Haşlamalar Taşlamalar Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı. Osman Yavuz İnal yay›n yönetmeni:
aziz yavuzdoğan hazırlayan kapak ve iç görsel tasarım:
aziz yavuzdoğan
• Bu kitapta yen alan şiirler; Mart 2012-Ağustos 2014 tarihleri arasında FENAMİZAH e-dergi’de yayımlanmıştır... • FENAMİZAH e-dergi’nin okurlarına armağanıdır. Parayla satılamaz. © Osman Yavuz İnal, Ağustos-2014 / Tüm Hakları Saklıdır. Bilgilenme amaçlı olarak kaynak gösterilerek kullanılabilir, ancak kısmen veya tamamen alıntı yapılıp, “ticari amaçlı” kullanımın tespiti halinde Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları gereği hukuki işlem yürütülecektir...
HAŞLAMALAR TAŞLAMALAR Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı... Osman Yavuz İnal
Osman Yavuz İnal
1960 İstanbul doğumlu. İ.İ.T.A Siyasal Bilimler Fakültesi Siyaset ve Yönetim Bölümü´nden 1981–82 öğretim yılında mezun oldu. Bugüne kadar banka ve finans şirketlerinde önce müfettiş daha sonra da yönetici olarak çalıştı. Osman Yavuz İnal halen bir teknoloji şirketinde yönetici olarak çalışmaktadır. 1978 yılından beri karikatür çiziyor. Çivi, Çarşaf, Fırt ve Gırgır dergileri ile bazı gazete ve sanat dergilerinde karikatürleri yayımlandı. 2001 yılından sonra karikatür ve şiir çalışmalarına ağırlık verdi. Ülke çapında yayın yapan bir gazetenin Antikriz ve Söz Market mizah sayfalarında, Çimdik isimli köşede karikatürleri yayımlandı. Yurt içinde bir çok toplu karikatür sergisine katıldı. Ayrıca Taşlamalar Haşlamalar başlığı altında mizahi şiirleri yayımlanmaktadır. Evli ve bir çocuk sahibi olan Osman Yavuz İnal, Karikatürcüler Derneği üyesidir...
sevgili eşim Fatoş’a.. ..ve sevgili oğlum Kaan’a...
1'İN HİKÂYESİ Var olan birleri, birileri almış. Bize bırakmış, birileri de Yok olan birleri. Anladığınız gibi, birilerine varmış Bize yokmuş. Nasıl söylesem bilmem ki? “Bir varmış, bir yokmuş.” 9
NEDEN? Neden? Dedim. “Düzen.” Dediler. Düzüldüğümü anladım.
YOLUN SONU Umut dolu Başladığımız yolu Ölçtüm, biçtim... Bir de gördüm ki Hepsi hepsi Bir arpa boyu... Acaba bu mu Yolun sonu?
10
SAKIZ Savaşa en yakın zamanlarda Barış, özgürlük, demokrasi Sakız olur ağızlarda. Eee… Sakız bu, Gelmez bu kadar Evelemeye, gevelemeye Patlar, pat diye...
SAVAŞ Daha henüz On sekizine yeni basmıştı. Savaşa çağırdılar Koşa koşa gitti. Bir bacağını cephede unuttu, KOŞA KOŞA GELEMEDİ. 11
DEĞER Değer, Savaşmaya değer. Çorak arazilerde, Taşlı tarlalarda Yaşayacaksa eğer Bir tane papatya. Ve nefes aldırabilirse en yorgun halinde bir uğurböceğine... Değer, Savaşmaya değer...
KAFES Kafesin içinde kuş Kuşun içinde özgürlük Özgürlük iki kanat gücünde... Kafes oyunu bozuyor Uç uçabilirsen...
12
BARIŞ Barış ne zaman gelecek baba? ... Savaş gidince oğlum...
BARIŞ Ah! Barış ah! Sen yok musun sen. ... Yoksun be Barış! Olsan, Meydan SAVAŞ'a kalır mı?
BAK ARKADAŞ Bu nasıl iş deme? Savaş diyenlerin Mermere geçer dişi de; Barış diyenlerin Muhallebi yerken kırılır dişi. Bak arkadaş! Dön dolaş Yavaş yavaş Geliyor savaş. 13
ENTEL Adamın biri Bir gün üç gazetede Beş makale okudu... Çağının çağdaşı sandı kendini...
DİKKAT! Başkalarının eliyle Çağdaşlık adına Sunulan her yeni şey Tutsaklık getirdi Bize nedense... Hedef benzemekse Başkalarının çağdaşlığına... Ne olur Biraz dikkat!
14
BARDAĞIN DOLU TARAFI Hep acıdan, yoksulluktan Söz edecek değiliz ya! Bardağını biraz sola çek oğlum Bırak damdan akan Yağmur suyu doldursun... İçecek bir bardak suyumuz oldu ya Buna da şükür!
ÖZGÜRLÜK Eli kulağında Özgürlük de... Kâinat sağır... Bağır oğlum bağır... Tutsaklık ağır. 15
CANIM OĞLUM Canım oğlum İşe gitmeden önce Ekmeğin üstüne Biraz havyar sür de ye Diyeceğim şimdi... Ama görmedin, Bilemezsin ki... Boş ver, zaten ben de Bir kitapta okumuştum... Sen yine, kuşsütüyle Bir kahvaltı et yalandan... Karnın aç olsa da Tok olur aklın..
HAYAT Hayat, Tekrarı bol olunca Bayat..
16
ÖĞRENMENİN YAŞI YOK Barışı, özgürlüğü, kardeşliği Bir ömür boyu bekledim... Geleceğini bilsem Bir ömür daha beklerim... Nazlı şey bunlar Bekleyince gelmiyor Barışı, özgürlüğü, kardeşliği Sen al getir oğlum... Getirmezsen Geleceği yok bunların Bunu da Bu yaşa gelince anladım...
ŞÖHRET Ah şöhret! Vah şöhret! Önce jet hızıyla Zirveye çıkartır adamı, Kendinden geçirtir... Sonra da... Adamlıktan çıkartır. 17
TAKIM ELBİSE Kişilik “takım elbise” ye benzer. Kimine bir numara dar gelir. Bir yerini düzeltirsin, Başka yerinden sıkar. Kimine bol gelir. Ne yaparsan yap, Eğreti durur. Kimine de çok yakışır. Tam üstüne dikilmiştir. Cuk diye oturur.
MASKE Hepimizde maske mi var? Rol mü yapıyoruz acaba? Güzel sözler söylüyoruz da, Farklı görünüyoruz aynada.
18
ÜST DÜZEY YÖNETİCİ Onu bildim bileli Hep üst düzey yöneticiydi. Şirket içi çekişmeler, Toplu sözleşmeler, Enflasyon, devalüasyon, Kur farkları, işçi hakları… Hayatında hep çözeceği Üstesinden geleceği Problemleri vardı. Güneşin doğuşunu, batışını izleyemediğini, Çocuğunun doğum gününü kaç defa hatırlamadığını, Kazandığı parayı, harcayacak tatil planını yapamadığını, Biliyordum. Şimdi “bir dükkân açmış” diye duydum. Aradım, “ çok mutluyum” “Çeşit yok, tek kaşarlı tost satıyorum” dedi. 19
TERÖR Kurt puslu Havayı severmiş. Hain pusuyu. Yine hain bir pusu Lağım kokulu.
SAVAŞ KARARINA İMZA ATAN POLİTİKACILAR Sorsan, Yeşil bir dal kopartmaz, Karıncayı dahi ezmez. Kendilerine yabancılar. Sizi gidi yalancılar.
BAYRAM Düşümde bile seni görsem O gün bana BAYRAM..
20
ELMA ŞEKERİ Bahçemdeki Elma ağacı Bu sene iyi ürün verdi. Ama sen Bütün askerlerini Bahçeme göndermişsin. Elma şekeri Yemeleri için.
KIYMET BİLMEZ Onu bildim bileli; "Her şeyin, Herkesin Bir fiyatı var." Der, dururdu. Elime bir gün Fiyat katalog rehberi geçti. Adını "Değersiz Mallar" Sınıfında gördüm. 21
GÖLGESİ BİLE GELEMEDİ Bahçesinde ebruli çiçekleri Erguvan ağaçları olan Sahil kasabasındaki Masal gibi evin Biricik çocuğu idi... Daha ilk sevdasına Ya düştü ya düşecekti. Yeni sevdalara Kulaç atacaktı daha... Savaşa çağırdılar İki satırlık pusula ile... Ön safta hazırdı yeri... “İleri marş, ileri marş” Diye bağırdı birileri... Emir bu... Bir gitti... Pir gitti bizimki... Ardından bir gürültü, Bir gürültü... Sorma gitsin. Sordum, soruşturdum “Oluk oluk akmış teri... Gölgesi bile gelememiş geri...”
22
GELİNCİK TOHUMU EKİYORUM Tank paletleri Yok etmesin diye Gelincik tarlalarını, Gündüz, gece Rüyamda bile Gelincik tohumları ekiyorum. Umutlar tomurcuklansın, Yeşersin diye yürekler.
KUYU Bütün ömrü Kuyu kazmakla geçti. Dosta, düşmana. Şu anda En son kazdığı kuyuya Dört kollu ile taşınmakta. Yazık! Bilemedi Kazdığı kuyuların sahibi, Hep kendisiydi… 23
GÜN DOĞMADAN Yaz şair kardeşim yaz. “Gün doğmadan neler doğar” da Bizim oralara nedense Barış, özgürlük, kardeşlik Bir türlü doğmaz.
DEMOKRASİ Bir adım fazla sağa Olmaz! Bir adım fazla sola Olmaz! Bir adım fazla geriye Hiç olmaz! Demokles’in kılıcı gibi Ne zor şeysin sen DEMOKRASİ.
24
KARPUZ Bir koltuğa Birden fazla Karpuz sığdırma. Ben Eşekten düşmüş Karpuzun halini gördüm. Sen görme.
PATRON Taş taşır İşçiler hep taş taşır Üç kuruştur ücreti Onu da sen sen aşır. 25
RASGELE Rastgele söylenmiş söz, Okyanusa atılmış oltaya benzer. Orkinos’a da rastlar, Köpekbalığına da. Sen sen ol Oltanı bildiğin denizlere at…
MAHKUM Hepimiz mahkûmsak Bu dünyada Hiç olmazsa Bir penceren olsun hücrende… Baksanda aynı yere Dört mevsim Ayrı bir manzara görürsün Hiç olmazsa…
26
İNSANLIK İki yakam Bir araya gelmez Bırak yakamı Bırak yakamı İNSANLIK.
KİMLİK En büyük kim? En güzel kim? Kim? Kim? Diye diye kaybettik Kendi kimliğimizi. 27
YALNIZLIK Yalnızlığıma inat Dün gece düşümde kendimi gördüm... "Merhaba" dedim. Kendi selamımı, almadım...
SAVAŞ Ey! Savaş kararını Kanla yazan efendiler. Suya yazı yazmıyorsun ki Alın yazılarına mezar taşı kazıyorsun. Tarihten de almamışsın dersini Yaldızlarla süsleyip karneni İftihara geçtim sanıyorsun. Yazık, insanlık dersinden Hep sınıfta kalıyorsun…
28
SAVAŞA HAYIR Sadece, "SAVAŞA HAYIR " dedim... Kendimi, tam ortasında buldum Savaşın ve zulmün Ezik ve çaresiz kaldım... Keşke "SAVAŞA HAYIR" için" Savaşsaydım... Bu kadar yitik olmazdım.
ÖZGÜRLÜK Özgürlük, Alıp başını gitmekse Kafesteki kuş için. Dağ başındaki selvi Özgürlüğünü Topraktan ayrılmadan yaşar. 29
ADAM Adam odur ki Önce dağın ardını göre Sonra yolu tarif ede.
DÜŞMEYE GÖR Cepler olunca tam takır Yer demir gök bakır. Dostlar, arkadaşlar mı? Onlar hepten sağır. Düşmeye gör, toz zerresi bile İnsana gelir ağır.
30
DÜŞ Ormanı düşle Bir fidan Dikmekle başla Düşlerin yarım kalmasın.
ÖZGÜRLÜK Bir diktatörün daha sonu gelmiş. Şimdi gözüme girdin. Özgürlük. 31
KUŞ BAKIŞI Tam’ı ikiye böldüler Birileri dedi: Yarım oldu. Birileri dedi: İki oldu. Ombudsman’ mı sandılar ne! Utanmadan sıkılmadan Bana sordular. Çoğaldılar mı, azaldılar mı? “Bakış açınıza bağlı.” dedim. Dik açı, Dar açı, Geniş açı.
MANİ Bir mani söyledim gurbette… Yalnızlığıma Mani oldu…
32
BAHÇE Herkesin sahiplendiği Bir bahçesi var. Bahçesinde menekşesi, Lalesi, gülü var. Benimki, Devetabanları, Çalıdikenleri ile dolu. Ya senin bahçen Niye çorak?
HAYAT Nöbetin bittiği an Yeni nöbetlerin başlangıcıdır. 33
TOZ DUMAN Hızlı yaşamayı severdi. Tozu dumana kattı. … Toz duman içinde kaldı…
KUCAK DOLUSU SEVGİ “Uzatılan bir el sıkılan bir yumruktan daha güçlüdür…” İnsanları kucaklamak isterim. Hadi dostum, sen de bir el ver Sonra sen de Dostundan bir el iste. Belki kucaklayabiliriz dünyayı Kim bilir?
34
SIFIR AİLESİ Babanın tüm düşü Bol sıfırlı bir hayattı. İşe sıfırdan başladı Şimdi “SOLDA SIFIR” Oğlu, İyi bir gözlemciydi. Babasının hayatından Ve hatalarından Dersini aldı. Sonuç “SIFIRA SIFIR ELDE VAR SIFIR” Kızı, “Tayfanın akıllısı Uzak durur Geminin dümeninden” dedi. Ve zengin bir züppeye gitti. “ELDEKİ SIFIRI TÜKETTİ. 35
GÖNÜL GÖZÜ “Göz görür, gönül ister, Fazla mal göz çıkartmaz” derdi. Sayısını bilemeyeceği kadar Hanı, hamamı, malı, mülkü oldu. Karun kadar zengindi sözün özü, Gönül GÖZÜ kör oldu
SÖZ Laf lafı açar, Laf da kutuyu Sen sen ol Açtırma kutuyu, Söyletme kötüyü.
ŞAİR Gurbette şair oldum. Tek dostum, İlham perisi…
36
SUÇLU Seviyorum diye memleketi Hâkimler suçlu buldu… Ceza bu Katlanacağım artık… Bir ömür boyu… Sevmeye devam…
KANLI TERÖR/KARABASAN Karanlık çöktü ülkemize Göz gözü görmüyor… Bu işte bir yanlışlık var. KARABASAN’lar memnun… 37
KÖR KURŞUN Barış için Uçtu güvercin… Yazık ki yazık Gökyüzünde vuruldu… Hâkimler, savcılar Toplandı hemen… Suçu; KÖRKURŞUN’ da buldular.
YAMA Yamalar, eskisi kadar Sık görülmez oldu Giysilerde… Ekonomi düzeldi mi ne? İleri demokrasi motoru Tıkır tıkır işlerken ülkemde Hukuk, adalet, eşitlik Değil ama Yamalar Yüreklere işlendi…
38
ZİYARET Ziyaretime gelen köylüm, Konuşurken gülümsedi… Bugün içimi acıtmadı GURBETLİK…
KAHPE FELEK Eskiler kabahati hep Felekten bilirdi… Bu yüzden Alışkanlık oldu… Suçlunun suçu Defterden silindi… Yedek golcü gibi Felek Yedek suçlu seçildi… 39
KULAKLARA KÜPE Başkaları yanlış yapınca, Hep ben utandım... Belki utanırlar diye Utancımdan Utandığımla kaldım... Sonunda öğrendim, “Utandırmak değil, Utanmak yanlışmış...” Bunu da, Bu yaşa gelince anladım... Utandığıma, Utanmak zorunda kaldım!
40
BEYAZ GÜVERCİN Bütün gün başım ağrıdı Yoktu hiçbir sebebi Okuyana kadar gazeteyi. “Bir er mayına basmış Kör bir mayına... ” Beyaz bir güvercin Göğün yedinci katına Karanfil, gül kokusu serpmiş... Ağzının suyu göl olmuş Mayına adres verenin... Dipsiz kuyulara düşmüş bir anne Dipsiz kuyulara... Bir başına kalmış Anılarına hançer saplanmış bir abla... Elsiz, kolsuz, çaresiz kalmış bir baba... Çıkar mı bilmem bir daha sabaha? Bütün gün başım ağrıdı Yüz kere... Bin kere... Yüz bin kere... Lanet okudum teröre... 41
KÜP ÜSTÜNE KÜP Senin bir küpün var Benim de bir küpüm var Hadi küpleri üst üste koyalım... Şimdi sen yoksun Çek küpünü Benim küpüm yere düştü...
MAHKUM Herkes özgürlüğünü Başkasının özgürlüğünde arıyor. Bakınca görüyor insan Ne kadar çok mahkûmu var hayattın…
42
ŞAİR Şiirimi bekliyorum dedi şairin biri… …. Şairin şiirini beklemesi olur mu? 9.15 vapuru mu bu? Gelince hep dolu gelsin…
TELEFON Elimdeki son model telefonla Bir çağrı attım yalnızlığıma… Yanıt gelmeyince, Bir çağrı daha… Beklediğim yanıt, Ay sonu geldi… Şimdi baş başa yaşıyorum Oldukça yüklü, Cep telefonu faturamla… 43
RESSAM Dünyanın en pahalı Tuvalini aldı. Fırçanın en güzeli, Boyanın en canlısı zaten ondaydı. Dayanamadı Kendi hayatının resmini yaptı. Fırçası ile renkleri arasında Kaybolduğunu fark etti…
44
DEV AYNASI Ne zaman kendimi Dev aynasında görsem. Yedi tepeli İstanbul’un Bir tepesine çıkarım... Tepenin zirvesinde Başım bulutlara değer. Doruklardan seyrederim insanları Miniciktirler, Karıncalar gibi küçücük... O zaman işte Derin bir nefes alır İNSAN olduğumu hatırlarım... 45
DİL ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER “Dilin kemiği yok” Öyle konuş ki Doyurucu olsun Kemiksiz et gibi. Hakkın, doğrunun Yolunu bulsun ok gibi. Azı göstermesin çok gibi Yoksa “Varken görünürsün yok gibi”. “Dilin cirmi küçüktür Cürmü büyük.” Söylediklerin seni taşısın Sırtına yük olmasın. “Dil kişiye sermayedir.” Kimi har vurup harman savurur, Kimi hamur gibi yoğurur, Ekmeğini hem kendisi yer Hem seni beni doyurur. Bilenler ne güzel söylemiş. “Dilim seni dilim dilim dileyim Başıma geleni senden bileyim.” Bundan sonra ne diyeyim? Gözyaşım senden olmasın Gülersem senden güleyim.
46
YENİ DİL Dildeki yanlışlıklar Çoğala çoğala Yeni bir dil yarattı… Kalitesini kovar ya Ucuz mal. Değişmedi kural Doğrusunu kovdu işte Bu yeni dil…
DİLİM İNİM İNİM İNLİYOR Doğru dil kullanan Üç beş kişi Onların da sesleri Çıkmıyor ki… İçlerinden Yüksek sesle bağırıp Kendileri dinliyor. Dilim de inim inim inliyor… 47
BİBER GAZI Taksim’deysen Hele bir de Gezi Parkı’nda… Tadacaksın işte Her canlı gibi sen de Biber gazını… Yok çare… Yani, çaresizsiniz… Ya da, çare SİZsiniz.
YOK SAYMAK Yok, sayma be kardeşim? Bak, ben şu anda Taksim’de Gezi Parkı’nda, Ankara’da Kızılay’da, İzmir’de Gündoğdu’dayım. Eee… Gördün mü bak? Ben şimdi, Her yerdeyim!..
48
GÖRÜŞ FARKI “Bir bir daha iki İyiye gidiyor ekonomi.” Diyorsa birileri Bil ki Şöyle diyecek diğerleri. “Bir bir daha iki Eridi, pul oldu elimizdeki.” Şaşırma İşin sırrı burada Aynı aynaya bakıyoruz da Konumlarımız farklı Ayrı görüyoruz dünyayı. 49
BOZDUR BOZDUR HARCA Hak ettiğin değeri Belirtmek için Şimdi sana; “Beş kuruşluk değerin yok” desem. Yeni kuruş sayarsın kendini Kıymete binersin… “Bir metelik etmezsin” desem Tedavülden kalktı ya Dem vurursun tarihi değerinden… Oysa sen, Kalp parasın, kalp para Bozdur bozdur harca.
50
RENKLER Durup durup Başkalarının hayatının Renklerini kıskanırız Nedense... Sarıyı, moru, yeşili Başkalarında olunca Yüceltiriz durmadan... Kendi hayatımızın Sarısını, morunu, yeşilini, Yani kendi renklerimizi Soldurmaktan vazgeçmeyiz Nedense...
ÇEMBER Çember daralıyor... Herkes, kendi Merkezini siliyor... 51
KAPI ARALIĞI Durma Kapı aralığında… Ya içerde ol Ya da dışarıda… Yoksa Dışarı çıkacak Sanırken birileri, İçeri giriyor Sanacak diğerleri… Sen de, güya… Çok akıllısın ya Herkes kendi Yanında sandı sanırken Kırdın, yok ettin Adamlığını…
52
ADALET Bir zamanlar... Ömer HAYYAM; “Adalet, evrenin ruhudur.” Diye son noktayı belirlemiş, Silivri’de, Ağustos ayında, “Ruhum… Karardı” Bir anda...
KANDIRMAK Bir kere, Bazı insanları kandıran Her zaman, Tüm insanları Kandırabileceğine inanır... İşte o an Aslında en kolay Kendisini kandırdığı andır... 53
ERKEKLER VE KADINLAR Ne dersen de İster çay, ister dere İster nehir, ister ırmak Bir akarsudur erkek. Yatağında kıvrıla kıvrıla Bazen taşkın akar, Bazen ürkek. Yaramaz çocuk gibidir Bilinmez ne yapacağı Başıboş bırakırsan eğer. Uslu bebek gibidir Set çekersen, Bent kurarsan önüne Kıymetli madenlere eşdeğer. Akarsuyun denizle Buluştuğu yerde Oluşuverir verimli, alüvyonlu toprak. Eveleyip gevelemeye Karanlıkta göz kırpmaya ne gerek. Hani, derler ya, “Kadınlar deniz gibidir.” Yormayın adamı Anlayın işte “Her akarsu bir denize muhtaç.” 54
KÖTÜ ANILAR Birileri, tüketir Harcar hepsini Hatta alıcısını bulup, Bedavaya satar Kötü anılarını... Birisi de, toplayıp Biriktirir durmadan Hatta sermaye yapar... Hayat; bir tercihtir oğlum Ya eleyip savuracaksın Bir şey kalmayacak. Ya da eleğini deliksiz yapıp Bir bir toplayacaksın... Sen de seç beğen yolunu Şimdiden belirle sonunu... 55
GİT İŞİNE Şişine şişine geldin “Gelişine kurban” dediler… Gelmişimizi, geçmişimizi Alt üst ettin geleceğimizi… Hadi şimdi, “Git işine…” Yoksa kurban kesilecek gidişine…
DÜNYA DÖNÜYOR Fazla içme… “Bu meret, Durduğu gibi durmaz şişede Adamı devirir.” Dediler… Adam, başını kaldırdı hafifçe Gözlerini zor da olsa Sabit bir noktaya kelepçeledi. Doğru… Dedi… Başım gibi, İnsanlık da dönüyor zaten O işte, asıl beni deviren…
56
HEP AYNI HİKAYE Adam, Kadının peşinde Arı gibi uçtu… Adamın süratinden Başı döndü kadının… Ve… Sonunda “Evet” dedi nikâh masasında… Şimdi, üç çocuk koşmakta Kadının çile dolu eteklerinde… Anzer balı Maşallah Adamın peteklerinde Başka başka kadınlar var…
KÜFÜR Oğlum, Şu gurbetliğe bir küfür etsene Memleket havasında olsun... 57
UÇURTMA Baktım yine gökyüzünde Süzüm süzüm süzülmektesin... Kuyruğun ne haşmetli! Özgürlük türküleri söylemektesin… Benim güzel uçurtmam Unuttun yine İpin kimin ellerinde?
SARKAÇ Bir sağa, bir sola İşliyorsun makine düzeninde Aklınca hiç geri kalmıyorsun… Ama ben ileri gitmek istiyorum… Hesap şaştı mı ne? Düşün dur!
58
SINIR Bir önüme geçiyorsun Geride kalıyorum Bir bakıyorum arkamdasın Kendimi ön safta buluyorum… Sen nerede olsan Nereye koşsan da Sağım, solum Boş… Anlaşıldı, İki kişilik yarış bu Kazanmak ta Kaybetmek de Hoş değil... 59
YENİ YIL Yeni yıl bu… İster ayıl, ister bayıl Kıl gibi değil Kol gibi girdi maşallah… Vakit var… Uğraş dur, Koca bir yıl…
YENİ YIL GELDİ Bir önceki… Sindirilemeden Jet gibi yenisi geldi… Ne diyelim? ‘Hoşt’ diyemedikten sonra… Bari ‘hoş geldin’ diyelim…
60
YENİ YIL HEDİYE Bayram her gün Gelir ya deliye… Gele gele, bize de Yeni yıl geldi hediye…
SEÇİM Bugün seçim günü Kararsızlık sardı içimi Nedense Yine kaldım sap gibi İki arada bir derede. Anlaşıldı Sonuç belli Nasıl olsa Üçün biri Düşecek payımıza... 61
ADAM OLMAK Bin yaşındaki zeytin ağacı Yemişi bin bir taneli nar ağacı Zor da olsa Bulunuyor da… Bir günlük dahi olsa ‘ Adam gibi adam’ bulunmuyor. Ne acı!
HURİYE’NİN KOPÇASI Geçen gün Huriye Şıkıdım şıkıdım Geçerken Kahvenin önünden ‘Şıp’ diye Yola düşmüş Sütyeninin kopçası… O günden sonra Minnacık kopça Düşleri şenlendirmiş çokça…
62
GENÇ ÂŞIK ‘Dudaklarım kurak Gözlerim ıslak İşte bu yüzden Başım dik…’ Diyordu genç âşık… Diyordu da… Dudaklarından dökülen söz Yüreğine köz olmuyordu.
FATURALI HAYAT Düş kurmak Islık çalmak Yıldızlara bakmak Henüz bağlanmadı faturaya… Kısa bir zaman sonra Bekliyorum ama… 63
SİYASİ Ey siyasi, Dünya bir atom zerresi Kadar ise Evren’de... Sen ne kadar Büyüksün Dünya’da Düşünsene...
ÖZÜR Sen özgürsün Ben özgürüm Biz özgürüz Özgürlük ne sıradan şey! Sen özgür olmasan Ben özgür olmasam Biz özgür olmasak Özgürlük kıymete biner. Yanlış mı söyledim. Özür dilerim.
64
ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER Özgürüm Özgürsün Özgür Şimdi sesimiz çıkıyor Daha gür. Özüne inince Özünü Daha çok seviyorum. Özgürlük. 65
ÖZGÜR’ÜN HİKAYESİ -Özgür Bir bardak su getir. - Dersini bitirmemişsin Özgür. Bugün sinemaya gidemezsin. -Dışarıda kar yağıyor. Yine paltonu giymemişsin. Bir daha olmasın Özgür. Sakın yanlış anlamayın Çok hoşuma gidiyor ama Çocuklara Özgür adını koymayın. Özgürlük anlamını yitiriyor
66
TELEVİZYON SEYREDİYORUZ Etraf bir curcuna, bir curcuna ki Sorma gitsin... Kimin eli kimin cebinde belli değil… Bunları biliyoruz... Kurt, puslu havayı severmiş Karıştıran suyu bulandırırmış Bunları da biliyoruz... Hepimiz okumuş yazmış insanlarız Plan uygulamaya geçmiş Olanı biteni anlıyoruz... Bunları da biliyoruz... Dut yemiş bülbül gibiyiz mübarek! Kılımızı kıpırdatmıyoruz... Sanki bir aksiyon filmi Seyrediyoruz televizyonda Kuruyemişler avucumuzda... 67
NOTA BİLMEK Pes perdeden Yüksek bir ses Çıkıyor siyasilerden. Aynı ses gelse de Kulaklarımıza... Farklı algılıyoruz makamı... Nota bilmez Bir millet olduk vesselam...
GÜNDEM Yıllarca gündem de kalır İncir çekirdeğini doldurmayan sorunlar Sekiz sütuna manşet. Ya cinsellik sergilenir Sanırsın, kasap vitrinindeki et. Ya da ilgi çeksin diye vahşet. Ya yaşamsal, gelecekle ilgili problemler Nedense satır aralarında yer alır Ve kaybolur gider.
68
BAL KAVONOZU Neyi paylaşamayız bilmem ki? Mavi gökyüzünü, gül kokusunu, kuş sesini mi? Bal kavanozuna düşmüş bu dünya Sana da yeter, bana da…
EŞEK ŞAKASI “Eşek şakasına” Benzetiyorum siyaseti... Şakayı yapan siyasiler Her şaka sonrası Kıkır kıkır gülüyorlar... Bunu anlıyorum da Her şaka sonrası Katıla katıla Anırmamızı anlamıyorum... 69
PARALEL ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER Son günlerde Bir paralel, bir paralel Sorma gitsin... Paraleli oldu her şeyin... Merak işte! Cahil kalmayalım, öğrenelim dedim... Açtım sözlüğü, karıştı aklım... Fransızcası paralelle Söylemesi bile, “Terelelli” gibi Beyin çeşme olup, sulanıyor yani... Matematikte ise; kavuşurlarsa Kızılca kıyamet kopmasın diye Yan yana olup, birbirini kesmeden Uzayıp giden şeylere derlermiş. Sözlüğün yalancısıyım Ben Pensilvanya sanırdım, meğerse Paralellerin başlangıcı Ekvator’muş. Yanılmışım, şaşırdım kaldım!
70
Yetmezmiş gibi Bir de en büyük paralelmiş... Bilinsin artık, Pensilvanya’dakinin Pabucu dama atılmış... IIBuraya kadarı çok ciddi oldu... Küfede kiraz, eğlenelim az biraz... Bir kürdan olayım da Karıştırayım biraz... Sadece Türkiye’de değil Yerküre üzerinde de varmış paralel... Gerçek de değilmiş üstelik Varsayılırmış... Ben doğru sanırdım Meğerse çembermiş... Bir çeşit daire yani... Ortası boş... Morla pembe arası Yüzde kalmış kömür karası... Fiskos, fiskos Korkarım bu da çıkacak fos... 71
PARALEL YAPI Bilen varsa söylesin! Ne kadardır bunun çapı? Kimin elinde kacak sapı?...
PARALEL DEVLET Bilim adamları Paralel Evreni Bir türlü çözemedi... Siyasiler Bir anda keşfetti Paralel Devleti On yıldır besledikleri...
72
ÖLÇÜ Kantarın topuzu kaçtı Ölçüsü şaştı siyasetin Sözler süslü püslü Altın tabakta sunulsa da Artık hiçbiri tatlı değil...
KAZANMAK “İstemek Başarmanın yarısıdır” derler Ama gördüm ki... En çok kazanmayı isteyen Kaybedenlerin En önündeydi. 73
TUTKU Büyük küçük Herkesin tutkuları vardır elbet... Kazanırsa kendileri başarmıştır Kaybederlerse kader... Ne demeli... Ah felek kahpe felek...
DIMDIZLAK Dün, Şu an, Yarın, Bir sarmal gibi İç içe geçmiş sanki. Bugün şöyle bir baktım Bir ben kalmışım Geçmişim, geleceğimle Dımdızlak ortada...
74
DÖNER KEBAP “Bugün böyle Yarın şöyle diyenlere…” Döner kebap, döner kebap. Hiç başın dönmez mi? “Dönme” diyen, “Dönek” diyen çıkmaz mı? ... Döner kebap, döner kebap. Ben senin yerinde olsaydım Dönmezdim.
ŞAİRE SİTEM Eveleme geveleme yok… Sanat yapacağım diye Eğip bükme sözlerini… Yaptığın origami (*) değil! (*) Kâğıt katlama sanatı 75
SEÇİM Şimdi Çığlık çığlığa herkes Bu neyin nesi Kimin sesi? Bir insan sesi Duymak istedim. Seçemedim…
AYIP OLUYOR AMA Biz de siyasiler Büyük işler yapar Kenefte… Nedense… Hep küçük üzerinden Hesap ödenmekte…
76
MADALYA Nefes alır gibi Herkese şerefsiz derdi… Bir yarış yapıldı En önde gideniydi Şerefsizlerin… Madalyası elinde şimdi…
GÖLGE Kendi güneşinin parıltısının var ettiği Bir gölgesi var herkesin. Kiminin çok çok büyük, Kiminin ise büyüteçle ara... 77
ZİRVE İnmek kolay Çıkmak zordur. Çıktın mı zirveye Manzara güzeldir Ama sert eser rüzgâr. Zor olan Asıl zirvede durmaktır.
FARK YOK Hepimiz insanız Kimimiz aç açıktır Kimimiz tıka basa toktur Karun kadar zengindir kimimiz Kimimizin ise cebinde metelik yoktur. Böyle söylediğime bakma Bunlar zahiri görüntü Sanma ki dünyada eşitlik yoktur. Karacaahmet’e bak göz ucuyla Sonuçta hepsi toprak altında Kimsenin kimseden farkı yoktur.
78
SOMA’da şehit olan kardeşlerimize…
SOMA İÇİN Soma’da Üçyüzbir can toprak oldu… Elleri, dizleri, yüzleri Kömür karası… Yürekleri; Okyanus mavisi, Orman yeşili dolu… Bir kuru ekmek uğruna Mekânları Cennet oldu… Nur içinde uyusunlar… 79
BİN KERE ÖLÜR Oğlu madenin içinde Bir kere öldü. Geride kalan, Ana, baba, abla Maden dışında Bin kere öldü. Yetmedi, Bin kere dirildi Sonra bin kere daha öldü… Daha kaç kere öleceği Bilinmez…
YANGIN Derler ki, ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ Madencinin anası, bacısı Kor ateşlerde yatar, Kapatsa gözlerini Düşlerinde bile yanar…
80
BU NASIL UYKU? Televizyonda acıyı Çekirdek çitlete çitlete Seyredenler de Kuru sözlerle, Ah’larla, vah’larla uyur… …. Bu nasıl bir uyku? Sadece patronu, işvereni değil. Bütün millet Horul horul uykuda… Görebiliyorum, bir tek Milyonlarca yıl öncesinden Kömür olmuş ağacın Rahatı kaçmış. Dimdik ayakta… Şimdi senin de haberin oldu, Uyuyabilirsen uyu! 81
BİLMEK BİLMEMEK ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER... Bilen dağlar aşmış, Bilmeyen düz yolda şaşmış. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Böyle demiş büyükler. Az bilen, “Bildiklerim bu güne kadar yetti, Bundan sonra da yeter” dedi. Çok bilen, “Bildiklerim derya’da bir damla su” dedi. Hiç bilmeyen, “Ne az bilene, azın yettiğini Ne çok bilene, çok’un yetmediğini” bilmez. Bilmez ve aldırmaz!
82
Bilmemek ayıp değil. Öğrenenler dik. Öğrenmeyenler ezik. Bilmemek ayıp değil. Öyleyse öğren. Bilginin, Toptan, tüfekten güçlü olduğunu Bilgiyi kullananlar bilir. Bilen, Bildi. İrkildi! Ve sadece Bilginin önünde eğildi... 83
TERÖR Terör bu Radyoaktif bulut gibi Adres sormaz Kendi yediği haltın Hesabını keser... Bir de arkasında (D)ayısı var. Unutma! Senin hakkın Ucundan bir parça... Yemeği o yer Artığını da sana yalatır... Ve Maşa olarak kullanılan cüce Dev aynasındaki noktanın Büyüklüğü karşısında Hayran hayran Havlar... Havlar... Hayvanlar bile Hayvanlığından utanır.
84
HAYKIRIŞ Gencecik, toy bir kısrak Özgürlüğe koşuyor Koş koşabilirsen Dizginler uzaktan kumandalı… Hedefi güneş olan Kendisi bulmalı yolunu Bir yıldız doğarken Batmasın sakın Dikkat et! Yolundaki dipsiz kuyulara… Kara delikler çok yakın Çınar olmalı fidanlar… Sorgulamadan kendi kendini Toplumu sorgulayamazsın ki… Başkalarının oyununda Rolün joker olsa da Piyon olursun bir anda… Çınar ol fidanım Gübre olma! 85
GELECEĞE DAİR Ey şair kardeşim, korkma Söyle eğip bükmeden sözlerini… Olduğundan Küçük gözüküyorsun yoksa… Haydi… Aç bacaklarını, koş… Aç kanatlarını, uç… At ezikliğini Büyüklüğünü hisset… Unuttuklarını, Unutturulanları Hatırla… Dünle yaşama Ama dünü de unutma Geleceğini yarat… Yaşa hak ettiğin geleceği…
86
HESAP Herkesin bir hesabı var Unutma! Senin hesabın ne? Benim ki ne? Kim hesabı kesiyor? Kim ödüyor? Düşün dur!
ZİNCİR Önce, Düşlerinde kır zincirleri… Sen sen olunca Un ufak olur Kırılır zincirler sonra Unutma! 87
KIYMET BİLMEZ Onu bildim bileli; “Her şeyin, Herkesin Bir fiyatı var.” Der, dururdu… Elime bir gün Fiyat katalog rehberi geçti. Adını “Değersiz Mallar” Sınıfında gördüm.
KARA TREN Bu nasıl bir tren? Geri gelmiyor Bir kere giden.
ZAMAN Öldürdük zamanı Hapsolduk hayata…
88
DOSTLUK Dostluk akarsu gibidir. Kaynağı ne kadar güçlü olursa O kadar sürekli akar. Kaynağı; karşılıksız, çıkarsız sevgidir. Dostluk akarsu gibidir. Akarsuyun kıyısı ne kadar canlı ve güzelse Dostlukta böyledir. Bu güzellikten çevrelerindekiler de nasibini alır. Dostluk akarsu gibidir. Kaynağı sevgi ile beslenen dostluklar Fazladan bir gayret göstermeden Yatağında akar gider. 89
ŞAKA/DÜĞÜM Dün şaka yapayım derken Bir arkadaşın kalbini kırdım istemeden. Özür dilemek varken Şakayı sürdürdüm gülerekten. “Kopan ipler tekrar bağlanır Ama artık, ipte bir düğüm vardır” dedi. İçim cız etti. Buda bana yetti.
YANGIN YERİ Hissederim hangi yöne dönsen Hasretin o yönden Yüreğimi yakar...
90