2013 - YIL:1
SAYI:3
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
HERKES İÇİN SPOR federasyonu başkanı prof. dr. erdal zorba:
“OLiMPiYATLARDA GELECEK YILLARIN EN GÜÇLÜ ADAYI
TÜRKiYE”
08
HOLİGANİZM cezasız bırakılmamalı
14
ENGELLERİ BAŞARILARINI AŞTI
38
HİS
İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER
Herkes İçin Spor DERGİSİ
07 AYIN FOTOĞRAFI 08 OLiMPiYATLARDA GELECEK YILLARIN EN GÜÇLÜ ADAYI TÜRKiYE 14 HOLİGANİZM cezasız bırakılmamalı 16 ER MEYDANININ TARİHİ DİJİTAL ORTAMA AKTARILIYOR 20 SPOR TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ 22 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI 28 SPOR YAZARLARI NASIL DEĞERLENDİRDİ 30 YURDUM SPOR YAPIYOR 34 SPORDA ŞİDDET tweetleri 38 başarıları engellerini aştı 40 “TÜRKİYE ANTİ DOPİNG AJANSI FAALİYETE BAŞLAYACAK” 44 tarihi mekanlar yeniden canlanıyor 46 3. İslami Dayanışma Oyunları 47 “Spor Eğitimi İle Sosyal Katılımın Desteklenmesi Projesi” 48 YaseminDalkılıç’tan sualtı belgeseli 53 spor yapıyorum 56 gelişim 58 engelsiz spor 60 yemek 61 sağlık 64 bunları Biliyor musunuz? 65 teknoloji 70 kitap 71 sinema 72 karikatür 73 BULMACA
[ 4 - HİS ]
12
binicilikte temel kurallar
17
HAMALLIKTAN KIRKPINAR FİNALİNE
24
son 10 yılın spor karnesi
23
herkes için spor FEDERASYONU ÜNİVERSİTELERLE BİRLİKTE
KÜNYE HİS Herkes İçin Spor Dergisi Herkes İçin Spor Federasyonu Adına Sahibi PROF. DR. ERDAL ZORBA Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) SİNAN KARTAL Halkla İlişkiler GAMZE ÖRER Yayın Kurulu AHMET KIZILKAYA MUSTAFA KARAKUŞ PROF. DR. OSMAN İMAMOĞLU SÜLEYMAN GÖNÜLATEŞ
NAMAZIN FİZİKSEL FAYDALARI
36 50
30
KAPTAN-I DERYA
BARBAROS HAYRETTİN PAŞA
HerkesE, HER YAŞA Spor ve Egzersiz
Yayın Editörü GÜLHAN DÜZCAN Yazı İşleri ÜMRAN ARAK RAMAZAN AYDIN CENGİZ ÖZKAN HABİBE REMLE HÜSEYİN ŞAHAN Görsel Yönetmen HALİL İBRAHİM ZENGİN Yayın Türü Ulusal - Aylık Süreli Yayın Yayın İdare Adresi Ulus İşhanı A Blok 2.kat No:210 ULUS / ANKARA / TÜRKİYE E-Posta: bilgi@his.gov.tr | Telefon: 0312 311 62 17 | Faks: 0312 309 29 97 http://www.his.gov.tr | bilgi@his.gov.tr Yapım GÖKYÜZÜ MEDYA TASARIM ORGANİZASYON KARAPÜRÇEK MAH 348.CAD. GOSTAOĞLU SİTESİ B1 BLOK No:B1/13 ALTINDAĞ/ ANKARA
66
Baskı Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar MH. Necati Efendi SK. No:43 SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96
HÜZÜN KOKULU BOSNA [ 5 - HİS ]
HİS
TAKDİM TAKDİM
Herkes İçin Spor DERGİSİ
Sevgili HİS okurları, Herkes İçin Spor Federasyonu dergimiz 3. sayısına ulaştı. İlk çıkışından itibaren görsel zenginliği, okunurluğu ve ulaştığı nitelikli okur kitlesi sayesinde bu yürüyüşüne devam edeceğini umut ediyoruz. HİS Federasyonu dergimizin içeriği bu ay yine dopdolu. Ülkemiz spor alanında büyük bir hız kat etmektedir. Bizde her geçen gün gelişen ve büyüyen spor camiamızın nabzını tutmak ve sizleri tüm bu olaylardan haberdar etmek için canla başla çalışıyoruz. Amacımız yediden yetmişe tüm yurttaşlarımıza spor bilinci vererek yurttaşlarımıza spor farkındalığı oluşturmaktır. Sizlere bir yandan spor faaliyetlerinden haberler verirken diğer taraftan da spor alt yapısını ilgilendiren tesis temel atma ve açılış haberlerimizle sizleri bilgilendiriyoruz. 3. Sayımızda sizlere Federasyon başkanımız Sayın Prof Dr. Erdal Zorba bey ile dikkat çekici bir söyleşi gerçekleştirdik. Binicilik Sporu, Tribün Olayları, Er Meydanının Tarihi, Spor Terimleri Sözlüğü gibi ilginç konuları işliyoruz bu ayki sayımızda. Gençlik ve Spor Bakanımız Suat Kılıç beyin olimpiyatlar ile ilgili açıklamalarına özel yer verdik. Spor yazarları soruşturmamız, gençliğin yeni ilgi odaklarından “twetler”i mercek altına aldık. Taraftarlar ile söyleşiler, 2020 Olimpiyatları değinimiz, Engelli Basketbol Takımı güncel konularımız. Barbaros Hayrettin Paşa tarihi değerimiz olarak bu sayımızın konuğu olacak. Spor karikatürümüz ve spor konulu bulmacamız da dergimizin diğer zenginlikleri olarak siz okurlarımızın dikkatine sunulmuştur.
İyi okumalar diliyoruz. Sağlıcakla...
[ 6 - HİS ]
FOTOĞRAF AYIN FOTOĞRAFI
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
sonbahar Geniş ormanlık alanları, çok sayıda nehrin ve su kaynağının bulunduğu BosnaHersek’te sonbaharın tüm güzellikleri yaşanıyor. Saraybosna’da Milyacka nehri kenarındaki Vilson yürüyüş alanından bir görünüm. (Anadolu Ajansı - Samir Yordamovic)
[ 7 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
OLUMSUZLUKLARI FIRSATA ÇEVİRMELİYİZ “Olumsuzlukları yeni ve daha büyük fırsatlara çevirmeyi bilenler geleceğin en parlak yıldızı olma şansını yakalayacaktır. Adaylık sürecinde gücümüzü gösterdik, güçlü olduğumuzu gösterdik. Gelecek yılların en güçlü adayı olacağız.” diyen HİS Başkanı Erdal Zorba, Türkiye’nin büyük bir farkındalık yarattığını, bu durumun bizi heyecanlandırarak yola daha hızlı devam etmemiz gerektiğini söyledi.
[ 8 - HİS ]
röportaj HERKES İÇİN SPOR
RÖPORTAJ: Gülhan Düzcan
Prof. Dr. Erdal ZORBA: “Akademik kariyerime başladıktan sonra kendi ile barışık bir toplum oluşmasına yardımcı olan, toplumun yaşam kalitesini arttırıcı kitle sporları ile ilgilendim.
OLiMPiYATLARDA
GELECEK YILLARIN EN GÜÇLÜ ADAYI
TÜRKiYE
2020 Olimpiyatlarının Türkiye’de yapılmayacak olması spor camiasında ve tüm yurtta bir burukluk yaşattı. Bu durum Türkiye için bir kayıp mıdır yoksa gelecek yıllara daha güçlü çıkmak için yeni bir fırsat mı? HİS Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Erdal Zorba, özel yaşamına, federasyon faaliyetlerine ve gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Spor ile yakından ilgilenen, federasyon başkanlığı ve eğitimcilik yapan Prof. Dr. Erdal Zorba en çok hangi spor branşını yapmaktan zevk alır? Tabi ki sporun her branşından zevk alıyorum, ancak beni daha çok heyecanlandıran spor branşları, akademisyen olmamdan da kaynaklı olarak daha çok kitle sporları ve insanların yaşam standartlarını arttırıcı sporlardır. Daha önce ise okul öncesi dönemde ata sporumuz güreşle uğraşıyordum. Güreşte Türkiye üçüncülüğüm ve grup birinciliklerim var. Arkasından kayakla ilgilendim. Ayrıca çok sayıda spor branşı ile de akademik olarak ilgilendim. Akademik kariyerime başladıktan sonra kendi ile barışık bir toplum oluşmasına yardımcı olan, toplumun yaşam kalitesini arttırıcı kitle sporları ile ilgilendim. Çünkü kitleleri harekete geçirmek çok daha önemli, akademik kimliğimiz
bize bu sorumluluğu yüklüyor. Ailenizle birlikte yaptığınız spor aktiviteleri var mı, onları da teşvik ediyor musunuz? Aile ile yapılan sporların daha önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece sizin sağlıklı olmanız, zinde olmanız, pozitif düşünmeniz yetmiyor, çevrenizdeki insanlarla bu güzellikleri birlikte yaşamak önemli, tabi ki en yakınınız aileniz ile başlamak gerekiyor. Biz ailecek çocuklarım ve eşim spora çok düşkünüz. Hatta bazen eşimle spor sonrası
büyük bir farkındalık yarattık. bu bir başarıdır. Başarısızlık sadece olimpiyatları alamamak değildir. Büyük bir başarı var, finale kaldık ve farkındalık yarattık. Bu bizi heyecanlandırmalı ve eksiklerimiz tespit edilerek yola daha hızlı devam edilmeli. Gücümüzü gösterdik, güçlü olduğumuzu gösterdik. Gelecek yılların en güçlü adayı olacağımızı düşünüyorum.
tatlı bir diyalog içine gireriz, “sen mi çok yaptın ben mi çok yaptım” diye. Gerçekten de bu birbirimizi kamçılar. Yaptığımız sporda şuna dikkat ediyoruz, ne ifrat ne tefrit her şeyin kararı en iyisi, sadece kendimizle yarışarak sporumuzu kararında yapmaya çalışıyoruz. Sporu kararında yapmak önemli dediniz. Çerçeveyi genişletecek olursak, sizce 2013 yılı spor açısından Türkiye için kararında oldu mu? 2013 yılında biz istediğimiz seviyeye ulaşamadık ama geçen [ 9 - HİS ]
HİS
röportaj HERKES İÇİN SPOR
Bu kurslarımıza katılarak belge alan antrenörlerimiz için sonrasında da devam eden kurslarımız oluyor. Belge alınarak açılan salonların denetimlerini yapıyoruz. Çok cüz’i ücretler karşılığında yapıyoruz kurslarımızı.
Herkes İçin Spor DERGİSİ
WELLNWSS ANTRENÖRLÜK KURSLARI Wellness antrenörlük kurslarımızda, hamilelerde, yaşlılarda ve çocuklarda egzersizler var, sporun nasıl yapılabileceği, spor ahlakının nasıl olması gerektiği, spor yapan kişinin nasıl giyinmesi, nasıl beslenmesi gerektiği, pozitif düşünceye nasıl sahip olabileceğine dair bilgiler veriliyor. Bu kurslardan belge alan kişiler spor salonu açma ve hatta ikinci kademe olarak Bakanlık ve Genel Müdürlük bünyesinde işe başlama hakkına sahiptir.
[ 10 - HİS ]
sene 2012 yılı sonunda yüzde iki buçuk olan spor yapma oranı Herkes İçin Spor Federasyonumuzun Bakanlığımızla ve Genel Müdürlüğümüzle yaptığı çalışmalar sonucunda, yüzde beşlere kadar çıkardık. Tabi ki bu oran yeterli değil, bunun yüzde yetmişlere kadar çıkması gerekiyor. Bunun için de sporu tabana ne kadar çok yayabilirsek, kitle sporları ne kadar yaygınlaşırsa zirve de o kadar yükselecektir. Ama en önemlisi liderlerimizin sporu sevmeleri, spora önem vermeleri, destek olmalarıdır. 2013, 2012’ye göre iyi ama yeterli mi değil. 2013 yılı içerisinde HİS Federasyonunun sporu yaygınlaştırmak adına yaptığı faaliyetler hakkında okuyucularımıza bilgi verebilir misiniz? Bakanlığımız ve Genel Müdürlüğümüzle iş birliği içerisinde yapıyoruz faaliyetlerimizi. Bu sene özellikle AVM’lerde başlayan ve sporu tabana yaymayı ve yetenekli sporcuları keşfetmeyi amaçlayan yetenek avcısı projemiz oldukça etkili oldu. Bir çok ilimizde herkes için spor şenlik ve festivalleri, çocuklarımıza ulaşmayı hedefleyen şişme oyun grupları etkinlikleri tüm yurtta yapıldı. Halkımıza yönelik rekreasyon faaliyetleri ve huzur evleri ziyaretlerimiz oldu. Milli Eğitim Bakanlığımızla ortaklaşa alt tabana ulaşmayı hedefleyen yeni projelerimiz var, kreş çağına, ilkokullara ulaşmak
istiyoruz. Çünkü ağaç yaşken eğilir, spora bu yaşlarda başlanmalı. 26 Ağustosta Malazgirt’de Bakanlığımızla birlikte etkinlikler düzenledik. Tarihsel geleneklerimizi sporumuzla bağdaştırdık, kaynaştırdık. Yurdum spor yapıyor projesi ile de üniversite öğrenci yurtlarına ulaşmayı hedefledik. Bir de HİS federasyonu bünyesinde açtığımız kurslarımız var. Özellikle Wellness antrenörlük kurslarımız çok ilgi gördü. Wellness, insanları kendi ile barışık olarak, hem zihnen hem bedenen, hem de psikolojik açıdan sağlıklı olmayı prensip edinen kurslardır. Bu kurslardan belge alan kişiler spor salonu açma ve hatta ikinci kademe olarak Bakanlık ve Genel Müdürlük bünyesinde işe başlama hakkına sahiptir. Bunun tüm Türkiye çapında yaygınlaşmasına çalışıyoruz. Welness antrenörlük kurslarına katılım için gerekli olan şartlar var mı? En az lise mezunu olma şartı var. Onun dışında sporu seven herkes katılabilir. Spor ve sağlık amaçlı spor salonu açmak isteyen herkes kurslarımıza katılabilir. Wellness’in içinde, hamilelerde, yaşlılarda ve çocuklarda egzersizler var, sporun nasıl yapılabileceği, spor ahlakının nasıl olması gerektiği, spor yapan kişinin nasıl giyinmesi, nasıl beslenmesi gerektiği, pozitif düşünceye nasıl sahip olabileceğine dair bilgiler veriliyor.
Yeni dönemde yapılması planlanan projeler var mı? Yeni dönemde Sayın Bakanımız ve Genel Müdürümüzün talimatıyla yogo kurslarını başlatacağız. Yogoyu kontrol altına almayı amaçlıyoruz. Yogo küçük yerlerde başka amaçlar için yapılıyor. Yogo sadece spor amaçlı yapılmalı misyonerlik faaliyeti haline dönüştürülmemeli. En yakın zamanda da bu kurslarımızı başlatmış olacağız. Yeni başlatacağımız bir çalışma da önümüzdeki sene inşallah Türkiye’nin spor haritasını çıkaracağız. Nerede hangi sporlar yapılıyor, nerelerde hangi sağlık sorunları var, ne gibi tesisler var bunları ortaya çıkarmak istiyoruz. Bu projemiz ile tüm Türkiye’nin haritasını çıkararak bölgelerin problemlerine göre çözüm yolları ortaya çıkaracağız. Önce problemleri bulup sonra da tedavisine gideceğiz. En kısa zamanda da Başbakanımızın da talimatlarıyla olimpik kamp merkezleri hazırlığına gideceğiz. Başbakanımızın talimatı ile hazırlıklara başlayacağız. Sporu tabana yaymak için gereken çalışmaları yapacağız.
tabana doğru spor bilincini yaymak LAZIM
2020 Olimpiyatlarının Türkiye’de yapılmayacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim en büyük rakibimiz kendimiz. Olimpiyatları ne kadar destekleyen insanlar varsa, alınmaması için de o kadar köstek vuran insanlar oldu. Bazı kurum ve kuruluşlar gerekli hassasiyeti göstermedi. Hükümetin verdiği aynı heyecanı, başka birimler özellikle de muhalefet vermedi. Devletin menfaatine olan bir şeyde siyasi ayrım olmamalıydı. Olimpiyatlar siyasi ayrımcılığı değil bütünlüğü gerektirirdi. Olimpiyatlarda finale kalmak da büyük bir başarıydı. Bizim için deneyim oldu. Gücümüzü gösterdik, güçlü olduğumuzu gösterdik. Gelecek yılların en güçlü adayı olacağımızı düşünüyorum. Türkiye olimpiyatlar için büyük bir sportif hazırlık içine girmişti. Olimpiyatların Türkiye’de yapılmayacak olması, bu çalışmalarda bir duraksama yaşatır mı? Hükümetin verdiği mesajlara bakacak olursak bir duraksama değil aksine bir kamçılama yaşatması gerekir. Başarısızlık sadece olimpiyatları alamamak değildir. Büyük bir başarı var, finale kaldık
ve farkındalık yarattık. Bu bizi heyecanlandırmalı ve eksiklerimiz tespit edilerek yola daha hızlı devam edilmeli. Olimpik kampların yapılması hızlandırılmalı ve bir sonraki olimpiyatlara daha güçlü hazırlanmalıyız. Kısa vadeli değil uzun vadeli projeler ve hazırlıklarla daha güçlü olmalıyız. Bir başarı bir yılda iki yılda gelmez belki on, yirmi yıl sonra gelir. Biz çalışmaları bırakırsak sil baştan yeniden başlamamız gerekecek. Onun için yola daha hızlı ve daha güçlü olarak devam etmeliyiz. Kısa orta ve uzun vadeli eksik tespitleriyle hazırlıklarımızı yapmalıyız. Son zamanlarda spor camiasını üzen tribün olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Alınan tedbirler yeterli olmadı mı? Bazı kötü niyetli insanlar siyaseti spora alet ediyor, bu yanlış. Tribündeki küçük bir olayın sonucunun bu boyutlara ulaşmaması gerekir. Her zaman kötü niyetli insanlar vardır onlara fırsat verilmemeli, üzücü olaylar yaşanmamalı. Tribünde bilinçli olmamız, liderlerimizi eğitmemiz gerekir. Tribünleri bir festival ve eğlence alanına dönüştürmemiz lazım.
Renk cümbüşü ayrımcılık değil, eğlence yaşatmalı. Tribünde öfkeyi yenmenin yolu tabana doğru spor bilincini yaymaktır. Tribündeki olaylar kişilerin rant ve çıkarlarından, kulüplerin birbiri arasındaki çekişmelerinin ayyuka çıkmasından da kaynaklanabiliyor. Ama bizim hepsinin üstesinden gelip tribünleri eğitmemiz, tribünleri rekreasyon alanına çevirmemiz lazım. Renklerin kardeşliğini sağlamak zorundayız. Spor branşlarına bakıldığında en çok futbolda üzücü olayların yaşandığını görüyoruz. Bunun sebebini nasıl açıklarsınız? Futbol artık sporun ötesine çıkıp bir endüstriye dönüşmüş durumda. Endüstrinin olduğu, rantların olduğu bir yerde eğlenceden bahsedemiyorsunuz. Futbolda büyük paralar dönüyor. Buradaki beklenti büyük, bu beklenti de bazı olaylara mani olamıyor. Tabi ki sporda şiddet olayları önlenemez değil. Eğitim ile tüm bunların üstesinden gelinebilir. Gönüllü liderler yetiştirip spor yaptırmak ve eğitmek, sporu tabana yaymak, spor ahlakını vermek, şiddet olaylarının çözüm yolu olacaktır.
Tribünde bilinçli olmamız, liderlerimizi eğitmemiz gerekir. Tribünleri bir festival ve eğlence alanına dönüştürmemiz lazım. Renk cümbüşü ayrımcılık değil, eğlence yaşatmalı. Tribünde öfkeyi yenmenin yolu tabana doğru spor bilincini yaymaktır. Gönüllü liderler yetiştirip spor yaptırmak ve eğitmek, sporu tabana yaymak, spor ahlakını vermek, şiddet olaylarının çözüm yolu olacaktır.
[ 11 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
Engel Atlama Özel Ünvan Kupaları Başkent Binicilik Kulübünün Gölbaşı’ndaki tesislerinde 4-6 Ekim’de düzenlenen organizasyonda, Türkiye genelindeki 17 kulüpten 95 binici ile 140 at yarıştı. Engel Atlama Özel Unvan Binicilik Kupaları’nda TBMM Başkanlığı Kupası’nı, “Valdos” isimli atıyla Mert Alıcıoğlu kazandı. Toplam 11 yarışın yapıldığı organizasyonda, TBMM Başkanlığı Kupa’sında 17 jokey ile 26 at mücadele etti. TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Bozdağ, Binicilik Federasyonu Başkanı Tunç Çapa ve yönetim kurulu üyelerinin izlediği yarışı “Valdos” isimli atıyla Mert Alıcıoğlu kazandı. “Siec Castlekelly Finny” adlı atıyla Oktay Sezek ikinciliği, “Chellachic Z” isimli atıyla da Hüsnü Dinç üçüncülüğü elde etti.
[ 12 - HİS ]
BİNİCİLİK bİNİCİLİK
BİNİCİLİKTE TEMEL KURALLAR Binicilik, kısaca ata binme becerisidir. Binicilik; atı iyi durumda kullanma sanatı olup bu iyi durum, atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Biniciliğin tarihi çok eski zamanlara kadar uzanır. Binicilik sporunun ilk izlerine, tarihte ilk Türk devleti olarak bilinen ve Çin’de yaşamış olan Chou “Çu” sülalesinin hâkimiyeti döneminde rastlanmaktadır. Ata ilk binen kavim Türklerdir ve atlar ilk kez Türkler tarafından ehlileştirilmiştir. Binicilik tarihine damgasını vuranlar, belki de savaşlarda önemli rol oynayan, süvari de denen atlı askerlerdir. Ancak bi-
nicilikte asıl gelişme, 5. yüzyılda eyerin bulunmasından sonra gerçekleşmiştir. Daha önceleri çıplak atın sırtına binilir ya da atın sırtına bir kilim ve battaniye atılarak oturulurdu. Günümüzde askeri amaçlı binicilik gerilerken, spor amaçlı binicilik önem kazanmıştır. Binicilikte başlıca iki biçim vardır: İngiliz biniciliği ve Batı biniciliği. İngiliz biniciliği spor amacıyla yapılan biniciliktir. Batı biniciliği ise Amerika kıtalarında kovboy denen sığır çobanlarına özgü biniciliktir. Kovboylar, uzun üzengili ağır eyerler kullanır ve bacakları düz duracak biçimde ata binerler. İngiliz biniciliği ise, binicinin güvenliğini, binicinin atı denetimini ve atın rahatlığını dikkate alan bir anlayışa dayanır.
Dizginler sol elde ya da her iki elde ayrı ayrı tutulur. Dizginler ne gevşek ne de gergin olmalıdır. Gevşek tutulduğunda atın denetimi zorlaşır. Dizginleri germek de atın rahat olmasını engeller.
Binici donatımındaki malzemeler: Koruyucu başlık (Tok), çizme, pantolon, ceket, gömlek, kravat, eldiven, mahmuz ve kamçı bulunur.
Tımar: Solunum organı olan derinin, normal beden ısısını koruması ve vücutta biriken toz, kir, kepek ve çamur vb. zararlı cisimlerin dışarı atılması için yapılan temizlik çalışmasıdır.
Uyarı ve Yardım: Binicinin ata isteklerini bildirdiği tesirlerin hepsine birden denir. Temel yardımlar: Baldır, ağırlık ve dizgin yardımıdır. Yardımcı uyarı ve yardımlar ise mahmuz, kamçı ve sestir. Yürüyüş kararları; atın belirli bir tempo ile yürürken adımlarının ve sıçramalarının eşit uzunluk ve eşit zamanda atılmasıdır. Atın doğal olarak üç yürüyüş şekli vardır. Adeta; dört zamanlı bir yürüyüş şekli olup, atın her ayağını farklı zamanlarda atmasıyla yaptığı en yavaş yürüyüş şeklidir. Süratli; iki zamanlı bir yürüyüş şeklidir ve at çapraz ayaklarını aynı zamanda atar. Dörtnal ise üç zamanlı ve en hızlı yürüyüş şeklidir.
Manej: Binicilerin ve atların binicilik eğitimini yaptıkları, yarışmaların düzenlendiği, kapalı ve açık olarak inşa edilebileceği gibi, zeminde kum, çim veya çeltik (pirinç kabuğu) kullanılan genellikle dikdörtgen şeklindeki alandır.
Binicilikte duruşlar: Pek çok binicilik stili ve bu stillerin kendilerine özgü duruşları vardır. Fakat dünya çapında kullanılan ortak kurallar bulunmaktadır. Atın sırtında duruş çok önemlidir ve biniciliğin temelini oluşturur. Binicinin eyerin üstünde, başı ve vücudu dik biçimde oturması gerekir. Eyerin en derin kısmına yerleşmek önemlidir.
Üzengi: Binicinin atın sırtında güvenle durmasına ve dengesini sağlamasına yardımcı olur. Ayaklar üzengide yaklaşık 45° açıyla dışarıya dönük olmalı, topuklar ayakucundan biraz aşağıda ve dizler eyere değecek biçimde durmalıdır. Acemi biniciler ayağının tümünü üzengiye yerleştirir ve böylece kendilerini daha güvende hissederler. Oysa usta biniciler yalnızca ayağın tarak kemiği hizasından üzengiye basarlar. Bu biniş biniciye daha iyi bir denetim olanağı verir ve baldırlar ile topukların etkili bir biçimde kullanılabilmesini sağlar. Ayrıca üzengiyi ayağın tamamına sokmak, tehlikeli bir zamanda, mesela düşerken üzenginin ayakta kalarak binicinin sürüklenebilmesine neden olur.
[ 13 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
HABERLER HABERLER
HOLİGANİZM
cezasız bırakılmamalı Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, tribünlerde yaşanan şiddet olaylarını değerlendirdi.
E-bilet ve kameralı güvenlik sistemi Türkiye’de 4 bin kişiye seyirden men cezasının verildiğini hatırlatan Bakan Kılıç, “Onların bendeki rakamlara göre yüzde 20’si ancak maç günü karakola gidip imza veriyor. Çoğu da baktığımızda duygularına yenik düşen iş adamları ve öğrenciler. Holiganlardan ziyade bu kişiler gidip imza veriyor. E-bilet ve kameralı güvenlik sistemine geçilmediği sürece seyirden men etmenin anlamı kalmıyor. Bu uygulamalar Federasyon’un anlaşma yaptığı firma tarafından yetiştirilemedi fakat şimdi hazırlık yapılıyor, en kısa zamanda uygulamaya girecek.
[ 14 - HİS ]
Derbi mücadelesinden sonra gündeme yeniden gelen holiganizmle alakalı konuşan Bakan Kılıç, holiganizmle ilgili hapis cezalarının uygulanabilir hale getirilebilmesi için bir formül arayışındayız. Bununla da ilgili çalışmalar devam ediyor. Yani o maçta sahaya atlayanların hapis cezası alması lazım.” şeklinde konuştu. “Kulüpler üstlerine düşen görevi düzgün yapmadı”
Tribün olaylarında kulüplerin üstlerine düşen görevi düzgün şekilde yapmaları halinde bugün bu olaylardan bahsedilmeyeceğini vurgulayan Bakan Kılıç, sezon başlama-
ise 970 kişi olduğunu belirten Bakan Kılıç, “Taraftar arasında 60-70. dakikadan sonra bir gerilim tırmanıyor, saha sorumlusunun görevli emniyet amiriyle irtibata geçerek polisten yardım alması gerek ama bu da yapılmıyor bizdeki verilere göre.” dedi. “Tel örgülere geri dönmek, bizi 100 yıl geri götürür”
dan kulüplerle anlaşıldığını ve sahalarda güvenliğin kulüplerin anlaşacağı özel güvenlik şirketleri tarafından sağlanacağını söyledi. Maç esnasında sahada görevli olması gereken güvenlik sayısı 1500 kişi, sahada olanın
Tel örgülere geri dönülmeyeceğini kesin bir dille söyleyen Bakan Kılıç, bunun yapılması durumunda 100 yıl geriye dönüleceğini ifade etti. Herkesin üstüne düşen bazı görevler olduğunu vurgulayan Bakan Kılıç, herkesin bir suçlu aradığını belirtti. Bakan Suat Kılıç, “Bu
Bakan Suat Kılıç: “Bu şiddetin artmasında, fanatizmin artmasında bazı televizyon yayınlarının katkısı var. Spor yazarları hep suçlu arıyor ama kendilerinde suç görmüyorlar. şiddetin artmasında, fanatizmin artmasında bazı televizyon yayınlarının katkısı var. Spor yazarları hep suçlu arıyor ama kendilerinde suç görmüyorlar. Tutuklama kararları konusunda adliyenin takınacağı ciddi bir tutum bu şiddet olaylarının azalmasında etkisi olur. Tutuklama ve mahkûmiyet vermek için 6222. mevzuatını kullanılması lazım. Bu yönde kararların artık Türkiye’de alınması lazım.” diye konuştu. “Türkiye’de 4 bin kişiye seyirden men cezası verildi”
Türkiye’de 4 bin kişiye seyirden men cezasının verildiğini hatırlatan Bakan Kılıç, “Onların bendeki rakamlara göre yüzde 20’si ancak maç günü karakola gidip imza veriyor. Çoğu da baktığımızda duygularına yenik düşen iş adamları ve öğrenciler. Holiganlardan ziyade bu kişiler gidip imza veriyor. E-bilet ve kameralı güvenlik sistemine geçilmediği sürece seyirden men etmenin anlamı kalmıyor. Bu uygulamalar Federasyon’un anlaşma yaptığı firma tarafından yetişti-
rilemedi fakat şimdi hazırlık yapılıyor, en kısa zamanda uygulamaya girecek. Kanun’un Futbol Federasyonu’na verilen bir yetki sonucu bu uygulamalar yapılacak.” dedi. “Stadyum içindeki güvenlik emniyete devredilebilir”
Bakanı Suat Kılıç, güvenlik kriterlerinin yeniden düzenleneceğini ifade ederek “Stat içi güvenliği özel güvenlikten alınıp yeniden polise verilebilir. Olimpiyat Stadı bir milli servet. Stadın 10 kapısının kırıldığı ve güvenlik duvarının delindiği mevcut. Turnikelerin patlatıldığı tutanaklarda var. Meclis açılır açılmaz kanun yeniden düzenlenecektir“ dedi.
Tüm birimlerin görevlerini ne ölçüde yerine getirdiklerinin incelendiğini aktaran Bakan Kılıç “İçişleri Bakanlığımız ayrı bir kolda çalışmalarına devam ediyor. Adalet Bakanlığımız ve İstanbul Adliyesi de çalışmalarına devam ediyor. Bakanlık olarak ilgili mevzuatların uygulanması için bize düşen tüm gereklilikleri harfiyen yerine getiriyoruz” ifadelerini kullandı. “Kameralı güvenlik sistemi çalışmaları hızlanmalı”
Bakan Kılıç, TFF ve ilgili diğer birimlerin derbide yaşananlardan sonra elektronik bilet uygulaması ve stadın dışı ve içini 360 derece görecek kameralı güvenlik sistemi uygulamasına yönelik çalışmalarını hızlandırmaları gerektiğini söyledi. Ayrıca, kameralı güvenlik sistemine paralel, elektronik bilet sistemiyle birlikte uygulanacak biçimde, seyirden men cezasını alan kişilerin stada girişini engellemek amacıyla bir yüz tarama sistemi kurulabilir mi düşüncesini de değerlendireceklerini belirtti.
STAD İÇİ GÜVENLİK, POLİSE DEVREDİLEBİLİR Bakanı Suat Kılıç, güvenlik kriterlerinin yeniden düzenleneceğini ifade ederek “Stat içi güvenliği özel güvenlikten alınıp yeniden polise verilebilir. Olimpiyat Stadı bir milli servet. Stadın 10 kapısının kırıldığı ve güvenlik duvarının delindiği mevcut. Turnikelerin patlatıldığı tutanaklarda var. Meclis açılır açılmaz kanun yeniden düzenlenecektir“ dedi.
[ 15 - HİS ]
HİS
HABERLER HABERLER
[ 16 - HİS ]
Herkes İçin Spor DERGİSİ
ER MEYDANININ TARİHİ DİJİTAL ORTAMA AKTARILIYOR Dünyanın en eski spor organizasyonları arasında yer alan Kırkpınar Yağlı Güreşleri ile ilgili fotoğraf, belge ve gazete kupürleri, “Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin Sayısallaştırılması Projesi” kapsamında dijital ortama aktarılacak.
HABERLER HABERLER
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
HAFTA SONLARI HAMALLIK HAFTA İÇİ GÜREŞ
Hamallıktan Kırkpınar finaline
Antalyalı pehlivan İsmail Balaban, maddi imkansızlıklarla sürdürdüğü yağlı güreşte büyük bir başarı yakalayarak 652. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde finale kadar yükseldi. Hafta sonları ilçedeki elma bahçelerinde hamallık yapan ikizler, hafta içi de buradan kazandıkları para ile hem eğitimlerini hem de güreş hayatlarını sürdürdü. Antalya’nın çeşitli yerlerinde düzenlenen güreş müsabakalarına gitmek için geceleri kamyonlara saman balyaları yükleyen, yaşıtlarına göre daha iri vücutları nedeniyle ağır işlerde çalışan İsmail ile kardeşi Turan Balaban, Konyaaltı Belediye Spor Kulübü çatısı altında çıktıkları çayırlarda rakiplerine sahaları dar etti.
651. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nden 15 gün önce apandisit ameliyatı olmasına rağmen başaltında üçüncü olmayı başararak başpehlivanlığa yükselen İsmail Balaban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güreşe başladıkları yıllarda zor günler yaşadıklarını söyledi. Hafta sonları hamallık yapıp, hafta içi güreştiklerini anlatan Balaban, “Devlet kurumlarına ait misafirhanelerde kalıyorduk. Güreşçilerin beslenmesi gerektiği gibi beslenemiyorduk. Yaşadığımız maddi sıkıntıları Konyaaltı Belediye Başkanı
Hafta sonları hamallık yapıp, hafta içi güreştiklerini anlatan Balaban, “Devlet kurumlarına ait misafirhanelerde kalıyorduk. Güreşçilerin beslenmesi gerektiği gibi beslenemiyorduk. Yaşadığımız maddi sıkıntıları Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve bazı iş adamlarının desteğiyle aştık. Şampiyonluklar da arka arkaya gelmeye başladı” dedi.
Muhittin Böcek ve bazı iş adamlarının desteğiyle aştık. Şampiyonluklar da arka arkaya gelmeye başladı” dedi. Başpehlivanlıktaki ilk senesinde finale çıktığı için çok mutlu olduğunu dile getiren Balaban, finale çıkıncaya kadar Şaban Yılmaz ve Recep Kara gibi iddialı isimlerle karşılaştığını vurguladı. Finali kaybettiği için üzgün ancak altın kemer Antalya’ya geldiği için mutlu olduğunu ifade eden Balaban, “Seneye altın kemerin sahibi olmayı istiyorum. En büyük hayalim ikizim ile finalde mücadele etmek” diye konuştu. [ 17 - HİS ]
HİS
TERİMLER spor TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Herkes İçin Spor DERGİSİ
HOLİGAN DEPLASMAN Bir takımın rakip sahada müsabaka yapması.
PLAY-OFF
Genellikle lig karşılaşmalarında görülen ve (lig başlamadan önce belirlenen) o belirlenen sıralamaya giren takımların yer aldığı gruba denir.
AMATÖR
Uyguladığı spor branşını veya fiziksel aktivitesini herhangi bir maddi gelir beklemeden yapan kişiye, kişilere denir.
Normal bir taraftar boyutunu aşarak düzen bozma, şiddet kullanma, zarar verme, olay çıkarma, vb. durum gösteren veya eğilimi olan kişilere denir.
FAUL
Rakip takım oyuncusuna kurallar dışı müdahale etmek.
a takım Herhangi bir spor kulübünün kendi kategorisinde en önde gelen oyuncularından kurulan takım.
DOPİNG
Sporcunun yasaklanan veya önerilen dozun üzerinde performans artırıcı madde kullanması.
KLASMAN Takımların veya bireysel spor yapan sporcuların başarı sırasına göre sıralandığı sistem.
HÜKMEN
Maça/oyuna çıkmama veya spor dalının kurallarına aykırı bir şekilde hareket etme sonucunda alınan galibiyet veya yenilgi durumlarına denir. [ 20 - HİS ]
Pilates
Karın, kalça, bel ve sırt bölgeleri başta olmak üzere tüm vücudu çalıştıran ve bu çalışmları doğru nefes alma teknikleri ile uygulayan bir egzersiz programları bütünüdür.
DEKATLON
10 atletizm dalını içeren Dekatlon iki gün sürmektedir. Birinci gün; 100 metre, uzun atlama, gülle atma, yüksek atlama ve 400 metre yarışları yapılırken, ikinci gün, 110 metre engelli, disk atma, sırıkla atlama, cirit atma ve 1500 metre yarışları yapılmaktadır. Dekatlon yarışlarında erkekler yarışmaktadır.
GÜLLE ATMA
Kadınlarda 4 kg. erkeklerde ise 7.2 kg olan pürüzsüz metal veya pirinçten yapılmış Gülle adı verilen aparatı, 2.1 metre çapındaki dairenin içerisinden en uzağa atmak hedeflenmektedir.
DİSK ATMA
Çapı 2.5 metre olan bir dairenin içinden, bir el ile tutulan ve disk adı verilen plakayı en uzağa atmak hedeflenmektedir.
SIRIKLA ATLAMA
TRİATLON
Sırk adı verilen uzun ve esnek bir çubukla, belirli bir yüksekliğin üzerinden geçmeye çalışmak hedeflenmektedie.
Yüzma, koşu dallarını, tek bir yarışta birleştiren, dayanıklılığın en önemli olduğu sprların başında gelmektedir.
UZUN ATLAMA
YÜKSEK ATLAMA
Atletlerin sadecevücutlarını kullanarak ve vücutlarından aldıkları güçle, yatay bir çıtanın üzerinden atlamasını hedef alır.
Tek adım atlama olarak da bilinir. Hız alma, son iki adım, havalanma, havadaki teknik ve yere iniş aşamalarından oluşur. Amaç nizami kurallar eşliğinde en uzak mesafeye atlamaktır.
[ 21 - HİS ]
HİS
HABERLER HABERLER
Herkes İçin Spor DERGİSİ
29 ekim en büyük bayram Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku’nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.
29 EKİM
CUMHURİYET BAYRAMInIZ
KUTLU OLSUN
29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile kutlanmıştır. 1924 yılında ise cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır. [ 22 - HİS ]
2 Şubat 1925’te, Hariciye Vekaleti’nce düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim’in bayram olması önerilmiştir. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan’da karara bağlanmıştır. 19 Nisan’da ise teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim,
1925’ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku’nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.
HABERLER HABERLER
HERKES İÇİN SPOR FEDERASYONU
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
ÜNİVERSİTELERLE BİRLİKTE
“Sağlıklı toplum ve sağlıklı üniversite” sloganı ile çalışmalarını üniversitelere de yönlendiren HİS Federasyonu, öğrencisinden hocasına, tüm üniversite camiasını yaşam kalitesini arttırmak için bilinçli spor yapmaya davet ediyor. Sportif faaliyetlerin bireye, ülkeye ve dünya dostluğuna sağladığı katkılar hakkında tüm çevreleri bilinçlendirmeye çalışan HİS Federasyonu, üniversiteleri de sağlıklı yaşam için harekete geçmeye çağırıyor. YÖK Genel sekreteri Sayın Süleyman Necati AKÇEŞME’yi ziyaret eden, HİS Federasyonu Başkanı Prof Dr. Erdal ZORBA ve Yönetim ve İcra kurul üyesi Sinan KARTAL, HİS Federasyonunun üniversitelere yönelik çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Türkiye’de Herkes İçin Sporun; bireye, ülkeye ve dünya dostluğuna ne gibi katkılar getirebileceği üzerinde durulan ziyarette, üniversitelerde de beden, ruh ve sosyal sağlık faaliyetlerinin bir an evvel başlaması gerektiği konuşuldu. HİS Başkanı Erdal ZORBA ve İcra kurulu üyesi Sinan KARTAL, üniversitelerde herkes için spor amaçlı yapılacak olan çalışmaların; “SPOR YAP SAĞLIKLI KAL!” “SPORLA EL ELE!” “BİR OLALIM, BİZ OLALIM!” sloganlarıyla başlamasının çok anlamlı olacağını ve bu tür faaliyetleri destekleyecek sponsorların da kolaylıkla bulunabileceğini ifade etti. Federasyon yetkilileri ziyaretlerinde şöyle konuştu;
Çağdaş toplumlar sporu sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası sayarken, geri kalmış toplumlar ise sporun önemini kavrayamayıp göz ardı etmiştir. Günümüzde ise, toplumların spora yaklaşımları, toplumların genel
GAZİ ÜNİVERSİTESİNİ ZİYARET HİS Federasyonu ziyaretlerine Gazi Üniversitesi ile devam etti. Gazi Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr.Süleyman BÜYÜKBERBER, Genel Sekreter Dr. M. Savaş BAYINDIR ve Genel Sekreter Yardımcıları Dr.Hüseyin GÜMÜŞ ve Dr. Rıdvan BAYIRLI ziyaret edildi. yapısını yansıtmaktadır. Spor aslında gelişmişliğin bir ölçütü olarak da kabul edilmektedir. Spor diğer kültür unsurları gibi, kültürlerin propagandasında da önemli işlev göstermektedir. İnsanın her alanda olduğu gibi, spor alanındaki başarısı da toplum ve kültürün yaratıcı, devam ettirici ve egemen kalıcı gücünü yansıtmaktadır. Spor, önemi her geçen gün biraz daha artan toplumsal bir olgudur. Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde spor eğlence ve hizmet endüstrisinin önemli bir bölümünü oluşturur. Ancak spor, sinema, tiyatro, konser vb. eğlence şekillerinden sahip olduğu spontane özelliği nedeniyle farklılaşır. Tüm eğlence şekillerinde belirli bir düzen, sıra ya da program akışı vardır ve sonuçlar büyük olasılıkla tahmin edilebilir.
Ancak bir seyircinin herhangi bir spor etkinliğini seyrederken neler hissedeceğini önceden söyleyebilmek kolay değildir. Günümüzde, hayatın getirmiş olduğu zorluklar ve stres karşısında yıpranan insanın; çalışma verimini, sağlığını ve psiko-sosyal düzeylerini hareketsiz yaşam tarzı etkilemektedir. Bunlara bir de hareketsizlik eklendiğinde vücut her türlü hastalığa açık hale gelmektedir. Üniversitelerimiz bu noktada ivedilikle bu alandaki çalışmalara başlamalı ve ilgili kurumlarla sıkı bir işbirliğine girmelidir.” HİS Federasyonunun teklif ve önerilerini dinleyen YÖK Genel sekreteri Süleyman Necati AKÇEŞME, her türlü ortak çalışmaya açık olduklarını belirterek, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Ziyarette, Herkes İçin Spor Federasyonun akademik ve idari personel ile öğrencilere yönelik sağlıklı bir nesil oluşmasına katkı amaçlı çeşitli faaliyetler düzenleme ve farkındalık yaratma projeleri üzerinde duruldu.
[ 23 - HİS ]
HİS
HABERLER HABERLER
Herkes İçin Spor DERGİSİ
son 10 yılda yapılan tesisleşme hamlesi Türkiye´de spor alanında tesisleşme faaliyetleri hızla devam ediyor. 20022011 yılları arasında Trabzon’da İstanbul’a Türkiye´nin dört bir yanında aralarında gençlik merkezi, spor salonu ve yüzme havuzlarının da olduğu toplamda 184 yeni spor tesisinin yapımı tamamlandı. Yalnızca 2012 yılında hizmete açılan tesis sayısı ise 158. Yani, Türkiye son 10 yılda 342 yeni spor tesisine kavuştu. Bu yıl itibariyle ise 148 yeni spor tesisinin yapım çalışmaları devam ediyor.
2020 arkada kaldı gözümüz 2024’de
Son 10 yılın spor Karnesi
Dünya sporu karşısında her geçen gün hedef büyüten Türkiye 2024 olimpiyatlarını almak için kollarını sıvadı.
2002-2012 yılları arasında, gelişen altyapı olanakları, ciddi tesisleşme hamlesi, hemen her türlü spor organizasyonunu yapmasına olanak sağlayan iklim çeşitliliği, uluslararası spor organizasyonu yapma kabiliyeti ve birikimi, gelişmiş hizmet ve konaklama sektörü, nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan gençlerin spora yoğun ilgisiyle Türkiye, [ 24 - HİS ]
100’ün üzerinde uluslararası spor organizasyonuna başarıyla imza attı. Türkiye´de spor alanında tesisleşme faaliyetleri hızla devam ediyor. 2002-2011 yılları arasında Trabzon’da İstanbul’a Türkiye´nin dört bir yanında aralarında gençlik merkezi, spor salonu ve yüzme havuzlarının da olduğu toplamda 184 yeni spor tesisinin yapımı tamamlandı. Yalnızca 2012 yılında hizmete açılan tesis sayısı
ise 158. Yani, Türkiye son 10 yılda 342 yeni spor tesisine kavuştu. Bu yıl itibariyle ise 148 yeni spor tesisinin yapım çalışmaları devam ediyor. Öte yandan, Türk sporcular da uluslararası arenada önemli başarılar elde etti. 2002- 2012 yılları arasında Türk sporcular, uluslararası organizasyonlarda çeşitli dallarda altın, gümüş ve bronz olmak üzere toplam 21 bin 802 madalya kazandı.
Mersin’de Akdeniz Oyunlarında 24 ülkeden 6 bin sporcunun katılacağı ve 32 branşta yapılacak oyunların cari harcamaları için ise yaklaşık 300 milyon liralık bir bütçe seferber edildi. Bu büyük uluslararası organizasyon için 5 ayda 25 bin kişilik bir stadyum inşa edildi.
Akdeniz OYUNLARI İÇİN BÜYÜK HAZIRLIK
AKDENİZ OYUNLARI
Bu organizasyonlara bir yenisi daha eklendi. Türkiye, 20-30 Haziran 2013 tarihleri arasında Mersin’de 17’nci Akdeniz Oyunlarına ev sahipliği yaptı. Aslında 2013 Akdeniz Oyunları´na Yunanistan ev sahipliği yapacaktı ancak 2010’da ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu organizasyonu yapamayacaklarını duyurdular. Ardından Türkiye bu sorumluluğu üstlendi. Mersin, bu mini olimpiyat organizasyonu için altyapısından tesislerine, ulaşımdan yeme-içmeye, konaklamadan güvenliğe, teknolojiden sağlığa kadar her alanda hazırlıklarını sadece 18 ayda tamamladı. Mersin’de Akdeniz Oyunları için 500 milyon liralık yatırımla yepyeni bir spor tesisi inşa edildi. 24 ülkeden 6 bin sporcunun katılacağı ve 32 branşta yapılacak oyunların cari harcamaları
U-20 DÜNYA KUPASI TÜRKİYE’DE
için ise yaklaşık 300 milyon liralık bir bütçe seferber edildi. Bu büyük uluslararası organizasyon için Mersin’e 5 ayda 25 bin kişilik bir stadyum inşa edildi. Ayrıca aralarında olimpiyatlarda altın madalya kazanan Servet Tazegül’ün isminin verildiği kapalı spor salonu da olmak üzere 12 yeni spor tesisi yapıldı.
Bu yaz gerçekleştirilen bir diğer önemli uluslararası spor etkinliği ise FİFA U- 20 Dünya Kupası. 21 Haziran - 13 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen FIFA 20 yaş altı Dünya Kupası, dünyanın en iyi 24 genç milli futbol takımı katıldı. FIFA´nın Dünya Kupası’ndan sonraki en önemli etkinliği olan ve yetenekli genç futbolcularının yarışacağı 2013 U20 Dünya Kupası´nın maçları Antalya, Bursa, Gaziantep, İstanbul, Kayseri, Rize ve Trabzon olmak üzere 7 şehirde yapıldı. ÜNLÜ KADIN TENİSÇİLER YİNE İSTANBUL’DA
Kadın Tenisçiler Birliği (WTA) tarafından 42’ncisi düzenlenen seçkin sezon sonu turnuvası TEB BNP Paribas WTA Championships (dünya sıralamasının ilk 8’inde yer alan kadın tenisçilerin
Türkiye, 20-30 Haziran 2013 tarihleri arasında Mersin’de 17’nci Akdeniz Oyunlarına ev sahipliği yaptı. Aslında 2013 Akdeniz Oyunları´na Yunanistan ev sahipliği yapacaktı ancak 2010’da ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu organizasyonu yapamayacaklarını duyurdular. Ardından Türkiye bu sorumluluğu üstlendi. Mersin, bu mini olimpiyat organizasyonu için altyapısından tesislerine, ulaşımdan yeme-içmeye, konaklamadan güvenliğe, teknolojiden sağlığa kadar her alanda hazırlıklarını sadece 18 ayda tamamladı.
[ 25 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
HABERLER HABERLER
karşılaşması) 2012’de İstanbul’da düzenlenmişti. Büyük ilgi gören ve seyirci rekoru kıran turnuva için dünyanın en ünlü tenis yıldızları İstanbul’da biraraya gelmişti. 22-27 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan WTA 2013’te de dünyanın teklerde en iyi 8 oyuncusu ve çiftlerde en iyi 4 takımının şampiyonluk unvanını kazanmak ve toplamda 5 milyon dolar olan para ödülünden pay almak için mücadele edecek. 2012 AVRUPA SPOR BAŞKENTİ İSTANBUL
avrupa spor başkenti istanbul Geçen sene de başta “Avrupa Spor Başkenti” unvanını taşıyan İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok değişik kenti uluslararası spor organizasyonlarına ev sahipliği yaptı. WTA turnuvası dışında 2012’ye damga vuran diğer uluslararası spor etkinlikleri arasında İstanbul’da yapılan Dünya Salon Atletizm Şampiyonası özel bir önem taşıyor.
[ 26 - HİS ]
Geçen sene de başta “Avrupa Spor Başkenti” unvanını taşıyan İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok değişik kenti uluslararası spor organizasyonlarına ev sahipliği yaptı. WTA turnuvası dışında 2012’ye damga vuran diğer uluslararası spor etkinlikleri arasında özel bir önem taşıyor. Son dönemde uluslararası arenada Türk sporcular atletizm alanında önemli başarılara imza attıkları için bu branş Türkiye’de büyük ilgi görüyor. Organizasyonda, Türkiye adına yarışan Ilham Tanui Özbilen 1500 metre erkek koşusunda
gümüş madalya kazanırken, 2012 Yaz Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazanan başarılı kadın atlet Aslı Çakır Alptekin yine 1.500 metrede bronz madalya kazandı. ATLETİZM ŞAMPİYONASI İÇİN 5 BİN KİŞİ GELDİ
Ataköy Atletizm salonunda düzenlenen organizasyona, 172 ülkeden 683 sporcunun yanı sıra, 700 idareci ve antrenör, 900 medya çalışanı, 400 uluslararası spor kuruluşu temsilcisi, 200 yabancı teknik personel, 2 bin yabancı izleyici ile İstanbul toplamda 5 bin kişilik bir kafileyi ağırladı. Bu arada, Dünya Salon Atletizm Şampiyonası´na 400 yerel organizasyon ekibi ile 800 gönüllü destek verdi.
TÜRK KADINLARI ATLETİZMDE ZİRVEYE KOŞUYOR
2000’li yılların başından itibaren Türk kadın atletler başarıdan başarıya koşuyor. “Rüzgârın kızı” unvanı verilen Süreyya Ayhan’ın izinden giden atletlerin gözü zirvede. Süreyya Ayhan, 2001’de Dünya Atletizm Şampiyonasında finale kalan, 2002’de Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda altın madalya kazanan ilk Türk atlet olmuştu. Bugün ise Türk kadın atletler çitayı iyice yükseltti. 2012 Londra Yaz Olimpiyatları’nda Kadınlar 1500 metrede yarışan Aslı Çakır Alptekin, Türkiye’ye atletizmde ilk kez olimpiyat altın madalyası getirdi. Aynı yarışta gümüş madalyayı ise yine genç atlet Gamze Bulut aldı. 2008 Pekin Olimpi-
Aslı Çakır Alptekin
Suat Kılıç: “Kısa filı arzuluyoruz.”
UNİVERSİADE ERZURUM KIŞ OYUNLARI
yatlarında ise başarılı atlet Elvan Abeylegesse hem 5.000 metrede hem de 10.000 metrede gümüş madalya kazandı. Bu arada, atletizm başarılarıyla Türkiye’de genç kızlara ilham kaynağı olan bir diğer önemli atlet ise Nevin Yanıt. Başarılı atlet, 100 metre engellide 2007’de 23 Yaş altı Avrupa Şampiyonası’nda birinci olmuş, Universiade 2007’de 2’ncilik elde etmiş ve 2008 Pekin Olimpiyatlarında ise yarı final koşarak bir ilke imza atmıştı. Türkiye’de kadınların spora ilgisi sadece atletizmle sınırlı değil. 2012 yılı rakamlarına göre, Türkiye’de çeşitli branşlarda 844 bin 338 kayıtlı kadın sporcu bulunuyor. UNİVERSİADE 2011 KIŞ OYUNLARI
2011 yılı da Türkiye açısından uluslararası spor etkinlikleri bakımından çok verimli geçti. Bu organizasyonlar arasında hafızalara kazınan etkinlik ise hiç kuşkusuz Erzurum’da düzenlenen Universiade 2011 Kış Oyunları oldu. Müthiş bir görsel şölene sahne olan açılış etkinliğiyle tüm katılımcıları büyüleyen etkinliğe 58 ülkeden 3 bine yakın üniversiteli sporcu katıldı. Kış aylarında dünyanın dört bir yanından gelen üniversi-
2011 yılı da Türkiye açısından uluslararası spor etkinlikleri bakımından çok verimli geçti. Bu organizasyonlar arasında hafızalara kazınan etkinlik ise hiç kuşkusuz Erzurum’da düzenlenen Universiade 2011 Kış Oyunları oldu. Müthiş bir görsel şölene sahne olan açılış etkinliğiyle tüm katılımcıları büyüleyen etkinliğe 58 ülkeden 3 bine yakın üniversiteli sporcu katıldı.
teli gençler Erzurum’da buluşurken yaz aylarında ise gençlerin adresi Avrupa Olimpik Gençlik Yaz Festivali için Trabzon’du. Aynı yıl İstanbul’da Avrupa Atletizm takımlar şampiyonası ile Okçuluk Dünya Kupası finalleri de yapıldı. 2011’in dikkat çeken bir diğer spor organizasyonu ise Ankara’da düzenlenen ve Türkiye Yıldız Kız Voleybol Takımının altın madalya kazandığı Dünya Yıldız Kızlar Voleybol Şampiyonası oldu. 2020 OLMADI HEDEF 2024
Yapılan tüm organizasyonlarda sporcu bazında ülkemiz başarılara imza attı. Son 10 yılda Türk sporcular, uluslararası müsabakalarda toplam 21.802
madalya kazandı. Yapılan tüm tesisler her geçen gün Tür sporunu bir adım öteye taşırken olimpiyat hedefimizde hiçbir zaman gitmedi. Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te yapılan oylamada ülkemiz 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nı az bir oy farkı ile kaybetti. Finalde Tokyo 60, İstanbul ise 36 oy alsa da ülkemiz olimpiyat heyecanını hiç kaybetmedi. 2024 olimpiyatları için ülkemiz spora dev yatırımlar yaparak almayı hedefliyor. Son 10 yıl içerisinde 342 spor kompleksi projeleyerek spora sunan Gençlik ve Spor Bakanlığı önümüzdeki 10 yılda da yatırımlarını sürdürerek Türkiye’yi dünyada sporun baş ülkesi yapacak. [ 27 - HİS ]
HİS
HABERLER HABERLER
Herkes İçin Spor DERGİSİ
2020 OLİMPİYATLARININ İSTANBUL’DA YAPILAMAYACAK OLMASINI
SPOR YAZARLARI NASIL DEĞERLENDİRDİ? Gözün aydın Gezici, Türkiye kaybetti! Mustafa Karaalioğlu STAR
Parmaklarımızın ucuna değecek kadar yaklaşan olimpiyatları kaçırmak üzücü. Yeryüzünde olimpiyat ruhunu temsil eden şehirler listesine tartışmasız girecek şehirlerden birisi olan İstanbul’a olimpiyat düzenlemek yakışacaktı. İstanbul’un tarihinde eksik olan tek şey olimpiyattı, tamamlanacaktı. Ne yazık ki
olamadı. Yazık derken bunu kelimenin gerçek anlamıyla söylüyorum. Çünkü, İstanbul 2020’yi önce aldı, sonra kaybetti. 3 ay önce; yani henüz Gezi olayları yaşanmamışken İstanbul, hem dünyanın hem de olimpiyat komitesinin sevgilisiydi. İki kıtayı birleştiren şehir hem varlığıyla, hem de hazırlıklarıyla 2020’ye
doğru hızla koşuyordu. Önceki gün fark yediği Tokyo’nun çok önünde ipi göğüslemeye doğru gidiyordu. Ki, malum olaylar başladı... Neler yaşandığını tekrarlamaya hacet yok. Türkiye’nin hak etmediği ne kadar görüntü varsa sergilendi; Vandalizm sokaklara taştı ve kitlesel şiddet meşru bir yönteme dönüştü.
Üzüntüyü bırak yaşamaya bak Kemal Belgin Milli gazete
Türkiye her şeyiyle İstanbul 2020’yi bir dava haline getirmiş ve tarihinde ilke defa bir olimpiyata ev sahipliğine bu kadar yaklaşmıştır. Şimdi bundan böyle daha da hızlı, daha da detaylı, daha da çağdaş çalışmak gerekir. Çünkü ben bugünden iddia edi-
yorum, şayet bir arıza göstermezsek 2024 bizimdir. Bu böyle biline. İddiamın dayanakları neler midir? Şunlar: Bir kere 2020 Asya’da olacaktır. Yani Tokyo’da... Sıra böylece Avrupa’ya gelecektir. Türkiye de İstanbul’u ile en ciddi ve en kuvvetli adaydır. Bu
arada tesisleşme yönünde hız kesmeyeceğimize inanıyorum. Bu dev tesisleri yaparken belki de bir kaç ağaç kestik diye sokaklara dökülecekler olacaktır. Bu kafayı yemişlere aldırmadan yola devam etmek gerekir. Öyle olacağına da inanıyorum.
Hazin sonun 10 nedeni Atilla Gökçe Milliyet
Hayal kırıklığında beşinci halkayı da tamamladık. 1993’de 2000 Olimpiyat Oyunları için Monte Carlo’da 7 oyla başlayan olimpik maceramız, 2004, 2008, 2012’den sonra Buenos Aires’deki 2020 adaylığımızla bizi önce coşturdu, sonra da şoka uğratan bir oylamada yine “mutsuz son”la bitti.
[ 28 - HİS ]
2020’yi Tokyo’nun neden kazandığı, İstanbul’un (ve Madrid’in) neden kaybettiği elbette büyük tartışma konusu. Bu konuda çok farklı analizler, değerlendirmeler yapılacaktır. Biz, süreci başından sonuna izleyen Türk gazetecileri olarak 10 temel nedeni sıraladık.
KORKUTAN DEV BÜTÇE SPOR-SİYASET İLİŞKİLERİ NON OLİMPİK DAVRANIŞLAR SOSYAL MEDYA KAMPANYALARI DEĞERLİ YALNIZLIK KURULLARDAKİ ÇATLAKLAR SPORTİF, KİRLİLİK BAŞARISIZLIK PARALİMPİK YETERSİZLİK YAPABİLİR AMA RİSKLİ İSLAMOFOBİ
Ezikliğin son noktası: Ooh İstanbul kaybetti! Aziz Üstel star
Olimpiyat İstanbul’da Olmalı!” Bunu dediğiniz zaman yarı aydınlar bir ağızdan haykırdı: “Yalakalar...Yandaşlar...Erdoğan İstifa!” Bu siyaset yapmak ya da bir fikir öne
sürmek falan değil. Hayatında o güne değin gerek kader deyin, gerekse de yapılan kişisel hatalar sonucu ya da ahmaklıklar neticesi başarıyı yakalayamamış, gönlünde
yatan aslana ulaşamamış olanların öfkelerini kusmaları, o kadar! Niye İstanbul kaybetsin istediler? Tayyip Beyin daha da güçleneceği korkusundan tabi!
lecekti. Buna dayanamazlardı. Bu sözünü ettiğim, muhalefetin “domuz” kesimi… Bu kafa geçen yüzyılda öldü fakat sahiplerini gömmediler, onlar da ortalıkta zombi gibi dolaşıyorlar. Zombi gibi bas-
ket oynayan milli takım misali... Lakin yaşayan ölülerin yaşları ilerliyor, 2023 yılını görmeyebilirler hani. 2024 ya da 2028 yılı İstanbul Olimpiyatları’na yetişemezler, uyuzluk edemezler. Yazık.
Sevinenler var
Engin Ardıç sabah
Buenos Aires’ten umutla kötü haber bekleyenler vardı... Bunlardan bazıları “kazanamazsak kutlama yapacağım” diyecek kadar sapıtmışlardı. Çünkü İstanbul kazansaydı, “Tayyip kazandı” deni-
‘Sistem’, Türkiye’yi içine sindiremedi!
Ahmet Turan Alkan zaman
Olimpiyat ruhu denilen şeyi ciddiye almasam da, yedi sene sonraki Türkiye’ye verilecek bir açık senet hükmündeki bu oylama sonucunun Türkiye lehine tecelli etmesini istiyordum. Sportif bir heyecan, millî bir hisleniş değildi benimki; soğukkanlı, politik, hatta reelpolitik boyutları bulunan bir temen-
niydi. Her şeyden önce Türkiye’de siyasi dengelerin oturmasına, kutuplaşmanın törpülenerek kabul edilebilir hadlere gelmesine imkân verebilecek bir ağırbaşlılığa yol açacağına ve radikal maceralardan uzak kalacağımıza dair bir işaret gibi kabul edecektim; geleceğimize dair iyimserliğim artacaktı.
IOC üyelerinin zımnında dünyanın önemli politik güçleri, Türkiye’nin âdeta sınıf değiştirmesine, klasman yükseltmesine iyimser gözle bakmadılar. Oylamadaki fark bâriz ve başka türlü yorumlanması sadece saflık olur; bizi çok ihtiyaç duyduğumuz moral desteğe uygun bulmadılar.
İstanbul olimpiyatı kaybetmedi olimpiyat İstanbul’u kaybetti Fatih Altaylı star
Olimpiyatların İstanbul’a verilmesi, olimpiyat açısından önemliydi. Olimpiyat gerçekten iddia edildiği gibi “barış, dostluk, kardeşlik, fair play, dünya medeniyetinin gelişimine katkı” değerler ifade ediyorsa, İstanbul’a verilecek bir olimpiyat, olimpiyatlara çok şey katacaktı.
[ 29 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
[ 30 - HİS ]
HABERLER HABERLER
KYK yurtlarında kalan öğrencileri yurtlarına kadar gelen spor faaliyetlerinden oldukça memnun kaldı. Gençlerin memnuniyetiyle karşılaşan “Yurdum Spor Yapıyor” KYK yurtlarında sportif etkinliklerini sürdürmeye devam edecek.
‘YURDUM SPOR YAPIYOR’ TÜM KYK YURTLARINDA
Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü ve HİS Federasyonunun organize ettiği “Yurdum Spor Yapıyor” etkinlikleri, spor coşkusunu üniversite öğrencilerine evlerinde yaşatıyor.
Sporu tüm topluma yayarak bir yaşam tarzı haline getirmeyi amaçlayan HİS Federasyonu, toplumun tüm kesimini sportif faaliyetler ile buluşturuyor. “YURTKUR sizin eviniz” sloganıyla yola çıkan “Yurdum Spor Yapıyor” ekibi muhteşem spor gösterileri, gençlik standları, ödüllü yarışmaları, dijital oyunları, sürpriz konukları ve sürpriz hediyeleriyle yurdun dört bir yanında KYK yurtlarını ziyaret ederek gençleri sporla buluşturdu. Milli sporcular ve olimpiyat adayları tarafından sergilenen 30 ayrı spor branşı ve 15 farklı etkinlik, yurtlarda kalan üniversite öğrencilerinin büyük beğenisi ile karşılandı. Üniversite gençliği “Yurdum Spor
Yapıyor” ekibi ile her türlü spor branşı ile tanışma fırsatını yurtlarında yaşadı. Gençlik ve Spor Bakanlığı antrenörleri, milli sporcular ve olimpiyat adayları tarafından sergilenen tekvando, güreş, judo, capoiera, matrak, eskrim, cimnastik, badminton, masa tenisi, aikido, vushu, dart ve daha bir çok uygulanabilen olimpik ve olimpik olmayan branşların tanıtımı yapılarak, bu spor branşlarına ilgi duyanlara antrenman yerleri ve saatleri hakkında bilgi verildi. KYK yurtlarında kalan üniversite öğrencileri yurtlarına kadar gelen spor faaliyetlerinden oldukça memnun kaldı. Gençlerin memnuniyetiyle karşılaşan “Yurdum Spor Yapıyor” KYK yurtlarında sportif etkinliklerini sürdürmeye devam edecek.
ÖĞRENCİLER İÇİN KYK YURTLARINDA SPOR ETKİNLİKLERİ “YURTKUR sizin eviniz” sloganıyla yola çıkan “Yurdum Spor Yapıyor” ekibi muhteşem spor gösterileri, gençlik standları, ödüllü yarışmaları, dijital oyunları, sürpriz konukları ve sürpriz hediyeleriyle yurdun dört bir yanında KYK yurtlarını ziyaret ederek gençleri sporla buluşturdu.
[ 31 - HİS ]
HİS
HABERLER HABERLER
Herkes İçin Spor DERGİSİ
NAMAZIN FİZİKSEL FAYDALARI
[ 32 - HİS ]
göz hastalıkları namaz kılanlarda daha az görülür
de meydana gelecek bütün romatizma hastalıklarından, dejeneratif hastalıklardan uzak olurlar.
Beş vakit namazda 40 rek’at ve 80 secde var. Her gün kaç jimnastikçi bu kadar hareket yapar?
Vücudun en çok zahmet çeken organları eklemlerdir. Bunların tümü namaz motifi içinde yıpranmışlıklarını giderir, tam sağlığa kavuşur. Namaz dışında hiçbir hareket rejimi eklemlere böyle bir sağlık sağlamaz.
Namaz yavaş yavaş kılınır. Kalp yorulmaz. Namaz günde beş ayrı vakitte kılınır. Kaç jimnastikçi günde beş defa ayrı ayrı zamanlarda beden eğitimi hareketi yapar? Namaz ömrünün sonuna kadar farzdır. Ömrünün sonuna kadar kaç jimnastikçi beden eğitimi hareketlerini sürdürür? Namazda yapılan hareketler hafif olduğundan kalbi yormaz ve günün değişik saatlerinde kılındığı için insanı devamlı zinde ve dinç tutar. Namaz öncesi alınan abdest vücuttaki fazla elektrik yükünü yani gerginliği atar. Secde ile birlikte topraklama yapılmış olur ve statik elektrik boşalır.
Namaz kılanların gözleri 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan dolaşımına sebep olur. Göz tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarının namaz kılanlarda daha az görülmesi bu yüzdendir.
Namazda bulunan 80 defa yapılan secde sayesinde beyne daha fazla kan gider. Bu, namaz kılanlarda hafıza bozukluklarına daha az görülür demektir.
Namaz kılan insanların gerek kalça, gerek diz ve gerekse ayak bileği ve kol omuzu, dirsek ve el bileği eklemleri de devamlı işleyen bir makine gibi olduğundan, eklemler-
Göz merceklerinin dinlenebildiği en rahat mesafe bir buçuk metreye bakmaktır. Göz merceklerimiz ancak kasılmadan bu mesafeyi gördüğü zaman rahatlar. Namaz kılan, secde yerine baktığında göz mercekleri dinlenmektedir. Günde kırk rek’at hesabı ile bu dinlenme takriben bir saat tutar ki, bu nimet göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir.
Namaz kılanların gözleri 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan dolaşımına sebep olur. Göz tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarının namaz kılanlarda daha az görülmesi bu yüzdendir.
İnsan secde halindeyken elektromanyetik dalgalara daha az maruz kalır ve alnın yere değmesiyle vücuttaki elektromanyetik yük dışarıya boşaltılır. Secde halinde olan bir insanın yedi organının yerle temas etmesi boşaltımı hızlandırır ve bu yorgunluk ve bazı hastalıklara iyi gelir. [ 33 - HİS ]
HİS
tweet sporda şİddet
Herkes İçin Spor DERGİSİ
SPORDA ŞİDDETİ TWEET’LERLE KINIYORUZ Burak Küçük @burak_kucuk_ En kısa zamanda “ Sporda Şiddet “ kanun olarak TBMM’ye gelmeli ve gerekli yaptırımlar yapılmalı... Celalettin Karanfil @C_Karanfil Sporda şiddetin önlenmesinde en önemli konu eğitimdir. Toplum sporda şiddet konusunda bilinçlendirilmelidir. Suat Kılıç @suatkilic Devlet, sporda şiddet ve düzensizliğin önune geçecek. Suç işleyen bedelini ödeyecek. Yapanın yanına kâr kalmayacak. Mustafa Varank @varank Sporda şiddet yasası tam olarak uygulanmalı. Gereken cezalar en sert şekilde verilmeli. Muhammed Halil Kaya @besincimevsim Sporda şiddet yasası sadece şiddet yapanlara değil “şiddet kışkırtıcılığı” yapanlara da tam olarak uygulansın. Serkan Karaman@serkankrmn Sporda şiddet kongresi bilimsel makalemiz. Çalışmalara devam durmak yok...
[ 34 - HİS ]
Serdar Karagöz@serdarkaragoz Sporda şiddet kanunu harfiyen uygulanmalı ve Beşiktaş’ı esir alan taraftar çetesi cezasını çekmeli..Bu vandallığı Beşiktaşlılar kabul edemez
Oğuz Altay @Oguz_Altay Son olarak bir kanun yaratılıyorsa 6222 Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi gibi; sonuna kadar herkese uygulanmalıdır.
Suat KILIÇ@suatkilic Sporda şiddet de olmayacak siyaset de olmayacak. Sporda barış, kardeşlik, rekabet ve sevgi olacak. Centilmenlik olacak.
Asım Yıldırım@asim_yildirim Sporda Şiddet Yasası’nın gereği yerne getirlmeli, hem o şiddet uygulayanlar hem de onları, kendi listelernden içeri alanlar cezalandırlmaldır.
n i ç İ s e k r e H Spor
www.his.gov.tr
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
TARİH TARİH
Kaptan-ı Derya:
Barbaros Hayrettin Paşa TÜRK DENİZCİLİĞİNİN ALTIN ÇAĞI Türk denizciliğine altın çağını yaşatan Barbaros Hayrettin Paşa, 1534 yılında fiilen başladığı yeni görevinde on iki yıl süre ile çok büyük ve önemli seferler yapmış, birçok zafer kazanmıştır. Bunlar Tunus, Mayorka, Pulya, Korfu, Venedik Seferleri, Adalar Denizi ve Akdeniz Seferleri ve özellikle 27 Eylül 1538 tarihinde Andrea Doria komutasındaki Haçlı Donanması’na karşı kazandığı Preveze Deniz Zaferi ile Fransa Kralını himaye için yaptığı Nice Seferidir.
[ 36 - HİS ]
Akdeniz’i Türk egemenliğine hediye eden Barbaros Hayrettin Paşa son seferi olan Nice seferinin ardından İstanbul’da Beşiktaş Sarayında 4 Temmuz 1546 tarihinde 73 yaşında hayata gözlerini kapadı. Osmanlı Devleti’nin en büyük donanma komutanı ve kaptanı Barbaros Hayrettin Paşadır. 1478 yılı civarlarında, Midilli’de doğan Barbaros Hayrettin Paşa’nın asıl adı Hızır’dır. Hayrettin adı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir. Barbaros takma adının; Avrupalılarca sakalının(Barbo) kırmızı (Rosso) olmasından yakıştırıldığı, ya da ağabeyi Baba Oruç’un adının Avrupalılarca söylenişinden ona miras kaldığı sanılmaktadır. Osmanlı Devleti tarihinin ünlü denizcilerinden olan Hayrettin Paşa, Kaptan-ı Derya olarak Osmanlı Devletinin ilk kaptan paşası ve amirallik görevi almıştır. Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir emiri Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstanbul’a davet etti. O zamanlar Paşa’nın 18 parça kadırgası ve bir o kadar da korsan gemileri vardı. 27 Aralık 1533’te Barbaros Hayrettin Paşa’ya Osmanlı donanmasının Kaptan-ı Deryalığı verildi. Bu arada Cezayir’de imparatorluğun eyaleti oldu. Barbaros Hayrettin Paşa ilk olarak Koron kalesini Andrea Doria kuvvetlerinden geri aldı ve Tunus’ta egemen olan Berberi hanedanından 1534 yılında Beni-Hafs devletine son vererek Osmanlılara bağladı. Alman imparatoru V. Karl’ın Tunus’u geri alması üzerine(1535) Barbaros Balear adalarına sefer düzenleyerek bunları yakıp yıktı. 11 Mayıs 1537’de İtalya’ya sefer açan Barbaros Apuglia kıyılarını topa tuttu. Buradan Korfu’ya yöneldi ve Kiklat adalarını ele geçirdi. 1538 yazında Andrea Doria’nın gemilerini kovalayarak Kerpe ve Kaşot adalarını aldı. Barbaros’un bu sonuncu seferi üzerine Papa ve V.Karl bir birleşik Avrupa armadası oluşturdu. Barbaros Eğri boz’da iken o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki birleşik Hıristiyan donanması, Yunan Deniz’inde toplanmaya başladı. Birleşik donanmanın komutanlığına Andrea Doria getirildi. Barbaros bulunduğu İstanköy körfezinden
Preveze’ye geldi ve Preveze’nin güneyindeki Arta körfezine girdi. Doria Barbaro’un körfezden çıkarak Haçlı donanmasına saldıracağına inanmıyordu. 27 Eylül1538’de Osmanlı donanması körfezden çıktı ayça biçiminde dizilerek düşmana ateş açtı. Andrea Doria Aya Mavri adası açıklarına çekildi. İki donanma 28 Eylül 1538’de karşılaştı. Barbaros, üstün sayıdaki düşman kuvvetlerini dağıtmayı başardı ve Haçlı donanmasını kesin yenilgiye uğrattı. Venedik Osmanlı Devleti ile barış imzaladıktan sonra Osmanlı Devleti, en büyük düşmanı V.Karl bu kez de Cezayir önlerinde yeniden yenilgiye uğrattı.(24 Ekim 1541) Osmanlı Devleti, bağlaşığı Fransa Kralı I.François’nın çağrısı üzerine Alman imparatoru V.Karl’a karşı onu desteklemeyi kararlaştırdı. Nice(Nis) seferine çıkan Barbaros(1543) Nice kalesini ele geçirdi ve Toulon’da kışladı. Bir yıl üç ay süren seferden sonra İstanbul’a döndü ve çok büyük şenliklerle karşılandı. Ünlü Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa çok sayıda denizci yetiştirmiş olup, bunların en ünlüleri Turgut Reis, Salih reis, Piri Reis, Murat Reis, Seydi Ali Reis ve Kılıç Ali Reistir. XVI. yüzyılda
Akdeniz’i Türk egemenliğine hediye eden Barbaros Hayrettin Paşa son seferi olan Nice seferinin ardından İstanbul’da Beşiktaş Sarayında 4 Temmuz 1546 tarihinde 73 yaşında hayata gözlerini kapadı. Barbaros Hayrettin Paşanın Türbesi İstanbul Beşiktaş’tadır. Bu türbenin bulunduğu meydana Barbaros Hayrettin Paşanın bir heykeli dikilmiştir. Barbaros Hayrettin Paşa, Osmanlı Devletinin en ünlü Kaptan-ı Deryası olup, XVI. yüzyılda Akdeniz’i Türk egemenliğine hediye etmiştir.
HAÇLI DONANMASINI YENİLGİYE UĞRATTI Barbaros Eğri boz’da iken o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki birleşik Hıristiyan donanması, Yunan Deniz’inde toplanmaya başladı. 27 Eylül1538’de Osmanlı donanması ayça biçiminde dizilerek düşmana ateş açtı. Andrea Doria Aya Mavri adası açıklarına çekildi. İki donanma 28 Eylül 1538’de da karşılaştı. Barbaros, üstün sayıdaki düşman kuvvetlerini dağıtmayı başardı ve Haçlı donanmasını kesin yenilgiye uğrattı.
[ 37 - HİS ]
HİS
röportaj ENGELLERİ AŞTILAR
RÖPORTAJ: CENGİZ ÖZKAN
Herkes İçin Spor DERGİSİ
ESKİŞEHİR İŞİTME ENGELLİ BASKETBOL TAKIMI Eskişehir İşitme Engelli Basketbol Takımı son 13 sezonda 1. Ligde; 5 şampiyonluk, 2 ikincilik ve 1 kez de dördüncülük yaşadı. Bu sezon ise ligde oynadığı 8 maçta aldığı 8 galibiyetle zirvede bulunuyor. Takımın başkanlığını Cevdet Mansız, antrenörlüğünü ise Halil Ömeroğlu yapıyor. Zor şartlar altında bu başarıları yakalamış olmanın gururunu yaşayan başkan Cevdet Mansız’la, başarılarıyla engelleri aşan takım hakkında konuştuk.
Cevdet Mansız
[ 38 - HİS ]
BAŞARILARI ENGELLERİNİ AŞTI
Eskişehir İşitme Engelli Spor Kulübü bünyesinde faaliyet gösteren İşitme Engelliler Basketbol Takımı, kısıtlı olanaklar ve zor şartlar altında büyük başarılara imza atıyor.
Eskişehir’de çoğu kimsenin haberdar olmadığı İşitme Engelliler Basketbol Takımı, Türkiye çapında başarıdan başarıya koşuyor. Engellerin başarıya engel olmadığını ispatlayan takım, sporun her şartta yapılabileceğinin canlı bir örneği. Eskişehir İşitme Engelli Basketbol Takımı son 13 sezonda 1. Ligde; 5 şampiyonluk, 2 ikincilik ve 1 kez de dördüncülük yaşadı. Bu sezon ise ligde oynadığı 8 maçta aldığı 8 galibiyetle zirvede bulunuyor. Takımın başkanlığını Cevdet Mansız,
antrenörlüğünü ise Halil Ömeroğlu yapıyor. Zor şartlar altında bu başarıları yakalamış olmanın gururunu yaşayan başkan Cevdet Mansız’la, başarılarıyla engelleri aşan takım hakkında konuştuk.
neredeyse mükemmel seviyedeler. Buna rağmen kimse dönüp bakmıyor ve önemsemiyor. Fakat sporcular bunun önemsenmesini istiyor. Bunların göz ardı edilmemesi gerekir.
Türkiye’de engelli sporunun geldiği seviye sizce hangi durumda? Engelli sporunun sürekli yardım isteyen bir güruh olarak görülmemesi gerekiyor. En önemli şey bu. Bu sadece bizim için değil, tüm Türkiye için geçerli. Aslında bu sporda bütün takımlar
Engelliler sadece hayata tutunmak için mi spor yapıyor? Maalesef insanlarda bu yönde bir algı var. Ama ben böyle düşünmüyorum. Takımımızda mükemmel sporcularımız var. Engelli olmasa da bu çocuklar basketbolcu olurlardı zaten. Ye-
Cevdet Mansız: “Ben bu çocuklarla çalışmaktan gerçekten çok zevk alıyorum. Zaten bu işi keyif alarak yapmasaydık bu noktaya gelemezdik. Yetenekli olmaları da başarımızı kolaylaştırıyor.” tenekleri var. İçlerinde 2.ligde oynayabilecek kapasitede olanları var. Hepsi azimli, hırslı ve bilinçli çocuklar. Yeterli imkânımız olsa birçok sporcumuzun daha iyi yerlere geleceğinden eminim. Kulübün varlığını sürdürebilmesi için maddi kaynağı nereden sağlıyorsunuz? Şu anda kısıtlı imkânlarla spor hayatımıza devam ediyoruz. Birkaç firma bize sponsor oldu, o sayede devam edebiliyoruz. Az da olsa destek oluyorlar ki o az kaynak da bize yetiyor. Küçük meblağlarla büyük işler başarıyoruz. İşitme engeli olan sporcularla büyük işlere imza attınız. Kulübün başarılı olmasını neye bağlıyorsunuz? Birçok etken var ama en önemlisi disiplin. Kurallarınızın olması gerekiyor. Deplasman maçlarında planlamanın iyi olması, beslenmenin düzenli ve kontrollü olması gerekiyor. Birçok kulüpte bu disiplin olmadığı için engelliler sporda üstün başarı gösteremiyor. Biz ise profesyonel takım gibi hareket ediyoruz. Sporcularımızın beslenmelerine dikkat ediyoruz. Deplasmana gideceğimiz zaman sabahtan yolculuğa çıkıyoruz. Kahvaltı ve öğle yemeğine, programımız dâhilinde riayet ediyoruz. Kaliteli otellerde konaklıyoruz. Çocuklar o şekilde ertesi gün maça çıkıyor. Engelli sporunda başarılı olmanın bir yolu da planlama. Her sene deplasman masrafları, yıllık toplam giderler, bilanço gibi şeyleri planlarım. Çünkü gelişigüzel yaptığınız zaman bir yere varamazsınız. Bürokrasiyi iyi bilmek, sporcuyu tanımak, özellikle engelli sporcuların psikolojisini anlamak, yönetici ve teknik kadronun halinden anlamak... Bunlar da başarılı olma yolundaki önemli etkenler. Engelli sporcularla çalışmak nasıl bir duygu? Onların yeri bende bambaşka. Ben bu çocuklarla çalışmaktan gerçekten çok zevk alıyorum.
“BİZİM ORTAK DİLİMİZ BASKETBOL, BİZ BASKETBOLU KONUŞUYORUZ”
bundan hoşlanmıyorlar. O yüzden etrafımdaki diğer insanlara nasıl davranıyorsam onlara da o şekilde davranıyorum. Bu samimiyetimi onlar da biliyor zaten. Bizim ortak bir dilimiz var. O da basketbol. Basketbolu konuştuğumuz için iletişim kurmaktan yana hiç sıkıntı yaşamıyoruz. Ayrıca 7 yıldır birlikte olduğumuz için birbirimizin neler hissettiğini ve ne istediğini artık çok iyi biliyoruz. Antrenör Halil Ömeroğlu
Zaten bu işi keyif alarak yapmasaydık bu noktaya gelemezdik. Yetenekli olmaları da başarımızı kolaylaştırıyor. Ayrıca bu çocukların bir şekilde hayata bağlanmaları gerekiyor. Onların hayata bağlılıklarını sağlayan ve günden güne arttıran araç da spor yapmaları. Ne hissettiklerini şu an çok iyi anlayabiliyorum. Onların yaşındayken beni de hayata bağlayan şey basketboldu. Şu an ise aynı şey onlar için geçerli. Sporcularınızın engelli olması iletişim kurma açısında sıkıntı yaratıyor mu? Benim için engelli ve engelsiz sporcu arasında hiçbir fark yok. Doğrusunu söylemek gerekirse, benim için onlar engelli değil. Hiç bir zaman onlara engelliymiş gibi davranmadım ki zaten onlar da
Engelli basketbolunun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Maalesef her şey dönüp dolaşıp ekonomiye geliyor. Ekonomik destek sağlanırsa ve hak ettiği değer verilirse, engelli sporu bambaşka bir yerde olabilir. Şu anda bulunduğumuz noktanın 4-5 basamak üzerinde olabiliriz. Hatta belki Avrupa’da bir numara olabiliriz. Çünkü o potansiyel Türkiye’de var. Düşünsenize, 76 milyon nüfus var ve içinde milyonlarca engelli var. Bunların içinde ne cevherler, ne yetenekler vardır kim bilir. Önemli olan, onları bu sahalara çekebilmektir. Ayrıca, bu işi seven, severek yapan insanları bulmamız lazım. Ben onlardan biriyim ve bu işi gönüllü olarak yapıyorum. Maddi desteğin yanında, insan takdir edilmeyi bekliyor. Çünkü bu itici bir güç oluyor bizde. Basının ilgi göstermesi de bizim için önemli bir motivasyon kaynağı oluyor.
Benim için engelli ve engelsiz sporcu arasında hiçbir fark yok. Doğrusunu söylemek gerekirse, benim için onlar engelli değil. Hiç bir zaman onlara engelliymiş gibi davranmadım ki zaten onlar da bundan hoşlanmıyorlar. O yüzden etrafımdaki diğer insanlara nasıl davranıyorsam onlara da o şekilde davranıyorum. Bu samimiyetimi onlar da biliyor zaten. Bizim ortak bir dilimiz var. O da basketbol. Basketbolu konuştuğumuz için iletişim kurmaktan yana hiç sıkıntı yaşamıyoruz. Ayrıca 7 yıldır birlikte olduğumuz için birbirimizin neler hissettiğini ve ne istediğini artık çok iyi biliyoruz.
[ 39 - HİS ]
HİS
HABERLER HABERLER
Herkes İçin Spor DERGİSİ
Türkiye Doping Kontrol Merkezi Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Hacettepe Üniversitesi’nin içerisindeki Türkiye Doping Kontrol Merkezi’nde incelemelerde bulundu. Laboratuvarları gezerek Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer’den (sağda) gelinen son nokta hakkında bilgi alan Bakan Kılıç, inceleme sonrasında basın mensuplarının sorularını cevapladı.
[ 40 - HİS ]
“TÜRKİYE ANTİ DOPİNG AJANSI FAALİYETE BAŞLAYACAK” Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, “Hacettepe Üniversitesi Türkiye Doping Kontrol Merkezi deneme çalışmalarına Dünya Anti Doping Ajansı’nın (WADA) kontrolünde olmak kaydıyla başlamış bulunmaktadır” dedi.
Suat Kılıç: Yaklaşık maliyeti 200 milyon lira olacak bir Olimpiyat Enstitüsü’nü Hacettepe Üniversitesi ile birlikte kuracağız. Bu merkez tamamlandığında Türk sporunda devrim diyebileceğimiz çok büyük bir atak gelişmiş olacak.
burası sporcuyu yakalayan hafiye bir kurum olmayacak
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, eksikliklerinin giderilmesi için 2012 yılında 1.5 milyon lira kaynak aktardığı Türkiye Doping Kontrol Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarete Hacettepe Üniversitesi Rektörü Murat Tuncer’de katıldı. Merkezde incelemelerde bulunan Bakan Suat Kılıç, Türkiye Doping Kontrol Merkezi’nin Türk sporunun artık kalbinin attığı yer olacağını söyledi. WADA’ya yeniden akredite olması için tüm görevleri eksiksiz yerine getirdiklerini belirten Bakan Suat Kılıç, “Dopinge sıfır tolerans ilkesine paralel hareket edeceğiz. Bu kararlılığı koruduğumuz sürece de bu iş kısa bir süre içerisinde bitecek. Bir yıl sonra Türkiye, doping olaylarının kesinlikle konuşulmadığı bir ülke haline gelmiş olacak” dedi. Bakan Kılıç, “Burası yasaklı maddeyi bilerek ya da bilmeyerek kullanan sporcuyu yakalayan hafiye bir kurum olmayacak. Burası sporcuyu 6-7 yaşından itibaren bilgilendiren, eğiten, alması
gerekeni de almaması gerekeni de anlatan bir bilimsel eğitim müessesi olarak da aynı zamanda hizmet verecek” dedi. BÖLGE ÜLKELERİNE DE HİZMET VERECEK
Türkiye Doping Kontrol Merkezi’nin WADA’nın kontrolünde deneme çalışmalarına başladığını kaydeden Bakan Kılıç, şunları söyledi: “Türkiye Doping Kontrol Merkezi henüz numune almak ve netice vermek durumunda değildir; ama aldığı kan ve idrar numuneleri üzerinde doping kontrollerini yapabilir hale gelmiştir. WADA’nın talimatlarına uygun bir şekilde beklentilerini karşılamaya gayret ediyoruz. WADA tarafından tüm eksikliklerin tamamlandığı konusunda bir kanaat oluştuğunda Türkiye Doping Kontrol Merkezi fiilen ve resmen faaliyete geçmiş olacak. Türk sporuna bugüne kadarki en üst düzeyli bilimsel katkıyı sağlayacak bir müessesenin oluşumuna tanıklık etmenin heyecanını yaşıyoruz.”
TÜRK SPORU İÇİN DEV PROJE
Bakan Suat Kılıç, ziyarette Türk sporu için devrim sayılacak bir projenin de müjdesini verdi. “Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi arasında yepyeni ve büyük heyecanlar uyandıracak bir protokole imzalarımızı koyacağız” diyen Bakan Kılıç, projeyi şu sözlerle açıkladı: “Rektörümüzle mutabakata vardık. Yaklaşık maliyeti 200 milyon lira olacak bir Olimpiyat Enstitüsü’nü Hacettepe Üniversitesi ile birlikte kuracağız. Bu merkez tamamlandığında Türk sporunda devrim diyebileceğimiz çok büyük bir atak gelişmiş olacak. Doğru yöntemlerle bilimsel desteklerini almak kaydıyla sporcularımıza sağlanabilecek her türlü desteği finansal anlamda sağlama konusunda en ufak bir eksiğimiz yok. Hacettepe Üniversitesi hem Doping Kontrol Merkezi hem de Olimpiyat Enstitüsü’yle Türk sporunun sessiz devrimindeki en önemli bilim kurumu olarak imzasını bugün itibarıyla bu sürece koymuş bulunmaktadır.”
Bakan Kılıç, “Burası yasaklı maddeyi bilerek ya da bilmeyerek kullanan sporcuyu yakalayan hafiye bir kurum olmayacak. Burası sporcuyu 6-7 yaşından itibaren bilgilendiren, eğiten, alması gerekeni de almaması gerekeni de anlatan bir bilimsel eğitim müessesi olarak da aynı zamanda hizmet verecek” dedi.
[ 41 - HİS ]
HİS
haberler haberler
YAZI: GÜLHAN DÜZCAN
Herkes İçin Spor DERGİSİ
TARİHE YOLCULUK: HAMAMÖNÜ Yıllardır virane halinde bulunan Hamamönü mahallesi, restorasyon çalışmalarıyla birlikte, görenleri hayrete düşürüyor. 2012’de tarihte bir yolculuk yapmak istiyorsanız, Hamamönü’nü mutlaka ziyaret etmelisiniz. Birbirinden güzel tarihi konakların yeniden hayat bulduğu Hamamönü’nde, geçmiş ile bugünün buluşmasını yaşayın.
Tarihi mekanlar yeniden canlandı Yüzlerce yıllık tarihe şahitlik etmiş konaklar, tarihi camiler, güzide mekanlar, değerli sanatçılar, eskiyi yeniden yaşatan açık hava sineması, canlı müzik eşliğinde leziz yemekler… Eski Ankara yeniden canlandı. Başkentin tarihi mahallesi yeniden hayat buldu! Eski Ankara olarak bilinen Hamamönü, restorasyon çalışmaları sonucu Ankara’nın gözbebeği haline geldi. Tarihi konakların, güzide mekanların sanat ve sanatçılarla buluştuğu Hamamönü’nü mutlaka görmelisiniz! [ 44 - HİS ]
Sanat Sokağında atölyesi olan sanatçılardan biri de Ressam Ziya Büyük. Ünlü ressam, dünyada ilk defa Kur’an-ı kerim’i tuval üzerine yağlı boya ile yazan kişi. Büyük, birbirinden güzel çalışmalarını Sanat Sokağında sergiliyor. Eski Ankara yeniden canlandı. Ankara’nın Altındağ İlçesinde bulunan ve eski Ankara diye bilinen Hamamönü mahallesi, Altındağ Belediyesinin restorasyon çalışmalarıyla birlikte tarihi Ankara’yı yeniden canlandırdı. Yıllardır virane halinde bulunan Hamamönü mahallesi, restorasyon çalışmalarıyla birlikte, görenleri hayrete düşürüyor. 2012’de tarihte bir yolculuk yapmak istiyorsanız, Hamamönü’nü mutlaka ziyaret etmelisiniz. Birbirinden güzel tarihi konakların yeniden hayat bulduğu Hamamönü’nde, geçmiş ile bugünün buluşmasını yaşayın. Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Hamamönü’nde kültür sanat etkinlikleri, kafeler, restoranlar, el emeği göz nuru sergiler, görkemli konaklar, sanatçılar, tarihi camiler, güzide mekanlar ziyaretçilerine bambaşka bir hava yaşatıyor.
DEĞERLİ SANATÇILARI ATÖLYELERİNDE ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ
Hamamönü’de bir gün geçirin
Hamamönü’nde bir gün geçirmek isterseniz, sabah kahvaltısı ile başlayabilirsiniz tarih kokulu gezintinize. Çeşit çeşit kahvaltı seçenekleri, gözlemeler, el açması börekler yanında çayınız ya da Hamamönü’nün meşhur kahvesi. Tarihi konakların sıralandığı sokaklarda yürüyüş yaparken, kulağınıza gitar ve kanun karışımı nağmeler gelecektir. Sanatın her dalına rastlayacağınız Hamamönü’nde her zevke hitap eden bir köşe bulacaksınız. Hamamönü’nde saatlerce vakit geçirebileceğiniz 22 tarihi evden oluşan Sanat Sokağı’nın her köşesine ayrı ayrı uğramanız gerekecek. Çay kahve içerken istediğiniz tarzda müzik dinleyin, rengarenk çiçeklerin arasından görkemli konakları seyredin, birbirinden değerli sanatçıları atölyelerinde ziyaret ederek, canlı performanslarını izleyin veya beğendiğiniz sanat eserini sahibinden alın. Sanat Sokağında atölyesi olan sanatçılardan biri de Ressam Ziya
Büyük. Ünlü ressam, dünyada ilk defa Kur’an-ı kerim’i tuval üzerine yağlı boya ile yazan kişi. Ünlü ressam birbirinden güzel çalışmalarını Sanat Sokağında sergiliyor. Küçük atölyesinde sık sık sanat severlerin ziyaretine geldiğini söyleyen Ziya Büyük, Hamamönü’nün yeni halinden oldukça memnun. “Hamamönü’nde olmaktan çok memnunum. Tarihi bir mekanda sanat eserlerimizi sergilemek ayrı bir haz veriyor insana. Sık sık ziyarete gelen sanatsever kardeşlerimiz yaptığımız işe şevk katıyor, özellikle de öğrencilerin ilgisinden oldukça memnunum.” Ebru, çini, seramik ve hat sanatı da Sanat Sokağı’nda sergilenen diğer sanatlar arasında. Hamamönü’nün tarihi sokaklarında yaz akşamları açık hava sinemasının da keyfini çıkarabilirsiniz. Tarihi camileri, Taceddin Dergahını, Mehmet Akif Ersoy Müzesini de görmeden Hamamönü’nden
sakın ayrılmayın. Üniversite öğrencilerinin uğrak yeri haline gelen Hamamönü, öğrencilerin hem eğlendiği hem de öğrendiği bir mekan. Kütüphanesi, konferans salonu, çeşitli kursları ile öğrencilere eğitici vakit geçirme imkanı da sunuluyor. Hamamönü’nde maharetli hanımlar da unutulmamış. Ev hanımları el emeği göz nuru ürünlerini burada sergileyerek, kendilerine gelir elde ediyorlar. Hamamönü’nde gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Bir bakmışsınız ki tarihi sokakların göz kamaştıran sokak lambaları yanmaya başlamış. Sizleri eskiye götürecek olan sokak lambalarının altında, canlı müzik eşliğinde akşam yemeğinizi de yemeden Hamamönü’den ayrılmayın. Tadı damağınızda kalacak olan bu ziyareti tekrar yaşayacağınız anı iple çekeceksiniz!
Hamamönü’nde saatlerce vakit geçirebileceğiniz 22 tarihi evden oluşan Sanat Sokağı’nın her köşesine ayrı ayrı uğramanız gerekecek. Çay kahve içerken istediğiniz tarzda müzik dinleyin, rengarenk çiçeklerin arasından görkemli konakları seyredin, birbirinden değerli sanatçıları atölyelerinde ziyaret ederek, canlı performanslarını izleyin veya beğendiğiniz sanat eserini sahibinden alın.
[ 45 - HİS ]
HİS
haberler haberler
Herkes İçin Spor DERGİSİ
3. İslami Dayanışma Oyunları Endonezya’nın ev sahipliğinde düzenlenen, Türkiye’nin de 160 sporcuyla katıldığı 3. İslami Dayanışma Oyunları resmen başladı. Güney Sumatra’nın başkenti Palembang’daki Gelora Sriwijaya Jakabaring Stadı’nda düzenlenen açılış törenini Endonezya Cumhurbaşkanı Susilo Bambang Yudhoyono, Endonezya Spor Bakanı Roy Suryo, İslami Dayanışma Oyunları Federasyonu (ISSF) ve Suudi Arabistan Olimpiyat Komitesi Başkanı Prens Nawaf bin Faysal ile oyunlara katılan ülkelerin milli takım kafileleri ve çok sayıda Palembanglı vatandaş izledi.
[ 46 - HİS ]
Milli badmintoncu Neslihan Yiğit, 3. İslami Dayanışma Oyunları’nda kadınlarda şampiyon oldu.
Milli wushucu Elif Akyüz, Endonezya’da düzenlenen 3. İslami Dayanışma Oyunları’nda taolu “qian shu” kategorisinde altın madalya, Hale Beyza Sarıyıldız da gümüş madalya kazandı.
HABERLER HABERLER
“Spor Eğitimi İle Sosyal Katılımın Desteklenmesi Projesi”
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ramazan Yiğit, Gençlik ve Spor Bakanlığının başlattığı “Spor Eğitimiyle Sosyal Katılımın Desteklenmesi Projesi”yle ilgili, “Bu projenin, gençlerimizin hem kişisel hem de sosyal gelişimlerine çok katkı sağlayacağını düşünüyorum” dedi. Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak finansmanıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından başlatılan “Spor Eğitimiyle Sosyal Katılımın Desteklenmesi Projesi”nin başlangıç toplantısı, Holiday Inn Hotel’de yapıldı. Toplantıda, Gençlik ve Spor, Milli Eğitim ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıklarından temsilciler, AB Türkiye Delegasyonu ve proje illeri Diyarbakır, Şanlıurfa ve Batman’dan yetkililer ile paydaşlar ve projeyi yürüten teknik destek ekibi uzmanları hazır bulundu. Yiğit, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, projenin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çocukların ve gençlerin hayat standartlarını geliştirmeyi ve böylece gelecekte karşılarına çıkacak fırsatları artırmayı amaçladığını belirterek, “Türkiye genç nüfusu oldukça fazla bir ülke. Genç nüfusumuz bizim için bir fırsat. Bu fırsat da bize çok büyük sorumluluklar getiriyor” diye konuştu. Bu çerçevede bakanlık olarak 2 yıldır gençlerin sosyal ve kişisel gelişimine yönelik birçok projeye imza atmaya çalıştıklarını dile getiren Yiğit, “Bu proje de bunlardan biri. Projenin gençlerimizin hem kişisel hem de sosyal gelişimlerine çok katkı sağlayacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Proje Direktörü Bartosz
PROJE “Spor Eğitimiyle Sosyal Katılımın Desteklenmesi Projesi”, Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki dezavantajlı çocukların sosyal katılımlarının ve uyumlarının artırılması için ilave spor eğitimi fırsatlarının sağlanmasını hedefliyor. Proje illerinde 400 eğiticinin eğitilmesi ve 400’ü engelli olmak üzere 8 bin çocuk ve genç için sosyal ve sportif eğitimlerin organize edilmesi de amaçlanıyor.
Wojciechowski de söz konusu projenin aslında ağustos ayında başladığını ancak bu toplantıyla proje paydaşlarını bir araya getirmeyi amaçladıklarını söyledi. “Spor Eğitimiyle Sosyal Katılımın Desteklenmesi Projesi”nin,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde spor eğitimiyle sosyal katılımı destekleyen ilk sosyal proje olduğuna dikkati çeken Wojciechowski, bölgede örnek teşkil edecek projenin, toplumun hayat standartlarını artıracağını vurguladı. [ 47 - HİS ]
HİS
haberler haberler
Herkes İçin Spor DERGİSİ
DÜNYANIN İNANILMAZ DALIŞLARI Kariyerinde 9 kez dünya serbest dalış rekoru kıran milli sporcu Yasemin Dalkılıç, “Dünyanın İnanılmaz Dalışlar” adlı belgesel dizisi çekiyor. Belgeselin The Ritz-Carlton İstanbul Otel’de düzenlenen tanıtım toplantısına Yasemin Dalkılıç da katıldı.
Yasemin Dalkılıç’tan
sualtı belgeseli
Kariyerinde 9 kez dünya serbest dalış rekoru kıran milli sporcu Yasemin Dalkılıç, “Dünyanın İnanılmaz Dalışları” adlı belgesel dizisi çekiyor. [ 48 - HİS ]
Dalkılıç, belgesel çekimlerini prodüksiyon sektöründe çalışan eşi Castineyra ile gerçekleştirdiklerini ve dünyada zarar gören sualtı doğal güzelliklerini henüz iki yaşında olan kızı Lara’ya göstermek istediğini söyledi.
daha önce daldığım yerler inanılmaz derecede tükenmiş
Dalkılıç, uzun süre ara verdiği dalışlarına, “Enerjini Doğru Kullan” sloganıyla sosyal sorumluluk projeleri yapan CANTEK firması sponsorluğunda geri döndü. Dalkılıç, proje kapsamında “Dünyanın İnanılmaz Dalışları” adlı 6 bölümlük belgesel dizisi hazırlıyor. Belgeseller; Batıklar, Mercan Resifleri, Gece, Adalar, Aquarius ve Diğer Mavi adlarıyla yayınlanacak. Yasemin Dalkılıç ve CANTEK firması, hayata geçirilen projeyle, okyanusların derinliklerini, gizemini ve ekosistemdeki sorunlar yüzünden kaybolmaya yüz tutmuş okyanus canlılarını kamuoyunun dikkatini çekmeyi amaçlıyor. Belgeselin çekimleri, Bahamalar, Jamaika, Meksika, Cayman Adaları, Dominik Cumhuriyeti ve Şili’deki batıklar, gemi enkazları, mercan kayalıkları ve mağaralara Dalkılıç’ın dalışlarıyla gerçekleştiriliyor.
Kendisi açısından inanılmaz bir projeye imza attıklarını aktaran milli sporcu, şöyle konuştu:
Dalkılıç: “İnanılmaz güzel bir proje oldu”
Belgeselin The Ritz-Carlton İstanbul Otel’de düzenlenen tanıtım toplantısına açıklamalarda bulunan Dalkılıç, belgesel çekimlerini prodüksiyon sektöründe çalışan eşi Castineyra ile gerçekleştirdiklerini ve dünyada zarar gören sualtı doğal güzelliklerini henüz iki yaşında olan kızı Lara’ya göstermek istediğini söyledi. Kendisi açısından inanılmaz bir projeye imza attıklarını aktaran milli sporcu, şöyle konuştu: “İlk rekorumdan beri dünyanın
çeşitli yerlerine seyahat ettim ve birçok yerde dalış yaptım. Fırsat bulduğumu her anda turistik tipte dalışlar yaptık fakat bu dalışlar limitliydi. Bunun için hep buralara geri dönmek istemiştim. 10 yılda inanılmaz derecede tükenmiş, resiflerin çok büyük kısmı yok olmuş ve balık miktarı azalmıştı. Buna çok şaşırdım. Kızım benim yaşıma geldiğinde gördüğüm yerleri göremeyecek diye düşündüğüm için bu belgesel işine giriştik. Bunları göstererek, durumun vahametine dikkat çekmek istedik. İnanılmaz güzel bir proje oldu.”
“İlk rekorumdan beri dünyanın çeşitli yerlerine seyahat ettim ve birçok yerde dalış yaptım. Fırsat bulduğumu her anda turistik tipte dalışlar yaptık fakat bu dalışlar limitliydi. Bunun için hep buralara geri dönmek istemiştim. 10 yılda inanılmaz derecede tükenmiş, resiflerin çok büyük kısmı yok olmuş ve balık miktarı azalmıştı. Buna çok şaşırdım.
[ 49 - HİS ]
HİS
YAŞLILARDA SPOR YAŞLILARDA SPOR
ÜMRAN ARAK / SPORTİF EĞİTİM UZMANI
Herkes İçin Spor DERGİSİ
POZİTİF YAŞAM İÇİN ÖNERİLER Yaşınızın ilerlemiş olmasına rağmen yeni arayışlar edinin. Akraba ve arkadaş ziyaretlerinde bulunun. Bütün gün evde hareketsiz olmaktan kaçının. Sosyal sorumluluk projelerine katılın ve aktivitelerde görev alın. Aktif yaşayın, hayattan keyif almaya çalışın. Olumsuz konuşmayın ve olumsuz konuşanlardan uzak durun. Kendinizle barışık olun, kendinizi sevin. Yeni yerler keşfetmeye başlayın. Günlük ve haftalık programlarınızı belirleyin ve mutlaka uyun. Düzenli olarak ibadet edin. Hayata her zaman gülümseyin.
[ 50 - HİS ]
HerkesE, HER YAŞA
Spor ve Egzersiz Egzersiz yapmak için yaş ve zaman sınırı yoktur. Fiziksel aktiviteye yani egzersize, hayatın geç dönemlerinde başlanmış olunsa bile vücudumuza olumlu katkı sağlar, yaşam kalitemizi arttırır ve yaşam sürecimizi uzatır. Yapılan araştırmalar 70 yaşından sonra da adelelerin geliştiğine dikkat çekerek sporun yaşı olmadığını herkese uygun spor ve egzersizin olduğunu ortaya koyuyor. Bizim için yapılması gereken ilk iş ’ derin bir nefes alıp spor ve
egzersizi hayatımızın merkezine bir an önce yerleştirmek’. Egzersiz Yapın, Yaşlanmayın!
İlerleyen yaşa rağmen spora başlamak, yaşlanmayla beraber ortaya çıkan olumsuz sonuçları minimize eder. Fiziksel ve
psikolojik olarak canlılık katar. Yürüme, dans etme, yüzme, düşük tempoda koşu, bisiklet ve mevcut hareketimizi arttırmak yaşlılar için önereceğim aktivitelerin başında yer alıyor. Öncelikle kendi sağlığımıza uygun egzersizleri doktor kontrolünde seçmeli
İlerleyen yaşa rağmen spora başlamak, fiziksel ve psikolojik olarak canlılık katar. Yürüme, dans etme, yüzme, düşük tempoda koşu, bisiklet ve mevcut hareketimizi arttırmak yaşlılar için önereceğim aktivitelerin başında yer alıyor.
Egzersizin Yaşlılar Üzerindeki Etkileri
ve düzenli olarak uygulamalıyız. Dikkat edilmesi gereken nokta şu ki; vücudumuzu doğru bir şekilde tanıyarak sadece bizi aşırı yoran, sakatlanmamıza sebep verebilecek egzersizlerden kaçınmalıyız. İlerleyen Yaşta Uygulanan Spor Tehlikeli midir?
Çoğu insan belli bir yaştan itibaren hareketlerini kısıtlamaktadır. Bunun nedeni fiziksel olarak zarar göreceklerini sanmalarıdır. Oysaki her yaşa uygun spor ve aktivitelerin olduğu bilinmelidir. Bu yanlış yaklaşım birçok kişiyi, spordan uzak tutmaktadır. Sporun ve egzersizin genel yararları her yaşta egzersizden beklenen olumlu faydaları sağlamaktadır. Hayatımıza alıp düzenli olarak yapacağımız egzersiz hareketlerinin amacı kuvvetli olmak, dinç ve zinde kalmak, vücudumuzun dayanıklılığını arttırmak, metabolizmamızı düzenli ve hızlı bir şekilde çalıştırabilmek, yağ oranlarımızı azaltmayı sağla-
maktır. İlerleyen yaştaki insanlar da bu faydaları kendilerinde düzenli egzersiz yaparak bulabilirler. Bütün bunlar sağlıklı yaşam için gerekli koşullardır. Günümüzde tembellik yapıp sürekli hareketsiz kalıp oturmayı tercih edenlerin sayısı egzersiz yapanlara göre daha fazla bulunmaktadır. Gelin tembelliğe artık son verelim. Yapılan birçok araştırma ileri yaştaki insanların egzersize bağlı olarak fiziksel güç ve psikolojik yenilenme sağladığını net olarak ortaya koymaktadır. Düzenli ve doğru şiddette uygulanan uygun fiziksel aktiviteler, fonksiyonel düşüşü geciktirir. İleri yaşlarda hastalıkların görülme sıklığını azaltır yaşlılarda zihni devamlı açık tutarak yaşlı sağlığı için önem teşkil eder. Uygun şiddette düzenli olarak uygulanan egzersizler bireyin kısa zamanda kendisinde olan yenilenmenin farkına varmasını sağlamaktadır.
Genel olarak egzersizlerden beklenen amaçlar yaşlılıkta verilen egzersizlerden de aynı şekilde beklenmektedir. Ancak bunlara yaşlıların mevcut durumlarıyla ilgili bir iki özellik daha eklenmektedir. Bunlar; Eklem esnekliğini arttırmak Kas gücü ve dayanıklılığını arttırmak Kardiyovasküler dayanıklılığı arttırmak Kemik mineral yoğunluğunu arttırmak Günlük aktiviteleri uygulamak için gerekli olan enerjiyi arttırmak Hastalıktan iyileşmeyi çabuklaştırmak ve stresle daha kolay başa çıkabilmek Diğer insanlarla bütünleşebilmek için fırsat oluşturmak Yaşlıyı daha mutlu kılmak İlerleyen yaşa göre azalan hareketliliği arttırmak Buradan da anlıyoruz ki; yaşam kalitesi çok önemli ve egzersiz yaşam kalitenize katlı sağlıyor. Egzersiz sadece hayatınıza yıllar eklemekle kalmıyor, aynı zamanda yıllarınıza yaşam ekliyor.
[ 51 - HİS ]
HİS
YAŞLILARDA SPOR YAŞLILARDA SPOR 1
Herkes İçin Spor DERGİSİ
Nötral Pozisyon: Boyun düz baş dik olarak oluşturulan nötral pozisyon korunarak egzersizler yapılmalı. Kollarınızı yana sarkıtın dik durumda iken omuzlarınızı yukarı kaldırın ve derin nefes alın.
Kollar serbest halde iken omuzlarınızı önden arkaya çevirip bir süre (5sn) bekleyin ve bırakın ve ardından arkadan öne çevirin ve birsüre (5sn) bekleyip bırakın. her iki omuzu yukarıya doğru kaldırın ve 5sn bekeyin ardından bırakın.
2
Duvara dönün avuç içi duvara yapışacak şekilde ve dirseğinizi bükmeden elinizi yukarıya doğru kaydırın. Avucunuzun duvara değdiği son noktada vücudunuzu esnetin.
Omuz ve kol egzersizlerinin yararları Omuz ve kol kaslarını güçlendirmek
3
4
5
Omuz ağrılarını gidermek Omuz ve kollarımıza şekil vermek Kol ve omuz kaslarımızı sıkılaştırmak Kol yağlarını eritmek
Her iki dirsek göğüs hizasında dik olacak şekilde tutulur. nefes alınır verilirken kollar yukarı doğru uzatılır.
Kol sarkmalarını engellemek
6
Yanınızdaki duvara yumruğunuz ve ön kolunuz ile bastırın. Yastık koyarak da yapabilirsiniz.
[ 52 - HİS ]
Elerinizi kollar yere paralel olacak şekilde göğü hizasında sonra alın hizasında olmak üzere birleştirin ve birbirini iterek güç uygulayın. 10 a kadar sayarak bu şekilde tutun ve bırakın sonra tekrar ellerinizi tutun ve birbirinden ayırmaya çalısın.
Kollar omuz hizasında önümüzde yere paralel uzatılarak eller 20 defa yumruk sıkılıp açılır. Aynı şekilde kollar yanlara doğru kol omuz hizasında yumruk sıkılıp açılır. Dinlenilir ve aynı hareket kollar havaya kaldırılarak yapılır.
7
Kollar öne uzatılarak sağ ve sol elimizi kendimize doğru çekerek gerdirmeliyiz 10 a kadar sayılır.
Pozitif yaşamanız dileğiyle, iyi sporlar.
spor yapIYORUM spor yapIyorum .
irem güven s oynuyorum m. 1 yıldır teni yu lu m ğu do 2004
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
haydi sporcular kendinizi tanıtın merve çağlar 2000 doğumluyum. 3 yıldır voleybol oynuyorum.
celalettin kanber 1983 doğumluyum. 12 yıldır badminton oynuyorum.
mustafa saraç nuyorum. masa tenisi oy ır ld yı 13 . m yu 1990 doğumlu
Spor yaparken çekilmiş bir fotoğrafınızla birlikte, adınızı soyadınızı, yaşınızı, yaşadığınız şehri, yaptığınız sporu, ne kadar zamandır yaptığınızı, yaptığınız sporla ilgili düşüncelerinizi, size ne kattığını ve gelecekle ilgili planlarınızı yazarak bize gönderin. Bizde sizi bu sayfada yayınlayalım. İşte mail adresimiz: hisdergi@gmail.com
mithat can 1999 doğumluyum. yorum. 6 yıldır basketbol oynu
[ 53 - HİS ]
reklam
reklam
HİS
GELİŞİM GELİŞİM
YAZI: gülden zorlu / psikolojik danışman
Herkes İçin Spor DERGİSİ
kendini güçlü hissetme ihtiyacı şiddete yöneltebilir Şiddeti tercih eden çocukta, sosyal ilişkilerinde azalmalar olabilir, kendiside şiddete uğruyor olabilir, derslere olan ilgisi az olduğu için okulda problemler yaşayabilir. Potansiyel olarak sertliğe eğilimli olabilir, öfkesini kontrol etmekte güçlük çekebilir. Şiddet ve zorbalığı tercih eden öğrencilerin kendilerini güçlü hissetme ihtiyacı içinde olduğunu söyleyebiliriz. Düşük bir öz saygıya sahiptirler ve kendileriyle ilgili iyi duygular hissetmezler.
COCUKLARIN SİDDET İCERİKLİ DAVRANISLARINI ÖNLEMEDE SPOR Çocuklarımızın büyüme ve gelişme dönemlerinde, okulda ya da dışarıda ne zaman bir saldırganlık olayıyla karşı karşıya kalacağını bilemeyiz. Bu durumda öfke ve saldırganlık içeren davranışlar oluşmadan önlem almamız, için-
[ 56 - HİS ]
de bulunduğumuz ortamı daha güvenli hale getirir. Örneğin, bir öğrencinin şiddet içeren davranışlar sergileyeceğini önceden bilemeyiz. Ancak, çocuğu gözlemleyerek tedbir almamız gerektiğine karar verebiliriz. Şiddeti tercih eden
çocukta, sosyal ilişkilerinde azalmalar olabilir, kendiside şiddete uğruyor olabilir, derslere olan ilgisi az olduğu için okulda problemler yaşayabilir. Potansiyel olarak sertliğe eğilimli olabilir, öfkesini kontrol etmekte güçlük çekebilir. Şiddet ve zorbalığı tercih eden
Spor, stres hormonlarını azaltarak, günlük hayatın getirdiği gerginlikler karşısında bedenimizde meydana gelen rahatsızlıklarla baş etmemizi kolaylaştırır.
egzersiz yapmak öfkeyi dindirir
öğrencilerin kendilerini güçlü hissetme ihtiyacı içinde olduğunu söyleyebiliriz. Düşük bir öz saygıya sahiptirler ve kendileriyle ilgili iyi duygular hissetmezler. Çocuklarımızın çevresindekilerle iyi ilişkiler kurması için uygun ortamlar hazırlamak onlarla ilgili olan herkesin sorumluluğudur. Anne babalar şiddetin önlenmesinde çok önemli bir rol oynar. Örneğin, çocuklarını çeşitli sosyal faaliyetlere katılmaları için cesaretlendirebilir, sportif etkinliklerde görev almaları konusunda teşvik edebilirler. Çocukların içlerindeki enerjiyi boşaltabilecekleri ya da saldırganlığı yöneltebileceği uygun ortamlar hazırlayabilirler. Çocuklarımızla birlikte egzersiz yaparak, yürüyüşe çıkarak, bisiklete binerek, yüzerek… bize zevk veren sportif etkinliklere
katılarak, kendimize daha çok zaman ayırabiliriz. Çocuklarımızı mümkün olduğu kadar grup etkinliklerine yöneltebiliriz. Onların bizlerle ve arkadaşlarıyla iyi ilişkiler geliştirmesi için uygun koşullar oluşturmalıyız. Öfke kontrol edilebilir bir duygudur. Öfkelendiğimiz zaman vücudumuzda birçok fiziksel değişiklikler meydana gelebilir. Örneğin; kalp ritminde hızlanma, yeterli nefes alamama boğulma hissi, kas gerginliği vs... Bedenimizin olumsuz durumlara karşı gösterdiği tepkileri azaltmak için gevşeme ve nefes egzersizlerini kullanabiliriz. Egzersiz yapmak öfkeyi uygun yollarla ifade etmede önemli bir rol oynar. Öfke duygusu hissedildiği durumlarda uygulanabileceği gibi düzenli olarak egzersiz/ spor yapmak da yaşam kalitemizi arttırır. Sporun ruh sağlığına olumlu etkilerini gösteren çok sayıda araştırma vardır. Spor stres hormonlarını azaltarak, günlük hayatın getirdiği gerginlikler
karşısında bedenimizde meydana gelen rahatsızlıklarla baş etmemizi kolaylaştırır. Gevşeme ve nefes egzersizleriyle bizi rahatlatırken, vücudumuzda yaşanan olumsuz durumlara karşı gösterdiğimiz tepkileri kontrol altına almamızı sağlar. Sporun tedavi edici gücü vardır. Hep birlikte ilgi ve yeteneklerimize uygun bir spor yaparak kendimizi rahatlatabilir, harekete geçirebiliriz. Herkes için sporla gençliğin aşırı heyecanını, coşkusunu spora aktarabiliriz. Şiddeti önleme iletişimle başlar. Aile çocukla sağlıklı bir iletişim kurarsa iyi bir eğitim verebilir. Çocukla sağlıklı bir iletişim kurabilmek için onu tanımak ve temel gereksinimlerine saygı duymak gerekir. Çocuklarımızın güvenlik ihtiyacı, sosyal ihtiyaçları, saygınlık ihtiyacı, kendini gerçekleştirme ihtiyacı… tüm bunlara cevap verebilmenin en keyifli yoludur spor. Değerli olma duygusu, yakınlık ve dayanışma duygusu, sorumluluk duygusu, zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme, mutluluk ve kendini gerçekleştirme ortamı tüm bu temel gereksinimleri karşılayabilmek için alternatif bir çıkış kapısıdır spor.
Öfke kontrol edilebilir bir duygudur. Öfkelendiğimiz zaman vücudumuzda birçok fiziksel değişiklikler meydana gelebilir. Örneğin; kalp ritminde hızlanma, yeterli nefes alamama boğulma hissi, kas gerginliği vs... Bedenimizin olumsuz durumlara karşı gösterdiği tepkileri azaltmak için gevşeme ve nefes egzersizlerini kullanabiliriz. Egzersiz yapmak öfkeyi uygun yollarla ifade etmede önemli bir rol oynar.
[ 57 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
röportaj engelsİz spor
RÖPORTAJ: RAMAZAN AYDIN / SPORTİF EĞİTİM UZMANI
YERYÜZÜ MELEKLERİ
SPOR YAPIYOR
Yeryüzü melekleri diyorum çünkü bana göre yeryüzünün en temiz insanları onlar. Belki yaradılıştan onlara verilen bir hediye kim bilir. Saf düşünceleri ve tavırları onların ne kadar temiz insanlar olduğunu ortaya koyuyor. Bazen sadece bakışlarından anlayabiliyoruz, bazen ellerini uzatmalarıyla. İçlerinden geçen tek şey sevgi…
otizm OTİZM, doğum öncesinde yani anne karnında teşhisi konulamayan ve ilk belirtilerini bebeklik ya da çocukluk döneminde gösteren, ancak hastalıkta sönme, bitme ya da nüksetme göstermeden düzenli seyir izleyen bir beyin gelişme bozukluğudur. Otizm, bireyde üç yaşından önce başlar ve hayatı boyunca devam eder. Daha açık bir deyişle otizm bireylerde, sosyal hayata ve iletişim becerilerine zarar veren, sınırlı psiko-motor ve bilişsel davranışlara yol açan bir rahatsızlıktır.
[ 58 - HİS ]
Gelin hep beraber o temiz insanları yakından tanıyalım, OTİZM ve DOWN SENDROMU rahatsızlıklarına hep beraber göz atalım. OTİZM, doğum öncesinde yani anne karnında teşhisi konulamayan ve ilk belirtilerini bebeklik ya da çocukluk döneminde gösteren, ancak hastalıkta sönme, bitme ya da nüksetme göstermeden düzenli seyir izleyen bir beyin gelişme bozukluğudur. Otizm, bireyde üç yaşından önce başlar ve hayatı boyunca devam eder. Daha açık bir deyişle otizm bireylerde, sosyal hayata ve iletişim becerilerine zarar veren, sınırlı psikomotor ve bilişsel davranışlara yol açan bir rahatsızlıktır. DOWN SENDROMU ise otizmin aksine gebelik ve doğumda kendini belli eden bir rahatsızlıktır. İnsanın 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması sonucunda ortaya çıkar. Down sendromlu bireylerde de zihinsel ve fiziksel bazı bozukluklar mevcuttur. OTİZM ve DOWN SENDROMU görüldüğü üzere daha çok zihinsel rahatsızlıklar olup bireylerin sosyalleşmelerine engel teşkil etmektedir. Ellerinde olmadan diğer insanlardan uzaklaşmışlardır. Çok temiz doğmuş ve temiz kalmış bireylerdir. Dedim ya onlar yeryüzü melekleri diye, onlara bir el de biz uzatalım ve karşılıksız sevgiye şahit olalım.
Antrenör Berfin ERDOĞAN
Sosyalleşme ve iletişim sorunlarını rehabilite etmek amacıyla engelli bireylerimiz için T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın il müdürlükleri bünyesinde engelli bireylerimiz için yürüttüğü
projelere şahit oldum. Konya ilinde yürütülen bu projede antrenör olan Sayın Berfin ERDOĞAN ile biraz sohbet ettik ve DOWN SENDROMU ile OTİZM hakkında onun da görüşle-
“Aileler, çocuklarının engelli olduklarını öğrendiklerinde hayata küsmemeli, çocukları için biraz çaba göstermelidir. Onların, kendilerini toplumdan soyutlaması yüzünden yeryüzü meleklerimiz de toplumdan uzaklaşıyor.” rini aldım. Söz Berfin ERDOĞAN‘da; Berfin Hocam down sendromu nedir? Down sendromu, sizin de söylediğiniz gibi insanda bulunan 21. kromozom çiftindeki fazla kromozomun sebep olduğu rahatsızlıktır. Yaklaşık olarak bin doğumda bir görülür. Bu bireylerde zihinsel kavrama güçlüğü ve çoğunlukla hafif ve orta seviyeli öğrenme güçlüğü görülmektedir.
Bu iki engel grubundaki bireyler ne tür spor aktiviteleri yapabiliyor? Bu bireylerimiz var olan bütün spor branşlarını yapabilmektedir, yeter ki onlara destek olalım. Atletizm, Artistik Jimnastik ,Masa tenisi ,Yüzme, Futbol ve Karma basketbol, Badminton vs. her branşta sosyal hayatın içerine girebilirler.
Otizm ile arasındaki fark nedir? Aslında çok belirgin farkları yoktur. Yani oluşumları açısından farklıdırlar lakin karakteristik özellikleri bakımından benzerdirler. Az önce de söylediğimiz gibi down sendromu kromozom çiftlerindeki fazlalıktan meydana gelen bir rahatsızlık. Ancak otizm hakkında şu an bilinen en net bilgi kalıtsal olduğudur. Yani kalıtsaldır ama kromozomlardan mı kaynaklanıyor yoksa genetik mutasyon mu kesin bir bilgiye ulaşılmış değildir. Down sendromu ve otizmin belirtileri nelerdir? Otizmin belirtileri 0-3 yaş arasında ortaya çıkmaya başlar. Bebeklik dönemlerinde çok fazla ağlayabilirler ya da tam tersine çok durgun olabilirler. Oynaması gereken oyunlara karşı ilgisiz olurlar. Kendisine yöneltilen seslere tepkileri azdır. Diğer kişilerle göz kontağı kuramazlar. Konuşmaları tekrarlıdır ve mekaniktir. Yani “yemek verir misin” demek yerine sadece “yemek” diyerek iletişim kurarlar. Ayrıca çamaşır makinesi gibi dönen şeyler ilgilerini çekmekte ve sürekli bakmaktadırlar. Down sendromunda ise belirtiler çoğunlukla fizikseldir. Doğum öncesinde teşhis edilebilir ama tedavisi yoktur. Down sendromlu bireyler sevecen tiplerdir, tombul yapılılardır çünkü yemek yemeyi çok severler. Ayrıca sıklıkla kalpleri delik olmaktadır. Dilleri büyük ve burun kemikleri basıktır. Down sendromlu bireylerin yüzleri birbirlerine çok benzemektedir. Ancak bu karakteristik yüz tipi bazı nor-
Sporun down sendromlu ve otistik bireyler üzerindeki etkileri nelerdir? Bu iki engel grubundaki bireylerin en büyük sorunu sosyalleşmek ve iletişim kurmaktır. Erken teşhisle beraber özel eğitime en kısa zamanda başlamak bu bireylerin sorunlarını kuşkusuz en aza indirecektir.
mal kromozomlu bireylerde yani normal bireylerde de görülebilir. Bu iki engel grubunda da ortak nokta zihinsel aktivitelerdir ve özel eğitime mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Down sendromu ve otizm kalıtsal bir rahatsızlık mı yoksa doğum öncesinde yada sonrasında dış faktörlerin etkisiyle oluşan rahatsızlıklar mı? Hayır dış faktörler etkili değildir. Down sendromu kromozom fazlalığından kaynaklanan bir rahatsızlıktır. Otizm de dediğim gibi kalıtsal olup henüz nedeni bilinmemekte. Yani bebeğin bu tür rahatsızlıklara yakalanmasıyla doğum öncesinde veya sırasında veya sonrasında fiziksel çevrenin etkisi yoktur. Kalıtsal olarak oluşmaktadır.
Otistik ve down sendromlu bireylerimizin özel eğitim kurumları dışında, sosyalleşmeleri adına yapılan etkinlikler var mı ve var ise ne amaçla yapılıyor? Tabiî ki var. Bunun en büyük örneği uluslararası düzenlenen ÖZEL OLİMPİYAT’lardır. Bu olimpiyatlar dört yılda bir düzenlenir. Yaklaşık olarak 200 ülkenin katılımında iki milyona yakın zihinsel engelli sporcu ile yapılan spor organizasyonudur. Özel Olimpiyatların amacına gelecek olursak; bu yarışmalarda kazanma hırsı, rekabet gibi duygular yoktur. Bütünüyle engelli bireylerin sosyalleşmelerine yardımcı olmak, başarma duygusu kazandırmak ve kendilerinde güçlü olma hissini uyandırmaktır. Çünkü bu bireylerimiz toplumun da bakış açısından dolayı içlerine kapanık yaşarlar. Bu organizasyonların en büyük amacı engelli bireylerimize zaten olduğu gibi bir birey olduklarını hatırlatmaktır
Bu keyifli sohbetiniz için çok teşekkür ederiz. Bizlere bilmediklerimiz hakkında ışık tuttunuz. Son olarak down sendromlu ve otistik bireylerimizin ailelerine neler söylemek ve onlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Benim söyleyeceğim en önemli konu, ailelerin çocuklarının engelli olduklarını öğrendiklerinde hayata küsmemesi, çocukları için biraz çaba göstermeleridir. Çünkü en önemli sorun ailelerin bu şekilde kendilerini toplumdan soyutlaması ve bu nedenle YERYÜZÜ MELEKLERİMİZİN de toplumdan uzaklaşmasıdır. Son olarak şunu söylemek istiyorum; çocuğunuzun engelli olması sizin suçunuz değil, çocuğunuzun da suçu değil, bu kimsenin suçu değil ve bu ayıp bir şey kesinlikle değil.
[ 59 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
YEMEK YEMEK
Kozmik Pekmezli Cezerye
Türk damak tadları içerisinde dünyada büyük beğeni toplayan cezerye, Kozmik Yaşam Merkezi’nde yeniden yorumlanarak, besin değerini artırıcı unsurlarla zenginleştirildi. Malzemeler
ALARI Kefir bebeklikten ergenliğe kadar; kemiklerin ve dişlerin oluşumuyüğe karşı önerilir. Mutlu bir yaşlılık dönemi için vazgeçilmez doğal bir dosttur.
2 Kilo havuç 2 Paket ezilmiş yulaflı biskuvi 2 Portakal kabuğu rendesi 1 Limon kabuğu rendesi 1,5 Su bardağı dut pekmezi 1,5 Su bardağı dövülmüş ceviz veya fındık ½ Çay kaşığı zerdeçal 1/2 Çay kaşığı zencefil 1/2 Çay kaşığı tarçın 3-4 Adet karanfil 200-250 gr Hindistan cevizi Yapılışı: Havuçlar soyulup rendelenir. ½ su bardağı pekmeze 3-4 karanfil eklenip, kısık ateşte suyu çekene kadar pişirilir. (Burada amaç havucun yumuşamasını sağlamaktır.) Pişirdiğimiz karışım soğumaya bırakılır. Soğuyan
karışıma, Hindistan cevizi hariç, bütün malzemeler ilave edilir. Yoğurarak veya karıştırarak hamur haline getirirlen karışım, el ile şekillendirilir. Hindistan cevizine bulanan cezeryemizi servise sunabilirz.
Şifalı Organik Mısır Aşı Çorbası Adeta bir sağlık deposu olan şifalı mısır çorbamız, her evde kolaylıkla bulunabilecek malzemelerden yapılıyor... Malzemeler 500 gr mısır kırması 500 gr süzme yoğurt 1 yumurta 1 çorba kaşığı un 5-6 diş sarımsak 1 tatlı kaşığı kristal tuz Kırmızı biber Nane 1 çorba kaşığı sıvı yağ Yapılışı: 500 gr mısır kırması, bir gece önceden ıslatılır. Daha sonra kaynatılan mısır kırmasının üzerine, ayrı bir kapta süzme yoğurt, yumurta, un, sarımsak ve tuzdan oluşan harç hazırlanarak yavaş yavaş ilave edilir. 10 dakika kısık ateşte [ 60 - HİS ]
karıştırarak pişirilir. SOSU: Çorbamız pişmeye devam ederken ayrı bir kapta, üzerine 1 tatlı kaşığı sıvı yağ, kırmızı biber, naneden oluşan sos hazırlayarak servis sırasında üzerine ilave edilir.
sağlIk
HİS
SAĞLIK
Herkes İçin Spor DERGİSİ
Cilt hastalıklarının psikolojik nedenleri Akne
Başkalarını takip etmek depresyona sokuyor Sosyal paylaşım sitelerinden başkalarının hayatlarını takip edenlerin bunalıma girdikleri belirlendi. Göteborg Üniversite’nin bin kişi üzerinde sosyal paylaşım siteleri konusunda yaptığı ankete göre başkalarının hayatlarını Facebook üzerinden takip eden internet kullanıcıları, bunları kendi hayatlarıyla kıyasladıktan sonra bunalıma giriyor. Sosyal paylaşım sitelerinin bireysel düzeyde psikolojik travmalara neden olduğunu belirtilen araştırmada, bunun örneklerinin medyada görüldüğü ifade edildi. Araştırmacı Leif Dent, bu durumu sahte bir hayata benzeterek, “Facebook’ta insanlar, hayatlarının en güzel anlarını ve en güzel resimlerini
paylaşır. Bu paylaşımlar diğer insanların yanılmasına sebep olur çünkü paylaşımı yapan insanın gerçek hayatını veya mutsuz anlarını Facebook’ta göremezsin. Başkalarının sanal hayatını kıskanmak, sosyal paylaşım siteleriyle beraber insanları etkileyen problemler
arasına girdi” diyor. Ergenlik öncesi ve ergenlikte sosyal ağların ve teknolojinin sürekli ve uzun saatler kullanılması kaygıya, depresyona ve daha başka psiko-patolojilere neden olabildiği düşünülüyor. Yapılan araştırmada, insanların kendi ölçülerinde sosyal paylaşım sitelerine sınır koyamadığını ancak sosyal paylaşım sitelerinin insanların sınırlarını zorladığına dikkat çekilirken, “Toplumsal ve bireysel açılardan genel kabul ve red alanları birbirine karışmıştır. Bozulan sosyal yapıyla ilgili sınırsızlıkları sosyal paylaşım siteleri teşvik etmektedir” açıklamalarına ver verildi.
Olası Nedeni: Fiziksel ve zihinsel olarak kendinden hoşlanmamak ve içinde bulunduğu çevreyi kabullenememekten kaynaklanıyor. Çözümü: Kendimi olduğum gibi seviyor ve kabulleniyorum düşüncesini benimsemek. Alerjiler Olası Nedeni: Çevrenizdeki bazı insanlara karşı alerjiniz var, tepki veremiyorsunuz. Gücünüzü yadsımayın. Çözümü: Güvenli ve dostane bir çevre içinde ve emin ellerde olduğunuzu fark edin. Hayatınızla barışın. Unutmayın ilişkilerinizi sadece siz kontrol edebilir ve yönlendirebilirsiniz.
[ 61 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
sağlIk SAĞLIK
Şekerden sonra peynir diş çürüğünü önlüyor Şeker ve çikolata tüketiminin fazla olduğu çocuklarda yaşanabilecek diş çürüklerinin, şekerden hemen sonra peynir tüketilmesiyle önlenebileceği belirtildi.
Cilt hastalıklarının psikolojik nedenleri
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Ünal, diş sağlığı için düzenli bakım ve kontrollerin çocuk yaşta başlayıp hayat boyu devam etmesi gerektiğini söyledi. Her çocuğun 12 aylıkken diş muyanesinden geçmesini istediklerini dile getiren Ünal, “Daha sonra 6 aylık periyotlarla rutin kontroller devam etmeli. Diş sağlığı çok önemli. Dişimizde çürük oluşmadan kontrolleri yaptırmalıyız” dedi. Okul öncesi çağda çocukların kendi diş bakımlarını yapacak beceri ve bilinç düzeyinde olmadığını ifade eden Ünal, bu nedenle
ayak mantarı Olası Nedeni: Kabul edilmemekten kaynaklanan düş kırıklığı ve sinirlilik. Bunları rahatlıkla geride bırakıp ilerleyememe. Çözümü: Kendinizi sevin, beğenin ve onaylayın. İlerlemek için kendinize söz verin. İlerlemek tehlikesiz ve güvenli bir süreçtir. ayak tabanı siğili Olası Nedeni: Düşüncelerinizin kökenine, kaynağına öfke duymanız. Geleceğe yansıttığınız düş kırıklığı. Çözümü: Güvenle ve rahatça ilerleyin. Yaşam sürecine güvenin ve kendiniz bu sürecin akışına bırakın.
[ 62 - HİS ]
ebeveynlerin çocuklarıyla hareket etmelerinin önemli olduğunu vurguladı. “Şeker tüketiminin fazla olduğu çocuklarda diş ağrısı, sızısı ve çürük şikayetleri artıyor. Çocukları hem şekerden mahrum bırakmamak hem de zararlı etkisinden korumak ebeveynlerin elinde, onları aşırı tüketiminden koruyarak bunu yapabilirler. Çocuklarda şeker tüketimine bağlı olarak ortaya çıkacak diş çürükleri, şekerden sonra yenilecek peynirle önlenebilir. Peynir, ağızda asit oluşumunu en az seviyeye indirerek çürük oluşumunu engeller. Yine şeker tüketiminden sonra ağız suyla çalkalanabilir, her zaman mümkün olmasa da diş fırçalanabilir.”
Yüksek kan şekeri, bunama riskini artırıyor ABD’de yapılan bilimsel araştırma, bunama riskiyle kan şekeri seviyeleri arasında bağlantı bulunduğunu ortaya koydu. Washington Üniversitesinin Group Health adlı sağlık kuruluşunun yaptığı Adult Changes in Thought (Erişkin Düşüncede Değişir) başlıklı raporu baz alarak yaptığı ortak araştırma, diyabetli olmayan kişilerde de bunama riskinin kandaki şeker oranlarının yükseklik derecesine bağlı olarak arttığını gösterdi.
New England Journal dergisinde yayımlanan bilimsel çalışma, Group Health’e başvuran yaşları 65 ve üzeri 2 bin hasta üzerinde 5 yıllı kapsıyor. Araştır-
ma, Kan şekeri desilitre başına 115 miligram (115 mg/dl) olan hastaların, normal olarak kabul edilen 100mg/dl kan şekerine sahip kişilere oranla yüzde 18 daha fazla bunama riski taşıdığını ortaya çıkardı. Bunama riskindeki artışın, kan şekeri oranındaki normalin üstündeki en düşük derecedeki yükseliştenbile etkilendiğini saptayan araştırmacılar, ortalama 190 mg/ dl kan şekeri bulunan diyabet hastalarındaysa bunama riskinin yüzde 40 olduğuna işaret etti.
sağlIk SAĞLIK
Tam buğday ekmeği sağlık deposu Tam buğday ekmeğinin Türkiye’deki ilk üreticisi ve isim babası olan Doygun Ekmek, yeni düzenlemelerle tam buğday ekmeğine geçişi Türk toplumunun sağlıklı beslenmesi için atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriyor. Tam buğday ekmeği doygunluk süresini uzattığı için uzun süre tok kalmamızı sağlıyor. Bağırsak hareketlerini hızlandırıyor. Ayrıca toksik maddelerin bağırsaklarda kalma süresi kısalacağından sindirim sistemi kanserleri başta olmak üzere tüm kanser türlerine yakalanma riski azalıyor. Kanser tedavisi gören hastalara da kepekli ve tam tahıllı ekmek tüketmeleri tavsiye ediliyor. Tam buğday gibi tahıllardaki kepeğin prebiyotik etkisi de bulunuyor. İnce bağırsakta hazmedilmeyip kalın bağırsağa geçen kepek buradaki faydalı
Cilt hastalıklarının psikolojik nedenleri ayak tırnağı batması Olası Nedeni: İleri doğru yönelmeye, ilerlemeye hakkı olup olmadığı konusunda endişe ve suçluluk duyma.
organizmaları besleyerek bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi demek tüm hastalıklarla mü-
cadele gücümüzün de artması demek. Ayrıca bu ekmekler birçok hastalığa neden olan metabolik sendromu da önlüyor.
Kolesterolü düşürüyor, obeziteyi önlüyor Tam buğday, tam çavdar ve çok tahıllı gibi kepek oranı yoğun olan ekmekler kan şekerinin yükselmesini yavaşlatarak şeker hastalığına yakalanma riskini yüzde 30 oranında azaltıyor, şeker hastalarının tıbbi tedavisine de yardımcı oluyor. Yeterli kepek tüketimi kolesterolü düşürüp, yüksek tansiyonu önlüyor. Bu sayede kalp hastalıklarına yakalanma riski azalıyor. Yine tam buğday ekmeğinin içerisinde yer alan rüşeym çok zararlı olduğu bilinen serbest radikalleri yok ediyor. Bu yüzden tam buğday ekmeği sağlığımızı korumamızda ve hastalıklarla mücadele etmemizde oldukça etkili.
Çözümü: Hayatta gideceğiniz yönü seçmek ve o yönde ilerlemek sizin hakkınız. Güvenlik içindesiniz. Unutmayın ki siz özgürsünüz. beden kokusu Olası Nedeni: Korku. Kendinden hoşlanmama. Başkalarından korkma. Çözümü: Kendinizi sevin, beğenin ve onaylayın. Güven içinde olduğunuzun farkına varın.
[ 63 - HİS ]
?
? ? ? ?????? ??????
?
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
?
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Muay Thai (Taylant Boksu) Thai (Tayland) halkının kültüründen gelen bir savaş sanatıdır. Askeri bir disiplin olması yanı sıra, halkın duyduğu ilgi bu savaş sanatının sportif yönünü ringlere taşımıştır. El, dirsek, ayak ve dizlerin doğrudan kullanımıyla “8 uzuv sanatı” olarak da bilinen Tayland Boksun’da Uzak Doğu sporlarında kullanılan kuşak sistemi yerine ustalık sistemi (Khan) uygulanmaktadır. Yapılan sınavlarda derece elde eden muay sporcusu üst seviyedeki sporculara, antrenör ve hocalarına saygılı olmak zorundadır. Khanda öncelik saygıdır.
et hastaları için riskli Fiziki güç ve dayanıklılık gerektiren savunma sanatları artık kadınların da gözde sporları arasında yer alıyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de lisanslı spor yapan 543 bin kadının 5’te biri savunma sporlarını tercih ediyor ve katıldıkları şampiyonalarda dereceler kazanıyor. Nurhayat Hiçyakmazer da bu sporcularımızdan biri. Muay Thai sporunun anavatanı Tayland’da 2010 Dünya Şampiyonası’nda ülkemize altın madalya kazandıran, 3 kez üst üste Avrupa şampiyonu olan başarılı bir sporcumuz. Hiçyakmazer’in Türkiye’nin ilk kadın Boksör’ü ve Kick Boks’cısı olduğunu biliyor musunuz?
[ 64 - HİS ]
Muay Thai müsabakası başlamadan önce sporcunun başına geleneksel taç “momgonk” takılır ve geleneksel müzik “wai kru” eşliğinde ustaya saygı dansı yapılır. Bu töreni ret eden sporcunun hükmen mağlup kabul edildiğini biliyor muydunuz? Gün geçtikçe popülaritesi artmakta olup, Spor Genel Müdürlüğü 2012 Faaliyet Raporunda kazanılan madalya listesinde 48 federasyon arasından Muay Thai Federasyonu 104 madalya ilk 7’e girmiştir.
Dağlara aşık ihtiyar delikanlı Japon dağcı Yuichiro Miura, 23 Mayıs’ta Everest Dağı’nın 8.848 metre yüksekliğindeki zirvesine ulaşarak dünyanın en yüksek zirvesini fetheden en yaşlı kişi ünvanının sahibi oldu. Everest’i fethetmenin aslında kendi yaşındaki engelleri aşmakla mümkün olduğunu belirten Miura’nın Ocak ayında dördüncü kalp ameliyatını olduğunu ve hayatı risk altında olmasına rağmen bu tırmanışı 80 yaşında gerçekleştirdiğini biliyor muydunuz?
Herkes için Hemsball Herkes İçin Spor Federasyonu tarafından onaylanan ve desteklenen HEMSBALL’ın yüzde yüz Türk sporu olduğunu biliyor musunuz? Minimum 1,5 metrelik sert zemine sahip her ortamda en az 2 kişi ile oynanabilen yeni bir oyun spor.
İlk siyahi maratoncu
Maratonda ilklerin kralı Abebe Bikila, Etiyopya’da 7 Ağustos 1932 de bir çiftçi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğum tarihinin Los Angeles Yaz Olimpiyatları maraton koşusuyla aynı güne denk gelmesi, koşmaya en uygun yüz ve vücut hatlarına sahip olması Abebe’yi madalyalara doğru götüren hayat maratonunda da mesafe kat etmesini sağladı. 1960 Roma Olimpiyatları’nda maraton koşusunda elde ettiği 2:15:16’lik derece ile olimpiyat tarihinde altın madalya kazanan ilk siyah Afrikalı atlet oldu. Üstelik maratonu çıplak ayakla koştuğunu biliyor musunuz?
?
TEKNOLOJİ TEKNOLOJİ
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
Kısa pil ömürleri tarih oluyor Akıllı ceplerin dizüstü bilgisayarların zayıf noktası kısa pil ömrü, yeni pil teknolojileriyle tarih oluyor. Pil ömrünü uzatmak için birçok alternatif var. Örneğin en çok enerji tüketen bileşenlerden olan ekranınızın parlaklığını azaltmak ve gereksiz çalışan uygulamaları kapatmak en önemlilerinden Ancak bunları yapmak istemeyenler için bilim adamları yeni araştırmalar yapıyor işte onlardan bazıları; University of Maryland’da yeni yapılan araş-
tırmada, bir karbon nanotüp içerisinde küçük silikon damlaları büyüterek lityum-iyon pili fazladan şarj etmenin bir yolu bulundu. Bu yöntem henüz tamamlanmış değil ancak eğer araştırmalar olumlu sonuçlanırsa daha yüksek bir enerji
yoğunluğu sunabildiği gibi 5 kat daha fazla şarj/deşarj döngüsü sunabilecek. Başka bir fikir ise, grafen.. Tek katmanlı karbondan oluşan pil, esnek yapısı, birkaç dakikada şarj olabilmesiyle şu anki teknolojileri açık ara geride bırakabilir.
Lenovo PC pazarının lideri! Geliştirdiği yenilikçi teknolojilerin yanı sıra ürünlerinin tasarımları ile de dikkat çeken Lenovo, IDC ve Gartner tarafından açıklanan verilere göre, %16,7’lik pazar payı ile dünyanın bir numaralı PC üreticisi oldu. PC pazarı ise sürekli değişirken halen 200 milyar USD’lik bir fırsat sunmakta üreticilere. Lenovo’nun pazarda kazanmış olduğu liderlik, tablet, akıllı telefon, akıllı televizyon ve diğer akıllı mobil cihazları içeren PC+ pazarındaki gerçek lider olma sürecinde sadece bir kilometre taşı da olabilir. PC+ alanında büyük atılımlar yapılırken lenovo şu an dünyada 3. Sırada bulunuyor.
Akıllı telefonlara yeni aksesuar Artık karanlık ortamlarda daha iyi flaş desteği sağlamayı amaçlayan mobil flaş aksesuarları üretilmeye başladı. İos ve android uyumlu kendine özel yazılımı olan bu aksesuarlar ile karanlık ortamlarda çok daha net fotoğraf ve video çekebilirsiniz.
Nikon da akıllı telefon üretiyor Fotoğraf makinesi üreticisi Nikon da gözünü akıllı telefon pazarına dikti. Günümüzde fotoğraf makinesi sektörünün beklentilerin altında kar getirmesi bu karardaki en önemli etken. Nikon Başkanı Makoto Kimura, genel fotoğraf makinesi satışlarında 2012’nin aynı dönemine kıyasla 2013’ün nisan ve mayıs aylarında gözle görünür bir düşüş olduğunu ifade etti. Nikon profesyonel kamera pazarının geçen yıl yüzde 12 daralacağını tahmin etmişti. Kimura, akıllı telefonlarıyla fotoğraf çekenlerin sayısının, kişisel makinelerle fotoğraf çekenlere nazaran çok daha fazla olduğunu, bu yüzden de üretim fikirlerini daha büyük pazarlara kaydırmak istediklerini söyledi.
akıllı saatler Önümüzdeki dönemde teknoloji alanında rekabetin en canlı biçimde yaşanacağı pazarlardan birisi de akıllı saatler olacak. Henüz ıssız olarak nitelendirilebilecek bu pazarın aktörleri ise oldukça iddialı. İlk aktörlerden biri olan Pebble, oyun sahasına erken gelmenin avantajını sonuna dek kullanmaya çalışırken güçlü rakipleri arasında dünya devleri samsung ve sony geliyor. Samsung yeni çıkartacağı Samsung Gear ilerekabeti iyice zorlaştıracakken halen üretim yapan sony ise kendi akıllı saati Smartwatch 2’yi tanıttı.
[ 65 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
mostar köprüsü Mostar Köprüsü, Bosna-Hersek’in Mostar şehrinden geçen, Neretva Nehri üzerinde Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edildi. Köprü 1993 yılı Bosna savaşı sırasında Hırvat topçuları tarafından yıkılmıştı.
GEZİ YAZISI GEZİ YAZISI
YAZI: Habibe REMLE
HÜZÜN KOKULU
BOSNA
Hayat genelde beklenmedik sürprizlerle çıkar karşınıza ve ne hikmettir ki biz ilk anın şaşkınlığını şükre çevirmeyi biliriz. Aniden gelişen bir kararla yola çıkarsınız ve daha ‘neler oluyor’ diye düşünürken İstanbul’dan 1 saat 35 dk. içerisinde Saraybosna Havaalanında olursunuz. Bu emin olun harika bir duygu ve heyecan dolu… Bu duyguyu yaşamak için özelde kendinize güveninizin, genelde pasaportunuzun hazır olması lazım çünkü Bosna’da vize sıkıntısı yok.
Bosna-Hersek’in başkenti olmakla birlikte en büyük şehridir Saraybosna. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ‘Saray Ovası, Bosna Saray’ olarak isimlendirildiği için birçok dilde ‘Sarajevo’ olarak kayıtlara geçmiştir. Hızla gelişen ve değişen dünyada biz de hızlı kararlarla değiştiriyoruz mekânları ve Sarajevo havaalanında İstanbul’da aldığımız nefesi veriyoruz. Daha ilk anda başlıyor günün sıcak yüzü, ‘hoş geldiniz’ diyor kontrol görevlisi çehresi tebessümlü… Biz dört arkadaş aynı çehre ile selam vererek biniyoruz bir taksiye ve şehir merkezine doğru ufak bir yolculuk yapıyoruz. Yavaş yavaş süzülüyoruz Bosna-Hersek’in kalbine… Avrupa’nın Ortasında Terkedilen Gelin Hüzün Kokulu Şehir Saraybosna
Bosna-Hersek’in başkenti olmakla birlikte en büyük şehridir Saraybosna. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ‘Saray Ovası, Bosna Saray’ olarak isimlendirildiği için birçok dilde ‘Sarajevo’ olarak kayıtlara geçmiştir. Saraybosna’da Müslümanlar, Katolik ve Ortodokslar, Museviler yüzyıllar boyunca birlikte yaşadığı için buraya ortak bir görüş ve haklı bir ifade olarak ; “Avrupa’nın Kudüs’ü” denmiştir… İlk defa gidecek olanlar bilmeliler ki burası bir açık hava müzesi. Bence turistik bir yerden öte ibretlerle dolu acı yüklü bir şehir… Gözü değil gönlü yaş dolu bir şehir… Umudu dualarında saklı, azmi inancına bağlı, hislerinin izleri her sokağında var olan bir şehir… Gamı nehirlerinden akan, hüznü gökyüzünde biriken şehir… Nefesi kesilse de direnişi bitmeyen şehir… Haykırışları içinden dışına ulaşamayan yorgun şehir… Aliya’nın nazlı çiçeği Saraybosna… Her şeye rağmen ayakta durmanın örneği Saraybosna…
İçimde tercüme edemediğim duygular ile taksinin pencerelerinden etrafımızı gözlemliyorum. Her binada bomba-kurşun izleri, savaş sonrası tadilatı bilerek yapılmayan yıkılmış ve hasar görmüş evler, iş yerleri mevcut. Boşnaklar
her gün bu izlerle yaşayarak unutmuyor geçmişi ve unutturmuyor geleceğe… Kısası olmaz ama özetle Bosna’daki savaştan size bahsetmeliyim. Üç Yılın Üç Asır Olduğu Bir Ülke
Tarihin sararmış yapraklarında, tozlu satırlarda, titreyen ellerle yazılmış kırmızı renkli sayılar var gözlerimizin önünde; 1992-1995… Bağımsızlığın sevincinin savaşın çığlıklarına dönüştüğü tarihler… I.Dünya Savaşı’nın ardından Josip Broz Tito liderliğinde Yugoslavya Devleti kurulmuştur. Yugoslavya’nın büyük bir devlet oluşu içerisinde çok farklı etnik grupları bir arada barındırmasından kaynaklanmaktadır.1980 yılında Tito’nun ölümünden sonra Yugoslavya’da bu grupları bir arada tutmak güçleşmiş ve 1991 yılında Slovenya, Hırvatistan, Makedonya bağımsızlığını ilan etmişti. 1992 yılında ise Bosna-Hersek Devleti Sırpların Meclisi boykot etmesinden dolayı
Boşnak ve Hırvatların katıldığı oturumda referandum yapılmış, bağımsızlık için %99.7 oy çıkmıştır. Bunun üzerine 1 Mart 1992’de Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunu kabul etmeyen Sırplar başka bir devlet kurmuş, katliamların başlangıcı bu şekilde ateşlenmiştir. Burada belirtmek gerekir ki, bağımsızlığını hiç savaşsız ilan eden tek ülke Makedonya olmuştur. Bağımsızlık ilanına acı, kan, gözyaşı, ağıt, hasret ve en önemlisi şehitlik dâhil olmuştur. Bosna’da akıllara çivilerle kazınan Srebrenica Katliamı Sırpların kindarlığını, vahşetini ortaya çıkarmıştır. Katliamın görüntüleri üzerinde yazı yazılmayacak kadar açık ve nettir. Bu savaş üç yıl değil üç yüz yıllık bir ibret vesikası haline gelmiştir. Bosna Savaşı’nda Avrupa görmezden gelmiş, İslam âlemi sessiz kalmıştır. BM ve NATO alınan kararları uygulamayan Sırplara karşı herhangi bir yaptırımda bulunmadığı için Sırplar daha çok cesaretlenerek Müslüman Boşnakları hiçbir
bosnada savaşın izleri Savaş sonrası tadilatı bilerek yapılmamış, bomba ve kurşun izlerini hala taşıyan, yıkılmış ve hasar görmüş bir çok binaya rastlamak mümkün. Boşnaklar her gün bu izlerle yaşayarak unutmuyor geçmişi ve unutturmuyor geleceğe…
[ 67 - HİS ]
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
GEZİ YAZISI GEZİ YAZISI
ayrım yapmadan insanlık dışı işkencelerle toplu olarak katletmiştir. Kurtların eline kuzular teslim edilmiştir. Bu BM’nin var olma ve hedeflerine leke sürmüştür. Savaş daha fazla katliam olmaması için zoraki de olsa Dayton Anlaşması ile bitmiştir. Aliya Izzetbegoviç bu durumu “acı ilaç içtik” diyerek özetlemiştir. Bilge Kral Şahsiyetli Lider Alija Izetbegoviç
BİLGE KRAL aliya Aliya İzzetbegoviç savaş döneminde bizzat cephelerde askerleri ile birlikte varlık sürdürmüş, dâhiyane girişimleri ile savaş seyrini Müslümanların lehine değiştirmiştir. Onun iman gücü ve azmi Boşnakların heyecanı olmuş, hiç ordusu olmayan Bosna Hersek birden gencinden yaşlısına elinde silahı ile savaşa hazır konuma gelmiştir. Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı da olan Aliya İzzetbegoviç, 2003’te hayatını kaybettikten sonra şehitliğe gömülmek istemiştir ve kabr-i şerifi buradadır.
[ 68 - HİS ]
Saraybosna’nın kalbi olan Baş Çarşı’ya üç dakikalık uzaklıktaki otel odamızdan çıktıktan sonra ilk olarak yukarıya doğru yürümeyi istiyoruz. Sokaklar dar, sakin ve pencerelerin önü rengârenk çiçeklerle dolu… Bazı sokaklar merdivenli. Gezerken Türkiye’de bir Osmanlı mahallesinde geziyor gibi hissediyorum kendimi… Hiç yabancılık çekmiyorum. Boşnaklar çok güler yüzlüler ve yüz hatlarındaki acı çizgilere rağmen tebessümleri zafer kadar yakışıyor gözlerine… Bir kısmı azda olsa Türkçe biliyor. Anlaşabilecek kadar onlarla konuşabiliyorsunuz. Ve bir tabela görüyorsunuz, Aliya Izzetbegoviç Müzesi’ni(1) işaret ediyor. Şehrin baş tacı gibi bembeyaz taşlarla pırıl pırıl gözünüze değer Şehitlik… Bir an düşünürsünüz; asıl yaşayan onlar bizlerse ölü hareketlilik… Kovaçi Şehitliği(2) Saraybosna’nın muhafızlığını yapan halen ayakta dimdik duran askerler gibi göz kırpar size… Tam Bosna Kalesinin eteklerinde adeta meydan okur gelmiş ve gelecek olan özgürlük düşmanlarına… Görmek istemeseniz bile gözünüzü o tepeden alamazsınız, gönlünüzü de… Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı da olan Aliya İzzetbegoviç, 2003’te hayatını kaybettikten sonra şehitliğe gömülmek istemiştir ve kabr-i şerifi buradadır. Aliya İzzetbegoviç savaş döneminde bizzat cephelerde askerleri ile birlikte varlık sürdürmüş, dâhiyane girişimleri ile savaş
2
1 seyrini Müslümanların lehine değiştirmiştir. Onun iman gücü ve azmi Boşnakların heyecanı olmuş, hiç ordusu olmayan Bosna Hersek birden gencinden yaşlısına elinde silahı ile savaşa hazır konuma gelmiştir. Aliya Izzetbegoviç hakkında daha geniş bilgiler elde edebilirsiniz fakat burada şunu belirtmek gerekir ki Boşnaklar Aliya’nın vefatına üzüldükleri
kadar 54.Hükümetin Başbakanı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın vefatına da çok üzülmüşlerdi. Çünkü kendi ifadeleri ile Milli Görüş Bosna’nın var olma mücadelesinde en büyük desteği sağlayandı. Silah fabrikası Türkiye’den gelen maddi destekle Erbakan sayesinde yapılmıştı. Bunu asıl ağızdan duymak gerekirse, Erbakan ile 1991’de tanışan ve sonrasında çok büyük desteğini gördüğünü anlatan, Saraybosna kuşatmasını yarmayı başaran eski MGV Birliği’nin Komutanı Nedim Dizdar, Erbakan’ın cenazesi sebebiyle yapılan bir röportajında şu bilgiyi de vermişti; “… O kalbimizdeki yerini her zaman korudu. Savaş zamanında Erbakan Hoca’nın bize yardımlarına ’vefa’ olması için de birliğimizin adını o dönem ki ’Milli Gençlik Vakfı’na istinaden ’MGV’ koymuştuk.” Aliya Izzetbegoviç ve Erbakan birbirlerine son derece önem veren iki liderdi. Bu iki güzel insanı ayırmak mümkün değildir. Aliya’nın kabri başında
3 gözleriniz kapalı tefekkür ederken işte bu ruhu tazeletiyorsunuz… O mücadele azmi gözünüzün önünde canlanıyor hemen ve liderler asla unutulmuyor. Ahşap Şadırvan ve Başçarşı
Şehitlikten aşağıya doğru inerek tramvay yolunu takip ettiğinizde ahşap şadırvanı(3) gördüğünüz an başçarşı’ya geldiğinizi bilirsiniz. Şadırvanın etrafı kuşlarla kaplıdır ve avuç içinizdeki yemi yemeye gelecek kadar size yakın davranırlar. Başçarşı(4) esnafların tek katlı en fazla iki katlı mekanları ile tam bir Osmanlı mimarisini yansıtır. Hediyelik eşyalarla birlikte el sanatları sergilenir. Sokakları birbirinden güzel tarihi yerleri içinde bulundurur. Biz Gazi Hüsrev Bey Camii’ne doğru yol alırken Turizm Information (Turizm Danışma Merkezi)’ni görüp her ihtimale karşı gidebileceğimiz yerlerin ulaşım yollarını gösteren haritalarımızı aldık. Gazi Hüsrev Bey Camii (5) ve Türk Kahvesi
Avlusundan içeriye girerken şahane şadırvanı ile sizi karşılayan camiinin adı Gazi Hüsrev Bey … Bosna sancak beyi olan Gazi Hüsrev Bey tarafından yaptırılmıştır. Caminin avlusunda Ay zamanına göre işleyen bir saat kulesi var. Yine avluda dini eserlerin yer aldığı küçük ama hoş bir kitapçı var. Caminin tam karşısında Kurşunlu Medrese bulunur. Arka kapıdan çıktığınızda ince dar sokaklara giriyorsunuz ve size kendi elleriyle yaptıkları Türk Kahvesini ikram eden Boşnak esnaflarla selamlaşıyorsunuz. Türkiye’den gelip Türk kahvesi içmek pek akıl işi değil gibi görünür fakat buranın farklılığı Boşnakların elinden yudumluyor olmaktır Türk Kahvesini…
4
Başçarşıdan çıkıp nehir boyunca yürümeye başladığınızda müzeleri ve 7 tane iken şu an sadece üç tanesi kalmış köprüleri göreceksiniz. Bunların en meşhuru 1.Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olan bir sırp gencinin Avusturya-Macaristan veliahdı Ferdinand’ı öldürdüğü Latin Köprüsü’dür. Diğer iki tanesi, Keçi Köprüsü ve Şehir Kâhyası Köprüsü’dür.
zet açısından rahatlıkla yiyebilir. Boşnak böreği de yenilmeden gelinmeyecek bir lezzettir. Havaalanına geçmeden önce mutlaka Yaşam Tüneli’ni görmelisiniz ki o savaşın soğuk havasını hissedebilin. Şunu belirtmekte fayda var, Boşnaklar yeni bir savaşın olmayacağından çok emin değil…
Biz dört kişi olduğumuz için tercih ettiğimiz taksi ile elimizde ki haritanın güzergâhında ilerliyoruz. Milli Park diye bilinen Vrole Bosne’ye(6) gitmek istediğimizi söylüyoruz, güler yüz ve sohbet eşliğinde kısa bir yolculuk yapıyoruz. Biz biraz erken inip küçük evlerin yanından araç yolundan yürüyerek gidiyoruz. En fazla iki katlı evlerin pencereleri hep çiçeklerle dolu ve bahçeleri çok bakımlı, apartmanların içinde hapsolan bizler için hayallerimizde ki rüya evler gibi… Şehirde ki tüm yoğun ve kalabalık zamanınızı bir yana bırakıp doğanın içinde hem gözlerinizi hem gönlünüzü dinlendirebileceğiniz doğal zenginlik kaynağı Vrole Bosne… Yürüyüş yolları, oturma yerleri, tatlı suları, akan nehir, neredeyse gökyüzünü göremeyeceğiniz kadar çok yemyeşil ağaçları ve şirin köprüleri ile tam bir huzur parkı… Fayton gezisi bu yemyeşil ağaçların ortasından geçerken mükemmel bir duygu oluyor, tavsiye ediyoruz.
“Bu günleri gösteren yüce Allah’a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah Cennet’te buluşacağız, onları Allah’ın ve meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada her şey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım. Allah’a hamd ediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüz binler var. Artık Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana ey halkım. İmanınıza, bayrağınıza ve devletinize sımsıkı sarılın.”
Yeşim Taşlı Bosna
Ve son olarak Bosna’da ne yenir ?
Bosna’nın meşhur köftesi tercih edilebilecek tek et türüdür diyebiliriz. Bizim İnegöl köftemize yakındır.Ve genellikle herkes lez-
Ve son söz Bilge Kral’ın olmalı;
(Aliya’nın SDA’ nın Genel Kurulu’ndaki veda konuşmasından)
5
6
[ 69 - HİS ]
HİS
KİTAP KİTAP
Herkes İçin Spor DERGİSİ
Osmanlı Toplumunda Aile
huzursuz bacak Mustafa Kutlu Genç akademisyen Ömer, uzun yıllar yaşadığı yurtdışından memlekete dönüyor... Umut, özlem ve memleket hasreti, daha havaalanında yerini kaygı, isyan ve huzursuzluğa bırakıyor... “Yolculuğu” boyunca karşılaştığı kişiler, hadiseler, mekânlar, siyasî ve toplumsal gelişmeler yaşadığı hayal kırıklığını iyiden iyiye pekiştiriyor. çektiği sıkıntı, memlekete fikir, fikir adamı, uğruna savaşılacak “dava” kalmamasıyla; özün görüntüye, kanaat ekonomisinin tüketim çılgınlığına, düşüncenin safsataya dönüşmesiyle, onu fark ettirmeden “huzursuz bacak” denen bir illete doğru itiyor..
[ 70 - HİS ]
Yazarı: İlber Ortaylı Geçmişi karanlık temel kurumlarımızdan biri olan ailenin Osmanlı İmparatorluğu ‘ndaki konumu büyük tarihçimiz İlber Ortaylı ‘nın kaleminden değerlendiriliyor. Ortaylı eşlerin birbirine karşı sorumlulukları aile hukuku çocuğun yetiştirilmesi devletin Müslüman ve gayrimüslim ailelere yaklaşımı miras çok eşlilik ataerkillik harem gibi sağlıklı bilgi olmadan üzerine çokça konuşulan mevzuları ilk elden kaynaklarla yorumluyor. Osmanlı Toplumunda Aile yalnızca tarihçiler ve araştırmacılar için değil Osmanlı İmparatorluğu ‘ndaki yaşamı merak eden sağlam bilgiler-
le donanmak isteyen herkes için ideal bir çalışma. “Aile bir toplumun en muhafazakâr az değişen kurumlarından biridir ve şimdi bu asırda değişmektedir bu değişme sebebiyle “aile” kurumu kadar tarihçi araştırmalarını gerektiren bir konu yoktur. Bu nedenle Osmanlı toplumunda aile yapısı üzerine yazdığım ve tasvip gören makalelerimi yeniden ele almak yeni malzemeyi araştırmak ve “millet” sistemi ve “hukuktaki Romanizasyon” gibi toplumsal ve hukukî çerçevesine oturtmak gerekiyordu. Bunsuz son 150 senedeki ailenin aile hukukunun evrimini kavramak mümkün değildir.
Bu nedenle 15.- 16. yüzyıllardan bugüne dek hukukî ve toplumsal çerçevesi içinde Osmanlı ailesinin gelişimini ele alan bu çalışmayı kaleme almayı gerekli gördüm.”
Ferrari’sini Satan Bilge
Senden Önce Ben
Yazarı: Robin S. Sharma Öğretirken Keyif De Veren Büyüleyici Bir Öykü” Paulo Coelho Simyacı ‘nın Yazarı Robin S. Sharma. Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan zeki yakışıklı korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum.Julian ‘ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti:Yıldızlara varan mesleki şöhret milyonlarca dolarlık banka hesapları en pahalı semtte olağanüstü bir malikane özel bir jet tropikal bir ada ve orada
Yazarı: Jojo Moyes Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu… Yaşamın ince detayları Lou’dan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlakyeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu…Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler
yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı-evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu. Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı.
ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor. Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lou’nun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur?
SİNEMA
HİS
SİNEMA
RED2 Yapımı: 2013 - ABD Tür: Aksiyon, Komedi Süre: 116 dk. Yönetmen: Dean Parisot Oyuncular: Bruce Willis, Anthony Hopkins, Catherine Zeta-Jones, John Malkovich, David Thewlis
ZAMAN YOLCULARI Yapımı: 2012 - ABD Tür: Bilim Kurgu, Komedi, Romantik Süre: 86 dk. Yönetmen: Colin Trevorrow Oyuncular: Aubrey Plaza, Jake Johnson, Karan Soni, Mary Lynn Rajskub, Tony Doupe
Filmin Özeti: Seattle’da çıkan aylık bir derginin 3 çalışanı, gazetede sıra dışı küçük bir ilan görür. “Zaman yolculuğu yapacak eş aranıyor” başlıklı bu ilana şüpheyle yaklaşan gençler, bu çılgın ilandan iyi bir haber çıkacağına inanarak ilan sahibi Kenneth’in peşini düşerler. Sıradan bir süpermarket çalışanı gibi görünen Kenneth, zaman yolculuğunun sırrını çözdüğünü iddia eden bir paranoyaktır.
Herkes İçin Spor DERGİSİ
Filmin Özeti: Eski CIA ajanı Frank Moses emekli olmuştur ve son görevde birlikte çalıştığı arkadaşı Marvin Boggs iddialara göre bu esnada hayatını kaybetmiştir. Bu söylentiler esnasında Frank, kendisinden bir konu hakkında bilgi almaya gelen FBI ajanlarıyla karşılaşır. FBI, yirmi beş yıl önce ortadan kaybolan bir nükleer silahla ilgili bilgi toplamaya çalışmaktadır. Nightshade isimli bu görevi araştırmaya ikna olan deneyimli ajanlar, tehlikeli teröristler ve özen ajanlarla mücadele edecekleri bir dünya turuna çıkarlar.
JURASSIC PARK 3D Yapımı: 1993 - ABD Tür: Bilim Kurgu, Aile, Macera Süre: 127 dk. Yönetmen: Steven Spielberg Oyuncular: Samuel L. Jackson, Sam Neill, Jeff Goldblum, Laura Dern, Ariana Richards.
zorlu ikili Yapımı: 2013 - ABD Tür: Aksiyon Süre: 106 dk. Yönetmen: Baltasar Kormakur Oyuncular: Denzel Washington, Mark Wahlberg, Paula Patton, James Marsden, Bill Paxton Film Özeti: Gizli görevde polis olan Bobby (Denzel Washington) ve Stig (Mark Wahlberg) çok geçmeden birileri tarafından tuzağa düşürüldüklerini anlarlar ve çokta anlaşamayan bu ikili adlarını temize çıkarmak için birlikte çalışmak zorunda kalırlar. Film boyunca bir yandan büyük patlamalar, çarpışmalar ve silahlı saldırılara maruz kalırken bir yandan kim tarafından oyuna düşürüldüklerini çözmeye çalışırlar.
Filmin Özeti: Mağaralarda yapılan kazı çalışmaları sonucunda dinazorların yaşadığı tarih öncesi çağa ait bazı sivrisinek fosilleri bulunur. Milyarder John Hammond öncülüğündeki bilimadamları,son derece ilginç ve karmaşık testler deneyerek bu sivrisinek fosillerindeki kan örneklerini almayı başarırlar. Dinazorların DNA zinciri bir Afrika kurbasıyla birleştirilerek 65 milyon yıl önce yaşamış bu korkunç yaratıklar yeniden yaratılır. [ 71 - HİS ]
KARİKATÜR
Spor r i t k i l ş e Kard
İLLÜSTRASYON: muhammed ikbal alp
BULMACA BULMACA
HAZIRLAYAN: Muhammed ERİNÇ / muhammederinc@gmail.com 34
35
39
86
7
27
58
81 96
100
26
57
80 95
69
56 89
70
94
24
55 78
90
71
44
9
25
79
43
8
28
59
97
88 42
29
60
87 68
30
61
82
99
41
10
91
48 13 14
İÇTEN DIŞA
20
51
47
12
15
49 16
21
52
75
74
50 17
22
53
76
73
46
11
77
92
23
54
93
72
45
HİS Herkes İçin Spor DERGİSİ
83
98
67 40
6
62
84
85
66
4
63
65
38
3
5
64
37
2
32 31
36
1
33
19 18
100-99 Radyum elementinin simgesi. 98-94 Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et. 93-89 Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret. 88-85 Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan, yağız at. 84-81 Koşarak yapılan yarış. 80-77 Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. 76-71 Yağlı güreşte pehlivanların giydikleri, belden baldıra kadar uzanan, dar paçalı meşin pantolon. 70-66 Yatay bir çıtanın üstünden atlamaya dayanan atletizm dalındaki atlamalarda kullanılan yardımcı araç. 65-63 Yabancı. 62-59 Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. 58-51 Her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması işi. 50-44 Dört tekerlekli, hafif, bir tür gezinti arabası. 43-39 Çekingen, durgun. 38-33 Boyna veya bele asılı olarak taşınan su kabı. 32-29 Yağlı güreşte kispetin bağ ile bağlanmış en alt ucu. 28-23 Dört ayaklı, iki ayağı üzerinde de yürüyebilen, kuyruklu hayvan, primat. 22-18 Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsal, mukaddes. 17-14 Sanma durumu veya sonucu, zan. 13-9 Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça. 8-5 Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha. 4-1 Gol atmak veya sayı kazanmak amacıyla yapılan akın, ofans.
DIŞTAN İÇE 1-6 Bir cins iri at. 7-11 Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan ad. 12-15 Gol atma amaçlı hücum girişimi, akın. 16-20 Gol pası. 21-25 Bazı felsefe ve din kuramlarının dayandığı temellerden her biri, hipostaz. 26-30 Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 31-36 Herhangi bir aracın çeşitli amaçlarla kullanılmasını sağlayan parçaları. 37-40 Dinleyicilerin oturduğu, sıraları arkaya doğru basamaklı olarak yükselen salon. 41-45 Bir ana yoldan ayrılan yolun başlangıç noktası. 46-48 Geçtiği yerlere zarar veren taşkın su. 49-53 Bir çalgıda doğru ses vermesi için yapılan ayar, düzen. 54-60 İçten bağlılık. 61-63 V-bar’a takılan yayın denge, ağırlık ve titreşimini alan araç. 64-69 Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters. 70-73 Rakibi aldatma ve takımına kolay hücum sağlama amacıyla bir oyuncunun hızla hücum kurgusuna girip duraklaması. 74-75 Silisyum elementinin simgesi. 76-79 Spor karşılaşmalarında veya çok takımlı organizasyonlarda birinciye veya ilk üç dereceye verilen metalden yapılmış hediye. 80-82 Güreşte oyun sırasında iki omzun aynı anda yere değmesiyle oluşan yenilgi. 83-86 Okuyan kimse, okuyucu. 87-90 Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak. 91-95 Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü. 96-100 Evlenmemiş kimse
İÇTEN DIŞA: 100-99 Ra 98-94 Kebap 93-89 Marka 88-85 Doru 84-81 Koşu 80-77 Tapu 76-71 Kispet 70-66 Sırık 65-63 Yad 62-59 Orta 58-51 Kadastro 50-44 Kaleska 43-39 Pasif 38-33 Matara 32-29 Paça 28-23 Maymun 22-18 Kutsi 17-14 Sanı 13-9 Kapak 8-5 Alan 4-1 Atak DIŞTAN İÇE: 1-6 Katana 7-11 Lakap 12-15 Akın 16-20 Asist 21-25 Uknum 26-30 Yamaç 31-36 Aparat 37-40 Amfi 41-45 Sapak 46-48 Sel 49-53 Akort 54-60 Sadakat 61-63 Rod 64-69 Aykırı 70-73 Step 74-75 Si 76-79 Kupa 80-82 Tuş 83-86 Okur 87-90 Odak 91-95 Rampa 96-100 Bekar
CEVAPLAR