Kim Life Mart 2012

Page 1


M

erhaba,

Bu sayımızda yine sizlere birbirinden güzel konularla karşınıza çıktık. 8 Mart Dünya kadınlar günü dolayısı ile bugunun önemini ve İslamiyetin kadına verdiği önem, hak ve özgürlükleri Kur’an ve Hadisler çerçevesinde anlattık. 18 Mart Çanakkale Zaferi ile bir milletin nasıl destan yazabileceğini gördük. Çanakkale’de bizi zafere götüren Mehmetciğin kahramanlık destanları anlatarak o günleri bir daha yaşamaya çalıştık. En önemlisi şanlı tarihimizden yarınlarımız için ders çıkarmaya çalıştık. Gündemimizi bu aralar çok fazla meşgul eden organ naklinin önemini ve yanlış bilinen inanışlar hakkında gerçekleri Organ Nakli Merkezi Başkanı Sayın, Prof. Dr. Kamil Yalçın Polat beyfendinin makalesinde bulacaksınız. Tüm toplumların kanayan yarası sigara ve alkol başta olmak üzere kötü alışkanlıkları Yeşilay Haftası dolayısıyla Uz.Dr. İlkay KESKİNEL’den “Sigara ve alkol ağız kanseri riskini 10 kat arttırıyor” konu başlıklı yazısını sizlerle paylaştık. Eğlence bölümümüzde çocuklarınız için resim yarışması ve hoş vakit geçirmeniz için ödüllü kare bulmaca hazırladık.

Keyifli okumalar. info@kimgrup.com.tr

life

Alışveriş ve Yaşam Kültürü Dergisi MART 2012 YIL: 5 SAYI: 42 Kim Adına Sahibi Erol ERSAN Yönetim Yeri KİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Evren Caddesi Barış Sokak No: 6 Bağcılar / İSTANBUL Tel: (0212) 489 21 21 www.kimgrup.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Zeki SARIELMAS Grafik Tasarım Gülşah ŞENEL Mustafa GÜLEÇ Katkıda Bulunanlar Dyt.Yavuz ÇELİK Uz.Dr.İlkay KESKİNEL Prof.Dr.Kamil Yalçın POLAT Hatice Saadet KALYONCU Okur Hizmetleri Hattı Sema GÜR Baskı ve Cilt Star Medya Yayıncılık

Kimlife Kimgrup reklam departmanı tarafından hazırlanmaktadır. Yerel süreli yayındır, ayda bir hazırlanır. Dergimizde ilanlarınızın yer almasını istiyorsanız; 0212 489 21 21 nolu telefondan iletişime geçebilirsiniz. facebook.com/kimduyuru

twitter.com/kimmarket


KİMLife SAĞLIK

3 kimlife


KİMLife İÇİNDEKİLER

içindekiler 12

18

6

Kim Şube

8

Diyabet ve Beslenme

24

28

"İzmit Merkez şubemizi tanıyalım"

"Dyt.Yavuz Çelik'in kaleminden"

10

Gezelim-Tanıyalım

20

Sağlık Komposto

22

Hobi

30

Yeşilay Haftası

32

Röportaj

34

2012 Modası

36

Dekorasyon

48

İstanbul'da Tarih

54

Hayvanlar Alemi

"Kabakoz'u Biliyor musunuz?"

42

"Kış aylarının vazgeçilmezi"

"Vitray(Cam boyama sanatı)"

"Uz.Dr.İlkay Keskinel'den bizler için"

44

"Kariyer koçu Çağlar Doğru ile"

"Ev terliği modası"

"Banyomuzu güzelleştirelim"

"551 Yıllık Kapalı Çarşı"

"Kırlangıçlar"

56


KİMLife SAĞLIK

5 kimlife


KİMLife SAĞLIK

İzmit’in en merkezi marketi Mağaza Müdürü Mehmet ILIKPINAR

Mağaza Müdürü Mehmet ILIKPINAR

Şubeniz 22.05.2008 yılında hizmete girdi. Şubenizin özelliklerinden bahsedebilir misiniz? İlçe merkezimizde yürüyüş yoluna paralel olarak üniversite kampusüne yakın 960m2 satış alanı 4 kasa 22 eğitimli personelli ile kaliteye ulaşılabilir kılan uygun fiyat seçenekleri ile aile boyu alışveriş imkanı sağlıyor. Şubeniz hangi ürün gruplarıyla müşterisinin karşısına çıkıyor? Şubemiz manav, şarküteri, kasap, gıda ve gıda dışı reyonlarında 7000 çeşit ürün kapasitesiyle rahat alışverişi olanağı sağlıyor. Hedef kitleniz kimlerdir? Şubemiz cadde üzerinde olmasından ve üniversiteye yakınlığından dolayı

6 kimlife

müşterilerimizin çoğunluğunu aileler, öğrenciler ve esnaftan oluşmaktadır. Hesaplı alışverişi özellikle markaları daha iyi fiyatlara edinmek isteyenlerin ziyaret edeceği bir lokasyon haline getirdik ve bütün İzmit halkına keyifli alışveriş fırsatı sunduk. Rakiplerinize nazaran farklılık oluşturmak adına nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Müşteri memnuniyeti kazanmak bir farklılıktır. Biz bunu başardığımıza inanıyoruz.Kaliteli hizmet ve birebir müşteri ilişkilerini sağlayarak piyasalar için rekabet edebilme gücü her zaman farklı olmayı gerektirmiştir.Günümüzde teknolojik yenilikler ile elde edilen farklılaşmalar uzun süreli olmadığından müşterilerinize benzersiz bir satış önerisi ile


Bilinçli bir müşteri tabiri caizse zor müşteridir. Zor müşterilere hizmet sunmada izlediğiniz politika nedir? Müşteri kitlemiz öğrencilerden oluştuğu için bilinçli ve kaliteye, fiyata önem veren müşteri profiline sahiptir. Öğrenci ve esnafı memnun etmenin temel değerlerinden biri kaliteyi uygun fiyata ve güler yüzlü sunmaktır. Buda profilimizin gitgide arttığını göstermektedir.

İzmit Merkez şubesinin öne çıkan özelliği nedir? En büyük özelliği şubemize gelen müşterilerimizin bilinçli ve güler yüzlü olmasıdır. Ayını zamanda mağaza içinde müşteriyle aynı uyum da olan eğitimli ve güler yüzlü personelimizdir.

yoktur. Hepimiz profesyonel çalışma hayatının bir parçasıyız.

Şubemizin bir diğer önemli özelliği de yer konumunda İzmit'in merkezinde ve üniversitenin yanında bulunmasıdır. İzmit şubelerinin, İstanbul şubelerinden ayrışan bir yönü var mıdır? Merkezimizin İstanbul'da olması bizim için herhangi bir zorluk yaşatmamıştır. İzmit şubelerimizle aramızdaki iletişim nasılsa İstanbul şubelerimizle de aynı şekildedir. Hiçbir şubemizden farkımız

7 kimlife

İzmit Merkez

Mağaza

sı Açılış: 22.05.2 008 Kasa Sayısı: 4 960 m 2 Cedit Mah.Ata türk Bulvarı No:3 İzmit/KO CAELİ 0262 332 52 56

KİMLife KİM ŞUBE

gidebilmek uzun vadede mümkün olmayacaktır.Bu yüzden farklılaşmanın en önemli yollarından birisi olarak müşteri ilişkileri göstermektir.Bizde buna önem ve değer veriyoruz.


KİMLife ANMA

Diyabet ve

beslenme D

iyabet nedir ve beslenme ile olan ilişkisi nedir? Toplumun yaklaşık % 20 sinde görülebilen, genetik olarak bir sonraki kuşağa aktarılabilen aiabetin tiplerini genel olarak belirtmek gerekirse; yaşamın herhangi bir zaman diliminde yani 30'lu yaşlara kadar görülmesi halinde tip1 diyabet 35'li yaşlardan sonra görülen tip 2 diyabet ayrıca gebelik döneminde görülebilen gebelik tip diyabet diye adlandırılan kalıtsal bir hastalıktır. Üstelik tanı konulması halinde hastanın tanıyı basite indirgemesi hatta kabullenmesi bile zor olan bir hastalıktır. Beslenme ile olan ilişkisi ise yiyeceklerin sindirim emilim sonucu kana karışıyor olmasından dolayıdır eğer besin tüketimimizin ihtiyacımızdan çok olması, hele tüketilen yiyecek guruplarının karbonhidrat içeriğinin yoğun olması, çok daha önemlisi saf, glisemik indeksi yüksek olan yani sindirimi kolay olan şeker ve şekerli besinlerin yoğun olması halinde kana karışan şeker düzeyinin, olması gerekenden çok daha fazla olması birçok sağlık sorunlarının ilk aşamasını oluşturur.

ilerleyici bir hastalıktır: Büyük damarları bozar. Kalp krizini ve felç riskini 2-4 kat arttırır, hipertansiyon görülme oranı yüzde 60-65 civarındadır. Küçük damar yapısını bozar. Mesela göz damarları: Katarakt,

görme zayıflığı, körlük (%60-70). Böbrek damarları: Böbrek yetmezliği-Diyaliz (böbrek kaybı % 4). Sinir kılıfları: Nöropati, his ve hareket kaybı (% 60). Uç damarlar: Ayak yarası, ülser ve gangren. Özellikle diyabet tanısı konduktan sonra hastaya uygulaması önerilen şeker ve şekerli besinlerin yasak olması tam ters bir etki ile kişiye daha cazip yiyecek haline gelmesi ve kişinin bu besinlere duyduğu özlem çok daha fazla olması kişide kilo probleminin oluşmasına ve kontrolü olmayan diyabete sebep olabilmektedir. Peki diyabette beslenme nasıl olmalı: Diyabet tanısı konduktan sonra hasta panik olup içine kapanmamalı. Yapacağı en önemli şey diyabete göre beslenmeyi öğrenmeli ve bu şekilde beslenmeyi sürdürmelidir. Hiçbir şekilde tamamen diyet listesine bağlı kalmamalı yani yiyecekleri iyi tanımladıktan sonra içeriğini sorgulayıp alternatif yiyecek oluşturabildiği sürece beslenmeyi kontrol altına almanın ne kadar basit olduğunu fark edebilecektir. Tabi böyle bir tabloyu kazanabilmesi için mutlak mutlak bir beslenme uzmanından uzun süren yardımlar almalı. Aksi takdirde ilk tanı konduğunda hasta şunu yeme bunu

Diyabet neden önemli: Diyabet birçok organımızı olumsuz etkileyen kronik

8 kimlife


SABAH *Bol salata (tercihen yağsız) *2 kk kadar orta yağlı b.peynir *Haftada 1-2 haşlanmış yumurta *5-6 tane zeytin *2 İnce dilim kepekli ekmek *Açık çay ( tercihen şekersiz ) Arada: 1 orta boy meyve+1 çay bardağı süt

ÖĞLE *Bol salata (tercihen yağsız) *2-3 köfte kadar et (bir porsiyona yakın) *4-5 yk sebze yemeği *1 Kâse çorba *1 Dilim ekmek(tercihen kepekli) Arada: 1 orta boy meyve+ kepekli bisküvi ve çay

4-5

AKŞAM Bol salata (tercihen yağsız) 2 Köfte kadar et veya 8 yk kadar kurubaklagil 4 yk kadar sebze yemeği 2 yk kadar yoğurt 1 dilim ekmek veya 1 kâse çorba Arada: 1 orta boy meyve +1 çay bardağı süt

yeme gibi yasaklarla karşılaşma ihtimalinden dolayı bir liste ile sınırlandırılan diyetin kısa süre sonra tamamen liste dışında beslenmeye başlama ihtimalinin yüksek olduğu diyabete uygun beslenmeme ihtimalinin çok yüksek olduğu kaçınılmazdır. Peki diyabette besin seçimi nasıl olmalı: Kişi önce uygun ağırlığında değilse uygun ağırlığa getirilmeli. Yani zayıf ise makul kiloya gelmeli fazla kilolu ise normal kiloya getirilmeli. Beslenmenin temelinde dengeli beslenme olmalı bunuda ancak yiyecekler içerik olarak öğrenilmeli tanınmalı ihtiyacı belirlenmeli ve bu ihtiyaçları doğrultusunda azar azar, sık sık (kısacası mümkün olduğunca 5 ya da 6 öğün halinde) beslenilerek hatta her öğün kendi arasında dengeli olabilecek şekilde düzenlenilerek tüketilmeli. Bunların yanı sıra toplumda sık kullanılan diyet ürünlerden istediğimiz kadar yiyebiliriz , ya da ekşi meyveler şekeri düşürür ya da bazı besinler şekerin düşmesini sağlar gibi yaklaşımlar olmamalı. Örnek beslenme nasıl olabilir: Hasta tip2 diyabet, erkek, 45 yaş, hafif aktiviteye sahip, 170 cm boy ve 85 kg olduğunu düşünürsek; hasta fazla kilo gurubunu bitirip obez olmaya aday gurupta olduğunu düşünmekteyiz ve bu hasta için hem kan şeker düzeyini olması gereken aralıkta tutmak ve zayıflamasını sağlayarak kilo probleminin olmadığı bir aralık olan 72 kilonun altına gelmesini isteyeceğiz bunun içinde zayıflatıcı (1600-1800 kalorilik)

9 kimlife

diyabetik diyet ile beslenmesini isteriz. Tabiî ki hasta beslenmeyi sürdürürken birebir listeye uymayı planladığında bir süre sonra aynı besinleri tükettiği için sıkılıp diyeti bırakabilir. Bu durum istenmeyen tablodur. Bu durumdan kurtulmanın bir tek yolu vardır hasta beslenmeyi öğrenerek yiyecekleri tanıyarak mönüsünü zenginleştirmeli, alternatif beslenme yaratmayı öğrenmelidir, bunun sağlanması halinde sıkılmadan zayıflayıp kan şeker düzeyini kabul edilir aralıklarda tutabilir. Örnek beslenme: Temel yaklaşım azar azar sık beslenme olduğu için Gibi farklı olabilecek birçok menü geliştirilebilir. Hastanın sosyal durumu yaşam şartlarına uyum sağlanabilmesi hedef alınarak sıkılmadan beslenmesi sağlanabilir. Yeterki beslenme hakkında bilgi gereksinimine ihtiyaç duyulduğu bilinsin.

Dyt. Yavuz ÇELİK MEDİCANA Çamlık Hastanesi / Beslenme ve Diyet Bölümü


KİMLife SAĞLIK

Keşfedilecek güzellik Kabakoz köyü

İ

stanbul'a 40 dk. uzaklıkta Şile'ye bağlı şirin bir köy Kabakoz. İstanbul'un gürültüsünden, karmaşasında uzaklaşıp kendinizi doğanın kollarına atabileceğiniz bir yer Kabakoz Köyü. Karadenize hakim bir tepede eşine az rastlanır mükemmel manzara bütün ihtişamıyla sizleri bekliyor. Hırçın Karadenizin dalga seslerini dinlerken kendi benliğinizin farkına varıyor, buralardan hiç ayrılamayacakmış gibi hissediyorsunuz. Anadolu insanın misafirperverliğini, dostluğunu, cana yakınlığını bir başka hissediyorsunuz Kabakoz Köyünde. Kabakoz, ilçe merkezinin doğusunda merkeze 10 km. mesafede yer alan bir sahil köyüyüdür. Anayolları asfalt, köy içi yolları parke olan köyün ilçe merkezine ulaşımı geliş ve gidişyönlerinde günde beş sefer yapan halk otobüsleri ile sağlanmaktadır.

Köyde bulunan hane sayısı 130, nüfus 560'tır.Yaşlı nüfusun ağırlıkta olduğu köyde ilkokul mezunları çoğunluktadır. Köy halkı orta asya kökenlidir. Mevcut donatılar; mezarlık, muhtarlık binası ve cami olarak belirlenmiştir.Bir sahil köyü olan kabakoz'da kumasal önemli bir doğal değerdir ve turizm açısından potansiyel arz etmektedir. Köyde bir de yatır bulunmaktadır. Bir el makinesi ve bir otomatik mekine ile şile bezi dokuması yapılmakta ve şile bezi işlemeciliğine devam edilnektedir. Köylü haftalık pazar ihtiyacını seyyar araçlardan, aylık ihtiyaçlarını ise Şile'den den.İstanbul'da Üsküdar ve Ümraniye'den karşılamaktadır.Köyün geçim kaynakları arasında ormancılık. Az miktarda arıcılık yapılmaktadır ve yaşlı nüfusun vbarlığından dolayı emeklilerde fazladır.

10 kimlife

Köyde turizm aktivitesi olarak kıyı turizmi gerçekleştirmektedir. Beş adet sezonluk pansiyon bulunmaktadır. Karadeniz kıyısında yer alan bu köyde de fındık önemli bir üründür ve tüccarlara satış gerçekleştirilmektedir. Köydeki araziler ağırlıklı olarak İstanbul'daki bireysel girişimciler tarafından ikinci konut gelişimi için satın alınmaktadır. Fakat toprak satışlarının son dönemde durduğu belirtilmektedir. Ne Yeriz? Dört mevsim balık eksik değil burada. Kabakoz Köyüne gelmişken balık yemeden gitmeyin deriz. Nasıl Gideriz? Ümraniye-Şile yolunu takip edin. Şile'den sonra Ağva'ya doğru giderken sahil yolunu kullanarak Kabakoz köyüne gidebilirsiniz.


KİMLife GEZELİM-GÖRELİM

11 kimlife


KİMLife SAĞLIK

Tarihin taşlara yazıldığı kent

Diyarbakır 12 kimlife


İki katlı bu yapıda malzeme olarak siyah bazalt taşı kullanılmıştır. Ünlü düşünür Ziya Gökalp'ın 1876 yılında doğduğu bu ev 23 Mart 1956 tarihinde müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. Müzede yazara ait eşyaların yanı sıra, yörenin etnografik eserleri sergilenmektedir. Cahit Sıtkı Tarancı Müze Evi Ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın Diyarbakır'da doğduğu evdir. Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Müzede, Cahit Sıtkı'nın kitapları, el yazıları, kullandığı eşyalar, fotoğrafları ve kütüphanesi sergilenmektedir. Çayönü Ören Yeri Ergani ilçesine bağlı Çayönü Tepesi, ilçenin 7 km. güneybatısında yer almaktadır. Çayönü Tepesi'nde ele geçen buluntular ışığında Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu sınırları içinde yer alan bölgenin ilk yerleşme bölgesi olduğu ve yerleşimin 9000 yıl önceye dek uzandığı saptanmıştır. Çayönü'nde yapılan kazılarda ızgara plan sistemine göre düzenlenmiş evler ve yapılar bulunmuştur. Surlar Diyarbakır Surları: Dünyanın en eski ve en sağlam surlarından olan Diyarbakır kalesi Çin Seddi'nden sonra en uzun surdur. Diyarbakır kalesi,5.700 metre uzunluğunda,10-12 metre yüksekliğinde, 3-5 metre, 82 adet burcu, 4 yöne açılan ana kapıları bulunmaktadır. Burçlar üzerindeki görkemli kabartmalar ve kitabeleriyle dünyanın ender kalelerindendir.

13 kimlife

M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir. Çayönü buluntuları: Diyarbakır'ın 65km kuzeybatısında Elazığ karayolu üzerinde Ergani ilçesinde bulunan Çayönü antik kenti cilalı taş devrine yani günümüzden yaklaşık 9000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bu yerleşim yerinin ilk yerleşik hayata geçilenyerlerden biri olduğu saptanmıştır. Çayönü İlkel yerleşmesinde çıkartılan öğütme taşları, çakmak taşı, kemikten ve bakırdan yapılan çeşitli aletler Diyarbakır Arkeolojik Müzesi'nde sergilenmektedir. Diyarbakır Malabadi (Batmansu) Köprüsü Diyarbakır İli, Silvan İlçesi sınırları içindedir. Evliya Çelebiye göre bu köprü, Abbasiler dönemine ait bir mimari şaheserdir. Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccar, hayrat için köprüyü yaptırdığı seyahatnamede anlatılır. Ancak, Artuk Oğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk'un torunlarından İlgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da söylenmektedir. Mostar köprüsünün ikizi olarak kabul edilir. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yoldan girilir. İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar yapılmıştır. Ulaşımı sağlamakla birlikte birçok fonksiyonu olan bu sanat harikası köprünün, Diyarbakır'daki diğer eserler gibi meraklılar tarafından mutlaka görülmesi gerekir. Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü) Şehrin güneyinde, Mardin Kapısı dışında ve şehre 3 km. mesafededir. Köprünün bugün ayakta görülebilen kısımlarının 1065 tarihinde Mervaniler döneminde Übeyd oğlu Yusuf isimli bir mimar tarafından inşa edildiği üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Kesme bazalt taştan 10 gözlü olarak inşa edilmiştir.

KİMLife ŞEHİR

D

iyarbakır yöresinin en eski adı Assur kaynaklarında Amidi olarak geçer. Yunanca ve Latince kaynaklarda bu ad, Amido ya da Amida olarak yazılır. Arap akınları sırasında bölgeye yerleşen Bekr adındaki bir aşiret nedeniyle yörenin adı Bekr diyarı anlamında Diyar-ı Bekr olarak söylenmiştir. Günümüzdeki ismini, Atatürk'ün 1937'de halka yaptığı konuşma esnasında, şehrin adından Diyarbakır olarak bahsetmesiyle 10 Aralık 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile almıştır. Isının 40-50 dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtulmak amacıyla gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de yaşatıldığı Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsüyle görülmesi gereken bir ildir. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Diyarbakır, yüzyıllar boyunca Güneydoğu Anadolu'nun fikir, sanat, kültür ve bilim merkezi olmuştur. Önemli bir ticaret merkezi olan şehir günümüzde de bu özelliğini korumaktadır. Diyarbakır Müzesi Müze, Sincariye Medresesi'nde sergilenen arkeolojik ve etnografik eserlerin yeni binaya taşınması ile 1988 yılında düzenlenmiştir. Müzede Neolitik Çağ'dan itibaren Eski Tunç, Urartu, Assur, Hitit, Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı dönemi eserleri yer alır. Prehistorik devir seramikleri, Roma stelleri, heykel ve mimari parçaları, Artuklu çinileri, Osmanlı devri ahşap eserleri, silahlar, tekke eşyaları, takılar ve daha pek çok eser kronolojik sıra ile müzede sergilenmektedir. Ziya Gökalp Müze Evi Diyarbakır'ın tipik sivil mimarlık örneklerinden biri olan ev, 1808 yılında inşa edilmiştir.

El sanatları, hasır bilezik, kiniş gerdanlık, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler kuyumcuların beğenilen ürünleridir. Köylerden el dokuması halı ve kilim üretimi yapılmaktadır.


KİMLife SAĞLIK Cami ve Kiliseler Tarihi ve mimari özellikleri ile muhteşem olan Ulu Cami, Nebi Cami ve Safa Cami Diyarbakır'ın en ünlü camilerdir. Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan Ulu Cami, orijinal dizaynı ve hem Bizans hem de daha eski mimari malzemeleri kullanması ile ilginç olup Türkiye'nin en eski camilerindendir. Diyarbakır Ulu Camii Diyarbakır'ın 77 km doğusunda, Silvan'da 1185 yılında yapılmış, zarif görünümlü Ulu Cami, kemer kapıları ifade eden ince taş kabartmaları ile görülmeye değerdir. Yapılan değişiklere ilişkin farklı dönemlere ait bir çok kitabeyi üzerinde taşımaktadır. Diyarbakır 639 yılında Müslüman Araplar tarafından işgal edildiğinde, aynı alan üzerinde bulunan bir kilise kısmen camiye çevrilmiştir. Daha sonraki dönemlerde de etrafındaki yapılarla birlikte gelişen yapı kompleksi, restore edilmiştir. Plan itibariyle Şam'daki Emeviye Camii'nin Anadolu'daki bir yansıması olarak görülen yapı, Müslümanlar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabet) olarak kabul edilmektedir. Behram Paşa Camii Vali Behram Paşa tarafından 1564-

1572 tarihinde yaptırılmıştır. Mimar Sinan'ın eseri olarak kabul edilmektedir. Tamamen kesme taştan yapılmış olup, tek kubbelidir. İkili son cemaat yerine sahiptir. Şeyh Mutahhar (Dört Ayaklı Minare) Camii Balıkçılarbaşı semtinde yer alır. Akkoyunlu Sultanı Kasım tarafından 1500 yılında yaptırılmıştır. Siyah ve beyaz sıralı kesme taşlarla inşa edilmiştir. Camiden ayrı dört sütün üzerinde yükselen kare planlı minaresi Anadolu'da tek örnektir. Yöre Mutfağı Devasa boyutlardaki karpuzu ile tanınan Diyarbakır yemek kültürü açısından da zengindir. Cartlak kebabı olarak da bilinen ciger kebabı geleneksel yemekler

14 kimlife

arasındadır. İçli köfte, çiğ köfte, bulgur pilavı, kaburga, keşkek, lebeni, tatlılardan ise burma, kadayıf ve nuriye ünlüdür. Üzümden yapılan pestil ve sucuk, otlu ve örgü peynir, sumak çokça yenen diğer yiyeceklerdir. Diyarbakır Kalesi Diyarbakır Kalesi, il merkezinde bulunmaktadır. Sur duvarlarının uzunluğu 5700 m'ye ulaşmaktadır. Surlar yer yer 12 m. yükseklikte ve 3-5 m. genişliğindedir. Kalenin dört kapısı ve seksen iki burcu vardır. Burçlardan en önemlisi 1208 yılında Artuklu hükümdarı Melik Salih Memduh tarafından inşa ettirilen Yedi Kardeş Burcu'dur. Burç üzerinde çift başlı kartal, kanatlı aslan kabartmaları bulunmaktadır. Kitabesi bir kuşak halinde burcu çevrelemektedir. M.S. 349 yılında Romalılar zamanında inşa edilen kale, İslami dönemlerde de birçok kez onarılmış ve yapılan eklemelerle günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur Diyarbakır Cami ve Kiliseleri Diyarbakır'ın önemli kiliseleri arasında Mart Thoma, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi sayılabilir. Meryem Ana Kilisesi, şehirde kalan az sayıdaki Süryani cemaati tarafından halen kullanılmaktadır.


KİMLife ŞEHİR

Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi Ali Paşa Mahallesi'nde yer almaktadır. Bugün faal durumda olan tek kilisedir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Geç Roma dönemine tarihlenen bir kapısı ve mihrap üzerinde kalıntıları görülebilen mimari bezekler bulunmaktadır. Geçirdiği bir çok onarım sonucu planında değişiklikler olmuştur. En son 18. yüzyılda onarım görmüştür. Saint Georgi (Kara Papaz) Kilisesi İç kalenin kuzeydoğu köşesinde yer alır. Yapım tarihi kesin olarak bilinememektedir. Ancak inşa tarzı ve yapıda kullanılan malzemeden dolayı M.S. 2. yüzyıla ait olduğu düşünülen kilise Artuklular döneminde sarayın hamamı olarak kullanılmıştır. Bazı kaynaklarda Artuklu hükümdarlarının bu hamamda ve sarayda Cizreli bilgin El Ceziri'nin imal ettiği mekanik sistemleri kullandıkları yazılmaktadır. Hanlar, Kervansaraylar Diyarbakır, Tarihi İpek Yolu'nun merkezlerinden olması sebebi ile önemli hanlara sahiptir. Deliller Hanı, Hasan Paşa, Çiftehan ve Yeni Han'da geçmişte olduğu gibi günümüzde de halı, kilim ve gümüş işleme satan dükkanlar bulunmaktadır. Deliller Hanı (Hüsrev Paşa Hanı) Mardin Kapı mevkiinde bulunmaktadır. Mimari kimliğini koruyarak, günümüze kadar ayakta kalabilmiş hanların en önemlilerinden biridir. 1527 yılında Diyarbakır Valisi Hüsrev Paşa tarafından arkasındaki cami ve medrese ile birlikte yaptırılmıştır. Binanın Deliller Hanı olarak anılmasının sebebi, Hicaz'a gidecek hacı adaylarını götürecek delillerin (rehber) bu handa kalmalarındandır. Kervansaray Mimarisi ve iç yapısı ile görülmesi gereken yerlerden biri olan Kervansaray, bugün restore edilerek otel haline getirilmiştir. Çarşılar Bedesten ve Çarşılar Diyarbakır, uzun yıllar doğunun ticaret ve endüstri merkezlerinden biri olmuştur. Bu özelliğini ünlü dokumaları ve büyük bir sanat ürünü olan maden işlerine borçludur. Bunların dışında daha bir çok ilginç malların yapılıp satıldığı bir kent olması, canlı bir ticaret hayatının doğmasına sebep olmuştur. Ulu Cami'nin arkasında Sipahiler Çarşısı'nda bulunan, bugün de işlevini sürdüren buğday pazarı, ortada geniş bir avlu, etrafında revaklar, arkalarında oda ve depoların yer aldığı güzel bir örnektir.

15 kimlife


KİMLife ŞEHİR

İçkale Mezopotamya'nın bereketli toprakları pek çok kavmin gelip geçtiği ve uygarlık ürettiği bir coğrafyadır. M.Ö.3. binli yıllarda bölgenin egemeni Asurlulardır. Diyarbakır'ın bilinen ilk adı Asur metinlerinde karşımıza çıkar: "Amidi" Binyıllar içinde;Hurri-Mitanniler, Urartular, Persler, Romalılar, Selevkoslar, Partlar, Büyük Tigranlar, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Mervaniler, İnaloğulları, Nisanoğulları, Selçuklular, Artuklular, Eyyübiler, İlhanlılar, Diyarbakır tarihine izler bırakırlar. Bütün bu farklı kültürler ve devletler;şaşırtıcı bir biçimde kentin temel yerleşme doğruları konusunda uzlaşırlar: İçkale'den günümüze ulaşan kanıtlara ve konumuna bakılarak burasının son yıllara kadar, kentin "yönetim merkez" olarak sürekli bir işlev gördüğü anlaşılıyor. İçkale'deki tarihi binalarda Dünya standartları'nda Arkeoloji Müzesi, Taş Eserler Müzesi, Müze Kafeterya, Kilise; Sanat Galerisi, Cezaevi Binası; Kongre Merkezi olarak işlevlendirildi. El Sanatları ve Hediyelik Eşya Geleneksel el sanatları içerisinde kuyumculuk, ipekçilik ve bakırcılık önde gelmektedir. İpek böcekçiliği Merkez, Kulp, Silvan ve Lice ilçelerinde yapılmaktadır. İpekli kumaşları, mendilleri poşuları ile ünlü ilde üretim eskiye göre oldukça azdır. Toprak işleri, saraçlık, keçecilik, kilim, cicim, heybe gibi dokumacılık, işlemeli peşkir, peştamal, namaz örtüsü yapımı, el dokuması halıcılık, ildeki diğer önemli el sanatlarıdır.

Yapmadan Dönme *Diyarbakır Surlarını ve Malabadi Köprüsünü görmeden, *Eski Diyarbakır Evlerini ve Cahit Sıtkı Tarancı ve Arkeoloji Müzelerini görmeden, *Selim Amca'da kaburga yemeden, *Meyankökü içmeden, *Diyarbakır hasırı almadan, dönmeyin...

Karpuz Festivali Akkoyunlu Devleti'nin çöküşü üzerine Diyarbakır ve çevresi 1507'den itibaren Şah İsmail'in idaresine geçmişti. Halk bu idareden memnun değildi. 10 Eylül 1515'te Pazartesi günü Osmanlı ordusu şehre girdi. Kale burçları Osmanlı bayrakları ile süslenmiş, kale kapıları açılarak halk büyük bir sevinç ve törenle orduyu karşılamıştı.

16 kimlife

Böylece Diyarbakır ve çevresi Osmanlı Birliğine kendi arzu ve isteğiyle katılmış oldu. Bu katılış her yılın Eylül ayında düzenlenen ve günlerce süren büyük şenlik ve törenlerle kutlanıyordu. Bu kutlama şenlikleri XIX. yüzyıl sonlarına değin süre gelmiştir. Bu kutlamalar şehre eskiden yarım saat mesafede bulunan şimdi ise şehir merkezi sayılan Ali Pınarı'nda olurdu. Her yıl bir panayır kurulur, 15 gün kadar şehrin bütün dükkanları kapanır panayır yeri bir mahşer halini alırdı. Bu panayırda çeşitli şenlikler düzenlenirdi. Panayır tertip olunan yerlerde etraftan gelen 15-20 kadar saz şairlerinin baş tarafına Hacı Civa geçer. Büyük lüleli çubuğunu doldurup içerdi. Ekseriya irticalen inşad eylediği şiirlerini okur, bu arada Aşık Ömerleri ve Gevherileri de hatırdan çıkarmazdı. Nasıl Gidilir? Karayolu: Diyarbakır'dan hemen hemen Türkiye'nin her yerine otobüs ile yolculuk mümkündür. Otogar şehir merkezindedir. Yolcular şehir içi minibüsleri ile taşınmaktadır. Otogar Tel: (+90-412) 221 10 27 Havayolu: Havalimanı: Şehir merkezine uzaklığı 3km.dir. Her gün düzenli olarak Ankara ve İstanbul'a uçak seferleri bulunmaktadır. Ne Alınır? El sanatları, hasır bilezik, kiniş gerdanlık, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler kuyumcuların beğenilen ürünleridir. Köylerden el dokuması halı ve kilim üretimi yapılmaktadır.


17 kimlife

KİMLife BASINDA BİZ

Basında KİM


KİMLife ŞEHİR

Organ bağışı hakkında yanlış inanışlar

B

Organ Nakli Ve Bağışı İle Doğru Kabul Edilen Yanlışlar

ağışlanan her organ ile yapılan her nakil aslında kurtarılan bir hayatı ifade eder. Ancak Türkiye'de organ bağışının istenilen düzeye ulaşmamasında ve toplumda yeterli duyarlılığın oluşmamasında bilgi eksikliği, önyargılar ve yanlış inanışlar önemli rol oynamaktadır. Organ bağışı ve naklinde doğru zannedilip inanılan yanlışlar ile yıllarca diyalize bağlı kalan ya da organ bağışında bulunmayan birçok insan bulunmaktadır.

"Organ nakli sadece canlı vericiden diğer bir canlıya yapılır" Organ nakli, canlıdan canlıya ve kadavradan canlıya yapılan bir operasyondur. Kalp nakli dışında önemli bir kısmı canlıdan canlıya yapılmaktadır. Karaciğer ve böbrek nakilleri kadavradan alınarak hastaya nakledilerek gerçekleştirilebilmektedir.

18 kimlife


"Sadece 1. derece akrabalar organ bağışı yapabilir" Sağlık Bakanlığının yönetmeliği gereğince 4. dereceye kadar akrabalar arası nakiller olabilir. Bölgesel Etik Kurullarından alınan onay ile akraba dışı organ nakli de söz konusu olabilmektedir. Organ nakilleri açısından çapraz nakil olarak adlandırılan donor değişimleri de yine yasal çerçeve içerisinde gerçekleşebilmektedir.

"Organ bağışını yapan aile organın kime verileceğine karar verir" Organ bağışı yapan 1. derece yakınlar organın kime verileceğine dair bir karar yetkisine sahip değildir hatta kime verileceğini de bilmezler. Bağışlanan organın kime verileceğini Sağlık Bakanlığına bağlı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Merkezi puanlama sistemiyle adil bir şekilde belirler.

"Bitkisel hayata girmiş bir kişinin organları alınabilir" Bitkisel hayata girmiş bir kişiden organ alınamaz. Bitkisel hayat ile beyin ölümü arasındaki farkı ayırmak gerekir. Kişiden kadavra sayılabilmesi için beyin fonksiyonlarının tamamen olmaması gerekir. Kısacası beyin ölümü gerçekleşmiş olmalıdır. Bitkisel hayatta ise beynin bazı fonksiyonları devam ettiğinden yaşıyor sayılır ve organları alınamaz.

"Organ naklini her hastane ve her cerrah yapabilir" Organ naklini her hastane ve her cerrah yapamaz. Teknik ve teknolojik alt yapı gerekliliğinin sağlanması, organ nakli merkezinin sorumlusu olacak kişinin o konuda yeterli olması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Bilim Kurulları hastane, merkez sorumlusu ve ekibini bu çerçevede denetimden geçirir ve onay alındıktan sonra nakiller yapılmaya başlanmaktadır.

"Kadavradan alınan organ nakli ameliyatında kadavra parçalanır" Kadavradan alınan organ nakillerinde de yapılan ameliyat tamamen teknik bir ameliyattır. Sadece ince bir ameliyat izi görülür. Bedenin tamamen parçalanması asla söz konusu değildir.

"Kan grubu uyumsuz ise organ nakli gerçekleşemez" Kan grubu uyumsuz olanlarda da nakil yapılabilir. Alıcının özellikle böbrek nakli açısından diyalize giremeyecek duruma gelmiş olması, Acil Fon'dan uygun kan gruplu organ bulunamadığı durumlarda kan grubu uyumsuz nakiller yapılabilmektedir. "Organ nakli ameliyatları ağır ve kalıcı izler bırakır" Organ nakli ameliyatları önemli ve ince ameliyatlardır; ancak gelişen modern cerrahi teknoloji ve teknikleri tamamen güvenli ve kanamasız gerçekleşebilmektedir. Örneğin Laporoskopik ameliyatlar (kapalı ameliyatlar) ile insanlar 1 hafta ya da 10 gün sonra normal hayatlarına devam eder; günlük yaşamları açısından bedensel bir engelleri asla olmaz. "Böbreğimin tekini verirsem ben yarım insan olurum" Böbrek ve diğer nakillerde canlı verici olanlar çok detaylı araştırmalara tabi tutulur. Donör olan kişinin tüm hayati fonksiyonlarının sağlam olması gerekir. Kişiye ek bir risk getirmeyeceğine emin olduktan sonra nakil yapılır. Organ nakli yapılmadan önce her 2 böbreğin de sağlıklı olduğunun ve geriye kalan tek böbreğin canlı vericiye yeteceğinin tespiti ile nakil gerçekleştirilir. Bu durumda canlı verici tek böbrekle hayatının sonuna kadar sağlıklı yaşayabilir.

"Yaşlıyım benim organlarım işe yaramaz" Yaşa bağlı olarak organın sağlam olup olmadığı belirtilemez.. Beyin ölümü olan kişinin organ fonksiyonları değerlendirilir daha sonra risk faktörlerine bağlı olarak organlar kullanılabilir. "Kronik böbrek yetmezliği olan her hastaya böbrek nakli olur" Kronik böbrek yetmezliği olan her hasta böbrek nakli olamaz. Komorbit durumlar yani aktif hepatit ya da enfeksiyon taşıması, damar problemleri, kalp yetmezliği ya da ileri derecede akciğer yetmezliği gibi riskler böbrek yetmezliği olan hastaların organ nakli olmasına izin vermeyebilir.

19 kimlife

"Aynı yaş grupları arasında organ nakli gerçekleşebilir" Bebeğe nakledilecek bir organın yine bebekten alınması gibi bir kural yoktur. Uygun boyutta bir organ olması durumunda bir yetişkinin organı bebeğe nakledilebilir. Örneğin; anneler çocukları için verici olabilir.

Prof.Dr. Kamil Yalçın POLAT MEMORİAL Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Merkezi Başkanı

KİMLife ORGAN BAĞIŞI

"Karaciğer naklinde canlı verici olamaz; çünkü tümü alınır" Karaciğer naklinde vericinin tüm karaciğeri alınmaz. Uygun görülen parça alınarak nakil gerçekleştirilir. Donör olan kişilerde karaciğer, 6 ya da 8 hafta gibi bir süre içerisinde eski boyutuna ulaşmaktadır. Aynı şekilde nakledilen karaciğer de 2 hafta gibi süre içerisinde kendisini büyüterek eski boyutuna ulaşmaktadır.


KİMLife MEVLİD KANDİLİ

Komposto

20 kimlife


M

eyveli tatlılardan olan kompostolar, vitamin içerdikleri gibi vücudumuza ısı ve enerjide

verirler. Komposto hazırlanırken şu hususlara dikkat edilir: *Yaş ve yumuşak meyveler için (Çilek, vişne, kiraz, kızılcık, kayısı, şeftali, portakal, mandalina v.b. gibi) meyve miktarına göre şurup hazırlanır. Temizlenip yıkanan meyveler kaynar şurubun içine atılır. (Meyvesine göre şeklini koruyacak şekilde) Birkaç taşım kaynatılır. *Sert olan ayva, elma, armut gibi meyveler önce pişirilir, ölçülü şeker ilave edilerek, ağzı açık olarak kaynatılır. Renk vermesi isteniyorsa ısısı azaltılarak bir müddet kaynatmaya devam edilir. *Kayısı, erik, kızılcık, vişne, üzüm, incir gibi kuru meyveler için ölçülü su kaynatılır. Meyveler yıkanıp içine atılır. Yumuşayıncaya kadar pişirilir. Şeker ilave edilip birkaç taşım daha kaynatılır. Komposto ve Hoşafı ayıran özellik nedir? Dilden dile söylenen 'komposto ve hoşaf aynı anlama mı gelir' cümlesi gerçekten doğru mu? Uzun zamandır biri birinin yerine kullanılan hoşaf ve komposto gerçekten aynı şey sanılmıştır. Ancak gerçek olan geleneksel sofralarımızın baş tacı olan hoşaf ve kompostonun birbirinden farklı olduğudur. Komposto ve hoşafı birbirinden ayıran en önemli özellik ise birinin kuru diğerinin yaş meyvelerle yapılıyor olmasıdır. Komposto mevsimin yaş meyvelerinden yapılan, hoşaf ise kuru meyvelerden yapılan içecektir. Kompostoların Faydaları *A,B ve C vitaminleri ve potasyum minerali açısından oldukça zengin olan kayısı kompostosu idrar söktürüyor ve kabızlığı gideriyor. *Elma kompostosu mide rahatsızlığına iyi geliyor, ateş düşürüyor, susuzluğu gideriyor. *Ayva kompostoları ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geliyor. *Kızılcık kompostosu idrardaki eşit miktarın artırıyor. Böylece böbrek taşlarının tedavisinde kullanılıyor.

ELMA KOMPOSTOSU *1 kilo elma *4 su bardağı şeker *2-3 tane karanfil *2 su bardağı su *Yarım limon suyu

Yapılışı Elmaları soyun. Sap taraflarından çekirdeklerini çıkarın ve yıkayın. Tencereye su ile birlikte koyarak pişirin. Delikli kepçe ile süzerek kaseye alın. Tenceredeki şurubun içine birkaç karanfil, şeker ve limon suyu koyun ve tekrar kaynatın. Şurup kıvamını bulunca kaseye boşaltın. Soğutup servis yapın.

KAYISI KOMPOSTOSU *500 gram kayısı *500 gram şeker *1 su bardağı su

Yapılışı Kayısıların çekirdeklerini ayıklayıp yıkayın. Bir tencereye şeker, su ve kayısıları koyarak, kayısılar yumuşayıncaya kadar kaynatın. Kaynarken üzerindeki köpükleri alın. Kayısıları delikli kepçe ile alarak kaseye koyun. Tencerede kalan şurubu kıvamına gelene kadar kaynatın. Kasedeki kayısıların üzerine dökün. Soğuduktan sonra servis yapın.

VİŞNE KOMPOSTOSU *1/2 kg vişne *1 su bardağı şeker *5 su bardağı su Yapılışı Suyu ve şekeri yüksek ateşte iyice kaynatın. Su iyice kaynamaya başlayınca vişneleri (çekirdekli dağılmaması için-) katın. Hafif ateşte 15 dakika demlendirin. Soğutup servis yapın.

PORTAKAL KOMPOSTOSU *4 tane portakal *2 su bardağı şeker *1 su bardağı su Yapılışı

Portakalları soyun. Pürüzlerini temizleyin. Birkaç yerinden delin. Soğuk suya atın. 15 dakika sonra sıcak suya atın. 15 sonra tekrar soğuk suya atın. Soğuyunca süzün. Diğer tarafta kabuklarını ince ince doğrayın. Bir tencereye su ile koyup iyice yumuşayıncaya kadar kaynatın. İçine şeker koyup şurup yapın. Soğuttuğunuz portakalları bu şurubun içine atıp birkaç taşım kaynatın ve kaseye boşaltın.

Kaynak: lezzetler.com

21 kimlife


V

itray renkli camların belli bir kompo-zisyon düzeni içinde bir araya getirilmesi ile yaratılan sanat tekniğidir. Kısaca cam süsleme sanatıdır. Camın yumuşak ve işlenebilir bir malzeme olma özelliği, renkleri, transparanlığı sayesinde, çok sayıda teknikle, çeşitli enstrümanlar kullanarak büyüleyici eserler yaratmak mümkündür. Tasarımlar hayal gücüyle sınırlıdır. Sanatçının bilgi, becerisi, emeğiyle yaratılan eserler bulunduğu mekanın özellikleri ve ışığının katkısıyla değerini arttırır. Vitray ve Cam Süsleme Teknikleri : Tiffany (Bakırlı) Vitray, Kurşunlu Vitray, Boyama Vitray, Kristal (Bizoteli) Vitray, Mozaik (Yapıştırma) Vitray, Alçı Vitray,

Vitray (cam) sanatı Macunlu Vitray, Dekoratif Ayna çalışmaları (asit gravür -asit oyma - asit indirme), Asit Koparma (jirve), Dekoratif Kumlama Cam (Sablaj), Füzyon -Fizyon Cam (Eriyik), Tifani Lamba gibi değişik vitray ve cam teknikleri ile yapılan uygulamalar kişiye ve mekana özel olarak tasarlanır. Vitrayın Uygulama Alanları Işık, cam ve sanatın birleşimi çalışmalarımızı, arkadan doğal ışık alan veya suni aydınlatma yapılan alanlarda iç ve dış mekanlarda; otel, ibadethane, tatil köyü, restoran, bar, konut, işyeri ve daha

22 kimlife

birçok yaşam alanına özel tasarımlarla uygulamaktayız. -Kapı, pencere, merdiven boşluğu, korkuluk, ara bölme vitrayları, -Isıcam arası iç-dış cephe vitray uygulamaları, - Panel, pano, ışıklı pano uygulamaları - Ayırıcı paneller, seperatör, paravan, iç mekan bölme uygulamaları -Mutfak-banyo dolap kapağı uygulamaları -Tavan göbeği, kubbe camları uygulamaları, -Tiffany aydınlatma uygulamaları (Lamba, lambader, masa üstü-abajur ve tavan modelleri, ayaklı lambalar, aplik, köşe aydınlatmaları) - Doğal renkli camlardan, vazo, saat vb. dekoratif, aksesuar obje, biblo ve özgün


Vitray Teknikleri Tiffany Vitray Louis Camfort Tiffany oluşturduğu ve adını verdiği vitray tekniğidir. Tiffany'nin yapımı için gerekli olan malzemeler; renkli camlar, elmas, ispirtolu kalem, pense, havya, bakır folyo, lehimdir. Renkli camlar, elmas, pense, havya, bakır folyo ve lehim gerekli malzemelerdir. Tasarlanan desen bir karton üzerine çizilir. Renk kodları yazılarak her parça numaralandırılır. Karton üzerinde yapılan çalışma eskiz kağıdına aktarılır. Bu işlemden sonra tiffany vitray makası ile karton kesilir. Kesilen kartondan çıkan kalıp parçaları yardımıyla üzerinde renk kodlarına uygun camlar kesilir. Kesilen camlar rodajlanıp temizlendikten sonra tiffany vitray bakır folyosu ile sarılıp, eskiz üzerine dizilip lehimlenir.

Kurşunlu Vitray Kurşunlu vitrayın yapımı için gerekli olan malzemeler; renkli camlar, elmas, ispirtolu kalem, pense, havya, kurşun, pamuk, lehim, selülozik tinerdir. Öncelikle eskiz çizilir ve renklendirilir. Çizilen eskiz masa üstünde sabitleştirilir, bir köşesi iki kurşunla havya yardımı ile lehim yapılır. Rengine göre camlar alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden 1,5 mm dıştan kesilir. Fazla parçalar pense ile alınır ve cam kurşuna yerleştirilir. Açıkta kalan kısmı da kurşunla birleştirilip lehim yapılır. Lehim

yapılan yer pamuk yardımıyla silinir. Uygulama Alanları : Evlerde, otellerde, ve birçok mekanda kapı camları, pencere camları, merdiven boşluğu pencereleri, mutfak - banyo dolap kapakları, tavan camları - kubbe, ışıklı duvar panoları, ayırıcı paneller -paravanlar - seperatörler, lamba - abajur - aplik vs... dekorasyon ve aydınlatma amaçlı kullanılmaktadır. Boyama Vitray Boyalı vitray için gerekli olan malzemeler; cam vitray boyaları, fırça, kontürdür. Eskiz çizilir ve renklendirilir. Eskiz camın

altına yerleştirilir ve kontür ile çizilir. Daha sonra oluşturulan renkler boyanır ve işlem biter. Mozaik Vitray Mozaik vitrayın yapımı için gerekli olan malzemeler; beyaz cam materyalleri, transparan cam vitray boyası, siyah cam vitray boyası, fırça, siyah kontur, mat camdır. Camın mat tarafına siyah konturla eskiz çizilir, çizilen eskizin içi fırça yardımı ile transparan cam vitray boyası ile boyanır. Boyanan bölgelere camlar serpiştirilir ve kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra eskiz siyah cam vitray boyasıyla boyanır. Bir süre daha kuruduktan sonra çerçeve yapılır.

23 kimlife

Uygulama Alanları : Evlerde, otellerde, ve birçok mekanda özellikle duvar dekorasyonunda kullanılmaktadır. Işıklı duvar panoları, tabloları, masa, sehpa, abajur, küçük hediyelik eşyalarda kullanılır. Macunlu Vitray Macunlu vitrayın yapımı için gerekli olan malzemeler; yapılacak yerin ebadı kadar cam alınır, selülozik vernik, selülozik tiner, renkli camlar, elmas, macun, ispir-

tolu kalem, pense ve silikondur. Öncelikle eskiz çizilir ve renklendirilir. Eskiz camın altına yerleştirilir. Rengine göre cam alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden kesilir. Fazla parçalar pense ile alınır ve kesilen cam yerine koyulur. Bütün parçalar bu şekilde kesildikten sonra renkli camlar selülozik vernikle camdaki yerlerine yapıştırılır. Bu işlem de bittikten sonra camların araları macun ile doldurulur. Macun kuruduktan sonra selülozik tinerle silinir. Biten cam yapılan yere silikonla yapıştırılır. Renkli Füzyon Füzyon tekniğinde, desene uygun şekil ve renklerde camlar kesildikten sonra istenildiği şekilde dizilerek, füzyon fırınına atılır. Fırından çıkan cam tek bir parça görünümünde olacaktır.

KİMLife HOBİ

hediyelik eşya uygulamaları, Yaşadığınız alanları vitray sanatı ile klasik düz camlardan kurtarıp; daha renkli, daha ferah ve daha şık hale getirebilir, ayrıcalıklı ortamlara sahip olabilirsiniz.


KİMLife SAĞLIK

Bir Destandır Çanakkale

B

Yaşanmış Hikayeler

aştanbaşa bir destandır Çanakkale.. Mehmetçiğin aslanlaştığı aynı zeminde şefkat kahramanı kesildiği.. yokluğun varlığa galebe çaldığı.. imanın zaferinin bayraklaştığı.. toptan bir milletin istikbalini pazara çıkarıp ölüm kalım mücadelesi verdiği yerdir Çanakkale... Anlatılamayacak kadar çok harikulâde hadisenin vuku bulduğu, ehl-i keşfin işaretiyle, Rasûlüllah'ın da ruhaniyeti ile hazır bulunduğu Çanakkale hakkında pek çok kıymetli eser kaleme alınmıştır. Bu nadide eserleri okurken insan, kimi zaman göz yaşlarıyla, kimi zaman coşan bir gönülle, kimi zaman mahzun ve mükedder, kimi zaman da iftiharla olup bitenleri sanki bir sinema ekranından seyrediyormuş gibi olur ve 80 yıl önceki olayları hayalinde bir kere daha yaşar. Akıl almaz hadiseler, dehşetengîz olaylar zaman zaman insana gayri ihtiyarî "olamaz böyle şey" dedirtir. İşte Çanakkale, ders alacak o kadar çok yönü olan bir hadisedir ki, belki de Asr-ı Saadet istisna edilecek olursa bir benzeri görülmemiş bir mücadeledir. Evet o derslerden biri de imanla gerilmiş Mehmetçiğin akıllara durgunluk veren insanlık dersidir. Ateş çemberi içinde mürüvvet sergilemesi, şefkat ve merhamet kanatlarını sonuna kadar yerlere sermesi, aciz ve muhtaçların imdadına koşması eşine az rastlanır bir düzeydedir.

24 kimlife


Pusuladaki Not O zamandan bu zamana hangi özelliklerini kaybetti ve ısrarla kaybettirilmeye devam ediyor da bu hale geldi bu millet düşünmek gerek...

O Fransız subayı yaralanmıştır. Bir kenara çekilir, elini cebine atar ve cebinden cüzdanını çıkarır. Cüzdanın içinden yaşlı bir kadın fotoğrafı çıkarıp, bakar, bakar, sonra öper, yüzüne gözüne sürer... Mehmetçik, onun annesi olduğunu tahmin etmiş ve demiştir ki: "Beni bekleyen ne

Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor... Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir.Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından. "Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım...Arkadaşıma ulaştırın..." Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: "Ben...Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım... Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin" "Sen merak etme evladım" der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de "söyleyin hakkını helal etsin" olur... Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula.Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de göz yaşlarına engel olamaz... Pusuladaki Not ise Şöyledir: "Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."

Çanakkale’de İnsanlık Dersi Hüseyin isminde bir er yaralanmış ve sargı yerinde tedaviye alınmıştı. Ancak yarası çok ağırdı. Durumunun ümitsiz olduğunu kendisi de hissediyordu. Onu çok seven arkadaşları etrafında pervane gibi dönüyor, son anlarında can dostlarını mutlu etmek için elinden geleni yapıyorlardı. Bu arada hastalara taze ekmek gelmişti. Hemen bir yarım somun da ona uzattılar. Hüseyin somunu aldı, tam ısıracakken birden durakladı; ve yeniden ekmeği başucunda bekleyen Mehmetçiklere uzattı. Onların yemesi için ısrarı üzerine, sahabe ahlakını çağrıştıran şu sözleri söyledi: "Kardaşlarım!.. Bu ekmeği benim yemem doğru değildir. Ben nasıl olsa şimdi işe yaramadan öleceğim.. alın, bunu çarpışacak yiğitlere yedirin de ekmek boşa gitmesin..."

General Guro Anlatıyor Bir gün, bir taarruz sonrası cepheyi dolaşıyordum, yaralı bir Fransız subayını gördüm ve elini sıkmak istedim. Elimi sıkmadı ve "benim değil, şu Türk subayının elini sıkınız, o olmasaydı ben şimdi ölmüştüm" diyerek ilerde baygın yatan Türk subayını gösterdi. Sebebini sordum, subay şöyle devam etti: "İkimiz de ağır yaralı idik. O kendi yarasına aldırmadan sargı paketini çıkardı ve benim şaşkın bakışlarım arasında boynumdaki yarayı sardı. Rica ederim, yalvarırım onu kurtarınız."

25 kimlife

annem var, ne de babam... Ben ölsem arkamdan ağlayan kimsem olmaz... Ama bu arkadaşın onu bekleyen bir annesi var. Bari o sağlığına ve annesine kavuşsun..."

Kınalı Hasan Yüzbaşı Sırrı Bey, ikindi vakti yeni gelen erleri teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçının bir tarafı kınalanmış oldugunu görür ve takılır: "Hiç erkek kınalanır mı? Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kınalamıştı komutanım" der ve sebebini bilmediğini ilave eder. Komutanın isteği üzerine anasına haber salar, "Niye benim saçımı kınaladın?" Gelen cevabı mektupta şunlar yazar: "Ey gözümün nuru Hasan'ım, Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor. Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın... Ben, senin anan isem. Beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah, bu vatan için seni besledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor... Sen bu ailenin seçilmiş kurbanısın... Hasan'ım, söyle zabit efendiye... Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır... Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım. Onun için saçını kınalamıştım... El-hükmü billah. Allah, seni İsmail Peygamber'in yolundan ayırmasın. Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktir. Gözlerinden öperim... Anan - Hatice"

KİMLife BİR DESTAN

General çok meraklanır, acaba bu Mehmetçik neden kendi yarasına bakmamış da, düşmanını tedaviye çalışmış. Merakını yenemeyip işin aslını soruşturur ve şunları öğrenir.


KİMLife BİR DESTAN

"Sağ Kolumu Kaybettim ama Sol Kolum Var" Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu, İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar, karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş'un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastahaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Sağ kolumu kaybettim, zarar yok, sol kolum var. Onunla da pekala iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz ,affedeniz muhterem kumandanım.."

12 Yaşındaki Nezahat Onbaşı Tabur Komutanı Binbaşı Halit Bey'in kızı 12 yaşındaki Nezahat onbaşının da, bu küçük yaşına rağmen elinde silahı asker kıyafetiyle Türk ordusuyla birlikte çeşitli muharebelere katıldığını anlatan Köstüklü, "Ata binmesini ve silah kullanmasını çok iyi bilen bu kız çocuğu Milli Mücadele boyunca 70. Piyade Alayı'nın bir mensubu olarak alayla birlikte tam bir asker gibi, cepheden cepheye koştu. Hatta bu Alaya, o bölgede "Kızlı Alay" denmişti." dedi. Köstüklü, Çanakkale Savaşı'na katılan Galatasaray, Konya ve İzmir Liseleri gibi birçok okulun öğrencisinin şehit düştüğünü belirterek, savaşın olduğu dönemde bu üç lisenin mezun bile veremediğini bildirdi. Vatanın kurtulması için Türk milletinin kadını erkeği ve çocuğuyla tek vücut olarak düşmana karşı koyduğunu ve yabancı unsurları Türk topraklarından attığını belirten Köstüklü, "Türk çocuğu yeri geldiğinde omzunda silahla cephede savaştı, yeri geldi istihbarat için haber taşıdı, yeri geldi Türk askerine su, ekmek ve mermi götürdü. Bugün kahramanlık destanları yazarak gazi ya da şehit olan bu çocukların birçoğu bilinmemektedir..." dedi.

Koca Bir Yiğit SEYİD ONBAŞI

yapan, devletin vermek istediği maaşı kabul etmeyen Seyid Onbaşı, 1939 yılında zatürreden öldüğünde, geriye, "mertlik, iyilik" bıraktı. Havran ilçesindeki Çamlık Köyü'nün adı, artık Kocaseyit Köyü. Seyid Onbaşı'nın burada, halen bir kızı ve 250'ye yakın torunu ikamet ediyor.

Taze Ekmek Harbin en çok kızıştığı bir hengamda birkaç İngiliz subayı esir alınır. Hemen cephe gerisine götürülür. Yaralı olanlarının tedavisin ev bakılır. Mehmetçik yokluklar içinde mücadele vermektedir. Haftada bir etli yemek bulurlarsa bayram ederler, çoğu zaman da bir kuru ekmekle geçiştirirlerdi. Fakat karşı taraf içeceği şaraptan çukulatasına kadar herşeyi tam tekmildi. Seyid onbaşı 1889'da Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya geldi. 1909'da vatani vazifesini yapmak üzere askere giden Koca Seyid, üç senelik asker iken Balkan harbi patlak verince, birliğiyle birlikte savaşa katıldı. 1913'te Balkan savaşı sona erdi fakat o terhis edilmedi. 1914'te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale'de topçu eri olarak vazife aldı ve burada tek başına destan yazdı... Seyid onbaşının 215 okkalık (275 kg) gülleyi bir başına kaldırıp, ağzına sürdüğü topla Ocean zırhlı gemisini boğazın kanlı sularına gömmesi, Çanakkale savaşının dönüm noktasıdır. İkindi çayını İstanbul'da içeceklerini düşünen haçlı zihniyeti, aylarca süren göğüs göğüse mücadeleden sonuç alamayınca, denizden Gelibolu sahilindeki topçu bataryalarını yıkarak ilerlemeyi düşünüyordu. Fakat bu hamleyi yaparken Türk'ün imanını hesaba katmamışlardı. Düşman saldırısı sırasında kısa bir süre baygınlık geçiren Koca Seyid, kendine geldiği zaman, etrafındaki bütün askerlerin şehit düştüğünü gördü. Düşman donanmasının boğazı geçmek üzere olduğunu görünce kendini toparladı ve tarif edilemez bir iman kuvvetiyle, top güllesini sırtladı! Daha önce top mermisi kullanmayan Koca Seyid'in ilk iki hamlesi boşa gitti ama üçüncü top, Ocean zırhlısını delip geçmeye ve düşman askerlerinini dumura uğratmaya yetti. Seyid Onbaşı, savaşın ardından Balıkesir'deki köyüne döndü ve burada mütevazı bir hayat yaşadı. Ömrünün sonuna kadar bir fabrikada hamallık

26 kimlife

Derken yemek vakti sargı yerine taze ekmek getirilir. Mehmetçik, taze ekmeği esir subaylara verirler ve kendileri kuru ekmeğe talim olurlar. İngiliz subaylar, bu işte bir iş var, ekmeği zehirlemiş olmasınlar sakın, diyerek yemeğe yanaşmazlar. Bizim Mehmetçik ne kadar yeyin, dediyselerde anlatamazlar. Nihayet, ingilizce bilen Türk subayı gelir. İşi öğrenir ve sebebini sorar Mehmetçikten. Tam bir Anadolu delikanlısının saffeti içinde şöyle cevap verir: "Kumandanım, madem bu adamlara bakacağız, yedireceğiz. Bari taze ekmek yesinler, onlar bayat ekmeğe alışık değillerdir. Biz zaten askere gelmeden evvel de köyde bayat ekmek yiyorduk..."


Ali Çavuş’un Hikayesi

Kahraman Türk Kadını Mısır'da yayınlanan The Egyptian Gazette adlı gazetede yer alan ve bir askerin İskenderiye'den ailesine yazdığı mektubunda, Türk kadın savaşçılardan şöyle bahsedilmektedir ;

İşte, imanla yoğrulmuş bu şefkat abideleri, haksız yere kimseye kıymamışlar. Hatta, civanmertlikleri sayesinde düşmanları tarafından bile takdir görmüşlerdir. Öyle ya fazilet odur ki, düşman dahi takdir etsin. Şimdilerde bu ruha başta bizim ve daha sonra da bütün insanlığın ne kadar ihtiyacı var. Evet bu yüce duyguları biz nereden aldık ve nasıl kaybettik. Üzerinde uzun uzun durulmaya değer... Çanakkale'ye Ulaşım Bilgileri

Bazıları kadın savaşçı olaylarının, savaşın zor şartları nedeniyle hayal görmüş Anzak askerlerinin uydurması veya Türk insanını kahramanlık duygularını okşamak ve ilgi uyandırmak isteyen kişilerin yalanlarından ibaret olduğunu söylemektedir. Fakat, yabancılara ait belgelerde bu tür hayallere yer verilerek hangi amaca hizmet edilmiş olabilir ki ? Üstelik Nene Hatun gibi elinde satırla, Erzurum'da Ruslara karşı savaştığı gibi, Çanakkale Savaşları'nda keskin nişancı olsun veya olmasın birçok kadının, Gelibolu Yarımadası'nda Mehmetçiklerin yanında düşmana karşı mücadele verdiğinden eminiz. Araştırmacılarımızın ve tarihe gönül verenlerin daha nice kadın kahramanımızla ilgili bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkarmasını diliyor ve Çanakkale Savaşı başta olmak üzere, tarihimizin tüm kadın kahramanlarını rahmetle anıyoruz...

"15 Ağustos 1915 Pazar günü savaşa katıldık. Şarapnel parçaları, makineli tüfek mermilerinin yanı sıra, pusuda ateş eden keskin nişancı Türk kadın savaşçıların ateşi altında adeta cehennemde ilerlemek gibi bir şeydi bizimkisi. Burada çarpışanların çoğu kadın ve kız... " Yeni Zelanda'dan savaşmak için gelen Otago Birliği'ne mensup bir asker ise keskin nişancı bir Türk savaşçısını yakalamak için operasyon düzenlediklerini, yakalanan kişinin kadın olduğunu ve kendisini

27 kimlife

*Hızlı Feribot +Karayolu İle Çanakkale'ye Ulaşım İstanbul Yenikapı - Bandırma iskelesi arasında çalışan hızlı feribot kullanılarak Çanakkale'ye ulaşım mümkündür. Bandırma'ya geldiğinizde hızlı feribotun Bandırma'ya varış saatlerine göre ayarlanan Bandırma - Çanakkale arasında çalışan otobüs firmalarından biriyle Çanakkale'ye ulaşabilirsiniz. Bandırma Çanakkale arası 175 Km olup, seyahat süresi yaklaşık 2.5 - 3 saat arasındadır. Hızlı feribot için ido.com.tr sitesinden hızlı feribot tarifesi ne ulaşabilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz. *İstanbul'dan TEM otoyolu Kınalı çıkışından Tekirdağ sapağını takip ederek, Keşan-Gelibolu'ya geliyorsunuz. Milli Park 27 km uzaklıkta. *Çanakkale'ye ikinci geçiş Eceabat'tan feribotla. Birinci geçiş ise Gelibolu-Lapseki arasında ve feribot saat başı kalkıyor. Çanakkale-İzmir yolunun 14. km'sinde Güzelyalı sapağı bulunuyor.

KİMLife BİR DESTAN

Harbin son dönemleridir. Mehmetçik süngüyle hucuma kalkar ve düşmanı geri püskürtür. Geri kaçarken bazı yaralı düşman askerleri de siperlerde kalır daha geri gidemezler. Ali Dayı, düşman askerlerinden iki tane Anzak askerini bu şekilde siperde yaralı bulur. Bunları tutar tedavileri için cephenin arkasına getirir. Orada bir kısım tedavileri ile ilgilenir. Nihayet harp biter. Sekiz ay bu cephede harp eden Ali Dayı, harp bitince bu iki esiri yanında İstanbul'a getirir. Kimse zarar vermesin diye de üzerlerine Türk askeri üniformasını giydirir. Oradan doğru memleketi Samsun'a. Samsun'un Bekdiğin köyüne alır getirir. Köylü bu iki yabancıya kucak açar bunları bağrına basar. Derken iki Avustralyalı 1916 yılında Samsun'da yaşamaya başlarlar. Kendilerine gösterilen tarlayı ekerler, biçerler. Sıcak bir dostluk atmosferi oluşur. Hayat alabildiğine hoş ve huzurlu devam eder dururken, bir gün Ali Dayı bunları melûl mahzun görür. Sebebini sorar. Memleketinden çok uzakta olan bu iki asker, kendi topraklarını ve akrabalarını özlemiştir. Ali Dayı durumu anlar. Hemen ne yapabileceğini düşünür. Nihayet, çareyi hanımının altınlarını istemede bulur. Bu ikisini alır doğru İstanbul'a. Araştırır, soruşturur hemen yakında Avustralya'ya kalkacak bir gemi bulur. Ali Dayı, eşinin altınlarını bozdurur, bu iki Anzak askerinin biletlerini alır, yanlarına azık temin eder ve uğurlar...

yeşile boyayıp, ağaç ve bodur bitkilerle uyum sağladığını gördüklerinde çok şaşırdıklarını söyler...


KİMLife KİM’DEN HABERLER

İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum. Çok mutlu oldum, teşekkürler Kim Market.

Kim Market'ten alışveriş yaptım, kazançlı çıktım. Kampanya sonucu yüzümüzü güldürdü.

28 kimlife


KİMLife KİM’DEN HABERLER

tek şverişin tt'ten lı a lı ç Kazan marke lan Kim için çok o i s e r ad ğım iş yaptı m. alışver u u tl u m y

rleer eşekkü

T

29 kimlife

t

arke Kim M


KİMLife SAĞLIK

Sigara ve alkol ağız kanseri riskini 10 kat arttırıyor M

emorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, "1-7 Mart Yeşilay Haftası" öncesinde sigara ve alkolün zararlarına değinerek, ağız kanseri riskini artırıcı etkisi hakkında bilgi verdi ve önerilerde bulundu.

meyen etkilerini hafifletmeleri olarak gösterilmektedir. Alkol ile sigara iyi gidiyor düşüncesi sizi kansere götürebilir Beyne ulaşan nikotin, "nikotin reseptörleri" adı verilen bazı protein yapıda alıcıyı uyarır. Bu proteinler, bazı fizyolojik fonksiyonları düzenler. Sonuç olarak, beynin özel bir bölgesinden nikotin etkisiyle "dopamin" adı verilen bir madde salınır. Mekanizması tam olarak anlaşılmasa da, alkol kullanımı ile de dopamin salgısı artmaktadır. Dopamin, bağımlılıkta rolü olan sinirler arası bir ileti maddesidir.

"Ben bağımlı değilim" diye düşünmeyin Alkol ve sigara...Bu iki bağımlılık yapıcı madde, birlikte kullanıldıklarında ayrı ayrı yaptıkları kötü etkilerin yanı sıra; sinerjik (aynı yönde) etki de göstermektedirler. Bunun nedeni, birbirlerinin keyif verici etkilerini artırmaları ya da birbirlerinin isten-

30 kimlife


Küçük doz alkol bile, nikotinin keyif verici etkisini güçlendirir. Bu nedenle sigara içen kişiler, alkol aldıklarında daha da çok sigara içme eğilimindedir. Alkol dozu arttıkça, sigara içme isteği de artar. Bir maddenin ya da ilacın uzun süreli kullanılması sonucu aynı etkiyi yaratmak için daha yüksek doz kullanılmasına gerek olması durumuna "tolerans" adı verilir. Hayvanlarda yapılan deneylerde, uzun süreli nikotin kullanımının alkolün bazı etkilerine karşı tolerans oluşturduğu, yine benzer şekilde, uzun süreli alkol kullanımının nikotine karşı tolerans geliştirdiği bulunmuştur. Bu iki yönlü etkileşim nedeniyle, aynı haz duygusuna ulaşmak için, kişiler giderek artan dozda alkol ve sigaraya ihtiyaç duyabilirler. Alkolün nikotin bağımlılığı gelişmesini kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Sigaranın neden olduğu sinirlilik gibi bazı tatsız belirtiler, alkolün yatıştırıcı etkisi nedeniyle rahatlayabilir. Bunun tersine, nikotin, alkolün dikkati ve hafızayı baskılayıcı ve dengeyi bozucu etkisini geçici olarak azaltabilir. Zamanla nikotinin bu etkisine karşı tolerans gelişir.

Sigara ve alkolün gelişimini artırdığı diğer kanser türleri arasında, gırtlak, yemek borusu, karaciğer ve pankreas kanserleri sayılabilir. Örneğin bilimsel bir araştırmada votka kullanımının kadınlarda akciğer kanseri gelişmesi üzerine sigara ile sinerjik etki gösterdiği saptanmıştır. Sigara ve alkol, kalp-damar hastalıkları, osteoporoz (kemik erimesi) riskini artırmaktadır. Sigara ve alkolün beraber kullanımı, gebeliğe bağlı komplikasyonları da artırır (plasenta ayrılması, ölü doğum, erken doğum ve bebekte büyüme geriliği gibi). Bu iki alışkanlıktan da bir an önce kurtulabilirsiniz

Alkolün sigara içme davranışını, sigara içmenin alkol almayı etkilediğinden daha çok artırdığı düşünülmektedir. Gırtlak, yemek borusu, karaciğer ve pankreas kanserlerinde de etkili.. Alkolün vücutta yıkıldığı ilk madde olan "asetaldehit", toksik bir maddedir ve "kanserojen", yani kanser yapıcı etkisi vardır. Sigara dumanında da pek çok başka kanser yapıcı maddenin yanı sıra; asetaldehit bulunur ve sigara içme sırasında tükürüğe geçer. Tükürükteki asetaldehit yutkunmayla yemek borusu ve mideye ulaşır. Asetaldehit, üst gastrointestinal sistemde kansere neden olabilir. Bazı kişilerde genetik nedenlere bağlı olarak asetaldehit oluşumu daha fazla ya da asetaldehitin vücuttan temizlenmesi daha yavaştır. Bu bireyler, uzun süreli ve yoğun alkol kullanırlarsa, hatta bir de bunun üzerine sigarada bulunan diğer kanserojenler eklenirse, kanser riski daha da artar. Yüksek miktarlarda sigara ve alkol birlikte kullanıldığında, yassı hücreli ağız içi kanseri riski tek başlarına göre kullanılmalarına göre 10 kattan daha fazla artmaktadır. Sigara ve alkolün kullanılma miktarı arttıkça, bu risk daha da fazlalaşır.

Alkol dozu arttıkça, sigara içme isteği de artar. Bir maddenin ya da ilacın uzun süreli kullanılması sonucu aynı etkiyi yaratmak için daha yüksek doz kullanılmasına gerek olması durumuna "tolerans" adı verilir.

Sonuç olarak, her ikisi de zararlı olan bu madde, birlikte kullanılınca daha da zararlı hale gelmektedir. Birinin bırakılması, diğerinin daha rahat bırakılmasını sağlayabilir. Özellikle, sigaradan kurtulmaya çalışırken, alkolden uzak durmak, ya da hiç değilse alkol kullanımını azaltmak, sigarayı bırakmayı kolaylaştıracaktır.

Uz.Dr. İlkay KESKİNEL MEMORİAL Ataşehir Hastanesi Gögüs Hastalıkları Bölümü

31 kimlife


KİMLife KANSER

Koçluk Platformu Derneği Başkanı

Çağlar ÇABUK K

ariyer koçu tam olarak ne yapar?

Kişilerin meslek seçimleri, iş değişikliği yapmak istemeleri ya da kariyer hedefleri doğrultusunda belli bir amaca yönelik, sistematik ve yapılandırılmış görüşme yürütürler.

Her insanın bir koça ihtiyacı var mıdır? Hangi alanlarda Koç'a ihtiyaç duyulur? Değişim ve gelişim isteği içinde olan her bireyin koçluk almaya ve bir koça ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Özellikle, kariyer planlaması, performans yönetimi, etkili ekip yönetimi, iş ve özel yaşam dengesi, okul başarısı gibi konularda koçluk alınıyor.

32 kimlife

Gelişmiş ülkelerde nasıl algılanıyor bu kavram? Koçluk yurtdışında çok yaygın kullanılan bir sistem. Yapılandırılmış bir görüşme biçimi olarak bize de dışarıdan geliyor. Psikolog ile koç arasındaki fark nedir? Koçluk "şimdi ve burada" bakış açısından


Kariyer koçunun bireyin mesleki hayatına ne gibi katkıları vardır? Kişinin hangi sektörde, hangi faaliyet alanında daha başarılı olacağına, kendi donanımlarına, güçlü yanlarına, gelişim alanlarına odaklanmasını sağlıyor. Piyasa ihtiyaçlarını analiz etmesini, iş arama sürecinde veya yeni bir kariyer planlama aşamasında bilinçli bir planlama yapmasını koçluğa ilişkin teknik ve araçları kullanarak destek veriyor.

uzmanlık alanına göre 1000 Dolar'a kadar varan görüşme ücretleri de mevcut. Sizce bir koçun sağladığı farkındalıklar nelerdir? Koç, bireyin kendisiyle yüzleşmesi, kişisel potansiyelini keşfetmesi, açık ve net hedefler belirleyebilmesi, motivasyon kaynaklarını keşfederek daha mutlu yaşam alanları yaratması konusunda tarafsız ve destekleyici bir süreç işletir.

Bir kişi neden koça ihtiyaç duyar? Bu ihtiyacın nasıl farkında olabilir? Kişi, bir değişim, dönüşüm geçiriyordur. Terfi etmiştir, emekli olmuştur, üniversiteye hazırlanıyordur, yurtdışından iş teklifi gelmiştir. Bir amaç belirlemek istiyordur. Çok stresli bir işi vardır ya da potansiyelini keşfetmeye hazırdır. İşte koçluk bu ve buna benzer pek çok durumda çalışan bir sistem. Koçluk Platformu Derneği'nin kuruluş amacı nedir, ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Koçluk Platformu Derneği profesyonel koçluk eğitimi almış kişilerden oluşan bir yapı. Koçluğun meslek olarak kabulü, saygın ve itibarlı bir iş alanı olarak tercih edilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Koçların mesleki ve kişisel gelişimini destekleyen eğitim çalışmaları ve atölyeler düzenliyoruz. Sosyal Sorumluluk projeleri üretiyoruz. Engelli ve kadın istihdamı konusunda adaylara koçluk hizmetleri veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz. Koçların yarattığı faydalardan söz eder misiniz? Koç, bireyin kendisiyle yüzleşmesi, kişisel potansiyelini keşfetmesi, açık ve net hedefler belirleyebilmesi, motivasyon kaynaklarını keşfederek daha mutlu yaşam alanları yaratması konusunda tarafsız ve destekleyici bir süreç işletir. Koçluk hizmeti almanın bedeli aşağıyukarı nedir? Bireysel görüşmeler en az 200-250 TL'den başlıyor. Koçun deneyimine ve

33 kimlife

Kişi, bir değişim, dönüşüm geçiriyordur. Terfi etmiştir, emekli olmuştur, üniversiteye hazırlanıyordur, yurtdışından iş teklifi gelmiştir. Bir amaç belirlemek istiyordur. Çok stresli bir işi vardır ya da potansiyelini keşfetmeye hazırdır. İşte koçluk bu ve buna benzer pek çok durumda çalışan bir sistem. Röportaj: Sema Gür/Gülşah ŞENEL

KİMLife KARİYER

yola çıkar ve geleceğe odaklanır. Hedef belirlemek ve hedefe giden yolda planlar yapmak üzerine kurgulanır. Bunları yaparken kişinin gerçekten ne istediğine, nasıl motive olacağına, nasıl bir hayat yaşamak istediğini dikkate alır. Psikoloji de elbette genel olarak bu konularla ilgili çalışabilir. Koçlar sağlıklı bireylerle çalışır.


KİMLife SAĞLIK

2012

ev terliği modası 34 kimlife


KİMLife MODA

E

v hanımlarının zamanının çoğunu evde geçirdiği için evin içinde kış gümünde ayak yalın gezmeleri oldukça sakıncalıdır çünkü biliyoruz ki insanlar ilk başta ayaklardan üşütüp hasta olma olasılıkarı çok yüksektir. Kışın odalarda yerlerde ne kadar halılar olsa da yerlere terliksiz basmak sakıncalıdır. İçi yünlü ayakları sıcak tutan ve sizleri soğuktan koruyan hasta olmaktan kurtaran oda terlikleri bir evde olması gereken kışlık terlik modellerinden en önemlilerindendir. Terlik firmaları erkekler için ayrı bayanlar için ayrı oda terlikleri imal etmektedirler. Bayanlara özel olarak çok çeşitli ve renkli hatta sevimli hayvan resim figürlü oda terlikleri üretmektedir. Erkekler için üretilen oda terlikleri bayan terliklerine nazaran daha sade ve koyu renklerden oluşmaktadır. Bir çok terlik firmaları ve markaları vardır herkesin çok yakından tanıdığı ve kaliteden taviz vermeyen ünlü markalar son yılların teknolojisine uyum sağlayıp yeni terlik modelleri imal etmektedir. Bayanlar 2012 - 2013 yılının en son modası olan ev oda terliklerinden en çok beğenilen çeşitlerini sizlerin beğenisine sunmaktayız. Sonbahar kış aylarında evlerde sıcacık ayakcıklarımız ile dolaşmak tabi ki paha biçilmez öyle değil mi ? Kışın evlerde terlik kullanımı eksik olmaz özellik ile ayaklarını çok üşüyor ise kışlık terlik modelleri bence tam sizlik.

35 kimlife


KİMLife AÇILIŞ

ev dekorasyonunda

banyonuzu yenileyin Y

eni bir banyo yaptırmayı ya da havasını tazelemeyi düşünüyorsanız günümüz modasına ayak uydurarak tasarruflu armatürler ve ekolojik aksesuarlarla çevre dostu bir banyo tasarlamaya hazır olun. Hemen her alana yayılan çevreye saygı ev dekorasyonunda da kendini hissettiriyor. Evde en çok su ve elektrik tasarrufu yapılması gereken yerler banyo ve mutfak. Böyle olunca devreye gelişen teknoloji ile birlikte üretilen yeni nesil batarya, lavabo, klozet ve küvetler giriyor. Yapılan araştırmaya göre ev kullanımında yüzde 30'luk harcamayla klozetler başı çekiyor. Daha sonra yüzde 12 ile duş ve yüzde 21 ile armatürler geliyor. Bu nedenle geri dönüşümlü malzemeler, yüzde yüz doğal ürünler, enerji ve su tasarruşu vitrifiyeler, hepsi dünya kaynaklarını daha uzun süre ve sağlıklı kullanmak için birer gereç.

büyüyen bir bitki olduğundan böylece doğal kaynaklarını tüketmemiş oluyorsunuz.

akış miktarı azaltıp artırarak ihtiyacınıza göre kullanım sağlıyor, Grohe.

Tek kumandalı armatürlerde seramik diskli kartuş kullanımını tercih ederek suyu çift kademeli kontrol sistemi ile akıtan lavabo armatürü su tüketimini yüzde 50 azaltıyor, Kale Banyo. Su ve enerji tasarruflu Rainshower serisinde el duşunda bulunan EcoButton su

Vitrifiyeleri yenilerken su tasarrufu ürünler tercih ederek doğayı koruyabilirsiniz. Angeletti&Ruzza tasarımı bu lavabo ince yapısı ve minimum derinliği sayesinde kullanıcıların suyu daha az kullanmasını sağlayarak tasarruf etme imkanı sunuyor. Thin serisi lavabo, Kale Banyo. Doğal kaplama modüler banyo dolapları ile farklı kompozisyonlar yaratabiliyorsunuz. Ayrıca asma modülleri yerden tasarruf sağlıyor. Joy ahşap ve lake banyo dolabı serisi, Casa.
 Özel teknolojisi sayesinde banyoda 2,7 litre su ile yıkama yaparak yüzde 55 oranında su tasarrufu yapma imkanı, su tasarrufu ve hijyen sağlayan Çevreci klozet. Dar banyo alanları ile uyumlu S50 Compact serisindeki 48 ve 52 cm. genişliğindeki klozetler sadece 2,5/4 lt. suyla temizlek apacak şekilde tasarlanmış.

Banyo mobilyasında geri dönüşümlü doğal malzemelere yönelebilirsiniz. Bambu, bu tarz malzemeler içinde en çok tercih edileni. Yüzde 100 doğal ve çok çabuk

36 kimlife


İpucu: Banyonuzu yenilerken eskiyen küvetinizi atmak yerine yenileyerek kullanmayı deneyebilirsiniz. Küvetler için kullanılan akrilik boyalarla boyamak çözüm olabilir. Ayrıca kenarına ahşap paneller kaplayarak da farklı bir görüntü kazandırabilirsiniz. Daha Çevreci Bir Kimlik İçin Eğer vitrifiyelerinizi 2001 yılından daha önce taktıysanız rezervuarınızın iç takımını su tasarruflu bir model ile değiştirebilirsiniz. Böylece hem sudan, hem de paradan tasarruf sağlarsınız. Eski tip klozetinize ankastre rezervuar sistemi takarak yılda yaklaşık 20.000 litrelik bir su tasarrufu sağlayabilirsiniz. Eski model ve sürekli damlatan lavabo bataryaları dert değil çünkü yeni model bataryalara göre çok daha kolay değiştirilebiliyor. Lavabo ve klozetinizi temizlerken ağır kimyasalları dökmek yerine çevre dostu deterjanlar kullanarak doğayı korumaya katkıda bulunabilirsiniz. Doğal malzemeden üretilen duvar kaplamaları ekolojik bir banyoda rahatlıkla kullanılabilir. Böylece çevreci yaklaşımınızı dekorasyonda da vurgulamış olursunuz. Dune serisi, ''Talha de Manga'', 30 x 30 cm, manga ağacından imal edilen doğal kaplama, Yütaş. Belki eski bir evdesinizdir veya uzunca bir zaman olmuştur aynı evi kullanalı hatta bunlara gerek yok yeni aldığınız evin banyosu size sıkıcı geliyor da olabilir. 10 pratik adımla banyonuzun dekorasyonunu

değiştirip daha uygun fiyata kendi zevkinize göre bir banyoya sahip olabilirsiniz. *Zemin ve duvar gibi ana dekoratif unsurlarda açık tonları tercih edin. Böylece eskimeyen bir görünüm yaratabilir; iki yılda bir banyonun yapısal elementlerini değiştirmek durumunda kalmazsınız. Parlak tonlar ya da kırmızı, sarı gibi öne çıkan renkler konusundaki iştahınızı aksesu-

rahatlıkla kullanmasını sağlamış olursunuz. Ancak banyo alanınız darsa duvarda ayna kullanabilir, böylece alan derinliğini artırarak banyonun olduğundan daha büyük olmasını sağlamış olursunuz. *Banyonun kendiliğinden zengin bir görünüme sahip olmasını istiyorsanız, mermer gibi doğal taşları kullanabilirsiniz. Sade ve doğal bir görünüme sahip olan doğal taşlar aslında en zengin ve sofistike görünen döşemelerdir. *Banyoda yeterli alanınız varsa havlu ve bornoz gibi tekstilleri depolamak için duvar üniteleri yerine ayaklı raf ünitelerinden faydalanabilirsiniz. Çok daha zarif ve şık bir görünüm için modüler olan ferforje ve ahşap dolapları tercih edebilirsiniz. *Banyodaki eski dolabınızı eskitme tarza boyayarak banyoya vintage havası katabilirsiniz.

arlara saklayın. Böylece banyonuzdan sıkıldığınızda sadece onları değiştirmekle yetinebilirsiniz. *Eğer banyoda alan konusunda sıkıntı yaşıyorsanız asma klozet ve gömme rezervuar kullanabilirsiniz. Bu tip kullanışlı ürünler alandan tasarruf etmek için ideal. *Tavanda açık renkleri tercih etmeye özen gösterin. Havai mavi, buz yeşili, uçuk san gibi tonlar istenilen aydınlık atmosferi yaratmada büyük ölçüde etkilidir. *Banyoda ayaklı aynalardan faydalanabilirsiniz. Böylece her boydaki insanın

37 kimlife

*Banyodaki elektrik anahtarının yerine dimmer takabilirsiniz. Böylece duş alırken loş bir atmosfer oluşturarak banyonuzdan aldığınız keyfi iki katına çıkarabilirsiniz. Ayrıca banyo duvarlarına nişler yaptırıp içlerini mum ile aydınlatmak banyoyu yenilerken bir başka parlak fikir olabilir. *Banyoyu dekore ederken seçimlerinizde devamlılık ve bütünsellik olmasına özen gösterin. Farklı iki stili kombinlerken bile aralarında ortak bir nüans olmasına dikkat edin. Örneğin vintage duvar döşemeleriyle, kır evi tarzı aksesuarlar birbirini tamamlayarak şık bir bütün oluşturulabilir. Kaynak: Evim Dergisi, Dekorhobi.com

KİMLife DEKORASYON

Ekonomik ve çevreye duyarlı klozetler özel iç takımı sayesinde maksimum su tasarrufuna imkan sağlıyor.


KİMLife SAĞLIK

38 kimlife


Sen Kimsin?

Vizyon Tarihi: 02 Mart 2012 Tür: Komedi. Yönetmen: Ozan Açıktan. Oyuncular: Tolga Çevik, Köksal Engür, Toprak Sergen, Pelin Körmükçü, Zeynep Özder. Senaryo:Tolga Çevik, Ozan Açıktan, Levent Pala. Tekin (Tolga Çevik) ve emekli trafik polisi yardımcısı İsmail abi (Köksal Engür), kaybolan bir kızı bulmak için, hayatları pahasına her türlü tehlikeyi göze alır. Sıradan bir kayıp kız vakasının peşinde başlayan hikâye, hesaplaşmaların, oyun içinde oyunların geliştiği bir maceraya dönüşür. Kim masum kim suçlu birbirine karışır. Hafiyelerimizin tek bir hatası vardır, o da kendi yöntemlerini kullanmak. BKM filmin yapımcılığını üstlendiği filmin senaryosunu Tolga Çevik, Levent Pala ve Ozan Açıktan yazdı.

okuyalım

Bir Destandır Çanakkale

Yazan: Vehbi Vakkasoğlu Çanakkale; altı asır üç kıtaya hükmeden şanlı Osmanlının son zaferi ve İstiklal harbimizin habercisi... "Yedi Düvel"in "hasta adam" dedikleri Osmanlıya son darbeyi vurmak isterken kazdıkları kuyuya düştükleri yer... İki yüzelli bini aşkın şehidin kanıyla sulanan vatan toprağı... Cenab-ı Hakkın (c.c.) inayetiyle, Hz. Peygamberin (a.s.m.) ruhaniyetiyle hazır bulunduğu, Allah ve Peygamber aşkıyla gözünü kırpmadan, korkusuzca düşmana karşı koyan Mehmetçiğin tarih yazdığı altın sayfa... Düşmanın dahi kahramanlığını, insanlığını övdüğü Mehmetçiğin yazdığı bir destan Çanakkale... Aslında Çanakkale Zaferi için ne söylense az... Yıllar süren titiz araştırmaların sonucu olan bu eser, gerçek tarihin nasıl ve kimler tarafından yazıldığını ortaya koyuyor; tabii ki ibret almasını bilenler için...

dinleyelim

Leman SAM “Nereye Kadar”

Leman Sam, 13 yıl aradan sonra solo albümü ile nihayet yeniden dinleyicilerinin karşısında. "Nereye Kadar" adını taşıyan albüm, Kalan Müzik etiketiyle müzik marketlere sunuluyor. 1998'de "İlla" ve "Livaneli Şarkıları" albümlerinden sonra, onunla bütünleşen şarkılarını sadece konserlerde seslendiren ünlü sanatçı, nihayet yeni bir albümle dinleyicisiyle buluşuyor. Bu kez tamamiyle akustik bir albüm hazırlayan Leman Sam, özellikle klavye kullanımından kaçındı. Düzenlemeleri Vedat Sakman'a ait olan albümde, Erkan Oğur, Sarp Maden, Levent Güneş gibi müzisyenler sanatçıya eşlik ediyor. Hazırlıkları tam iki yıl süren albümde, aşık olur gibi şarkı söyleyip, şarkı söyler gibi aşık olan Leman Sam'ın tarzını yansıtan 10 yeni beste yer alıyor.

39 kimlife

KİMLife ETKİNLİKLER

izleyelim


KİMLife SAĞLIK

Baklava Yufkasında Fırınlanmış Tavuk Malzemeler *4 adet baklava yufkası *2 adet tavuk budu (kemiksiz, derisi ile) *1 adet küp küp doğranmış kırmızı biber *1 adet küp küp doğranmış sarı biber *1 adet kuru soğan *4-5 dal taze fesleğen (doğranmış) *2-3 diş ezilmiş sarımsak *1 tatlı kaşığı dolmalık fıstık *2 yemek kaşığı zeytinyağı *1 yemek kaşığı tereyağı Tarifi Öncelikle tavuk butlarını marine etmek için, bir kabın içine ezilmiş sarımsakları, 1 yemek kaşığı zeytinyağını (tercihen sızma) ve doğranmış fesleğenleri koyup karıştırın. Tavuk butlarını da bu karışımla yoğurup 1520 dakika bekletip marine edin. 1 yemek kaşığı zeytinyağında (tercihen riviera) yem-

eklik doğranmış kuru soğanı, renkli biberleri ve dolmalık fıstıkları kavurun. Hazırladığınız bu iç harcı tavuk butlarınızın içine koyup rulo yapın ve yağlanmış fırın tepsisine dizin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15 dakika pişirin. Fırından çıkarıp iyice soğutun. Baklava yufkalarını uzunlamasına dikdörtgenler elde edecek şekilde kesin ve aralarına tereyağı sürerek üst üste koyun. Rahat rulo yapabilmek için baklava yufkalarını streç film üstüne koyun. Soğuttuğunuz tavuk rulolarını yufkanın üstüne koyup sıkıca rulo yapın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Sıcak servis yapın.

Rabia ÇOLAK / Satış Danışmanı

Kış Çorbası Bu sayfalarda yayınlanmak üzere, farklı olduğuna inandığınız, birbirinden güzel yemek ve tatlı tariflerinizi bekliyoruz. gulsahsenel@kimgrup.com.tr

Tarifi

Malzemeler *2 tepeleme çorba kaşığı un *2 tepeleme çorba kaşığı yoğurt *1 su bardağı haşlanmış buğday *1 su bardağı haşlanmış yeşil mercimek *4-5 su bardağı su (yarı ölçü et suyu olabilir) *1 çorba kaşığı tereyağı *Tuz-pulbiber-nane

Yoğurdu,unu ve 3-4 bardak suyu tencereye ekleyip,çırpma teliyle karıştırarak pişirin. Kaynamasına yakın buğdayı, mercimeği ve tuzu ekleyin.Çorbanıza arzu ettiğiniz kıvama göre sıcak su ekleyin. Çorbanızı kısık ateşte 10-15 dk kaynatın. En son küçük bir tavada tereyağı,pulbiber,nane hazırlayıp çorbaya ekleyin. Afiyet olsun..

Hacer ÜNLÜ / Ev Hanımı


KİMLife AFİYET OLSUN

41 kimlife


KİMLife SAĞLIK

Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun

U

luslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır. 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenlenir. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar. Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı. Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar. Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir

42 kimlife

yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir. Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur. Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir.


Profesyo

nel / Ist

anbul K

üçük Sa

hne

Ölüleri Gömün

At / Ceva

esi

/ Cevahir Sahn

hir Sahne

si

irad

Aşkin S

Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır. Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir. Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır. Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır: Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Komedinin belli başlı türleri şunlardır : a) Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif gül-

esi

ir Sahn

Cevah anliği /

dürüdür. b) Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür. Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır. . Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir. Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur. Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara bera¬ber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.

43 kimlife


KİMLife RÖPORTAJ

8 Mart

Dünya Kadınlar Günü ve İslam’da Kadın Hakları

8

Mart, tüm dünyada kadınların, özgür ve eşit şartlarda yaşama isteklerini dile getirdikleri anlamlı bir gündür.

Ülkemizde de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü toplumun bir çok kesiminde kutlanmaktadır. Kadınlar çalışma hayatının hemen hemen her alanında yer bulmaya başlamışlardır. Kadınlar artık günümüzde önceki yıllara n a z a r a n daha özgür olmuşlardır. Ancak ne yazık ki kadına karşı

negatif ayrımcılığı, şiddeti, zaman zaman iç burukluğu içinde haber bültenlerinde görmekteyiz. Sağlıklı ve mutlu toplum, sağlıklı ailelerden oluşur. Sağlıklı aile ise özgür ve mutlu kadınların omzunda yükselir.

İslamdan önce cahiliye devirlerinde en kötü muamelere maruz kalan kadınlar. İslamiyetin gelişiyle kadınlara gerçek değeri verilmiştir. Ancak islamiyetin Kuran'a ve Sünnet çizgisinden uzaklaştıkça müslüman toplumlarda kadına karşı üzücü davranışlarda ortaya çıkmıştır. Aslında tek bir güne sığdırılmayacak kadar önemli olan kadın hakları ve özgürlüklerini geliştirmekte herbirimize fazlasıyla g ö r e v düşmektedir.

44 kimlife


"Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz!" (57) buyurmaktadır. Kadınlara karşı daima hoşgörülü olmalıdır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte: "Mü'min bir erkek, mü'min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir." (58) buyurulur.

Nitekim Cenâb-ı Hakk Kur'ân-ı Kerîm'inde: "Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır." (50) buyurmuştur.

Bir insanın her işi ve her huyu hoşumuza gitmeyebilir. Fakat iyi niyetli ve ülfet edilir insan, kendi hanımında hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir.

Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz de erkekleri, kadınların hak ve hukûkunu gözetmeye dâvet etmekte ve bu konuda: "Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh'dan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh'ın bir emâneti olarak aldınız." (51) buyurmaktadır.

Onlarla kendisini memnûn ve mes'ûd edebilir. Bunun için ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır.

Başka bir hadîs-i şerîflerinde de: "Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım." (52) buyurur.

Zîrâ mârifet iltifâta tâbîdir. İltifatsız mârifet zâyîdir.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek: "Mü'minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır." (53) buyurmaktadır.

İslâm Dîni, kadına en büyük değeri vermiş ve onun namuslu, temiz, vakarlı, haysiyetli ve şerefli bir tarzda yaşamasını sağlamıştır. İslâm nazarında kadın, şefkat, merhamet, hürmet duyulması ve nezâket gösterilmesi gereken asîl ve nezîh bir varlıktır. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, kadınların nârin, nâzik ve kibâr olduklarına işâretle, onların hiç kırılmaması ve incitilmemesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bir hadîs-i şerîflerinde:

İslam’da Kadının Değeri, İslamiyet’in Kadına Verdiği Değer

Vedâ Haccı'ndaki meşhûr hutbesinde Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh'dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." buyurarak daha yedinci yüzyılda yüzyirmi dört bin müslüman hacı namzedine karşı, kadınların haklarını ilk olarak açıklamışlardır.

"...Kadınlar hakkında hayırlı olup nezâketle muâmele etmenize dâir vasiyyetime itâat ediniz! Çünkü onlar eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri tarafı üst kısmı (ortası) dır. Eğer sen onu doğrultmaya uğraşırsan, kırarsın; kendi hâline bırakırsan, daima eğri kalır. O halde kadınlar hakkında hayır öğüdüme dikkat ediniz!" (1) buyurur.

Başka bir hadîs-i şerîflerinde: "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!" buyurmuşlardır.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ilk defâ inanan ve O'na en büyük desteği veren Hz. Hatîce (r.anha) vâlidemizdir. Nitekim Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hatîce (r.anha) vâlidemiz hakkında şöyle buyurur:

Kadınlarla iyi geçinmek Kur'ân-ı Kerîm'in emridir:

"Allâh bana Hatîce'den hayırlı bir kadın vermemiştir. Bütün insanlar beni yalanlarken, O beni tasdîk etmiş; insanlar benden kaçarken, O beni malı ile desteklemiştir. Ve Allâh bana başka hanımlardan değil, O'ndan çocuk ihsân etmiştir." (2)

"Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz bile!.. Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur." (56) Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu konuda:

45 kimlife

KİMLife KADINLARIMIZ

İslam'da Kadın Hakları İslâm Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizâm ve sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhib kılmıştır.


KİMLife KADINLARIMIZ

Kadın, aynı zamanda ilk İslâm şehîdidir. Hz. Ammâr (r.a.)'ın annesi Hz. Sümeyye (r.anha), Mekke'de müslümanlığı ilk kabul edenlerden ve bu yüzden dayanılmaz işkencelere uğrayanlardandı. Kendisine İslâm'dan ayrılması için yapılan her türlü eziyet ve zulme rağmen, hak yoldan dönmedi. Sonunda Sümeyye (r.anha), Ebû Cehl'in süngüsü altında can vermiş ve Allâh yolunda ilk İslâm şehîdi olmak şeref ve mertebesine erişmiştir. (3) Kur'ân-ı Kerîm'de "en-Nisâ"(Kadınlar) isimli, yüz yetmiş altı âyetlik uzun bir sûre olduğu gibi, ayrıca "Meryem" diye Hz. Îsâ (a.s.)'ın annesine atfedilen doksan sekiz âyetlik müstakil bir sûre daha vardır. Bunlardan başka; "en-Nûr, el-Ahzâb, el-Mümtehine, et-Tahrîm ve et-Talâk" sûreleri de kadınlarla ilgili çeşitli konuları içine almaktadır. İslâm Dîni'nde kadın, âile ocağında temel eğitimi veren ilk öğretmen ve mükemmel bir eğitimcidir. Çocuğun terbiyesi, yetişmesi, her yönden gelişmesi, daha küçük yaşta iken güzel alışkanlıklar kazanması ve faydalı bilgilerle donatılması husûsunda annenin rolü çok büyüktür. Baba, evin nafakasının temini için ömrünün ekserîsini âilesinden dışarıda geçirmekte, çocuğu ile yeteri kadar meşgul olamamaktadır. Bu durumda, çocuğu asıl yetiştiren ve terbiye eden anne olmaktadır. Nitekim peygamberler, mürşid-i kâmiller, velîler, sultanlar ve daha nice büyük insanlar, hep mümtaz annelerin kucaklarında yetişmişlerdir. Ahlâk kitaplarımızda; çarşıdan alınan değişik yeni bir şeyi, çocuklara bölüştürürken önce kızlardan başlanarak ikrâm edilmesi tavsiye edilmiş, kız çocukları daha hassas ve nâziktirler, diye düşünülmüştür. Kız çocuklarının bakımı ve terbiyesi için her türlü fedâkârlıkta bulunan anne ve babaların, büyük fazîlet ve ecir sâhibi olacaklarını Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, şu hadîs-i şerîfleriyle beyân buyurmuşlardır: "Kim, (iki veya üç) kız çocuğunu erginlik çağına erişinceye kadar besleyip büyütürse, kıyâmet gününde -iki parmağını birleştirerek- onunla şöylece beraber oluruz." (4) Bu da, yüce dînimizin kadına verdiği üstün değeri gösterir.

46 kimlife


KİMLife TANIYALIM

47 kimlife


KİMLife TANIYALIM

551 yıllık tarihi ile Kapalı Çarşı

N

uruosmaniye, Mercan ve Beyazıtarasında yer alan Kapalıçarşı'mız 64 cadde ve sokağı, iki bedesteni, 16 hanı, 22 kapısı ve yaklaşık 3600 dükkanı ile dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezidir. 45000 metrekare kapalı alana sahip olup, içinde yaklaşık 20000 kişi çalışmakta ve mevsimine göre günde 300 ile 500 Bin arasında ziyaretçi almaktadır.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiştir. Eskizenginlerin mücevher, kıymetli maden, kürk ve murassa silah gibi değerli eşyalarının yanı sıra devlet hazinesinin büyük kısmı da buralardaki

Kapalıçarşı'nın çekirdeğini oluşturan iki bedestenden İç Bedesten, yani Cevahir Bedesteni müellifler arasında tartışmalı olmakla beraber büyük olasılıkla Bizans'tan kalma bir yapı olup 48 m x 36 m ölçülerindedir. Yeni Bedesten ise 1461 yılında yaptırılmaya başlanan Kapalıçarşı'nın ikinci önemli yapısıdır ve Sandal Bedesteni olarak anılmaktadır. Burada bir yolu pamuk, bir yolu ipekten dokunan ve Sandal adı verilen kumaş satıldığı için Sandal Bedesteni ismi verilmiştir. Fatih Sultan Mehmet'in Kapalıçarşı'nın inşaatına başladığı yıl olan 1461 Kapalıçarşı'mızın kuruluş yılı olarak kabul görmüştür. Asıl büyük çarşı ise

kasalarda muhafaza edilirdi. Evliya Çelebi burayı muazzam güçlü bir kale gibi tanımlamıştı. Prof.

Dr. Önder Küçükerman'ın saptamalarına göre Topkapı Sarayı imparatorluğun beyni, Kapalıçarşı ise ekonominin kalbi olmuştur. 19. yüzyılın başında Haliç'in öbür yakasına Galata'ya bankalar ve bankerler yerleşmeye başlayınca imparatorluk ekonomisinin kalbi de orada atmaya başladı ve daha sonra da beyin, yani saray da o yakaya geçerek kendisine Dolmabahçe, Yıldız ve Çırağan'ı mekan tuttu. Meşrutiyet Dönemi'ne kadar lonca sisteminin işlerliğini koruduğu Kapalıçarşı'da her türlü meslek usta-çırak ilişkisi ile operatif olarak öğrenilir ve yürütülürdü. Meşrutiyet'ten sonra, değişen koşullar nedeniyle lonca sistemi bozuldu ve ticaret zamanın koşullarına göre yapılanmaya başladı. Bedesten ve Çarşı, 4. Mehmet zamanındaki 20 Kasım 1651 Tarihli yangından başlayarak 26

48 kimlife


3000'den fazla dükkanın bulunduğu Kapalıçarşı'yı her gün mevsimine göre 250 bin ile 400 bin kişi arasında insan ziyaret etmektedir. Kaybolmaya yüz tutmuş birçok mesleği, kendine has kültürüyle yaşatan K.Çarşı dünyanın en eski, en büyük ve en çeşitli üretimlerinin sergilendiği bir mekandır.

Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u aldıktan sonra şehrin dahilinde çarşılar, dükkanlar, hanlar, hamamlar, evler ve camiler yapılmasını emretmişti. Şarkta bez satılmak

49 kimlife

için yapılmış, daha sonra her nevi kıymetli eşyanın alım, satımına tahsis olunmuş Kapalıçarşılara bedesten denilmekteydi. Fatih'in eski saray yanına yaptırdığı bedesten, sonraları eski bedesten, iç bedesten, yahut Cevahir Bedesteni diye anılmaya başlanmıştı. Bunun ilerisine yapılan ve yeni bedesten denilen Kapalıçarşı da; bir yolu pamuk, bir yolu ipekle dokunan ve sandal denilen bir nevi kumaş satışına tahsisinden dolayı Sandal Bedesteni ismini almıştı. Her iki bedestende Fatih devri inşa karakterindedir.

KİMLife TANIYALIM

Kasım 1954 Tarihindeki yangına kadar 20'yi aşkın deprem ve yangın felaketine maruz kalmış, 1894 depreminden sonra yapılan tadilatlarla bugünkü halini almıştır. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'deki anlatımına göre 17. yüzyılın ortalarında Kapalıçarşı'da 4399 dükkan, 2195 oda, 497 tane dolap denilen küçük dükkan, iki lokanta, on iki hazine dairesi, bir cami, on mescit, bir hamam, 19 çeşme, sekiz tulumbalı kuyu, 24 han, bir mektep ve bir türbe vardı. Bugün dükkan ve han sayısının o zamandan daha az oluşunun sebebi daha önce Çarşı içinde bulunan Sarnıçlı Han, Paçavracı Han, Alipaşa Cami Han, Yolgeçen Han, Tığcılar Sokak, Örücüler Sokak ve Çadırcılar Caddesi gibi bazı han ve sokakların 1894 depreminden sonra başlayan ve 1898 yılında biten tadilat esnasında Çarşı'nın dışında bırakılmış olmasıdır. Kapalıçarşı'mız İmparatorluk Devri'nde, ülkedeki diğer kapalı çarşılardan ayrılması için, bugünkü Grandbazaar ifadesi gibi Çarşu-ı Kebir, yani Büyük Çarşı olarak anılırdı. Üç dört kuşaktan beri çarşımızda esnaflık yapan ailelerin ellerindeki Osmanlı Devri tapularında bu kayıt mevcuttur. Kapalıçarşı'nın cadde ve sokakları o zaman aynı işi yapan insanların toplandığı yerler olduğu için Kalpakçılar, Kuyumcular, Aynacılar, Fesçiler, Yağlıkçılar gibi iş kollarına göre isim almıştır. Kapalıçarşı her devirde yabancı seyyahların kitaplarında ve yabancı ressamların tablolarında bir masal dünyası gibi yaşatılmıştır. Şairimiz Orhan Veli Kanık da ; -Kapalıçarşı deyip te geçme Kapalıçarşı Kapalı kutu ,, Dizeleriyle biten şiirinde Kapalıçarşı'yı ve gizlediği hazineleri anlatmıştır. Dünyanın en eski bankası, en büyük ve en eski alışveriş merkezi, en gizemli ve görkemli yerlerinden biri, belki de sekizinci harikası olan Kapalıçarşı; bugün çağa ayak uydurmaya kararlı esnafı ve yönetimi, Sağlık Ünitesi, Postanesi, banka şubeleri, özel itfaiye teşkilatı, polis karakolu, kanunla kurulmuş Özel Güvenlik Teşkilatı, kafe ve restoranlarıyla, içinde sakladığı tarih ve kültür hazineleri ile, bu ecdat yadigarına sahip çıkacak insanlarımızı sadece müşteri gibi değil ortağı ve misafiri gibi ağırlamayı bekliyor.


KİMLife TANIYALIM

Eski zenginler, tacirler mücevherlerini ve kıymetli altın gümüş eşyalarını bedestendeki kasalarda küçük bir ücret mukabilinde saklarlardı. Bedestende dünyanın ve imparatorluğun her tarafından toplanmış mücevherler, altınlar, silahlar, kıymetli kumaşlar, şallar, halılar ve her nevi kıymetli eşya bulunurdu. Buradaki esnaf şehrin en zengin esnafı idi.

türel dokusundan dolayı etkileyemediği K.Çarşımız çok çeşitli ürünü birçok yerden daha ucuza sunmaktadır. *Dünyanın en eski bankasıdır K.Çarşı. *Dünyanın en eski ve en büyük Kapalıçarşısıdır. *Dünyanın en gizemli, en görkemli hazinelerine sahip olmuştur. *Dünyanın sekizinci harikası olan KAPALIÇARŞIMIZ tarihi ve kültürüyle sadece bizim değil tüm dünyanın malıdır.

Kapalıçarşı muhtelif tamirler görmüş ve 1894 depreminden sonra esaslı tadilata uğramıştı. 19.asrın 2.yarısından itibaren Avrupa kumaşlarının geniş ölçüde memleketimize ithali bedestenlerimizin yerli el dokuması kumaşlar ticaretini sekteye uğratmış, bankaların açılmaya başlaması da Bedestenin banka hizmetine son vermişti.

Özellikleri * K.Çarşı'da 64 Cadde ve Sokak, 16 Han vardır. *22 adet kapısı vardır. *45.000 m2 kapalı alan üzerine kurulmuş, 3600 dükkan vardır. *97 kalem mamül satılmaktadır. *Sağlık Ocağı vardır. *Polis Karakolu vardır. *Tüm Banka Şubeleri vardır. *Posta hane vardır. *Kendisine ait Özel Güvenlik Teşkilatı vardır. *Günlük müşteri trafiği 250.000 ile 400.000 arası değişmektedir. *Çarşımızda 97 kalem mamul satılmaktadır. (Halı, Deri, Gümüş, Altın, Çini, Tekstil Ürünleri, H.Eşya, Bakır, Mermer, Çanta, Kilim, Kumaş vs. )

Bu suretle eski Bedesten mücevherat, halı, antika eşya satışı ile hizmete başlamış, Sandal Bedesteni ise faaliyetten kalkmış ve 1914 yılında burası İstanbul Belediyesi tarafından satın alınarak bir umumi mezat yeri haline sokulmuştu. Sonraları nedense bundan vazgeçildi, ama mezat birçok güzelliğide ortaya çıkarmıştı. Bu yüzden tekrar mezat olacağı günü herkes beklemektedir. Her devirdeki hayatımızı aksettiren Çarşı, yabancı seyyahların kitaplarında, yabancı ressamların fırçalarında binbir gece masalları gibi yaşatılmıştır. 3000 den fazla dükkanın bulunduğu Kapalıçarşı'yı her gün mevsimine göre 250 bin ile 400 bin kişi arasında insan ziyaret etmektedir. Kaybolmaya yüz tutmuş birçok mesleği, kendine has kültürüyle yaşatan K.Çarşı dünyanın en eski, en büyük ve en çeşitli üretimlerinin sergilendiği bir mekandır. Modern çağın gerekliliği sonucu yapılan yeni alış-veriş merkezlerinin mimarı ve kül-

Kaynak: kapalicarsi.org.tr

50 kimlife


Yakalandılar Bahçeköy Mağazamızda Yeşilcam Artisti Hülya KOÇYİĞİT’e Rastladık.. Ünlü Yeşilcam sanatçımız Koçyyiğit mağazamızda haftalık alışverişini yaparken objektiflerimize takıldı. Oldukça mütevazi olan sanatçımız makyajsız görüntüsüyle objektiflerimizden kaçmadı. Hayatta en sağlıklı yaşamın doğal ürünlerden ve besinlerden geçtiğini söyleyen sanatçımız, en doğru adresin Kim marketleri olduğunu vurguladı. Mağaza çalışanlarımızın profesyonelliğinden oldukça memnun olduğunu ve hiçbir zaman başka market alternatiflerini düşünmediği belirtti. Bu durum Kim ailesi olarak bizleri oldukça memnun etti. Sayın Koçyiğit'in etrafına saçtığı pozitif enerji herkesin ilgisini çekti. Diğer müşterilerimizle beraber keyifle alışverişini sürdürmeye devam etti. Halkımızında çok sevdiği değerli sanatçımızı mağazalarımızda ağırlamaktan memnun oluyoruz. Koçyiğit marketimizin yaptığı süper indirimlerinde takipçisi olduğunu altını çizerek belirtti. Her zaman müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmaya çalışan Kim marketleri yine farkını ortaya koydu.

Muhabir: Mehmet KALGU Fotoğraflar: Sezen KALEM AKDENİZ

51 kimlife

KİMLife MAGAZİN

Kim’e


KİMLife ÇOCUKLARIMIZ

Çocuklarda 2 yaş sendromu

G

aziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Kılınç, çocukların yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliğini ve kendini keşfetmeye, sınırlarını zorlamaya başladığını söyledi. Prof. Dr. Kılınç, bu dönemde ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru yaklaşım sergilemelerinin önemli olduğunu bildirdi.

söylenilenleri yapmak istemediği, isteklerini kabul ettirmek konusunda ısrarcı olduğu bir dönem olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Metin Kılınç, 2 yaş sendromunun 18 ay civarında başlayarak 42. aya kadar devam edebilen, çocukların genellikle olumsuz tavırlar sergilediği ve kendine

"Çocuklar yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliğini ve kendini keşfetmeye, sınırlarını zorlamaya başlar, 2 yaş sendromu olarak da

Bebeklik döneminde sürekli annesine bağımlı olan ve bütün gereksinimleri karşılanan bebeğin bu dönemde kendi başına hareket etmeye başladığını, meraklı ve enerjik olduğunu, sürekli bir şeyleri keşfetmeye çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Kılınç, şunları söyledi:

52 kimlife


KİMLife ÇOCUKLARIMIZ

adlandırılan bu dönemde ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru yaklaşım sergilemeleri büyük önem taşıyor. Çocuk bu dönemde bütün isteklerinin yerine getirilmesini ister. Bazı şeyleri ise tek başına yapmaya çalışır. Çocuğun gelişimi açısından bu dönem çok önemlidir. Ancak çocuk nerede ne yapacağını ve ne zaman duracağını bilemez ve istediği şeyler yapılmadığı ya da kendini yeterince anlatamadığında öfke nöbetleri geçirebilir." Prof. Dr. Kılınç, ailelerin, erken ergenlik olarak da adlandırılabilecek bu dönemi iyi kavraması ve çocuğa bu doğrultuda yaklaşması gerektiğini bildirdi. Ailelerin, yeni yeni yürümeye ve konuşmaya başlayan çocuğun kendi başına yapabileceklerine izin vermesi, ancak yapmaması gereken davranışlarla ilgili sınırı net bir şekilde çizmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Kılınç, şöyle devam etti: "Aileler çocukların yapabileceği şeyler konusunda sınırları çizdikten sonra kendi koydukları kurallara uymalı. Bu konuda çelişkiye düşmemeli. Çocuk ağladığı ya da öfkelendiği, sınırları zorladığı zaman bu kurallardan taviz verilmemeli. Böylelikle çocuklar hangi davranışın doğru hangisinin yanlış olduğu çok daha iyi bir şekilde kavrar. Tabi ki kendi başına yemek yemek, üzerini tek başına giymek ve güvenli olduğu sürece kendi başına yürümek isteyen çocuğa izin verilmeli. Dünyayı keşfetmeye çalışan çocuğa yardımcı olunmalı ve soruları uygun bir dille yanıtlanmalı. Aileler bu dönemin normal olduğunu bilmeli ve öfkeli, ağlayan ve kızgın çocuğa sakin bir şekilde yaklaşmalı. Bu davranış biçimi çocuğun sağlıklı gelişimi açısından önemli." Kaynak: bebekbilgi.com

53 kimlife


KİMLife SAĞLIK

Küçük ötücü kuş

Kırlangıç 54 kimlife


K

ırlangıçlar, kutuplar hariç dünyanın her tarafında yaşayabilen sinek avlayarak geçinen küçük ötücü kuşlardır. Boyları 10-23 cm arasında değişen kırlangıçların 100 kadar türünün 79 çeşidi ancak bilinmekte diğerleri tanınmamaktadır. Çoğunun karnı beyaz, baş, kuyruk ve kanatları siyah, alın ve gerdanı kahverengi parlak tüylüdür. Kısa ayaklarının tırnakları sivri olduğundan düz, yassı zeminlere rahatça tutunurlar. Gök gürültüsünden çok korkar, adeta kendinden geçerler. Etleri yenmez. Üçgen şeklindeki gagaları geniş yırtmaçlı olup ağızları açık uçarken sinek, sivrisinek gibi küçük böcekleri avlarlar. Kuyrukları çatallı, kanatları uzun ve sivridir. Hızlı uçarlar. Kuyruklarını dümen olarak kullanır, ani dalışlar yaparlar. Çoğu sürü halinde yaşar. Kötü havalarda, uçamayan böcek ve örümceklerle beslenirler. Kırlangıçların alçaktan uçuşu ekseriya havanın bozulacağına işarettir. Yaz sonunda, günler kısalıp, böcekler azalınca yavru ve erginler göç ederek kışı Afrika'da geçirirler. İlkbaharda geri dönerler. Diğer göçmen kuşların aksine gündüz göç yollarına devam ederler. Göç sırasında bazen şiddetli yağmur ve fırtınalar binlercesinin ölümüne sebep olur. Binaların çatı altlarına, saçaklarına ve pencere oyuklarına çamur ve kilden çanak şeklinde sağlam yuvalar yaparlar. Dişi kırlangıç, erkeğinin tükürüğüyle harç ederek gagasıyla getirdiği çamuru toplar, saman ve otlarla sekiz gün içinde sağlam bir yuva yaparlar. Geniş ve yassı gagalarını, yuvalarını yaparken, çamurları sıvamak için mala gibi kullanırlar. Yuvalarının çoğu ancak bir kırlangıcın girebileceği kadardır.

Eni yaklaşık 20 cm, derinliği 10 cm kadar olup içi tüy ve kıllarla döşenir. Yuvalarını gruplar halinde mağara, kayalık ve ağaçlara yapan türler de vardır. Dişi, yazın tarçın renginde benekli 4-5 yumurta yumurtlar. Eşler sırayla kuluçkaya yatarlar. Yavrular anne babaların ağızlarında getirdikleri böceklerle beslenirler. İki hafta içinde gelişip yuvayı terk ederler. Kırlangıçlar, yılda 2-3 defa kuluçkaya yatarlar. Kırlangıçgiller ailesi türlerine verilen genel ad. Kırlangıçlar, kutuplar hariç dünyanın her tarafında yaşayabilen böcek avlayarak geçinen küçük ötücü kuşlardır. Boyları 1023 cm arasında değişen kırlangıçların 100 kadar türünün 79 çeşidi ancak bilinmekte diğerleri tanınmamaktadır. Kırlangıç, göç dönüşünde eski yuvasında bir serçe görecek olursa onu çıkarıp kovmaya çalışır. Serçeyi çıkaramazsa, arkadaşlarını çağırarak, hepsi birden yuvanın ağzını çamurla kapatarak serçeyi ölüme mahkum ederler. Kaynak: turkcebilgi.com

Çoğunun karnı beyaz, baş, kuyruk ve kanatları siyah, alın ve gerdanı kahverengi parlak tüylüdür. Kısa ayaklarının tırnakları sivri olduğundan düz, yassı zeminlere rahatça tutunurlar.

55 kimlife


KİMLife BESLENME

15 - 21 Mart

Tüketici Koruma Haftası

T

üketici hareketi" ilk olarak Bursa Kanunnamesi ile hayatımıza girdi. Bilirsiniz biz hemen hemen her işe en önce başlar, ama sonrasında başlamaktan öteye gidemeyiz. Zaten o yüzden Türk gibi başla İngiliz gibi bitir derler.

eral rüzgar dışa açılımı, serbest rekabeti başlattı. Ekonomideki dışa açılım, sadece ekonomide değil medya, kültür, sanat gibi yaşamın birçok alanında da dışa

açılmayı beraberinde getirdi. Yaşamın birçok noktasını harekete geçirip değişimi zorlayan bu hareketlilik, sistemin can damarlarından biri olan tüketici için de bir değişim ve açılım döneminin başlangıcı oldu. Ekonomideki rekabet, firmalar arasında tüketicinin tercihini etkilemeyi zorunlu kılan, acımasız bir yarışı başlattı. Bunun yollarından en bilineni reklâm ile tüketiciye ulaşmaktı. Bir diğeri de, tüketici odaklı bir ticari politika izlemekti. Dolayısıyla tüketici hakları kavramı konuşulmaya, tartışılmaya, öğrenilmeye başlandı. 1995 yılında yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile ilk kez tüketici haklarını koruyan özel bir yasama çalışması yapılmış oldu.

Benim çok net olmasa da hatırladığım zaman dilimi 80'lerin hemen başıdır. O dönemlerde tüketici haklarından bahsetmek herhalde gülünç olmanın en kestirme yoluydu. Öyle ya, öz halamla girdiğim margarin sırasında konuşmuyordum ki aynı evden geldiğimiz belli olmasın da biz eve iki margarin götürebilelim. Kapalı, ithal ikameci ve devletçi bir anlayışın hâkim olduğu ekonomik sistem içinde "hak" ve "hareket" kelimeleri de elbette ki akla gelebilen bir şey değildi.

Kısa geçmişine rağmen gelişim bakımından iyi sayılabilecek bir sınav veren ülkemiz tüketici hareketi, 2001

1980'li yıllarda Özal dönemi ile birlikte ekonomide esmeye başlayan lib-

56 kimlife


Dünyadaki küreselleşme mik ilişkileri ve dolayısıyla tipini, tüketici haklarında mekanizmalarını, sonuçta yeni tüketici'yi oluşturdu.

yeni ekonoyeni hak ihlâli yeni savunma genel olarak

Yeni tüketicinin profilinde, bir yandan haklarını koruma konusunda daha istekli ve kendini güven içinde hissetmek isteyen ve öte yandan toplumsal ve sosyal gelişmelere daha duyarlı ve ancak medyareklâm-moda arasında sıkışıp kalmaktan şikâyetçi olan tüketiciyi görmekteyiz. Kendisine mal ve hizmet sunanların kendi içinde daha örgütlü olması, mali güç bakımından kendisinden güçlü olması ve kendi tercihlerinin medya-reklâm-moda ile kendi adına belirlendiğini fark etmesi, tüketicide bir karşı koyuşu oluşturdu. Yani 21. yüzyılda yeni bir tüketici ile karşı karşıyayız. Tercihinin fazlaca manipüle edilmesinden hoşlanmayan, sosyal sorumluluk duygusu ve duyarlılığı gelişmiş, bu duyarlılığına ortak olan firma ve kurumlara daha fazla

"Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey" diyor şair, ben de diyorum ki kapitalist bir düzende "Dünyayı tüketici kurtaracak, hak arayışı ile başlayacak her şey". Bunun için de bilinçli bir tüketici olmak zorunluluk zaten. Bilinçli tüketiciler 4077 ile kendilerine verilen hakları bilirlerse ve yaşanan mağduriyetler karşısında haklarını aramaktan çekinmezlerse çok daha yaşanabilir bir yer olur ülkemiz.

yönelen, hak ihlâline uğradığında göstermelik olmayan ve çözüm odaklı hizmet alabileceği tüketici danışma hatlarına, tüketici merkezlerine rağbet eden, son tahlilde bireysel ve toplumsal olarak hakkını arama konusunda eskiye nazaran daha istekli, daha aktif bir tüketici bu, bilinçli bir tüketici... Tüketici böyle olunca daha da bir derlenip toparlanır oldu firmalar. Marka olmak farklı bir şey oldu. Hava atılmaya yarayan kavramdı marka, şimdi bu tüketiciyi kesmiyor. Şimdi tüketici, bilinçli tüketici, kendisine gerekeni, kaliteli ve ucuza almak için, satın aldıktan sonra da kendisine sahip çıkan firmaları tercih ediyor. Kendi hakkına saygı duyan firmaları seçiyor. İşte bu yüzden firmalar da "Marka" olmak kavramının içini tüketicinin kendisinden istediğini yerine getirerek veriyor, vermek zorunda olduğunu görüyor.

Kim Market ile Tüketiciler Birliği ile her zaman beraberlik içerisinde müşterilere daha iyi hizmet veremeye odaklanmıştır. Tükericilerini daima düşünen Kim Market, en iyi hizmeti verebilmek adına Tüketiciler Birliği ile beraberlik içerisindedir.

57 kimlife

Kapitalist ekonomik düzende, en büyük gücün tüketiciye ait olduğunu söylemek, hiç de abartılı değildir. Tek sorun, bu etkin kitlenin yeteri kadar örgütlenmemiş veya örgütlenmiş gibi ortak hareket içine girememesidir. Bilinçli tüketici olma tercihi bireysel bir harekettir ve artısı ve eksisi, sadece kişiyi veya yakın çevresini etkiler. Oysa tüketici sıfatının ciddi bir güç olduğu gerçeği bugün "pazarlama" sektörünün ortaya çıkışından ve gelişiminden bellidir. Tercihleriniz bir kitle tercihi haline dönüşürse sonuçları sadece tercih sahiplerini değil tercihin uzak-yakın tüm ilgililerini etkileyecek durum oluşturur. Bunun farkındalığıyla herkesin tüketici haftasını kutluyor, daha bilinçli ve örgütlü tüketiciler olmamızı diliyorum. Hatice Saadet KALYONCU Tüketiciler Birliği Başkan Yardımcısı

KİMLife TÜKETİCİ

yılında yaşanan ağır ekonomik kriz ile birlikte kredi kartı borcu gibi kitlesel ekonomik hak ihlâllerinin yaşanmaya başlamasıyla yeniden ön plâna çıktı. Tüketiciye mal ve hizmet sunan firmaların, kurumların gelişen rekabet ortamı içinde öne çıkma isteğinin zorunlu sonucu olan "tüketici odaklı" yaklaşım, tüketicinin hakkını araması isteğini tahrik etti. Bu durum tüketici ile ilgili ticari kuruluş, örgütler ve devlet sektöründe yeni yapılanmayı, tüketici danışma hatları, tüketici yardım merkezleri ve benzeri birimleri oluşturdu.


bebeğin boyunu uzatan besinler

B

ireylerin boy uzunluğu genellikle genetik geçişli ancak beslenme de boy konusunda önemli bir faktör. Besine kolay ulaşılabilmesi ve sağlıklı beslenmeye yönelim nedenleri ile her geçen jenerasyonun arasında boy farkının arttığını söyleyen Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Tutar, ailelerin sağlıklı beslenme konusunda çok daha bilinçli hareket etmeye çalışsalar da kimi zaman istenmeyen hatalar yap-abildiklerine dikkat çekiyor.

nir tüketmeyen çocuklarda peynir tüketimini sağlamak için peynirli börek veya poğaça hazırlayabilirsiniz.

Süt Süt ve grubu olarak genel bir isim adında toplansa da, sütün diğer süt ürünlerinden çocuğunuzun boyunun uzamasında - ayrı bir önemi var. Gün boyunca 2 su bardağı süt içilmesi boy uzamasını desteklemesinin yanı sıra çocuğunuzun kemik yapısının da güçlenmesini sağlar. Sütün boy uzamasını daha fazla desteklemesi için gece yatmadan içilmesi gerekmektedir. Çünkü bu saatte içilen süt büyüme hormonunun salgılanmasını sağlayacaktır. Süt ürünleri İçerisinde kalsiyum bulunan bu grupta yoğurt, ayran ve peynir yer alır. Özellikle yoğurt, çocuğunuz sebze yemeği tüketirken tabağında mutlaka bulunmalıdır. Pey-

Kuru meyveler Kuru meyveler iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Bu sebeple boy uzamasını sağlar. Ara öğün olarak veya süt ile birlikte tatlı ihtiyacını gidermek için çocuğa yedirilebilir. Kuru meyvelerin tüketim miktarı önemlidir. Çünkü fazla tüketilirse, kilo sorununa neden olabilirler. Gün içerisinde 4-5 kuru kayısı, 2 kuru incir, 1 avuç siyah kuru üzüm seçeneklerinden birinin tercih edilmesi yeterli olacaktır. Susam En yüksek kalsiyum içeren besin olması nedeni ile çocukların beslenmesinde önemli olan susam, yağ içeriğinin yüksek olmasından dolayı tehlike arz etmektedir. Çocuklara bazı günler ekmek yerine simit verilebilir.

Brokoli Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve vücudun korunmasında başrol oynayan brokoli, çocuğunuzun boyunun uzamasını sağlayan önemli bir sebzedir. Çocuklar tarafından çok sevilmese de belirli sıklıklarla tüketilmesi önerilir. Yapılan bilimsel çalışmalar, sevilmeyen besinlerin belirli bir düzenle yenmesinin zaman içerisinde alışkanlığı yol açtığını göstermektedir.

58 kimlife

Soya fasulyesi Soya fasulyesi kalsiyum içeriği zengin olan besinlerdendir. Genellikle ülkemizde salata olarak yenir. Çocukların boyunun uzamasına katkısı olacak bu besinin ihmal edilmemesi gereklidir. Kaynak: hurriyetaile.com


KİMLife ÇOCUK GÜNDEM

59 kimlife


KİMLife TEKNOLOJİ

mobil teknoloji en yeni haberler

Vodafone’dan 26 yaş altı gençlere günde 1 TL’ye tablet Bir süre önce Türkiye'nin operatör markalı ilk akıllı telefonunu kullanıcıların beğenisine sunan Vodafone, şimdi de Türkiye'nin ilk operatör markalı tabletini Vodafone Grubu'yla aynı anda piyasaya sürdü. Vodafone Smart Tab 10 adını taşıyan tabletin satışında, interneti kullanma yoğunluğu daha fazla olan 26 yaş altı gençlere öncelik tanınıyor. Vodafone Frezone'lular, bugünden itibaren günde yalnızca 1 lira karşılığında Smart Tab 10'a sahip olabiliyor. Freezone'lu olmayan Vodafone aboneleri de mart ayı içinde aylık 49 TL karşılığında tableti satın alabilecek. Teknik Özellikler; * İşletim Sistemi: Android Honeycomb 3.2 * Ekran: 10 inç * İşlemci: Çift çekirdekli 1.2 GHz * Bağlantılar: 3G, Wi-Fi,HDMI, DLNA, microSD. * Kamera: 5 MP arka, 2 MP ön.* Hafıza: 1 GB RAM.

Sildiğiniz fotoğraflar hala Facebook’ta olabilir Facebook'un karnesi, kişisel verilerin gizliliği ve güvenlik konusunda kırıklarla dolu. Ancak görülüyor ki bu konuda pek de bir şey yaptıkları yok. ArsTechnica'nın yaptığı habere göre, vakti zamanında Facebook'a yüklediğiniz ancak sonradan sildiğiniz fotoğraflar hala Facebook sunucularında olabilir.Bu fotoğraflara doğrudan sizin profilinizde görünmüyor ve profiliniz üzerinden erişilemiyor ancak ilgili fotoğrafların linkine sahip birisi, kullandığı tarayıcının adres çubuğuna bu adresi kopyalayıp enter'a bastığında fotoğrafı görebiliyor. Yani Facebook yalandan bir silme işlemi gerçeklştirmiş oluyor.

Mors alfabesiyle tweet Attığınız tweet'lerle Twitter'da fenomen olmayı başaramadıysanız bunu yazım şeklinizle yapmaya ne dersiniz? Sözünü ettiğimiz herhangi bir Twitter uygulaması veya bilgisayar, akıllı telefon benzeri cihaz değil. Fenomenliğin yolu, telgraftan daha doğrusu mors alfabesinden geçiyor. Tworse Key adını taşıyan cihaz, eski teknolojiyi günümüze uyarlıyor ve mors alfabesi kullanarak tweet atmaya imkan veriyor. Üzerinde Arduino Ethernet kartı bulunan cihaz, biraz da kod desteği sayesinde, mors alfabesiyle girdiğiniz mesajları otomatik olarak Twitter hesabınıza gönderiyor. Tabii bunu yapabilmek için Twitter API'sini kullanıyor.

60 kimlife


KİMLife SAĞLIK

61 kimlife


KİMLife YARIŞMA

Şimdi resim zamanı... Konumuz: Baharın Gelişi Yarışmamıza 06-10 yaş arası çocuklarımız katılabilir. Çizdiğiniz resimleri posta yoluyla ya da mail adresimize gönderebilirsiniz. Gönderilenler arasında yapılacak çekilişle 5 kişi oyun seti kazanacaktır. Kazanan Resim Çalışması

Şubat Sayısı Resim Yarışmasınında Kitap Ödülünü Kazanan Talihliler Bahadır ERGUVAN Selma ERBULAK

Katılım Koşulları *06-10 yaş arası çocuklar olmalı, *Konuyla ilişkili resimler olmalı, *Gönderen kişinin iletişim bilgileri resmin arkasında yer almalıdır.

Detaylı bilgi için; 444 1 546 Posta adresi: Güneşli mah. Evren cad.Barış Sok. No:6 Güneşli/İstanbul info@kimgrup.com.tr

62 kimlife


resimleri boyamaya başlayalım

63 kimlife

KİMLife ÇOCUK

boyama vakti


KİMLife ÖDÜLLÜ BULMACA

kare bulmaca

ödüllü bulmaca YUKARIDAN AŞAĞIYA

1) Fransızca’da erkeklere verilen bir san. – Acınma, yerinme. 2) Yabancı. – Evre, merhale. 3) İyi bakım ve ilaç tedavisi. – Orta kulakta bir kemik. 4) Yerleşmiş ilke. – Parlak olmayan, donuk. 5) Minimum. – Biriyle eğlenme, onu küçümseme. 6) Ayak. – Valide, ana.- Almanya’nın plaka işareti. 7) İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.- Dini nasihat. 8) Yarısı kara, yarısı ak keçi. – Demir kiri. 9)Okuyup yazmadan başlayarak en yüksek düzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye değin, çeşitli derecede toplu olarak öğrenimin sağladığı yer. – Batı Anadolu köy yiğidi. 10) Karşıt. – Tokat’ın bir ilçesi.

Şubat Sayısı Kare Bulmacasını Çözüp Yemek Ödülünü Kazanan Talihliler Nadir DÜNDAR Mehlika KOCABAŞ Fatih UĞURLU Süleyman KARAOĞLU

SOLDAN SAĞA

1) Okul. – Açık toprak rengi. 2)Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan. – Beyin ve duyu organlarının bulunduğu baş. 3) Protein asidinin kısa adı. – Rengi, kokusu, tadı olmayan element. 4) Kabaca, evet. – İmkan. 5) Aşar, ondalık. – Kimyada, Nikel’in simgesi. – Öğütülmüş tahıl. 6) Olağandan çok gelişmiş olan. – Süs için yapılmış giysi kıvrımı. 7) Hala. – Bulgar parası.. 8) Zannetme. – Gece bekçisi. 9)Zurnalı ve tulumlu bir çalgı. – Bir nota. 10) Püskürtme sinek ilacı. – Bir metni veya sözü eksiksiz tekrarlayabilecek biçimde akılda tutma.

Bulmacayı doğru çözüp gönderen 4 Kişi bizden Nalia Restaurant’ta çift kişilik yemek fırsatı kazanacaktır. Cevaplarınızı ay sonuna kadar aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz. (İsim-Soyisim-Adres ve Telefon bilgilerinizi eksiksiz yazmayı unutmayın.)

Gönderi Adresi: Güneşli Mah. Evren Cad. Barış Sok. No:6 Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 444 1 546

64 kimlife


Kelime Bulmaca

65 kimlife

Noktaları Birleştirelim mi?

iki Resim Arasındaki 7 Farkı Bulalım

Boyamaya Başlayalım

KİMLife ÇOCUK İÇİN

Listedeki kelimeler, baloncuklardan oluşmuş tabloda soldan sağa, sağdan sola, yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya yer alıyor. Kelimelerin hepsini bulabilecek misiniz bakalım?


Mağazalarımız İstanbul Acıbadem Acıbadem Mah. Günal Sok. Gülevler Konutları 12. Blok No:1 Tel:0216 327 13 60 Alibeyköy Karadolap Mah. Sayayolu Cad. No: 19 K:3-4 Eyüp Tel: 0212 626 42 49 Altıntepe Altıntepe Mah. Bağdat Cad. No:87 Maltepe Tel: 0216 518 01 08 Arnavutköy Yavuz Selim Mah. Fatih Cad. No:175 G.O.Paşa Tel: 0212 597 56 10 - 11 Ataşehir Yenişehir Mah. Viyana Sok. No:21 Ümraniye / İstanbul Tel: 0216 455 80 87 Ayazağa Ayazağa Mah. Atatürk Cad. No: 27 Şişli Tel: 0212 332 21 11 Bağcılar 1 Yavuzselim Mahallesi Mahmutbey Yolu Caddesi No:1 Tel: 0212 434 19 79 Bağcılar 2 Çınar Mah. Dağyolu Cad. 5/2 Sok. No:3 Bağcılar Tel: 0212 435 92 35 Bahçeköy Adnan Menderes Cad. No:9 Bahçeköy / Sarıyer Tel: 0212 226 48 21 Büyükçekmece Cumhuriyet Mah. Turgut Özal Bulvarı Kardeş Sok. Adakent Apt. No:1 Büyükçekmece Tel: 0212 883 25 81 Çobançeşme Çobançeşme Mah. Mithatpaşa Cad. No:14 Yenibosna Tel: 0212 652 88 42 0212 652 87 74 Erenköy Feritbey Sok. No:14 Erenköy Tel: 0216 411 24 40 Esenler 1 Atışalanı Caddesi No:25 Esenler Tel: 0212 611 20 76

Esenler 2 Namık Kemal Cad. No:2 Tel: 0212 483 51 94 Esenyurt Saadet Dere Mah. Doğan Araslı Cad. No:14 Esenyurt Tel: 0212 428 41 33 Etiler Nispetiye Mah. Aytar sok. Murat Dağlı Apt. No:18 Levent Tel: 0212 269 31 44 Ferahevler Ferahevler Mah. Adnan Kahveci Cad. No:66 Sarıyer Tel: 0212 299 96 15 Fındıkzade Millet Cad. No:27/D Fındıkzade Tel: 0212 529 85 48 Florya Şenlik Mah. Efeler Sok. No:3 Florya Tel: 0212 662 66 94 Göktürk Göktürk Mah. Cumhuriyet Cad. No:4/1 Eyüp / İstanbul Tel: 0212 322 68 94 Güneşli Güneşli Mah. Barış Sok. No:2/A Bağcılar Tel: 0212 657 83 71 Gültepe 1 Ortabayır Mah. Talatpaşa Cad. No:71 Tel: 0212 270 72 99 Gültepe 2 Telsizler Mah. Talatpaşa Cad. No:153 Tel: 0212 281 83 90 Gürpınar Adnan Kahveci Mah. Kazım Karabekir Cad. N: 5/5 Flora city B-2 Blok. Altı Beykent –Beylikdüzü. Tel: 0212 855 04 51 Halkalı Merkez Mah. Mahmutbey Cad. No: 17 Halkalı Tel: 0212 693 27 19 Halkalı 2 Atakent Mah. 213 Sok. No:5 Bodrum Kat. Güneş Park Çarşısı Halkalı –K.Çekmece Tel: 0212 472 80 94

Hadımköy İstasyon Mah. Namık Kemal Cad. No:45 Kiptaş 1. Etap Tic. Merkezi Giriş Kat. Hadımköy/Arnavutköy Tel: 0212 780 10 51 Kartal Çavuşoğlu Çavuşoğlu Mah. Portakal Sk. No: 20/1-2 Kartal Tel: 0216 306 68 13 Kasımpaşa Camii Kebir Mah. 4 Kuyu Cad. No:13 Kasımpaşa / Beyoğlu Tel: 0212 250 32 55 - 250 54 51 Mecidiyeköy 1 Selehattin Pınar Cad. No:31 Şişli Tel: 0212 216 94 61 Mecidiyeköy 2 Naci Kasım Sok. No:7 Şişli Tel: 0212 212 98 15 Okmeydanı Mithat Paşa Cad. Keser Sok. No:3 Şişli Tel: 0212 254 18 73 Pendik Batı Mah. Sabri Taşkın Cad. No: 4 Tel: 0216 491 75 72 Sarıyer Kilyos Yolu Nalbant Çeşme No:95 Sarıyer Tel: 0212 342 35 53 Sultançiftliği Atatürk Bulvarı No:46 Gaziosmanpaşa Tel: 0212 475 32 49 Tarabya Cumhuriyet Mah. Arabayolu Cad. No:11 Sarıyer Tel: 0212 299 83 75 Tarabya Sahil Tarabya Mah. Yeniköy Cad. Dere Sok No:1 Tarabya / Sarıyer Tel: 0212 262 25 55 Uğur Mumcu Uğur Mumcu Mah. Akşemsettin Cad. No:56 Yakacık Tel: 0216 476 26 33 Ünalan Ünalan Mah. Ayazma Cad. No: 20 Üsküdar Tel: 0216 317 24 64

Üsküdar Mimarsinan Mah. Otopark Arkası Sok. No:1 Üsküdar Tel:0216 492 62 16 Ümraniye Ihlamurkuyu Tepeüstü Mah. Alemdağ Cad. No:616 Ümraniye Tel: 0216 508 19 10 - 15 Yakacık Yakacık Mah. Samandıra Cad. No:7 Tel: 0216 451 54 07 Yenibosna Yıldırım Beyazıt Cad. No: 278/212 Tel: 0212 452 28 19 - 20 Yüzyıl Fevzi Çakmak Mah. Osmangazi Cad. 2/17-C Sok. No:27/D Bağcılar Tel: 0212 430 38 91 Yusufpaşa / Kim Pratik Aksaray Mah. Cerrahpaşa Cad. Muratpaşa Apt. No:3A Fatih / İSTANBUL Tel: 0212 588 50 44 Zeytinburnu Balıklı Yolu Cad. 85/5 Sok. No:30/4 Tel: 0212 416 08 80 Zeytinburnu Çırpıcı Çırpıcı Mah. 75/2 Sok. No:109 Zeytinburnu Tel: 0212 547 45 82

Kocaeli Derince Çenedağ Mah. İstiklal Cad. No:180 Derince / Kocaeli Tel: 0262 223 25 07

İzmit Cedit Mah. Atatürk Bulvarı No:3 Kocaeli / İzmit Tel: 0262 332 52 56 - 68

60 Evler Yavuz Sultan Mah. Körfez Cad. No:17 60Evler - Derince / Kocaeli Tel: 0262 239 33 63

Kozluk Akçakoca Mah. İnönü Cd. No:33 İzmit / Kocaeli 0 262 325 84 48

Arslanbey Başaran Mah. İzmit Cad. No:138 Kartepe - Kocaeli Tel:0 262 351 42 46

Yarımca Mimar Sinan Mh. Mehmet Akif Ersoy Cd. No:166 Körfez- Kocaeli Tel:0 262 558 00 15

Tütünçiftlik Güney Mah. Albay Sok. No:6 Körfez - Kocaeli Tel:0 262 527 26 03 - 04

Sakarya Çeşme Meydan Orta Mah. Çeşme Meydanı Cad. No:39 Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 279 53 56 - 57

Hasırcılar / Kim Pratik Yahyalar Mah. Turan Cad. No:47 B Blok Dük:1 Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 279 53 23 - 24

Müşteri Danışma Hattı:

444 1 546 66 kimlife


KimLife Dergimize reklam vermek için 0(212) 444 1 546 numaradan bizlere ulaşabilirsiniz.

KİMLife SAĞLIK

67 kimlife


KİMLife SAĞLIK

68 kimlife


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.