‹ s t i k b a l ’ i n
y e n i
k o l e k s i y o n u
›kl›¤›n konforla düeti evinizde.
Brillance Yemek Odası
Aksesuarlar: Halı: Halı: Trendy Era 7184 Cream
Diana Koltuk Takımı
Aksesuarlar: Diana Orta Sehpa, Diana Yemek Odası Halı: Conceptline Schnell N4747 Black
Brillance Yatak Odası
Aksesuarlar: Astro Pamuk Saten Nevresim Takımı Halı: Trendy Fashion 0777 Beige
‹stikbal’den ››l ››l tasar›mlar› hiç yaamad›¤›n›z bir konforla buluturan, yepyeni bir koleksiyon: StarLight. Y›l›n en göz al›c› düeti, imdi sizin de evinizde.
HABEREXEN
R
14
Sayı 21 / Temmuz 2011
dos y al ar
16
8 EDİTÖR 10 AKILDA KALANLAR 12 KÖŞE YAZISI BEKİR REŞİTOĞLU 14 SAMSUN’U ÇOK DAHA ÖTEYE TAŞIMAK İSTİYORUZ
20
30
16 SAMSUN’DA 25 YIL KABİR SORUNU YOK 20 CENNETIN SİMİLASYONU GİBİ AMA ÖNCE SEVGİ GEREK SEVGİ
26
26 SAMSUN FUAR VE KONGRE MERKEZİ’NDE GERİYE SAYIM BAŞLADI 30 12 HAZİRAN’I DOĞRU OKUMAK 46 SABRI ÖĞRETEN SANAT: EBRU
46
50 DUMANSIZ HAVA TAARUZU DÜNYAYA MODEL 54 5 YILDIZLI TURIZM POTANSİYELİNE YILDIZLI YATIRIMLAR 56 SAMSUNSPOR’DA HESAP KİTAP DEVRİ
56 6
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
7
Editör
Yüzde 62’nin beklentisi 12 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Dergi’nin baskıya girdiği dakikalarda CHP ve BDP’nin desteklediği bağımsızların milletvekili yemini etmemesini gerginliği yaşanıyordu. Elbirliği ile Türkiye yemin krizini aşmaya çalışıyordu. Türkiye siyaseti durulmadan Samsun’un hakkını alacağını öngörmüyoruz. Samsun, mevcut iktidara Türkiye ortalamasının üzerinde destek verdi. 2002 yılından bugüne süren desteğin karşılığını almak istiyor, Samsun. Bu seçim, herkesin öz eleştiri yapmasına da yol açtı, şimdiye dek hiç olmadığı kadar. Evvelinde içinden tavşanlar çıkarılan şapkalar öne kondu. Başlar tutuldu şöyle bir: ‘Nerede yanıldık?’ denildi.
w w w.hab erexen . com AYLIK HABER D ERGİSİ Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi
Mustafa ÇAKIR Ahmet AK SORUMLU YAZI İŞERİ MÜDÜRÜ HABER MERKEZİ
Mustafa BİLİK HALKLA İLİŞKİLER Tel : 0 362 432 64 64 Faks : 0 362 435 47 77 Mail : abone@haberexen.com
Kuşkusuz bu ilerisi adına ciddi bir kazanım. Ülkemizin 100’üncü kuruluş yıldönümünde yani 2023’te yılda 500 milyar dolarlık ihracata imza atması ve dünyanın gelişmiş 10 ülkesinden biri haline gelmesine kim hayır diyebilir ki… İş dünyası parti ayırt etmeksizin; bunun ancak güçlü ve istikrar sağlayıcı hükümetlerle gerçekleşebileceğini düşünüyor. Diğer yandan, demokrasinin yerleşmesinde yerelin sesinin dinlenmesi yadsınamaz bir hakikat. Bu önümüzdeki seçimlerde netçe hissedilecek. Sivil Anayasa’ya kilitlenmiş TBMM’nin demokratikleştireceği ve normalleştireceği Türkiye’nin, Samsun’a kazandıracakları kentin temsilcilerinin iradesinin şiddetiyle orantılı bir sonuç.
REKLAM REZERVASYON Rezervasyon Tel : 0 362 432 64 64 Rezervasyon Mail : reklam@haberexen.com HUKUK DANIŞMANLARI
AV. Hakan KARADUMAN AV. Hasan Tahsin ŞENGÜL AV. Adem AKSOY TASARIM
Serdar ILGIN
www.fmd.com.tr
BASIM YERİ
Güçlü şehrin vekili de güçlü olacaktır. AK Parti yerel teşkilatı, yüzde 62 oy çıkan Samsun’un bakan ya da bakanlar hak ettiği görüşünde.
Erol Ofset Ltd. Şti. Pazar mh. Necati Efendi Sk. No: 43 / SAMSUN Tel: 0 362 431 98 96 YÖNETİM YERİ ADRESİ Ulugazi Mh. 19 Mayıs Bulvarı Sarı Konaklar Apt. No: 16 / 1 - 3 SAMSUN YAYIN TÜRÜ Aylık Yerel Süreli Yayın Bu dergi’de yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Marka Evi Ajans ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. ‘ye aittir. Yazılı ve ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Bu dergi, vermiştir.
8
basın meslek ilkelerine uymaya söz
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
9
Akılda kalanlar Fuar ve Kongre Merkezi’nde imzalar tamam Fuar ve Kongre Merkezi yapımında dev adım. 12 milyon 29 bin lira proje bedelli merkeze Devlet Planla Teşkilatı’ndan (DPT) ‘Güdümlü Proje Destekleri’ kapsamında 7 milyon lira kaynak aktarılıyor. Para yatırıma, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) eliyle değiyor. Ticaret ve Sanayi Odası’ınca (STSO) yürütülen projenin ortakları İl Özel İdare, Büyükşehir Belediyesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Vakfı ve Ticaret Borsası’nın imza törende konuşan bir önceki kabinenin Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Samsun’un kesişme noktası hüviyetine vurgu yaptı. Merkez, şehrin söz konusu potansiyelin kullanımında büyük rol oynayacak.
Samsunspor’un 22’inci başkanı Kazım Yılmaz
Taraftarı için uzun sayılan bir aradan sonra Süper Lig’e yeniden merhaba diyen Samsunspor’un 22’inci başkanı belirlendi. Koltuğa, olağanüstü genel kuruluna tek aday giren Kazım Yılmaz oturdu.
142 milyonluk yapılandırma Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 1 Haziran itibarıyla 30 milyar 325 milyon 685 bin liralık prim borcunu sil baştan yapılandırdı. Borç sahipleri 25 Şubat 2011 tarih 6111 Sayılı Torba Kanunu’yla bu fırsata erişmişti. İmkândan faydalanmak için ülke genelinde 1 milyon 828 bin 588 kişi başvurdu. Samsun’da 191 milyon 805 bin 857 lira tutarındaki borç, peşin ve taksitli ödemelerle 142 milyon 54 bin 790 liraya bağlandı.
Hollandalı Ataşe’den işbirliği ateşi Hollanda’nın Türkiye Ticaret Ataşesi David Naves, “Kümelenme Bilgi Merkezi” ön çalıştayı için misafirimizdi. Şehirdeki potansiyelin altını çizen Naves, işbirliği ortamı tesisinden söz etti.
Samsun’dan % 62, top Ak Parti’de Yüzde 50 civarında oyla üçüncü defa tek başına iktidara gelen AK Parti adaylarına, Samsun’da seçmenin yüzde 61,86’sı evet dedi. İktidar 6 vekil çıkarırken, CHP yüzde 21,72’yle 2, MHP ise yüzde 11,28’le 1 temsilcisini Meclis’e gönderiyor.
10
Sayı 21 / Temmuz 2011
Kaşif’ten muhteşem zirve KASİF’in ‘Yenilikçi Yöntemlerle Kayıtlı İstihdamın Teşviki Hibe Programı’ kapsamında 21-23 Haziran tarihlerinde düzenlediği ‘ II. Karadeniz Sanayi ve Ticaret Fuarı ve Zirvesi’ yoğun ilgi gördü. Canik Kültür Merkezi’ndeki zirveye 150 firma katılırken, 50 kadarına yer tahsis edilemedi. Haberexen Yayın Grubu açtığı stantla basın ve medya kuruluşlarının fuardaki tek temsilcisiydi. Stant, katılımcıların dikkatlerini çekti.
Sayı 21 / Temmuz 2011
11
Köşe yazısı
Bekir Reşitoğlu
Ağustos’ta yıkanmak
K
öşe kapmaca. Kapmaca kandırmaca. Çalmaca çırpmaca. Aldatmaca. Kötüyü iyi, iyiyi kötü göstermece. Yalan söylemece. Doğruları saklamaca. Kesmece hayatların zavallılık halleridir bu sayılanlar. Her defasında tövbeler dökülür dudaklardan. Ancak yeniden şeytana dolanır paçalar, dere tepe düz yollarda. ‘Babamı tanımam’ arkadaşlı cümleler. ‘Bana paradan haber ver’ demeler, akla ihtiyaç duymadığını haykırmalar. Bir çalımlar ki sormayın. Küçük dağlarla sözleşme imzalamalar. Büyüklerine ‘bekle beni geliyorum’ ayakları çekmeler. Çekmecelerde düzmeceler. Sümenaltı hayatların ağlanası dramlarıdır bunlar. Siyaseti çıkar bilirler yalnızca. Takım elbiselerle adamlığa büründüklerini zannedenler. Racon budalaları. Hakikate kalp gözlerini yumanlar. Bin bir takla atanlar sahte tebessümlere. Yıkılırken, ayaktayım halüsinasyonuna yenilenler. Batan geminin malı cinsi hayatların ayaklar altında sürünmesinin resmidir bu
12
tasvirler. Kanserleşen düşüncelerle felsefe üreten boş boğazlar. Nice çiçeklere zehirlerini kusan densizlik abideleri. Namusu dolara tahvil edenler. Maneviyatı ise Avro’ya. İnsanlığı da Japon Yeni’ne terk eyleyenler. Sanal hayatların hisse senetleri benzeri savruluşlarıdır bu manzaralar. Evet korku ecele faydasızdır. Ama atın arpadan ölüşü değildir kıssanın özü. Sözün özgül ağırlığı yağda erirse, delikanlılık Akdeniz’de makidir, Karadeniz’de Fırtına deresi misali akmak varken. Bekarken karı boşayan hayatların, başıboşlukla zinasıdır namertçe çıkışlar. Neredendirler ve nereyedir nihai adımlar? İçlerindeki beni, seni vurmada kullanmanın hesabı yanda kar mıdır? Uğursuzluklara tapınışların sabahı var mıdır? Mevlana’nın davetine dahiller midir? Karanlığa uçan hayatların, yarasalarla dansıdır bu çırpınışlar. Ya Rab, sen bizi O’nun ümmetinden kıl ve hiç ayırma. Aydınlat dünyamızı. Sil günahlarımızı. Kabul et yakarışımızı. Sök mühürlerimizi. Ağustos’ta yıka bizi. Rahmetinle kurula.
SÖZ VERDİM BİR KERE! Söz biter mi hiç? Dildeki öz’e bağlı bu. Köz söner mi hiç? Küldeki öz’e bağlı bu. Göz biter mi hiç? Kalpteki öz’e bağlı bu. Diline sahip çıkanlar Koro kor yaşayanlar Cesur yürekler Öz’de birdir, söz’de de. Ne mutlu onlara. Onlar umutlarına İki köz’leri gibi bakarlar. Öz’leri yanma pahasına. Müebbet verirler söz’lerine Gerekirse terk ederler meydanları Mangalda kül bırakmayanlara. İşte gerçek gönül erliği budur. Öz’üyle, söz’üyle kavrulmak. Hiçbir şeyin yok olmadığını bilirler, Varlığın Yaratıcısı’nı inkara düşmedikçe. Ama yine de susarlar. Öz’leri söz’e her susadığında ise Gönül dolusu köz içerler. Söz verirler öz’den Unutmamaya Sevgi bayrağını yere düşürmeyeceklerine hiç. Onlar belki hiçbir şeydir Ya da çok şey. Umurlarında mı ki Çünkü onlar Sözde değil, özde erdir.
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
13
İş dünyası
Kadın ve genç girişimci kurullarını konuştuğumuz STSO Başkanı Murzioğlu:
Samsun’u çok daha öteye taşımak istiyoruz Murzioğlu, “Odamız ülkemizin ve ilimizin Avrupa ile entegrasyonun sağlama noktasında da Avrupa İşletmeler Ağı ve AB Bilgi Merkezi adı altında iki oluşumla da oldukça önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir.” diyor.
S
amsun Ticaret ve Sanayi Odası (STSO), 110 yıllık geçmişiyle, şehrin ekonomisine yön veren köklü bir kuruluş. Kanuni görev ve sorumluluklarının yanı sıra; yerel ve genel ekonomik gelişmelere ilişkin çok sayıda proje ve organizasyona ev sahipliği yapıyor. Elli dört meslek komitesi ve 118 kişiden oluşan meclisiyle, bir yandan kendi gündemine yön verirken, diğer yandan sektörel sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yürü-tüyor. Oda bünyesindeki TOBB İl Kadın Girişimciler Kurulu ve İl Genç Girişimciler Kurulu, kadın ve gençlere müteşebbis bakış açısı kazandırmaya çabalıyor. STSO
14
Başkanı Salih Zeki Murzioğlu’yla, adı geçen kurulların faaliyetleri üzerine sohbet ettik. - Bu kurullar niçin ve hangi ana amaçlarla oluşturuldu? Samsun’daki çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemizdeki girişimci sayısını artırmak adına ilk olarak 2007 yılında örgütlenmeye başlayan İl Kadın Girişimciler Kurulu ile elde edilen başarının ardından; 2009 yılında Genç Girişimciler Kurulu’nun örgütlenmesi yolunda çalışmalarımıza başladık. Odamız ülkemizin ve ilimizin Avrupa ile entegrasyonun sağlama noktasında da Avrupa İşletmeler Ağı ve AB Bilgi Merkezi adı altında iki oluşumla da oldukça önemli
çalışmalar gerçekleştirmektedir. Avrupa Birliği (AB) Rekabet Edebilirlik ve Yenilikçilik Çerçeve Programı (CIP) kapsamında, Karadeniz Bölgesi’nde koordinatörlüğümüzde yürütülen Avrupa İşletmeler Ağı-Karadeniz projesi, Samsunlu firmalara Avrupalı firmalarla işbirliği fırsatları sunan, AB üyesi 27 ülke ve bunun dışında 16 ülke ile işletmeler için yerel düzeyde rekabet edebilirlik ve yenilik hizmetlerini sağlayan yaklaşık 600 ortak kuruluşla 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren bir network projesi olma özelliğini taşıyor. AB Bilgi Merkezi ise daha ziyade birlik hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla pek çok organizasyon gerçekleştirmekte ve birliğe ilişkin soruları tarafsız ve yansız bir yaklaşımla cevaplamaktadır. Sayı 21 / Temmuz 2011
- Bu kurullar oluşturulmadan önceki oda faaliyetlerine katılım ile sonrakini kıyaslayabilir misiniz?
İhtiyaçların her geçen gün değiştiği bilgi toplumunda bu oluşumlar artık gerekli hale gelmiştir. Bu oluşumlar kabuğumuzun değişmesi sonucu ortaya çıkan bir ihtiyaçtır. Ekonomiye yön veren kurumların bu ihtiyaca duyarsız kalması elbette mümkün değil. Elbette bu oluşumlar ve gerçekleştirdikleri faaliyetler ve geri dönüşleri ile oda vizyonunun belirlenmesinde ve yeni projelerin hazırlanmasında katkı sağlamaktadır.
“Samsun’un kalkınması yönünde oluşturduğumuz her bir değer bu yönde yeni talepler de doğurmaktadır.” diye konuşuyor Murzioğlu.
- Daha önce şehir kamuoyu ve şehir dışının Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nı nasıl algılamaktaydı? Bu gün itibariyle bir değişiklik var mı? Bunda kurulların rolü var mıdır?
Tüm bu oluşumların gerçekleştirdikleri faaliyetler, bir üst kademede ulusal oluşumlarda bir araya geldiklerinde önemli bir farkındalık oluşturmaktadır. Tüm bu faaliyetler aslında Samsun adına gerçekleştirildiğinden, Samsun’un adı ulusal platformlarda daha çok ifade edilmesine de vesile olmaktadır. Yani başarı tümüyle Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’ndan ziyade Samsun’a dönmektedir ve bizim de amacımız zaten budur. - Odaya gelen taleplerde geçmişe nazaran nitelik ve nicelik farkı söz konusu mu?
Elbette bu oluşumların gerçekleştirdikleri faaliyetler önemli bir farkındalık oluşturmuştur. Oda artık kanunla yüklenene görev ve sorumluluklarının çok daha ötesinde Samsun’un kalkınması yönünde çalışmalara daha çok ağırlık vermektedir. Elbette bu bir süreç işidir. Samsun’un kalkınması yönünde oluşturduğumuz her bir değer bu yönde yeni talepler de doğurmaktadır. - Bu sivil yapılanmalar bir zorunluluk mu idi? Yoksa ön görüler doğrultusunda sorumluluk mu alındı? Şehir için önemine mi inanılmıştı?
Kanundan doğan tüm sorumlulukları zaten başarı ile ifa ediyoruz. Ancak bizim sorumluğumuz çok daha farklı. Samsun Karadeniz Havzası için, ülkemiz için önemli bir aktör. Bizim de tüm çabamız Samsun’u çok daha öteye taşımak. Şehrin ihtiyaçları doğrultusunda etkin projeler üret-meye çabalıyor ve bu doğrultudaki tüm çalışmalara destek veriyoruz. Sayı 21 / Temmuz 2011
15
Araştırma
Samsun’da 25 yıl kabir sorunu yok Samsun merkezde üç mezarlık faal; Asri, Kıranköy ve Derecik. Ayda ortalama 90 ila 120 defin gerçekleşiyor. Mezarlıklar Müdürü Bayram Yücel, en az 25 yıl kabir yeri sıkıntısı yaşanmayacağını belirtiyor.
Asri mezarlıkta bir kabir yeri 3 bin 500 lira. Kıranköy’de ise 2 bin 500 lira. Hemen cenaze defin edecekseniz fiyat burada 1500 liraya düşüyor. Derecik mezarlığında boş yer çok. Cenazesiz yer 2 bin 500 lira. Cenaze varsa bedel yalnızca 60 lira.
16
Sayı 21 / Temmuz 2011
B
irçoğumuzun adliye, tapu müdürlüğü gibi kurumlara işi düşmeyebilir. Bunların önünden dahi geçmeden yaşam idame ettirilir. Fakat bir kurum var ki hiç şüphesiz ve istisnasız hepimiz bir gün oraya uğramak zorundayız. Daha fazla uzatmadan söyleyelim bu önemli kurumu. Samsun Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Mezarlıklar Müdürlüğü.
vurgulamıştık. Bir adım daha ileriye gidelim: Şehirdeki en değerli toprak yatırımı mezarlık. Vatandaşa bedeli mukabilinde her türlü tercih imkanı da sunuluyor.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Mezarlıklar Müdürlüğü’ne cenaze hizmeti talebiyle günde 7 veya 8, ayda ise 200 ila 250 arası başvuru geliyor. Defin hazırlıkları tamamlanan cenazeler şehirdeki ya da diğer vilayet ve ilçelerdeki kabristanlara uğurlanıyor.
Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin belirlediği fiyatlarla üç ayrı mezarlıkta da yer bulmak mümkün. Örneğin, Asri mezarlıkta bir mezar yeri 3 bin 500 lira. Geleceğe yatırım ya da acil cenaze defni, bedel değişmiyor. Kıranköy mezarlığında ise cenaze henüz yok geleceğe hazırlanıyorsanız, ücret 2 bin 500. Hemen cenaze defin edecekseniz 1500 liraya düşüyor. Cenazenizi gömdüğünüz mezar yerinin yanı da indirimli fiyattan. Ancak talep 3’le sınırlı. Kısaca cenaze dahil dört mezar 6 bin lira. Derecik mezarlığında boş yer çok. Elbette fiyatlar da buna göre. Cenazesiz kabir 2 bin 500 lira. Cenaze varsa bedel yalnızca 60 lira. Bir de 155 lira defin masrafı söz konusu. Büyüklerimizin ‘kefen parası’ adıyla birikim yaptıklarını hatırlarız hepimiz. Bunun günümüzdeki karşılığı Derecik kabristanlığında 215 lira.
Daha önceki sayılarımızda Samsun’da toprağı yatırımın önemini
Samsun Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı
Samsun’da define müsait mezarlık mevcut. 170 dönümlük Asri mezarlık, 250 dönümlük Kıran köy mezarlığı ve 210 dönümlük Derecik mezarlığı. Ayda ortalama 90 ila 120 arasında defin gerçekleşiyor buralara.
Sayı 21 / Temmuz 2011
Mezarlıklar Müdürlü Bayram Yücel, hem mezar yeri hem de işleyiş açısından vilayette bir sıkıntı çekilmediğini söylüyor: “ Yeşil kartlılar ve muhtarlıktan fakir olduğuna dair bir il muhabere ile gelenlerden mezar yeri için ücret dahi almıyoruz. Tüm defin masraflarını da kendimiz karşılıyor, vatandaşa hiçbir yük bırakmıyoruz. Vefat eden yakınınız tarafımızdan yıkanıyor, kefenleniyor, defin saatine kadar bekletiliyor. İmam eşliğinde yaşadığı evin önüne getirilerek helallik alınıyor. Son olarak cenaze namazının ardından mezarlıktaki yerine defin ediliyor. Yalnız vatandaşın yapması gereken en önemli iş defin kâğıdını almak. Hastanede vefat edenler için sorun yok. Fakat evde vefat edenler için aile hekiminden mesai saatleri içerisinde bu kâğıdı mutlaka almalılar. Çünkü merhumun şüphe bırakmayacak şekilde ölüm nedeninin bilinmesi gerekli. Mesai günlerinin dışında kalan resmi tatillerde Adli Tıp Kurumu’ndan bu belge alınabilmekte. 112 Acil Servis ekipleri müdahaleden sonra hayata döndüremediği kişiler için defin kâğıdı belgesi veremezler. Defin kâğıdı olmadan gasil hanede yıkama işlemi de yapamıyoruz. Defin kâğıdınız hazır ise
17 17
Araştırma
gerisi oldukça kolay.” 1950 yılında Asri mezarlık faaliyete girdiğinde insanlar yakınlarını definden çekinirlermiş. Genel gerekçe ulaşım sorunu. Yabani hayvanlardan da endişe duyulurmuş. Bu alan şehrin tam göbeğinde şimdi. Müdürlük de burada. Seyyid Kutbiddin Mezarlığı’na 1950 yılından sonra defin işleminin yasaklanmasının ardından faaliyete geçen Asri mezarlık, şehrin faal en eski kabristanlığı. En yenisi ise Derecik’te. Mezarlıklar Müdürü Yücel’in hesaplarına göre mevcut alanlar 25 senelik ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek büyüklükte. Seyyid Kutbiddin Mezarlığı, bekçisine rağmen, kötü niyetli insanların nahoş davranışlarına mekanlık ediyor. Ne ölülere, ne de içindeki türbeye saygı göstermiyor densizler. Aydınlatma sisteminin tamamı çalınmış. Can güvenliği yok. Kıranköy mezarlığında gün boyu CD ve hoparlör marifeti ile Kuran-ı Kerim
18
okunuyor. Asri mezarlıkta ise mahalle içinde kalması yüzünden bu güzel ibadet Cuma günleri ve bayramlarda eda edilebiliyor. Derecik mezarlığında henüz başlamayan yöntemle sahte hoca problemi de önleniyor. Kutsal kitap Kuran-ı Kerim’in rantta kullanılması haricinde , yanlış okumalar da rahatsızlık veriyordu. CD’den yükselen makamı ile okunan ve kulaklarda hoş bir nida bırakan Kuran-ı Kerim varken; tanımadıkları din tacirlerine muhtaç değil kimse artık. Müdürlük ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin ilgili bölümlerinden uzmanların geçmişteki istişaresinden çıkan sonuç: Aile dilese de, ilk definin üzerinden 10 yıl geçmemişse, aynı mezara ikinci kişi gömülemiyor. Çünkü şehrin toprak şartlarında ceset 10 yılda tamamen çürüyor ve kemikte hiç et kalmıyor. Asri ve Kıranköy mezarlıklarında şehitlik de var. Asri’deki dolu, 48 şehit yatıyor. Kıranköy’ de ise dört şehit gömülü. Mezarlıklar Müdürlüğü’nde 8 imam,
4 bayan yıkayıcı, bekçi ve kazıcılar ile birlikte 39 personel çalışıyor.
MERHUMU SÖYLE, KABİR KROKİSİNİ AL Kıranköy ve Asri mezarlıklarının giriş kapılarının yanındaki kulübelerde dokunmatik Mezarlık Bilgi Sistemi (MEBİS) var. Vatandaşlar yakınlarının kabirlerini bu sayede kolayca bulabiliyor. MEBİS’e bağlı kroki ekranına ölen yakının adının girilmesi kafi. Ada ve parseli harita üzerinde tarifiyle gösteren çıktıyı anında elde etmek mümkün. Ziyaretçilere mezarın adresi, metre metre detayıyla tarif ediliyor. MEBİS’te merhum ve merhumelerin tıbbi ölüm sebepleri, kadın erkek oranları ve memleketleri gibi istatistiki bilgiler de kayıtlı.
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
19
Foto Safari
Kızılırmak Deltası’ndaki kuşları ürkekleştirerek sazlık arasına mahkum edenler utansın!
Cennetin simülasyonu gibi ama önce sevgi gerek sevgi Kızılırmak Deltası, dünyanın en önemli sulak alanlarından biri. Çünkü içinde yüzlerce türün yaşadığı Kuş Cenneti’ni barındırıyor. Bazı türlerin nesli tükenmek üzere. Ancak insanoğlu bilinçsiz avlanmayla bu güzelim yeri harap etmiş. Nisan sonuMayıs başı gerçekleştirilen safari, bölgenin tanıtımı adına bir hayli önemliydi. Yabancı katılımcılar da vardı etkinlikte. Kuşları fotoğraflamak sevgi istiyor öncelikle. Hem piknik hem seyir düşüncesi baştan sakat.
B Kızılırmak Deltası dünya üzerindeki üç önemli kuş göç yolundan bir tanesi üzerinde bulunuyor.
20
afra ilçesindeki Kızılırmak Deltası, canlı popülâsyonları ve çevresiyle adeta doğal bir müzeyi andırıyor. 29 Nisan - 1 Mayıs 2011 tarihleri arasında düzenlenen foto safariyle daha yakinen tanıtımı amaçlandı. Tabiat sevgisinin geliştirilmesinin yanı sıra tabii ortamlardaki kuş türleri hakkında topladığı anonim bilgileri meraklılarıyla paylaşan TRAKUS, FOKUS ve SAMFAD üyeleri de etkinlikteydi. Hedef 340 kuş türünün de fotoğraflanmasıydı ama yaklaşık 200’ü çekilebildi. Katılımcılar orada ilk kez görülen Küçük Alamecek kuşuyla Büyük Su Çulluğu’nu görüntülemenin mutluluğunu tattı. Böylece deltadaki tür sayısı 341’e çıktı. Deltadaki köy okullarıyla, Doğancı ve Yörükler İlköğretim okullarından davetli 7 ila 9 yaşlarında 35 öğrenciye TRAKUS kampında kuş gözlemciliği eğitimi verildi. Programın getirilerini ve kazanımlarını konuştuğumuz Çevre ve Orman İl Müdürü Ömer Albayrak, DergiHaberexen’e öncelikle deltanın özelliklerini değerlendirdi: Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
21
Foto Safari
“Karadeniz Bölgesi’nde doğallığını koruyan en büyük ve en önemli sulak alanların başında yer alan Kızılırmak Deltası, Bafra, 19 Mayıs, Alaçam, Yakakent ilçelerini içine alan toplam 56 bin hektar alanı kaplıyor. Deltanın 22 bin hektarlık kısmı 1998’de ‘Ramsar alanı’, 5 bin 174 hektar genişliğindeki alanı ise 2005’de Bakanlar Kurulu’nca ‘yaban hayatı geliştirme sahası’ olarak ilan edildi. Dolayısı ile oldukça özel ve güzel bir alan burası. Burada sadece kuşlar yok. İrili ufaklı 20’den fazla gölün yanı sıra özel flora ve faunalara da sahip. Bu alanın tanıtımı için çalışmalarımız sürüyor. Bu özel ve güzel alanın Samsun’a ve Bafra’ya artı bir değer katabilmesi için burayı tanıtmamız gerekiyor.” alanı kaplıyor. Deltanın 22 bin hektarlık kısmı 1998’de ‘Ramsar alanı’, 5 bin 174 hektar genişliğindeki alanı ise 2005’de Bakanlar Kurulu’nca ‘yaban hayatı geliştirme sahası’ olarak ilan edildi. Dolayısı ile oldukça özel ve güzel bir alan burası. Burada sadece kuşlar yok. İrili ufaklı 20’den fazla gölün yanı sıra özel flora ve faunalara da sahip. Bu alanın tanıtımı için çalışmalarımız sürüyor. Bu özel ve güzel alanın Samsun’a ve Bafra’ya artı bir değer katabilmesi için
burayı tanıtmamız gerekiyor.” Yurt dışından da üyelere sahip TRAKUS’un mevcudiyetiyle safarinin tanıtım gücünün uluslararası boyuta taşındığını belirtti Albayrak: “TRAKUS’un katılımı etkinliğin amacına ulaştı ve isabet kaydetti. Çünkü foto safari etkinliğinin ardından buradan ayrılan insanlar halen daha bizleri arayarak bu alanın güzelliğinden ne derece etkilendiklerini ve diğer insanlara da bu bölgeden uzun uzun bahsettiklerini anlatıyorlar.” Kızılırmak Deltası kuş cenneti içerisindeki ziyaretçi merkezinden de söz etti öte yandan: “Bu merkezindeki izleme odamızdan 50 bin metrekarelik bir alanı 4 adet mobese kamerası ile seyretme imkânımız var. Bu merkezimizi 2010 yılı içerisinde 10 bin kişi ziyaret etmiş. Bunun bin tanesi yurt dışından gelen insanlardan oluşmakta. Bu sayı henüz Kızılırmak Deltası kuş cenne-tinin tanıtımının tam olarak yapılmaya başlamadığı bir dönemde elde edilmiş durumda. Yani buna rağmen yakalanan bu yüksek ziyaretçi sayısı alanın potansiyelini oldukça iyi ortaya koymakta. Samsunumuzun kalkınmasına katkı sağlayacak
bu değerin daha etkin tanıtımının yapılmasını arzulamaktayız.” Deltası’nın tanıtım sürecinde safari elde edilen kareler bir kitapçık haline getirilecekmiş: “Foto safari esnasında çekilen fotoğrafların bir kitapçık haline getirilmesi ve yayınlandıktan sonra dağıtımı yapılarak bölgenin tanıtımının daha etkin biçimde yapılmasını amaçlıyoruz. 81 ilin valilik, il çevre ve orman müdürlükleri ve il kültür turizm müdürlüklerine bu kitapçıkları göndereceğiz.”. Bazı eksiklikler sebebiyle bölge henüz yurt dışına tam manasıyla açılabilmiş değil. Bafra’daki konaklama sorunu önemli bir engel. Bu sorunun çözüldüğünde tur firmaları gezi ağlarına Kızılırmak Deltası’nı da ekleyecek. Bu ayrıntı şehirdeki turizm tanıtımı ve kalkınması açısından mihenk taşı niteliğinde aslında. İl Müdürlüğü epeydir meseleye kafa yoruyor. Muhtemelen Doğanca beldesinde bir tesis kurulacak. Fotoğraf ve yabani kuş gözlemine ilgi duymayanlara bölge pek cazip
Kızılırmak Deltası’nda düzenlenen ‘foto safari’ etkinliğinde Küçük Alamecek adlı yeni bir kuş türü daha tespit edildi. Böylece tür sayısı 341’e yükseldi. Bölgede daha önce görülen büyük su çulluğu kuşu ise ilk kez fotoğraflandı.
22
Sayı 21 / Temmuz 2011
Etkinliğin düzenlenmesinde en önemli pay Samsun Valisi Hüseyin Aksoy’a ait. Çünkü daha önce görev yaptığı şehirlerden gelen bilgi ve deneyimiyle programa ön ayak oldu.
sayılmaz. Buradaki zorluğa göğüs gerebilmenin, içte kuş sevgisi taşımak gibi şartı var. İlk seferde 341 türün hepsini, hem de aracının içindeyken görebileceklerini sanıyor kimileri. Oysa fotoğraf ve yabani kuş gözlemine sevdalı insanlar kamuflajlarıyla geçtikleri noktalarla saatlerce kıpırdamadan bekliyorlar. Soğuğa, yağmura, çamura ve sıcağa aldırış etmeden. Yoksa amaca varmak imkan dışı. Meraklısı için bu tarifi müşkülatlı bir zevk. Olaya kuş bakışı mesafesinde kalanlara zulüm ve çile. Kızılırmak Deltası’nda her şeyi bir bakışta görmek hayal. Zira bir ova orası. Doğallığın devamı, insan hayatının akıbeti açısından da çok mühim. Ayrıca deltadaki kuşlar oldukça ürkek. Saklıyorlar kendilerini. Nazlı da denebilir onlar için. Kuşkusuz bunun sebebi de insanoğlu. Bilinçsizce ve fütursuzca avlanmanın sonucu bu. Kuşlar araç seslerine bir hayli duyarlı. Avlanma baskısıyla insanlardan uzaklar. Bu yüzden açık alanda bulunmaktan kaçınıyorlar. Daha ziyade sazlık arasındalar. ‘Hem piknik hem de kuşlar’ fikri baştan sorunlu. Ciddi güvenlik önlemleriyle kaçak av Sayı 21 / Temmuz 2011
eskiye oranla azaldı. Devriyeler sürekli geziyor. Dört noktadaki kameralarla bölge her an gözleniyor. Tedbirler bir noktaya kadar etkili. Asıl bilinçleri uyarmak gerekiyor. Bölgenin ferdi çabalarla korunması da na mümkün. Sosyal duyarlılık anlayışı gelişmeli.
DELTAYI TANIYALIM Kızılırmak deltası Samsun şehir merkezine 50 kilometre mesafede. Yaklaşık yüzde 80-85’i birinci derecede sit alanı. Doğal özellikleri büyük ölçüde korunabilmiş Karadeniz Bölgesi kıyısının tek sulaklığı. Su kuşlarının dünya üzerindeki üç göç yollundan bir tanesi, Kızılırmak Deltası üzerinden geçmektedir. Türkiye’de toplam 457 kuş türü bulunduğu kabul edilmekte olup, 304 adedi de Türkiye’de üremektedir. Kızılırmak Deltası kuş cennetinde ise bugüne kadar 341 adet kuş türü tespit edilmiş olup, bunlardan 140 adeti deltada üremektedir. Tüm dünyada nesli tehlike altında olan 24 adet kuş türünün 15 adeti Kuş Cennetinde görülmüştür. Uluslararası kriterlere göre 140’a yakın Yelkovan görülen yer önemli bir kuş alanı. Kızılırmak deltasında 1000’e yakın Yelkovan var. Yine 680 adet küçük martının kışladığı
yer de aynı kapsamda. Bölgede bu kuştan 40 bin adet tespit edilmiş. Büyük deniz düdükçünü ve Kuzey İncir kuşu , bugüne dek Türkiye’ de sadece Kızılırmak deltasında görüldü. Aynı bilgi son 25 yıl için Küçük Kiraz kuşu ve Ak Kiraz kuşları için de geçerli. Tepeli Pelikan, Cüce Karabatak, Al boyunlu kaz, Dik Kuyruk, Şah Kartal, Küçük kerkenez ve Toy’un nesli dünya genelinde tehlikede. Kızılırmak deltası yabani hayvan varlığınca da zengin. Kızılırmak Deltası su kuşlarının yanı sıra mersin balıkları gibi nadir iç su balıkları içinde önemli bir yaşam alanıdır. Alanda yaşayan dişli sazancık türü ise ülkemize endemik bir balık türüdür. Kızılırmak Deltası aynı zamanda Yılkı atlarına, Su samurlarına ve yöre halkının Mandalarına da ev sahipliği yapmakta. Kızılırmak Deltasının su basar nitelikteki “Galeriç Ormanları” da ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmakta. Nesli tükenen Saz horozu, Tepeli Pelikan, Cüce Karabatak, Dik Kuyruk gibi türlerin burada çoğalıyor. Yalnızca bu özellik bile uluslararası etiketi için kafi.
23
Fotoğraf
Unutulmaya yüz tutmuş zanaatların son temsilcileri mütevazi dükkanlarında teknolojik gelişmelere rağmen ayakta kalmaya çalışıyor
24
Sayı 21 / Temmuz 2011
Samsun’un tarih kokan ilçesi Vezirköprü’nün tarihi cadde ve sokaklarından bir kare… Fotoğraflar: FOKUS deneğinin katkılarıyla Emre BOSTANOĞLU
Sayı 21 / Temmuz 2011
25
Fuar
Yatırım tamamlandığında sanayi ve ticaretin kalbi 19 Mayıs Şehri’nde de atacak artık
Samsun fuar ve kongre merkezinde geriye sayım başladı Samsun 2012 yılı sonlarına doğru uzun yıllardır gündemdeki yerini koruyan Fuar ve Kongre Fuar Merkezi’ne kavuşacak. Merkezin şehre ekonomik ve sosyo-kültürel anlamda çağ atlattıracağı belirtiliyor. Proje bedeli 12 milyon 29 bin lira. DPT, OKA’ya Güdümlü Proje Destekleri kapsamında 7 milyon lira aktardı. Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, “Kentinizin fuar ve kongre merkezi yoksa bölgesel bir merkez ve odak noktası olamazsınız.” diyor.
B
ir zamanlar şehirlerin büyüklükleri fuarlarla da ölçülürdü. Samsun da fuarıyla öne çıkan iller arasındaydı. Ancak teknoloji ve sanayideki gelişmeler eğlence kültürünü de kökten değiştirdi. Ulaşım imkanları da törpüledi fuarcılığı. Türkiye merhum Cumhurbaşkanı
26
Turgut Özal’ın dışa açıcı politikalarıyla dünyadaki yenilikleri bir bir transfer etti. İzmir Fuarı’nın dahi esamesi okunmuyor şimdilerde. Alışveriş merkezleri sosyal hayatta muhkem bir yer edindi bunlara ilaveten. Yeni adımların klasik fuar anlayışını bu gerçekleri dikkatle alarak aşmak mecburiyetinde. Sayı 21 / Temmuz 2011
Samsun 19 Mayıs Fuarı, ilk kez 1963 yılında halka hizmet götürmeye başladı. Ulusal, yöresel ve kültürel değerler sergileniyordu. Dinlenme ve eğlence tesisleriyle doluydu. Uzun yıllar şehir ve bölge halkının tek uğrak yeriydi. Ama gelişmelere ayak uyduramayınca, çağın ve toplumun ihtiyaçlarının çok gerisinde kalarak silikleşti. Yeni konseptlerle küllerinden doğdurulmak isteniyor. Bir iki önemli ayak eklenerek tabi ki. İlki kongre merkezi niteliği de taşıması. İkincisi ise sektörel hizmet. Sanayi, otomotiv, tıp, endüstri, turizm, sağlık, tekstil vs.. türü ekonomik ve ticari alanlarda fonksiyon edicilik kriter şimdi. Eğlence projenin sadece renk katıcı aktivitesi. Fuar ve kongre merkezi projesi yıllardır gündemde 19 Mayıs Şehri’nde. Valilik, Sayı 21 / Temmuz 2011
Büyükşehir Belediyesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), Ticaret ve Sanayi Odası ve Ticaret Borsası ortak protokole imza koydu nihayet. Tekkeköy ilçesi kavşağı noktasında kent parkı diye tahsis edilen arazinin 50 bin metrekarelik bölümünde konuşlandırılacak. Bu yoldaki birinci imza 15 Mart 2010’da atılmıştı. İkincisi de 2 Haziran 2011’de parafe edildi. Proje bedeli 12 milyon 29 bin lira. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Güdümlü Proje Destekleri kapsamında Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı’na (OKA) 7 milyon lira kaynak aktardı. Bundan yararlanılıyor. Samsun Fuar ve Kongre Merkezi kurulmasına ilişkin protokolde tarafların hisse oranları şöyle: Samsun Valiliği İl Özel İdaresi yüzde 30; Büyükşehir
Belediye Başkanlığı yüzde 30; Ticaret ve Sanayi Odası yüzde 30; Ondokuz Mayıs Üniversitesi yüzde 5 ve Ticaret Borsası yüzde 5. Samsun İhtisas Fuarı, 6 adet fuar salonu ve kongre - konferans salonları, idare, kafeteryaları içeren bir idari binadan oluşuyor. İlk etap da salon 1 ve salon 2’nin; devamında da salon 3.4.5 ve 6’nın inşası uygun görülmüş. Salonlarda her türlü depo, ofis, özel arzu ve insani ihtiyaç birimleri detaylarıyla yer alıyor. Fuara ana girişler ve kafeteryalardan biri idari binanın alt katında. Kongre ve konferans amaçlı çeşitli büyüklüklerdeki salonlar ise üst katta. En büyüğü 640 kişilik. Bundan bir tane var. 210 ve 105 kişiliktense 2’er adet. 4 salon 50, 3’ü de 20 kişi kapasiteli. İkinci etapta 50 kişilik 4 ve 20 kişilik 2 salon bulunacak. Sergi ve vip salonu, vip restaurantı, basın odası,
27
Fuar
ziyaretçiler ile katılımcılara telefonfotoğraf hizmetleri verecek mekânlar ve işletmeci için idari ofis alanı bunlara dahil değil. Otoparklardan biri bin 648 araçlık. Ortak istifadeye arz edilecek ikincisine 2 bin 272 araç sığabiliyor. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun fuar ve kongre merkezi’nin kentin gelişimine ve vizyonuna katacağı değeri şöyle anlatıyor: “Samsun fuar ve kongre merkezi en başta tanıtım sağlayacak. Bölgesel olarak burada organize edilmiş olan etkinliklere tüm Karadeniz’den ve İç Anadolu Bölgesi’nden
28
firmalar katılacaklar. Bu firmaların ürünlerini görmek için insanlar gelecek. Bu alan aynı zamanda bir turizm aktivitesine katkı sağlayacak. Kentte şu an bin kişilik ve daha fazla kapasiteli tek salon gerektiren kongrelere ev sahipliği yapamıyoruz. Samsun fuar ve kongre merkezi ile bunu da aşacağız. Ayrıca fuardan sonra kongre turizmi de kent ekonomisine ciddi katkılar sağlayacak.” Bölgesel merkezliğin böylesine yatırımlardan geçtiğini de söylüyor: “Kentinizin fuar ve kongre merkezi yoksa bölgesel bir merkez ve odak noktası olamazsınız.
Samsun fuar ve kongre merkezi bize bunu sağlayacak.” Fuar ve kongre merkeziyle sportif alan ihtiyacının giderilececeğini de belirtiyor: “ Samsun 7 bin 500 kişilik kapalı spor salonu ile aynı zamanda spor müsabakalarının da odağı haline gelecek. Bu nedenle Samsun fuar ve kongre merkezi’ni çok önemsiyorum. 2012 yılının sonuna yapıp bitirilmesi gerekiyor. Şu an çalışmalarımızda sürüyor. Alanı inşaatlar için hazırlıyor ve ön çalışmalarını yapıyoruz.” Başkan Yılmaz, Samsun fuar ve kongre merkezinin şehirdeki iş adamlarını olumlu yönde etkileyeceğinden emin. Sayı 21 / Temmuz 2011
Bir zamanların fuar merkezi Samsun, çağın ihtiyaçlarını karşılayacak ve her türlü konsepte uygun tesislerle sıçrama yapacak.
SALONLARA DAİR ALAN BİLGİLERİ 1. Salon 1 ralanabilir 2. Salon 2 ralanabilir 3. Salon 3 ralanabilir 4. Salon 4 ralanabilir 5. Salon 5 ralanabilir 6. Salon 6 ralanabilir
– 3.873 m2 olup toplam kistand alanı 2.060 m2 dir. – 3.873 m2 olup toplam kistand alanı 2.060 m2 dir. – 3.873 m2 olup toplam kistand alanı 2.060 m2 dir. – 3.873 m2 olup toplam kistand alanı 2.060 m2 dir. – 4.102 m2 olup toplam kistand alanı 2.160 m2 dir. – 4.102 m2 olup toplam kistand alanı 2.160 m2 dir.
Sayı 21 / Temmuz 2011
29
Kapak
30
Say覺 21 / Temmuz 2011
Samsun bu gerçeğin hakkını veriyor
12 Haziran’ı doğru okumak Samsun iş dünyası 12 Haziran seçim sonuçlarından genel manada bir hayli memnun. Onlar için istikrar ve belirlilik çok önemli çünkü. Demokrasinin gelişmesinin ekonomi, sanayi ve ticareti de doğrudan etkilediğinin farkındalar. Bunun da ancak sivil anayasayla gerçekleşeceğini düşünüyorlar. Ama herkesin katıldığı ve desteklediği bir metin çıkmasını istiyorlar. Seçmen partilere sandıkta bu mesajı gönderdi görüşüne sahipler.
Sayı 21 / Temmuz 2011
31
Kapak
12
Haziran milletvekili seçimlerinde halkın siyasal partilere çok önemli mesajlar verdiği noktasında ortak bir kanaat yaygın duyarlı çevrelerde. Karşılıklı iddialar bir yana, ‘her şeye rağmen uzlaşı gerektiği fikri’ kabul görmüş durumda. İstikrarın iç kadar ülkenin dıştaki gücünü etkilediği de algılanmış öte yandan. Belki de sandıktan yükselen en mühim seslerden biri de şu: “Kuru söz, ideolojik tartışma ve restleşme değil, hizmet ve icraat istiyorum.” Yoksa iktidar partisinin üçüncü döneminde oylarını artırması, hele yüzde 50’ler seviyesine çekmesi başka nasıl açıklanabilir ki… Bu seçim, herkesin öz eleştiri yapmasına da yol açtı, şimdiye dek hiç olmadığı kadar. Evvelinde içinden tavşanlar çıkarılan şapkalar öne kondu. Başlar tutuldu şöyle bir: ‘Nerede yanıldık?’ Kuşkusuz bu ilerisi adına ciddi bir kazanım. Demokratikleşmenin yolu sivil anayasadan geçiyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan’ın altığını çizdiği gibi “Darbe anayasası Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmıyor.” Rektör; yeni anayasa hazırlanırken olumlu bir cümleyi “ama” veya “ancak” bağlaçlarıyla baltalama üslubunun terk edilmesi ve “inanç, etnik köken, ırk, sınıf ayrımının sona erdirilmesi” gerektiğini de söylüyor. İlk üç maddeye dokunmama haricinde yeniden seçilen CHP’li Haluk Koç’un sivil anayasaya bakışı: “Öncelikle demokrat, gerçekten özgürlükçü ve 12 Eylül askeri darbesinin bütün izlerinin silindiği hiçbir vesayeti kabul etmeyen bir anayasa, hepimizin istediği ve özlediği bir şey.” Vali Hüseyin Aksoy da, “Dünya ile entegre olacak isek, kendimizi Avrupa Birliği’ne aday görüyorsak, evrensel standartlardaki temel hak ve özgürlüklere, yaşam seviyesine hepimiz sahip olmalıyız.” diyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, seçimin Türkiye’nin hem içte hem dışta güçlü bir siyasi iradeyle yönetilmesi ihtiyacını optimum güzellikte ortaya koyduğunu belirtiyor:
32
“Ben anayasa ile daha demokratik bir Türkiye’nin sağlanabilmesi için Güneydoğu meselesinin çözülmüş olması gerektiğine inanıyorum.”
AK Parti yerel teşkilat ve birimleri şehirde Türkiye genelinden 12 puan fazla oy elde edilmesini, merkez yönetimin mutlaka değerlendirmesini arzuluyor. Bakan ya da bakanlar yaraşır Samsun’a fikri hâkim. CHP’liler öz eleştiriden kaçınmazken, MHP taraftarları kendilerini halka anlatmakta başarı kaydedemediklerini dile getiriyor.
Ülkemizin 100’üncü kuruluş yıldönümünde yani 2023’te yılda 500 milyar dolarlık ihracata imza atması ve dünyanın gelişmiş 10 ülkesinden biri haline gelmesine kim hayır diyebilir ki… İş dünyası parti ayırt etmeksizin; bunun ancak güçlü ve istikrar sağlayıcı hükümetlerle gerçekleşebileceğini düşünüyor. Bu yüzden kaos ve sıkıntılarla anılan koalisyon kabinelerine soğuk bakıyor. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, “Gönlümüzün istediği bütün Meclisin oy birliği içerisinde yeni bir anayasa yapması.” diyor. Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF) Başkanı Osman Reis de, şöyle sesleniyor kamuoyuna: “Aklın yolu birdir sivil ve demokratik anayasa ülkenin önünü daha da açacaktır. Kimse Türk halkına demokrasiyi bir lüks olarak görmesin.” Samsun Sanayici İş Adamları Derneği (SAMSİAD) Başkanı Emin Bahri Uğurlu’dan üç önemli tespit: “Anayasa değişikliği, hiç oyalanılmadan harekete geçilmesi gereken bir konu.”, “Demokrasi, şeffaflık ve bir an evvel ticaret kanunlarında düzenlemelerin yapılması iş dünyasını olumlu yönde etkileyecektir.”, “Ekonomide dış ticaret açığı var. İktidarın bunu acilen çözümlemesini istiyoruz. Yoksa durumumuz kötüye gider.” Partilerin adayları kimi şehirlerde uzun süre tartışıldı. Hiçbiri Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları sanıklarının listelere yazılması kadar ‘derin’ değildi! Daha ziyade başka illerden isimlerin tercihi gönülleri kırdı. Elbette ki parti yöneticileri ad belirlerken kimi bilgileri göz önünde bulundurdular. Demokrasinin yerleşmesinde yerelin sesinin dinlenmesi yadsınamaz bir hakikat. Bu önümüzdeki seçimlerde netçe hissedilecek. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) aktüel nüfusa göre il başına düşen vekil sayısını yenilemesi de gündem oluşturdu bu seçimde. AK Parti oylarını Sayı 21 / Temmuz 2011
artırırken sandalye yitirdi. Ayarlamadan CHP yararlandı denilebilir. Yüzde 10 barajının kalkıp kalkmayacağı anayasa konuşulurken ele alınacak. AK Parti yerel teşkilatı, yüzde 62 oy çıkan Samsun’un bakan ya da bakanlar hak ettiği görüşünde. Özeleştiride CHP İl Başkanı Halil Türk bir adım önde: “İktidara aday bir partinin bu neticeden memnun olması düşünülemez.” İtibari bakışla oy oranı ve milletvekili sayısını arttırdıklarını, fakat bunun ‘başarılıyız” anlamına gelmediğini dile getiriyor. MHP’li Vekil Cemalettin Şimşek, kendilerini seçmene anlatırken nerede hata yaptıklarını araştırıp çözeceklerini; arızanın fikirlerin içeriğinden değil, bunları halka doğru ifade edememekten kaynaklandığını anlatıyor. MHP’nin barajı geçmesine sevinemediğini ifade eden İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, gerekçesini de şöyle açıklıyor: “MHP düşünce bazında iktidarda fakat kendisi iktidarda olmayan bir parti. Ruhen Sayı 21 / Temmuz 2011
iktidar fakat fiziken değil. İktidardan daha iyi fikirler üreterek, yenilikler ve arayışlar ortaya koymalıyız. Halk ayrıca siyasilerin kendinden birisi olmasını istiyor. Şunları da iddia ediyor: “AK Parti’nin alternatifi asla CHP değil, MHP’dir. Çünkü sağ kesimin sahip olduğu yüzde 70’lik oy diliminin ne kadarı sol bir partiye oy verir? Sağ seçmenin alternatif partisi MHP’dir.” MHP İl Başkanı Abdullah Karapıçak ise kaset olayının tabanlarında nasıl yankılandığı şöyle izah ediyor: “Türk halkı her zaman mağdurun yanında olduğu gibi yine bu özelliğini göstererek partimize sahip çıktı. Barajı aşamaz iddialarının sıkça dillendirildiği bir süreçte yüzde 13’e ulaştık.” 19 Mayıs Şehri’nden iktidar partisine yüzde 62’lik oy desteğini de, “Şimdiden sonra vatandaştan gösterdiği bu teveccühün karşılığını istemesini diliyorum. Samsun’un iktidar vekillerinin yakasına yapışarak iş ve aş istemeliler. Samsun’dan çıkan oy oranı vatandaşa bu hakkı vermiştir.” ifadeleriyle yorum-
luyor. Canik Belediye Başkanı Osman Genç, sivil anayasa ihtiyacı ve bunun çok iyi vurgulanması için son seçimde milletvekili adayıymış gibi çalıştıklarını gizlemiyor: “Niyetimiz anayasayı değiştirecek çoğunlukta milletvekili sayısına ulaşabilmekti. Gerçekten Samsun’daki sandıklardan çıkan yüzde 62’lik oy oranı önemli bir neticedir. Türkiye genelinde her iki kişiden birinin oyunu alan AK Parti, Samsun’da üç kişiden ikisinin oyunu almıştır.” Atakum’un CHP’li Belediye Başkanı Metin Burma’ya göre 12 Haziran’da ayağı yere basan projelerle halka gidilmesine rağmen başarı yakalanamamasının çok önemli bir sebebi var: “İnsanların yanına ayağına sadece seçimden seçime gitmenin onlara kendinizi anlatmaya yetmeyeceğini onlarla birlikte yaşamak, sorunlarını paylaşmak ve onları anlamak, algılamak gerektiği ortaya çıkmıştır. Kimseyi küçümsemedik, küçümsemeyiz, küçümsenmesine de izin vermeyiz.”
33
Kapak
AK Parti Milletvekili Mustafa Demir:
8 buçuk yıllık icraatımız onaylandı Parlamentoda üçüncü dönemini yaşayacak vekillerden Demir; “Meclis’e sivil anayasayı bir uzlaşı içinde sunarız. Eğer diğer partiler de bunu destekler ve Türkiye’nin önünü açarlarsa, ortaya muazzam bir tablo çıkar.” diyor. Seçmenin yüzde 62’yle AK Parti’ye Samsun’da, yüzde 50’lik Türkiye ortalamasın bir hayli üzerinde teveccüh gösterdiğini belirten Milletvekili Mustafa Demir, sonucun, 8 buçuk yıllık icraatların beğenilip onaylandığı anlamına geldiğini ifade ediyor. Önümüzdeki dört yıllık sürede de hizmet ve gayretlerinin aynı etkinlikte süreceğini söyleyen Demir, diğer par-
tileri sivil anayasa oluşumuna destek vermeye çağırıyor: “Sivil Anayasa çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için çok önemli. Meclis’e sivil anayasayı bir uzlaşı içinde sunarız. Eğer diğer partiler de bunu destekler ve Türkiye’nin önünü açarlarsa, ortaya muazzam bir tablo çıkar. Aksi takdirde halkımız bunu görür ve bir sonraki seçimlerde diğer partiler umduklarını asla bulamazlar.”
Seçim propaganda çalışmalarında dile getirilen yeni anayasaya ilişkin sözleri hatırlatıyor: “Uzlaşı ile birlikte iktidar ve muhalefet el ele vermezse elbette anayasa değişikliğinin yapılması mümkün olmaz. Muhalefet şartlar öne sürer mi? Öne süreceği şartlar neler? Bunları bugünden bilemiyoruz. Fakat muhalefet partileri bizlere destek verirse uzlaşma noktasında yaklaşımlarda bulunuruz.”
CHP Samsun Milletvekili A. Haluk Koç:
“Anayasanın ilk üç maddesiyle oynanmasına karşıyız” İlk üç maddeye dokunmama hari-cinde Koç’un yeni anayasaya bakışı: “Öncelikle demokrat, gerçekten özgürlükçü ve 12 Eylül askeri darbesinin bütün izlerinin silindiği hiçbir vesayeti kabul etmeyen bir anayasa, hepimizin istediği ve özlediği bir şey.” 34
Sayı 21 / Temmuz 2011
Samsun’dan yeniden CHP milletvekili seçilen A. Haluk Koç, 12 Haziran günü eşit ve demokratik seçim yaşanmadığını ileri sürüyor. Şehirden üç vekil çıkaramadıkları için bir hayli üzgün: “Dengesiz bir güç dağılımı içerisinde geçtiğimiz dönemki mevilişkin olmazsa olmazları hakkındaki düşünceleri de şöyleydi: “Öncelikle demokrat, gerçekten özgürlükçü ve 12 Eylül askeri darbesinin bütün izlerinin silindiği hiçbir vesayeti kabul etmeyen bir anayasa hepimizin istediği ve özlediği bir şey. Tabi burada Türkiye Cumhuriyeti’nin tarifini tartışmaya açacak anayasanın ilk üç maddesinin üzerinde oynanmasına
cut iki milletvekili sayımıza bir daha ekleyerek üç milletvekili çıkartmak için elimizden geleni yaptık. İmkânlarımız ölçüsünde 11 Haziran akşamına kadar çaba gösterdik. Sonuçta sandıktan çıkan karara saygılıyız. Demokrasinin kuralları içerisinde bundan sonra kişisel olarak karşıyım. Partimin çizgisi de kurtuluşu ve kuruluşu sağlayan bir kurum olarak bu doğrultudadır. “ Koç da Meclis’te her görüşün temsilinden yana: “Keşke temsil edilemeyen görüşlere de seçim sistemi değiştirilerek fırsat verilebilse. Parlamento milli iradenin yansıdığı yer demek. Fakat milli irade genelde Başbakanın anladığı gibi algıladığı için bu tür sorular
da mücadelemize devam edeceğiz.” Partisinde seçim sonrası alevlenen iç muhalefet hakkında konuşmak istemiyordu, geçmişte eski Genel Başkan Deniz Baykal’a karşı adaylığını açıklayan isimlerden Koç: “Tartışmaların içerisinde değilim. “ CHP’nin anayasaya hep soruluyor. Başbakanın kendine göre demokrasi anlayışının dışında değerlendirmeler yapmak istiyoruz.” Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın CHP’den adaylıklarının seçmeni nasıl etkilediğine dair sorumuza verdiği cevap bir hayli ironik ve manidardı Koç’un: “Onlar kömür torbası değil ki seçmeni etkilesinler.”
MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek
“Vatandaş ile iletişimde bir eksiklik var” MHP’li Vekil Şimşek, kendilerini seçmene anlatırken nerede hata yaptıklarını araştırıp çözeceklerini; arızanın fikirlerin içeriğinden değil, bunları halka doğru ifade edememekten kaynaklandığını söylüyor: “TBMM’de ki mevcut tabloya bakıldığında MHP’ye bu yeni dönemde de çok önemli görevler düşüyor.“ Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, demokrasiye ve vatandaşın takdirine son derece saygı gösterdiklerini kaydediyor: “Sonuçlar partimizi memnun etmemiştir. Partimiz iktidarı hedeflemekte idi. Ama milletimiz MHP’ye nerede hangi görevi vermişse onun gereğini yapar.” Kendilerini seçmene anlatırken nerede hata yaptıklarını araştırıp çözeceklerini belirten Şimşek, arızanın fikirlerin içeriğinden değil, bunları halka doğru ifade edememekten kaynaklandığını söylüyor: “Fikirlerimizi daha doğru anlatmamız gerekir, vatandaş ile iletişimde bir eksiklik var. TBMM’de ki mevcut tabloya bakıldığında MHP’ye Sayı 21 / Temmuz 2011
bu yeni dönemde de çok önemli görevler düşüyor. Çünkü AK Parti iktidar ve BDP Meclis’te. BDP’nin istekleri belli. MHP’nin grup kurması dahi fikirlerini güçlü bir şekilde ifade etmesi için yeterlidir. Elbette ki gönlümüz iktidardan yana idi.” Şimşek yeni anayasaya destek mevzuunun, AK Parti’nin kafasındakilere göre şekilleneceğini dile getiriyor: “Anayasa değişikliği konusundaki görüşlerimiz son derece net. Bizim hassasiyetlerimiz; 1. Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. 2 Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere
dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. 3 Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî Marşı İstiklal Marşıdır. Başkenti Ankara’dır. 4. Anayasanın 1’inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. MHP bunların dışındaki tüm maddeleri konuşup, tartışabilir. Neticede uzlaşmacı ve ortak bir noktada buluşulabilir. Ancak bu maddeler üzerinde yaşanacak en ufak tartışma karşısında dahi sonuna kadar mücaadelemizi sürdürürüz.”
35
Kapak
Samsun Valisi Hüseyin Aksoy:
Evrensel standartlara sahip olmalıyız Vali Hüseyin Aksoy, “Dünya ile entegre olacak isek, kendimizi Avrupa Birliği’ne aday görüyorsak, evrensel standartlardaki temel hak ve özgürlüklere, yaşam seviyesine hepimiz sahip olmalıyız.” diyor. 12 Haziran 2011 milletvekili seçimleri ‘sivil anayasa’ konusunu daha da ön plana çıkardı. “İnsan temel hak ve özgürlüklerinin uluslararası standartlarda korunması ve güvence altına alınması zaten evrensel bir kural.” diyen Vali Hüseyin Aksoy, ülkemizde anayasa ve yasalarda birçok değişiklikler ve düzenlemeler yapıldığını hatırlatıyor: “Halen yapılması gerekenler var ise bunlar da mutlaka yapılmalıdır. Dünya ile entegre olacak isek, kendimizi Avrupa Birliği’ne aday görüyorsak, evrensel standartlardaki temel hak ve özgürlüklere, yaşam seviyesine hepimiz sahip olmalıyız. Bu
anlamda konuşulup tartışılmalı. Ortak bir anlayışla çözüme kavuşturulmalıdır.” Seçimleri huzur ve güven ortamında gerçekleştirdiklerini anlatan Aksoy, “Samsun’da geçmiş yıllarda da ciddi bir olay yaşanmadan yapıldığını biliyorduk. Ama bu toplantıda seçimin karşılıklı sevgi saygı içerisinde hoş görü içerisinde geçmesi için en önemli görevin siyasi partilerin il başkanlarına düştüğünü, zaman zaman gençlerin heyecanlı çıkışları olabileceğini bunları soğukkanlılıkla sakinleştirme görevinin kendilerinde olduğunu ifade ettik. Bir
başka siyasi parti ile her hangi bir sorun intikal ettiğinde birbirlerini doğrudan arayarak kendi aralarında görüşerek iletişim içerisinde çözülmesinin yararlı olacağını paylaştık. Sağ olsunlar onlar da bu iletişimi kendi aralarında kurarak sakin bir seçim geçirmemize önemli katkılarda bulundular.” diye konuşuyor. 19 Mayıs Polis Meslek Yüksekokulu’ndan yeni mezun 500 polisin henüz görev yerlerine gitmeden seçim sırasında Samsun’da görevlendirilmesi de güvenlik temininde bir hayli işe yaramış. Muhtemel olaylara karşı hazır kıta bekletilmişler.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz
Halk ‘Ben istikrar istiyorum’ dedi Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, seçimin Türkiye’nin hem içte hem dışta güçlü bir siyasi iradeyle yönetilmesi ihtiyacını optimum güzellikte ortaya koyduğunu söylüyor. 36
“Ben anayasa ile daha demokratik bir Türkiye’nin sağlanabilmesi için Güneydoğu meselesinin çözülmüş olması gerektiğine inanıyorum.” diyor. Seçim sonuçlarını değerlendiren Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, “Bizim en önemli söylemimiz ‘ İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün’ idi. Aslında bu temel mantığa ve felsefeye halkımız çok güzel iştirak etti. İstikrarın bozulmaması ve Türkiye’nin hem içte hem dışta güçlü bir siyasi irade ile yönetilmesi ile ilgili ihtiyacını bir seçim sonucu bu kadar güzel izah ederdi. O bakımdan çok mutluyum.” diyor. Yılmaz’a göre milletvekili sayısı çok önemli kıstas değil: “Ülke genelinde her iki kişiden birinin oyunu almak ve üçüncü defa hem de oylarını arttırarak yeniden iktidar olmak dünya kamuoyuna verilebilecek çok güzel mesajdır. Türkiye’nin uluslararası sorunları, içindekinden daha önemli. Uluslararası ilişkilerdeki temel gösterge Türkiye’yi yöneten siyasi gücün halka dayandığı potansiyel ve güçtür. Bu da işte yüzde 50 düzeyindeki oy oranı ile gözükür. Bunun mutluluğunu Türk halkı yudum yudum hissedecektir.”
74 milyon nüfuslu ülkedeki seçime katılım oranındaki yüksekliğe dikkat çeken Yılmaz, şöyle konuşuyor: “Halka kağıt kalem vererek bu halkın menfaati, çıkarı, kendi ihtiyaçlarını ifade etmesi ve bu ülkenin geleceği ile ilgili en güzel makale-kompozisyon nasıl yazılabilir deseniz, bu seçim sonucu kadar güzel yazılamaz. Halk kendini bu denli güzel ifade etti. ‘Ben istikrar istiyorum’ dedi. Güneydoğu ve içinde bulunduğumuz bölgesel sorunlar olsun; Amerika ve onun uzantılarının Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki emelleri olsun, bunlara karşı dimdik bir iktidar kuvvetli bir yönetim istediğini ortaya koydu. İnsanlarımız 2023’e giden süre içerisinde güçlü bir Türkiye istediğinin iradesini ortaya koymuştur.” Yılmaz, Anayasa değişikliğine ilişkin de şöyle düşünüyor: “Bundan sonrasında artık ülkeyi yönetenlerin hakikaten şapkalarını önüne koyup düşünmeleri gerekiyor. Bu süreçte yine o halkın tarif ettiği ve benim anlatmaya çalıştığım o
öz mantığı muhakkak ülkeyi yönetenlerin ihmal etmeksizin kullanmaları lazım. Hakikaten katılımcı, hakikaten ülke meselelerine dönük sorumluluk taşıyan bir mantıkta bu olaya bakmaları lazım. Ben ülkemizin bunları başaracağına inanıyorum. Çok şükür ülkemiz iyiye gidiyor. “ Güneydoğu Anadolu ve terör meselesi hakkında da şunları söylüyor: “Çözülmesi gereken en önemli meselelerimizden biridir Güneydoğu meselesi. Yavrularımız şehit olup ay yıldızlı bayrağımıza sarılıp köylerine götürülüyor. Sayı azalsa da bir tanesinin dahi tırnağının incinmesine tahammül edemediğimiz bir ülkede bu yaşananların olmamasını diliyoruz. Öte yandan ülke kaynakları korkunç derecede harcanıyor. Canın yanı sıra malımızı da veriyoruz. Bu problem çözülmeli. Yeni anayasa bu problemi çözmeye dönük bir kimlik taşımalı. Ben anayasa ile daha demokratik bir Türkiye’nin sağlanabilmesi için Güneydoğu meselesinin çözülmüş olması gerektiğine inanıyorum.”
İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş
”MHP Samsun’da olması gereken listeyle seçime giremedi” MHP’nin barajı geçmesine sevinemediğini ifade eden Demirtaş, gerekçesini de şöyle açıklıyor: “MHP düşünce bazında iktidarda fakat kendisi iktidarda olmayan bir parti. Ruhen iktidar fakat fiziken değil. İktidardan daha iyi fikirler üreterek, yenilikler ve arayışlar ortaya koymalıyız. Halk ayrıca siyasilerin kendinden birisi olmasını istiyor. Şunları da iddia ediyor: “AK Parti’nin alternatifi asla CHP değil, MHP’dir. Çünkü sağ kesimin sahip olduğu yüzde 70’lik oy diliminin ne kadarı sol bir partiye oy verir? Sağ seçmenin alternatif partisi MHP’dir.” Sayı 21 / Temmuz 2011
37
Kapak
İlkadım’ın MHP’li Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, sandık sonuçlarını anormal bulmadığını söylüyor: “Tahminim AK Parti’nin ülke genelinde yüzde 45-50 bandında oy olacağı yönünde idi.” Partisinin Samsun’un beklentilerine cevap verebilecek bir listeyle girmediğini savunan Demirtaş, “Liste seçimi yapılırken bölgesel özellikler dikkate alınarak aday gösterilmesi doğru olacaktı. Samsun halkının böyle bir arzusu var. Bu arzuya cevap veremedik.” diyor. Ona göre CHP bu arzuyu kısmen iyi okudu: “Bunun neticesinde bir önceki seçimde 110 bin oyu olan CHP oyunu 165 bine çıkardı.” AK Parti beklentiyi umursamadı. Fakat, halk Recep Tayyip Erdoğan’a rağbet gösterdi. Demirtaş’tan oy oranlarına ilişkin genel bir değerlendirme: “Türkiye’de 12 Eylül öncesini ve sonrasını dikkate aldığımızda oy dağılımının yüzde 70 civarında sağ cenap, yüzde 30-35’de sol kesim şeklinde olduğu. Oylar ise şöyle bir akış seyrediyor: Sağ oylar sağ kesimde yer değiştiriyor. Sol oylar sol kesimde. Yani sağ görüşlü seçmen sol herhangi bir partiye değil, yine sağ ke-simde olan bir başka partiye oy verirken, sol kesimde de durum aynı oluyor.” Ardından da şu iddiayı ortaya atıyor: “Eğer biz yerel adayların yer aldığı bir liste ile seçime girebilse idik. AK Parti’ye çok ciddi bir darbe vurarak hem oy oranlarını hem de milletvekili sayılarını düşürebilirdik. CHP yerel adaylar ile de girse sağ kesimden çok oy alamayacağı için bunu yapamazdı.” MHP’nin barajı geçmesine sevinemediğini ifade eden Demirtaş, gerekçesini de şöyle açıklıyor: “MHP düşünce bazında iktidarda fakat kendisi iktidarda olmayan bir parti. Ruhen iktidar fakat fiziken değil. İktidardan daha iyi fikirler üreterek, yenilikler ve arayışlar ortaya koymalıyız. Halk ayrıca siyasilerin kendinden birisi olmasını istiyor. Bu halkın beklentilerine cevap verebilmek çok önemli aksi takdirde onların oyunu almak mümkün olmaz. Şu an Başbakan Erdoğan bu halk üslubuyla konuştuğu için oy alabiliyor.” Demirtaş; seçim öncesindeki kaset olaylarına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Kaset olayı çıktığı için düşük oy alındığına katılmıyorum. MHP’nin
38
olmadığı bir mecliste istedikleri gibi anayasa üzerinde değişiklik yapabilme arzusu ile kaset olaylarını gündeme getirenler partimize karşın yoğun bir linç girişimi içerisinde olmuşlardır. Çünkü MHP, anayasa değişikliğinde bu vatanın aleyhinde olabilecek hiçbir şeye evet demeyecektir. Buda bazı şer odaklarının çıkarlarına ters düşmektedir. Bu şer güçler kirli oyunlar sahnelese de ben bir atasözünü değiştirmek istiyorum. ‘Hırsızın hiç mi suçu yok?’ yerine ‘Ev sahibinin hiç mi suçu yok?’ diye soruyorum. Kapıyı açık bırakıp evime hırsız girdi demenin bir manası yok. Bu kaset olayına karışan isimlerin böyle bir şeye mahal vermeyecek şekilde hareket etmeleri gerekli idi.” Demirtaş şunları da ileri sürüyor: “AK Parti’nin alternatifi asla CHP değil, MHP’dir. Çünkü sağ kesimin sahip olduğu yüzde 70’lik oy diliminin ne kadarı sol bir partiye oy verir? Sağ seçmenin alternatif partisi MHP’dir. Sol kesimin en yüksek oy oranını yakaladığı dönem 1978 yılında yüzde 41 ile ‘Karaoğlan’ namı ile Ecevit’in Başbakan olduğu dönemdi. Türkiye’nin seçmen yapısı bu. Hele sol bir partinin tek başına iktidar olması hiç mümkün gözükmüyor. Koalisyon ile olabilir ki milletimiz artık koalisyon yönetimlerinde de prim vermediğini göstermiştir. Burada MHP’nin yapması gereken bu işi AK Parti’den daha iyi yapabileceğini halka kabul ettirebilmektir.” Yeni anayasaya dair görüşlerini
açıklarken partisinin kırmızıçizgilerini ve mevcudun ilk dört maddesini gündeme getiriyor: “Anayasamızın ilk dört maddesinde belirtilen Türkiye Cumhuriyetinin şekli, dili, Devletin bütünlüğü ve Cumhuriyetin nitelikleri konusunda ayrıca dördüncü madde ile bunların değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hususunda bizim taviz vermemiz mümkün değildir. Örneğin dünyada devlet olup da çift dille yönetilen bir ülke yok, olmamış da. Bugün Amerika’da 72 buçuk milletten insan var ve ortak dil İngilizce. Aralarında kendilerine ait dili öğrenip konuşuyorlar. Bu sorun değil. Kürt kardeşlerimiz özel kurslar vasıtası ile kendi dillerini öğrenebiliyorlar. Fakat resmi dil, kamu dili bir tane olmak zorunda. O da Türkçedir. Aksi halde evlatlarımız birbiri ile anlaşamaz. Bir araya gelemezler. Bizi ayırırlar. Dil milleti bir arada tutan en önemli unsurdur. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyetinin şekli, dili, Devletin bütünlüğü ve Cumhuriyetin nitelikleri konusunda geri adım atamayız. Bunların dışındakileri tartışmaya ve konuşmaya hazırız.” Güneydoğu problemine ilişkin de, “BDP ve PKK’nın o bölgede kendi ırki temellerine dayalı bir devlet kurma beklentileri var. Bu yaşam standartlarının yükseltilmesi ile ilgili bir konu değil. Onlara ne verirseniz verin istekleri ta ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ayrı bir devlet kurana kadar bitmeyecektir. Bizim buna icazet vermememiz lazım. Şimdi iktidarın gerçek yüzünü görme vakti gelmiştir. Ak koyun kara koyun belli olacak. İktidarın anayasa değişikliği konusunda BDP’ nin desteğini almak uğruna bazı konularda taviz verme cesaretini gösterip göstermeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Elbette temennimiz mahcup olmamız yönündedir. İnşallah Başbakan Recep Tayip Erdoğan bizi mahcup eder. Ama PKK’nın tarih vererek ülkede kıyamet kopartacağına dair yaptığı tehditler ve şu an beklentiler doğrultusunda hareketsiz kalması bana aksini düşündürüyor. Özellikle İmralı ile yapılan görüşmeler ve bu görüşmelerin içeriğinin kamuoyu ile paylaşılmıyor olması endişelerimi arttırıyor. “ diye konuşuyor. Sayı 21 / Temmuz 2011
Atakum’un CHP’li Belediye Başkanı Metin Burma:
Halkla yaşamak, sorunlarını paylaşmak ve onları anlamak gerek CHP’li Metin Burma’ya göre 12 Haziranda ayağı yere basan projelerle halka gidilmesine rağmen başarı yakalanamamasının çok önemli bir sebebi var: “İnsanların yanına ayağına sadece seçimden seçime gitmenin onlara kendinizi anlatmaya yetmeyeceğini onlarla birlikte yaşamak, sorunlarını paylaşmak ve onları anlamak, algılamak gerektiği ortaya çıkmıştır. Kimseyi küçümsemedik, küçümsemeyiz, küçümsenmesine de izin vermeyiz.” CHP’lilerin genelindeki kafa karışıklığı, Atakum’un aynı partiden Belediye Başkanı Metin Burma’da da hissediliyor. Türkiye’deki siyaset üretim biçimi Burma’yı mutsuz ediyor. Siyasetin gerilim politikaları üzerine kurulduğunu kaydediyor: “Ülke ve halkın sorunlarını çözmeye yönelik projelerin Türkiye’nin geleceğinin tartışıldığı, bu yönde söylemlerin olduğu ve tercihlerinde buna göre şekillendiği bir siyaset anlayışı isterim. Türkiye’deki durumu dikkate aldığımızda bu sonuçların demokratik işleyişi olan bir sistem dahilinde seçim yapıldı her şey yerli yerini buldu diyebileceğimiz bir seçim değil. Sonuçta halkımız doğru bilgilerle ve doğru algılarla karar verdiğini söylememizde imkânsızdır.” Burma, eleştirilerinin ardından su cümleyi ekliyor hemen: “Sonuç olarak bu bir seçimdir, her yönüyle buna saygı duyulması gerekir.” CHP’nin seçimde iktidar mücadelesi verdiğini söyleyen Burma, aslında Türkiye’nin ve halkın sorunlarını çözebilecek ayağı yere basan önemli projeler ürettiklerini iddia ediyor: “Bu projeleri kamuoyuna yeteri kadar özümsetmekte, anlamasını sağlayacak şekilde ulaştırmakta zorluk çekildiği aşikardır. Bunun için örgütleri halka ulaşma noktasında çok eğitilmiş durumda olmadığını ve geçmişten bu yana var olan alışkanlıklarını da bir Sayı 21 / Temmuz 2011
tarafı bırakamamış görüyoruz. Böylece de CHP her ne kadar milletvekili sayısını ve oyunu artırmışsa da istediğini alamamıştır. Bu başarı yeterli değildir.” Türkiye’nin CHP iktidarına ihtiyaç duyduğunu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde proje tabanlı politika izlendiğini anlatıyor Burma: “Türkiye’deki iktidar yanlısı cephe çok geniş, büyük bir medya ordusu ile de destekleniyor. İnsanların sürekli değerlendirmelerini ve değer yargılarını etkilemek için büyük ve geniş çaplı müdahalelerde bulunuyorlar. Bu nedenle CHP söylemleri ve projeleri kamuoyuna yeteri kadar aktarılamadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun siyaset anlayışını ve bu yöndeki çabalarını da bu anlamda çok doğru buluyorum. Ancak insanların yanına ayağına sadece seçimden seçime gitmenin onlara kendinizi anlatmaya yetmeyeceğini onlarla birlikte yaşamak, sorunlarını paylaşmak ve onları anlamak, algılamak gerektiği ortaya çıkmıştır. Kimseyi küçümsemedik, küçümsemeyiz, küçümsenmesine de izin vermeyiz.” Burma’ya; Ergenekon davasının tutuklu sanıkları Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın CHP’den aday gösterilmesinin neticeleri ne denli etkileyip etkilemediğini sorduk: “Etkileyip etkilemediği yönünde bir araştırma sonucu yoktur. Kişisel değerlendirmem şöyle. Sayın Balbay ve Sayın Haberal
2 yılı aşkın tutuklu. Öğrendiklerimizle değerlendirdiğimizde haksızlığa uğradıkları yönünde algı oluştu. İnsanlar yargılanabilir ancak bu konuda evrensel hukuk kuralları da işletilmelidir. Ben negatif etkisi olduğunu sanmıyorum.” Türkiye de ciddiye alınabilir büyüklükteki her görüşün Meclis’e yansıması için yüzde 10 barajını engel görüyor Burma: “İnsanların düşüncelerini ifade etmelerinden değil edememelerinden çekinmek gerektiğini tehlikenin burada olduğunu söylüyorum.” Anayasaya dair de, “Öncelikle uzlaşma kültürünü benimsemek gerekir. Uzlaşma benim yaptığımı ve söylediğimi karşı tarafa kabul ettirme olmamalıdır. Kitle örgütlerini içine alacak bir platform oluşturmak gerektiğini her kesimin Anayasa ile ilgili düşüncelerini samimi olarak ortaya koyması gerektiğini kamuoyu değerlendirmeleri sonucu zemin araştırması yapılması gerekir.” diyor. Anayasanın niteliği için şunları kaydediyor: “CHP Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk halkının geleceğini emniyete alacak onların birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları içerisinde bir takım değerlerinin kaybedilmemesi ve sınırlarımız içerisindeki yurttaşların özgürlük eşitlik sosyal hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda gelecek güvencesini sağlayacak bir çerçevede bir arada yaşamalarını sevince dönüştürecek ortak bir anlaşma metni meydana getirilebilir. ”
39
Kapak Canik Belediye Başkanı Osman Genç:
Halk anayasası için uzlaşma zemini hazırladı Genç’e göre oy artışına rağmen AK Parti’nin 327 vekilde kalışında bir hayır var: “Bu netice AK Parti’nin öncülüğünü yapacağı anayasa değişikliği konusunda uzlaşma zemini hazırlamıştır. AK Parti’nin diğer partilerin gönlünü, fikirlerini alarak bir sivil anayasa hazırlamasını istemiştir bu sonuçla halkımız.” Peki, bu anayasa nasıl olmalı? “Anayasa değişikliğinde insanı merkeze koyan ve bütün insanları kucaklayacak bir metin meydana getirilmeli. Halkın okuduğunda anlayabileceği bir anayasa yapılmalı.” Canik Belediye Başkanı Osman Genç, sivil anayasa ihtiyacı ve bunun çok iyi vurgulanması için son seçimde milletvekili adayıymış gibi çalıştıklarını belirtiyor: “Niyetimiz anayasayı değiştirecek çoğunlukta milletvekili sayısına ulaşabilmekti. Gerçekten Samsun’daki sandıklardan çıkan yüzde 62’lik oy oranı önemli bir neticedir. Türkiye genelinde her iki kişiden birinin oyunu alan AK Parti, Samsun’da üç kişiden ikisinin oyunu almıştır. Türkiye ortalamasının yüzde 12 oranında üzerine çıkılmıştır.” Canik ilçesi de Samsun ortalamasının yüzde 10 oranında üzerinde. AK Parti’nin ilçedeki oyu yüzde 53’ten 71,4’e fırladı. Genç tabloyu şöyle yorumluyor: “Bu rakamlar seçmenin hizmete oy verdiğini gösteriyor. Aynı zamanda artık kalıplaşmış, ideolojik bir seçmenin yüzde 25 oranını geçmediğini düşünüyorum. Yani kendi bildiği partisinin dışında başka bir par-
tiye oy atmayacak kesimden bahsediyorum. Seçim sonuçları da tam benim tahmin ettiğim gibi çıktı. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim sistemini değiştirmesinin ardından milletvekili sayımızı arttırmamızın çok zor olduğunu biliyordum.” Genç’e göre oy artışına rağmen AK Parti’nin 327 vekilde kalışında bir hayır var: “Bu netice AK Parti’nin öncülüğünü yapacağı anayasa değişikliği konusunda uzlaşma zemini hazırlamıştır. AK Parti’nin diğer partilerin gönlünü, fikirlerini alarak bir sivil anayasa hazırlamasını istemiştir bu sonuçla halkımız. Bu uzlaşma ortamı için CHP ve MHP’nin seçim meydanlarında anayasa değişikliği konusundaki olumlu sözleri ayrıca önem kazanıyor. Ben AK Parti ile CHP’nin anlaşarak bir sivil anayasa çıkarabileceğini düşünüyorum. Elbette
MHP’nin dışarıda bırakılmasını kast etmiyorum. Bir uzlaşma ortamından bahsediyorum. Yoksa MHP’nin olmazsa olmaz olarak öne sürdüğü Anayasanın ilk üç maddesi konusunda AK Parti, MHP’den farklı düşünmüyor.” Genç’in ‘nasıl bir anayasa’ konusundaki görüşleri: “Anayasa değişikliğinde insanı merkeze koyan ve bütün insanları kucaklayacak bir metin meydana getirilmeli. Halkın okuduğunda anlayabileceği bir anayasa yapılmalı. Bu gerçekleştiği takdirde hizmetlerin en güzeli yapılmış olur. “ BDP’nin sürece katkı sağlayacağını düşünmüyor: “Çünkü onlar kendi iradeleri ile hareket edebilen bir siyasi oluşum değiller. Onların ipleri başkalarının elinde ve onların istediği şekilde hareket etmek zorundalar.”
AK Parti İl Başkanı Osman Çetinkaya:
Mevcut anayasa devleti milletten koruyor Erdoğan’ın ileriye dönük siyasi projelerini bilmediğini belirten Çekintaya, “Cumhurbaşkanı olmak ister mi? Ya da genel başkan olarak kalabilir. 40
Sayı 21 / Temmuz 2011
Parti iç tüzüğümüzün üç defa üst üste milletvekili seçildikten sonra yeniden milletvekili adayı olmaya izin vermemesinden dolayı belki bir dönem kenardan izleyebilir, fikir babalığı yapabilir. Neticede başbakanımız bir kanaat önderidir.” diye konuşuyor.
AK Parti Samsun İl Başkanı Osman Çetinkaya; Yüksek seçim Kurulu’nun (YSK) güncel nüfus sayısına göre illerin çıkardıkları vekil sayısını yeniden belirlemesine değiniyor ilkin. Önceki dağılımda partisinin 400, belki de daha fazla sandalye kazanabileceğini söylüyor: “YSK’nın siyasi bir düşünce ile karar verdiğini düşünüyorum. Yeni sistem en çok CHP’ye yaradı. Böyle durumlarda tarafsız hareket edilmeli. YSK CHP’nin vekil sayısını artırmasını sağladı. CHP yatıp kalkıp kurula dua etsin.” Samsun’da da oylarının artmasına rağmen aynı sayıda vekil çıkardıklarını belirtiyor: “12 Haziran seçimlerinde vilayetimiz genelinde partimize 93 bin yeni seçmen oy verdi. Yani yüzde 3,5
arttı oyumuz. Şehrimiz partimizin Türkiye ortalamasının, yani yüzde 50’nin 12 puan üzerine çıktı. Başbakanımızın memleketi Rize’nin ardından Karadeniz’deki en yüksek oy Samsun’dandı. ” Çetinkaya, anayasa için şunları anlatıyor: “Hem seçim öncesi hem de sonrasında muhalefet parti liderleri ve kurmayları bir an önce yeni bir sivil anayasa çıkartılması gerektiğini dile getirdiler. Muhalefetin şu aşamada şartları belli değil. Şartlar ortaya çıktıkça Başbakanımız bunları kamuoyu ile paylaşır. Şahsen yeni anayasanın Meclis uzlaşımıyla yapılacağına inanıyorum. Şu an bizim 327 vekilimiz var. Referanduma için 330 gerekiyor. Muhalefet içerisinde sağ duyulu, ülkesini seven vekiller çıkacaktır. Sivil anayasa ihtiyacı neticede herkes kabul ediyor. Diğer partilerin şartlarına bakmamız gerekmeyebilir. Örneğin BDP seçim barajının düşürülmesini, seçimlere BDP kimliği altında girmek istiyor. Sayın başbakanımız o tür pazarlıklara kapalıdır. 12 Eylül 2010 referandumunda da pazarlık denediler. Ülkemizin menfaatine aykırı her şeyi elinin tersi ile itti Başbakan.” Başbakan Tayyip Erdoğan’ın milli
menfaate uygun her öneriye olumlu bakacağını dile getiriyor Çetinkaya: “İdeolojik sebeplerden dolayı partilerini korumak düşüncesi ile önerilen hiçbir maddeyi kabul etmez. Bizim veya başka parti yararına anayasa inşasına karşı. Milleti devletten koruyan anayasa yapma niyetinde. Şu anki anayasa devleti milletten koruyor. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Bu anayasayı hazırlayan statükocular, devleti milletten korudular” Çetinkaya, görüştüğüm günlerde başkanlık sistemi hakkında kitaplar okuyormuş. Başkanlık sistemine ilişkin sorulara muhatap kalacağını öngörmüş. Sistemin Türkiye etnik yapısına uyarlanabileceğini düşünüyor. Ancak, Erdoğan’ın ileriye dönük siyasi projelerini bilmediğini belirtmekten çekinmiyor açık yüreklilikle: “Cumhurbaşkanı olmak ister mi? Ya da genel başkan olarak kalabilir. Parti iç tüzüğümüzün üç defa üst üste milletvekili seçildikten sonra yeniden milletvekili adayı olmaya izin vermemesinden dolayı belki bir dönem kenardan izleyebilir, fikir babalığı yapabilir. Neticede başbakanımız bir kanaat önderidir. Kenarda durup bir dönem istirahat edebilir.”
CHP İl Başkanı Halil Türk:
“İktidar adayı parti bu neticeden memnun olamaz” Türk, “İktidara aday bir partinin bu neticeden memnun olması düşünülemez.” diyor. İtibari bakışla oy oranı ve milletvekili sayısını arttırdıklarını, fakat bunun ‘başarılıyız” anlamına gelmediğini vurguluyor. Sayı 21 / Temmuz 2011
41
Kapak
CHP İl Başkanı Halil Türk, 12 haziran genel seçim sonuçlarını kısaca, “Halkın genel iradesi bu yönde oldu. Halkın iradesine saygı duymak lazım.” sözleriyle kritik ediyor. İç dinamiklerini de gözden geçirerek nerelerde hata yaptıklarını sorgulayacaklarını dile getiren Türk, “İktidara aday bir partinin bu neticeden memnun olması düşünülemez.” diyor. İtibari bakışla oy oranı ve milletvekili sayısını
arttırdıklarını, fakat bunun ‘başarılıyız” anlamına gelmediğini vurguluyor. Kemal Kılıçdaroğlu’ na yükselen muhalif seslere ilişkin de net konuşuyor Türk: “ Azıcık insafı olan, azıcık vicdanı olan herkes ve her partili bu süreçte Sayın Kılıçdaroğlu’ ndan yana tavır koymalı. Çünkü Kılıçdaroğlu, gecesini gündüzüne katarak çalışan bir kişi. Bizim il örgütümüz çok açık biçimde genel başkandan yana taraftır. “ Halil Türk, anayasa değişikliğini parti-
sinin istediğini de belirtiyor: “Biz CHP olarak sivil bir anayasanın yanındayız. Fakat şundan endişeliyiz. Tek başına ‘Ben bilirim, ben yaparım.’ anlayışı içerisinde sivil anayasa yapılamaz. Eğer sivil anayasa olacaksa tüm partilerin görüşleri, sivil toplum örgütlerinin fikirleri alınması gereklidir. Bu önemli bir nokta. Anayasa tam bir uzlaşı metni olmalı. Tüm toplum kesimleri ile katmanların fikirleri görüşleri alınarak bir anayasa yapılması lazım.”
MHP Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak:
“Linç kampanyaları uygulayanların planları ters tepti” Kasetli anti-propagandanın MHP’yi mağdurlaştırdığına inanıyor Karapıçak: “Türk halkı her zaman mağdurun yanında olduğu gibi yine bu özelliğini göstererek partimize sahip çıktı. MHP’nin mecliste olmaması için yürütülen linç kampanyaları ters tepti. Barajı aşamaz iddialarının sıkça dillendirildiği bir süreçte yüzde 13 oy aldık.” MHP İl Başkanı Abdullah Karapıçak, 12 haziran seçimlerine dair, “ Aldığımız sonuçlar, yaptığımız çalışmaların karşılığı değildi.” görüşünü savunuyor. AK Parti’nin 6 vekilinden dördünün denendiği için şehre hiçbir şey kazandırmayacaklarını ileri süren MHP’li başkan, bu kişilerin Başbakan Tayip Erdoğan’ın yüzü suyu hürmetine seçildiklerini de iddia ediyor. Karapıçak’a, 6 vekil ve yüzde 62’lik oy Başbakan’a gitti.
42
Kasetli anti-propagandanın MHP’yi mağdurlaştırdığını düşünen Karapıçak, bu konudaki görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Türk halkı her zaman mağdurun yanında olduğu gibi yine bu özelliğini göstererek partimize sahip çıktı. Bize bu linç kampanyalarını uygulayanların planları ters tepti. Barajı aşamaz iddialarının sıkça dillendirildiği bir süreçte yüzde 13’e ulaştık.” Türk milliyetçiliği davasının 250 yıl öncesine dayandığını söyleyen Karapıçak,
“Biz günübirlik, popülist yaklaşımları ile değil 9 ışık doktrini ile kurulan bir partiyiz. Biz kitlelerin arkasına takılıp giden değil, fikrimizi kitlelere kabul ettiren bir partiyiz. Globalleşen dünyada bizim fikirlerimizi anlatmakta eksikliklerimiz olabilir. 12 Haziran seçimleri sonucu ortaya çıkan tablo bunun neticesi gibi gözüküyor. Fakat biz çocuk emziğini allı pullu büyük paketler ile süsleyip vatandaşa sunmayız. Biz her şeyi olduğu gibi ortaya koyuyoruz. ” diye konuşuyor. AK Parti için, “Çok çok büyük sermaSayı 21 / Temmuz 2011
yelerin, dünya güçlerinin partisi” diyor: “Biz gazetelerin arka sayfalarına renksiz yarım sayfa ilan verecek para bulamazken, iktidar partisi tüm yerel ve yaygın basın kuruluşlarında, görsel ve yazılı basında korkunç bütçeler ile reklam kampanyaları yürüttü. Bu adaletli bir yarış değildi. Bizim sonuçlar neticesinde halkımıza kızma darılma gibi bir lüksümüz olamaz.”
gösterdiği bu teveccühün karşılığını istemesini diliyorum. Samsun’un iktidar vekillerinin yakasına yapışarak iş ve aş istemeliler. Samsun’dan çıkan oy oranı vatandaşa bu hakkı vermiştir.” “2023 vizyonu, 1991 senesinde şu anki Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’e sunduğu bir projedir.” iddiasını Dergi Haberexen’e de yineliyor MHP İl Başkanı.
Samsun’da hiçbir problemin çözüme kavuşturulmadığı savını da ortaya atıyor: “İstihdam problemi günden güne büyüdüğü halde yüzde 62 oy oranı çıktı. Şimdiden sonra vatandaştan
Karapıçak’a göre, Erdoğan hem 2023 vizyonunu hem de anayasa değişikliğini unutarak kendisini Cumhurbaşkanı yaptırmanın peşine düşecek: “ Başbakan’ın tek hedefi başkanlık
sistemine geçerek devlet başkanı olma veya Cumhurbaşkanı olma arzusudur. Başkanlık ve federal sistemi dillendirmesi bundandır.” Sivil anayasa karşı çıkmadıklarını anlatıyor öte yandan: “Yeni bir sivil anayasa hazırlanacaksa, Anayasa Komisyonu ortak bir çalışma yapar. Meclise sunulur. Meclis bu anayasa değişikliğini inceler, tartışır ve sonunda oy birliği ile kabul edilir.” Şu ilkeden taviz vermeyeceklerinin altını çiziyor: “Yeni bir sivil anayasa hazırlanması üzerinde bizim olmazsa olmazlarımız anayasamızın ilk dört maddesi üzerinedir. Bunlar üzerinde pazarlık yapılmasına dahi müsaade edemeyiz.”
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akan:
“Darbe anayasası Türkiye’ye yakışmıyor” OMÜ Rektörü Prof. Dr. Akan, yeni anayasaya ilişkin görüşleri şöyle: “Milleti potansiyel tehdit ve tehlike görüp, devleti millete karşı koruyucu maddelerle doldurulmamalıdır. Anayasamız, insanımıza evrensel insan haklarını sağlayan, bunun güvence mekanizmalarını içeren bir metin olmalıdır.” Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, yeni anayasa hazırlanırken olumlu bir cümleyi “ama” veya “ancak” bağlaçlarıyla baltalama üslubunun terk edilmesi ve “inanç, etnik köken, ırk, sınıf ayrımının sona erdirilmesi” gerektiğinin altını çiziyor. “Darbe anayasası Türkiye Cumhuriyeti’ne Cumhuriyeti’ne yakışmıyor.” diyen Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, muhtemel bir anayasa değişikliği ya da sivil anayasa yapılması konusunda şunları söylüyor: “Toplumun hızlı gelişimi, çağa uygun yeni bir anayasayı zorunlu Sayı 21 / Temmuz 2011
kılmaktadır. ‘Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu’ temel düsturu üzerine kurulmuş olan Cumhuriyetimizin halen bu ilkeye uygun, milletin temsilcilerince hazırlanmış ve milletin gönüllü ve bilinçli onayını almış bir anayasaya sahip olmaması çok ciddi bir eksikliktir. Şu anki anayasamız düşünceyi ifade, inanç özgürlüğü, inancını yaşama konularında çağa uymayan yasaklayıcı, kısıtlayıcı maddeler içermektedir.” Rektör Akan, yeni anayasanın nasıl oluşturulması gerektiği konusundaki görüşlerini de şöyle dile getiriyor: “Anayasa, milleti potansiyel tehdit ve
tehlike görüp, devleti millete karşı koruyucu maddelerle doldurulmamalıdır. Anayasamız, insanımıza evrensel insan haklarını sağlayan, bunun güvence mekanizmalarını içeren bir metin olmalıdır. İnanç, etnik köken, ırk, sınıf ayrımını engelleyici olmalıdır. Anayasa maddelerinin yazılmasında, “olumlu” bir cümleyi “ama” veya “ancak” sözcükleriyle başlayan cümleyle iptal eden üsluptan vazgeçilmelidir. Yeni anayasamız da idare şeklinin Cumhuriyet olduğu, demokratik, tüm inançlara saygılı, inançlar karşısında tarafsız, hukuk devleti özelliği vurgulanmalı. Resmi dilin Türkçe olduğu yer almalıdır.”
43
Kapak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu:
“İş dünyası güçlü istikrar ortamlarını sever” “İktidar ve muhalefet beraber bir anayasa hazırlarlar Meclis’ten geçirirlerse bu iş dünyasının da önünü açar. İş dünyasının beklentisi de bu yönde. Türkiye’de fevkalade bir istikrar olacağına ve bu istikrarın devam edeceğine inanıyorum.” Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salih Zeki Murzioğlu’nun 12 Haziran seçim sonuçları için yaptığı en önemli vurgu, istikrarın süreceğine dair inanç. Durumun iş dünyasınca memnuniyetle karşılandığını belirtiyor. “İş dünyası da güçlü istikrarın olduğu ortamları sever. Türkiye’de her iki kişiden bir tanesi bugünkü iktidara destek vermiştir. Buna saygı duymak lazım. Seçmenin yarısı iktidara oy verdiyse, bu iktidar desteklenmeli ” diyen Murzioğlu, 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat ve dünyanın ilk 10 ülkesinden biri hedefini benimsemeyen vatandaş bulunmadığını kaydediyor Samsun’daki tabloya ilişkin de şunları
söylüyor: “Milletvekili dağılımı aynı kaldı ama iktidarın hem genel hem de yerel seçimlere göre oyları arttı. Yeni hükümetin bunu dikkate almasını bekliyoruz. Örneğin bir vekilimiz yine bakan olmalı. Hatta iki. Seçilenlerin 5’i önceki dönemlerde de görevdeydi. Bu partilerin takdiri. Bir sivil toplum örgütü başkanı, ‘Eskileri tanıyoruz, daha iyi çalışırız.’ demişti. Hak veriyor musunuz, derseniz; olabilir, niye olmasın ki?” Türkiye’de hiçbir anayasasının rahat bir ortamda oluşmadığını; ya darbelerle ya da dar ufuklarla yazıldığını dile getiren Murzioğlu, “Gönlümüzün istediği bütün meclisin oy birliği içerisinde yeni bir anayasa yapması. Yeni mecliste ki
milletvekillerinin dörtte biri hukukçu imiş. Bu yeni anayasa hazırlayacak meclis için çok güzel bir durum.” diyor. Sandık sonuçlarının sivil anayasa için uzlaşma sinyali verdiğini anlatan Murzioğlu, “İktidarın ve muhalefetin el birliği içerisinde bir anayasa hazırlaması gelecekte bu anayasanın tartışılmayacağını ve vatandaşın nezdinde kabul göreceğini gösterir. İktidar ve muhalefet beraber bir anayasa hazırlarlar Meclis’ten geçirirlerse bu iş dünyasının da önünü açar. İş dünyasının beklentisi de bu yönde. Türkiye’de fevkalade bir istikrar olacağına ve bu istikrarın devam edeceğine inanıyorum.” diye konuşuyor.
Samsun Sanayici İş Adamları Derneği Başkanı Emin Bahri Uğurlu:
“İstikrar çok önemli ama cari açık unutulmamalı” SAMSİAD Başkanı Uğurlu’dan üç mühim tespit: “Anayasa değişikliği, hiç oyalanılmadan harekete geçilmesi gereken bir konu.”, “Demokrasi, şeffaflık ve bir an evvel ticaret kanunlarında düzenlemelerin yapılması iş dünyasını olumlu yönde etkileyecektir.”, “Ekonomide dış ticaret açığı var. İktidarın bunu acilen çözümlemesini istiyoruz. 44
Samsun Sanayici İş Adamları Derneği (SAMSİAD) Başkanı ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyon (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Üyesi Emin Bahri Uğurlu, ‘hem siyasetle iç içe, hem de ondan uzak’ diye nitelediği iş dünyasının daima istikrardan yana tavır sergileyeceğini belirterek, “Eğer iktidar yaptığı işler ve anlattığı projeler sonrası halkın yüzde 50’sinin oyunu alıyorsa, biz oradaki istikrardan memnun oluruz. Halkın uygun gördüğüne herkesin saygı duyması lazım.” diyor.
sıkıntıların birbirini izlediğini anlatıyor: “Ekonomide dış ticaret açığı var. İş dünyası üçüncü dönemdir iktidar olan ve Türkiye’de ki her iki kişiden birinin oyuyla yoluna devam eden iktidarın bunu acilen çözümlemesini istiyoruz. Yoksa durumumuz kötüye gider. Fakat biz az önce söz ettiğim ülkelerden farklıyız. Onlar hizmet sektöründen kazanmaya alışmışlar. Biz biraz daha icatçı, atak ve müteşebbis insanların yaşadığı bir ülkeyiz. Bizim için parti değil istikrar ve istikrarın sürmesi önemli.”
Yunanistan, güneyimizdeki Kuzey Afrika ülkeleri ve Orta Doğu’da yaşanan karmaşaları örnek gösteren Uğurlu; demokrasinin eksik kaldığı yerlerde
Uğurlu anayasa değişikliğine ilişkin de liderlere seçim meydanlarındaki sözlerini anımsatıyor: “Anayasa değişikliği, hiç oyalanılmadan harekete geçilmesi ger-
eken bir konu. İş dünyasını da doğrudan etkileyecektir. İktidar en azından yeni anayasa değişikliğini referanduma taşıyabilecek bir çalışma yapacaktır. Elbette önce bir bakalım hükümet kurulsun Meclis açılsın. Taşlar yerine otursun. Belki partiler arasında geçişler dahi olabilir, dengeler değişebilir.” “Demokrasi, şeffaflık ve bir an evvel ticaret kanunlarında düzenlemelerin yapılması iş dünyasını olumlu yönde etkileyecektir. En başta güven sağlanmış ve kafadaki soruların giderilmiş olduğu bir ülke refah seviyesini hızla yükseltecektir. Bu ortamdaki bir ülkeye uluslararası şirketler yatırım yapacaklardır. “ sözlerini de konuşmasına ekliyor Uğurlu.
KASİF Başkanı Osman Reis:
“Halkımız koalisyonlardan çok çekti” Reis; “Aklın yolu birdir sivil ve demokratik anayasa ülkenin önünü daha da açacaktır. Kimse Türk halkına demokrasiyi bir lüks olarak görmesin.” diyor. Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (KASİF) Başkanı Osman Reis, halkın koalisyon dönemlerindeki krizleri unutmayarak istikrarı ve yakalanan refah ortamını tercih ettiğini vurguluyor. Reis’e göre halk parti ayrımına gitmiyor. Güçlü ve istikrar sağlayıcı hükümetler kurulmasını istiyor. 12 Haziran seçim Sayı 21 / Temmuz 2011
sonuçları da bunu doğruluyor zaten. İstikrar, ekonomi ve de kalkınmanın temel şartlarından. Türkiye demokrasi yolunda kutlu bir yürüyüşüne geçtiğini de söylüyor Reis: “Hiç bir siyasi parti buna duyarsız kalamaz, kalmamalı. Halkımız daha fazla demokrasi istiyorsa kimse bunu görmemezlikten gelemez ve de gelmemeli.
Dünyada demokrasini geliştirmeden ve de kurumsallaştırmadan büyüyen; halkına refah veren bir ülke yoktur. İş dünyası da demokratik ortamda gelişir ve büyür.” Reis; “Aklın yolu birdir sivil ve demokratik anayasa ülkenin önünü daha da açacaktır. Kimse Türk halkına demokrasiyi bir lüks olarak görmesin.” diyor.
45
Kültür-Sanat
Sabrı öğreten sanat:
Ebru
Kendi adını taşıyan Nilüfer Sanat Evi’nde 7’den 70’e meraklılarına ebru öğreten emekli güzel sanatlar öğretmeni Uysal; gerekli gereksiz çoğu konuya vakit ayrılırken, sıra sanata gelince zamansızlıktan yakınılmasına çok üzüldüğünü söylüyor.
46
Sayı 21 / Temmuz 2011
K
âğıt üzerine özel yöntemlerle yapılan ebru, geleneksel süsleme sanatımızın en güzel dallarından. Farsça ‘ebr’ sözcüğünün karşılığı bulut. ‘Bulutumsu’-‘bulut gibi’ anlamına gelen ‘ebri’ zamanla ‘ebru’ halini alıyor. Bu güzel sanatın adına dair yaklaşımlardan diğerine göreyse köken; ‘yüz suyu’ manasındaki Farsça ‘âb-rûy’ tamlaması. Hangi ülkede ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor. Ancak şurası kesin ki, doğuya özgün bir sanat. Bazı İran kaynaklarında ilk kez Hindistan’da icra edildiği yazıyor. İran’a, oradan da Osmanlı’ya geçmiş. Türkistan’ın Buhara şehrinde doğduğu ve yine İran yoluyla Osmanlılara ulaştığı da belirtiliyor başka kaynaklarda. Batıda ebruya “Türk Kâğıdı” deniliyor. Güzel sanatlar öğretmenliğinden emekli Nilüfer Uysal, yakinen ilgilendiği ebru sanatını özveriyle yeni nesle aktarmaya çalışıyor Samsun’da. Tabi ki meraklılar ve ilgi alaka gösterenler önceliğe sahip. Ruhi yaralara merhem, ruh dinginliği, stresten uzaklaşmak ve sabrı öğrenmek isteyenlere bilhassa tavsiye ediyor ebruyu. Uysal’ı dinlerken çok iyi anladık ki; elbette bu sanatın da bir takım incelikleri ve püf noktaları var. Baştan söyleyelim, zevkli bir uğraş fakat azami sabır gerektiriyor. Önce uygun kâğıt seçimiyle başlanıyor işe. Çünkü hepsi müsait değil. Boyayı iyice emebilmeli. Dayanıklılık şartı da aranıyor. Eskiden hattatlar (güzel yazı ustaları), nişasta-yumurta akı karışımından elde edilen ve ‘ahar’ denilen özel sıvının yüzeyine sürüldüğü kâğıtları yeğlerken; ebrucular ise ‘emme’ problemi sebebiyle, ham yani “aharsız” kâğıt kullanıyormuş. Daha ziyade dikdörtgen biçiminde, büyükçe ve yayvan bir tekneye ihtiyaç duyuluyor öncelikle. Geven otunun gövdesinden sağlanan zamk niteliğindeki beyaz kitre, belirli miktardaki suyla bir kapta karıştırılıyor. Kitrenin; keten tohumu, ayva çekirdeği ve gazyağı gibi alternatifleri de var. 12 saat civarında bekletilen karışım içindeki kitre eriyince boza kıvamına erişiyor. Boya, küçük fincanlarda hazırlanıyor. Maddesinin bir hayli inceltilerek toz haline getirilebilmesi şart. Suda eriyip dağılabilmeli. Katıldıkları suyla iyice karıştırılarak sıvılaştırılan boyalara ayrıca iki kahve kaşığı taze sığır ödü ekleniyor. Böylece iyece ezilen boya
Sayı 21 / Temmuz 2011
dibe çökmeden yüzeyde kalabiliyor. Değişik renkteki boyalar özel tekneye boşaltılan boza kıvamındaki sıvının yüzüne serpilir. Yüzeydeki bu boyalar tahta bir çubuk yardımıyla şaşırtıcı ve ilginç desenlere dönüşür. Desenlerin üzerine yatırılan özel kâğıt, 5–10 saniye sonra, iki ucundan tutularak kaydırmadan ve oynatmadan, kitap sayfası açar gibi bir yana doğru kaldırılır. Boyalı tarafı üstte uygun bir yere serilerek kurutulur. Ayrıntı ve renkli desenler belirir.
Uysal ebruyu; ruhi yaralara merhem, ruh dinginliği, stresten uzaklaşmak ve sabrı öğrenmek isteyenlere bilhassa tavsiye ediyor. Dinlerken çok iyi anladık ki; elbette bu sanatın da bir takım incelikleri ve püf noktaları var.
Nilüfer Sanat Evi’nde 7’den 70’e meraklılarına ebru öğreten Uysal; gerekli gereksiz çoğu konuya vakit ayrılırken, sıra sanata gelince zamansızlıktan yakınılmasına çok üzüldüğünü söylüyor: “Gençlerimiz internetin başında, kadınlarımız günlerde, erkeklerimiz ise televizyon karşısında vakit öldürürken hem güzel sanatlara hem de geleneksel kültürümüzün önemli unsurlarını barındıran sanat dallarına ilgisizler. Bizim kursumuza katılan Amerikalı gençler var. Ebru kurslarımız ise daha fazla ilgi görüyor çünkü gelen insanlar daha çok meraktan geliyor. Televizyonun ebru sanatının tanınmasında büyük etkisi oldu. Özellikle Kurtlar Vadisi gibi dizilerde ebru sanatını görenler buna daha ilgili hale geldiler. Kurslarımıza katılımdan memnunuz fakat Samsun’da bu tür kurslar çok çok az sayıda. Hâlbuki ebru sanatı ruh dinginliği veren günlük hayatın karmaşasından alıp insanın iç dünyasına götüren bir sanat dalıdır.” Uysal, ebrunun günümüzde bir hayli pratikleştiğini de vurguluyor. Boyalar sığır ödü konsantresiyle hazır satılıyormuş artık. Toprak boyalı geleneksel ebrudan daha çabuk soluyorlarmış yalnız. Maksimum koruma için ebrular çerçeveletip güneş ışığına doğrudan maruz kalmayacak yerlerde tutulmalı. Ebru sanatında paylaşmak esastır. Bu yönüyle sosyal bir kaynaşma aracı aynı zamanda. Aksi taktirde bilgiler ve eserler anlamsızlaşıyor saklandıkları ve sergilendikleri yerlerde. Ebrunun, battal, gelgit, şal, somaki, taraklı, bülbül yuvası, çiçekli, hafif, koltuk, neftli, kumlu, hatip gibi değişik türleri var. Hatip Mehmet Efendi (18.yüzyıl), Şeyh Sadık Efendi (19.yüzyıl) ve Bekir Efendi (20.yüzyıl başları) gibi çok sayıda Türk ebru üstadı yetişmiştir. Mustafa Düzgünman ve Niyazi Sayın; Necmeddin Okyay’dan sonraki önemli isimlerdendir.
47
Kültür-Sanat EBRU MALZEMELERİ Su: Su kireçsiz ise dinlendirilmiş musluk suyu olabilir. Eskiler yağmur suyu kullanırmış. Tercihen saf su kullanılmalıdır. Toprak boya: Ebru boyalar eskiden doğal topraktan elde edilirmiş. Bu toprak ezilir, elenir ve suda süzülerek kullanıma hazır hale getirilirmiş. Günümüzde ezilmeye hazır ya da ezilmiş boyalar var. Toprak boyalar mermer ve destiseng denilen el taşının yardımıyla ezilerek macun kıvamına getiriliyor. Öd: Öd genellikle büyük baş hayvanların safrakesesinden elde edilir. Safrakeseleri delinir öd süzülerek bir kapta toplanır. Benmari usulü kaynar suda 20 dakika bekletilir. Yüzeyde biriken köpük kaşıkla alınır. Kötü koku yüzünden işlem açık havada yapılmalıdır. Kalkan balığı ödü, kumlu-kıçıklı ebruya uygundur.
Kitre: Ebru suyu belli bir yoğunluğa varmalı ki, özel hazırlanan boyayı üzerinde tutabilsin. Ebru suyuna bu özelliği kitre verir. Herhangi bir suyla ebru yapılamaz. Türkiye’nin güney ve güneydoğu bölgelerinde kırlarda yetişen yabani bir dikenin (geven) özsuyudur. Köylüler kırlarda geven dikeninin gövdesine bıçakla çizik atarak birkaç gün bekler. Bitkinin özsuyu çizik bölgeden akar ve kurur. Bir ağaç kabuğuna benzer görünüm alır. Bu kabuklar tek tek toplanır. Kabuk şeklindeki kitre aktarlarda satılmaktadır. Ebrunun suyu hazırlanırken saf suyun içine belli ölçülerde kitre konulur. Su ağzı kapalı bir kapta bu şekilde bir süre bekletilir. Ara ara mıncıklanarak eriyen kitre özü dağıtılır. Yeterli yoğunluğa ulaştığında suda kalan erimemiş kitre kalıntılarını süzülerek ayrıştırılır. Kitrenin görevi suyu yoğunlaştırmaktır. Ünlü Ebrucu Sacid Okyay’a göre ebru yapımında
en iyi sonuç saleple alınır. Kitre ucuzluğu sebebiyle tercih edilmektedir. Deniz kadayıfı: Kitre 5-6 günde oluştuğu için yerine deniz kadayıfı denilen deniz yosunu kullanılabilir. Hazır toz halde satılır. 50 gr toza 5 litre saf su ilave edilir. Topaklanmasına müsaade edilmeden mikserle karıştırılır. Bir saat içinde hava kabarcıkları yüzeye çıkıp patlayana kadar beklenir. Sonra kullanıma hazırdır. At kılı: Fırça yapımında kullanılan at kılları tercihen yaşlı atların yelelerinden ya da kuyruklarından elde edilir. Gözenekleri sayesinde boya fırçadan bir vuruşta dökülmez. Bütün yüzeye eşit büyüklükte ve miktarda bırakılabilir. Fırçada gül dalı kullanılması: Gül dalının esnektir ve kolayca küf tutmaz. Bazen vesilesiyle elde edilen ilginç ve güzel desenler adeta bir tabloyu andırır. Bu amaçla da kullanılmıştır.
Her ebru eseri tıpkı insanların parmak izleri gibi birbirinden farklı.
Amerikalı Lena Bichell, Samantha Stocker ve Lucas Meier, Türk Kültür Vakfı’nca yürütülen AFS programı çerçevesinde Nilüfer Sanat Evi’nde ebru sanatını öğreniyor. Türk kültürünü öğrenmek amacı ile geldikleri Samsun’da sadece Türkiye’de icra edilen bu sanat hakkında bilgilenmekten son derece memnunlar. Ebrudan, ülkelerine döndüklerinde kopmayacaklarını da belirtiyorlar. En çok da, ebru sırasında düşüncelere dalıp günlük hayattan uzaklaşmaları etkilemiş onları.
48
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
49
Sağlık
Yıldönümünde sigara yasağının sonuçlarını irdeledik
Dumansız hava taaruzu dünyaya model Dr. Kaan Durukan uyarıyor: Dünyada her yıl 5 milyondan fazla insan tütün kaynaklı kalp krizi, felç, kanser, akciğer rahatsızlıkları ve diğer hastalıklardan vefat ediyor. Dörtte birinden daha fazlası çocuk; 600 binden fazla kişi de, sigara dumanından pasif etkilenerek ölüyor. Gerekli önlemler alınmadığında tütün kullanımına dayalı yıllık ölü sayısı 2030’a kadar 8 milyonu bulacak. 20’inci Yüzyıl’da 100 milyon kişi tütün yüzünden vefat etti. Sayı 21’inci Yüzyıl’da ise 1 milyara varacak.
19
19 Mayıs 2008 tarih ve 4207 sayılı “Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun” ile ortak kullanıma ait kapalı alanlarda sigara içilmesi yasaklanmıştı. Tam bir yıl sonra yasak; lokanta, kahvehane, kafeterya ve bira-
50
hane gibi mekânları da kapsamıştı. Sağlık Bakanlığı’nın ‘dumansız hava sahası’ sloganı, tütün kullanıcılarınca da sempatik bulundu. Zaten kanuna riayette payı büyük bu yaklaşımın. Acaba hukuki düzenleme hayatımızda neleri değiştirdi?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi (TKÇS), Birleşmiş Milletler (BM) tarihinin en hızlı yaygınlaşan bağlayıcı metinlerinden biri. 2011’e dek 170’i aşkın ülke parafe etti bu metni. Halk sağlığı mefhumunun kabul görüp benimsenmesindeki payı büyük. Sayı 21 / Temmuz 2011
Sigara içicileri için aslında geç değil. Sigarayı bırakmak, buna bağlı hastalık riskini önemli ölçüde azaltıyor. DSÖ, sözleşmeyle şunları amaçlamıştı: Tütün endüstrisinin ticari ve diğer kazanılmış haklarından halk sağlığı politikalarını korumak. Arzını azaltacak fiyat ve vergi önlemlerini benimsemek. İnsanların dumanına maruz kalmalarını engellemek. Ürünlerinin içeriklerini, ifşasını, etiketlenmesini ve paketlenmesini düzenlemek. İnsanları zararları hakkında uyarmak. Reklam, promosyon ve sponsorluğunu yasaklamak. Bağımlılığından kurtuluş reçeteleri önermek. Yasa dışı ticaretini kontrol etmek. 18 yaş altı kişilere satış ve indirimli satışları men etmek. Alternatif ve ekonomik getirili bitkileri desteklemek. Kamusal alanda sigara yasağı ve başarıyla tatbikatının bu konudaki hukuki çalışmaları cesaretlendirdiğini belirten Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şube Müdürü Dr. Kaan Durukan tütünün sebebiyet verdiği hastalıkların önlenebilirliğine dikkati çekiyor: “Dünyada her yıl 5 milyondan fazla insan tütün kaynaklı kalp krizi, felç, kanser, akciğer rahatsızlıkları ve diğer hastalıklardan ölmektedir. Dörtte birinden daha fazlası çocuk; 600.000’den fazla kişi, sigara dumanının pasif etkileşimden dolayı ölüyor. Gerekli önlemler alınmazsa 2030 yılına kadar tütün kullanımına dayanan yıllık ölüm sayısı 8 milyonu bulacak. 20’inci Yüzyıl’da 100 milyon kişi tütün yüzünden vefat etti. Sayı 21’inci Yüzyıl’da ise 1 milyara varacak.” Durukan, ilgili yasa dayanaklı denetimlerde 2 bin 848 ekipte 9 bin 496 İşletmelere idari para cezaları, mayıstan itibaren kaymakamlıklarca kesiliyor.
Sağlık Bakanlığı’nın ‘dumansız hava sahası’ sloganı çok tuttu. İçiciler dahi sempatik buluyor. Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanun’a riayet oranı yüzde 96. Yine de cezai işlem tatbik edilen işletme ve kişiler var tabi ki. Ama devede kulak ya da kadı kızı misali. En sevindirici yanı tatbikatın kavga ve gürültüye yol açmaması. Öte yandan araştırmalar, bağımlıların illetten kurtulmak için yoğun harekete geçtiğini ortaya koyuyor.
personelin görev aldığını belirtiyor. Kanunun yürürlüğe girdiği 19 Mayıs 2008 ila 31 Mart 2011 tarihleri arasında toplam 1 milyon 343 bin 614 denetim gerçekleştirilmiş. Bunların 163 bin 882’si kamu binasında, 1 milyon 119 bin 116’sı özel işletmede, 60 bin 616’sı da toplu taşım araçlarındaydı. Neticede 47 bin 942 tutanak düzenlenmiş. 9 bin 194’ünün sebebi yasal uyarı yazısı yokluğu ya da mevzuata aykırılık. 36 bin 504’ü, mekânda tütün ürünleri tüketildiğine dair bulgulara rastlandığından. 723’ü reklâmı yapıldığı için. Bin 521 tanesi de satışına ilişkin ihlal yüzünden. 48 bin 804 adet cezai işlem uygulanmış bu süre zarfında. 15 bin 212 kişi yasaklı yerde sigara içtiği; 33 bin 592 işletme de buna imkan sunduğu için cezaya çarptırılmış. Hemen karamsarlığa kapılmayın. Bu istatistikler gözünüzü korkutmasın. Yasağa uyum oranı yüzde 96. Kontrollerin kısa dönem sonuçlarına bakıldığında, yasağın tüketen ya da tüketmeyen toplumun ezici çoğunluğunca desteklendiği anlaşılıyor. Aralık 2009’da lokanta, kahvehane, kafeterya, birahane ve benzeri eğlence odaklı işletmelerde ülke genelinde bir araştırmaya imza atılıyor. Katılımcılar müşteri ya da personel 44 bin kişiden oluşuyor. Müşterilerin yüzde 22’si bu tür mekânlara eskisine oranla daha sık gidiyormuş. Yüzde 73’ü de bazıları yakınsa da tatbikatın genel kabul gördüğünü vurgulamış. İşletme sahiplerinin yüzde 33,2’si, müşterilerin yüzde 25’inin kanun sonrasında sigara içmeyi azalttığını tespit etmiş. Kapalı ortamlardaki hava kalitesi ölçümleri de bir hayli sevindirici. Partikül miktarı ciddi seviyede düşmüş. Dumansızlığın, halk sağlığına pozitif etkileri iyice hissedilmeye başlanmış. 19 Temmuz 2009 ila 1 Temmuz 2010 döneminde de İstanbul’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelere -başta astım krizleri, üst solunum ve alt solunum yolu enfeksiyonu- 11 hastalığın şikayetleriyle yapılan başvurular Marmara Üniversitesi’nce inceleniyor. Solunum yolu enfeksiyonu ve astım krizi başvuruları yüzde 20 azalıyor. Böylelikle 12 milyon 108 bin 600 lirası İstanbul’da, ülke genelinde 96 milyon 100 bin liralık ilaç tasarrufu meydana geliyor. TÜÎK, Dünya Sağlık Örgütü ve ABD
Sayı 21 / Temmuz 2011
51
Sağlık Hastalıkları Kontrol ve Koruma Merkezi’nin (CDC) destekleriyle Sağlık Bakanlığı 2010 Aralık’ında bağımsız bir şirkete ulusal ölçekli araştırma sipariş ediyor. Erişkinlerin yüzde 27,1’inin halen tüttürdüğü belirleniyor. Erkeklerdeki oran yüzde 40,7; kadınlardakiyse yüzde 13,8. 2008’deki yüzdeler şöyleydi: Erişkin 31,2; erkekler 47,9, kadınlarsa 15,2. Bağımlıların 2006’ya kıyasla yüzde 19’u, 2008’e göre de yüzde 13’ü bu illeti terk etmiş. Erkeklerin yüzde 38’i ve kadınların yüzde 11,8’i her gün sigara içiyormuş. Oranlar 2008’de erkeklerde yüzde 43,8; kadınlarda ise yüzde 11,6 imiş. Kapalı ortamda çalışanların pasif içicilik miktarında da ileri seviyede düşüş var. Oran 2008’de yüzde 38,5 iken, geçen yıl yüzde 4,9’a iniyor. Sigaraya müsaade edilen ev oranı da yüzde 59,7’den 39,8’e geriliyor. 2008 yılında ülkemizde 16 milyon kişi sigara içiyormuş. 2010’a dek 2 milyonu bu alışkanlığını terk etmiş. Kişi başı yıllık tüketim 2000’de bin 646 imiş. Son yıllardaki veriler yüz güldürücü: 2008’de bin 508; 2009’da bin 482; 2010’da ise bin 286. 19 Temmuz 2009’da her kapalı alanda yasaklanınca Türkiye’deki sigara satışı 2010’da son on beş yıl çerçevesinde dibe vurmuş.
52
Paket satış oranı Yüzde 15 azalmış. 2008’den 724 milyon, 2009’dan da 678 milyon paket daha az sigara tüketilmiş. Para cinsinden kıyaslanırsa; geçen yıl sigaraya 2008’den 3,73 milyar; 2009’dan da 3,65 milyar lira daha az para ödemiş içiciler. Yaklaşık 20 bin esnaf sigara satışını noktalamış. 27 Ekim 2010’dan beri bakanlığın Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı 24 saat açık. Hatta ilk 5 ayda 1 milyon başvuruyor. 90 hatlı merkezde 200 operatör arayanları cevaplıyor. 232 sigara bırakma polikliniği faaliyet halinde. Sigara bırakma tedavilerindeki ilaçlar henüz geri ödeme kapsamında değil. Bakanlık, 250 bin bağımlının tedavisinde kullanılmak üzere satın aldığı ilaçları polikliniklere ücretsiz dağıtıyor. İkram sektöründeki işletme sayısı 19 bin 350 artmış öte yandan. Personel sayısı da Ağustos 2010 itibariyle 714 bin 279’a çıkmış. 2008’de 584 bin 82 idi. Samsun bazındaysa 19 Temmuz 2009 – 31 Aralık 2009 tarihleri arasında 121 kişinin çalıştığı 60 denetim ekibi 1470 işyerini denetliyor. 464’ünde aksaklık tespit ediliyor. 9’u uyarılıyor. Sigara içen 11 kişiye ceza kesiliyor. 2010’da da 149 kişiden oluşan 74 ekip kamu-özel ayırmaksızın 7 bin 425 kuruluşu de-
netimden geçiriyor. 1 Ocak 2011 – 31 Nisan 2011 tarihlerindeki son uygulamada 156 kişinin görevlendirildiği 52 ekip yollara düşüyor. 2 bin 560 iş yerini inceliyor. 81 işletmeye cezai işlem tatbik ediliyor. 111 kişi hakkında da kapalı mekânda sigara içmekten idari yaptırım karar tutanağı düzenleniyor.
DUMANSIZLIK ÖDÜLLERİ • Dünya Sağlık Örgütü, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sigara ile mücadele çalışmalarından dolayı “2010 Özel Ödülü” verdi. • Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ da aynı örgütçe 2008’de Sigarayla Mücadele Ödülü’ne layık görülmüştü. • Galatasaray Üniversitesi’nce “En 2008” çerçevesindeki “En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü” de Bakan Akdağ’a takdim edildi. • Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, ‘dumansız hava sahası medya kampanyasının’ 2011 Altın Pusula Büyük Ödülü’nü hak ettiğine kanaat getirdi.
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
53
Turizm
Samsun’daki otellerin toplam yatak kapasitesi maalesef bin 600’ler seviyesinde
5 yıldızlı turizm potansiyeline
yıldızlı yatırımlar
Potansiyele sahip bir yer için teşvikin çok da önem arz ettiğine inanmıyor Samsun Turizmciler Derneği Başkanı Dilek Genç: “Devlet teşvik sağlasa elbette güzel olur. Ama teşvik yok diye de bu potansiyeli elinizin tersi ile iterek bu işi yapmaktan vazgeçemezsiniz.” Ancak, bizzat dile getirdiği “Samsun’un kalkınmasını sağlayacak ana unsurlardan bir tanesi kesinlikle turizm.” yargısına yürekten inanıyor: “Bir defa geçiş noktasıyız. Tek yapmamız gereken geçenleri Samsun’da konaklamaya ikna etmek. Açılan yeni oteller ve restoran kalitemizin arttırılması ile bunu başarabileceğiz.” 54
Sayı 21 / Temmuz 2011
Hiç 5 yıldızlı otelsiz büyükşehir olur mu? Elbette ki hayır. Turizm potansiyelinin farkına varılan Samsun’da bu alanda ciddi yatırımlar birbirini izlemekte. Şehir hem kabuğunu kırıyor, hem de kabuk değiştiriyor. Mevcut yatak kapasitesi bin 600. Tabi ki çok düşük bir sayı bu. En ufak bir etkinlikte doluyor. Rekabet adına fiyatların tavan yapması da başka bir garabet öte yandan. Rönesans Grubu’nun eski otogar arazisinde başlattığı alışveriş merkezi ve otel projesi 2012 yılının 29 Ekim’ine yetiştirilmeye çalışılıyor. Atakum ilçesi sınırlarındaki Devlet Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün yerine de kongre turizmine müsait 5 yıldızlı otel dikilecek. Müdürlük, Ondokuzmayıs’a taşınır taşınmaz turizm için tahsis edilen ve ihalesini Güral Grubu’nun kazandığı sahaya ilk kepçe darbesi vurulacak. Devlet Malzeme Ofisi’nin terk ettiği binası da imar değişikliğiyle turistik niteliğe kavuştu. Burada da Divan Otel Grubu tesis kuracak. Böylelikle 19 Mayıs şehri kısa süre zarfında biri 5, ikisi de 4’er yıldızlı üç otele kavuşacak. Başbakan Recep Tayip Erdoğan 3 Hazirandaki miting konuşmasında turizm şehri oluşumundan söz etmişti. Çok geçmeden Vali Hüseyin Aksoy müjdeledi: “Bakanlar Kurulu Kararı ile Bafra’nın Kolay bölgesi ve Vezirköprü turizm alanı ilan edildi. Samsun’da özellikle eko turizmi daha iyi noktaya taşıyabilmek bakımından bu iki alanın da turizm merkezi ilan edilmesi bölgemiz için önemli bir avantaj sağlayacaktır.” Aslında uzunca süredir gündeminin en önemli başlıklarından biri turizm şehrin. Sektörün daha ileri noktalara taşınabilmesi için mastır planı hazırlanıyor. Yüklenici firma Samsunun turizm potansiyellerini bütün boyutlarıyla inceleyip değerlendiriyor. Uluslararası havalimanının varlığı da bu sektörü büyütücü itici güçlerden biri. Yolcu kapasitesi 900–950 bine ulaştı geçen yıl. Kruvaziyer gemi turizminin bölgeye gelebilmesi için ön çalışmalar sürüyor. Yakın civarda birkaç saatlik mesafede Amasya, Sinop, Çorum ve Ordu gibi gezilip görülebilecek yerleşim birimleri var. Bunun yanı sıra süper lige yükselen futbol takımıyla da turizm hareketlenecek haliyle. Ayvacık su sporları ve doğa turizmi açısından önemli bir alternatif. Havza, termalde biçilmiş kaftan. Ladik Akdağ’ daki kış kayak merkezinde de yadsınamayacak ölçüde turist çekme potansiyeli buluSayı 21 / Temmuz 2011
nuyor. Vezirköprü Kunduz ormanları av turizmi için ideal. Bafra’daki Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti doğa severleri bekliyor. Vezirköprü’nün tarihi değerleri ve taş hanı da. Çarşamba köklü ve sosyal değişimleri ile kuzeyin turizm yıldızlığına aday. Rusya’yla vizelerin kaldırılması şehirdeki turizm faaliyetlerine pozitif katkı sağlayacak kuşkusuz. Novorosisk şehriyle işbirliği, karşılıklı ziyaretlerle gelişiyor. OKA’nın temin ettiği 7 milyon liralık kaynakla Karadeniz’in ilk ‘Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nin yapım protokolü imzalandı. Artık Samsun fuar ve kongre turizmine de müsaitleşiyor böylelikle. Samsun Turizmciler Derneği’nin yeni Başkanı Dilek Genç de; şehirde kanaat önderlerinin, bürokratların, siyasetçilerin ve şehir yöneticilerinin son yıllarda turizmi sürekli gündeme taşımalarından memnun. Başbakan Erdoğan’ın 3 Hazirandaki konuşmasında ‘turizm kenti’ ibaresini dile getirmesinin ayrıca mutluluk verdiğini söylüyor: “Samsun’a tur firmaları gelerek gezi düzenlemiyor. Doğu Karadeniz turları esnasında geçiş güzergâhında olduğu için kentte bir iki saat mola verirler o kadar. Bu konuda tur firmalarının bahanesi yatak kapasitesinin azlığı olmuştur daima. Yatak kapasitesi az olması dolayısı ile kentte otel fiyatları çok yüksek. Çünkü zaten ticaret için gelen insanlara odalar rahatlıkla satılabiliyor. Bu durum tur firmalarını zora sokuyor. Bu sorunu çözmeye son yıllarda başladık. Şehir yöneticilerinin ve siyasilerimizin gayret ve çabası ile Samsun’da yeni otellerin yapımı için çok ciddi adımlar atıldı. Artık rekabet oluşabilecek ve fiyatlar turlar için uygun hale gerileyecek. Bu aşamadan sonra ise tur firmaları için getirdiği turistlerin nerede eğleneceği sorunu çıkıyordu ortaya. Atakum bunu gayet güzel aştı. Sahil bandında yer alan işletmeler turistleri oldukça memnun edecek düzeyde. Ayrıca sahilinin uzunluğunun ve güzelliğinin de insanlar farkına varmaya başladı son yıllarda Samsun’un çevresinde bulunan ve denize kıyısı olmayan illerin insanları artık Atakum’a akın etmeye başladı. Özellikle hafta sonları bir havlu serip güneşleneceğiniz yer dahi bulamayabiliyorsunuz. Bunun sebeplerinden bir tanesi de karayollarının son yıllarda oldukça iyileştirilmesi ve bölünmüş yollar. Bu nedenle çevre illerden Samsun sahillerine akın var. Dolayısı ile Samsun turizm konusunda önündeki
engelleri bir bir aşmaya başladı.” Samsun’un turizme, dolayısıyla turiste adaptesi zaman alacak. Kendine özgü hediyelik eşya çeşitliliğine ve satışı yok denecek kadar az şu anda. Şehrin simgesi ve sembollerini barındıran hediyelik eşya üretimine eğilmek gerekiyor bir an önce. Turizm ve otelcilik eğitimi kâfi olsa da mezunlar dil öğrenimi için Güney sahillerindeki tesisleri tercih ediyor şimdilerde. Şehir turist çektikçe bu akış da tersine dönebilir pekâlâ. Dilek Genç potansiyele sahip bir yer için teşvikin çok da önem arz ettiğine inanmıyor: “İşletmemi 11 yıl önce açarken kimse bana teşvik vermedi. Bir fizibilite çalışması dahi yapama imkânım yoktu o yıllarda. Bir riske girdim. Bu işler böyle yürümek zorunda. Devlet teşvik sağlasa elbette güzel olur. Ama teşvik yok diye de bu potansiyeli elinizin tersi ile iterek bu işi yapmaktan vazgeçemezsiniz. Kaldı ki Samsun’a yapılacak oteller için milletvekillerimiz, sayın valimiz, büyükşehir belediye başkanımız, bakanımız ellerinden gelen her türlü gayreti göstererek yer temin ettiler. Bu konuda tüm yöneticilerimiz çok açıklar.” Ancak, “Samsun’un kalkınmasını sağlayacak ana unsurlardan bir tanesi kesinlikle turizm.” yargısına yürekten inanıyor Genç: “Bir defa geçiş noktasıyız. Tek yapmamız gereken geçenleri Samsun’da konaklamaya ikna etmek. Açılan yeni oteller ve restoran kalitemizin arttırılması ile bunu başarabileceğiz. Bu olduğu zamanda gelişmemiz ve turist ağırlamadaki başarımız günden güne artacaktır. Çünkü zaten turist gelsin diye canı gönülden istekliyiz.” Zengin balık menüleri ve yöresel Karadeniz yemekleriyle de adından söz ettirebilir Samsun. Kurtuluş Savaşı’nın başladığı yer özelliğiyle yakın tarihin gözdesi kabul edilse de, antik medeniyetler kurulmuş bu topraklarda. Gezilecek çok tarihi mekan var her yanında. Bilhassa yabancı turistlere kafi derecede tanıtılması gerekiyor buraların. Ulaşım ve konaklama imkanları sorunsuzlaştırılabilmeli. Bu mevzu enformasyon değerinde mühim. Pansiyon kültürü de hayatiyet kazanabilir. Çünkü her turist oteli tercih etmeyebiliyor. Büyükşehir Belediyesi’nin Karavan Parkı bu pencereden bakıldığında işlevsel bir yatırım. Genç’e göre proje aşamasındaki otellerin küçük çaplı. 1000 yataklılara ihtiyaç duyulmakta aslında.
55
Spor
Başkan Yılmaz, el açan kulüp imajını bitireceklerini söylüyor
Samsunspor’da hesap kitap devri 5 yıl aradan sonra yeniden yükseldikleri Süper Lig’de geçmişteki gibi fırtınalar estirmeyi hedeflediklerini anlatan Başkan Kazım Gürol Yılmaz, “Samsunspor Futbol Yatırımları AŞ’nin bir de futbolcu üreten bir fabrikası olacak. Çim sahaların yenilenmesi tesislerin bakım onarımı için ilk etapta 1 milyon 600 bin lira kaynak aktaracağız.” diyor. Ticari düşündüklerini ve parasal sorunları mutlaka aşacaklarını söylüyor: “Samsunspor’un gelecekte başarılı bir kurum olarak kara geçeceğine inanıyoruz. Aktaracağımız kaynaklar geleceğe dönük birer yatırım aslında. Hepsinin geri dönüşü Futbol tarafından sağlanacak.”
56
Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’un ardından Samsunspor da borsada hisseleri işlem gören kulüpler arasına adını yazdırıyor.
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
57
Spor
D
ört büyüklerin ardından Borsa’da işlem gören kulüpler arasına adını yazdıran Samsunspor’da rota nereye çevriliyor? Şirketleşme takıma ne gibi faydalar sağlayacak? Bu iki temel soruyu ve merak edilen diğerlerini takımın çiçeği burnunda Başkanı Kazım Gürol Yılmaz ile konuştuk. Son atakla daha kurumsal ve şeffaf yapı kurulacağını söyleyen Yılmaz, bazı kesimlerce ileri sürülenin aksine kulübün kimsenin malı haline gelmeyeceğini ifade ediyor: “Bu takımı Samsun’un malı haline getirip, kurumsal ve şeffaf bir yapıya kavuşturmak istiyoruz. Metro Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Galip Öztürk’ü Samsunspor’a yaptığı katkılardan dolayı onursal başkan olarak görüyoruz. Kendisi kongre günü yaptığı konuşmada kimsenin Samsunspor’u satamayacağını ve buna en başta kendisinin karşı çıkacağını söyleyerek aslında durumu açıkça özetlemişti. Şunu herkes iyi bilsin ki kuracağımız şirketin yüzde 51’i Samsunspor’a ait olacak. Geri kalan yüzde 49’luk bölümü
58
ise halka arz edilecek. Mesela ben de Galip Öztürk gibi sadece sembolik ve hatıra olması açısından 1 lot alacağım.” Futbol, Yılmaz’ın hobisi değil aslında. Gençlik yıllarında dahi hiç ilgi duymamış, milyonların gönlünü kaptırdığı bu spor dalına. Geçmişte Çarşambaspor 3’üncü Lig’deyken başkanlık koltuğunda oturmuş bir süre. Baba mesleği ticarette iddialı. Buradaki tecrübesi şirket Samsunspor’u yönetirken bir hayli işine yarayacak. Görevi layıkıyla yerine getireceğine ve takımı iyi noktalara taşıyacağına inanıyor. - Şirketleşme Samsunspor’a ne kazandıracak?
İlk önce resmiyet kazandıracak. Hesapları devletçe incelenecek. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş. finansal tablosu hem incelenecek hem de şeffaf bir biçimde tüm halkımızın bilgilerine sunulabilecek. Bizim hedefimiz her daim hesap verebilecek bir yapı oluşturulması. Her şey şeffaf biçimde
olacak ve insanlar internette bir tıkla tüm şirket hesaplarından haberdar olabilecek. Fakat borsaya açılmak ve borsada hisse senetlerinin işlem görmesi öyle hemen olacak iş değil. Bunun için uzunca bir yol var önümüzde. Bu durum sadece Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş. için değil diğer şirketler içinde öyle. Borsada hisselerinizin işlem görmesi aşamasına gelmek öyle kolay değil. - Kongrenin ardından işe nereden başladınız?
İlk hesap kitap işlerine giriştik. Samsunspor’un geçmişinden günümüze tüm hesaplarını işin uzmanı bağımsız bir şirkete inceletiyoruz. Sağlıklı sonuçlar alınabileceğine eminim. Detaylı hesap dökümleri çıkartılıyor. Bunun yanı sıra borç ödemeleri konusunda da harekete geçtik. Önümüzde acil ödenmesi gereken SSK prim borcu türü ödemeler vardı. Ödenmemesi durumunda Türkiye Futbol Federasyonu’ndan (TFF) para gelmiyor. Devlet alacaklarını öncelikle ödüyoruz Sayı 21 / Temmuz 2011
ki, önümüz açılsın.
bilmesi adına çalışıyor. Biz de onun bu çabasını biliyoruz. Üzerimize düşeni yapmaya hep hazırdık. Bugün bu görev üzerimize düştü layığı ile yerine getirmek için elimizden geleni yapacağız.
- Hesaplarda olumsuz durumlar ya da suiistimallerle karşılaşılırsa nasıl tavır takınılacak?
İncelemeleri suç veya suçlu bulmak için değil, kurumsal yapıya kavuşmak adına yapıyoruz. Neticede Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş.’yi kurmak için yola çıktık. Hesapların gözden geçirilmesi elbette ki doğal bir işlem. Geçmişte taşın altına elini koyarak emek veren herkese teşekkür ediyorum. Süper lige ulaşmak çok önemli bir başarı oldu. Arkadaşlarımız gerçekten büyük bir iş başardılar. Fakat olası bir sorunda, hukuk devletinde yaşıyoruz, ona göre hareket ederiz. Ticari kariyerimde en ufak leke yok. Samsunspor adı altında da hiçbir suretle bunun olmasına izin vermem. Amacımız, yanlış yapmaktan kaçınmak ve kimin ne kadar alacağı varsa bunları en doğru şekilde ödemek. Bizden sonrakilere de doğru şekilde hesap verebilmeyi sağlamak. - Samsunspor’a süper lig dışındayken de başkanlık yapmayı düşünmüş müydünüz hiç?
Samsunspor’un çok zor günler yaşadığı bu beş yıllık sürede, maddi ve manevi manada elimden geleni esirgemedim. Takıma kapım daima açıktı. Fakat daha öncesinde başkanlık görevine uygun zemin hiç oluşmadı. Yönetimin Bank Asya’da iken, Sayın Galip Öztürk’e şirketleşme sözü vardı. O dönem Öztürk’ten maddi yardım istendiğinde, süper lige çıkması durumunda dile getirilmişti bu söz. Galip Bey hiçbir maddi destekten de asla çekinmedi; kulübün neye ihtiyaç varsa ‘hay hay’ dedi. Şirketleşme arzusunun sebebi, kulübün el açan durumdan kurtulmasıdır. Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş.’nin kendi gelir giderleri ile ayakta durabilen kurumsal bir şirket olmasıdır. Süper lige çıkılınca yönetim kurulundaki arkadaşlar bu kararı tek başlarına alamayacaklarını söyleyerek olağanüstü genel kurula gitmek istediler. Gelip Bey bu aşamada bana, başkanlığı düşünürsem destekleyeceğini ifade ederek, fikrimi sordu. O bir Samsunspor sevdalısı. Yıllarca gurbette yaşamış, fakirlik çekmiş ve bu nedenle takımın maçlarına gidememiş. Maçları statta izlemenin özlemini duymuş. Şimdi sevdalısı, hasretini duyduğu şehrin ve takımının çok daha iyi yerlere geleSayı 21 / Temmuz 2011
- Neleri gerçekleştirmeyi hedefliyorsunuz?
İkili averajla Bank Asya 1’i Lig’i ikinci bitirerek 5 yıl sonra yeniden Spor Toto Süper Lig’e yükselen Samsunspor’da tarihi değişikliklere imza atıldı. İlkin olağanüstü genel kurula gitti Karadeniz ekibi. Yeni yönetime şirketleşme yetkisi verildi. Futbol Şubesi’nin, amatör ve profesyoneliyle; tüm aktif ve pasifiyle Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş.’ye devri yönünde karar çıktı. Dernek, futbol şubesinin borçlarından 2 yıl daha sorumlu.
Öncelikle iyi bir takım oluşturmamız gerekiyor. Bunun birinci şartı ise iyi bir teknik heyetti. İsviçre’nin Young Boys takımının hocası Vladimir Petkovic’le 2 yıllığına anlaştık. Takımdaki mevcut futbolcularımızın da sözleşmeleri gözden geçirilecek. Hepsinin gönlü alınacak. İçlerinde imza attıklarımız var ve dahası da olacak. Ayrıca kulübümüzün her işadamı, siyasetçi, bürokratı ve şehir ile bütünleşmesini amaçlıyoruz. Bu son dönemde özellikle zaten büyük ölçüde yakalanmış durumda. Sonuçta hedefe oynayan, zirveyi kovalayan bir takım kuracağız. Ancak bunu zamanla gerçekleştireceğiz. Süper Lig’e çıktığımız ilk sezonda bu zor. Ana hedefimiz geçmişteki gibi Süper Lig’de fırtınalar estirmek istiyoruz. - Hüseyin Kalpar Samsunspor’u çok kritik bir noktada devralarak takımı süper lige çıkarmayı başardı. Kendisi ile yola devam edilmesi hiç gündeme gelmiş miydi?
Süper ligde yeni bir heyecan başladı. Sayın Kalpar oldukça başarılı ve Türk futboluna büyük hizmetleri olmuş önemli bir teknik adam. Samsunspor’u içinde bulunduğu o kötü durumdan süper lige çıkarmayı başararak kendini ispat etti. Biz katkılarından dolayı kendisine çok minnettarız. Fakat süper ligde yeni bir teknik heyetle yolumuza devam etmeyi daha uygun gördük. - Transfer stratejileriniz ne üzerine kurulu? Yerli mi yabancı mı?
Önceliği tabii ki yerli oyunculara veriyoruz. Yerli oyuncular arasından istediğimizi bulamamamız durumunda yabancı oyunculara yöneleceğiz. Alt yapımıza da büyük önem veriyoruz. Göreve gelir gelmez ilk yaptığımız işlerden bir tanesi alt yapı yönetim şemamızı oluşturmaktı. Alt yapıya yapacağımız katkı ve iyileştirmeler ile kulüp alt yapısı bir futbolcu fabrikası gibi çalışacak. Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş’nin böylece bir de fut-
59
Spor bolcu üreten bir fabrikası olacak. Çim sahaların yenilenmesi tesislerin bakım onarımı için ilk etapta 1 milyon 600 bin lira kaynak aktaracağız. - Ciddi harcamalar yapılacak gibi görünüyor; maddi darboğazı nasıl aşacaksınız?
Biz ticari düşünüyoruz. Bu parasal sorunları elbette aşacağız. Samsunspor’un gelecekte başarılı bir kurum olarak kara geçeceğine inanıyoruz. Aktaracağımız bu kaynaklar geleceğe dönük birer yatırım aslında hepsinin geri dönüşü Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş tarafından sağlanacak. Sayın Galip Öztürk’te bunun gerçekleşeceğine son derece emin. Büyük kulüpler bunu yapıyor zaten. Biz şimdi yatırım yapacağız elbette. Fakat gelecekte Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş kara geçerek bu yatırımların geri dönüşünü sağlayacaktır. Sportif başarılar Samsunspor’un borsadaki hisselerin de değerini arttıracak. Elbette bağışlar ayrı. Bu gönül meselesidir, bağış yapılır. Bunun geri dönüşü beklenmez. Örneğin takımın iyi bir netice alması için prim vereceğinizi söylersiniz ve bu primleri Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş kasasından değil kendi cebinizden ödersiniz. Her şeyin başı moral insan
moralsiz hiçbir şey yapamaz. Futbolcuları elbette daha fazla motive edecek ve maçlara heyecan getirecek bunun gibi bağışlar olabilir. Bu heyecanın bu güzelliklerin para ile karşılığı olamaz. Biz insanlardan daha ziyade manevi destek bekliyoruz. Biz yönetimimizde para için kimsenin kapısını çalmayacağız. Bizim bu çabamızı gören insanların kulübümüze destek olmak için isteyerek yapabileceği maddi katkıları da kabul edeceğiz. Fakat maddi sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. Tabi ki parayı da gerektiği yerde gerektiği kadar kullanacağız. Biz Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş’nin en iyi noktalara geleceğine dair söz vererek bu göreve talip olduk. Bunu başaramayacaksak ve kulübü maddi sıkıntılara sokacaksak bu görevi zaten yapmayız. Bunun dışında takımımız süper lige yükseldiği için stadımız içerisinde yer alan reklam panolarına da teklifler geliyor. Biz her şeyin çok güzel olacağına inanıyoruz. Samsun’da buna inansın istiyoruz. İnanç olmazsa hiçbir şey başarılamaz. Personelimizin geçmişten kalan alacakları konusunda da bir çalışma yapacağız. Bu rakam ödenmeyecek bir para değil. İncelemelerimizi yapacağız ve kimin ne kadar alacağı varsa çözeceğiz.
- Başbakan Erdoğan yeni stat müjdeyi de verdi. Fakat sayısal bir tartışma var stadın kaç kişilik olacağına dair. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sayın Galip Öztürk’ün kurucu başkanlığını yaptığı Türkiye Otobüsçüler Federasyonu’nun 4’üncü Olağan Genel Kurulu ve 4’üncü Karayolu Ulaştırma Zirvesi’ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da katılmıştı. Burada Galip Bey Sayın Başbakan ile yaptığı sohbet sırasında 5 yıl aradan sonra Süper Lig’e geri dönmeyi başaran Samsunspor’a yeni bir stadyumun yapılması için istekte bulunmuş. Ardından Bayındırlık ve İskan Bakanımız Mustafa Demir, Grup Başkanvekilimiz Suat Kılıç ve diğer milletvekillerimizin öz verili ısrarları ve Galip Öztürk Bey’in bu isteğine verdikleri destek neticesinde Sayın Başbakanımız da büyük bir teveccüh göstererek Samsun’da düzenlediği miting esnasında kente bu müjdeyi bizzat kendisi duyurdu ve söz verdi. Fakat stadın kaç kişilik olacağı stadın yapılacağı alana göre şekillenecek. Bu stadın Telekom Arena gibi etrafında satış mağazaları gibi sosyal faaliyetleri kapsayan tesisler de olacak. Bu nedenle tahsis edilecek alan stadın kaç kişilik olacağında etkili olacak. Şimdilik 30 yada 40 bin kişilik olması şekillenmiş değil.
Samsunspor Futbol Yatırımları A.Ş.’nin %51 hissesi Samsunspor’da kalıyor. Metro Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Galip Öztürk ve Kazım Yılmaz sembolik manada birer lot hisse alacak.
60
Sayı 21 / Temmuz 2011
Say覺 21 / Temmuz 2011
61