AVRUPA'NIN MÜLTECİ UTANCI Sayfa 4-6-8-15'te
İNSANLIK KIYIYA VURDU
TÜRKiYE'DE TERÖR
Bi-Ti-Ri-LE-CEK 1. Dünya savaşında İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların ve Yunanların Türkiye'nin farklı bölgelerini işgal etmesi vakıası gibi şimdi de günümüzdeki terör olaylarının arka planında "Bombalar Almanya'dan, mayınlar İtalya'dan, Strateji İngiltere'den' kanalize edilerek aynı tarz cendereye sıkıştırılmak isteniyoruz.
Türkiye hali hazırda 2 milyonu aşkın mülteciyi sırf insani nedenlerden dolayı ülkesine kabul etmişken, İngiltere gibi demokrasinin beşiği sayılabilecek bir ülkenin buna imkan ve zemin tanımaması, 'a hadi Aylan Bebek biraz vicdanımızı sızlattı, bari 20.000 mülteci de biz alalım' demesi olayın vahametini göstermesi bakımından ilginçtir.
HABER Yıl/Jaar : 6
ISSN:1879-9981
www.haber.nl
Sayı/Nr:
N İYI GAZETESI E N I N ’ A D HOLLAN
55
Vergi dairesi artık bütün telefonları dinleyebilecek
Sayfa 9'da
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Suriye merkezli hareketlenmeyi bir bahane olarak kullanan Batı cephesi, PKK terörünü başka bir enstrüman olarak tekrar piyasaya sürüyor. Son yıllardaki felaketlere engel olan Türkiye bu belayı da akıllıca defedecektir; dileğimiz ve duamız o yöndedir.
BATI CEPHESiNDE DEGiŞEN BiR ŞEY YOK “Hedefe her giden yolda r" tı şey mübah n anlayışında vazgeçin!
Can havline düşmüş zorunlu göçmenlerin ve sığınmacıların ise Batı ülkelerine gelene dek Yunanistan’a ulaşmadan denizde boğulanları, Macaristan’a ulaşanların ise çocuklara varana kadar medya mensuplarınca tekmelenmesi, Batı’nın içinde bulunduğu insanî ve vicdani durumu sorgulamada ne kadar geciktiğinin göstergesi. BATININ KENDİSİYLE YÜZLEŞMESİ GEREK Batı’nın yarattığı kargaşalardan sonra ülkelerinden göçe zorlanan insanların başlarına geleni kahrolarak seyrediyoruz. Birinci Dünya Savaşı sırasında, yani 100 yıl önce Batı ne idiyse, bugün de aynısıdır. “Demokrasi”, “insan hakları”, “hukukun üstünlüğü” “özgürlükler” gibi evrensel değerleri palavraya çevirerek işgale, masum insanları öldürmeye ve talana devam ettiler, ediyorlar. Değişen bir şey yok. Batının kendisiyle yüzleşmesi elzem hale gelmiştir. Evrensel değerleri hiçbir şerh koymadan uygulamaktan başka seçenekleri yoktur. Nitekim bir gün, keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner! Ama o zaman geç olabilir.
BATI, Sayfa KENDİ İÇİNDE BULUNDUĞU İNSANî VE VİCDANî DURUMU SORGULAMALI! 4-6-12-14-21'de
Geri dönüşlerde yüzde 90 azalma 14'te
Kesin dönüş yasasının kuralları değiştikten sonra, bir yıl içerisinde bu yasadan faydalanıp Hollanda’dan anavatanlarına dönen kişi sayısı yüzde 90 azalarak 278’e kadar düştü. Bu yasadan en çok faydalanan grup ise hala Türkler. Toplam 278 kişiden 246’sının Türkiye’ye dönüş yaptığı açıklandı.
Sayfa 4-6-8-15'te
KİM NEREDE GÖRÜLDÜ
22'dd
Çünkü biz sizin ülkenize geldiğimizde öyle yapmıştık
İşimiz kolay değil Batı ile Doğu arasında İBRAHIM KARAMAN
4'te
Batı'da değişen bir şey yok İLHAN KARAÇAY
6'da
Batının çifte standartları AHMET SUAT ARI
8'de
Asala nasıl PKK'YA dönüştü?
Doğal Lezzet
METIN YAZAREL
12'de
Greko-Romen Medeniyeti’nin merkezi Batı’yı yeniden keşfetmek
ZEYNEL ABİDİN KILIÇ
15'te
HER FIRSATTA TÜRKIYE DÜŞMANLIĞI YAPAN HOLLANDA MEDYASI, YINE BOŞ DURMADI
14'te
Neden bizim burayı yağmalamaya geldiğimizi düşünüyorsunuz ki?
HABER
2
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Kurban Bayramınız kutlu olsun. Aziz Zeyrek Gildemeestersplein 302 Winkelcentrum Presikhaaf T. 026 3610119 F. 026 3620889
www.stomerijzeyrek.nl info@zeyrek.nl
Kurban Bayramınız kutlar, işlerinizde başarılar dileriz. Başkan Aziz Zeyrek E-mail: info@tov-arnhem.nl Website: www.tov-arnhem.nl Broekstraat 32, 6828 PZ Arnhem
Worden wie je bent • Kim olduğunu öğren Wij wensen u
Kurban
een gezegend
Bayramınız
offerfeest toe.
mübarek olsun.
www.simonscholen.nl Postbus 11 info@simonscholen.nl 3830 AA Leusden Tel: 033 - 433 73 36
www.tover.nl
www.kilicadvocatuur.nl www.guler.nl
Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ederiz.
Kurban Bayramınız kutlu olsun, işleriniz bereketli olsun. Hooglandsekerksteeg 8a 2312 HR Leiden
Tel: +31 (0)71 - 512 2070 email:info@tover.eu
Prinsengracht 739-741 Kurban 1017JX Amsterdam Bayramınız Tel 020 - 475 0005 kutlu olsun Fax 020 - 488 0254
Brouwersdijk 34 3314 GR Dordrecht Tel:078-648 93 08 Email: info@guler.nl
1999 dan beri
OFIS VE IŞYERLERINIZIN Gentle Incasso CAM TEMIZLIĞİ
national and international debt collection & payment solutions
Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, bol bereket ve başarılar dileriz. Leemansweg 2 | 6827 BX Arnhem T. 085 600 47 47 | info@raqam.nl
www.raqam.nl
Kurban Bayramınızı sağlık, başarı ve mutluluk dileklerimizle tebrik ederiz. Tel: 075 - 771 46 36 Fax: 075 - 635 70 49 info@gentleincasso.nl www.gentleincasso.nl
Tel: 0655-38 45 54
www.schoonmaakbedrijfschiedam.nl info@schoonmaakbedrijfschiedam.nl
Her türlü dış cephe temizliği hizmetlerimiz mevcuttur.
Damesmode
Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ederiz. Tel: 075 - 711 30 46 Fax: 075 - 635 70 49 info@bureauachterstand.nl www.bureauachterstand.nl
Kurban bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dileriz. Voor vacatures en extra informatie bezoek onze website Tel: 033 4571001 Fax: 033 4330516 www.deisbo.nl
Zielhorsterweg 83 3813 ZX Amersfoort info@deisbo.nl
Kurban Bayramınız mübarek olsun www.tekbironline.nl Joop van Weezelhof 12 1063 MK Amsterdam (Winkelcentrum Plein 40-45)
Tel: 020 411 25 64
3
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Evert van de Beekstraat 55 1118 CM Schiphol
Kurban Bayramınızı tebrik eder, güzellik, birlik ve beraberlik ve mutlu günler dileriz.
Kurban Bayramınız kutlu olsun www.turkhukukcularbirligi.nl info@.turkhukukcularbirligi.nl
Tel: 020 - 655 40 33 E-mail:info@komfly.nl
www.finma.nl
Güçlü bir Türk toplumu için
Aldem
info@finma.nl
Bayramınızı kutlar, herşeyin gönlünüzce olması dileği ile başarılarınızın devamı ve işlerinizde kolaylıklar temenni ederiz.
SİPOR İslam Okulları CITO bitirme sınavlarında bu yıl da üstün başarı göstermiştir. Kurban Bayramınızı tebrik eder, güzellik, birlik ve beraberlik ve mutlu günler dileriz.
Mehmet Soytürk
Schuttevaerweg 9-B 3044 BA Rotterdam
Tel: 010- 415 43 10 Fax 010- 415 52 67
Erasmusstraat 141 3035 LD, Rotterdam
info@cmoweb.nl www.cmoweb.nl
Tüm İslam aleminin Kurban Bayramını tebrik ederiz. Postadres: Postbus 51188 3007 GD Rotterdam
Bezoekadres: Zegenstraat 120 Rotterdam 010 - 495 15 80
Kurban Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dileriz
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Kurban Bayramınız kutlu olsun
Hikmet Gürcüoğlu
Şerif Aktürk
Nijverheidsweg 39 4879 AP Etten-Leur Nederland
T: +31 (0) 76-50 369 92 F: +31 (0) 76-50 369 19 E: info@ozgazi.com
www.sancak.nl info@sancak.nl
Productieweg 48 2382 PD Zoeterwoude
www.tur-ned.nl
ABONE OLUN Aylık sadece
€
2,91
Her ay postayla evinizde
Groothandelsmarkt 69-78 3044 HC Rotterdam T : +31.10.4378812 - 4371482 F : +31.10.4621494
GAZETENIZ ADRESINIZE GELSIN 1 YILLIK 35 EURO'YA ABONE OLABİLİRSİNİZ Bir telefon ya da e-mail yeter: 010 - 290 09 00 abone@haber.nl
Abone olmak için 14. sayfadaki formu doldurunuz.
HABER
4
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
İŞİMİZ KOLAY DEĞİL BATI İLE DOĞU ARASINDA Tepki şeklinde gelişen siyasi tercihler zamanla başka olumsuzluklar doğurabiliyor. Daha düne kadar birbiriyle sohbet edip şen şakrak vakit geçirebilen insanlar, kitleleri yöneten neronların makro planlarından bihaber, bugün acımasız şartlandırma ve hipnozlarla dişe diş, kana kan mertebesine gelmişse, bu ileride çok hayıflanacağımız kronik durum bir an önce giderilmelidir. İBRAHİM KARAMAN Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Orijinal adı: İm Westen nichts Neues) Erich Maria Remarque'nin yazdığı, savaşın korkunçluğunu ve anlamsızlığını ele alan bir roman. Bu roman sonradan beyaz perdeye de aktarılmış. Bu romandan esinlenerek attığımız manşet altında, aslında doğu kültürlerine karşı yüzyıllardır süregelen önyargılı, zaman zaman ikiyüzlü ve öte yandan kibirli bakış açısını gözler önüne sermek istiyoruz. Roman, 1. Dünya Savaşı'na, bağnaz öğretmenlerin kışkırttığı vatanseverlik duygularıyla gönüllü olarak katılan Alman gençlerinin, savaşın gerçekliği altında nasıl ezildiklerini çarpıcı bir biçimde sunuyor. Erich Maria Remarque'in romanda geçen kahramanı, yaşama bağlılığını, sevincini öylesine yitirmiştir ki, bu yaşam dolu genç adam, önünde uzanan upuzun bir yaşama bakıp, "Varsın aylar, yıllar geçsin. Nasılsa bana getirecekleri bir şeyleri kalmadı" diyebilmektedir sonunda. Doğu kültülerine süperior bir yaklaşım tarzını benimseyen Avrupa'nın (siyasetçilerin, medyacıların, elitlerin, toplumbilimcilerin), doğusal olan herşeyi hor ve hakir görmelerinden dolayı, Batı içinde yaşayan bizleri de aynı cendereden geçirmesi zaten bunun devamındaki bir süreç olarak vazıh değil midir? Biz zeytin dalı uzattığımız onlarca "toplumsal birikimimizle", buna rağmen ekarte edilmişsek, aslında 50-100 yıldır devam eden bakış açısının hala nasıl üzerimizde demoklesin kılıcı gibi sallandığını görmemiz işten bile değildir. O halde Batı yakasında insaniyet, ihsaniyet ve vicdaniyet namına pek de değişmiş birşey yoktur. Alman bir bakanın, mülteciler konusunda Türkiye gibi bir yerde tampon bölge oluşturulması önerileri ise bu düşüncelerin geçtiğimiz günlere müteallik kristalleşmiş halleri olarak tarihe geçecek.
BATI NEDİR, NE DEĞİLDİR? Önce şunu ortaya bir koyalım. Batı deyince akla belli coğrafi bir bölge ya da etnik bir topluluk gelmemeli. Ya da belli bir dünya görüşü, bir felsefe değil. Batı Cephesi kavramını “güçlerini kötüye kullanan ve adaleti, hak ve hukuk yerine ellerinde bulundurdukları medya, finans merkezleri, para, teknoloji, siyaset ve iktidar gibi güçlere dayandıran zihniyeti” anlatmak için kullanıyoruz. Bencillik, beyaz ırkın üstünlüğü ve ayrıcalığı, sömürgecilik geleneği, güç sahiplerinin gücü elinden kaybetmeme mücadelesi için makyevalist düşünce ve hareket tarzı. Diğer taraftan kültürel, ideolojik hatta ırksal olarak üstünlüklerine inanır Batı Cephesi. Onlar beyaz ırk, seçilmiş kavim ve ayrıcalığı hak edendir. Öteki zayıftır, beceriksizdir, medeniyetsizdir. Batı ve Doğu cephesini coğrafi bir
ibrahim.karaman@haber.nl karşıtlık ya da etnik bir ayrılıktan ziyade, Hak ile Batıl, doğru ile yanlışın, vicdan sahipleri ile güç merkezlerinin ezeli mücadelesi olarak görmek kaçınılmaz bir şekilde önümüzde duruyor. • Batı cephesinin sömürgecileri zamanında kafatası ölçmüş, ötekini egzotik bir hayvan gibi hayvanat bahçesine koymuş, • Batı cephesinin bazı bilim adamları, geri kalmışlığın ya da medeni olamamanın genlerden kaynaklandığını iddia edecek kadar kavmiyetçi olmuş, • Batı cephesinin toplum mühendisleri kendi inandıkları doğruları diğer toplumlara cebren ve hile ile empoze etmeye çalışmış, • Batı cephesinin finans merkezleri faizcilik ve borç sistemi ile insanları hatta devletleri kendine mahkum etmiş, • Batı cephesinin büyük sermayeleri başka milletlerin kaynaklarını kullanma hakkını kendi kendine vermiş, • Batı cephesinin medyası yalan, uydurma ve seçici haberlerle halkı koyun yaparak kendi gerçekliğine inandırmış, • Batı cephesinin dini ve ideolojik güçleri, seçilmişliğine ve vaad edilmiş toprakları için her şeyi mubah görmüş..
VİCDANLAR SAĞIR OLMUŞ Batının politik iktidarları ve ana akım medya öncüleri, bir başka deyişle, baronlar, statükocular, şahinler ve makyevalistler, “Hedefe giden yolda her şey mubahtır” anlayışı gereğince Ortadoğu’da Suriye merkezli toprak bölüşüm planına yıllardır göz yummuşlardır. Suriye'deki zalim iktidar tarafından 300 bin insan, akıl almaz işkencelerle katledilmiş, Batı Cephesinin empoze ettiği barbarlığın etkisiyle, halkı Müslüman olan ama yöneticileri insanlıktan dahi nasibini almamış kadrolar olan Batı kuklaları tarafından, milyonları da göçe ve anayurtlarını terke zorlanmıştır. Bu akıl almaz emperyal planın parçası olarak göçe zorlanan ve sayıları milyonlara ulaşan bu insanlara hangi ülke tek başına çözüm sağlayabilir ki? 300 bin insan hayasızca katledilirken sesini çıkarmayan insanlar, Aylan bebek gibi yürek burkan bir sembol durumda belki vicdanlarını birkaç saniye sızlatıp parketmişler... Ya sonra? İnsanın doğasında vardır, herkesi kendi gibi bilir. Bugünlerde sosyal medyada bir Ulys karikatürü de buna işaret ediyor. Doğuda zorla evlerinden barklarından koparılıp göçe zorunlu bırakılan insanlar, sadece hayatlarını idame ettirebilmek için kendilerine mekan ararlarken, Batının ağababalarını sembolize eden güç onlara barınma ve yaşama hakkı vermiyor. Sadece canlarını kurtarmak için gelenlere 'Biz sizin ülkenize geldiğimizde kaos getirdiğimizde göre, siz de bize onu getireceksiniz, o yüzden sizi istemiyoruz' şekliyle açıklanabilecek bir karşılama yapıyorlar.
Türkiye hali hazırda 2 milyonu aşkın mülteciyi sırf insani nedenlerden dolayı ülkesine kabul etmişken, İngiltere gibi demokrasinin beşiği sayılabilecek bir ülkenin buna imkan ve zemin tanımaması, 'a hadi Aylan Bebek biraz vicdanımızı sızlattı, bari 20.000 mülteci de biz alalım' demesi olayın vahametini göstermesi bakımından ilginçtir. Can havline düşmüş zorunlu göçmenlerin ve sığınmacıların ise Batı ülkelerine gelene dek Yunanistan’a ulaşmadan denizde boğulanları, Macaristan’a ulaşanların ise çocuklara varana kadar medya mensuplarınca tekmelenmesi, Batı’nın içinde bulunduğu insanı ve vicdani durumu sorgulamada ne kadar geciktiğinin göstergesi.
Öte yandan Suriye merkezli hareketlenmeyi bir bahane olarak kullanan Batı cephesi, PKK terörünü başka bir enstrüman olarak tekrar piyasaya sürüyor. Son yıllardaki felaketlere engel olan Türkiye’nin bu belayı da akıllıca defedeceğini umud ediyoruz; dileğimiz ve duamız o yöndedir. Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Berliner Zeitung ve Süddeutsche Zeitung, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemde attığı adımlara ilişkin iki değerlendirme yazısı yayınlandı. Muhtemeldir ki BBC ve diğerleri bunu izleyecektir. Partizanca tutuma girmeden adil bir değerlendirme yapılacak olursa, Batı kaynaklı medyanın Türkiye’ye karşı ürettiği tüm unsur ve malzemeleri, hali hazırda Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye’yi geriletme ve Türkiye’nin dünya üzerinde güçlü bir ülke olmasını engelleyici bir çaba olduğu açıkça görülüyor. 1. Dünya savaşında İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların ve Yunanların Türkiye'nin farklı bölgelerini işgal etmesi vakıası gibi şimdi de günümüzdeki terör olaylarının arka planında "Bombalar Almanya'dan, mayınlar İtalya'dan,
mr. Rasim Küçükünal mw. mr. Dilek Küçükünal-Abotay Aile Hukuku
Çalışma ve İş Hukuku
Ceza Hukuku
Sosyal Güvenlik Hukuku
Çocuk Hukuku
Para tahsili ve icra takibi
Ticaret Hukuku
Uluslararası ihtiyati tedbir
www.kucukunal.nl Prof. Kamerlingh Onneslaan 154 3112 VM Schiedam M: info@kucukunal.nl T: 010 - 238 08 30 F: 010 - 238 08 31
Belediyeler veya SVB tarafından başlatılan, yurt dışı malvarlığı araştırma davalarında uzman avukatlık bürosu
Strateji İngiltere'den" kanalize edilerek aynı tarz cendereye sıkıştırılmak isteniyoruz. Remarque'nin romanında geçtiği gibi cepheler arasında, sıcak savaş anında bile savaşan piyonlar arada bir soluklanıp birlikte vakit geçiriyor, yemek yiyip sohbet ediyorlar; sonra yine üstlerinin emriyle cephelerine dönüp biraz önceki birlikte soluklandıkları insanları kırmak zorunda kalıyorlar. Bugün yakın çevremizdeki siyasi duruşlar da bu davranış biçiminden çok uzak olmasa gerek. Tepki şeklinde gelişen siyasi tercihler zamanla başka olumsuzluklar doğurabiliyor. Daha düne kadar birbiriyle sohbet edip şen şakrak vakit geçirebilen insanlar, kitleleri yöneten neronların makro planlarından bihaber, bugün acımasız şartlandırma ve hipnozlarla dişe diş, kana kan mertebesine gelmişse, ileride çok hayıflanacağımız bu kronik durum bir an önce giderilmelidir. BATININ VE BASININ İÇ SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI Yukarıdaki bahsi geçen gazeteler Türkiye’de yeniden alevlenen terör olaylarını, daha en baştan terör olayı olarak vermek yerine “Türkiye’de iç savaş” telakkisi olarak ele alıyorlar. Berliner Zeitung, “Türkiye ve Ortadoğu yeni bir iç savaşı kaldıramaz. Şimdi her şey Türkiye’deki Kürtlerin basiretli davranmalarına bağlı” diyor. Basiretli davranan Türkiye devletini göz ardı ederek, savaşı açan taraf olarak devleti görmeye başlamış bile. Yani güvenlik güçlerimiz silahlarını ve vatanlarını savunmayı bıraksalar yeter, karşıdaki terör örgütlerinin nasıl davranacağı çok da önemli değil onlar için. Bunlar kendileri de PKK ve DAİŞ gibi terör örgütlerinin silahı bırakmayacaklarına çok emin oldukları halde, buna göz yumup Türkiye’nin parçalanmasını hedefliyorlar. Türkiye’nin ekonomik güce kavuşması ve bölgede en sözü geçen bir güç haline gelmesi, bunların menfaatlerinin önüne geçiyor ve tam da orada kendi ellerinde bulundurdukları ve yukarıda saydığımız “medya, finans merkezleri, para, teknoloji, siyaset ve iktidar” güçlerini sadece kendi üstünlükleri için kullanmak istiyorlar. Şimdi ve gelecekte. Türkiye’deki siyasi gelişmeler söz konusu olduğunda tüm sağduyusunu kaybeden yurt dışındaki bazı siyasetçiler ufak siyasi hesaplarını bir kenara bırakıp teröre karşı açık, net ve tutarlı bir duruş sergilemek zorundadır. Çünkü beyazın ayrıcalığına iman eden, kibirli ve üstünlük taslayan “Batı cephesinin” iktidar sahipleri gücü elinde tutmak için içimizdeki kukla örgütleri kullanarak fitne üretirken, “Doğu cephesinin” vicdan sahipleri kardeşlik, adalet ve merhamet ölçüleriyle yeni bir söylem ve eylem üretmeliler; insanı yaşatan medeniyeti öncelemeliler. Haksızlığa karşı olmak insanın özünde var olan vicdanın gereğidir. Tepki ile hareket edip diğer aşırı uca gitmek değil. İfrat ve tefrit seçenek değil. Bir sonraki aşama hak ölçüleri ile adaleti tesis etmek. Sosyal adalet için de aynısı geçerli. Hak ve Batılın ezeli mücadelesinde intikam söylemleri ile düşman üreterek değil, adalet ve gerektiğinde merhametle alternatif üretebilmektir. “Bir topluluğa karşı olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin” prensip ve ölçü olmayacaksa, ahlaksız olan gücün kontrolüne girmek kaçınılmaz olacaktır. Ya da ne farkın olacaktır?
5
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
BÜYÜKBAŞ İSSE (€ 350,-) BÜYÜKBAŞ H KÜÇÜKBAŞ (€
250,-)
İN BİZİ SATIŞLARI İÇ İNİZ ARAYABİLİRS
HABER
6
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
BATI'DA DEĞIŞEN BIR ŞEY YOK Birinci Dünya Savaşı sırasında, yani 100 yıl önce Batı ne idiyse, bugün de aynısıdır. Yani bugün de Batı’da yeni bir şey yok. Hatta bugünki durum daha da feci. Silah tüccarları ortalığı karıştırmaya devam ediyorlar. Irak’ı, Libya’yı, Mısır’ı ve Suriye’yi karıştırdılar. Saddam ve Kaddafi yok edildi. İLHAN KARAÇAY HABER’in Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karaman çok ilginç bir insandır. Daha doğrusu, çok araştırmacı bir yapıya sahiptir. Gazetesini hazırlamadan önce tüm planlarını kağıda döker. Bir yığın haberin içinden, hangi haberin manşet, hangi haberin sürmanşet olacağını saptar. Daha sonra da gazetesinin yazarlarına bunları aktarır ve ‘Bu ayki yazınızı isterseniz bu iki haber ile bağlantılı yazın’ diye mesaj geçer. Ben de her defasında, ‘Genel Yayın Yönetmenimiz bu ay şu konuyu işlememizi istemiş’ notuyla yazarım. Karaman’ın yaptığı bir zoraki yönlendirme değildir. Manşet veya sürmanşet yapacağı haberlere renk katmaktır asıl isteği. Ben şahsen bu isteğe hep saygı duyarım ve istenileni de yaparım. Karaman bu defa, ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ başlığını bulmuş. Bu başlık, Alman yazar Erich Maria Remarque’nin yazdığı ‘Im Westen Niecht Neues’ başlıklı kitabın Türkçesidir. Karaman’ın, HABER’deki ikinci ana konusu, Avrupa’da kimlik bunalımını aşamamış olan Türk gençleri ile son günlerdeki mülteci sorunu. Öncelikle ifade edeyim ki, ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ kitabını okumadım. Ama bu kitap ve yazarı hakkındaki haberleri hatırlıyorum. Yazar Remarque, birinci dünya savaşında 19 yaşında bir delikanlı idi. Yazdığı gerçekler nedeniyle ülesinde vatan haini olarak ilan edilmek istendi. Gerçek adı Erich Paul Kramer olan yazar, daha sonra annesinin adı olan Maria’yı Paul’un yerine koymuş, ve ardından da Kramer’in tersten okunuşu olan Remark’ı soyad olarak seçmiş. Remark’ı da, Fransız kökenine işaret etmek için ‘Remarque’ olarak değiştirmiştir Şimdi, benim de yapacağım gibi, bu kitabı hemen bulalım ve okumaya başlayalım. Okuyalım ki, bugün bizleri de çok korkutmakta olan savaşın ne kadar acımasız ve yıkıcı olduğunu daha iyi anlayalım. Birinci Dünya Savaşı sırasında, yani 100 yıl önce Batı ne idiyse, bugün de aynısıdır. Yani bugün de Batı’da yeni bir şey yok. Hatta bugünki durum daha
da feci. Silah tüccarları ortalığı karıştırmaya devam ediyorlar. Irak’ı, Libya’yı, Mısır’ı ve Suriye’yi karıştırdılar. Saddam ve Kaddafi yok edildi. Mubarek de kızağa çekildi ama yerine adam bulunamadı. Suriye’de Esad’ı yıkamadılar. Aslında bu da planlı bir hareket. Daha fazla silah satılması için uzatmaları oynatıyorlar. Irak’ta Saddam döneminde demokrasi yoktu ama halk refah bir şekilde yaşıyordu. Libya’da da durum aynıydı. ‘Demokrasiyi getireceğiz’ diye bu ülkeleri karıştıran Batı’nın kötü amacını hala anlamayanlara ne demeli acaba? Haklı veya haksız, devletlerinden memnun olmayan ülke halklarını bölerek, bir bölümü silahla besleyen Batı, bu sayede korku yaratıyor ve diğer ülkelere de silah satıyor. Böylece de Batı’da değişen bir şey olmuyor. Batı’nın yarattığı kargaşalardan sonra ülkelerinden göçe zorlanan insanların başlarına geleni kahrolarak seyrediyoruz. Frankeştayn yöntemi ile yaratılan IŞİD’e silahların nereden gittiğini tahmin etmek o kadar zor mu? İyi de, bu IŞİD’e dünyanın dört bir yanından gönüllü olarak katılan gençlere ne demeli? O zaman şunu rahatça söyleyebilmemiz gerekiyor: Batı’da nasıl ki değişen bir şey yoksa, Doğu’da da değişen bir şey yoktur. Böyle olunca da, musibet bizi her zaman takip edecektir. İkinci konuya gelince: Batı’da yaşayan Türk gençlerinin kimlik bunalımını hala aşamamış oldukları söyleniyor. Bana göre bu 10 yıl öncesine kadar böyleydi. Ama son 10 yılda gençlerimizin çifte kimlikle her zorluğun üstesinden geldiklerini gözlemliyorum. Doğrudur, Batı’daki Türkler’e siyasetçilerimiz ve bürokratlarımız değer vermiyorlar ve ciddiye de almıyorlar. Ama aynı gençler sorunlarını çözmekte de başarılı oluyorlar. Türkiye’ye dönenler kendilerine rahatça iş bulabiliyorlar. (Bulamayanların hikayesi ayrı tabii) Batılı devletler bu dönüşten hiç de memnun değiller. Eğitilmiş genç sıkıntısı çeken Batı ülkeleri, Türk gençlerini kaçırmamak için çareler arıyorlar.
Sivaslılardan Avrupa’ya ekonomi seferi
ilhan.karacay@haber.nl Yukarıda yazdıklarım naçizane benim görüşlerimdir. Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karaman, bu konudaki haberde hangi iddia ve gerçekleri ortaya serecek bilemiyorum ama, benim bu konuda saptayabildiklerim yukarıda yazdıklarım doğrultusundadır. Hollanda siyasetinde yer almış olan binlerce Türk genci arasında, yüzlercesi Belediye Meclisleri ve İl Genel Meclisleri’ne, onlarcası da milletvekili olarak parlamentoya girmişlerdir. Yüzlerce gencimiz devlet kurumlarında memur olarak yer almaktadır. Yüzlerce gencimiz büyük holdinglerde üst düzey koltuklara oturmuşlardır. Binlerce gencimiz iş dünyasında büyük bir başarıya imza atmışlardır. Durum böyle olunca, ‘Ah gençlerimiz, vay gençlerimiz’ diye ağlaşmanın bir anlamı olmayacaktır. Gurbetçi Türkler’in sorunları daha çok bizim devletimizledir. Türkiye’ye göç etmiş olan Suriyeli’ye triptik yerine geçici otomobil plakası veren devletimiz, gurbetçi Türk’e neden geçici plaka vermemektedir? Onyıllardır Türkiye’yi dövize boğan Türkler’in çocukları neden hala askerlik zorunluluğu yaşamaktadır? Askerlik yapmaktan kurtulmaları için Türk gençlerinden neden para alınmaktadır? Yaşlanmış olan ve anavatana dönmüş olan Türkler için, bakım yurtları kurmak çok zor mudur? Batı’da yaşayan Türkler’in, kendi devletlerine ilişkin olarak daha pek çok derdi vardır. Öncelikle bu dertlerin ortadan kalkması lazımdır. Bakmayın siz Wilders gibi ırkçıların havlamalarına. İnanın, Wilders ve gibileri sadece havlarlar ama ısıramazlar. Wilders ve gibileri iktidara gelseler dahi ısıramazlar. Zira gerçekler ile söylemler arasında çok büyük farklılıklar vardır. Batı’nın, Orta Doğu’da ve gelişmekte olan ülkelerde hazırladıkları tezgahları biliyoruz artık. Aynı Batı’nın Türkiye üzerindeki oyunlarını da biliyoruz. Türkiye gerçekten çok zor günler geçiriyor. İnşallah sorunsuz bir seçim geçiririz ve sorunsuz bir hükümet kurarız. Sorunların çözümü için akıllı olmak şarttır ama, biz yine de duamızı eksik etmeyelim.
Sivaslı Girişimci ve İşadamları Derneği (SİVGİAD), 19-24 Ekim tarihleri arasında Almanya ve Belçika’nın sanayici ve iş adamları dernekleri ve hükümet yetkilileriyle birçok toplantı gerçekleştirileği ifade edildi. SİVGİAD Başkanı Murat Açıl, Kıtalararası İşbirliği Ziyaretleri programının tanıtım toplantısında, hedeflerinin Almanya ve Belçika’daki potansiyel yatırım olanaklarını Türkiye’ye çekmek olduğunu söyledi. Yaklaşık 100 iş adamıyla yapılacak bu gezinin Kıtalara-
rası İşbirliği Ziyaretleri programının ilk adımı olduğunu belirten Açıl, bunun ardından İran’a bir heyetle gideceklerini, sonrasında ise programı diğer kıtaların ve ülkelerin takip edeceğini aktardı. Hedeflerinin dünyanın ilgisini Türkiye’ye ve Sivas’a çekmek olduğunu dile getiren Açıl, şehre yatırım yapmayı düşünen yabancı iş adamlarının olduğunu bildiklerini ifade etti. Heyete milletvekilleri ve ilçe belediye başkanlarının da katılım göstereceği bilgisini veren Açıl, Almanya ve Belçika gezisi sırasında sempozyum da düzenleneceğini kaydetti.
Fatma Koşer Kaya tekrar mecliste
Hollanda’da muhalefetteki Demokratlar 66 Partisi (D66) üyesi eski milletvekili Fatma Koşer Kaya, aynı partiden Gerard Schouw’un görevden ayrılması üzerine yedek listeden Temsilciler Meclisi’ne girdi. Kaya, özel sektörde çalışmak amacıyla 1 Ağustos’tan itibaren meclisteki görevini bırakan Schouw’un yerine yemin ederek milletvekilliğine başladı. Kaya’nın meclise girmesiyle meclisteki Türk kökenli
€59
milletvekili sayısı 7’ye yükseldi. Daha önce 2004-2012 yılları arasında da milletvekilliği yapan Fatma Koşer Kaya, 13’üncü sıradan aday gösterildiği 2012 yılındaki seçimlerde, partisi 12 milletvekili çıkardığı için meclise girememişti. Kaya, meclis dışında kaldığı dönemde 20132014 yılları arasında da Lahey yakınlarındaki Wassenaar kentinde belediye başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştu. Hollanda’da parlamentonun alt kanadını oluşturan 150 üyeli Temsilciler Meclisi’nde Kaya’nın yanı sıra Denk Partisi’nden Tunahan Kuzu, Selçuk Öztürk, İşçi Partisi’nden Keklik Yücel, Yasemin Çegerek, Sultan Günal Gezer, Sosyalist Parti’den (SP) Sadet Karabulut da milletvekilli olarak mecliste bulunuyor.
’dan
BAŞLAYAN FIYATLARLA VERGILER DAHILDIR
023-751 06 00
Şimdi Ücretsiz Corendon App
Hayallerinizi Corendon’la Yaşayın
7
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele
Hasene Sosyal Yardım Vakfı Hollanda Stichting IGMG Hasene Hulporganisatie Nederland T +31 10 24330-30 | F +31 10 24330-39 www.hasene.org | info@hasene.nl | haseneorg — Havale için banka bilgileri | Bankgegevens voor overmakingen: Hesap Sahibi | Rekeninghouder: Stichting IGMG Hasene Hulporganisatie Nederland Banka | Bank: ABN AMRO BANK IBAN: NL72 ABNA 0407 5667 83 | BIC: ABNANL2A Amaç | Doel: Destekçi No veya [Adresiniz] | Donateur-ID of [uw adres], 0002351
Kurban Paylaşınca Güzeldir
Kurban Kampanyası 15.08. - 25.09.2015
Kurban Bedeli Kosten voor een offerdier
Verrijk je offer door het te delen
5 yıl jaar
100€*
Offercampagne 15.08. - 25.09.2015
İsviçre 100 €** | Danimarka 800 DKK | İsveç 1000 SEK | Norveç 1000 NOK | İngiltere 85 £ | Avustralya 100 AUD | Kanada 150 CAD * Tüm masraflar kurban bedeline dâhildir. | Alle kosten zijn bij de prijs voor een offerdier inbegrepen. ** Kur değişimine göre bu fiyatta farklılıklar olabilir. | Dit bedrag kan veranderen als gevolg van fluctuaties in de wisselkoersen.
HABER
8
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
BATININ ÇIFTE STANDARTLARI Özetle söylemek gerekirse Batının kendisiyle yüzleşmesi elzem hale gelmiştir diyebiliriz. Evrensel değerleri hiçbir şerh koymadan uygulamaktan başka seçenekleri yoktur. Nitekim bir gün, keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner! Ama o zaman geç olabilir.
AHMET SUAT ARI Siyaset o kadar kirlendi ki, insanın siyasetle alakalı ne konuşası ne de yazası geliyor. Ama her şeye rağmen hem konuşulmalı hem de yazılmalı. Aksi takdirde siyasetin negatif anlamı asıl anlamı haline gelir ve siyaset ve siyasetçiye zaten az olan güven temelli ortadan kalkar. Bu da demokrasiler için büyük bir tehlike demektir. Haliyle enseyi karartmadan dilimiz döndüğünce doğru bildiklerimizi hem söyleyeceğiz hem de kağıda dökeceğiz. Başka çaremiz de yok zaten. Çok yakın zamana kadar Batı demokrasilerinin tüm dünyaya örnek olduğunu düşünürdüm. Zira yaşanılan onca olumsuz tecrübeden sonra Batılıların samimiyetle demokrasiyi içselleştirdiklerini ve bu yoldan da bir dönüşün olmadığının farkında olduklarını sanıyordum. Hatta geçmişte yaptıkları hatalarla yüzleşmekten de çekinmediklerini ve gerekirse özür dileyebileceklerini gördükçe de içten içe hayranlık besliyordum desem mübalağa yapmış olmam. Ama ne yazık ki ben madalyonun sadece görünen kısmına bakmışım. Madalyonun arka yüzü hiç de benim tasavvur ettiğim gibi değilmiş. Madalyonun diğer yüzüne bakınca görünenler çoğu zaman Batılıların memnuniyetle sahiplendikleri değerlerle yüzde yüz zıtlık teşkil etmektedirler. Menfaatler söz konusu olduğu zaman o evrensel, ancak Batılıların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri değerlerin hiçbir hükmü kalmıyor. Irkçılık, ayrımcılık, dışlama, kibir, entrika, fitne, menfaat karşılığı uluslararası işbirliği hemen ilk akla gelenler. Listeyi daha da uzatmak pek de zor değil, ancak bu kadarı bile ikiyüzlülüğün boyutunu göstermeye yeter. Ele verir talkını kendi yutar salkımı anlayacağınız! Örneklemeye ırkçılıktan başlayalım. Bu konuda pek de zorlanmayacağız, zira medya yoluyla her gün ırkçılığın hangi boyutlara
Bir avuç gönüllü, Nuray Murat, Yusuf Öztürk ve Nilgün Şahin tarafından terörü tel'in ve şehitlerimizi anma yürüyüşü düzenleniyor. Rotterdam'da Wilhelminaplein'de toplanılarak başlayacak yürüyüşte Türk bayrağı ve Türk devletleri bayrakları haricinde başka hiçbir bayrağın açılmasına izin verilmeyeceği duyuruldu. 'Vatan davası, bayrak davası' olarak ifade edilen birliktelikte hiçbir siyasi slogan ya da siyasi partinin lehine veya aleyhine slogan atılması istenmiyor. Aynı zamanda PKK'yı bir işçi partisi olarak lanse eden Hollandalıları ve PKK yandaşlarını kınamak için organize edilen yürüyüş 13 Eylül Pazar günü Rotterdam'da. Sağduyulu tüm vatandaşlar davetlidir.
Hollanda ordusunda ‘pang pang’ sesi
suat.ari@haber.nl
geldiğini görmekteyiz. Irkçılar artık ‘saygın’ politikacılar olarak ekranların ve yazılı basının müdavimleri oldular. Üstelik bu bazılarının iddia ettiği gibi reytingle alakalı bir durum da değil, aksine ırkçılığın toplumda kanıksanması için bir taktik haline geldi. Gelinen noktanın vahametini en açık, haber sitelerinde yayınlanan makalelere yapılan yorumlarda görmekteyiz. İslamiyet, göçmenler veya mültecilerle ilgili yapılan yorumların neredeyse tamamı ırkçılık ve nefret içermektedir ve bu durum kimsede rahatsızlık uyandırmamaktadır. Mesele ‘düşünce ifade etme özgürlüğü’ kavramına sığınılarak geçiştirilmektedir. Ayrımcılık ise artık toplumun iliklerine kadar işlemiş durumda. Başta eğitim ve iş pazarı olmak üzere bir çok alanda ayrımcılığın olduğu herkesin malumu. Ancak bununla ilgili tedbirler sembolik olmaktan başka bir şey ifade etmiyor. Toplumda var olan önyargılar sadece ayrımcılığa değil aynı zamanda büyük bir verim israfına da sebebiyet vermektedir. Zira ayrımcılık yoluyla önü tıkanan fertler üretime katkıda bulunamadıkları için topluma faydalı olamamaktadırlar. Bunun sorumlusu olarak da yine ayrımcılığa maruz kalanlar olarak gösterilmektedir! Meselenin bir de uluslararası boyutu var ki, en çok kaygı duymamız gereken de bu aslında. Batılı olmayan ülkelere demokrasi ve insan hakları dersleri vermeye kalkan Batılılar, demokrasi mücadelesi veren ülkelerin demokrasiye geçiş sürecindeki en büyük engelleri olarak önümüze çıkmaktadırlar. Demokrasi kisvesi altında o ülkelerin siyasetini dizayn etmekten başka yaptıkları bir şey yok. Şayet demokrasi istemedikleri sonuçları doğuracak olursa müdahaleden kaçınmadıklarına da her gün şahit olmaktayız. Bunun en bariz örneğini Mısır’da gördük. Seçimle
gelen Mursi’yi devirip yerine kuklaları Sisi’yi getirdiler. Batı’nın sınıfta kaldığı bir diğer alan ise insani yardım alanıdır. Yerlerinden edilen mültecileri kabul etme konusundaki isteksizlikleri o kadar aşikar ki. Gerekçeleri ise inandırıcılıktan ziyade komik! Neymiş mülteciler kendi bölgelerinde kabul edilmeliymişler! Sanki farklı bir durum söz konusuymuş gibi… Türkiye’de Suriyeli mültecilerin sayısı çoktan iki milyonu geçti, ama Batılı ülkelerin bu mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda Türkiye’ye katkıları minimum düzeyde, hatta Birleşmiş Milletler kanalıyla olanları saymazsak yok demek de mümkün. Birkaç yüz mülteciyi alıp almama konusunda haftalarca tartışmalar yapanların başkalarına insanlık dersi vermesi mümkün mü diye sorası geliyor insanın. Ha bir de bu birkaç yüz mültecinin Hristiyan olması şartı öne sürenler de var bunların arasında. İnsani yardım konusunda bile ayrımcılık! Uluslararası seviyedeki çifte standart sadece yukarıda bahsedilenlerle sınırlı kalsa gam yemeyeceğiz. Bunun bir de savaş ve şiddette pay sahibi olma boyutu var. İnsanları yerlerinde yurtlarından eden savaşlarda maalesef yine Batılıların parmağının olduğunu görmekteyiz. Bırakın savaşı durdurmak için tedbir almayı, tam aksine savaşın süreklilik kazanması için savaşan taraflara her türlü lojistik destek hem alenen hem de el atından yapılmaktadır. Daha da kötüsü gizli servisleri kanalıyla terör örgütleri türetip dünyanın başına bela etmektedirler. Özetle söylemek gerekirse Batının kendisiyle yüzleşmesi elzem hale gelmiştir diyebiliriz. Evrensel değerleri hiçbir şerh koymadan uygulamaktan başka seçenekleri yoktur. Nitekim bir gün, keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner! Ama o zaman geç olabilir.
PARTiNi EVDE BIRAK, BAYRAĞINI AL GEL! Rotterdam'da bir avuç gönüllü bağımsız bir yürüyüş düzenliyor
TERÖR VE DESTEKÇILERINE LANET VE ŞEHITLERIMIZI ANMA YÜRÜYÜŞÜ
13 Eylül 2015 Saat: 14:30 Wilhelminaplein - Rotterdam
Hollanda ordusunun mermisi tükenince binlerce askerin, gerçek mermi sesi yerine “pang pang” diye bağırarak tatbikat yaptığı iddia edildi. RTL Nieuws kanalının ele geçirdiği gizli mailde, gerçek mermilerin yurt dışı görevlerinde bulunan Hollanda birliklerine gönderilmesi nedeniyle yurt içindeki birliklerde mermi sıkıntısı baş gösterdi. Bu sebepten dolayı yurt içerisinde yapılacak olan çoğu tatbikatta ertelendi. Yurt dışına gidecek askerlerin mermi eksikliğinden dolayı hem az tatbikat yaptıkları hem de tatbikatlarda silah atışı esnasında kendileri ses yapmaları emrediliği ifade edildi. Hollanda Asker Sendikası VNM’nin başkanı Jean Debie tatbikatlarda yaşananlar nedeniyle askerlerin moralinin oldukça bozuk olduğunu belirtti.
Picnic, AH ve Jumbo'ya rakip oluyor Hollanda Nijkerk merkezli Picnic adlı şirket, özellikle online satışlarda Hollanda’nın iki büyük perakende zinciri Albert Heijn ve Jumbo’ya rakip olmayı hedefliyor. Picnic yetkilileri, fiyat açısından çok cazip olacaklarını ve eve paket servisleri bedava yapacaklarını belirtiyor. Picnic şirketinin Nijkerk’de çok büyük bir dağıtım merkezi bulunuyor. Bu dağıtım merkezinden de yerel merkezlere dağıtım yapılıyor. İlk yerel merkezi Amersfoort’ta olan şirket, 3 yıldır 30 kişilik kadrosuyla alt yapı çalışmalarını sessiz sedasız yürütüyor. Moda ve elektronik alanında yaygın olan online alışverişin, süpermarket alanında pek yaygın olmadığını düşünen Picnic yetkilileri, mevcut süpermarketlerin yıllık olarak 35 milyar avroluk bir gelir elde ettiğini ve geçen yıl bunun sadece yüzde 1,5’ini online satışlardan elde edildiği belirtiyor. Picnic bu anlamda da bir yenilik getiriyor ve teslimat masrafı olmadan, ürünleri en ucuz fiyattan satacağını belirtiyor.
17 yaşındaki Hollandalı kız Bungeejumping yaparken hayatını kaybetti
İspanya’ya tatile giden 17 yaşındaki Hollandalı kız, Bungee-jumping yaparken 40 metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetti. Cabazon de la Sal kasabasında kurumuş bir nehirin üzerindeki köprüden yapılan Bungee-jumping atlaması esnasında köprüden 40 metre aşağıya düşen kızın neden düştüğü henüz anlaşılamadı. İspanya’da geçtiğimiz Temmuz ayında da 23 yaşındaki İngiliz turist aynı şekilde Bungee-jumping esnasında hayatını kaybetmişti.
9
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Vergi dairesi artık bütün telefonları dinleyebilecek Maliye ve Vergi dairesinin yetkileri çoğaltılıyor. Yapılan açıklamaya göre vergi dairesinin soruşturma ve araştırma bölümü yakın zamanda hazır-kart telefon ve simkartları dinleme yetkisi veriliyor. Ekonomi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamay göre AMVB (Algemene Maatregel van Bestuur) olarak adlandırılan yeni kararnameye göre meclisin izni olmadan maliye telefonları dinlemeye alabilecek.
Maliyenin araştırma kurumu FIOD bundan itibaren İMSİ-catcher adı verilen yeni teknolojiyi kullanabilecek. Hazır kart simkartlarını tanıyabilen bu teknoloji, bunları takip ve dinlemek için kullanılacak. Daha önce polis yetkililerini aracı kullanarak takip ve dinleme yapabilen FIOD artık çok daha kolay telefonları dinleyebilecek. Ekonomi Bakanı Henk Kamp’a göre FIOD çalışan-
ları eğitilerek IMSI-catcher cihazlarını kullanmaları sağlanacak. Bu kararın hukümetin FIOD’u daha güçlü kılma politikasına uygun olduğu da verilen bilghiler arasında. IMSI-catcher olarak adlandırılan yeni teknoloji, GSMbaz istasyonu gibi görünüp, telefonlarla iletişime giriyor ve telefonun dinleme kodunu çalıyor. Bu kodu aldıktan sonra FIOD yetkilileri istedikleri telefonu rahatlıkla dinleyebiliyor.
Tatarların ‘Sabantuy Festivali’ 2016 yılı ilk defa Rotterdam’da yapıldı emekliler ve
“Saban- Tuyı” ya da diğer adıyla “Sabantuy”, Tatarların en eski milli bayramlarından biri. Tatar halkının yüzyıllardır şenlik havasında gerçekleştirdiği Sabantuy şenlikleri bu yıl ilk defa Hollanda’nın Rotterdam kentinde organize ediliyor Geçtiğimiz haftalarda
Rotterdam’da kutlanan festival, Tatar kültürüne ilgi gösterecek insanlar için geleneksel bir kimliğe bürünme amacı taşıyor. Sabantuy Festivali, nesilden nesle aktarılan bir gelenek. Bu bayram, Rusya’nın yaklaşık 50 bölgesinde ve Tataristan Cumhuriyeti’nde çok uzun
yıllardır kutlanıyor. Sabantuy Festivali, hasat mevsiminin sona erdiğini gösteren bir bayram. Dünyanın 24 ülkesindeki akrabalar, yakınlar, arkadaşlar Sabantuy sayesinde bir araya geliyor. O yüzden Sabantuy artık sadece bir Tatar bayramı değil, aynı zamanda Rusya’da yaşayan halklar için bir dostluk bayramı olarak görülmeye başlandı. Festivalde oyunlar, yarışmalar, geleneksel yemekler, milli hediyelik eşya satışları gibi güneşli bir yaz gününü eğlenceli geçirmek isteyenler için güzel fırsatlar sunuyor. Hollanda’da ilk defa kutlanan Sabantuy Festivalinin renkli ve eğlenceli görüntülere sahne oldu.
Hollanda nüfusu 2015’te az büyüdü Hollanda nüfusu nu yılın ilk 6 ayında geçen yıla nazaran daha yavaş bir büyüme gösterdiği belirtildi. CBS tarafından yapılan açıklamada bu yıl daha az çocuk doğumu gerçekleştiğini ve ölüm oranının yüksek olduğu ifade edildi. Nüfusun artmasının temel sebebi olarak ise artan göçmen sayısı gösterildi. 2015’in ilk yarısında 77 bin kişinin öldüğünü, buna karşılık 82 bin çocuk duğumu gerçekleştiği ifade edildi.
için Çalışanlar rge; iyi bir göste ri eklile ancak em alanları ve ödenek da zor durum bırakacak
ödenek alanlar için zor geçecek
Devletten ödenek alan ve emekli olanlar 2016 yılında satın alma gücünde en çok gerileyecek olanlar. Bu sonuca Hollanda Merkezi Planlama Ajansı CPB vardı. CPB’ye göre Hollanda ekonomisi bu yıl yüzde 2’lik, gelecek yıl ise yüzde 2,4’lük bir
büyüme gösterecek. CPB, bu rakamların çalışanlar için iyi bir gösterge olduğunu ancak emeklileri ve ödenek alanları zor durumda bırakacağını belirtti. Yapılan öngörünün ortalama bir hesaplama olduğunun altını çizen CPB yetkilileri, kişisel satın alma gücünün her zaman ortalamaya uyması gerekmediğini de belirttiler. Geçen yılki öngörülere göre daha hızlı bir büyüme gerçekleşeceği sonucuna varan CPB, Gaz prodüksiyonun azalmasına rağmen ekonominin büyüyeceğini ifade etti. Devlet bütçesindeki açığın geçen yıl yüzde 0.8 oranından öngörüldüğünü ancak bunun gerçekte yüzde 1.5 olarak ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen CPB yetkilileri, çalışanların bu durumda kârlı olduklarını, emeklilerin ise bir gerileme yaşayacağını söylediler.
Londra'dan New York'a 3 saat Lockheed Martin şirketi, Concorde efsanesinin yerini alabilecek N+2 isimli jetleriyle önümüzdeki yıllarda yolculuk sürelerini yarıya indirmeyi planlıyor. Dünyanın en büyük uçak üreticilerinden Lockheed Martin, Concorde efsanesinin yerini alabilecek N+2 isimli jetleriyle önümüzdeki yıllarda yolculuk sürelerini yarıya indirmeyi planlıyor. Saatte 2.172 kilometre hıza ulaşabilen N+2, Los Angeles'tan New York'a 2,5 saatte ulaşabiliyor. Ayrıca New York'tan Londra'ya 3 saatte gidebiliyor. Hız limitlerini zorlayan sadece N+2 değil. Airbus da şu sıralar kendi jetini üretmekle meşgul. Airbus'ın üreteceği AS2 adlı bu jetin çıkabileceği maksimum sürat ise saatte 1958 kilometre. 2019 yılında test sürüşlerine başlayacak olan ve Aerion ile ortaklaşa geliştirildiği belirtilen uçağın Airbus'a 100 milyon dolara mal olacağı belirtiliyor. İçerisinde 12 yolcu taşıyabilen ve bu haliyle iş için kullanılması uygun olan jetin en erken 2022 yılında kullanıcılarıyla buluşacağı dile getiriliyor.
HABER
10
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Her fırsatta Türkiye düşmanlığı yapan Hollanda medyası, yine boş durmadı
Telegraaf gazetesi Dağlıca’da şehit olan askerlerimiz için “Turkse soldaten vermoord” başlığını attı. Olayın ajanslara düşmesiyle internet sitesine kendi antiTürkiye yorumlarıyla ekleyen Telegraaf’ın bu haberi IOS ve Android uygulama-
larında da görüldü. İnternet sayfasında da “Turkse militairen gedood” başlığıyla verilen haber Hollanda Türklerinin büyük tepkisini çekti. Hollandaca haber dilinde hayatını kaybeden askerler için “omgekomen” veya “gesneuveld” şeklinde tabir
kullanılırken, şehit olan askerlerimiz için ‘vermoord’ ve ‘gedood’ kelimelerinin redaktörler tarafından bilinçli seçildiği düşünülüyor. Öte yandan haberin içeriğinde ise “Kürt İşçi Partisi Pazar günü bir saldırıda 15 Türk askerini öldürdüğünü
açıkladı” cümlesini kullanmak suretiyle haberi fütursuzca, bir terör örgütüne dayandırarak verdi. Buna da tepki veren ve olayı skandal olarak yorumlayan Hollanda’daki Türk gençleri Hollanda medyasının PKK’nın bir terör örgütü olduğunu
kabul etmesi gerektiğini ifade ettiler. Aynı türden haberi, Hollandalı asker olunca bakın nasıl haber yapıyorlar: NU.nl: “Twee Nederlandse mariniers zijn zaterdag omgekomen bij een explosie in Uruzgan.”
NOS: “Korporaal (25) komt om als zijn voertuig op een bermbom rijdt in de Tanji-vallei tussen Deh Rawod en Tarin Kowt.” Not: Vermoord kelimesinin anlamı: öldürüldü
‘İstanbul’da 35 bin Euro’ya ev bulmak mümkün’
İstanbul’un merkezi noktalarında olmasa da Esenyurt, Sultanbeyli, Gaziosmanpaşa gibi ilçelerinde 70-80 bin liradan başlayan fiyatlarla daire bulmak mümkün.
İstanbul Emlak Komisyoncuları ve Danışmanları Odası Başkanı Nizameddin Aşa, İstanbul’da merkezde veya merkezi noktalara yakın lokasyonlarda küçük bir ailenin oturacağı 70-80 metrekarelik sıfır dairelerin 400 bin, 90100 metrekarelik dairelerin 500 bin lira civarında olduğunu semtine göre bu bedelin 1 milyon lira veya
üzerine çıkabildiğini söyledi. Aşa: “Yani 70-80 bin liradan tutun da milyon dolara kadar daire bulmanız mümkün ama 70-80 bin liraya bulacağınız evlerin sayısı az. Fiyatın bu kadar düşük olmasının sebeplerinden bazıları hisseli tapusu olması, sahibinin acil paraya ihtiyacı olması. Son dönemlerin en uygun ev fiyatları son zamanlarda Arnavutköy’ün biraz kırsal ve merkeze uzak mahallelerinde görülüyor. 150 bin TL civarlarında 3+1 daire bulmak mümkün. Merkez mahallelerde ise 200250 bin seviyelerinde bulunabilir.”
“Seçilen semtin mevkisine göre fiyatlar değişiyor” Remax Türkiye Pazarlama ve Operasyon Direktörü Gökhan Karahan ise, İstanbul’da kaliteli ve fiyatı ucuz 100 metrekare 2+1 daireler için en uygun yerin Beylikdüzü olduğunu belirterek, seçilen semtin mevkisine göre fiyatların arttığını söyledi. Beylikdüzü’nde 100 metrekare 2+1 bir evde yaşamak isteyen bir ailenin ortalama 150 bin liraya bir daire satın alabildiğini dile getiren Karahan, vatandaşların istemesi halinde bu semtte aylık ortalama 800 liraya oturabildiğini ifade etti.
“En ucuz konut Sultanbeyli’de” Ucuz konut için Esenyurt, Gaziosmanpaşa, Sultanbeyli, Silivri gibi ilçelere dikkati çeken Karahan, “Sultanbeyli İstanbul’da en uygun koşullara sahip olan semt. Burada 87 bin lirayla 100 metrekare 2+1 eve sahip olabiliyorsunuz. Sultanbeyli’yi 100 bin lirayla Silivri takip ederken, Esenyurt’ta evler ortalama 120 bin lira civarında seyrediyor. Üçüncü köprünün de etkisiyle Arnavutköy 2013’e göre güzel bir artışla 2014’ü ortalama 142 bin ile kapatıyor” diye konuştu.
HABER GAZETESİ'NE ABONE OLMAK İSTİYORUM Adresinize gelsin, evinizde ya da işyerinizde rahat okuyun. Çocuklarınız okusun, sevdikleriniz okusun... Duyarsız kalmayın, çevrenizden haberiniz olsun... Adı - Soyadı / (Naam):
Posta Adresi / (Adres):
12 sayılık abone bedeli olan 35,- EURO’nun 1 defaya mahsus olmak üzere altta yazılı olan banka hesabımdan çekilmesine onay verdiğimi beyan ederim. Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging machtiging aan: HABER om een bedrag af te schrijven van 35,- EURO eenmalig. indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken.
Banka no / (Rek.nr.):
Tarih / (Datum): Posta Kodu ve şehir / (Postcode & Woonplaats ): İmza / (Handtekening): E-posta / (E-mail): of telefoon:
Yandaki bilgileri eksiksiz doldurup aşağıdaki e-mail ya da posta adresimize verilerinizi ulaştırdığınızda aboneliğiniz başlatılacaktır. İnternet sitemiz üzerinden de abone olabilirsiniz. www.haber.nl
Posta adresi: HABER Stolwijkstraat 47A 3079 DN Rotterdam
abone@haber.nl Tel: 010 -290 09 00
11
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
UETD'de kartlar yeniden karılıyor
Avrupalı Türklerin en büyük sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi olan ve AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen UETD-Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin Genel Başkanı Süleyman Çelik, AVRUPA TÜRK GAZETESİ’ne çarpıcı açıklamalarda bulundu. UETD Genel Başkanı Çelik Türkiye’de internethaber.com sitesinde yazan Süleyman Özışık’ın UETD Genel Başkanı Süleyman Çelik hakkındaki ağır eleştiriler nedeniyle konuşan Süleyman Çelik Metin Külünk’ü ima ederek verdiği ifadede: “Hakkımızda yazılanlar sipariştir, algı için yazılmaktadır” dedi. UETD Genel Başkanı Çelik, yazının sipariş üzerine yazıldığını şöyle ifade etti; “Söz konusu yazarla bugünlerde gündeme getirdiği asılsız iddialarını bundan aşağı yukarı bir yıl kadar önce gündeme taşıdığında kendisiyle görüşmek için İstanbul’da bulunduğum anda görüşme girişimlerim oldu. Ancak her seferinde ben İstanbul’da olduğumda kendisi Ankara’daydı, ben de Ankara’da olduğumu da ise o İstanbul’da bulunuyordu. Hakkımızda yazılanlar gerçek olmadığı gibi ne yazık ki özenle benden kaçtığını düşünüyorum. Bu nedenle yazdıklarının sipariş üzerine yazdığını düşünüyorum. Bir algı yaratılmak isteniyor. Burada kasıt var. Bunu Genel Başkan Yardımcılarımız Mehmet Kara ve Dursun Döngel arkadaşlarımız da anlatmaktadırlar. Ancak sorularınız üzerine ilk defa kendim bunu açıklıyorum.” diyerek satır arasında İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün UETD’ye yönelik müdahalelerinin teşkilatta tepkiye
yol açtığını ima etti. "HAKKIMIZDA KASITLI OLARAK ‘AK PARTİ DÜŞMANI’ ALGISI YARATILMAK İSTENİYOR" AK Parti Genel Merkez Seçim İşleri Başkanlığının Avrupa seçim bölgelerinden sorumlu Seçim İşleri Başkan Yardımcısı, Konya Milletvekili Harun Tüfekçi’yle uyum içinde çalıştıklarını dile getiren Süleyman Çelik, "Biz elimizden gelen çalışmayı tüm teşkilatlarımızla yaptık. Hedeflenen üçte birlik katılımı sağlamaktı. Özellikle FETÖ’nün sabote girişimlerine rağmen toplam seçmenin yüzde 36,8'ini sandığa getirdik. Bu bir başarıdır. Bugün itibarıyla UETD’nin Avrupa’da 14 ülkede toplam 162 şubesi mevcuttur. Bu şubeler seçim dönemlerinde 32 seçim bölgesi olarak çalışmaktadır. AK Parti Genel Merkez Seçim İşleri Başkanlığının Avrupa seçim bölgelerinden sorumlu Seçim İşleri Başkan Yardımcısı, Konya Milletvekili Harun Tüfekçi’yle bu seçimlerde teşkilat olarak 32 bölge’de uyum içinde çalıştık. Sayın Milletvekilimizle yaptığımız çalışmalar da bazılarına göre bir problemin kaynağı oldu. Kendi partisinin başarısını istemeyenleri anlamak zor. Hal bu ki herkese kapımız ardına kadar açıktır.” dedi. "BİZİ FETÖ’CÜ İLAN EDENLER FETÖ’NÜN BİZE ATTIĞI İFTİRALARI BİZE KARŞI KULLANIYORLAR, ÇELİŞKİLERİ ORTADA" Yolsuzluk ve muhtelif ahlaksızlık iddiaları konusunda ise Çelik net konuştu ve çelişkilere işaret etti. “Çok gariptir ki bizi
itham edenler FETÖ medyası Zaman’ın hakkımızda herkese açık YTB (Yurtdışı Türkler Başkanlığı) kataloğundan projelerimizi seçip, UETD’yi yıpratmak için ortaya attığı ancak altını bir türlü dolduramadıkları sözde yolsuzluk iddialarına sarılıyorlar, sonra da bizi FETÖ’yle ilişkili göstermeye kalkıyorlar. UETD, FETÖ medyasının acımasız iftira kampanyalarına maruz kalmıştır. FETÖ’nün bel altı iftiralarını kullanarak bize hücum edenler şimdi bizi bu Paralel çeteyle ilişkili göstermeye çalışıyor. Tam bir çelişki. Bizi, FETÖ’nün yolsuzluk silahıyla vurup sonra bizi FETÖ’yle ilişkili göstermek çok çelişkili bir görüştür.” şeklinde konuştu.
Mevlana ve Konya Öğretisi kitap olarak yayımlandı
1987 – 2014 yılları arasında Hollanda’da Mevlana Celaleddin Rumi ve Konya ile ilgili yapılan çalışmalar bir kitap haline getirildi. Türkevi ve Rumi Yayınları'ndan ‘Hollanda’da Mevlana ve Konya Öğretisi’ başlığıyla piyasaya çıkan kitabın yazarı, Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı Veyis Güngör. Yazar, kitabın önsözünde, ‘Bu çalışma, “Ya Mevlana” sözünün çeyrek asrı aşan bir süre içinde faaliyetlere yansımasının örneklerinden oluşmaktadır” derken, kitabın içeriği hakkında şunları söylemekte: ‘Sempozyumlarla başlayan “Hollanda’da Mevlana ve Konya” faaliyetlerimiz zaman içerisinde muhtevası genişleyerek devam etti. Özellikle Mesnevi’nin Hollandacaya tercüme edilip yayımlanmasından sonra bu alandaki faaliyetlerde yeni bir dönem başlamış oldu”. Yazar, kendisini Hollanda’da Mevlana ve Konya çalışmalarında, otuz yıl birlikte yürüdükleri Hollandalı dostları Abdulwahid van Bommel ve Mohamed El-Fers’e teşekkür ederek, bu iki ismi kitabın gizli kahramanları olarak isimlendirdi.
3 yaşındaki kızlarını unuttular, 200 km sonra farkettiler
Fransa’da tatile çıkan bir aile, durdukları bir park yerinde 3 yaşındaki kızlarını unutup yola çıktılar. 3 yaşındaki kızı park yerinde bulunan vatandaşlar bulup polise haber etti. Polis tarafından radyoya verilen kayıp ilanını duyduklarında kızlarını unuttuklarını farkeden aile, polisi arayarak polis bürosuna kızlarını almaya gittiler. Polis aileye inceleme başlattığını duyurdu.
KONYALI OTANTIK
Adana Kebap
Döner Kebap
RT
I
N
T C
E
L QUAL
Y
TA
T
O
IF I C AT
IO
Açık büfe kahvaltı
(Her pazar 10:00-13:00 arası)
Gegrilde kipfilet
Putsebocht 113 3073 HE Rotterdam
010-484 63 48 info@konyali.nl www.konyali.nl
HABER
HABER
ASALA NASIL PKK'YA DÖNÜŞTÜ? Türkiye'nin dış temsilciliklerine yönelik Ermeni saldırıları, 1980'den sonra yoğunluk kazanmıştır. Ermeni teröristler, 21 ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 70'i bombalı, biri de işgal olmak üzere toplam 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. 1984'ten sonra ise, Ermeni terörü; yerini, işbirliği içerisinde oldukları bölücü terör örgütü PKK'ya bırakmıştır.
METİN YAZAREL Siyasi olarak Türk ve dünya kamuoyunda varlığını hissettiren sözde Ermeni Sorunu, 1970'li yıllardan itibaren yurtdışındaki Türk temsilciliklerine yönelik terör eylemlerine yönelmiştir. Gurgen (Karekin) Yanikan adlı yaşlı bir Ermeni'nin 27 Ocak 1973'de Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'i katletmesiyle başlayan "Bireysel Ermeni Terörü", 1975'den itibaren "Örgütlü Ermeni Terörü"ne dönüşmüştür. Türkiye'nin dış temsilciliklerine yönelik Ermeni saldırıları, 1980'den sonra daha bir yoğunluk kazanmıştır. Ermeni teröristler, 21 ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 70'i bombalı, biri de işgal şeklinde olmak üzere toplam 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. Bu saldırılarda 42 Türk diplomatı ile birlikte 4 yabancı hayatını kaybetmiş, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu şahıs da yaralanmıştır. 1984'ten sonra ise, Ermeni terörü; yerini, işbirliği içerisinde oldukları bölücü terör örgütü PKK'ya bırakmıştır. 21-28 Nisan 1980 tarihini Kızıl hafta olarak ilan eden PKK ile Ermeniler, 24 Nisan tarihini sözde Ermenilerin katledilme günü olarak birlikte anmışlardır. 8 Nisan 1980'de Lübnan'ın Sidon kentinde ortak bir basın toplantısı düzenleyen PKK ve ASALA, bu çıkışlarının tepkiyle karşılanması üzerine ilişkilerini illegal alanda gizli olarak yürütme kararı almışlardır. 4 Haziran 1993'te Batı Beyrut'taki PKK merkezinde, Hınçak Partisi, ASALA ve PKK'nın katıldığı bir toplantı gerçekleştirilmiş. 1984'ten sonra Türkiye'ye yönelik terör hareketlerini PKK'ya bırakan Ermeni komiteleri, PKK’nın Avrupada uyuşturucu işinde yardımcı olacağı garantisini vererek, parasal ve lojistik destek sağlamıştır. 1984’ten sonra Türklere yönelik Ermeni terörü kendiliğinden değil, Fransa'yla anlaşmalı olarak durdurulmuştur. 24 Eylül 1981’de Türkiye’nin Paris Başkonsolosluğu ve Kültür Ateşeliği’nin bulunduğu binayı işgal eden 4 Ermeni teröristi Türkiye’de tutuklu bulunan 12 Ermeni mahkumun serbest bırakılarak Fransaya getirilmesi talebiyle bi-
metin.yazarel@haber.nl nayı işgal edip, Fransız polisiyle pazarlığa girebilme cüretini gösterebilmişlerdir. Bu pazarlık olayı dünyanın çeşitli ülkelerinde ASALA tarfından yönetilen terörist saldırıların Fransa'dan yönetildiği ve ASALA Fransa'dan beslendiğini belgelemiştir. Fransada meydana gelen, 24 Ekim 1975 Paris, 22 Aralık 1979 Paris, 4 Mart 1981 Paris, 24 Eylül 1981 Paris, 11 Temmuz 1983 Paris Orly havaalanı terörist saldırıları dikkate alınırsa en çok olay Fransa'da meydana gelmiş olup Fransa'nın iç güvenliğini ilgilendiren sorun haline gelmiştir. Ayrıca yine o dönemde Fransa'dan siyasi sığınma talebinde bulunmuş Türk milliyetçisi gurupların kendi aralarında karşı direniş gücü oluşturmak, hatta teröre karşı terörle mukabele edilmesini amaçlayan örgütlenmesi Fransa'yı huzursuz etmiştir. Söz konusu milliyetçi direniş örgütünün yanlız Ermenilere karşı değil, PKK ya karşı da mücadeleyi amaç edindiğini çok iyi bilen Fransız istihbaratı, milliyetçi direniş örgütünün ASALA ve PKK'ya yönelik bir takım olaylarını basın ve kamuoyundan gizleyerek söz konusu örgütü dağıtmak için mücadele etmiştir. Fransa iç huzurunu bozacak olayları önlemek ve dışarıda terörizmi besleyen ülke konumundan kurtulmak için, ASALA ve PKK yı anlaştırarak Ermenilerin siyasi platformda sürdürecekleri her türlü faaliyete destek sözü vermiştir. ASALA’nın uyuşturucudan elde ettiği gelir ve parasal destek sağlayan Ermeni işadamları uyarılarak önce maddi kaynak kurutulmuş, daha sonra örgütün elebaşları uyuşturucu işinden yakalanıp hapsedilmiştir. Sanıldığı gibi Ermeni terörü siyasi amaca yöneldiği için kendiliğinden durmamıştır. Ermeni terörü tamamen Fransanın isteğiyle ve Ermenilerin tüm dünyadaki siyasi faliyetlerine saglayacağı destek sözüne binayen durmuştur. Ermeni meselesinde Fransanın takındığı tavrın altında yatan gerçek, iç huzurunu bahane ederek tarihten günümüze Ermenilere verdiği sözü yerine getirme çabasıdır. Türkiye’ye yönelik terörist eylemleri PKK’ya bırakan Ermeni Komiteleri, sözde soykırım iddialarını siyasi platformda sürdürme kararı almıştır.
"Tatilde hastalandı, işinden oldu" Avukat Elif Kıraç
12
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Köse Avukatlık Bürosu'ndan Elif Kıraç, tatilde hastalanınca işinden olan bir davayı örnek vererek vatandaşlarımızın bu konuda ihtiyatlı davranmalarını salık veriyor. Bu dava iҫerisinde Lahey İstinaf Mahkemesi bir işçinin tatil esnasında hasta olmasının işverenine bildirmedi-
ğinden dolayı işten çıkarma (ontslag op staande voet) için yeterli bir sebep olduğunu karara bağlamıştır. İşçi işvereninden izin alarak Fas’a tatile çıkmıştır. Tatile çıkmadan önce işveren işçisine mektup gönderek 11 Ağustos tarihinde işbaşı yapmasını bildirmişti. Sebepsiz yere 11 Ağustosta işe başlamadığı takdirde, işten çıkartılacağını bildirmiştir. Ve tabii ki olan oluyor ve işçi zamanında işbaşı yapmadığından dolayı işten çıkartılıyor. İşçi avukatı aracılığıyla İş Mahkemesine başvuruyor. İşçi sunduğu savunmasında uçakta Fas’a giderken hastalandığını belirtiyor ve Fas’ta birkaç
hastanede tedavi gördüğünü bildiriyor. Bu sebepten dolayı, yani hastalığından dolayı zamanında işbaşı yapamadığını savunmasında belirtiyor. İstinaf Mahkemesi verdiği kararında işçi Fas’a varır varmaz hemen işverenine hastalandığını bildirip ve doktor raporu sunması gerektiğine vurgu yapıyor. Bunun yanısıra işçi işverene kaldığı yerin adresini, iletişim sorununun yaşanmaması için, bildirmesi gerektiğini yazılı kararında öne çıkarmaktadır. Bu gerekçelere dayanarak, yüksek mahkeme işçiye verilmiş olan cıkışın hukuksuz olmadığını kararlaştırarak, işten çıkarmayı onaylıyor.
TOF Başkanı Sabri Kenan Bağcı:
“Dinî kökenli örgütler, Söyleşi serimize bu sayıda yine, topluma hizmette en önde koşanlardan biriyle devam ediyoruz. Kendini yetiştiren, topluma adayan, büyük bir azim, mücadele örneği sergileyen, aydın, hoşgörü ve tevazu sahibi biri o. IOT başkanı iken, IOT’yi eleştirdiğim ve bir kıssayla “bu iki” diyerek ikaz ettiğim hâlde beni arayarak o nazik davranışıyla “Zeynel Bey, özür dilerim, asla üç olmayacak” diyecek kadar ince biri. O geçmişinde giydiği entariden, ikisi de sağ ya da sol olan ayakkabılardan ve şeker torbasından yapılan pantolonundan asla gocunmuyor, utanmıyor. O, bugün geldiği konumdan dolayı asla gurur ve kibre kapılmıyor. HTİB, HTSKF, DSDF, IOT, TOF kurucuları arasında görev alan ve kendini topluma adayan Sabri Kenan Bağcı ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Beğeneceğinizi ve keyif alarak okuyacağınızı umuyoruz…
ff Okurlarımıza biraz kendinizden bahseder misiniz, kimdir Sabri Kenan Bağcı?
1 Mart 1946 Yozgat-Boğazlıyan Yazıçekme köyünde 4 çocuklu bir ailenin ferdi olarak dünyaya geldim. 6 yaşıma kadar köyde yaşadım. İlkokula Boğazlıyan kasabasında başladım. Kasabaya geldiğimde üzerimizde pantolon filan yoktu, entarimiz vardı üzerimizde. Bir kız gibi giyiniyorduk. Rahmetli anacığım bana o günlerde şeker torbasından bir pantolon yapmıştı. Köy hayatından kent hayatına geçişimiz böyle oldu ve zor da olsa biz bu hayata alışmaya çalışıyorduk. İlk ve ortaokulu Türkiye’de bitirdim. 4 çocuk babasıyım. Ancak 42 yaşında olan bir çocuğumuzu kanser hastalığından dolayı kaybettim.
İlk göç… Köyden kasabaya… Rahmetli dedem, babamın kasabaya taşınışıyla ödünç olarak 1500 lira vermişti. Babam, abisinin desteği ile o parayı da kullanarak kasabada ayakkabı dükkânı açmıştı. Dedem daha sonra verdiği parayı geri almıştı. Ben okul çıkışı dükkâna uğrar, ayakkabıları silerek, etrafı temizleyerek babama yardım ederdim. Çocuğun ayakkabıya olan düşkünlüğü bilinir. Buna rağmen babamdan, “istediğinden bir tane giy” dediğini duymadım. Bazen ayakkabılar çalınırdı, iki sağ iki sol kalırdı; onları giyerdim. Yani, sağ ayağa sol ayakkabı!.. 1958 yılında, babam Ankara’da bir otele ortak oldu ve biz ikinci bir göçü Ankara’ya başlattık. Babam otel işletirken ben de Ankara’da Konyalı birinin ayakkabı
dükkânında tezgâhtar olarak çalışmaya başladım. Beni kâr ortağı yaptı dükkânına. Daha sonra Ulus’ta barakalardan küçük bir yer aldım ve orada terlik satmaya başladım. Ancak uzun sürmedi babam iflas etti. Sen kalk Anadolu’nun bir yerinden gel, Ankara’da otel işlet; yedirmezler. Geçim sıkıntısı omuzlara ağır bir yük bıraktı ve babam hastalandı. 1965 yılında Boğazlıyan’a geri döndük. Ben Boğazlıyan’da bir dükkân açtım. Aynı yılın sonlarında babam Almanya’ya gitti. Orada yapamayınca Hollanda’ya geçmiş. Tanıdıkları vasıtasıyla Soest kentinde fabrikada bir iş buluyor. İki yıl sonra babamdaki hastalık yeniden nüksedince Türkiye’ye geri döndü. Ben o yıl, 1967 yılında askere alındım. O yıllarda, beni kolaylıkla Hollanda’ya aldırabilirdi ama beklemedi, döndü. Bir arkadaşıyla ortaklaşa mobilya mağazası açtı. Ben 1969 yılının şubat ayında terhis oldum ve bir hafta sonra anneme, ‘dükkân bana göre değil, ben Avrupa’ya gideceğim’ dedim. Babam, 5000 lira verdi. Anneme de “bu onun evlenme parasıydı, harcarsa ben evlenmesine karışmam” demiş. Annem de parayı ‘al oğlum, bu senin her şeyin’ diyerek verdi.
Hollanda’ya göç… İstanbul’a geldim. Sahibi Hollandalı olan, Almanya, Avusturya ve Belçika’ya yolcu taşıyan bir otobüs şirketi vardı o dönemde. Ayakkabı dükkânımız varken İstanbul’a mal almaya geldiğimde kaldığım bir otel vardı Beyazıt’ta. Otelin çalışanlarından birine Avrupa’ya gideceğimizi söyleyince, o da, ‘otomobili olan ve Avrupa’ya yolcu götüren biri olduğunu’ söyledi. Adamı bulduk, 500 lira istedi. O zamanlar iyi para 500 lira. 5 kişi bulundu ve biz Chevrolet marka bir arabayla 1969 yılının Mart ayında yola düştük. Adam işin erbabı. Gümrüklere yaklaşınca adam cebimize 3000-5000 lira koyuyor ve bizi tüccar olarak tanıtarak kolayca geçmemizi sağlıyor. Bizi Belçika’ya getirirdi ve tanındığı gerekçesiyle Hollanda’ya giremeyeceğini söyledi. Oradan bir Türk arkadaşla anlaştık ve bizi Brumm e n
(Arnhem-Zuthpen arası) diye bir kasabaya getirdi. Amcaoğlum orada idi. Amcaoğlum beni Almanya’da göstererek oradan istekle Hollanda’ya aldırdı. Ve resmi olarak 1969’un Mart sonunda Hollanda’ya ayak basmış olduk. Fazla geçmeden Brummen’de bulunan metal fabrikasında temizlikçi olarak işe başladım. Elime bir süpürge ve eldiven verdiler, tuvaletleri filan temizliyorum. Bir yıl boyunca temizlikçi olarak çalıştım. Daha sonra makinalara geçtik ve 1977 yılına kadar makinist olarak aynı işyerinde çalıştım. Hollanda’da hem çalıştım hem de meslek lisesini ve Sosyal Akademi’yi bitirdim.
“Temizlikçi olarak başladım, torna tesviyeci olarak devam ettim” İşyerinde sendikayla tanıştım. Onların düzenlediği kursları takip ettim, fabrikanın düzenlediği meslek kurslarına katıldım. Ben sendikayı, sigorta şirketi sanıyordum. Anadolu’dan gelmiş bir adamım ben; ne anlarım sendikadan. Temizlikçi olarak girdiğim fabrikadan diplomalı torna tesviyeci olarak çıktım. Fabrikada benden önce gelen ve bana tercümanlık yapan 15 kadar arkadaş vardı, bir süre sonra onların da tercümanlığını yapar hâle gelmiştim. Şu an bile Hollandacam öyle mükemmel değil, ama anlatmak istediklerimi karşımdakine anlatacak derecede iyi. O dönemde öğretilecek bir metot yoktu, sokak diliyle dertlerimizi dile getiriyorduk. Bu sendikal çalışmalar yürütülürken sol kesimden arkadaşlarla atanıştım ve 1974 yılında İrfan İnceboz başkanlığında HTİB’in kurulma aşamasında görev aldım. 1979 yılında Spor ve Kültür Federasyonu’nu kurduk. Ardından Musa Öztürk başkanlığında DSDF’yi oluşturduk. 1983’lü yıllarda da IOT’nin kurulma çalışmalarına başladık. Şadi Tatlı, Kamuran Sümercan, İnanç Kutluer ve İlhan Karaçay’ın benim ben olmamda büyük emek ve katkıları olmuştur.
13
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
RÖPORTAJ:ZEYNEL ABİDİN KILIÇ
bu ülkede kaldığımız sürece yaşayacaklardır” dım. Engellemen mümkün değil. Bu ülkede kalıcıysak, ki kalıcıyız, o zaman bizlere büyük görevler düşmekte. Semt evlerinde görev almalıyız, politik partilere üye olmalıyız. Alınacak olan kararları, yapılması planlanan çalışmaları etkilemeliyiz. Bunları yapmadan, birilerinden himmet beklemek bize yakışmaz. Ve hiç kimse de senin için hiçbir şey yapmaz.
fHollanda’daki f siyasi iklim ve İslamofobi…
1977 yılında Dordrecht Yabancılar Merkezi’nde sosyal danışman olarak işe başladım. İşe alınmam da ilginç. Sendika ve işçilik geçmişimi bilen biriyle iş müracaatı görüşmesi yapıyoruz. Görüşme sonrası ‘işe ne zaman başlayabileceğimi’ sordu. İşe alınmama gerekçe olarak da işçi olduğum için işçinin derdini daha iyi anlayacağımı gösterdi.
Türk toplumunun yapısı… Bu toplum kadar duyarlı, hissi, inançlı başka hiçbir toplum yoktur. Ama onları harekete geçirmek için anlayacağı dili kullanmak gerek. Bazen akranlarla oturur dertleşiriz. Bir gün otururken nabız yoklamak adına “çocuk paralarında kesinti yapacaklarmış” diye bir laf attım ortaya. Hepsi aynı anda, “keserlerse kessinler” diye tepki verdiler. Oradakilerin hiçbirinin çocuk parasıyla işi yoktu. Birkaç gün sonra yine aynı gruba “yaşlıların ve işsizlerin aylıklarında 100 Euro kesinti yapacaklarmış” deyince hepsi birden ayaklandı ve hesap sormaya başladılar. Ben de asıl maksadımı anlatmaya çalıştım: “Siz eğer kendiniz için istediğinizi başkaları için de istediğinizde ancak kamil insan olursunuz
dedim. Hakları ellerinden alınanlar için sizden destek istediğimde beni geri çevirirseniz, yarın da siz mağdur olduğunuzda elinizden tutan, destek veren bulamazsınız” deyince, hepsi birden “haklısın Sabri Bey” diye meseleyi kavradılar. Benim vatandaşıma anlayacağı lisan ile gittiğinizde gereğini yerine getirir, affeder ve destek verir.
ff “Dinî kurumlar dışındakiler biterler”
Okulu bitirme tezimi hazırlayacağım. Ben, dinî kökenli örgütlerin yaşamını bu ülkede kaldığımız sürece sürdüreceklerini, onun haricindeki örgütlerin de biteceği tezini savunmuştum. Akademi yönetimi kabul etmedi. Bugün bu tezin doğruluğunu açıkça görüyoruz. Ayakta kalanlar hep dinî kuruluşlar. Diğerleri hep bittiler. İnanç apayrı bir mevzu. Kimseyi bu yoldan geri döndürmezsiniz. Bu kuruluşlar kendi bünyelerinde hizmete devam etmeliler ancak, birlikte hareket edilecek alanlarda bir ve beraber olmasını bilmeliler ve “dinî kuruluşlar toplumun uyumunu engelliyor” diyenlere de asla fırsat vermemeliler. Hiçbir dinî kuruluşun, kendi üye ve cemaatine, “Hollanda’ya ve Hollanda toplumuna karşı şöyle olumsuzluklar yapın, şöyle ters
düşün manasında bir bildiri yayımladığına, bir görüş belirttiğine” şahitlik etmedim. Hep olumlu manada çağrılarına tanıklık ettim. Hepsinin çıkış noktası iyilik üzerineydi ve hepsi de, “bulunduğunuz ülkeye hizmet edin, uyum sağlayın, komşunuzla ve çevrenizle iyi geçinin” diye tavsiyelerde bulunurlar. Dinîn öğretisi budur: Çalmayın, iyilik yapın, yalan söylemeyin, kalp kırmayın…
ff “Örgütlenmeler bir zenginlik ama…”
STK’ların hepsi ihtiyaca binaen kurulmuştur. Topluma hizmet noktasında hepsinin de önemli katkıları olduğuna inanıyorum. İhtiyaçtan dolayı doğan bir dernekse, yaşama şansı var. Ancak, sübvanselere göz diken oluşumlarsa ayakta kalmaları mümkün değil. 1000’i aşkın bir örgütlenmeden bahsediliyor. Ben savunduğum teze dönecek olursam, inanç eksenli oluşumlar hayatta kalmayı sürdürecekledir. Ben dernekleşmeye karşı değilim. Zaten belli bir süre sonra derneği kuranlarda o derneğin gereksiz olduğunu anladıklarında kapısına kilit vuracaklardır.
ff “Siyasette ve yönetimde olun!”
4 yıl belediye meclis üyeliği yaptım. Bitirene kadar da göbeğim çatladı. Erken ayrılmak da işimde gelmedi, zira benden sonra geleceklere kötü örnek olmak istemedim. Benim ayrılmamdan dolayı kimsenin zarar görmesini istemedim. Her partinin kendi programı, hükümet programı ve bir de koalisyon protokolü vardır. Partilere üye olan herkesin bunlara uyması zorunludur. Benim görev yaptığım dönemde Türkçe derslerinin kaldırılması gündemdeydi. 39 kişilik mecliste bir t e k ben karşıy-
Hollanda’da İslam’ın savunuculuğunu Faslılar yapıyor. İslam sanki onların tekelindeymiş gibi. Yahu yok mu Allah aşkına bizim insanımızdan bir babayiğit, çıksın İslam’ı anlatsın, savunsun. Bu ülkede Wilders ve onun birkaç sempatizanı dışında İslam karşıtı kimsenin olduğuna inanmıyorum. Ben ne çevremde, ne komşularımda bu manada bir yaklaşım görmedim, tepki almadım. Bu belki kişinin karşısındakiyle ilişkisiyle de alakalı bir şeydir. Bir toplantıda Hollandalının biri, pazardan alışveriş yapmış bir Türk ailesini görüyor. Adam bir elinde sigara, diğerinde tesbih olduğu hâlde önde yürüyor, kadın 3-5 metre arkasında iki elinde çantalarla yük taşıyor. Bunun doğru olmadığını hatırlattığımda, bu durumun İslami olduğunu söyledi, bu doğru mu? diye sordu. Ben de bunun doğru olmadığını, ne İslami, ne insani olmadığını söyledim. O adamın İslam’dan haberi olmadığını, İslam’da kadın ve erkeğin eşit olduğunu, hatta bu eşitliğin adaletli olması gerektiğini ve fiziki manada güçlü olan erkeğin o yükü taşımasını, yan yana yürümesi gerektiğini söyleyince, bakışları değişti adamın.
ff “Beden burada, kafa Türkiye’de olursa yol alınmaz”
Son zamanlarda çoğalan derneklerin varlığı beni asla rahatsız etmiyor. Bilakis, her oluşum kendi tabanına hizmet ettiği için bundan mutluluk duyuyorum. Ancak bu tür oluşumlar, kurumlar yönünü içerisinde yaşadığı ülkeye çevirirlerse ayakta kalabilir, yaşama şansı elde edebilirler. Bedenin Hollanda’da, kafanın Türkiye’de olması, yol almakta, hedefe ulaşmakta en büyük engeldir. Dönüşü unutacağız, çocuklarımızı buraya göre yetiştirerek yol alacağız. Tek çıkar yol budur. Böyle yapılırsa ancak 10 yılın, 20 hatta 50 yıl sonrasının plan ve projesi düşünülebilir, hayata geçirilebilir.
ff Nasıl bir çocukluk geçirildiniz?
Babamın dükkânında ayakkabıları temizler, etrafı düzenlerdim. Babam bunun karşılığında bana 10 kuruş verecek de sinemaya gidecektim. Daha sonra futbola merak sardım. Boğazlıyan’da futbol denilince akla ilk ben gelirdim. Günümüz futbolla geçer eve gitmek aklımıza gelmezdi. Takım kaptanıydım. Yozgat karmasında oynadım. Acıkınca, çemen ekmek yerdik. 7.5 kuruş yarım ekmek, 2.5 kuruş da çemen, 10 kuruşa karnımızı doyururduk. Hayalimdeki gibi, gerçek bir çocukluk dönemi yaşamadım.
ff Başkanlığını yürüt-
tüğünüz Türk Yaşlılar Federayonu’nun (TOF) kuruluş amaçları nelerdir? Biz yaşlı yurttaşlarımızın Hollanda’da kalıcı oldukları düşüncesinden yola çıkarak bundan 5 yıl önce Türk Yaşlılar Federayonu olarak örgütlenme yoluna gittik. Amacımız yaşlılarımızın sağlık, sosyal, ekonomik ve hukuksal hakları için elimizden geldiğince mücadele etmek.
ff Türk yaşlıların karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
Hollanda mevzuatlarına göre emeklilik maaşı miktarı Hollanda’da ikamet yılına göre tespit edilmektedir. Tam emeklilik maaşı almak için 50 yıl Hollanda’da ikamet etme esas alınır. İleri yaşlarda buraya gelen birinci kuşak yurttaşlarımız, emeklilik yaşına geldiklerinde, burada 50 yıldan az ikamet etmiş oluyorlar. Dolayısıyla tam emeklilik maaşı almaları imkansız. Bundan dolayı emekli yurttaşlarımız geçimlerini temin etmek için belediyelerin sosyal yardım kasasına başvuruyor. Ancak bu yardımı alabilmek de ağır şartlara bağlıdır. Hollanda’da bir ev sahibiyse sosyal yardım alamıyor. Türkiye’de mülkleri olup olmadığı araştırılıyor. Uzun süreli izine gidemiyorlar.
ff Bilgilendirme çalışmalarına ağırlık veriyor musunuz?
Bilgilendirme çok önemli. Federasyonumuzun amaçları çerçevesinde, geçtiğimiz 5 yıllık dönem içinde 180’i aşkın toplantı yaptık. Bakanlığın desteklediği bu toplantılarda, Yaşlılık Sigortası (AOW), malulen emeklilik (WAO) ve özürlülerin hakları başta olmak üzere çeşitli konularda yurttaşlarımızı bilgilendirdik. Sosyal İşler Bakanlığı, Hollanda Yaşlılar Sendikası ANBO ve Göçmen Yaşlı Kuruluşları Birliği NOOM ile birlikte ‘Yaşlılar emin ellerde’ projesini başlattık. Bu kuruluşların Türklere yönelik çalışmalarını TOF olarak biz yürütmekteyiz. Gelecek talep üzerine TOF olarak böyle toplantılar yapmaya her zaman hazırız.
ff Araştırmalara göre Türklerin yüzde 70’i yalnızlık çekiyormuş. Türk yaşlılar kendisini yalnız hissediyor mu gerçekten?
Türk yaşlıların kendilerini yalnız hissettikleri bir gerçek, yalnız ortaya konan oran konusunda kesin bir şey söyleyemem. Yaşlılarımız dertlerini, sıkıntılarını en yakınlarına bile açamıyorlar. Sosyal ilişkileri yüzeysel. Çocukları kendi işlerinde güçlerindeler. Çocuklar yaşlıların bekledikleri ilgiyi zamanları olmadığından gösteremiyorlar. Çünkü onlar da kendi çocuklarıyla ilgilenmek zorundalar. Çocukları burada yaşlı anne-babalarının bakım ve sağlık hizmetleriyle ilgilenseler bile, tatil dönemi başladığında bu konuda büyük sıkıntılar ortaya çıkıyor. Çünkü yaşlı ve genç kuşağın tatil anlayışları da farklı.
ff Neleri okursunuz?
(Bu soruya cevap olarak beni çatı katındaki çalışma odasına gönderiyor. Binlerce kitabın olduğu büyük bir kütüphaneyle karşı-
laşıyorum. Bu denli birikimin kaynağını da böylece anlamış olarak aşağıya iniyorum….) Okumayı çok seviyorum. Okumadan uyuyan bir adam değilim. Her türlü kitabı okurum. Daha çok belgesel türü eserler okuyorum. Herkes Türkiye’den yiyecek getirirken ben kitap getirirdim. Yine böyle bir izin dönüşü arabam kitap dolu. Bulgaristan gümrüğü sorun çıkardı. O dönemde soydaşlarımızın sorunu vardı. Kitapları onlara götürebileceğime ihtimal verdiklerinden dolayı Yugoslavya sınırına kadar bagajı mühürlemişlerdi.
ff Neler dinlersiniz?
Halk ve sanat müziği dinlerim. Bu konuda biraz geriyim galiba. Mozart’mış filan. Bilmiyorum kardeşim, dinlemiyorum, zevk vermiyor, kafam şişiyor. Abdülhak Hâmid Tarhan’ın “Makber” adlı eserini Müzeyyen Senar’dan dinlemek beni mest ediyor.
ff Hayatta neyi önemsersiniz?
Yaşamı. Değersiz de olsa olan her şeyi önemserim.
ff İnsanda neyi ararsınız? Dürüstlük.
ff Nasıl bir hayat felsefeniz var? “Eline, diline, beline sahip ol” düsturunca yaşamak… Kahve hayatım olmadı. Bir kez gittim, tövbe ettim. Bir gün önce benden ekmek parası dilenen adamı, kumar oynarken görünce, kendi kendime “Sabri burası sana göre bir yer değil” dedim ve gerçek ihtiyaç sahibi olanları da aynı kefeye koyma, onları eli boş çevirme ve ayrımcılık yapma endişesiyle bir daha uğramadım.
ff Nelerden mutlu olursunuz?
Çocuklarımın mutluluğu, toplumun huzur ve refahı beni mutlu eder.
ff İnsanlardan neler beklersiniz?
Bazıları yaptıkları hizmet karşılığında, “yahu teşekkür etse ne olur etmese ne olur” derler. Ben bu görüşe katılmıyorum. Marifet iltifata tabiidir. Yapılanlar bilinmeli ve karşılığı teşekkürle ödüllendirilmelidir.
ff Sizi neler üzer?
Bir ideal, bir amaç uğruna verdiğin mücadelenin hedefe ulaşmaması beni üzer. Geldiğim ülkenin sıkıntıları beni üzer.
ff Hayatınızın merkezinde neler var?
Toplumun geleceğini huzur ve refah üzerine inşa etme düşüncesi…
ff Geriye dönüşü düşünüyor musunuz?
Asla düşünmüyorum. Dordrechte’te girişimlerimiz sonucu hizmete açılan Müslüman mezarlığı var. Vefatımızdan sonra da buraya defnedilmeyi istiyorum. Benim çocuklarım Boğazlıyan’a gidip de benim mezarımı ziyaret etmezler.
HABER
Geri dönüşlerde yüzde 90 azalma Kesin dönüş yasasının kuralları değiştikten sonra, bir yıl içerisinde bu yasadan faydalanıp Hollanda’dan anavatanlarına dönen kişi sayısı yüzde 90 azalarak 278’e kadar düştü. Bu yasadan en çok faydalanan grup ise hala Türkler. Toplam 278 kişiden 246’sının Türkiye’ye dönüş yaptığı açıklandı.
14
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Geçen yıl Geri Dönüş Yasası’nda değişikliğe gidilmiş, 45 yaş olan sınır 55 yaşa çekilmişti. Hollanda vatandaşı olsa dahi anavatanlarına geri dönüş yapmak isteyen kişiler geçen yıl Temmuz ayına kadar (45 yaş sınırı doldurmuş ve işsizlik ödeneği alma kaydıyla) aylık 600 Euro’luk bir
ödenekle anavatanlarına dönüş yapabiliyolardı. Yıllık ortalama iki bin kişi bu yasadan faydalanaıp anavatanlarına geri dönmekteydi. Bu düzenlemeden en çok faydalanan ise Hollanda’daki Türkler olmuştu. 2014 yılının Temmuz ayından itibaren bu yasada değişikliğe gidildi ve yaş sınırı 45 yaştan 55 yaşa çekildi. Bununla beraber hem bu ödenekten faydalanabilecek grup aşırı derecede küçüldü hem de ödeneğin azaltılmasıyla beraber faydalanmak isteyen kişiler de yüzde 90 civarı azaldı. 2014 yılının ilk 6 ayında 2484 kişinin bu yasadan faydalanıp geri döndüğü ifade edilirken, bu yılın ilk yarısında bu sayının 278’e kadar gerilediği belirtildi.
Hollanda ekonomisinde 0.1 oranında büyüme gözlemlendi
H
ollanda ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde 0.1 oranında büyüme gösterdi. Hollanda istatistik kurumu CBS tarafından açıklanan son verilere göre Hollanda’da vatandaşlar ev aletleri, yemek, kuaför ve elek-
tronik eşyalara daha çok para harcamış. Yılın ilk çeyreğine göre daha az bir büyümenin dikkat çektiğini gösteren veriler, geçen yıla kıyasla 1.6 oranında ek büyüme göstermiş. Groningen’de gaz çıkarmayı azaltan hükümetin bu kararı büyümeyi yüzde 0.5 yavaşlattığı da gelen haberler arasında. Vatandaşların tekrar harcama yapması ekonomiye pozitif bir etki yaptığı görülmekte. Bu harcamalarda en çok dikkat çekenler arasında, tatiller, restoranlara ziyaretler, sigortalar yer alıyor. Vatandaşların yatırımlarını en çok ev ve araçlara yaptığını, şirket yatırımların ise makina, telekom ve yazılımlara yapıldığı ifade edildi.
Türk askeri ve polisine gereken yetki verilsin Hollanda Türk Federasyon bir basın bildirisi yayınlayarak Türk askeri ve polisine gereken yetki verilsin çağrısında bulundı. 11 Eylül Cuma günü HTF'ye bağlı camilerde şehitler için gıyabi cenaze namazı kılınacağını duyuran HFT basın bildirisinde şu ifadelere yer verdi: Aziz Türk milleti, Ülkemizde tekrar geniş çaplı hayata geçen terör olaylarında maalesef vatan evlatlarımızı şe-
hit vermekteyiz. Acımız büyüktür ve temennimiz en kısa zamanda güvenlik güçlerimizin terör örgütünü tarih sayfasına gömmesidir. Geçmişte olduğu gibi Türk askeri ve polisi gerekeni en güzel ve en kısa zamanda yapabilmek için azim ve kararlığa sahiptir, yeter ki Türk askeri ve polisine gereken yetki verilsin! İki gün önce Dağlıca’da verilen 16 şehidimiz, bugün ise Iğdır’da 14 şehidimiz var ve son bir ay içerisinde
verilen toplam şehit sayısını bilemez olduk. Umarız bir daha şehit haberlerine şahit olmayız. Hollanda Türk Federasyon’a bağlı Camilerde 11 Eylül Cuma günü şehitlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılınacaktır, ayrıca hutbelerde şehitlik konusu işlenecektir. Türk Milleti başın sağolsun, Allah sabır versin. Hollanda Türk Federasyon Basın masası
Camilerin güvenliği için özel indirim yapıyoruz! GÜVENLİK
SİSTEMLERİNDE
DOĞRU ADRES
Beveilig uw woning, kantoor of winkel met het beveiligingssysteem van ADACAMS
Telefon veya tabletinizle istediğiniz her an kameralarınızı izleyebilirsiniz! Hem de HD kalitesiyle.
Schiedamseweg 213 3026 AN Rotterdam
Tel: 010-462 35 69 www.adacams.nl
15
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
GREKO-ROMEN MEDENIYETI’NIN MERKEZI BATI’YI YENIDEN KEŞFETMEK İyilik Allah için yapılır. İyilik ticaret değildir, karşılık beklenmeden yapılırsa onun adı ‘iyilik’ olur. “Ben bunu yaptım, sen ne yaptın veya ne yapacaksın” diye tüccar kafasıyla yapılan iyiliklerin kimseye faydası olmaz. Sen yap unut, hiç ummadığın yerde karşına çıkar. ZEYNEL ABİDİN KILIÇ “Sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın. / Bilin kuvvetinizi. / Bir tabiat kanunu değildir savaş,/ Barışsa, bir armağan gibi verilmez insana:/ Savaşa karşı / Barış için / Katillerin önüne dikilmek gerek, / “Hayır yaşayacağız” demek. / İndirin yumruğunuzu suratlarına! / Böylece mümkün olacak savaşı önlemek.” Bertolt Brecht - Çağrı
Algı operasyonları… New York’da küçük bir çocuğu azgın bir köpeğin dişlerinden kurtaran ve hayvanı boğan iri yarı delikanlının yanına koşan gazete muhabiri sormuş: - Kahraman Amerikalı, çocuğun hayatını kurtardı, diye yazabilir miyim? - Ben Amerikalı değil Pakistanlıyım, demiş çocuğu kurtaran delikanlı. Ertesi gün New York Times’da manşet: “Köktendinci Müslüman, Central Park'ta bir köpeği boğdu. FBI, olayın El-Kaide bağlantısını araştırıyor...” “Yok canım, o kadar da değildir” demeyin sakın, iş artık o aşamaya kadar gelmiş, hatta geçmiş bulunmakta. “Ölen kişi onlardansa mesela / Ölüm şaşılacak bir şey oluyor.” diyor, Murat Sözer. Batı’nın bu tutumunu ve ustalıklı çarpıtmasını sürekli görmekteyiz. Kaplumbağaları, kelaynak kuşlarını ve balinaları kurtarmak için seferber olan insanlığın, Suriyeli minik Aylan’la nasıl da kıyıya vurduğunu da hep birlikte gördük. Birileri hâlâ Batı’nın, Aylan’a el uzatmasını, ağıt yakmasını, kurtarmasını bekliyor. Aylan’ı kıyıya sürükleyen, ölüme götüren sebepleri göz ardı ederek… Yaktığınız ateşte yanın, döktüğünüz kanda boğulun ve utancınızla kahrolun!. “100.000 Arap öldüğünde hiçbir şey hissetmiyorum. Ama, müttefiklere ve ailelerine sempatim var. Araplardan korkuyorum” İsveçli yazar Ingmar Karlsson “İslam ve Avrupa” adlı kitabına, yine İsveçli bir yazar olan Erik Hörstadius’un bir dergi için yazdığı makaleden aldığı bu cümle ile başlıyor. Birkaç istisna dışında bu sözler, dikkat çekmedi, tartışma bile oluşturmadı. Bu söz Batı ve Batılının iç dünyasını, duygusunu, düşünce ve mantalitesini ortaya koyması bakımından çok önemli ve manidardır. İslam medeniyetinin yaşandığı dönemlerde şu an kan gölüne dönen ve mazlumların çığlıklarının arşı inlettiği coğrafyaya huzur ve sükun hâkimdi. Batı Medeniyetinin dünya hâkimiyetini ele geçirmesiyle, huzur, yerini savaşlara ve kaosa bıraktı. Batı medeniyetini öne çıkaran, üstün kılan; şiddeti organize edebilme ve sürekli uygulayabilme becerisidir. Sömürü, kanla beslenme, kendisini başkalarından büyük görme hastalığı (Megolamani) ve Makyavelizm anlayışı Batı’nın yakasına bir asalak gibi yapışmış ve bu hastalıklardan hiçbir dönemde kurtulamamıştır.
zeynelabidin.kilic@haber.nl
İslam’la savaş hâlinde olan ve İslam coğrafyalarını kana bulayan Amerika ve onun emir eri Batı’ya “neden buralardasınız?” diye sorduğunuzda aldığınız cevap, tam da kendilerini anlatan/tanıtan cinsten bir şey… “Irak’a, Afganistan’a, Somali’ye, Yemen’e, Suriye’ye, Sudan’a özgürlük ve barış götürüyoruz!…” Bu insancıl cevap karşısında, şaşırıyor, utanıyor, gözleriniz doluyor, ağlamaklı oluyorsunuz… Aslında biz sizin, barış yerine savaşı, ölümleri; özgürlük yerine, baskı ve şiddeti götürdüğünüzü çok iyi biliyoruz. Bunları götürürken de neleri getirdiğinizi de çok iyi biliyoruz. Sizi oralara bağlayan sebep, İslam beldelerinin yer altı ve yerüstü zenginlikleridir. Sömürerek semirmek kanınıza işlediği için, bu alışkanlığınızdan kurtulamıyorsunuz. Bir yandan İslam’ı bitirmeye uğraşırken, diğer yandan da, o coğrafyaların zenginliklerini tüketmeye çalışarak; bir taşla iki kuş vurmanın keyfini yaşıyorsunuz. Sizin hâlâ, oralara barış ve özgürlük götürdüğünüze inananlar var, hatta bunların içerisinde size alkış tutan Müslümanlar da var… Batı, içerdeki işbirlikçileri vasıtasıyla, son hedefi olan Türkiye’deki huzur ve kardeşlik ortamını da sonlandırmaya başladı. Onlar Kur’an’da şu tanımlamayla anılırlar: “Onlara,- “Yeryüzünde (İslam’a düşmanlık edip) fesat çıkarmayın! denildiği zaman, -Bizler ıslahçılarız’ (Biz barış yanlısıyız!) derler. Gözünüzü açın, iyice bilin ki onlar (O İslam düşmanları) var ya, işte asıl müfsid (fesatçı, İslam ve insanlık düşmanları) onlardır, fakat farkında değillerdir!”(Bakara 11) Yeni dünya dümeni… 1648 yılında Batılı devletlerin bir araya gelerek oluşturdukları Westfalya düzeni dünyadaki hammadde kaynaklarını ele geçirmeyi hedeflemiş ve sömürge dönemini başlatmıştı. Kurdukları yeni düzenle ülkeleri istila etmişler, yerli halkın sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ele geçirmişlerdi. O kaynakların sahibi olan masum insanları da esir alıp köle olarak Avrupa şehirlerinde satışa çıkarmışlardı. Oluşan bu kaotik ortam sadece Müslüman coğrafyasıyla sınırlı kalmadı. Kısa zamanda dünyanın birçok yerini etkisi altına aldı. Geçmişte dünyanın önemli merkezlerinde yaşanan Moğol istilacılarına rahmet okuturcasına taş üzerinde taş, omuz üzerinde baş bırakmıyor, girdikleri her yeri cehenneme çeviriyorlardı. Batıda, yani kendi merkezlerinde de durum farklı olmadı. Aşırı rekabet ve hırs neticesinde silahları birbirlerine doğrulttular. Birinci ve ikinci dünya savaşları Batılıların kendi aralarındaki rekabetten ve tek başına hâkim olma arzularından kaynaklanmıştı. Her iki savaşta 70 milyon insan hayatını kaybetti. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan uluslar, İslam Birliği’ni bölmeye yönelik bir bilinçal-
tı çabasının doğal bir sonucu olarak görülmektedir. Elbette, Balfour Bildirisi’nin bu tuzak teoriler içinde büyük bir yeri vardır. 1917’de Filistin’de Yahudi millî yerleşimini öngören Balfour Bildirisi doğal olarak, bu tuzak teorilerine bir zemin hazırlamıştır. Bildiriyle, Araplara sorulmadan, onlara rağmen Yahudilere, Filistin’de yeni bir ülke sözü verilerek, İsrail, Avrupa’nın sömürgeciliğinin son karakolu ve kalıntısı olarak düşünülmüştür. O tarihten ve o karakolun inşasından sonra da o coğrafyalara bahar, barış, huzur ve sükûn gelmemiştir. Önce zihinsel, arkasından fiziki bölünme geldi. Sonrasında savaşlar, işgaller, boş yere akan kan ve gözyaşı... SSCB’nin dağılması ve Doğu blokunun çökmesinin ardından iki kutuplu sistem tasfiye edildi. Bu defa ABD liderliğinde Batılı istilacılar İslam coğrafyasında yeni işgallere başladılar. İşgal ettikleri ülkelerin sahip olduğu zenginlikleri yağmalayıp kendi ülkelerine taşıdılar. “Demokrasi”, “insan hakları”, “hukukun üstünlüğü” “özgürlükler” gibi evrensel palavralarla işgale, masum insanları öldürmeye ve talana devam ettiler, ediyorlar. Değişen bir şey yok. Değişen tek şey kurulan sistemlerin adı. Yaklaşık 350 yıl önce krallar adına zulüm yapılıyordu, şimdilerde ise demokrasi adına hukukun üstünlüğü adına zulüm yapılıyor. Bu uğurda ülkeler işgal ediliyor, milletlerin zenginlikleri talan ediliyor, masum insanlar öldürülüyor. Suya sabuna dokun(a)ma!... Yazmak... Konuşmak... Neyi değiştirdi ki?.. Hangi kanaati etkiledi ki? Hangi yaraya merhem oldu, hangi acıyı sardı, hangi hüzünlü gönlü teselli etti ki? Yazdığım yazılar; ağzından salya akıtan kudurmuşları susturmadıkça, yaralı bedenime mermi boşaltan katilleri durdurmadıkça, işgalci-emperyalist çeteleri özyurdumdan kovdurmadıkça neye yarar ki?!.. Katiller çetesi hâlâ “kurtarıcı”; öldürülen-sürülen-zindanlara doldurulan masum ve mazlumlar “terörist” sıfatıyla anılırken, yazmak bana artık ağır ve lüks gelmeye başladı... “Kelime hâline gelmeyen düşünce kötü bir düşüncedir. Ve eylem hâline dönüşmeye kalkışmayan kelime kötü bir kelimedir.” diyor Chesterton... Düşüncelerimi kelime hâline getirerek belki düşüncelerimi kötü olmaktan alıkoyuyorum amma, eyleme dönüşmeyen kelimelerimizin bazen pek işe yaramadığına ve yazmanın artık doğru olmadığına hatta Chesterton gibi kötü olduklarına inanıyorum... Batı’nın, Batılının, Batı medeniyetinin iç yüzünü Merhum Akif İstiklal Marşı’nda çok güçlü bir şekilde ifade etmiş ve onları “tek dişi kalmış canavarlar” olarak tanımlamıştır. Dün de öyle idi bugün de öyle. Yarın mı? Onun cevabı sende saklı…
İstanbul Çık Aradan kampanyası İzmir ve Antalya’yı hem iç hem de dış hatlarda tarifeli seferlerle en fazla noktaya aktarmasız bağlayan ve Türkiye’nin 15 kentinden Avrupa’da 42 noktaya direkt tarifeli seferlerle uçan SunExpress, aktarmalı uçuşlara karşı tanıtım kampanyası başlattı. Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, düzenlediği kampanya ile aktarmasız seferlere dikkat çekmek ve yolcuların zaman kaybı olmadan daha rahat seyahat edebilmesi için aktarmalı uçuşlara karşı kampanya başlattı. “İstanbul Çık Aradan” temalı kampanyada, yolcuların direkt uçuşlarla hem zaman kazandığı hem de daha rahat seyahat edebildiği olgusu vurgulanıyor. Tanıtım kampanya çerçevesinde, aktarmalı seferlerin merkezi konumunda olan İstanbul’un zorunlu uçuş güzergâhı olarak eleştirel karaktere büründürüldüğü beş ayrı film çekildi. İstanbulcikaradan.com sitesinde ve SunExpress’in bütün sosyal medya kanallarında yürütülen kampanyada Adana, Kars, Diyarbakır, Trabzon ve Almanya olmak üzere çekilen reklam filmleri Sosyal Medya’da büyük beğeni topluyor. Kampanya çerçevesinde sunulan klipler ilk 3 günde 500 binin üzerinde kişi tarafından izlendi. Kampanya için oluşturulan mikro site, istanbulcikaradan.com’da filmlerin yanı sıra uçak bileti ödüllü kelime oyunu da ziyaretçilere sunuluyor. Aktarmalı uçuşlara karşı başlatılan kampanya hakkında bilgi veren SunExpress’in Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın, “İzmir ve Antalya’yı hem iç hem de dış hatlarda tarifeli seferlerle en fazla noktaya aktarmasız bağlayan SunExpress, Türkiye’nin 15 kentinden Avrupa’da 42 noktaya direkt tarifeli seferlerle uçan tek hava yolu şirketi. Diğer hava yolu şirketlerinin aksine merkezimiz Antalya’da, HUB’ımız ise İzmir’de. İstanbul’un hava trafiği ise herkesin malumu. Bu noktadan yola çıkarak, aktarmasız uçuşlara dikkat çeken, yolcuların zaman kaybı olmadan, direkt seferlerle daha rahat yolculuk yapabileceklerine dair bir farkındalık yaratmak istedik” dedi.
Zafer Bayramı Lahey Büyükelçiliğinde Yeni mal varlığı kutlandı uygulaması: Zenginler T.C. Lahey Büyükelçiliğinde düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlaması renkli görüntülere sahne oldu.
Büyükelçi Sadık Arslan misafirleri tek tek karşıladı ve tebrikleri kabul etti. Kutlamada Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Deventer Başkonsolosu Zafer Ateş ve Amsterdam
Başkonsolosu Ahmet Yazal da hazır bulundu. Gecede ayrıca Hollanda Savunma Bakanlığı temsilcisi, Afganistan, Azerbeycan, Finlandiya, İran ve Irak büyükelçileri davetli-
ler arasındaydı. Gecede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hollanda’daki Türklerin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlayan mektubu davetlilere okundu.
daha çok ödeyecek Hollanda’daki hükümet partileri VVD ve PvdA mal varlığı vergisi konusunda yeni bir anlaşmaya vardı. Yeni anlaşmada çok mal varlığı olanlar daha çok vergi öderken, az mal varlığı olanlar daha az vergi ödeyecek. Yüzde 30 olan mal varlığı vergisinin oran olarak aynı kalacağı belirtilirken, vergiyi hesaplamada yeni bir yönteme gidileceği belirtildi. Buna göre 21 bin Euro olan vergisiz mal varlığı kişi başına 25 bin Euro’ya yükseltilecek. İlk 25 bin Euro
için vergi ödenmeyecek. 25 bin Euro’dan sonraki 100 bin Euro için ise yüzde 2.9 vergi alınacak. 100 bin ile 1 milyon Euro arası serveti olanlar ise yüzde 4.7 vergi öderken, 3 milyondan fazla mal varlığı olanlarda bu oran yüzde 5.5 olarak düzenlendi. Pratikte ise bu yeni uygulamalar 300 bin Euro’ya kadar mal varlığı olanlar daha karlı oluyor. Evli olanlarda bu rakam 600 bin Euro’ya denk düşüyor.
HABER
16
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
TiCARi SAYFALAR
Ticari Sayfalar'da 49,- EURO'dan başlayan fiyatlarla ilan verebilirsiniz.
MERAM SUPERMARKET Kruiskamp 132 • 3814 PE •Amersfoort
Rotterdam-Zuid Ijsselmonde bölgesinde Keizerwaard Winkelcentrum Karşısı Kiralık 3 katlı 4 yatakodası + iki adet kiler ve açık mutfak/salon 55 m2. Özel park yeri mevcuttur. Müracaat: 0628919007
Hulp nodig?
MERAM SUPERMARKET
Kurban Bayramınızı tebrik eder bol bereket dileriz
Kiralık Ev
Thuis of op de zaak
Tel: 033 - 475 82 02
PC • Laptop • Mobiel • Tablet reperaties Internet • Netwerk • Voip • TV & Advies MERAM SUPERMARKET Meridiaan 30-32 3813 AW Amersfoort Tel: 0651691025
GROOTHANDEL IN HORECA BENODIGDHEDEN
JILPAQ Holding www.jilpaqholding.com
Tel: (013) 455 11 19 Mail: info@jilpaq.nl
Ledeboerstraat 39 5048 AC TIlburg
Xenonweg 13-J 3812 SZ Amersfoort
www.pcspoedservice.nl info@pcspoedservice.nl
Sera Supermarkt
� Taze meyve ve sebze reyonu � Et reyonu � Bol miktarda güleryüz
Haftanın 7 Günü Açığız
Bos en Lommerweg 159/161 1055 DS Amsterdam Tel: 020-6860623
Stille Veerkade 25 2512 BE DEN HAAG Tel: 070 394 63 45 Fax: 070 393 10 04 • • • • • • • •
İflas ve kişisel iflas davaları Sosyal sigortalar hukuku Boşanma davaları lettertype Bauerbodini bt (bold) Velayet ve nafaka davaları Ticaret hukuku İş hukuku Kira hukuku Haciz ve icra davaları
www.asv-advocaat.nl E-mail:harmankaya@asv-advocaat.nl
Kalite, servis ve uygun fiyatlarla her an hizmetinizdeyiz. Arayın görüşelim. De Groene Voorwaarts 491 7325 AT Apeldoorn www.happyblus.nl info@happyblus.nl
Avukat
Tuğba Harmankaya
Murat Houden Tel: 06-16 02 39 33
'se koy sepete
Tel: 010-4230513 Laan op Zuid 480 • 3071 AB Rotterdam
17
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
FIKRET BEYDOĞAN RÖPORTAJ: FATIH KARAMAN
Benim öyle müşterilerim var ki, sıkıntısı olan, moral bulmak isteyen bana gelir
lezzetler var.
ff Bir çok ödül aldınız. Nasıl gelişti bu?
Orta ölçekli esnaflardan Hollanda ikincisi oldum, mahallenin en iyi esnafı seçildim, ahilik aldım, Amsterdam'ın hayırseverler arasında “Het Amsterdammer van het jaar” ödülünü aldım. Yaptıklarından dolayı portremi yapıp belediyeye astılar.
Ben 1991'de turist olarak Hollanda'ya geldim. Altı sene sonra oturum aldım. Bu zaman içerisinde belirli yerlerde çalıştım. Turistken bu dükkanı başkasının adına açtım. Camii ve derneklerde hizmetlerde bulundum. İlk olarak Oss'ta kasap olarak çalışmaya başladım, sonra bir yıl başka bir yerde çalıştım ve oradan sonra 1 yıl burada çalıştım ve burayı devraldım. Haftada üç gün sabah üçte kalkıp akşam onbire kadar çalışıyorduk. Diğer günler saat sabah 7 akşam 9 arası çalışıyordum. Çok çalışmamız gerekiyordu, turisttim başka çarem yoktu. Bazen yürümeye bile halimiz kalmıyordu çok çalışmaktan.
ff Planınız neydi peki burayı açarken ne hayal ettiniz burada?
Hayalim helal sektörüne girip buradaki Müslümanlara hizmet vermekti. Çok güzel işler yaptık. Dükkanımızdaki satılan A'dan Z'ye her şey helaldir, helal olmayan hiçbir şeyi satmıyoruz. Ben kasabın her bölümünde çalıştım o yüzden de bu konuda birikimim var. Yanımda çalışan hemşehrilerimi burada yetiştirdim ve her biri şimdi iş sahibi oldu. Ben çalışanıma önce ahlâkı, müşteriye nasıl davranacağını, verilen nimeti ve
nasıl hizmet vereceğini öğretirim. Bir de onları işçi olarak değil patron olarak yetiştiririm. Sorumluluk vererek, bu şekilde bunu hiç kimse yapmaz.
ff Şu an burada kaç kişi çalışıyor?
Burada 10 kişi çalışıyor dört kişi de restoranda olmak üzere toplam 14 kişi çalıştırıyorum. Başlangıçta küçük bir vitrin ve dolabımız vardı, ama her geçen gün ihtiyaç fazla olunca burayı büyüttük. Hayalimde hep büyük bir yer açmak vardı, ama istediğim yetişmiş elemanı bulamadığından dolayı olmadı. Bizim halk arasında tam yetişmiş bir insan yok. İnsanlar çalışalım para kazanalım düşüncesinde, öğrenelim yatırım yapalım diye düşünmüyor.
ff Dışarıdan bakıldığında sizde bir esnaf yapısı var bu aileden gelen bir özellik mi?
Bizim şöyle bir prensibimiz var, Allah'ın verdiği nimete insanoğlu her şekilde ulaşır, biz bunu yapıyoruz. İkincisi ben bütün personel ile toplantılarımızda “Kapıdan her cins insan girer siyah, beyaz, inançlı, inançsız, 7'den 77'ye, burada insanlara hizmet edip memnun edip gönderin” derim. İspanyol geliyor İspanyolca konuşuyorum çok hoşuna gidiyor. İngiliz geliyor İngilizce konuşuyoruz, Arap geliyor Arapça konuşuyoruz bu da tabi hoşlarına
Administratie en Accountancy
www.profa.nl
Bierstraat 119 • 3011 XA Rotterdam - Financiële administratie - Salarisadministratie - Aangifte Omzetbelasing - Aangifte Loonheffingen - Aangifte Inkomstenbelasting
gidiyor. Hatta boş vakitlerimde Çince öğreniyorum kendi kendime geliştiriyorum. Toplamda 14'e yakın dile çok aşinalığım var. Bunun dört tanesi ana lisan gibi okur konuşur yazarım, bunlar Türkçe, Kürtçe, Farsça ve Arapça. Almanca ve Boşnakça da biliyorum. Hevesli olduğum için çabuk öğreniyorum ve bir bakıyorum bir sürü kelime olmuş.
mızla Müslüman olmuş Hollandalı gençler var.
ff Ama işinizi de iyi yapmanız gerekiyor değil mi?
ff Müşterilerinizle yakından ilgileniyorsunuz...
Ben prensip olarak önce işi düşünüyorum. Eğer işini düzgün yaparsan, para kendiliğinden gelir. Paraya yönelik yaparsan sadece kazanç sağlarsın. Benim amacım bir nevi hizmet ettiğim zaman en güzel şekilde hazırlanmam lazım. İyi hizmet verdikten sonra para kendinden geliyor çünkü. Temel sağlam olursa yapılan iş te güzel olur. Müşteri eti istiyorsa mutlaka ne yapacağını sorup ona göre et veriyoruz. Et işini hakkıyla yapmak için bu işin okulunu okudum. Hollanda'da işi bilen kasap veya yetişmiş eleman yok denecek kadar az. Hangi et neye giderse onu tavsiyeyi veriyorum. Bizim kasap bölümümüzde ürün yelpazemiz çok geniş, istediğin eti bulabilirsin, hatta av zamanlarında av hayvanları da var.
Benim öyle müşterilerim var ki, sıkıntısı olan, moral bulmak isteyen bana gelir. Burada küçük çocuklara şeker verip sevindiriyorum. O çocuklar evlenince eşiyle benim yanıma geliyor ve bu bizim babamız diye tanıtıyor beni. Hollandalı yabancı hiç fark etmez herkese güler yüzlü davrandığımız için insanlar da bizi seviyorlar. Hatta bir kaç tane bizim yardımı-
Restoran işinde tecrübe olmadığından dolayı bazı ufak tefek yanlışlıklarımız oldu, ama yanlışlarımızdan bayağı bir şeyler öğrendik. Neler kullanılacak, nasıl hizmet edilecek, nasıl davranılacak çok şey öğrendik. İşi profesyonellere devrettik, işletme bize ait onlar işletiyorlar. Beş kişi çalışıyor, Türkiye'nin her yerinden
ff Bu kabiliyet kardeşlerde falan da var mı?
Biz aslen askeri bir yapıya sahibiz, dedemin babası Yozgat Kırşehir Kadısıydı. Bizim aile okumuş hepsi iş sahibi insanlar. Aslen Adıyaman Urfa bölgesinden geliyoruz. Dedemin babası görevli olarak Yozgat Kırşehir'e gelmiş 38 yıl orda kadılık yapmış. Amcalarımın hepsi bugün Kırşehir'in en saygın insanlarıdır, işadamları mağazaları var, market sektöründe sadece ben varım.
ROTTERDAM BÜROMUZ AÇILDI
- Vennootschapsbelasting - Jaarrekening - Schrijven van ondernemingsplan - Begeleiding en advisering
İşletmemizin amacı öncelikle helal sektörü, biz bunu hizmet için yapıyoruz. Çevremizdeki insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.
KAZA HUKUKUNDA LİDER, KAZA TAZMİNATLARINDA UZMAN KURULUŞ!
Kaza Avukatı Design: Websayfa.nl
ff Bize kendinizden bahseder misiniz, bu işe nasıl başladınız?
ff Bundan sonraki planlarınızda ne var, 21 senedir buradasınız? Önümüzdeki yıllara nasıl bakıyorsunuz?
Elfi & Randstad
"Kanaatliysen zenginsin ama kanaat olmadıktan sonra milyoner de olsan faydasız."
Ayrılmışları birleştiriyoruz, evlenecekleri evlendiriyoruz. Etrafımızda yardım etmeye çalışıyoruz. Sizin yaptığınızın işin önemine binaen de destek vermeye çalışıyoruz. “Kaleminiz kırılmasın reklam verelim, size destek olalım” gerçekten de böyle düşünüyorum. Siz çok önemlisiniz, bizim elimiz kolumuzsunuz, o yüzden size devamlılığınız için reklam vermeye devam edeceğiz. Siz hakemsiniz doğru yanlış anlatıyorsunuz.Yoksa Müslümanları haksız çıkartıyorlar, doğruyu yanlış gösteriyorlar, bu yüzden bu kalem çok önemli. Maddiyatı yerinde olan nice insanlar var ruhu yok, hiçbir şekilde yardım yapamıyor. Önemli olan maddiyat değil niyettir. Allah insanın niyetine bakar.
ff Bir de restoran açtınız, o nasıl oldu?
ÜCRETSİZ DANIŞMA HATTI
www.avantibakkerij.nl Avanti Bakkerij Van Randwijcklaan 10 /12 3814 AL Amersfoort Tel. 033-2852531
Mutlu Bayramlar
Openingstijden: Maandag t/m Zondag 07:30 - 22:00
HABER
18
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Bir aileden 3 kişi cinayete kurban gitti, Veghel Türk toplumu şokta
Veghel'da aile dramı üzdü
G
eçtiğimiz günlerde Veghel'de acı bir aile dramı yaşandı. Veghel'da yaşayan Soysal ailesinin 3 ferdi, anne Neriman Soysal, büyükanne Hatun Soysal ve İlkokula giden
Simit
kız kardeş Adile Nur(10) evlerinde ölü bulundu. Polis tarafından yapılan araştırma sonrasında evin 16 yaşındaki oğlu F.S.'nin cinayetleri işlediği öğrenildi. Neriman Soysal'ı ziyarete
Köfte
Mozarella Panini
gelen yakınlarının uzun süre kapıyı çalıp yanıt alamayınca polise haber vermesi üzerine açığa çıktı. Olay yerine gelen polis kapıyı kırarar eve girdiğinde ise cesetlerle karşılaştı. Öldürülen Neriman
Simit Sandviç
Simit Sarayı Meent Adres: Meent 15A 3011 JA Rotterdam
Tiramisu
Simit Burger
Mantı
Mozaik Pasta
Soysal'ın eşinin bir kaç yıl önce Türkiye’de karbondiyoksit zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Cinayetin duyulmasının ardından civarda yaşayan çok sayıda Türk olay yerine akın etti. Veghel şehrindeki Hollanda Diyanet Vakfı(HDV)’na bağlı Selimiye Camii’nde kılınan cenaze namazına Veghel Belediye Başkanı bayan Ina Adema, merhumelerin yakınları, komşuları, hemşehrileri, Eindhoven ve Veghel Türk halkı ile küçük Adile Nur’ un okul arkadaşları ve öğretmenleri katıldı. Avrupa Sivaslılar Birliği (ASBİR) Hollanda Başkanı Göksel Soyugüzel, “Veghel şehrinde yaşanan aile dramı hepimizi derinden üzmüştür. Sivasın Şarkışla kazasının Hüyük Köyünden olan Soysal
ailesine mensup anneanne Hatun Soysal , anne Neriman Soysal ile küçük kızımız Adile Nur, maalesef 16 yaşındaki oğulları tarafından öldürülmüştü. ASBİR Hollanda olarak acımız büyük, Cenab-ı Allah böyle acıları kimseye yaşatmasın. Ölen merhumelere rahmet, Soysal ailesine ve sevenlerine sabırlar dili-
yoruz.” dedi. Kılınan cenaze namazlarından sonra merhumeler, defnedilmek üzere gözyaşlarıyla son yolculuklarına uğurlandılar.
Rotterdam polisi ceza yazmadı ama uyardı Sosyal medyada çıkan bir fotoğraf Rotterdam’daki polislerin arabalara ceza yerine uyarı kağıdı bıraktığını gösteriyor. Aylardır polislerin, istedikleri zamları alamadıkları için gösteri yaptıkları biliniyordu. Yanlış park etmiş bir arabaya bırakılan ceza kağıdının üzerine ise ‘Bu biy uyarıdır! Yanlış yere parkettiniz. 31 Ağustos’tan itibaren uyarı yapılmayacaktır!’ yazısı dikkat çekiyor.
19
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Ajanlıkla suçlanan gazeteci Geerdink'e soğuk duş Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde "silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçundan gözaltına alındıktan sonra savcılıkça serbest bırakılan Hollandalı gazete-
ci Frederike Hanneke Geerdink sınır dışı edilmek üzere İl Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğüne sevk edildi. 22 Ağustos ile 20 Eylül tarih-
lerinde, "özel güvenlik bölgesi" ilan edilen Yüksekova'nın Gürkavak bölgesine girerek "barış çadırı" adı altında kamp kuran ve 5 Eylül'de "terör örgütüne yardım etmek" suçundan gö-
zaltına alınan 32 kişiden Hollandalı gazeteci Geerdink'in sınır dışı edilmesine karar verildi. İnternet sitelerinin verdiği habere göre Frederike Geerdink ajanlıkla suçlanıyor.
Alman bakan: Türkiye'de mülteci dağıtım kampları kurulsun
Utanç verici sözler Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 3 ülkede özel mülteci kamplarının oluşturulmasını önerdi. ALMAN BAKAN: TÜRKİYE'DE MÜLTECİ DAĞITIM KAMPLARI KURULSUN Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Suriye ve diğer ülkelerden Avrupa'ya geçmeye çalışan mülteciler için yeni bir formül önerdi. Maiziere, Avrupa'ya gelmesi istenen mültecilerin seçilmesi için özel dağıtım kamplarının kurulması gerektiğini söyledi. Avrupa Birliği'ne (AB) iltica ta-
leplerinin değerlendirileceği mülteci kamplarının Türkiye, Yunanistan ve İtalya'ya kurulmasını öneren Maiziere, böylece faciayla sonuçlanan ölümlerin de önlenebileceğini belirtti. Türkiye'nin Suriye sınırından mültecileri kabul ederek "değerli bir iş yaptığını ifade eden Maiziere, göçmenlerin bir kısmının da İzmir üzerinden Avrupa'ya geçmek üzere beklediğini hatırlattı. 'İZMİR'E KURULMASI YERİNDE OLUR' AB'nin katkılarıyla İzmir'de büyük bir mülteci kampının kurulması, ardından buradan AB ülkelerine belirlenecek kotalar dahilinde sığın-
rında yaşanan krizi hafifleteceğini vurguladı.
macıların gönderilmesinin yerinde olacağını dile getiren Maiziere, aynı zamanda Yunanistan ve İtalya'da da benzeri kamplar kurulması gerektiğini kaydetti. Maiziere, "Büyük bir mülteci kampının Türkiye'de kurulabilmesi için AB fonlarından faydalanabiliriz. O mülteci kampında kimin Avrupa'ya alınabileceğine karar verebiliriz" dedi. Maiziere, bu şekilde AB üyesi ülkelerin sınırla-
'ONLAR GELMESİN, BİZ GETİRELİM' Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans da Hollanda Televizyonu'na verdiği demeçte Maiziere'inkine benzer bir öneride bulundu. Timmermans, mültecilerin bulundukları bölgelerde seçilerek güvenli bir biçimde yasal yollarla Avrupa'ya getirilmelerini istedi. KAVİMLER GÖÇÜ GİBİ Dünya, ülkelerindeki iç karışıklıklardan kaçan Ortadoğu ve Afri-
kalı sığınmacılar nedeniyle 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük mülteci krizini yaşıyor. 2015 yılı içinde Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşan mülteci sayısı şimdiden 300 bini aştı. Bu sene Akdeniz'i geçmeye çalışırken ölen mülteci sayısı ise 2 bin 500'ün üzerinde. Avrupa Birliği Mülteciler Yüksek Komisyonu'na göre son 8 ayda 1 milyondan fazla mülteci Akdeniz'den Avrupa'ya geçmeye çalıştı. Macaristan'ın bu yıl yakaladığı göçmen sayısı 140 bin civarında. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Melissa Fleming, "Şimdiye kadar 200 bin göçmen Yunanistan'a, 110 bin göçmen ise İtalya'ya ulaştı" diyor.
Helal Et, e meyv sebze ve izi çeşitlerim aze pt her gün ta uz. sunuyor
Star Fresh Food yeni mekanında %40'a varan indirimlere devam... STAR MARKET
Laan op Zuid 1178 3071 AC Rotterdam
KURBAN BAYRAMINIZI KUTLAR, BOL BEREKET VE MUTLULUKLAR DİLERİZ.
010-210 59 67 0641-366 801 KIMLIK KARTI
HABER
BULMACA EYLÜL / SEPTEMBER 2015
BULMACA USTALARI İŞ BAŞINA!
20
Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz
Bilgisayar oyunu
Pişmanlık sözü
Son Harf
Göstermeden çalma
Sınav
Göreve getirme
ZAHET Vakfı Bşk. (Resim)
İrin
Utanma duygusu
İlk harf
Kırmızı
İsviçre'de nehir
Artvin halk oyunu
Türk lirası
Bir ülke Görücü Çok olmayan Felç Köpek Tümör Amerika'da eyalet
Mağara
Uzaklık
Hatırlama ünlemi
3,14 sayısı
Çekiç sesi
Kuzu sesi
Telli çalgı
İbadet Dans çeşidi
Bir dans
Bir ek
Bir peygamber
Genişlik
Dağlanma
Dolaşma
Karışık renkli
Yağış türü
Kekeme Araba yarışı
Ermiş kişi
Bir mevsim Gazetenin yazdığı
Röntgen simgesi
Asya'yı Avrupa'dan ayıran dağ
Almanya plakası
Kırmızı
Sahip
Mini market Azot imi
Hacı Bektaş Veli eseri Çivi
Litre Açıktan
Satrançta beraberlik
Cetvel türü Yemek Metre imi
Erkek ismi
Utanma
Eyalet kaza
Öküz buzağı
Çalakalem yaz
Merhametli yumuşak
Onaylama nidası
İstanbul ilçesi Rakı'nın son hecesi
Mat olmayan Kısır verimsiz
Küçük orman Mevzu
Fakat
Asılı olan
Yakalı tişört
Cet
Mezar Prestij İlk harfimiz
HOKAF Başkanı (sağ alttaki resim)
Cet
Oksijen
Köpek
İsim
21
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Hristiyan Koruyucu aileye verilen çocuğa Türkçe ve din dersleri Ailelerinden alınarak koruyucu ailelere verilen çocukların sayısı gittikçe artarken çözüm arayışları da devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Hollandalı Hıristiyan bir ailenin yanına verilen 5 yaşındaki Müslüman Türk çocuğu için İmran Vakfı harekete geçti. Müslüman koruyucu ailelerin yetersizliğinden dolayı bir çok Müslüman çocuk Hıristiyan koruyucu ailelerin yanına yerleştiriliyor.
Mahkeme kararıyla koruyucu aileye verilen çocuğun babası, Gençlik Dairesinden çocuğunun Türkçeyi ve dinini unuttuğunu söyleyerek bazı taleplerde bulundu. Kızına Türkçe ve din dersleri verilmesini isteyen babanın isteği üzerine İmran Vakfı bir çalışma başlattı. Çocuğa kendi kimliğini öğretecek bir gönüllü öğretmen arandığına dair yapılan çağrı üzerine bir çok başvuru alan vakıf yetkilileri, Gençlik Dairesi, koruyucu aile ve
Hollanda’da yaşayan Bülent Yiğittop Iphone’un açığını keşfetti
gönüllü öğretmenle yapılan görüşmeler sonucunda olumlu bir sonuç elde ettiklerini açıkladı. Vakıftan yapılan açıklamada Müslüman kız çocuğuna 12 Eylül’den itibaren periyodik olarak Türkçe ve din dersleri verileceği belirtildi. İmran Vakfı koruyucu ailelik konusunda bilgilendirmeler yapıyor, ailelere destek oluyor, Hollandalı koruyucu ailelere İslam kültürü hakkında bilgilendirmeler veriyor ve Müslüman çocukların Müslüman koruyucu ailelere yerleştirilmesi için çalışmalar yapıyor. Bu proje Hollanda’da bir ilki başararak Hıristiyan ailelerdeki Müslüman çocuklara din dersleri verilmesini sağlıyor. İmran Vakfı yetkilileri bu çalışmanın tüm Müslüman
Daha önce Bureau Jeugdzorg (Gençlik Dairesi) olan kurumun çalışma alanları da kısıtlanarak isim değişikliğine gidildi. Bu kurum artık “Jeugdbescherming” adı altında çalışmalar yapıyor. Gençlik Dairesi, hakim aracılığı ile bir çocuğun aileden alınması kararı konusunda en önemli yetkili. Ailesinden alınan çocukları koruyucu aileye yerleştirmekle görevli olan kurumların her bölgede farklı isimleri mevcut. Belediyelerle anlaşma yaparak çalışan bu kurumların finans kaynakları da büyük ölçüde belediyeler.
GARAGE MERCEDES
HABER
Hoofdredacteur (Genel Yayın Yönetmeni) İbrahim Karaman ibrahim @haber.nl Redactie: (Yayın Kurulu) Mehmet Güzelyurt Merve Karaman Rabia Karaman Rasim Gencer Selman Karaman Özlem Hasip
çocuklar için yapılmasını ve diğer kurumlara örnek teşkil etmesini beklediklerini söylediler. Bu yılın başından itibaren Gençlik kanununda köklü değişikliklere gidildi. Gençlik ve çocuklarla ilgili bakım ve destekle ilgili her türlü çalışma belediyelerin yetki alanına bırakıldı.
COLOFON
Art Direction & Fotografie: Fatih Karaman fatih@haber.nl Advertenties: Office: 010-290 09 00
Iphone ve Ipad’lerde güvenlik sistemi olan TOUCH Id denilen Dokunmatik Kimlik uygulaması Hollanda’da yaşayan Bülent Yiğittop tarafından farklı bir yönüyle çözüldü. Bülent Yiğittop Touch ID sisteminde keşfettiği bir açığı iş arkadaşlarıyla paylaştığı video ile gözler önüne serdi. Apple’in bir hatası mı yoksa özelliği mi olduğu henüz belli olmayan duruma göre Dokunmatik Kimlik 1’den fazla parmak izi ile oluşturulabiliyor. Beş farklı parmak izi ile girilen kilitleme sisteminin daha sonra en fazla 20 kişinin parmak izlerini kullanarak açabileceği belirtiliyor. Touch İD Apple tarafından iPhone 5S ile birlikte kullanıma sunduğu parmak izi okuyucusuna verilen bir isim. Touch İD sayesinde parola gerekmeden cihazınızı açabilir veya iTunes Store üzerinden alışveriş yapabilirsiniz. Touch İD’ye kaydetti-
ğiniz parmak iziniz şifrelenir ve cihazınızın işlemcisinin içinde tutulur. Apple kamuoyuyla paylaştığı bilgiye göre parmak izi bilgilerinizi sunucularına yüklemediğini veya iCloud ile diğer cihazlarınız arasında senkronize etmediğini savunuyor. Ancak bunun aksini iddia edenler de var. Bülent Yiğittop’un keşfettiği sistem açığı konusunda Apple’ın endişelenmesi beklenmiyor. Çünkü parmak izli Dokunmatik Kimlik uygulamasının ayarlarına ulaşabilmek için “unlock code” denen ekstra kilit açma kodunu da bilmeniz gerekiyor. O yüzden cihazın sahibi olmayanların parmak izi bölümünün ayarlarına girmeleri imkansız gibi birşey. Dizaynı itibarıyla 5 adet parmak izini kaydedebilen Touch İD sisteminin, bu buluşla 5 farklı kişinin parmak izini de kabul etmesinden dolayı yeniden revize edilmesi gündeme gelebilir.
Gentle Incasso
Nur Öztürk / nur@haber.nl 0641-22 68 79 Interviews & Correspondenten: Zeynel Abidin Kılıç Özlem Hasip Merve Karaman Ayşe Özkaya Keziban Karaçor Şüheda Karaman Repr. Amsterdam Fatih Uluçay Repr. Utrecht İbrahim Uzunosmanoğlu Repr. Eindhoven Ali Yücel Repr. Limburg Göksel Soyugüzel Muzaffer Bozaslan Repr. İstanbul Dr. Hüseyin Keleş Repr. Ankara Nuh Kaygısız Abonnementen: abone@haber.nl e-mail & website: info@haber.nl www.haber.nl
1999 dan beri 1999' dan beri hizmetinizdeyiz
national and international debt collection payment solutions National and international debt collection& & payment solutions
Keurmeester Serdar Altay Tegen inlevering 's. tie / voor alle auto €39 van deze adverten
APK
€ 29,€ 49,-
APK Keuringsstation Reperatie en onderhoud alle merken Inkoop en verkoop Banden Accu's
Hillegondastraat 11-13 3051 PA Rotterdam
• • • • •
BENZINE: €69 : L DIESE
Tel: 010 - 418 50 69 Mob: 0619 - 75 83 25
Gentle Incasso, hem şirketten şirkete, hem de şirketten kişiye tahsilat yapan, para tahsil piyasasında uzman bir icra bürosudur. Alacaklı ve borçlu arasında iki tarafı tatmin eden bir sonuç almak için deneyimlidir. Biz, birçok icra bürolarından farklı olarak ‘no-cure-no-pay’ esasına göre çalışmıyoruz. Dosya masrafı olarak az bir meblağ ödeyerek, alacağınızın itinalı bir şekilde incelenmesi garantisini alırsınız. Alacağınızın, ‘sulh yoluyla alınamaz’ haberiyle sizi hayal kırıklığına uğratmayız. Mahkemeye giden bu uzun ve genellikle pahalı yolu, en medeni ölçüler içinde ve mantık çerçevesinde önlemek bizim işimizdir.
İşletmeci olarak paranızı tahsil etmek için ne kadar uzun beklediğinizi biliyoruz. Özellikle ekonomik sıkıntının yaşandığı bu dönemde, borçluların büyük bir kısmı, ödeme süresini uzatıyor ve daha da kötüsü iptal yoluna bile gidiyor. Bu da işletmeci olarak hiç istemediğiniz bir durumdur. Bu konuda sizden de, yapılan anlaşmaları yerine getirmeniz beklenmektedir.
Hizmetlerimizden faydalanmak için ilginizi çektiğimizi umuyoruz. İlgi duyarsanız veya hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bizimle temasa geçiniz.
Gentle Incasso Tel: 075 - 771 46 36 Fax: 075 - 635 70 49
info@gentleincasso.nl www.gentleincasso.nl
HABER
22
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
Adacams sahibi Şahin Arabacı, önemli maçları kaçırmıyor. Bu sefer de işarkadaşı Gökhan Yılmaz'la beraber Türkiye-Hollanda maçına gittiler. Maçtan önce Konya'da polislerle hatıra fotoğrafı çektirdiler. Hedef Medya sahibi Ali Andal gazetemizin iyi okuyucularından. Bu günlerde Mekke'ye giden Ali Andal, Hac organizasyonunun kameramanı olarak kutsal topraklarda bulunuyor.
TOVER Başkanı Durmuş Doğan, sosyal medya sayfaGörev süresinin dolması nedeniyle önümüzdeki sından yayınladığı bu fotoğrafla hem 30 Ağustos Zafer günlerde Hollanda'ya veda edecek olan T.C. Rotter- Bayramı'nı kutladıklarını hem de eğitim yaptıklarını dam Başkonsolosu Togan Oral Hollanda'daki resmi ifade etti. göreviyle son Zafer Bayramı kutlamalarına katıldı.
DENK Partisi milletvekili Tunahan Kuzu, Türkiye tatilinde arkadaşı Abdullah Özel ve ailesini ziyaret etti. 6 yıl önce Türkiye'ye göç eden Abdullah Özel ise Türkiye'de enerji sektöründe iş yapıyor.
Avukat Fadime Kılıç, Fethiye Ölüdeniz'de paraşütle bir atlama yaparken selfie çekti. Kendisini 'Uçan avukat' olarak adlandıran Fadime Apeldoorn'daki göçmenler için Rotterdam'lı gençlerin organize ettiği Hanım, iş anlamında da uçuyor. Allah nazardan yardım kampanyasına yoğun ilgi vardı. Sosyal medyada duyurulan ve saklasın. Oba Grandcafe'de toplandan malzemeler, çok sayıda gönüllünü katılımıyla başarılı bir şekilde organize edilerek göçmenlere ulaştırıldı. Perspective Care, hasta ve yaşlı bakım hizmetini ana dilde ve kültüründe evde ve dışarda sunan bir kurumdur. Bu alanda 8 yıllık tecrübeye sahibiz. Günlük aktivite ve grup aktiviteleri yanında, hastalarımızın işlerini kolaylaştırmak için bünyemizde bulunan maatschappelijk advies, gemeenschapshuizen en samenwerkingsorganen op het gebied van welzjin organlarımızla Hollanda mevuzatına uygun hizmet sunuyoruz. Farklı etnik kökenden gelen ve Hollanda'da hayatını sürdüren insanların hayat kalitesini arttırmayı hedeflediğimiz modern yapılarda sevgi evleri oluşturup insanlarımıza güvenli hizmetler sunmaktayız.
Postadres: Postbus 2796 • 3500 GT Utrecht Tel: 0686468658 • 0633651058 E-Mail: perspectivecare@gmail.com
Amersfoort Mevlana Camii büyütme inşaatı devam ediyor. Cami cemaati ise desteklerini eksik etmiyorlar. Mevlana Bu fotoğraf ise cami lokalinde hoş bir sohbet esnasında çekilmiş.
Den Haag'da düzenlenen Uygur halkına destek mitinginden bir kare. Türk ve Uygur bayraklarının yan yana çokça bulunduğu mitinge yaklaşık 300 kişi katıldı.
Perspective Care
Zorginstellingen Erkend zorginstelling en maatschappelijke dienstverlening
Bezoekadres: Rietveldenweg 54-A unit 1016 5222 AS • 'S-Hertegenbosch
23
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015
etik ental aritm m n a b o r o S ini geliştirir r e il r e c e b gözlem Dinleme ve sağlar Odaklanma tirir erisini geliş c e b k ti a m Mate i rmak sistem Çift el 4 pa zandırır Özgüven ka
148 + 43 + 69 - 34 + 57 = ? 468 / 36 = ? 790 x 18 = ? 6936 - 1326 = ?
Ben bu işlemleri 3-5 saniyede yapabiliyorum. Ya sen?
? ETİK NEDİR a M İT R A L A T ; Uzakdoğu'd N k E ti e M tm N ri A A l B ta n Men SORO ra lanan Soroba u g y u n mıdır. Çocukla a d ra n g fı ro ra p ta im n it e ğ bir e Sorm rini geliştirir. e geliştirilmiş il le i ri e im c e ik b ir k b ti ın a atem yüzlerce yıl araçkazandırır, m r le k e n m gibi hiçbir te e le y a l e -k s ıt v ğ a le k iş i, e kines zihinsel v sağlar. rini hesap ma le m le iş zebilmelerini k ö ti ç e n e tm d ri in a ih n z rı kilde Çocukla e doğru bir şe v lı ız h , n a d a gereç kullanm
GELECEĞİN DAHİLERİNİ YETİŞTİRİR ZAHET, Hollanda’da yaşayan yardıma ihtiyacı olan herkese hizmet veren bir sağlık kurumudur. Yabancılar için bakım hizmetini kolay erişilebilir yapıyoruz. Kültürel farklılıkları kabul ediyor, bir zenginlik olarak görüyoruz. Hizmetlerimizi hastaların kültürel farklılığını göz önüne alarak sunuyoruz. Hizmetlerimizde; hastaların dini inançlarına, ananevi gelenek ve alışkanlıklarına azami dikkat gösteriyoruz. Hastalarımıza kendi dillerinde hitap ederek, onları kendi evlerinde hissetmelerini sağlıyoruz. Daha fazla bilgi almak ve hizmetlerimizi yerinde görmek için, sizi BEEKUBBERGEN’deki bakımevimize bekliyoruz.
ile en T E H ZA ler n ü g u mutl lsun. sizin o
KENDİ DİLİNİZDE VE KÜLTÜRÜNÜZDE SAYGI, SEVGİ, ŞEFKAT VE KALİTE VAZGEÇİLMEZ PRENSİPLERİMİZ
Stichting ZAHET Verbindingsweg 13 6573 BS Beek-Ubbergen
T. 024-7630420 F. 024-7630421 E. info@zahet.nl
HABER
EYLÜL / SEPTEMBER 2015