava temizleme vanalarını açın
• Temizleme üfleyicisinin çalışmaya hazır olup olmadığını kontrol edin. Bu üfleyiciyi açın
• Tüm temizleme havasını 10-15 dakika boyunca biyofiltre #1’e yönlendirin. Biyofiltreden geçen proses suyu, serbest kalmış organik maddeleri aşağıdaki bölmeye aktaracaktır
• Tüm temizleme havasını 10-15 dakika boyunca bir sonraki PE biyofiltresine yönlendirin. Prosedüre son biyofiltreye kadar devam edin. Mikropartikül filtresini hariç tutun
• Serbest kalan tüm organik maddeler mikropartikül filtresine ulaşır.
su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Mikropartikül filtresinin temizlenmesi
Mikropartikül filtresinin hangi sıklıkta temizlenmesi gerektiği, sistem üzerindeki yüke bağlıdır. Genel olarak mikropartikül filtresinin her hafta temizlenmesi tavsiye edilir.
Basit mikropartikül filtresi temizliği için aşağıdaki protokolü izleyin:
• PE biyofiltrelerden geçen akışı durdurun
• Çamur tahliye vanasını kullanarak su seviyesini mikro partikül filtresinin üst plakasının 100 mm altına düşürün (varsa çamur pompası kullanın)
• Tüm PE biyofiltre odalarının hava temizleme valflerini kapatın. Mikro partikül filtre bölmesinin hava temizleme valfini açın
• Temizleme üfleyicisinin çalışmaya hazır olup olmadığını mühendise danışarak kontrol edin. Bu üfleyiciyi açın
• Tüm temizleme havasını 30 dakika boyunca mikropartikül filtresine yönlendirin. Bu hava hacmi su seviyesini çıkış kutularının yakınına kadar yükseltir. Kirli suyun çıkış kutusundan çıkmasına izin verilmemelidir
• Temizliğin ardından, çamur akıtma için açıklanan protokolden yararlanarak tüm mikropartikül filtre hacmini boşaltın.
Biyofiltrenin derinlemesine temizlenmesi
Biyofiltre ve/veya mikropartikül filtre bölmeleri arasındaki basma yüksekliği farkı artarsa ve olması gereken basma yüksekliği normal temizlikle yeniden sağlanamazsa, biyofiltre derinlemesine temizlik prosedürünün uygulanması gerekir. Biyofiltre ve mikropartikül filtresinden geçen akışla ilgili sorunları belirlemek için her biyofiltre bölmesinde, su seviyesinin üst kısmı ile PE silindirin üst kenarı arasındaki mesafeyi düzenli olarak ölçün.
Derin temizliği tamamlamadan önce, her bölmedeki havalandırmayı iki saat süreyle kapatın. Böylece, havalandırması kapatılmış olan hazne bu kısa süre boyunca mikropartikül filtresi vazifesi görerek temizleme işlemi sırasında boşaltılacak olan ekstra atıkları toplayacaktır. Genellikle biyofiltrelerin tüm alanlarının her ay derinlemesine temizlenmesi tavsiye edilir.
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Biyofiltreyi derinlemesine temizlemek için aşağıdaki protokolü izleyin:
• PE biyofiltrelerden geçen akışı durdurun
• Temizlenecek filtre(ler)de 30 dakika boyunca yoğun havalandırma yapın. Ardından çamur akıtma için açıklanan protokolü izleyerek ilgili filtreyi (ya da filtreleri) tamamen boşaltın.
Sodyum hidroksitle (NaOH) temizleme
Biyofiltre sisteminde ciddi bir tıkanma tespit edilirse, sodyum hidroksitle temizlik yapın. Ciddi tıkanıklıklar; bölmeler arasındaki basma yüksekliği farkıyla ilgili sürekli olarak sorunların yaşanmasından, bölmelerin üst kısmında havalandırmanın eşit düzeyde olmadığını gösteren belirtilerden ve/veya biyofiltre performansının düşmesinden hareketle tespit edilebilir.
Sodyum hidroksit temizliği için aşağıdaki protokolü izleyin:
• Filtre bölümünü boşaltın
• Tatlı su ve sodyum hidroksit çözeltisi (NaOH, pH 12’ye ayarlanmış) ile yeniden doldurun
• Bunu havalandırma ile birlikte bir saat boyunca etki etmesi için bu şekilde bırakın ve ardından çamur boşaltma için açıklanan protokolü kullanarak filtreyi tekrar boşaltın.
Bu işlem yalnızca biyofiltre düzenli olarak bakım görmediğinde gerekli olacaktır.
Sodyum hidroksitle temizlenen haznenin tekrar tam kapasiteye ulaşması günler (20 ilâ 40 gün) alacaktır.
Biyofiltre sorunlarının giderilmesi:
Tablo 5.2 Nedenleri ve olası çözümleriyle birlikte sorunların listesi
Sorun Neden Çözüm
Bulanıklığın artması
Fazla havalandırma
Biyofiltreye giden akış hızının düşmesi
TAN düzeyinde artış
Nitrit ve TAN düzeylerinde artış
Fazla havalandırma, biyofilme verilen zarardan dolayı nitrifikasyon performansının düşmesi
Havalandırmayı azaltın
Gaz giderici ile biyo-filtre arasındaki valfi açarak akışı arttırın
Havalandırmayı azaltın
Nitrate düzeyinde düşüş
Hidrojen sülfit (H2S) oluşumu (temizlik esnasında çürük yumurta kokusu alınır)
Alkalinite artışı
Biyofiltreye giden akışın azalması
Aşırı yüksek organik yük Yemlemenin sistem spesifikasyonlarını aşmamasına dikkat edin. Mekanik filtrenin işleyişini kontrol edin
Anaerobik aktivite
Anaerobik aktivite
Havalandırmanın azaması veya durması
Anaerobik aktivite
Havalandırmayı arttırın, biyofiltreyi temizleyin
Havalandırmayı arttırın, biyofiltreyi temizleyin
Havalandırmayı arttırın, biyofiltreyi temizleyin
Kısmen kapalı giriş valfleri Gaz giderici ile biyo-filtre arasındaki valfi açarak akışı arttırın
Biyofiltrenin bloke olması, biyofiltrenin yetersiz temizlenmesi
Üfleyici arızası
Biyofiltreyi programa ve üretime özgü gerekliliklere göre temizleyin
Üfleyiciyi, giriş hava filtresini, sigortayı ve elektriği kontrol edin
Önlemler
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Havalandırılan su normal sudan daha düşük bir yoğunluğa sahiptir ve bu da yüzmeyi imkansız kılar!
Operatör biyofiltre üst plakaları üzerinde sadece emniyet kemeri takılıyken yürümelidir! Doğru ayakkabılar giyilmeli ve aşırı kaygan yüzeyde dikkatli olunmalıdır!
Aletlerin, kimyasalların, makinelerin, vs. kullanımına ilişkin güvenlik prosedürleriyle ilgili tüm talimatlara uyun!
Oksijen kontrolü
Çözünmüş oksijen (ÇO) balık yetiştiriciliğinde en önemli parametrelerden biridir ve doygunluk yüzdesi ile mg/L arasındaki ilişkiyi anlamak önemlidir. Su hava ile doyurulduğunda yüzde 100 oranında bir ÇO doygunluğuna sahiptir. Çiftlikteki oksijen seviyelerinin doğru şekilde izlenmesi, balık çiftliğinin genel işleyişi için hayati önem taşır.
Bir litre sudaki miligram cinsinden oksijen miktarı sıcaklığa, tuzluluğa ve barometrik basınca bağlı olarak farklılık gösterir. Barometrik basınç 1013 mbar olduğunda tatlı sudaki %100 doygunluk 5°C’de 12,8 mg/L’ye denk gelirken 30°C’de sadece 7,5 mg/L’dir. Bu da soğuk suda balıkların tüketebileceği oksijen miktarının ılık suya göre çok daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, ılık suda balık yetiştirmek, soğuk suda yetiştirmekten daha yoğun oksijen takibi ve kontrolü gerektirir. Tuzlu suda doygunluk tatlı suya nazaran daha düşüktür.
Şekil 5.6 Tatlı suda ve tuzlu suda çözünmüş oksijenin (ÇO) %100 doygunluğunda mg/L cinsinden konsantrasyonu
Sıcaklık (°C)
Konsantrasyon ılık suya nazaran soğuk suda daha yüksektir.
Tatlı su
Agua dulce Agua
salada
Deniz suyu
Tablo 5.3 Yüzde 100 oksijen doygunluğunda tatlı sudaki mg/L cinsinden çözünmüş oksijen
Tatlı sudaki çözünmüş oksijen
Aşağıda, Tablo 5.4’te tuzluluğun oksijen miktarı üzerindeki etkisi, vurgulanan sütunda görülmektedir.
Tablo 5.4 Yüzde 100 oksijen doygunluğunda tuzlu sudaki mg/L cinsinden çözünmüş oksijen
Tuzlu sudaki çözünmüş oksijen (760 mm Hg’de)
Tatlı suda ve tuzlu suda çözünen oksijen miktarları arasında da fark vardır. Tatlı suda çözünebilecek oksijen miktarı tuzlu suya göre daha yüksektir (bkz. Tablo 5.3 ve 5.4).
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Modern ekipmanlarda, her zaman doğru değerleri sağlayan sıcaklık ve barometrik basınç sensörleri vardır. Tuzlu sudaki oksijen miktarını ölçmek için yapmanız gereken sadece oksijen ölçer menüsüne tuzluluk seviyesini yazmaktır – oksijen ölçer gerekli ayarlamayı otomatik olarak yapar.
Bu, örneğin elde tutulan bir oksijen ölçerin kalibrasyonunun oldukça basit olduğu anlamına gelir.
Doğru ölçümler için doğru kalibrasyon, bunun için de sabit koşullar gerekir.
Şekil 5.7 mg/L cinsinden sudaki oksijen miktarını ve yüzdelik olarak sudaki oksijen doygunluğunu ölçen Handy Polaris oksijen-ölçer
Kaynak: Oxyguard International.
Eğitim öğretim
Balık çiftliğinin doğru yönetilmesi, doğru teknolojinin kurulmuş olması kadar önemlidir. Gereken şekilde eğitilmiş ve yetiştirilmiş insanlar olmadan çiftliğin verimliliği asla tatmin edici olmayacaktır. Balık yetiştiriciliği genel olarak anaç ve kuluçkahane yönetimi, balık larvalarının beslenmesi ve bakımı, yavru balık ve parmak büyüklüğünde balık (fingerling) üretiminden pazar boyuna ulaşmış balıkların yetiştirilmesine kadar geniş bir yelpazede yetkinlik gerektirir.
Eğitim - öğretim, uygulamalı kurslardan üniversitelerdeki akademik çalışmalara kadar birçok şekilde mevcuttur. Devirdaimli bir su ürünleri yetiştiriciliği sisteminin nasıl işletileceğine dair çok yönlü bir içgörü edinmek için teori ve pratiğin birleşimi en iyi kombinasyondur.
Aşağıda, eğitim programını oluştururken göz önünde bulundurulması gereken alanların bir listesi yer almaktadır:
Temel su kimyası
Amonyum, amonyak, nitrit, nitrat, pH, alkalinite, fosfor, demir, oksijen, karbondioksit ve tuzluluk gibi çiftlik işletmesi için önemli olan temel kimyasal ve fiziksel su parametrelerinin öğrenilmesi
Sistem teknolojisi ve genel olarak yönetim
Farklı sistem tasarımlarının, birincil ve ikincil su akışlarının anlaşılması. Üretim planlaması, yemleme rejimleri, yem dönüşüm oranı, spesifik büyüme oranı ilişkileri, balıkların büyüklüğü, sayısı ve biyokütlesine ilişkin kayıtlar ve hesaplamalar. Acil durum tesisatları ve acil durum prosedürleri hakkında bilgi.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Sarf malzemeleri
Balık yemi bileşimlerini, yemleme hesaplamalarını ve dağıtımını, su tüketim seviyelerini ve kaynaklarını, elektrik ve oksijen tüketimlerini, sodyum hidroksit ve kireç kullanarak pH ayarlamasının yapılışını öğrenmek
Parametrelerin okunması ve kalibrasyon
Oksijen, karbondioksit, pH, sıcaklık, tuzluluk, basınç vb. ile ilgili sensör verilerini okuyup anlamak… Amonyak, nitrit, nitrat, TAN seviyelerini test edebilmek ve hesaplayabilmek, azot döngüsünü öğrenmek. Oksijen, pH, sıcaklık, karbondioksit, tuzluluk, su akışı vb. ölçüm cihazlarının kalibrasyonu. Alarmlar, acil durum seviyeleri vb. için PLC ve PC ayarları.
Mekanik ve teknik kurulumlar
Mekanik filtre, sabit yataklı ve hareketli yataklı biyofiltre sistemi, gaz gidericiler, damlatmalı filtreler ve denitrifikasyon filtreleri gibi sistem öğelerinin mekanik özelliklerinin ve bakım gereksinimlerinin anlaşılması. UV sistemleri, pompalar, kompresörler, sıcaklık kontrolü, ısıtma, soğutma, havalandırma, oksijen enjeksiyon sistemleri, acil durum oksijen sistemleri, oksijen jeneratörü ve oksijen yedekleme sistemleri, pH düzenleme sistemleri, pompa frekans dönüştürücü sistemleri, elektrik jeneratör sistemleri, PLC ve PC sistemleri, otomatik besleme sistemleri hakkında operasyonel bilgi…
Operasyonel bilgi
Anaç, yumurta, balık larvası, yavru, fingerling ve pazar için büyük balıkların yetiştirilmesi dahil olmak üzere, bir balık çiftliğinde çalışarak öğrenilen pratik bilgiler. Balıkları bir yerden bir yere aktarma, tasnif etme, aşılama, sayma ve tartma, ölü balıkları çıkarma, üretim planlaması ve çiftlikteki diğer günlük işlerle ilgili uygulamalı deneyim. Biyogüvenlik önlemleri, hijyen, balık refahı, balık hastalıkları ve doğru tedavinin öneminin anlaşılması…
Yönetim desteği
Devirdaimli bir su ürünleri sistemi kurarken ilgilenilmesi gereken pek çok konu vardır ve öncelikleri belirleyip doğru öğelere odaklanmak zor olabilir. Sistemin optimal düzeyde ve mümkün olan en verimli şekilde çalıştırılması genellikle son derece zordur.
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Profesyonel ve deneyimli bir balık yetiştiricisinin günlük üretimi denetlemesi ve yönetim desteği sağlaması, başlangıç aşamasının üstesinden gelmek ve yanlış yönetimden kaçınmak için bir yol olabilir. Ayrıca, çiftlik personelinin sahada sürekli eğitilerek yetiştirilmesi de ilave destek sağlayabilir.
Balık yetiştiricisi, balık çiftliğini haftanın 7 günü 24 saat işletmek için kalifiye personelden oluşan bir ekip kurmalıdır. Gece nöbetleri, hafta sonları ve tatil günlerinde de işgücüne ihtiyaç duyulacağından, ekip üyeleri çoğunlukla vardiyalı olarak çalışmak durumundadır.
Ekipteki personel şunlardan oluşmalıdır:
• Genel olarak balık çiftliğindeki günlük uygulamaların yönetiminden sorumlu bir yönetici
• Başta balık yetiştiriciliğiyle ilgili görevler gelmek üzere çiftlikteki uygulamalardan sorumlu olan ve yöneticiye raporlama yapan asistanlar
• Teknik tesislerin bakım ve onarımından sorumlu bir veya daha fazla teknisyen
• Çoğu zaman diğer muhtelif işler için de eleman tutulması gerekecektir.
Ekibin becerilerini optimize etmek için sahada eğitim almaya zaman ayırabilmesi önemlidir. Çoğu zaman eğitim ihmal edilir çünkü günlük işler daha önceliklidir ve öğrenmek için hiç zaman yokmuş gibi görünür. Ancak bu, yeni bir iş kurmanın doğru yolu değildir. Bilgi düzeyini yükselterek daha verimli ve profesyonel bir şekilde çalışma şansı en yüksek önceliğe sahip olmalıdır.
Servis ve onarım
Tüm parçaların her zaman çalışır halde olmasını güvence altına almak üzere devirdaim sistemi için bir servis ve bakım programı yapılmalıdır. Bu bölümün başında rutin görevler listelenmiştir ve olası arızaların nasıl giderileceğine özen gösterilmelidir. Hem periyodik bakımların düzenli olarak yapılması hem de ihtiyaç halinde elinizin altında profesyonel servisin bulunması için farklı ekipman tedarikçileri ile servis anlaşmaları yapılması tavsiye edilir.
Periyodik servisle birlikte etkin yedek parça teslimatının da güvence altına alınması önemlidir. Su pompaları ve üfleyiciler gibi yedek mekanik elemanlar dahil olmak üzere en önemli öğeleri kapsayan eksiksiz bir yedek parça paketi ihtiyaç halinde derhal kullanılabilecek şekilde çiftlikte depolanmalıdır.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Balıkların yemlenmesi
Yem, balık üretiminde açık ara farkla en yüksek maliyet olduğu için yemleme balık çiftliğindeki en önemli görevlerden biridir, bu nedenle yemlemenin ustaca yapılması işletmenin başarı açısından büyük önem taşır. RAS’ta yemleme, diğer balık yetiştirme sistemlerine kıyasla daha fazla dikkat gerektirir. Bunun nedeni, dökülen yem ve/veya olumsuz dönüşüm oranlarının biyofiltrenin reel kapasitesi üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmasıdır. Yenmemiş veya kötü sindirilmiş yemler biyofiltre üzerindeki yükü artırarak yetiştiricinin üretim kapasitesini azaltır. Zayıf dönüşüm oranları veya yenmeyen yemler aynı zamanda üretilen atık miktarını ve dolayısıyla sistemin farklı bölümlerinde tortu ve çökeltilerin birikme riskini artırır.
Şekil 5.8 Bir otomatik yemleme sistemi çizimi
Farklı boyutlardaki yem peletleri silolarda depolanır (sağ üstte) ve bir konveyör boru sistemiyle dağıtılırarak tank tarafındaki hazneleri doldurur. Belirli bir boyuttaki yemler, burgu vasıtasıyla balık tankı boyunca hazneden eşit olarak dağıtılır. Yazılım programı yemleme dozlarının aralıklarını ve günlük toplam yem miktarını kontrol eder.
Şekil 5.9 Otomasyonlu yemleme sistemlerine bir örnek
Kaynak: FREA Aquaculture Solutions.
Günümüzde RAS’larda yemleme çoğunlukla her tanka yerleştirilen ve günlük olarak elle veya otomatik bir doldurma sistemi ile doldurulan haznelerle donatılmış yemleme makineleri tarafından otomatik olarak yapılmaktadır. Yemin tüm su yüzeyine iyi bir şekilde dağıtılması, yemleme performansını artırır ve tüm balıkların gün boyunca yeme kolayca erişmesini sağlar. Balıkların hazneden suya sarkan bir sarkaca çarpmasıyla aktive olan konvansiyonel sarkaçlı yemleyici basit ve güvenilir bir çözüm olmakla birlikte güçlü balıklara daha çok şans tanır. Tam otomatik yemleme sistemleri, yemi dönen bir çark veya basınçlı hava ile yayar ve bazı sistemler, tüm tank boyunca en verimli dağıtımı sağlayan bir burgu ile donatılmıştır.
Devirdaim teknolojisi için hem besin bileşimi hem de peletin fiziksel yapısı açısından özel yemler geliştirilmiştir. Yemi dağıtırken toz oluşumundan veya peletlerin kırılmasından kaçınmak çok önemlidir. Toz, basit bir yem kaybına yol açar ve kırılmış peletlerden verim alınamaz. Bu nedenle güvenilir bir yemleme sisteminin tasarlanmasına ve kurulmasına dikkat edilmelidir.
Şekil 5.10 Aşağıdaki vakum pompası, canlı balıkları tanktan alarak yukarıdaki tasnif ediciye pompalıyor
Balıklar farklı boyut kategorilerine göre tasnif edildikten sonra kızılötesi ışıkla sayılarak yer çekimi yardımıyla tanklara geri koyuluyor. Source: IRAS A/S.
Balıkların taşınması
Yetiştirilen balıklar, yavru aşamasından bitmiş ürün aşamasına kadarki üretim süresi boyunca birkaç defa bir tanktan bir diğerine taşınır. Balık yetiştiriciliğinde verimlilik, tankları ve tank hacimlerini mümkün olan en iyi şekilde kullanmakla ilgilidir. Balıklar büyüdükçe, büyümeleri için onlara daha fazla alan sağlayan yeni ve çoğunlukla daha büyük tanklara taşınırlar. Balıklar farklı tanklara taşınırken, hasada kadarki balık akışını kolayca idare edebilmek için genellikle farklı boyut kategorilerine ayrılırlar. Balıkların tasnifi saldırganlığı da önler. Ayrıca, aynı tanktaki balıkların aynı büyüklükte olması stokların daha iyi büyümesini sağlar.
Her tankta kaç balık olduğunu belirlemek ve biyokütleyi takip edebilmek için aktarım esnasında balıklar sayılmalıdır. Balıklar, tasnifçiye takılan veya balık taşıma borusunun ucuna yerleştirilen bir sayaç kullanılarak tanka girmeden önce otomatik olarak sayılır. Çoğu balık sayacı, balığın geçtiğini algılayan kızılötesi ışıkla çalışır. Bir tanktaki balıkların biyokütlesini hesaplamak için sayılan balık sayısı ile balıkların ortalama ağırlığı çarpılır. Dolayısıyla, balıkların ortalama ağırlığını hesaplamak için balıklardan örneklerin alınması gerekir. Küçük balıklar su dolu bir kovada sayılabilir ve ortalama ağırlıklarını hesaplamak üzere tartılabilirken, büyük balıklar ise, örneğin suya yerleştirilen ve ardından kaldırılıp tartılan büyükçe bir ağdaki balıkları saymak gibi yöntemler gerektirir.
Bölüm 5: Devirdaimli sistemin işletilmesi
Ölü balıkların sistemden çıkarılması
Balık yetiştiriciliğinde her zaman belli bir mortalite oranı olacaktır. Kusursuz bir RAS ortamında dahi bazı balıklar ölür ve bunların balık tanklarından toplanması gerekir. Tesisin temiz ve hijyenik tutulması için ölü balıkların her gün toplanması şarttır. Ölü balıkların ortamda kalması, bakteri ve mantarlarla dolu olumsuz bir ortam yaratarak sağlıklı balıkların enfeksiyona yakalanma riskini arttırır. İyi işletilen bir RAS’ta mortalite sorun teşkil etmez, fakat hastalık veya kaza durumunda ölü balık sayısı büyük olabilir ve bu ihtimalin gerçekleşmesi durumunda başvurulacak yöntemler ve ölü balıkların nasıl bertaraf edileceği önceden belirlenmiş olmalıdır.
Yavru balık yetiştiriciliğinde karşılaşılan ölü balık sayısı, büyük balık yetiştiriciliğine kıyasla daha yüksektir. Balık yumurtaları çatlayıp yavrular yüzmeye ve beslenmeye başladığında, yavrular enfeksiyonlara karşı çok hassastırlar ve hijyen standartlarını yüksek tutmak için genellikle günde iki kez ölüleri toplamak ve sudan çıkarmak gerekir. Ölü yavrular bir el ağı kullanılarak toplanır veya bir el sifonu kullanılarak aspirasyon yoluyla yahut tanka kalıcı olarak monte edilmiş bir ölü balık çıkış borusu aracılığıyla sistemden çıkarılır.
Şekil 5.11 Ölü balıkların tankın orta alt kısmındaki çıkış borusu aracılığıyla tankın yan tarafındaki çıkış kutusuna aktarılması
Kutu, bertaraf edilecek ölü balıkları tutan bir elekle donatılmıştır. Resimde gösterilen çıkış borusu, mümkün olan en iyi emme seviyesine ulaşmak için alta doğru ayarlanabilir.
Balıklar büyüdükçe ölü balıkları tanklardan çıkarmak giderek daha zor hale gelir. Aynı şekilde, tankların büyük olması da bu işin zorluğunu arttırır. Tankların çapı 20 m’ye, derinlikleri 6 m’nin üzerine çıkabilir. Ölü balıkları ağla toplamak yerine tankın ortasındaki bir delikten veya bir borudan çıkarmak için bir sistem geliştirilmiştir. Bazı sistemlerde anlık olarak daha hızlı bir akıntı yaratmak üzere hava kullanılırken, diğerlerinde balıklar sadece yerçekimininin yardımıyla çekilip alınır.
Balıklar büyüdükçe genellikle enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale gelirler, ancak balık çiftliği işletenler her halükarda ölü balıklarla uğraşmak durumunda kalacaktır. Balıklar büyüdükçe ölü balıklar, daha büyük boyutlarda olmaları nedeniyle, daha yüksek bir maliyet haline gelirler. Elbette 2 kg’lık bir balığı kaybetmek, 2 gr’lık bir yavruyu kaybetmekten daha yüksek bir maliyettir. Maliyet istediği kadar yüksek veya düşük olsun, balık yetiştiriciliğinde temel kural şudur: Balıklarınızı kaybetmeyin. Çiftliğinizde yüzen o canlı balıklar için her türlü yatırımı yaptınız: Yem, oksijen, işçilik, elektrik, faiz, vs. Dolayısıyla, balıkların ölmesini önlemek balık çiftliği yönetiminde kilit öneme sahiptir.
Eskiden ölü balıklar yakılır veya katı atık sahalarına atılırdı ya da besleyici atıklar balık unu veya evcil hayvanlar için mama üretiminde kullanılırdı. Ancak yönetmelikler ve bazı kaygılar, biyogaz üretimi veya anaerobik sindirim gibi konulara dikkat etmeyi gerekli kılmıştır. Balık çiftliğinin konumuna bağlı olarak değişmek üzere, ölü balıkların çiftlikten teslim alınması veya alternatif olarak, elden çıkarılmadan önce doğranması ve işlenmesi gerekebilir.
Bölüm 6: Atık su arıtımı
Suyun sürekli olarak yeniden kullanıldığı bir devirdaim sisteminde balık yetiştirmek, balık üretiminden kaynaklanan atıkların kendiliğinden ortadan kalkması anlamına gelmez. Balıklardan kaynaklanan kir ve dışkılardan her halükarda kurtulmak gerekir. Atık suyun temizlenmesi amacıyla bir atık su arıtma tesisi (WWT) kurulmalıdır.
Şekil 6.1 Kültür balıklarının dışkılarından kaynaklanan azot (N) ve fosfor (P). Çözünmüş madde olarak balık bünyesinden atılan N miktarının ne kadar yüksek olduğuna dikkat ediniz.
Yem
100 kg balık yemindeki içerik miktarları (%45 protein, %1.1 fosfor)
N: 7.2 kg
P: 1.0 kg
Atık ürünler
Partikül halinde
N: 0.60 kg
P: 0.37 kg
Çözünmüş
N: 3.90 kg
P: 0.18 kg
Büyüme
Hesaplanan yem dönüşüm oran (FCR) 1.1
Ağırlık: 91 kg
Balıktaki N: 2.7 kg
Balıktaki P: 0.45 kg
Kaynak: Biomar ve Çevreyi Koruma Kurumu, Danimarka.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
RAS’larda balık tanklarından gelen dışkılar, ezilmeden doğrudan mekanik filtreye akmalıdır. Dışkılar ne kadar bütün ve katı olursa, katı maddelerin ve diğer bileşiklerin giderilme seviyesi o kadar yüksek olur ve RAS’tan tahliye o kadar az olur. Tablo 6.1, 50 mikronluk bir mekanik filtrede giderilen azot, fosfor ve askıdaki katı maddelerin (organik maddeler) tahmini oranlarını göstermektedir.
Tablo 6.1 Farklı tank çeşitlerinde, farklı ağ gözü büyüklüklerine sahip mekanik filtrelerin azot (N), fosfor (P) ve askıda katı madde (SS) giderme düzeyleri
Kaynak: Balıkçılık Araştırma İstasyonu, Baden-Württemberg, Almanya
Devirdaim oranı arttıkça daha az yeni su kullanılacak ve daha az tahliye suyunun arıtılması gerekecektir. Bazı durumlarda, çevreye (hiç) su geri dönmeyecektir. Ancak bu tür “sıfır tahliyeli” balık yetiştiriciliği tesislerinin inşası maliyetlidir ve atık arıtmayla ilgili işletme maliyetleri yüksek olabilir. Ayrıca, atık arıtmanın verimli işleyişini temin etmek için günlük işletimine büyük özen göstermek gerekecektir. Yetkili merciler ile balık yetiştiricisi, hem ekonomik olarak sürdürülebilir bir balık yetiştiriciliği işletmesi kurulmasına hem de çevrenin korunmasına olanak tanıyan bir tahliye izni üzerinde anlaşmalıdır.
RAS içindeki biyolojik süreçler, sistem içindeki bakteriyel aktivite ve biyolojik bozunma sayesinde organik bileşiklerin miktarını bir dereceye kadar azaltacaktır. Bununla birlikte, RAS’tan gelen önemli miktardaki organik çamur yükünün bir şekilde bertaraf edilmesi gerekecektir.
Şekil 6.2 Bir devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği sistemindeki giriş ve çıkış akıntılarını gösteren bir çizim
Su girişi
Biyofiltre
Çamuru
Atık Su Arıtma (ASA) Mekanik filtre çamuru
Tampon tank
Devirdaimli Su Ürünleri
Yetiştiriciliği Sistemi (RAS)
Taşma (proses suyu)
Atık su
Su Kütlesi
Tahliye suyu (temiz fraksiyon)
Tarım veya biyogaz için kullanılacak çamur
Çoğu RAS’ta, sisteme giren ve sistemden çıkan suyu dengelemek için proses suyu taşırılır. Bu su balıkların içinde yüzdüğü suyla aynıdır ve taşma noktasından tahliye edilen su miktarı aşırı olmadığı ve bu noktadan yapılan yıllık su tahliyesi artmadığı sürece, sınırlı bir kirleticidir. Devirdaim oranı ne kadar yoğun olursa, taşma noktasından o kadar az su tahliye edilir. Yetkililer tarafından talep edilmesi halinde taşan su tahliye edilmeden önce atık su arıtma tesisine yönlendirilebilir.
Devirdaim sürecinden çıkan atık su genellikle dışkı ve diğer organik maddelerin çamur çıkışına boşaltıldığı mekanik filtreden gelir. Biyofiltrelerin temizlenmesi ve yıkanması da devirdaim döngüsünden kaynaklanan toplam atık su hacmini arttırır.
RAS’tan çıkan atık su farklı şekillerde arıtılabilir. Çoğu zaman AAT’den önce, çamurun tahliye suyundan ayrıldığı “çamur arıtma sistemi” olarak da adlandırılan bir tampon tankı kurulur. Çamur, genellikle çökeltme veya mekanik susuzlaştırma işlemleri için bir biriktirme tesisine aktarıldıktan sonra tarımsal çiftliklerde araziye yayılarak toprak ıslahı için gübre olarak kullanılır ya da ısı veya elektrik üretmek için biyogaz üretiminde kullanılır. Mekanik susuzlaştırma çamurun hacmini azaltarak taşınmasını kolaylaştırır, böylece bertaraf maliyetleri ve yasa gereği ödenmesi gereken ücretler düşürülebilir.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Şekil 6.3 Devirdaimli bir sistemin içindeki ve dışındaki çamur ve su yolakları
Yeni su girişi
A k su
Devirdaim
Sistemi
Biyofiltre
Bitki Lagün
Sızma Sistemi Akuaponik
Dere, Nehir, Sahil
Balık tankları
Mekanik filtre
Çökeltme tankı ve/veya susuzlaş rma
Su Çamur
A k su arıtma (WWT):
Flokülasyon
Bant Filtre
GeoTube
Konsantre çamur
Tarım alanı, Biyogaz, Akuaponik
Devirdaim oranı ne kadar yüksek olursa, sistemden çıkan su miktarı o kadar düşük olur (noktalı çizgi), dolayısıyla, arıtılacak atık su miktarı da aynı ölçüde düşük olur. Kaynak: Hydrotech.
Şekil 6.4 Çamurun susuzlaştırılması için, ikincil su arıtmada kullanılan Hydrotech bant filtre
Çamur arıtma neticesinde temizlenen atık suyun içinde genellikle yüksek bir azot konsantrasyonu olurken, fosfor ise çamur arıtma prosesinde neredeyse tamamen giderilir. “Süzüntü suyu” adı verilen bu su genellikle RAS’ın taşma suyuyla birlikte çevredeki bir nehir, deniz vs.’ye tahliye edilir. Taşma suyu ve süzüntü suyundaki
Bölüm 6: Atık su arıtımı
Şekil 6.5 Devirdaimli bir alabalık çiftliğinden (arka planda görülüyor) gelen süzüntü suyu, nehre tahliye edilmeden önce ilave arındırma için bir bitki lagününe akıyor.
Lagün, önceki sürekli akış çiftliğinin eski göletlerinden yararlanılarak oluşturulmuş. Kaynak: Lisbeth Plesner, Danish Aquaculture.
besin içeriğine göre değişmek üzere, bu sular bir bitki lagününe, kök salma sahasına, ya da suda kalan fosfor ve azot bileşiklerinin daha da indirgenebileceği bir sızıntı sistemine yönlendirilebilir.
Alternatif olarak, atık su ve hatta bir dereceye kadar çamur, akuaponik sistemlerde gübre olarak kullanılabilir. Akuaponik sistemler, balık atıklarının sebze, bitki veya ot yetiştirmek için kullanıldığı, genellikle seraların içinde yer alan sistemlerdir. Bazı akuaponik sistemlerdeyse balık çiftliğiyle sera birbirinden bağımsız birer ünitedir
Şekil 6.6 EcoFutura projesinde Nil tilapisi (Oreochromis niloticus) ile domatesin bir arada yetiştirilmesinin mümkün olup olmadığı incelendi
Kaynak: Priva (Hollanda).
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
ve bahçecilikle su ürünleri yetiştiriciliğinin bu birleşiminde, seraya sağlanan besin akışı ihtiyaca göre ayarlanabilir.
Balıkların domuz veya inek gibi diğer hayvanlardan farklı bir şekilde dışkıladığı unutulmamalıdır. Azot çoğunlukla solungaçlar yoluyla idrar olarak atılırken, küçük bir kısmı da anüsten dışkı ile atılır. Fosfor ise sadece dışkı ile atılır. Bu nedenle azotun büyük kısmı suda tamamen çözünmüştür ve mekanik filtreyle giderilemez. Mekanik filtre, dışkının içinde kalan az miktardaki azot ile, büyük miktardaki fosforu süzer. Suda kalan çözünmüş azot biyofiltrede büyük ölçüde nitrata dönüştürülür. Bu formdaki azot bitkiler tarafından kolayca alınır ve gübre olarak kullanılabilir veya bitki lagünlerinde ya da kök salma alanı sistemlerinde giderilebilir.
Nitratın giderilmesi, atık su arıtımında önemli bir güçlüktür ve tahliye suyuyla ilgili düzenleyici çerçevenin giderek daha katı hale gelmesiyle birlikte daha da çok önem kazanmıştır. Bu durum, etkin nitrat giderimine ve sıfır tahliyeli balık yetiştiriciliği konseptine yönelik teknolojilerin geliştirilmesine olan ilgiyi arttırmıştır.
Nitratın giderilmesi RAS devresi içinde gerçekleştirilebileceği gibi, Atık Su Arıtma prosesinin dışında da mümkündür. Genel olarak daha verimli bir prosese ulaşmak için yöntemler birleştirilebilir. Her iki giderim prosesi de metanol gibi bir karbon kaynağının kullanıldığı anaerobik denitrifikasyon teknolojisine dayanmaktadır. Bununla birlikte, RAS içindeki denitrifikasyon, öncelikle atık su kullanımını
Şekil 6.7 Alabalık yetiştirilen açık bir devirdaimli akuakültür sisteminden çıkan tahliye suyundaki nitratın giderilmesi için kullanılan odun yongası biyoreaktör teknolojisi
Gösterilen filtreleme tesisindeki 6 000 m3 odun yongası saniyede 100 L süzüntü suyunu temizlemektedir. Yonga, nitratı anaerobik bir ortamda serbest azota dönüştüren denitrifikasyon bakterileri için bir karbon kaynağı vazifesi görür.
Kaynak: Mathis von Ahnen, DTU Aqua.
Bölüm 6: Atık su arıtımı
azaltmaya odaklanır. Bununla birlikte, RAS içindeki denitrifikasyon öncelikle yeni su kullanımını azaltmaya odaklanırken, AAT’deki denitrifikasyon tahliyeden önce nitratın temizlenmesine odaklanmaktadır.
Bu kombinasyonun sonucu, RAS’tan tahliye edilen su hacminin daha az olması ve dolayısıyla AAT’de daha kolay işlenmesidir. Buna ek olarak, RAS’taki denitrifikasyon nitratın genel giderim oranına katkıda bulunur.
RAS’taki denitrifikasyon genellikle sıfır su kullanımı olarak addedilse de, yeni su kullanım oranı sıfır değildir. Bu proses, normal yoğun (instansif) RAS teknolojisine kıyasla yeni su ihtiyacını 10 kat azaltmaktadır. Bu, uygulamada, kullanılan 1 kg yem başına su ihtiyacının yaklaşık 300 L’den yaklaşık 30-40 L’ye düşmesi anlamına gelir.
Geleneksel RAS’ta yeni su, proses suyundaki nitrat miktarını seyrekterek balıkların gelişmesini ve büyümesini sağlayacak bir seviyeye indirmek için kullanılır. Seyreltme olmadan nitrat seviyesinin düşürülmesi, nitratın serbest azot gazına (N2) dönüştürüldüğü ve havaya salındığı bir denitrifikasyon döngüsü gerektirir. Ne yazık ki su tüketiminin azalması, sistemde fosfor ve çözünmüş metaller gibi bileşiklerin birikme riskini artırır. Dolayısıyla, döngü, kimyasal çökeltmeden yararlanılarak iyonik bileşenlerin giderildiği bir fosfor giderme adımı içermelidir (bkz. Şekil 6.8).
Şekil 6.8 Bir RAS’taki, mekanik filtreden gelen çamur suyunun denitrifikasyon odasına girmeden önce bir çökeltme sisteminden geçirildiği denitrifikasyon döngüsü
Bu prosesin ardından, su RAS’ta yeniden kullanılmadan önce fosfor ve çözünmüş metallerin birikmesini önlemek için bir çökeltme adımı olmalıdır. Bu teknoloji su tüketimini önemli ölçüde azaltmaktadır.
İster devirdaimli ister geleneksel olsun, intansif balık yetiştiriciliğini, örneğin geleneksel sazan kültürü gibi ekstansif su ürünleri yetiştiriciliği sistemleriyle birleştirmek, biyolojik atıklarla başa çıkmanın kolay bir yolu olabilir. İntansif çiftlikten gelen fazla suyun sazan havuzu alanına akıtılması yoluyla, intansif
Tablo 6.2 Farklı devirdaim yoğunluklarında azot tahliyesinin mukayesesi
Alabalık üretimi, 500 ton
Çiftlik türü ve arıtım türü Yılda üretilen her kg balık başına yeni su tüketimi
Çökeltme havuzlu tek kullanım sistemi
Çamur arıtma ve bitki lagünlü RAS
Çamur artıma ve Atık Su Arıtma (ASA) denitrifikasyon dahil intansif RAS
N ve P giderimli ve ASA denitrifikasyonlu sıfır tahliyeli RAS
Saat başına her metreküp başına tüketilen yeni su miktarı
Sistemin toplam su hacmi içinden günlük yeni su tüketimi
Azot tahliyesi, yıllık, kg
Hesaplamalar, balık tankı hacminin 3000 m3, toplam su hacminin 4000 m3 olduğu, yıllık 500 ton üretim yapılan teorik bir sistem örneğine dayanmaktadır. Azot tahliyesini azaltan devirdaim derecesi değil, su arıtma teknolojisinin uygulanmasıdır. RAS’taki su tüketimi ne kadar azsa Atık Su Arıtma tesisinde arıtılacak su miktarı o kadar az olur.
Şekil 6.9 Macaristan’daki kombine intansif-ekstansif balık çiftlikleri
Fırsatlar sınırsız görünüyor.
Kaynak: Laszlo Varadi, Balıkçılık, Su Ürünleri Yetiştiriciliği ve Sulama Araştırma Enstitüsü (HAKI), Szarvas, Macaristan.
Bölüm 6: Atık su arıtımı
sistemden gelen besinler ekstansif havuzlarda gübre olarak kullanılabilir. Ekstansif havuz alanından gelen su ise, intansif çiftlikte proses suyu olarak yeniden kullanılabilir. Ekstansif havuzlarda büyüyen yosunlar ve su bitkileri, nihayetinde hasat edilip tüketime sunulacak olan otobur sazanlar tarafından yenir.
İntansif sistemde etkili yetiştirme koşulları sağlanır ve ekstansif havuz alanıyla birlikte, çevre üzerindeki etkilerle ilgili sorumluluklar yerine getirilir.
Yenilikçi bir girişimci için, bu tarz devirdaimli akuakültürde pek çok fırsat vardır. Farklı yetiştiricilik sistemlerinin bir arada olduğu örnekler daha da geliştirilerek hobi amaçlı sazan avının yapılabileceği veya olta balıkçılarının alabalık avlayabileceği (put-and-take), otelleri, balık restoranlarını ve benzeri tesisleri de kapsayan büyük turizm merkezleri kapsamındaki rekreasyonel birer işletmeye dönüştürülebilirler.
Bölüm 7: Hastalıklar
Bir devirdaim balık çiftliğini istenmeyen balık patojenlerinden tamamen izole etmek mümkündür, dolayısıyla hastalıklarla ilgili hiçbir sorun yaşanmadan faaliyetlerini sürdüren birçok RAS örneği vardır. En önemli konu, tesiste stoklanan yumurta veya balıkların kesinlikle hastalıksız olduğundan emin olmaktır – bunlar tercihen hastalıksız olduğu belgelenmiş bir soydan gelmelidirler. Kullanılan suyun hastalıksız olmasına veya sisteme girmeden önce sterilize edilmesine dikkat edin; doğrudan denizden, nehirden veya gölden gelen suyu kullanmaktansa bir kuyudan veya benzer bir kaynaktan gelen suyu kullanmak yeğdir. Ayrıca, ister ziyaretçi ister personel olsun, çiftliğe giren hiç kimsenin herhangi bir hastalık getirmemesine dikkat edin. Özellikle, başka yerlerde balıklarla ilgili bir işte çalışan kişiler (balıklarla etkileşimden kısa bir süre sonra tesise giriyorlarsa) hastalıkların tesise yayılma olasılığını önlemek için özenli bir şekilde dezenfekte/dekontamine edilmelidirler.
Mümkün olan her durumda sistemde kapsamlı bir şekilde dezenfeksiyon yapılmalıdır. Bu, hem ilk işletim için hazırlanan yeni tesisler, hem de balıklar boşaltıldıktan sonra yeni bir üretim döngüsüne hazırlanan kurulu sistemler için gereklidir. Bir devirdaim sisteminin bir tankındaki bir hastalığın kesinlikle sistemdeki diğer tüm tanklara yayılacağı, bu yayılmanın tesiste UV ve ozon kullanılsa bile mümkün olduğu, bu nedenle önleyici tedbirlerin büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır.
Şekil 7.1 Hastalıkların yayılmasını engellemek için kullanılan dezenfektan çözeltili ayak banyosu
Kaynak: Virkon Aquatic / Syndel.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Örneğin stok takviyesi amacıyla doğal ortamındaki balıklardan elde edilen yumurtaların kullanıldığı devirdaim sistemlerinde, sertifikalı hastalıksız türlerden yumurta elde etmek mümkün değildir. Bu gibi durumlarda, yumurtaların içindeki IPN (Enfeksiyöz Pankreas Nekrozu), BKD (Bakteriyel Böbrek Hastalığı) ve herpes virüsü gibi, yumurtaların dezenfekte edilmesiyle ortadan kaldırılamayan patojenlerin hastalıklara yol açma riski her zaman olacaktır. Tablo 7.1’de bir önleme planı örneği gösterilmektedir.
Patojenlerin sistem içinde kontaminasyona yol açmasını önlemenin iyi bir yolu, üretimin farklı aşamalarını fiziksel olarak birbirinden ayırmaktır. Bu nedenle kuluçkahane, yavru ünitesi ve büyütme ünitesi, birbirinden izole edilmiş kapalı birer sistem şeklinde çalışmalıdır. Tesiste anaçlar varsa, anaçların bulundurulduğu ünite de diğerlerinden izole edilmelidir. Bu şekilde, bir hastalığı yok etmek daha kolay hale gelir.
Bazı çiftlikler “hepsi içeri hepsi dışarı” prensibine göre inşa edilmiştir, yani yeni yumurta veya balıklar stoklanmadan önce her birim tamamen boşaltılır ve dezenfekte edilir. Kısa bir yetiştiricilik süresinden sonra farklı tanklara aktarılan yumurtalar ve küçük balıklar için bu kesinlikle iyi bir yönetim uygulamasıdır ve her zaman uygulanmalıdır.
Tablo 7.1 Bir önleme şeması örneği
Akılda tutmak gerekenler
Temiz yeni su kaynağı
Sistemin dezenfekte edilmesi
Ekipman ve yüzeylerin dezenfekte edilmesi
Yumurtaların dezenfekte edilmesi
Personel
Ziyaretçiler
Nasıl yapılır?
Yer altı sularını tercih edin. UV ile dezenfekte edin. Gereken hallerde kum filtre ve ozon kullanın.
Sistemi suyla doldurun ve sodyum hidroksit (NaOH) kullanarak pH’ı 11−12 düzeyine getirin. Tampon kapasitesine göre değişmek üzere 1 m3 su başına yaklaşık 1 kg… Hidroklorik asit kullanarak tahliyeden önce nötralize edin (HCl).
Talimatlara göre, örn. Virkon S gibi bir dezenfektana batırın veya üzerine dezenfektan sıkın. Tuzun dezenfektanın etki etmesini engelleyebileceğini unutmayın.
Yumurtaları 10 dakika süreyle her 50 litre suya 3 dl %1 iyot katılarak yapılmış bir solüsyonun içinde tutun. Dezenfekte edilen her 50 kg yumurta için solüsyonu değiştirin.
Tesise girerken giysilerinizi ve ayakkabılarınızı değiştiriniz. Ellerinizi yıkayınız veya dezenfekte ediniz.
Ayakkabılar değiştirilmeli veya ayak banyosu kullanılmalıdır (dezenfektan). Eller yıkanmalı veya dezenfekte edilmelidir. Tesis içindeki ziyaretçiler için “dokunmama” politikası geçerli olmalıdır. Veteriner dahil olmak üzere diğer balık çiftliklerinden gelen kişiler için özel bir prosedür uygulanmalıdır.
Şekil 7.2 Yüzme kesesi şişmiş bir gökkuşağı alabalığının diseksiyonu Muhtemelen gazların sudaki aşırı satürasyonundan kaynaklanan bir semptom
Bu, büyük balıklar için de iyi bir uygulamadır, ancak bu tarz bir yönetim kolayca verimli olmaktan çıkabilir. Büyük hacimlerde balıkla uğraşırken yeni parti stokunu tanka aktarmadan önce tüm balıkları yetiştirme ünitesinden çıkarmak lojistik açıdan güçtür. Sistem kapasitesinin verimsiz kullanılmasından dolayı bu operasyon ekonomik olmaktan çıkabilir.
Devirdaimli sistemlerde balık hastalıklarını tedavi etmek geleneksel balık çiftliklerine nazaran farklıdır. Geleneksel bir balık çiftliğinde su sadece bir defa kullanılır ve ardından çiftlikten çıkar. Devirdaimli bir sistemdeyse biyofiltrelerin kullanılıyor olması ve suyun sürekli dolaşımda olması farklı bir yaklaşım gerektirir. Suya ilaç katılması, sadece balıkları değil, biyo-filtre de dahil olmak üzere tüm sistemi etkiler. Devirdaimli sistemlerde bir hastalığı tedavi etmek için gerekli olan dozun hassas bir şekilde ayarlandığı reçetelerin oluşturulması çok zor olduğundan, tedavi konusunda son derece dikkatli olunmalıdır, zira ilacın etkisi, suyun sertliği, sudaki organik madde miktarı, suyun sıcaklığı ve akış oranları gibi pek çok farklı parametreye göre farklılık gösterecektir. Dolayısıyla, bu yolda ilerlerken edinilen deneyimler elzemdir. Balıkların ölmemesi/ biyofiltrenin bozulmaması için doz artışları her tedavide tedricen ve çok dikkatlice yapılmalıdır. Unutmayın; “Son pişmanlık fayda etmez”. Çiftlikte salgın hastalık görülürse yerel bir veteriner veya balık patoloğu gerekli ilacı reçete etmeli ve kullanımını izah etmelidir. Ayrıca, bazı ilaçlar yanlış kullanıldıklarında insanlarda ciddi yaralanmalara yol açabileceklerinden, güvenlik talimatları dikkatlice okunmalıdır.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Balıkların dış tarafına, derilerine ve solungaçlarına yerleşen parazitler olan ektoparazitlere karşı tedaviler suya bazı kimyasal maddelerin ilave edilmesiyle uygulanabilir. Mantar enfeksiyonlarına karşı uygulanan tedavi de ektoparazitlere karşı uygulananlarla aynıdır. Tatlı su sistemlerinde, bakteriyel solungaç hastalığı dahil olmak üzere hastalıklara yol açan çoğu parazitin öldürülmesi için sıradan tuz (NaCl) kullanımı etkili olmaktadır. Sorun tuzla giderilemezse, devam eden parazit enfeksiyonlarının tedavisi için formalin (HCHO) veya hidrojen peroksit (H2O2) genellikle yeterli olur. Ayrıca, balıkların prazikuantel ve flubendazol içeren bir solüsyonda tutulmasının ektoparazitlere karşı son derece etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Ektoparazitlerin yayılmasına karşı mekanik filtrasyon da oldukça etkilidir. 70 mikronluk bir filtre bezinin kullanılması belli evrelerdeki Gyrodactylus’ları giderirken, 40 mikronluk bir filtre bezi çoğu parazit çeşidinin yumurtalarını sistemden uzaklaştırır.
En güvenli yol, balıkların kimyasallı çözeltiyle hazırlanmış bir banyoya sokulup çıkarılmasıdır. Öte yandan bu pek uygulanabilir bir yöntem değildir, zira genellikle balıkların hacmi fazla büyüktür. Dolayısıyla, bunun yerine, balıklar tankın içindeyken giriş suyu kapatılır ve difüzörler kullanılarak tankın oksijenlenmesi veya havalandırılması sağlanır. Tanka kimyasal çözeltisi eklenir ve balıklar belirli bir süre boyunca karışımda yüzer. Sonra, giriş suyu açılır ve tanktaki su değiştirildikçe karışım yavaşça seyreltilmiş olur. Tanktan çıkan su, devirdaim sisteminin geri kalanı tarafından seyreltilecek ve böylece biyofiltreye giden konsantrasyon, arıtılan tanktakinden önemli ölçüde daha düşük olacaktır. Bu şekilde, parazitleri öldürmek üzere tek bir tankta nispeten yüksek bir kimyasal konsantrasyonu elde edilirken kimyasalın biyofiltre üzerindeki olası olumsuz etkisi kontrol altında tutulur. Bir işlemden diğerine geçişte konsantrasyonların yavaşça
Şekil 7.3 Gökkuşağı alabalığının yumurtaları
Hastalıkların engellenmesi için balık yumurtalarının devirdaim sistemine dahil edilmeden önce dezenfekte edilmesi önerilir. Kaynak: Torben Nielsen, AquaSearch Ova.
Bölüm 7: Hastalıklar
artırılması sayesinde hem balıklar hem de biyofiltreler tuz, formalin ve hidrojen peroksit ile yapılan işleme uyum sağlar. Bir tank dolusu balık arıtıldığında, bu iş için kullanılan su, sistemde yeniden dolaştırılmak yerine bozunum için ayrı bir bölmeye pompalanabilir.
Yumurtalar için daldırma tekniğini kullanmak milyonlarca bireyi kısa sürede dezenfekte etmenin kolay bir yoludur. Örneğin alabalık yumurtaları bu şekilde iyotla dezenfekte edilebilir (Tablo 7.1). Bu yöntem ayrıca mantar (Saprolegnia) enfeksiyonuna yakalanmış yumurtaları 20 dakika boyunca tuz çözeltisine (‰7) daldırarak mantardan arındırmak için de kullanılabilir.
Balık yavrularının beslenmeye hazır olur olmaz çıkarıldığı kuluçkahanelerde, yumurta ve yavruların boşaltımından kaynaklanan amonyak miktarı çok az olduğu için biyofiltrenin verimliliği daha az önemlidir. Bu nedenle arıtmanın gerçekleştirilmesi daha kolaydır, zira yalnızca yumurta ve balıkların hayatta kalmasına odaklanılması gerekir. Ayrıca, kuluçkahanelerdeki toplam su hacminin nispeten az olduğunu ve yeni suyla tam bir su değişiminin hızlı bir şekilde gerçekleştirilebileceğini belirtmekte yarar vardır. Bu sayede, kuluçkahanede tüm sistem tek seferde güvenli bir şekilde arıtılabilir.
Daha büyük devirdaim tesislerinde sistemin bütünüyle arıtılması daha hassas bir işlemdir. Temel kural, arıtma sırasında konsantrasyonları düşük tutmak ve arıtmayı daha uzun bir süreye yaymaktır. Bu, özen ve deneyim gerektirir. Konsantrasyon bir uygulamadan diğerine yavaşça artırılmalı ve işlemin balık ölümleri, balık davranışları ve su kalitesi üzerindeki etkilerini dikkatle izlemek
Şekil 7.4 Tuz, RAS’ta belirli hastalıkları önlemek için profilaktik olarak kullanılabileceği gibi, enfeksiyon meydana geldiğinde tedavi amaçlı da kullanılabilir
Tuz, biyofiltre tam olarak olgunlaşmamışken nitritten kaynaklanan ani toksik etkiyi önlemek için de kullanılabilir (bkz. Bölüm 5). Birçok RAS’ta, sistemin tuzluluğunu ayarlamak için ana akışa otomatik tuz dozajı verilir.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
için her uygulamadan sonra birkaç gün ara verilmelidir. Genellikle bu işleme balıklar da biyofiltre de uyum sağlayacaktır, bu sayede konsantrasyon hiçbir olumsuz etki olmadan artırılarak parazit öldürme olasılığı yükseltilebilir. Uzun işlem süreleri için tuz mükemmeldir, ancak 4-6 saatlik aralıklarla kullanıldığında, formalin kullanımı da başarıyla sonuçlanmaktadır. Biyofiltre formaline adapte olarak sistemdeki organik bileşiklerden gelen diğer karbonlar gibi bu maddeyi de sindirir.
Daha önce de belirtildiği gibi, bir devirdaim sisteminde kimyasalların kullanımına ilişkin kesin konsantrasyonlar vermek ve tavsiyelerde bulunmak mümkün değildir. Balık türleri, balıkların büyüklüğü, su sıcaklığı, suyun sertliği, organik maddelerin miktarı, suyun değişim hızı, adaptasyon, tuzluluk, vb. göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle aşağıdaki yönergeler yaklaşık değerler içermektedir.
Tuz (NaCl): Kullanımı nispeten güvenli olan tuz, tatlı suda Ich (Ichthyophthirius multifilis - beyaz benek hastalığı) ve yaygın bir mantar olan Saprolegnia’nın tedavisinde kullanılabilir. Pelajik evredeki Ich ‰10’luk konsantrasyonla öldürülebilirken son araştırmaların sonuçları dipte yaşama evrelerinde ‰15’lik konsantrasyonda öldürüldüğünü göstermektedir. Balıkların vücut sıvılarında ‰8 civarında tuz bulunur ve çoğu tatlı su balığı bu seviyedeki tuzluluğu birkaç hafta tolere edebilir. Kuluçkahanelerde ‰3-5’lik bir konsantrasyon mantar enfeksiyonlarını önleyecektir. RAS’ın tuz konsantrasyonundaki artışın gaz doygunluğunu uygun olmayan bir seviyeye çıkarabileceğini unutmayın; örneğin sistemdeki fazla azot doygunluğu aniden bir sorun haline gelebilir.
Formalin (HCHO): Uzun sürelere yayılan (4-6 saat) düşük formalin konsantrasyonları (15 mg/L) Ichthyobodo necator (Costia), Trichodina sp., Gyrodactylus sp., sesil siliyatlar ve Ich’in tedavisinde iyi sonuçlar göstermiştir.
Formalin biyofiltrede 15°C’de yaklaşık 8 mg/saat/m2 biyofiltre alanında nispeten hızlı bir şekilde bozunur. Bununla birlikte, formalin biyofiltredeki bakteriyel azot dönüşüm oranlarını azaltabilir.
Hidrojen peroksit (H2O2): Yaygın olarak kullanılmasa da, deneyler 4-6 saatlik işlemlerde, 8-15 mg/L arasındaki konsantrasyonlarda formaline ikâme olarak ümit vaat eden sonuçlar sağladığını göstermiştir. Biyofiltre performansı işlem esnasında ve işlemden sonra en az 24 saat boyunca düşebilir, ancak verimlilik birkaç gün içinde normale dönecektir.
Bakır sülfat veya kloramin-T gibi diğer kimyasalların kullanılması tavsiye edilmez. Bunlar, örneğin bakteriyel solungaç hastalığının tedavisi için çok etkilidir. Ancak, biyofiltre büyük olasılıkla zarar görecektir. Bundan tümüyle devirdaim süreci ve üretim olumsuz etkilenebilir.
Furunculosis, vibriosis veya BKD gibi bakteriyel enfeksiyonlar görüldüğünde antibiyotik kullanımı balıkları iyileştirmenin tek yoludur. Bazı durumlarda, balıklar
7: Hastalıklar
bünyelerinde yaşayan parazitlerden dolayı enfekte olabilir, bunları gidermenin yolu da antibiyotik kullanmaktır.
Antibiyotikler balıkların yemine karıştırılarak örn. 7 ila 10 gün boyunca günde birkaç kez balıklara verilir. Antibiyotik konsantrasyonu bakterileri öldürmek için yeterli olmalıdır ve tedavi sırasında balık ölümleri dursa da, öngörülen ilaç konsantrasyonu ve tedavi süresi dikkatle takip edilmelidir. Öngörülen tedavi süresinden önce tedavi durdurulursa, enfeksiyonun yeniden başlama riski yüksektir.
Devirdaimli sistemlerde antibiyotiklerin biyofiltredeki bakteriler üzerinde küçük bir etkisi olacaktır. Bununla birlikte, sudaki antibiyotik konsantrasyonu, ilaçlı yemle tedavi edilen balıkların bünyesindekine kıyasla nispeten düşük olup, biyofiltredeki bakteriler üzerindeki etkisi çok daha düşük olacaktır. Her durumda, su kalitesi parametrelerinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı dikkatle izlenmelidir, zira böylesi bir değişiklik biyofiltre üzerinde oluşmuş bir etkiye işaret edebilir. Besleme oranının ayarlanması, daha fazla yeni su kullanılması veya sistemdeki su akışının değiştirilmesi gerekebilir.
Yerel veteriner hekimin reçete edeceği, sülfadiazin, trimetoprim veya oksolinik asit gibi çeşitli antibiyotikler kullanılabilir.
IPN, VHS (Viral Hemorajik Septisemi) veya başka herhangi bir virüse karşı tedavi mümkün değildir. Bununla birlikte, virüslerin optimum bir sıcaklık değeri vardır
Şekil 7.5 RAS’tan ayrılan balıklar denizdeki ağ kafeslerde veya tek kullanımlı akış sistemlerinde büyütüleceğinde, jüvenil balıkların aşılanması hastalıkları önlemek için yaygın olarak başvurulan bir yoldur.
Burada gösterilen manuel enjeksiyon yerine aşılama makinesi kullanılarak otomatik aşılama da yapılabilir.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
ve IPN gibi daha az patojenik virüslerin etkisini su sıcaklığını artırarak azaltmak mümkündür. VHS gibi yüksek derecede patojenik virüsler sözkonusu olduğunda balık kaybı, yemleme oranının düşürülmesi yoluyla azaltılabilir. Bununla birlikte, virüs bulaşmış bir balık çiftliğini işletmeye devam etmek izlenecek doğru yol değildir ve virüslerden kurtulmanın tek yolu tüm balık çiftliğini boşaltmak, sistemi iyice dezenfekte etmek ve her şeye yeniden başlamaktır.
Bölüm 8: Örnek Durumlar
Bir önderlik örneği: RAS’ta sudak yetiştiriciliği
AquaPri şirketi, Avrupa pazarını hedefleyerek yılda 400-500 ton yüksek kaliteli ürünün üretildiği son derece modern bir RAS’ta sudak yetiştirmektedir. Bu tatlı su balığı bembeyaz eti ve hafif tadıyla ünlüdür. Sudak uzun yıllardır birçok balık restoranının menüsünde yer almaktadır ve çok özel ve zarif lezzeti nedeniyle artık suşi restoranlarına da girmiştir. Bununla birlikte, sudak yetiştiriciliği, hassas larva aşamalarını ve jüvenil balıkların yemle beslenmeye başlanarak büyüme sürecine geçişini yönetmek için gerekli becerilere sahip olan az sayıda şirketin elindedir. Bu tür bir işe yatırım yapmaya cesaret etmiş olanların sayısı az olsa da, Danimarkalı aile şirketi AquaPri, nesiller boyunca edindiği balık yetiştiriciliği bilgisiyle RAS’ta sudak yetiştiriciliğinin mümkün olduğunu ortaya koymuştur.
Şekil 8.1 AquaPri tarafından 2016 yılında kurulan sudak (uzun levrek) RAS’ı yılda 600 ton üretim yapıyor.
Kaynak: AquaPri A/S.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Sarıkuyruk (Yellowtail kingfish, Sarı Kuyruklu Kral Balığı)
Ricciola / Hiramasa / greater amberjack adlarıyla da bilinen sarıkuyruk (Seriola lalandi) yaklaşık 20 sene önce RAS’ta yetiştirilmeye başlanmış birinci sınıf bir tuzlu su balığı türüdür.
O zamanlar sarıkuyruk denizde, ağ kafeslerde yetiştirilen bir akuakültür türü olarak zaten tanınıyordu ve RAS’ta yetiştirilmeye gayet uygun olduğu ve iyi bir verimlilik düzeyi sağladığı kısa sürede anlaşıldı. Ancak ticari üretimi yavaş gelişti.
Bu durum, The Kingfish Company’nin Hollanda’daki Kingfish Zeeland tesisinde üretime başlamasıyla değişti. Şirket şu anda yıllık 1 500 ton yüksek kaliteli sarıkuyruk üretim kapasitesi ve 2021 yılında 900 tonun üzerine çıkan hasat ve satış hacmiyle büyük ölçekli sürdürülebilir RAS yetiştiriciliğinde başı çekmektedir. Genişleme çalışmaları devam etmekte olan Hollanda’daki tesisin kapasitesi 2022 yılı sonuna kadar 3 500 tona ulaşacaktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde şirketin 8 500 ton kapasiteli tesisiyle ilgili planlama süreci, tasarlandığı şekilde ilerlemektedir.
Şekil 8.2 Kingfish Zeeland’ın faaliyetleri gıda güvenliği ve kalite güvencesi açısından onaylanmış olup, şirket, Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetim Konseyi (ASC), En İyi Akuakültür Uygulamaları (BAP) ve İngiliz Perakende Konsorsiyumu (BRC) tarafından sürdürülebilir ve çevre dostu olarak belgelendirilmiştir.
2019 Deniz Ürünleri Mükemmellik Ödülü’nü kazanmış olan Kingfish Zeeland işletmesi, Good Fish Foundation tarafından yeşil seçim olarak tavsiye edilmektedir. Kaynak: Kingfish Zeeland.
8: Örnek Durumlar
Norveç’te somon smolt üretimi
Somon yetiştiriciliği endüstrisinde, üretim hızlandırılarak ve riskler en aza indirilerek verimlilik sürekli olarak artırılmaktadır. Bu doğrultuda, örneğin; somon smoltlarını denizdeki ağ kafeslere bırakmadan önce normalden daha büyük boyutlara ulaştırmak gibi yöntemler uygulanmaktadır. Bu sayede denizde geçirilen süre kısalmakta ve açıkta enfeksiyon riski azalmaktadır.
Norveç’in Hjelmeland kasabasında bulunan Tytlandsvik AQUA şirketi, ekstra büyük smolt üretimi için RAS’a önemli miktarda yatırım yapmıştır. Eskiden smolt yetiştiriciliğinde 100 g civarındaki balıklar denizdeki ağ kafeslere aktarılırken, son dönemde 200-400 g’lık daha büyük smoltlar (post smolt) giderek daha çok rağbet görmektedir. Bunu bir adım daha ileri götüren Tytlandsvik AQUA’da, RAS ortamındaki yüksek büyüme oranlarından daha da fazla yararlanmak üzere 800-1 000 g’lık büyük smoltlar yetiştirilmektedir.
Şekil 8.3 5-6 kg’lık nihai ağırlıklarına erişinceye kadar devam eden büyütme süreci için denizdeki ağ kafeslere bırakılacak olan 800-1000 g’lık büyük boy smoltların yetiştirildiği, Norveç’in Tytlandsvik beldesinde inşa edilmiş olan ilk iki RAS’ın yukarıdan görünümü
Kaynak: Tytlandsvik AQUA.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Buna ek olarak şirket, kafes alanlarının üretim kapasitesini daha iyi kullanarak genel balık lojistiğini de iyileştirmektedir. Balıkları 100 g’dan 800-1 000 g ağırlığa erişinceye kadar büyütmek için geçen sürede yüzde 0,5 civarında seyreden ölüm oranları, son derece düşüktür. Şu anda şirket, her biri günde yaklaşık 6 500 kg yem kapasitesine sahip üç RAS işleterek yaklaşık 0,8 FCR ile günlük 8 000 kg biyokütle artışı sağlamaktadır.
Her birinin üretim hacmi 8 000 m3 olan RAS’ların her biri 2 000 m3’lük dört tanka bölünmüştür. Yakında dördüncü bir modül daha eklenerek toplam 26 000 ton yem kapasitesi ve 32 000 m3 üretim hacmi elde edilecektir. Bu durumda büyük boy smolt üretimi yılda yaklaşık 8 000 ton olacaktır.
Şu anda üretilen kg balık başına 4–5 kWh civarında olan enerji tüketiminin, çiftlikte tam kapasiteye ulaşıldığında 3 kWh’ye düşmesi beklenmektedir.
RAS’ta karides yetiştiriciliği
Karides, açık havada, büyük su sistemlerinde veya havuzlarda onlarca yıldır yetiştirilmekte, gerekli teknolojinin düşük maliyetli, hasat veriminin ise iyi olması sayesinde genellikle iyi bir başarı düzeyi elde edilmektedir. Öte yandan, karides yetiştiriciliği ne yazık ki aynı zamanda sel, kirlilik, salgın hastalıklar gibi birçok riski barındıran istikrarsız bir sektör olarak bilinmektedir. Karides üretiminde kullanılan yöntemler eleştirilmiş, tüketiciler arasında artan farkındalık, karides üreticilerini işlerin yapılış şeklini yeniden düşünmeye zorlamıştır. RAS teknolojisini kullanarak
10 g ila 50 g ağırlığa erişene kadar büyütülen karidesler, kilogramı 80 ila 150 Avro’ya alıcı buluyor.
Kaynak: SwissShrimp AG.
Bölüm 8: Örnek Durumlar
kapalı tesislerde karides yetiştirmek, karides yetiştiriciliğinde heyecan verici yeni bir segment haline gelmiştir. RAS’ta hastalıklardan arındırılmış bir şekilde, ideal koşullar altında temiz bir ortamda son derece iyi bir büyüme performansı sergileyerek yetiştirilen karidesler üst düzey pazar için mükemmel bir ürün arz etmektedir. Sürdürülebilir şekilde üretilen karidese talep artmakta ve fiyatların yüksek kalması beklenmektedir.
Danimarka’nın örnek alabalık çiftlikleri
Danimarka hiç şüphesiz çevre dostu alabalık yetiştiriciliğinin öncüsüdür. Katı çevre düzenlemeleri, alabalık yetiştiricilerini çiftliklerinden kaynaklanan tahliyeyi en aza indirmek için yeni teknolojiler kullanmaya zorlamıştır. Çevresel etkiyi azaltırken üretimi artırmak için örnek balık çiftlikleri geliştirilmiş, böylelikle devirdaimli sistemler kurulmuştur. Bu çiftliklerde, nehirlerden büyük miktarlarda su almak yerine, yer altı sularının üst katmanlarından sınırlı miktarda su çiftliğe pompalanır ve devirdaim ettirilir. Bunun etkisi önemlidir; modern ve daha kolay yönetilen bir operasyonun yanısıra tüm yıl boyunca daha istikrarlı olan su sıcaklığı, yatırımın amortismanı dahil olmak üzere üretim maliyetlerini düşürerek daha yüksek büyüme oranları ve daha yüksek verimliliği beraberinde getirir. Çevre üzerindeki olumlu etkiler Bölüm 6’da görülebilir.
Şekil 8.5 Danimarka’daki bir örnek çiftlik
Kaynak: Kaare Michelsen, Danish Aquaculture.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Düşük maliyetli kapalı RAS
Danimarka’daki örnek çiftlikler çoğunlukla açık çiftlikler olduklarından hava koşullarındaki değişiklikler, hastalıklar ve predatörler nedeniyle bir dereceye kadar risk altındadırlar. Kapalı RAS inşası genellikle maliyetleri artırır ve kapalı RAS’lar genellikle düşük değerli balık üreten yetiştiricilerin faaliyet alanına girmeyen yüksek değerli türlerin yetiştirilmesini hedefler. Bu durum, inşaat maliyeti ve işletme giderleri daha düşük olan daha basit teknik çözümler için bir pencere açmıştır.
Danimarka’da FREA Solutions şirketi, kısmen yetiştirme için yavru ve fingerling, kısmen de işleme için 300–400 g’lık porsiyon büyüklüğünde gökkuşağı alabalığı üretmek üzere bu tür bir RAS kurmuştur. Teknoloji asgari düzeyde tutulmuş olup, ana su akışı için düşük basma yüksekliğine sahip pervaneli pompalar, gaz giderme için düşük basınçlı fanlar ve hareketli yatak biyofiltreleri için ruts üfleyicilerden oluşmaktadır. Saf oksijen, yerçekimine dayalı pasif bir sistemle (Bölüm 2’de açıklanan oksijen platformuna bakınız) ve çökeltme ve sabit yatak filtrasyonuna dayalı olarak partikül giderme yoluyla çözülür. Yatırımın nispeten düşük tutarda olmasının yanı sıra, enerji tüketiminin üretilen kg balık başına 2 kWh’nin altında olduğu belgelenmiştir.
Şekil 8.6 FREA Solutions balık çiftliğinde yıllık 25 milyon gökkuşağı alabalığı üretilmekte olup bunlar 4 g ila 400 g ağırlıktayken büyütülmek veya işlenmek üzere satılırlar.
Sistemde kullanılan yeni su alttaki kumlu zeminde bulunan borulardan pompalanırken aynı alana, sızdırılmak üzere süzüntü suyu boşaltılır. Çiftliğin nehirlerle doğrudan bağlantısı yoktur.
Kaynak: FREA Solutions.
8: Örnek Durumlar
Devirdaim ve Stok Destekleme
Temiz nehirler, göller ve doğal stoklar birçok ülkenin önemli çevresel hedefleri arasında yer edinmiştir. Doğal yaşam alanlarını restore ederek ve nesli tükenmekte olan balık türlerini veya çeşitlerini yeniden stoklayarak doğayı korumak, bu uğurda gerçekleştirilen birçok girişimden biridir.
Deniz alası, Danimarka’da birçok nehirde bulunan, hobi balıkçılığında çok rağbet gören bir balıktır ve neredeyse her nehrin kendi deniz alası çeşidi vardır. Bilim insanları tarafından yürütülen genetik haritalama, farklı çeşitler arasında ayrım yapılmasını mümkün kılmıştır. Deniz alası olgunlaştığında yumurtlamak için denizden, ait olduğu nehre geri göç eder. Danimarka’nın Funen adlı bölgesinde nehirler eski dengesine kavuşturulmuş ve kalan yabani türler, devirdaim akuakültüründen yararlanılan bir stok destekleme programı ile kurtarılmıştır. Olgun balıklar elektrikli balıkçılıkla yakalanır ve yumurtalar sıyrılarak bir devirdaim tesisinde yetiştirilir. Yaklaşık bir yıl sonra, stok destekleme için yavrular annelerinin avlandığı nehre bırakılır.
Farklı deniz alası çeşitleri kurtarılmış olup zamanı geldiğinde deniz alasının bu habitatta kendi başına hayatta kalabilmesi umulmaktadır.
En önemlisi de bu program sayesinde olta balıkçılarının Danimarka kıyılarında avlandıklarında deniz alası yakalama şanslarının önemli ölçüde artmış olmasıdır. Dolayısıyla balıkçılık turizmi, oteller, kamp alanları, restoranlar gibi yerel işletmeler için iyi bir kazanç kapısı haline gelmiştir. Sonuç olarak, hem doğa hem de yerel ticari çıkarlar açısından bir kazan-kazan durumu yaratılmıştır.
Şekil 8.7 Yumurtlamak için nehirden yukarı göç eden olgun deniz alaları elektrikli balıkçılıkla yakalanır ve yumurtaların döllendiği bir devirdaim tesisine nakledilir. Bir yıl sonra yavrular, annelerinin yakalandığı nehre bırakılır.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Akuaponik
Binlerce yıl önce antik Çin’de bitkilerle balıklar birlikte yetiştirilmiştir. Bitkiler balık dışkılarındaki besinlerden yararlanarak büyür ve hem balıklar hem de bitkiler tüketim için hasat edilebilir. Modern su ürünleri yetiştiriciliğinde, bir devirdaim sisteminde balık yetiştirirken besinlerle dolu sudan yararlanarak hidroponik ortamda topraksız sera bitkileri yetiştirme şeklindeki birleşik uygulama “akuaponik” olarak adlandırılmaktadır. Bu teknoloji Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde başarılı bir şekilde ticarileştirilmiştir, ancak kuzey Avrupa gibi daha soğuk bölgelerde henüz ekonomik olarak uygulanabilir değildir.
Şekil 8.8 Kopenhag, Danimarka yakınlarındaki Küresel Gıda ve Tarım Enstitüsü’nde yürütülen akuaponik araştırmaları
Sistem mevcut bir sera tesisinde inşa edilmiş olup iki adet bağımsız su döngüsü olan bir devirdaimli su sistemi ile birlikte balık yetiştirme tankları ve bitki tezgahlarını içermektedir. Döngülerden biri bir su filtreleme sisteminden geçtikten sonra bitki tezgahlarına ya da balık tanklarına geri yönlendirilebilmektedir. Diğer döngü ise marul, adaçayı, fesleğen ya da kekik gibi bitkilerin yetiştirilmesi için doğrudan bitki tezgahlarına su sağlamaktadır.
Kaynak: Paul Rye Kledal, Küresel Gıda ve Tarım Enstitüsü
Karada kurulu çiftliklerde somon yetiştirme
Dünya genelinde su ürünlerinin kültür üretimi arttıkça, balık çiftliklerinin boyutu da sürekli büyümektedir. Bugün Norveç denizindeki deniz kafesi çiftliklerinde, saha başına ortalama yaklaşık 5 000 ton somon üretilmektedir. Karada kurulu
8: Örnek Durumlar
sistemler de bu büyüklüklere yaklaşmakta olup bu hacimlere sahip yeni devirdaim projeleri ortaya çıkmaktadır.
Karadaki çiftliklerin kafes yetiştiriciliği ile birleştirilmesi çok verimli bir üretim yöntemi olup günümüzde somon türleri için muhtemelen en rekabetçi kurulumu teşkil etmektedir. Küçük balıklar, büyümeleri için denizdeki büyük ağ kafeslere bırakılmadan önce karada kurulu verimli ve kontrollü sistemlerde yetiştirilmektedir. Bazı bölgelerde kafes yetiştiriciliği rağbet görmemekte olup bu bölgelerde gelecekte çiftlik balığı üretimi için karada kurulu devirdaim tesislerinden yararlanılacağı düşünülmektedir. Bu tesislerin ayak izleri küçük, su tüketimleri düşüktür. Üretim maliyetleri kafeslere göre halâ daha yüksek olsa da, yüksek gıda güvenliğine sahip bu sistemlerde tüm parametrelerin (oksijen, amonyum, nitrit, karbondioksit, askıda katı madde seviyeleri, sıcaklık, pH, tuzluluk vb) tam kontrolü sağlanır; çıktılar sabit ve öngörülebilirdir. Dahası, bu çiftlikler yerel üretim ve tedarik için büyük şehirlere yakın yerlere inşa edilebilir, böylece nakliye maliyetlerinden tasarruf sağlanır ve CO2 emisyonları azaltılır.
Şekil 8.9 Danish Salmon şirketi, karada kurulu çiftliklerde gerçekleştirilen ticari somon yetiştiriciliğinin öncülerinden biriydi
Danimarka’nın Hirtshals kentindeki bu 2.000 tonluk somon çiftliği 2013 yılında inşa edilmiştir. Sistem devirdaim teknolojisine dayanmaktadır ve sıcaklığı kontrol altında tutmak ve yüksek düzeyde biyogüvenlik sağlamak için bir yapının içinde kurulmuştur. Somonlar, her biri yaklaşık 1 000 m3’lük büyük tanklarda 2 yıl içinde yumurtadan yaklaşık 4-5 kg ağırlığa erişinceye kadar yetiştirilmektedir. Ön plandaki beyaz bigbag’ler biyofiltre odalarına doldurulmaya hazır biyomedya ile doludur. Kaynak: Axel Søgaard/AKVA grubu.
Devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliği rehberi
Devirdaimin geleceği
Birçok farklı balık türünün yavrularının üretildiği RAS’ların sayısı artmaya devam edecektir, zira yıl boyunca sağlıklı ve güçlü yavrulara duyulan ihtiyacın karşılanması, balık yetiştiriciliğinde verimliliği artırmanın temelidir. Ticari balıkçılıktan elde edilen arz sınırına ulaşmıştır ve artık insanların balık ve deniz ürünleri tüketiminin yarısından fazlası su ürünleri yetiştiriciliğinden gelmektedir. Balık ve deniz ürünleri pazarındaki arz açığı ancak su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe üretilen ürünlerle doldurulabilir. Somon sektöründe, kafes yetiştiriciliği döneminin ilk kısmını karaya taşıyarak balıkların daha güvenli bir ortamda daha hızlı büyütülmesini sağlayan büyük smolt tesislerinde önemli bir artış göreceğiz. Dolayısıyla, dünya genelinde, somon balığını pazar boyutuna getiren karada kurulu büyük somon çiftlikleri ortaya çıkacaktır.
Büyük şehirlerdeki tüketicilerin hemen yanı başındaki RAS’larda balık üretilmesi sayesinde tüketicilere yüksek kalitede taze balık sağlanacak, sevkiyat için uzun yolların kat edilmesine gerek kalmayacak, CO2 emisyonları azaltılacak ve ilgili ülkelerin kendi kendine yeterliliği artacaktır. Bu tür projeler yılda 5 000 tonun üzerinde hacimlere ulaşmaktadır ve üretilen ürünlerin hepsi somon değildir. Sırada sarıkuyruk vardır ve karides de dahil olmak üzere farklı türlerin de bu trende katılması beklenebilir.
Gelecekteki projeler, biyofiltrelerin yıkanması ve güç tasarrufu için pompaların ve diğer makinelerin sürekli kontrolü gibi alanlarda artan otomasyondan da faydalanacaktır. Dijitalleşme, bilgisayarla görme (görüntülerden ve videolardan anlamlı bilgiler çıkarma) ve makine öğreniminden daha çok yararlanılacak ve yapay zeka, erken uyarı için yüzme davranışının izlenmesi veya iştahın önceden tahmin edilmesi gibi amaçlara hizmet ederek performans artışına katkı sağlayacaktır.
Şekil 8.10 Büyük şehirlerin yanıbaşına devasa RAS’ların inşa edilmesi dünya çapında yükseliş gösteren, tüketiciler için taze balığı güvence altına alacak ve ilgili ülkelerin kendi kendine yeterliliğini artıracak bir eğilimdir.
Kaynak: Nordic Aqua Ningbo.
Kaynaklar
Aquaetreat, 2007. Manual on Effluent Treatment in Aquaculture: Science and Practise (Report). Outcome of the EU supported Aquatreat.org project
Avault J. W. Jr., 1996. Fundamentals of Aquaculture, A Step-by-Step Guide to Commercial Aquaculture, Baton Rouge, USA, AVA Publishing Company Inc., 1996, ISBN 0-9649549-0-7
Barnabé, G., eds., 1990. Aquaculture, Volume 1 & 2, Chichester, England, Ellis Horwood Limited, ISBN 0-13-044108-2
Brock, T., D., Smith, D., W. & Madigan M., T., 1984. Biology of Microorganisms, USA, Prentice-Hall International, ISBN 0-13-078338-2
Brown, L., 1993. Aquaculture for Veterinarians: Fish Husbandry and Medicine, Oxford, UK, Pergamon Press Ltd., ISBN 008-040835
FAO. 2020. The State of World Fisheries and Aquaculture 2020. Sustainability in action. Rome. FAO. https://doi.org/10.4060/ca9229en
Jokumsen, A. & Svendsen, L. M., 2010. Farming of Freshwater Rainbow Trout in Denmark, DTU Aqua, National Institute of Aquatic Resources. DTU Report no. 219-2010. ISBN 978-87-7481-114-5
Lekang, O., 2020. Aquaculture Engineering, Norwegian University of Life Sciences, Drobakveien, Norway. Third edition, John Wiley & Sons Ltd, 2020, ISBN 9781119489016
Remmerswaal, R.A.M., 1997. Recirculating Aquaculture Systems, INFOFISH Technical Handbook 8, ISBN 983-9816-10-1
Timmons, M.B., & Ebeling, J.M., 2002. Recirculation Aquaculture, NRAC Publication No. 01-007, USA, Cayuga Aqua Ventures, ISBN 978-0-9712646-2-5
Wheaton, F. W., 1993. Aquacultural Engineering, Malabar, Florida, USA, Krieger Publishing Company, 1993, ISBN 0-89464-786-5
Devirdaim sistemi kullanımıyla ilgili kontrol listesi
1.0 Proje bilgileri
1.01 Projenin amacını ve hedefini tanımlayın
1.02 Yetiştirilecek türler
1.03 Ton cinsinden yıllık üretim rakamları
1.04 Girecek/çıkacak balık büyüklükleri –üretim planı
1.05 Yılda kaç parti üretileceği
1.06 Tahmini Yem Dönüşüm Oranı (FCR)
1.07 Var olan çizimler ve diğer bilgiler
1.08 Tahliye izni alındı mı? Kısıtlamalar, onay düzeyleri, vs.
1.09 Çiftlik müdürü veya balık uzmanı var mı?
1.10 Diğer önemli bilgiler, özel sorunlar, vs.
2.0 Sahayla ilgili bilgiler
2.01 Tuzlu su mu, tatlı su mu? Deniz suyundaki tuz miktarı
2.02 Yararlanılacak su kaynağı Deniz suyu, nehir, kaynak, yer altı suyu, kuyu
2.03 Ne kadar su var? Litre / saniye
2.04 Su sıcaklığı Yaz/ kış Gündüz/ gece dalgalanmaları
2.05 Su analizi sonuçları pH
2.06 Hava koşulları, azami/ asgari hava sıcaklığı Zorlu kışlar, açısı yüksek yaz ısısı, vs.
2.07 Zemin koşulları
2.08 Zemin sıcaklığı, azami/asgari
2.09 Kullanılabilir zemin alanı İnşaat alanının şekli
2.10 Atık su arıtma tesisi, çökeltme havuzu, sızma alanı vs için uygun yer
2.11 Zemin kotu sıfır referansı
2.12 Yerel elektrik kaynağını belirtiniz
3.0 Tesisin içindekiler
3.01 Kuluçkahane
3.02 Yavru balık istasyonu / İlk yem
3.03 Büyütme öncesi / Yavru balık
3.04 Büyütme (Grow-out)
3.05 Anaç
3.06 Canlı yem üretimi
3.07 Atık ünitesi
3.08 Karantina ünitesi – içeride Aklimatizasyon ünitesi – dışarıda
3.09 Giriş suyu arıtma
3.10 Atık su arıtma
3.11 Tasnif / Hasat / Canlı Teslimat
3.12 İşleme / Soğuk Paketleme / Buz makinesi
3.13 Laboratuvar/ Çalıştay Ofis/ Kantin
3.14 Acil durum jeneratörü
3.15 Oksijen jeneratörü / Acil durum oksijen tankı
3.16 Su ısıtma / soğutma sistemi
3.17 Bina gereklilikleri, İzolasyon
3.18 Mimari, Civar
Başlıca özellikler
• Yetiştiricilerin devirdaimli akuakültüre geçişinde onlara yardımcı olur
• Kullanılan teknolojiyi ve yönetim yöntemlerini gösterir
• Devirdaimli akuakültüre geçişte yapılabilecek iyi uygulamalarla ilgili tavsiyeler içerir
• Devirdaimli sistemin işletimi ve personel eğitimi hakkında bilgi içerir
• Muhtelif devirdaim projeleri ile ilgili örnek durumlar sunar
AKVA group bünyesinde görev yapmakta olan yazar Jacob Bregnballe
40 yılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanında devirdaimli su ürünleri yetiştiriciliğiyle ilgili araştırma ve uygulama alanlarında çalışmaktadır. 25 yıldır Danimarka’da kendi balık çiftliğini işletmekte olup, çok çeşitli akuakültür türlerine yönelik devirdaim sistemlerinin geliştirilmesini sağlayan pek çok teknolojik yenilikte rol almıştır.
Bu rehber Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Eurofish Örgütü tarafından ortaklaşa yayımlanmıştır.
Eurofish International Organisation
H.C. Andersens Boulevard 44-46
DK-1553 Copenhagen V Denmark
Tel.: (+45) 333 777 55 info@eurofish.dk www.eurofish.dk
FAO Regional Office for Europe and Central Asia
FAO-RO-Europe@fao.org
Tel.: (+36) 1 4612000
www.fao.org/europe
Food and Agriculture Organization of the United Nations
Budapest, Hungary