HABER Gazetesi Ekim/ October 2015 - Nr-56

Page 1

10 GÜNLÜĞÜNE MÜSLÜMAN OLDU!

Arkadaşlarının toleranssızlığı şaşırttı

Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral'ın görev süresinin dolmasıyla, 1 Ekim 2015'ten itibaren yeni Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız göreve başladı.

Belçika’nın Antwerpen şehrinde yaşayan yüksek okul öğrencisi Silke Raats (21) başörtüsü takmakla radikal İslam’ın aynı şey olmadığını göstermek amacıyla bir sosyal deney yapmak istedi. 1 ay sürecek olan deneyini 10 günde bitirmek zorunda kalan öğrenciye 2'de gösterilen tepkiler şoke etti.

Yıl/Jaar : 6

ISSN:1879-9981

www.haber.nl

Sayı/Nr:

TÜRKİYE NÜFUSU 25 YILDA HOLLANDA KADAR ARTACAK 9'da

56

İYI GAZETESI N E N I N ’ A HOLLAND

HOLLANDA’DAKİ OY KULLANMA YERLERİ VE ADRESLERİ 7'de

14'te

HABER EKİM / OKTOBER 2015

YENI ROTTERDAM BAŞKONSOLOSU GÖREVE BAŞLADI

MURAT GEDİK

Röportaj

DUVARLARI YIKACAĞIZ, HER TARAFTA OLACAĞIZ

16-17'de

Ortak Akıl a 2016 yılınd sto bir manife lı! a m oluştur

BELEDİYE MECLIS ÜYELERINE TEHDIT MEKTUPLARI GÖNDERILDI

Avrupa Türkleri çözümler üretecek İBRAHIM KARAMAN

4'te

Ne zaman ciddiye alındık ki? İLHAN KARAÇAY

6'da

Ankara’nın Yurt Dışı Türkler Algısı ve Seçimler AHMET SUAT ARI

8'de

Avrupalı Türklere nasıl bakılıyor? Artık 'gurbetçi' kavramı bizleri ifade etmiyor. Tam aksine artık yaşadığımız ülkelerin her düzeyde eşit vatandaşları olma mücadelesi verildiği ve toplumun her katmanında da temsil edildiğimizin bilinmesi gerekiyor. DİASPORA - AİDİYET - ALGILAR - GELECEK

Ankara ile Avrupalı Türkler'in ilişkileri: beklentiler ve algılar…

VEYİS GÜNGÖR

10'da

Kürt Açılımı ve Med-Zehra VakfI METIN YAZAREL

12'de

Sizi ciddiye almak mı, ama neden?

ZEYNEL ABİDİN KILIÇ

19'da

Anavatanın, gerek idareciler, gerek siyasiler, gerekse halk olarak Avrupa Türk diasporasına hala 1960’larda gelen vasıfsız işçi ve gurbetçi gözüyle baktığı, geride kalan 50 yıllık süreç içinde alınan mesafeler ya görülmüyor ya da göz ardı ediliyor. Avrupa Türkleri mesela Anadolu Ajansı'nın ısrarla kullandığı 'gurbetçi' kavramından kurtulmak istiyor.

Sayfa 4, 6, 8, 10, a 15 ve 26'd

AVRUPA’DAKI TÜRK DIASPORASI YETERINCE DEĞERLENDIRILMIYOR Amsterdam Tartışmaları 41. toplantısını başarıyla tamamladı Sayfa 26'da

Mülteciler geldi, ırkçılar hortladı Hollanda’da geçici sığınma merkezine onay veren Lahey yakınlarındaki Rijswijk ilçesi belediye meclisinin bazı üyelerine tehdit mektubu gönderildi. 27'de

Doğal Lezzet


HABER

2

EKİM / OKTOBER 2015

10 günlüğüne müslüman oldu Belçikalı Silke Raats'dan sosyal deney

Belçika’nın Antwerpen şehrinde yaşayan yüksek okul öğrencisi Silke Raats (21) tesettüre girerek bir sosyal deney gerçekleştirmeye karar verdi. Başörtüsü takmakla radikal İslam’ın aynı şey olmadığını göstermek amacıyla 30 günlük sosyal deney hedefiyle bir süre Müslümanlığı seçmiş biri gibi davranan 21 yaşındaki Silke Raats’ı gösterilen tepkiler şoke etti ve 1 ay sürdürmeyi düşündüğü sosyal deneyini 10 gün sonra durdurmak zorunda kaldı. Antwerpen'de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Hoboken

semtinde bulunan Karel de Grote Yüksekokulu’nda Farmakolojik Laboratuvar Teknikleri eğitimi gören Silke Raats beklemediği şekilde ağır tepki gördü. Yakın çevresi ve arkadaşlarından gelen tepkilerden bazıları o kadar ağırdı ki, 1 ay sürecek olan deneyini 10 gün sonra bitirdi. 'Yakında IŞİD’e katılırsa şaşırmayacağız' diye eleştirenlerin olması ise başörtüye Belçikalıların ne kadar toleranssız olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Arkadaşlarının üçte birinin kendisiyle ilişkiyi kestiğini belir-

ten Raats, "Birlikte henüz bu yaz tatile gittiğim en yakın arkadaşlarım bile yollarını değiştirip beni görmezden geldiler" dedi. "Beni gördükleri halde sanki yokmuşum gibi merhaba bile demeden geçip gittiler” diyerek deneyini neden erken kesmek zorunda kaldığını açıkladı.

Onlara göre başörtüsü takmak neredeyse otomatik olarak Suriye’ye gitmekle aynı anlama geliyordu. Bir başörtüsü hakkında insanların ne kadar önyargılı olduklarını fark ettim” şeklinde konuştu.

SADECE ANNESİ VE ARKADAŞI BİLİYORDU Deneye ilk başladığında annesinin yanına başörtüyle girdiğini, annesinin, önce biraz şaşırdığını ama konuştukça, 'Sen benim kızımsın, İNTERNETTE YÜZBİNLERCE benim için değişmedin' dediğini KEZ İZLENDİ ifade etti. 10 gün boyunca tesettüre gireDaha sonra annesine ve en iyi "ÇEVREMDEKİ HERKES MÜS- rek, yaşadıklarını "Başörtülü 10 arkadaşına bunun bir sosyal deney LÜMAN OLDUĞUMA İNANMIŞTI" gün" adını verdiği kısa filmde top- olduğunu anlattığını söyleyen SilRaats yaptığı açıklamada “An- layan Raats'in videosu birkaç gün ke, deneyden çok etkilendiğini ve vers sokaklarında başörtüsü ile do- içerisinde yüzbinlerce defa izlendi. insanların ne kadar çabuk ve yerlaşmaya başlamıştım. Yaşam tarzıSosyal deneyin internette büyük siz önyargılar taşıdığını gördüğünü mı da biraz değiştirmiştim. Mesela ilgi görmesinin ardından Hollanda ifade etti. Fatiha suresini ezbere öğrendim ki RTL4 kanalındaki RTL Late Night Arkadaşlarının tavrına üzüldüinsanlar gerçekten müslüman ol- proğramına katılan Silke Raats, bu- ğünü söyleyen Silke, okula ilk defa duğumu sansınlar diye. Başörtü rada deneyimlerini paylaştı. başörtüsüyle gittiğinde herkesin takmaya başlamam çevremkendisine bakıp durduğunu deki herkesi Müslüman olduama gelip konuşmadığını ğuma inandırmaya yetti. sözlerine ekledi. Okulda neredeyse her"Beni daha iyi tanıdıklarıkes tarafından yok sayıldım. nı düşünüyordum arkadaşSuriye’ye gideceğimi ve kenlarımın ve etrafımdakilerin. dilerine bomba atacağımı düSadece bir başörtü takmakla şündüler. İnsanların çoğu ‘biz insanın içi değişmiyor, bunun ve onlar yaklaşımı’ sergiliyor. farkına varamayanlar adına Bu yaz Brüksel’de Maxiüzüldüm. Ancak tabii ki bu 10 miliaan Park’daki mültecilegün içerisinde aynı zamanda re yardım etmeye gittim. Bu Sosyal deneyin internette büyük ilgi iyi şeyler söyleyen arkadaşkonuda da çok tuhaf tepkiler görmesinin ardından Hollanda RTL4 larım da oldu, onlara ayrıca geldi. Dikkatli olmamı istedi- kanalındaki RTL Late Night proğramıteşekkür ediyorum" dedi. ler ve mültecilerin hepsinin na katılan Silke Raats, burada denecihatçı olduğunu söylediler.

yimlerini paylaştı.

ZAHET, Hollanda’da yaşayan yardıma ihtiyacı olan herkese hizmet veren bir sağlık kurumudur. Yabancılar için bakım hizmetini kolay erişilebilir yapıyoruz. Kültürel farklılıkları kabul ediyor, bir zenginlik olarak görüyoruz. Hizmetlerimizi hastaların kültürel farklılığını göz önüne alarak sunuyoruz. Hizmetlerimizde; hastaların dini inançlarına, ananevi gelenek ve alışkanlıklarına azami dikkat gösteriyoruz. Hastalarımıza kendi dillerinde hitap ederek, onları kendi evlerinde hissetmelerini sağlıyoruz. Daha fazla bilgi almak ve hizmetlerimizi yerinde görmek için, sizi BEEKUBBERGEN’deki bakımevimize bekliyoruz.

en e l i T E ZAH ünler g u l t mu lsun. o n i z i s

KENDİ DİLİNİZDE VE KÜLTÜRÜNÜZDE SAYGI, SEVGİ, ŞEFKAT VE KALİTE VAZGEÇİLMEZ PRENSİPLERİMİZ

Stichting ZAHET Verbindingsweg 13 6573 BS Beek-Ubbergen

T. 024-7630420 F. 024-7630421 E. info@zahet.nl


www.tolgaadvocatuur.nl 3

EKİM / OKTOBER 2015

HABER

"Borçlarım var, çıkmazdayım!" diyorsanız... Borçlarınızın geri ödenmesi imkansız bir hal mi aldı? Umutsuz bir durumda mısınız? Hollanda'da temize çıkmak için imkanlar var: 'Yeniden borç yapılandırma programı'. Sulh yoluyla ya da hukuki yolla sorunlarınıza çözüm üretebilirim. • Sulh yoluyla (minnelijke schuldhulpverlening) • Hukuki yolla (WSNP) Avukat olarak 6 yıldır bu tür davalara bakıyorum. Deneyimlerimden faydalanarak iyi bir sonuç alabilirsiniz. Size her aşamada detaylı bilgi verebiliyorum. Bu alandaki işlemleri yetkili merciler genelde çok karışık hale getiriyorlar. Lisan problemi ise işi daha da zorlaştırıyor. Bunlar size engel olmasın! Prosedürlere başlamadan önce uzman avukata danışmanız sizin için faydalı olacaktır. Borç davalarının yanı sıra, Jeugdzorg davalarına ve Ceza Hukuku Davalarına da bakıyorum. Bunların içerisinde büyük ve ağır davalar da var. Görüşmek üzere. Avukat Tolga Gümüş

Ceza davaları - Strafzaken Çocuk davaları - Jeugdzaken (OTS/UHP) Kişisel iflas davaları - WSNP (schuldsanering) Tel: 010 - 226 03 73 Aelbrechtskade 52b • Rotterdam

www.tolgaadvocatuur.nl t.gumus@tolgaadvocatuur.nl


HABER

4

EKİM / OKTOBER 2015

AVRUPA TÜRKLERİ ÇÖZÜMLER ÜRETECEK: ORTAK AKIL 2016'DA BİR MANİFESTO DÜZENLEMELİ Gelin 2016 yılında bu manifestoya, ciddi ve düzenli çalışmaları olan kurumlarımızı, siyasetçilerimizi, aydınlarımızı ve düşünce üreten insanlarımızın birlikteliğiyle bir hayat kazandıralım. Oluşturduğumuz ve toplumun büyük çoğunluğunda karşılık bulmasını hedeflediğimiz manifestoyu, Hollandaca, Türkçe ve İngilizce yayınlayarak, Hollanda ve Türkiye'de devlet nezdinde buna dikkat çekelim. Diaspora'dan ne anladığımızı, diasporaya biz Avrupalı Türklerin katkısını ancak bu şekilde bidayetlendirebiliriz. İBRAHİM KARAMAN Haber Gazetesi'nin her sayısında gündeme dair manşetler atmaya çalışıyoruz. Avrupa Türklerinin sorunları o kadar çok ve birikmiş ki, her sayıda bir sorunumuza değinsek yıllarca malzeme sıkıntısı çekmeden yayın yapabileceğiz. 2015 yılının sonlarına yaklaştığımız bu Ekim sayımızda Avrupa Türklerinin genel itibarıyla bilhassa Türkiye'deki yetkililer (devlet adamları, siyasetçiler, işadamları vs) tarafından yeterince ciddiye alınmadığı tezini işlemeye karar verdik. Genel itibarıyla sivil toplum, iş hayatı, siyaset alanlarında uğraşan Avrupalı Türkler biraraya geldiğimizde, özellikle Türkiye'den resmi ya da gayri resmi misafirleri ağırladığımızda müşteki olduğumuz konuların başında, Türkiye devlet ve bürokrasisinin bir çok alanda bizleri hala 1960'larda göç eden Türkler gibi algıladığı, talep ve isteklerimizin hakkıyla karşılık bulmadığı düşüncesi serdedilir. Biz de Ekim sayımızda bu konuyu işlemek üzere köşe yazarlarımıza, redaksiyon kurulumuzdan çıkan bu konuyu mailledik. Manşet AVRUPALI TÜRKLER CİDDİYE ALINMIYOR olacaktı. Türkevi Yönetim Kurulu Üyesi ve Amsterdam Tartışmaları Moderatörü Ahmet Suat Arı beni telefonla arayarak 41.sini yapmayı düşündükleri tartışmada bu konuyu işlemek istediklerini belirtti. Tartışmanın konusu önceden duyurulacağı için, manşetimize çağrışım yaptıracak bir başka başlıkta mutabık kaldık. İleriki sayfalarda okuyacağınız gibi 2 saat gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde, gelecekte daha çok vuzuha kavuşturulması gereken diaspora eksenli konuları ele aldık. Bizzat Diaspora kavramının kendisini yıllarca negatif algıladık. Son birkaç yıldır Türkiye'nin buna önayak olmasıyla "Diaspora" kavramını yeniden keşfettik, benimsedik, sahiplendik. Artık içini doldurmak ve katma değerlerle zenginleştirmek istiyoruz. Bahsi geçen Amsterdam Tartışmaları toplantısı bendenizin, bu makalemin en sonunda vereceğim bir öneri ile nihayet buldu.

ibrahim.karaman@haber.nl

Türkiye'ye bir şekilde aidiyet hisseden yurtdışı topluluklarının, ihtiyaçlarının ve hak ihlallerinin giderilmesi noktasında daha etkin hareket edememesinin birkaç nedeni vardır. Bunların başında Avrupa'daki Türkiye kökenli insanımızın Avrupalı manada "azınlıklar" statüsünde görülmemesi zikredilebilir. Avrupa'daki hakim güç, 'otokton' statüsünde olmayıp, 'alokton' statüsünde kendi ülkelerine sonradan göç eden azınlıkların asimilasyonunu benimser. 2000'li yılların başında önce Alman devletini yönetenlerin, sonrasında Hollanda devletini yönetenlerin "Entegrasyon politikası iflas etmiştir" açıklamalarının altında bu yatar. Öte yandan Avrupa'daki Türkiye kökenli insanımız için, dil ve kültürel kimliklerimizin korunması noktasında Türkiye'nin gündelik siyasetine alet olmayan bir söyleme ihtiyacımız vardır. Türkiye'den gelen siyasi partilerimiz çoğu zaman aidiyet hissiyatıyla dolu grupların sorunlarını çözmek yerine, Türkiye iç kamuoyuna mesajlar üretmeye çalışmaları beyhudedir. Farklı delegasyonlar halinde son yıllarda ve son aylarda bizleri ziyarete gelen Türkiye siyasetçileri, sanki bir zorunluluk deruhtesiyle ve bunu üstlerine raporlama gayretleriyle hemhaldirler. Yurtdışındaki 3 milyona yakın Türkiye kökenli insanımıza oy kullanma hakkı verildikten sonra, siyasilerin bu ülkeleri ziyaret trafiğinde hatırı sayılır bir artış gözlenmektedir. Bilhassa seçimlerin birkaç hafta öncesinden başlayarak seçimlere kadar olan süre içinde, milletvekilleri, bakanlar, müsteşarlar ve parti görevlileri akın akın oylarımıza talip olmaya gelmektedirler. Hoş tabii ki bu haklarıdır. Ancak aynı samimiyeti ve ilgiyi süreç içinde de düzenli olarak göstermelerini beklemek de bizim hakkımız değil midir? Nasıl ki Hollanda'da siyaset yapan Türk politikacılarını oylarımıza talip olmak istediklerinde, neden sadece seçimlerin hemen öncesinde geldiklerini sorguluyorsak bu gruba da aynı eleştirileri yöneltmek hakkımızdır. 7 Haziran seçimleri öncesinde bizzat yaşa-

dığım bir anekdotu paylaşmadan geçemeyeceğim. Rotterdam'da düzenlenen bir toplantı akabinde, yine Rotterdamlı bir işadamımızın mihmandarlığıyla, Akparti'nin Avrupa organizesinde görev alan bir İç Anadolu milletvekili ile sohbet için bir restorana geçmiştik. Vekil sadece gerçekleştirdikleri programa övgü mesabesinde sözler işitmek ister gibiydi; soruları da sadece o muvacehedeydi. Hollanda'daki Türkleri ve sorunlarını irdeleyici bir konuşmaya giremedik. Sohbet ve muhabbet için oturduğumuz 1 saatin 45 dakikasında vekilin elinden "akıllı telefonu" düşmedi zaten. Bizzat sormuş olduğum sorular da "Evet, hayır, öyle, tabii ki" cinsinden kısa cevaplarla geçiştirildi. Vekilin "Görevimizi yerine getirdik, 100 kişiyi topladık, Bakanımızı konuşturduk, kendimiz de anlattık, bir güzel öğüt verdik, Hollanda Türkleri de o güzellikte dinlediler, asayiş berkemal, raporlar da yerlerine böyle ulaştırılmalı" stilindeki davranış biçiminden, biz Avrupa Türklerini ne kadar ciddiye aldıklarının sinyallerini yeterince aldık böylece. Yeri gelmişken söylemeliyim ki Diaspora faaliyetleri oya tahvil edilemeyecek kadar mübremdir. Avrupa Türklerinin sorunları ve çözümleri daha çok içinde yaşadıkları ülkelerle ilintilidir. Meseleler o ülkelerin içişlerine müdahele olarak ele alınacak duygusal bir niteliğe büründürülmelidir. Bu da ancak Hollanda'da yerleşmiş ve ciddi manada faaliyet gösteren kuruluşlarımızın ve akademisyenlerimizin muhteva dolu ve süreklilik arzeden çalışmalarıyla temin edilebilir. Bu bağlamda, burada faaliyet gösteren bir takım kuruluşlarımızın başına Türkiye'den geçici süreliğine de olsa birilerinin getirilmesinin ne kadar sağlıklı olduğu çok tartışma götürür bir konudur. Öte yandan YTB kanalıyla yurtdışı diaspora faaliyetleri için ayrılan finansal yardımların yetersizliği de tezlerimizi desteklemektedir. Son 4 yılda Türk diasporasına ayrılan bütçenin 12 milyon Euro gibi bir miktara te-

kabül etmesi henüz ne kadar yolun başında olduğumuzun göstergesidir. Yani şöyle basit bir karşılaştırma, oynadığımız ligi göstermesi bakımından ilginçtir. Yurtdışındaki 6 milyon Türk için yıllık ortalama 3 milyon Euro tahsis edilirken, Almanya örneğinde ise, 10 milyon yurtdışı Almanı için bu miktar 100 milyondan fazladır. Yani Almanlar bize göre kişi başına ortalama 15 kat daha fazla bütçe ayırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Avrupa Türkleri'ne yeni bir 5 yıllık strateji geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Amsterdam Tartışmaları'nda sadece Türkiye'den gelenleri eleştirmedik tabii. Hollanda Türklerine de ayna tutmaya çalıştık. Ciddiye alınmamız yolunda bu role bizlerin de ne kadar (ön)hazırlıksız olduğu konusunu işledik. Edilgen tavırlarımıza eleştirilerde bulunduk. Buradaki insanımızın kendilerini ifade etmedeki zayıflıkları da konuşuldu. Ama buna mukabil, kendimizi iyi ifade ettiğimiz konularda, mesela çözüm önerileri içeren bir konuda farklı siyasetçilere ulaştırdığımız sayısız raporların da nasıl hasıraltı edildiğini konuştuk. Toplantının en sonunda Hollanda Türklerinin bir manifestoya ihtiyacı olduğunu belirttim. Öneri olarak da "Gelin 2016 yılında bu manifestoya, ciddi ve düzenli çalışmaları olan kurumlarımızı, siyasetçilerimizi, aydınlarımızı ve düşünce üreten insanlarımızın birlikteliğiyle bir hayat kazandıralım. Oluşturduğumuz ve toplumun büyük çoğunluğunda karşılık bulmasını hedeflediğimiz manifestoyu, Hollandaca, Türkçe ve İngilizce yayınlayarak, Hollanda ve Türkiye'de devlet nezdinde buna dikkat çekelim. Diaspora'dan ne anladığımızı, diasporaya biz Avrupalı Türklerin katkısını ancak bu şekilde bidayetlendirebiliriz. Bu önermiş olduğum Manifesto ORTAK AKIL marifetiyle hazırlanıp kamuoyuna sunulduğu takdirde bir başka aşamaya geçmemiz gerekecek. O aşamanın ne olduğunu da ileriki bir yazımda işleyeceğim.

Camilerin güvenliği için özel indirim yapıyoruz! GÜVENLİK

SİSTEMLERİNDE

DOĞRU ADRES

Beveilig uw woning, kantoor of winkel met het beveiligingssysteem van ADACAMS

Telefon veya tabletinizle istediğiniz her an kameralarınızı izleyebilirsiniz! Hem de HD kalitesiyle.

Schiedamseweg 213 3026 AN Rotterdam

Tel: 010-462 35 69 www.adacams.nl


5

EKÄ°M / OKTOBER 2015

HABER


HABER

6

EKİM / OKTOBER 2015

NE ZAMAN CIDDIYE ALINDIK KI? Avrupalı Türkler, Avrupa’ya göç edişlerinin ardından ya şapkalarıyla veya ellerindeki portatif radyolarla alaya alınmışlardı. Türkiye’ye gittikleri zaman ‘Alamancı’ diye horlanmışlardı. Avrupalı Türkler’e önüne gelen bir yafta yapıştırıyordu. En sonunda ‘Gurbetçi’ yaftasını yedik. Hoş, ne yazık ki ben de ‘gurbetçi’ yaftasını çok kullandım. Tıpkı Avrupa halklarının ‘Gastarbeider’ (Misafir işçi) dediği gibi, Ankara’dakiler de ‘gurbetçi’ demeyi yeğlediler. İLHAN KARAÇAY Elinizdeki HABER’İN Ekim ayı sayısının manşeti, ‘AVRUPA TÜRKLERİ CİDDİYE ALINMIYOR’ oldu. Genel Yayın Yönetmeni’miz İbrahim Karaman, bizi yine önceden uyardı ve bu başlığa uygun bir yorum yapmamızı istedi. Karaman’ın konuyu nasıl işleyeceğini bilmiyorum. Ama böyle bir başlığı görünce aklıma ilk gelen şu oldu: Ne zaman ciddiye alındık ki? Öyle ya, ben de kendimi Avrupalı Türkler’den biri olarak sayıyorum. Doğrudur, pozisyonum nedeniyle ben çok sıkıntı yaşamadım, horlanmadım, itilmedim, kakılmadım. Ama Avrupalı Türkler’den biri olduğum için, Ankara’da alınan veya alınmayan kararlardan ben de zarar gördüm. Benim ayrıcalığım sadece şuydu: Başkaları haksızlıklar karşısında bağıramıyordu, çağıramıyordu. Ama ben yorum ve haberlerim ile hem bağırıyordum, hem de çağırıyordum. Avrupalı Türkler, Avrupa’ya göç edişlerinin ardından ya şapkalarıyla veya ellerindeki portatif radyolarla alaya alınmışlardı. Türkiye’ye gittikleri zaman ‘Alamancı’ diye horlanmışlardı. Avrupalı Türkler’e önüne gelen bir yafta yapıştırıyordu. En sonunda ‘Gurbetçi’ yaftasını yedik. Hoş, ne yazık ki ben de ‘gurbetçi’ yaftasını çok kullandım. Tıpkı Avrupa halklarının ‘Gastarbeider’ (Misafir işçi) dediği gibi, Ankara’dakiler de ‘gurbetçi’ demeyi yeğlediler. Bir zamanlar birileri ortaya çıktı ve ‘Avrupa Türkleri yemesini bilmezler, giyinmesini bilmezler, haliye adabımuaşereti bilmezler’ gibisinden uzun uzun yazdılar. Bu gibi soytarılar anında gerekli tepkiyi gördüler ve susturuldular ama, bu gibi densizler her zaman varoldular. Bir zamanlar Brüksel’de gazetecilik yaptıktan sonra, büyük bir gazetemizde köşe yazarlığı yapmaya başlayan eski bir dostumuz da feci bir pot kırmıştı. O zaman adını açık bir şeklide yaz-

ilhan.karacay@haber.nl dığım bu dostu sert bir biçimde eleştirmiştim. Şimdi arşivime bakayım ve o sırada o densiz arkadaşın ne yazdığını ve ne cevap aldığını sizlere hatırlatayım. Malum yazar, ‘Alamancı’ ve ‘gurbetçi’ olarak anılan Türkler’in bu konudaki şikayetlerine ‘Vız gelir tırıs gider. Bu imajı kendileri yarattılar ‘ diye yazdıktan sonra, şunları eklemişti: “Dolayısıyla, Avrupa oto mezarlıklarındaki bilumum hurda minibüsleri toplayıp içine balık istifi doluşmalarını; ‘köylüme hediye’ diye de, üçüncü sınıf ‘Kaufhof’ donu denklerini tavana yüklemelerini, sonra, güzergáhtaki cenaze levazımatçılarını zengin ede ede ‘gurbet, sıla, gurbet’ yoluna dökülmelerini anladık diyelim.” Yazar, yukarıdaki ifadesiyle gurbetçilerin karayolu seyahatlerini ve ucuz eşya almalarını güya tenkit ediyor. Nasıl mı? Sadece İstanbul’dan Edirne’ye yaptığı bir yolcuktan sonra gördükleri ile... Sigara alabilmek için Kapıkule’ye de uzanmış olan yazar, hemen oracıkta uzmanlaşmış ve kara yolculuğunun ne kadar ahmakça bir tercih olduğunu vurgulamaya çalışmış. Ne yazık ki bunu yaparken de çuvallamış bu yazar... Yazar kusura bakmasın ama, bu aşağılayıcı sözleri karşısında ona ‘çüş’ diyenler oldu. Avrupalı Türk’ü eleştirirken, sırf sigara almak için İstanbul’dan Kapıkule’ye kadar gitme zahmetine katlanan bu yazar, nasıl oluyor da yurttaşlarını ucuz ve yırtık don almakla suçluyor. Değerli okurlarım, bu yazar ile ilgili yazıları bu sütunda kapatıyorum. Yazıların tamamını okumak isteyenler, HABER’in www.haber.nl adlı web sayfasında bulabilirler. Hem de açık adı ile...

‘AVRUPA TÜRKLERİ CİDDİYE ALINMIYOR’ iddiamızın kanıtları pek çok. Taaaa 1970’li yılların başlarından itibaren Avrupa’ya gelen devlet büyüklerimiz ve siyasetçiler, Avrupalı Türkler’i hep ‘öğrenmesi gereken cahiller’ olarak gördüler. Güya dertlerini dinledikleri Avrupalı Türkler’in isteklerini sigara paketlerinin üzerine yazdılar ve sonra attılar. Ankara, Avrupalı Türkler’in isteklerinin hemen hemen tamamını duymazlıktan geldi ve hiç bir şey yapmadı. Bu sorun ve istekleri şimde yeniden sıralamanın bir yararı olmayacak. 50 yıldır ülkemizi dövize boğan Avrupalı Türkler’in değeri hiç bilinmedi. Şimdi, 50 yıldır Türkiye›deki yöneticilerimizi seçme fırsatı verilmeyen Avrupalı Türkler, bu seçme fırsatından yararlanabiliyorlar. Geçtiğimiz 7 haziranda yapılan genel seçimler için yaşadıkları yerlerde oy kullanma hakkını elde eden Avrupalı Türkler, 1 Kasım 2015›te yapılacak genel seçimlerde de oy kullanabilecekler. Ama ne yazık ki bu durum da tıpkı eskisi gibi bir göz boyamaktan ibaret. Zira Avrupalı Türkler’in oyları istenildiği gibi değerlendirilmiyor. Avrupalı Türkler’e bir seçim bölgesi verilmediği gibi, seçilme şansı da verilmiyor. İşte, Avrupalı Türkler şimdi kendilerine bu şansı tanıyacak olan partileri seçebilmeli ve ilk uyarılarını yapmalılar. Tabii ki bu da zor bir durum. Zira bu konuda hiçbir partinin programında yer almadı. Avrupalı Türk, oyunu kullanmadan önce siyasi partilere uyarı mesajlarını göndermeliler. 1 Kasım 2015’te yapılacak olan genel seçimlerin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olması dileğiyle... Not: Avrupalı Türkler’i aşağılayan yazarın yazdıklarını, o yazılanlara cevabımı ve yurttaşlarımızın tepkilerini www.haber.nl’de okuyunuz.

HOLLANDA’YA GEÇEN HAFTA 4 BIN 200 SIĞINMACI GELDI Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Klaas Dijkhoff, Başbakan Mark Rutte'nin yanı sıra farklı bakanların katılımıyla düzenlenen mülteci sorunun görüşüldüğü toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, Hollanda’ya son bir hafta içinde gelen sığınmacı sayısının 4 bin 200 olduğunu söyledi. Artan sığınmacı sayısına rağmen şimdilik sınırlarda ek önlemler düşünülmediğini kaydeden Dijkhoff, konuyla ilgili daha önce alınan tedbirlerin sonuçlarına göareket edeceklerini ifade etti. Bakanlık verilerine göre bu yılın 9 aylık döne-

RUS UÇAĞI TÜRK HAVA SAHASINI IHLAL ETTI

minde ülkeye gelen toplam sığınmacı sayısı ise geçen seneye oranla 7 bin artarak 37 bine ulaştı. Sığınma talebinde bulunanların büyük bölümü Suriyelilerden oluşuyor. Son yılların en büyük sığınmacı akının yaşandığı Hollanda’da hükümet, barınma yurtlarındaki doluluktan dolayı farklı çözümler bulmaya çalışıyor. Sığınmacılar bazı şehirlerde spor salonlarında ağırlanırken, Amsterdam’da ise eski bir hapishanenin bu amaçla kullanılacağı bildirildi. Bakanlık artan sığınmacı sayısından dolayı daha

önce Göç ve Yabancılar Dairesi’ndeki (IND) çalışan sayısının artırılması ve kurumun hafta sonu da hizmet vermesini kararlaştırmıştı. Hollanda’ya sığınma amaçlı gelenlerin bir bölümünün başvuruları reddediliyor. Farklı nedenlerle iltica başvuruları kabul edilmeyerek geçici gözaltı merkezlerinde tutulan sığınmacılar gerektiğinde ülkelerine geri gönderiliyor. Aile birleşimi yoluyla gelenler ise ikamet izni alabiliyor.

€59

Dışişleri Bakanlığı, Rusya'ya ait bir savaş uçağının 3 Ekim Cumartesi günü saat 12.08’de Hatay'ın Yayladağı bölgesinin güneyinde Türk hava sahasını ihlal ettiğini bildirdi. Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, bölgede devriye uçuşu yapan iki Türk F-16 uçağının önlemesi üzerine, Rus uçağının Türk hava sahasını Suriye’ye geçerek terk ettiği belirtildi. Rusya'nın Ankara Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağırıldığı ve söz konusu ihlalin kuvvetle protesto edildiği vurgulanan açıklamada, bu tür bir ihlalin tekrarlanmamasının talep edildiği, aksi takdirde yaşanabilecek arzu edilmeyen bir hadiseden Rusya'nın sorumlu olacağının ifade edildiği kaydedildi.

ALMANYA ILTICA YASASINI SERTLEŞTIRIYOR Almanya Başbakanı Angela Merkel başbakanlığındaki Bakanlar Kurulu, yaptığı toplantıda iltica yasasında çok sayıda değişikliği öngören bir paketi karara bağladı. Pakette sığınmacıların barınması ve bakımı gibi maliyetleri eyaletlerin ve yerel yönetimlerin üstlendiğine dikkat çekilerek yerel yönetimlere verilmek üzere yardımın bu yıl 2 milyar avroya çıkarılacağı ifade ediliyor. 2016’dan itibaren ise federal hükümet, eyaletlere ve yönetimlere, kabul edilen her sığınmacı başına bakım, barınma ve diğer giderler için aylık 670 avroluk yardım yapılmasını kararlaştırdı.

’dan

BAŞLAYAN FIYATLARLA VERGILER DAHILDIR

023-751 06 00

Şimdi Ücretsiz Corendon App

Hayallerinizi Corendon’la Yaşayın


7

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

İŞTE HOLLANDA’DAKİ OY KULLANMA YERLERİ Türkiye’de 1 Kasım’da yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde, Hollanda’da ikamet eden Türk vatandaşlarının oy kullanacakları merkezler belli oldu. Oy kullanma hakkına haiz yaklaşık 243 bin Türk’ün ikamet ettiği ülkede; Rotterdam,

Amsterdam ve Deventer kentlerinde seçim merkezi oluşturulacak. En fazla Türk nüfusun ikamet ettiği Rotterdam Başkonsolosluğu’nun görev bölgesindeki vatandaşlar Ahoy fuar kongre ve sergi sarayında, Amsterdam bölgesinde yaşayanlar Rai fuar

alanında, Deventer Başkonsolosluğu bölgesinde bulunanlarsa bir önceki seçimde olduğu gibi De Scheg spor salonunda kurulacak sandıklarda oy kullanabilecek. Rotterdam Başkonsolosluğu bölgesinde vatandaşların oy kullanmalarına imkan sağlamak için Ahoy kongre

Burhanettin Carlak'tan Hollandalı gazetecilere ders niteliğinde cevap

Hollanda Gazeteciler Cemiyeti`nin geleneksel olarak düzenledigi 'Gazetecilik Gecesi'nde Müslümanlar ve Cihat konulu panelde konuşan yapımcı Burhanettin Carlak, tartış-

yazdığını, cihadın bir cok çesidi ve boyutu olduğunu ve medyada İslam adına söz alan kesimin aslında temsil kabiliyeti olmadığını dile getirerek, yeni yüzlere ihtiyaç oldugunu ifade etti. İslam dünyasındaki sorunların da teolojik neFoto: Sebastiaan ter Burg denlerle değil kendine has politik, sosyolojik ve farklı maya katılan ve dinleyen analizlerle ele alınması geHollandalı gazetecilere ade- rektiğini vurgulayan Carlak, ta gazetecilik dersi verdi. Türkiye’de basın özgürlüYaptığı konuşmada Hol- ğü olmadığını savunan Hollandaki medya ve gazeteci- landalı meslektaşlarına da lerin cihat konusunda gelişi böyle cevap verdi. güzel saptamalar ve yazılar

ve sergi sarayında bir imza töreni düzenlendi. Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolos vekili Ulvi Darendeli ve Ahoy kongre ve sergi sarayı Direktörü Peter J.A. van der Veer protokole imza attılar. İmza töreni sonrası basın mensuplarına konuya ilişkin bilgi veren Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolos vekili Ulvi Darendeli, Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlaştırdığı gibi Hollanda’da oy kullanma işlemlerinin 2125 Ekim 2015 tarihlerinde 10.00-19.00 saatleri arasında gerçekleşeceğini söyledi. Yurt dışındaki en büyük seçim bölgesi (yaklaşık 175 bin kayıtlı seçmenle) olma özelliğine sahip Rotterdam Başkonsolosluğu seçim merkezine (Ahoy) 40 sandık koyulması planlanıyor. Seçime ilişkin hazırlıklarının büyük oranda tamamlandığını kaydeden Darendeli, 10 bin metrekare büyüklükteki Ahoy sergi sarayının ulaşım ve güvenlik açısından iyi bir yer olduğu için tercih edildiğini ifade etti. Hem Ahoy yönetimi hem

21-25 Ekim 2015 tarihleri arasında saat 10’dan 19’a kadar Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilen tüm resmi belgelerle oyunu kullanabilirsin. Oy Kullanma Merkezleri; Rotterdam’da Ahoy Kongre ve Fuar Merkezi, Amsterdam’da Rai Kongre ve Fuar Merkezi, Deventer'da ise De Scheg Spor Salonu. Ayrıntılı bilgi için; www.yurtdisisecim.com facebook.com/akpa facebook.com/akpartiyskm

ROTTERDAM Başkonsolosluğuna bağlı vatandaşlar için: Ahoy Kongre ve Fuar Merkezi Adres: Ahoyweg 10, 3084 BA Rotterdam RAI Kongre ve Fuar Merkezi Adres: Europaplein 22, 1078 GZ Amsterdam

DEVENTER Başkonsolosluğuna bağlı vatandaşlar için: De Scheg Spor Salonu Adres: Piet van Donkplein 1, 7422 LW Deventer

de Hollanda makamlarıyla yakın işbirliği içinde olduklarını anlatan Darendeli, oy kullanma sürecinde gerekli tüm güvenlik önlemlerinin en iyi şekilde alınacağını dile getirdi. Ahoy Sergi Sarayı’nda otopark imkanın bulunduğunu hatırlatan Darendeli, buna karşın vatandaşları yoğunluk yaşanmaması için toplu ta-

şıma araçlarını kullanmaları yönünde tavsiyede bulundu. Öte yandan geçen yıl Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de Ahoy’da yapıldığına işaret eden Ahoy kongre ve sergi sarayı Direktörü Peter J.A. van der Veer ise, 1 Kasım tarihinde yapılacak Türkiye genel seçimleri için Ahoy’un tercih edilmesinin kendileri memnun ettiğini söyledi.


HABER

8

EKİM / OKTOBER 2015

ANKARA’NIN YURT DIŞI TÜRKLER ALGISI VE SEÇIMLER Burada Türkiye’deki seçimleri genel olarak değil, Batı Avrupa’da yaşayan biz diaspora Türklerini ilgilendiren yanıyla ele alacağız. Bir nevi siyasi partilerin seçim beyannamelerinden hareketle bir nevi sorgulama yapmaya çalışacağız. Nitekim partilerin beyannamelerinde bizlere yer vermeleri veya vermemeleri, tespit ve onlara yaklaşımları, çıkış noktaları ve hedefleri gibi bir çok husus bizimle ilgili algıyı gözler önüne sermektedir.

AHMET SUAT ARI Türkiye, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tablodan bir hükümetin çıkmamasından dolayı 1 Kasımda tekrar seçimlere sahne olacak. Partilerin hem aday listeleri hem de seçim beyannameleri geçtiğimiz günlerde seçmenlerin bilgisine sunuldu ve an itibariyle de yoğun bir kampanya süreci devam etmektedir. Sadece Türkiye’de değil, aynı zamanda Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Batı Avrupa ülkelerinde de hummalı kampanya telaşı gözlemlemekteyiz. Bu seçimlerde oy oranında % 1’lik bir oynamanın bile büyük sonuçlar doğuracağı dikkate alınırsa, kullanılacak her oyun daha da bir önem kazandığını söyleyebiliriz. Burada Türkiye’deki seçimleri genel olarak değil, Batı Avrupa’da yaşayan biz diaspora Türklerini ilgilendiren yanıyla ele alacağız. Bir nevi siyasi partilerin seçim beyannamelerinden hareketle bir nevi sorgulama yapmaya çalışacağız. Nitekim partilerin beyannamelerinde bizlere yer vermeleri veya vermemeleri, tespit ve onlara yaklaşımları, çıkış noktaları ve hedefleri gibi bir çok husus bizimle ilgili algıyı gözler önüne sermektedir. Bu algıyı irdeleyip bunun bizim için ne ifade ettiğini analiz etmeye çalışacağız. Maksat her hangi bir partinin propagandasını yapmaktan ziyade uzun vadeli diaspora-Anavatan ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine vurgu yapmaktır. Bunu yaparken de ister istemez siyasi partilerin program ve icraatlarına da değinmeden edemeyeceğiz. “Ankara’nın Batı Avrupa Türkleri algısı 40 yıl önce neyse şimdi de o. Bakmayın siz onların sizin gönlünüzü okşamak için söyledikleri laflara, iş ciddiyete bindi mi bizler hemen vasıfsız göçmen işçi oluveriyoruz. Bizlere hitap eden yetkili yetkisiz herkes kendisini müstemleke valisi zanneder. Her halimize karıştıkları gibi bir de ders vermeye kalkarlar. Bunların ısrarla kavramak istemedikleri bizlerin bu geride bıraktığımız 50 yılda her alanda büyük mesafeler kaydettiğimizdir. 50 yıl önce kaderine terk edilmiş

göçmenlerin çocukları bir çok alanda söz sahibi veya söz sahibi olma yolunda çaba sarf ediyorlar. On binlerce girişimcisi, sayılamayacak kadar fazla serbest meslek erbabı, her gün sayısı artan akademisyenleri, her düzeyde siyasetçisiyle Türk toplumunun Batı Avrupa’da kendine bir yer edindiğini kavramak nedense bir türlü olmuyor. Yaşadığımız toplumlardaki tepeden bakan yaklaşım, maalesef kendimizden olduğunu düşündüklerimizde de var. Türkiye’nin Avrupalı Türklerle ilgili yanlış algısı devam ettiği sürece de sağlıklı bir etkileşimin olması mümkün olmayacaktır.” Yukarıdaki iki paragraf Aralık 2013’te kaleme aldığım “Ankara’nın Göçmen Türkler algısı; TR-AB ilişkileri” başlıklı makalemden alınmıştır. Bu algının günümüzde olumlu yönde değiştiğini iddia etmek mümkün değildir. Hatta bu algının iyice pekiştirildiğini bile söyleyebiliriz. Bunu partilerin seçim beyannamelerinde gayet net olarak gözlemlemekteyiz. Gerek iktidar gerekse muhalefet partileri bizlere hala ‘hizmet alan’ gözüyle bakmaktadırlar. ‘Hizmet veren’ en azından entelektüel açıdan, konumuna geldiğimiz ve bizim de Türkiye ve Türkler için bir katma değerimizin olduğunu henüz keşfedememişe benziyorlar. Kanaatimce bu durum kaçırılmış bir fırsattır. AK Parti ve CHP’nin, seçim beyannamelerinden de anlaşılacağı üzere yurt dışında yaşayanlarla ilgili kafa yorduklarını söyleyebiliriz. MHP’nin ise konuyu sadece genel bir cümleyle geçiştirdiğini görmekteyiz. AK Parti “yurt dışında yaşayanların sadece başları sıkıştığında değil, her daim yanlarında olmayı ve onlarla birlikte yeni kültürel ve ekonomik inisiyatifler geliştirmeyi hedefliyoruz” diyerek hizmet odaklı bir yaklaşım ortaya koyuyor. Nitekim 13 yıllık AK Parti iktidarı zamanında hizmet bazında oldukça köklü icraatların gerçekleştirildiğine şahit olduk. Gerek konsolosluk hizmetleri gerekse doğrudan vatandaşlıkla alakalı bir çok meseleye

suat.ari@haber.nl neşter vurulmuş ve bunlara kalıcı çözümler üretmek için gereken altyapı çalışmaları yapılmıştır. Yine AK Parti iktidarı zamanında yurt dışında yaşayanlara yönelik hizmetler vermek üzere Başbakanlık nezdinde Yurt Dışı Türkler Başkanlığı (YTB) kurulmuştur. Ayrıca yurt dışında yaşayan seçmenlerin yaşadıkları ülkelerde oy kullanabilmeleri de yine AK Parti iktidarı zamanında mümkün hale getirilmiştir. AK Parti’nin 1 Kasım seçimleri için kamuoyuna sunduğu seçim beyannamesinde mevcut hizmetlerin iyileştirilmesinin yanı sıra bir takım yeni hedeflerin de olduğunu görmekteyiz. Kanaatimce bunlardan en önemlileri üniversiteler bünyesinde Diaspora Araştırma Enstitüleri oluşturulması ve yurt dışının ayrı bir seçim bölgesi olarak belirlenmesi hedefleridir. CHP’nin de yurt dışını seçim bölgesi yapmayı programına almış olması bir sonraki dönem için ümit vaat eden bir gelişmedir. Ana Muhalefet Partisi CHP’nin de AK Parti gibi hizmet odaklı bir yaklaşımı içinde olduğunu görmekteyiz. Ancak bir noktanın mutlaka altının kalın çizgilerle çizilmesi gerektiği kanaatindeyim. O da seçim beyannamesindeki “Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde yurt dışında yaşayan insanlarımızın katkı ve desteğini alacağız” cümlesidir. Bu cümle diasporanın katma değerinin olduğunun kavrandığına bir işarettir. Bu da bugüne kadar olan yaklaşımlardan oldukça farklıdır. Türkiye‘nin ‘bir Avrupa Birliği Bakanlığının olduğu ve bu bakanlığın bugüne kadar diasporayla hemen hemen hiçbir şekilde işbirliği içine girmediğini göz önüne alırsak ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. CHP’nin programında öne çıkan bir diğer husus ise “yurt dışı temsilciliklerinde, öncelikle yurt dışında yetişmiş gençinsanlarımızın görev almalarını sağlayacağız” ifadesidir. Bu da hem hizmetlerin niteliğinin iyileştirilmesi hem de hizmet alanların daha iyi anlaşılmasına sebep olacaktır. MHP’nin seçim beyannamesinde maalesef yurt dışında yaşayanlara yönelik somut

hiçbir bir şey bulmak mümkün değildir. MHP beyannamesinde konuya sadece şu iki cümleyle yer vermektedir: “Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun tüm soydaşlarımızın ve vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması için gayret gösterecektir. Ayrıca Türk dünyası ve yurtdışında yaşayan Türklerle ilişkilerinkoordinasyonu ile ilgili kurumları da çatısı altında toplayacak “TürkDünyası Bakanlığı” kurulacaktır.” Bu da gösteriyor ki MHP’nin bir diaspora politikası yoktur. Tabii ki yurt dışında yaşayan Türklerin temel meselelerine çözümleri için bir takım vaatlerin seçim beyannamelerine girmesi güzel bir gelişmedir, ancak biz diaspora Türklerinin artık farklı konumlarda olduğumuzun bilinmesi ve politikaların da karşılıklı etkileşimle belirlenmesi gerekir. Batı Avrupa Türkleri artık yaşadıkları ülkelerde bir çok alanda Türkiye için faydalı olacak bilgi ve tecrübeler edindiler. Bu tecrübe ve bilgileri de Türkiye’nin menfaatleri için kullanmak için kendilerine fırsat verilmesini bekliyorlar. Onların da AB-TR ilişkileri ve üyelik süreci, eğitim, siyasetin işleyişi, yerel yönetimler, sivil toplum hareketleri, insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele gibi bir çok alanda Türkiye’ye katkıları olacaktır. Kısacası sadece edilgen değil aynı zamanda etkin, katkıda bulunan ve göz ardı edilemeyecek bir katma değeri olan diasporanın fark edilmesi gerekirdi. Maalesef bunu genel itibariyle programlarda göremedik. Bu kaçırılmış bir fırsattır! Her şeye rağmen yine de Ankara’nın diasporayı ciddiye almadığını söylemek haksızlık olur. Bu bir ciddiye almama meselesi değil bir algı meselesidir. Bu algı kırılmadıkça bu durum hep böyle devam edecektir. Algının kırılması için ise özellikle biz diaspora Türklerine büyük sorumluluk düşmektedir. Hem yaşadığımız ülkeler hem de Türkiye’nin politikalarına olumlu katkılarda bulunmakla işe başlayabiliriz.

Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu'nun merkezi Hollanda'ya Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu'nun merkezi Hollanda'ya taşınacak Bosna'daki savaş sırasında kaybolan kurbanları bulmak amacıyla 1996 yılında kurulan Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu'nun (ICMP) merkezinin Hollanda'nın Lahey kentine taşınacağı bildirildi. Hollanda Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, kuruluşundan bu yana Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da hizmet veren ICMP'nin merkezinin Lahey'e taşınmasına ilişkin anlaşmanın Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders tarafından imzalandığı belirtildi. Bosna Hersek'te kayıp kişilerin bulunmasında önemli katkısı olan kurumun Lahey'e taşındıktan sonra Hollanda adli tıp kurumuyla ortak çalışacağı ifade edildi. ICMP'nin ayrıca Hollanda'da DNA araştırmaları yapmak üzere bir laboratuvar kurması bekleniyor. ICMP'nin merkezinin Hollanda'ya taşınmasından mutluluk duyduğunu belirten Koenders, bunun uluslararası hukuk şehri olarak tanınan Lahey için kazanç olacağını dile getirdi.


9

EKİM / OKTOBER 2015

Suriyeli mülteciden örnek davranış

HABER

Almanlar sığınmacı akınından endişeli

Pantolonda 3000 euro buldu, sahibine iade etti Venlo'da kendisine verilen pantolonun cebinde 3000 euro bulan Suriyeli mülteci, parayı sahibine iade etti. Suriyeli mültecilerin kıyafet ihtiyacını duyarak yardımda bulunan pantolonun sahibi Türk çıktı. Çocuklarını Şam’da bırakan Suriyeli mülteci pantolonda 3000 euroyu bulunca, arkadaşından 10 euro borç alarak telefon hattına kontür yükledi. Aldığı hatla kendisine pantolonu getiren şahsı telefonla arayan

Suriyeli, parayı sahibi gelene kadar güvenle saklayacağını söyledi. Pantolonu gittikten sonra aracı olan şahsı arayan Türk yardımsever, pantolonunda yanlışlıkla 3000 euro gittiğini anlattı. Daha sonra Venlo mülteci kampına giden yardımsever Türk'e 3000 eurosunu teslim eden Suriyeli mülteci kucaklaşarak yeni dostluk köprüleri kurdular. İkisini bir araya getiren aracı şahıs pantolonu çerçeveleyerek açık artırmayla satacağını söyledi.

Rotterdam Ayasofya Camii’nde temel atma töreni yapıldı

Türkiye nüfusu 25 yılda Hollanda kadar artacak 2040 yılında 311,3 milyon, 2060 yılında 325,6 milyon olacak.

Eurostat verilerine göre, Türkiye'nin nüfusu 2040 yılında 16,9 milyon kişi artarak yaklaşık 92 milyona ulaşacak. 2060 yılında ise artış oranı yavaşlayacak ve nüfus 95,3 milyona çıkacak. Türkiye'nin nüfusu 2040 yılında, neredeyse Hollanda'nın nüfusuna denk gelen 16,9 milyon kişi artarak 92 milyona ulaşacak. Nüfus 2060 yılında ise artış hızındaki yavaşlamayla 95,3 milyonu bulacak. Eurostat projeksiyonlarından alınan bilgilere göre, 2013 yılında 7 milyar 124,7 milyon kişi olan dünya nüfusu 2040 yılına kadar yüzde

26,9 oranında artış göstererek, 9 milyar 38,7 milyona çıkacak. Dünya nüfusu 2060 yılında ise neredeyse 10 milyara (9 milyar 957,4) varacak. 28 AB ülkesinin nüfusu ise sadece yüzde 3,5 artışla 506 milyondan 2040 yılında 523,5'e çıkacak. Söz konusu ülkelerin nüfusu 2060 yılında da aynı kalacak. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin 2013 yılında 316,1 milyon olarak belirlenen nüfusu yüzde 21,2 yükselişle 2040'ta 383,2 milyon olacak. ABD'nin nüfusu 2060 yılında ise 417,8 milyon kişiye çıkacak. Endonezya'nın nüfusu da

H I N D I S TA N NÜFUSU ÇIN'I GEÇECEK Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin'in nüfusu ise 2013'e kıyasla yüzde 5,7 artışla 2040 yılında 1 milyar 435,5 milyon kişi olacak. Daha sonra nüfusu düşüş trendine girecek Çin'in kişi sayısı 2060 yılında ise 1 milyar 313,3 milyona gerileyecek. Diğer taraftan 1 milyar 252,1 milyon olan Hindistan'ın nüfusu, 2020 yılında yüzde 25 artışla 1 milyar 565,5 milyon olacak. Bu şekilde Hindistan'ın nüfusu 25 yıl içinde Çin'i geçmiş olacak. Projeksiyonlara göre, Hindistan'ın nüfusu 2060'ta 1 milyar 643,5 milyon ile yine birinci sırada kalmaya devam edecek.

Rotterdam Delfshaven Bölgesinde bulunan, Hollanda İslam Federasyonuna bağlı Ayasofya Cami’nin restorasyonu sebebi ile temel atma töreni yapıldı. 18 Eylül 2015 Cuma günü yapılan törene, Din Hizmetleri Müşavir Vekili ve HDV Başkan Vekili Dr. Mehmet Malkoç, Rotterdam Başkonsolos Muavini Ulvi Darendeli, Delfshaven Belediye Başkanı Tom Herman, IGMG Gençlik Başkanı Ünal Ünalan, Nif Başkanı Mehmet Erdoğan, çevre cami yöneticileri ve vatandaşlar katıldı. Ayasofya Dernek Başkanı Hakkı Özkan’ın açılış ve selamlama konuşmasının ardından protokol, katılımcalara hitap etti. Daha sonra Tekbir ve dualar eşliğinde caminin temeline ilk harç atılarak restore çalışmaları başlatıldı.

Sosyal medyadaki ırkçı yorumlar cezalandırıldı Facebook'da yazdıkları ırkçı yorumlar nedeniyle Hollanda genelinde 8 kişi para cezası aldı. Den Haag, Rotterdam, Limburg, Kuzey Hollanda ve Orta Hollanda eyalet mahkemeleri, Sosyal medyada çıkan bir haberin altına ırkçı ve faşizan yorumlar yazan kişiler belirlenerek mahkemeye çıkartıldı. Mahkemede şüphelilere 350 Euro ve 450 Euro arasında cezalar verildi. Mahkemece yapılan açıklamada suçluların para cezasını ödememeleri halinde ceza hakimi karşısına çıkacakları belirtildi. Ocak ayında De Telegraaf gazetesinin 'İsveç'te camiye yine bir bomba atıldı' başlıklı haberi veren Facebook grubundan veren PVV yanlısı bir grup, haberin altına yazılan yüzlerce ırkçı yorum yüzünden haberi sitesinden silmişti. Bu yorumların üzerine çeşitli kurum ve kişiler tarafından polise suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcılık tarafından bir bir incelenen yorumların bazıları ırkçılık içerikli oldukları tesbit edilip kişilere dava açıldı. Savcılığın talimatı üzerine polis tarafından bu kişiler sorgulandı ve sonunda mahkeme tarafından suçlu bulunarak para cezasına çarptırıldı. Mahkemeye çıkarılan bir diğer kişi ise, yazdıklarından dolayı işini kaybettiği için para cezasına çarptırılmadı. Mahkeme bu kişinin işini kaybederek yeterince ceza aldığı kanısına vardı.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, son günlerde iç kamuoyunda artan tepkiler ve partisinden yükselen muhalif sesler nedeniyle zor bir dönemden geçiyor. Ocak-Eylül ayları arasında 577 bin sığınmacının giriş yaptığı Almanya’da bu sayının yıl sonuna kadar 1 milyona ulaşması bekleniyor. Merkel’in insani gerekçelerle geçen ay sınırları mültecilere açmasına destek veren Alman kamuoyunda, son günlerde bu destek yerini endişelere bırakmış durumda. Eylül ayında Almanların yalnızca yüzde 38’i sığınmacı akınından endişelendiğini söylerken, ekim başında yapılan anketlerde bu oran yüzde 51’e yükseldi.

Cep telefonları, hafızayı zayıflatıyor

Dünya Mental Sporlar Federasyonu (Memoriad) Türkiye Başkanı Melik Duyar, beyinde milyarlarca hücrenin, hücreler arasında da sinaps denen kanalların bulunduğunu, hafızanın güçlü kullanımında ise bu kanalların güçlü bağlar haline geldiğini söyledi. Bu bağların kuvvetinin hafızanın gücünü de gösterdiğini belirten Duyar, "Yani vücut kaslarının kullandıkça sağlamlaşması gibi, bu kanallar da kullandıkça güçlenir. Hafıza kullanılmadığında ise bu bağlar kopar ve hatırlayamama başlar" dedi. Akıllı cep telefonları ve cihazların beynin giderek daha az kullanımına neden olduğuna işaret eden Duyar, "Bu cihazlar nedeniyle hafızayı daha az kullandığımız için de hatırlama performansımız da düşüyor" diye konuştu.

Avusturya, Almanya'ya yapılan tren seferlerini durdurdu

Avusturya Devlet Demir Yolları'ndan yapılan açıklamada, Almanya'nın artan sığınmacı sorunu nedeniyle tren seferlerinin durdurulmasını talep ettiği ve bu kapsamda Salzburg ve Almanya arasındaki tren seferlerinin 12 Ekim'e kadar askıya alındığı belirtildi. Açıklamada, "Almanya otoritelerinden Salzburg ile Almanya arasındaki tren seferlerinin en azından 12 Ekim'e kadar askıya alınması talimatı aldık" denildi. Almanya, 15 Eylül'de de sığınmacı akınının önüne geçmek için Salzburg üzerinden gelen tren seferlerini geçici bir süre askıya almıştı.


HABER

10

EKİM / OKTOBER 2015

ANKARA ILE AVRUPALI TÜRKLER'IN ILIŞKILERI: BEKLENTILER VE ALGILAR Evet, yukarıda verilen iki örnekte de görüleceği üzere, Avrupalı Türkler’le Ankara, yani Avrupalı Türklerle - anavatan ilişkilerini anlamamız için, tarafların beklentileri, karşılıklı algıları üzerinde durmamız gerekmektedir. Türkiye halkının bizlerle ilgili algısını bir tarafa bırakıp (ki bu konu da ayrıca bir yazı konusudur), karar vericilerin Avrupa Türkleriyle ilgili algıları üzerinde durursak birbirine bağlı şu iki ana sorunla karşılaşmaktayız.

VEYİS GÜNGÖR Üç hafta önceydi. Türkiye’deki terör olaylarını kınayan bir bildiri hazırlanmıştı. Bildiri bazı Türk sivil toplum kuruluşlarının imzasına açılmıştı. Bu çerçevede telefonla görüştüğüm bir kurum koordinatörü, ‘Senin elini öpmek gerekir, yıllarca Ankara bürokrasisi ile nasıl baş ettin?’ diyerek, Türkiye’deki karar vericiler hakkında serzenişte bulunmuştu. Belli ki, verilen sözler yerine getirilmemiş, veya söz veren bürokrat başka bir daireye tayin edilmiş veya Bakanlığa başkaları gelmiştir. Belki de, seçim arefesinde olunduğu için, karar vermek, imza atmak zordur. Oysa bu serzenişte bulunan arkadaş, ciddi bir ağ kurucusudur. Eğer bu arkadaş bunları söylüyorsa, diğerleri ne yapsın? Bıktıran, illallah ettiren bir bürokrasi var ne yazıkki Türkiye’de. Dost ve tanıdık yoksa işleriniz zordur… Kısa adı UETD olan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği teşkilatının en cavcavlı yıllarıydı. Kulakları çınlasın, Dr. Fevzi Cebe Genel Başkan'dı. Ankara ile ilişkileri bizzat kendisi yürütüyordu. O yıllarda teşkilatın arkasında kuvvetli bir Ankara rüzgarı esiyordu. Bunu hissediyorduk. Zaman zaman bölge ve ülke başkanlarının da katıldığı toplantılar ve görüşmeler olurdu Ankara’da. Randevu talebimize anında cevap verilirdi. Ancak bütün bu ilişkilere rağmen, örneğin bir türlü Ankara’daki kurumlarla ortak çalışma sağlanamıyordu.

veyis.gungor@haber.nl Bir seferinde Ankara’da sayın Cebe’yle buluştuk. Yanında Abdullah Emili de vardı. Morali bozuktu. Yemek yedik birlikte. Sonra, Balgat’da bir Cafe’de nargilelerimizi fokurdattık. Sohbet başladı. Başkan açıldı. Fevzi bey, ‘Veyis Başkan, sen UETD Hollanda olarak harıl harıl faaliyet yapıyorsun. Niye bu insanlar faaliyetlerine destek vermiyorlar? Değerini bilmiyorlar’. Bunlar bizi anlamıyorlar. Bizim, acil olarak Ankara’daki karar vericilere yönelik de lobi çalışması yapmamız gerekiyor dedi. Fevzi Bey'in derdini anlmıştım. Karşılanması hayli zaman alacak bir beklenti içine girmişti. Fevzi Bey'e o akşam şunları anlattım: ‘Değerli başkanım, UETD Hollanda’ya başkan olmadan da bu işlerle uğraşan biriydim. Hatta sivil toplum hayatına öğrencilik yıllarımda başladım. İlk yıllar ben de çok zorlandım kaynak bulmada. Zorlandığım o yıllarda, o gün Kültür Bakanı müşteşarı olan değerli bir dostumu bakanlığın Sıhhiye’deki binasında ziyaret etmiştim. Bana türlü kitap ve dergi hediye etti. Kahvelerimizi içtikten sonra Avrupalı Türkler üzerine sohbete başladık. Müsteşar sohbetin bir yerinde bana, şunları söyledi: ‘Veyis Bey, Ankara’nın sizlerle ilgili ne bir planı var, ne bir politikası var. Siz buradan fazla bir şey beklemeyin. Orada, kendinize yeni bir dünya kurun. Faaliyetlerinize sürdürülebilir kaynaklar oluşturun. Kendi ayaklarınızın üzerinde durma-

yı öğrenin. Nasıl Tarık Bin Ziyad gemileri yakmışsa, siz de öyle düşünüp, tedbir alın’. Evet Fevzi başkan, bu sözler bana o gün çok ağır geldi. Üzerinde uzun uzun düşündüm. Yıl 1988’di. Paradigmam değişti. O günden sonra hiç bir zaman Ankara’dan her hangi bir maddi beklenti içine girmedim. Kendi tedbirimi aldım. Onun için UETD Hollanda’nın faaliyetleri tıkır tıkır işler' dedim. Evet, yukarıda verilen iki örnekte de görüleceği üzere, Avrupalı Türkler’le Ankara, yani Avrupalı Türklerle - anavatan ilişkilerini anlamamız için, tarafların beklentileri, karşılıklı algıları üzerinde durmamız gerekmektedir. Türkiye halkının bizlerle ilgili algısını bir tarafa bırakıp (ki bu konu da ayrıca bir yazı konusudur), karar vericilerin Avrupa Türkleriyle ilgili algıları üzerinde durursak birbirine bağlı şu iki ana sorunla karşılaşmaktayız. Bunlardan ilki, Ankara bürokrasisi ve karar vericilerin, Avrupalı Türklerle olan algı ve bunun beraberindeki getirdikleridir. Her ne kadar son on yıl içinde, AK Parti hükümeti döneminde, Avrupalı Türklerle ilgili olumlu kararlar alınıp, bir politika geliştirilmeye çalışılsa da, Ankara’nın Avrupalı Türkleri gerektiği şekilde anladığı, tanıdığı ve gündemine aldığı söylenemez. Bunu anlamak için onlarca örnek vermemiz gerekmez. Avrupalı Türklerle ilgili yapılan çalışmalarda görev alanlardan tutun da, elli yıl

Malezya uçağının, Rus yapımı BUK füzesiyle vurulduğu tespit edildi

Ukrayna'da geçen yıl Amsterdam-Kuala Lumpur seferini yaparken düşen Malezya Havayolları'na ait MH17 sefer sayılı uçağın, Rus yapımı BUK füzesiyle vurulduğu bildirildi.

Hollanda Güvenlik Araştırma Konseyi'nin (OVV) ABD, İngiltere, Malezya, Avustralya, Rusya ve Ukraynalı uzmanların desteğiyle olayla ilgili bir yılı aşkın süredir yürüttüğü araştırma

sonuçlandı. Uçağın Hollanda'ya getirilen enkazının muhafaza edildiği Gilze-Rijen Havaalanı'nda düzenlenen basın toplantısında, uzmanların hazırladığı nihai rapora ilişkin bilgi veren OVV Başkanı Tjibbe Joustra, araştırmalar sonucunda uçağın yerden fırlatılan BUK füzesiyle vurulduğunun tespit edildiğini söyledi. Ukrayna'nın o dönemde hava sahasını kapatması için geçerli gerekçelere sahip

olduğunu, ancak bunu yapmadığını vurgulayan Joustra, Ukrayna'nın doğusunda 320 kilometrekarelik bir alandan fırlatılan füzenin, kokpitin sol tarafına isabet ettiğini söyledi. Joustra, olayın meydana geldiği gün farklı havayolu şirketlerine ait 60 uçağın da aynı bölgede uçuş yaptığını belirtti. Diğer yandan raporda BUK füzesinin kim ya da kimler tarafından ateşlendiğine atıfta bulunulmadı.

sonra gelen seçme ve seçilme hakkında siyasi partilerin listelerinde yer alan Avrupalı Türkler'in sayısına kadar uzanır. Burada genel anlamda bir algı problemi söz konusudur. Sanki, belleklerdeki, onyıllar öncesinin tahta bavullu Almancı algısı hala silinememiştir. İkincisi de, yani sorunun ikinci ayağı da direk bizimle, Avrupalı Türklerle ilgilidir. Farklı gerekçelerle izah edilebilecek bir 'içe kapanık' hayat tarzı seçmiş bulunuyoruz. Bu içine kapanık halimiz, ne içinde yaşadığımız toplumla istenilen ölçüde diyalog kurmamızı sağlıyor ne de anavatan Türkiye’deki karar vericilerine kendimizi anlatma fırsatı veriyor. Bireysel başarılar bir türlü toplumsal başarıları beraberinde getirmiyor. Kendimizi anlatmada, takdim etmekte, sunmakta ne Hollanda’da ne de Türkiye’de başarılı olduğumuz söylenemez. Bu durumda, bizimle ilgili algıların değişmesi de kısa sürede olmuyor. Sonuç olarak, hem Hollanda’da hem Türkiye’de ciddiye alınmak istiyorsak, her iki durumda da bizimle ilgili algıları değiştirmeyi denemeliyiz. Zihniyet değişimleri uzun ve çetrefil olur. Ancak sabır ve sürdürülebilir faaliyet ve girişimler, bir müddet sonra meyva vermeye başlar. Yani bizim hem Ankara’da hem Den Haag’da kendimiz için lobi faaliyetleri yapmamız gerekmektedir.

Volkswagen skandallarla çalkalandı Alman otomobil üreticisi Volkswagen (VW), dünya genelinde 11 milyon dizel motorlu aracın emisyon testi manipülasyonundan etkilendiğini ve zararı karşılamak için yaklaşık 6,5 milyar avroluk bütçe ayırdıklarını bildirdi. VW, ABD'deki egzoz emisyon testi manipülasyonuna ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Firmanın, olayın netleştirilmesi için çalışmaya devam etti-

ği belirtilen açıklamada, "Volkswagen, dizel motorlarda kullanılan özel bir yazılımla ilgili usulsüzlüğü netleştirmek için son hızla çalışıyor. Volkswagen Grubu'nun Euro 6 standardında yeni dizel motorlu araçları şuan yasal gereklilikler ve çevre standartlarına uygun olarak Avrupa Birliği'nde mevcut. Söz konusu yazılım kullanımı, tüketimi ve emisyonları etkilemiyor" ifadeleri kullanıldı.

HABER GAZETESİ'NE ABONE OLMAK İSTİYORUM

Adresinize gelsin, evinizde ya da işyerinizde rahat okuyun. Çocuklarınız okusun, sevdikleriniz okusun... Duyarsız kalmayın, çevrenizden haberiniz olsun... Adı - Soyadı / (Naam):

Posta Adresi / (Adres):

12 sayılık abone bedeli olan 35,- EURO’nun 1 defaya mahsus olmak üzere altta yazılı olan banka hesabımdan çekilmesine onay verdiğimi beyan ederim. Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging machtiging aan: HABER om een bedrag af te schrijven van 35,- EURO eenmalig. indien u het niet eens bent met de afschrijving, kunt u binnen 30 dagen uw bank om terugboeking verzoeken.

Banka no / (Rek.nr.):

Tarih / (Datum): Posta Kodu ve şehir / (Postcode & Woonplaats ): İmza / (Handtekening): E-posta / (E-mail): of telefoon:

Yandaki bilgileri eksiksiz doldurup aşağıdaki e-mail ya da posta adresimize verilerinizi ulaştırdığınızda aboneliğiniz başlatılacaktır. İnternet sitemiz üzerinden de abone olabilirsiniz. www.haber.nl

Posta adresi: HABER Stolwijkstraat 47A 3079 DN Rotterdam

abone@haber.nl Tel: 010 -290 09 00


11

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

İlk kez Amsterdam’da oy kullanacağız 1 Kasım’da Türkiye’de yapılacak milletvekili genel seçimine ilişkin oy kullanma işlemi için Hollanda'da hazırlıklar büyük oranda tamamlandı. 21 Ekim’de başlayacak oy verme işlemi kapsamında bu yıl Rotterdam ve Deventer kentlerinin yanı sıra ilk kez Amsterdam’a da sandıklar kurulacak. Amsterdam’da oy verme merkezi olarak Rai Fuar Kongre ve Sergi Sarayı’nın seçildiğini belirten Türkiye’nin Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun, oy

Amsterdam Başkonsolosu Tolga Orkun

kullanma işlemi için gerekli tüm hazırlıkların büyük oranda tamamlandığını söyledi. Rotterdam Başkonsolosluğu’na kayıtlı Amsterdam ve çevresinde ikamet eden tüm seçmenlerin 2125 Ekim’de 10.00-19.00 saatleri arasında oy kullanabileceğini kaydeden Orkun, seçim merkezi olarak Amsterdam’ın en bilinen yerini tercih ettiklerini ifade etti. Rai Fuar Kongre ve Sergi Sarayı’na ulaşımın kolay olduğunu, park sorununun bulunmadığını anlatan Orkun, buraya

nacağını söyledi. Seçmen niteliklerine sahip yaklaşık 243 bin Türk’ün ikamet ettiği Hollanda’da Amsterdam dışında Rotterdam’da Ahoy Fuar, Kongre ve Sergi Sarayı’nda, Deventer de ise De Scheg spor salonunda kurulacak merkezlerde oy kullanılabilinecek. Hollanda’da her üç seçim merkezinde de oy verme işlemi 21-25 Ekim tarihlerinde 10.0019.00 saatleri arasında gerçekleşecek.

18 sandığın kurulacağını bildirdi. Orkun, tüm seçmenleri demokrasi şöleni olarak adlandırdığı seçimlere katılmaya davet etti. Başkonsolos Orkun, seçim dolayısıyla Hollanda makamlarıyla temasta olduklarını da hatırlatarak, bu kapsamda hem salonun dışında hem de içinde gerekli tüm güvenlik önlemlerinin alı-

Başkonsolos Togan Oral veda etti Togan Oral

Hollanda’nın ikinci büyük kenti Rotterdam’da 4 yıllık görev süresini tamamlayan ve Ankara’ya dönecek olan Başkonsolos Togan Oral, Hollanda Türk toplumuyla vedalaştı. 1 Ekim 2011 tarihinde göreve başlayan ve bu kentten çok güzel anılarla ayrılacağını belirten Oral’a, toplumun değişik kesimlerinin temsilcileri teşekkür konuşması gerçekleştirdiler. Rotterdam’da

gerçekleşen veda programına, Hollanda Denk Partisi milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, Hollanda Türk toplumunun temsilcileri, işadamları, politikacılar, gençler ve basın mensupları katıldı. Başkonsolos Togan Oral veda programında yaptığı konuşmasında, “Daha önce de Hollanda’ya 3 yıllık bir görev için buraya gelmiş-

tim. 1 Ekim 2011 tarihinde başladığım 4 yıllık görevimde, buraya gelirken hayal ettiğim birçok şeyin, büyük bir bölümünde büyük mesafe katettiğimi görerek, bunun bana kişisel olarak verdiği hazla Ankara’ya dönüyorum. Görev sürem boyunca şahsıma göstermiş olduğunuz yakın ilgi ve anlayış için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.

DTİK Avrupalı Girişimciler toplantısı Dordrecht'te yapıldı

D

ış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) çatısı altında hizmet veren Dünya Türk İş Konseyi’nin (DTİK) Dordrecht kentinde düzenlediği “Avrupa Girişimci Toplantısı” 250 kişinin katılımıyla Dordrecht'te

Rusya'nın Suriye'deki hava saldırılarında 25'i çocuk 104 sivil öldü

gerçekleştirildi. Toplantıya Lahey Büyükelçisi Sadık Arslan, Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel, DTİK Başkanı Nail Olpak, DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları ve İcra Komitesi üyeleri ve çok sayıda

işadamı katıldı. İbrahim Şenel yaptığı konuşmada "Türkiye’de 2002’de 3 bin 492 dolar olan kişi başı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) 2014’te 3 katına çıktığını belirterek, “Ekonomik gelişimimiz, refah düzeyi-

mizi de olumlu şekilde etkiliyor” dedi. DTİK Başkanı Nail Olpak da Türkiye ekonomisinin küçük hasarlar dışında hala sağlam olduğunu söyledi. “Etrafımızda kirli senaryolar var” diyen Olpak, Türkiye’de sosyal, ekonomik ve siyasal anlamda bir istikrarsızlık dalgası oluşturulmaya çalışıldığını dile getirdi. Türkiye ekonomisindeki büyüme trendinin devam edeceğini anlatan Olpak, şu değerlendirmede bulundu: DTİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları ise sayıları her geçen gün artan Avrupa’daki Türklerin artık yönetilen değil yöneten konumuna doğru ilerlediğini ifade etti.

İkinci TEDx Venlo konferansında Türk konuşmacı Bu sene ikincisi düzenlenecek olan TEDxVenlo’da Venlo belediye meclis üyesi Merve Karaman konuşmacı olarak katılacak. TED Konferansları (Technology, Entertainment, Design) dünyaca ünlü, 1984’ten beri organize edilen ve en fazla 18 dakika süren İngilizce sunumlardan oluşuyor.

Bu konferansta konuşmacılar dünyaya “İdeas worth spreading”/“yaymaya değer fikirler“ini insanlara interaktif bir sunum ile ulaştırmayı hedefliyorlar. TEDx’ler ise dünyanın her şehrinde yapılabilen konferanslar serisinden oluşuyor. Hukuk ve İşletme master’ı bulunan Merve Karaman gazetemize

yaptığı açıklamada konuşmasında dünyanın değişiminin önce insandan başladığını ve dünyamızdaki sınırlarını neden ve nasıl açmamız gerektiğini anlatacağını dile getirdi. 20 Kasım 2015’te yapılacak olan bu konferansa TEDxVenlo’nun web sitesinden yazılmak mümkün.

Suriye İnsan Hakları Örgütü'nden yayımlanan raporda, "Rusya'nın 30 Eylül'den bu yana Suriye'nin çeşitli kentlerinde düzenlediği saldırılarda 25'i çocuk, 15'i kadın 104 sivil hayatını kaybetti" ifadelerine yer verildi. Rusya'ya ait savaş uçaklarının hedef aldığı 23 noktanın denetlendiği belirtilen raporda, saldırıların "15'inin muhalifleri, 5'inin DAEŞ'in kontrolündeki sivil yerleşim alanlarını, 3'ünün ise muhaliflere ait askeri alanları hedef aldığı" kaydedildi.

Saldırıların çoğunlukla muhaliflerin kontrolündeki bölgelere yapıldığını ve bunun terör örgütü DAEŞ'in kontrol alanlarını genişletmek için doğrudan bir mesaj olduğu vurgulanan raporda, "Her ne kadar Rusya, saldırılarını DAEŞ'e yönelik yaptığını iddia etse de görünürde bunun tam tersi yaşanıyor. Sivillere yönelik gelişigüzel bombardıman uluslararası hukukun ihlalidir" ifadeleri kullanıldı.

Sabah erken kalkan insanlar daha mutlu

Sabahları işe ya da okula giderken alarmınızı 5 dakika ileri atmadan önce iki kez düşünün. Araştırmalar erken kalkanların, diğer insanlara göre daha mutlu ve fiziki olarak da daha ince bir vücuda sahip olduğunu gösteriyor. Uyku alışkanlıkları içinde ise en kötü durumda olanlar gece kuşları. Gece geç saatte yatanlar hem sağlıklarından hem de mutluluklarından çalıyor. Roehampton Üniversitesi araştırmacıları 1100 kadın ve erkek üzerinde sağlıkları ve uyku alışkanlıkları üzerine araştırma yaptı. Araştırmaya katılanların yüzde 13'ü sabah 7'den önce kalktıklarını ve daha fazla uykuya ihtiyaç duymadıklarını söyledi. Gece kuşları olarak nitelendirilen ve araştırmaya katılanların yüzde 6'sını oluşturanlar ise hafta içi 9'dan erken uyandıklarını ama hafta sonu geç yatıp geç saatte kalktıklarını belirtti.

Türkiye'ye vize kolaylığının sağlanması AB'nin çıkarınadır

Macaristan Dış Ticaret ve Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, Türkiye'ye vize kolaylığı sağlanması ve AB'ye üyelik sürecinde yeni fasılların açılmasının birliğin çıkarına olduğunu belirtti. Szijjarto, katıldığı Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, Suriyeli sığınmacıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için yardımların yapılması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin bölgede anahtar rol oynadığının altını çizen Szijjarto, şunları söyledi: ''Bu milyonlarca insan, yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli desteği almazsa çok hızlı bir şekilde AB'ye gelme kararı alabilir. Türkiye'ye vize kolaylığının sağlanması konusunun hızlandırılması ve Türkiye'nin AB üyelik sürecinde yeni fasılların açılması AB'nin çıkarınadır."


HABER

12

EKİM / OKTOBER 2015

KÜRT AÇILIMI VE MED-ZEHRA VAKFI Türkiye'nin dış temsilciliklerine yönelik Ermeni saldırıları, 1980'den sonra yoğunluk kazanmıştır. Ermeni teröristler, 21 ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 70'i bombalı, biri de işgal olmak üzere toplam 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. 1984'ten sonra ise, Ermeni terörü; yerini, işbirliği içerisinde oldukları bölücü terör örgütü PKK'ya bırakmıştır.

METİN YAZAREL Sıddık Şeyhanzade ve İzzeddin Yıldırım'ın başını çektiği Kürt kökenli bir grup Nurcu, Yeni Asya Grubunun Risale-i Nurlarda "tahrifat" yaptıgını, Said-i Nursi'nin Kürt kimliği ve Kürtlerle ilgili söylediklerinin sansürlendiğini idda ederek, ana akım nurculuktan ayrılıp Med-Zehra Vakfını kurarlar. İzzeddin Yıldırım'ın başında bulunduğu bu grup "tahrifatsız" risaleleri yayınlamaya başlarlar. Aynı zaman da bu grubun amacı, Said-i Nursi'nin vasiyeti olan, Van'da El Ezher'e denk bir üniversitenin kurulmasını gerçekleştirmektir. Said-i Nursi'nin "Medresetül Zehra" adını verdiği bu üniversitenin kurulmasını gerçekleştirmek için çalışmalarını Med-Zehra Vakfının bünyesinde yürütürler. O münasebetle kamuoyunda "Med- Zehracılar" olarak bilinirler. Risale-i Nur Külliyatı'nı basmaya yetkili birkaç Nurcu akımdan birisi olan MedZehra Grubu'nun ağabeyi Sıddık Şeyhanzade, Bediüzzaman'ın eserlerinde ki Kürtlerle ilgili bölümlerin siyasi amaç lar uğruna sansürlenmesinden rahatsız oldukları için ana akım Nurculuk'tan ayrıldıklarını söyler. Ana akımdan ayrıldiktan sonra, Bediüzzaman'ı anlatan birçok esere imza atan Sıddık Şeyhanzade nin, "Dava Dergisi ve Nurculuğun Tarihi" isimli eserleri Bediüzzaman'ın yolunu izleyen gruplar arasında uzun süre tartışma ve hizip konusu olur. Nur cemaatinin Kürt meselesi hakkında düşüncelerini tahlil etmek ve Med-Zehra Ekolü hakkında sağlıklı bir değerlendirmede bulunmak için, vakfın kurucu genel başkanı İzzeddin Yıldırım’ın fikir ve düşüncelerinden bahsetmeden olmaz. Yıldırım a göre; Türkiye Cumhuriyeti günümüze kadar, bir devlet politikası olarak,

metin.yazarel@haber.nl

Kürt dili ve kimliğini inkar ede gelmiştir. Ona göre bu inkar ve zulme karşı çıkan PKK hareketi, Kürtler arasında rahatlıkla taraftar bulmuş ve her geçen gün büyümüştür. Zehra Vakfı, İslâmî emir ve yasakları referans alan bir oluşum olarak, her iki tarafında tarz-ı hareketlerinin yanlış olduğunu savunmuştur. Vakfa göre ne Kürtler inkar edilmeliydi, ne de bu inkara karşı silahla mücadele verilmeliydi. Ülkenin doğusunda şiddet sormalı ve baskıdan bunalan halkın talebi, her iki tarafın da bazı meselelerde "tavizler" vererek, artık şiddeti durdurmaları arzusudur. İşte bu manada İzzeddin Yıldırım Türkiye’de Kürtçe İslami yayın olan "Nubihar’ın" yayınlanmasını sağlar, ve bu yayının etkisini gösterecek sohbet ve hizmetlerle ön planda bir çalışmanın önderliğini yapar. Bir taraftan da Van’da inşaatı devam eden Bediüzzaman’a ait bir projenin Zehra Üniversitesinin kuruluş aşamasını tamamlaması için gayret sarf eder. Kürt meselesi konusunda, İzzeddin Yıldırım’ın, İslami kesim arasında "Nubihar" dergisi vasıtasıyla başlattığı etnik ayidiyet ve Kürt kimliğinin tanınması hareketi, İslamcı Entellektüel kesim arasinda fazla elestiriye maruz kalmaz ve bir manada kabul görür. İslamcılar, Kürtleri sağcı-muhafazakar ve milliyetçi kesimlerin algısından farklı algılayarak, millet-i İslam, yani ümmetçilik anlgısıyla tarif edip, kürt kimliğinin inkar edilmesine rıza göstermezler. Gerek Zehra Vakfı ve gerekse İzzedin Yıldırım’ın ideolojik yapısı ve hedeflerinin anlaşılması bakımından 90’larda yayınlanan "Sözleşme ve Yeni Zemin" dergilerinden bahsetmemek olmaz ve verilen bilgiler eksik kalır. 1993 yılında, Fatih’te kurulan Yeni Zemin

dergisinin Sahibi: Osman Tunç’tur. Tunç, Zehra Vakfı’nın yöneticilerindendir. Yeni Zemin’in Genel Yayın Yönetmeni: Mehmet Metiner’dir ve Metiner, bugün AKP’nin Milletvekilidir. Yeni Zemin’in yayın kurulu: Altan Tan, Abdurrrahman Dilipak, Ali Bulaç gibi vs isimlerden oluşmuştur… Yeni Zemin dergisinin Teknik Müdürü: Yalçın Akdoğan! Akdoğan bir müddet sonra derginin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olur. Yine Akdoğan'ın kamuoyunda barış süreci ya da diğer adıyla Kürt açılımı projesinin baş mimarlarından olduğu da bilinir. Hizbullah’ın öldürdüğü ve Kürt-Islam sentezi savunucularından Zehra Vakfı’nın yönetim kurulu Başkanı İzzettin Yıldırım’a sahip çıkmadığı için, HDP li Altan Tan tarafından sert bir şekilde eleştirilen, Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Mehmet Metiner, İhsan Arslan, Ali Bulaç gibi isimlerin Yeni Zemin dergisinde işleyerek, siyasi zemine taşıdıkları konu başlıklarından bazıları şunlar; "Kürt sorunu, sivil anayasa, Genelkurmay nasıl sivilleşir" gibi başlıkları, manşet dosyaları olarak hazırlayıp tartışmışlar. Bugün bu isimlerin karşısında olan Altan Tan da o kapak dosyalarında ya tartışmacı ya da yazar olarak katkıda bulunmustur! Doğu ve Güneydoğu'nun en güçlü Nurcu akımı olarak bilinen Med Zehra Grubunun Ağabeysi Sıddık Şeyhanzade nin, Kürt sorununun çözümünde AK Parti'nin açılım projelerini koşulsuz destekliyor olması, bir çok siyasi ve akademik çevre de açılım projesinin Nurcuların Kürtçü kanadı olarak tabir edilen, Med-Zehra akımının içerideki adamları vasıtasıyla hükümete empoze edilen bir proje oldugu yününde bir kanaat oluşmuştur. Bu manada şimdilik dondurulan açılım projesi hakkında toplumun tüm kesimlerini yetkili-yetkisiz, düşünmeye, akl-ı selime davet ediyorum. Yarınlarda açılım süreci tekrardan gündeme getirilip, sadece HDP ile degil, Kürt tandaslı sivil toplum örgütleriyle müzakere ediyoruz dendiğinde, kimlerle masaya oturulduguna dikkat çekme ve uyarı mahiyetinde böyle bir yazı yazma gereği duydum.

Yaman ailesi 'oturum kavgası' veriyor

Y

ıllardır Hollanda'da oturum almak için IND ile çeşitli mahkemelerde uğraş veren Amsterdam'daki Yaman ailesi, İND ile tekrar bir mahkemeye çıkarak oturumlarını alabilmek için uğraş veriyor.Mültecilerin faydalandığı Kinderpardon'dan faydalanamayan aile, mahkeme aracılığıyla Hollanda'da kalabilmek için her türlü imkanı zorluyor. IND avukatlarının mahkemede, ailenin babasının şirketiyle başka kişilerin iş bulmasına zarar verdiğini öne sürdü, ancak Yaman ailesinin avukatı ise bunu 'saçmalık' olarak nitelendirdi. Ailenin avukatına göre baba Yaman şirketiyle ekonomiye katkı sağlıyor ve işçi çalıştırarak iş istihdamı sağlıyor. Mahkeme 19 Kasım'da sonuca varacak.

Tuna Mezbahanesi hizmet kalitesini artırdı Tuna Food websitesinde çok faydalı bir uygulama da mevcut. Kurban sıra numarasını internetten ya da cep telefonunuzdan takip edebiliyorsunuz.

Kurban bayramında ziyaret ettiğimiz Tunafood Müdürü Ömer Koruyucu, mezbahanede kurban kesimlerindeki yoğun gününe rağmen gazetemize vakit ayırdı ve sorularımızı cevapladı. Arnhem ve Nijmegen arasındaki Elst Kasabası'nda bulunan mezbahanede, Kurban Bayramı boyunca

Tunafood Müdürü Ömer Koruyucu

günde ortalama 50 kişi çalışıyor. Günde 500 küçükbaş ve 215 büyükbaş kurban ediliyor. "Daha fazla kesme kontenjanımız da var" diyen Tunafood yetkilisi Ömer Koruyucu, "Her kesimde bir veteriner sürekli kontrol ediyor. Gözdeki korneadaki reaksiyona bakıyor. Bilinci tamamen gitmesi lazım. Hem hijyenik standartlar

açısından hem dini ve fıkhi ölçüleri gözönünde bulundurarak kurban kesim hizmetini gerçekleştiriyoruz" dedi. "Biz aldığımız kurbanlıkların iki yaşını doldurmuş olmasına dikkat ediyoruz" diyen Ömer Koruyucu, şöyle devam ediyor; "Zaten küpe numarasını internette yazdığın zaman doğum tarihi hatta anne babasının doğum tarihi öğrenebiliyoruz. Oradan kontrol ediyoruz. Vatandaşımız bu konuda çok bilinçli araştırma yap-

Kurbandaki hisse sahiplerinin hisseleri özenle paketleniyor ve bölüştürülüyor. Size sadece aracınıza yüklemek kalıyor.

mıyor henüz maalesef. Bazı yerlerde iki yaşını doldurmamış hayvanları kurban ediyorlar. Hatta beni birisi aradı ve 'süt danası kesiyor musunuz kurbanlık' diye sordu, süt danası en fazla on aylık olur. Tuna Mezbahanesi kadar yaş meselesine önem veren çok az maalesef. Bir yeri kırık olmasın, sağlıklı olsun ve sağlam olsun diye çok dikkat ediyoruz. Kurbanlıklarımızı

Hollanda'dan temin ediyoruz, mesela, Lelystad, Apeldoorn, Oss, Rotterdam olmak üzere bir sürü şehirden kurbanlık alıyoruz." "Dört sene önce, çiftçilerin kapısında neredeyse yalvarıyorduk kurbanlık hayvan alabilmek için" diyen Ömer Bey, "Ama şu anda her gün en az iki telefon geliyor tanımadığımız çiftçilerden". Kalitenizi duyduk, sizinle çalışmak istiyoruz diyorlar.

Sıra numaraları display'den ilan ediliyor ve böylece sırası gelen kurbanı başına gidiyor.

Tuna Food sitesinde güzel bir de hizmet var. Herkes kurban sıra numarasını internetten görebiliyor. Mezbahanedeki yoğunluğu azaltıyor ve insanlar daha evlerindeyken cep telefonlarından kaç numaranın kesildiğini görüp ona göre kesim yerine geliyorlar. Saatte ortalama 15 büyükbaş kurban kesiliyor.


13

EKİM / OKTOBER 2015

HABER

Kurban Bayramında Tuna Mezbahanesini tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.


HABER

14

EKİM / OKTOBER 2015

Yeni Rotterdam Başkonsolosu göreve başladı Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral'ın görev süresinin dolmasıyla, 1 Ekim 2015'ten itibaren yeni Rotterdam Başkonsolosu görevine gelen Sadin Ayyıldız göreve başladı. Sadin

Ayyıldız, Hollanda Türk basınına verdiği davette öncelikle Hollanda Türk toplumu hakkında bilgi aldı ve ilk büyük icraat olarak 21-25 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan seçim çalışmalarına odaklandıklarını belirtti. Daha sonra 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bir kutlama resepsiyonu düzenleyeceklerini ifade ederek, sonrasında da Hollanda Türkleriye kaynaşma içerisinde olup, öncelikli ele alınacak konular hakkında halktan bilgi alacaklarını ifade etti. Hollanda'da 21-25 Ekim arasında Türkiye Genel Seçimleri için oy kullanacak vatandaşlarımıza da tavsiyelerde bulunan Sadin Ayyıldız, sözlerine şöyle devam etti:

"Halkımıza oy verme işlemini mümkün mertebe son güne bırakmadan gerçekleştirmelerini tavsiye ediyoruz. Saat 10.00 ile 19.00 arasında sandıklar açık olacak. Herhangi bir randevu sistemi yok, 7 Haziran seçimlerindeki aynı şekilde olacak. Umarım vatandaşlarımıza ve ülkemize yaraşır bir şekilde sağlıklı ve huzur içerisinde sorunsuz bir seçim geçiririz. Sandıklar seçimden bir gün önce kuruyoruz, bü-

tün hazırlıkları yapıp 21 Ekim'de ilk gün saat 10.00 itibarıyla sandıklar açılmış olacak. Ahoy'un iki bin araçlık bir parkı var, dengeli bir dağılım olduğu takdirde bir yoğunluk beklemiyoruz. Biliyorsunuz Almanya ve bazı diğer ülkelerde oy verme işlemi 8 Ekim itibarıyla başladı, gelen bilgilerde ise katılımın dengeli bir şekilde gittiği yönündedir. Son günlere doğru bir yoğunluk artacaktır. Ama hafta içi de saat 19.00'a kadar açık olacak sandıklar, mesai saatinden sonra da vatandaşlarımız gelip oylarını kullanabilir"dedi. BELGESI OLMAYANLARA BAŞKONSOLOSLUK HIZMETI 21-25 Ekim tarihleri arasında konsolosluk işlemlerini devam edeceğini belirten Başkonsolos Ayyıldız, "Başkonsolosluğumuz belgesi olmayan vatandaşlarımıza hizmet etmeye devam edecek, Ahoy Kongre Salonu, başkonsolosluğumuza çok uzak değil, gelip burada iş-

T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız Hollanda Türk basın mensupları ile Başkonsolosukta biraraya geldi. Davete katılan gazeteciler şu şekildeydi: Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karaman ve Fatih Karaman, TRT Türk’ten Bülent Moran, Anadolu Ajansı’ndan Yasin Yağcı, İnterajans’tan Ünal Öztürk ve Yasemin Öztürk, gazeteci Ali Okşak, Türkiye ve Posta Gazetesi muhabiri Mehmet Ali Topçu, Güncel Haber sahibi Mahmut Eröztürk, Demet TV sahibi Ali Rıza Başaran, Aktuel TV muhabiri Feyza Albayrak, Doğuş Gazetesi’nden Adnan Şahin ve Zeynel Abidin Kılıç, Deniz Radyo ve TV’den Özcan Özbay, Sabah Gazetesi’nden Yalçın Çakır, , Ak Ajans ve Turks Media’dan Adil Akaltun ve Taha Akaltun, Son Haber’den Yavuz Nufel, Gür Medya’dan Hikmet Gür ve serbest fotoğrafçı Çoşkun Yeğenoğlu katıldı.

lemlerini yapabilirler. Tabii ki seçmen kütüğüne kayıtlı olmak şartıyla işlemlerini yapabileceğiz" dedi. Başkonsolos Ayyıldız sözlerinde Rotterdam baş-

konsolosluğuna yazılı olan vatandaşların aynı zamanda Amsterdam'da RAİ Kongre ve Fuar Merkezi'nde kurulacak olan seçim sandıklarında oylarını kullanabileceklerini

belirtti. Deventer bölgesinde yazılı olanların ise sadece Deventer De Scheg spor salonunda oylarını kullanabileceklerini ifade etti.

Rotterdam Başkonsolosluğu görevinden önce Türkiye'nin Almata Başkonsolosluğunu yürüten Sadin Ayyıldız'ın özgeçmişi şu şekilde: 10 Şubat 1974 tarihinde Elazığ’da doğan Sadin Ayyıldız, ilk ve ortaöğrenimini Elazığ ve Malatya’da tamamladı. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne giren Ayyıldız mezuniyetini müteakip 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Türkiye'nin Taşkent Büyükelçiliği, Birleşmiş Milletler Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilciliği ve Moskova Büyükelçiliği’nde çeşitli görevlerde bulunan Sadin Ayyıldız, son olarak Türkiye’nin Almatı Başkonsolosu olarak hizmet etti. Sadin Ayyıldız, evli ve iki çocuk babası. Başkonsolos Ayyıldız, İngilizce ve Rusça biliyor.

KONYALI OTANTIK

Adana Kebap

Döner Kebap

RT

I

N

T C

E

L QUAL

Y

TA

T

O

IF I C AT

IO

Açık büfe kahvaltı

(Her pazar 10:00-13:00 arası)

Gegrilde kipfilet

Putsebocht 113 3073 HE Rotterdam

010-484 63 48 info@konyali.nl www.konyali.nl


15

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

SIZI CIDDIYE ALMAK MI, AMA NEDEN? Bir tarafta “önce insan” ilkesiyle bütün çalışmalarına yön veren bir ülke, diğer tarafta ise “önce devlet” anlayışını bayraklaştıran ve insanı devlete köle yapan bir ülke. Şimdilerde bu iki ülke arasında tersine bir evrilme yaşanıyor gibi gözükse de, iki taraf da kendi birikim, tecrübe ve deneyimlerinden kolaya kolay vazgeçemiyorlar. Yani biri iyiye evrilme yolunda giderken geçmişin hafızasında, bilinçaltında bıraktığı derin izleri silemiyor. Diğeri de önüne koyduğu “önce insan” ilkesini kolayca öteleyemiyor. ZEYNEL ABİDİN KILIÇ “Bilgisizlerin geçtikleri yerlere yaptıkları fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz” (Mevlânâ)

“Yalnızlık, mana dünyası fatihlerin ortak kaderi. Başkaları ne düşünür aldırma. Allah ne düşünüyor ona bak” (Cemil Meriç) “Bu söz beni öldürür!..” Aslanın artıklarıyla geçinen çakal, yine o gün aslanın peşinde bir parça kemik arayışını sürdürürken biraz ileride aslanın yattığını görür, ürkek ve korkak bir hâlde geri adım atmak üzereyken aslanın, bir kapana/tuzağa düştüğünü anlar, kasılarak, kabararak yanına yaklaşır ve sorar: -Hayrola aslan kardeş! Ne oldu neden yatıyorsun? Aslan, düştüğü durumun bir çakal tarafından görülmesinden pek hoşnut olmasa da cevaplar: -Görmüyor musun, tuzağa düştüm!. Ürkek ve korkaklığından eser kalmayan çakal erkekleşerek söze devam eder: -Yahu, sabah bizim ufaklıklar avlanmak üzere evden çıktılardı; sakın ola onların işi olmasın bu!.. Yüreğine bir hançer gibi saplanan bu sözün altında ezilen aslan, kopmak üzere olan bacağının acısını unutur ve inleyen bir sesle cevaplar: -Ulan tüyü bozuk alçak çakal!.. Bu tuzak yarası değil amma, bu söz beni öldürür.. Yaralı bu aslanın, kapanla beraber bir uçurum dibinde intihar ederek öldüğü de gelen diğer rivayetler arasındadır... Kıssanın hissesi aşağıda…

Güç mü seni ciddiye aldırır… Peki, gücün gidince seni kim kaldırır? Ciddiye alınmak güçle alakalı değil bence. Birileri Amerika’yı belli bir güce sahip olduğu için ciddiye alabilir, kendine dost ve müttefik yapabilir ancak ben onu asla ciddiye almıyor, önemsemiyorum. Zira, ondan daha büyük bir gücün olduğuna ve O ne derse onun olacağına inanıyorum. 80’li yılların Hollanda ve Türkiye’sini kıyaslarsanız bu meseleyi daha iyi anlamış oluruz. Kendi ülkende kıymetin yokken elin oğlunun ülkesinde baş tacı ediliyorsun. Bu tamamen zihniyetle alakalı bir durum. Bir tarafta “önce insan” ilkesiyle bütün çalışmalarına yön veren bir ülke, diğer tarafta ise “önce devlet” anlayışını bayraklaştıran ve insanı devlete köle yapan bir ülke… Şimdilerde bu iki ülke arasında tersine bir evrilme yaşanıyor gibi gözükse de, iki taraf da kendi birikim, tecrübe ve deneyimlerinden kolaya kolay vazgeçemiyorlar. Yani biri iyiye evrilme yolunda giderken geçmişin hafızasında, bilinçaltında bıraktığı derin izleri silemi-

Google.com sitesini 1 dakikalığına satın aldı

zeynelabidin.kilic@haber.nl

yor. Diğeri de önüne koyduğu “önce insan” ilkesini kolayca öteleyemiyor. Yani, güce önem veren bir anlayış olsa, Avrupalı Türkler Türkiye tarafından el üstünde tutulmalıydı. Hem onların maddî anlamda getirileri hem de ücretsiz bir kültür elçisi olarak ülkeye kazandırdıkları tartışmasız çok büyük bir güç. Ona rağmen ciddiye alınmıyorsa, değer verilmiyorsa, her izin burunlarından fitil fitil getiriliyorsa bunda sadece ve sadece zihniyet faktörü rol oynamakta. Kendi vatandaşına bu denli keyfi bir işkenceyi reva gören bir başka ülke yoktur herhâlde. Bizim kimseyi örnek alarak yeniden bir devlet inşasına girişmek gibi bir lüksümüz, kompleksimiz de olmamalı. Bizim tarihimiz ve oradan alacağımız “devlet-vatandaş ilişkisi”nin numuneleri bizlere en doğru seçimi yaptıracak, düzenlemeyi getirecektir. Türkiye’de bürokrasiyle muhatap olanların çektikleri çilerler kitaplara, filmlere konu olmuştur. Herkesin bu manada pek çok hatıratı ve anlatacakları vardır. Bunlar, bu anlayış sürdüğü müddetçe asla düzelmeyecektir. Yol ve köprü yapımıyla övünmek de insanın derdine çare olmuyor, insanı insan yapmıyor. Betona yapılan yatırımın onda biri insana yapılsaydı; ülkemin beni ciddiye alıp almadığını değil, biz şimdi başka şeyler konuşuyor olacaktık. Her izin sonrası eğer izin yapamamışsan izine giden dostlarını dört gözle bekliyorsun. Hem onlar özleniyor hem de dostlarımızdan haber getirecek diye yolları gözleniyor. Bu yıl izinden dönenlerin ittifak hâlinde oldukları tek şey vardı o da, insanların kahir ekseriyetinin –ne acıdır ki- maddeye tapar hâle geldikleriydi. “Bu insanlar hangi ara bu duruma geldiler” diye endişesini paylaşan Halil Hocam anlatıyor: “Yakın akrabam diye ziyaretine gidiyorum, soğuk bir tören ile karşılanıyoruz; sanki ‘neden geldin?’ der gibi… Hâl hatır sonrası sohbetimizin birdenbire ev alımına, araba değişimine, lüks yaşama geldiğini fark edince irkiliyorum. Adamın 2014 model arabası var kapıda, onu 2015 modele çevirme planlarını anlatıyor. Evin hanımı geçen sene değiştirdikleri mobilyayı yenileyeceklerini, evin kendilerine küçük geldiğini bu evi kiraya vererek yeni bir ev satın alacaklarını söylüyor. Biz sanki başka bir gezegenden gelmiş, başka bir âlemdeymişiz gibi, trene bakar gibi bir onun, bir diğerinin suratına bakıp duruyoruz. “Çocukları görseydik, evde değiller mi” diyorum çekinerek… Büyük bir pişkinlik ve rahatlıkla “Evdeler dayısı da, birinin haftaya

sınavı var ders çalışıyor, diğeri üniversiteye hazırlanıyor” diyor. Kanım donuyor, tepem atıyor, tansiyon tavan yapıyor, elimden, dilimden ve kafamdan bu duruma müdahale edecek bir çare, yol arıyor, bulamıyorum. Yahu iki yıldır görmediğim yeğenimi görmek istiyorum, bana söylenene bak!.. Behey bacım-kardeşim! Ben seninle hasret gidermeye gelmişim bana konuştuğun şeylere bak!.. Herkesin tek derdi para, para, para… Çalışmadan kazanmak, aldıkları 1500 lirayla holdinglerle yarışmak, nereden, nasıl olursa olsun bütçeye 3-5 kuruş fazladan katmak, çocuğunu, dinsiz, donsuz, ahlâksız da olsa üniversiteye sokmak herkesin tek derdi olmuş. Bu ahlâk erozyonu, insanları ancak ve ancak bitişe götürür, çukura doldurur.” Bu durum, sadece Halil Hocamın izlenimleri, düşünceleri değil, izin dönüşü görüştüğüm herkesin genel kanaati… Kıssaya dönecek olursak, bizi içinde bulunduğumuz kendi durum ve sorunlarımız değil amma, ahan da bu sözler, bu gidişat öldürür…

Nerede hata yapıyoruz? Bu sefer de, Türkiye’de yaşayan ve geçenlerde Hollanda’yı ziyaret eden sahasında uzman bir misafir Türkiye’nin fotoğrafını şu şekilde anlatıyordu… “Ortaokulun birinde 200 kişilik bir talebe grubuna seminer vereceğim. ‘Aranızda, anne ve babasını sevmeyen var mı?’ diye bir soru sordum, 180 kişi el kaldırdı. Anne ve babasından nefret edecek duyguya bu çocuklar nasıl sahip oluyorlar… Ruh dünyası bozulmuş bu nesli bizler nasıl yetiştirdik. Ne oldu da böyle acımasız, merhametsiz, duygudan yoksun insanlar hâline geldik. Nerede hata yapıyoruz biz? Bizler özellikle son 15 yıldır çocuklarımızın dış dünyasıyla ilgilendik. Onlar için her şeyin en güzelini tedarik etmeye çalıştık. En iyi cep telefonunu, en kaliteli bilgisayarı aldık, okuldaki başarısına odaklandık ama hiç kimse onun kişiliğini, karakterini, ahlâkını önemsemedi. Rüzgâr ektik, fırtına biçiyoruz. Çocuğun bedensel bütün şikâyetleri ilaçla çözülür amma, onun ruhsal sorunlarını, sevgi problemini, merhamet, vicdan, ahlâk problemini, ana-babaya saygı ve sadakat problemini hangi ilaçla ve neyle çözeceğiz?” İşte, aynı zihniyet dünyanın her yerinde bu tür ürünleri yetiştirmenin gayretindeler. Biz de onlar gibi mi olacağız? Dünyamızı daha fazla kirletmelerine müsaade mi edeceğiz? Yoksa, tarafımızı seçerek, karartılmaya çalışılan dünyamızın aydınlık kalmasını mı sağlayacağız? Bu sorunun cevabı da sende!..

Google.com arama motorunun internet alan adını (domain name) kısa süreliğine satın alan bir gence Google para ödülü verdi. İsim hakkı konusunda yapılan idari bir hata, Amerikalı öğrenci Sanmay Ved'in 29 Eylül'de kontrol hakkını satın almasına neden oldu. Van, Google.com'u bir dakika kadar kontrolünde tuttu. Fakat şirket olayı fark edince satın alma işlemini iptal etti. Bu hatayı ortaya çıkardığı için Google, Ved'e para ödülü verdi. Ved ise bu parayı hayır kurumlarına bağışladı. Ödülün miktarı açıklanmadı ancak bazı kaynaklar 10 bin doların üzerinde olduğunu bildiriyor. Google olayla ilgili yorum yapmadı. Sanmay Ved ise LinkedIn sayfasında yaptığı açıklamada, daha önce çalıştığı Google ile ilgili alan adı hakkını bir süredir gözetim altında tuttuğunu söyledi. İşletme alanında yüksek lisans yapan Ved, 29 Eylül sabahı Google'ın kendi sitesinde satın alma hizmetleri bölümünü tararken, Google.com isminin satılık olduğunu fark etmiş.

Dünyada açlık bitmiyor

Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü, Berlin'de Dünya Açlık Endeksi’ni açıkladı. Bu sene açlık haritasında gri bölgeler dikkat çekiyor. Haritadaki bu bölgeler sağlıklı veri elde edilemeyen noktaları gösteriyor. Savaş ve çatışmaların devam ettiği Suriye ve Libya gibi bölgelerden kitlesel göç nedeniyle sağlıklı veri toplamak gitgide zorlaşıyor. Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü Yetkilisi Andrea Sonntag, beslenme koşullarının bu ülkelerde "çok ciddi ile tehlikeli" arasında olduğunu tahmin ediyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan ve Somali gibi ülkeler de bu sınıfa giriyor. Buralarda klasik anlamda savaşlardan bahsetmek güç. Andrea Sonntag, "Orduların yanı sıra isyancılar, paramiliter güçler ve suç örgütlerinden bahsetmek mümkün. Bu çatışmalar bilinen anlamıyla savaşlardan daha az can kaybına neden olsa da sivil ve silahlı aktörler arasındaki sınırın belirsizleşmesine neden oluyor" diyor.

Arif Yakışır HTK'dan çekildiğini açıkladı TİKDF Başkanı Arif Yakışır geçtiğimiz günlerde üyesi olduğu Hollanda Türk Konseyi'nden ayrıldığı haberini Hollanda Türk kamuoyuyla paylaştı. HTK Başkanı Sefa Yürükel'e konuyla ilgili bir mail gönderen Arif Yakışır, aynı zaman da ayrılık haberini Hollanda Türk basınıyla da paylaştı.

Arif Yakışır yazdığı mailde 15 Eylül tarihinde De Olijventuin Restoranında HTK'nın ilk kuruluş toplantısında yer aldığını ve bu toplantında Cumhuriyet bayramı etkinlikleri gelirlerinin şehit ailelerine verilmesi v.s. gibi birkaç birlik toplantısının yapılmasından bahsedildiğini belirterek geçicı bir komiteye kendisinin de da-

vet edildiğini ve Federasyon yönetim kurulundan onay aldığı takdirde komitede yer alabileceğini söylediğini ifade etti. Yakışır: Yönetim Kurulundaki arkadaşlardan onay alarak, 20 Eylül tarihindeki Rotterdam Zuid'de bir buurthuis'de yapılan 2. toplantıya da katıldım. 2 saati aşkın süren bir toplantı yapıldı. Bazı STK temsilcileri ve

vatandaşlardan ferdi olarak katılımlar oldu. Bu konuşma süresince yapılması gereken birçok faaliyetlerden bahsettiniz. Bir kısmına itiraz edildi, ettim. Katılmayan STK'larla ilgili cümleler sarfedildi. Orada gündeme getirilen, yapılması düşünülen birçok faaliyetlerden bahsedildi. Bunların kaynaklarından v.s. behsedilmedi. Netice olarak,

Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonumuz yönetim kurulumuzun almış olduğu karar gereği, bundan sonra Hollanda Türk Konseyi ve oluşturulan komite toplantılarına Federasyon olarak katılmayacağımızı bildirir, çalışmalarınızda başarılar dileriz" diyerek komitede artık yer almayacağını ifade etti.


Duvarları yıkacağız, her tarafta olacağız HABER

EKİM / OKTOBER 2015

16

RÖPORTAJ:FATİH KARAMAN

hinden itibaren ise Türk Federasyon Genel Başkanlığı yapıyorum. Bunun yanında hem öğrencilik dönemimde hem de bu teşkilatta başkanlığımın yanında Hollanda'nın muhtelif yerlerinde de teşkilat kurulmalarında altyapı çalışmalarında bulundum. Teşkilat sorunlarını iyi tanıyorum, çünkü en alttan başladım.

MURAT GEDIK Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? İsmim Murat Gedik, 1973 Nijmegen doğumluyum. Evliyim, dört çocuğum var. Tahsil hayatıma Hollanda'da, ilk önce MAVO'dan başladım, sonra HAVO yaptım, daha sonra Arnhem Yüksel Okulu'nda Ekonomi bölümünü bitirdim. Şu an özel bir şirketin mali işletmesini yürütüyorum. Bu arada çeşitli kurslar yaptım ve en son kendi bölümümde mastır da yaptım. Tabi bu eğitimleri alınca işyerinde yükselme şansın yüksek ama sırf federasyondan dolayı işleri askıya aldım. Yine de hem Federasyon işlerini hem de kendi profesyonel işimi bir arada yürütebiliyorum.

Gençliğinize bakacak olursak, bu işler sizde nasıl gelişti? Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, benim eğitimimde buraya kadar gelmemin en büyük sebebi teşkilattır. Ben 17 yaşlarında rahmetli Türkeş'in fikriyatıyla tanıştım ve onun yolundan gittim. Anne ve babam, 'oğlum oku adam ol' diye teşvik ediyordu okumaya, ama önümüzde kimse yoktu. Bu teşkilat beni okumaya yöneltti. Hem mastır yapmama vesile oldu, hem de ben 23 yaşında teşkilat başkanı oldum. 17 yaşlarımda Türkçe okumaya da başladım. Türk tarihini özellikle manevi değerleri fikir adamlarının kitaplarını okumaya başladım. Necip Fazıl ve Atsız Bey gibi kitapları

romanları okudum. Beni en çok etkileyen kitaplardan biri Rahmetli Türkeş'in '1944 Milliyetçilik Olayı' diye bir kitabı vardı. İlk ciddi Türk kitabıdır elime aldığım. Okurken ürperdim. İnsanların inanmış olduğu uğurda neler çektiğini ve pes etmediğini gördüm. Demek ki böyle adamlar da varmış dedim. Okuduğum kitaplarda bir yere takılıp kalmadım, bir görüş veya diğer dünya anlayışı olan kitaplara da göz attım. Örneğin Stalin'in hayatını okudum, nefret ettiğim bir insan, milyonlarca insanı katletmiş, ama o tip insanların hayatını okumak bilmek te lazım.

Genelde teşkilat daha yaşlı insanların elindeydi değil mi? Nijmegen Teşkilatında öyle değildi. Biz teşkilâtlanmayı önümüzdeki yaşlılardan değil okuyarak öğrendik. Bu bizim artı yönümüz. Anadolu çocuğuyuz, ülkücülere ayrı bir sevdamız var. Okumayı bilinçli bir şekilde seçtim, bunun da çok faydasını gördüm ve görüyorum. Ben şekilciliğe çok karşıyım. İnsanların kafa yapısının daha önemli olduğu düşüncesindeyim. O dönemlerde yaklaşık 20 yaşında federasyonlarda belirli görevlerde bulundum. Özel projelerde katkımız oldu. Bundan yaklaşık 10 sene önce aktif olarak federasyon yönetimine girdim. 9 yıl genel sekreterlik yaptım. Güven Başkanla beraber yaptık. 19 Mayıs 2012 tari-

Nasıl bir fark var sekreterlik ve başkanlık arasında son üç senedir? Elbette sorumluluk daha fazla. Biz genel sekreterlik dönemimizde bu kadar olmasa da federasyonun dışarıya yüzü olmuştuk. Onun tabi ki faydasını gördüm genel sekreterlikten başkanlığa giderken. Federasyon dışı veya bizim camianın dışındaki kurum ve kuruluşlarla irtibatların çoğunda ben olduğum için onun kolaylığını da yaşadım ve halen yaşıyorum. Sorumluluk konusunda çok fark var, o dönem genel sekreterlik daha çok yaptığımız çalışmaların dışarıya yansımasaydı. Şimdi her iş size bakıyor. Federasyonumuzun iyi bir ekibi var çoğu ya burada doğmuş veya küçük yaşta Hollanda'ya gelmiş. Bu ekibin içerisinde yüksek lisanslı üç tane arkadaş var mastır yapmış. Yani bu arkadaşlarımızda vizyon konusunda iyi. İçinde bulundukları ortamı tanıyan insanlar. Bizim federasyonumuzda hiç kimse yoktur ki dışarıdan gelmiş olsun. Bir bakıma kendi adamımızı kendimiz yetiştirdik. Biz dedik ki, "Bu federasyon dört duvar arasında kaldığı müddetçe millete hizmeti götüremeyiz, bu dört duvarı kırmamız lazım" hatta ben şu cümleyi kullandım "Şu oturduğumuz oda 'Ergenekon'dur" dedim. Buradaki duvarları yıkacağız, demirden dağı eritip çıkacağız dedik. Her yerde olacağız, yüzümüz her yerde görülecek, fakat bir şartımız var bizim milli manevi değerlerimize ters düşen ortamlarda olamayız. Onun dışında bütün Türk kuruluşlarının hepsiyle oturup çay kahve içeriz. Diğer kuruluşlarla olan ilişkileriniz nasıl hangi seviyede. Bu ilişkilerde siz davet eden taraf mı yoksa edilen taraf mısınız? Bütün kuruluşlarla ilişkimiz iyi, biz hiçbirini dışlamıyoruz ve dışlanmak ta istemiyoruz. Yılda ortalama dört tane faaliyetimiz var Hollanda çapında. Bunun dışında daha küçük çaplı onlarca faaliyetimiz var. Bunların hepsine insanları davet etmiyoruz ama bütün faaliyetlerimiz herkese açıktır. Başka kurumların bizimle davet konusunda yarışacak gücü yok, aktiflik açısından diyorum. Fert bazında ve kurum bazında hepsiyle de görüşüyoruz. Çoğu konuda bir araya gelebiliyoruz,

ama zaman zaman gelemediğimiz de oluyor. Bizde karar almak mekanizması çok hızlıdır. Ben hiç bir şeyi kafama göre karar almam ama 1 saat içinde dönüş yapabilirim. Arkadaşlarla WhatsApp aracılığıyla görüşüp etkin karar alabiliyoruz. Peki hangi alanlarda birlikte hareket edebileceğinizi düşünüyorsunuz? Her konuda olabilir. Milli manevi bayramlarda, bu ülkenin başta Türkler olmak üzere yabancılara uygulamış olduğu politikalara karşı ve Türkiye gündemini ilgilendiren konularda olabilir. Ama siyasi yaklaşımların bunu engellediği düşüncesindeyim. Kutlu Doğum proğramlarını teşkilatlarımız mevcut bulunduğu şehirlerde diğer Türk kuruluşlarıyla birlikte yaptı beraberlik yürüsün diye, fakat maalesef fazla yürümedi. Bunun bitmesi bizden kaynaklanmadı. Birileri ya egosunu yenemedi ya da bu çok yorucu dendi veya kendini istediği tarzda ön cephede görmek istedi. Hatta müşterek konularda, kendi teşkilatlarımızın ismi geçmeden sadece Türk Platformu adına yapabilirsiniz dedik. Bunları biz teşvik ettik; ama bir yere kadar gidiyor ve maalesef siyasallaşmaması gereken kurumlardaki siyasallaşma bizi çok üzdü. Siz camilerin seçim ortamı olarak kullanılmasını eleştirmiştiniz. Ona zaten baştan beri ben karşıyım. Zaman zaman siyasi partilerin vekilleri geliyor, MHP'nin de vekilleri de geliyor. MHP'li vekiller tabii ki bana gelecek çünkü aynı fikri paylaşıyoruz. Ben burada genel başkan olduğum müddetçe hiçbir milletvekili gelip de bir camide program yapamaz, çok açık söylüyorum. Bu konuda çok eleştiri de aldım. Biz oyunbozan olmayacağız. Allah'ın buyurduğu gibi saflarımızı sık tutacağız, aramıza şeytan girmeyecek. Kendi derneğimizde yapıyoruz ama bizim dışımızdaki ku-

rumlara camilere götürmüyoruz. Yarım milyonluk nüfusumuz var. Geçmiş 50 seneyi değerlendirirsek istenilen seviyede miyiz? Hayır kesinlikle değil, ne kurum ne de fert bazında. 50 seneye rağmen, açık ve net bir şekilde söylüyorum; Türk milleti hala bu ülkeye uyum sağlayamamıştır. Uyum ve asimilasyonun arasını çizmek lazım. Bizim federasyonumuzun çıkış noktası gelecek nesiller için, milli manevi değerlerini hâlâ ayakta tutan, fakat yaşamış olduğu toplum ile barışık ve iç içe. Olaylara beraber bir çözüm arama konusunda geride kalıyoruz. Elbette ki 50 sene öncesine bakarak iyiyiz. Hatta kitabımda da yazdım, bizim anne babalarımız 60'ların sonunda geldi ve uyum sağlayamadılar. Çoğumuzun anne babası kırsal kesimden çıkıp gelmiş. Köyü dışında bir yere gitmemiş. Buraya geldiler dili, dini başka. Onlara bakarak elbette ki daha iyiyiz, ama hala bizim gençliğimiz yeterince Hollandacayı da tam kavrayamamış, üst seviyede Hollandaca konuşamıyor. Üniversite okuyan öğrencilerimiz 100'de üç seviyelerinde, ki bu çok az.

Bu neden kaynaklanıyor acaba Bu biraz şuur meselesi gibi geliyor bana. Okusam ne olacak düşüncesi var maalesef. Ben her zaman diyorum oku diploman olsun, değerlendir veya değerlendirme. Bir de ortam önemli. Okula gittiğinde Türkler birbirini bulur hep bir arada olur. Çoğunluk okumadığı zaman bu azınlık yeterince örnek olmuyor. Eğitime bakışınız nasıl? Eğitim konusunda biz çok olumlu tepkiler alıyoruz herkesten bu başarı ise yaptığımız çalışma-


17

lar konusunda. Bu yedi kişinin işi değil bizim arka planda görünmeyen burada doğup yetişen üniversite okul okumuş veya okumakta olan arkadaşlarımız var. Ben bazen proje sunuyorum bana çok hoş geliyor ama başkanım bu pek iyi değil diyorlar tamam diyoruz. Kurum ve kuruluşlarda biraz daha Hollandaya yönelmesi lazım. Yazılarınızda sert bir dil kullanıyorsunuz... Düşmanlık yoktur yazılarımda. Bir de, ben bir şeye dikkat ediyorum, Allah korusun iftiradan korkarım. Benim temsil etmiş olduğum bir fikir var, bu fikrin yeşermesinde şehitlerin kanları ve gözyaşları var. Birileri bunu siyasi rant için kullanmaya kalkarsa kusura bakmasın. Ben de maalesef son zamanlarda zaman zaman kendimi Türkiye'nin siyasetine kaptırmış olarak buluyorum. Seçim arefesi olduğu için. Bunlar ters şeyler. Dikkat ettiyseniz, buradaki seçim olayı milleti kutuplaştırmaya götürüyor. Buna çok dikkat etmemiz lazım, ben yanlış yapıyorsam Murat Bey burada yanlış yapıyorsun çok ileri gidiyorsun diyebilmesi lazım iyi niyet sahibi arkadaşlarımızın. Öte yandan bu eski ülkücü olayına muazzam karşıyım. Benim teorik yapım sağlam, özellikle Hollanda'da kimin ne yaptığı geçmişinde nerede bulunduğu konusunda istihbaratımız ve bilgimiz var. Birileri kalkıpta, Murat Gedik yeni yetme bir toydur bunun geçmişi yoktur, 40 yaşında Federasyon Başkanı demesin. Son dönemde yurtdışındaki Türklerin de oy verme imkanına kavuşmasıyla, yurtdışında 3 milyona yakın oy kullanma potansiyeli var. Türkler geleneksel olarak son 50 seneye baktığımızda çok fazla ciddiye alınmamış, kendi ka-

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

derleriyle baş başa bırakılmışlar. Neden böyle oldu? Şimdi şunun altını bir kere çizelim. Yine benim durumuma geliyorum 70'li yılların sonu 80'li yılların başı devlet buraya imam göndermemiş, öğretmen göndermemiş. Kim ilgilenmiş burdaki vatandaşlarla hatırlıyor musunuz? Yurtdışındaki Türkler ile ilgilenen ilk kişi Alparslan Türkeş'tir. Onun için diyanet camilerinin yüzde 90'ını, abartmıyorum, ülkücüler yapmıştır. Yani sadece ülkücü hareket tarafından ciddiye alındık, ama bu vatandaşa malolmadı. Başbuğ Türkeş'in bir felsefesi var. Nerede Türk varsa orasi bizim ilgi alanımıza girer. Genel Başkan da bu konuyla çok ilgileniyor ve seçim beyannamelerine bakın şu geçer 'iktidar olduğumuzda Türk Dünyası Bakanlığı'nı kuracağız' diye. Öbür taraftan baktığımızda maalesef diğer siyasi partiler bu konuya oy avcılığı ile bakıyorlar. Askerlik konusu da böyle önce 11 bine çıkarıldı. Tepki geldi diye 6100'e indirildi iyilik yapmış gibi. Sonuçta sen çıkarttın sonrada buna göre indireceğiz diyorsun. Zaten büyüklerimiz yeterince sömürüldü. Bizler de halen sömürüluyoruz. Türkiye'de gayrimenkul olanlar sıkıntı yaşıyorlar. Türkiyeye giderken yollarda çile çekiliyor. Türk Havayolları şirketi belki de dünyanın en pahalı havayolu şirketi. yani hala bizler burada ezilirken devlet sahip çıkmıyor. Güçlü bir Türkiye olsaydı Hollanda Türkçe derslerine ilkokuldan kaldıramazdı. Güçlü bir iktidar olsa Ankara Antlaşması'na aykırı durumlara tavır konurdu. Keşke önce bunları halletseler de ondan sonra seçme, seçilme hakkına el atsalar. Hollanda medyasının buradaki Türk toplumuna sistematik bir aşağılayıcı bir tutumu var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim Türk toplumunun bir zafiyeti var. Bu topluluk ciddi bir manada Hollandaca gazete çıkaramaz mıydı bu zamana kadar? İşte buralarda uyumda hala gerilerdeyiz.

Kapalı bir toplum muyuz? Kapalı bir to p l u m u z . Açılmak için bir kere

toplumu iyi bilmek lazım. gündemi takip etmek gerekiyor. Nerede gerekiyorsa orada temsil etmek lazım. Bizim gençliğe baktığımızda ne oluyor? Okuyanlar genelde ya hukukçu oluyor ya tıp okuyor. Siyasal Bilgiler'de kaç Türk var mesela. Siyasal bilgilerde genelde maneviyat kültürümüze ters düşen Türk kökenli gençler var. Çünkü milletvekillerimize baktığımızda bir iki istisna hariç oy verip de keşke vermeseydin dediğim oldu. Adam çıktı millet vekili oldu, Ermeni sorununu soykırıma çevirdi. Adamın adı Türk diye oy verilmez, bu çağrımı her zaman yineliyorum. Yeni vekillerimizi başarılı buluyor musunuz Tunahan ve Selçuk arkadaşları? Başarılı bulup bulmamak için henuz erken diyorum. Fakat girişimlerini cesaret dolu buluyorum. Kendilerini daha da geliştirmeleri lazım. Sadece Türklere hitap etmediklerini göstermeleri gerekiyor. Popülizmden uzak kalmaları da lazım. Sadece Türk insanlarına yönelirse ki; öyle olduklarını düşünmüyorum sadece Türk toplumuna yönelerek vekil çıkaramazlar.

Türk sosyal demokratlar Tunahan Kuzu için PvdA'da iken 'aslında PvdA gibi sol bir partide ama gelenek olarak sağ zihniyete sahip' diyerek eleştirmişlerdi... Türkiye'de sağ görüşlü olup burda sol görüşlü olmak diye bir şey yok zaten. Türkiye'deki ile buradaki sağ görüşlü partiler birbiriyle kıyaslayamazsınız. Siyaset öyle bir şey ki yaşamış olduğu toplumda milletin toplumun menfaati neredeyse orada olursun. Ben Türkiye'de Türk milliyetçisiyim burada ben Türk milliyetçisiyim diyemiyorum henüz yavaş yavaş ısındırarak söylüyorum. Çünkü benim milliyetçilik anlayışımla, buradaki milliyetçilik anlayışının arasında daglar kadar fark var. Burada milliyetçilik dediğiniz zaman Nasyonel sosyalizme giriyor hemen ırkçılık ve faşizme gidiyor. Halbuki Türk milliyetçiliği başka bir şey. Biz tamamen kültürel bakıyoruz Allah'ın kabul etmediği hiçbir görüşü kabul etmiyoruz. Türkiye'deki sol ve buradaki solu birbiriyle kıyaslamazsın. Toplum olarak siyasete daha mı yakınız ama. Evet bir toplum olarak siyasete yakınız, futbola yakınız, hepimiz teknik direktörüz, MHP ve CHP'nin başına ben geçeyim; Türkiye güllük gülistanlık. Siyasete yakınız, ama altyapıda maalesef henüz zayıf. Gençliğe nasıl bir vizyon çiziyorsunuz federasyon açısından? Benim kitaba yazdığım bir konu ve her zaman tekrarlıyorum. Avrupa Türkleri tek başına bir Türk değildir. Büyük bir coğrafyanın bir parçasıdır Türk gençliği. Tarihi tek elden almak lazım. Adam çıkıyor 'Ben Osmanlı torunuyum diyor'. Ben de Osmanlı torunuyum ama Osmanlı kimin torunuydu ona kafa yormuyor. Bunu güven açısından söylüyorum. Kendisinin tarihten alacağı güvene ben inanıyorum. Bugün öyle bir hale geldik ki belirli kesim Osmanlı'ya düşman olmaya başladı. Sanki Osmanlı 'dan itibaren bu millet var veya birilerine göre Atatürk'ten itibaren bu millet var. O da onun askeriydi. Bu bir silsiledir. Bütün bir tarihi ele almak lazım güven açısından. Buradaki Türk gençliğine özellikle İmam-ı Azam gibi, İmam-ı Maturidi gibi değerleri tekrar bilinçaltına sokmamız lazım. Çün-

kü biz aklı bir kenara atmaya başladık en büyük sıkıntımız. Orada öyle bir gençlik yetiştirmemiz lazım ki akıl ile duygusallığı ölçüp dengeleyebilmeliler.

Federasyon olarak önümüzdeki 5 yıl için yazmış olduğunuz bir plan var mı? Ben üç sene oldu geleli, ne kadar kalırım Allah kerim, ama hayalimde şöyle bir federasyon var. Vizyon sahibi kişilerin bizlerden sonra görev almaları. Burayla uyum içerisinde çalışmaları fakat Türk dünyasından kopmamak şartıyla, böyle şahısların gelmesini istiyoruz. Mevcut yapılanmalar ve projelerimizde halen kiralık yerlerimiz var. Hepsi mallık olması

lazım. Federasyonda her teşkilat artık uzmanlık dalına yönelmesi gerekiyor, birinci önceliğimiz bu. Çünkü federasyon olarak 40 dalda koşturuyoruz dikkat ederseniz faaliyetlerimize bakın bin bir çeşit faaliyet var. Bu hem yıpratıyor, hem yoruyor, hem de başarıyı elde etmenin önüne geçiyor. Allah nasip ederse buradaki yetişen neslin kitap nesli olması lazım. Makaleler yazabilmesi, kitap üretmesi lazım. Türkçe veya Hollandaca fark etmez. Ufak basit bir kitapçık çıkarttım. Dördüncü baskı yaptı, tüm gelirleri teşkilata ait. Bunu yapabilecek arkadaşlar da yapsın. Biz teşvik ediyoruz, tabii ki uzmanlık alanında yapılması lazım.

Kısa kısa...

Neler okursunuz, son okuduğunuz 3 kitap hangileri? Son okuduğum kitap Enver Paşa ile ilgili. Bu konuda o kadar çok şey söylediler ki kitabını okumaya karar verdim. Bu adam bu kadar kötü geliyorsa bunda bir Türklük şuuru vardır dedim, araştırdım ve dediğim çıktı. Özellikle Enver Paşa ve Gazi Mustafa Kemal ile ilgili kitaplar okudum. Bunun dışında İmam'ı Azam İmam'ı Maturidi ile ilgili kitaplar okudum. Cengiz Aytmatov, ben onu okurken hiç yabancı görmüyorum ruhumu okşuyor bu tarz kitapları seviyorum . Hayatta neye önem verirsiniz? Dik duruş. Gelişmek de önemli. Her kişinin gelişime açık olması lazım.

İinsanda ne ararsınız? İnsanın maneviyatı önemli fakat şuurlu bir biçimde maneviyat. Yani maneviyatında bazen cılkı çıkıyor. Bunlara çok dikkat etmeye çalışıyorum. Fakat özellikle iftira konusunda nasıl olursa olsun bize göre değil. Yazılarımda hiç bir tane kulaktan duyma olay yok. Belirli bir dünya görüşümüz var bunun teorik altyapımız hamdolsun güzel görüyorum. Nelerden mutlu olursunuz? Mutluluk, toplummuuzda bu da iyi oldu güzel bir şey yaptık dersek mutlu oluruz. Genel manada toplumumuzu bağladığı zaman mutlu oluruz.

Sizi neler üzer? Başka toplumlara baktığımız zaman, onların ilerleyişi beni üzer. Mesela diğer toplumlarda adamlar gitmişler Mars'ta su bulmuşlar çıkıyor bizim önde gelenler bu araştırma için o kadar para harcanır mı diyor. Hayatımızın merkezine neler koydunuz?

Hayatımın merkezinde her şeyden evvel Cenab-ı Allah var ve bütün insanları kul olarak görmek, ilahlaştırmamak. Rol modeliniz var mı? Bütün Türk büyükleri. Ben o konuda ayrım yapmıyorum.

Özellikle çok merak ettiğiniz biri yok mu? Bizim hayatımızda yön veren, her yönüyle yön veren rahmetli Türkeş. Ben rahmetli Türkeş'in hiç elini öpmedim şahsen hiç tanışmadım. Bir kere önde gelen bir ağabeyimizle yanına gittik. Ben galiba 27 yaşlarındaydım, elini öpeceğim oradan birisi bir göz kırptı ki, bir adım geri attık. Öyle bir disiplin var. Ama Türkeş'i kitaplardan yazılardan tanıdım. Birebir duyduklarımla ben de onun yeri çok başka. Alparslan Türkeş'de bütün Türk büyüklerini görüyorum. Yani Türk tarihini görüyorum. Zaman zaman okuyorum ve yazıyorum bir şeyler sonra diyorum ki bunu Türkeş de söylemişti. Bir de Atatürk'ün yeri vardır. Atatürk'ü bize din düşmanı olarak öğrettiler ama onun öyle olmadığını geç de olsa öğrendim.

Çocuklarınızla ilişkileriniz nasıl zaman ayırıyor musunuz? İhmal etmeyecek kadar zaman ayırmaya çalışıyorum. Belki görüşmekte zorlanıyoruz fakat birebir takip ederim. Maalesef yeterince görüşemiyoruz. Ama teşkilat-iş-aile dengesini iyi kurmaya çalışıyorum. Bizim yönetim kurulu toplantılarımız 50 dakikayı geçmez. O zaman üzerinde başkalarında hakkı var. Yolculuk yapmayı seviyor musunuz? Severim, ama gideceğim yerlere trenle giderim. Tren bağlantısı iyiyse trende giderim çünkü trende yolculuk yaparken kitap okuyabiliyorum.


HABER

18

EKİM / OKTOBER 2015

TiCARi SAYFALAR MERAM SUPERMARKET MERAM SUPERMARKET Kruiskamp 132 • 3814 PE •Amersfoort

Ticari Sayfalar'da 49,- EURO'dan başlayan fiyatlarla ilan verebilirsiniz.

Hulp nodig? Thuis of op de zaak

Tel: 033 - 475 82 02

PC • Laptop • Mobiel • Tablet reperaties Internet • Netwerk • Voip • TV & Advies MERAM SUPERMARKET Meridiaan 30-32 3813 AW Amersfoort Tel: 0651691025

GROOTHANDEL IN HORECA BENODIGDHEDEN

JILPAQ Holding www.jilpaqholding.com

Tel: (013) 455 11 19 Mail: info@jilpaq.nl

Ledeboerstraat 39 5048 AC TIlburg

Xenonweg 13-J 3812 SZ Amersfoort

www.pcspoedservice.nl info@pcspoedservice.nl

Sera Supermarkt

� Taze meyve ve sebze reyonu � Et reyonu � Bol miktarda güleryüz

Haftanın 7 Günü Açığız

Bos en Lommerweg 159/161 1055 DS Amsterdam Tel: 020-6860623

Stille Veerkade 25 2512 BE DEN HAAG Tel: 070 394 63 45 Fax: 070 393 10 04 • • • • • • • •

İflas ve kişisel iflas davaları Sosyal sigortalar hukuku Boşanma davaları lettertype Bauerbodini bt (bold) Velayet ve nafaka davaları Ticaret hukuku İş hukuku Kira hukuku Haciz ve icra davaları

www.asv-advocaat.nl E-mail:harmankaya@asv-advocaat.nl

Kalite, servis ve uygun fiyatlarla her an hizmetinizdeyiz. Arayın görüşelim. De Groene Voorwaarts 491 7325 AT Apeldoorn www.happyblus.nl info@happyblus.nl

Avukat

Tuğba Harmankaya

Murat Houden Tel: 06-16 02 39 33

'se koy sepete

Tel: 010-4230513 Laan op Zuid 480 • 3071 AB Rotterdam


19

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

Asude Moda mağazasını Rotterdam'a taşıdı

A

slen muhasebe öğretmenliği yapan Asuman EroğluGöl, işinin yanında hobi olarak başladığı sal ve eşarp satma serüveni, kendi deyimiyle "kontrolünden" çıkmış ve butik açmaya kadar gitmiş. Çalışan bir bayan olarak uygun kıyafet bulmakta çok zorlanan Asuman Eroğlu-Göl, neden bir Türk markamız yok diye düşünmüş. Hem kaliteli hem de tesettür kıyafet Hollanda'da bulmak zor olduğundan Türkiye'de var olan

kaliteli markaları Hollanda'ya taşımaya karar vermiş. "Beklemediğimiz kadar ilgi gördük. Facebook ve Instagram da çok tutuldu. İnsanlar demek ki benimsemiş. Ailemin ve sağlam bir ekibimin desteğiyle Delft de bir butik açtım. İlgi büyük oldu, yerimiz küçük geldi. O yüzden de butiğimizi Rotterdam'a taşımaya karar verdik. Kıyafetlerimiz kaliteli kumaşlardan üretiliyor, insanlara ucuz kumaşlarla yapılan kıyafet satmak istemiyoruz" diyor.

PEGIDA Hollanda'da gösteri yaptı Hollanda’nın Utrecht kentinde, Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) ile karşıtları iki ayrı gösteri düzenledi. PEGIDA taraftarları kentin Vredenburg meydanında, karşıt grup Uluslararası Sosyalistler ise Janskerkhof bölgesinde toplandı. Belediyenin daha önce aldığı karar gereği grupların yürüyüş yapmasına izin verilmezken, polis gösteri alanlarında geniş güvenlik önlemi aldı. Yakın bölgelerde düzenlenen ve zaman zaman tansiyonun yükseldiği gösterilerde polis, taşkınlık çıkaran bazı kişileri gözaltına aldı. Güvenlik nedeniyle şehrin merkezindeki birçok sokağı yaya ve araç trafiğine kapatan polis, birbirlerine saldırmaya çalışan grupları atlı birlik ve çevik kuvvetin yardımıyla dağıtmaya çalıştı. İslam karşıtı sloganların yazılı olduğu pankartlar taşıyan PEGIDA taraftarları yaptıkları konuşmalarda, göçmen

ve Müslümanların sınır dışı edilmesi istendi. Aşırı sağcı grup, aynı zaman da ülkedeki cami ve İslam okullarının kapatılmasını da talep etti. PEGİDA taraftarlarına düdük çalıp slogan atarak cevap veren Uluslararası Sosyalistler ise Müslümanları destekleyen pankartlar taşıdı. “Hollanda’da faşizme yer yok” sloganları atan grup,

“İslam’ı seviyorum”, “PEGIDA’ya son”, “Faşizme karşı el ele” yazılı pankartlar taşıdı. Geçen sene Ekim ayında kurulan ve ilk gösterisini Almanya’nın Dresden kentinde düzenledikten sonra diğer ülkelere yayılan PEGIDA, Müslüman ve göçmen karşıtı sert görüşleriyle biliniyor.

KAZA HUKUKUNDA LİDER, KAZA TAZMİNATLARINDA UZMAN KURULUŞ!

Design: Websayfa.nl

Elfi & Randstad

Kaza Avukatı

ÜCRETSİZ DANIŞMA HATTI

Administratie en Accountancy

www.profa.nl

Bierstraat 119 • 3011 XA Rotterdam - Financiële administratie - Salarisadministratie - Aangifte Omzetbelasing - Aangifte Loonheffingen - Aangifte Inkomstenbelasting

ROTTERDAM BÜROMUZ AÇILDI

- Vennootschapsbelasting - Jaarrekening - Schrijven van ondernemingsplan - Begeleiding en advisering

www.avantibakkerij.nl Avanti Bakkerij Van Randwijcklaan 10 /12 3814 AL Amersfoort Tel. 033-2852531

Openingstijden: Maandag t/m Zondag 07:30 - 22:00


HABER

20

EKİM / OKTOBER 2015

BULMACA USTALARI İŞ BAŞINA!

BULMACA Mesafe

Küçük bitki Beyaz

Geçmiş kuşaklar

Şarkı

Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz

Utanma

Bilmiş çocuk

Bilgili

Tanrı tanımaz

Türk Tarih Kurumu

Göz rahatsızlığı Ot aramak Utanma

Sıcaklık imi

Litre

Vietnam tatili

Almanya plaka kodu

Uzun hikaye

Yas

Şaşma ünlemi

Şiilik öğreticisi İstek arzu TIKDF Başkanı İlkel silah

Avuçlama

Almanya plakası

Erzak dolabı

İlave Kıyamet meydanı

Hollanda plakası

litre

Dökme demir

Resimdeki R'dam Konsolos yard. İlk harf Bağışlama

Litre

Saçı olmayan

fosfor imi

Mililitre Er

Kazak reisi

Ülkü düstur

Alt sınıf

Hile

Karbon nun imi

Sivri uzun demir Araba markası İz işaret Göz rengi

İlave

Tanrı tanımaz

Asit iyonlaşma kapasitesi

İletme işi

Bereket bolluk Sıvı hale geçme

Utanma

Akıllıca Döşeme sıvası

Akıllı zeki

Kükürt imi

Hisse

Bir tekstil firması

Kalıcılık ölmezlik

Boyun eğen

Mısır'ın başkenti

Geline yakılır

Küsmüş dargın

Olgunlaşmamış

Ev arazisi

Şirketin kısaltması

Alfabenin 28. harfi

Oturmak

Haftanın 2. günü

Bayındır Bilgili Mezar

Verenigd Arnhem Parti Başkanı Bir nota

Kamu personeli seçme sınavı

Lanetleşmek

İlk harf

Kanal7 de yayınlanan bir dizi

Röntgen imi


21

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

Corendon Hollanda’nın Fuat Nurlu 3. En Büyük Turizm dualarla uğurlandı Şirketi seçildi

Son yıllarda hem tur operatörü, hem havayolu, hem de otel zinciri olarak yaptığı başarılı yatırımlarla sektörde adından sıkça söz ettiren Corendon Turizm Grubu’ na bu kez de Hollanda’dan bir ödül geldi. Corendon, Hollanda’nın en büyük gezi-seyahat dergisi TRAV Magazine’in açıkladığı “En Büyük 50 Turizm Şirketi” listesine 3. sıradan girerek büyük bir başarı gösterdi. 2014 mali yılında kaydettiği 450 milyon Euro ciroyla, geçtiğimiz yıl 9.cu olduğu listeye bu sene büyük bir yükselişle giren Corendon, Thomas Cook, D-Reizen ve Sundio gibi turizm devlerini gerisinde bıraktı. Corendon Turizm Grubu çatısı altındaki Tur Operatörü Corendon Travel ise; aynı araştırmanın “Tur Operatörleri” sıralamasına 4. sıradan girdi. OTELCİLİKTE YENİ ATILIMLAR 2014 sezonu itibariyle otelcilik sektöründe büyük bir atak yaparak adından sıkça söz ettiren Corendon Turizm Grubu, bünyesine

2 yeni otel daha eklediğini açıkladı. Antalya Beldibi’ndeki ve Bodrum Turgutreis’teki Yelken otellerinin işletmesini 10 yıllığına devralan Corendon Hotels&Resorts, bu son atılımıyla otel sayısını 11’e çıkardı. Avrupa ve Türkiye’nin en büyük turizm gruplarından olan Corendon’un kurucu ortağı Yıldıray Karaer, Kemer Beldibi’nde yer alan Yelken otelin adının Grand Park Kemer olacağını ardından Yelken Otel Bodrum’un adının ise Grand Park Bodrum olacağını belirtti. Karaer, “İlkini Antalya’da açtığımız Grand Park Lara otelimizin hizmet kalitesini ve misafir memnuniyetini bu otellere de taşıyacağız” dedi. Yıldıray Karaer, “Otel yatırımları için sadece Hollanda ve Türkiye’ de değil; Yunanistan (Girit, Rodos) ve İspanya (Barcelona, İbiza, Mallorca) gibi kendi tur operatörleri ile de destekleyebilecekleri destinasyonlarda projeler geliştirmeye devam ettiklerini” belirtti. 2016 sezonunda bünyesine katacağı bu iki otel ile birlikte toplam oda kapasitesini 2.500’ün üzerine çıkaran grubun diğer otelleri Antalya Kundu’daki Grand Park Lara; Çeşme Alaçatı’daki Premier Solto Hotel; Çeşme Boyalık Beach’teki Miplaya Hotel; Bodrum Gündoğan’daki The Blue Bosphorus Hotel; Bodrum Güllük’teki Iassos Modern Hotel, Hollanda’daki Vitality Hotel Amsterdam, The College Hotel Amsterdam, Corendon Village Amsterdam Airport ve Rembrandt Hotel Leiden.

GARAGE MERCEDES

9 Ekim 2015 tarihinde kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı Rotterdam Maasstad hastanesinde hayatını kaybeden Fuat Nurlu’nun (53) cenaze namazı 11 Ekim Pazar günü üyesi olduğu Rotterdam İskender Paşa Camii'nde kılındı. Milli Görüş teşkilatı içinde yetişen Nurlu 10 yılı aşkın bir süredir Hollanda İslam Fe-

derasyonunda (NIF) genel sekreterlik görevi yapmıştı. Eşi dostu ve bilhassa dava arkadaşlarından oluşan büyük bir kalabalık İskender Paşa camiine akın ederek Nurlu’nun cenaze namazını kıldılar. İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) genel merkezinden çok sayıda merkez yürütme kurulu üyesi cenaze namazını kılmak için hazır bulundular.

TAZİYE

Hollanda İslam Fedarasyonu eski sekreteri Fuat Nurlu Hakkın rahmetine kavuşmuştur. HABER Gazetesi ailesi olarak hakkın rahmetine kavuşan merhum Fuat Nurlu'ya Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabırlar diliyoruz

Gentle Incasso

1999 dan beri 1999' dan beri hizmetinizdeyiz

national and international debt collection payment solutions National and international debt collection& & payment solutions

Keurmeester Serdar Altay Tegen inlevering 's. tie / voor alle auto €39 van deze adverten

APK

€ 29,€ 49,-

APK Keuringsstation Reperatie en onderhoud alle merken Inkoop en verkoop Banden Accu's

Hillegondastraat 11-13 3051 PA Rotterdam

• • • • •

BENZINE: €69 : L DIESE

Tel: 010 - 418 50 69 Mob: 0619 - 75 83 25

Gentle Incasso, hem şirketten şirkete, hem de şirketten kişiye tahsilat yapan, para tahsil piyasasında uzman bir icra bürosudur. Alacaklı ve borçlu arasında iki tarafı tatmin eden bir sonuç almak için deneyimlidir. Biz, birçok icra bürolarından farklı olarak ‘no-cure-no-pay’ esasına göre çalışmıyoruz. Dosya masrafı olarak az bir meblağ ödeyerek, alacağınızın itinalı bir şekilde incelenmesi garantisini alırsınız. Alacağınızın, ‘sulh yoluyla alınamaz’ haberiyle sizi hayal kırıklığına uğratmayız. Mahkemeye giden bu uzun ve genellikle pahalı yolu, en medeni ölçüler içinde ve mantık çerçevesinde önlemek bizim işimizdir.

İşletmeci olarak paranızı tahsil etmek için ne kadar uzun beklediğinizi biliyoruz. Özellikle ekonomik sıkıntının yaşandığı bu dönemde, borçluların büyük bir kısmı, ödeme süresini uzatıyor ve daha da kötüsü iptal yoluna bile gidiyor. Bu da işletmeci olarak hiç istemediğiniz bir durumdur. Bu konuda sizden de, yapılan anlaşmaları yerine getirmeniz beklenmektedir.

Hizmetlerimizden faydalanmak için ilginizi çektiğimizi umuyoruz. İlgi duyarsanız veya hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bizimle temasa geçiniz.

Gentle Incasso Tel: 075 - 771 46 36 Fax: 075 - 635 70 49

info@gentleincasso.nl www.gentleincasso.nl


HABER

Somali'de kargo uçağı düştü

22

EKİM / OKTOBER 2015

AVRUPALI TÜRKLERE MÜJDE Türkiye'de cep telefonu kullanım süresi 4 aya çıkarıldı

Somali'nin Aşağı Şebelle bölgesindeki Afgooye kentinin yakınlarına bir kargo uçağının düştüğü bildirildi. Afgooye Valisi Abdulgani Yusuf Ahmed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir kargo uçağının Afgooye kenti yakınlarına düştüğünü, sonra da alev aldığını söyledi. Emniyet güçlerinin bölgeye ulaştığını ifade eden Ahmed, söz konusu uçağın hangi ülkeye ait olduğu, modeli ya da düşme sebebi hakkında henüz bir bilgiye ulaşılamadığını aktardı.

Pakistan'da heyelanda 7'si çocuk 13 kişi öldü

Pakistan'ın güneyinde meydana gelen heyelanda 7'si çocuk 13 kişi hayatını kaybetti. Ülkenin liman kenti Karaçi'nin Gülistan-ı Cohar bölgesinde yaşanan felakette, bir tepenin eteğine çadır kuran işçi ailelerin toprak altında kaldığı bildirildi. Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirerek, kurbanların yakınlarına başsağlığı diledi. Yaklaşık 20 milyon nüfusuyla Güney Asya ve Pakistan'ın en büyük kentleri arasında bulunan Karaçi'nin birçok mahallesinde yüzlerce işçi ve evsiz, çadırlarda ya da korunaksız barınaklarda yaşıyor.

Fransa nüfusunun yüzde 9'u göçmenlerden oluşuyor

Avrupalı Türklerin Türkiye tatillerinde beraberlerinde götürdükleri cep telefonlarının kayıt altına alınması için gereken süre 120 güne çıkarıldı ULAŞTIRMA, Denizcilik ve

Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, yurtdışında yaşayan Türklerin, Türkiye’ye seyahatlerinde beraberlerinde götürdükleri mobil telefonlarını 120 güne kadar kayıt yaptırmadan kullanabilecekleri-

ni açıkladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Almanya’da düzenlenen buluşmada yurtdışında yaşayan vatandaşlara, Türkiye’ye seyahatlerinde mobil telefonların kullanımı konusunda müjde verdiğini anımsatan Bakan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK) Elektronik Kimlik Bilgisini Haiz Cihazların Kayıt Altına Alınmasına Dair Yönetmelikte değişiklik yapılması kararı aldığını söyledi.

RESMİ GAZETEDE YAYINLANACAK SÖZ konusu yönetmelik değişikliğinin kısa sürede Resmi Gazete’de yayımlanacağını

belirten Bakan Bilgin, yönetmelikle düzenlenen ve 60 gün olan azami sürenin 120 güne çıkartıldığını ifade etti. Bilgin, “Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, Türkiye’ye geldikleri zaman mobil telefonlarını 60 güne kadar kayıt altına aldırmaksızın kullanabiliyordu. Ancak yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, bu sürenin artırılmasını istiyordu. Söz konusu sürenin 120 güne çıkartılmasıyla yurtdışındaki vatandaşlarımız 4 ay süreyle mobil telefonlarını kayıt altına aldırmaksızın kullanma imkanına kavuşmuş olacak” diyekonuştu.

Araçların Türkiye’de kalma süresi 2 yıla çıkartıldı

Gurbetçilerin kişisel ihtiyaçları için beraberinde getirdikleri araçların Türkiye'de kullanma süresi 6 aydan 2 yıla çıkartıldı Yurtdışından getirilen kişisel kullanıma mahsus kara taşıtlarının, Türkiye'deki kalış süresi 6 aydan 24 aya çıkarıldı. Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen kişisel kullanıma mahsus kara taşıtları 24 ay, binek ve yük hayvanları ile bu hayvanların çektikleri taşıtlar da altı ay süre ile kullanılabilecek.

MÜJDEYI BAŞBAKAN VERMIŞTI Başbakan Ahmet Davutoğlu, 3 Mayıs 2015'te Almanya'nın Dortmund şehrinde yurtdışından getirilen araçların Türkiye'de kalış süresini 2 yıla çıkaracaklarını açıklamıştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, yurt dışında yaşayan milyonlarca gurbetçiye verdiği taşıt müjdesinin detayları netleşmeye başladı. Gurbetçi vatandaşların araçlarının Türkiye’de kalış süreleri uzatıldı. Mevcut uygulamada yurt dışında herhangi bir ülkede ikamet eden

gurbetçi Türkiye’ye taşıtını getirdiğinde en fazla altı ay (180 gün) süreyle kalabiliyordu. Taşıtın yurt dışında emekli olan kişilerce getirilmesi halinde ise bu süre en fazla 1 yıla kadar uzatılabiliyor. Yeni uygulamada bu süre emeklide 2 yıl, çalışanda ise 1 yıla çıkarılıyor. Söz konusu değişiklik bin-

lerce gurbetçiyi cezalı düşmekten kurtaracak. Örneğin bir kişi 6 aylık süreyi geçirdiğinde her ay ceza ödüyor. Ceza rakamı 3 aydan sonra katlanarak artıyor. Arabanın normal vergisinin iki katı kadar vergi hesaplanıyor. Araç ithal edilmiş gibi vergilendirme yapılıyor.

Hac'da son 40 yılın ikinci büyük faciası Fransa Ulusal İstatistik Enstitüsü (INSEE) ülkede yaşayan göçmenlerin toplam nüfusa oranının yüzde 9'a yaklaştığını bildirdi. Enstitü'nün yayımladığı raporda, 2006-2013 yılları arasında ülkede yaşayan yabancı ve göçmenlerin nüfus durumuna ilişkin son bilgiler yer aldı. Raporda, 2013 yılı sonu itibarıyla Fransa'da yaşayan 65,8 milyon kişinin yüzde 11,6'sının ülke dışında doğduğu, yüzde 8,9'unun göçmen olduğu ve yüzde 6,4'ünün ise yabancı uyruk taşıdığı belirtildi. Ülkede 2006 yılında göçmen nüfusun oranı yüzde 8,1 iken, bu oran 1 Ocak 2014 itibarıyla yüzde 8,9'a yükseldi. Toplam göçmen nüfusu ise 6 milyona yaklaştı. Göçmen nüfusunun yüzde 39'unun da Fransız vatandaşlığına geçtiği ortaya çıktı.

İslam'ın beş şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek için her yıl milyonlarca Müslüman'ın akın ettiği kutsal topraklar, sık sık acı kazalara sahne oluyor. Mina'da yaşanan ve 753 kişinin öldüğü, 887 kişinin yara-

landığı izdihamın, son 40 yılın en büyük ikinci faciası olduğu belirtiliyor. Yine aynı bölgede 2006 yılında meydana gelen izdihamın ardından inşa edilen Cemerat Köprüsü'nün, yapıldığı tarihten itibaren ilk defa böyle bir facia-

ya sahne olduğu ifade ediliyor. Son 40 yılda hac mevsimi sırasında meydana gelen ölümlü kazalara bakıldığında 15 kazadan 8'inin şeytan taşlama sırasında veya gidiş-dönüş yolunda meydana gelen izdihamlar nedeniyle yaşandığı dikkat çekiyor. Suudi Arabistan yönetimi de son olarak 2006'da şeytan taşlama alanı için yaklaşık 1,7 milyar dolarlık yeni projeler hayata geçirmişti. Bu çerçevede Mekke'nin Mina bölgesinde inşa edilen Cemerat Köprüsü, hacıların şeytan taşlama yürüyüşü sırasında kullanmaları için yapılmıştı. Uzunluğu 950 metre, genişliği 80 metre olan 4 katlı Cemerat Köprüsü, inşa edildiği 2006 yılından bu yana

herhangi bir izdihama sahne olmamıştı. - Son 40 yılda meydana gelen ve izdihamdan kaynaklanan facialar şöyle sıralandı: 24 Eylül 2015: Mina'da meydana gelen izdiham nedeniyle son belirlemelere göre 753 kişi öldü, 887 kişi yaralandı. 12 Ocak 2006: Şeytan taşlama sırasında çıkan izdihamda 364 kişi öldü. 1 Şubat 2004: Şeytan taşlamanın ilk günü meydana gelen izdihamda 251 kişi öldü. 11 Şubat 2003: Şeytan taşlamanın ilk günü çıkan izdihamda 6'sı kadın, 14 kişi öldü.


23

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

TÜRK DERNEKLERİNE SALDIRILAR CAN SIKTI meye dönmemesi için elimizden geleni yapıyoruz.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Hollanda’nın Rotterdam kentinde bulunan Hollanda Türk Federasyon (HTF)’a bağlı Versam Ülkü Ocağı, 24 saat içinde ikinci defa saldırıya uğrarken, yine Türk Federasyon’a bağlı Schiedam Ülkü Ocağı’na da kimliği belirsiz kişilerce saldırı düzenlendi. Versam teşkilatına 24 saat içinde 2.kez saldırı olmasının ardından Rotterdam Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb, teşkilata gelerek geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Başkan Aboutaleb, HTF Genel Başkanı Murat Gedik ve Versam Başkanı Mustafa Şenyürek tarafından karşılandı. Rotterdam Anakent Belediye Başkanı Aboutaleb, “Saldırıları yakından takip ediyoruz, kimse endişeye kapılmasın. Bu saldırı için Rotterdam emniyetimiz özel birim oluşturdu.

Dernek 24 saat süre ile koruma altına alınarak, güvenlik sağlanacak. Polisin kamera kayıtları incelendi ve zanlılardan 3 kişi yakalandı. Bu konuda geniş çaplı araştırma devam ediyor.” dedi.

EŞ ZAMANLI SALDIRILAR Versam Başkanı Mustafa Şenyürek, “Teşkilatımıza maalesef kimliği belirsiz kişiler tarafından ikinci saldırı oldu. İkinci saldırı 00:45′te, takriben 16 kişilik bir grup tarafından oldu ve derneğimizin 20 tane camını kırdılar. Buraya geldiğimizde saldırganlar kaçmışlardı. Bizim teşkilata yapılan bu saldırının aynı saatinde Schiedam kentindeki teşkilatımıza da eş zamanlı saldırı oldu. Saldırılar esnasında kimsenin olmaması bizi teselli etmiştir. Olayın karışıklıklı bir misille-

SCHİEDAM’DA 3 KİŞİ SUÇÜSTÜ YAKALANDI Hollanda Türk Federasyon Başkanı (HTF) Murat Gedik, “Federasyonumuza bağlı Rotterdam Versam ve Schiedam teşkilatımıza eş zamanlı yapılan saldırılar, bizlerin çalışmasına asla engel olamayacaklar. Maalesef Türkiye’de var olan zor dönemlerin buralara taşınmasını birileri istiyor gibi görünmekte, saldırıyı yapanları bilmiyoruz. Yaşadığımız ülkenin adaleti ve polisine güveniyoruz. Belediye başkanı Ahmed Aboutaleb’e kaygılarımızı ilettik. Kendileri de ciddiyetle bu işe eğildiklerini, Schiedam teşkilatımıza saldıran 3 kişinin suç üstü yakalandığını öğrendik. Federasyon olarak provakatif eylemlere çok dikkat etmekteyiz.” açıklamasında bulundu. Diğer taraftan Hollanda Türkleri Konseyi Yönetimi, STK temsilcileri, vakıf yöneticileri ve vatandaşlar Rotterdam Versam derneğine gelerek geçmiş olsun ziyaretlerini sürdürüyorlar. Bu ziyaretlerin artmasından sonra Rotterdam özel polis birimi kapının 3 metre yakınına zırhlı bir polis aracı yerleştirdi.

Türk Federasyon'dan saldırılar hakkında açıklama

HTF Başkanı Murat Gedik, saldırılara uğrayan kuruluşları bizzat ziyaret ederek saldırılar hakkında bilgi aldı. Hollanda Türk Federasyonu'ndan saldırılar hakkında bir basın açıklaması yapıldı. Açıklama şu şekilde: "Son dönemlerde Türkiye’de yaşanan sorunlar ve mücadele Hollanda’ya da yansımakta. Geçtiğimiz iki gece içerisinde Hollanda Türk Federasyon’a bağlı iki kuruluşa tacizler ve saldırılar olmuştur. Rotterdam’da bulunan VERSAM kuruluşuna 13 Eylül gecesi Molotof kokteylli saldırı gerçekleştirilmiştir. Geçtiğimiz gece ise aynı kuruluşun ve Schiedam’daki Türk Kültür Derneği’nin camları kırılmıştır. Bu çirkin saldırılarda sadece maddi hasar meydana gelmiş, yaralanan olmamıştır. Bu çirkin saldırıları yapanlar Hollanda polisi tarafından araştırılmakta ve tedbirler almaktadır. Bu olayların geçtiğimiz hafta sonu Rotterdam’da bağımsız bir grup tarafından organize edilen ve binlerce

Türk’ün katılımı ile gerçekleşen kardeşlik yürüyüşünden sonra yaşanması, bizleri derinden üzmüştür. Bu olaylar terör’ün Hollanda için bir tehdit değil, bir gerçek olduğunun en belirgin göstergesidir. Türkiye’de yaşanan olaylar Hollanda’ya yansıtılmak istenmekte, çirkin saldırılar ile insanlarımız arasında huzursuzluk ve kargaşa yaratılmak istenmektedir. Geçtiğimiz günlerde sosyal medya gibi dijital platformlarda bu yönde tehditler ve hakaretler paylaşılmıştır. Yaşanan bu son gelişmeler bizleri üzmüştür. Hollanda’daki Türk toplumu olarak bu çirkin saldırı ve tehditler karşısında sükûnetimizi korumaya ve provokasyona gelmemeye kararlıyız. Bu gibi haince eylemler bizleri birbirimize daha da kenetlemektedir. Temennimiz Hollanda toplumunun ve özelde Hollanda’daki Türk toplumunun güvenliğinin Adalet ve Güvenlik Bakanlığı ve Terörle Mücadele ve Güvenlik Ulusal Koordinatörlüğü tarafından gündeme alınması ve gerekenlerin yapılmasıdır. Yetkili makamların sadece olayları kınamalarını değil, takip edip provokatörleri bulmalarını ve gereken işlemlerin yapılmasını diliyoruz. Biz Hollanda Türk Federasyon olarak gerekli bütün yasal yollara başvuracağız.

Helal Et, e meyv sebze ve izi çeşitlerim aze pt her gün ta uz. sunuyor

SİZİ DE . BEKLERİZ

STAR MARKET

Laan op Zuid 1178 3071 AC Rotterdam

010-210 59 67 0641-366 801 KIMLIK KARTI


HABER

Nobel Ödüllü Türk Prof. Sancar:

Ben Türküm, Türk

dedim. Güneydoğulu olunca bundan kaçamıyorsunuz ama kendimi öyle biliyorum, BBC'ye de söyledim size de öyle söylüyorum" diye konuştu.

İsveç Kraliyet Bilim Akademisi tarafından Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Aziz Sancar, yıllarca verdiği emeklerin ardından ödüle layık görülmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, "En çok ülkem için sevindim. Türkiye'ye bilim lazım, güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varılması

24

EKİM / OKTOBER 2015

için bilim gerekli. O yönden katkı sunduğum için de çok sevinçliyim" dedi. İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin telefon ettiğini aktaran Sancar, "Bana 'Arap mısınız, kısmen mi Türk'sünüz' diye sorarak saygısızlık yaptılar. BBC'ye söyledim, 'Arapça konuşmuyorum, Kürtçe konuşmuyorum, ben Türküm'

"KİMYA ÖDÜLÜNÜ BEKLEMİYORDUM" Ödülü açıkçası bu yıl beklemediğini aktaran Sancar, daha çok tıp ağırlıklı araştırmalara odaklandığını, dolayısıyla kimya alanında bir ödülü beklemediğini söyledi. Sancar, "Ancak çalışmalarımın hem tıp yönü hem de kimya yönü var. Tıp ödülünü alacağımı düşünüyordum. Fakat o ödül iki gün önce verildiği için, artık olmaz diye düşünüyordum. Dolayısıyla bu kimya ödülünü beklemi-

yordum. Biraz sürpriz oldu" diye konuştu., "EN ÇOK MEMLEKETİM İÇİN SEVİNDİM" Sancar, bu yıl olmasa bile bir gün bu ödülü alacağını bildiğini dile getirerek, "Yaptığım katkılardan dolayı bu ödülü alacağımı evet biliyordum" ifadesini kullandı. Ödülü almaktan büyük onur duyduğunu belirten Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim için, yaptığım araştırmalar, verdiğim onca emek için tabii ki büyük memnuniyet verici bir ödül. Ayrıca ailem için sevindim. Çünkü büyük bir aileyiz. Sekiz öz, iki üvey kardeşim var. Onlar için tabi çok sevindim. Fakat en çok memleketim için sevindim. Çünkü Türkiye için bence bilim lazım,

Türkiye'nin kalkınması için, bu güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varması için bilim gerekli. O yönden katkı sunduğum için çok sevinçliyim." Türkiye'den devlet büyüklerinin kendilerini aradığını ve tebrik ettikleri bilgisini veren Sancar, "Türkiye'den sağolsunlar çok arayan oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu aradı, konuştum çok memnun oldum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan aradı ancak o anda maalesef iletişim kuramadık. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu aradı" dedi.

ÖDÜL GETİREN ÇALIŞMA Kendisini ödüle götüren çalışması hakkında da bilgi veren Sancar, şunları kaydetti: "DNA onarımı insanı kansere karşı korumakta önemli.

KiM DEDi? NE DEDi?

Çünkü kanser yapan etkenlerin çoğu DNA'yı bozuyor ve o yolla kansere sebep oluyor. Biz, 'DNA kendini nasıl onarıyor, hücreler kendini nasıl kansere karşı müdafaa ediyor', bunu aydınlattık. Ayrıca bu DNA onarımının bir de kanser tedavisi için önemi var. Çünkü kanseri tedavi etmek için kullanılan ilaçların çoğu, kanser hücrelerinin DNA'sını tahrip ediyor ve kanser hücreleri onu tamir etmeye çalışıyor. Biz de orada girişim yapıp kanser ilaçlarının daha etkili olmasına çalışıyoruz." Sancar, çalışmalarının hastalara ulaşmasının zaman alacağına işaret ederek, "Şimdilik tedavi bakımından bu mümkün değil. Ancak koruma bakımından yaptığımız araştırmaların önemi var" değerlendirmesinde bulundu.

RUHİ ULUSOY EINDHOVEN

www.alaralife.com Bizler 3 konuda uzmanız!!! Tıp...Din...Siyaset...Bu 3 konuyla kime ne sorarsan sor bilmiyorum demez. Biri hastalanır her hasta ziyaretine giden mutlaka bazı ilaç ve tedaviler önerir. 'Şunları yap bunu ye ötekini şey et falan filan'. Siyasete gelince aman Tanrım o da ne? Başlarız hemen ben vekil olsam ya da bakan olsam hatta hızını alamaz bu ülkenin başında ben olacağım ki bak göreceksiniz... Din meselesinde ise halkımız mastır yapmış durumda. Bana göre şöyle, öteki kafir beriki zındık vs vs. Ben de dahil demeyiz ve demedik ki yahu bu alanlarda ilmi olarak ihtisas sahibi değilim, dolayısıyla bilmiyorum. Bilmiyorum demek gerçekten çok zor bilmeyenler için.

Simit

Köfte

Mozarella Panini

Simit Sandviç

Simit Sarayı Meent Adres: Meent 15A 3011 JA Rotterdam

Tiramisu

Simit Burger

Mantı

Mozaik Pasta


25

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

Zwolle Türklerinden Mehmetçiğe yardım Hollanda’nın Zwolle kentinde bulunan HDV Zwolle Ulu Camii Mehmetçik Vakfı için özel satış günü düzenledi. Tamamen gönüllü insanlar ve camii yönetim ve üyeleri tarafından hazırlanan lahmacunlar satışa sunuldu. Elde edilen gelirin tamamının Mehmetçik Vakfına gönderildiğini ifade eden Ulu Camii Başkanı Lokman Tercanlıoğlu ve Kadın Kolları Başkanı Gülsüm Kafalı, “Ulu camii olarak değişik zamanlarda farklı etkinlikler düzenliyoruz, bu vesileyle camimizin tanıtımını yapmış oluyoruz. Bir gün süreyle düzenlediğimiz Mehmet-

Avrupa'nın ilk ve tek Türk Aküpünktürü

Çağımızın şifası HACAMAT

Hommelseweg 29 · 6821 LA Arnhem +31 26 880 01 02 · www.sifaacupunctuur.nl

MİGREN'de an %100'e var nı tedavi imka

Saliha Atasever-Akkurt

çik Vakfı için özel satış gününde, elde edilen gelirin tamamını Mehmetçik Vakfı’na bağışladık. Satış sonrası yaklaşık 3 bin 500 Avro gelir elde edildi. Son zamanlarda terör saldırıları yüzünden şehit olan askerlerimiz ve yaralanan Mehmetçiklerimizin yanında olduğumuzu ve acılarını paylaştığımızı anlatmak için bu organizasyonu düzenledik. Mehmetçik Vakfı’na elimizden geldiğince destek olup, ‘Mehmetçiğimizin Yanında’ olduğumuzu bu vesileyle göstermek istedik. Maddi ve manevi destek veren herkese teşekkür ediyoruz” dediler.

Tüm sigorta şirketleri ile çalışıyoruz Bitkisel ilaçlarla tedavi Hacamat (kupa) tedavisi Tıbbi masaj İğne ile tedavi Hommelseweg 29 6821 LA Arnhem Tel: 0655 - 16 19 05 Tel: 026 - 880 01 02 www.sifaacupunctuur.nl info@sifaacupunctuur.nl

Tedavi edilen hastalıklar Sigara, alkol ve ilaç bağmlılığı Romatizmal hastalıklar Solunum yolu hastalıkları Kısırlık, Kusma tedavisi Adet düzensizliği, Menopoz Guatr, Şeker hastalığı Migren, baş ağrıları, kas ağrıları

Stres, Depresyon, Panik atak Uyku bozuklukları Kalp damar hastalıkları Sedef, Allerjik, Egzama Kronik yorgunluk, Aşırı terleme Selülit, Şişmanlık, El ayak yanmaları Daha yüzlerce hastalık tedavisi


HABER

26

EKİM / OKTOBER 2015

Avrupa’daki Türk Diasporası yeterince değerlendirilmiyor

Türkevi Topluluğunun aylık tartışma programı Amsterdam Tartışmalarının 41.’si 9 Ekim Cuma akşamı “Yeni Stratejilere Doğru Anavatan-Diaspora İlişkisi” temasıyla Amsterdam’da gerçekleştirildi. Yönetmenliğini Ahmet Suat Arı’nın yaptığı tartışmada gerek diaspora kavramı gerekse bu kavramdan hareketle Türkiye’nin diaspora bakışı uygulamadan örneklerle masaya yatırıldı. Ahmet Suat Arı kavramla ilgili bugüne kadar yaptıkları çalışmalardan bazılarını katılımcılara hatırlattıktan sonra neden konuyu bu boyutuyla ele almak istediklerini açıkladı. Arı, yaptığı giriş konuşmasında siyasi partilerin yaklaşan seçimler dolayı-

şıyla yayınladıkları beyannamelerde onların meseleye nasıl yaklaştıklarını net bir şekilde görebildiğimizi ve bizimle ilgili belirledikleri hedeflerin de hizmet odaklı hedefler olduğunu, aynı yaklaşımın bugüne kadar yurt dışında yaşayanlara yönelik yürütülmüş olan politikalarda da mevcut olduğunu belirtti. Tartışmada ilk olarak diaspora kavramından ne anlaşıldığı ve bizim buna yüklediğimiz veya yüklemek istediğimiz anlamın ne olduğu dile getirildi. Diaspora kavramının daha yakın zamanlara kadar olumsuz bir anlam yüküne sahip olduğunu ve Türklerin de ısrarla bu kavramı kullanmaktan kaçındıklarının ifade edildiği tartışmada diaspora kavramının hem bilimsel hem de etimolojik anlamına tecrübelerden de hareket edilerek değinildi. Diaspora kavramının Türk Dil Kurumu Sözlüğünde daha yakın zamana kadar “yurtlarından zorla söküp çıkarılmış ulusların mensupları” ola-

rak tanımlandığını, haliyle de bu olumsuz anlam yüzünden de kullanılmaktan kaçınıldığı, hatta kendimizi öyle bir kategorinin içinde görmememizin de gayet tabii bir tavır olduğu belirtilirken, artık kavramın bilimsel tanımından hareket ederek kullanılması gerektiği katılımcıların ekseriyeti tarafından ifade edildi. Avrupa Türk diasporası bulundukları ülkelerde var olma mücadelesi vermektedir ve vermeye de devam edecektir denilirken, bu mücadele devam ederken bir de Anavatanın diaspora algısı sorununun olduğuna vurgu yapıldı. Anavatanın, gerek idareciler, gerek siyasiler, gerekse halk olarak Avrupa Türk diasporasına hala 1960’larda gelen vasıfsız işçi ve gurbetçi gözüyle baktığı, geride kalan 50 yıllık süreç içinde alınan mesafelerin ya görülmediği ya da göz ardı edildiğinin ifade edildiği toplantıda, artık gurbetçilik kavramının bizleri ifade etmediği, tam aksine artık yaşadığımız ülkelerin her

Westsingel 25 3811BA AMERSFOORT Tel: +31(0) 643 270 527 info@keskinconsult.com

www.keskinconsult.com

düzeyde eşit vatandaşları olma mücadelesi verildiği ve toplumun her katmanında da temsil edildiğimizin bilinmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Avrupa Türk diasporasından yaşadıkları ülke nezdinde lobicilik yapmaları beklenirken, onların Anavatan için de bir katma değerinin olduğunun fark edilmediği belirtilirken, aslında Av-

rupa Türk diasporasının Türkiye’nin kaderini değiştirecek güçte olduğunun bilinmesi gerektiği de iddia edildi. Tartışmada ifade edilen bir başka husus ise Türkiye’nin diasporanın gücü ile ilgili kaygılarının olabileceği ihtimaliydi. Nitekim güçlü bir diasporanın bir yaptırım gücü olacağı ve edilgenlikten kurtulup karşılıklı etkileşim talep edebileceği ve bu durumun da Anavatanın işine gelmeyebileceği de ifade edildi. Diaspora kavramına her ülkenin kendi şartlarından hareketle farklı anlam ve misyonlar yüklediklerinin gözlemlendiği, ancak Türkiye’nin bugüne kadar bir diaspora politikasının bile olmadığına vurgu yapılan tartışmada, Avrupa Türk diasporanın kendisinin inisiyatifi ele alarak kavramın içini doldurmasının bile tartışılması gerektiği söylendi.

Bu konuda bir takım tezlerin zaten akademik çevrelerde tartışıldığını katılımcılarla paylaşan Veyis Güngör, bu misyonun diğer ülke diasporalarına nazaran daha kapsamlı ve çok alanlı bir misyon olacağını belirtti. Tartışmada Anavatan’ın Avrupa Türk diasporası hakkında oluşan algıda diasporanın kendisinin de büyük payının olduğuna vurgu yapılırken, sorumluluğun sadece Anavatana yüklenmesinin haksızlık olacağı ifade edildi. “Biz kendimizi ne yaşadığımız ülkelere ne de Anavatana anlatabiliyoruz” dendi. Diaspora fertleri, kendi potansiyelinden bihaber, kendilerine kapalı bir dünya yaratıp, ne içinde yaşadıkları ülkeye ne de aidiyet duydukları ülkelere faydalı olabiliyorlar dendi. Hep edilgen bir pozisyonda başkalarının onların meselelerine çözüm bulmalarını bekliyorlar denilirken, Anavatan'dan gelen her yetkiliye sadece hizmetlerle alakalı yakınmalarda bulunulup, sadece onlarla alakalı dosyalar sunulmasının olumsuz algıyı

Türkiye’nin daha yeni yeni meseleye kurumsal ölçeklerde yaklaştığı, diğer ülkelerle mukayese yapıldığında ise arada orantı olarak büyük bir uçurumun olduğunun görüleceği de belirtildi. 1 Kasım seçimleri dolayısıyla siyasi partilerin seçim beyannamelerinin de irdelendiği tartışmada, diaspora Türklerinin şimdilik bir oy kaynağı olarak görüldüğü ve bu amaçla da hizmet odaklı vaatlerin göze çarptığı belirtildi. Her ne kadar vaat edilen hizmetlerin bir ihtiyaç olarak telakki edilmesi gerekse de, onların entelektüel potansiyelinin anılmaması bir eksiklik olarak ifade edildi. Ak Parti’nin Üniversiteler bünyesinde oluşturmak istediği Diaspora Araştırma Enstitüleri ve CHP’nin AB-TR ilişkilerinde diasporanın bilgi ve tecrübesinden faydalanılacağını belirtmesi olumlu gelişmeler olarak ifade edildi. Yine her iki partinin yurt dışını seçim bölgesi olarak belirlemeyi programlarına almaları da diaspora için bir başka olumlu gelişme olarak ifade edildi. Tartışmada ifade edilen bir başka husus

pekiştirmekten başka işe yaramadığı da vurgulandı. Bu algıyı kırmanın yolunun diasporanın katma değerinin öne çıkacağı çalışmalardan geçtiğine vurgu yapılırken, medyanın da rolünün diaspora lehine etkilenmesi gerektiğinin altı çizildi. Mesela Anadolu Ajansının ısrarla kullanmaya devam ettiği ‘gurbetçi’ sıfatının artık terkedilmesi gerektiğinin sorumlulara iletilmesiyle işe başlanabileceği de ifade edildi. Avrupa Türk diasporasının kendisini, haliyle kendi potansiyelini keşfetmesi gerektiğine de vurgu yapılan tartışmada, an itibariyle Batı Avrupa ülkelerinde toplumun her kesiminde temsilin mevcut olduğu, ancak bu potansiyelin hem diaspora tarafından hem de Anavatan tarafından iyi değerlendirilmediği de ifade edildi.

ise artık Anavatanla aramızdaki köprüleri yakarak kendi ayaklarımız üzerinde durmamız gerektiği iddiası idi. Bu iddiaya göre diaspora yönünü hep Türkiye’ye yönelttiği için hep bağımlı kalmakta ve bu durum da bizi tembelliğe itmektedir. Bu teze karşı ifade edilen tez ise Türkiye’yle değil devletle araya mesafe koymak yönünde olduğuydu. Tartışmanın sonunda Haber Gazetesi Editörü İbrahim Karaman tarafından 2016 yılı içinde bir toplumsal manifestonun oluşturulması ve ilan edilmesi teklifi yapıldı. Bu manifesto 'toplumun her kesiminin temsilcileri tarafından Türkçe, Hollandaca ve İngilizce olarak kaleme alınıp kamuoyuna sunulmalı ve böylece bir toplumsal müzakere süreci başlatılmalı' dendi.


27

EKİM / OKTOBER 2015

Rijswijk Belediyesinin meclis üyelerine , i d l e g r e l i c tehdit mektupları gönderildi Müçltıelar hortladı H

ollanda’da geçici sığınma merkezine onay veren Lahey yakınlarındaki Rijswijk ilçesi belediye meclisinin bazı üyelerine tehdit mektubu gönderildi. Daha çok sol par-

tilere mensup meclis üyelerine gönderilen mektuplarda siyasetçilerin ailelerine yönelik tehdit mesajlarının yer aldığı bildirildi. Belediye Başkanı Michel Bezuijen, kabul edilemez olarak değerlendirdiği ve

ırk

polis ile savcılığın araş- tırdığını belirttiği tehdit mesajlarını ciddiye aldıklarını açıkladı. Başbakan Mark Rutte de tehditleri kınadığını kaydederek, insanların farklı görüşte olabileceğini

010 - 497 7080

ama şiddetin tasvip edilemeyeceğini söyledi. Hollanda’ya gelen sığınmacı sayısındaki artış son dönemlerde özellikle aşırı sağ kesimin şiddete başvurmasına yol açıyor. Bu kapsamda

HABER

hafta başında Utrecht yakınlarındaki Woerden kentinde geçici barınma merkezi olarak kullanılan 150 sığınmacının kaldığı bir spor salonu saldırıya uğramıştı. Polis, saldırıyla ilgili çok sayıda kişiyi gözaltına almıştı. Ülkede ayrıca bir süredir sığınmacı sayısının artmasına bağlı olarak mevcut barınma merkezlerinde yaşanan kapasite sorunundan dolayı bazı şehirlerde geçici merkezler kurulmaya başlandı.

Hollanda Ukrayna konusunda referanduma gidecek

Avrupa Birliği ile Ukrayna arasında geçen sene imzalanan Ortaklık Anlaşması Hollanda'da referanduma götürülecek. Hollanda Seçim Kurulu, "Avrupa Birliği Vatandaşları Komitesi" adlı oluşumun bir süre önce başlattığı kampanyada toplanan imzaların yasaların öngördüğü yeterli sayıda olduğunu belirterek, bu kapsamda ortaklık anlaşmasının halk oylamasına sunulacağını açıkladı. Hollanda’da 1 Temmuz 2015 yılında yürürlüğe giren yasaya göre mecliste kabul edilen herhangi bir kanun ya da anlaşmayla ilgili referandum talep etmek için 300 bin imza toplamak yetiyor. Seçim kurulu, "Avrupa Birliği Vatandaşları

Komitesi"nin başlattığı kampanyada toplanan geçerli imza sayısının 427 bin 939 olduğunu bildirdi. Seçim kurulunun bu kararından sonra Hollanda'da en geç 6 ay içinde referandum yapılması gerekiyor. Referandumun tam tarihi ise İçişleri Bakanlığı'nı Referandum Komitesi'yle yapacağı istişarelerden sonra netlik kazanacak. Referandum sonucu tavsiye niteliğinde olup bağlayıcılığı bulunmadığı için hükümetin uygulama zorunluluğu bulunmuyor. Bu arada imza kampanyasının öncülerinden Jan Roos, referanduma katılımın yüksek olmasını istediklerini ama buna karşın aktif bir kampanya yürütmeyeceklerini açıkladı.

Hollanda Türk Müzesi'nin arşivinden çıkan bir gazete kupürü. 14 Mayıs 1973 yılında Yeni Sabah Gazetesi'nde 'Yurt dışındaki işçilerimizin oy kullanması sağlanacak' başlıklı bir haber çıkmış. Bundan tam tamına 42 yıl önce verilen söz, daha ilk defa geçtiğimiz seçimlerde gerçekleşebilmiş. Hollanda Türk Müzesi müdürü Salih Dadak Bey'in gözünden kaçmayan bu haber, değerli bir arşiv çalışması olarak tarihte yerini aldı.


HABER

28

EKİM / OKTOBER 2015

‘Terörü sadece MHP bitirir’

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın, Hollanda Türk Federasyon (HTF) tarafından düzenlenen ‘Ülkenin geleceği için gönül sohbetleri’ programı kapsamında Hollanda’ya ziyarette

bulundu. Arnhem, Vlaardingen, Maassluis ve Rotterdam kentlerinde bulunan teşkilatlarda vatandaşlarla bir araya gelen MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın, önemli mesajlar verdi. Rotterdam Oba

Restoran’da, basın mensuplarıyla gerçekleştirilen sohbet programına MHP Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın ile Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı Murat Gedik, Kadın Kolları Başkanı Neslihan Büyükhan, yönetim ku-

rulu ve teşkilat başkanları katıldı. HTF Genel Başkanı Murat Gedik, “Federasyon olarak değişik periyotlarla Türkiye’den MHP’den milletvekilleri ve yönetim kadrolarından konuşmacılar davet ederek, burada yaşayan halkımızı bilgilendirme adına organizasyon tertip etmeye devam edeceğiz” dedi. KIRMIZI PLAKA MERAKLISI DEĞİLİZ Prof. Dr. Semih Yalçın, “Terörle mücadele çözülmeyecek bir problem değildir. Hükümet eden siyasi parti, terör problemini bitirmek istiyorsa bitirir. TSK, İstihbarat Teşkilatı, Emniyet teşkilatı buna muktedirdir. Talimat veren siyasi iradenin tutarlı olması gerekir. Biz o noktada, partimize ve politik görüşümüze güvendiğimizden dolayı o kararlılık MHP’de olduğundan dolayı terörü

Türkiye EURO 2016'da 2

016 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016) Elemeleri A Grubu'nda yapılan 10. ve son hafta maçlarının ardından ilk 2 sırayı alan Çek Cumhuriyeti

KiM DEDi? NE DEDi?

ve İzlanda'nın yanı sıra "en iyi 3'üncü" olan Türkiye, finallere gitmeye hak kazandı. Türkiye, grubun son karşılaşmasında İzlanda'yı ağırladı. 62. dakikada oyuna dahil olan

Bence, üçüncü ve dördüncü ve ondan sonraki nesil kendi dinî pratiklerini oluşturacaklar. O pratik de, büyük bir ihtimalle hâkim kültürle uyumlu olacak. Ötekileştirme sürecinin ortaya çıkaracağı bir İslam olacaktır. Avrupa İslam’ı denilen şey oluşacak. Bu neslin inşa edeceği İslam, aslında kalıcı da olacaktır. Bu durumu Faslı kesimde daha bariz bir şekilde gözlemliyorum. Türk toplumunda ise, münferit bazı gelişmelere şahit oluyorum. Oluşacak o dinî pratiğin en önemli unsuru, cemaatin olmaması. İslam’ı bireysel olarak yaşıyorsun. O sana ait olan bir kimlik, bir renk gibi bir şey olacak. O artık, bir medeniyet, bir yaşam tarzı veya hayatın her alanına yön veren bir kaynak değil.

RAŞİT BAL

Gökhan Töre'nin 78. dakikada kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kalan ay-yıldızlılar, Selçuk İnan'ın 89. dakikada serbest vuruştan attığı golle sahadan 1-0 galip ayrıldı.

Türkiye'nin sonucunu merakla beklediği Letonya-Kazakistan karşılaşmasını, Kuat'ın 65. dakikadaki golüyle 1-0 Kazakistan kazandı. Böylece İzlanda maçı öncesi 9 puanı bulunan Türkiye, Kazakistan'ın deplasmanda Letonya'yı yenerek sonunculuğa itmesiyle grup sonuncularından kazanılan puanlar düşülerek hesaplanan "en iyi 3'üncü" sıralamasında, 16 puanla zirveye yerleşti. "En iyi 3. takım" kontenjanından EURO 2016 bileti alan milli takım, 1996, 2000 ve 2008'den sonra 4. kez Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmayı başardı.

biz bitiririz diyoruz. Kurtuluş MHP’dedir, bunu milletimiz artık görmelidir. MHP iktidara gelmediği takdirde bu ülke bölünmeye doğru gidiyor. Biz MHP olarak bu ülkenin bölünmemesini, bu

ülkenin size hizmet eder hale gelmesini vadediyoruz. Biz kendimiz için iktidar olmayacağız, çok isteseydik ‘kırmızı plaka’ meraklı olsaydık koalisyonu kurardık.” ifadelerini kullandı.

Rotterdam’da kermese yoğun ilgi

Hollanda İslam Merkezi Vakfı (SİCN) bünyesinde hizmet veren Rotterdam Merkez Camii, düzenlediği kermesle, Hollanda toplumuyla kaynaşmaya vesile oldu. Heemraadplein meydanında bulunan park alanında 4 gün süreyle açık tutulan kermese Hollandalı ve diğer milletlerden ziyaretçilerin yoğun katılımı organizasyon yetkililerini memnun etti. Hollanda Denk Partisi Milletvekili Tunahan Kuzu, Hollanda MÜSİAD Başkan Yardımcısı ve HOKAF Başkanı Mustafa Duyar, İzah Vakfı Başkanı Durak Altıok, işadamları, çok sayıda Türk ve Hollandalı ailelerin katıldığı kermeste dernek görevlileri davetlilerle yakından ilgilendiler. Hediyelik eşya, el sanatları, elektronik eşya ürünlerinin sergilendiği kermeste ayrıca bazlama, lahmacun, börek, ızgara,

döner, mantı, içli köfte, tatlı ve pasta çeşitleri gibi Türk mutfağının pek çok çeşidinden oluşan standlarda sabah 10.00′dan akşam 21.00′e kadar hizmet verildi. Rotterdam Merkez Camii yöneticisi Tahsin Aybey, özellikle Hollanda toplumunun büyük ilgi gösterdiği kermesin bu yıl da başarılı geçmesinden memnun olduklarını söyledi. Aybey, “Kermesle hem camimize maddi destek sağlıyoruz hem de asıl amacımız olan dinimizi, kültürümüzü ve camimizi tanıtma fırsatı buluyoruz. Kermese gelen Hollandalılarla kurulan dostluklar son derece önemli. Bu toplumda yaşıyoruz ve bu toplumun bir parçasıyız, dolayısıyla kermes gibi organizasyonlarla Hollanda toplumuyla daha fazla kaynaşma içerisinde olmalıyız.” dedi.

Hayalindeki ülkeyi bulmak için dünyayı dolaşıyor

Kanada’daki tüm varlığını satarak yaklaşık 5 ay önce kızıyla yola çıkan 40 yaşındaki Teresa Bryanton, yeni bir yaşam kurabileceği coğrafyayı keşfedebilmek için dünyayı dolaşıyor. Eşinden ayrılmasının ardından evini, arazileri ile otomobilini satan yoga ve meditasyon uzmanı Bryanton, 4 yaşındaki kızı Ashlayn ile dünyayı dolaş-

mak için 4 Mayıs'ta ülkesinden ayrıldı. Uçak ve otobüsle yolculuğunu sürdüren Bryanton ve kızı, Kanada'dan uçakla İngiltere’ye, buradan karayoluyla Polonya, Macaristan, Sırbistan, Hırvatistan, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan'ı geçerek Türkiye'ye ulaştı.


29

HABER

EKİM / OKTOBER 2015

Metin Külünk Rotterdam esnafına gül dağıttı

2

1-25 Ekim tarihleri arasında, Türkiye’deki genel seçim için oy kullanacak Hollanda’daki seçmenlerle biraraya gelen AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, ‘Hollanda'da katılımın bir önceki seçime göre en az yüzde 30-35 daha yüksek olacağını görüyorum’ dedi.

AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Hollanda'da yaşayan Türklerin 21 Ekim'de Türkiye'deki genel seçim için oy kullanmaya başlayacağını belirtti. Deventer, Amsterdam, Den Haag (Lahey), Rotterdam, Dordrecht, Tilburg ve Uden kentlerinde vatandaşlarımızla buluşan AK Parti Dış

İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, seçimlerde mutlaka sandığa gitmek gerektiğini söyledi. Türklerin yoğunlukta olduğu Rotterdam West bölgesindeki Schiedamseweg çarşısında esnaf ve vatandaşlarla biraraya gelen Külünk, gül dağıttı.

TOPLUMLARA DEĞER KATIYORUZ Esnaf ziyaretleri sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Metin Külünk, “Artık biz sadece fabrikalarda çalışan değiliz. Avrupa'da artık biz ekmek teknesi kuran, iş yeri açan, yanında insan istihdam eden, çalıştığı ülkeye karşı sorumluluklarını yerine getirmek için vergi ödeyerek yaşadık-

Hedef 840 bin oy

800 bin seçmenin profilini çıkardık. Bölgelere göre istatistikler yaptık. Daha önceki seçimlerde hangi partilerin nerelerde ne kadar oy aldıklarını belirledik. AK Parti’nin hangi bölgelerde güçlü, nerelerde desteğe gereksinimi olduğunu tespit ettik. Seçim çalışmalarımızı ona göre düzenledik” dedi. SOSYAL MEDYA KULLANILACAK

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, hedeflerinin yurtdışında 840 bin oy toplamak olduğunu dile getirdi. 7 Haziran genel seçimlerinde AK Parti İstanbul Milletvekili seçildikten sonra partisinin Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanlığı’na atanan Mustafa Yeneroğlu, 1 Kasım seçimleri için hedeflerinin yurtdışında 840 bin oya ulaşmak olduğunu dile getirdi. Yeneroğlu,

Köln kentinde oluşturulan Yurtdışı Seçim Merkezi’nde, 42 kişilik bir ekiple dünyanın 54 ülkesindeki yaklaşık 60 seçim merkezini yönettiklerini belirtti.

SEÇMEN PROFİLİ ÇIKARILDI Amaçlarına ulaşabilmek için profesyonel bir seçim programı hazırladıklarını ifade eden Yeneroğlu, “Köln’de 520 mekerarelik merkez ofisimizde profesyonel bir ekiple çalışıyoruz. İki milyon

GÜMRÜK KAPILARINDA OY KULLANMA IŞLEMI BAŞLADI Türkiye, 1 Kasım'da yapılacak milletvekili genel seçimine hazırlanırken, yurt dışında yaşayan seçmenler için oy verme işlemi başladı. YSK, 11 Eylül itibarıyla seçmen sayılarını yurt içinde 54 milyon 75 bin 851, yurt dışında 2 milyon 895 bin 885 olarak açıkladı. Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler, 54 ülkedeki, 112 temsilcilikte ve gümrük kapılarında oy vermeye başladı, oy verme işlemi 25 Ekim'de sona erecek, gümrük kapılarında ise 1 Kasım'a kadar oy kullanılabilecek. Yurt dışındaki seçmenin oy kullanacağı ülkelerden Almanya'da 13, ABD'de 7, Fransa'da 6, Rusya, Çin ve Yunanistan'da 4, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Bulgaristan, İsviçre, İran, Kazakistan'da 3 temsilcilikte oy verilebilecek.

Çalışmalarında kadın ve gençlerin de yer aldığını söyleyen Mustafa Yeneroğlu, “2 milyon 800 bin seçmenden bir milyon yüz bin kadarının Facebook hesabı bulunuyor. Bu kitleye ulaşacağız ve sandığa gitmeye teşvik edecek, oy verme işlemiyle ilgili bilgilendireceğiz. Partimizin vaatlerini aktarırken video kliplerle gönül dünyalarına da sesleneceğiz. Cep telefonlarına yüklenen aplikasyonlar geliştirdik” dedi.

ları toplumlara değer katıyoruz. Dün bu değer fabrikalarda emek üzerindendi bugün emek artı üretmek, artı istihdam sağlamak ve ilaveten vergi vermek üzerine güçlü bir vatandaşlık varlığımız var." Son yıllarda Avrupa’da yükselen bir ırkçılık dalgasının bulunduğunu kaydeden Külünk, buradaki vatandaşların her aşamada kendilerine sahip çıkıldığını hissetmek istediğini dile getirdi. SEÇİME KATILIM YÜZDE 30-35 DAHA YÜKSEK OLUR 5 gündür farklı ülkelerde seçim çalışmaları yaptığını ve özellikle Hollanda'da vatandaşların yüksek ilgisini gördüğünü belirten Külünk, “Hollanda'da katılımın bir önceki seçime göre en az yüzde

30-35 daha yüksek olacağını görüyorum. Bu yüksek katılım içerisinde 7 Haziran seçimlerinde 'biz sandığa gitmezsek de olur, AK Parti zaten kazanacak' noktasında sandığa gitmeyenlerin pişmanlıklarını, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tabanında çok ciddi bir AK Parti'ye kaymanın olduğu, MHP'nin siyaseti tıkamak isteyen, MHP'yi oyunun dışına itmek isteyen yönetimlerinin tavırlarına ülke ve millet meselesi esas olduğunda tavır koyan bir MHP tabanı gördüm.” şeklinde konuştu. Rotterdam SKM yönetiminin hazır bulunduğu esnaf ziyaretleri sonrası Metin Külünk, Avrupa’da seçim çalışmalarına devam etmek için Belçika’ya geçti.

Yurt dışındaki seçmenlere ‘1 Kasım’ çağrısı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Kudret Bülbül, yurt dışında yaşayan vatandaşlara 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi için sandık başına gitmeleri çağrısında bulunarak, "Bunu son derece önemsiyoruz. 1 Kasım'daki seçimde de mutlaka oy kullansınlar. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy kullanmaları, Türkiye'yi önemsediklerini ve aidiyetlerini gösterir" dedi. Bülbül, yaptığı açıklamada, 1 Kasım'daki seçimde, yurt dışından 2 milyon 867 bin 658 kişinin oy kullanabileceğini söyledi. YTB'nin kuruluşunun ardından yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik hizmetlerin arttığına işaret eden Bülbül,

SIGARA DNA YAPISI ÜZERINDE OLUMSUZ ETKIYE NEDEN OLUYOR Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, sigaranın DNA'nın yapısını bozduğunu belirterek, "Tütün dumanı içinde bulunan 60'tan fazla kimyasal hem DNA'ya yapışarak hem de ikileşme sırasında aminoasit diziliminde değişiklikler ile hücrede mutasyona ve kansere neden olmaktadır" dedi. Dağlı, yaptığı açıklamada, başta kanser olmak üzere birçok hastalığın gelişmesinde, insanın genetik kodlarını barındıran DNA'nın yapısal özelliklerinin ve bunun çeşitli etkenlerle hasara uğramasının yol açtığını belirtti.

bunların başında ise gurbetçilerin seçimlerde oy kullanmalarını kolaylaştırmak olduğunu vurguladı. Bülbül, 2012'deki düzenlemelerle sandıkların yurt dışında da kurulmaya başlandığını ifade ederek, vatandaşların gümrüklere gelmeden, yaşadıkları ülkelerdeki konsolosluklarda oy kullanabildiklerini aktardı.

Yurt dışındaki seçmenlerin ilgisi büyük Türkiye'nin seçim ve parlamento tarihi açısından köklü bir ülke olduğuna dikkati çeken Bülbül, şöyle konuştu: "Türkiye, ilk seçimini 1876'da yaptı. Seçim geleneğimiz pek çok ülkenin tarihinden eskidir. Kendi milletine oy hakkı veren dünya milletler

COLOFON

HABER

Hoofdredacteur (Genel Yayın Yönetmeni) İbrahim Karaman ibrahim @haber.nl Redactie: (Yayın Kurulu) Mehmet Güzelyurt Merve Karaman Rabia Karaman Rasim Gencer Selman Karaman Özlem Hasip Art Direction & Fotografie: Fatih Karaman fatih@haber.nl Advertenties: Office: 010-290 09 00 Nur Öztürk / nur@haber.nl 0641-22 68 79 Interviews & Correspondenten: Zeynel Abidin Kılıç Özlem Hasip Merve Karaman Ayşe Özkaya Keziban Karaçor Şüheda Karaman Repr. Amsterdam Fatih Uluçay Repr. Utrecht İbrahim Uzunosmanoğlu Repr. Eindhoven Ali Yücel Repr. Limburg Göksel Soyugüzel Muzaffer Bozaslan Repr. İstanbul Dr. Hüseyin Keleş Repr. Ankara Nuh Kaygısız Abonnementen: abone@haber.nl e-mail & website: info@haber.nl www.haber.nl

sıralamasında en tepelerdeyiz. Kurumumuzun çalışmaları neticesinde 2012'de ilk defa yurt dışında oy kullanıldı. Seçimlere yurt dışından katılma oranı daha önce yüzde 5 civarındayken, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 20, 7 Haziran genel seçiminde de yüzde 40'lara çıktı. 1 Kasım'da ise 54 ülkedeki vatandaşlarımız, 112 temsilcilikte oy kullanabilecek. Vatandaşlarımıza oy kullanmaları çağrısında bulunuyorum. Bunu son derece önemsiyoruz. 1 Kasım'daki seçimde de mutlaka oy kullansınlar. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy kullanmaları, Türkiye'yi önemsediklerini ve aidiyetlerini gösterir."

ABD'DE 15 MILYON MÜŞTERININ KIŞISEL BILGILERI ÇALINDI ABD'nin en büyük kredi raporlama firmalarından Experian, 15 milyon T-mobile müşterisine ait kişisel bilgilerin siber hırsızlar tarafından çalındığını açıkladı. Experian'dan yapılan açıklamada, son iki yılda T-mobile adlı GSM operatörüyle sözleşme imzalayan 15 milyon Amerikalının isim, doğum tarihi, adres, sosyal güvenlik, ehliyet ve pasaport numaraları gibi önemli bilgilerinin siber hırsızlarca çalındığı kaydedildi. Açıklamada, 15 Eylül'de fark edilen saldırıya yönelik soruşturma açıldığı ve konunun yasal mercilere bildirildiği belirtildi.


HABER

30

EKİM / OKTOBER 2015

ADACAMS sahibi Şahin Arabacı Hollanda'nın en aktif Türklerinden biri. Yaşadığı momentlerin çoğunu da fotoğraflarla ölümsüzleştirmeyi en iyi becerebilenlerden biri. Fotoğrafta ünlü motorcumuz Kenan Sofuoğlu ile.

Giresunluların yoğun olarak yaşadığı Sliedrecht'te 2 Eynesilli komşu çocukları evlendi. Geleneklerin yaşatılması adına damat evden atla çıktı gelini almaya. Güzel Giresunlu Saadet Kara ise hatıra fotoğrafı ve selfie'si çekmeyi ihmal etmedi.

Musiadin duzenledigi Kastamonu isadamlarinin Hollanda gezilerinin mihmandarligini yapanlardan biri de Hollanda'nin sevilen yuzu genc isadamlarimizdan Nuri Sekercan idi.

ZAHET Vakfı Yöneticisi Atanur Erkaslan yaptıkları iş hakkında şunları söylüyor: "Bizim insanlarımız en güzelini hak ediyorlar ve biz bunların en iyisini verdiğimizi düşünüyoruz. Biz babamızı 13 yıl önce kaybettik.Yaşıyor olsaydı ve ihtiyacı olsaydı bu hizmetleri ancak bu kadar verebilirdik". Selfie artık çoğu toplantılardaki birlikteliği sabitlemek için kullanılan bir eylem olmaya başladı. Sağdaki resimde, Hollanda'nın en yoğun katılımlı iftarlarından biri olan #HDVGençlik iftarında HDV Başkan Vekili Dr. Mehmet Malkoç da gençlerin isteklerini kırmayarak deklanşöre bastı.

HelalFood Müsiad'ın mülteciler için düzenlediği bayramlaşma proğramına sponsorluk yaptı. Akabinde katıldığı Anuga Gıda Fuarı'ndan da kendilerine gösterilen ilgiden memnun bir şekilde ayrıldı.

Perspective Care, hasta ve yaşlı bakım hizmetini ana dilde ve kültüründe evde ve dışarda sunan bir kurumdur. Bu alanda 8 yıllık tecrübeye sahibiz. Günlük aktivite ve grup aktiviteleri yanında, hastalarımızın işlerini kolaylaştırmak için bünyemizde bulunan maatschappelijk advies, gemeenschapshuizen en samenwerkingsorganen op het gebied van welzjin organlarımızla Hollanda mevuzatına uygun hizmet sunuyoruz. Farklı etnik kökenden gelen ve Hollanda'da hayatını sürdüren insanların hayat kalitesini arttırmayı hedeflediğimiz modern yapılarda sevgi evleri oluşturup insanlarımıza güvenli hizmetler sunmaktayız.

Postadres: Postbus 2796 • 3500 GT Utrecht Tel: 0686468658 • 0633651058 E-Mail: perspectivecare@gmail.com

Perspective Care

Zorginstellingen Erkend zorginstelling en maatschappelijke dienstverlening

Bezoekadres: Rietveldenweg 54-A unit 1016 5222 AS • 'S-Hertegenbosch


31

EKİM / OKTOBER 2015

Kurban bayramı nedeniyle Hollanda'ya ziyarete gelen Levent Akçay, biraderi Mehmet Akçay'la beraber, eski mesai arkadaşları Nazar Restoran ortaklarından Hasan Ustayla bir hatıra fotoğrafı çektirdiler. Bir zamanlar Konyalı Restoran'ı etli ekmekle meşhur eden Akçay kardeşler, bugünlerde Türkiye Bursa'da açtıkları Enteras Restoran'ı işletiyor.

Son günlerde medyatik yönüyle öne çıkan Göreme Ayran sahibi Mehmet Demirel, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel ziyaretinde kendisiyle bir hatıra fotoğrafı çektirdi.

Rotterdam'lı Ayşe Gür Ören beraberindeki diğer Rotterdam'lı hanımlarla 'Like je Wijk' projesi kapsamında örnek bir davranış göstererek sokaklarını temiz tut kampanyasına katıldılar.

Rotterdam'ın en büyük camisi olan HDV Mevlana Camii'nde Osman Çelik Hoca'nın pazartesi akşamları genç erkeklerle yaptığı Kuran meal-tefsir sohbetleri devam ediyor. 25 kişilik katılımla 2.si yapılan sohbete cami başkanı Adnan Berkcan da katılıp destek verdi.

mr. Rasim Küçükünal mw. mr. Dilek Küçükünal-Abotay Aile Hukuku

Çalışma ve İş Hukuku

Ceza Hukuku

Sosyal Güvenlik Hukuku

Çocuk Hukuku

Para tahsili ve icra takibi

Ticaret Hukuku

Uluslararası ihtiyati tedbir

www.kucukunal.nl Prof. Kamerlingh Onneslaan 154 3112 VM Schiedam M: info@kucukunal.nl T: 010 - 238 08 30 F: 010 - 238 08 31

Belediyeler veya SVB tarafından başlatılan, yurt dışı malvarlığı araştırma davalarında uzman avukatlık bürosu

HABER

Karsu'nun yeni albümü herkes tarafından dinleniyor. Kraliçe Maxima, Karsu'nun albümünü İnternet'te İtunes'dan indirdiğini Karsu'ya ifade etti. Köşe yazarlarımızdan Metin Yazarel'in kızı Aycan Yazarel, çocuklara olan sevgisiyle tanınır. Geçtiğimiz günlerde MÜSİAD Hollanda'nın organize ettiği Mültecilere yardım kampanyasında, göçmen çocukları gördüğünde şü sözleri yazdı: "Allah darda kalan herkesin yardımcısı olsun. Unutulmaz bir gün yaşadım. Çocuklara olan düşkünlüğümü bilen bilir samimi söylüyorum hepsini alıp kaçasım geldi :) onları güldürebildiysek ne mutlu bize. Allah bugün yardımcı olan herkesten razı olsun.

Avrupa'da ilk kurulan Türk futbol kulüplerinden biri olan Deventer Türkgücü'nün (Turkse Kracht) 50. Kuruluş Yıldönümü 19 Eylül 2015 günü gerçekleştirilen bir etkinlikle kutlanmıştır. Deventer Belediye Başkanı Andries Heidema ve Başkonsolosumuzun katıldıkları etkinlikte Türkgücü ve Go Ahead Eagles takımları bir dostluk maçı yapmışlardır.


HABER

EKİM / OKTOBER 2015

TÜRKİYE’NİN SEÇİMİ SENİN SEÇİMİN

Hollanda’daki vatandaşlarımız 21-25 Ekim tarihleri arasında 3 konsolosluk bölgesinde oylarını kullanabilirler. Amsterdam • Rotterdam • Deventer

E Y İ K R Ü T İN İÇ R! E V OY YSK SEÇMEN ÇAĞRI MERKEZİ

+90 444 9 975

KONSOLOSLUK ÇAĞRI MERKEZİ

+31 (0)10 7660007

www.ysk.gov.tr secim.ytb.gov.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.