Haber Gazetesi Eylul/September 2014 Nr-46

Page 1

Helal gıda sektörü 120 mİlyar euroya yükseldİ Dine uygun, temiz ve kaliteli ürünlere duyulan ihtiyaç hem İslam ülkelerinde hem de bu ülkelere ihracat yapan Batı ülkelerinde helal gıda pazarının her geçen gün daha da büyümesine yol açıyor. Helal kavramını öne çıkaran gıdadan bankacılığına kadar genişleyen piyasanın büyüklüğünün 120 milyar euroyu bulduğu belirtiliyor. 11'de

HABER EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Yıl/Jaar : 5

ISSN:1879-9981

Sayı/Nr:

Türkçe konuşulan anaokulları açın Berlin Büyükelçisi Karslıoğlu'ndan ezberbozan öneriler...

46

CELAL ORUÇ ELEŞKİRT'E FAKÜLTE KURUYOR

www. haber•nl

H O L L A N D A'N

İYİ G N E IN

AZETESİ

Hüseyin Avni Karslıoğlu, Köln'deki DTİK buluşmasında Avrupa Türk Toplumu'na yönelik vizyoner önerilerde bulundu. 21'de

Türkiye ile aramızda 3 nesil sonra bağ kalmayacak. Ticari bağ olacak ancak dil bağı ne olacak? 30 yıl sonra hangi dilden konuşacağız biz, bunu düşündünüz mü hiç? İşadamlarımızı Türkçe, Almanca ve İngilizce konuşulan anaokulları açmaya davet ediyorum.

TURK GENCLERi RADiKALLESMiYOR www.ysk.gov.tr sitesinden randevu almalısınız.

50 yıl sonra bile garip kaldık!

İlhan Karaçay

6'da

3 yıl sonra Bakanlık raporu kanıtladı: 5'te

IŞİD, İslam, radikalizm Ahmet Suat Arı

8'de

9'da

Gençlik, başarı ve inanmak…

veyis güngör

10'da

Eylüllere rağmen umuda tutunmak... Zeynel Abidin kılıç

14'te

Hoşgeldin Eylül... EDA KARA

18'de

DÜNYA DEĞİŞİYOR, İŞLER DEĞİŞİYOR 2 ve 4'te

Kültürel tehdit ve radikalizm olgusu Metin yazarel

Bakanlık raporu, ki 3 yıl önce fiyasko yı araştırma tescilledi

3 yıl önce düzenlenen bir raporla, spekülatif bir şekilde gündem oluşturan raporun içeriğinin gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıktı. 2011 yılının Ocak ayında, Türk gençleri töhmet altında bırakılmıştı. VOLKSKRANT YANILTMIŞTI 3 yıl önce ortaya çıkan bir Türk Düşünce Grubu'nun, Türk gençlerinin tehlikeli bir şekilde radikalleşmekte olduğunu iddia eden manifestosu, 'De Volkskrant' gazetesinde manşet olmuştu. Bakanlık için yapılan araştırma sonucunda, Türk gençlerinin, üç yıl önce çok spekülatif bir şekilde iddia edildiği gibi olmadığını ortaya koydu.

MEDENİYET TASAVVURU Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı'nın son araştırması bir defa daha gösterdi ki, Türkler'in Anadolu’da oluşturdukları İslam anlayışı ve geçmişte insanlığa sundukları ve yarınlarda yeniden takdim edecekleri medeniyet tasavvuru, her türlü aşırılıktan uzak, insanı eşref-i mahlukat olarak gören bir dünya görüşüdür. Bu anlayış öncelikle müslümanları, akabinde korku içinde olan Avrupalıları rahatlatacaktır.

AIVD'nin suçlamasıyla tutuklanan aile tamamen suçsuz çıktı 2'de

Huizen'daki aile suçsuz yere tutuklandı. Belediye başkanı panik yaşattı, suç sabit olmadan kamuoyunda suçlu gibi davranıldı. Şimdi kim neyi düzeltecek?

18'de

Hollanda’da ayrımcılık şİkayetLERİ İKİYE KATLADI 2 bİne yakın kİşİ Ebola'dan öldü Norveç'İn Oslo'sunda en popüler İsİm Muhammed Cameron, İskoçlara ayrılmamaları İçİn yalvarıyor

16 ve 18'de

Doğal Lezzet


HABER

Huizen’daki tutuklamalar hukuk devletine aykırı

Geçtiğimiz hafta Huizen’da iki ailenin Suriye’ye terör örgütüne katılmak için gideceği iddiaları üzerine Savcılık aileleri apar topar tutuklamış, Gençlik dairesi de ailelerin 6 çocuğunu evlerinden almıştı. Belediye başkanı ailelerin pasaportlarının iptal edildiğini açıklamıştı. Bu hafta ailenin avukatları tarafından yapılan açıklamada olayda tutuklanan dört kişiden üçünün mahkeme tarafından serbest bırakıldığı ve çocuk hakiminin koruyucu aileye

2

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

yerleştirilen çocukların ailelerine geri dönmesine karar verdiği bildirildi. Mahkeme kararı ailelerin tutuklanmasını gerektirecek hiçbir delile rastlanmadığını ve çocukların haksız yere ailelerinden alındığını ortaya koydu. Avukat yaptığı açıklamada AİVD’nin iddialarında ailenin Suriye’ye yerleşeceğine dair bilgi dışında hiç bir belge ve delilin olmadığını, bir ülkeye yerleşmek istemenin suç teşkil etmediğini bildirdi. “Belediye

başkanı panik yaratmaktan başka birşey yapmadı ve suç sabit olmadan aileler suçlu imiş gibi davrandı. Şimdi herşeyi düzeltmesi gerek” diye açıklamada bulundu. Çocuk hakimi evinden alınan çocukların evine dönmesini kararlaştırdı ancak Gençlik Dairesi (Bureau Jeugdzorg) ve Çocuk Esirgeme Kurumunun (Kinderbescherming) çocukların eve dönüp dönmeyeceğini ve ne zaman dönebileceklerine karar vereceği açıklandı. Geçtiğimiz hafta Parlementoda Suriye’ye giden gençlerle ilgili alınacak önlemler tartışıldı. Bu önlemler arasında hakim kararı olmadan vatandaşlıktan çıkarılma, pasaportun iptali ve fişleme gibi hukuk devletini ihlal edecek önlemler de var. Buna göre herhangi bir kişi ya da kurumun anonim bir şekilde şikâyette bulunması sonucu mahkeme kararı olmadan tutuklamalar ve vatandaşlıktan çıkarılmalar söz konusu olabilecek.

Ders kitaplarında ırkçı yaklaşımlar Hollanda’da orta okul ikinci sınıf vatandaşlık bilgisi ders kitabında çocuklara öğretilen bilgilerin önyargılarla dolu olduğunun ortaya çıkması sonucu sosyal medya büyük tartışmalara neden oldu. “Blikopener” isimli ders kitabına ve yayıncı Malmberg’e iki kültür arasında büyümenin etkileri anlatılmaya çalışılırken önyargılar, genellemeler ve yanlışlıklarla çocuklar zehirleniyor diye büyük tepki yağdı. İSBO (İslamitische Schoolbesturen Organisatie) Malmberg’ten bu konuda açıklama isterken, bu yanlışı nasıl düzelteceklerini bir an evvel öğrenmek istediklerini belirten bir mektup yolladı. Bahse konu olan kitapta Faslılar, Türkler, Müslümanlar ve İslam hakkında yönlendirici ve önyargılı sorular ve bilgiler verilmekte. Bu sorulardan bir kaç örneği aşağıda bulabilirsiniz: "Faslıların hepsi kriminal mi? Bazı Faslılar neden kriminal? Doğru cevapları işaretleyiniz: A) Okullarını bitirecek kadar akıllı değiller B) çoğunlukla ebeveynleriyle kavgalılar C) eşkıyalık onların fıtratında var D) okuldan kaçıyorlar ve sokakta başıboş geziyorlar. " “Hangi anneler okulda çocuklarının başarılı olmasını istiyor? A) Türk anneler B) Faslı anneler C) Hollandalı anneler” “Yanlış kelimeyi sil: Türk ve Faslı gençler okulda yerli gençlere göre daha iyi / daha kötü / aynı derecede sonuçlar alıyorlar.” Yoğun tepkiler üzerine açıklama yapmak zorunda kalan Malmberg yetkilileri iyi niyetle yaptıkları bir çalışmanın insanları bu kadar incitmesinden esef duyduklarını ve olayı inceleyeceklerini bildirdiler.

MÜSİAD Den Haag'da İş Forumu düzenliyor

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), 26-28 Eylül'de Den Haag'da bir iş forumu düzenleyecek. MÜSİAD tarafından yapılan basın toplantısında Den Haag Belediye Sarayı’nda düzenlenecek foruma Türkiye ve Hollanda’nın yanı sıra farklı ülkelerden yaklaşık 300 işadamının katılmasının beklendiği söylendi. Hollanda ve Türkiye'den bazı bakanların da davet edildiği forumda inşaat sektörü, tersanecilik, tarım ürünleri, tıbbi uygulamalar ve gıda sektöründe aktif firmaların yer alacağını anlatan MÜSİAD yetkilileri, farklı bölgelerdeki işadamları arasında köp-

rü kurmayı amaçladıklarını ifade etti. Sektörel bazda girişimcileri bir araya getirerek yeni yatırım alanlarının oluşmasına ortam hazırlamayı hedeflediklerine işaret eden MÜSİAD yetkilileri, “Özellikle Hollandalı yatırımcıların Türkiye’ye ilgileri bir hayli fazla. Çok sayıda Hollandalı şirket, şu anda Türkiye’de aktif durumda. Biz, işadamlarını birbirlerine tanıştırarak ortak yatırım alanları oluşturma hedefindeyiz” açıklamalarında bulundular. MÜSİAD Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve Avrupa Koordinatörü Zeki Güvercin de işadamları arasında si-

nerji oluşturmayı ve onlara yeni vizyonlar kazandırmayı amaçladıklarını belirtti. Birlikte büyüme ve birlikte güçlenme prensibinden hareket ettiklerine değinen Güvercin, Lahey’de düzenlenecek forumunun bu bakımdan faydalı sonuçlar doğuracağına inandığını dile getirdi. Zeki Güvercin konuşmasına şu şekilde devam etti: "Özellikle MÜSİAD uluslararası teşkilatlanması açısından son dönemde öncelikle ortalıkta Avrupa'da birçok şube açılışımız, birçok teşkilâtlanma açılışımız oldu. Malumunuz biz buraya çok başarılı bir yılbaşı resepsiyonu için toplanmıştık. Bu başarının devam ettiğini ve yeni dönemde Hollanda'da 300'ü aşkın iş adamının katılacağı güzel bir organizasyonla Hollanda'daki Türk iş çevresi adına, büyük bir başarıya imza atacak gibi gözüküyor. Bu çalışmada özellikle Türkiye'den gelecek olan MÜSİAD İş Adamı Heyeti Avrupa çapında MÜSİAD'ın iş adamı üyeleri burada iş yapan özellikle başarı sergilemiş Hollandalı olmakla birlikte Fas kökenli işadamlarını da katılımıyla güzel bir

iş forumu gerçekleşecek. Buraya geldiğimizden beri iki gündür görüşme gerçekleştirdiğimiz Hollanda'nın büyük işadamı dernekleriyle, iş veren konfederasyonları ve WTC ağı olan kuruluşlarla da yaptığımız görüşmeler neticesinde bunların da bu çalışmaya destek verecekleri ve katılacakları yönünde kendilerinden teyitler aldık. MÜSİAD, Türkiye'de 1990 yılında kurulmuş, DEİK'in kurucu üyelerindendir, TOBB'un da aynı zaman da kurucu üyesi, yani buradaki Hollanda MÜSİAD'ın böyle bir geçmişi var, dolayısıyla uzun vadede Hollanda ve Avrupa'da MÜSİAD'ın çok sağlam bir ilerleme sağlamasını öngörüyoruz. 26-28 Eylül'de yapacağımız iş forumu gerek uluslararası, gerekse birebir görüşmelerde inşallah başarılı geçeceek ve Türkiye'nin ve Türk işadamların bundan fayda görmesini umuyoruz." MÜSİAD Hollanda Başkan Yardımcısı Resul Özdemir ise yapacakları İş Forumuna Türkiye'den yaklaşık 70 kişi, farklı ülkelerden değişik alanlardan iş adamlarının katılacağını

belirtti. Özdemir: "Özellikle şu an belirlediğimiz birkac sektör var, o alanlarda iş adamlarımızı bekliyoruz, fakat farklı konularda talep olduğu takdirde, onları da foruma ekleyebiliriz. İki ülkenin karşılıklı bakanlık düzeyinde foruma katılım olacaktır. Forumda aynı zaman da bir panel organize edeceğiz ve iş adamlarının bakanlık yetkilileriyle soru-cevaplı bir panelde bilgilenmelerini sağlayacağız. Amacımız iş adamlarımıza yeni ufuklar açabilmek, yeni vizyon ve yeni iş alanları yaratmak, temel amacımız bu. Avrupa'da birebir iş görüşmelerinde bu fuar bizim adımıza bir ilk oluyor. Bundan sonra da devamını getirmeyi düşünüyoruz" dedi.

Evet, HABER Gazetesİ'ne Abone olmak İstİyorum Adresinize gelsin, evinizde ya da işyerinizde rahat okuyun. Çocuklarınız okusun, sevdikleriniz okusun... Duyarsız kalmayın, çevrenizden haberiniz olsun... Adı - Soyadı / (Naam):

Posta Adresi / (Adres):

12 sayılık abone bedeli olan 35,- EURO’nun 1 defaya mahsus olmak üzere altta yazılı olan banka hesabımdan çekilmesine onay verdiğimi beyan ederim. Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging machtiging aan: HABER om een bedrag af te schrijven van 35,- EURO eenmalig. indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken.

Banka no / (Rek.nr.):

Tarih / (Datum): Posta Kodu ve şehir / (Postcode & Woonplaats ): İmza / (Handtekening): E-posta / (E-mail): of telefoon:

Yandaki bilgileri eksiksiz doldurup aşağıdaki e-mail ya da posta adresimize verilerinizi ulaştırdığınızda aboneliğiniz başlatılacaktır.

Posta adresi: HABER Laan op Zuid 915-b 3072 DB Rotterdam abone@haber.nl Tel: 010 -2 900 900


3

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

HABER


HABER

DÜNYA DEĞİŞİYOR, İŞLER DEĞİŞİYOR

4

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Rüzgârı şimdi arkama aldım, artık gelişip büyüyebilirim deme yerine, kendine ait bir Avrupa ve dünya stratejisi olmalı ve sürekli olarak, fikir, proje ve iş üretilmeli, lobi çalışmaları yapılmalı. Dönemsel güçlere endekslenmemeli. Ancak o takdirde söz sahibi olmayı başarabilirsiniz. Umarım bu göstergeler ışığında daha vizyoner bir konuma ulaşma hedefi konur. İBRAHİM KARAMAN Her eylül yeni bir başlangıçtır. Tatil dönemi bitti, Hollanda'da ikamet eden yarım milyon Türk kendi işlerine, güçlerine döndüler. Tabi yaz döneminin bitmesi Türkiye'ye gidip gelmelerin sekteye uğradığını göstermez. Hollanda Türkiye arasında çoğalan ve hızlanan ekonomik trafik, Türkiye'nin artan bir trendle tatil ülkesi olmaya devam etmesi, uçak biletlerinin çeşitlenmesi ve ticaret kapasitelerini artırmak isteyen Hollandalı Türk işadamlarımızın hareketliliği gibi nedenlerle, bu iki ülke arasındaki dinamik bağlantılar, önümüzdeki dönemde de sürekli olarak artacak. Bunlardan ilki 2 hafta sonra MÜSİAD Hollanda tarafından Den Haag Belediyesi partnerliğiyle düzenlenecek olan İŞ FORUMU. MÜSİAD, Hollanda'da diğer işadamları kuruluşları henüz yokken, temsilcilik olarak ilk oluşturulan işa-

ibrahim.karaman@haber.nl damları kuruluşlarının başında geliyor. Sonraki yıllarda bu kuruluşun önemi pek kavranamadığı için atıl durumda bırakılmıştı. Türkiye'de son yıllardaki yeni yapılanmalar MÜSİAD'ın konumunu daha da güçlendirdi. Bir yandan TÜSİAD gibi kuruluşların çoğu kez iktidara muhalif pozisyonundan çıkmak istememeleri, öte yandan TUSKON gibi kuruluşların da, paralel yapıyla yakından ilişkilendirilmelerinden dolayı, MÜSİAD'a atfedilen önem ve biçilen misyon daha çok öne çıktı. Türkiye içinde yapılanması ve konumu daha güçlenen MÜSİAD, yurtdışında temsilciliklerine de el attı. Avrupa'da son yıllarda belirgin bir MÜSİAD rüzgârı esmeye başladı. Tabi bu Hollanda'ya da yansıdı. Son 1-2 yıldır yeniden yapılanma peşinde olan MÜSİAD Hollanda şubesi hummalı bir çalışma içinde. Bu çalışmaların

DEĞİŞEN DÜNYADA İZDÜŞÜMLER BIRAKMAK

Bundan 2 yıl önce, Ekim 2012 sayımızda, attığımız manşet TÜRKLER TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME GEBE başlığı idi. Son iki yılın, neredeyse her ayında, Türklerin hem Hollanda'da, hem Türkiye'de ve hem de tüm dünyada nasıl geliştiğini, büyümekte olduğunu ve gelecek için vadettigi potansiyeli görüyor olmak büyük bir gurur vesilesidir. Türkiye hem ekonomik hem de stratejik olarak tüm dünyada vazgeçilmez, dikkatle izlenen ve sözü dinlenen ülkeler arasında girecek ülkelerin başında geliyor. Hollanda'daki gençlerimizin, buradaki toplumsal hayatımıza katkıları ise gün geçmiyor ki daha somut olarak görülmesin. 20102011 yıllarında Türkler aleyhine icat edilen araştırmaların nasıl fos çıktığı er ya da geç su yüzüne çıkıyor. Türk gençleri radikalleşmiyor başlığımız bunun beklenen bir sonucu oldu. Öte yandan köşe yazarlarımız, artık neredeyse her ay Hollandalı Türklerin yeni oluşumlarını, yeni başarılarını kayıt olarak düşüyor tarihe. Çalışmalar hız kesmeden devam etmeli. Geçtiğimiz 50 yılda iyisiyle kötüsüyle geniş bir temel attık. Şimdi bu temeli daha da sağlamlaştırıp, üzerine inşa edeceğimiz bina tarihe izdüşmeli.

Bizi tercih eden tüm yolcularımıza teşekkür eder, hayırlı ve bol keyifli uçuşlar dileriz.

14

asıl ateşleyicisi ise Türkiye'deki MÜSİAD Genel Merkezi. Merkez, "İşler Değişecek, Dünya Değişecek" sloganıyla önümüzdeki Kasım ayında İstanbul'da çok büyük bir uluslararası fuar düzenliyor. Ondan daha önce ise Avrupa Genişletilmiş istişare Toplantısını Hollanda'da düzenleme kararı alarak, Hollandalı şubesine ve buradaki Türk kökenli işadamlarımıza bir jestte bulunacak. Önümüzdeki günlerde, yani 26-28 Eylül tarihleri arasında, İŞ FORUMU'nu da kapsayan bu organizasyonla MÜSİAD, kendi tarihinde Hollanda'daki en geniş kapsamlı işadamları buluşmasına imza atmaya hazırlanıyor. Bu organizasyonun başat aktörlerinden Zeki Güvercin ile, İstanbul'dan Hollanda'ya aynı uçakta geldim. Zeki Bey, MÜSİAD Dış ilişkiler Başkan Yardımcısı ve Avrupa Koordinatörü. Kendisiyle uçuş süremiz olan 3.5 saat boyunca Hollanda'yı derinlemesine irdeleme fırsatımız oldu. MÜSİAD Hollanda'nın yeniden yapılanmasında ve halihazırdaki yönetimin işi ele alış tarzını değerlendirme ve bu konudaki eleştirilerimi dikkatle dinledi Zeki Bey. Eleştirilerimin asıl ekseni MÜSİAD Hollanda'nın daha üretken fikir ve çalışma modelleriyle iş hayatında yerini alması yönündeydi. Çünkü MÜSİAD Genel Merkez itme gücüyle elbette ki Hollanda şubesine hız kazandıracaktır. Ama asıl hızlanmanın, büyümenin ve ana akım işadamları kategorisine dahil olmanın şifrelerinin; şubenin bizzat kendi yeteneğinde, beyin ve hareket gücünde gizli olduğu, kaçınılmaz bir gerçektir. Her 2-3 yılda düşüp kalkan, 5. yılda tekrar büyüme trendine giren bir işadamları kuruluşu yerine, stratejisi olan, sürekli büyüyen ve uluslararası nitelikte söz ve iş sahibi olan bir kuruluş olması gerekir MÜSİAD Hollanda'nın.

Rüzgârı şimdi arkama aldım, artık gelişip büyüyebilirim deme yerine, kendine ait bir Avrupa ve dünya stratejisi olmalı ve sürekli olarak, fikir, proje ve iş üretilmeli, lobi çalışmaları yapılmalı. Dönemsel güçlere endekslenmemeli. Ancak o takdirde söz sahibi olmayı başarabilirsiniz. Umarım bu göstergeler ışığında daha vizyoner bir konuma ulaşma hedefi konur.

EDİTORYAL Eylül'ün yeni başlangıçları beraberinde getirmesi neredeyse kaçınılmaz bir durum. Bu cihette gazetemiz de bundan nasibini alma peşinde. Ö� nümüzdeki dönemde yine bir takım yenilikleri planlamış bulunuyoruz. Anlatmak için sabırsızlandığımız yeni çalışmalar ve güzellikler mevcut okurlarımız için. Hollanda'daki Türk medyası deyince ilk akla gelen yayın organlarından biri oldu HABER Gazetesi. Gün geçmiyor ki, çevremizde tanıdığımız okurlarımızdan, STKlardan ya da işadamlarımızdan, "Zaten piyasada kim kaldı ki? HABER gerçekten en iyi, en çok beklenen gazete oldu" tarzında tepkiler alıyoruz. Bu bizleri gururlandırdığı kadar, bir misli daha sorumluluğumuzu arttırıyor. Haber ve düşünce yazılarının, röportajların, kulis bilgilerinin ve her türlü cemiyet haberlerinin en iyisini, en kalitelisini size sunmaya çalışıyoruz. Hem bu alanda iddialı oluşumuz, hem de okurlarımızın ve sponsorlarımızın bizden yüksek beklentileri, bizim, çalışıp bilgi ve haber üretme yönündeki motivasyonumuzu daha da arttırıyor. 5. yıl jübilemizi sizlerle birlikte kutlamak için sabırsızlanıyoruz.


5

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Haber: İlhan KARAÇAY

3 yıl sonra Bakanlık raporu kanıtladı:

Türk gençleri radikalleşmiyor 3 yıl önce ortaya çıkan bir Türk Düşünce Grubu'nun, Türk gençlerinin tehlikeli bir şekilde radikalleşmekte olduğunu iddia eden manifestosu, 'de Volkskrant' gazetesinde manşet olmuştu. Bakanlık için yapılan araştırma sonucunda, Türk gençlerinin, Hollanda gençliğinden daha geride ama diğer etnik kökenlilerden ileride olduğu saptanmış.

2011 'de habe verm r iştik

3 yıl önce ortaya çıkan bir Türk Düşünce Grubu'nun, Türk gençlerinin tehlikeli bir şekilde radikalleşmekte olduğunu iddia eden manifestosu, 'de Volkskrant' gazetesinde manşet olmuştu. Türk Sivil Toplum Kuruluşları'nın öncüsü Veyis Güngör bu iddiaya karşı çıkmış ve manifestocu grup ile diyalog kurarak, konunun daha sağlıklı olarak ele alınmasını istemişti. Konunun Hollanda medyasında geniş bir şekilde ele alınmasından sonra, Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı hemen bir araştırma talimatı verdi. Araştırma, Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Bilimsel Araştırma ve Dokümentasyon Merkezi’nin isteği doğrultusunda Hollanda’daki Türk gençleri üzerine yapıldı. Araştırma sonuçları `Hollanda’daki Türk Gençleri neden radikalleşmiyor‘ başlığı ile yayınlandı. Araştırma sonucunda, Hollanda’daki Türk gençlerinin radikalleşme ve kriminaliteye ilgi duymadıkları ve bu konuda var olan kanaatin doğru olmadığı anlaşıldı. Gençlerin, tıpkı yerli Hollandalı gençler gibi istekleri olduğu, bunun yanısıra aşırılıktan etkilenmeyen iyi birer müslüman olmak istedikleri belirtildi. 3 Yıl önce, Türk gençlerinin tehlikeli bir şekilde

Köse Advocaten

Law Office

Voor en met Turkse ondernemers

radikalleşmekte olduğu iddiasını ortaya atan Düşünce Grubu mensuplarından Kadir Taş, Gürbüz Yabaş ve Aydın Daldal ile, bizim girişimimiz sonrasında görüşen, Türk Sivil Toplum Kuruluşları önderlerinden Veyis Güngör, abartılı iddiaların düzeltilmesi gerektiği konusunda uyarı yaptıktan ve bu iddiaların yanlış anlamalara yol açacağını belirttikten sonra, ortak hareket etme kararı alınmıştı. Ne var ki daha sonra böylesi bir çalışma yapılmadı. Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı'nın hazırlattığı ve yayınlattığı rapor konusunda şunları söyledi: ''Orta Doğu’daki gelişmeler, Suriye ve Irak iç savaşları, İsrail’in Gazze saldırıları aylardır Batı dünyasını ve özellikle siyaset ve medyayı her zamankinden daha etkin ve aşırı bir şekilde meşgul etmeye devam ediyor. İçinde yaşadığımız Batı toplumları korku dolu bir sürecin içinden geçiyorlar. Özellikle Avrupa ülkelerinden Suriye başta olmak üzere değişik ülkelere cihad etmeye giden gençlerin konumu en çok tartışılan konulardan birini oluşturuyor. İşte cümle alem bu gençlerin ve ailelerinin geleceğini tartışırken, Hollanda hükümeti bir takım teknik önlemler alırken, Türk gençleri ile ilgili yapılan bir araştırma raporu açıklanıyor. Geçen hafta yayınlanan rapor, Hollanda’daki müslüman gençlerin

radikalleşmesi tartışmasına farklı bir boyut kazandırıyor. Hatırlanacağı gibi, geçtiğimiz yıllarda Hollanda medya organlarında Türk gençleri ile ilgili olumsuz haberler yer alıyordu. 'Kendilerine Türk Profesyonelleri' adını veren bir grup, 2011 yılının başında, Hollanda’nın en itibarlı gazetelerinden de Volkskrant’da yayınladıkları bir yazıda `Tedbirler alınmazsa Türk gençleri Hollanda için tehlike arzeder duruma gelebilirler, toplumdan dışlanan gençler çıkış yolunu İslam’da ararlar, hatta radikalleşme ve kiriminaliteye de yönelirler‘ demişlerdi. Bu ve benzeri yazılar ve iddialar Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Bilimsel Araştırma ve Dokümentasyon Merkezi’ni harekete geçirerek Hollanda’daki Türk gençleri üzerine bir araştırma yapılmasını beraberinde getirmiştir. Araştırmada metod olarak literatür taraması ve söyleşi teknikleri kullanılmış. Hollanda‘daki Türk gençleri içinde yaşadıkları toplumda, sosyal, kültürel ve ekonomik konumlarını toplumun genelinin seviyesine çıkartmak için uğraş vermekteler. İş pazarındaki olumsuzluklara rağmen Türk gençleri eğitim ve mesleki bakımdan ileri konumdalar. Türk gençlerindeki din algısı, gençlerin radikalleşmeleri ve kri-

: 010 - 215 13 11

minaliteye bulaşmalarını teşvik etmeyip, tam aksine gençlerin bu tür girişimlere katılmalarını engelliyor. Diğer taraftan Türk toplumundaki sosyal kontrol da gençlerin aşırılığa kaçmalarını önleyen önemli bir faktör. Araştırmada Türkiye’nin köklü bir seküler islam geleneğine sahip olduğu, gençlerin ideallerini Hollanda siyasi arenasında gerçekleştirme imkanı buldukları gibi argümanlara da yer verilmiş. Araştırma sonucunda, Hollanda şartlarının Türk gençlerine ‘iyi bir müslüman’ olabilme olanağı verdiği de belirtiliyor. Bu araştırma sonuçları bir defa daha göstermiştir ki, Türkler'in Anadolu’da oluşturdukları islam anlayışı ve geçmişte insanlığa sundukları ve yarınlarda yeniden takdim edecekleri medeniyet tasavvuru, her türlü aşırılıktan uzak, insanı eşref-i mahlukat olarak gören bir dünya görüşüdür. Bu anlayış öncelikle müslümanları, akabinde korku içinde olan Avrupalıları rahatlatacaktır. Bize, Avrupa’da yaşayan ve bu medeniyete ait olan bireylere ve kurumlara bu dünya görüşünü anlatmak düşmektedir. Bu sadece bir medeniyetin propogandası değil aynı zamanda üzerimize farz olan insani bir görev, sosyal sorumluluk ve küresel misyondur.''

www.hukukburosu.nl

Senelik €  500'dan başlayan ücretlerle, Türk işletmelerinin hukuk danışmanlığını üstleniyoruz.

Hollanda'daki Türk işletmelerine hizmet sunmak için oluşturduğumuz Şirketler ve Ticaret Hukuku Birimimiz (sector ondernemingsrecht), bütün hukuksal mevzuat konularında sorunlarınızı çözmeyi hedefliyor. Köse Avukatlık Bürosu'nun Şirketler ve Ticaret Hukuku Birimi'nin departman yöneticisi avukat Nursel Köse ve bölümdeki hukukçularımız, 3 avukat ve 2 hukuk müşaviri ile hizmetinizdeyiz.

Av. Havva Yılmaz-Altındağ Huk. Müş. Erdal Kaya

Av. Nursel Köse

Av. Ejder Köse

Hukuk Müş. Elif Kıraç

Av. Ali Durmuş

Hukuk Müş. Mevlüt Gök

Design by ExpoLife

Hollanda'nın en büyük Türk avukatlık bürosu Köse Advocaten olarak yeni hizmetlerle karşınızdayız. Türk işletmelerine yönelik avukatlık ve danışma hizmetlerini sunmak ve hedeflenen sonuçları almak için yeni bir formül oluşturduk.

Av. A. Kemal Tosun


HABER

6

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

50 Yıl sonra bile garip kaldık! Hollanda'ya Türk işçi göçünün 50'nci yılı maalesef büyük bir organizasyon ile anılmadı ve kutlanmadı. Türkiye-Hollanda İlişkilerinin 400'üncü yılı büyük ve değişik etkinliklerle kutlanırken, Türkler'in Hollanda'ya gelişlerinin 50'nci yılı ne yazık ki, bir kaç etkinlik ile anıldı. Ne Hollanda ve ne de Türkiye devleti bu konuda bir tek hatırlatma bile yapmadı. İLHAN KARAÇAY Avrupa'ya Türk işçi göçü 1960'lı yılların başında başlamıştı. Önceleri, 'Almanya'da iş imkanı var' müjdesini duyanlar, pılını pırtısını bile toplamadan göç etmeye başladılar. Türk işçi göçü daha sonra diğer ülkelere de yayıldı. Ülkeler, işlerine yarayan işçileri yığınlar halinde alabilmek için, Türk hükümetleri ile mukavele imzalamaya başladılar. Hollanda ile İşgücü Anlaşması, 19 Ağustos 1964 yılında Lahey'de, hem de Fransızca olarak imzalandığı zaman, bu ülkeye daha önceden gelmiş işçi sayısı 3000 kadardı. Haliyle bu 3000 Türk, imzalanan sözleşmedeki haklardan yararlanamamışlardı. Peki, imzalanan sözleşme çerçevesinde buraya getirilen Türkler haklarını almışlar mıydı? Ne yazık ki bu sorunun yanıtı kocaman bir 'Hayır'dır. Yurttaşlarımızın buralara geldiği ilk yıllarda, iskan ve sağlık sorunu içler acısıydı. Bir odada ve ranzalarda 8-10 kişi yatıyordu. Hastalanan yurttaşlarımızın evine işyeri doktoru anında kontrola geliyor ve 'Sen hasta değilsin' diyerek derhal işbaşı yapması isteniyordu. Mübalağa olmasın ama, bu sıkı kontrol sistemi hasta yurttaşlarımızı çok zorluyordu. Zorlamak da ne demek, bazı yurttaşlarımız bu kontrollar sonucunda hayatlarını kaybetmişlerdi. Amsterdam'daki NDSM tersanesinde çalışan bir yurttaşımız, kendisini hasta yatağından işe gönderen doktorun hatası sonucunda işyerinde vefat etmişti. Bu vicdansızlık için binlerce yurttaşımız ve onları destekleyen Hollandalılar büyük bir protesto yürüyüşü yapmışlardı. Ne acı bir tesadüftür ki, aynı günlerde Belçika'da, aynı ortamda hayatını kaybeden bir Türk için de protesto gösterisi yapılmıştı. Tam bir dramaydı göç serüvenleri. Gidenlerin her birinin ayrı ayrı 'Göç öyküleri' vardı. İçlerinde

ilhan.karacay@haber.nl taşıdıkları acıyı anlatırlardı hep. 'Acılar paylaşıldıkça azalır' derler ama, bu savın doğru olup olmadığını, göç edenlere sormak lazım.

KÖLELİKTEN KURTULUŞ Hollanda'daki Türkler, şimdi artık kölelikten kurtuldular ve mutlu olmaya başladılar. İkinci nesil Türkler'in çoğu, babaları ne yaptıysa onları yaptılar. Yani kalifiye olmayan işlerde çalışmaya devam ettiler. Ama üçüncü nesile ait Türkler, kıskandıracak ve parmak ısırtacak kadar ileri gittiler. Eğitim gördüler. En iyi işlerde koltuk kapmaya başladılar. Siyasete girdiler. Hollanda parlamentosuna 11 milletvekili kazandırdılar. İl Genel Meclisleri'ne 25, Belediye Meclisleri'ne 500'ün üzerinde üye verdiler. İşyerleri açtılar. Önceleri kahvehane, lokanta, manav ve kasap dükkanları çalıştırdılar. Sonraları büyük işlere başladılar. Süpermarketler açmaya başladılar. Fabrika açanların sayısı da az değil. 20 bin işyerinde 100 bin kişi çalıştırıyorlar. Hollanda ve Türkiye hazinelerine milyarlar kazandırıyorlar. Tabii ki kendileri de çok kazanmaya başladılar. ŞİMDİKİ DURUM Şimdilerde, birinci nesilin yarısından çoğu Türkiye'ye yerleşti. Bir kısmı hakkın rahmetine kavuştu. Cenazeler hep Türkiye'ye gönderildi. Ama şimdi artık Hollanda'da 'İslam mezarlıkları' açılmaya başlandı. Artık burada gömülüyor Türkler.

ANALİZ Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, Türk işçi göçü meşekkatli bir serüvendi. Şimdi artık göçten söz etmemek lazım. Artık azınlık olsak da yerleşik biz düzenimiz var. Bu ara Türk ve Hollanda hükümetlerine haksızlık ettiğimiz zamanlar da oldu. TRT radyosunu

TRT BELGESEL Osmanlı izlerini takibe devam ediyor

cızırtılı dinleyebildiğimiz yıllarda, Türk hükümetlerinin kabadayılık yapacak bir hali yoktu. Hoş, buraya gelen Bakanlarımız ve milletvekillerimiz bol keseden konuşup gidiyorlardı. Yurttaşların sorunlarını güya not ediyorlardı. Ama bu notlar maalesef sigara paketlerinin arkasına yazılıyordu. Sonraları durum değişti. Sorunları ciddiye alan bakanlarımız da oldu. Hollanda cephesinde de durum aynıydı. Sağduyulu ve duyarlı bakanların yanında, benim 'Vicdansız Sabuha' diye lakap taktığım Entegrasyondan Sorumlu Bakan bayan Rita Verdonk'un yanında, demokrat politikacılar da vardı. Bir ara çok kızmıştık Hollandalılar'a. 'Hollanda'da bir tek demokrat bile yok' iddiasını yapacak kadar kızmıştık. Vicdansız Sabuha Verdonk'tan sonra hükümet değişikliği sonrası O'nun yerine gelen bir başka bayan Ella Vogelaar umudumuz olmuştu. Ama o da aynı politikayı sürdürmüştü. Bir gün bu Bakan'a, aile birleşimi konusunda bir soru yöneltmiştim. Verdiği yanıt hiç de tatmin edici değildi. Ben de çok kızmış ve bu Bakan'a, 'Siz bize umut vermiştiniz, ama görüyorum ki sizin de Verdonk'tan farkınız yokmuş. Siz Verdonk'un klonlanmışısınız.' dediğim zaman kıyamet kopmuştu. Hollanda'nın ender güzelliklerinden biri de buydu herhalde. Zira aynı sözleri Türkiye'de bir Bakan'a söylemiş olsaydım, anında tutuklanırdım herhalde... Analizimi özetlemek gerekirse, Türk göçü kötü başladı. Umursamazlık yıllarca sürdü. Sahiplenmedik. Biz, birkaç gazeteci Türk, yurttaşlarımızı sahiplenir olduk. Ama bu sahiplenme de sınırlıydı tabii... Kendilerini geliştiren Türkler derneklerini ve federasyonlarını kurarak kendi kendilerini sahiplenmeye başladılar. Sonuç: Kimi memnun, kimi solgun... den ‘Türkiye’ adının verildiğini, Belçika’daki bir köy halkının her yıl neden Türk festivali yaparak Türkler gibi yaşadığını, İtalya’da bir köy halkının da aynı şekilde her yıl Türk Festivali düzenleyip Türkler gibi yaşadıklarını, Fransa’da pek çok yere Osmanville, Turqueville. Turquestein ve Turkheim adlarının verildiğini, İspanya’da Sax kasabasında her yıl düzenlenen festivalin en büyük ve görkemli grubunun İspanyol Türkler olduğunu, Corpanse de Turcos adlı bu grubun 1920’de Atatürk’ün istiklal savaşı galibiyetine sempati duyan İspanyollar tarafından kurulduğunu ve o günden bu güne muhteşem bir binada yerleşmiş olduklarını gittik, gördük ve yaşadık. 10 ülkeyi kapsayacak olan İZLER programının ilk çekimleri Macaristan ve Viyana'da

'Uzaktaki Dostlar'dan sonra, şimdi de 'İzler' 10 ülkeyi kapsayan belgesel serinin çekimine Budapeşte ve Viyana'da başlandı. TRT BELGESEL KANALI'nın daha önce hazırlayıp yayınladığı 'Uzaktaki Dostlar' adlı beş bölümlük serinin ardından, şimdi de 10 ülkeyi kapsayacak olan yeni bir seriye başlandı. Prodüktör İsmail Elden, yönetmen Sacit Şahin, program danışmanı ve sunucu İlhan

Simit

Karaçay tarafından hazırlanan 'Uzaktaki Dostlar' adlı belgeselin, gerek yurtiçi ve gerekse yurtdışındaki yurttaşlarımız tarafından çok beğenilmesi ve yayınların tekrarlanması için yoğun istek gelmesi üzerine harekete geçen TRT BELGESEL KANALI, Osmanlı izlerini takip etmek için bu kez 10 ülkede çalışmalar yapacak. Osmanlı-Türk-İslam me-

Köfte

Mozarella Panini

deniyetinin küresel izlerini ve etkilerini ortaya serecek olan bu programlar, Macaristan, Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, İtalya, İspanya, Rusya, Afganistan, Çin ve Moğolistan'da çekilecek. İsterseniz, önce 'Uzaktaki Dostlar' adlı beş bölümlük programlarda hangi konulara yer verildiğini bir hatırlayalım: Hollanda’daki bir köye ne-

Simit Sandviç

Bu durum insanlar yaşadıkça devam edecek. Ama en sonunda insanlar arasındaki fark ortadan kalkacak ve ayrımcılık nedenleri de silinip gidecek.

50'NCİ YIL ETKİNLİKLERİNDE GARİP KALDIK Hollanda'ya Türk işçi göçünün 50'nci yılı maalesef büyük bir organizasyon ile anılmadı ve kutlanmadı. Türkiye-Hollanda İlişkilerinin 400'üncü yılı büyük ve değişik etkinliklerle kutlanırken, Türkler'in Hollanda'ya gelişlerinin 50'nci yılı ne yazık ki, bir kaç etkinlik ile anıldı. Ne Hollanda ve ne de Türkiye devleti bu konuda bir tek hatırlatma bile yapmadı. Biz, medya mensuplarının bir kaç yazısından başka, sadece bir tek etkinlik yapıldı. Hollanda’ya Türk işçi göçünün 50'inci yılı kutlamaları çerçevesinde Amsterdam Vrije Üniversitesi’nde bir sempozyum yapıldı. Bu sempozyumu düzenleyenlerin hakkını vermek için, bu etkinlikten biraz söz edeyim isterseniz: Başkanlığını Veyis Güngör'ün yaptığı Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi ve Ankara'da bulunan Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu’nun ortaklaşa organize ettikleri Hollanda’ya Türk İşgücü Göçünün 50'nci Yılında Türkiye-Hollanda İlişkileri Sempozyumu'na Türkiye'den 60 akademisyen olmak üzere, Almanya, Ukrayna ve Azerbaycan ve Hollanda'dan 180 konuk katılmıştı. Konuyla ilgili bundan sonraki sempozyum Kasım ayı başında Ankara'da yapılacak. Bu sempozyum bu kez, Başkanlığını Hikmet Eren'in yaptığı EKO AVRASYA ile Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi'nin ortak organizasyonu ile yapılacak. Bakanların, milletvekillerinin, büyükelçi ve konsolosların, çeşitli üniversitelerde görevli profesörlerin ve uzmanların katılacağı Ankara'daki sempozyuma Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın da katılma ihtimali var.

yapıldı.

10 ülkeyi kapsayacak İZLER'deki konular Prodüktör İsmail Elden, yönetmen Sacit Şahin ve program danışmanı ve sunucu İlhan Karaçay tarafından hazırlanacak olan İZLER programı, Türkiye’nin yeni dönemde küresel etkisi olan bir devlet olma isteğini destekleyen bir içerikle düşünülmüştür. Konular bir araya geldiğinde Osmanlı-Türk ve İslam medeniyetinin küresel izlerini ve etkilerini ortaya çıkarmaktadır. Yapım biçimi: Her program 4 konu ve ek bilgiler içerecektir. Her bölümde farklı ülkelerden etki bırakan konular yan yana gelecektir. Örneğin Fransa’dan Toulouse kentini Barbaros’un nasıl ve niçin 6 ay yönettiği ve oradaki bugün hala ayakta olan kilisenin o dönemde cami olarak kullanıldığı işlendikten hemen sonra Çin’e

geçilecek ve 2. Abdülhamit’in Pekin’de yaptırdığı üniversite verilecektir. Orada bugün Çin kökenli Müslümanların hala kuran eğitimi almak için kullandıkları üniversite tanıtıldıktan sonra, Saray konserlerinin aranan sanatçısı Alman piyanist Grosser’in İstanbul aşkı ve orada geçirdiği 35 yıl anlatılacak, oradan Afganistan’a geçilip, Mevlana’nın TİKA tarafından restore edilen evini ve Asya’dan Anadolu’ya uzanan gönül erleri yolculuğunu anlatacağız. Her ülkede birden fazla konu vardır. Bunlar bir defada çekilecek montaj sırasında birbirinden ayrılacaktır. Seçilen konular daha önce ya hiç işlenmemiş ya da yeterince vurgulanmamış fakat bir araya geldiğinde kültür mirasımızı ve uluslar arası etkimizi öne çıkaran bir içeriğe sahiptir.

Hollanda-Belçika proğramının içeriği özet olarak şöyle:

Simit Sarayı Meent Adres: Meent 15A 3011 JA Rotterdam

Tiramisu

Simit Burger

Mantı

Mozaik Pasta

1- Hollanda’da 400 yıl müzesi ve öyküsü. 2- Hollanda Levantenlerinin devam eden nesilleri üzerinden Türk Avrupa ticaretinin öyküsü… 3- Hollanda’da tamamen yerli kökenli kişilerden oluşan Türk Sanat Müziği gurubu ve öyküsü… 4- Türk Hollanda resmi ilişkilerinden de eskiye dayanan lalenin Hollanda’ya götürülüşü Busbeck’in İstanbul günleri ve

bu götürülüşün 400 yılını anmak için bir atlı arabayla yeniden yapılan İstanbul-Amsterdam seyahati. 5- Belçika’da Barış Manço müzesi ve Belçika günleri… Orada yaşayan vatandaşların müzeyi yaşatma çabaları. Barış Manço’nun Belçika’da yaşadığı ve ölümsüz eserlerinin bir çoğunu bestelediği ev ve eşyalar Belçika Türklerinin girişimleriyle satın alındı. 6- Haçlı seferlerini başlatan

Prens Billion ve seferin başlangıç yeri olan ve heykelinin bulunduğu nokta. 7-Abdulhamit’in Abdulaziz’le birlikte yaptığı Belçika seyahatinin yaşayan izleri… 8- Lale devri ressamı Jean Baptiste van Mour 9- Hollanda’da unutulan ve orada vefat eden büyükelçimizin öyküsü… 10- Hoorn’daki kahve evi…


7

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

HABER


HABER

8

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

IŞİD, İslam, Radikalizm Her alanda ayırımcılık kanıksanır hale gelmiş, işsizlik göreceli olarak bazı gruplarda tavan yapmış, evrensel değerlerin uygulaması konusunda çifte standart almış başını gitmiş, ele verir talkını kendi yutar salkımı anlayışı kendini iyice göstermiş hiç de umurlarında değil. Halbuki bu gençleri böylesi radikal kararlar almaya iten faktörlerdir bunlar. AHMET SUAT ARI Kendilerini IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) olarak adlandıran bir grup, Suriye ve İrak’ta yaptığı eylemlerle aylardır haftalardır dünya gündemini meşgul etmekte. İrak ve Suriye’de Moğol İstilasını aratmayacak barbarlıklarla önlerine ne geliyorsa yakıp yıkarak ilerliyorlar. Önlerine çıkan ordular da onlara karşı savaşmak yerine kaçmayı tercih ediyorlar. Her haliyle çok tuhaf bir durum kısacası. Zira sayıları bir kaç bini geçmeyen bu insanlar nasıl olur da bu kadar kısa bir sürede -zira daha dün ortaya çıktılar- böylesi bir güce sahip olabiliyor? Silahları nereden temin ediyorlar? Yerdeki karıncayı bile takip edebildiğini iddia eden ‘süper güç’ler bunları görmüyorlar mı? Bu sorulara daha nice sorular eklenebilir. Hatta bu soruların cevapları da aşağı yukarı zihinlerde mevcuttur, ama kimse yüksek sesle ifade etmiyor, ya da ifade etmek kimsenin işine gelmiyor. Benim kanaatime göre bu grubun ortaya çıkmasının ne İslamla ne de Müslümanlarla alakası var. Tam aksine IŞİD’dan en çok zararı İslam ve Müslümanlar görmektedirler. Sanki onların maksadı İslam'ın imajını Orta Çağ'daki Hristiyanlık imajının seviyesine indirgemektir. Yaptıkları her eylemle bu amaca ısrarla hizmet ediyorlar. Kelle keserek, çoluk çocuk, kadın, yaşlı ayırdetmeden herkese zulüm yaparak, yüzlerinde maske ellerinde silahlarla poz vererek zihinlere bir barbar İslam imajı kazımak istemektedirler ve bu bu iğrenç emellerini gerçekleştirme konusunda da, medyanın da desteğiyle tabii ki, oldukça başarılı olmaktadırlar. Onların şu bir kaç ayda İslam’a verdi-

suat.ari@haber.nl ği zararı tarih boyunca kimse verememiştir! İslama böylesi bir tahribatı yapanların Müslüman olduğunu iddia etmek mümkün müdür sizce? Halbuki Müslümanlar en çok zulme uğradıkları dönemlerde bile zulüm yapmaktan kaçınmışlardır. Peygamberimize (S.A.V.) ve sahabelerine müşriklerin yaptıkları zulümlere bile böylesi bir şiddetle cevap verilmemiştir. Müslüman olsun olmasın herkese adaletli davranmak emredilmiş, adil olmayanlar cezalandırılmıştır. Savaş zamanlarında sadece savaş meydanında mücadele edilmiş ve masum kimsenin kılına dahi dokunulmamıştır. Hatta intikamdan ısrarla kaçınılmıştır. Zira İlayı Kelimetullah’ı yaymanın yolu şiddetten değil, barıştan, hoşgörüden, şefkatten geçer. Böylesi bir inancın mensuplarının IŞİD’ın yaptıklarını benimsemeleri mümkün mü? Tabii ki değil! Bir yandan IŞİD Irak ve Suriye’de yaptığı barbarlıklarla dünya kamuoyunu meşgul ederken, diğer yandan da dünyanın hemen hemen her yerinden bu örgüte katılımlar olmaktadır. Özellikle gencecik çocuklar her türlü riski göze alarak örgüte katılmaktadırlar. Belki de bu yaptıklarının hayatlarını bir felakete sürüklediğinin farkında olmayarak. Belki de bütün olup bitecekleri bile bile göze alarak yapıyorlar bunu. Hepsinin kendilerine göre gerekçeleri var. Kimisi bu kararıyla inancına hizmet ettiğine inanmakta, kimisi de içinde yaşadıkları topluma böyle bir tavırla tepki göstermekteler. Bazıları yanlarına eş ve çocuklarını da alarak onların hayatlarını da riske atmaktan

çekinmiyorlar. Böylesi radikal kararların alındığı bir zamanda radikalizm de ister istemez gündemi meşgul etmektedir. Hatta bu kavram neredeyse sadece İslamla ilişkilendirilmektedir. Ortalıkta bir sürü radikal eğilimli insan dolaşırken, spotlar hep ‘Müslüman’ radikallere çevrilince, kavramla sadece Müslüman radikaller kasdedilmektedir. Tabii ki Batı medyasının gözünde Müslüman radikaller iyi bir malzeme oldukları için olgular abartılarak ve maksadı aşan bir şekilde yansıtılmaktadır. Bunu ‘orantısız ilgi’ olarak da tanımlamak mümkündür. Batıda bu orantısız ilgi esnasında göz ardı edilen çok önemli faktörlerin olduğunu aklı selim herkes bilir. Bilir bilmesine de bunların onlar için pek önemi yoktur. Her alanda ayırımcılık kanıksanır hale gelmiş, işsizlik göreceli olarak bazı gruplarda tavan yapmış, evrensel değerlerin uygulaması konusunda çifte standart almış başını gitmiş, 'ele verir talkını, kendi yutar salkımı' anlayışı kendini iyice göstermiş hiç de umurlarında değil. Halbuki bu gençleri böylesi radikal kararlar almaya iten faktörlerdir bunlar. Onları gözardı edip üç beş gencin tepkisel davranışını toplum için en büyük ‘tehlike’ olarak servis etmek her şeyden hedef saptırmaktır. Doğru olan suça bulaşanı tespit edip gerekeni yapmaktır, tüm Müslümanları töhmet altına bırakacak söylemler ifade etmek değil. Üstelik bu tavır, radikal başka bir çok gencin de, başka radikal kararlar almalarına sebep olabilir.

Rabobank Trabzonspor'a sponsor oluyor

Trabzonspor Kulübü ile RaboBank arasında yapılan görüşmelerin son aşamaya geldiği ve konunun imzaya kaldığı bilgisine ulaşıldı. Buna göre taraflar forma reklamı konusunda büyük oranda anlaştılar. Rabobank sektör yöneticisi ve CDA Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Turan Koçak'ın bankanın üst düzey yönetiminde olmasının anlaşmada etkin rol oynadığı bilgisine ulaşıldı. RaboBank'ın ilerleyen yıllarda Türkiye'ye giriş yapmak istediği ve özellikle Ankara veya İstanbul'dan çok, Anadolu şehirlerine yönelerek tarım ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bölgelerde hizmet vermeyi planladığı da kaydedildi. RaboBank'ın İstanbul kulüplerinden çok Trabzonspor'u cazip görmesindeki en büyük nedenin de Bordo Mavililer'in Anadolu kökenli, büyük başarılara sahip bir kulüp olması gösterildi.

2015'e şimdiden hazırlık yapın! Hesap kitap çok önemli. 2015'e temiz bir başlangıç yapmaya şimdiden hazırlanın ve muhasebenizi uzmanına ve güvenilir ellere teslim edin. Şimdi muhasebecinizi değiştirmenin tam zamanı! Mali Müşavirlik Vergilendirme ve vergi mevzuatı Personel muhasebesi Online (uzaktan) muhasebe işlemleri Danışmanlık Girişimci olarak, sorularınıza en doğru cevapları alacağınız bir yere gelmek istiyorsunuz. Bunun bilincinde olan ADA GROEP, "tek duraklık işyeri" ADA NIJMEGEN prensibiyle, siz girişimcilere hizmet sunmaktadır. ADA ARNHEM ADA DEN-HAAG ADA AMSTERDAM Kerkenbos 1234 Broekstraat 32 Hoefkade 875 t.t. Vasumweg 18 Birlikte, en kısa sürede çözümler üretebiliriz. 6546 BE NIJMEGEN 6826 PZ ARNHEM 2525 HC DEN-HAAG 1033 SC AMSTERDAM T: +31 (0) 26-3895377 T: +31 (0) 24-8 100 100 ADA GROEP girişimcilerimize, sabit fiyat garantisi T: +31 (0) 70-4274357 T: +31 (0) 20-6946600 F: +31 (0) 26-4437152 F: +31 (0) 24 66 374 66 F: +31 (0) 70-3638097 F: +31 (0) 20-6941800 ile standart hizmet paketleri sunan, size en yakın ve en fonksiyonel danışmanlık noktanızdır. Daha fazla bilgi almak için www.adagroep.nl adresinden websitemizi ziyaret edebilirsiniz.

SİZE YENİ KAPILAR AÇIYORUZ


9

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Kültürel tehdit ve radikalizm olgusu

İstanbul'u 8 ayda 7 milyon 828 bin turist ziyaret etti

Hıristiyan geleneklerine bağlı siyasetçiler, müslümanlara karşı tavır almakla, sadece dindaşlarına duygusal destek vermekle kalmıyor, kültürel yozlaşma korkusuyla, Hıristiyan kültürü ve varlığına sahip çıkma refleksiyle hareket ediyorlar. Daha açık bir ifadeyle ‘’Kültürlerinin İslamlaşmasından’’ korktukları için, müslüman dünyasını radikalleşemeye itecek gelişmelere destek veriyorlar.

METİN YAZAREL Özellikle 11 Eylül 2001'den sonra şekillendirilmek istenen yeni dünya düzeni, müslümanların sindirilmesine yönelik, haçlı zihniyetinin değişik bir versiyonu olarak kaşımıza çıktı. Bu anlamda batılı ülkelerin müslümanları hedef alan söylemlerine bakılırsa, önümüzdeki yıllarda batı kaynaklı politikaların daha çok radikalizme yatkın olacağı anlamını taşır. Geleneksel kültürlerin birlikte yaşama mecburiyetinden doğan problemleri gidermekte zorlandıkları konusunu doğru bulur ve anlarım. Ben, toplumların sosyalleşmesini sağlayacak evrensel değerleri referans alarak çözüm üretileceği yerde, geleneksel kültürler üzerinden çatışmaya teşvik edilmesini anlamakta zorlanırım. Yine Hıristiyan dünyasında ‘’Kültürümüzün İslamlaşmasına karşı işbirliği’’ sloganıyla başlatılan ve kültürel yozlaşma korkusu üzerine inşa edilen bir propoğanda metodunun karşılık bulmasını garipser ve izah etmekte zorlanırım. Aynı zamanda gereken önlem alınmaz ise, yakın gelecekte kültürel çatışmaların daha da şiddet kazanacağından endişe ederim. Tarihi seyir içerisinde, kültürle-

metin.yazarel@haber.nl

rin çatıştığı dönemler incelenirse, çatışmanın sebebi ne olursa olsun, en azından içgüdüsel olarak daha iyi ve daha güzel yaşama arzusu yatmaktadır. Her kültürün kendi değerlerinin daha üstün olduğu iddasıyla, diğer toplumlar üzerinde hakimiyet kurmak istemesi tarihi bir gerçekliktir. Bu manada savaş ve çatışma psikolojisini motive eden unsurlara bakıldığında istisnalar hariç, kültürlerin egemenlik alanlarını çatışarak genişletme arzusunda olduklarına dikkat çekmek isterim. Sırası gelmişken yukarıda temas ettiğimiz gibi, kültürel korkular üzerinden batılı toplumların Hıristiyan dindaşlarını koruma adına taraftar tutumlarına da değinmek isterim. Teolojik, Hıristiyan geleneklerine bağlı siyasetçiler, müslümanlara karşı tavır almakla, sadece dindaşlarına duygusal destek vermekle kalmıyor, kültürel yozlaşma korkusuyla, Hıristiyan kültürü ve varlığına sahip çıkma refleksiyle hareket ediyorlar. Daha açık bir ifadeyle ‘’Kültürlerinin İslamlaşmasından’’ korktukları için, müslüman dünyasını radikalleşemeye itecek gelişmelere

destek veriyorlar. İlk başlarda sadece müslümanlar için tehdit oluşturacağını düşündükleri El-Kaide ve IŞİD gibi terör örgütlerinin türemesine vesile olacak iklimlerin oluşmasına sebep oluyorlar. Eğer bügün köktenci radikal örgütler ABD ve Avrupa gibi ülkelerden eleman temin edebiliyorlarsa durumu sadece iman esaslarına dayalı cihat anlayışıyla izah etmek eksik kalır, hatalı olur. İslam'a fobi yaratmak için El- Kaide ve 11 Eylül yeterli görülmedi. Şimdilerde ise IŞİD denen köktenci terör örgütünü, İslami terörün ne kadar tehlikeli ve cani olabilecegini göstermek için kullanıyorlar. Avrupa ülkeleri Müslümanları kültürel bir tehdit ve tehlike olarak algıladığı müddetçe problemler çözülemeyecek ve malesef artarak devam edecek. Yakın gelecekte tehlike ve tehdit algısı evrilerek sadece Hıristiyan toplumları tehdit eden unusurmuş gibi takdim edilmek istenecek. Bu manada kendi iç güvenlik tehlikesini bertaraf etmek ve radikal eğilimleri engellemek adına çıkartılacak kanuni müeyyidelerle, örgütlü toplum olmamızın önüne set çekilecek, barikatlar kurulacak.

İ

stanbul'u, Ocak-Ağustos 2014 döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artışla dünyanın dört bir köşesinden 7 milyon 828 bin 491 turist ziyaret etti.

İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları ile Haydarpaşa, Pendik ve Karaköy Limanlarından ağustos ayında gelişler, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20 arttı. Geçen yılın ilk 8 ayına göre ise havayolu ile geliş yüzde 14 yükselirken, denizyolu ile geliş yüzde 11 azaldı.

Almanlar yine ilk sırada İstanbul'a gelen turistlerin ülkelerine bakıldığında ilk sırayı yüzde 10,2 ile Almanlar aldı. Almanları, Ruslar yüzde 5,2, İranlılar yüzde 4,7, Amerikalılar yüzde 4,6, Fransızlar ve İngilizler yüzde 4,3, İtalyanlar yüzde 3,9, Suudi Arabistanlılar yüzde 2,9, Iraklılar yüzde 2,7, Hollandalılar yüzde 2,6, Libyalılar yüzde 2,2, Ukraynalılar yüzde 2,2, Azerbaycanlılar, İspanyollar ve Güney Koreliler yüzde 2 ile izledi. Kente Arap ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28 artış gözlendi. Kenti 8 ayda Arap ülkelerinden 1 milyon 400 bin 33 kişi ziyaret etti.

‘den fazla TV kanalını izle Türkçe, Arapça, Farsca, Kürtçe, Afganca, Tajikce, Azerice, Ermenice ve Aşurice

Aylık Ödemesiz

Sınırsız Abonelik

GLTURK’ü satın almak için aşağıdaki bayilerimizle irtibata geçebilirsiniz

satın almak için, www.glturk.com adresinden veya aşağıdaki iletişim telefonlarından bize ulaşabilirsiniz

Ali Sahir +31 643.796.559 I All TV Net +31 641.851.404 I Roos Market +31 206.393.904 I Ramin +31 636.097.778

®

.com

.com

tarafından desteklenmektedir

tarafından sağlanmaktadır

Bayi Olmak için apply@glturk.com +1 905.762.5046

Müşteri Hizmetleri info@glturk.com +1 416.640.2405

13-12-0013

‘den fazla Türk TV kanalı


HABER

10

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Gençlik, Başarı ve İnanmak… Dün, yani geçmişte olduğu gibi, bugün de yeni teklif ve düşüncelerle gelmeye devam ediyor gençlerimiz. Her geleni dinliyorum. Önce bir Türk kahvesi ikram ediyorum. Onlar konuşuyor, hayallerini, düşüncelerini, plan ve projelerini anlatıyorlar. Allah var, kimse direk para filan istemiyor, ancak yol göstermemi, yönlendirmemi, birileriyle tanıştırmamı, muhatap olacakları kurumlarda varsa dostlarımı aramamı rica ediyorlar. Bildiklerimi ve tecrübelerimi duymak istiyorlar. Hiç kimseye hayır demiyorum. Bildiğimiz ve aklımızın erdiği kadar yönlendirme ve yardımcı olmaya gayret ediyoruz. VEYİS GÜNGÖR Geçen hafta Rotterdam kaynaklı edebiyat ve sanat ağırlıklı ‘Pırıltı Dergisi’ temsilcileriyle bir hobi bahçesinde, odun ateşinde yapılan akşam yemeği ve yine közde yapılan Filiz çayı eşliğinde buluştuk. Buluşmada, öğrencilik yıllarımdan tanıdığım değerli dostum HOTIAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu da vardı. Buluşmayı sağlayan ortak dostumuz, aslında edebiyat, tarih ve sanat adamı olmasına rağmen, geçim derdinden seyahat ofisi işleten Ali Yağcı oldu. Allah var, Ali bey hizmette kusur etmedi. Türk yemeklerinde, özellikle odun ateşinde yapılan yemeklerde ustalaşan Ramazan Ödek de elinden geleni yaptı bizi ağırlamak için. Pırıltı Dergisi, adından da anlaşılacağı üzere pırıl pırıl, yepyeni konuların ele alındığı, yepyeni isimlerin bir araya gelerek yayınladıkları oldukça kalın bir dergi. Hepsi gencecikler. Yazılarından enerji fışkırıyor adeta. Hele bir yazar ‘Amak’ı Hayal’ kitabını okumuş ve tanıtmış. Şaşırdım. Gıpta ettim. Amak-ı Hayal, Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sini okumak isteyenlere tavsiye edilen ön kitaplardan sadece birisi. Bizimle görüşen temsilci, derginin çıkması gerektiği fikrine iman etmiş, konuya odaklanmış, boş zamanlarında zaman zaman evdeki çocuğuna ayıracağı zamanı da ‘Pırıltı Dergisi’ için kullanan idealist ve inatçı bir insan. Eşinin de desteğini almış bir bayan. Yanındakiler de kesin öyle. Diğerleri de kesinlikle inanmışlardır bu dergiye. Gençlerin ortak noktaları çok çalışmak ve başarmak…

veyis.gungor@haber.nl Geçtiğimiz hafta sonu, yine gençlerin organize ettikleri Gazze Gala Gecesi'ne katıldım. Program Amsterdam merkezli ancak Hollanda’nın her tarafından Filistin davasına gönül vermiş Türk ve Faslı gençler tarafından organize edildi. Gençlerin hikayesi ilginç. Bir, birbuçuk ay önce İsrail’in Filistin’de uyguladığı insanlık dışı olaylardan etkilenen, özellikle de Hollanda medyasının bu olayları yanlı vermesine isyan eden gençler, kendiliğinden biraraya gelerek, ‘Stand up for Palestine’ oluşumunu gerçekleştirmişler. Oluşumun ismi, sosyal medyada yine Hollanda’dan Mona Lima isminde bir müslüman kızın Filistin’teki yaşananları karikatür olarak anlatan bir resminden geliyor. O akşam Mona da oradaydı. Müthiş alkış aldı. Gençler bu karikatürün yer aldığı T-shirt’ler bastırıp ve satıp, parasını Gazze’deki mağdurlara göndermeyi düşünmüşler. Tabii ki gençlerin elinde ilk bin adet basılacak T-shirtlerin parası yok. Üstelik hesap açtırdıkları banka oluşumun isminden dolayı ilk hafta yapılan yardımları da kabul etmedi. Bütün bu gelişmeleri yaz tatilinde sosyal medyadan takip ederken, grup lideri Mehmet Akkoç ile de sürekli haberleşiyordum. Gruptan Lale Yıldırım’ın sosyal medyada ''ahde vefa gösterdi'' diyerek teşekkür ettiği birisi, gençlerin ihtiyaç duydukları parayı tedarik ediyor ve ilk bin T-shirt böylece basılıyor. Ve dört hafta içinde 17 genç gecelerini gün-

GARAGE MERCEDES

düzlerine katarak ikinci, üçüncü, dördüncü kez binlerce T-shirt bastırıp, satıyorlar. Hepsi başlattıkları projeye inanmışlar. Gözlerinden bunu okuyorsunuz. Ve Gala Gecesi'nde bu gençlere destek vermek için gelen üç yüzü aşkın genç ve aileleri salonu dolduruyor. Hem de giriş bileti 18.50 euro. Sivil toplum kuruluşlarımızın programlarında pek görmediğimiz yeni bir kitle, yeni bir grup salonu doldurmuş. Gala programına destek veren Türk ve Fas’lı sanatçılar, siyasetçiler de vardı. Ve gecenin sonuna doğru Gazze’de tamir edilecek üç katlı bir okul projesi için ulaşılan miktar 49.500 euroya ulaştı. İnanmış bu gençlere 49.5 kere maşallah demekten başka aklıma o an bir şey gelmedi… Evet bu ve benzeri girişimlerin sayısı her geçen gün artıyor. Sağ olsunlar, sayıları her geçen gün artsın. Her hafta olmasa bile her iki haftada yukarıda izah etmeye çalıştığım türden yeni gruplar, oluşumlar ve onların proje teklifleriyle karşı karşıya geliyorum. Dün, yani geçmişte olduğu gibi, bugün de yeni teklif ve düşüncelerle gelmeye devam ediyor gençlerimiz. Her geleni dinliyorum. Önce bir Türk kahvesi ikram ediyorum. Onlar konuşuyor, hayallerini, düşüncelerini, plan ve projelerini anlatıyorlar. Allah var, kimse direk para filan istemiyor, ancak yol göstermemi, yönlendirmemi, birileriyle tanıştırmamı, muhatap olacakları kurumlarda varsa dost-

larımı aramamı rica ediyorlar. Bildiklerimi ve tecrübelerimi duymak istiyorlar. Hiç kimseye hayır demiyorum. Bildiğimiz ve aklımızın erdiği kadar yönlendirme ve yardımcı olmaya gayret ediyoruz. Gençlerin projelerine inanıp inanmadıklarını, bir iki zorluk karşısında pes edip etmeyeceklerini kestirmeye çalışıyorum. Başarı yolunda onları bekleyen engelleri aşabilecek inanç, enerji ve metodları olup olmadıklarını gözlemlemeye gayret ediyorum. Edindiğim tecrübe ise şöyle özetlenebilir: Eğer gençler, tembel, gevşek ve üşengen değillerse, uyuşuk ve keyfine düşkün değillerse, her olayda bir mazaret belirtmiyorlarsa başaramayacakları iş yoktur. Çünkü bu gençler, başarının önünde en büyük engel olan tembelliği bertaraf etmişlerdir… Sonuç olarak şunu diyebiliriz: Her iki örnekte de görüldüğü gibi, Hollanda Türk toplumu ve tabii ki sivil toplum oluşumları da giderek değişiyor. Bu iki girişim sadece benim bu ay içinde muhatap olduğum ve başarı dolu bir çalışmanın örneklerini gösteriyor. Daha neler var, neler. Toplum için, insanlık için bir şeyler yapmak isteyen gençler öncelikle başarının önündeki tembellik ve kötü arkadaştan kurtulun. Siz istenirseniz, inanırsanız, yaptığınız işe iman ederseniz neler başarırırsınız neler. Gençlerden, kendilerine yakışan yeni girişimler bekliyoruz. Size destek verecek, önünüzü açacak sayısız nefer ve kurum var.

Sera Supermarkt

� Taze meyve ve sebze reyonu � Et reyonu � Bol miktarda güleryüz

KALİTEDE TEK İSİM

Keurmeester Serdar Altay Tegen inlevering / voor alle auto's. €39 e ti en rt ve ad ze de van

APK

€ 29,€ 49,-

APK Keuringsstation Reperatie en onderhoud alle merken Inkoop en verkoop Banden Accu's

Hillegondastraat 11-13 3051 PA Rotterdam

Bos en Lommerweg 159/161 1055 DS Amsterdam Tel: 020-6860623

Hakiki kuzu eti sadece bizde

• • • • •

BENZINE: €69 : L E S DIE

Tel: 010 - 418 50 69 Mob: 0619 - 75 83 25

2 adet şampiyonluğu olan meşhur Halil Usta'nın leziz yemeklerini tadın... Amsterdam'da yeni açılan restoranımızda geleneksel Türk mutfağının tadına varabilirsiniz.

Bos en Lommerweg 251 • 1055 DV Amsterdam


11

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Helal gıda sektörü 120 milyar euroya yükseldi Dine uygun, temiz ve kaliteli ürünlere duyulan ihtiyaç hem İslam ülkelerinde hem de bu ülkelere ihracat yapan Batı ülkelerinde helal gıda pazarının her geçen gün daha da büyümesine yol açıyor. Helal kavramını öne çıkaran gıdadan bankacılığına kadar genişleyen piyasanın büyüklüğünün 120 milyar euroyu bulduğu belirtiliyor. Helal kelimesi yasal, meşru, geçerli olan ve hak edilmiş anlamına geliyor. Karşıtı olan haram ise yasal olmayan, gayrimeşru, geçersiz ve hak edilmemiş manasında kullanılıyor. Yemek ve içmek amacıyla insanın kullandığı her şey için helal şartı, Müslümanların standart sınırı olarak kabul ediliyor. Çok az istisnalarla, tüm saf ve temiz şeyler helal kategorisine giriyor. Kuran-ı Kerim'de Müslümanlara ve bütün insanlara helâl olan şeylerden yemeleri emrediliyor. Bu mesajı bildiren pek çok ayet var. Örneğin, Bakara Suresi’nin 168’nci ayetinde "Yeryüzünde bulunan gıdaların güzel ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin, zira şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır.” buyruluyor. En genel anlamıyla helal şartları, alkol gibi haram maddeleri kullanmadan üretilen, eti helal ve kesimi İslami usulle yapılan hayvani veya bitki tabanlı katkı maddelerinin kullanıldığı yiyecek olarak kabul ediliyor. Haram olma şartları ise yenmesi haram kılınmış veya kesimi İslami usulle yapılmamış hayvani kaynaklı veya bitkisel olduğu halde alkolle muamele görmüş maddelerden yapılmış katkı maddeleri olarak görülüyor.

HELAL ÜRÜN KODEKSİ OLUŞTURULACAK Geçmişe oranla günümüzde helal gıda tartışmasının daha fazla gündeme gelmesi, yiyecek endüstrisinin kullandığı kimyasal maddelerin ve GDO'lu ürünlerin, gıdanın doğasını bozup bozmadığı kaygısına dayanıyor. Bugün, helal gıda arayışının art-

masıyla konu uluslararası düzeyde de ele alınıyor. Bir taraftan Helal Kodeksi çalışmaları sürerken, diğer taraftan standardizasyon ve sertifikalandırma ile ilgili uygulamalar da tartışılıyor. Ülkeler kendi içlerinden kamu veya dernek faaliyeti şeklinde helal gıda çalışmalarını yürütüyor. Dünya Helâl Konseyi, Dünya Helâl Vakfı, Dünya Helâl Forumu bu alanda faaliyet gösteren öncü kurumlar. Tamamının kendilerinin oluşturduğu “Dünya Helâl Standartları” mevcut. Bu konuda en kapsamlı çalışmalar ise İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında gerçekleştiriliyor. 57 İslam ülkesinin üye olduğu teşkilat, standart ile akredite kuruluş oluşturma hedefinde. Türkiye’den Türk Standartları Enstitüsü direkt bu çalışmalara katılıyor. Mevcut tabloda dünyada helâl gıda alanında önemli çalışmalar yapılmakla birlikte, helâl sertifika kuruluşları bir dağınıklık içinde. Logolar ve standartlara bakış açıları farklılık gösteriyor. Çok değişik uygulamalara tanıklık etmek mümkün. Konuyla ilgili dünya çapında düzenlenen toplantılarda da uluslararası birliğin önemi vurgulansa da bu alanda halen somut bir adım atılabilmiş değil. HELAL SEKTÖRÜ 120 MİLYAR EURO Helal gıda ve helal ürünlere ilginin sürekli arttığını söyledik. Yaklaşık 2 milyarlık nüfusa sahip İslam dünyasında helal gıda da artık bir sektör haline geldi. Helal kavramını öne çıkaran gıdadan bankacılığına kadar genişleyen piyasanın büyüklüğünün 120 milyar euroya ulaştığı belirtiliyor. Dünyada 112 ülkeye yayılmış 2 milyara yakın Müslüman nüfus bulunuyor. İslami ekonomi, özellikle helal gıda, helal giyim, helal turizm

gibi yaşam tarzına bağlı sektörler küresel olarak hızla gelişiyor. Türkiye'de helal gıda tüketim piyasası, küresel olarak ikinci en büyük potansiyel piyasa. Söz konusu piyasa, 2012 yılında 154 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. 2018 yılında ise 237 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. İslami hayat tarzı olarak en büyük piyasa Endonezya. Endonezya'nın 2012 yılında 235 milyar dolar ve üçüncü en büyük piyasa olan Suudi Arabistan'ın 91 milyar dolarlık olduğu tahmin ediliyor. Dünyada helâl gıda çalışmaları batılı ülkelerde azınlık durumunda yaşayan Müslümanların girişimleriyle başladı. Helâl sertifika uygulaması ise 1960’lı yıllarda ABD'de yaşayan Müslüman gıda ve teknik uzmanları tarafından atılmış bir adım. Malezya, Endonezya, Brunei, Suudi Arabistan gibi ülkelerde devlet bazında helâl sertifikalandırma işlemi yapılırken diğer pek çok ülkede çeşitli kurumlar tarafından bu işlem yürütülüyor. Dünyadaki helâl sertifika kurumları, büyük ölçüde vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşu olarak görev yapıyor.

AVRUPA’DA ÖNCÜ HOLLANDA Helal gıda tartışmalarının en çok yaşandığı bölge Avrupa kıtası. Avrupa'da sadece Müslümanlar değil, Yahudilerin ve Hinduların da kendi dinlerine uygun gıda problemi var. Problemin en önemlisi ise bu dinlerin kendi kurallarına uygun kesilmiş et meselesi. Helal gıda tartışmalarının yaşandığı en önemli Avrupa ülkesi Hollanda. Müslüman nüfusu 1 milyonu aşmış ülkede helal gıda tartışmaları 1982 yılında başladı. Ancak 1986 yılına gelindiğinde Müslümanlara İslami kesim yapma hakkı verildi.

Fakat daha sonraları gelişmeler pek de olumlu olmadı. Ülkede bir süredir devam eden hayvanların uyuşturulmadan kesiminin yasaklanmasına dair yasa parlamentodan geçti. İki sandalyeli Hayvanlar Partisinin parlamento gündemine taşıdığı yasa 116 oyla kabul edildi. 1'er milyon Türk ve Yahudi bu karara tepki göstererek ortak bir deklarasyon yayınladı. İngiltere, Avrupa ülkeleri içerisinde helal gıda tartışmalarını çözmeye en yakın ülke olarak görünüyor. İngiltere'de yaşayan Müslümanlar tartışmaları sonuç-

landırmak için Müslüman Gıda Konseyi kurdular. Ayrıca konuyla ilgili kurumlar da çalışmalarına devam ettiriyor. Bu konuda iki önemli kurum helal gıda teşkilatları için referans konumunda. Dünya Helal Konseyi ve Avrupa Helal Sertifikası Verenler Konseyi önemli çalışmalarda bulunuyor. Bu konuda çalışmalarını devam ettiren diğer önemli bir kurum ise Halal Foodguide Service. Bu kuruluş helal-haram listelerini hazırlıyor ve hatta teker teker gıda listelerini sitelerine taşıyor.

Hollanda, Türkiye'deki patriotları geri çekiyor

Hollanda hükümeti, Suriye’den gelebilecek saldırılara karşı geçen sene ocak ayında NATO’nun isteği doğrultusunda Türkiye’ye gönderdiği Patriot füzelerini geri çekme kararı aldı. Konuyla ilgili meclisin alt kanadı Temsilciler Meclisi’ne bilgi veren hükümet, Patriot sistemlerinin görev süresinin biteceği 2015 Ocak sonunda Hollanda’ya götürüleceğini bildirdi. Hollanda Genelkurmay Başkanı’nın NATO’yu alınan kararla ilgili bilgilendirdiğine yer verilen açıklamada, sürekli kullanım durumunda olan savunma sisteminin büyük bir bakıma ihtiyacı olduğu ve bunun da ancak Hollanda’da yapılabileceği kaydedildi. Suriye’den Türkiye’ye yönelik saldırı tehdidinin tamamen bitmediğine dikkati çeken hükümet, bu kapsamda NATO’nun Türkiye’yi koruma çabalarının desteklenmeye devam edileceğini bildirdi. Hollanda’ya ait Patriot hava savunma sistemi 26 Ocak 2013 tarihinde Adana’da konuşlanmıştı. İlk etapta bir yıllığına gönderilen savunma sistemi ve 250 askerden oluşan birliğin görev süresi, Türkiye’nin talebi doğrultusunda geçen sene kasımda Hollanda hükümeti tarafından bir yıl uzatılmıştı. Hollanda, daha önce birinci ve ikinci körfez savaşlarının yaşandığı 1991 ve 2003 yıllarında da Türkiye’ye Patriot füzeleri göndermişti.

.com

€59

’dan

Hayallerinizi Corendon’la Yaşayin

BAŞLAYAN FIYATLARLA VERGILER DAHILDIR


HABER

12

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Hollanda'nın tek İslam Ortaokulu Avicenna Koleji açıldı Avicenna Koleji'nin Denetleme Kurulu üyelerinden Cihan Gerdan

2013-2014 eğitim yılında Ibn Ghaldoun okulunda yaşanan sorunların ardından okul iflasa zorlanmıştı. Onun yerine yeni bir okul kurmayı hedefleyen yeni yönetim, 14 ay De Opperd ismiyle bir eğitim yılını tamamladıktan sonra, geçtiğimiz günlerde Avicenna Koleji adı altında bağımsız yeni bir okul açtılar. Böylelikle İbn Ghaldoun'un yerine tekrardan Hollanda'nın tek İslam Ortaokulu açılmış oldu. Avicenna Koleji Denetleme Kurulu üyesi Cihan Gerdan'la yeni okulun açılışı ve gelişimi hakkında kısa bir söyleşi yaptık. Cihan Bey, Geçtiğimiz 14 ay içerisinde nasıl bir gelişme gerçekleştirdiniz

okulda yönetim olarak? 14 ay önce sıkıntılar vardı biliyorsunuz, 1 Kasım 2013'te de yeni okul kuruldu. İbn Ghaldoun iflas etmiş oldu. Bundan sonra okulun yönetimi tamamen değişti. Öğretmenlerin yüzde 70'i değişti, 6 hafta içerisinde yeni bir okul kuruldu, aslında bir okul 1-1,5 sene içerisinde kurulur. Kolay bir iş değil tabii ki. Rotterdam'daki okulların birleşmesi ve beraber çalışmasıyla birlikte 6 hafta içerisinde okul kurulabildi, demek ki istenirse oluyormuş. Bir kesimle arkadaş olursan, o zaman kapılar daha çabuk açılıyor. İbn Ghaldoun'un arkadaşı yoktu, kendi başına kalmış ve kendi

KSYÖ: "Suriye’nin kuzeyinde sistematik bir şekilde klor kullanıldı"

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), Suriye’nin kuzeyinde sistematik bir şekilde klor kullanıldığını bildirdi. Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan KSYÖ’den yapılan açıklamada, Suriye’de nisan ve mayıs aylarında kimi bölgelerde kimyasal silah kullanıldığı yönünde iddiaların ortaya çıkması üzerine araştırma yapmak üzere kurulan “Durum Tespit

Misyonu”nun, raporunu tamamladığı belirtildi. Ülkenin kuzeyindeki kimi köylerde kurbanlar, doktorlar, yardım görevlileri ve görgü tanıklarıyla görüşülerek hazırlanan raporda, sözü edilen yerlerde bu yılın başlarında klor gazının sistematik ve tekraren kullanıldığı açıklandı. Teşkilata üye ülkelerle bugün paylaşılan raporda, elde edilen delillerin inandırıcı olduğuna vurgu yapıldı. KSYÖ tarafından geçen nisan ayında oluşturulan misyon üyeleri, mayısta Suriye’de inceleme yaparken saldırıya uğramıştı. Pusuya düşürülerek bir süre gözaltına tutulan heyet üyeleri, Suriye’deki en büyük muhalif grubunun müdahalesiyle serbest bırakılmıştı.

yağıyla kavrulmaya çalışıyordu. dolayısıyla pek başarılı olamadı. Ancak CVO araya girince, CVO'nun da başkanı da işin başında olduğu için, bütün okullar yardımcı oldular. bütün kapılar açıldı, hatta bakanlıktaki kapılar bile açıldı. Şimdi ise denetleme kurulunda, 3 tane Müslüman var, 2 Hollandalı var, bir de başkan Wim de Toy var günlük yönetimde, toplamda 6 kişi bu okulu yönetiyor. Direktör, Richard Troost, günlük okulda, denetleme kurulu ise haftada bir okula geliyor. Yeni öğrenim yılında öğrencilerde bir çoğalma oldu mu? Kayıtlar oldu ama maa-

lesef geçen seneki sayıyı yakalayamadık. 137 öğrenci kayıt ettik, ama daha çok öğrenci son sınıftan üniversite veya yüksek okula gittiler ve bu yüzden okuldan ayrıldılar. Öte yandan biz bu yeni okulda öğrenci kriterlerini de yükselterek daha kaliteli bir eğitim vermeyi planladık. Bu sebeple bazı öğrencileri kayıt altına almadık. Şu anda öğrenci sayımız 517. Çok kısa sürede bir okul kurdunuz, bu öğrencilerin daha önce bu okulda zaten öğrenci olmaları bunda bir etki yaptı mı? Tabi kesinlikle, belki 2030 tane yeni öğrenci kayıt oldu, ancak çoğunluğu eski öğrencilerle devam ettik. Peki velilerin nasıl bir

tepk i s i oldu yeni yönetime? Tabi tereddüt vardı, Hıristiyan bir okulun altında nasıl barınacağız diye soruları vardı. Endişeleri vardı haklı olarak, ama görüyoruz ki ağustostan itibaren CVO'nun altında değiliz artık ve kendi başımıza yürüteceğiz inşallah. Sorunlu süreçten sonra tereddütlü velileri nasıl ikna ettiniz? Okul yine aynı okul kalacak dedik, kitapları aynı, öğrencileri aynı, yalnız daha kaliteli öğretmenlerle devam edeceğimizi belirttik. Yeni gelen öğretmenlere de 1 yıllık kontratlar verdik, De Opperd'dan Avicenna'ya geçişte sorun yaşamayalım ve yeni imkanlar tanıyalım diye. Bu geçtiğimiz 10 aylık süre

Hollanda Dışişleri Bakanı Frans Timmermans'a yeni görev

Hollanda Dışişleri Bakanı Frans Timmermans kurumlar arası ilişkiler, hukuk devleti ve Temel Haklar Şartı’ndan, Suriye, Irak ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yaşanan insani sorunlar hakkında farkındalığı artıran AB Komisyonu’nun İnsani Yardım ve Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Üyesi Kristalina Georgieva bütçe ve insan kaynaklarından, eski Estonya Başbakanı Andrus Ansip dijital ortak pazardan sorumlu başkan yardımcıları olarak belirlendi.

zarfında sınıfları gezdik, öğretmenlerin kalitesini kontrol ettik, ve bunun sonucunda 15 öğretmen yenilendi ve daha kaliteli bir şekilde yolumuza devam ettik. Önümüzdeki yıllarda öğrenci sayısını nasıl arttırmayı düşünüyorsunuz? Öncelikle kaliteli bir eğitim vermekle, daha sonra ise insanlarımıza verdiğimiz kaliteli eğitimi duyurmak olacak. 1 senenin içerisinde kalıcı bir okul kurduğumuz için bir güven olacağını düşünüyoruz insanlarımızda, diğer yönde de tabii PR yapacağız, websitemiz aracılığıyla, basın aracılığıyla, camilerde derneklerde kendimizi anlatacağız, başka çaremiz yok. 3 yıllık gibi kısa bir süre içerisinde istediğimiz öğrenci sayısına ulaşmayı istiyoruz.


13

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Telefon veya tabletinizle istediğiniz her an kameralarınızı izleyebilirsiniz!

GÜVENLİK

SİSTEMLERİNDE

DOĞRU ADRES

Tel: 010-462 35 69 www.adacams.nl

Beveilig uw woning, kantoor of winkel met het beveiligingssysteem van ADACAMS

AB Bakanı: Eğer vizeler kalkmazsa kapıları kapatırız

Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığında yeni AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak atanan Volkan Bozkır önemli açıklamalarda bulundu. Daha önce genel sekreterliğini yaptığı bakanlığın başına geçen Volkan Bozkır "Benim için son derece önemli değişiklik. 2000 yılının ağustos ayında, 14 yıl önce bu binaya genel sekreter yardımcısı ola-

rak geldim. 2009 yılında Genel Sekreter, 2014 yılının ağustos ayında da aynı binaya bakan olarak geldim. Bunun bende ayrı bir mutluluğu ve önemi var. Burada çalışan bütün arkadaşların uzman yardımcılığı ve uzmanlık sınavını yapmış bir kişi olarak, bildiğim bir ailenin içine geldim." dedi. Türkiye'nin AB üyeliğinin sekteye uğradığı yönünde kamuoyunda yorumlar yapıldığı yönündeki görüşlere dair ise Bakan Volkan Bozkır "Kamuoyundaki kanaatler ve oluşmuş algılar önemli. Bu algıların, gerek Türk insanının, gerek AB üyesi ülkelerin doğru fotoğraflara bakamadıklarından kaynaklandığını düşünüyorum. Öyle bir dönem yaşadık ki Türkiye'de fasılların açılamamış olması, bir anlamda sanki sürecin yavaşladığı, durma noktasına geldiği şeklinde Türk insanında kanaat oluşturdu. Ben buna kesinlikle inanmıyorum.

Çünkü, siyasi kriterlerin yerine getirilmesi sırasında, siyasi reformlar, insanların çok daha ilgisini çekecek bir cazibe konusuydu. AB konularını, üyelik sürecini daha fazla içinde hissediyordu insanlar. Ama müzakereler başlayıp teknik konulara geçildiği zaman, bu cazibe ve ilgi kaybının olması, her zaman bütün dünya ülkelerinde görüldü. Fasılların açılmasını ben şöyle önemsiyorum: Faslın açıldığı hükümetlerarası katılım konferansı, Türkiye ile müzakerelerin devam etmesi için siyasi iradenin tekrar teyit edildiği bir ortam yaratıyor. İnşallah İtalya'nın dönem başkanlığında fasıl açarız. AB müzakere süreci bir okyanus ise fasıl açmak bunun üzerinde bir kağıt teknedir. O kadar başka yapılacak işler var ki önce içimizde bu üyeliği özümsememiz lazım. Bu müktesebatın Türkiye'ye yarar getirdiği konusunda, gerçekten buna inanmamız lazım. Fasıl açılmadan zaten Türkiye'yi biz belli bir noktaya doğru getirdik ve bundan sonra da getireceğiz. 8 Ekim'de İlerleme raporu Dengeli bir rapor bekleyip beklemediği beklentisine ise bakan Volkan Bozkır şöyle yanıt verdi: "Raporun çıkana kadar ne olacağını tahmin etmek zor. A m a öyle olmasını te-

menni ediyorum. İlk rapor 2000 yılında yayımlandığı zaman, Genel sekreter yardımcısı idim. Çok kötü bir rapordu. Brüksel'e gittim ve 'bunu kim yazdı?' dedim. Beni bir odaya götürdüler, genç bir çocuk, 'sen mi yazdın?' dedim o da 'ben yazdım' dedi. 'Türkiye'ye hiç gittin mi?' dedim, 'hiç gitmedim' dedi. Ortaya çıktı ki bu rapor, öyle bir kötü ortamda yazılmış. Daha sonra biz bir sürü mekanizma kurduk. Biz bilgilendirme faslını düzgün yapıyoruz. Ama ona rağmen AB'nin sırf Türkiye'yi rencide ve aşırı derecede tenkit etmek için bir rapor yazmakta olduğu düşüncesinde değilim. Yaşanabilir bir belge ortaya koyacaklarını ümit ediyorum ve buna inanıyorum. Ama eğer şeytan doldurur derler ya; 2000 yılındaki gibi bir rapor çıkarsa da - o raporu layık olduğu yerde sakladığımı söylemiştim - bu raporu da onun yanına koyarız. Türkiye'nin AB üyeliği, Türkiye için olmazsa olmaz mıdır? "Hiçbir şey Türkiye için olmazsa olmaz değildir. Türkiye, bugün artık başka bir Türkiye. 1963 Ankara Anlaşması'nı imzalayan Türkiye'ye baktığımız zaman, kişi başına düşen milli gelir 320 dolar, 7 tane üniversite var, 8 milyon dolar turizm geliri, 1 milyar dolar ticaret hacmi var. Böyle bir Türkiye için AB üyeliği, ne pahasına olursa olsun, mutlaka üye olunması gereken bir üyelikti. Bugün aynı Türkiye'ye baktığınızda kişi başına düşen milli gelir 11 bin 500 dolar, Türkiye 820 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmış vaziyette. Turizm gelirleri 50 milyara doğru gidiyor, ticaret hacmi 300 milyar dolar, üniversite sayısı 180'in üzerine çıktı. Bütün civarımızda iç savaşlar ve depremler yaşanırken Türkiye bir huzur adası, siya-

si ve ekonomik istikrar adası olarak devam ediyor. Böyle bir Türkiye için olmazsa olmaz yok. Ama biz istiyoruz ki Türkiye AB müktesebatını özümsesin ve bu medeniyet seviyesine ulaşsın. Çok az bir mesafe kaldı. Ondan sonra, AB Türkiye'yi üye yapar mı yapmaz mı?... Yapmazlarsa hata yaparlar. Biz üye olamazsak bizi çok fazla rencide etmez ama üye olursak memnun oluruz, AB de bizi üye olarak alırsa memnun olacaktır. Böyle bir Türkiye'yi dışarıda bırakma lüksüne AB sahip değildir. Onun için ben karşılıklı çıkarlarımız olan AB'nin yanlış karar vermeyeceğini düşünüyorum, ümit ediyorum, vermemesini de temenni ediyorum. "

Türk vatandaşlarıNA AB'de vizesi "Geri kabul anlaşmasının imzalanmasıyla birlikte bir süreç de başladı. Bu süreç, anlaşmanın imzalanmasını takip eden 3 sene içinde vizelerin tamamen kaldırılmasını öngörüyor. Şu ana kadar yürütülen bütün müzakereler gayet iyi gidiyor. İki taraf da anlaşmanın onay sürecini tamamladı, gayet iyi bir adım da atılmış oldu. Eğer 3 yıl içinde vizeler kalkmazsa geri kabul anlaşmasını ve bu süreci başlatırken varılan mutabakata göre 6 ay içinde anlaşmayı feshetme yetkimiz var. Bunu arzu etmiyoruz. Geri kabul anlaşması, sadece Avrupa'nın illegal olarak göç etmiş kişileri Türkiye'ye iade etmesine imkan veren bir sistem değil. Burada Türkiye'nin sınır güvenliği, bütün hudutlarda yeni bir sistemin kurulması, biyometrik pasaportlar sayesinde Türk insanının cebinde taşırken iftihar ettiği pasaportlara kavuşması da önemli. Ayrıca bu pasaportlar, bizim yurtdışına gidişlerimizde vatandaşlarımızı kontrol eden kişiler bakımından da kolaylık

sağlıyor. Bütün bu sistem içinde, bir anlamda biz kendi düzenimizi de güçlendiriyoruz. Bu sayede Türkiye çok daha iyi bir konuma gelecek. İllegal göç, sadece AB'nin değil, Türkiye'nin de sorunu. Türkiye ne kadar az illegal göçle karşılaşırsa, ne kadar az illegal göç Türkiye'den kaynaklanmazsa, Türkiye'nin de kendi içinde daha huzurlu yaşaması, bu işten para kazanan illegal göç örgütlenmesini yapan kişilerin bir süre bu işe tevessül etmemesini sağlayacaktır. İnşallah 3 yıl sonra... Türk insanının kendisini en kötü hissettiği anlar vize başvurusu yaptığı anlardır. Burada görevli iken ya da Dışişleri Komisyonu Başkanı iken, milletvekillerinden veya dostlardan aldığım en büyük talep, vize konusunda yardımcı olunmasıydı. Gidip o sefaret önünde beklemeler, iyi muamele etmemeler... O durumlar artık kalkmalı. Türk insanı belli bir refah seviyesine ulaştı. AB'nin zannettiği gibi AB kapıları açınca, vizeyi kaldırınca milyonlarca insanın Avrupa'ya gidecek, iş piyasasını ve şehirleri işgal edecek hali yok. Türkiye bugün altyapısını, birçok Avrupa şehrinden daha geliştirdi. Türkiye'de iş dolu. Belçika'da bir yılda 10 bin firma iflas etti, işsizlik had safhada; Fransa'da öyle, İtalya'da öyle. İspanya'da yüzde 20 işsizlik, Yunanistan'da yüzde 25 işsizlik var. Vizeleri kaldırsalar, böyle bir niyet olsa insanlarımız gidip iş bulamayacak. Niye gitsinler? Bir tarafta ekonomik büyüme sıfır, eksi; Türkiye'de ise ekonomik refah artıyor. Oradan bu yana baskı olacaktır. Espri mahiyetinde söylüyorum; belki Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye doğru gelenleri önlemek için biz kapıları kapatacağız. Ben ona inanıyorum. AB'nin hiç bir endişe duymasına gerek yok, Türkiye'de iş çok."


HABER

14

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Eylüllere rağmen umuda tutunmak... Dünya halkları da bu masala her zaman olduğu gibi inanıyor ve emperyalist güruha destek veriyor. En acısı da, Müslüman olduklarını iddia eden işbirlikçi aşağılık bir zümrenin bu oyuna gelmesi ve emperyalist çeteyle hareket etmesidir. Bu oyunu tersine çevirmek hiç de zor değil. Yeter ki, zalimlerin zulmüne ortak olan; yanımızdaki işbirlikçi hainleri iyi tanıyalım. ZEYNEL ABİDİN KILIÇ “En kolayıdır kaybetmek, mesele kazanmak için uğraşmakta. Savaşmadan esir olacağına, savaşarak ölmeli insan aslında” (Che Guevara) Emperyalist güruhun yoğun mesai ile işbaşı yaptığı ayın içerisindeyiz; Eylül’deyiz... Aylarca, insanlar arasına ektikleri fitneleri biçtikleri aydayız; Eylül’deyiz... Türkiye’de, kardeş kavgasının fitilini ateşleyen, ardından da o fitili söndürmek için kurtarıcılığa soyunan işbirlikçi cuntanın eliyle, Türkiye’nin onlarca yıl geriye götürüldüğü, karartıldığı aydayız; Eylül’deyiz... Afganistan ve Irak’ı işgal etmek için kendi halkını gözünü kırpmadan öldüren, kuleleri yerle bir eden emperyalist çetenin yine çıkarları uğruna milyonlarca masum ve mazlumu katlettiği, zindanlara soktuğu, vatanlarından sürdüğü ayın içerisindeyiz; Eylül’deyiz... Yine Eylül’deyiz ve yine emperyalist güruh işbaşında. Kana doymayan kan içici vampirlerin yeni tezgahıyla mazlum coğrafyalar yeni ölümlerin, yepyeni zulümlerin, en vahşi terörizmin, sürgün ve zindanların havasını solumaya başladılar bile. Taliban’a karşı El Kaide’nin oluşumuna zemin hazırlayan ve onun her türlü ihtiyacını karşılayan, destekleyen emperyalist kapitalizm ve ırkçı siyonizm, şimdi de o bölgedeki hâkimiyetini sürdürmek için yine kendi ürettiği IŞİD belasından bölge halkını kurtarmaya hazırlanıyor.

El Kaide’yi bitirmek bahanesiyle yola çıkan vahşi kapitalizm, milyonlarca masum ve mazluma ölüm yağdırmıştı. Şimdi de IŞİD’i bitirmek için yola çıkmaya hazırlananlar, aynı şekilde milyonların hayatına kast etmiş durumdalar. Tezgah aynı, oyun aynı, hikâye aynı, oyuncu ve figüranlar farklı. Dünya halkları da bu masala her zaman olduğu gibi inanıyor ve emperyalist güruha destek veriyor. En acısı da, Müslüman olduklarını iddia eden işbirlikçi aşağılık bir zümrenin bu oyuna gelmesi ve emperyalist çeteyle hareket etmesidir. Bu oyunu tersine çevirmek hiç de zor değil. Yeter ki, zalimlerin zulmüne ortak olan; yanımızdaki işbirlikçi hainleri iyi tanıyalım. Şimdi o hainler, bölgeyi kana bulayan, oranın yer altı ve yer üstü zenginliğine göz diken emperyalist güruhtan yardım istiyorlar, işgalci taifeyi o bölgede ağırlamaya hazırlanıyorlar. Bu nasıl bir züldür, bu nasıl bir zihin kirliliğidir... Gecenin en karanlık anı, şafağın yaklaştığı andır... Bu zulmün darağacına asılacağı, çarmıha gerileceği gün yakındır. Zira Rabbim müjdeyi veriyor: “O zulmedenler yakında nasıl bir inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir.” Ne vakit mi? Dağların, göklerin ve arzın almaya cesaret edemediği emaneti omzuna alan insanın, bu emanete kıymet verdiği, layıkıyla koruduğu, hakkıyla sahip çıktığı ve onun sorumluluğunu yerine getirdiği vakit...

Hayalindeki abiye ya da gelinliği bulamadın mı? Üzülme! Royal Modehuis'ın 400 m2'lik geniş mağazasında hayallerinin kıyafetini bulabilirsin...

abiye, , k li n li Ge netlik, n ü s , k lı damat ı ve farklı d bin all feti ın kıya r la m a elin ort yal'e g o R in iç

ROYAL MODE HUIS Groene Hilledijk 221A 3073 AG Rotterdam Tel: 010-848 95 00 www.royalmodehuis.nl

GÜZELLİK ÖZEN İSTER

zeynelabidin.kilic@haber.nl Dünürlerin meydan muharebesi... Bulgur kaynatmak için komşusundan kazan almaya giden anam, komşu kızını görüp beğenmiş; kazanı kendisine, kızı da bana isteyip gelmişti. Günümüzde, anne ve babasının tavsiye ettiği kız ya da erkekle evlenen kaç genç vardır etrafınızda? Kalmadı değil mi!.. Rahmetli babam da, ‘dört atanın hakkı birdir’ diyerek, eşimin ailesine de aynı değeri vermemi, aynı sevgi ve saygıyı beslememi öğütlerdi. Çok değil, 30 yıl önceydi bu yaşananlar. Ne çok şey değişti bu kısa zaman içerisinde. İnsanlar inandıkları gibi değil, yaşadıkları gibi inanmaya başladılar. Bu yanlış algı insanların hayatının her alanını etki altına aldı. “Kur'an edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla O'na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır.” diyen Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, bu durumu ne güzel özetliyor. Anne ve babalarının yükünü azalttılar çocuklar. Anam gibi oğluna kız, kızına damat arayan ebeveynler kalmadı artık. Çocuklar kendi işlerini kendileri yapıyorlar. Bu, iyi ve olumlu bir gelişme gibi görülebilir. Evlenecek olanların kendi eşlerini seçmesi kadar doğal ne olabilir ki... İyi de, yüzde 60’lara varan boşanma oranlarını ve ‘hısım’ olması beklenilen ailelerin düğün öncesi ve sonrası birbirleriyle ‘hasım’ olmaları nasıl izah edilmeli? Her gün bu tür üzücü olayların onlarcası yaşanıyor. Ama son zamanlarda şahitlik ettiğim iki olay beni derinden sarstı ve üzdü. Cehaletin kurbanı olmak, değerlerimizden kopmak, kendimizden başkasını yok saymak bizlere neler kaybettiriyor, çok büyük ve acı bedeller ödettiriyor. Aileler artık “Çocuklar mutlu olsunlar da, bizi sevip saymasınlar, gidip gelmesinler” türünden sözler bile söylemeye başladılar. Ne acı bir durum. Aileyi yok sayarak aile kurulmaz. Anne ve babanın uzağında saadet aranmaz. Gelin ya da damadı kendinize benzetme gayretiyle huzur bulunmaz. Altınla, parayla, yatla katla mutlu olunmaz. Hele ki bir ananın döktüğü gözyaşı üzerine asla yuva kurulmaz. O yuva, o gözyaşı selinin önünde bir çöp gibi sürüklenir ve kurtarmak için uzanan her eli de kendi karanlığına çeker. Zira o bir anadır. Gelini de damadı da 9 ay karnında taşıyan, o canı dünyaya getirmek için canını hiçe sayan, en ağır sancıları bile tebessümle karşılayan analar ağlarsa, evlilik müessesesinin üzerini kara bulutlar sarar; sadece onu ağlatanlar değil dünya ağlar... Anne ve babayı öteleyerek kurulan yuvanın temeli çürüktür, her an

çökebilir. Sevgi ekseninde buluşan ve bizleri de anne baba olarak bu eksen etrafında bir araya getiren çocuklarımızın evlilik kararlarına saygı duyalım, tecrübelerimizle onların önlerine aydınlık bir yol açalım; o yol ve yolculukta aileler olarak birbirimize yoldaş olalım. Bunca yaşanan onca acı olaydan sonra, evliliğe bakış açımızı gözden geçirelim ve yeniden şekillendirelim. Saadet asrı ve o döneme ışık tutan, yol gösteren Kutlu Nebi, en güzel örnek olarak karşımızda duruyor. Bize o medeniyetin ışığı, ruhu yeter; başka arayışlar içerisine girmeye ne hacet!.. Üstad Necip Fazıl ne güzel bir ölçü veriyor bizlere… “Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim; Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!” Şen olsun düğünlerimiz... Komplo teorisi değil, felaket tellallığı hiç değil ama el attığımız her şeyi bozduğumuzu söylemek zorundayım. Yarısı dolu olan bardağa ilk baktığımda, dolu olan bölümünü görmeme rağmen dünyanın her geçen gün daha da bozulduğuna şahitlik ediyorum. Düğünlerimiz de öyle... Henüz 8-9 yaşındayken köyümde 40 yıl önce yapılan düğünleri hatırlıyor ve o güzellikleri etrafımla paylaşıyorum da, daha 3 ay önce katıldığım bir düğünü anımsamıyor ya da onu bir gürültü yoğunluğu olarak hatırlıyorsam, burada da bir sıkıntımız var demektir. Kimi görsem düğünlerden şikâyetçi. Ama hiç kimse bunu düzeltmek için adım atmıyor. Bizim Ünal Hoca’mız, ta Danimarka’ya düğüne gidiyor. Salon atmosferi onu rahatsız ediyor ve kış günü düğün bitene kadar sokaklarda dolaşıp duruyor. Onun bu hâlini gören biri ‘neden salona girmediğini’ soruyor. Ünal Hocam, kendinden emin olarak cevaplıyor: “Düğün ortamı beni rahatsız ediyor” Gelen soru Ünal Hocamın suratında şaklıyor âdeta... “Salonda ailenden kimse var mı?” Ünal Hoca, kendisini nasıl bir sonun beklediğini hissederek, kısık sesle ‘eşi ve çocuklarının salonda olduğunu’ söyler. Sohbet, Ünal Hocamı tuşa çeviren şu sözle neticelenir: “Oğlum sen de amma tuhafsın. Haram diye domuz eti yemiyorsun ama, suyuna ekmek banıyorsun” Düğünlerimiz düğün gibi olsun, herkesin gönül huzuruyla gidebileceği hâle dönsün, çocuklarımızın mutluluğunu, ailelerin dostluğunu perçinlesin... Düğün sezonu başladı. Bu meseleye ciddi olarak el atılmalı ve düğünler yeniden bize ait bir formata göre şekillenmelidir.

KUTLAMA Geçtiğimiz yaz aylarında, 1 ay içinde iki defa dede olan köşe yazarımız Zeynel Abidin Kılıç'ı kutlar, isimleri büyük umutları sembolize eden torunları Mirac Mehmet ve Muhammed Emin'e bir ömür boyu sağlık, mutluluk ve başarılar dileriz.


15

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

ADVERTORIAL

Dünyada sadece iki klinikte olan

Son teknoloji Visus Oogkliniek Rotterdam'da %100 memnuniyetimiz var. Türkiye’deki ameliyat larda 6 ay garanti bile alamazsınız, ama bizde ömür boyu garantili.

Rotterdam'da 5 yıldır hizmet veren modern göz kliniği Visus hizmetleriyle vatandaşlarımızın beğenisini kazanmaya devam ediyor. 5 milyon yatırımla kurulmuş bu gelişmiş kliniğin sahibi bir Türk: Dr. Nusret Baş. Türkiye'de ilk göz lazerini gerçekleştiren Doktor Nusret Baş, 28 yıldır tek başına 60 binden fazla göz lazer ameliyatı gerçekleştirdi. Visus Oogkliniek nasıl bir kurum? Visus Oogkliniek 5 yıldır Rotterdam’da aktif. Burada açmadan önce uzun yıllardır Türkiye deneyimimiz var. Visus Oogkliniek Doktor Nusret Baş tarafından kuruldu. Doktor Nusret Baş, Türkiye’nin en önde gelen göz cerrahlarından birisi, Türkiye’de ilk göz lazer ameliyatını yapan doktordur. Şu anda 2012 yılı itibariyle Hollanda’nın en büyük göz lazer kliniğiyiz. Rotterdam’da n sonra yakında, Amsterdam’da da bir şube açtık. Kliniğimiz 5 milyon Euro’luk bir yatırımla kuruldu. Dünyanın en gelişmiş ve en pahalı göz lazer cihazlarını bünyemize kattık. Visus Oogkliniek'te şimdiye kadar 10.000’den fazla ameliyat yaptık. Bu ameliyatların sonucunda her hangi bir komplikasyon her hangi bir sıkıntımız söz konusu olmadı. Şu anda Hollanda

GÖZ LAZERİ NORMALDE 1998,- EURO. HABER OKURLARINA %20 İNDİRİMLİ

Visus Oogkliniek Yöneticileri HABER Gazetesi indirim kodu ile gelenlere 400 Euro'luk indirim uyguluyor. Basit bir örnek: Diyelim ki Amersfoortse veya Zilveren Kruis'te sigortalısınız. Göz lazer tedavisi olduğunuz takdirde, €1998,- yerine €1598,- ödüyorsunuz. Aynı kalitedeki tedaviye başka kliniklerde çok daha fazla ödüyorsunuz.

Göz lazer ameliyatı ne kadar

çapında en yüksek notu (reviews) alan sürede tamamlanıyor? kliniğiz, 10 üzerinden 9.5 aldık ortalama. Ameliyatlarımıza müşterilerimize garanti Ameliyatlar çok kısa sürüyor. Ameliyatın kendisi, birinci bölümde göz veriyoruz. Hangi çeşit göz ameliyatları yapı- başına 27 saniye sürüyor, ikinci bolümde göz başına 1 dakika sürüyorsunuz? Yaptığımız ameliyatlar en son teknoloji yor. Toplam 3 dakikada hastamızla ile yapılmakta, ‘İntralasik’, yani halk dilin- sohbet ederek bitiriyoruz zaten. de bıçaksız göz lazeri olarak bilinen yöntemi yapıyoruz. Hastalarımızın büyük çoğunluğu İntralasik dediğimiz, bıçaksız, ağrısız, rüşmesi normalde 1 saat sürüyor ve kansız yöntemle çok kısa bir süre içinde tedavi doktor tarafından gerçekleştiriliyor. Göz oluyor. 4 saat sonra normal görme garantili tansiyonu ölçülüyor, gözün derecesi ölçüameliyatlarımız. Okuma gözlüğünden de kur- lüyor, korneanın deforme olup olmadığı tarıyoruz. Ne okuma için ne de genel anlam- ölçülüyor. Bu ölçümlerden sonra doktor da gözlük ihtiyacı kalmıyor. İntralasik'in yanı tarafından en son teknolojik cihazlar arasıra katarakt ameliyatla- cılığıyla bütün gözün en ön tarafından en rı, göz içi lensleri, gibi arka tarafına kadar komple kontrol edifarklı ameliyatlar da liyor. Bu yüzden de yanılma payı çok az. Göz lazeri nedir ve güvenli midir? yapıyoruz. Göz lazeri, gözdeki görme bozukluğu olan Muayene gö- insanların, derecesini sıfıra getirip tekrar iyi

HABER okurlarına 400,- Euro indirim

Dr. Nusret Baş ve net görmesini sağlamak ve bu sırada gözlük ve lens kullanımını kaldırmaktır. Göz lazeri tamamen lazer ışığıyla yapılıyor ve hiç bir yan etkisi yok, bilinen hiç bir sorunu yok. Dünyada geçtiğimiz 28 yıllık göz lazeri ameliyatlarında zannediyorum 40 milyondan fazla insan ameliyat olmuştur ve hiç bir yan etkisi veya gözlerde gerileme vakası görülmemiştir.

010-25 35 255 telefondan arayıp randevu ve ücretsiz muayene için Yasemin Hanım'la görüşebilirsiniz.

Visus Oogkliniek 's Gravenweg 310 3062 ZM Rotterdam Kimlik kartı

Visus Oogkliniek Rotterdam’ın en prestijli bölgelerinden birisi olan Kralingen’de. 1000 m2 bir alan üzerinde. Ücretsiz park yerleri mevcut. Otoyola, metroya, otobüs durağına ve tramvaya yakın.

Visus artık Amsterdam'da da hizmetinizde Lazer ameliyatında önemli olan ne doktor ne klinik, burada en önemli faktör ameliyatı yapan lazer cihazı. Yapılan ameliyatın sonucu da lazer cihazının kalitesiyle alakalı. Lazer aleti ne

Herkes göz lazer diye biliyor, yöntemini biliyor, farklı yöntemleri var, ama kimse aleti bilmiyor. Bu yüzden klinikler lazer aletlerine yatırım yapmıyor. Su anda piyasadaki aletlerin yüzde 90'ı, Visus Oogkliniek Amsterdam'da da yeni açılan klinikleriyle 2000'li müşterilerinin hizmetinde. Şehrin en tanınmış ve elit yılların bölgelerinden olan Gustav Mahlerlaan 56 numarada. 500 m2 başından büyüklüğündeki klinikte Rotterdam'ın yanı sıra Amsterdam'da da kalma. artık hizmet veriyor. Kimse değiştirmiyor, çünkü hem pahalı bir alet hem de müşterilerin bu konuda bilgisi yok. Bizim, Visus Oogkliniek olarak kullandığımız alet, 2013'un

Visus Oogkliniek'in yeni lazer cihazı Schwind Amaris 1050RS. Henüz 2 ay önce piyasaya çıkan bu cihaz dünyadaki lazer ameliyat cihazlarının en gelişmişi. Dünyada 2 adet var: Birisi Japonya'da diğeri Visus Rotterdam'da.

kadar iyise o kadar iyi bir netice alınabiliyor. Piyasada sayısız aletler var, insanlarımız maalesef bunu bilmiyor. Bu aletlerin ucuzu var pahalısı var, eski modelleri ve yeni modelleri var.

Visus Oogkliniek Amsterdam'da da açıldı

sonunda çıktı ve dünyada sadece bir bizde var, bir de Japonya'da dünyanın en büyük kliniği olan Shinagawa kliniğinde var. Teorik olarak bu Visus Oogkliniek sebepten dolayı Gustav Mahlerlaan 56 dünyanın hiç bir 1082 ME Amsterdam yerinde, bizden ve Japonya'daki Kimlik kartı klinikten başka,

daha iyi bir netice alan klinik yok lazer ameliyatında. Kullandığımız cihazın markası ve modeli Schwind Amaris 1050RS. Amsterdam'ın en lüks sokağı olan Gustav Mahlerlaan'ın ticari merkezinde ev 500 m2 büyüklüğünde.Hastalarımızın gelme gitmeler-

de rahatlık olması için Amsterdam'a da bir klinik açtık. Rotterdam'da yapılan ameliyatların aynısı Amsterdam'da da yapılıyor. Hastalarımız telefonla bize ulaştığında hangi kliniğe gelmek istediklerini belirtmeleri yeterli, aynı kaliteli servis her iki klinikte de mümkün.


HABER

Norveç'in Oslo'sunda en popüler isim Muhammed

Norveç'in başkenti Oslo'da en çok kullanılan ismin Muhammed olduğu belirtildi. Norveç İstatistik Enstitüsü'nden Jorgen Ouren, yerel medyaya bunun heyecan verici bir durum olduğunu söyledi. Son yapılan sayıma göre Oslo'da 4 bin 800 çocuk ve yetişkin Muhammed ismini taşıyor. Bu ismi Jan ve Per isimleri takip ediyor. Oslo dışındaki şehirlerde

16

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

son zamanlarda bebeklere verilen en yaygın isim Filip ile Emma. Son 4 yılda ülkede bebeklere en çok Muhammed isminin verilmesine karşın, Muhammed ilk kez bu sene en yaygın isimler sıralamasına girdi. Bu durum sadece Norveç ile sınırlı değil. İngiltere'nin ulusal istatistik kurumu verilerine göre Muhammed, İngiltere ve Galler bölgesinde de son iki yılda bebeklere verilen en yaygın isim.

Hollanda’da Gazze’ye destek gösterileri yaz boyunca sürdü Hollanda’da, yaklaşık iki ay İsrail ordusunun saldırılarına maruz kalan Gazze’ye destek gösterisi düzenlendi. “Siyah Giyen Kadınlar Derneği” tarafından başkent Amsterdam’da düzenlenen gösteriye katılanlar, İsrail’in Filistin’deki işgalinin bir an önce sona ermesini istedi. Filistin bayraklarının yanı sıra “İsrail’e boykot”, “İşgale son” yazılı dövizler taşıyan grup, İsrail’in işgal altındaki topraklarda yetiştirdiği ürünlerin alımının durdurulması çağrısında bulundu. İsrail’in Gazze’de ve Filistin genelinde yüzlerce köy ve kasabayı yerlebir ettiğini, insanların evlerini terk etmek zorunda kaldığını belirten “Siyah Giyen Kadınlar Derneği” yetkilisi Lily van den Bergh, kadınlar olarak 20 yıldır bu işgale karşı seslerini duyurmaya çalıştıklarını söyledi. Amsterdam’ın yanı sıra aralarında Groningen, Maastricht, Utrecht ve Leeuwarden’ın olduğu farklı şehirlerde belirli dönemlerde bu tür gösteriler düzenlediklerini kaydeden Bergh, “İsrail işgalinin sona ermesini ve Filistinlilere topraklarının iade edilmesini istiyoruz. Filistinliler kendi ülkelerinde özgürce yaşamalılar. İsrail’in inşa ettiği duvar da yıkılmalı” diye konuştu. İsrail’in işgal altındaki bölgelerde yetiştirdiği ürünlerin ihracının engellenmesini de isteyen Bergh, bu kapsamda Hollanda’da boykot kampanyası düzenlediklerini ifade etti.

2002 sayımına göre Norveç'te 4,5 milyon kişi yaşıyor. Bunların 150 bini kadarını Müslümanlar oluşturuyor. Ülkedeki göçmenlerin büyük kısmı Pakistan, Somali, Irak ve Fas'tan geliyor. Buna karşın Norveç, Avrupa'nın en büyük İslam karşıtı örgütüne de ev sahipliği yapıyor. 2008 yılında kurulan "Norveç'in İslamlaşmasını Durdurun" isimli örgütün 3 binden fazla üyesi olduğu belirtiliyor.

2 bine yakın kişi Eboladan öldü

D

ünya Sağlık Örgütü, 1900'den fazla kişinin Ebola virüsü nedeniyle öldüğünü açıkladı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ),

1900'den fazla kişinin Ebola virüsü nedeniyle öldüğünü açıkladı. DSÖ Başkanı Margaret Chan, Gine, Sierra Leone ve Liberya'da 3 bin 500 vakadan yaklaşık 2 bininin Ebola'dan öldüğünü belirterek salgının yayıldığı uyarısında

bulundu. Chan, uluslararası toplumun çabaları, birlik halinde hareket etmesi ve para yardımıyla salgının

6-9 ay içinde durdurulmasını hedeflediklerini vurguladı. Gine, Liberya ve Sierra Leone'de salgının hızını 3 ay içinde azaltmayı hedeflediklerini belirten Chan, az vakaya rastlanan Senegal ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde ise salgının 8 haftada durdurulmasını amaçladıklarına dikkati çekti. Örgüt, virüsün ortaya çıktığı 1976'dan beri bu salgının, diğer tüm salgınlardakinden fazla can aldığına da vurgu yaptı. DSÖ ayrıca Ortadoğu’nun hiçbir ülkesinde Ebola vakasına rastlanmadığını bildirdi. DSÖ’nün Doğu Akdeniz tem-

silcisi Alaa Alwan, bölgedeki ülkelerin olası bir salgınla mücadele edebilmeleri için gereken desteği vereceklerin açıkladı. Örgüt geçen hafta, 3 bin 69 vakadan 1552'sinin yaşamını yitirdiğini duyurmuştu. Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü de dün, "dünyanın Ebola ile savaşı kaybetmekte olduğu" değerlendirmesinde bulunmuştu. Örgütün Başkanı Jeanne Liu, dünyanın Ebola salgınını kontrol altına almakta başarısız olduğunu, liderlerin ülkeler arasındaki bu tehdidi engelleyemediğini belirtmişti.

doğalgaz patlamasında 2 ölü

Diemen kentinde yedi katlı bir binada meydana gelen doğalgaz patlamasında 2 kişi öldü, 15 kişi de yaralandı. Polis, patlama sonucu çöken binada kaybolan 2 kişinin bulunması için arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. Asansördeki tamirat çalışması sırasında meydana gelen patlamada yaralananlardan 9’u olay yerinde tedavi edilirken 6’sı hastaneye kaldırıldı. Patlamanın ardından Diemen Belediyesi'nde oluşturulan kriz merkezi, binada kalan 80 kişinin güvenli bir yere nakledildiğini duyurdu.

Çömlek ustasından enstrüman

Sneijder'den Van Gaal'e tam destek Ukrayna: 'Ayrılıkçılar 1200 tutsağı serbest bıraktı'

Avanoslu çömlek ustası Mehmet Körükçü'nün topraktan yaptığı udu, gatham ve darbukalar dünyanın pek çok ülkesinde perküsyon sanatçıları tarafından kullanılıyor. Avanoslu çömlek ustası Körükçü, yaptığı açıklamada, çocuk yaşlarda başladığı çömlek imalatını 35 yıldır sürdürdüğünü, Avanos'ta 2000 yılında tanıştığı perküsyon sanatçısı Mehmet Emin Polat'ın yönlendirmesiyle topraktan müzik aletleri yapmaya başladığını söyledi. Körükçü, ürettiği müzik aletlerinin çok sayıda ülkede perküsyon sanatçıları tarafından kullanıldığını ifade etti. Afrika çalgısı olarak bilinen udu ve Hint enstrümanı gathamın yanı sıra darbuka imal ettiğini anlatan Körükçü, her boyda müzik aleti yapabildiğini, toprak darbukaların ses kalitesi nedeniyle özellikle müzik kayıt stüdyolarında tercih edildiğini belirtti.

Galatasaray'ın yıldız futbolcusu Wesley Sneijder, İtalyan basınına konuşan Hollandalı yıldız, Premier Lig'de çıktığı 3 karşılaşmada sadece 2 puan toplayabilen ve Lig Kupası maçında ikinci lig ekiplerinden Milton Keynes Dons'a 4-0 yenilerek sezona kötü bir başlangıç yapan Manchester United'ın teknik direktörü Van Gaal'e zaman verilmesi gerektiğini vurguladı. Hollandalı teknik adamın Bayern Münih'i çalıştırdığı dönemde ilk 4 lig maçında tek galibiyet almasına rağmen sezon sonunu lig şampiyonluğu dahil 2 kupayla kapattığını hatırlatan Sneijder, İngiltere'de büyük takım çalıştırmanın zor olduğunu belirterek, "Bu tahmin edilebilecek bir şey. Manchester'da çok baskı altında ve ufacık bir sorun bile hemen büyütülüyor. İngiltere'de işler böyle, eleştirilmek an meselesi" dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, ülkenin doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların 1200 tutsağı serbest bıraktığını söyledi. Poroşenko, tutsakların karşılıklı serbest bırakılmasını da içeren Cuma günkü ateşkes gereği bu adımın atıldığını belirtti. Devlet Başkanı açıklamayı son günlerde ayrılıkçıların havan topuna tuttuğu stratejik Mariupol kentine ziyareti sırasında yaptı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) bugünkü açıklamasında "sallantılı" olarak tanımlanan ateşkesin hala yürürlükte olduğu gözleniyor. Poroşenko, AGİT'ten ateşkesin ihlal edildiği bölgelere gözlemci göndermesini talep etti.


17

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

5 YIL

ipotek % 2,85 faizlerinde 10 YIL tarihi % 3,45 'den başlayan faizler

indirim!

'den başlayan faizler

Ayrıntılı bilgi için bizi arayın. Tel: 078 - 648 93 08 Brouwersdijk 34 3314 GR Dordrecht www.guler.nl

T: 078-648 93 08 F: 078-648 93 09 E: info@guler.nl


HABER

18

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Hoşgeldin EYLÜL... Ardımızda bıraktığımız telaşı tekrardan giyinmek, alelacele uykulardan uyanıp yollara düşmenin vakti geldi çattı, temmuzun, ağustosun tadına doyum olmaz elbette, ama güzelim eylülü özlemedik desek yalan olur.. ''Her ömrün bir Eylül'ü vardır'' demiş şair, eylül başlangıçtır, eylül umuttur... Eylül teneffüsün sonudur, yarım kalanı, eksiği gediği tamamlamanın tam da zamanıdır. EDA KARA Sevgili okurlarım, 1 aylık ayrılığın ardından sizlerle tekrardan buluşmanın heyecanı içerisindeyim. Gittiğiniz, gördüğünüz, yediğiniz, içtiğiniz sizin olsun. Hoşgeldiniz, hoşgeldin EYLÜL... Ardımızda bıraktığımız telaşı tekrardan giyinmek, alelacele uykulardan uyanıp yollara düşmenin vakti geldi çattı, temmuzun, ağustosun tadına doyum olmaz elbette, ama güzelim eylülü özlemedik desek yalan olur.. ''Her ömrün bir Eylül'ü vardır'' demiş şair, eylül başlangıçtır, eylül umuttur, belki kırık dökük, belki biraz soluk ama eylül teneffüsün sonudur, yarım kalanı, eksiği gediği tamamlamanın tam da zamanıdır.

Hollanda’da 2015 yılı bütçesi hazırlandı

eda.kara@haber.nl

Dinlenmiş ve yenilenmiş olarak döndük evlerimize, işlerimize. Güneşin kavruk kokusu hala bedenlerimizde, burnumuzun bir köşesindeyken, Ya ALLAH BİSMİLLAH deyip kolları sıvayalım.. Bu ay ki yazımda, mevsimsel depresyona değinmek istiyorum. Tatil bitti, ilk önce bunu kabullenip, şu saatte şurdaydık, şu günde tamda oraya gitmiştikleri bir kenara bırakın, bugüne odaklanın. Depresyonun ana belirtileri, ilk iki hafta boyunca hiçbir şeyden zevk alamamak, isteksizlik ve ruhsal tükenmişlik hissidir. Depresyonun habercisi olan diğer belirtiler ise uyku bozuklukları, konsantrasyon bozuklukları,

suçluluk duygusu, iştah değişiklikleri, fiziksel aktivite kaybı olarak sıralanabilir. Canınız hiçbir şey yapmak istemiyorsa, sürekli uyumak istiyorsanız ve uyandığınızda eklemlerinizde ve kaslarınızda ağrı hissediyorsanız, kendinizi mutsuz hissediyor ve an'a odaklanamıyorsanız, mevsimsel depresyon yaşıyor olabilirsiniz. Mevsimsel depresyonun etkilediği çocuklar ve gençlerin, özellikle bu dönemlerde evde, okulda, iş yerinde, uyum sorunları artmakla beraber, aile bireyleriyle ve çevremizle olan iletişimimizi farkında olmadan askıya alırız. Özetle, bütün yaş grupları için,

geçen yıl nasıl geçmiş olursa olsun, bu yılın yeni bir başlangıç olduğunu vurgulamak esastır. Ebeveynlerin, işverenlerin ve özellikle eğitmenlerin bu hususta, başarı için her zaman onların tarafında olacağını göstermesi gerekir. Kesin kararlılıktan bu dönemde kaçınmalısınız. ''Asla olmaz'', ''kesinlikle yapmam''lara uzak kalın. Benden naçizane bir tavsiye, bugüne odaklanın, nerede olduğunuzun, hayatın neresinde kaldığınızın farkına varın. Biraz çaba ile bu Eylül'ü sonbaharın sarı cümbüşüne döndürebilir, bir dahaki tatilin biletini şimdiden cebinize indirebilirsiniz.

Hükümet, azınlıkta olduğu Senato’da sorun yaşamamak için bazı muhalefet partilerinin desteğini aldı. Hollanda’da Liberal Parti (VVD) ile İşçi Partisi’nden (PvdA) oluşan koalisyon hükümetinin 2015 bütçesine ilişkin hazırlıklarını tamamladığı bildirildi. Azınlıkta olduğu Senato’da sorun yaşamamak için muhalefet partileriyle görüşen hükümet ortaklarının, bu kapsamda muhalefetteki Demokratlar 66 (D66), Hristiyan Birlik (CU) ve Reformcu Devlet Partisi'nin (SGP) desteğini aldığı belirtildi. Başbakan Mark Rutte’nin yanı sıra 3 muhalefet partisi liderinin katıldığı bugünkü görüşmeden sonra açıklama yapan Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem, muhalefetle bütçe konusunda anlaştıklarını bildirdi.

Cameron, İskoçlara ayrılmamaları için yalvarıyor

18 Eylül 2014 tarihinde İngiltere'de tarihi bir referandum yapılacak. İskoçya halkına 'İskoçya'nın bağımsız bir ülke olmasını istiyor musunuz?' sorusu sorulacak. Eğer referandumdan 'evet' sonucu çıkarsa, tarihinde ilk defa İskoçya tamamen bağımsız olacak. İskoçya'da anketlerin 'evet' sonucunu çoğunlukta gösteriyor olması İngilizleri fena halde endişelendiriyor. İngiltere Başbakanı David Cameron, "İskoçya'nın Birleşik Krallık'ta kalmasını çok isti-

yoruz ve bu milletler ailesinin parçalanmasını istemiyoruz" dedi. Cameron, Daily Mail gazetesi için kaleme aldığı makalede, gelecek hafta yapılacak referandumda verilecek karardan geri dönüş olmayacağını belirterek, "Bu nedenle ben, Ed Miliband ve Nick Clegg bugün bulunmamız gereken doğru yerin parlamentodaki 'Başbakan'a Sorular' oturumu değil, İskoçya olduğuna karar verdik" dedi. Birleşik Krallık'ın birlik-

te daha iyi olduğunu dile getiren Cameron, bugün İskoçya'da seçmenlerle konuşacaklarını ve İskoç halkına "kalmanızı istiyoruz" mesajını vereceklerini dile getirdi. Referandumdan çıkacak "bağımsızlığa hayır" sonucunun İskoçya'ya vergilendirme, harcama gibi konularda daha fazla yetki verilmeyeceği anlamına gelmediğini vurgulayan İngiltere Başbakanı, eski Başbakan Gordon Brown'un bu hafta başında ortaya koyduğu planı desteklediğini kaydetti. Brown önceki gün yaptığı açıklamada, referandumdan "bağımsızlığa hayır" kararı çıkarsa İskoç özerk parlamentosunun yetkilerinin artırılacağını söylemişti. "Birleşik Krallık bölünürse sonsuza kadar bölünür" Birleşik Krallık'ın "değerli ve özel bir ülke olduğunu"

ifade eden David Cameron, İskoç halkına hitaben şunları kaydetti: "Birleşik Krallık'ta kalmanızı çok istiyoruz ve bu milletler ailesinin parçalanmasını istemiyoruz. Eğer Birleşik Krallık bölünürse sonsuza kadar bölünür. Dolayısıyla seçim çok açık. Ya 'evet' oyuyla karanlık bir gelecek ya da 'hayır" oyuyla parlak bir gelecek. İskoçya gelecek hafta 'hayır' derse bu geleceği birlikte yazabiliriz." Bu arada, İskoçya bölgesel hükümetinin başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri Alex Salmond, Başbakan Cameron, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ve muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband'in bugün İskoçya'yı ziyaret edecek olmasının bağımsızlığa desteği artıracağını söyledi. Salmond, "üç liderin şimdiye kadar İngiliz parlamentosundaki en az güvenilir li-

Hollanda’da ayrımcılıkla ilgili şikayet başvuruları iki katına çıktı

- Hollanda’da ayrımcılıkla ilgili başvurularda geçen seneye oranla bu yıl yaklaşık iki kat artış olduğu bildirildi. Amsterdam bölgesinde hizmet veren Ayrımcılık Şikayet Vakfı’nın araştırmasına göre, özellikle ırk temelli ayrımcılık başvuruları arttı. Hollanda’da faaliyet gösteren

benzer kurumların verilerinden hareketle yapılan açıklamada, geçen sene 3 bin 143 olan başvuru sayısının bu senenin ilk 8 ayında 6 bin 285’e yükseldiği kaydedildi. İnsanların daha çok hakaret, eşit muamele görmeme, etnik köken ve cinsiyetle bağlantılı olaylar konusunda bildirimde bulunduğuna yer verilen açıklamada, ayrımcılık başvurularının artmasında aşırı sağcı politikacı Geert Wilders’in mart ayındaki yerel seçimler sırasında Faslılara yönelik sarf

ettiği sözlerinin önemli rol oynadığına işaret edildi. Wilders, 19 Mart’ta Lahey’de seçim sonuçlarıyla ilgili düzenlenen parti toplantısında üyelerine, “Hollanda’da çok mu, az mı Faslı istiyorsunuz?” sorusunu sormuş, salondakiler bir ağızdan “Az, az” diye cevap vermişti. Bunun üzerine “Gereğini yaparız” açıklamasında bulunan Wilders’ın sözleri, büyük tepkiye yol açmıştı. Ülkenin farklı kesimlerinde binlerce kişi aşırı sağcı politikacı hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Lahey Mahkemesi’nin, bu kapsamda Wilders hakkında dava açılıp açılmayacağına gelecek ay karar vermesi bekleniyor.

derler olduğunu" savunarak, Cameron'ı 18 Eylül'deki referandumdan önce kendisiyle canlı yayında tartışma programına katılmaya çağırdı. Cameron, Clegg ve Miliband bugün İskoçya'da seçmenleri referandumda birlikten yana oy kullanmaları için ikna etmeye çalışacak.

Kraliçe: "Beni tartışmalara çekmeyin" Öte yandan, olası bağımsızlıktan endişeli olduğu İngiliz basınına yansıyan İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in siyasilerin tartışmalara kendisini çekmemesini istediği kaydedildi. Times gazetesinin bugün manşetinden duyurduğu habere göre, Kraliçe siyasetçilere "Beni bu tartışmalara çekmeyin" dedi. Siyasi konularda genelde görüş belirtmeyen İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, bu yıl İngiliz parlamentosunun yeni yasama yılının açılışın-

da yaptığı konuşmada, "Hükümetim, İskoç parlamentosuna yeni finansal yetkiler vermeye devam edecek ve İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın parçası olarak kalmaya devam etmesini sağlayacak" ifadesini kullanmıştı. 18 Eylül'de İskoç halkına "İskoçya, bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusu yöneltilecek. Referanduma katılımın yüksek olması ve yaklaşık 3,5 milyon İskoçyalının sandık başına gitmesi bekleniyor. 18 Eylül'deki referandumdan "bağımsızlığa evet" sonucu çıkması ve müzakerelerde anlaşılması halinde İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan tam bağımsızlığının 2016 yılından önce mümkün olması öngörülmüyor. Son anketler bağımsızlık yanlıları ile karşıtları arasındaki farkın yüzde 1, kararsızların oranını ise yaklaşık yüzde 20 olduğunu ortaya koyuyor.

Hollanda Otizm Derneği, Türk kızı Birsen Başar’ı elçi olarak seçti

Hollanda’da yaşayan Türk kökenli Birsen Başar, 14 bin üyeli Hollanda Otizm Derneği’nin (NVA) elçisi seçildi. Başar, derneğin Hollanda içi ve uluslararası etkinliklerinde otizm konusunda toplumu bilgilendirecek. Hollanda ve Türkiye’de otizm konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan ve bu çerçevede hayatı belgesel filme konu olan Başar, NVA gibi büyük bir kurumda elçi görevine layık görülmenin kendisini oldukça mutlu ettiğini söyledi. Başar, “Açıkçası böyle bir görevi beklemiyordum. Telefonla bu teklifi aldığımda çok heyecanlandım ve kabul ettim. Büyük bir gurur benim için” dedi. Görevine resmi olarak başladığını kaydeden Başar, 14 bin üyeli derneğin toplumdaki yüzü olacağını söyledi.


19

1999 dan beri

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Gentle Incasso

1999' dan beri hizmetinizdeyiz

Norveç Hollanda'ya mahkûm 'ihraç edecek'

and international debt collection payment solutions National and international debt collection& & payment solutions

İşletmeci olarak paranızı tahsil etmek için ne kadar uzun beklediğinizi biliyoruz. Özellikle ekonomik sıkıntının yaşandığı bu dönemde, borçluların büyük bir kısmı, ödeme süresini uzatıyor ve daha da kötüsü iptal yoluna bile gidiyor. Bu da işletmeci olarak hiç istemediğiniz bir durumdur. Bu konuda sizden de, yapılan anlaşmaları yerine getirmeniz beklenmektedir.

Hizmetlerimizden faydalanmak için ilginizi çektiğimizi umuyoruz. İlgi duyarsanız veya hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bizimle temasa geçiniz.

Gentle Incasso Tel: 075 - 771 46 36 Fax: 075 - 635 70 49

info@gentleincasso.nl www.gentleincasso.nl

HABER Adres: Laan op Zuid 915-B 3072 DB Rotterdam Nederland

Gentle Incasso, hem şirketten şirkete, hem de şirketten kişiye tahsilat yapan, para tahsil piyasasında uzman bir icra bürosudur. Alacaklı ve borçlu arasında iki tarafı tatmin eden bir sonuç almak için deneyimlidir. Biz, birçok icra bürolarından farklı olarak ‘no-cure-no-pay’ esasına göre çalışmıyoruz. Dosya masrafı olarak az bir meblağ ödeyerek, alacağınızın itinalı bir şekilde incelenmesi garantisini alırsınız. Alacağınızın, ‘sulh yoluyla alınamaz’ haberiyle sizi hayal kırıklığına uğratmayız. Mahkemeye giden bu uzun ve genellikle pahalı yolu, en medeni ölçüler içinde ve mantık çerçevesinde önlemek bizim işimizdir.

COLOFON

Hoofdredacteur (Genel Yayın Yönetmeni) İbrahim Karaman ibrahim @haber.nl

Norveç hükümeti, hapishanelerdeki mahkûm yoğunluğunu azaltmak ve gerekli tadilat işlerini yapabilmek için mahkûmların bir kısmını Hollanda'daki hapishanelere göndermeyi planlıyor. İki ülke arasında yapılan görüşmeler sonucunda 300 kadar mahkûmun nakledilmesi düşünülüyor. Bu mahkûmlarla Hollandalı gardiyanlar ilgilenirken, hapishanenin yöneticisi Norveçli olacak. Ülkedeki hapsetme oranları oldukça düşük olsa da, şu anda 1300 kişi cezasını çekmek üzere hapiste yer boşalması için sıra bekliyor. Hollanda'da ise 2008'den bu yana mahpus sayısı düşüş eğiliminde. Önümüzdeki yıldan itibaren yapılacak olan nakillerde, güvenlik tehdidi yaratan

mahpuslar yer almayacak. Herhangi bir Norveçli mahpusun ise Hollanda toprağından çıkarılması söz konusu olmayacak. Ancak iki ülke arasındaki anlaşma henüz tamamlanmış değil. Mahpusların Norveç'te yaşayan yakınlarının ne sıklıkta ziyaret gerçekleştirebilecekleri gibi bazı ayrıntıların karara bağlanması gerekiyor. Hollanda hali hazırda ülkenin güneyindeki bir hapishanede Belçika'dan nakledilen mahpusları tutuyor. İki ülke arasındaki anlaşma 2009'da imzalandı. Norveç, şiddet eğilimi olmayan mahpusları çalışabildikleri, dolaşabildikleri, yaratıcılıklarını kullanmalarına izin veren ve rehabilitasyona odaklanabildikleri açık hapishanelerde tutuyor.

Redactie: (Yayın Kurulu) Mehmet Güzelyurt Rabia Karaman Rasim Gencer Özlem Hasip Şenay Tosun Art Direction & Fotografie: M. Fatih Karaman fatih@haber.nl Advertenties: Office: 010-290 09 00 Nur Öztürk / nur@haber.nl 0641-22 68 79 Interviews & Correspondenten: Zeynel Abidin Kılıç Özlem Hasip Merve Karaman Ayşe Özkaya Keziban Karaçor Repr. Amsterdam Ali Andal Repr. Eindhoven Ali Yücel Repr. Limburg Muzaffer Bozaslan Repr. İstanbul Dr. Hüseyin Keleş Abonnementen: abone@haber.nl e-mail & website: info@haber.nl www.haber.nl

EFSANE Düğün Salonu

1000+

kişilik e kapasit

! I D L I Ç A

Her türlü düğün, nişan, sünnet ve özel günlerinizde size hizmet sunmaktan mutluluk duyarız. En güzel günlerinizi gelin birlikte planlayalım. Konuklarınız ve sizin için unutulmaz saatler hazırlayalım. 1000+ kişilik kapasite.

BREDA

DEN BOSCH TILBURG

EFSANE Düğün salonu

EINDHOVEN

ANTWERPEN

Bredebaan 4, Wuustwezel / BELÇİKA (Hollanda sınırına 300 metre)

İrtibat: Adem Ozan: 0641 - 36 68 01 Metin Doğaner: 0610 - 30 11 00 Osman Sungur: 0681 - 46 90 75


HABER

20

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

TiCARi SAYFALAR Deurwaarder ve Incasso bürolarıyla başınız dertte mi? Tel./fax: 010 - 737 06 76 SLINGE 584 1.KAT 3086 EX ROTTERDAM

Ticari Sayfalar'da 33,- EURO'dan başlayan fiyatlarla ilan verebilirsiniz.

Kiralık odalar Ortak kullanım alanları ve günlük yönetimi olan, uygun bir komplekste kiralık büyük stüdyo şeklinde mobilyalı odalar (20 m2). 2-3 kişi tarafından kullanılan ortak mutfak, yemek salonu, duş ve tuvalet. Ücretsiz internet ve Türk televizyonu bulunmaktadır. Ortak alanların temizliği komplekse aittir. Her oda kendi başına bir GBA kaydı yaptırılabilecek bağımsız bir adrestir, yani kira yardımı için müracaat edilebilir.

VOOR UW JURIDISCHE ZAKEN

Kira enerji masrafları dahil (gaz ve elektrik) 350 - 450 Euro arası.

e-mail: info@edu-talents.com Telefon: 010-2268531 • 0645-067273 Adres: Sandelingplein 162-185 • Rotterdam

info@buropas.com www.buropas.com

Ofis ve işyerlerinizin cam temizliĞİ Tel: 0655-38 45 54 www.schoonmaakbedrijfschiedam.nl info@schoonmaakbedrijfschiedam.nl

Her türlü dış cephe temizliği hizmetlerimiz mevcuttur.

Tolga Advocatuur Aelbrechtskade 52 b Groothandel 3022 HL Rotterdam

In Horeca benodIgdheden

telefoon: 010-2260373 e-mail: t.gumus@tolgaadvocatuur.nl

JILPAQ Holding

meer info: www.jilpaqholding.com www.tolgaadvocatuur.nl T:010merkezinde - 477 96tarihi 28 semtte Pieter de Hochweg 115 Rotterdam F: 010 477 96 83 misafirimiz olun. 3024 BG Rotterdam Nezih ve Temiz hotelimizde

Tel: (013) 455 11 19 Mail: info@jilpaq.nl

www.sancak.nl

Ledeboerstraat 39 5048 AC TIlburg

aza 8]PDQı K Kaza geliyorum demez!

Rotterdam merkezinde tarihi semtte Nezih ve Temiz hotelimizde misafirimiz olun.

Kendi dilinizde ve kültürünüzde hukuk hizmetleri Erken ve grup rezervasyonlarda

%20’e kadar Pieter de Hochweg 115 3024 BG Rotterdam

indirim

T. 010 - 477 96 28 F. 010 - 477 96 83

Scan for

Virtual Tour

W. www.hotelport.nl E. info@hotelport.nl

www.mob.nu

Erken ve grup rezervasyonlarda

%20’e kadar Pieter de Hochweg 115 3024 BG Rotterdam

indirim

Scan for

SAFETY & T. 010 - 477 96 28 W. www.hotelport.nl F. 010 - 477 96 83 E. info@hotelport.nl SECURITY Virtual Tour

www.ntel.nl 010-467 48 11

MERAM SUPERMARKET Meridiaan 30-32 3813 AW Amersfoort Tel: 0651691025

Franchise hukuku Ticari sorunlar İş sorunları Kira sorunları De Veldoven 3 Haciz ve icra sorunları 3342 GR Hendrik-Ido-Ambacht Vergi sorunları İflas ve kişisel iflas sorunları Sosyal sigortalar sorunları

• • • • • • • •

Tel:(078) 684 00 54 Fax: (078) 684 95 33

www.advocatenkantoorkara.nl

Sevim Kara info@advocatenkantoorkara.nl

Tolga Gümüş - Strafzaken - Jeugdzaken (OTS/UHP) - WSNP (schuldsanering) Tel: 010 - 226 03 73 Aelbrechtskade 52b Rotterdam

Ethem Emre / 06 39 11 02 43 / Amsterdam Ulviye Tekeli / 06 39 11 02 41 / Rotterdam info@kazauzmani.nl - www.kazauzmani.nl

Administratie en Accountancy

www.tolgaadvocatuur.nl

• • • • • • • •

İflas ve kişisel iflas davaları Sosyal sigortalar hukuku Boşanma davaları lettertype Bauerbodini bt (bold) Velayet ve nafaka davaları Ticaret hukuku İş hukuku Kira hukuku Haciz ve icra davaları

www.asv-advocaat.nl E-mail:harmankaya@asv-advocaat.nl

www.profa.nl

Stille Veerkade 25 2512 BE DEN HAAG Tel: 070 394 63 45 Fax: 070 393 10 04

Avukat Tuğba Harmankaya


21

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

Berlin Büyükelçisi Karslıoğlu'ndan ezberbozan öneriler:

Türkçe konuşulan anaokulları açın Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Köln'deki DTİK buluşmasında Avrupa Türk Toplumu'na yönelik vizyoner önerilerde bulundu.

"DTİK Avrupa-Balkanlar Büyük Buluşması", Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) tarafından, 6-7 Eylül 2014 tarihlerinde, TOBB/DEİK/DTİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, T.C. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, DEİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayhan Zeytinoğlu, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi Halim Mete, DTİK'den sorumlu DEİK Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yalçıntaş, DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları, DTİK Balkanlar Bölge Komitesi Başkanı Ömer Süsli ve 500’ü aşkın Türk girişimcilerin katılımı ile düzenlendi. Törende konuşan Hisarcıklıoğlu, Avrupa'da Türk girişimcilerin ekonomiye katıkları değere dikkati çekti. Avrupa'da 150 bin Türk girişimcisi olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Bu sıfır sermayeyle yapılmış bir şey. 500 binden fazla Avrupalı'ya bizim milletimiz iş veriyor, aş veriyor. Avrupa'da yaşayan Türkler, Avrupa ekonomisini de sırtlanmış durumdalar. Önümüzdeki dönemde krizden çıkış noktasında Türk sermayesiyle Türk girişimcisiyle beraber nasıl hareket edebilir şeklinde stratejiler çiziliyor" diye konuştu. T.C.Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu Büyükelçi Karslıoğlu ise Türkiye'nin üretimde inovasyona önem vermesi gerektiğini ve

Türkçe'nin Avrupa'da anaokullarında ortak dil olması gerektiğini anlattı. Avrupa'nın birçok ülkesinde başarılı Türk girişimciler olduğunu ancak bunlara ulaşılması noktasında daha çok çalışılması gerektiğine işaret eden Karslıoğlu, şunları söyledi: "Türk girişimci bir yazılım gerçekleştirmiş bunu Birleşmiş Milletler almış, ABD'liler almış, Avrupalılar ilgi gösteriyor. Hatta Cezayir ve Tunus bile almış. Yolsuzlukla mücadele ve yöntemleriyle ilgili bir program bu. Bütün dünyaya satıyor patenti kendisinde ancak kimse tanımıyor onu. Bu insanlardan Almanya'da, Hollanda'da çok var. Kendisi pek tanınmak istemiyor ama bana 'siz isterseniz yardımcı olmaya çalışırız, ürünlerimizi Türkiye'de tanıtırız' dediler. Ben de iyi olur Türkiye'de de gerekli ama alınır mı, alınmaz mı bilmiyorum dedim. Herhalde uzun vadede ihtiyacımız da olacak diye düşünüyorum. Böyle bir programa her ülkenin ihtiyacı var. Almanya'da istiyor bu programı. Her zaman yolsuzluğa bulaşmak isteyen birtakım insanlar çıkacaktır. Bunun için biz de bu ürünü almalıyız. Bakanlığa söyledim hemen gönder dediler. Yani bizimkiler de bu işe ilgi duyuyorlar." Karslıoğlu, yurt dışında yerleşik işadamlarının yaşadıkları ülkelerle ticari köprü kurmasının yanı sıra ortak bir dil konusunda da köprü kurulması gerektiğini ifade ederek "Türkiye ile aramızda 3 nesil sonra bağ kalma-

"Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır" Ius est ars boni et aequi

mr. Rasim Küçükünal mw. mr. Dilek Küçükünal-Abotay

www.kucukunal.nl Prof. Kamerlingh Onneslaan 154 3112 VM Schiedam M: info@kucukunal.nl

T: 010 - 238 08 30 F: 010 - 238 08 31

yacak. Ticari bağ olacak ancak dil bağı ne olacak? 30 yıl sonra hangi dilden konuşacağız biz, bunu düşündünüz mü hiç? Türkçe mi, Almanca mı, İngilizce mi? Eğer biz dil köprüsünü kurmazsak bu dilin ve inanç köprüsünü oluşturamazsak o zaman hiç bir ticari köprüden bahsetmeyelim" dedi. Karslıoğlu, DTİK'in diaspora politikasının sadece Türkiye politikasına göre değil, yurt dışındaki ülkelerin yerel şartlarının da değerlendirilerek ele alınması gerektiğini söyledi. Avrupa'da özellikle anaokulla-

Türkiye ile aramızda 3 nesil sonra bağ kalmayacak. Ticari bağ olacak ancak dil bağı ne olacak? 30 yıl sonra hangi dilden konuşacağız biz, bunu düşündünüz mü hiç? İşadamlarımızı Türkçe, Almanca ve İngilizce konuşulan anaokulları açmaya davet ediyorum. rında ortak dilin önemli olduğunu vurgulayan Karslıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Almanya'da anaokulunda İngilizce, Rusça öğretiliyor. İspanyolca teşvik ediliyor. Şimdi Çince moda ancak Türkçe yok. İşadamlarımızı Türkçe, Almanca ve İngilizce konuşulan anaokulları açmaya davet

ediyorum. Bu konuda TOBB'dan da destek bekliyorum. Eğer Türkçe'yi anaokulunda ve okullarda teşvik etmezsek 20 sene sonra burada Türkçe konuşan üye bulamazsınız." Toplantıda sonunda tüm temsilcilere sertifika ve rozetleri verildi ve aile fotoğrafı çekildi.

Hollanda’da Gazze için dayanışma gecesi

Hollanda’da, İsrail’in saldırılarına maruz kalan Gazze için dayanışma gecesi düzenlendi. Saldırıların başladığı tarihten bu yana gerçekleştirdikleri farklı etkinlikler ön plana çıkan “Stand up for Palestine” grubunun düzenlediği gecede toplanan yardım paraları, bölgede bir okulun inşaatında kullanılacak. Gazze’deki drama dikkat çekmek için özel üretilen tişörtlerin satıldığı geceye, farklı sanatçıların yanı sıra bazı Türk kökenli yerel siyasetçiler ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve farklı etnik kökenden insanlar katıldı. Programın organizatörlüğünü yapan “Stand up for Palestine” grubu yönetici Mehmet Akkoç, 6 haftadır devam eden yardım kampanyasında 3 binden fazla tişört satarak, yaklaşık 40 bin avro gelir elde ettiklerini söyledi. Söz konusu miktarın ilerleyen günlerde daha da artmasını beklediklerini kaydeden Akkoç, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı kanalıyla Gazze’de bir

okulun inşaatına yardımcı olmayı planladıklarını ifade etti. Akkoç, üzerinde "Stand up for Palestine" yazan yardım amaçlı tasarlanan özel tişörtlere Hollandalıların da büyük ilgi gösterdiğini kaydetti. Geceye katılan NIDA Partisi Rotterdam Belediye Meclisi Üyesi Aydın Peksert, Filistin davasına kayıtsız kalmanın mümkün olmadığını belirtti. Kısa süre önce Filistin’i ziyaret ederek yaşanan dramı yerinde gördüğünü anlatan Peksert, Gazze’ye yardım etmek için büyük bir çaba harcadıklarını anlattı. Bu kapsamda Gazze’de yapılması planlanan limana Rotterdam Limanı’nın tecrübelerinin aktarılması için harekete geçtiklerini bildiren Peksert, "Rotterdam Limanı yönetimiyle görüşerek burada tecrübeli isimlerin birikimlerini oraya aktarmaya çalışacağız. Bunun yanı sıra Rotterdam ile Gazze’nin kardeş şehir olması içinde çaba gösteriyoruz. Zaten parti programımızda da var bu konu. Gerekli desteği bulduktan sonra konuyu meclis gündemine getirmeyi planlıyoruz” diye konuştu. Programda kısa bir gösteri sunan kabare sanatçısı Nilgün Yerli ise Gazze’de yaşanan dramın yüreğini burktuğunu söyledi.


HABER

22

BULMACA EYLÜL / SEPTEMBER 2014

BULMACA USTALARI İŞ BAŞINA!

Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz

Üst resimdeki işadamımız

İslam Milleti

Gümüş imi

İşaret, İz

Tarım

Alt resimdeki işadamımız

Olgunlaşmamış

Geri verme

Labada

Merhamet

Mısır'da bir şehir Allah'ın isimlerinden

Roma rakamı ile elli

Utanma

Fransa'nın imi

Metre

Birinci sınıf giriş

Yersiz düşünce, Kuruntu Hüner, beceri

Eşyanın ulaştırılması

İlinek, Hastalık

Bir spor dalı

Asker

Gözde oyuncu

Kamış örüden araç

Kaos, karışıklık

Kokulu bir bitki Kabaca evet

Asya'da bir ülke

Balık türü

Avrupa Ekonomi Topluluğu

Kurtuluş savaşı kadın kahramanı Zannetme

Tek hücreli hayvan

Güvenilir

Demir imi

Arapca'da ben

Posta

Eski dilde su

Kuvvetli ışık

Utanma

Doktor

Kirli

Bir bölgemiz Tümelden tikele, dedüksiyon Bir geyik

Türkiye plaka imi

Yunan çalgısı

Almanya'nın plaka imi

Uykuda görülen

Bir organ Bir göz rengi Utanma

Evliya, ermiş

Uyum

10 sayısına dayalı kesirler

Çok İştahlı

Hazır hale gelme

Haysiyet, şeref

Nispet

Yunan alfabesini 7. harfi

Kalayın imi

Bir şeker türü

Tek lider

İçme suyu şebekesi

Güvercin ters dönme hareketi

Avrupa Birliği

Alfabenin ilk harfi

Bilgisayar terimi

Konya'nın ilçesi

Su kenarında yerleşim

Demir kiri

Simit türü

Olumsuzluk ön eki Amerikan Basketbol Ligi

Leke

Topal, aksak

Şehir Bir peygamber

Tüy

Duman lekesi Roma rakamı ile elli

Gösteri

Defa, kez

Uzun hikaye


23

HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

BÜYÜKBAŞ İSSE (€ 350,-) BÜYÜKBAŞ H KÜÇÜKBAŞ (€

250,-)

İN BİZİ SATIŞLARI İÇ İNİZ ARAYABİLİRS


HABER

EYLÜL / SEPTEMBER 2014

148 + 43 + 69 - 34 + 57 = ? 468 / 36 = ? 790 x 18 = ? 6936 - 1326 = ? etik ental aritm Soroban m geliştirir becerilerini m e zl ö g Dinleme ve sağlar Odaklanma eliştirir becerisini g Matematik i rmak sistem Çift el 4 pa zandırır Özgüven ka

Ben bu işlemleri 3-5 saniyede yapabiliyorum. Ya sen?

SOROBAN MENTAL ARİTMETİK NEDİR? Sormen tarafından uygulanan Soroban Mental Aritmetik; Uzakdoğu'da yüzlerce yılın birikimi ile geliştirilmiş bir eğitim programıdır. Çocuklara zihinsel ve işlevsel yetenekler kazandırır, matematik becerilerini geliştirir. Çocukların aritmetik işlemlerini hesap makinesi, kağıt-kalem gibi hiçbir araçgereç kullanmadan, hızlı ve doğru bir şekilde zihinden çözebilmelerini sağlar.

17 yıldır hizmetinizde

GELECEĞİN DAHİLERİNİ YETİŞTİRİR

Bisschophamerstraat 1 (naast ANWB) 6511 NA • Nijmegen Tel: 024-3234433

www.luargalajurk.nl

ZAHET, Hollanda’da yaşayan yardıma ihtiyacı olan herkese hizmet veren bir sağlık kurumudur. Yabancılar için bakım hizmetini kolay erişilebilir yapıyoruz. Kültürel farklılıkları kabul ediyor, bir zenginlik olarak görüyoruz. Hizmetlerimizi hastaların kültürel farklılığını göz önüne alarak sunuyoruz. Hizmetlerimizde; hastaların dini inançlarına, ananevi gelenek ve alışkanlıklarına azami dikkat gösteriyoruz. Hastalarımıza kendi dillerinde hitap ederek, onları kendi evlerinde hissetmelerini sağlıyoruz. Daha fazla bilgi almak ve hizmetlerimizi yerinde görmek için, sizi BEEKUBBERGEN’deki bakımevimize bekliyoruz.

ile en T E H ZA ler n ü g u mutl lsun. sizin o

KENDİ DİLİNİZDE VE KÜLTÜRÜNÜZDE SAYGI, SEVGİ, ŞEFKAT VE KALİTE VAZGEÇİLMEZ PRENSİPLERİMİZ

Stichting ZAHET Verbindingsweg 13 6573 BS Beek-Ubbergen

T. 024-7630420 F. 024-7630421 E. info@zahet.nl


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.