HABEREXEN TARIM & GIDA
2
www.haberexen.com
HABEREXEN TARIM & GIDA
I
ki yakasında iki nehir, iki nehrin suladığı iki ovayla besler Samsun insanını. Tarımın temeli verimli ve işlenebilir toprağa sahip olmaya dayanır elbet, ancak günümüzde bu kadarı yeterli değildir. Gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlar hayatın her alanını etkilediği gibi tarımı da etkilemekte dolayısıyla tükettiğimiz gıdayı da.
Çiftçinin, kendi emeğini hiçe sayarak Yeşilırmak ve Kızılırmak’a döktüğü ürün miktarı çok az artık Samsun’da. Tarlada yetişen birçok ürünün sana yide işlenebildiği bir karşılığı var Samsun’da. Ancak daha kat etmesi gereken çok yol var Samsun’un önünde. Bu yola ışık tutabilmek amacıyla hazırladığımız Haberexen Tarım&Gıda
Samsun gerek coğrafi özellikleriyle, gerek kültürel yapısıyla ekonomisinin temelini tarım ve gıdaya dayandırır. Aradan çatlak sesler çıkıp, “Samsun tarım değil, sanayi şehridir” dese de Samsun’un sanayisinin de büyük çoğunluğunun tarım sanayisine dayandığını unutmamak gerekir. Samsun’da tarım, gün geçtikçe bireysel çiftçilerin kontrolünden çıkıyor. Uluslararası ticaret yapan holdingler, Samsun’da endüstriyel çiftçilik yapmaya başladı. Özelleştirmeler, destekler, hibeler, sertifikalandırmalar, yetkilendirmeler ve Ar-Ge faaliyetleri Samsun tarımını kurumsal boyuta taşıdı. Samsunlu girişimciler Çarşamba ve Bafra Ovaları’nda yetişen ürünleri işleyerek Dünya’nın değişik ülkelerine ihraç ediyor. Tarım sektörünü birlikte bir tedarik zincirini oluşturdukları gıda sektöründen ayrı ele almak yapılacak en büyük hatalardan biri. Bu durum yetkililerinde gözünden kaçmadı. Bu çerçevede tarım sektöründe sanayileşmeyi hızlandıran adım İhtisas Gıda OSB’nin kurulmasıyla atıldı. Hazırlanan “Tarım Master Planı”na uygun adımlar atmaya çalışan Samsun, bugüne kadar kırsal kalkınmayla ilgili tamamladığı, 36 milyon 324 bin 600 TL tutarındaki 93 proje için 17 milyon 310 bin 712 TL hibe almıştır.
DERGİ HABEREXEN’in Ücretsiz Ekidir. Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi
Mustafa ÇAKIR
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Ahmet AK
HABER MERKEZİ
Mustafa BİLİK - Cüneyt YAŞAR - Mert Volkan GÜN
HALKLA İLİŞKİLER
Özel Eki’nin üçüncüsüyle okurlarımızın karşısındayız. Tarım ve gıda ile ilgili tartışılan konuları, yeni teknolojileri ve Samsun’un tarımgıda profilini bu ekte bulabilirsiniz.
Ekrem Yunus KESİCİ - Onur NURDEMİR Tel : 0 362 432 64 64 Faks : 0 362 435 47 77 Mail : abone@haberexen.com
REKLAM Yavuz YAMAN - Kürşad TEKOLUK Rezervasyon Tel: 0 362 432 64 64
HUKUK DANIŞMANLARI
BASIM YERİ
YÖNETİM YERİ ADRESİ
www.haberexen.com www.haberexen.com
AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin ŞENGUL AV. Adem AKSOY Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konaklar Apt. No: 16/1-3 SAMSUN
Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mh. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
3
HABEREXEN TARIM & GIDA
Samsun’da
Tarımın Ağırlığı Tartışılmaz Önemli tarımsal araziye sahip Samsun’un, tarımsal varlığını henüz arzu ettiğimiz noktada harekete geçirebilmiş olduğumuzu söyleyemeyiz.
ıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Kadir Güven, Samsun’un tarım sektöründe G önemli potansiyele sahip olduğunu söyleyerek, “Ne kadar sanayileşirsek sanayileşelim Samsun’da tarımın ağırlığı olacaktır.” dedi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Kadir Güven, Samsun için önemli sektörlerin başında tarımın geldiğini söyleyerek, “Türkiye’de çok önemli bir potansiyeli olan kentlerin başında yer alıyor. Samsun; Bafra ve Çarşamba ovaları gibi iki büyük ovaya sahip önemli bir kent. Bunun yanında iç kesimlerdeki ilçelerimizi de dâhil ettiğimizde önemli tarımsal araziye sahip Samsun’un, tarımsal varlığını henüz arzu ettiğimiz noktada harekete geçirebilmiş olduğumuzu söyleyemeyiz. Ne kadar sanayileşirsek sanayileşelim tarımın ağırlığı var.” dedi.
Samsun’un Tarım Arazileri ve Üretilen Ürünler
Faaliyetlerin, şehirlere göç nedeniyle köylerde işgücü yetersizliği yaşayan işletmeler ile şehre göç ettiği halde köydeki arazilerinde tarımsal faaliyetini sürdürmek isteyen işletmelerce daha çok tercih edildiği söylenebilir.
4
Samsun ili genelinde tarım arazilerinin güncel dağılımına bakıldığında 432.718 hektarlık toplam tarım alanının 243.567 hektarın tarla bitkilerine ayrıldığı görülmektedir. Tarımsal üretimde ikinci derecede önemli bir yer tutan meyvecilik ise tarımsal arazinin %21,3’ünü kaplamaktadır. Ülkemizde ekim yapılan alanlardaki daralmanın aksine, sebze ve meyve yetiştirilen alanlarda ise artış meydana gelmiştir. Bitkisel üretimde öne çıkan ve yığınlaşma gösteren sebzecilik sektörü
www.haberexen.com
son zamanlarda uygulanan iyi tarım uygulamaları ile Samsun’un adının sıkça duyulmasına neden olmuştur. Diğer sebze alanlarında aşırı sıcaklık gibi olumsuzluklardan dolayı üretim yapılamadığı zamanlarda Samsun bölgesinde ekolojik avantajlar nedeniyle üretim devam etmektedir. Bu ekolojik üstünlükten yeterince pay alabilmek için mevcut yapının iyileştirilme çalışmaları başlamıştır. Bu durum, daha fazla işgücü gerektiren tarla tarımı yerine, daha az işgücü gerektiren sebzecilik ve meyvecilik faaliyetlerinin tercih edildiğini göstermektedir. Bu faaliyetlerin, şehirlere göç nedeniyle köylerde işgücü yetersizliği yaşayan işletmeler ile şehre göç ettiği halde köydeki arazilerinde tarımsal faaliyetini sürdürmek isteyen işletmelerce daha çok tercih edildiği söylenebilir.
Bodur Meyvecilik Bir Yatırım Sektörü Haline Geliyor Samsun ilinde tarla bitkilerinden sonra ekilen alan ve yapılan üretim açısından ikinci sırada gelen meyvecilik, ekilen alan itibariyle il genelindeki tarım arazilerinin %24,33’ünü oluşturmaktadır. Toplam 92.247 hektarlık meyve arazisinde her türlü meyvenin üretimi yapılmaktadır. 2011 yılında 73.085 ton fındık, 24.190 ton şeftali,
HABEREXEN TARIM & GIDA
15.525 ton elma ve 8.495 ton armut, 1.973 ton kivi üretimi yapılmıştır.
benimsenmiştir.
Son yıllarda Samsun ilinin; sürdürülebilir tarımı, tarımsal verimliliği ve üretimde rekabet edebilirliğini artırabilmek için atılan önemli adımlardan biride tarım havzalarının temelini oluşturacak olan kapama meyve bahçesi tesisi ve bodur-yarı bodur meyve yetiştiriciliğidir. Samsun ilinde oluşturmayı amaçladığımız meyvecilik Tarım havzalarının stratejik amaçları içinde tarımsal planlama, sürdürülebilir kaliteli ve sözleşmeli üretim, Pazar ve fiyat garantisinin oluşması, tarım arazilerinin korunması, üretici örgütlerinin etkinliği, kaynakların öncelikli alanlarda etkin kullanımı ve tarımsal üretimde AB normlarını yakalamak vardır.
Bitkisel üretimde tarla bitkileri ve meyve ürünle rinden sonra son olarak ele alınması gereken sebze üretimi, Samsun’da 33.344hektarlık alanla toplam tarım arazilerinin %7,7sini oluşturmaktadır.
İl Müdürlüğümüzce yapılan meyvecilik hav zaları tespit çalışmaları çerçevesinde 40 Üretim bölgesi tespit edilmiş ve buralarda Özel idare imkânları kullanılarak bodur cins meyve fidanları
Toplam Tarım Alanı ve Uzun Ömürlü BitkilerTürkiye Kıyaslaması ha
%
Samsun
432.718
Türkiye
23.630.000
Sebze Deposu Samsun
Tarla bitkileri üretimi yanında iklim ve geniş üretim alanları ile de sebze tarımı Samsun ilinde ülkenin diğer illerine karşı mukayeseli üstünlüğe sahiptir. Türkiye sebze üretiminin %5 ini üreten Samsun ilinin toplam 1.241.326 ton olan sebze üretimi ile özellikle kışlık sebzelerin bir kısmında Türkiye üretimindeki payı %28’lere çıkabilmektedir. Sebze üretimi alanlarında en büyük payı 82.093 dekar alanda 124.070 ton ile taze fasulye, bunu takiben 57.524 dekar-347.663 ton ile domates ve 33.277 dekar-105.972 ton ile sivri biber almıştır. Beyaz lahana, salçalık biber, patlıcan, kırmızı
Tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin alanıTürkiye Kıyaslaması Ekilen
Nadas
ha
%
1.83
243.567
1.55
100
15.712.000
66.5
ha
Sebze Bahçeleri alanı ve Türkiye Kıyaslaması
Uzun Ömürlü Bitkiler (Meyveler, içecek ve baharat bitkileri, bağ, zeytinlik) Alanları ve Türkiye Kıyaslaması
ha
%
ha
%
15.603
33.344
4.1
92.247
3
4.017.000
810.000
3.4
3.091.000
13
Samsun İli Tarım Arazilerinin Dağılımı ve Türkiye Karşılaştırması
ile çiftçilerin bahçe temin etmesi teşvik edilmiştir. Meyvecilik alanlarının yaygınlaşma eğiliminde olduğu görülmektedir. Kırsal Kalkınma Yatırımları Programı kapsamında ilimizde soğuk hava depolarının yapımına öncelik ve ağırlık verilerek sektörün gelişmesine katkıda bulunulmuştur. Son yıllarda Samsun’da oluşturulan meyve üretim havzaları ile özellikle bodur meyve yetiştiriciliği
lahana, dolmalık biber ve kara yaprak lahana da il genelinde yoğun olarak ekilmektedir. İlimiz kışlık sebze ekilişi ve üretiminde İklimin kendine sağladığı avantajlar ile Ülkenin en kaliteli lahana, pırasa, kırmızı lahana, karnabahar ve Brokolisini üretmektedir. www.haberexen.com
5
HABEREXEN TARIM & GIDA
Gıda Zehirlenmeleri
B Prof. Dr. Mustafa Alişarlı Veterinerlik Fakültesi Dekanı
ugün yaşanan tüketim çılgınlığı, sorunlarımızın birçoğunun temel nedenidir. Bunun da en büyük sebebi, bilinçsizliktir. İnsanlar yiyecekleri gıdaları satın alırken, büyük oranda bilinçsiz davranmakta, daha çok işin reklam yönüne aldanmakta, toplumun çoğunluğunun tercihini veya öteden gelen alışkanlıkları doğru gibi algılamaktadır. Bu da önemli sorunlara neden olmaktadır. Hem birey sağlığı bakımından, hem de toplum sağlığı bakımından büyük tehlikeler, benzer bilinçsiz davranışlar yüzünden oluşmaktadır. Dünyada her yıl birçok insan yedikleri yemek ler nedeni ile hastalanmaktadır. Bu şekilde hastalananlar, ishal, kusma, mide bulantısı, ateş, kramp lar gibi belirtiler gösterirler. İnsanlar, genellikle grip olduklarını düşünürler. Ancak, gerçek problem, birkaç saat ya da birkaç gün önce yedikleri yemeklerde bulunan minik canlılar tarafından oluşturulan gıda zehirlenmesidir. Bakteriler, uygun sıcaklıklarda kolayca üreyip hızla çoğalabilen tek hücreli canlılardır. Bazıları faydalıdır ve peynir, yoğurt ve turşu gibi gıdaların yapımında kullanılır. Hastalıklara neden olan bakterilere patojen bakteri adı verilir. Bazı bakteriler tek başlarına hastalık oluşturmazlar ancak riskli gıdalarda çoğalma fırsatı bulurlarsa toksin adı verilen zehirleyici maddeler salgılarlar ve bu toksinler gıdalar yolu ile insanlara geçerek gıda zehirlenmelerini oluştururlar. Bütün bu nedenlerle gıdaların işlenmesi çok önemlidir ve yiyeceklerin hazırlanmasında temizliğe ve çapraz-kontaminasyonlara/bulaşmalara dikkat edilmelidir. İnsanlar belirli bir gıdayı yedikten sonra aniden hastalanırsa genellikle bundan mikroorganizmalar ve bu mikroorganizmalar tarafından oluşturulan toksinler sorumludur. Hastalığa neden olan mikroorganizmalar gıdaların içinde veya üzerinde çoğalırlar ve gıda içerisinde veya yendikten sonra insan vücudu içinde hastalık meydana getiren zehir (toksin) oluştururlar. Gıda zehirlenmelerini oluşturan mikroorganizmalar çıplak gözle görülemeyen küçük canlılardır. Doğada her yerde mikroorganizmalar mevcuttur. Bunlar havada, suda, karada, derilerin yüzeyle rinde ve insan ve hayvan mukozalarında (özellikle mide bağırsak kanalında) ve de gıdaların içinde veya üzerinde bulunurlar. Bütün mikroorganizmalar zararlı değildir. Aksine bunlardan
6
www.haberexen.com
bazıları şüphesiz oldukça faydalıdır. Bakteriler, maya ve küfler ve hatta virüsler mikroorganizmalar içerisinde yer almaktadır. Gıda zehirlenmelerine karşı korunabilmek için bazı önerilere uymak gerekir. Bunlar; Gıdaları, çok iyi pişirmeden yemeyin. Deniz ürünlerinin çok taze olmasına dikkat edin. Kıyma, süt ve bunlardan mamul yiyecekleri mutlaka buzdolabında muhafaza edin ve kısa sürede tüketmeye bakın. Kıymanın buzdolabında en fazla 1 gün dayanıklı olduğunu da unutmayın. Derin dondurucudan çıkardığınız tavuk, balık ve kıymayı dışarıda çözündürmeyin. Akşamdan çıkarıp buzdolabında sabaha kadar çözünmeye bırakın. Ambalajlı gıdaları satın alırken son kullanma tarihine mutlaka dikkat edin. İyi yıkanmadan ve soyulmadan yenen sebze ve meyveler de hem ilaç kalıntıları hem de mikroplar yönünden tehlike teşkil eder. Bilhassa tatillerde, kaynağını bilmediğimiz suyu içmeyin. Şişelenmiş suları, sıcak çay ve kahveyi tercih edin. Çiğ kremalı tatlılar, açıkta satılan dondurmalar, iyi pişmemiş köfteler, tekrar tekrar ısıtılan yemek ler, şişkin-delik konserveler en yakınımızdaki zehirlenme kaynaklarıdır. Güvenli gıda, ülkelerin ekonomik olarak gelişmişliğinin ve yüksek kalitede bir hayat sürdürmenin temelidir. Yetersiz gıda hijye ni; hastalıkların ve bunlara bağlı sağlık harcamalarının artmasına, bundan etkilenen bireylerin verimliliğinin düşmesine neden olacaktır. Toplum gıda hijyeni konularında haberdar olmaya başladığında, özellikle gıda hijyeni ve hastalıkların önlenmesi ilişkisini kavradıklarında, doğal olarak yeterli gıda hijyeni sağlayan ticari firmaları destekleyecekler ve onların ürettikleri ürünleri/markaları satın alacaklardır. Gıda hij yenine yeteri kadar önem vermeyenler zamanla pazar kaybedeceklerdir.
HABEREXEN TARIM & GIDA
www.haberexen.com
7
HABEREXEN TARIM & GIDA
Samsun İlinde Hayvan Yetiştiriciliğinin Durumu Prof.Dr.Mehmet Kuran Ziraat Fakültesi Dekanı
Tarımın bir kolu olan hayvancılık; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanmasını kapsar. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki kararsızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı, tarım ve hayvancılık birbirini destekler. Besi hayvancılığının şeker fabrikaları çevresinde gelişmesi örnek olarak verilebilir. Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkile mesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür. Gelişmiş ülkelerde tarımsal ekonominin lokomotifi olan hayvancılık, iki açıdan son derece önemlidir. Bunlardan birincisi çok düşük maliyetli istihdam yaratması, ikincisi ise kalitesiz veya insan beslenmesine uygun olmayan yem kaynaklarının kaliteli insan gıdasına dönüştürmesidir.
üretimin aracılığıyla yaşam kalitesinin arttırılması gibi işlevler taşımaktadır. Tarıma dayalı sanayinin Samsun gibi, ekonomisinde tarımın ağırlıklı olduğu illerde ekonomi boyutu kadar sosyal boyutu da vardır. İstihdam, işsizlik, yoksulluk ve göç sorunlarının çözümü, çiftçilerin ürettikleri katma değerden sanayi yoluyla daha fazla pay alması ve bulunduğu, yaşadığı yerde mutlu olması gibi konular tarıma dayalı sanayilerin kırsal alan açısından insani ve sosyal boyutunu da ortaya koymaktadır. İlimizde hayvan yetiştiriciliğinin önemine karşılık son yıllarda ülkesel olarak gözlemlenen düşüşler Samsun ilinde de etkisini göstermiştir. Bu durumun nedenleri arasında; İşletmelerin küçük, dağınık ve örgütsüz oluşu, Girdilerin temininde ve ürünlerin pazarlanmasında karşılaşılan zorluklar, Ürün fiyatlarının artmaması, buna karşılık girdi fiyatlarının artması,
Samsun’da tarım, iktisadi faaliyet kolları arasında tarımda çalışan nüfusun fazlalığı tarıma dayalı Köylerden şehirlere göç, işletmelerde istihdamın yoğunluğu nedeniyle ayrı bir önem arz etmekSığır Sığır Sığır Süt tedir. Tarım sektörü Yıllar Süt (Ton) Süt (Ton) Süt (Ton) Manda Yerli Kültür Melez (Ton) azımsanmayacak 2009 73.065 30.634,41 50.712 68.229,87 150.253 151.229,92 10.769 3.862,93 oranda ülke kalkınmasının, 2010 66.365 28.808,14 60.749 80.249,41 155.379 168.119,55 11.380 5.264,27 kırsal kalkınmanın 2011 79.864 30.991,77 70.411 93.155,72 157.574 168.955,52 13.152 5.579,50 sürükleyicisi k o n u m u n d a d ı r . Samsun İli Tarım Arazilerinin Dağılımı ve Türkiye Karşılaştırması Samsun’da üretim, hizmet, imalat ve tarım yapılarına bakıldığında Sosyal güvenlik yasasında meydana gelen hâkim sektörün üretim ve istihdamda tarım olduğu değişikliklerle tek seferde yapılan toplu ödeme ile gözükmektedir. emekli olma imkanı kazanan yetiştiriciler sürüsünü satarak emekli olmaktadır. Ve bir daha bu işle Bu nedenle Samsun’da tarım sektörü genel anlamda uğraşmamaktadır. ülke kalkınmasının önemli bir unsuru olmasının yanında kırsal kalkınma çabalarının ana sürükleyici- Gençler iş bulmak amacıyla köyden çıkmakta ve iş si konumundadır. Samsun’da tarım sadece ekonomik bulamasalar da tekrar geri dönmemektedirler. Bu bir faaliyet değil sosyal, bölgesel, kültürel ekolojik da hayvan yetiştiriciliğinde çalıştırılacak eleman vb. önemi olan bir toplumsal süreçtir. Samsun’da sıkıntısını ortaya çıkarmaktadır. tarım halkın beslenmesi, sanayiye ham madde temin edilmesi ve ekonomik değer oluşturulmasının Yapısal ve ekonomik etmenlere bağlı olarak yeni yanında planlı ve bilinçli yapıldığında toplumsal üretim teknikleri ve teknolojinin en alt düzeyde yapının kırsal mirasın ve çevrenin korunması kaliteli kullanılması gibi konular sayılabilir. 8
www.haberexen.com
HABEREXEN TARIM & GIDA
Hayvan Yetiştiriciliğinin Sorunları ve Çözüm Önerileri İlimizin özellikle süt sığırcılığı ve broiler yetiştiriciliği potansiyeli yüksektir. Gelecekte bu alanlarda daha hızlı bir gelişme beklenmelidir. Bunların dışında besi sığırlığı ve koyun yetiştiriciliği de önemli bir potansiyele sahiptir. Aşağıda ilimizin genel hayvancılık sorunları ve bazı öneriler sıralanmıştır. Üretim kaybının başlıca nedenlerinden biri yetiştiricilik yapan kesimin eğitim ve bilgi düzeyinin yetersiz olması ve olaya ekonomik olarak bakmamasıdır. Yetiştiriciler sürekli olarak bilgilendirilmeli, teknik yayın, kurs ve diğer eğitim çalışmaları ile yetiştiricilere bilgi verilmelidir. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği açısından çobanlık mesleği oldukça önemlidir. Sertifikalı çoban yetiştirilerek sürüler bu kişilere emanet edilmelidir. Üretilen yapağının bulunduğu yerde işlenmiş ürünlere dönüştürülmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi, alternatif ürün geliştirme üzerinde durulmalıdır.
Hayvan besisinin bilinçli olarak yapılması teşvik edilmelidir. Böylece erken kuzu ve oğlak kesimi önlenerek ürün kaybı, geç kesim önlenerek de mera, yem, ilaç, ağıl, iş gücü vb. kaynak kayıpları azaltılacaktır. Yetiştiricilerimizin elinde bulunan hayvan ırkları düşük verimlidir. Elimizdeki, yerli ırkların ıslah edilerek verimlerinin arttırılması üzerinde önemle durulması gerekmektedir. Üreticilerin kasaplık hayvanları satışında genellikle güven sistemi hâkim olduğu için zaman zaman ürünlerin parasını alamamaktadır. Et üreticileri ve satıcıları birliği kurulabilir. Brucella, Şap, Koyun-Keçi Vebası vb. bulaşıcı hastalıklar yüzünden yavru atma, verim kayıpları ve ölüm gibi ekonomik kayıplar meydana gelmektedir. Hastalıklara karşı yetiştiriciler daha iyi bilgilendirilmeli ve sağlık koruma bilinci arttırılmalıdır.
Yıllar
Koyun Merinos
Süt (Ton)
Koyun Yerli
Süt (Ton)
Keçi Kıl
Süt (Ton)
2009
200
3,68
122.171
3.963,32
5.222
136,328
2010
152
0,392
132.702
5.195,44
12.604
662,269
2011
586
3,132
146.861
5.414,38
13.963
715,72
Samsun İli Tarım Arazilerinin Dağılımı ve Türkiye Karşılaştırması www.haberexen.com
9
HABEREXEN TARIM & GIDA
“Önümüzdeki Yüzyıl
Biyoteknoloji
Çağı Olacak”
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Okumuş merak edilen yeni teknolojiyi Haberexen okurları için değerlendirdi. Tarımsal Biyoteknoloji özellikle canlı bünyesindeki değişikliklerle yararlı üretimle rin oluşturulması amacıyla ortaya konulan bir teknolojidir. Dünyada farklı ülkelerde farklı hedefleri olan tarımsal biyoteknoloji, yeni ürün-
sağlamasına yardımcı olur. Bu süreçte biyotek nolojik yöntemlerden olan, genetik yöntemler, moleküler genetik, DNA dizileme teknolojisi ve gen transferi gibi ileri teknoloji gerektiren süreçleri kullanır. Bir diğer faaliyet alanı, yakıt sağlama (enerji) ile ilgilidir. Ülkelerin enerji ihtiyaçları yadsınamaz bir gerçektir. Biyoteknolojik yöntemler bu enerji açığını “biyodizel ve biyoetanol” kapatmaya yardımcı olur. Dikilen yağlı bitkilerden biyoteknolojik yöntemler kullanılarak elde edilecek biyodizel enerji sektörüne faydalı olacağı gibi yan sanayiye de faydalı olacaktır. Örneğin, bugün yan ürün olarak “biyoplastik” kavramı gündemde. Normalde doğada çözünmesi 1000 sene gibi süre alan plastiğin yerine doğada 200 sene gibi kısa bir sürede çözünebilen biyoplastik üretimi biyoteknolojik yöntemlerle mümkündür.
lerin üretiminde ileri teknolojilerin kullanılmasını içermektedir.
Samsun’un sanayisi ağırlık olarak tarım ve gıdaya dayanmaktadır. Özellikle gıda sektörünün biyoteknolojik yöntemlere ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz.
10
Biyoteknoloji özellikle iyileştirme(ıslah), yakıt sağlama (enerji) ve beslenme (gıda) alanları olmak üzere üç alanda yoğunlaşmıştır. Tarımsal Biyoteknoloji, mevcut yapının iyileş tirilmesi konusunda bitkilerin istenilen şartlara, istenilen kalitede ve istenilen verimlilikte uyum
www.haberexen.com
Biyoteknolojinin yoğunlaştığı üçüncü alan beslenme (gıda) sektörünü yakından ilgilendirmekte. Kullandığınız gıda ürünlerini incelediğinizde birçok kimyasal katkı maddesi olduğunu kolayca görebilirsiniz. Kimyasal katkı maddelerinin insana ve çevreye zararları bir gerçektir. Bunların yerine biyotek nolojik yöntemler ile üretilmiş bitkisel katkı maddeleri kullanılabilir. Bir başka deyişle, aynı katkı maddeleri kimyasallar yerine doğala özdeş maddelerden yapılabilir.
“Sektöre Destek Vermeye Hazırız”
Şehrimizde biyoteknoloji kavramı tabi ki herkesin yeni yeni tanımaya başladığı bir kavram.
HABEREXEN TARIM & GIDA
Ülkemizde olduğu gibi Samsun’da da özellikle GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar)’lar ile ilgili konuların tartışılmaya başlanmasıyla tanınmaya başladı. Samsun’un sanayisi ağırlık olarak tarım ve gıdaya dayanmaktadır. Özellikle gıda sektörünün biyoteknolojik yöntemlere ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. Şehrimizde; helva, reçel, şekerleme ve benzeri gıda ürünlerini üreten birçok firma var. Bu teknoloji bu firmaları kimyasal katkı maddelerinden kurtarabilecek bir teknolojidir. Aynı şekilde plastik sanayine ciddi şekilde destek sağlanabilir. Biyoteknolojik yöntemleri kullanmaya başlayan bir plastik firması Samsun’da “biyoplastik” üretiminin öncüsü olacağı gibi firmaya ve şehrimize de katma değer sağlayabilir. Ayrıca bu teknoloji un sanayinde de kullanılabilir. Mikrobiyoloji arıtma sistemleriyle ilgili çalışma yapanlara destek verebiliriz. Bununla birlikte, bu alanda çalışan makineleri üretenlerle de multidisipliner bir çalışma yapabiliriz. DNA ile ilgili bir merkez kurup, burada bitki ve tohum ıslahıyla ilgili çalışan firmalara destek verebiliriz.
“Üniversite-Sanayi El Ele Çalışabiliriz”
Şehrimizde üniversite ve sanayici arasında iletişim kopukluğu var. Bu soruna, sanayici üniversiteyi ne kadar tanıyor ve üniversite sanayiciye ne kadar yakınlaşabiliyor açısından bakmak lazım. Bu sorun özellikle Ar-Ge faaliyetlerinde gün yüzüne çıkıyor. Bu sorunun temelinde Ar-Ge’yi nasıl yapacağını bilmeyen sanayici ve geliştirdiği teknolojiyi sanayiciye anlatamayan üniversite yatıyor. Eğer bu ve benzeri sorunları
aşarsak biz de çalışmalarımıza sanayicinin ihtiyacına göre yön vereceğiz ve teknolojimizi ona göre geliştireceğiz. Sanayici mevcut işini bırakıp başka bir yeniliği denemeye tereddütle yaklaşıyor. Birlikte yapacağımız çalışmalar bu tereddütleri ortadan kaldıracaktır. Birlikte bir Ar-Ge altyapısı kurabiliriz ve birlikte kalkınabiliriz. Sanayi için bir diğer önemli husus “atık madde”dir. Gelişmiş ülkeler atıktan para kazanmayı bizden çok önce öğrendi. Şehrimizde ciddi miktarda sanayi atığı var. Şu an bölümümüzde bulunan arkadaşlarımız üst düzeyde her türlü atığı paraya çevirebilecek bilgi birikimi ve donanıma sahip. Şu an gerek TÜBİTAK ile gerekse özel sektörde yer alan firmalarla ortak yürüttüğümüz projelerimiz devam ediyor. Niğde’den, Konya’dan ve Suluova’dan bazı firmalar bölümümüzden bu konuyla ilgili hem eleman hem de teknolojik destek talep ediyorlar. Biz de öğrencilerimizi bu firmaların ihtiyaçları doğrultusunda yetiştiriyoruz. Biyoteknolojik çalışmalarda ciddi firmalarla işbirliği halinde çalışma yapmaya hazırız. Bu çalışmalarda firmaların problemleri ve istekleri projelendirilerek çözüme kavuşturulabilir. Bu amaçla cesaretli, özverili, ileri görüşlü, kendi sini geliştirmek isteyen firmalarla sürekli veya proje bazlı işbirliği hem sanayiciye hem üniversitemize, dolayısıyla da bölge ekonomisine katkı sağlayacaktır. Önümüzdeki yüzyıl tamamen biyoteknolojik bir çağ olacak, sanayicinin bu alanla ilgili ileri görüşlü davranması şarttır. www.haberexen.com
11
HABEREXEN TARIM & GIDA
Tarım ve Gıdada
Tartışılan Konular TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Turgut Erel ve İstanbul Şube’sinin Samsunlu Başkanı Ahmet Atalık tarım ve gıdayla ilgili tartışmalı konulara açıklık getirdi.
“Türkiye 10 Yılda 30 Milyon Dekar Tarım Arazisini Kullanamaz Oldu” TÜİK(Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre tarım arazilerimiz 410 milyon dekardan 380 milyon dekara geriledi. Buna karşın ülke nüfusumuz sürekli bir artış eğiliminde. Felâket tellallığı yaptığımız sanılmasın ama ortada bir gerçek var. On yılda kaybettiğimiz arazilerin toplam boyutu 30 milyonu buldu. Bunun ne kadar ciddi bir boyut olduğunu okurların daha rahat anlayabilmeleri için şu şekilde de ifade edebiliriz. Türkiye, Belçika’nın toplam yüz ölçümü kadar olan bir tarım arazisini kaybetti.
GDO Gerçeği GDO, en kısa haliyle genetiği değiştirilmiş organizmadır. Bunu açacak olursak, her canlı genlere sahiptir, genleri bütün yaşamsal şifrelerin içinde bulunduğu paketler halinde düşünebiliriz. Gen bir kere değiştiği zaman, onu takip eden silsile ona göre şekillenir. Bugün tartıştığımız nokta bitkilerin genleriyle oynanması durumudur. Günümüzde iki amaçla bitki genleriyle oynanmakta. Birincisi, zehirli protein ile bitkiyi zararlı böceklere karşı korumak, ikincisi ise yüksek dozda kullanılacak tarım ilacına karşı bitkinin etkilenmemesini sağlamak. Biz GDO’ya karşı değiliz, çünkü insanların hastalıklarına karşı kullandıkları bütün ilaç ve aşılar GDO ile üretilmekte. İnsana faydalı olan hiçbir şeye biz karşı değiliz. Ancak GDO konusunda yapılan bilimsel çalışmaların kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanması gerekir. GDO’nun insan üzerindeki etkisi uzun bir süreçte ortaya çıkmakta.
12
Ülkemizin gıda hammaddesinin %60’ını buğday oluşturmaktadır. Bu nedenle Türkiye topraklarının %75’inde buğday üretimi yapılmaktadır. Ancak bugün gelinen nokta durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Türkiye kaybettiği 12 milyon dekar buğday ekimi alanı nedeniyle saman ithal eder hale gelmiştir. Saman ithalatı ve buğday ekimindeki azalma hayvancılığı da tehdit etmekte. Girişimciler aldıkları desteklerle modern tesisler inşa ettiler ancak unuttukları bir şey vardı o da buğday ekim alanlarımızın azalmasıyla ortaya çıkan hayvan yemi problemi.
“GDO’ya Değil Bilgi Kirliliğine Karşıyız” Biz GDO’ya karşı değiliz, çünkü insanların hastalıklarına karşı kullandıkları bütün ilaç ve aşılar GDO ile üretilmekte. İnsana faydalı olan hiçbir şeye biz karşı değiliz. Ancak GDO konusunda yapılan bilimsel çalışmaların kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanması gerekir. GDO’nun insan üzerindeki etkisi uzun bir süreçte ortaya çıkmakta. Bugün yapılan bilimsel çalışmalar ise 3 ay gibi kısa bir deneme süresinden oluşmakta. Belki akademik bir kimliğimiz yok ama onlarla aynı bilimsel makaleleri okuyup aynı konuları takip etmekteyiz. Şu an tüm dünyada insanların GDO için kobay olarak kullanıldığını düşünüyoruz ve buna karşıyız.
“Çiftçimizin Ürettiği Gıdalar Temiz” Türkiye’de 16 tane mısır, 3 tane de soya çeşidinin hayvan yemi olarak ithal edilmesine izin verilmiştir. Bu mevzuat çerçevesinde kurulan Biyo Güvenlik Kurumu da çalışmalarını yaparak Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na olumlu veya olumsuz raporlarını sunar. Bu raporlar doğrultusunda ülke mizde şu ana kadar gıda amaçlı bir GDO’lu ürüne izin çıkmamıştır. Ülkemizde GDO’lu tohumla üretim yapmak yasaktır. Bizim çiftçimizin ürettiği sebzesinde de meyvesinde de kesinlikle GDO yoktur. Ancak ithalat noktasında GDO’lu hayvan yem-
www.haberexen.com
lerine izin çıkıştır. Hayvan yemi deyip sümen altı etmemek gerekir, bu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilecek hayvansal gıdalar sofralarımıza gelmektedir. Bu nedenle hayvan yemi de olsa GDO’lu ürünlerin ithalatına karşıyız. Fransa’da yapılan çalışmalarda GDO’ya maruz kalan insan DNA’sının zarar gördüğü tespit edil miştir. Başta beyin, mide ve karaciğer rahatsızlıkları olmak üzere kolesterol, şeker ve saymakla bitmeyecek birçok ciddi zararlar saptanmıştır.
HABEREXEN TARIM & GIDA
“Samsun Tarım Arazisini Korumalı” Samsun coğrafi konumu itibariyle küresel ısınmadan ülkemizin diğer bölgelerine göre daha az etkilenmekte. Ülkemizin güneyinde çok ciddi kuraklıklar söz konusu olurken Samsun’da yağışların arttığı gözlenmekte. Samsun’da tarım planlaması yapılırken bütün bu koşullar göz önüne alınmalıdır. Yakın bir gelecekte ülkemizin tarım ihtiyacını karşılayan en önemli kaynak Samsun olabilir. Samsun’un ileriye dönük yapılanmasında ovaların ve tarım arazilerinin titizlikle korunması gerekmekte. Ülke nüfusumuz artıyor, buna güneydeki kuraklıkta eklendiğinde insanlar ülkemizin kuzeyine göç edecek, en verimli topraklarda burada olduğu için tarımsal üretimin temeli Orta Karadeniz ve Samsun olacak. Bugün Türkiye, Sudan’dan 5 milyon dekarlık tarım arazisi kirala-
maya çalışıyor. Bir gün Sudan, kusura bakma o araziler bana lazım diyecek olursa ne yapacağız. Bütün bu nedenlerden ötürü Samsun’un tarım arazilerini küçültücü politikalardan uzak durmamız lazım. Gerek tarım, gerek sanayi, gerek turizm hangi sektör olursa olsun planlı ve akılcı yatırımlar yapmalıyız. Örneğin, Tekkeköy iyi bir tarım arazisiydi, şimdi büyükşehir sınırları dâhilinde bir belediye oldu. Bunun olması normaldir, büyükşehir olmanın gerekliliğidir. Ancak siz bunu yaparken neyi planladınız. Önceleri birinci sınıf tarım arazi si olan Tekkeköy bugün sanayileşmeye kurban verilmiştir. Bunun gibi birçok örnek gözlerimizin önündedir.
Turgut EREL
Ahmet ATACIK
Bugün Türkiye, Sudan’dan 5 milyon dekarlık tarım ara zisi kiralamaya çalışıyor. Bir gün Sudan, kusura bakma o araziler bana lazım diyecek olursa ne yapacağız. “Tarım Toprağını Kazanmak 20 Bin Yıl” Birçok faktöre bağlı olarak değişmekle birlikte 1 santimetre toprağın oluşması için kabul edilen ortalama süre 500 yıldır. Tarım için gereken toprak seviyesi minimum 40-50 santimetredir. Bir diğer deyişle tarıma elverişli toprağı kazanmak için en az 20 bin yıl gerekir. Bunu idrak edemeyen insanlar için 20 bin yılda oluşan o toprağı yok etmek bir kepçe darbesi kadar kolaydır.
Yerinden alınan toprak artık hafriyat olmuş demektir, başka bir yere götürseniz bile artık tarım toprağı değildir. Doğanın bize 20 bin yılda verdiğini 30 saniyede yok etmekte ilelebet muhafaza etmekte bizim elimizdedir. Unutmayalım, kolay olan kaybetmektir, kazanmak zordur. www.haberexen.com
13
HABEREXEN TARIM & GIDA
Nedir Bu
ORGANIK
tarım?
Organik (ekolojik, biyolojik) tarım, yüksek girdi kullanımına dayalı endüstriyel tarımın insan sağlığı, ekonomi ve çevre açısından ortaya çıkardığı olumsuz sonuçların kar şısında alternatif olarak ortaya çıkmış bir tarım sistemidir. Kaynakların en iyi şekilde kullanımına dayanarak yanlış uygulamalar sonucu bozu lan doğal dengeyi korumayı amaç layan ekolojik tarım sisteminde, sentetik kimyasal gübrelerin, ilaçların ve hormonların kullanımı yasaklanmıştır. Toprak verimliliği, hastalık ve zararlılardan korunmada
14
www.haberexen.com
uygun çeşit seçimi, ürün rotasyonu, bitki atıklarının değerlendirilmesi, yeşil gübreleme, organik atıkların kullanılması, hayvan gübresi ve biyolojik kontrol gibi yöntemler esas olarak belirlenmiştir. Bir başka deyişle organik tarım, üretimde insan sağlığı için zararlı olan kimyasal gübre ve ilaçları kul lanmadan, insan ve çevre sağlığı üzerine girdilerle yapılan, üretimden tüketime kadar her aşaması kont rollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.
HABEREXEN TARIM & GIDA
Temel Prensipler Tüm üretim zincirinde sürdürülebilir bir sistem kurularak yüksek kalitede yeterli miktarda üretim yapmak, Üretim sistemi içindeki doğal döngüler ve canlı sistemleri ile uyumlu olarak çalışmak, Geçmiş bilgilerin ve geleneksel tarım sistemlerinin önemini fark etmek, bu bilgileri korumak ve yararlanmak, Güncel bilgileri doğal proseslerin işleyişini kavrayarak uygulamak, Toprak verimliliğini üretim kapasitesinin temeli olarak ele almak ve yoğun girdi kullanımının tersine rotasyon, uygun toprak işleme, yeşil gübreleme, hayvansal gübre ve kompost gibi kültürel, biyolojik ve mekanik yöntemler kullanarak toprak verimliliğini ve biyolojik aktivitesini uzun dönemde korumak ve artırmak Hayvansal üretimde hayvanların doğal ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yaşam koşulları sağlamak Üretim ve işlemede mümkün olabildiğince enerji tüketimini azaltmak, yerel ve yenilenebilir kaynakları doğru kullanmak, Hastalık ve zararlılara karşı mücadelede mevcut koşullara uygun tür, ırk ve çeşitlerin seçilerek bitkisel ve hayvansal üretimin uyum içinde yürütülme sine çalışmak, Tarımsal faaliyetler sonucu çevre, insan ve hayvan sağlığını etkileyebilecek her türlü kirliliği en aza indirgemek, sentetik kimyasal gübre, ilaç, hormon ve katkı maddelerini kullanmamak,
Üretim birimi içinde ve çevresindeki tarımsal ve doğal biyo çeşitliliği korumak Hastalık ve zararlılara karşı mücadelede mevcut koşullara uygun tür, ırk ve çeşitlerin seçilerek bitkisel ve hayvansal üretimin uyum içinde yürütül mesine çalışmak, Tarımsal faaliyetler sonucu çevre, insan ve hayvan sağlığını etkileyebilecek her türlü kirliliği en aza indirgemek, sentetik kimyasal gübre, ilaç, hormon ve katkı maddelerini kullanmamak, Hayvansal üretimde hayvanların doğal ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri yaşam koşulları sağlamak, Üretim birimi içinde ve çevresindeki tarımsal ve doğal biyoçeşitliliği korumak Üretim ve işlemede mümkün olabildiğince enerji tüketimini azaltmak, yerel ve yenilenebilir kaynakları doğru kullanmak, Su kaynaklarını ve su ile ilgili yaşam sistemlerini korumak ve doğru kullanmak, Ekolojik tarım yöntemiyle üretilen ürünlerin izlediği tüm aşamalarda (işleme, paketleme vb.) ekolojik ürün özelliklerini yitirmemesini sağlamak, Ekolojik üretim ve işleme sistemi içerisinde yer alan herkese temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı sağlamak Sosyal olarak eşit ve ekolojik açıdan dengeli bir üretim, işleme ve dağıtım zincirinin kurulmasını teşvik etmek, yerel ve bölgesel üretim ve dağıtımı teşvik etmek, www.haberexen.com
15
,,
HABEREXEN TARIM & GIDA
,,
Organik üretimde tarım ilaçlarına dayalı kesin reçeteler yoktur. Sürekli gözlem, inceleme, sağlık ve çevre dostu uygun yöntemi bulma esastır!
Ulusal ve/veya uluslararası ekolojik tarım kurallarına göre üretimin gerçekleştirildiğinin bağımsız kontrol firmaları tarafından denetlenerek tüketicilere ekolojik ürün güvencesi vermek.
Neden Organik Ürünler Tüketmeliyiz?
Organik Ürünlerin Lezzeti Harikadır: İyi korunmuş toprağın sağlıklı ve güçlü ürünler verdiği ve bunların lezzetlerinin de daha iyi olduğu bilinmektedir. Organik domatesi deneyin, lezzetini fark edeceksiniz! Organik ürün satın aldığınızda lezzetli ve besleyici ürün alırken aynı zamanda dünyamızı da korumuş olursunuz! Organik Ürünlerin Garantisi Sertifikalarıdır: Organik olarak etiketlenen ürünlerin sertifika landırılmaları kanun ve yönetmeliklerle zorunludur. Üretilen ürünler üretim sistemi bağımsız kontrol ve sertifikasyon firmaları tarafından denetlenmek tedir. Organik Üretim Sağlık Risklerini Azaltır: Pek çok bilimsel araştırma tarımsal üretimde kullanılan kimyasal ilaçların sağlığa olumsuz etkilerini ortaya koymuştur. En savunmasızlar özellikle çocuklar, 16
www.haberexen.com
çiftçiler ve tarımda çalışan işçilerdir. Organik ürün ala rak çocuklarınız ve kendi sağlığınızı korurken üretimde çalışan kişilerinde sağlığını korumuş olursunuz. Organik Tarım Toprağı Korur: Organik tarımda toprak yapısı, sağlığı ve verimliliğinin korunması hedeflenir. Bir avuç toprak içinde barındırdığı binlerce mikroorganizma ile bitkilerin su besin ihtiyaçlarını karşılamasına yardım eder. Uygun toprak işleme ve rotasyon ile organik tarımla toprak korunmuş olur. Kimyasallar yerine doğal madde lerle toprak verimliliği arttırılır. Organik Tarım Su Kaynaklarını Korur: Bizim ve tüm canlılar için vazgeçilmez olan su kaynaklarının korunması organik tarımın prensiplerinden biridir. Sentetik kimyasal ilaçların kullanımı organik üretimde yasak olduğundan yer altı su kaynaklarına bu kimyasalların karışması önlenmiş olur!
HABEREXEN TARIM & GIDA
Organik Tarım Araştırmalarda Yenilikçidir: Organik üretimde aşağıdaki teknikler kullanılır ve geliştirilir: Yeşil gübreleme, yararlı böceklerin kullanımı, ürün rotasyonu ve çeşitliliği, botanik ve biyolojik mücadele, toprak, bitki ve doğal yaşamın yakından gözlemlenmesi, kültürel ve mekanik ot mücadelesi. Organik üretimde tarım ilaçlarına dayalı kesin reçeteler yoktur. Sürekli gözlem, inceleme, sağlık ve çevre dostu uygun yöntemi bulma esastır! Organik Tarım Kırsal Nüfusu Korur: Organik tarımın prensiplerinden biri küçük çiftçilerin güvenliğini üretim döngüsü veya gelir düzeylerini arttırarak sağlamaktır. Organik üretim yapan çiftçi ler aldıkları sertifikayla ürünlerine ek bir değer katar ve sağlıklı ürünlerini size ulaştırır!
Organik Tarım Çeşitliliğin Korunması İçin Çalışır: Yeryüzünde her gün pek çok tür yok olmakta, tohum kaynakları azalmaktadır. Organik tarım yerel çeşitlerin yetiştirilmesini desteklerken çevreyi de koruyarak diğer yaşam türlerinin korunmasını amaçlar! Organik Tarımda GDO’ ya İzin Verilmez: Çevre ve insan sağlığı açısından riskleri olabilecek genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı organik tarımda yasaktır. Hayvan Sağlığı ve Refahı Önemlidir: Organik üretimde hayvan refahı ciddi bir şekilde ele alınır ve belirli kurallara göre hayvansal ürünler üretilir. Yetiştirilen hayvanlar doğal ortamlarında doğal besinlerle beslenir.
www.haberexen.com
17
HABEREXEN TARIM & GIDA
Bakliyatta Kırmızı Alarm Türkiye’de bakliyat üretimi hızla kan kaybediyor. Sektörün temsilcileri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan lığı’ndan acilen Havza Modeli’ni hayata geçirmesini bekliyor. Organik (ekolojik, biyolojik) tarım, yüksek girdi kullanımına dayalı endüstriyel tarımın insan sağlığı, ekonomi ve çevre açısından ortaya çıkardığı olumsuz sonuçların kar şısında alternatif olarak ortaya çıkmış
bir tarım sistemidir. Kaynakların en iyi şekilde kullanımına dayanarak yanlış uygulamalar sonucu bozulan doğal dengeyi korumayı amaç layan ekolojik tarım sisteminde, sentetik kimyasal gübrelerin, ilaç ların ve hormonların kullanımı yasaklanmıştır. Toprak verimliliği, hastalık ve zararlılardan korunmada uygun çeşit seçimi, ürün rotasyonu, bitki atıklarının değerlendirilmesi, yeşil gübreleme, organik atıkların
kullanılması, hayvan gübresi ve biyolojik kontrol gibi yöntemler esas olarak belirlenmiştir. Bir başka deyişle organik tarım, üretimde insan sağlığı için zararlı olan kimyasal gübre ve ilaçları kullanmadan, insan ve çevre sağlığı üzerine girdilerle yapılan, üretimden tüketime kadar her aşaması kont rollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.
Ette Karışım Devri Bitiyor Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın etle et ürünlerindeki taklit ve tağşiş olaylarını önlemek amacıyla yeniden düzenlediği Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği 5 Mart Salı günü resmen yürürlüğe giriyor. Bu tarihten itibaren piyasada artık tavuk, kuzu, hindi karışımlı sucuk ve soyalı köfte satılamayacak. Yasağa rağmen raflarında karışımlı ürün bulunduranlar ise 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu gereği en az 12 bin lira para cezasıyla karşılaşacak. Türkiye Kasaplar Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın etle et ürünlerindeki taklit ve tağşiş olay larını önlemek amacıyla hazırladığı Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği’yle birlikte karışımlı et ürünleri satışının tarih olduğunu söyledi.
Vatandaş Et Yerine Ot Yemeyecek
Düzenlemeyle; kanatlı etle kır mızı et karıştırılarak ürün elde edi lemeyeceğini belirten Yalçındağ, ancak tavuk-hindi eti ya da dana18
www.haberexen.com
koyun eti karışımından sosis, salam üretebileceğini dile getirdi. Düzenlemeyi; ‘Türk vatandaşlarına yapılan en hayırlı hizmet’ olarak değerlendiren Yalçındağ, meselenin sadece salam, sosis, sucuk meselesi olmadığının altını çizdi. Artık vatandaşların yiyeceği döner, köfte ve sucuğun tadına varacağını vurgulayan Yalçındağ şunları kaydetti: “Yıllarca 50 adet köfte 3 liradan satıldı. Neden köfte, sucuk ve döner gibi geleneksel Türk damak tadına hitap eden ürünlerimizle oynadılar? Köfteye soya, dönere tavuk kattılar. Halkımız yeni düzenlemeyle artık et yerine ot yemeyecek. Köftenin içerisi tamamen soyadan oluştuğu için vatandaş et yediğini zannediyordu; ancak ot yiyordu. Artık soyayı soya olarak satabilecek, ancak soyayı köfte diye satamayacak. Tatlan dırıcılarla et tadı verilerek et diye yediremeyecekler. “ Vatandaşların, yasa ğa rağmen market raf larında karışımlı et ürünü gördüğünde çekinmeden ‘Alo 174 Gıda’ hattını arama
larını tavsiye eden Türkiye Kasaplar Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, yasağın hayvancılık sektörünü de olumlu etkileyeceğini söyledi. Kaliteli ürünlerin marka olabileceğine dikkat çeken Yalçın dağ, “Piyasada karışımlı et ürünüyle uluslar arası marka olmuş bir ürün bilinmiyor. Çünkü yarısı tavuk eti, yarısı dana etinden yapılan sucuğu döneri ihraç edemezsiniz. Benzeri ürün diye satılan ürünle marka olunmaz. Sucuk, kırmızı etten yapılır. Kırmızı etin benzeri olur mu? Tavuk ve benzeri ürünler diye yıllarca satıldı, oysa tavuğun benzeri olur mu, karışımla ürünle marka olunmaz.” ifadesini kullandı.
HABEREXEN TARIM & GIDA
Bankalar Tarım Sektörüne 32,6 Milyar Lira Kredi Verdi Tarım sektörüne 2013 yılında 8 milyar 975 milyon lira destek verilecek. Geçen yıla göre yüzde 19 artırılan tarım desteklerinde aslan payını alan bazlı destekler, hayvancılık ve fark ödemesi (prim) destekleri aldı. Bankalar geçen yıl tarım ve balıkçılık sektörüne 32 milyar 642 milyon 626 bin lira kredi verdi. Son 10 yılda tarım sektörüne kredi musluklarını açan bankacılık sektörü 2012’de 38 milyar lira kredi kul landırmayı hedefliyordu. Ancak, tarı ma en çok kredi kullandıran Ziraat Bankası’nın frene basması, tarımsal kredilerde hedefe ulaşılmasını en gelledi. Ziraat Bankası ile birlikte kamunun tarımsal kredilerdeki payında düşüş olurken yerli özel sermayeli bankalar ile yabancı sermayeli bankalar kredi payını artırdı. Özel sermayeli bankalar arasında ilk sırayı Türk Ekonomi Bankası alırken, yabancı sermayeli bankalarda ise Denizbank liderliğini korudu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, tarıma 2010’da 23 milyar lira, 2011’de 30,9 milyar lira kredi kullandıran bankacılık sektörü 2012’de bir önceki yıla göre yüzde 5.5 artışla tarım ve balıkçılık sek-
törüne 32.6 milyar lira kredi verdi. BDDK verilerine göre, 2012 yılında bankaların tarım ve balıkçılık sektörüne kullandırdığı kredilerde takipteki alacaklar ilk kez 1 milyar lirayı aştı. Geçen yıl 1 milyar 18 milyon 137 bin liralık takipteki alacakların yarısı Ziraat Bankası’na ait. Ziraat Bankası’nın takipteki tarım ve balıkçılık kredisi 513 milyon 844 bin lira oldu.
Kredi hacmi son 10 yılda 40 kat arttı
Türkiye ekonomisinde yaşanan en büyük krizlerden birisi olarak adlandırılan 2001 krizinden sonra tarım sektörüne kredi verilmesi adeta durduruldu. Ekonomik kriz sonrasında, 2002’de 300 milyon liraya kadar gerileyen tarımsal krediler, sonraki yıllarda katlanarak büyüdü. Tarımsal krediler 2003 yılında 770 milyon lira olurken, 2004’te 1 milyar, 2007’de 10 milyar lira sınırını aştı. Asıl patlama ise sıfır faizli kredilerin verildiği 2010’da oldu. BDDK veri
lerine göre tarıma 2010’da 23 milyar, 2011’de 30,9 milyar, 2012’de 32,6 milyar lira kredi kullandırıldı. Böylece son 10 yılda tarımsal krediler 40 kat büyüdü. Bankacılık sektörünün toplam kredi hacminin ortalama yüzde 4’ü tarıma veriliyor.
Kredilerde aslan payı Ziraat Bankası’nın
Tarıma verilen kredilerde Ziraat Bankası’nın büyük ağırlığı var. Toplam kredilerin yaklaşık yüzde 70’ini Ziraat Bankası veriyor. Tarım ve balıkçılık sektörüne 2012 yılında verilen 32,6 milyar liralık toplam kredinin 20,2 milyar lirasını Ziraat Bankası verdi. Vakıfbank ise aynı dönemde 1,5 milyar lira kredi kullandırdı. 2012’de kamu bankalarının tarıma verdiği toplam kredi 22,7 milyar lira oldu. BDDK verilerine göre, tarımsal kredilerde 2012 yılında bir önceki yıla göre kamunun payı düşerken, özel yerli sermayeli bankalar ile yabancı sermayeli bankaların payı arttı. Kamu www.haberexen.com
19
HABEREXEN TARIM & GIDA
bankaları 2011 yılında tarım ve balıkçılığa 22 milyar 979 milyon 394 bin lira kredi verirken, 2012’de kamu bankalarının kredi miktarı 22 milyar 748 milyon 281 bin liraya geriledi. Bu geri lemede Ziraat Bankası ile Halk Bankası’nın tarımsal kredilerde frene basması etkili oldu. Ziraat Bankası 2011’de 21,3 milyar lira kredi kullandırırken 2012’de 20,2 milyar lira kredi verdi. Halk Bankası’nın ise 2011’de 714 mil yon lira olan tarımsal kredi tutarı 2012’de 562 milyon liraya geriledi. Vakıfbank ise tarımsal kredisini yüzde 90 oranında artırdı. Vakıfbank 2011’de 811 milyon lira olan tarım ve balıkçılık kredisini 2012’de 1 milyar 551 milyon liraya çıkardı. Yerli özel sermayeli bankalar 2011 yılında 5 milyar 97 milyon lira olan tarım kredilerini 6,1 milyar liraya çıkardı. Yabancı sermayeli bankalar ise aynı dönemde tarım kredilerini 2,8 milyar liradan 3,7 milyar liraya çıkardı. Böylece tarımsal kredilerde kamu bankalarının payı düşerken, yerli sermayeli özel bankaların ve yabancı sermayeli bankaların payı arttı.
Fındık Bahçesini Sökene
Dekar Başına 600 TL Ödenecek Ruhsat verilen sahalarda fındık yetiştiriciliği yapan fındık üretici belgesine sahip üreticiler ile ruhsatsız alanlardaki fındık bahçelerini söke rek alternatif ürüne geçen üreticiler desteklenecek. Bakanlar Kurulu’nun 28 Ocak 2013 tarihli kararı ile yürürlüğe konulan fındık üreticilerine alan bazlı gelir desteği ve alternatif ürüne geçen üreticilere telafi edici ödeme yapılmasına dair kararın uygulanmasına ilişkin tebliğ
20
www.haberexen.com
yayınlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ uyarınca, ruhsat verilen saha larda fındık yetiştiriciliği yapan fın dık üretici belgesine sahip üretici ler ile ruhsatsız alanlardaki fındık bahçelerini sökerek alternatif ürüne geçen üreticiler desteklenecek. Destekleme kapsamında, çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçilere, dekar başına 2012 yılı için 150 lira, 2013 için 160 lira ve 2014 için de 170 lira ödeme yapılacak. Ruhsatsız
alanda fındık bahçesi bulunup da bunu 2012 yılında söken çiftçilere dekar başına 600 lira ödenecek. Bahçesini 2013’te sökenlere dekar başına 450 lira, 2014’te sökenlere ise 300 lira ödeme yapılacak. Geçen yılın ürünü ile telafi edici ödeme için başvurular 30 Nisan 2013’e kadar yapılacak. Tarım İl/İlçe müdürlükleri tara fından ödeme başvurularına esas alanların niteliklerinin belirlenme sinde; il arazi varlığı raporları, arazi kullanım kabiliyeti sınıfları, tapu ve kadastro kayıtları, coğrafi bilgi sistemi uydu fotoğrafları, haritalar, eski yıllara ait fındık kütük defter lerindeki verilerin yanında altimetre, klizimetre ve GPS cihazlarından yararlanılacak.
HABEREXEN TARIM & GIDA
www.haberexen.com
21
HABEREXEN TARIM & GIDA
Tarım sektörüne 2013 yılında 8 milyar 975 milyon lira destek verilecek. Geçen yıla göre yüzde 19 artırılan tarım desteklerinde aslan payını alan bazlı destekler, hayvancılık ve fark ödemesi (prim) destekleri aldı.
TARIMA
9 milyar
DESTEK
B
eş bakanlığın temsil edildiği Destekleme ve Yönlendirme Kuru lu’nda kabul edilen ve Bakanlar Kurulu’nda imzalandıktan sonra Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girecek olan 2013 tarım desteklerinde en yüksek payı 17 üründe verilen fark ödemesi oluş turuyor. 2013 yılında 17 ürüne toplam 3,1 milyar lira destek verilecek. Bu, toplam desteklerin yüzde 34,7’sini oluşturuyor. İkinci sırada ise hayvancılık destekleri var. Bu yıl toplam desteklerin yüzde 27,4’ü olan 2,4 milyar lira destek verilecek. Mazot, gübre, toprak analizi, organik tarım ve iyi tarım uygulamalarını kapsayan alan bazlı desteklerin toplam desteğe oranı ise yüzde 25,7 olacak. Alan bazlı 2,3 milyar lira destek ödenecek.
İşte O Destekler: Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından kabul edilen 2013 tarım destekle rinde alan bazlı olarak adlandırılan gübre, mazot, toprak analizi desteklerinin tamamında artış sağlandı.
22
1 - Prim 3 üründe arttı, 14’ü aynı kaldı Toplam destek bütçesinden en yüksek payı alan ve 17 üründe verilen fark ödemesi (prim) desteğinde 14 üründe artış yapılmazken sadece 3 üründe prim artışı yapıldı. Buna göre, kütlü pamuk primi kilo başına 46 kuruştan 50 kuruşa, aspir için ödenen prim 40 kuruştan 45 kuruşa ve zeytinyağı primi ise kilo başına 50 kuruştan 60 kuruşa çıkarıldı. Geçen yıl olduğu
www.haberexen.com
gibi kilo başına yağlık ayçiçeğine 24 kuruş, soya fasulyesine 50 kuruş, kanolaya 40 kuruş, dane mısıra 4 kuruş, buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikaleye 5 kuruş, çeltik, kuru fasulye, nohut ve mercimekte ise kilo başına 10 kuruş fark ödemesi yapılacak. 2 - Alan bazlı desteklerde artış Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından kabul edilen 2013 tarım destekle rinde alan bazlı olarak adlandırılan gübre, mazot, toprak analizi desteklerinin tamamında artış sağlandı. Alan bazlı diğer desteklerden organik tarımda sadece meyve ve sebze üretiminde destek artırılırken diğer kalemlerde ve iyi tarım uygulamalarında destekler geçen yılın seviyesinde kaldı. Peyzaj ve süs bitkileri, özel çayır mera, orman emvali alanlar için geçen yıl dekara 2,7 lira olan mazot desteği bu yıl 2,9 lira olarak ödenecek. Gübre desteği ise bu alanlar için 3,7 liradan 4 liraya çıkarıldı. Hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumrulu bitkiler, sebze ve meyve alanları için dekar başına 4 lira olan mazot desteği 2013’te 4,3 liraya gübre desteği de 5 liradan 5,5 liraya yükseltildi. Yağlı tohum ve endüstri bitkilerinde ise dekara 7 lira olan mazot desteği 9 lira, 6,3 lira olan gübre desteği
HABEREXEN TARIM & GIDA
de 7 lira oldu. Gübre ve mazot desteği almak için zorunlu olan toprak analizinin desteği ise geçen yıl olduğu gibi dekara 2,5 lira olarak uygulanacak. 3 - Organik tarımda kısmi artış Alan bazlı destek kalemlerinden organik tarımda sadece meyve ve sebze üretiminde destek artışı oldu. 2013’te organik olarak üretilen meyve ve sebzede dekar başına üreticilere 50 lira destek verilecek. Tarla bitkilerinde ise geçen yıl olduğu gibi dekara 10 lira ödenecek. İyi tarım uygulamalarında geçen yıl olduğu gibi meyve ve sebze de dekara 25 lira, örtü altı tarımda ise dekara 100 lira destek verilecek. İyi tarımda destek artışı yapılmadı. 4 - Hayvancılığa 3 yeni destek Bu yıl geçmiş yıllardan farklı olarak 3 yeni destek uygulanacak. Bu desteklerin
3’ü de hayvancılık sektörüne yönelik olacak. Hastalıktan arî hayvancılık işletmelerinde onaylı süt çiftliği sertifikası olan işletmelere hayvan başına 50 lira fazladan destek verilecek. Manda üretimini artırmak için damızlığa ayrılan her manda yavrusu için üreticiye 100 lira destek verilecek. Geçen yıl hayvancılık sektörünün en önemli sorunu haline gelen ve ithalatla çözüme kavuşturulmaya çalışılan saman ve kuru ot için de yeni bir destek öngörülüyor. Buna göre, 2013 yılında kaba yem için kilo başına 25 kuruş destek verilecek. 5 - Saman krizi yem desteklerini artırdı Hükümet, 2013 yılında sadece saman ve kuru ot üretimini desteklemekle kalmayarak, yem bitkileri üretim desteklerini de artırıyor. Geçen yıla kadar çok yıllık yem bitkileri üretiminde sadece bitkinin ekildiği yıl destek verilirken 2013’ten itibaren her yıl bu destek verilecek.
Alan bazlı destek kalemlerinden organik tarımda sadece meyve ve sebze üretiminde destek artışı oldu. 2013’te organik olarak üretilen meyve ve sebzede dekar başına üreticilere 50 lira destek verilecek. www.haberexen.com
23
HABEREXEN TARIM & GIDA
Küçükbaş hayvan destekleri artarken büyükbaş hayvancılık desteklerinde artış yapılmadı. 2012’de olduğu gibi 2013’te de sığırda hayvan başına 225 lira, etçi ırklarda ve mandada hayvan başına 350 lira, besi hayvanı için hayvan başına 300 lira destek verilecek.
Buna göre daha önce sulu yoncada sadece ekim yılında dekar başına 130 lira olan destek bu yıl dekar başına 50 lira, kuru yoncada dekar başına 30 lira ve korunga için dekar başına 40 lira olarak verilecek. Bu destekler sadece ekim yılında değil her yıl ödenecek. Tek yıllık yem bitkilerinde ise dekar başına 30 lira olan destek 35 liraya çıkarılıyor. Silajlık tek yıllık yem bitkilerinde dekar başına 45 liradan 50 liraya, silajlık sulu mısırda 55 liradan 75 liraya, silajlık kuru mısırda dekar başına destek 30 liradan 35 liraya çıkarıldı. Yapay çayır ve mera için dekar başına ödenen 75 liralık destek ise dekar başına 100 liraya çıkarıldı. 6 - Küçükbaş öne çıkarılıyor Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in, Türkiye’nin büyükbaş hayvancılığa uygun bir ülke olmadığını belirterek, “Buğday ile koyun, gerisi oyun” deyimi desteklere de yansıyor. Küçükbaş hayvancılık destekleri her 24
www.haberexen.com
yıl biraz daha artırılıyor. 2013’te de küçükbaş hayvancılık desteklerinin tamamında artış yapılması dikkat çekiyor. Geçen yıl koyun ve keçide hayvan başına 18 lira olan destek bu yıl 20 liraya çıkarılıyor. Koyun, keçi ve manda sütüne verilen litre başına 15 kuruşluk prim de 2013’te 20 kuruşa çıkarıldı. 7 - Büyükbaş desteği artmadı Küçükbaş hayvan destekleri artarken büyükbaş hayvancılık desteklerinde artış yapılmadı. 2012’de olduğu gibi 2013’te de sığırda hayvan başına 225 lira, etçi ırklarda ve mandada hayvan başına 350 lira, besi hayvanı için hayvan başına 300 lira destek verilecek. Islah Amaçlı Küçükbaş Hayvan Yetiştirici Birliklerine yürüttükleri proje kap samında hayvan başına 18 lira olan destek ise 20 liraya çıkarıldı. Kaynak: Dünya Gazetesi; Tarım Dünyası, Ali Ekber YILDIRIM
HABEREXEN TARIM & GIDA
www.haberexen.com
25
HABEREXEN TARIM & GIDA
İlkadım Belediyesi
Cep Telefonundan Ekmek Bağışı
Dönemini Başlattı
İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, bunun 52 bin ekmeğe denk geldiğini, SMS kampanyası ile hedeflerinin 1 milyon ekmek sayısına ulaşmak olduğunu vurguladı.
Samsun İlkadım Belediyesi ‘askıda ekmek’ uygulamasından sonra SMS’le ekmek bağışı dönemini başlattı. Türkiye’deki 3 cep telefonu operatörü ile anlaşan belediye bu yöntemle ihtiyaç sahiplerine 1 milyon ekmek dağıtmayı hedefliyor. Turkcell ve Vodafone kullananlar 9086’ya Avealılar ise 8055’e ‘EKMEK’ yazıp gönderdiklerinde 5 lira karşılığı 14 ekmek bağışlayacaklar. Askıda ekmek kampanyası kapsamında
bugüne kadar banka hesabında biriken paranın yaklaşık 18 bin lira olduğunu belirten İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, bunun 52 bin ekmeğe denk geldiğini, SMS kampanyası ile hedeflerinin 1 milyon ekmek sayısına ulaşmak olduğunu vurguladı. Yapılan SMS bağışların toplamını “ekmeğini paylaş” adlı internet sitesinde yayınlanacağını sözlerine ekleyen Başkan Demirtaş, toplanan paranın tek bir kuruşunun dahi başka bir yerde kullanılmayacağını ifade etti.
5 lt Atık Yağa 1 lt Bitkisel Yağ İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, “Beş Litre Atık Yağ Getirin, Bir Litre Ayçiçek Yağını Götürün” kampanyası kapsamında 5 litre atık yağ getiren vatandaşa 1 litre ayçiçek yağı verdi. Bitkisel atık yağ miktarı 5 litreye ulaşan vatandaşlar, Belediye’nin çağrı merkezini aradıklarında, atık yağları belediye görevlileri tarafından adreslerinden alınıyor
26
Başkan Demirtaş, atık yağ toplama kampanyası ile hedeflerinin İlkadım’da çevre bilinci oluşmasında tüm halkın katılımını sağlamak olduğunu söyledi. Mahalle muhtarları aracılığı ile atık yağ biriktirmek isteyen vatandaşlara beş litrelik bidon verildiğini belir
www.haberexen.com
ten Başkan Demirtaş, “Belediyemizin logosunu taşıyan beş litrelik bidonları vatandaşlarımız, mahalle muhtarlarımızdan temin edebilir. Atık bitkisel yağların lavabolara ve çöpe dökülmesini önlemek için ilçe sınırları içerisinde ki tüm iş yerleri ve evlerde bilgilendirme çalışmaları yapıldı. Broşürler dağıtılarak kampanyaya dâhil olmaları sağlandı. Bitkisel atık yağ miktarı 5 litreye ulaşan vatandaşlar, Belediye’nin çağrı merkezini aradıklarında, atık yağları belediye görevlileri tarafından adreslerinden alınıyor” dedi.
HABEREXEN TARIM & GIDA
www.haberexen.com
27
HABEREXEN TARIM & GIDA
28
www.haberexen.com