Geniş Açı Fotoğraf Sanatı Dergisi, Sayı 50, Kasım-Aralık 2006

Page 1

GA50 kapak_50.qxd

13/11/06

21:47

Page 1

genifl aç› FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

SAYI

50

KASIM-ARALIK 2006 2006/06 • 7,50 YTL

festival

avrupa foto¤raf ay›

yazarlar›n›n gözünden

genifl aç›

mini dosya günümüzde foto¤raf dergicili¤i

hayat›m›z fotoroman

refik akyüz&serdar darendeliler


GA50 kapak_50.qxd

13/11/06

21:47

Page 2

Foto¤raf Malzemesinde ‹lk Adres M. fiahabettin Pamuk

S‹YAH BEYAZ KARANLIK ODA MALZEMELER‹ AGRAND‹ZÖRLER Durst Kaiser

S‹YAH BEYAZ FOTO⁄RAF KARTLARI Ilford/Forte S‹YAH BEYAZ F‹LM VE KART K‹MYASALLARI Ilford/Kodak/Tetenal

E-6 BANYO

S‹YAH BEYAZ F‹LMLER Ilford/Kodak

NEGAT‹F BANYO SLAYT (D‹A) F‹LMLER Fuji/Kodak RENKL‹ NEGAT‹F F‹LMLER Fuji/Kodak

S‹YAH BEYAZ BANYO F‹LMDEN BASKI D‹J‹TALDEN BASKI

FOTO⁄RAF ÇANTALARI Lowepro Lamborghini Jeep

F‹LTRELER BW Cokin Soligor

TRIPODLAR Manfrotto Slik Weifeng

HAFIZA KARTLARI ALKAL‹N P‹LLER fiARJ MAK‹NELER‹ fiARJ ED‹LEB‹L‹R P‹LLER

SLAYT (D‹A) POfiETLER‹

SLAYT (D‹A) MAK‹NES‹

REPRODÜKS‹YON SEHPASI

SLAYT (D‹A) ÇERÇEVELER‹

SLAYT PROJEKS‹YON PERDES‹

IfiIK S‹STEMLER‹

NEGAT‹F POfiETLER‹

FOTO⁄RAF TEMEL E⁄‹T‹M K‹TAPLARI DERG‹LER

FON PERDES‹ FOTO⁄RAF ALBÜMLER‹ ÇEK‹M ÇADIRLARI VE EK‹PMANLARI

Ankara Caddesi No:169 Atabay ‹fl Merkez ‹fl Han› Kat 1/101 Sirkeci-‹stanbul Tel: (212) 519 0440 Faks: (212) 528 7353 e-posta: bilgi pamukticaret.com Web: www.pamukticaret.com


GENIS ACI 215x295 OFSET 15/11/06 16:32 Page 2 C

Composite

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


GA_50 SF 02

15/11/06

14:22

Page 2

I ED‹TÖRDEN I

genifl aç›

Son Fin… Ba¤›ms›z olmak ve Gelecek

FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Son fin… Küçükken filmler bitti¤inde ekranda ‘Son’ ibaresi belirirdi, film hangi dildeyse o dilde, bizleri inand›rmak için belki de. Annemler ‘son fin’ derdi, televizyonda seyredilen bir filmden son-

‹ki ayda bir yay›mlan›r • Yerel Süreli Yay›n SAYI 50 • KASIM-ARALIK • 7,50 YTL ISSN 1302-275X

ra yatma zaman›n›n geldi¤ini belirtmek için, gençliklerinde seyrettikleri Frans›z filmlerinin etkisiyle… Sonuçta bize anlat›lan hikâyeden sonra filmin içinde yaflanan hayat devam ediyor olurdu. ‘Son’ yaz›s›, sadece bize gösterilen bölümün bitti¤ini gösteriyordu.

Genel Yay›n Yönetmeni: Refik Akyüz Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Serdar Darendeliler

Evet, kimileri inanmasa da Genifl Aç›’n›n son say›s›n› elinizde tutuyorsunuz. Biz sürekli iki aylara bölünmüfl hayat›m›zda tam olarak fark edemesek de on y›l geride kald›. “Elli bitirmek için güzel bir say›” diye yazm›flt› Robert Pledge yaz›n yay›mlad›¤›m›z David Burnett-Annie Leibovitz portfolyosu için yaz›fl›rken. Asl›nda dergi bafllarken bu kadar uzun sürece¤ini, bu noktalara kadar ulaflaca¤›n›, hayat›m›z›

Bu Say›n›n Yazarlar›: Refik Akyüz, Orhan Cem Çetin, Belgin Çöleri, Serdar Darendeliler, Volkan Dede, Eylem Ertürk, Filiz Güngör, Handan Saatçio¤lu Gürses, Melisa Kesmez, Berna Kuleli, Elif Küçüksayraç, Su Madenci, Deniz Özgür, Özlem fiimflek, Galip Tekin, Seçkin Uysal, Aytaç Uzmen, Esra Y›ld›z, Özlem Z›ng›l Köfleler: Laleper Aytek, Burçak Evren, fiebnem ‹fligüzel

bu kadar dolduraca¤›n› ve flekillendirece¤ini hiçbirimiz bilmiyorduk. Eminim onunla ilk defa,

‘Beriki Mecra’ Editörü: Özge Baykan

muhtemelen 1997’te Tepebafl› Tüyap’ta yap›lan ‹nterkamera Fuar›’nda Sad›k Abi’nin stand›nda

‘Exposed’ Editörü: Wilco van Herpen

karfl›laflan siz okurlar da. Genifl Aç› bugünlere bir anda gelmedi. Bu say›da ‘Hayat›m›z Fotoro-

Grafik Tasar›m Serdar Darendeliler

man’da veya 22. say›daki beflinci y›l özel bölümünde okuyacabilece¤iniz gibi bu uzun, kimi za-

Temsilciler: Arzu F. Güngör (‹zmir) Filiz Güngör (Berlin)

man zor, kimi zaman keyifli bir süreç oldu bu. Bir süredir -belki son befl y›la uzayan, özellikle

Saadet Koç Payne, Aytaç Uzmen (Londra)

de son üç y›l› içeren dönemde- ise üzerimizde hep bir zorluk oldu. Genifl Aç› bu alanda yapmak

Hülya Kolabafl, Su Madenci (New York) Zeynep Sayg›, P›nar Üstün (Paris)

istediklerimizin hepsini kapsamazken onu bile tam istedi¤imiz gibi yapamamaya bafllam›flt›k. Bitirme karar›n› vermemizde, ekonomik s›k›nt›lar›n yan›nda -ve daha da önemlisi- bu birikimi baflka bir fleye dönüfltürme iste¤i yat›yor. Bu dönüflümü gerçeklefltirip gerçeklefltiremeyece¤imizi hep birlikte görece¤iz. Sonuç olarak çeflitli s›k›nt›larla, daha fazla özveriyle bu formatta belki bir on sene daha devam edebilirdi Genifl Aç›, ama daha fazlas›n› yapabilecek bir potansiyel varken az›n› ac› içinde sürdürmeye çal›flmak da bir tür kaynak israf› san›yorum, hayat o kadar da uzun de¤il. ‹çerik hakk›nda çok bir fley yazmak istemiyorum, nas›l olsa siz keflfedeceksiniz ancak son say› olmas› nedeniyle Genifl Aç› ad›n›n çok geçti¤i bir say› oldu¤unu söyleyebilirim. Ayr›ca dünyada yay›mlanmakta olan foto¤raf dergileri hakk›ndaki içeri¤imizin önemli ve manâl› oldu¤unu dü-

Teflekkürler: Serra Akcan, Merih Ako¤ul, Cem Ayd›n, Elif Çopuro¤lu, Luca Desienna (Gomma), Evinç Do¤an, Nat Foreman (Phaidon), Arzu F. Güngör, Emine Güven, Burcu Kaya, Hülya Kolabafl, Candan Kutay, John Levy (EI8HT), Elisa Mazza (Magnum Photos), Krzysztof Miekus (Foto Pozytyw), Willo Ohene (Steidl), Civan Özkano¤lu, Mehmet Özkano¤lu, Rana Öztürk, Yavuz Öztürk, Saadet Koç Payne, Zeynep Sayg›, Ali Tapt›k, Deniz Yal›m, Arzu Yay›ntafl, Nalân Yenigün, Susan A. Zadeh (Eyemazing), Melis Zarars›z, Ireneusz Zjezdzalka (Kwartalnik Fotografia) Renk Ayr›m›, Bask› ve Cilt: Ofset Yap›mevi Yahya Kemal Mah. fiair Sok. No:4 Ka¤›thane-‹stanbul www.ofset.com Da¤›t›m: Do¤an Da¤›t›m

flünüyorum. Eyemazing dergisinin editörü Susan’dan gelen mektup bizim gibi dergilerin nas›l ol‹mtiyaz Hakk› Sahibi: Refik Akyüz

mas› gerekti¤ini çok güzel özetliyordu: “Hayatta kalman›n tek yolu ba¤›ms›z olmaktan ve derginin her fleyi ile ilgilenip, onunla nefes almak ve hayatta kalmas› için ac› çekmeyi göze almak-

‹letiflim Adresi: PK 12 Ac›badem 34650 ‹stanbul Adres: Sadri Al›fl›k Sok. No:25/5 Beyo¤lu 34433 ‹stanbul

tan geçiyor.”

Telefon: (212) 251 7003 / (535) 322 1097

Noktay› koyarken buradan bizi destekleyen ve bu ifle devam etmemizi mümkün k›lan ailelerimize, Genifl Aç›’y› bir müflteri gibi görmeyerek 8 y›l› aflk›n bir zamand›r çal›flt›¤›m›z ve özellik-

Faks: (212) 251 7004 / (212) 232 0369 Internet adresi: www.genisaci.com e-posta: genisaci@genisaci.com

le iki y›ld›r bu ifle devam etmemizi sa¤layan unsurlar›n önemlilerinden biri olan Ofset Yap›mevi’ne, dergiyi bizim kadar sahiplenen, bir karfl›l›k beklemeden yazarak içeri¤imizi oluflturan ve

GEN‹fi AÇI DOSTLARI Genifl Açı Hamisi (7): Ali Selen, Sedat Pakay, M. Emin Altan, Seyit Ali Ak,

Genifl Aç› ailesi (*) olarak nitelendirebilece¤imiz yazarlar›m›za ve birlikte çal›flt›¤›m›z tüm ku-

M. Feyzi Erçin, ‹stanbul ODTÜ Mezunlar› Derne¤i Foto.K., Selim Seval

rumlara gönülden teflekkür ederiz. Bu teflekkürü kuru bir yaz›da gerçek de¤eriyle ifade edeme-

Genifl Açı Dostu (7): Esra Özbek, Mehmet Duru, Oktay Yücer, Osman

yece¤imden eminim, özellikle de editör yaz›s› gibi stresli bir ifli yaparken, ama bu ifli bir yerinden tutmufl -hepsini ismen burada ifade edemeyece¤im- bütün dostlar›m›za çok fley borçluyuz Genifl Aç› olarak. Elbette bizi bu noktaya tafl›yan siz okurlar›m›z›n varl›¤›na da minnettar›z.

Sönmez, Mehmet Bayhan, Barıfl Yegena, Selin Cemilo¤lu Genifl Aç› Destekçisi (37): Orhun Kılıçbeyli (2), Atila Esirgenç, ‹lhan Soylu, Nazan Azeri, Bülent S. Vural, Canan Aykent, Özlem Zıngıl, M. Selen Akçalı, Aykan Özener, Mehmet Saygın, Ça¤atay Dobada (2), Can Deniz fiahin, Tu¤ba Kasapbafl, Raif Karapekmez (2), Erkan Erdem,

Galiba yine çok iyi bir yaz› olmad› ama ne kadar sürç-ü lisan ettiysek affola. Daha farkl› ifller-

Selim Günefl, Öznur Kolsal, ‹brahim Akyürek, Müge Ö¤rünç, Alp Usubütün, fieyda Sever, Vedat Ozan, Aytaç Uzmen, Arkan Çinetçi,

de görüflmek umuduyla…

Tülin Dizdaro¤lu, Didem Timurçin, Ömer Mo¤ulkoç, Kemal Cengizkan,

Refik Akyüz

Emine Güven, Ça¤r› Gürbüz, Mert Kitapç›, ‹sminin bilinmesini istemiyor (3)

(*) Genifl Aç› Ailesi, birbirini seven, yeri geldi¤inde üzen, kimi zaman dar›lan ve küsen, belki mensupla-

r›n›n hepsinin birbirini yak›ndan tan›yamad›¤›, birbirine çok ba¤l› olan mensuplar›n›n yan›nda uzak duranlar›n da oldu¤u ancak pek çok fleyin paylafl›ld›¤› bir aileydi. Bugüne kadar dergiye az veya çok katk›da bulunan iki yüze yak›n yazar› ve her türlü katk›da bulunan›yla ve elbette okurlar›yla... Vakitsiz ayr›larak kalbimizde hâlâ bir burukluk yaratan sevgili Necati Abac›’y› bir kez daha anmak istiyorum. Küsler bar›fl›p geri dönebiliyor ama gidenler geri gelmiyor elbette.

I

2 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Ofset Yap›mevi Genifl Aç›’n›n bask› destekçisidir YAZI, GÖRÜfi VE FOTO⁄RAFLARIN SORUMLULU⁄U SAH‹PLER‹NE A‹TT‹R.


GENIS ACI 10/13/06 2:40 PM Page 1 C

Composite

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


GA50 SF 04.qxd

15/11/06

16:26

Page 2

büdütör e bir maceranın daha sonuna geldik sevgili okurlarım. Sizinle

Türkiye’den yapılan seçimlerde çok başarısız kalınmış. Küratörlü sergilerde de ne yazık ki bütünlük ve sunum açısından istenilen sonuçlar alınamamış. Belki de gerektiğinden fazla önemsedim ben bu Bienal meselesini sanatsever okurlarım. Böyle olur fotoğrafın bienali deyip görmezden gelmek mi lazımdı yoksa? Kimbilir!

güzel .seyler de var…

Geniş Açı’nın 6. sayısında başlayan ve hiç aralıksız devam eden

Efendim Ekim ayının benim açımdan en dikkate değer sergileri Inta Ru-

birlikteliğimizin son yazısını yazıyor olmak içimi acıtıyor. Ama ön-

ka’nın vatanı Letonya’da çektiği portrelerden oluşan ‘Karşılaştığım İnsanlar’

ce son iki ayın zihnimde yer eden fotografik olaylarını masaya yatıralım,

sergisi, ‘Epson Photo Award ‘ yarışma sergisi ve Becher çifti ile şürekasının

iç acıtma meselelerine bilahare değiniriz.

90’lı yılların başında yaptıkları çalışmalardan oluşan ‘Mesafe ve Yakınlık’ ser-

tencerem dibim kara, afisim benden kara .

gisiydi. Gerçi bu üç sergi de yan etkinlik sıfatıyla Bienal’in kapsama alanın-

Efendim bildiğiniz üzere geçtiğimiz ayların fotoğraf gündemini

daydı ama Bienal’in bizatihi seçtiği sergiler ol-

en meşgul eden olayı, İFSAK’ın düzenlediği 1. İstanbul Fotoğraf

madıklarından Bienal ile ilgili fikirlerimi değiş-

Bienali’ydi. Fakat ne yalan söyleyeyim sergilerin büyük bir bölü-

tirme konusunda bir faydaları olmadı.

münden hayal kırıklığıyla ayrıldım. Hani gözlerim o çok eleştirilen

onlarinki de afili yalnizlik

20. İstanbul Fotoğraf Günleri’ni bile aradı desem yeridir. Doğru-

Uzun bir vakittir sizi musiki değerlendirmele-

su ben Fotoğraf Günleri’nin sona erip Bienal’e dönüşmüş olma-

rimden yoksun bırakmıştım. Gerçi bu son ya-

sına bir anlam veremedim. Bir etkinliğin iki yılda bir yapılıyor

zım olduğundan çok fazla üzerinde durama-

olması bienal kavramının altını doldurmak için yeterli

yacağım ama Emre Aydın kardeşimin ‘Afili Yal-

midir? Tamamen farklı bir bakış açısı, farklı bir zihniyet

nızlık’ şarkısını ve albümünü çok başarılı bul-

© INTA RUKA

gerektirir benim bildiğim. Ama gelin görün yine hangi sebep-

duğumu, kendilerini ziyarete gittiğimde ço-

lerle seçildiğini çözemediğiniz sergiler, yine o fotoğrafa bir artı sağlama-

cukların da dergide bu albümü dinlediklerini ve bu şarkının onların haleti

yan genel zavallı imaj. Örneğin İstiklâl Caddesi’ndeki tellerde sergilenen

ruhiyesi ile ne kadar örtüştüğünü tespit ettiğimi söylemeden de edemeye-

fotoğraflar… Bir kere İstiklâl Caddesi’nde kim te-

ceğim. Aynı şarkıdaki gibi Geniş Açı’nınki de sanki afili bir yalnızlıktı gibi

matik bir çalışma sergilemeyi akıl ettiyse onu teb-

geliyor bana kadirşinas okurlarım. Ama seçtikleri yol kolay bir yol değildi

rik etmek istiyorum. Güzelim caddeyi iyi ya da kö-

ve bunu bilerek, doğru bildiklerini söylemekten çe-

tü etkinliğin insanlarla buluşan yüzü, vitrini, onlara

kinmeyerek ama her daim sevgi saygı çerçevesinde

seslenen duyuru alanı olarak kullanmak dururken

yaklaştılar ele aldıkları konulara. Belki ben biraz ile-

caddeye sevgili Ömer Orhun’un uzun zamanını

ri geri konuşmuş olabilirim ama onu da benim yaş-

alan bir kürasyonun sonucu olan ‘Fanus’ başlıklı

lılığıma bağışlayınız. Bugün kütüphanelerimizin en

sergisini asmak stratejik bir hata. Oysa ki caddeyi

kıymetli bölümlerinden biri olan o kıpkırmızı bö-

tavaf edenleri sergilere yönlendirmek üzere Bi-

lüm için onlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Be-

enal’deki sergilerden çarpıcı bir seçkiyi bu tellerde daha büyük boyutlarda sergileselerdi çok daha başarılı bir dönüş alabilirlerdi kanaatindeyim. Bir kere aralarında onlarca metre bulu-

nim ise onlara teşekkür etmem için bir araba dolusu daha nedenim var. Onları burada sıralamaktansa, ofiste onlarla karşılıklı kahvelerimizi içer ve sevgi yumağı(!) kedileri Gurul’u

nan ve yerden beş metre yükseklikte asılı tematik bir sergiye konsantre ol-

okşarken kendileriyle paylaşmayı tercih ederim. Kendi adıma,

mak mümkün değildi. Aman kırık bir taşa basmayayım, evyah karşıdan

bir daha sizlerle buluşamayacağım için oldukça kederliyim

gelen adama mı toslıycam stresiyle sergi mi gezilir? Zaten fotoğraflar.

yazımın başında da belirttiğim üzere. Fakat çocukların

asıldıktan kısa bir süre sonra kırılıp dökülmeye başladı. Acaba © BÜDÜTÖR

çehresine yerleşen mahsun ifadenin altın-

Bienal yetkilileri neden o fotoğrafların yenileri bastırıp da tekrar astırmadı? Ama pardon, serginin küratörü Ömer kardeşim yurt dışında olduğu için vinçin üstüne çıkıp da fotoğrafları kim

da ben geleceğe dönük çok büyük bir umut gördüm son ziyaretimde. On yıllık bu mücadeleden yenik olarak değil galip

asacaktı yeniden basılsalar? Benimki de akıl işte!

olarak ayrıldıklarını hissettim. Ne diyelim,

küratör müratör anlamam…

hepsinin, herkesin, hepimizin yolu açık

Neyse işin sunum, sergileme kısımlarını bir kenara bırakalım,

olsun. Haa, bu arada kimliğimi açıklaya-

benim bildiğim bienallerin yetkin bir küratörü, seçicisi filan

caktım ben belki değil mi? Bunun üzerin-

olur. Ama bizim fotoğraf bienalinin genel bir seçicisi olduğu-

de epey düşündüm nur yüzlü okurlarım

na dair bir işarete raslayamadım. Eğer bir yanlışım varsa lütfen dü-

ve hayallerinizdeki Büdütör imgesini yıkmamak için kimliğimi açıklama-

zeltin dikkatli okuyucularım. Tahminimce işin teknik, idari ya

maya karar verdim. Bunun yerine bir özportremi sizlerle paylaşayım. Bıra-

da iletişim ayaklarını organize etmekle mükellef organizas-

kalım herkes tahayyülündeki Büdütör’ü yaşa(t)maya, vicdanının sesini din-

yon komitesi belirlemiş bienaldeki sergileri. Bu da sergile-

lemeye devam etsin. Bugüne dek bana katlandığınız ve değerli görüşleri-

nen işlerin sanatsal ve tematik açıdan tutarlılığını etkilemiş.

nizi benimle paylaştığınız için hepinize teşekkür ediyorum. İ-meyıllarınızı

Yine dişe dokunur bir iki yabancı sergi dışında, özellikle de

aksatmayın. Sevgilerimle.

budutor@genisaci.com


AntiBlur GenisAci 215x295 10/20/06 8:35 PM Page 1 C

Composite

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


GA50 SF 06-07.qxd

15/11/06

16:19

Page 2

I ‹Ç‹NDEK‹LER I

FEST‹VAL AVRUPA FOTO⁄RAF AYI

KAPAK FOTO⁄RAFI: © REINER RIEDLER, Franzuski Gladyatörleri: Vladimir ve Anatoli Schustow, Moskova Sirki, Selenograd, Moskova, 2003

“1980 yılından beri iki yılda bir Kasım ayında fotoğrafın başkenti olarak kabul edilen Paris’te düzenlenen ‘Paris Fotoğraf Ayı’, 2004 yılında Berlin ve Viyana’nın da katılımıyla etki alanını genişleterek ‘Avrupa Fotoğraf Ayı’na dönüşmüştü. Bu yıl, Bratislava, Lüksemburg, Roma ve Moskova’nın katılımıyla daha da büyüyen Avrupa Fotoğraf Ayı’nın öne çıkar sergileri Geniş Açı’da…” SAYFA 16

LONDRA FOTO⁄RAFIN ORDULARI “Geniş Açı’nın cengaver Londra temsilcilerinden Aytaç, bu son sayıda yine birbirinden ilginç sergileri masaya yatırıyor ve Londra sanat gündeminden incelikli tespitlerini Geniş Açı okurlarıyla paylaşıyor.” SAYFA 22

ANAL‹Z MÜZELER, YARIfiMALAR, FOTO⁄RAF BÖLÜMLER‹… “46. sayıdan itibaren sürdürdüğümüz analiz, müzeler, fotoğraf yarışmaları ve üniversitelerdeki fotoğraf galeri ile ilgili çeşitli noktalara değinen bu yazıyla sona eriyor.” SAYFA 36

SERG‹ SÖYLEfi‹ LETONYA TAfiRASINDAN YAKIN PORTRELER “Kentimizi mesken tutan yerli yabancı pek çok sergiye ev sahipliği yapan 1. İstanbul Fotoğraf Bienali’nin dikkat çeken az sayıdaki konuklarından biri, ‘People I Happened To Meet’ (Karşılaştığım İnsanlar) sergisiyle 14 Eylül-11 Kasım tarihleri arasında İstanbul Fotoğraf Merkezi’ne konuk olan Letonyalı fotoğrafçı Inta Ruka’ydı. Ruka, İFM’nin minicik bahçesinde kendisine yönelttiğimiz sorularımızı kocaman yüreğiyle cevapladı.” SAYFA 40


GA50 SF 06-07.qxd

15/11/06

16:19

Page 3

SERG‹ SÖYLEfi‹ FOTO⁄RAFLARLA MERHABAREV “Ermeni soykırımı oldu mu olmadı mı tartışmasının içine gömüldüğümüz şu günlerde, önce Ermenistan’ın başkenti Erivan’da açılan Aralık ayında da İstanbul’da açılacak olan ‘Merhabarev/Erivan-İstanbul’ fotoğraf sergisi, kafamızı, gömdüğümüz ölü topraktan çıkarıp semaya bakmaya çağırıyor bizi. İstanbul’dan Nar Photos ile Erivan’dan Patker Photo fotoğraf ajanslarının ortak çalışmasının ürünü olan sergiyi Nar Photos üyeleri ile konuştuk.” SAYFA 44

M‹N‹ DOSYA GÜNÜMÜZDE FOTO⁄RAF DERG‹C‹L‹⁄‹ “Bu son sayımızda günümüzde bir fotoğraf dergisinin ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, sorumluluk alanlarını ve etkisini sorgulayan bir dosya da hazırladık. Dosyanın sonunda dünyada öne çıkan fotoğraf dergilerinin bir listesini de bulacaksınız.” SAYFA 48

HAYATIMIZ FOTOROMAN REF‹K AKYÜZ&SERDAR DARENDEL‹LER “Uzun bir süredir sessizliği gömülen, yayımlandığı dönemde Geniş Açı’nın en beğenilen bölümlerinden biri olan ‘Hayatımız Fotoroman’ son sayı şerefine Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler’i konuk ediyor.” SAYFA54

YAZARLARININ GÖZÜNDEN GEN‹fi AÇI “Geniş Açı’nın bu son sayısında ‘Geniş Açı’yı nasıl bilirdiniz?’ sorusunun sorulacağı bir bölüm yapmak kaçınılmazdı. Ama bir torpil yapıp, mikrofonu başkalarına değil de kendimize tuttuk. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı.” SAYFA 64

2ED‹TÖRDEN 4BÜDÜTÖR 8HABERLER 12YURTDIfiI HABERLER 16FEST‹VAL-avrupa foto¤raf ay› 22LONDRA-foto¤raf›n ordular› 28NEW YORK-dumur 30FUAR-photokina 2003 izlenimleri 32SERG‹-h7-h8V 34AMSTERDAM-amsterdam’›n iki foto¤raf müzesi 36ANAL‹Z-fotografik gündem de¤erlendirmesi-5 40SERG‹ SÖYLEfi‹-letonya taflras›ndan ‘yak›n’ portreler 44SERG‹ SÖYLEfi‹-foto¤raflarla merhabarev 48M‹N‹ DOSYA-günümüzde foto¤raf dergicili¤i 54HAYATIMIZ FOTOROMAN-refik akyüz&serdar darendeliler 64YAZARLARININ GÖZÜNDEN GEN‹fi AÇI 78BER‹K‹ MECRA-CENG‹Z TEK‹N 80EXPOSED-wilco van herpen 82FOTO⁄RAFIN DIfiINDAN-hostes 84NOSTALJ‹-dünden bugüne foto¤raf dergileri 86P‹RAM‹T-flubat 1997’den bu yana… 88KURAM-bildi¤imiz foto¤raf›n sonu… 90K‹TAP 94HA! B‹ DE… 96Ç‹ZG‹L‹ SAYFA 97ELEfiT‹R‹LER-kahire’nin zabaleen’i, hamam, renkistan.bul, beyo¤lu geceleri, kaza ve kader, kent: kaos ve büyü 104D‹Z‹N


GA50 SF 8-10 .Qxd

15/11/06

16:30

Page 2

© HAL‹M KULAKSIZ

I HABERLER I

OKAN BAYÜLGEN’‹N S‹YAH BEYAZ YAfiAM GÜCÜ

© AHMET ELHAN

ELHAN VE ERDEM’‹N ‘‹ÇTEN MANZARALAR’I Ahmet Elhan ve Ragıp Erdem’in çalışmalarından oluşan ‘İçten Manzaralar’ başlıklı sergi, 16 Kasım 2006-20 Ocak 2007 tarihleri arasında, İstanbul Fotoğraf Merkezi’nde izleyicilerle buluşuyor. Elhan ve Erdem’in günümüz insanının doğasını oluşturan şehirlere odaklandığı çalışmaları, oldukça yoğun, karmaşık ve çelişik ilişkilerin kurulup bozulduğu bir alan olarak şehirlerin çok çekici ve zorlayıcı yapısına ‘içten’ bir bakışın fotografik görüntülerini barındırıyor. Şehir parçalarının bu insansız görüntüleri, yaşadıkları şehirlerin açık alanlarında gezinen fotoğrafçıların şehirle ilişki kurma biçimini görselleştiren ‘içten manzaralar’dan oluşuyor. İstanbul Fotoğraf Merkezi Tarlabaşı Bulvarı No: 272 Beyoğlu-Istanbul Geniş Açı arşivinde Ahmet Elhan Sayı 27, Sayfa 26, Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘İğne Deliğinden Kaldırım Taşları Atmak' Sayı 28, Sayfa 66-67, Exposed: ‘Ahmet Elhan'

© MEHMET KAÇMAZ/NAR PHOTOS

ON FOTO⁄RAFÇIDAN MERHABAREV Türkiye’den ve Ermenistan’dan on belgesel fotoğrafçı tarafından gerçekleştirilen ve İstanbul ve Erivan’daki günlük hayatı yansıtan ‘Merhabarev/Erivan-İstanbul’ başlıklı sergi 1-15 Aralık tarihleri arasında Karşı Sanat Çalışmaları'nda sanatseverlerle buluşuyor. Serginin ismi, Türkçe ve Ermenice’de ‘selam’ anlamı taşıyan ’Merhaba’ ve ‘Barev’ kelimelerinin birleşiminden meydana geliyor. Karşı Sanat Çalışmaları İstiklâl Cad. Elhamra Pasajı No: 258 Kat: 2 Beyoğlu-İstanbul Bu sayıda ‘Merhabarev’: Sayfa 44-47, Sergi Söyleşi: ‘Fotoğraflarla Merhabarev'

I

8 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Konseptiyle Türkiye’de bir ilk olmayı hedefleyen Doğuş Power Center, kapılarını Okan Bayülgen’in ‘Yaşam Gücü’ başlıklı fotoğraf sergisiyle açıyor. Bayülgen, Doğuş Power Center’ın ‘Yaşam Gücünü Takip Et!’ sloganından ilham alarak çektiği siyah beyaz fotoğraflarında, insanların hayattan tat almasını sağlayan an ve tutkuları, onları hayata bağlayan derin güçleri ve toplumu ayakta tutan değerleri soyutlayarak objektifine yansıtmaya çalışmış. Birçok ünlü isim, Okan Bayülgen’in objektifinden 9 Kasım’da Maslak’ta açılacak Doğuş Power Center’ın iç duvarlarında, yürüyen merdiven ve asansör aralarında, iç sarkıtlarda ve özel sergi birimlerinde üç ay süre ile ziyaretçilerle buluşacak. Doğuş Power Center Ahi Evren Cad. Maslak-İstanbul

K‹AROSTAM‹’DEN KAR VE YOL MANZARALARI Akbank Sanat, 9 Aralık tarihine kadar, küratörlüğünü Ali Akay ve Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı, İran Yeni Dalga Sineması’nın kurucularından film yapımcısı Abbas Kiarostami’nin ‘Kar ve Yol’ sergisini ağırlıyor. Kiarostami’nin İran’da çektiği fotoğraflardan ve film karelerinden oluşan bir dizi çalışmasını içeren sergi, izleyenleri, yeniden üretilebilirlik olarak okunan fotoğraf ve sinema imgelerinin birbirlerine ne kadar benzediği ve her ikisinin de iç içeliği ve yan yanalığı üzerine düşündürürken, her tekrarın aslında bizi ne kadar farklı düşüncelere sürükleyebileceğini gösteriyor. Akbank Sanat Merkezi İstiklal Cad. No.14-18 Beyoğlu-İstanbul

KOÇ ALL‹ANZ’DA KAZANAN ‘ATLAR’ Bu yıl on üçüncüsü düzenlenen Koç Allianz Fotoğraf Yarışması’nın sonuçları açıklandı. Konusunu ‘Atlar’ olarak belirleyen yarışmanın Murat Germen, Ara Güler, İzzet Keribar, Laleper Aytek, Kamil Fırat, Hasan Şenyüksel ve M.Kemal Olgaç’tan oluşan seçici kurulu, siyah beyaz dalında A.Halim Kulaksız’ı, renkli dalında ise Aytunç Akad’ı birinciliğe layık gördü. Yarışmaya katılan çalışmalar arasından sergilenmeye değer bulunanlar 4-23 Kasım tarihleri arasında Fotografevi Koç Allianz Galerisi’nde görülebilecek. Fotografevi Koç Allianz Galerisi Tütüncü Çıkmazı No: 4 Beyoğluİstanbul

SAM‹ GÜNER KUPASI ‹Ç‹N GER‹ SAYIM 1991’de bir kazada kaybettiğimiz, Türkiye fotoğrafları ile tanınan, FOTOGEN’in kurucu başkanı, fotoğrafçı Sami Güner anısına düzenlenen ‘Sami Güner Kupası’ için geri sayım başladı. İlgi duyan herkese açık olan ve en çok bir yıl ara ile üç yıl başarılı olan katılımcının sahip olacağı Sami Güner Kupası için katılımcılardan, 22 Ocak 2007 tarihine kadar, ‘Türkiyemiz’ temalı en fazla 10 dakika uzunlukta gösteriler bekleniyor. Ersin Alok, Şemsi Güner ve Mehmet Bayhan’dan oluşan seçici kurul tarafından 1-17 Şubat 2007 tarihleri arasında yapılacak değerlendirme sonuçları, 21 Şubat 2007 tarihinde açıklanacak. Ayrıntılı bilgi için: E-posta: bayhan@maltepe.edu.tr Telefon: 0 212 266 08 77


kisa_film_215x295.fh11 10/11/06 12:59 Page 1

Composite


GA50 SF 8-10 .Qxd

11/11/06

13:32

Page 4

I HABERLER I

T‹YATRODA AN’I YAfiAMAK Tiyatro Z Galeri, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın düzenlediği festivallerin görsel arşiv fotoğrafçısı Aylin

KÜBA’DAN SONRA VER EL‹N‹ RENKLER ÜLKES‹ H‹ND‹STAN

Özmete’nin ‘Tiyatroda An’

Mehmet Günyeli’nin Hindistan fotoğrafların-

sahipliği yapıyor. “Zamandır

dan oluşan sergisi 5-24 Aralık 2006 tarihleri

devinen… Fotoğraf ise zamana

arasında Darphane-i Amire’de sergilenecek.

müdahaledir bir an. Yanıltır,

Sergide Günyeli’nin, birkaç kez gittiği ışığın, renklerin ve mistizmin ülkesi Hindistan’ı bir ANDRÉ KERTÉSZ, Dansöz (Satir Dansç›s›), 1926 © Frans›z Kültür Bakanl›¤›

KERTÉSZ’‹N GÖZÜNDEN ‘HAYATIN YANSIMASI’ İstanbul Modern, 21 Kasım 2006-4 Şubat 2007 tarihleri arasında fotomuhabirliğinin öncülerinden biri olmasının yanı sıra Dada akımının etkisiyle gerçekleştirdiği deneysel çalışmalarıyla yirminci yüzyılın en etkili ve en verimli fotoğrafçılarından bir olarak kabul edilen André Kertész’in kariyerinin farklı dönemlerindeki çalışmalarından bir araya getirilmiş olan ‘Hayatın Yansıması’ adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. 18 yaşındayken kendi gündelik yaşamının görsel kaydını tutma merakının doğurduğu biçimsel üslûbunu sonraki yıllara da taşıyan Kertész, yetmiş yılı aşkın süren fotoğraf kariyeri boyunca günlük yaşama ilişkin fotoğraflar çekmişti. Portrelerden still-life fotoğraflara, içbükey/dışbükey aynalar kullanarak çektiği bozulmuş nü fotoğraflardan fotoröportajlara birçok farklı tarz ve yöntem deneyen Kertész, ‘bakış noktası’ perspektifiyle dünya fotoğrafçılığının biçimlenmesinde etkili olmuş, özellikle Fransa’da Henri Cartier Bresson, Robert Capa ve Brassaï gibi fotoğrafçıların üslûplarının oluşmasında da rol oynamış bir isim.

çırpıda görüntüleme kolaycılığına düşmeden, gözlemciliği, izlenimleri ve renk atmosferiyle anlatmaya çalıştığı çalışmaları yer alacak. Günyeli’nin Hindistan fotoğraflarından oluşan ‘Hindistan’ albümü ise Fotografevi’nin ‘Ülkeler, Şehirler’ başlıklı serisinin yeni kitabı olarak yayımlandı. Darphane-i Amire Topkapı Sarayı I.Avlusu Sultanahmet-İstanbul Geniş Açı arşivinde Mehmet Günyeli: Sayı 42, Sayfa 66, Eleştiri: ‘Batı Cephesinden Yeni Bir Şey Yok!’

isimli fotoğraf sergisine ev

yakalar ve dondurur zamanı saatten saniyeyi ayırır gibi… Tiyatro’da sahne donar ve ayrılır bir an. İşte ‘Tiyatroda An’…” ifadeleri ile tanıtılan sergi, 30 Kasım tarihine kadar görülebilir. Tiyatro Z Galeri Dibek Çıkmazı No:10 Kuledibi-Beyoğlu

F‹LM FEST‹VAL‹NDE FOTO⁄RAF SERG‹S‹ Geçen yıl ilki düzenlenen Ankara Kültürlerarası Amatör Film Festivali Fest-i Kült, bu yıl 24 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında Kızılay Büyülü Fener Sineması'nda gerçekleşecek. Festival kapsamında yurtiçi ve yurtdışından birçok yönetmenin filmleri sanatseverlerin

İstanbul Modern Meclis-i Mebusan Cad. Antrepo No:4 Karaköy-İstanbul

beğenisine sunulurken film

Geniş Açı arşivinde André Kertész Sayı 13, Sayfa 18-23, Dosya: ‘Fotoğrafta Özportreye Kronolojik Bir Bakış’

gösterimlerinden sonra atölye çalışmaları ve yönetmenlerle söyleşiler gibi etkinlikler de

‹STANBUL’DA PANORAM‹K B‹R PAR‹S RÜYASI Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde fotoğrafçılık eğitimi alan Tamer Hartevioğlu’nun ‘Panoramik Bir Rüya: Paris’ başlıklı fotoğraf sergisi 5 Aralık 2006-9 Ocak 2007 tarihleri arasında İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde görülebilir. Hartevioğlu, ‘Panoramik Bir Rüya: Paris’ başlıklı projesinde izleyiciyi, Paris’in bilinen ya da saklı kalmış yerlerine tanıklık eden şaşırtıcı ve farklı panoramaları izlemeye davet ediyor. Özel teknikler kullanılarak gerçekleştirilen fotoğraflar, romantik ve muhteşem bu kente farklı bir gözle bakılmasına olanak tanıyor. İstanbul Fransız Kültür Merkezi İstiklâl Cad. No:8 Taksim-İstanbul

I

10 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

ESK‹ EVLER’DE YAfiAM

Ankaralıları bekliyor olacak.

Yapı-Endüstri Merkezi ve İFSAK işbirliği ile dü-

Ankaralı sanatseverlere renkli

zenlenen sergilerin on üçüncüsü, 6-24 Kasım

bir kültürel yelpaze sunmayı

2006 tarihleri arasında Yapı-Endüstri Merkezi

hedefleyen festivalde, bu yıl bir

Sergi Holü’nde sanatseverlerle buluşuyor. Eski

de fotoğraf sergisi yer alacak.

evlerdeki yaşanmışlık ve insan sıcaklığını gös-

Başvurular için son kabul tarihi

termeyi amaçladığı çalışmalarından oluşan

15 Kasım 2006 olarak

‘Eski Evler ve Yaşam’ başlıklı sergisi hakkında

belirlenen sergiyle ilgili ayrıntılı

Remziye Akçay, “Modernlik adına yitip giden

bilgi ve şartnameye

doğal ilişkilerin, yerini yapay ilişkilere terk etmesi bana dokunuyor. Ben de fotoğraflarımda buna dokunmak istedim.” diyor. Yapı-Endüstri Merkezi Cumhuriyet Caddesi No:329 Harbiye-İstanbul

http://filmfestivali.afsgd.org/ 2006/FSergi.htm adresinden ulaşılabilmekte. Festival hakkındaki ayrıntılı bilgiyeyse http://filmfestivali.afsgd.org adresinden ulaşılabilir.


issanat dikey 21. (Converted)-5 10/11/06 13:08 Page 1

Composite


GA50 SF 12-14.Qxd

15/11/06

16:32

Page 2

5 3

RICHARD AVEDON ‹LE BATI AMER‹KA’DA

1

CHOBI MELA’DA SINIRLAR KALKIYOR Drik Picture Library tarafından iki yılda bir düzenlenen fotoğraf festivali Chobi Mela’nın dördüncüsü, bu yıl 9-30 Kasım tarihleri arasında Bangladeş’in başkenti Dakka’da gerçekleştiriliyor. Asya’nın en geniş kapsamlı fotoğraf festivali olan Chobi Mela, dördüncü buluşmasında ‘Boundaries’ (Sınırlar) teması altında -sınırları kaldırırcasına- ABD’den Afganistan’a, Endonezya’dan Romanya’ya yirmi üç ülkeden toplam kırk yedi sanatçının çalışmalarına yer veriyor. Chobi Mela, pek çok galeri ve kültür merkezinde izleyicilerle buluşacak sergilerin yanı sıra büyük açık hava sergileri, Doğu Asya’ya özgü rikşalarda gerçekleşecek gezici sergiler, atölye çalışmaları ve panellere de ev sahipliği yapacak. www.chobimela.org Geniş Açı Arşivinde Chobi Mela ve Drik Picture Library: Sayı 34, Sayfa 42, Söyleşi: ‘Batı Dışında da Fotoğraf Var!' Sayı 40, Sayfa 26, Festival: ‘Troşko'nun Tüm Fotoğrafçıları, Dağılın!’

DEUTSCHE BÖRSE FOTO⁄RAF ÖDÜLÜ Deutsche Börse Fotoğraf

Richard Avedon, 1979-1984 yılları arasında Amon Carter Müzesi’nin desteği ile Batı Amerika’yı gezerek bu bölge insanlarını kendi bakış açısıyla belgemiş ve bu çalışmaları 1985 yılında ‘In the American West: Photographs by Richard Avedon’ (Batı Amerika’da: Richard Avedon Fotoğrafları) başlığı altında aynı müzede sergilenmişti. İlk sergilenişinin yirminci yıldönümünde Center for Creative Photography, fotoğraf tarihinde Batı Amerikalı işçi sınıfının simgesi haline gelen iddialı, tartışmalı ve çarpıcı bu portreleri tekrar izleyicilerle buluşturuyor. Sergi, 14 Ocak 2007 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.

Ödülü 2007’nin adayları belli

www.creativephotography.org

www.photonet.org.uk

oldu. Herhangi bir milliyet sınırlaması olmaksızın, yaşayan bir fotoğrafçıya, 1 Ekim 2005-30 Eylül 2006 tarihleri arasında Avrupa fotoğrafına yaptığı katkılardan ötürü verilecek olan ödül için açıklanan dört aday şöyle: Philippe Chancel, Anders Petersen, Fiona Tan ve Atlas Group. Aday sanatçıların çalışmaları 9 Şubat-9 Nisan 2007 tarihleri arasında Londra’da bulunan the Photographers’ Gallery’de sergilenecek ve kazanan isim 21 Mart 2007 tarihinde açıklanacak.

Geniş Açı Arşivinde Richard Avedon: Sayı 38, Sayfa 72, Optik Zamanlar: ‘Richard Avedon: 15 Mayıs 1923-1 Ekim 2004'

4

PARIS PHOTO’DA 10. BULUfiMA 2

ALP S‹ME’N‹N ‹STANBULLU OLMA H‹SS‹ ‘folio’ başlıklı portfolyosuna 42. sayıda yer verdiğimiz Alp Sime’nin siyah beyaz fotoğraflarından oluşan ve ‘İstanbullu olma’ kavramını irdelediği ‘İstanbullu’ başlıklı fotoğraf sergisi, 24 Kasım tarihinde Atina’daki Galeri Mavromihali 55’de açılıyor. İstanbul doğumlu olmasına rağmen kendisini de İstanbul’a yabancı hisseden Sime’nin fotoğrafları, bir yandan ‘İstanbul’da olma’ hissini aktarırken bir yandan da şehre yabancılaşma hikâyesinin daha derinlerine inerek yer ve zaman kavramlarını sorguluyor. Galeri Mavromihali 55 Mavromihali Cad. No:55 Atina-Yunanistan

I

12 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Fotoğraf dünyasının en önemli sanat fuarlarından biri olan ve koleksiyonerler, galericiler, sanatçılar ve fotoğrafseverleri bir araya getiren Paris Photo, 16-19 Kasım tarihleri arasında onuncu kez düzenleniyor. Her yıl Kasım ayında, Luvr Müzesi’nin de içinde bulunduğu komplekste yer alan Carousel de Louvre’da gerçekleştirilen fuara bu yıl yirmi bir ülkeden seksen sekiz galeri ve on sekiz yayıncı katılıyor. 90’lı yıllarda, yaratıcı sanatçıları ile ‘Kuzey Avrupa mucizesi’ olarak adlandırılan güncel fotoğrafın yeniden doğuşuna katkıda bulunan Danimarka, İzlanda, İsveç, Finlandiya ve İsveç’ten oluşan Kuzey Avrupa ülkelerinin konuk ülke olarak yer alacağı fuara katılan galerilerin aday gösterdiği sanatçılar arasından seçilecek olan bir fotoğrafçı ise 12 bin avroluk BMW-Paris Photo Ödülü’nü kazanacak. www.parisphoto.fr

6

W.EUGENE SMITH ÖDÜLÜ PELLEGRIN’IN Yaptığı savaş haberleri ile daha önce birçok ödüle lâyık görülen Magnum fotoğrafçısı Paolo Pellegrin, 1978 yılından beri fotojurnalist W. Eugene Smith anısına verilen ödülün bu yılki sahibi oldu. Pellegrin’in ödüle layık görülen ‘Maktab’ adlı projesinin devamı W. Eugene Smith Vakfı tarafından desteklenecek. www.smithfund.org

1: © MORTEN KROGVOLD 2: © ALP S‹ME 3: RICHARD AVEDON, Patricia Wilde, Apartman Görevlisi, Kalispell, Montana, 6 Aral›k 1981 © 1980, Estate of Richard Avedon (Amon Carter Müzesi izniyle) 4: © JACQUES-HENRI LARTIGUE, Bibi Londra’da, 1926 5: © ANDERS PETERSEN, ‹simsiz, 2005 (‘Gap’ serisinden) (Galerie VU izniyle) 6: © PAOLO PELLEGRIN/MAGNUM PHOTOS, Amerikan askerleri flüpheli gördü¤ü Irakl›lar› yakal›yor, Ba¤dat, Irak, 2003

I YURTDIfiI HABERLER I


21.5x29.5cm.fh9 23/8/06 18:31 Page 1 C

Composite

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


GA50 SF 12-14.Qxd

11/11/06

13:33

Page 3

5

JEU DE PAUME’DAN FOTO⁄RAF ÖDÜLÜ Güncel fotoğraf alanındaki çeşitliliği desteklemek amacıyla, Fransız Kültür Bakanlığı ile Jeu

1

NEW YORK’TA YEN‹ DAN‹MARKA FOTO⁄RAFI

de Paume ortaklığında, ulusal

New York’taki Scandinavia House, 11

açmamış olan Fransız

Kasım’a kadar ‘FOTO: New Photog-

sanatçılar ile Fransa’da

raphy from Denmark’ (FOTO: Dani-

yaşayan fotoğrafçılara, biri jüri

marka’dan Yeni Fotoğraf) başlıklı sergi

ödülü diğeri halk ödülü olmak

ile Danimarkalı fotoğrafçıları ağırlıyor.

üzere iki yeni ödül verilecek. Bu

bir kurumda henüz kişisel sergi

yıl ilki gerçekleşecek olan Jeu de

Danimarka’daki fotoğrafçılar tarafın3

dan ele alınan süjelerin, tarzların ve

Paume Fotoğraf Ödülleri’nin

tekniklerin zengin çeşitliliğine bir ba-

foam’DA SONBAHAR BEREKET‹

her iki kategorisinde de ödüle

kış olarak kabul edilebilecek ‘FOTO’,

Amsterdam Fotoğraf Müzesi foam, sanat dünyasındaki güz canlılığına beş sergi ile katkıda bulunuyor. Bu sergilerden ilki, kontrast yüklü siyah beyaz çalışmaları ile tanınan Magnum üyesi Trent Parke’ın renkli fotoğrafa geçişini işaret eden ‘Coming Soon’ (Çok Yakında) serisini de kapsayan sergisi. Stil ikonu, dünyanın en çok fotoğraflanan mankeni, süper-model Kate Moss’a odaklanan ve medyanın bir kişiyi nasıl insanların ortak mülkiyetine sokabildiğini göstermeyi amaçlayan ‘The Kate Show’ (Kate Gösterisi), World Press Photo tarafından düzenlenen Joop Swart Masterclass’a katılan genç fotoğrafçıların ‘Risk’ temalı çalışmaları, August Sander’in gününün toplum yapısının tam bir analizini çıkarmayı amaçladığı ünlü ‘People of the 20th Century’ (20. Yüzyıl İnsanları) başlıklı projesi ve Marsilya’nın tehlikeli varoşlarında yaşayan gençlerin yaşamlarını belgeleyen Alex Kals’ın ‘Les Quartiers Nord de Marseille’ (Kuzey Marsilya’nın Varoşları) başlıklı sergisi, foam’da bu dönemde yer alan diğer sergiler. www.foam.nl

hak kazananan fotoğrafçılar,

usta fotoğrafçılardan günümüz kuşağının fotoğrafçılarına uzanan yelpazedeki sanatçıların manzara, portre, sokak ve stüdyo fotoğrafı gibi çeşitli alanlarda ürettiği işlerine yer vererek fotoğrafta

Danimarka veya Kuzey

tarzını inceliyor. Sergide yer alan sanatçılar arasında daha önce İstanbul Fotoğraf Günleri’nde işlerini görme fırsatı bulduğumuz Nicolai Howalt ile Trine Søndergaard’ın yanı sıra, Geniş Açı’nın 16. sayısında ‘Nikaragua’nın Kayıp Çocukları’ başlıklı kitabı üzerine bir yazı yayımladığımız Henrik Saxgren de bulunuyor. www.scandinaviahouse.org

para ödülü, Jeu de Paume’da açılacak bir sergi ve yayınlanacak bir katalog ile ödüllendirilecek. Jeu de Paume Fotoğraf Ödülleri’ne aday olan sanatçıların portfolyolarını görmek ve 13 Kasım’a kadar süren oylamaya katılmak için: www.jeudepaume.org

Bu sayıda foam: Sayfa 32-33, Amsterdam: ‘Amsterdam’ın İki Fotoğraf Müzesi' Geniş Açı Arşivinde foam: Sayı 28, Sayfa 16-17, Hollanda: ‘Hollanda Seyir Defterinden Notlar' Geniş Açı Arşivinde Trent Parke: Sayı 36, Sayfa 50-59, Portfolyo: ‘Rüya/Yaşam ve Ötesi' Geniş Açı Arşivinde August Sander: Sayı 8, Sayfa 76-77, Köşebaşı: 'İfadenin Tarihinde…'

TURNER PRIZE YEN‹ ‹NG‹L‹Z SAH‹B‹N‹ BEKL‹YOR

4

NAJJAR’IN B‹YON‹K MELEKLER‹

Japon fotoğrafının babası olarak kabul edilen Tomatsu’nun Japon fotoğrafının

New York’ta bulunan Bitforms Gallery, 26 Ekim-25 Kasım tarihleri arasında Alman sanatçı Michael Najjar’ın ‘Bionic Angel’ (Biyonik Melek) başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Najjar’ın Antik Yunan ve Rönesans döneminin ideal figürlerini referans aldığı imgeleri, insanın ölümsüzlük mücadelesine, ‘insan gücü’nü geliştirmeyi amaçlayan teknolojik müdahalelere ve gelecek teknolojilerin insan evrimi üzerindeki muhtemel kontrolüne odaklanıyor.

gelişimine etkisini görmek mümkün. www.fotomuseum.ch

www.bitforms.com

2

TOMETSU’NUN GÖZÜNDEN B‹R M‹LLET‹N DER‹S‹ Fotomuseum Winterthur, II. Dünya Savaşı sonrasında Japonya’daki yoksulluğu, yaralı askerleri, sel felaketine maruz kalan köylüleri belgeleyen, Japonya’nın en önemli fotoğrafçılarından Shomei Tomatsu’nun ‘Skin of the Nation’ (Bir Milletin Derisi) başlıklı retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. 19 Kasım tarihine kadar açık kalacak bu sergi sayesinde hem savaş sonrası Japonya’da yaşanan ekonomik, siyasi ve kültürel değişikliklerin etkisini hem de modern

I

14 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Elli yaşının altındaki bir İngiliz sanatçının 9 Mayıs 2006 tarihinden önce açılmış bir sergisi veya sunumunu ödüllendirmek üzere verilen ve bu sayede kamuoyunun ilgisini, İngiliz güncel sanatındaki yeni gelişmelere çekmeyi amaçlayan Avrupa’nın en prestijli ödülü Turner Prize 2006, 4 Aralık tarihinde sahibini bulacak. Tomma Abts, Phil Collins, Mark Titchner ve Rebecca Warren’ın aday olduğu Turner Prize 2006’in sergisi ise 14 Ocak 2007 tarihe kadar Tate Britain’de görülebilecek. www.tate.org.uk

1: © KRASS CLEMENT, ‘The Ferry’ serisinden, 1999 2: © SHOMEI TOMATSU, Eiko Ôshima, Aktris, 1961 (Shirley Ross Sullivan’›n SFMOMA’ya ba¤›fl›) 3: © TRENT PARKE, Belediye Binas› #2, Sidney (Stills Gallery, Sidney ve Magnum Photos izniyle) 4: © MICHAEL NAJJAR, Laokoon 5: © JEAN-CHRISTIAN BOURCART, Barbara, 2003 (‘Trafik’ serisinden) (Andrea Meislin Gallery, New York izniyle)

I YURTDIfiI HABERLER I


GenisAci_215x295_7¤ 19/10/06 20:48 Page 1 C

Composite

M

Y

CM

MY

CY CMY

K


GA50 SF 16-21.Qxd

11/11/06

13:35

Page 2

REINER RIEDLER

AVRUPA FOTO⁄RAF AYI PAR‹S, BERL‹N, V‹YANA, BRAT‹SLAVA, LÜKSEMBURG, ROMA, MOSKOVA 1980 y›l›ndan beri iki y›lda bir Kas›m ay›nda foto¤raf›n baflkenti olarak kabul edilen Paris’te düzenlenen ‘Paris Foto¤raf Ay›’, 2004 y›l›nda Berlin ve Viyana’n›n da kat›l›m›yla etki alan›n› geniflleterek ‘Avrupa Foto¤raf Ay›’na dönüflmüfltü. Bu y›l, Bratislava, Lüksemburg, Roma ve Moskova’n›n kat›l›m›yla daha da büyüyen Avrupa Foto¤raf Ay›, önümüzdeki günlerde, yap›ld›¤› kentlerdeki galeriler, müzeler ve kültür merkezlerine yay›lan birçok sergi ve etkinli¤e ev sahipli¤i yapacak. Avrupa Foto¤raf Ay›’n›n bu y›l dikkat çeken en büyük etkinli¤i, kat›l›mc› yedi ülkeden yeni Avrupa foto¤raf›n› temsilen seçilen yedi sanatç›n›n/sanatç› grubunun kat›l›m›yla oluflturulan ‘Mutasyonlar I’ sergisi olacak gibi görünüyor. Bu yedi sanatç›n›n aras›ndan seçilen bir isme verilecek 10 bin avroluk Avrupa Foto¤raf Ay› Alcatel Ödülü’nü ise Frans›z foto¤rafç› Philippe Rametta kazand›. Avrupa Foto¤raf Ay›’n›n do¤du¤u kent olan Paris ise her y›l oldu¤u gibi bu y›l da belirli bir tema çerçevesinde oluflturulmufl bir program sunuyor foto¤rafseverlere: ‘Bas›l› sayfa’. Geçti¤imiz yüzy›l boyunca foto¤raf›n daha genifl kitlelere ulaflmas›n› kitaplar, dergiler, posterler gibi ‘bas›l›

«DER BÄR IST ERWACHTZIRKUSS IN RUSSLAND» ‘Der Bär ist erwacht-Zirkuss in Russland’ (Ay› Uyan›yor-Rusya’da Sirkler), Reiner Riedler’in Rusya’ya yapt›¤› uzatmal› yolculuklar›n›n ürünü olan foto¤raflar› içeriyor. 1968 do¤umlu Avusturyal› foto¤rafç› Riedler, meflhur Rus sirklerinin içine girmeyi baflarm›fl ve burada çal›flan Rus sanatç›lar›n umut, sanat ve illüzyonun ard›nda yatan gerçekli¤in içindeki yaflamlar›n› görüntülemifl. Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›yla Sovyetlerin prestij objesi Rus sirkleri de inifle geçmifl, pek çok sanatç› daha popüler olabilece¤i Avrupa sirklerine gitmiflti. Riedler bu çal›flmas›nda, yetiflen yeni jenerasyonla birlikte -t›pk› k›fl uykusundan uyanan bir ay› gibi- tekrar canlanmaya çal›flan Rus sirklerini mercek alt›na al›yor.

sayfa’lar sa¤lam›flt›. Paris’teki sergiler de foto¤raf ve ‘bas›l› sayfa’ aras›ndaki bu

Anzenberger Gallery, Viyana 26 Ekim 2006-31 Ocak 2007 www.anzenbergergallery.com

büyülü iliflkiyi masaya yat›r›yor. Di¤er kentlerdeki sergilere ve Avrupa Foto¤raf Ay›’yla ilgili detayl› bilgiye ulaflmak için: www.europeanmonthofphotography.eu

«MUTATIONS 1» Avrupa Foto¤raf Ay›’n›n ilk ortak projesi olan ‘Mutations 1’ (Mutasyonlar 1), günümüz foto¤raf›n› hareketlendiren teknolojik ve sanatsal dönüflümleri merkezine alarak, yeni foto¤raf e¤ilimlerinin alt›n› çizmeye çal›flan bir sergi. Avrupa Foto¤raf Ay›’n› oluflturan festivallerin sanat yönetmenlerinden oluflan bir jüri taraf›ndan, ülkelerinde zaten tan›nan ve daha çok plastik ve yenilikçi formlara sahip eserler ortaya koyan 35 kiflilik bir sanatç› toplulu¤u aras›ndan seçilen 7 sanatç›n›n çal›flmalar›ndan oluflan sergide, AES+F (Rusya), Nina Dick (Avusturya), Eva Frapiccini (‹talya), Beate Gütschow (Almanya), Elisabeth ve Carine Krecké (Lüksemburg), Marek Kvetan (Slovakya) ve Philippe Ramette (Fransa) yer al›yor.

© AES+F

Chapelle du Rham, Lüksemburg (14 Ekim-19 Kas›m 2006) MEP, Paris (30 Ekim 2006-7 Ocak 2007) Bratislava Kalesi, Bratislava (3 Kas›m 2006-3 Aral›k 2006) Martin-Gropius-Bau, Berlin (3 Kas›m 2006-7 Ocak 2007) Museo di Roma, Roma (Nisan-May›s 2007) Moscow House of Photography, Moskova (Nisan-May›s 2007) MUSA, Viyana (6-29 Eylül 2007)

TENDANCE FLOUE «SOMMES-NOUS?» ‘Sommes-Nous?’ (Biz mi?), Frans›z foto¤raf kollektifi Tendance Floue’nun ayn› isimli kitab›ndan yola ç›karak oluflturulan bir sergi. Kollektif üyesi Mat Jacob ve Philippe Lopparelli’nin küratörlü¤ünü yapt›¤› ‘Sommes-Nous?’, ‘insan’›n baflrolde oldu¤u karmafl›k ve tedirgin bir dünya ortaya koyan ve foto¤raflardan oluflan uzun bir cümle olarak nitelendirilebilir. Tarihin damgas›n› tafl›yan mekânlar, gizemli, gerçekd›fl› evrenler, hayat izine rastlanmayan boflluklar ve farkl› duygular› a盤a vuran yüzlerden ibaret foto¤raflar, birbiriyle çat›flan dünyalar› ve kontrastlar› su yüzüne ç›kararak ‘biz kimiz?’ sorusunun yan›t›n› havada as›l› b›rak›yor. Les Voutes, Paris 8-25 Kas›m 2006 www.lesvoutes.org

I

16 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ © FLORE AËL SURUN/TENDANCE FLOUE, Marsilya, Fransa


GA50 SF 16-21.Qxd

11/11/06

13:35

Page 3

© REINER RIEDLER, Franzuski Gladyatörleri: Vladimir ve Anatoli Schustow, Moskova Sirki, Selenograd, Moskova, 2003

«KLUBFOTO ZEIGT ‘BERÜHMT’» Asl›nda gerçekte kim ya da ne ‘ünlü’? Kim ünlü olmak ister ya da modern ünlüler mecras› nas›l bir görünüme sahip? Eyfel Kulesi, ‹sviçre ordusu çak›s›, körili salam, ‹sa ya da bugünlerde di¤er herkes (Warhol’un öngördü¤ü gibi) 1 dakikal›¤›na süperstar m› oluyor? ‹flte ‘klubfoto ‘ünlü’yü gösteriyor’ bafll›kl› bu sergi, uluslararas› bir ça¤dafl foto¤raf platformu olan klupfoto üyelerinin bu gibi sorulara yan›t arayan çal›flmalar›ndan olufluyor. 6 y›l önce kurulan Hamburg merkezli bu platform, her y›l bir tema belirliyor ve sadece Almanya’dan de¤il Avrupa’n›n di¤er pek çok flehrinden foto¤rafç›lar, bu tema çerçevesinde eserler üretiyor. ‘klubfoto ‘ünlü’yü gösteriyor’, 6 y›ld›r düzenlenenler aras›nda en genifl kat›l›ml› klubfoto sergisi. Martin-Gropius-Bau, Berlin 3 Kas›m 2006-7 Ocak 2007 www.gropiusbau.de

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 17 © ASTRID SALOMON, ‘Ünlü’, 2006


GA50 SF 16-21.Qxd

11/11/06

13:35

Page 4

ERWIN WURM Museum Moderner Kunst (MOMAK), kariyerlerinin ortas›ndaki sanatç›lara adad›¤› sergiler dizisine, heykel kavram›n› yeniden tan›mlayan Erwin Wurm’un retrospektif sergisiyle devam ediyor. Wurm, heykelin var olan s›n›rlar›n› afl›p onu farkl› sanat dallar› ve medyumlarla buluflturan ve bu konuda öncü çal›flmalar yapan bir sanatç›. Bu sergide de Wurm’un metinler, çizimler, video ve foto¤raflarla bütünlefltirdi¤i heykel çal›flmalar› yer al›yor.

© BARBARA SEYERLEIN, Aralar, 2000-2006

© ERWIN WURM, Freudyen ‹slah (Felsefe-Sindirim), 2005

Museum Moderner Kunst, Viyana 20 Ekim 2006-11 fiubat 2007 www.momok.at

«...UND SIE FUHR FORT» Farkl› gerçeklikleri ve kurmacalar› foto¤raf›n eksenine oturtan ‘... und sie fuhr fort’ (…ve o, uzaklara gitti) sergisinin ç›k›fl noktas›, farkl› ülkeler ve zamanlardan kad›nlar›n yaflam de¤erlerini alg›lay›fllar› ve bu alg›lay›fllar aras›ndaki paralellikler, karfl›tl›klar, k›r›lmalar ve geliflimler. Berlin, Kosova ve Viyana’dan befl kad›n foto¤rafç›n›n iki farkl› galeride birden izlenime sunulan sergisindeki foto¤raflar, anlat›lan hikâyelerin yan› s›ra foto¤rafç›lar›n foto¤raflad›klar› kiflilerle yaflad›¤› kiflisel deneyimler ve ona yöneltti¤i subjektif bak›fltan da derin izler tafl›yor. Bu da, zamanla edinilen perspektifler ve önyarg›lar›n ‘öteki’nin gerçek görüntüsü üzerindeki yans›malar›n›n ne kadar kuvvetli olabildi¤ini bir kez daha ortaya koyuyor. camera magenta / Galerie Ariadne, Viyana 4-30 Kas›m 2006/ 24 Ekim 2006-18 Kas›m 2006 www.wienstation.at / www.ariadne.at

I

18 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

© GENNADY RATUSCHENKO, ‹ki Devir, 2004

«_TRANSBORDER_EXCLUSION/INCLUSION» Berlin Duvar›’n›n y›k›lmas›yla birlikte Orta ve Do¤u Avrupa büyük bir de¤iflimle yüzleflti ve Avrupa s›n›rlar›n›n yeniden çizilmesi ve geniflletilmesi gibi konular gündeme geldi. Fiziksel s›n›rlar›n yan› s›ra dinî, kültürel ve etnik s›n›rlarla bireysel ve toplumsal kimlikler tart›fl›lmaya ve atfedilmeye bafllad›. ‘_Transborder_exclusion/inclusion’ (_S›n›rafl›r›_dahil etme/ç›karma), Güneydo¤u Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya’dan 10 sanatç›n›n gözünden yeni sistemlere dahil olmay›, d›flar›da b›rak›lmay›, ‘ulusal’ kavram›n›n ölümünü, komünist/post-komünist milliyetçili¤i ve demokratik dönüflümü analiz etmeyi hedefleyen bir sergi. Basement-Ausstellungsraum, Viyana 04.11.2006-25.11.2006


11/11/06

13:35

Page 5

© ED VAR DER ELSKEN

«REGARDER VU, MAGAZINE PHOTOGRAPHIQUE, 1928-1940» Haftal›k resimli dergi VU, 1920’li y›llar›n medya devriminin ve foto¤raf kullanarak nesnel bir dünya görüflü oluflturmay› düflünen bas›n›n bafl›nda yer al›yordu. Ba¤›ms›z birçok foto¤rafç›ya sayfalar›n› açmas›, ajans foto¤raflar›n›n bollu¤u, cüretkâr sayfa düzeni, fotoröportaj› icat etmesi ve fotogravür bask› kalitesiyle belleklere kaz›nan VU’ye bir sayg› duruflu olan ‘Fotografik mecmua, VU’ye bakmak, 1928-1940’, daha önce örne¤i olmayan bir editoryal cesaretin yeniden keflfedilmesini sa¤l›yor. MEP, Paris 2 Kas›m 2006-25 fiubat 2007 www.mep-fr.org

BERND UHLIG «TWINK-LE: ZWILLINGE IN CHINA»

«THINGS AS THEY ARE: LE PHOTOJOURNALISME ET LA PRESSE, 1955-2005» World Press Photo’nun 50. y›ldönümü nedeniyle yay›mlanan ayn› adl› kitab›n sergi versiyonu olan ‘Things As They Are: Le photojournalisme et la presse, 1955-2005’ (Her fiey Oldu¤u Gibi: Fotojurnalizm ve Bas›n, 1955-2005), ç›kt›¤› dünya turunda Paris’e de u¤ruyor. Bas›n foto¤raf› alan›nda dünyan›n en önemli organizasyonu kabul edilen World Press Photo’nun yar›m as›rl›k tarihine tan›kl›k eden bu sergi, VU ajans›n›n kurucusu ve yöneticisi olan Christian Caujolle’un imzas›n› tafl›yor. Dergi kapaklar› ve sayfalar›, röportaj reprodüksiyonlar›, orijinal bask›lar, video ekranlar›nda dönen foto¤raflar ve çeflitli tamamlay›c› belgelerden oluflan ilginç tasar›ml› bu sergi, hem dünya tarihinin hem de bas›n tarihinin son elli y›l›n›n kapsaml› bir özeti. Passage du Désir, Paris 15 Kas›m 2006-12 Aral›k 2007 Genifl Aç› arflivinde World Press Photo: Say› 22, Sayfa 73-81, Foto¤raf Kurumlar›: ‘World Press Photo’ Say› 25, Sayfa 30-31, Sergi Söylefli: ‘Fotojurnalizmin Yar›m Yüzy›l›’ Say› 25, Sayfa 32-33, Etkinlik De¤erlendirme: ‘Genç Bas›n Foto¤rafç›lar› Seminerde’ Say› 28, Sayfa 20-21, Ödül: ‘46. World Press Photo Ödülleri’ Say› 34, Sayfa 28-29, WPPh Ödül: ‘47. World Press Photo Ödülleri’ Say› 34, Sayfa 42-43, Söylefli: ‘Bat› D›fl›nda da Foto¤raf Var’

Dünyan›n yeni süper gücü olma yolunda ilerleyen Çin’de, yaklafl›k otuz y›ld›r, nüfus planlamas› kapsam›nda her ailenin yaln›zca bir tek çocu¤u olmas›na izin veriliyor. Bu ‘tek çocuk kural›’n› bozanlarsa ayl›k 75 dolarl›k devlet yard›m›ndan mahrum b›rak›l›yor. Fakat do¤a kimi zaman devlet kurallar›n› çi¤niyor ve kendi kurallar›n› koyuyor. ‹kiz kardefller, ne biyolojinin ne de devletin yasaklayamayaca¤› bir istisna. Bu nedenle ikiz olmak Çin’de baflka ülkelerde oldu¤undan farkl› anlamlar içeriyor. Bernd Uhlig, Çin’in farkl› kentlerindeki köyleri dolafl›p 2-16 yafl aras›ndaki ikizleri foto¤raflam›fl ve ortaya do¤an›n tek çocuklu bir dünyadaki sürprizlerine dair fliirsel bir bak›fl içeren ‘Twink-le: Zwillinge in China’ (Çin’deki ‹kizler) bafll›kl› bu çal›flma ç›km›fl.

© BERND UHLIG, Wen ve Jing, Do¤um tarihleri: 01.10.1997

VU’nün 259. say›s›n›n kapa¤›, Mart 1933

GA50 SF 16-21.Qxd

Museum Neukölln, Berlin 7 Ekim 2006-3 Aral›k 2006 www.museum-neukoelln.de

JOEL MEYEROWITZ «OUT OF THE ORDINARY, 1979-1980» New York’lu foto¤rafç› Joel Meyerowitz’in renkli foto¤raflardan oluflan Avrupa’daki bu ilk sergisi, foto¤rafç›n›n kariyerinde belirleyici ve radikal olarak tan›mlad›¤› bir dönem olan 1970-1980 aras› çekilmifl foto¤raflardan bir seçki sunmakta. ‘Out of the Ordinary, 1970-1980’ (S›radan›n ‹çinden, 1970-1980), Meyerowitz’in renkli foto¤raf medyumunu sorgulad›¤› bu on y›ll›k dönemdeki estetik aray›fllar›n›n ve yeni bir foto¤raf stili oluflturma çabas›n›n ola¤and›fl› bir özeti. Serginin ad› gibi ola¤and›fl› bir yan› da, her ziyaretçinin sergilenen foto¤raflardan k›rk›n› seçerek oluflturabilece¤i kifliye özel interaktif sergi katalo¤u. Jeu de paume - Site Sully, Paris 03.10.2006-14.01.2007 www.jeudepaume.org Genifl Aç› arflivinde Joel Meyerowitz: Say› 22, Sayfa 66-68, Sergi Söylefli: ‘11 Eylül Y›k›nt›lar›n›n Aras›nda’ © JOEL MEYEROWITZ, Theresa St.Louis, 1977 (Edwynn Houk Gallery izniyle)


13/11/06

21:35

Page 6

© JEANLOUP SIEFF, Palm Beach, 1964

GA50 SF 16-21.Qxd

GÉRARD RONDEAU «CHRONIQUE d’UN PORTRAITISTE» ‹ki y›l önce ‘Bak›fl›n Mekânlar›nda’ bafll›kl› sergisiyle ‹stanbul Frans›z Kültür Merkezi’ne konuk olan Frans›z foto¤rafç› Gérard Rondeau, son yirmi y›lda, ço¤unlukla Le Monde gazetesi için çok say›da tan›nm›fl insan› foto¤raflad›. Bu foto¤raflardan bir seçki olan ‘Gérard Rondeau: Chronique d’un portraitiste’ (Gérard Rondeau: Bir Portrecinin Günlü¤ü), sanat dünyas›ndan pek çok önemli ismi ve entelektüeli izleyicilerle buluflturan bir sergi. Foto¤raflar›n yan› s›ra foto¤raflardaki sanatç›larla ilgili birçok bilginin de sunuldu¤u sergi, izleyiciyi aflina oldu¤u isimleri yüzleriyle efllefltirmekten öte bu isimlerin kitaplar›, filmleri ve sanat eserlerini keflfetmeye teflvik ediyor. Lycée Louis le Grand, Paris 23 Ekim 2006-16 fiubat 2007 Genifl Aç› arflivinde Gérard Rondeau: Say› 39, Sayfa 40-41, Sergi Söylefli: ‘Müzelik Foto¤raflar’

I

20 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 16-21.Qxd

11/11/06

13:36

Page 7

JEANLOUP SIEFF «LES ANNÉES BAZAAR, NEW YORK, 1961-1966» Kariyerindeki önemli dönemlerden biri olan Harper’s Bazaar y›llar›nda çekti¤i foto¤raflar için “1960’l› y›llara ait moda foto¤raflar›ma, özellikle de Harper’s Bazaar için yapt›klar›ma bak›nca, kaliteli olduklar›ndan de¤il ama o devirde bana ait olan enerjiyi yans›tmalar› nedeniyle hayran kal›yorum. Gençli¤imin gücünden ve coflkusundan m› yoksa dergideki atmosfer gerçekten bafltan ç›kar›c› oldu¤u için mi kendimi bu kadar kapt›rm›flt›m bilemiyorum.” diyen ünlü Frans›z foto¤rafç› Jeanloup Sieff de Avrupa Foto¤raf Ay›’nda kendine yer bulan isimlerden. 2000 y›l›nda ölen Sieff’in ‘Les années Bazaar, New York, 1961-1966’ (Bazaar Y›llar›, New York, 1961-1966) bafll›kl› bu sergisi, hem foto¤rafç›y› hem de o y›llar› tekrar anmak isteyenler için kaç›r›lmaz bir f›rsat. Galerie Baudoin Lebon, Paris 9 Kas›m 2006-22 Aral›k 2006 www.baudoin-lebon.com

SASHA STONE, Bir grup yaya, 1927-28 © Serge Stone

SASHA STONE «BERLIN IN BILDERN»

Sasha Stone’un foto¤raflar› ve sanat elefltirmeni Adolf Behne’nin sunufl yaz›s›ndan oluflan ‘Berlin in Bildern’ (Foto¤raflarla Berlin) 1928 y›l›n›n sonbahar›nda yay›nland›¤›nda, Stone foto¤rafta ‘yeni bak›fl’›n öncüsü olarak gösterilmiflti. Teknik yeniliklerle desteklenmifl ve ça¤dafl film denemelerinden etkilenmifl olarak asl›nda foto¤raf gelenekleri ve görsel alg› kurallar›n› y›kan bir ak›m›n temsilcisi olarak tan›mlanan Sasha Stone’un Berlin foto¤raflar›, geleneksel ile modernin kar›fl›m›, analitik bir bak›fl aç›s›n›n ürünleriydi. 1930’lar›n bafllar›nda Brüksel’e tafl›nan Stone’un 1940’ta Nazilerden kaçarken trajik bir biçimde ölmesinin ard›ndan bu foto¤raflar kay›p san›ld›. K›sa bir süre önce Viyana’da tekrar ortaya ç›kan bu foto¤raflar›n yeni bask›lar›, Berlin’de ilk defa sergileniyor. Berlinischen Galerie, Berlin 28 Ekim 2006-11 Mart 2007 www.berlinischegalerie.de

«HIGHLIGHTS» Foto¤raf›n ba¤›ms›z bir sanat dal› olarak galerilerde kendine yer edinmesi, birçok ülkede oldu¤u gibi Danimarka’da da oldukça gecikmeli bir flekilde gerçekleflmifl. Foto¤rafç›lar da ifllerini bilinir k›lmak için alternatif çözümlere baflvurmufl ve kitaplar uzunca bir süre bu çözüm yollar›n›n ilk s›ras›nda yer alm›fl. Bu noktadan yola ç›kan küratör Robert Delpire, Avrupa Foto¤raf Ay›’n›n Paris aya¤›n›n ana temas›n› oluflturan ‘foto¤raf ve bas›l› sayfa’ çerçevesindeki ‘Highlights’ (Dikkat Çekenler) bafll›kl› bu sergide, Kopenhag’taki Danimarka Ulusal Foto¤raf Müzesi koleksiyonundaki foto¤raf kitaplar›n› ve bu kitaplarda yer alan foto¤raflardan örnekleri bir araya getiriyor. Maison du Danemark, Paris 27 Ekim 2006-3 Aral›k 2006 www.maisondudanemark.dk

© CLEMENT KRASS


GA50 SF 22-26.Qxd

11/11/06

I LONDRA I

13:45

Page 2

AYTAÇ UZMEN

foto¤raf›n

ordular›

E

ğitim kampları, cephanelikleri, piyadeleri,

Sergideki en dikkat çekici işlerden biri Donald Rodney’a aitti. ‘In the House of

emir erleri, çeteleri, istihbaratçıları, koman-

My Father’ (Babamın Evinde, 1997) adını taşıyan bu fotoğrafın çarpıcı bir hikâ-

doları, paralı askerleri, izcileri… Her tarafı-

yesi var. Rodney fotoğrafta, kendi derisinden yapılma, eni boyu birkaç santim-

mızdan sarılmış durumdayız. Teslim olmak-

den büyük olmayan bir evi, avucunun içinde bize gösteriyor. Kalıtsal Akdeniz

tan başka çaremiz yok gibi. Dijital kameralar, paparaz-

anemisi hastalığı sebebiyle geçirdiği sayısız ameliyatın birinde vücudundan alı-

ziler, cep telefonları, turistler, güvenlik kameraları,

nan bir deri parçasından yaptığı bu ev, emniyet ve savunmasızlık gibi karşıt

www’ler, sanatçılar ve sergileri…

hisleri temsil ediyor -olabilir. Bu fotoğraftan bir yıl sonra hayatını kaybeden

Birinci Mevzi

Rodney’in içinden geçenler, fotoğrafın ‘söze ne hacet’ mahareti sayesinde, bi-

Yer: Hayward Gallery (www.hayward.org.uk)

ze nüfuz edip, bizim de içimizden geçiyor…

Sergi: ‘How to Improve the World: 60 Years of

David Hockney’in sergideki -henüz öğrenciyken yaptığı- ‘We Two Boys Together

British Art’ (1) (Dünyayı Nasıl Geliştirebiliriz:

Clinging’ (Biz İki Oğlan Birbirimize Sarılıyoruz, 1961) adlı resmi, sanatsal ve cin-

İngiliz Sanatının 60 Yılı)

sel kimliğini genç yaşta yansıtabilmesi açısından önemli bir yapıt. Şu an inan-

Tarih: 7 Eylül-19 Kasım 2006

ması zor ama 60’lı yılların İngilteresinde homoseksüellik yasal bir şey değildi. Bu

Küratörler: Michael Archer, Roger Malbert

yüzden Hockney, yaşamak için Kaliforniya’yı seçmişti. Cinsel kimliği işleyen bir

Hem içeride hem de dışarıda betonarme grisinin hakim

başka isim de, sergiye artık markası haline gelmiş özportreleriyle katılan Sarah

olduğu Hayward Gallery, 60’ların sert görünümlü mini-

Lucas’tı. Cinselikteki kanıksanmış kadın ve erkek rollerine hicivle bakan sanatçı,

malist mimarisine sahip. Gerek iç mimarisi ve terasları

gerek fotoğraflarındaki erkeksi görünümüyle gerekse fotoğraflarına verdiği

gerekse kafesi ve kitapçısıyla Londra’nın en gözde çağ-

isimlerle, bizi kendi cinsel kimliğinden kuşku duymaya çağırıyordu.

daş sanat galerilerinden biri. Fakat asıl gücünü Arts Co-

Her büyük çaplı sergide olduğu gibi bu sergi de paneller, film gösterimleri ve

uncil England (2) ile arasındaki göbek bağına borçlu.

çeşitli aktivitelerle destekleniyor ve sergiye paralel olarak, ‘Live Art’ (Canlı Sanat) adı altında, izleyiciyle olan etkileşimi artırmayı hedefleyen çeşitli performanslar düzenleniyor. Bunlardan biri olan ‘Being There’ (Orada Olmak) adlı performansa şans eseri ben de denk geldim. Herkesin her şeyi internetten kolayca takip mek yerine bu canlı performanslardan birkaçını aktarmak daha mantıklı olacak. Ciddi sanat izleyicisini hedef alan ‘Being There’, dört saate yayılan ve eşzamanlı uygulanan beş farklı performanstan oluşuyordu. Sergiyi gezenleri izliyormuşçasına anonslar yapan Bob ve Roberta Smith, galerinin dahili ses sisteminden gezenlere şöyle sesleniyordu: “E be kardeşim, geldin bu sergiyi gezmeye ama evden çıkmadan ocağın altını kapattın inşallah!” …“Malum vergi ayı yaklaşıyor, peki formlarını filan ne zaman dolduracaksın, bunu hesapladın mı?” Bazen de kendi aralarında anektodlar anlatıp gülüşen çift, sergiyi gezenlerin dikkatini dağıtan bu tür anonslarla izleyeni rahatsız etmeyi ve uyarmayı he-

I

Arts Council Koleksiyonu’nun 60. yıldönümünü kutla-

defliyordu. Fakat bu lakırdılara kulak asmayıp ciddi ciddi sergiyi gezmeye çalı-

mak üzere organize edilen bu sergi, İngiltere’de iş üre-

şanları bir başka performans tuzağı bekliyordu. Andy Warhol’un ‘Herkes bir gün

ten 130 sanatçının koleksiyondan seçilme yapıtların-

15 dakikalığına meşhur olacak’ önermesine ithafen olacak, Jessica Voorsan-

dan oluşuyor. Resim, heykel, yerleştirme, video, fotoğ-

ger’ın bir araya getirdiği genç kızlardan oluşan fan klübünü (fan-a-gram), dile-

raf ve dijital medyanın iki ayrı katta sunulduğu sergi,

yenler arkadaşına sürpriz yapmak için 5 dakikalığına kiralayabiliyordu. Kızlar si-

kronolojik olarak düzenlenmemişti. Hem bu yüzden

parişi aldıktan sonra kurbanın etrafını sarıp bir imza kopartıncaya kadar çığlık-

hem de aşağıda açıklayacağım gürültü sebebiyle sergi-

lar atarak galeriyi çın çın çınlatıyordu. (3) Sergi izleyicisi de tuzaktan habersiz,

yi biraz kaybolarak gezebildim.

bir sanatçı geldi sanıp, ‘Kim acaba’ diye o yöne doğru bakıyordu.

22 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAF: DONALD RODNEY, Babam›n Evinde, 1997 © The Estate of Donald Gladstone Rodney

edebildiği bu günlerde, sergideki diğer eserleri sayıp dök-


FOTO⁄RAFLAR: SARAH LUCAS, Muz Yerken, 1990 (‘Özportreler 1990-1998’ serisinden) © Sarah Lucas ve The Arts Council Collection, Hayward Gallery, Londra (üst) - © PETER FISCHLI&DAVID WEISS, Çiçekler, 1998 (alt)

GA50 SF 22-26.Qxd

11/11/06

13:45

Page 3

Bir başka performans da meğer Gavin Turk’ün çöpçü kıyafetiyle galerinin etra-

denge aranjmanları olduğu gibi, kilden yaptıkları küçük

fını süpürmesinden oluşuyormuş. Fakat o kadar tebdili bir kıyafetle dolaşmış

heykellerde yine kuvvetli bir hiciv vardı. Bunlardan biri-

olacak ki kendisini fark edemedim maalesef! Zaten içerideki kızcağızların çığ-

nin ismi ‘Mick Jagger and Brian Jones going home satisfied

lıkları kadar hiçbir sanat eseri aklımızda yer edinemedi. Birkaç sanattan anla-

after composing ‘I can’t get no satisfaction’dı (‘I can’t get

maz(!) kişi, bu çığlıklar yüzünden şikâyet dilekçelerini hemen danışmaya bırak-

no satisfaction’ şarkısını yazdıktan sonra Mick Jagger ve

tılar… Terasta ise bizi, sanat izleyicisinin ciddi suratını yumuşatmayı amaçlayan

Brian Jones tatmin olmuş bir şekilde eve giderken)…

Aaron Williamson’ın ‘Slow Slapstick’ adlı performansı bekliyordu. Eski bir denizci kıyafeti giymiş olan sanatçı, plastik bir şişme havuzun içine ancak sığabilmiş bir kanoda, ciddi bir ifadeyle uzaklara bakarak hareketsizce ayakta duruyordu. Bir yandan da havuzun içindeki su, hortumlarla dışarıya boşalıyordu. Williamson’ın bu performansı, içinde bulunduğumuz vaziyeti çok iyi tarif eden canlı bir karikatür gibiydi… Sergi, bu performanslar sayesinde, öyle kendi başına sessizce gezilen uysal sergilerden biri değildi, iyi ki de değildi…

‹kinci Mevzi Yer: Tate Modern (www.tate.org.uk/modern) Sergi: ‘Fischli&Weiss: Flowers&Questions’ (Fischli&Weiss: Çiçekler&Sorular) Tarih: 11 Ekim 2006-14 Ocak 2007 Küratörler: Vicente Todoli ve Bice Curiger Galiba bu sene küratörler bir araya gelip şimdiye kadar izleyiciye yerleşmiş olan ‘sanat ciddi bir iştir’ kanısını silmeye niyetlenmiş olacaklar ki, sanatın o ağır havasını dağıtmaya karar vermiş gözüküyorlar. Tate’e girdiğinizde, su parklarında rastladığımız türden spiral tüp kayacaklardan çılgınca kayan insanlarla karşılaşıyorsunuz. Unilever sponsorluğunda gerçekleştirilen ‘Test Site’ (Test Mahali) adını taşıyan bu yerleştirme Carsten Höller’e ait. Çeşitli katlara eklenmiş, en uzunu 58 metre olan beş farklı spiral kayacak, devasa tavan yüksekliğine sahip Turbine salonuna epey yakışmıştı. Ziyaretçilerden, bu yeni ‘ulaşım’ aracını aşağı kayarak test etmeleri isteniyordu. Höller, bu yerleştirme ile kayacak kullanmanın -araba kullanmanın tesirlerine benzeyen- tesirlerini ve şehir içinde kullanılabilirliğini araştırıyordu. Bu ulaşım tüpünün sadece tek yönlü kullanım dezavantajını görmezden gelirsek, bence harika bir fikir… Tate’in dördüncü katında ise çocuklar gibi şen iki sanatçının, Peter Fischli ve David Weiss’ın retrospektif sergisi vardı. İsviçreli iki-

‘Flowers’ (Çiçekler) serisindeki üst üste pozlandırılmış fo-

li 70’lerden beri birlikte çalışıyor. “Herhangi bir şeyle normalden daha fazla

toğraflarda da ikili, sanat tarihi klişelerini yeniden keş-

uğraşmakta kışkırtıcı bir zevk vardır” diyen ikilinin işleri, iki çocuğun vakit ge-

fetmek için yola çıkıp doğadaki güzelliğin peşine düşü-

çirmek için özgürce uydurdukları deneysel oyunlar gibi hınzır ve eğlenceli.

yor. ‘Questions’ (Sorular) adlı yerleştirme, projeksiyon-

On bir odada sergilenen heykel, fotoğraf, film, enstalasyon, video ve pro-

lardan siyah bir duvara yansıyan, çeşitli dillerdeki soru-

jeksiyonlardan oluşan bu deneysel oyunlarda, tekrarlanan espri anlayışı sa-

lardan oluşuyor: ‘Will Happiness Find Me?’ (Mutluluk be-

yesinde karakteristik bir bütünlük ortaya çıkıyor.

ni bulacak mı?) ‘Should I buy a gun?’ (Bir silah almalı mı-

Yaptıkları heykeller kilden, kauçuktan ya da ev gereçlerinden oluşabildiği gibi

yım?) “Is carelessness good for melancholy?’ (Aldırma-

salam, sosis gibi şarküteri malzemelerinden de olabiliyor. ‘Quiet Afternoon’

mazlık melonkoliye iyi gelir mi?) gibi, not defterlerinden

(Sessiz Öğleden Sonra) adını taşıyan seride, günlük hayat objeleriyle kurdukları

seçtikleri bu soruların sonu yoktu.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 23


GA50 SF 22-26.Qxd

11/11/06

13:45

Page 4

Fischli ve Weiss, ‘Fotografias’ (Fotoğraflar) adlı serideyse

reye sokuyordu ve bu etki-tepki zinciri kesintisiz bir şekilde yarım saat devam

sağda solda gördükleri resim ve illüstrasyon gibi baskı-

ediyordu. İzleyicilerse, her yeni patlamada ya da harekette, karşılarında sirk

ları, siyah beyaz Agfa diapozitif filme az pozlayarak çe-

gösterisi yapan bu objeleri gülerek ödüllendiriyordu. Bu filmle yan yana gös-

kip, bunlardan renkli baskı alıyor. Sanatçıların popüler

terileren diğer bir filmdeyse bu sistemi kurmaya çalışan Fischli ve Weiss’ı iz-

görsel kültüre olan ilgilerini izleyebildiğimiz 109 fotoğ-

liyor ve isteneni yapmayan tekerlekler, bir türlü tutuşmayan yanıcı maddeler

raftan oluşan bu seride, Fischli ve Weiss bize karanlık bir

gibi deneyin olumsuz anlarını görüyorduk...

masal dünyasının kapılarını aralıyordu.

Yüksek kültürle alçak kültür ya da olağanüstüyle normal arasındaki benzerettikleri bir üslûpla ortaya döken ikili, hiçbir zaman büyümeyecek iki şanslı çocuk.

Üçüncü Mevzi Yer: Victoria&Albert Museum (www.vam.ac.uk) Sergi: ‘Twilight: Photography in the Magic Hour’ (Alacakaranlık: Sihirli Saatte Fotoğrafçılık) Tarih: 10 Ekim-17 Aralık 2006 Küratörler: Martin Barnes ve Kate Best Fotoğrafçılar bine ayrılır biliyorum. Fakat herhangi birine ‘ışık’ deseniz en suskun olanının bile çenesi düşecektir. En klişe tanımla ışık onun kalemidir, fırçasıdır. Anlatacağı her şeyi onunla boyayacaktır. Kendi seçtiği ışıkla yazmak isteyeceğinden ‘kabak’ ışığı yani her yeri karalanmış kağıda yazmayı sevmez (şu an sevmeye başlamadıysa!). Bazı fotoğrafçılar bu konuda daha da tutucudur, ancak karanlığın içinde okunabilen ve tamamen kontrol edebildikleri bir ışığın peşindedirler. Güneşin küllenmeye başladığı, büyülü bir zaman dilimi olan alacakaranlığın müdavimleridir onlar… Alacakaranlık, romantik gün batımı manzaralarından korku filmlerine uzanan klişeleşmiş bir zaman dilimi olmasına karşın, aydınlık ile karanlık arasındaki bu geçitten ekmek yemenin hâlâ mümkün olduğunu gösteren bir sergi var karşımızda. Yavaş yavaş sönen gün ışığının yerini insan yapısı ışığa bıraktığı çok kısa bir zaman aralığında bu iki ışık türü aynı sahnede okunur ve içine rahatça dalabileceğimiz derin katmanlar yaratır. Günle gecenin devir teslim töreni, aynı zamanda insanın dış dünyadan (alenîden) iç dünyaya (mahreme) geçiş yaptığı bir trans zamanıdır. İki

I

İşlerin arasında en eğlencelik olanı ‘The Way Things Go’

ayrı dünyanın birbiri içinde eriyerek melezleştiği bu esrarlı topraklarda, umut

(Bir Şeylerin Gittiği Yol) adlı filmdi. Dikkatli bir şekilde

ve korku, tanıdık olan ve bilinmeyen, huzur ve gerilim bir an için birleşir…

ard arda dizilmiş nesneler, etki-tepki mantığıyla, sırayla

Alacakaranlık atmosferini serginin düzenine taşıma konusunda küratörleri

birbirlerini harekete geçirerek zincirleme reaksiyonlar

kutlamak gerekiyor. Sergiye ayrıcalıklı ve mistik bir hava veren mor florasan

oluşturuyordu. Bir araba lastiği dönüp bir merdivene

lambalar, tavanlardan yere sarkan beyaz tüller ve karşılıklı asılmış boy ayna-

çarpıyor, devrilen merdiven tahtaravallinin öteki ucun-

ları bir yana, her fotoğrafçı için ayrı düzenlenmiş kuytu odalar, hem yarattık-

daki yanan mumu havalandırıyor, mum bir ipi yakıp

ları mahremiyetle hem de genel aydınlatmadan koparılmış loşluklarıyla ser-

kopartıyor, serbest kalan ağırlık bir elektrikli çaydanlığı

gilenen fotoğrafların etkilerini kesinlikle artırmıştı. Gireceğimiz ilk yatak oda-

çalıştırıyor, çıkan buhar da başka bir mekanizmayı dev-

sı(!) alacakaranlığın müdavimi Gregory Crewdson’unki. ‘Arada olma’ haline

24 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: GREGORY CREWDSON, ‹simsiz (‘Alacakaranl›k’ serisinden, 2001-2002) © Gregory Crewdson ve Sanders Collection, Amsterdam (üst) - BILL HENSON, ‹simsiz © Roslyn Oxley Gallery, Sidney (alt)

likleri, ‘hayal kurmaya konsantre olma’ diye tabir


GA50 SF 22-26.Qxd

11/11/06

13:45

Page 5

hayranlık duyan Crewdson sergiye, daha önce de bu bölümde bahsettiğim (4)

Dördüncü Mevzi

‘Beneath the Roses’ ve ‘Twilight’ serilerinden üçer fotoğrafla katılmış. Bu fo-

Yer: Barbican Art Gallery (www.barbican.org.uk)

toğraflarda yer alan sahnelerin kusursuz olması için bütün imkânlarını sefer-

Sergi: ‘In the Face of History: European

ber eden Crewdson, bu ‘absürd melodram’ anlarının neye gebe olduğu ko-

Photographers in the 20th Century’ (Tarihin

nusunda bizi büyük bir zevkle yalnız bırakıyor. İsteyen hikâyenin başını iste-

Karşısında: 20. Yüzyılda Avrupalı Fotoğrafçılar)

yen de sonunu yazabilir. Crewdson’un ilgilendiği tek şey, kafasında tek bir

Tarih: 13 Ekim 2006-28 Ocak 2007

andan oluşan bu ikircikli sahneyi görüntülemek. Güllerin altında yatan ger-

Küratörler: Kate Bush ve Mark Sladen

çeği/sıkıntıyı bulmak da bize düşüyor. 25 Kasım’da düzenlenecek fotoğraf

Yakında yirmi beşinci yaşını kutlayacak olan Barbican,

sempozyumuna katılacak olan Crewdson, bakalım bu masraflı ‘tanrıcılık’

birçok sanatın aynı çatı altında toplandığı, Avrupa’nın

oyunu hakkında izleyiciyle neler paylaşacak…

en büyük sanat merkezlerinden biri. Konser, tiyatro, si-

Crewdson’a komşu olarak seçilmiş Avustralyalı sanatçı Bill Henson, 1998-2003

nema salonları ve kütüphanesinin yanı sıra iki sanat ga-

yılları arasında ürettiği ‘Untitled’ serisinden 9 fotoğrafla sergiye katılmıştı. Fo-

lerisine de sahip ve üstelik nikâh kıydırmak isteyenlere

toğrafların yarısı, alacakaranlıkta çekilmiş, tekin gözükmeyen şehir peyzajların-

bile açık olan, tropikal bitkilerle dolu güzel bir kış bah-

dan oluşurken, diğerlerinde de karanlığın yutmak üzere olduğu, yarı çıplak

çesi bile var…

formda gençler görülmekte. Henson’ın kafasındaki büyük resmin psikolojik parçalarını oluşturan bu kuvvetli anlar, belli ki birbirini beslesinler diye bir aradalar. Şehrin kena-

FOTO⁄RAF: CHRISTER STRÖMHOLM, Gerdy Gretel, 1960’lar›n bafl› (‘Place Blanche’l› Arkadafllar’ serisinden, 1983) © Christer Strömholm Estate

rındaki bu sahipsiz alanlara kaçıp karanlığın perdesini üzerlerine çekmiş bu figürlerdeki bilinç, seyredeni ürkütüyor. Bu kişiler Crewdson’un modellerinin aksine onları izlediğimizin farkındalar. Karanlıkta zar zor seçilen bu kızların bize dikilmiş meydan okuyan bakışları gerilim yaratıyor. Gerilim de sahicilik. Geçmememiz gereken bir sınırı geçmiş olmanın tedirginliğini yaşıyoruz. Amaçsız gençliğin gündelik manzaraları ile dünyaya bir nevi dünya dışından baka-

Fotoğrafçıların şahitliğinde, son yüzyılda Avrupa’da ya-

bilen bu figürlerin aşkınlığı arasındaki tezat, bizi bilinmedik bir dünyayı dikizle-

şananlarla bizi yüzleştirecek bir sergiyle karşı karşıyayız.

yen röntgenci durumuna sokuyor. Aynı David Lynch’in filmlerindeki gibi, da-

Peki bu mümkün mü? Değil elbet. Ne kadarı anlatılsa

ha önce hiç sözü edilmemiş ama izlediğimizde bize nedense çok tanıdık gelen

bir o kadarı da eksik kalacak ama yine de görülecek çok

bir şey var bu fotoğraflarda… Avustralya’da çekilmiş olduklarını söylemek için

şey var. Fotoğraflarla yeniden yazılan bu görsel tarih,

yeterli bilgi yok belki ama figürlerin yirmi birinci yüzyıla ait olduklarını görebi-

kimbilir küratörlerine ne uykusuz geceler yaşatmıştır. Fa-

liyoruz. Oysa onları yanı başımızdan koparan, karanlığın içinde tenlerini mer-

kat küratörler seçimlerini, yaşadığı mekânlarla duygusal

mer heykeller gibi parlatan bu tuhaf ışık, görülen ve bilinen dünyanın ötesin-

bağ kurmuş, çevresini günlük tutarcasına görüntülemiş

den geliyor olmalı. Diyelim ki bu çivi gibi sivri bakışlara ve bu dünyaya ait ol-

fotoğrafçılardan yana yaparak üzerlerindeki bu ağır yü-

mayan garip ışığa pek yüz vermedik, peki bu fotoğraflardan bize geçen ener-

kü azaltmış gözüküyor. Bize de sergide ağırlıklı olarak

jiyi nasıl açıklayacağız. Henson’ın fotoğrafları için ‘modern mitoloji’ denmesi-

yer alan, samimi bir dile sahip bu öznel belgesellerdeki

nin sebebi bu efsunlu enerji olsa gerek… Henson’a ayrılmış bu odada yaşadık-

-birinci elden anlatılan- hikâyeleri dinlemek düşüyor.

larımı şöyle özetleyebilirim: Aslında her şey sadece içimizde vuku bulur, hisle-

‘In the Face of History’, yirmi iki fotoğrafçının dört ana

rimizi kendimiz başlatıp kendimiz bitiririz. Hissettiğimiz şeyin başımıza gelme-

başlık (6) altında toplanmış işlerinden oluşuyor. Tanın-

si, bizi bilinmeyenden daha çok korkutur…

mış fotoğrafçıların yanı sıra adları pek duyulmamış fo-

Şimdi bu fotoğrafların üzerine başka bir şey yenmez! Öteki sanatçıları (5) iz-

toğrafçılara da cömertçe yer verilmiş olması, geçmişe

ninizle atlıyorum.

taze bir bakış imkânı sunuyor…

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 25


GA50 SF 22-26.Qxd

11/11/06

13:45

Page 6

Savaştan önce bir gazetede spor fotoğrafçılığı yapan

Sonradan birçok fotoğrafçıya ilham kaynağı olacak olan, 30’lu yılların Pa-

Henryk Ross, 1940’daki Alman işgalinde Polonya’daki

ris’inde fahişeleri görüntülüyen Brassaï ile 60’larda transseksüel arkadaşlarını

Lódz gettosuna zorla yerleştirilmiş. Belgeleme fanatiği

çeken Christer Strömholm, çağlarının ilerisinde ya da gerisinde değil tam

Naziler tarafından propaganda ve kimlik fotoğraflarını

içindeydiler ama tutucu çevreler yüzünden bu fotoğrafların toplumla payla-

çekmek için görevlendirilmiş. 1940-45 yılları arasında 6

şılabilmesi için uzun yıllar geçmesi gerekti. Sergiyi ziyaret ettiğim sırada

bine yakın fotoğraf çekmiş. Hayatı pahasına, çektiği bazı

-2002’de kaybettiği babası Christer Strömholm’u temsilen- Joakim Strömholm

fotoğrafları Nazilerin eline geçmesin diye toprağa göm-

ve sergiye katılan Inta Ruka ile Jitka Hanzlova, kısaca hayat hikâyelerini anlat-

müş. Bir Alman’ın yardımı sayesinde ölümün eşiğinden

tıktan sonra, fotoğrafları hakkında konuşup soruları yanıtladılar. Üçünün de

dönen Ross, fotoğraflarını da kurtarmayı başarmış. Savaş

altını çizdiği şey, çekilen konuyla aralarında derin bir bağ olduğuydu. Bu fo-

bittiğinde, Ross’un bu fotoğrafları çekerken içinde taşıdı-

toğrafları, sergilemek için değil, hayatla aralarında köprü kurmuş bu suret-

ğı küçük umut gerçek olmuş ve savaş sonrası yıllarda ba-

lerden vazgeçemedikleri için çekmeye devam ettiklerini belirttiler… Dünyaya tekrar tekrar bakmakla bir fotoğrafa bakmak arasında sanıldığı kadar büyük bir fark yok. Zira biz gözükene değil görünene bakarız. Bu yüzden, dünyanın öteki ucunda yaşananların fotoğrafla ayağımıza kadar gelmesi ‘dünya küçükmüş’ hissi yaratır. Bu dünya gözüktüğünden de güzel ya da bedbaht olan ‘yalan dünya’dır. Sigara içen yaşlı bir adamı seyrederken de, dizleri çamurlanmış bir çocuğa bakarken de, karşımızda çırılçıplak dikilgözümüzü kullanmaktan başka bir şansımız yoktur. Ancak kendi duygu ve düşüncelerimizi görebildiğimiz, kırık bir aynadır fotoğraf.

sılan bu fotoğraflarla Nazilerin Yahudilere yaptığı baskı ve

NOTLAR

zulüm gözler önüne serilmiş. Hatta bu fotoğrafların bazı-

(1) Serginin ismi Cerith Wyn Evans tarafından üretilen ve sergiye dahil edilen bir yapıt-

ları mahkemede delil olarak kullanılmış ve SS Nazi suba-

tan alınmış: ‘Dünyayı nasıl geliştirebiliriz (karışarak olayları daha kötüye götüreceksin)’

yı Adolf Eichmann’ın yargılanıp asılmasını sağlamış.

(2) Arts Council England, 1946 yılında, güncel ve modern İngiliz sanatını kitlelere ulaş-

Ross’un ölümünden 6 yıl sonra, 1997’de, daha önce sa-

tırmak ve sanat beğenisini teşvik etmek amacıyla kurulmuş. Arts Council Koleksiyonu gü-

dece çok küçük bir kısmı basılmış 3 bin negatif, oğlu ta-

nümüzde hâlâ, genç ve yetenekli sanatçıların ilerici yapıtlarının eklenmesiyle büyümek-

rafından Londra’daki Archive of Modern Conflict’e teslim

te. Bu koleksiyon, ‘duvarları olmayan bir müze’ olarak tabir ediliyor, zira kendini hem

edilmiş. Ross’un -haklı olarak- daha önce basılmasını iste-

İngiltere içinde hem de yurt dışında dolaşan sergilerde ve etkinliklerde gösteriyor. Arts

mediği, gettodaki ayrıcalıklı kesimi gösteren bu fotoğraflarda sağlıklı ve mutlu gözüken insanları, kendi evlilik törenini ve karısını, bir köşede kaçamak öpüşen bir çifti ve bakımlı çocukların koşup oynadığı bir kampı görmekteyiz. Bu fotoğraflar orada olanları asla hafifletmiyor. Bilakis daha da derinleştiriyor. Toprağın altından çıkarılmış negatiflerdeki delikler ve çatlaklar, nasıl bize yaşananları daha iyi anlatıyorsa, bu görüntülerdeki mutluluk anları da orada yaşanmış acıyı daha da belirginleştiriyor. Gülümseyen bir kadının yakasına iliştirilmiş numaranın ne için olduğunu, koşan çocukların neden getto polisçiliği oynadıklarını

I

Council England adına Hayward Gallery tarafından idare edilen bu koleksiyon, ülkenin en büyük İngiliz modern ve güncel sanat koleksiyonu. Charles Saatchi de geçen yıllarda bağışladığı yüzün üzerindeki eserle koleksiyona katkıda bulundu. (3) Sergiyi gezerken Özge Baykan da yanımdaydı. Dijital kamerasıyla çektiği bu performansın kısa bir görüntüsünü sizin için Youtube’a koydu: http://www.youtube.com/watch?v=lA4jufh7nbA (4) Geniş Açı Sayı 42, Temmuz-Ağustos 2005, sayfa 17 (5) Sergiye katılan diğer sanatçılar: Liang Yue, Chrystel Lebas, Robert Adams, Boris Mikhailov, Philip-Lorca diCorcia, Ori Gersht (6) Serginin bölümleri ve fotoğrafçılar: ‘At the Brink’ (Eşikte, 1900-1939): E.Atget, S.I.Witkiewicz, A.Kertész, Brassaï; ‘Second World War’ (İkinci Dünya Savaşı, 19391945): J.Sudek, H.Ross, E.Andriesse, R.Doisneau; ‘East and West: Cold War’ (Doğu ve

ve bu fotoğraflarda gördüğümüz çoğu insanın sonradan

Batı: SoğukSavaş, 1945-1989): S. Jonsson, C.Strömholm, A.Petersen, E.Elsken, B.Mik-

öldürüldüğünü bilmek, fotoğraflardaki tebessümlerin

hailov, V. Kolar, C.Horsfield, C.Killip, M.Schmidt, I.Ruka; ‘The End of History’ (Tarihin So-

hepsini söndürüyor…

nu, 1989-2005): S.Furuya, J.Hanzlová, A.Strba, W.Tillmans

26 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAF: HENRYK ROSS, Gettonun çocuklar› getto polisçili¤i oynuyor, 1939-44 © Archive of Modern Conflict (Chris Boot izniyle)

miş bir fahişeyi süzerken de kendi iç


GA SF 27.fh11 10/11/06 13:16 Page 1

Composite


GA50 SF 28-29.Qxd

11/11/06

I NEW YORK I

13:46

Page 2

SU MADENC‹

dumur

N

asıl anlatayım ki içinde bulunduğum giden çıktım. Eve geldim. Resimlere baktım, notlarıma baktım, kitapçığı durumu size? Kendimi rezil etmeden

açtım ve içinde Timothy Eugene O’Tower’ın hayatını anlatan yazıyı bir

bu yazıyı bitirmem imkânsız. İki seçe- güzel okudum. Geçtim bilgisayarın başına ve yazmaya başladım: nek var önümde: Ya her şeyi sizden

“1905 yılı diyelim ama bir eksik iki fazla olabilir, bir gece vakti, Ti-

saklayıp karizmamı koruyacağım ya da size geçen

mothy Eugene O’Tower adında bir adamın vücudu bıçak darbeleri

hafta başıma gelenleri olduğu gibi anlatıp, günü-

ve kurşun delikleri içinde bulundu. Denilene göre kıskanç bir evli er-

müzdeki bir sanatçının uğraş alanını neye göre

kek tarafından vurulmuş; aynı gece içinde şefkat ve pansuman umu-

çizdiğini sorgulamaya açacağım. İçimden bir ses

duyla kapısını çaldığı onlarca sevgilisinden biri de, Timothy’nin sa-

diyor ki, dürüst ol. Ben ne kadar dürüst olursam,

dakâtsizliğinin hıncını alırcasına, onu birkaç yerinden bıçaklamıştı.

siz de o kadar rahat benim yerime koyabilirsiniz

Kurbanın evinde, çatı katı ve kilerde yapılan aramalar sonucu yüz-

kendinizi.

lerce fotoğraf ve anı defterleri bulundu. Kimdi bu Timothy?

Soğukça bir cumartesi sabahıydı. Kalktım, kahval-

1829 yılında, insanların ‘arkanda’ yerine ‘sırtının baktığı yerde’

tımı ettim, yıkandım, giyindim, biraz makyaj bile

benzetmesi ile konuştuğu, şairane ruhların ikâmet yeri İrlanda’da

yaptım profesyonel gözükmek uğruna, Geniş

doğdu. On yaşında, optik ve kimya ile ilgilenen bir profesörün yanı-

Açı’ları da aldım kolumun altına, Chelsea’ye doğ-

na çırak olarak girdi. Geceler boyu estetik ve felsefe üstüne tartıştılar, kimyasallar karıştırdılar. Aynı yıllarda, fotoğraf tarihi eğitmenlerimizin her anlatışta ağızlarının sulanmasına sebep olan, anlatıldıkça öğrencilerin üstüne birkaç doz Cumhuriyet Bayramı esansı püskürten bir olay oldu. Bir Fransız ve bir İngiliz, görüntüyü kalıcı bir şekilde kaydetmenin bilimsel bir yolunu buldular: ‘Foto-graf bulundu’. Timothy, ustasının elinden tutup Henry Fox Talbot’un sunumunu görmeye gittiğinde 12 yaşındaydı. İleriki yıllarda kıskançlık yüzünden karısını vuran Timothy, İrlanda’dan kaçtı. 1865 yılında fotoğrafı kendine iş edinme kararı verdi ve Amerika’ya doğru yola çıktı. [Timothy bu kararı sandalyede otururken bir anda mı aldı, yoksa fakat kilerde bulduğumuz en eski fotoğraf 1865’e mi ait? Bu gibi sorular Timothy’nin hayatını sarmalayan bilinmezlerle beraber tarihe gömüldüler.] Amerika’da ‘Canon’

ru yollandım. Gezeceğim sergilerin listesinde birer

fotoğrafçıları olarak bilinen Amerikan Coğrafı Keşif ve Araştırma Gru-

Timothy

bu’nun üyeleri Matthew Brady, Edweard Muybridge ve Timothy

Eugene O’Tower’ın ‘Su Yüzüne Yeni Çıkmış Fotoğ-

O’Sullivan gibi fotoğrafçılarla dostluk kurdu, onlarla teknik bilgilerini

raflar’ adlı sergisine geldi. Galeriye girdim, duvar-

paylaştı. ‘Amerikan Coğrafı Keşif ve Araştırma Grubu’ fotoğrafçıları

da on dokuzuncu yüzyılın sonuna ait 20-25 fo-

denilen grup ise binseküzyüzbilmemkaçlarda devlet memuru olarak

toğraf asılıydı. Sergiyi gezdim. Fotoğrafçı hakkın-

Amerika’nın toplu yaşam olmayan bölgelerini belgesel kayda geçir-

da bilgi almak istedim; görünürdeki tek eleman

mek ile görevli fotoğrafçılardan oluşuyordu. Kimyasalları, kocaman

olan, bilgisayar başındaki Japon oğlanla konuş-

kocaman makineleri yüklenip atlı arabalarla keşfe çıkıyorlardı. Ama

maya başladım. Oğlan bana fotoğrafların da için-

Timothy boş durmadı, Brady’nin karısına göz dikti, tabii Brady de

de bulunduğu bir kitapçık uzatarak “Sanatçıya ait

onu keşif grubundan attı. Timothy’nin çapkınlığını önemsemeyen

bütün bilgiyi burda bulabilirsiniz. Zaten patron şu

O’Sullivan ise Brady’den gizli gizli Timothy’i asistan olarak aldı. Ama

an burada yok, ben onun yerine buraya bakıyo-

işin gerçeği, Timothy Eugene O’Tower tarihin dalgaları arasında yu-

rum.” dedi. Ben de patronun kartını alaraktan ser-

tulmaya mahkûm, devlet adına fotoğraf çeken çapkın bir memurdu.”

birer ilerlerken, sıra Peer

I

Gallery’deki (*)

28 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © ESTATE OF TIMOTHY EUGENE O’TOWER&PEER GALLERY

uzun zamandır aklında mıydı, yoksa zaten fotoğrafçı idi


GA50 SF 28-29.Qxd

11/11/06

13:46

Page 3

Bundan bir iki gün sonra, benim yazı kayısı kıvamından haşlanmış yu- iyi anlamamıza yardımcı olabilir mi? Beni kandırmurtaya doğru ilerlerken, patrona yazdığım e-posta’ya cevap geldi. Ha-

dın tamam, ama ben ne çıkarabilirim bu kandır-

berleşmemizi aynen aktarıyorum:

macadan, iskeletin ne kadar sağlam?

Patron: “Serginin hikâyesini biliyor musunuz?”

Sanatçı der ki: “Her şeyin gerçekliğinin sorgulandı-

Su: “A tabii, kitapçığa yazmışsınız, oradan okudum. Ek bir bilgi

ğı bir dünyada, dışarıdaki manzaralar beni ilgilen-

varsa lütfen iletiniz…”

dirmiyor. Yapay manzaraları yaratmamın nedeni

Patron: “Timothy Eugene O’Tower diye biri yok. Onu çağdaş

bu. Pasif olarak fotoğraf çekmektense, aktif olarak

fotoğrafçımız Terry Towery kafadan uydurdu. Sanatçının sergiyle

fotoğraf yaratmayı tercih ediyorum.”

ilgili bildirgesini ekte bulabilirsiniz.”

Nas›l Yani? İlk dumur: Timothy diye biri olmadığı gibi, o kitapçıkta yazılan hayat hikâyesini Terry Towery adlı sanatçı, fotoğraflarla beraber yarattığı karakterin inandırıcı olması amacıyla baştan sona kendisi uydurmuş. İkinci dumur: O fotoğraflar bilgisayarda simülasyon tekniğiyle yapılmış, anı defterleri ise geçen ay, eski gibi gözüken kağıtlara yazılmış. Üçüncü ve asıl dumur: Bu sergi Terry Towery’nin post-modern çağın yaşattığı gerçek ile sanal arasındaki çatışmayı açıklığa kavuşturma isteğinden ortaya çıkan bir proje imiş. Benim Terry Towery’nın açıklamasını okurkenki halimi düşünebilirsiniz diyeceğim ama düşünemezsiniz aslında. Hayal bile edemezsiniz. Fotoğraflar hakkında kafa yormuş, yorum yapmış iken resmen salak yerine konmuş gibi hissettim. Serginin kavramsal olması değildi kafamı bozan, kavramsal ağırlıklı sanatçılara saygım sonsuz. Joseph Beuys, Frederick Sommer, Thomas Demand, Marcel Duchamp gibi müthiş sıkı sanatçılar var bu gemide, fakat Terry Towery’nin bu çalışmasının altında adı bile yok! Marcel Duchamp’ın alter egosu Rrose Selavy geliyor aklıma, o da yaratılmış bir karakterdi, onun da ismi Duchamp’ın işlerinin üstüne işlenirdi ama Rrose Selavy’nin varlığının sebebi Marcel Duchamp’ın tasvirine çalıştığı kavramsal çerçeveyle bire bir örtüşmekteydi. Bu yüzden Duchamp hiçbir zaman Selavy’den utanmadı. Terry Towery, projesini açıklarken asıl derdinin, fotoğrafların güvenilmez oluşu ile alâkalı olduğundan bahsediyor. İnsanlar ne kadar fotoğrafların gerçeği yansıttığına inansalar da, fotoğraflara güvenilmez. Kadrajın dışarıda bıraktığıyla ünlüdür yalanları. Buraya kadar anlaşıyoruz. Fakat Terry Hoppa! Pasif olarak fotoğraf çekmek ne demek? Towery neden bu işin altına kendi adını koymaktan bu kadar çekiniyor, Elma. O elmanın bir tadı var, bin bir rengi var, boadeta gizleniyor? Timothy Eugene O’Tower diye bir karakterin yaratılma-

yu var, şekli var, kokusu var. Akşamüstü masama

sı, hatta hatta gayet inandırıcı bir şekilde ona bir yaşam öyküsü verilmiş vuran güneşin altındaki hali var. Çürüdü mü içler olmasının arkasında ne yatıyor? Rrose Selavy, ‘Eros, C’est La Vie!’ gibi bir açısı bir ölüm kokusu var. Düşüncelerin, duygulakelime oyunuyla yaratıcılığın atardamarından beslenirken, Timothy Euge-

rın, elmaların, insanın, hayvanın, bitkinin ve bina-

ne O’Tower karakteri ismini Terry Towery’nin uzak bir akrabasından alıyor. ların içinden nefes gibi geçen, saniye saniye bizi Neden? Terry Towery’nin uzak akrabası bizim gerçeklik ile sanallık arasın-

değiştiren sürekli bir yaşam hadisesi var. Bunu

da sıkışıp kalmamız konusuna bir açıklık getirebilecek bir ilham kaynağı

‘pasif’ kılabilmenin yolunu bulmuş Terry Towery.

mı? O’Tower adlı uzaktan akraba karaktere atfedilen hiçbir özellik, gerek

Nasıl mı? Attaya giderek…

çapkınlığı, gerek ileri zekâlılığı, bizim post-modern problemlerimizi daha

(*) www.peergallery.com

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 29


GA50 SF 30-31.Qxd

11/11/06

13:47

Page 2

I FUAR I

photokina 2006 izlenimleri

Filiz Güngör

yok olduklarını ya da küçüldüklerini ve dolayısıyla bu yıl standların çoğunda di-

olonyanın bize adıyla beraber Köln’den (Co-

jital teknoloji ürünleriyle karşılaştıklarını üzerine basarak dile getirdiler. Gerçek-

logne) geldiğini biliyor muydunuz? İlk olarak

ten de fuarda en çok ilgi gören makineler Nikon D80, Canon EOS 400D, Olym-

nerede, ne zaman yapıldığı kesin olarak bilin-

pus E-400, Pentax K10, Panasonic (ve Leica) ürünü Lumix L1 yani dijital SLR

miyor ama bilinen en eski kolonya ‘hoş la-

modellerdi. Bunların dışında elbette Leica, Hasselblad, Mamiya, Linnhof, Sinar,

vanta suyu’ adıyla on yedinci yüzyıl sonlarında Alman-

vs. gibi markaların da yeni ürünleri vardı. Fotoğraf kameralarının dışında hafıza

ya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin en büyük şehri

kartları, baskı teknolojileri, mürekkepler, fotoğraf aksesuarları, stüdyo malzeme-

olan Köln’de üretilmiş. On dokuzuncu yüzyılda Fransız-

leri, fotoğraf işleme programları, çerçeveler ve hatta Nokia’nın 5 megapiksel fo-

lar da ‘Eau de Cologne’ (Kolonya suyu) adıyla üretime

toğraf çekebilen N95 modeli, sözün kısası, fotoğraf denince aklınıza ne geliyor-

başlamış. Sonra da dünyaya yayılmış. Söz nereye mi va-

sa Köln-Deutz’daydı. Teknoloji bir yandan kolaylılığı, hızlılığı getirirken, bir şey-

racak? Kolonya, inşaatı 632 yılda tamamlanan Dom Ka-

leri de alıp götürüyor… Karanlık oda malzemeleri ve siyah beyaz fotoğrafa dair

tedrali, şehrin ortasından geçen Ren Nehri, Kuzey Ren-

yok denecek kadar az ürün vardı. Bu standlara da -mesela Forte- maalesef pek

Vestfalya eyaletinin en önemli kültür, sanat, bilim, tica-

uğrayan yoktu. Ama siyah beyaz sevdalıları hemen hüsrana kapılmasın. Ilford,

ret ve eğlence merkezi, fuar… Bu saydıklarım Köln de-

klasik siyah beyaz film, kart ve banyo üretimine her zamanki gibi devam ediyor.

nince akla gelen şeyler. Görüntüleme dünyasında

Üstelik ürün yelpazesine Durst-Ilford işbirliği ile bir yenilik ekleyerek: Ilford’un

önemli bir yeri olan fotoğraf teknolojileri fuarı Photoki-

Durst’un lazer baskı yapan makineleri için ürettiği kağıt tabanlı siyah beyaz kart.

na da iki yılda bir burada gerçekleşiyor. Dünyanın dört

İlk kez Photokina’da tanıtımı yapılan bu ürünü Durst’un standında test etmek ve

bir yanından fotoğraf meraklılarını bir araya getiren fu-

sonuçları ilk elden görüp stand görevlilerinden sorularınıza yanıt almak müm-

arda ilk defa ben de bulundum ve size kısaca gözüme

kündü. (Ayrıntılı bilgi için: www.ilfordphoto.com)

çarpanlardan bahsetmek istiyorum.

Photokina denince aklınıza sadece ürün tanıtımı gelmesin! Meraklılarını yüz alt-

K

mışın üzerinde, bir hayli dikkate değer etkinlik bekliyordu: Sergiler, atölye çalışmaları, sunumlar, gösteriler… Önemli bir bölümü 1 numaralı salonda gerçekleştirilen bu etkinlikler arasında yer alan ‘Meet the Professionals’ (Profesyonellerle Buluşun), fotoğrafçılar, yayınevleri, basın örgütleri ve ajanslar gibi 24 kurumu bir araya getiren bir forum alanıydı. Bu kurumlar, altmışın üzerinde, ortalama 45’er dakikalık sunumlar yaptı, fikir alışverişinde bulunuldu, yayınevleri ve dernekler standlarında tanıtım yaptı.

Photokina’ (Akademi Photokina ile Buluşuyor) ise Almanya’daki 23 sanat okulundan öğrenci sergilerine yer veriyordu ve bu alanda katılımcıların kimi akademi kimi meslek yüksekokulu kimi de üniversite eğitimi veren bu kurumlardan yetkililerle bire bir kontak kurabilmesine olanak tanınıyordu. Bu sergilerdeki ça-

I

Fuar, bu yıl 26 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında, 45 ülkeden

lışmaların, her öğrencinin kendi okul projesi olduğu için, ortak bir teması yok-

yaklaşık 1.600 firmanın katılımı ile gerçekleşti. Firmalar

tu. Genel olarak fark ettiğim nokta ise hemen hemen her projenin kendi için-

her iki yılda bir olduğu gibi bu yıl da yeni ürünlerini tanıt-

de tutarlı çalışıldığı ve birçok öğrencinin portre üzerinde durduğu oldu. Al-

tı, her standda bilgi alabilmek mümkündü, bazılarınday-

man fotoğraf okullarında üzerinde özenle durulan üç şey bilgi, sistem ve tu-

sa ürünleri kullanma imkânı da vardı. Tabii ki göze ilk çar-

tarlılık. Bu üçlü sadece fotoğraf eğitiminde geçerli değil, her yerde, kamusal

pan şey, dijital teknolojiydi. Photokina müdavimi arkadaş-

ve özel yaşam alanlarında da baskın. Öğrenciler de doğal olarak, alışageldik-

larım Mehmet Tezcan ve İzzet Urtimur, benim ilk gelişim

leri düzenin izleriyle bakarak çok düzgün, oldukça sade kadrajlara yerleştiriyor

olduğunu bildiklerinden, üzerine basa basa, bu yıl fuarın

anlatmak istediklerini. Öğrenci sergileri arasında, HGB-Leipzig’ten (Hochschu-

farklı bir görünüm aldığını, bazı firmaların Agfa gibi ya

le für Grafik und Buchkunst-Grafik ve Kitap Tasarımı Yüksekokulu) Julia Maier’in

30 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © KOELNMESSE, Photokina 2006’den çeflitli görüntüler

Yine 1 numaralı salonda yer alan ‘Academy meets


GA50 SF 30-31.Qxd

11/11/06

13:47

Page 3

‘Doppelter Boden-Deutsche Türkinnen zu Hause’ yani ‘İkinci Nesil-Evdeki Alman

yayarak, tüketim kültürü sembollerinin biçimini boz-

Türk Kadınları’ başlıklı çalışması kısaca değinmek istediğim bir proje. Maier, ko-

muş, soyutlamış. Sonra da onları fotoğraflamış. Bilgisa-

nu olarak ebeveynleri 60’lı yıllarda Türkiye’den Almanya’ya konuk işçi olarak

yar başında hiçbir ek müdahaleye gerek duymayan

gelen kuşağın kadınlarını seçmiş. Sergiden sonra insanların aklında ne kalıyor

Brückmann, fotoğraflanan mekânın gerçekliğini kesin-

dersiniz? Ev, hareketsizlik, başörtüsü (fotoğraflardaki çoğu kadın başörtülü),

likle değiştirmis. Odamızda geçiştirilivermiş zamanların

mutaassıp kıyafetler, dört duvar arasında yalnızlık hissi… Fuarda sadece fotoğ-

izlerini ve içimizdeki/derinlerdeki boşluk hissini bir kon-

rafları görüyordunuz ama aslında bu çalışma disiplinlerarası bir fotoğraf-kitap

serve gibi muhafaza ederek izleyicide gerçeklik yanıl-

projesi olarak tasarlanmış ve çekimlerde kamera ve ses kayıt cihazı da kullanıl-

masına neden oluyor.

mış. Kadınlar kendi hikâyelerini anlatıyor. Fotoğraf albümünde de kendi ağızlarından on kadının hikâyesini buluyorsunuz. Önsözde bu yapıtın bilimsel bir araştırma değil sanatın ve belgeselin kesiştiği bir noktada olduğu belirtiyor. İki yıldır Almanya’da yaşıyorum, birinci kuşak Türkler için bunları söyleyemem ama karşılaştığım ikinci kuşak Türk kadınları burada okula gittikleri için dile hakim, hemen hemen hepsi meslek sahibi, kendine güvenen ve bakan kadınlar. En güncel örnek: Bilkay Öney, Dilek Kolat ve Ülker Radziwill. Bu üç kadın geçtiğimiz eylül ayında yapılan Berlin eyalet seçimlerinde aldıkları oylarla meclise girdiler. Burada terzilik yapan ikinci kuşaktan bir tanıdığım bana bir olay anlatmıştı ve sonra: “…Yani Filiz, burada çok Türk yaşıyor. Almanlar -yeni nesili saymıyorum- yoldan geçen başı kapalı bir kadının hemen Türk olduğunu düşünüyor

FOTO⁄RAFLAR: © BRYAN ADAMS, Rourke sigara içiyor (Zoo dergisi için) (üst) - © GEORG BRÜCKMANN, ‘Kokon’ serisinden (alt)

ama benim gibi başı açık, çalışan, kot giyen bir kadının Türk olduğunu düşünmüyorlar.” Sadece Maier’in kadınları değil, ressam, politikacı, oyuncu, işçi, hukukçu, doktor, hemşire, esnaf, eczacı birçok çalışan kadınımız da yaşıyor burada! Belgesel nitelik taşıyan bir çalışmada, bence objektif sadece görülmek ve gösterilmek istenen yöne tutulmamalı! Sizce? Ve en sonunda, Photokina’da bizleri teknikten daha çok ilgilendiren kısma geliyoruz: ‘Visual Gallery’. Kırmızı halıda yürüyorsunuz… Öğrenci fotoğraflarında olduğu gibi burada da sağım solum, önüm arkam, aman saklanmayın her yer fotoğraf: Martin Parr’ın ‘Assorted Cocktail’i, Bryan Adams’ın Mickey Rourke portreleri, Lorenzo Castore’nin Küba sokaklarında çektiği ‘Paradiso’su, Patric Fouad’ın genelev odaları, Michael Schnabel’in sessiz dağları ve Jürgen Escher’in yardım organizasyonu Cap Anamur için çektiği çarpıcı belgesel fotoğrafları… Bitmedi: Genç

Photokina’da her ne kadar teknoloji ağır bassa da, fuar

kuşak fotoğrafçıları teşvik etmek amacıyla Fujifilm, Kodak ve BFF (Bund Freischaf-

kapsamındaki yan etkinlikler ve şehirdeki pek çok müze

fender Foto-Designer-Serbest Fotoğrafçılar Birliği) tarafından seçilen portfolyolar

ve galerinin ‘özel hafta’ adıyla fuara paralel olarak gün-

sergisi. Bir nevi yeni yeteneklerin keşfedildiği, desteklendiği ve tanıtıldığı bölüm,

demlerine sadece fotoğraf sergilerini almasıyla Köln,

tabii ki burada yer almak genç nesil fotoğrafçılar için büyük bir prestijdi.

sonbaharda tam anlamıyla bir fotoğraf şehrine dönüşü-

Genç yetenekler arasında en çok ilgi gören isim Georg Brückmann oldu.

yor. Köln’den dönerken 2008 yılında nasıl bir Photoki-

1977 doğumlu Brückmann, Duissburg-Essen ve Leipzig’de fotoğraf eğitimi

na’yla karşılaşacağımı düşünmeden edemedim. Herhal-

almış. ‘Kokon’ isimli çalışmasında, tecrit ile yalnızlık ve beslenme ile bilgi ara-

de, daha düne kadar kullandığımız pek çok araç, ‘nos-

sında sıkışıp kalmış insanlık halini ele almış. Ama nasıl? Şaşırtıcı! “Sıkışıp kalın-

talji’ standında sergilenecek… Biliyorum ki dijital tek-

mışlığı anlatabilmek için içinde fast food, televizyon ve yatağın bulunduğu sığı-

nolojinin sağladığı kolaylık, nicelik artışını beraberinde

nak yerindeki huzurun bir şekilde bozulması gerek, böylelikle gerçeklikle resim

getirecek ve umuyorum ki bu artış kaliteden ödün veril-

ilişkisi bozulur.” diyor genç fotoğrafçı. Bu amaçla da nesneleri ve mekânı bo-

meden gerçekleşir!

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 31


GA50 SF 32-33.Qxd

11/11/06

13:48

Page 2

I SERG‹I

h7-h8V

sekizinci kare’deki dönüflüm Eylem Ertürk

Serginin en önemli özelliği, sanatta kimlik, toplumsal cinsiyet ve cinselliğin çe-

öln’deki Ludwig Müzesi, 19 Ağustos-12 Kasım

şitli halleri (transseksüellik, eşcinsellik, çift cinsiyet, cinsiyet değişimi, karşı cinsin

2006 tarihleri arasında ilginç ve oldukça kap-

giysilerini giyme, vs.) gibi konuların en gizli kalmış köşelerine dek gitmekten çe-

samlı bir çağdaş sanat sergisine ev sahipliği

kinmeyen sanatçıların iki yüz altmıştan fazla çalışmasını bir araya getirmiş olma-

yapıyor. (1) Almanya’nın bu küçük ama ‘çok

sı. Müzedeki normal sergileme alanlarının dışındaki birçok alana da yayılan ser-

kültürlü’ kentinde, son elli yılın sanatı, ‘Das Achte Feld:

gi, tematik olarak düzenlenmiş dokuz alt başlıktan oluşuyor: ‘İşaretler Aracılığıy-

Geschlechter, Leben und Begehren in der Kunst seit 1960’

la Kimlik Oluşturma’, ‘Cinsiyet Değiştirme’, ‘Kadından Erkeğe/Erkekten Kadına

(Sekizinci Kare: 1960 Sonrası Sanatta Toplumsal Cinsiyet,

I/II’, ‘Seksi Maçoluk’, ‘Dostluk’, ‘Portre ve Kimlik’, ‘Dışarıda Kalanlar, Ayrımcılık

Yaşam ve Arzu) başlıklı sergi kapsamında, dünyanın çeşit-

ve AIDS’, ‘Arzu Mekânları’ ve ‘Lanetli Hayatlar’. Sergi, müze içinde iki ana hatta

li ülkelerinden farklı disiplinlerde çalışan seksenden fazla

izlenebiliyor: Birisi toplumsal cinsiyet ilişkilerinin dünyası, diğeri de arzunun tür-

sanatçının eserleriyle ilk defa bu boyutta irdeleniyor.

lü türlü biçimleri. Bu tematik hatlardan biri değişim, gizlenme ve dönüşümü içe-

Serginin adınının ‘Sekizinci Kare’ olması, satrançtaki bir ku-

rirken, diğeri cinselliğe kendinden emin bir yaklaşımın ürünlerini sergiliyor.

rala dayanıyor: “Piyonun Vezir olması: Bir piyon, son yatık sı-

Özellikle 1960 yılı sonrasına odaklanan ve resimden video çalışmasına, fotoğraf-

raya ulaşırsa vezir olur. H8 hanesine ulaşan piyon, piyon ola-

tan grafik tasarıma birçok farklı ifade biçimini barındıran sergide fotoğraflar

rak kalamaz. Oyuncu onu şahtan başka bir taşa (vezir, kale,

önemli bir yer tutuyor. Son elli yılda fotoğrafı kullanan başlıca çağdaş sanatçıla-

at, fil) yükseltir. H8 karesine ulaşarak vezir olan piyonun ha-

rın kimlik, toplumsal cinsiyet, cinsellik ve bunların temsili üzerine ne tür işler

reketi ‘h7-h8V’ şeklinde yazılır.” (2) Sergide de piyonun ve-

ürettiğini bu sergi kapsamında bir arada görmek mümkün.

K

Kad›ndan Erke¤e/Erkekten Kad›na Serginin en kapsamlı alt başlığını, sanatçıların fotoğraf makinesi karşısında farklı cinsel rollere büründükleri işlerden oluşan ‘Kadından Erkeğe/ Erkekten Kadına’ bölümü oluşturuyor. Bu bölümde Lucas Samaras, Jürgen Klauke, Cindy Sherman, Robert Mapplethorpe gibi sanatçıların çalışmalarından örnekler görmek mümkün. 1970’li yıllarda performans, fotoğraf ve bedenin kesiştiği noktada işler üreten Lucas Samaras’ın (New York) ‘Auto Polaroid’ (Polaroid Otoportre, 1969-71) serisinin yanında, Jürgen

nitelendirilebilecek ‘Rot’ (Kırmızı, 1974) serisi yer alıyor. Farklı bakış açıları ile çalışan iki sanatçı, kendileri ile yüzleşerek cinsiyetin sosyal konumlandırmasını yapmaya çalışan işleri ile bir arada yer alıyorlar. Samaras ve Klauke gibi Cindy Sherman da fotoğrafta ifade alanı olarak kendi bedenini kullanmayı tercih eden başlıca sanatçılardan biri. Sherman, kadınların toplumsal rollerini yeniden sahnelemek için kendi bedenini kullanıyor. 1970’li yıllarda toplum ve medyadaki, özellikle de filmlerdeki kadının yeri ve temsiline odaklanan ünlü ‘Untitled Film Stills’ (İsimsiz

I

zire dönüşümü, cinsiyet değişimi üzerinden zayıfın güçlü-

Film Kareleri) serisinden örneklerin (#7-10-21-27-39, 1978-79) yanı sıra sergide

ye, kaybedenin kazanana dönüşümünü temsil ediyor. Ser-

Sherman’ın 90’ların başında protez beden parçaları kullanarak ürettiği fotoğraf-

gi, toplumdaki baskın heteroseksüel rollere karşılık kısıtla-

ları [Untitled (İsimsiz) #255, 1992] da yer alıyor. Bu fotoğraflarda Sherman, abar-

yıcı olmayan bir cinselliğin varolabilirliğine gönderme ya-

tılı plastik kadın bedeni parçaları ile erkek bakışındaki fetişizmi dillendiriyor.

pan bu dönüşümü göstermeyi amaçlıyor. ‘Sekizinci Kare’

‘Kadından Erkeğe/Erkekten Kadına’ başlığının altındaki ilgi çekici serilerden bi-

cinselliğin -özellikle de alışılmışın dışında olduğunda- tutku,

risi de Daniela Comani’nin ‘Eine glücklihe Ehe, Selbstinszenierung’ (Mutlu Bir Ev-

güç, baştan çıkarma, dönüşüm, hüzün, acı ve gösteriş me-

lilik, 2003-2005) isimli fotoğrafları. Bu kapsamlı çalışmasında kadın sanatçı, ar-

selesi olduğunun altını çiziyor. Ayrıca sanatın cinsellik ve

tık cinsel rollerin olmadığı modern entelektüel bir evlilikte hem kadın hem de

yasaklanmış arzularla ilgili risksiz bir ‘oyun’ alanı yaratır-

kocası olarak karşımıza çıkıyor. Dijital montaj yöntemiyle üretilmiş olan siyah

ken, tüm karşıtlıkları da nasıl kendi içinde barındırdığını or-

beyaz fotoğraf serisinde, eşlerin ikisi de aynı kişi olmasına rağmen, duruşlarda-

taya koyuyor. Bu oyun alanı, cinsellik ve kimlik, bunların

ki farklılıklar ve toplumsal rollerinden yola çıkarak kadın ve erkek cinsiyetlerinin

dönüşümü ve sanattaki temsil sistemleri ile ilgileniyor.

kesiştiği temsili ve psikolojik alanlar keşfedilmek isteniyor.

32 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

HANS-PETER FELDMANN, Davud, 2006 © VG Bild-Kunst, Bonn 2006 ve Hans-Peter Feldmann

Klauke’nin (Köln) fotoğraf makinesi karşısında bir tür performans olarak


GA50 SF 32-33.Qxd

11/11/06

13:48

Page 3

D›flar›da Kalanlar Bu bölümün en dikkat çeken çalışmaları Diane Arbus’a ait. Sıradan konuları insan bedeni üzerinden anlatmayı tercih eden bir fotoğrafçı olan Arbus, 1960-70’li yıllarda toplumdan soyutlanan cüceler, çıplaklar, çirkinler, düşmüşler, travestiler, hermafroditler, aşırı kilolu gençler, zihinsel özürlü insanları fotoğraflamıştı. Toplumun dışında kalan bu kişilikler, yine topluma Arbus’un fotoğrafları ile giriyor. Keskin ve mesafesiz bu portrelerden bazıları da sergide ‘toplumun dışında kalanları’ temsil ediyor. David Wojnarowicz’in 1970’li yılların sonunda New York’taki günlük yaşamla ilgili yaptığı geniş ölçekli fotoğraf çalışması ‘Arthur Rimbaud in New York’ (Rimbaud New York’ta, 1978-1979) serisinde de tema ‘dışarıda kalma’ durumu. Wojnarowicz bir modeli -veya belki de kendisiniFransız şair Arthur Rimbaud’un maskesini takmış olarak günlük hayatında metroda seyahat ederken, gazete okurken veya sokaklarda dolaşırken fotoğraflıyor. Toplumdan ‘yabancılaşan’ Rimbaud maskeli model, aynı zamanda kendisini toplumun dışında kalan, ahlâki ve dini değerlerden uzak bir eşcinsel olarak şekillendiren, 1870’li yılların yazarı ile ruhsal bir yakınlığı ifade ediyor. Bu fotoğraflar ilk defa, Wojnarowicz’in 1992’de AIDS’ten ölümü öncesindeki son sergisinde gösterilmesi açısından da önem taşıyor. 1980’ler ve 90’larda erkek bedeni yeni bir kültürel ve politik öneme kavuştu. Bu yıllarda Robert Mapplethorpe, yüzyıl başındaki Holland Day ve 1950-60’lardaki Minor

Portre ve Kimlik

White geleneğinin takipçisi olarak homoerotik fotoğraf-

Zoe Leonard ve Sheryl Dunye’nin bir kadına odaklanarak gerçekleştiridği, kur-

lar çekiyordu. Mapplethorpe’un eşcinsel erkek portreleri,

macayla gerçek arasında gidip gelen fotoğraf çalışması ‘The Fae Richards Pho-

homoseksüelliğin görünür hale gelmesinde önemli rol

to Archive’ (Fae Richards Arşivi, 1996), ‘Portre ve Kimlik’ bölümünün öne çıkan

oynadı. Sergide Mapplethorpe’un bu çok tanınan fotoğ-

çalışmalarından. Bu çalışma, ilk bakışta zenci bir sinema oyuncusu ve gece ku-

raflarının yanında, aralarında ‘Patti Smith’in (1978) de ol-

lübü şarkıcısı olan Fae Richards’ın hayatını, bir pano üzerine asılmış büyüklü kü-

duğu diğer portrelerine de yer veriliyor.

çüklü siyah beyaz anı fotoğrafları ile anlatan bir çalışma gibi gözüküyor. Fotoğ-

Sergideki diğer beş bölümde, önemli çalışmalarıyla -bura-

raflarda Fae Richards’ı film setlerinde -ki genellikle Hollywood’da zenci kadınlara

da adlarını sıralayamayacağım kadar- birçok sanatçı daha

uygun görülen hizmetçi rollerinde-, şık caz kulüplerinde şarkıcı olarak, özel haya-

yer alıyor. ‘Sekizinci Kare’, 1960 sonrasında başlıca çağdaş

tında kız arkadaşları ve sevgilisiyle ve sonunda yaşlı bir kadın olarak Manhat-

sanatçıların kimlik, toplumsal cinsiyet ve cinselliğin çeşitli

tan’da bir bankta otururken görüyoruz. Zenci lezbiyen bir sanatçının belgelen-

halleri üzerine ürettikleri farklı disiplinlerden yüzlerce ça-

miş hayat hikâyesi gerçek gibi görünse de, görüntü insanı yanıltabiliyor… Fae

lışmayı bir araya getirmesi ile önemli bir referans oluştu-

Richards, Zoe Leonard ve Sheryl Dunye’nin yarattığı kurgusal bir karakter.

rurken, bunu sergilemede gösterdiği cesaretle de hatır-

Onun yaşayışı, kariyeri, kadınlara ilgisi de bu kurgunun bir parçası. Dunye, bu

lanmaya değer bir sergi olarak akılda kalıyor.

© DEBORAH KASS. Altered Image #2, 1994-95

kurgu karakterin hayat hikâyesinin filmini bile yapmış. (3) Kimlik ve bedeninin temsili konusunda farklı bir yaklaşım izleyen bir başka sanat-

NOTLAR

çı da Nan Goldin. Çağdaş fotoğrafçılar arasında önemli bir yeri olan sanatçının,

(1) www.museum-ludwig.de

evinden ayrıldıktan sonra hayatının belirli bir döneminde beraber yaşadığı yakın

(2) ‘Satranç-Temel Bilgiler ve Oyunlar’, Fine Reuben, Geçit Kita-

arkadaş çevresinde çektiği fotoğraf serisinden örnekler dahil edilmiş sergiye.

bevi, İstanbul, 2000, s. 30

Grup içindeki insanları dışarıdan objektif bir gözlemci olarak değil, grubun bir

(3) Leonard ve Dunye’nin bu çalışması, Michael Blum’un 9. İs-

üyesi olarak içeriden fotoğraflamış olması, konusuyla kurduğu duygusal, ekonomik ve psikolojik bağların ön planda olması, bu fotoğrafları geleneksel belgesel fotoğraftan farklı kılan en önemli özellikler. Goldin’in diğer bir çalışması da sergi-

tanbul Bienali kapsamında Deniz Palas’ta sergilenen ‘tarihi kurgu’su ‘Safiye Behar’ın Anısına’yı hatırlatıyor. 1900’lerin başında İstanbul’da yaşamış Marksist, feminist Musevi bir kadının, Türkiye tarihini ne denli etkilemiş olabileceği üzerine kurulu bu

nin ‘Dışarıda Kalanlar, Ayrımcılık ve AIDS’ bölümünde görülüyor: AIDS’in ayır-

sergide Behar’ın hayatı, döneme ait mobilyalarla düzenlenmiş

makta olduğu bir eşcinsel çiftin portrelerinden oluşan fotoğraf serisi…

evi, günlükleri ve fotoğraflarıyla kurgulanmıştı.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 33


GA50 SF 34-35.qxd

11/11/06

13:49

Page 2

I AMSTERDAM I amsterdam’›n

iki foto¤raf müzesi Esra Y›ld›z

ret gemisi aracılığıyla zengin olmuş Fransız tüccar Isaac Focquier’in evi olduğu

nsan niçin şehir gezgini olmak, caddelerini, so-

için Huis Marseille (Marsilya Evi) olarak adlandırılan bina, süslemeli giriş holü,

kaklarını bilmediği bir şehirde kaybolmak, ama

Jacob de Wit’in resimlediği bahçe odasının tavan resimleri ve cephesinde yer

kayboldukça şehrin gizli çehresine daha çok va-

alan Marsilya haritası tableti gibi tarihi özellikleri korunarak restore edildikten

kıf olabilmekten gizli bir haz duymak ister? Ge-

sonra, 1999’dan itibaren bugünkü işleviyle kullanılmaya başlamış. Mekânın ta-

zilip görülmek istenen yerlerin kültürel, sosyal atmosferi-

rihsel öğelerinin bu kadar baskın olması, ister istemez ilk olarak, güncel fotoğ-

ni solumak için de yapılabilecek kent gezileri ve yanıtı her

rafı sunmayı misyon edinmiş Huis Marseille’in konuk ettiği çalışmaların su-

kişi için farklılaşabilecek bu sorular, geçtiğimiz aylarda

num/sergileniş olanaklarına istenildiği gibi olanak verip veremeyeceği sorusu-

yaptığım kısa seyahat sırasında benim de Amsterdam’da

nu akla getiriyor. Yılda dört serginin düzenlendiği müzede bu yaz sezonunda

cevabını aradığım noktalardı.

genç sinemacıların kısa filmleri, Beate Gütschow, Vik Muniz, Jörg Sasse’nin fo-

me Lines’ (2005) isimli film çalışması sergileniyordu. Brezilyalı fotoğrafçı Vik Muniz, 90’lı yıllarda şeker, çikolata, ip, buhar gibi malzemelerle sanat tarihi, edebiyat dünyası ve görsel arenadan ödünç aldığı ünlü karakterlerin çizimlerini yapmaya, sonra da bunların fotoğraflarını çekmeye başlamıştı. Muniz, Huis Marseille’de

sergilenen

‘Romy

Schneider’ (2004), ‘The doubting of Saint Thomas, after Caravaggio’ (1999) gibi boncuk, inci taneleri ile yaptığı çizimlerini fotoğrafladığı çalışmalarıyla postmodernizmin pastiş,

I

Amsterdam’ın 1980’lerden bu yana ve son yıllarda etki-

alıntılama, hiciv söylemlerine gönderme yapıyor. Beate Gütschow ise çalışma-

si daha çok hissedilir biçimde ‘soylulaştırılan’ çehresi, sa-

larında -öğrencisi olduğu Wolfgang Tillmans’in kimi zaman yaptığı gibi- bulun-

nat merkezlerinin ve kültürel mekânların giderek mer-

muş imajlardan yola çıkıyor. Claude Lorain, Jacob von Ruysdal gibi on yedinci

kezden uzaklaştırılarak şehrin dışına atılması, şehrin fark-

yüzyıl ressamlarının çalışmalarını hatırlatan bulunmuş manzara görüntülerini

lılaşan ve sakinlerinin şikâyetçi olduğu atmosferine işaret

birleştirerek oluşturduğu renkli fotoğraflarında artık idealleştirilmiş doğanın

ediyor. Stadeljik Müzesi gibi müze ve kültür merkezleri

mümkün olamayacağını gösteren Götschow, yine bulunmuş siyah beyaz fo-

yenileştiriliyor, I amsterdam gibi kampanyalarla kent tu-

toğraflarla gerçekleştirdiği çalışmasında ise şehirdeki mimari öğelere odaklana-

ristlere/dışarıdan gelenlere daha cazip hale getirilmeye

rak hayali mekânlar yaratıyor. Jörg Sasse de benzer bir biçimde, bulunmuş

çalışılıyor. Yağmurlu, gri Amsterdam günlerinde gezdi-

imajların dijital ortamda renk, biçim özelliklerini değiştiriyor, ama Gütsc-

ğim Huis Marseille ve foam _Fotographiemuseum Amster-

how’dan farklı olarak, orijinalini hiçbir şekilde hatırlatmayan yepyeni imajlar ya-

dam, Amsterdam’ın bu yeni çehresini yansıtan, kentin

ratıyor. Yöntemlerindeki farklılıklara karşın Muniz, Gütschow ve Sasse’nin fo-

steril bölgesinde yer alan ve turistik haritasında da gös-

toğrafları, 70’ler ve 80’lerde modernist anlayışın tersine postmodern fotoğraf

terilmiş -fotoğrafla ilgili- iki mekân olarak ziyaret edilme-

alanında yaratıcılığa/orijinalliğe önem verilmeyen bir anlayışı ve Barthes, Fo-

yi bekliyordu.

ucault gibi düşünürlerin fikirlerinde temellenen ‘bir görüntünün anlamının ya-

1999 yılında kurulan, Amsterdam’ın ilk fotoğraf müzesi

ratıcısında ya da yaratıcısının kontrolünde olmadığı, diğer görüntü ve işaretler-

Huis Marseille kentin merkezî bir yerine konumlanmış.

le, göndermelerle anlam kazandığı’ görüşünü gündeme getirmeleri açısından

1665’te Marsilya Limanı’ndan Amsterdam’a giden tica-

ortak bir paydada buluşuyor.

34 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © VIK MUNIZ, Drakula (Havyar Canavarlar), 2004 (Galerie Xippas, Paris izniyle) (sol) - © BEATE GÜTSCHOW, S#2, 2005 (Huis Marseille Koleksiyonu) (sa¤)

toğrafları ve Runa İslam’in ‘Ti-


GA50 SF 34-35.qxd

11/11/06

13:49

Page 3

Amsterdam’ın ikinci fotoğraf merkezi olan foam_Fotographiemuseum Amster-

Warhol, William Klein, -’Hunter’ (Avcı) serisi için de- Jack

dam, Huis Marseille’e göre daha büyük mekânında, büyük ve küçük ölçekli ser-

Kerouac gibi farklı etkilenim kaynaklarıyla Moriyama, ça-

gilere bir arada yer veriyor. Yaz döneminde foam, günümüz Japon fotoğrafının

lışmalarıyla, kendi ifadesiyle hiçbir artistik yönteme baş-

önemli isimlerinden Daido Moriyama’nın sergisi ve ‘Bound for Glory, America in

vurmadan oldukça basit olan tarzını ve fotoğrafı iki bo-

Color: 1939-43’ (Zafere Ulaşmak, Renkli Amerika: 1939-1943) başlıklı iki ana ser-

yutlu bir sanat eseri yaratmak için bir girişim olarak gör-

ginin yanında Jasper Groen’in ‘Jeffrey’ ve Maarten van Schaik’in ‘Las Vegas’ ça-

meyen, oldukça özel, kendi kişisel zaman ve gerçeklik an-

lışmalarını ağırlıyordu. Jasper Groen, ‘Jeffrey’ dizisinde çağdaş fotoğrafta sıkça

layışını ortaya koyuyor.

rastladığımız bir anlayışın pek de ilgi çekici olmayan bir örneğini, Hollanda’da son zamanlarda artan yabancı düşmanlığı/ırkçılık gibi konular üzerinden veriyor. Groen bu çalışmasında, üç yıl önce Maastricht’te karşılaşıp fotoğraflarını çekmeye başladığı, 19 yaşındaki, neo-nazilere ilgi duyan break dansçı Jeffrey’in günlük yaşamından kesitler sunuyor. Hollandalı fotoğrafçı Maarten van Schaik’ın ‘Las Vegas’ serisindeki büyük boyutlu fotoğrafları ise alışık olunduğu gibi bu şehrin hareketli, pırıltılı gece görüntülerini içermiyor. Dışarıdan hiçbir müdahalede bulunmadan doğal koşullarda çektiği fotoğraflarda sanatçı, şehrin iç ve dış mekânlarından ayrıntılara odaklanarak gerçekte bu fotoğrafların nerede çekildiğine dair hiçbir ipucu vermeyen, zamansız çalışmalarıyla baş başa bırakıyor izleyiciyi. ‘Bound for Glory, America in Color: 1939-43’ sergisi, etkileri FOTO⁄RAFLAR: © DAIDO MORIYAMA. Mutsumatsushima, 1974 (üst) - Endüstri Bölgesi, 1971 (alt) (Sanatç› ve Taka Ishii Gallery, Tokyo izniyle)

1930’lu, 40’lı yıllarda görülen Büyük Bunalım sonrasında, çiftçilere ürünlerinin fiyatlarına destek vermek, ekipmanlarını, yiyecek ve tohumlarını almalarına yardım etmek, vb. görevleri yerine getirmek, kısacası çiftçi ailelerine destek olmak için kurulmuş FSA (Farm Security Administration) tarafından başlatılmış belgesel projesinden fotoğrafları içeriyor. Büyük Bunalım’ın kırsal hayattaki etkilerini belgelemek amacıyla 1939-43 yılları arasında gerçekleştirilen bu projede yer alan sekiz fotoğrafçının çalışmalarından örnekler sunulan sergide, Dorothea Lange’ın ‘Migrant Mother’ (Göçmen Anne, 1936) ve Walker Evans’ın ‘Alabama Tenant Farmer Wife’ (Alabama, Kiracı Çiftçinin Karısı, 1936) gibi ikonlaşmış siyah beyaz çalışmalarının yanı sıra ilk kez gün ışığına çıkarılan renkli çalışmalara da yer verilmiş. Amerikan devleti için bir nevî propaganda amacı taşıyan bu belgesel projesi, Evans ve Lange gibi iki önemli fotoğrafçının kendi kariyerleri açısından siyasal/politik bakış açıları ile sanatsal/kişisel bakış açılarını buluşturdukları ve en iyi çalışmalarını gerçekleştirdikleri dönemlerini içermesi açısından ayrı bir önem taşıyor. foam’daki ikinci ana sergi, Japon fotoğrafının önemli isimlerinden Daido Mori-

Yazının başında vurgulamaya çalıştığım gibi değişen çeh-

yama’nın 60’lardan 90’lı yıllara uzanan, ‘Farewell Photography’ (Veda Fotoğra-

resiyle Amsterdam, Kavafis’in o ünlü şiirindeki gibi, insa-

fı), ‘Light and Shadow’ (Işık ve Gölge), ‘Platform’, ‘Japan: A Photo Theater’ gibi

nın durmadan peşinde olacak, onu izleyecek ve kimileri

farklı dönemlerine ait çalışmalarının gösterildiği sergisiydi. İlk yıllarda, genelde

için de yazgısını paylaşmak zorunda kalacağı kentlerden

Japon şehirlerinin caddeleri ve striptiz/gece kulüpleri gibi mekânlara odaklan-

biri olma özelliğini yitirmişe benziyor. Bir kenti görme-

dığı, bulanık, iyi odaklanmamış, grenli, kontrastların belirgin olduğu, pek de

den, okunulan metinler ve dinlenilen şarkılarla o kente

alışık olunmayan açılardan çekilmiş, çarpıtılmış görüntülerin hakim olduğu fo-

dair zihinde canlandırılan görsel imgeler ve çekilen haya-

toğraflarıyla Moriyama, gerçek dünyanın olağan/sıradan halini yakalamaya ça-

li fotoğrafların kentin kendi gerçekliğiyle aynı olmayışı,

lışmıştı. ‘Light and Shadow’ serisindeki gibi 1980’li yıllarda çektiği fotoğrafların-

ister istemez hüzün veriyor insana.

da ise, ilk döneminin grenli, karmaşık görüntülerine nazaran daha aydınlık,

NOT: İlgilenenler, bahsi geçen fotoğraf müzelerinin internet siteleri-

gerçekçi tarzda büyük boyutlu çalışmalar gerçekleştirmişti. Robert Frank, Andy

ne www.huismarseille.nl ve www.foam.nl adreslerinden ulaşabilir.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 35


GA50 SF 36-39.Qxd

13/11/06

21:35

Page 2

I ANAL‹Z I fotografik gündem de¤erlendirmesi-5

müzeler, yar›flmalar, foto¤raf bölümleri… Refik Akyüz, Serdar Darendeliler

cine katkıda bulunur ve yeni isimleri keşfeder; sanat eserleri satın alarak pazarın ge-

eçen sayıda dünya ve ülkemizdeki örnekler

nişlemesine katkıda bulunur. Temel olarak bugünü tespit ederken geleceği de şe-

üzerinden giderek fotoğraf galerilerini irdele-

killendirmekte rol oynarlar. Bu tip yapıların finansal altyapısıyla ilgili dünyada fark-

meye çalışmıştık. Ülkemizde yeteri kadar fo-

lı modeller var. Kimisi zengin müteşebbislerin kurduğu vakıflar aracılığıyla yöneti-

toğraf galerisinin var olmaması, var olanların

lir kimisi de devlet desteğini arkalarında bulur -ki bu, kuruldukları ülkelerin kültür po-

da güçsüzlüğü ve etkisizliği, fotoğraf üstyapısının bir aya-

litikaları ile doğrudan bağlantılı bir durum- ve her iki durumda da gelirlerini artırmak

ğı olarak dikkat çekici. Bu, sanat pazarının derinliği ile de

için çeşitli kaynakları üretmeye çalışırlar. Kurucuların ve mütevelli heyetlerinin ana

ilgili bir durum elbette. Bu nedenle galeriler dışında ku-

görevi, müzenin uzun vadedeki çizgisini, politikasını ve tayin edilen hedeflerinin

rumsal olarak dikkat çekici diğer yapıları da mercek altına

gerçekleşmesi için gerekli ortamı sağlamak ve bunu sürekli kılmaktır. İşin başına da

almak gerekiyor.

müzenin kuruluşu aşamasında konulan hedefleri gerçekleştirmek ve bu hedeflerde

Dünyada sadece fotoğraf alanında faaliyet gösteren mü-

daha uzun vadede gerçekleştirilmesi gerekebilecek stratejik değişiklikler için gerek-

zeler/merkezler (International Center of Photography-New

li öngörüleri ortaya koyacak profesyonelleri getirirler. Bu yüzden kurumsal olarak

York, Maison Europeen de la Photographie-Paris, Fotomuse-

sağlıklı bir şekilde oluşturulan bu merkezler, hayatlarına kurucularının hayatların-

um Winterthur, vb.) olduğu gibi modern veya güncel sa-

dan bağımsız bir şekilde devam eder.

nat alanında yoğunlaşan ama fotoğrafa da programları-

Türkiye’de doğrudan devlet desteği almadan sanat alanında çalışan kurumlar, son

nın bir parçası olarak ağırlıklı bir şekilde yer veren ciddi

yıllarda çoğalmaya ve gündemde daha çok yer etmeye başladı. Fotoğraf alanında

G

hacim olarak büyük ve etkili bir kurumsal yapılanmadan devlet veya özel sektörde söz edemesek de, diğer sanat kurumlarının fotoğrafa olan ilgisi, bu alana bir miktar hareket gelmesini sağladı. İki yıl önce açılan İstanbul Modern Sanatlar Müzesi, fotoğraf için özel bir yapılanmaya sahip tek kurum. İstanbul Modern bünyesindeki fotoğraf galerisi, uzun süreli sergile-

genel prensipleri doğrultusunda, hali hazırda var olan sergileri ülkemize getirmektense çoğunlukla müzenin fotoğraf sergilerinden sorumlu küratörü Engin Özendes’in kürasyonuyla yeni sergiler oluşturmayı tercih ediyor. İstanbul Modern, kurulurken fotoğrafçıların yaptığı bağışlarla oluşturulan bir fotoğraf koleksiyonuna da sahip. Pera Müzesi ise bu alandaki bir diğer iddialı kurum. Şu ana kadar Henri Cartier-Bresson retrospektifi ve son olarak da Suna ve İnan Kıraç Eski İstanbul Fotoğrafları Koleksiyonu’ndan derlenen ‘Konstantiniyye’den İstanbul’a-XIX. Yüzyıl Ortalarından XX. Yüzyıla Boğaziçi’nin Rumeli Yakası Fotoğrafları’ sergisine ev sahipliği yapan Pera Müzesi, uzun dönemde, çok sık olmasa da ses getirecek sergilere yer verecek gibi görünüyor. Yapı Kredi Kültür Merkezi de, bünyesinde bulunan Sermet Çifter Salonu’nda zaman zaman fotoğraf sergilerine yer veren bir başka kurum olarak söz etmeye değer. Ancak fotoğraf, belki de çok iddialı bir mecra olarak görünmediğinden ötürü, merkezin daha göz

I

kurumsal yapıların (MOMA, Metropolitan Museum, Tate,

önünde olan mekânı Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde hiçbir zaman yer bulmadı.

SFMOMA, vb.) varlığından söz edebiliriz. Bu tip yapıların

Yapı Kredi Kültür Merkezi, bir dönemin önemli belgesi niteliğindeki 35 bin fotoğ-

oluşumları uzun uzun incelenebilir ama esas olarak üze-

raflık Selahattin Giz Arşivi’ne sahip olmasıyla da dikkat çekiyor. Yakın zamanda, res-

rinde durulması gereken, temel benzerlikleri. Müzeler ve-

torasyonu yapılan bu koleksiyondan oluşturulan bir sergi de merkezde yer bulmuş-

ya merkezler, farklı işlevlerini ön plana çıkarsalar da asıl

tu. Programlarında yer alan çağdaş sanat sergilerinde fotoğraf işlerine de zaman

olarak bir çekim merkezi yaratır ve var oldukları alanda

zaman yer veren Akbank Sanat Merkezi ve Platform Güncel Sanat Merkezi’ni de

bulunan farklı oyuncular arasındaki iletişime yardımcı

burada anmadan geçmeyelim.

olur; barındırdıkları kütüphaneleriyle genç sanatçıları ya

Bu kısa girişin ardından eksikliği hissedilen hangi noktalar var biraz onlardan bah-

da sanat ilgililerini bilgilendirir ve ufuklarını açmaya çalı-

sedelim. En başta, sadece fotoğraf alanına yoğunlaşan bir kurumun varlığı daha

şır; düzenledikleri sergilerle sanat eserlerinin üretim süre-

doğrusu var olmaması, önemli bir eksiklik. Zaten cumhuriyet tarihimiz boyunca da

36 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAF: © GÖKfi‹N S‹PAH‹O⁄LU, Somali, 1964 (‹stanbul Modern’deki ‘Do¤ru Yerde Do¤ru Zamanda’ sergisinden)

re ev sahipliği yapıyor, uzun vadeli sergi programları üzerinde çalışıyor ve


GA50 SF 36-39.Qxd

11/11/06

13:50

Page 3

bu tip bir kurum eksikliği, fotoğrafımızın belleğinin oluşturulması konusunda

da faaliyet gösteren çoğu kurumun fotoğrafı kendilerin-

neredeyse hemen hiçbir şey yapılmamasına yol açmış. Yurt dışında, örneğin Fran-

den bir şekilde uzakta tutması, sanata destek vermek iste-

sa ve Hollanda’da, fotoğrafçıların yaşarken ya da öldükten sonra ilgili kurumlar ta-

yen şirketlerin bu örnekler nedeniyle fotoğraftan uzak dur-

rafından satın alınan arşivleri, korunarak ve araştırmacıların hizmetine sunularak

ması veya ciddi projelere destek vermemesi gibi sonuçlar

önemli bir bellek oluşturulmasına çalışılıyor. Ülkemizdeyse bu bellek çalışması -na-

doğuruyor. Bu büyük bir kısır döngü. İçinden çıkılması da

diren de olsa- ancak bireysel olarak yapılan koleksiyonerlik çerçevesinde gerçekleş-

ancak bu kurumların kendi görev tanımlarını bilerek hare-

tiriliyor ama bu bireysel girişimler önemli bütün fotoğrafçıların arşivlerinin korun-

ket etmesinden, fotoğraf alanındaki diğer oyunculardan

masını sağlayamadığı gibi kamuya kapalı oluşumlar yaratıyor. Bu, madalyonun ta-

destek/işbirliği istemeyi bilmelerinden, sanatsal seçimleri

rihsel ve arşivsel yüzü. Bir önceki sayfada isimlerini saydığımız kurumların girişim-

daha güvenilir ellere bırakmalarından ve gerektiği yerde

leriyle bu alanda birtakım gelişmeler olacağını umabiliriz.

de daha küçük ölçekli ama daha kaliteli etkinliklerle yetin-

Madalyonun diğer yüzü ise bu tip kurumların bugüne ve geleceğe, yani fotoğraf

meyi öğrenmelerinden geçiyor.

alanındaki gelişmelere yönelik etkisine dair. Elbette her kurum, yeni bir sergi hazırlarken o serginin gündemde mümkün olduğunca fazla yer alması isteği taşır. Bu amaçla da genelde, üzerinde konsensus sağlanmış sağlam isimlerin işlerini sergileme yoluna sapılır. Ancak sanat alanında faaliyet gösteriyor olmak, bu tip kurumlara başka sorumluluklar da yükler: Yeni isimleri keşfetmek, yeni isimleri çalıştıkları alanda yönlendirmek, yeni işler üretilmesine yol açmak veya çok az bilinen bir fotoğrafçının görülmeyen işlerini ortaya çıkarmak gibi. Örneğin dünyadaki en önemli sanat kurumlarından biri olan New York Modern Sanat Müzesi MOMA’nın efsanevi fotoğraf bölümü küratörü John Szarkowski olmasaydı, bugün Lee Friedlander veya Garry Winogrand bu kadar bilinmeyebilir veya Diane Arbus en

FOTO⁄RAF: © LEE FRIEDLANDER, New York City, 1966

bilinen işlerini üretemeyebilirdi. Yakın geçmişten bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün: MOMA&MET-Stephen Shore, MOMA&Gug-

Foto¤raf Yar›fl(t›r)malar›

genheim-Joel Sternfeld, MOMA-William Eggleston gibi. Bugüne baktığımızdaysa -

Amatör olgusunun bir başka yansıması ise amatör fotoğ-

sadece fotoğraf alanında faaliyet göstermese de- Paris’teki Fondation Cartier pour

rafçılara yönelik yarışmalar. Elbette pek çok ülkede benzer

l’Art Contemporain gibi kurumların sanatçılara yeni sergileri için sipariş üzerine iş

yarışmalar düzenleniyor, hatta uluslararası düzeyde de

ürettirmesinin teşvik edici bir etkisi var. Ülkemizde de benzer kurumların uzun dö-

amatör yapıları bir araya getiren FIAP gibi bir kurum var.

nemde belirleyici ve etkin olacağını umsak da genel tabloya ve şu ana kadar ger-

Ancak FIAP yarışmaları, dünyada profesyonel anlamda

çekleştirilen sergilere baktığımızda, fotoğraf alanında -yukarıda adı geçen yabancı

ciddiye alınan organizasyonlar değil, aksine ağırlıklı olarak

örneklere benzer- kurumsal olarak güçlü/ileri görüşlü/risk almaya hevesli bir yapı-

fotoğrafla amatör olarak ilgilenenlerin rağbet gösterdiği

nın varlığından henüz söz edemiyoruz.

yarışmalardır. Son yıllarda ülkemizde artan sayıda düzen-

Kurumsal Yap›lar›n Eksikli¤inde Amatör Yap›lanmalar

lenen fotoğraf yarışmaları ise daha da başka bir kategori-

Kurumsal yapılardan söz ederken ülkemizin fotoğraf gündeminde gereğinden faz-

de değerlendirilmeli. Bu yarışmalar, birkaç tanesi haricin-

la belirleyici etkisi olan amatör fotoğraf derneklerine tekrar değinmeden olmaz. Ön-

de, bir şirket sponsorluğunda düzenlenen ve genelde o

ceki sayılarda da birçok kez bahsettiğimiz gibi ülkemizde amatör olgusunun kurum-

şirketin reklamını/basında adının duyulmasını ve bir son-

sal yönü olarak dernekler ön plana çıkıyor. Bu dernekler, esas yapıları itibariyle ho-

raki yıl basılacak takvim, ajanda, vs. gibi basılı materyalle-

bi olarak fotoğrafla uğraşan fotoğraf meraklılarını bir araya getiren, temel fotoğraf

rine görsel malzeme sağlamayı amaçlayan organizasyon-

eğitimi veren, insanların bir araya geleceği bir mekân olma özelliği olan, üyeleriyle

lar. Sonuç olarak alan memnun veren memnun, ancak bu

geziler düzenleyen yapılanmalar oldukları halde, kurumsal olarak ülkemizde daha

yarışmaların genel olarak fotoğrafın gelişmesi için bir fay-

ciddi yapıların olmaması nedeniyle fotoğraf festivalleri/bienalleri düzenlemek gibi

dası olduğundan söz edebilmek mümkün değil. Tek fo-

başka işlevler de üstlenmek zorunda kalmış durumdalar. Fakat kadrolarının sürekli

toğrafların değerlendirilmesi şeklinde düzenlenen bu tip

değişmesi, profesyonel yöneticilerin eksikliği, fotoğrafın hep belli bir açıdan ele alın-

yarışmalar sadece göze hoş gelen görüntüler üretilmesini

ması ve büyük kaynakların olmaması gibi nedenlerle yeteri kadar derin, etkili ve is-

teşvik ediyor, ancak yeniliklere yol açacak özellikte değil-

tikrarlı çalışmalar gerçekleştiremiyorlar. Düzenlenen etkinliklerin/festivallerin/bienal-

ler. Ayrıca bazı isimlerin kimi yarışmalarda jüri üyesi kimi

lerin sanatsal anlamda belirli bir seviyeyi aşamaması fotoğrafın ülke içinde çok cid-

yarışmalarda ise yarışmacı olarak yer alması da kafada so-

diye alınmaması, izleyici kitlesinin hep belirlli bir kesimle sınırlı kalması, sanat alanın-

ru işaretleri oluşturuyor. Bu tip yarışmalar, ileri fotoğraf

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 37


GA50 SF 36-39.Qxd

11/11/06

13:50

Page 4

amatörleri dışında daha genel anlamda bir katılım sağla-

siyle ortaya çıkan durum, birkaç açıdan çok düşündürücü. Öncelikle fotoğrafın

yamadıkları için fotoğrafa yönelik genel ilgiyi artırmak yo-

yüksek çözünürlüklü halinin, diğer fotoğrafçının eline nasıl geçtiği bir soru işareti.

lunda da bir etkiye sahip değil maalesef.

Çünkü kendisinin olay sonrasında yaptığı ‘sevdiği fotoğrafçıların da arşivlerini tut-

Elbette dünyada da birtakım amatör fotoğraf yarışmaları

tuğu ve bu fotoğrafı da arşivlerken kendi fotoğraflarıyla karıştırdığı’ söylemi çok

var ama bunların yanı sıra asıl gündemi belirleyen, ciddi

makûl bir açıklama değil. Hiçbir fotoğrafın yüksek çözünürlüklü versiyonu, herke-

yarışmalar ve ödüllerdir: Photographers’ Gallery tarafın-

sin ulaşımına açık bir şekilde internette ortalarda dolaşmıyor. Bugün o fotoğrafın

dan verilen Deutche Börse Photography Prize, W.Eugene

negatifi Ahmet’te olduğu için durumu fiziksel olarak kanıtlaması kolay ama gele-

Smith anısına verilen burs, Henri Cartier-Bresson Vakfı ta-

cekte tamamen dijitale geçildiğinde fotoğrafçıların kendilerini nasıl koruyacakları

rafından verilen ödül, Hasselblad Vakfı tarafından verilen

önemli bir nokta. İkinci olarak sorgulanması gereken nokta ise, yarışmaya başka bi-

ödül, World Press Photo tarafından düzenlenen yarışma,

risinin fotoğrafıyla katılan bu kişinin Kocaeli Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nde oku-

Benetton’un iletişim araştırma merkezi Fabrica tarafından

makta oluşu. Fotoğraf eğitimi veren akademik bir kurumda, öğrencilere fotoğrafın değeri ve farklı açıdan etik değerlerin çok temel olarak benimsetilmesi gerektiği göz önünde bulundurulduğunda, bu tip bir sahtekârlığı bir fotoğraf bölümü öğrencisinin yapması, herhangi bir kişinin yapmasından çok daha vahim bir boyut kazanıyor. Demek ki amatör fotoğraf çevrelerinde olduğu gibi akademik eğitim kurumlarında bile insanlar bu tip fotoğraf yarışmalarına katılma ve derece alma psikolojisiyle motive ediliyor ve bir fotoğraf bölümü öğrencisi kendisinin olmayan bir fotoğrafı sahiplenip başına gelebilecek tüm riskleri göze alarak böyle bir işe başvurabiliyor. Bu örnekten yola çıkarak yanıtlanması gereken o kadar çok soru var ki: Fotoğrafçılar bu gibi durumlara düşmemek için haklarını nasıl koruya-

I

koruma nasıl gerçekleşecek? Bu yarışmalar ne kadar önemli ve bunları yarın kim

yarışmalara/ödüllere ya bir ön seçici kurulun önerisiyle

hatırlayacak? Bu yarışmalardan fotoğraf adına herhangi bir kazanım elde etmek

oluşturulan bir kısa liste arasından seçimle ya da doğru-

mümkün mü? Birçok isim bu tip yarışmaların anlamsızlığından dem vurduğu hal-

dan başvuruyla katılınabiliyor; bazen var olan bir proje,

de neden hâlâ jüri üyeliği tekliflerini kabul ediyor? Ama belki de içinde yer alanla-

bazen o güne kadar gerçekleştirilen çalışmaların bütünü,

rın büyük bir kısmını memnun eden bu yarışmaları sorgulamak herkesin mesut ol-

bazen de yapılması planlanan bir proje ödüllendirili-

duğu bir saadet zincirini sorgulamak gibi bir şey.

yor/destekleniyor. Ve bu ödülleri kazananların önünde ka-

Foto¤raf Bölümlerindeki E¤itim Sorunlar›

riyerleri açısından büyük kapılar açılıyor. Ülkemizden bu

Yukarıda bahsettiğimiz yarışma skandalındaki belki de en can alıcı nokta, bir fotoğ-

anlamda örnek gösterilebilecek tek ödül, belli bir çalışma

raf bölümü öğrencisinin bu duruma sebebiyet vermesiydi. Elbette sadece bu ör-

bütününü uluslararası katılımı da olan bir jüri ile değerlen-

nekten yola çıkarak üniversitelerdeki fotoğraf bölümleriyle ilgili genel bir saptama

diren Pamukbank Fotoğraf Ödülü’ydü. Kaldı ki o bile se-

yapılamaz. Fakat direkt olarak bu olayla bağlantılı olmasa da, Türkiye’de verilen fo-

çimleriyle çeşitli soru işaretleri doğurmuştu. (bkz. Geniş

toğraf eğitimi de masaya yatırılması gereken konulardan. Ülkemizde 2’si meslek

Açı 22. sayı, sayfa 32, ‘Kazanan Kim?)

yüksekokulu olmak üzere 11 üniversitede fotoğraf eğitimi veriliyor. Bu eğitim Ak-

Yar›flma skandal›

deniz Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve Mimar Sinan

Geçen iki ay içinde, fotoğraf yarışmaları bağlamında çok

Üniversitesi’nde ‘Fotoğraf’ bölümlerinde, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul Bilgi

çarpıcı bir örnek yaşandı. Philips’in düzenlediği ‘3. Philips

Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ‘Fotoğraf ve Vi-

Aydınlatma Fotoğraf Yarışması’nda amatör kategori siyah

deo’ bölümlerinde, Kocaeli Üniversitesi’nde ise ‘Fotoğraf ve Grafik Sanatlar’ bölü-

beyaz çekim dalında birincilik ödülünü kazanan fotoğra-

münde 4 yıllık lisans eğitimi olarak veriliyor. 2 yıllık meslek yüksekokulu eğitimi ise

fın, yarışmaya fotoğrafı gönderen kişiye değil esas olarak

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde ‘Fotoğrafçılık’, Kocaeli Üniversitesi’nde

fotoğrafçı Ahmet Polat’a ait olduğu ortaya çıktı. Tesadü-

ise ‘Fotoğrafçılık ve Kameramanlık’ bölümlerinde veriliyor. Vakıf üniversitelerinde-

fen yarışmada ödül alan fotoğrafların sergilendiği Fotog-

ki fotoğraf bölümleri eğitim vermeye yeni başlamış olduklarından ve mezun ver-

rafevi’ne giden Polat’ın, 2000 yılında çektiği bir fotoğrafı,

me aşamasına gelmediklerinden, bu okullardaki eğitimle ilgili yorum yapabilmek

bir miktar manipüle edilmiş bir şekilde ve altında fotoğra-

için henüz çok erken. Ama şu söylenebilir ki, en azından devlet üniversitelerindeki

fın sahibi olarak başka bir imzayla sergilendiğini görme-

bölümlerle karşılaştırıldıklarında teknik altyapı olarak oldukça ileri bir noktadalar.

38 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAF: © AHMET POLAT (Philips Foto¤raf Yar›flmas›’nda tart›flma yaratan foto¤raf)

cak? Gelecekte, her şey dijitize olduğunda, bu verilen ödül, ICP tarafından verilen Infinity Awards, vd. Bu


FOTO⁄RAF: © PAOLO PELLEGRIN/MAGNUM PHOTOS, Güney Lübnan’daki köylerinden kaç›p Sur kentine s›¤›nan siviller, Temmuz 2006 (Pellegrin’e 2006 W.Eugene Smith Ödülü’nü kazand›ran çal›flmadan)

GA50 SF 36-39.Qxd

11/11/06

13:50

Page 5

Ders programları açısından da daha geniş bir spektruma sahip oldukları ve öğre-

lı genel değerlendirmeler, ülkemizde yapılan işlere üstten

tim kadrolarını oluştururken daha serbest davrandıklarını söylemek mümkün. Ta-

bakarak yerme isteği barındırmıyor. Aksine, bu yazıların

bii ki vakıf üniversitelerindeki en büyük problem, gelir kaybını minimuma indirmek

ve değerlendirmelerin başlıca amacı, yolunda gitmediği-

için kimi zaman fotoğraf adına çok fazla gelecek vaat etmeyen öğrencileri de ka-

ni gördüğümüz ama biraz daha araştırmacı bir bakış açı-

bul etmek durumunda kalmaları. Zaten bu problem, sadece fotoğraf bölümleri

sıyla ve öğrenme isteğiyle yola sokulabilecek konularla il-

için değil, birçok vakıf üniversitesindeki pek çok bölüm için geçerli.

gili görüşlerimizi belirtmek ve sizin de akıllarınızda soru

Devlet üniversitelerindeki fotoğraf bölümlerinin en köklüleri 25-30 yıllık bir geçmi-

işaretleri oluşturmaktı. Bu yaklaşımımızın bazı kesimler-

şe sahip. Bu süre fotoğrafın tarihsel sürecine kıyasla oldukça kısa ama çağdaş/kali-

den tepki topladığını ve eleştirdiğimiz şeylerin altına eli-

teli bir fotoğraf eğitimi geleneğinin oluşturulabilmiş olması için de yabana atılacak

mizi koymamakla itham edildiğimizi tahmin etmek güç

bir süre değil. Fakat ne yazık ki, çoğu fotoğraf bölümünün (sektörel eleman yetiş-

değil. Elbette suya sabuna dokunmadan, kolayca dümen

tiren meslek yüksekokulları hariç) gerçek anlamda bir sanat eğitimi seviyesini ya-

suyuna gidebilen bir yapıda olsaydı (ki etrafta bu tür ya-

kaladığını söylemek güç. Bu bölümlerin ilk kuruluş yıllarında görev alan kimi kişi-

pılanmalardan istemediğiniz kadar mevcut) Geniş Açı da

lerin fotoğraf/sanat eğitimi almış akademisyenler/fotoğrafçılar değil amatör fotoğ-

çok daha uzun yaşayabilir, el üstünde tutulabilirdi. Ama

rafçılar olması, akademik programların serbest sanat üretimini teşvik etmek yerine

şu anki gibi bir iz bırakabilir miydi, bundan emin değiliz.

belli kalıpları belletme üzerinden yürümesi, ‘güzel ve doğru’ fotoğraf üretimi reçe-

Fotoğrafla ilgili pek çok noktaya çuvaldız batırmışken, iğ-

telerinden vazgeçilememesi, çağdaş/özgür/sorgulayıcı bir sanat eğitimi anlayışının

neyi kendimize batırmadan, yani fotoğraf yayıncılığı üze-

olmaması, belli bazı okullar/kişiler arasındaki anlaşılması güç çekişmeler ve yıllardır

rine birtakım saptamalar yapmadan analizi noktalamak

bu kısırdöngülerden bir türlü kurtulunamaması, bugün hâlâ bu okullardaki fotoğ-

olmaz. Ama bunu -bir derginin sorumluluklarının ayrıntılı

raf eğitiminin yeterli kaliteye ulaşamamasının ardında yatan nedenlerden bazıları.

incelemesini- ileriki sayfalarda karşılaşacağınız, günümüz-

...Ve Di¤erleri

de fotoğraf ve genel olarak da sanat dergiciliğiyle ilgili mi-

Aslında bütün bu eleştirilen hususlara ve kurumsal aksaklıklara rağmen ülkemizde

ni dosyaya bırakıyoruz.

de tüm bu şablonların dışında kendi fotoğrafını üreten, belli bir yaşın üzerinde fotoğrafçılardan veya halen yolunu bulmaya çalışan genç fotoğrafçılardan söz etmek mümkün. Sonuç olarak fotoğraf, bireyselliğin ön plana çıktığı bir alan ama kurumsal eksiklikler nedeniyle fotoğrafçıların Amerika’yı tekrar tekrar keşfetmesi gerekebiliyor. Kurumsal yapı eksikliğinden kaynaklanan ‘dünya çapında bilinme eksikliği’, ülkemizdeki fotoğraf üretiminin çıtasını yükseltme yolunda aşılması gereken en önemli engellerden biri. Dünyada, Türkiye kaynaklı fotoğraf üretimi bilinmiyor ve bu konuda büyük bir merak var. Türkiye’deki fotoğraf üretiminin yurt dışında tanınması için çalışmak Türkiye’de de ciddi anlamda üretim yapan fotoğrafçılar olduğunu akla getirecek ve ilgiyi artıracak. Belki de sonrasında, burada sıraladığımız pek çok aksaklığın giderilmesi yönünde adımlar atılmasına yol açacak bu bilinirlilik. Fotoğraf alanındaki en temel meselelerden biri işini ciddiye alarak yapmamak.

Ne yaptığımız üzerine düşünmeden yaşamanın, fazla sor-

‘İdare eder’ kıvamında ortaya sunulan işler, bir süre sonra genel olarak bir aksama

gulamamanın, hatalarından dersler almamanın sadece

getiriyor. Sanatsal konuları bir kenara bırakırsak sadece teknik konularda bile -en

fotoğrafımıza özgü hatalar olmadığını, bunun genel bir

ciddi olması gereken organizasyonlarda dahi- büyük aksaklıklar gözleniyor. Baskı ka-

toplumsal sorun olduğunu ve ilerleme yolunda büyük bir

litesi istendiği gibi olmuyor, özellikle dijital baskı teknolojisinin yaygınlaşmasından

engel teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Fotoğrafın hangi ola-

bu yana gereğinden çok büyütülmüş, renk ayarları doğru yapılmamış, fazla kont-

naklara sahip olduğunun tam olarak farkında olmadan,

rasttan çatırdayan baskılarla karşılaşıyoruz sık sık. Işıklandırma, en göz önündeki

fotoğrafın mecra olarak çok değişeceği ve öneminin fark-

kurumlardan İstanbul Modern’de bile uygun şekilde çözülmemiş durumda. Bu

lılaşacağı bir döneme doğru gidiyoruz. Bugünün sapta-

yüzden baskılar iyi olsa bile ideal ışıklandırma ortamında alacağımız tadı alamıyo-

masını yapmaktan geleceği tasarlamaya vaktin kalmadığı

ruz. Mekânların hacimleri çoğunlukla doğru şekilde kullanılmıyor. Halbuki bütün

ve daha bugünün içinde yer bulamamışken geleceğin ne-

bunlarla ilgili bilgi sahibi olmak bu iletişim çağında artık çok da zor olmamalı.

resinde olacağımızı düşünmek için geç kalmakta olduğu-

Analizimiz burada tamamlanıyor, eksik kalan veya atladığımız konular olabilir an-

muz bir döneme geçiyoruz. Tek tesellimiz bugün yetişen

cak analizimizin başından beri yazdıklarımız, yapısal eksiklikleri ve hataları ortaya

neslin dünyayla daha fazla içiçe olması, ama unutmaya-

koymaya çalışıyordu. Kimi zaman editör yazılarındaki gündemle ilgili saptamalar

lım ki o kocaman büyüklüğün içinde yer bulmak da geç-

veya son beş sayıdır bu bölümde ele aldığımız farklı konular üzerine karşılaştırma-

mişe göre daha zor olacak.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 39


GA50 SF 40-43.Qxd

11/11/06

13:51

Page 2

I SERG‹ SÖYLEfi‹ I letonya taflras›ndan

‘yak›n’ portreler Kentimizi mesken tutan yerli yabancı pek çok sergiye ev sahipliği yapan 1. İstanbul Fotoğraf Bienali’nin dikkat çeken az sayıdaki konuklarından biri, ‘People I Happened To Meet’ (Karşılaştığım İnsanlar) sergisiyle 14 Eylül-11 Kasım tarihleri arasında İstanbul Fotoğraf Merkezi’ne konuk olan Letonyalı fotoğrafçı Inta Ruka’ydı. Komünizm sonrası yeni hayatlarına ayak uydurmaya çalışan Letonyalı taşra insanlarını fotoğraflayan Ruka, fotoğrafçı ve model arasındaki uzaklığı yakınlığa dönüştürmeyi başarmış usta fotoğrafçılardan. İFM’nin minicik bahçesinde kendisine yönelttiğimiz sorularımızı kocaman yüreğiyle cevaplayan Ruka, vedalaşırken ise bize sarılmayı ve kendi deyişiyle Türk usûlü iki yanağımızdan öpmeyi de ihmal etmedi.

bir şeyi çok istersiniz, çok uğraşırsınız ama olmaz. Ama benim fark edilmem ve işlerimin tanınması için sadece şansım yaver gitti diyebilirim. İyi işler üretmenin de bir faydası olmalı… Aslında pek çok iyi fotoğrafçı var ama kimse onları tanımıyor. Dediğim gibi bence şans önemli bu konuda. Siz harika işler yapabilirsiniz ama bazen birilerinin sizi fark etmesi oldukça geç olabilir. Fotoğraf projeleri üretmeye 1981’te ‘My Country People’ ile başladınız ve o zamandan beri portreler çekiyorsunuz. Portre dışında başka bir tür fotoğraf üretmeyi düşünmediniz mi? 80’lerde birkaç manzara fotoğrafı çektim. Bir fotoğrafçı olarak her şeyi çekmekte özgürsünüz aslında. Ancak Ansel Adams’a bakın. Gerçekten olağanüstü manzara fotoğrafları var. Başkalarının manzara fotoğraflarına baktığımda gördüklerim hoşuma gidiyor ama vizörden baktığımda, ben manzarayı değil, daha çok insanları görüyorum ve hissediyorum. Sanırım benim fotoğrafta anlatım yolum daha çok portre. Anlatmaya çalıştığım şeyi bu şekilde ifade edebiliyorum. Bugüne kadar ürettiğiniz fotoğraflara bakınca, özellikle de son on yılda, çoğunlukla komünizm sonrasındaki yeni hayatlarına alışmaya ve toplumu kökten sarsan bu değişime ayak uydurmaya çalışan insanlara objek-

Söylefli Melisa Kesmez tifinizi yöneltiyorsunuz. Peki siz bir fotoğrafçı olarak bu değişimi nasıl gözlemlediniz? Bu Türkiye’deki duruma benziyor değil mi? Bana göre de büyük bir değişim söz konusu olan. Ama aslında dünyanın her yerinde her dönemde insanların tek isteği mutlu olmak. Bir evi olsun, güvende olsun. Eskiden ya da şimdi, hepimizin tek hayali mutluluk. Bu sadece Letonya’da değil, her yerde böyle. Böyle bir değişim söz konusu olduğunda, özellikle 2000’li yıllarda artan bir değişimden söz ediyorum, bu yeni ortamda kişiler için daha fazla olanaklar oluştuğunu düşünüyorum. Belki bu değişimi benim portrelerimde o kadar yakından göremiyoruz. Ama benim fotoğraflarımda bana göre ilginç olan bir şey var ki o da ben fotoğrafın oluştuğu süreci önemsiyorum. İnsanlarla birlikte olmak, anlattıklarını dinlemek… Çünkü aslında

raf çekmeye nasıl başladınız?

ğunu, nelerin hayalini kurduklarını öğrenmek. İşte benim fotoğrafta

Ortaokulu bitirdiğimde, annem bana bir fotoğraf

önemsediğim ve değer verdiğim bu gelişim süreci. Bu süreç de ol-

makinesi hediye etti. Ben de bu sayede fotoğraf

dukça uzun sürüyor.

çekmeye başladım. Hikâyem oldukça basit aslında.

Yani siz kişilerin fotoğraflarını bir çırpıda çekip olay yerinden uzaklaş-

Avrupa çapında tanınan, sergiler açan/kürasyon-

mıyorsunuz?

lu sergilere davet edilen, fotoğrafları satılan bir Hayır. Ben bir kişinin fotoğrafını çektiğimde onunla önce konuşmayı ter-

I

fotoğrafçısınız. Bunu nasıl başardınız?

cih ediyorum. Ona bunu neden yaptığımı anlatıyorum. Örneğin bir ser-

Açıkçası bunu başarmak için özel bir şey yapma-

gi açacağımı söylüyorum. Ve ondan en az yarım saatini bana ayırmasını

dım. Galiba biraz kader. Olaylar öyle gelişti. Bazen

istiyorum. Çünkü ben çektiğim karede o kişinin kendini göstermek isti-

40 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAF: © C‹VAN ÖZKANO⁄LU/GEN‹fi AÇI

fotoğrafın oluştuğu süre oldukça kısa, ama bence önemli olan Biraz klasik bir soruyla başlayacağım ama, fotoğ- fotoğrafını çektiğiniz kişilerle yakınlık kurmak. Hayatlarının nasıl oldu-


GA50 SF 40-43.Qxd

11/11/06

13:51

Page 3

yorum, fotoğraf kişinin karakterine ait bir şeyler taşısın istiyorum. Örne-

İnsanları kendi ortamlarında, mevcut ışıkla çeki-

ğin bu son projede yer alan kişilerle iki yazı aşkın bir süre çalıştım. Bu ne-

yorsunuz. Bu, doğallığı korumak için mi?

denle benim için sadece model değiller, daha fazla şey ifade ediyorlar.

Bu sorunun cevabı oldukça basit aslında. Kame-

Onlarla ilişkileriniz nasıldı?

ram çok eski, 1937 yapımı bir makine, ayrıca flaşı

Benim ailem de kırsal kesimden geliyor ve zengin bir aile değil. Biraz

da yok. Öte yandan kırsal alanda evler yan yana

da bu yüzden kendimi bu insanların yanında rahat hissettim. Bu pro-

değil, aralarında uzun mesafeler var, dolayısıyla

je süresince harika insanlarla tanıştım. Bu kişilerin maddi durumları iyi

ben bir evden diğerine giderken bisikletle seyahat

olmayabilir, ama her biri kalpleri, dilleri, hayalleri oldukça zengin in-

ediyordum ve bu şekilde yanımda ışık taşımam

sanlardı. Ve bu da fotoğraflarımda göstermeye çalıştığım şey aslında.

imkânsızdı. Yani bir tercihten çok şartlar nedeniyle

Çünkü bir kişiyle konuşmadan onu tanıyamıyorsunuz. O ana kadar o

böyle bir durum söz konusu oldu. Evlerin içindeki

kişiye dair elinizdeki tek veri onun görüntüsü. Ama size anlatmaya

ışık azlığıyla başetmek için de projeye sadece tri-

başladıklarında, kapılarını açtıklarında, evlerine girdiğinizde, sizi özel

pod kullanarak başladım ve öyle devam ettim.

yaşamlarının içine alıyorlar ve dışarıdan göremediğiniz bu yaşamlar aslında ne hikâyelerle dolu. Benim göstermek istediğim herkesin kendine özgü bir yaşamı, bir dünyası ve mutlulukları olduğu. Peki onları nasıl seçiyorsunuz? Bazılarını tanıyorum. Arkadaşım, hatta doktorum. Çevremdeki insanlar yani. Bazen de sadece karşılaşıyorum onlarla. Fotoğrafını çekeceğim kişiyi nasıl seçtiğimi açıklamak zor gerçekten. Yürüyüşleri, gülümsemeleri ilgimi çekebiliyor. Bazen de onlar bana geliyor. Bir keresinde bir kızın fo-

FOTO⁄RAF: © INTA RUKA, Emma Stebeere, Balvi, Letonya, 1992 (‘Vatan›m›n ‹nsanlar›’ serisinden)

toğrafını çekiyordum, bu seride de yer alan dövmeleri olan adam bana gelip “Benimkini de çeker misin?” diye sordu. Ben de “elbette” dedim ve o da üzerini çıkarıp poz vermeye başladı. Sergide de örneklerini gördüğümüz 2005 tarihli çalışmanız ‘Amelias Caddesi 5’ projesi nasıl gelişti? Bu proje, uzun dönemde oluşmuş bir fikrin ürünü. Ben projedeki evi Özel bir seçim olmadığını söyleseniz de sonuç kuaslında aramadım, ev beni buldu. Fotoğraflamak için kusursuz bir ev- sursuz görünüyor. Peki modellerinize poz verdiridi benim için, çünkü oldukça genişti ve içinde çok fazla insan yaşıyor-

yor musunuz?

du. Aynı çatı altında bambaşka hayatlar yaşayan bir sürü insan. Farklı

Taşrada insanlar gün içinde çalışıyor. Ben fotoğ-

milletlerden, kimi serbest çalışan, kimi ayyaş, kimi genç, kimi yaşlı... raflarını çekmek istediğim kişilerden oturmalarını Onların beraber sürdürdükleri yaşama şahit olmak ilginç bir tecrübey- istiyorum ve onlar her zaman oturmak ve poz verdi. Ben böyle bir ev projesi yapmak isterken karşıma bu evin çıkması mek için kendi evlerini tercih ediyor. Ben de bunu benim için hediye gibi oldu. Bir gün oradan geçerken bahçede oyna- destekliyorum. Çünkü ben onlara şunu yap bunu yan çocukları çektim. Fotoğrafları götürdüğümde bir kadın bana, bu-

yap desem rahat edemeyecekler. Ama kendi me-

rada daha çok çocuk var neden onların da fotoğraflarını çekmiyorsu-

kânlarında kendilerini rahat hissediyor ve istedik-

nuz, dedi. Hikâye böyle başladı, her şey kendiliğinden gelişti.

leri gibi poz veriyorlar.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 41


GA50 SF 40-43.Qxd

13/11/06

21:36

Page 4

Bu yüzden fotoğraflardaki kişiler oldukça rahat

lumda. Ama benim yaşımda biraz farklılaşıyor durum. Ben 48 yaşında-

görünüyor. Tıpkı profesyonel bir model gibi kame- yım ve artık utangaç değilim. Soru sormak, konuşmak benim için sorayla ve fotoğrafçıyla barışık bir hava sergiliyor- run değil. Ama gençken belki bu kadar rahat olmak ve ciddiye alınmak lar. Kendilerini rahat hissetmeleri için özel olarak zor olabilir. Diğer yandan ben karşılaştığım kişiler konusunda hep şansyaptığınız bir şey var mı?

lı oldum, bana hep onlardan biriymişim gibi davrandılar.

Onlara önce neden fotoğraflarını çektiğimi açıklı- Karşılıklı etkileşim gerçekten önemli şu durumda… yorum. Bana sorular soruyorlar. Kaç yaşında oldu-

Ben fotoğrafını çektiğim herkesi gerçekten seviyorum. Kim oldukları,

ğumu, ailemle ilgili sorular soruyorlar. Ben de ce- zengin ya da fakir olmaları, içki içmekten hoşlanmaları, ne yaptıkları vaplıyorum. Böylece fotoğraf çekiminin öncesin- değil önemli olan, her birinin hikâyesi çok değerli benim için. Onlarla de birbirimizi tanıyoruz. Aslında yaptığım şey çok aramda güçlü bir duygusal bağ var. basit. Ben aslında fotoğrafçıların yüzyıllardır yap-

O zaman bir fotoğraf projesinin parçası olmanın yanı sıra sizin yaşa-

tığı şeyi yapıyorum: Oturmuş ya da ayakta poz

mınızın da bir parçası diyebilir miyiz modelleriniz için? Evet. Benim için sadece model değiller kesinlikle. Bazılarını sadece bir saat görüyorum ve bir daha karşılaşma şansımız olmuyor. Ama beraber geçirdiğimiz o bir saat benim için çok değerli. Bu benim fotoğraf çekmemin anlamı gerçekten. Elbette sonunda iyi fotoğraflar üretiyor olmak hoşuma gidiyor ama asıl önemli olan bu süreç benim için. Geçmişte bir dönem İsveç Konsolosluğu’nda ofis temizlikçisi olarak çalışmışsınız. Bu fotoğrafçılık kariyerinizi nasıl etkiledi? (gülüyor) Herkes bu soruyu soruyor. İlk eşim Egons Spuris de bir fotoğrafçıydı. Kendisi Letonya’da Onu 1990’da kanser nedeniyle kaybettik. O sırada 1 yaşında bir çocuğumuz vardı. Bir yandan da ülkedeki ekonomik durum kötüleşince, bir çocuk annesi olarak bir şekilde para kazanmam gerekiyordu. Dolayısıyla hem çocuğuma bakabileceğim hem de ge-

vermiş kişilerin portrelerini çekiyorum. Tarihte çinebileceğim basit bir işe ihtiyacım vardı. Biri böyle bir teklifle geüretilmiş ilk fotoğraflara baktığınızda gördüğünüz

lince ben de yapabileceğimi düşündüm. Ekonomik olarak zor günler

şey hep aynı: Oturmuş, kameraya bakan insanlar. geçirdiğim bir dönemde yarı zamanlı çalışabileceğim bu iş benim Ama fotoğrafladığım kişileri zorlamadığım için için tam anlamıyla mükemmeldi. Ayrıca çalıştığım yer olan İsveç memnumum. Öte yandan onlar da oldukça yar-

Konsolosluğu bana fotoğraf kariyerim konusunda oldukça yardımcı

dımcı, bugüne kadar gerçekten harika insanlarla

oldu. Açılışlara gitmek ya da yaz tatillerinde fotoğraf çekebilmek için

tanıştım. Bir arkadaşım, kadın olmamın durumu izin alabiliyordum. kolaylaştırdığını söylüyor. (gülüyor)

Sürekli eski kamera kullanıyor ve sadece siyah beyaz fotoğraf çekiyor-

Kadın fotoğrafçı olmak fark yaratıyor mu sizce?

sunuz? Bu özel bir tercih mi?

Bilmiyorum. Belki genç bir erkek ya da kadın aynı Eski kamera kullanmamın sebebi çok basit. Her para kazandığımda rahatlığı yaratamayabilir böyle geleneksel bir top-

I

42 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

bunu nasıl değerlendireceğimi düşünmem gerekiyor. Yeni bir kamera

FOTO⁄RAF: © INTA RUKA, Liene Livdane, Riga, Letonya, 2005 (‘Amelias Caddesi 5’ serisinden)

tanınan, başarılı bir fotoğrafçıydı.


FOTO⁄RAFLAR: © INTA RUKA, Anita Kreituse, Riga, Letonya, 1992 (‘Karfl›laflt›¤›m ‹nsanlar’ serisinden) (üst sol) - Peteris Oplucans, Balvi, Letonya, 1986 (‘Vatan›m›n ‹nsanlar›’ serisinden) (üst sa¤) Sergej Kochnev ve Jelena Saulitena, Riga, Letonya, 2005 (‘Amelias Caddesi 5’ serisinden) (alt sol) - Tamara, Riga, Letonya, 20001 (‘Karfl›laflt›¤›m ‹nsanlar’ serisinden) (alt sa¤)

GA50 SF 40-43.Qxd

13/11/06

21:36

Page 5

mı alsam yoksa film ve fotoğraf kağıdımı? Bugüne dek hep film ve ka-

Bu arada aklımıza gelmişken, İstanbul’da fotoğ-

ğıt almayı tercih ettim. (gülüyor) Öte yandan kullandığım kameranın

raf çektiniz mi?

oldukça iyi bir lensi var ve sonuçlardan çok memnunum. Siyah beyaz

Sadece turistik fotoğraflar. Açıkçası hızlı bir şehir

fotoğraf çekmeyi ise seviyorum, çünkü baskı aşaması oldukça keyifli.

turu yaptık. Diğer türlü tripod kurmak, fotoğraf

Belki bir gün son teknoloji bir fotoğraf makinesi alacağım, çünkü di-

makinesini ayarlamak, insanlarla konuşmak der-

jital fotoğrafta sonucu hemen görebilmek çok yardımcı oluyor. Ben-

ken en az yarım saat gerekiyor. (gülüyor) Ama bu

ce dijital kameraların da kalitesi artacak zamanla. Gördüğün gibi her

şehri gerçekten çok sevdim. Burada sadece yolda

sorunun çok basit bir cevabı var. (gülüyor)

öylesine yürüseniz bile tarihi hissediyorsunuz.

Yeni projeleriniz var mı?

Eşim biraz şüphecidir, buraya gelmeden önce de

Elbette. Ben bir projeyi yürütürken, mutlaka bir yenisinin fikri oluşu-

şüpheleri vardı. Ama o da çok sevdi burayı. Artık

yor. Yeni bir proje fikri üretmek için özel bir çaba harcamıyorum.

İstanbul’a ve Doğu’ya hayran olanları, tekrar tek-

Olayların gidişatına göre yeni işler üretiyorum. Şu an bildiğiniz proje-

rar gelmek isteyenleri daha iyi anlıyorum.

lerim Letonya’da, özellikle ülkenin doğusunda dolaşırken ortaya çıktı. Bir süre önce komşularımın sadece hatıra amaçlı fotoğraflarını çekmeye başladım ve sonuçları görünce hoşuma gitti, böylece sadece komşularımı kapsayan bir yeni proje fikri uyandı. Sonra komşularımla konuştum, onlar da kabul ettiler. Bu yaz onları fotoğrafladım ve ‘Komşularım’ (Neighbours) projesi oluştu. Sonra buradan da yeni bir proje fikri çıktı: Ziyaretçiler. (gülüyor) Henüz birkaç fotoğraf çektim ama isim konusunda biraz daha düşünmem gerekiyor. Otoportre çekiyor musunuz? Çok seyrek. Bir tane çektim mesela. Serginin kitapçığında yer alıyor o fotoğraf. Arkadaşlarım bu fotoğrafı oldukça ciddi buldu. Gülmeyi çok seviyorum ama ciddi bir insanım aslında. Kendinizi bir fotoğrafçının ötesinde bir hikâyeci olarak görüyor musunuz? Yazmayı seviyorum. Fotoğraflardaki kişilerle aramda duygusal bağlar

Buradaki fotoğrafçıların işlerini görme şansınız

oluştuğu için onlar hakkında bir şeyler yazmaya çalışıyorum ve bunla- oldu mu? rı fotoğrafların altına kısa kısa cümleler halinde ekliyorum. Bana ger- Buraya gelmeden önce Türk fotoğrafçılığı hakkınçekten çok ilginç hikâyeler anlatıyorlar. Belki birinden bu hikâyeleri ka- da pek fikrim yoktu. Ama küçük bir araştırma soleme almasını rica edebilirim. Çünkü yazarlık başka bir uzmanlık alanı, nucunda bile harika işlerle karşılaştım. Mehmet ben bu alanda o kadar iyi değilim. Ama fotoğrafın beraberinde izleyi- Kısmet’in fotoğraflarını gördüm ve çok sevdim. ciye sunulan hikâyenin fotoğrafı anlamak açısından yardımcı olduğu-

Ara Güler’in fotoğraflarına hayran kaldım. Daha

nu düşünüyorum.

birçok kişi var ama Türkçe isimleri aklımda tut-

Benim sorularım bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

makta zorlandığımı belirtmeliyim. Bundan böyle

Ah, İstanbul’u çok sevdim. İkinci kez buradayım ve harika yerler gör- Türkiye’den fotoğrafçıların işleriyle daha merakla düm. Buraya bayıldım.

ilgileneceğimden emin olabilirsiniz.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 43


GA50 SF 44-47.Qxd

13/11/06

22:33

Page 2

I SERG‹ SÖYLEfi‹ I foto¤raflarla

merhabarev

Söylefli Özlem fiimflek

I

44 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

‘Merhabarev’in doğuşu nasıl oldu? Özcan Yurdalan: Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin çağrısıyla 2005 yılının Ekim ayında Kars’ta bir toplantı yapıldı. Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye ve Ermenistan’da sanatsal ve kültürel faaliyetler içinde bulunan kişilerin çağrılı olduğu bu toplantının teması, ihtilaflı bölgelerde kültürel ve sanatsal faaliyetlerin iyileştirici rolüydü. Toplantı önce Tiflis’te, daha sonra da Erivan’da tekrarlandı ve aynı tema üstünden tartışmalar sürdü. Bu süreç sonrasında Patker Fotoğraf Ajansı ile ortak bir çalışma yapmaya karar verdik ve her iki ajansın fotoğrafçılarının birbirlerinin kentlerini fotoğraflaması fikri doğdu. Nasıl bir ihtiyaçtı bu fikrin doğmasına sebep olan? Ö.Y.: Ermenistan ve Türkiye arasında ihtilaflar var. Bu ihtilafların ortadan kaldırılmasının yolu ise normalleşmeyi sağlamaktır. Normalleşmeye giden yolun ilk adımı da yabancılığın ortadan kaldırılmasıdır. Bunca yıl birlikte yaşadığımız, ortak kültür öğelerimiz olduğu halde birbirimizi tanımıyoruz. Mehmet Kaçmaz: Düşmanlık ve ihtilaf bilgisizlikten beslenir. Eğer bu iki halk birbirini tanımıyorsa, birbirinin nasıl göründüğünü de bilmiyordur en basit anlamıyla. Bizim de çok fazla bilgimiz yoktu giderken. Birtakım araştırmalar yapıldı ama oraya dair reel gözlemlerimiz yoktu. Çünkü arada bir ihtilaf var ve gidip gelmeler yok. Birbirine dağlar kadar uzak olarak tanımlanan ancak birbirine oldukça yakın iki ülke Ermenistan ve Türkiye. Fotoğrafı, bu tanışmanın ilk adımı, iki tarafın fotoğrafçılarının birbirlerinin kentlerini çekerek kendi gözlerinden ötekini gösterme çabası olarak nitelendirebiliriz. Herkes kendi kentini çekip sergileseydi nesnellikten ne kadar söz edebilirdik?

Nar Photos ve Patker Photo üyeleri bir arada

Ermeni soykırımı oldu mu olmadı mı tartışmasının içine gömüldüğümüz şu günlerde, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da açılan ‘Merhabarev/Erivan-İstanbul’ fotoğraf sergisi, kafamızı, gömdüğümüz ölü topraktan çıkarıp semaya bakmaya çağırıyor bizi. Erivan’ın hareketli sanat merkezlerinden Moskova Sineması’nda 25 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında açık kalan sergi, İstanbul’dan Nar Photos ile Erivan’dan Patker Photo fotoğraf ajanslarının ortak çalışmasının ürünü. (*) İki toplum arasında yaşanan ihtilafların yabancı bırakılmış olmaktan kaynaklandığına inanan her iki ajansın fotoğrafçıları, birbirlerini tanıyabilmek ve tanıtabilmek için birbirlerinin kentlerini fotoğrafladı. İsmi, Türkçe ve Ermenice’de ‘selam’ anlamına gelen ‘merhaba’ ve ‘barev’ kelimelerinin birleşiminden oluşan ‘Merhabarev’ ile fotoğrafçılar, gelecekte ilişkilerin normalleşmesi adına ilk adımı atmış olmak umudunu taşıyor. Nar Photos’tan Serra Akcan, Kerem Uzel, Mehmet Kaçmaz, Tolga Sezgin ve Özcan Yurdalan’ın Erivan fotoğrafları; Patker Photo’dan ise Karen Mirzoyan, German Avagyan, Ruben Mangasaryan, Nelli Şişmanyan ve Anahit Hayrapetyan’ın İstanbul fotoğraflarından oluşan ‘Merhabarev’, Aralık ayında da İstanbul’da sergilenecek. Her iki ülkenin değişik kentlerinde sergilendikten sonra ise Avrupa ve Asya ülkelerinde turneye çıkacak. Nar Photos üyesi Özcan Yurdalan, Mehmet Kaçmaz, Kerem Uzel ve -bize son anda katılan- Serra Akcan ile ‘Merhabarev’ üzerine söyleştik.


GA50 SF 44-47.Qxd

13/11/06

22:33

Page 3

Ö.Y.: Evrensel dil olan fotoğrafın aracılığıyla birbirimize yüzlerimizi göstere-

larını tahmin edip Türkiye’den olduğumuzu söyleme-

bilme ihtiyacı üstünden bu çalışma başladı diyebiliriz aslında.

miz ile çok sıcak bir ortam oluştu. Birkaç saatte, bir yeri

Projenin hayata geçirilme sürecinde neler yaşandı?

fotoğraflayana kadar pek çok kahve teklifi alıyorduk ve

Ö.Y.: Mart ayında proje için çalışmaya başladık. Nasıl fotoğraflar istediğimiz

davet edildiğiniz evlerde mutlaka birkaç fincan kahve iç-

konusunda yazıştık çiziştik. Çok derinlemesine tartışmaya gerek kalmadı, çün-

miş olarak ayrılıyorduk o bölgeden.

kü iki ajansın fotoğrafçıları da fotoröportaj dediğimiz, görüntüye biraz daha içeriden bakmaya çalışan bir fotografik yaklaşıma sahipler. Sonuç olarak, biz Mayıs ayında Erivan’a giderek bir hafta boyunca kenti fotoğrafladık. Patker Fotoğraf Ajansı’nın fotoğrafçıları da Haziran ayında İstanbul’a geldi ve İstanbul’un günlük hayatını fotoğrafladı. Çekimlere başlamadan önce, kendinize konu başlıklarını belirlemiş miydiniz? Kerem Uzel: Genel başlıklar belirlemiştik. İki kentin ortak mekânları, mimarî, alışveriş, din, spor, eğlence, eğitim, törenler gibi… Hayatın içine nerelerden girebiliriz noktasından hareket ettik. Karşılıklı yazıştık bu konuda da. Sonuçta bir şablon çıkarttık ama öyle zaman oldu ki ben tren garına gittim fakat gardan çıkışta bir cenazeyle karşılaştım ve orada benim

FOTO⁄RAFLAR: © KEREM UZEL/NAR PHOTOS, fiehirdeki çok say›da altgeçitten biri Büyük Pazar’›n yak›n›nda bulunuyor (üst) © RUBEN MANGASARYAN/PATKER PHOTO, Eminönü Meydan›’ndaki alt geçidin giriflinden Yeni Cami’nin minareleri görünüyor (alt)

planladığımdan daha enteresan fotoğraflar çıktı ortaya. Biz biraz dersimizi çalıştık ama çok kesin de sınırlar koymadık. M.K.: Bir kenti anlatmak istiyorsanız, öncelikle soyutlama yapıp acaba bu kenti oluşturan nelerdir sorusu üzerine gitmeniz gerekiyor. Bu olayın bir tarafını da tesadüflere bırakmak gerekiyor. Ö.Y.: Zaten röportaj tarzı böyle çalışılır. Böylece bugüne kadar hep anlattığımız, teker teker de uyguladığımız bir metodu, on fotoğrafçı birlikte denemiş olduk. Patker Photo’nun fotoğrafa bakışı da Nar Photos’a paralel mi? Ö.Y.: Tamamen. M.K.: Yapı olarak da yakınlar bize. Küçük bir ajans, henüz kurumsallaşmaya çalışıyorlar. Aynı sıkıntıları yaşıyorlar. Zaten dünyada böyle bir süreç var.

M.K.: Bazen çekim yaptığınız bölgenin dilini bilmemek,

Siyah beyaz çalışmak da ortak kararınız mıydı?

o kültüre yabancı olmak sizi ayrıcalıklı kılar. İki tarafta da

Ö.Y.: Evet birlikte karar verdik. Siyah beyaz bizim tarzımıza uygun. Biz, ora-

misafirperverlik kültürü var, yabancı olmanın pozitif ay-

daki atmosferi, insan hallerini, özellikle de anı göstermeyi istedik. Siyah be-

rımı da söz konusu. Tabii ki kötü şeyler de olabilirdi.

yaz, hem teknik olarak hâlâ bu konuda en yeterli hem de fotoğraf dili olarak

Böyle bir çalışmanın, başlangıçta bu tarz bir engele ta-

böyle bir çalışma için en uygun dil.

kılması moralimizi bozardı, ama olmadı. İstanbullu bir

Çekim süreci nasıl geçti?

fotoğrafçı olarak Eminönü’nü fotoğraflamanın benim

K.U.: İstanbul’dan ayrılırken pek çok kişi bize dikkat edin uyarılarında bulun-

için Erivan’da fotoğraf çekmekten daha zor olduğunu

du, ancak hiç de öyle olmadı. Erivan’da sokakta, merkeze uzak yerleşimlerde

fark ettim mesela bu süreçte. Erivanlı arkadaşlar da Tar-

hep yalnızdık. Halkla aynı dili de konuşmuyorduk, ama ‘barev’ ve ne sorduk-

labaşı’nda tek başlarına fotoğraf çekti.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 45


GA50 SF 44-47.Qxd

13/11/06

22:33

Page 4

K.U.: Biz onları uyardık dikkat edin diye ama bizim söy-

Sergiye girecek karelerin seçimi nasıl oldu? Patker Photo ile birlikte mi seçti-

lediklerimizin tersine her şey gayet iyi gitti. Tarlabaşı’nın

niz fotoğrafları?

bazı yerlerinde fotoğraf çekmek gerçekten güç. Yapma-

M.K.: Her grup kendi fotoğraflarını seçti. Birbirimizin fotoğraflarını önceden

yın dediğimiz şeyleri yaptılar, gelip fotoğraflarını göster-

görmedik. Hatta onlar buraya geldiklerinde biz seçimlerimizi çoktan yapmıştık

diler ve gayet güzel, hoş şeyler vardı. Biz de ön yargılı-

ama onlara göstermedik. Çünkü fotoğrafları görmek, onlar için daha çekime

yız demek ki bazı noktalarda. Korumacı davranmışız.

başlamadıkları dönemde ‘biz de mi böyle çekmeliyiz’ düşüncesi yaratabilirdi. Ö.Y.: Ancak bazı kriterler belirledik seçim için. İlki, gösterdiğimiz durum ve insanları aşağılayıcı açıdan da önemli. Fotoğrafçının yaratıcı bakışını ortaya koymuş olsun, bir de gerçekle bağlamı kurulmuş olsun dedik. Bu üç kriter üstünde daha önceden konuşmuştuk. M.K.: Yine baştaki plana sadık kalmaya çalıştık seçimleri yaparken. Yani kenti oluşturan unsurlar hakkında fotoğraflar ürettik, o zaman sergide de o kentin farklı yüzlerini gösterecek fotoğraflar seçmeliyiz dedik. İyi fotoğraflar seçilsin fikrinden öte, bilgi taşıyan fotoğraflar seçilsin istedik. Bu yüzden de estetik anlamda plastiği çok yüksek bazı fotoğrafları sergiden elemek durumunda kaldık. Ö.Y.: Seçmek uzun sürdü, ön elemeden sonra bütün fotoğrafların iş baskıları yapıldı. K.U.: Herkes birbirinin kontaklarına baktı. Eğitici ve faydalı bir süreç oldu. Çekim süresince rehberlik oldu mı? M.K.: Onların geldikleri ilk gün, İstanbul’un karışık bir şehir oluşundan dolayı yarım günlük bir oryantasyon yapıldı. Rehberlik, konular bazında oldu. Sokağı daha çok fotoğrafçının deneyimine bıraktık. Ö.Y.: Haber fotoğrafçılığı gibi yabancı bir yere gidilerek yapılan fotoğrafçılıkta, fotoğrafçının başarısı ciddi oranda doğru rehber seçiminden geçer. Rehberin iyiyse iyi fotoğraf çıkarabilirsin. Rastlantı fotoğraflarının dışında bir konudan bahsediyorum. Proje sürecinde Patker Photo ile ‘Ermeni soykırımı yaşandı mı/yaşanmadı mı’ tartışması üstüne konuşmalarınız oldu mu, merak ediyorum. Onlar bu konuya nasıl bakıyor?

I

Ö.Y.: İstanbul, dünyadaki fenomen kentlerden biri. On-

Ö.Y.: Hiç konuşmadık.

lar ilk kez geldi İstanbul’a. Kafalarında bir İstanbul ima-

K.U.: Orada sokakta da ben hiç böyle bir şey ile karşılaşmadım.

jı vardı ama bu kentin büyüklüğü, ihtişamı, güzellikleri

Ö.Y.: Siz soykırımcı mısınız, diye kimse bize sormadı mesela. Fotoğrafçı arka-

ve çirkinlikleri bambaşka bir dünya açtı onların zihinle-

daşlarımızla da hiç konuşmadık. Çünkü şu temel üzerinden hareket ediyor-

rinde. Özellikle ilk gün ciddi bir şok yaşadılar kalabalık-

duk biz: Geçmişte acılar yaşanmıştır. Bunu kimse inkâr etmiyor zaten ama

tan ötürü. Erivan 300 bin nüfuslu, bütün ülke 4 milyon

biz geleceğe bakalım. Her iki toplumun kültüründe de çok önemli bir öğe

zaten. Erivan, çok kolay, düzenli ve güzel planlanmış

var: Biz acıları paylaşarak azaltmayı bilen toplumlarız. Taziye kültürü. Biz bu

bir kent. İstanbul ile karşılaştırılamaz.

kültürden geliyoruz. Biz acılarımızı paylaşarak azaltabiliriz. Ne için? Gelecek

M.K.: Erivan’ı dolaşmak, kenar mahalleriyle birlikte Be-

için. Dolayısıyla biz daha çok gözümüzü geleceğe çevirmiş durumdayız. Bu-

yoğlu’nu dolaşmak gibi bir şey.

nun yolunun da normalleşmeden geçtiğini düşünüyoruz.

46 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © ANAHIT HAYRAPETYAN/PATKER PHOTO, Kumkap›’daki evinin önünde kedisiyle oturan bir mahalleli (üst) © SERRA AKCAN/NAR PHOTOS, Bir Erivanl›, Abovyan Caddesi’nin kuzeyinde yükselen yeni yap›lar› izliyor. Bu bölgedeki yap›lar, Alexander Tamanyan’›n 1920’de yapt›¤› kent planlar›na uygun infla ediliyor (alt)

olmasın fotoğraflar dedik. Bu nokta önemli, etik


GA50 SF 44-47.Qxd

13/11/06

22:33

Page 5

‘Geleceğe bakmak’ tanımı önemli. Biraz açabilir misiniz?

Son söz olarak neler eklemek istersiniz?

Ö.Y.: Neden? Çünkü biz Kafkaslar coğrafyasının iki toplumuyuz. Kafkasların

Ö.Y.: Bu projeyi anlatan iki önemli cümle sarf edildi.

geleceği bizi çok ilgilendiriyor. Bu anlamda Kafkaslardaki ülkeler birbirleriyle

Bize hem moral açısından hem de akıl fikir açısından

daha dostane ilişkiler kurup hem ekonomik hem kültürel hem sosyal bir da-

destek veren müzisyen Arto Tunçboyacıyan bir keresin-

yanışma içine girerse gelecek her ülke için çok daha iyi olacak. Bu anlamda

de “Kendinize karşı dürüst olursanız fotoğrafınız gerçek

geleceğe bir bakış… Sakın şey anlaşılmasın, biz fotoğraf çektik bütün bu iş-

olur” dedi. Bizim tarzımız fotoğrafta gerçek, gerçeğe

leri çözdük. Sonuç itibariyle son derece mütevazı bir çalışmadır bu, ama iyi

yakınlık, gerçeğin görünümleri çok önemlidir, çünkü

niyet taşıyan bir çalışmadır.

gerçeği bağlamından koparmadan aktarma çabası

Projenin masrafları nasıl karşılandı?

peşinde koşan fotoğrafçılarız. Arto, dolayısıyla bu nok-

Ö.Y.: Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, biz projeci bir çalışma grubu de-

tadan içsel bir ilişki kurdu. Robert Capa’nın “Fotoğrafın

ğiliz. Yani bir proje yazalım, ona fonlar bulalım, paralar gelsin, onunla faaliye-

iyi değilse yeterince yakın değilsin” sözü kadar önemli bir

ti yapalım diye düşünmüyoruz. Çünkü Türkiye’de hayata dair sözü olan gruplar açısından çok ciddi bir deformasyon bu. Biz burada projeyi destekleyecek yapılarla birlikte işi yürüttük. Heinrich Böll Stiftung Derneği ulaşım, konaklama ve film masraflarımızı karşıladı. Yayımlanacak kitabın masraflarını Anadolu Kültür karşılayacak. Buradaki sergilemeler konusunda Karşı Sanat Çalışmaları’nın desteği olacak. Sergi takvimi nedir? İstanbul’da ne zaman sergilenecek

FOTO⁄RAFLAR: © NELLI fi‹fiMANYAN/PATKER PHOTO, Kumkap›’daki bir kafede gençler bilek gürefli yap›yor (üst) © ÖZCAN YURDALAN/NAR PHOTOS, Dolar sat›n alan bir Erivanl› paralar›n› kontrol ediyor. fiehir merkezinde çok say›da döviz bürosu aç›lm›fl (alt)

‘Merhabarev’? K.U.: İstanbul’da Aralık ayında sergilenecek. Çok kesin tarihler henüz belli değil ama sergi Avrupa ülkelerinde de turneye çıkacak. Patker Photo Asya ile biz ise Batı ile kurulacak bağlantılardan sorumluyuz. Olabildiğince çok yerde sergilenmesini ve görülmesini istiyoruz. Bütün çalışmanın sonunda fotoğraflara baktığınızda amacınıza ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz? M.K.: Patker Photo ile fotoğrafları karşılaştırdığımızda ilginç anlar yaşandı. Onlar başka bir Erivan gördüler bizim fotoğraflarımızda. Biraz şaşırdılar. Bu Erivan, bizim Erivanımız değil, gibi cümleler kuruldu. İstanbul fotoğraflarını görünce de biz aynı şeyi söyledik. İstanbul böyle mi acaba diye? Malum bir tane İstanbul yok, kaç göz bakıyor ise o kadar İstanbul var. İlk noktaya dönersek bu çalışma, yabancılığın ve bilgisizliğin kırılmasının ilk adımı. Böylece fotoğraf aracılığıyla birbirimizi görmüş olacağız, hem de birbirimizin gözünden. Serra da geldi. Ona da soralım bu soruyu. Bu çalışma amacına ulaşabildi mi sence Serra? Serra Akcan: İki tarafın birbirini tanıması anlamında ilk adımı atmış olduğumuzu düşünüyorum. Orada insanlarla tanıştık, sohbet ettik. Sadece şehri göstermek değil önemli olan, o insanlarla bir arada olmak, tanışmak da çok önemli. Örneğin biz Erivan’dayken Gazi Günü vardı. Çoğu yaşlılar-

söz bu. Öbürü de Mehmet’in söylediği bir cümleydi:

dan oluşan bir kalabalık bizimle çok ilgilendi. Onlar Ermenice sorular soru-

“Yaşadığımız kentleri birbirimizin gözlerine emanet et-

yorlar bize. Biz İngilizce yanıtlamaya çalışıyoruz ama anlaşamıyoruz. Sonra

tik”. Cümle tam olarak buydu. Bunlar, ‘Merhabarev’in

arada İstanbul sözü geçince, birden Türkçe konuşmaya başladılar ve Türkçe

özünü içeren iki önemli cümle.

konuşarak anlaştık. Çoğunun ana memleketleri Anadolu ve Türkçe biliyorlar.

(*) ’Merhabarev’ projesinin iki ortağı Nar Photos ve Patker Pho-

Bu, çok ilginç bir deneyimdi. Benim açımdan başarılı olduk. Bilemiyorum

to ile ilgili gelişmeleri ve yaptıkları diğer çalışmaları takip etmek

sergi bunu ne kadar gösterecek.

için: www.narphotos.net - www.patkerphoto.com

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 47


GA50 SF 48-53.Qxd

13/11/06

15:22

Page 2

IM‹N‹ DOSYAI

günümüzde foto¤raf dergicili¤i Refik Akyüz

nedeniyle fotoğrafın bazı alanlarında belirsizliğin de getirdiği bir kriz durumu ya-

Bu son sayımızda -ticari veya sektörel olmayan ama içinde bu-

şanıyor, diğer yandan da fotoğraf sanıldığının aksine değer kaybetmeden büyüyor.

lunduğu alanda kurumsal bir ağırlık ve sorumluluk taşıyan- bir

Son on yılda, internetteki gelişime ve bunun basılı medya üzerindeki etkilerinden

fotoğraf dergisinin ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, so-

korkulmasına rağmen -ticari olmayan- basılı fotoğraf dergilerinin sayısında büyük

rumluluk alanlarını ve etkisini sorgulayan bir bölüm de hazırla-

bir artış gözlendi. Yeni dergiler çıkıyor, yaşıyor ve etki alanlarını genişleterek ulus-

mak istedik. Günümüzde fotoğraf dergiciliği nasıl olmalı konulu

lararası dağıtıma da girebiliyorlar. Peki günümüzde bir fotoğraf dergisinin işlevi ne

bu araştırmayı yapma fikri, her zamanki gibi bir meraktan doğdu ve niyetimiz ideal fotoğraf dergisinin izini sürmekti. Bu amaçla bizim de beğendiğimiz ve ilgiyle takip ettiğimiz fotoğraf dergilerine birtakım sorular yönelttik. Bu sayede fotoğraf dergilerinin dünyadaki şu andaki konumunu bu dergilerin yayımcılarının gözünden ortaya çıkarırken, geçmişteki ve gelecekteki yerlerini de

olmalı? Fotoğraf dergilerinin ve genel olarak da sanat dergilerinin en başta gelen işlevi, elbette bir platform oluşturmak olmalı. Bu emele hepsinin istedikleri ölçüde ulaşabildiğini söylemek zor, ancak öyle ya da böyle hepsinin -farklı düzeylerde de olsa- bir çekim merkezi olduğunu görüyoruz. Sanatın pek çok aktörü var: Sanatçılar, sanatseverler, küratörler, eleştirmenler, koleksiyonerler, galeriler, müzeler gibi.

anlamaya çalışmayı hedeflemiştik. Yayıncıların her zaman meş-

Dergiler, bütün bu kişilerin ve kurumların dışında mı? Pek değil. Ama hepsine ay-

gûl insanlar olduklarını ihmal ettik demek ki çok fazla geri dönüş

nı mesafede olup onları birbirine bağlayan bir işlevleri var. Farklı gruplar arasında

alamadık. Ama yine de gelen yanıtlardan genel bir fikir sahibi ol-

iletişim, fikir ve bilgi alışverişini sağlamak bir görev ve bunu yaparken yeniliklerin

manız mümkün olacak. İdeal fotoğraf dergisiyle ilgili kendi fikir-

sergilenmesine imkân vermek, bu sayede okurların farkına varamayacaklarını gös-

lerimizi de sizlerle paylaştığımız bu mini dosyanın sonunda, sek-

termek gibi sorumlulukları da var. Eğitim de dergilerin işlevlerinden biri olarak dü-

törel olmayan fotoğraf dergileri arasında öne çıkanların bir liste-

şünülebilir ama temel işlevi değildir. Ve bu eğitim, alfabenin veya yazının yeniden

sini ve haklarındaki kısa bilgileri de bulacaksınız.

öğretilmesi yönünde değil, yayımlanan işlerle/makalelerle okurları geliştirme yönünde verilen ileri düzeyde dolaylı bir eğitimdir. Aynı zamanda okurlarından gele-

ünyada fotoğraf dergiciliği denince yaygın

cek tepkiler de derginin şekillenmesi için bir katkı olabilir. Bilgi iki taraflı da aktarı-

olan -çok satan ve çok bilinen- dergiler olarak

labilir ne de olsa.

aklınıza gelebilecek olanlar, genellikle daha ti-

Dergiler, durdukları nokta itibariyle, bir şekilde iletişimde olduğu farklı grupların

cari -film, makine, ekipman tanıtımı yapan- ve

hepsinin karşısında durabilir, muhalif ve eleştirel bir tavırları olabilir. Ancak karşı ol-

ağırlıkla amatör fotoğrafı ön plana çıkaran dergiler ola-

manın dışında bu grupların yanında da olabilirler. Ya da hem mesafeli hem de ya-

caktır. Elbette bunların satış rakamları büyüktür ve sektör-

kın olabilirler. Tüm bunlar, o derginin belli bir duruşu olduğunu gösterir. Zaten

de bir ağırlıkları ve özellikle amatör fotoğrafçılar üzerinde

dergilerin standartlarını belirleyen de -fotoğraf, yazı, vb. alanlardaki- editoryal se-

ciddi etkileri vardır. (Konumuz olmadığı için bunlarla ilgili

çimleri olur. Yani bir bütün olarak bakarsak bir fotoğraf dergisinin asıl sorumlulu-

bir döküm yapmayacağız, ama hepinizin en az birkaçını bil-

ğunun fotoğrafa veya fotoğraf anlayışına karşı olduğu görülecektir. Bu, okurla, fo-

diğini ve ülkemizdeki diğer fotoğraf dergilerinin büyük bölü-

toğrafçılarla, galerilerle, müzelerle ve her ne olursa olsun sektörle karşı karşıya ge-

münün bu kapsama girdiğini söyleyebiliriz.) Bizim burada

tirebilir bir dergiyi. Ne de olsa çoğu kimse veya kurum, prestijli bir derginin içinde

konu etmeye çalıştığımız dergiler ise farklı bir misyon üst-

yer almak ve kendisinden olumlu olarak bahsedilmesini ister. Ancak dergilerin ba-

lenen ve ağırlıklı olarak Avrupa ve ABD’de -genellikle bü-

şarısı, uzun dönemde standartlarını hiç düşürmeden sürdürdüğü yayın politika-

yük yayın grupları dışındaki bağımsız yayımcılar, fotoğrafçı-

larıdır. Elbette dergiler her şeyden tek başlarına sorumlu tutulamaz ancak etkileri

ların oluşturduğu gruplar, fotoğraf kurumları veya bireysel

açısından diğer kurumlardan farklı bir konuma da sahiptirler. Etkileri çoğunlukla sa-

yayımcılar tarafından- yayımlanan fotoğraf dergileri ola-

dece kendilerine bağlı değildir, dağıtım alanları içinde fotoğrafın değeriyle doğru

cak. Bu dergiler çoğunlukla iki veya üç ayda bir yayımla-

orantılı bir etkileri olabilir. Ciddiye alınan ve işini standartlarını düşürmeden yapan

nıyor, kimisi sadece fotoğraf çalışmalarına yer verirken ba-

bir dergi, hem okuyucusunu yaptığı seçimlerle geliştirir hem de okuyucusunun,

zısında ağırlık metin ve fotoğraf arasında dağıtılıyor. Ya-

daha doğrusu kitlesinin, üretimini sergilemesine fırsat verir. Bir bakıma dergi ile kit-

yımlandıkları ülkedeki ortalama dergi fiyatına göre 2 veya

lesinin arasında, standartları yükseltecek tatlı bir rekabet ve paylaşım vardır.

3 kat -bazen daha da- pahalı olabiliyorlar. Dağıtım ağına

Tarihe baktığımızda fotoğraf dergisi diyebileceğimiz ilk süreli yayınlar 1850’li yıl-

girseler de her noktada olmak yerine stratejik olarak gö-

larda İngiltere’de ortaya çıktı. Ciddi anlamdaki ilk dergi ise Camera Work oldu.

rünürlüklerinin artacağı, konuyla ilgili noktalarda yer al-

1903-1917 yılları arasında 50 sayı çıkarak ciddi bir külliyat oluşturan Camera

mayı tercih ediyorlar.

Work, döneminin ideal dergi özelliklerine sahip bir yayındı. 1930’lu yıllardan iti-

Geniş Açı’nın yayın hayatını da kapsayan son on yıl için-

baren, fotoğraf dergisi olarak nitelendirilemeyecek ancak fotoğraf alanında tarih-

de, fotoğrafta bir değişim döneminin içinde olduğumuzu

sel öneme sahip Vu, Regard, Du, Life, National Geographic gibi dergiler gündeme

gösteren belirtilerle karşılaştık. Bir yandan teknik değişim

geldi. Özellikle televizyonun var olmadığı veya henüz yaygınlaşmadığı -Batı dün-

D

I

48 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 48-53.Qxd

13/11/06

15:22

Page 3

yasında 60’lara, bizde ise 70’lere kadar uzanan- dönemde bu dergiler, fotoröpor-

(internette) insanların içinde kaybolacağı kadar içerik var-

tajlar yayınlayarak sadece fotoğrafla ilgilenenlere değil geniş halk kitlelerine de

ken bunu sağlamaları farklı bir durum. Kaybolmadan, is-

ulaşabiliyordu ve genel olarak bütün dergiler için güzel zamanları temsil eden ve

tikrarlı bir şekilde, belirli bir düzeydeki bilgiye ulaşılması-

‘Altın Çağ’ olarak da nitelenen o dönemde farklı bir konuma sahiplerdi. Bu der-

na imkân tanıyan dergiler, keşiflerini okurlarıyla paylaşa-

giler, önceleri illüstrasyonlarla sonra da fotoğrafla görselleşti ve insanlar için

rak önemli bir görev üstleniyor.

önemli iletişim araçları haline geldiler. Hem ilgilendikleri konularla ilgili sürekli ve

Biraz da bugüne ve geleceğe dair bir projeksiyon yap-

taze içerik üretmeleri hem de insanların özel hayatlarının içinde yer etmeleriyle

maya çalışarak ideal bir fotoğraf dergisinin nasıl şekille-

özel bir konumları oldu. Dergiler sadece sayfalarında fotoğrafa geniş ölçüde yer

nebileceği üzerinde spekülasyonlar yapalım. Öncelikle

vermekle kalmayıp dünyayı insanların evine getiriyordu. Yine bu dönemlerde ya-

böyle bir derginin görevi var olanı sunmakla kalmamalı,

yımlanan Camera International dergisi de yayımladığı tematik portfolyolarla fo-

kendi içeriğini oluşturma konusunda da bir çalışma için-

toğraf üretiminin nitelikli örneklerine yer veriyordu.

de olmalı. Sonuçta bir fotoğraf dergisi de diğer mecra-

Her ne kadar bu dosyanın sonunda yer alan dergiler arasına tam olarak girmese-

lar (sergiler, kitaplar, gösteriler) gibi bir sunum mekânı

ler de, bugün de yayın hayatına devam eden Photo, American Photo, British Jour-

olabilir. İçerik üretilmesi konusunda fotoğrafçılara fırsat

nal of Photography gibi -kaliteli fotoğraf örneklerinin yanı sıra popüler/teknik içeriğe de yer veren- fotoğraf dergileri, eriştikleri kitle göz önüne alındığında fotoğraf yayıncılığı içinde her zaman önemli bir etkiye sahip olageldi. Yine benzer bir etki yaratan bir diğer dergi de -bir fotoğraf dergisi olmasa da- yer verdiği fotoğraflar ve onlara yer verme şekliyle örnek teşkil eden Colors oldu. Zaman geçtikçe teknolojik gelişmelerin hem olumlu hem olumsuz etkileri oldu dergiler üzerinde. Bir yandan tasarım, sunum, baskı kalitesi gibi konular gelişen teknoji sayesinde ileri noktalara gelirken, yeni mecralarda yine teknoloji sayesinde yaşanan gelişmelerin dergileri etkilemesi kaçınılmazdı. Televizyon, görselliğiyle fotoğrafa geniş yer veren dergilerin bazı özelliklerini kaybetmesine yol açtı. Dergiler o büyük kitleyi kaybetti ama daha özel içeriklerle hayatlarına başka formlarda devam ettiler. Fotoğraf ve basılı yayımcılık açısından açısından daha da köklü bir değişiklik yaklaşık on beş yıl önce başladı ve bugün etkileri farklılaşarak devam ediyor. İnternet ve bilgisayar teknolojilerindeki değişim sadece yayımcılığı değil, fotoğrafı da genel olarak değiştiriyor. Fotoğrafın paylaşım olanaklarının değişmesi, üretim pratiğinde dijital fotoğraf nedeniyle yaşanan değişim, bunun fotoğraf ajansları, malzeme ve ekipman üreten sektör açısından pek çok etkisi var. Yayımcılık açısından bakarsak, 90’ların başında internete girdiğinizde sayıları pek az olan fotoğraf siteleri, bugün yerini içinde kaybolabileceğiniz bir ortama bıraktı. Hem nicelik anlamında büyük bir artış var hem de pek çok farklı düzeyde fotoğrafçının kendisini ifade etmesi mümkün oldu. Tabii garantiyi arayanlar için kaybolmak gibi bir sorun yok ama keşfe girişmek istiyorsanız o zaman kaybolmamanız ve sınırlı vaktinizde heyecan verici yeni işler bulmanız pek kolay görünmüyor.

tanıyan bir dergi, yaptığı kürasyonla bir nevi galeri veya

İnternette, fiziksel olarak var olan dergilerin sanal versiyonlarını veya sadece sanal

müzeye dönüşebilir. Dergiler, kendini ispatlamış fotoğ-

olan dergileri de bulmak mümkün. Bu noktada, bir web sitesi olarak başlayan ama

rafçılar için önemli oldukları kadar yeni yetişenler için de

zamanla evrilerek fotojurnalizm alanında prestijli bir yayına dönüşen EI8HT örneğini

belirgin bir etkiye sahipler. İdeal bir fotoğraf dergisinin

atlamamak gerek. (bkz. Sayı 45, sayfa 32-36, ‘Fotoğraf Dergiciliğinde Çağdaş Bir So-

de yeni isimlerin kazanılması veya keşfedilmesi konusun-

luk: f8’) Dergilerin yanı sıra internette pek çok paylaşım sitesi ve amatörlerin birbirle-

da önemli bir misyonu olmalı. Bu, geleceğin ilginç işler

rine fotoğraf gösterdikleri siteler mevcut. Başka bir düzlemde ajansların, galerilerin,

üreten sanatçılarının cesaretlendirilmesine yol açarken,

müzelerin arşivlerine veya güncel üretimlerine bakma olanağı veren siteler de var.

bilinen isimler için de yeni işler üretme konusunda teş-

Fotoğraf dergileri, internetin geliştiği bugünlerde bir süzme etkisi de yaratıyor. Fo-

vik edici bir etki yaratabilir.

toğraf alanındaki gelişmelere kendi süzgeçlerini getirerek okurlarına rafine bir su-

Şimdi sözü, arka sayfadaki sorularımıza yanıt veren dergi

num yapıyorlar. Aslında bu daha önce de yapmadıkları bir iş değildi ama ortada

editörlerine bırakalım.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 49


GA50 SF 48-53.Qxd

13/11/06

15:22

Page 4

1. Bir fotoğraf dergisinin (veya yayınının) işlevi,

mak ile her sayıda onu bir sonraki sayıyı bulma-

anılarım oldukça kısıtlı çünkü bu alanda hâlâ

sorumlulukları ve etkisi nedir? Daha doğrusu

ya teşvik edecek yeni, beklenmedik bir içerik

nispeten yeni sayılırız, sahip olduğum dene-

eskiden neydi, günümüzde ve gelecekte nasıl ol-

sunmak arasındaki dengeyi tutturmasıdır.

yimler yalnızca EI8HT’le yaşadıklarım. Ancak

malıdır? Gelişen teknoloji ve elbette değişen fo-

Teknolojideki gelişmeler, yaratıcı süreci sayfalara

şunu söyleyebilirim ki en unutulmaz anılarım

toğraf bunları ne şekilde değiştirdi? Aynı soru-

dökmeyi bir hayli kolaylaştırmakla birlikte bir

bir öyküyü bir fotoğrafçıyla birlikte yayına ha-

yu tersinden sorarsak dergilerin (ve daha genel

dergiyi iyi bir dergi yapan şeyin kaynağını, yani

zırladığım ve ortaya çıkan şeyin beklediklerin-

olarak da yayınların) fotoğraf üzerindeki etkisi

altında yatan fikirleri ve bunları sunmadaki başa-

den tamamen farklı olduğunu, ama yeni bir

nedir?

rısını etkilemez. Teknolojik gelişmelerin etkilerin-

düzeyde bambaşka bir şekilde işlediğini ve öy-

2. Bugüne kadar çıkan dergiler içinde en be-

den biri de, tamamı yalnızca fotoğraf dergisi ol-

küyü sandıklarından başka, hoşlarına giden bir

ğendiğiniz (veya beğendikleriniz) hangisi? Bu

masa da, fotoğrafı tasarımlarının tabanı olarak

tarafa çektiğimi söyledikleri zamanlar. Öte

seçimi yaparken hangi kriterler sizin için daha

kullanan dergilerin çoğalması. Dolayısıyla fotoğ-

yandan, fotoğrafçılık işinde olmayan, dergiyi

büyük bir rol oynuyor?

rafçılığa dair dergiler çok çalışmalı ve hem -diğer

kalitesi ve içindeki fotoğrafların içeriğiyle su-

bütün dergiler gibi- öykü anlatımında hem de -di-

nuluş biçimleri yüzünden takdir eden insanla-

ğerlerinden farklı olarak- fotoğrafın kendi dilini

rın yorumları da aynı şekilde mutlu ediyor be-

bir adım öteye götürmek için nasıl işlediğini de-

ni. Bunu her sayıda, her öyküde yakalamaya

rinlemesine gözlemlemelidir. Kendi adıma konu-

çalışmak hem çok tatmin edici hem de çok

şacak olursam, ben her zaman okuyucunun

emek isteyen bir iş. (J.L.)

3. Fotoğraf dergiciliği açısından önemli olduğunu düşündüğünüz bir anınız?

benden daha bilgili ve kültürlü olduğunu varsayarım, bu da beni sınırlarımı zorlamaya ve ilerledikçe daha da çok şey öğrenmek istemeye iter. 2. Zoom, The Independent Saturday Magazine, Reportage, National Geographic, Creative Camera ve Colors gibi dergileri okuyarak büyüdüm. Her biri ötekinden farklıydı; bazıları -Creative Camera gibi- yalnızca fotoğrafçılıkla ilgiliydi, Independent ve National Geographic gibi diğerleri ise fotoğrafı belli metinlere hizmet etmesi amacıyla kullanan dergilerdi. Günümüzdeyse Exit, OjodePez, Private ve EI8HT’e benzeyen, EI8HT’le aynı hedefleri paylaşan diğer dergiler heyecanlandırıyor

EI8HT Editör: Jon Levy Yay›mc›: foto8 Ltd. Yay›mland›¤› yer: Londra, ‹ngiltere ‹lk say›: 2001 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Fotojurnalizm, tematik portfolyolar, söylefliler, kitap de¤erlendirmeleri, haberler Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.foto8.com

I

beni. Fotoğraf dergilerinden başka dergiler de takip ediyorum, Adbusters ve The Economist gibi düzenli olarak aldığım dergiler var. Seçimlerim temelde bu dergilerin diğerlerinden farklı ve günümüze uygun yayınlar çıkarabilmek için tasarım ve fotoğrafı parlak fikirlerle kullanarak sınırlarını zorladıklarını bilmeme dayanıyor. İngiltere’de gazetelerin haftasonu verdikleri dergilerin son zamanlarda nasıl da süprüntüleştiğini

FOTO POZYTYW Editör: Krzysztof Miekus Yay›mc›: Yours Media House Yay›mland›¤› yer: Lodz, Polonya ‹lk say›: 1999 Periyodu: Ayl›k ‹çerik: Portfolyolar, kitap ve sergi de¤erlendirmeleri, derginin sonunda ürün tan›t›mlar›, testler Dili: Lehçe Internet adresi: www.fotopozytyw.pl

1. Bu soruya söz konusu fotoğraf dergilerinin

söylemeden geçemeyeceğim. Ciddiyetle işini

türüne bağlı olarak farklı yanıtlar verilebilir. Ge-

yapan fotografik öykü anlatıcılığı açısından bak-

nellikle dergilerin görevi bir kitlenin ilgisini çek-

tığınızda daha da vahim görünüyor durum, o

mek, okurlarına hem onların istediklerini hem

süprüntülere akıtılan onca para ve kaynak… Yi-

de daha fazlasını/istedikleri ama istediklerini bil-

ne de bu dergilerin hepsinin -hâlâ ve umutsuzca-

1. Çok karışık bir mesele bu. Bence fotoğraf

medikleri şeyleri vermektir. EI8HT için de geçer-

fotojurnalizm alanındaki kaliteli yayınlardan sa-

dergilerini fotoğraf yayınlayan diğer dergiler-

li olduğu gibi, derginin yapması gereken oku-

yılmak istedikleri gerçeği içimi rahatlatıyor. Güt-

den ayrı tutamayız. Çünkü her türlü derginin

yucuların görmeyi bekledikleri fotohikâyeler

tüğü politikanın kendisinden başka birine yarar

asıl amacı fikir aktarmaktır. Fotoğrafı bir tür ev-

için gerekli alanı ayırmak, ama bununla kalma-

sağlayıp sağlamamasını umursamayan politika-

rensel dil olarak görme eğilimindeyim. Fotoğraf

yıp sınırları zorlamak, okuyuculara fotoğrafçılık-

cılar gibiler. Bu tip politikacılar geleceklerine da-

görsel ve dolaysızdır, bu yüzden çeviriye ihtiya-

taki yeni fikir ve kavramları sunmak, bir yandan

ir son sözün halktan geleceğini ve bu yüzden

cı yoktur, dünyanın herhangi bir yerindeki her-

da önemli fotohikâyeleri anlatmanın yeni yolla-

halka karşı iyi biriymiş taklidi yapmak zorunda

hangi biri tarafından anlaşılabilir. Bu gerçeğin

rını bulmaktır. Buradaki can alıcı nokta, dergi-

oldukları gerçeğinden kaçamazlar en azından.

aleni bir sonucu olarak fotoğraf, anlaşılması için

nin, okuyucunun üslûpta rahat etmesini sağla-

3. Fotoğraf dergiciliğine ve yayıncılığına dair

biçimsel olarak çok karmaşık olmamalıdır.

50 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 48-53.Qxd

13/11/06

15:22

Page 5

Dergiler ve gazeteler (birkaç istisna dışında) fo-

bilgi toplarken karşılaştığım, Saudek’in başka

eğitmek. Halkı yaşadığımız dünyayı göstererek

toğraf yayınlamıyorlar artık. Metinleri resimlen-

bir gazeteciyle yaptığı söyleşi geldi aklıma. O

eğitmek, bu dünyadan haberdar ederek, etrafı-

diriyorlar ama fotoğrafı yalnızca fotoğraf olarak

hikâyeden iki şey hatırlıyordum yalnızca: Birin-

mızda olup da fark etmeyi unuttuğumuz şeyle-

yayınlamıyorlar. Çok mu pahalıya patlıyor bu?

cisi, Saudek’in sorulardan birini duyunca gaze-

re dikkati çekerek.

Çok mu yer kaplıyor? Yoksa insanların ilgisini

teciye sorunun çok zekice olduğunu söyleme-

Bir fotoğraf dergisi dünyayı değiştiremez ama

yeterince çekmiyor mu? Belki de öyle, ama şu-

siydi. Ikincisiyse bunun karşılığında ona bir şişe

insanların bakış açılarını değiştirebilir, zihinlerini

nu hatırlamadan da edemiyorum: Birkaç yıl ön-

şarap vermesi. Ben de bütün o süre boyunca

açabilir, dünyayı başka perspektiflerden göste-

ce Guardian, Tom Stoddart’ın ‘iWitness’ adlı ki-

çok zekice sorular sorduğumu duymayı bekle-

rebilir. Bu aslında tam da fotoğrafın yaptığı de-

tabından alınan fotoğraflarla geniş bir portfol-

dim. Ve bir şişe şarabı. Yarım saat sonra şöyle

ğil mi? Kesinlikle! Fotoğraf dergisinin işlevini an-

yo yayımladı. Bunun sayesinde hayırsever or-

bir soru sordum: “Çek fotoğrafçılar hakkında

latırken fotoğrafın işlevini anlatıyoruz aslında.

ganizasyonlar için 200 bin pound topladılar.

çok olumsuz şeyler söylüyorsunuz, öyleyse neden

Dergideki fotografik işler metinlerle zenginleşti-

Demek ki fotoğraf hâlâ etkiliyor insanları.

kapınızda ‘Jan Saudek-Çek Fotoğrafçı’ yazan bir

rilebilir. Anlaşılması kolay ve yalın olması gere-

Sorun, bir tarafıyla da fotoğrafçılardan kaynak-

levha var?” Koltuğundan fırlayıp yanıma geldi.

ken -fotoğrafı anlatan ve fotoğrafçının kariyerine,

lanıyor. Dijital teknoloji fotoğrafa duyulan gü-

Elimi sıkıp şöyle dedi: “Tebrikler, bu şimdiye ka-

aldığı ödüllere fazla odaklanmayan- açıklamalar

veni sarstı. Bu çok açık. Üstelik birçok fotoğraf-

dar bana sorulan en iyi soruydu!” Artık huzura

olmalı bunlar. Öyleyse fotoğraf dergileri risk al-

çı yaptıkları işleri dergilerde değil, sanat galeri-

ermiştim… Peki ya şarap? O da ertesi gün gel-

mayı bilmeli ve sürekli olarak evrilmelidir, tıpkı

lerinde sergilemeyi tercih ediyor artık. Gerçe-

di. Böylece ben de röportajın tamamlandığını

dünyamız gibi. Yeni yetenekleri araştırmalı, ta-

ğin manipüle edilebildiği, dizüstü bilgisayarlar-

hissettim. (K.M.)

nınmayan sanatçıları cesaretlendirmeli, diğer

da oynanabildiği bir ortamda gerçeği yansıtma

dergilerle rekabete girmek yerine birbirlerine

fikrini çekici bulmuyorlar.

katkıda bulunmalıdır.

2. Favorilerim EI8HT ve Colors (Colors birkaç se-

Fotoğraf dergileri neyi, nasıl etkiler? Bunu sap-

ne öncesine kadar fotoğrafçılık açısından çok

taması çok zor. Sanırım etki yalnızca fotoğraf

daha ilginçti aslında).

çevresi içerisinde kalır, dışındaki dünyayı nadi-

EI8HT’i beğeniyorum, çünkü tamamıyla fotojur-

ren etkiler.

nalizme ve belgesele odaklanıyor. Yaptıkları işle-

Basım ve dağıtımın yüksek maliyetine bağlı ola-

rin dünyaya dair bilgileri arttıracağına ve diğer

rak elektronik fotoğraf dergilerinin sayılarının

insanlara yardımcı olacağına inanan fotoğrafçı-

gün geçtikçe artacağına inanıyorum, ama bun-

ların eserlerine ışık tutuyorlar.

ların basılmış bir derginin yerini tutabileceğin-

Colors’ı ilginç kılan en önemli özelliği ise bü-

den emin değilim.

tünleyici yaklaşımı. Fotoğraf ve metin eşit öne-

Şahsen ben tutacağını umuyorum.

me sahip. Colors bu ikisinden birinin öteki ol-

Fotoğrafın, diğer sanat türlerini -örneğin resmi-

madan işe yaramayacağını gösteriyor. Harika

geride bıraktığı açık. Bir yandan giderek daha

bir dergi.

geniş izleyici kitlelerine ulaşırken diğer yandan

3. Kimi anılarım benim için çok önemli. Çok

sanat koleksiyoncuları için daha prestijli ve kârlı

komik ve ilginç birkaç röportaj ve toplantı geçti başımdan. Bunlardan biri geçen sene yaşandı. Onun için önemli olan her şeye dair röportaj yapma niyetiyle Stanley Greene’i aramıştım. Ama iş kâbusa dönüştü. Stanley öyle hızlı konuşuyordu ve aksanı öyle belirgindi ki dediklerinin yarısını zar zor anlayabilmiştim. Telefon bağlantısının kalitesi de rezaletti. Telefonu kapattığımda elimde Stanley’nin iki saatlik konuşması vardı, hem de makineli tüfek gibi, ama

bir hâl alıyor.

GOMMA Editör: Luca Desienna Yay›mc›: Gomma Yay›mland›¤› yer: Londra, ‹ngiltere ‹lk say›: 2004 Periyodu: Alt› ayda bir ‹çerik: Aç›k ça¤r›ya karfl›l›k çal›flmalar›n› gönderen foto¤rafç›lar aras›ndan seçilenlerin portfolyolar› Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.gommamag.com

Dijital fotoğrafçılık hızla ilerliyor, analog fotoğrafçılığı geride bıraktı. Ancak bugünlerde Gomma’da bastığımız fotoğraflar hâlâ film bazlı. 2. EI8HT mükemmel bir dergi. Durmaksızın büyüyor, sayfa düzeninde deneysel çalışmalara sık sık yer veriliyor ve kapıları yeni yeteneklere açık. Üstelik fotojurnalizme değişik açılardan yaklaşıyor; canayakın ve kimi zaman da gelenekselin dışında bir tavrı var. Dergi kendisini değil, fo-

kullanamadım çünkü ne dediğini kimse çöze-

1. Bir fotoğraf dergisinin asıl görevi yüksek ka-

toğrafı geliştirmeye çabalıyor. Bu tam da oku-

memişti tam olarak. Sonunda çıkarabildiklerimi

liteli fotoğraflar yayımlamaktır. Asıl görevi bu-

yuculara ve abonelere gönderilecek türden bir

esas alarak bir makale yazmaya karar verdim.

dur. Örneğin, bir müzik grubunu ele alalım.

mesaj oldu.

Basıldı. Ve bazı okuyuculardan bu makalenin

Asıl görevi iyi müzik yapmaktır, öyle değil mi?

Bir de Private’tan Daylight’a uzanan bağımsız

şimdiye dek Stanley hakkında okudukları en iyi

Gerisi sonra gelir: Görünüşleri, tarzları, görüşle-

yayınlar var, onlar da gayet iyiler. Ojo de Pez de

kaynak olduğunu anlatan e-postalar aldım.

ri, vs. Yazık ki günümüzde bu ikincil meseleler

hoşuma gidiyor. Benim için önemli olan önce-

Bir de Jan Saudek’le bir röportaj yapmıştım.

içerikten daha önemli sayılıyor. Burada da ya-

likle basılan işlerin kalitesiyle sayfa düzeninin

Buluşma için Prag’a gittim. Konuşmamız çok

yımcıların sorumluluğu devreye giriyor: Halkı

sadeliğidir. Sonra üretim kalitesi ve metinler

hoş ve eğlenceliydi. O sırada bu röportaj için

eğitmek. Halkı kaliteli içerikler yayımlayarak

gelir. (L.D.)

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 51


GA50 SF 48-53.Qxd

13/11/06

21:38

Page 6

APERTURE

BLIND SPOT

Editör: Melissa Harris Yay›mc›: Aperture Foundation Yay›mland›¤› yer: New York, NY, ABD ‹lk say›: 1952 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Dönem dönem tematik say›lar. Ayr›ca portfolyolar, araflt›rmalar, devam etmekle olan projelerden seçkiler, kitap ve sergi de¤erlendirmeleri, haberler Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.aperture.org

Editör: Kim Zorn Caputo Yay›mc›: Blind Spot Photography Inc. Yay›mland›¤› yer: New York, NY, ABD ‹lk say›: 1993 Periyodu: Dört ayda bir ‹çerik: Daha önceden yay›mlanmam›fl portfolyolar ve bu portfolyolar üzerine söylefliler/yaz›lar Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.blindspot.com

EUROPEAN PHOTOGRAPHY

EXIT

Editör: Andreas Müller-Pohle Yay›mc›: Andreas Müller-Pohle Yay›mland›¤› yer: Berlin, Almanya ‹lk say›: 1980 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Dönem dönem tematik say›lar. Ayr›ca portfolyolar, söylefliler, kitap de¤erlendirmeleri Dili: Almanca/‹ngilizce Internet adresi: www.equivalence.com

I

52 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Editör: Rosa Olivares Yay›mc›: Olivares&Associated, S.L. Yay›mland›¤› yer: Madrid, ‹spanya ‹lk say›: 2000 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Tematik say›lar çerçevesinde portfolyolar ve yaz›lar Dili: ‹spanyolca/‹ngilizce Internet adresi: www.exitmedia.net

EYEMAZING

FOAM

Editör: Susan A. Zadeh Yay›mc›: Picture Booklets Publishers Yay›mland›¤› yer: Amsterdam, Hollanda ‹lk say›: 2003 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Uluslararas› ça¤dafl foto¤raf portfolyolar› Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.eyemazing.info

Editör: Marcel Feil Yay›mc›: Fotografiemuseum Amsterdam Yay›mland›¤› yer: Amsterdam, Hollanda ‹lk say›: 2001 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Tematik say›lar çerçevesinde portfolyolar, yaz›lar, sergi tan›t›mlar›, kitap de¤erlendirmeleri, haberler Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.foam.nl

IMAGO

KWARTALNIK FOTOGRAFIA

Editör: Lucia Lendelová Yay›mc›: Central European House of Photography Yay›mland›¤› yer: Bratislava, Slovakya Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Do¤u Avrupa foto¤raf› üzerine yaz›lar, portfolyolar, haberler, kitap ve sergi de¤erlendirmeleri Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.sedf.sk

Editör: Ireneusz Zjezdzalka Yay›mc›: Ba¤›ms›z bir foto¤rafç› grubu Yay›mland›¤› yer: Wrzesnia, Polonya ‹lk say›: 200o Periyodu: Dört ayda bir ‹çerik: Portfolyolar, kuramsal metinler, foto¤raf tarihi üzerine yaz›lar, de¤erlendirmeler, haberler Dili: Lehçe/‹ngilizce Internet adresi: www.fotografia.net.pl


GA50 SF 48-53.Qxd

13/11/06

15:22

Page 7

LENSWORK

LUNA CORNEA

Editör: Brooks Jensen Yay›mc›: Lenswork Publishing Yay›mland›¤› yer: Anacortes, WA, ABD ‹lk say›: 1993 Periyodu: ‹ki ayda bir ‹çerik: Portfolyolar ve portfolyolar üzerine incelemeler/söylefliler Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.lenswork.com

Editör: Patricia Gola Yay›mc›: Centro de la Imagen Yay›mland›¤› yer: Mexico City, Meksika ‹lk say›: 1992 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Yaz› a¤›rl›kl› tematik say›lar Dili: ‹spanyolca/‹ngilizce Internet adresi: www.conaculta.gob.mx/ cimagen/lunac/lcindice/ luna-e.html

MATADOR

OJOdePEZ

Editör: Alberto Anaut Yay›mc›: La Fabrica Yay›mland›¤› yer: Madrid, ‹spanya ‹lk say›: 1995 Periyodu: Y›lda bir say› ‹çerik: Ça¤dafl fikir ve ak›mlarla ilgili çal›flmalar (Yay›n hayat›, ‹spanyol alfabesindeki harflerin say›s› olan 28. say› sonunda tamamlanacak) Dili: ‹spanyolca/‹ngilizce Internet adresi: www.lafabricaeditorial.com

Editör: Frank Kalero (Her say›da fark› bir kifli foto¤raf editörlü¤ü yap›yor) Yay›mc›: La Fabrica Yay›mland›¤› yer: Barselona, ‹spanya ‹lk say›: 2003 Periyodu: Y›lda bir say› ‹çerik: Yenilikçi belgesel foto¤raf çal›flmalar› Dili: ‹spanyolca/‹ngilizce Internet adresi: www.ojodepez.org

PHOTO NOUVELLES

PORTFOLIO CATALOGUE

Editör: Jacques Darrigrand Yay›mc›: Edipole Yay›mland›¤› yer: Biarritz, Fransa ‹lk say›: 2000 Periyodu: ‹ki ayda bir ‹çerik: Portfolyolar, yaz›lar, kitap de¤erlendirmeleri, haberler Dili: Frans›zca Internet adresi: www.photos-nouvelles.com

Editör: Gloria Chalmers Yay›mc›: Portfolio Photography Workshop Yay›mland›¤› yer: Edingburgh, ‹skoçya ‹lk say›: 1987 Periyodu: Alt› ayda bir ‹çerik: ‹ngiltere ve ‹rlanda’da son alt› ayda sergilenen çal›flmalardan örnekler Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.portfoliocatalogue.com

PRIVATE

SOURCE

Editör: Oriano Sportelli Yay›mc›: Oriano Sportelli Yay›mland›¤› yer: Bologna, ‹talya ‹lk say›: 1992 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Tematik say›lar çerçevesinde siyah beyaz portfolyolar ve metinler Dili: ‹talyanca/‹ngilizce Internet adresi: www.private.it

Editör: John Duncan Yay›mc›: Photo Works North (Gallery of Photography iflbirli¤iyle) Yay›mland›¤› yer: Belfast, Kuzey ‹rlanda ‹lk say›: 1992 Periyodu: Üç ayda bir ‹çerik: Portfolyolar, konulu yaz›lar, kitap ve sergi de¤erlendirmeleri, haberler Dili: ‹ngilizce Internet adresi: www.source.ie

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 53


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 2


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 3

EL‹F KÜÇÜKSAYRAÇ-O.CEM ÇET‹N

I HAYATIMIZ FOTOROMANI

SÖYLEfi‹ FOTO⁄RAFLARI: © ORHAN CEM ÇET‹N

R.AKYÜZ & S.DARENDEL‹LER Benim için çok duygusal bir hadise olan ‘Genifl Aç›’n›n kapanma karar› vesilesiyle son bir ‘Hayat›m›z Fotoroman’ yap›yoruz seneler sonra. Tabii ki Refik ve Serdar’la. Genifl Aç›’da foto¤rafla geçen on y›l›, daha çok Genifl Aç›’y› konufltuk. Derginin ilk y›llardaki h›zl› ad›mlar›n›, baflar›lar›n›, eski nefleli günlerini, dostlar›n›, destek ve kösteklerini, y›llar içindeki de¤iflimini, yaln›zl›¤›n›, hayallerini konufltuk. Biraz ‘Hayat›m›z Fotoroman’dan çok ‘Hayat›m›z Foto¤raf’ oldu. Serdar’la Refik’i tan›yanlar bilir, çok flekerlerdir ama zorlard›r da. Genifl Aç› titizliklerinin aynas›d›r. Y›llar önce amatör ruhla ç›kan profesyonel dergi diye överlerdi Genifl Aç›’y›. Y›llar içinde Serdar ve Refik’in foto¤rafa olan amatör merak ve ifltahlar› da profesyonel birikimleri de artt›kça artm›fl, dergiye s›¤amaz olmufl. fiimdi daha aktif rol alacaklar›, daha çok paylaflacaklar›, foto¤raf için çekim merkezi olacak bir proje mekân› oluflturmay› hedefliyorlar. Genifl Aç› kapansa da Genç Soluklar gibi projeleri devam ettireceklerini de müjdeleyelim. Bu sayfalarda Refik’le Serdar’dan çok referanslar›n› okuyacaks›n›z ama kendilerine ulaflmak isterseniz kap›lar›n› sonuna kadar açm›fl bekliyor olacaklar. Gerçekleflmemifl hayallerin an›s›na, gelecektekilerin flerefine, Genifl Aç›’c›lara sevgilerle... (E.K.)

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 55


FOTO ANKET

GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 4

E.K.: İlk çektiğiniz fotoğraf? R.A.: Bir dönem babam bana eski ma-

raf vardı. (Fotoğrafınla Gel: OCÇ’nin fikri olan bir İFSAK etkinliği, sergi bit-

kinesini vermişti, orta format çeken bir Voigtländer, hani şu önü düz

tiğinde sergiye katılanlar çekilişle kendilerine çıkan fotoğrafı alıyor, kendi-

de basınca körüklü bir bölme açılıyor ve objektif çıkıyor, ilk onunla çek-

sininkini de bir başkasına veriyordu.) O.C.Ç.: Nasıl bir fotoğraftı? R.A.:

miştim, dokuz on yaşlarımda. Sonrasında da BÜFOK’ta çocukluk me-

Eski, dökme demir bir sokak kapısı içeriden çekilmiş, dışarıdan ışık ge-

rakımı devam ettirdim. S.D.: Benim de annem çok meraklıdır fotoğra-

liyor, kimin olduğunu hatırlamıyorum… O.C.Ç.: Sen ne fotoğrafını he-

fa. Ama benim ciddi anlamda fotoğraf çekmeye başlamam üniversite

diye etmiştin hatırlıyor musun? R.A.: Ben herhalde ‘Uçan Çocuklar’ı he-

yıllarında gerçekleşti. Siyah beyaz kar fotoğrafları çekmiştim 1994’te.

diye etmiştim. E.K.: Uçan Çocuklar? R.A.: Pencerede parmaklık olur,

Yanımda negatifleri var ama baskısı yok. Bir numaralı negatifim işte…

çocuklar kenarında durur, aşağıdan çekersin ya öyle bir fotoğraf. Ço-

(negatif dosyasından çıkarıp gösteriyor)

cukların altındaki duvarda bir leke var, leke bulut gibi duruyor… E.K.:

E.K.: En son çektiğiniz fotoğraf? S.D.: Gurul’u çok çekiyorum. Onu

Bize baskı öğretirken de o fotoğrafı basmıştın. R.A.: Evet o fotoğraf.

çekmişimdir herhalde en son. Aa yok, bugün kendimi çektim, mutfak-

S.D.: Benim odamda kendi fotoğrafım var, annem asıyor gizli gizli.

ta yemek hazırlarken. R.A.: Ben de en son dün çektim galiba. Bir şey

E.K.: Ofiste asardınız eskiden, şimdi neden yok? S.D.: Asacağız, o yüz-

çektim, Serdar da güzel olmuş dedi ama hatırlayamıyorum ne olduğu-

den boyadık duvarları. Bu arada Magnum’dan gelenleri geri gönderi-

nu. Dijital çekmenin de böyle kötü bir tarafı var, çok çekiyorsun hatır-

yorduk bu arada kullandıktan sonra, onlar yok bizde yani. (gülüyor)

lamıyorsun. Biricikliği kayboluyor. O.C.Ç.: Sen çektiğin fotoğrafa kon-

Ama orijinal başka fotoğraflar var…

santre olmuyorsan bunda mecranın ne suçu var? E.K.: Bir de dijitalde

E.K.: Aile albümlerine bakmak hoşunuza gider mi? R.A.: Evet. Baba-

görüyorsun fotoğrafı ekranda, bakıyorsun… R.A.: Ama ben filmin da-

mın evde arşivi var. Nerede çekildiğine kadar açıklamaları olan… S.D.:

ha özel olduğunu düşünüyorum hâlâ. O.C.Ç.: Onu özel yapan senin

Benim de hoşuma gider ama son zamanlarda çok bakmadım.

tutumun ama. R.A.: Ben bir de Serdar’ın makinesiyle çekiyorum, unu-

E.K.: Gizli fotoğraflarınız var mı? S.D.: Bir kenarda sakladığım bir

tuyorum sonra, belki de o yüzden. (gülüyor) S.D.: Ben onları ayırıyo-

şeyler var, getireyim… O.C.Ç.: Ama ortaya çıkarırsan… E.K.: Hiç giz-

rum eve gidince merak etme,

li fotoğraflarını gösteren olma-

iyileri kendi klasörüme atıyorum.

mıştı

(gülüşmeler)

man’da… Heyecanlandık Ser-

E.K.: En sevdiğiniz kendi fo-

dar… S.D.: Esasında benim

toğrafınız? R.A.: Kuzenim Işık

çektiğim fotoğraflar değil bun-

Bekman, fotoğrafçıdır, benim

lar. Askerdeyken asker fotoğraf-

beş yaşımdayken bir portremi

larını topluyordum, bir de akci-

çekmişti. Kardeşi evleniyordu,

ğer filmlerini. Öyle bir koleksi-

ben de kadife ceket giymişim,

yonum var ama saklamak için

papyon takmışım... Zaten fo-

saklamıyorum, ne yapacağımı

toğrafa başlamamın bir nedeni

bilemediğim için. E.K.: Bunlar

‘Hayatımız

Fotoro-

Işık Abi’dir. S.D.: Ben şu sarışın

arkadaşlarının fotoğrafları mı?

fotoğrafımı seviyorum…

S.D.: Hayır, askerlik şubesine

E.K.: Çektiğiniz en güzel fotoğraf? R.A.: Bir tane mezarlık fotoğrafı

başka yerlerde askerlik yapanların vesikalık fotoğrafları geliyordu

çekmiştim, onu severim, Çanakkale’de Anzak mezarlığı. O.C.Ç.: Dün-

dosyalarına koymak için. Fazla fazla olduğundan bir iki kopyası sak-

ya üstünde en sevdiğin fotoğraf? R.A.: Çok zor bir soru ama… Çok faz-

lanıp geri kalanlar çöpe atılıyordu, bunlar çöpe atılanlardan. Bazıları

la fotoğraf geliyor gözümün önüne, hiç gelmemiş gibi oluyor. S.D.:

çok komik. Vesikalık olarak boy fotoğrafı var mesela. Bunları saklıyo-

Benim de aklıma tek bir fotoğraf gelmiyor şu an…

rum hâlâ ama ne yaparım bilmiyorum. R.A.: Benim yok herhalde giz-

E.K.: Fotoğrafa dair en sevdiğiniz koku? S.D.: Ben şeyi severim, kart-

li fotoğrafım. S.D.: Hadi hadi, evde kokladığın kaç tane fotoğraf var-

postallar kokar ya, parlak olanlar... R.A.: Ben de fotoğraf kitaplarının ko-

dır kimbilir… (gülüşmeler) R.A.: Sizin var mı? O.C.Ç.: Var tabii ki.

kusunu severim, yeni kitabı açarsın kokar ya. (Bu sırada kütüphaneden

R.A.: Ne peki? O.C.Ç.: Sana ne! (gülüşmeler) İlle yüz kızartıcı bir şey-

çıkardıkları kartpostalları kokluyorlar…) R.A.: (çıplak bir kadın fotoğrafı ol-

ler olmak zorunda değil… (gülüyor) Ben yakında imha edeceğim anı

duğunu fark ediyor) Ne koklamışım ben, hay Allah! (gülüşmeler) O.C.Ç.:

fotoğraflarımı, çok fazla var. Hatta bir kere yaptım öyle bir şey. Son-

Dergiye gelen fotoğrafları gizlice kokluyorlar… R.A.: Helmut New-

ra başıma bela oldu. Çöpü karıştırıp saçmış sokağa çocuklar, puzzle

ton’muş… S.D.: Aaa, iyi fotoğraf koklamışsın… (gülüşmeler)

gibi birleştirmeye çalışmışlar. Ben evden bir çıktım bütün mahallenin

E.K.: Cüzdanınızda/cebinizde fotoğraf taşıyor musunuz? R.A.: Taşı-

çocukları benim fotoğraflarla oynuyor. Hepsini topladım, Teşviki-

mıyorum. Bir ara bir arkadaşımın fotoğrafını taşımıştım, Berk, benden

ye’de bir çöp kutusuna attım. Ve polaroidleri büküp atmıştım, yırt-

önceki BÜFOK başkanı. S.D.: Taşımıyorum.

mamıştım. Çok kızıyorum kendime, onları da arabanın camına tak-

E.K.: Duvarınıza astığınız fotoğraf var mı? O.C.Ç.: Zamanında

mışlar… Şok geçirdim. Arkasına ‘senin fotoğraflar her yerde’ diye

Magnum’dan gelen orijinal fotoğraflara ne olduğunu öğreneceğiz

yazmışlar… R.A.: O yüzden mi taşındınız Cihangir’den? (gülüşmeler)

şimdi… (gülüşmeler) R.A.: Evde duvara astığım fotoğraf yok. Eskiden

E.K.: Peki başkalarının gizli fotoğraflarını karıştırmak hoşunuza gi-

vardı, afişler vardı, bir de ‘Fotoğrafınla Gel’de değiştirdiğim bir fotoğ-

der mi? R.A.: Gidebilirdi, mesela Cem Çetin’inkileri… (gülüyor)


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 5

Merak ettim çünkü şimdi. Bilmiyorum ya, hiç yapmadım öyle bir şey

işler yaparak kazanabileceklerin var. Bu açıdan baktığında yıllardır

ama fikir hoşuna gider mi diye sorarsan, gider herhalde, kimin gitmez

Geniş Açı’yı çıkarıyor olmakla kaybettiğimiz büyük meblağlar var

ki… S.D.: Benim hoşuma gider. Profesyonel anlamda da. Öyle bir

belki. S.D.: Benim gözümde kaybettiğim çok bir şey yok ama ailemin

proje de var yapılan. (Kitaplıktan ‘Wonder’ albümünü çıkarıyor) İnsan-

gözünde var mesela. Annem hâlâ kabullenebilmiş değil örneğin. Se-

ların baskı yaptırdıkları yerden beğenmeyip almadığı fotoğraflar. O

ni ne hayallerle yetiştiriyorlar ama sen bütün hayallerini yıkıyorsun

dönemi anlatan şeyler çıkıyor o fotoğraflardan. Yurtdışında çok yapı-

onların. Öyle bir hayal kırıklığı var mesela, o bir kayıp annemin açı-

lıyor böyle fotoğraflardan yola çıkan projeler. E.K.: Sizin gizli fotoğra-

sından. Sonuçta ailenle yaşıyorsun, fotoğraf dünyasıyla yaşamıyor-

fınız çekilmiş olabilir mi? R.A.: Paparazzi gibi mi? E.K.: Mesela karşı

sun… O açıdan da bakmak lazım.

apartmandaki adamlar… R.A.: Olamaz herhalde. O.C.Ç.: Nasıl yani?

E.K.: Fotoğrafla ilgili özlü bir söz… S.D.: Fotoğraf benim için hayat-

R.A.: Kim benim gizli fotoğrafımı çekmek istesin ki… O.C.Ç.: Zaten

tır diyebilirim, çok kişisel bir şey belki ama… R.A.: Fotoğraf -bilmiyorum

gizli fotoğrafların çoğu bu düşünce sayesin-

başka mecralar öyle mi ama- çok fazla şey ifa-

de çekilmiştir. (gülüşmeler) R.A.: Ama ben

de edebilmesi ve çok katmanlı olabilmesi

mesela karşıdakilerin fotoğrafını çektim.

nedeniyle ilginç bir mecra diye düşünüyo-

(gülüyor) (Ofisin karşısındaki binada çanta

rum. Yani ne bileyim, şu vesikalık fotoğraflar

atölyeleri, terziler var, binalar birbirine çok ya-

da fotoğraf, aile/anı fotoğrafları da fotoğraf

kın) O.C.Ç.: Demek ki onlar da seni çekmiş

ama Gursky’nin bilmem kaç yüz bin dolara

olabilirler ya da sana bir gömlek dikmiş ola-

satılan fotoğrafları da fotoğraf. Başka mecra-

bilirler… E.K.: Serdar sen? S.D.: Çekilmiştir

larda bu var mı? Filmde de var belki ama bu

herhalde, ben de çekmişimdir. R.A.: Ben

ölçüde değil. O.C.Ç.: Belki edebiyat, yazı için

mesela fotoğrafımın çekilmesinden pek

böyle olabilir ama bu kadar değil. R.A.: Bir

hoşlanmam. Neden bilmiyorum. O.C.Ç.:

de insanın metinle olan birlikteliği çok uzun

Ben de çektirmem. E.K.: Aa, niye ki? O.C.Ç.:

bir zaman dilimini içeriyor. Fotoğraf çok kısa

Kendi görünüşümden nefret ediyorum da o

olan geçmişinde çok hızlı farklılaşmış ve in-

yüzden. Şeyle biraz kırıldı gerçi, makara bi-

sanların hayatına en azından şu anda çok

tirmek için birbirimizi çekerdik hep Hezar-

farklı şekillerde girmiş bir mecra. Bunu nasıl

fen’de, öyle öyle… E.K.: E, kapak oldu sizin

özlü söz olarak ifade ederim bilmiyorum…

özportreniz Geniş Açı’ya… O.C.Ç.: Ben onu

O.C.Ç.: Bir fotoğraf yılı bin söz yılına bedel-

deforme etmiştim, onun başka bir felsefesi

dir… (gülüyor)

var hem, fotoğrafın yassı şeyleri daha iyi

E.K.: En çok kimin/neyin/nasıl fotoğrafı-

temsil edebileceğiyle ilgiliydi.

nı çekmek isterdiniz? S.D.: Kendimin her-

E.K.: İçinde görünmekten en çok korkaca-

halde. O.C.Ç.: Öyle mi? Fotoğraf kursunda

ğınız fotoğraf nedir? O.C.Ç.: Mesela bir fo-

böyle bir ödev vermiştim. Hayatta üç fotoğ-

toğrafı koklarken göründüğü bir fotoğraf…

raf çekme hakkın kalsa ne çekersin diye…

(gülüşmeler) S.D.: Ne bileyim, kötü bir du-

Öylesine her şey çekiliyor ya, biraz onu sor-

rumda görünmek istemem. Bir afet fotoğra-

gulatmak içindi. Aslında sayılı hakkın var,

fında kendimi görmek istemem mesela…

çekebileceğin fotoğraf sayısının da bir sını-

R.A.: Ben zaten görünmekten hoşlanmıyo-

rı var. Ve genellikle gelen cevaplar da ken-

rum genel olarak fotoğrafta. E.K.: E rahatsın

dimi çekerdim oluyordu, ailemi, yaşadığım kenti… R.A.: Ben mesela bazı fotoğrafları çekmediğime pişman ol-

fotoğrafçı… Sen o fotoğraflarını getirsene Serdar, seni zıplarken çek-

dum. Keşke çocukluğumdan itibaren sıradan bulunacak imgeleri -ya-

tiğim. S.D.: Getireyim, ama öyle bir soru sormadılar ki! O.C.Ç.: Sonu-

şadığım sokağı, evleri- belgeleyebilseydim. Çünkü baktığın zaman o

cu görelim, soralım. R.A.: Mesela Serdar’ın çektiği fotoğrafların gö-

ilk fotoğraflarımdan bu yana yirmi seneden fazla zaman geçmiş ve

rünmesini istemem. Çok absürd şeyler çekiyor, şunun gibi… (Ser-

belki İstanbul’da, hayatımızda çok büyük bir değişim var. Kişisel ha-

dar’ın çektiği bir fotoğrafı gösteriyor: Refik’in poposu, arkadan çekilmiş,

fızam için keşke onları çekseydim diyorum. Ama bazen de şöyle bir

sandalyede otururken) (gülüyor) S.D.:: Öyle diyorsun ama blogumda

şey de düşünüyorum, çekmediğim fotoğraflar daha çok aklımda kal-

var benim o zaten. Gören görmüş. E.K.: Adresi verelim mi? S.D.: Yok

mış gibi geliyor bana. O.C.Ç.: Bir de tarihi çarpıtıyor fotoğraf… Me-

gizli kalsın. R.A.: Sonra bin kişi girmeye kalkar… O.C.Ç.: O zaman sa-

sela fotoğrafın ilk yıllarındaki hayatın, insanların sürekli oturduğu,

yaç koyalım, gelen ilk yüz kişi girebilsin. (gülüşmeler)

yavaş işleyen bir şey olduğunu düşündürtüyor. Böyle bir şey yok, bu

E.K.: Fotoğrafa harcadığınız/kaybettiğiniz en büyük para? (Not:

bir yanılsama. O yüzden bazen de fotoğrafı çekmemek daha iyi. Ya-

Bu sorunun cevabını yazının içinde de bulacaksınız) R.A.: Onu uzun

ni fotoğrafsız yapabilirsin. R.A.: Ben bir de ailemi çekmek isterdim.

uzun konuşacağız galiba zaten birazdan… Ama şöyle bir düşünür-

Ailede en küçük ben olduğumdan, daha önceki nesilden çok fazla ki-

sen, yetiştirilme maliyetin var, ailenin senden bekledikleri var, başka

şiyi kaybettik, onların fotoğraflarını çekebilmeyi isterdim.

FOTO ANKET

fotoğrafların çekilirken… R.A.: Bu özel bir durum. Güvendiğimiz bir


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 6

E.K.: Geniş Açı’nın hikâyesine en baştan başlayalım mı?

ya kaynak bulamıyoruz, derginin büyük bir bölümünü bir konuya

R.A.: BÜFOK’taydık (Boğaziçi Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü). Sergi-

ayırırsak, bu derginin bir misyonu olur… İlk dosya konusu ‘Sahne Sa-

ler, fotoğraf gösterileri gibi genelde fotoğraf kulüplerinin yaptıklarını

natları ve Fotoğraf’ idi. Derginin çehresinin değişmeye başlaması da

yapıyorduk. Ama fotoğrafa olan merakımız daha fazlasını istiyordu ga-

o zamandır.

liba. 1995’teki kulüp tanışma toplantısında bir anket dağıttık, Volkan

E.K.: Kulüpte dergi için sürekli toplantılar yapılıyordu.

(Dede) periyodik dergi çıkaralım diye yazmıştı. Etkin, sadece kulübün

S.D.: Evet üç-dört ayda bir çıkıyordu dergi, her hafta toplanılıyordu,

dergisi olmayan, daha yaygın bir kitleye ulaşabilecek bir dergi… O sıra-

kim neler yapmış sürekli bir toplantı trafiği oluyordu.

larda ‘Fotoğraf Dergisi’ yeni çıkmaya başlamıştı, teorik veya düşünsel ki-

R.A.: Bir sonraki sayıda (4. sayı) dergi hacim olarak daha ele gelir, da-

taplar henüz çok yoktu. Olumlu gördük bu fikri ve hazırlıklara başladık.

ha albenili hale geldi, içerik ve fotoğraf çeşitliliği arttı. Dergi İstanbul

Başta ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk, konular belirledik, paylaş-

dışında satılmaya başladı. O sırada önemli bir şey daha oldu. Serdar

tık. İlk sayı okulun matbaasında basıldı. Hatta dergi baskıya gireceği

bir reklam ajansında çalışıyordu, ajanstaki bir kreatif direktörün eşi

dönemde fotoğraf gezisine gitmiştik, dönüşte dergiyi aldım, çok büyük

(Ayperi Ecer) Magnum’un Paris ofisinde editoryal kısmın şefiydi. Biz

bir hayal kırıklığına uğramıştım. Tabii derginin çıkmış olması çok güzel

bu sayede Magnum’la temas kurduk, Magnum ve Eve Arnold ile ilgi-

bir şeydi ama kapağından iç baskısına kadar çok büyük bir hayal kırıklı-

li içerik yaptık. O zamana kadar efsane bir şeydi Magnum bizim için.

ğı oldu ilk sayı. Kapakların tonları birbirinden çok farklıydı falan, lacivert

S.D.: O zamanlar Magnum’dan baskı geliyordu mesela, şimdiki gibi

olanı vardı, mor olanı vardı. Ama içerik olarak iyiydi. Neyse dergiyi al-

dijital ortamda değildi fotoğraflar. O baskıları her yere emanet ede-

dık, dağıtacağız, nasıl dağıtacağımızı bilmiyoruz. Gösterdik birilerine,

mezdik. Ofset Yapımevi’yle çalışmaya başladık. Baskı daha profesyonel olsun, daha uzun süreli, kurumsal bir ilişki olsun istiyorduk. Bir de o dönemde, dergide birinin fotoğraflarını basacaksak, bir kitaptan taramak yerine fotoğrafçıdan veya ajansından orijinallerini isteyip izin alarak basmamız gerektiğinin farkına vardık. Hem kalite açısından hem de etik açıdan doğru değil diğer türlüsü. Ama böyle yapmayan pek çok dergi var hâlâ Türkiye’de… R.A.: Mutlaka fotoğrafların sahiplerine ulaştık, onlardan izin aldık. Kimi zaman telif verebildik imkânlarımız ölçüsünde, ama veremesek de izin aldık. O dönem her sayıda bir yenilik gerçekleşti, merdivenleri koşa koşa çıkma hali vardı dergi için. Her sayıda çok değerli destekler bulduk ve bu ilişkiler çoğuyla devam etti. Bu çok önemli bir şey, belli bir yolda ilerlerken yol arkadaşlarının olması, seni desteklemeleri…

satmaz dediler, biz de cesaret edemedik. Hemen ikinci sayının çalışmalarına başladık. O an anladık ki, bu dergi yapılacaksa dışarıda bir yerde basılmalı, renkli olmalı ve belli bir albenisi olmalı. Tabii bu albeni ikinci sayıda da tam sağlanamadı. Bir de biz zannediyorduk ki dergi hemen satılacak, bize para dönecek daha iyi şeyler yapabile-

E.K.: fiu birinci say›n›n kapak foto¤raf› konusuna art›k bir aç›kl›k getirelim mi? Kimin foto¤raf› oldu¤unu söyler misiniz, ben asl›n› gördü¤ümde pek benzetememifltim de… R.A.: Cem Bey siz biliyor musunuz? Tahmin edebilir misiniz? Neyse foto¤raf›n orijinalini getirelim, kapakla yan yana koyal›m. (Serdar kütüphaneden kal›n bir kitap kap›p getiriyor.) ‹flte bu, Mapplethorpe’un bir foto¤raf›! on sene öncenin photoshop harikas›(!) olan ilginç bir kapak. Biz o zamanlar bu ifllerden anlam›yorduk, bir arkadafl›n arkadafl› yapm›flt› kapak tasar›m›n›. Art›k bu foto¤raf› da nereden bulup bu hale soktuysa!

üzerine ciddi düşüncelerimiz ortaya çıkmaya başladı, hayatımızı dergiyi yaparak devam ettirmek üzerine… Ben işi bıraktım. Derginin beğenilmesi, ilgiyle karşılanması, devam etmesi yönünde bir istek olması, motive edici bir şey oldu

ceğiz. Öyle bir şey olmadı tabii. Ku-

I

S.D.: O dönemler dergi

lüpte geziler yapıp gelen parayı dergiye aktarıyorduk.

bizim için. Birçok insan dergiyi aldığını, beğendiğini söylüyordu. Pro-

E.K.: Okul destek olmadı mı?

fesyonelleşme bence o dönemde başladı.

R.A.: Hayır, hiç. Kulübün de parası yoktu zaten. Belki o iyi bir şey oldu

E.K.: O dönemlerde uzun bir süre de Hezarfen’de çalıştınız...

bizim için, çünkü en baştan dergi kendi yağıyla kavrulmayı öğrendi.

R.A.: 3. ve 4. sayıları Serdar’ın çalıştığı ajansta hazırlamıştık. Geceleri

E.K.: İlk iki sayıdan sonra dergi tematik dosyalar etrafında şekillen-

çalışsak da artık orada yapamayacaktık. Kendimize bir düzen kuracak

meye başladı…

durumda da değildik, Cem Çetin Hezarfen’de çalışabileceğimizi söy-

R.A.: Şöyle düşündük, madem ki Türkiye’de konulu yayınlar yok ve-

ledi. Burada olduğu için söylemiyorum ama derginin devam etmesi

58 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 7

için çok büyük bir şeydi hakikâten. Sadece mekân anlamında değil,

E.K.: Tiraj iyiydi ama o zamanlar değil mi?

bilgi olarak da bizimle çok şey paylaştı. Çok güzel günler geçirdik ora-

R.A.: Evet, dergi iyi satıyordu. Sinema sayısı (11. sayı) en çok satan sa-

da. Bir sene kaldık. Kimse yapmaz böyle bir şeyi. Biz yapar mıyız bil-

yıdır, dört bin satmıştı. Çok çalışmıştık onun için, bir de film festivali

miyorum mesela. (gülüyor) Gerçi Altyazı’ya yaptık sayılır.

zamanında çıkmıştı. Seans çıkışlarında broşürler filan dağıtmıştık. Ge-

E.K.: Cem Bey’e soralım o zaman, Geniş Açı’yla ilişkiniz nasıl başladı,

nelde de iyi satıyordu dergi, ortalama 3 bin-3 bin 500 satıyordu.

o zamanlar nasıl geçti? R.A.: İlk sayıda da bir söyleşi vardır Cem Çetin’le… O.C.Ç.: Çok gurur verici ve hoştu, BÜFOK hatıralarım yeniden canlanmıştı. Köklü bir geçmişi var kulübün, Nuri Bilge Ceylan, Ali Taşkıran, Laleper Aytek… Yarışmalar yapardık mesela, standart yarışmalardan farklı, ağır teorik metinlerle duyururduk. Geniş Açı daha ilk sayı hazırlanırken, eski üyelerden kimler var bu sahada iş yapan derken bir şekilde beni buldu. Ben de yapabileceğim bir şey varsa yapayım diyerek yakın olmaya çalıştım. Sonra mekân problemleri oluştu. Yer vardı o sırada atölyede, benim iş hayatımı da renklendirecek bir şeydi aynı zamanda. Çok da tek taraflı bir şey değil. Sonra Geniş Açı çok büyüdü, trafiği arttı. Benim de o sıralar kara bulutlarım çok büyümüştü, aynı yerde kalamayacağımızı hissettik. Zaten Geniş Açı’nın da böyle bir ayrılığa ihtiyacı vardı, artık kendi başına olma zamanı gelmişti. Yuvadan dışarı atmak gerekti. (gülüyor) Ama bir şekilde ilişkimiz hep sürdü. E.K.: Danışma kurulundaydınız uzun zaman... O.C.Ç.: Aşama aşama geri çekildim. Hezarfen’in adı orada görüldüğü için -ben o sırada ‘Mayın Tarlası’nı da yapıyordum- herkes benim dergim gibi falan davranmaya başladı. ‘Senin dergi’ diye bahsediyorlardı, ben öyle yorumlamış da olabilirim, hoşuma gitmedi, çünkü haksızlıktı bu. Bu yüzden de aşama aşama uzak durmaya başladım dergiden. ‘Mayın Tarlası’nı bıraktım bir süre sonra. Orada tatlı sert biraz

S.D.: Foto Anket’teki en sevdi¤iniz foto¤raf sorusunun yan›t› flimdi akl›ma geldi. Söylesem mi?

R.A.: Okulla bağımız onuncu sayıda koptu. Daha öncesinde derginin logosunun altında yazan BÜFOK kelimesi, okulun maddi hiçbir kat-

E.K.: Aa, tabii... S.D.: Manuel Ç›tak’›n denize do¤ru koflan adamlar foto¤raf› vard›r. 7. say›da Manuel Ç›tak portfolyosunda kullanm›flt›k. Geçen seneki ‘Foto¤raf Al Destek Ver’ kampanya-

kısı olmasa da Geniş Açı’nın bir öğrenci kulübünün üyeleri tarafından hazırlandığının işaretiydi. Muhasebe işlemleri okuldan hallediliyordu sadece henüz şirket olmadığı için. Biz o zaman

s›nda da vard›. O foto¤rafa bakmak beni

Serdar’la konuşmaya başladık, biz ne yapaca-

kavgacı bir tip vardı ama bazı yerlerde dozunu

çok rahatlat›yor. fiöyle 2 metreye 3 metre

ğız diye. Ben okulu uzatmıştım dergi çalışmala-

kaçırdım galiba. Bir de deprem oldu o sırada,

bast›r›p karfl›s›na geçip saatlerce sey-

rı nedeniyle, zor da bir bölümdü (Moleküler Bi-

yıkıntılardan çıkan fotoğraflar gösteriliyordu

retmenin hayalini kuruyorum.

devamlı, burada böyle hayatlar vardı denerek.

FOTO⁄RAF: © MANUEL ÇITAK

E.K.: Bu arada okulla bağ koparılmıştı...

yoloji ve Genetik), Serdar’ın yüksek lisans dersleri bitmişti. Bir karar vermemiz gerekiyordu.

Kendimi kötü hissettim, köşende ona çat bunu aşağıla, anlamsız gel-

Geniş Açı, başka bir işte çalışırken devam ettirilebilecek bir şey değildi.

di. Daha iyi huylu işler yapmaya karar verip bitirdim. Sonra bir tek bu

Bizden sonraki kuşak da bu işi devam ettirmek gibi bir niyet gösterme-

‘Hayatımız Fotoroman’ları yaptım sanırım, arada yine yazıyordum, bir

di çok fazla, yani iş olarak. Birilerinin düzenli olarak işin başında olma-

ara test yazıları yazdım.

sı gerekiyordu, yapımı, süreci bilen. O zaman bunu iş olarak yapmaya

R.A.: ‘Mayın Tarlası’ çok güzeldi.

karar verdik. Çok kritik bir karardı aslında. Biz bırakıyoruz başkaları

O.C.Ç.: Evet, özlüyorum zaman zaman. Orada çok güzel dostluklar

yapsın diyebilir miydik, desek ne olurdu bilmiyorum.

doğmuştu benim için.

S.D.: O olmazdı. Bir iki sene sonra BÜFOK’tan başka bir ekip ‘Kare’yi

E.K.: Daha sonra kendi ofisine taşındı Geniş Açı...

çıkardı mesela ama kulüp dergisi kimliğini aşamadı ve uzun aralıklarla

R.A.: Yok, arada Serdar’ların evinde çalıştık on ikinci sayıya kadar. 2000

3-4 sayı çıktı, sonra da devam etmedi.

yılının haziranında da bu ofise geldik. O sırada ben askere gittim, da-

O.C.Ç.: Kesinlikle olmazdı, denk gelir yeni gelenler yapamaz, bu böy-

ha bilgisayarlar bile kurulmamıştı. Geldiğimde düzen kurulmuştu, hoş

ledir her zaman…

bir anıydı benim için. Serdar için o kadar hoş değil belki ama…

E.K.: Derginin içeriği de değişti zamanla, dosyalar sonlandı.

S.D.: Abarttığın kadar bir süre değildi, sadece 28 gün… (gülüşmeler)

S.D.: O güne kadar derginin tüm yazarları BÜFOK’tan geliyordu. Ama

R.A.: Tabii bir ofise kavuşmakla birlikte ofisi döndürmek gibi giderler

ilk nesil yazarlar kendi mesleklerine kanalize oldukları için dergiye ayı-

de işin içine girmeye başladı.

rabildikleri zaman azalmaya başladı. Bir dosyayı çıkarmak bizim en

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 59


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 8

azından dört-beş ayımızı alıyordu. Dosyaları daha fazla götüremeyece-

projeler ortaya çıkartmak için kolunun altında dergilerle gidiyorsun, o

ğiz, derginin içeriğini değiştirelim dedik. Bir de daha çok etkinlik olma-

dergileri gören insanlar fotoğrafçılarla ilgileniyor. Tüm dünyada böyle

ya başlamıştı, daha çok sergi açılıyordu. Biz de derginin içeriğini daha

gelişiyor bu işler. Ama onu da yapamıyorsun. O zaman burada kendi-

çok gündemi takip eden ama ‘Ustalar’, ‘Fotoğ-

ni kısılmış kalmış, beslenemiyor gibi hissedi-

raf Kurumları’ ve köşeyazıları gibi gündemden

yorsun. Bir de burada fotoğraf dünyasından

bağımsız belli başlı köşelerini koruyan bir yapı-

yeteri kadar ilgi yok. Geniş Açı’yı çok beğeni-

ya kaydırdık.

yorum diyen ama almayan çok büyük bir kitle

E.K.: Okuldan ayrıldıktan sonra kadroya katı-

var mesela. Beğenmeyenleri kastetmiyorum.

lımlar nasıl oldu? Bildiğim kadarıyla fotoğraf

Beğenip de her sayı almayanlardan bahsediyo-

öğrencilerinden gelen pek olmadı.

rum. Sonra niye kapanıyor Geniş Açı diye soru-

S.D.: Yirminci sayılara kadar BÜFOK’lularla de-

yorlar? Bir dergi niye kapanır, satmadığı için…

vam ettik.

Kimin için yapıyoruz bu dergiyi diye sorgula-

R.A.: Önce Ankara sonra da Londra’dan yazan

maya başladık, bu da bizi çok rahatsız etmeye

Saadet’i ayrı tutarsak, Geniş Açı’nın sürekli ya-

başladı son zamanlarda.

zar kadrosuna dışarıdan ilk gelen Melisa (Kes-

R.A.: Biz sonuçta cebimizde bir parayla girme-

mez) oldu. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji

dik bu işe, iş kendi kendini geliştirdi. Keşke ba-

Bölümü’nde okuyordu, fotoğrafa meraklıydı,

ğımsızlığımızı koruyabilecek şekilde bir çatının

bir sömestr tatilini burada staj yaparak geçirdi.

altında olabilseydik ve biz de sadece dergiyle

Ama dediğin gibi fotoğraf öğrencileri nere-

editoryal olarak uğraşabilseydik… O zaman

deyse hiç gelmedi.

hakikaten başka bir şey olabilirdi.

E.K.: Peki gelelim derginin on yılın sonunda ne-

S.D.: Bir de aramızda on yılın sonunda kapatı-

den kapanıyor olduğuna… R.A.: Birçok nedeni var. Biri çok uzun zamandan beri devam eden ekonomik problemler. Bir diğeri de rutine çok fazla boğulmuş olmamız. O bizim heyecanımızı azalttı. Biraz daha farklı şeyler de yapmak istiyoruz, sergiler düzenlemek, başka kurumlarla ortak projeler yapmak. Başka yayınlar olabi-

O.O.Ç.: Bu arada Büdütör’ün ben olmad›¤›m› da ekleyelim. Çünkü biraz May›n Tarlas›’yla iliflkilendirildi. Çok emindi insanlar, bir yerden bildiklerini falan san›yorlard›. E.K.: Büdütör kim peki? R.A.: Büdütör kim mi? Ben bazen Merih Ako¤ul’un babas›na benzer biri oldu¤unu düflünüyorum. Bütün sergi aç›l›fllar›na gidiyor, her fleyi takip ediyor, görmüfl geçirmifl… Tam Büdütör’ün tan›m›na uyuyor. Ama galiba o de¤il…

lir, yine dergi olabilir ama eski dosyalar

I

rız diyorduk şaka yollu. Ama varmış demek öyle bir şey… Geniş Açı biraz da miyadını doldurmuş gibi geliyor bana. Bu içerikte bir dergi artık günümüzün dergisi değil. Çok naif kalıyor. R.A.: Paul McMillen üç-dört sene önce, “Sizin dergi bir dejavu” demişti. E.K.: Geniş Açı’yı sizce önemli kılan özellikler neler? R.A.: Türkiye’de Geniş Açı çıkmaya baş-

gibi tematik özelliği olan şeyler. Belki sadece

ladığı zaman tekniğin veya amatör işlerin ağır

Türkiye’ye değil, Avrupa’ya dağıtılabilen bir

bastığı fotoğraf dergileri dışında dergi yoktu.

dergi, belki bir web sitesi… Fotoğrafla ilgili bir

Şu anda bile var diyemiyorum. ‘İz’i sayabilir

proje ofisi gibi çalışmak. Böyle şeyler var kafa-

miyiz mesela bilmiyorum…

mızda ama derginin iki aylık rutini içinde bun-

S.D.: Sayamayız. ‘Fotoğraf kendini anlatır söze

ları yapmamız mümkün değil.

gerek yok’ demek ve herhangi bir sürpriz içer-

S.D.: Ekonomik sıkıntı nedeniyle ekibi genişle-

meyen bir dergi hazırlamak biraz kolaya kaçan

temeyince her şey iki kişiye kaldı. İçeriği belir-

bir yaklaşım. Fotoğraf elbette kendini anlatabilir

liyorsun, röportaj yapılacak kişiyi ayarlıyorsun,

ama fotoğrafçı da bir şeyler anlatabilir, başkala-

fotoğraf çekecek kişiyi ayarlıyorsun, tasarım

rı da o fotoğraf üzerine bir şeyler anlatabilir. Fo-

yapıyorsun, redaksiyon yapıyorsun, reklam arı-

toğrafçıya konuşma imkânı veren, yeri geldi mi

yorsun, dergi dağıtıyorsun, ofisboyluk yapıyor-

riskli adımlar atabilen başka bir dergi yok şu an-

sun, fatura kesiyorsun, tahsilat peşinde koşu-

da. Geniş Açı’yı diğerlerinden ayıran en belirgin

yorsun. Yani derginin editoryal kısmıyla uğraş-

özellik herhalde bu. Bir de dışarıdan nasıl gözü-

tığın zamanın daha fazlasını derginin finansal

küyor bilmiyorum ama, tarafsız olması çok

ayağını yürütmek için harcıyorsun. Şirketle ilgi-

önemli, çok geniş bir yelpazede işlere yer veri-

li ekonomik bir aksilik olduğu zaman bu du-

yor olması, sadece garanti isimlere yer verme-

rum dergiye de yansıyor, motivasyon gidiyor

mesi, cesur olması…

bir anda. Diğer taraftan yurtdışındaki önemli festivallere katılamıyor-

E.K.: Zaman zaman arkadaşınız olan fotoğrafçılardan bile tavır gör-

sun… Gezmek için katılamamaktan bahsetmiyorum. Oraya galeriler,

düğünüz oldu…

yayıncılar, küratörler, fotoğrafçılarla ilişkiler kurup o ilişkiler sayesinde

R.A.: Bizim bazı kişileri, bazı işleri göz ardı ettiğimiz gibi bir izlenim var.

60 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 9

Bizim bir dezavantajımız vardı başlarken, fotoğrafa dair çok sınırlı bilgi-

sayı yapmak istiyorduk 5-6 sene önce mesela. Ara Güler’in hiç bilinme-

ye sahiptik, yayıncılıkla ilgili de keza öyle. Ama bu, zaman geçtikçe

yen fotoğraflarını ortaya çıkarmak istiyorduk. Daha bir sürü altbaşlık

avantaja dönüştü, çünkü merakımız vardı, öğrenme isteğimiz vardı, sa-

vardı, farklı bir şey olacaktı. Üzerinde bir sene falan çalıştık ama bir tür-

dece Serdar ve benim değil, Geniş Açı’daki herkesin. Sürekli kendini ye-

lü oturamadı rayına, olamadı nedense. Ara Güler’le birlikte çalışmak,

nileme, geliştirme halinde olduk. Bu bizde bir fotoğraf görüşü geliştir-

arşivinde uzun bir zaman geçirmek gerekiyordu. Daha sonra Yapı Kre-

di. Dünyayı yakından takip ediyor oluşumuz, okuduklarımız, farklı fo-

di’de Ara Güler’in birçok sergisi açıldı, kitapları çıktı, Ara Güler ismi çok

toğrafçıların işlerini/farklı tarzları görüyor oluşumuz, her tarza açık olu-

fazla kullanılır oldu, biz de zamanla soğuduk o özel sayı fikrinden.

şumuz çıtayı hep yukarı doğru taşıdı. O zaman, Türkiye’de çıtanın al-

E.K.: Başka ne gibi projeler vardı?

tında kalanlar için Geniş Açı uzak bir dergi olmaya başladı bence. O çı-

O.C.Ç.: Geniş Açı Light var...

ta nedir dersen de yeni bir şey yapacağına inandığın ve senin heyecan

E.K.: O nedir?

duymanı sağlayacak fotoğrafçılar diyebilirim. Çok kesin bir tarif değil

R.A.: Daha sektörel, amatöre yönelik bir dergi fikriydi.

ama dergiye bir göz atınca bu daha net anlaşılıyor… Maalesef Türki-

S.D.: Bize on sene sonunda bile hâlâ Geniş Açı’yla ilgili şu sorular ge-

ye’de eleştiri mekanizması yok, sunulan işleri değerlendirecek bir pazar

liyor: Niye dergide sektörel bilgi/ürün tanıtımı yok, niye fotoğraf eği-

yok. Sadece sergi defterlerine yazılan ‘eline gözüne sağlık’larla işleri de-

timi sayfaları yok, vs… Halbuki bunlar bizim için apayrı bir derginin

ğerlendiremeyiz. Kendi yağında kavrulan bir çevre var sanki ve o grup

konuları. Birilerini memnun etmek için ucundan, sadece bir bölüm

Geniş Açı’da olmak isteyip olamayınca… Herkesi memnun etmen ko-

yapmak istemedik. Öyle bir dergi için ayrı bir ekip oluşturmak, onun

lay değil, zaten gerekli de değil. Fotoğrafa daha ciddi bakanlar genelde memnunlar ama. E.K.: Yurtdışında dergiyi görenler nasıl tepki veriyor? S.D.: Beğeniliyor. Dergiyi ellerine aldıkları zaman mizanpajından fotoğrafların sunumuna, baskı kalitesine kadar beğeni-

E.K.: Zaman zaman Türk foto¤raf camias›na uzak durdu¤unuz yönünde elefltiriler ald›n›z… S.D.: San›r›m ‘eline, gözüne sa¤l›k’ç›lardan olmad›¤›m›z için böyle bir imaj olufltu baz›lar›nda. Kimi zaman aç›l›fllara filan gitmek istemedi¤imiz do¤ru. Çünkü yan›m›za gelip hemen fikrimizi soruyor, olumlu bir fleyler söylememizi bekliyorlar. Olumlu ya da olumsuz ben fikrimi hemen beyan edebilen bir insan de¤ilim. Biraz o iflin üzerinde düflünmek, onu tartmak isterim. Belki de iki gün sonra ifli kafamda oturtabilirim. O yüzden kendimizi

için bir ekonomi yaratmak gerekiyordu. Sektör Geniş Açı’ya zor destek verirken, kaliteli ve objektif bir sektör dergisini de kolay kolay desteklemezdi sanırım. Çok da üzerinde durduğumuz, ciddiye aldığımız bir proje olmadı bu yüzden Geniş Açı Light. R.A.: Bir de çeviri projesi vardı.

yorlar. Belki Türkçe olduğu için

biraz geri çektik ama beslendi¤imiz kaynaklar onlar oldu¤u için her fleyi

Temel fotografik metinlerin çevi-

neler yazdığını anlamıyorlar

takip ediyoruz. Asl›nda dergide yay›mlamak üzere olmasa bile insanlar›n

rilerinin olacağı bir bölüm düşü-

ama gündemi yakalamasından,

ifllerine bakmak, üzerinde konuflmak, fikir al›flverifli yapmak bizi en mut-

nüyorduk: Dagerotipin bulunu-

fotoğrafçıların seçiminden, ya-

lu eden fley. Ama bunu öyle kalabal›k bir aç›l›fl ortam›nda yapmaktansa

şunun Fransız Bilimler Akademi-

pılan sunumdan etkileniyorlar.

baflbafla dergide sakin sakin yapmay› tercih ediyoruz.

si’ndeki açıklanmasından bugü-

Çoğu, Geniş Açı için ‘bizde yok

R.A.: Türkiye’de editörlere ifl göstermek gibi bir gelenek maalesef yok. Sa-

ne tarihsel ve teorik metinlerin

böyle dergi’ diyor mesela. Esa-

dece bitmifl ifl için de¤il ama süregelen ifller için de fikir almak için bizim

çevirileri olacaktı.

sında kaliteli dergiler var tabii ki

gibi insanlara gelinebilir. Hem foto¤rafç›n›n hem de bizim kendimi-

S.D.: Bu mesela hâlâ büyük bir

ama her yerde marjinal kalıyor

zi beslememiz aç›s›ndan bu paylafl›mlar çok de¤erli.

bizim gibi bağımsız dergiler.

eksik Türkiye’de. Onun için kendimiz bir çözüm yaratmayı dü-

E.K.: Geniş Açı’da düşünülen ama gerçekleşmeyen projeler var mı? Özel

şünmüştük ama hem her zaman olduğu gibi çok titiz davrandığımız-

sayılar, ek sayı projeleri vardı yanlış hatırlamıyorsam.

dan hem de işgücü nedeniyle gerçekleşemedi bu proje.

S.D.: Öyle hayaller vardı, evet. 6 ayda bir, normal sayılardan seçme bir

R.A.: Bir ara ben de Türkiye’de fotoğrafın köstekleri diye bir dosya ha-

içerikle çift dilli olarak yayınlama fikri vardı. Ara Güler üzerine özel bir

zırlamayı düşünüyordum ama… (gülüyor)

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 61


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 10

E.K.: Türk Fotoğrafında Genç Soluklar çok güzel bir projeydi, nasıl ge-

yaptım, bu işin nereye gideceği belli değil, buna bir çözüm bulalım

lişti? Devam edecek mi?

dedim. Altyazı sonuçta Boğaziçi’ne döndü ve onun için çok iyi oldu.

R.A.: Gençlerle bir şeyler yapalım istiyorduk. Çok genç okuyucumuz

Şu anda Yamaç MAFM’nin yöneticiliğini yapıyor, burada iki sene hiç

olduğunu biliyorduk ama onların işlerini görmüyorduk.

para kazanmadan yaşadı. Okul destek oluyor Altyazı’ya belli bir oran-

S.D.: Çok az fotoğrafçı gelmiştir dergiye işlerini göstermek isteyen. Bi-

da, üç-dört kişi kadrolu çalışıyor. Yani derginin finansal problemleriy-

raz o akışı artırmak istedik Genç Soluklar’la. Bir de yarışmalar genelde

le uğraşmak zorunda kalmıyorlar ve derginin kurumsal olarak bir ye-

hep tek fotoğraf üzerine yapılıyor. Tek fotoğraftan nereye varabilirsin

re bağlı olması çok önemli bir şey. Altyazı, MAFM oldukça devam

ki? Daha bütünlüklü bir şey olsun istiyorduk, dedik ki sırf gençlerin ka-

edecek, o öğrenci dinamiğinden faydalanacak. Çok mantıklı bir mo-

tılacağı tematik portfolyolar üzerinden giden bir şey yapalım ama adı

del bu bizim gibi dergiler için.

yarışma olmasın, bir keşif projesi olsun. Heyecanlı bir işti.

E.K.: Geniş Açı’nın sizce en güzel günleri ne zamandı?

R.A.: Yeni insanların sadece işlerini yayınlamakla kalmadık, onlarla bağ

R.A.: İlk üç dört yıl bence çok güzeldi. İş tarafını çok fazla düşünmü-

da kurmuş olduk. Şu anda hâlâ görüştüğümüz, işlerini takip ettiğimiz

yorduk, onlar bir şekilde oluyordu. İşin eğlencesi, bir arada olmak, top-

dostlarımız onların birçoğu.

lantılar yapmak, konuşmak, paylaşmak, o zamanlar daha güzeldi. Ofis açıldıktan, özellikle Altyazı geldikten sonra o hava kalmadı, ilk baştaki kadronun çoğu dağıldı. S.D.: Dergi bir işe dönüşünce biz bu işin sahibi olduk doğal olarak. İşverenmiş gibi bir duruma geldik. Rahatsız edici bir durum belki ama birilerinin bu dergiyi sahiplenip devam ettirmesi gerekiyordu açık açık. R.A.: Normal şartlarda bizim yaptığımız bu iş ticari bir iş değil. Ticari kaygı gütmeden, çok naif bir şey yaptığımızı düşünü-

S.D.: Birilerinin önünü açmak gerekiyor ve bunu kimse yapmıyor. Niye sadece gençlere yönelik yapılıyor bu proje diye itiraz edenler oldu. Ama oradaki espri farklı. Gençleri kimse ciddiye almıyor, biz dergi çıkarmaya başladığımızda bizi de ciddiye almıyorlar-

E.K.: Genç Soluklar’›n yurt d›fl›na aç›lma planlar› var m›? R.A.: Genç Soluklar bu y›l Rusya’ya gitti. St.Petersburg’ta sergilendi. Muhtemelen Rusya’da birkaç yerde daha sergilenecek. Elbette Türkiye’deki yeni neslin üretimini dünyaya da göstermek istiyoruz. Ama bunu direkt olarak Genç Soluklar’da sergilenen ifller üzerinden de¤il de o isimlerin çal›flmalar›ndan tematik sergiler oluflturarak yapmak istiyoruz. Sadece Türkiye’den genç foto¤raf göstermek olarak kalmamal› bu aç›l›m. Ve hem içerik hem sunum kalitesini dünya standartlar›nda tutmak için finansal olarak daha sa¤lam bir zemine oturmas› gerekiyor.

dı. Yoksa derginin kapısı herkese açık.

I

R.A.: 2007’de herhalde yine olacak Genç Soluklar. Geniş Açı yayın

yorum. Ve çok küçük bir kitle için çıkarılıyor dergi, şu son zamanlarda

hayatına devam etmese de yapmayı düşünüyoruz.

2 bin falan satıyor artık. Az bir rakam.

E.K.: Altyazı Aylık Sinema Dergisi de bu ofiste yayın hayatına başladı.

E.K.: En baştan bir dergi çıkarsanız nasıl bir dergi olurdu bu?

Bağınız tam olarak neydi?

R.A.: Birkaç şey var kafamızda. Öncelikle sadece Türkiye için bir dergi

R.A.: Yamaç’la (Okur) Boğaziçi’nden tanışıyoruz. O ve Mithat Alam

çıkarmazdık herhalde. Basılı bir yayın için yalnız bu pazarı hedeflemek

Film Merkezi’nden bir grup öğrenci (Fırat, Nadir, Enis, Övül, Barış)

çok doğru değil. Hem ticari açıdan hem de etkisi/gücü olarak, verdi-

böyle bir dergi yapmaya karar vermişti. Yamaç’la yürüyüş yapardık sa-

ğim emeğin karşılığının daha yaygın bir şekilde görülmesini isterim.

bahları ve bir sinema dergisinin büyük potansiyeli olduğunu konuşur-

Eskisi gibi dosyalar yapmak lazım ama teorik dosyalar değil ‘din’ sayı-

duk. Sonra o işten ayrıldı, bir sürü toplantılar yapıldı, ofisi değiştirdik,

sındaki gibi portfolyo bazlı dosyalar, özel bir içerik sağlamak lazım. Bir

bilgisayarlar alındı. Bu ofis Altyazı’nın doğduğu yer oldu, biz onlarla

diğer fikir de sadece var olan çalışmaları alıp dergiye koymak değil,

bilgi birikimimizi paylaştık ama sonuç beklendiği gibi olmadı. Serdar

fotoğrafçılara yeni işler ürettirmek. Tarzına, konuya hakimiyetine gü-

her zaman Altyazı’nın ayaklarını yere sağlam basmadan yayın hayatı-

vendiğin fotoğrafçılara yeni işler ürettirip pasif değil daha aktif bir du-

na atılmasına karşıydı. O dönem az bir birikimimiz vardı, onu tüket-

ruma bürünmek.

tik, borca girdik ve Altyazı’yı Geniş Açı taşıdı uzun bir müddet. Bence

S.D.: Geniş Açı çok eleştirildi ‘yurtdışından niye bu kadar çok içerik var’

o aşamada Geniş Açı yazarlar açısından da kan kaybetti. Ne olduğu-

diye. Esasında Türkiye’de ne basında ne sanat piyasasında bir fotoğraf

nu bilmediğiniz bir süreç oldu. Ofis kalabalıklaştı, yazarlar dergiden

pazarından ciddi anlamda söz etmek mümkün değil. Bize kadar hep

uzaklaşmaya başladı, vs. Serdar askerdeyken Yamaç’la bir konuşma

kendi içine kapalı kalmış bir çevre vardı. Biz hiç yurtiçi, yurtdışı ayrımı

62 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 54-63.Qxd

14/11/06

19:27

Page 11

gütmedik. Baktığın zaman inanılmaz isimlerle röportajlar yapmışız. Tu-

kiye’de de olabilir. Olamamasının nedenlerinden biri ekonomidir. Zih-

tarlı bir fotoğraf dergisinin yurtdışıyla bağının güçlü olması gerektiği-

niyet de bir neden ama asıl neden ekonomidir.

ni düşünüyorum. Şimdi bir şey çıkarsak yine aynı şey olacaktır. Birine

S.D.: Ama kaynak olsa bile bunları yapabilecek kişi sayısı da az. Biraz ce-

sipariş iş yaptıracaksan mesela yurtdışından birine de yaptırabilirsin,

sur adımlar atabilmek lazım. Hiç tanınmamış ama iyi işleri olanlara sergi

yurtiçinden de. Bence bu tür sınırlar artık kalktı.

açabilmek lazım. Galeriler/dergiler çok garantiye gidiyor genelde…

R.A.: Ama yine buradan birilerinin, gençlerin öne çıkmasını sağlamaya

R.A.: İnsanları keşfetmek lazım. Mesela Genç Soluklar için o tabiri kul-

çalışırız.

lanmıştık, bir ‘keşif’ projesi demiştik. Hakikaten hem gençlere cesaret

S.D.: Tabii ki, o ayrı bir şey. Burada yapılanları yurt dışına götürecek bir

vermiş oldu yeni şeyler üretmeleri için, hem de onları tanıtmış oldu.

mecra yok şu anda. Dergileri bir sergi alanı olarak da kullanmak gere-

E.K.: Son sayı çıktıktan sonra yapacağınız ilk iş ne olacak?

kiyor artık, sadece var olanı değil yeni üretilecekleri de sergileyen… Fo-

R.A.: Yılbaşına kadar web sitesini aktive etmemiz lazım.

toğrafçıyla kafa kafaya verip neler yapılabilir diye düşünen, teşvik

E.K.: Arşive yönelik mi olacak?

eden… Genel anlamda fotoğrafa yapılan bir katkıdır bu sonuç olarak.

R.A.: Arşive de yönelik, yeni projelere de.

Şu anda bunun eksikliği var. E.K.: Yurtdışındaki bağlantılarınız sizce Türk fotoğrafını dünyaya duyurmayı sağladı mı? S.D.: Geniş Açı yurtdışında belli bazı yerlerde satıldı ya da festivallerde elden ele dolaşıyor. Dergiyi oralarda görüp bizimle temasa geçen ve bu fotoğrafçıya nasıl ulaşabiliriz diyenler oldu. Yurtdışındaki pek çok kurum ve fotoğrafçı için de Geniş Açı Türkiye’ye geldiklerinde başvurabilecekleri bir referans noktası oldu. Ama Türk fotoğrafını (her ne demekse) dünyaya duyurdu demek doğru bir tespit olmaz. E.K.: Bundan sonraki planlarınız neler? S.D.: Gönlümüzde yatan burayı bir proje mekânına dönüştürmek. Kitaplar basmak, sergiler üretmek, o sergileri yurtdışına götürmek, yurtdışından sergi getirip burada onları dolaşıma sokabilmek. Atölye çalışmaları yapmak, ama biraz daha ileri seviyede, gelen fotoğrafçının da katılımcının da etkileşim içinde olacağı… Artık biraz daha proje bazında ilerlemek istiyoruz. Belki yine bir dergi çıkarılabiliriz ama ayaklarının finansal olarak yere sağlam basması, hiçbir ticari kaygısı olmadan çıkması gerekir. Biraz da insanların bundan sonra bize gelip on yıllık tecrübemizden faydalanmalarını

E.K.: Peki bunca y›ld›r beraber çal›fl›yorsunuz. Foto¤raf zevkleriniz uyufluyor mu? Nas›l ortak seçimler yap›yorsunuz? Be¤enileriniz benzer mi? S.D.: Esas›nda temel olarak samimi olan tüm iflleri be¤eniyoruz. Zaten bizim be¤enip be¤enmememiz de çok mühim de¤il, çünkü al›p duvar›m›za asmak için foto¤raf seçmiyoruz, burada bir arac› konumday›z ve belli bir seviyenin üstünde her ifli dikkate al›p okurlarla paylaflmak bizim görevimiz. Tabii ki farkl› fleylerden de hofllan›yoruz ama bunu do¤ru bir potada eritmeyi iyi beceriyoruz san›r›m. Genifl

E.K.: Geniş Açı’yla devamlılık açısından aynı isimle mi devam edeceksiniz? S.D.: Olabilir. Geniş Açı markasını bir şekilde devam ettirmek isteriz. E.K.: Refik, seninle benim ilk tanışmam BÜFOK’ta fotoğraf derslerinde oldu, karanlık oda hocamdın. Dergiyle birlikte fotoğrafla ilişkiniz nasıl değişti, gelişti? R.A.: Dergi süresince aktif olarak fotoğraf çekmekten izleyiciyi konumuna geçtik. Be-

bekliyoruz. Bu bilgi birikimini ak-

Aç›’n›n bugüne kadar foto¤rafa ‘genifl bir aç›’dan bakmay›

nim bir şeyi yaparken çok sakin ve konsantre

tarmak, beraberce ortaya bir

baflarm›fl olmas›, tek bir bak›fl aç›s›na sahip ol-

olmam gerekiyor, o da çok zaman isteyen bir

şeyler çıkarmak…

mamas› da bunun en iyi kan›t›.

şey. Bir de çok fazla fotoğraf görüyor olmak

E.K.: Fotoğraf eğitimi veren bir

negatif etki yaratıyor olabilir, çünkü kafan

yer açmayı düşündünüz mü hiç?

çok dolu olunca ne yapacağın üzerine çok fazla düşünmeye başlıyor-

S.D.: Eğitim veren kurumların çoğu hobi olarak fotoğraf üretecek in-

sun ve yapmak daha zorlaşıyor gibi geliyor bana. Belki işleri bırakın-

sanlara eğitim veriyor. Biz yaparsak ciddi anlamda üretime yönelik üst

ca… Ama Serdar fotoğrafçı olacak bence, değil mi Serdar?

seviyede bir eğitim vermek isteriz.

S.D.: İsterim ama o apayrı bir mevzu. Hem hiçbirimiz fotoğraf kulübü-

R.A.: Finansal kaynak olsa içinde galerisi, eğitim merkezi, çok iyi bir kü-

ne girerken bir dergi çıkaralım, fotoğraf üzerine yazalım diye girmedik

tüphanesi, gösterim salonu olan bir yer kurmak isterdim. Paris’teki MEP,

ki, fotoğrafçı olsam keşke diye geçirdik içimizden.

Londra’daki Photographers’ Gallery, ICA, New York’taki ICP gibi… Tür-

E.K.: O zaman yolunuz açık olsun diyerek bitirelim.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 63


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 2

YAZARLARININ GÖZÜNDEN GEN‹fi AÇI Genifl Aç›’n›n bu son say›s›nda ‘Genifl Aç›’y› nas›l bilirdiniz?’ sorusunun sorulaca¤› bir bölüm yapmak kaç›n›lmazd›. Ama bir torpil yap›p, mikrofonu baflkalar›na de¤il de kendimize tuttuk. Genifl Aç›’n›n ilk say›s›ndan bu yana dergiye yazan, foto¤raf çeken ya da herhangi bir flekilde Genifl Aç› ofisinde zaman geçirip bu derginin ç›kmas›na eme¤i geçenlere (bundan sonra hepsi yazarlar olarak an›lacak) afla¤›daki sorular› yönelttik. Ortaya ilginç sonuçlar ç›kt›. Örne¤in Genifl Aç› yazarlar›n›n en be¤enerek okudu¤u bölüm olarak Nazif Topçuo¤lu’nun ‘Optik Zamanlar’› ç›karken, Wilco van Herpen’in haz›rlad›¤› ‘Exposed’ konusunda iki ayr› görüfl vard›. Yazarlar›n kimi keflke ‘Exposed’u ben ak›l etmifl olsayd›m derken kimi de ‘Exposed’ Genifl Aç›’da hiç olmasayd› dedi. Bu ikilem en be¤enilen kapaklar konusunda da yafland›. ‹lginç bir flekilde 49 say›n›n kapa¤› içinde zikredilen kapak isimleri belirli say›lar üzerine yo¤unlafl›rken, 13. ve 27. say›n›n kapaklar› hem en be¤enilen hem de köfle bucak kaç›lan kapaklar aras›nda ilk s›ralarda an›ld›. K›sacas›, foto¤rafa genifl bir aç›dan bakmay› kendine düstur edinmifl Genifl Aç›’n›n yazarlar› da ayn› ölçüde çeflitlilik içeriyor. Galiba Genifl Aç› bu farkl› be¤enileri bir araya getirmeyi ve harmanlamay› iyi becerdi. Laf› fazla uzatmayal›m ve bir derginin içini dökmesi olarak da görülebilecek soru-cevaplar›m›zla sizleri bafl bafla b›rakal›m. Bu arada küçük bir not: Kimi arkadafllar›m›z yan›tlar›nda direkt bizi (yani Refik ve Serdar’›) muhatap ald›¤›ndan ad›m›z gere¤inden fazla geçiyor olabilir. fiimdiden kusura bakmay›n.

1. Üç cümleyle Genifl Aç› senin için ne ifade ediyor? 2. Genifl Aç› ile ilgili en güzel/özel an›n? 3. Peki Genifl Aç› ile ilgili en kötü/hiç olmasayd› keflke dedi¤in an›n? 4. En be¤endi¤in Genifl Aç› kapa¤›? 5. Köfle bucak kaçt›¤›n Genifl Aç› kapa¤›? 6. Bugüne kadar yay›nlanan tüm bölümler/köfleler içinde en be¤endi¤in? Neden? 7. Genifl Aç›’y› üç s›fat ile tan›mlaman gerekse? 8. Keflke Genifl Aç›’da olsayd› dedi¤in ya da Genifl Aç› flöyle flöyle olsayd› dedi¤in? Neden? 9. Keflke Genifl Aç›’da hiç olmasayd› dedi¤in ya da Genifl Aç› flöyle flöyle olmasayd› dedi¤in? Neden? 10. Keflke ben yapm›fl olsayd›m dedi¤in röportaj/yazm›fl olsayd›m dedi¤in yaz›/çekmifl olsayd›m dedi¤in foto¤raf ya da keflke benden ç›km›fl olsayd› dedi¤in fikir? Neden? 11. Keflke hiç yapmam›fl olsayd›m dedi¤in röportaj/yazmam›fl olsayd›m dedi¤in yaz›/çekmemifl olsayd›m dedi¤in foto¤raf? Neden? 12. Genifl Aç›’da yazm›fl/foto¤raf çekmifl olmaktan ç›kard›¤›n sonuç? 13. Tüm bir say›y› ay›rman istense hangi foto¤rafç›y›/temay› seçerdin? Neden? 14. Son söz olarak…

[SERDAR DARENDEL‹LER] [REF‹K AKYÜZ] 1972 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunu.

1. Fikir olarak ortaya ç›k›fl›ndan itibaren düflünürsek hayat›m›n üçte birini doldurdu ve iflimin hayat›m›n bir parças› olmas›n›n›n onca zorlu¤una ra¤men de¤erli ve özel k›ld›. Umar›m yar›n kendimi bofllukta hissetmem. 2. Hangisini anlatsam… Serdar'›n bana o kadar yer ay›raca¤›n› düflünmüyorum. 3. 42. say› ç›kt›ktan hemen sonraki gece evden e-postalar› kontrol ederken Nazif Topçuo¤lu'ndan gelen mesaji okudu¤um an kendimi çok kötü hissetmifltim. 4. En etkileyici oldu¤unu ve kitabevlerindeki sergilenme düzenini düflündü¤ünüzde tamam›n›n göründü¤ü anda insanlar› çok flafl›rtt›¤›n› düflündü¤üm 18. say›n›n kapa¤›. 5. Köfle bucak kaçm›yorum ama 26. say›n›n kapa¤›n›n çizgimiz içinde daha zay›f kald›¤›n› düflünüyorum. Burada efsanevi 1. say›n›n kapa¤›n› ve pek hak etmedi¤im halde bir foto¤raf›m› kulland›¤›m›z 2. say›n›n kapa¤›n› de¤erlendirme d›fl› tutuyorum. 6. 'Optik Zamanlar'. Bir insan›n belli bir konudaki dinmeyen merak›n› yans›tt›¤› bir bölüm oldu¤u için… 7. Öncü, genç ve yaln›z 8. Keflke yapt›¤› ifllerde bu kadar yaln›z kalmasayd› da büyüyüp kurumsal olarak daha etkili ifller yapabilseydi. Ülkemizde sanat ortam›n› derinlefltirmeye yard›mc› olurken, ülkemizin sanatç›lar›n› yurt d›fl›nda bilinir k›lmak için çabalayabilseydi. Bir bak›ma bu keflkeler, bundan sonra neler olabilece¤inin de ipuçlar›... 9. Keflke Genifl Aç› gibi bir yay›n Ergun Ça¤atay'›n beflinci y›l özel say›m›zda yazd›¤› gibi 40-50 y›l önce var olabilse ve uzun y›llar yaflay›p Türkiye'deki sanat ortam›n› farkl› k›labilseydi. 10. K›skand›¤›m bir yaz› olmad›, esas önemli olan onlar›n var olmufl olmas›. Hiçbir karfl›l›k beklemeden Genifl Aç› için inatla yazmaya devam eden yazarlar›m›z›n varl›¤› sayesinde tüm yaz›lar de¤erli benim için. 11. ÖYS'de 60 üzerinden 38 Türkçe neti olan biri olarak iyi bir yazar olmad›¤›m›, ama Genifl Aç› sayesinde bir miktar kendimi gelifltirdi¤imi düflünüyorum. Ama yaz›lar› bir sürü baflka ifl yaparken yazmak ve konsantre olamamak, hep yazma sürecini uzun k›ld› ve bu sürecin uzamas› sonucu yaz›lar› bitirmeye yak›n yabanc›laflma kaç›n›lmaz oldu. Bir de editör yaz›lar›n› yazmaktan -son dakikaya kal›yor olufllar›ndan kaynaklanan stres yüzünden- hiç hofllanmad›m galiba. BÜFOK’un komflu kulübü BÜSAS’ta 12. Böyle bir kolektif yap›lan bir dergi toplant›s›nda çaban›n bir parças› Gönenç ve Ayfle olmak çok keyifliydi. 13. Bu flekilde özel say›lar› hak eden pek çok foto¤rafç› var. Araki bunlardan biri olabilir. Bir süre sonra Luc Delahaye hakk›nda da yap›labilir. Türkiye’den -fiahin Kaygun say›s›ndan sonra- yap›labilecek ikinci isim ise hiç bilinmeyen iflleriyle Ara Güler olabilir. 14. Genifl Aç›, içinde olmaktan gurur duydu¤um bir oluflum oldu. Bence bir dergiden ötesidir. Tekrar hayaller kurmaya bafllay›p bizi heyecanland›ran ifller yapma iste¤imiz oldukça sona ermifl olmayacak.

1973 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu.

1. Tek cümleyle, hayat›m›n son on y›l›n› de¤erli k›lan tüm fleylerin bütünü. 2. Bu soruya yan›t vermem için dergiye bir forma daha eklemek gerekece¤inden pas geçiyorum. Benim için Genifl Aç›’n›n her an› güzel ve de özeldi. 3. Keflke her say›da son dakikaya kadar yaz› bekleme ve dergiyi zaman›nda yetifltirme stresi yaflamam›fl olsayd›m. 4. Do¤ruyu söylemek gerekirse, ço¤u say›n›n kapak önerilerini ortaya atm›fl olsam ve tüm zamanlar›n favorisi olarak 18. say›n›n kapa¤›n› görsem de, 40. say›n›n kapa¤›n› çok cesur ve manidâr buldu¤um için anmadan geçemeyece¤im. Zaten son dönemdeki pek çok kapa¤›n derginin içinde bulundu¤u ruh halini çok iyi yans›tt›¤›n› düflünüyorum. 5. 6. say›n›n kapa¤›n›, foto¤raf› seviyor olsam da fazla karmafl›k buluyorum. 6. ‘Optik Zamanlar’. Nazif Topçuo¤lu’nun yaz›lar›n› ilk okuyan kifli olmak beni hep mutlu k›lm›flt›. Asl›nda tüm yazarlar›n hiçbir karfl›l›k beklemeden de¤erli zamanlar›n› ay›r›p kafa yormas› ve yazmas›, benim için tüm yaz›lanlar› anlaml› k›l›yor. 7. Tarafs›z, tav›rl›, tutkulu 8. Dosya say›lar›n›n devam etmesini isterdim. Ne yaz›k ki ifl gücü nedeniyle bir süre sonra dosyalar›n alt›ndan kalkamaz olduk. Bir de keflke y›lda çift dilli 2 özel say› yay›mlanabilseydi. 9. Genifl Aç› flöyle olmasayd› de¤il de, keflke insanlar Genifl Aç› hakk›nda yorum yaparken tarafs›z oldu¤umuzu ak›llar›ndan ç›karmasayd› diyorum. 10. Dergide yay›nlanan her yaz›, elimden illâ ki geçti¤inden hepsini kendim yazm›fl kadar benimsedim. Bu nedenle yazm›fl olsayd›m diyece¤im özel bir yaz› yok. 11. Yazmay› çok seviyor ve yazarken çok zevk al›yor olsam da, yazd›¤›m her yaz›dan bir süre sonra so¤uyorum ve dönüp bakt›¤›mda yazd›klar›m› garip buluyorum. Ama yine de hiçbiri için yazmam›fl olmay› istemezdim. 12. Ortaokul ve lisedeyken kompozisyondan en fazla 6 al›rd›m. Resim yapmaya bay›l›rd›m mesela ama yaz› yazma konusunda çok k›s›rd›m. Ama Genifl Aç›’yla birlikte yazabildi¤imi keflfettim, yazd›kça aç›ld›m aç›ld›kça yazmaktan keyif ald›m. 13. Burada s›ralanamayacak kadar uzun bir listem var. 14. Garip bir ikilem içindeyim. Hem çocu¤um olarak gördü¤üm Genifl Aç› sona erece¤i, insanlar tavr› olan cesur bir foto¤raf dergisinden mahrum kalaca¤› için çok üzülüyorum hem de son zamanlarda yapmak istedi¤imiz di¤er fleylere zaman ay›ramam›za neden oldu¤unu düflündü¤ümden Genifl Aç›’n›n sonlanmas›ndan garip bir huzur duyuyorum. Belki önümüzdeki dönemde yapmak istediklerimizle Genifl Aç›’n›n bofllu¤unu kapataca¤›m›z›, belki de foto¤raf dergicili¤i hayat›m›z›n bir parças› haline geldi¤i için bir süre sonra yine benzer -ama ayaklar› daha yere basan- bir maceraya kalkabilece¤imizi hissetti¤imden Genifl Aç›’n›n sona ermesinin bir son de¤il aksine bir bafllang›ç oldu¤una inan›yorum.


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 3

[HANDAN SAATÇ‹O⁄LU GÜRSES] 1973 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu. Ayn› bölümde yüksek lisansa devam etti ama tamamlamad›. Uzun y›llard›r grafik tasar›mla u¤rafl›yor. Son y›llarda y›l›n yaklafl›k yar›s›n› geçirdi¤i Osaka ve Dubai’de de grafik tasar›m yap›yor ve foto¤rafç›l›kla u¤rafl›yor.

[BURCU KAYA] 1979 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Psikoloji mezunu. Ayn› üniversitede Biliflsel Psikoloji yüksek lisans program›na devam ediyor. Bir y›l editörlük yapt›ktan sonra flu anda çeflitli dergilere d›flar›dan yaz› yaz›yor ve tezini tamaml›yor. Genifl Aç›’n›n ilk nesil yazarlar›ndan olan Burcu, ‘Kad›n ve Foto¤raf’ (Say› 4) ve ‘Savafl ve Foto¤raf’ (Say› 9) dosyalar›n›n haz›rlanmas›nda aktif olarak rol ald›, 2002 y›l›na dek Genifl Aç› için çeflitli söylefliler yapt›, yaz›lar yazd›.

1. Okuldan ba¤›ms›z bir baflka okuldu benim için Genifl Aç›. Baflka hiçbir yerde ö¤renemeyece¤im fleyleri, foto¤raf› sevmeyi ve sayg› duymay› ö¤retti. 2. Kat›ld›¤›m ilk toplant›y› unutam›yorum. Piya’da merdivenden hemen ç›k›nca kocaman bir masada oturmufltuk, 4. say›da neler olaca¤› konufluluyordu. Hayat›m›n en önemli günlerinden biriydi. 3. Kay›t cihaz›nda yaflanan bir sorun yüzünden ‹sa Çelik röportaj›n› iki kere yapmak zorunda kalm›flt›k. ‹sa Çelik çok anlay›fll›yd›, ama ilk röportajda böyle bir fley bafl›m›za geldi¤i için biz yerin dibine batm›flt›k. 4. Palyaçolara olan düflkünlü¤üm nedeniyle 17. say›n›n kapa¤›. Ama 5. say›n›n kapa¤›yla yar›fl›yor benim için. 5. 23. say›n›n kapa¤›. Ne zaman baksam üzülüyorum. 6. ‘Büdütör’! Sanat›n ve foto¤raf›n hiç de o kadar ciddi olmak zorunda olmad›¤›n› gösterdi¤i için. Bir de çok inanarak yapt›¤›m›z için ‘Savafl ve Foto¤raf’ say›s› (Say› 9). 7. Kendine özgü, estetik, unutulmaz 8. Keflke dosyalar hiç bitmeseydi, her say›da olmaya devam etseydi. Yazarken de okurken de en çok onlardan ö¤reniyordum. 9. Keflke Genifl Aç› hiç bitmeseydi. Söyleyecek daha çok sözü vard› çünkü. 10. Bunlardan çok fazla var. Be¤endi¤im çok yaz› oluyordu ve ben niye bunu düflünemedim diye hay›flan›yordum. 11. Yapmam›fl olmay› diledi¤im bir ‹zzet Keribar röportaj› (Say› 5) var. Foto¤raf hakk›nda düflüncelerimiz çok farkl›yd› ve kesinlikle zevk almam›flt›m. 12. Kötü gidiflattan flikâyet etmek yerine onu de¤ifltirmek için bir fleyler yapmak gerekiyor ve yeterince istenirse, çaba gösterilirse bu baflar›labiliyor. Genifl Aç› iyi bir foto¤raf dergisi okumak isteyen insanlar taraf›ndan yarat›ld› ve iyi bir foto¤raf dergisi olmay› baflard›. 13. Foto¤raf›n ilk dönemlerine ait bir say› isterdim. Dagerotip foto¤raflarla bezeli sayfalar olsun isterdim. 14. Bütün bunlar› yazmak çok zor oldu. Sanki ben bu sorular› cevaplamazsam Genifl Aç› bitmeyecek gibi. Art›k Genifl Aç›’da yazmasam da, varl›¤›n› bilmek bana umut veriyordu. ‹lk aflk›m›n ülkeyi terk edece¤ini ö¤renmifl gibi hissediyorum kendimi.

Dergi ofisindeki ilk toplant›lardan biri

[DEN‹Z YALIM] 1979 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi ‹flletme mezunu. Bir dönem insankaynaklari.com portal›n›n editörü olarak çal›flt›. Halen ‘Yolculuk’ dergisinin editörlü¤ünü yap›yor. Genifl Aç›’n›n ilk dönem yazarlar›ndan olan Deniz, özellikle dosya say›lar›nda çizdi¤i yüksek performansla haf›zalarda yer etti. Ayn› zamanda Genifl Aç›’n›n esmer bombas› Gurul’un anneannesi.

1. Bana ne istedi¤imi, ne yapmak istedi¤imi ve neler yapabilece¤imi gösteren ilk yer. Ciddi bir emek ve özverinin ürünü. Her zaman çok severek vakit ay›rd›¤›m, bana hayat›mda çok fazla fley ö¤retmifl, arkadafll›klar katm›fl, bir sonraki ad›mlar›mda çok kap›y› açm›fl oldu¤una inand›¤›m yer. 2. Burcu’yla gitti¤imiz ilk röportaj olan ‹sa Çelik röportaj›n›n ard›ndan, kay›t cihaz›m›z›n çal›flmad›¤›n› fark etti¤imiz an! Ve sonras›nda elimizde kek ve küçük bir korkuluk süsüyle ‹sa Çelik’in kap›s›n› çal›fl›m›z. Röportaj›n son sorular›n› ‹sa Çelik’e taksiyle bir yere yetiflmeye çal›fl›rken soruflumuz… Bir de akl›ma Serdar’›n bilgisayar bafl›nda tasar›m yaparkenki hâli geliyor, hiç yüz vermezdi bize ciddi ciddi çal›fl›rd›. 3. Okuldan sonra, profesyonel anlamda çal›flma flans›m›z›n olmad›¤›n› anlad›¤›m an. 4. Özportre say›s›n›n (Say› 13) kapa¤›, hep favorimdi. 6. Özel dosyalar. 7. Özenli, kaliteli, sayg›n 8. Profesyonel kadro oluflturma konusunda 2001’de k›v›lc›mlar›n› gördü¤üm çabalar gerçekten sonuç verseydi ve farkl› ifl aray›fllar›na gerek kalmadan bu kadronun bir parças› olabilseydik. Bu hep içimde kalm›flt›r. Pazarlama konusunda flu anda bakt›¤›mda üniversitelere girme, hedef kitlesini geniflletme, iflbirlikleri, vb. çal›flmalar... Ben befl y›l geriden bakan biri olarak bunlar› söylüyorum, o yüzden hatal› konuflma kap›s›n› da ard›na kadar aç›k b›rak›yorum bu yorumlar› yaparken. 9. Keflke özel dosya çal›flmalar› devam etseydi. 10. fiimdi birlikte çal›flt›¤›m ve yak›ndan tan›ma f›rsat›n› buldu¤um için, keflke Faruk Akbafl’la o zamanlar tan›fl›p röportaj yapm›fl olsayd›m diyorum. Çok renkli ve e¤lenceli bir kiflilik. 11. Florence Gruere’in Pamukbank Foto¤raf Galerisi’nde aç›lan sergisi üzerine yazd›¤›m yaz›y› (Say› 18) keflke farkl› yazsaym›fl›m. O zaman elefltirileri kabul etmekte zorlanm›flt›m ama flimdi bak›nca evet, bence de biraz fazla romantik olmufl. 12. “Yapt›¤›n iflle duygusal ba¤ kurabilirsin ama ifl yerinle asla” sözünü akl›ma kaz›mam› sa¤layan yerdir. 13. Foto¤rafç›larla yuvarlak masa toplant›lar›. 14. Aradan y›llar geçmesine ra¤men son say› sözünü okuyuflumda hâlâ içim c›z edebiliyorsa, her fleye ra¤men vicdan›m s›zlayabiliyorsa demek ki ben bu dergiyi hep çok sevmiflim.

Genifl Aç›’n›n do¤um sanc›lar›na bizzat flahit olan ve hâlâ dergide yazmakta olan nadir yazarlardan biri olan Handan, zaman zaman uzun aral›klarla dergiden uzak kalsa da her zaman ekibin bir parças› oldu¤unu unutmad› ve unutturmad›. Son dönemde, yurt d›fl›na gelgitlerinden f›rsat buldukça, sosyoloji e¤itiminin kazand›rd›¤› art›lar› da iflin içine katarak sergi elefltirileri yazd›.

1. Türkiye’nin çorak sanat ikliminde her fleye ra¤men iki kahraman ve bir görünüp bir kaybolan neferler sayesinde, inat ve sebatla ellinci say›ya kadar ç›kmay› baflarm›fl özel ve güzel foto¤raf dergisi. Genifl Aç›’n›n, Türkiye’nin afl›r› içine kapan›k, d›flar›da ne olup bitti¤ine hiç bakmayan foto¤raf camias›na katk›da bulundu¤una inan›yorum. 2. San›r›m kulüp odas›nda derginin ismine karar verdi¤imiz gün. Onun d›fl›nda ilk say›lardaki semt yaz›lar›n› Ayfle (Altan) ile birlikte yaparken, bafl›m›za irili ufakl› bir sürü olay gelmiflti. (Tabii onlar› yazm›yorduk.) 3. Çok uzun bir dönem kendi ifllerime dal›p dergiyi ihmal ettim. ‹flte buna yanar›m. 4. Seçmesi zor ama flu s›ralar en çok hofluma giden 48. say›n›n kapa¤›. Foto¤raf›n dik duran dergi kapa¤›n› çakt›rmadan zorlayan aç›s› nedeniyle herhalde. Bu foto¤raf›n d›fl›nda, kapaklar›n hemen hemen hepsinde tam karfl›dan çekilmifl kareler var. 5. Tabii ki birincisi çünkü çok çirkin. 6. Aç›kças› bir ayr›m yapm›yorum. Ama benim için portfolyo say›lar›n›n ve ‘Beriki Mecra’n›n yeri ayr›. Ne de olsa foto¤raf dergisinde foto¤rafa bak›l›r. 7. Siyah, beyaz, k›rm›z› diyerek geçifltiriyorum. Arada renkli kapaklar olsa da, Genifl Aç› denince gözümün önüne gelen bu. 8. Belki biraz daha fazla inceleme yaz›s› olabilirdi. Son zamanlarda dergi -biraz da zorunlu nedenlerle- güncel olaylara ve sergilere yo¤unlaflm›flt›. 9. Belki ilk say›lar›n içeri¤i ve foto¤raf kalitesiyle ilgili biraz elefltiride bulunabilirim ama o kadar kusur Genifl Aç›’da bile olur. 10. Portfolyo say›lar›ndan birinde olmak isterdim. Ne yaz›k ki Genifl Aç›’n›n son y›llar› benim foto¤rafa küstü¤üm y›llara denk geldi. fiimdi foto¤rafla bar›fl›yorum fakat dergi kapan›yor. 11. Do¤rusu ilk say›lardaki semt serilerindeki Balat foto¤raflar› oldukça kötüydü. Her zamanki gibi aceleye gelmifllerdi. 12. ‹yi ki yapm›fl›m, keflke daha çok yapsaym›fl›m diyorum. 13. Düzinelerce foto¤rafç›n›n ayr› bedenler içinde tek beyin/tek göz oldu¤unu düflündü¤üm Japon foto¤raf› ile ilgili bir portfolyo/inceleme say›s› yapmak isterdim. Ne yaz›k ki bu iddial› projenin hiç de¤ilse bir k›sm›n› gerçeklefltirecek zaman olmad›. 14. Dergi bitiyor bitmesine de ben derginin sanal ortamda elefltiri ve portfolyo platformu olarak yaflamas›n› diliyorum. Yolu aç›k olsun.


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 4

[fiEBNEM ‹fi‹GÜZEL] 1973 do¤umlu. ‹stanbul Üniversitesi Antropoloji Bölümü mezunu. 17 yafl›nda, önce Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan ard›ndan da Türk toplumu için tabu say›lacak fleyleri konu etti¤i için sansürlenen ‘Hanene Ay Do¤acak’› yazd›. Son roman› ‘Çöplük’ 2004 y›l›nda yay›mland›. Hayat›na yazarak devam ediyor. Genifl Aç›’n›n 5. say›dan beri yazmakta olan en eski köfle yazar›. Ayn› zamanda Genifl Aç›’n›n 5. y›l pastas›n› üfleyen (Say› 22) Tamar’›n annesi. Foto¤raf üzerine söyleyecek bir sözü her daim bulunan fiebnem, dönem dönem yo¤un roman çal›flmalar›ndan dolay› köflesinden uzak kalsa da hem foto¤rafa hem de foto¤raf›n d›fl›ndakilere yöneltti¤i incelikli bak›fl aç›s›yla her zaman Genifl Aç› için ‘ilk’ ve ‘özel’ olma konumunu korudu.

1. Deklanflöre basan herkesin bakmas› gereken bir dergi. Deklanflöre basmayan herkesin okumas› gereken bir dergi. Biricik bir dergi. 2. Bana “Dergide yazar m›s›n?” diye geldiklerinde karn›m burnumdayd›. Birazc›k flafl›rm›fllard›. ‹lk sorular› “Do¤um ne zaman?” olmufltu. 3. Keflke hep zaman›nda yazsayd›m. 4. Yak›n zamandan hat›rlayaca¤›m, Silva Bingaz’›n foto¤raf›n›n oldu¤u kapak (48. say›). 5. 44 ve 49. say›n›n kapaklar›. 6. ‘Büdütör’ 7. Yeni, parlak, güzel 8. Keflke yaflasayd›, yaflat›labilseydi, yaflatabilseydik. 9. Sahip olunan imkânlarla yarat›lan bir mucizeydi. Kusur bulmak haks›zl›k olur. 10. Kimseyi k›skanmad›m. 11. Piflman de¤ilim. 12. Zaman k›sa. 13. Torpil yok! 14. Çok güzel fleyler yapt›n›z, bitti¤i için çok üzgünüm.

[MER‹H AKO⁄UL] 1963 do¤umlu. Mimar Sinan Üniversitesi Foto¤raf Ana Sanat Dal› mezunu. Reklam sektöründe tan›t›m foto¤rafç›s› ve metin yazar› olarak çal›flt›. Yurt içi ve yurt d›fl›nda say›s›z sergi açt›, foto¤raf albümleri ve fliir/deneme kitaplar› yay›mlad›. Halen üniversitelerde ve çeflitli e¤itim kurumlar›nda foto¤raf dersi veriyor, foto¤raf projelerine devam ediyor ve çeflitli dergiler için plastik sanatlar ve müzik üzerine yaz›lar haz›rl›yor. Merih Ako¤ul, 9. say›dan 42. say›ya kadar, derginin en uzun soluklu köflelerinden biri olan ‘Köflebafl›’n› haz›rlad›. Asl›nda Genifl Aç› okurlar›yla ilk tan›flmas› fiahin Kaygun say›s›yla (6. say›) oldu ve köfle yaz›lar›n›n haricinde de kimi söylefliler ve sergi de¤erlendirmeleriyle Genifl Aç› için mesai harcad›.

1. En uzun süre yazd›¤›m, iki say› kaç›rd›¤›m zaman içime dert olan, izleyicilerinin çok sessiz oldu¤u foto¤raf dergisi. Avrupa’da elimde gördüklerinde Türkiye’de böyle bir dergi ç›kt›¤›na hep flafl›rd›lar. Foto¤raf yaz›lar›m›n alt›n dönemidir. 2. Yaz›lar› son anda yetifltirdikten sonra, Refik ya da Serdar’› aray›p yaz›n›n ellerine geçip geçmedi¤ini teyit etti¤im anlar. 3. Hat›rlam›yorum. Kötü fleyleri haf›zam siliyor, varsa e¤er. 4. Eski oylamalarda benim seçti¤im kapak ya sonuncu ya da sondan birinci seçiliyordu. San›r›m kötü kapaklar benim iyi bulduklar›md›. Sonradan bakt›¤›mda 21. ve 31. say›lar›n› kapaklar›n› en çok sevdi¤imi fark ettim. 5. Orhan Cem Çetin’in kendi yüzünü büyük bir cesaretle deforme ederek koydu¤u kapak (13. say›). Bir gün benim de bu flekilde bir kapakta foto¤raf›m ç›kar diye… Ama giderek sevdim bu foto¤raf› sonras›nda. Büyük cesaret örne¤iydi. 6. Nazif Topçuo¤lu’nun ‘Optik Zamanlar’›. Ç›lg›n da ondan. Ne yazaca¤›n› asla tahmin edemiyorsun. Herkesin saklad›¤›n› o söylüyor.

ar henüz 4 yafl›nda. esi fiebnem. Sene 2001. Tam Tamar’›n objektifinden ann

Genifl Aç›’n›n ilk dönem söylefli foto¤raflar›n› çeken Tolga (Ünsün), ofisin henüz ilk günlerinde Refik’le kovalamaç oynarken…

I

66 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Dergideki bir inan›fla göre, stres atmak için ara s›ra hoplay›p z›plam akta fayda var

7. So¤uk, kibirli, ciddi 8. Yeni ç›kan bir makinenin ya da objektifin tan›t›m›, testleri ve yorum yaz›lar› beni memnun ederdi. Her say› tad›ml›k bir tane olsa yeterdi. 9. Türkiye’de yap›lan ifllere biraz daha sayg›yla yaklafl›lsayd›. Ön k›s›mda röportaj› yap›lanlar›n, arka sayfalarda rüfltünü ispat etmemifl baz› kifliler taraf›ndan yerden yere vurulmas›n› hiç do¤ru bulmad›m. Ayr›ca ‘Büdütör’ü Genifl Aç› gibi ciddi bir dergiye asla yak›flt›ramad›m. 10. Dünya foto¤raf›ndan say›s›z örnek vard›. Sevdi¤im iflleri gördü¤ümde hiç gocunmadan bunu diyebilirim. Onlar›n foto¤raflar›ndan ilham almasayd›m, zaten foto¤rafç› olamazd›m. 11. Yok. Foto¤rafç› olmak yapt›¤›n hiçbir fleyden piflman olmamakt›r. Ya da foto¤raf› bafltan seçti¤ine piflman olmakt›r. 12. Dergideki yaz›lar›ma çok özendim ve yaz›mlar›na çok zaman harcad›m. Umar›m, okuyucular›m benim yaz›lar›mdan yararlanm›fl ve onlar›n foto¤raf serüvenlerinde etkili olmufltur. Yoksa bunlar›n tümü bofla çabalar olarak tarihte yerlerini alacakt›r. 13. Fazla tan›nmayan bir belgesel foto¤rafç›n›n ifllerini basard›m. Ya da iyi tan›d›¤›m›z bir foto¤rafç›n›n az bilinen ifllerini. 14. Bu kadar çok makinenin sat›ld›¤›, bu kadar çok foto¤raf›n çekildi¤i bir ülkede (iki ayda bir) ç›kan, kalitesi tart›flmas›z bir dergiyi sat›n almayan herkesi k›n›yorum. Benim kendi köflemi biraz erken b›rakmam›n nedeni de okuyucunun sessizli¤i ve vefas›zl›¤›yd›. Büyük bir çabaya yaz›k ettiler. Genifl Aç› bu ülkeye iki numara büyük geldi. Ve bizler de bu sorular› yan›tlamak zorunda kald›k.


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 5

[NALÂN YEN‹GÜN] 1980 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü mezunu. Amerika’da Emerson College’da televizyon gazetecili¤i üzerine yüksek lisans yapt›. fiu anda Kanaltürk’te ‘Kasetçalar’ ad›nda bir müzik program› haz›rl›yor ve sunuyor. Foto¤rafla iliflkisi AE1’i, Lomo’su ve kendisi üçgeninde manevi olarak devam ediyor.

[ARZU YAYINTAfi] 1977 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu. Mimar Sinan Üniversitesi Foto¤raf Bölümü’nde yüksek lisans yapt›. Halen yap›mc›l›k yap›yor ve ça¤dafl sanat sergileri düzenliyor. Genifl Aç›’n›n ilk nesil yazarlar›ndan. 2001-2005 y›llar› aras›nda, Volkan Dede ile dönüflümlü olarak, ülkemizdeki sergilerde karfl›m›za ç›kan foto¤raf kullan›lan güncel sanat ifllerini masaya yat›ran ‘Ça¤dafl Sanatlar ve Foto¤raf’ bölümünü haz›rlad›. Ayr›ca çeflitli söylefliler ve elefltirilerle Genifl Aç›’da en fazla yaz›s› yay›mlanan isimlerden biri oldu.

1. Sabahlanarak yaz›lan yaz›lar, saatlerce süren uzun toplant›lar ve foto¤raf. Genifl Aç› insanlar›n tutkular› ve özverileri sayesinde ç›kan bir dergiydi ve flu anda son say›s›n› yay›nl›yor olmas› aç›kças› üzüntüyle beraber korku da yarat›yor: Böyle bir özveri ile kültürel bir aktivite için bir araya gelmek bir kez daha mümkün olur mu yoksa bunun için fazla m› köreldik? 2. fiahin Kaygun dosyas›na (Say› 6) haz›rlan›rken geçirdi¤im araflt›rma süreci ve tan›flt›¤›m insanlar… 6. Haz›rlanan tüm dosya çal›flmalar›, bana göre foto¤raf ad›na önemli araflt›rmalard›. 7. Özverili, mütevaz› ve genç. (Belki de derginin son say›s›n› ç›karmas›n›n sebeplerinden biri, bizim -yani ilk Genifl Aç› ekibinin- yafllanmas›d›r.) 8. Video-art ve daha çok ça¤dafl sanat yaz›s› ve ça¤das sanat portfolyolar›. (Bunun olmamas›n›n sorumlulu¤unu tamamen üstüme alarak yaz›yorum.) Bir de tabii iki dilde ç›kabilseydi keflke. 10. Derginin son say›s›nda yazm›fl olmay› isterdim ve ‘Hayat›m›z Fotoroman’ oldukça be¤endi¤im bir fikir. 12. Genifl Aç›’da yaz›yor olmak benim için her zaman temiz bir nefes gibiydi. Hayattan kaç›fl ve ç›k›fl noktas›. Genifl Aç› tak›m›nda yer almak, üniversite y›llar›nda ve sonras›nda hayat›m›n flekillenmesinde önemli ve yönlendirici bir rol oynad›. Derginin son say›s›n›n ç›k›yor olmas›, her ne kadar son say›lar›nda yer alamasam da, hayat›mda önemli birisini kaybediyormuflum gibi hissetmeme neden oluyor. 14. Dergide eme¤e geçen herkese çok teflekkür ederim. Özellikle de Refik ve Serdar olmak üzere herkes harika bir ifl ç›kard›. Umar›m ayn› fleyleri yaflama flans› bir gün tekrar elime geçer. Arzu, Volkan’a modellik yap›yor…

Genifl Aç›’n›n ikinci nesil yazarlar›ndan Nalân, 9. say› (Güz 1999) ile 18. say› (Temmuz 2001) say› aras›nda söyleflileri ve yaz›lar›yla dergide yer ald›.

1. Genifl Aç› foto¤rafla yeni yeni ilgilenmeye bafllad›¤›m zamanlarda karfl›ma ç›kt› ve bana foto¤raf ad›na çok fley ö¤retti. Yazarken de okurken de çok fley ö¤rendim. Nas›l foto¤raf çekmek istedi¤imi ve nas›l foto¤raflar çekmek istemedi¤imi… 2. Genifl Aç› için yapt›¤›m tüm röportajlar ve yazd›¤›m yaz›lar benim için güzel birer an›. 4. Pinkhassov’un 31. say›daki kapa¤›. Pinkhassov’un renklerine ve özellikle ‘Sightwalk’ foto¤raflar›na bay›ld›¤›m için... 5. Andres Serrano’nun ‘Katil’inin oldu¤u kapak (Say› 17). Tamamen kiflisel. Palyaçolardan (özellikle katil olanlardan) korktu¤um için. 6. ‘Unutul(ma)yanlar’ bölümü. Burcu Kaya’n›n Y›ld›z Moran yaz›s›yla bafllayan ve daha sonra Burçak Evren’in yaz›lar›yla devam eden. Çok e¤itici bir bölüm ve k›y›da köflede köflede kalm›fl foto¤rafç›lara bir sayg› duruflu niteli¤inde. 7. Sade, mütevaz› ve derin. 8. Genifl Aç› biraz daha interaktif olabilirdi. ‹yi bir internet sitesi ve foto¤raf üzerine tart›flmalar›n yap›ld›¤› bir platform olabilirdi. 9. Genifl Aç› okuyucusundan biraz uzakt› gibi geliyor... Daha yak›n olabilirdi. 12. Foto¤raf e¤lenceli oldu¤u kadar insan›n hayata ve etraf›nda olanlara gözlerini açmas›d›r. Genifl Aç› da benim hayata gözlerimi açmamda çok faydal› oldu. 13. Cindy Sherman. Kendisini model olarak kulland›¤›, provokatif ve cinselli¤i sorgulayan foto¤raflar› ve enteresan kiflili¤iyle (modelli oyunculuk ve yönetmenlik yönleriyle) tüm say›y› Sherman’a ay›rmak ve onun hakk›nda yazmak isterdim. 14. Keflke Genifl Aç›’n›n sonu gelmeseydi…

Özge, Hülya’n›n stüdyosundaki partide dj’lik yaparken…

[ÖZGE BAYKAN] 1981 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü mezunu. Londra Westminster Üniversitesi’nde Uluslararas› Gazetecilik yüksek lisans› yap›yor. Genifl Aç›’n›n ikinci nesil yazarlar›ndan. Üniversite seçimini Genifl Aç›’da yazabilmek üzere yapan Özge, Genifl Aç› tarihinin en fazla söylefli yapan isimlerinden biri. Birçok dili sular seller gibi konuflmas›n›n da sa¤lad›¤› avantajla bir dönem yurt d›fl›ndan gelen ne kadar foto¤rafç› varsa hepsiyle söyleflti. Yetmedi 2002 y›l›nda ‘Beriki Mecra’ bölümünü hayata geçirdi. 2004’te de¤iflim program›yla gitti¤i Japonya’da bile rahat durmad› ve bir y›l boyunca ‘Japonluk’ meselesini enine boyuna irdeleyen e¤lenceli yaz›lar›yla Genifl Aç›’y› renklendirdi. Memleke dönüflte de b›rakt›¤› yerden söylefliler yapmaya ve ‘Beriki Mecra’y› haz›rlamaya devam etti.

1. Bo¤aziçi’ne girmemin en büyük nedenlerinden biri Genifl Aç›’da çal›flmakt›. Genifl Aç› hayat›m›n en büyük kilometre tafllar›ndan ve gururland›¤›m parçalar›ndan biri. 2. Ofisteki efsanevi konsept parti 4. Pinkhassov’un foto¤raf›n›n oldu¤u 31. say›. 6. Röportajlar ve portfolyolar. 7. Yenilikçi, cesur, foto¤rafa gerçekten gönül vermifl bir dergi 8. Genifl Aç› keflke yaflasayd› diyorum. Gönül isterdi ki çal›flt›¤›m y›llar içinde yazd›klar›m için telif alabileydim. 10. Keflke ben yapm›fl olsayd›m dedi¤im pek çok röportaj oldu. 12. Hayat›ma çok fley katt›. 13. Fotomuhabirli¤ini sorgulayan bir say› yapmak isterdim. 14. ‹yi ki var oldun Genifl Aç›! Lütfen baflka flekillerde de olsa Genifl Aç› sürsün. Hayat›mdaki inifl ç›k›fllar içinde, hayal k›r›kl›klar›, kopufllar ba¤lan›fllar, mücadeleler aras›nda vazgeçemedi¤im ve kopmad›¤›m en büyük fley Genifl Aç› ve foto¤raf. 1999’da dergiye girdim ve neredeyse yedi y›ld›r Genifl Aç› ile birlikteyim. Hayat›ma damgas›n› vuracak ola¤anüstü bir deneyim. Benim için çok büyük anlam› var. Refik ve Serdar, ikinize de her fley için gönülden teflekkür ediyorum.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 67


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 6

Melisa, ofisin ilk dönemlerinde…

[SAADET KOÇ PAYNE] 1973 do¤umlu. ODTÜ Matematik mezunu. ‹lk olarak ayn› üniversitede Kad›n Çal›flmalar› program›nda (1999), daha sonra da ‹ngiltere Southampton Enstitüsü’nde Medya Çal›flmalar› program›nda (2001) yüksek lisans yapt›. Halen ‹ngiltere’de sponsorluk analizi yapan bir medya flirketinde çal›fl›yor. Genifl Aç›’n›n yazar kadrosuna BÜFOK d›fl›ndan giren ilk isim olan Saadet, bir dönem (1999-2000) Ankara temsilcili¤i yap›p Genifl Aç›’n›n Ankara sat›fllar›n› art›rd›ktan sonra ‹ngiltere’ye yerleflip 2001 y›l› bafl›nda ‘Londra’ köflesini hayata geçirdi. 2002 y›l› ortalar›ndan sonra da Aytaç Uzmen ile dönüflümlü olarak köfleyi ayakta tuttu.

1. 1997-99 aras› Türkiye’deki kad›n foto¤rafç›lar üzerine tez araflt›rmam› yaparken en çok kendi ülkemizdeki foto¤raf›n gündemini ve geçmiflini anlamaya yard›mc› olacak sürekli bir foto¤raf yay›n›n›n olmay›fl›n›n s›k›nt›s›n› çekmifltim. Amatör foto¤raf derneklerinin ve birkaç keskin foto¤rafç›n›n kendi yay›nlar› d›fl›nda fazla malzeme yoktu. Genifl Aç› benim için bu bofllu¤u dolduruyor, kurumsal ve flahsi ba¤› olmaks›z›n. 2. Biraz genel bir cevap olacak ama en güzel an›(lar›)m Genifl Aç›’ya yazma deneyimi idi. 3. Hep Ankara’da ya da Londra’da oldu¤um için ekipten genelde uza¤›m ve bu yüzden de kötü an›m olmad›. Yazmaya ara vermek istedi¤im bir zamanda editörlerden hiç tepki gelmedi¤ini düflünüp k›zd›¤›m bir vukuat›m›z olmufltu ama onun da teknik bir ar›za oldu¤u anlafl›lm›flt›. 4. Benim favorim 33. say›n›n kapa¤›d›r. Foto¤raf› çok be¤endi¤im için. 5. Say› 11’in kapa¤›, foto¤raf›n kompozisyonunu biraz afl›r› ve dramatik bulurum. 6. Nazif Topçuo¤lu’nun ‘Optik Zamanlar’›n› hep severek okudum. Hem daha az kiflisel oldu¤u (ya da kifliselli¤i o kadar gözüme batmad›¤› için) hem de güncel buldu¤um için. 7. Güncel, ça¤dafl, kaliteli bask›l› 8. Ben derginin bazen temalar üzerinde yo¤unlaflan say›lar ç›karmay› sürdürebilmesini isterdim. Her say›da olmasa da dönem dönem. Belli konulara ya da foto¤rafç›lara odaklanmak daha enine boyuna bir tart›flma ortam› yarat›yor. Ben Genifl Aç›’n›n hep Aperture ile afl›k atmas›n› isterdim. Ama benim ö¤rencili¤imde pek sevdi¤im Aperture’›n son zamanlar›n› da pek sevmiyorum. 9. Genifl Aç› ne tam akademik/teorik bir dergi ne de tam ticari bir dergi oldu. Amatör ve gönüllü katk›dan faydalanarak ç›kmas› içerik aç›s›ndan en büyük etken olmal›. San›r›m editörlerimiz de çok de¤iflkenli bir ekiple çal›flman›n yorgunluklar›n› yaflad›. Bunun da bazen dergiye yans›d›¤›n› düflünüyorum. 10. Genifl Aç›’da keflke foto¤raf›m yay›nlansayd› diyorum elbette. 11. Her yaz›da keflke daha çok zaman ay›rarak yazabilseydim derim. 12. Foto¤rafla yaz› üzerinden bir iliflkiyi sürdürmemi sa¤lad› Genifl Aç› deneyimi. Hem keyifli hem de iç kemirici bir deneyim. Ne yalan söyleyeyim profesyonel olarak keyifle yapabilece¤imi düflündü¤üm bir ifl için pek alan olmamas›, alan olsa da para kazanma flans› olmamas› can›m› s›k›yor. 12. Tahmin edilece¤i üzere Türk kad›n foto¤rafç›lara ayr›lm›fl bir say› daha yapmak isterdim. Piyasada, akademide ve sanat ortam›nda öne ç›km›fl mesela 5 kad›n foto¤rafç› ile ‘focus group’ çal›flmas› yapmak ve bu söyleflileri yay›nlamak isterdim. Genç foto¤rafç›larla bir atölye çal›flmas› yapmak ve ortaya ç›kan ifllerin yay›nlanmas›n› isterdim. Tezimin üstünden geçen zaman sonras› nelerin de¤iflti¤ini gözlemlemek için. 14. Genifl Aç› belli bir kaliteyi tutturmaya çal›flarak 50 say› yay›nland›. Hepimiz selamlayal›m lütfen. Be¤enen be¤enmeyen olmufltur. Her köfleyi, her say›y›, her foto¤raf› be¤endik diyemeyiz ama çok de¤erli bir çabayd›. Sonlan›yor olmas› çok üzücü. Peygamber sabr›na sahip oldu¤unu düflündü¤üm Serdar ile Refik’i baflka projelerde görürüz inflallah. Genifl Aç›’n›n bir parças› olmaktan ben keyif ald›m. Umar›m siz de keyif alm›fls›n›zd›r. Sevgiler…

[MEL‹SA =KESMEZ] 1980 do¤umlu. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji mezunu. 2002-2006 y›llar› aras›nda Londra’da yaflad›. Halen ‹stanbul’da çevirmenlik yap›yor. Genifl Aç› kendi mekân›na kavufltuktan sonra kap›s›n› çalan ve BÜFOK üyesi olmayan ilk yazar. 2000 y›l›n›n sonlar›nda girdi¤i o kap›dan 2002 y›l›n›n sonlar›nda ‹ngiltere’ye gitmek üzere ç›kana dek ofisin yavafl yavafl evrilmesinden Altyaz›’n›n do¤um sanc›lar›na kadar pek çok fleye flahit oldu, söylefliler yapt›, yaz›lar haz›rlad›, belki de okulundan daha fazla zaman› Genifl Aç›’da geçirdi. fiimdi yurda döndü ve son say›da tekrar aram›zda.

1. Genifl Aç›, foto¤raf›n gün bat›mlar› ve makro çiçek böcek çekimleri d›fl›nda baflka bir ifade flekli de olabilece¤ini, ben dahil olmak üzere foto¤rafa gönül vermifl pek çok arkadafl›ma ö¤retmifl bir ilim irfan yuvas›d›r. Genifl Aç› bugün tan›d›¤›m pek çok harika insanla karfl›laflmama vesile olmakla beraber, hayat›m› yazarak geçirmek istedi¤imi anlamama yard›mc› oldu. 2. Londra’da Marc Riboud ile yapt›¤›m söylefli… Benim için inan›lmaz bir heyecand›. 4. 15. say›n›n kapa¤›. Bana çok fley anlatt›¤›, hat›rlatt›¤› ve düflündürttü¤ü için... 5. Özellikle kapaklar›na hayranl›k duydu¤um Genifl Aç›’n›n birinci say›s›n›n kapa¤›ndan köfle bucak kaçmasam da sonrakilerden her anlamda çok farkl› oldu¤unu söylemem gerek! 6. Seçmesi zor ama her yeni say›y› elime ald›¤›mda öncelik verdi¤im yaz›lar›n bafl›nda Nazif Topçuo¤lu’nunkilerin oldu¤unu hat›rl›yorum. 7. Yenilikçi, sivri dilli, keyifli 12. Bir okur hatta bir hayran olarak tan›flt›¤›m Genifl Aç›’ya günün birinde yaz› da yazmak benim için çok özel bir deneyimdi. Foto¤raf ve yaz› düflkünü biri olarak, bu düflkünlü¤ümde Genifl Aç›’n›n parma¤› oldu¤unu itiraf etmem gerek. 13. Kesinlikle Nan Goldin… Beni foto¤raf konusunda cesaretlendirdi¤i ve ‘foto¤raf sanatç›s›’ olman›n ötesinde gerçek bir belgeselci oldu¤u için… 14. Genifl Aç› kapanmasa, ben yine söylefliler yapsam, yaz›lar yazsam, kay›t cihaz›m›n olmad›k yerde pili bitse, Serdar’›n ‘deadline’lar›n› kaç›rsam, her yeni say›y› elime ald›¤›mda içim içime s›¤masa, elimde yeni say›n›n posterleri Beyo¤lu’nu dolafl›p oraya buraya poster assam…


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 7

[HÜLYA KOLABAfi]

[MEL‹S ZARARSIZ] 1979 do¤umlu. Yeditepe Üniversitesi Sinema TV Bölümü’nde yüksek lisans yapt›. fiu anda bir televizyon dizisinin senaryo grubunda çal›fl›yor ve kitap çevirileri yap›yor. Genifl Aç› ofisine hummal› bir flekilde Altyaz›’n›n s›f›r›nc› say›s›n›n haz›rland›¤› 2001 yaz›nda geldi. ‹ki y›l boyunca destek verdi¤i Genifl Aç›’da toplamda çok fazla yaz› yazmam›fl olsa da dergi kütüphanesinde kapsaml› bir arfliv çal›flmas› gerçeklefltirdi, çeviriler ve redaksiyon yapt›.

1. ‹lk ifl deneyimim, kendimi ait hissetti¤im ilk iflyeri. En sayg› duydu¤um, gördü¤üm en idealist ekip. Türkiye’nin en baflar›l› foto¤raf sanat› dergisi 2. ‹lk yaz›m ç›kt›¤›nda, annem bakkaldan dergiyi al›p, ismimi görüp a¤lamaya bafllam›fl, bakkal da “Hay›rd›r kötü bir haber mi ald›n›z?” demifl annem aç›klama yapamadan ç›km›fl, sonra çok gülmüfltük. 3. Keflke sonuna kadar ekipte yer alabilseydim, hiç b›rakmayabilseydim, daha çok ekipten biri olmay› baflarabilseydim. 4. Say› 21. Kapak kap›ym›fl gibi, foto¤raftaki eller kapa¤a dokunuyormufl gibi, renkler vs. çok yak›flm›fl bence. 5. Say› 39. Bilmiyorum, so¤uk geliyor. 6. ‘Sinema ve Foto¤raf’ konulu dosyadaki (Say› 11) bölüm ve köfleler. 7. Kaliteli, eflsiz, idealist 8-9. Bulamad›m. San›r›m Genifl Aç› oldu¤u gibi güzeldi, her flekliyle. 10. Tuhaf ama keflke yurtd›fl›nda herhangi bir ülkede olup orada foto¤raf ad›na olup bitenleri Genifl Aç›’yla paylaflanlardan biri olsayd›m, en çok onlara öykündüm galiba. 11. Zaten üç-dört yaz› yazd›m onlar› da iyi ki yazd›m iyi ki yazd›m, iyi ki yazd›m… 12. Demek ki bir fley çok isteniyorsa yap›labiliyor, bir hedef konulup ona ulafl›labiliyor. Foto¤raf› düflünen, foto¤rafla iliflkisi olan birkaç kifli bir araya gelmifl ve flu derginin oluflmas›n› sa¤lam›flsa ne mutlu onlara, ne mutlu bana binde bir katk› sa¤lam›flsam, ne mutlu bize bugünleri görmüflsek. 13. Süha Derbent/Do¤a Foto¤rafç›l›¤› olabilir. 14. En severek ald›¤›m dergide daha sonra çal›flaca¤›m, yaz›lar›m›n ç›kaca¤› nereden akl›ma gelirdi? Y›l 2001’di, ben toydum, her gün koflarak geldim o soka¤a. O apartman›n kokusunu bile sevdim. Tamam tamam, k›fl›n yakt›¤›m›z soban›n üzerine koydu¤umuz portakal kabu¤u kokusunu daha çok sevdim, sonra Gurul’u sevdim, birlikte yedi¤imiz yemekleri, Serdar’›n zay›flamas›na olan flaflk›nl›¤›m›, dergi afifllerini kitapç›lara as›fl›m›, dinledi¤imiz müzikleri, yapt›¤›m›z toplant›lar›... Duygusal olmamak elde de¤il, ben çok sevdim Genifl Aç›’y›. Umar›m tekrar bir araya geliriz, tekrar güzel ifller yapar›z. Siz bana ö¤rettiniz, bir fleyin çok istenirse yap›laca¤›n›...

1972 do¤umlu. ‹stanbul Üniversitesi Ekonomi mezunu. Troy State University’te ‹flletme yüksek lisans› yapt›ktan sonra bir süre profesyonel ifl hayat›na devam etti. K›sa bir süre sonra New York’a gidip profesyonel olarak foto¤rafç›l›kla ilgilenmeye karar verdi. 2002 yaz›nda Türkiye’ye dönüp profesyonel tan›t›m foto¤rafç›l›¤› yapmaya bafllad›. fiu anda 2005’te tekrar yerleflti¤i New York’ta editoryal ve ticari ifller yap›yor. Genifl Aç› kendi mekân›na kavufltuktan sonra kap›s›n› t›klayan ilk isimlerden bir di¤eri olan Hülya, 16. say›da (Mart 2001) ‘New York’ bölümünü hayata geçirdi. New York’taki sergilerden yorumlar içeren bu bölüm haricinde de Mary Ellen Mark ve Eugene Richards gibi foto¤raf›n usta isimleriyle söyleflilere imza att›.

1. Genifl Aç› sayesinde hayallerimden biri gerçek oldu. Genifl Aç› sayesinde gördüm ki sen istemezsen kaliteden ödün vermek zorunda de¤ilsin. Genifl Aç› sayesinde çok de¤erli insanlarla tan›flt›m. 2. Genifl Aç› ile içimde büyük bir heyecan ama reddedilme korkusuyla temasa geçtim. New York’tan yaz› yazma fikrimi onaylad›klar›nda dünyan›n en mutlu insan›yd›m ben. 3. Söz verdi¤im Tina Modotti yaz›s›n› bir türlü yazamad›m. Bu konuda çok ama çok kötü hissediyorum kendimi. 4. 18. say›n›n kapa¤›. Çok yak›flm›flt› bence o foto¤raf kapa¤a. Hem o projedeki (Erwin Olaf’›n ‘Asil Kan’ serisi) bütün foto¤raflar beni çok etkilemiflti hem de o kadar ayd›nl›k ve keskin bir foto¤raf çok yak›flm›flt› kapa¤a. 5. 13. say›n›n kapa¤›. Hep çok iç karart›c› buldum. 6. Din konulu portfolyo özel say›s› (14. say›) en etkilendi¤im konuydu galiba. 7. Kaliteli, s›rad›fl›, güçlü 8. Keflke Frans›zca ve ‹ngilizce dillerinde de bas›lsayd› ve Türkiye d›fl›nda da sat›n al›nabilir olsayd› Genifl Aç›. 10. Din özel say›s› fikri benden ç›km›fl olsayd› keflke ve o konu için bütün dünyay› gezip foto¤raf çekseydim... 12. Benim için çok de¤erli bir an› ve deneyim. Böyle bir f›rsat› de¤erlendirebilmifl oldu¤um için çok mutluyum. 13. Çok bencilce belki ama ben olmak isterdim. Dedi¤im gibi tamamen bencilce bir istek. 14. Genifl Aç›’y› çok seviyorum ve ona sayg›lar›m› sunuyorum.

[SERRA AKCAN] 1974 do¤umlu. ‹stanbul Üniversitesi ‹ngilizce ‹ktisat Bölümü mezunu. Boston’daki New School of Photography’de foto¤raf e¤itimi ald›. 1999’dan beri serbest foto¤rafç› olarak çal›fl›yor ve belgesel projeler üretiyor. Nar Photos üyesi. ‹lk Genç Soluklar’da yer ald›ktan sonra, Tolga Ünsün’ün askere gitmesiyle boflalan söylefli foto¤rafç›s› koltu¤una oturdu. Otellerin karanl›k lobilerinde ya da dergi ofisinin ayn› desenli masa örtüsü üzerinde foto¤raflamad›¤› foto¤rafç› kalmad›. Hatta foto¤raflarda yenilik olsun diye dergiye iki adet berjer koltuk ba¤›fllamaktan da geri kalmad›. Ayn› zamanda dört y›ld›r Genifl Aç›’n›n kap› komflusu.

1. Türkiye’de foto¤raf alan›nda yay›nlanan dergiler içinde en kalitesi ve içeri¤iyle en kabul edilebilir olan›. 2. D›flar›dan okuyucu olarak takip etti¤im bu dergiye içeriden bakmak ve katk›da bulunmak güzeldi. 4. 28. say›n›n kapa¤›. Manuel Alvarez Bravo’nun bu foto¤raf›n› ve çal›flmalar›n› be¤endi¤im için. Bu kapak ilk akl›ma gelen oldu. 5. 16. say›n›n kapa¤›. Bu fotograf neden çekilmifl, ne anlatmak istiyor bilmiyorum. 6. ‘Çizgili Sayfa’. Bence Necati Abac›’n›n köflesi, Genifl Aç›’n›n vazgeçilmez bölümü… 7. Çeflitli, kaliteli, istikrarl› 8. Bir forum bölümü yap›l›p fotograf ‘camias›nda’ ‘körler sa¤›rlar birbirini a¤›rlar’a alternatif bir dil oluflturulabilirdi. 9. ‘Exposed’ bölümü olmayabilirdi. Dar alanda kald›, geliflmedi. 10. Necati Abac› köflesi! Keflke çizebilseydim… 12. Foto¤raf alan›nda pek çok yerli ve yabanc› foto¤rafç› ve bu alan ile ilgili yazan, çal›flan kifli tan›d›m. Hem ilgi duydu¤um hem de ilgilenmedi¤im alanlardaki çal›flmalar› takip ettim. 13. 37. say› gibi bir say› yapmak isterdim. Abac› ve Cartier-Bresson’un an›s›na… 14. Derginin (baflta Serdar ve Refik) birçok kiflinin özverisiyle, binbir zorlukla ç›kt›¤›n› biliyorum. En baflta söyledi¤im gibi Türkiye’de fotograf alan›nda yay›nlanan dergiler içinde en kalitesi ve içeri¤iyle en kabul edilebilir olan› (idi). fiimdi ortal›k di¤erlerine kald›. Genifl Aç› devam etseydi bir eksi¤i kapatabilir, foto¤raf alan›nda sözü olanlar›n rahatça yazabilecekleri, düflüncelerini dergi arac›l›¤› ile aktarabilecekleri herkese aç›k bir mecra olarak de¤iflebilir ve geliflebilirdi. Bunun böyle olmamas› dergiyi ç›karanlar›n, ç›kmas›nda katk›da bulunanlar›n (biz) ve okuyucular›n (yine biz) hatas›d›r. Sonuçta paray› veren düdü¤ü çal›yor… ‹stedi¤i melodiyi, istedi¤i gibi çal›yor…

Hülya ve Serra, Hülya’n›n stüdyo partisinde konuklar› u¤urlarken


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 8

[RANA ÖZTÜRK] Geçti¤imiz aylarda ‹rlanda’ya yolcu etti¤imiz Rana

1976 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi ‹flletme Bölümü mezunu. ‹TÜ’de Sanat Tarihi yüksek lisans› yapt›. Cork Üniversitesi’nde (‹rlanda) doktora yap›yor. Genifl Aç›’n›n ikinci nesil yazarlar› aras›nda dergiye en son kat›lan isim olan Rana, buna ra¤men derginin en üretken yazarlar›ndan ve yaz›lar›n› kusursuz yapabilmek için kendini yo¤un bir flekilde ›st›raplara gark eden isimlerden biri oldu.

1. Birçok Genifl Aç› yazar› gibi benim de Genifl Aç› ile aramdaki duygusal bir mesele en baflta. Bu belki de derginin ne kadar profesyonel bir düzeye ulafl›rsa ulafls›n her zaman korudu¤u (ya da korumak zorunda kald›¤›) amatör ruhtan; her birimizin foto¤raf›, foto¤raf üzerine okumay›, düflünmeyi, yazmay›, dergiyle birlikte ö¤renmemizden kaynaklan›yor. Genifl Aç›, kendi tarz›n›, ilgi alan›n› daha çok deneme yan›lma yöntemiyle gelifltirmifl, yazarlar›yla birlikte büyümüfl, Türkiye’de pek fazla örne¤i olmamas›na karfl›n, foto¤raf›n üzerine yaz›labilir, düflünülebilir bir fley oldu¤unu vurgulamay› baflarm›fl bir dergi. 2. Belli bir an›dan söz edemeyece¤im. Ama benim için güzel ve özel olan fleylerden biri, en s›k›fl›k, en yorgun anlar›nda bile, gecikmifl yaz›lar›m›z için bizlere k›zg›nken bile, Refik ve Serdar’›n Genifl Aç› ofisine her gitti¤imde güler yüzlerini, hofl kokulu kahve ve çaylar›yla o s›cak misafirperverliklerini asla esirgememeleriydi. 3. Olsayd› keflke dedi¤im bir an› olur mu? Hollanda’ya gitti¤imde Genifl Aç›’y› temsilen World [LALEPER AYTEK] Press Photo ödül törenine gidebilirdim. Farkl› bir flehirde kal›yor olmam (biraz da tembellik mi 1960 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Ekonomi desem) nedeniyle gidememifltim. Ah keflke gitmemifl olmasayd›m. mezunu. 1990 y›l›ndan beri profesyonel tan›t›m 4. 18. say›n›n kapa¤›. Hem ürpertici, hem so¤uk, hem de merak uyand›ran sade ve güçlü bir foto¤rafç›l›¤› yap›yor. kapak. Hatta hat›rlad›¤›m kadar›yla bu say›n›n kapak foto¤raf› için oylama yap›lm›flt›. Daha baflka güçlü adaylar da vard›; hatta ben baflka birine oy vermifltim. Ama böyle de iyi olmufl. Genifl Aç›’n›n 4. say›s›nda dan›flma kurulunda yer Ayr›ca Genifl Aç›’da ilk yaz›m bu say›da yay›nlanm›fl. Belki de o yüzden akl›mda daha çok yer etti. alan ve zaman zaman yaz›lar›yla dergide yer alan 5. ‹lk üç say›y› saymazsak 27. say›n›n kapa¤› (23’ü de ekleyebilirim asl›nda). Korkutucu Aytek, Eylül 2002’den (25. say›) itibaren derginin oldu¤u için. Bence derginin genel havas›na, içeri¤ine uymuyor. uzun soluklu köflelerinden ‘Piramit’i haz›rlad›. 6. ‘Hayat›m›z Fotoroman’. Foto¤rafla kurulan kiflisel iliflkileri ortaya koymas›yla derginin di¤er bölümlerine göre daha fazla hayat›n içindendi sanki. Ve özel foto¤raflar üzerinde konufluluyor 1. Bir cümleyle, yay›nland›¤› günden bugüne giderek olmas› insanda ciddi bir merak uyand›r›yordu. Ne yaz›k ki uzun sürmedi. artan bir biçimde, fark›yla fark yaratm›fl olan bir 7. Titiz, merakl›, yeniliklere aç›k ama ihtiyatl› yay›n. 8. Keflke Genifl Aç›, yazarlar, okurlar ve hatta foto¤rafç›lar ve di¤er dergilerle (sadece foto¤raf 2. Genç Soluklar-II özel say›s›n›, genç foto¤rafç›lar›n dergileri de de¤il) daha fazla iletiflim ve etkileflim içinde olabilseydi. Yaz›lanlar, çekilen ifllerini gördü¤ümde, Türkiye’de foto¤rafa yapmakta foto¤raflar üzerine daha fazla konuflabiliyor olsayd›k. Yaz› yazarken, günlük yazar gibi, kendi olduklar› katk› nedeniyle gurur duydu¤um an! kendime yazd›¤›m hissine kap›ld›m hep. Sanki bu yaz›lar›n bir okuyucusu yokmufl, bu ifl kendi 4. 27. say›n›n kapa¤›. Foto¤raf çok vurucu… izlenimlerimi, düflüncelerimi bir ka¤›da aktarmamdan ibaretmifl 6. ‘Ustalar’ ve ‘Exposed’ bölümleri. gibiydi. Keflke birileri bu yaz›lar hakk›nda bir fleyler söyleyip yazm›fl ‘Ustalar’ bilgilendirici yönüyle, olsa, ‘iyi demiflsin’ ya da ‘saçmal›k bunlar’ demifl olsayd›. Keflke ‘Exposed’ ise ilginç, merak hakk›nda yaz› yazd›¤›m bir sergi üzerine çok daha iyi bir yaz› okuyauyand›ran bir fikir oldu¤u için. bilsem ve utan›p daha da iyi yaz›lar yazabilmek için çaba göstermek 7. Farkl›, zenginlefltirici, kaliteli zorunda kalsayd›m. Keflke bu etkileflimi en az›ndan dergi yazarlar› 8. Keflke foto¤rafç›larla yap›lan aras›nda bafllatabilseydik. röportajlar›n foto¤raflar› her 9. Bir dönem Genifl Aç›’da sergilerin ele al›n›fl›nda foto¤rafç›larla seferinde bir baflka foto¤rafç› yap›lan söyleflilere çok fazla a¤›rl›k verildi¤ini düflünüyorum. Söylefliler, taraf›ndan çekilmifl olsayd›. bir bak›ma foto¤rafç›y› daha yak›ndan tan›ma f›rsat› verse de sergi Tan›d›¤›m›z/bilinen foto¤rafç›lar›n üzerine düflünme sürecini daha k›s›r bir noktaya getiriyordu. Gerçi gözünden güncel bir röportaj›n Wilco babas› fikir ‘Exposed’un bölüm Tart›flmal› sonradan özellikle sondaki elefltiri bölümüyle bu durum dengelendi. foto¤raflanmas›, o foto¤rafç›lar›n Ne kadar elefltirilse de elefltiri bölümü iyi bir denemeydi bence. foto¤raflar›n› sergileri d›fl›nda da 10. Ben yapsam farkl› olurdu. Yani hay›flanman›n alemi yok, halen mümkün demek ki. izlemek ilginç olmaz m›yd›? 11. Genelde her yazd›¤›m yaz›dan baflta nefret edip, keflke yazmam›fl olsayd›m, keflke söz 9. Dergiyi yaflatmaya yetecek bir kampanya vermemifl olsayd›m diyorum zaten. Sonra ço¤unlukla zaman içinde yaz›lar› sevmeye olamayaca¤›n› düflündü¤üm için ‘Foto¤raf Al Destek bafll›yorum. Sevemedi¤im birkaç yaz›y› da bir flekilde kabulleniyorum. Dergi içinde daha bir Ver’ kampanyas› keflke hiç yap›lmasayd›! sempatiklefliyorlar nedense. Ama örne¤in Fatofl Üstek’le yapt›¤›m›z Marc Volk söyleflisi bence 10. 31.say›daki Gueorgui Pinkhassov röportaj›. hiç olmamal›yd›. Çok haz›rl›ks›zd›k ve ben foto¤rafç›n›n tek bir foto¤raf›n› bile görmemifltim. Pinkhassov’u flahsen tan›may› çok isterdim, 12. Genifl Aç›, derginin ilk ç›k›fl›na rastlayan üniversite y›llar›mdan beri bildi¤im ama uzaktan yaklafl›mlar›na, nedenlerine bizzat tan›k olmay›… uza¤a takip etti¤im bir dergiydi. Sonradan neredeyse ani bir dürtüyle dergiye dahil olmak ve 12. Keyif ve gurur. yazmak istedim. Ayn› y›l, ayn› dönemde sanat tarihi alan›nda yüksek lisans yapmaya da 13. Daido Moriyama. Moriyama çok özel bir kiflilik bafllam›flt›m. Genifl Aç› bir bak›ma bana, çok da fazla tan›mad›¤›m bir dünyan›n içine daha ve foto¤rafç›; bunu ortaya ç›karmak, ifllemek bence fazla girebilmem, sanat ve foto¤raf üzerine kafa yorabilmem, bu alanda bir fleyler önemli. üretebilece¤imi ve bundan keyif alabilece¤imi görmem için bir ortam sundu. 14. ‹yi ki hayat›m›zda bu kadar GEN‹fi bir AÇI oldu! 14. Genifl Aç›’n›n bitmesine üzülmüyorum. Bir fleyin bitmesi baflka bir fleyin bafllamas› demek çünkü. Genifl Aç› yap›p ettikleriyle foto¤raf ortam›nda belli bir etki b›rakt› zaten. Ama Genifl Aç›’n›n Genifl Aç› olarak yap›p edemedikleri de oldu elbet. ‹flte ben umuyorum ki, Genifl Aç›, oldu¤u haliyle de¤il, ama çok daha baflka flekillerde devam etsin ve belki çok daha enerjik ve güçlü bir flekilde foto¤raf alan›nda var olmay› sürdürsün. Kimsenin s›rt›na bir sorumluluk yüklemek istemem. Ama bu birikim bir anda ortadan silinip gidemez ya. Do¤as› gere¤i bir yerlerde varl›¤›n› sürdürmeye devam edecek.

I

70 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


[RANA ÖZTÜRK] Geçti¤imiz aylarda ‹rlanda’ya yolcu etti¤imiz Rana

1976 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi ‹flletme Bölümü mezunu. ‹TÜ’de Sanat Tarihi yüksek lisans› yapt›. Cork Üniversitesi’nde (‹rlanda) doktora yap›yor. Genifl Aç›’n›n ikinci nesil yazarlar› aras›nda dergiye en son kat›lan isim olan Rana, buna ra¤men derginin en üretken yazarlar›ndan ve yaz›lar›n› kusursuz yapabilmek için kendini yo¤un bir flekilde ›st›raplara gark eden isimlerden biri oldu.

1. Birçok Genifl Aç› yazar› gibi benim de Genifl Aç› ile aramdaki duygusal bir mesele en baflta. Bu belki de derginin ne kadar profesyonel bir düzeye ulafl›rsa ulafls›n her zaman korudu¤u (ya da korumak zorunda kald›¤›) amatör ruhtan; her birimizin foto¤raf›, foto¤raf üzerine okumay›, düflünmeyi, yazmay›, dergiyle birlikte ö¤renmemizden kaynaklan›yor. Genifl Aç›, kendi tarz›n›, ilgi alan›n› daha çok deneme yan›lma yöntemiyle gelifltirmifl, yazarlar›yla birlikte büyümüfl, Türkiye’de pek fazla örne¤i olmamas›na karfl›n, foto¤raf›n üzerine yaz›labilir, düflünülebilir bir fley oldu¤unu vurgulamay› baflarm›fl bir dergi. 2. Belli bir an›dan söz edemeyece¤im. Ama benim için güzel ve özel olan fleylerden biri, en s›k›fl›k, en yorgun anlar›nda bile, gecikmifl yaz›lar›m›z için bizlere k›zg›nken bile, Refik ve Serdar’›n Genifl Aç› ofisine her gitti¤imde güler yüzlerini, hofl kokulu kahve ve çaylar›yla o s›cak misafirperverliklerini asla esirgememeleriydi. 3. Olsayd› keflke dedi¤im bir an› olur mu? Hollanda’ya gitti¤imde Genifl Aç›’y› temsilen World [LALEPER AYTEK] Press Photo ödül törenine gidebilirdim. Farkl› bir flehirde kal›yor olmam (biraz da tembellik mi 1960 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Ekonomi desem) nedeniyle gidememifltim. Ah keflke gitmemifl olmasayd›m. mezunu. 1990 y›l›ndan beri profesyonel tan›t›m 4. 18. say›n›n kapa¤›. Hem ürpertici, hem so¤uk, hem de merak uyand›ran sade ve güçlü bir foto¤rafç›l›¤› yap›yor. kapak. Hatta hat›rlad›¤›m kadar›yla bu say›n›n kapak foto¤raf› için oylama yap›lm›flt›. Daha baflka güçlü adaylar da vard›; hatta ben baflka birine oy vermifltim. Ama böyle de iyi olmufl. Genifl Aç›’n›n 4. say›s›nda dan›flma kurulunda yer Ayr›ca Genifl Aç›’da ilk yaz›m bu say›da yay›nlanm›fl. Belki de o yüzden akl›mda daha çok yer etti. alan ve zaman zaman yaz›lar›yla dergide yer alan 5. ‹lk üç say›y› saymazsak 27. say›n›n kapa¤› (23’ü de ekleyebilirim asl›nda). Korkutucu Aytek, Eylül 2002’den (25. say›) itibaren derginin oldu¤u için. Bence derginin genel havas›na, içeri¤ine uymuyor. uzun soluklu köflelerinden ‘Piramit’i haz›rlad›. 6. ‘Hayat›m›z Fotoroman’. Foto¤rafla kurulan kiflisel iliflkileri ortaya koymas›yla derginin di¤er bölümlerine göre daha fazla hayat›n içindendi sanki. Ve özel foto¤raflar üzerinde konufluluyor 1. Bir cümleyle, yay›nland›¤› günden bugüne giderek olmas› insanda ciddi bir merak uyand›r›yordu. Ne yaz›k ki uzun sürmedi. artan bir biçimde, fark›yla fark yaratm›fl olan bir 7. Titiz, merakl›, yeniliklere aç›k ama ihtiyatl› yay›n. 8. Keflke Genifl Aç›, yazarlar, okurlar ve hatta foto¤rafç›lar ve di¤er dergilerle (sadece foto¤raf 2. Genç Soluklar-II özel say›s›n›, genç foto¤rafç›lar›n dergileri de de¤il) daha fazla iletiflim ve etkileflim içinde olabilseydi. Yaz›lanlar, çekilen ifllerini gördü¤ümde, Türkiye’de foto¤rafa yapmakta foto¤raflar üzerine daha fazla konuflabiliyor olsayd›k. Yaz› yazarken, günlük yazar gibi, kendi olduklar› katk› nedeniyle gurur duydu¤um an! kendime yazd›¤›m hissine kap›ld›m hep. Sanki bu yaz›lar›n bir okuyucusu yokmufl, bu ifl kendi 4. 27. say›n›n kapa¤›. Foto¤raf çok vurucu… izlenimlerimi, düflüncelerimi bir ka¤›da aktarmamdan ibaretmifl 6. ‘Ustalar’ ve ‘Exposed’ bölümleri. gibiydi. Keflke birileri bu yaz›lar hakk›nda bir fleyler söyleyip yazm›fl ‘Ustalar’ bilgilendirici yönüyle, olsa, ‘iyi demiflsin’ ya da ‘saçmal›k bunlar’ demifl olsayd›. Keflke ‘Exposed’ ise ilginç, merak hakk›nda yaz› yazd›¤›m bir sergi üzerine çok daha iyi bir yaz› okuyauyand›ran bir fikir oldu¤u için. bilsem ve utan›p daha da iyi yaz›lar yazabilmek için çaba göstermek 7. Farkl›, zenginlefltirici, kaliteli zorunda kalsayd›m. Keflke bu etkileflimi en az›ndan dergi yazarlar› 8. Keflke foto¤rafç›larla yap›lan aras›nda bafllatabilseydik. röportajlar›n foto¤raflar› her 9. Bir dönem Genifl Aç›’da sergilerin ele al›n›fl›nda foto¤rafç›larla seferinde bir baflka foto¤rafç› yap›lan söyleflilere çok fazla a¤›rl›k verildi¤ini düflünüyorum. Söylefliler, taraf›ndan çekilmifl olsayd›. bir bak›ma foto¤rafç›y› daha yak›ndan tan›ma f›rsat› verse de sergi Tan›d›¤›m›z/bilinen foto¤rafç›lar›n üzerine düflünme sürecini daha k›s›r bir noktaya getiriyordu. Gerçi gözünden güncel bir röportaj›n Tart›flmal› bölüm ‘Exposed’un fikir babas› Wilco sonradan özellikle sondaki elefltiri bölümüyle bu durum dengelendi. foto¤raflanmas›, o foto¤rafç›lar›n Ne kadar elefltirilse de elefltiri bölümü iyi bir denemeydi bence. foto¤raflar›n› sergileri d›fl›nda da 10. Ben yapsam farkl› olurdu. Yani hay›flanman›n alemi yok, halen mümkün demek ki. izlemek ilginç olmaz m›yd›? 11. Genelde her yazd›¤›m yaz›dan baflta nefret edip, keflke yazmam›fl olsayd›m, keflke söz 9. Dergiyi yaflatmaya yetecek bir kampanya vermemifl olsayd›m diyorum zaten. Sonra ço¤unlukla zaman içinde yaz›lar› sevmeye olamayaca¤›n› düflündü¤üm için ‘Foto¤raf Al Destek bafll›yorum. Sevemedi¤im birkaç yaz›y› da bir flekilde kabulleniyorum. Dergi içinde daha bir Ver’ kampanyas› keflke hiç yap›lmasayd›! sempatiklefliyorlar nedense. Ama örne¤in Fatofl Üstek’le yapt›¤›m›z Marc Volk söyleflisi bence 10. 31.say›daki Gueorgui Pinkhassov röportaj›. hiç olmamal›yd›. Çok haz›rl›ks›zd›k ve ben foto¤rafç›n›n tek bir foto¤raf›n› bile görmemifltim. Pinkhassov’u flahsen tan›may› çok isterdim, 12. Genifl Aç›, derginin ilk ç›k›fl›na rastlayan üniversite y›llar›mdan beri bildi¤im ama uzaktan yaklafl›mlar›na, nedenlerine bizzat tan›k olmay›… uza¤a takip etti¤im bir dergiydi. Sonradan neredeyse ani bir dürtüyle dergiye dahil olmak ve 12. Keyif ve gurur. yazmak istedim. Ayn› y›l, ayn› dönemde sanat tarihi alan›nda yüksek lisans yapmaya da 13. Daido Moriyama. Moriyama çok özel bir kiflilik bafllam›flt›m. Genifl Aç› bir bak›ma bana, çok da fazla tan›mad›¤›m bir dünyan›n içine daha ve foto¤rafç›; bunu ortaya ç›karmak, ifllemek bence fazla girebilmem, sanat ve foto¤raf üzerine kafa yorabilmem, bu alanda bir fleyler önemli. üretebilece¤imi ve bundan keyif alabilece¤imi görmem için bir ortam sundu. 14. ‹yi ki hayat›m›zda bu kadar GEN‹fi bir AÇI oldu! 14. Genifl Aç›’n›n bitmesine üzülmüyorum. Bir fleyin bitmesi baflka bir fleyin bafllamas› demek çünkü. Genifl Aç› yap›p ettikleriyle foto¤raf ortam›nda belli bir etki b›rakt› zaten. Ama Genifl Aç›’n›n Genifl Aç› olarak yap›p edemedikleri de oldu elbet. ‹flte ben umuyorum ki, Genifl Aç›, oldu¤u haliyle de¤il, ama çok daha baflka flekillerde devam etsin ve belki çok daha enerjik ve güçlü bir flekilde foto¤raf alan›nda var olmay› sürdürsün. Kimsenin s›rt›na bir sorumluluk yüklemek istemem. Ama bu birikim bir anda ortadan silinip gidemez ya. Do¤as› gere¤i bir yerlerde varl›¤›n› sürdürmeye devam edecek.

I

70 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

[ZEYNEP SAYGI] 1975 do¤umlu. Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde Frans›zca Mütercim Tercümanl›k okudu. Halen Paris’te INALCO’da (Institut National des Langues et Civilisations Orientales) yüksek lisans yap›yor ve Frans›zca-Türkçe yay›n yapan Multitudes dergisinin genel yay›n yönetmenli¤ini yürütüyor. Cumhuriyet ve Aç›k Radyo’da çal›flt›¤› dönemlerde Genifl Aç›’y› bir okur olarak takip eden Zeynep, 2002 y›l›nda derginin Paris temsilcisi oldu ve foto¤raf dünyas›n›n kalbinin att›¤› kentlerden biri olan Paris’teki sergileri/etkinlikleri kendine özgü bak›fl aç›s›yla yorumlad›¤› yaz›lar›yla her daim Genifl Aç›’n›n zihin aç›c› isimlerinden biri oldu.

1. Yaban ellerde “Bizim oralar›n en iyi foto¤raf dergisi” diye tan›tt›¤›m, Serdar’la Refik’in ellerinin eme¤i gözlerinin nuru, Türkiyeli foto¤rafç›lar›n yapt›klar› ifle genifl aç›dan bakmalar›n›, genç soluklar›n “vay be bizi de ciddiye alan oldu sonunda” demelerini sa¤lam›fl yararl› neflriyat. Saman ka¤›da dönseydik de bitmeseydi. 2. Bilet satt›¤›m müzenin girifl kuyru¤unda Koudelka’y› görmem, ifli gücü b›rak›p adama do¤ru ölçüsüz bir coflkuyla ilerlemem, k›rk y›ll›k dostmufluz gibi “Genifl Aç› diye bir dergide çal›fl›yorum, keflke vaktiniz olsa da röportaj yapsak” deyivermem. Koudelka’n›n halimden ürküp, “Zaman›m yok”larla iste¤imi geri çevirmesi ve alelacele müzeyi terk etmesi… Arkada s›ra bekleyenlerin homurtular›… 3. San›r›m yukar›daki an›m… 4. Kapakta kullan›lan foto¤raf aç›s›ndan 21. say›. Kapak tasar›m›n› düflünürsek 37. say›dan sonrakiler… 41. say›daysa bir nevi doru¤a ulafl›lm›flt›r kan›mca. 5. Birinci say› uzaktan gözlere ziyan, yak›ndan görme imkân›m olmad› neyse ki… 6. Bir ara Özge Baykan’›n Japonya günlü¤ü sayesinde absürd simgeler dünyas›nda dolanm›flt›k, iyi gelmiflti. Ama galiba ben en çok Nazif Topçuo¤lu’nun okurla sohbetini sevdim. Bu da benim için büyük bir ikilemdir. Aç›klamak gerekirse, Topçuo¤lu’nun foto¤raflar› izleyiciyinin içinde bir tür buhran yarat›r çünkü fleytan ayr›nt›da gizlidir vesaire… Ama gelin görün ki izleyiciyi rahats›z etme aray›fl›ndaki sanatç›lar da bende s›k›nt› ve isyan yarat›r. Çünkü bir bak›ma sanatç› kendi çaresizli¤ine beni ortak eder. Buna hakk› var m›d›r? Bence yoktur. Bu kabullenmifllikle ilerlemek zordur, dünyay› de¤ifltiremeyiz, devrim filan da masal olur. ‹syan›m ideolojik yani… 7. Arfliv niteli¤i tafl›yan (çünkü öyle), son bulmamas› gereken (ayn› amatör ruhu yakalamak imkâns›z da ondan), flansl› (onca sene RTÜK taraf›ndan kapat›lmad›) 8-9. San›r›m foto¤raf teorisine daha çok yer verilebilirdi. Ama dergilerin satmad›¤› bir ortamda bu ne ifle yarard›? 10. Lewis Carroll’un ‘Foto¤rafç›’ adl› öyküsü… (Say› 35) 11. Dökülmüfl süte a¤laman›n faydas› yok ki! (‹nsan en kolay kendini affeder) 12. Foto¤raf u¤rafl›, insan›n hem kendini dünyaya açmas›n› hem de olaylarla aras›na mesafe koymas›n› gerektiriyor. Foto¤raf üzerine yazmaksa iki flekilde olur: Ya foto¤rafç›n›n deklanflöre bast›¤› andaki ruh haline kafa patlat›rs›n›z ya da çekti¤i foto¤raflar› neden ‘göstermeyi seçti¤ini’ sorgulars›n›z. Genifl Aç›’ya yazmaya çal›fl›rken hep ikinci yöntemi kulland›m. Çünkü foto¤raf›n çok da abart›lmamas› gereken bir alan oldu¤unu biliyorum. Neticede bu çevrede kimse Van Gogh de¤il. Yani teknik mükemmellik asla büyüleyici bir boyuta varmayacak. ‘Resim dehas›’ var, ‘müzik dehas›’ var ama ‘foto¤raf dehas›’ diye bir fley yok. Foto¤rafta olsa olsa iyi teknisyenler ya da iyi toplum çözümleyicileri var. 13. fiimdi bu seçim meselesi ‘an’a göre de¤iflir. Ben de flu anda Lartigue derdim. Çünkü bu aralar ‘Tender is the Night’› okuyorum ve F.Scott Fitzgerald’›n görselleri ancak Lartigue imzal› olabilir. 14 Arkadafllar yay›n çizgisi/kalitesi örnek al›nacak bir ifl ç›kartt›n›z. Paran›n gözü kör olsun.

’a befl kardefli gösteriyor!

Aytaç k›rbaçlar›ndan bunald›¤› Serdar

[AYTAÇ UZMEN] 1967 do¤umlu. Mimar Sinan Üniversitesi Foto¤raf Ana Sanat dal› mezunu. Halen ‹ngiltere, Chelmsford’da portre foto¤rafç›l›¤› ve foto¤raf ö¤retmenli¤i yap›yor. 2002 k›fl›nda, Genifl Aç›’n›n ilk Londra temsilcisi Saadet Koç’un bir süreli¤ine Türkiye’de döndü¤ü dönemde, Chelmsford’da aç›lacak sergisinin haberini göndermesini f›rsat bilip yakas›na yap›flt›¤›m›z Aytaç, ›srarlar›m›za karfl› koyamad› ve May›s 2002’den (Say› 23) bugüne -2004 y›l›n›n bafl›ndan 2005 y›l›n›n ortas›na dek ald›¤› do¤um izni haricinde- Saadet ile dönüflümlü olarak ‘Londra’ köflesini haz›rlad›.

1. Dünyada ve Türkiye’deki foto¤raf gündemi izleyebildi¤im ortamlardan biri. Yay›nlanma koflullar› göz önünde bulunduruldu¤unda ortaya ç›kan derginin kalitesi flafl›rt›c›. Serdar’›n k›rbaçtaki ustal›¤›yla Refik’in diplomasideki kibarl›¤› birlikte gayet iyi çal›fl›yor. 2. Ofiste yedi¤im ev yap›m› yemekler, içti¤im elma çaylar›, Türk kahveleri ve tabii yapm›fl oldu¤umuz güzel sohbetler... 3. 31. say›daki yaz›mda, Thomas Struth’un kesilmifl foto¤raf›n› gördü¤üm an! (Serdar sen askerdeyken hani) 4. Orhan Cem Çetin’in foto¤raf›n›n yer ald›¤› 13. say›n›n kapa¤›. Basit ama çarp›c› oldu¤u için. 5. Tom Hanks’li 41. say› kapa¤›. fiöhret sahibi biri oldu¤u için (ve kendisini pek sevmem). 6. ‘Optik Zamanlar’. Bat›’da olup biteni bir Türk’ten dinlemeyi severim. 7. Genç, dolu, seviyeli 9. ‹lk gün de söylemifltim: Az bile olsa yazarlara telif/ücret ödenebilmeliydi. Neden? Çünkü bu, derginin kalitesinden ödün vermemek gibi temel ve gerek flartlardan biri bence. 10. ‘Exposed’. Bu tür bir dolafl›m›n kurdu¤u zincirdeki her halkan›n komflusu d›fl›ndakilere olan uzakl›¤› ve/veya yak›nl›¤› çok ilgimi çekiyor. 11. Yay›nlanm›fl tüm yaz›lar›mda sonradan buldu¤um HATALAR. Çünkü hata sevmem! 12. Demek ki yapabilirmiflim. ‹lk teklif etti¤inizde itiraz edip bu iflin profesyonel biri taraf›ndan yap›lmas› gerekti¤inde diretmifltim. 13. Genç ça¤dafl sanatç›lar›n ifllerini seçerdim. Çünkü bu tip ilerici hareketlerin izlenmesi ve destek görmesi 14. Serdar bey k›rbac›n›z insan› dayak ars›z› yap›yor!!…

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 71


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 10

Candan, her zamanki gibi telafl içinde…

[DEN‹Z ÖZGÜR] 1981 do¤umlu. ‹TÜ Endüstri Ürünleri Tasar›m› mezunu. Endüstri Ürünleri Tasar›mc›s› olarak çal›fl›yor. Genifl Aç›’n›n üçüncü nesil yazarlar›ndan Deniz, 2002’de (27. say›) söyleflilerle h›zl› bir girifl yapt›¤› dergide son dönemde a¤›rl›kl› olarak sergi elefltirileriyle yer ald› ve ofis partilerindeki -yeme, içme ve kay›p düflme- performans›yla göz doldurdu.

1. Genifl Aç›, foto¤rafla ilgilenmeye bafllad›¤›m ö¤rencilik döneminin bafl›nda benim için çok ulafl›lmaz bir yerdeydi. ‹çine girdikçe amatör ruhunu, heyecan›n› hep koruyan, insanlar› s›cak ve mütevaz› ama iflleri profesyonel bir dergi oldu¤unu gördüm. Bence Genifl Aç›, ad›n›n alt›nda yazan ‘Foto¤raf Sanat› Dergisi’ tan›m›na tam oturan, Türkiye’de ilk ve hâlâ tek dergi. 2. Röportaj yaparken veya yaz› yazarken y›¤›nlarca güzel, komik, trajikomik fley geliyor insan›n bafl›na. Benim flu an ilk akl›ma gelen Refik ve Özge ile Sultanahmet’te yapt›¤›m›z Geourgeu Pinkhassov röportaj›. Partilerin kayan(!) y›ld›z› Deniz Hayat›mda bu kadar uzun süren bir röportaj görmedim ben. Pinkhassov çok konuflkan biriydi, kötü bir ‹ngilizcesi vard› (Rus’tu ama Fransa’da yafl›yordu, ‹ngilizcesi tüm bunlar›n kar›fl›m›yd›) ve her Rus gibi çoook çay içiyordu. Art›k röportaj›n neden bitmedi¤ini siz düflünün! Benim çaydan so¤umaya bafllad›¤›m gün o gündür! (Haa, bi de o röportaj›n deflifresi var. Çarp› iki yani!) Bunun d›fl›nda Nina Korhonen’le yapt›¤›m söylefli, onunla kurdu¤um iletiflim benim için çok özeldi. 3. Serdar’›n gazab›na u¤ramayan var m›d›r Genifl Aç› tayfas›ndan bilmiyorum ama ben fena u¤ram›flt›m. Hem de dergiye gidip gelmeye bafllad›¤›m ilk ay. Derslerim çok yo¤undu, bir süre u¤rayamam›flt›m dergiye. E-postalar›ma bir bakt›m bir gün Serdar’dan bir posta! “Deniz, u¤ram›yorsun hiç dergiye. Böyle hevesle kap›m›z› çal›p sonra ortadan kaybolan çok kifli oldu. Yoksa sen de onlardan biri misin?” tarz›nda bir fleydi. ‹çime acayip oturmufltu. O da hakl›yd› kendince ama benim de öyle bir niyetim yoktu. Çok üzülmüfltüm. 4. 25. ve 31. say›n›n kapaklar›. ‹kisi de bu dünyan›n içinden ama bir yandan da de¤ilmifl gibi. 5. Say› 2. Genifl Aç›'n›n kimli¤ini yans›tm›yor. Ama o zaman dergi çok yeniymifl. O yüzden bu say›lmaz. 16. say›n›n kapa¤›n› de ne zaman görsem irkiliyorum. 8. Benim akl›ma internet sitesiyle ilgili bir fley geliyor. Ben hep ‘hangi konu hangi say›dayd›?’ diye hat›rlamakta güçlük çektim. Böyle bir dizin oluflturulsayd› ve internet sitesinden otomatik arama yard›m›yla ilgili say›y› bulabilseydik. 10. Lars Turnbjörk’le söylefli yapmak isterdim. Ya da Nan Goldin’le. 11. Genifl Aç›’da yapmasayd›m dedi¤im bir fley yok. Bugüne kadar, sadece yap›lan röportajlar›n deflifresini yapt›¤›m da oldu, foto¤raf günlerine gelen yabanc› foto¤rafç›larla röportaj yapt›¤›m da. Hatta biliyorum ki hepimiz gerekti¤inde dergi ve afifl da¤›tt›k saatlerce. Bunlar›n hepsinin ama hepsinin bana bir fleyler katt›¤›n› düflünüyorum. Gerçekten böyle düflünüyorum. 12. Genifl Aç›, büyümekte oldu¤um bir dönemin çok önemli bir k›sm›n› kaplad› benim için. Bu arada hep hayat›m›n bir köflesindeydi. Türkiye’de ve dünyada foto¤raf›/foto¤rafç›lar›, görünen ve olan aras›ndaki fark› daha keskin gözlerle incelememi sa¤lad›. Hayattan, insanlardan daha uzaktayd›m, korkakt›m. Kendime yaklaflmama yard›mc› oldu. 13. Tek bir foto¤rafç›y› seçmek yerine bir tema ve bunun üzerine yap›lm›fl ifllere yer vermeyi tercih edebilirdim. Mesela kad›n foto¤rafç›larla ilgili bir say› olabilirdi bu. 14. Genifl Aç› deyince akl›ma so¤uk geliyor, sonra soba, gurul, kestane, Refik’in ve Serdar’›n güzel çaylar› ve tarifleri, birbirinden komik an›larla dolu gayazarlar toplaflmalar›, heyecan, bazen kofluflturma, okulda derste kulakl›kla deflifre yapmak, trajikomik röportaj hikâyeleri… Bunlar kiflisel olanlar. Di¤er tarafta, y›llard›r ciddi emek sarf eden bir grup var. Yaz›lar›yla, elefltirileriyle, tavr›yla kimi zaman elefltirilere hedef oldu Genifl Aç›. Biraz yaln›z da b›rak›ld›. Ama sonuçta cesaret edip bu tip bir dergiyi ç›karabilen de olmad›. Genifl Aç›’n›n foto¤raf alan›nda Türkiye’de önemli bir yeri oldu¤unu düflünüyorum. Benim yafl›t›m foto¤raf merakl›lar› Genifl Aç›’yla büyüdü. Tüm bunlar için Genifl Aç›’ya ve emek veren say›s›z insana teflekkürler.

[CANDAN KUTAY] 1981 do¤umlu. Mimar Sinan Üniversitesi ‹statistik Bölümü mezunu. Halen özel bir bankada ifl analisti olarak çal›fl›yor. Candan, dergide yaz›lar›yla çok fazla yer almam›fl olsa da bir dönem ofiste en yo¤un zaman geçirmifl olan, haber bölümleri için destek veren, okur anketi üzerinde çal›flan bir di¤er heyecanl› üçüncü nesil yazar.

1. Ne de¤il nas›l gördü¤ündür önemli olan. Ifl›¤›n alt›ndaki her köflede bir hayal kovalamak, foto¤raflardaki k›sac›k anlar›n hikâyelerini okumak.. Hem genç yeteneklerin hem foto¤rafseverlerin ufkunu açan dergidir benim için Genifl Aç›. 2. Hayranl›k, atefle koflan pervanelerin hissetti¤i tek duygu belki de. O yeflil kap›dan ilk girdi¤imde benim de hissetti¤im hayranl›kt›. ‹çeridekilere, kitaplara, yap›lanlara... Benim en özel an›m tüm bunlara dahil olmakt› diye düflünüyorum. 4. Beni foto¤raf›yla en etkileyen kapak, 27. say›n›n kapa¤› çünkü o foto¤raf bana harekete geçmem gerekti¤ini hat›rlat›r. ‘Ne için oldu¤u önemli de¤il, harekete geçmelisin’ der. 6. Yeni bak›fl aç›lar›yla tan›flt›rd›¤› için ‘Exposed’ köflesi. 7. Kaliteli, prensipli, arflivlik bir dergi 9. Keflke Nazif Topçuo¤lu yazmay› b›rakmasayd› derim. ‘Optik Zamanlar’, bizi ak›ll› ve bilgili bir foto¤rafç›n›n düflünceleriyle tan›flt›ran, farkl› aç›lar› görmemizi sa¤layan bir köfleydi. 10. 32. say›daki Christer Strömholm ile ilgili yaz›y› haz›rlamak isterdim. Füsun Karaman kadar iyi haz›rlayabilir miydim bilmiyorum ama en sevdi¤im foto¤rafç›lardan biri olan Strömholm hakk›nda yazmak isterdim. 12. Bu soruyu ‘Genifl Aç› okumaktan ç›kard›¤›n sonuç’ olarak de¤ifltirmek istiyorum. Foto¤raf çekmek için hem foto¤raf›n d›fl›nda olmal› kifli hem de içinde… Y›llar önce Genifl Aç›’n›n kap›s›ndan girdi¤imde her fleyin içinde olmak isteyen çok genç biriydim. Genifl Aç›’da geçirdi¤im zaman bana, baflta foto¤raflar olmak üzere olaylar›, insanlar›, kendimi de baflka bir gözle görmemi sa¤lad›. 13. Christer Strömholm’u seçerdim. 14. Genifl Aç›’y› destekleyen-okuyan-yazan-foto¤raflayan herkese teflekkürler. Her ne kadar klasik de olsa her bitiflin baflka bir bafllang›ç oldu¤una inan›yorum, yeni bafllang›çlarda görüflmek üzere. Ayr›ca ‘Çizgili Sayfa’ köflesindeki karikatürleriyle çok sevdi¤im Necati Abac›’y› da sevgi ve sayg›yla anmak istiyorum. Genifl Aç›’n›n vazgeçilmezi Gurul


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 11

[ARZU F‹L‹Z GÜNGÖR] 1969 do¤umlu. Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisli¤i mezunu. Uzun y›llard›r Yalç›n Ç›daml› ile birlikte ‹zmir’de Çizge Tasar›m olarak görsel tasar›m hizmeti veriyor. fiu aralar yemeden içmeden kesilen kedisi Tarç›n’›n sa¤l›k problemlerinden vakit buldukça bir e¤itim, paylafl›m ve sergileme mekân› olarak ‹zmir foto¤raf dünyas›na hareket getirmeye haz›rlanan Çizgeli Kedi’yi hayata geçirmeye u¤rafl›yor. Bizans topraklar› olarak nitelendirdi¤i ‹stanbul’daki bir sergi aç›l›fl›nda tan›flt›¤› Serdar’a ‘Niye ‹stanbul d›fl›ndan haber yok bakiim derginizde?’ diye serzeniflte bulunmas›yla kendi kazd›¤› kuyuya düflen ve elini verip kolunu kapt›ran Arzu, belki dergide yaz›lar›yla çok fazla yer almad› ama uzun telefon konuflmalar›, e-postalaflmalar ile ‹zmir ve Bizans topraklar›ndaki kavuflmalarda bulundu¤u fikir teatileriyle, Genç Soluklar sergilerinin ‹zmir ayaklar› için kofluflturmas›yla, ‘napabiliriz de dergiyi daha uzun bir süre yaflatabiliriz’ diye kafa patlatmas›yla ve hiç dinmeyen telafl›yla Genifl Aç› için hep en de¤erli isimlerden biri oldu.

1. Genifl Aç›, foto¤raf sanat› bir yana (ki bunu benim söyledi¤ime ben de inanam›yorum), sevgisine ve hayallerine sorumlulukla sahip ç›kan genç insanlar›n var oldu¤unu göstermesiyle benim için sislerin aras›ndaki gün›fl›¤› hüzmesi gibiydi. Sözlerimin romantik bir yan› oldu¤unun fark›nday›m, bence derginin de romantik bir yan› vard›. Y›llar sonra gerçek oldu¤una veya iki binli y›llarda ç›kmakta oldu¤una inanmakta güçlük çekece¤iz belki de, neyse ki dergiler arflivlerde duruyor olacak, dönüp dönüp bakmak ve okumak için... Güç iliflkilerinin ördü¤ü ve akl› bafl›nda vatandafllar›n motifine/rengine uyum sa¤lad›klar› saydam a¤›n ilmeklerini mümkün mertebe bünye d›fl› tutmaya gösterilen al›fl›lmad›k özenin do¤urdu¤u bu kurtar›lm›fl sayfalar, bu ülkede son on y›lda ad›n›n ard›nda önünde foto¤raf› telaffuz eden her birey ve kurum için (bunu kabul de etseler red de, hakikât bu) kaydade¤er bir zemin ve kaynak oluflturdu, bu topraklar›n verili koflullar›nda yay›mlanan ba¤›ms›z bir foto¤raf dergisi olarak kendi ömrünü kendi belirlemesi de yenilgi de¤il, bu ilkelili¤in bir uzant›s› benim gözümde. 2. Kargoyla gelen her dergi paketi özeldi. Dergi ofisini her ziyaretim de öyle… ‹zmir’den ‹stanbul’a nadir ve hep de k›sa süreli olan gelifllerimde Serdar ve Refik’i görmeden dönmemeye çal›flt›m, bundan sonra da öyle olacak, e¤er Bizans ikâmetlerini sürdürürlerse tabii. Tan›mama vesile oldu¤u insanlar (ve kediler de) Genifl Aç›’y› ayr›ca de¤erli k›l›yor benim için… 3. Yazd›¤›m bir yaz›da ifllerinden gerçekten be¤eniyle söz etti¤im ve öncesinde e-postalaflt›¤›m genç bir arkadafl, yaz›y› anlamay›p bana da yazmayarak do¤rudan ‘dergi yönetimi’ne beni flikâyet etti¤inde uzun süre üzülmüfltüm. Kayhan Özçiçek röportaj›nda kay›t cihaz›n›n ar›zas›n› band› çözümlemeye oturdu¤umda fark etti¤im için, bütün bir bayram tatili boyunca evde a¤›r devirli kasedi anlay›p çözmeye u¤raflm›fl ve baflarm›flt›m, resmen iflkenceydi. Zaten benim her yaz› yetifltirmem Murphy yasalar›n›n iflledi¤i ayr› birer hikâye oldu, vakit darl›¤›ndan ve tashih saplant›mdan her fley hep son ana kald›¤› için. Çok emek verip titizlendi¤im bir elefltiri yaz›s›nda ise serginin sahibi olan foto¤rafç› dergiye huysuz bir yan›t yaz›s› yollad›¤›nda keflke yazmasayd›m diye içimden geçirmifltim. Etkinliklerini asla haber vermeyip ancak dergi ç›kt›ktan sonra ‘niye bizi haber yapmad›n›z, bize tav›rl› m›s›n›z?’ diyenlere bafllarda üzülüyordum, sonradan sadece gülerek k›zar oldum. 4. Seçemedim daha ama nedenini bilmeden en çok da demeden 32’yi severim, onu fark ettim. 5. Köfle bucak kaç›lacak kapak yok bence, 1. say›y› ilk say› diye klasman d›fl› tutuyorum. 8, 26 ve 42’yi derginin çizgisine uymad›klar›n› hissederek kötü buluyorum, lakin ‘kötü foto¤raf’ olduklar› yarg›s›na var›lmas›n bu cümleden. Kapak olarak en be¤enmediklerim onlarm›fl, dergi ç›kt›¤› anda öyle düflünmemiflim her biri için gerçi, geri dönüp hepsine birden bakt›¤›mda böyle karar verdim. 6. Çok zor. Röportajlar› hep severek; fiebnem ‹fligüzel’in ‘Foto¤raf›n D›fl›ndan’›n› çok severek okudum… ‘Yurtd›fl› Haberler’e (kendim ‹zmir temsilcisi olup da dünyan›n kaç bucak oldu¤unu göresiye dek) k›zageldiysem de ‘niye yurtiçi az?’ diye, asl›nda itiraf etmek laz›m, en dikkatle okudu¤um yerlerdendi. Bir de ‘Büdütör’ ile elefltiriler…

Arzu’nun Çanakkale’deki sergisindeki aç›l›fl heyecan›

7. Benden de¤iflik de¤iflik triolar ç›kt›, elemek zorunda kalmaktan da nefret ediyorum, hepsini yaz›yorum: Renkli, Kufle, Ofset Foto¤raf, Sanat›, Dergisi Merakl›, Cesaretli, Küçük Yarat›c›, ‹stanbullu, Yak›fl›kl› Güzel, ‹lkeli, H›nz›r Ifl›kl›, Derin, Mütevaz›… Sevgili, Biricik, fiahane 8. Para! Keflke Genifl Aç›’n›n kendi ilkeleriyle var olurken serpilip büyümesi de mümkün olabilseydi, ülkede foto¤raf ve görsel sanatlar alan›nda olup bitene eriflip bildirmesi ve de¤erlendirmesini mümkün k›lacak bir a¤ kurabilseydi, ek yay›nlar yavrulasayd›, rakipleri, taklitleri olsayd›. Maddi s›n›rlamalar onca yarat›c›l›k, özveri ve inada ra¤men pek çok fleyi de engelledi bence. Onca emek, yetenek ve birikim daha büyük bir fleye evrilseydi (veya evrilse) keflke... 9. Keflke bu darbo¤az ve/veya karfl› karfl›ya kal›nan bu kay›ts›zl›k olmasayd›, bu say› son say› olmasayd›… 10. Geriye dönüp bak›nca, on y›la yay›lm›fl öyle önemli isimler ve de¤erli insanlarla röportajlar var ki, tan›ma/tan›flma vesilesi olarak imrenmemek elde de¤il. Ay›rt etmek güç... 11. Üçüncü sorudaki kötü an› diye aktard›¤›m yaz› ve röportajlar için aynen böyle dedi¤im olduydu, en az›ndan bir süre, ›zd›rab› hafifleyip geçene kadar. fiu anda dönüp de keflke yapmasayd›m demiyorum hiçbiri için, yine de acemilik mi demeli toyluk mu, birkaç›na hak etti¤inden fazla zaman ve emek verdi¤imi ancak bugün fark etti¤imi söyleyebilirim. Günler yerine saatler harcanarak noktas› konabilecek ifller varm›fl. O da yapmadan bilinebilecek fley de¤il, benim için deneyim hanesine yaz›lm›fl oldu. 12. Çok seyrek yazabildi¤im halde beni çok zorlayan bir deneyimdi, ö¤retici ve zevkliydi. ‹yi ki yazm›fl›m, keflke daha çok fley yapabilseydim… 13. Böyle f›rsat› bulmuflken iyi de¤erlendirmek isterim: Tecrit, ‹flkence, Darbe. Bu konulardan foto¤raf sanat› temelinde bir dosya üretmek uygulanabilir bir fley olmayabilir ama, nas›l olsa hayal kuruyorum. Bu tercihimin sebebine gelince, benim ‘Türkiye Foto¤raf›’na bakt›¤›mda gördü¤üm en büyük eksiklik, kiflisel tarihlerin, ac›lar›n izlerini foto¤rafta göremeyiflim veya çok az görüflüm. Tek tek insanlarla hayatlar› üzerine konuflun, yabanc›lardan bile ne mahrem ve ola¤and›fl› gibi görünen ama sahici ac›lar, an›lar dökülür; foto¤raf›m›zda ise bu ne kadar nadirdir... Az anlat›lan, az gösterilen, az aktar›lan, böylece az veya hiç kavran›r, hep de kanar ve sanc›r. Görmeye ben de gereksinim duydu¤um için göstermek iste¤i duyuyorum, nerede var öyle foto¤raflar ve foto¤rafç›lar flu an bilemesem de… 14. Nas›l olsa eninde sonunda foto¤rafç› olarak ad›n› herkes duyacak, on y›ld›r dergiyle didinmekten kendi foto¤rafç›l›k kariyeriyle ilgili bir ad›m atmaya f›rsat› olmam›flt›, flimdi her an y›ld›z› parlamak üzereyken f›rsat bu f›rsat, bir say› daha istiyorum, onu da s›rf ‘ilk ben lanse ettimdi’ diye sonradan övünebilmek ve biyografime yazabilmek üzere Serdar’›n foto¤rafç›l›¤›na ay›rmak için! (Refik ne çekti¤ini gösterirse onu da lanse edebilirim tabii bilahare…)


GA50 SF 64-77

15/11/06

10:35

Page 12

[BERNA KULEL‹] ‹stanbul Üniversitesi Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü mezunu. 1999-2003 y›llar› aras›nda ‹FSAK’ta sinema ve sergi gösteri birimleri sorumlusu olarak yönetim kurulu üyeli¤i yapt›. 1999 y›l›ndan bu yana ‹stanbul Uluslararas› K›sa Film Festivali Düzenleme kurulunda yer al›yor.

Su, zihin antrenman› yap›yor

[SU MADENC‹] 1984 do¤umlu. New York Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunu. Halen New York’ta foto¤raf asistanl›¤› yap›yor ve yüksek lisansa haz›rlan›yor.

Genifl Aç›’n›n son dönem yazarlar›ndan. Çeflitli foto¤raf festivalleriyle ilgili de¤erlendirme yaz›lar›, söylefliler ve eleflti yaz›lar›yla Genifl Aç›’da yer ald›.

1. Genifl Aç› deyince, her say›y› bayide görece¤im günü heyecanla bekledi¤im günleri hat›rl›yorum. Ve elbette son say›y› haz›rl›yor olmak beni çok üzüyor. 2. Bu kadar y›lda o kadar çok an› var ki. Ama benim için en önemli olan önce çok severek okudu¤um derginin sonra yazar› olmak. Bu benim için çok önemli ve çok istedi¤im bir fleydi. 3. Galiba ilk gönderdi¤im yaz› reddedildi¤inde biraz üzülmüfltüm. Ama hiç olmasayd› diye de düflünmüyorum. 4. Tüm dergilere yeniden bakt›m, seçmem biraz zor oldu. Birden fazla olacak yani. 31., 35. ve 29. say›lar. Foto¤raflar›n› be¤eniyorum. 5. 16’y› görmek istemiyorum, koyun foto¤raf›n› sevmedi¤im için. 6. ‘Büdütör’! Neden? Bilemiyorum, belki gizemli oldu¤u için, belki de esprili elefltirel dilini sevdi¤im için. 7. Seçici, zevkli, sanatla dolu. 9. Ben oldu¤u gibi olmas›ndan çok memnunum. 11. Hemen hemen hepsinden çok memnunum. Yazd›¤›m yaz›lar aras›nda sadece elefltirilerde yazarken be¤enmesem de yay›nland›ktan sonra severek okuduklar›m var. ‘Keflke’ yazmasayd›m hiç demedim, umar›m demem de. 12. Çok keyifliydi. 14. Devam !

2004 yaz›n›n ilk günlerinde Genifl Aç›’n›n kap›s›n› çald›, Genç Soluklar-II özel say›s›n›n çevirileriyle bafllad›¤› Genifl Aç› kariyerine ayn› y›l›n Eylül ay›ndan sonra New York temsilcisi olarak devam etti.

1. Genifl Aç› ofisinde s›k s›k ekmek piflirilir. Ben de orada mayaland›m. Elimi ben mi onlara uzatt›m, onlar m› bana uzatt›, art›k seçmek güç. Genifl Aç› hep destek, hep destek. 2. Güzel an›m çok, seçemem. Ama özel an›m daha de¤erli. 2005’te Genç Soluklar’da seçilenler aras›nda olmad›¤›m› duyunca ofisteki balkona ç›k›p a¤lamaya bafllad›m. Bir sigara yakt›m. Hayatta yedi¤im bu ilk tokada ömrüm boyunca minnet duyaca¤›m. en… lerind Refik’in ofis yap›m› meflhur ekmek 4. 44. say›n›n kapa¤›. Bu foto¤raf›n anlam› üzerinde düflünüyor olmak, hayatla sürekli alâkadar olmak demek. Biri kap›n›za gelmifl, zilinizi çalm›fl, sizin flimdi ‘kim ooo?’ demeniz laz›m. 5. 42. say›n›n kapa¤›. Bilmiyorum neden, o say› u¤ursuz geldi bana hep. Belki de seksi kad›nlar bilinçalt›nda beni rahats›z ediyor. O da olabilir. Kimbilir? 6. Burçak Evren’in ‘Nostalji’ köflesi. Beynimi çal›flt›r›yor. Eskiden hiç kurtulam›yorum zaten. Çay koyuyorum kendime, hayal dünyas›na fazla kap›lmadan zihin antreman› yap›yorum. 7. Masum, özverili, dürüst 8. ‘Elefltiriler’ bölümü keske daha önceden gelseydi, bence Türkiye’de çok eksikli¤i hissedilen bir nokta elefltirel yaklafl›m. 9. ‘Exposed’ adl› köfleye bafl›ndan beri ›s›namad›m. Asl›nda fikirde bir sorun yok fakat Türk foto¤rafç›lar›n yorumlar›n› ‹ngilizce’den al›nt› bir makale gibi okumak, sanatç›yla aramdaki mesafeyi uzat›yor, yüz yüze konuflsam anlayabilece¤im hadiseler tercümenin azizli¤ine u¤ray›p duruyor. 10. Yok öyle keflke ben yapsayd›m dedi¤im bir fley. Ama fikir dolu tabii, mesela her say›ya New York’un uç insanlar›n› anlatan hikâyeler, bir foto¤rafla birlikte.. 11. Çooook. Yaz›lar›m› okuyup okuyup, ulan sana bu ukâlal›¤› parayla m› satt›lar, diyorum hep. 12. ‘Su akar yata¤›n› bulur’ diye bir atasözü varm›fl… 13. Philip Perkis’in ‘‹nsanl›¤›n Hüznü’ adl› projesinden foto¤raflar seçerdim. Bir de yan›nda bedava caz cd’si verirdim. 14. … Güzel a¤ac›m! Sen kurudu¤un zaman Biz de inflallah Baflka mahalleye tafl›nm›fl oluruz. (O.Veli)

Serdar, Refik ve Su, sa¤lam dergi sa¤lam vücutla ç›kar›l›r sözünü test ederken

I

74 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 64-77

15/11/06

10:35

Page 13

[BELG‹N ÇÖLER‹] 1971 do¤umlu. Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü mezunu, ayn› okulda Türk ‹slam Sanat› Bölümü’nde yüksek lisansa devam etti. Halen foto¤raf editörlü¤ü yap›yor, sivil toplum örgütlerinde gönüllü çal›flmalar yürütüyor ve Türkiye’nin ilk foto¤raf ansiklopesini yay›nlamak için çal›flmalar›na devam ediyor. ‘Dikey Kentin Derinleri’ bafll›kl› portfolyosuyla Genç Soluklar-II’de yer ald›ktan sonra Temmuz 2004’ten itibaren Genifl Aç› için sergi elefltirileri yazd›.

1. Güncel ve dünyadan foto¤raf. Türkiye’nin okunabilecek tek foto¤raf dergisi. 3. Sizi ziyaret etmek için u¤rad›¤›mda çok yo¤undunuz ve ben 5-10 dakikan›z› çalm›flt›m. Sonra da keflke meflgul etmeseydim demifltim. 4. Asl›nda üç tane var: 13, 18 ve 22. Bir de 11 var. 5. Yine üç tane var: 47, 24 ve 6 6. Yurt d›fl›ndan haberler, söylefliler, ustalar 7. Yenilikçi, farkl›… 8. (Olamama nedenlerini kestirebilsem de) Daha kal›n ç›ksayd› hofl olurdu. O zaman belki dünyadan iyi foto¤rafç›lar›n portfolyolar› -albüm format›nda- çok çok yay›mlanabilirdi. 9. Belki hiç olmasayd› iddial› ama Wilco’nun bölümü (Exposed) baflka yerlere akmaya bafllad› bi süre sonra, bir tür arkadafl kay›rmac›l›¤›na dönüfltü sanki. Foto¤rafç› olup olmad›klar›ndan emin olmad›¤›m›z insanlar›n foto¤raflar› da yay›nland› galiba. Bir de itiraf etmeliyim ki fiebnem ‹fligüzel’in sayfas› (Foto¤raf›n D›fl›ndan) pek ilgimi çekmiyordu. 10. Valla iyi foto¤rafç›larla yap›lm›fl tüm röportajlar bunu kaps›yor. 12. Benim tarihçemde gurur duyaca¤›m ifllerden biri oldu. ‹leride ben Genifl Aç›’da yazd›m demek hofl olacak. Türkiye foto¤raf›nda mühim bir yeri var. 13. Tüm dünyadaki foto¤raf kurulufllar›n›n ve galerilerinin ek olarak yay›nlanmas› iyi bir final olurdu. 14. Yapaca¤›n›z ifllerde baflar› dilemekten baflka bir fley gelmez elimizden galiba. ‹yi oldu çocuklar.

Melisa Önel ve Wilco Genç Soluklar partisinde

Genç Soluklar-II partisi

[F‹L‹Z GÜNGÖR] 1977 do¤umlu. Dokuz Eylül Üniversitesi Foto¤raf Bölümü mezunu. Berlin Humboldt Üniversitesi’nde Sanat Tarihi ve Medya Bilimi okuyor. Genç Soluklar projesinin 2004’te düzenlenen ikinci aya¤›nda çal›flmas› sergilenen isimlerden biri olan Filiz, 2005 y›l›n›n bafl›nda Genifl Aç› ekibine kat›ld› ve derginin Berlin temsilcisi oldu.

1. Yol gösterici: 1999 y›l›nda foto¤raf e¤itimine bafllarken, bana öncelikle Türk foto¤raf› hakk›nda çok fley ö¤retti. Özel: Bitirme tezim olan portfolyonun Genç Soluklar’da yay›nlanmas›yla özel bir anlam kazand›. Zemin: Berlin’deki baz› foto¤raf sergilerini, dilimin döndü¤ü kadar›yla, baflka insanlarla paylaflabildi¤im bir zemin oldu. 2. Genç Soluklar-II’de yer ald›¤›mda, Necati Abac› taraf›ndan illüstrasyonumun yap›laca¤›n› ö¤rendi¤im an... 3. “Bu say› için de yazamayaca¤›m” dedi¤im anlar. 4. 15. say›n›n kapa¤›. (6. say›n›n kapa¤› da bir di¤er favorim) Anlat›lan hikâyenin çarp›c›l›¤›ndan dolay›. 5. 27. say›n›n kapa¤›. Köfle bucak kaçm›yorum tabii ki ama di¤erleri kadar etkileyici bulmuyorum. 6. Portfolyolar. Bugüne kadar pek çok isim tan›d›m ve iflleri hakk›nda biraz bilgi sahibi oldum. 7. Yaz›sal, görsel, paylafl›msal 9. Keflke Genifl Aç›’da bu kadar çok bölüm olmasayd›. Yani alan› daralt›p, derinli¤i art›r›lsayd›. Mesela bir portfolyo yay›mland›¤›nda, beraberinde bir makale, elefltiri, yorum, söylefli, vs. ile birlikte olsayd›! 10. Röportaj yapabilmek için kendini daha çok zorluyor ve daha çok fley ö¤reniyorsun ve de insanlarla tan›fl›yorsun. Röportaj, e¤lenceli ve ö¤retici. Foto¤raf galerileriyle röportaj yapma fikri keflke benden ç›ksayd›! 11. 44. say›daki ‘Dolu dolu sonbahar’ bafll›kl› yaz›… Do¤ru düzgün yorum, izlenim yok, haber yaz›s› gibi bir fley oldu. 12. Okumak, çekmek, paylaflmak, tart›flmak, yazmak vs. için bir ortama/bir itici güce/ bazen uzat›lan bir ele ihtiyaç duyman›n do¤all›¤›, güzelli¤i, kaç›n›lmazl›¤› ve tad›. 13. Dünden bügüne foto¤raf›n anlam›n›n, ifllevinin, gücünün, vs. hangi evrelerden geçti¤inin, bir sosyolog ve/veya bir sanat tarihçisi taraf›ndan ele al›nd›¤› bir say› isterdim. 14. Derginin büyümesini, daha genifl bir kitleye ulaflmas›n› beklerken, 50. say›n›n son say› olmas› üzücü. Yerine konabilecek bir dergi yok piyasada. Peki biz müdavimler ne yapaca¤›z? Acaba sanal ortamda yaz›l›p çizilmeye devam edilemez mi? Not: Tesadüf, Camera Work de 50 say› yay›mlanm›flt›.

[AL‹ TAPTIK] 1983 do¤umlu. ‹TÜ Mimarl›k Bölümü son s›n›f ö¤rencisi ve foto¤rafç›. Genç Soluklar-II’de yer ald›ktan sonra 39. say›da Genifl Aç› ekibine dahil olan Ali, a¤›rl›kl› olarak yazd›¤› elefltirilerle derginin son dönemde öne ç›kan isimlerinden biri oldu.

1. Genifl Aç› dünyadaki foto¤raf dergileri ile rahatl›kla yar›flabilecek bir dergi. ‹ki dilde ç›ksayd› zaten Avrupa’y› sallard›... 2. 43. say›daki Noorderlicht Festivali tan›t›m›nda foto¤raf›m› görmek. Olmay› istedi¤im iki yerde birden ayn› anda olmak... 4. 49. say›n›n kapa¤› çok iyiydi. Zaten ço¤u çok iyi seçimlerdi. Daha yal›n ve portre gibi tek foto¤raflar, kapaklar› çok kuvvetli yap›yor sanki... 5. 34. ve 44. say›n›n kapaklar›. ‘Güncel sanat foto¤raf’› kapakta güzel durmuyor. 6. Sadece dört say› (25-26-2830) yap›lm›fl bir röportaj bölümü vard›. Orhan Cem Çetin ve Elif Küçüksayraç’›n yapt›¤› ‘Hayat›m›z Fotoroman’. Onun d›fl›nda ‘Optik Zamanlar’da s›k s›k doyurucu yaz›lar yer al›yordu. 7. Oturakl›, bilgili, genç 8. Genç ve saçmalayan bir köfle yazar› ya da sadece foto¤raf izleyicisi olan bir köfle yazar›. 9. Laleper Aytek ve Merih Ako¤ul’un köfleleri. Türkiye’de foto¤rafa ne kadar yak›ndan baksalar da ikisinin de fazla kiflisel bazen de fazla romantik bir tarzda yazd›¤›n› düflünüyorum. Gerçi Aytek’in tarz›n› sevmesem de samimiyetini kabul etmek laz›m. 10. 20. Foto¤raf Günleri elefltirisi (Say› 39) 11. Geriye bak›nca elefltiri yazd›¤›m birkaç sergi için ‘ciddiye almaya de¤mezdi’ demekten kendimi alam›yorum. 12. Türkiye’ de elefltiri yazmak inan›lmaz zor ama bir o kadar da gerekli bir fley. 13. Uzakdo¤u foto¤raf› (Çin, Japonya, vs.): Türkiye’de halen az tan›nd›¤› için. Luc Delahaye: Savafl foto¤raf›ndan kavramsal foto¤rafa çok de¤iflik geçiflleri oldu¤u için. 14. Genifl Aç› gibi bir dergi gerçekten Türkiye’deki foto¤raf›n çok ötesinde. Bir parças› oldu¤um için çok mutluyum…


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 14

[EV‹NÇ DO⁄AN] [ESRA YILDIZ] 1981 do¤umlu. ‹TÜ Çevre Mühendisli¤i Bölümü mezunu. Halen ‹TÜ Sanat Tarihi Bölümü’nde doktora program›na devam ediyor ve ‹stanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul’da çal›fl›yor. Genifl Aç›’n›n yay›n kurulu üyelerinden Rana Öztürk’ün referans›yla derginin son nesil yazarlar›ndan biri olan Esra, ald›¤› sanat tarihi e¤itiminden kazand›klar›n›, 41. say›dan bu yana yazd›¤› analitik elefltiriler ve sergi/bienal de¤erlendirmeleriyle dergi okurlar›yla paylaflt›.

1. Türkiye’de foto¤raf alan›nda günceli yakalayarak foto¤raf üzerine düflünmek isteyen pek çok kifliyi besleyebildi¤ine, düflünme ve fikirleri paylafl›m platformu yaratabildi¤ine inand›¤›m bir dergi. 2. Genifl Aç›’da yazmaya bafllay›p da yazd›¤›m say›y› elimde tuttu¤umda dergiyle ilk karfl›laflt›¤›m, onu ilk okudu¤um dönemi hat›rlamak. 5. Köfle bucak kaçt›¤›m de¤il ama 42. say›n›n kapa¤›n›, di¤er kapaklara göre daha az be¤eniyorum. 6. Özel say›lar içinden ‘Sinema ve Foto¤raf’ say›s›n› (Say› 11) hâlâ hat›rlar›m. 12. Talep edilen ya da yazmak istedi¤im bir konu hakk›nda, belirlenmifl/k›s›tl› bir zaman diliminde yazmak, ister istemez bir yazma disiplininin oluflmas›n› sa¤l›yor. 13. Çok ilginç ve heyecan verici buldu¤um günümüz Japon foto¤raf› üzerine bir say›. 14. Genifl Aç› ilk kez, difl hekimli¤i fakültesinde okuyup da iletiflim fakültesindeki arkadafllar›yla foto¤raf kulübü etkinliklerine kat›lan, foto¤raf çeken ablam vas›tas›yla eve girmiflti san›r›m. ‹çeri¤i ve görselleriyle daha 14-15 yafllar›mda ilgimi cezbetmifl bir derginin önce okuyucusu, sonra da yazar› olmak, Türk foto¤raf dergicili¤inde de önemli bir yeri oldu¤una inand›¤›m ‘ba¤›ms›z’ bir dergide insanlarla yaz›yla iletiflim kurmak benim için çok keyifliydi. Ele ald›¤› konulara ismi gibi genifl aç›dan bakabilmifl bu derginin oluflumunda -baflta Serdar, Refik ve flu an yaban ellerde olan Rana olmak üzere- eme¤i geçen herkese çok teflekkür ediyorum. Umar›m ayn› flevkle ve ruhla, Genifl Aç› deneyiminin baflka projelere evrilebildi¤ini en k›sa zamanda görebiliriz.

Emine, Bursa’da Genifl Aç›’n›n fal›na bak›yor

I

76 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

1982 do¤umlu. Bo¤aziçi Üniversitesi Uluslararas› Ticaret Bölümü mezunu. BÜFOK’un yay›mlad›¤› ‘Kare’ dergisinin yay›n kurulunda yer ald›. ITÜ Mimarlik Tarihi program›nda yüksek lisans yapiyor. Genifl Aç› okurlar›yla geç (40. say›da) tan›flt›, erken (43. say›da) veda etti.

1. Ac›s›, tatl›s›, vefas›yla, cefas›yla, foto¤rafla dolu 50 Say›… Kapt›r›p gere¤inden uzun yaz›lan ve hep neresinden k›rpaca¤›m› bilemedi¤im kitap tan›t›mlar›… Gurul’un oradan oraya koflturmalar›, soba karfl›s›ndaki miskin halleri… 2. Serdar ve Refik’in mutfa¤a girip harikalar yaratt›¤› her an güzeldi ama Serdar’›n enfes bal›klar›n›n tad› hâlâ dama¤›mda. 4. Buna tek bi yan›t vermek zor ama san›r›m 7. say›n›n ayr› bir yeri var bende.. 5. Kaçt›¤›m denemez ama 38. say›n›n kapa¤› di¤erlerine göre daha zay›f kal›yor sanki. 6. ‘Exposed’, ‘Beriki Mecra’ 7. Onurlu, Gururlu, ‘Gurul’lu fiaka bi yana hep çizgisini korumak ad›na kendi ayaklar› üzerinde durmay› baflarabilmifl, foto¤raf› sanatsal kayg›lar içinde sayfalar›na tafl›m›fl, türünün tek örne¤i, nev-i flahs›na münhas›r foto¤raf sanat› dergisi. 8. Genç Soluklar projesinin yan› s›ra her say›da genç bir foto¤rafç›ya küçük bir köfle ayr›larak foto¤raflar›n›, projelerini okurlarla paylaflma f›rsat› verilmesi. 12. Çok fley ö¤rendi¤imi itiraf etmeliyim. 13. Magnum Photos’u seçerdim, kimler gelmifl, kimler geçmifl… 14. 50 say›n›n flerefine!

[EM‹NE GÜVEN] 1982 do¤umlu. Uluda¤ Üniversitesi ‹ktisat Bölümü mezunu. fiu anda ‹ngiltere’de dil e¤itimi al›yor. 2005’in sonlar›nda geldi¤i Genifl Aç› ofisini 2006 sonbahar›nda terk edene dek ofisin ele aya¤› oldu. Aboneliklerle ilgilendi, kahve fal›na bakt›, Gurul’a flefkat gösterdi, internet sitesine konulacak içerikle ilgili meflakkatli bir çal›flma yapt›, vs. vs.

1. Her fleye ra¤men var›m diyebilmifl, güçlü, yegane bir mecrad›r. Her zaman kendini yenilemeyi baflarm›fl ve tekrardan kaç›nm›flt›r. Benim için omzumdaki bir eldir Genifl Aç›. 2. ‹lk kez Genifl Aç› ofisine gitti¤im an çok özeldir benim için. 4. 18. say›n›n kapa¤› sade ama bir o kadar da güçlü (keskin) bir çal›flma bence. 5. 41. say›n›n kapa¤›. Görüntünün alt›ndaki sahteli¤i gösterdi¤i için… 6. Necati Abac› için yap›lan an› dosyas›. 7. Ahenkli, genç, tekrars›z 10. ‘Exposed’. Süper bir fley bence. Bir foto¤rafç›n›n baflka birinin foto¤raf›n› ‘en’ sevmesi ve foto¤raf hakk›ndaki sevme nedenleri güçlü bir paylafl›m. Bir zinciri oluflturan halkalar›n her birinin nas›l da farkl› oldu¤unu gösteren güzel bir çal›flma bence. 12. Uzun ve meflakkatli bir yolun sonuna yetiflmek benim için büyük bir flanst›. Bu flans için teflekkürler… 13. Jacques Henri Lartigue. Kendisinin dedi¤i gibi düflünceleri kaydetmektense mutlulu¤un yans›malar›n› yakalamak için. 14. Aflk için ölmeli aflk o zaman aflk…

[ÖZLEM fi‹MfiEK] 1982 do¤umlu. Marmara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. fiu anda Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar’da yüksek lisans yap›yor. Genifl Aç›’n›n son nesil yazarlar›ndan Özlem, Genifl Aç› okurlar›yla 2005 y›l›n›n bafl›nda tan›flt› ve ‘Ustalar’ bölümü için haz›rlad›¤› yaz›lar baflta olmak üzere çeflitli söylefliler ve elefltirilere imza att›.

1. Genifl Aç› hem okumaktan hem de yazmaktan zevk ald›¤›m bir dergiydi. Bir nefes alan›yd› benim için. 2. Karl› bir k›fl günü köpe¤imi d›flar› ç›karm›flt›m. Köpe¤im kar› gördü¤ünde ç›ld›rm›flt›. Hoplay›p z›play›p beni de arkas›ndan çekifltiriyordu. Onunla bo¤uflurken Genifl Aç›’n›n son say›s›n› henüz almad›¤›m› fark ettim. Dergiye gidip almaya karar verdim; köpekle oraya kadar gitmenin ne kadar cesurca bir karar oldu¤unu ise ancak eve s›r›ls›klam ve donmufl bir halde döndü¤ümde fark edebilmifltim. Köpe¤im ise çok mutluydu. 4. 16.say›. Kapakta kullan›lan foto¤raf›n esprisini seviyorum. 5. 2. say›n›n kapa¤›. 6. ‘Optik Zamanlar’. Nazif Topçuo¤lu’nun yaz›lar›n› okumay› seviyorum. 7. Yeflil (Genifl Aç› denince akl›ma nedense hep yeflil gelir), karanl›k (dergiye ç›karken ›fl›¤› bir türlü yakmay› beceremem), s›cak-sakin (kap› aç›ld›¤›nda içerisi ayd›nl›k ve s›cakt›r) 8. Belki di¤er sanat dallar›na daha fazla yer verilebilirdi. 10. Keflke daha uzun zamand›r Genifl Aç› ile tan›fl›yor olsayd›m. 11. Erhan fiermet’in ‘Hayat›n Anlam›’ sergisi hakk›nda yazd›¤›m elefltiri yaz›s›. Çünkü kötü bir yaz›yd›. 12. 1-Foto¤raf hakk›nda yazmay› seviyorum. 2- Özellikle son zamanlarda Genifl Aç›’n›n içine kapan›k oldu¤unu düflünen insanlarla tan›flt›m. Ve hiç de böyle olmayan bir çal›flman›n neden öyle göründü¤ünü anlayamad›m. 13. Gregory Crewdson. Bu s›ralarda onu merak ediyorum. 14. Genifl Aç›’n›n kapanaca¤›n› duydu¤umda çok üzüldüm. Bu kadar üzüldü¤üm için de flafl›rd›m. Hayat›mda düflündü¤ümden daha fazla anlam› ve yeri varm›fl.


GA50 SF 64-77

14/11/06

19:41

Page 15

[ÖZLEM ZINGIL] 1979 do¤umlu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Halen avukatl›k yap›yor. Genifl Aç›’n›n son 1-1.5 y›l›na en çok eme¤i geçmifl isimsiz kahraman. ‹lk kez Genç Soluklar-II’nin ‹zmir’deki sergi aç›l›fl›nda boy gösteren, ard›ndan dergiye u¤rad›¤› ya¤murlu bir günde kendisine ikram edilen ofis yap›m› brownie ve ev yap›m› böre¤in tad›na doyamay›p Genifl Aç› okurlu¤undan Genifl Aç› okur-yazarl›¤›na terfi eden Özlem, herhangi bir yaz›n›n alt›nda imzas› görülmemifl olsa da, gündüzleri avukat olarak çal›fl›p geceleri uykusuz kalarak yurt d›fl› haberlerden festival tan›t›mlar›na, tasar›m sonras› redaksiyondan Genifl Aç› dizinin ç›kar›lmas›na dek her babayi¤idin yan›na yanaflamayaca¤› bin bir zahmetli iflin alt›na afili ve de¤erli bir imza att›.

Özlem, çok kofltu çok yoruldu…

1. Sayfa say›s› bölü takribi altm›fl gün egzersizleri ile ortaö¤renim sonras›nda da matematik prati¤i yapt›rtan, bir dergiden daha ne beklenebilir, bir dergi daha ne verebilir ki dedirtip benim ezberimi flafl›rtan, eski say›lar› da döne döne t›pk› yeni say›ym›fl gibi okutan (ancak orada burada ayak üstü de¤il, Genifl Aç› okumak için ayr›lm›fl zamanlarda) özel bir ‘dergi’. Refik ve Serdar’› tan›d›ktan sonra arkas›nda harika iki insan›n oldu¤u, iflte o özel ‘dergi’nin ötesindeki dünya. Çok daha özelde, hayat›m›n dönüm noktas›, o bir haftada verdikleri destekle geri kazand›¤›m gücüm, hayata karfl› inanc›m, hayat›m. 2. Okul bitip de yurttan eve geçince ailemin evindeki eflyalar›m› toplay›p kendi evime yerlefltirdim. Karambolde annemin olup da benim çok sevdi¤im fleyleri de her eve gidiflimde fark edilmesin diye birer ikifler ‹stanbul’a tafl›d›m. Annem zaman içinde yokluklar›n› fark ettikçe beni aray›p “Anneci¤im flunu ar›yorum bulam›yorum gördün mü?” diyordu. Sonra ‹stanbul’a gelifllerinde benim evde olduklar›n› gördükçe bu soru cümlesi “Anneci¤im flunu ar›yorum bulam›yorum senin valizine kar›flm›fl olabilir mi?”ye dönüfltü. Ganimetler bitince annemle yapt›¤›m›z bu ola¤an konuflmalar da bitti tabii. Ne zaman ben Genifl Aç› okur-yazarl›¤›na terfi ettim ve Serdar birer ikifler okumam için bana yaz› vermeye bafllad› “Aaa annemin anlat›m bozuklu¤u ile ilgili kitaplar›” dedim. ‹lk ‹zmir ziyaretimde gerçeklefltirdi¤im minik bir operasyonda annemin en iyi kitap bu dedi¤i kitab›n evde olmad›¤›n› fark ettim. Anneme niye arad›¤›m› söylemedim ama annem “Bask›s› da yok bunun en de¤erli kitab›m” diye hay›flan›yordu. Birlikte her yeri arad›k, kitap yoktu. ‹ki hafta sonra iflyerime bir paket geldi. Annem kitab› bulmufl ve yollam›flt› “Sen yurtd›fl›ndayken baban senin için dergini al›yordu ve ben seni özledikçe dergiyi okuyordum. Benim ad›ma iletirsin, özenli bir dil kullan›yorlar, arada al›yorum dergiyi ve çok takdir ediyorum. Dergi için kitab› arad›¤›n› biliyorum, kitab› güle güle kullan.” notu ile birlikte. 4. Kesinlikle 18. say›n›n kapa¤›. Çene çala çala yürürken Alsancak D&R’›n vitrini dik kesen dergi raflar›ndan kendini fark ettirmifl, ben burday›m demiflti. Dergiyi fark etmemle ne dedi¤imi unutmufl, tam istikamet içeri dalm›flt›m. Uzaktan Mercedes amblemi ile kan› fark etmemifltim. Dergiyi elime ald›¤›mda bak›fl›n etkileyici¤i, bu etkileyicilikle birlikte kullan›lan çok iyi bildi¤imiz ‘kaza’n›n verdi¤i rahats›zl›k bende anlatamayaca¤›m bir duygu yaratm›fl, beni sarsm›fl ve sars›ld›¤›m anda da foto¤rafa hakim olan rengin yaratt›¤› sakinlik kendini göstermiflti… Her fley birbirine girmiflti. O duyguyu hâlâ ifade edemiyor olabilirim. Çok uzun bir süre, dergiyi okumay›p sadece kapa¤a bakm›flt›m. Benzer kar›fl›kl›¤› yaratan bir de 35. say›n›n kapa¤› var onu da anmadan geçemeyece¤im. Balmumu heykelden taflan o h›rs ve vücuttaki dikifller…

5. 34. say›. Bilmiyorum, ilk gördü¤ümden beri hiç sevemedim bu kapa¤›. 6. D›flar›da neler olup bitiyor diye fikir veren ve bu sayede internet arac›l›¤› ile galerileraras› yolculu¤a ç›kmaya beni teflvik eden yurtd›fl› köflelerinin hepsi. Bu köflelerde bahsedilen sergilerin yer ald›¤› galerilerin internet sayfalar› ile bafllad›¤›m yolculuklarda birçok yeni isimle tan›flt›m. 7. Deneyimleyici, konumland›r›c›, superfantastich 8. Önce ‘Türk Foto¤raf›nda Genç Soluklar’, sonras›nda ‘Genifl Aç› Edisyonlar›’ ile farkl› bir yolu iflaret eden, bundan sonra ne gelecek dedirten Genifl Aç›’da yurtd›fl›ndaki foto¤raf galerilerinin ve galericili¤in incelendi¤i bir bölüm olmas›n› isterdim. 9. Bu sorulara cevap yazarken bir yandan da dizin için çal›fl›yorum, ilk say›dan bafllayarak tüm say›lar› didikliyorum. fiimdi 23. say›day›m, ilk befl y›l› geride b›rakt›m. Yafl hesab›n›, geride b›rak›lan y›la göre yapsak da bu hesap Genifl Aç›’ya pek uymuyor. Aksine sanki Genifl Aç› her say›da bir yafl› geride b›rakm›fl. Her say›da bölümler biraz daha yerine oturmufl, ilk say›da belirtilen de¤erler her say› ile sa¤lamlaflm›fl, kimli¤i oluflmufl. Dizin için çal›fl›rken bir kere daha fark ettim ki her bölüm, her yaz› Genifl Aç›’n›n kimli¤ini oluflturan parçalarm›fl. Yani, hepsinin böyle olmas› gerekliymifl. ‹nsanlar gibi, günâhlar›yla sevaplar›yla… 10. 11. say›daki F›rat Yücel’in ‘Foto¤raf, Sinema ve Gerçek’ bafll›kl› yaz›s›. 13. Kendimi bildim bileli Kuzey Avrupa ülkelerinde yaflamak istemiflimdir. Küçükken, bildi¤imiz k›rm›z›lar›, sar›lar›, mavileri, özellikle de yeflillerin farkl› tonlar›n› hayatlar›n›n her yerinde görmek çok heyecanland›r›rd› beni, insanlar›n saçlar› bile rengarenkti. Büyüyüp de okullu olunca co¤rafi nedenlerleymifl diye gerekçesini bulmufltum ama heyecan›m hiç geçmedi. Hâlâ da geçti¤ini söyleyemem. Co¤rafi konumlar› gere¤i ›fl›¤› bizlerden farkl› alg›layan ve günlük hayatlar›na oldu¤u gibi bunu foto¤raflar›na da geçirerek beni heyecanland›ran kuzey ülkeleri (‹sveç, Finlandiya, Danimarka, Norveç) foto¤raf›n› seçerdim. 14. Anonim flirket olsayd›n›z keflke ve de borsaya kote… Tez konum olarak sizi seçerdim. Son söz de ne demekmifl? Biten, sona eren bir fley mi var? Görüflmeyecek miyiz?

Genifl Aç›’da uyku vakti…

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 77


GA50 SF 78-79.Qxd

11/11/06

13:53

I BER‹K‹ MECRA I

Page 2

ÖZGE BAYKAN

Foto¤rafla ya da foto¤rafla da çal›flan ça¤dafl sanatç›lar›n ifllerine, ifllere efllik eden metinlerle birlikte yer veren ‘Beriki Mecra’, son say›da Cengiz Tekin’in bir ifline yer veriyor.

CENG‹Z TEK‹N 1977 Diyarbak›r do¤umlu. Lisans e¤itimini 1999 y›l›nda Çukurova Üniversitesi Resim Bölümü’nde tamamlad›. Halen Diyarbak›r’da yaflayan ve üreten Tekin’in son dönemde kat›ld›¤› sergiler aras›nda 'Etrangeté en soi: Unheimlich' (Apollonia, Strasbourg, Fransa ve Aksanat, ‹stanbul, 2005), 'Serbest Vurufl' (Antrepo, 9. Uluslararas› ‹stanbul Bienali, ‹stanbul, 2005) ve 'Süreklili¤in S›n›rlar›' (Karfl› Sanat Çal›flmalar› Galerisi, ‹stanbul, Türkiye, 2006) bulunuyor. “Yap›tlar›mda söylemek istedi¤imi hemen söyledi¤im, genellikle yirmi dört saat gözlemledi¤im anl›k patlamalarla zihnimde kendine yer açan bir karfl› durufl hakim. Karfl› durufl, hayat›m›n her an›nda, her karesinde kendini de¤iflik biçimlerde gösterir. Ben kendime bile karfl›y›m… Bu karfl› durufl öncelikle kendime, kendi gerçekli¤ime karfl›… Çünkü hem karikatür gelene¤inden gelen biriyim hem de hayat›m›n büyük bir bölümünü travmalar yaflayarak geçirmekten kaynaklanan bir k›sa devre sürekli zihnimde canl›l›¤›n› koruyor. Bu k›sa devre süreci alayc›, ironik, dokunakl›, tumturakl›, paranoyak ve travmatik bir portre çizdi¤imi gösteriyor. Bilincim parça parça olmufl durumda, ama bu parçalanm›fll›k durumunu seviyorum çünkü yarat›c›l›¤›m› körüklüyor. Bu çal›flmamda ve di¤er tüm çal›flmalar›mda temsilin kendisi görüntüdür ve görüntü sadece gösterilebilir, üzerinde fazla konuflulmaz. Sadece bu foto¤raftaki renklerin renkli hayatlara gönderme yapmad›¤›n› söylemem san›r›m yeterli...” C.T.

I

78 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 78-79.Qxd

11/11/06

13:53

Page 3

© CENG‹Z TEK‹N, ‹simsiz, 2003

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 79


GA50 SF 80-81.Qxd

15/11/06

I EXPOSED I

10:36

Page 2

WILCO VAN HERPEN

{25. say›dan beri bu bölümde her say›da bir foto¤rafç›, baflka bir foto¤rafç›n›n en çok sevdi¤i foto¤raf›n› seçerek, bu foto¤raf› neden çok sevdi¤ini anlatt›. Foto¤raf› yay›mlanan foto¤rafç› da daha sonra baflka bir foto¤rafç›n›n foto¤raf›n› seçti. Ben bu ifle Orhan Cem Çetin’in bir foto¤raf›n› seçerek bafllad›m. Sonras›nda da O. Cem Çetin, Manuel Ç›tak’›n bir foto¤raf›n› seçti. Böylelikle oluflan zinciri Nazif Topçuo¤lu, ‹nci Eviner, Gündüz Kayra, Ahmet Elhan, Arif Aflç›, Ömer Orhun, Vedat Ozan, Sema Köso¤lu, Hacer Y›lmaz, Serkan Emiro¤lu, Timur Sezgin, Alper Akçay, Merve Berkman, ‹hsan Derman, Ebru Sile, Özgür Sezer, ‹ldem Akçakaya, Ozan Tekin, Gülay Ayy›ld›z Yi¤itcan, Kapsül, Zeynep Kayan, Tolga Özgal ve Yasin Baran takip etti. Bu son say›da ise zinciri sona erdirmek yine bana düfltü.}

olga özgal > yasin baran . wilco van herpen . Evet arkadafllar, san›r›m bitti. Fakat her bitifl yeni bir bafllang›çt›r. Ben de Serdar ve Refik’e -her ne ise- yeni bafllang›çlar›nda iyi flanslar diliyorum. Geçen say›da size bir süpriz yapaca¤›m›n sözünü vermifltim. Bu sözü verirken de son zamanlarda ‘Exposed’da ele ald›¤›m konularla örtüfltü¤üne inand›¤›m ve kendim için çekti¤im baz› foto¤raflar›m› size göstermeyi düflünmüfltüm. E¤er, bakt›¤›n›z bir foto¤raf› anlamak istiyorsan›z bazen foto¤raf›n etraf›nda dans etmeniz gerekir. Foto¤raf›n kendisinin her fleyi aç›klamas› gerekti¤ini söyleyenlere pek kat›lm›yorum. Hatta onlara hiç kat›lm›yorum. Foto¤rafla ilgili güzel olan fley, bazen foto¤rafta ‘gizli foto¤raf’ olarak adland›rd›¤›m bir katman›n daha olmas›. Ayn› zamanda neden bir foto¤raf›n iyi bir foto¤raf oldu¤u konusunda da çok fazla konuflmamal›y›z diye düflünüyorum. Çünkü, iyi foto¤raf nedir? Bir foto¤raf› siz be¤enebilirsiniz ama ben be¤enmeyebilirim. Baz›lar› tekni¤i önemli bulurken benim için önemli olan foto¤raf›n bana geçirdi¤i duygudur. ‘Herkes bir Röntgencidir’ bafll›kl› saydam gösterimde insanlar›n foto¤raf› yaflamas›n› istemifltim. Benim için teknik de¤il duygular önemliydi. Profesyonel foto¤rafç› olarak ilk defa burada çal›flmaya bafllad›¤›m zamandan bugüne Türkiye’de birçok fley de¤iflti. 1993 y›l›yd› ve Gazi Mahallesi’ne gitmifltim. O tarihlerde iki adet Nikon F3’üm vard› ve tüm fotomuhabirleri beni k›skan›yordu. Onlar da böyle bir makine istiyordu ve ben yabanc› s›cak haber foto¤rafç›s›yd›m. fiimdi, 2006 y›l›nda, foto¤raf çekmek için bir olay yerine ne zaman gitsem, foto¤rafç›lar bana ve kulland›¤›m makineme bak›p gülümsüyor. Çünkü hepsi dijital kameralara sahip ve çektikleri foto¤raflar› an›nda gazetelerine/ajanslar›na gönderiyorlar. Film banyosuyla, bask›yla u¤raflmak yok. Hakl›lar. Yaln›z onlar›n bilmedikleri, benim bu makineyi on alt› y›ld›r kullan›yor olmam. Makinem beni hiçbir zaman hayalk›r›kl›¤›na u¤ratmad› ve ben de ne yapt›¤›ma bakmaks›z›n onunla çal›flabilecek kadar makinemi iyi tan›yorum. Ama d›flar›dan bak›ld›¤›nda tek görünen eski bir makine. ‹yi foto¤raflar çekebilmek için dünyan›n en pahal› makines›ine sahip olman›z gerekmiyor. Aksine, Zenit veya flipflak makinelerle foto¤raf çeken biri, yüksek teknoloji ürünü makineleri kullanan bir foto¤rafç›n›n çekti¤i foto¤raflardan daha iyi foto¤raflar çekebilir. Önemli olan tek fley makinenizi tan›mak ve onun size sundu¤u olanaklar› bilmektir. Ama bundan da önemlisi makinenizin s›n›rlar›d›r. Foto¤raflar›m›n büyük ço¤unlu¤unu bir Olympus Mju ile çekiyorum. Mju’mda hiçbir fleyi kontrol edemiyorum. Netlik ayar› yok, flafl kontrolü yok. Fakat, son y›llarda çekti¤im en iyi foto¤raflar›n baz›lar›n› bu makinemle çektim. San›r›m bu, foto¤raftaki Zen ile alâkal›… Çevreniz ve makineniz ile bir denge içinde olman›z… ‘Exposed’a yazd›¤›m süre içerisinde, yeni nesil foto¤rafç›lar›n mesleklerine ba¤l›, gelecek vaat eden gençler oldu¤unu ve kendi zay›f noktalar›n› göstermekten çekinmediklerini gözlemledim. Ve zay›f noktalar›n› gösterme cesaretleri sonucunda güzel foto¤raflarla karfl›laflabiliyoruz. Hisler ve duygular›n onlar için önemli olmas› nedeniyle içlerinden geldi¤i gibi çal›fl›yorlar. Türk foto¤raf dünyas›n›n, sahip oldu¤u böyle foto¤rafç›lar ile oldukça heyecan verici oldu¤unu düflünüyorum. Son birkaç y›ld›r gördüklerim, röportaj yapt›¤›m kiflilerle sohbetlerimiz benim için çok güzel bir deneyim oldu. Hepinizi tan›mak benim için bir ayr›cal›kt›. Çok teflekkür ederim. (Çeviren: Özlem Z›ng›l)

I

80 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 80-81.Qxd

11/11/06

13:58

Page 3

© WILCO VAN HERPEN

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 81


GA50 SF 82.Qxd

11/11/06

13:59

Page 2

steslik zamanını bilmiyorum.

r. Ho Eskiden hosteslik yapmış bir tanıdığım va

öneminde peşinde koştuğum, Bana kızımı doğurup büyüttüğüm ve çılgın iki yaş d a dolaşmaktan gocunmadığım, yırtık Adidas ayakkabılarl tıyor. çizgili tişörtümü kendime forma ettiğim günleri anımsa ça salmış. ış, uzun hırkalar saldık a armış cildi kendini y ym m ı ş p ı ş ı l a a n ı m ı k a b t l i c i l n e z i k g i e l ü l ç m d işte Be yım, en de birazcık okuya tsin, çocuk uyusun, b Onu anlıyorum; şu gün geçsin, bugün bi ilimi. i yesin, vızıldamasın diye diye geçen bir zaman d uykusu uzun sürsün, yemeğin İnsan hayatına bakıldığında kısacık aslında, fiziken zorlanacağınız iki-üç yıl.

Sonrası duygusal külfet: Matematiği zayıf, çok alıngan bu çocuk, geceleri hırlıyor mu, aldı başını nerelere gitti?

İşte o tanıdığın, hosteslik günlerine ait bir fotoğrafını gördüm: Monica Bellucci, kemerlerinizi bağlamanızı tavsiye eder! O makyaj, o saç tuvaleti, o saç tuvaletinin üzerinde taç gibi duran üniforma kepi, o üniforma, o ayakkabılar; öne, çek çek bavul arkada. karın içeri, omuzlar geri, baş yukarı, hafif bir tebessüm, bir ayak hafifçe Göklerde uçmanın verdiği güven, niyeti bir viski daha istemek olmayan şımarık playboylara verilen cezaların mutluluğu, güzel hostes, cici hostes, sabırlı, iyimser bakışlı, hoş hostes.

Aslı hangisi, sureti hangisi? Geniş Açı bize yıllardır fotoğrafın aslını göstermeye gayret etti. Fotoğraf piyasası çoktan oluşmuş bir memlekete getirilmiş frenk adeti gibi bir şeydi. Başkaları bunları yapıyor, bunları bunları da yaptı, eli öpülecek fotoğrafçılar şöyle şöyle diyor, eğişti... dünyaya böyle bakıyor, bakın vizörden bakan gözler artık neler görüyor, görme biçimleri nasıl da d ? u ld o ne unda n o S . si i g r e d ı ç A Bunu yapmaya gayret etti Geniş Küfür diye bildiği ‘çiş, kaka, pipi’ olan iyi kalpli, gözü açılmamış veletler gibi piyasanın dışında kaldı.

Kapanıyor olmasına çok üzülüyorum. Böyle bir foto

ğraf dergisi daha olmadığına göre bu fotoğrafın da yara alması demektir.

Fotoğraf meraklısı çoluk çocuğun harçlığıyla alacağı ve fotoğrafın ne olduğunu görebileceği bir yayının, yol göstericinin, haz veren bir şeyin de olmayacağı anlamına geliyor bu. Hoş o çoluk çocuk da deklanşöre basan parmaklarını aptal SMS mesajlarıyla çürütüyor. Çünkü ‘elalem’ o çocuğu, bu dergiyi almaktansa, bugün Nobel’e çemkiren ve bir meseleyi mantıklı tartışamayan ebeveynleri gibi bir şeye dönüştürme gayretinde.

Hostese asılmayı alışkanlık haline getirmiş şapşallar gibi tuhaf bir kitle var ortalıkta.

rar veriyor. Onlar okuyor, onlar destekliyor, onlar var ediyor, onlar batırıyor, onlar çıkarıyor, ka Çoğunluk onlar ve geniş değil dapdar bir açıları var. rlar o açıdan, hiçbir şey görünmüyor ayrıca baktıkları yerden. o y ı m a k a b e l i b i r e l i d n e K

Kızgınım. Sinirli bir hostes olup azarlamak, sıcak kahve termosunu üzerlerine devirmek, yemek tepsisinde didikleyip bıraktıkları Amerikan salatalarını suratlarına geçirmek istiyorum.

Geniş Açı’yı yaşatamadık. Burada bir dergi ölüyor. Bir fikir. Bir bakış. Bu topraklarda yetişen gençleri nitelik li bir şeyden mahrum bırakacak bir damar kesiliyor. Kimsenin yetişeceği yok. En iyisi gidelim.

Bu dergiyi binbir güçlükle çıkaran Refik ve Serdar’a, çevrelerindeki yetenekli, gayretkeş, inançlı ve yetenekli genç ekibe bir okuyucu olarak candan teşekkür ederim.


GA50 SF 83.qxd

13/11/06

16:10

Page 1


GA50 SF 84-85.Qxd

11/11/06

I NOSTALJ‹ I

14:00

Page 2

BURÇAK EVREN

dünden bugüne

O

smanlı İmparatorluğu’nun içine kapanık yapısı, her ye-

Osmanlı toplumunda fotoğrafa ilişkin ilk yayın, 1288-1289’da

niliği benimseme ve kabullenme yerine, daha baştan

(1871) yayınlanan, Yüzbaşı Hüsnü’nün çeviri bir eseri olan ‘Risale-i

yadsıma gibi bir alışkanlığı da beraberinde getiriyordu.

Fotoğrafya’ olmuştur. Ceride-i Askeriye Matbaası’nda 48 sayfa ve bir

Böylesine bir yapıya, yeni icat fotoğrafın da kolaylıkla

levha olarak basılan bu kitap, o dönemlerin parasıyla 6 kuruşa satı-

girmesi beklenemezdi. Üstelik fotoğrafın kendi gerçeği de, sureti

şa çıkmıştır. İkinci yayın ise Ahmet İhsan’ın (Tokgöz) 1306’da

tümden yasaklayan bir toplumun yapısına oldukça ters düşen,

(1889) İstanbul’da yayınladığı ‘Nev’usul Fotoğraf’ adlı kitap olmuş-

ters düşmekle kalmayıp kimi yasakları beraberinde getiren bir

tur. Bu kitabın ardından 1890’da Ahmet Fuat’ın, Reux’dan dilimize

özelliğe sahipti. Minyatürün dışında yontu ve resim geleneği ol-

aktardığı ‘Fotoçinkografi’, Ragıp Bey’in yine aynı yıl yazdığı ‘Fotoğ-

mayan bir toplumda, gerçeği olduğu gibi yansıtan yeni icat fo-

rafya Risalesi Ameli’, ‘Fotoğraf Dersleri’ ve Şehr Emaneti Celilesine

toğrafın da hiçbir şansı olamazdı. Uzun süre

mensup Hamdi Paşazade M. Halit’in 1891

de bu şansı yakalayamadı.

tarihli ‘Ameli ve Nazari Mufassal Fotoğrafya’

Dinsel nedenler ve onun beraberinde getir-

ile Mekteb-i Bahriye-i Şahane’nin İnşaiye sını-

diği kimi kaçınılmaz ve karşı konulmaz ya-

fından mezun mühendis Ali Sami’nin 1891

saklar Osmanlı toplumu ile yeni icat fotoğ-

tarihli ‘Mebad-i Usul-i Fotoğrafya’ kitapları ilk

raf arasında aşılmaz bir köprü olmuş, bu

yayınlar olarak Osmanlı toplumunda fotoğra-

köprünün aşılması ise tıpkı matbaa ve ben-

fın tanınmasına ve çok az bir alanda da olsa

zeri diğer yeniliklerde olduğu gibi sanıldı-

yayılmasına zemin hazırlamıştır.

ğından ya da tahmin edildiğinden hem zor

Fotoğraf alanındaki süreli yayınlar ise bu ya-

hem de çok geç olmuştur.

yınlardan çok daha geç yaşama girme ola-

Osmanlı toplumunda fotoğrafın tanınması,

nağı bulmuştur. Fotoğraf alanındaki süreli

yabancı seyyahlar ya da bir diğer söyleyişle

yayınların bu denli geç yaşama geçmeleri-

oryantalizmin büyüsüne kapılıp da ülke ülke

ninse çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenleri

gezgen gezgin fotoğrafçılar sayesinde ol-

başında, dinsel nedenlerle kısıtlanmanın ya-

muştur. Hatta bu kimi gezgin fotoğrafçılar İs-

nı sıra teknik aygıtların yoksunluğu ve fotoğ-

tanbul’un büyüsüne kapılarak ya uzun yıllar

raf alet-edevatının Türk toplumundaki nice-

bu kentte kalmış ya da bu kenti hiç terk et-

lik ve nitelik açısından oldukça yetersiz bir

meyerek bu kentin öncü fotoğrafçıları arası-

düzeyde oluşu gelmektedir.

na girmiştir. Gezginlerin yoluyla Osmanlı

Ülkemizde ilk fotoğraf dergisi, fotoğrafın ica-

toplumuna giren fotoğraf ve onun yarattığı

dından çok ama çok sonraları ancak Cumhu-

meslek olan fotoğrafçılık giderek yaygınlaş-

riyet döneminde, 1945 yılında yaşama geç-

ma eğilimi göstermiş ve başta Pera’nın (Be-

miştir. Safder Sürel’in sahipliğinde Şinasi Ba-

yoğlu) Grand Rue de Pera’sında (ya da Cad-

rutçu’nun yönetiminde ‘Profesyonel ve Ama-

de-i Kebir yani bugünkü İstiklal Caddesi) bir-

törün Dergisi Foto’ adıyla siyah beyaz olarak

çok stüdyonun açılmasına zemin hazırlamış-

yayınlanan bu derginin ömrü ise ancak iki

tır. Ama ne var ki fotoğrafçılık, uzun yıllar le-

sayı olabilmiştir. Bu derginin yayın yaşamına

vantenlerin ya da azınlıkların tekelinde kal-

girmesindeki en büyük etken, Halkevleri’nin

mış, ancak 1900’lerin başında Rahmizade

resim, heykel, şiirin yanı sıra fotoğraf alanın-

Bahaeddin ve amatör olarak oldukça ilginç

da da yarışmalar düzenleyip fotoğrafı popü-

ve verimli çalışmalar yapan Ali Enis (Oza) sa-

ler hale getirmek için giriştiği çabalar olmuş-

yesinde Müslümanların ilgi alanına girmiştir.

I

tur. Gerçekten de bu yarışmaların ilkine katı-

Fotoğrafın oldukça geç bir tarihte Osmanlı toplumuna -o da azın-

lıp da ödül alan sanatçılar -daha doğrusu amatör fotoğrafçılar- ara-

lıklar sayesinde- girmesi, doğal olarak onun tanıtılıp yaygınlaşmasın-

sına giren Şinasi Barutçu, hem daha sonraki yarışmaların jürisinde

da büyük rol oynayan yayınların da gecikmesine zemin hazırlamış-

yer almış hem de bu derginin yazı işleri müdürlüğünü yaparak iler-

tır. İcadına ilişkin bir gazete haberi ve insan suretinin ölümsüz kılın-

leyen yıllarda bu dalın ülkemizde sevilip yaygınlaşmasında önemli

masına ilişkin çıkan sevap mı günah mı gibi kısa haberlerin dışında

katkılarda bulunmuştur.

84 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

‘Profesyonel ve Amatörün Dergisi Foto’ (1945) ve ‘Foto¤raf’›n (1948) ilk say› kapaklar›

foto¤raf dergileri


GA50 SF 84-85.Qxd

11/11/06

14:00

Page 3

İki ayda bir yayınlanıp ancak iki sayılık ömrü olan bu dergiden

İFSAK ve benzeri derneklerin yayınladığı diğer dergiler de fotoğ-

sonra ikinci dergi, Fikri Göksay tarafından 1948 yılında ‘Fotoğraf’

raf alanındaki süreli yayınlar boşluğunu doldurmaktan çok, der-

adıyla çıkarılmıştır. Tümü siyah beyaz olan 32 sayfalık bu derginin

neklerin etkinliklerini basın bülteni şeklinde üyelerine duyurma iş-

de ömrü ne yazık ki ilki gibi ancak iki sayı olabilmiştir.

levini üstlendiklerinden pek etkili olamamıştır.

İki sayılık iki dergi denemesinden sonra bir süre fotoğraf alanındaki

1988-1991 yılları arasında 23 sayısı çıkan ‘Refo Fotoğraf Sanatı

süreli yayınların arkası kesilmiş, ancak 1958’de Sungar Taylaner ta-

Dergisi’ de nispeten uzun süre yayın hayatını sürdüren nadir

rafından ‘Foto-Fotoğrafçılık Mecmuası’ adıyla bir deneme daha yapıl-

fotoğraf dergilerinden biri olmuştur.

mıştır. Bu dergi 1958 ile 1959 yılları arasında 14 sayı çıkarak adeta

Popüler anlamda uzun süreli olan iki yayın ise ‘Geniş Açı’ (1997-

bir rekor kırmış ama ömrü ancak bir yıl kadar sürmüştür.

2006) ve Şerif Antepli’nin (Ant Yayıncılık) yayınladığı ‘Fotoğraf Der-

1962’de pratik fotoğrafçılığın her safhasın-

gisi’ (1995) oldu. Her ikisinin de fotoğraf or-

dan bahseden bir Kodak yayını olan 16

tamına kattığı artı değerler yadsınamaz. Ay-

sayfalık ‘Kodak Dergisi’, yaygın bir kitleye

nı anda iki dergiden teklif aldığım halde ne-

seslenmeyi hedefleyen popüler bir dergi

dense -nedenini pek bilemiyorum ya da çok

içeriğinden çok, Kodak ürünlerini tanıtma-

iyi biliyorum- ‘Geniş Açı’yı tercih ettim. Ve bu

ya ve pazarlamaya yönelik yapısıyla bir bro-

dergiyle uzun bir süre karşılıklı sevgi ve say-

şür ya da ilan dergisi çizgisini aşamamıştır.

gıya dayanan birlikteliğimiz oldu.

Yine aynı yıllarda Susan Babacan’ın sahipli-

Gerek Refik’in (Akyüz) gerekse Serdar’ın

ğindeki ‘Fotoğraf’ adlı dergi de on beş gün-

(Darendeliler) ölçülü ama içten yaklaşımla-

lük periyodlar halinde yayın yaşamına atıl-

rı, beni ‘Geniş Açı’ya bağlayan başlıca ne-

mış, bir yıl içinde altı sayı yayınlandıktan

den oldu. Aslında bu dergideki devamlı kö-

sonra, kendisinden önceki dergiler gibi yi-

şem ‘Nostalji’, onların yapmak istediği bir

ne ilgisizlik yüzünden yayınını bitirmek zo-

köşeydi. Sonunda benim üzerime kaldı ve

runda kalmıştır.

uzun süre büyük bir keyifle fotoğraf tarihi-

Ülkemizdeki ilk ciddi fotoğraf dergisi ya-

mizin es geçilen birçok konusuna değin-

yınlama girişimi ise 1976 yılında ‘Yeni Fo-

mek zorunda kaldım. Kâh duygusal kâh

toğraf’ adıyla olmuştur. Burçak Evren ile

bölgesel bir tarihçilik anlayışıyla... Hiçbir

Gültekin Çizgen’in yıllar süren bir boşluğu

yazım sansüre uğramadı. Olduğu gibi ya-

doldurmak için giriştikleri bu çalışma, ilk

yınlanma özgürlüğünü bu dergide sonuna

ürününü kare boyutlarda ve oldukça dol-

dek tattım, daha doğrusu tattırıldım.

gun içerikle vermiştir. Burçak Evren’in çe-

Biliyorum bu dergideki son yazım. Artık

şitli nedenlerden dolayı üçüncü sayısında

‘Geniş Açı’ adlı bir dergide bir daha yazma

ayrılmasından sonra yazı işleri müdürlüğü

olanağımın da olmadığını biliyorum. Bu

Engin Çizgen tarafından sürdürülen bu

dergide en büyük kazancım delicesine fo-

dergi, düzenli periyodlarla olmasa da 45

toğrafa tutkun iki insanla tanışmam, on-

sayı yayınlanarak bu alandaki boşluğu cid-

larla dost olabilme olanağını yakalamam-

di ölçüde doldurmanın üstesinden gelebil-

dı. (Bu satırlar fazla duygusal olduğu için

‘Yeni Foto¤raf’ (1976) ve ‘Foto¤raf Dergisi’nin (1995) ilk say› kapaklar›

miştir. 1977’de ise bu dergiye bir çeşit ra-

dergi yöneticileri tarafından çıkarılabilir,

kip olarak, Yılmaz Kaini’nin yönetiminde ‘Fotoğraf Sanatı’ adlı

ama ben yine de yazmak istedim.)

dergi yayın yaşamına girmiştir. Bu dergi ise ‘Yeni Fotoğraf’ın etki-

Bana göre ‘Geniş Açı’ bitmedi. Belki de yeni bir başlangıcın eşiğin-

sinden çok piyasanın etkilerine yenik düşerek ancak altı sayı ya-

de. Böylesine zor koşullara onca sağlıklı eğitimlerine karşın ayakta

yın yaşamını sürdürebilmiştir.

kalmayı başaran iki insanın gelecekte çok şey yapacaklarına adım

Bu dergileri AFSAD’ın aylık yayın organı olan ‘Fotoğraf’ dergisi iz-

gibi eminim. Ve onların safında -ya da yanında- her zaman olmak

lemiştir. Ankara Fotoğraf Sanatçıları adına sahibi ve sorumlu mü-

isterim. Çünkü günümüzde böylesine manyak derecede insanlara

dürlüğünü Kemal Cengizkan’ın yaptığı bu dergi, 1978 ile 1979

pek rastlanmıyor. Benim tek şansım ve tek telifim -teliflerin en gü-

arası ve çoğu birleşik sayı olmak üzere 13 sayı yayınlanmıştır.

zeli ve en pahalısı- böylesine güzel, dirençli ve ne yaptıklarının bi-

(1984-1993 tarihleri arasında çeşitli aralıklarla çıkmaya devam

lincinde olan insanları tanımak ve onlarla çalışma olanağını yaka-

eden derginin son sayısı Kasım 1993’te yayımlanan 57. sayısı

lamak oldu. Onlar, Türk fotoğraf tarihinin bir dönemine tanıklık

olmuştur.) 1979’da yine bir başka fotoğraf derneğinin yayın yaşa-

edip not düşerek misyonlarını yerine getirdi ve gelecekte de ge-

mına soktuğu ‘AFAD (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) Dergisi’

tirmeye devam edecekler.

de fotoğraf dergilerinin makûs talihini bozamayarak kısa ömürlü

‘Geniş Açı’ kapanmadı. Yayınına bir süre ara vermek zorunda kal-

olmanın koşullarını yenememiştir.

dı. Onu yaratanları izlemeye devam ediniz derim…

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 85


GA50 SF 86-87.Qxd

11/11/06

I P‹RAM‹T I

14:01

Page 2

LALEPER AYTEK

flubat 1997’den bu yana,

50 say›, 2 özel say›, 9 y›l, 9 aydan…

geriye kalanlar?

G

eniş Açı’ya 25. sayıyla birlikte katılmış, 24 sayı boyunca

diğeri gelir!” kıymet bilmezliğimizden ve bir de unutmayı şiar

bu köşeden fotoğraf üzerine düşündüklerini fotoğrafse-

edinmiş belleksizliğimizden dolayı da öfkeliyim.

verlere aktarmış biri olarak, bu yıllarla ilgili önce ken-

İKİ: Böyle bir ‘son’da, -tek neden finansal olmasa da, her yayında

dimle (sonra belki biraz da sizlerle) kısa bir hesaplaşma-

olduğu gibi burada da kaynak bulunamayışının belirleyici olduğu he-

ya girişmek, ardından da geride kalanlara, kalacaklara, biriktirdikle-

pimizin malumu- doğrudan olmasa da, özellikle bu dergiye az ya

rimize ve biriktiremediklerimize, dergiyle birlikte benim için de bir

da çok katkıda bulunmuş fotoğrafçılar olarak bizlerin de payı ol-

anlamda ‘son’ olan bu yazıyla kısaca bir göz atmak istiyorum:

duğunu düşünüyorum.

BİR: Üzgünüm, hem de çok... Durumu dramatize etmek niyetin-

ÜÇ: Fotoğraf sektöründen ya da dışından, Geniş Açı gibi fotoğraf

de değilim ama eğri oturup doğru konuşacak olursak, fotoğrafın

üzerine ‘ayrı’ bir sözü olan, soru soran, -tepki alacağını bilmesine

artık hayatlarımızın tartışmasız vazgeçilmez bir parçası olduğu bir

ve almasına rağmen- birörnekliğin sığlıklarında dolaşmayı cesaret-

yüzyılda (dijital teknoloji bu süreci inanılmaz hızlandırdı, bugün ar-

le reddeden bir yayına sırf prestij için bile sponsor olunabilecek-

tık her cepte bir fotoğraf makinesi var ve de sayısız fotoğraf!!!), ge-

ken (ya da bu benim iflah olmaz iyi niyetim!!!), Geniş Açı’nın bu ka-

rek içeriği gerekse tasarımıyla, yani bir bütün olarak örneklerinden

dar desteksiz kalmış olmasını kabul edemiyorum. (Sayın fotoğraf-

açık ara önde olabilmiş bir derginin 50 sayı yayınlandıktan sonra,

çı, ‘hangi dünyada yaşıyorsunuz?’ diye sorabilirsiniz ve böyle bir soruyu hak ediyorumdur da!) Derginin bu sahiplenilmemişliğini pek çok insan, Geniş Açı’nın yani Serdar ile Refik’in, sektör içi ve dışındaki kişi ve kurumlarla aralarındaki mesafeli ve biraz da esnekliği az olan tutumuna bağlayabilirse de, ortada bu kadar farklı, fotoğrafa bir tek Türkiye’den değil ama dünya penceresinden de bakabilen (bu söylediğimin ısrarla ve yıllardır yabancı hayranlığıyla karıştırılmasının bendeki karşılığı: Böyle yapılarak konu milliyetçi boyutlara kadar taşınmakta -fotoğraf evrensel bir dil değil miydi?- ve bir tek ulusal yani yerel olana indirgenmeye, hapsedilmeye çalışılarak da, Türkiye’de zaten geleneği olmayan fotoğrafın gelişmesi engellenmektedir!) kendini kanıtlamış bir proje olduğu için, yaklaşımın bir yandan niye ‘ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’ ol-a-madığını, bir yandan da acaba dergi tarafından biraz daha farklı bir çaba gösterilseydi, suyun akış yönü değiştirilebilir miydi diye merak ediyorum. larıyla sürdürülen, her sayıda bizleri bir başka bakmaya ya da o güne kadar peşinden gidilmemiş bir diğer meraka yönlendirebilen bu yaklaşım, böylesi açık ve koşulsuz bir desteği hak etmiyor muydu? Bence ediyor(du) ama yüzü dünyaya da dönük bir yayın olduğu için Geniş Açı’dan hazzetmeyen, onunla ilgilenmeyen pek çok kişi, kurum ve fotoğrafçı olduğunu biliyorum. (Bazı fotoğrafçılar dünyaya dönük olmayı Türkiye’deki fotoğrafı es geçmek olarak algıyorlarsa, onlara Geniş Açı’nın genç Türk fotoğrafı için önemli bir kazanım olduğunu düşündüğüm Genç Soluklar projelerine (2001, 2004, 2005) bakmalarını öneririm.) Evet, 50 sayı ve neredeyse 10 yıl geride kaldı. Yaklaşık 6 ay kadar

I

Türkiye’de bugüne kadar yayınlanan neredeyse tüm fotoğraf der-

önce fotoğraf yazılarıma (bugünden ne kadar olacağını kestire-

gileriyle -ki bir elin parmaklarını geçmez- aynı kaderi paylaşıyor ol-

mediğim) bir süre ara verme kararı almış olmakla birlikte, 50. sa-

masından dolayı üzgünüm. Bazı şeylerin -özellikle de bu kadar az

yının son sayı olacağını öğrendikten sonra bu kararımı (geçen haf-

iseler- yaşatılmasındaki, sürdürülmesindeki beceriksizliğimizden,

ta bu sözümü tutamayarak istek üzerine Cumhuriyet dergi için yaz-

çoğu zaman hiçbir sıkıntı duymaksızın söylediğimiz “biri gider,

dığım ‘Rodchenko’ yazısı hariç) 2 sayı ertelemiştim. Bu yıllar içinde,

86 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © LALEPER AYTEK, K›y› 1, Kavala (üst) - K›y› 2, Kavala (alt)

Bu kadar yıl, Serdar ile Refik’in gerçekten alkışlanası çaba ve katkı-


GA50 SF 86-87.Qxd

11/11/06

14:01

Page 3

kimi anlaşılır ama çoğu zaman uzunluğu ve devrik yapısıyla anla-

1. Fotoğrafın ‘dışarıdan’ çok ‘içerilerde’ bir yerde saklı bir

defasında bıkmadan, usanmadan okuyan, düzelten ve eli yüzü düz-

‘iç yolculuk’ olduğunu ve kendime ait fotoğrafa ancak

gün hale getiren sevgili Gül, bu bölümün en büyük teşekkürü sana)

kendi sınırlarımı görebildiğim yerde yak(ın)laşabileceğimi

ama hep farklı yerlerden fotoğrafa bakmaya çalıştım. Söylenme-

2. ‘Less is more’ yani ‘az olan çoktur’un benim için bir ha-

mişin, çekilmemişin ya da şimdiye kadar öyle bakılmamışın peşin-

yat ve fotoğraf sözü, felsefesi olduğunu.

de olursunuz da, yakalaması zordur. Tam ‘işte o an!’ dediğiniz

‘Çok’ her şeyde olduğu gibi fotoğrafta da kaybolmanın, körleş-

noktada, tanımadığınız uzaklıklar araya girer ve başa dönersiniz.

menin ya da karmaşanın kapılarını aralamaktan başka bir işe ya-

Bu süreç, ancak dönüşerek çoğaldığında hayırlı görüntülere vesi-

ramıyor. Yazmak, son yıllarda benim için böylesi bir karmaşaya

le olur ve görüntü avcısının bize gösterdiklerini kendine ait kılar.

neden oldu. Yazdıkça ya da yazmaya zaman ayırdıkça fotoğraf

Eğer

© BEN, ‘Less is more’ (Nice’teki Musée d'Art Moderne et d'Art Contemporain’daki sergiden)

Fotoğrafla geçen 20 küsur yıl bana iki şey öğretti:

şılması zor, hatta bazen imkânsız cümlelerimle (yazdıklarımı her

bu

yap-boz,

vazgeç(me)-geri

çekmeyi azalttığımı, ertelediğimi fark et-

dön(me) süreci yaşanmıyorsa, karşımız-

tim. Az fotoğraf çekmemin asıl nedeni

daki ne yazık ki fotoğraf değildir. Çünkü

belki tek başına yazmak değildi ama dik-

fotoğraf, rehavet içinde, her hoşa giden

katimin dağılmasına neden oldu ya da

kare tespit edildiğinde gelmez. Kendine

ben böylesi bir kaçaklığa yazıyla kılıf hazır-

ait fotoğrafın peşinde olmak, her fotoğ-

ladım. Sonuç o kadar da kötü olmadı, bu

rafçı için sürprizlerle dolu ve zor bir yolcu-

yazılar kitap oldu: ‘Kendine Ait Bir Fo-

luktur. Gün gelip tökezlemek, kimi zaman

toğraf’ (Bileşim Yay., Şubat 2004). Gide-

vazgeçmeyi istemek, kimi zaman ‘hiç ol-

rek yazıdan hoşlanmaya başladım; keli-

muyor!’ ümitsizliğine kapılmak ama yine

melerle oynamanın, dünyalar kurup bir

de vazgeçmemek... Bir gün bir bakarsı-

fikri, birbirine hiç benzemeyen pek çok

nız, fotoğraf en olmadığını düşündüğü-

farklı cümleyle ifade edebilmenin zengin

nüz anda, yorgunluktan bitap düşmüş-

dünyasında gezinirken, kelimelerin gücü-

ken karşınıza çıkar ve içinize ayna tutar.

ne daha da hayran oldum. Yazmak, anlat-

Fotoğraf, bu sebeple hem çok zordur,

mak, o kelimeye değil de bu kelimeye ka-

hem de bazen saniyenin binde biri kadar

rar verip, kendine ait bir üslûbun, dilin pe-

yakın! O gün, o anda ve orada olmak

şinde koşmak da bir o kadar keyifli ve bı-

önemlidir ama o kadar an içinden hangi

rakması zor bir yolculuk. Ama galiba artık

anı, ne şekilde tespit ettiğiniz de çok

biraz daha fazla saf olan fotoğrafla, fotoğ-

önemlidir. Dilerim ben de bugüne kadar yazdıklarım ve çektikle-

raf çekmekle buluşmanın, yüzleşmenin, görüntüyle yalnız kalma-

rimle, bir kişinin bile olsa aklını karıştırabilmiş, içindeki kendine ait

nın zamanı geldi. Kendi sınırlarımı zorlamanın, sınamanın, sıkıl-

görüntülere ayna tutmasına yardımcı olabilmişimdir.

manın, makinemi elime alıp uzun yolculuklara çıkmanın ve çok

Yazdıklarıma en açık tepki ve geri dönüşü, yarışmanın jüri üyele-

fotoğraf çekmenin zamanıdır. Ve asıl önemlisi de, Anders Peter-

rinden biri olarak Kodak Fotoğraf Yarışması’na (2004) gönderilen

sen’in çok haklı olarak söylediği gibi görüntüyle elele verip ‘içim-

fotoğraflar üzerine söylediklerime almıştım. (bkz. ‘Konuşan Fotoğ-

deki çocuğu ortaya çıkarmanın’. Az olana yaklaşmak için, sami-

raflar!!!’, Sayı 37, Eylül-Kasım 2004, s.74) Katılımcılar yazdıklarım-

miyet ve çırılçıplaklıkla harekete geçmenin ve görüntüyle aram-

la kendilerini demotive ettiğimi (en yapmak istemediğim şey) söy-

daki perdeleri bir bir kaldırarak, dünyaya -arada kendime küçük

lemişlerdi. Bugün olsa gene aynı şeyleri söylerim çünkü eğer ardı

notlar alacak olsam da- yazarak değil daha çok fotoğraf çekerek

ardına karşınıza gelen yaklaşık 8 bin adet görüntünün ancak 3-5

bakmanın. Yazmaya bu yüzden belki de uzun bir süre ara vermek

tanesinin fotoğraf tadına yaklaştığını düşünüyorsanız, burada ak-

istiyorum.

sayan, yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir. Bu gitmeyen

Başa dönecek olursam, Geniş Açı’dan hepimize pek çok şey kal-

şeyleri yıllardır konuşmaktan kaçtığımız ‘fotoğrafın gerçekte ne-

dığını düşünüyorum. Geniş Açı öncelikle ufkumuzu genişletti, sı-

resindeyiz?’i, bir türlü ve açık yüreklilikle tartışıp konuşamadığı-

nırları zorladı, görüntünün üretildiği ama bilmediğimiz coğrafya-

mız içindir ki, Türkiye’de yıllardır ısrarla ‘fotoğraf gibi’ görüntüle-

lara ve fotoğrafçılara uzanarak, oldukça geniş bir yelpazeden

re maruz kalıyoruz. Artık neyin olmadığını görmenin, buradan yo-

hem Türkiye’deki hem de dünyadaki fotoğrafı kucaklamamıza

la çıkarak neyin, nasıl olması gerektiği üzerine sorular sormanın ve

vesile oldu.

cevaplarını aramanın zamanının geldiğini, hatta geç bile kalındı-

Son söz olarak, sevgili Serdar ve Refik’i yüce gönüllülükleri ve fo-

ğını düşünüyorum. Ve kendini fotoğrafla ilgili gören herkese bir

toğrafa katkıları nedeniyle kutlamak istiyorum. İyi ki vardılar, iyi ki

araya gelerek bu sorgulamaya, 1.Uluslararası İstanbul Fotoğraf

Geniş Açı’yı yayınladılar. Bir süre sonra, bu sefer bir başka biçim-

Bienali (15 Eylül-30 Ekim 2006, İFSAK) gibi kapsamlı ve somut bir

de, ama yine karşımıza çıkmalarını ve vazgeçmemelerini ümit et-

etkinlikten yola çıkarak başlamayı öneriyorum!

mek istiyor ve onlara çok teşekkür ediyorum.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 87


GA50 SF 88-89.Qxd

I KURAM I

11/11/06

14:03

Page 2

VOLKAN DEDE

bildi¤imiz foto¤raf›n sonu ya da

yeni foto¤raf›n karanl›k yans›malar› ğişim karşısında zayıf düşüyor. Dijitalin, basılı olandan farklı bir

yor? Geniş Açı’nın yayımlanmaya başlaması, sadece

varlık durumunu temsil ediyor oluşu, iletişim araçlarını da dola-

bir grup genç ve inançlı insanın kişisel çabalarının so-

yısıyla farklılaştırıyor. Modern iletişimin ilk mecralarından -fotoğ-

nucunu değil, Türkiye’de fotoğrafla ilgili çok daha

raf iletişimininse özellikle ilk mecrası- olan ‘dergi’ artık fotoğrafın

önemli şeylerin dolaylı bir yansımasını, yeni bir dönemin başlan-

iletişmesi için belki de çok ağır kanlı kalıyor.

gıcını temsil ediyordu. Dolayısıyla okumakta olduğunuz bu son

Dijitalleşen her şey gibi fotoğraf da daha bireysel ve sanal top-

sayı da sadece bu insanların yorgunluğu ya da şartların ağırlaş-

luluklar içinde paylaşılır bir uğraş haline geliyor. Gelecek, fotoğ-

masının değil, daha makro düzeyde birtakım değişimin ya ha-

raf blogları ve fotoğrafla ilgilenenlerin kurduğu net cemaatleri-

bercisi ya da sonucudur. Geniş Açı fotoğrafta çok önemli bir nok-

nin yükselişine tanık olacak. Fotoğraf kurumlarının ve yayınları-

tayı, önemli bir kırılma anını temsil ediyordu Türkiye’de, şimdiy-

nın -hatta o ülkenin fotoğrafı denen şeyin- arkasındaki en önemli

se göz göre göre kendisini lağvediyor. Bu durumun anlamını te-

motor olan amatör fotoğrafçı denen kişilerin fotoğrafı, bu yeni

orik bir noktadan aramak da bizim son ödevimiz olsun.

algılama ve üretme biçimleri, her şeyi değiştiriyor. Fotoğraf ile-

Geniş Açı, modernist fotoğrafın Türkiye’deki en önemli temsilci-

tişiminin en yeni mecrası olan internet dünyasında tek tükene-

si oldu. Yıllarca klasik fotoğraf sanatının en ilerici, yeniliklere ve

bilir girdi artık ‘zaman’. Zamanınız kadar fotoğraf bakabilirsiniz.

farklılıklara en açık kısmını temsil etti. Kurulduğu zamana kadar

Mekanik veya manuel olarak üretilmiş objeler doğal bir sınırlılı-

olan fotoğraf sanatı çevresinin dışarıya kapalılığını ve içine kapa-

ğa sahiptir, ulaşılabilirliği de aynı oranda bir sınırlıktadır. Buna

nıklığını kırmak, on yıllardır süregelen Türk fotoğrafı çizgisinde

karşın dijital fotoğraf, saklanmış bir enformasyon oluşu dolayı-

birtakım açılımlar yaratmak için çaba sarf etti. Kendisi ile birlikte

sıyla kendinden bir sınırsızlığa ve ulaşılabilirliğe sahiptir. Kendi-

başka kurumlardaki paralel çabalarla da Türk fotoğrafında o açı-

sinden sınırsız sayıda kayıpsız kopya yaratılabilir ve daha önem-

lımların yaşandığını se-

lisi aynı anda sonsuz sa-

vinerek gördük. Aradan

yıda ve sonsuz yerde

geçen on yıldan sonra

bulunabilir. Bu, dijital

içine girdiğimiz şu dö-

fotoğrafın iletişiminde

nem, fotoğraf için yeni

çok önemli bir noktayı

bir sürecin başlangıcı:

ortaya koyuyor. Fotoğ-

Fotoğraf üretmede ve

rafın kendisinin nihaye-

fotoğrafı algılamada bü-

tinde makine diliyle

yük

dönüşümün

kaydedilmiş bir bilgi

içindeyiz. Bu dönüşü-

oluşu, onla ilgili iletişi-

mün en önemli noktala-

min karakterinde de

bir

rından biri dijital fotoğ-

I

farklılıklar doğuruyor.

raf ve onu üretme/yaşama şeklinin bildiğimiz fotoğraf algılama-

Fotoğraf, hayatın standart bir parçası haline getirilmeye çalışılı-

mızdan farklı olarak taşıdığı özellikler. Geniş Açı da her ne kadar

yor. Fotoğrafın fotoğraf makinesi harici aygıtlarla da üretilme

geleneğin en ilerici kısmını temsil etse de, her şekilde klasik mo-

olanağı ortaya çıkıyor: Artık telefonların bir parçası olan fotoğ-

dernist fotoğraf yapısının bir parçası. Fotoğrafta yaşanan deği-

raf çekme fonksiyonu, telefonların fotoğraf makinesi gibi pazar-

şim, şu veya bu şekilde, Geniş Açı’nın da bastığı zemini sarsıyor.

lanması, telefonla çekilen fotoğraf yarışmaları gibi pek çok fark-

Dijital fotoğraf, ‘enformasyon aurası’ diye adlandırabileceğimiz

lı olgu, fotoğrafın normal seyri ötesinde bir algılamanın parçası

yeni iletişim biçimini temsil ediyor. Bu yapının içinde, bir eserde-

olmasını doğuruyor. Fotoğraf gündelik hayatımızın içine daha

ki anlam o eserin fiziksel varlığından bağımsızlaşıyor. Benjamin’in

fazla girdikçe, aslında ezelden beri kurmuş olduğu yapıları kay-

klasik fotoğraf için öngördüğü ‘aura’ kavramının bir anlamda

bediyor, -hayatımızın o kadar içinde ki- ayrıksı bir yeri kalmıyor.

post modern versiyonu olan dijital aura, klasik fotoğrafın sahip

Dijital fotoğrafın algılamada yarattığı büyük travmayı hafiflet-

olduğu değer ve varlık yapısından çok farklı bir varlık ve algılama

mek için, içinden geçtiğimiz süreçte birtakım karşı hamleler de

süreci sunuyor. Bu da geleneksel iletişim aygıtlarının hareket

oluyor: Pazar ekonomisinin, fotoğrafı tekrar fiziksel alanı ile

alanlarının dışına taşıyor ve fotoğraf, fiziksel alanından bağımsız

bağlama çabasını düşünün. Dijital ile klasik fotoğraf arasındaki

yeni bir alan yaratıyor. Modernist fotoğrafın ana durakları bu de-

köprüyü oluşturacak olan fotoğraf baskısına tekrar vurgu yap-

88 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

‹LLÜSTRASYON: © MEHMET ÖZKANO⁄LU, 2006

G

eniş Açı’nın son sayısının basılıyor olması ne ifade edi-


‹LLÜSTRASYON: © YAVUZ ÖZTÜRK, 2006

GA50 SF 88-89.Qxd

11/11/06

14:03

Page 3

ma stratejileri, son yıllarda fotoğraf şirketlerinin en büyük rek-

Hem fotoğraf hem ona bakan göz değişiyor, değişmeye mecbur

lam kampanyalarını oluşturuyor ve payını giderek arttırmaya

bırakılıyor. Fotoğraf artık tüm diğer güzel sanatlar kadar sanatçı

da devam ediyor ama bir türlü beklenen ilgiyi yaratmıyor olu-

dolayımlanmasına açık. Belki her zaman öyleydi ama en azın-

şu da çok şeyi kanıtlıyor. Çünkü bu durum sadece imkânlar ve

dan artık bunu içsel paradigmasından da ayırmış durumda ve

maliyetler ya da teknoloji ile ilgili bir durumu değil, fotoğrafın

izleyici algısı da bu yönde. Yeni fotoğraf ile hem masum fotoğ-

algılamasındaki -oluşmakta olan- derin dönüşümü ve farklılaş-

raf paradigması hem de nesnel kartezyen hayaller sona eriyor.

mayı gösteriyor. Tam bu noktada büyük bir parantezi de fo-

Dijital imajlar ölüme direnen, tekrar uyandırılmak üzere uykuya

toğrafın bir popüler kültür öğesi olarak gücünün azalması için

yatırılmış öğeleri yaratır; bu anlamlarıyla diğer klasik sanatlar-

açabiliriz. Fotoğrafın arkasındaki rüzgâr son yıllarda gitgide

dan farklı olarak yaratıcıları ile bağlarını asla kesmezler. Her diji-

azalıyor. Bunun en önemli sebebi, her ne kadar biz kültürel

tal fotoğraf, aslında sürekli bir oluş halindedir, fotoğrafın ölüm-

yansımalarını yaşıyor olsak da pazar ekonomisi ve pazarda yer

le olan bağını aşmıştır. Photoshop denen ameliyat masasına ya-

alan çokuluslu şirketler ve-

tırılıp her istendiği zaman

ya en geniş kapsamıyla

yeni bir hayata kavuşturu-

kültür endüstrisi. Kültür

labilir. Dijital fotoğrafı, var

endüstrisi, dikkatinin ağır-

olan konvansiyonel fotoğ-

lıklı kısmını muhtemelen

raf iletişiminin içinde sun-

fotoğraftan daha büyük

maya çalışmak da Dorian

bir pazar olarak algıladığı

Gray’in resmini katalogla-

‘dijital

doğru

maya çalışmak gibi er geç

kaydırmış durumda. Dört-

hatalı olmaya mecbur bir

beş yıl önce fotoğraf çe-

çaba olacaktır. İçinde yaşa-

kin, kolayca iyi bir fotoğ-

dığımız süreçte fotoğraf

rafçı olun diye bas bas ba-

yayıncılığı yapabilmek için

ğıran iletişim panoları, şimdi kendi filminizi çekin

artık postmodern palimpsestlere (*) ihtiyaç var ve

iki günde yönetmen olun

modernin dünya hakimiye-

diye kitlelerin üzerine gidi-

tini sağlamasını sağlayan

yor; kısacası artık fotoğraf,

belki de en önemli araç

popüler kültürün görsel

olan kağıt tabanlı iletişim

starı değil ve bunun da

araçları, bu görevi yüklen-

doğurduğu sonuçlar var.

mekte pek de yetkin değil.

video’ya

Fotoğrafı ölümle ilişkilendiren çeşitli düşünürlerin vurgu yaptı-

Son yerine: Bu sayıdaki yazar anketinin sorularına cevap vermek

ğı ana nokta, hep fotoğrafın akıp gidene karşı yarattığı statik

benim için gerçekten duygusal olarak zorlayıcı bir çaba oldu. Vaz-

noktalardı. Kendisi ölümsüzdü ve zamandan bağımsız bir varo-

geçtim… Özeti şudur: Geniş Açı, oluşturulması sürecinde bulunan

luş yaratarak her şeyin ölümlülüğünü gözümüze sokuyordu.

herkesin coşkusu ve inancıyla doğmuş, fotoğrafa inanan bir grup

Aynı mantıkla fotoğraf yayınları da akıp gidene, şu anda aktif

gencin derin bir fotoğraf sevgisi ve güzel bir şeyler üretme hayaliy-

olarak içinde bulunduğumuz -televizyonla başlayıp internetle en

le yarattığı bir dergiydi. Yaratma coşkusunun verdiği adrenalin yok

yüksek mertebesine ulaşan- ‘streaming’ iletişime, yani bilginin ya

olduğunda, geriye bütün yükü yüklenecek sadece Refik ve Serdar

da üretilen değerin zaman içinde akıp gitmesine engel yaratan

kaldı. Onlar olmasaydı, Geniş Açı 3-4 sayı sonunda herkesin daha

bir pozisyon oluşturuyordu. (Belki de bu sebepten, yapılan onlar-

sonra güzel bir çaba olarak anacağı iyi niyetli bir deneme olmak-

ca denemeye rağmen, televizyonda doğru düzgün bir fotoğraf

tan öteye gidemeyecekti. Geniş Açı, şu anda Türk fotoğrafı için ya-

programı yapılamadı. Fotoğrafın doğası, zamanla akan, etki bı-

pılmış en önemli ve en doğru şeylerden biri olarak kültür tarihinde

rakmayan TV ortamıyla bünye uyuşmazlığı yaşıyordu.) Fotoğraf

yerini almış durumda. Başta yukarıda ismini saydığım iki kişi olmak

yayınlarının temel bir özelliği de zamanın güçlü akıntılarına di-

üzere emeği gecen herkesin ellerine sağlık.

renen kalıcı noktalar yaratmasıydı. Yeni fotoğrafın bu küçük

Yazımın adını ‘son sayıya bile vaktinde yazı yetiştirememek’ koya-

kervansaraylara gereksinimi azaldı. Bu büyük yapıda fiziksel

caktım. Geniş Açı’nın kurulmasındaki çabalarımdan sonra ilişkim,

varlığından caymış ve bu data akışı ortamının içinde bir öğe ol-

hep ona son anda bir şeyler eklemek şeklinde gelişti. Aylardır yaz-

muş olan dijital fotoğrafın, eski kuşak arkadaşlarını terk etmeye

mayı planladığım bu yazıyı bile son anda yazıyorum ve tahminim

başlaması normal görünüyor. Gerçeğin sonu, basılı fotoğrafın

baskıya (çoğu zaman olduğu gibi) yine son anda yetişecek. (*) Palimpsest: Silinip yeniden yazılabilen kağıt

ve popüler iletişim metodlarının da sonunu belirliyor.

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 89


GA50 SF 90-93.Qxd

13/11/06

21:40

Page 2

WernerBischofPictures, Steidl, 2006, 464 sayfa, 65 € (www.steidlville.com) Yirminci yüzyılın en çarpıcı fotoğrafçılarından Werner Bischof’un bugüne dek yayımlanmış en kapsamlı kitabı olan ‘WernerBischofPictures’, fotoğrafçının ilk dönem stüdyo çalışmalarından İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa’da yarattığı yıkımı belgelediği fotoğraflara, ABD’de çektiği renkli fotoğraflardan 1954’te bir araba kazasında jeolog arkadaşıyla beraber ölmeden önce Peru’da çektiği son fotoğraflarına kadar tüm çalışmalarını kapsayan bir külliyat. Werner Bischof’un ilk oğlu ve 1986’den beri Werner Bischof Estate’in yönecisi olan Marco Bischof, Helmhaus Zurich’in direktörü Simon Maurer ve grafik tasarımcı Peter Zimmermann’ın ortak çalışmasıyla ortaya çıkan bu kitap, otuz sekiz yıl süren kısa hayatında unutulmaz fotoğraflar üreten Bischof’un fotoğraf tarihindeki önemini bir kez daha ortaya koyuyor. İlk başlarda ressam olmayı istediyse de grafik sanatlar sınıfında kontenjan kalmadığından fotoğraf sınıfına kaydolan Bischof, okuldan sonraki stüdyo fotoğrafçılığı pratiğini takiben sadece on yıl içerisinde dünyanın birçok bölgesine gidip fotoröportajlar üretti. Hem okul hem de stüdyo fotoğrafçılığı döneminde nesnelerle çalışmaya alışık olması, sokağa çıktığı ilk dönemlerde insanları fotoğraflamasını zorlaştırsa da Bischof’un ana odağı her zaman insan oldu. 1949 yılında henüz yeni kurulmuş genç bir ajans olan Magnum Photos’a giren Bischof takip eden yıllarda Hindistan’dan Kore’ye, Japonya’dan Hong Kong’a, ABD’den Meksika’ya pek çok ülke dolaşıp ‘zamansız’ fotoğraflar yarattı. Yaşadığımız tüm bu modernleşme, endüstrileşme ve küreseleşmeye rağmen çektiği fotoğrafların birçoğunun sanki daha dün çekilmiş gibi durmasının altında, dünyanın esasında bu süreçte pek az değişmiş olması mı yatıyor, yoksa Bischof’un zamanın etkisiyle değişecek unsurları fotoğraflarının dışında bırakmış olması mı ya da Bischof’un zamanının çok ötesinde bir fotografik yetiye sahip olması mı, buna cevap vermek güç. Ama kesin olan bir şey var ki, o da fotoğraflara bakanların Bischof’un fotoğrafladığı insanlarla ve o insanların yaşadıklarıyla bir şekilde empati kurmasını sağlayan fotoğraflarındaki şu saf duygu: ‘Dünya iyi bir yer olmasa da en azından daha iyi bir yer olabilir’. (S.D.)

I

90 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © WERNER BISCHOF/MAGNUM PHOTOS, Uyuyan Güzel, Zürih, ‹sviçre, 1941 - Çiçekçi K›z, Tokyo, Japonya, 1951 - Tahrip edilmifl bir kilisenin içinde oynayan çocuklar, Friedrichshafen, Almanya, 1945 ABD’nin güneyi, 1954 (yukar›dan afla¤›ya)

I K‹TAP I


GA50 SF 90-93.Qxd

13/11/06

21:40

Page 3

FOTO⁄RAFLAR: © FAZAL SHEIKH, Seva Dasi (sol) - © PHILIP JONES GRIFFITHS/MAGNUM PHOTOS, Helikopterden aç›lan ateflle yaralanan kad›n, Saygon, Güney Vietnam, 1968 (orta) - © TEUN HOCKS, ‹simsiz, 2003 (sa¤)

I K‹TAP I

Moksha, Steidl, 2005, 220 sayfa, 65 € (www.steidlville.com)

Vietnam Inc., Phaidon, 2006, 224 sayfa, 29.95 € (www.phaidon.com)

Teun Hocks, Aperture, 2006, 96 sayfa, 40 $ (www.aperture.org)

‘Moksha’, Amerikalı fotoğrafçı Fazal Sheikh'in

1971’de yayımlandığında, ABD’de Vietnam

Teun Hocks, Hollandalı bir ressam, fotoğrafçı ve

2001 yılında başladığı Uluslararası İnsan Hakları

Savaşı’na duyulan tepkileri daha da artıran ve

performans sanatçısı. Ve çalışmalarında

Serisi’nin dördüncü projesi. Sheikh, bu kez

savaşın bitmesine yol açan etkenlerden biri

bunların hepsini bir araya getiriyor. Sanat

Kuzey Hindistan’daki kutsal şehir Vrindavan’da

olan gösterilen ve uzun zamandır baskısı

yaşamına süper 8 mm filmler çekerek ve

yaşayan dul kadınları ele alıyor. Hindistan’daki

tükenmiş olan ‘Vietnam Inc.’, yayımlanışının

1970’lerdeki ciddi performanslara kibar bir

katı kurallar yüzünden kocaları öldükten sonra

otuz beşinci yılı şerefine bu kez karton kapaklı

reaksiyon olarak nitelendirdiği eğlenceli

tek başlarına yaşamaları mümkün olmayan ve

olarak raflardaki yerini alıyor. Magnum Photos

performanslar yaparak başlayan Hocks, sonraki

bir süre sonra aileleri tarafından da istenmeyen

üyesi Philip Jones Griffiths’in üç yıllık

çalışmalarında da bu teatral yönünü kullanmaya

dul kadınların bir arada ve kentteki dört binin

çalışmasının ürünü olan ‘Vietnam Inc.’ bugüne

devam ettiği eserler üretmiş. Hocks aklına gelen

üzerindeki tapınakta ilahiler söylerek

kadar savaş üzerine yapılmış en kapsamlı

fikrin ilk olarak eskizini çiziyor, sonra da bundan

kazandıklarıyla (günde 2 sent) yaşadığı

çalışma ve fotojurnalizmin başyapıtlarından biri

yola çıkarak bu fikre uygun -genellikle Hollanda

Vrindavan, Hindu Tanrısı Vishnu’nun vücut

olarak biliniyor. Sadece savaşın ve modern

resim geleneğinden izler taşıyan- bir fon

bulduğu Krishna’ya inanların akınına uğrayan

savaş taktiklerinin dehşet verici yüzünü

çiziyor/boyuyor, kostümler, malzemeler

dört yüz yıllık bir kutsal şehir. Genç Tanrı

göstermekle kalmayıp Vietnam, Vietnamlılar ve

topluyor, ışıklarını ayarlıyor ve fondaki yerini

Krishna, kendisine tapan bu kadınların

Vietnam kırsal yaşamı üzerine de detaylı

alıp kameraya poz veriyor. Önce bir polaroidle

rüyalarına giriyor, geçmişte yaşadıklarını

analizler içeren kitapta, Griffiths’in iki yüz elli

deneme çekimi yapıyor ve sonra 6x9 cm teknik

unutmalarına yardımcı oluyor. Kadınların nihai

fotoğrafının yanı sıra fotoğrafladığı

kamerasıyla esas fotoğrafı çekiyor. Ama işi hâlâ

düşü ise ‘moksha’ya (Hindu inanışına göre

olaylar/kişiler/durumlar üzerine kaleme aldığı

bitmemiş oluyor çünkü en az 1 metre

yeniden doğuş döngüsünün son bulduğu ve

kapsamlı yorumları da yer alıyor. Vietnamlıları

yüksekliğinde büyütülmüş siyah beyaz baskıyı

tanrılarla beraber yaşanılan cennet) ulaşmak.

komünizmin pençesinden kurtarma bahanesiyle

şövalesine yerleştiriyor ve tıpkı renkli

Kitapta portreler ve kadınların hazin

Vietnam’a giren -ve bugün hâlâ birilerini

fotoğraftan önceki dönemde olduğu gibi

hikâyelerinin yanı sıra bu kutsal şehrin sisler

birilerinden/bir şeylerden kurtarmak ve medeniyet

baskıyı renklendirmeye başlıyor. Hocks’un

içindeki mistik görüntülerinden sokaklardaki

götürmek üzere başka ülkelere girmeye devam

1985’ten bugüne birçok çalışmasının ve kimi

köpek/domuz/keçi/maymun fotoğraflarına dek

eden- Amerika’nın emperyalizm macerasının ilk

eskizlerinin yer aldığı bu kitap, herhangi bir

birçok fotoğraf ve Sheikh’in Vrindavan

adımlarının tarihi bir kaydı olan ‘Vietnam Inc.’in

insanın başına gelebilecek garip durumları

izlenimleriyle Hindistan’daki gelenekler ve

otuz beşinci yılına özel bu baskısında, Amerikalı

mizahi yaklaşımıyla resmeden bu sanatçıyı

Krishna üzerine bir metni de bulunuyor. (S.D.)

yazar Noam Chomsky’nin Vietnam Savaşı’nın

tanımak için iyi bir fırsat. (S.D.)

tarihçesi ve ‘Vietnam Inc.’in ilk yayımlandığında Amerikalıların savaşla ilgili fikirlerini nasıl değiştirdiğine dair bir giriş metni de bulunmakta. Özellikle fotojurnalizme ilgi duyanların dikkatine... (S.D.)

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 91


GA50 SF 90-93.Qxd

11/11/06

14:04

Page 4

Hollanda milli takımının yüzyılın ilk yarısında oynadığı maçlarda çekilmiş siyah beyaz fotoğraflardan oluşan bir arşive bakarken, saha kenarından değil de tepeden çekilmiş fotoğraflardaki arka plan detaylarına hayran olan Hollandalı fotoğrafçı Hans van der Meer, 1995 yılında bir gazetenin amatör futbolla ilgili bir sayı için kendisinden fotoğraf çekmesini istemesi üzerine amatör liglerdeki maçları fotoğraflamaya başlamış. Zamanla Hollanda amatör liginin daha alt kategorilerindeki maçları fotoğraflar olmuş, çünkü böylece maçların oynadığı köylerdeki, kasabalardaki arka planları/manzaraları daha iyi ortaya çıkarabilme fırsatı yakalamış. 2000 yılında, ‘Dutch Fields’in yayımlanmasından iki yıl sonra, alternatif futbol dergisi Johan, Van der Meer’e her sayı için Avrupa’nın farklı bir yerindeki amatör lig maçlarını fotoğraflamasını teklif etmiş ve böylece ‘European Fields’ ortaya çıkmış. İngiltere’den Fransa’ya, Slovenya’dan Macaristan’a Avrupa’daki birçok amatör ligi fotoğraflayan Van der Meer’in fotoğrafları, hem Şampiyonlar Ligi dışında da -amatör futbolcuların koşturduğu amatör liglerde de- futbol oynandığını hatırlatıyor hem de arka planlardaki farklılıklarla Avrupa’daki sosyal ve coğrafi çeşitliliği yansıtıyor. (S.D.)

River of Colour, Phaidon, 2006, 168 sayfa, 49,95 € (www.phaidon.com) Hindistan’ın en tanınmış fotoğrafçılarından Raghubir Singh’in ilk olarak 1998’de yayımlanan ‘River of Colour’ (Renkler Nehri) başlıklı kitabı geçtiğimiz aylarda sert kapak olarak tekrar yayımlandı. 1965’ten öldüğü 1999’a dek Bombay’ın keşmekeş içindeki sokaklarından Ganj Nehri’nde ibadet edenlere Hindistan’ın heyecan verici günlük hayatını fotoğraflarına yansıtan Singh, özellikle renk kullanımındaki başarısı ve alışılmadık kompozisyonlarıyla tanınıyor. Panoramik tasarımlı bu büyük boyutlu kitaptaki fotoğraflar, çocuklar, su, anıtlar, hac, kadınlar gibi 11 başlık altında toplanıyor ve her bölüm ünlü bir Hintli yazardan alıntıyla başlıyor. Yirminci yüzyıl Hindistanının fotografik kronolojisi olarak da nitelendirilen ‘River of Colour’, Hindistan’ın o kendine has ihtişamını içeriden bir bakışla gözler önüne sermesi ve birçoklarınca Hindistan’ın en büyük fotoğrafçısı olarak anılan Singh’in ölümünden bir yıl önce yayımlanan en kapsamlı işi olması açısından da ayrı bir önem taşıyor. (S.D.)

I

92 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © RAGHUBIR SINGH, Berber ve tanr›ça Kali, Kalküta, Bat› Bengal, 1987 (üst) Crawford Pazar›, Mumbai, Maharashtra, 1993 (alt)

European Fields, SteidlMACK, 2006, 176 sayfa, 25 € (www.steidlville.com)

© HANS VAN DER MEER, G.D. Aldeia Nova:3-Estrelas de Guifões F.C:2, Perafita, Portekiz, 28.02.2004 (üst) Knippla IK:3-Donsö IS:2, Knippla, ‹sveç, 28.08.2004 (alt)

I K‹TAP I


GA50 SF 90-93.Qxd

11/11/06

14:04

Page 5

FOTO⁄RAFLAR: © ELINOR CARRUCCI, Bir erkek üzerine dökülen ilk gözyafllar›, 2003 (‘Krizler’ serisinden) - © IDRIS KHAN, Bernd ve Hilla Becher’in tüm küre biçimindeki gaz depolar›, 2004 - © LIU ZHENG, Dört Güzellik-XiShi, 2004 © RINKO KAWAUCHI, ‹simsiz, 2005 (‘Gözler Kulaklar’ serisinden) (yukar›dan afla¤›ya)

I K‹TAP I

Vitamin Ph, Phaidon, 2006, 352 sayfa, 69,95 € (www.phaidon.com) Phaidon, resmin günümüzde öne çıkan isimlerini bir araya getiren ‘Vitamin P’ ve son yıllarda tekrar önem kazanmaya başlayan çizimle uğraşan sanatçıları bir araya getiren ‘Vitamin D’den sonra bu kez de fotoğraf alanındaki yeni eğilimleri yansıtan işleri ortaya koyan fotoğrafçıları bir araya getiren ‘Vitamin Ph’i yayımladı. Kitap bir bakıma 2002 yılında yayımlanan ‘Blink’ in gittiği yola benzer bir yoldan giderek 79 küratör, eleştirmen ve sanatçının önerdiği 600’ü aşkın fotoğrafçı arasından seçilen 121’inin işlerini sunuyor. University College London Sanat Tarihi Bölümü hocalarından TJ Demos’un fotoğrafın günümüzdeki konumu ve ‘Vitamin Ph’ in barındırdığı fotoğrafçılar üzerinden bu duruma getirdiği bakış üzerine yazdığı bir sunum metniyle açılan kitap, sonrasında her bir fotoğrafçı hakkında çeşitli yazarlar tarafından yazılmış bir metne ve işlerinden örneklere yer veriyor. Kitabın sonunda ise tüm fotoğrafçıların kısa biyografisi ve açtıkları sergilerin bir listesi ile kısa bibliyografilerini içeren bir bölüm de bulunuyor. Tasarım itibariyle, fotoğrafçıları periyodik tablonun bir ferdiymiş gibi isimlerinin başharfleriyle bir araya getiren ‘Vitamin Ph’, sanki böylece günümüz fotoğrafındaki temel elementleri sunduğunu da göstermeye çalışıyor. Kitaptaki isimlerden birinin de Nazif Topçuoğlu olduğunu ekleyelim. (R.A.)

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 93


GA50 SF 94-95.Qxd

11/11/06

14:06

Page 2

I HA! B‹ DE… I

‹PEK YOLU F‹LM FEST‹VAL‹

ZIDANE’IN ‹NT‹KAMI MASA’DA

MODEL-SANATÇI: MAH‹R GÜVEN Mahir Güven’in 2006 yazı boyunca üretmiş olduğu model çalışmaları, 2-28 Kasım tarihleri arasında PG Art Gallery’de izleyicileriyle buluşuyor. Ürettiğiyle ilişkilendirdiği modelin aslında yine kendisi olması metaforunu işleyen, yaşadıklarını içselleştirerek çalışmalarında aslında kendi durumunu, iç yaşantısını ortaya koyan Güven, ‘Modeli yapan da, model de sanatçının kendisi’ düşüncesiyle hareket ederek sanatçı ve ürettiği arasındaki bağlantıyı irdeliyor. PG Art Gallery Cevdetpaşa Cad. No:15/2 Bebek-İstanbul

Sanatseverlerle ilk buluşmasını Erinç Seymen’in ‘isimsiz’ sergisiyle gerçekleştiren MASA, 20 Kasım 2006 tarihine kadar Borga Kantürk’ün ‘Revenge of Zidane’ (Zidane’ın İntikamı) isimli yerleştirmesine ev sahipliği yapıyor. Kantürk, ‘Zidane’ın İntikamı’ isimli yerleştirmesinde bir futbolcudan çok bir mit olan Zidane’ın Dünya Kupası finalinde, kariyerinin son maçında, kendisine yapılan tahrik edici, alaycı saldırılar karşısında dayanamayarak sert ve ani bir tepki göstermesinin köklerinin medyada Zidane’ın ötekiliğine işaret edilerek tartışılmasına dikkat çekiyor. MASA Bolahenk Sok. Ata Apt. No:8/7 Kat: 2 Beyoğlu-İstanbul

Günümüzden iki bin yıl önce Asya ile Avrupa arasındaki ilk temasın kurulmasını sağlayan İpek Yolu, sadece bir ticaret yolu olmakla kalmamış, tarih boyunca Doğu ve Batı arasındaki kültürel etkileşim ve paylaşım adına da önemli bir köprü rolü üstlenmişti. Bu sihirli rota üzerindeki kültürlerin, sinema sanatı aracılığıyla birbirlerine biraz daha yakınlaşması amacıyla düzenlenen 1. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali, 13-17 Aralık 2006 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Başkanlığını Burçak Evren’in üstlendiği festival, çoğu Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşacak olan kırk filme ev sahipliği yapacak. www.ipekyolufilmfest.com

‘10 Men’

3 Ö⁄RENC‹N‹N ‹Z-AMORF’U

PLATFORM’DA ÖNÜMÜZDEK‹ GÜNLER Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi, 9 Aralık tarihine kadar Estonyalı sanatçı Mark Raidpere’nin ilk solo sergisine evsahipliği yapıyor. Raidpere, 51. Venedik Bienali’nde büyük ses

BURHAN KUM’DAN KORKU VERSUS KORKU

getiren ‘10 Men’ ve ‘Shifting Fo-

Sanatın cesur, sansürsüz ve zorlayıcı olması gerektiğinin altını her fırsatta çizen xist, 9 Kasım-2 Aralık 2006 tarihleri arasında ressam Burhan Kum’un ‘Korku versus Korku’ başlıklı sergisine ev sahipliği yapacak. ‘Sanat üretmenin politika icra etmeye eş değer olduğunu’ savunan ressamın bu son çalışmaları, töre cinayetlerinden türbana, eşcinsellikten bekâret kontrolüne kadar birçok ‘hassas’ konuya ve dünyadaki ‘rahatsız edici’ ve ‘acilen değişmesi gereken’ politik ve toplumsal olaylara dikkat çekiyor. Resmin toplumla kopmuş olan ilişkisinde arabulucu olmayı arzulayan Kum şöyle diyor: “Dünyanın dört bir yanında sergilenen ‘çağdaş barbarlığa’ karşı, benim için inadına resim yapmaktan başka çare yok. Bu yolla, kendimi, işlenen insanlık suçlarına ortak olmaktan bir nebze olsun kurtarabilmeyi umut ediyorum.”

cus’un yanı sıra, yeni videosunu da

x-ist Eytam Cad. Açıkhava Apt. No:16/5 Nişantaşı-İstanbul

I

94 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

izleyicilerin beğenisine sunuyor. Aralık ayındaysa Platform’un misafir sanatçısı Mark Aerial Waller, ‘The Wayward Canon’ (Dağınık Ölçüt) başlığı altında galeride, fiziki bir mekân olarak sinema olgusunu kullanarak birbirini kesen bir dizi gösterim ve performans gerçekleştirecek. Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi İstiklâl Cad. No:276 Beyoğlu

İstanbul Sanat Müzesi Vakfı, 2-25 Kasım 2006 tarihleri arasında Yusuf Taktak’ın üç öğrencisi, Roş, Sebahat Çıkıntaş ve Ayşe Kurtay’ın ‘İz-Amorf’ başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Çıkıntaş, şeffaf yüzeyler üzerine boya ve kazıma yöntemiyle oluşturduğu sade geometrik resimlerde Maleviç’den miras önemli bir kavram olarak gördüğü boşluğa odaklanırken Roş’un başlıca gündemi bilgisayar atıkları. Roş, giderek çöp yığınına dönüşen teknolojik atıkları yeniden yaşama dönüştürebilmek için sanat malzemesi olarak ele alıyor. Kurtay ise geleneksel malzeme tuvali, farklı kalınlıklarda kullanarak sorguluyor. İstanbul Sanat Müzesi Vakfı Necati Bey Cad. No:117 Karaköy


GA50 SF 94-95.Qxd

11/11/06

14:06

Page 3

SERKAN TAYCAN

Cengiz Han’›n en bilinen portresi , 14. yüzy›l Taipei Ulusal Saray Müzesi, Tayvan

I HA! B‹ DE… I

GEZ‹C‹ FEST‹VAL SINIRLARI AfiIYOR Ankara Sinema Derneği’nin düzenlediği 12. Avrupa Filmleri Festivali-Gezici Festival, bu yıl Türkiye sınırlarını aşıp Gürcistan ve Azerbaycan’a da konuk oluyor. Festival kapsamında Ankara’da 3-9 Kasım tarihlerinde gösterilen filmler, 11-16 Kasım’da Kars’a, 17-21 Kasım’da Tiflis’te, 22-26 Kasım’da ise Bakü’de sinemaseverlerle buluşacak. Gezici Festival’in ‘Avrupa Avrupa’ bölümünde yer alan filmler, bu yıl ilk kez verilecek Altın Kaz Ödülü için, ‘Kısa İyidir-Avrupa Panoraması’ bölümündeki filmler de festival izleyicilerinin oyları ile belirlenecek Kısa Film İzleyici Ödülü için yarışacak.

10. ‹STANBUL B‹ENAL‹’NE DO⁄RU İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve 8 Eylül-4 Kasım 2007 tarihleri arasında Çinli sanat eleştirmeni ve küratör Hou Hanru’nun küratörlüğünde gerçekleşecek olan 10. Uluslararası İstanbul Bienali’nin kavramsal çerçevesi açıklandı. Buna göre, 10. Uluslararası İstanbul Bienali, bir tema çevresinde düzenlenmiş geleneksel anlayışta bir sergi olmayacak, aksine, ortak zekâya dayalı sanatsal üretimi ve fiziksel mekânlarla ilişkiye girmenin yaşayan sürecini vurgulayacak ve modernliğin karmaşık ve çeşitli biçimleri ile ilgili farklı kültürel bağlamları ve sanatsal görüşleri ortaya çıkarmanın bir yolu olarak kentsel olgulara ve mimarî gerçekliğe odaklanacak. Bienalin mekânları ise 5 numaralı Antrepo, Unkapanı’ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ), Atatürk Kültür Merkezi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi öncülüğünde Silahtarağa’da yapılan santralistanbul olacak. Bienale katılmak isteyen sanatçıların, bienalin kavramsal çerçevesiyle ilgili proje önerilerini 2007 Ocak ayına kadar İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na ulaştırmaları gerekiyor. 10. Uluslararası İstanbul Bienali’ne davet edilecek sanatçılar ve projeleri ise 2007 yazında kesinleşecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı İstiklal Cad. No: 146 Beyoğlu-İstanbul ist.biennial@iksv.org

SIRADA CENG‹Z HAN VAR Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Moğol İmparatorluğu’nun Cengiz Han tarafından kuruluşunun 800. yıldönümünde, ‘Cengiz Han ve Mirasçıları: Büyük Moğol İmparatorluğu’ sergisine ev sahipliği yapacak. 7 Aralık 2006’da kapılarını açacak sergi, Moğol İmparatorluğu’nun kültürler ve kıtalar arasında kurduğu bağı gözler önüne serecek. 8 Nisan 2007’ye kadar açık kalacak sergide, Moğolistan’ın en önemli müzeleriyle Doğu Asya ve Avrupa’nın başlıca koleksiyonlarından ve Türkiye’deki çeşitli müzelerden derlenen, bazıları ilk kez gün ışığına çıkacak 600 eser yer alacak. SSM Sakıp Sabancı Cad. No:22 Emirgân-İstanbul

GENCO GÜLAN

www.europeanfilmfestival.com

YED‹ SANATÇIDAN GÜZELLEMELER Siemens Sanat, 31 Aralık 2006 tarihine kadar ev sahipliği yapacağı yılın son sergisi ‘Güzel!…’ ile sanatın en temel konularından biri olan güzellik kavramını ele alıyor. Küratörlüğünü Marcus Graf’ın üstlendiği sergide yer alan sanatçılar, güncel sanattaki ve hayattaki güzellik kavramını ve formunu ele alıyor. Güzelliğin sanat ve hayattaki statüsünü sorgulayan yedi sanatçının eserlerinden oluşan ‘Güzel!…’ sergisi, güzellik, çirkinlik ve ‘kitsch’ arasındaki ilişkileri yorumluyor. Siemens Sanat Meclisi Mebusan Cad. No:125 Fındıklı-İstanbul

B‹R NEfi’E ERDOK KLAS‹⁄‹ ARTİST 2006’nın onur sanatçısı olan, figüratif resmin usta ismi Neş’e Erdok, 728 Kasım 2006 tarihleri arasında Evin Sanat Galerisi’nde gündelik hayattan izlenimleriyle kurguladığı zengin anlatımlı grup kompozisyonları, portreler ve içtenlikle kendine baktığı otoportrelerini sergiliyor. Tekniği ve sorgulamaları ile sınıflandırmaların dışında kalan Erdok, gerçekçilikten çok gerçeği boyayan, belleğindeki imgelerin izini süren bir tavrı benimsiyor. Evin Sanat Galerisi Bebek Deresi Sk. No: 13 Bebek-İstanbul

KASA GALER‹’DE NEZAKET EK‹C‹ ZAMANI Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri, 8 Kasım-30 Aralık tarihleri arasında Nezaket Ekici’nin performans/enstalasyonlarından oluşan ‘Kendi Başkalığında’ sergisiyle yeni sezonu açıyor. Ekici, Kasa Galeri’deki sergisinde, zaman/mekân kavramlarını çakıştıran, üst üste getiren ve birbiri içinde eriten bir yapıda bir sunum gerçekleştiriyor. Sergi kapsamında ‘Screaming Feathers’, ‘Daydream’, ‘Zeitgeist’ başlıklı performansları gerçekleştirecek sanatçının birbiriyle ilişkili olan üç çalışması da zamansal/mekânsal ve bireysel yabancılaşmanın izini sürerken, sanat aracılığıyla yaşama dair bir araştırmayı da betimlemeye girişiyor. Kasa Galeri Bankalar Cad. No:2 Karaköy-İstanbul

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 95


GA50 SF 96Qxd.Qxd

11/11/06

14:07

I Ç‹ZG‹L‹ SAYFA I

Page 2

NECAT‹ ABACI ANISINA

© GAL‹P TEK‹N, 2006

I

96 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:06

Page 1

I ELEfiT‹R‹LER I Hermann Huber

Ayfle Ba¤demir

Kahire’nin Zabaleen’i

Hamam

8-27 Temmuz 2006 Fotografevi Koç Allianz Galerisi, ‹stanbul

«İzleyen ve izlenen arasındaki bu gözle görülür mesafe duygusu, egzotik ve aşırı estetik karelerden kaçınan fotoğrafçı sayesinde, acıma ve sempati duyguları ile onları görmezden gelme lüksümüzü elimizden alıyor. Sergiyi benim gözümde başarılı kılan da bu olsa gerek.» Sayfa 98

25 Eylül-13 Ekim 2006 Yap› Endüstri Merkezi, ‹stanbul

«Sergideki fotoğraflara bakarken kendi hayal dünyamda bu fotoğraflarla başka bir sergi yarattım. Ayşe Bağdemir’in, aynı fotoğraflarla hazırladığı bambaşka bir sergiyi hayal ettim. Çünkü sergideki en büyük eksiklik, fotoğrafların bir araya getirilirken serginin iyi kurgulanmamış olması ve bu anlamda da bütünlük ve uyum eksikliğinin doğmuş olması.» Sayfa 99

Hakan Kürklü-Y›lmaz Bulut

Timurtafl Onan

Renkistan.bul

Beyo¤lu Geceleri

30 Eylül-13 Ekim 2006 Fotografevi Koç Allianz Galerisi, ‹stanbul

«İstanbul’un renkliliğini anlatırken ‘çeşitli yerlerden örnekler’ kategorisine girmemek açısından, portreler ve yazı anlatımıyla da destekleniyor sergi. Ama yine de tam olarak bir bütünlük içermiyor. Daha doğrusu dağınık olmaktan kurtulamıyor.» Sayfa 100

3-27 Ekim 2006 Frans›z Kültür Merkezi, ‹stanbul

«Nihayetinde sosyolojik bir araştırma olmak gibi bir kaçış noktasına sahip olan sergideki fotoğrafların tek başlarına başarılı olduklarını söylemek oldukça zor. Denenen diğer nokta, yani bütün serginin fotoğraflar üzerinden bir enstelasyon olması düşüncesi de maalesef zayıf.» Sayfa 101

Ali Tapt›k

Kaza ve Kader

28 Eylül-28 Ekim 2006 Galeri x-ist, ‹stanbul

«Bu sergide bütünlük duygusu farklı bir noktadan geliyor. Tüm bu görüntüleri kazara yakalamış olan gözden, fotoğrafçının gözünden. Ki bu küçük kazalar, bu hikâyenin kahramanının kaderinin/hayatının minik yapıtaşlarını oluşturuyor.» Sayfa 102

Kent: Kaos ve Büyü 16 Eylül-31 Ekim 2006 Darphane-i Amire, ‹stanbul

«Sanat çevrelerinde uzun zamandır popüler olan küratörlük kavramı, İFSAK’ın düzenlediği bienalde de oldukça yoğun kullanılan bir yöntem gibi gözükse de bu kavramın altının ne kadar doldurulabildiği ve hangi düzeylerde karşılık bulduğu sorusu, daha uzun süre sorulacağa benziyor.» Sayfa 103

Genifl Aç› Tüm Say›lar Dizini «Geniş Açı’nın 1. sayısından 50. sayısına, özel sayılar da dahil olmak üzere, tüm sayılarının dizini. Daha kapsamlı ve farklı altbaşlıklarla zenginleştirilmiş dizin ise önümüzdeki aylarda www.genisaci.com adresinde olacak.» Sayfa 104

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 97


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:06

Page 2

I ELEfiT‹R‹LER I Hermann Huber

Kahire’nin Zabaleen’i 8-27 Temmuz 2006 Fotografevi Koç Allianz Galerisi, ‹stanbul

Geri Dönüflümü Olmayan ‹nsanlar

H

ermann Huber, geçtiğimiz yaz açılan ‘Kahire’nin Zabaleen’i’ isimli sergisinde, objektifini Mısır’da Kahire

çevresinde kuşaklar boyu çöp toplayıcılığı yaparak geçinen ve Zabaleen olarak adlandırılan etnik bir gruba yöneltiyordu. ‘Zabaleen’ kelimesi, Arapça’da çöp toplayıcılar için kullanılan bir terimden geliyor. Hayatlarını kazanma biçimleri ile kimliklerini tanımlamış olan bu topluluk da, dünya üzerindeki bütün dışlanmış halklar gibi, yaşadıkları ülke-

I

hip olmamamış. Toplam nüfusu 25-27 bin ci-

Zabaleenler, Kahire’nin en yoksulları belki.

toğrafları ağırlıkta. Arka planlarda yumuşak

varında olan bu topluluk, otuz yılı aşkın bir

Ama fotoğrafçı Hermann Huber’in de belirt-

ve aydınlık renklerin kullanılması, genellikle

süredir sürüldükleri Muqattam tepeleri ve

tiği üzere, onlar yaşam biçimlerinden utanç

bel hizasından ya da daha uzaktan çekilen

Doğu Otoyolu arasındaki bölgede yaşıyor.

duymuyor, yoksulluklarından rahatsızlık duy-

portreleri öne çıkarmış. Uzaklık, izleyici ve

Muqattam tepelerini Kahire’den ayıran Doğu

muyor. Belki dışlanmışlıkları onlara başka al-

fotoğrafı çekilen kişi arasına bir mesafe koyu-

Otoyolu, aynı zamanda bu dışlanmış halkı şe-

ternatifler yaratmadığı için, belki başka ne-

yor. Aslında bu mesafe, fotoğrafçı ve fotoğ-

hirden de ayrı tutuyor. Ancak Zabaleenler’in

denlerle… Elimizdeki kısıtlı bilgiyle birkaç sa-

rafı çekilen arasında da var. Yüzler fotoğraf-

yaşam biçimleri, dışlandıkları bu devasa şeh-

tırda bu konuda bir sonuca ulaşmamız

ların hemen hemen hepsinde izleyiciye/fo-

re göbekten bağlı. Zira Zabaleenler kuşaklar

mümkün değil. Burada ancak sergideki fo-

toğrafçıya dönük. Fotoğrafçı, modellerinden

boyudur, geçimlerini şu anda nüfusu 22 mil-

toğrafların nasıl çekildiğinden bahsedebiliriz.

ona özel olarak poz vermesini istemiş ve ba-

yonu bulan dev metropol Kahire’nin atıkları-

Sinema tarihinin en ilginç filmlerinden biri

kışlardan kaçmayarak bu durumu izleyicisin-

nı toplayarak sağlıyor. Uzun yılların getirdiği

olan ‘Cinayeti Gördüm’de (‘Blow up’, Miche-

den saklamaya çalışmamış. Belki çok yeni bir

deneyimlerin sonucunda Zabaleenler, dün-

langelo Antonioni, 1966) fotoğrafa dair il-

fikir değil ama politik anlamda fotoğrafının

yanın en verimli ve sürdürülebilir kaynak-geri

ginç bir anekdot vardır: Kahraman gerçeğe

öznesini koruyan/suistimal etmeyen bir yak-

alım ve atık-geri dönüşüm sistemlerini yarat-

ulaşmak için çektiği fotoğrafın bir bölümü-

laşım olduğu bir gerçek.

mış. Topluluk, Kahirelilerce üretilen günlük 6

nü büyütür, ancak büyüttükçe ayrıntılar an-

Bu sergide benim aklımda kalan şey, fotoğ-

bin ton atığın yüzde 80’ini yeniden işleyip

laşılmaz olur. Kahramanımız da gerçeğin

raf karelerindeki bakışlar oldu. Gerçek miydi

kullanılabilir hale getiriyor. Ne yazık ki yıllar-

izini süremez hale gelir. Belgesel fotoğrafçı-

yoksa sadece ben mi gördüm bilmiyorum

dan beri sürdürdükleri bu yaşam biçimi, dev

lıkta da bazen bir konuya yaklaştıkça görün-

ama karelerin hemen hemen tümündeki

çokuluslu atık şirketlerinin Zabaleenler’in

tü bulanıklaşır. Neyin ne olduğu anlaşılmaz

bakışlarda aynı şey vardı sanki. Tüm bakışlar

çöplüklere giriş çıkışlarını engellemesi nede-

olur. Belgesel ya da politik fotoğrafçılığın en

ilginç bir şekilde boşluğa sabitlenmiş gibiy-

niyle tehdit altında. Zabaleenler’in çöle taşın-

büyük tuzağı, konusuna sevecenlikle yakla-

di. Bize/fotoğrafçıya bakıyorlardı ama bak-

masını destekleyen resmi politikalar da du-

şırken bile acıma hislerine ya da egzotizme

tıkları yere ait olmadıklarını hissettirerek. Bu

rumlarını daha da güçleştiriyor.

yenik düşmektir bence. Hele fotoğrafı çeki-

boşluğa odaklanmış bakışlar, yaşam müca-

İster küreselleşme, ister sınır tanımayan

len konu, bizim bildiğimiz gördüğümüz

delesi ve gelecek kaygısı ile ilgili. İzleyen ve

çokuluslu şirketler yüzünden diyelim, bütün

dünyadan uzaklaşmışsa…

izlenen arasındaki bu gözle görülür mesafe

dünyada nesiller boyu oluşmuş toplumsal

Hermann Huber daha en başından bu tehli-

duygusu, egzotik ve aşırı estetik karelerden

ilişkiler ağı kendilerini dönüştürme fırsatı bu-

kenin farkına varmış olmalı ki tuzağa düşme-

kaçınan fotoğrafçı sayesinde, acıma ve sem-

lamayacak hızda parçalanmakta. Bundan da

miş. Her geçen gün daha da pamuk ipliğine

pati duyguları ile onları görmezden gelme

nasibini en çok dışlanmış etnik topluluklar

bağlı hale gelen yaşam biçimlerini dinginlik-

lüksümüzü elimizden alıyor. Sergiyi benim

alıyor. Diller, kültürler, kendine özgü yaşam

le sürdüren insanların fotoğraflarını görüyo-

gözümde başarılı kılan da bu olsa gerek.

biçimleri ortadan kayboluyor.

ruz sergide. Mekân içinde çekilen portre fo-

98 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Handan Saatçio¤lu Gürses

FOTO⁄RAF: © HERMANN HUBER

yi paylaştıkları diğer insanlarla eşit haklara sa-


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:06

Page 3

I ELEfiT‹R‹LER I Ayfle Ba¤demir

bilir, eğer serginin anlamına katkısı varsa.

yor. Bazı fotoğraflar suluboya efekti gibi bir filt-

Hamam

Ama bunlardan daha önemli olan, her ser-

reyle basılmışken, bazıları müdahale edilmeden

ginin kendi içinde bir tutarlılığı olması.

basılmış. Bazılarında kullanılan filtre o kadar

Ayşe Bağdemir’in ‘Hamam’ konulu sergisi

abartılmış ki, fotoğraflar fotoğraf görüntüsün-

Yapı Endüstri Merkezi’nin yukarıda bahsetti-

den çıkıp resim sanatına yaklaşmış. Bu filtre kul-

ğim salonunda yer aldı. Sergideki fotoğraf-

lanımının serginin anlatımına kattığı artı bir an-

25 Eylül-13 Ekim 2006 Yap› Endüstri Merkezi, ‹stanbul

Bask›da yitirilen güç

lara bakarken kendi hayal dünyamda bu fo-

lam yok. Böyle olduğu için de fotoğrafçının bu

azıma öncelikle serginin açıldığı

toğraflarla başka bir sergi yarattım. Ayşe

tercihi serginin gücünü azaltıyor.

mekândan bahsederek başlamak

Bağdemir’in, aynı fotoğraflarla hazırladığı

Halbuki sergideki fotoğraflar hamamın genel at-

istiyorum. İstanbul Harbiye’de bu-

bambaşka bir sergiyi hayal ettim. Çünkü

mosferini vermek anlamında amacına ulaşıyor.

lunan Yapı Endüstri Merkezi’nin giriş katın-

sergideki en büyük eksiklik, fotoğrafların bir

Hiç çekinmeden söylüyorum fotoğrafların tama-

da bir süredir İFSAK işbirliğiyle fotoğraf ser-

araya getirilirken serginin iyi kurgulanma-

mına bakmaktan çok zevk aldım. Estetik ve içerik

gileri açılmakta. Binanın -bir sergi salonu bo-

mış olması ve bu anlamda da bütünlük ve

olarak hepsi çok hoş fotoğraflar. Modeller ve

yutları göz önünde bulundurulduğunda- ol-

uyum eksikliğinin doğmuş olması. Bütünlük

üzerlerindeki peştamallerin renk uyumu ve bu-

dukça küçük olan giriş bölümünde fotoğraf

sorunu, sergide kadın ve erkek hamamları

nun fotoğrafların rengi ile bütünleşmesi, tavan-

sergileri açılması çok iyi bir düşünce. Özel-

fotoğraflarının bir arada bulunmamasından

dan giren ışığın yarattığı hamam atmosferi, fo-

likle fotoğrafların her zaman her yerde ser-

kaynaklanmıyor. Serginin konusu ‘hamam’

toğrafların ışığı, modellerin hareketleri (bazıları

gilenebilir olması düşüncesi açısından klasik

olunca bunun zaten böyle olması gerekiyor.

özellikle poz vermiş gibi olsa da bu kesinlikle sergi-

sergi salonlarının dışına çıkmakta fayda var.

Ama sergide farklı baskı tekniklerinin kulla-

nin bütünündeki etkiyi bozmuyor), fotoğrafçının

Bazı sergiler mekânla bir bütünlük göstere-

nılmış olması, serginin bütünlüğünü bozu-

çekim anı tercihi gibi unsurlar nedeniyle fotoğraf-

Y

lar özünde mükemmel. Özünde derken neyi kastediyorum: Bağdemir’in sergisindeki fotoğrafların baskıdan önceki orijinal hallerini. Bunu fotoğrafların orijinal hallerini gördüğüm için söylemiyorum, hiçbirini görmedim. Ama bu sergi bende şu düşünceyi uyandırdı: Keşke serginin gücü, baskıda seçilen tercihlerle azaltılmış olmasaydı. Bu noktada gene hayalimdeki sergiye dönüyorum: Fotoğrafların bazıları daha büyük boyutlarda basılmış. Örneğin, gözleri uyur gibi kapalı, saçlarının bazı telleri dalga dalga vücuduna inen kadının olduğu fotoğraf gibi. Ya da ortada kocaman bir saksı çiçek olan, tavandan ışık süzülmelerini gösteren fotoğraf gibi. Ve fotoğraflar çok büyük bir sergi salonunda sergileniyor. Hepsinde aynı baskı tekniği kullanılmış. Benim hayalimdeki sergi filtresiz baskıları gösteriyor ama fotoğrafçı filtreli tercih ediyorsa filtreli, fakat fotoğrafları resim taklidine yaklaştıracak ölçüde değil. Tüm bunlar fotoğrafçının öznel tercihleri ve buna da bu satırların yazarı olarak saygım var. Ama elimde değil, bu fotoğrafları gözüm başka türlü görmek istiyor ve eminim o FOTO⁄RAF: © AYfiE BA⁄DEM‹R

zaman fotoğrafçının elindeki orijinal fotoğraflar başka duygularda dillenecek. Son olarak, mahremiyet, ıslak, nemli, buharlı bir ortamda çalışmak gibi ilk anda akla gelen zorlukları göze alarak hamam konusunu seçmesi sebebi ile fotoğrafçıyı kutladığımı belirtmek istiyorum.

Berna Kuleli

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 99


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:07

Page 4

I ELEfiT‹R‹LER I Hakan Kürklü-Y›lmaz Bulut

Serginin geneline bakıldığında, eski ile yeni-

Bu açıdan bakıldığında, ‘Renkistan.bul’

Renkistan.bul

nin bir arada olduğu bir İstanbul portresin-

da biraz arada kalmış görünüyor. Sergi

den söz etmek mümkün. Fotoğrafçıların İs-

aslında başlangıçta belirtilen amaca ula-

tanbul içindeki çeşitli mekânlarda yer alan

şıyor. Yani istanbul’a ait, onun yukarıda

ayrıntıları ve manzaraları görüntülediği fo-

anlatılan özelliklerine has detayları gös-

toğraflar, içinde yaşadığımız halde görmedi-

teriyor. İstanbul’un renkliliğini anlatırken

ğimiz detayları göstermeyi amaçlıyor. İstan-

‘çeşitli yerlerden örnekler’ kategorisine

ihayet sonbahar geldi İstanbul’a.

bul, yüzyıllardır binlerce kültürün yaşadı-

girmemek açısından, portreler ve yazı

Şehir yine koşuşturmaca içinde.

ğı/birbirini takip ettiği/birbirine karıştığı bir

anlatımıyla da destekleniyor sergi. Ama

Ekim’in henüz ılık ama yağmurlu

şehir. Her köşesinde o yüzyılların izleri duru-

yine de tam olarak bir bütünlük içermi-

günlerinde, kahve ve çay araları verilerek

yor gibi. Öte yandan İstanbul bugün birbi-

yor. Daha doğrusu dağınık olmaktan

gidilecek sergiler de bir hayli arttı. Bu ser-

rinden farklı milletlerin, dillerin, kültürlerin,

kurtulamıyor. Bir genelleme yapacak

gilerden biri de Fotografevi Koç Allianz

toplulukların bir arada yaşadığı bir kozmo-

olursak, fotoğraf projesi olarak çok geniş

Galerisi’nde açılan ‘Renkistan.bul’du. Ha-

politliğe de sahip. Ekonomik zıtlıkların ve ka-

kapsamlı/genel konular seçmenin tehli-

kan Kürklü ve Yılmaz Bulut’un ortak çalış-

osun kaynağı, cevaplanamayan soruların ve-

keli olduğunu söylemek yanlış olmaya-

masından oluşan sergi, İstanbul’un renkli

rilemeyen cevabı gibi İstanbul. Bu kadar bü-

caktır. Bu noktada temayı daraltmak, bi-

detaylarından kesitler sunuyordu.

yük, bu kadar genişken, bir o kadar da çok

raz özelleştirmek gerekir. Sözgelimi bu

Fotografevi sergilerini takip edenler, Ha-

hikâye barındırıyor içinde. Sokaktan geçen

sergi, sadece İstanbul’un birbirinden çok

kan Kürklü ve Yılmaz Bulut’u geçtiğimiz

her yüz, önünden geçilen her kapı, binalar,

farklı yerlerinden duvarları/duvar yazıla-

seneden hatırlayacaklar. Yine ortak bir ça-

duvarlar kendi İstanbullarını yaşıyor. Hal

rını içerseydi ya da tarihin, insanların ve

lışma sonucu ‘Telvenin İzinde Kahvehane-

böyleyken, bir o kadar zor İstanbul’a hakim

diğer canlıların bıraktıkları izleri göster-

ler’ isimli bir sergi projesi ile Fotografe-

olmak, bütünüyle kavramak. Eskiyle yeninin,

seydi çok daha ilginç bir çalışma ortaya

vi’nde yer alan ikilinin bu seneki çalışma-

fakirle zenginin, farklı kültürlerin, gelenekle-

çıkabilirdi.

ları, ‘İstanbul’ şehrine odaklanıyor. Top-

rin, dinlerin, dillerin kesişim noktasının anla-

Belki yukarıda anlatılanların bir sonucu

lam yüz yirmi bir karenin yer aldığı sergi,

şılması ve anlatılması, hakkında bir genelle-

olarak, daha genelden baktığımızda, ser-

adından da anlaşılabileceği gibi (üç kare

me yapılması gün geçtikçe daha güç oluyor.

giyle ilgili rahatsızlık yaratan başka bir

dışında) tamamen renkli fotoğraflardan

Bu çerçevede İstanbul’u, bu geniş yelpaze-

nokta daha var. O da, artık bu tip fotoğ-

oluşuyor. Fotoğrafların bazıları, kendi ara-

deki çeşitliliği, herhangi bir şekilde anlatma-

rafların çok ama çok çekilmiş olduğu. İs-

larında bir seri oluşturulup bir araya geti-

ya çalışırken içinde kaybolma tehlikesinden

tanbul’da fotoğraf dersleri almaya başla-

rilmiş, bazıları da sergide bağımsız kareler

kurtulamıyor insan. İster istemez ya çok yü-

yan her kişi, İstanbul fotoğrafları çekme-

olarak yer alıyor.

zeysel kalıyor ya çok detaya iniyor.

ye başlar ister istemez. Genelde de birbi-

30 Eylül-13 Ekim 2006 Fotografevi Koç Allianz Galerisi, ‹stanbul

Arada Kalm›fl ‹stanbul Foto¤raflar›

N

rine benzer bu fotoğraflar. Bu kadar çok birbirine benzer fotoğraf sergilendikten sonra, amatörler değil belki ama, sergi açma amacı güden fotoğrafçıların kendilerine has bakış açılarını aramaları ve fotoğraflarında bu arayışı yansıtmaları gerekiyor bana kalırsa. Aksi taktirde, televizyayınlanan, her seferinde izlediğimiz ama sonraları aklımızda pek yer etmeyen ‘çerezlik’ ya da ‘hoş seyirlik’ filmlerden farkı kalmıyor yapılan işin. Harcanan onca emek varken, daha farklısını yapabilmek mümkün. Yani yalnız ve yalnız kendine has olanı, kendi içinde, o güne kadar yaşadığın/deneyimlediğin, seni sen yapan, diğer herkesten ayıran birikintilerden süzülüp geleni ortaya koyarak…

Deniz Özgür

I

100 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

FOTO⁄RAFLAR: © HAKAN KÜRKLÜ-YILMAZ BULUT

yonda defalarca bıkmadan usanmadan


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:07

Page 5

I ELEfiT‹R‹LER I Timurtafl Onan

Beyo¤lu Geceleri 3-27 Ekim 2006 Frans›z Kültür Merkezi, ‹stanbul

Beyo¤lu’nda Gece ağdaş sanatın, modern öncesi sanat anlayışından farklı olarak, içinde birçok farklı kavramı barındırması ve bunların birbirine geçişkenliği, aslında bir anlamda sanatın ‘Rönesans’ büyüsününün ve etkileyiciliğinin kaybolmasına yol açtı. Çağdaş sanatta kendini daha çok belli eden fikir, yapıtların gerçekleştirebilmesinin kolaylaşmasından dolayı bir anlamda sanatsal ürünlerin ço-

FOTO⁄RAF: © T‹MURTAfi ONAN

ğalmasına da sebebiyet vermiş oldu. İstanbul’da son zamanlarda artan çağdaş sa-

gi, aslında geceyle insanı ve onların birlikte-

toğrafların steril bir şekilde görülebildiği tek yer

nat etkinlikleri, sanatseverlere çok fazla olma-

liklerini ele alıyor. Öte yandan fotoğrafların

olan bu ‘karanlık oda’daki mantığın -belki de fo-

sa da bir hayli çeşit sunuyor. Ardı ardına açılan

sergilenme biçimi üzerine epey bir düşünül-

toğraf denen şeyin karanlık odada kimyasallarla

sanat galerileri (bazılarının teknolojiyle birleşti-

düğü belli olan ‘Beyoğlu Geceleri’, aslında bir

hazırlandığı gerçeği üzerinden giderek- bütün

ğini unutmadan), klasik sanat anlayışından

fotoğraf sergisi olmaktan çıkıp bir yerleştir-

bu fotoğrafların daha kurumamış, eskiz fotoğraf-

farklı düşünen sanatçılara yer vermek için bir

me-video sergisine dönüşmüş. Sergi salonu-

lar olduğu olabilir. Kimyasalları da müzikler…

anlamda can atıyor. Aslında çok tehlikeli söy-

nun içindeki bir karanlık odada, sergide gö-

Sergileme tekniğinin fotoğrafları fazlasıyla yor-

lemler barındırabilecek bu çağdaş sanat eser-

rülen bütün fotoğrafları (belki de daha fazla-

duğu ve görünür kılmaktan ziyade saklanır kıl-

leri yurt dışından farklı olarak -nasıl oluyorsa-

sını) projeksiyondan müzik eşliğinde görmek

dığı bu sergideki karelere tek tek bakınca görü-

oldukça törpülenerek izleyici karşısına çıkıyor

de mümkün. Bu ‘karanlık odada’ gösterilen,

lebilecek şeylerse bir ‘Taksimci’ için hiç de ya-

ve hatta bazen çıkmaya şansı bile olmuyor.

belli bir düzene sokulmuş fotoğraflardan olu-

bancı değil. Beyoğlu’ndaki insanların, dilencile-

Karşımıza çıkan örnekler ise söylemden ziyade

şan ‘klip’ her şeyden önce başarısız bir video.

rin, aşıkların, sarhoşların, polislerin, travestilerin

yöntem üzerine yapılandırılmış sergiler...

Fakat aynı zamanda serginin önemli bir par-

ve akla gelmedik daha birçok karakterin bulun-

Bu bağlamda 1. İstanbul Bienali’nin paralel et-

çası, çünkü kolaj mantığıyla üst üste/alt al-

dukları mekânı/sokakları doldurması, geceyle

kinliklerinden biri olarak açılan ‘Beyoğlu Gecele-

ta/parça parça sergilendikleri için tek tek in-

birlikte var olması, kimlik-mekân-zaman ve va-

ri’ adlı sergi, fotoğrafçı Timurtaş Onan’ın uzun

celemenin mümkün olmadığı sergi fotoğraf-

roluş gibi felsefi kavramlarla yoğrulabilir. Niha-

zamandır üzerinde çalıştığı Beyoğlu’nun bazı-

larının tam kadraj görülebildiği tek yer. Gece

yetinde sosyolojik bir araştırma olmak gibi bir

larına oldukça tanıdık gelebilecek bir yüzünü

çekildikleri için yüksek gren yapısına sahip

kaçış noktasına sahip olan sergideki fotoğrafla-

ortaya çıkartma çalışması. Sergide Taksim gece

olan fotoğraflardan oluşan videoyu izlerken

rın tek başlarına başarılı olduklarını söylemek ol-

hayatının içinden birçok farklı ‘anları’ izlemek

bir başka problemle daha karşılaşmak müm-

dukça zor. Denenen diğer nokta, yani bütün

olası ki serginin düzenlenişi de aslında Tak-

kün, o da belli yerlere koyulan müzik. Med-

serginin fotoğraflar üzerinden bir enstelasyon

sim’in bu karanlık ve karmaşık haleti ruhiyesine

yadan oldukça alışık olduğumuz düzen, bu-

olması düşüncesi de maalesef zayıf. Yırtık sergi

vurguda bulunuyor. Duvarların siyah olması,

rada da tekerrür ederek fotoğrafların anlamı-

afişleri, üst üste bantlanan, televizyon kolileri

pencerelerin siyah perdeler/kağıtlarla kapatıl-

nı çarpıtıyor ve ‘duygu yüklü’, ‘heyecanlı’,

üzerine uhulanan fotoğraflar, bir çağdaş sanat

mış olması, fotoğrafların koli bantlarıyla üst üs-

vb. müziklerle fotoğrafları daha izlenir kılma-

sergisini andırsa da hem oldukça zayıf hem de

te yapıştırılması, bir fotoğraf sergisinin alışılmış

yı amaçlıyor. Bu noktada Timurtaş Onan’ın

sanatsal anlamdan uzak.

sterilliğinden çok uzak olsa da aslında Beyoğlu

bu slayt şovu/videoyu bilinçli bir şekilde ha-

Her şeye rağmen ‘Beyoğlu Geceleri’, mekânın

gecelerinin kaotik yapısını ortaya koyuyor. Bu,

ber sıkıntısı çeken televizyon kanallarına itha-

kullanılış biçimi, sanat eseri-mekân ilişkisi, fo-

bir yandan ‘fotoğraf’ın tek başına büyüleyici

fen, müzikli ve hızlı yapmış olmasını düşün-

toğrafın duruşu/algılanışı ve enstelesyon-video

etkisini azaltırken öte yandan da fotoğrafın

mek, sanıyorum biraz fazla iyi niyetli bir dü-

gibi sanatlarla bağlantısı açısından incelemeye

kullanım olanaklarını ve anlamını sorgulayan

şünce olacaktır. (Zaten serginin bütünününe

ve (eğer ki geceleri Beyoğlu’na çıkmıyorsanız)

bir şey olup çıkıyor. Alışageldiğimiz fotoğraf

bakınca, sanatçının böyle bir gönderme yaptı-

üzerinde düşünmeye değer ama aynı zamanda

sergileme şeklinden uzak, sadece televizyonva-

ğına dair pek fazla ipucu bulunmuyor.) Yine saf

riskli de bir sergi.

ri bombardıman görüntülerden oluşan bu ser-

bir düşünce veya zorlama bir okumayla, fo-

Seçkin Uysal

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 101


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:07

Page 6

I ELEfiT‹R‹LER I Ali Tapt›k

Kaza ve Kader 28 Eylül-28 Ekim 2006 Galeri x-ist, ‹stanbul

Keçi Boynuzu Tad›nda Hayat

T

ürk fotoğraf sanatının ‘genç soluk’larından Ali Taptık, geçtiğimiz ay ‘Kaza ve Kader’ isimli serisiyle ressam Erhan

Özışıklı ile birlikte Galeri x-ist’deki ‘Keşişme II’ sergisindeydi. Genç Soluklar’da yayımlanan ciddi anlamdaki ilk projesi ‘Lunapark’tan bu yana çıkış noktası kendisinden kaynaklanan işlere imza atıyor sanatçı. ‘Lunapark’ta kendi korkularından, bir sonraki projesi ‘beni hatırlamak’ta ise kendi kişisel tarihinden yola çıkan Ali Taptık son işi ‘Kaza ve Kader’de de kendi hayatını, kendi zamanını temel alıyor. Geriye dönüp baktığımızda, torunlara olmasa bile arkadaşlara anlattığımızda ilginç ve şaşırtıcı

I

zaman basit ve sıradandır. Anlatmaya ya da yaz-

ra girmişçesine flu çocuk yüzü, kanlar içinde

nun hakkını vermeyen, görece estetik olsa bi-

maya değer bulduğumuz çoğu zaman, çapak-

yatan kurban, çaputlar, pamuklar, gemi hur-

le içerik olarak tutarsız işlerin ortaya çıkması.

ları alınmış, yoğunlaştırılmış bir kurgudur. Hatta

dasına karşı yakalanan huzur, beden parçala-

Taptık’ın ‘Kaza ve Kader’ serisini estetik yanı

anlatılan o büyük, ürkütücü olduğu kadar güzel

rı ve hatta yıllar öncesinden gelen, siyah be-

ile olduğu kadar bir seri olarak fotoğrafların

dünyayı ele geçirmeye çalışan genç macerape-

yaz denizde yüzenler fotoğrafı… Onları bir

yan yana duruşundaki tutarlılık nedeniyle de

rest (ya da sanatçı) çoğu zaman karşısına çıka-

arada tutan şey sanatçının belleği, gözleri,

beğendim. Sanatçı ile aynı salonu paylaşan

nın basitliği ya da sıradanlığı karşısında hayal kı-

gözlerinin yerine koyduğu fotoğraf makinesi.

Özışıklı’nın resimleri de Taptık’ın fotoğrafla-

rıklığına uğrar. Otuzlu yaşlarına ya da görece

Fotoğrafların tümü kare formatında sergile-

rıyla bir ruh bütünlüğü içinde. İki sanatçıyı

kemale ermiş bana göreyse iki gerçeklik de aynı

niyor. Fotoğrafçıların -nedendir bilinmez-

bir araya getirenleri de ayrıca kutlarım.

anda var olur. Basit olan aynı zamanda karma-

kompozisyonu zor olduğu gerekçesiyle ço-

Son olarak, dünya fotoğrafında beliren bu

şık, sıradansa sıradışıdır. Dünyanın neresine gi-

ğu zaman kullanmaktan kaçındığı kare for-

güçlü ‘kendine dönme eğilimi’ ile ilgili ekle-

dersek gidelim, kendi gerçeğimiz bizim sınırlı

mat, fotoğraflar sergi salonunda bir araya

mek istediğim birkaç söz var. Sanki hep öte-

gözümüz ve algımızla sınırlı. Hikâyelerimiz hat-

geldiğinde değişik bir dinamizm yaratmış.

kini bir kare içinde yakalamaya çalışan fo-

ta trajedilerimiz başkalarının anlattıklarından

Fotoğrafların ortak bir ruh halini yakalayan

toğraf, önceki eğilimlerine tepki olarak ken-

çok da farklı değil. Hele can sıkıntısı, dünyanın

tonlamaları da cabası.

di bedeninin, kendi deneyimlerinin ya da

her yerinde aynı. Hayatın ritmi denilen şey,

Çok uzun süredir, fotoğraf sergilerinde belir-

algılarının peşine düştü. Burada sözüm Ali

benzerliklerin tekrarından oluşmuyor mu za-

li bir tema ve konu bütünlüğü aranır oldu.

Taptık’a değil, zira fotoğraf serisini başarılı

ten? Aksi halde niye ona ‘hayatın ritmi’ diyelim?

İyi ve güzel fotoğrafların öylesine bir araya

bulduğumu daha önce de söyledim. Ama

O sıradan grilere bürünmüş hayatımız da o ‘he-

geldiği sergiler, retrospektifler hariç nere-

hele hele de dünyanın olmadık felaketlerle

yecan verici bütün’ün bir parçası aslında. Tabii

deyse yok gibi. Bu sergide ise bütünlük duy-

ve sorunlarla çalkalanmaya namzet olduğu

burada iğneyi kendime batırıp sözünü ettiğim

gusu farklı bir noktadan geliyor. Tüm bu gö-

bir dönemde, sanatçıların topyekün içe ka-

‘hayatın heyecan verici ritmi’nin kurgulanmış

rüntüleri kazara yakalamış olan gözden, fo-

panmasında ve kendine yönelmesinde baş-

bir gerçeklikten ibaret olduğunu itiraf etmem

toğrafçının gözünden. Ki bu küçük kazalar,

ka türlü bir yabancılaşma tehlikesi olduğu-

gerek. Ne de olsa gözün gördüğü ile gönlün

bu hikâyenin kahramanının kaderinin/haya-

nu seziyorum. Sanki bu konuda yakın za-

gördüğü çoğu zaman ayrı düşer.

tının minik yapıtaşlarını oluşturuyor.

manda bir tuzağa düşme ya da bek-

Yine de Ali Taptık’ın fotoğrafları bana bunları dü-

Son zamanlarda Türk fotoğraf ya da sanat

lemediğimiz anda hızla duvara çarpma teh-

şündürdü. İç kapatıcı arka sokaklar, pespaye in-

camiasında en çok eleştirdiğim noktalardan

likesi var gibi geliyor bana? Ya sizce?

şaatlar, puslu manzaranın önünde kadraja kaza-

biri çok iddialı konu başlıkları altında, konu-

102 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

Handan Saatçio¤lu Gürses

FOTO⁄RAF: © AL‹ TAPTIK

olabilen hayat, içinde yaşadığımız anda çoğu


GA50 SF 97-103.Qxd

13/11/06

16:07

Page 7

I ELEfiT‹R‹LER I Kent: Kaos ve Büyü 16 Eylül-31 Ekim 2006 Darphane-i Amire, ‹stanbul

Küratörlü ‹fllerden Biri: ’Kent: Kaos ve Büyü’

içindeki ‘yabancılara’ ‘şüphe’ ve ‘korku’yla

ma olarak ifade edilirken, sekiz fotoğraflık bu se-

baktıran, kentin farklı sosyal dinamiklerini etki-

ri, fotoröportajın bütünlüğünden uzak, daha çok

leyen hatta tetikleyen bu tür saldırılar, kentin

spontan kareler olarak algılanıyordu.

sosyal ve politik yaşamında kuşkusuz önemli

Sergi kapsamındaki bir diğer seri ise Bianca Ka-

bir yere sahiptir. Ancak Koca’nın gerçekleşen

dic’in ‘Kentte, kaos-kitleler ve bireyler’ adlı çalışma-

protestolardan sunduğu sıradan fotoğraflar,

sıydı. Bianca, kentin kullanım alanlarının bir fab-

bizlere kentin devingenliği içindeki ‘kaos’u ve

rika işleyişinin düzenli kullanımına benzemesine

‘büyü’yü ne kadar derinlemesine aktarıyor so-

rağmen aslında patlamaya hazır bir kaos niteli-

irçok konuşmanın, tartışmanın ve yo-

rusu, maalesef karşılığını bulamıyordu.

ğinde olduğunu vurguladığı sergisinde, şehrin

ğun bir emeğin ardından 1. İstanbul

Serginin katılımcılarından biri de ‘Dev’ isimli

insan dokusundan karelerle, belirli bir alan içinde

Fotoğraf Bienali gerçekleşti. Katılımın

11 dakikalık video çalışmasıyla Mark Do-

var olmayan anlık görüntüler sunuyordu. İlk ba-

yüksek olduğu ana mekândaki sergiler ve genel

man’dı. Doman, videosunun sunum yazısın-

kışta insan dokusunun şehrin belirlenmemiş alan-

olarak tüm sergiler (birkaçı dışında) beklentileri

da “yoğun bir insanî duyarlılıkla, Batı toplumla-

larında karşımıza çıkması, konunun içinde yer

ne kadar karşıladı konusu, ayrı bir değerlendir-

rında sıklıkla görülen evsiz bireyi, duygu sömü-

alan şehrin kaosundaki tedirginliği ve aniden or-

me yazısı olabilecekken, küratörlü işlerin fazlalı-

rüsü yapmadan” gösterdiğini anlatıyordu. İs-

taya çıkabilecek ‘patlamayı’ sessiz bir şekilde ak-

lığı dikkat çeken bir diğer noktaydı. Bu sergiler-

tanbul Bienali’nde görmeye alışık olduğumuz

tarıyordu. Bu anlamda, anlatım ve duyguda ba-

den biri de fotoğrafçı Vehbi Koca’nın küratörlü-

türden bir video-art çalışması olan ‘Dev’de

şarıya ulaşmış görünüyordu.

ğünde gerçekleşen ‘Kent: Kaos ve Büyü’ydü.

ağır çekim görüntülerle bir evsize yakın plan

Sergideki son isim olan David Bate’nin ‘Bölge’

Aralarında Koca’nın kendisinin de yer aldığı ve

bakış yer alıyordu. Temayı bütünlemesi için

isimli serisi ise Estonya, Talinn’de çalışılmış. Doğu

Mark Doman, Zadoc Nava, Mitra Tabrizian, Bi-

sergiye dahil edilen bir güncel sanat işi olan

ile Batı’nın kesiştiği nokta olarak konumlandırılan

anca Kadic, David Bate’ten oluşan ‘bienalin

‘Dev’le aynı biçimde ele alınabilecek bir diğer

Talinn, Batı tüketim kültürünü ifade eden bir me-

Londralı katılımcıları’, sergide yer alan çalışma-

çalışma ise Mitra Tabrizian’ın 27 dakika süren

tafor olarak ortaya konmuş. Şehrin, Batı’nın sem-

larıyla ‘kentin yapılanma ve oluşum itibariyle

35 mm’lik filmiydi. ‘Yırtıcı’ adlı çalışmanın su-

bolü olarak görüntülenmiş sokaklarından su boru-

içinde yaşanılan, üretilen, tüketilen, günlük ihti-

num metninde, filmin “kurguya dayalı ve ha-

sundan çıkan buz, karlı deniz kıyısı, koltuk, gibi

yaçların giderilebildiği mimari bir yapılanma ol-

yalî bir ülkede, bir aydının elimine edilme süre-

sembolist yaklaşımla ele alınan detay görüntüleri-

madığını, tarihi, sosyal ve politik işlevleriyle de

cinde ‘kovalayan ve kovalanan’ın korkutucu iliş-

ne kadar farklı kareleri kapsayan bu seri, bir şehri

bir bütünlük oluşturduğunu belirtiyordu. Bu

kiler sürecini aktardığı” anlatılıyordu. Filmin

metaforlarla anlatmaya çalışan bir çalışmaydı.

noktadan hareketle de insanın olmazsa olmaz

Türkçe’ye çevrilmeden İngilizce olarak sunul-

Sonuç olarak sanat çevrelerinde uzun zamandır

koşul olduğunun, insanın var olduğu alanlarda

ması ise diyologları önemli olan filmi izleyen-

popüler olan küratörlük kavramı, İFSAK’ın dü-

da sosyal ve kültürel dalgalanmalar/değişimle-

lerde sıkıntı oluşturuyordu.

zenlediği bienalde de oldukça yoğun kullanılan

rin kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıktığının

Zadoc Nava’nın ‘Gölge Diyarlar’ başlıklı çalış-

bir yöntem gibi gözükse de bu kavramın altının

altını çizmeye çalışıyorlardı.

ması ise sergi metninde “Tahran sokaklarında

ne kadar doldurulabildiği ve hangi düzeylerde

Serginin küratörü Vehbi Koca, kentin kaos ve

rejimin gözetimi altındaki kadın ve erkeğin ayrı

karşılık bulduğu sorusu, daha uzun süre sorula-

büyüsüne New York’taki 9/11 saldırısının ardın-

ama yan yana duruşlarını, geleneksel röportaj

cağa benziyor.

dan Londra’da gerçekleşen 7/7 saldırısının izin-

tarzıyla ve lirik bakış açısıyla” aktaran bir çalış-

B

Belgin Çöleri

den bakıyordu. “Londra, saldırı sonrası, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük sosyal ve politik sarsılmayı yaşadı ve görünen odur ki var olan psikolojik durum, kenti ve insanlarını yeni koşullarla yüz yüze getirdi. Bunun sonucu olarak artık, şüphe ve korku insanın yalnızlığına kabaca eklenen bir yamaya dönüştü bu eski kentte. Öyle ki, güvenlik kaygısı ile alınan önlemler, demokratik

FOTO⁄RAF: © BIANCA KADIC

değerleriyle böbürlenen İngiltere coğrafyasında, etnik topluluklar için bir kabûsa dönüşmek üzere ve artık etnik çeşitlilik zenginlik değil, bir fazlalık ve külfet olarak görülme aşamasına geldi.” diyen Vehbi Koca’nın fotoğrafları, New York’ta sıkça ve büyük katılımlarla gerçekleşen Irak Savaşı’nı protesto gösterilerinin, Londra’daki benzerlerinde çekilmiş görüntülerden oluşuyordu. Kentin

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 103


GA50 SF 104-108.qxd

14/11/06

13:55

Page 2

I D‹Z‹NI SAYI 1, fiubat 1997

SAYI 5, GÜZ 1998

4 ‘BÜFOK’ 5 ‘BÜFOK 95/96 Etkinlikleri’ 6 ‘Basın Fotoğrafçılığı’ 8 ‘Pulitzer Ödüllü Fotoğraflar’ 10 ‘Toplumcu Fotoğrafçılık’ 14 ‘Yaratıcı Fotoğrafçılık İçin Özel Teknikler’ 17 ‘Bize Özel Bir Pencere’ 20 ‘Dünyayı Değiştiren 10 Kamera’ 23 ‘Bizim Fotoğraflarımız’ 24 ‘Eski Bir BÜFOK’lu ile Söyleşi’ 26 ‘Zone Sistem’ 29 ‘Bir Almanya Masalı’ 32 ‘Fotoğraf Makinası Doktorları’ 34 ‘Bizim Fotoğraflarımız’

2 Editörden 8 Saydam Günleri: ‘Tamburlar Dönmeye Başlıyor...’ 12 Ustalar: ‘Josef Koudelka’ 22 Fotoğraf Kurumları: ‘National Geographic Society’ 34 Fotoğrafın Dışından: ‘Bir Coğrafyaya Ait Olmak’ 36 Dosya Giriş: ‘Gezi ve Fotoğraf’ 38 Dosya Tarih: ‘Gezi Fotoğrafı Tarihi’ 44 Dosya Söyleşi: ‘Arif Aşçı’ 50 Dosya: ‘Gezginler Türkü Söyler Sanırdım’ 54 Dosya Söyleşi: ‘İzzet Keribar’ 60 Dosya: ‘Ahir Zaman Gezginleri’ 64 Dosya Tarih: ‘Cilveli Bir Ayna’ 70 Dosya Forum: ‘Gezginler Konuştu!’ 83 Bir Saydam Gösterisi Öyküsü: ‘Geçmiş Zaman Düşleri’ 86 Semt: ‘Balat’ 94 Kuram: ‘Fotoğraf ve İsimlendirme-1’ 96 Kitap: ‘Camera Lucida’ (Roland Barthes) 98 Mayın Tarlası: ‘Best Of’ 101 Test: ‘Kodak’tan Marifetli Bir Film: Ektachrome E200’ 104 Ha! Bi De…

SAYI 2, YAZ 1997 3 Editörden 4 İçindekiler 6 Büfok’tan: ‘25. Yılın Ardından’ 8 Sergi: ‘Böyle Fotoğraflar Yok!’ 9 Etkinlik: ‘Saydam Gösterisi Denen Şey ve İstanbul Saydam Günleri’nin İkincisi Yaklaşırken’ 12 Gezi: ‘Tarihinin Kıyısında...’ 20 Çeviri: ‘Werner Bischof’un Fotoğraf Serüveni’ 22 İnceleme: ‘Sualtı Fotoğrafçılığı’ 26 Gezi: ‘Tanrıların Buluştuğu Ülke’ 36 Söyleşi: ‘Uygun Işığın Peşinde’ (Sabit Kalfagil ile Söyleşi) 38 Semt: ‘Kendi Evinde Kirada’ (Bebek) 46 Açık Köşe: ‘Bir Dia Gösterisinin Ardından’

SAYI 3, KIfi 1998 1 Editörden 5 Haberler 8 Ustalar: ‘Bir Ustanın Ardından’ (Sami Güner) 10 Saydam Günleri: ‘Eleştirilmek İstiyorum’ 14 Gezi: ‘Kış Vakti Kapadokya’ 20 Ustalar: ‘Amerikalı Fotoğrafçıların Ustası: Edward Steichen’ 24 Dosya Giriş: ‘Sahne Sanatları ve Fotoğraf’ 26 Dosya: ‘Kültür Merkezi Fotoğrafçıları Aranıyor!’ (Yaşar Saraçoğlu ile söyleşi) 34 Dosya: ‘Sahne Fotoğrafı Üzerine’ 38 Dosya: ‘Bale Fotoğrafçılığı’ 40 Dosya: Erman Koparan ‘Portfolyo’ 42 Dosya: ‘Bir Çevirmen Olarak Fotoğrafçı/Sahne Performanslarının Fotoğraflanması’ 47 Bir Saydam Gösterisi Öyküsü: ‘Herkes Kendi Yolculuğuna Çıksın’ 50 Semt: ‘Rumelihisarı Mahallesi’

SAYI 4, YAZ 1998 1 Editörden 2 Haberler 10 Sergi: ‘Günümüzde Dans Tiyatrosu: 30 Yıllık Alman Dans Tarihi’ 14 Ustalar: ‘İsa Çelik: Bir Anadolu Gezgini’ 20 Fotoğraf Kurumları: ‘Yarım Yüzyıllık Efsane: Magnum’ 32 Ustalar: ‘Fotoğrafçıların Divası: Eve Arnold’ 38 Dosya Giriş: ‘Kadın ve Fotoğraf Kadın Farklı Mı Algıla(nı)r?’ 40 Dosya: ‘Fotoğraf Tarihinde Kadınlar’ 43 Dosya: ‘Fotoğrafın Cinsiyeti’ 46 Dosya: ‘Fotografik Obje Olarak Kadın’ 56 Dosya: ‘Fotoğraf Dediğin’ 58 Dosya: ‘Bir Karanlık Oda Aşığı’ (Emine Ceylan) 68 Dosya: ‘Kadın Tanıtım Fotoğrafçıları’ 74 Dosya: ‘Nu-Nude-Akt Çıplak: (Nü de denir)’ 78 Tartışma: ‘Al Sana Eleştiri!’ 79 Tartışma: ‘Fotoğrafın Akıllısı, Fotoğrafçının Delisi...’ 81 Bir Saydam Gösterisi Öyküsü: ‘Bir Günde’ 84 Semt: ‘Süleymaniye’ 90 Kuram: ‘Fotoğrafta Anlam ve Şifreleme’ 92 Kitap: ‘Fotoğraf Üzerine’ (Susan Sontag) 93 Fotoğraf Tarihi: ‘Selüloit Tabanlı Film’ 94 Test: ‘Kodak’tan Otomatik Film: T-Max CN’

I

SAYI 6, KIfi/BAHAR 1999 2 Editörden 4 Büdütör 10 Ustalar: ‘Bruce Davidson’ 22 Fotoğraf Kurumları: ‘Associated Press’ 34 Fotoğrafın Dışından: ‘333’ 36 Dosya Giriş: ‘Şahin Kaygun’ 38 Dosya: ‘Şahin Kaygun’un Hayat Hikâyesi’ 50 Dosya: ‘Şahin Kaygun’u Anımsamak’ 52 Dosya: ‘Şahin Kaygun’da Belgeci Fotoğraf Anlayışı’ 60 Dosya: ‘Büyülü Bilinmezlikler Kuyusu’ 61 Dosya: ‘Bir Veda Telefonu’ 62 Dosya: ‘Kendi Gölgesinin Peşinde’ 70 Optik Zamanlar: ‘Cinsiyet, Yalan ve Fotoğraflar’ 74 Semt: ‘Merdivenler Kenti Galata’ 84 Kuram: ‘Fotoğraf ve İsimlendirme-2’ 86 Kitap: ‘Görme Biçimleri’ (John Berger) 88 Mayın Tarlası 91 Test: ‘Kodak’tan Basın Fotoğrafçılarına: Ektapress PJ800 Renkli Negatif Film’ 94 Ha! Bi De…

SAYI 7, YAZ 1999 2 Editörden 4 Büdütör 8 Sergi: ‘Kareler ve İçindekiler’ (Jerry Schatzberg’in ‘Kareler’ sergisi üzerine) 12 Özel Haber: ‘Usta Fotoğrafçı Salgado İstanbul’daydı’ 14 Fotoğrafın Dışından: ‘Fotoğraftan Pasajlar-Parçalar’ 16 Portfolyo: Arif Aşçı ‘Siyah Beyaz İstanbul’ 30 Portfolyo: Jerry Uelsmann 38 Portfolyo: Nikos Economopoulos ‘In the Balkans’ 52 Portfolyo: Manuel Çıtak ‘Akdeniz’ 64 Portfolyo: Fethi İzan ‘Heyk-el’ 74 Optik Zamanlar: ‘Sayısallaşma Sürecinde ‘Ellenmiş’ Optik Görüntü’ 76 Mayın Tarlası 78 Kitap: ‘O Ana Adanmış’ (J.Berger) 81 Test: ‘Cıvıl Cıvıl Bir Film: Kodak Ektachrome E100VS’ 84 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 8, GÜZ 1999 2 Editörden 4 Büdütör 8 Sergi: ‘Fotoğrafa Atılan İmza’ (Henri Cartier-Bresson’un ‘Avrupalılar’ başlıklı sergisi üzerine) 10 Sergi: ‘Cazın ‘Işıklı’ Yüzleri’ (Fethi İzan’ın ‘Cazın Sihirli Yüzleri’ başlıklı sergisi üzerine) 12 Etkinlik: ‘6. Uluslararası İstanbul Bienali’ 14 Ustalar: ‘Ferdinando Scianna’ 26 Fotoğrafın Dışından: ‘Moda Fotoğrafçılığında ‘Moda’’

104 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

28 Dosya Giriş: ‘Moda ve Fotoğraf’ 30 Dosya: ‘Moda Fotoğrafı Tarihi’ 40 Dosya: ‘Koray Erkaya ile Moda Fotoğrafı Üzerine’ 46 Dosya: ‘Yüz Yıldır Modaya Yön Veren Dergi: Vogue’ 48 Dosya: ‘Moda Fotoğrafçıları’ 60 Dosya: ‘Keramet İçinde mi?’ 64 Dosya: ‘Hem Modacı Hem Fotoğrafçı: Zeki Başeskioğlu’ 66 Dosya: ‘Bence Moda ve Fotoğraf...’ 72 Optik Zamanlar: ‘Cindy Sherman/Metro Pictures/New York’ 76 Köşebaşı: ‘İfadenin Tarihinde August Sander’in Fotoğrafları’ 78 Mayın Tarlası 81 Test: ‘Yeni Kodak Profoto 100/120 Roll Renkli Negatif Film’ 84 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 9, KIfi 2000 2 Editörden 4 Büdütör 8 Söyleşi: ‘Hayalet Gemi’de Bir Düşdeğirmeni’ (Orhan Cem Çetin ile söyleşi) 10 Söyleşi: ‘Merih Akoğul’un Bronz Askerleri’ 12 Etkinlik: ‘Saydam Günleri Dört Koldan...’ 16 Ustalar: ‘Gilles Peress’ 30 Fotoğrafın Dışından: ‘Hızlı Koşan Kurtulur’ 32 Dosya Giriş: ‘Savaş ve Fotoğraf’ 34 Dosya Tarih: ‘Savaş Fotoğrafı Tarihi’ 46 Dosya: ‘Bir Savaş Fotoğrafçısının Günlüğünden Notlar’ 50 Dosya: ‘Cepheden Bir Sessiz Çığlık’ 54 Dosya Söyleşi: ‘Savaşın Gözleri’ (Coşkun Aral ile söyleşi) 68 Dosya: ‘Horst Faas, Requiem ve Fotojurnalizm’ 72 Dosya: ‘Efsaneler ve Gerçekler’ 76 Dosya: ‘Kitapların ‘Savaş’ı’ 82 Optik Zamanlar: ‘Şöhret/Fame/Moma/New York’ 86 Köşebaşı: ‘Ya Fotoğraf?’ 88 Internet 90 Ha! Bi De… 96 Çizgili Sayfa

SAYI 10, MART/N‹SAN 2000 2 Editörden 4 Büdütör 10 Sergi: ‘Craig Cooper’ın Nüleri’ (Craig Cooper ile söyleşi) 12 Sergi: ‘’Camın Arkası’ndaki Modern Zaman Mankenleri’ (Cemal Yamalıoğlu ile söyleşi) 14 Sergi: ‘Tinerin Fotoğrafa Sinen Kokusu’ (Halil Koyutürk ile söyleşi) 18 Sergi: ‘Eski Bir Un Fabrikasında Una Bulanmış Bedenlerin Gösterisi’ (Levent Öget ile söyleşi) 20 Sergi: ‘Terkeden ve Terkedilen Fotoğrafçıların Ülkesi Macaristan’ (Károly Kincses ile söyleşi) 22 Fotoğrafın Dışından: ‘Bakmak ya da Fotoğrafı Seven Bir Gence Nasihatlar’ 24 Dosya Giriş: ‘Sipa Press’ 26 Dosya: ‘Sipa Press Dünyanın En Büyük Fotoğraf Ajansı’ 38 Dosya: ‘Sipa Press’le Geçen Otuz Yıl’ 48 Dosya: Gökşin Sipahioğlu ‘Retrospektif’ 56 Dosya Söyleşi: ‘Magnum Arşivlerinden Sipa Press’e Thomas Haley’ 62 Dosya: Andrew Holbrooke ‘Hutterites’ (Portfolyo) 70 Dosya Söyleşi: ‘Marie Dorigny ile ‘Avrupa’nın Doğu Sınırında Bir Göç’ Üzerine’ 76 Dosya: Alexandra Boulat ‘Kosova’ (Portfolyo) 84 Optik Zamanlar: ’Fotoğrafçılık Ölmedi Ama Tuhaf Kokuyor’ 86 Köşebaşı: ‘Macarlar ve Bizim Çocuklar’ 88 Internet 90 Kuram: ‘Fotoğraf ve Kimlik Sunumu’ 92 Ha! Bi De… 96 Çizgili Sayfa

SAYI 11, MAYIS/HAZ‹RAN 2000 2 Editörden 4 Büdütör 8 Saydam Günleri: ‘Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak’ 10 Sergi Söyleşi: ‘Kooperative Für Fotografie’ (Julia Baier, Kathrin Doepner, Betty Pabst ve Fethi Sabunsoy ile söyleşi) 12 Sergi Eleştiri: ‘Geçmişe Mazi Yenmişe Kuzu Derler ya da Fotoğraf Aslında Nasıl Korkuyor Yani?’ (Nazif Topçuoğlu’nun ‘Geçmişe Mazi Derler’ başlıklı sergisi üzerine) 16 Film Festivali: ‘İstanbul Film Festivali Üzerine Düşünceler’ 20 Fotoğrafın Dışından: ‘Magnum’un Yeni Renkleri’ 24 Dosya Giriş: ‘Fotoğraf ve Sinema’ 26 Dosya: ‘Cinayeti Görmek’ 33 Dosya: ‘Kamera Arkasından Üç Göz’ 40 Dosya: ‘Fotoğraf, Sinema ve Gerçek’ 46 Dosya: ‘Fotoğrafçı Sinemacılar Sinemacı Fotoğrafçılar’ 50 Dosya: ‘Karanlık Odadan Beyazperdeye Sessiz Sakin Adımlar’ (Nuri Bilge Ceylan sineması üzerine) 56 Dosya: ‘Joris Ivens ve Belgesel Sinema’ 60 Dosya Söyleşi: ‘Fotoğrafın Küçük Çocuğudur Sinema’ (Ara Güler ile söyleşi) 64 Dosya: ‘Wim Wenders: Dünyanın Soruna Kadar’ 68 Dosya: ‘Görüntünün Hareketi Hareketli Görüntü’ 70 Dosya: ‘Sinemanın Fotoğrafı’ 76 Dosya: ‘Sinema Fotoğrafın Vefasız Kardeşidir’ 80 Dosya: ‘Magnum’un Gözünden Sinema’ 91Dosya İndeks 92 Optik Zamanlar: ‘Alacakaranlık Fotoğrafları’ 94 Köşebaşı: ‘Fotoğrafın Kış Uykusu’ 96 Internet 98 Kuram: ‘Fotoğraf ve Kimlik Sunumu-2’ 100 Ha! Bi De… 104 Çizgili Sayfa

SAYI 12, TEMMUZ/A⁄USTOS 2000 2 Editörden 4 Büdütör 8 Sergi Söyleşi: ‘Sıfatların Yetmediği Bir Metropol, Karmakent Bir İstanbul Sergisi’ (Yücel Tunca ile söyleşi) 10 Sergi Söyleşi: ‘Bir Karanlık Oda Simyacısı’ (Michael Ward ile söyleşi) 16 Kitap Eleştiri: ‘Daha Kapaktan Tuhaf Kokan Bir Kitap’ (Nazif Topçuoğlu’nun ‘Fotoğraf Ölmedi Ama Tuhaf Kokuyor’ kitabı üzerine) 18 Sergi Eleştiri: ‘Sipahioğlu’nun Fotoğraftaki Tarihi’ (Gökşin Sipahioğlu’nun ‘Sipa=Sipahioğlu’ başlıklı sergisi üzerine) 20 Sergi Söyleşi: ‘Koyu Siyah Kelimelerin Ötesinden Manzaralar’ (Erdal Yazıcı ve Yusuf Darıyerli ile söyleşi) 24 Fotoğrafın Dışından: ‘Sekiz Sütuna Manşet Var Fotoğraf Yok’ 26 Portfolyo: Nazif Topçuoğlu ‘Sakatat’ 36 Portfolyo: Ferdinando Scianna ‘Uyumak ve Hatta Rüya Görmek Belki’ 48 Portfolyo: Radhika Chalasani ‘AIDS’in Mirası Bir Yetimler Kuşağı’ 60 Portfolyo: Orhan Cem Çetin ‘Yumuşak Şeyler’ 70 Optik Zamanlar: ‘New York’tan Bahar Dedikoduları’ 74 Köşebaşı: ‘Fotoğraf, Önceki Günler ve Oyunlarımız’ 76 Internet: ‘Internette Yayın Yapan Fotoğraf Dergileri’ 78 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 13, EYLÜL/EK‹M 2000 4 Editörden 6 Büdütör 12 Saydam Günleri: ‘İstanbul Saydam Günleri Beşliyor’

14 Fotoğrafın Dışından: ‘Depremin Yuttuğu Fotoğraflar’ 16 Dosya Giriş: ‘Fotoğrafta Özportre’ 18 Dosya: ‘Fotoğrafta Özportreye Kronolojik Bir Bakış’ 24 Dosya: ‘Çağdaş Sanatlarda Fotografik Özportre Kullanımı’ 28 Dosya: ‘Özportrelerinin Işığında Fotoğrafçının Ruhsal Kimliği’ 30 Dosya: ‘Parçalı Erkek Estetiği’ 34 Dosya: ‘Güzellik, Acı ve Bazı Şeyler…’ 44 Dosya: ‘Aynada Kendime Baktığımda’ 48 Dosya Söyleşi: ‘Renklerle Saklambaç’ (Isabelle Rozenbaum ile söyleşi) 52 Dosya: ‘Dokunmak Yeryüzüne…’ 56 Dosya: ‘Özportreye Farklı Yaklaşımlar’ 72 Optik Zamanlar: ‘Sorumluluk Hayallerimizle Başlar’ 76 Köşebaşı: ‘Anı Yakalamak ya da Fotoğraf Savaşları’ 80 Kuram: ‘Yüklü Kareler’ 82 Internet: ‘Internette Özportre’ 84 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 14, KASIM/ARALIK 2000 2 Editörden 4 Büdütör 8 Eleştiri: ‘Kendi Çıplaklığınızla Başbaşa Kalmayı Bir Kez Denemelisiniz’ 10 Etkinlik: ‘İstanbul Saydam Günleri Beşledi (mi acaba?)’ 12 Festival: ‘Fotojurnalizmin Kalbinin Attığı Festival’ (12. Visa Pour L’Image üzerine) 22 Paris: ‘Paris’in Güz Gülleri’ 28 Sergi Eleştiri: ‘Merhaba Atina Here İstanbul’ 30 Fotoğrafın Dışından: ‘Hayatınız Cebinizde’ 32 Etkinlik: ‘İstanbul Fotoğraf Günleri Bölüm 16’ 34 Portfolyo Giriş: ‘Din: İnanışın Fotoğrafı’ 36 Portfolyo: Abbas ‘İslam’ 50 Portfolyo: Martin Parr ‘Dini Hediyelikler’ 54 Portfolyo: ‘Dinler Mozaiği Anadolu’ 64 Portfolyo: Alfred Yaghobzadeh ‘Hıristiyanlık’ 78 Portfolyo: ‘Kudüs: Yeryüzünün En Kutsal Şehri’ 90 Optik Zamanlar: ‘Battı Balık Yan Gider’ 94 Köşebaşı: ‘Fotoğraf ve Sınırlar’ 98 Internet: ‘Focal Point, www.f8.com’ 100 Ha! Bi De… 104 Çizgili Sayfa

SAYI 15, OCAK/fiUBAT 2001 2 Editörden 4 Büdütör 10 Londra: ‘Boşluk İçerisinde Fotoğraflar’ 14 Londra Haberleri 15 New York Haberleri 16 Sergi Eleştiri: ‘Zaman Tünelinde Şehr-i İstanbul’ (‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş: National Geographic Fotoğraflarıyla İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e İstanbul’ sergisi üzerine) 20 Sergi Eleştiri: ‘Olma Hali İdi’ (Sıtkı Kösemen’in ‘Olma Hali’ başlıklı sergisi üzerine) 22 Proje: ‘Fotoğraflarla İstanbul 2000’ 24 Söyleşi: ‘Fotojurnalizmle Geçen Bir Ömür’ (John G. Morris ile söyleşi) 28 Ustalar: Jan Saudek 38 Fotoğrafın Dışından: ‘Kompozisyon’ 40 Saydam Günleri Söyleşi: ‘Orada Fotoğraf Çekmek Nasıl Oluyor Yani?’ (Enver Özkahraman ile söyleşi) 44 Saydam Günleri Söyleşi: ‘Merhaba İtalya Burası İstanbul’ (Filippo Romano ve Francesco Morandin ile söyleşi) 46 Sergi Söyleşi: ‘Yüreğin Çektiği İnsan Sıcaklığı’ (A. Petersen ile söyleşi) 50 Sergi Söyleşi: ‘Başka Türlü Bir İsveç’ (Lars Tunbjörk ile söyleşi) 52 Sergi Söyleşi: ‘Finlandiya’dan Melankolik Şiirler’ (Pentti Sammallahti ile söyleşi)


GA50 SF 104-108.qxd

14/11/06

13:55

Page 3

ID ‹ Z ‹ NI 56 Sergi Söyleşi: ‘Toz Pembenin Dışındakiler’ (Trine Sondergaard ile söyleşi) 58 Sergi Söyleşi: ‘Avrupa Avrupa Duy Sesimizi’ (Patricio Salinas ile söyleşi) 60 Sergi Söyleşi: ‘Belfast’a İki Bilet’ (Vehbi Koca ile söyleşi) 64 Sergi Eleştiri: ‘Belfast Exploded’ 66 Sergi Söyleşi: ‘Selanik, Yunan Fotoğrafı ve Balkan Fotoğrafçıları Buluşması Üzerine’ (Rania Kokkinidou, Chysoula Mamoglou, Chryssa Tzellepi ve Fotis Paleogolos ile söyleşi) 68 Sergi Eleştiri: ‘Fukara Edebiyatı ya da Dalgaları Aşmak’ (Kent Klich’in ‘El Nino’ başlıklı sergisi üzerine) 70 Optik Zamanlar: ‘İki Bin Yılın Muhasebesi!’ 74 Köşebaşı: ‘Şimdi Reklamlar’ 76 Internet: ‘Internet ve Görsel Sanatlar’ 78 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 16, MART/N‹SAN 2001 2 Editörden 4 Büdütör 8 Film Festivali: ‘Festival Yirmi Yaşında’ (20. Uluslararası İstanbul Film Festivali üzerine) 12 Londra: ‘Muğlak Sınırlar’ 18 New York: ‘Klasikten Güncele Kış Sergileri’ 24 Sergi Söyleşi: ‘Genç Kızlar, Ölüm ve de Goblin’ (Nazif Topçuoğlu ile söyleşi) 30 Fotoğrafın Dışından: ‘Bir Gün Bir Gün Bir Çocuk’ 32 Ustalar: Werner Bischof 42 İnceleme: ‘Robert Capa’nın Türk Kızkardeşi’ 44 Sergi Eleştiri: ‘Ara Güler ve Ötesi’ (‘Sevgili Dostum Ara’ya’ başlıklı sergi üzerine) 48 Sergi Söyleşi: ‘Göze Takılana Dokunmak’ (Emine Ceylan ile söyleşi) 52 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğrafın Doğduğu Ülkeden’ (Rene Cambier ile söyleşi) 56 Sergi Söyleşi: ‘Balkanlar, Paradoks ve Fotojurnalizm.…’ (Nikos Economopoulos ile söyleşi) 60 Sergi Söyleşi: ‘Yirmi Yılın Klasikleri’ (Merih Akoğul ile söyleşi) 64 Kitap Eleştiri: ‘Nikaragua’nın Kayıp Çocukları’ 66 Optik Zamanlar: ‘Kolay Sorular Zor Cevaplar’ 70 Köşebaşı: ‘Fotoğrafa Giden Uzun İnce Yol’ 72 Kuram: ‘Teknoloji ve Teori’ 74 İnternet: ‘Farklı Meraklara Farklı Siteler’ 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 17, 15 MAYIS/15 TEMMUZ 2001 2 Editörden 4 Büdütör 8 Londra: ‘Üç Şehir Sekiz Sergi’ 14 New York: ‘Gursky, Brandt, Doisneau ve Diğerleri’ 18 Sergi Eleştiri: ‘Yakın Tarihin Kara Sayfası’ (‘Fotoğraf ve Belgelerle Auschwitz’ başlıklı sergi üzerine) 20 Film Festivali: ‘Uluslararası Çevre Filmleri Festivali İstanbul’da’ 22 Sergi Eleştiri: ‘Işıkları Açalım!’ (‘Işık Açık: Karanlık Oda Dışında Fotoğraflar’ başlıklı sergi üzerine) 24 Film Festivali: ‘Festivalin Ardından’ (20. Uluslararası İstanbul Film Festivali üzerine) 26 Sergi Eleştiri: ‘Platonik Fotoğraflar’ (‘Yüzyılın Fotoğrafları’ başlıklı sergi üzerine) 28 Fotoğrafın Dışından: ‘Kıbrıs’ın Fotoğrafı’ 30 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğraf Tutkunu Bir Destancı’ (Mary Ellen Mark ile söyleşi) 38 Unutul(may)anlar: Yıldız Moran 46 Fotoğraf Günleri: ‘Kıbrıs Fotoğraf Günleri’ 50 Sergi Söyleşi: ‘Boyama Kitabından Fırlayan Fotoğraflar’ (Orhan Cem Çetin ile söyleşi) 54 Sergi Eleştiri: ‘Burhan Doğançay’ın İstanbul Çıkartması’

58 Sergi Söyleşi: ‘Tasarım Fotoğraf ve Yalanlar’ (Bülent Erkmen ile söyleşi) 62 Sergi Eleştiri: ‘Son Dönem Çağdaş Sergilerinde Fotoğraf Kullanımı’ 66 Optik Zamanlar: ‘Vampirle(!) Görüşme: Cinsellik, Din ve Politika’ 72 Köşebaşı: ‘Ölüm ve Fotoğraf’ 74 Internet: ‘Internette Fotoğraf Satan Sitem’ 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

48 Fotoğraf Kurumları: Farm Security Administration 58 Ustalar: Ed van der Elsken 70 Optik Zamanlar: ‘Neydi Adı Adî Kadının Adı Neydi? dedim…’ 74 Köşebaşı: ‘Türkiye’nin Fotoğrafı’ 76 Kitap: ‘Üç Kitapla Fotoğrafta Dünden Bugüne’ 80 Internet: ‘Türkçe Fotoğraf Siteleri’ 82 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 18, 15 TEMMUZ/15 EYLÜL 2001

SAYI 20, 15 KASIM 2001/15 OCAK 2002

2 Editörden 4 Büdütör 8 New York: ‘Gündem Değiştiren Sergiler’ 12 New York Haberler 14 Londra: ‘Disiplinlerarası Sergi Turu’ 18 Londra Haberler 20 Sergi: ‘Akşamüstü Gezintileri Alacakaranlık Düşleri’ (Florence Gruere’nin ‘Paris Bir Kadındı’ başlıklı sergisi üzerine) 22 Sergi: ‘Parlak Yüzeylere Bir Yolculuk’ (‘Andy Warhol: Sanatı ve Yaşamı’ başlıklı sergi üzerine) 24 Sergi: ‘Mantığın Uykusu Canavarları Yaratır’ (‘Los Caprichos’ başlıklı sergi üzerine) 26 Sergi: ‘Fotoğraflar Isınıyor’ (‘Beyond the Naked Eye/İklim Değişikliği’ başlıklı sergi üzerine) 28 Etkinlik Söyleşi: ‘Balkan Fotoğrafçıları Buluştu!’ (Ali Borovalı, Yusuf Darıyerli, Selim Güneş, Akın Azuk ve Volkan Kızıltunç ile söyleşi) 32 Portre: ‘Che’nin Fotoğrafçısı’ (Alberto Diaz Gutierrez üzerine) 34 Sergi: ‘Mayıs Haziran Çağdaş Sanat Sergileri’ 36 Film: ‘Yitik Belleğin İzindeki Fotoğraflar’ (‘Memento’ filmi üzerine) 38 Portfolyo: Erwin Olaf ‘Asil Kan’ 48 Portfolyo: Ahmet Sel ‘Moskova İnsanları’ 60 Portfolyo: Jamie McLeod ‘Türk Gladyatörler’ 72 Portfolyo: Andre Cypriano ‘Şeytan Kazanı’ 82 Fotoğrafın Dışından: ‘Mekânınız Cennet Olsun’ 84 Optik Zamanlar: ‘Alis Müzayedeler Diyarında (Ekonomi ve İlham Perileri Üzerine)’ 88 Köşebaşı: ‘Tutkunun Denizlerinde Başıboş Gemiler’ 90 Internet: ‘Fotoğrafa Alternatif Yaklaşımlar’ 92 Ha! Bi De… 96 Çizgili Sayfa

6 Editörden 8 Büdütör 12 New York: ‘911 Sonrası New York’ 16 New York Haberler 18 Londra Haberler 20 Paris Haberler 22 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Sonbahar Sergileri’ 26 Sergi Söyleşi: ‘Sanatçının Ne Yapacağına Kimsenin Aklı Ermez…’ (Şakir Eczacıbaşı ile söyleşi) 30 Etkinlik: ‘Saydam Günleri’nin Ardından…’ (6. İstanbul Saydam Günleri üzerine) 32 Etkinlik Chat: ‘Neee? Saydam mı?’ (6. İstanbul Saydam Günleri üzerine) 34 Sergi Söyleşi: ‘Eldivenlerle Kısa Devre’ (İhsan Derman ile söyleşi) 38 Sergi Eleştiri: ‘Akyavaş’ın Diğer Dünyası’ 40 Etkinlik: ‘İFSAK Fotoğraf Günleri Yeniden…’ (17. İstanbul Fotoğraf Günleri üzerine) 42 Sergi Söyleşi: ‘Kımmıldayann Bedennler’ (Levent Öget ile söyleşi) 44 Sergi Söyleşi: ‘Kayıp Kent Öyküleri’ (Vehbi Koca ile söyleşi) 46 Fotoğrafın Dışından: ‘Varyag’taki Yedi Adam’ 50 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: Ahmet Polat ‘Kısmet’ 58 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: Şeyda Sever ‘Yatra’ 66 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: T. Kerem Uzel ‘Yalın Hali’ 72 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: R. Erhan Şermet ‘İstanbul’da Erken Uyananlar’ 80 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: Yavuz Sevimli ‘Kent’ 86 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: Serkan Emiroğlu ‘İnanç’ 90 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Portfolyo: Serra Akcan ‘Boston’da Bir Sandalye’ 94 Türk Fotoğrafında Genç Soluklar Tüm Katılımcılar 104 Kuram: ‘Türkan Şoray Popüler Kültürün En Seçkin İkonu’ 106 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Sohbetleri-I: Göstermek mi? Anlatmak mı?’ 110 Köşebaşı: ‘Fotoğrafçının Sanat/çı Karşısındaki Konumu-I’ 110 Ha! Bi De… 120 Çizgili Sayfa

SAYI 19, 15 EYLÜL/15 KASIM 2001 2 Editörden 4 Büdütör 8 Portre: ‘Göz’ü Olan Adam: Roger Thérond’ 12 Festival: ‘13. Visa pour l’Image Perpignan Uluslararası Fotojurnalizm Festivali’ 18 Londra: ‘Soluk Yaz Sergileri’ 20 Londra Haberler 22 New York: ‘Yazdan Kalma Sergiler’ 26 New York Haberler 28 Bienal: ‘İstanbul’u Saran Bienal Rüzgârı’ (7. Uluslararası İstanbul Bienali üzerine) 30 Sergi Kitap: ‘Tarih Bazen Fotoğrafın Önüne Geçer’ (Seyit Ali Ak’ın ‘Erken Cumhuriyet Türk Fotoğrafı’ kitabı üzerine) 32 Sergi Söyleşi: ‘Terkedilmiş Mekânlara Hayat Veren Fotoğrafçı’ (Georges Rousse ile söyleşi) 36 Söyleşi: ‘İstanbul Saydam Günleri Altı Yaşında’ (Yücel Tunca ile söyleşi) 40 Sergi Eleştiri: ‘Bir Dönüşüm Üçgeni Warhol Fotoğraf Pop Art’ (‘Andy Warhol: Yaşamı ve Sanatı’ başlıklı sergi üzerine) 44 Sergi Eleştiri: ‘Akçakaya’nın ‘Gördüğü Gibi’’ 46 Fotoğrafın Dışından: ‘Her Şey O Ampule Benzerse ya da Kar Tanelerinin Birbirinden Farkı ya da Her İkisi de Birden’

SAYI 21, 15 OCAK/15 MART 2002 2 Editörden 4 Büdütör 8 New York: ‘Yıl Sonu Süprizleri’ 12 Paris: ‘Fotoğraf, Yatırım ve Bilgi Aktarımı’ 15 Londra Haberler 16 Sergi Söyleşi: ‘Işığın Peşinde’ (Paul McMillen ile söyleşi) 20 Sergi Eleştiri: ‘Dünden Kalanlar’ (‘Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Fotoğrafı’ başlıklı sergi üzerine) 22 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Itırlı Bahçeye ‘Yeniden Bak’mak’ 26 Beriki Mecra: Ergin Çavuşoğlu 28 Nostalji: ‘Veda Fotoğrafçıları ya da Bir İstanbul Hatırası’ 32 Saydam Gösterisi Tarih: ‘Eisenstein’ın Mirası’ (Sergey Eisenstein’ın ‘Bejin Çayırı’ başlıklı gösterisi üzerine) 34 Fotoğrafın Dışından: ‘Yağ Kar Huzur ve Mutluluk Getir Bize!’ 36 Fotoğraf Kurumları: Reuters 46 Tartışma: ‘Performans Geleceğine…’

48 Fotoğraf Günleri Değerlendirme: ‘Hep Aynı Kentin Fotoğraflarını Çekeceksin…’ (17. İstanbul Fotoğraf Günleri üzerine) 52 Fotoğraf Günleri Anısına: ‘Ahmet Kayacık’ı Hatırladık’ 54 Fotoğraf Günleri Atölyeler: ‘Photography Is Bullshit!’ 58 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Dikkat! Metroda Fotoğrafçı Var…’ (Sophia Markantonaki ile söyleşi) 60 Fotoğraf Günleri Eleştiri: ‘Fotoğraflarına İz Bırakanlar’ 64 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Kızılötesi Fotoğrafların Ötesinde’ (Reha Akçakaya ile söyleşi) 66 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Varoşlarda Varoluşlar’ (Coşkun Aşar, Gökşin Varan, Haldun İpal ve Yusuf Sevinçli ile söyleşi) 70 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Gölgenin Tonlarında Yakalanan Düşler’ (Boro Rudik ile söyleşi) 72 Fotoğraf Günleri Atölye: ‘Değişmek’ 76 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Sohbetleri II: Teknoloji ve Sanat (Eski Köye Yeni Adet…)’ 80 Köşebaşı: ‘Fotoğrafçının Sanat/çı Karşısındaki Konumu-II (ya da Şu Bizim Ülke)’ 82 Internet: ‘11 Eylül Siteleri’ 84 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 22, 15 MART/15 MAYIS 2002 2 Editörden 4 Büdütör 10 Beşinci Yıl Özel 20 New York: ‘Sualtından Uzaklara’ 26 Paris: ‘Paris’in Dört Bir Yanı Vu’ 29 Londra Haberler 30 Beriki Mecra: Güven İncirlioğlu 32 Ödül Değerlendirme: ‘Kazanan Kim?’ (Pamukbank Fotoğraf Ödülleri üzerine) 34 Sergi Söyleşi: ‘Avrupa’nın Modern Köleleri’ (Ad van Denderen ile söyleşi) 40 Söyleşi: ‘Fotoğraf Vakfı Atağa Geçiyor’ (Kemal Cengizkan, Dora Günel ve Yücel Tunca ile söyleşi) 44 Sergi Söyleşi: ‘Organik Fotoğrafın Modern Çağ Bilgesi Olarak A.Petersen’ 52 Sergi Portre: ‘Elliott Erwitt Üzerine… 54 Sergi Deneme: ‘Yaşamın Kıyısından Fotoğraflar’ (Kamil Fırat’ın ‘Kıyı’ başlıklı sergisi üzerine) 56 Sergi Söyleşi: ‘Uzak Kent İstanbul’ (Erdal Yazıcı ile söyleşi) 58 Sergi Eleştiri: ‘Uzak Kent’in Uzağında’ (Erdal Yazıcı’nın ‘Uzak Kent İstanbul’ başlıklı sergisi üzerine) 60 Sergi Portre: ‘Nadar’ın Bin Bir Yüzü’ 64 Etkinlik: ‘Fotoğraf Sinema Yeniden...’ (1. Uluslararası Fotoğraf-Sinema Buluşması üzerine) 66 Sergi Söyleşi: ‘11 Eylül’ün Yıkıntıları Arasında’ (Joel Meyerowitz ile söyleşi) 70 Sergi Eleştiri: ‘Düşman Gözler’ 72 Fotoğraf Kurumları: World Press Photo 82 Nostalji: ‘Pera’da Bir Beyaz Rus Fotoğrafçı Jules Kanzler’ 86 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Sohbetleri III’ 90 Köşebaşı: ‘Şark Ekspresi’nde Cinayet’ 92 Kuram: ‘Görmek mi Gerek?’ 94 Kitap: ‘Röportaj’, ‘Mario Giacomelli’, ‘Robert Capa: The Definitive Collection’, ‘Gurbetçi’ 98 Internet: ‘Fotoğraf Yazıları’ 100 Ha! Bi De… 104 Çizgili Sayfa

26 Paris: ‘Anne Bak, Fotoğrafçılar Çıplak!’ 30 Beriki Mecra: Seçil Yersel 32 Sergi Söyleşi: ‘Türk Fotoğrafına Sondaj’ (Engin Özendes ile söyleşi) 36 Sergi Portre: ‘Zaman Üzerine Otuz Yıllık Bir Deneme’ (Denis Roche üzerine) 38 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Sahte Gerçek’ten Mavi Gök’e Tınılar’ 40 Söyleşi: ‘Sınırlar Kalkıyor Fotoğrafın Değişik Türleri Arasında’ (Marta Daho ile söyleşi) 42 Sergi Değerlendirme: ‘Bir Sergiye Dönüp Baktığımızda: Denge Bir Akrobasiydi’ (‘İnsan İlişkileri Bağlamında deNGe’ başlıklı sergi üzerine) 44 Sergi Eleştiri: ‘Geçmişten Gelen Yeni Sergi’ (Emine Ceylan’ın ‘Bir Kuş… Bir Rüzgâr… Bir Işık!’ başlıklı sergisi üzerine) 46 Söyleşi: ‘Kuzeyden Misafirlerimiz Geliyor’ (Stephan Lindberg ile söyleşi) 48 Anısına: ‘Magnum’un Bilge Prensesi’ (Inge Morath anısına) 54 Sergi Söyleşi: ‘Başarmak: Rağmen’ (Merih Akoğul ile söyleşi) 58 Sergi Akım: ‘Modern Dünyaya Yeni Bir Bakış’ (‘Bauhaus Fotoğraf Sanatı’ başlıklı sergi üzerine) 64 Sergi Değerlendirme: ‘Hocaların Hocası Cafer Türkmen’ 66 Vizyon Ötesi: ‘Bakışma’ 70 Nostalji: ‘Hüzüne Dönüşen Mutluluklar ya da Yanlızlığın Fotoğrafları’ 74 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Sohbetleri IV’ 78 Köşebaşı: ‘Klasik Olmak ya da Ol(a)mamak’ 80 Kuram: ‘İsimsiz ya da Fikir Cimnastiği’ 82 Internet: ‘Usta İşi Siteler’ 84 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 24, 15 TEMMUZ/15 EYLÜL 2002 2 Editörden 4 Büdütör 8 Londra: ‘Kayda Değer Anlar’ 14 New York: ‘Basamaklar ve Sonsuzluk’ 18 Etkinlik Söyleşi: ‘Amerikan Rüyasının Karanlık Yüzü’ (Ken Light ile söyleşi) 22 Etkinlik Söyleşi: ‘Ken Light ile Belgesel Fotoğraf Üzerine’ 26 Sergi Söyleşi: ‘Bir Sergi Bir Kitap ve Beyoğlu’ (Sıtkı Kösemen ile söyleşi) 28 Sergi Söyleşi: ‘Nerede O Eski Panayırlar’ (Yusuf Darıyerli ile söyleşi) 30 Proje: ‘İğne Deliğinden Akdeniz’ 32 Sergi Söyleşi: ‘Anahtar Dağıtan Fotoğraflar’ (İlke Veral ile söyleşi) 36 Portfolyo: Peter Granser ‘Alzheimer’ 48 Portfolyo: Felicia Webb ‘Hiçliğe Doğru’ 58 Portfolyo: Muammer Yanmaz ‘Kırk İstasyon’ 68 Portfolyo: Shannon Bishop ‘Çingeneler’ 74 Exposed: Orhan Cem Çetin 76 Hayatımız Fotoroman: Fatih Özgüven 86 Beriki Mecra: Neriman Polat 88 Nostalji: ‘Febüs Efendi’nin Atı’ 92 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Sohbetleri V’ 96 Köşebaşı: ‘Fotoğrafta Yeni Boyutlar’ 98 Kuram: ‘63. Maçı Oynadık; Gururluyuz’ 100 Kitap: ‘Snaps’, ‘Nan Goldin 55’, ‘Magnum Football ‘ 102 Ha! Bi De… 104 Çizgili Sayfa

SAYI 23, 15 MAYIS/15 TEMMUZ 2002

SAYI 25, 15 EYLÜL/15 KASIM 2002

2 Editörden 4 Büdütör 8 Etkinlik: ‘33. Arles Fotoğraf Buluşması’ 14 Londra: ‘Seri Fotoğrafçılar’ 20 New York: ‘New York’ta Pittsburgh Baharı’

2 Editörden 4 Büdütör 8 Etkinlik: 18. İFSAK İstanbul Fotoğraf Günleri 12 Anısına: ‘Yirminci Yüzyıla Işık Tutan Adam Yousuf Karsh’ 14 Festival: 14. Visa pour l’Image

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 105


GA50 SF 104-108.qxd

14/11/06

13:55

Page 4

I D‹Z‹NI 20 Londra: ‘Hayata Tutulan -AyarlıAyna’ 23 Londra Haberler 24 Paris: ‘Gülünçlük Öldürmez, Kanıtı… Karşınızdayım!’ 26 Paris Haberler 28 New York Haberler 30 Sergi Söyleşi: ‘Fotojurnalizmin Yarım Yüzyılı’ (Evelien Kunst, Maarten Kotes ve Maria Mann ile söyleşi) 32 Etkinlik Değerlendirme: WPPh Semineri 34 Söyleşi: ‘İsveç’te Bir Türk’ (Lütfi Özkök ile söyleşi) 38 Söyleşi: ‘Yükte Hafif Pahada Ağır Fotoğraflar’ (Mari Mahr ile söyleşi) 42 Söyleşi: ‘Çok Güzel Fotoğraflar Görüyorum Ama Zamanın En İyileri Olarak Değerlendiremeyeceğim’ (Eugene Richards ile söyleşi) 48 Etkinlik Söyleşi: ‘İstanbul Yaya Sergileri 1: Nişantaşı’ (Fulya Erdemci ile söyleşi) 50 Exposed: Manuel Çıtak 52 Hayatımız Fotoroman: Sadık Oğuz 60 Beriki Mecra: Servet Koçyiğit 62 Nostalji: ‘Padişahın Fotoğrafçıları (Tuğra-yı Garra-i Şahane)’ 64 Fotoğrafın Dışından: ‘Müslüman Olmak Suç Mu?’ 66 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Güncesi I’ 70 Köşebaşı: ‘Bir Gün Bir Şehirde…’ 72 Piramit: ‘Yüzünün Yarısından Gülüyorsun’ 74 Kuram: ‘Fotoğrafın Söylemi’ 76 Kitap: ‘Blink.’, ‘Yeryüzünde Yedi İz’, ‘Shooting Blind’, ‘Stepping Through the Ashes‘ 80 Internet: ‘Fotoğraf Koleksiyonu Siteleri-I’ 82 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 26, 15 KASIM 2002/15 OCAK 2003 2 Editörden 4 Büdütör 8 Etkinlik: ‘Paris Fotoğraf Ayı 2002’ 12 Özel Haber: ‘Yolcudur Abbas Bağlasan Durmaz’ 14 Haberler 18 Londra: ‘Ortak Bir Seyleri Olmayanların Ortaklığı’ 22 Paris: ‘Hayalet Bedenler’ 24 Yurtdışı Haberler 28 Etkinlik Değerlendirme: ‘Yedinci İstanbul Saydam Günleri ‘ 30 Sergi: ‘Alman Moda Fotoğrafının Elli Yılı’ 34 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Metropolden Görsel Yansımalar’ 38 Sergi Söyleşi: ‘İçindekileri Anlatmadan Durabilir mi İnsan?’ (Yusuf Tuvi ile söyleşi) 40 Söyleşi: ‘Düşlerinin Saydamlarını Oturtmuş Bir Sufi’ (Safai ile söyleşi) 42 Gösteri Söyleşi: ‘Uzakdoğudan Farklı Bir AIDS Yorumu’ (Haruhiro Takada ve Harumi Honda ile söyleşi) 44 Sergi Söyleşi: ‘’80 Sonrasının Uçlardaki Gençleri’ (Serhat Özşen ile söyleşi) 48 Etkinlik Değerlendirme: ‘AFSAD Fotoğraf Değerlendirme Sempozyumu’ 50 Sergi Söyleşi: ‘Bir Çıkmazın Monografisi’ (Dora Günel ve Kemal Cengizkan ile söyleşi) 54 Sergi Söyleşi: ‘Evet Ben Çaldım…’ (Orhan Alptürk ile söyleşi) 56 Kitap Söyleşi: ‘Gel ‘Biz’e Katıl Bize’ (Süreyya Yılmaz Dernek ve Ergün Turan ile söyleşi) 60 Sergi Portre: ‘Bir Yetişkinin Gözüyle Çocukluk Düşleri’ (J. H. Lartigue) 64 Exposed: Nazif Topçuoğlu 66 Beriki Mecra: Nasan Tur 68 Nostalji: ‘Kartpostal İle Fotokartın Farklılıkları’ 70 Fotoğrafın Dışından: ‘Aksiyon Zamanı’ 72 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Güncesi II: Sanat, Sinema ve Siyaset Dolu Günler’ 76 Köşebaşı: ‘Paris’te Sonbahar’ 78 Piramit: ‘Bir Daha Baktığımda Seni Gene Görür Müyüm?’

I

80 Kitap: ‘Martin Parr’, ‘Tina Modotti 55’, ‘Manel Alvarez Bravo’, ‘Ba-şar-mak’, ‘A Way into India’, ‘Türk Fotoğrafında Çıplak’ 84 Internet: ‘Fotoğraf Koleksiyonu Siteleri-II’ 86 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 27, 15 OCAK/15 MART 2003 2 Editörden 4 Büdütör 8 Özel Haber: ‘Yolcudur Abbas Bağlasan Durmaz II’ 12 Haberler 16 Londra: ‘Otobandan Ayrılan Patikalar’ 20 Paris: ‘Kötü Fotoğraflara Hayır!’ 22 Yurtdışı Haberler 24 Etkinlik Değerlendirme: ‘Rıhtımlar Arasında’ 26 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘İğne Deliğinden Kaldırım Taşları Atmak’ 28 Sergi Değerlendirme: ‘Işık Yıllarına Dair’ 30 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğrafın Çizgili Olanı’ (Necati Abacı ile söyleşi) 32 Fotoğraf Günleri Değerlendirme: ‘On Sekizinci İstanbul Fotoğraf Günleri’ 34 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘d’Agata’nın Gece Notları’ (Antoine d’Agata ile söyleşi) 38 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Circus Cirkör’ün Yansımaları’ (Magnus Neideman ile söyleşi) 42 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Arnavutluk’tan Danimarka’ya Savaş ve Savaş Dışı Haller’ (Joachim Ladefoged ile söyleşi) 50 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Sağım Solum Amerika’ (Stefan Lindberg ile söyleşi) 52 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Adada Bir Öteki’ (Stratos Kalafatis ile söyleşi) 54 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘İsveçli Öğrencilerin Kamerasından İstanbul’ (Stefan Bladh, Barbro Vivien ve Halil Koyutürk ile söyleşi) 58 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Wilco’nun Öteki Kadınları’ (Wilco Van Herpen ile söyleşi) 60 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘İçerideki ‘Öteki’’ (Kutup Dalgakıran ile söyleşi) 62 Fotoğraf Günleri Atölye: ‘Görmek ve Çekmek Üzerine’ 64 Beriki Mecra: Nazan Azeri 66 Hayatımız Fotoroman: Paul McMillen 76 Exposed: İnci Eviner 78 Fotoğrafın Dışından: ‘Nabokov’ 80 Nostalji: ‘Düş Fotoğrafları’ 82 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafçılık Güncesi III: Sanat Öldü Yaşasın Sanat’ 86 Köşebaşı: ‘Sorusu Olan…’ 88 Piramit: ‘Kendim, Dünya, İçerisi, Dışarısı ve Fotoğrafın Kendisi’ 90 Kitap: ‘Freedom’, ‘Lewis Hine 55’, ‘Willy Ronis 55’, ‘Material’, ‘Century’, ‘Ed van der Elsken 55’, ‘Bahtabakan’ 94 Ha! Bi De… 96 Çizgili Sayfa

SAYI 28, 15 MART/15 MAYIS 2003 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Londra: ‘Çokuluslu İtilaf! Kapitalizm ve Sanat Peki Fotoğrafın Bunlarla Ne İlgisi Var?’ 16 Hollanda: ‘Hollanda Seyir Defterinden Notlar…’ 18 Yurtdışı Haberler 20 Ödül: 46. World Press Photo Ödülleri 22 Sergi Söyleşi: ‘Bilgi Çin’de de Olsa’ (Nazif Topçuoğlu ile söyleşi) 28 Sergi Söyleşi: ‘Çıkma Arzusu Veren Fotoğraflar’ (Nilüfer Küyel ile söyleşi) 30 Sergi Söyleşi: ‘Kurban, Bayram, Et, Din ve Kan’ (Kayhan Kemal Özçiçek ile söyleşi) 32 Sergi Söyleşi: ‘Dünyanın Yaşlı Kadınları’ (Ulla Lemberg ile söyleşi)

106 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

34 Sergi Söyleşi: ‘Lara’nın Paris Enstantaneleri’ (Lara Ayvazoğlu ile söyleşi) 36 Sergi Söyleşi: ‘Sedat Pakay’ın New York’u ve Portreleri’ 40 Sergi Söyleşi: ‘Zincire Eklenen Son Halka’ (Arif Aşçı ile söyleşi) 44 Söyleşi: ‘Boş Duvarlar Daha Cazip Gelebiliyor Kimi Zaman İnsana’ (Alice Rose George ile söyleşi) 46 Ustalar: Manuel Álvarez Bravo 58 Unutul(may)anlar: Arif Hikmet Koyunoğlu 64 Beriki Mecra: Gül Ilgaz 66 Exposed: Ahmet Elhan 68 Fotoğrafın Dışından: ‘Haset ve Hayranlık’ 70 Nostalji: ‘Anıların Kaligrafisi ya da Petek Fotoğraflar’ 72 Optik Zamanlar: ‘Valla (Bunları) Ben Yazmadım’ 74 Köşebaşı: ‘Savaş İstemiyoruz’ 76 Piramit: ‘Son Fotoğraf Sanatçısı Benim, Alem Buysa Kral Kim?’ 78 Kuram: ‘Belgeselin Değişen Sınırları’ 80 Internet: ‘Dijitalden Anı Fotoğrafına Farklı İçerikli Siteler’ 82 Kitap: ‘One Hundred Photographs’, ‘Perfect Peace’, ‘Lorna Simpson’, ‘Röportaj 2’, ‘Sam Taylor-Wood‘ 86 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa

SAYI 29, 15 MAYIS/15 TEMMUZ 2003 2 Editörden 4 Büdütör 8 Festival: Photoespaña 12 Haberler 16 Londra: ‘Umudun Hayali’ 20 Yurtdışı Haberler 24 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Çağdaş Sanatta Belirsiz Sınırlar’ 28 Söyleşi: ‘İstanbul Fotoğraf Merkezi’nin Farkı…’ (Mehmet Kısmet ve Nevzat Çakır ile söyleşi) 30 Sergi Söyleşi: ‘Laleper Aytek’le Sıfır Mesafesinde Bir Söyleşi’ 32 Sergi Portre: ‘Fotoğraflarla İspanya’ya Bakış’ 34 Sergi Söyleşi: ‘Marslı Moskova İnsanları’ (Ahmet Sel ile söyleşi) 38 Proje Söyleşi: ‘Aynadaki Suretin İzi’ (İsmail Necmi ile söyleşi) 40 Unutul(may)anlar: Cafer Türkmen 46 Ustalar: Julia Margaret Cameron 52 Beriki Mecra: Nancy Atakan 54 Hayatımız Fotoroman: Osep Minasoğlu 64 Exposed: Gündüz Kayra 66 Fotoğrafın Dışından: ‘Woolf’ 68 Nostalji: ‘’1’ Numaralı Fotomuhabiri Ferit İbrahim ‘ 70 Köşebaşı: ‘Fotoğrafın Çağdaş Yüzü’ 72 Piramit: ‘Benim Cici Silahım’ 74 Internet: ‘2 Kişisel 2 Sektörel 2 Dergi: Altı Site’ 76 Kitap: ‘Here Is New York’, ‘Cem Turgay’, ‘Salt Lake’ 78 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 30, 15 TEMMUZ/15 EYLÜL 2003 4 Editörden 6 Büdütör 10 Haberler 12 İzmir: ‘İzmir’de Fotoğraflı İlkyaz’ 16 Londra: ‘Londra Galerilerinde Ustalar Resmigeçidi’ 20 Yurtdışı Haberler 22 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Venedik Japonya Diyarbakır’ 24 Söyleşi: ‘Düş Rolleri Performansı’ (Nazan Azeri ile söyleşi) 26 Sergi Değerlendirme: ‘İstiklâl Caddesi İle İlgili Bir Meselem Var!’ (Ömer Orhun’un ‘İçerisi’ başlıklı sergisi üzerine) 30 Sergi Söyleşi: ‘Attığım Bütün Adımların Kişisel Olduğunu Düşünüyorum’ (Ahmet Polat ile söyleşi) 34 Sergi Değerlendirme: ‘Sizin Gibi Çektim Öyle Bakmayın!’ (Merih Akoğul’un ‘İki Dünya Arasında’ başlıklı sergisi üzerine) 36 Portfolyo: Ahmet Sel ‘Afganistan Portreleri’

48 Portfolyo: Abbas ‘Türkiye ve İslam’ 58 Portfolyo: David Gross ‘Kosova’lı Kayıplar’ 68 Portfolyo: Ulrik Jantzen ‘Hayata Erken Merhaba Diyenler’ 76 Portfolyo: Altan Bal ‘Bekâr Odaları’ 82 Beriki Mecra: Can Altay 84 Exposed: Arif Aşçı 86 Fotoğrafın Dışından: ‘Fotoğraf Kutusu’ 88 Nostalji: ‘Atlı ve Otomobilli Fotoğrafhane Foto Sel’ 90 Kuram: ‘Fotoğraf ve Teknoloji (Tarih) II’ 92 Piramit: ‘Geriye Ne Kaldı?’ 94 Kitap: ‘Wolfgang Tillmans’, ‘Now That You Are Mine’, ’At Work’ 96 Çizgili Sayfa

SAYI 31, 15 EYLÜL/15 KASIM 2003 4 Editörden 6 Büdütör 10 Haberler 12 Festival: 15. Visa Pour L’image Perpignan Fotojurnalizm Festivali 18 Bienal: 8. Uluslararası İstanbul Bienali 22 Londra: ‘Seyir Defteri’ 28 Berlin: ‘Tesadüfler Kenti Berlin’ 34 Yurtdışı Haberler 36 Saydam Gösterisi Değerlendirme: ‘Çocuk Gözüyle Diyarbakır’ 38 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğraf Hakkında Çok Konuşmayan Fotoğrafçı’ (Marc Ribound ile söyleşi) 44 Söyleşi: ‘Bir Renk Sihirbazı’ (Gueorgui Pinkhassov ile söyleşi) 52 Sergi Söyleşi: ‘Olağan Gibi Yaşanan ‘Günlük Kanamalar’a Dair’ (Yalçın Çıdamlı ile söyleşi) 54 Beriki Mecra: Seza Paker 56 Exposed: Ömer Orhun 58 Fotoğrafın Dışından: ‘Karşısı’ 60 Nostalji: ‘Bir Örnek Elbise’ 62 Optik Zamanlar: ‘Para Meseleleri’ 66 Köşebaşı: ‘Viyana Günlüğü-I’ 70 Piramit: ‘Hayatın Neresinde Duruyoruz?’ 74 Kuram 76 Kitap: ‘Red Color News Soldier’, ‘Home’, ‘Jeff Wall‘ 78 Internet: ‘Genel Bilgiden Özel Bilgiye Referans Siteleri’ 79 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 32, 15 KASIM/15 OCAK 2004 2 Editörden 4 Büdütör 8 Etkinlik: 19. İstanbul Fotoğraf Günleri 14 Haberler 16 Yurtdışı Haberler 18 Londra: ‘Her Derde Deva’ 22 Saydam Günleri Değerlendirme: ‘İki Arada Bir Derede Kalmak’ (8. İstanbul Saydam Günleri üzerine) 24 Sergi Portre: ‘Ansel Adams 100 Yaşında’ 28 Sergi: ‘İspanyol Fotoğrafının 150 Yıllık Serüveni’ (‘İspanyol Fotoğrafının 150 Yılı’ başlıklı sergi üzerine) 32 Ustalar: Christer Strömholm 42 Sergi Söyleşi: ‘Robert Capa, Sahip Olabileceğim En İyi Arkadaşlarımdan Biri’ (Richard Whelan ile söyleşi) 46 Sergi Söyleşi: ‘Fotografik Yanlışlarımdan Arındım’ (Cengiz Akduman ile söyleşi) 48 Sergi Söyleşi: ‘Şiirselliğin İzinde’ (Seyfullah Samadian ile söyleşi) 50 Sergi Söyleşi: ‘Komet Bey, Komet Bey Daha Çalışma Bitmedi!’ (M. Yanmaz ve S. Akçalı ile söyleşi) 52 Sergi Söyleşi: ‘Kaotik Şehrin Hayaletleri’ (Tansel Atasagun ile söyleşi) 54 Sergi Eleştiri: ‘Anlamak İstiyorum!’ (Orhan Alptürk’ün ‘Öteki Denizler’ başlıklı sergi üzerine) 56 Beriki Mecra: Gülçin Aksoy 58 Exposed: Vedat Ozan 60 Nostalji: ‘Renkli Gibi…’ 62 Optik Zamanlar: ‘Geleceğin Altı da Bir Üstü de! Para Meseleleri-II’

66 Köşebaşı: ‘Viyana Günlüğü-II’ 70 Piramit: ‘(Önce) Kendini Gören Göz’ 72 Kitap: ‘Märchenstüberl’, ‘New York Subway’, ‘Assos’ 74 Internet: ‘Dumanı Üstünde Taze Türkçe Siteler’ 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 33, 15 OCAK/15 MART 2004 2 Editörden 4 Büdütör 8 Tartışma: Sıcak Haberde Fotoğraf mı Çekmeli Yardım mı Etmeli? 10 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 16 Londra: ‘The Big Bang’ 20 Paris: ‘Bellek, Kadın ve Düşöyküler (Bir De Piyasa)’ 24 Japonya: ‘Puri Kura Beri Gele’ 26 Sergi: ‘İki Binli Yıllarda Daguerotipmanya’ (‘Fotoğrafın Doğuşu: Fransız Daguerotipleri’ başlıklı sergi üzerine) 28 Fotoğraf Günleri: 19. İstanbul Fotoğraf Günleri’nin Ardından 30 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Zeus Kolhos’a Giderken…’ (Murat Yaykın ile söyleşi) 32 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Hatırı Sayılır Kahveler’ (Fethi Sabunsoy ile söyleşi) 34 Fotoğraf Günleri Analiz: ‘Hatıraların İzindeki Fotoğraflar’ (Susan Schwartzenberg’in ‘June Riley Hakkında Bir Hikâye’ başlıklı sergisi üzerine) 36 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Kaybolan Kim? Helena mı Biz mi?’ (Helena Pals ile söyleşi) 38 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Geçmiş Gelecek ve Şimdiki Zaman Üzerine’ (Nina Korhonen ile söyleşi) 42 Fotoğraf Günleri Söyleşi: ‘Bombaların Gölgesinde Renksiz Bir Söyleşi’ (Alex Webb ve Rebecca Norris Webb ile söyleşi) 48 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğraf Editörlüğünden Bol Ödüllü Bir Fotoğrafçılık Kariyerine’ (Ami Vitale ile söyleşi) 52 Sergi Portre: ‘Doisneau: Bir Görüntü Balıkçısı’ 56 Beriki Mecra: Halil Altındere 58 Exposed: Sema Kösoğlu 60 Fotoğrafın Dışından: ‘Bir Meselenin Fotoğrafı’ 62 Nostalji: ‘Düşleyebildiğin Kadar’ 64 Optik Zamanlar: ‘İyi Fotoğraf Nedir Bilmem Ama Fiyatını Bilirim! Para Meseleleri-III’ 68 Köşebaşı: ‘Şehir Düşerken’ 72 Piramit: ‘Bellek[-siz-lik]’ 74 Kitap: ‘Daughter of Art History’, ‘Lütfi Özkök: Portreler’, ‘Twins‘ 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 34, 15 MAYIS/15 TEMMUZ 2004 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 18 Londra: ‘Farklı Coğrafyalardan Üç Sergi’ 22 Paris: ‘Tesellisiz Ruhlar Bizi İzlerken’ 24 Japonya: ‘Yumeka ile On Gün’ 26 WPPh Seminer 28 WPPh Ödül 30 Sergi Söyleşi: ‘“Ben Çektim Oldu” Diye Fotoğrafçılık Olmaz’ (Bülent Özgören ile söyleşi) 32 Söyleşi: ‘77 Yaşında Yeni Bir Başlangıç’ (Gökşin Sipahioğlu ile söyleşi) 34 Söyleşi: ‘Zachmann’la Fotoğraf, Bellek ve Kimlik Üzerine’ (Patrick Zachmann ile söyleşi) 42 Söyleşi: ‘Batı Dışında da Fotoğraf Var!’ (Shahidul Alam ile söyleşi) 44 Söyleşi: ‘Arka Pencere’yi Kapama, Lopparelli Usta!’ (Nathalie Lopparelli ile söyleşi) 46 Unutul(may)anlar: Rahmizade Bahaeddin


GA50 SF 104-108.qxd

14/11/06

13:55

Page 5

ID ‹ Z ‹ NI 52 Beriki Mecra: Ferhat Özgür 54 Exposed: Hacer Yılmaz 56 Nostalji: ‘Çocuk ve Heykel’ 58 Optik Zamanlar: ‘Fotoğrafın Değerlisi Sanatı Bol Olanıdır’ 62 Köşebaşı: ‘Londra’da On Üç Gün’ 64 Piramit: ‘Orda Bir Sergi Var(dı) Uzakta… Gitmesek De…Görmesek De…Ordaa Bir Sergi Açıldı Uzakta…’ 68 Kitap: ‘Rene Burri Photographs’, ‘Doğumdan Ölüme’, ‘TRen’, ‘Kubbe’, ‘Josef Sudek’, ‘Beach&Disco’, ‘The Omega Suites’, ‘Gerard Malanga’, ‘London/Wales’, ‘The Path to Buddha’ 74 Internet: Yerliden Yabancıya Üç Site 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 35, 15 MAYIS/15 TEMMUZ 2004 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 20 Festival: 35. Arles Fotoğraf Buluşması 26 Paris: ‘Sonun Başlangıcı’ 28 Japonya: ‘Chotto Wakaranai’ 30 Selanik: ‘Bu Yıl Selanik’e Bahar Fotoğrafla Geldi’ 34 Ustalar Söyleşi: ‘Sürpriz ve Sante!’ (Rene Burri ile söyleşi) 44 Sergi Söyleşi: ‘Küçük Şeyler Hepsi de Küçücük Şeyler’ (Melih Arıcan ile söyleşi) 46 Sergi Söyleşi: ‘Hayat Treninden Kareler’ (Özcan Ağaoğlu ve Erhan Gürkan ile söyleşi) 48 Söyleşi: ‘Büyüyen Fotoğraf Küçülen Sosyoloji’ (Serkan Dora ile söyleşi) 50 Sergi İzlenim: ‘Güneş’in İmrenilesi Dünyası’ (Güneş Karabuda’nın ‘Güneş’in Dünyası’ başlıklı sergisi üzerine) 52 Kitap Söyleşi: ‘Fotoğraf ve Edebiyatı Buluşturan Meçhul 3. Sayfa İnsanları’ (Gaye Boralıoğlu ile söyleşi) 54 Beriki Mecra: Sencer Vardarman 56 Exposed: Serkan Emiroğlu 58 Fotoğrafın Dışından: ‘At Sineği’ 60 Nostalji: ‘Baş Başa’ 62 Optik Zamanlar: ‘Herkesin Başına Gelebilir’ 66 Köşebaşı: ‘Düşüşün Fotoğrafları’ 68 Piramit: ‘Engeller’ 70 Kuram: ‘Fotoğraf 2.0, İyi Fotoğrafı Kim Belirleyebililir Ki?’ 72 Kitap: ‘Boris Mikhailov’, ‘Hareket Halinde’, ‘Lux et Nox‘ 74 Internet: Referans Arayanlara… 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa 81 Eleştiriler Giriş 82 ‘Sıtkı Kösemen’in Baharları (ve de kadınları)’ (Sıtkı Kösemen’in ‘Baharlar’ sergisi üzerine) 83 ‘TRen’in Kapsama Alanı’ (Özcan Ağaoğlu-Erhan Gürkan’ın ‘TRen’ sergisi üzerine) 84 ‘Müzik Kutusunun Dansçıları’ (Zeynep Özcan’ın ‘Balerama’ sergisi üzerine) 86 ‘Dört Köşe Olmak ya da Olmamak’ (Bennett Löventhal’ın ‘Dört Köşe Olmak’ sergisi üzerine) 87 ‘Bodrum Dokusunu Ararken…’ (Sıtkı Kösemen’in ‘Derin Bodrum’ sergisi üzerine) 88 ‘Viyana’da Geçen Yaz’ (Merih Akoğul’un ‘Geçen Yaz Viyana’da’ sergisi üzerine)

32 Portfolyo: Kerim Bora ‘Rüzgâra Fısıldanan Sözler’ 42 Portfolyo: Tolga Sezgin ‘Çocuk Yağlı Güreşçiler’ 50 Portfolyo: Trent Parke ‘Rüya/Yaşam ve Ötesi’ 60 Portfolyo: Tracey Moffatt ‘Macera Serisi’ 66 Exposed: Timur Sezgin 68 Fotoğrafın Dışından: ‘Japonya’ 70 Nostalji: ‘Faik Şenol: Döneminin Tanığı Bir Basın Fotoğrafçısı’ 72 Optik Zamanlar: ‘Günlerin Getirdikleri’ 76 Köşebaşı: ‘Işık Doğudan Yükselir’ 78 Piramit: ‘Değişimin Kaçınılmazlığı’ 82 Kitap: ‘Malick Sidibe’, ‘Eye to Eye’, ‘Carnival Strippers’, ’Samaras’, ‘metroistanbul’, ‘Geçen Yaz Viyana’da’, ‘Erol Özdayı: Fotoğraflar’ 86 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa 89 Eleştiriler Giriş 90 ‘Ne Kalır’ (Alfred Stieglitz&Photo Secession’ın ‘Pictorial Photography’ sergisi üzerine) 92 ‘Işık Kaynaklarını Fotoğraflamak’ (Paul McMillen’ın ‘Don’t Move’ sergisi üzerine) 93 ‘On Yılda Birikenler’ (Oktay Çolak’ın ‘On Yılda’ sergisi üzerine) 94 ‘Jenerik Hikâyelerinden Arınmış Mitolojik Temalar’ (Selda Salman Acar’ın ‘Temalar’ sergisi üzerine) 95 ‘Fotoğraf ve Resmin ‘Sırlı Teknik’ İlişkisi’ (Daniel Colagrossi ‘Sırlı Mürekkep’ sergisi üzerine) 96 ‘Mekânların Gözünden’ (Bertan Başaran’ın ‘Nerede Kaybolduk?’ sergisi üzerine)

SAYI 37, 15 EYLÜL/15 KASIM 2004 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 18 Anısına: ‘Necati Abacı’ 22 Anısına: ‘Henri Cartier-Bresson’ 34 Paris: ‘İnsan İnsandan Ürkerse’ 36 Japonya: ‘Oishiii!’ 38 Festival Değerlendirme: ‘Lavanta Kokulu Festival’ (35. Arles Uluslararası Fotoğraf Buluşması üzerine) 42 Tartışma: ‘Gerçeğin Sahteleşmesi: Dijital Çağda Fotografik Oyunlar’ 44 Söyleşi: ‘Yann Arthus-Bertrand ile Fotoğrafçı Olmak Üzerine’ 48 Söyleşi: ‘Sessizce Gerçekleşen Ölümlere Dair’ (Claudia Reinhardt ile söyleşi) 50 Gösteri Söyleşi: ‘Evimizin Güvenli Özel Alanında Fotoğraf Dünyasına Bir Paylaşım’ (Lia Nalbantidou ile söyleşi) 52 Sergi Söyleşi: ‘Bir Yaşamın Fotoğrafı’ (Dorothy Bohm ile söyleşi) 56 Sergi Söyleşi: ‘İki Zaman’ (Yuri Abramochkin ile söyleşi) 58 Kitap Söyleşi: ‘Kitap Sayısı Kadar Gergedan’ (O. Cem Çetin ile söyleşi) 60 Proje Söyleşi: ‘On Dokuzuncu Yüzyılın Mirası Platin Baskı’ (Dick Arentz ile söyleşi) 64 Beriki Mecra: Canan Şenol 66 Exposed: Alper Akçay 68 Nostalji: ‘Cemal Işıksel’in Ankarası’ 70 Optik Zamanlar: ‘16 Milyon Dolar’ 72 Köşebaşı: ‘Bienal Şehirlerinde Güz’ 74 Piramit: ‘Konuşan Fotoğraflar!’ 76 Kitap: ‘American Prospects’, ‘Privacy’, ‘Havana’ 78 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa

SAYI 36, 15 TEMMUZ/15 EYLÜL 2004

SAYI 38, KASIM/ARALIK 2004

2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Yurtdışı Haberler 16 Festival: 16. Visa pour l’Image Perpignan Fotojurnalizm Festivali 22 Paris: ‘Gizli ve Açık: Anlamlar Dünyası’ 24 Japonya: ‘Chotto Wakaranai 2’ 26 İzmir: ‘Dumanı Üstünde Sergiler’ 30 Festival: ‘Rüzgâra Karşı Fotoğraf Festivali’ (II. Çanakkale Fotoğraf Festivali Üzerine)

2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 20 Festival: 20. İstanbul Fotoğraf Günleri 24 Festival: 4. Ankara Fotoğraf Günleri 26 New York: ‘Proje Dediğin…’ 28 Atölye Değerlendirme: ‘Sahibinden Az Gelişmişlere Fotoğraf Atölyesi’ (Fotomuhabirlik ve Liderlik Atölyesi üzerine)

30 Atölye Değerlendirme: ‘Gecesiz Ülkeden Fotografik Yaz Dersleri’ 36 Unutul(may)anlar: ‘Selahattin Giz: Yitik Bir Nostaljinin Mütevazı Aktarıcısı’ 42 Sergi Söyleşi: ‘İnsan Hakları Peşinde Koşan Bir Fotoğrafçı: Fazal Sheikh’ 50 Söyleşi: ‘Fotoğraf Tutkunu Bir Robin Hood’ (Robert Pledge ile söyleşi) 58 Sergi Söyleşi: ‘Terazinin Tartmadıkları’ (H. Kolabaş ile söyleşi) 60 Sergi Söyleşi: ‘İnsana Dair İnsansız Amerika Fotoğrafları’ (Ali Arif Ersen ile söyleşi) 62 Söyleşi: ‘Otuz Yaşında Genç Bir Galeri’ (Rudolf Kicken ile söyleşi) 66 Exposed: Merve Berkman 68 Fotoğrafın Dışından: ‘Mercimek Çorbası’ 70 Nostalji: ‘Geçmiş Zamanın Spor Fotoğrafları’ 72 Optik Zamanlar: ‘Richard Avedon’ 74 Köşebaşı: ‘Fotoğrafın Güzü’ 76 Piramit: ‘Eski Günler ve Yeni Bir Fotoğraf Galerisi: İletişim Kitabevi Fotoğraf Galerisi’ 78 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa 81 Eleştiriler Giriş 82 ‘Terazinin İllüzyonu’ (Hülya Kolabaş’ın ‘Terazi’ sergisi üzerine) 83 ‘Nedir ‘Olan’? Nedir Kalan?’ (Ebru Bilun Akyıldız’ın ‘Olan’ sergisi üzerine) 84 ‘Norma Jean Öldü Efsane Devam Ediyor’ (‘Bir Efsanenin Yaşamı Marilyn’ sergisi üzerine) 86 ‘Fotoğraf Üstüne Bir Sorgulama’ (‘Stratejiler No:3 An&Odak’ sergisi üzerine) 88 ‘Metinlerin Gölgesindeki Stockholm’ (Gürhan Uçkan’ın ‘Stockholm’ sergisi üzerine)

SAYI 39, OCAK/fiUBAT 2005 4 Editörden 6 Büdütör 10 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 16 New York: ‘Fotografik Ayrımlar’ 20 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Çağdaş Fısıltılar’ 22 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘Mistik Ülke Hindistan’a İçeriden Tanıklık Etmek’ (Raghu Rai ile söyleşi) 26 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘Patlamış Mısır, İsmiyle Müsemma’ (Vedat Ozan ile söyleşi) 28 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘Mutlu Musun Kendine Bir Sor Bak’ (Kenji Kavamoto ile söyleşi) 30 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘2000’li Yılların Savaş Fotoğrafçısı’ (Stanley Greene ile söyleşi) 32 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘Direnen Kadınlar’ (Nazan Tuna ile söyleşi) 34 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘Çin Yapımı Kanada Manzaraları’ (Lorraine Field ile söyleşi) 36 20. İstanbul Fotoğraf Günleri: ‘İfsak’ın Metamorfozu!’ 40 Sergi Söyleşi: ‘Müzelik Fotoğraflar’ (Gerard Rondeau ile söyleşi) 42 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğraf mı? Kim Demiş?’ (Ansen Atilla ile söyleşi) 44 Sergi Söyleşi: ‘Zamansız İstanbul Fotoğrafları’ (Djan Seylan ile söyleşi) 46 Sergi Söyleşi: ‘Daralan Bir Merdivenden Aşağıya İnmek’ (Denizhan Özer ile söyleşi) 48 Sergi Söyleşi: ‘Bisiklet Aşkına …’ (İlker Maga ile söyleşi) 50 Sergi Söyleşi: ‘Sessiz Tanıklıklar’ (Saygun Dura ile söyleşi) 52 Exposed: İhsan Derman 54 Fotoğrafın Dışından: ‘Sofranız Şen Olsun’ 56 Nostalji: ‘Yatan Kadından Oturan Kadına’ 58 Optik Zamanlar: ‘İdealizm ve Hayal Kırıklığı’ 60 Piramit: ‘İlk/Son Fotoğraflar Bir Hayatı Ne Kadar Anlatır?’ 62 Kitap: ‘Girit’ten İstanbul’a Bahaettin Rahmi Bediz’, ‘Türk Fotoğrafında Çıplak’, ‘Ara Güler: 50 Yıl Fotojurnalizm’, ‘Fotograflar’, ‘Rüzgara Fısıldanan Sözler’

64 Çizgili Sayfa 65 Eleştiriler Giriş 66 ‘Çok Seslilik mi Çok Eksililik mi?’ (20.İstanbul Fotoğraf Günleri üzerine) 67 ‘Geçmişten Gelen Sergi’ (Gültekin Çizgen’in ‘Eylül Fotoğrafları’ sergisi üzerine) 68 ‘Kahire’de Bir Yabancı’ (John Wreford’un ‘El Hara’ sergisi üzerine) 69 ‘Patlamış Mısırın Kokusu…’ (Vedat Ozan’ın ‘Pat!’ sergisi üzerine) 70 ‘Metin ve Sergi-Anlam ve Biçim’ (Zerrin Ünalan’ın ‘Ahraz’ sergisi üzerine) 71 ‘Raslantısal Sandviç’ (Jale Vural-Heike Schmidt’in ‘Twoforone’ sergisi üzerine) 72 ‘Melez Estetik’ (Ersin Alok’un ‘Sen ve Ben’ sergisi üzerine)

SAYI 40, MART/N‹SAN 2005 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 14 Yurtdışı Haberler 18 Paris: ‘Yekpare Geniş Bir Anın Parçalanmış Akışında’ 20 New York: ‘Gerard Petrus Fieret: Gizli Yetenek’ 22 Berlin: ‘Gizli Bir Fotoğraf Şehri’ 24 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Sayfa Yükleniyor Lütfen Bekleyiniz…’ 26 Festival: ‘Troşko’nun Tüm Fotoğrafçıları, Dağılın!’ (III. Chobi Mela Fotoğraf Festivali üzerine) 28 Söyleşi: ‘Sessiz Devrim’ (Alison Crombie ile Getty Images üzerine söyleşi) 30 Söyleşi: ‘Almanya’dan Bir Fotoğrafçı Portresi’ (Mark Volk ile söyleşi) 32 İnceleme: ‘Yaşamdan Otopsi Yeni Daguerrecilerin Çalışmaları’ 38 Unutul(may)anlar: ‘Othmar Pferschy: Genç Türkiye’nin Gözü’ 46 Exposed: Ebru Sile 48 Fotoğrafın Dışından: ‘İntikam’ 50 Optik Zamanlar: ‘Semra Sontag’ 52 Köşebaşı: ‘Fotoğraf, İleri!’ 54 Piramit: ‘Kadın Fotoğrafçıların Bu Kadar Gecikmeleri Üzerine Bazı Sorular ve Akıl Karışıklıkları(m)’ 56 Kuram: ‘Fotoğrafa Yeni Bir Sosyal Misyon Aranıyor’ 58 Kitap: ‘The Devil’s Playground’, ‘Weegee’, ‘Camera Crazy’, ‘Love and Lust’, ‘Alive’,’ Heart of Spain’, ‘Beyond the Limits’, ‘Bollywood Dreams’, ‘The Chinese’ 62 Ha! Bi De… 64 Çizgili Sayfa 65 Eleştiriler Giriş 66 ‘Göçmenler Nerede? Ben Onları Duyamıyorum…’ (Lorraine Field’in ‘Aydınlatılmış Petragraflar’ sergisi üzerine) 67 ‘Ölümün Fotoğrafları’ (Maria Mitzali’nin ‘Ayrılış’ sergisi üzerine) 68 ‘Sanat İçinden Sanat Çıkar mı?’ (Özcan Yaman’ın ‘Tiyatrofolio’ sergisi üzerine) 69 ‘‘Güzel’ Fabrikalar ya da Daha Fazlası’ (Murat Germen’in ‘İkon Olarak Endüstri’ sergisi üzerine) 70 ‘La Mancha’nın Yollarında, Özcan Yüksek ve Don Kişot’ (Özcan Yüksek’in ‘Don Quijote ve La Mancha’ sergisi üzerine) 71 ‘Fotoğraf-Edebiyat Buluşması’ (Aykan Özener’in ‘Aynı Şehirde Aklar Düşemedi Saçlarına’ sergisi üzerine) 72 ‘Sürrealizm Balıklarla Geri Döndü’ (Saygun Dura’nın ‘Benim Gerçeğim’ sergisi üzerine)

SAYI 41, MAYIS/HAZ‹RAN 2005 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Yurtdışı Haberler 16 Festival: III. Çanakkale Fotoğraf Festivali 18 Paris: ‘Allahım Neydi Günahım’ 20 New York: ‘Maket-Gerçek ve Tedirginlik Üzerine’ 22 Berlin: ‘Bahar: Fotoğraf Zamanı’ 24 Balkanlar: ‘Yaşamda Fotoğraflara, Fotoğraflarda Yaşama Dair’

28 Çağdaş Sanatlar ve Fotoğraf: ‘Bellek ve Mekân’ 30 Sergi Söyleşi: ‘Hayatın Anlamı Fotoğraflarda Gizli’ (Erhan Şermet ile söyleşi) 32 Sergi Söyleşi: ‘Latin Amerika’dan Bir Devrim Fotoğrafçısı’ (Liberio Noval ile söyleşi) 34 Sergi Söyleşi: ‘Bir Fotoğrafçının Gündönümü’ (Gülnur Sözmen ile söyleşi) 38 Tartışma: ‘Fotoğraf Yarışmaları’ 40 Exposed: Özgür Sezer 42 Nostalji: ‘İthal Fonlar, Kasaba Fotoğrafçılarının Naifliği’ 44 Optik Zamanlar: ‘Almanya Almanya Bizleri de Al Yanına Almanya!’ 46 Köşebaşı: ‘10 Dakika Ara’ 48 Piramit: ‘Siirt’te Bir İlk, Bir Fotoğraf Yarışması: ‘Solan Bir Kentin Fotoğrafları’’ 50 Kitap: ‘Magnum Stories’, ‘Erwin Blumenfeld’, ‘Lost Angeles’, ‘Fear This’, ‘Hellen van Meene’, ‘Jock Sturges: Notes’, ‘Mona Kuhn: Photographs’, ‘Sleeping By The Mississippi’, ‘Crying Men’ 54 Ha! Bi De… 56 Çizgili Sayfa 57 Eleştiriler Giriş 58 ‘Kadınların Dünyası -mı?’ (İbrahim Göksungur’un ‘Kadınların Dünyası’ sergisi üzerine) 59 ‘Var Olmayan Fotoğrafçı Orsey Tinger’den Günümüz Sanatına Eleştiri’ (Orsey Tinger’in ‘Reddedildi-Rejected’ sergisi üzerine) 60 ‘Dur! Hayatımızın Anlamı Ne?’ (Erhan Şermet’in ‘Hayatın Anlamı’ sergisi üzerine) 61 ‘KABULlenmemeli Bu İletişimsizliği’ (Shahrzad Kamel’in ‘Kabullen’ sergisi üzerine) 62 ‘Fotoğrafa Farklı Yaklaşımlar’ (E.Batur-S. Cebeci-Z. Gedizoğlu’nun ‘Mercek Mercimek’ sergisi üzerine) 63 ‘’Kırk İstasyon’da İkinci Durak’ (Muammer Yanmaz’ın ‘Kırk İstasyon New York’ sergisi üzerine) 64 ‘Sessizliği Karşı Görüntüler’ (Mehmet Özşimşek’in ‘Sessiz Yüzler’ sergisi üzerine)

SAYI 42, TEMMUZ/A⁄USTOS 2005 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Yurtdışı Haberler 14 New York: ‘Kompozisyon’ 16 Londra: ‘Annem Batıya Gidin Dedi’ 20 Festival: ‘Doğu Avrupa’da Yeni Işıklar’ (4. Lodz Fotoğraf Festivali üzerine) 22 Çekim Arkası: ‘Aylin AslımGülyabani’ 26 Portfolyo: Loretta Lux 32 Portfolyo: Alp Sime ‘folio’ 40 Portfolyo: George Georgiou ‘Sınırların Arasında: Kıbrıs’ 48 Exposed: İldem Akçakaya 50 Fotoğrafın Dışından: ‘Doğa’ 52 Nostalji: ‘Asrî Evliya Çelebi: Hikmet Feridun Es’ 54 Optik Zamanlar: ‘Her Derde Deva Laf Salatası’ 56 Piramit: ‘Açık Mektup’ 58 Kitap: ‘Evelyn Hofer’, ‘Robert Polidori’s Metropolis’, ‘Architecture of Absence’, ‘Easter Bubley: On Assignment’, ‘Uncommon Places’, ‘David Hilliard Photographs’, ‘JFK for President’, ‘Arrivals&Departures‘ 62 Ha! Bi De… 64 Çizgili Sayfa 65 Eleştiriler Giriş 66 ‘Batı Cephesinden Yeni Bir Şey Yok!’ (Mehmet Günyeli’nin ‘Viva Cuba Libre’ sergisi üzerine) 67 ‘Bir Kez Daha Platon’un Mağarasında’ (Ömer Serkan Bakır’ın ‘Kesit ‘Yaşamdan’ sergisi üzerine) 68 “Çek abi!.. Fotoğrafımı göndermesen de çek!..” (Yusuf Darıyerli’nin ‘Panayır’ sergisi üzerine 69 ‘Söylem Fazlasıyla Boğulan Kadrajlar’ (Alinur Velidedeoğlu’nun ‘AlinurV/Cadrage’ sergisi üzerine)

I

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹ 107


GA50 SF 104-108.qxd

14/11/06

13:55

Page 6

I D‹Z‹NI 70 ‘Dionysos’un Evreninde’ (Osman Ürper’in ‘Nefis-Nefs’ sergisi üzerine) 71 ’Modern’de Kritik Buluşma’ (‘Buluşma’ sergisi üzerine) 72 ‘Bir Fotoğrafçının Değişim ve Gelişimine Dair…’ (Ahmet Polat’ın ‘Değişim Yönünde…’ sergisi üzerine)

SAYI 43, EYLÜL/EK‹M 2005 4 Editörden 6 Büdütör 10 Haberler 16 Yurtdışı Haberler 22 9.Uluslararası İstanbul Bienali 28 12.Noorderlicht Uluslararası Fotoğraf Festivali 32 10.İstanbul Saydam Günleri 34 Londra: ‘Politik Gündemin Gölgesinde’ 38 Paris: ‘Şarlo Güveçte, Şarlo Yahnisi, Şarlo Buğulama’ 40 Söyleşi: ‘Fotoğraf Öğreten Adam Philip Perkis’ 44 Ustalar: ‘Robert Frank: Efsanesinden Kaçan Adam’ 54 Söyleşi: ‘Yeryüzü Hazları Bahçesi’ne Kışkırtıcı Bir Davet’ (Barbara&Zafer Baran ile söyleşi) 60 Beriki Mecra: Yasemin Özcan Kaya 62 Exposed: Ozan Tekin 64 Fotoğrafın Dışından: ‘Çekebiliyorum!’ 66 Nostalji: ‘Dönemsel Fotoğraflar’ 68 Piramit: ‘Eleştiriye Sıfır Tahammül’ 70 Kitap: ‘Exposure’, ‘Water Rites’, ‘Double Happiness’, ‘Tomatoes on the Back Porch’, ‘The Museum Project’, ‘Photie Man’, ‘Yakın Öyküler’, ‘Recreation’, ‘The Fat Baby’, ‘Alzheimer’ 76 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa 81 Eleştiriler Giriş 82 ‘Geriye Kalan Tek Soru’ (‘Cityrama’ sergisi üzerine) 83 ‘Fotoğraf Neyi Maskeliyor?’ (Mehmet Turgut’un ‘Maskeler’ sergisi üzerine) 84 “İyi fotoğraf-kötü fotoğraflar ayrımı saçmalıktır” (Anders Petersen Fotoğraf Atölyesi’nin ‘Yalnızlık ve Birliktelik’ sergisi üzerine)

SAYI 44, KASIM/ARALIK 2005 4 Editörden 6 Büdütör 10 Haberler 16 Sergi: ‘Sınır Deneyimleri’ 18 Yurtdışı Haberler 22 Londra: ‘Rumuz: Albeni’ 26 New York: ‘Nasıl Bir Hayat İsterdiniz?’ 28 Berlin: ‘Dolu Dolu Sonbahar’ 30 Panel Değerlendirme: ‘Hiçbir Şey Göründüğü Gibi Değil…’ 32 Bienal: ‘İstanbul Bienali Şehre İndi’ 38 Bienal: ‘Kentler ve Bienaller’ 42 Bienal: Bienalden İzleyici Görüşleri 46 Bienal: ‘Vuruş Serbest’ 50 Ustalar: ‘John Szarkowski: Fotoğrafı Yeniden Tanımlayan Adam’ 56 Sergi Söyleşi: ‘Yirmi Beş Yıllık Kutsal Yolculuk’ (Steve McCurry ile söyleşi) 60 Sergi Söyleşi: ‘Anlardan Parçalar Ve Yeni Bir İzlek İçin Taslaklar’ (Yuri Korshunov ile söyleşi) 62 Sergi Söyleşi: ‘Uzaktan Yakına İnsana Dair’ (Cem Boyner ile söyleşi) 66 Sergi Söyleşi: ‘Beşik Kertmesinden Ölüme: Teslimiyet’ (Bennu Gerede ile söyleşi) 70 Gösteri Söyleşi: ‘Shadi Ghadirian’ın Gözünden İranlı Kadınlar’ 74 Beriki Mecra: Burak Delier 76 Exposed: Gülay Ayyıldız Yiğitcan 78 Fotoğrafın Dışından: ‘Oku’ 80 Piramit: ‘Fotoğrafçılık Belki Artık Cebimizde Ama Yine De Genç/Yeni/Farklı Soluklara (Çok) İhtiyacımız Yok Mu?’ 84 Kitap: ‘The Ecstasy of Things’, ‘Nazar’, ‘Past and Future’ 86 Ha! Bi De… 88 Çizgili Sayfa 89 Eleştiriler Giriş 90 ‘Telvenin İzini Bulamamak’ (Yılmaz Bulut-Hakan Kürklü’nün ‘Telvenin İzinde Kahvehaneler’ sergisi üzerine)

I

91 ‘’Yer Değiştirme’nin Dayanılmaz Çekiciliği…’ (Mustafa Önder’in ‘Tebdil-i Mekân’ sergisi üzerine) 92 ‘Alternatif Bakışlar’ (Barbara&Zafer Baran’ın ‘Yeryüzü Hazları Bahçesi’ ve Luzia Simons’ın ‘Stockage’ sergileri üzerine) 94 ‘Söz Uçar, Yazı Kalır…’ (‘Türk Fotoğrafında 1960 Sonrası’ sergisi üzerine) 95 ‘İstanbul’a Doğumgünü Armağanı’ (FOTOGEN’in ‘İstanbul’a Armağan’ sergisi üzerine) 96 ‘Yukarıdan Bakmak’ (Oğuz Öztuzcu’nun ‘İzlenimler’ sergisi üzerine)

SAYI 45, OCAK/fiUBAT 2006 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Yurtdışı Haberler 18 Londra: ‘Londra’da Sonbahar Sergileri’ 22 New York: ‘Hokus Pokus Zamanı’ 24 Bienal Söyleşi: ‘Bu Teksas Başka Teksas’ (Alexander Ugay ile söyleşi) 26 Bienal Söyleşi: ‘’Tanınmayan’ Fotoğraflar’ (Ahlam Shibli ile söyleşi) 30 Sergi Söyleşi: ‘İstanbul’da Buluşan Farklı Yaşamlar’ (Anastassia Zlatopolskai ile söyleşi) 32 Söyleşi: ‘Fotoğraf Dergiciliğinde Çağdaş Bir Soluk: Foto8’ (Jon Levy ile söyleşi) 36 Ustalar: ‘Willy Ronis: Hümanist Fotoğrafın Son Kalesi’ 48 Unutul(may)anlar: Bogos Tarkulyan ya da Nam-ı Diğer Febüs Efendi 54 Beriki Mecra: Volkan Aslan 56 Nostalji: ‘Güncel Olanı Yakalamak’ 58 Kitap: ‘The Way to the Centre’, ‘Larry Fink’, ‘Europeans’, ‘Documentary and Anti-Graphic Photographs’, ‘yediayyedigün’, ‘Small Wars’, ‘Upuzun bir düş… İstanbul’ 62 Ha! Bi De… 64 Çizgili Sayfa 65 Eleştiriler Giriş 66 ‘Kadınları Anlatabilmek’ (Bennu Gerede’nin ‘Teslimiyet’ sergisi üzerine) 67 ‘Güzeli Arayan Fotoğraflar’ (Sabit Kalfagil’in ‘1960’lı 1970’li Yıllar’ sergisi üzerine) 68 ‘Kurgu mu? Belge mi?’ (Anastassia Zlatopolskaia’nın ‘12 Rus Kadın ve İstanbul’ sergisi üzerine) 69 ‘’Kişisel’ Olandan Kaçan Fotoğrafçılar’ (Orhan Yayla’nın ‘Sıcak Işık’ sergisi üzerine) 70 ‘Arabistan Yarımadası’ndan Etnografik Görüntüler’ (Cemal Emden’in ‘Yemen’de’ sergisi üzerine) 71 ‘Dekoratif Çiçekler’ (Merih Akoğul’un ‘Bit-ki’ sergisi üzerine) 72 Okur Anketi

SAYI 46, MART/N‹SAN 2006 2 Editörden 4 Büdütör 8 Festival: 3. UFAT Fotoğraf Günleri 10 Haberler 16 Yurtdışı Haberler 20 Londra: ‘Görmek İnanmaktır’ 24 New York: ‘Sanat mı Yumurtadan Çıktı, Yumurta mı Sanattan?’ 26 Analiz: ‘Fotoğraf Fuarları ve Festivaller’ 28 Sergi Portre: ‘Wols’un Tuhaf Evreni’ 30 Sergi Söyleşi: ‘Laura Padgett ile Yavaş Çekim’ 32 Söyleşi: ‘Ölüm Koridoru’nda Bir Fotoğrafçı: Toshi Kazama’ 38 Ustalar: ‘Martine Franck: Maskesinin Ardındaki Sıcakkanlı Fotoğrafçı’ 50 Beriki Mecra: Ahmet Öğüt 52 Exposed: Kapsül 54 Nostalji: ‘Post Mortem Fotoğraflar’ 56 Piramit: ‘Bir Atölyenin Ardından: Karmaşıklaştırmayın, Kirlenin’ 60 Kitap: ‘Using History’, ‘Diary of a Dancer’, ‘David Seymour (Chim)’, ‘Gabriele Basilico’, ‘Joel Meyerowitz’ 62 Ha! Bi De… 64 Çizgili Sayfa

108 GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

65 Eleştiriler Giriş 66 ‘Bir ‘Garip’ Sergi’ (İFSAK 130. Dönem Kursiyerleri’nin ‘Bir ‘Garip’…’ sergisi üzerine) 67 ‘Erkek Bakışını Alt Etmek O Kadar Kolay mı?’ (Nazif Topçuoğlu’nun ‘Yeni Şeyler’ sergisi üzerine) 68 ‘Sokaklardan Yansıyanlar…’ (Kadir Aşnaz’ın ‘İlan Yapıştırmak Yasaktı’ sergisi üzerine) 69 ‘Siyah Beyaz Tarih’ (Sami Solmaz’ın ‘Yılların İzi’ sergisi üzerine) 70 ‘Fotoğrafçının Kumaşı Ten’ (Çerkes Karadağ’ın ‘Ten Öyküleri’ sergisi üzerine) 71 ‘Vapurlarımızı Vermiyoruz’ (Aylin Özgül’ün ‘Vapuristanbul’ sergisi üzerine) 72 ‘İspanya’dan Unutulanlar’ (İbrahim Göksungur’un ‘İspanya’dan Hatırladıklarım’ sergisi üzerine)

SAYI 47, MAYIS/HAZ‹RAN 2006 2 Editörden 4 Büdütör 8 Festival: 2. Eskişehir Fotoğraf Haftası 10 Haberler 18 Yurtdışı Haberler 22 Londra: ‘Ötesi Berisi Modernizmden Anladığımız Nedir?’ 26 New York: ‘Yasak Bölgeden Göz Oyunları’ 28 Festival: ‘Fotoğrafın Geleneksel Kaderi Değişiyor mu?’ (18. Photosynkyria üzerine) 32 Analiz: ‘Keşif Arzusuyla Şekillenen Festivaller’ 34 Ustalar: Roger Ballen 46 Sergi Söyleşi: ‘Büyüteç Altında Dengeyi Aramak’ (Tahsin Aydoğmuş ile söyleşi) 48 Sergi Söyleşi: ‘Mayınlı Tarlalarda Ölüp Dirilenler, Dirilip Ölenler’ (Ahmet Şık ile söyleşi) 50 Fotoğraf Kurumları Söyleşi: ‘Lumas: Fotoğraf Koleksiyonerlerine Yeni Bir Kapı’ (Marc Alexander Ullrich ile söyleşi) 56 Beriki Mecra: Borga Kantürk 58 Exposed: Zeynep Kayan 60 Fotoğrafın Dışından: ‘5 Vakit’ 62 Nostalji: ‘Sen Gülerken Çok Güzelsin’ 64 Piramit: ‘Bir Fotoğrafta Hangi An Karar Anıdır?’ 66 Kitap: ‘Arbus-Model-Strömholm’, ‘England/Scotland’, ‘The Travelers’, ‘Far Cry’, ‘Falkland Road: Prostitutes of Bombay‘ 70 Ha! Bi De… 72 Çizgili Sayfa 73 Eleştiriler Giriş 74 ‘Herkes İçin Farkındalık’ (Ahmet Şık’ın ‘Başkasının Acısına Bakmak’ sergisi üzerine) 75 ‘Fotoğraflardaki Kısa Film’ (Çetin Kaya’nın ‘Gecede Kent’ sergisi üzerine) 76 ‘Kent Merkezinde Oyun’ (Berkant Çolak’ın ‘Düşümde Oyun Var’ sergisi üzerine) 77 ‘Bir Kopuşun Yenilikçi Hikâyesi’ (Batur Gökçeer’in ‘Bir Kopuşun İfadesi’ sergisi üzerine) 78 ‘Gerçekle Düş Arasında Bir Yerde’ (Melek Mazıcı’nın ‘Yeni Resim’ sergisi üzerine) 80 ‘Görünmez (Gizli) Denge’ (Tahsin Aydoğmuş’un ‘Denge’ sergisi üzerine)

SAYI 48, TEMMUZ/A⁄USTOS 2006 2 Editörden 4 Büdütör 10 Haberler 18 Yurtdışı Haberler 14 Londra: ‘Che’yi Kahraman Gerilladan Pop İkonuna İndirgeyen İmgeler Süreci’ 16 New York: ‘Fotoğrafta Sezgi: Graciela İturbide’ 18 Analiz: ‘Risk Almadan Yol Almak’ 20 Sergi: ‘Ruhların Kâhininden ‘Gerçek Öyküler’’ (François-Marie Banier’in ‘Gerçek Öyküler’ sergisi üzerine) 22 Sergi Söyleşi: ‘Değişimin Peşinde’ (Ahmet Polat ile söyleşi)

24 Portfolyo: Silva Bingaz ‘Kıyı’ 36 Portfolyo: Burnett&Leibovitz ‘Double Exposure’ 48 Portfolyo: Timur Sezgin 56 Portfolyo: Jonas Bendiksen ‘Uydular’ 66 Beriki Mecra: Nejat Satı 68 Exposed: Tolga Özgal 70 Nostalji: ‘Çocuk ve Oyuncak’ 72 Piramit: ‘Bir Kitap Bir Sergi’ 74 Kitap: ‘Stanley Kubrick: Drama&Shadows-Photographs’, ‘White Night’, ‘American Alphabets’, ‘Model American’, ‘Atelier Adamson’, ‘Edward Weston: The Form of the Nude’ 78 Ha! Bi De… 80 Çizgili Sayfa 81 Eleştiriler Giriş 82 ‘Gözler Kalbin Dudaklar Ruhun Aynasıdır’ (Aramis Kalay’ın ‘Aleni Mahremiyet’ sergisi üzerine) 83 ‘Küba Sokaklarında Siyah Beyaz Yaşam’ (Özcan Ağaoğlu’nun ’Küba, Sokakların Sesi’ sergisi üzerine) 84 ‘Bakıp da Göremediğimiz Ne Çok Şey Var’ (Ahmet Polat’ın ‘Sadece Davetliler’ sergisi üzerine) 85 ‘40 Ayna’dan Tiyatro Sanatçıları’ (Muammer Yanmaz’ın ‘40 Ayna’ sergisi üzerine) 86 ‘Nasılsınız?’ (Seza Paker’in ‘İsimsiz (Nasılsın)’ sergisi üzerine) 87 ‘Kalıcı Anların İzinde’ (Ender Gelgeç-Ege Kanar-Melisa Önel’in ‘Mercek Mercimek:G/İz’ sergisi üzerine) 88 ‘Renkli Çocuk, Escher Merdiveni ve Yolcu Treni’ (Murat Germen’in ‘Çocuk, Merdiven, Tren’ sergisi üzerine)

SAYI 49, EYLÜL/EK‹M 2006 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Yurtdışı Haberler 14 Festival: 13. Noorderlicht Uluslararası Fotoğraf Festivali 20 Festival: 1. Uluslararası İstanbul Fotoğraf Bienali 26 Festival: 18. Visa pour l’Image Perpignan Fotojurnalizm Festivali 32 İzmir: ‘2005-2006’da İzmir’de Ne Yok Ne Çoktu?’ 36 İrlanda: ‘İrlanda Sularında Fotoğraf ve Sanat’ 40 Festival: ‘37. Arles Fotoğraf Buluşmaları Üzerine Notlar ‘İş Fotoğraf Çekmekle Bitmiyor, Ne Yazık Ki…’’ 42 Analiz: ‘Fotoğrafın İmajı‘ 46 Sergi: ‘Düsseldorf Sanat Akademisi’nden Mesafeli Bakışlar’ (‘Mesafe ve Yakınlık’ sergisi üzerine) 50 Beriki Mecra: İnci Eviner 52 Exposed: Yasin Baran 54 Nostalji: ‘Adapazarı’nın Foto Kartları’ 56 Piramit: ‘Sezen Aksu…Haris Alexiou…Duygu Asena…Raymond Depardon…Anders Petersen…Dominique Isserman…Lorenzo Castore…Sarah Moon…Gilles Leimdorfer…David Goldblatt…Josef Koudelka…’ 60 Kitap: ‘Transportation of Place’, ‘Boulevard’, ‘Wonder’, ‘Intersection’, ‘My Life in Politics’ 62 Ha! Bi De… 64 Çizgili Sayfa

SAYI 50, KASIM/ARALIK 2006 2 Editörden 4 Büdütör 8 Haberler 12 Yurtdışı Haberler 16 Festival: Avrupa Fotoğraf Ayı 22 Londra: ‘Fotoğrafın Orduları’ 28 New York: ‘Dumur’ 30 Fuar: ‘Photokina 2006 İzlenimleri’ 32 Sergi: ‘h7-h8V Sekizinci Kare’deki Dönüşüm’ (‘Sekizinci Kare: 1960 Sonrası Sanatta Toplumsal Cinsiyet, Yaşam ve Arzu’ sergisi üzerine) 34 Amsterdam: ‘Amsterdam’ın İki Fotoğraf Müzesi’ 36 Analiz: ‘Müzeler, Yarışmalar, Fotoğraf Bölümleri…’ 40 Sergi Söyleşi: ‘Letonya Taşrasından ‘Yakın’ Portreler’ (Inta Ruka ile söyleşi)

44 Sergi Söyleşi: ‘Fotoğraflarla Merhabarev’ (Özcan Yurdalan, Kerem Uzel, Mehmet Kaçmaz, Serra Akcan ile söyleşi) 48 Mini Dosya: Günümüzde Fotoğraf Dergiciliği 54 Hayatımız Fotoroman: Refik Akyüz&Serdar Darendeliler 64 Yazarlarının Gözünden Geniş Açı 78 Beriki Mecra: Cengiz Tekin 80 Exposed: Wilco van Herpen 82 Fotoğrafın Dışından: ‘Hostes’ 84 Nostalji: ‘Dünden Bugüne Fotoğraf Dergileri’ 86 Piramit: ‘Şubat 1997’den Bu Yana, 50 Sayı, 2 Özel Sayı, 9 Yıl, 9 Aydan… Geriye Kalanlar?’ 88 Kuram: ‘Bildiğimiz Fotoğrafın Sonu ya da Yeni Fotoğrafın Karanlık Yansımaları’ 90 Kitap ‘WernerBischofPictures’, ‘Moksha’, ‘Vietnam Inc.’, ‘Teun Hocks’, ‘European Fields’, ‘River of Color’, ‘Vitamin Ph’ 94 Ha! Bi De… 96 Çizgili Sayfa 97 Eleştiriler Giriş 98 ‘Geri Dönüşümü Olmayan İnsanlar’ (Hermann Huber’in ‘Kahire’nin Zabaleen’i’ sergisi üzerine) 99 ‘Baskıda Yitirilen Güç’ (Ayşe Bağdemir’in ‘Hamam’ sergisi üzerine) 100 ‘Arada Kalmış İstanbul Fotoğrafları’ (Hakan Kürklü-Yılmaz Bulut’un ‘Renkistan.bul’ sergisi üzerine) 101 ‘Beyoğlu’nda Gece’ (Timurtaş Onan’ın ‘Beyoğlu Geceleri’ sergisi üzerine) 102 ‘Keçi Boynuzu Tadında Hayat’ (Ali Taptık’ın ‘Kaza ve Kader’ sergisi üzerine) 103 ‘Küratörlü İşlerden Biri: ‘Kent: Kaos ve Büyü’’ (‘Kent: Kaos ve Büyü’ sergisi üzerine)

ÖZEL SAYI NO.1, HAZ‹RAN 2004 08 Edito 10 Emre Uzer ‘Tünel’ 16 Umut Boyunsuz ‘Başka Bir Coğrafyaya Yakın Olmak’ 26 Filiz Güngör ‘Söyleyecek Yeni Bir Sözüm Yok’ 32 Ali Taptık ‘Lunapark’ 40 Sebla Selin Ok ‘Being Star’ 46 Handegül Toker ‘Gölgelerin Dili’ 50 Gökhan Gezik ‘Spassibo’ 56 Melisa Önel ‘-’ 64 Serkan Taycan ‘Genç; Ben’ 70 Engin Gerçek ‘İki Arada Bir Derede’ 76 Cenk Pekcanattı ‘Caferiler (Aşura)’ 82 Nazım Serhat Fırat ‘İnceltilmiş Şiddet Görünümleri’ 86 Sinem Dişli ‘Kaygı-Kaygısızlık’ 92 Neslihan Bakitkal ‘Gizli Özne: Işık’ 96 Belgin Çöleri ‘Dikey Kentin Derinleri’ 100 Gözde Yenipazarlı ‘Proje 1998015001- 1998015014’ 104 Mustafa Bilge Satkın ‘Çöplükte Yaşam’ 110 Alp Öz ‘Gemi’ 112 Tüm Katılımcılar 122 V.01

ÖZEL SAYI NO.2, GÜZ 2005 06 Edito 10 Neriman Kamçılı ‘İsimsiz Rüyalar’ 16 Bora Gürsel ‘Vitrindekiler’ 24 Aylin Dinçel ‘Deniz ve İnsan’ 34 Korhan Karaoysal ‘’Alternative Camp’ Günlüğü’ 44 Şahinde Akkaya ‘Bilet Kalmadı’ 54 Zeynep Kayan ‘Oda Soğuk’ 66 Volkan Kızıltunç ‘İnsitu’ 74 Emrah Kangal ‘Düş’ 82 Ercan Aydeniz ‘Sahilsiz Çöl’ 86 Hakan Babacan ‘Benim Sinemalarım’ 90 Mert Veysel Kibar ‘Çadır’ 94 Su Madenci ‘Bütünün İçinden’ 98 Rengim Mütevellioğlu ‘İnsan Nedir?’ 102 Melih Önyer ‘Karanlığın Çizgileri’ 106 Remzi Şimşek ‘Yatılı Bölge Okulları (Pülümür-Nazimiye)’ 110 Saffet Vatansever ‘Eylemler’ 114 Volga Yıldız ‘Londra’ 120 Tüm Katılımcılar


GA50 kapak_50.qxd

13/11/06

21:47

Page 2

Foto¤raf Malzemesinde ‹lk Adres M. fiahabettin Pamuk

S‹YAH BEYAZ KARANLIK ODA MALZEMELER‹ AGRAND‹ZÖRLER Durst Kaiser

S‹YAH BEYAZ FOTO⁄RAF KARTLARI Ilford/Forte S‹YAH BEYAZ F‹LM VE KART K‹MYASALLARI Ilford/Kodak/Tetenal

S‹YAH BEYAZ F‹LMLER Ilford/Kodak

E-6 BANYO NEGAT‹F BANYO

SLAYT (D‹A) F‹LMLER Fuji/Kodak RENKL‹ NEGAT‹F F‹LMLER Fuji/Kodak

S‹YAH BEYAZ BANYO F‹LMDEN BASKI D‹J‹TALDEN BASKI

FOTO⁄RAF ÇANTALARI Lowepro Lamborghini Jeep

F‹LTRELER BW Cokin Soligor

TRIPODLAR Manfrotto Slik Weifeng

HAFIZA KARTLARI ALKAL‹N P‹LLER fiARJ MAK‹NELER‹ fiARJ ED‹LEB‹L‹R P‹LLER

SLAYT (D‹A) POfiETLER‹

SLAYT (D‹A) MAK‹NES‹

REPRODÜKS‹YON SEHPASI

SLAYT (D‹A) ÇERÇEVELER‹

SLAYT PROJEKS‹YON PERDES‹

IfiIK S‹STEMLER‹

NEGAT‹F POfiETLER‹

FOTO⁄RAF TEMEL E⁄‹T‹M K‹TAPLARI DERG‹LER

FON PERDES‹ FOTO⁄RAF ALBÜMLER‹ ÇEK‹M ÇADIRLARI VE EK‹PMANLARI

Ankara Caddesi No:169 Atabay ‹fl Merkez ‹fl Han› Kat 1/101 Sirkeci-‹stanbul Tel: (212) 519 0440 Faks: (212) 528 7353 e-posta: bilgi pamukticaret.com Web: www.pamukticaret.com


GA50 kapak_50.qxd

13/11/06

21:47

Page 1

GEN‹fi AÇI FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

genifl aç› FOTO⁄RAF SANATI DERG‹S‹

SAYI

50

KASIM-ARALIK 2006 2006/06 • 7,50 YTL

festival

avrupa foto¤raf ay›

SAYI 50 • KASIM-ARALIK 2006

yazarlar›n›n gözünden

genifl aç›

mini dosya günümüzde foto¤raf dergicili¤i

hayat›m›z fotoroman

refik akyüz&serdar darendeliler


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.