Günlük haberlerle: HOLLANDA GÜNDEMİ www.haber.nl
HABER HAZİRAN / JUNI 2014
Yıl/Jaar : 5
ISSN:1879-9981
Sayı/Nr:
44
CELAL ORUÇ ELEŞKİRT'E FAKÜLTE KURUYOR
www. haber•nl
H O L L A N D A'NIN
Acar Muhabiriniz Zülküf sizi hem düşündürecek hem güldürecek. O diyor ki: Etkileşim şart! Halk Kahramanı Zülküf gerçek olaylardan etkilenip tamamen fantastik kurgularla toplum hayatına kendince saplamalarda bulunan, birtakım olağanüstü yetenekleri olduğuna inanan absürt bir çizgi kahramanıdır. Her yere yetişir, hiç bir yerden eksik kalmaz, ya da hiç bir yerde yoktur. Tanıdıkça seveceksiniz.
Acar Muhabiriniz
ZÜLKÜF
AZETESİ G İ Y İ EN
KORUYUCU AİLE BELGESELİ BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ 6'da
İDDİALI BİR TİYATRO SANAT GRUBU DOĞUYOR 11'de
SMS'İ WHATSAPP'I BOŞVERİN, SEVDİKLERİNİZE KART GÖNDERİN
10'da
BU DEGERLERI KIM YASATACAK? 6'da
Değerlerimizi biz tanımlayacağız, biz sahip çıkacağız
İBRAHIM KARAMAN
4'te
Norm ve değerler üzerine İLHAN KARAÇAY
6'da
8'de
Toplumsal Cazgırlar… METIN YAZAREL
9'da
Dünya Anadolu’dan bir şeyler bekliyor… VEYIS GÜNGÖR
10'da
Yardımseverlik, misafirperverlik, akrabayı ziyaret etmek, insanları iyiliğe davet edici olmak, misafirlere ve muhtaçlara ikramda bulunmak, tevazu sahibi olmak ve daha niceleri... Saymakla bitmez. Bildiğimiz değerlerimiz, bir de unutulmaya yüz tutmuş değerlerimiz var. Değerler sadece yazarak değil, bizzat yaşanarak korunur. Ancak bizden sonraki nesillere kavramsal olarak, içini doldurmuş olarak aktarmalıyız yine de. Bir sonraki adım ise bu değerleri yaşamak ve yaşatmak. Çocuklarımıza ve gelecek nesillere bu değerleri aktarmak istiyorsak önce kendimiz yaşayarak başlamalıyız. Değerler manzumesinin özet geçidine hoşgeldiniz...
16'da
KERMESLER TÜRK TOPLUMUNUN Geçtiğimiz ay içerisinde Hollanda DINAMIĞI genelinde üç ayrı
12'de
18'de
Kalabalık yalnızlık EDA KARA
24'da
Sosyal medyadan SS(Sosyal servis)e ... SELMAN KARAMAN
PRODEMOS SIYASET OKULU TÜRKLERE AÇILMAK ISTIYOR 9'da 30'da
29'da
14'te
Bu sayıda projektörümüzü iş dünyasının önemli simalarından biri olan Hikmet Gürcüoğlu’na çevirdik. Yaptığı işi bilerek yapan, donanımlı, fedakâr, hizmet sevdalısı, aydın, samimi bir kişiliğe sahip olan Gürcüoğlu, bu hâline rağmen mütevaziliğini hep koruyarak, kurumlara ve bu topluma katkı yapmaya devam ediyor. RÖPORTAJ / ZEYNEL ABİDİN KILIÇ
Yazarımız İlhan Karaçay’ın gözlemleriyle:
En ideali Yunanistan yolu
festivalin yanı sıra, farklı camii ve kuruluşların düzenlediği yerel kermesler de çok ilgi görüyor.
Değerlerimiz ve kimliğimiz baki kalmalı! MEHMET EMIN ATEŞ
YENI VE GÜÇLÜ OLUŞUMLAR, LOBICILIK ALANINDA ETKI GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAKTIR
23'te
“Fark ettim gücümün belleğimde saklı olduğunu” ZEYNEL ABIDIN KILIÇ
“
Petrol Yüksek Mühendisi Hikmet Gürcüoğlu:
DEĞERLER VE KAVRAMLAR MANZUMESİ
Dini ve kültürel referanslarımız ve biz AHMET SUAT ARI
Kimliğimizin ve kültürümüzün en önemli yapı taşları olan değerlerimizi mercek altına alıyoruz. Değerlerimizi Hollanda'da nasıl koruyup yaşatacağız, gelecek nesillerin nasıl benimsemesini sağlayacağız?
28'de
Doğal Lezzet
HABER
2
HAZİRAN / JUNI 2014
5 YIL
IPOTEK % 2,85 FAIZLERINDE 10 YIL TARIHI % 3,45 'den başlayan faizler
INDIRIM!
'den başlayan faizler
Ayrıntılı bilgi için bizi arayın. Tel: 078 - 648 93 08 Brouwersdijk 34 3314 GR Dordrecht www.guler.nl
T: 078-648 93 08 F: 078-648 93 09 E: info@guler.nl
3
HAZİRAN / JUNI 2014
HABER
2014'te yeni bir sayfa açın! Hesap kitap çok önemli. 2014'te temiz bir başlangıç yapın ve muhasebenizi uzmanına ve güvenilir ellere teslim edin. Şimdi muhasebecinizi değiştirmenin tam zamanı! Mali Müşavirlik Vergilendirme ve vergi mevzuatı Personel muhasebesi Online (uzaktan) muhasebe işlemleri Danışmanlık Girişimci olarak, sorularınıza en doğru cevapları alacağınız bir yere gelmek istiyorsunuz. Bunun bilincinde olan ADA GROEP, "tek duraklık işyeri" ADA NIJMEGEN prensibiyle, siz girişimcilere hizmet sunmaktadır. ADA ARNHEM ADA DEN-HAAG ADA AMSTERDAM Kerkenbos 1234 Broekstraat 32 Hoefkade 875 t.t. Vasumweg 18 Birlikte, en kısa sürede çözümler üretebiliriz. 6546 BE NIJMEGEN 6826 PZ ARNHEM 2525 HC DEN-HAAG 1033 SC AMSTERDAM T: +31 (0) 26-3895377 T: +31 (0) 24-8 100 100 ADA GROEP girişimcilerimize, sabit fiyat garantisi T: +31 (0) 70-4274357 T: +31 (0) 20-6946600 F: +31 (0) 26-4437152 F: +31 (0) 24 66 374 66 F: +31 (0) 70-3638097 F: +31 (0) 20-6941800 ile standart hizmet paketleri sunan, size en yakın ve en fonksiyonel danışmanlık noktanızdır. Daha fazla bilgi almak için www.adagroep.nl adresinden websitemizi ziyaret edebilirsiniz.
SİZE YENİ KAPILAR AÇIYORUZ
Enerjiyi en ucuza kullanmanın yolu Hayalindeki abiye ya da gelinliği bulamadın mı? Üzülme! Royal Modehuis'ın 400 m2'lik geniş mağazasında hayallerinin kıyafetini bulabilirsin...
Solastream'in güneş panelleri sayesinde elektrik faturanız azalacağı gibi, güneş enerjisinden ürettiğiniz elektrik sayesinde aldığınız paneller size bedavaya gelmiş olacak!
e, k, abiy lik, li n li e G net k, sün klı lı t a m r da ı ve fa ti bindall ıyafe ların k elin m a t r o yal'e g için Ro
ROYAL MODE HUIS Groene Hilledijk 221A 3073 AG Rotterdam Tel: 010-848 95 00 www.royalmodehuis.nl
GÜZELLİK ÖZEN İSTER
i Şimd ızdan nyam irsiniz a p kam lanabil a fayd
Solarstream Nederland Siliciumweg 73 3812 SW Amersfoort T. 033-2601010 F. 084-8358143 E. info@solarstream.nl W. www.solarstream.nl
HABER
4
HAZİRAN / JUNI 2014
DEĞERLERİMİZİ BİZ TANIMLAYACAĞIZ, BİZ SAHİP ÇIKACAĞIZ... Yüzyılların bize kazandırdığı 'değerler manzumesi' bir sayıya sığmayacak kadar geniş bir konu. O yüzden gelecek sayılarımızda da yeni nesil gençlerimizle bu konuda görüş alışverişinde bulunacağız. Ama öncelikle temel bazı değerleri ve kavramları sunuyoruz sizlere. 16. ve 17. sayfalara bir gözatın ve bu değerlerimizin nasıl yaşatılması gerektiği konusunu sürekli bizimle paylaşın. İBRAHİM KARAMAN Değerler Manzumesi Bu sayımızda Türk ve müslüman kimliğimizden gelen değerlerimizi işliyoruz. Kimliğimizden ve kültürümüzden gelen değerleri, Hollanda'da nasıl koruyup yaşatacağız, gelecek nesillerin nasıl benimsemesini sağlayacağız, bu konularda fikir teatisinde bulunmaya çalıştık köşe yazarlarımızla ve manşet yazımızla. Köşe yazarlarımız bu konuda olağanüstü coşkulu ve içerikli biçimde sizinle düşüncelerini paylaşıyorlar. Tabi ki yüzyılların bize kazandırdığı 'değerler manzumesi' bir sayıya sığmayacak kadar geniş bir konu. O yüzden gelecek sayılarımızda da yeni nesil gençlerimizle bu konuda görüş alışverişinde bulunacağız. Ama öncelikle temel bazı değerleri ve kavramları sunuyoruz sizlere. 16. ve 17. sayfalara bir gözatın ve bu değerlerimizin nasıl yaşatılması gerektiği konusunu sürekli bizimle paylaşın. Yardımseverlik, misafirperverlik, akrabayı ziyaret etmek, insanları iyiliğe davet edici olmak, misafirlere ve muhtaçlara ikramda bulunmak,yaradılanı yaradandan ötürü sevmek, tevazu sahibi olmak ve daha niceleri saymakla bitmez. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz Çok okuyan az hata yapar. Çok
ibrahim.karaman@haber.nl
konuşan ve çok yazan çok hata yapar. Merhum Uğur Mumcu’ya atfedilen iyi bir söz vardır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz der. Ancak günümüzde tam da bu içinde bulunduğumuz durumu çok iyi yansıtıyor. İçinde yaşadığımız Hollanda Türk Toplumu’nun son aylarda görüş belirten ve olur olmaz her önüne gelen yerde, her konuda fikir yürüten insanlarımızın maalesef çoğu “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” oluyorlar. O anki atmosferlerde minik zafer tatları veren bu işleyişin, zannımca uzun vadede hayırlı bir getirisi olmuyor, tam tersine laçkalaştıkça –belki insanlar yüzünüze güler ama- samimiyetiniz inandırıcılığını yitirir. Dezenformasyon ve güvenilirlik Güvenilirlik eskiden daha önemli bir olgu haline gelmeye başladı. Artık herkes içinde bulunduğu sosyal ortam nedeniyle bir haber kaynağı olabilecek özellikleri tasarruf ve uhdesinde barındırmaya başladı. Eskiden haberler ve bilgiler kulaktan kulağa, dilden dile dalga dalga yayılır ve böylece geniş tabana ulaşılırdı. Teknolojik gelişmeler ve medya dünyasının gittikçe hız ve güç kazanan bir sektör olması sürecinde haber ajansları kuruldu ve dünyanın farklı noktalarındaki haber, bilgi ve olaylar ertesi gün er-
tesi hafta insanlara, kitlelere ulaştırılabildi. Bugün sosyal medya sayesinde aradaki hız ve ulaşılabilirlik mesafesi muazzam derecede kapanmış görünüyor. Ancak bu kez de başgösteren ana semptom “dezenformasyon” ve haberin “güvenilmezliği” olarak öne çıkıyor. Herhangi bir konuda haber alabileceğiniz onlarca kişi ya da kurum var. Fakat gerek bu kanalların çokluğu, gerekse bilgi akışındaki kontrolsüzlük, “rafine bilgiye” ulaşmadaki en göze batan engeller olarak karşımızda duruyor. Geçtiğimiz günlerde ortaya atılan bir uydurma haber, hem okurları hem de medya organlarını ters köşeye yatırdı. Uydurma haber olduğu kaynak araştırması sonrasında anlaşılan bir haberde Hollanda milli takımındaki 6 oyuncunun doping kontrolünden olumsuz geçtiği yer aldı. Yani 6 futbolcu doping yaptırmış, kontrollerde bu ortaya çıkmış görünüyordu ve FİFA'nın büyük spekülasyonları ve muhtemel problemleri önleme adına bu bilgiyi ‘iç ettiği’ yazıldı, çizildi. Sonraki saatlerde yine farklı yayın organlarında bunun bir uydurma haberi olduğu yazıldı, çizildi. Fakat tabi ki o andan itibaren her iki tezi de doğrulayacak ya da yalanlayacak yüzlerce, binlerce haber, dün-
yada aktı durdu. Çünkü mesela, ilk verilen haberin doğru olduğunu varsayarsanız, kendilerine suç atfedilen yetkili kurum ve kuruluşlar, verilen bu haberlerin uyduruk haber olduğu bilgisini de pekala birkaç saat içinde yayabilirdi. Böyle ortamlarda ne öne sürülen teze ne de anti-teze inanmak zor hale geliyor ve bu andan itibaren bir dezenformasyon süreci başlıyor. O yüzden inanılırlığı ve güvenilirliği teyid olunan kaynaklar daha bir önem kazanıyor. Enformasyon çağının en büyük açmazlarından biri bu olsa gerek: Yani dezenformasyon. Buna doğru bilgi içermeyen bilgi de denebilir ki, bu tür bilgiler her zaman kitleleri manipüle etmede kullanılmaya müsait bilgilerdir. Bilgilerin inandırıcılığı, kaynağın kim ve ne olduğu, bilgiyi ve haberi oluşturan ve yayan mecranın ne kadar zamandır aktif olduğu, bağımsız olup olmadığı, bir çıkar gözetip gözetmediği ile doğrudan ilgili. Samimi olarak toplumsal kaygıları gözeten insanlar ya da oluşumlar, mümkün olduğunca ‘rafine bilgi’ ile hareket etmek durumundalar. Her önüne gelen insanın yazdığı ve yaydığı bilgiler artık bilgi olmaktan çıkıyor; daha çok fikir yayma ve propaganda yapma kategorisine giriyor.
HABER'in haber çizgisi Biz HABER Gazetesi olarak 5 yıllık yayın çizgimizde okurlarımızı asla yanıltmamaya ve onlara doğru bildiğimiz gerçekleri ve olayları aktarmaya çalıştık. Muhakkak ki arada bizim de yanıldığımız, atladığımız ya da yanlış yazdığımız zamanlar olmuştur. Ancak okurlarımızın kredisini boşa çıkaracak uydurma haber peşinde hiç bir zaman olmadık, olmayacağız. Bazı haberlerin ince noktalarının teyid edilmesi zaman alabiliyor; ancak özellikle bilinçli bir hata yapılmasının ve yalan yanlış haber üretmenin tam tamına karşı cephesindeyiz. İnsani gayretlerimizi ya da maksadımızı aşan birtakım eksiklik ya da yanlışlıklar varsa, bunu insanımızın ve okurlarımızın faydasına düzeltebilecek nitelikte bir yayıncılık anlayışımız var. Zaten işin doğasında, sosyal medyada akıp duran bilgilerin bir 'hafifliği' de söz konusudur. Sosyal medyadan uzak olamayız, ancak orada yazılıp çizilen herşeye içerikli tepki yetiştirmemiz düşünülmemeli. Birileri bu bilgileri keyfice paylaşıyorsa, hatta bunun çok cazip, içine çekici bir durumu mevcutsa bile, ortaya atılan her fikre bir görüş belirtmek zorunda değiliz. Fikir sahibi olmak için önce bilgi sahibi olmak durumundayız. Bu da çok dinlemekten, çok okumaktan, çok araştırmaktan geçiyor..
EDİTORYAL Bu sayımızda size yeni bir köşe tanıtmak istiyoruz. Sevgili Elif Kaf kardeşimizin katkılarıyla sunacağımız bir karikatürle karşınızdayız. Nam-ı diğer Acar Muhabiriniz Zülküf Hollanda'da olup biteni farklı bir açıdan yakından mercek altına alacak ve piyasada dönen olayları bazen ironik, bazen dramatik, bazen de komik biçimde işleyecek. Bir sonraki sayımızda ise, yeni bir bölümle daha karşınıza çıkacağız. Umarız onu da benimser ve seversiniz. Sizlere duyurmak için sabırsızlanıyoruz yayın kurulumuzla birlikte.
SMS'i Whatsapp'ı boşverin, sevdiklerinize kart gönderin “Nerde o eski Ramazanlar”, “Nerde o eski bayramlar” cümlelerini hep duyarız. Hatta artık söyleyenlerden olmuşuzdur. Nedir eski bayramların ağzımızda bıraktığı tad? Nedir o tada sebep olan şey? Bayram algımız değişiyor. Bayram=tatil gibi bir matematik hesabına dönmüş durumda bu algı. İçinde bulunduğumuz ortamdan, insanlardan uzaklaşıp sakin bir tatil beldesinde zaman geçirmek, insanlardan kaçmak mı bayram? Oysa nostaljiyle hatırladığımız bayramlarımızın en güzel yanları yalnızlığımızdan değil, birlikteliğimizden kaynaklanıyordu. Bayram yaklaşırken büyüklerimizin bize aldığı yeni ayakkabı. Onu bayrama kadar heyecanla bekle-
yerek özenle giymemek. Bayram namazından sonra hep beraber ailenin en büyüğüne gidip bayramlaşıp el öpmek. Birlikte kahvaltı yapmak. Birlikte büyüklerimizi ziyaret etmek. Uzaktaki sevdiklerimizden bayram kartı almak. Ya da onlara kart yollamak. Bayramı bayram yapan birlikteliklerdi. İnsanlarla ve sev2014 yılının en iyi ya da o duyguyu yaşatacak somut diklerimizle birliktelik destinasyonların semboller. Bir telefonilk ekranına kilitlenip bayramlaşmayı ek10'uyapmak şu şekilde: ranla değil. Bize gelen edebi bir bayram mesajını kopyala-yapıştır yaparak yüzlerce insana göndermek ve hiç okumayacağımız aynı türden yüzlerce kez almak değil. Seri
Haydi, bu bayramda r yle farklı bir şeve deneyin izi sevdiklerin şaşırtın
imalata dönüşen bayramlar olmamalı bayramlarımız. Özenle seçtiğimiz karta, içimizden gelen sevgi sözcükleriyle bir iki satır yazmak. Zaman ayırıp postaneye gitmek ve heyecanla ulaşmasını beklemek. Belki heyecanla kimden kart gelecek diye beklemek. Değer verdiğimizi hissettirmek, değer verildigimizi hissetmek. Whatssapp’ı, SMS’i boşverin. Hayatı durdurun. Bu bayramda değer verdiğiniz 3 kişiye içinizden gelen sözcüklerle kart yollayın. Postanıza düşecek kartı ve hissettiklerinizi facebookta da paylaşabilirsiniz elbette.
EVET, HABER GAZETESİ'NE ABONE OLMAK İSTİYORUM Adresinize gelsin, evinizde ya da işyerinizde rahat okuyun. Çocuklarınız okusun, sevdikleriniz okusun... Duyarsız kalmayın, çevrenizden haberiniz olsun... Adı - Soyadı / (Naam):
Posta Adresi / (Adres):
12 sayılık abone bedeli olan 35,- EURO’nun 1 defaya mahsus olmak üzere altta yazılı olan banka hesabımdan çekilmesine onay verdiğimi beyan ederim. Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging machtiging aan: HABER om een bedrag af te schrijven van 35,- EURO eenmalig. indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken.
Banka no / (Rek.nr.):
Tarih / (Datum): Posta Kodu ve şehir / (Postcode & Woonplaats ): İmza / (Handtekening): E-posta / (E-mail): of telefoon:
Yandaki bilgileri eksiksiz doldurup aşağıdaki e-mail ya da posta adresimize verilerinizi ulaştırdığınızda aboneliğiniz başlatılacaktır.
Posta adresi: HABER Laan op Zuid 915-b 3072 DB Rotterdam abone@haber.nl Tel: 010 -2 900 900
5
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
THY kazasında kazazedeler ilk yardım mağduru olmuş
Türk Hava Yolları’nın (THY) Tekirdağ uçağının inişi sırasında meydana gelen kazada ilk yardım protokolünün gerektiği şekilde uygulanmadığı belirtilen raporda, kazanın daha büyük çaplı olması halinde vahim sonuçlar meydana gelebileceği belirtiliyor. Tekirdağ adlı uçak, 25 Şubat 2009′da Schiphol Havalimanı’na inişi sırasında, yükseklik göstergelerindeki arıza nedeniyle piste çarparak ikiye bölünmüştü. Kazada, pilotlar dahil 9 kişi hayatını kaybetmişti. Kazaya ilişkin iddialar Amsterdam Medisch Centrum (AMC) Travma Bölümü Uzmanı Dr. Ingri Postma tarafından araştırıldı. YETERLİ MÜDAHELE YAPILAMADI Raporda öne çıkan verilderde, kazadan yaralı olarak kurtulan 121 kişiye yeterli müdahale yapılamadığı ortaya çıktı. Kaza sonrası birçok yaralı için boyun ve omuriliğe uygun sedye kullanılmadı. İlk yardım protokolüne göre, sert çarpmaların yaşandığı kazalar sonrası yaralıların, omuriliğin korunması amacıyla, çapraz şekilde konulacakları sedyeyle taşınması gerekiyor.
Ancak bu tip sedyeler, THY uçağından sağ kurtulan yaralılardan sadece yüzde 25 için kullanıldı. Postma’nın raporuna göre, kaza sonrası yaralılara ultrason, röntgen, ekokardiyografi ve diğer tıbbi taramalar yeterli düzeyde yapılmadı. Uluslararası protokollere göre, kazadan yaralı olarak kurtulanların tamamına bu taramaların yapılması gerekiyor. Fakat Schiphol’deki kaza sonrası THY yolcularının sadece yüzde 70′ine bu testler uygulandı. Kurallar gereği, kazadan bir gün sonra tüm yaralıların, kaza sırasında alınan ancak fark edilemeyen bir travma olup olmadığının belirlenmesi için kapsamlı kontrolden geçirilmesi gerekiyor. Hollandalı uzmana göre, THY uçağından kurtulan yararlılar üzerinde bu kontrol de yeterince uygulanmadı. Yaralıların sadece yüzde 65′i kapsamlı kontrolden geçirildi. Bir başka ciddi hata da yaralıların hastanelere taşınmasında yaşandı. Kaza bölgesi civarında 25 kilometrelik alandaki hastanelerde yeterli kapasite varken, Türk yolcular 50 kilometre uzaktaki hastanelere taşındı. ‘KAZANIN BOYUTU BÜYÜK OLSA…’ Ingri Postma raporda, “Eğer kazanın boyutu büyük olsa, çok daha kötü sonuçlar meyana gelebilirdi” görüşüne yer verdi. Hollanda Güvenlik Araştırma Konseyi’nin araştırmasında da kazaya müdahale sırasında çok fazla eksiklik bulunduğu vurgulandı. Konsey, THY uçağının düşmesi sonrasında iletişim, kaza yerine ulaşma ve kurbanların
Köse Advocaten
Rotterdam • Amsterdam
Law Offıce
Voor en met Turkse ondernemers
kayıtları konularında yetersiz kalındığını açıkladı. AMC Travma Uzmanı Ingri Postma, düşen THY uçağı ile ilgili elde ettiği bulgular ışığında yeni bir “acil müdahale protokolü” hazırladı. Bu protrokol, ilk aşamada Amsterdam Özgür Üniversite ve AMC gibi travma bölgesi hastanelerinde uygulamaya konacak. İstanbul-Amsterdam seferini THY’nin 1951 sayılı Tekirdağ uçağı, 25 Şubat 2009′da Schiphol
Simit
Köfte
YARALILARIN SADECE YÜZDE 65'I KAPSAMLI KONTROLDEN GEÇIRILMİŞ
Havalimanı’ndaki Polderbaan pistine inişi sırasında düştü. İnişe geçen uçağın “altimetre” adı verilen yükseklik gösterge cihazındaki arızayı fark eden pilot son anda yükselmeye çalıştıysa da, kuyruk kısmı piste çarpan uçak ikiye bölündü. Kazada pilotlar da dahil 9 kişi yaşamını yitirdi, 121 kişi ise yaralı olarak kurtuldu.
Simit Sandviç
Mozarella Panini
Simit Sarayı Meent Adres: Meent 15A 3011 JA Rotterdam
Tiramisu
Simit Burger
Mantı
Mozaik Pasta
: 010 - 215 13 11 www.hukukburosu.nl
Senelik € 500'dan başlayan ücretlerle, Türk işletmelerinin hukuk danışmanlığını üstleniyoruz.
Hollanda'daki Türk işletmelerine hizmet sunmak için oluşturduğumuz Şirketler ve Ticaret Hukuku Birimimiz (sector ondernemingsrecht), bütün hukuksal mevzuat konularında sorunlarınızı çözmeyi hedefliyor. Köse Avukatlık Bürosu'nun Şirketler ve Ticaret Hukuku Birimi'nin departman yöneticisi avukat Nursel Köse ve bölümdeki hukukçularımız, 3 avukat ve 2 hukuk müşaviri ile hizmetinizdeyiz.
Av. Havva Yılmaz-Altındağ Huk. Müş. Erdal Kaya
Av. Nursel Köse
Av. Ejder Köse
Hukuk Müş. Elif Kıraç
Av. Ali Durmuş
Hukuk Müş. Mevlüt Gök
Design by ExpoLife
Hollanda'nın en büyük Türk avukatlık bürosu Köse Advocaten olarak yeni hizmetlerle karşınızdayız. Türk işletmelerine yönelik avukatlık ve danışma hizmetlerini sunmak ve hedeflenen sonuçları almak için yeni bir formül oluşturduk.
Av. A. Kemal Tosun
HABER
6
MAYIS / MEI 2014
NORM VE DEĞERLER ÜZERINE Böylesi kültür ve gelenek fakiri bir toplum içinde yaşamakta olan bizim çocuklarımızdan ne bekleyebiliriz ki? Uyum, uyum diye bizi yıllardır yoran Hollandalılar'ın nesine uyum sağlayacak bizim çocuklarımız? Bu acı gerçeği Hollandalılar'ın yüzüne kimse vuramıyor. İLHAN KARAÇAY Hollandalılar 'norm ve değerler' deyimini çok kullanırlar ama, kusura bakmasınlar, onları çok iyi tanıyan bir akraba olarak ben şahsen Hollandalılar'da ne norm ve ne de değer bulamadım. Hiç unutmam, bir zamanlar Galatasaray'ın başkanlığını yapan Selahattin Beyazıt, Ajax ile futbolcu transferi için görüşmeye gelmişti. Yönetim Kurulu toplantısına birlikte girmiştik. Ön sohbet sırasında bir yönetici bana, 'İyi ama, siz de bize uyum sağlayamıyorsunuz. Bizim norm ve değerlerimize dikkat etmiyorsunuz' demişti. Bu söz üzerine çok kızmıştım. Ağzıma geleni söyledim. 'Ben sizin neyinize uyayım? Siz misafir ağırlamasını bilmezsiniz. Çocuklarınız dahi misafir için ayağa kalkmaz. Siz de masa üzerindeki ayağınızı indirmeden misafire 'Çek bir sandalye' dersiniz. Kaldı ki ben misafirimi üzerimde ceketim, ayağımda ayakkabım olduğu halde kapıda karşılarım ve kapıya kadar yolcu ederim. Sizin yemek kültürünüz de çok zayıf. Siz giyinmesini bilmezsiniz. Üzerinizdeki kıyafetin renkleri hiç uymamış. Benim kıyafetime bakar mısın?' Yöneticiye bunları sıralarken o dönemin ünlü Başkanı Jaap van Praag araya girmek mecburiyetinde kaldı ve aramızdaki bu münakaşayı sonlandırdı. Bir Hollandalı ile evli olduğum için, Hollandalılarla ev ziyaretlerimiz diğerlerinden daha çok olmuştur. Akraba ziyaretleri de cabası. Gerek yetişkin insanlardan ve gerekse çocuklardan, adab-ı muaşerete uymayan pek çok hareket gördüm. Bunlara şahit olan Hollandalı eşimle hep göz göze gelirdik. Eşim,
Üç tekerlekli bisikletle Amsterdam’dan İstanbul’a
ilhan.karacay@haber.nl gerek buradaki Türkler'den ve gerekse anavatandaki Türkler'den gördüğü saygı ve misafirperverliği hatırlatır ve kıyaslama yapardı. Böylesi kültür ve gelenek fakiri bir toplum içinde yaşamakta olan bizim çocuklarımızdan ne bekleyebiliriz ki? Uyum, uyum diye bizi yıllardır yoran Hollandalılar'ın nesine uyum sağlayacak bizim çocuklarımız? Bu acı gerçeği Hollandalılar'ın yüzüne kimse vuramıyor. Ben bu durumu korkusuz bir şekilde defalarca yazdım. Hollandalılar'ı artık sevmediğimi yazdım. Hem de Hollandaca olarak. Hem de tüm yayın organlarına göndererek. Hollandalılar için, 'İçlerinde bir tane bile demokrat yok' diyecek kadar ileri gittim. Şimdi; kimliğimizden ve kültürümüzden gelen değerleri Hollanda'da nasıl koruyup yaşatacağımız soruluyor. Yardımseverlik, misafirperverlik, akrabayı ziyaret etmek, insanları iyiliğe davet edici olmak, misafirlere ve muhtaçlara ikramda bulunmak gibi, kültürümüzün ve geleneğimizin en önemli kurallarını, çocuklarımıza nasıl aşılayacağımız soruşturuluyor. Benim naçizane tavsiyem şu olabilir: Bu konuları çocuklarımıza evde sık sık anlatmalıyız. Sokakta, okulda, işyerinde ve eğlencede Hollandalılarla kaynaşmış olanlarımıza bu konular sıkça anlatılmalı. Aksi takdirde, 100 yıl sonra Hollandalılaşmış bir nesil yetiştirmiş oluruz. Hayırlısı olsun...
Ö
zel tasarım üç tekerlekli, elle kullanılan bisikletiyle Amsterdam Olimpiyat Stadı’ndan yola çıkan Müjde’yi, aralarında Ali B ve Jörgen Raymann gibi Hollanda’nın tanınmış sanatçılarının da olduğu kalabalık bir grup uğurladı. Müjde, aylardır uzmanlar gözetiminde hazırlık yaptığı ve 90 gün sürmesi beklenen bisiklet turunu Türklerin Hollanda’ya göçünün 50. yılı anısına gerçekleştiriyor. Yolculuk boyunca kendisine eşi ve kayınbiraderinin eşlik edeceğini belirten Müjde, gurbetçilerin izin döneminde kullandığı güzergâhı takip ederek İstanbul’a varmayı planladığını söyledi. Turunun yaklaşık ilk 50 kilometrelik bölümünde kendisine çok sayıda bisikletlinin eşlik edeceğini kaydeden Müjde, ağustos sonunda Boğaziçi Köprüsü’nde Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu
Koruyucu aile belgeseli büyük ilgi gördü
Koruyucu aile Safiye Dede ve İbrahim Dede
H
ollanda sosyal bir devlet ve bunun gereği olarak vatandaşlarına geniş sosyal imkanlar sunuyor. Bunlardan bir tanesi koruyucu ailelik. Ailesinde ihmal edilen ya da istismar edilen çocuklar için, ya da anne-babanın imkânsızlıklardan dolayı kısa bir süre bakamadığı çocuğuna güvenli bir ortam, sıcak bir yuva sunmak için koruyucu ailelik mekanizması oluşturulmuş. Aslında vatandaşa hizmet olması için ve çocukların güvenli gelişimini sağlamak için oluşturulan bu mües-
sese zaman içinde istismar edilir hale gelmiş. Son zamanlarda çokça gündeme gelen Gençlik Dairesi'nin yanlış kararları bunun göstergesi. Ancak Nederland-2 kanalında, Moslim Omroep yayın saatinde yayınlanan bir belgesel, koruyucu ailelik müessesinin boyutlarını basit ve sade bir şekilde gözler önüne seriyor. Belgeselde koruyucu aile kavramına ve işleyişine, hukuksal, toplumsal ve dini açılardan yaklaşılıyor; ayrıca teknik bir çerçeve de çiziliyor. Bunun yanında iki farklı koruyucu
ailenin ve kızını bu ailelerden birine vermek zorunda kalan bir annenin hikayeleri anlatılıyor. Sara Hollandalı ama genç yaşta müslüman olmuş bir anne. Kızı Helena doğduktan sonra yalnız kalıyor ve imkânsızlıklardan dolayı kızının koruyucu aileye verilmesi isteniyor. Sara çocuğunun müslüman bir ailede yetişmesini istediğini söylüyor Gençlik dairesine. İbrahim Dede ve Safiye Dede ender rastlanan müslüman koruyucu ailelerinden birisi. Hikaye Hollandalı müs-
lüman bir anne, Kolombiyalı bir babanın kızı Helena’nın Türk bir ailede nasıl Türkçe öğrendiğini, nasıl sıcak bir yuva bulduğunu anlatıyor. Helena koruyucu anne-babasının yanında 2 yıl kaldıktan sonra annesi Sara’nın yanına geri dönüyor. Ancak Sara ve Helena, Dede ailesine öylesine bağlanmış ve öylesine sevmişler ki, kendi öz ailelerinden daha yakın olmuşlar. Genç anne kızına iki yıl bakan bu aileye olan minnettarlığını anlatırken göz yaşlarını tutamıyor: “Sadece müslüman oldukları için değil, hem de çok iyi insanlar oldukları için çok şanslıydım”. Diğer yandan Türk ve müslüman bir ailenin çocuğu olan Mehmet, hristiyan bir koruyucu aileye veriliyor. Bu aile 14 çocuğa koruyucu ailelik yapmış.
Robert Schuddeboom’ın da aralarında olduğu kalabalık bir grup tarafından karşılanacağını ifade etti. A d a n a ’ d a n Hollanda’ya gelen işçi bir ailenin kızı olduğunu hatırlatan Müjde, “Bu turu ailemin serüveni ve aynı zamanda Hollanda’daki Türklerin anısına gerçekleştiriyorum. Umarım bu yolla onlara bir vefa göstermiş olurum” diye konuştu. Hollanda’da şimdiye kadar çok sayıda tiyatro oyunu sahneleyen Müjde, radyo programının yanı sıra Hollanda’nın en yüksek tirajlı gazetesi De Telegraaf’ta yakın zamana kadar köşe yazarlığı yaptı.
Bu belgesel izlenir
Gençlik dairesi Mehmet’in annesinin yanına hiç bir zaman dönemeyeceğine karar vermiş. Koruyucu aile “Mehmet bizimle kiliseye gider” dediğinde, belleklerinde Yunus olayı ve benzeri du- Helena'nın annesi Sara rumları canlanfı işbirliği ile birlikte hazırdıran izleyenleri de aynı şekilde etkiliyor. ladığı belgeseli izlemenizi Mehmet’e Türkçe soru öneririz. Çünkü izlerken bir tasorulduğunda bir kelime dahi anlamadığı ortaya raftan sevgi ve iyiliğin büçıkıyor. Müslüman-Türk yüleyici güzelliğini içinizde ailelerin koruyucu aile ol- hissedecek, diğer yandan mamalarından dolayı bel- da boğazınıza düğümlenen ki Mehmet hiç bir zaman yumrunun verdiği etkiyle Türkçe öğrenemeyecek ya toplum olarak ne kadar ekda müslüman kimliğini be- sik kaldığımızı anlayacaksınız. nimseyemeyecek... Expolife medya prodüksiyon şirketinin İmran Vak-
İyi seyirler. İnternetten izleyebileceğiniz adresler: http://moslimomroep.nl/?p=1916 http://www.uitzendinggemist.nl/afleveringen/1420421
7
HABER
MAYIS / MEI 2014
1
Türkiye
9
ct
ct
(1)
/dk
/dk
sabit hatlar
(1)
cep telefonları
Bağlantı ücreti 9ct
Yukarıdaki fiyatlardan yararlanmak için SAVER PLAN yazıp 2525’e mesaj gönderiniz
Her kredi yüklediğinizde(2)
SINIRSIZ BEDAVA DATA (bir takvim ayı için geçerlidir)
VE AYRICA;
SINIRSIZ Hollanda iҫi
Avrupa, Amerika & Avustralya’daki bütün Lycamobile’lara SINIRSIZ BEDAVA ARAMALAR bağlantı ücreti yok
SMS
ÜCRETSİZ SİM kart ve daha çok bilgi için www.lycamobile.nl ziyaret ediniz veya 0207543030 arayınız
BURALARDA BULUNUR:
R
.nl
(1)Het Lycamobile SAVER PLAN is geldig vanaf 09-07-2013. Klanten kunnen op elk moment overstappen van het Standaard Tarievenplan naar het Saver Plan. Ten minste 30 dagen na activatie kan de klant weer terugkeren naar het Standaard Tarievenplan. De extra beltegoed promotie (€5 = €10, €10 = €20 en €20 = €40) geldt alleen voor het Lycamobile Standaard Tarievenplan en is niet van toepassing op het Saver Plan. Nadat de klant is overgestapt van het Standaard Tarievenplan naar het Saver Plan zal de klant het promotiebeltegoed verliezen. ** Onbeperkt Gratis bellen en sms’en van Lycamobile naar Lycamobile, Deze actie is geldig voor een kalendermaand van elke opwaardering.(€5, €10, €20). Wanneer de gratis minuten en sms’jes zijn verbruikt of verlopen geldt geldt een tarief van 9ct/sms en 0 ct/min. voor de eerste 15 minuten per gesprek met een starttarief van 9 ct/gesprek. Na 15 minuten geldt een tarief van 9 ct/ min. Alle tarieven zijn van toepassing nadat u ten minste eenmaal heeft opgewaardeerd in de promotieperiode. Lycamobile behoudt zich het recht voor om prijzen, aanbiedingen en diensten te allen tijde te wijzigen. Deze actie is geldig van 22/04/2014 tot 30/06/2014. Het nieuwe tarief is geldig vanaf 13-05-2014. (2) Lycamobile klanten dienen op te waarderen om gebruik te kunnen maken van de promotie en om gratis onbeperkt data, nationale sms’jes en gratis Lycamobile naar Lycamobile gesprekken te ontvangen voor een kalendermaand. ONBEPERKT GRATIS DATA gebruik is onderhevig aan een verandering in snelheid van 3G naar 2G voor gebruik van meer dan 3GB data per simkaart gedurende de promotieperiode. ONBEPERKT GRATIS SMS’EN IN NEDERLAND is onderhevig aan een fair use policy van 3000 sms’jes per klant per kalendermaand, daarna geldt het standaardtarief. ONBEPERKT GRATIS BELLEN & SMS’EN NAAR NEDERLANDSE LYCAMOBILE KLANTEN is onderhevig aan een fair use policy van 3.000 minuten en 3.000 sms’jes. Wanneer de gratis minuten en sms’jes zijn verbruikt of verlopen geldt: Voor Standaard Plan klanten een tarief van 15ct/sms en 0 ct/min. voor de eerste 15 minuten per gesprek met een starttarief van 21ct/gesprek. Na 15 minuten geldt een tarief van 25 ct/min. Voor Saver Plan klanten geldt een tarief van 9ct/sms en 0 ct/min. voor de eerste 15 minuten per gesprek met een starttarief van 9 ct/gesprek. Na 15 minuten geldt een tarief van 9 ct/ min. ONBEPERKT GRATIS BELLEN NAAR ALLE LYCAMOBILE LANDEN: Deze promotie is geldig voor bestaande en nieuwe klanten. Nieuwe en bestaande klanten dienen op te waarderen om gebruik te kunnen maken van de promotie en om gratis te kunnen bellen van Lycamobile naar Lycamobile voor een kalendermaand na opwaardering. Klanten dienen minimaal 1 cent beltegoed op hun account behouden. Internationale gesprekken worden afgerekend per minuut. Deze promotie is alleen geldig voor klanten van Lycamobile Nederland en is niet van toepassing op roaminggesprekken. Na één kalendermaand dient de klant opnieuw op te waarderen om gratis te blijven bellen, zo niet dan wordt het standaardtarief berekend. Lycamobile behoudt het recht de voorwaarden van deze promotie te allen tijde aan te passen of te wijzigen, of deze promotie in te trekken, een redelijke termijn voor nieuwe klanten in achtnemend. Deze promotie kan niet gebruikt worden in combinatie met andere promoties en is alleen bedoeld voor particulier gebruik. Deze promotie is Geldig van 01/06/14.
LM_NL_Haber_285x386mm.indd 1
13/06/2014 14:54
HABER
8
HAZİRAN / JUNI 2014
DINI VE KÜLTÜREL REFERANSLARIMIZ VE BIZ Burada üzerinde durmak istediğim fertlerin davranışlarında referans aldıkları norm ve değerlerdir. Bunlara ister Batı norm ve değerleri deyin, ister evrensel norm ve değerler, sonuç itibariyle değişen bir şey olmayacaktır. “Genel geçer norm ve değerler” demek en tartışmasız ifade olacaktır. İşte bu genel geçer normlar ve değerler Türk milletinin referans aldığı İslam dini ve onun Türk yorumunda da mevcuttur. AHMET SUAT ARI Hazreti Mevlana’ya atfedilen “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” sözü insan davranışları için oldukça yalın bir tavsiye niteliğindedir. Yalın olmasına yalındır da uygulamaya gelince hiç de kolay değildir. Zira uygulama esnasında nefis, ihtiras, kıskançlık, tamahkarlık, kibir gibi bir çok faktör devreye girer. Bunlar devreye girince de davranış genel ahlaki normlara uygun olmayabilir. Teorik olarak neyin ‘doğru’ neyin ‘yanlış’ olduğu bilindiği halde bunu fertlerin tavır ve davranışlarında göremeyiz. Maalesef bu durum sadece fertlerle sınırlı kalmayıp toplumların davranışlarında da görülmektedir. Bunun etkilerini bir çok alanda görmekteyiz. Toplum hayatını doğrudan etkileyen alanlardan birisi olan siyasetin en önemli malzemelerinden birisidir fert ve toplum davranışları. Siyaset bazen meşru ve gerçek, bazen de politik kaygılarla toplum davranışlarına etki etmek için politikalar üretmek ister. Her ne kadar çıkış noktası olarak evrensel norm ve değerlerin esas alındığı iddia edilse de, çoğu zaman o değer ve normların ideolojik ve kültürel yorumları belirleyici olmaktadır. Bu durumu göçmen kökenlilerle ilgili üretilen politikalarda çok bariz bir şekilde görmekteyiz. Aslında iki taraflı bir yanılgıdan bahsetmek en doğrusu olur. Zira hem politikaların dayandığı temel, hem de ilgili toplumların davranışları çelişkilerle doludur. Giriş cümlesindeki Hazreti Mevlana’ya
suat.ari@haber.nl atfedilen söz de bu çelişkiye işaret etmek için iyi bir ifadedir. Siyasi partilerin programlarının göçmenlerle ilgili paragrafları hemen hemen aynı ifadeleri içermektedir. Hollanda’da yerleşmiş veya yerleşmek isteyenlerden ‘Batı’ norm ve değerlerini benimsemeleri beklenir. Bu norm ve değerlerin göçmenlerin geldikleri ülkelerde geçerli olmadığı varsayılır ya da öyle hissettirilir. En önemlisi de toplumlarla ilgili yargıların kategoral olmasıdır. Salt bu durum bile hedeflenen politikalarla çelişkilidir. Zira evrensel normlar, fertleri ait oldukları toplumların davranışlarından değil, kendi davranışlarından sorumlu tutmayı gerektirir. Burada üzerinde durmak istediğim fertlerin davranışlarında referans aldıkları norm ve değerlerdir. Bunlara ister Batı norm ve değerleri deyin, ister evrensel norm ve değerler, sonuç itibariyle değişen bir şey olmayacaktır. “Genel geçer norm ve değerler” demek en tartışmasız ifade olacaktır. İşte bu genel geçer normlar ve değerler Türk milletinin referans aldığı İslam dini ve onun Türk yorumunda da mevcuttur. Hoca Ahmet Yesevi, Hazreti Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-i Veli, Akşemsettin ve daha niceleri bu referansla hareket etmişlerdir. Bu referanslar sadece Batılıların kasdettiği genel geçer norm ve değerleri içermiyor, onlara tevazu, fedakarlık, cömertlik, akraba sevgisi gibi yeni değerler de takviye
etmektedirler. Bu referansların günümüzdeki bir çok toplumsal sorunun çözümü için ciddi reçeteler sunduğunu söylersek hiç de abartmış olmayız. Ait olduğumuz topluma ait böylesi zengin referanslarımız olmasına rağmen bunu toplumumuz fertlerinin davranışlarında maalesef görememekteyiz. Bırakın görmeyi, hoşgörünün yerini tahammülsüzlük, fedakarlığın yerini bencillik, cömertliğin yerini cimrilik, akraba sevgisinin yerini onlardan köşe bucak kaçmak, yardımseverliğin yerini hor görmek, tevazunun yerini kibirin aldığına şahit oluyoruz. Bunların yansımalarını da ticarette, siyasette, iş hayatında ve sosyal ilişkilerde açık bir şekilde gözlemlemekteyiz. Maalesef haram-helal sadece söylemlerin bir parçası haline gelmiş, uygulamada tam tersi. Haksız kazanç artık meşru hale gelmiş, gayrimeşruluk sorun olmaktan çıkmış, tam aksine enselenmemek ölçüt olmuş. Hal böyle olunca da Türk toplumu kategoral olarak sorunlu gibi görülmektedir. Tabii ki bu olumsuz tavır ve davranışlar toplumun geneline mal edilemez, ancak bunlar toplumun genel imajını belirlemede oldukça etkili olmaktadırlar. Bunların önüne geçebilmek için herkese ciddi sorumluluklar yüklenmektedir. En önemlisi de yanlış yapana ‘yanlış yapıyorsun’ demeyi öğrenmemiz gerekir. Bu da iyi bir başlangıç olacaktır.
Vergi dairesinde yolsuzluk:
16 milyon Euro zarar Bir araba satıcısı tarafından rüşvet teklif edilen vergi dairesi çalışanı, yolsuzluk yapıp işverenini 16-21 milyon Euro zarara soktu. Araba satıcısının düşük miktarda yaptığı BPM vergisi bildirimlerini Veendam’lı vergi dairesi çalışanı onaylayınca, 7 milyon Euro’luk açık meydana geldi. Geriye kalan miktar (8,5-14 milyon arası), ithal edilen arabaların ek vergi bildirimlerini düşük bildirme sonucunda kaçırıldı. Vergi dairesi çalışanını benzin ve parayla kandıran araba satıcısı, Groningen de 8 farklı belediyede diğer araba satıcılarıyla da yolsuzluk yaptığı biliniyor. Yolsuzluğa dahil olan araba satıcılarından yaklaşık 4 milyon Euro geri alınacağı bildirildi. Yolsuzluktan dolayı 80 tane araca el konuldu. İtiraftan sonra kovuldu Geçen sene yakalanan vergi dairesi çalışanı suçunu itiraf ettikten sonra işyerinden kovuldu. Sucunu itiraf edip işten atıldığında imzaladığı sözleşmeyi gözlüksüz okuduğu için pişman olan çalışan, mahkemeye başvurup itiraz etti. Ancak mahkeme tekrar çalışanın haklı olarak görevden alındığını açıkladı.
9
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
TOPLUMSAL CAZGIRLAR… Hemen hemen her toplumsal olayda 'Bana sorulsaydı, ben olsaydım, ben yoktum' diye ahkam kesip kaçak güreşenler sesini kessin, çığırtkanlık yapmasınlar istedim. Hiç bir işe yaramadığı halde toplumsal moral ve motivasyonu bozacak davranışta bulunan cazgırlar, akıl fikir versin, yol, yordam göstersinler diye gündeme getirdim.
METİN YAZAREL Bu sayımızda www.dagelijksestandaard.nl İnternet sitesinde Jean Wanningen tarafından 'Rot Turks fruit in Nederland..!' başlığıyla yazılan bir yazıyı bilgilerinize arz etmek istedim. Şimdilik eyleme dönüşmeyen faşist söylemlerin "Ons Westerse rechtsstelsel en normen en waarden" vurgusu yaparak nasıl bir tehlike boyutuna ulaştığına dikkat çekmek istiyorum. Yazıda alenen ırkçılık yapılmakla birlikte çürük meyve olarak tabir edilen Türkler'in, sepetteki diğer meyveleri, yani Hollanda toplumunu çürütmesine müsaade edilmeden defolup gitmeleri tavsiye edilmekte. Şimdi sahibinin kendi dilinden aktardığım alıntıyı okuyalım istiyorum. Yazının girişi: "Inmiddels is er ook in het parlement reuring ontstaan over het onsmakelijke optreden van in Nederland woonachtige Turken vorige week in Almelo" diye başlıyor. Sonuç: "Misschien is deze gebeurtenis tevens een goed moment om nog eens kritisch te kijken naar wat daar allemaal gezegd wordt door imams in die moskeeën. Pim Fortuyn waarschuwde er destijds
metin.yazarel@haber.nl
al voor dat daar dingen worden gezegd, die zich niet verdragen met ons Westerse rechtsstelsel en normen en waarden. Hard aanpakken dit soort grappenmakers". Tamamını merak edenler zahmet edip yukarda verdiğim internet sitesine girip okusunlar. Çürük meyve tabiri kanıma dokunduğu için konuyu köşe yazıma taşıdım. Çürük meyve olmak istemeyen işadamlarına, avukatlara, gazetecilere, belediye meclisi üyelerine, milletvekillerine ve de tüm STK'lara buyurun size mayınlı bir alan, çözüm üretin, ne yapacaksanız yapın demek için yazdım. Varsa işadamlarımızın ekonomik gücü, Suudi Arabistan misali ticari ilişkilerini ortaya koyar kendi camialarında rahatsızlıklarını dile getirir, lobicilik adına girişimlerde bulunurlar diye gündeme getirdim. Siyasi kariyerine yatırım yapmak isteyen belediye meclisi üyelerimiz, yerel yetkilerini kullanarak, ayrımcılığa karşı çözüm üretsinler istedim. Sorumluluğunun farkında olan milletvekillerimiz Hollanda'nın dış itibarını zedeleyen ve aynı zamanda ülkede iç huzuru
PRODEMOS SIYASET OKULU TÜRKLERE AÇILMAK ISTIYOR
Geçtiğimiz günlerde siyaset okulu ProDemos bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Hollanda'da yayın yapan Türk basın mensupları davet edildi. Hollanda Türk Medyasından sadece HABER Gazetesi katılması dikkat çekti. ProDemos hakkında bilgi veren Huri Şahin şöyle konuştu, "ProDemos, ulusal seviyede, herhangi bir siyasi partiye angaje olmayan ve kar amacı olmayan bir kurumdur. Çalışmaları ulusal ve yerel düzeydedir. Misyonumuz vatan-
OBAMA VE GÜL'DEN 'DARBECI SISI'YE TEBRIK
daşlarımızı demokrasi ve hukuk devleti hakkında bilgilendirmek, siyaset ve yönetime katılımını teşvik etmek ve aktif vatandaşlığı güçlendirmektir. Maddi kaynaklarımız İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, fonlar ve kendi gelirlerimizden oluşuyor. Biz kurum olarak okullar, yerel yönetimler, STK'lar, bakanlıklar, adliye sarayları, Danıştay ve Adalet Divanı gibi kurumlarla birlikte çalışıyoruz" dedi. Huri Şahin öğrenciler için düzenledikleri eğitim programları ile 20112012 yılında toplam 100 bin öğrenciye ulaştıklarını
ve toplumsal barışı tehlikeye atacak her türlü girişimi engelleyecek kanun teklifi hazırlasınlar düşüncesiyle gündeme getirdim. Sivil toplum örgütleri STK'larımız yürüyüş ve mitingler dışında, lobicilik adına, ortak deklarasyon ya da bildiriler yayınlayarak, toplumsal çıkarlarımızı öne alan eylem planı geliştirsinler istedim. Gazeteci, yazar, çizer takımı, toplumsal duyarlılığı harekete geçiren yazılar yazsın istedim. Sosyal medya uzmanlık alanımız diye hava atan cazgırlar sosyal medyayı ayağa kaldırsınlar istedim. Hemen hemen her toplumsal olayda 'Bana sorulsaydı, ben olsaydım, ben yoktum' diye ahkam kesip kaçak güreşenler sesini kessin, çığırtkanlık yapmasınlar istedim. Hiç bir işe yaramadığı halde toplumsal moral ve motivasyonu bozacak davranışta bulunan cazgırlar, akıl fikir versin, yol, yordam göstersinler diye gündeme getirdim. İş icraata gelince adet olduğu üzere devekuşu gibi kafalarını kuma gömerek ortalıkta görünmez olan, kendi çalıp, kendisi oynayan toplumsal cazgırlar bilinsin istedim.
HURİ ŞAHİN: "Herhangi bir parti angajmanımız yok" söyledi. Eğitim programlarının içeriklerinin hukuk devleti, Avrupa Birliği, tarih, siyaset ve medya olduğunu sözlerine ekleyen Huri Şahin "Belediye meclis üyelerine halkın katılımı konusunda eğitim programları düzenliyoruz ve danışmanlık yapıyoruz. Siyaset konusunda belediyelerle birlikte vatandaşlara kurslar düzenliyoruz. Derslerine zenginlik katmak isteyen eğitimciler için çeşitli ders materyallerimiz mevcut. Bunun yanında eğitimcilerin mesleki bilgilerini güncel tutmaları için dergilerimiz de var." dedi.
Amerikan Başkanı Barack Obama’nın, Sisi’yi kutlayarak, ABD ile Mısır‘ın ortak çıkarlarını geliştirmek için birlikte çalışmaya dönük taahhüdünü ilettiği belirtilen açıklamada, ABD Başkanı’nın ayrıca Washington’ın, Mısır halkının siyasi, ekonomik ve sosyal isteklerine yönelik süregelen desteğini de yinelediği aktarıldı. Görüşmede, Sisi’nin ise Obama’nın aramasından duyduğu memnuniyeti dile getirdiği, ABD’nin Mısır’da yeni hükümeti kurma çalışmalarını desteklemesinden mutluluk duyduğunu belirttiği ifade edilen açıklamada, iki liderin, ülkeleri arasındaki stratejik ortaklığa yönelik bağlılığı onayladığı ve gelecek haftalarda temas halinde bulunmayı kararlaştırdığına değinildi. Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül de, birçok dünya lideri-
nin ardından teamüllere göre, Mısır'daki darbeden sonra Cumhurbaşkanı seçilen Sisi'ye tebrik mesajı gönderme kararı aldı. Arap Baharı’nın ardından görevden alınan Mübarek’in yerine gelen Muhammed Mursi, başında Sisi’nin olduğu ordu tarafından yapılan bir darbe ile yönetimden uzaklaştırılmıştı. Türkiye’nin bu darbeye tepkisi çok sert olmuş ve ilişkiler sonlanma noktasına gelmişti. Cumhurbaşkanı Gül, aralarında Obama ve Putin’in de olduğu birçok dünya liderinin ardından teamüllere göre tebrik mesajı gönderme kararı aldı. NTV’ye açıklama yapan Köşk kaynakları, bu mesajın hükümetin aldığı tavrın karşısında bir yaklaşım olmadığını bildirdi. ABD Başkanı Barack Obama, Mısır'da Cumhurbaşkanı seçilen Abdulfettah es-Sisi'yi telefonla arayarak kutladı.
Güya mücahit ama gerçekte bir ajan o
Danimarka'da cezaevinde kaldığı sırada İslam dini ile tanıştıktan sonra mücahit olan Morten Storm, şaşırtıcı itiraflarda bulundu. Morten Storm yeni çıkardığı “Double Agent Jihadi” (Çift Taraflı Ajan Cihadı) isimli kitabında nasıl İslam’la tanıştığını ve ardından nasıl Kraliçe’ye bağlı özel istihbarat biri-
mi olan MI5′in emrine girdiğini anlattı. Storm kitabında ayrıca, Somali’de Müslüman birliklerle birlikte nasıl savaştığını ve Ortadoğu’daki mücahitlik anılarını da kaleme aldı. BENİM GİBİ ÇOK AJAN VAR Storm, kendisinin Batılı kimliğinden faydalanan İngiliz ajanlarının onu nasıl çift taraflı ajan olmak için ikna ettiklerini de detaylarıyla anlattı. Storm, “Önce aklımı karıştırdılar sonra da Müslüman olmadan önceki hayatımı özlediğimi fark ettim. Onlar için yıllarca görev yaptım. İslami Terör Örgütü denen grupların içinde benim gibi birçok Batılı istihbarat servislerinin elemanı olduğunu biliyorum” dedi.
.com
€59
’dan
Hayallerinizi Corendon’la Yaşayin
BAŞLAYAN FIYATLARLA VERGILER DAHILDIR
HABER
10
HAZİRAN / JUNI 2014
DÜNYA ANADOLU’DAN BIR ŞEYLER BEKLIYOR… Müslüman Türkler Anadolu’da kendi inançlarını, gelenek ve göreneklerini, değerlerini yaşatırken içlerine kapanmamışlar, sürekli kendilerinden ayrı olanlara iletişim ve diyalog içinde olmuşlar. Yeniliklere açık olmuşlar. Etkilemişler, etkilenmişler. Anadolu’da var olan binlerce yıllık ‘tevhid değerleri’ni kabullenmişler ve bunun üzerine bir medeniyet oluşturmuşlar.
VEYİS GÜNGÖR Aslında, yazının başlığı, ‘dünya bizden bir şeyler bekliyor’du. Ama ‘biz’ yerine ‘Anadolu’ kavramını kullanmayı tercih ettim. Bu ifade, yani ‘Dünya bizden bir şeyler bekliyor’tesbiti değerli dostum ve kıymetli hocam çağdaş düşünür ve filozof Kenan Gürsoy’a ait. Kenan Hoca şu anda ‘T. C. Vatikan Büyükelçisi’dir. Hocayı bu ifadeye yönlediren satikler hiç şüphesiz, bulunduğu konum başta olmak üzere mensup olduğumuz medeniyeti derinlemesine hazmetmesidir. İsterseniz, önce Kenan hocanın ‘Anadolu’dan ne anladığına bir göz atalım. “… Hristiyanlık, Anadolu’da bir din haline geldi. İsa peygamber Kudüs’te yaşadı, havarileri Anadolu’ya dağıldılar. Mesela St. Pierre, Roma’dan önce Antakya’da idi. İlk Hristiyan filozoflar özellikle de Kapadokya bölgesinde yaşamışlardır. Anadolu’yu değerlendirirken bütün bunları bir arada düşünmek, bu toprakları tek tanrılı dinler tarihi içindeki önemi bakımından da ele almak gerekir. Eğer böyle yaparsak üzerinde yaşadığımız ve vatan kıldığımız bu bölgenin, sonunda İslamî irfanla bütünleşen zengin bir kültürel geçmişi de kucakladığını anlarız.” Peki, Anadolu özelde bizim için ne anlama geliyor? Sorusuna Kenan Hoca'nın şu cevabı çok manidar. “Türk ve Müslüman medeniye-
veyis.gungor@haber.nl ti… Özgün olmasının dışında bulduğu ve tevarüs ettiği her şeyi kendine mal ediyor, onu hazmediyor, kendince işliyor; buradan hareketle yeni şeyler koyuyor ortaya... İstanbul da böyledir; Osmanlı burada önceki devirlerden kalanları reddetmeyip kendi üslubuyla işlemiş ve bu yaklaşım, Osmanlı’nın bu şehirde son derece özgün eserler vermesini asla engellememiştir. Bütün bir insanlığı topyekûn kucaklamış olmanın temelinde, farklılıkları incitmeden “bir”leyen bir tevhid fikri hâkim. Mevlana’ya, Yunus Emre’ye, Şeyh Edebali’ye, Akşemseddin’e bakınca hep aynı anlayışı ve telkini görebilirsiniz.” Evet, çok açık ve net. Müslüman Türkler Anadolu’da kendi inançlarını, gelenek ve göreneklerini, değerlerini yaşatırken içlerine kapanmamışlar, sürekli kendilerinden ayrı olanlara iletişim ve diyalog içinde olmuşlar. Yeniliklere açık olmuşlar. Etkilemişler, etkilenmişler. Anadolu’da var olan binlerce yıllık ‘tevhid değerleri’ni kabullenmişler ve bunun üzerine bir medeniyet oluşturmuşlar. O medeniyet, çok anlaşılır bir şekilde ‘Yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmeyi’ salık veriyor insanlığa. Avrupa’da, azınlık bir grup olarak yaşayan bizlerin ait olduğumuz medeniyet değerleri adına üzerimizdeki yükü nedir, ne olabilir so-
rusuna yine Kenan Gürsoy hocanın şu cümleleriyle cevap vermeyi tercih ediyorum. Gürsoy: “…Vermek ahlaki anlamda iyi ve güzeldir; entelektüel ve ruhi anlamda vermek, tanıtmak, eğitmek ve yüce gönüllü olmaktır. Ama başkalarının da kendi başarıları dolayısıyla bize ayna tutabilecekleri pek çok konu vardır. Hem geliştirebileceğimiz taze düşüncelerimiz adına hem de birlik ilkesi üzerine oturmuş imanımız adına, öteki inanç kültürleriyle temas önemlidir. Kültür üretiminin ve insanlık muhabbetinin devam edebilmesi amacıyla, bütün bir evrenle iletişim içinde olmanın bizi, bize daha çok kazandıracağını, kendi inşamızın böyle daha başarılı olacağını düşünüyorum. Bu düşüncelerimin geçerli olabileceğine dair kanaatim ve kanıtlarım, Vatikan’da farklı bir dindarlık ortamındaki büyükelçilik görevim esnasında arttı. Dünya bizden bir şeyler bekliyor ve onları verebilmek için dünya ile iletişimde olmamız, onlara yeterince açık olmamız gerekiyor.” Soyut anlatımdan, somut örneklere gelmemiz gerekirse. Yani Hollanda’dan örnek vermemiz gerekirse. Aklıma bu çerçevede geçtiğimiz aylarda küçük ölçekli de olsa yapılan örneğin, ‘Mevlana Rumi Yemek Haftası’, ‘Kurban Bayramı Yemek Haftası’ gibi programlar geliyor.
Programların değerlendirmesinden şu cümleler bize medeniyetimiz adına bu ülkelerde neler yapılabilir sorusuna somut cevap veriyor. ‘Mevlana Rumi Yemek ve Kurban Bayramı Yemek Haftası programları, Hollanda Kralı Willem Alexander’ın yıllık konuşmasında dikkat çektiği ‘katılımcı toplum’ anlayışına kendi çapında katkıda bulunmanın somut birer örnekleridir. Mevlana Rumi Yemek haftası ve son yedi yıldır organize edilen Kurban Bayramı Yemek Haftası programlarına, Ahilik Yemek Haftası, Yunus Emre Yemek Haftası gibi programlar eklenebilir. Bu ve benzeri faaliyetler Hollanda’daki müslümanların içinde bulundukları topluma bir yük olmadığı, içinde bulundukları ülke ve insanlar için bir şeyler yapmak istediklerinin de mesajını vermektedir. Tüm Avrupa’da ve Holllanda’da refah devletinden katılımcı devlete geçiş sürecinin yaşanması bizler için değerlendirilmesi gerekli fırsatlar ve şanslardır. Bu süreçte bireylere, sivil toplum kuruluşlarına, girişimcilere önemli görevler düşmektedir. Bu görevin şuurunda olmak bu ve benzeri faaliyetleri organize ederek toplumun şekillenmesi sürecine katkıda bulunmak hepimizin görevidir.’ Bu duygular içinde, yaz tatillerini anayurt Türkiye’de geçirenlere hayırlı yolculuklar dilerken, yaklaşan Ramazan ayının tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dilerim.
Acar Muhabiriniz gerçek olaylardan etkilenip tamamen fantastik kurgularla toplum hayatına kendince saplamalarda bulunan, birtakım olağanüstü yetenekleri olduğuna inanan absürt bir çizgi kahramanıdır. Kendini Halk Kahramanı olarak lanse etmeyi F A K İF L :E sever. Her yere yetişir, hiç bir yerden eksik kalmaz, ya da hiç bir Hazırlayan ber.nl yerde yoktur. Tanıdıkça seveceksiniz.Senaryolar hayal ürünü a elif.kaf@h olup, muhtevası gerçeği yansıtmaz.
Acar Muhabiriniz
Bir ayda 3 festival mi olur? Daha bunun Hotiad'ı var Hogiaf'ı var...
Müsiad'ı var, TGB, HTKDF, UETD, HBTTKDD'si* var. Alfabede harf kalmadı. Seç seçebilirsen...
* Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği
Hollanda kazan ben kepçe her tarafı geziyorum, gözlerim de açık ama...
Alo Ali abi, Ördekleri Koruma Derneği'nin basın toplantısı varmış...
...arabam yok. Gel beni al da, beraber gidelim
EVREN VE ŞAHINKAYA’YA MÜEBBET
12 Eylül Davası’nda dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK’nın “Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler” başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 12 Eylül Davası’nda sanıklar hakkında takdiri indirim uygulayarak ağırlaştırılmış müebbet cezasını, müebbet cezasına çevirdi.
IOT KISITLAMAYI PROTESTO ETTI
Hollanda Meclisi Sosyal İşler ve İstihdam Komisyonu üyelerine bir mektup gönderen Hollanda’da Türkler İçin Danışma Kurulu IOT, kamu oyunda ‘mantelzorgboete- aile yakınlarına bakım cezası’ olarak adlandırılan uygulamanın Hollandalılar için ertelenmesine rağmen göçmen yaşlıların gelirlerinde kısıtlamaya devam edilmesini protesto etti.
11
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
İDDİALI BİR TİYATRO SANAT GRUBU DOĞUYOR Türk Müzesi ve Sticting Participatie ortak çalışması olan SanatoliaHollanda Türk Kültür ve Sanat, Hollanda'da yaşayan Türkler için geliştirilmiş Türkçe bir kültür-sanat programı. Genel Sanat Yönetmenliğini Tamer Barış Ülger'in yaptığı Sanatolia Avrupa’da özelOyun Eylül ve Ekim ayı içerisinde başta Amsterdam olmak üzere Den Haag, likle Hollanda’daki Türk Rotterdam, Almanya, Fransa, Belçika gibi merkezlerde sahne alacak. gençliğini genel kültür ve öz kültürleri doğrulGruba, www.sanatolia.nl adresinden ulaşabilirsiniz. tusunda bilgilendirip, sasanatın farklı dallarından olduğumuzu bir kere daha uyarlamasını Tamer Barış natın dallarıyla doğrudan hatırlatmakta, toplumların Ülger’in yaptığı oyunun veya dolaylı olarak geliştirip sosyal dünyaya ürünler ortaya koymak, Teknik Yönetmenliğinde tartışmak, kafa yormak yazgısı üzerine kirli oyunlar bilinçli bir şekilde kazandırmayı amaçlıyor. kurgulayanlara dur deme Esma Coban ve Nazife Yılve bunu pratiğe dökmeyi Kültür erozyonunun önüne geçmek, diliamaçlayan Hollanda Türk cesaretini göstermektedir. dız yer almakta. Hollanda ne, dinine, örf ve adetlerine, değişen dünyaya Kültür ve Sanat (Sanatolia) Savaş karşıtı kimliği bu Türk Kültür ve Sanat öğve bilime hâkim bir kimlik ortaya çıkarmak; ilk ürünü olarak Türkçe bir açıdan apayrı bir önem rencilerinden oluşan kadsanatı amaçlar doğrultusunda kullanarak tiyatro eseri seçmiştir. taşımaktadır. Günümüzde ro ise Burçak Mutlu, Ömer Küçük çocukları da artık su yüzüne çıkmış olan Koçbıyık, Enis Albayrak, gerçekleri bir daha tekrar küçük kurşunlarla mı Talha Sözlü, Hamit Yıldız, vuruyorlar amca? ederek seyirci güdülenmeSefa Eroğlu, Erhan Gümüş, "Oyun, savaşın dehye çalışan oyun geçmişte Serdar Şentürk, Necati Şaşetini saklayan faktörleri ve günümüzde savaşın izhin, Samet Tütüncü, Enes lerini sürmektedir. Daha Basaran, Djanet Yusein deşifre ederken, pratikte Martinova, Başak Aydın, farklı teoride aynı olan bu önce pek çok uluslararası Ebru Tut, Duygu Arslan, çarpık düzeni farklı epifestivallerde tek kişilik bir zotlarla dile getirmekteperformans olarak sahne Esma Karagüzel, Buşra Şadir. Her şeyden önce bize alan oyun ilk kez kalabalık hin, Kadir Hikmet Sonkaya, makineleşmiş bir sistemkadrolu bir şekilde seyirci Zülküf Yıldırım, Yakup Dade, bu çarkın mekanik bir beğenisine sunulmaktadır. ranmaz ve Azize Coban’dan parçasının ötesinde insan Yönetmenliğini ve oluşuyor.
ATATÜRK HAVALIMANI'NDAN REKOR
İstanbul Atatürk Havalimanı uçak ve yolcu trafiği rekoruna doymuyor. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Orhan Birdal, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından
dün yaptığı açıklamada, “Atatürk Havalimanı yeni bir rekora daha imza attı. Son 24 saatte 1271 uçak trafiği 138,000 yolcu trafiği gerçekleşti.” diye yazdı.
DIŞ DOLGUSU TARIHE MI KARIŞIYOR?
İngiliz bilim adamlarının geliştirdiği yeni yöntem sayesinde çürükler doğal, acısız ve kalıcı şekilde tedavi edilebilecek. Yöntemi geliştiren bilim adamlarından Nigel Pitts, mevcut tedavilerin ideal olmadığını, çürük tedavi edilirken dişin oyulup doldurulduğunu, yeni yöntemin dişe zarar vermediğini belirtti. Pitts, EARER adı verilen
yeni yöntemle dişin kalsiyum miktarının normal hale getirilmesinin sağlandığını, dişin oyulması ve amalgam gibi maddelerde doldurulmasına gerek kalmadığını vurguladı. Pitts bu yöntemle, düşük elektrik akımı kullanılarak zarar gören dişe kalsiyum ve fosfat minerallerinin gönderildiğine, dolayısıyla doğal işlemin hızlandırıldığına dikkati çekti. 3 yıl içinde kullanılmaya başlayacak yeni yöntemin ağrıya yol açmaması, dişe zarar vermemesi ve mevcut tedavilerle aynı fiyatta olması avantajlarının yanı sıra diş beyazlatma işleminde de kullanılabileceği belirtildi.
‘den fazla TV kanalını izle Türkçe, Arapça, Farsca, Kürtçe, Afganca, Tajikce, Azerice, Ermenice ve Aşurice
Aylık Ödemesiz
Sınırsız Abonelik
Ücretsiz İzleme Cihazı
GLTURK’ü satın almak için aşağıdaki bayilerimizle irtibata geçebilirsiniz
satın almak için, www.glturk.com adresinden veya aşağıdaki iletişim telefonlarından bize ulaşabilirsiniz
Ali Sahir .com tarafından desteklenmektedir
.com tarafından sağlanmaktadır
+31-643-796 559 Müşteri Hizmetleri Tel: +1 416.640.2405 Ücretsiz Arama: 1.866.859.4545 info@glturk.com
Bayi Olmak için Tel: + 1 905.762.5046 1.800.803.4410 ext.5046 apply@glturk.com
13-12-0013
‘den fazla Türk TV kanalı
HABER
12
HAZİRAN / JUNI 2014
“FARK ETTIM GÜCÜMÜN BELLEĞIMDE SAKLI OLDUĞUNU” İnsanlığın ortak mirası olan değerlere yönelik saldırılar hız kesmeden sürüyor. İnsanlığın ortak mirası olan bu değerlere sahip çıkmak, onları kollamak ve yaşatmak elde köz tutmak gibi oldu. O köz elimizi yaksa da, canımızı acıtsa da, elde tutmaya devam edeceğiz. Birer birer alınıyor, çalınıyor elimizden değerlerimiz. Sesimiz çıkmıyor. Gittikçe yabancılaşıyoruz o değerlere. ZEYNEL ABİDİN KILIÇ “Fark ettim gücümün belleğimde saklı olduğunu” “Çocuklarımızı kuzu gibi büyütmeyelim ki, ilerde koyun gibi güdülmesinler.” Sadi Şirazî
Kimlik çıkmazı ve âidiyetimiz… Merhum Erbakan Hoca’dan dinlemiştim. Şehirliden aldığı “el feneri”ni sigarasına tutuyor köylü... Üç dakika, beş dakika, on, on beş dakika, yarım saat... Şehirli “alaycı” edayla... “Be adam; bu elindeki fenerdir, sadece ışık verir. Ne çıradır, ne kibrittir ne de çakmak. Bununla sigara yanmaz ki!.. Akılsızlık etme de ver şu feneri!..” diyor. Köylü bakıyor, adama... Ve diyor ki; “Asıl akılsız sensin, sen!.. El feneriyle sigaranın yanmayacağını biliyorum da... Benim derdim başka!.. Ben senin pilini tüketiyorum, piliniiii!...” Kurtarıcı(!) rolüne soyunanların ellerindeki fenerin dünyayı aydınlatmadığını hatta kararttığını ve bu karartmanın insanlığın pilini bitirdiğini, önünü göremez hâle getirdiğini ve yönünü şaşırdığını bizler çok iyi biliyoruz amma, o fenerin hâlâ etrafı aydınlattığını sananlar, inananlar var. İnsanlığın selameti için o fener kurtarıcıların elinden alınmalı ve pili bitene kadar açık tutulmalıdır. Zira o kurtarıcı zümre bizim, yolumuzu aydınlatan kutlu rehberimiz Kur’an’la olan ilişkimizin kesilmesi ve onun elimizden alınması için and içmişler ve o uğurda ellerinden gelen her şeyi ifa etmişlerdir. Uyu yavrum uyu! Uyu da büyüme!.. Dünyayı topun etrafında döndürenler de, insanlığın pilini tüketmeye devam ediyorlar. Tam bir ay boyunca insanlar, yüz binlik beşiklerde sallanarak uyutulmaya başlandı. Bu uyku hâlinden istifade eden dünya güdücüleri ise, yeni vahşet, savaş, sömürü planlarını devreye soktular. Beyni, vicdanı ve yüreği iğdiş edilmiş olan insan yığınları ise, kurtarıcıların yaptıkları vahşet ve zulümlerden hesap soramayacak hâle getirildiler. Günlerce top-pop dedikodu ve yorumlarıyla uyutulan insanlık; Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta vahşice öldürülen insanların dertleriyle ne zaman hemhâl olacaklar? Duyarsız, tepkisiz, nemelazımcı bir toplum oluşturma yolunda oynanan kirli oyunların lekeleri, izleri kalıyor hayatımızın karelerinde.
zeynelabidin.kilic@haber.nl
Gözlerimiz futbol sahalarına, kulaklarımız ise müzik ve kahkahalara çevirili olduğundan; bu kadar hengame ve gürültülü yaşamdan sonra yüreğimizin sesini duyamaz olduk artık.
Belleğimiz ve direncimiz... Şu anki yaşadıklarımız ve içinde bulunduğumuz durum, Uruguaylı Tupamaroların tutsaklık yıllarındaki anılarıyla bir hâyli benzeşiyor. Amerika işbirlikçileri Uruguaylı devrimcileri bir kobay olarak kullanmışlardı. Yaşadıkları, tüm Latin Amerika, Türkiye ve benzeri ülkelerde yaşanacak olanların bir provasıydı. Yıllar boyu işkence görmüş, tecrit edilmiş ve hiçleştirilmek istenmişlerdi. Kuru bir kalabalık, kimliksiz bir rakam ve sayı olmak dayatılmıştı onlara. Ve onlar, her şeyi akıllarında tutarak direnmişlerdi. Sonra şöyle yazmışlardı deneylerini anlatan kitabın başına: “Fark ettim gücümün belleğimde saklı olduğunu”. İnsana karşı yürütülen o irade kırma savaşını etkisiz kılmanın yollarından birinin, anımsamak ve belleksizleştirmeye karşı çıkmak olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Çözülmenin neleri kaybettireceği bilinciyle ve insan kalma çabasıyla neleri kazanacağımızın mücadelesiyle donatılmalıyız. Ve bizlere yapılan bütün kötülükleri “O hep aklımızda” diyerek geleceğe yön vermeliyiz. Aynı oyun kesintisiz sürüyor. O gün orada Uruguay’da, bugün burada Hollanda’da... Yani yeryüzünün her karesinde hiçleştirme, kimliksizleştirme harekatı hız kesmeden devam ediyor.
Ruhsuzlaşmanın dayanılmaz hafifliği... Et ve kemik yığını olan insanı değerli kılan onun ruhudur. Ruhlar âleminde Rabbine verdiği sözdür insanı insan yapan. O ruha değer katan da o sözün gereğini yerine getirmektir. Annelik içgüdüsüyle o değerlere sahip çıkmak, korumak ve yaşatmak da insanın asli görevidir. İnsanlığın ortak mirası olan değerlere yönelik saldırılar hız kesmeden sürüyor. İnsanlığın ortak mirası olan bu değerlere sahip çıkmak, onları kollamak ve yaşatmak elde köz tutmak gibi oldu. O köz elimizi yaksa da, canımızı acıtsa da, elde tutmaya devam edeceğiz. Birer birer alınıyor, çalınıyor elimizden değerlerimiz. Sesimiz çıkmıyor. Gittikçe yabancılaşıyoruz o değerlere. Ana-babaya hizmetkâr olmak, bir yaşlı eli tutmak, bir yetim başı okşamak, bir komşunun hatırını sormak, akrabayı kollamak, sofranı ihtiyaç sahiplerine açmak, çocuklar arasında adil davranmak, dertlilerin devası olmak gibi insani
davranışlara sahip çıkmalı ve bu değerleri yaşatmalıyız.
Adab-ı muaşeret ve tehlike çanları… Sevgili Mustafa abi, işe gelmek için her gün toplu taşıma araçlarından birkaçını kullanıyor. Şahit olduğu çirkinlikleri içi yanarak, esef ve üzüntü duyarak benimle paylaşıyor. “Metrodayım, yüksek sesle konuşarak, kahkahayla gülerek etrafındakileri rahatsız edenlerin, sakızı şapırdatarak çiğneyenlerin, yerlere çöp atanların, tükürenlerin, oturdukları koltuktan ayaklarını karşı koltuğa uzatanların kim olduklarına baktığımda bizim insanımızın olduğunu görmek beni kahrediyor, içimi acıtıyor” diye dert yanıyor Mustafa abi… Ben de geçenlerde daha acı bir olaya şahitlik ettim. Komşu evi soymaya kalkışan 15-16 yaşlarındaki 3 Türk çocuğu, soygunu beceremeyince yan komşuyu soymak için ziyaret etmişler. Oradan da aradıklarını bulamazlar. Onları gören ve peşinden giden diğer bir komşu kadın mahallemizin çocuklarını bir daha böyle bir çirkinlik yapmamaları hususunda uyarır. Verilen cevap çocuklarımızın geldiği noktayı göstermesi açısından hâyli manidar: “Ne yapalım, paramız yok!.” Bunları duyup, görünce, “Edep Ya Hu!” demekten kendimi alamıyorum… Vatan nere, sıla nere? İzin hazırlığı içerisinde pek çok insanımız. Bendeniz, izinde olduğum süre içerisinde kö-
yümden ayrı geçen zamanı kayıp gün olarak saymaktayım. Eş-dost, akrabaların gül yüzünü görmek ruhuma dinginlik, yüreğime huzur katıyor. Köyümün tozlu-çamurlu yollarını, 5 yıldızlı tatil beldelerine, denize, kuma, güneşe ve beton yığınlarına tercih ediyorum. Köyümde gördüğüm bir insan yüzünün sıcaklığı, Akdeniz güneşinden daha çok ısıtıyor beni. Bir yoksula uzatılan dost ve yardım eli, beş yıldızlı otellere verilenlerden daha mutlu ediyor beni. Dostların sarmalayışı, kumsallardan daha insani. Eş-dost, akrabaların bağırlara basışları, denizin kucaklayışından daha tesirli, daha etkili. İşte bu sebeplerden dolayı ben, köyümde akrabalarımla ve köyümün güzel insanlarıyla beraber olmayı daha çok istiyorum. Benim izin anlayışım buydu ve hiç değişmedi. Sıla yolcularına şimdiden uğurlar olsun diyorum...
Festivallerin ‘FOSSS’tivale dönüşü... Değerlerimize, birikimlerimize, insanımıza sahip çıkamıyoruz, çok kolay harcıyoruz. Para, makam ve şöhret eğer insanın önüne nihai hedef ve tek amaç olarak konduysa, insan oralara ulaşmak için gidilecek her yolu mübah sayıyor. O yolda önüne çıkan her şeyi ve herkesi ezip geçiyor. Festival enflasyonu yaşandı bu yıl Hollanda’da. Sağanak oldu indi üzerimzie festivallerin şişirilmiş balonları. Festivallere katılan herkes konuştu. Hiçbirinden olumlu bir söz duymadım. Konuşma sırası, bölünerek güçlenme peşinde olan organizatörlerde... Bu yaşananların ardından var mı bir diyeceğiniz? Seneye hangi şehirde, hangi salondayız? Onca emek verildi, onca vakit harcandı, onca masraf yapıldı; kim verecek bunun hesabını?! Yazık etmeyin, aklınızı başınıza alın ve güçlerinizi birleştirerek hareket edin. Bu güzelliği topluma mâl edin. İnsan harcama makinasıyız sanki; öğütüp duruyoruz. Toplum bu maskaralığı hak etmiyor. Bir şeyi de elimize, yüzümüze bulaştırmadan yapalım yahu!.. Hamdık, piştik, elhamdüllilah!
Gentle Incasso
1999 dan beri
1999' dan beri hizmetinizdeyiz
national and international debt collection payment solutions National and international debt collection& & payment solutions
LONDRA'DA TÜRK GÜNÜ COŞKULU GEÇTI
Gentle Incasso, hem şirketten şirkete, hem de şirketten kişiye tahsilat yapan, para tahsil piyasasında uzman bir icra bürosudur. Alacaklı ve borçlu arasında iki tarafı tatmin eden bir sonuç almak için deneyimlidir. Biz, birçok icra bürolarından farklı olarak ‘no-cure-no-pay’ esasına göre çalışmıyoruz. Dosya masrafı olarak az bir meblağ ödeyerek, alacağınızın itinalı bir şekilde incelenmesi garantisini alırsınız. Alacağınızın, ‘sulh yoluyla alınamaz’ haberiyle sizi hayal kırıklığına uğratmayız. Mahkemeye giden bu uzun ve genellikle pahalı yolu, en medeni ölçüler içinde ve mantık çerçevesinde önlemek bizim işimizdir.
İşletmeci olarak paranızı tahsil etmek için ne kadar uzun beklediğinizi biliyoruz. Özellikle ekonomik sıkıntının yaşandığı bu dönemde, borçluların büyük bir kısmı, ödeme süresini uzatıyor ve daha da kötüsü iptal yoluna bile gidiyor. Bu da işletmeci olarak hiç istemediğiniz bir durumdur. Bu konuda sizden de, yapılan anlaşmaları yerine getirmeniz beklenmektedir.
Hizmetlerimizden faydalanmak için ilginizi çektiğimizi umuyoruz. İlgi duyarsanız veya hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bizimle temasa geçiniz. İngiltere'nin başkenti Londra'da, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle ilk defa düzenlenen Türk Gününe binlerce kişi katıldı. Londra'nın simgelerinden ünlü Trafalgar Meydan'ındaki etkinliğe, Türk vatandaşlarının yanı sıra Londralılar ve başkenti ziyaret eden turistler de ilgi gösterdi. Etkinlikte,
mehter takımı ile halk dansları gösterileri, Türk mutfağını tanıtıcı ürünlerin satışı ve hediye çekilişleri yapıldı. Ayrıca, bankacılıktan turizme, uluslararası taşımacılıktan eğitime kadar birçok Türk şirketinin tanıtım standları yer aldı.
Gentle Incasso Tel: 075 - 771 46 36 Fax: 075 - 635 70 49
info@gentleincasso.nl www.gentleincasso.nl
13
Bilinçaltımız her duyguyu kaydedip hayatımızı etkiliyor NEVIN DIKICI
EFT terapisine nasıl başladınız? Daha önce sosyal hizmet uzmanı olarak kendi buromda hizmet veriyordum. Genelde insanlarla konuşarak, onların kağıt işlerini, günlük planlarını organize etmek konusunda yardımcı oluyordum. İnsanlara yardım ederken karşıma farklı sorunlar çıkıyordu. Gördüm ki bunların birçoğu psikolojik problemleri olan insanlar. Bu sorunlarla nasıl baş edebiliriz diye araştırma yapmaya başladım. Onlara daha çok yardımcı olmak istedim ve bir yıl süren EFT eğitimini aldım. İki yıldır da bu terapistligi yapıyorum. EFT ne demektir? İngilizce açılımı “Emotional Freedom Techniques” yani Bilinçaltı Duygusallığı Özgürleştirme teknikleri. Gary Craig diye Amerikalı bir kişisel gelişim uzmanı bu tekniği ortaya çıkarıp
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
geliştirmiş. Kendisine yüzme fobisiyle gelen bir bayana yardımcı olmaya çalışırken, onu araştırırken EFT diye bir terapi geliştiriyor. Şu anda ben 'masterclass' yapıyorum. Mesela bu hafta sonu Amerika’dan canlı yayında Gary Craig’in dersini takip ediyorum. Bu terapi nasıl çalışıyor? Biz farkında olsak da olmasak da bilinçaltımız birçok duyguyu, olumlu ya da olumsuz kaydediyor. Bilgisayarın hafızası gibi. Bu anne karnına düştüğümüz noktadan itibaren başlıyor. Bu olumsuz duygulardan dolayı vücuttaki enerji akımının dengesi bozuluyor. Bu enerji dengesinin bozukluğu sonucu psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkıyor veya bağımlılıklar, fobiler oluşuyor. Hatta vücutta fiziksel rahatsızlıklara da neden olabiliyor. EFT vücutta bazı akupunktur noktalarına hafif şekil-
te yaşadığı olumsuz duygunun etkileri bugün davranışlarına yansıyabiliyor. Terapide olumlu ve kalıcı sonuç almak için kaç seans gerekiyor? Bu kişiye ve sorunlarına bağlı. Herşeyden önce insanın buna inanması ve hissedebilmesi lazım. Gözünü kapattığı zaman o duyguyu tekrar hissetmesi gerekiyor. Fobiler 1-2 seansta ortadan kalkabiliyor. Ama derin bir travma varsa birkaç ay sürebiliyor bunun tedavi olması. İnsanlar arasında ne kadar yaygın bir terapi? İlgi çok mu? Maalesef artık çok ilgi yok. Çünkü daha önce sigortalar alternatif tıp olarak masraflarını karşılıyordu. Ama iki senedir karşılamıyorlar masraflarını. Hangi şikâyetlerde ve rahatsızlıklarda etkili bu terapi? Örneğin işverenlerin en büyük sorunu olan burn-out sorunlarında, migrende, yükseklik korkusu gibi çeşitli fobiler, bağımlılıklar, kişilik sorunları. Hatta bir çok fiziksel ağrı ve rahatsızlıklarda dahi etkili. Psikolojik bir sorundan kaynaklanan bir ağrı ise etki ediyor, ağrıların yok oluyor. Ama tıpla alakalı fiziksel bir durumsa tıp tedavisi görmen gerekiyor. Ama genelde zaten çoğunlukla vücudun bi çok yerinde psikolojik sorunlardan dolayı fiziksel rahatsızlıklar oluşuyor. Yaşadığınız tecrübelerden somut bir örnek verebilir misiniz?
de vurarak oluşan olumsuz duyguyu yok ediyor. Böylece enerji akımı dengesine kavuşuyor. Bu vesileyle travmalardan, fobilerden veya dengesizliklerden kurtulabiliyorsunuz. Terapide neler yapıyorsunuz? Önce konuşuyoruz: ne rahatsızlığı var, neden geldi ve sonuç olarak ne istiyor? Bazen birisi kilo problemi ile geliyor ama altından duygusal başka problemler çıkabiliyor. Bu sorunda hangi duyguları hissettiğini soruyoruz. Olumsuz duyguları. Buna 1 ve 10 arasında not vermesini istiyoruz. Yaşadığı olayda hala ne kadar olumsuz duygunun gücü var onu görmeye çalışıyoruz. Herşeyden önce insanın kendini sevip olduğu gibi kabul etmesi gerekiyor. Kendini kabullenme üzerine çalışıyoruz. Vücutta 13 nokta var ve bu noktaları aktive ediyoruz. Bunları aktive ederken duyguları harekete geçiriyoruz. O anda olumsuz duygunun etkisi vücuda yansiyabiliyor. Bazen küçük bir sorunla gelebiliyor insan, ama altında yatan sebebe indiğinizde büyük bir tıkanma ortaya çıkabiliyor. Aşama aşama ilerliyoruz. Mesela terapi sırasında insanın en derin geçmişine inip anne karnında istenmeyen bir bebek olduğu ortaya çıkabiliyor. Bu duygu 40 yaşına gelse dahi o insanı etkileyebiliyor. Mesela kendine güvensizlik duygusu şeklinde ortaya çıkıyor ya da iş yapmaya adım atamıyor, ailesiyle sorunları olabiliyor. Geçmiş-
RÖPORTAJ: RABİA KARAMAN Örneğin bir bayan geldi. Eşinden ayrılmış ama eski eşini unutamıyor ve içinde sorun yaşıyordu. Bunu unutması için bir terapi uyguladım. Tabi önce kendisi inansam mı inanmasam mı diye çok tereddüt ediyordu. Deneyelim diye başladı ama zamanla gelişmeleri görünce kendisi de inanmaya başladı. Bilinçaltında bağımlılık, yalnız kalma korkusu olduğu ortaya çıktı. Tedavi sonucunda o bağımlılık duygusunu ve yalnız kalma korkusunu tedavi ettik ve kendisi şu anda çok memnun. Bir başka örnek: yatağını ıslatan çocuklarla ilgili bir tec-
rübem oldu. Çocuk 7 yaşında ve hala yatağını ıslatıyordu. Yatağını ıslatma olayı genelde çocuğun baba ile ilişkisinden kaynaklanan bir sorundur. Babası çocuklarla ilgilenmiyor, çok bağırıp kızdığı ve hatta çocuğu dövdüğü ortaya çıktı. Çocuk henüz idrak edemiyor ve böylelikle bu altını ıslatma duygusu ortaya çıkıyor. Biz baba ile ilişkisi üzerine çalıştık. Onunla ilişkisini ve babasına karşı olan duygularını pozitife yönlendirmeye çalıştık ve çok güzel sonuç aldık. Çocuk olduğu için biraz daha uzun sürüyor sonuç almak tabi. Oyunsu şekilde çocuğa terapi yapıyoruz.
EFT vücutta bazı akupunktur noktalarına hafif şekilde vurarak oluşan olumsuz duyguyu yok ediyor. Böylece enerji akımı dengesine kavuşuyor. Bu vesileyle travmalardan, fobilerden veya dengesizliklerden kurtulabiliyorsunuz. Akupunktur ile farkı nedir? Akupunktur ile psikoterapinin evliliği gibi bir terapi olarak görebiliriz EFT'yi. İkisinin bir bütünü. Birincisinde akupunktur noktlarına dokunuyorsun. Diğerinde duyguları ortaya çıkarmak için sorular soruyorsun. Akupunktur noktalara vurarak psikoterapi teknikleri kullanıyoruz. En çok Amerika’da mı yaygın EFT terapisi? Amerika’da var, Avrupa’da var hatta Türkiye’de dahi EFT
GÜVENLİK
SİSTEMLERİNDE
DOĞRU ADRES
Telefon veya tabletinizle istediğiniz her an kameralarınızı izleyebilirsiniz!
Beveilig uw woning, kantoor of winkel met het beveiligingssysteemvan ADACAMS
Tel: 010-462 35 69 www.adacams.nl
terapisi var. Türkiye’de bu işin uzmanı olan bayanla görüştüm. Türkiye’de bunlar daha çok tutuluyor. İnsanlar artık genel tıptan çare bulamıyorlar, alternatif tıbbın yollarını arıyorlar ve etkilerini görmeye başlıyorlar. Hollanda’da sizden başka bu işi yapanlar var mı? Arnhem’de Türk olarak ben varım. Bir de Rotterdam’da iki arkadaş var aynı terapiyi yapan. Rotterdam'daki bayan arkadaşımla birlikte senede bir defa Didim’e on günlük sağlık turu düzenliyoruz. Buradaki hastaları Turkiye’ye götürüp uygun bir ortamda onlara bu imkanı sunuyoruz. Kendini dinlemek için insanın orda daha çok zamanı oluyor ve günlük bir program uyguluyoruz. Bu bilinçaltı, duyguların vücuda etkisi gibi şeyler toplumumuzda çok fazla inandırıcı bulunmuyor. Sizin tecrubeniz nasıl? Evet toplumumuz bu tür terapileri hala yadırgıyor. “Konuşmayla veya bilinçaltıyla derdim mi çözülecek” diyorlar. Elbette herkesin bir derdi vardır, Allah’tan gelen bazı şeyler vardır, çözülmeyebilir. Ama o sorunlarla nasıl baş edebilirsin, duygularını nasıl yönetebilirsin ve bilinçaltına nasıl etki yapabilirsin? Bunlar en azından o sorunla başa çıkmayı öğretir, olumsuz duyguları ortadan kaldırabiliyorsun. Olaylara farklı bakış açısı kazanıyorsun. İnsanımız kendine yatırım yapmıyor maalesef. Evliliğimizde, çocuklarımızda çok sorunlar yaşıyoruz. Ama demiyoruz ki, şurda bir değişiklik yapayım, belki onu koruyabilirim. Özellikle burda iki kültür arasından olmaktan dolayı da sıkıntılarımız büyük. Geçmişimizden gelen olumsuz duygularımız da var. Kendimiz ve sevdiklerimiz için yatırım yapmalıyız ki sorunlarla başa çıkacak gücü bulalım.
HABER
14
HAZİRAN / JUNI 2014
RÖPORTAJ: ZEYNEL ABİDİN KILIÇ
“YENI VE GÜÇLÜ OLUŞUMLAR, LOBICILIK ALANINDA ETKI GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAKTIR” Gazetemiz için yaptığımız söyleşiler sersinde, Hollanda’nın birikimleriyle bu ülkenin gidişatını konuşmaya devam ediyoruz. Bu sayıda projektörümüzü iş dünyasının önemli simalarından biri olan Hikmet Gürcüoğlu’na çevirdik. Yaptığı işi bilerek yapan, donanımlı, fedakâr, hizmet sevdalısı, mütevazi, aydın, samimi bir kişiliğe sahip olan Gürcüoğlu, bu hâline rağmen mütevaziliğini hep koruyarak, kurumlara ve bu topluma katkı yapmaya devam ediyor.
“Toplumun dokusu değişiyor. ‘göçmüş’lükten sonraki ‘konmuş’luk bunun açık göstergesidir”
Koç Et Mamulleri B.V sahibi ve HOTİAD Başkanı olan Hikmet Gürcüoğlu ile otobiyografik bir sohbet gerçekleştirdik. Konumu gereği, toplumunun ötesinde gibi gözüken, ama tam da merkezinde olan bu insanların özel hayatları kamuoyu tarafından merak edilir hep. “Nasıl biridirler, sevinçlerini hüzünlerini, heyecan, hayal ve umutlarını nasıl yaşarlar?” İşte, bu tür sorular etrafında Hikmet Bey’le ‘özel’ bir söyleşi gerçekleştirdik. Sohbetimizden keyif alacağınıza ve hayli istifade edeceğinize inanıyorum…
Hikmet Gürcüoğlu Kimdir? HOTİAD’ın kurucu üyeleri arasında yer alan ve son iki dönemdir Denetim Kurulu Başkanlığı yapan Hikmet Gürcüoğlu, 1960 Sivas doğumlu, 1980 yılında eğitim amaçlı olarak Hollanda’ya geldi. Burada Petrol Yüksek Mühendisliği’ni bitirdi. 1978 yılında ağabeyleri tarafından kurulan firmada çalışmaya başladı ve 34 yıldır çalışıyor. Hollanda’da Koç Et Mamulleri B.V.’nin yanı sıra Türkiye’de de inşaat-turizm ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren Gürcüoğlu, evli ve iki çocuk babasıdır. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Yedi çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak Sivas’ta dünyaya gelmişim. Güneş bir başka doğar, bir başka batardı bizim oralarda. İnsan boyu yağan karlar bütün kötülükleri örtbas eder, kirlenmiş olanları
temizlerdi âdeta. Sevdalara inat yüceydi, karaydı ve yanıktı dağlarımız. Sevda üzerine söylenen türkülerle büyüdük. Türkülerimiz, o kara, o yanık ve o yüce dağlarda yankılanır ve gitmesi gereken yere, sevdalıya, bir turnanın kanat çırpmasıyla ulaşırdı. Büyükler ‘büyük’ gibi, çocuklar ‘çocukça’ yaşarlardı. Her şey, bütün ilişkiler dayanışma, paylaşma içerisinde yürütülür ve yaşanırdı ama, yükün çoğu anaların, kadınların omuzlarındaydı. Güzel olan her şey onların omuzlarında yükselir, ellerinde hayat bulurdu. Babam kasaplık yapardı. Sucuk yapmak o zamanlar meslek gereği idi. Besicilik ve sağmal hayvancılıkla da uğraşırdı. İşin bu kısmında annem de görev alırdı. Tabii biz çocuklarda bize düşen her şeyi yapardık. Öğrenciliği ve eğitimi seven, önemseyen bir tarafım vardı. Okul tatilleri-
HIKMET GÜRCÜOĞLU
ne herkes sevinirken ben biraz buruk karşılardım. Belki bunda, ‘tatil’ diye bir şeyi tanımamak bir etkendi. Zira mahallede hayat aynı akışıyla devam ederdi. Tatil sadece, okulun kapanması anlamına gelirdi. Tatil dönemindeki boş vakitlerimi kitap okuyarak doldurmaya, değerlendirmeye çalışırdım. Tabii bir de bugünün çocuklarının pek bilmediği, yapmadığı; benim üzüntü ile izlediğim sokak oyunları oynardık. Sayılı üç-beş oyun ve oyuncağımız olsa da, onlar bize aitti; bizim icadımız, bizim ürünümüzdü. Doyamazdık o oyunlara; eşsiz bir keyif ve heyecan verirdi. O günleri yaşamış olmamdan dolayı kendimi şanslı addediyorum. Nasıl bir gençlik dönemi yaşadınız, nasıl bir tahsil hayatınız oldu? İlkokuldan sonra ortaokul ve liseyi Sivas, Turhal ve İzmir’de okudum. Ortaokul-
HAYATTA NEYI ÖNEMSERSINIZ? Hayatta iki büyük şiarım vardır: “Saadeti kanaatte aramak” ve “büyüdükçe küçülmek”. Yani aşırı hırs ve kibirden uzak olmak. Bunlar sizi hep huzurlu ve mutlu kılar. Bir de doygun bir kişilikle, mütevazi bir hüviyet kazanırsınız. Kendi ile barışık, etrafına güven veren biri olursunuz. Bir de bilgisi ve kişiliği ile etrafını ışıtan insan olmayı önemserim. Bu tür insanların, her zaman söyleyecek, yol gösterecek, ışık tutacak bir sözü vardır.
dan sonra subay olmak arzusu ile askerî liseye gitmek istedim. ‘Kontenjan doldu’ diye alınmadık. Liseden sonra siyasal bilimler daha çok ilgi alanıma girmişti. Mülkî idare idealim olmuştu. Belki hariciye diye düşünmeye bile başlamıştım. Ancak o yılların Türkiye’sinin siyasî ortamı belirsiz ve düşündürücü idi. Derken hukuk eğitiminde karar kılmıştım ki 12 Eylül askerî darbesi gerçekleşti. Hollanda’da yaşayan iki abimin desteği ile tahsilime bu ülkede devam etmek üzere 22 Eylül 1980 yılında Hollanda’ya geldim. Hukuk düşüncemi bir kenara koymak zorunda kaldım zira üç aylık bir dil kursu ile bu olacak gibi değildi. Teknik Üniversiteye gittim. Burada petrol mühendisliği tahsili yaptım. Aynı üniversitede mastır programını da yaparak tahsil hayatımı tamamladım. 14 bin mevcudu olan bir üniversitede sadece 14
tane Türk genci eğitim görüyorduk. Bugün aynı üniversitede yüzlerce gencimiz öğrencilik yapıyor. O grupla, hafta sonları bir araya gelirdik. Bir de futbol takımımız vardı. Otuz yılı aştı ama bu grupla hâlâ pazar günleri aynı salonda futbol oynuyoruz. Kondisyon eksildi, dizler ağrıyor ama keyif hâlâ aynı keyif. Bir de o yılların cuma akşamları vardı. Sazlı sözlü, tavla oyunları ile dolu dolu geçen geceler. Geriye dönüp baktığımda, yaşanan en güzel hatıralarım bunlar olarak kaldı. Gerisi sıkı bir çalışma idi. Zira hepimiz idealist idik, mutlaka başaracaktık. Öyle de oldu… Nasıl bir evlilik yaptınız? Eşim aileye yabancı biri değildi. Dayımın torunudur. Yani önceden tanış idik. Henüz daha öğrenci iken evlendik. Eşim de Hollanda’ya geldi. İki oğlumuz oldu. Onları büyüttük. Biri evlendi. Diğeri eğitimini bu yıl ta-
NELERDEN KAÇINIRSINIZ, NELERDEN SAKINIRSINIZ? Dünyayı kendinden ibaret sanıp, bencillik gafletine düşmekten hep kaçınmışımdır. İnsanların ayıplarını yüzüne vurmak hiçte bana göre değil. Bir de paradan söz etmek hoşuma gitmiyor. Ciro, kâr, yatırım rakamları vs. Ama gururla firmamızın bu yıl 36. yılında olduğunu söylerim. Bu biraz da örnek olsun diye tabii ki. İNSANDA NEYI ARARSINIZ? İnsanda, güzel ahlak, yardımseverlik, haysiyet, engin gönüllülük, hoşgörü ve sevecenlik çok güzel durur. İnsanı insan yapan hasletlerdendir. Amma illaki “olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olmayı” daha çok ararım insanda.
mamlayacak. ‘Evlendirelim’ diyoruz, ‘mastır’ sonrası diyor. Eğitimleri önemli ama ben de torunlarım olsun istiyorum. Nasıl bir aileden geliyorsunuz? Dedelerim Bayburt’tan Sivas’a göç etmek zorunda kalmışlar. Tarihte, 93 Muhacirleri diye bilinen gruptur bu. 1877 Osmanlı-Rus savaşının başlaması ve Rus istilasının ardından insanlar canlarını, namuslarını kurtarmak için topraklarını terk etmişler. Böyle zorunlu bir göçün ardından gittikleri yerleri vatan-yurt bellemişler ve o yurdun yurttaşları olmuşlar tıpkı şuan bizler gibi... Neleri okur, neler dinler, neleri seyrederdiniz? Kitap okumak sevdiğim ve önemsediğim bir davranıştır. Hatta benim için dinlenmenin en etkin yoludur. Kitap okurken zaman ve mekân değiştirtirsiniz. Bu da dinlenmenin asıl gereği-
15 dir. Hafta sonları en müsait zamandır. Fakat başucu kitaplarım her zaman mevcuttur ve hemen hemen her akşam yatmadan biraz okurum. Önceleri roman, hikâye ağırlıklı kitaplar okurdum, yaşlandıkça bu değişmeye başladı. Artık daha çok araştırma ve belgesel türü kitaplar okuyorum. Roman olarak da biraz kendimi zorlayarak dünya klasiklerini tekrar okumaya çalışıyorum. Mesela şu anda elimde Goethe’nin “Weitherin Acıları” adlı eseri var. Bir tasvir şahanesi olan bu eseri okurken ben de o ortamlardan bir parça oluyorum. Müziği severim. Özellikle halk müziği ve Türk sanat müziği sevdiğim türdür. Dinlemek güzeldir ama biraz da ‘söylemek lazım’ diye düşünürüm. Kendimce söylemeye de çalışırım. Acemice olsa da bazı enstrümanları çalarım. Pop müzikle aram hiç iyi olmadı. Bir kaç bilinen ismin dışında pop müzik alanında sanatçı ve parça bilmem. Zaten artık hafızam yeni parçaları almıyor. İyi bir TV izleyicisi değilim. Hanıma takılıp, düzensiz de olsa izlediğim diziler oluyor. Ama benim tercihim hep haber bültenleri, haber magazin programları ve belgeseller oluyor. Maçların skorlarını hep sonradan duyarım. Takım tutarım ama 90 dakika maç izlemem. Nelerden mutlu olursunuz? Ben kolay mutlu olurum. Kanaatkâr olduğumu söylemiştim. Beklentilerim de büyük değildir. Olayları olduğu gibi kabule hep hazırımdır. Böyle olunca mutlu olmakta zor olmuyor. Neler üzer sizi? Duygusal tarafım vardır. Makul ölçülerde üzülürüm herkes gibi. Hollanda göçü nasıl gerçekleşti? 12 Eylül ihtilali ile karışan ortamın belirsizliği ana etken olmuştur. Hollanda için vize uygulaması da henüz başlamamıştı. Daha iki hafta vardı. Dolayısı ile bu kararı vermek ve uygulamak
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
zor olmadı. Nasıl bir bağ oluştu Hollanda’yla? Eğitim, evlilik, iş, çocuklar derken Hollanda’ya kök saldığımızı fark ettik. Artık bu ‘suyun balığı’ olmuştuk. Devamlı genişleyen bir sosyal çevre, arkadaşlık ilişkileri, çocukların büyümeleri, yuva kurmaları, onların bu ülkenin insanları olduğunu bilmek, Hollanda ile olan bağımızın organik, yani hayati bir hâl aldığını göstermekte. Eğitimden siyasete, ticaretten sosyal görevlere kadar her alanında bulunduğum bu ülke benim için, bir göçmenin ‘suni teneffüsle yaşadığı yer’ olmaktan çıkmış, gönül rahatlığı ile yaşadığım ‘ikinci vatan’ olmuştur. Yani Hollanda ile bir yurt, yurttaşlık ve bir aile bağımız oluştu. Hayatınızın merkezine neleri koydunuz? Ailem, işim, çevrem tabii ki merkezi dolduruyor. Fakat bir bu kadar da kendimde hissettiğim sosyal sorumluluk duygularım var. Mesela gençlerimizin tamamının geleceğimiz için olan önemi. Bu uğurda yapılması gereken her şey hayatın merkezine alınmalıdır... Ekonomik krizi nasıl yorumlamak lazım? Küresel bir boyutta olan bu krizden tabii ki Hollanda’da etkilendi. Bankacılık, sigorta şirketleri derken kriz dalgası üstlerden hızla altlara indi. Ardından reel sektörde de şirket iflasları, kapanmalar, kredilerde zorluklar derken toplumun tüm kesimleri bundan payını aldı. Büyük kayıplar yaşandı, işsizlik had safhalara ulaştı. Stabil bir döneme ulaşıldığı konusunda herkes hemfikir. Yavaş yavaş makro düzeyde iyileşmeye dair veriler kendini gösteriyor. Bizler tarafından hissedilir iyileşme hâlleri için sanki daha iki yıl sonrasını beklemek gerecek; zira bu defa da iyileşme dalgası yukarıdan aşağı doğru olacak. Avrupalı Türklerin 50. yılını nasıl okumak, nasıl değerlendirmek lazım? Ben bardağın dolu tarafı-
nı görme eğilimi olan bir insanım. ‘Eğer yüksek eğitimde kayıtlı ve mezun sayımız 24 bin ise, her dört aileden biri kendi mülkü olan konutta oturuyorsa, 20 bin civarı işletme kurmuş ve 70 bin kişiyi istihdam ediyorsak, kendimize haksızlık etmeyelim’ diye düşünürüm. Büyük bir genç nüfusumuz var. Zaman lehimize işliyor. Bu rakamlar daha büyük bir ivme ile büyüyecektir. Türk Hukukçular Birliği, Türk Mühendis ve Mimarlar Odası, Türk Akademisyenler Birliği, Türk Tabipler Birliği gibi Sivil Toplum Kuruluşları kuruyor isek; bu durum, toplumun dokusunun ne kadar değiştiğini gösterir. Bana göre bu, ‘göçmüş’lükten sonraki ‘konmuş’lugun açık göstergesidir. Beklenen yerde miyiz? Beklenen yer neresidir bilmem ama daha iyi olma ihtiyacımız ve potansiyelimizin olduğuna ben de inanıyorum. Özellikle ekonomide yakaladığımız başarı çizgimiz yükselmeye devam edecektir. Eğitim alanında aynı doğru yoldayız. Alt meslek eğitim kurumlarında, staj ve okul terkleri gibi yoğun problemler var. Zamanla bunun da daha doğru yöne gideceğini ümit ediyorum. Hollanda’nın ırkçı atmosferi sizi endişelendiriyor mu? Irkçılık sosyal bir vaka olarak karşımızda. Sosyoekonomik sıkıntıların ve hasta ideolojilerin yabancılara kestiği faturadır bu. Az veya çok bütün zamanlarda görülmüştür ve var olmaya devam edecektir. En doğru mücadele yolu kendini geliştirmek ve güçlendirmektir. Önemli olan olayın tehlike boyutudur. Burada görev, kanun yapıcılara, devlete düşmektedir. Lobi faaliyetlerinin yeterliliği memnun edecek cinsten mi? Hayır! Henüz bu anlamda yeterli olduğumuza inanmıyorum. Lobi demek, bir kararın alınmasında, kamuoyu oluşturulmasında kendi menfaatimizi kollayacak şe-
Şu anki geldiğiniz konumu hayal edebiliyor muydunuz ya da hayal ettiniz mi? Ben sanki biraz kaderciyimdir. Her şeyi olduğu gibi, geldiği gibi kabul ederim. Fazla zorlamam. Önemli bulduğum şeyleri yaparım, eğitim gibi mesela. Ama hayatı bir rafine gibi düşünürüm. Hep daha iyiye, daha inceye, daha saf ve duruya doğru götürmeli diye inanırım. Böyle düşününce, böyle davranınca, süreç kendiliğinden işliyor. Bu hassasiyet ve tecrübe sizi hep sakin ve emin limanlarda tutuyor. Sözlerim biraz soyut oldu sanıyorum. Ama bu günlere hayal ederek, bir hırs peşinde koşarak değil; gayretle, süzerek hep daha iyiyi isteyerek geldim.
kilde mekanizmayı etkilemektir. Sivil Toplum Kuruluşlarımızdaki yeni ve güçlü
oluşumlar, siyasî ve toplumsal bilinç, ortak akıl geliştirme kabiliyetimizdeki iyileş-
meler lobicilik alanında etki gücümüzü artırmaktadır.
HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu: “HOTİAD’ın temel felsefesi, üyeleri arasında bir arkadaşlık ortamı oluşturmak ve bu ortamın gücü ile sosyal bir girişim projesi meydana getirmektir”
Nasıl bir dernektir HOTİAD? Nasıl oluştu ve temel felsefesi neydi? HOTİAD, Hollanda’da faal, orta ve yüksek ölçekli Türk şirketlerinin kurduğu ve üyesi olduğu, toplamda 34 üyeli bir Sivil Toplum Kuruluşu’dur. Üye sayısı az gibi görünse de HOTİAD, 1.5 milyar avro cirosu, 2000’i aşan istihdam gücü ile önemli bir kuruluştur. HOTİAD’ın temel felsefesi, üyeleri arasında bir arkadaşlık ortamı oluşturmak ve bu ortamın gücü ile sosyal bir girişim projesi meydana getirmektir. Dolayısı ile HOTİAD’ın iki yüzü vardır. Bir tanesi içe dönük yüzü, diğeri de dışa dönük yüzüdür. İçe dönük tarafta HOTİAD üyelerinin dostluğunu arkadaşlığını görürsünüz. Burada bilgiler, tecrübeler, ilişki ağları paylaşılır. Ortaya çıkan sinerjinin ufuk büyütmesi vardır. Ortak iş ilişlerinin oluşumu vardır. Periyodik olarak yaptığı iç seminerler vardır. Eksikliğini hissettiği konuları belirleyip, konunun uzmanını bularak kendini eğitme çalışmaları vardır. Dışa dönük yüzünde HOTİAD’ın sosyal sorumluluk hassasiyetini görmek mümkündür. Mesela HOTİAD-Öğrenci Buluşmaları, HOTİAD Başarı Ödülleri, Proje Destekleme Programları, Sempoz-
HOTİAD
yumlar vesaire. Gençleri kucaklayan projelere, istihdam ve staj imkanlarına zemin hazırlıyorsunuz galiba… Üniversiteli Türk gençlerle kendi üniversitelerinde programlar yapıyoruz. Üç üyemizin ve bir harici profesyonelin yer aldığı panellerle öğrencilerin karşısında oluyoruz. Onların gözünde birer başarı örneği olan bu rol modellerin birinci ağızdan hikâyeleri ile gençlerin ufkunu açmaya çalışıyoruz. Amaç, onları heyecanlandırmak ve başarıya sevk etmektir. Günün birinde gençlerimiz sayesinde Hollanda’da Corendon’larımızın sayısının artmasını ümit ediyorum. Başka ne gibi sosyal çalışmaların içerisinde oluyorsunuz? Sempozyumlar düzenliyoruz. HOTİAD Business Forum adı altında düzenlediğimiz sempozyumda tema olarak ekonomiyi işledik. Yine adını HOTİAD Summit diye isimlendirdiğimiz, siyasî temalı çalışmalarımız oldu. En son tema olarak ‘Girişimcilikte Kalite’yi seçtik ve konuyu uzmanlarıyla masaya yatırdık. Hollanda’daki Türk girişimcileri davet ettik. Hollanda Ekonomi Bakanı da aramızdaydı. Birinci panelde, kurumsallaşmış dört şirketin CEO’ları ken-
di şirketlerinde bu sürecin nasıl bir seyir izlediğini katılımcılarla paylaştılar. Amaç, bu hikâyeler ışığında konuyu aydınlatmak, o aynada kendimizi görmek ve kendimize pay çıkarmaktı. “HOTİAD Başarıyı Ödüllendiriyor” programımızla üç dalda, yılın en iyisini belirleyip para ödülleri veriyoruz. İçe dönük amaç, başarı sahibini onurlandırmak ve motive etmektir. Dışa dönük asıl amaç ies toplumu bu başarılardan haberdar edip, toplumun moral gücünü yükseltmek ve başarıya teşvik etmektir. Proje Destekleme Programı ile gençlerin tek başına gerçekleştiremedikleri projelere hayat bulma şansı tanımaya çalışıyoruz. Bu, üye arkadaşlarımızın tamamına açık bir uygulamadır. Müracaatlar herkese ulaşır, ilgisini çeken arkadaşımız ya da arkadaşlarımız projeyi sahiplenir ve destekler. Bu, çoğu zaman maddi olurken, bazen da manevi destekle olabilir Toplumun tamamını ilgilendiren konuların akademik seviyede araştırılması da HOTİAD’ın kendine asli gördüğü bir çalışmadır. Bu, doğruların bilinmesi adına çok önemlidir.
HABER
16
HAZİRAN / JUNI 2014
BU DEĞERLERi KiM YAŞATACAK? Kimliğimizin ve kültürümüzün en önemli yapı taşları olan değerlerimizi mercek altına alıyoruz.Anadolu kültürünün hayatımıza kattığı, Türkiye’de ve dünyanın her yerinde zengin geçmişimizden gelen değerler var. Bizim bildiğimiz değerlerimiz bir de unutulmaya yüz tutan değerlerimiz var. Değerler sadece yazarak değil, asıl yaşanarak korunur. Ancak bizden sonraki nesillere kavramsal olarak, içini doldurmuş olarak aktarmalıyız yine de. Bildiğimiz ve unuttuğumuz bazı değerleri, hesaba katılmayan birtakım değerleri, tanımlamak ve açıklamak gerek. Bir sonraki adım ise hepimiz için: Bu değerleri yaşayalım, yaşatalım. Çocuklarımıza ve gelecek nesillere bu değerleri aktarmak istiyorsak önce kendimiz yaşayarak başlamalıyız. Bu değerleri koruyacak olan da biz ve toplumumuzdur. Değerler manzumesinin özet geçidine hoşgeldiniz... Ramazan kültürü: amazan’ın kendine has bir havası vardır. Boş yere “Onbir ayın Sultanı” diye adlandırılmaz. Mesela çocuklar oruca başlarken onlar bazen yarım gün bazen tüm gün oruç tutardı. Büyükler de onların orucunu satın alırdı. Ramazan’ın geçmişten gelen güzel adetlerinden birisi de top sesi idi. İftara yaklaşırken evlerin damına çıkılır, top sesi beklenirdi. Türkiye’de hala sahurda davullar çalınır. Ramazan'da yardımlaşma ve birliktelikler daha görünür ve özel hale gelir. Ramazan kültürü sayfalara sığmayacak değerleri içinde barındırır aslında. Birlikte sahura kalkmak, birlikte iftar etmek, iftara davet, zekat ve sadaka vermek gibi. İftar tadı: iftarı bekleyişin de tadı başkadır. Birlikte dua edip sofraya oturmak ve belki uzun zamandır görmediğin sevdiklerinle beraberlik vardır. Resmi toplu iftarlar keşfedilmeden önce, büyük ailenin sıcaklığı hissedilen mütevazı sofralar vardır. 1
R
Öfkeni yenmek: Bir hadiste: “Güçlü kişi kas gücüne sahip olan kişi değil, öfkesinin yenen kişidir” demiş peygamber efendimiz. 2
Berekete inanmak: Modern dilde bu kavrama en yakın kelime “sinerji”dir. Ama bereket bundan da fazlasıdır. Bereket görünenle görünmeyenin toplamıdır. “Bereket” kavramı bizim kültür kodlarımızda yer alan çok önemli bir iktisadi kavramdır. Sözlük anlamı itibarıyla “bolluk, gürlük, feyiz ve feyezan” anlamlarını taşıyan bereket kelimesi kavramsal olarak “İlahi hayrın bir şeyde sübut bulması” olarak tarif edilmektedir. Bir şeyin bereketli olması onun miktar olarak çokluğundan ziyade nitelikli, faydalı ve Allah’ın rızasına uygun olmasına işaret etmektedir. Bu sebeple bizim kültürümüzde kazancın çoğu değil bereketli olanı makbul görülmüştür. 3
Sıla-i Rahim: Akrabalık ilişkilerini devam ettirmek, hal hatır sormak, ziyaret etmektir. İnsan sosyal bir varlıktır, dünyaya tek başına gelmemiştir. Ve onun dünyaya gelişinden itibaren, hatta gelmeden evvel hayatına en büyük etkiyi yapan en yakınlarıdır. Zaten Ramazan’ın, bayramların en büyük hedefi de insanın bu ihtiyacı olan birlikteliği çoğaltmak ve kaliteli hale getirmektir. 4
İstişare: Akıl akıldan üstündür. Danışan dağ aşmış, danışmayan yolu şaşmış. İstişare, Arapça’dan Türkçe’ye geçen bir kelimedir. Danışmak, görüş alışverişinde bulunmak, fikir almak, ekip ruhu ile hareket edip, konuşup-görüşerek birlikte karar vermek anlamlarına gelir. Şûra ve müşavere kelimeleri de aynı mana için kullanılır. Bazı düşünürler bu kavramın demokrasinin asıl kaynağı olduğunu söylemektedirler. 5
6 İtikaf: İtikaf aslında bir ibadettir. Özellikle Ramazan ayının son günlerinde zamanını sadece mescidde geçirmek, dünyalık işlerden uzak durmak, kendini Allah’a vermektir. Bu süre zarfında gereksiz yere konuşulmaz: buna konuşma orucu da diyebiliriz. İtikafa giren kimse o süre boyunca mecbur kalmadıkça camiden çıkmaz.
İffet sahibi olmak: Güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, haya, nezaket, zarafet gibi manalara gelir. İffet; çirkin söz ve fiillerden uzak kalma, hayâ ve edep dairesinde bulunma, doğruluk, dürüstlük ve ahlâkî değerlere bağlılık üzere yaşama demektir. İffet ayrıca bir kadın ismidir. 7
Haya: Utanmadığın halde dilediğini yap [H.Ş.] Hayânın sözlük anlamı “utanma, çekinme”dir. Ahlâkî bir terim olarak ise hayâ “nefsin çirkin davranışlarından rahatsız olma, onları terk etme” mânâsına gelmektedir. 8
9 Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek: Eskiden mektuplarımız böyle biterdi. Hatta eskiden mektuplar vardı. Büyüklere saygı ve küçüklere sevginin en somut ve görünür hali belki de buydu. Büyüklerin ellerinden ve küçüklerin gözlerinden öperek bu saygı ve sevgi kültürünü yaşatmaya devam edelim.
10 Affetmek: Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını patatesin üzerine yazıp torbaya koyun." Bazı öğrenciler üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine: "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde hep yanınızda olacaktır.' Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor." Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk." Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir iyilik olarak düşünüyoruz. Halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.'
Bosna’da ”Sultan Mehmed Fatih” İslam Kültür Merkezi açıldı
Bosna Hersek'in doğusundaki Gorajde kentinde, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) koordinasyonunda, Ankara'nın Keçiören ve Gaziantep'in Şahinbey Belediyelerinin maddi desteğiyle inşa edilen ''Sultan Mehmed Fatih'' İslam Kültür Merkezi, düzenlenen törenle hizmete açıldı. Kayseri Müftülüğü tarafından 2009 yılında inşa edilen Kayseri Camisi’nin
bahçesine inşa edilen merkezin açılış törenine, Gorajde Belediye Başkanı Muhamed Ramovi, her iki ülkeden yetkililer TBMM milletvekilleri ve diğer konuklar katıldı. Gorajde Belediye Başkanı Ramoviç, törende Türkçe yaptığı konuşmada, Gorajde şehrinin kültür ve farklılıklar açısından örnek bir şehir olduğunu belirterek, ortaya konan eserden dolayı gururlu olduğunu ifade etti. Şahinbey Belediye Başkanı Tahmazoğlu da projenin sekiz ay gibi kısa bir sürede tamamlandığını hatırlatarak, emeği geçen herkese teşekkür etti. Müslümanlara yardım edebilecek tek devlet Türkiye
Helal lokma: Sabit isimli genç nehir kenarında dolaşırken nehirde yüzen bir elma görür. Onu alıp ısırdığında bu elmanın sahibinden izin almadığını düşünür. Nehir boyunca geri gider ve bir elma bahçesinde çalışan yaşlı amcayı bulur. Ondan hakkını helal etmesini ister. Yaşlı amca Sabit'in bu titizliğini beğenir ve bir şart koşar: “Benim kör, sağır ve dilsiz bir kızım var. Onunla evlenmeyi kabul edersen hakkımı helal ederim” der. Sabit çaresiz kabul eder. Çünkü peygamberimizin “haram lokma giren vücudu ancak cehennem ateşi temizler” dediğini biliyordur. Ancak düğün günü fark eder ki, evleneceği kızda bu özellikler yok. Koşarak kızın babasına gelir. Babanın cevabı şudur: “Evet, benim kızım kördür, çünkü harama bakmaz. Sağırdır, haram söz işitmez. Dilsizdir, haram söz konuşmaz..” Yıllar sonra böyle bir anne babanın bir çocukları olur. Henüz küçük yaşta eğitime verilir. Kısa bir zaman sonra annesine müjde verilir: “oğlun 10 gün içinde Kur’an'ı hatmetti”. Annenin cevabi ise ilginçtir: “Eğer babası o elmayı ısırmasaydı, 5 günde hatmedecekti..” O çocuk büyüdüğünde İmam-I Azam ismini alarak İslam tarihinin en büyük alimlerinden birisi olur. Helal lokmanın hikmeti budur. Ayrıca peygamberimiz duaların kabul olmayışının en büyük nedeninin haram lokma olduğunu söylemiştir. 11
Bosna Hersek Reis-ul Ulema Yardımcısı Husein Smayiç, Türkiye’nin dünya Müs-
lümanlarına yardım edebilecek tek devlet olduğunu ifade etti. Bosna-Podrinye Kantonu Başbakanı Emir Fraşto, Türkiye’deki kardeşlerinin Gorajde’ye birçok eser kazandırdığını belirterek, bu eserlerin gelecek nesillere de katkı sağlayacağını ifade etti.
17 Göz hakkı: Artık göz hakkı yok mu? Yediklerimizin Facebook'ta paylaşımı arttıkça gerçek hayatta paylaşımı azalıyor sanki. 12
13 Hasta ziyareti: Bu yalnızlık döneminde hastalarımızı ziyaret edip onları mutlu etmek üstelik bir de sevap kazanmak varken, ne duruyoruz? Haydi hastalarımızı ziyaret edelim. Çok yakından tanımasak da.
Komşu hakkı: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” demiş atalar. Akrabalar ve komsular özel bir yere sahiptir bizim kültürümüzde. Hatta sahabe, peygamberimizin komşu hakkı ile ilgili sözlerini dinledikçe komşunun komşuya varis olacağı endişesine kapılmış. Komşularımızı ses, koku ve görüntü ile rahatsız ederek haklarına giriyor muyuz? Onlar hastalandıklarında ziyaretlerine gidiyor muyuz? Bir tas çorba ile gönüllerini alıyor muyuz? 14
Bayram sevinci: Bayrama güzel giysilerle hazırlık yapılır, bayram temizliği, bayram hazırlığı, baklavalar. Bayramlarda büyüklerin evinde toplanılır, beraber kahvaltı yapılır, akraba-komşular ziyaret edilir. Ziyaret edemediklerimize mektuplar, kartlar yollanırdı. Küsler barıştırılırdı. Çocuklara azıcık harçlık verilir ama çok sevinçler ve mutluluklar geri alınırdı. Bayram 4 gün kutlanırdı. Oysa bugün bayramın ilk günü iş yerinden izin aldıysak aldık, almasak da olur duygusu içinde geçen bayramlarımız var artık. 15
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
Zekat-Sadaka vermek: İhtiyaç sahibine maddi veya manevi bir iyilikte bulunmak. Ramazan bir sadaka ve iyilik ayıdır. Özellikle yola çıkacak insanlara sadaka vermeleri tavsiye edilir, çünkü kazalardan korur. Hatta kazayı ucuz atlatan birine “Verilmiş sadakan varmış” demek bizde bir adet halini almıştır. Ki bu söz büyük hikmetleri barındırır içinde. Osmanlı'da sadaka geleneği çok gelişmişti. Zenginler tanımadıkları semtlerdeki semt bakkalında herhangi bir borçlunun borcunu kapatırdı. Sadaka hem maddi hem manevi olarak verilir. Para yardımı, bir eşya yardımı yapılabileceği gibi, güzel bir söz ya, yol ortasından bir taşı kaldırmak da sadakadır. Hatta peygamberimiz tebessüm etmenin dahi sadaka olduğunu söylemiştir. O halde artık daha çok tebessüm edelim birbirimize. 16
17 Kurban etmek: Kurban bayramı öncesi pazarlıklar yapılır, eve koyun ya da koç getirilir bayrama kadar beslenirdi. Koçlar süslenir, çocuklar sever oynardı. Onlar Allah için kurban olmaya hazır olduklarından özel bir statüleri vardı. Kurbanın Hz. İbrahim vesilesiyle bize ne güzel bir armağan olduğu anlatılırdı çocuklarımıza. Arada bir çocuklarımızı kurbanla tanıştıralım, Hz. İbrahim ve oğlunun hikayesiyle tanıştıralım. Kurban etmenin/olmanın özünde neler yattığını aktaralım. “Seni yaradana kurban olurum” deyiminin nasıl bir sevgiyi içinde taşıdığını hissedelim. Bir değil, iki sevgiyi: Seni ve seni yaradanı.
Büyük kardeşlere “abi, abla” diye hitab etmek: Şimdiye kadar karşılaştığımız hiç bir kültürde bu iki kavramın karşılığını bulamadık. Abi (ağabey) ve abla Türk kültürünün saygıyı kelimeye döken güzel değerlerinden bir tanesi. Günümüzde artık şahit oluyoruz ki birçok ailede büyük kardeşlere de maalesef isimleriyle hitab ediliyor. Abi ve abla sadece kelime olarak değil, abilik ve ablalık kavramı saygınlığı ama bir de ağır sorumluluğu içinde taşıyor. 18
Tevazu: Çok güzel bir değerimiz olan tevazu modern toplumda zayıflığın bir işareti olarak algılanmaya başladı. Günümüzde alçak gönüllü, kibir ve gururdan uzak bir karakter sahibi olarak toplum hayatına katılmak büyük bir başarı oysa. 19
20 Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır: Aslında bu deyim vefa kelimesini güzel anlatıyor. İyiliği dokunan insanlara vefakar davranıp onların hal ve hatırını sormaya devam etmek. İyilikte ve sevgide devamlılık, minnettarlık. Anne-baba dostlarının gönüllerini almak. Yapılan bir iyiliği unutmamak. Hatır saymak.
Mü’minler kardeştir bilinci: Mu’minler birbirlerine karşı muhabbette bir vücut gibidir, vücudun bir yeri rahatsız olunca bütün vücud rahatsız uykusuz kalıp onun tedavisi ile meşgul olduğu gibi Müslümanlar da birbirine yardıma koşmalıdır.[H.Ş] 21
Misafirperverlik: Misafir randevu yapmadan çat kapı gelirdi ve her zaman kapımız açıktı. Misafire ikramda cömertlik esastı. Kolonya-şeker ikram edilirdi. Hollandalıların yaptığı gibi, yemek yedikten sonra kapıdan çıkarken misafire fatura uzatılmazdı. Ya da yemek saatinde gelen misafire sadece bize yetecek yemek var diyerek geri çevrilmezdi. Gerçi Hollandalılara biraz da olsa misafirperverliği öğrettiğimizi söyleyebiliriz. Buna karşılık biz de biraz daha mı bencilleştik ne? 22
23 İnsanlara güzel sözlerle hitap etmek: Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır diye hikmetli bir atasözümüz var. “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” demiş peygamber efendimiz hadisinde.
... ve hiç bitmeyip devam eden daha nice değerlerimiz.. Varsa eklemek istediğiniz güzellikler, kavramlar, değerler. Yazın gönderin bize. mail@haber.nl 24. Temizlik imandandır: vücud temizliği, ev temizliği, cevre temizliği, kalp temizliği, ruh temizliği. 25. Emanete riayet etmek, başkası aldatsa da aldatmamak, intikam almamak, Emaneti korumak ve yerine teslim etmek. 26. İşi ehline vermek 27. Ticarette ahlakı gözetmek, ölçü ve tartıda titiz davranmak 28. Yaradılanı sevmek yaradandan ötürü. 29. İnsanları iyiliğe davet edici olmak, kötülükten men edici olmak. 30. "Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” 31. Canlı olsun, cansız olsun çevreye, insanlara, hayvanlara ve bitkilere insanca yaklaşmak. 32. Çalışıp para kazanmak ve başkasına muhtaç olmamak.
33. Güzel ahlaklı olmak ve insanları buna davet etmek. 34. Tasarruf sahibi olmak, israf etmemek.. 35. Zamanın ve insanın ehemmiyet: 'Her geceni kadir ,her kapına geleni Hızır bil'. 36. Düşüncelere saygı göstermek ve farklı görüşlere tahammül etmek. 37. İnsanı ve insan hayatını önceleme: insan yaratılmışların en şereflisidir. 38. Önce ailene sonra etrafındaki insanlara iyi davranmak. 39. Harama el uzatmamak, harama göz dikmemek. 40. Teşekkür etmeyi bilmek. 41. Müjdeleyici olmak, korkutucu olmamak. 42. Çalışkan ve üretken olmak. 43. Beraber sofraya oturmak. 44. Allahın rızasını kazanmak.
45. Allah için sevmek, Allah için affetmek. 46. Bayram namazına gitmek. 47. Oruç tutmak. 48. Ağaç dikmek. 49. Hayvanlara su ve yiyecek vermek. 50. Tefekkür etmek. 51. Şükretmek. 52. Fedakarlık. 53. Paylaşmak. 54. Cömertlik. 55. Sadakat. 56. Şefkat ve merhamet. 57. Takva: Allah korkusuyla günahlardan korunmak. 58. Hilm: Yumuşak huyluluk, yumuşak karakterlilik, sakin tabiatlılık ve nefse hâkim olma hâlidir. 59. Vakar: Ağırbaşlı olma, temkinli davranma, mevki ve kişiliğin gereğini hakkı ile koruma, hafif meşrep olmama anlamında bir terimdir. 60. Huşu: Tevazu göstermek, Hakka boyun eğmek.
Türkiye-Hollanda İlişkileri için Büyük Sempozyum Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu ve Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi’nin Amsterdam’daki Vrije Üniversitesi’nde düzenlediği sempozyuma, Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral ve Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Mustafa Ünver’in yanı sıra Türkiye, Hollanda, Almanya, Azerbaycan ve Ukrayna’dan çok sayıda akademisyen, gazeteci, düşünce ve kanaat önderi katıldı. Türklerin 50 yıllık göç maceraları ve iki ülke ilişkileri konusunda farklı tebliğlerin sunulacağı sempozyum çerçevesinde “Karma Türk Sanatları Sergisi” de açıldı. Sempozyumun açılışında konuşan Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, yarım asır önce ekmek paralarını kazanmak için Hollanda’ya göç eden Türk toplumunun bugün ulaştığı noktanın gurur verici olduğunu söyledi. Merkezi Türkiye’de bulunan Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu da uzun yıllardır Türk izlerinin olduğu farklı coğrafyalarda etkinlikler düzenlediklerini söyledi. Nasrattınoğlu, Türk kültürünü tanıtmayı amaçladıklarına dikkati çekti. Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör, bu sene Türklerin Hollanda’ya göçlerinin 50′nci, Türkiye ile Hollanda arasındaki resmi ilişkilerin ise 402′nci yılını kutladıklarını anlattı. Bu kapsamda iki ülkenin ilgili devlet kurumları, üniversiteleri ve sivil toplum çalışanlarının çeşitli faaliyetler düzenleyeceğine değinen Güngör, bu yolla ilişkilerin daha da gelişmesine katkı sunma amacı güttüklerini ifade etti.
HABER
18
HAZİRAN / JUNI 2014
DEĞERLERİMİZ VE KİMLİĞİMİZ BAKİ KALMALI! "M.’lerin evinde hiç kavga veya münakaşaya şahit olmadım. Eşi ve çocukları daima güler yüzlü. Bir şey pişirseler daima bize ikram ederler. Çocuklar bana ve eşime yardım ederler. Bu nedenle onların yaşam tarzlarını merakla inceledim ve başka neler yaptıklarına baktım. M. cumaları camiye gidiyordu ben de katılmak istedim." M. EMİN ATEŞ Gittikçe küreselleşen dünyamızda insanların bir ülkeden diğerine gidip yerleşmeleri artık olağan bir hale geldi. Ekonomik veya diğer sebepler yalnız kişileri değil aileleri dahi başka bir toplumun içine, yurduna taşınmaya zorluyor ve istiyor. Eskiden ülkemizin insanları daha çok genç yaşlarda eğitimi amacı ile eğitim ve bilimde ileri ülkelere gider, eğitimlerini tamamlayınca da çoğunluk olarak anavatana dönerlerdi. Dönmeyenler için kullanılan “beyin göçü” deyimi de pek olumlu bir ifade olarak görülmezdi. İkinci Dünya harbinden sonra toplumların göçü yeni şekiller aldı. Çatışmalar dolayısı ile göçler, ilticalar, kendilerini toparlamak isteyen ülkelerin işçi ihtiyacının getirdiği ve önce geçici zannedilen emek göçü ve emekçilerin aile birleşimi diasporada yaşayan toplumlar ortaya çıkardı. Ne kabul eden ülkeler, ne de işçi gönderen ülkeler bu göçlerin kalıcı olacağını göremediler (veya görmek istemediler). Böylece vatandaşlarını yurt dışına çalışmak için gönderen ülkeler kendi vatandaşlarının kimliklerini ve kültürlerini korumaları konusunda ciddi ve de plan ve programa dayanan bir çalışma yapmadılar uzun zaman. Böylece kendi kaderlerine terk edilmiş göçmen işçiler kendi kültürlerini ve değerlerini koruyabilmek için kendi çaplarında amatör çalışmalar yapmak zorunda kaldılar. Şimdi kendi toplumumuzu ele alırsak, tüm eksikliklere rağmen yine toplumumuzun birinci nesli kendi değerlerini ve kültürleri koruyabilmek için büyük fedakarlıklar yaptılar, özverilerde
emin.ates@haber.nl
bulundular. Yörelerinin, köylerinin gelenek ve göreneklerini yaşattılar ve içinde bulundukları şartlara uydurdular. Bu gelenekler ve değerler zaman zaman yerleştikleri toplumla çelişkilere yol açsa da insanımız kolay kolay kendi değerlerinden vazgeçmiyor. Örneğin bizim hem dini terbiyemizden, hem geleneklerimizden gelen hasta ziyareti, Hollanda'da hastanede yatan hastayı görmeye gelen birkaç aile ferdinden başka ziyaretçi görmeyen sağlık personelini ve de diğer hastaları şaşırtmakta ve her zaman olumlu olağan tepkilere yol açmaktadır. Ancak biraz daha derin düşünüp sosyal gelişmeleri irdelerseniz şu anda Hollanda toplumunun en büyük sosyal problemlerinden biri yalnızlıktır. Bilhassa yaşlı kimselerin kapısını çalan insanların sayısı parmakla sayılacak kadar azalmıştır. Bizim öz geleneğimiz olan muhtaç insanlara – akraba olsun olmasın, yardım eli uzatmak, hal hatır sormak, ara sıra kendi pişirdiğimizden yedirmek, Hollanda'da kurumlara havale edilmiş bir görev addedilmektedir. İnsancıl davranışlar böylece görev çerçevesi içine alınmakta, birer kültürel değer olmaktan çıkartılmaktadır. Yetişen ikinci , üçüncü nesillerimize vermemiz gereken en önemli mesaj kendi değerlerimizin korunması, içinde bulunduğumuz toplumun etkisiyle aşınmasını önlemektir. Yardımseverlik, insanları sevme ve zayıf ve muhtaç olanları koruma bizim en has değerlerimizdendir. Ve bütün bunlar herhangi bir karşılık bekleme duygusu olmaksızın yapılır. O yüzden yardım ve iyiliklerin gizlice
yapılması büyüklerimizden öğrendiğimiz bir gelenektir. Şimdi her şeyden fazla bu değerleri Hollanda'da yaşayan toplumumuzun koruması için çalışmamız gerekiyor. Yazımı bir hatıramı naklederek bitirmek istiyorum: Rotterdam'da çalıştığım zamanlar, cumaları işyerime yakın olduğu için Gültepe Camii’ne giderdim. Bir Cuma günü namaz öncesi çay ocağında oturan bir Hollandalıyı gördüm. O da namazı bekler gibiydi. Bana,
açıklama yapılmadı. Demet TV’nin Multifestijn’de çektiği görüntülerde, Multifestijn Müdürü Ayhan Sucu, konseri bekleyen halka, Kibariye’nin Kayseri’de uçağı kaçırdığını ve gelemeyeceğini aktarıyor. Uçak kaçırma hadisesinin peşine düşen Demet TV, Kibariye’nin menejeri ve aynı zaman da eşi olan Ali Küçük-
dim ve başka neler yaptıklarına baktım. M. cumaları camiye gidiyordu ben de katılmak istedim. Camiye gelince gördüm ki insanlar önce temizlik yapıyorlar ibadet için, sonra birbirleri ile çok sıcak bir havada sohbet ediyorlar. Bütün bunların bu insanların kültüründen ve inançlarından geldiğine kanaat getirdim ve ben de Müslüman oldum. Biliyor musun Müslüman olduktan sonra evime huzur geldi, eşimle çok iyi geçiniyoruz, hiç huzursuz günümüz olmuyor”. Mübarek Ramazanınızı bu vesile ile kutlar, toplumumuzun bu güzel değerlerinin tüm gelecek nesillerde de devam etmesini Allah’tan dilerim.
Dünya Kupası maçlarında Hollanda kaybedince, şiddet olayları %40 ile artıyor
Raporlara göre, Dünya Kupası maçlarında Hollanda kaybedince, meydana gelen siddet olaylari %40 ile artıyor.
Bir markanın bitirilişini izlediniz Amsterdam RAİ’de bu yıl 8′inci kez düzenlenen Multifestijn, memnuniyetsizlikler arenasına döndü. Demet TV, muhabirlerinin gözlemlerine dayanarak verdiği haberde festivalin 3′üncü ve son gününde sahne alacak olan Kibariye’nin ücretinin ödenmediği için konsere çıkmadığı belirtildi. Bu konuda Multifestijn Yönetimi tarafından henüz resmi bir
onun bizim arkadaşlardan birinin demiryollarından mesai arkadaşı olduğunu, Müslüman olduğunu ve her Cuma onunla beraber camiye geldiğini söylediler. Neden olduğunu o Hollandalı arkadaşa sorunca şu cevabı aldım: “M. benim iş arkadaşım ve de ayrıca senelerdir aynı apartmanda komşuyuz. Ben evimde nerdeyse her gün eşimle geçimsizlik çekerken. M.’lerin evinde hiç kavga veya münakaşaya şahit olmadım. Eşi ve çocukları daima güler yüzlü. Bir şey pişirseler daima bize ikram ederler. Çocuklar bana ve eşime yardım ederler. Bu nedenle onların yaşam tarzlarını merakla incele-
balçık ile telefonla görüşerek konu hakkında aldığı bilgiyi kamuoyuyla paylaştı. Demet TV’ye açıklamalarda bulunan Ali Küçükbalçık “Organizatörlerin söyledikleri yalan, uçağı kaçırması sözkonusu değil, sözleşmeye istinaden Kibariye Hanım’ın konser ücreti ödenmediği için konsere gelmedi” ifadelerini kullandı. Sosyal medyada bu konu
üzerine bazı vatandaşlar tepkilerini dile getirdiler. Park ücretinin belirtilenden daha yüksek olduğu ve standların çeşitlendirilmediği gelen genel şikayetler arasında. Öte yandan Türkiye'den gelen misafirlerden bazılarının konukladıkları otellerde çıkan sorunlardan dolayı 2 otel değiştirmek zorunda kaldıkları belirtiliyor. Ulaşan bilgilere göre Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü ve beraberindeki 8 kişilik heyet bu mağdurlar arasında. Bu yıl 8.si düzenlenen ve artık markalaşmaya yüz tutan Multifestijn Kültür Fuarı'nın RAİ'da sergilediği beklenmedik düşük performansın, önümüzdeki organizeler için büyük bir engel oluşturacağı ve fuarların Türkiye ayağına sekte vuracağı kaygıları şimdiden kamuoyunun en çok paylaştığı konular arasında bulunuyor.
Groningen’da Aile İçi Şiddet Merkezi çalışanının kızı, babasının yardım ettiği kişilerin yaşadıklarını paylaştı. Hollanda Dünya Kupası maçlarında kazanınca herkesin sevinmesi gerekiyorken, aksine bazı evlerde şiddet uygulandığı bildirildi. Raporlarda ortaya çıkan rakamlara göre, kazanınca %40, kaybedince ise ertesi gün %11 daha fazla şiddet uygulanıyor. Çocuklar, kadınlar ve bazı ailelerde erkekler de bu şiddete maruz kalıyor. Maç esnasında alınan içki ve yaşanan heyecan, uygulanan şiddetin en büyük nedeni olduğu belirtiliyor.
İHH Hollanda'nın yardımları devam ediyor
İHH Hollanda geçtiğimiz aylarda Avrupa'nın çeşitli bölgelerine yardımlarını ulaştırmaya devam etti. Arnavutlukta başlatılan çocuklara toplu sünnet projesi kapsamında Arnavutluk'ta 300 fakir çocuğu sünnet ettirildiği bildirildi. Hollanda IHH'nın Arnavutluk'taki partner kuruluşu ALSAR tarafından altyapısı hazırlanan proje kapsamında 300 fakir çocuk sünnet ettirildi. Hollanda IHH yönetiminden Murat ve Zehra Öktener, Veli Bilge, Ayşe İnan, Büşra Durmaz, Kübra Aksoy, Hoorn sorumlusu Hülya Emeni ve İngiltere IHH başkanı Ali Tahir bizzat projeyi izlediler.
Sünnet proğramının yanı sıra Arnavutluk'ta 6 farklı okulda okuyan bin kadar öğrenciye kırtasiye yardımında bulunan İHH Hollanda, içerisinde defter, kitap ve kalem gibi eğitim materyallerinin bulunduğu okul çantaları Arnavutluğun başkenti Tiran'da düzenlenen bir törenle öğrencilere dağıttı. Öte yandan Bosna Hersek'te yaşanan sel felaketinden sonra Bosna Hersek için acil yardım kampanyası başlatan Hollanda IHH, Saraybosna'daki partner kuruluşu Tuba Vakfı ile mağdurların yaralarını sarabilmek için ortak bir yardım çalışması başlattı.
19
HABER
HAZÄ°RAN / JUNI 2014
Acun
HABER
20
HAZİRAN / JUNI 2014
Oruç tutmak kök hücreleri yeniliyor, direnç sistemini güçlendiriyor rasyonu arasındaki ilişkiyi araştırıyorlar. Profesör Longo: “Uzun bir orucun kök hücrelerinin yenilenmesinde bu kadar dikkat çekici bir etkisi olduğunu hiç tahmin edememiştik. Şu anda bu etkinin sadece direnç sisteminin değil, diğer bir çok sisteme ve organa olan etkisini araştırıyoruz.” Fareler ve insanların 2-4 günlük periyodlarla oruç tutmasının dirence etkisini
okuyunca Peygamber efendimizin sünneti olan her pazartesi ve perşembe günleri oruç tutması ve ümmetine bunu tavsiye etmesini hatırlıyoruz. “Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz” Hadis-i Şerifi'ni peygamberden gelen bir hikmet olarak göremeyen bizlere bu araştırma belki birşeyler anlatmak istiyor. Diğer yandan araştırmacılar 72 saat süren bir orucun inanılmaz olumlu etki-
sinden bahsederlerken, bu yaz Ramazan ayında 20 saat tutacağımız orucun zannedildiği kadar dayanılmaz olmadığını anlıyoruz. Hatta uzun süre oruç tutmanın ne kadar olumlu etkisi olduğunu araştırmalar ispatlıyorlar. “Ameller niyetlere göredir” hadisi ve prensibi oruç tutarken sağlık ya da genç kalmayı düşünerek değil Allah için tutulmasının hikmetine de işaret ediyor belki de.
Sadece fiziksel olarak veya bir deney sonucu yapılan orucun direnç sistemine bu kadar olumlu etkisi varken, Allah için edilen bir niyetin, bir duygunun, bir düşüncenin kimbilir hangi sistemlerimize inanılmaz pozitif etkileri vardır? O halde haydin bu yaz, sadece Allah için oruç tutmaya. Rabia Karaman
ORUÇ TUTMAK EMZIRMEYI ETKILER MI? Oruç tutmak kök hücreleri yeniliyor, direnç sistemini güçlendiriyor Güney Kaliforniye üniversitesi bilim adamlarının yeni bir araştırmasına göre oruç tutmak insanların direncini artırıyor, vücudun enfeksiyonlara karşı mücadelesinde yardımcı oluyor ve akyuvarların yenilenmesini hızlandırıyor. Ünlü İngiliz gazetesi The İndependent’in haberine göre, bilim adamları bu buluşun yaşlılar için ve kanser hastaları gibi direnci hasar görmüş hastalar için büyük sonuçları olabileceğini söylediler. Araştırmacılar 2 günden 4 güne kadar oruç tutmanın etkilerini fareler ve insanlar üzerinde denedi. Her iki grupta da oruç tutmanın akyuvarlara olan etkisi açıkça gözlemlendi. Farelerde ise her oruç döneminde vücudun akyuvarların kök hücre seviyesinde yenilenmesine yol açtığı ve böylece vücudun koruma sistemini yenilediği gözlemlendi. Güney Kaliforniya Üni-
versitesi Profesörü Valter Longo: “Kök hücrelere çoğalmaları ve tüm sistemi yenilemeri için “ok” sinyali gidiyor. En güzel haberse, oruç boyunca vücut hasar görmüş ve yaşlı parçalardan kurtuluyor. Kemoterapi veya yaşlılıktan dolayı büyük hasar görmüş bir vücut, oruç dönemlerinde resmen yeni bir direnç sisteminin gelişmesini başlatıyor.” Araştırma ayrıca orucun yaşlanmayla alakalı bazı enzimlerin azalmasına ve tümör oluşmasına neden olan mekanizmaya etki ettiğini ortaya çıkardı. Örneğin küçük bir deney, kemoterapi öncesi 72 saatlik bir orucun hastaları zehirlenmeye karşı koruduğunu ortaya çıkardı. “Kemoterapi her ne kadar hayat kurtarıyorsa da, insanın direnç sisteminde çok büyük hasarlara yol açıyor. Bu araştırmanın sonuçları orucun kemoterapinin bazı zararlı etkilerini azalttığını gösteriyor.” Araştırmacılar şu anda diyet ve kök hücre rejene-
RAMAZAN’DA HOCALAR NE KADAR ALACAK? Vatan Gazetesi'nin haberine göre Ramazan ayı boyunca iftar ve sahur programlarında yer alacak isimlerin kazanacağı rakamlar belli oldu 11 ayın sultanı Ramazan’ın başlamasına 12 gün kaldı. Televizyon yöneticileri şimdiden stratejilerini belirleyip reyting garantili hocalarla masaya oturdu. Hocaların 30 gün için istediği rakamlar ise dudak uçuklatıyor. Listenin zirvesinde her yıl olduğu gibi yine ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu var. Ramazan boyunca ATV ekranında yer alacak olan Hatipoğlu, 1 ay sürecek programı için 600 bin TL alacak. İkinci sırada 450 bin lira ile Türk Sanat Müziği ve Tasavvuf Musikisi Sanatçısı Ahmet Özhan yer alıyor. Özhan’ı 400 bin lira ile Show TV ile anlaşan Mustafa Karataş takip ediyor. Listenin son sırasında ise Star TV ile 150 bin TL’ye el sıkışan Mehmet Fatih Çıtlak bulunuyor. Ramazan bereketi bu olsa gerek.
Oruç tutmanın anne sütünün içeriğine etkisini araştıran çeşitli bilimsel araştırmalar var. Bu araştırmalara göre oruç tutmak anne sütündeki yağ oranını, süt şekerini ve proteinleri etkilemiyor. Ancak oruç tutmanın anne sütünün içeriğine ve miktarına etki yaptığı görülüyor. Özel olarak çinko, magnezyum ve potasyum gibi minerallerin azaldığı görülüyor. Anne kilo kaybediyorsa ve sütü azalıyorsa, bebeklerine ek besin vermelerini ve sütü sağıp saklamayı öneririm. Bunun yanında annenin sağlıklı yemeye ve içmeye özen göstermesi ve vitamin ve mineral desteği alması çok önemli. EMZIREN VE ORUÇ TUTAN ANNELER IÇIN FAYDALI BILGILER: - İftardan sonra bebeğin mümkün olduğu kadar uzun süre emmesini sağlayın. Bundan dolayı gündüz emme isteği azalabilir. - Eğer bebeğin 6 aydan büyükse ve katı yiyeceklere geçmişse, gündüzleri katı yiyecek ve içeceklerle besleyebilirsiniz. - Gece anne sütünü sağıp gündüz çocuğa verebilirsiniz. - Çocuğa mama verince anne
sütünün azalacağını hesaba katmalısınız. - Eğer kendinizi iyi hissetmiyorsanız, oruç tutmaya birkaç gün ara verebilirsiniz. - Kendi idrarınızın yoğunluğuna dikkat edin. Eğer idrarınız koyu renkte ise ve(ya) keskin kokuyorsa bu sizin sıvı ihtiyacınızı karşılamadığınızın göstergesidir. - Eğer bebeğinizin yeterince süt içmediğini düşünüyorsanız, her hafta danışma bürosunda tartmaya götürebilirsiniz. - Oruç tutarken çinko, magnezyum ve potasyum’un azalma ihtimalini düşünerek bu minerallerden zengin olan besinleri tüketebilirsiniz. içindeki mercimek, nohut ve domateslerden dolayı “harira” çorbası iyi bir mineral kaynağıdır. Tavuk eti, yağsız dana eti, kabak çekirdeği ve susam tohumu da magnezyum ve çinko açısından zengin besinlerdir. - Emziren annelerin susuz kalma ihtimallerinin emzirmeyen annelere göre daha fazla olduğuna dair göstergeler var. Normal günlerde emziren bir anne vücudundan %8 sıvı kaybeder. Emzirmeyen
annelerde bu oran daha azdır. Ancak buna rağmen emziren annelerin idrarı daha az keskin kokar. Bu da emziren annenin vücudunun oruç sırasında sıvı kaybını önlemesi için uyum sağladığını gösteriyor olabilir. - Eğer oruç tutmaya kararlıysanız, gece yeterince ve zengin beslenmeniz gerekir. Özellikle insan vücudu oruç tutarken vücudunu zehirlerden arındırır ve bu atıkların iyi bir şekilde vücuttan atılması gerekir. Bunun için içmek çok önemlidir. - Vücudunuz su mu topluyor? O zaman bir doktora başvurun. Çayla birlikte diğer içecekleri de için: smoothie, evde yapılmış milkshake, su, meyve ve sebze suları. Günde iki litre sıvı şiddetle tavsiye ediyoruz. Harira ve benzeri sebze çorbaları hem besleyici hem de iyi bir sıvı ve potasyum kaynağıdır. - Vücudunuzu iyi dinleyin ve bebeğinize iyi gözlemleyin. Eğer oruç tutmanın sağlığınıza veya bebeğinize zararı olacağından endişe ediyorsanız, bunu doktorunuzla konuşabilirsiniz. Bir mail vasıtasıyla bize de ulaşabilirsiniz: info@ikeethalal.nl. Dilerseniz randevu da yapabilirsiniz.
ZAMAN.COM'DA ÇIKTI, BAKAN SÖZCÜSÜ YALANLADI Zaman Gazetesi'nin www. zaman.com.tr websitesinde 16 Nisan 2014'de yayınlanan "Hollanda Dışişleri Bakanı: Hizmet hareketine yönelik nefret dilinden ciddi şekilde rahatsızım" başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Bakan Timmermans'ın sözcüsü Ahmed Dadou mail aracılığıyla verdiği tepkide haberde geçen ve bakanın söylediği ifade edilen sözlerin doğru olmadığını belirtti. YTB Hollanda üyesi Yusuf Altuntaş'ın Zaman Gazetesi'nde çıkan bu haberle ilgili soru işaretleri olduğunu belirterek, Zaman Gazetesi yetkililerine bu haber hakkında üç kez mail gönderdiğini söyledi. Yusuf Altuntaş gönderdiği maile hiç bir şekilde cevap alamayınca durumu Hollanda Türk basınına iletti. Haber, Sonhaber sitesi ve Platform
dergisinde yayınlandıktan sonra, Zaman Hollanda websitesinde bir açıklama yer aldı. Yapılan açıklamada "Yusuf Altuntaş Bakan’ın 'Hizmet hareketine yönelik nefret dilinden ciddi şekilde rahatsızım' demediğini iddia ediyor. Gazetecilik kuralına göre, bir demeç olduğu gibi haberde kullanılırsa tırnak içerisinde yazılır. Eğer direk verdiği demeç değil, fakat söyledikleriyle ima ettiği birşey varsa, bu başlıkta kısa bir şekilde tırnak içerisinde olmadan yazılır. " Görüşlerine başvurduğumuz Yusuf Altuntaş, Bakan'ın bu sözleri söylemediğini, ama ima ettiğini belirten Zaman Hollanda yetkililerin açıklamaları istinaden, "Ne yani Bakan bunu açıkça ifade etmemiş de Zaman yetkilileri niyetini mi okumuşlar. Ne tuhaf bir durum!" şeklinde bir tepki verdi.
21
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
ADVERTORIAL
Dünyada sadece iki klinikte olan
Son teknoloji Visus Oogkliniek Rotterdam'da %100 memnuniyetimiz var. Türkiye’deki ameliyat larda 6 ay garanti bile alamazsınız, ama bizde ömür boyu garantili.
Rotterdam'da 5 yıldır hizmet veren modern göz kliniği Visus hizmetleriyle vatandaşlarımızın beğenisini kazanmaya devam ediyor. 5 milyon yatırımla kurulmuş bu gelişmiş kliniğin sahibi bir Türk: Dr. Nusret Baş. Türkiye'de ilk göz lazerini gerçekleştiren Doktor Nusret Baş, 28 yıldır tek başına 60 binden fazla göz lazer ameliyatı gerçekleştirdi. Visus Oogkliniek nasıl bir kurum? Visus Oogkliniek 5 yıldır Rotterdam’da aktif. Burada açmadan önce uzun yıllardır Türkiye deneyimimiz var. Visus Oogkliniek Doktor Nusret Baş tarafından kuruldu. Doktor Nusret Baş, Türkiye’nin en önde gelen göz cerrahlarından birisi, Türkiye’de ilk göz lazer ameliyatını yapan doktordur. Şu anda 2012 yılı itibariyle Hollanda’nın en büyük göz lazer kliniğiyiz. Rotterdam’da n sonra yakında, Amsterdam’da da bir şube açtık. Kliniğimiz 5 milyon Euro’luk bir yatırımla kuruldu. Dünyanın en gelişmiş ve en pahalı göz lazer cihazlarını bünyemize kattık. Visus Oogkliniek'te şimdiye kadar 10.000’den fazla ameliyat yaptık. Bu ameliyatların sonucunda her hangi bir komplikasyon her hangi bir sıkıntımız söz konusu olmadı. Şu anda Hollanda
GÖZ LAZERİ NORMALDE 1998,- EURO. HABER OKURLARINA %20 İNDİRİMLİ
Visus Oogkliniek Yöneticileri HABER Gazetesi indirim kodu ile gelenlere 400 Euro'luk indirim uyguluyor. Basit bir örnek: Diyelim ki Amersfoortse veya Zilveren Kruis'te sigortalısınız. Göz lazer tedavisi olduğunuz takdirde, €1998,- yerine €1598,- ödüyorsunuz. Aynı kalitedeki tedaviye başka kliniklerde çok daha fazla ödüyorsunuz.
GÖZ LAZER AMELIYATI NE KADAR
çapında en yüksek notu (reviews) alan SÜREDE TAMAMLANIYOR? kliniğiz, 10 üzerinden 9.5 aldık ortalama. Ameliyatlarımıza müşterilerimize garanti Ameliyatlar çok kısa sürüyor. Ameliyatın kendisi, birinci bölümde göz veriyoruz. Hangi çeşit göz ameliyatları yapı- başına 27 saniye sürüyor, ikinci bolümde göz başına 1 dakika sürüyorsunuz? Yaptığımız ameliyatlar en son teknoloji yor. Toplam 3 dakikada hastamızla ile yapılmakta, ‘İntralasik’, yani halk dilin- sohbet ederek bitiriyoruz zaten. de bıçaksız göz lazeri olarak bilinen yöntemi yapıyoruz. Hastalarımızın büyük çoğunluğu İntralasik dediğimiz, bıçaksız, ağrısız, rüşmesi normalde 1 saat sürüyor ve kansız yöntemle çok kısa bir süre içinde tedavi doktor tarafından gerçekleştiriliyor. Göz oluyor. 4 saat sonra normal görme garantili tansiyonu ölçülüyor, gözün derecesi ölçüameliyatlarımız. Okuma gözlüğünden de kur- lüyor, korneanın deforme olup olmadığı tarıyoruz. Ne okuma için ne de genel anlam- ölçülüyor. Bu ölçümlerden sonra doktor da gözlük ihtiyacı kalmıyor. İntralasik'in yanı tarafından en son teknolojik cihazlar arasıra katarakt ameliyatla- cılığıyla bütün gözün en ön tarafından en rı, göz içi lensleri, gibi arka tarafına kadar komple kontrol edifarklı ameliyatlar da liyor. Bu yüzden de yanılma payı çok az. Göz lazeri nedir ve güvenli midir? yapıyoruz. Göz lazeri, gözdeki görme bozukluğu olan Muayene gö- insanların, derecesini sıfıra getirip tekrar iyi
HABER okurlarına 400,- Euro indirim
Dr. Nusret Baş ve net görmesini sağlamak ve bu sırada gözlük ve lens kullanımını kaldırmaktır. Göz lazeri tamamen lazer ışığıyla yapılıyor ve hiç bir yan etkisi yok, bilinen hiç bir sorunu yok. Dünyada geçtiğimiz 28 yıllık göz lazeri ameliyatlarında zannediyorum 40 milyondan fazla insan ameliyat olmuştur ve hiç bir yan etkisi veya gözlerde gerileme vakası görülmemiştir.
010-25 35 255 telefondan arayıp randevu ve ücretsiz muayene için Yasemin Hanım'la görüşebilirsiniz.
Visus Oogkliniek 's Gravenweg 310 3062 ZM Rotterdam KIMLIK KARTI
Visus Oogkliniek Rotterdam’ın en prestijli bölgelerinden birisi olan Kralingen’de. 1000 m2 bir alan üzerinde. Ücretsiz park yerleri mevcut. Otoyola, metroya, otobüs durağına ve tramvaya yakın.
Visus artık Amsterdam'da da hizmetinizde Lazer ameliyatında önemli olan ne doktor ne klinik, burada en önemli faktör ameliyatı yapan lazer cihazı. Yapılan ameliyatın sonucu da lazer cihazının kalitesiyle alakalı. Lazer aleti ne
Herkes göz lazer diye biliyor, yöntemini biliyor, farklı yöntemleri var, ama kimse aleti bilmiyor. Bu yüzden klinikler lazer aletlerine yatırım yapmıyor. Su anda piyasadaki aletlerin yüzde 90'ı, Visus Oogkliniek Amsterdam'da da yeni açılan klinikleriyle 2000'li müşterilerinin hizmetinde. Şehrin en tanınmış ve elit yılların bölgelerinden olan Gustav Mahlerlaan 56 numarada. 500 m2 başından büyüklüğündeki klinikte Rotterdam'ın yanı sıra Amsterdam'da da kalma. artık hizmet veriyor. Kimse değiştirmiyor, çünkü hem pahalı bir alet hem de müşterilerin bu konuda bilgisi yok. Bizim, Visus Oogkliniek olarak kullandığımız alet, 2013'un so-
Visus Oogkliniek'in yeni lazer cihazı Schwind Amaris 1050RS. Henüz 2 ay önce piyasaya çıkan bu cihaz dünyadaki lazer ameliyat cihazlarının en gelişmişi. Dünyada 2 adet var: Birisi Japonya'da diğeri Visus Rotterdam'da.
kadar iyise o kadar iyi bir netice alınabiliyor. Piyasada sayısız aletler var, insanlarımız maalesef bunu bilmiyor. Bu aletlerin ucuzu var pahalısı var, eski modelleri ve yeni modelleri var.
Visus Oogkliniek Amsterdam'da da açıldı
nunda çıktı ve dünyada sadece bir bizde var, bir de Japonya'da dünyanın en büyük kliniği olan Shinagawa kliniğinde var. Teorik olarak bu sebepten dolaVisus Oogkliniek yı dünyanın hiç bir yerinde, bizden Gustav Mahlerlaan 56 1082 ME Amsterdam ve Japonya'daki klinikten başka, daha iyi bir netiKIMLIK KARTI
ce alan klinik yok lazer ameliyatında. Kullandığımız cihazın markası ve modeli Schwind Amaris 1050RS. Amsterdam'ın en lüks sokağı olan Gustav Mahlerlaan'ın ticari merkezinde ev 500 m2 büyüklüğünde.Hastalarımızın gelme gitmelerde rahatlık olması için
Amsterdam'a da bir klinik açtık. Rotterdam'da yapılan ameliyatların aynısı Amsterdam'da da yapılıyor. Hastalarımız telefonla bize ulaştığında hangi kliniğe gelmek istediklerini belirtmeleri yeterli, aynı kaliteli servis her iki klinikte de mümkün.
HABER
22
HAZİRAN / JUNI 2014
Seçmen olmanız için bunu yapmanız gerekiyor
T
.C. Rotterdam ve Deventer Başkonsolosluklarından yapılan bir duyuruda, yurt dışında oy kullanmak isteyen vatandaşlarımızın “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmaları, yani “seçmen” statüsünü haiz olmaları gerekiyor. Hollanda’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 1. Turu 31 Temmuz – 3 Ağustos 2014 tarihlerinde Rotterdam ve Deventer şehirlerinde yapılacak. 1. Tur sonuçlarına göre
2. Tura ihtiyaç duyulması halinde oy verme işlemi aynı ma-
hallerde 17-20 Ağustos 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bunun yanı sıra vatandaşlar aynı zaman da gümrüklerde birinci tur oy verme işlemi için 26 Temmuz 2014 – 10 Ağustos 2014 arası oylarını kullanabilecekler. Gümrüklerde ikinci tur oy verme işlemi ise 17 Ağustos 2014 – 24 Ağustos 2014 arası olacak. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Oy kullanabilmek için vatandaşlarımızın 'Yurtdışı Seçmen Kütüğü'ne kayıtlı olup olmadıklarını en kısa sürede Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden (https://www. ysk.gov.tr) kontrol etmeleri gerekmektedir. www.ysk.gov.tr sitesinde Yurtdışı Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı oldukları görünmeyen vatandaşlarımızın en kısa sürede adres beyanında bulunmaları gerekmektedir. (YSK internet sitesinde yaptıkları sorgulamada Rotterdam veya Deventer Başkonsolosluklarından birinin seçim bölgesinde kayıtlı olduğunu teyid eden vatandaşlarımızın ayrıca adres beyanında bulunmalarına ihtiyaç bulunmamaktadır.) Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınmaktadır. Yerleşim yeri aynı konut olan ailenin ergin fertleri birbirlerinin yerine adres beyanında bulunabilir. Bu çerçevede vatandaşlarımız adres bildirimlerini;
CEMALNUR SARGUT'A AMSTERDAM'DA BÜYÜK ILGI
SV
Anatolia Öğrenci Derneği'nin düzenlediği "Hazreti Muhammed (s.a.v.)" konulu konferansa Hollanda'nın çeşitli şehirlerinden gelen öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Araştırmacı-yazar ve Türk Kadınları Kültür Derneği Başkanı Cemalnur Sargut'un konuşmacı olarak
katıldığı proğrama 300'e yakın izleyici ilgiyle takip etti. Proğramın ilk bölümünde peygamber efendimizin hayatından kesitler anlatan Cemalnur Sargut izleyicileri etkiledi. Kendi hayatından örnekler vererek bugünlere nasıl geldiğini de anlatan Cemalnur Sargut, proğramın ikinci bölümünde izleyicilerden gelen soruları
yanıtladı. Kendisine herşeyi sorabileceklerini belirten Cemalnur Sargut'a izleyicilerden genelde televizyon proğramlarında anlattıkları konulardan sorular geldi. Şeb-i Aruz müzik grubunun proğram arasında verdiği Türk Sanat Müziği konseri ise izleyicileri mest etti.
• Halihazırda Türkiye’de bulunuyor iseler, o yerin İlçe Nüfus Müdürlüklerine şahsen başvurarak; • Halihazırda Hollanda’da bulunuyor iseler şahsen Rotterdam veya Deventer Başkonsolosluklarına başvurarak;(Şahsen yapılan başvurularda nüfus cüzdanı haricinde bir belgeye ihtiyaç bulunmamaktadır.) • Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün internet adresinden ( www.nvi.gov.tr) indirecekleri “Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları için Adres Beyan Formu”nu (Adres Beyan Formu (B)) ön ve arka sayfalarıyla birlikte eksiksiz doldurarak, formu nüfus cüzdanlarının önlü/arkalı fotokopisiyle birlikte iadeli taahhütlü posta ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne veya nüfus kayıtlarının bulunduğu Nüfus Müdürlüğüne veya Başkonsolosluklarımıza göndererek; (iadeli taahhütlü postalarda, posta alındısı üzerindeki gönderici ismi ile adres beyan formundaki ismin farklı olması durumunda; formun standarda uygun olmaması veya usülüne uygun doldurulmamış olması halinde adres güncellemesi yapılamamaktadır. Adi posta ile yapılan bildirimler dikkate alınmamaktadır. İadeli taahhütlü posta ile yapılacak bildirimlerde zarfların üzerine “Adres Beyanı” yazılması gerekmektedir."
AHMED YESEVI HOLLANDACA’YA TERCÜME EDILDI Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi, Piri Türkistan Hoca Ahmed Yesevi ve fikirlerinin tanıtılması amacıyla Hollandaca “Ahmed Yasawi” kitabı hazırladı. Abdulwahid van Bommel tarafından hazırlanan kitap, Ahmed Yesevi biyografisi başta olmak üzere, İslam’dan önce Orta Asya Türk tarihi, tasavvufun Türkler arasında nasıl kurumlaştığı, Anadolu’ya nasıl yerleştiği gibi konuları ele alıyor. Van Bommel daha önce de Mevlana Celaleddin Rumi, Ahi Evran, Evliya Çelebi, Nasrettin Hoca gibi tanınmış düşünürlerle ilgili eserleri kaleme almıştı. Türkevi Araştırmalar Merkezi’nin desteğiyle hazırlanan ‘Ahmed Yasawi’ kitabında Orta Asya literatürü, Divan-ı Hikmet, 12. yüzyılda şiir, Selçukluların Anadolu’ya gelişi, Yesevi tarikatının gelişimi, mutasavvıf kadınlar, Ahmed Yesevi’nin 21. yüzyılda tanınırlığı gibi konular Hollanda-
ca olarak yer aldı. Hollanda’da yetişen Türk gençlerine ve tasavvufa ilgi duyan Hollandalılara hitap etmekte olan kitapta, Divan-ı Hikmet’ten de örnekler yer alıyor. Kitap, önceki yıllarda Dede Efendi, Evliya Çelebi, Ahi Evran, Mesnevi, Konya Kriterleri gibi kitapları Hollandaca olarak yayınlayan Türkevi Yayınları arasında piyasaya çıktı. Ahmed Yesevi kitabını info@turkevi.nl adresinden sipariş edebilirsiniz.
PEDOFILE KREŞIN ÜSTÜNDE EV VERDİLER AMSTERDAM'DA TÜRK
Suçlu pedofil Sytze van der V. (66) Amersfoort’da bir kreş ve okul sonrası bakımevi binasının üstünde bir evde oturmaya başladı. Belediye bu yeri uygun bulmadığı için başka bir mekana taşınmasını istedi. Sytze van der V. icin farklı bir ev teklif edildi ama kendisi de bu teklifi reddettiğini bildirdi. Mayıs ayında kendisine apartman-
da yaşaması için Belediye Başkanı Lucas Bolsius (CDA) adına izin verilmişti. Pedofil Van der V. ise oturduğu evin yerinin ortaya çıkmasından dolayı belediye başkanını suçluyor. Güvenliği tehlike altına girerse belediye başkanını sorumlu tutacağını ve yakında belediyeyi dava edeceğini açıklayan pedofil, kendisine teklif edilen diğer evleri kü-
çük olduğundan dolayı kabul etmediğini söylüyor. Çevre sakinleri olayı protesto ederek imza kampanyası başlattılar. Toplanan imzaları belediye başkanına veren belediye sakinleri özellikle pedofilin kreşin çevresinde oturmasından rahatsızlar. Pedofil Van der V. ise yeni evinin altında bir kreş olduğunu daha önce bilmediğini ve halkın endişe etmesine gerek olmadığını söyledi. “Çünkü ben Robert M. değilim, çok küçük çocuklara düşkün değilim. Gösteri yapmanın bir anlamı
yok. Ben buradan gitmeyeceğim, bu benim problemim değil. Ayrıca yakında hayat normale dönecektir” diyerek kendisini savundu. Van der V. erkek çocukları suistimal ettiği için Eindhoven Belediye Başkanı, Eindhoven'e girme yasağı koymuştu. Olay tüm ülkede duyulduktan sonra van der V. mahkum edilmişti ancak geçen sene serbest bırakıldı. Geçtiğimiz Nisan ayında Zeist Belediyesi çevrede okul ve küçük çocukların olduğu gerekçesiyle belediye sınırları içinde oturum izni vermemişti.
MÜZIK VE DANS OKULU
Hollanda’nın ilk Türk Müzik ve Dans Okulu olacak olan ve Amor Vakfı öncülüğünde kurulan okul 22 Haziran'da Amsterdam’da kapılarını açtı. Öğrencilerin 13 farklı dersten eğitim alacağı belirtilen okulda özellikle gençlere enstruman eğitimi de
verilecek. Yapılan açıklamada okulun misyonunu 'Türk müziği ve dansı ile birlikte Türk kültürünü ve sanatını ilgi duyan öğrencilere aktarmak' olduğunu belirten Amor Vakfı yetkilileri, açılış gününde Meervaart tiyatrosunda Karsu Dönmez bir konser verdi.
23
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
Kermesler Türk toplumunun dinamiği
Dordrecht’te Kermes Günleri
lu Cami Utrecht Umeste iki ker 32.570 1 toplamdar sağladı Euro geli
Geçtiğimiz ay içerisinde Hollanda genelinde üç ayrı festivalin yanı sıra, farklı camii ve kuruluşların düzenlediği yerel kermesler de çok ilgi görüyor.
Daha küçük kapsamlı olmasına rağmen büyük bir katılımla gerçekleştirilen bu yerel kermeslerin bir özelliği ise, çalışanlarının gönüllülerden oluşması. Utrecht Ulu Camii’nin geçtiğimiz haftasonu düzenlediği ‘Yaz Kermesi’ Utrecht halkının yoğun ilgisini gördü. Farklı standlerin olduğu ve geniş bir yemek bölümünün bulunduğu kermesin birincil görevi
camiye finansal destekte bulunmak. Havanın da güzel olmasıyla beraber yoğun bir katılımın gerçekleştiği Utrecht Ulu Camii Yaz Kermesi’nde toplamda €65.045 yardım toplandığı açıklandı. Mart ayı içerisinde Utrecht Ulu Camii’nde ‘Bahar Kermesi’ adı altında yine bir kermes düzenlenmiş ve burada toplam €67.525 Euro gelir elde edilmişti. Arnhem’de de havaların
ısınmasıyla kermes sezonu açıldı. Her hafta sonu halkın bir araya gelmesine ve toplumun kaynaşmasına neden olan kermesler geleneksel olarak tekrarlaniyor. Stichting Islamitisch Centrum Arnhem’in önceki hafta “multiculturele feestdagen” adıyla yaptığı kermesten sonra Hoca Ahmed Yesevi derneğinin “Türk festivali” de yoğun ilgi gördü. Diğer yandan organizatörler önümüzdeki hafta Arnhem Ayasofya camiinde yapılacak olan yardım kermesine tüm halkı davet ettiler. Ayasofya camii yaz tatilinden sonra büyük bir tadilata girmeye hazırlanıyor ve bu vesileyle maddi ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamayı umuyor. Ede, Venlo, Eindhoven
gibi Hollanda’nın tüm bölgelerinde gönüllülerin çalışmaları sayesinde yapılan bu etkinlikler hem halka hizmet veren camilerin maddi giderlerini karşılıyor, Hollanda’da eğlenme ve gezme ihtiyacı olan gençlerimize alan açıyor hem de toplumun kaynaşmasına vesile oluyor. Özellikle anneler ve ev hanımları hafta sonunu “aksam yemeğinde ne yapacağım” kaygısı taşımadan ailecek gezebildikleri için de bir nevi bayram havasında geçiriyorlar. Bir diğer başarılı kermes ise Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Dordrecht Ayasofya Camii’nin bu sene düzenlemiş olduğu 5’inci Kermes günleri oldu. Dört gün boyunca devam eden ve değişik aktivitelerin yanında Türk mutfağının Dordrecht halkına tanıtımı yapıldığı kermes
araştırmada camilerin Hollanda toplumuna 150 milyon Euro’luk bir katkı sağladığını ortaya çıkarmıştı. Araştırma camilerin Hollanda toplumuna katkısının sosyal aktiviteler sayesinde gerçekleştiğini ortaya koydu.
TÜRKMENLER TEHLIKE ALTINDA Musul'da nüfusunun tamamına yakını Türkmen olan Telafer ilçesinin IŞİD'in eline geçmesinin ardından siviller bölgeyi boşalttı, yaklaşık 150 bin kişi komşu ilçelere akın ediyor. Irak Türkmen Cephesi (ITC) yetkililerine göre,
24 Mayıs Cumartesi günü saat 09:00’dan itibaren SIRA NUMARALARI verilecektir
te son zamanların tanınmış sanatçısı Sevval Kayhan da bir konser verdi. Hollanda toplumuna yaptıkları çalışmalarla büyük katkı sağlayan camiler daha önce de bir araştırma konusu olmuştu. Stichting Oikos İçişleri Bakanlığı bünyesinde yaptığı bir
IŞİD’in ilçe merkezine girmesiyle başta Şii Türkmenler olmak üzere onbinlerce kişi bölgeyi terk etti. Telafer’den kaçanların büyük çoğunluğu, ilçenin 55 kilometre batısındaki, Kürtlerin yoğun yaşadığı Sincar kasabasına gidiyor. Yetkililer, kaçış nedeniyle yolların çok kalabalık olduğunu ve Sincar’a girişin de zorlaştığını öne sürüyor. Bölgeye saldıran IŞİD ile silahları teslim etmeleri karşılığında koruma sözü veren peşmerge kuvvetlerinin
arasında bir anlaşma olduğunu iddia etti. Irak’ta uzun süredir devam eden kaos, IŞİD’in 10 Haziran Salı günü ülkenin ikinci büyük kenti Musul’da kontrolü ele geçirmesi ve diğer bölgelere ilerlemesi sonrasında daha da şiddetlendi. IŞİD Suriye’deki tüm operasyonlarını durdurarak Irak’a yüklenmeye başlarken, Irak ordusu bünyesine kattığı gönüllüler aracılığı ile kontrolü kaybettiği bölgeleri geri almaya çalışıyor.
DEN HAAG’DA TÜRKMEN’LERE DESTEK MITINGI GERÇEKLEŞTIRILDI
BÜYÜKBAŞ HİSSE İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ !
Geçtiğimiz günlerde Irak’ta IŞİD terör örgütü tarafından Türkmenlere yapılan saldırı ve zulmü tel'in için Den Haag’da Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC)
önünde eylem yapıldı. Gök Hilal Hollanda Derneği tarafından organize edilen eyleme, Hollanda’nın çeşitli şehirlerinden gelen 120 ka-
dar Türk, Türkmen ve Azeri vatandaş katıldı. Irak Türkmenlerine destek için eyleme katılan vatandaşlar, ellerinde Türk ve Türkmen bayraklarıyla IŞİD terörüne dur dediler. Yapılan eylemde, Irak Türkmen Cephesi Belçika Başkanı Hasan Aydınlı ve Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği Başkanı İlhan Aşkın birer konuşma yaptılar. Yapılan konuşmalar 3 dilde olmak üzere, Türkçe, Arapça ve Türkmence olarak tercüme edildi.
HABER
24
HAZİRAN / JUNI 2014
KALABALIK YALNIZLIK Bizim toplumumuzda misafir kendisini hiç bir zaman yabancı hissetmez, çünkü misafir ağırlamak bir şereftir, bir onurdur. Herkesin sahip olamayacağı bir şandır. Bu sebepten Türk milleti her zaman misafirini en iyi şekilde ağırlamıştır. Ona evinin en güzel odasını ayırır, en iyi yemekleri yapar, en ufak bir ihtiyacını giderir.
EDA KARA Sevgili okurlar, Bu ay ki yazımda sizinle, Hollanda'da yeni neslin bir çoğunun telaffuzunda bile zorlanacağı, Türk misafirperverliğinden bahsetmek istiyorum. Evler büyüdü, yerimiz daraldı. Odalarımız çoğaldı, fakat boş. Bomboş güzellikler içinde yapayalnız büyüttüğümüz çocuklarımıza, medeniyetimizle özleşmiş bu güzelim geleneği yegane miras olarak bırakmalıyız. Yoğun iş temposu, günlük yaşamın kargaşası, metropol şehirlerin kuru gürültüsü bizleri ne kadar yorsa bile, dostun elinden içilen bir kahvenin tadına doymanın mümkünatı yok. Nasıl büyüdüğümüze bir bakalım. Bizim toplumumuzda misafir kendisini hiç bir zaman yabancı hissetmez, çünkü misafir ağırlamak bir şereftir, bir onurdur. Herkesin sahip olamayacağı bir şandır. Bu sebepten
eda.kara@haber.nl Türk milleti her zaman misafirini en iyi şekilde ağırlamıştır. Ona evinin en güzel odasını ayırır, en iyi yemekleri yapar, en ufak bir ihtiyacını giderir. Misafiri el üstünde tutar. Kendi ailesinden asla ayırmaz, hatta daha iyisini yapar onun için. Çok tanıdık bir sestir, Eve giren çocuğun mis gibi kokan yemeklerin kokusunu alışı ile birlikte "Anne misafir mi geliyor" demesi. 21. yüzyıla ilk verdiğimiz kurbanlardandır Türk konukseverliği. İslam dininin ve büyük Osmanlı Devletinin nesilden nesile, diyardan diyarlara yayılan misafirperverliği Türk kültürü ile kenetlenmiş, olmazsa olmazı olmuştur. Avrupa’nın temelinde insanlar her ne kadar sıcakkanlı ve samimi olsalar da arkadaşlık ve dostluk duyguları ülkemizdeki gibi üst seviyelerde değildir. Arkadaşlık ilişkileri duygusallıktan daha çok mantıksal ilişkilere bağlıdır ve bu şekilde yönlenmektedir. Şimdilerde, eşyalarımızı korumak için birbirimiz-
den uzaklaşıyoruz. Odamızın en güzel yerini fazlası ile işgal eden süslü mobilyalarımızdan, ışıl ışıl rengarenk aksesuarlarımızdan bizlere bile salına salına dolaşacak yer kalmıyor. Kırılıp dökülecekler korkusu ile güzel ve maharetli ellerinizden çıkan keki yemek için sabırsızlanan çocuklardan kendimizi mahrum etmeyelim. Misafir olmanın ve misafir ağırlamanın adabına uygun davrandığımız sürece, bu kültür bizimle ve çocuklarımızla ilelebet yaşayacaktır. Misafir olacağımız eve önceden haber vermek bizi, gülen yüzüyle bizi karşılaması da hane sahibini yüceltecektir. Hz. Âişe (r.a.), Peygamber'in: "Melekler, sofranız kurulu oldukça size dua eder" buyurduğunu rivayet etmiştir. (a.g.e., c.5/211-13) Cabir b. Abdullah'ın naklettiği hadis-i şerifin bir bölümü şöyledir. Resûlullah şöyle buyurmuştur: "Allahu Teâlâ'nin İbrahim Peygamberi halil ittihaz etmesinin sebebi, yemek yedirmesi, açıktan selâm vermesi, insanlar uykuda iken gece namazı kılmasıydı." (Tenbîhü'l Gafilin, c.2/534) Misafir ağırlamak, yemek yedirmek, ziyarete gelenlere ikram etmek Mü'minin şiarıdır, salih kişilerin âdetidir. Hz. İbrahim Aleyhisselâm'ın misafirperverliği meşhurdur. "Allah'ın dostu" mânâsında 'Halilullah' diye yadedilen Hz. İbrahim (a.s.) misafir olmadan sofraya oturmaz, yola çıkar misafir gözetlerdi.
KAMUOYU BASKISI IŞE YARADI:
VAN WOERKOM OMBUDSMAN OLMUYOR
Hollanda meclisi tarafından uzun tartışmaların sonucunda yeni Ombudsman olarak seçilen ANWB’nin direktörü Guido van Woerkom, Ombudsman olmama kararı aldı. 2010 yılında yaptığı ırkçı açıklamalar gündem olduktan sonra, bu sefer de ANWB’den ayrılırken alacağı ‘ayrılma primi’ kamuoyunda baskı nedeni
olmuştu. Bu sebebten dolayı Ombudsman olmama kararı alan Van Woerkom’un konuyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor. 1999′dan beri ANWB Genel Müdürü olan Guido van Woerkom, Hollanda Parlamentosu Temsilciler Meclisi onayının sonrasında önümüzdeki Aralık ayından itibaren görev süresi
KAPIKULE’DE YOĞUNLUK BEKLENIYOR Avrupa’da yaşayan Türklerin en yoğun olarak kullandığı Kapıkule Sınır Kapısı’nda bu yıl rekor bekleme süreleri olabileceği bildiriliyor. Kasım 2012’den bu yana modernizasyon çalışmaları yapılan ve önümüzdeki haftalarda inşaatın tamamlanması beklenen Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’ndaki inşaat bitirilemedi. Bulgaristan’ın sınır kapısındaki inşaatın, ekim ayına kadar süreceği açıklandı. Bu nedenle, anılan sınır kapısında, bu yıl yaz tatili için ülkemize gidecek vatandaşlarımız muhtemelen yoğunluk yaşayacaklar. Bu yıl yaz tatilinin Ramazan Bayramı’na da denk gelmesi nedeniyle, Avrupalı Türklerin akın akın otomobilleri ile Türkiye’ye gitmesi bekleniyor. İnşaatın bitmemesi nedeniyle uzun araç kuyrukları oluşabilir. İpsala ve Hamzabeyli gümrük kapılarının tercih edilmesi öneriliyor.
dolan Alex Brenninkmeijer’in yerine Nationale Ombudsman (kamu başdenetçşisi) olarak atanacaktı. Guido van Woerkom dört yıl önce VNF kongresi sırasında, ‘Eşimin taksiye binmesini istemiyorum, çünkü taksinin Faslı bir şoför tarafından kullanılma ihtimali var’ şeklinde bir açıklama yapmış, akabinde gelen tepkilerden dolayı, bu sözlerinden dolayı Faslılardan özür dilemişti. Roermond’ta İşçi Partisi (PvdA) Meclis Üyesi olan ve Guido van Woerkom’un yeni ulusal Ombudsman adaylığına karşı çıkan Selami Coşkun, millet meclisine gönderdiği mektupta itiraz etmişti. Hollanda’nın farklı şehirlerinden 20 Belediye Meclis üyesi ile birlikte bir bildiri yayınlayarak Van Woerkom’un atanmasına itiraz etmişlerdi. Yazılan mektupta ‘’Biz, Van Woerkom’un, bu sözlerinden sonra bağımsız ve tarafsız bir
şekilde 17 milyonu temsil edebilmesi için bir özrü yeterli bulmuyoruz. Bir Kamu Başdenetçisi güvenilir, bağımsız ve tarafsız olma mecburiyetindedir, gelen davalara bakıp bakmama kararıda ondadır. Van Woerkom’un geçmişte yaptığı açıklama, bugün onun özellikle tarafsızlığını etkiliyor. Herkesin ve herkese eşit muamele görmesini ve gösterilmesini istediğiniz bu ülkede, en çok ırkçılık şikayetlerinin gittiği ve araştırıldığı böyle bir konuma bu ifadeleri kullanarak tarafsızlığı etkilenmiş bir kişiden yana bir seçim yapmamanız daha doğru‘’ şeklinde özetlenebilecek ibareler yer almıştı. Belediye meclis üyeleri, millet meclisindeki üyelere, Hollanda halkının güvenliği için bu adaylığı kabul etmemeleri yönünde çağrıda bulunmuştu, ancak meclis yine de Van Woerkom'u yeni Ombudsman olarak seçmişti.
HELALFOOD ‘DOSTLAR BULUŞMASI’ RENKLI GEÇTI Helalfood’un organize ettiği ‘Dostlar Buluşması’ Goch Helalfood Üretim Merkezi’nde gerçekleştirildi. PvdA Milletvekili Selçuk Öztürk ve Müsiad Hollanda Başkanı Ali Bekdur’un da katıldığı ‘Dostlar Buluşması’ renkli geçti. Müsiad Hollanda üyelerinin ilgi gösterdiği buluşmada, Helalfood hakkında konuklara bilgi veren Helalfood CEO’su Abdurrahman Akbulut, gelen misafirlere kendi ürettikleri lahmacunlardan ikram etti.
EKONOMIK KRIZ, İNTIHAR ORANLARINI ARTTIRDI
Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ekonomik krizin, 10 binden fazla intihar vakasına yol açtığı ileri sürüldü. Oxford Üniversitesi ve Londra’daki Hijyen ve Tropik Hastalıklar Okulu’nun ortaklaşa yürüttüğü araştırma kapsamında Avrupa Birliği üyesi ülkelerden 24’ü incelendi. Buna göre 2007 yılından bu yana Avrupa’daki intihar oranında düşüş yaşandığına dikkat çekildi. Ancak 2009 yılı itibarıyla bu oranda yüzde 6,5’lik bir yükselme görüldüğü kaydedildi. 2008 yılında yaşanan ekonomik krize dikkat çeken İngiliz araştırmacılar, bunun 240’tan fazla ülkede intihara yol açtığını tespit etti.
HTİKDF'DEN LAHEY BÜYÜKELÇISI SADIK ARSLAN'A ZIYARETI
Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu üyeleri, Türkiye'nin Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan'nı makamında ziyaret etti. Ziyerete HTIKDF Başkanı Arif Yakışır, Zekeriya Açkalmaz, Ahmet Arslan, İbrahim Çitil, Sami Üşenti, Metin Çift ve Adnan Berkcan katıldı. HTİKDF Başkanı Arif Yakışır konuşmasında federasyon hakkında çalışmaları ve hedeflerini anlattı.
SIVAS´A YATIRIM ÇAĞRISI
Sivas´a 5 yıldızlı otel ve devre mülk kazandırma projesi kapsamında, Den Bosch'ta bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Hollanda’daki Sivaslıların da biraraya geldiği gecede türküler söylendi, halaylar çekildi. Den Bosch kentindeki Brabanthallen Salonu’nda Bilici Termal’ın öncülüğünde ve Kısmet Events’ın organizesi ile gerçekleşen ‘Sivaslılar Gecesi’ ne, DEİK/DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları, AP seçimlerinde Hollanda’dan milletvekili adayı olan politikacılar Kaya Turan Koçak ve Ali Osman Biçen, Bilici Termal Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akif Bilici, Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) Başkanı ve Bilici Termal ortağı Hikmet Gürcüoğlu, Avrupa Sivaslılar Birliği (AS-BİR) Başkanı Ekrem Taştan, AS-BİR Hollanda Başkanı Göksel Soyugüzel, Hollanda Rizeliler Vakfı Başkanı Kamil Kopuz, işadamları, sanatçılar Ali İbicek, Hülya Bakır ve Regaib Tütüncü ile Sivaslı vatandaşlar katıldı. Yaklaşık 5 saat süren geceye TRT Sanatçısı Ali İbicek ile Hülya Bakır ve Regaib Tütüncü katılarak türküleri ile renk kattılar.
25
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
TÜRKIYE'YE KARA TAŞITIYLA GIDENLER BUNU OKUMALI!
T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu yaptığı duyuruda, yurtdışından yabancı plakalı araç ile Türkiye’ye giriş yapacak olan vatandaşlarımıza uyarılarda bulundu. Gümrük bilgisayar sisteminde yapılan yeni altyapı çalışmaları ile yenilenen sistem sayesinde, karayolu ve havayolu ile seyahat edenyolcuların yurtdışında veya Türkiye'de fiilen kaldıkları toplam gün sayıları sistemdeki çevrimiçi uygulama sayesinde anlık olarak tespit edilebilmektedir. Beraberinde yabancı plakalı araçla Türkiye'ye gelen yolcuların gümrük kapılarımızda sıkıntı yaşamamalarını teminen, gerekli bilgiler Rotterdam Konsolosluğu’nca duyuruldu. Gümrük genel tebliği şöyle: Kapıkule Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü, yurt dışından yabancı plakalı araçla yurda gelecek Türk vatandaşlarının gümrük kapılarında
sorun yaşamamaları için uyarılarda bulundu. Kapıkule Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'nden yapılan basın açıklamasının yanısıra kurumun resmi internet sitesinde “Yurtdışından Yabancı Plakalı Araçla Gelecek Özellikle Emekli Yolcularımızın Dikkatine” başlığı altında yer alan bilgilerde şunlara yer verildi: “Bilindiği üzere, 2013 yılında Gümrük Bilgisayar sisteminde yapılan yeni altyapı çalışmaları ile birlikte artık, Karayolu veya Havayolu ile seyahat eden yolcuların yurtdışında veya Türkiye’de fiilen kaldıkları toplam gün sayıları, sistemdeki online uygulama sayesinde anlık olarak tespit edilebilmektedir. Özellikle Yurtdışında ikamet hakları olmakla birlikte, fiilen 185 günden az yurt dışında kalan veya yurtdışında düzenli işleri olmadıkları veya emekli oldukları için Türkiye’de normal izin süre-
lerine nazaran uzun zaman geçiren vatandaşlarımızın, Türkiye’ye uçakla veya kendi araçları ile yaptıkları seyahat günlerinin bilgisayar sisteminde anlık olarak hesaplandığını bilmedikleri, dolayısıyla yabancı plakalı araçlar ile Gümrük Kapılarımızdan geçişlerinde sıkıntı yaşadıkları ve geri dönmek zorunda kaldıkları ve yeni bilgisayar sistemi sayesinde geçtiğimiz yıla göre yetersiz günlü olarak yabancı plakalı araçla geldikleri için izin verilmeyenlerin sayısının yaklaşık 4 kat arttığı gözlemlenmektedir. Bu nedenle, beraberlerinde yabancı plakalı araçla Türkiye’ye gelen Yolcuların, Gümrük Kapılarında sıkıntı yaşamamaları için aşağıdaki hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir ; 1- Yolcuların, son bir yıl içerisinde (giriş tarihi itibarıyla geriye doğru bir yıl) yurt dışında fiilen 185 günden fazla kalmaması durumunda, turistik kolaylıklar kapsamında taşıt getirme hakkı bulunmamaktadır, Kendisinin ve aracının yurtdışında 185 günden fazla kalması gerekmekte olup, bahse konu yolculara turistik kolaylıklar kapsamında getirdikleri taşıtlarına, 365 (üçyüzaltmışbeş) günlük dönem içerisinde 180 (yüzseksen) gün,
yolcunun yurt dışından emekli olması ve emeklilik belgesini ibraz etmeleri hâlinde ise 360 (üçyüzaltmış) gün süre verilir. 2- Kendisine verilen 180 ve 360 günlük süreleri tamamlanmadan yurt dışına giden
yolculara, kesintisiz olarak yurt dışında 185 gün kalmadan tekrar Türkiye’ye girişlerinde, Türkiye’de kullandığı süreler düşüldükten sonra kalan süreler verilir. 3- Türkiye’de geçirilen sü-
reler hesaplanırken, yolcunun Türkiye’de araçlı veya araçsız olarak geçirdiği tüm süreler dikkate alınır. (Uçakla, Otobüsle veya üçüncü şahıslara ait araçlarla Türkiye’ye gelerek geçirdiği süreler dahil edilir.)
Multifestival Europa Ahoy'daydı
Bu yıl ilki gerçekleştirilen kültür festivali “Multifestival Europa” Rotterdam'ın ünlü kongre ve spor merkezi AHOY’da düzenlenendi. Festivalin açılışına Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan, Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, PvdA milletvekili Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün yanı sıra aralarında Hollandalıların da olduğu kalabalık bir davetli grubu katıldı. 4 gün boyunca devam eden Multifestival Europa’nın Yönetim Kurulu Başkanı Melek Atak, “Zengin bir içerikle organize ettiğimiz festivalde, 4 gün boyunca birçok yazar ve sanatçının ziyaretçilerle buluşmasını sağladık. Kleurrijke Dans Gurubu, Rotterdam Türk Halk Müziği Korosu’nun sahne aldığı şölende, kültürel ve folklorik özelliği olan ‘Osmanlı
Köyü Otağı’nda farklı etkinlikler düzenlendi. Öte yandan Türki Cumhuriyetlerin temsilcileri, STK’lar tarafından oluşturulan ‘Kültürler Buluşuyor’ bölümünde, Gagavuz, Nogay, Batı Trakya, Bosna, Azerbaycan, Kazakistan, Makedonya ve diğer Balkan Türklerine ait stantlarda kültürel etkinlikler gerçekleştirildi. Bu yıl ilkini düzenlediğimiz festivalimizi 20 binin üzerinde kişi ziyaret etti. Daha farklı ve geniş bir konseptle gelecek yılda aynı festivali organize etmek istiyoruz.” diye konuştu. Ahmet Özhan, Sibel Can ve Sevcan Orhan'ın yanı sıra değişik ülkelerden de sanatçıların sahne aldığı festivalde ayrıca İstanbul Başvaizi Mustafa Akgül ile yazarlar Sinan Yağmur ve Canan Tan okurlarla buluştu.
EFSANE Düğün Salonu
1000+
kişilik e kapasit
! I D L I Ç A
Her türlü düğün, nişan, sünnet ve özel günlerinizde size hizmet sunmaktan mutluluk duyarız. En güzel günlerinizi gelin birlikte planlayalım. Konuklarınız ve sizin için unutulmaz saatler hazırlayalım. 1000+ kişilik kapasite.
BREDA
DEN BOSCH TILBURG
EFSANE Düğün salonu
EINDHOVEN
ANTWERPEN
Bredebaan 4, Wuustwezel / BELÇİKA (Hollanda sınırına 300 metre)
İrtibat: Adem Ozan: 0641 - 36 68 01 Metin Doğaner: 0610 - 30 11 00 Osman Sungur: 0681 - 46 90 75
HABER
26
HAZİRAN / JUNI 2014
TiCARi SAYFALAR Deurwaarder ve Incasso bürolarıyla başınız dertte mi?
Ticari Sayfalar'da 33,- EURO'dan başlayan fiyatlarla ilan verebilirsiniz.
Kiralık odalar Ortak kullanım alanları ve günlük yönetimi olan, uygun bir komplekste kiralık büyük stüdyo şeklinde mobilyalı odalar (20 m2). 2-3 kişi tarafından kullanılan ortak mutfak, yemek salonu, duş ve tuvalet. Ücretsiz internet ve Türk televizyonu bulunmaktadır. Ortak alanların temizliği komplekse aittir. Her oda kendi başına bir GBA kaydı yaptırılabilecek bağımsız bir adrestir, yani kira yardımı için müracaat edilebilir. Kira enerji masrafları dahil (gaz ve elektrik) 350 - 450 Euro arası.
Tel./fax: 010 - 737 06 76 SLINGE 584 1.KAT 3086 EX ROTTERDAM
e-mail: info@edu-talents.com Telefon: 010-2268531 • 0645-067273 Adres: Sandelingplein 162-185 • Rotterdam
info@buropas.com www.buropas.com
OFIS VE IŞYERLERINIZIN CAM TEMIZLIĞİ Tel: 0655-38 45 54 www.schoonmaakbedrijfschiedam.nl info@schoonmaakbedrijfschiedam.nl
Her türlü dış cephe temizliği hizmetlerimiz mevcuttur.
GROOTHANDEL IN HORECA BENODIGDHEDEN
JILPAQ Holding
www.jilpaqholding.com VOOR UW JURIDISCHE ZAKEN
T:010merkezinde - 477 96tarihi 28 semtte Pieter de Hochweg 115 Rotterdam F: 010 477 96 83 misafirimiz olun. 3024 BG Rotterdam Nezih ve Temiz hotelimizde
Rotterdam merkezinde tarihi semtte Nezih ve Temiz hotelimizde misafirimiz olun.
www.sancak.nl
Tel: (013) 455 11 19 Mail: info@jilpaq.nl
Ledeboerstraat 39 5048 AC TIlburg
Tolga Advocatuur Aelbrechtskade 52 b aza 3022 HL8]PDQı Rotterdam Kaza geliyorum demez!
K
Kendi dilinizde ve kültürünüzde hukuk hizmetleri
Erken ve grup rezervasyonlarda
%20’e kadar Pieter de Hochweg 115 3024 BG Rotterdam
indirim
T. 010 - 477 96 28 F. 010 - 477 96 83
Scan for
Virtual Tour
W. www.hotelport.nl E. info@hotelport.nl
telefoon: 010-2260373 e-mail: t.gumus@tolgaadvocatuur. Ethem Emre / 06 39 11 02 43 / Amsterdam Ulviye Tekeli / 06 39 11 02 41 / Rotterdam info@kazauzmani.nl - www.kazauzmani.nl
Erken ve grup rezervasyonlarda
%20’e kadar Pieter de Hochweg 115 3024 BG Rotterdam
indirim
Scan for
SAFETY & T. 010 - 477 96 28 W. www.hotelport.nl F. 010 - 477 96 83 E. info@hotelport.nl SECURITY Virtual Tour
www.ntel.nl 010-467 48 11
www.mob.nu
MERAM SUPERMARKET Meridiaan 30-32 3813 AW Amersfoort Tel: 0651691025
meer info: www.tolgaadvocatuur.nl Administratie en Accountancy
www.profa.nl
Tolga Gümüş - Strafzaken - Jeugdzaken (OTS/UHP) - WSNP (schuldsanering) Tel: 010 - 226 03 73 Aelbrechtskade 52b Rotterdam
www.tolgaadvocatuur.nl
27
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
ADVERTORIAL
Tatilcilere Uyarılar: ‘Kaza Geliyorum Demez!’ gelerini saklayın -Yaralanmalarda kaza haklarınızın aranması için zamanında başvuruda bulunun - Sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin Kaza Sonrası Haklarınız İçin Başvuruda gecikmeyiniz Yurtdışı kazalarında, yukarıdaki noktalara dikkat ederek gerekli belgeleri toplayın. Hollanda’ya döndüğünüzde beklemeden; araba, yol seyahati
Kaza uzmanı Ali Durmuş tatil öncesi kazalarla alakı danışmanlık bürosu yetkililerinden Ethem Emre ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Tatil öncesi yola çıkmadan önce siz okurlarımızla bu önemli bilgileri paylaşmak istedik.... Her riskinizi sigorta ettirmek, yani ‘Kaza Geliyorum Demez' düşüncesiyle hareket etmek gerekir. Sizlere, sigorta hizmeti aldığınız kuruluştan mevcut sigortanızı kontrol ettirip, eksiklerinizi tamamlamanız ve sigorta poliçelerinizi iyi okumanızı öneriyoruz. Rechtsbijstadverzekering (Hukuk Sigortası) Yurt içinde ve yurt dışında yasal haklarınızın takibi için tüm masrafları karşılar. Bildiğiniz gibi avukat ücretleri küçük rakamlar değildir. Ayrıca Avrupa Adalet Divanı’nın Avrupa ülkerini kapsayan kararına göre, 2013 Aralık ayından sonra avukat seçme hakkı serbest bırakılmıştır. İnsanlar istedikleri avukatları tutabilir ve verilen hukuk hizmeti masraflarını bu Hukuk Sigortası karşılar. All Risk Verzekering (Kasko Sigortası) Tatil yollarında kaza yapma riski daha yüksek olduğu için, araba ile izine gidecek olanlara, kasko sigorta yapmalarını öneriyoruz. Elbette arabayı dikkatli kullanmak gerekir ama ’kaza geliyorum demez’. Kasko sigorta ile araba hasarını sigortalamış olursunuz. Ongevallen Inzittenden Verzekering Arabanıza ek olarak yapacağınız sigortadır. Ortalama yıllık primi 20,avro’dur. Kaza anında arabada bulunan-
ların kalıcı hasar (blijvende letsel) ya da ölüm halinde, önceden anlaşılmış miktar tazminat olarak ödenir. Schadeverzekering Inzittenden (SVI) Kaza sonrasında arabanın içindekilerinin ‘letselschade’ kazada yaralanma ve incinme tazminatını öder. Ayrıca bagaj hasarını da öder. Ortalama yıllık prim 35,- avro’dur. Reisverzekering (Seyahat Sigortası) Hollanda’da sağlık sigortanız Hollanda içinde sizin masraflarınızı karşılar. Yurtdışında olduğunuzda ise sigortanın kapsama alanı azalır (minimale dekking). İstediğiniz hastane ya da doktora gidemeyebilir, hatta bazı ülkelerde sağlık sigortanız devreye girmeyebilir. İzinde yanınıza aldığınız bagaj, bir hasar ya da hırsızlık durumunda ‘inboedelverzekering’ kapsamından çıkar ve seyahat sigortası kapsamına girer. İki haftadan fazla tatil yapacaklara sürekli seyahat sigortası (doorlopend reisverzekering) yapmaları önerilir. Sigorta yaptırırken Avrupa diye seçtiğinizde Türkiye’de İstanbul’un Avrupa yakasını kapsıyor olabilir; gideceğiniz yerlere göre Türkiye’nin tümünü kapsayan sigorta yaptırmanız önerilir. Sigortanın kapsama alanına göre yıllık sigorta primlerinde farklılıklar sözkonusudur. Yurtdışında Kaza Sonrası Ne Yapmalı?
Maddi hasarlı kazalarda, kaza formunu (Europees Schadeformulier) karşılıklı doldurulması ve imzalanması hukuken geçerlidir; Türkiye için de geçerlidir. Bazı ülkelerde farklı kurallar sözkonusu olabilmektedir. Yurtdışında geçerli olacak ‘groenekaart’ sigortanız olmalıdır. Önerilerimiz: - Alarm merkezini (ANWB ya da SOS) arayın. - Anlaşamama durumunda ANWB ya da SOS yurtdışı hizmetleri size yardımcı olacaktır. Genelde sigortaların kaza yaptığınız ülkelerde temsilcilikleri vardır. - Polis ya da güvenliğe haber verin; yaralanmalarda mutlaka polis raporu isteyin - Okumayamadığınız, anlayamadığınız durumlarda formları imzalamayın -Kaza yeri ve her iki aracın resimlerini çekin -Tanıkların bilgilerini alın -Hastanelerden sağlık raporu isteyin -Sigortanıza kaza haberini iletin; kayıt altına alınmayan durumlarda sigorta ödeme yapmaz -Yaptığınız maddi harcamaların bel-
Franchise hukuku Ticari sorunlar İş sorunları Kira sorunları De Veldoven 3 Haciz ve icra sorunları 3342 GR Hendrik-Ido-Ambacht Vergi sorunları İflas ve kişisel iflas sorunları Sosyal sigortalar sorunları
• • • • • • • •
• • • • • • • •
Tel:(078) 684 00 54 Fax: (078) 684 95 33
www.advocatenkantoorkara.nl
Sevim Kara info@advocatenkantoorkara.nl
sigortanız dışında, ayrıca kaza tazminatı (letselschade) konusunda Kaza Uzmanı www.kazauzmani.nl olarak bizimle bir an önce iletişim kurunuz. Ücretsiz danışmanlık hizmeti verir, gerekli hukuksal süreci hemen başlatırız. Ethem Emre Kaza Uzmanı & Eksper info@kazauzmani.nl M: +31 (0) 639 110 243 +31 (0) 639 110 241 Roosendaal: 0165-391334 Schiedam: 010-2424124 Amsterdam: 020 –4109494 Utrecht: 030-7111370 Den Haag: 070 8100808
VACATURE/ELEMAN ARANIYOR Eethuis Tadım is op zoek naar een kok gespecialiseerd in Turkse gerechten.Interesse? Solliciteer dan direct.
ulu n'a ızgara ve s ra to s e R tır. ım d Ta n aşçı alınacak a y la n a i iy n e yemeklerd İrtibat:
Mail: tadimgrill@gmail.com Tel: 010 476 61 79 Nieuwe Binnenweg 231-A 3021 GC Rotterdam
İflas ve kişisel iflas davaları Sosyal sigortalar hukuku Boşanma davaları lettertype Bauerbodini bt (bold) Velayet ve nafaka davaları Ticaret hukuku İş hukuku Kira hukuku Haciz ve icra davaları
www.asv-advocaat.nl E-mail:harmankaya@asv-advocaat.nl
Stille Veerkade 25 2512 BE DEN HAAG Tel: 070 394 63 45 Fax: 070 393 10 04
Avukat Tuğba Harmankaya
"Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır" Ius est ars boni et aequi
mr. Rasim Küçükünal
www.kucukunal.nl
Prof. Kamerlingh Onneslaan 154 3112 VM Schiedam T: 010 - 238 08 30 F: 010 - 238 08 31 M: info@kucukunal.nl
mw. mr. Dilek Küçükünal-Abotay
HABER
28
HAZİRAN / JUNI 2014
Yazarımız İlhan Karaçay’ın gözlemleriyle:
En ideali Yunanistan yolu
En ideali Yunanistan yolu Otomobilleriyle Türkiye'ye gidip gelecek olan yurttaşlarımıza yardımcı olabilmek için düştüğüm Avrupa yollarında pek çok badireler atlattığım gibi, hatırı sayılır güzellikler de yaşadım. Türkiye'ye gidiş yolunu HABER'in 43. sayısında sizlere sunmuştuk. Bulgaristan üzerinden gittiğim yolu, Yunanistan üzerinden döndüm. Yunanistan yolunun 280 km. daha uzun olduğu yazılıp duruldu. Ama bu defa hem navigasyon hem de otomobildeki göstergeleri dikkatle okudum. Yunanistan yolu sadece 190 km. daha uzun. Bu 190 km. daha uzunluk da, Bulgaristan'daki kötü ve dar yollardaki meşakkati tercih ettirecek nitelikte. Bir kere zaman kaybınız olmuyor. Ceza yeme durumu yok. Daha güvenli yolculuğun yanında, isterseniz bir de balık yeme sefası yaşayabilirsiniz. Biz öyle yaptık. Sabah saat 07.00'de Mersin'den yola çıktık. İstanbul ve Tekirdağ üzerinden İpsala'ya geldiğimiz zaman saat 19.00'du. Yani tam 12 saatlik bir yol katetmiştik. Sınırdan 150 km mesafedeki Kavala şehrini hedeflemiştik. Saat 20.30'da
Kavala'ya girdik ve limandaki bir otele yerleştik. Sonra da bir restauranta gidip balık sefamızı yaşadık. Otele dönüp, Brezilya-Hırvatistan maçını seyrettikten sonra uykuya daldık.
YUNAN'IN MAKEDONYA TAKINTISI Yunanlılar, komşu Makendonya ile hiç sevişmediler. Makendonya'nın kendilerine ait olduğunu iddia ettiler. Makendonya ismini de sadace kendi kısımlarında kalan bölge için kullandılar. Bu nedenle yol levhalarında, başşehri Üsküp olan Makedonya'yı hiçbir zaman kullanmadılar. 5 yıl önce yolda Mekedonya levhasını gördüğüm zaman o istikamete girmiş ve yolumu kaybetmiştim. Zira Yunanlı, yol levhasına kendilerine ait Makedonya'nın ismini yazmıştı. Şimdi de aynı durumla karşı karşıya kaldık. Selanik'e yaklaşırken bir yol ayrımında kocaman bir levhada MAKEDONİA ismini gördük. Ama navigasyonumuz bizi önce Atina yoluna, sonra da Üsküp yoluna soktu. Navigasyonu olmayan sürücülerin tam bu noktada dikkat edip “Edessa” istika-
metine gitmesi gerekiyor. Edessa istikametine doğru döndükten sonra ise, “Skopje” yazılı Üsküp istikameti belirtiliyor. Bu olmusuz durumun dışında, Yunanistan'da bir
de benzin sorunu vardı. Otoyolu üzerinde hiç benzin istasyonu yok. Yunanistan'a girmeden önce veya girince deponuzu doldurun. Aksi takdirde yoldan çıkıp bir yerleşim yerinde benzin doldurmanız gerekecek. Bunların dışında rahatsız edici bir durumla karşılaşmadık. Makedonya'daki yollar kısmen düzelmişti. Yol yapımı da devam ediyordu. Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya yolları da muhteşemdi ve sakindi. Slovenya'ya girerken vinyet almayı unutmayın. Aynı satış noktasından Avusturya için de vinyet alın. Akşam Avusturya'ya girdiğimiz zaman, küçük bir köyde otel aradık ve bulduk. Otelimize yerleştikten sonra çıktığımız sokakta bir Yunan lokantasına girdik. Bize servis yapan Yunanlı kıza, 'Bu sabah Kavala’da kahvaltı ettik, şimdi de yine bir Yunan lokantasında akşam yemeği yiyoruz' deyince çok sevindi ve bize özel muamele yapmaya başladı.
LILIANNE PLOUMEN TÜRK GIRIŞIMCILERE VIZE KOLAYLIĞI SÖZÜ VERDI Türkiye’den yıllık 40.000 için vize alabilecekler. Türkiye vizesine çok kolay bir şekilde ulaşabilen Hollandalı girişimciler, uzun zamandır Türkiye’deki girişimcilerin de Hollanda için kolay bir şekilde vize alabilmesini arzu ediyordu.
Dış Ticaret Bakanı Lilianne Ploumen 3 günlük Türkiye ziyareti sırasında, ‘Artık Türkiye ile Hollanda arasında ticaret yapmak kolaylaşacak’, sözünü verdi. Türkiye’deki girişimciler ve ulusal şirketlerin temsilcileri, Bakan Lilianne Ploumen’ın verdiği söze göre, artık daha hızlı ve kolay bir şekilde Hollanda
Ploumen yaptığı açıklamada, ‘Karşıya geçmeyi çok istiyoruz, yıllık Türkiye’den 40.000 vize başvurusu yapılıyor’ dedi. Bu anlaşmanın Türkiye’nin AB üyeliği sürecine nasıl bir etki göstereceği sorusuna Ploumen, “Türkiye’nin AB üyeliği süreci inişli çıkışlı bir yol, aynı zamanda diğer yeni
Futbolun güzelliği… Gazetecilik yaşamımda 6 Dünya ve 7 Avrupa Şampiyonası izlemiş olan ve geçtiğimiz mayıs ayında Uluslararası Futboltenisi Federasyonu tarafından, Türk sporuna yaptığım hizmetlerden ötürü ödüllendirilen bir Gazeteci ve Yazar olarak sizlere futbolun güzelliklerini anlatmaya çalışacağım. 2014 Dünya Futbol Şampiyonası Brezilya’da yapılıyor. İlk kez bir futbol şampiyonasıa gidemediğim için çok üzgünüm. Eeee, yaş kemale erince şampiyona takip edememe gibi bir durum hasıl oluyor. Siz bu yazıyı okurken ben otomobilim ile Avrupa yollarında olacağım. Perşembe akşamı oynanan Brezilya-Sırbistan maçını, Yunanistan’da bir otelde seyretmiş olacağım.
Sanırım sizler de bu şampiyonayı zevkle izliyorsunuzdur. Futbol konusundaki anılarım büyük bir kitaba ancak sığar. Türk medya dostlarım ile anılarım arasında özel ilginçlikler de var ama, inşallah bir gün bunları bir kitapta toplarım. Neçizane şahsım 1978’de Arjantin’de yapılan Dünya Futbol Şampiyonasını, iki yıl sonra 1980 yılında Uruguay’da yapılan Mini Dünya Futbol Şampiyonası’nı Hürriyet gazetesi için izlemiştim. 1978’de, başta rahmetli Necmi Tanyolaç olmak üzere, ünlü gazeteciler Halit Kıvanç, Togay Bayatlı, Ertuğrul Akbay, Güven Taner, Hüseyin Kırcalı, Kemal Belgin, Erol Aydın ve Hasan Sarıçiçek ile birlikteydik. Uruguay’da ise
Ertesi sabah saat 07.45'te Hollanda'ya doğru yola koyulduk. Saat 15.55'te Almere'ye vardığımız zaman çayımızı içerken bir durum değerlendirmesi yaptık. İtalya'dan gemi ile Yunanistan'ın İgoumenitsa limanına gitmek varken, bıktırıcı sınır kapıları ve yol vergisi gişelerinin kahrı çekilir miydi? İgoumenitsa-İpsala yolu 680 km. Ama tamamen otoyolu. Hollanda ile İtalya'nın Ancona limanı arasındaki mesafe 1500 km. 680 km'lik İgoumenitsa-İpsala yolu ile birlikte 2180 km. yapıyor. İpsala-İstanbul'u da hesap ettiğiniz zaman toplamda 2430 km. yol yapmış oluyorsunuz. Normalde Amsterdam-İstanbul arası 2650 km. 15 saatlik gemi yolculuğunda yapacağınız istirahat da cabası tabii... Sıla hasreti gidermek için yollara düşecek olan yurttaşlarımıza hayırlı yolculuklar dileğimiz ile...
tek Türk gazeteci olarak ben vardım. Arjantin’deki şampiyonada, Hollanda takımının şampiyon olması için yanıp tutuşuyordum. Hollanda’yı ne de olsa ‘Babavatan’ olarak seçmiştik bir kere… Finale kadar yükselen Arjantin Milli takımının, Peru’ya karşı elde ettiği bol gollü maçın, tamamen binbir tekdit sonucunda kazanıldığını en iyi bilenlerden biriydim. Zira, konaklamakta olduğum Liberty (Hürriyet) Oteli’nde Peru takımı da konaklıyordu. Arjantin turuvaya iyi başlalamıştı. Gruptan çıkması için Peru’yu en az 4-0 yenmesi gerekiyordu. General Vidella başkanlığındaki ihtilal hükümeti, Peru’ya silah ve gıda yardımı teklif ederek maçın en az 4-0
vize başvurusu yapılıyor
pazarlarla da yaptığımız gibi, Türkiye ile Hollanda arasındaki ticareti kolaylaştırmak için yatırım yapıyoruz”, şeklinde cevap verdi. Açıklamasına devam eden Ploumen şunları da bildirdi: ‘’Bu kadar büyük bir potansiyel varken, TürkiyeHollanda arasındaki ticareti kolaylaştırmak için el ele vermemek akılsızca bir hareket olur. Yurt dışı ticareti, yurt içine iş imkânları sağlar. Bir kaç konuda ilerleme görmeyi umut ediyoruz. Aynı zamanda demokrat bir ülkeye uymayan Twitter yasağı hakkında da endişelerimiz var. Bu tür süreçler uzun sürer. Sadece bir form doldurmak değil, gerçekten AB mevzuatını istemek gerekiyor ve Türkiye gibi büyük bir ülkenin, AB’deki diğer ülkelerle eşit olacağını bilmesi gerekiyor.‘’
İlhan Karaçay Futbol ve Dünya Kupasını yazdı...
galibiyetle bitmesini istedi. Bu da yetmedi, konakladığımız Liberty Oteli askerler tarafından abluka altına alındı ve futbolculara korku salındı. Sononda Arjantin Peru’yu 6-0 yendi ve gruptan çıktı. Arjantin, Hollanda ile birlikte finale kadar yükselmişti. Hiç unutamadığım o final maçını Hollanda kaybetmişti. Hollanda’nın o zamanki yıldızı Rensenbrink, son dakikadaki fırsatı gole çeviremedi. Top direğe çarparak geri döndü. Uzatmada Arjantin maçı 3-1 kazandı. Titreyerek seyrettiğim maç sonunda resmen ağlamıştım. Ama daha sonra ırkçılığın uyandığı Hollanda’da duygularım değişti. Ne Ajax ve ne de Oranje artık umurumda olmuyordu. Taaa geçen yıla kadar. Geçen yıldan
bu yana hem Ajax’a ve hem de Oranje’ye karşı eski duygularım uyandı. Kim bilir, belki de Sneijder ve Kuyt içindir bu duygu. Her ne olursa olsun, şimdi Brezilya’da yapılmakta olan Dünya Futbol Şampiyonası’nda önce portakalların şampiyon olmasını istiyorum. Olmazsa ebedi aşkım Brezilya’nın şampiyonluğu beni mutlu eder. Her zaman yazmışımdır. Avrupa Futbol Şampiyonaları, Dünya Futbol Şampiyonaları gibi renkli olmuyor. Güney Amerikalılar ve Afrikalılar turnuvalara renk katıyor. Özellikle Brezilyalılar şampiyonaların en renkli görüntülerini yaratıyorlar. Biz Türkler de bu konuda az değiliz ha! Hiç unutamayacağım bir görüntü de 1982’de
İspanya’da yapılan Dünya Futbol Şampiyonasıydı. Bu şampiyonaya Türkiye katılmamıştı. Ama Barcelona’nın Rambras meydanında gece yarısı şenliklerinde bir grup Beşiktaşlı taraftarın açtıkları Türk ve BJK bayrakları etrafında yapılan danslar beni çok duygulandırmıştı. O fotoğrafı çekme ve Hürriyet’te yayınlama şansı da bana nasip olmuştu. Şimdi her şey Oranje için. Portakalları desteklemek bize yakışan bir hareket olacaktır. Portakalların her galibiyetinden sonra yapılacak olan şenliklere biz de Türk bayrakları katılmalıyız ve Hollandalılarla dayanışma içinde olduğumuzu göstermeliyiz. Hup Holland hup !!!
29
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
SOSYAL MEDYADAN SS(SOSYAL SERVIS)E ... İstihbarat teşkilatlarının yüzyıllardır hayali olan, istedikleri anda istedikleri ortamı dinleme hayalleri Google ve Facebook' un uygulamalarına ekledikleri yeni özelliklerle artık mümkün. Uydular aracılığıyla görüntülü olarak en detaylı şekilde bizleri takip edebilen istihbarat servisleri artık evimize verici yerleştirmeden, istedikleri anda bulunduğumuz ortamı akıllı telefonlarımız sayesinde dinleyebilecekler. SELMAN KARAMAN Geçen ay gazetelere peşpeşe üç tane önemsiz haber düştü. Bu haberlerin birincisi, bir çok akıllı telefon ve tablette kullanılan Android sistemine Google tarafından eklenen bir 'hizmet'ten bahsediyordu. Artık telefonlarımız kullanıcının onaylamasına gerek kalmadan mikrofon ve kameralarını kullanıma açabileceklermiş. İkinci haberde daha büyük bir hizmetten bahisle, artık telefonumuzdaki facebook uygulamasının, kullanıcının hiç bir işlemine gerek kalmadan bulunduğumuz ortamda dinlediğimiz müzikleri tanıyabileceğini ve bunu bizim adımıza paylaşabileceğini anlatıyordu. Üçüncü haberde ise gazete yıllardır hepimizin hayalini süsleyen hizmetin artık gercekleşebileceğinden bahsediyordu. Gazete bu haberi aynen şu kelimelerle verdi: "Yıllardır insanlığın en büyük hayallerinden biri penceredeki saksıdan, yoldaki posta kutusuna kadar en detaylı görüntülere bir tıklamayla ulaşabilmekti. Ancak mevcut uydu görüntülerinde bu mümkün değildi ve dünyayı çok yakından göremiyorduk. Ancak ABD, detaylı uydu görüntüsü alınmasına ilişkin hukuki kısıtlamaları kaldıracağını açıkladı. Bu da Google Earth başta olmak üzere uydu servislerinin artık bir evin penceresinden kapısına çok daha detaylı görüntü sunabileceği anlamına geliyor (Hürriyet 17 Haziran, BBC Türkçe servisinden alınan haber)" Evet sevgili okuyucular en büyük hayali-
selman.karaman@haber.nl miz gerçekleşiyor diye sevinmenin tam zamanı olsa gerek. Penceremizdeki saksımızı artık uydu fotoğraflarından görebileceğiz. Evimizde dinlediğimiz müzik facebook uygulaması tarafından hemen eşimizle dostumuzla paylaşılacak ve akıllı telefonumuz kim isterse ortam dinlemesi yapmak için isteyene hizmet verecek.. Ne dedim ben? Kim isterse mi? Yok canım olur mu öyle şey, bunların hepsi bizim hizmetimize sunulan eşi benzeri olmayan, yıllardır hayalini kurduğumuz hizmetler.. İnsanların yıllardır bu hayali kurup kurmadıklarını bilemem ama gelmiş geçmiş bütün gizli servislerin tam da böyle "hizmetler" için yanıp tutuştuğuna herşeyine iddiaya girebilirim. Düşünün şimdi, ortam dinlemesi yapmak için kalkıp sizin evinize veya ofisinize girip dinleme cihazı yerleştirmelerine bile gerek kalmadan, dünyanın öbür ucundan, istedikleri anda, zaten yanınızdan bir saniye bile ayırmadığınız telefonunuz anında teşkilatın hizmetine girecek. Servis dediğin böyle olur işte. Diyelim ki telefonunuzu o gün evde unuttunuz veya sizin akıllı telefonunuz yok, hiç sorun değil, uydu görüntüleriyle sizin evden kaçta çıktığınız, hangi araçla nereye gittiğiniz, o anda sizinle o ortamda olan diğer insanlar kimlerdir, hepsi uydu vasıtasıyla tesbit edilip gerekli servise devam edilebilir. Serviste sınır yok yani kısacası. Peki bütün bunlar olurken, bizim özel ha-
GARAGE MERCEDES
yatımızı koruması gereken kişi ve kurumlar neler yapıyor? En son duyduğumda, bakanlarımızdan birisi kameralı drone'lar ile insanları takip edebilmenin mümkün olması gerektiğinden, diğeri ise polis ve adliyenin bilgi-işlem sistemlerinin ayrı tutulmasının gereksizliğinden bahsediyordu. Peki bütün bu verilerin toplanması, kayıt altına alınması, birbirleriyle ilintilendirilip analiz edilip değerlendirilmesi niçin kötü bir şey? Bir çok sebep sayılabilir bu konuda ama kısaca özetlemek gerekirse: 1. Bu bilgilerin her türlü denetim ve kuraldan uzak olarak toplanması ve saklanması. Bunun için mahkeme kararının aranmaması veya artık mahkemelerin verdikleri izinlerin nasıl kullanıldığının kontrol etme imkanı olmaması.
2. Bu saklanan bilgilere erişimi olan insanların ve görevlilerin bu görevlerini suistimal etmelerinin önüne geçilmesinin zor olması ve ulaşım ve kullanım kurallarının belirsiz veya flu olması 3. Dijital ortamda tutulan bu bilgilerin, kopyalanması, çalınması veya transferinin çok kolay olması. Bu bilgileri kullanan ve erişimi olan insanların bu bilgilerin önemi konusunda en ufak bir fikri olmaması. 4. Her türlü suistimale açık olarak sınıflandırabilmesi, değişik bilgilerin birbirleriyle bağlantısının kurulması ve analiz edilip istenen sonuca ulaşmak için kullanılabilmesi. Kısaca suç ve delillerden suçluya değil, suçludan yola çıkıp delil üretilmeye elverişli olması. 5. Bizim hakkımızda toplanılan ve depolanan bu bilgilerin üzerinde kişiler olarak hiç bir söz hakkımızın olmaması. Şimdi bir daha okuyalım gazetedeki haberi: "İstihbarat teşkilatlarının yüzyıllardır hayali olan, istedikleri anda istedikleri ortamı dinleme hayalleri Google ve Facebook' un uygulamalarına ekledikleri yeni özelliklerle artık mümkün. Uydular aracılığıyla görüntülü olarak en detaylı şekilde bizleri takip edebilen istihbarat servisleri artık evimize verici yerleştirmeden, istedikleri anda bulunduğumuz ortamı akıllı telefonlarımız sayesinde dinleyebilecekler."
Sneijder'e büyük onur
Galatasaraylı futbolcu Sneijder, 2014 FIFA Dünya Kupası'ndaki Avustralya karşılaş-
masıyla milli takımdaki 100. maçına çıktığı için Hollanda Futbol Federasyonu tarafından plaketle ödüllendirildi Brezilya'da düzenlenen 2014 FIFA Dünya Kupası'nda Hollanda A Milli Futbol Takımı'nın kadrosunda yer alan Wesley Sneijder, Avustralya maçıyla 100. kez milli takım formasını giydi. Galatasaray Kulübü'nün internet sitesinde yer alan bilgiye göre, "Portakallar"ın
İspanya'yı 5-1, Avustralya'yı 3-2 yendiği karşılaşmalarda forma giyen Sneijder'e, Hollanda Futbol Federasyonu tarafından plaket takdim edildi. Deneyimli oyuncu, "Dalya" dediği Avustralya karşılaşmasının ardından Hollanda Kralı Willem Alexander ve eşi Kraliçe Maxima ile hatıra fotoğrafı da çektirdi.
Sera Supermarkt
� Taze meyve ve sebze reyonu � Et reyonu � Bol miktarda güleryüz
KALİTEDE TEK İSİM
Hakiki kuzu eti sadece bizde
Keurmeester Serdar Altay Tegen inlevering / voor alle auto's. €39 e ti en rt ve ad ze de van
APK
€ 29,€ 49,-
APK Keuringsstation Reperatie en onderhoud alle merken Inkoop en verkoop Banden Accu's
Hillegondastraat 11-13 3051 PA Rotterdam
• • • • •
BENZINE: €69 : L E S DIE
Tel: 010 - 418 50 69 Mob: 0619 - 75 83 25
Bos en Lommerweg 159/161 1055 DS Amsterdam Tel: 020-6860623
2 adet şampiyonluğu olan meşhur Halil Usta'nın leziz yemeklerini tadın... Amsterdam'da yeni açılan restoranımızda geleneksel Türk mutfağının tadına varabilirsiniz.
Bos en Lommerweg 251 • 1055 DV Amsterdam
HABER
Sadık Yemni 19. İzmir Kitap Fuarı'nda sevenlerine kitaplarını imzaladı. Sadık Yemni, bu fotoğrafla ilgili şunları paylaştı: 'K∞ soluyoruz. K∞, kitaplardan taşan, sonsuzluk hissiyatımızı depreştiren rayiha.'
Zaandam Sultan Ahmet Camii'nde UETD ile ortaklaşa düzenlenen kandil proğramından bir hatıra karesi.
30
HAZİRAN / JUNI 2014
Yeni Nesil Vakfı'nın düzenlediği network toplantısına katılan Turks.nl sahibi Mustafa Sezgin ve yazarlarından Günes Çobanoğlu. Yeni Nesil Vakfı kurucusu köşe yazaramız Erdinç Saçan'la beraber.
Bosna'da yaşanılan sel felaketinin ardından Arnhem Boşnakları bir yardım kampanyası düzenledi. Verenigd Arnhem Partisi Başkanı Kürşat Bal yaptığı duyuruda Arnhemlilerden yardımlarını beklediklerini söyledi.
Rotterdam'da düzenlenen geleneksel LadiesRun'e (Kadınlar maratonu) katılan Melek ve Rabia Hanım, maratonu başarıyla tamamladılar.
Meclise bir ziyarette bulunan Leiden'lılar, meclisin arşiv odasında PvdA Milletvekili Tunahan Kuzu'yla bir özçekim çektiler. TOVER Başkanı Durmuş Doğan özçekimin sahibi.
Elazığ'ı Avrupa'ya getirmek böyle birşey...
Simit Sarayı Meent şubesinin sahibi Mustafa Duyar, Türkiye'den akrabası olan AK Parti Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'e, Hollanda'ya her gelişinde hakkıyla mihmandarlık yapıyor.
Eurohuzur Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Esma Taş Özcan pozitifi tavırlarıyla her zaman sempati toplamayı biliyor.
Meram Restoranlar CEO'su Erdoğan Yüce, gazetemizin önde gelen gönüllü elçilerinden. Yüce, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet Kala ile beraber Türkiye Milli Takımı'nın Dünya Kupası'na katılmaması, Hollanda'daki fınızı tüm Türk ve Faslıları Hollanda Milli Fotoğra rin e d Takımını desteklemeye yol açtı. n ö g alım y la Azerbeycan Derneği Başkanı İlhan ın y ya Aşkın da bu kupada Hollanda taraftarı.
İDDİALIYIM DİYORSAN ÇÖZ BAKALIM!
İzmir Kitap Fuarı'nda standı bulunan ünlü yazar Sadık Yemni, yeni çıkan kitaplarını okurları için imzaladı.
İki Nur Hanım, Yasemin Hanım ve Münire Hanım hatıra fotoğrafı çektirdiler.
8=56 7=42 6=30 5=20 3=?
Hangisi? A)10 B) 0 C) 6 D) 4 E) 2
31
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
Arnhem, New York’la yarışıyor
G
eçtiğimiz yıllarda Arnhem’de geleneksel olarak düzenlenen Türk günü yürüyüşünün dördüncüsü bu yıl büyük bir katılımla gerçekleşti. Arnhem Hoca Ahmed Yesevi Türk Kültür Eğitim Merkezi'nin organizesiyle gerçekleşen etkinliğe Arnhem
dışından da STK temsilcileri katıldı. Arnhem’in merkezinden Türkiyem Camii’ne kadar gerçekleşen yürüyüş mehteran takımının marşları ile coşkulu bir şekilde gerçekleşti. Çevre sakinlerinin ilgiyle izlediği yürüyüşe gençlerin ilgisi yoğun-
du. Yürüyüşte Hollanda Türk Federasyonu Genel Başkanı Murat Gedik ve tanınmış siyasi isimler de bulundu. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aday olan Kaya Turan Koçak’la Verenigd Arnhem Grup Başkanı Kursat Bal’ın da katıldığı yürüyüşe Arnhem’in çeşitli kuruluşlarının temsilcileri de katılarak destek verdiler. Onlarca gönüllü ve bazı girişimcilerin de sponsor olarak destek verdiği Türk Günü yürüyüşü dört günlük bir etkinlik olan Türk Festivali kapsamında gerçekleştirildi. Organizatörler gelecek yıl 14 Haziran 2015’de yapılacak olan beşinci Türk günü yürüyüşü ve Türk Festivaline tüm halkı şimdiden davet ettiklerini belirttiler.
HABER Adres: Laan op Zuid 915b 3072 DB Rotterdam Nederland Hoofdredacteur (Genel Yayın Yönetmeni) İbrahim Karaman ibrahim @haber.nl Redactie: (Yayın Kurulu) Mehmet Güzelyurt Rabia Karaman Rasim Gencer Özlem Hasip Şenay Tosun Art Direction & Fotografie: M. Fatih Karaman fatih@haber.nl Advertenties: Office: 010-2 900 900 Nur Öztürk / nur@haber.nl 0641-22 68 79
Hollandalı gazeteciye Mısır'da 10 yıl hapis Hollanda Dışişleri Bakanlığı, Hollandalı gazeteci Rena Netjes’in Mısır’daki mahkeme tarafından gıyabında 10 yıl hapis cezasına çarptırılmasına sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanı Frans Timmermans, konuyla ilgili bilgi almak üzere Mısır’ın Lahey Büyükelçisinin bakanlığa çağrıldığını bildirdi. Mısır’ın uluslararası yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğini ve Hollandalı gazetecinin
COLOFON
adil yargılanmadığını kaydeden Timmermans, konuyu bugün Lüksemburg’da bir araya gelen AB dışişleri bakanları toplantısına taşıyacağını da ifade etti. Gazeteci Netjes, kararı "skandal" olarak nitelendirdi ve bundan sonra Mısır, Afrika ve Ortadoğu’ya gidemeyeceğini belirtti. Ceza alan diğer gazeteciler gibi “El-Cezire kanalı aracılığıyla Mısır aleyhinde kışkırtıcı yayınlar yap-
mak, yalan haber ve görüntü yayınlamak” suçlamasına maruz kalan Netjes, şubat ayında Kahire’yi terk ederek Hollanda’ya gelmişti. Hollanda Dışişleri Bakanlığı, daha önce yaptığı açıklamada, yargılama açıklığa kavuşana kadar Netjes’in Mısır’a gitmemesini tavsiye etmişti. İki ülke arasında suçluların iadesi anlaşması bulunmuyor.
Interviews & Correspondenten: Özlem Hasip Merve Karaman Ayşe Özkaya Keziban Karaçor Repr. Amsterdam Ali Andal Repr. Eindhoven Ali Yücel Repr. Limburg Muzaffer Bozaslan Repr. İstanbul Dr. Hüseyin Keleş Abonnementen: abone@haber.nl e-mail & website: info@haber.nl www.haber.nl
n ile e T E ZAH nler ü g ı lıkl sağ lsun o n i siz
ZAHET, Hollanda'da yaşayan ve yardıma ihtiyacı olan herkese hizmet veren bir kurumdur. Yabancılar için bakım hizmetini kolay erişebilir yapıyoruz. Kültürel farklılıkları kabul ediyor, bir zenginlik olarak görüyoruz. Hizmetlerini, hastaların kültürel farklılığını göz önüne alarak sunuyoruz. Hizmetlerimizde; hastaların dini inançlarına, ananevi gelenek ve alışkanlıklarına azami dikkat gösteriyoruz.Kendi dillerinde hitap ederek hastalara kendi evlerinde Daha fazla bilgi almak ve hizmetlerimizi hissetmelerini sağlıyoruz. yerinde görmek için, sizi Beek-Ubbergen'deki bakımevimize bekliyoruz.
İrtibat bilgileri: Stichting ZAHET T. 024-7630420 Verbindingsweg 13 F. 024-7630421 6573 BS Beek-Ubbergen E. info@zahet.nl
HABER
HAZİRAN / JUNI 2014
148 + 43 + 69 - 34 + 57 = ? 468 / 36 = ? 790 x 18 = ? 6936 - 1326 = ? etik ental aritm Soroban m geliştirir becerilerini m e zl ö g ve Dinleme sağlar Odaklanma eliştirir becerisini g Matematik i rmak sistem Çift el 4 pa zandırır Özgüven ka
Ben bu işlemleri 3-5 saniyede yapabiliyorum. Ya sen?
SOROBAN MENTAL ARİTMETİK NEDİR? Sormen tarafından uygulanan Soroban Mental Aritmetik; Uzakdoğu'da yüzlerce yılın birikimi ile geliştirilmiş bir eğitim programıdır. Çocuklara zihinsel ve işlevsel yetenekler kazandırır, matematik becerilerini geliştirir. Çocukların aritmetik işlemlerini hesap makinesi, kağıt-kalem gibi hiçbir araçgereç kullanmadan, hızlı ve doğru bir şekilde zihinden çözebilmelerini sağlar.
GELECEĞİN DAHİLERİNİ YETİŞTİRİR
17 yıldır hizmetinizde
Bisschophamerstraat 1 (naast ANWB) 6511 NA • Nijmegen Tel: 024-3234433
www.luargalajurk.nl