Galata-Beyoğlu

Page 1


F a r u k

P e k i n

^ “N * man*

E


İ

stanbul tüm yönleriyle eşsiz bir dünya başkentidir. Yüzyıllardır üzerine çok şey söylenmiş, yazılmış. Dünyada benzeri olmayan bir kültür mozaiğini yaratmış. İstanbul dışarıdan gelenleri büyüleyen, daha derinden gezme ge­ reksinimini kamçılayan bir yerleşim yeridir. İstanbul'da ya­ şayanlar açısından ise henüz tam anlamıyla keşfedilmemiş bir kenttir. "Ol mahiler ki, derya içredir, deryayı bilmezler" sözü ne­ redeyse tüm İstanbullular için geçerlidir. İstanbul kültürü, efsaneleri, gelenekleri, belli başlı me­ kânları, semtleri, sokakları, camileri, kiliseleri, sinagogları, ayaz­ maları, çeşmeleri, türbeleri, mezarları, medreseleri, okulları, sivil mimari örnekleri, büyük kamu yapıları, banlan ile "keşfedilmeyi" beklemekte. İşte İstanbul Ansiklopedisi elinizdeki ekle size "İstanbul'u keşfetme" anahtan veriyor. Bu ekler sizi İstanbul'da gezintiye çı­ karıyor. Sizi T arih ve Toplum D erg isi 'nin F E S T Seyahat A centası ile birlikte Doç. Dr. Murat Belge, Doç. Dr. İhsan Tunay, Mimar Cengiz Bektaş, Doç. Dr. Baha Tanman gibi İstanbul uzmanlanyla yıllardır gerçekleştirdiği "İstanbul'la Tanışın" ge­ zilerinde pratik içinde zenginleştirilen belli başlı güzergâhlardaki güzellikler ile tanıştmyor. Elinize alıp dolaşabileceğiniz, birlikte İstanbul'u keşfedeceğiniz bir kılavuz, el kitabı veriyor. Geziler sırasında görülebilecek yerler, yapılar hakkında aynntılı bilgiler vermeyeceğiz. Bu bilgiler İsta n bu l A nsiklopedisi içinde zaten fazlasıyla sunuluyor, sunulacak. Size daha çok "ne­ rede, ne var"ı vermeye çalışacağız. İlk. kılavuz eski İstanbul'un gö­ rece daha yeni olan bir bölgesini, Galata, Pera ve TarlabaşıTepebaşı semtleriyle Beyoğlu'nu kapsıyor. Bu üç semt gerçekte an­ cak birer tam günde gezilebilir. Kılavuzda adı geçen yapıların tamamının içlerini görmek olası değil, lstanbulsever gezginlerimize kilise iç mekânları için pazar sabahlarını, sinagogların iç mekânları için cumartesi gün­ lerini kollamalarım öneririz. Tüm camiler gün boyu açık değil. Anahtarları müezzin ya da imamlarda bulunuyor. Bu nedenle cami ziyaretlerini namaz öncesi ya da sonrasına denk getirmek en pratik yol oluyor.


GALATA


İdari olarak Beyoğlu'nun bir parçasını oluşturan Galata, Tophane, Azapkapı ve Galata Kulesi arasında kalan yerleşim yerinin adıdır. Semtin tarihi, İstanbul'un tarihi kadar eski. İlk ça­ ğın sonlarında bölge Sykai (İncirlik) olarak adlandırılıyor. II. Theodosius (408-450) zamanında içinde kiliselerin, forumların, tiyatroların, hamamların bulunduğu bu semt VIII. Bölgeyi oluş­ turuyor. Eski Grek dilinde bölge ayrıca "Pera" (karşıyaka) ola­ rak adlandırılıyor.

Muhtemelen Pera sözcüğü

de buradan

kaynaklanıyor. Galata'nm parlak dönemi 12. yüzyılda buraya bazı ay­ rıcalıklarla

yerleşen

Cenovalılar

ile

başlar.

Bölge

bir

ara

Venediklilerin eline geçer. 13. yüzyıldan sonra bölge Cenovalıların egemenliğinde bir Latin kolonisidir. Galata Batı'yı simgeler. II. Mehmed İstanbul'un fethi sırasında ikili davranan Cenovalıların Galata'da kendi yöneticileri ile yönetilmesine izin verir. Ancak eski İstanbul surları içindeki Latin kiliselerini de oraya gönderir. Sur içinde Batı'yı temsil ettirmez. Bölgeye daha sonra Müslümanlar da yerleştirilir. Fetihten 23 yıl sonra 1476 tarihli bir belgeye göre Galata'da 592 Rum, 535

GALATA

Müslüman, 332 Frenk, 62 Ermeni evi varmış. Galata çeşitli mezheplere, tekkelere, dinsel ayrımlara bağlı Müslüman,

Rum

Ortodoks,

Ermeni

(Gregoryen,

Katolik,

Protestan), Süryani, Keldani, Yahudi (Romanyot, Karay, Sefarad, Aşkenaz), Arap, Çingene, Sırp, Arnavut, Ulah, Cenovalı, Venedikli, Fransız, Levanten topluluklarıyla zengin bir dinler, diller mozaiği oluşturur. 19- yüzyılda nüfus artınca yerleşim yukarı doğru kayar, konsolosluklar orada kurulur, zaman içinde bugünkü Beyoğlu olu­ şur. Galata'yı çevreleyen ve Galata Kulesi'nde uç noktaya ulaşan surlar Osmanlılar ile bir­ likte yıktırılır ve zaman içinde geriye çok az bir kalıntı kalır. Gemicilerin semti olması nedeniyle ay­ nı zamanda bir eğlence bölgesi haline gelen Galata

sık yangınlarla

sürekli yenilenir.

Yabancı devlet temsilcilerinin, reformcu sul­ tanların Beyoğlu'na ağırlık vermesiyle büyük

O


kamu binalarına sahip olamaz. Yine de Galata her köşesinde ta­ rihsel bir gizemi barındırmayı sürdürüyor.

olan Kemankeş Caddesi'ne varırız. Caddenin Tophane girişindeki Frank Han 1895 tarihli bir şirketi barındırmaktadır. Sol tarafta yer

T o p h a n e M eydanı: Gezimize Galata'mn Tophane Meyda­ nından başlıyoruz. Askeri yapıların en görkemlilerinden biri olan

alan rıhtım binaları ve ilginç çatılı, Paket Postanesi bu yüzyılın başından itibaren inşa edildi. Sağdaki Voyvoda Karakolu hâlâ

Tophane Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan, daha sonra

Tanzimat Dönemi Osmanlı armalarını sergilemekte. Karakol'un ya­

geliştirilen bir askeri yapılanmadır. Bugünkü 8 kubbeli taş ve tuğla

nındaki ünlü Fransız Pasajı (Fransız Geçidi Çıkmazı) şu anda ye­

karışımı yapı Sultan III. Selim'den (1803) kalmadır. Yapı önündeki

niden inşa edilmektedir. Yine sağdaki Mimar Nafilyan'ın yapıtı

Tophane Müşirliği Dairesi 1957'de yol yapımı nedeniyle yıktırıldı. Tophanenin karşısında yer alan ve eski yapıların bir parçası olan

Hovagim yan Hanı (Sönmez Holding Binası, No: 47) ilginç ön yüz süslemeleri ile dikkat çeker. 43 numarada yer alan İktisat

Teftiş Köşkü, bugün Marmara Üniversitesi Konukevi olarak işlev

Han,

görmekte. Köşkün yanındaki avlusuz, ince minareli cami barok

Gümrükler Başmüdürlüğü Binası çevreye aykırı duran pi­

mimari örneklerinden 1826 tarihli, saray mimarı Ermeni Kirkor

ramidal çıkıntıları, dilimli kabartmaları ile benzeri olmayan ek­

kabartmaları ile hâlâ ilgi çekici bir yapıdır.

Balyan'ın eseri Nusretiye Camii'dir. Köşkün Karaköy tarafında

lektik bir yapıdır. Kemankeş Caddesinin

yer alan 1732 tarihli Tophane Çeşmesi, barok yapılı, bitkisel mo­

sonunda deniz kıyısındaki Denizyolları

tifler ve arabesklerle süslüdür. Tophane sırasında, Karaköy ta­

Binası üç kat boyunca yükselen sü-

rafında set üstünde yer alan küçük cami ise 1520'de Kızlar Ağası

tunçeleriyle öne çıkar.

Karabaş Mustafa Ağa tarafından yaptırılan K arabaş Mescidi'dir.

M um hane

Defterdar Yokuşu'nun başında köşede yer alan 1905 tarihli Arapça

Binası

yansıtıyor.

karşısından

İskelesi

Kılıç Ali P a şa K ülliyesi: Tophane Meydanı'm süsleyen

manların

ağaçlar arasındaki Kılıç Ali Paşa Camii İtalyan asıllı Kaptan-ı

Kılıç Ali Paşa Türbesi ile denizcilere ait değişik mezar taşları bu­ lunur. Camiin hemen yanında yer alan 1583 tarihli Kılıç Ali Paşa Hamamı, camiinkinden büyük bir soyunmalık kubbesine sahiptir.

Sokağı'na ünlü

G alata gireriz.

Ancona,

Şarap Bir za­ Tenedos

Ticaret Han ve 10 numaradaki I. Ulusal

1580 yılında inşa edilen camiin 4 fil ayağı üzerine oturan 2 yarım

vardır. Cami arkasında yer alan mezarlıkta ilginç bir plana sahip

Rus

satan sokaktaki 6. Vakıf Han, Liman

aittir. Külliye türbe, sebil, cami, medrese ve hamamdan oluşur.

rinde görülen ikili bir revak sırası sarar. Mihrabında İznik çinileri

ve

(Bozcaada), Saragossa şaraplarını anım­

Derya Kılıç Ali Paşa için Mimar Sinan tarafından yapılan külliyeye

zer. Beş kubbeli son cemaat yerini Mimar Sinan'ın az sayıda ese­

C a d d esi

K ilis e le ri: Gümrükler Başmüdürlüğü

ve Rumca plakalar taşıyan, cum balı ev bir dönemin havasını

kubbesi ve pandantifli bir kubbesi vardır. Planı Aya Sofya’ya ben­

Soldaki

Mimarlık Dönemi mimarlarından Vedat Tek'in eseri olan Muradiye Han ilginç binalardır. Buradan Mumhane Caddesinin en ilginç binası 63 numaralı binaya ge­ çiyoruz. Bu bina çevredeki diğer benzerleri gibi 1850'li yıllarda Rusya'dan Yunanistan'daki kutsal merkez Aynaroz'a (Kutsal Dağ, doğrusu Ayonoroz) ya da Kudüs'e gitmek isteyen hacı adaylarının konaklaması için yaptırıldı. En üst katlarına da birer kilise otur­ tuldu. Aya Pandelemion, Aya Andrea ve Aya Elia adlarını taşıyan

Denize doğru cami ile hamamın arkasında yer alan medrese şu an­

kiliselerin yeşil renkli kubbeleri Galata Kulesi'nden çok iyi gö­

da kullanılmamaktadır.

rülebilmekte.

K em a n k eş C a d d esi Y a p ıla n : Kılıç Ali Paşa Camii'n

ar­

kasından denize doğru yürüdüğümüzde rıhtıma en yakın cadde

O

Bugün

PAE Kiliseleri

Cemaati Fukuraperver

Cemiyeti adlı bir vakıfça idare edilen bu binalar 1917'den sonra Beyaz

Ruslara mekân oldu.

Günümüzde ise Anadolu'dan

e


İstanbul'a göç edenlerce iskân ediliyor. Bir apartmanın en üst

Surp K irkor Lusavoriç Erm eni G regoryen Kilisesi yer alır.

katında kilise görmek Galata gezisinin en hoş yanı olsa gerek.

Kemeraltı Caddesinden geçerken özgün kabartmalı dış cephesini

T ü rk O rtodoks P a trik h a n esi: Rus Kiliselerinden birinin

görüp de merak ettiğimiz bu yapı İstanbul'daki en eski Ermeni

yü­

Gregoryen kilisesidir. Tarihi 1391'e kadar inmekte. Ancak birkaç

rüdüğümüzde Hoca Tahsin Sokağı'na geliriz. Bu sokakta 11 nu­

kez yanmış, 1731'de yandıktan sonra Sarkis Kalfa tarafından ye­

marada

Türk

niden yapılırken duvarlarına Osmanlı Sultanları III. Mehmed ile I.

Ortodokslarına ait 1887 tarihli Aya Nikola Kilisesi yer alır.

Mahmud'un resimleri konmuş. 1957-58 yıllarındaki cadde ge­

Sokağın Tophane'ye doğru devamındaki Ali Paşa Değirmeni

nişletilmesi sırasında biraz geriye alınmıştır. 1965 yılında ta­

Sokağı'nın başında

mamlanan bugünkü yapı Eçmiadzin'deki katedral planına sahiptir.

bulunduğu bir

binanın başka

yanından Rus

Türk

denize

kilisesi,

ters

12

O rtodoks

istikamette

numarada

ise

Patrikhanesi

bulunur.

Fener'deki Rum Ortodoks Patrikhanesi'nden haberli olan çok sa­

Alttaki gömüt yerinde çok değişik Osmanlı çinileri yer almaktadır. K em eraltı C a d d esi ve K a ra k ö y M eydanı

yıda İstanbullu için Türk Ortodoks Patrikhanesi şaşırtıcı bir

Yapıları:

Sakızcılar Sokağı'ndan Kemeraltı Caddesi'ne çıktığımız yerin kar­

olgudur. Türk Ortodoks Patrikhanesi, Papa I. Eftim adıyla kendini pat­

şısında yer alan Özel Karaköy Rum Lisesi sütunlu girişi ile dikkati

rik ve Fener Patrikhanesini yetkisiz ilan eden Pavli Eftim Erenerol

çeker. Kemeraltı Caddesi'nin bu en önemli yapısı, kulesi ile ünlü

tarafından

bugünkü St. Benoit Lisesi'dir. 15. yüzyılda inşa edilen kiliseden gü­

kuruldu.

Bugün

altın

kaplamalı

süslemeleriyle

İstanbul'un en zengin kilisesi durumundaki Panayia Meryem

nümüze

Kilisesi1nde temsil edilen patrikhanenin İstanbul Episkoposluğu

Benediktenlerin ve Cizvitlerin denetiminde kalan kilise son olarak

yalnızca

21.09.1992 tarihini taşıyor. Kilisedeki en önemli eser 16. yüzyılda

Lazaristlerce yönetilmektedir. receğimiz

Ali Paşa Sokağı'nda 3 numaralı binanın cephesinde hâlâ du­ rabilen İbrani Yıldızı, Galata'daki Musevi varlığının son kalıntısı gibi. Sü ry a n i ve E rm e n i K iliseleri: Türk Ortodoks Patrikhane-

özellikli

kulesi

tuğlalı

büyük

yapı

1834'te

inşa

Kemeraltı Caddesi'nin sonunda Karaköy'e doğru yürürken 34-2

Balıklı H an da bir başka ilginç yapıdır.

numarada

göreceğimiz

içi

yazıtlı

Vaftizci Yahya (Yohannes Pródromos) Kilisesi yer alır. Sakız'dan

Karaköy Meydanı çevresinde genelde

gelen Rumiar tarafından geçen yüzyılda inşa

yüzyılımızın başında inşa edilen çok güzel

edilen kilisede bugün, dinsel ezgiler, ede­

eserler var. Bunlardan Karaköy Palas, Güzel

biyat, çeviri konularında dünya çapında kat­

Sanatlar Akademisi (Sanayi-i Nefise Mektebi)

kıları olan Süryaniler, Arapça, Süryanice ve

hocalanndan, Sen Antuan Kilisesi mimarı,

Türkçe ayin yapmaktadırlar.

Gulio

Mongeri'nin

yapıtı.

Cephe

süs­

lemelerine önem veren Mongeri, Karaköy

du­

Palas'ın ön yüzünde Bizans süslemelerine

rumdaki Sakızcılar Sokağı'nda, 9 numarada

ağırlık verir. Eski hanların en büyüklerinden

Getronagan Ermeni Lisesi,

olan Ö m er Abed Han, 25 yıl Güzel Sanatlar

Sokağa

paralel

3 numarada

Katolik

Ermeni, 12 Katolik Ermeni, 3 Evangelist Protestan Ermeni kilisesi

Güneydoğu Anadolu'dan göç eden Süryanilerce kullanılan Aziz

Vekilharç

edilen,

ve 13 Ermeni mezarlığı bulunmaktadır.

kaklardan birinin adı Vekilharç Sokak'tır. 15 numarada bugün

arasında

Sırasıyla

Ermenilere ait, Surp Pirgıç Kllisesi'dir. İstanbul'da 33 Gregoryen

si'nin önünden yürüyüp Necati Bey Caddesi'ni geçtiğimizde ara so­

Necati Bey ile Kemeraltı Caddeleri

kalmış.

Kemeraltı Caddesi’nden Karaköy'e doğru ilerlerken sağda gö­

Kırım'dan getirildiği söylenen gümüş kaplama içindeki Siyah Meryem İkonasıdır. 1992 sonunda restore edildi.

ortaçağ

e


Akademisi'nde hocalık yapan Levanten Alexandre Vallury'nin ese­

Evren Caddesi) çıkarız. Yukarıda tam karşımıza beyaz, fildişi ren­

ri.

giyle Osmanlı Bankası Binasının arka cephesi gelir. Unkapanı’na

Ziraat

Bankası

K araköy

Şubesi Viyana

Bankası

için

Avusturyalılarca yapılmış. Denize bakan ikinci kat terasında sa­

doğru

yürüdüğümüzde

solda

nayii ve ticareti temsil eden iki heykel bulunuyor. M inerva Han,

Neredeyse bir kare plan içinde 3 sırada 9 kubbeden oluşan be­

Karaköy Meydanı çevresindeki heykelli binalara bir başka ör­

desteni 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmed yaptırdı.

Galata

Bedesteni

yer

alır.

Bedestenin yanındaki sokaklardan Haliç kıyısına çıkabiliriz.

nektir. N ordstern H an geç gotikten Rönesans’a geçiş yapan bir

Buradan eski İstanbul'un yedi tepesinden altısı çok iyi gö­

mimari özelliğe sahip 1889 tarihli bir yapı. Yeraltı Camii: Gümrükler Başmüdürlüğü’nden Kemankeş

rünmektedir

(Ayasofya

Müzesi,

Caddesinin sonuna doğru yürürsek karşımıza Gümrük Sokak kö­

Nuruosmaniy^, Süleymaniye, Fatih,

şesinde, eski St. Claire Kilisesinin yerine 17. yüzyılda yapılan

Yavuz Selim camilerinin ve Kariye

Kem ankeş Mustafa Paşa Camii gelir. Camiin dış duvarları ve

Müzesi'nin

çeşmeli girişi dışında ilginç bir yanı yoktur.

Buradan Azapkapı Camii'ne doğru

Kemankeş Caddesi üzerinde yürürken sağda bugün pembe

yer

aldığı

tepeler).

yürüyebiliriz. Atatürk Köprüsü'nün Azap-

rengiyle dikkat çeken eski Karantina Binaslnın altında Y eraltı Camii bulunur. Yeraltı Camii hiç şüphe yok ki Galata'mn, hatta

kapı

İstanbul'un en şaşırtıcı yapısıdır. Cami aynı yerde bulunan

Azapkapı Camii 1577-78 yıllarında

ayağı

yakınında

yer

alan

Kurşunlu Mahzen’in ya da bir kulenin dönüştürülmesi ile 1757'de

Mimar Sinan tarafından Sokullu

gerçekleştirildi. Bazı tarihçiler bu kulenin Haliç ağzına gerili zin­

Mehmet Paşa için yapılmış.

ciri (şu anda Harbiye'deki Askeri Müze'de bulunan zincirin bu­

Azapkapı Camiinden Tersane Caddesine yürüdüğümüzde

günkü Sepetçiler Kasrı ile Karaköy arasında dubalar üzerinde yer

Azapkapı ya da Saliha Sultan Sebil ve Çeşm esini görürüz. 1.

aldığı

Mahmud'un annesi Saliha Valide Sultan için 1732-33'te yaptırılan

söylenir)

korumak

için

inşa

edilen

kule

olduğunu

rokoko stilli, 3 pencereli bir sebil ile 2 çeşmeden oluşan yapı, anıtsal

söylerler. Basık ve karanlık olan iç mekânda üstü tonoz örtülü 54 (9x6)

meydan çeşmelerinin Galata'da Tophane'den sonra ikinci örneği.

sütun vardır. Cami içindeki mezarların Arapların ilk İstanbul ku­

A ra p C am ii: Azapkapı Çeşmesi karşısında küçük ha­

şatması (674-78) sırasında şehit olan sehabeden Ebu Süfyan ve

mamın yanından girip yukarıya doğru yürüdüğümüzde sağda

Ebu Vehabi'ye ait olduğu belirtilir. Camiin bir kapısından girip di­

karşımıza Y an ık K apı gelir. Yanık Kapı Galata surlarından ge­

ğer kapısından çıkabilirsiniz.

riye kalan tek kapıdır ve üzerinde Cenova Kolonisine ilişkin ka­

K a ra k ö y M ey d a n ı 'ndatı S a lih a Sultan Ç eşm esi'n e:

bartmalar taşır.

Karaköy Meydanı'ndan PTT binası ile Nordstern Binası arasından

Kapıdan içeri girip Yanıkkapı Sokak'ta bir süre yü­

yürümeyi sürdürürsek çok hoş binalar arasından geçeriz. Yol so­

rüdükten sonra sağa ve sola döndüğümüzde Galata Mahkemesi

nunda tam karşımıza gelen han 1550 yılında Mimar Sinan'ın

Sokak'ta Galata'mn bir diğer ilginç binası olan A rap Camii'ne

Sadrazam Rüstem Paşa için yaptırdığı Rüstem Paşa Hanı ya da

ulaşırız. 16. yüzyılda Endülüs'ten kovulan ve Galata'ya yer­

Kurşunlu Han'dır. Fetih öncesinde kullanılan Aziz Mikael (St.

leştirilen Berberiler tarafından kullanıldığı için böyle ad-

Michael) Kilisesi yerinde yapılan avlulu, iki katlı bu eşsiz han bu­

landırıldığı

gün ne yazık ki kaderine terk edilmiş durumdadır.

rafından yapıldığı yazılmakta. Ancak muhtemelen 14. yüzyılda

Rüstem Paşa Hanı'nın yanındaki sokaktan ana caddeye (S.

O

sanılmaktadır.

Üzerinde

715'te

Mesleme

ta­

Cenovalılar tarafından gotik stilde yaptırılan bir katolik kilisesi

e


idi. Restorasyon sırasında tabanı açıldığında

Bankası ilk olarak bu binada çalışmaya

ortaya

başlamış.

çıkan Latinlere

ait mezar taşları

Arkeoloji Müzesi'nde bulunuyor. Bugün mi­

Galata Kulesi Sokak'tan yukarı doğru

nare olarak kullanılan kare planlı ve piramit

yürüdüğümüzde Sen P iyer (St. Peter) ve

çatılı çan kulesi benzeri yapı, Galata'nm en

Sen Pol (St. Paul) Kilisesi'ne ulaşırız. İlk

aykırı mimarlık örneklerindendir.

yapı 15. yüzyıldan kalma. Bugünkü yapı Perşembe

Aya Sofya'yı restore eden, Rus Elçiliği,

Pazarı Caddesi'ne doğru döndüğümüzde

Darülfünun mimarı Gaspare Fossati'ye ait.

18. yüzyıl yapısı çok hoş taş Türk evleri ile

Önce

karşılaşırız.

rafından

Arap

Camii'nden

Voyvoda

sonra

C a d d esi

ve

G a la ta

K u le s i

Ç ev resi

Fransızlar,

sonra

kullanılmış.

Maltalılar

Kilise

ta­

arkasında

Galata Surları'na ait kuleler bulunmaktadır.

B in a la r ı: Perşembe Pazarı Caddesinden yürüyerek çıkacağımız

Galata Kulesi'nin hemen altında ise ilginç kulesiyle Beyoğlu

Voyvoda Caddesi, bizlere başka bir güzel binalar resmigeçidini su­

H astanesi yer alır. Bina İngiliz’lerin 1860'da Kuledibinde bir kon­

nar. Bankalar Caddesi olarak da bilinen bu cadde üzerindeki bi­

solosluk binası yaptırmalarından sonra 1904'te İngiliz Bahriye

nalar 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başı mimarisinin en güzel ör­

Hastanesi olarak inşa edildi. Bahçede British Seamen Hospital'in

neklerini sergiler. En görkemli yapı olan O sm aniı Bankası /

başharfleri BSH ve 1904 tarihli bir çapa var. İskoç tarzı art nouveau

Merkez Bankası Binası, cephe süslemeleriyle ünlü Alexandre

biçimiyle İstanbul'un en aykırı yapılarından birini oluşturan bina

Vallury'nin yapıtıdır.

1924'te Kızılay'a, 1933'te Belediye'ye devredildi.

Voyvoda Caddesi üzerindeki

Galata Kulesi çevresi aynı zamanda sinagogları ile ünlüdür.

Osmaniı

Felek Sokaktaki Tofre Begadim Aşkenaz Sinagogu bugün artık

Sarayı'na mali danışmanlık yapan,

hizmete açık değildir. Yüksek Kaldırım Caddesi'ndeki ünlü mimar

ilginç

merdivenler

li­

Gabriel Tedeschi'nin 1900 yılında yaptığı Yüksek Kaldırım

derlerinden, kont unvanına sa­

Aşkenaz Sinagogu Galata siluetine katkıda bulunan büyük kub­

hip banker A vram K am on d o

besi ve görkemli dış cephesi ile ilginçtir. Voyvoda Caddesi'nin so­

(1785-1873) tarafından yaptırıldı.

nundan yukarıya doğru devam eden Şair Ziya Paşa Caddesindeki

Kamondo Hasköy'deki görkemli

İtalyan

bir anıt mezarda gömülü.

Topluluğunun şu anda en çok kullandığı Neve Şalom (Barış

Musevi

cemaatinin

önemli

Merdivenleri yukarı çıktığımızda ulaşacağımız Kart Çınar Sokak'ta Avusturya Lisesi yer alır. Bu sokağın Galata Kulesi Sokak ile birleştiği yerde Cenovalıların Galata Yönetimi Binası, Podestat

Sinagogu

106

yıldır

faal

durumdadır.

Musevi

Vahası) Sinagogu Şişhane'den Galata Kulesi'ne giden Büyük Hendek Caddesi üzerindedir. Kuledibi’nde Laleli Çeşme Sokaktaki art nouveau mimarı Raimondo d'Aranco'nun yapıtı Laleli Çeşme, Otçu Sokak 9 nu­

bulunur. Eski Banka Sokaktaki Sen Piyer Hanı 1771'de İstanbul'da

maradaki Çinili Han, Küçük Hendek Sokak 38 numaradaki

bi­

yaşayan Fransız Kolonisi üyelerince yaptırıldı. Fransız Devrimi

nanın bahçesi ve Serdar-ı Ekrem Sokaktaki binalar, özellikle 56

şairlerinden André Chenier 1771'de yanan eski binada doğmuş.

numaradaki Doğan Apartmanı Galata Kulesi çevresinde görmemiz

Han duvarına bu nedenle adına bir plaket çakılmış. Diğer armalar

gereken yapılar arasında.

binayı yaptıran Kont St. Priest'e ve Bourbonlara ait. Osmaniı

©

Galata K u lesi: Gezimizi Galata Kulesi'nde bitirebiliriz.


1349'da Cenovalılarca Galata'yı çevreleyen surların başkulesi ola­ rak inşa edildi. Yapılışı hakkında çeşitli söylentiler var. Başlangıçta İsa Kulesi olarak adlandırılıyor. Osmanlılar döneminde zindan ve gözlemevi olarak kullanıldı. Yangın ve fırtınalardan sonra sık sık restore edildi. Son olarak 1964'de onarım gördü ve 1967'de ye­ niden kullanıma açıldı. Galata

Kulesi'nin

yanındaki

çeşme,

1732

tarihli

ve

Bereketzade Hacı Ali Ağa adıyla anılıyor. Aynı adı taşıyan camiin yıkılmasından sonra buraya taşınmış.

BEYOĞLU


Beyoğlu eski adıyla Pera'dır. Bizans döneminde ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk iki yüzyıllık süresinde bağları, bahçeleri, ko­ rularıyla ünlüdür. 18. yüzyıl başından sonra Galata yeni yer­ leşimlere yetmez olunca, su sorununun da çözümüne bağlı olarak yerleşim Galata tepelerine kaymaya başladı. Önce bugünkü TünelGalatasaray arası, sonra da Galatasaray-Taksim arası gelişti. Bu bölgeler de yetmez olunca yerleşim Tarlabaşı-Tepebaşı'na, giderek Dolapdere'ye doğru kaydı. Beyoğlu, başlangıçta yabancı bankerlerin, tüccarların, dip­ lomatların, Osmanlı yönetiminde görevli azınlıkların yerleştiği Hıristiyan ağırlıklı bir bölge oldu. Her yangından sonra çehresi değişti. 1870'deki son büyük yangın ertesinde geniş çapta ye­ nilendi. Her yangında kül olan ahşap binalar yerine kagir binalar yapıldı. Bu nedenle 1870 sonrasındaki binalar fazlasıyla geçen yüzyıl sonrası, bu yüzyıl başı Avrupa mimari stillerini izler. Neoklasik, neorönesans, art nouveau ve eklektisist yapılar bu ne­ denle ağırlıktadır. Bölgeye damgasını vuran mimarların büyük çoğunluğu Levanten ya da yabancıydı. Dünyanın neredeyse tüm uluslarından

BEYOĞLU

insanlar burada çok kozmopolit bir dünya yarattılar. Kiliselerini, hastanelerini, dernek binalarını, okullarını inşa ettiler, kültür kuramlarını kurdular, İstanbul mozaiğinin bir parçasını oluşturdular. Beyoğlu'nu gezmek bir yerde bugün artık farklılaşan fiziksel çevre içinde sosyokültürel tarihi algılamak oluyor. Bugün farklı iş­ levlere sahip olan binalarda tarihi yeniden yaşamak anlamına geliyor. İstiklal Caddesi ve yakın sokaklarda gezerken özellikle alt katlar vitrinler ne­ deniyle çok farklılaştığından eşsiz sivil mi­ mari örneklerini algılayabilmek için sürekli baş yukarıda dolaşmak gerekiyor. Beyoğlu gezimize Taksim Alanı'ndan başlayabiliriz. Taksim Alanı'nm batı ucunda 1928'de dikilen

İtalyan

heykeltraşı

Canonica'nın


Cum huriyet Anıtı yer alır. Alanın doğu ucunda 1969'da bitirilen

girerken soldaki cadde Sıraselviler Caddesi'dir. Cadde üzerinde

ancak hemen geçirdiği yangından sonra 1975'te yeniden açılan

bulunan ve Taksim Alanı’ndan görülen

kubbeli bina

Rum

çağdaş mimarlık örneklerinden Atatürk Kültür Merkezi (AKM) bu­

Ortodoks Aya Triada (Kutsal Üçleme) Küisesi'dir. Giriş kapıları

lunur. Alüminyum güneş kesiciler bu binanın ön yüzüne ilginç bir hareketlilik kazandırır.

Meşelik Sokak'ta olan bu görkemli kilise 1880 yılında mimar

Büyük kent alanlarından yoksun olan İstanbul'un bu en önemli alanına ferahlık sağlayan Taksim Parkı (Taksim Gezisi) 1940'h yıllarda yıktırılan Taksim Kışlası'nın arsasına kuruludur. Askerlerin çalıştığı Talimhane bölgesine ise kentin ilk planlı bi­ naları yapılmıştır.

Kampanaki tarafından yapılmış. Bu yapı, daha önce kubbeli bina yapmalarına

izin

verilmeyen

Hıristiyanların,

1839

Tanzimat

Fermanı ile azınlıklara sağlanan haklar çerçevesinde muhtemelen ilk kubbeye sahip oldukları binadır. Sıraselviler Caddesi üzerinde çok sayıda güzel bina bulunur. 53 numaradaki Anadolu Kulübü binası, 55 numaradaki eskiden

Alana daha uzak bir köşede Mecidiye Kışlası (1848-1853,

Yunan asıllı Müzürüs Paşa'nın konağı olan ve Paris St. Germain ev­

bugünkü Taşkışla) yer alır. Bugün Sheraton Oteli'nin bulunduğu

leri havasını taşıyan Rom anya Başkonsolosluğu, 70 numaradaki

yerde bir zamanlar eğlence merkezi olan Taksim Bahçesi varmış.

yine mimar Kampanaki eseri Belçika Konsolosluğu ve 48 nu­

İnönü

maradaki büyük bina ilginç örneklerdir.

Caddesi'nden Dolmabahçe'ye

doğru yürüdüğümüzde

Askeri H astane (1849) ve Gümüşsüyü K ışlası’na (1861, bu­

Sıraselviler Caddesi'nden sağa, Meşelik Sokak'a gireriz. Bu

günkü İTÜ binaları) ulaşırız. İnönü Caddesi'nde 26 numaradaki

sokakta görkemli binası I aksim Alanı'ndan fark edilen Zapyon

Gümüşsüyü

Palas

kalın,

etli süslemeleri,

kadın başı

ka­

bartmaları ve gösterişli duruşuyla caddenin en önemli sivil mi­

Rum Kız Lisesi, içinde Surp Harutyun Kilisesi de bulunan 1894 tarihli Eseyan Erm eni Kız Lisesi yer alır.

mari örneğidir. Onun yanında saçaklı egzotik yorumlu art

Meşelik Sokak'tan istiklal Caddesi'ne girdiğimizde sağda kar­

nouveau stilli Ja p o n Başkonsolosluğu binası, 16-18 numarada

şımıza Fransız Başkonsolosluğu çıkar. Binanın bulunduğu yer­

da Alman Başkonsolosluğu yer alır.

de 1719'da Vebalılar Hastanesi kurulmuş. Daha sonra bu bina yı­

Eski bir mezarlığın kaldırılması ile oluşan Ayaspaşa böl­ gesinin en görkemli binası olan Alman

Başkonsolosluğu

1877'de mimar Goebels tarafından yapılmış. Sütunlu girişi ile dik­ kati çekiyor. Ne yazık ki, özel izinler dışında elçilik binalarının içi­ ni gezmek olası değil. Beyoğlu'nun ana eksenini oluşturan istiklal Caddesi'nin

kılmış, yerine mimarlar Bourmence ve Olivier Carre tarafından bugünkü

bina yapılmış.

Bina

İstanbul'daki büyükelçiliklerin

Ankara'ya taşınmasından sonra 1926 yılından bu yana Fransız Başkonsolosluğu işlevini sürdürüyor. Fransız Kültür Merkezi ve Fransız-Türk Ticaret Odası da çok güzel bir iç avluya sahip bu bi­ nada yer alır.

hemen girişinde türbe benzeri bir bina yer

istiklal Caddesi 27 numarada Arapça ve Latince yazıtıyla

alır. Bu, alana adını veren, su "taksim"inin

Taxım Palace bulunur. Zambak Sokak köşesinde giydirilmiş me­ tal kapağı ile Aksanat Kültür Merkezi vardır.

yapıldığı 1732 tarihli T ak sim Maksemi'dir. Su depolanmasını sağlayan 90 metre uzun­

Soldan Küçük Parmakkapı Sokak'a girelim. Köşedeki (No:4)

luğundaki su haznesinin duvarı meydana

yeni restore edilen Topbaş Işhanı bir dönemin ilginç binalarından.

bakar.

Maksem

binası

bugün

Turizm

Bu sokakta 23-29 numaralarda hâlâ kendisini gösteren güzel bi­

Bölge Müdürlüğü irtibat Bürosu olarak

nalar var. Ancak sokağın en ilginç yapısı Afrika Han. Bu han

kullanılmakta.

Küçük ve Büyük Parmakkapı Sokakları arasında kalıyor. Her iki

Taksim Alanı'ndan istiklal Caddesi'ne

sokağa açılan kapıları var. Büyük Parmakkapı Sokak'tan arkaya


doğru yürüdüğümüzde Tel Sokak üzerinde

(No:37)

koyu

pembe

rengi ve son derece ilginç pen­ cereleri

ile

Beyoğlu

Emek Pasajı karşısındaki Hava Sokak adını eskiden burada konağı bulunan Halepli zengin Hava ailesinden almış. Bir za­ manlar tarla olan bu yerde Hava ailesi marul yetiştirirmiş.

Ticaret

201 numarada Anadolu Pasajı, onun yanında da Atlas

Lisesi bulunur. Tel Sokak'ı izleyip

Sineması yer alır. 221 numaradaki bina (Akbank binası) ile 251-253

Ahududu Sokak yoluyla yeniden

numaralardaki adam başlı, ferforje balkon demirleri ile dikkat çe­

İstiklal

ken bina (Örs İş Merkezi) Beyoğlu'nun hoş yapılarından.

Caddesi'ne

dönebiliriz.

Galatasaray Lisesi yanındaki Turnacıbaşı Sokak'ta (No:27) ka­

Taksim Alanı'na doğru biraz geriye döndüğümüzde 125 numarada caddenin modern yapılarından Vakko binasını görürüz. İmam

natlı

Adnan

Lisesi ve sokağın dönemecinde 1581'de II. Bayezid tarafından ku­

Sokak

köşesindeki

bina

üzerinde

ise

mimarın

adı

kabartmaları ve sütunlu girişi ile Zoğrafyan Rum Erkek

rulan Galatasaray H am am ı bulunur.

(CARACASH) hâlâ okunabilmektedir.

140 numaradaki Halep Çarşısı (Çite

88 numarada neoklasik tarzlı Rumeli Çarşısı (Cité de Roumeli) bulunur. Abdülhamid'in mabeyincisi Ragıp Paşa İstiklal

d'Alep) insan başlarıyla süslü. 1885 tarihli bu

Caddesi'nde sahip olduğu üç hana imparatorluğun yayıldığı üç

binada bugün Beyoğlu Sineması yer alıyor. 164-166

coğrafi öğenin adını verir: gördüğümüz Afrika Han, Rumeli Han ve

numaralardaki

1896 tarihli

Tokatlıyan H an bir döneme damgasını

daha ileride göreceğimiz Anadolu Han. Rumeli Han'a bitişik olan İstiklal Caddesi'nin tek Müslüman

vuran binalardan. Otel ve restoran olarak

yapısı Ağa Camii'dir. 16. yüzyılda Galatasaray Ağası Hüseyin Ağa

yıllarca hizmet veren Tokatlıyan Han bu­

tarafından yaptırılan bu cami 1936'da yeniden inşa edildiğinden

gün kişiliksiz bir işhanına dönüştürülmüş

özgün bir yapı değildir.

durumda. 172 numarada meyhaneleri ile ünlü Çi­

Ağa Camii'nin yanındaki Sakız Ağacı Sokak'ta 17-19 nu­ Hacı Abdullah

çek Pasajı yer alır. Bir dönem Abdülmecid

Lokantası bulunur. 31 numarada ise bugün cephesi restore edilen

ve Abdülaziz'in, tiyatro seyretmek üzere

Surp Asdvadzadzin Katolik Erm eni Kilisesi yer alır.

yerlere serili halılar üzerinde geldiği ancak daha sonra yanan ün­

maralarda

baş

kabartmalarıyla

süslü

binada

Bugün kapalı olan ve bir zamanlar çok sayıda ünlü kişinin

lü Naum Tiyatrosu yerine 1876'da yapılan Çiçek Pasajı (Çite d'Pe-

konser verdiği Saray Sineması'nın bulunduğu yerdeki bina bir za­

ra/Hristaki Pasajı) karyatid sütun halinde iki kız heykeli, saati ve

manlar Osmanlı Bankası Müdürü Deraux'a aitmiş.

süslemeleri ile Beyoğlu'nun simgesi durumundadır. Ne yazık ki,

İstiklal Caddesi 120-126 numaralar arasında Em ek Han yer alır. Neorönesans tarzındaki bina insan, aslan başları, bitkisel mo­

son yangından sonra restore edilirken günün koşullarına uyarcasına "tek tip" meyhane dizisine dönüştürüldü.

tiflerle ve sütunçelerle süslüdür. Bu binada bir zamanların ünlü ku­

Çiçek pasajı yanındaki sokağın eskiden Tiyatro Sokağı, bu­

lübü Serkl Doryan (Cercle d'Orient) varmış. Binanın alt katındaki

gün Sahne Sokak olarak adlandırılması rastlantı değildir. Bu so­

İnci Pastanesinde Luka Zigoridis ünlü profiterolünü sunmaya de­

kak Galatasaray Balık Pazarı'nı barındırır ve 24 numarada Üç

vam ediyor. Binanın arkasında, girişi Yeşilçam Sokak'ta olan

H oron G regoryen E rm en i K ilisesi (Surp Yerrortutyun) yer

Em ek Sinem ası bir zamanların ünlü paten merkeziymiş.

alır.

Solda 179 numarada karyatidli girişi ile dikkat çeken Alkazar Sineması bulunur.

Bu sokaktan sağa döndüğümüzde yeniden düzenlenen mey­ haneler sokağı Nevizade Sokak'a gireriz. Balık Pazan'nm sonuna


kadar gitmeden sola döndüğümüzde Meşrutiyet Caddesi'ne çı­ karız. Bu caddenin başlangıcında İngiliz Başkonsolosluğu yer alır. 1844'te Londra Parlamento binası mimarı Sir Charles Barry ta­ rafından yapımına başlanan, 1871'de yenilenen İtalyan Rönesansl İngiliz Başkonsolosluğu önünden yeniden İstiklal Caddesi'ne doğru yürüyelim. Solda artık meyhaneleri ile ünlü Krepen Pasajı yoktur. Bir zamanların en parlak pasajlarından, ikinci katında hey­ keller bulunan Avrupa Pasajı (Aynalı Pasaj) ise yeniden restore

olan Katolik Sen A ntuan (St. Anthony of Padua) Kilisesi vardır. Fransiskenlerce ön­ rasında Pera'ya taşınmış. Bugünkü bina 1908'de bir zamanların ünlü Concordia yaz­ lık ve kışlık tiyatrolarının yerinde İtalyan neogotik tarzında mimar G. Mongieri ta­ rafından inşa edilmiş.

ediliyor. Meşrutiyet Caddesinden İstiklal Caddesi'ne çıktığımız yer Galatasaray Meydanı'dır. 186-188 numarada insan ve aslan başları ile süslü Beyoğlu Han ile G alatasaray Postanesi bu alana bakar. tarihli eski Theodor Sıvacıyan

Konağı

olan

postane,

Bölgeye adını veren G alatasaray Lisesi'nin kökleri 15. yüzyıla iner. Belli günlerde açılan gösterişli kapı ardındaki bi­

lunur. Geometrik düzenlemeli taş balkon korkulukları, saçaklı revaklı yapısı, eklektisist tarzı ile bu bina son derece ilginçtir. valı sokak" olarak nitelendirilen Kallavi Sokak yer alır. Sen Antuan'dan sonra gelen Eski Çiçekçi (Linardi) Sokağı eskiden evlerin balkonlarındaki çiçekleriyle ünlüymüş. Bu so­

naların büyük kısmı çağımızın başından kalmadır. Galatasaray Meydanı' ndan aşağıya doğru yürüdüğümüzde

kaktan sonra gelen ve köşesinde Ingiliz Kız Lisesi'nin bulunduğu

sonra

Nuru Ziya Sokak 19 numarada piyano yapımcısı Alexandre

H acopulo Pasajı gelir (Danışman

Commendiger'e ait evde 1847'de İstanbul'a konser vermek için ge­

birkaç

güzel

binadan

Geçidi). Son derece hoş bir avluya

len F. Liszt kalmış. Bu olayın anısına bina üzerine bir plaket ça­

sahip olan bu yapı içinde önemli

kılmış. Commendiger'in dükkânı ise eskiden 343 numaradaymış.

kültür kurumlan,

Aynı sokakta 25 numarada Büyük M asonlar Locası bulunuyor.

gazete,

dergi

idarehaneleri, matbaalar yer almış.

Daha aşağıda Boğaz ve Marmara manzaralı eski Fransız

Pasajdan sonra girebileceğ­

Büyükelçiliği yer alır. Elçiliklerin ilki olarak 1535'te inşa edilen

imiz Emir Nevruz Sokak 24 nu­

Fransız Evi, 1831 yangınından sonra yeniden düzenlenmiş. Mimar

marada Pera'da 1804 yılında özel

Laurecisque tarafından kapitülasyon mahkemesi ve kilise ile bir­

izinle ilk kez inşa edilen bir Rum Ortodoks kilisesi olan, iko­ nalarıyla ünlü P an ayia M eryem K ilisesi bulunur. Kilisenin bahçesinden Meşrutiyet Caddesi'ne geçilebilir. Aynı sırada sağ­ dan girilen Olivia Han geçidi 17 numarada 1917 sonrasında Beyaz Ruslarca kurulan Rejans Lokantası vardır. Olivia ve Emir Sokakları

Sen Antuan karşısında 1922 yılında mimarlar Ekrem Hakkı Ayverdi ve Kiryadis tarafından yapılan Elham ra Sineması bu­

Elhamra Sineması'ndan sonra bir zamanlar "Paris St. Germain ha­

Beyoğlu'nun önemli sivil mimari örneklerindendir.

Nevruz

numarada Pera'nm en görkemli ibadet yeri

ce Galata'da kurulan kilise bir yangın son­

stilindeki bu yapı görkemli bir bahçeye sahiptir.

1875

yapı olan Mtsır A partm anı yer alır. 325

arasındaki

bina

eskiden

Constantinople

Palace Oteli imiş. Solda 305-311 numaralarda gösterişli cephesi ile eklektik bir

likte yapılan yapılar topluluğu 1847'de tamamlanmış. Nuru Ziya Sokak'ı izleyerek aşağı inip sağa dönelim. Biraz ilerleyince Tomtom Kaptan Sokak'a geliriz. Buradan yeniden istiklal Caddesi'ne doğru tırmanalım. Bu sokak üzerinde solda İtalyan Lisesi ve İtalyan Başkonsolosluğu yer alır. Venedik Sarayı olarak da bilinen kon­ solosluk binasının ilk yapısı l695'te inşa edilmiş. Karşı köşede arma kabartmaları, Fransızca yasa, adalet ve güç sözlerinin yazılı olduğu bugün restore edilmekte olan Fransız Mahkemesi Binası bu-

®


lunur. Sokağın sonunda 37 numarada İspanyol Şapeli yer alır.

Fossati Kardeşlerce 1837'de yapılan bina mi­

Buradan yol Postacılar Sokak adıyla devam eder.

mari olarak son derece ilgi çekicidir.

Nuru Ziya Sokağı'nın girişinden biraz daha ileride yer alan

Rusya Federasyonu Başkonsolosluğu

Perukar Çıkmazı'nda, ki bir zamanlar yanındaki ünlü Karlman

yanında

Mağazası binası yerine Odakule yapılmıştır, Ermeni Katolik Kutsal

Caddesi1nin çağdaş binalarından Richmond

Üçleme, St. Trinite Kilisesi vardır. Bu sokağın hemen yanındaki

Oteli yer alır. 463 numarada bir dönemin ün­

Deva Çıkmazı'nda ise İtalyanlar’ın 1863'de kurulan yardım derneği

lü pastacı şekerlemecisi Lebon'un dükkânı

Societa Operia'sı bulunur.

varmış. 465 numarada süslemeleri ile dikkat

yeni

restorasyonu

ile

istiklal

İstiklal Caddesi 393 numarada Beyoğlu'nun en hoş bi­

çeken Hidivyal Palace ve 475 numarada art

nalarından H ollanda K onsolosluğu yer alır. Aya Sofya'nın res­

nouveau ustası Raimondo d'Aronco'nun ka­

torasyonunu gerçekleştiren Fossati Kardeşler tarafından 1855'de

lın, karmaşık bitkisel süslemeleriyle Botter

inşa edilen yapı ufak bir saray

A partm anı vardır. Bay Botter bir dönem,

yavrusu gibidir. Yapı içinde yer

sarayın terziliğini yapmış.

alan ancak giriş kapısı Postacılar Sokak

7

numarada

bulunan

H ollanda Şapeli güzel ön yüzü

390 numaradaki bina Narm anlı Han'dır. Bir dönem Çarlık Rusyası'mn elçiliğini barındıran binanın tutukevi pencereleri ar­ kadaki Sofyalı Sokak1a bakarmış.

ile dikkatleri çeker. Aynı sokakta

İstiklal Caddesi'nde son elçilik binası 497 numaradaki İsveç

bulunan Fransızlara ait St. Louis

Başkonsolosluğudur. 1871'de açılışı yapılan bina AvusturyalI mi­

Kilisesi Pera'daki en eski kilise.

mar Pulgher'in eseri.

Postacılar Sokağı'ndan son­

İsveç

Başkonsolosluğu

yanındaki Şahkulu

Sokak'a gir­

raki köşede 425-435 numaralarda Meryem Ana heykelli Sainte-

diğimizde sağda eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi'ni, bugünkü

Marie D raperis Kilisesi (Santa Maria) yer alır. Önce Sirkeci'de

Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezini görürüz. Bu sokakta 20

daha sonra Galata Mumhane Caddesi'nde kurulan bu kilise de ge­

numarada değişik mimarisiyle Alman Lisesi yer alır. Aşağı doğru

çirdiği yangından sonra Pera'ya taşınmış. Üzerindeki yazıtta II.

yürüdüğümüzde tam karşımıza gelen ve üzerinde Carlo Amancich

Abdülhamid döneminde, 1904'te inşa edildiği yazılı. Mimar G.

(mimarı olsa gerek) adını taşıyan binanın

Semprini'nin eseri, içerde bir yangından mucize sonucunda yan­

çok hoş bir girişi vardır. Hafif sola dön­

madan kurtulduğu söylenen bir Meryem Ana ikonası bulunuyor.

düğümüzde Serdar-ı Ekrem Sokak 84-86 nu­

Santa Maria Kilisesi karşısında ise 348 numarada 1908 tarihli

marada birdenbire karşımıza Beyoğlu'nun

Suriye Pasajı, biraz daha ileride 360 numarada Şark Aynalı Çar­

en gösterişli binalarından Kırım Kilisesi çı­

şı (Passage Oriental), 362 numarada ünlü eski Markiz Pastanesi

kar. Ingiliz Büyükelçisi Lord Stratford dö­

yer alır. Şu anda geleceği hala meçhul Markiz' in kültürel-tarihsel

neminde Londra Adliye Sarayı Mimarı C. E.

art nouveau yapısı içindeki üç mevsimi anlatan fayans panolar bir

Street'e yaptırılan bina neogotik tarzı ve bü­

dönemin simgesi durumundadır.

yük orgu ile herkesi büyüler.

istiklal Caddesi sol kolda 443 numarada Rusya Federasyonu

istiklal Caddesi ve çevresindeki Pera

Başkonsolosluğu vardır. Rus Çarlarının mimarı olarak İstanbul'a

gezimizi böylece tamamladıktan sonra, bir

gönderilen, sonra da Osmanlı Sarayı mimarlarından olan isviçreli

başka zaman Tünel çevresinden Tepebaşı-

0


Tarlabaşı gezimize başlayabiliriz. Aynı geziyi tersinden Taksim Alam'ndan da yapabiliriz.

Refik Saydam Caddesi üze­ rinde

191

numaradaki

Deniz

Tünel Meydanına damgasını vuran, İstanbul'un birçok ye­

Palas, 171 numaradaki 1902 ta­

rinden görülebilen M etro Han'dır. Bu han Galata'da işyeri olup

rihli Roditi Han, 133 numaradaki

her gün Beyoğlu'na tırmanan ya da at sırtında inip çıkan insanlar

çini süslemek Müselles Han da

için Yüksek Kaldırım Caddesi'ni düzenleyen Fransız mimar E.

ilginç binalardır.

Gavand'm eseridir. 14 Ocak 1875 tarihinde işletmeye açılan Tünel'i barındıran Metro Han yanındaki Seferoğlu Apartmanı da ilginç binalardandır.

Müselles

Han'dan

önceki

merdivenli sokaktan Meşrutiyet Caddesi'ne çıkabiliriz. Solda bir­ birine bitişik üç bina vardır. İstanbul Sanayi Odası, Terzilik

Metro Han'ın yanındaki Galip Dede Caddesi 13 numarada

Meslek Lisesi ve Beyoğlu Öğretmenevi. Bir zamanlar Tubini ve

Galata M evlevihanesi (eski adıyla Kulekapısı Mevlevihanesi) yer

Nomico ailelerini barındıran bu yapılar daha sonra otel olarak kul­

alır. Bugün Divan Edebiyatı Müzesi olarak gezilen ve kökleri 15.

lanılmış (Kohut, Novotni, Kroker otelleri).

yüzyıla inen, barok-rokoko tarzlı türbeleri, kütüphanesi ve bahçesi

Terzilik okulu karşısında yer alan ve 1894 yılında mimar A.

ile ünlü yapı uzun yıllar Hıristiyan Pera'da bir tasavvuf adacığı ola­

Vallury tarafından yapılan

rak kendini korumuş, çok sayıda Batılının Mevlevi olmasını

edilmekte.

sağlamış.

Union

Français

bugün

restore

108 numarada A m erikan Başkonsolosluğu yer alır. Bu bi­

Aynı caddede 48-50 numaralardaki 1906 tarihli binadan son­

na Cenovalı armatör Ignazio Leoni'ye yaptırılmış. 1882'de ta­

ra en önemli yapı 85 numaradaki Alm an Kültür Merkezi'dir

mamlanan, söveleri Piemonte'den, mermerleri Carrara'dan ge­

(Teutonia).

tirilen bina Palazzo Corpi olarak bilinirmiş. Daha sonra ABD

Metro Han'ın karşısında Tünel Pasajı, onun da altında Haliç'e

tarafından satın alınmış.

doğru Beyoğlu Kaymakamlığı olan 6. Daire Belediye Müdürlüğü

Meşrutiyet Caddesi 98-100 numarada ünlü Pera Palas Oteli

binası bulunur. Mimar Barborini'nin esen olan neoklasik tarzdaki

yer alır. 1892'de Orient Express yolcuları için her türlü konfor dik­

yapı Beyoğlu'nun bir diğer görkemli binasıdır.

kate alınarak inşa edilen barok süslemeleri de içeren neorönesans

Belediye Sarayı'nın yanındaki Nergis Sokak 4 numarada bir yüzü Meşrutiyet Caddesi'ne bakan ilginç mimarisi ile Hotel Galata

stildeki otel ağırladığı tanınmış kişilerle ve bir dönemin balolarıyla ünlü.

(eski Decugis Konağı) yer alır. Tünel Geçidi'nden sonra do­

Caddenin sağında 141 numarada yer alan neorönesans

laşabileceğimiz Ensiz, Jurnal, General Yazgan, Müeyyet, Aşmalı

tarzlı bina İtalyan K ültür M erkezi'dir (Casa d’Italia) ve bugün

Mescit sokaklarında artık restore edilmeyi bekleyen çok güzel bi­

hâlâ birçok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

nalar vardır. Bu binalarda bir zamanların ünlü diplomatları, sa­ natçıları oturmuş.

157-159 numaralarda yer alan (bugünkü Beyoğlu SSK bi­ nası) bir dönemin Morali Pasajı'dır. Ama artık pasaj olmaktan çı­

Bu sokaklardaki gezintiden sonra yeniden Tünel'e dönüp

karılmış. 145-147 numaralardaki aslan başlarıyla süslenmiş bi­

Şişhane'ye doğru yürüyelim. Solda Cumhuriyet dönemi bi­

nadan sonra 141 numarada yer alan (bugünkü Esbank binası)

nalarından Maliye D airesi yer alır. Şişhane Meydanı'na hâkim ya­ pı (bugünkü Sarkuysan Hanı) ünlü Frej Apartm anıdır. 1906'da

mimar Manoussos'un yaptığı zengin cephe süslemeli yapı eski Am iral B ristol Oteli.

Lübnanlı Frej Ailesi için mimar Kryiadis tarafından inşa edilen yapı,

Meşrutiyet Caddesinde 117 numaradaki Büyük Londra Oteli

çift heykel grupçukları, gösterişli süslemeleri ile dikkat çeker.

eskiden Kallavi Sokak'a adını veren Glavani ailesinin konağı imiş.


Bugün hâlâ karyatidli ön cephe süslemeleriyle tarihe

meydan

okur gibidir. TÜYAP Sergi Salonu'na bitişik restore edilmiş pembe yapı bugün TÜSİAD binası.

Bulvan'na doğru yürüyelim. Soldaki Eskiçeşme Sokak 12 numarada eskiden Erm eni Katolik Kız Öğretm en Okulu varmış. Yeniden Tarlabaşı Bulvan'na çıkıp karşıdaki Süslü Saksı

Tepebaşı gerçekte bir dönem ünlü bir tiyatro semti. 1890'da

Sokak'a girdiğimizde 10-A numarada ilginç dış süslemeye sahip bir

kurulan D ram Tiyatrosu 1970 ve 1971 yangınlarıyla yok olmuş.

bina görürüz. Yürümeyi sürdürdüğümüzde Mis Sokak ile Kurabiye

1905'de amfiteatr olarak biçimlenen Tepebaşı Kom edi Tiyatrosu

Sokak'ın kesiştiği yerdeki bina (bugünkü FEM Dershanesi) bir za­

ise 1956'da ortadan kaldırılmış. Şimdi bu binaların yerinde tarihi

manlar otomobil karoseri yapan ya da ithal eden Arabacı Martin'in

mimari çevreye son derece aykırı bir yapı yer alıyor.

Konağı imiş. Kurabiye Sokak üzerinde sağdaki ahşap M arm ara

TÜSİAD binasının yanından Tarlabaşı Caddesi'ne inerek

Han, tarihten geriye kalan en büyük ahşap binalardan.

İngiliz Başkonsolosluğu bahçesini arkadan dolaşabiliriz. Köşede

Bu sokak boyunca yürümeyi sürdürdüğümüzde Ana Çeşmesi

Adnan Menderes'in 1957-58 yıkımından (ki özellikle Karaköy'de

Sokak 2 numarada Erm eni Katolik Surp Ohan Vaskeperan

çok sayıda tarihi bina bu yıkımla yok edilmiştir) sonra Bedrettin

Kilisesi'ni görürüz.

Dalan'ın 1986-88 Tepebaşı tarihi binalarını yok etme kampanyası

Güncel fiziksel çerçevede tarihi algılamaya çalıştığımız bu ge­

sırasında yıkamadığı K am er Hatun Camii bulunur. 16. yüzyılda

zimizi günümüzün nostaljik öğesi tramvayın raylarını izleyerek

yapılan cami

Taksim Alam'nda bitirebiliriz.

1912'de ünlü mimarlardan

Kemalettin Bey1e restore ettirilmiş. Kamer Aynalı

Hatun

Çeşme

Camii'nin

Caddesi

karşısında,

Emin

Sokak'ta

Alman Protestan Kilisesi bulunur. Tarlabaşı Bulvarı'ndan Taksim'e doğru yürürken soldan Kalyoncu Kulluk Sokak1a girelim. Bu sokağın Kamer Bostancı Sokak ile

kesiştiği

köşede

1861

tarihli

Aya

K onstantin Kilisesi yer alır. 186l'de yap­ tırılan ve 1897'de yenilenen kilise neoklasik, neobizantin bir stile sahip. Bu köşeden Taksim'e doğru yürüyüp sola döndüğümüzde Badem Sokak'a ulaşıyoruz. Bu sokakta bulunan Polonya ve Avrupa halklarının kurtuluşu uğruna mücadele vermiş PolonyalI şair Adam Mickiewicz'in 1855'te öldüğü bina bugün müze du­ rumuna getirilmiştir. Badem

Sokak'tan Taksim'e

doğru yürüyüp

sağa

dön­

düğümüzde ulaşacağımız Karakurum Sokak 20-22 numaralarda Kadim Süryani Kilisesi yer alır. 19. yüzyılda yapılan kilise 30 yıl önce restore edilmiş. Karakurum Sokak'tan Sakız Ağacı Caddesi'ne çıkarak Tarlabaşı 0


Fotoğraflar B ü n y a d Dinç

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.