Haberexen #17 Mart 2011

Page 1




HABEREXEN

R

12

Sayı 17 / Mart 2011

dos y al ar 6

EDİTÖR

8

AKILDA KALANLAR

16

10 KÖŞE YAZISI - BEKİR REŞİTOĞLU 12 ARTIK ÜRETİMİ DESTEKLEYİCİ TARIM POLİTİKALARI GEREKİYOR 14 LOJİSTİKTE KURALLARI BELİRLEYEN ŞİRKET OLMAK

20 30

16 PEDO ÇOCUK BEZİ ARTIK BİR SAMSUN MARKASI 20 ESİRGENECEK EN DEĞERLİ VARLIK: ÇOCUKLAR 24 DİL EN İYİ KONUŞULDUĞU ÜLKEDE ÖĞRENİLİR 30 SAMSUN KUZEYE AÇILIYOR

50

50 SAMSUN’UN ALIŞVERİŞ ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİREN MERKEZ 54 FUTBOLU KADIN GİBİ OYNAMAK 58 SİNEMA

54 4

Sayı 17 / Mart 2011


FEZA REKLAM

Say覺 17 / Mart 2011

5


Editör

Düğmeye basıldı! Samsun’da yaşanan değişim ve dönüşümün farkında mısınız? Örneğin Novorossiysk ile gelişen ilişkilerden, kardeş şehir hikâyesinden. Novorossiysk, neresi mi? Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki en önemli limanı. Özellikle petrol, kereste ve tahıl ticaretiyle dikkati çekiyor. Karadeniz Havzası’nın buluşma merkezi Samsun’da günlerde sağlıktan turizme, lojistikten imalat sektörüne kadar birçok sektör kıpır kıpır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusya’nın Karadeniz’deki en önemli limanı konumuna yükseldi, Novorossiysk. Şehir, ülkenin büyük bölgelerinden Krasnodar’da. Novorossiysk sadece ticari değil, askeri anlamda da stratejik öneme sahip. Liman, Rus Karadeniz Donanması’nın ana üssü. Rus çimento endüstrisinin de merkezi aynı zamanda burası. Diğer yandan bir gemi yapım ve onarım merkezi. Rusya-Kazakistan boru hattı, Rusya’ya bu şehirden bağlanıyor. Ülke ihtiyacının üçte biri, söz konusu hatla ulaşan petrolle karşılanıyor.

w w w.hab erexen . com AYLIK HABER D ERGİSİ Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi

Mustafa ÇAKIR Ahmet AK SORUMLU YAZI İŞERİ MÜDÜRÜ HABER MERKEZİ

Mustafa BİLİK Enes ŞAHİN HALKLA İLİŞKİLER Tel : 0 362 432 64 64 Faks : 0 362 435 47 77 Mail : abone@haberexen.com REKLAM REZERVASYON

25 Kasım 2010 tarihinde Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Rusya Federasyonu’ndaki Novorossiysk Belediyesi arasında kardeş şehir protokolü imzalanması, değeri zamanla daha da iyi anlaşılacak flaş bir gelişme aslında.

Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com

Ev sahibi Belediye Başkanı Vlademir Sinyagovski, Türk heyetini ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirtiyordu o gün. Avrupa’nın 4’üncü limanının konuşlandığı yıllık 110 milyonluk işlem hacmine sahip şehir ile kardeşlik, Samsun için de mutluluk verici.

HUKUK DANIŞMANLARI

Novorossiysk Belediye Başkanı Vlademir Sinyagovski, “İki şehir arasında başlatılacak kardeşlik ilişkilerinin daha da üst düzeye çıkarılması için karşılıklı kültürel, sosyal ve ekonomik ilişkileri hızlı bir şekilde başlatılmalı” diyordu. Kardeş şehrin Belediye Başkan Vekili ve Dış İlişkiler Koordinatörü Povel Pokuses ile Gümrük ve Güvenliklerinden Sorumlu Meclis Üyesi ve Milletvekili Andery P. Antonov, Yılmaz’ın daveti üzerine geçtiğimiz Şubat ayında Samsun’u ziyaret etti. Bu gelişmeler, yakın gelecekte sağlıkta, turizmde, lojistikte, imalat ana sektöründe ve alt sektörlerde ciddi titreşimler uyandırdı. Bunu şimdiden fark edenler yola koyuldular bile. Coğrafi üstünlüğünü ön plana çıkaran ulaşım altyapısını önemli oranda yeniden dizayn eden Samsun, Karadeniz çanağının buluşma noktası artık. Düğmeye basıldı, yakın gelecekte dayısı olan değil bu değişimi analiz edebilen proje sahipleri kazanacak.

AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin ŞENGÜL AV. Adem AKSOY TASARIM

Serdar ILGIN

www.fmd.com.tr

BASIM YERİ Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mh. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETİM YERİ ADRESİ Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konaklar Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ Aylık Yerel Süreli Yayın Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, vermiştir.

6

basın meslek ilkelerine uymaya söz

Sayı 17 / Mart 2011



Akılda kalanlar

Kızılırmak Delta’sında safari Türkiye’nin en büyük ikinci sulak alanı Kızılırmak Deltası’nın tanıtılarak dünya turizmine kazandırılması amacıyla foto safari düzenlenecek. 29 Nisan-1 Mayıs arasında gerçekleşecek etkinliğe 150 civarında fotoğrafçı katılacak.

Yerel marketlerden ilginç bir formül

Samsunlu Raif Türkiye şampiyonu 31 Ocak - 5 Şubat tarihlerinde Arhavi’de düzenlenen Türkiye Yıldızlar Ferdi Boks Şampiyonası’nda, Samsun Olimpia İhtisas Spor Kulübü’nden 15 yaşındaki Raif Kırsüleymanoğlu, 46 kiloda Türkiye şampiyonu oldu.

Yeni adliye binası için 750 gün Eski TEKEL binalarının bulunduğu alan, Samsun’un yeni adliye binasını inşa etmesi için ihaleyi kazanan Can İnşaat ve Vera İnşaat Ortak Girişim Grubuna teslim edildi. Cumhuriyet Başsavcısı Canip Yetişir, firmaya sözleşmede 750 günlük süre tanındığını belirtiyor: “Bu sürede Türkiye’ nin en çağdaş ve en modern adliye binasından biri yapılıp bize teslim edilecek. İhaleyi alan firmamıza başarılar diliyorum.”

8

Samsun’da 36 şubeye sahip 8 yerel market, neredeyse her mahallede şube açan ulusal ve uluslararası marketlerle rekabet edebilmek için bir araya gelerek güç birliği yaptı. Mağazalarda ve marketlerde satılmayan gıda dışı spot ürünlerin toptan alınarak, belirlenen tarihlerde ve uygun fiyattan tüketiciye arz edilmesi planlanıyor. Bu sayede ilave müşteri çekilmesi hedefleniyor.

Kick boksçular Samsun’da kapışacak

Türkiye Kick Boks Federasyonu Başkanı Salim Kıyıcı açıkladı. Türkiye’nin şimdiye kadarki en büyük kick boks şampiyonası, 27 Haziran- 02 Temmuz tarihleri arasında Samsun Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda yapılacak. Sayı 17 / Mart 2011


Eski otogar projesini Rönasans üstlendi

Eski Otagar alanındaki AVM projesini, Rönesans Gayrimenkul Yatırım (RGY) A.Ş.’ye devraldı. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin 2007 Mart’ında düzenlediği ihaleyi Meinl Group kazanmış ancak bir türlü inşaata başlayamamıştı. Pörtföyünde 6 faal AVM projesi bulunan RGY A.Ş., hakların devri sonrası ilk kazmayı vuracak. Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, daha öncesindeki uzatmalar dahil yapının 2012 yılında bitirilmesi gerektiğini kaydediyor.

Samsun’da buz hokeyi ! İl Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer Altunsoy, 2011 Erzurum Kış Oyunları’nda büyük ilgi gören Buz Hokeyi ve Curling sporlarının Samsun’da da yapılabilmesi için çalışma başlattı.

Samsun Milli Eğitim’in Ar-Ge başarısı Samsun Milli Eğitim Müdürü Hülya Ertürk Koç, Türkiye’de en fazla proje üreten iller sıralamasında zirveye yerleştiklerini belirtiyor. Milli Eğitim Bakanlığı, bütün il müdürlüklerinde oluşturduğu AR-GE birimleri aracılığıyla rekabet anlayışını devreye sokarak eğitime seviye kazandırmaya çabalıyor. Hülya Ertürk Koç, son iki yılda en fazla proje üreten il konumundaki Samsun’un, bu başarıyı ciddi bir çalışma ile kısa sürede yakaladığını söylüyor.

Ak Parti yönetimi “Çetinkaya” dedi Adem Güney’in milletvekili aday adaylığı sebebiyle 15 Ocak’ta boşalttığı AK Parti Samsun İl Başkanlığı koltuğuna Osman Çetinkaya oturdu. Partinin yetkili isimleri şubat başında Ankara’daki mülakatta Çetinkaya ile birlikte diğer başkan adayları Erdoğan Tok, Hüseyin Dereli ve Mustafa Acar’la da görüşmüştü.

Tekkeköy arıtma projesi Martta ihaleye çıkıyor Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin yıllanmış Doğu Atıksu Arıtma Tesisi ve Derin Deniz Deşarjı Projesi, bu mart ayı ihaleye çıkartılıyor. Tekkeköy ilçesi sahilindeki 350 bin metrekarelik alanda inşa edilecek tesis, yaklaşık 130 milyon liraya mal olacak. Projenin 2014 yılında tamamlanması öngörülüyor. Arıtma işlemiyle bir yandan deniz kirliliği engellenirken; diğer yandan elde edilecek organik gübre, tarım arazilerinde kullanılacak. Sayı 17 / Mart 2011

9


Köşe yazısı

Bekir Reşitoğlu

Karadeniz medeniyetine doğru

S

ovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana, Karadeniz’in köşeye sıkışmış “soğuk bir göl” halinden kurtularak “sıcak bir ticaret denizi” haline dönüşeceğini yazıp söylemekteyim her fırsatta. Rahmetli Turgut Özal’ın öncülüğünü yaptığı Karadeniz Ekonomik İşbirliği Projesi, ilk duyduğum andan beri müthiş heyecanlandırır beni. Bu denizi hala hamsi avlanan su birikintisi zannedenlerin ufuksuzluğu yüzünden, güzelim fırsatlar daha ne kadar süre tepilecek diye hayıflanırken; Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Rusya Federasyonu’nun Novorossiysk şehirlerinin kardeşlik ilanı ve birbirini izleyecek programları öğrenince birden irkildim. DergiHaberexen’in bu ay kapağa çektiği dosyada turizmden, sağlığa, eğitimden ticarete pek çok sahada iş birliği projelerinden söz ediliyor. Karşılıklı uçak ve gemi seferlerinin başlatılması gündemde. Makus talihin kırılması adına müthiş bir olay gerçekleşmekte. Umarım gelişme hakkıyla değerlendirilir ve ardından gelecek diğer projelere ışık tutar. Samsun limanı için daha öncesinde,

10

Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı tanımlamasını kullanmıştık. O kapı ufaktan aralanıyor. Avrupa, Asya ve Afrika’yı birbirine bağlayan çok önemli bir koridor Karadeniz. Düşüncenin eyleme dökülmesi, söylemlerin boşa gitmediğini gösteriyor. Sevindirici proje, “aklın yolu bir” öz deyişini de tescil ediyor bu arada. Novorossiysk şu anda Avrupa’nın en büyük dördüncü limanı. Neden 3-4 yıl sonra aynı cümleyi niçin Samsun için de kurmayalım ki!... Kara ve demiryolu avantajlarıyla donatılmışken üstelik… Atalete son vermeye çalışanların sayısı her geçen gün çoğalıyor, inanın buna. Öbür sevindirici gelişme de, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) ortaklarıyla Karadeniz’de sürdürdüğü petrol arama faaliyetlerinde oldu. Sürmene açıklarında petrole rastlanmıştı. Şimdi ekonomik anlamda rantabllığı araştırılıyor siyah enerji kaynağının. Evet, Karadeniz aynı zamanda dünyanın en hareketli enerji bölgesi. Boru hatlarının dans ettiği geçiş noktası. Daha evvel bahsetmiştik ama yeniden dile getirmekte fayda var gibi. Büyükşehir Belediyesi, Vilayet ve ilgili bürokrasi organları Samsun’da Karadeniz Oyunları tertiplenmesi için der-

hal proje üretmeli. Bunun tam sırası. Öte yandan bölgedeki üniversiteler denize komşu ülkelerdeki eğitim kuruluşlarıyla her alanda ortak işlere imza atmalı bir an önce. Karadeniz’deki kardeşlik rüzgarı, dünya barışına da sağlam temeller kazandıracaktır; bundan kimse şüphe duymasın. Kalıcı barışın yeşerdiği yerlerdeki ekonomik ilerlemeler toplumun geneline yayılan, yani refahı dağıtan özelliğiyle insanlığa fayda sağlayacaktır. Farklı kültürleri keşfetmenin hazzını tatmak bölge halkındaki entelektüel seviyeyi de yükseltecektir. Kendi kültürümüzden karşı tarafa öğeler aktarmanın mutluluğu başka hangi meşgaleyle yaşanabilir ki… Benzer kültürler de hayat sürüyor karşı kıyılarda. Örneğin kim Kırım’ı görmek istemez ki… Bir gün herkes Karadeniz medeniyetinden bahsedecek. O medeniyetin kilometretaşlarından biri olmayı dilemez misiniz? Haydi, o zaman… Verin elinizi. Açın gönlünüzü. Kuzeye dönüp, bakın doyasıya. Kuzey hep soğuk rüzgârlarla özdeşleştirilir Anadolu ve İstanbul’da. Haydi yıkın bu yanılgıyı. Sayı 17 / Mart 2011


Say覺 14 / Aral覺k 2010

11


Ekonomi

Yağlı tohum üreticilerinin en büyük destekçisi Karadenizbirlik’in Genel Müdürü Eraslan:

Artık üretimi destekleyici tarım politikaları gerekiyor Yağlı tohum ihtiyacının yüzde 70’inin ithal edildiği bir dönemde; ayçiçeği, soya ve kanola ürünlerinde faaliyet gösteren Karadenizbirlik’in eda ettiği fonksiyon, daha da önem kazanıyor. Genel Müdür Ünal Eraslan, tek yağlı tohumlar birliği niteliğiyle, bölgedeki tarımsal sanayinin kalkınmasına, ekonomiye ve istihdama önemli katkılar sağladıklarını söylüyor.

Karadenizbirlik, 21 Tarım Satış Kooperatifi ve yağlı tohum üreticilerinin en büyük destekçisi ve pazar garantisi durumunda.

Karadenizbirlik Genel Müdürü Ünal Eraslan

12

Sayı 17 / Mart 2011


B

ölgedeki yağlı tohum ekilişlerini yaygınlaştırmak amacıyla 1978’de kuruluyor, Karadenizbirlik. Üstbirlik niteliğindeki kurumun Samsun merkezli faaliyetleri, zamanla İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerine kadar yaygınlaşıyor. Halen 21 Tarım Satış Kooperatifi ve yağlı tohum üreticilerinin en büyük destekçisi ve pazar garantisi durumunda. Ayçiçeği, soya ve kanola ürünlerinde faaliyet gösteriyor. Bölgeye uygun ve artış potansiyelli bu ürünlerin tarımının yaygınlaştırılması adına yoğun çabalar sarf ediyor. Bölge üreticileri adına önemli maliyet ve riskler üstleniyor haliyle. Kuruluşundan itibaren üretici ortaklarına uygun ödeme koşullarında tarımsal girdi desteği sağlayan ve ürünlerini mübaya eden üst birlik; yaklaşık 30-40 bin çiftçi ailesinin geçimine katkıda bulunuyor. Bölgedeki ayçiçeğinin yaklaşık yüzde 40’ını mübaya ediyor. Karadenizbirlik, Sayı 17 / Mart 2011

Samsun’da

faaliyet

gösteren Türkiye’deki toplam 16 Tarım Satış Kooperatifi Birliği’nden biri. Genel Müdür Ünal Eraslan, tek yağlı tohumlar birliği niteliğiyle bölgedeki tarımsal sanayinin kalkınmasına, ekonomiye ve istihdama önemli katkılar sağladıklarını söylüyor. Türkiye genelindeki 21 kooperatifin genel ihtiyaçlarının hepsini Samsun’dan karşılayarak il ekonomisine destek de verdiklerini anlatan Ünal, “Karadenizbirlik, ayrıca KDV, stopaj ve sigorta primi gibi yılda yaklaşık 6 Milyon TL tutarındaki ödemelerini Samsun ilinde gerçekleştirmekte olup 55 - 60 milyon liralık yurt içi hâsılatını da Samsun’da topluyor. Ayrıca birliğimiz tarafından Samsun ili dâhilinde Vezirköprü, Havza, Bafra, Çarşamba ve Terme’de olmak üzere 20 bin üreticiye üretim için her türlü tarımsal desteğin ve pazar garantisinin sağlanması da Samsun’un ekonomik ve sosyal anlamda gelişmesine katma değer kazandırmakta.” diye konuşuyor. “Karadenizbirlik markalı ayçiçeği yağyağlarımız, TS ISO 9001:2008 Kalite

Yönetim Sistemi Belgesi’ne sahip modern tesislerde, 1’inci sınıf yemeklik ayçiçeği standartlarında üretilmekte.” diyen Ünal, “Taklide ve tağşişe oldukça elverişli olan yağ piyasasında, ucuz yağların karıştırılarak kullanılması, sağlıksız koşullarda ambalajlanması, yanıltıcı ambalaj bilgileri ile sunulması hem tüketiciyi aldatmakta hem de haksız rekabete neden olmakta. Bu nedenle piyasadaki markalar ve fiyat çeşitliliği tüketicilerce iyi irdelenmeli ve öncelikle ürünün kalitesinden emin olunmalı.” sözleriyle de tüketicileri uyarıyor. Genel Müdür Ünal, yağlı tohum ihtiyacımızın yüzde 70’inin ithalat yoluyla karşılandığını hatırlatarak, artık üretimi destekleyici ve devamlılık arz eden tarım politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini de dile getiriyor: “Birliğimiz zorlayıcı piyasa şartlarına rağmen kaliteden taviz vermeyen üretim ve satış politikası ile aynı çatı altında topladığı yağlı tohum üretici ortaklarının her zaman yanında olacak, kaliteli ayçiçek yağı üretimini koruyacaktır.”

13


Lojistik

Köktaş Şirketler Grubu’nun yeni hedefi çok büyük:

Lojistikte kuralları belirleyen şirket olmak

Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Köktaş, 2005’te Elazığ şubesini hizmete sokarak Samsun dışına açılıyor. 2006’da, Yeşilyurt Limanı’nın faaliyete geçmesiyle TIR taşımacılığına yöneliyor.

14

1966’ta satın aldıkları Ford kamyon ile Samsun’da taşımacılık faaliyetine başlayan Köktaş Ailesi, 1987’de İstanbul’da inşaat sektörüne de el atıyor. 1994 yılında kurumsallaşarak “Köktaşlar Nakliyat” kimliğiyle taşımacılıkta adını duyuruyor. 32 yeni TIR, yüzlerce sözleşmeli TIR ve kamyonla günde 4 bin ton yük taşıyor şirket. Aile bugün Köktaş Şirketler Grubu unvanıyla madencilikte de yol alıyor.

Sayı 17 / Mart 2011


S

amsun merkezli Köktaşlar Lojistik, Fatsa, Gemlik, İskenderun, Mersin, Elazığ ve Kayseri şubeleri ile yılda elli milyon dolara yakın bir iş kapasitesine sahip. Öz malı 32 yeni TIR aracı, yüzlerce sözleşmeli TIR ve kamyonla günde 4 bin ton yük taşıyor. Köktaş Şirketler Grubu’nun temelleri 1966’da atılıyor. Ford bir kamyonla taşımacılık yapan Köktaş Ailesi, 1987’de İstanbul’da inşaatçılıkla da uğraşıyor. 1996 yılında akaryakıt istasyonunun devreye girip işlerin büyümesiyle serpilmeye başlıyor. 1994’te kurumsallaşarak, Köktaşlar Nakliyat kimliğiyle piyasada adını duyuruyor. Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Köktaş, 2005’te Elazığ şubesini hizmete sokarak Samsun dışına açılıyor. 2006’da, Yeşilyurt Limanı’nın faaliyete geçmesiyle TIR taşımacılığına yöneliyor. Firma 2007’de Hatay ve Kayseri’de Akkök Ma

Sayı 17 / Mart 2011

dencilik adıyla krom işletmeciliğine el atıyor. Taşımacılıkta kapasite artınca demiryolu da şirket programına dahil oluyor. 2010’da 52 vagonla raylarda da boy gösterilmesi, Köktaşlar Lojistik’in kurulması anlamına geliyor aynı zamanda. Köktaşlar; 2011 yılının ikinci yarısında İzmir ve Muğla’da madencilik, Samsun’da da inşaat yatırımı için hazırlıklarını sürdürüyor. Köktaş lojistik demiryolu taşımasındaki iş hacmini sıfır vagon siparişleri ve piyasadan uzun süreli kiralayacağı vagonlarla çoğaltmayı hedefliyor. Grup Başkanı Köktaş, “Firmamız aynı zamanda Gelemen Demiryolu Aktarma Merkezi’nde kendi portal vinci ve ekipmanları ile yük elleçleme, açık ve kapalı yük depolama hizmeti vermekte. Ayrıca Yeşilyurt Liman sahasında yapım aşamasında olan antrepolar kurularak açık ve kapalı yük depolama hizmeti vermeye başlayacağız.” diyor. Grup, “Lojistikte Kuralları Belirleyen

Şirket Olmak” vizyonuyla çalışıyor. Köktaş, Samsun ve Mersin’de arazi alarak lojistik sektörüne yatırım kararı verdiklerini belirtiyor: “Samsun merkeze yakın bir alanda inşa edilecek olan lojistik merkezimizde, Samsun bölgesine büyük araçlarla gelen ürünlerin kısa ve uzun süreli depolanması, şehir içi ve komşu ilçelere küçük araçlarla belli rotalarda birleştirilerek dağıtımı yapılacak. Köktaş Lojistik aynı zamanda Samsun bölgesinden büyük şehirlere gidecek olan parsiyel yükler için bir birleştirme merkezi olarak da görev yapacaktır. Modern depolama standartlarına göre inşa edilecek olan Köktaş Lojistik Merkezinin Samsun’da tüm sektörlere yeni bir hizmet alanı yaratacağına, verilecek olan kaliteli lojistik hizmetin bölgemizdeki iş sahiplerine çalışmalarında hız, kalite ve maliyet avantajı yaratacağına inanıyoruz.”

15


İş dünyası

Merve Sefa Güdül

RCP Grup 19 Mayıs şehrinden 35 ülkeye ürün satmayı hedefliyor

Pedo çocuk bezi artık bir Samsun markası “Markanız yok ise bir hiçsiniz.” diyen RCP Grup Yönetim Kurulu Başkanı Merve Sefa Güdül, marka oluştururken ki güven tesisine dikkat çekiyor: “Bunu da önce kendi insanınız üzerinde oluşturursanız yurt dışına açıldığınızda Türkiye’de güvenilen bir marka ve bir pazarı var imajı size katkı sağlar. Amacımız Türkiye’de bu markayı daha iyi bir yere getirdikten sonra Dünyaya satmak.”

K

üresel ekonominin daha da belirginleştirdiği doğal bir sonuç; büyük balık küçük balığı yutuyor. Öyle ki, günlük hayatta da hissediyoruz bu yutuşların etkilerini. Büyük marketler, küçük bakkal amcalarımızı bitirdi. Güçlü sermayeyle ülke piyasasına giren yabancı firmalar kendi yağıyla kavrul-

16

ma çabasındaki yerli üreticileri zorda bırakıyor. Uluslararası ölçekteki kimi şirketlerin ciroları çok sayıdaki devletin bütçelerini aşıyor. Çark bir hayli acımasızca işliyor; en ufak hata dahi ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Aslında her şeyin tersine döndürülebildiğini ispatlayan örnekler de yok değil. Samsun’da

faaliyet gösteren yerli firma Recepoğlu Grup (RCP), çöldeki vaha misali, bunu başardı. ABD’li çocuk bezi üreticisi Kimberly-Clork’un Türkiye pazarında yer alan güçlü markalarından ‘Pedo’nun isim hakkı artık RCP’de. İmzalar kısa bir süre önce atıldı. Merkez Organize Sanayi Bölgesi’nde Pedo’nun fabrikası kuruluyor. Üretim Nisan’da başlayacak. Sayı 17 / Mart 2011


RCP Grup’un temeline ilk harcı 1927’de Hacı Recep Güdül atıyor. Firmanın esas iş sahası lojistik ve üretim. Yurtdışı pazarlarına entegrasyon daimi amaç sıfatıyla hep masa üstünde hazır tutulmuş. Grubun yönetim Kurulu Başkanı Merve Sefa Güdül, Pedo’yu “Samsun’un markası” sloganıyla hızla Türkiye pazarına sokmayı hedeflediklerini söylüyor. Rusya ve Ukrayna gibi kuzey ülkeleriyle Orta Asya devletleri başta 35 ülkeye mal satmayı planladıklarını belirten Güdül, bebek bezinin Çin’in ardından en ucuz Türkiye’de imal edildiğini ifade ediyor: “Amacımız, öncelikle Samsun’da marka bir üretimi gerçekleştirmek. Bunun için de annelerin güvenle tercih ettikleri Pedo’yu bünyemize dahil ettik. Türkiye genelinde bayilik yapılandırma sürecimiz tamamlandı. Marka yönetimi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Ambalajından paketlemesine kadar, her konuda profesyonel bir ekiple çalışıyoruz.” Güdül’e göre, ekonomi ve ticaret kuralları öyle bir noktaya doğru gidiyor ki, ulusal sınırlar toprak bütünlüğü anlamı haricindeki önemini yitiriyor: “Türkiye’yi tarihi fırsatlar beklemektedir. İletişim çağının dinamizmini yaşayan bir dünyada gelecek ile ilgili isabetli kararlar alınması, global ölçekte düşünmeyi ve planlamayı gerektirmektedir. Gerçekçi diyebileceğimiz planlar ise, rakiplerimizin görüş alanlarının dahi ötesinde olan hedeflerden oluşur. Bu yüzden gerek firma olarak, gerekse ulus olarak içinde bulun duğumuz yarışta başarılı olmamız, ufkumuzu son derece geniş tutmamıza

Sayı 17 / Mart 2011

Güdül, sık sık karşılaştığı “Neden fabrikayı Samsun’a kurdunuz?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “Neticede Samsunlu olmasak burada bu yatırımı yapmazdık. Fakat diğer taraftan profesyoneliz. Elbette Samsun’un kuzey ülkelerine yakınlığı ile pazarımız için avantajları olabileceğini düşünüyoruz.” bağlıdır. Ülkemizi ve firmamızı uluslar arası topluluğun daha seçkin ve daha üretken bir üyesi yapmak için büyük adımlar atmaktayız. Belirli sektörlerde yoğunlaştığımız girişimlerimizin evrensel rekabet ilkeleri karşısında sınandığı bir dünyada kurumsal sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Süpermarket raflarında yer alabil-

menin bir bedeli var. Hem de yer yer çok ağırlaşan bir yük bu. Geçen yıl hayata geçirilen “Samsun’da üretilen markaların tüketilmesine ilişkin” kampanyanın çıkış noktası da bu hakikatti. Güdül, bu konuda şunları anlatıyor: “Süpermarketler raflarına ürünlerimizi koymak için çok büyük meblağlar istiyorlar. Bu maliyetleri karşılamak zor. Yerel firmaların mal verdiği bakkal amca öldü. Süpermarketlerdeki bu maddi isteği karşılayamayan yerel firmalar da yok oluyor. Anadolu ölçeğinde firmaların altından kalkamayacağı bir miktar istenince süpermarketlerde yabancı firmaların egemenliği söz konusu oluyor. Bu da Anadolu firmalarının markalaşamamasını ve meydanın uluslar arası markalara kalmasına neden oluyor. Anadolu üreticisi sanayicisi kendine yeni pazarlar arayarak daha az gelişmiş ülkelere yöneliyor. Biz de Türkiye’nin yanı sıra 35 ülke pazarına açılmayı hedefliyoruz. Bizim Türk firmalarımız ürünlerini komşu ülkelere ve Orta Doğu’ya satıyor. Çinliler ürettikleri mallara zaman zaman ‘Made in Turkey’ damgası vuruyor. Bunun sebebi Orta Doğu’da Türk mallarının tercih edilmesi. Dışarıda Türkler, tercih edilirken kendi ülkemizde yabancılar ile baş edemiyoruz.” Vatandaşın süpermarkette sunumunu beğendiği ve promosyonlu ürüne yöneldiğini kaydeden Güdül, bu konudaki sözlerini şöyle sürdürüyor: “Samsun’ da önü açık birçok sektör ve bu sektörlerde yıllardır faaliyet gösteren birçok firma var. Fakat sıkıntı ortak. Müşteriye ürün sunmak istendiğinde bir duvar ile karşılaşılması. Türkiye’de zaten ciddi anlamda marka zayıflığı var.

17


İş dünyası

Samsun’da da dolayısı ile daha vahim bir tablo mevcut. Eğer markanız yok ise bir hiçsiniz. Marka oluştururken evvela bir güven vermeniz lazım. Bunu da önce kendi insanınız üzerinde oluşturursanız yurt dışına açıldığınızda Türkiye’de güvenilen bir marka ve bir pazarı var imajı size katkı sağlar. Amacımız Türkiye’de bu markayı daha iyi bir yere getirdikten sonra Dünyaya satmak. Özellikle Anadolu’da kurumsal yapılar henüz daha oluşmamış. Marka olabilmek için çok ciddi efor ve para harcamak gerek. Bunun altından kalkamayan firmalar hasbel kader bir yere kadar gidebiliyor. Fakat sonrası gelmiyor.” Grup, Pedo’yu, Merkez OSB’de 8 bin metrekaresi kapalı 15 bin metrekarelik bir alana konuşlanan ve 300 kişinin istihdam edileceği fabrikada üretecek. Yatırım Samsun ekonomisi adına ciddi ehemmiyet arz ediyor. Ulusal ve uluslararası pazarlarda hakkıyla temsil edebilmek için grup, ambalajlamadan, paketlemeye, makine donanımından, çalışanların eğitimine kadar hummalı bir çalışma içinde. Şu an piyasadaki PEDO markalı ürünler de Türk malı. Antalya’daki fabrikada fason imal ettiriliyor. ABD ve İsrail imajı henüz tam silinemedi. Halen internet sitelerinde yayınlaman boykot listelerinde adı yazılı. Şirket bu nahoş hali en kısa sürede sonlandırmayı amaçlıyor. Güdül, bu yatırım için herhangi bir teşvik ya da destek programından istifade etmediklerini de anlatıyor öte yandan: “ İnsanlar ‘Neden fabrikayı Samsun’a kurdunuz?’ diyorlar. Neticede Samsunlu olmasak burada bu yatırımı yapmazdık. Fakat diğer taraftan profesyoneliz. Samsun tamamen dezavantajlı olsa yatırımımızı buraya almazdık. Elbette Samsun’un kuzey ülkelerine yakınlığı ile pazarımız için avantajları olabileceğini düşünüyoruz. Bugün İstanbul’ a yapsa idik hiç risk almamış olurduk fakat memleketimize yatırım yaparak bir miktar risk almış oluyoruz. Bu nedenle Samsunlu ve Karadenizli hemşerilerimizin bize sahip çıkması lazım. Bunun yanı sıra Samsun birkaç seneden bu yana düştüğü

18

yerden kafasını kaldırdı. Etrafına bir baktı ve gideceği yöne doğru hareket etmeye hazır. Bunu sağlayan etkenlerin başında Havaalanının işler hale gelmesi, hava kargo ünitesinin yapılması, limanın özelleşmesinin ardından atıl durumdan çıkarak işlevsel olması, konteynır taşımacılığının mümkün olabilmesi, aktarma limanı haline gelmesi yer alıyor. Lojistikte fiyatlarda rekabet sağlanabilir ve fiyatlar düşerse ise o zaman sanayinin kuvvetli olduğu illerden bir farkı kalmayacak Samsun’un. Çünkü lojistik ve taşımacılık çok önemli ve ciddi de maliyetli. Samsun’da yatırımı yaparken hiçbir şekilde teşvik alamıyorsunuz. Ne teşvik ne prim kolaylıkları ne de düşük faizli kredi Samsun’a yatırımımızda bunların hiç birinden faydalanamıyorsunuz. Bu da Samsun’a yatırım yapan girişimcileri diğer teşvikli illere göre rakipleri ile olan mücadelelerinde zorluyor. Samsun geçtiğimiz yıllarda dibe vurmuş vaziyette idi. En kötüsünü yaşadık bundan daha kötü olmaz. Fakat şimdi kafasını Türkiye’deki steril ortamın bir yansıması olarak kaldırmaya başladı. ” Bir gerçek RCP Grup’un çocuk bezi fabrikası yatırımında da iyice sırıtıyor. Yetişmiş, kalifiye ve eğitimli eleman eksikliği bu sektörde de hissediliyor. Üstün teknoloji imalatında kalifiye ve eğitimli personele ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Güdül, “Biz yurt dışından ve İstanbul’dan gelecek ve alanlarında uzman ekipler ile işe başlayacağız. Bu kişiler fabrikada çalışacak teknik ekibi eğitimden geçirecek. Makine mühendisi istihdam edeceğiz fakat makine mühendisi yabancı dil bilmiyor. Benim makinelerim İtalyan bir firma tarafından üretiliyor. Dolayısı ile yabancı dil şart. Bunlar teknolojik yatırımlar. İnsanlar kendilerini geliştirmeliler. Biz pazara girdiğimizde dünya devleri ile yarışacağız. Özellikle Samsunlu genç mühendisler için de önemli bir fırsat bu yatırım. Bunun yanı sıra Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ile de işbirliği yapmaya hazırız. Nasıl diğer çocuk bezi üreticileri, üniversitelerin pediatri bölümleriyle işbirliği yapıyorlarsa, biz de burada OMÜ

ile aynı işbirliğini gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz.” diye konuşuyor. PEDO bebek bezleri Türkiye’de, ekonomik fiyatı ve yüksek kalitesi ile annelerin güvenle tercih ettikleri markalardan. Ürün ekonomik ve orta sınıf ile orta sınıf altına hitap ediyor. Güdül, bu konuya ilişkin şunları kaydediyor: “Bazen tüketiciler pahalı olduğu için ürün alabiliyor. Fakat bilinçli olan tüketici gereksiz pahalılıktan uzak duran ekonomik ve kaliteli ürünleri tercih ediyor. Çok lüks mal yaparak gereksiz maliyet artırımı yerine ucuz ve kaliteli ürün yaratmayı tercih ederek satış politikamızı da Türkiye gerçeklerine göre belirledik. Ekonomik yapısı ile ürünümüzü varoşlara kadar hitap edebilen bir segmentte tutuyoruz. Çünkü varoşlarda çocuk sayıları daha fazla.” Firmanın maddi durumu el vermeyen aileleri doğumevlerinde ziyaret ederek ücretsiz bebek bezi seti dağıtılması gibi sosyal sorumluluk projeleri var gündeminde. Bunun yanı sıra Kızılay ile ortaklaşa tasarlanan ‘Sevgi bohçası’ projesi de taslak aşamasında.

“KIZIMIN EKMEK, SÜT VE BEZİNİ ALAMADIM” RCP Grup Yönetim Kurulu Başkanı Merve Sefa Güdül’ü, Tekkeköy İlçesi’nde yaşayan Necla ve Murat Bakırcı çiftinin 2,5 aylık bebekleri Kübra Bakırcı’nın beslenme yetersizliği yüzünden öldüğü iddiası derinden etkilemiş. Babanın şu sözlerini hiç unutamıyor: “Kızımın ekmek süt ve bezini alamadım.” Güdül, bu sözlerden sonra, bebek bezinin günümüzde aileler için artık ekmek ve süt gibi temel ihtiyaç maddelerinden biri haline geldiğini daha iyi anladığını söylüyor. Kaliteyi ucuza sunarak varoşlardaki insanların ihtiyacını karşılamaktan mutluluk duyacağını vurguluyor.

Sayı 17 / Mart 2011



Yaşam

Esirgenecek en değerli varlık: Çocuklar Samsun’da 45 aile evlat edinme için sırada bekliyor. Başkalarınca herhangi sebeplerle kamuya teslim ya da terk edilen minik yüreklere sıcaklıklarını henüz kaybetmeden sahip çıkmanın tek yolu evlat edinmek değil şüphesiz. SHÇEK’in koruyucu aile projesine çok sayıda aile destek veriyor yıllardır. Sevgi ile çocuk evleri projeleri ise özellikle belediyelerin himmetini bekliyor. Aslında hayırseverler de el atabilirler bu güzellik hamlelerine.

20

S

osyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) çok fazla evlat edinme talebi geliyor. Ama evlatlık çocuk sayısı az. Samsun’da 45 aile

bu isteğine kavuşabilmek için sırada beklerken, bu mutluluğu yılda sadece 10’u yaşayabiliyor. SHÇEK Samsun İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü bakıma ve yardıma muhtaç çocuk, özürlü ve

yaşlıya sahip çıkıyor. Maddi - manevi ve sosyal yoksunlukları giderek ihtiyaçları karşılıyor. Sosyal problemlerin önlenmesi ve çözümlenmesi noktasında hizmet veriyor. Sayı 17 / Mart 2011


250 kişi kapasiteli Süleyman Yançatoral Çocuk Yuvası’nda 196; 120 kişilik Yaşar Doğu Yetiştirme Yurdu’nda 93; 50 kişi kapasiteli Kız Yetiştirme Yurdu’nda 58 korunmaya bakıma ve yardıma muhtaç çocuğa şefkat eli uzatılmış durumda. 110 kişi kapasiteli Samsun Huzurevi Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde 105, 100 kişilik Havza Huzurevi Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde 103, 46 kişilik Bafra 75. Yıl Huzurevi’nde 48 yaşlı kişiyle özürlüye bakılıyor. Bu arada 24 kişi kapasiteli Kadın Konukevi Müdürlüğü bünyesinde ise 13 kadın barınıyor. Bunların dışında çeşitli sosyal hizmet modelleri de uygulanıyor tabiki. Evde bakım hizmeti sağlanan 6790 özürlü ve yaşlı vatandaşımız için aylık ödeme miktarı kişi başına 570 lira. 1 ayda 6790 özürlümüz ve yaşlılarımız için tarı 3,690,896.15 TL Özel bakım merkezlerinde bakılan 151 özürlü ve yaşlı vatandaşımız için ödeme miktarı kişi başına 1.176.00 lira. 1 ayda toplamda özürlümüz ve yaşlılarımız için verilen toplam ücret miktarı 162, 696. 62 lira. Genel toplama baktığımızda ise 3, 962,991.01 sayısıyla karşılaşıyoruz. Sosyal Hizmetler kurumunun hizmet alanlarından bir tanesi de evlat edindirme. Nihayetinde bir çocuğun aile ortamında bakılması kurum

SHÇEK Samsun İl Sosyal Hizmetler Müdür Vekili Adnan İpekdal, Sevgi Evleri ve Çocuk Evleri projeleriyle, çocuklara ev ortamındaki havanın sağlanmaya çalışıldığını; geleceğe güvenle bakan ve ayakları yere sağlam basan bireyler yetiştirmeyi amaçlandığını söylüyor.

ortamına nazaran kıyaslanamayacak ölçüde avantajlar içeriyor elbette. Evlat edinme; bir çocukla, durumu evlat edinmeye müsait bir kişi arasında hukuki bağlar sağlanarak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulması manasına geliyor. SHÇEK Samsun İl Sosyal Hizmetler Müdür Vekili Adnan İpekdal’dan, “Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nda evlat edinme sayısı fazla fakat evlat edinilebilecek çocuk sayısı az.” bilgisini öğreniyoruz ilk etapta. Daha ziyade 0-2 yaş grubundaki çocuklar tercih ediliyormuş. Bu gruptakilerin tümü de evlatlığa uygun değil haliyle. Örneğin, anne veya babasından bir tanesi sağ ise, evlatlık işlemini onaylaması gerekiyor. “Genelde çocuğuna bakamayacağı için Çocuk Esirgeme Kurumuna veren kişiler çocuklarının başka aile yanında değil kurum bünyesinde barınmasını yeğliyor.” diyor, İpekdal. Sosyal Hizmetler Müdürlükleri, ailenin evladını ekonomik sıkıntılar sebebiyle koruma altına terk ettiğini anlarsa, çocuğun öncelikle öz ailesi ya da yakınlarının yanında kalabilmesinin yollarını araştırıyor. Ailesine maddi destek buluyor. Halihazırda 314 çocuğun ailesine evladı yanında kalsın diye ayda 225 lira ödeniyor.

Adnan İpekdal

Sayı 17 / Mart 2011

21


Yaşam hizmetinden yararlandırılmasıdır. Koruyucu aile bakımının, çocuğa sağladığı aile ortamı çocuğun psikososyal gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Kurum bakımının çocuk üzerindeki etkilerine yönelik yapılan araştırmalar incelendiğinde de bu bakım türünün sadece pahalı olmadığı, çocuğun gelişimini bazı yönlerden eksik tamamlamasına da yol açtığı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle tüm dünya da korunmaya muhtaç çocuklar için en çok tercih edilen bakım şekli Koruyucu Aile bakımıdır. ”

İkisi, İlkadım Duruşehir mevkiinde; üçü de Atakum Mimar Sinan ve Esenevler mahallelerinde toplam 5 adet çocuk evi bulunduğunu belirten İl Müdür Vekili Adnan İpekdal, bunun yanı sıra 7 adet çocuk evi içinde onay alındığını müjdeliyor.

Koruyucu aile hizmetiyle, çocuğun karmaşık ve sorunlu dönemini örselenmeden geçirmesi ve normal hayatını devam ettirmesi amaçlanıyor. Koruyucu aile yanına aynı anda en fazla 3 çocuk yerleştirilebiliyor. Buna karara varılırken çocuklarla bire bir ilişki kurulma konusu irdeleniyor.

SEVGİ EVLERİ Evlat edindirme, yardımla ailesi yanında kalması ve koruyucu aile şefkati imkânlarından hiçbiri hayata geçemiyorsa, bu kez “Sevgi Evleri” projesi devreye sokuluyor şimdilerde. Bu işleme, son çare gözüyle bakılıyor SHÇEK’te. Sevgi Evleri Projesi ile kurum bakımı yerine daha küçük birimlerde, aile ortamına benzer yapılar ve ilişkiler ağında yaşatılıyor çocuklar. Küçük müstakil binalar seçiliyor bunun için.

KORUYUCU AİLE Koruyucu aile kavramı da var öte yanda. Çeşitli nedenlerle çocuğa destekle dahi ailesi bakamıyor. Evlat edindirme şansı da yok. SHEÇ, böyle çocuklar da sıcak aile ortamından mahsur kalmasınlar diye, koruyucu aile fikrini geliştiriyor yıllar önce. Çocuk başka bir ailenin koruyuculuğuna emanet ediliyor. Bu ailelere de her ay 310 lira ödeniyor. Samsun’da 44 koruyucu aile yanında 48 çocuğa bakılıyor. “Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karışlayabilecek sıcak bir

22

aile ortamına ihtiyaçları vardır.” diyen İpekdal, şöyle sürdürüyor açıklamasını: “Kuşkusuz anne-babalar da çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için çaba harcarlar. Ancak yaşam her zaman düşünülenler gibi olmayabilir. Bazı aileler zihinsel, bedensel ya da psikolojik sorunları veya ekonomik yetersizlikleri, boşanma, ölüm, hükümlülük gibi sosyal sorunları nedeniyle bütünlüklerini devam ettiremez ve çocuklarının gereksinimlerini karşılayamaz hale gelmektedirler. Böyle durumlarda çocuklara yardım etmenin en iyi yolu öz ailesinin koşulları iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanması amacıyla Koruyucu aile

Sevgi evlerinde ortalama 10-12 çocuk barınıyor. Hem toplu yaşamın, 50-100 kişilik yurt yaşamının yani, olumsuz etkilerinden uzaklaşılabiliyor; hem de bin nebze de olsa, aile yaşamı esintileri tadılabiliyor. Mekanlar buna göre hazırlanıp dizayn ediliyor bilhassa. Bu evlerde az sayıda personel görev yapıyor. Standart bir hizmet kalitesi de tutturuluyor ayrıca. Bu istikrar ortamı çocuklarda güven duygusunu da geliştiriyor.

.

SHÇEK Genel Müdürlüğü ile İlkadım Belediyesi arasında imzalanan bir protokol doğrultusunda 19 Mayıs ilçesinde 11adet dubleks villa sevgi Sayı 17 / Mart 2011


EVLAT EDİNME ŞARTLARI

evine dönüştürülecek. Böylece Samsun sevgi evlerine kavuşmuş olacak. İpekdal, “19 Mayıs ilçesi sınırları içerisindeki 20 bin metre kare arsaya yapılmak üzere 0-6 yaş grubu için tek katlı 4 ev ile 7-18 yaş grubu için biri idareye ait iki katlı 7 evi İlkadım Belediyesi yaptırıp teslim edilecek.” bilgisini aktarıyor. İlkadım Belediyesi 19 Mayıs İlçesinde yapımına başladığı sevgi evlerinin takas usulü devrine karşılık, SHÇEK Genel Müdürlüğü’ne ait ve halen açık otopark hizmeti veren Tülay Başaran Lisesi’nin karşısındaki arsaya kat karşılığı 11 katlı 1000 araç kapasiteli otopark inşa edecek.

ÇOCUK EVLERİ Bir de “Çocuk Evleri” projesi var, SHÇEK’in. Amaç hep, çocuğu ev ortamındaymış gibi büyütüp, ruhi gelişimini sağlamak. 6-8 çocuğun kalması planlanıyor bu evlerde. Çocuk temel gereksinmelerini rahatlıkla karşılayabiliyor bu evlerde. Yine toplu yaşamın getirdiği olumsuzluklardan etkilenmiyor. Kendini güvende hissediyor. Geleceğe daha güvenle bakabiliyor ve hazırlayabiliyor. Gelecek kaygısı minimuma iniyor. Arkadaşlığın yanı sıra komşuluk ve mahalle kavramlarıyla Sayı 17 / Mart 2011

da tanışıyor. Kişiliğine kodlanıyor bu sosyal oğlular. Bu projeyle toplumlu barışık, ayakları üzerinde durabilen bireyler elde edilmesi hedefleniyor. İkisi İlkadım Duruşehir mevkiinde, Üçü de Atakum Mimar Sinan ve Esenevler mahallelerinde toplam 5 adet çocuk evi bulunduğunu belirten İl Müdür Vekili Adnan İpekdal, bunun yanı sıra 7 adet çocuk evi içinde onay alındığını müjdeliyor: “ Yeni çocuk evlerimizde faaliyete geçtiğinde Bakanımız Selma Aliye Kavaf’ın Samsun’u ziyareti esnasında verdiği talimat doğrultusunda çocuk evi sayısını 10’a çıkarma hedefinin yanında büyük önem verdiğimiz projenin daha da yaygınlaştırılması ve bu sayının daha da arttırılması için çalışmalarımız devam ediyor. Bu projeye verdiğimiz özel önemin nedeni ise; kurum bünyesindeki çocuklarımız ekmeklerini bile kendileri almadıkları için her şey hazır geldiği için sosyal ve reel hayattan kopmakta. Oysa bu evlerde çocuklar kendi temizliklerini kendileri yapıyor. Yemek yapan aşçımızdan kız çocuklarımız yemek yapmayı öğreniyor. Ekmeklerini almaya kendileri gidiyorlar. Böylece gerçek hayattan izole kalmış yurt yaşamı yerine bire bir hayatın içerisinde oluyorlar.”

* En az 5 yıldır evli veya 30 yaşını tamamlamış, * Evli ya da bekâr, * Çocuklu ya da çocuksuz kişiler, evlat edinmek üzere başvurabiliyor. * Evlat edinecek kişiler, isterlerse aynı anda ya da değişik zamanlarda birden fazla çocuğu evlat edinebiliyor. * Eşler, birlikte evlat edinebiliyor. * Evli olmayanlar birlikte evlat edinemiyor. * Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli iseler veya kendisi otuz yaşını doldurmuşsa eşini çocuğunu evlat edinebiliyor. * Evlat edinecek kişilerin, evlat edinecekleri çocuktan en az 18 yaş büyük olması, * Evlat edinilecek çocuk ile evlat edinecek kişi arasında en fazla 40 yaş farkının bulunması (Eşler arasında 10 veya daha fazla yaş farkı olması halinde, eşlerin yaş ortalaması dikkate alınır, diğer durumlarda küçük olan eşin yaşı esas alınır, 40 yaş üzerindeki kişilere yaşlarıyla orantılı olarak çocuk önerilir. Örneğin;başvuru yaparken 40 yaşında olmasına rağmen, yerleştirme sırasında 44 yaşında olan bir kişi yanına 4 yaşından küçük çocuk yerleştirilemez.) * Tutarlı, dengeli, çocuğa yeterli sevgi verebilecek kişilik yapısında olması, * Sosyal ilişkiler açısından toplumun norm ve değerlerine aykırı düşmeyecek özellikler taşıması, kılık kıyafet, yaşam tarzıyla çağdaş görünüm ile Atatürk İlke ve İnkılaplarını yaşamında uygulayabilecek düşünce yapısına sahip olması, * Evlat edinenin çocuğun bakım ve eğitimini sağlayabilecek yeterli gelir düzeyine, sosyal güvenlik hakkına, uygun çevre ve yaşam koşullarına sahip olması, * Evlat edinenin çocuğun sosyokültürel gelişimini sağlayabilecek kültürel özelliklerde ve en az ilkokul mezunu olması gerekiyor.

23


Eğitim

ETL Yurt Dışı Eğitim Danışmanlığı Yönetim Müdürü Ahmet Kapan:

Dil en iyi konuşulduğu ülkede öğrenilir Yurtdışı dil okullarında çok farklı bir dil programı sunduklarını söylüyor Kapan: “Konuşma ve anlama ağırlık kazanıyor. Buna başlangıcı da dahil, ileri seviyedeki de. Öğrenci, ilk günkü yazılı ve sözlü testle belirlenen İngilizce seviyesine göre maksimum 12 kişilik sınıflara yerleştiriliyor. Bazı özel programlarda, sınıflar 4-8 kişi olabiliyor.” İngilizce kurslarına her yıl binlerce öğrenci gidiyormuş. Özellikle yaz aylarında sayı on binlere varıyormuş.

A

rtık dünya global küçük bir köy. Kitle iletişim araçları vasıtasıyla bilgi anında dünyanın her yerinde. Bu bilgi ne zaman ve nasıl sizin oluyor? Anlayıp, yorumlayabildiğiniz, analiz edebildiğiniz sürece tabi ki. Peki, öğrendiklerinizi başkalarına aktarabilmenin yolu nereden geçiyor? Dilden, elbette. Günümüz gençliğinin yarınlara ve dünyanın gelişen yapısına hazırlanmasında

24

yabancı dile vakifiyetin rolü her geçen yıl artıyor. Samsun’da dil öğreten birçok kurum var. Bazıları arzu edenleri ülke dışına gönderiyor. Hedef, dili konuşulduğu yerde özümsetmek. Hem de kısa sürede. Üstelik ana dil kıvam ve pratikliğinde. ETL Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı 1999’dan beri yurtdışına dil ve üniversite (master, sertifika öğrenimleri ve staj/wat programları) için orga-

nizasyonlar düzenleyen bir kuruluş. Firmanın Yönetim Müdürü Ahmet Kapan’ın da vurguladığı gibi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme sürecinde önemini ikiye, hatta üçedörde katladı. Her yıl binlerce öğrenci değişik branşlarda yüksek öğrenimini tamamlıyor. Ardından istihdam imkânlarının araştırıldığı, adeta yarış havasında akıp giden yıllar başlıyor. Yabancı dilin ciddiyeti iyice kavranıyor bu süreçte. Sayı 17 / Mart 2011


“Artık çoğu zaman tek yabancı dil bilmenin dahi yeterli olmadığı gözlemlenen İnsan Kaynakları araştırma raporlarında, yurtdışında alınacak bir dil eğitiminin özellikle akıcı bir aksana sahip olmak için gerekli olduğu düşünülmektedir. Bu sayede üniversitelerden yeni mezun olmuş ve henüz iş tecrübesi olmayan gençlerin ideallerindeki işe sahip olma avantajları artmaktadır.” diyor, Kapan. Hakikaten dil öğrenmede isteklilerin 6 ayda meylettiği dile yatkınlık kazandığıını anlatıyor Kapan. Gerisi biraz da bilinen kelime sayısıyla doğru orantılı. Durum Türkçede de aynı: “Kişi yabancı dil öğrenirken önemli olan kulağın ve dilin kırılması, yatkınlık kazanılması. Yabancı dil öğrenmenin sonu yok. Temel alınıp yatkınlık kazanılmasının ardından üzerine kelimeler eklenmeye ve konuşma dağarcığının gelişmesi mümkün olu-yor. Dil öğrenmek kişinin kendisine bağlı. Biz dil öğrenmek isteyen ama ne yapacağını bilmeyen nasıl en iyi şekilde dil öğreneceğini bilmeyen insanlara danışmanlık yapıyoruz, eğitim veriyoruz. Gerisi kişinin kendisine kalmış. İnsanların beyninin içine bir cihazla bilgiler sokulmuyor.

Sayı 17 / Mart 2011

Dil öğrenmeyi gerçekten isteyen kişiler bunu çok kolay başarabilir.”

İnsanların beyninin içine bir cihazla bilgiler sokulmuyor. Dil öğrenmeyi gerçekten isteyen kişiler bunu çok kolay başarabilir.

Kapan, “Bir dilin en iyi konuşulduğu ülkede öğrenilebileceği” tezinde iddialı konuşuyor: “Bizim yurtdışına sıfır İngilizce bilgisi ile tek bir kelime bilmeden gönderdiğimiz öğrenciler 6 ay sonra akıcı bir İngilizce ile konuşmaya başlıyorlar. Çünkü onları sadece İngilizlerin yaşadığı Türkçe konuşamayacakları bir ortama yolluyoruz. Bazen İngiliz bir ailenin yanına yerleştiriyoruz. MSN ve Facebook gibi Türkçe sohbet edebilecekleri imkanları yasaklıyoruz. Kısacası 6 ay boyunca her şey İngilizce. Bir süre sonra öğrencilerimiz basit ihtiyaçlarda dahi dil güçlüğü çektikleri için o dili öğrenmeye başlıyorlar. Zaten dil öğrenemememizin temel sebebi, fazla sıkıntıya gelemememiz. Dil öğrenirken kendimizi sıkmıyoruz. ”Yurt dışına programına katılanlardan kimileri ilk gün telefon açarak, “Hocam burada herkes İngilizce konuşuyor. Hiçbir şey anlamıyorum. Ne yapacağım?” diyormuş. Samsun’daki yabancı menşeli firmalarda çalışan yabancıların pratik taleplerine olumlu yaklaştıklarını ifade ediyor Kapan.

25


Eğitim

Bir iki ayda elde edilecek beceri değil, dil öğrenmek TÖMER’in Türkçe okutmanlarından Vildan Öncül’e göre, dil öğretiminin odağında öğrenci bulunmalı. ‘Türkçe Öğretim Merkezi’ (TÖMER) yıllarca araştırdığı bu konuda kendine has bir karma yöntem geliştirmiş. Bu yöntemde öğrenci esas. Tek yönlü dil öğretiminden kaçınılıyor. Öğrencinin her beceride yetkinliği amaçlanmış. “Dört temel beceri denilen okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerilerinin eş zamanlı öğretimi hedeflenmiş. Çünkü dil bir bütündür ve hiçbir beceri diğerinden üstün olmamalıdır.” diyor Öncül.

- Dil öğrenmenin temel zorlukları nelerdir size göre?

Dil öğrenmek çocukluk çağlarında daha kolaydır. Çocuklar nedenini sorgulamadan öğrenirler. Karşılaştırma yapmazlar. Daha doğal bir öğrenme süreci yaşarlar.Yetişkin dönemlerde de dil öğrenilebilir ama önce istek ve sonra kararlılık gerekir. Kişide dil öğrenme hevesi azaldığında kararlılık da yok olur ve bıkkınlık başlar. Genellikle dil öğrenemeyen insanların ilk sorunu budur. Sabredemezler bir anda öğrenelim isterler bir iki ay geçtikten sonra neden hala öğrenemiyoruz diyerek hevesleri azalır ve dil öğrenmekten vazgeçerler oysa bir iki ayda gerçekleşerek bir beceri değildir dil öğrenmek. - İnsanlar başka bir dili niçin öğrenmek istiyorlar ve neden öğrenmeliler?

Dil öğrenmek günümüzde bir hobi olmaktan çıkmış zorunluluk halini almıştır. Bir bilişim çağında yaşıyoruz. Her bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay ama bunun için de dil bilmek gerekiyor. Kendinize artı bir özellik kazandırmak istiyorsanız günümüz şartlarında en az iki dil bilinmesi gerekiyor. - Dil öğretmede değişik metotlar var mı peki?

Yabancı dil öğrenirken ne gibi zorluklar yaşadığımızı anlatıp dururuz birbirimize. Öncül’ün ifade ettiği şifre kelime ‘sabır’. Dil öğrenmek arzusuz ya da zaman ayırmadan imkansız.

26

Dünyanın pek çok yerinde bugüne kadar dil öğretmek için çeşitli yöntemler denenmiş. Çeviri yöntemi, bilişsel yöntem, iletişimsel yöntem bunlardan bazıları. Yıllardır uygulanan bu yöntemlerin uygulamalar esnasında bazı dezavantajları görülmüştür. Örneğin çeviri yöntemi gramer öğretimini geliştirmekte ama bunun tam tersine Sayı 17 / Mart 2011


öğrencinin hedef dilde düşünmesinin ve hedef dilin mantığını anlamasını geciktirmektedir. Dil öğretimi mümkün olduğunca öğrenci odaklı olmalıdır. TÖMER yıllarca bu konuda yaptığı araştırmaların sonucu olarak TÖMER yöntemi, adıyla karma bir yöntem geliştirmiştir. Bu yöntemde öğrenci esas alınmış tek yönlü dil öğretiminden kaçınılarak öğrencinin her beceride yetkin olması amaçlanmıştır. Dört temel beceri denilen okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerilerinin eş zamanlı öğretimi hedeflenmiştir. Çünkü dil bir bütündür ve hiçbir beceri diğerinden üstün olmamalıdır. Dil öğretiminin tam olabilmesi için öğrenci hedef dilde okuyabilmeli, yazabilmeli konuşabilmeli ve duyduğunu anlayabilmelidir ancak o zaman bir dil öğrenimi gerçekleşebilir. - Öğrenme sürecinde bizi başarısızlığa iten ana sebepler nelerdir acaba?

Öğrenememe nedenlerimizden biri sabırsızlık ve kararlılık gösterememe. Çabuk pes ediliyor. Hiçbir öğrenim bir anda olmaz hele de dil öğrenimi. Öncelikle bunun uzun bir süreç olduğunu düşünüp ona göre kendimizi motive etmemiz gerekir. Diğer bir neden dil öğrenmek isteyen kişinin kendi dilinin dilbilgisi özelliklerini iyi bileSayı 17 / Mart 2011

memesi. Kendi dilinde sıfatın zamirin ne olduğunu, nasıl bir görev yaptığını bilmeyen bir kişi hedef dilin dilbilgisi yapısını anlamakta zorlanır. Dil teoride kalırsa öğrenilmesi zor unutulması kolay hale gelir. Kullanılmayan beceriler unutulur. Bulunduğunuz yerde öğrendiğiniz dili konuşacak kişiler bulamazsanız interneti deneyebilirsiniz. Öğrenmek istediğiniz dilde filmler seyredebilirsiniz Fakat, İngilizce bir filmi İngilizce alt yazıyla seyredin. Böylece hem dinleme hem de okuma becerisi gelişmiş olur. - İkinci dil iki insan demektir sözü sizin için neler ifade ediyor?

Artık dil öğrenirken söylenen klasik hale gelen bir sözdür. Dil öğrenme amaçları arasında yer alır. İnsanın yapabilirlik gücünün artmasını ifade eden bir söz. Yani ne kadar dil bilirsen o kadar hakimiyet gücün, yetin artar anlamına gelir. Basit bir örnekle siz bir köyken kasaba, kasabayken il ya da büyükşehir haline gelirsiniz. - Dil öğretiminde nerelerde eksiklik ve aksaklıklar meydana gelmekte?

Dil öğretimi sosyal dersler gibi öğretmenin anlatıp gideceği dersler değildir. Öğrenci aktif olarak katılabilmelidir. Kalabalık sınıf dil

öğretimi için kesinlikle uygun değildir. Ülkemizde ne yazık ki ilk ve orta öğretimimizde bunu sağlayacak imkanlara sahip değiliz. Diğer bir aksaklık dilbilgisine fazla ağırlık verilmesi. Öğrenciyi dilbilgisine boğmak ona dil öğretmeye yetmez, ülkemiz dilbilgisi çok iyi olup konuşamayan öğrenci sayısı bakımından oldukça zengin. Dilbilgisiyle boğuşan öğrenci konuşmaya çalıştığında bu tümcede bu yapıyı kullanmak doğru mu yanlış mı diye sorgulamaktan konuşamaz hale gelir, yanlış konuşacağım korkusu ardından hiç konuşamamayı getirir. - Kendi kendine dil öğrenilebilir mi?

İmkânsız değil ama o kararlılığa sahip az sayıda insan çıkar. Evde belli saatte kitabın defterin başına oturup çalışmak sonra o dilde konuşacak insan bulup pratik yapmak zordur. Bir kursa gidip öğrenmekten daha uzun bir süreç gerektirir. Eğer imkan varsa her zaman dili ülkesinde öğrenmek çok daha faydalıdır. Biraz daha masraflıdır ama daha kısa sürede ve daha az zorlanarak öğrenilir. Ama yabancı ülkeye gitme gibi bir imkanınız yoksa daha az para ama daha uzun zaman harcayarak kurslarda dil öğrenmeniz mümkün, hangisinin size uygun olduğunu seçmek sizin elinizde daha az para mı, daha az zaman mı?

27


Eğitim

TÜRKÇEYİ TÖMER’DE ÖĞRENİYORLAR Türkçe öğrenen öğrencilere bu dili neden öğrenmek istediklerini ve karşılaştıkları zorlukları anlatmalarını isteyerek uzattık kayıt cihazımızı. Çoğu kendi ülkelerinde de ilk öğrenimlerini Türk okullarında almışlar. Telman Paşaliyev: Azerbaycanlı Ahıska Türkü. Hacıkabul şehrinden gelmiş Samsun’a. Türkçe öğrenirken en çok sorunu Ğ harfinde yaşamış. Ülkesinde uydu TV kanalları sayesinde temel seviyede Türkçe öğrenmiş. Zaten Azerbaycan Türkçesi de dilimize çok yakın. Ülkemizde üniversite eğitimi alarak diş hekimi olmak istiyor. Ardından ülkesine dönüp hizmet edecek vatandaşlarına. Munkhtuya Amarjargal: Moğalistan’ın Darhan şehrinden. Moğol- Türk ortak okulundan me-

28

zun. Bölgenin en iyi okuluymuş. Öğretmenlerinden Türk kültürünü de öğrendiği için ülkemize geldiğinde zorluk çekmemiş. Samsun’da olmaktan çok memnun. Sakin bir şehir diyor. Fakat “Keşke daha büyük bir şehir olsa idi.” diye de ekliyor. İngilizce, Fransızca ve Japonca gibi dillere göre Türkçe’nin daha kolay bir cümle yapısına sahip olduğunu düşünüyor. Arkadaşlarının Munkhtuya’da, Ülkemizde üniversite eğitimi alarak diş hekimi olmak istiyor. Onun gözünde de ülkesi tütüyor tabi ki. Aysan Beyizaye: İran’ın Maraghah gelmiş Türkçe için.

vilayetinden

Türkiye’de Üniversite’nin Çocuk gelişimi bölümünü kazanan Aysan Beyizaye, İran Azerisi. Latince yazmadıkları Arap harfleri

kullandıkları için Türkçe’ de oldukça zorlansa da akıcı bir Türkçe konuşması sadece 3 ay sürmüş. Zaten yazması Arapçada olsa konuştukları dil Farsça kelimelerin ağırlıklı olduğu bir Türkçe. Örneğin, Türkçede “ Bu olay nasıl meydana geldi?” sorusunu Aysan Beyizaye kendi dilinde “Bu ittifak nasıl oldu?” şeklinde yöneltiyor. Rıfat Osmanlı: Azerbaycanlı Ahıska Türkü. Saatlı şehrinden gelmekte Samsun’a. Rıfat Türkçe öğrenirken en çok kelimelerin sonuna gelen eklerden muzdarip. O da ülkesindeki özel Türk okullarında okumuş. Ayrıca uydu kanalları da fazlası ile ona Türkçe öğretmiş. Fizik Tedavi alanında eğitim almak istiyor. Oda eğitiminin ardından ülkesine dönecek. Erzurumluların şivesinin kendi dillerine çok benzediğini de ifade ediyor.

Sayı 17 / Mart 2011


1952’den bugüne...

kırtasiye

bilgisayar

ofis

ev’de ofis’de okul’da bilgisayar’da önce aka’ya Daha Güvenli... Daha Ucuz... Daha Bol Çeşit... İstiklal Cad. İstiklal İşhanı No: 20 İlkadım / SAMSUN akakirtasiye@akakirtasiye.com.tr www.akakirtasiye.com.tr

0 362 431 06 71 Sayı 16 / Şubat 2011


Kapak

İlk liman Novorossiysk , darısı diğerlerinin başına

Samsun kuzeye açılıyor Rusya’nın Novorossiysk şehriyle Samsun’un kardeş şehir hikayesi; turizmden tarıma, kültürden ekonomiye, eğitimden sağlığa bin bir çeşit işbirliği ve iletişim konularının kapılarını sonuna kadar açacak gibi görünüyor. 19 Mayıs Bayramı etkinliklerinde Rus heyet burada ağırlanacak.

NOVOROSSİYSK

SAMSUN

30

Sayı 17 / Mart 2011


S

amsun’da yaşanan değişim ve dönüşümün farkında mısınız? Örneğin Novorossiysk ile gelişen ilişkilerden, kardeş şehir hikâyesinden. Novorossiysk, neresi mi? Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki en önemli limanı. Özellikle petrol, kereste ve tahıl ticaretiyle dikkati çekiyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusya’nın Karadeniz’deki en önemli limanı konumuna yükseldi Novorossiysk. Şehir, ülkenin büyük bölgelerinden Krasnodar’da. Novorossiysk sadece ticari değil, askeri anlamda da stratejik öneme sahip. Liman, Rus Karadeniz Donanması’nın ana üssü. Rus çimento endüstrisinin de merkezi aynı zamanda burası. Diğer yandan bir gemi yapım ve onarım merkezi. Rusya-Kazakistan boru hattı, Rusya’ya bu şehirden bağlanıyor. Ülke ihtiyacının üçte biri, söz konusu hatla ulaşan petrolle karşılanıyor. 13’üncü yüzyılda Cenova kolonilerinin kurduğu Novorossiysk, uzun bir dönem Osmanlı idaresinde kalır. 1808 yılında Rusların idaresine geçer. 1882’de ilk çimento fabrikasının inşasıyla önemli bir sanayi merkezi haline gelir. Şehir 1888’de limanına kavuşur. 1914 öncesinde, ülkenin tahıl ihracıyla meşhur merkezidir. 1919’da patlayan iç savaşta Beyaz Ordu’nun kontrolüne girer. Savaşı pek fazla yara almadan atlatmayı başarır. Rusya’nın yıl boyunca buzlanmayan güneydeki tek limanıdır burası. Şehir, limanla doğu ve batı yakası diye ikiye ayrılıyor. Doğu yakasında sanayi yoğun. Novorossiysk, yaz aylarında adından söz ettiren bir turizm beldesidir öte yandan. Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki en önemli sayfiye yeri Gelincik, sadece birkaç kilometre dışındadır. Drama tiyatrosu ve tarih müzesi şehrin öne çıkan kültürel dokularındandır. Rusların dünyaca ünlü şampanyası Abrau-Dyurso’nun burada üretilmektedir. 25 Kasım 2010 tarihinde Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Rusya Federasyonu’ndaki Novorossiysk

Sayı 17 / Mart 2011

NOVOROSSİYSK’İN KARDEŞ ŞEHİRLERİ Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki liman şehri Novorossiysk’in nüfusu 283.800. Samsun’la birlikte 10 kardeş şehri var. Slovenya’nın Novo Mesto’suyla da kardeşlik sürecinde. • Plymouth, Birleşik Krallık 1956 • Livorno, İtalya 1967 • Valparaíso, Şili 1968 • Gijón, İspanya 1986 • Gainesville, ABD 1988 • Varna, Bulgaristan 1999 • Pula, Hırvatistan 1999 • Constanţa, Romanya 2002 • Samsun, Türkiye 2010 • Tomsk, Rusya 2008 • Novo Mesto, Slovenya hazırlık

Belediyesi arasında kardeş şehir protokolü imzalanması, değeri zamanla daha da iyi anlaşılacak flaş bir gelişme aslında. Ev sahibi Belediye Başkanı Vlademir Sinyagovski, Türk heyetini ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirtiyordu o gün. Avrupa’nın 4’üncü limanının konuşlandığı yıllık 110 milyonluk işlem hacmine sahip şehri ile kardeşlik, Samsun için de mutluluk vericiydi doğrusu. İmza töreninde Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz haricinde, Novorossiysk Başkonsolosu Yavuz Kül, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, TSO üyesi Mustafa Şahin, Ulusoy Denizcilik A.Ş. ve Karadeniz RO-RO Karadeniz Sorumlusu Tuncer Üçüncüoğlu. Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Necmi Çamaş ve Novorossiysk’deki Türk işadamları hazır bulundu. Rusya heyetinde ise, Novorossiysk Belediye Başkanı Vlademir Sinyagovski, Rusya Duma Meclis Başkanı ve belediye başkan yardımcıları vardı. Novorossiysk Belediye Başkanı Vlademir Sinyagovski, “İki şehir arasında başlatılacak kardeşlik ilişkilerinin daha da üst düzeye çıkarılması için karşılıklı kültürel, sosyal ve ekonomik ilişkileri hızlı bir şekilde başlatılmalı.” diyordu törende. Kardeş şehrin Belediye Başkanvekili ve Dış İlişkiler Koordinatörü Povel Pokuses ile Gümrük ve Güvenliklerinden Sorumlu Meclis Üyesi ve Milletvekili Andery P. Antonov, Yılmaz’ın daveti üzerine geçtiğimiz Şubat ayında Samsun’u ziyaret etti. Povel Pokuses konuşmalarında ticari bağların sıkılaşmasını vurguluyordu: “Kültürel ve sosyal bağların iyi olması durumunda ticari bağlantıların da iyi olması kaçınılmaz. Kültür, turizm, spor ve ticari anlamda çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar iki şehri birbirine daha da yakınlaştıracak. Bu çalışmaların kimini biz, kimini siz yaparsınız, iki tarafta zenginleşir. Burada Büyükşehir Belediye Başkanı’nın işadamlarına desteğini gördük. Samsun’da ve Novorossiysk’de işadamları ortak yatırım yapabilirler.”

31


Kapak

Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz:

Samsun, ticaret merkezidir Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, ‘ticaret merkezi’ diye nitelendirdiği Samsun’u, “uluslararası ticaret ve ihtisaslaşmış hizmet” noktası haline getirmek için elinden gayreti ortaya koyacağını belirtiyor.

32

Samsun, sadece kendi pazarına hitap etmiyor. Bölgesinin; ulaşım avantajları hesaba katıldığında hinterlandının merkezi. Limanının hizmet kapasitesi ve potansiyeli, demiryolu bağlantısı dikkate alındığında, zannedilenin fevkinde.

lojistik açısından kıymeti yadsınamaz bir avantaj. Yine Akdeniz’deki liman şehrimiz Mersin’e tren katarı uygulamasıyla 36 saatte yük transferi mümkün. Samsun, karayolu ulaşımında da Karadeniz ve İç Anadolu için kavşak konumunda.

Tren yoluyla 19 Mayıs şehrindeki limandan, Ortadoğu’ya ulaşılabiliyor. Bu

Şehrin bu yapısıyla geçmişten günümüze ticaretin merkezi olduğunu vur-

gulayan Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, “Kentin coğrafi özellikleri, geçmişte hinterlandının yüklediği misyon itibariyle hep bir ticaret merkezi olmuştur. Son dönemde yaptığımız ‘İl Gelişim Stratejisi’ çalışması ile Samsun’un geçmişten gelen bu birikimi, gelecek planlamasında önemli bir yere oturmaktadır. ‘Uluslararası ticaret ve ihtisaslaşmış Sayı 17 / Mart 2011


hizmet’ sunmada bir merkez konumuna gelecek ve biz yerel yöneticiler ilimizin bu çerçevede gelişmesi için her türlü altyapı ve destek konusunda gayretli olacağız.” diyor. Şehir, ticaretin yanı sıra, sanayide de gıdadan, tıbbi alete; makineden otomotiv yedek parçasına geniş üretim yelpazesine de sahip öte yandan. Gerekli alt yapıyı oluşturmayı yerel yöneticilerin temel görevleri arasında sayan Yılmaz, yatırımcılara ve ticaret yapmak isteyenlere şöyle sesleniyor: “Ticaretinizde karşılaşacağınız sıkıntıları gidermek, oluşturmak istediğiniz hizmet ağında ihtiyaç duyacağınız altyapı hazırlıklarında sizlere destek olmak görevimizdir. Gümrük hizmetlerinin sağlıklı yürütü vlebilmesi, ithalat ve ihracat yaparken ihtiyacınız olan desteklerin sağlanması, pasaport işlemlerinin vb. işlemlerinin daha sağlıklı yürütülmesi

için gerekli altyapıların hazırlanması gibi konular bizim sizlere sunacağımız hizmetlerdir.” Tek Durak Hizmet Merkezi’nce yatırımcı ve iş adamlarına, karşılaşabilecekleri sorunlar ile şehir hakkında bilgi ve envanter temininde destek sağlanıyor. Yılmaz, Novorossiysk ile kardeş şehirlik ve gelişen ticari ilişkiler konusunda da şunları söylüyor: “Karadeniz komşusu ülkeler ile karşılıklı ticaretimizin sağlıklı işleyebilmesi için deniz ulaşım hizmeti konusunda bir çalışma içerisindeyiz.İlk etapta Rusya ve Ukrayna olmak üzere deniz yolcu taşımacılığı konusunda yapılan fizibilite çalışmalarını tamamlamış bulunmaktayız. İlerleyen zamanlarda bu hizmetin kapsamının genişleyeceğini ümit ediyoruz. Vizyonumuz; ‘Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki ülkeler, Avrupa Birliği ve Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerinde önemli

bir rol oynayan üretim, ticaret ve hizmet merkezi’ şeklindedir. İl gelişme planı doğrultusunda temel gelişme ve kalkınma alanlarımız; ‘Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi’, ‘Uzman İşgücü İstihdam Eden Sanayi’ ve ‘Uluslararası Ticaret ve İhtisaslaşmış Hizmetler’ olarak belirlenmiştir.” Rusya ve Ukrayna’ya ilk etapta denizden yolcu taşımacılığı gündemde olsa da; büyükşehir, hava köprü trafiğine de sıcak bakıyor elbette. “Biz, bir denizin kıyısında iki karşılıklı şehrin insanlarıyız” diyen Yılmaz, “Birbirimizi tanımakta ve işbirliği kurmak konusunda çok geç kaldığımızı şimdi daha iyi anlıyorum. Ama inanıyorum ki, bu açığı çok hızlı bir şekilde kapatacağız. Novorossiysk’e Samsun halkı olarak elimizi uzatıyor ve güzel günleri birlikte paylaşmak istiyoruz” diye konuşuyor.

SAMSUN-KAVKAZ TREN-FERYY SEFERLERİ Kardeş şehirlik dışında, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’in geçen yılki Türkiye ziyaretinde imzaladığı Samsun-Kavkaz Tren-Feri anlaşmasıyla başlayan Uluslararası Demiryolu Feribot Ulaşımı (Tren-Feri) da mühim bir gelişme. Uluslararası ticaretle uğraşan firmalara lojistik avantajlar sunan seferlere Ukrayna da katılmaya hazırlanıyor. Mevzuu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretinde gündeme gelecek. İllichivsk-Samsun tren-feri seferleri hayatiyet kazandığında, şehirdeki limanın ürün ticaretindeki önemi artacak. Türkiye’nin lojistik merkezliğini hedefleyen Samsun’u; Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkas ülkelerine açılan ihtahat-ihracat kapısı haline getirecek Kavkaz Tren Feri Hattı, ilk seferini 25 Aralık’ta Rusya’ya gerçekleştirdi. Sağlık kontrolü akabinde 550 ton kuru gıda ile margarin, güvenli bir şekilde Kavkaz Limanı’na ulaştırıldı. 2011 yılı sonuna kadar 500 bin ton ürün sevkiyatı hedefleniyor. Samsunport Limanı Sanayi İskelesi’nde ürün sevkiyatı tüm hızıyla sürüyor. Şuan Türk vagonları ile gelip Rusya’ya gönderilecek yağlar, ray aralıklarındaki fark sebebiyle akSayı 17 / Mart 2011

tarma yapılıyor. Ancak bundan sonra rıhtıma yanaşacak feribotlardan indirilen Rus vagonların bojileri (tekerlekleri) Türk bojileri ile değiştirilecek mallar boşaltılmadan varacağı noktalara ulaştırılacak. Daha şimdiden Samsunport Limanı’ndan aktarılan yük miktarında yüzde 30, gemi trafiğinde ise yüzde 38’lik artış meydana geldi. İstenirse mallar, tek vasıta ile Çin’e kadar gidebilir. Konteynır taşımacılığıyla 200-300 kiloluk ürün sevkiyatı da imkan dahilinde. Türkiye ile Rusya arasındaki hatta; daha çok inşaat malzemeleri, hububat, narenciye, gıda, meyve ve sebze, pamuk, tekstil, kimyasal, metal, kö-

mür, sıvı gaz, petrol ürünleri ve çeşitli yağ ticareti yapılacak. Bunun yanında Türk ihracat ve ithalatçıları, Samsun Limanı’ndan tek vasıta ile ürünlerini başta Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Çin, Suriye, Irak ve İran; rayların gidebildiği her ülkeye gönderebilecek ve getirebilecek. Türkiye, Bulgaristan-Romanya-Moldova-Ukrayna ve Rusya güzergâhını kullanarak 20 günde ulaştırılan mallar, KavkazSamsun feribot ulaşımı 7-10 güne indi. Ortalama 40 vagonun taşınacağı feribotla bir seferde bin 600 ton yük sevk edilebilecek. Bu tren-feri hattının, Türkiye-Rusya ilişkilerinin yanı sıra iki ülke arasındaki ticaretin de gelişmesini sağlayacağı düşünülüyor.

33


Kapak

Valilik Tren-Feryy (tren-feri) konusuna bilhassa önem veriyor…

Samsun ile Krasnador bir derenin iki kenarı gibi Samsun Valiliği İl Özel İdaresi Ar-Ge Daire Başkanı Eyüp Elmas, son dönemde başta Rusya’nın Novorossiysk şehri; karşı kıyı ile gelişen ilişkileri kız alıp vermeye benzetiyor. “Samsun Kavkaz tren-feri hattı Samsun için önemli fakat Mersin, Ankara, Eskişehir, Çorum kısacası Türkiye için daha önemli.” diyor.

Eyüp Elmas, “Konteynır yükleme boşaltma hizmetinin de devreye girmesi ile çok önemli bir avantaj yakalandı.Samsun limanının bu durumu Bafra ve Çarşamba ovalarında yetiştirilenyaş sebze meyveden şehirde üretilecek mamullerin ihracatına cevapverecek vaziyette. Bu doğrultuda Rusya’nın arkaimalat bölgesi olmayı planlayarak hareket etmek gerekir.” diye konuşuyor.

34

Sayı 17 / Mart 2011


Samsun, boğazları ve İstanbul’u saymaz isek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuzeye ticari ve ekonomik ilişkiler bakımından tek açılma noktası. Ulaşım alt yapısıyla Anadolu ile de buluşarak kuzeyin geneline hitap eden tek şehri. Türkiye kuzeyi ile denizyolu vasıtasıyla ticaret yapacaksa, bunun tartışmasız mihenk noktası. Samsun Valiliği İl Özel İdaresi ArGe Daire Başkanı Eyüp Elmas’ın da bakış perspektifi bu doğrultuda. Gelecekte Karadeniz’in bir ticaret gölüne dönüşeceğini öngörüyor. Bu ticaretin ve hareketliliğin Türkiye ayağında, mutlaka Samsun merkezli bir projeksiyonun tasarlanması ve planlanması gerektiğini bilhassa vurguluyor. Türkiye’nin karşı kıyı ile çok önemli bir adım atarak Samsun’u ön plana ittiğini ifade ediyor: “Türkiye’nin lojistik merkezi olmayı hedefleyen Samsun’u, Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkas ülkelerine açılan ithalat-ihracat kapısı haline getirecek Samsun-Kavkaz TrenFeri Hattı, seferlerine başladı. İlk seferini 25 Aralık’ta Rusya’ya gerçekleştiren trenferiyle, sağlık kontrolünden geçen 550 ton kuru gıda ile margarin, güvenli bir şekilde Kavkaz Limanı’na ulaştırıldı. Tren-feri ile Kavkaz’a yük taşınmasını sağlayan bu hat Samsun için olduğundan daha fazla Türkiye için önemli. Zira Eskişehir, Mersin gibi şehirler üzerinden kuzey ülkelerine yapılacak tüm yük taşımacılığının aynı trenle Samsun üzerinden tekerlekleri değiştirildikten sonra Tren feri ile hem Rusya’nın her biri bir ülke büyüklüğündeki eyaletlerine hem de Türkî Cumhuriyetlere yük taşımacılığının yapılması anlamına geliyor.” Eskişehir’deki bir üretici örneğiyle konuyu biraz daha açıyor Elmas, “Buradaki üretici kuzey ülkelerine açılmayı planlıyor ise deniz yolu ile yük göndermesi söz konusu değil. Bu gibi şehirler Ankara’ya kadar yükünü hızlı tren vasıtası ile ulaştırabilecek. Ankara’dan sonra ise Samsun’a malını ulaştıracak ve sonrasında tren-feri ile yükünü kuzey ülkelerine geçirecek. Bu durumu çözmek içinde Ankara ile Samsun arasında doğrudan bir demiryolu hattı oluşturulması için fizibilite çalışmaları tamamlandı. Belki ardından Samsun-Ankara hızlı tren projesi hayata geçecek. Bu ilk adımı Samsun KavSayı 17 / Mart 2011

kaz tren feri hattına borçluyuz. Çünkü bu hat Samsun ile Kavkaz arasında bir hat değil, Türkiye ile kuzey ülkeleri arasındaki demiryolu hattı. Samsun Kavkaz tren-feri hattı Samsun için önemli fakat Mersin, Ankara, Eskişehir, Çorum kısacası Türkiye için daha önemli.” Elmas, Samsun Limanı’nın özelleşmesi sonrasında nelerin nasıl değiştiğini de şöyle kritik ediyor: “Kardeş olduğumuz ve ilişkilerimizi karşılıklı kuvvetlendirdiiğimiz Novorossiysk şehri Karadeniz’in en büyük limanına sahip. 115 milyon ton yıllık elleçleme kapasitesine sahip. Samsun’un özel limanlarında gerçekleşecek olan yatırımları ile birlikte yıllık elleçleme kapasitesi 25 milyon ton olacak ki, şu an 3 milyon ton. Samsunport limanı şu an oldukça faal vaziyette hizmet verebilmekte. Ayrıca konteynır yükleme boşaltma hizmetinin de devreye girmesi ile çok önemli bir avantaj yakalandı. Samsun limanının bu durumu Bafra ve Çarşamba ovalarında yetiştirilen yaş sebze meyveden şehirdeki üretilecek mamullerin ihracatına cevap verecek vaziyette. Bu doğrultuda Rusya’nın arka imalat bölgesi olmayı planlayarak hareket etmek gerekir.” Bu hareketlilik kuvvetle muhtemel, Karadeniz liman şehirleri arasında bir yolcu trafiği de oluşturacak. Yük gemileri Krasnador-Samsun seferlerini yüzerken, iş adamları da uçaklarla mekik dokuyacak, bir limandan diğerine. Elmas, “Öncelikle karşıda ne var bakmamız lazım.” diyor: “Kuzey ülkeleri ne istiyor? Bu ülkeler ne satıyor? Alıcı göz ile bir bakmamız lazım. Dolayısı ile biz gemilerimizi ne ile yükleyerek karşıya göndermeliyiz? Gemilerimiz oradan dönerken ne ile yüklenerek gelmeli? Bizim öne çıkan sektörlerimiz ile orayı karşılaştırmak lazım. Ayrıca bu karşılıklı düşünülmeli. Biz bir ürünü başka bir ülkeden hem de pahalı alıyorsak, kuzey ülkelerindeki mevcudiyetini incelememiz gerekir.” Daha düne kadar kuzey ülkeleri ilgimizi çekmiyordu. Oralarla iletişim bir hayaldi bizler için. Bugün ise çok farklı şeyler konuşuyoruz. Ancak, halen daha tu-rizm dendiğinde kimse kuzey ülkelerini düşünmüyor. Kuzeyde de durum aynı aslında. Türkiye’ye ta-

tile gelecek 10 kişiye nereye gittikleri sorulduğunda, listede Samsun’un bulunmadığı görülecektir. Daha önceleri turizm dendiğinde deniz-kumgüneş akla geliyordu. Günümüzde bu anlayış yavaş yavaş değişiyor. Samsun mühim bir turizm yöresi, hakkıyla irdelendiğinde. Hem gezilecek, hem görülecek, hem de dinlenilecek mekanlarla dolu baştan ayağa. Kuzey ülkelerinden turist akını için, şehirdeki turistik potansiyel ve zenginliğin çok iyi ortaya konulup, insanların belleklerine yerleştirilmesi gerektiğini belirtiyor Elmas, “Rusya’da Türkiye’ye Karadeniz’e ve özellikle Samsun’a yönelik bir turizm algısı oluşturulduğunda ve elbette tek yönlü olmadan bizim insanlarımız da Rusya’ya aynı göz ile bakar ise kuzey ülkeleri ile Samsun arasında çok ciddi bir yolcu trafiği ve hareketliliği meydana gelecektir. Vizelerin kalkması ile birlikte tatil için neden Rusya’yı düşünmüyoruz? Rusya’nın da çok ciddi turizm değerleri mevcut.” Eyüp Elmas, bu tespitlerinin ardından, son dönemde başta Rusya’nın Novorossiyk şehri, karşı kıyı ile gelişen ilişkileri kız alıp verme paralelinde yorumluyor: “Konuyu birazda şöyle düşünmek lazım. Kızınızı hiç vermeyi düşünemediğiniz birileri var. Kızınız ise seviyor ve mecburen kızınızı verdiniz. Düşüneceğiniz şey şu olur; biz buna alışmalıyız. Biz de artık Rusya ile bu yakın ilişkilere kendimizi ve sektörlerimizi alıştırmalıyız.” Bu gelişmelerin yalnızca ticari ve ekonomik hareketlilikle sınırlı kalmayacağını; ilgi alanı ve sosyal tercihlere yansıyacağını da düşünüyor Elmas. Rusça’yı öğrenmek isteyenlerin sayısında artış meydana gelecek örneğin. Elmas’ın birde öz eleştirisi var. İl Özel İdaresi’nce yürütülen “Samsun Ekonomisine Yön Veren Sektörlerin Rekabet Analizi” adlı mastır planıyla ilgili bu. Planda şehir için balıkçılık, lojistik, sağlık hizmetleri, kanatlı hayvanlar, medikal cihazlar ve aletler ile ana metal sanayinin uygun görülmüştü. Ulusal ve uluslararası verilerin kullanıldığı açıklanan bu planlar hazırlanırken, Rusya gerçeğinin gözden kaçırıldığını ifade ediyor Elmas: “Anadolu’da diğer ülkelere de komşu şehir gibi bakmak konusunda bir eksiklik var. Bu genel bir eksiklik diye düşünüyorum.”

35


Kapak

Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu:

Novorossiyk Limanı çok yakın ama Novorssiysk çok uzak Samsun TSO Başkanı Murzioğlu; Rusya’nın hem büyük bir üretici, hem de kalabalık nüfusuyla dışarıdan da arza muhtaç tüketici olduğunu belirterek, “Ancak ürettiğinden fazlasını tüketiyor. Rusya’nın tüketimine en iyi katkıyı Türkiye yapabilir.” diyor.

Bu dosyayı okurken, muhtemelen Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) ile Novorossiysk Ticaret ve Sanayi Odası arasında iş birliği protokolü imzalanmış olacak.

36

Sayı 17 / Mart 2011


Say覺 17 / Mart 2011

37


Kapak

Samsun’u, Karadeniz’in Türkiye bölümündeki en büyük şehri diye tanımlayan Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, karşı kıyımızdaki Rusya’nın hem büyük bir üretici, hem de kalabalık nüfusuyla dışarıdan da arza muhtaç tüketici olduğunu söylüyor: “Ancak, ürettiğinden fazlasını tüketiyor. Bugün Samsun’a gelen buğday’ın en büyük kısmı oradandı. Fakat Rusya buğday sıkıntısı yaşayabileceğini düşünerek kota koydu. Rusya’nın tüketimine en iyi katkıyı Türkiye yapabilecek durumda. Avrupa’nın en büyük 4’ü arasına giren Rusya’nın Novorossiysk limanı Samsun’a da çok yakın. Fakat Novorossiysk aynı zamanda bize çok uzak. Çünkü Samsunlu iş adamı bu Rus şehrine gitmek için önce İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına iniliyor sabah erken saatlerde. Oradan Krasnador’a uçak var. Fakat gece yarısı. Krasnador – Novorossiysk arası karayoluyla 3 saat.” Şehirdeki işadamlarının artık Avrupa’ya İstanbul ve Ankara üzerinden uçmak istemediğini vurguluyor açıkça: “ Biz iş adamları Avrupa’ya da Samsun’dan direk uçmak isteriz. İstanbul’a Ankara’ya gidip buralardan uçmak bizim için zaman kaybı. İşadamı sanayici ve yatırımcı içinde zaman çok önemli. Novorossiysk’e yakın bir yerde bulunan Gelincik’te lokal bir havaalanı var. Biz de ulaşımın rahat olabilmesi için buraya uçak seferi başlaması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Bu gerçekleştiğinde Samsun için fevkalade bir kazanç olacak.” Rusya ve Türkiye’nin imzaladığı, Ukrayna’yı da kapsayacağı umulan vize muafiyetinin önemini şu önekle dile getiriyor: “Gaziantep ile Şam, Halep arasında kurulan ilişkilerin vardığı nokta vize muafiyetinin neler kazandırabileceğine en iyi örnektir. Vizelerin de kalkmasından istifade ederek, hafta sonları yoğun bir şekilde Suriyeliler, Gaziantep’e, Gaziantep’tekiler ise Suriye’ye giderek ticaret, kültür, sosyal hayatın gelişmesine katkı sağlamaktadır.”

38

“ Biz iş adamları Avrupa’ya da Samsun’dan direk uçmak isteriz. İstanbul’a Ankara’ya gidip buralardan uçmak bizim için zaman kaybı. İşadamı sanayici ve yatırımcı içinde zaman çok önemli. Novorossiysk’e yakın bir yerde bulunan Gelincik’te lokal bir havaalanı var. Biz de ulaşımın rahat olabilmesi için buraya uçak seferi başlaması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Bu gerçekleştiğinde Samsun için fevkalade bir kazanç olacak.”

Murzioğlu, Novorossiysk’e yatırım düşünebileceklere şu ön bilgileri aktarıyor: “250 bin nüfuslu şehrin ekonomisini liman ayakta tutuyor. Tarımın yanı sıra çok küçük olsa da sanayi de mevcut. Çok detaylı bir araştırmamız olmasa da bu şehrin giyecek ve yiyecek üzerine ihtiyaçlarının olduğunu biliyoruz. Biz iş adamlarımızı buraya götürerek kendi dalları üzerine incelemelerde bulunmalarını oranın potansiyelini yerinde görmelerini istiyoruz.” Salih Zeki Murizoğlu çok önemli bir gelişmeyi ilk defa DergiHaberexen aracılığıyla duyuruyor kamuoyuna. Kardeş şehir Novorossiysk Belediye Başkan Vekili ve Dış İlişkiler Koordinatörü Povel Pokuses ile Gümrük ve Güvenliklerinden Sorumlu Meclis Üyesi ve Milletvekili Andery P. Antonov Samsun’a geldiğinde, Murzioğlu, P. Antonov’a bir teklif arz eder: “Gelin size Samsun TSO içerisinde bir yer vereyim. Samsun - Novorossiysk üzerinden Rusya ile söz konusu olacak ticaret için evrakların kontrolünü yapacak gümrük bürosunu burada oluşturun.” Misafir vekilin tekliften memnuniyet duyduğunu belirtiyor Murzioğlu, “İlerleyen günlerde bu konunun detayları belirlenecek. Biz Samsun’un ekonomisinin gelişmesi için her türlü çareye başvuruyoruz.” Türkiye, karşı kıyıdaki her türlü girişime devlet desteği sağlıyor. Samsun TSO’nun Novorossiyk’de de açabileceği bir büro Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın desteğiyle gerçekleşebilmekte. TSO bu durumu da gündeminde bulunduruyor. Novorossiyk limanında likit (sıvı) ürünlerin taşımacılığının yapıldığını gören Murzioğlu, bunun Samsun’a yansımalarını düşününce heyecanlanmış birden. Tren-feri ve ardından Samsunport limanında konteyner taşımacılığının başlamasıyla, Samsun’un tam bir lojistik şehri özelliğine terfi etmesi kaçınılmaz bir durum. Uçak projesinin birinci sıraya yerleştiğini, yolcu gemisi seferlerinin ileriki zamanlarda düşünülebileceğini belirtiyor. Sayı 17 / Mart 2011


Say覺 17 / Mart 2011

39


Kapak

Şimdiye değin Samsun ve Novorossiyk arasında başlayan ve hızla artarak sürmesi ön görülen gelişmelerden bahsettik. Peki, bu aşamalara nasıl gelindi ve bundan sonrası nasıl sürecek? Samsun halkı bu kardeşlikten nasıl yararlanacak. Gelecekte atılması planlanan adımlar nelerdir? Tüm bu gelişmelerin arkasındaki kilit isimleri ve gelişmeleri ise okumak ve öğrenmek Dergi Haberexen okuyucularının ayrıcalığı.

Samsun’un kuzey limanlarına açılış hikayesinde Tuncer Üçüncüoğlu adı bir hayli öne çıkıyor. Sanki yıllarca hayallarini kurup, çekim senaryosunu bile yazdığı bir filmi çekiyor, Üçüncüoğlu. Bu hikayenin varacağı noktayı en fazla o merak ediyor.

Hedef 1 Nisan’da uçak seferleri Novorossiysk ile Samsun arasında müşteri garantisi sağlandığı takdirde önce uçakla sonra gemiyle yolcu taşıma seferleri başlayacak. Bulunan ilk formül sağlık turizminin canlandırılması. Yakında bir grup sağlık yatırımcımız, karşı kıyıya gidip incelemelerde bulunacak. 40

Sayı 17 / Mart 2011


Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Rusya Federasyonu Novorossiysk Belediyesi kardeş şehir protokolü imzalarken, Türk heyetinde Ulusoy Denizcilik A.Ş. ve Karadeniz RO-RO Karadeniz Sorumlusu Tuncer Üçüncüoğlu da hazır bulunuyordu. Herhangi bir politik veya maddi çıkar gözetmeyen Üçüncüoğlu’nun bir hayali var: Novorossiyk ile Samsun’un önce uçak, sonrasında da gemiyle birbiriyle buluşturulması. Samsun’un yükseliş anahtarı karşı kıyıdadır ona göre. Krasnador’a, Novorossiysk’e ve Moskova’ya İstanbul aktarmalı uçulabiliyor. Oysa Novorossiysk ile Samsun karşı karşıya. Novorossiysk, Krasnador’a birkaç saatlik mesafede. Uçakla Novorossiysk, Krasnador ve Moskova’ya; gemiyle de bütün Karadeniz kıyılarına seferler düşlüyor Üçüncüoğlu. Rusya’da bir uçak şirketi bulunan ve Tuncer Üçüncüoğlu dostluğu eskiye dayanan Vilademir Bandelenko ile kardeş şehir protokolüne imza koymak üzere Novorossiysk’ye giden heyet bir görüşme yapar. Üçüncüoğlu ve Bandelenko İstanbul’da da iki defa bu konu için bir araya gelir. Müşteri garantisiyle uçak seferleri başlayabilecek. Üçüncüoğlu yaz aylarına doğru Samsun’dan karşı kıyıya yolcu gemisi seferlerinin de başlamasını arzu ediyor. O gemiyi de Rus iş adamlarına aldırmayı düşünür. Hemen kolları sıvar. İstanbul Sarayburnu açıklarında çok ilginç bir tesadüftür ki 750 yolcu kapasiteli, Samsun gemisi istirahatta ve yatmaktadır. İsrail’e 1 milyon dolar peşinat alınarak kiraya verilmiştir. Tam o sıralarda Mavi Marmara olayı vuku bulunca, İsrail, geri gönderir Samsun’u. Sarayburnu’nda derin bir uykuya demirleyen Samsun’u uyandırmak ister Üçüncüoğlu. 4 Rus iş adamını ikna eder gemiyi alıp çalışmaları için. Fakat bir türlü fiyatta anlaşılamaz. Gemi tadilat gerektirmektedir, istenilen fiyat yüksektir ve Rus iş adamlarına cazip gelmemiştir. Gemi planı şimdilik askıda duruyor gibi gözükse de uçak seferlerinin başlaması için çalışmalar sürüyor. Fakat bu uçak nasıl doldurulacaktır? Müşteri nasıl garanti edilecektir? Samsun’da belirli meslek örgütleri ile Sayı 17 / Mart 2011

bizde gelişmiş sağlık hizmetleri için oradan buraya hasta getirmek; uçağı dolduracak ilk müşteri grubunun garantilenmesinin formülüdür.

Ulusoy Denicilik A.Ş. ve Karadeniz RO-RO Sorumlusu Tunçer Üçüncüüoğlu, Rusya’da iş yapacak herkese 20 yıldan fazla bir sürede bu ülkede oluşan dostluk ve ticaret ilişkisini seferber etmeye hazır.

görüşülerek, iş adamlarının, vatandaşların uçmaları için girişim şarttı. Üçüncüoğlu’na göre bu işte en etkin rol oynayabilecek sivil örgüt, Sağlık Kenti Samsun Derneği’dir. Dernek de, Rusya’nın güneyinde cazip yatırım ortamını keşfetmiştir. Sağlık yatırımcıları karşı kıyıda bağlantılar kuruyor. Samsunlu sağlık yatırımcılarının gerekirse buradan hasta götürmek,

Üçüncüoğlu’ nun Rusya’daki bir başka güçlü dostluk bağı daha bu noktada Samsun’a fayda getirmek için kullanılır. Tarıyer Guseynov isimli Rus iş adamı ile görüşülür. Tarıyer Guseynov Samsunlu sağlık yatırımcıları için kısa bir sürede Novorossiysk’in yakınlarındaki ve Rusların en gözde tatil beldesi Gelincik’de 600 yataklı bir kaplıca oteli bulur. Bir de Gelincik’in tersi istikametinde 50 kilometre uzaklıktaki Anapa’da 900 yataklı bir yer belirlenir poliklinik hizmetleri için. Bunlar henüz kesinlik kazanmasa da, Samsunlu sağlık yatırımcıları için alternatif ihtimaliyle hizmete hazırlar. Yatırımcıları temsilen bir heyet bölgeye gidecek. Üçüncüoğlu’nun diğer bir tespiti de 2010 yılında Samsunport limanı ile Rusya arasında 852 bin tonluk meyve ve sebze ihracatının Samsun dışındaki iş adamları tarafından Bafra ve Çarşamba ovaları yerine Akdeniz bölgesinden temin ederek gerçekleştirildiği. Samsun halinde 69 komisyoncu firma var. Bu firmalar ayakta durma mücadelesi verirken, diğer yanda 852 bin tonluk ihracat imkanı uçup gidiyor. Tuncer Üçüncüoğlu’nun projesinin diğer bir ayağı da Novorossiysk’de Samsunlu meyve ve sebze komisyoncularının ortaklaşa hal kurması. Bu alanda başlayacak bir ticaret Samsun Novorossiysk arasında uçak ile seyahat edilme sayısını arttıracak. Bu ticaret için gidiş geliş yapan esnafta uçaktaki koltuklarında yerlerini alacaklar elbet. Bu uçak daha başka kimler ile doldurularak müşteri garantisi sağlanabilir? Bunu düşünmeye devam eder Üçüncüoğlu. Aklına şehirde bulunan yabancılar pazarı kapsamında serbest bölge ilan ettirilip gümrüksüz ticaret yapılması gelir. Böylece alış veriş için gelen Ruslarda uçakta ki yerlerini alacaklardır. Fakat buradaki sorun Rusya ile Türkiye arasında ki ticaret geçmişte yapılan hatalar nedeni ile oldukça yaralıdır. Bu nedenle satılacak ürünlerde Samsun damgasının yer alması ve Samsun damgalı ürünlerin mutlaka geri iadesinin yapılabilmesi ve zararın karşılanabilmesi şarttır.

41


Kapak

Samsun ile Laleli imajı değiştirilebilir. Amaç; komşularımızın ticaret yaparken Samsun malı gördüklerinde kafalarında “Ben bu maldan hem kalite olarak hem de fiyat olarak mağdur olmam.” düşüncesinin yerleşmesi. Tuncer Üçüncüoğlu’nun tasarladığı bir detay bir hayli oldukça ilgi çekici. Karşı kıyıdan gelen esnaf ürünü buradan aldıktan sonra kendisi uçak ile ülkesine dönecek. Aldıkları ürünler gemi ile Samsun’dan kendilerine ulaştırılmak üzere yola çıkartılacak. Mal sahipleri burada seçtikleri ürünlerini kendi ülkelerinde teslim alacaklar. Böylece uçakta yani yukarıda esnaf giderken aşağıda denizde malı gidiyor olacak. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna imzaladığı vize muafiyetleri yürürlüğü girdiğinde ülke vatandaşlarının sınır ötesi gidiş gelişleri artacak. Geçen yıl ülkemize gelen 3 milyon ziyaret etmişti. Tahminler bu sayıya yüzde 10 eklenmesi yönünde. Samsun’un bu büyük pastadan mutlaka hak ettiği payı alması şart. Türkiye’den Rusya’ya gidecek turist miktarı da çoğalacak tabi ki. Anlaşma göre, Türkiye’den Rusya’ya yılda 3 kez vizesiz girilip her defasında birer ay kalınabilecek. Tuncer Üçüncüoğlu, Rusların başta

42

domuz, av turizmi içinde Samsun’a geleceklerini düşünüyor. Av turistleri de Rusya’dan Samsun’a yol kat edecek uçak veya gemilerle taşınacak haliyle. Bu alanda da kolları sıvamış hamarat iş adamı. Rus bir iş adamının Çatalçam bölgesinde avlak kiralaması ve işletmesi; dolayısıyla Rusya’dan buraya turist getirmesi konusunda görüşmelere ve çalışmalara başlamış bile. Zira bu hayvanın etine meraklı Ruslar dünyanın öbür ucuna da gidebilirlermiş. Bu avlakta vurdukları domuzları ülkelerine teslim edilebilecekleri organizasyon hazırlanabilirse Ruslar için daha cazip olacaktır. Öte yandan Samsun’daki konaklama sorununun, 15 Temmuz-25 Ağustos tarihleri döneminde boş kalan özel ve devlet öğrenci yurtlarından istifade edilerek çözülebileceği fikrini de geliştirmiş Üçüncüoğlu. Tuncer Üçüncüoğlu, Rusya’da iş yapacaklara 20 yıldan fazla bir sürede olgunlaştırdığı dostluk ve ticaret ilişkisini seferber etmeye hazır. 25 Kasım 2010’da imzalanan SamsunNovorossiysk kardeş şehir protokolünün meyveleri 19 Mayısta görülecek aşağı yukarı.

Mart ayı bitmeden Samsun’dan Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Ulusoy Denizcilik A.Ş. ve Karadeniz RO-RO Karadeniz Sorumlusu Tuncer Üçüncüoğlu, Sağlık Kenti Samsun Derneği, İş adamları, sanayiciler, Samsun Sebze ve Meyve Hali İşletmeleri Ticaret Anonim Şirketi (SAMESKOM) ve Samsunlu turizmciler gibi gruplardan mütevellit heyet özel bir uçak ile Novorosissyk’e giderek bir dizi temas ve incelemelerde bulunacak. Her meslek grubu kendi iş sahasında keşfe dalacak. Bu diyalog ortamı 19 Mayıs tarihine kadar sürecek. Novorossiysk Belediye Başkanı Vlademir Sinyagovski ve beraberindeki geniş bir heyet Samsun’daki 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerinde misafir edilecek. Rus heyetinde de Samsun’dan ve Novorossiysk’e giden heyetin görüştüğü iş adamları ve bürokratlar yer alacak. Onlar da buradaki iş ve işbirliği imkanlarını araştıracak tabiatıyla. Bu yoğun trafikte Karadeniz’in iki yakasının nikah tarihi karara bağlanacak. Sayı 17 / Mart 2011


Sayı 16 / Şubat 2011

43


Kapak

Novorossiysk’de ortak hal kurulacak Samsun Sebze ve Meyve Hali İşletmeleri Ticaret Anonim Şirketi (SAMESKOM) Novorossiysk’de hal kurarak ihracata başlıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Latif Güneri, “Un var, şeker var, yağ var fakat bu güne kadar helva yapmayı becerememişiz.” diyor. Samsun Sebze ve Meyve Hali İşletmeleri Ticaret Anonim Şirketi (SAMESKOM) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Latif Güneri; “ Bu memleket bizim. Taşın altına elbette bizlerde elimizi koyacağız. Parayı yastık altında tutmanın şehrimize faydası yok bunu üretime dönüştürmek zorundayız. İşimizi gücümüzü bıraktık tamamen kendimizi Samsun’u ihracat kenti yapmaya adadık. Bu işe sevdalıyız. Samsun bizim.” diyor. Artık ihracat yapmak istediklerini belirtiyor. 2010’da Samsun limanından gerçekleşen yaş sebze ve meyve ihracatında şehirdeki üreticinin payı yok.

Ömer Latif Güneri

44

İhracat için geç bile kaldıklarını vurguluyor Güneri: “Un var, şeker var, yağ var fakat bu güne kadar helva yapmayı becerememişiz. Türkiye’nin her tarafından istediğimiz kalitede malı bulma kabiliyetimiz var. Burada bilgilerimizin dışında olan fonksiyonlar ise ihracat ve yurt dışında hal kurmak. Bunları da Tuncer Üçüncüoğlu’nun ön ayak

olması ile aşacağız. Zira SAMESKOM, Ulusoy Denizcilik A.Ş. ve Novorossiyskli bir iş adamı ile ortaklaşa Novorossiysk’de bir hal kuracağız. Bu ortaklıkta ürünü SAMESKOM temin ederken, Ulusoy Denizcilik A.Ş. ve Karadeniz RO-RO karşıya taşıyacak. Novorossiyskli ortaksa; karşı kıyımızda kiralama sistemi ile oluşturulacak halde ürünü dağıtacak. Böylece tutan, pişiren, temizleyen herkes kazanacak; kimse ‘Hani bana?’ diyemeyecek.” SAMESKOM ilk etapta büyük oynamaktan yana değil. Hazmede hazmede öğrene öğrene serpilecek ihracatçılıkta. Bafra ve Çarşamba ovalarından sadece geçen yıl yetişen 500 bin tona yakın beyaz lahananın 300 bin tonu Rusya’ya, 25 bin tonu ise Gürcistan’a ihraç edildi. Sebzenin en naziklerinin Akdeniz bölgesinden getirildiğini ifade eden Güneri soruyor “Ayağımızın dibindeki nimetlerden neden faydalanmıyoruz?” Sayı 17 / Mart 2011


Dünyayı hedefleyen proje

Sağlık kenti Samsun Sağlık Kenti Samsun Derneği Başkanı Köksal Holoğlu her fırsatta şehrin sağlık alanında dünyaya açılması gerektiğini bu niteliğe sahip olduğunu ifade ediyor. Kuzey ülkelerine yönelik ciddi anlamda bir sağlık yatırımı planlanıyor “Vizelerin kalkmasıyla Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan ve sağlık hizmetleri Avrupa Birliği (AB) standartları altında olan insanların sağlık arayışlarında birinci tercih olmak istiyoruz. Bunun için Samsun’daki sağlık yatırımlarını tanıtacak bir ‘Samsun Sağlık Evi’ oluşturacağız. Birinci hedefimiz Novorossiyk ve çevresindeki Anapa, Gelincik gibi şehirler. Buralarda kuracağımız sağlık evlerinde Samsun hastanelerinin ve sağlık hizmetlerinde ki üstünlüğünü anlatacağız. Vize uygulamasını kalkmasının bu anlamda bize katkı sağlayacağını düşünüyoruz. ” diye konuşuyor.

Köksal Holoğlu

“Sağlık Kenti Samsun” vizyonunda ilk etapta Rusya, Ukrayna gibi kuzey ülkeleri hedefleniyor. Türkî Cumhuriyetler ve Kafkaslar; sonrasında da Ortadoğu ülkeleri ve dünya geneline hizmet satılması amaçlanıyor. Bunun yanı sıra sağlığın yan kollarından medikal sektöründe de benzer bir atak öngörülüyor. Özellikle kuzey ülkeleri hastane materyalleri ve benzeri ürünlerde iyi bir Pazar. Samsun, uluslararası nitelikte olgunlaşan ve neredeyse dünyadaki bütün sağlık hizmetlerinin bir arada verilebileceği bir şehir. Sağlık Kenti Samsun Derneği Başkanı Köksal Holoğlu, ellerindeki verilere dayanarak, sektörün şehirdeki büyüklük ve kalitesinin uluslararası akredite şartlarına uyduğunu ifade ediyor. Türkiye’de nüfusuna oranla en çok özel hastane 19 Mayıs şehrinde bulunuyor. Sayı 17 / Mart 2011

Samsun’daki sağlık kuruluşları hizmet sahası çeşitliliği açısından da, fark oluşturan bir zenginlik içeriyor. Örneğin, iki tane Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hastanesi var. Tıbbın her branşında üstün ve nitelikli hizmeti sunabildiğini ileri sürüyor Holoğlu. Bu alt yapı sayesinde, ‘sağlık kenti iddiası’ ile ortaya çıktıklarını anlatıyor. Samsun’daki özel hastanelerin yatak kapasitelerinin yüzde 60’ın vilayet dışından gelen hastalarca dolduruluyor. Bunu fark eden sağlık yatırımcılarının kendi pastalarını daraltmak yerine kuzey ülkelerinden başlayarak dünyaya açılmak istiyor. Samsun ile kuzey ülkeleri, özellikle Novorossiyk arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde sağlık turizmi mantalitesinin çok iyi değerlendirilmesini gerektiğini dile getiren Köksal Holoğlu,

Holoğlu; Novorossiysk, Anapa ve Gelincik’te yerinde inceleyeceklerini kaydediyor: “Biz ürünlerimizi ürettik. Raflarımıza koyduk. Şimdi onları pazarlayıp satma zamanı.” Vize uygulamasının kalkmasıyla kuzeyden Samsun’a ‘sağlık turisti’ akını yaşanacağını savunuyor. Novorossiyk -Samsun hattına konacak tek uçak seferiyle yoğunluğun altından kalkılamayarak ek seferlere ihtiyaç duyulacağını, ayrıca muhtemel gemi seferlerinin de dolacağını öne sürüyor. Dr. Holoğlu’nun ön görüsü ve hedefi 400 bin sağlık turisti. Bu hedef için, “Başarılması kolay fakat organize olarak hareket edilmesi halinde başarılabilir.” diyerek sözlerini sürdürüyor: “ Biz bu hedefi gerçekleştirmek için gerekirse o ülkelerde yatırım yaparak kendimiz tanıtacağız. Ardından o, insanları Samsun’a taşıyabiliriz. Aynı zamanda dünya cerrahi ve medical alet üretiminde üç noktadan bir tanesi olduğumuzu da unutmamak gerekir. Buda pazarlanması çok önemli bir değer.”

45


Kapak

Olcay İnanç

Serbest bölgede gümrüksüz ticaret Yabancılar Pazarı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Olcay İnanç, Samsun için oluşturulan bu sinerjiye dahil olmaktan son derece memnuniyet duyduklarını ifade ediyor. Samsun Yabancılar Pazarı bünyesinde kuzey ülkeleri için serbest bölge oluşturulup gümrüksüz ticaret yapılması sağlanacak. Yabancılar Pazarı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Olcay İnanç, bu hareketliliğin kendi pazarlarına da şehrin ticaretine de fayda getireceğine inanıyor.

46

Bu projenin içine dahiliyet sebeplerini daha önceden serbest bölge deneyime sahip olmalarıyla izah ediyor İnanç: “Karşı kıyıdan uçak veya gemi ile beraber Samsun’a gelen kişilere pazarımız içerisinde bir alan vereceğiz. Bu alan serbest bölge niteliğinde gümrüksüz olacak. Karşıdan gelen ürünler bu-

rada satışa sunulacak. Ürünleri satan komşularımız evlerine eli boş dönemeyecekler elbette. Buradan aldıkları ürünleri de kendi ülkelerinde satacaklar. Burada bize düşen kaliteyi son derece iyi tutarak karşılıklı memnuniyet verici bir ticaretin gelişmesi için uğraş vermek.” Sayı 17 / Mart 2011


AVEA REKLAM

Say覺 17 / Mart 2011

47


Kapak

Yavuztur Turizm ve Seyahat Acentesi sahibi Turizmci Mustafa Yavuz:

Önce sosyal ve ekonomik ilişkiler ardından turist akını Turizmci Mustafa Yavuz net konuşuyor: “Turizm hareketinin gelişebilmesi için en önemli unsur yolcuların rahatlıkla ulaşımını sağlayabilecek taşımacılığın olmasıdır. Bu anlamda da en önemlisi havayoludur.” Novorossiyk Belediye Başkan Vekili ve Dış İlişkiler Koordinatörü Povel Pokuses’in Samsun’a geldiğinde Samsunum 1 gemisinde gerçekleştirilen toplantıya katılan Yavuztur Turizm ve Seyahat Acentesi sahibi Turizmci Mustafa Yavuz da, karşı kıyı ile turizm alanında gerçekleşebilecek atılımları değerlendirdi. Rusya pazarının Türkiye için önem az ettiğini ve yakınlığı sebebiyle şehrimizi de son derece ilgilendirdiğini belirtiyor Yavuz: “ Samsun olarak biz Turizm sektöründe iddialı olmaya çalışıyoruz. Bu iddiamızı kanıtlayabilmek içinde yakın komşularımızla ilişkilerimiz geliştirilmeli. Turizm hareketinin gelişebilmesi için en önemli unsur yolcuların rahatlıkla ulaşımını sağlayabilecek taşımacılığın olmasıdır. Bu anlamda da en önemlisi havayoludur. Biz deniz yolu ile gittiğimizde Novorossiysk’e havayolu ile gittiğimizde Krasnador’a ulaşıyoruz. Buralara gidebilmek İstanbul üzerinden mümkün. Doğrudan Samsun’a olacak bir hat göz önüne alındığında şehrimizin ne denli önemli bir noktada olduğu görülür.”. Mustafa Yavuz Rusların sadece av için değil diğer turizm dalları içinde Samsun’a gelebileceklerini söylüyor: “Ava meraklı olan insan var. Yaylaya meraklı olan, kaplıcaya meraklı olan, tarihe meraklı olan, denize meraklı olan insan var. Krasnador’ da bir opera

48

yok. Samsun’da Devlet Opera ve Balesi gibi bir kültür merkezi var. İnsanlar karşı kıyıdan sırf bir opera gösterisi için bile gelebilirler.” Zaten, Povel Pokuses, “Kültürel ve sosyal bağların iyi olması durumunda ticari bağlantıların da iyi olması kaçınılmaz. Kültür, turizm, spor ve ticari anlamda çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar iki şehri birbirine daha da yakınlaştıracak.” demişti Samsun’daki toplantıda. Bölgeden İspanya ve Tokyo’daki turizm fuarlarına katılanlar olduğunu anlatan Yavuz, Samsun’a turist çekebilmek için Mustafa Yavuz

öncelikle hedef kitlenin belirlenmesini öneriyor: “Biz hedef pazar belirleyerek çalışmalarımızı bu yönde yapmalıyız. Belediye ile vilayet aynı düşünmeli ortak bir hedefe daha güçlü yönelmeli. Yeşilırmak Havzası Kalkınma Ajansı Tokyo’daki turizm fuarına katılmak için çalışmalar yürütüyor. Japonya’dan buraya kaç tane turist gelir? Bunun araştırmasını yapmalı, ardından Rusya’dan Ukrayna’dan kaç tane turist gelebilir? Bunun araştırmasını yapmalıyız. Hangisinden kısa vadede daha çok turist getirebiliyorsak ona yönelmeliyiz. Krasnador’dan Samsun’a turist getirmek, Tokyo’dan Samsun’a turist getirmeye göre daha kolay ve ekonomik.” Turizmci Yavuz’a göre karşıdan Samsun’a turist getirmek için önce ekonomik ve sosyal ilişkiler geliştirilmeli, ardından da ciddi bir tanıtım çalışması yürütülmeli. Bunun için de, bir televizyon programcısı ekibiyle davet edilip ağırlanabilir. Yaptıkları çekimlerin ülkelerinde yayımlanması temin edilebilir. Bu program komşumuzda yayınlandığında ciddi bir kitleye ulaşabiliriz. Turizm sadece karşıdan beklenebilecek bir durum değil. Samsun halkı da tatilini Novorossiysk’de neden geçirmesin ki? Zaten turizm biraz da karşılıklı gelişiyor. Sayı 17 / Mart 2011


dır a k r a m ir b ik n a c 9 1 0 2 1 1 0 2 4 0 0 2 9 1 8 19

Canik Belediyesi

Tanıtım Günleri dünden bugüne 04 -19 MART 2011 canik.bel.tr Sayı 16 / Şubat 2011

49


Alışveriş

Dört yıl önce Atakumlulara merhaba diyen Yeşilyurt AVM, emin adımlarla ilerliyor.

Samsun’un alışveriş alışkanlıklarını değiştiren merkez

A

lışveriş merkezi kavramı bundan 10 yıl öncesine kadar Türk insanına ve onun tüketim davranışlarına yakın durmuyordu. Ancak AVM yatırımları son beş yıldır aldı başını gidiyor. Perakende sektörü hızla büyüyor. Ticaretteki bu yeni trend Anadolu’ya da yayılıyor süratle. Orta ve küçük ölçekli vilayetlerdeki halk da yadırgamadı bu kültürü. Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi (AVM), dört yıl önce açılırken Samsun halkının alışveriş alışkanlıklarını değiştirmeyi kendine misyon belirlemişti. Şehirde bu anlamda bir ilke imza atılıyordu öncelikle. Hatta ticari kaygısı da yoktu. Bu yatırımla şehre vefa borcunu ödediğine inanıyordu şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Yeşilyurt. Şimdi birbiri ardına yeni AVM projeleri gündeme geliyor 19 Mayıs şehrinde. Yeşilyurt, alışveriş kültüründe bir devrim gerçekleştirdi. Ceyda Gamzeli, genel müdür yardımcılığını yaptığı AVM’yi, “Yeşilyurt, Samsun’da alışverişin ve yaşamın

50

merkezi… Ulusal ve uluslararası mağaza zincirlerini Samsun’la buluşturan ve her şeyden önemlisi; hareket eden, kendi iç gelişimini sürekli olarak yenileyen, tüketici ve hizmet odaklı bir yapı” diye tanımlıyor.

işin en zor kısmı da buydu. Hizmet kalitenizden ödün vermediğinizde, kendinizi doğru ifade ettiğinizde, müşteriye kendini iyi hissettirdiğinizde ve tabii ki biraz da zamanla, işin bu kısmını büyük oranda aştığımız söylenebilir.”

Yeşilyurt AVM kurulduğu günlere oranla, özellikle işletmecilik ve hizmette bir hayli yol kat etti denilebilir gönül rahatlığıyla. Gamzeli’ ye göre bunda en temel rolü, müşteri profilini geçmişe nazaran daha iyi tanımaları oynuyor. Artık halkın beklentilerini bildiklerini ifade ediyor. Bu da memnuniyete yansıyor tabiatıyla. Ziyaretçi sayısı, alışveriş miktarı ve ciroların, istikrar çizgisinde arttığı gözlemleniyor. Gamzeli tabloyu, “Doğru yolda ilerlendiğinin göstergesi.” diye yorumluyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor; “Tabii bu noktaya gelmek, bu müşteri sadakatini kazanmak, ziyaretçilerimiz için bir alışkanlık olmak çok kolay olmadı. 4 sene önce en büyük misyonumuz, Samsun halkının alışveriş alışkanlıklarını değiştirmekti. AVM kültürüne alışkın olmayan bir topluma, bu kültürü vermekti. Aslına bakarsanız;

Gamzeli, DergiHaberexen’in sorularını içtenlikle cevaplandırdı. - Günümüzde cadde alışverişi yerini, yiyecekten giyeceğe hatta eğlenceye her çeşit ve marka ürüne ulaşılabilen, yaşam merkezi diye anılan AVM’lere bırakıyor. Bu nereye kadar devam edecek? Bir doyum noktası var mı acaba?

Tüketici konforu sever. Hele hele, birçoğumuzun zamanla yarıştığı günümüz ortamında, zamandan kazandıran yapılar daha cazip görünüyor tüketiciye. Çalışan insanlar olarak kendimizden yola çıkalım. Hafta içi alışveriş yapmak istesek mesaimizin bitmesinin ardından caddede açık mağaza bulmak zor. Alışverişimizi hafta sonu yapalım desek, otopark, hava koşulları, zaman kısıtlı her biri ayrı bir sorun. Bu durumda, sanırım birçoğumuz için, alışveriş Sayı 17 / Mart 2011


merkezlerine gidip, otopark sorunu olmadan, yağmur çamur olmadan, yazın soğuk, kışın sıcak bir ortamda, kendinizi güvende hissederek ve ihtiyaçların neredeyse tamamını farklı alternatifleriyle aynı ortamda bulabilmek, özetle bu konfor, cazip hale geliyor. - Sizce gelecekte alışveriş kültürü nasıl şekillenecek? AVM’ler de yerini başka bir tarza bırakacak mı? Geleceğin AVM’leri internet olabilir mi örneğin?

Alışveriş merkezi yatırımlarındaki harekete ve tüketicilerin bu alana yönelimine bakıldığında, AVM’lere ilgi artmaya devam edecek gibi görünüyor. Ama hiçbir zaman bu oran yüzde 100 olmayacak. Çünkü buna ülke demografisi uygun değil. Cadde mağazacılığı belki biraz şekil değiştirecek ama ne ülkemizde ne de Samsun’umuzda asla bitmeyecek. Bunun yanında göz ardı edilemeyecek bir gerçek de internet alışverişlerinde yükselen trend. Her geçen gün sanal ortamdaki alışveriş mecraları artıyor ve bu oranda da tüketicisi de artıyor şüphesiz. Ama bu sektör ne kadar ilerlerse ilerlesin, AVM’ ler için bir rakip olabilecek konuma geleceğine inanmıyorum. Biz toplum olarak, dokunmadan denemeden satın almayı pek sevmeyiz. İnternet alışverişinin de en büyük handikabı bu bence. - Bir AVM için ulaşım çok önemli. Şehir merkezi daima rağbet görüyor. Bulunduğunuz konum ise Atakum’da.

Şehir merkezine göre dezavantajları var mı?

Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Ceyda Gamzeli, “Bir hafta sonu, mağazalarımızdan kesilen faturaların tamamı incelendiğinde, faturaların % 57’lik bir kısmının Samsun dışından ziyaretçilere kesildiği görüldü.” diyor. Gamzeli, markaların birçoğunun başlangıçta Anadolu illerine ciddi bir önyargı ile baktıklarını görmüş.

Aslına bakarsanız, bulunduğumuz lokasyonu bir dezavantaj olarak görmek bir yana, aksine biz hep avantajlı bulduk. Çünkü genele bakıldığında, yerleşim alanlarına veya işyerlerine yürüme mesafesinde olan AVM’ler hep başarılı olmuştur. Atakum, Samsun’un yükselen yıldızı. Şehir birçok alanda, özellikle sosyal anlamda bu tarafa ilerleme gösteriyor. Geçen sene ilimizin aldığı göçün, yaklaşık yarısından fazlasını Atakum almış ve almaya da devam ediyor. Zaten bunun dışında da, alışveriş merkezimize ulaşım imkanları çok geniş. Dolayısıyla biz bunun dezavantajını hiç yaşamadık. - Siz sadece müşterinin değil, aynı zamanda müşteriye hizmet sunan markaların taleplerini de karşılıyorsunuz… Her ikisi için de sizi tercih ettirecek unsurlar nelerdir?

Her ikisinin de kriterleri farklı olmakla birlikte, aslında ikisinin de temelin de aynı beklenti var. “Kaliteli hizmet ve profesyonel bir işletme anlayışı”. Hizmet kalitenizi belirli bir standartta tutmayı başarırsanız, daha çok ve daha nitelikli bir ziyaretçi kitlesini ağırlarsınız. Dolayısıyla, ziyaretçi trafiğinin yoğun olduğu bir alışveriş merkezinde de, kiralama yapmanız da, var olan markaları memnun etmek ve sürekliliğini sağlamanız da çok daha kolay olur. Kaliteli hizmetin açılımı

Samsun’da 2007 yılı Nisan ayından bugüne hizmet veriyor Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi.

Sayı 17 / Mart 2011

51


Sağlık

Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi içerisindeki 70 markanın 38’i Samsun’ a ilk mağazasını bu merkez sayesinde açmış.

çok geniş. Temizlikten güvenliğe, müşteri karşılamadan yönlendirmeye, otoparktan food courta, her alanda her noktada bunu hissettirebilmeniz gerekiyor. Yapılan etkinliklerle, CRM faaliyetleriyle çekim gücü yaratmanız ve bunu sürekli hale getirmeniz gerekiyor. Açıldığımızdan bugüne, hep bu zihniyetle hareket etmeye çalıştık, yenilikçi ve hareketli bir yapıyla burayı bir Yaşam Merkezi haline getirmeye çalıştık. - Cadde mağazaları bireysel olarak mücadele ederken AVM’ler bünyelerinde kampanyalar düzenlemekteler. Örneğin son olarak otomobil kampanyanız vardı. Bunlardan geri dönüşümler nasıl?

Markalar için alışveriş merkezlerinde olmanın en büyük avantajlarından biri de bu aslında. Doğru zamanda doğru şekilde kurgulanan etkinlik ve kampanyaların mağazalara çok ciddi olumlu geri dönüşümleri oluyor. Ziyaretçi trafiğini artırmanın yanında, alışverişi cazip hale getiriyor, yapılan alışveriş tutarlarını fiş ortalamalarını yükseltiyor. Her sene yılbaşı döneminde başlatarak belirli bir döneme yaydığımız otomobil kampanyamız artık gelenekselleşti denebilir. Bu sene de, 20 Mart tarihine kadar devam eden

52

kampanyamızın sonunda yapılacak çekilişle, bir müşterimize Mercedes CLC hediye edeceğiz. - AVM’lerde bir dönüşüm içerisindeler. Yeni trend AVM içerisinde bir giyim mağazasının yanında cafenin de olabilmesi. Sizin bu yeniliğe bakışınız nedir?

Sayıları hızla artan AVM’lerde, artık projeler de farklılaşıyor tabii ki. Kimisi mimarisiyle fark yaratmaya, özgün bir tarz oluşturmaya çalışıyor, kimisi mağaza konsepti ve temasıyla. Son dönem projelere bakıldığında biraz daha karma yapılar görüyoruz. Yani, yiyecek içecek alanlarının mağazaların arasına serpiştirildiği yapılar. Aslına bakarsanız, bu yapıyı, her ziyaretçinin her katı dolaşması açısından daha efektif buluyorum. Tabiî ki bu kurgunun, daha proje aşamasındayken gerçekleştirilmesi gerekiyor. - Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nin pazara yeni giren rakiplerine yönelik değerlendirmeleri ve bakışı nedir?

Rekabet her zaman kaliteyi getirir. Samsun da bu kaliteyi hak eden bir şehir. Kaldı ki; Samsun’daki tüketici potansiyeli, birkaç alışveriş merkezini daha çok rahat kaldırabilecek düzeyde.

Dolayısıyla, yeni rakiplerimizin geliyor olması bizleri de heyecanlandırıyor. Daha doğrusu, hangi sektörde olursa olsun, Samsun’da yapılan, yapılacak olan her nitelikli iş, bizi de heyecanlandırıyor. Her olumlu gelişme, her yeni proje bir diğerine vesiledir, beraberinde getirir. Samsun’da da, o sinerjiye ihtiyacımız var diye düşünüyorum. - Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nin içinde yer alan birçok firma sizinle birlikte şehre geldiler yanılmıyorsak. Bunun nedenleri nelerdir?

Projenin kiralama döneminde şunu fark ettik; markaların birçoğu Anadolu illerine ciddi bir önyargı ile bakıyorlar. Şehri tanımıyor ve buradaki tüketici potansiyelini göremiyorlar. Biz o dönemde onlara şehri anlattık, iyi bir iş yapacağımıza inandırdık. Aslında bu markaların hiçbirinin, Samsunlu’ya yabancı olmadığını, sadece kendi illerinde olmadığı için, farklı şehirlerden ama yine bu markalardan alışveriş yaptıklarına ikna ettik. Yine, birçok markanın da Samsun’da yer almak istediğini fakat kendi hedef kitlelerine uygun lokasyon bulamadıklarından dolayı mağaza açamadıklarını gördük. Dolayısıyla; Yeşilyurt AVM’nin açılışı, aynı zamanda Samsun’un da birçok Sayı 17 / Mart 2011


markaya kapılarını açması anlamına geliyor. 70 mağazanın 38 tanesi ilk mağazasını alışveriş merkezimizde açmıştır. - Yeşilyurt Alışveriş ve Yaşam Merkezi Yeşilyurt ailesini memnun eden bir yatırım oldu mu?

Bu proje Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Cemal Yeşilyurt tarafından her fırsatta dile getirildiği üzere, ticari

kaygılardan ziyade, tamamen şehrin ihtiyaçları doğrultusunda, şehre bir vefa borcu olarak hayata geçirilmiş bir projedir. Yeşilyurt Alışveriş Merkezi’nin gelmiş olduğu bu nokta şüphesiz, en çok AVM’ ye soyadını veren Yeşilyurt ailesini memnun etmiştir. - Bayanların alış veriş arzuları herkesçe malumdur. Bir AVM’nin yöneticisi olarak Ceyda Gamzeli bayanların hayallerini süsleyecek bir işe mi sahip?

Aslına bakarsanız, bir AVM’ nin yöneticiliği dışarıdan algılanması itibariyle bir bayan için çok cazip görünüyor. Sürekli her istediğim an alışveriş yapabilecek olduğumu, indirimlerden yeni çıkan ürünlerden herkesten önce haberdar olabildiğimi sanıyorlar. Ama maalesef durum hiç de öyle değil. Ben her gün alışveriş merkezine değil, işyerime geliyorum. Alışveriş merkezinin koridorlarında, alışveriş niyetiyle gezen bir bayan olarak değil, bu işyerinin bir yöneticisi olarak geziyorum. Çok komik gelecek size ama, ben de bir çok tüketici gibi, indirimleri telefonuma gelen mesajlardan ya da başkalarının söylemlerinden duyuyorum. Zaten kırk yılda bir alışverişe inecek olsam bile, onu da hakkıyla yapamıyorum. Farklı şehirlerde alışveriş merkezlerini gezerken de farklı bir durum söz konusu değil. Oralarda da ister istemez, sürekli işimle alakalı şeylere dikkatim yoğunlaşıyor. Acaba temizliği nasıl, güvenliği iyi mi, bu mağaza bizdekinden büyük mü küçük mü, bu marka yeni mi çıkmış, bizim alışveriş merkezine de gelir mi, müşteri profili nasıl vb. soruları düşünmekten alışverişe konsantre olamıyorum. Anlayacağınız alışveriş keyfi diye bir şey kalmadı bende. Alışverişin bayanlara verdiği zevk ve benim bu zevkten her geçen gün biraz daha mahrum kaldığım düşünüldüğünde, bu işin içinde olmayan bayanların bu konuda bize göre çok daha şanslı olduğunu söyleyebilirim. Fakat şaka bir yana Yeşilyurt AVM’nin yöneticiliğini yapmak ve Yeşilyurt Ailesi ile beraber çalışmak beni çok memnun eden bir ayrıcalık.

YEŞİLYURT’TA YAZIN DA MÜŞTERİ ARTIYOR Yeşilyurt AVM, toplamda 25.000 m2 kapalı alana sahip. Bünyesindeki 70 mağazada, yaklaşık 600 kişi çalışıyor. Günlük ziyaretçi sayıları yaz ve kış aylarında farklılık gösteriyor AVM’lerde. Yazları azalırken, soğuk mevsimlerde artıyor. Durum, Yeşilyurt’ta tam tersi. % 25 oranında artış görülüyor yazları. Örneğin; kışın hafta içi ortalaması 8500 iken, bu sayı yazın 10.500’ lere çıkıyor. Hafta sonlarında ise günde ortalama 16. 500 kişi ağırlanıyor.

Sayı 17 / Mart 2011

53


Spor

Samsun’da bayan futbolunu İlkadım Belediyespor temsil ediyor

Futbolu kadın gibi oynamak

B

ölgesel Amatör Lig (BAL) Anadolu Grubu’nda mücadele eden İlkadım Belediyespor Bayan Futbol Takımı’nın mazisi eski değil. Büyük çoğunluğu Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerinden

54

oluşuyor. Şu anda Samsun’un tek bayan takımı. Öncesinde Samsungücü Kulübü vardı. Ancak 2004 yılında fesih edildi. Ticaret Meslek Lisesi’ndeki öğrencilerin ısrarına dayanamayan Antrenör Arif İmamoğlu, şehrin yetkili

mercilerini kapı kapı dolaşarak bayan futbol kulübü kurma isteğini iletiyor. İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, talebe sıcak bakıyor. 28 bayanın yer aldığı takım, 2010 yılında Hüseyin KALPAR resmen kuruluyor. Sayı 17 / Mart 2011


Kulüp Başkanı Fikret Bilge, şehirdeki tek bayan futbol takımı hüviyetinden pek de memnun değil aslında. Bu işte öncülük güzel ama tekliğin birçok dezavantajları da var: “Samsun’da bayan futbol kulübü olarak İlkadım Belediyespor adı altında mücadele veriyoruz. İlimizde tek olmak bizi açıkçası pek memnun etmiyor. Bayan futbolunda gelişebilmemiz için futbol kulüplerinin artması gerekiyor. Böylece rekabet ortamı oluşur ve kalite artar. Şuan bayan futbolunda gebelik dönemi içindeyiz. İleriki dönemlerde daha fazla gelişeceğini düşünüyorum. Kızlarımızın maçlarına Samsun halkının ilgisi gayet iyi. Halkın da desteğiyle bayan futbolunun bizle birlikte büyüyeceğini düşünüyorum.” Takım kaptanı ve Samsunspor’un eski oyuncularından Mevlüt Kahraman’ın yeğeni Leyla Bayrak (Ortada), Samsun halkından ve medyasından destek beklediklerini söylüyor.

Futbol eğitimini geliştirmek için bayanlara dönük yaz okulu açmayı planladıklarını ifade ediyor Bilge. Yeni bayan yıldızlar yetiştirmenin şehir için önem taşıdığına da vurguluyor öte yandan. Futbolu hiç bilmeyen kız

çocukları dahi yaz okulunda alt yapı eğitimi alabilecekmiş. İlkadım Belediyespor Bayan Futbol Takımı’nın çoğunluğu Ticaret Meslek Lisesi öğrencilerinden oluşsa da, kapılar kır-köy-şehir ayırt etmeksizin herkese açık: “Futbol oynamak isteyen kızlara her türlü fiziki koşullarımızı sunmaya hazırız. Yeter ki futbol oynamayı istesinler. Hocalarımız yetenekli bayan futbolcuları belirliyor. Bu oyuncular İlk önce Samsun’a daha sonra da Türk futboluna kazandırılmak için ne gerekiyorsa yapılıyor.” Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye’de daha az bayan futbol takımı bulunmasının sebebi, gecikmişlikten kaynaklanıyor Bilge’ye göre. Bayan futbolunun önümüzdeki yıllarda erkek futbolundan daha fazla rağbet göreceğini de ileri sürüyor ayrıca. Futbol oynamak isteyen kız çocuklarının ailelerince engellendiğine dikkat çe-

Fikret Bilge

Kulüp Başkanı Fikret Bilge, şehirdeki tek takım hüviyetinden pek memnun değil açıkçası: “Bayan futbolunda gelişebilmemiz için futbol kulüplerinin artması gerekiyor. Böylece rekabet ortamı oluşur ve kalite artar.”

Sayı 17 / Mart 2011

55


Spor kiyor: “Futbol oynamak istediği halde kızlarını kulübe göndermek istemeyen aileler var. Merak etmesinler çocukları çocuklarımızdır. Antrenörlerimiz kızlarımıza ağabeylikten öte babalık yapıyorlar. Futbol oynama hevesinde olan kız çocuklarını, ailelerin Türk futboluna kazandırması gerektiğine inanıyorum.” Yaklaşık 35 yıldır erkek futboluyla uğraşan Antrenör Arif İmamoğlu, bayan futbolunda disiplin anlayışının öne çıktığını belirtiyor. Kızların art niyetsizliği ve serin kanlılığı, mutluluk veriyor ona. Öyle ki, kırmızı kartta dahi hakeme itiraz yok. Faul yapılandan, elinden tutularak özür dileniyor. Duygusallık katsayısı da yüksek. İmamoğlu bir anısını şöyle anlatıyor: “Ankara’da Başkentgücü takımıyla kar yağışı altında oynadığımız karşılaşmada defans oyuncumuz topu uzaklaştırırken top yanlışlıkla rakibin karnına çarpıp savunma oyuncumuzun önüne düştü. Defans oyuncumuz topu uzaklaştırmak yerine hemen gidip rakip oyuncuyu kaldırdı. Top oyunda olduğu halde kimse de topa vurup gol

atmayı düşünmedi. Aynı durum erkek futbo-lunda olsaydı. Durum çok farklı olurdu. Bayan futbolunda hırs farklı tarzlarda yansıyor sahaya kızlarımız centilmen olduğu gibi bir o kadar da hırslı. Yenilen kavga etmeyip ağlamak ile yetiniyor.” Futbolcu kızların karşı cinse özenmesine ciddi manada karşı duruş sergiliyor hoca. Oyuncularını da bu konuda sıkça uyarıyor. Tecrübeli antrenör, saç uzunluğuna ve maç öncesindeki makyaja müdahale etmediğini de söylüyor: “Bayan futbolcularıma her defasında üstüne basa basa, ‘siz bayansınız bayan gibi futbol oynayacaksınız’ diyorum. Şekil olarak erkeklere benzemek isteyenleri uyarıyorum. Maç başlamadan önce soyunma odasına taktik vermeye gittiğimde kimisi saçını örüyor. Kimisi de makyajını tazeliyor. Bunlar elbette olağan şeyler kesinlikle rahatsız olmuyoruz. Çünkü kızlarımızdan futbol oynuyor diye hayattan kopmalarını bekleyemeyiz. Futbol sadece erkeklerin yapacağı bir spor dalı değil, bayanların da bayan gibi yapabileceği bir spordur.” İlkadım Belediyespor Bayan Futbol Takımı Kaptanı Leyla Bayrak futbola sokakta erkeklerle top oynayarak başlamış. Spora ilgili bir ailede yetişmiş. Dayısı Mevlüt Kahraman, milli formayı da giyen eski bir Samsunspor oyuncusu. Orta saha mevkiinde top koşturan Leyla, dayısından çok şey öğrenmiş. Okul takımının ardından kulüpte de forma kaptığı için kendini şanslı görüyor. Antrenmanların kardeşlik ortamında geçtiğini belirterek, futbol oynamak isteyen bayanları İlkadım Belediyespor’a davet ediyor. Ayrıca Samsun halkından ve medyasından da destek bekliyor.

Antrenör Arif İmamoğlu, bayan oyuncuların kadınsı özelliklerin törpülenmesine ve erkeklere özenmelerine şiddetle karşı çıkıyor: “Bayan futbolcularıma her defasında üstüne basa basa, ‘siz bayansınız bayan gibi futbol oynayacaksınız’ diyorum. Şekil olarak erkeklere benzemek isteyenleri uyarıyorum. Maç başlamadan önce soyunma odasına taktik vermeye gittiğimde kimisi saçını örüyor. Kimisi de makyajını tazeliyor.”

56

Bayan futbolunda hırs farklı tarzlarda yansıyor sahaya kızlarımız centilmen olduğu gibi bir o kadar da hırslı. Yenilen kavga etmeyip ağlamak ile yetiniyor.” Futbolcu kızların karşı cinse özenmesine ciddi manada karşı duruş sergiliyor hoca. Oyuncularını da bu konuda sıkça uyarıyor. Tecrübeli antrenör, saç Sayı 17 / Mart 2011


uzunluğuna ve maç öncesindeki makyaja müdahale etmediğini de söylüyor: “Bayan futbolcularıma her defasında üstüne basa basa, ‘siz bayansınız bayan gibi futbol oynayacaksınız’ diyorum. Şekil olarak erkeklere benzemek isteyenleri uyarıyorum. Maç başlamadan önce soyunma odasına taktik vermeye gittiğimde kimisi saçını örüyor. Kimisi de makyajını tazeliyor. Bunlar elbette olağan şeyler kesinlikle rahatsız olmuyoruz. Çünkü kızlarımızdan futbol oynuyor diye hayattan kopmalarını bekleyemeyiz. Futbol sadece erkeklerin yapacağı bir spor dalı değil, bayanların da bayan gibi yapabileceği bir spordur.”

ELDE ETTİĞİ BAŞARILAR 2006 - 2007: Trabzon grup müsabakasında 3’üncülük. 2008-2009: Çankırı Grup birinciliği, Türkiye yedinciliği. 2009-2010: Kastamonu’da Grup ikinciliği, Nike Halı Saha Ligi Türkiye üçüncülüğü. 2010-2011: Bölge birinciliği 2010 öncesi lise takımının başarıları.

İlkadım Belediyespor Bayan Futbol Takımı Kaptanı Leyla Bayrak futbola sokakta erkeklerle top oynayarak başlamış. Spora ilgili bir ailede yetişmiş. Dayısı Mevlüt Kahraman, milli formayı da giyen eski bir Samsunspor oyuncusu. Orta saha mevkiinde top koşturan Leyla, dayısından çok şey öğrenmiş. Okul takımının ardından kulüpte de forma kaptığı için kendini şanslı görüyor. Antrenmanların kardeşlik ortamında geçtiğini belirterek, futbol oynamak isteyen bayanları İlkadım Belediyespor’a davet ediyor. Ayrıca Samsun halkından ve medyasından da destek bekliyor. Sayı 17 / Mart 2011

57


Sinema Gölgeler ve Suretler Tür : Dram / Politik Gösterim Tarihi : : 11 Mart 2011 Yönetmen : Derviş Zaim Senaryo : Derviş Zaim Yapım : 2010, Türkiye , 116 dk. Oyuncular : Osman Alkaş (Veli) , Hazar Ergüçlü , Popi Avraam , Settar Tanrıöğen , Buğra Gülsoy, Erol Refikoğlu, Ahmet Karabiber, Nadi Güler Filmin konusu: Gölgeler ve Suretler, 1963’te Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar arasında başlayan olaylar sırasında bir Karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşen genç bir kızın geçirdiği olgunlaşma sürecini anlatıyor. Yıkılıp yanan köylerden, daha güvenli olan şehire kaçış macerası esnasında yaşananlar, Kıbrıs’ın hikâyesine ışık tutuyor. Hikâyenin fonunu ise Kıbrıs’ın Karpaz Bölgesi ve Büyükkonuk Köyü’nün doğası, tepeleri ve deniz oluşturuyor. Hiç istemediği halde kendini ve ailesini şiddet dolu bir ortamda bulan bir adam suça bulaşmamak için neleri göze alabilir? Acaba şiddetin egemen olduğu bir dünyada, masumiyeti korumanın ve insan kalmanın yolları nelerdir? Gerçek olaylardan esinlenen film, bu sorulara yanıt arıyor.

Kolpaçino: Bomba Tür : Komedi Gösterim Tarihi : 11 Mart 2011 Yönetmen : Şafak Sezer Senaryo : Şafak Sezer , Kaan Ertem , Suat Özkan , Serkan Şengül Görüntü Yönetmeni : Kamil Çetin Müzik: İskender Paydaş Yapım : 2011 Oyuncular : Şafak Sezer , Aydemir Akbaş , Kemal İnci , Ali Çatalbaş , Serkan Şengül , Ebubekir Öztürk , Melis Tuğba Türk , Arzu Yanardağ , Kadir Kandemir Tamblyn , Clémence Poésy Filmin konusu: Özgür (Şafak Sezer) zengin bir ailenin evladıdır. Ancak hayatından memnun değildir. Ne cimri babasından destek görmekte, ne de zengin kayınpederinden… Özgür’ün geçmişten gelen sevgilisi olan Şale (Arzu Yanardağ) çıkaracağı albüm için maddi destek beklemektedir. Bu desteği bulamayınca Özgür’ü, gizlice çektiği bir şantaj kaseti ile tehdit eder. Kalbi kırık bir kadının ’kadınca’ intikamı gibi görünen bu durumun arkasında aslında çok büyük hesaplar vardır. Özgür bu durumdan çıkabilmek için kolpaçı arkadaşları Sabri(Aydemir Akbaş) ve Tayfun’dan( Ali Çatalbaş) yardım ister. Kendisine çok güvenen bu ekip, Özgür’ü kurtarmaya çalışırken, kendilerini daha büyük belaların içinde bulurlar…

Kaybedenler Kulübü Tür : Komedi / Dram Gösterim Tarihi : 25 Mart 2011 Yönetmen : Tolga Örnek Senaryo : Mehmet Ada Öztekin , Tolga Örnek Görüntü Yönetmeni : Burak Kanbir Yapım : 2010, Türkiye , 110 dk. Oyuncular: Nejat İşler (Kaan) , Yiğit Özşener (Mete) , İdil Fırat , Rıza Kocaoğlu , Ahu Türkpençe , Serra Yılmaz Filmin konusu: Alternatif kitaplar basan bir yayınevinin sahibi olan Kaan (Nejat İşler) ile Kadıköy’de bar işleten, çok sıkı bir plak ve efemera koleksiyoneri olan Mete (Yiğit Özşener), 90’lı yılların ikinci yarısında, sanki bir yerde oturmuş konuşuyorlarmış ve kimsenin bundan haberi yokmuş gibi bir radyo programı yapmaya başlarlar. Yaptıkları program zaman içinde hem onların hem de dinleyenlerin hayatını değiştirecektir. Programın şöhreti hızla yayılırken Kaan ve Mete eski hayatlarına aynen devam ederler. Hergün başka kadınlarla yalnızlığını gidermeye çalışan Kaan, aradığı aşkı Zeynep’de (Ahu Türkpençe) bulur ve bu aşkı tutkuyla yaşamaya çalışır; aralarındaki hayat görüşü farklılığına rağmen... Bu arada herkesin ‘kendi kaybını’ bulduğu ‘Kaybedenler Kulübü’, toplumun farklı kesiminden insanları biraraya getirerek adeta bir ‘ortak mahalle’ de buluşturur. Kendi yalnızlıklarıyla bile dalga geçen, sisteme her gün başkaldıran, hayatın kıyısında yaşayan Kaan ve Mete’nin renkli hayatlarını yansıtan programın tutkunları, ‘Kaybedenler Kulübü’nün üyeleridir artık.

58

Sayı 17 / Mart 2011


Say覺 14 / Aral覺k 2010



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.