4 minute read
Sakinleştirici, dinlendirici, şifalandırıcı bir sanat: EBRU
Ebru sanatçısı Ayşe Özlem Yüksel için Ebru sanatı hayatı anlamanın, bu karmaşık hayatta dinginliği yakalamanın, şifalanmanın en güzel yolu. Belli dokunuşlarla şekillenen ancak yine de kendi yolunu çizen desenler ise aynı hayat gibi...
Hobi olarak başladığı Ebru sanatını öğrenmeye devam ettikçe adeta tutku derecesinde seven Ebru sanatçısı Ayşe Özlem Yüksel, şimdilerde Londra’da hem sergilere katılıyor, hem çocuklara ve yetişkinlere yönelik atölyeler düzenliyor ve bulduğu her fırsatta yurtdışında çok da tanınmayan Ebru’yu anlatıyor.
Advertisement
Adeta gönüllü elçi olarak gittiği her yere Ebru sevgisini de taşıyan Belenart’ın kurucusu Ayşe Özlem Yüksel, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu. İşletme mastırını tamamladıktan sonra Procter&Gamble, J&J ve Panasonic gibi şirketlerde yöneticilik yapan Yüksel, 14 yıllık profesyonel iş yaşamının ardından İtalya’ya gitti ve çalışma hayatını bıraktı. İtalya’da hobi olarak güzel sanatların pek çok dalıyla ilgilenen Yüksel, 2001 yılında Ebru ile tanıştı. Ebru sanatındaki becerisi, mahareti arttıkça sergilere katılmaya başla-
dı. 2002 yılından Yüksel’in elinde her biri orijinal çalışılmış oğlunun sünneti ve evliliğinin 20. Yılı kutlaması için hazırlanmış yüzlerce davetiye vardı. Yüksel, bu süreçte Ebru çalışmalarını hobi olmanın ötesine taşıdı sergilere katılmaya başladı. 2016 yılında Dubai’yı ye taşındı ve 1.5 yıl orada yaşadı. Ardından eşinin işi dolayısıyla en uzun süre kaldığı İngiltere taşınan Yüksel “Londra’nın sanat konusunda ve kültürle ilgili bir çok alanda sunduğu imkanlar, pek çok konuda çalışmayı rahatça yapmayı mümkün kılıyor” diyor.”
Ebru fevkalade özgür bir form
Ayşe Özlem Yüksel’in ustalaştığı Ebru sanatıyla yolculuğu devam ediyor... Sanatın sürekli yeni kapıların açıldığı, yaratıcılığın değişimi getirdiği bir alan olduğunu ifade eden Yüksel “Teknikler konusunda belli bir ustalığa kavuşmaktan bahsedebilirim. Eserler konusunda ise her gün bir öncekinden farklı bir seviyeye götürüyor” şeklinde konuşuyor.
Bir tutkuyla sevdiği Ebru sanatının hayatla olan paralelliğine dikkat çeken Yüksel, kendine has betimlemelerle benzerlikleri anlatmayı sürdürüyor:
“Ebru, fevkalade özgür bir form. Bu özgürlük hem sizin açınızdan hem de Ebru’nun kendisi açısından geçerli. Siz kendinizi bir çok renk, şekil ve aletle ifade ediyorken, her resim hazırladığınız kitreye, sıcaklığa, boyalara göre ayrı bir tepki veriyor. Bir anlamda siz ve Ebru’nun tüm malzemeleri eseri birlikte şekillendiriyorsunuz. Naif hareketlerle sakince hareket ettiğimizden, sakinleştirici, dinlendirici, şifalandırıcı bir sanat. Bunu hissederek yaptığınızda Ebru’da hayatın yansımasını görmeniz mümkün. Hazırladığınız kitre ve boyalar, sizin hayata hazırlığınızı, kafanızdaki tasarım planlarınızı ifade ediyor. Aynen hayat gibi önce boş bir su yüzeyi ile karşı karşıyasınız. Hayatınızdaki planlar gibi bir tasarım ile başlıyorsunuz. Hayaliniz kendinizi, yetkinliklerinizi, isteklerinizi tanımak sayesinde gerçekleşiyor. Bunu bir çok farklı renk ve desen ile bir çok farklı alet kullanarak şekillendiriyorsunuz. Diğer resim sanatlarından farklı olarak, kitre ve boyalar bahsettiğim gibi kendi tepkilerini veriyor. Bu yüzden hayat gibi, tasarımınızı, hayalinizi gerçekleştirmek için iyi hazırlık yapmak, doğru malzemeyi seçmek gerekiyor. Bazen desen beklediğinizden daha fazla yayılıyor. Buna başka bir dokunuşla farklı bir format veriyorsunuz. Hayat da öyle değil mi? Beklediğinizden farklı şeyler olduğunda, farklı cevaplara ihtiyaç duyuyor. Hatalarınız sizi daha bilge, sorunlarla uğraşmakta daha yetkin kılıyor. Boya ve desen seçimleri resmin güzelliğini belirliyor, aynen hayattaki seçimlerimiz gibi. Bazen suyun yüzüne beklemediğiniz boya damlaları düşüyor, hayatta başınıza gelenler gibi. Ona da şekil verip resmin parçası yapıyorsunuz, aynen hayatta yaptığımız gibi. O yüzden Ebru’yu düşündüğümde Halil Cibran’ın “Bir damla suda okyanusların tüm sırrı bulunur’’ dizesi geliyor aklıma.”
10 dakikada çocukların ilgisi belli oluyor Yüksel, Ebru’yu öğrenmek ve bahsettiği güzelliklerinden faydalanmak isteyenlerle atölye çalışmaları yapıyor. Zaman zaman davet edildiği okullarda çocuklara ve gençlere Ebru’yu tanıtıyor. Hatta çocukların yaş günü davetlerinde Ebru ile keyifle, yaratıcılıklarını kullanabildikleri farklı ve güzel partiler de gerçekleştiriyor. “Ebru, çocukların kendilerini ifade etmeleri açısından gayet faydalı, aynı zamanda onlar için keyifli ve eğlenceli bir
sanat” diyen Yüksel, sanata olan ilgisini anlatmayı sürdürüyor: “Resim ve el sanatlarına hep yatkın olduğum için, sadece Ebru ile kalmayıp, tabii ki farklı malzemelerle de resme ve sanata devam ediyorum. Zaten yaratıcılık sanat ile uğraşırken, malzemeye ve yönteme sınır koymayı mümkün kılmıyor.”
Okullarda yaptığı çalışmalar Yüksel için ayrı bir mutluluk kaynağı. Adeta gönüllü elçilik yapıyor... Gönülle, severek bildiklerini paylaştığını ifade eden Yüksel, şöyle devam ediyor: “Davet aldığım tüm okullara gidiyorum. Çocuklara Ebru öğretirken onların yaşadığı şaşkınlığı, sihir yapıyormuş gibi hissedişlerini izlemek çok keyifl i oluyor. O anki ortamdaki enerji, eminim bedenlerimiz ve zihnimiz için çok faydalı. Bu eğitimlerde hiçbir zaman vakit yeterli olmuyor, özellikle bazı çocuklar için. Beş, on dakikada, inanın çocukların yeteneği, ilgisi, her şey apaçık belli oluyor. Belki de bu sezgi yaş ve tecrübe ile geliyor.” Yüksel bugüne kadar İngiltere’nin Londra dışındaki şehirlerinde, İstanbul, Bursa ve Dubai’de pek çok okulda yüzlerce çocukla ve bu okullardaki öğretmenlerle atölyeler gerçekleştirdi.
Yüksel’in eserleri Londra’nın farklı noktalarında Yüksel, atölye çalışmalarının yanı sıra Ebru sanatının tanınması için altermatif girişimlerde de bulunuyor. 1,5 yıl boyunca St Paul Katedrali’nin yanındaki One New Change Mall’da stant kuran ve Ebru sanatını tanıtan Yüksel, son zamanlarda vakit bulamasa da 11 ve 12 Aralık’ta standını yeniden açacak. Yılbaşı döneminin yoğunluğunun Ebru’yu tanıtmak için bir fırsata dönüştüren Yüksel, zaman zaman özellikle sanat atölyelerinin ve Türk grupların düzenlediği etkinliklere de katılıyor ve standa kuruyor. Ebru dışında çeşitli sanat dallarıyla da ilgilenen Yüksel’in 22 Aralık gününe kadar devam edecek olan Mirerart Winter Exhibition’daki eserleri Ebru’dan farklı. Yüksel “Burada genel konsept fine art olduğu için, Ebru gibi geleneksel bir sanat ile değil, akrilik boyalarla çalıştığım fine art eserlerle katıldım. Bu tarz da daha önce bahsettiğim farklı çalışmalarımdan. Bu dönemki renklerim dualiteyi temsilen siyah ve beyaz idi. Dualitedeki dengeye renk katmak maksadı ile kırmızıyı da kullandım” diyor.