3
4
group
5
“Big Or Small We Carry Them All” “Ortak bir dünya yarattık”
Köknar Uluslararası Taşımacılık, Farklı pek çok kültür, pek çok milliyet ve dünyanın her tarafında sınırsız hizmet anlayışı. Sınırlar, diller, milliyetler , Hiçbiri evet hiçbiri bizim için engel değildir. Köknar Uluslararası Taşımacılık olarak biz hepsini aştık. Köknar Uluslararası Taşımacılık İthalat İhracat San. Tic. Ltd. Şti. Adres : Yeni Mah. İsmet İnönü Bulv. Umat Plaza No: 54 Kat: 3/11 Akdeniz/MERSİN/TÜRKİYE Direct : 444 8 047 Tel : +90 324 231 27 10(Pbx) Fax : +90 324 237 92 59 E - mail: koknar@koknar.com, koknartransport@hotmail.com
6
7
8
9
10
11
10.000 adet basılmıştır. Bu dergi tamamen reklam gelirleriyle finanse edilmektedir. MTSO Üyelerine ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Eğitim ve Kalkınma Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi
İÇİNDEKİLERİÇİN
Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Kiper Yazı İşleri Müdürü Sadık Çağatay Güneş Yayın Kurulu İbrahim Bilir Fuat Akbaş Y. Vedat Yücesoy İsmet Sökün Nihat Tan Habip Demirci Murat Yüksekbaş MTSO EKAV İletişim: Atatürk Cad. MTSO Hizmet Binası Kat:4 MERSİN 12 TLF: 0324 231 25 25 Mail: ekav@mtso.org.tr
MTSO-EKAV Ekonomi ve Yaşam dergisi 10 bin adet basıldı
46
Yapım
16 MTSO Tedarik Akredite Zinciri Testi ve Ar-Ge Merkezi 81 ile hizmet veriyor
daraba.com.tr Ajans Başkanı
Yayın Koordinatörü Begüm Acımış Haber Merkezi Elvan Konuk Proje Direktörü F. Ahmet Eroğlu Reklam Direktörü Emel Yılmaz Ahmet Kurtul Tasarım Özlem Kaya H. Taylan Özdemir Adres: Gazi Mah. 1301 Sk. Aksu 1 Apt. No:10/A Zemin Kat Yenişehir-Mersin 0324 327 81 82 pbx Baskı Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. Tic. A.Ş. Keyap Tic. Mrk. Bostancı Yolu Cad. F1 Blok No: 93 Y.Dudullu Ümraniye / İstanbul Tel: 0216 - 508 20 20 - Fax: 0216 - 508 20 45 www.teknikbasim.com Sertifika No: 24871 Köşe yazarlarının görüşleri dergimizin genel görüşü değildir.
MTSO EKAV FAALİYETLERİ
Rektör Çamsarı’ya hayırlı olsun ziyareti................................17 MTSO 29. Meslek Komite Üyeleri Basın Çalışanları Günü Kutlamalarına Katıldı................................................................17 Benim Okulum Benim Mesleğim Projesi 750 öğrenciye ulaşacak.....................................................................................18 Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri Gebze’de..................................................................18
NDEKİLERİÇİNDEKİLERİÇİNDEK MTSO 129 Yaşında
74
Prof. Dr. Aynur Özge
20 MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut
Mersin Alzheimer gerçeğine hazırlanıyor
90
Meslek Komitelerimiz Odamızın omurgasıdır
26 Tarihi zenginliği ile Silifke Mersin doğal güzellikleri kadar tarihi dokusu ile de çok zengin bir yer. Kentin her ilçesinde, her köşesinde tarihin izlerine rastlamak mümkün. Bu ilçelerden biri de Silifke.
RÖPORTAJLAR
MTSO GÜNDEMİ
Lider markalar tek çatı altında Elektro Grup.....32 Ortadoğu’nun en büyük hali sorunlarına çözüm bekliyor....................................................................38 Her yaşa her zevke uygun mobilyalarla Türkiye’de tek markayız........................................48 Bölge illerde de markamızı temsil etmek istiyoruz...................................................................50 Medya üzerindeki baskılardan biz de etkileniyoruz...........................................................58 Mersin’den Türkiye’ye açılan peyzaj markası Uzunoğlu Sera Peyzaj Mimarlığı İnş Ltd Şti.......66 Mersin iş dünyasının yeni merkezi Profit...........72
8. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Şair Metin Cengiz’e verildi........................................................40 2014 yılı eğitimleri dolu dolu geçti......................62 Lojistik ve Hukuk Paneli düzenlendi....................64
Dergimiz kent ekonomisinin büyümesine katkı sağlıyor İbrahim Kiper MTSO EKAV Yönetim Kurulu Başkanı
Sevgili Dostlar, Değerli Üyeler,
14
İki ay aradan sonra yine karşınızdayız. Birinci sayımızı çok büyük bir heyecanla hazırlayıp sizlerin beğenisine sunmuştuk. Bu ikinci sayımızda da aynı heyecanımız devam ediyor. Gerçekten sizlerden çok güzel geri dönüşümler aldık. Dergimizi çok beğendiğinizi, içeriğinin hoşunuza gittiğini ve kaliteli bir dergi olarak gördüğünüzü bizlere duyurdunuz. Tabi ki bu söylemlerinizden çok mutluyuz. Bu sayımızda içeriği daha zenginleştirerek, kaliteyi daha yükselterek devam ediyoruz. Tirajımızı 10 bin olarak belirlemiştik. Gelecek sayılarımızda 10 bini aşacağımızı planlıyoruz. Dergimiz iki aylık periyotlarda sizlere ulaşmaya devam edecek. İçerik olarak da prensibimiz üyelerimizin sesinin ve başarı hikayelerinin daha çok duyurulması yanında yüksek tirajlı bir dergiye de reklam vermeye özendirerek firmalarımızın kurtlar sofrası dediğimiz ticari hayatta kendi başarılarını yakalamalarıdır. Dergimizi Huzurkent’ten Davultepe’ye kadar dükkan dükkan fabrika fabrika tek tek dağıttırdık. Ulaşamadıklarımıza bizzat elden götürdük. Dergimiz ulaştığı her işletmede ilgiyle okundu ve incelendi. Kendisine bir yer buldu. Bu şekilde Mersin’de reklam vermeyi seven reklam verenlere çok yüksek tirajlı bir yayın organı sunmuş olduk. Tanıtım bir kerelik bir olay değildir. Dergimize reklam vermeyi sürdürenler belli periyotta bunların meyvesini görecek ve reklam vermenin tadını alan firmaların başarısı diğer firmalarımızı da özendirecektir. Öte yandan Mersin’de reklam pastası büyümüş olacak ve diğer yayın organları da bu büyüyen pastadan kendilerine düşen payı almakta gecikmeyecektir. Gayemiz bütün basının ve medyanın birlikte pastanın büyümesine katkıda bulunmasıdır.
Dergimizi üyelerimizin dışında Mersin protokolünün ve Ankara devlet ricalinin beğenilerine sunduk. Sayın Cumhurbaşkanı dahil, Sayın Başbakanımıza, bakanlarımıza ve milletvekillerimize de gönderdik. Böylece Mersin’in farklı ve daha güzel bir yönünü de ilgililere tanıtmış oluyoruz. MTSO EKAV olarak Mersin’e, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’na ve üyelerimize mal olacak bu dergiyi hazırlamış olduk. Sizlerden dergimizle ilgili fikirlerinizi, kendinizi tanıtmak için bize başvurunuzu ve ilan desteğinizi bekliyoruz. Bu dergi kendi kendini ilanlarla finanse ederek yürümeye devam edecektir. Ve bu dergi yaşadıkça reklam verenlerimiz kendilerini tanıtıp işlerini geliştireceklerdir. Dergimizin kapağında mesleğinde başarılı ve sosyal projelerde Mersin’i destekleyen kişileri tanıtıyoruz. Bu sayımızda da Sayın Profesör Doktor Aynur Özge konuğumuz oldu. Değerli hocamız Mersin’e Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi olarak Yaşlı Yaşam Merkezi’nin kazandırılması için dernek başkanı olarak çok büyük çaba sarf etmektedir. MTSO EKAV ve Mersin STK’lar olarak projesini destekliyoruz ve Yaşlı Yaşam Merkezi bitinceye kadar desteğimiz sürecektir. Geçen sayıda da belirttiğim gibi bu dergi sizin derginizdir. Sizin için hazırlanmaktadır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası dergisidir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Eğitim ve Kalkınma Vakfı dergisidir. Mersin iş ve ekonomi dünyası dergisidir. Hep birlikte firmalarımızı tanıtmaya ve büyütmeye devam edeceğiz. Başarı hepimizin olacaktır. Mersin ekonomisi büyüyecektir. Hepinizi saygıyla selamlıyor, iyi günler diliyorum.
15
MTSO - EKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi
10 bin adet basıldı
16
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı (EKAV) Ekonomi ve Yaşam Dergisi 10 bin tirajı ile yayın hayatına başladı.
İlk sayısı 2 ay önce yayınlanan MTSOEKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi, yayın hayatına “merhaba” dedi. Ekonomiden sanata, üye tanıtımlarından MTSO Üyelerine yönelik düzenlenen eğitimlere kadar zengin bir içeriğe sahip olan dergi, farklı konulardaki köşe yazılarıyla da büyük ilgi topladı. MTSO Üyelerinin ihtiyaç duydukları her bilginin yer aldığı dergide her sayı kendi sektöründe başarılara imza atmış, istihdamı, ihracatı, üretimi ile kent ve ülke ekonomisine katkı sunan, sosyal sorumluluk projelerini destekleyen bir isim kapağa
konuk olacak. 2 ayda bir 10 bin adet baskıyla okuyucuyla buluşacak olan MTSO-EKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi, Mersin’de evrensel anlamda bir iş yapma ve sanayi kültürü oluşumuna da önemli katkılar sağlamayı hedefliyor. İlk sayısıyla MTSO-EKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi; ilgili Bakanlar, Milletvekilleri, TOBB’a bağlı tüm oda ve MTSO üyelerine dağıtıldı. MTSO-EKAV Ekonomi ve Yaşam Dergisi, bundan sonraki dönemlerde de aynı çizgide yayın hayatına devam edecek.
Rektör Çamsarı’ya hayırlı olsun ziyareti Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetimi, yeni atanan Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’ya hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı’ya yeni görevinde başarılar dileyen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Sizlerle birlikte birçok projede beraber çalışacağımıza inanıyorum. 2005-2006 yılında üniversite, Oda ve kent bütünü ile gerçekleştirdiğimiz RIS projesi ile yol haritamızı belirledik. İkinci bir RIS projesini de sizlerle ortak çalışarak hayata geçirmek istiyoruz. Üniversitemizden daha çok faydalanmalıyız. Oda olarak, kent adına yapılacak her projede bize ne düşüyorsa her zaman sizlere destek için hazırız” dedi.
Ziyarete Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Nuh Yükselgüngör, Kasım Tanrıöver, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ali Fuad
Budur, Yönetim Kurulu Üyeleri Ekrem Sağlam, Alper Gürsoy, Fatih Kısa, Genel Sekreter Abdulkadir Dölek ile Başkan Danışmanları Orhan Çapan, Ercan Akın ve Esra Cortancıoğlu katıldı.
Hayırlı olsun dileklerini kabul eden Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, “Sizler bizim için çok önemlisiniz. Şehrin yaşam kaynağısınız. Sizlerle olan diyalogumuza güveniyorum ve birlikte birçok proje gerçekleştireceğimize inanıyorum” diye konuştu.
MTSO 29. Meslek Komite Üyeleri Basın Çalışanları Günü Kutlamalarına Katıldı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 29. Meslek Komite Üyeleri, Basın Çalışanları Günü kapsamında Cumhuriyet Alanı’nda düzenlenen törene katılarak bir ilki gerçekleştirdi. Basın Çalışanları Günü, basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasında ilişkilerin düzenlenmesine ilişkin, 212 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 10 Ocak 1961 tarihinden itibaren kutlanıyor. Her yıl olduğu gibi Mersin Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde bu yıl da Cumhuriyet Alanı’nda gerçekleşen Basın Çalışanları Günü kutlama törenine MTSO 29. Meslek
Komitesi de katılarak destek verdi. Faaliyet alanlarına göre sektörlerin temsil bulduğu komitelerden birisi olan MTSO 29. Meslek Komitesi de bağlı bulunduğu meslek gruplarından bir ve büyük kısmını oluşturduğu basın kuruluşlarının önemli gününde kutlamalara katılarak, basının yanında yer aldı. Basın Çalışanları Günü’ne MTSO Meclis Üyesi İbrahim Bilir, MTSO 29. Meslek Komitesi Başkanı Gör-
kem Arsoy ve Komite Başkan Yardımcısı Nebahat Demir katıldı. Bazı İlçe belediye başkanları, STK, STÖ temsilcilerinin de katıldığı Basın Çalışanları Günü kutlamaları ise saygı duruşunda bulunulması ile başladı. Günün anlam ve önemini belirten konuşmaların yapılması ile sona erdi. Basın Çalışanları Günün de basının çalışma şartları, basın üzerindeki baskılar ve siyasi müdahalelere vurguda bulunuldu.
17
Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri Gebze’de
Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi T12 A sınıfı veri tabanı dalı öğrencileri, öğretmenleri Volkan Aktaş ile birlikte Gebze Ticaret ve Sanayi
Odası’nın davetlisi olarak 15-18 Aralık’ta Gebze’ye eğitim gezisi düzenledi. Gezi süresince öğrenciler, Gebze Organize Sanayi Teknopark, Tübitak, Marmara
Teknokent ve buradaki Logo Yazılım, Artesis, Ardıç Yazılım, Pak Arge, MikroDev firmalarını gezerek incelemelerde bulundular.
18
Benim Okulum Benim Mesleğim Projesi 750 öğrenciye ulaşacak MTSO EKAV, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Toroslar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İş-Kur İl Müdürlüğü ortaklığında Kasım 2014 – Haziran 2015 döneminde gerçekleşecek olan Benim Okulum Benim Mesleğim Projesi ile 750 öğrenciye ulaşmak hedefleniyor.
Sosyo-ekonomik düzeyi düşük Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencilerinin kendilerini tanımalarını sağlayarak çeşitli meslekler arasından en iyi yapabileceği ve kendisine en uygun mesleğe yönelmesine katkıda bulunmak, yetenekleri ile nitelikli ve mesleki olarak geleceğe hazırlanmalarını sağlamak projenin temel amacını oluşturuyor.
Benim Okulum Benim Mesleğim Projesi Toplantısı’na katılan MTSO EKAV Başkanı İbrahim Kiper de, öğrencilerin ilerde sevecekleri meslekleri yapmalarının başarılı olmalarında büyük rol oynayacağını belirterek, MTSO EKAV olarak buna katkı sağladıkları için mutlu olduklarını söyledi.
19
MTSO 129 YAŞINDA
20
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası 129. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında, Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre Merkezi’nde Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonu gerçekleştirildi.
Resepsiyona Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin Milletvekili Vahap Seçer, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, Çağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çetin Bedestenci, Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tayyar Şen, Baro Başkanı Alpay Antmen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mersin Konsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Mahmut Arslan, Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Yönetim Kurulu, Meclis, Komite Üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı.
“Tüm Mersin ile el ele çalışıyoruz” Resepsiyonun açılış konuşmasını yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Ticaret Odası’nın 129 yıl önce; Birkaç Mersin’li tüccarın girişimi ile kurulduğunu anımsatarak “O gün dikilen küçük fidan, bugün devasa bir çınar haline gelmiştir. Bu anlamda Mersin; genç bir kent olmasına rağmen, Türkiye’nin en eski Ticaret Odaların-
dan birine sahiptir. Arkamızda 129 yıllık bir deneyim vardır. Bu küçümsenecek bir tecrübe değildir. 129 yılın geleneği, ahlakı, terbiyesi ve kültürü vardır. 129 yıl; Bir kurumun kesintisiz devam eden varlığı, kent ekonomisine kesintisiz hizmet vermesi ve kentine, ülkesine katkı verme çabasıdır. Bir kurum ki; siyasetin üstü davranabilen; ayrımcılık yaratacak hiçbir ideolojiye yüz vermeyen; Aksine kenti ve toplumu bir bütün olarak kucaklayacak olan demokrasi, Cumhuriyet ve evrensel insan haklarına gönül vermiş ve bu anlamda örnek olmuş bir kurum. Öyle bir oluşum ki; Öncelikle kentine ve ülkesine, içinden geldiği toplumun her katmanına karşı sorumluluk duyan; İlk amacı üyelerine hizmet vermek ve kent ekonomisini geliştirmek gibi görünse de; bu sorumluluk bilinciyle; Mersin’in eğitiminden sağlığına, kültür yaşamından işsizliğine her alanında bulunan bir kurum. Böyle bir kurumun parçası olmaktan onur duyuyorum. Mersin, ekonomik potansiyeli ile birçok alanda Türkiye’nin öncü ilidir. Tarım-gıda, lojistik, turizm ve sanayide Mersin sadece ulusal değil, uluslararası alanda söz sahibi bir kent olmaya, kendisini göstermeye başlamıştır. Mersin’in son yıllarda Odamızın çabasıyla ortaya koyduğu uluslararası alandaki entegrasyon ve aldığı görevler olağanüstüdür. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, tüm kurum ve kuruluşlarımızla, Sivil Toplum Kuruluşlarımızla, Valiliğimizle, Belediyelerimizle, Yerel medyamızla; Kısacası tüm Mersin ile el ele çalışıyoruz, gayret ediyoruz. Bu ortak aklın yakalanmasında, ortaya koyduğu vizyonla, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın büyük katkısı olduğunu düşünüyorum” dedi.
“129 yıllık bir çınara layık olma sorumluluğu ile çalışmaya devam edeceğiz” Mersin’in bugüne kadar fiziksel eksiklerinin, alt yapı eksiklerinin üstünde durduğuna dikkat çeken Aşut, “Yapılanlar oldu, yapılamayanlar oldu. Eksik kalan yatırımların yapılması anlamında temel görevimiz olan lobi çalışmalarına devam edeceğiz. Baskı gurubu oluşturmaya ve Mersin’in derdini icra makamlarına doğru anlatmaya devam edeceğiz. Ancak, Mersin iş dünyası olarak artık yeni hedefimiz; bilgi ve bilimle elde edeceğimiz katma değerler olacaktır. Hedefimiz; her sektörde izleyeceğimiz yaratıcı ekonomi fikri olacaktır. Hedefimiz; Bilim, bilgi ve sosyal sermayemizi kent ekonomisine entegre etmek olacaktır. İnovasyonda öncü kent olan Mersin’i; yenilikçiliğin, Ar-Ge’nin, yüksek teknolojinin merkezi yapmak olacaktır. Sadece bu günümüz için değil, gelecek nesillere olan sorumluluk hissi ve Mersin sevgimizle; Yorulmadan, küsmeden, şikayet etmeden oturduğumuz makamların hakkını vermeye devam edeceğiz. Bizler, 129 yıllık bir çınara layık olma duygusu ve sorumluluğu
ile çalışmaya devam edeceğiz. Bu anlamda; Kentimizin bu köklü kurumunu, dünden bugüne taşıyan herkese teşekkür ediyoruz. Odamıza kurulduğu günden bugüne kadar hizmet eden tüm Başkanlara, meclis üyelerimize, yönetim kurulu üyelerimize, komite üyelerimize, tüm üye ve çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz. Hayatta olanlara sağlık ve esenlik, ebediyete intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası kentin birliğine, dirliğine, huzur ve zenginliğine katkı koymaya devam edecektir. Çünkü, Mersin ve Mersinliler bunlara layıktır. 129’uncu yılımız kutlu olsun” diye konuştu.
“MTSO, Türkiye’nin en köklü kurumlarından biridir” Mersin’in 150 yıllık geçmişine rağmen yeni bir şehir olduğunu belirten Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Mahmut Arslan, “129. yılını kutladığımız Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye’nin en köklü kurumlarından birisidir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, ilk kez 1886 yılında 5 kişilik yönetim kurulu önderliğinde meclis üyeleriyle beraber, gelişen ticaretin ihtiyaçlarını
21
22
karşılamak amacıyla kurulmuş bir Odadır. Biz, Mersin’de ticaret ve sanayi odası olarak en büyük ve en köklü kurumlardan biriyiz, bizler Mersin’in daha da gelişmesi için elimizden geleni yapmaya çaba gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz. 2015 yılı Mersin için önemli bir yıl. Mersin’in 2015 yılını çok iyi değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum. 129 yılda emeği geçen, Mersin ekonomisine katkısı olan, Odamızın bugünlere gelmesinde büyük emek harcayan geçmiş yöneticilerimize ve üyelerimize şükranlarımı sunuyor, Odamızın 129. kuruluş yıl dönümünün hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
“Nice başarılı yıllar diliyorum” Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın kuruluşunun 129. yılını tebrik eden Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz şunları söyledi; “Türkiye’nin önemli kurumlarından biri olan Ticaret Odamız, neredeyse Mersin’in şehir olmasıyla yaşıt durumda. Mersin, tüm dinamikleriyle birlikte belki beklenen seviyeye gelmedi ama bugün adından söz ettiren, sadece yurt içinde değil yurtdışında da birçok insanın gözünde parlayan bir yıldız. Mersin’in geldiği noktaya bakacak olursak, daha çok birliktelik oluşturmamız, Mersin’e daha çok yatırımcı çekmemiz gerektiğini ve kendi öz değerlerimizin farkına vararak bunlara sahip çıkmamız gerektiğini bizlere işaret ediyor. Bu nedenle Mersin’de yaşayan herkesin kaygısı, Mersin’in geleceği olmalı. Bu konuda sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşüyor. Mersin’i harekete geçirecek olan Mersin’in dinamiklerine odalarımızın öncü olması, yerel ve mülki idarenin de Mersin’in problemlerini çözme konusunda her türlü
desteği vermesi gerekiyor. Ben bu düşüncelerle 129. yılını kutlayan Mersin Ticaret ve Sanayi Odamızı tebrik ediyor, daha nice başarılı yıllar diliyorum.”
“MTSO, ticaretin gelişmesinde öncü rol üstlenmekte” Mersin’in 1840’lı yıllarda küçücük bir yerleşim yeri olduğunu, limanın faaliyete geçmesiyle birlikte Mersin’in zamanla önemli bir ticaret merkezi haline geldiğini belirten Mersin Valisi Özdemir Çakacak, “129 yıl önce belki de çoğu kentte ticaret odası olmadığı halde Mersin’de ticaret ve sanayi odası kurulmuş. Ticaret ve Sanayi Odası’nın kurulmasından bugüne kadarki sürece baktığımızda; Mersin sahip olduğu kapasitesiyle Türkiye’nin 2’nci büyük limanına, iş hacmi ve istihdamıyla Türkiye’nin 2’nci büyük serbest bölgesine sahip
olmuş, önemli bir ticaret sanayi ve lojistik merkezi, tarımsal açıdan da ülkemizin 2’nci büyük konumuna gelmiştir. Kamu ve özel sektörün bir bütündür ve bir bütün halinde gelişme göstermekte. Bizler Mersin’in gelişip kalkınması için bir ve beraber olduğumuz sürece bu kalkınmanın daha da hızlı olacağı kanaatindeyiz. Birlik ve beraberlik güç demektir. Bu tür etkinlikler de büyük birleşmeleri beraberinde getirmektedir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin’de ticaretin gelişmesinde kurumsal olarak öncü rol üstlenmekte. Mersin’in ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında sanayicilere ve iş adamlarına her zaman ihtiyacı vardır. Vermiş oldukları katkıdan dolayı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ailesine teşekkür ediyorum” ifadesinde bulundu. Resepsiyon açılış konuşmalarının ardından, Keman Sanatçısı İbrahim Çamlı’nın keman resitali ve canlı müzik dinletisi ile devam etti.
23
24
2014 ikinci çeyreğinde yavaşlayan Türkiye ekonomisi, yılın ikinci yarısında daha iyi bir performans sergiliyor. Öncü göstergeler özel tüketim ve yatırım talebinde ılımlı bir toparlanmanın başladığına ve iç talebin büyümeye daha fazla katkı verdiğine işaret ediyor. öte yandan, küresel ekonomideki yavaşlamanın da etkisiyle ihracatın yıllık büyümeye katkısı göreli olarak azalıyor.
Ekonominin durumuna ışık tutan önemli çalışmalardan biri olan ve yılda iki defa çıkan Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nun ikincisi yayımlandı. Raporda değinilen konular özetle şu şekilde ortaya çıkıyor: 2014 yılı mayıs ayından bu yana küresel iktisadi faaliyette ivme kaybı yaşanıyor. Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki hızlı düşüşün de katkısıyla enflasyon oranları düşük seviyelerini koruyor. Sancak ABD ve diğer ülkeler arasındaki büyüme eğiliminin artan oranda farklılaştığı gözleniyor. Çin dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde büyüme ivme kaybederken, Euro Bölgesi ve Japonya’da ekonomik büyümenin oldukça kırılgan ve zayıf bir görünüme sahip olduğu görülüyor. ABD ekonomisi ise güçlü bir toparlanma eğilimi sergiliyor. Son dönemde emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü hareket, emtia ihracatçısı gelişmekte olan ülkelerin büyüme dinamiklerini olumsuz etkileyecek. Küresel ekonomiler arasında bu farklılaşma, ülkelerin uyguladıkları para politikalarına da yansıyor. Varlık alım programını Ekim ayında sonlandıran ABD Merkez Bankası FED’in 2015 yılında faiz artırımlarına başlaması bekleniyor. Buna karşın çeşitli araçlar kullanarak para politikalarını gevşeten Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası ve Çin Merkez Bankası’nın büyümeyi desteklemeye dönük adımlar atmasının muhtemel olduğu belirtiliyor. Ancak küresel ekonomik aktivitenin güç kaybetmeye devam etmesi halinde FED’in de para politikasındaki normalleşmeyi geciktirme ihtimali bulunuyor. Genişletici para politikaları nedeniyle oluşan düşük faiz ortamı küresel ölçekte bazı finansal risklere yol açıyor. Gelişmiş ülkelerde bankacılık sektörün ekonomik toparlanmaya yeterli desteği veremiyor. FED’in olası faiz artırımına ilişkin beklentiler ve jeopolitik risklerle, küresel risk iştahı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları dalgalı seyrediyor. Önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ülkelere özgü unsurlara olan duyarlılığının devam etmesi bekleniyor. Bu çerçevede gelişmekte
olan ülkelerin büyüme görünümleri, enflasyon oranları ve dış dengeleri ön plana çıkacak. Son dönemde iktisadi faaliyetin zayıf seyri küresel para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığını güçlendiriyor. Gelişmiş ülke para politikalarındaki normalleşmenin gecikmesi halinde aşırı borçlanma riski söz konusu olabilecek. Bu durumda, finansal sistemin şoklara karşı dayanıklılığını arttırma ve basiretli borçlanmaya teşvik amaçlı tedbirler önem arz edecek. Türkiye’ye baktığımızdaysa 2014 yılı ikinci çeyreğinde yavaşlayan Türkiye ekonomisi, yılın ikinci yarısında daha iyi bir performans sergiliyor. Öncü göstergeler özel tüketim ve yatırım talebinde ılımlı bir toparlanmanın başladığına ve iç talebin büyümeye daha fazla katkı verdiğine işaret ediyor. Öte yandan küresel ekonomideki yavaşlamanın da etkisiyle ihracatın yıllık büyümeye katkısı göreli olarak azalıyor. Büyüme kompozisyonundaki bu değişime rağmen, tüketici kredilerinin ılımlı seyri ve dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler cari dengedeki iyileşmeyi destekliyor. Cari işlemler açığındaki iyileşmenin yavaşlamakla birlikte devam edeceği tahmin ediliyor. Bununla birlikte, küresel para politikalarına ilişkin belirsizlikler, jeopolitik gelişmeler ve dış talepteki kırılgan seyir, ekonominin toparlanma süreci üzerinde riskler oluşturuyor. Hanehalkı finansal varlık/yükümlülük dengesindeki kademeli iyileşme devam ediyor. Hanehalkı varlıkları tasarruf oranındaki yükseliş ve özellikle yatırım fonlarındaki artışla büyümesini sürdürüyor. yükümlülük tarafında ise konut kredilerinin bireysel krediler içindeki ağırlığı kademeli olarak artmaya devam ediyor. makro ihtiyadi tedbirlerin de katkısıyla bireysel kredi kartı ve taşıt kredilerinin yıllık büyümesi kontrol altında. Bu durum hanehalkı borçluluğunun aşırı hızda artışını sınırlıyor. Reel sektörün finansal yükümlülüklerinin GSYH’ye oranı yurtiçi kaynaklı olarak artmaya devam ediyor. yurtiçi yükümlülükler-
deki artış, Türk parsı kredilerden kaynaklanıyor. Yabancı para kredi kullanımları ise görece zayıf seyrini sürdürüyor. reel sektörün yurtdışı yükümlülükleri ise GSYH’ye oranla istikrarlı bir seyir izliyor. Bankacılık sistemi güçlü ve sağlıklı yapısını koruyor. Küresel finansal piyasalardaki dalgalanmalara rağmen bankalar yurtdışı borçlarını yenilemekte herhangi bir sorun yaşamıyor. Diğer taraftan bankacılık sisteminin son yıllarda artan oranda mevduat dışı fonlama kaynaklarına yöneldiği görülüyor. Bankacılık sektöründeki tahsili gecikmiş alacak tutarıysa yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde yatay seyir izlemiştir. Enerji ve gıda fiyatlarının küresel seviyede düşmesine rağmen Türkiye’deki gıda fiyatlarının olumsuz hava koşullarına bağlı olarak artması, elektrik ile doğalgaz zamları ve Türk Lirası’ndaki değer kayıpları enflasyonu olumsuz yönde etkiliyor. Kamu borç stoku göstergeleri 2014 yılının ilk yarısında olumlu seyrini koruyor. Finansal piyasalardaki dalgalanmalara rağmen borçlanma yapısında önemli bir değişim gözlenmiyor. Makro ihtiyati önlemlerin yardımıyla reel faizler küresel kriz öncesi seviyelerin altında. Hem nominal hem de reel faiz oranları yakından tarihimizdeki en düşük değerler civarında seyrediyor. Uzun vadeli faizler ise beklenen enflasyon, vade primi ve risk primi tarafından belirleniyor. Düşük faiz ortamında basiretli borçlanma, dengeli büyüme, gelir dağılımı ve istihdam için faydalı olacaktır. Aşırı borçlanma eğiliminin uzun süre devam etmesi ise risk primini artırmak suretiyle büyümeye, gelir dağılımına ve istihdama zarar verebilecektir. Bu süreçte büyümeyi destekleyecek en öneli unsur ise yapısal reformlara devam edilmesi olacaktır. Hedefimiz uluslararası değer zinciri hiyerarşisinde üst basamaklara çıkmış, yüksek gelir grubu ülkelerin arasında girmiş bir ülke konumuna gelmektedir.
Ekonomik Forum Dergisi’nin 246. sayısından alıntıdır.
M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU TOBB Başkanı Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (Eurohambres) Başkan Yardımcısı İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası (ICCIA) Başkan Yardımcısı ve Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu Üyesi baskanlik@tobb.org.tr
Türkiye ekonomisi yılın ikinci yarısında daha iyi bir performans sergiliyor
25
Prof. Dr. Aynur Özge
MERSİN’İN MARKALARI 26
Mersin
Alzheimer gerçeğine hazırlanıyor Kuruluş çalışmaları Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nin öncülüğünde yürütülen Yaşlı Yaşam Merkezi inşaatı yoğun bir şekilde devam ediyor. Yenişehir Belediyesi’nce tahsis edilen yaklaşık 3 bin 500 metrekare arsa üzerine kurulan Yaşlı Yaşam Merkezi’nin yeterli bağışın sağlanması ile faaliyetlerine başlaması hedefleniyor. Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şube Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge, yeterince uzun yaşayan herkesin bir gün Alzheimer hastası olacağını belirterek, Mersin’de en az 10 bin hasta olduğunu, bu sayının 10 yılda 4’e katlanacağını söyledi. Özge, herkesi Yaşlı Yaşam Merkezi projesinin bir parçası olmaya davet etti.
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Nöroloji, Algoloji ve Klinik Nörofizyoloji Yandal Uzmanıyım. 1998 yılında Mersin Üniversitesi’ne (MEÜ) kurucu öğretim üyesi olarak atandım ve hâlihazırda MEÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesiyim. Burada ağırlıklı olarak unutkanlık hastalıkları ve her türlü ağrı olmak üzere pek çok konuda hem araştırma yapıyorum hem de klinikte hasta görüyorum. Aynı zamanda Dünya Baş Ağrısı Cemiyeti’nde aktif yönetim üyesiyim ve çocuk baş ağrısı alımında da bir alt komitenin başkanıyım.
Alzheimer konusundaki çalışmalarınız ne zaman başladı? Derneğe geçiş süreciniz nasıl oldu? Nöroloji Uzmanı olarak birçok kişi görüyorum ve bunların içerisinde her geçen yıl sayısı artan Alzheimer hastalarını görmeye başladım. Doktor olarak bu hastalara ilaçlar vermeye, onların sorunlarına tıbbi çözümler üretmeye çalışıyordum. İstanbul’da 1997 yılında Türkiye Alzheimer Derneği kurulmuştu. Onun Mersin şubesini açma fikri ve benim de orada bir hekim olarak sosyal sorumluluk kapsamında çalışma fikrim ortaya çıktı. Başvurduk ve
çok büyük bir kolaylıkla kabul edildi. Bu şekilde ben, hasta yakını olarak Selami Gedik, Mersin Barosu ve bunu temsilen Avukat Sevgi Yanpar üç ana kurucu üye olarak başladık. Daha sonra Zuhal Karamehmet, Suphi Öner, Uğur Oral ve o dönem Tıp Fakültesi Dekanı Esat Yılgör de eklendi derneğimize. Bizler bu şekilde derneğin şubesini Mersin’e açtık. 2006 yılında kurduk Mersin şubesini. O günden beri yönetimdeyim ve 2011 yılından itibaren de Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışıyorum. Şuanda 300’ün üzerinde aktif üyesi bin 800’ün üzerinde de katılımcı üyesi olan bir dernek şubesi durumundayız.
Hasta ve Alzheimer yaşıyorlar?
hasta yakınları sürecinde neler
Alzheimer hastaları bir mıknatıs gibidir. Ortamındaki negatif elektriği anında çekerler ve daha hırçın olurlar. Alzheimer ile yaşamış hasta yakınlarımız var bizim. Çoğu zaman ailede bakım görevi evlenmemiş bir kıza veya bir geline düşüyor. Çoğu zaman da insanlar bunu gönüllü oldukları için değil başka bir seçenekleri olmadığı için yapıyorlar. Ayrıca daha önce hiçbirinin hasta bakımı konusunda bir eğitimi yok. Çoğunun okuma yazması bile yok. O nedenle hasta bakımı gibi son derece teknik son derece bilgi ve donanım gerektiren bir konuda hata yapmaya başlıyorlar. Alzheimer süreciyle ilgili onlarca dramatik olay anlatabilirim sizlere. Tabi ki bunların bedelini hasta yakını dolayısıyla hasta ödüyor. Bir hasta olarak başlıyoruz Alzheimer hastalık sürecine. Hikâye bittiğinde elimizde 2, 3 ve bazen 4 hasta kalıyor.
Alzheimer hastaları dışarıdan baktığınız zaman gayet normal görünüyorlar. O nedenle hasta yakınları bazen hastaların yaptığı normalden farklı davranışlar karşısında öfkeleniyorlar. Farkındalık çok zor ancak kabullenmek gerekiyor. Benim bir hasta yakınım vardı ve bu durumu kabullenmesinin 5 yılını aldığını söyledi.
Tüm bu hikâyeler mi yaşam merkezini başlattı? Bize gelen sorunlara bireysel çözümler bulmaya çalışıyorduk. Ama bir noktada bakıyorsunuz ki bireysel çözümler ile bu iş olmayacak. “40 Işık 40 Hayat” diye bir proje yapmıştık. 40 üniversite öğrencisini eğitip 40 ailenin evine göndermiştik. 3 ay boyunca haftada 2 gün o ailenin bir bireyi gibi yaşadılar. Hastaya baktılar, hasta yakınının yükünü hafiflettiler ve onlara çözümler ürettiler. Sonra hasta yakınları dedi ki: “Biz bu çocukları bırakmak istemiyoruz. Biz hayatımıza giren bize destek olan ve hasta bakımı konusunda bize destek olan bir yabancıdan bu kadar faydalanacağımızı düşünmemiştik.” Her gün gelen bakıcılarla ilgili yaşanan sorun ve hikâyeler birikti bizde. Bunun üzerine dedik ki bir kompleks oluşturalım. Bu komplekste herkesin ihtiyacına bir cevap bulalım. Şehirdeki belediye başkanları ve çeşitli kurum ve kuruluşlarla görüştük. Arsa araştırması yaptık. Yenişehir Belediyesi bize ışık yaktı. Bir yer göstererek oraya Yaşlı Yaşam Merkezini kurabileceğimizi söylediler. Biz de İçişleri Bakanlığı’ndan bu arsanın tahsisat işlemlerini gerçekleştirdik. Daha sonra belediyeye bir proje sunduk. O projeyi de Mimar Aşkın Hizman hediye olarak çizdi bizlere ve başladık.
Yaşlı Yaşam Merkezi’nde hangi hizmetleri vereceksiniz? Yaşlı Yaşam Merkezi 4 bin metrekare kapalı alanı olan 3 bin metrekare bahçesi olan ve içerisinde 8 tane çok amaçlı salonu olan, 30 tane hasta odası yeteri sayıda fuaye alanları, dinlenme alanları ve temel ihtiyaçların karşılanacağı alanları olan son derece büyük bir tesis. 4 aşamalı bir proje bu. Birincisi Aktif Yaşlanma Birimi. Henüz Alzheimer olmamış ama bir gün olursam diye endişe eden ve bir şeyler yapmak isteyen insanlar için şuan dernek çatısı altında yaptığımız birçok etkinlik var. Bunları daha da geliştirerek orada yapacağız. İkincisi Gündüz Bakımevi olacak. 100-150 arası büyüğümüze hizmet verebileceğimiz adeta bir yaşlı kreşi gibi sabah gelip tüm gün orada vakit geçirecekleri veya yarım gün ya da birkaç saat oradaki birçok aktiviteye katılıp keyifli vakit geçirebilecekleri, yemeklerini yiyecekleri, ilaçlarını alacakları bir tesis düşünüyoruz. Üçüncü ünitemiz 30 odada 60 hastaya hizmet verecek Sürekli Bakım Merkezimiz. 24 saat bakım ile hasta yakınından hastalığa yönelik baş etme sorumluluğunu alacağız. Hasta yakını hastasıyla sadece sevgi ilişkisini paylaşacak. Amacımız hastalarımızın ailelerinden kopmaları değil. Sadece ailelerin bakım yükünü paylaşmak. Biz hasta yakınlarına kurumsal destek vererek onlara yakınları ile olan ilişkilerinin daha kaliteli olmasını vadediyoruz. Dördüncü ünitemiz evde bakım birimi. Nitelikli bir hemşireyi bu hizmetin koor-
27
28
dinasyonunda görevlendireceğiz. O hemşirenin gözetiminde yaşlı bakım sertifikası alan veya yaşlı bakımı konusunda Yüksekokuldan mezun olan eğitilmiş bireyleri hem kurumsal bakımda hem de evlere göndererek görevlendireceğiz. Aileler bizden ne talep ediyorsa biz onlara onu vereceğiz. Gönderdiğimiz personeller kurumsal bir çerçevede işe alındığı ve denetlendiği için aileler karşılarında bir kişi değil kurum bulacaklar. Gelen kişinin hasta bakımından memnun kalmadıkları veya bir sorunla karşılaştıklarında kurum onlara alternatif bir çözüm üretme fırsatı verecek.
Şöyle diyebilir miyiz? Bu yaşam merkezi büyüklerin her evresindeki sorunlarına ve ihtiyaçlarına hizmet edecek… Evet, ama diyeceksiniz ki Mersin’de 10 binin üzerinde hasta var. Siz burada 10’lu, 100’lü ve 60’lı rakamlardan bahsediyorsunuz. Burası çok az gelir, yeterli olmaz, çok büyük bir sıralar olur. Bence de, bizim burada ciddi bekleme listelerimiz olacak.
Hastalarınızı neye göre seçeceksiniz? Öncelikle başvuruları esas alacağız ve merkezin sorumlu doktoru, sorumlu hemşiresi, sorumlu psikoloğu, sorumlu sosyal hizmet uzmanı ve yaşlı bakım teknisyeni bir komisyon oluşturacaklar. Kişiler başvurduğu zaman o kişilerin hangi üniteden yararlanmasının doğru olduğuna ve bu konuda devlet desteği alabilip alamayacaklarına, bunun hangi kategoride olacağına
karar verecekler. Bununla birlikte eğer bir sırada kalma veya kapasite dolma olayı olursa internet ortamında ulaşılabilir bekleme listeleri oluşturacağız. Bu şekilde kurumsal anlamda demokratik işleyişi ve kişilerin güvenini pekiştireceğiz.
Mersinlilerden destek anlamında beklentileriniz neler? Yaşlı Yaşam Merkezi dediğimiz zaman hastane kapasitesinde donanımlar olduğu için çok büyük bir maliyet gerekiyor. Bu maliyeti ayni yardımlarla ve gönüllü çalışan destekleri ile mimarlarımız, mühendislerimiz ve yönetim kurulu üyelerimiz başta olmak üzere hep düşürmeye çalıştık. Şuanda geldiğimiz noktada binamızı reel maliyetin 3’te birine mal ettik. Kaba inşaatı bitirdik, tuğlalarımızı ördük. Çok kaliteli ve çok kapsamlı bir tesisat çalışması yaptık ve bitirdik. Şuanda kaba sıva ve ince sıvamızı ihale ettik. 40 gün içerisinde sıvayı bitireceğiz ama kaynak sıkıntısı çekiyoruz. MESİAD’la işbirliği içerisinde yürüttüğümüz “Bir Tuğla da Sen Koy” projesi ile tuğla duvarına isim hakkı alarak, ünitelerin isim haklarını satarak ve birçok yolla bu noktaya geldik ama biran önce bitirmek istiyoruz. Bunun için de elimizde kalan 19 odayı isim haklarını verecek gönüllülerle buluşturmamız gerekiyor.
Destek olmak için neler yapılması gerekiyor? Bugün itibariyle sıvadan sonra merkezimizin kapısı, penceresi, camı, elektronik eşyası, mobilyası, iç dekorasyonu, her tür-
Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi TarafındanYapımına Başlanan ‘Yaşlı Yaşam Merkezi’ İçin ‘Bir Tuğla Da Sen Koy’ Kampanyası Başlatıldı Proje hakkında daha kapsamlı bilgi almak veya yardım etmek için 0 324 336 46 41 veya 0 538 516 69 99 nolu telefonlardan sekreteryaya ulaşabilirsiniz.
lü teknik teçhizatı dahil olmak üzere çok fazla ihtiyacı var. Bireyler arzu ederlerse bu tür ihtiyaçlarımızı ayni yardım şeklinde bağışlayabilirler. Onların da isim haklarını aynı şekilde nakdi yardım gibi reel bazda değerlendirip kayda alıyoruz ve yansıtacağız. Ya da isterlerse bireysel olarak veya aileleri adına, şirketler kendi adına bahsettiğim 19 oda için isim hakkını satın alabilir. Ya da tuğla duvarından bir isim hakkı alabilirler. Mersin halkı bu projeyi ne kadar sahiplenirse bu proje o kadar uzun süreli ve ebedi olur. Çünkü Alzheimer Derneği’nin Yaşlı Yaşam Merkezi değil burası. Burası Mersinlinin yaşam merkezi.
Son olarak söylemek istedikleriniz neler? Bu proje içerisinde bize destek olan Yenişehir Belediyesi, Ticaret Borsası, Mersin Deniz Ticaret Odası, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ve MTSO EKAV Yönetim Kurulu’na ve bugüne dek destek olan tüm kişi ve kuruluşlara çok teşekkür ediyoruz. Şuanda Büyükşehir Belediyesi bizim için anlamlı ve önemli bir bağış için söz verdi. Benzer yardımların diğer belediyelerden de gelmesini ve biran önce Yaşlı Yaşam Merkezi’nin tamamlanmasını istiyoruz. Yeterince uzun yaşayan herkes bu hastalığı tadacak. O zaman unutabiliriz ama unutulmamamız lazım. Yaşlanabilir, Alzheimer da olabiliriz. Ama insanca yaşamamız lazım. O nedenle herkesi bu projenin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Hastaların yükünü hasta yakınlarıyla paylaşıp onların da hasta olarak sonuçlanmasını engelleyebiliriz. Bu şekilde de aslında şehrin geleceğini kurtarmış oluruz. Çünkü bugün 10 bin olan hasta sayısı 10 yıl sonra 4 ile çarpılacak. 2050 yılında dünyada en fazla hasta beklenen 4 ülkeden biriyiz. Türkiye’de de en fazla hasta beklenen 9 şehirden biri Mersin. Eğer bugünden biz bu çalışmayı başarıp bitirebilirsek Mersin’in geleceğine de hazırlık yapmış oluruz. Ön hazırlığımız olur ve gelecekte bu sorunla karşılaştığımızda insanlara gösterecek adreslerimiz olur. Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Bşk. Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Yaşam Merkezi Yardım Hesabı Türkiye İş Bankası Uray Şubesi TR42 0006 4000 0016 6071 0532 44
29
GÜÇLÜ ÜNİVERSİTE GÜÇLÜ ŞEHİR Prof. Dr. Ahmet Çamsarı Mersin Üniversitesi Rektörü
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Eğitim ve Kalkınma Vakfı’nın bir yayını olan Ekonomi ve Yaşam Dergisi (EKAV) aracılığıyla sizlere merhaba demekten mutluluk duyuyorum. Mersin, bulunduğu coğrafyada tarih, kültür, turizm, ticaret ve tarım alanlarında değişen, gelişen, dinamik yapısıyla önder konumda bir kenttir. Mersin’de yaşayanlar, bu şehrin ortak paydaşları, ilimizin büyümesinden, gelişmesinden pay alarak daha ileriye taşıma noktasında sorumlulukla hareket etmekte, bu yönde çaba göstermektedir. 30
Mersin Üniversitesi de bu anlayışla hem öğrencilerine hem de şehre katkı sunma amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Üniversiteler, hem bilgi üretimi ve paylaşımı konusunda sınırları aşması gereken, hem de bulundukları bölgeye, şehre katkı sunması gereken kurumlardır. 1992 yılında kurulan Mersin Üniversitesi bugün, geniş akademik ve idari kadrosu ile kırkbine yaklaşan öğrenciyse sahip çok büyük bir kurumdur. Göreve geldiğim günden bu yana ifade ettiğim gibi, Üniversitemizin sahip olduğu potansiyeli Mersin’le paylaşmak, şehir-üniversite işbirliğini geliştirmek başlıca önceliklerimiz arasındadır. Mersin’in sahip olduğu turizm, sanayi ve ticaret potansiyeli ile üniversitenin sahip olduğu bilgi ve birikimin birleşmesinden doğacak sinerji hem Mersin’e hem üniversitemize büyük katkılar sağlayacaktır. Mersin Üniversitesi bütün birimleri ve personeli ile bu işbirliğine hazırdır. Üniversitemiz herkesin bildiği gibi öncelikle Tıp Fakültesi’nde verilen sağlık hizmetleriyle şehrimize katkı sağlamaktadır. Bu katkı ve hizmetler, bölgemizde eksikliği hissedilen Onkoloji Hastanesi’nin açılması ile artarak devam edecektir. Tıp Fakültesi’nin batı tarafına yapılması planlanan Aysel Sabuncu Onkoloji Hastanesi’nin, Hayırsever Sayın Aysel Sabuncu’nun büyük desteği ile 2016 yılında hizmete girmesi planlanmış, bu konuda bir protokol imzalanmıştır. Mersin Üniversitesi’nin şehrimize katkısı elbette sadece sağlık alanında değildir. Üniversitemize bağlı çeşitli Fakülte, Yüksekokul ve Meslek Yüksekokullarımız
kentimize değişik alanlarda katkı sunmaktadırlar. Ancak burada bu birimlerden özellikle ikisinin üzerinde durmak isterim; Mersin Üniversitesi İleri Teknoloji Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi MEİTAM ve Teknopark. Mersin Üniversitesi İleri Teknoloji Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi (MEİTAM), ileri düzeyde araştırma ve analiz hizmetleri verilmesi ve üniversiteler ile diğer kamu ve özel kuruluşlarda çalışanların eğitimini kapsayacak çalışmalar yapılması amacıyla kurulmuştur. Merkeze bağlı Gıda Araştırma ve Uygulama Merkezi (MUGAM), Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi(KAAM), Zemin Mekaniği Uygulama ve Araştırma Merkezi, Dil Bilim Araştırma Merkezi ve uydu laboratuvarları mevcuttur. Bu merkez, başta Mersin ve Akdeniz bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’ye hizmet verebilecek şekilde, katma değeri yüksek, üretim ve tasarım aşamalarında yüksek teknoloji gerektiren yeni ürün, süreç veya malzemeleri geliştirmek; malzeme bilimleri, savunma teknolojileri, biyoteknoloji, biyomedikal ürün-teçhizat geliştirme teknolojileri, tıp bilimleri, biyoloji, kimya bilimi ve mühendisliği, fizik, nanoteknoloji, elektronik mühendisliği, jeoloji mühendisliği, makine mühendisliği, arkeoloji, gıda ve çevre mühendisliği gibi alanlarda, birbiriyle bağlantılı ve de disiplinler arası çalışmaya olanak tanıyan bilim dallarında çalışmalar yapmak, yörenin sanayici ve girişimcilerinin ileri teknolojilere dayalı her türlü ürün, süreç ve malzeme bilgisi gereksinimlerine cevap verebilmek, mer-
kez olanaklarını kullanarak yüksek lisans/ doktora öğrencilerinin bilimsel-teknolojik çalışmalar yapmasını sağlamak ve bu öğrencileri eğitmek, yönlendirmek ve yetiştirmek amacıyla kurulmuştur. Bu nedenle MEİTAM Mersin’de ve çevre illerde sanayi ve teknoloji alanında üretim ve araştırma yapan şirket ve kurumlara çok önemli katkılar sağlayacaktır. 2005 yılında kurulan Teknopark ise Mersin’de üniversite, sanayi ve diğer kuruluşlarca yürütülmekte olan araştırma-geliştirme (AR-GE) çalışmalarını desteklemek, Mersin’in ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet gücüne katkı yapacak yeni teknolojileri üretmek ve endüstriyel üretime aktarmak amacıyla kurulmuştur. Yazılım ve yüksek/ileri teknoloji alanında çalışan ulusal firmalarla birlikte uluslararası Yazılım ve teknoloji devlerini bölgeye çekmeyi hedefleyen Technoscope, bünyesinde teknoloji üretme potansiyeli yüksek olan firmaların oluşturulması ve geliştirilmesine de olanak sağlayacak biçimde yapılandırılmıştır. Teknopark akademik bilginin endüstriyel ürüne dönüşebilmesi için gerekli her türlü faaliyeti ile Mersin’e hizmet etmeye devam edecektir. Mersin Üniversitesi, Mersin’in turizm, ticaret, sanayi alanlarında Türkiye’nin sayılı illerinden olması için elinden geleni yapmaya, her türlü imkân, bilgi ve çabayı sunmaya hazırdır. Bu amaçla başta MTSO olmak üzere tüm kurumlarla bundan sonra da işbirliği içinde çalışmaya devam edeceğimizi belirtmek isterim. Bu işbirliği ile gelecekte Mersin’imizin daha da ilerleyeceğine inancım tamdır.
31
Murat Yüksekbaş
MERSİN’İN MARKALARI 32
Lider markalar tek çatı altında
Elektro Grup
1993 yılında Elektro Mekanik İş Limited Şirketi adı altında sektörde yerini alan Elektro Grup birçok güçlü markayı çatısı altında toplayarak büyümeye devam ediyor.
Turkcell, Samsung, Digiturk, Hummel, Kale Güvenlik Sistemleri, Türkkep Elektronik İmza ve ayrıca Nokia cep telefonlarına üst düzey teknik servis hizmetleri veren Elektro Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yüksekbaş ile Elektro Grup’un sektördeki yerini ve verdikleri hizmetleri konuştuk.
Elektro Grup’un vizyon ve misyonunuzdan bahseder misiniz?
de müşterilerine insan kaynaklarıyla güçlü hizmet sunmaktır.
Vizyonumuz; insanların herhangi bir yerde herhangi bir vakitte anında iletişim kurabilme isteğini en üst düzeyde karşılayabilmek, kullanıcıların daha hızlı ve güvenilir bir iletişim ağından yaralanmasını sağlamak, kurmuş olduğumuz sistemlerle müşterilerimizin güvenliğine katkıda bulunarak en uygun kaliteli hizmeti sunmaktır. Misyonumuz ise sektöründe Türkiye de lider, dünyada sayılı firmalar arasında yer alan firmaların temsilciliğini yaparak uluslararası kalite standartları çerçevesin-
Kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz? Grup şirketlerimizde yaklaşık 200 kişiye istihdam sağlıyoruz. Şirketlerimizdeki çalışan memnuniyeti ve bağımlılığı son derece yüksek olduğu için çalışanlarımızla uzun yıllardan beri birlikteyiz. Bu birliktelik kendilerinde sahiplenme duygusu yaratmaktadır. Eskiden mağazalarımızda bizzat beni görmek isteyen müşterilerim hatta çok yakın dostlarım artık beni aramıyorlar çünkü yıllardan beri kendilerine hizmet veren çalışanlarımızdan son dere-
ce iyi hizmet aldıklarını her defasında bize bildirmekteler.
Hizmet verdiğiniz markalar neler? 5 adet Turkcell İletişim Merkezi, Marina’da 1 adet Samsung Mobile mağazası, Forum AVM içerisinde 1 adet Hummel mağazası, 1adet Turkcell Superonline Mağazası, 1 adet Digiturk mağazası, 1 adet Nokia Care &Yetkili Servis mağazası ve 1 adet Canım Ciğerim Restaurant ile birlikte mağazalar zincirine dönüşüp Elektro Grup adıyla birlikte büyümektedir.
Elektro Grup’un Mersin ve Türkiye’ye katkıları nelerdir? Elektro Grup olarak öncelikle Mersin’e en büyük katkısı yeni nesil gençlerimize iş imkânı sağlamasıdır. Şirket sahibi olarak bu işe vesile olmaktan büyük haz duymaktayım. Bu güne kadar temel prensibimiz olan koşulsuz şartsız müşteri memnuniyetimizi ön planda tutmamız, ihtiyaçlara göre hizmet vermemiz firmamıza olan güveni her geçen gün arttırmaktadır. Tüm bu hizmetlerimiz karşılığında ekonomiye ve ödediğimiz vergilerle de Türkiye ekonomisine fayda sağladığımızı düşünüyorum. Farklı markalar ile çalışmak size ne gibi avantajlar sağlıyor? Her şeyden önce değişik iş imkânları açmış oluyor ve o profile uygun kişilerin iş imkânı bulmalarını sağlıyoruz. Açmış olduğumuz farklı markalar arasında karşılıklı kampanyalar düzenleyerek müşterilerimizin karşılıklı avantaj sağlamasını fırsat yaratıyoruz. Mesela Turkcell Superonline abonesi olan bir müşterimize yine grup şirketimize ait Hummel mağazamızdan indirim çeki gibi kampanyalar yaparak
33
sektörümüzü canlı tutmaya çalışmaktayız.
haline getiren bir hizmet veriyoruz.
Ekonomik değerlerin ne göstereceğini bilemeyiz dolayısıyla sepetteki yumurtaları ayrı sepetlere koymak da önemli. Herhangi bir sektörde daralma olduğunda bir diğeri destek olacaktır. Bu da ekonomik dengede kaldıraç etkisi göstereceğinden bizim için çok önemli.
Gelecek dönem için hedefleriniz neler?
2014 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz? 2014 yılı bizim açımızdan son derece verimli bir yıl geçti diyebilirim, tüm birimlerimiz hedeflerini yakaladılar. Ağırlıklı olarak hizmet sektöründe olduğumuz için bizim işimizin olmazsa olmazı hedef tutturmak, tutturamazsanız kayıplarınız çok olur. Daha önce de bahsettiğim gibi takım arkadaşlarımızın eski ve tecrübeli olması ve işi sahiplenmeleri bizi başarılı kılıyor. 2014 yılında farklı bir sektör olan Hummel ve Turkkep dijital imza gurubumuza dahil oldu. Türkkep kapsamında Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) sistemi ile; her türlü ticari, hukuki yazışma ve belge paylaşımlarınızı gönderdiğiniz biçimde koruyan, alıcının kim olduğunu kesin olarak tespit eden, içeriğin kesinlikle değişmemesini ve içeriği yasal geçerli ve güvenli, kesin delil
2015 yılına maalesef çok olumlu bakmıyorum. Rusya krizi bölgemiz için çok kötü oldu. İhracatımızın büyük bir bölümünü yapmakta olduğumuz bir ülkedeki ekonomik sorunların bize yansıması büyük olacaktır. Dolayısıyla 2015 yılında mevcudumuzu koruyarak, daha çok çalışarak ve müşteri memnuniyetini daha da arttırarak yolumuza devam etmek istiyoruz. 2015 yılında yine faaliyetini sürdürdüğümüz tüm işletmelerimizin yanı sıra, ailemize yeni katılan, Kale Güvenlik Sistemlerinde başarılı olmak en büyük hedefimiz olacaktır. Hummel markası olarak 2015 yılında farklı illerde en az 2 adet mağaza açmayı planlıyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz? Ben Mersin’de doğdum. İş hayatımın dışında birçok sivil toplum kuruluşunda yöneticiliğim, üyeliğim var. Bulunduğum her ortamda Mersin kentine, yaşayanlarına, ihtiyaç sahiplerine gerek maddi gerekse manevi katkı sağlayabilecek her platformda zamanımız ve imkânlarımız elverdiğince olduk ve olmaya devam edeceğiz.
MTSO 4. Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan
Balıkçılık sektörünün en büyük sorunu ulaşım Aykut Yeniçıkan Komite Başkanı
34
Yusuf Cansey
Meslek Komite Başkan Yard.
Abbay Polat Meclis Üyesi
Mehmet Yeter Meclis Üyesi
Ufuk Pekel
Meslek Komite Üyesi
MTSO 4. Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan, balıkçılık sektöründe ithal ürünlerin ulaşımı noktasında sıkıntı yaşadıklarını belirterek, canlı ithal edilen deniz ürünlerinin transferinde kargo uçağı bulamadıklarını söyledi. 4. komite temsilcisi?
hangi
sektörün
Hayvancılık, balıkçılık, aynı zamanda kümes hayvancılığı. Benim bölümüm aslında balıkçılık. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların üretimi, geliştirilmesi, ithalat ve ihracatı, gibi faaliyetler bizim komitemizin alanına giriyor.
Deniz ürünlerinde ihracat ve ithalat akışı nedir? Akdeniz Bölgesi’nde çıkan karides, yumuşakçalar, kabuklu hayvanlar yeterli miktarda çıkmıyor. Örneğin karideste iç pazarda yeteri kadar ürün bulunmadığı için bu açık ithalatla kapatılıyor. İthal olduğu için fiyatları da oldukça yüksek oluyor. Bunun dışında yumuşakçalarda kalamar gibi ürünlerde geçen sene ile bu sene arasında fiyatlarda fazla bir fark yok. Yüzde 10, yüzde 15 gibi bir artış var. Bunun yeterli miktarda ürün çıkmasıyla dengeyle bir ilişkisi var. Karidesi 3-4 yıl önce yurtdışına ihraç ederken şimdi ithal ediyoruz. Yumuşakçalardan mürekkep balığını ihraç edebilecek noktadayız. Türkiye’de şuanda balıkçılık alanında ihracatın en büyük kolunu da İzmir ve Bolu oluşturmakta. Akdeniz Bölgesi’nden canlı
taze olarak yurtdışına Beyrut’a Lübnan’a Suriye’ye belli miktarda ihracatımız var ama yeterli değil. Suriye’deki iç karışıklıktan dolayı ihracat oranımız oldukça düştü. Akdeniz Bölgesi olarak Suriye’ye haftada 350 ton ihracatımız varken şimdi yalnızca haftada bir gün 50 ton ihracat yapabiliyoruz.
İthal ürünlerin ulaşımı konusunda zorluklar yaşıyor musunuz? İthal edeceğimiz bir ürünün tazeliğini kuruması için yalnızca hava ulaşımını kullanmak zorundayız. Donmuş olarak getirdiğimizde bir problem yok. Tır, konteyner, soğutucularla getirdiğimiz için problem yaşamıyoruz. Ama canlı olarak getireceğimizde ulaşım problemimiz var. Yeterli uçak bulamıyoruz. Kargo uçağı yok, sıkıntı yaşıyoruz. Balığın tutulduğu veya balığın geldiği Libya, Tunus, Mısır’da anlaşmamız olduğu halde kargo uçağı bulmakta zorluk yaşıyoruz.
Ulaşımın yanı sıra sektörünüzün başlıca diğer sorunları neler? Çiftlik balığı yani başka bir deyişle üretim balığı dediğimiz çupra ve levrek üretim çiftliklerinin çoğalması lazım. Ama devletimizin bize gösterebileceği veya uygulama yapabileceğimiz, üretebileceğimiz, yetişti-
rebileceğimiz alanlar Mersin’de çok sınırlı. Bununla ilgili bugüne kadar bir müracaatımız olmadı ama çalışmamız var. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’ndan ruhsat işlemeleri kısıtlı. Ruhsat alabilmek için çalışmalarımız var. Bu bölgede üretim balığı yani çupra ve levrek üzerine bu işi en güzel Ege Bölgesi yapıyor.
MTSO 5. Tarım Destek Faaliyetleri Komite Üyesi ve MTSO Meclis Üyesi İsmail Yavuz Özgüven
Dış pazarda çifte standarda maruz kalıyoruz Burhanettin Kılıç
Meslek Komite Başkanı
Murat Okşar
Meslek Komite Başkan Yard.
Mehmet Okan Kurtuluş Meslek Komite Üyesi
G. Enis Hekimoğlu
MTSO Ynt. Kurulu Üyesi
İsmail Yavuz Özgüven Meclis Üyesi
MTSO 5. Tarım Destek Faaliyetleri Komite Üyesi ve MTSO Meclis Üyesi İsmail Yavuz Özgüven, komitelerinin temsil ettiği sektörde en büyük sıkıntılarının ihracat noktasında yaşandığını belirterek, kaliteli mal üretmelerine rağmen dış pazarda çifte standarda maruz kaldıklarını kaydetti. Sektörünüzü anlatır mısınız? Sektörümüz sebze ve meyvelerin veya tahılların ekiminden yetişmesine kadar yani soframıza kadar ulaşmasında öncülük eden, yetişmesine yardımcı olan bir sektörtür. İlaçlaması, gübrelemesi dahil, pazara sunulana kadar geçen süreç bizimle ilgili bir süreç. İşimiz bu yani tarımı destekleyici faaliyetler içerisindeyiz.
Sektörünüzün ülke ve Mersin ekonomisine katkısı nedir? Sektörümüzün ülkemiz ekonomisine ciddi katkıları var. Bugün Türkiye’de yetiştirilen narenciyenin yüzde 70-80’i bizim bölgemizde, Mersin’de üretiliyor. Tabi bunun sağlıklı, kaliteli, hastalıksız, hastalıklardan arınmış bir şekilde yetiştirip pazara sunulması da biz ziraat mühendislerinin işi. Dolayısıyla bizim mesleğimiz yani tarımı destekleyici faaliyetler adı altında bizim tarafımızdan gerçekleştiriliyor. Üretimin arttırılması, kaliteli ürün yetiştirilmesi, yeni çeşitlerin pazara sunulması, dünyayla rekabet etme açısından bizim sektörümüz çok önemli. Yaklaşık 6-7 milyon ton narenciye üretimimiz var. Bunun da 3 milyon tonunu kendimiz tüketiyoruz ülke olarak. Geriye kalanını satmak durumundayız. İtalya, Almanya, İspanya, Amerika, Çin gibi ülkelerle rekabet ediyoruz. Dünya
pazarlarında öne çıkmak, satabilmek için kaliteli ürün yetiştirmek zorundayız. Dolayısıyla da bunun için büyük bir çaba ve gayret sarf ediyoruz. Mersin ekonomisine de şöyle bir katkısı var. Bizim sektörümüzde bir insan gücüne ihtiyaç var. Bölgemizde narenciye üretilirken ilaçlamasından, gübrelemesinden, hasadından tamamen işçiyle yapıyoruz. Ayrıca insanlarımızın da yüzde 60, 70’i bundan geçiniyor.
Dolayısıyla girdileri Mersin’e artı olarak dönüyor, yani pazarın hareketlenmesi, canlanması, diğer sektörlere lokomotif bir sektör durumunda yani turizmdi tarımdı lojistikti derken şuan en lokomotif olan sektör tarım sektörü. Tarım sektöründe için artıları çok fazla olan bir bölgedeyiz.
Hangi ülkelere yapıyorsunuz?
ihracat
En çok ihracat yaptığımız ülke Rusya ve Rusya’dan dağılan ülkeler. Tabi bunun yanı sıra Almanya, Bulgaristan, Romanya, Orta Avrupa ülkeleri, Avrupa ülkeleri. Ancak ağırlıklı olarak mallarımız Rusya’ya gidiyor.
Sektörün sorunları neler? Bu sorunlar sizce nelerden kaynaklanıyor? En büyük sıkıntımız çok kaliteli mal yetiştirmemize rağmen ihracatla ilgili sıkıntımızın var. Yani dış pazarda maalesef çifte standart var. Bugün Avrupa’nın yetiştirdiği ürünler veya diğer ülkelerin yetiştirdiği ürünler diğer pazarlara ulaşırken bizde daha sıkıntılı. Onlara gösterilen inisiyatif bizlere gösterilmiyor. Bakanlık düzeyinde diğer ülkelerle önünün açılması ve etken hale getirilmesi. Bu da hem ihracatçılarımızla, hem bakanlarımızla hem bununla ilgilenen diğer kuruluşlar varsa bunlarla iyi geçinmemiz ve bu durumu hep birlikte aşmamız gerekiyor. Önümüzde bizim başka engelimiz yok. Ürettiğimiz malların kalıntıları ile ilgili çok büyük bir ilerleme kaydetti. Kendi ürettiğimiz sebze veya meyveler olsun narenciye olsun bunlarla ilgili kalıntılarla ilgili en büyük desteği Mersin’den aldık. Şuanda kalite anlamında ürünlerimizle ilgili bir sıkıntımız yok.
35
MTSO 6. Grup Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Komitesi Başkanı Mustafa Demirdöğmez
Dünyadaki rakiplerimizle rekabet yapamaz hale geldik Mustafa Demirdöğmez Meclis Üyesi/Msl. Komite Bşk.
Yusuf Öztürk
Meslek Komite Başkan Yard.
Nihat Tan
Meclis Üyesi
Hatem Dülek Meclis Üyesi
Seyit Ahmet Dadak Meslek Komite Üyesi
36
Cahit Kaplaner
MTSO 6. Grup Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Komitesi Başkanı, MTSO Meclis Üyesi Mustafa Demirdöğmez, gıda sektöründe masraf girdilerinin çok yüksek olduğunu belirterek, rekabet yapma güçlerinin kısıtlandığını, dünya çapındaki rakipleriyle rekabet edemez hale geldiklerini söyledi.
Meslek Komite Üyesi
iç piyasada çok verimli işler yaptıkları gibi, dışarıda gerek ithalat gerek ihracat olsun. Ülkemize ve mersine çok üst seviyede ticari ve ekonomik alanda itibar ve maddi kazanç kazandırmışlardır. MTSO 6. Grup üyeleri iş faaliyetlerini sürdürdüğü bu kentin bütün bu özelliğini ve ehemmiyetine bilerek işlerini ona göre yapar ve geliştirirler.
Komitenizi tanıtır mısınız? 6. grup toptan gıda ve muhtelif ticaretle faaliyet gösteren 516 kayıtlı üyemiz bulunmaktadır. 6. grupta faaliyet gösteren üyelerimiz irili ufaklı çeşitli gıda ürünleri üretimi ve pazarlamasını gerçekleştirmektedirler. Sektör konusu gıda olunca küçülen dünyada gerek rekabet gerekse çok ani değişen ticari şartlar içerisinde faaliyetlerini sürdürüp ayakta kalma mücadelesi vermektedir.
Sektörünüzün ülke ve Mersin ekonomisine katkısı nedir? Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gıda sektörünün çok önemli bir yeri vardır.
Mersin bir liman kenti olduğu ve dışarıya açılan kapılarının olması özelliği ile bütün sektörlerde olduğu gibi gıda sektöründe de çok büyük bir önem taşımaktadır. Dolayısıyla 6. grup üyeleri içerisinde Mersin’de gıda işi yapmanın ehemmiyetini ve değerini bilerek çalışan gerek Mersin’de gerek Türkiye de çok önemli noktalara gelmiş firmalarımız vardır. İthalat ve ihracatta Türkiye sıralamasında üst seviyelerde olan firmaları bulunmaktadır. MTSO 6. grup faaliyet gösteren firmalarımız bütün dünya ülkelerine ithalat ve ihracat gerçekleştirdikleri gibi ülkemize ve Mersin’e yakın olan başta Irak, Suriye, Mısır gibi Arap ülkelerine çok yüksek seviyede ihracat gerçekleştirilmişlerdir. Bu tür firmalarımızın
Sektörün sorunları neler? Bu sorunlar neyden kaynaklanıyor? Gıda sektörünün birçok sorunu vardır. En çok öne çıkan sorunlar global dünya karşısında masraf girdilerinin çok yüksek olmasıdır. Gerek iç piyasada gerekse dış piyasalarda elektrik, mazot, enerji gibi masraf girdilerinin yüksek olmasından dolayı rekabet yapma gücü kısıtlanmıştır. Bu nedenle şirketlerin karlılık oranları çok alt seviyelere düştüğünden dünya çapındaki diğer rakipleriyle rekabet yapamaz hale gelmişlerdir. Bu sorunların yanında pahalı işçilik kalifiye eleman eksikliği pahalı enerji ara eleman eksikliği ve bu gibi olumsuzluklardan dolayı şirketler küçülen ve değişen dünya düzeni içerisinde Pazar bulmakta zorluk çekmektedirler.
MTSO 7. Perakende Gıda ve Muhtelif Ticaret Komite Üyesi ve MTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper
Sektör temsilcileri bu işi meslek olarak görmüyor Ahmet Dülek
Meslek Komite Başkanı
Ali Şimşek
Meslek Komite Başkan Yard.
Faysal Tat
Hayrettin Aktunç Meslek Komite Üyesi
İbrahim Zeper
MTSO Ynt. Kurulu Üyesi
Şemsettin Bayar MTSO Meclis Üyesi
MTSO 7. Perakende Gıda ve Muhtelif Ticaret Komite Üyesi ve MTSO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Zeper, insanların bu işi meslek olarak kabul etmediklerini belirterek, kent ve ülke ekonomisine katkısı büyük olan sektörün meslek haline getirilerek, eğitimli insanlar tarafından yapılması gerektiğini söyledi.
MTSO Meclis Üyesi
Sektörünüzü anlatır mısınız? Bizim sektörümüz gıda olsa da perakende olan her şeyi kaplıyor. Ama bunun yanında çeşitli ev aletleri ve basit usulde tekstil grupları da var. Gıda herkesin bir yönüyle tuttuğu bir sektör, hiçbir şey yapmasa da bunu kullanıyor veya yiyor. Dolayısıyla herkesin bir konuda bilgi sahibi olduğu bir sektörün temsilcileriyiz. Bizim sektör önceden işsiz işi sayılırken, şuanda tam bir profesyonel işi. Önceleri köylü, üretici ve tüketici vardı. Her köylü aynı zamanda küçük de olsa bir üreticiydi. Fakat şuan köylü nüfusun kentli nüfusa oranı epeyce azaldığı için herkes tüketici konumuna geldi. Bu aşamada da perakende sektörünün önemi her geçen gün arttı. Sektörünüzün ülke ve ekonomisine katkısı nedir?
Mersin
Gerek Mersin ekonomisine gerekse ülke ekonomisine çok büyük katkıları var. Kent ve ülke ekonomisine katkıları genellikle bizim gibi orta ölçekli KOBİ dediğimiz firmalar sağlıyor. En büyük istihdamı da bunlar sağlıyor. Dolayısıyla gıda sektörü Mersin’de perakendenin ve istihdamın baş aktörü. Önceden bu iş çok ciddiye alınmıyordu ama şuan çok ciddi bir yere geldi ve her anlam-
da hızla büyüyen bir sektör oldu. Tabi ki büyüdükçe de sorunları büyüyen bir sektör oldu. Yıllar geçtikçe hem sektörün içeriği ve yapısı değişiyor, hem de sorunları değişkenlik arz edebiliyor. Böyle olunca da her geçen gün kendimizi yenilemek ve geleceğe hazırlamak durumda kalıyoruz.
Sektörün sorunları neler? Bu sorunlar neyden kaynaklanıyor? Sorunlarımız aslında memleket sorunu oldu. Bizim de sorunumuz insan ve insan eğitimi. Kalifiye personel ve bu işi meslek olarak görmeyen bir insan yapısı. Biz bu işi meslek haline getirir insanlara daha sağlıklı, daha sosyal imkânlar verirsek sektörü ancak o şekilde geliştirebiliriz. Bizim sektörde de gerçekten eğitimsiz insanlarla yürüyoruz. Hem sektörde eğitim verilmeli hem de bunu meslek haline getirirsek bizler daha başarılı oluruz. Mersin’de işsizliğin yüzde 18 gibi olduğu bir yerde her bakkalın, her marketin, her alışveriş merkezinin kapısında ve camında veya buna bağlı yerlerde “tecrübeli eleman aranıyor” yazısını görüşüyoruz. Genellikle şarküteri, kasap ve yönetici vasfında kişiler aranıyor. Bir yandan da hem üniversiteli yani kendini eğitimli diye lanse eden hem de eğitimi lise ve ilko-
kul düzeyinde çok fazla işsizimiz var. Biz MTSO olarak UMEM Projesi kapsamında 2 yıldır eğitimler veriyoruz. İnsanlarımız kurslara giderek kursun günlük olarak kendilerine verdiği parayı alıyor, eğitimden sonra bize döndüklerinde 1 ay çalışıp terkediyorlar. Nedenlerini araştırdığımızda buna geçici olarak baktıklarını, o an için boşlukta ve işsiz olduklarını ama hiç değilse bu işsizlik durumunda para almak için bu yola başvurduklarını söylüyorlar. Sorunlarımızdan bir diğeri yerel marketçilerin bir araya gelememesi ve ortak bir çalışma kültürü oluşturamaması. Bu da sektöre çok ciddi anlamda zarar veriyor. Biz yerel marketçiler olarak bir araya gelsek daha güçlü bir sektör haline geliriz.
37
Suphi Yılmaz
MERSİN’İN MARKALARI 38
Ortadoğu’nun en büyük hali sorunlarına çözüm bekliyor Yılmaz Sebze Meyve Komisyonu sahibi Suphi Yılmaz, Mersin Hali’nin 2007 yılında düzenlenen yaş sebze ve meyve ticareti ile ilgili Kanun Hükmünde Kararname ile hal içerisinde bulunan birçok dükkânın kapanma noktasına geldiğini söyleyerek bu konuda bir çözüm beklediklerini ifade etti.
Mersin hali ne zaman kuruldu? Mersin Hali ilk olarak şimdiki balık pazarının olduğu yerde 1960 öncesi kuruldu. 1992 yılında da faaliyetimizi sürdürdüğümüz Yeni Hal Kompleksi’ne taşındık. Mevcut 414 dükkanın 313’ü Sebze ve Meyve komisyoncusu, diğerleri ise karpuz, kavun, soğan ve patates komisyoncuları.
Ne gibi hizmetler veriyorsunuz? Sebze ve meyve komisyoncuları olarak çiftçimizin ilaç, gübre, naylon, tohum,
Yılmaz ile Yaş Sebze ve Meyve Yasası’nın 414 dükkanı ile Ortadoğu’nun en büyük hali olan Mersin Hali’ne olan etkilerini ve yaşadıkları sorunlar üzerine konuştuk.
sandık gibi ihtiyaçlarını yıl içerisinde karşılamak suretiyle hem ürünlerini yetiştirmelerine katkıda bulunuyor, hem de ürünlerini pazarlama imkanı sağlıyoruz. Toptancı Haller üretici ve tüccar mallarının değerlendirildiği yerlerdir. Türkiye’nin sebze ve meyve borsasıdır. Hale gelen günlük ürünler; üretici, komisyoncu, ziraat odası temsilcisi ve tüccar tarafından oluşturulan komite arz ve talebe göre değerlendirilip fiyatlandırılır. Biz, üreticinin kötü hava koşullarından doğan zararlarını bir sonraki mahsule
dünya standartlarına taşımak ve daha işler hale getirmek için öncelikle üreticiyi modernize etmek, daha kaliteli ürün yetiştirmeye teşvik etmek ilgili kurum ve kuruluşların öncelikli hedefi olmalıdır. Bugün yüzde 10’u bile bulmayan yaş sebze ve meyve ihracatımız dünya standartlarında yetişen ürün çeşitleriyle yüzde 30-40’lara ulaşmalıdır. Bir tarım kenti olan Mersin’imizin bu ihracat rakamlarına ulaşması için hepimizin duyarlılığı ve gayreti gerekmektedir. Kaliteli ürün demek, kaliteli bol pazar demektir.
Mersin Hali’nin sorunlar neler? erteleyerek mağdur olmamalarını sağlıyoruz. Ürünlerinin bozulmadan çürümeden en kısa zamanda satışını gerçekleştiriyoruz. Tüccardan üretici hesabına sattığımız malın bedelini henüz tahsil etmeden, üreticimize yedi iş günü içerisinde ürünlerinin satış bedelini ödüyoruz. Ayrıca Bağ-Kur primlerini, Ziraii stopajlarını, hal rusumunu, işçi sigorta bedellerini, maaşlarını, komisyon KDV’lerimizi her ay muntazaman gerekli kurumlara ödüyoruz.
Yaşadığınız sorunlar neler? Ne yazık ki bizler tüccara sattığımız ürün bedellerini oldukça uzun vadede tahsil edebiliyoruz. Kimi zaman da aldığımız uzun vadeli çeklerin karşılıksız çıkma
riskiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu da bankalardan faizle kredi almamıza sebep oluyor. Bu riskleri taşıyamayan bazı meslektaşlarımız, maalesef işyerlerini satıp mesleği terk etmek zorunda kalıyorlar.
2007 yılında düzenlenen Yaş Sebze ve Meyve Yasası’nın ne gibi etkileri oldu? Bu yasa bir devrim niteliğindedir. Ürünün ve üreticinin kimliğini belgelemek ve bunu dünya tüketicisine kadar taşımak büyük bir başarıdır. Elbette ki bazı olumsuz etkileri de oldu. Hale giren ürün çeşidi ve tonajında azalma görüldüğü gibi kalitesinde de düşüş oldu. 414 komisyoncu, 600’den fazla çok amaçlı işyerleri bulunan bir kompleksi
yaşadığı
Hal kompleksimize giren ürünlerin yeterli düzeyde ve kalitede olmaması, malların işlenmeden gelmesinden dolayı pazarlamada sorunlar yaşıyoruz. Biz komisyoncular yasa gereği üreticinin getirdiği mal bedelini yedi iş günü içerisinde ödememiz gerekmektedir. Çok uluslu şirketlerin ve diğer alıcıların aldıkları mala karşılık ödemeleri uzun vadeye yaydıklarından dolayı, üreticiye ödeme güçlüğü çekiyoruz. Biz komisyoncular mecburen bankalardan kredi alıyoruz. Bu yükü kaldıramayan meslektaşlarımız iş yerini satıp hali terk ediyorlar. Ortadoğu’nun en büyük hal kompleksinin daha faal ve üretken çalışabilmesi için tüm kurum ve kuruluşlarının hassasiyet göstermelerini istiyoruz.
39
40
8. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü
Şair Metin Cengiz’e verildi Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün 8. si bu yıl, İpek Ongun, Ahmet Ada, Celal Soycan, Sina Akyol ve Ogün Kaymak’ın yer aldığı Ödül Değerlendirme Kurulu tarafından, kuşağının öncü ve usta şairlerinden Metin Cengiz’e verildi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen törene Mersin Milletvekili Vahap Seçer, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ile çok sayıda sanatsever katıldı. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü,
2007 yılında Nezihe Meriç, 2008 yılında Tahsin Yücel, 2009 yılında Osman Şahin, 2010 yılında Latife Tekin, 2011 yılında Leyla Erbil, 2012 yılında Ahmet Oktay ve 2013 yılında Demir Özlü’ye verildi. Ödül Değerlendirme Kurulu’nda yer alan Yazar Özdemir İnce, bu yıl kendi isteğiyle, gençlerin önünü açmak ve yeni edebiyatçıların
seçici kurula girmesini ve ödül seçici kurulunun bu davranışı bir gelenek haline getirmesini sağlamak için istifa etti. Ödül törenin açılış konuşmasını yapan Celal Soycan, “Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nde sekizinci yılımıza girdik. Bu süre içinde hem kurumsal hem de kişisel anlamda ciddi mesafeler aldık. Mersin
kenti artık bir edebiyat kenti olma yolunda ilerliyor. Bir kent bu tür etkinliklerle, her düzeydeki üretimle kentleşir. Ödülü bugünlere taşıyan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın her düzeyindeki isimlere şükranlarımı sunuyorum” dedi. Metin Cengiz’in bir şiirsel eylemci olduğunu belirten Şair Haydar Ergülen, “Metin Cengiz’i farklı kılan özelliği şiiri bir eylem olarak görmesidir. Kendisi şiirin gelişmesi için çok çabalayan bir şairdir. Aynı zamanda da bir şiir düşünürüdür. Şiirleri geniştir ve şiirlerinin arasında bir devamlılık vardır” diye konuştu.
Sizi izliyor ve söylediklerinize kulak veriyoruz Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün, Mersin’in kültürel anlamda tanıtımının yanı sıra; Hayatını edebiyata adayanların emeklerine saygı amacıyla başlatılan bir etkinlik olduğunu söyleyen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Amacımız sembolik bir ödül vermek değil; Aksine bu değerli ustalara; ‘Sizi izliyoruz, okuyoruz ve söylediklerinize kulak veriyoruz’ mesajını vermektir. Sanırım ustalarımıza verdiğimiz bu mesaj, ödülün çok çok üzerinde bir anlam ifade edecektir. Biliyoruz ki, yaşadığı toprağı, yaşadığı toplumu bir sanatçıdan daha iyi kimse anlatamaz. Aslında onlara kulak vermekle bir anlamda kendimizi ödüllendiriyoruz… Bu ödülün verilme gerekçelerinde çok önemli maddeler var. Ancak, bize göre bu ödülün en önemli gerekçeleri; Kendi topraklarımızın değerlerini bize anlatması ve hatırlatmasıdır; Evrensel değerleri bizlerle buluşturması ve dünya insanı olma kültürünü oluşturmasıdır. Ve belki de en önemlisi; Varlık sebebimiz olan Türkçemize yaptığı katkıdır. İşte bu ödüllerin verildiği değerli edebiyatçılarımızın hepsinin ortak yanı, Türk diline ve dolayısıyla düşünce üretme gücümüze yaptıkları katkılarıdır. Mademki dilimiz her şeyimiz; O halde bu dile katkı sunan herkesi, her ustayı, her edebiyatçıyı yüceltmeli ve değer vermeliyiz. Bazen bana sorarlar; Hangi şairleri seversin, hangi yazarları seversin? diye. Ben her zaman şunu söylerim; Ben şair sevmem, şiir severim. Ben yazar sevmem, roman severim, hikaye severim… Dediğim gibi Türkçe yazan her ustadan alacağımız bir şey vardı. Sonuçta kabullenmek için değil, sorgulamak için okuyoruz. Sorgulamadan doğrular bulunur mu? İşte bundan dolayı, bizi bu hayatı sorgulatan; Eserleriyle, Türkçe-
mize kattığı değerle düşünce üretme yetimizi bize kazandıran Sayın Metin Cengiz’e teşekkürlerimizi sunuyorum. Sayın Cengiz; Yaşarken kendi kuşağının temsilcisi olmak kolay değil. Varlık sebebimiz güzel Türkçemizi yücelttiğiniz; Toplumumuza ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı bizlere hatırlattığınız için size teşekkür ederiz. Ödülümüzü kabul ettiğiniz için Mersinliler adına duyduğumuz onuru bir kez daha ifade etmek istiyorum. Seçici kurulumuzun değerli üyelerine, özellikle bu Ödülün kurumsallaşmasında büyük emeği olan; Türkiye’nin ve dünyanın büyük edebiyatçısı ama bizim Ağabeyimiz Sayın Özdemir İnce’ye ayrı bir teşekkürü borç bilirim” dedi.
Şair Metin Cengiz’e ödülünü veren Mersin Valisi Özdemir Çakacak, “Edebiyat, herkesin yapabileceği bir şey değildir. Edebiyat; düşüncelerin, yaşananların kelimelere döküldüğü bir sanattır. Bu itibarla bu ödülün son derece anlamlı olduğunu düşünüyorum ve gönül insanlarını gönülden kutluyorum” diye konuştu. Ödülü aldıktan sonra kısa bir konuşma yapan Şair Metin Cengiz ise şunları kaydetti; “Edebiyat bir milletin vicdanıdır. Şiir ise vicdan olmaktan çok daha başka birşeydir. Benim hakkımda arkadaşlarım o kadar güzel şeyler söylediler ki yazacak çok şeyim olmasına rağmen söyleyecek söz bulamıyorum. Beni bu ödüle layık gören herkese çok teşekkür ediyorum.”
41
KALKINMA SÜRECİNDE BİLİMİN-BİLGİNİN ROLÜ VE MERSİN Prof. Dr Ahmet Özer Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı
42
Bilindiği üzere, çağımız kalkınma çağıdır. Kalkınmanın ise iki değerli kaynağı var: bunlardan biri insandır öbürü is bilgidir. İnsanı dönüştürmenin en etkili yolu eğitimdir. (Örgün) eğitimin en üst seviyesi ise üniversite eğitimidir. Çünkü üniversiteliler ülkenin hem yönetim hem de üretim kapasitesi için nitelikli insan yetiştirirler. Bilgiye gelince, (bu konuda sadece şu kadarını söyleyeyim) çağımızda bilgiyi üretenler yönetecek onu sadece tüketenler ise yönetilmeye mahkum olacaktır. Bu iki unsurun yaratılmasında üniversitenin misyonu nedir? 1) Bilgiyi üreten de, nitelikli insan yetiştiren de üniversitedir. 2) Üniversitenin bilgi üretmek ve nitelikli insan yetiştirmek yanında üçüncü bir görevi daha var. O da toplumsal katkı yaratmaktır. Bunun için üniversitelerin 3 maymunu oynamaktan vazgeçmesi ve fildişi kulelerden inmesi lazım. Yani, üniversite, sanayi, üniversite ticaret, üniversite kent iş birliğini kurmaktır bu görev. Üretilen bilginin hayata geçmesine öncülük etmektir. İşte biz Toros Üniversitesi olarak bu çaba içindeyiz. Bilimsel araştırmalar yapmak yoluyla bilgi üretmek, nitelikli öğrenci yetiştirmek yanında kentle birlikte toplantılar, sempozyumlar, paneller, konferanslar yapmamızın ana amaçlarından biri budur. Değerli okurlar, Bunları neden diyorum? Çünkü sizlerin de bildiği gibi ülkemiz bir çok yüzyılı ıskaladı. 18. yüzyılın aydınlanmasını ıskaladık; matbaa bu ülkeye zamanında giremedi. 19. yüzyılın sanayi devrimini ıskaladık; fabrika, girişimcilik bu ülkeye zamanında giremedi. 20. yüzyılın elektronik devrimini ıskaladık; teknoloji bu ülkeye zamanında giremedi. Şimdi 21. yüzyıl bilgi ve iletişim teknolojilerinin yarattığı 3. Sanayi devriminin eşiğindeyiz, bari bunu ıskalamayalım. Türkiye’nin 21. Yüzyılı ıskalamamak amacıyla, 2023 için birbirleriyle bağlantılı iki büyük hedefi var. Bunlar;
Kalkınma Sürecinde Bilimin-Bilginin Rolü ve Mersin
ahmet.ozer@toros.edu.tr
1. Demokrasisini tekamül ederek AB’ye tam üye olmak 2. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içine girmektir. Bu iki büyük hedefi gerçekleştirmenin önünde birbiriyle bağlantılı iki engel var: 1. Siyasi istikrarı sağlamak 2. Bölgelerarası dengesizliği gidermektir. Bunları aşarak kalkınmamızı gerçekleştirmek için ekonomik olarak cazibe merkezleri yaratmalıyız. İşte bu merkezlerden biri Mersin’dir. Mersinimize gelince; On yıllardır kalkınmanın stratejisini çizme konusunda tartışıyor Mersin, neden bir Antalya, bir Konya, bir Antep, bir Kayseri’nin Denizli’nin yaptığını yapamadık diye? Üstelik bizde olan birçok nadide özellik onlarda yok. Şimdi artık zamanıdır ve zamanın ruhu bizi çağırıyor. Şimdi bu cevabı bulma aşamasındayız. Tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ihraç edildiği bir üs; inanç, tarih, kültür ve kongre turizminin odak noktası; liman ve lojistiğin başkenti bir ticaret merkezi; üç üniversitesiyle araştırma geliştirme ve demosrasyonların yapıldığı bir teknoloji merkezi olmak için Mersin bizim çabalarımızı bekliyor, girişimcileriyle, yetişmiş insan gücüyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, yerel yönetimleriyle ve üniversiteleriyle bizleri çağırıyor. Buna kalkış aşaması diyoruz. Yani uçağın havalanmadan önce tekerlerinin pistten kesildiği ve en zorlandığı an. İşte Mersinimiz de şimdi bu take off (kalkış) aşamasında bir değişim yaşıyor. Burada bize düşen, diğer bir deyişle yapmamız gereken şey; zamanın ruhunu ıskalamadan bu değişimin hızına, yönüne ve niteliğine hep birlikte müdahale etmek, katkıda bulunmaktır. Sayın valimizin, Belediye Başkanlarımızın, iş ve üniversite aleminin öncülüğünde, hep birlikte el ele verirsek başaracağımıza inanıyorum. Bunu başarabilirsek (ki başaracağımıza inanıyorum) kısa sürede Mersin’i Akdeniz’in ve Türkiye’nin güneyde parlayan yıldızı haline getirebiliriz. Ben bu potansiyelimizin ziyadesi ile olduğunu düşünüyorum. Bu amacı gerçekleştirmeye katkı sunacak olan herkese şimdiden selam olsun.
43
Mahmut Arslan
MERSİN’İN MARKALARI 44
Arbella’da hedef dünyada en çok bilinen marka olmak Çeşitli araştırma ve fizibilite çalışmaları sonrasında makarna sektörüne yatırım kararı alan Arbel Grubu, 2006 yılında Mersin’de tesis yatırımı yaptı. Durum Gıda adıyla üretim yapan şirket, 2008 yılında ‘Arbella Makarna’ markası ile raflarda yerini aldı. Durum Gıda adına tescilli 24 markası bulunan şirket ‘Arbella’ markasını dünya ülkelerinin tamamına yakınında tescil ettirdi. Mersin’de bulunan tesislerinde Arbella markası ile üretilen 30 çeşit makarnayı 80’e yakın ülkeye ihraç ettiklerini kaydeden Arslan, bir yılda 200 milyon paket makarna satarak kendi rekorlarını kırdıklarını dile getirdi. “Üretim ve ihracat potansiyeli açısından dünyanın on büyük şirketi arasındayız” Üretime 2008 yılında başladıklarını ve Arbella markası olarak kısa sürede Türkiye’nin en fazla ihracat yapan şirketlerinin başında yer alma başarısını gösterdiklerini belirten Mahmut Arslan, üretim ve ihracat potansiyeli açısından dünyadaki ilk on büyük şirket içinde olduklarını söyledi. Tüketici ile buluştukları 2008 yılında 15 ülkeye 17 bin ton makarna ihraç ederken bugün seksene yakın ülkeye 55 bin ton makarna ihraç ettiklerinin altını çizen Arslan şunları söyledi:
Arbella Makarna’da hedef, önümüzdeki 10 yılda dünyada makarna sektöründe en çok bilinen markalar arasında yer almak. Arbella Makarna’nın gerek ürün gerek se ihraç edildiği ülke çeşitliliği ile her geçen yıl büyüdüğünü kaydeden Arbella Makarna Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan hedeflerine kısa sürede ulaşacaklarına inandığını söyledi.
“2011’deki yatırımla yıllık 120 bin ton olan irmik üretim kapasitesini 180 bin tona, 84 bin ton olan makarna üretim kapasitesini 160 bin tona çıkardık. Üretim kapasitemiz, teknolojimiz ve kalitemiz, pazarlarımızı yakından tanımamız, ekonomik ve sosyal gelişmeleri yakından takip etmemiz bize büyük alıcılara ulaşma, bağlantı yapma imkânı sağlamaktadır.”
Yeni seçenekler üretiyoruz Dünyada ekonomik krizler yaşandığında ayakta kalanlar ve krizi en az zararla atlatanların marka olmayı becermiş şirket ve ürünler olduğunu ifade eden Arslan şunları söyledi; Markalaşmak için farklılaşmak, üretimin ve pazarlamanın her alanında inovasyon yapmanız gerekir. Dünya tüketicisi tarafından bilinen ve tüketilen bir marka olma hedefiyle çıktığımız yolda ürün kalite-
mizden marka adımıza, ambalajımızdan ürün çeşitlerimize kadar her aşama büyük bir titizlikle geliştirilmiştir. Bilinirliği yüksek bir marka olma yolunda yapmış olduğumuz reklam ve diğer tutundurma çalışmalarının yanı sıra tüketicinin hayatını kolaylaştıracak çözümler üreterek ve onlarla interaktif bir şekilde paylaşımda bulunarak her geçen yıl büyümeye devam etmekteyiz. Arbella tüketicisi ile buluştuğu ilk günden itibaren sadece ürün çeşitliliği değil, ambalaj teknolojileri ve tüketici taleplerini de yakından takip eden bir marka olmuştur. Türkiye’nin ilk aç-kapa spagetti paketlerini ve ölçülü beslenmek isteyenlere yönelik porsiyonluk ambalajlanmış spagetti paketlerini biz ürettik. Arbella Makarna, Türk tüketicisinin dünyadaki yeni ürün çeşitlemelerini takip edip bulabileceği, alternatifi bol, sağlıklı ürünler sunan, Türkiye’nin sürekli gelişen markasıdır.
Arbella yüzde 30 büyüme hedefinde Marka olmanın bir sorumluluğunun da tüketiciyi içinde bulunulan sektörle ve ürünlerle alakalı bilgilendirme, gelişmelerden, olabilecek risklerden ve imkânlardan haberdar etme, sektörünü ulusal ve uluslararası ölçekte temsil etme, yeni pazarlar oluşturma, mevcut pazarlarda pay arttırmak için sektörü etkin kılma ve teşvik etme, uluslararası pazarda etkin ve sürdürülebilir kalitede ürün ve hizmet sunmak olduğunu söyleyen Arslan ‘Tüketici tercihlerinin sürekli değiştiği bir dünyada bunları takip etmek ve ürününüzü buna göre geliştirmek, yeni ürünlerle bu tercihlere cevap verebilmek var olmanızı, sürekliliğinizi sağlar. Durum Gıda gerek yurtiçi gerekse yurtdışında bulunan pazarlama ekibiyle bu çalışmaları koordineli bir şekilde yürütmektedir.’ dedi. Her sektörün ticarete yönelik geliştirdiği stratejileri, göz önünde bulundurduğu kriterleri olduğunu söyleyen Mahmut Arslan, gıda sektöründe satışı kalitenin, markanın, tüketici profiline uygun ürün ve paketleme yatırım imkanlarının ve fiyatın belirlediği bilgisini veren Arslan şunları söyledi; Türk gıda ürünleri kalitesi, fiyatı ve damakta bıraktığı tat ve kokusu, şekli gibi ürün özellikleri nedeniyle dünya tüketicisinden talep görmektedir. Hedef pazarın hangi kriteri göz önünde bulundurduğu tespit edilerek yapılan ticari görüşmeler satışı gerçekleştirmeyi kolaylaştırır. Gelişmiş teknolojiyle üretim yapılması önemseniyorsa üretim hattı ve kontrollerin bu kritere uygun olduğunu göstermeniz gerekir. Ürünün kalitesi kadar üretim teknolojisine de önem veren Japonya’ya mal satabilmek için defalarca alıcıyı burada ağırlamanız, bu kriterlere bunlara sahip olduğunuzu göstermeniz gerekir. Hindistan ve Pakistan gibi nüfusu yoğun, alım gücü düşük tüketicisi olan bir ülkeye
45
mal satabilmeniz için ürününüzün kalitesi kadar fiyatı da önem arz eder. Görüşmelerin satışla sonuçlanabilmesi en önemli unsur karşınızdakinin ne istediğini bilmektir Arbella Makarna’nın kısa sürede istikrarlı bir şekilde büyüyerek ihracat ve yurtiçi pazar payı anlamında Türkiye’nin üçüncü büyük markası olmayı başardığını söyleyen Arslan çocuk ürünleri segmentindeki markası Arbella Family ile lider konumunda olduğunun altını çizdi. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışında bilinirliği ve talep edilirliği arttırmaya yönelik pazarlama ve reklam çalışmalarına devam ettiklerini anlatan Mahmut Arslan, yılsonunda hedeflerinin yüzde 30 büyümek olduğunu ifade etti.
Toplumsal Yaşama Hizmet Etmek Görevimiz Büyüme hedefini sağlarken üzerinde yaşadıkları toprakları, beraber soluk aldıkları insanları unutmadıklarını söyleyen Arslan, “Mersin’de bulunan yedi tesisi ile şehrin ekonomisine katkı sunan grubumuz, şirketlerin başarısının sadece ticari kriterlerle değil, topluma kar amacı gütmeden katkı sağlamakla ölçülebileceği bilinciyle şehrin insanına, doğasına, eğitimine, bilim ve sanatına, kültürüne, toplumsal
yaşamına hizmet etmeyi görev bilmektedir” dedi. Arslan, sosyal sorumluluk projesi kapsamında, sağlık alanında Mezitli Toros Devlet Hastanesi Semt Polikliniği ile başlattıkları ‘Sürdürülebilir Sosyal Sorumluluk Projesi’nin ardından, Hasan Arslan Toplum Sağlığı Merkezi Projesi’ni hayata geçirdiklerini, Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi’ne ek bina yaptırdıklarını belirtti. 32 derslikli Mahmut Arslan Anadolu Lisesi ve ardından spor salonunu yaptırdıklarını anlatan Arslan, kurumsal kimliklerini sosyal sorumluluk ve sanatsal projelerle de pekiştirmek üzere uluslararası fotoğraf yarışması düzenledikleri bilgisini verdi.
46
MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi 81 ile hizmet veriyor
ÇKA’nın en beğenilen projeleri arasında gösterilerek hibe alan MTSO Tedarik Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından tanımlanmış, kabul görmüş 17 bin 25 akreditasyona sahip uluslararası normlara uyan laboratuvar olarak faaliyetlerini sürdürüyor. MTSO Tedarik Zinciri Testi ve ArGe Merkezi ne zaman faaliyetlerine başladı?
2013 yılında Mersin ve bölgesine hizmet etmek için çıkılan yolda 2010 yılında Çukurova Kalkınma Ajan- bugün Türkiye’nin 81 ilindeki sı’na (ÇKA) verdiğimiz bir projeden hibe üreticilerin daha kaliteli ve alarak 2013 yılında hizmet vermeye başladık. Türk Akreditasyon Kurumu tara- güvenilir ürünler üretmeleri için fından 2013 yılının Mart ayında ilan edilmiş ve dünyada geçerli olan akredite bir gelişmeye ve büyümeye devam laboratuvarız. ediyor. MTSO Projeler Müdürü Bu laboratuvarı oluşturma İdari Amiri ve MTSO Tedarik ihtiyacı nasıl gelişti? Zinciri Akredite Test ve Ar-Ge Bu bölgede sanayileşme var. Sanayinin desteklenmesi adına MTSO olarak, her Merkezi Projeler Müdürü Fevzi üretilen ürünün kalite, güvenirliğinin ve maliyetini test edilmesini istedik. Önce- Filik ile merkez ve hizmetleri likle Mersin ve bölgesinde; Ar-Ge, kalite üzerine konuştuk. güvencesi, kaliteli üretimin mantığını
oluşturmayı amaçladık. Bunlar firmaların ekonomik sürdürülebildiğinde önemli faktörlerdir. Rekabet ortamında bu nokta öne çıkıyor. Bu laboratuvarda da kalitenizin analizini çıkarıp onaylatıyorsunuz. Mersin ve bölgesine hizmet etmekle çıktığımız yolda bugün Türkiye’nin 81 iline hizmet veriyoruz. Bu da alanda bir açık olduğunu ve bizim doğru adım attığımızı göstermiş olduk. Mersin’de yerelde kalmayıp ulusala çıkmış başarı hikayesi ortaya çıktı. Mersin’de bütünleşik altyapısıyla metale dayalı herhangi bir ürün geldiği zaman bu laboratuvar dışında ekstra laboratuvarı gezmesine gerek yok.
Laboratuvarda gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgi verir misiniz? Toplamda 4 kişilik alanında uzman eki-
bimizle malzemesi metal ya da plastiğe dayalı tüm ürünlerin kalite, güvenirlik, dayanım ve çekme güçlerini analiz ediyoruz. İhracat ya da ithalata dayalı ülkeler bunları yapmakla yükümlüdür. Örneğin; Irak pazarı için Irak’la yapılan bir anlaşma var. O devlet üçüncü göz bir laboratuvardan ürünün bu testin yapılmadığı takdirde almıyor. Ham madde ya da ürünün uygun standartlarda üretilip üretilmediğinin analizini yapıp, raporunu veriyoruz. Herhangi bir ürünün 3D tarama ve 3D yazıcı hizmetini veriyoruz. Ürün geliştirmek isteyen firmaların seri üretime geçmeden önce somut olarak görmek istediklerinde ürünün modellemesini yapıyoruz. Çekme, eğme, vurma, darbe, kimyasal, sertlik, titretişim testi, tersine mühendislik gibi hizmeti veriyoruz.
Ürünlerin üretime geçmeden önce test edilmesinin avantajları neler? Ürünlerin önceden denetleniyor olması firmaların yaptıkları işlerin daha kaliteli olmasını sağlıyor. Sürdürülebilir olması için her üretimden önce hammaddenin kontörlünün yapılması gerekiyor, Otokontrolü sağlayan bir mekanizma var. Firmalara ekonomik ve sosyal bir güven sağlıyoruz.
Gelecek dönem planlarınız neler? İlerleyen dönemlerde ÇKA’nın sağladığı hibelerle yeni hizmet birimlerimiz oluşacak. Bu da yeni hizmet verdiğimiz portföy alanını genişletip daha fazla firmanın daha kaliteli ürünler üretmesi demek oluyor.
47
Ahmet Duran
MERSİN’İN MARKALARI 48
Her yaşa her zevke uygun mobilyalarla Türkiye’de tek markayız Saray Mobilyanın kurucusu Ahmet Duran; Saray, Kupka ve Stella Mağazalarında klasik, elit, avangarde, modern ve genç olmak üzere her yaşa her zevke ürünün satışını gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kendinizi ve sektöre başlama hikayenizi anlatır mısınız? Bu mesleğe 1971 yılında başladım. 44 yıldır sektörde faaliyet gösteriyoruz. Dededen kalma bir mesleği devam ettiriyoruz. Zaman geçtikçe işlerimizi büyütme kararı aldık ve Saray Mobilya’yı üç şubede hizmete başlattık. Üst segmentte bir mobilya tarzı olan Kupka Mağazamıza Mersin’de ihtiyaç olduğunu keşfettik. Sonrasında da Kupka Mobilya mağazasını açtık. En son olarak da Stella mağazamızla müşterilerimize hizmet veriyoruz.
Mobilyalarınızın tarzı nedir? Kupka klasiğe hitap ediyor. Bugün ömür boyu kullanacağınız bir mobilya satın
Duran, Mersin’deki 4 mağazanın yanı sıra 2016 yılında şehir dışında da yatırım yapmayı hedeflediklerini kaydetti.
almak istiyorsanız tabi ki Kupka’ya gelmeniz gerekiyor. Kupka’nın mobilyaları gayet şık, güzel, klasik ağırlıklı Osmanlı tarzı bir mobilya. Genellikle orta yaşlılara hitap ediyor. Biz mobilyayı modern, klasik, avangarde olarak üretiyoruz. Gençlere genellikle modern mobilya satıyoruz. Göçmen’de bir, Eğriçam’da bir ve Çakmak Caddesi’nde 2 adet olmak üzere toplamda 4 mağazamız 4 mağazamızın bir tanesi avangarde, bir tanesi klasik bir tanesi de modern. İşin özeti bizde A’dan Z’ye mobilyaya dair her şey var. Herkese her zevke hitap ediyoruz. Mersin’de tek olduğumuz gibi Türkiye’de de tek markayız.
Firmanızın sektördeki yeri nedir? Türkiye’de mobilya iyi bir yere geldi yani. Başka bir ülkeden mobilya almamıza gerek kalmıyor, çünkü her şeyin en güzelini yapıyor Türkiye ve biz de yapıyoruz. Mobilyalarımız gerçekten de dünya markası. İtalya’yı bile sollamış durumdayız. Öyle ki; Almanya, Fransa, Belçika, İran gibi ülkelere ihracatlarımız oluyor.
Başka bir şube açma planınız var mı? Evet, düşünüyoruz ve zaman içinde Adana’ya bir şube açacağız. Muhtemelen 2016 yılını bulur. Biz dört segment müşteriye hitap eden bir firmayız.
49
2015’in mobilya trendleri?
Mobilyalarınız üretiminiz mi?
tamamen
sizin
Mobilyalarımız kendi tasarımımız ve üretimimiz. Birçok atölyemiz var. Sipariş üzerine de çok işler yapıyoruz. Bizim çalışma prensiplerimiz arasında yok yok diye hiçbir şey yok. Her şeyi yapabiliyoruz.
Ürünlerinizi yalnızca Mersinliler mi kullanıyor? Mersin dışında şubemiz yok ama Mersin dışında Gaziantep, Adana, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin gibi birçok ilde üst seviyede üst segmentte müşterilerimiz var.
Bu yerlerden çok fazla müşterimiz gelmekte. Ayrıca Irak’a çok ürün satıyoruz, genellikle Erbil’e gönderiyoruz. Orada da bayağı bir aile müşterimiz oldu, çok memnun kaldılar. Zaten bir gelen bir daha geliyor, arkadaşını ve yakınlarını getiriyor. Müşterilerimizi hep böyle arttırıyoruz. Mersin’de yapılan elit binalar da satışlarımızı etkiliyor. Şöyle ki; yeni yapılan binaların örnek dairelerini döşüyoruz. Örnek daireleri döşememiz hem bu dairenin satışını kolaylaştırıyor hem de bizim işimizi de kolaylaştırmış oluyor. Müşteri, o evi satın aldığında nasıl mobilyalar alması gerektiğini de örnek daireden görmüş oluyor.
2015’in trend mobilyaları genellikle avangarde ve klasik. Ben 44 yıldır bu mesleği yapıyorum ve hiçbir zaman mobilya modası değişmiyor. Klasik mobilyanın değeri hiçbir zaman bozulmaz ve en güzel şekilde de devam ediyor.
Gelecek planlarınız neler? Önümüzdeki dönemlerde İstanbul’daki mobilya fuarına katılacağız. Fuara katıldığımız zaman kendimizi daha çok tanıtacağız. Kupka’nın bir eşini 2016-2017 yıllarında Gaziantep, Adana ve Şanlıurfa’ya açmayı düşünüyoruz. Irak Erbil’e de şube açmayı hedefliyoruz. Mersin gittikçe büyüyor. Toroslar stadyum civarına da bir mağaza açmayı istiyoruz. Orası çok gelişti 2016’da oraya bir mağaza açma fikrimiz var.
Vahdettin Kılıç
MERSİN’İN MARKALARI 50
Iveco Kılıçlar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Vahdettin Kılıç
Bölge illerde de markamızı temsil etmek istiyoruz Dünya devi Iveco’nun Adana ve Mersin’deki tam yetkili bayisi olan Kılıçlar Otomotiv, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Kılıçlar Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Vahdettin Kılıç, büyümelerinin sırrını “Özverili çalışmak ve başarı yolunda emin adımlarla ilerlemem” olarak tanımlıyor. Kılıçlar Otomotiv’in kuruluş hikayesini anlatır mısınız? 1978 yılında Kırşehir’den Mersin’e geldim ve Otomotiv sektöründe faaliyet göstermeye başladık. Kardeşim yeğenim ve ben çok küçük bir tamirhane atölyesinde bu işe başladık. 1 sene kadar öyle faaliyet gösterdikten sonra işyerimizi daha geniş bir yere taşıdık, ekibimiz de büyüdü. Hedefimiz otomotiv sektöründe belli bir konuma sahip olmaktı. O zamana kadar Fiat üzerinden faaliyet göstermiştik ama artık bir markayı temsil etmemiz gerekiyordu. Bu sebeple 1993 yılında Kılıçlar Otomotiv’i kurduk. Bu sektöre girdiğimizde en büyük hedefimiz bir markayı temsil ederek bayisi ve bölge servisi olmaktı. Bu hedef doğrultusunda 1993 yılında dünya devi
115 kişiye de istihdam sağladıklarını ifade eden Kılıç, ilerleyen dönemlerde bölge illerde de Iveco markasını temsil etmeyi istediklerini söyledi.
olan Iveco’nun Mersin’de tam yetkili servisi olduk. Hemen sonrasında yedek parça bayiliği geldi. İtalyanlar çalışmalarımızı genel anlamda değerlendirdiklerinde “Bölgenin yedek parça toptan bayiliğini de size verelim.” dediler, biz de memnuniyetle kabul ettik ve son derece keyif aldık. 1999 yıllında tam yetkili servis ve yedek parça bayiliğini yürütürken Kılıçlar Otomotiv’e araç satış bayiliğini de aldık.
Tamir atölyesinden bugünkü yatırımlarınızı gerçekleştirme yolculuğunuzu anlatır mısınız? Mersin’de çok güzel şeyler yaptık. Iveco’nun Koç kuruluşu ile Türkiye’deki
51
ortaklığı sona erdi. Biz o dönemde şirket çalışanlarımızdan güç alarak, birbirimize destek olarak Türkiye’de üretimi sona ermiş bir markanın araç satışını gerçekleştirdik. Satış başarılarımızla ödüller aldık. Çalışmalarımızın sonucunda 12 bin metrekare içerisinde bir yer alıp tesisimizi Akdeniz Caddesi’nden buraya taşıdık. 12 bin metrekare alanın içerisindeki tesisimizde hizmetlerimizi; satış, servis, yedek parça ve sigorta olarak genişlettik. Çün-
kü bu işlerin hepsi birbirini tamamlıyor. Araç satıyorsunuz, sigortasını da yapmak zorundasınız. Iveco bu çalışmalarımızı görünce bize Adana’yı önerdi. 2010 yılında da Adana’da yapılandık. Orası da 5 bin 600 metrekare civarında. Orada da satış, servis ve yedek parça olarak hizmet veriyoruz. Doğru bir karar verdiğimize inanıyoruz ve üretimlerimiz orada da çok iyi.
Yeni yatırımlarınız var mı? İkinci çevre yolu üzeri otomotive yönelik yeni yeni yapılanan bir yer olduğu için burada da bir Kılıçlar Otomotiv şubesi açtık. 2 bin 600 metrekareye yakın bir alan içerisinde satış noktası kurduk. Doğru yerlere doğru işyerlerini açtığımızdan bir kere daha emin olduk. Orada da işlerimiz güzel gidiyor. İlerleyen zamanlarda Iveco Türkiye ile görüşmeler sonrasında Mersin’e yakın illerde de yapılanmayı düşünüyoruz.
Kılıçlar Otomotiv’in öne çıkan özellikleri neler? Başarıyı yakalamanızdaki etkenler neler? Öncelikle benim işin çekirdeğinden gelmiş olmam. İnsan bir işin çekirdeğin gelince konuma ve duruma hakim oluyor.
İleriyi görebilme yeteneğine sahibim. Müşteri memnuniyetini sağlayınca diğer kısımlar da kendiliğinden geliyor. “Araç satışındaki başarının altında ne var?” diyecek olursanız birinci aracı satıcı ondan sonraki araçları servis satarmış. Ben de servis kökenliyim zaten. Servis bölümündeki başarılarımız oldukça yüksek. Bu nedenle satış sonrasında da müşterilerimizi yalnız bırakmıyoruz ve her zaman onlara destek oluyoruz.
Bölgede otomotiv sektörünün gelişmesi için çalışmalarınız var mı? Mersin Yetkili Otomotiv Satıcıları Derneği’nde (MODER), Organize Sanayi Bölgesi’ne motor fabrikası açma konusunu gündeme getirdik. Bu konunun üzerine giderek bu çalışmaları hayata geçirmeyi planlıyoruz. Yine MODER olarak burada elaman bulmada sıkıntı yaşıyorduk. MEÜ Teknik Bilimler Merslek Yüksekokulu Otomotiv Teknolojisi Bölümü öğrencilerine yetkili servislerimizde staj imkanı sağladık, aynı zamanda sektöre hazırladık. Bizim yeni dinamik gençlere ihtiyacımız var. Üniversite veya meslek lisesi mezunu kişilere de kesinlikle sonuna kadar kapımız açık.
YENİLEŞİM VE VERGİ Adem Güngör Mersin Vergi Daire Başkanı
Gelişimin insanlık tarihinde toplumsal, ekonomik ve bilimsel değişimin yönünü yeniden belirlediği ve giderek küreselleşen çağımızda, bilişim teknolojisinden tüm dünya ülkeleri gibi Ülkemiz de payını almaktadır. 52 Bilgi çağı toplumsal ve ekonomik değişimin itici gücü olmuş, gelişmiş ülkeler ekonomik yönden daha da zenginleşmiş, küreselleşmenin yan etkileri gelişmekte olan ülkelerde yoksullaşmaya sebep olmuştur.
fahının yükselmesini sağlayacaktır.
Bir devletin sürekliliğini devam ettirebilmesi için ekonomik kalkınmasının başarılı olması gerektiği düşünülecek olursa, vergilerin yaşama kaynağı olarak en önemli unsur olduğu net bir şekilde anlaşılacaktır.
Hizmet anlamında teknolojinin tüm imkanlarından yararlanan ve kurmuş olduğu alt yapı ile yasaların ön gördüğü ölçüde, mükelleflerin tüm mükellefiyetlerini gelir idaresinin ilgili birimlerine bu anlamda özellikle Vergi Dairelerine gelmeden çözebilecekleri, istedikleri bilgi ve belgeleri elektronik ortamlarda verip alabilecekleri bir yapı oluşturmuştur. Kısaca, mükelleflerin vergiye gönüllü olarak uyumunu sağlamak için bilişim teknolojisinden en üst noktada faydalanılmıştır.
Vergi sözlük anlamı itibariyle, kamu hizmetlerine harcanmak için hükümetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para olarak açıklanmıştır. Vatandaş olmanın temel unsurlarından biriside anayasal sorumluluk ve ödevlerini yerine getirmektir. Vergi ödevi Anayasamızın 73. Maddesinde: “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. …” şeklinde açıklanarak yasal çerçevesi belirlenmiştir. Devletimizin, vatandaşlardan sağlamak zorunda olduğu vergilerle; eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi temel kamu hizmetlerinin ana kaynağını oluşturmasının yanında; toplumumuzun da bu konuda gönüllü ve uyumlu olması, Ülkemizin ekonomik kalkınmasını ve toplumsal re-
Türkiye’nin vergi gelirlerini toplayan en önemli kurumu niteliğindeki Gelir İdaresi Başkanlığı, taşrada 29 ilde 30 Vergi Dairesi Başkanlığı, diğer illerde Defterdarlıklar ile faaliyet göstermektedir.
Kurumumuz, merkez birimlerden taşra teşkilatlarına kadar tüm bu faaliyetlerini mükellef odaklı hizmet anlayışı ile yapmaktadır. Mükelleflere daha kaliteli hizmet sunan, mükellefini daha yakından tanıyan, mükellef psikolojisini iyi bilen bir gelir idaresi oluşturulması yönünde önemli mesafeler kat edilmiştir. Yine vergi ödemenin sadece bir yükümlülük değil vatandaş olma ve sorgulama hakkı olduğunun bilinciyle kendisinden hizmet alan herkesi memnun etmeye ve sorunları çözmeye yönelik atılımlarla, Kurumsal olarak kendini sürekli güncelleyerek, daha iyi hizmet sunma arayışı içindedir. Vergiye gönüllü uyumun sağlanması
çabaları bunlarla sınırlı olmayıp, geniş kapsamda bazı alacakların yapılandırılmasına ilişkin fırsat niteliğinde kanunlar yayımlanarak yürürlüğe girmektedir. Bilgi teknolojilerinde yaşanan hızlı ilerlemeler ve rekabet koşulları yalnız Teşkilatımızda değil, diğer kamu idarelerinde de sürekli değişimi ve stratejik yönetim anlayışını kaçınılmaz hale getirmiştir. Teknolojik alt yapısını tamamlayan Teşkilatımız, kurumlar arası koordinasyon ve veri paylaşımının artırılması sayesinde, mükelleflerini yakından tanıyan ve takip edebilen bir kuruluş haline gelmiştir. Bu kapsamda Mersin halkı sunulan hizmetlerden faydalandığı kadar, vatandaşlık görevlerinin bilincinde olan ve bunu uygun durumlarda destekleyecek, uygulayacak kapasitede duyarlı, nitelikli bir yapıya sahiptir. Bütçe fazlası vererek her bakımdan Türkiye ekonomisine katkısı olan gelişmiş İllerimizden bir tanesi olan Mersin, değerlendirilmeyi bekleyen yüksek potansiyelde kaynakları, uluslararası limanı ve serbest bölgesi ile Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı durumundadır. Bu durum, kozmopolit yapısıyla canlılığını yitirmeyen ve bu sayede her türlü yenilikçi fikre açık olan İlimizin doğru strateji ile tüm kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği içinde, geleceğe emin adımlarla yürümeye devam etmesini sağlayacaktır.
53
SEÇKİN NOKTALARDA BAYİLİKLER VERİLECEKTİR Keresteciler Sitesi 6234 Sk. No:12 MERSİN 0 324 235 58 20 0 324 235 58 30 0532 734 01 74 info@bellamobilya.com bellamobilya33@hotmail.com
MERSİN’İN MARKALARI
Soldan Sağa; Onur Mobilya Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Ayneci, Onur Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sarıabacı, Onur Mobilya Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harun Ayneci, Onur Mobilya Pazarlama Müdürü Tuncay Sarıabacı
54
Eviniz için en rahat mobilya
Onur Mobilya’da 27 yıl önce küçük bir atölyede başlayan Onur Mobilya’nın sektör yolculuğu bugün 3 bin metrekare alanda 130 kişilik istihdamı ile devam ediyor. Koltuk takımları, yatak odası, genç odası, yemek odası, oturma grupları, baza, kanepe çeşitleri ile Onur Mobilya, rahat mobilyalar üretiyor. Onur Mobilya’nın özellikleri neler?
öne
çıkan
Her işte olduğu gibi bizim sektörümüzde de satış sonrası hizmet çok önemli. İnsanlarımız çok kısıtlı imkanlarıyla bir oturma grubu alıyor. Öne çıkan özelliğimiz sattığımız ürünlerin arkasında olmamız. Gerek teslimatlarda teslim sürelerini kısa tutmaya çalışmamız gerekse ürünün daha uzun yıllar kullanılabilir olması, bir arızası varsa onu en kısa sürede çözebilmemiz bizi öne çıkaran, diğer markalardan ayıran özelliklerimizdir.
Onur Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sarıabacı, yeğenleri Yönetim Kurulu Üyeleri Halil ve Harun Ayneci, kendilerine özgü modelleri tasarlayarak müşterilerinin beğenisine sunuyor. Sarıabacı ile Onur Mobilya’nın öne çıkan özellikleri, elde ettikleri başarı ve gelecek planları üzerine konuştuk.
Model ve isimler belirleniyor?
neye
göre
Modelleri piyasanın, alıcının nabzını tutarak belirliyoruz. Kullanışlı olmasına özen gösteriyoruz. Sloganımızda da bahsedildiği gibi rahat olmasına özen gösteriyoruz. Fiyat da önemli tabi. Fiyatın çok pahalı olmamasına dikkat ediyoruz. Türkiye geneline ya da dünyadaki trende bakarak geri kalmamaya, onları takip etmeye çalışıyoruz. İhraç olsun diye yabancı isimler koyduğumuz oturma gruplarımız da var. Türkçe isimler koyduğumuz za-
man turistik bölgelerin isimleri olmasına özen gösteriyoruz. Türkiye’nin turistik bölgeleri tanınsın, kulağa hoş gelsin diye. Buradaki zengin çeşitler 3 bin metrekare üzerindeki showroomumuzda sergileniyor. 2015 modellerimizi çıkarmaya başladık ve 2015 modellerinin yüzde 90’ı şuan mağazamızda mevcut. Alıcıların beğenisine sunuldu, gelip görebilirler. Hiç görmedikleri modeller bilhassa kanepe ve koltuklarda çok beğenilecek kumaşlar kullandık.
Müşterileriniz sizi neden tercih ediyor? Her işte olduğu gibi mobilya işinde de ürünleri seçerken kişi işini empati kurarak yapmalı. Bizde bu şekilde yapıyoruz. Hem empati kuruyoruz hem müşterinin yerine kendimizi koyuyoruz. Ben olsam bu üründe neler isterim, benim beklentilerim neler? Öncelikle yaptığımız iş bizim beklentilerimizi karşılıyorsa nihai tüketicilerin de beklentilerini karşılıyor. Birçok fuarı, yenilikleri yerinde ve zamanında takip edip topladığımız bilgiler doğrultusunda bu ürünleri Onur Mobilya’ya özgü tasarlayıp müşterilerin beğenisine sunuyoruz. Mersin’de ilk ve tek kanepe ve yatak yaylarının üretimi yapan firmayız. Küçük üreticiler de bizden rahatlıkla mal alabiliyor. Perakende de mağaza showroomunun yanı sıra toptanda da üreticileri destekleyen bir yapımız var. Bizler bunu seve seve yapıyoruz ve üretici arttıkça da memnun oluyoruz. Oturma gruplarının yanı sıra yatak üretimlerimiz de çok çok iyidir. Onur Mobilya, yumuşak gruplarda yani kanepe koltuk gruplarında ne kadar iddialıysa yatak kalitesinde de o kadar iddialı. Çünkü oturma gruplarının yaylarını Onur Mobilya ürettiği gibi yatağın yaylarını da Onur Mobilya üretiyor. Yani onun kalitesini ayarlamak Onur Mobilya’nın elinde.
Kampanyalarınız hangi dönemlerde yoğunlaşıyor? Bizde kar marjı yüksek olmadığı için fiyatlarımız hep kampanyalı fiyatlarımız. Üretici yerimiz de burası olduğu için fiyatlarımız daima kampanyalı.
Onur Mobilya için ilerleyen dönemlerdeki hedefleriniz neler? Onur Mobilya’nın şuan ki yerini Toroslar Belediyesi’nin teşvikiyle oluşturduk. Burası o yılların Organize Sanayi Bölgesi gibiydi. Şimdiki hedefimiz imalatı Organize Sanayi Bölgesi’ne taşımak. Daha geniş bir alanda daha fazla kişiyi istihdam edecek fabrikayı kurmak ve yönetmek.
55
Isı yalıtımı üzerine Ramis Dalkılıç Çatıcılar Çatı İzolasyon ve Yapı Malzemeleri Yönetim Kurulu Başkanı
İnsanların konforlu bir yaşam sürebilmeleri; 20-22°C sıcaklık ve yüzde 50 bağıl nem değerine sahip olan ortamlarda mümkün olabilir. Kış aylarında dış ortam sıcaklıkları 20°C’nin oldukça altında seyreder. Yaz aylarında ise hava sıcaklıkları 20°C’nin oldukça üstündedir. Isıl enerji; yüksek sıcaklıklıklı ortamdan düşük sıcaklıklı ortama transfer olur. Bu nedenle yapılarda; kışın enerji kayıpları, yazın ise istenmeyen enerji kazançları meydana gelir.
56
Yapılarda ve tesisatlar da ısı kayıp ve kazançlarının sınırlandırılması için yapılan işleme “ısı yalıtımı” denir. Yalıtım sistemlerinin esas amacı; yapı bileşenleri ve binaların taşıyıcı sistemini yangın, gürültü, su, iklim koşulları (yazkış, gece-gündüz), kar, yağmur gibi yağışlar ve benzeri iç ve dış etkenlerden koruyarak, kullanım amacına uygun sağlık ve konfor şartlarının yapı içerisinde hüküm sürmesini sağlamaktır.
ISI YALITIMININ FAYDALARI Yönetmeliklere uygun olarak yapılacak ısı yalıtımı:
• Isınma veya serinleme amacıyla yapılan
harcamalardan en az %60 tasarruf ederek, kışın daha iyi ısınmaya, yazın ise serin kalmaya imkân sağlar. • Yakıt tüketimini ve dolayısıyla atık gaz salınımlarını azaltarak çevre • kirliliği ve küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunur. • Sağlayacağı verimlilikle, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltır. • Evlerde küflenme, siyah leke ve mantar oluşmasına neden olan • terlemeyi (yoğuşma) önler. • Betonun içindeki demirlerin paslanmasını engeller, binanızın depreme karşı dayanıklılığını korur. • Yaşam alanları içeresinde dengeli oda sıcaklıkları yaratarak konforlu ve sağlıklı mekânlar oluşturur. • sağlıklı yaşam alanları oluşur, sağlık giderleriniz azalır.
• çevrenizdeki görüntü kirliliği azalır,
yapıların bakım maliyeti düşer, bakım süreleri uzar. • gelecek nesillere temiz, sağlıklı, güvenli binalar bırakırsınız. • yapılarınızda istenmeyen, gerilmelerden oluşan kılcal çatlakların olmasını önler. Yeni yapılacak binalarda ve 2017 yılına kadar tüm mevcut bina stoğunda; binaların görünür yerlerinde, tüketilen enerji miktarını ve küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımı miktarını gösteren Enerji Kimlik Belgesi asılması zorunludur. Bu belge sayesinde satın alacağınız veya kiralayacağınız binaların enerji verimliliğine bağlı olarak yakıt ve elektrik faturaları ile çevreye olan etkilerini görebilirsiniz. Ülkemiz, belirli enerji kaynakları açısından önemli bir potansiyele sahip olmakla birlikte, enerji üretimi açısından yeterli seviyede değildir. Türkiye, bugün ihtiyacı olan enerjinin yaklaşık %75’ini ithal etmektedir. Hesaplamalar, tüm konutların standart ve yönetmeliklere uygun olarak yalıtılması durumunda, ülkemizin yılda yaklaşık 10 milyar TL tasarruf yapılabileceğini göstermiştir. Bu çerçevede, enerjide dışa bağımlılığımızın azalması, ekonominin canlanması, istihdamın artması, üretim ve uygulama ile birlikte artacak vergi gelirleri önemli faydaları arasındadır.
Isı yalıtım malzemeleri nelerdir? Isı yalıtım malzemeleri, ısı kayıp ve kazançlarının azaltılmasında kullanılan,
hafif ve ısı geçişine karşı yüksek direnç gösteren özel malzemelerdir. Ülkemizde yaygın olarak; •Duvar, döşeme ve çatılarda; camyünü, taşyünü, ekspande polistiren köpüğü (EPS), ekstrüde polistiren köpüğü (XPS), poliüretan köpüğü ve ahşapyünü, ve benzeri •Pencerelerde; Low-E kaplamalı cam içeren ısı yalıtım performansı yüksek yalıtım camları veya Solar Low-E kaplamalı cam içeren ısı ve güneş kontrol performansı yüksek yalıtım camı üniteleri ve yalıtımlı doğramalar, •Hava kanalları, borular, vanalar gibi tesisat elemanlarında; camyünü, taşyünü, polietilen köpüğü, elastomerik kauçuk köpüğü, poliolefin köpüğü ve poliüretan köpüğü gibi ısı yalıtım malzemeleri kullanılır. Yapının, Duvarlarında kullanılan Gaz beton, her türden tuğla ve bimsblok, birer yapı malzemesi olup ısı yalıtım malzemesi değildir. Bina hangi malzemeden yapılmış olursa olsun, kolon ve kirişler dahil olmak üzere tüm cepheler, çatı ve döşemeler TS 825’deki koşulları sağlamalıdır. Genelde en ekonomik ve uygulanabilir çözümler; ısı yalıtım malzemeleri ile sağlanır. Yaşadığımız konutlarda, çalıştığımız işyerinde, sanayi tesislerinde yaptığımız yalıtım, gelecek kuşaklara karşı sorumluluklarımızdır. Bizlere, çevremize, şehirlere, mahalle köy kasaba ve ülkemize, dünya geneline yapacağımız katkıları düşünelim. Ekonomik olmanın yanı sıra zaman ve sağlık açısından kazançlarımızı da unutmayalım.
ÖZEL GÜNLERİNİZ İÇİN SİZLERLEYİZ
MASAJ
SAUNA
DİNLENME TÜRK HAMAMI 57
Mersindeki yeni eviniz...
www.livahotel.com.tr facebook.com / livahotel
GMK. Blv. No: 689 Mezitli - MERSİN Tel : +(90) 324 357 62 00 Fax : +(90) 324357 62 01 Gsm : +(90) 532 755 54 82
İsmail Sağlar
MERSİN’İN MARKALARI 58
Medya üzerindeki baskılardan
biz de etkileniyoruz
Yaklaşık 20 yıldır Mersin’in gündemini belirleyerek, objektif, tarafsız ve ilkeli yayıncılık yapan Kanal 2000 televizyonu, uydu yayıncılığıyla da Mersin’deki gelişmeleri dünyaya duyuruyor. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Ortaokul ve liseyi Tarsus Amerika Koleji’nde okudum. Daha sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum. Askerlikten sonra da serbest ticarete başladım. Serbest ticaret devam ederken 1994 yılında özel radyo ve televizyonlar yeni yeni yayına başladı. Biz de o dönemler de Kanal 2000 televizyonunu kurduk. O zamanlar 5 ortak olarak kurduk ve o zamandan bugüne kadar geçen 20 yıllık sürede Kanal 2000 televizyonunu idare ediyorum.
Yayıncılık politikanızdan bahseder misiniz? Bizim tematik bir yayınımız yok. Biz karma yayın yapıyoruz. Tabi büyük bölümü bunun belgesel ve filmlerden oluşuyoruz. Onun dışında siyasi konular, kentin sorunları veya bilimsel konularla ilgili açık oturum tarzında karşılıklı tartışma programları koyuyoruz. Eğitimle, dinle ilgili programlar koyuyoruz. Ayrıca çocuklar
Kanal 2000 televizyonu kurucusu İsmail Sağlar, başarıyı aşama aşama yakaladıklarını belirterek, bugünlerde ise halkın medyaya güveninin kalmadığını belirterek, “Medya üzerindeki türlü baskılardan biz de etkileniyoruz” dedi.
için çizgi film saatimiz var. Yani RTÜK’ün öngördüğü şekilde karma yayın yapmaya gayret ediyoruz.
Kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz? Bizim sektörümüzde bilgisayar kullanımı yoğunlaştığı için gitgide eleman sayısı azalıyor. İlk açıldığı yıllarda 30 kişiye kadar çıkmıştı çalışanımız. Çünkü o zaman 24 saat yayın yaptığımızda en az 4 veya 6 kişiyi yayında çalıştırıyorduk. Dönüşümlü olarak çalışmak söz konusuydu. Her işte ikişer kişi vardiya esasına göre çalışıyordu. Dolayısıyla stüdyoda kameramanlık yapan kişiler dahi 3-5 kişiydi. Ayrıca muhabirlerimiz, yazım editörleri, haber editörleri gibi departmanlardaki çalışma arkadaşlarımızla birlikte 30 kişiye çıkmıştı sayımız. Ancak şimdi bilgisayar kullanımı yaygınlaştığı ve gereklileştiği için yayını şuan bilgisayar yapıyor. Bizim çalışanlarımızdan sadece bir kişi izliyor, onu da gündüz mesaisinde izliyor. Onun dışında gece otomasyon sistemiyle belirlenen
yayın akışı ile birlikte yayın devam ediyor. Dolayısıyla personel azaltımına gidildi. Ama asıl değişiklik haber boyutunda oldu. Eskiden haberleri muhabirlerimizle kendimiz derlerdik kendi imkânlarımızla. Haber toplardık yöreden. Bölgesel ve ulusal haberleri de gazetelerden takip edip onları yerele uyarlardık. Diyelim ki ‘antibiyotik kullanımında Türkiye’de patlama oldu’ haberi çıktığı zaman biz bunu Sağlık Müdürlüğü’ne ya da hastanelere veya Eczacılar Birliği’ne gider sorardık ve uyarlardık. Ancak şimdi ajanslar hem yerel hem bölgesel hem de ulusal haberleri abone olduğunuzda internet aracılığıyla günlük olarak geçiyorlar. Hem görüntüleri, hem metni hem de açıklamaları indirebiliyorsunuz. Dolayısıyla muhabir sayısı ve muhabir aracılığı ile takip edilen haberlerin sayısı da azalıyor. Bu nedenle çok fazla personele ihtiyaç olmuyor. Dolayısıyla şuan için 10-12 civarında personelimiz var.
Uydu üzerinden yayın yapmayı tercih etmenizin nedenleri neler? Televizyonlar dediğimiz gibi 20 yıllık bir süre içerisinde Türkiye’de kuruldu ama özel televizyonların geçmişi az bir süre gibi görünse bile televizyon ve yayıncılık olağanüstü, belki hesapta olmayan, belki hayal bile edemediğimiz bir teknolojik gelişimle yol katetti. Dolayısıyla bu gelişime uyabilmeniz, izlenme açısından gerekli oldu. Eskiden biz karasal yayınla yani verici kurarak, o vericinin yayın alanı kapsamında yayınını ulaşıyorduk. Onları da insanlar tek tek kurdukları televizyon antenleri ile alıyorlardı. Ancak teknolojinin yaygınlaşması, seçeneklerin çoğalması çanak anteni getirdi. Ondan öncesinde kablolu yayın vardı ama onun ömrü çok kısa sürdü. Arkasından çanak antene dönüştü ve uydu alıcısına gelen sinyaller alıcı vasıtasıyla televizyonlara görüntü olarak naklediliyordu. Çanak antenlerin yaygınlaşması ile birlikte karasal yayın izlenme oranı aynı oranda düştü. Uydu alıcısı ile birlikte izleyiciler, yaklaşık 2 bin 500 kanala ulaşabilme imkânı buldular. Dolayısıyla karasal yayının izlenme oranı
Türkiye’de yüzde 10’lara düştü. Bu şekilde yayın yapmaya direnirseniz izlenmeyeceksiniz, o belli. O zaman ya uyduda yer alacaksınız ya da herhangi bir platformda yer alacaksınız. Uydu dendiğinde Türkiye’ye yayın yapan 6-7 tane uydu var. Türkiye’de birçok çanak Türksat uydusuna yönelik olduğu için Türksat uydusundan yayın yapmak gerekiyor. Aynı zamanda uyduya ödenen çok büyük miktarda bir para var. Tabi yerel kanalların bu parayı ödeyebilmesi bugünkü şartlarda çok zor. Yayınımızı sürdürebilmek, izletebilmek açısından uyduda yer almaya devam ediyoruz.
59
Yerel basının sorunları neler? Aslında yerel basın en şanslı basın. Geçmişi 20 yıl gibi kısa bir dönem olsa bile, hayal edilemeyecek bir teknolojinin baskısıyla basın bugünlere geldi. Uydu yayınları var, sosyal medyadan gelen bireysel yayıncılık var. Onun dışında internet gazeteciliği var. Tüm bunları bir araya getirdiğinizde habere ulaşmak için seçenekleriniz çok fazla. Tek seçenekli olmadığınız gibi farklı bakış açılarını elinizdeki cihazlarla ulaşabilecek donanımdasınız. Dikkat ederseniz yayıncılık ulusal televizyonlara, Avrupa ve Amerika televizyonlarına baktığınızda tek düze bir hale geldi. Realite şovlar, açık oturumlar, haber bültenleri, filmler, belgeseller… Bunun dışında yeni şeyler üretilmiyor. Ajanslar aracılığıyla haberlerin eriştirilmesi durumunda da aynı haberleri değişik isimlerde yayın yapan medya kurumlarından izleyebiliyor. Bu nedenle izlenebilirlik oranı düşüyor. Burada yerel basın çok şanssız görünse de bence en şanslı konumda. Yerel basının verdiği haberleri ya da yaptığı yayını almaya hazır bir kitle var. Bu kitle yerellik kelimesinde gizli. Diyelim ki Mersin’de yaptığımız yayını almaya hazır, Mersin’de yaşayanlar var. Mersin’de yaşayan insanlar, sokağındaki kanalizasyon patlağından tutun da toprak yola kadar ya da herhangi bir etkinliğe, sergiye kadar bunu almaya, duymaya hazır. Yerelliğin şansı buradan geliyor. Eğer yereller bu şanslarını kullanabilirlerse, gerçekten interaktif yayıncılık yapıp halkla bütünleşerek,
halkla karşılıklı alışveriş içerisinde bulunurlarsa. Yerel basının ölme şansı yok.
Son olarak söylemek istedikleriniz neler? Yayıncılık önceleri çok daha zevkliydi. O hareketli tempoda yaptığınız her yayının izlenmesi ve size geri dönmesi, halkın koruyucu kalkanı olmak hem zevk veriyordu hem de hareketli bir meslekti. Şimdi ya çağa uyduk ya da çağ bize uyuyor, anlamıyorum. Kullandığımız teknolojiden dolayı işimiz daha durgunlaştı, daha basitleşti. Çeşitli nedenlerden dolayı halkın genel anlamda medyaya güveni kalmadı. Bundan biz de etkileniyoruz ve nasibimizi alıyoruz. Medya üzerindeki türlü baskılardan biz de etkileniyoruz. O baskıları aşabilecek yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz. Türkiye’de yayıncıların sorunları neyse belki daha az ama en acımasız şekilde bizler de yaşıyoruz.
60
61
62
63
Lojistik ve Hukuk Paneli düzenlendi
64
Ufuk Maya, “Lojistik ve hukuk günümüz ekonomi dünyasının ayrılmaz parçalarıdır” Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Mersin Lojistik Platformu işbirliğinde “Lojistik ve Hukuk Paneli” gerçekleştirildi. Toplantıya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, Meclis Başkan Yardımcısı Bedirhan Orak ile çok sayıda davetli katıldı.
Sektör temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya, “Lojistik operasyonları özü itibariyle risk yönetimleridir. Dolayısıyla her risk yönetiminde olduğu gibi hukuki sorunları ve sorumlulukları içerir. Bundan dolayı lojistik ve hukuk günümüz ekonomi dünyasının ayrılmaz parçalarıdır. Hızla küreselleşen ticaret hayatında lojistik faaliyetlerin önemi giderek artmakta. Dünyada ülkelerin ve ürünlerin rekabetçiliğinde tedarik zincirleri ve bunların içinde malların hızlı ve düşük maliyetle hareket etmesi hayati önem taşımaktadır. Lojistik elbette sadece taşımacılıktan ibaret değildir. Ama taşımacılık lojistiğin en önemli bileşenidir. Dolayısıyla hukuki sorunlara en açık olan kısmıdır. Dünya genelinde toplam lojistik maliyet içerisinde taşımacılık yüzde 50’ler civarında pay alırken, bu oran Türkiye’de yüzde 85’lere kadar yükselmiştir. Bundan dolayı taşımada yaşanan hukuki sorunlar sektörün yumuşak karnıdır. En basiti, en temel konu olan sigorta bilinci bile tam oturmamış olan sektörümüzde diğer hukuki sorunların durumunu siz düşünün” dedi.
Lojistikte insan kaynağının doğru kullanılması gerekiyor Lojistiğin, çok dinamik bir sektör olduğunu belirten Avukat Sedat Tatar da, “Lojistik sektörü, her zaman sorunları olan ve hızlı çözüm isteyen bir sektördür. Sektörün birden çok bacağı var. Bunlardan birisi de insan kaynağı. İnsan kaynaklarının yönetimi, doğru bir şekilde kullanılması lojistik sektöründe olmazsa olmazlardandır. Kanun, iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan tüm işçilerin ve bunların çalışma şartlarını, ortamlarına ilişkin hüküm koyan bir kanundur. İş sözleşmelerinin en
temel üç unsuru iş, ücret ve bağımlılıktır. İş sözleşmeleri belirli ve belirsiz süreli olarak akdedilebilir. Çağrı üzerine çalışmalar söz konusu olabilir. Deneme süreli kontratlar olabilir. Denemesi süresi en fazla 2 ay olarak belirlenir. İş sözleşmeleri imzalanırken bir yıldan fazla olması durumunda yazılı olması zorunludur. Yazılı olmayan durumlarda işveren işçisine çalışma belgesi düzenlemek zorundadır. İşveren çalıştırdığı her işçi için özlük dosyası tutmak zorundadır. Bu dosyalarda işçinin kimlik, sağlık, eğitim bilgileri gibi kişisel bilgiler yer alır. İşveren, herhangi bir teftiş sırasında bu dosyayı ilgili kuruma sunar” ifadelerini kullandı. Taşıma Hukukundan Kaynaklanan Yargıtay Kararları konusunda bilgi veren Avukat Aygül Güler ise uygulamada en çok karşılaşılan sorunların başında harcırah, fazla çalışma, yıllık izin, kıdem-ihbar tazminatı gibi konuların geldiğini belirterek, “Özellikle harcırah konusunda çok fazla sıkıntı yaşanıyor. Genel anlamda ücret; bir işçiye bir iş karşılığında işveren tarafından sağlanan tutardır. Prim ise işçiyi motive etme için ödenen bir ödemedir. Harcırah ise bunlardan tamamen farklıdır. İş kanununda düzenlemesi olmayan, bizi ilgilendirmeyen ama uygulamada harcırah dendiği için bizim de buna tabi olmamızdan dolayı sektör bunda sıkıntı yaşıyor. Harcırah kamu kurum ve teşekküllerinde çalışan personel ve memurlara ödenmesi gereken yol masrafı, gündelik aile masrafı ve yer değiştirme masraflarının birini, birkaçını ya da tamamını ifade etmektedir. Harcırah sürekli yapılan bir ödeme değildir. Şoförlere ödenen harcırah işin niteliği gereği sürekli yapılır. Ama bunu normal harcırahla aynı tutamayız. Sadece bir kullanım uyumu var. Ama hukuki olarak birbirlerinden farklıdır” dedi.
65
Şule Uzun Takan
MERSİN’İN MARKALARI 66
Mersin’den Türkiye’ye açılan peyzaj markası UZUNOĞLU SERA PEYZAJ MİMARLIĞI İNŞ LTD ŞTİ Ülkenin dört bir yanına hizmet veren Uzunoğlu Sera Peyzaj Mimarlığı İnş Ltd Şti’nin Sahibi Peyzaj Mimarı Şule Uzun Takan ile sektör ve çalışmaları hakkında konuştuk. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 90’lı yıllarda pek bilinmeyen peyzaj mimarlığını tek tercih olarak yazan bir peyzaj mimarıyım. Bunun nedeni, araştırmalarım sonucunda hayatta başarılı olabileceğim ve severek çalışabileceğim bir bölüm olarak gördüğüm için bu mesleği tercih ettim. 1994 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı bölümünden mezun oldum ve kısa süre sonra ailemin desteğiyle Uzunoğlu Sera Peyzaj Mimarlığı Limited Şirketi’ni kurduk.
Uzunoğlu Sera Peyzaj’ın kuruluş hikâyesinden bahseder misiniz? Şirketimiz 1994 yılında, “Mersin’den Türkiye’ye Açılan Peyzaj Markası ”sloganıyla sektörde çalışmalarına başlamıştır. İlk yıllarda peyzaj proje ve uygulaması, danışmanlık hizmetleri veren firmamız, zamanla kendini yenileyerek ve sektör-
1994’ten bu yana bitki üretimi, peyzaj proje, bitki satış, uygulama ve danışmanlık alanlarında Mersin’de hizmet veren Uzunoğlu Sera Peyzaj yapmış olduğu peyzaj proje tasarım ve uygulamaları ile insanların kendini rahatlatacağı, dinlenebilecekleri, huzurlu ortamlar oluşmasına katkı sağlıyor.
deki gelişmelere ayak uydurarak, bugün 60.000 m2lik kapalı ve açık alanlardaki bitki üretimiyle, ülkenin dört bir yanına hizmet vermeye devam etmektedir. Bitki üretimi, peyzaj proje, bitki satış, uygulama ve danışmanlık hizmetlerini bir arada yürüttüğümüzden dolayı, çalışmalarımız en iyi sonucu vermektedir. Firmamız 2010 yılından itibaren inşaat sektöründe de faaliyetlerine başlamıştır. DSİ kurumunun yaptırdığı gölet ve altyapı işlerinin yapımına başlamıştır. Ayrıca şu an Mersin’de yapsat olarak 1+1 evler yapmaktadır. Şirket ortaklarımız ağabeyim İnşaat Mühendisi Abdullah İnanç Uzun ve eşim Bilgisayar Yüksek Mühendisi Okan Mehmet Takan ile birlikte inşaat ve peyzaj sektöründe firmamızın bir marka haline gelmesi için özverili bir şekilde çalışmalarımıza devam etmekteyiz.
Şirketinizi Mersin piyasasına göre değerlendirecek olsaydınız neler söylerdiniz? Kentimizde peyzaja verilen önem daha istenilen seviyede değildir. Bunu, öncelikli olarak yerel yönetimlerin peyzaja vereceği değer ilerletecektir. Özel firmalar son beş yıldır peyzaj proje ve uygulamalarına önem vermeye başlamıştır. Kurumlara ait yerlerde yapılan kaliteli uygulamalar özel sektöre ışık tutacaktır. Halkımızın beklenti seviyesini yukarılara taşıyacaktır. Peyzaj için en önemli malzeme bitkidir. Türkiye’de bu konuda belli cazibe bölgeleri vardır. İzmir, Bursa, Yalova ve Sakarya bunların başında geliyor. Bitki üreticilerinin ve üretiminin arttırılarak bölgemizin de bu cazibe bölgeleri arasına girmesi sağlanmalıdır. Firmamız son 10 yıldır daha çok şehir dışı ve uygulama ağırlıklı projelerle çalıştığı için peyzaj sektörüne hitap edebilecek gerekli altyapı tamamlamıştır. Makine parkı, tesis altyapısı, deneyimli personel kadrosu, uygulanabilir proje tasarımları ile kaliteli bir peyzaj beklentisi olan firma ve kurumlarımız için hizmet vermektedir.
Verdiğiniz hizmetler neler? Bunlardan bahseder misiniz? Peyzaj sektörüne farklı alanlarda hizmet vermekteyiz. Mezitli’de bulunan tesisimizde perakende müşterilerimiz için kurulmuştur. Müşterilerimiz sezonuna uygun bitkileri burada bulabilmektedir.
Yenişehir ilçesinde perakende müşterilerimiz, uygulama müşterilerimiz ve ihaleli iş olarak kurumlarımız için bitki üretimleri yapılmaktadır. 2012 yılında bölgede eksikliğini gördüğümüz mevsimlik fide üretim tesisimizi kurduk. Kamu ve özel kuruluşlara siparişle uygun fiyatlara fide üretimi de yapmaktayız Özel sektör ve kamu kurumları için peyzaj proje tasarım ekibimizle tasarım hizmeti ve tasarımların uygulanması hizmeti verilmektedir. Şirket bünyesinde inşaat ekibinin bulunmasının avantajıyla anahtar teslimi projelere imza atmaktayız.
Şuan yürüttüğünüz projeler var mı? Şu an Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Alanya Belediyesi, Payas Belediyesi ve değişik şehirlerde peyzaj sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız için çiçekli bitki üretimimiz devam etmektedir. Firmamızın ilkbahar sezonunda yapacağı uygulamalar için bölgeye uygun bitkilerin üretimi devam etmektedir.
Uzunoğlu Sera Peyzaj yaptığı projelerle Mersin’in görüntüsüne nasıl bir katkı sağlıyor? Kentimizde hem kamu, hem de özel sektör için yapmış olduğumuz peyzaj proje tasarım ve uygulamaları ile insanlarımızın kendini rahatlatacağı, dinlenebilecekleri, huzurlu ortamlar oluşmasına katkı sağlamıştır. Bir kentin yaşanabilirliği oluşturabildiği yeşil alan kadardır. Kişi
başına düşen yeşil alan ne kadar fazlaysa o kent yaşamak için idealdir denebilir. Kentimizde yeşil alan oranı hala düşük seviyelerdedir. Hem bunun artırılması hem de mevcut olan yeşil alanların kentimiz insanlarının yararlanabileceği kalitede olması için katkı sağlamaktayız.
Gelecek dönemdeki hedefleriniz neler? Hedefi olmayan firmalar yok olmaya mahkûmdur. Bunun için önümüze yeni hedefler koyarak şirketimizin ilerlemesine önem veriyoruz. Önümüzdeki yıllar içinde İzmir şubemizin oluşturulması ve Mersin’de komple olarak üretim tesisi, fide tesisi ve doku kültürü laboratuvarının kurulumunu hedefliyoruz. Bu konularla ilgili ARGE çalışmalarımız devam etmektedir.
Son olarak söylemek istedikleriniz neler? Kentimizi bir dünya kenti yapma hedefi olan yerel yönetimlerimiz ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren özel sektör firmalarımız için; kentin ve yapılmış olan inşaatların güzelliği peyzaj tasarımı ile belli olur. Projelerin deneyimli peyzaj mimarları tarafından tasarlanması, uygulamalarının peyzaj mimarları denetiminde kaliteli bitkilerle ve malzemelerle yapılması için hassasiyet gösterilmesi önemlidir. Firmamız 21 yıllık deneyimiyle hem kamu hem de özel sektörün hizmetindedir.
67
Toprağı bereketli, havası temiz dereleri özgür yarınlar için TEMA’ya destek verin Türkiye Erozyonla Mücadele , Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA Vakfı) TEMA Vakfı Mersin İl Temsilcisi Perihan Saydan PAZARBAŞI Tel./Faks: 0324 325 91 92 - E-Posta: mersintema@hotmail.com
TEMA Vakfı Türkiye’de 80 ilde İl Temsilciliği, 344 ilçe de gönüllü sorumluğu ve 120 üniversitede Genç TEMA Topluluğu ile ülke genelinde gönüllülerinin desteği ile çalışmalarını sürdürmektedir. Ana okullarında Minik TEMA, ilkokullarda Yavru TEMA, ortaokullarda Ortaokul TEMA ve liselerde Genç TEMA Lise adı altında eğitim programlarını yine gönüllü öğretmenlerinin desteği ile hayata geçirmektedir.
68
TEMA Vakfı 11 Eylül 1992 yılından bugüne 22 yıldır kurucularımız Hayrettin Karaca (Toprak Dede) ve A. Nihat Gökyiğit (Yaprak Dede)’in ve Yönetim Kurulu Başkanımız Deniz Ataç’ın öncülüğünde 500.000’i aşkın gönüllümüzle ülkemizde en büyük, en yaygın ve en saygın sivil toplum örgütlerinden birisidir.
Temsilcilik olarak Mersin genelinde Kasım 2014 itibariyle 23.313 gönüllü ailemizle Mersin’imizin, ülkemizin ve dünyamızın yaşanabilir, sürdürülebilir olması adına doğal varlıkların ve biyolojik çeşitliliğin korunması, erozyonla mücadele edilmesi, toprak-su düzeninin sürekliliği ve ekolojik dengeye müdahalelerin önlenmesi, tarım arazilerinin korunması, ağaçlandırmanın önemi konularında kamuoyunun eğitimi ve bilgilendirilmesi, kırsal kalkınmaya öncülük edip yardımcı olunması ve bu alanda ulusal politikaların oluşturulmasına katkıda bulunmak ve bu esaslardan ödün verilmemesi için çeşitli alanlarda çalışmalar yürütülmektedir. Temsilciliğimiz Mersin merkezde ve 5 ilçede örgütlenmesini tamamlamış, merkez ilçeler içinde örgütlenme çalışmalarına devam ettirmekte olup kısa zamanda tamamlanması planlanmaktadır. Hali hazırda il genelinde uyguladığımız eğitim programları kapsamında Minik TEMA, Yavru TEMA, Ortaokul TEMA, Lise TEMA Kulübü ve Mersin Üniversitesi Genç TEMA Topluluğu ile etkinlik bazlı çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca eğitim-öğretim dönemi boyunca Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı devlet ve özel eğitim kurumlarında TEMA Vakfı - Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokol kapsamında anasınıfından-liseye kadar öğrencilerimizin düzeylerine göre eğitim ve bilgilendirme çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir. Son 1 yıl içinde ağırlıklı okullar olmak üzere çeşitli kurum ve
kuruluşların bünyesinde ya da yerel projelerde 2500 aşkın kişiye eğitim ve bilgilendirme faaliyeti gerçekleştirilmiştir. TEMA Vakfı Mersin Temsilciliği olarak yürüttüğümüz çalışmalarda yerel yöneticilerimizden, iş adamlarımıza, üniversitelerimizdeki, okullarımızdaki öğretmenlerimize ve öğrencilerimize, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmalara ve çalışanlarına kısacası toplumun her kesiminden gönüllü desteğinize ihtiyacımız var. Gelecek nesillerin doğayla iç içe, yeşil bir Mersin’de, Türkiye’de, dünyada yaşama arzusunu ve özlemini taşıyan herkesi, Hayatı Geleceğe Taşımak isteyen tüm kurum ve 7 - 70’e her vatandaşımızı gönüllümüz olmaya davet ediyoruz. Toprağı bereketli, havası temiz, dereleri özgür yarınlar için desteğinize ihtiyacımız var. TEMA Vakfı’nın çalışmalarını daha yakından takip etmek, çalışmalara destek olmak için www.tema.org.tr internet adresini ziyaret edebilirsiniz.
69
Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü Yılın İş İnsanı Büyük Ödül Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü Yılın İş İnsanı Büyük Ödül Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü Yılın İş İnsanı Büyük Ödül Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri Sosyal Alan Ödülleri
MESİAD Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü
Mersin Sanayici ve İş Adamları Derneği (MESİAD) tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen ‘Yılın İş İnsanları ve Girişimcileri Ödül Töreni’nde Büyük Ödül Senan İdin’in oldu.
Senan İdin’in oldu
MESİAD Yılın İş İnsanı Ödül Töreni Yenişehir Belediyesi Kültür Merkezi’nde Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin milletvekilleri Mehmet Şandır, Aytuğ Atıcı ve Vahap Seçer, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, TURKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça, ÇUKUROVA SİFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Deniz, il protokolü, sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda sanayici ve iş adamının katılımı ile gerçekleştirildi.
70
Yılın İş İnsanları ve Girişimcileri Ödül Töreni’nde ödül alan isimler şöyle;
Yılın İş İnsanları Ödülleri
MESİAD Yılın İş İnsanı Büyük Ödülü:
Aves A.Ş. Senan İdin
MESİAD Yılın İş İnsanı Ödülü:
Berdan Cıvata Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Şemsi
MESİAD Yılın İş İnsanı Girişimci Ödülü:
Armada Duvar Kağıtları Yönetim Kurulu Başkanı Seyfetullah Işık
MESİAD Yılın İş İnsanı Girişimci Teşvik Ödülü:
OBJE FTD Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dağ
MESİAD yılın İş İnsanı Yenilikçi Yatırım Ödülü:
Fiberton Prekast A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Güler
MESİAD Yılın İlçe Eğitim Yatırım Ödülü:
Tarsus Amerikan Koleji-SEV Sağlık Eğitim Vakfı
MESİAD Teşekkür Plaketi:
Yenişehir Belediye Başkanı İbrahim Genç
Sosyal Alan Ödülleri
MESİAD Proje Pazarı Ödülü:
MEÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Müdürü Bahadır K. Körbahti
MESİAD Sanat ve Sanata Katkı Ödülü:
Heykeltraş Hasan Canel Hat Sanatçısı Etem Çalışkan
MESİAD Mersin Kent Tarihine Katkı Ödülü:
Radyo Program Yapımcısı Mirza Turgut
MESİAD Yılın Çevreci ve Doğa Dostu Ödülü:
MEÜ Deniz Kaplumbağaları Uyg. ve Araşt. Mrz. Mdr. Prof. Dr. Serap Ergene
MESİAD Sosyal Sorumluluk Ödülü:
Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge
MESİAD Yılın Eğitime Katkı ve Kent Tanıtım Ödülü: Toros Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Özer
Altın Kale Ödülleri Sahiplerini Buldu Türkiye ve Mersin’e değer katanların ödüllendirildiği 2. Altın Kale Töreni, HiltonSA Otel’de düzenlendi. Mersin GİAD Başkanı Alper Gürsoy ve yönetim kurulu üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleşen törene Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AK Parti Mersin Milletvekilleri, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, İl Emniyet Müdürü Ha-
san Hüseyin Bahar, İl Jandarma Alay Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan, MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, Mersin Organize Sanayi Odası Başkanı Sabri Tekli, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Akdeniz Belediye Eşbaşkanı Fazıl Türk, TÜGİK Genel Başkanı Erkan
Güral, ödül almaya layık görülen kişi ve kurum temsilcileri katıldı. Gürsoy tarafından Başbakan Yardımcısı Babacan’a onur ödülü takdim edilirken, Babacan da ‘Altın Kale Ödülleri’nde ödül almaya layık görülen ekonomiden markaya, tarihten usta kalemlere ve spora kadar 8 isme ödüllerini verdi.
71
2015 Altın Kale Ödülleri’ni alan isimler şöyle: Onur Ödülü
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan
Büyük Ödül
Hayat Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Avni Kiğılı
Marka Ödülü
Atako Yönetim Kurulu Başkanı Filip Tahinci
Hızlı Büyüme Ödülü Akyürek Technology Yönetim Kurulu Başkanı Sabahattin Akyürek Girişimcilik Ödülü
Gedizler Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı M. Reşit Gediz
Tarihe Saygı Ödülü
Kurtuluş Savaşı Şeref Madalyası sahibi Süleyman Fikri Mutlu
Usta Kalem Ödülü
Gazeteci Selçuk Ölçer ve Gazeteci Tankut Tufan
İyi Fikir Ödülü
Borajet Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Akyol
Spor Ödülü
Mersin İdman Yurdu Onursal Menajeri Hacı Bayram Birinci
Ziver Erdoğan
MERSİN’İN MARKALARI 72
Mersin iş dünyasının yeni merkezi
Profit
1974 yılından buyana inşaat sektöründe proje üreten Ne-cer Yapı, nitelikli ve konsept projeler ile Mersin’in modern kent dokusuna katkı sağlıyor. Şirketin yapımını sürdürdüğü Profit İş Merkezi Projesi modern mimarisi ve rezidanslarda bulunan konfor özellikleri ile sadece Mersin’de değil çevre iller içinde örnek bir proje. Ne-cer Yapı hakkında bilgi alabilir miyiz? Ne-cer yapı bir aile şirketi ve yaklaşık olarak inşaat sektöründe 40 yılı geride bırakmış bir kurum. Kuruluşumuzdan bu güne yüzlerce konut ve onlarca iş merkezi projesine imza attık. Şirket olarak trend yaratan, öncü ve yenilikçi projeler oluşturan ve kalite ile uygulamaya geçirmeyi kendimize ilke edindik.
Profit’in ortaya çıkış hikayesini anlatır mısınız? Aslında Profit projemize bir iş merkezi demek biraz haksızlık olur. Profit içerisinde bulunan özellikleri ile bir iş merkezinden daha öte bir kavramı ve konsepti ifade
Profit İş Merkezi’nin rezidans konforunda donanımlara ve özelliklere sahip bir proje olduğunu kaydeden Ne-Cer Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziver Erdoğan ile standartları yukarıya çeken projenin detaylarını konuştuk.
ediyor. Mersin’de nitelikli ofis ihtiyacını karşılayacak aynı zamanda iş yaşamının gereksinimlerine tam manası ile cevap verebilecek bir proje yapmak istedik. Bu yüzden de Profit’in her bir detayı üzerinde çok yoğun bir şekilde çalışma yaptık. Sonunda da, içerisinde insanların yaşamlarını kolaylaştıran ve çalışma saatlerine konfor katan bir proje meydana getirdik.
Profit projesi genel özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Profit, 2 katı bodrum olmak üzere toplam 22 katlı bir proje. Bodrum kattan sonra 2 katını dükkan ve işyerleri için ayarladığımız 4800 metrekarelik bir alanımız bulunuyor. 4600 metrekare kapalı otoparkı bulunan projemizde dükkan katından
sonraki kalan 18 katta ise 164 ofis alanı oluşturduk. Biz Profit içerisinde insanların mesai gün ve saatleri içerisinde ihtiyaç duyacağı her bir detaya önem verdik. Projenin 3. katında 1100 metrekarelik alanda restoran, yeme içme alanı meydana getirdik. Yemek saatlerinde çok rahat bir şekilde, dışarıya çıkmak zorunda kalmadan buradan ihtiyaçlarını karşılayabilecekler. Mersin’ de insanların büyük toplantılar yapabilecekleri toplantı odaları veya yerleri yoktu. Biz bu ihtiyacı da Profit’te karşılamak istedik. Binamızın doğu köşesine 50 kişinin çok rahat bir şekilde toplantı yapabileceği 160 metrekare büyüklüğünde iki toplantı salonu kurduk.
73
Sosyal olarak nasıl imkanlar sunulacak? Profit’te insanların mesai saatleri arasında rahatça nefes alabilecekleri kat bahçeleri oluşturduk. Binamızın batı cephesinde 140 metrekarelik 6 metre yüksekliğinde 2 kat bahçesi var. Doğu cephemizde ise 180 metrekarelik iki tane daha kat bahçemiz var. Toplamda 600 metrekare kat bahçesi ile insanlar yorulduklarında, strese girdiklerinde bu alanlara gidip dinlenebilecekler. 1200 metrekarelik alanda ise, fitnıss ve spa merkezi kurduk. Kişi dilerse sabah erken saatte gelip, önce sporunu yapıp, spa da dinlendikten sonra dinç bir şekilde iş yerine geçebilecek. Profit’te ayrıca çocuk kreşi de kurduk. Çalışan bayanların rahat bir şekilde çocuklarını bırakabilecekleri ve dilediği anda hemen görebilecekleri bir yapıyı oluşturduk. Projemizde sadece içerisindeki insanlara hizmet verecek olan bay ve bayan kuaför de yer alacak. Vale ve güvenlik hizmetleri gibi rezidanslarda görmeye alışık olduğumuz birçok hizmeti Profit’te insanlar alacak. Projemizin 8. ve 9. katlarını butik bir otel hizmet verecek. 28 odalı 58 yataklı tam donanımlı bir otel
olarak hizmet vereceğimiz bu alanda, insanlar burada misafirlerini rahatça ağırlayabilecek.
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut
Meslek Komitelerimiz Odamızın omurgasıdır Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, sorunların tespit edilerek çözüme kavuşturulduğu, projeler üretildiği meslek komitelerinin odanın omurgası olduğunu söyledi.
74
Toplantının açılış konuşmasını yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Mersin ekonomisi adına, Mersin adına, Mersin’in ekonomisinden eğitimine; sosyal yaşam kalitesinden kültür sanat hayatına kadar, birçok konu ile yakından ilgileniyoruz; Sorunları birlikte tespit ediyoruz, çözümler üretiyoruz. Bu çalışmaları gerçekten kutsal bir değere dönüştüren şey ise; tüm bunları gönüllülük esası ile yapmamızdır. Evet, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın meclisinden yönetimine, tüm komite üyelerimize kadar hepimiz birer Mersin ve Türkiye gönüllüsüyüz. İşimizden, ailemizden, çoluk çocuğumuzdan çaldığımız zamanları Mersin için harcıyoruz. Helal olsun… Sonuçta bu kentin ekmeğini yiyor, suyunu içiyoruz. Hayallerimizi ve geleceğimizi bu kent üzerine kuruyoruz. İşte bu nedenle Mersin bizim için önemli ve değerlidir. Meslek Komitelerimiz Odamızın tam anlamıyla omurgasıdır. Sorunlar burada tespit edilir; çözümler burada ortaya çıkar; projeler burada ilk kez dillendirilir. Çünkü komiteler tabanın sesidir. Ekonominin kılcal damarlarını ancak komiteler bilir. Doğal olarak komite üyelerimizin olaya bakışı; yani vizyonu çok önemlidir.” dedi.
Kuruluşlarında da durum böyle olmalıdır. Yönetişim; Tepeden değil, tabandan gelen sese kulak vermek ve tabanla birlikte çalışmaktır. Yönetişim; Ortak akılla, her üyenin tecrübesini kullanmaktır. Demokrasinin omurgası olan Odamızın artık Yönetimden Yönetişime geçme zamanı gelmiştir. Odamız yapı gereği aslında Komiteleri ile bunu yapma kültürüne sahiptir. Ama, bunu artık daha planlı ve etkin hale getirmek zorundayız. Komitelerimiz; üyelerimizle doğrudan temas halinde olan stratejik oluşumlardır. Deyim yerindeyse, Odamızın mutfağıdır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odamızın tüm çalışmalarını, projelerini yönlendiren bilgi ve veri komitelerden gelir. Komiteler ne kadar verimli çalışırsa, Odamız o kadar verimli projeler üretir. Bu anlamda komitelerin verimliliği anlamında sizlerden de gelen istek ve destekle bir Çalıştay yapmayı planlıyoruz. Komitelerimizin daha bilimsel, daha verimli, daha etkin bir ‘KOMİTE-ÜYE’ ilişkisi kurabilmesinin yollarını arayacağız. Diğer kurumlara örnek bir çalışma olacağına inanıyoruz. Komitelerimizle her zaman öncü ve örnek çalışmalar yaptık. Mersin’i ilgilendiren her kritik konuda; İlk toplanan, ilk düşünen, ilk hareket eden ve kentin diğer dinamiklerini tetikleyen oluşum MTSO Komiteleri olmuştur” diye konuştu.
“Komite-Üye ilişkisi kurmak istiyoruz”
Dünyanın en önemli sorunu büyüme
Başkan Aşut, “Dünya gerçekten değişiyor. Artık yönetim piramitleri; yani tepede karar alanlar, tabanda bunlardan haberi olmayan kitleler önemini ve değerini yitirmiştir. Artık yönetmek değil; Yönetişim felsefesi dünya ekonomisine hakim olmakta; veya Yönetişime değer verenler dünya ekonomisinde yükselmektedirler. Bizler gibi Sivil Toplum
Dünya ve Türkiye ekonomisindeki genel trendler konulu bir sunum gerçekleştiren Ekonomist Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, “Dünyada farklı bir değişim var. Çin 8-9 büyüdüğünde bunu dert etmezdik. Türkiye ekonomisi yüzde 8-9 büyüdüğünde ne güzel derdik. Artık hiçbir ekonomi bu rakamlara çıkmıyor, çıkamayacak gibi de görünüyor. Türkiye açısından baktığımızda büyüme sıkıntısı var. Büyümeyen ekonomi gelir
yaratamaz, gelir yaratamayan ekonomi birikim yapamaz, birikim yapamazsa işsizine iş bulamaz. Bu döngü böyle devam eder. Dünyanın şu an bir numaralı problemi büyümedir. Bizim rakamlarımıza baktığımız zaman yıllık yüzde 5’lik bir büyüme gerekiyor. Fakat baktığımız zaman büyümemize özellikle 2011 yılından itibaren yüzde 3’lerde ortalama. Bu büyümeyi bilinçli tercih ettik. Artık büyüme taraftarı değiliz çünkü yüksek büyümeyi gerçekleştiremiyoruz. Bunun üç tane kaynağı var. Birincisi tüketim harcamalarıdır. İkincisi devletin harcamalarıdır. Üçüncüsü de dış ticaretin etkisidir. Özel kesimin harcamalarında zaten düşüş var. Geriye devlet harcaması ve dış ticaret kalıyor. Devletin harcamaları da bir yere kadar etki yapıyor. Dış ticarette artık ihracatta kur etkisini yukarı doğru taşımamız kolay görünmüyor. Suriye pazarı ciddi sorunlu, Irak pazarı sorunlu ki Irak pazarı bizim önemli pazarlarımızdan bir tanesi. İran ile özel anlaşma yapmamıza rağmen şu an çok canlı değil. Rusya sorunlu. Peki büyüme nasıl gerçekleşecek? Biraz zor görünüyor açıkçası. Yani 2015 yılı tehdit altında görünüyor” ifadesinde bulundu. Enflasyon konusunda da bilgi veren Uzunoğlu şunları kaydetti; “Türkiye ekonomisinin sağlıklı büyüyebilmesi tasarrufların artırılmasına bağlı. Tüketici kredileri giderek kısılıyor, işsizlik yüksek. Böyle bir durumda enflasyon hala yüzde 9’ların üzerinde. Bizim enflasyonda asıl hedefimiz yüzde 5’tir. TÜİK ve Merkez Bankası yüksek enflasyonun üç nedeni olduğunu söyledi. Enf-
lasyonun yarısı kur artışından geliyor. Tüketici endeksini oluşturan 432 tane mal ve hizmet sepetimiz var. Bunun yüzde 35’i ithalata bağlı. Dolayısıyla kur arttığı zaman otomatik olarak yine fiyatlara yansıyor. İthalata bağlı ekonomilerde kur artışı enflasyonu etkiliyor. İkinci neden ise gıdadan kaynaklanıyor. Üçüncü neden ise arz ve talep dengesizlikleri. Enflasyonda çok bir düşüş beklemeyelim.”
Kurumsal kimlik işe almayla başlar İşçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıklara değinen Dünya Gazetesi Yazarı ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Dr. Resul Kurt, “İşçi ve işveren kendi tarafından taviz vermek istemediği için ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İşçi ve işveren anlaşmazlığı olduğunda; işe iade davası olabilir. Kıdem ve ihbar tazminatı gündeme gelebilir. Fazla mesai, hafta tatili ve bayram çalışması, yıllık izin ücreti ve prim-ikramiye gibi sorunlar yaşanabilir. Bütün işletmelerde bu sorunlar az veya çok mutlaka yaşanıyor. Eskiden işçi dava açmaya çekinirdi ama bugün davalar açılıyor. Onun için herkes haklarını bilerek hazırlıklı olacak. Dolayısıyla işletmelerimiz kurumsal bir kimliğe ulaşmak zorunda. Kurumsal kimlik işe almayla başlar. Bizim kaç kişiye ihtiyacımız var, hangi bölümlerde hangi vasıfta elemana ihtiyacımız var. Bunları belirleyip buna göre insanları işe alacağız. Doğru insanı doğru pozisyona alarak biz doğru bir iş yapmış oluruz” dedi.
75
Çağrı Akbaş
Başar Uğur
MERSİN’İN MARKALARI 76
95 ülkede, yaklaşık 6 bin 500 franchise ofisi ve 90 bine yakın Gayrimenkul Danışmanı
Loca
1973 yılında kurulan RE/MAX, bugün dünyada en çok gayrimenkul satışı gerçekleştiren kurumların başında geliyor. RE/MAX’in Mersin’deki yeni yüzü Loca ofisi genç ve eğitimli ekibiyle profesyonel gayrimenkul danışmanlığı hizmeti veriyor. RE/MAX Loca şehrimizde gayrimenkul sektöründe yer almak isteyenlere muhteşem fırsatlar sunuyor.
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Çağrı Akbaş: 1984 Elbistan doğumluyum. Yaklaşık 25 senedir Mersin’de yaşıyoruz. İçel Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitim ve iş sebebiyle 12 yıldır bu güzel şehirden uzaktım. Sakarya Üniversitesi’nde Metalurji ve Malzeme Mühendisliğinden mezun olduktan sonra California’nın San Diego şehrinde 2 sene yaşadım ve burada MBA eğitimimi tamamladım. Daha sonra 3 yıl İstanbul’da bir çelik firmasında Satın Alma Müdürlüğü yaptıktan sonra Mersin’e döndüm.
RE/MAX Loca Brokerları Çağrı Akbaş ve Başar Uğur ile gayrimenkul danışmanlığı ve Mersin emlak piyasası ile ilgili konuştuk.
Başar Uğur: Ben de 1984 Mersin doğumluyum. İlköğretimimi Toros Koleji’nde, lise öğrenimimi İçel Anadolu Lisesi’nde tamamladım. Çukurova Üniversitesi Maliye bölümünü okuduktan sonra vizyonumu geliştirmek adına İstanbul’a taşındım. Burada hayalim olan Beykent Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü’nde okumaya başladım aynı zamanda İstanbul Boğaz hattında gayrimenkul sektörüne adım attım. 5 yılın sonunda İstanbul Avrupa Yakası, Ortaköy – Tarabya arasında yalı, köşk ve manzaralı daire konusunda uzmanlaştım. Sonrasında vazgeçilmezim olan Mersin’e geri dönüş yaptım.
Remax’ın kuruluşundan ve iş yaşamınızdan bahseder misiniz? RE/MAX ile Amerika’daki yıllarımdan tanışıklığım vardı. Fakat tekrar çalışmaya başlamamız ve kuruluşunda, ortağım Başar Bey’in payı büyük. Kendisi İstanbul’da 5 yıl boyunca gayrimenkul sektöründe çok iyi işlere imza attı. Daha sonra Mersin’e dönme ve RE/MAX ile gayrimenkul sektöründe faaliyet gösterme fikri de ondan çıktı. Hatta RE/MAX Ofisi açmaya ve Mersin’e dönmeye de bir akşam yemeği sonrasında arabamıza binerken yarım saatlik konuşmada karar verdik.
Şirketiniz kaç kişiye istihdam sağlıyor? Şuan için 9 kişilik bir ekibiz ofiste. Fakat hedefimiz 20 kişiye kadar yükselmek. Danışmanlarımız yüksek prim sistemiyle çalışırlar ve bir anlamda kendi işlerinin patronu sayılırlar. Gayrimenkul danışmanlarımız çoğunlukla başka sektörlerde geçmişi olan insanlar; mühendis, avukat, sigortacı, bankacı, turizmci gibi.
Verdiğiniz hizmetler neler? Gayrimenkul yatırım danışmanlığı, konut proje satış ve danışmanlık hizmeti, ekspertiz ve müşterilerimize ücretsiz sağladığımız değerleme çalışmaları, gayrimenkul alım-satım ve kiralamalarda aracılık hizmeti kısacası geniş kapsamlı gayrimenkul danışmanlık hizmetleri diyebiliriz.
Şirket olarak çalışma prensiplerinizden ve hedeflerinizden bahseder misiniz? Şirketimizde öncelikli iki prensibimiz var bunlar profesyonellik ve müşteri memnuniyeti. Profesyonelliği her sene aldığımız RE/MAX’in sunduğu dünya çapındaki eğitimlerini işimizde uygulayarak sağlıyoruz. Müşteri memnuniyetinde ise ticari kaygılarımızın önüne müşterilerimizin isteklerini koyarak dürüstlük ve güven ilkeleriyle sağlıyoruz. Öncelikli hedefimiz Mersin’deki gayrimenkul piyasasının daha güvenilir ve kaliteli bir duruma gelmesini sağlamak ve insanların gözünde kötü “emlakçı” algısını değiştirebilmek. İlerleyen zamanlarda gayrimenkul danışmanlığı ve inşaat sektörüyle ilgili büyük projelerimiz var ama şimdilik bizde kalmasını tercih ediyoruz.
Kurum içi eğitim programlarınız var mı? Bunlardan bahseder misiniz? Elbette, zaten RE/MAX’ı birçok gayrimenkul şirketinden ayıran özellik eğitime önem vermesi. Bizim için Gayrimenkul Danışman adayının gayrimenkul tecrübesinin olmasına gerek yok hatta olmamasına özen gösteriyoruz. Çünkü burada danışman adayına öncelikle kendi bünyemizde ücretsiz eğitimler vererek RE/ MAX sistemini ve işi öğretiyoruz. Sonrasında RE/MAX’ın mecburi kıldığı eğitimlere gönderiyoruz.
Son olarak Mersin’deki emlak piyasasını değerlendirir misiniz? Mersin inşaat sektöründeki büyümede Türkiye’de ilk 5’in içerisinde. Fakat gayrimenkul danışmanlığındaki kalite maalesef aynı sıralamalarda değil. Özellikle son 10 yıl içerisinde özellikle arsa fiyatlarında ciddi artış olmuş ve gayrimenkul en popüler yatırım aracı haline gelmiş. İyi etüt edildikten sonra alınan ya da satılan gayrimenkuller hiçbir zaman müşteriye zarar getirmez. Bu nedenle de gayrimenkul her zaman karlı bir yatırım aracı olarak kalacaktır.
77
Doğuş Hastanesi Doktorları Uyarıyor
78
Yaşla birlikte eklemlere binen stres
Kireçlenme Kireçlenme, ileri yaşlarda, eklemlerde tekrarlayan mekanik zorlanmalarla meydana gelir. Kireçlenmenin en önemli özelliği, eklem yüzeyinde kalsiyum tuzlarının birikmesidir. Bu değişiklikler, ağırlık yüklenen eklemlerde daha sık görülürler. Genellikle 40 yaş, insan organizmasında kemik sistemi için bir dönüm noktasıdır. Bu sebeple, yaşlılarda bu dönemden sonra, bütün eklemlerde bir dereceye kadar kireçlenme mevcuttur.
Tedavi hastalığın evresi ve şiddetine göre uygun şekilde planlanır. Eklem kireçlemesi ileri dönemde ise bozulan eklemi protez ile değiştirmek etkin bir tedavi yöntemidir. Protez ameliyatla yerleştirilen ve bir organın işlevini üstlenen malzemeye verilen addır. Yeni geliştirilen malzemelerin de yardımı ile protez ameliyatlarında başarı oranı yükselmiştir. Protezlerin seviyesinde ağrı, hareket kısıtlılığı ve eklemlerde şekil bozuklukları düzelmekte, hastaların baston ve benzeri yardımcı malzemelere gerek duymadan yürümeleri mümkün olmaktadır.
Eklem kireçlenmesi (Osteoartrit) nedir? Eklem kireçlenmesi, eklemlerde kıkırdak kaybına bağlı olarak oluşan iltihabi hastalığın adıdır. İnsanda en sık karşılaşılan eklem rahatsızlığıdır.
Nedenleri nelerdir? Yaşla eklemlere binen stresin oluşturduğu deformasyonlar, eklem içi kırıklar, yaralanmalar ve geçirilen iltihaplar bu hastalığa yol açan etmenlerdir. Bu sebeple de “yaşlılık romatizması” olarak da bilinmektedir. Kalça çıkığı da ilerleyen dönemde kireçlenme nedenidir. Zorlamanın hastalığı arttırdığı kesin olduğu kadar egzersiz ve sporun azalttığı da o kadar kesin bir bilgidir.
Eklem kireçlenmesi neden yaşla ilgilidir? Yaşlanan bedenimizde ömrünü tamamlayan veya yaralanma neticesinde ölen hücreler çoğunlukla yerini yenilerine bırakırlar. Fakat eklem kıkırdağı (yenilenme-rejenerasyon) potansiyeli olmayan bir dokudur. Hastalığın seyri buna paralel olarak daralan eklem mesafesi, eklemi oluşturan kemiklerin birbirine yakınlaşması ve yakın temasına neden olur.
Kireçlenmenin sebep olduğu şikayetler nelerdir? Eklemi oluşturan kemiklerin yakın temas ve sürtünmesi ağrı ile belirti verir. Dökülen kıkırdak dokusunu ortamdan uzaklaştırılmak için oluşan iltihap ve şişlikle karşılaşılır. Bu dönemi eklemden gelen kıtırtı (sürtünme sesleri), şişlik, çarpılma ve şekil bozukluğunun oluştuğu dönem takip eder. Topallama ve ağrı sebebiyle değişik yürüyüş şekilleri oluşur.
Kireçlenmenin en sık görüldüğü yerler nereleridir? Sıklıkla bel, diz, ayak bileği, kalça eklemi gibi yük altında çalışan eklemlerde olsa da omuz, dirsek, el bileği, el eklemleri hatta çene eklemi de tutulabilir.
Tedavi Yöntemleri Tedavi, hastalığın evresi ve şiddetine göre uygun şekilde planlanır. Erken dönem hastalarda eklemlerin içini temizleme (debridman) amaçlı artroskopik işlemler uygulanır. Eklemlerde çarpılma, şekil bozukluğu olanlar, basit kemik ameliyatları ile düzeltilir. Tedavi yöntemleri içinde protezin yeri...
Protez ile tedavi ne zaman gerekli olur? Eklem kireçlemesi ileri dönemde ise bozulan eklemi protez ile değiştirmek etkin bir tedavi yöntemidir. Protez, ameliyatla yerleştirilen ve bir organın işlevini üstlenen malzemeye verilen addır. Yeni geliştirilen malzemelerin de yardımı ile protez ameliyatlarında başarı oranı yükselmiştir. Protezlerin seviyesinde ağrı, hareket kısıtlılığı ve eklemlerde şekil bozuklukları düzelmekte, hastanın baston ve benzeri yardımcı malzemelere gerek kalmadan yürümeleri mümkün olmaktadır.
79
Çukurova Mh. Akbelen Blv. 85264 Sk. No: 3/A Toroslar / MERSİN Tel: 0324 359 15 76 info@modesmutfak.com Modes mutfak pvc mobilya İnş. Nak. Tem. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Mersin
İstanbul’a çıkarma yaptı Feshane’de ilk kez tanıtım günleri etkinliği düzenleyen Mersin, İstanbul’da Akdeniz rüzgarı estirdi. Mersin’in yöresel ürünlerinin tanıtım ve satışının yapıldığı 150’ye yakın stantın açıldığı etkinliği 3 günde 400 bin kişi gezdi.
80
Mersin Valiliği himayesinde Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ile Mersin İşadamları, Yöneticileri, Sanatçıları ve Akademisyenleri Derneği (MİYSAD) tarafından bu yıl Feshane’de ilk kez 2730 Kasım tarihleri arasında düzenlenen, “Mersin Tanıtım Günleri” büyük ilgi gördü. Etkinliğin açılış törenine Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten, Mersin Valisi Özdemir Çakaçak, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanetin Kocamaz, MİYSAD Başkanı Mehmet Mazak ve çok sayıda davetli katıldı. Mersin’in yöresel ürünlerinin tanıtıldığı 150’ye yakın standın açıldığı etkinlikte; cezeryeden Silifke’nin yoğurdu ve bu yoğurttan üretilen lokuma, Çamlıyayla’nın iğne oyasından Bozyazı’nın muzundan üretilen liflere kadar çeşitli ürünlerin satışı ve tanıtımı gerçekleştirildi. Etkinlikte ayrıca sahneye kurulan sinevizyon aracılığıyla Mersin kültürü ile ilgili de bilgilendirme yapılırken, ilçe belediyleri kültürel ve sanatsal etkinliklere imza attı.
“MERSİN İÇİN KARŞILIKSIZ ÇALIŞACAK GÖNÜLLÜLERİZ” Törende ilk olarak konuşan MİYSAD Başkanı Mehmet Mazak, dernek olarak amaçlarının şehir düşüncesine bütünlüklü bakabilmek, mekânları benimsemek/benimsetmek, bulunduğu her yerde Mersin ile heyecan duymak/duyurmak, mutlu olmak, mutlu kılmak ve bu mutluluğu şehre katmak için burada olduklarını söyledi.
AMAÇ MERSİN’İ ANLATMAK Daha sonra konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da, “Tarihi, Yörüklerin samimiyetini, Toroslar’ın havasını, suyunu, Akdeniz’in dalgalarını, meltemini, Mersin’in güzel enerjisini getirdik. Mersin, Türkiye’nin tarihin derinliklerinden günümüze tarihin cazibe merkezi olan en önemli ketlerinden biridir. Türkiye’nin sebze-meyve deposu, tarım başkenti, liman ve ticaret kentidir. Uzun sahili, kumsalları, 4 mevsim batmayan güneşi ile turizmin merkezi olmaya aday bir kenttir. Hepinizi Mersin’e bekliyoruz” diye konuştu.
“MERSİN İÇİN EMEK VERENLERE MÜTEŞEKKİRİM” AK Parti Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten de, “Sizler yalnız Mersin’de değil Türkiye’nin her yerinde Mersinli olma ve Cumhuriyete sahip çıkma şuuru ile her yerde belli oluyorsunuz. Türkiye’nin incisi olması ötesinde dünyanın kültürel mirasına şahitlik eden bir kent olan Mersin için emek verenlere müteşekkirim. Kız Kalesi’nin; UNESCO’nun geçici dünya kültür mirası listesine girmiş olması da ayrıca gurur vericidir” dedi,
“TANITIM EKSİĞİMİZ VAR” Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise Mersin’in Feshane’de ilk kez yer aldığını vur-
gulayarak, “Öncelikle ilk defa oldukça için konuşmamın başında organizasyonun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Valiliğin himayesinde yapıldı ki ilin tüm dinamiklerini bir araya getirsin diye. MİYSAD organize etti. Büyükşehir büyük destekte bulundu. Arbelle ana sponsor oldu. Odalarımız, STK’lar destek verdi. İlimizin tüm dinamikleri bu ilk organizasyonun gerçekleşmesinde tüm desteği verdiler. Bu kardeşliğin, birliğini en güzel örneği. İstanbul Türkiye’dir. Mersin Türkiye’nin küçük bir örneğidir. Bizler Mersin’i İstanbul’da tanıtırsak, Mersinimizi Türkiye’ye tanıtmış oluruz. Bu nedenle İstanbul’da yaşayan Mersinlilere ve güzel İstanbullulara Mersin havasını teneffüs ettirmeyi amaçlıyoruz. Yayları, binlerce yıllık medeniyetlere beşiklik etmiş ve bu medeniyetlerin miras bıraktığı insanlık mirası eserleri, yüzlerce çeşit tarım ürünleri, organize sanayi bölgeleri, 15 milyar dolar ticaret yapan limanı, serbest bölgesi ile ülkemizin küçük bir örneği, cennetten bir köşesi. Ama biz istiyoruz ki daha fazla tanınsın. Turizmden neredeyse hiç pay almayan Mersin’de daha yapacak çok iş var diyor ve Mersin’i tanıtmak için ne gerekiyorsa yapmak istiyoruz” dedi. Konuşmaların ardından protokol açılış kurdelesini hep birlikte keserken, daha sonra stantları ziyaret etti. Feshane’de 3 gün süren Mersin Tanıtım Günleri etkinliğini yaklaşık 400 bin kişi ziyaret etti.
81
82
İş görüşmelerinde beden dilinizi kullanın İş görüşmelerinde karşınızdakini ikna etme noktasında; sözcükler yüzde 10, vurgu ve ses tonu yüzde 30, beden dili yüzde 60 oranında belirleyicidir. Peki iş görüşmesinde beden dili nasıl kullanılmalı? Ana hatlarıyla bu sorunun yanıtı yazımızda yer alıyor. Görüşmeye nefes nefese kalacak şekilde son dakikada gidersek beden dilimiz hiç hoş şeyler söylemez. Dolayısıyla görüşme saatinden 15 dakika önce orada olmamız en sağlıklı zamanlamadır. Ne çok erken ne de çok geç. Genellikle işe alım uzmanlarının iş görüşmesini gerçekleştirdiği odaları vardır. Odaya alınıp insan kaynakları personelini bekliyorsak, yani bizden sonra odaya girecekse ayağa kalkıp nezaket göstermemiz gerekmektedir. Diğer bir alternatif odaya ikinci sırada girmemizdir. Bu defa karşımızdakiyle tokalaşıp oturmaya davet etmesini beklemeliyiz. Bu esnada genellikle oturacağınız sandalyeyi/koltuğu kendiniz şeçmeniz beklenir. Bu bir gözlemdir. Ne çok
uzak ne de çok yakın bir oturma pozisyonu seçmeliyiz. İlk andan itibaren tebessüm sahibi olmalıyız. Hafif bir gülümseme ortamı rahatlatır. Aynı zamanda pozitif enerji verir. Dizlerinizi kırıp ayaklarınızı sandalyenin altına doğru çekmeniz heran kalkabilecekmişsiniz gibi bir mesaj verir. Bu durum rahatsız edicidir. İletişimi engeller. Bu yüzden ayaklar hafif öne doğru (iletişim kurulan kişiyi işaret etmelidir. Sürekli hareket eden bacaklar stres yaratır ve tedirginliği işaret eder. Bu yüzden bacaklarınızın ne yaptığından haberdar olun. Kendinizi ifade etmenizin temeli göğüs bölgenizin açık, omuzlarınızın dik duruşundan geçer. Kollarınızı göğüs bölgesinde
bağdaştırmanız iletişime kapalı olduğunuz mesajını verir. Dolayısıyla kol bağlamak yerine avuç içlerinizi karşınızdakine gösterebilecek şekilde jestler kullanarak sözlerinizi destekleyin. Elleriniz sürekli masanın altında veya sürekli masanın üzerinde sabit kalmamalıdır. El ve kol hareketlerinde karşımızdakine avuç içi göstermek samimiyet ve güven duygusu besler. Görüşme sizin için olumlu ya da olumsuz geçmiş olabilir. O an düşünceniz sadece tahmindir. Görüşme bitiminde aynı nezaket ve kibarlıkla karşı tarafın elini sıkmayı, tebessüm etmeyi ve göz teması kurmayı unutmayın. Salondan çıkarken diğer çalışanları, 15 dakika beklerken tanıştığınız sekreter/ danışmanı selamlamayı da unutmayın.
83
İŞE ALMAK SİZDEN SİGORTASI BİZDEN Mehmet Kutlu Mersin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü
Günümüzde işsizlik sorunu, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte önemini sürdürmektedir. İşsizlik sadece az gelişmiş ülkelerin değil, sanayileşmiş ülkelerin de önemli ortak sorunlarını oluşturmaktadır. 84
İnsanların üretici güçlerinin üretim süreci içinde değerlendirilemediği, böylelikle potansiyel üretim gücünün tüketici duruma geçmesiyle, insan gücü kaynaklarının israf edildiği bir durumda işsizliğin ortaya çıkaracağı üretim ve refah kayıpları, sorunun sadece bir yönünü oluşturmaktadır. İşsizlik sadece ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, toplumsal ve kişisel etkileri olan çok yönlü bir olgudur. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümünü kutlayacağımız 2023 vizyonu olarak “çağdaş muasır medeniyet seviyesine” erişmek, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak, kişi başına geliri 25 bin dolara çıkarmak, 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirmek, %5 işsizlik oranına erişmek gibi hedefleri gerçekleştirerek daha zengin, daha güçlü, demokrasisi güçlenmiş, dünya ekonomi ve politiğinde etkin rol oynayan bir ülke haline gelmek için çaba sarf edilmektedir. Özellikle İşsizlik sorununun çözümü açısından kurumumuz; İş ve Meslek Danışmanlığı, İşe Yerleştirme Hizmetleri, Mesleki Eğitim Programları, İşsizlik Sigortası, Çalışma Hayatında işveren-işçi ilişkileri, Teşvik Sistemi gibi hizmet araçlarıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Özellikle işverenlerimize fayda sağlayacağını düşündüğümüz Teşvik Sistemi hakkında bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum. Kurum tarafından işverenlere verilen teşvikler “istihdamın artırılması” amacıyla önemli fırsatlar yaratmaktadır. 6 aydan 54 aya kadar verilen sigorta prim teşviklerin 2 genel amaca hizmet ettiğini söyleyebil-
iriz: İşsizliği önlemek ve işveren maliyetlerini düşürmek… Ayrıca teşvik sistemiyle ülkemizde ki işsizlik sorunun temel girdilerini oluşturan kadın istihdamının işgücü piyasasında arttırılması ve genç işsizliğin önlenmesi amacına da doğrudan hizmet ettiğiniz söyleyebiliriz. Teşvik Sisteminden 31 Aralık 2015 tarihine kadar İŞKUR’a başvuran işverenlerin ve iş arayanların gerekli şartları taşımaları halinde teşviklerden faydalanabilirler. Gerekli koşullar sağlandığında “Özel sektör işyerleri tarafından işe alınan her bir sigortalı için sigorta primlerinin “işveren hisselerine ait tutarı” işe alındıkları tarihten itibaren İŞKUR tarafından karşılanmaktadır. Özel sektör işyerlerinin bu teşviklerden yararlanabilmeleri için işe aldıkları kişilerin 6 aylık bir süre işsiz olmaları ve son 6 aylık sigortalı çalışan ortalamasına ilave olmaları gerekmektedir. Kadın ve Gençlerin İstihdamında Artış Hedefleniyor 18-29 yaş arası erkekler ile 18 yaşından büyük kadınlardan mesleki yeterlilik belgesine sahip olanların 48 ay, mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yükseköğretimi bitirenlerin veya İŞKUR tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarından mezun olanların 36 ay, hiçbir belge veya niteliğe sahip olmayanların ise 24 ay süreyle teşviklerden yararlanabilirler. 29 yaşından büyük erkeklerden mesleki yeterlilik belgesine sahip olanların, mesleki teknik eğitim veren orta veya
yüksek öğretimi bitirenlerin ya da İŞKUR tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarından mezun olanların 24 ay süreyle teşviklerden faydalanırken; özel sektör işyerlerinin işgücü taleplerini İŞKUR’a kayıtlı işsizler arasından karşılamaları durumunda tüm bu sürelere ilave olarak 6 ay daha teşvik sistemi uzamaktadır. Teşviklerin bir iş sözleşmesine tabi olarak çalışırken mesleki yeterlik belgesi alanlar ya da mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yüksek öğretimi bitirenleri de kapsadığını, bu şartların yerine getirilmesi durumunda çalışanların 12 ay süreyle sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarının İŞKUR tarafından karşılanmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle daha da hız kazanan küreselleşme sürecinde ayakta kalan firmaların; rekabet piyasasında “personel yönetim ve maliyet ilişkisini” doğru yöneten firmalar olduğunu gözlemlediğimiz dünyamızda; kurumumuzun işverenlerin personel maliyetlerini düşüren “Teşvik Sistemi” bugün işverenler için bir lüks değil zaruri bir hal almıştır. Mersin Çalışma ve İş Kurumu il Müdürlüğü olarak iş arayanlarımızın ve işverenlerimizin yanında yer alarak işgücü piyasasına katkı sağlayan ve yönlendiren bir kurum olma yolunda Mersin ilinde faaliyet gösteren firmalarımıza her türlü hizmeti, hizmet kolaylığı çerçevesinde sunmayı misyon edindiğimizi belirtir, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfına bu sayfayı kurumumuza ayırmalarından ve sürdürülebilir işbirliği nedeniyle kurumum ve şahsım adına teşekkür ederim.
85
Pirireis Mah. 1102 Sok. Gökçel Sit. Altı No: 11 / E (T.S.G. Stadyum Karşısı) MERSİN / TÜRKİYE +90.324.326 62 71 pbx
+90.324.325 35 83
www.bumertour.com
86
87
Orhan Özbaba MERSİN’İN MARKALARI
88
Petical Hayvan Hastanesi'nde
7 gün 24 saat hizmet Hastanenizde verdiğiniz hizmetlerden bahseder misiniz? Petical Hayvan Hastanesi dördüncü yılına girmiş bir işletme ve Çukurova bölgesinin tek hayvan hastanesi. Tek olmasının yanında çok da donanımlı bir hayvan hastanesi. Endoskopi cihazından lazere kadar, kapalı sistem anestezi cihazından ultrasonografi fizik tedavi ünitesine kadar her şey mevcut. 2 tane ambulansımız var anında hizmet verebilme kapasitesine sahibiz. Biz burada aklınıza gelebilecek bütün operasyonları ve müdahaleleri yapabiliyoruz. Örneğin bir kapalı sistem anestezi cihazı sayesinde çok küçük hayvanlardan çok büyük hayvanlara kadar ameliyatları rahatlıkla yapabiliyoruz. Yani hastamızı birkaç saat hiçbir risk olmadan uyutabiliyoruz ve müdahaleleri yapıyoruz. Kırık çıkık ameliyatları, abdomen ameliyatları, tümör ameliyatları ve gözle ilgili operasyonlar hastanemizde çok sıklıkla yapılan operasyonlardır.
Çukurova bölgesi dışında gelen soru ve hastalar var mı? Türkiye’nin hemen her yerinden hiç tanımadığımız meslektaşlarımın telefonuyla karşı karşıya kalıyorum. Bilgi ve birikimimi elimden geldiğince paylaşmaya çalışıyorum. Aynı zamanda ben de çeşitli bilgiler alıyorum. Bu konuda ciddi bir iletişim için-
7’si veteriner hekim olmak üzere 15 personelle 24 saat boyunca hizmet veren Petical Hayvan Hastanesi Çukurova bölgesinin tek hayvan hastanesi olarak 2011 yılından bu yana hayvan hastalarını tedavi etmenin mutluluğunu yaşıyor. Gelişmiş teknoloji ve ekipmanlarla hizmet verilen hastanede alanında uzman hekimler, Mersin dışından gelen soruları da Petical Hayvan Hastanesi’nin internet sitesinde anında yanıtlıyor. Mersin Petical Hayvan Hastanesi Başhekimi Orhan Özbaba ve Yöneticisi Eren Özbaba ile hastane ve hayvan sağlığından, alanında ilk defa yapılan müdahalelere kadar birçok konu hakkında bilgi aldık. Sokak hayvanlarının ve barınakların da konuşulduğu röportajımızda Orhan Özbaba Mersin’de bir hayvan mezarlığı olması gerektiğinin altını çizdi.
deyiz. Adana’dan, Antep’ten, Maraş’tan ve Hatay’dan ciddi hastalarımız var. Hatta daha önce bir kediye uyguladığımız protez damak operasyonu nedeniyle İstanbul’dan iki ayrı kedi sahibi bize müracaat ettiler. Geçenlerde ikinci damak operasyonumuzu da yaptık ve çok da başarılı olduk. Bunun dışında yaban hayvanları da geliyor. Kartal, keklik, papağan, bukalemun ve maymun hastalarımız oluyor. Sirkler geldiği zaman onların yılanlarına hatta bir ara üç dört tane aslanına baktık. Ceylanda bir sezaryen operasyonu yaptığımı biliyorum. Her türlü müdahaleyi yapabiliyoruz ve her türlü hasta gelebiliyor açıkçası. Mesela deniz kaplumbağaları caretta carettalar ile çok ciddi işler yapıyoruz.
Evcil hayvanların ne kadar sürede bir kontrole getirilmeleri gerekiyor? Yavru kedi ve köpeklerden örnek vermek gerekirse ilk 2 aydan sonra 1 ay boyunca 1 hafta veya 10 gün aralıklarla sürekli aşıları var. Ondan sonra ise rutin olarak 3 ayda 1 kontrole geliyorlar. Her 3 ayda 1 kontrole gelen hayvanların kontrolleri ve tedavileri yapıldıktan sonra insan sağlığı için hiçbir risk taşımıyorlar.
Yeni bir hayvan hastanesi projeniz var mı? Yeni bir hastane yatırımı şuanda gündem-
hastane bütçesinden karşılanıyor. Bazen günde 20-25 tane sokak hayvanı geliyor. İçiniz kan ağlıyor, vicdani rahatsızlık duyuyorsunuz ama bunun mali yükümlülüğü de bir gerçek. Belediyelerimiz tüm veteriner hekimlerle sözleşme yaparak bizlere cüzi bir miktarda destek verirse eğer daha çok sokak hayvanının tedavilerini yapabiliriz. Tarsus Belediyesi’ndeyken Burhanettin Kocamaz’ın böyle bir girişimi vardı. Kendisinden yine böyle bir girişim bekliyoruz. Tüm meslektaşlarım bu konuda mağdur durumda.
de değil. Ancak belki hastaneyi genişletme yoluna gidebiliriz. Çünkü hastanemiz yavaş yavaş dolmaya başladı. Şuan tam kapasite çalışıyoruz diyebilirim. Yaklaşık 3 buçuk sene oldu biz burayı kuralı. Kuruluşumuzdan bu yana kurumsal bir çalışma izledik. Bir ajansla çalıştık. İsminin bulunması, dış cephe giydirmeleri gibi konularda kurumsal bir çalışma yaptık. Onu devam ettiriyoruz. Sosyal medyada yer alıyoruz. Sosyal medyada soruların cevaplanması ile ilgili çok çabuk geri dönüşler yapıyoruz. Ayrıca mesleğin içinden olmayan insanların yönetim kadrosunda olması bizim için bir üçüncü göz oluyor ve nerede eksiğimiz olduğunu görmemizi sağlıyor. Bu nedenle de hastanemiz her geçen gün hem ciro anlamında hem de hasta potansiyeli anlamında ciddi rakamlara doğru ilerliyor. Önümüzdeki yıllarda da kapasite arttırılması yoluna gidilecek.
Sokak hayvanları probleminde nasıl bir yol izliyorsunuz? Biz bu bölgenin 24 saat çalışan bir işletmesi olduğumuz için sokak hayvanları sorunuyla çok ciddi bir şekilde karşı karşıyayız. Normal şartlarda yüzde 30 gibi bir karla çalışan işletmeyiz. Sokak hayvanlarından biz bu karı almıyoruz. Ancak belki 10 tane sokak hayvanından 2 tanesi bunu karşılayabiliyor. Kalan kısım iyi niyetli veya ekonomik durumu iyi olan vatandaşlar ya da
Sosyal projeleriniz var mı? Hemen hemen her hafta Mersin’de bir kreş ziyareti oluyor burada. 4 veya 5 yaşlarındaki 30-40 çocuk öğretmenleriyle geliyor ve yaklaşık 1 saat hastaneyi gezip iyi durumdaki hayvanları seviyorlar. Veteriner hekim nedir bunun bilgisini veriyoruz. Gayet güzel ve onlar için de faydalı bir proje oluyor. Herhalde 20 kreşe yaklaştık.
Mersin’in sizce hayvanlarla ilgili en büyük eksiği ne? Türkiye’de artık insanlar hayvanlarını evlatları gibi yetiştiriyorlar ve hayvanları öldüğünde bir çöpe atmak istemiyorlar. Dolayısıyla bir hayvan mezarlığına ihtiyaç var. Belediyenin bu problemi mutlaka ama mutlaka çözmesi lazım. Belediyemiz birçok konuda öncülük yapıyor. Bence bu konuda da öncülük yapabilir. Biz de elimizden gelen desteği yaparız bu konuda çünkü bu önemli bir şey.
Son olarak söylemek istedikleriniz neler? Tüm Çukurova halkına ve özellikle Mersin’e bize gösterdikleri teveccüh için çok teşekkür ediyorum. Çünkü her geçen gün hastanemize olan ilgi artıyor. Biz her geçen gün hastalarımızı sağlıklarına kavuşturmaktan dolayı çok mutluyuz ve onur duyuyoruz. Halkımızın da hastanemize gösterdiği ilgiye çok teşekkür ediyoruz.
89
Fotoğraf: Sadık Çağatay Güneş
Zeus Tapınağı
90
Tarihi zenginliği ile Silifke Mersin doğal güzellikleri kadar tarihi dokusu ile de çok zengin bir yer. Kentin her ilçesinde, her köşesinde tarihin kalıntılarına rastlamak mümkün. Bu ilçelerden biri de Silifke. Birçok uygarlığa ev sahibi yapmış olan Silifke, masmavi denizi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra zamanda yolculuk yapmak isteyenlerin de uğrak noktası. Fotoğraf: Ekin Güneş
Cennet - Cehennem Mağaraları
Cennet Cehennem Mağaraları Bir yeraltı deresinin yol açtığı kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukur olan cennet çöküğünün güney ucunda büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise bulunur. Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye 300ncü basamakta varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur. Cennet çöküğünün kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çöküğü gibi
oluşmuştur ancak içerisine inmek mümkün değildir. Mitolojiye göre; Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir.
Astım Mağarası Cennet çöküğünün 300 metre güneybatısındadır. İçine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine bağlantılı, toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç şekilli dev sarkıt ve dikitlerle
Astım Mağarası süslüdür. İçi ışıklandırılmış olup, mağaranın astımlılara iyi geldiğine inanıldığı ve içinde dilek tutulduğu için Astım - Dilek Mağarası denmiştir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 derece santigrat olup, nem oranı yazın yüzde 85, kışın yüzde 95’e ulaşır.
Roma Tapınağı Silifke’nin merkezine gittiğinizde Roma tapınağı karşılar sizi. Tapınağın sütunlarından birkaçı zamana karşı koyamayıp yıkılsa da görülmeye değerdir doğrusu. Milattan sonra 5inci yüzyılda da yaşamış tarihçi Zosimos; “Tapınak, ovadaki ürünlerine
Silifke Kalesi
Adam Kayalar
musallat olan çekirgelerden kurtulmak için Güneş ve Sanat Tanrısı Apollon’dan yardım isteyen ahali tarafından, çekirgeler Apollon’un gönderdiği kuş sürüsünce yok edilince O’na bir şükran ifadesi olarak yaptırılmıştır” demişse de Zeus adına yaptırıldığı da söylenmektedir.
ait olduğu anlaşılan kale, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Ortaçağ kalesi görünümündedir. Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, 17nci yüzyılda Silifke Kalesi’nin 23 burcu olduğunu, içinde bir cami ve 60 ev bulunduğunu yazar. Ancak, burçların bir kısmı ve kale içi tamamen yıkık durumda olduğundan tam tespiti yapmak mümkün değildir. Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur.
Silifke Kalesi Helenistik veya erken Roma dönemine
Adam Kayalar
Adam Kayalar Silifke’nin Hüseyinler köyüne giden asfalt yolun 5nci kilometresinde batıya ayrılan 2 kilometrelik taşlık yolun sonunda Şeytan Deresi vadisine varılır. Bu vadinin dik yamacında, kayaların yüzünde 9 niş içerisinde M.S 2nci yüzyıldan kalma 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk ve 1 dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma kartalı kabartması görülür.
91
Adam Kayalar
Cambazlı Kilisesi Adamkayalar’dan sonra Hüseyinler köyünden geçilip Cambazlı köyüne varılır. Cambazlı’nın helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim merkezi olduğu Uzuncaburç (Diocaesarea) ve Ura (Olba) ile Kızkalesi’ne (Corycus) döşeme antik bir yolla bağlantılı olmasından ve günümüze kadar gelebilmiş zengin Cambazlı Kilisesi
Cambazlı Kilisesi kalıntılarından anlaşılmaktadır. Burada, kaya mezarlarının yanı sıra birer küçük mabedi andıran anıtmezarlar, lahitler, sarnıç ve özellikle köyün girişinde bulunan kilise görülmeye değer tarihi kalıntılardır.
Zeus Tapınağı Üç ayrı dönemde hizmet vermiş olan bu
tapınak tanrıların babası Zeus’un dev ejderha Typhon’a karşı kazandığı zaferin bir simgesi olarak yapılmıştır. Kuzey yan duvarının doğusundaki taşlarda Helenistik ve Roma dönemlerinde görev yapmış 130 din ve devlet adamının isimleri kazınarak yazılmıştır. Hristiyanlık döneminde tümüyle yıkılarak, kendi taşları ile kiliseye çevrilmiştir.
Roma Tapınağı
MTSO EKAV Şubat-Mart Eğitim Takvimi
92
MTSO EKAV tarafından iş yaşamını kolaylaştırmak, sorunlara çözüm önerileri bulmak için düzenlenen eğitimler bu dönemde yine işadamlarının çalışmalarına yön verecek konular üzerinden hazırlandı. MTSO EKAV tarafından hazırlanan Şubat-Mart eğitim konuları ve tarihlerine yazımızdan ulaşabilirsiniz. Sıra
Eğitimin adı
Tarih
Saati
Ücreti
Son Başvuru
1
Verimlilik Odaklı Süreç Yönetimi Eğitimi
19.02.2015
09.00-16.00
50 TL
10.02.2015
2
TS 9001 Kalite Yönetim Sistemi Temel Eğitimi
03-04.03.2015
09.00-17.00
180 TL
13.02.2015
3
TS 9001 Kalite Yönetim Sistemi Dokümantasyon Eğitimi
05.03.2015
09.00-17.00
90 TL
13.02.2015
4
İhracatta Etkili İngilizce Yazışma Teknikleri
19.03.2015
09.00-16.00
100 TL
26.02.2015
5
İhracatta Ticaret Kültürü Örnekleri ve Önemi
20.03.2015
09.00-16.00
100 TL
26.02.2015
Eğitimlerimize katılmak ve bilgi almak için; Telefon: 0324 231 25 25 e-posta: ekav@mtso.org.tr
93
94
95
96
97
98
T: 0 324 325 54 54 F: 0 324 325 54 99 bilgi@kupka.com.tr
99
100