Haber Gazetesi Nr.7

Page 1

iSLAM ÜNiVERSiTESİ RESMEN TANINDI

1 Eylülden itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve 400-800 euro arasında burs alabilecek. Bu Allah’ın bir lütfu. Bunu biz de bilmiyorduk. Biz kara kara lobici arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar, engellenebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi yormadı. Sayfa 12 Yaşamak için iki yol var. ‘Vurdum ona, vurdu bana’ anlayışı akıl yolu değil. Veya ikinci yol birlikte yaşamayı öğrenmek. Bunun için de, eğitim esas alınmalı ve ‘cehalet’ yok edilmeli.

Burası Den Haag. İsrail’in barbarlığını protesto etmek maksadıyla, Buitenhof’daki İsrail Büyükelçiliği’nin karşısında İsrail devletinin terörist tutumlarına karşı Hollanda kamuoyunun dikkatini çekmek üzere yaklaşık 3000 kişinin toplandığı bir an...

1

İsrail’i tel’in mitinginde duyguların yükseldiği anda lalettayn örtünme tarzıyla, Hollandalı olduğu anlaşılan bir kadın sağa sola bağırarak dikkat çekiyor.

HABER JUNI/JULI

2010

HAZiRAN/TEMMUZ

Yıl:1 Sayı: 7

haber•nl

ISSN:1879-9981

BESTE KRANT VAN NEDERLAND

GAZETESİ İ Y İ N IN E

3

Görgü tanıklarının polis olduğunu söyledikleri kadın kimliğini göstererek, resmi kıyafetli polisten kendisini kalabalıktan çıkarmasını istiyor.

NEW YORK TIMES’A GÖRE AMERiKA AFGANiS TAN’DA MiNERAL PEŞiNDE Sayfa 16

N H O L L A N D A’

2

Meydandakilerden bazıları, bilhassa Türk medyası mensupları, çok geçmeden kuşkulu bakışlarla, kadını izlemeye başlıyorlar. Kadın polise yöneliyor.

4

Durumu kavrayan bisiklet üzerindeki üniformalı polis, kadının hemen kendisini izlemesini istiyor.

5

Bisiklet üzerindeki üniformalı polis, kadını; o anda kendilerini çevreleyen medyanın arasından alelacele uzaklaştırıyor.

ayfer kargın:

“Risk almadan ne yapabileceğini bilemezsin”

16 yıl boyunca 2 farklı şirkette çalışıp, daha sonra aniden işinden ayrılan ve Hong Kong’a gidip kendi şirketini kuran Ayfer Kargın, modaya duyduğu ilgisini bu şekilde iş hayatına dönüştürmek istemiş. Yanına sadece bir valizini alıp uzak doğuya giderek, orada hiç kimseyi tanımasa da, hayatına yeni bir ufuk açmayı planlamış. Sayfa 23

VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BiZi SEÇiMLERDE DE VURULDUK

DiSCRiMiNAZi YÜKSELiŞTE

Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün.

9 Ca şeh n old it u

SEÇİLEN TÜRK KÖKENLİ MİLLETVEKİLLERİ

Uluslararası sularda seyrederken sabah saat 04:30 civarında İsrail ordusunun denizaltı, gemi, helikopterler ve komandolarla saldırısına maruz kalan filoda 9 sivil öldürüldü ve 30 civarında sivil yaralandı.

Sürgündeki Kudüs Başpiskoposu Hilarion Capueci gemideyken

Mavi Marmara isimli yolcu gemisinden 24 saat canlı yayın yapılırken İsrail’in saldırı sırasında canlı yayın, internet bağlantıları ve telefon bağlantılarını

ANNE DE JONG

kesmesi ile saldırı anındaki olayların ekrana yansıması kesintiye uğradı. Ancak bir Türk yazılım şirketinin geliştirdiği sistemle kesintili de olsa alternatif kanallardan ula-

YEMEKNAME Sebzeli Mengen Kayığı HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli okurlarımız için yeni ve özel bir köşe başlıyoruz. YEMEKNAME adını verdiğimiz bu sayfada hem aşama aşama bir yemek tarifi veriyoruz, hem de davet ettiğimiz davetlilerin, yemek konusundaki görüşlerini alıyoruz. Her sayımızda farklı aşçılar

tarafından farklı zevkleri beğeninize sunacağız. İlk aşçımız Birgül Ekiz. Birgül Hanım, Rotterdam Meram Restoran’daki ünlü Hasan Usta’nın yardımıyla Sebzeli Mengen Kayığı yemeğini misafirlerine hazırlarken, biz de yemeğin farklı aşamalarını sizler için görüntüledik. Sayfa 20

Fatma Koşer Kaya D66 - 5. sıra

Nebahat Albayrak PvdA - 2. sıra

Metin Çelik PvdA - 25. sıra

EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ İNSAN

Gazze'ye giden Challenger'da İsrail askerlerinin teslim aldığı Anne de Jong ile yaptığımız röportaj İsrail askerleri saldırırken

Coşkun Çörüz CDA - 18. sıra

Ciddi araştırma kuruluşlarından Synovate’in seçim günü yaptığı ankette PVV seçmenlerinin profili şöyle ortaya çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye oy verenlerin geçen seçimlerde % 24’ü CDA’ya, % 23 SP’ye, % 17’si PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye oy vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kullanan yeni seçmenler, yani gençler! Seçmenlerin eğitim ve gelir durumuna baktığımız zaman da bir yükseliş trendi görüyoruz. Daha önceki seçimlerde daha çok az gelirli ve düşük seviyede eğitim almış seçmenlerin protesto oylarını alan PVV, şimdi her meslek ve gelir grubundan oy alabilmektedir. Bu da bu hareketin kitleselleştiğine işarettir ki; asıl kaygı duymamız gereken de budur. Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün. İşte tam bu noktada asıl eleştiriyi sandığa gidip PVV’ye oy veren Hollandalılara değil de; sandığa gitmeyerek onlara dolaylı destek veren kendi insanımıza yöneltmeSadet Karabulut miz lazım. SP - 7. sıra Sayfa 3

Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan Ürdün’e, dünyanın çeşitli ülkelerindeki, 25 şirketiyle faaliyetlerini sürdüren Şahinler Holding’in başarısının sır-

Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı

sayfa 25'te şan canlı yayın sırasında gemidekilerin “İsrail bize gerçek silahlarla saldırıyor, lütfen bize yardım edin” seklindeki çığlıkları kayıtlara geçti.

Sayfa 3

rını, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’le konuştuk. Şahin, en önemli değerin çalışanları olduğunun altını çizerek, sorularımızı cevapladı... Sayfa 6 A. SUAT ARI

Enseyi Karartmayalım

» 5’te NAFİZE ŞENER Mavi Mavi Masmavi

» 7’de

Böyle bir tatil Kenan Baydar yazdı... geçirmeye ne dersiniz? Okuyucularımızdan

On seneden fazla oldu, ama bu sene Türkiye’yi tekrardan ziyaret etmeyi düşünüyorum. Hakettim sanıyorum. Yaylalara çıkıp biraz dolaşacağım. Müsait olursalar, biraz da memleketin çobanları ile sohbet edeceğim. Herkesin gibi benim de etrafımda biraz gönlü ferah olan insanlara ihtiyacım var... Sayfa 6

VEYİS GÜNGÖR Türkler, Siyaset ve Yönetmek

» 11’de AYHAN TONCA Seçimler ve sonuçlar

» 15’de


HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

2


3

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

VURULDUK EY HALKIM UNUTMA BiZi

Gazze filosunu ve olayları İngilizce olarak www.freegaza.org adresinden, Türkçe olarak www.ihh.gov.tr adresinden takip edebilirsiniz. İHH’nın bir de Facebook adresi var: İHH İNSANİ YARDIM VAKFI - IHH HUMANITARIAN RELIEF FOUNDATION.

PvdA SP

-2,5

-0,6

+7

+3,8

Zoetermeer Nüfus: 121.500

Zaanstad Nüfus: 145.800

Tilburg Nüfus: 205.100

Utrecht Nüfus: 306.500

Rotterdam Nüfus: 593.700

Nijmegen Nüfus: 163.200

Maastricht Nüfus: 118.500

+9

16,1 17,5 18,2 8,9

24

+4,9

+10,4

+4,8

10

+2,6

+2,6

+1,7

+1,7

+3,3

+2,6

+2,0

+3

CU

2,1 6,0 0,9 4,6

2,1 0,7 0,9

1,5 4,8 10,0

1,4 2,9 3,8 4,3

1,4 2,2

1,9 0,7 1,0 2,3 2,2

0,7

1,8 2,7 9,8

5

-0,69

-1,0

-0,7

-0,79

-0,5

-0,9

-1,0

-0,4

-0,6

-0,8

-1

6,4

9,1 11,9

--0,6

+4,7 +6,5 +7,4

-0,7

-0,7

-0,4

-0,7

-0,7

-0,8

-0,9

-1,1

-0,9

-0,6

-0,6

+2,6 -0,5

-0,7

+10,2

+7,1

+2,1

+4,1

+5,0

+6,7

GL

+1,4

+10,9

+4,2

+15

+1,5

+7,9

+4,9

+5,5

+3,2

+14,7

+3,5

7,4 6,0 8,9

+2,6

+8,2

+3,4

7,7

+2,2

+9,8

+2,9

7,8 14,5 7,6 15,4

+2,0

+7,0

+7,6

7,6 6,9 4,8 8,0 4,8 6,8 12,6 11,4 5,3 11,5 +2,9

+10,3

+4,5

7,4 12,1 16,4 13,2 22,9 11,6 19,4 9,6

+9,9

+1,4

+12,6

+3,4

+11

+2,7

+10,2

+5,2

7,9

+3,0

+8,6

+4,8

7,6

+2,3

+10,5

+4,7

-7,2

+8,7

0,0

+7,8

+6,0

-10,3

-2,1

+8,9

+2,6

+4,9

+4,9

-9,8

+0,6

6,5 9,3 12,5 6,4 10,6

D66

+9,4

+4,0

-9,4

-1,0

PVV

+5,3

-7,9

-0,5

17,9 11,5 9,4 12,6 13,6 14,3 17,8 17,7 17,6 12,4 16,1 17,3 15,5

+7,3

-12,1

-2,3

-10

+4,6

-9,9

0,0

31

+5,3

-8,4

-4,5

-7,8

+2,9

-5,5

-1,5

25,5 22,0 16,8 20,4 17,2 24,7 20,5 21,6 18,4 19,3 18,3 13,8 17,1 15,3 19,0 31,6 17,8 14,6 13,5 16,8 18,5 19,7 19,7 24,9 16,2 +6,4

-9,8

+2,1

-13,8

-11,2

-8,3

-0,3

-13,9

-7,3

-7,0

-5,4

-10,5

-11,2

-9,8

-7,4

-8,3

-3

-3,6

0,0

-10,0

15

-7,5

-1,1

-10,2

-0,1

-9,2

-1,3

-10,0

9,1 6,8 8,6 10,9 13,2 9,8 6,8 13,0 11,5 9,3 9,5

-9,7

-1,9

-16,5

7,3 11,3 5,5 13,8 11,1 10,8 11,6

-10,2

-1,4

-7,0

7,3 9,3 12,3 10,4 12,6 -6,7

-1,2

-8,8

VVD

+7,2

-7,0

-1,1

-7,8

Leiden Nüfus: 117.100

Milletvekili sayısı

-7,8

+5,1

-13,1

Haarlemmermeer Nüfus: 142.800

30

0,0

-14,9

Haarlem Nüfus: 149.600

-20

23,8 20.7 35,2 20,8 24,4 19,0 19,1 24,4 20,1 12,6 20,5 29,0 24,1 28,8 25,6 16,1 23,4 21,6 24,9 26,7 24,3 20,5 25,0 19,2 24,0 9,5 8,3

-10,2

Groningen Nüfus: 187.300

-10,0

-1,69

-10,1

Enschede Nüfus: 157.200

21

-9,7

-13,5

Emmen Nüfus: 109.500

7,5 8,8 12,3

-10,4

-13,7

Eindhovem Nüfus: 213.800

7,2 11,0 6,5 10,8 8,2 6,3 6,5 10,9

-9,9

-11,7

Ede Nüfus: 107.800

7,4 11,4 10,2 6,9 9,4 17,8 10,6 14,5 11,2 6,4

-6,3

Den Haag Nüfus: 498.300

5,1 10.1 3,3 13,4 -12,2

-13,7

Den Bosch Nüfus: 139.600

çok çalışma konusunda görüşbirliği sergiliyorlar. Ancak bunun önündeki en büyük engelin, seçimlere ve kendi haklarını aramaya yönelmeyen duyarsız bir Türk kitlesi olduğunda da hemfikirler. Aşağıda verdiğimiz seçim sonuçları yüzdeleri, Hollanda'da nüfusu 100bini aşan 25 ili kapsıyor. Buradaki istatistiksel bilgilere bakarak, çok yakında yeniden gündeme gelebilecek olan yeni bir erken seçime şimdiden hazırlık yapmak gerekiyor. Stratejik olarak şu an PVV'nin en kırılgan olduğu bir noktadayız. Bay Geert ve yandaşları, içleri doldurulamayacak olan çağdışı politikalarıyla daha polarize olup bölünecekler ya da sistemin gücü onları da adam edecek. Sistemin gücü dediğimiz alanda en çok görev de bize, yani; sivil toplum kuruluşlarımıza, cami ve derneklerimize düşüyor. Duyarsızlık duvarını yıkarak, asgari müştereklerde birlikte düşünebilen ve ortak eylemler planlayıp gerçekleştirebilen toplum önderlerine ihtiyacımız var. Zwolle Nüfus: 119.100

CDA

Sıra 5 2 18 25 7

Breda Nüfus: 173.400

Parti D66 PvdA CDA PvdA SP

Arnhem Nüfus: 147.100

Seçilen milletvekili Fatma Koşer Kaya Nebahat Albayrak Coşkun Çörüz Mehmet Çelik Sadet Karabulut

proğramlarında daha rahat konuşabilen liderler, kalabalıklar karşısında ne biçim retorik fakiri olduklarını gözler önüne serdiler. Hollanda halkı, Türkiye halkı kadar politikayla içiçe değil. Hollanda'da seçimler öncesi inilecek meydanların olmaması da, liderlerin bu hitabet özelliklerini etkiliyor anlaşılan. Sadece medyatik özellikleriyle öne çıkmayı bilen ve Hollanda halkının son yıllarda tekrar yöneldiği nasyonalizm akımının öncülüğünü yapan Geert Wilders, içi boş ve somut hiçbir gelecek vadetmeyen söylemiyle en çok atılım yapan parti durumuna geldi ve tabi ki bu onlara bir zafer sarhoşluğu da vermiş durumda. Ancak olayın ters tarafından baktığımız zaman, Hollanda'daki halkın %85'inin Bay Geert'in ayrımcı ve kışkırtıcı politiAldığı oy kalarını benimsemediğini 18837 de söyleyebiliriz. Görüşle129.005 rini aldığımız Türk kökenli 2110 7560 politikacılar, tekrar azimle 10007 geleceğe bakma ve daha

Dordrecht Nüfus: 118.500

Ekonomik krizin getirdiği zorluklar son yıllarda Hollanda politikacılarının vizyonlarını da etkiledi. Yıllardır çok parçalı koalisyonlarla ülkenin önü açılmazken; stratejik, vizyoner ve açılımcı politikacıların siyasi arenaya çıkmamasından dolayı günübirlik, şovenist ve oportünist politikacılar prim yapmaya başladı. 11 Eylül krizi ve ulusal birtakım olumsuzluklar sıkışan havayı ve gündemi rahatlatamadı ve IV. Balkenenende koalisyonunun sonunu getirdi. 9 Haziran'da yapılan seçimler, ülkenin önünü açmak şöyle dursun, daha da çıkmaza götürdü. Seçim gecesi sonuçlar açıklanır açıklanmaz kameralar karşısında partililerin önüne çıkan parti liderleri inanılmaz derecede mesaj verme yoksunluğu içindeydiler. TV

Apeldoorn Nüfus: 155.500

olayları anlatırken insanları uyarıyor: “İsrail bizim hakkımızda terörist olduğumuz iddialarını yaymaya başladı. Bundan sonra bize karşı yapacakları komplolara hazırlıklı olmalıyız. Biz uluslararası bir insani yardım vakfıyız. Azerbeycan’dan Afrika’ya, Haiti’den Sri Lanka’ya kadar kadar yardım götürüyoruz. Diğer taraftan Filistin Kuşatmasına Son (End the Siege on Gaza) adlı kuruluşun sözcüsü Mazen Kahel Uluslar arası Komite tarafından Temmuz ayında Gazze’ye 6 gemiden oluşan yeni bir filo göndereceklerini açıkladı. Yeni filoya Türkiye, Yunanistan ve İsveç gibi ülkelerden gönüllüler destek verecek.

ve otopsiyi yapan Adli Tip Kurumu buna benzer mermi yaralarına daha önce hiç rastlamadıklarını ifade ediyor. Olayın yaşandığı gün Türkiye başta olmak üzere Avustralya’ya kadar, dünyanın her yerinde protesto gösterileri ile Gazze’deki ambargonun kaldırılması çağrıları yapıldı. Dünya liderleri olayın araştırılması için bağımsız bir araştırma komisyonu kurulması çağrılarını yaparken, bu konudaki oylamaya ABD ve Hollanda karşı oy kullandı. Den Haag, Amsterdam ve Almere'de düzenlenen mitinglerde, İsrail askerlerinin sergiledikleri insanlık dışı vahşet sert bir şekilde kınandı. Den Haag'da düzenlenen geniş katılımlı gösteriye Hollanda Filistin Komitesi, Uluslararası İnsani Yardım Vakfı (IHH) ve Kuzey Hollanda Milli Görüş Teşkilatının yanı sıra bazı Türk kuruluşları da destek verdi. Öte yandan Amsterdam'ın ünlü Museum Meydanı'nda, ' İsrail Yönetiminin Barbarlığını Kınama Mitingi için toplanan ve aralarında HTIB, DSDF, HTKB, HAK-DER, HTKSF, SICN, UETD, EMCEMO, AMF, MVVN, Landelijk Netwerk Marokkanen, UMMON, Palestina Comite, Milli Görüş NH ve Een Ander Joods Geluid adlı çok çeşitli sivil toplum kuruluşlarına mensup yaklaşık 3000 kişi katıldı.

HOLLANDA'DAKi PARÇALANMIŞLIKTA BAY GEERT ARADAN SIYRILDI

Amsterdam Nüfus: 776.500

Saldırı sırasında eşini kaybeden Çiğdem Topçuoğlu hakkında anlatılanlar ise şahitleri ve dinleyenleri hayrete düşürüyor. Eşi kucağında son nefesini teslim eden Çiğdem hanım eşinin şehit olmasından sonra yerinden kalkıp yaralılara yardım etmeye koşuyor. Güvertede elleri arkalarına bağlı, diz üstü oturtulmuş şekilde İsrail askerleri tarafından tutulurken bir genç kızın ufukta bir gemiyi görünce Türk gemisi zannedip şöyle dediğini aktarıyor şahitlerden bir tanesi: “Abi bak Türk gemileri geliyor. Bizi kurtarmaya geliyorlar!” İHH genel başkanı Bülent Yıldırım çeşitli TV kanallarında

canlı yayın sırasında gemidekilerin “İsrail bize gerçek silahlarla saldırıyor, lütfen bize yardım edin” seklindeki çığlıkları kayıtlara geçti. Saldırı sonrasında gemilere, yardım malzemelerine ve tüm kamera, cep telefon, bilgisayar ve görüntülere el koyan İsrail tutukladığı insanları Türkiye’nin baskıları sonucu 3 gün içinde bırakmak zorunda kaldı. Gazetecilerin tüm görüntülerine el koyan İsrailli yetkililer, sadece kendi görüntülerini medyaya vererek askerlerin kendilerini savunmak için ateş açtığını söylüyor. Olayı bizzat yaşayanlar ise ”İsrail haklı ise neden bizim görüntülerimize el koydu ve yayınlamamıza izin vermiyor?” sorusunu soruyor. Daha sonra şahitlerin anlattıklarına göre tutukluluk sırasında fiziksel ve psikolojik baskı ve işkencelere uğrayan insanlara anlamadıkları belgeleri imzalatmak için de baskı uygulanmış. Bu baskıları bizzat yaşayan ve halen İngiltere'de tahsiline devam eden Hollandalı aktivist Anne de Jong ile yaptığımız 24. sayfamızdaki röportaj dehşet bilgileri ortaya koyuyor. Otopsi sonrasında ortaya çıkan gerçek ise tüyler ürpertici: şehit edilen 9 kişiye başlarına ve vücutlarının çeşitli bölgesine 30 defadan fazla, yakın mesafeden ateş edilmiş

HOLLANDA'NIN %85'i WILDERS'A KARŞI

Amersfoort Nüfus: 145.000

koyulmuştu. İrlanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin gemilerinin yanı sıra Türkiye’den de iki gemi bu filoya katılmıştı. Gemilerde inşaat malzemeleri, okul gereçleri, tıbbi malzemeler ve oyuncaklar olmak üzere 10.000 ton insani yardım malzemesi bulunuyordu. Daha önce Gazze’ye birçok kere gemi seferi düzenleyen Free Gaza Movement adlı kuruluş bu defa uluslararası bir organizeye imza atarak Türkiye’den Uluslararası İnsan Hak ve HürriyetleAmsterdam'daki gösteride onlarca özörgüt birlikte hareket etti ri Vakfı (İHH)’nın

Almere Nüfus: 188.100

İsrail’in Gazze şeridine 4 yıldır uyguladığı ambargoyu kaldırmak ve büyük bir açık hava hapishanesine dönüşen Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla düzenlenen filoya çeşitli ülkelerden 6 gemi katılmış ve 30 Mayıs’ta Kıbrıs açıklarında birleşerek yola

PARTİLER

Den Haag'daki mintingde yaklaşık 2000 kişi elele verdiler

yanısıra Malezya gibi uzak doğu ülkeleri yardım kuruluşları ile birlikte uluslararası bir filo organize ettiler. Gemilerde 60 farklı milletten 700’e yakın insani yardım gönüllüsü ve aktivist Gazze’yi bir toplama kampına dönüştüren ambargoya dünyanın dikkatini çekmek ve insanlara yardım ulaştırmak üzere bulunuyordu. Yolcular arasında müslümanların yanında Kudüs’ün sürgündeki başpiskoposu, Yunan, İrlanda ve Hollanda vatandaşlarının bulunması Gazze’de yaşanan insani drama duyarlılığın din ve ırk sınırlarını aşmasının ve insanlığın ortak vicdanı olarak ortaya çıkmasının gelecek için umut verici bir adım olduğuna vurgu yapılıyor. Uluslararası sularda seyrederken sabah saat 04:30 civarında İsrail ordusunun denizaltı, gemi, helikopterler ve komandolarla saldırısına maruz kalan filoda 9 sivil öldürüldü ve 30 civarında sivil yaralandı. Mavi Marmara isimli yolcu gemisinden 24 saat canlı yayın yapılırken İsrail’in saldırı sırasında canlı yayın, internet bağlantıları ve telefon bağlantılarını kesmesi ile saldırı anındaki olayların ekrana yansıması kesintiye uğradı. Ancak bir Türk yazılım şirketinin geliştirdiği sistemle kesintili de olsa alternatif kanallardan ulaşan

+10,9 +2,0 -1,0

+3,1

7,3 9,4 9,4 8,4 9,7 6,2

5,1 8,8

4,1 8,4 10,8 10,8

7,5 14,0

7,8 10,8 7,7 14,2

8,6 6,3

7,4

7,6

10

+5,1

+3,6

+3,2

5,7

+5,5

+6,3

+5,4

+5,6

+7

+6,2

+7,2

+6,3

+6,1

+3,8

+6,2

+5,7

+7,5

+7,6

+9,5

+7,6

+4,4

+9,4

+4,1


HABER

4

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Seçim sonuçları için ne dediler? ABDULLAH GÜVEN

TUĞBA HARMANKAYA

FİKRİ DEMİRTAŞ

Hollanda Türk-İslam Kuruluşları Birliği Başkanı Genel Başkanı

Avukat

VVD - PVV uzlaşmaya varamazlar

Lobi faaliyetlerimizi artıracağız

Yine suyun akışına yön veren olamadık. Suyun akışına kapıldık. Bu sonuç burada yaşayan göçmen toplum arasında da büyük belirsizlikleri ortaya koyacaktır. Irkçı ve İslam düşmanlığı söylemleriyle prim yapan bir partinin bu kadar siyasi revaç bulmasında buradaki göçmen toplumunun çok büyük sorumluluğu vardır. Bizler siyasete yön verebilecek kadar toplum gücüne sahip olmamıza rağmen, isteksiz , desteksiz, çabasız, gayretsiz beklerken suyun akışına kapıldık. Sonuç Hollanda’yı yine siyasi kriz bekliyor.

Her ikisi de VVD kökenli olmalarına rağmen Rutte, Wilders’i frenleyebilecek kişi midir? Aralarındaki büyük farklılıklara rağmen VVD ilk olarak PVV ile koalisyon görüşmelerine başladı. Benim kanaatimce bu görüşmeler herhangi bir sonuca varmayacaktır ve Rutte koalisyon ortaklığının ve iktidara gelmenin PVV için imkansız olduğunu gösterecektir. Umarız bu sonuç da bir dahaki seçimlerde tepki oylarının PVV’ye gitmesini önleyecektir.

Sızlanmak en son yapacağımız iştir. Bu ülkenin Türk kökenli vatandaşları ve yeni Hollandalılar olarak artık ortağı ve sahipleriyiz. Ülkemizin siyasi hayatında lehimize olmayan bir değişim söz konusudur. Demokratik hak ve hürriyetimizi kullanarak, genel kabul edilmiş enstrümanlara başvuracağız, lobi faaliyetlerimizi artıracağız ve bu sürecin aleyhimize işlemesi için önlemler alacağız. Türk kökenli tabana hitap eden kuruluş temsilcileri, düşünürler, entelektüeller, müteşebbisler, siyasetçiler ve yazar-çizerlerden oluşan bir düşünce grubu oluşturarak bir durum değerlendirmesi yapmamız gerekir.

Suyun akışına kapıldık. Hollanda’yı yine siyasi kriz bekliyor

Çocuktan Al Haberi... Seçimden bir hafta kadar önce oğlumla araba içerisinde bir yere giderken bana şöyle bir soru sordu? Baba sen oyunu kime vereceksin? Bir afallama geçirdikten sonra hayırdır oğlum neden sordun diye cevap verdim. Öğretmenimiz okulda bu konuyu işledi ve bize seçim yaptıracak ta kime oy vereyim dedi. Bende benim vereceğim partiyi doğallıkla belirttim. Peki baba dedi bende ona vereyim. Neyse aradan bir kaç gün daha geçti. Oğlum okula gitmiş ve mini seçim yapmışlar. Devamında yine bana: Baba Wilders hep bize küfür mü ediyor? Bir afallama daha... Bu arada oğlum 8 yaşında. Onuda nerden çıkarttın gibi toparlama mahiyetinde bazı cümleler kurmaya çalıştım ama nafile, her şeyin farkındalar... Aslında bizim bazı toplum içerisinde yaşayan ve durumların ciddiyetini bile tahmin edemeyen bir çok yetişkinden daha bilgililer. Neden mi? -Wilders sürekli müslümanlara küfür ediyor baba!.. - Bizleri Hollanda’dan atacakmış baba!.. -Biz teröristmişiz baba!.. -Onların paralarını bizler yiyormuşuz baba!..gibi daha da eklediği ama benim yeter artık sen yaşına göre davranmaya çalış, cümlelerimden sonra sona eren bir görüşmeydi bu baba ve oğul arasında... Gelelim şimdi 9 haziran 2010 seçim gününe... O gün ve öncesinde yapılan tartışma progrmalarının hepsini izlemeye çalıştım. Siyasi parti liderlerinin farklı farklı görüşleri ve hazırladıkları programları var. Ama içlerinden birinin tek programı: Suç işleyen müslümanları ülkeden kovmak, müslümanlara hakaret etmek, aynı toplumu rencide etmek vs. Bu adamın yaptığı konuşmaların her cümlesinde bunlara raslamak mümkün. Yani kısacası bölücülük, ırkçılık, eyyamcılık yapmakta. Ama her nasıl oluyorsa b u

adam %15 civarında bu ülke toplumundan oy alabiliyor. Toparladığımızda yaklaşık 1,5 milyon insan bu adama oy veriyor. Çoluk çocuğu eşi dostu derken bu rakam ortalama 3 milyon civarında. Yani demem o ki selam verdiğimiz 5 Hollandalıdan 1’i bizi bu şahsın tabir ettiği gibi görmekte. Adamlar seçim döneminde yememişler içmemişler ve çalışmışlar. Çalışmalarının karşılığını da 24 milletvekili çıkartarak aldılar. Gelelim bizlere... Seçim günü yabancıların nüfusa göre çıkartabilecekleri milletvekili sayısının 15 olduğunu söylüyordu bir bilir anketör. Ama kullanılan oylara göre 6 milletvekili çıkartabilecek oy kullanıyorlar. Yani 9 milletvekili evde ve kahvehanelerde duyarsız bir şekilde olacaklara razı olan toplum sayesinde yüksek oy alan partilere hediye edilmiş oluyor. O doğrultuda az önce bahsini ettiğimiz partinin en az 2 ya da 3 milletvekilini ‘oy kullanmayan’ bizler seçmiş oluyoruz.Oy kullanmayan halkımız kullanmadıkları oy karşılığında Wilders’a oyumu verdim diye rahat olabilirler. Seçimden bir gün önce ileride bakan ya da başbakan olursanız ilk ziyaret edeceğiniz ülke neresi diye soran programcıya Wilders’ın cevabı şuydu: ‘Son zamanlarda İsrail’e yapılan haksızlıklar yüzünden önce İsrail’e gideceğim ve yalnız olmadıklarını belirteceğim.’ Yine yaşadığım olaylardan biri... Seçim günü duyarlı olması için bazı kahvehanelere gittim. Arkadaşlar oylarınızı kullandınız mı? Ses yok! Kimi ya bugün mü? Kimisi de: Amaaan boşver oy kullanılınca ne oluyor ki! Ellerinde pişti kağıdı akılları oynadıkları oyunda. Ne geleceğini ne çocuklarını ne de egemenliğini düşünen var. Kimi de ya Yusuf sen onu bırak ta sence CHP bu sefer başa gelebilir mi? AKP sence oy kaybetti mi sorularını soruyor? Elinin körü. Sen önce yaşadığın toplumun hissiyatını anla ondan sonra Türkiye’deki siyasete yorum yap. Senaryo: Wilders savunma bakanı olur. Ali daha yeni 18 yaşına girmişti. Arkadaşlarıyla gezerken kız arkadaşını başka bir erkekle gördü. Buna sinir-

Yusuf Öztürk lenen Ali gitti, hem kızla hem de kızın yanında gördüğü erkekle kavga etti. İkisini de dövdü. Aşk bu ya yaptırır mı yaptırır. Polis geldi Ali’yi aldı karakola götürdü. Adam yaralamadan dolayı 6 ay hükmüm giydi. Ali hapisten çıktığında bir kağıt aldı.Toplum kurallarına uymadığın ve yabancı olduğun için ülkeden kovuluyorsun... Yukarıdaki bir senaryo... Ama’sı var anlayana... Gelelim 8 yaşındaki çocuğumun olayını anlatırken yine yakınım olan birinin çocuğunun başına gelenlere... Kaldıkları muhit Hollandalıların ağırlıklı yaşadığı bir yer. O çocuk ta 10 yaşlarında. Futbol oynamak istiyor arkadaşlarıyla. Ama maalesef Türk olduğu ya da yabancı olduğu için çocuklar tarafından istenmiyor. Neden mi? Bizim çocuklarımız nasıl ki evlerimizde konuşulanlara kulak misafiri oluyor ve tepki veriyorsa; onların çocukları da kendi ebeveynlerinin verdikleri tepkilere göre davranıyor. Ey yaşı kemal’e ermiş duyarsız toplum... Sen kahve köşelerinde, ya da faydasız yerlerde duyarsızlığını devam ettirdiğin sürece çocukların o yaşlarda kendilerine yapılan haksızlıklarla mücadele etmeye çalışıyor. Bu denli ırkçılık ve tepki gören çocuk ergenlik çağlarında doğal olarak agresifleşiyor. Sen duyarsız oldukça seni yönetenleri senin oyların belirlemiyor... Sen duyarsız oldukça ah’ların vah’ların bitmiyor. Sen duyarsız oldukça senin yüzünden duyarlı vatandaşlar da zarar görüyor. Toplumun bilinçlenmesi için yaşadığın toprakların herşeyinden haberdar olman gerekiyor. İlk gelen nesille birbirimizi kıyaslamayın. Onlar ilk’ti ve ne yapacaklarını bilmiyordu. Ama bizler öyle değiliz toplumun hemen hemen her yerinde her bölümünde varız. Ve bu güçlerimizin daha da artması için toplum bilinci gerekiyor. Sonuç olarak, Ya bu defa ya da bundan sonra sağ tabanlı bir hükümet koalisyonu oluşabilir. Bu duruma şimdiden hazırlıklı olalım. Bu oluşumlara birey olarak demokratik haklarımızı sonuna kadar kovalayalım. Ama bunları yaparken bir çuval inciri mahvederek değil, toplum içerisinde duyarlı ve yön gösterecek sivil toplum örgütleri, dernekler çatısı altında onlara destek vererek.

SİCN Genel Başkanı


5 YUSUF ALTUNTAŞ ISBO Direktörü

Bir parti gelip tek başına istediğini yapamaz Öncelikle çıkan sonuç demokratik bir ortamda doğal bir sonuçtur. Yabancılar tabiî ki son secim sonuçlarını dikkate alırlarsa sıkıntı geliyor diyebilirler, ama bu erken ve çok da spontane bir reaksiyondur. Çünkü Hollanda’daki sistemde öyle her parti gelip tek başına istediğini yapamaz. Buradaki sistem uzlaşma veya konsensüs ilkelerine bağlı. Dolayısıyla her parti kendine göre oynayamaz. Bunun haricinde PVV ile her parti koalisyon yapmak istemez, bu koalisyonun ne kadar zayıf olduğunu bildikleri için. Aynı süreci 2000 yılında yaşadık. Lijst Pim Fortuyn (LPF) o zaman VVD ve CDA ile koalisyon kurdu ve bir kaç ay sonra bu koalisyon dağıldı. Dolayısıyla herkes işini yapsın ve bu yaşadığımız topluma artı olarak ne verebiliriz düşüncesiyle işe koyulsun, bunu yapamadığımız takdirde kara kara düşünmemiz lazım!

SONGUL MUTLUER

Zaandam belediye meclis üyesi

Hollanda politikasının ve halkının ne denli bölünmüş olduğu ortaya çıktı Son seçim sonuçları Hollanda politikasının ve halkının ne denli bölünmüş olduğunu göstermektedir. Liberal ve aşırı sağın kazanması, Hükümet partisi CDA’nın tarihinin en kötü sonucunu alması bu secime damgasını vuran bir gerçek. Yabancıların çoğunlukla oy verdiği PvdA sanılandan da daha iyi bir sonuç aldı. Belki seçimler daha geç yapılsaydı kazanma ihtimali daha büyük olurdu. PVV’li bir koalisyon Hollanda’da yaşayan yabancılar için kötü sonuçlar doğurabilir. Fakat PVV’nin bu seçimlerdeki başarısını göz ardı ederek ve onu yeni kurulacak hükümetten dışlamakla bence PVV ileriki yıllardaki seçimlerde daha da çok oy artırabilir.

ADNAN YILMAZ Mozaiek Zorg

Sonuçlar az gelirliler için çok üzücü

BEKİR AKBULUT Vatandaş

Sonuçlar az gelirli Hollandalılar için çok üzücü. Aşırı sağcıların bu denli, oy alması ayrıca düşündürücü. PVDA ve VVD köklü bir parti oldukları için Wilders ve PVV milletvekilleriyle bir oluşum içerisinde olacaklarını düşünmüyorum.

Bundan sonra yapılacak olan koalisyon görüşmelerin sonucu önemli Seçim sonuçlarına göre bizler için endişe veren bir sonuç ortaya çıktı. Fakat, bundan sonra yapılacak olan koalisyon görüşmelerin sonucu önemli. Eğer sağ partilerin kuracağı bir koalisyon olursa; ömrünün uzun olmayacağını düşünüyorum.

MURAT DOĞANER Sultan Fırını

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Seçim sonuçları beni şaşırtmadı

Seçim sonuçları beni şaşırtmadı. Son yıllarda artan ekonomik sıkıntılar yüzünden halk farklı arayışlara girdi. Bunun ilk tepkilerini de sandık başında gösterdi. Artan ırkçılık ve sağa eğilim kaygı veriyor.

NİLAY KÜLCİ

KVK danışmanı ve Renkum belediye meclis üyesi

PVV’nin muhalefet partisi olması daha da tehlikeli

PVV'nin yükselmesi üzücü bir durum olsa da, sonucun üzerinde fazla durmamamız gerektiğini düşünüyorum. Hollanda içinde ve dışında özellikle müslümanlara yönelik yapılan ayrımcılık, bununla birlikte insanların ekonomik ve sosyal sıkıntılarını, tek cümle ile siyaset yapan Wilders'e oy vermelerini sağladı. PVV'nin şu anki durumda muhalefet partisi olması daha da tehlikeli, ülkedeki sıkıntı dönem devam ederse 4 sene sonra PVV, 24 değil 48 sandalyenin sahibi olur. Bırakalım sorumluluk alsın hükümet ortağı olsun, kimbilir aralıkta yine sandık başında oluruz.

AYHAN ATEŞ Vatandaş

Seçim sonuçları hiç bir partiye yaramadı

Bence seçim sonuçları hiç bir partiye yaramadı. Yine belirsizliğin hakim olması bence tekrardan bir erken seçim sinyalleri veriyor. Seçim öncesinde yapılan anketler doğrultusunda Wilders beklenen oyu aldı.

ABDURRAHMAN SELAM Gurbet Lahmacun Salonu

Vatandaşlarımızın yeterince oy vermemesi üzüntü kaynağı Seçim sonuçları kaygı verici. Vatandaşlarımızın yeterince oy vermemesi de ayrı bir üzüntü kaynağı. Umarım bu sonuçlar doğrultusunda gelecek seçimlerde şapkamızı başımızın önüne alır düşünürüz.

Barbaros Bulutlu Müzik yapımcısı

Çevremdeki çoğu kişinin seçimlerde oy kullanmadığını gözlemledim Hollanda’da bulunalı yaklaşık 2 sene oluyor, bu kısa süre içinde çok şey gözlemledim ve yaşadım. Çevremde gördüğüm ya da duyduğum, birçok kişinin son seçimlerde oy kullanmadığıydı. Ben bu konularda kendime sorabiliyorum ve birey olarak elimden ne geliyorsa (oy hakkım olduğunda oy kullanmak dahil) her şeyi uyguluyor ve yapmaya çalışıyorum. Biliyorum ki sustukça sıra bir gün bana da gelecek! Sessiz çığlıkların kendi içinizdeki yankısı sizden fazla uzağa gitmeyecek ve bir işe yaramayacaktır.

MEHMET POLATLI Roteb Çalışanı

Aşırı sağın yükselmesi yabancılar için kaygı verici Sonuçlar beklenildiği gibi oldu. Hani denilir ya bağıra bağıra geldi adamlar. Bu denli sağ partilerin oy alması biz yabancı kökenli insanlar için kaygı verici. Parti tüzüklerinin içerisinde bulunan farklı isteklerini umarım gerçekleştiremezler.

Enseyi Karartmayalım Bazan üzerinize bir karamsarlık çöker. İçinizden bir şey söylemek gelmez. Zaten bu durumda kelimeler yüreğinizde hissettiğiniz çalkantıyı anlatmakta kifayetsiz kalacaklardır. En iyisi inzivaya çekilip her şeyden elinizi eteğinizi çekmek dersiniz. En azından kısa bir süreliğine de olsa. Ama yapamazsınız, zira sizin fıtratınızda enseyi karartmak yoktur. Enseyi karartmak deyimini şu bir kaç gün içinde, hem kendime hem de çevremdeki insanlara moral vermek için, farkında olmadan bir kaç defa kullandım. Bununla her ne olursa olsun yılgınlığa kapılmamayı, başı öne eğik gezmemeyi ifade etmeye çalıştım. Nitekim öyle de olmalı. Her zaman başımız dik, gelecekten umutlu olmak zorundayız. Hem kendimiz için hem de bizden sonraki nesiller için. Lafı fazla dolaştırmadan saadete gelip 9 Haziran seçimlerini analiz etmeye çalışalım. Seçim sonuçlarını doğru analiz etmeden ilerisi için bir strateji belirlemenin çok zor olacağından yola çıkarak, hem mensubu olduğumuz Türk toplumu hem de vatandaşı olduğumuz Hollanda toplumu için bir takım tespitlerde bulunacağız. Dost acı söyler deyimini de hesaba katarak. Üç ay önce Wouter Bos’un PvdA liderliğinden istifa edip yerine Job Cohen’in gelmesiyle kendimce bir öngörüde bulunmuştum. Öngörüme göre Cohen’le PvdA tırmanışa gececek, buna mukabil de CDA ona alternatif olarak fırlayacak demiştim. Ancak yanıldım. CDA değil VVD alternatif olarak görüldü. Bunda şüphesiz, kurduğu dört hükümetin sonunu getiremeyen CDA lideri Jan Peter Balkenende’nin CDA tarafından yeniden başbakan adayı olarak ilan edilmesinin payı çok büyük. Kalitesine ve kapasitesine çok güvendiğim Balkenende’nin seçmenler nezdinde bu kadar güven kaybına uğrayacağını tahmin edememiştim. Bence seçimlerin en dikkat edilmesi gereken tarafı ne VVD’nin bir asır sonra birinci parti olmasıdır ne de CDA’nın tarihi yenilgi almasıdır. Zira bu kaymaların olması her zaman muhtemeldir ve sonucu toplumu derinden etkilemez. Ancak PVV gibi parti bile olmayan, söylemlerini islamofobi ve Türk düsmanlığı eksenine oturtan, bölücü, ayrımcı ve ırkçı bir hareketin % 16’ya yakın oy alarak Hollanda’nın Mecliste temsil edilen üçüncü büyük partisi olmasıdır. Daha da kötüsü koalisyon için adının ciddi

ciddi telaffuz edilmesidir. Bundan daha kaygı verici ne olabilir? Peki bu, toplumu kamplara bölmek isteyen, iktidar olması halinde büyük bir toplumsal huzursuzluğun ortaya çıkacağı her aklı selim tarafından bilinen harekete kimler oy verdi? Her altı seçmenden birisi diyerek başlarsak işim vehameti belki daha iyi anlaşılır. Ciddi araştırma kuruluşlarından Synovate’in seçim günü yaptığı ankette PVV seçmenlerinin profili şöyle ortaya çıkmakta: Bu seçimlerde PVV’ye oy verenlerin geçen seçimlerde % 24’ü CDA’ya, % 23 SP’ye, % 17’si PvdA’ya ve % 12’si de VVD’ye oy vermiş. % 18’i ise ilk defa oy kullanan yeni seçmenler, yani gençler! Seçmenlerin eğitim ve gelir durumuna baktığımız zaman da bir yükseliş trendi görüyoruz. Daha önceki seçimlerde daha çok az gelirli ve düşük seviyede eğitim almış seçmenlerin protesto oylarını alan PVV, şimdi her meslek ve gelir grubundan oy alabilmektedir. Bu da bu hareketin kitleselleştiğine işarettir ki asıl kaygı duymamız gereken de budur. Komşumuz, meslekdaşımız, patronumuz, işçimiz, hocamız, kısacası nereye baksan bir PVV’li görmemiz mümkün. İşte tam bu noktada asıl eleştiriyi sandığa gidip PVV’ye oy veren Hollandalılara (duyumlara göre Türkler de oy vermiş) değil de sandığa gitmeyerek onlara dolaylı destek veren kendi insanımıza yöneltmemiz lazım. Bu kadar hassas bir dönemde bu kadar sorumsuz olunca insanın o meşhur ‘develi’ sözü söyleyesi geliyor. Her şeye rağmen biz enseyi karartmadan önümüze bakmalıyız. Geçmişten ders alarak, geleceğe yön vermeye çalışacağız. Daha yapacak çok iş, kat edilecek çok yol var...

suatari@haber.nl Ahmet Suat ARI is groepsleerkracht en onderbouwcoördinator op een VSO ZMLschool te Enschede. Hij schrijft columns in diverse bladen en is o.a. secretaris van UETD-Nederland.


HABER

İzincilerimize iyi tatiller!..

Havayoluyla, karayoluyla ya da denizyoluyla Türkiye’ye tatile giden tüm vatandaşlarımıza okurlarımızdan Kenan Baydar’ın içtenlikle yazdığı satırları armağan ediyoruz...

Kemal Şahin, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı tercih ediyor. Tekstil alanında, Aachen Bölgesi’nde mesleki eğitim alan en başarılı gençler de Şahinler’den çıkıyor. Bence, çeşitli kolları olan eğitim ağacının ana gövdesi; işyerinde verdiğimiz ve aldığımız eğitimdir. Belki de ömürleri boyunca meşgul olacakları, zamanlarının neredeyse tümünü harcayacakları kendi konu ve uğraşılarında insanları mutlaka eğitmemiz, mutlaka yetiştirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle, bütün şirketlerimizin, kendi elemanları için, gençler için birer okula dönüşmesine gayret ediyoruz. Şahinler’in başarıyı korumasının sırrı nedir? Şahinler Holding personelini, bizden para alıp evine giden insanlar olarak görmüyoruz. Çünkü, onlara verdiklerimizin bize yansıyacağını biliyoruz. Şahinler, tahsili ne olursa olsun kendisinde çalışan insanları yetiştiriyor. Onlara, kendisini başarıya ulaştıracak, ve ulaşılmış olanı koruyacak felsefeyi, yani kurum kültürünü aşılıyoruz. Şahinler Holding, kuruluşundan itibaren kademe kademe, insanları harekete geçirecek ilkeleri yerleştirdi. Şahinler felsefesinin odak noktasını insan ve insan ilişkileri oluşturur. Bizi başarıya götüren kurum kültürümüzün dürüstlük, güleryüzlülük, verimlilik gibi ilkeleri hep insan ve onun ilişkileri üzerine geliştirilmiş kavramlardır ve en önemli değerlerimizdendir.

On seneden fazla oldu ama bu sene Türkiye’yi tekrardan ziyaret etmeyi düşünüyorum. Hak ettim sanıyorum. Yaylalara çıkıp biraz dolaşacağım. Müsait olursalar biraz da memleketin çobanları ile sohbet edecem. Herkes gibi benim de, etrafımda gönlü ferah olan insanlara ihtiyacım var. Köyümün ünlü Kıblekaya isimli bir dağı var, onun başına çıkıp orda biraz oturup havasından, suyundan ve bulutlarından bir yudum alıp, kenardan dünyanın dönüşünü izleyerek, biraz dinlenip biraz da kendime geleyim diyorum. Namaz vaktine denk gelirse ve çevredeki köylerin cami minarelerinden okunan ezan sesi kulağıma ulaşırsa akan sularda abdest alırım ve o dağ başında belki de bir namaz da kılarım. İnsanlığın ve dünyanın haline dua etmeyi unutmam. Mezarlıklar da var, onları ziyaret etmeden olmaz. Üzerinde yürüyecek olacağım topraklar onlara aittir. Olur ya bir gün sen de orada bulunursun ve sana dönüp bakmadan geçen olursa sen nasıl hissedersin

kendini. Bundan dolayı birbirimizi yalnızlıklar içinde bırakıp unutmamak ve geçmişlerimiz için, bir de o mezarlıkların başında dua etmek niyetindeyim. Tabiî ki memleketin bir ucundan öbür ucuna gideceğim; yol üzerinde senelerden beri bekleyen ve merakta kalan sevgi dolu insanlarım da var. Müsait olursalar onlara da, yanımda sizin selamınızı taşıyarak, ayaküstü uğrayacam. Belki araya birşeyler girer ve ben hiç te gidemem ama siz giderseniz, o zaman benim göndermiş olduğum selamı umarım unutmazsınız. Kimliğimden hariç yanıma birşey almayacam. Etrafımı saracak olan ve belki de benden birşeyler bekleyen oradaki yavrular için oyuncak, şeker ve kendime bir adet ayakkabı orada alırım. Nedense oradaki ayakkabılar daha dayanıklı oluyor. Belki dayanıklı değil de; o topraklar beni yerden süründürmüyor da, havalardan uçurduğundandır. Birbirimize rastlarsak oradaki yıldızların vermiş olan ışıklar altında sohbet keyfi içinde beraber

Kenan Baydar bir demlik çay içeriz. Elbette geri dönüşüm de var; çünkü ben buralı olmuşum, şimdiden söyleyeyim peynir falan getiremem. Unutmadan ve geç kalmadan bütün izincilerimize güzel tatiller diliyorum. Yolunuz açık olsun.

GÜVENLİK

SİSTEMLERİNDE

DOĞRU ADRES

BEVEILIG UW WONING OF KANTOOR MET HET BEVEILIGINGSSYSTEEM VAN ADACAMS Maak vrijblijvend een afspraak met één van onze beveiligingsadviseurs. Hij helpt u bij het samenstellen van een ADACAMS beveiligingssysteem dat specifiek is afgestemd op uw werk en/of woonsitutatie.

2010 yılında da güvenlik sistemlerinde devlet desteği devam ediyor. Resmi işlemlerinizin kolayca yürütülmesi için bizi arayabilirsiniz.

Subsidie-aanvraag voor uw veiligheidsystemen kunt U via ons regelen. Bel Hüseyin Kızgın, onze expert op dat gebied voor alle informatie: GSM: 0624-367064

Schiedamseweg 213 3026 AN Rotterdam

MottoMedia

RÖPORTAJ | SELMAN KARAMAN

EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ İNSAN

Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan Ürdün’e, dünyanın çeşitli ülkelerindeki, 25 şirketiyle faaliyetlerini sürdüren Şahinler Holding’in başarısının sırrını, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’le konuştuk. Şahin, en önemli değerin çalışanları olduğunun altını çizerek, sorularımızı cevapladı: Şahinler Holding’in en önemli gücü nedir? İnsana yapılan yatırımı teknolojiye yapılanla eşdeğer, hatta belli açılardan baktığımda ise daha da önemli görüyorum. Teknoloji harikası bir yığın makineyle doldurulmuş o devasa fabrikalar, hünerli insanların elinde olmadıktan sonra, birer beton ve çelik yığınından farksızdır diye düşünüyorum. Bu nedenle benim en büyük zenginliğim iş arkadaşlarımdır; kurum kültürümüzü benimsemiş, o çelik ve beton yığınlarını hünerle işletip başarıdan başarıya koşmuş 10 bin çalışanımdır. “En büyük zenginliğimiz insan” derken, bu zenginliğe zenginlik katacak olan şeyin de “sürekli eğitim” olduğunun altını çizmek gerekir. Bunu büyük çapta da uyguluyor ve başarıyoruz. Eğitim konusunu biraz açar mısınız? Örneğin, Almanya’da gençlere meslek eğitimi veriyoruz; 2 – 3 yıl okulla birlikte bizde eğitim görüyorlar. Çoğunu, daha sonra işe alıyoruz. Aachen Bölgesi’nin başarılı gençlerinin çoğunluğu, Şahinler Holding’de çalışmayı

6

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

naar onze Vraag nu biedingen zomeraan

www.adacams.nl

010-462 35 69


7

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Deniz yolu nakliyatı

MAVi MAVi MASMAVi

Hava yolu nakliyatı Karayolu nakliyatı Depolama Gümrükleme

“It’s Always Prime Time”

Tekstil bakımı ve satış öncesi işlemleri HAFTALIK PARSİYEL TIR ÇIKIŞI

İrtibat: Levent Sarılmışer levent@primecargo.nl

www.primecargo.nl info@primecargo.nl

Tel.:+31 (0) 10 2451051 Fax:+31 (0) 10 4158101 ´s-Gravelandseweg 365 3125 BJ Schiedam

Huidkliniek şimdi Utrecht ve Arnhem’de

ZBC: Zelfstandig BehandelCentrum

anlığı d, Sağlık Bak Huidkliniek Zui atoloji rm nmış bir de tarafından tanı şması la an rtalarla go si üm T ir. id kliniğ ldiğinde alar buraya ge vardır ve hast alarımız şm la ezler, an em öd ra pa t rşılar. kontan ri sigortalar ka gereği ücretle

Kliniğimizin başka kliniklerden farkı şu: Bu klinik Hollanda Sağlık Bakanlığı tarafından tanınmış bir dermatoloji kliniği. Aynı zamanda diğer kozmetik hizmetleri de veriyoruz. Asıl önemli olan bütün tedavilerin ziekenfonds tarafından karşılanması, bu önemli bir özellik. Böyle bir klinik, şu ana kadar Hollanda’da Türk kökenli olarak sadece biz varız ve üç senelik deneyimimizle herbiri kendi alanında uzman doktorlarla hizmet veriyoruz... Eko aleti

Lazer

Eko ile varislerin yerini ve şiddetini ölçüyoruz ve ona göre tedavi planlıyoruz. Dışarıdan lazerle mi yapılacak, yoksa endolazer ile mi yapılacak, fon terapi mi yapılacak, sade iğneleme tedavi mi yapılacak, önce muhakkak bu yapılması gerekiyor. Sağlık bakanlığınca da zaten bu şart koşuluyor. Endolazer nedir? Endolazer içten lazer demektir. Önceden varis tedavilerinde eko yapılır. Eko yapılınca en içteki damarlarda varis var mı yok mu ona bakarız. Dıştan bunu göremezsiniz. Eğer onda varis varsa kasık bölgesinden ve diz bölgesinden bir kesik açılır, hasta narkoza yatırılıp ameliyat yapılırdı. Bu teknik artik geride kaldı. Şimdi bize hasta geliyor, yatağa yatıyor, görülen şekliyle damara giriliyor, damar içerisinden fiber, yani lazerin ucu, buraya kadar geliyor, daha sonra burası lokal olarak uyuşturuluyor, daha sonra lazer ile yakılarak çekiliyor. Hasta birşey hissetmiyor. Bunun tedavinin ismine endolazer diyoruz, hasta ameliyattan kurtulmuş oluyor. Bu tekniği Hollanda’da en iyi yapanlardan birisi Dr. Daan der Kinderen’dır ve kendisi halen Utrecht şubemizde görev almaktadır.

UZMANLARIMIZ: Dermatolog Dr. Coşkun Birinci: Akne ve kozmetik tedavi Dr. Daan der Kinderen: Endolazer uzmanı, deri kanseri uzmanı Dr. Van Wateren: Deneyimli ve kıdemli dermatolog Dr. İbro Beciri: Varis tedavisinde uzman

ROTTERDAM: Utenhagenstraat 187 3083 VP Rotterdam Tel: 010-293 90 91

HUIDKLINIEK ZUID’TE YAPILAN TEDAVİLER • Varis tedavisi • Cilt hastalıkları • Lazerle epilasyon • Alerji testleri • Botox Müşterilerimize Türkçe, Hollanda, Boşnakça, Sırpça, Arnavutça, İngilizce ve Almanca olarak da yardımcı oluyoruz. Toplam 16 kişilik ekibimizle Rotterdam, Utrecht ve Arnhem gibi şubelerimizde kaliteli hizmet veriyoruz

Utrecht: Dr. Max Euwestraat 60 3554 Utrecht 030 –244 27 81 Arnhem: Raapopseweg 82 6824 Arnhem 026 –443 35 00

Internet: www.huidkliniekzuid.nl E-mail: info@huidkliniekzuid.nl

Dermatolog Coşkun Birinci, Türkiye’de 1998 yılında Ankara Hastanesi’nde dermatoloji uzmanı oldu. Ankara Hastanesi’nde 4 yıl çalıştıktan sonra Hollanda’ya yerleşti ve Rotterdam’da HUIDKLINIEK ZUID’ü kurdu.

The Netherlands is masmavi, bir gördüm ŞOK OLDUM bu Hollanda kimlerin y(g)ari? Hollanda mavi (VVD) ve açık mavi (PVV) rengini aldı. Fotoğrafı çekilince kanıtlandı. PVDA ise koalisyon için durmadan, önce PVV ile göruşülsün diye tutturuyor. Ne umuyor acaba? Jan Marijnissen (SP): ‘ PVV’nin liste başını çeken hakkında, ‘Kuzu kıyafetindeki kurt’’, diye adlandırırken, diğerleri PVV’nin arkasında cok kişi var diye onunla ciddi ciddi masaya oturuyor. Zamanında Hitler’in peşinden de çok insan yürüdü, aralarında aklı selim zannedilen takım elbiseli insanlar’da vardı. Almanlar sonradan, ‘’Biz bilmiyorduk böyle olacağını’’ demişlerdi. Bir başka ses ise PVV’ ye bir şans verilsin, ispat etsin yapamayacağını diyor. Şimdi başa çıkartırılmaz ise kitlesi ilerde daha çok büyürmüş. Hadi bir göstersin derken, yolunu açmış olmayalım?. Bu esnada parti programında her durumda kimlik sorulmasını isteyen, yabancı kökenli gençler hakkında TV’de, radyoda, gazetede ileri geri anti-sosyal söylemlerde bulunanin görüşleri diğer gençlerimizin kendilerine bakış açısını ters yönde etkilemiyecek mi? Büyüme çağında olanlara nasıl bir damga vuracak? Şans verelim diye tutup başımızın üstüne mi koyalım, göz göre göre din ayrımı yapan bir insanı? Kurt olan kuzunun oyununa mı gelelim? Sonradan da, ‘Bu kadar ileri gideceğini bilmiyorduk eyvah’ mı diyelim. Tum küçük partiler PVDA’ ya oy kullansaydı, PVDA kazanırdı diye bir düşünce var bazı insanlarda. Yeni partilerin tüm oyları (50 bin) PvDA’ya gitseydi bile gene yarış bire bir olurdu. Üstelik sağda olan Rita Verdonk’un oy kitlesi de 50 bindi ve dengeyi saglardı. Yine görüntü aşağı yukarı aynı olacaktı. Yani PVDA’ nin bir veya iki oy kazanması ile şimdiki manzara değişmeyecekti. PVDA kazansaydı , ilk olarak o da PVV ile konuşacaktı. Sebep olarak ta 15 sandalye kazandıkları öne sürülerek, demokrasi bu denilecekti. İstediğiniz kadar stratejik oy kullanın manzara bu olacaktı! Hollanda’ da 12 milyon seçmen var ise, oyların, kaba hesap, 2 milyon’u VVD ‘ye, ondan biraz azı ise PVDA’ya gitmiş. CDA 1.3 milyon , PVV ise 1.5 milyon oy almış. D’66 ve Groen Links beraber 1,3. SP’ye ise 1 milyon’dan biraz az gitmiş. Diğerlerinin tamamına yarım milyon, Rita Verdonk ise 50 bin ve yeni partilerin hepsi beraber 50 bin oy almis. 17 milyon kişi var ise, 9.5 milyon civarı insan oy kullanmış. Bu seç-

me hakkı olanların %75’idir. Geri kalan 2,5 milyon hakkını kullanmamış. Kalan 4 milyon insan ise henüz degişik sebeplerden dolayı seçme hakkı yok. Şu anda koalisyon imkanları görüşülüyor ve seçenekler şunlar: VVD, PVV, CDA birlikte, VVD, PVDA, groen links, D’66, veya VVD, PVDA, CDA ile. Söylentilere göre bu koalisyon uzun sürmeyecek ve gene erken seçim olacağı tahmin ediliyor. Her şeye rağmen durumu bir de pozitif olarak değerlendirmek istersek, bu her zaman mümkündür. 1,5 milyon PVV’ ye oyunu verdiyse, 10 milyon insan PVV’ yi tercih etmemiş. Gelecek seçimlerde diğer potansiyellerle beraber ulaşılması gereken , işlenilmesi gereken kitle de budur. Bir aksiyona karşı tepki vermek yerine, biraz ileri gidip, aksiyon için insiyatif alalım. Futbol terimiyle, savunmadan cikip, atak futbol oynayalım. Her zamanki gibi düşünürsek, her zamanki gibi sonuç alırız. Yeni düşüncelere bir şans verelim. Başkalarından ziyade, kendimizi dinleyelim, sağlıklı düşünebileceğimize inanalım. Önümüzdeki dönem Hollanda’nın resmini yeniden çizeceğiz. Ayrımcılık yapan lider konumundakilere bırakmayız meydanı. Sadece seçim esnasında değil ve sadece politikacılardan veya hükümetten medet umma yerine, sorumluluğu hep beraber ve şimdiden alacağız. Politika biziz, Hollanda biziz!

nafizesener@haber.nl Nafize Şener consultancy (danışmanlık) ve proje yöneticiliği yapmaktadır. Şu an Çalışma Bakanlığı’nın finanse ettiği Landelijk Netwerk Diversiteitsmanagement projesinde çalışmakta. İş ve ticarette paylaşım için kurulan The NetworKing Turkey uluslararası organizenin lisans sahibesidir.


HABER

TAZİYE

8

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

TAZİYE

T.C. Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ Hanım'ın muhterem babası Oğuz Baygın'ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz.

Rotterdam Charlois daimi encümen üyesi ve Zaman Gazetesi Editörü Alaattin Erdal Bey'in muhterem babası Mehmet Erdal'ın vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı, geride kalan dostlarına sabır ve iyilikler dileriz.

HABER Gazetesi çalışanları

HABER Gazetesi çalışanları

Tüm fırınlara en uygun fiyatlarla her türlü un ve un mamülleri veriyoruz

Moon Star’ın kalitesi, 20 yıllık birikim ve tecrübesiyle sabittir

ÇATAKLILAR ŞÖLENDE BULUŞTU

H

ollanda Çataklılar Derneği, kurulduğu 2007 yılından beri, her yıl tertip ettikleri ‘GELENEKSEL YAZ ŞÖLENİ’ organizasyonunun 4.üncüsünü geçtiğimiz günlerde Rotterdam’da gerçekleştirdi. Rottermeren parkında, Hollanda başta olmak üzere, Fransa, Belçika ve Almanya gibi birçok ülkeden katılan 300 Çataklı, hava şartlarının olumsuzluğuna rağmen, coşkulu ve eğlenceli bir Piknik Şöleni gerçekleştirdiler. Halat-çekme, yoğurtyeme, sandalye-kapmaca, yumurta-taşıma gibi yarışmalar başta olmak üzere ayrıca ‘Enişteler Yarışıyor’

bölümünde ‘damatlar’ yarıştırıldı. Katılımcılara yemek ikramının yapıldığı şölende, programı gerçekleştirmede emeği geçenlere “buket çiçek” ve derneğin faaliyetine destek ve katkıda bulunan Hollanda

Karamanlılar Vakfı Başkanı Uğur Şen başta olmak üzere emeği geçen gönüllülere “plaket” takdim edildi. Şehirler arası mini ‘Futbol Turnuvası’nın da düzenlendiği günde, dereceye giren takımlara kupa verildi.

www.moonstarbv.nl info@moonstarbv.nl

Servis ağı ve kalitemizle hizmetinizdeyiz... Adres: Contactweg 40 1014 AN Amsterdam Telefoon: (+31) 020 616 94 78 (+31) 06-24801072


9

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

MEDYA Yusuf Ziya ERARSLAN

0 530 363 55 91

Türkiye’deki

şifa kapınız Yurtdışı:

ETLİK DAHİLİ: 1115 SİNCAN DAHİLİ: 3994

444 9 911

2) (031

IS G A a t Baş üzere olmakortalarla ig özel s şmalıyız anla

0090 312 444 9 911

www.lokmanhekim.com.tr


HABER

10

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

IV. Maastricht Ekonomi Zirvesi 400 Yıllık Dostluk… 400 Jaar Vriendschap…

Maastricht Provinciehuis

19-20 Haziran 2010 • MAASTRICHT

IV. AVRUPA TÜRK İŞ ADAMLARI MAASTRICHT EKONOMİ ZİRVESİ

H

ollanda pazarında etkinlikleri ve nicelikleri artan Tűrk Girisimciler bu gücünü ortak bir çatı altında birleştirilerek daha kalıcı amaclara hizmet etmesini arzu etmişler ve bu doğrultuda 2004 yılında kısa adı HOTİAD olarak bilinen Hollanda-Tűrk İşadamları Derneği’nin temelini atmışlardır.

Yukarıdaki amaçları gerçekleştirmek ve Avrupa’daki gücümüzü geliştirmek için Avrupa ülkelerine ve Türkiye’ye yönelik görev ve beklentilerimizi ele alacagımız “IV. Avrupa Türk Iş Adamlari Maastricht Ekonomi Zirvesi”ni 19-20 Haziran 2010 tarihinde Hollanda’nin Maastricht kentinde düzenliyoruz.

Günümüzde Avrupa’nin çesitli ülkelerinde yüzlerce sektörde, yüz bine yakın Türk iş adamımız yüz binlerce işçi çalıştırmakta ve milyarlarca Euro ciro yapmaktadırlar. Bu rakamlar da gösteriyor ki; Türk iş adamları olarak Avrupa ekonomisine ciddi bir katkı saglamaktayız.

Türkiye, Hollanda ve diger AB üyesi hükümet yetkililerinin en yüksek düzeyde katılacagı zirvemize Avrupa’daki tüm iş adamlarımız ve kurum yöneticileri davetlidirler.

Ama bu yetmez. Yaşlanan nüfus ile gerileyen Avrupa ekonomisine içinde yaşadıgımız bu toplumun bir parçası olarak daha fazla nasıl katkı saglayabiliriz? Genç girisimcilere bu konuda nasil öncülük yapabiliriz? Üniversite çagındaki gençlerin egitimleriyle birlikte ticarete yönlendirilmelerinde rolümüz neler olabilir? AB’ye giriş sürecinde birlik üyesi ülkelerin kamuoyunun Türkiye’ye bakış açılarının olumlu olması yönünde üzerimize düşen görevler nelerdir ve bunları nasıl birlikte yerine getirebiliriz?

2010 Maastricht Ekonomi Zirvesine katılarak, bizleri onurlandırmanızı rica ederiz. IV. Maastricht Ekonomi Zirvesine katılımın çok yogun olması dolayısı ile katılıp katılamıyacağınızın en geç 01 Haziran 2010 tarihine kadar bildirilmesi rica olunur. Saygılarımızla, Turgut Torunoğulları Hotiad Yönetim Kurulu Başkanı

Daha geniş bilgi için: www.hotiad.nl


11

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Hollanda'daki Türklere çağrıda bulundu:

"Bulunduğunuz ülkenin dilini öğrenin ve topluma katılın"

H

ollanda Genç İşadamları Federasyonu (HOGİAF) tarafından düzenlenen ve bu yıl 2.si gerçekleşen 'Top 100 Türk işadamı' isimli programa katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin son dönemlerde büyük açılımlar yaptığını ve bunun da ekonomiye ciddi bir ivme kazandırdığını söyledi. Utrecht Rabobank merkez binasında gerçekleşen programa Hollanda Maliye Bakanı Jan Kees de Jager, Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, Hollanda'nın Türk asıllı milletvekilleri Coşkun Çörüz, Fatma Koşer Kaya ile 400 Türk ve Hollandalı işadamı katıldı.

Mehmet Şimşek ve Kees de Jager

S

Maliye Bakanı Şimşek şöyle konuştu: "2001 yılında Türkiye' de yaşanan kriz ciddi tecrübe kazandırdı bize. Bu yüzden son uluslararası krizi diğer ülkelere oranla hafif atlattık. Şu anda Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücüyüz ama bu daha da yükselecektir" dedi. Önümüzdeki on yıla baktığımızda Türkiye'nin geleceğinin oldukça parlak göründüğüne de değinen Şimşek, "Şu anda Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücüyüz ama bu daha da yükselecektir" dedi. Hollanda Maliye Bakanı Kees de Jager ise, Türk asıllı işadamlarının Hollanda ekonomisine önemli katkılar yaptığı üzerinde durdu. "Sizler önderlik yapıyorsunuz

bize ve ekonomimize önemli katkılarınız var. Ekonomimiz zor durumda, bunu kabul ediyoruz. Ama büyümemiz de var ve ihracatımız da artıyor. Krizden güçlenerek çıkacağız. Ben size güveniyorum. Her zaman güvendim siz de bize güvenebilirsiniz." TUSKON Başkanı Rızanur Meral ise, bu bağlamda HOGİAF'ın böylesi bir program düzenlemesinin önemi üzerinde durdu. Programda daha sonra Hollanda' da iş yapan ve başarılı olmuş üç Türk asıllı işadamı, Corendon'un sahibi Atilay Uslu, Rabobank Kennemerland müdürü Uğur Pekdemir ve Recep Bakırcı başarılarının altında yatan temel etkenleri anlattı.

Top 100 Türk işadamı sempozyumuna 400 işadamı katıldı

EL HÜNERLERİNİ SERGİLEDİLER

pijkenisse kentinde düzenlenen ‘Ahşap Desenleme’ sergisi, merkez kütüphanesinde açıldı. Elele Vakfı ile Ressam ve Sanat eğitimcisi Dr. Yasemin Sözer -Saraç tarafından düzenlenen kursa 10 kursiyer katıldı. Kursiyerler tarafından yapılan 100 obje Spijkenisse kentindeki kütüphanede 14 Haziran tarihine kadar sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi ile ilgili olarak konuşan Ressam ve Sanat Eğitimcisi Dr. Yasemin Sözer-Saraç şunları söyledi: “4 yıldır Hollanda’da yaşıyorum. Hollanda sanatçılar grubu üyesiyim. Buraya geldikten sonra kendi kültürümüze sahip çıkmanın önemine inandım. Bu anlamda Hollandalı ve Türk hanımlarını evlerinden çıkarabilecek ve onların da rahatça katılabileceği bir takım kurslar düzenledik. Hanımlar bu kursumuza çok ilgi gösterdiler." dedi. Daha sonra konu ile ilgili olarak Spijkenisse

Elele Vakfı Başkanı Fatma Kebapçı da,

bayanlarımızın kendi ayakları üzerinde

bayanların daha ön plana çıkması için

durabilmeleri için bu tür eğitici kurslar

çalışmalarda bulunduklarını belirterek,

düzenlediklediklerini söyledi.

Bülent Şenay NIF’i ziyaret etti

HABER/FOTO: Rotterdam/ Adnan Şahin

T.C. Lahey din hizmetleri müşaviri ve Hollanda Diyanet vakfı başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay kısa adı NIF olan Hollanda İslam federasyonuna bir nezaket ziyaretinde bulundu. NIF’in Rotterdam Zuid’deki merkez binasını ziyaret eden Şenay’ı

federasyon başkanı Yaramış ve çalışma arkadaşları karşıladı. Yaramış Şenay’a NİF’in bir yıl önce satın alarak hizmet açtığı binayı gezdirirken çalışmaları hakkında bilgi verdi. Birlikte yemek yiyen heyet daha sonra hem çay içip hem de; Hollanda’da Müslümanları ilgilendiren bazı konularda fikir alışverişinde bulundular. IOT ve CMO konularında bir durum değerlendirilmesi yapılarak her iki kurumunda kuruluş amacına uygun olarak daha iyi işlemesi gerektiği konusunda fikir birliğine vardılar.

HOLLANDA’DAKi HUZURLU ALKOLSÜZ HELAL KONSEPTLi AiLE RESTORANINIZ

Restoranımız 200 kişilik kapasiteye sahip olup düğün, nişan ve özel günlerinize ve iş toplantılarınıza hizmet verebilmektedir.

RESTAURANT OTTOMAN SARNIC

Tarihin ve farklı kültürlerin batıda buluŞtuĞu mekan

Ramazan ayı için grup rezervasyonlarınızı şimdiden yaptırınız...

Haftanın 3 Günü Canlı Müzik

Vijf werelddelen 105 3071 PS - Rotterdam Tel: 010 2900 3800 Website: www.sarnic.nl

Türkler, Siyaset ve Yönetmek Seçimler ülkesi Hollanda’da bir milletvekili seçimlerini daha geride bıraktık. Sonuçlar malum. Türkler için, Hollanda için hatta insanlık için pek iç açıcı değil. Irkçı Parti’nin oylarını olağanüstü katlaması ve yüz elli kişilik mecliste yirmi dört sandalyeye sahip olması Hollanda açısından kaygı verici. Daha zor şartlara alışmamız gerekiyor. Müslümanların Hollanda’da sorun olduğunu siyasi bir görüş olarak ortaya koyan ve seçimlere ayırımcılığı ve bir grup insanı dışlayarak giren bir partinin bu kadar oy alması nasıl açıklanabilir bilemiyorum. Suçu kime yıkarsak yıkalım, nerede ararsak arayalım ortada bir gerçek var ki, o da ırkçı partinin oylarını arttırmasıdır. Öyle ki bu partinin oylarının arttığı şehir ve yerleşim birimlerinin bazılarında, sorun olarak lanse edilen Müslümanlar yok denecek kadar azlar. Yani oy verenlerin bir çoğu Müslümanlarla günlük içli dışlı değiller. O zaman bu partinin oylarını arttırmasının arka planında başka Saikler ve gelişmeler de bulunmaktadır. Her neyse. Bizim konumuz Türkler ve siyaset. Ve tabii ki Türklerin siyasette yönetici olarak yer almalarıdır. 9 Haziran seçimlerinde çeşitli siyasi partilerden bir çok Türk kökenli vatandaşımız aday adayı oldu. Örneğin sadece PvdA’da 60’ın üzerinde Türk kökenli arkadaşımız Hollanda’da siyaset yapmak için milletvekilliği adaylığına niyetlendi. Diğer taraftan CDA’da 12 Türk kökenli arkadaşımızı milletvekilliği için partisine müracaat ettiler. SP, Partij Een, Groen Links, VVD gibi diğer partilerde de muhtemelen 10, 15 kişi milletvekilliği için müracaat etmiştir. Çeşitli partilerde milletvekilli olmak için müracaat eden Türk kökenli siyasetçilerin sayısı çok kaba bir tahminle 100’ü aşıyor. Bu ne demektir? Çok açık. 150 sandalyeli Hollanda meclisinde 100 tane Türk siyaset yapmak istemektedir. Hollanda’yı yönetmek istemektedir. Siyasete yeni bir can ve kan vermek demektir. Bu kadar sayıda insanımız, yetişmiş ve yaşadığı ülkenin kalkınması için yarışmaya katılacak demektir. Bütün bunlar elbette güzel gelişmelerdir. Bireylerin siyaset yapmaları, ülkeye hizmet etmeleri muhakkak kutsaldır. Ancak hemen aklımıza bir de şu sorular gelmektedir: 100’ü aşkın bir sayıda milletvekilliği düşünen vatandaşımız mensup oldukları partilerde her hangi bir görev almışlar

mıdır? Milletvekilliğine aday olmadan kongrelerde ya da yerel yönetimlerde siyasi tecrübe edinmişler midir? Her hangi bir meslek biriminde, sivil toplum örgütünde, mahalle derneğinde, eğitim veya öğretim kurumlarında, toplumsal ve siyasi hareketlerde bulunup sosyal ve insani ilişkilerini geliştirmişler midir? Bu benzeri soruları uzatabiliriz elbette. Şüphesiz, milletvekilliği için partilerine müracaat edenler arasında yukarıda saydığımız alanlarda çalışıp, uzun soluklu bir mücadele vererek bir yerlere gelen insanımız mutlaka vardır. Bu arkadaşlara diyecek her hangi bir sözümüz olamaz. Hollanda Türk toplumunun siyasi konumu göz önüne alındığında milletvekilliği için aday olan bir çok kişinin, ne yazık ki, terlemeden, her hangi bir toplumsal mücadele vermeden, tırnağıyla kazımadan, o mevkilere gelmek istediklerini düşünüyoruz. Keşke bu düşüncemizde yanılsak. Haksız çıksak. Keşke, sosyal ve siyasi alanda 100 kişi değil, 50 aktif ve etkin Türk kökenli olsa Hollanda’da. Hollanda siyasetinde, medyasında, sosyal alanda ortalığı alt üst etseler. Ortalığı karıştırsalar. Biz de böyle düşünüyoruz. Biz de şunları istiyoruz deseler. Üye oldukları siyasi partilerde, yaptıkları açıklamalarla dikkatleri üzerlerine çekseler. Hollanda gazetelerinde yazdıkları yazılarla toplumsal alanda gündem oluştursalar. Bütün bunları kim istemez? Bütün bu süreçler yaşanmadan, Hollanda’yı yönetmeye aday olmak gerçekten cesaret işi. Her nedense, uzun soluklu bir siyasi mücadele yerine, siyasetin farklı kademelerinde tecrübeyle ilerlemek yerine, hemen siyasetin son perdesi olan milletvekilliğine aday oluyoruz. Milletvekili, bakan, belki başbakan olmak istiyoruz. Bütün bunlar güzel hayallerdir. Ama öncelikle siyasette de terlememiz, emek sarf etmemiz gerekir. Ya değilse 100 kişi milletvekilliği için müracaat ederiz, adamlar 11 kişiyi listede seçilecek yerlere kayarlar, 5 kişi seçilir…

veyisgungor@haber.nl

Veyis Güngör is advisuer van SMHO (Samenwerkende Moslims Hulp Organisaties) in Amsterdam. Tevens is hij voorzitter van UETD Nederland (Union of European Turkish Democrats).


HABER

12

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

ViZYONUMUZ; DEĞERLERİMİZDEN TAVİZ VERMEDEN BATININ METODOLOJİSİNİ BiLEN UZMANLAR YETİŞTİRMEK

Hangi yılda bu üniversitenin rektörü oldunuz? Üniversitemiz 1997 yılında Süleyman Damra tarafından kuruldu. Ben 2000 yılının son aylarında geldim. 2001 yılından itibaren Islamic University Of Roterdam’ın rektörüyüm ama 2001 yılının Eylülüne kadar formalite bir rektördüm. Esas rektörlüğüm eski idarenin tamemen istifa edip yeni bir mütevelli heyetin oluşturulmasıyla başladı. 2003’te tanınmak için başvuru yaptınız ve 2010’da NVAO tarafından resmen tanındınız. Bize bu süreci özetler misiniz? Hollanda’da bir özel üniversitenin tanınması için 4 safha var. Bunlardan ilki üniversitenin resmi uluslar arası şartları tamamlamasıdır. Bu aşama tamamlandığı takdirde uluslararası bir akreditasyon organına, bir şirkete veya yerel bir organa (NVAO) müracaat ediliyor. Okulun kullanım alanları, öğrenciden öğretim üyesine kadar her şeyiyle 121 konuda değerlendirilip 10 başlıkta özetleniyor. Bu süreç şimdiye kadar Hollanda üniversitelerinde 10 ila 53 yıl arasında bir zaman almış. Biz tanınmak için 2003’te başvuru yaptık. 2006’da ilk safhada gelen rapor %85 olumluydu. Nihai rapor ise net bir sonuç ifade etmedi, ne müspet ne menfi idi. Utrecht Üniversitesi ile şartlı bir tanınma gerçekleştirdik, fakat Utrecht Üniversitesi bir süre sonra imzadan vazgeçti. Bu anlaşma ile kendi diplomamızı dahi onların onayı ile verebili-

yorduk. Bu şart çok ağırdı. Anlaşmanın bozulmasıyla tekrar boşluğa düştük, ama ümidimizi hiç yitirmedik. 2008’de adeta başa döndük, üniversite kapanma tehlikesi geçirdi. QANO’ya müracaat ettik ve 2009’un 9 Ekim’inde birinci safha olumlu geldi. Sevindik fakat bunu duyuramadık. 2010’da ise NVAO’ya müracaat edildi. Üniversitemiz 4 Mayıs 2010’da resmen tanındı ve sonunda resmi karar 20 Mayıs’ta çıktı. Üçüncü aşamada da yeni bir kararla IUR lehine gelişmeler oldu ve nihayet son aşama için de başvurular sürüyor. Yeni çıkan kanundan bahsettiniz. Bu kanun tanınma sürecini nasıl etkiledi? Hükümete öğrencilere sağlanan imkânlardan yararlanma konusunda başvuru için kara kara düşünüyorduk. Hükümete başvurma aşaması üçüncü aşamadır. O sırada ‘İlahi lobi’ devreye girdi ve bir buçuk ay önce bir kanun çıktı. O kanun bütün sistemi

değiştirdi. İki tane önemli düzenleme getirdi. Birincisi; Bu kanuna göre 1 Eylül 2010’a kadar NVAO’dan akreditasyon kararı çıkan bütün kurumlar Yüksek Öğretim Kurumu kabul edilir, artık bakanlığa ihtiyaç kalmamıştır. İkincisi de, kanuna göre 1 Eylülden itibaren hiçbir kurum NVAO’dan akreditasyon almadan ‘Üniversite veya Yüksek Öğretim Kurumu’ unvanını kullanamayacak. Bu hüküm de bizim lehimize oldu. Buna da yasak getirildi. Hatta YÖK Başkan Yardımcısı ‘Akgündüz Hoca, bu geçici madde sadece sizin üniversite için geçerli, başka yok’ dedi. Nedir lobi gücünüz diye sorunca ‘İlahi lobi’ dedim. O da gülerek ‘aynen katılıyorum’ dedi. Bu aşamada öğrencilere sağlanan avantajlar nedir? Biz denkliğimizi zaten mayıs ayında aldık ve bitti. Üçüncü aşamayı da geçmiş olduk. Böylece 1 Eylülden itibaren öğrencilerimiz OV kartı ve 400-800 euro arasında burs alabilecek. Bu Allah’ın bir lütfu. Bunu biz de bilmiyorduk. Biz kara kara lobici arıyorduk çünkü bu siyasi bir karar, engellenebilirdi ama Cenab-ı Hak bizi yormadı. Üç aşamayı başarıyla geçtiniz. Dördüncü aşama neyi ifade ediyor? Dördüncü safha devletin öğrenciye değil de bu kez üniversiteye de destek olmasını, bütçe vermesini içerir. Devlet nasıl ki öğrenciye OV kartı ve burs imkânı sağlıyor, üniversiteye de öğrenci başına 10 bin ile 15 bin Euro arasında bütçe aktarıyor. İkinci avantajı da üniversitedeki bütün hoca ve idarecilerin maaşlarını veriyor. Örneğin şu anda bir profesör hocamızın brüt maaşı 2 bin euro, fakat Hollanda’daki herhangi bir profesörün brüt maaşı 7 bin Euro’dan aşağı değil. Dolayısıyla bizim hocalarımız dörtte bir maaşla çalışıyor. İnşallah bu aşamaya da ulaşırız, ama bizim için önemli olan bu ilk iki aşamayı geçmekti. Bu tamamen siyasi bir karardır. Müracaat edeceğiz, kayıtlarımız sürüyor. Netice itibarıyla bu safha diğer safhalardan farklıdır. Tanınmanız fakülte olarak mı üniversite olarak mı gerçekleşti? Hayır üniversite olarak tanındık. Üniversitelerde iki türlü müracaat var. Bunu bazen karıştırıyorlar. Bir üniversite olarak müracaat edersiniz bir de meslek eğitimi olarak müracaat edersiniz, biz üniversite olarak müracaat ettik. Bir üniversitede iki çeşit eğitim olur, bunlardan biri meslek eğitimidir ki buna HBO

İslam Üniversitesi’nin Rotterdam Bergsingel’daki binası 500 öğrenciye kadar imkan sağlayabiliyor

www.anadoluline.nl

denir. HBO hogeschool demek değil, hogeschool’lar HBO yani sadece eğitimi verirler ama üniversiteler hem HBO eğitimi verir hem akademik eğitim verir. Biz yüksek okul olarak tanınmadık. Raporda ‘Kurumun tanınması, bölümün de akredite edilmesi’ ibaresi geçer, bu çok önemlidir. Kurum olarak Islamic University of Roterdam’dır ama bu eğitimin adı Profesyonel Meslek Eğitimi’dir. Diplomada da ‘master’ yazacaktır. İngilizcedeki ‘professional master’a karşılık gelen profesyonel mastırdır. Bundan sonra kurum olarak tanındığımız için kendimizi yeterli gördüğümüz bölümler için NVAO’ya başvuru yapacağız. Devamı gelecek. Önümüzdeki kısa dönemde yeni bölümler bekleyebilir miyiz? Hangi bölümler için başvuru yapacaksınız? Şu anda fakültemizde İslami İlimler Fakültemiz İslami İlimler ’bachelor’ derecesi, Manevi Rehberlik ‘master’ derecesi (müracaat ettiğimiz alan), İmam Eğitimi ‘master’ derecesi, İslami İlimler ‘master’ derecesi olmak üzere dört derece sunmaktadır. Eylül ayında İslami İlimler’in ’bachelor=lisans’ derecesine müracaat edeceğiz; yine meslek eğitimi olarak . Meslek Eğitimi kabul edildikten sonra akademik ’bachelor’ başvurusu yapacağız. Sanırım bu bir yıl kadar zaman alır. Ama ’bachelor’ için iki üç ay içinde sonuçlanması amacıyla hemen başvuracağız; çünkü öğrencilerimizin her türlü imkandan yararlanmasını istiyoruz. Buradan mezun olan imamlar ne yapacak? Diyanetle bir işbirliği söz konusu mu? Mezun olan öğrencilerimiz için Islami toplumlar ile de, Diyanet İşleri Başkanligımızla da ciddi görüşmelerimiz var. Tanınma süreci bittikten sonra Diyanetle bir ittifakta bulunmamız en önemli arzumuz. Diyanet İşleri Başkanı’mız da ‘Böyle bir üniversite varken bizim artık başka kurum aramamıza gerek yok’ dedi. Şu an kaç öğrenciniz var? Resmi tanınmışlıkla birlikte mümkün olduğunca çok başvuru olacak. Maksimum kontenjan sınırınız var mı? Resmi öğrenci sayımız 100 civarında; ama kursiyerler ve İlahiyat Sertifika Programı ile birlikte 450’nin üzerinde öğrenci var. Başvuruları biz de bekliyoruz. Bu binada biz ancak şahsi kanaatimle 500 öğrenciye hitap edebiliriz. Bu binayı satın aldınız değil mi? Evet, 3 milyon euroya satın aldık. Maalesef 1 milyon 350 bin Euro borcumuz var. Ayda 8 bin Euro maalesef faiz ödüyoruz. Keşke bir hayırsever çıksa da o borcumuzu ödesek, daha da rahatlasak. 3 aydır borcumuzu ödeyemedik. Borcumuz olan Triodos Bank’ın ilgili sorumlusu ‘Akgündüz hoca, biz bu kurumu manevi bir sigorta şirketi olarak görüyoruz. Hiçbir zaman aleyhte işlem yapmayacağız.’ dedi. Yurtdışından ve Avrupa ülkeleri dışından öğrenci getirmeyi düşünüyorsunuz. Gelen öğrencilerin oturum imkanı nasıl sağlanacak?

RÖPORTAJ: Sümeyye Gündüz/Abdurrahman Gündüz FOTOĞRAF: HABER FOTO

Şu anda Bulgaristan’dan, Rusya’dan, Azerbaycan’dan, Türkiye’den toplam 3 binin üzerinde talep var. Biz Türkiye’den 3 haftada öğrenci getirebiliyoruz. Bütün oturum işlemlerini üniversitemiz halledecek, devlet sadece suistimal olup olmadığını kontrol edecek. Bu öğrenciler okul süresince burada kalabilecekler. Okul bittikten sonra geri dönmek durumundadırlar. Bu çok büyük bir imkân. Öğrencinin kalitesi de bizim için çok önemli. Örneğin özellikle Türkiye’de İmam Hatip liseleri vb okullarda derece yapmış öğrencileri almayı düşünüyoruz. Hatta onlara bir kısım iş adamlarından burs bulmayı düşünüyoruz. Gerçekleştirmeyi düşündüğümüz rüyalarımız bunlar. Dışarıdan gelen öğrencilerin ücretlendirilmesi nasıl olacak? Dışarıdan gelen öğrenciler için belirlediğimiz miktar 5 bin euro. Kanunen buradaki öğrenciden 1485 eurodan fazlasını alamıyoruz. Bu bizim için ciddi bir kaynak olacak. Avrupa içinde 1485 euro’dan fazlasını isteyemezsiniz fakat Avrupa dışından olduğunda Hollanda’da 10 bin euro’dan aşağı olan yok. Örneğin Erasmus, 12 bin euro talep ediyor. Üstelik onlar OV kartı ve burs imkanı da vermiyor. 2001’den beri 9 yıldır bu üniversitenin rektörüsünüz. Bize vizyonunuzdan bahseder misiniz? Tabi ki. Avrupa’da resmi rakamlara göre 24 milyonu geçen Müslüman var. Bunu Hollandalılara da diyorum, siz bunların tamamını öldüremezsiniz, tamamını yurtdışına süremezsiniz; bunlarla birlikte yaşamak mecburiyetindesiniz. Bu Müslümanlar için de geçerli. Yaşamak için iki yol var. ‘Vurdum ona, vurdu bana’ anlayışı akıl yolu değil. Veya ikinci yol birlikte yaşamayı öğrenmek. Bunun için de, eğitim esas alınmalı ve ‘cehalet’ yok edilmeli. 9 yıllık tecrübem Müslümanlar İslamiyeti tam manasıyla bilmiyorlar. Avrupalılar Hıristiyanlığı zaten bilmiyor, İslamiyet hakkında peşin hükümlü ve yanlış bilgilerle dolu. Bunun bertaraf edilmesi gerekli. Bizim vizyonumuz da bu. Hem milli değerlerinden ve dininden taviz vermeyen, hem de batının metodolojisini ve dilini iyi bilen burada yetişmiş Müslüman uzmanlar yetiştirmek. Bence bu üniversitenin en önemli vizyonu bu. İkinci önemli varlık sebebi de geçmişin intikamını almak isteyen Hıristiyanların ‘Müslümanlara dinlerini biz öğreteceğiz’ kanısını yıkmaktır. Karşılıklı hatalarımız var, bunların bir şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. Müslümanların kendine ait bir medeniyeti var, bizim dinimizi bize öğreteceklerini iddia edenlerin aksine IUR İslam medeniyetinin mührüdür ve İslam medeniyetini Müslümanlara ve gayr-i müslimlere öğretmek için vardır.

Yıldırım Türkiye


13

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

500 İŞADAMINI MAASTRICHT’E GETİRİYORUZ

IV. Maastricht zirvesine katılması kesinleşmiş olan isimler kimlerdir? Her yıl olduğu gibi yine çok önemli isimler katılıyor zirveye. Bunlardan bazıları şu şekilde: Den Haag Büyükelçisi Uğur Doğan, TOBB ve DEİK Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Maastricht Belediye Başkanı J.H.H.Mans, Hollanda Senato Başkanı Rene van der Linden, Bertha Verhoeven(KvK), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Doğu Ergil, ATİAD’dan Prof.Recep Keskin, Öger

Tours Kurucu Başkanı Vural Öger, Eyalet Valisi L.J.P.M. Frissen, VDL Grubu Wim Van Bakel, Eski Adalet Devlet Sekreteri Nebahat Albayrak, AP Parlamenteri Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten, Hollanda Eğitim, Bilim ve Kültür Bakanı J. M. van Bijsterveldt – Vliegenthart. Zirvenin asıl amaçları nelerdir? Nihai bir karar ya da bildirge yayınlanacak mı? Maastricht Zirvesi’nin asıl amacı, Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen girişimcilerle Avrupa’daki Türk kökenli ve Avrupalı girişimcileri buluşturup, ortaklıklar

kurdurmaktır. Bizim hedefimiz bu kurduracağımız ortaklıklarla, uzun vadeli projelere imza atıp dünya şirketi olmalarına aracılık etmek. Aynı zamanda zirve sonunda nihai karar alınan kararlara göre açıklanacaktır. 19-20 Haziran’daki zirve öncekiler gibi aynı formatta mı olacak yoksa farklı içerik ya da formlar da söz konusu mudur? Bu yılki Maastricht Ekonomi Zirvesi, daha öncekilerden farklı bir formatta olacak. Daha geniş kapsamlı ve bakan düzeyinde katılımların olacağı bir zirve olacak. Özelikle sayın Rıfat Hisarcıklıoglu’nun iş dünyasının içinde olması içerik bakımından da ek katkı sağlayacaktır. Ayrıca 2. gün üniversitede akademisyenlerle bir panel düzenledik. Türk ve Avrupa iş dünyasının gözü, 19-20 Haziran’da bizim üzerimizde olacak. Bu organizede bir araya gelen işadamları, bürokratlar ve girişimciler ticaret hacmi olarak ne kadarlık bir bütçeyi yönetmekteler? Buna bir tahmin verilebilir mi? IV.Maastricht Zirvesi’ne katılan girişimciler, açıkça söylemek gerekir ki, hem Türkiye’den hem de dünyanın diğer ülkelerinden geliyorlar ve büyük çapta şirketler. Bu konuda net bir rakam vermek doğru değil ama, milyarları yönlendiren kurumların yöneticileri veya

patronları geliyor. Tahmini rakam hayalleri zorlar. İşkadınları için proğramda özel bölümler mevcut mudur? Bayan girişimciler için iyi haberlerimiz var. Zaten geçtiğimiz ayTurgut Torunoğulları larda toplanHOTİAD Başkanı tılar yaparak HOTİAD olarak bayan girişimcilerimizin yanında olduğumuzu özellikle vurguladık. İlerleyen zaman dilimlerinde bayan girişimcilerimiz için yeni faaliyetlerimiz de olacaktır. Kamuoyunda 300 kişilik ‘topondernemers’ (üst düzey girişimci) katılacağı söylenmektedir. Buna nasıl bakıyorsunuz? Toplam katılımın 500 civarında olacağını düşünüyoruz. İşadamı, bürokrat ve üst düzey yönetici. Türkiye’den önemli katılımların beklendiği bu zirve TOBB, DEIK gibi Türk işadamları ve işkadınlarını ilgilendiren kurum ve kuruluşlar tarafından nasıl değerlendirildi? TOBB ve DEİK, Maastricht Zirvesi’ni tam anlamıyla destekliyor ve bu gibi organizasyonların artarak devam etmesi görüşünde birleşiyor. DEİK’in çok önemli projeleri bulunuyor. Biz de DEİK ve DTİK’le HOTİAD olarak işbirliği içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Zirve sonucunda yeni ticari faaliyetlerin hayata geçirilmesi için çalışma ya da planlar mevcut mudur? Tabii ki vardır. Zaten Maastricht Zirvesi’nin ana amaçlarından birisi, yeni ticari faaliyetlere ve ortaklıklara ivme kazandırabilmektir. Bazı projelerimiz var ve bu projelerimizden katılımcılarımız kesinlikle yararlanacaklardır.

İŞTE HOTİAD’IN A TAKIMI İlhan Döne Başkan Yardımcısı

Celal Oruç Turgut Torunoğulları Başkan İkinci başkan

Faruk Halıcı Başkan Yardımcısı

BEZORGING MOGELIJK Recep Doğanyiğit Muhasip

49€

’dan başlayan fiyatlarla

Metin Yılmaz Üye

Ali Bekdur Üye

Şahin Güneş Üye

KONYA - ELAZIĞ - SİVAS DİREKT UÇUŞLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR

www.yildirimreizen.nl MottoMedia

Reizen

İkram dahildir

Selçuk Öztürk Genel Sekreter


HABER

14

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

IUR ilk tanınmayı muhteşem kutladı

R

otterdam İslam Üniversitesi (IUR) nihayet ilk resmi tanınmasını elde etti. Hollanda YÖK’ü olarak kabul edilen, Nederlandse Vlaamse Accreditatie Organisatie (NVAO)’nun 20 Mayıs tarihinde vermiş olduğu olumlu karar neticesi ile Master Islamitische Geestelijke Verzorger bölümü tanınan IUR bu güzel

haberi bir muhteşem resepsiyonla kutladı. IUR binasında düzenlenen resepsiyona T.C. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Raşit Küçük, IUR teftiş kurulu üyesi Prof. Dr. Jan Peters, T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Bülent Şenay, CDA

Milletvekilleri Coşkun Çörüz ve Kathleen Ferrier, HOTİAD Başkanı Turgut Torunoğulları, HOGİAF Başkanı Mehmet Kabakyer, T.C. Rotterdam Muavin Konsolosu Günay Babadoğan, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Fevzi Hamurcu, UETD Hollanda Başkanı ve HABER Gazetesi yazarı Veyis Güngör katıldılar. T.C. Diyanet İsleri Başkanlığı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez konuşmasına teşekkür ile başladıktan sonra insanlar arası ilişkilerin günümüzde temellerinin sağlam olması gerektiğini söyledi. Bu temellerin bilgi, birikim ve ahlak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görmez, kimya ilminde kullanılan ve o ilimden alınan entegrasyon, asimilasyon gibi kelimelerle insanlar arası ilişkilerin asla düzenlenemeyeceğini vurguladı. Mehmet Görmez bu kapsamda IUR’ye çok büyük görevler düş-

tüğünü söyledi. Sözlerini bütün yetkililere bir çağrı ile bitiren Görmez, insanlar arası ilişkilerin, toplumlar arası ilişkilerin ve özellikle İslam dünyası ile Batı arasındaki ilişkilerin çözüme kavuşturulabilmesi için temellerin sağlam atılması gerektiğini ve bunlarında bilgi, hikmet ve ahlak olduğunu tekrarladı. IUR teftiş kurulu üyesi Jan Peters, Üniversite rektörünü ve çalışanlarını tebrik ederek sözlerine başladı. Katolik üniversitelerinin de çok büyük badirelerden geçerek kurulduğunu ve 100 yıl önce kabul görmediğini ama şimdi toplumun bir parçası olduğunu söyleyen Jan Peters, “Siz de onlar gibi devam etmek zorundasınız çünkü bu toplumda böyle bir üniversiteye büyük ihtiyaç var.” ifadesini kullandı. Jan Peters Hollanda toplumunda tamamen kabul görebilmek için diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak ve Müslüman olmayan ama size sıcak bakan insanları angaje etmek durumundasınız” diyerek konuşmasını tamamladı.

Türkevi Derneği’nden Özbekistan’daki Çocuklara okul malzemesi yardımı Hollanda’da yaşayan Türk soylu topluluklara yönelik zaman zaman çeşitli programlar düzenleyen Türkevi Derneği, Özbekistan Hollanda arasında ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Özbekistan’daki okul çocuklarına çeşitli malzeme yardımı gönderdi. Hollanda Özbekistan arasında kültürel ilişkiler arzu edilen düzeyde değil. Zaman zaman Öz-

Bütün mutfaklarımız %50 indirimlidir. Profesyonel montaj hizmete dahildir.

keuken express

Beijerlandselaan 3 - 5 3074 EA Rotterdam Telefoon: 010 291 08 44 Fax: 010 291 08 45 Service Tel: 010 291 08 46 info@keukenexpress.com www.keukenexpress.com

Tarİhte bu ay PAZARTESİ

SALI

ÇARŞAMBA

bek sanatcıların Hollanda’da konserler vermesi Özbek kültürünün az da olsa Hollanda’da tanınmasını sağlıyor. 31 Mart - 4 Nisan 2007 tarihleri arasında uluslararası üne sahip insan hakları aktivisti Talib Yakubov Hollanda’ya bir çalışma ziyaretinde bulunmuştu. Hollanda Helsinki Komitesi ve Press Now’ın davetlisi olarak Hollanda’ya gelen Yakupov 2005 yılında Özbekistan’dan sürgün edilmişti. Hollanda’da sayıları çok az olan Özbek Türkler başta olmak üzere, Nogaylar, Türkmenler, Uygurlar, Tatarlar, Azeriler ve diğer Türkçe konuşan gruplar arasında ortak işbirliği çalışmalarının gelişmesi doğrultusunda etkin olan Mehmet Pekcan Özbekistan’a yapacağı ziyarette başta başkent Taşkent olmak üzere Semerkant, Buhara, Andican gibi kentleri izyaret edecek. Özbekistan ziyaretiyle Hollanda-Özbekistan arasında, sivil toplum örgütlerinin olası işbirliğini de araştıracak olan Mehmet Pekcan, Amsterdam Türkevi Derneği’nce hazırlanan okul malzemelerini Özbek çocuklara dağıtmak üzere Hollanda Türk Yazarlar Kulübü başkanı Sadık Yemni’den teslim aldı.

HAZİRAN/JunI

PERŞEMBE

CUMA

CUMARTESİ

PAZAR

01

02

03

04

05

06

2005 - De Nederlandse burgers stemmen met een grote meerderheid (61,6 %) tegen het Verdrag tot vaststelling van een Grondwet voor Europa.

1935 - Türkiye’de ilk kez pazar günü resmî tatil uygulamasına başlandı.

1098 - Birinci Haçlı seferi: 8 ay süren kuşatma sonunda Antakya haçlıların eline geçti. Yerlilerin hepsi olduruldu.

2006 - Jong-Oranje wordt Europees kampioen voetbal door het elftal van Oekraïne met 3-0 te verslaan.

1975 - Süveyş Kanalı, Altı Gün Savaşı’ndan sonra ilk defa gemi trafiğine açıldı.

1982 - İsrail Galile’de Barış adlı operasyonuyla Lübnan’ı işgal etti.

07

08

09

10

11

12

13

1557 - Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymaniye Camii açıldı.

1951 - Türkiye’de ilk kalp ameliyatı Gülhane Askeri Hastanesi’nde yapıldı. 2004 - Venüs, Güneş`in önünden 223 yıl sonra ilk defa geçti.

1921 - İstiklal Savaşı’nda kullanılacak cephane İnebolu’dan karaya çıkartılmaya ve cepheye götürülmeye başlandı. 1950 - Adnan Menderes Demokrat Parti genel başkanlığına seçildi

1916 - Osmanlı yönetimindeki Mekke, Arap isyanı sırasında Arapların eline geçti. 1940 - II. Dünya Savaşı: İtalya, Fransa ve İngiltere’ye savaş ilan etti.

1919 - Mustafa Kemal, kendisini İstanbul’a geri çağıran Vahdettin’e geri dönmeyeceğini bildirdi.

1958 - Ankara’da Kıbrıs için yapılan mitinge, 150 binden fazla kişi katıldı. 1989 - Bulgaristan’dan göç eden Türklerin sayısı 90 bin kişiyi buldu.

1550 - Mimar Sinan’ın eseri Süleymaniye Camii’nin temeli atıldı. 2000 - Papa II. Jean Paul’e suikast girişiminden İtalya’da cezaevinde yatan Mehmet Ali Ağca, Türkiye’ye iade edildi.

14

15

16

17

18

19

20

1940 - Alman birlikleri Paris’e girdiler. 1985 - Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, Schengen Antlaşması’nı imzaladılar.

1930 - Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dış kredisi olan 10 milyon doları Amerikan Yardım Bankası’ndan alındı. 1941 - II. Dünya Savaşı: Savaş Baltası Harekâtı başladı.

1950 - TBMM, Türkçeleştirilmiş ezanın eskiden olduğu gibi Arapça okunmasına dair kanunu kabul etti.

1991 - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.

1815 - Napolyon Bonapart, Waterloo Savaşı’nda İngiliz ve Prusya ordularına yenildi. Yenilgi, Fransa ile Avrupa devletleri arasında 23 yıl süren savaşa son verdi. Napolyon, 22 Haziran’da ikinci kez tahttan çekildi.

1965 - Eskişehirspor kuruldu. 1972 - Dünya çapında ilk uluslararası pilot grevi gerçekleşti.

1943 - Adapazarı’nda meydana gelen 5,6 şiddetindeki depremde 346 kişi öldü.

21

22

23

24

25

26

27

1934 - Soyadı Kanunu kabul edildi. 1941 - Hitler geceleyin Sovyetler Birliğini işgale girişti.

2006 - Makedonya’nın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü’ne kabulü.

1954 - İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığına seçilen Prof.Dr. Nüzhet Gökdoğan, Türkiye’nin ilk kadın dekanı oldu.

1645 - İstanbul’dan 348 harp ve nakliye gemisiyle hareket eden Osmanlı donanması, Girit adasına çıktı.

1963 - Anayasa Mahkemesi, ilk duruşmayla görevine başladı. 1993 - Tansu Çiller, Türkiye’nin ilk kadın başbakanı oldu.

1924 - Verem aşısı keşfedildi.

1967 - Dünyanın ilk bankamatiği Londra’da hizmete girdi. 1984 - TBMM, askerlik süresini 18 aya indiren yasa tasarısını kabul etti

28

29

30

31

1967 - İsrail, Doğu Kudüs’ü ele geçirdi. 1934 - Bitlis’te yaşayan Zaro Ağa 157 2000 - Amerika Birleşik Devletleri, yaşındayken yaşamını yitirdi. İç Küba’ya karşı 41 yıldır uyguladığı organları inceleme için alındı. ambargoyu yumuşatma kararı 1971 - TBMM’de çıkan bir yasayla aldı. Türkiye’de haşhaş ekimi yasaklandı.

1960 - Belçika Kongosu, Belçika’dan bağımsızlığını kazandı 2002 - Brezilya, FIFA Dünya Kupası’nı kazandı.


15

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

İŞTE BAŞARILARIN KİTABI

Yeni kitap Türk kökenli 47 örnek kişiyi sunuyor 1 2 3 1

2

3

4

5

6

7

4 5 6

8

9

10

11

12

13

7

14

8 9 10 15

16

17

18

19

20

11

21

12 13 14 22

23

24

25

26

27

28

15 16 17

29

30

31

32

33

34

18

35

19 20 21

36

37

38

39

40

41

22

42

23 24 25 43

44

45

46

47

48

49

26 27 28 29 30 31 32 33

Girişimci Erdinç Saçan "Geçmişimize değil, geleceğimize bakın” Medyada daha çok topluma uyum sağlayamayan yabancılara ilgi veriliyor. Bu nedenle Yeni Nesil Vakfı ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’ (Türk geçmişli, Hollanda gelecekli) adlı kitabında yerli olsun yabancı olsun, herkese örnek olabilecek 49 başarılı Türk’e söz hakkı veriyor. Kitap 27 Mayıs 2010 tarihinde saat 18.30’da Utrecht Üniversitesinde Deventer başkonsolosu Nihat Erşen’in açılış konuşmasıyla sunulup, üniversite yönetim başkanı Yvonne van Rooy tarafından işadamı Atilla Aytekin’e takdim edildi. Bu başarılı akşamda kitaba ilgisi olan kişilere kitapta söyleşi yapılan gençlerle konuşma olanağı verildi. Kitap sosyal açıdan örnek olabilecek kişiler hakkındadır, ancak bu kişilerin zamanında örnek alabileceği kimsesi yoktu. Kitapta Gülhan

34

Akdemir (1983) “Örnek alabileceğim kimse olmadığından, elimden gelenden fazlasını yaptım” diyor. İşadamları, bilimciler ve yüksek seviyede memurlar Söyleşilerden kariyerlerinin kolay olmadığı anlaşılıyor. Bu nedenle toplumda yer edinmekte zorlanan yabancı kökenli kişilere kendi hayat hikayelerini paylaşarak ilham vermek istiyorlar. Kitapta profesör Mehmet Akşit, parlemento üyesi adayı Yeşim Candan, müzisyen Karsu Dönmez, savcı Ayla Ekiz, miss Hollanda Deniz Akkoyun, banka müdürü Uğur Pekdemir, ünlü işadamı Atilay Uslu ve olumlu ayrımcılığa karşı olduğu için iki yüz bin avroluk bir bursu reddeden mali analist Mustafa Soykan gibi 49 adet kariyer sahibine söz hakkı veriliyor.

35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48

http://www.turkseafkomstnederlandsetoekomst.nl/

49

Gülhan Akdemir Deniz Akkoyun Mehmet Akşit Fatma Alakay Fatma Bahadin Rıza Bahadin Mustafa Bal Emir Barhan Raziye Baysal Abdullah Çakır Serpil Taşçıoğlu Yeşim Candan Nilüfer Çetinkaya Yalçın Cihangir Esra Koçak Büşra Çoban Güneş Çobanoğlu Seren Dalkıran Karsu Dönmez Ayla Ekiz Sercan Engin Sevinç Göksen Günay Güvendi Emine Hanedar Ufuk Kahya Seval Kaplan Halil Karaaslan Ömer Kaya Uzay Kaymak Yasin Keskin Özlem Keskin Murat Kıran Hüsnü Kocabaş Armağan Koçer Songül Mutluer Muslu Nalbantoğlu Nurgül Özkanlı-Kaşıkçı Çiğdem Öztürk Hüseyin Öztürk Uğur Pekdemir Esme Solak Mustafa Soykan Öznür Taşkın Atilay Uslu Cihan Vural Canan Yorulmaz Sezayi Zanlıer Erhan Çoban Erdinç Saçan

Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ başarılı Türk gençleri ile buluştu

T

ürk kökenli Hollanda vatandaşı başarılı gençler geçtiğimiz günlerde Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ’un özel davetlisi oldular. Davetliler arasında Yeni Nesil Vakfı başkanı Erdinç Saçan ve yönetim kurulu üyeleri Özlem Keskin ve Hakan Yalçın vardı. Ayrıca psikolog Sercan Engin, genç politikacı Gülhan Akdemir ve mali analist Mustafa Soykan gibi Yeni Nesil Vakfı’nın çıkardığı ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’ (‘Türk geçmişli, Hollanda gelecekli’) adlı kitabında bulunan başarılı gençler de davetliydi. Gençlerle sohbet edip, başarılarını konuşan Esen Altuğ, Rotterdam Başkonsolosluğu’nun başarılı gençlere verdikleri desteği vurguladı. Daha sonra Yeni Nesil Vakfı’nın

çıkardığı ‘Turkse afkomst, Nederlandse toekomst’ adlı kitap Erdinç Saçan tarafından Esen Altuğ’a takdim edildi. Kitapta değişik alanlarda Hollanda’da kariyer yapmış örnek 47 Türk kökenli Hollanda vatandaşına söz hakkı veriliyor, ilham veren

mücadeleler ve göğüs kabartan başarılar ele alınıyor. Esen Altuğ proje yöneticileri Özlem Keskin ve Yasin Keskin’i de tebrik ederek, bu kitabı okuyan genç neslin eğitime ve başarıya teşvik edilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

SeÇİMLER ve SONUÇLAR Hollanda’da seçim sonuçları açıklandı. Sandıktan VVD birinci parti, PvdA ikinci ve PVV üçüncü parti olarak çıktı. CDA ise büyük bir yenilgiye uğrayarak dördüncü parti oldu. PVV’nin birbuçuk milyona yakın oy alarak 24 milletvekili çıkartmasını hiç kimse beklemiyordu. Hollanda’da müslümanlara karşı tutumuyla bilinen PVV Hollanda’daki her altı seçmenden birini oyunu aldı. Bu çok korkunç bir olay. Hem de en çok oylarını müslümanların hiç yaşamadıkları belediyelerde aldıığını görüyoruz. Hollanda’da demek çok çiddi bir şekilde İslama karşı bir korku ve düşmanlık var. Bu partinin bazı önerilerini sizlere sunmak istiyorum: Kaynak (PVV verkiezing programma) • De islam is vooral een politieke ideologie en kan dus op geen enkele manier aanspraak maken op de voorrechten van een godsdienst • Geen moskee er meer bij • Alle islamitische scholen dicht • Geen subsidies meer voor islamitische media: Marokko.nl, Maroc.nl etc. • Geen hoofddoekjes in de zorg, het onderwijs, het gemeentehuis of waar dan ook bij de overheid, en evenmin bij welke gesubsidieerde organisatie dan ook • EU: Turkije er in, Nederland er uit • Dubbele nationaliteit stoppen. Wie een andere nationaliteit behoudt, kan geen Nederlander worden • Verbied de boerka en de koran, belast hoofddoekjes • Verbod op koranlessen op school, evenals in gebouwen die door schoolbesturen worden beheerd, dus ook geen koranlessen ‘na schooltijd’ of in het gebouw van de school • Assimilatiecontracten. Niet tekenen of niet naleven = het land uit • Voor vreemdelingen geldt: werken of wegwezen. Geen baan = geen plaats in Nederland • Criminelen na bestraffing eruit als zij alleen een verblijfsvergunning hebben of een dubbele nationaliteit • Inburgeringsexamen in het land van herkomst, tot het zover is: inburgeringscursus in Nederland niet gehaald, dan het land weer uit • Zelf taalcursussen en inburgeringscursussen betalen En vooral: volledige immigratiestop voor mensen uit islamitische landen

bu federasyondan. Bu federasyon Hollanda’da geçmişte saygın ve sayılır bir yeri vardı. Her konuda etkin ve yetkin bir kurumdu. Büyük olayların önderliğini yapmıştı. IOT, IOS, ISNO, CMO, NIO gibi kuruluşların kurulmasında liderlik ve önderlik yapmıştı. Şimdi ise yok bir şey. Hele hele bu zamanda en çok ihtiyaç olduğumuz günlerde. Tam tersine IOT de etkisiz ve yetkisiz. Yayın hakkını kaybetmiş, CMO’da da büyük iç kaygalar ve koltuk sevdası. Ne önderlik var ne liderlik. Tabii iyi niyetli arkadaşlarımız var içlerinde ama bunlar da yetersiz kalıyorlar. Ve bu arkadaşlara söylecek bir sözüm yok. Esesan bu arkadaşları oraya şeçen şeçtirenlere sözüm. Neden hiç bir ses yok sizlerden. Bu kadar olaylar oluyor Hollanda’da neden bu federasyonun sesi çıkmıyor da sizler sessiz kaliyorsunuz. Eğer bu federasyona ihtiyaç yoksa, bu da tabii bazı kurumların işine gelir, o zaman bunun adını koyup bu federasyonu kapatın da ne ismi kalsın ne de cismi. Ama ben bu müsluman topluma liderlik yapacak bir kurum olması gerektiğine inanıyorum. Hele dünyada ve Hollanda’da İslam fobisi kök saldığı, dünyada müslümanların ezildiği günlerde müslümanların uyanıp kendi seslerini tek açıdan duyuracak bir lider bulmaları gerekir. Bunu Türkiye çok iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor. Bu liderliği Hollanda’da Türk Islam Kütür Federasyonu yapmalı. Bunu geçmişte en iyi bir şekilde yapmıştı ve yine yapabileceğine inanıyorum. Yeter ki koltuk seydasını, güç kavgalarını bir kenara bıraksınlar ve müslümanların haklarını ve hukuklarını savunmayı düşünsünler. Söz şimdi bu federasyonun tabanında!

Böyle müslümanlara ve İslama karşı olan bir parti seçimlerde en çok kazanan parti oldu. Tabii demokrasilerde halk sandık başında konuşur ve buna saygı göstermek gerekir. Bu da Hollanda’nın bir gerçeği. Biz müslümanlar ne yaptık bu seçimlerde? Bizi temsil eden müslüman kuruluşları neler yaptı? Hele Hollanda’daki en büyük kitleyi temsil eden Türk İslam Kültür Federasyonu bu konuda neler yaptı? Bir buçuk yıldır ne ses var ne de seda

ayhantonca@haber.nl Drs. Ayhan Tonca is Programmaleider Grote Steden Beleid Provincie Overijssel. Tevens is hij CDA raadslid Gemeente Apeldoorn. Daarnaast actief (geweest) in vele landelijke zelf organisaties.


Obis dolupta volor ab in eressum earunti volupta quiandi cimodi conet officiam ut ut que porepta esciistetur, sunt, audisti bereiusam ea velecum, cus reicia que voluptation consequunt. Re nonsed quis explam ut que raeruntibus eicitemod ma ipidel exercitat. Eprepero consendit es cullabo rehenda ndania del ipienihil ipsam im quodisciur aut esti ut laut est qui susamentem. Uriat. Iquis eosant volum velessincia porro tenis et od maximol uptaquam dolum eiciam, cus aspedit auda dus, ab illibuscit imust et, con num apis si ut odis con restempost andipsani blandae cum, ut as rernatissi apissume ducidio. Itat. Meturec turionem sequi blam laboruntibus in pla voluptaqui unt ressitat. Totate pe nisquunt reperi cuptius volectur, tem natemperibus aspe la quiduci istotat quiasperiam quam ut faccullorem. Tassimos ipsant, et laudantio. Nem fugiti comniat quistiorisim idis est exped quibus aut quisimusam, omnis sit ut

et utemque volupie nimagnam re dusam elibus sum exera il eicium ex eatur? Facculpa delliciur? Sa vitat. Est, sam quae ad quam sum et et plique nimus verum facimendenit hit laut fugia vide pelecae rupture, quidi quidessit esti consequostis suntis dest, qui beaquatiat. Tur? El ilit occum ipiendicate nobisci cusam faccab ipic tem accum harum cum voluptia ipsum il il et fugit qui omnitiist, quam as delest, custem que assum elit omnia nonseque evel modist ium qui nem invendae officiatur reriae volorep tatem. Ipid expliquam ate omni ulparum ant ulpa idus a voluptur? Equaeprate quatempostin num evento vitiunt fuga. Eque poris mi, quisqui officidelia doluptas explici tasperum si volorro ommolor endit, nostrum, inias dolestr umquia aditaquam cullabo. Itatquae nonet odion pedisitias doluptate vellesto blate lab is consedi rempor aspe corpore posae. Ut volorae pernamus unt rempediti omnistis rem am rerum quassinulpa dolore sini nobis inissequo tem volorum a qu-

Orro snapt dat ik pas om 18:00 uur kan bellen met een vraag over energie

Servis hattımız hafta içi 09:00 - 21:00 Onze servicelijn is bereikbaar arası, hafta sonu 10:00 - 16:00 arası van 09:00 tot 21:00 uur hizmetinizde

Yeni enerji firmanız Orro Energy, sizlere en kolay ve en hesaplı hizmeti sunmaya devam ediyor. Her türlü sorunlarınız için Orro Energy’yi mesai saatleri dısında , Cumartesi ve Pazar günleri dahil arayabilirsiniz.

Daha fazla bilgi için www.orro.nl veya tel.: 088-123 67 76

Bel 088 123 67 76 www.orro.nl

Goed voor elkaar

Sondan başlamamız gerekirse, biz gaz ve Toplam Tarife Toplam elektrik satıyoruz. Elektrik: “Orro Energy’deki avantajınız” hakkında daha fazla bilgi mi istiyorsunuz? Ne bir eksik, ne de bir fazla. Gaz ve elektriğiniz Tüketim O zaman sizi  0,2042  714,60  davet 0,2224 ediyoruz.  778,40  0,2365  ile 827,75 www.orro.nl web sitemize Elemanlarımızdan biri Temel ücret  67,80  23,85  24,99 için adil ve düşük bir fiyat ödeyeceksiniz. konuşabilirsiniz. Hatta sorularınızı farklı dillerde yanıtlayabiliriz. Vergi indirimi - 379,16 - 379,16 - 379,16 Bunu, biraz daha basitleştirilmiş gibi görünen Sizin nasıl hoşunuza giderse. Toplam elektrik  403,24  423,09  473,58 Yeni enerji firmanız Orro Energy, sizlere en kolay ve en hesaplı hizmetihesap ekstrenizde göreceksiniz.

Tarife

Vergi indirimi

,05 � 53

1.017,78

987,90 29,88

 1.425,50

 

379,16

407,72

0,2183

956,91

,46 � 40

AKİ IZ O’D RIN ORR TAJLA N A V k A Yıllı

Orro Energy Nederland B.V

A5 ORRO Voordelen folder_TR.indd 2

*

İmza

www.orro.nl

Seçiminizi yapın. Sadece bir seçenek. Not: Müşteri olarak kayıt yaptırdıktan sonra size yazılı bir onay gönderilecektir.

Tarih

Şu andaki enerji tedarikçisinin adı

Posta kodu

Orro Energy’ye Şehir geçtiğinizde hangi E-posta adresi Telefon numarası Doğum tarihi avantajlarınız olacak?Banka hesap no

Cadde

❏ Bay ❏ Bayan İsim

❏ Daha ayrıntılı bilgi için benimle irtibata geçiniz*.

Orro Energy’nin şimdiki sözleşmemi devir almasını kabul ediyorum.

12-04-2010 11:43:44

CEVAP KARTI

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

2600 VB Delft

Antwoordnummer 10159 • Toplamlara KDV ve enerji vergisi dahil olup nakliye masrafları hariç tutulmaktadır.

1.004,17

980,32 23,85

408,74

 1.412,91

• Karşılaştırma, direct, Eneco, Essent, Nuon ve Oxxio’nun bulunduğu enerji web sitesinin 1 Ocak 2010 referans tarihindeki tarifelere dayanmaktadır.

• Tüketim tarifeleri tek fiyat ve 3. gaz bölgesine dayanmaktadır.

764,05 23,85 379,16

Orro Energy’ye müşteri kaydınızı yaptırmak için lütfen aşağıdaki bilgileri eksiksiz olarak doldurunuz. Kayıttan sonra başka hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur. Geçişinizi kolayca ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriyoruz.

Opzetkenmerk?Code?BC01 ❏ Evet, Orro Energy’deki* “Avantajımdan” yararlanmak istiyorum.

  -

Toplam

Pul gerekli değildir nodig 

Tarife

889,11  0,5299 Postzegel niet 67,80

456,54

 1.413,45

 

767,90 67,80 379,16

• Karşılaştırma değişken tarifeler bazında yapılmaktadır. Bunlar her takvim yılında 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihinde uyarlanmaktadır.

,00

0,4806

� 41

AKİ IZ O’D RIN ORR TAJLA N A V k A Yıllı

Hesaplamalar aşağıdaki hususlara dayanmaktadır:

Yıllık TOPLAM

0,5340

AKİ IZ O’D RIN ORR TAJLA N A V A k Yıllı

  -

Toplam

şekilde yani çevre bilinci ve sosyal sorumluluk dahilinde işletilebilecek mi?” Afganistan’ın maden işlet-

Toplam gaz

Tüketim Temel ücret

Gaz (3. Bölge):

Toplam elektrik

-

Ziyaretçi adresi: Poortweg 10, 2612 PA Delft AP Delft Tüketim Posta adresi:  Postbus 0,2180 629,  2600 763,00  0,2194 Temel ücret  23,88 I www.orro.nl T 088 123 67 76 E info@orro.nl

meubelen exclusief

Elektrik:

k Yıllı

Orro Energy konuları farklı bir şekilde ele almaktadır. Daha basit ve daha sempatik bir şekilde. Çünkü insanların bir enerji tedarikçisinden bekledikleri budur. Birbirimizle karşılıklı dayanışma içinde. Hollanda bu şekilde yeni enerji alacak. Orro Energy enerjisi.

Walvis

Orro EnergyTarife Nederland B.V. Açıklama Toplam

k Yıllı

, 95, 118 Birbirine karşı iyi Daha fazla bilgi için www.orro.nl veya tel. : 088-123 67 76

088 - 1230,4873 67devam 76 numaralı telefondan arayabilir aşağıdaki cevap kartını Tüketim Bizisunmaya  901,41  0,5644  veya 1.044,18  için 0,5241  Energy’yi 969,59 ediyor; Her türlü sorunlarınız Orro mesai Dahası da var. Ayrıca, saygı ve en iyi servise Temel ücret 67,80 olduğu kadar çabuk  23,85  24,99 kullanabilirsiniz. Sizinle mümkün temasa geçeceğiz! ve Pazar günleri dahil arayabilirsiniz. de hakkınız olduğunu düşünüyoruz. Toplam gaz saatleri dışında  Cumartesi 969,21 1.068,03  994,58 İ İ AK IZ AK IZ Biz bunu çeşitli şekillerde gerçekleştiriyoruz. O’DLARIN O’DLARIN R R  1.372,45  1.491,12  1.468,16 Yıllık TOPLAM R R O TAJ O TAJ N N Örneğin Orro Energy’ye geçiş çok kolay ve AVA AVA 71 67 � sorunsuzdur. Ayrıca bize hiçbir şekilde bağlanıp � kalmak zorunda kalmıyorsunuz.

Ayrıca Orro Energy’de istediğiniz gibi ödeyebilirsiniz. Bu, gerekirse semtinizde nakit olarak da olabilir. Böylece size mümkün olduğunca iyi bir şekilde hizmet etmeye çalışıyoruz.

ması nedeniyle olayın daha da karmaşık bir hal aldığını ifade ediyor: “Asıl soru bu madenler sorumlu bir

Gaz (3. Bölge):

Sorularınız olduğunda bize her tür şekilde ulaşabiliyorsunuz. Telefon, e-posta veya kısa mesajla. Siz neyi tercih ederseniz. Sorularınızı farklı dillerde yanıtlayabiliriz.

Orro Energy’ den sadece enerji değil, aynı zamanda en iyi servisi de alıyorsunuz!

Biz Orro Energy’yiz. Yeni bir enerji tedarikçisi. Bu kaçıncı oluyor, diyeceksiniz. Bu doğru, ama bizim benzersiz bir hikayemiz var. Biz enerjiyi daha kişisel ve daha kolay yapıyoruz.

mineral kaynaklarını görüşmelerinin zamanlamasının olumsuzluğuna dikkat çekiyor gazete. Bir taraftan Karzai hükümeti hakkında usulsüzlük ve rüşvetçilik iddiaları devam ederken, Karzai’nin de Amerika’ya karşı kırgın olduğu bilgileri ulaşıyor. Gazeteye göre Obama hükümeti Afganistan’dan gelecek olumlu haberlere susamış durumda ve yetkililer bu keşfin çok çeşitli etkileri olacağını düşünüyor. Yetkililere göre bu keşif Taliban’ın iştahını kabartabilir ve ülkeye barış getirmek yerine daha çetin bir savaşa sürükleyebilir. Diğer taraftan ABD yetkilileri Afganistan hükümetinin madenlerden sorumlu bakanının Çin’e bazı madenleri usulsüz olarak işletme hakkı verdiği iddialarını da dile getiriyor. Çin’in Afganistan madenleri üzerinden güç ve para kazanması ABD’yi rahatsız ediyor. Madenleri keşfeden Pentagon takımının başkanı ve ticaret savunma sekreteri Paul Brinkley Afganistan’ın maden kaynaklarını işletme konusunda tecrübesiz oluşu ve çevre bilincinin de gelişmemiş ol-

Hesaplama ortalama yıllık tüketim bazında: 3.500 kWh elektrik 1.850 m3 gaz

Kendimizi biraz tanıtabilir miyiz?

endanduntem et rerro magnam et aut quuntur miliquas excernatur? Gendit maionsequia sinctiatem id qui doluptatem eum quunt, venis pero quas nonsequi velignam venestor aspitatiunt pos molorrum la dolupti aepero maio videbitatem et excepudae. Vitis autem velis sero te cus aut ex eatiur soluptaspid et quature inum fuga. Nam reicimene nobis dolorem res inis quamus resequam, occulpa net a voluptam ratest et quistis aditi officiur as modis in placian diorepror sunto tenditatem sint aut vendit endigenda volor molorporis volupti rem. Aximaxima necta con pro qui blab idionsed essequis et quae ra eatusci tota volesci isquossint odipsam, sapienim faccull eniet, enis nis reius illiquam res dest, sequo doluptatur sanihicia soloritasit, sim qui quodita tectatibus sitas consenderio volum quid quo tem derum reperi que same pa nonseditaest et que a vitatem utemqua tioreped ut vel il ipsuntet ulluptia que od que velit aut ese num anis sum, quat evel experem et, et explaccum vendaes et licit aboriae si nossi omnihit, sim

N

Orro Energy ile sorularınıza anında cevap! Bir bakışta avantajlarınız

sa ium a dellam ipis est, que rerit, se rem aceaque oditas desciti imi, volorerum qui dolorum quam velit, que que venimpos re, odis rest, que vendige nitemol uptasim pedicabo. Duntiur aut unt. Ab inciducil mo eius, cor molest, quosametur, nonse expliat is minum que volorec aessuntium estem quid erorro qui accaborum et am incte que nonsequ iasperi aestistia iunt. Cae nonsent, sectemo luptam, omnis el enimusam vel magnam estrum rempost ibusciet plibus et veliquis eum exerepudis nis ea qui nectem que molorum hita dolecum apicius et aut as voluptaquas essumque coriori anderchil ilit hic tet et, ipsum quid magnam, solorum as re vit arum re, quibus, sam, sero et in cuscia prerupta dolupta quidus ut ium sum dis sa verest volesti istiasp iendere nume omni solest, sanimus ciiscim venimin iminiasit volutet ut venis molenimpero molupta tionsernam, sit escidentur, audande ndiatem nonsene mpelit aut esequatum endem aut la commolu ptusciumet, occume nis

ew York Times’ın verdiği bir haberde Afganistan’da şimdiye kadar bilinenin dışında yer altında bir trilyon dolar değerinde maden ve mineral kaynakları olduğu bildirildi. Bu yer altı kaynakları arasında demir, bakır, kobalt, altın ve çağın en değerli madenlerinden olan lityum bulunuyor. Lityum günümüzde laptopların ve cep telefonlarının pillerinde kullanılıyor. Bu kaynakların değerlendirilmesi halinde Afganistan dünyanın en önemli maden kaynaklarından bir tanesi olacak. ABD’li askeri yetkililer ve Amerikan jeologları tarafından keşfedilen kaynaklar Pentagon’un raporuna göre Afganistan'ı lityumun Suudi Arabistan'ı haline getirebilir. General David H. Petraeus bir röportajında “Burada müthiş potansiyel var. Çok alternatifler var ama potansiyel gerçekten inanılmaz” dedi. Yeni keşfedilen bu kaynaklar Afganistan’ın toplam bütçesi olan 12 milyar doların neredeyse on kat fazlasına tekabül ediyor. Amerikalı ve Afgan yetkililerin

Servis hattımız hafta içi 09:00 - 21:00 arası, hafta sonufazla 10:00bilgi - 16:00 Daha miarası istiyorsunuz? Açıklama hizmetinizde Tarife Toplam Tarife

ate derum simi, tor aliquam hilita debissunt, conseque volorum que nos deliqua ssequis quiatem volesti onsequat re omnis volore vit atur, consequi accaborro ipsumqui ommolest, solorio ernaturibus, consequ isitem reri dolor sum lautae. Nem quam, voluptas autaeperibea sinvenis vollabo. Nisciae latiatur a dolorem il es est, occuptusam audite net hillige ndebist aceari con consent aut aruptatum in rerum et volorpos dolor sitet aut quatemp orecum fugia quiae. Quias aut qui cus aut volenti asitia voluptatem aris molupta et facepta sitatur remquos volupturio to iuntota spelestiberi delectisint maio inctatur? Vitiber isincto comnimo luptur modipis ex est excerum fuga. Sunt dolorem est volo doluptat eicte cullacc ullenis re mo quisinuscid que sunt qui tenis sam hilloriatus, cusdae ne excestibusam sequatecus qui iur sit ratet ommo cone ipsum vollantem invellaut aut ex etur aut quiam accusandel maximillabo. Itatemo inctior epudignis volum quas aut amusciatia qui odi aut aspero ducius veleseque molor

NEW YORK TIMES’A GÖRE AMERiKA AFGANiSTAN’DA MiNERAL PEŞiNDE

HABER 16

rla a l t a y fi Şok e d z i n i t e hizm

meciliği konusunda hiç bir tecrübesi ve maden endüstrisi olmadığını belirtiyor Amerikalı yetkililer. Ancak sorumluluk ve çevre bilincinin gerekliliğine vurgu yapan ABD’li yetkililerin Meksika sahili açıklarındaki BP petrol kaçığı ile ilgili henüz bir çözüm bulunamaması konusunda sıkı bir sınavdan geçtikleri konusuna da değinilmiyor haberde.

Grote Visserijstraat 8 • 3026 CJ • Rotterdam • 010 - 476 76 46


17

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

KAMPANYA KAMPANYA

SERi iLANLAR

Türk Kahvesi Makinesi Nature of Land BV Singaporestraat 63 3047 BE Rotterdam Tel: (+31) 10 462 36 30

www.natureofland.nl e-mail: info@natureofland.nl

www.marketim.eu sitesinden sipariş verebilirsiniz.

€33 per les 60 min. €50 per les 90 min.

Gratis Intake Proefles Bel: 0646-27 21 84 www.autorijschoolorhan.nl

Bel voor meer info

ücretsiz, SU arıtma cihazı tanıtımı için arayınız. Hollanda’nın her yerinde sunum yapılır. Saadet Hanım 0644-653 961 saadet_icm@hotmail.com

Deuren Ramen Kozijnen KLUSSENBEDRIJF Wand- & Plafondafwerking Meerpunt sluiten Aan- & opbouw Aftimmeren Renovatie Murat Özkurt Dakkapel

MUFA

Tel: 0653 87 58 19

H 268

HACCP

GE

29 mayıs 2010 Cumartesi günü gerçekleştirmiş olduğumuz, oğlumuz Murat ve gelinimiz Seda’nın düğün törenlerinde bizleri yalnız bırakmamak için, uzaktan yakından gelen eş-dost akrabalarımıza en içten teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz. Sayın Prof. Dr. Salim Öğüt’e, sayın Ahmet Özden Bey’e, sayın Ramazan Başlık Bey’e ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Adnan Şener, Bayram Başalan, Zübeyir Ünver, Ufuk Çelik, Fuat Nurlu ve Almanya’dan misafirleri Osman Çoban, Ahmet Yücel, Hüseyin Yanmaz, Yusuf Baloğlu ve eşine, Tahir Karademir, Mehmet Tokoğlu, Mustafa Kayak ve Doğuş gazetemizin idarecilerinden Ahmet Şengönül ve Zeynel Abidin Kılıç’a teşekkür ediyor, daha güzel düğünlerin sizlerin çocuklarınıza nasip olmasını diliyoruz. Şahin ve Bulut Aileleri

RTIFICEE CE

RD

Düğünümüze şeref verdiniz… Teşekkürler…

ODTÜ’den Anadolu Siyaset Bilimi & Kamu Yönetimi, yandalı Uluslararası İlişkiler okuyarak mezun olup Leiden Universitesinde aynı alanda masterımı başarı bursuyla tamamlamış olan azimli bir Türk genci olarak, yakın geleceğim için Hollanda’daki kariyer planlarıma adım atmaya hazırım. Bu anlamda bana yardımcı

Zafer Apak & Cengiz Şimşek Etap Financieel Advies www.etapfinancieeladvies.nl

Evinizde, işyerinizde

Wij repareren alle soorten fietsen voor lage prijzen. Wij komen uw fiets ophalen,repareren en terug brengen. U kunt voor nieuwe en gebruikte fietsen bij ons terecht. U bent zondag ook welkom. tel:0313-419163/0642048297 Adres: Dr.kuyperstr.7 Dieren voor meer info kijk naar www.galaxybike.com

NACE 51.3

CE

RD

ZOMER AKTIE!!!

Bel voor een afspraak: 0653 53 33 58 www.itnt.nl

Temiz SU hayattır.

GALAXYBIKE FIETS REPARATIE

RTIFIC E

E

AUTORIJSCHOOL ORHAN

Websites vanaf €399 Webshops vanaf: €999

Etap Financieel Advies, ”koopsubsidie” hakkında bütün bilmek istediklerinizi sorabileceğiniz güvenli bir finansal danışma kuruluşudur.

SU ARITMA CİHAZI

GE

sadece

€105,-

BETAALBARE WEBSITE MET WEBSHOP

Koopsubsidie

Kampanya boyunca 2010 Yaz ayına kadar, her türlü ilanınızı ücretsiz yayınlıyoruz. Mail: ilan@haber.nl

olabilirseniz çok sevinirim. Akademik geçmişimin yanısıra Türkiye’deki çeşitli bakanlıklarda, Hollanda büyükelçiliğinde, değişik araştırma enstitülerinde, sivil toplum kuruluşlarında staj ve burslu olarak seçilip gittiğim uluslararası konferans deneyimlerim var. Şu anda çalışma dili İngilizce olan bir iş pozisyonu aramaktayım. Çalışma iznim var. Simay Petek simaypetek@yahoo.com

06 42 66 84 32

Bir önceki sayımızda yaklaşık 90 adet HABER Gazetesi’ni etrafındaki insanlara dağıtarak sevdirmeye çalışan, emeğe ve yazıya saygısını öğrendiğimiz, Rotterdam Birlik Camii müdavimlerinden, mütevazi kişiliğinden dolayı kimliğini öğrenemediğimiz, Bulut soyadlı vatandaşımıza bol teşekkürlerimizi iletiyoruz. HABER Gazetesi çalışanları.

SV Mozaik nodigt jullie uit voor: Een diepzinnige man die tovert met woorden... Sunay Akin (48) is een dichter, natuurkundige en publicist. Hij is oprichter van verschillende literaire bladen en schrijft columns, artikelen en essays voor verschillende landelijke kranten en bladen in Turkije. Deze man die tovert met woorden valt op door het veelvuldig gebruik maken van symboliek in zijn poëzie. Mede dankzij deze symboliek heeft hij nati-

onaal veel faam opgedaan. In Turkije heeft Akin verschillende welbekende poëzieprijzen in ontvangst genomen waaronder de Halil Kocagöz prijs en de Orhon Ariburnu prijs. Grandcafé Nazar en Studentenvereniging Mozaik zijn vereerd om Sunay Akin op maandag 28 juni op het podium van de Erasmus Universiteit te mogen verwelkomen.

Entree (Incl. hapjes): Leden SV Mozaik: Gratis, Niet leden: 5,- EURO Datum: maandag 28-06-2010 Aanvang: 19:00 uur

Locatie: Erasmus Universiteit Rotterdam, Gebouw C, C-Hal zaal CB-037 Adres: Burgemeester Oudlaan 50, 3062 PA Rotterdam Voor meer info: Murat Bayka: 0629551021 /Selman Ince: 0641334757

Fast Food - Catering - Gedroogde producten Groente & Fruit - Vlees Verpakkingen - Pizza dozen Bedrukte Verpakkingen - Horeca Artikelen Aliminium Bakjes & Schalen - Zuivelverpakkingen Ei dozen & schalen en Isolatiemateriaal Waalhaven N.z 65 3087 BJ Rotterdam The Netherlands Tel.: +31 (0)10 495 35 03 Fax.: +31 (0)10 495 53 30 www.lmctrade.com info@lmctrade.com


HABER

18

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Tersİne Göç BURHAN CARLAK

“Dr. Kadir Canatan’la yapılan ilk geri dönüş röpörtajı değil bu. Yarım milyona yakın çoğu muhafazakar çevre içerisinde bir elin parmakları kadar az olan okumuş, akademik bakışla sosyolojik, felsefik eleştiriler getirmiş nadir insanlardan biridir Canatan. Oldukça sakin, oturaklı görüntüsü ile sürekli

düşünen, okuyan, sorgulayan bir tavrı vardır. Sohbet esnasında sakin sakin derinlikli konulara girmek istersiniz. Aydın sorumluluğu ve sürekli toplumsal, teorik meselelerle meşguliyeti yüzünden iş kariyerini düşünmeyecek kadar fedakarlığı vardır Canatan’ın. Kadir Canatan, taşra kökenli,

kalem-kitap bilmeyen, değerlerini koruma içgüdüsü ile içine kapanan bir topluma yeni ufuklar açabilme çilesi içindedir. Göçmen Türkler olarak donanımsızlığımıza rağmen, gitmeden değerini bilemediğimiz, gereğince yararlanamadğımız kimselerden. Kendisi Şimdi Balıkesir’de üniversite ögretim görevlisi”

Bazen rüyalarımı Hollanda’da yaşıyor gibi görüyorum KADİR CANATAN: “Bir daha Hollanda’ya dönmemek üzere gittim”

Hollanda’ya kaç yaşında geldiniz ve nasıl bir eğitim aldınız? Hollanda’ya tam 20 yaşında iken geldim. Türkiye’de ilk askerlik muayenesini olduktan sonra yurt dışına çıktım. Eğer biraz daha gecikseydim, Hollanda’ya gitme imkânım olmazdı. Hollanda’ya ilk geldiğimizde aklımızda okumak diye bir fikir vardı. Fakat çevremdeki insanlarla konuşmalardan sonra bunun pek kolay olmadığı sonucuna vardım ve çalışma hayatına atıldım. Gözümün açılıp yeniden eğitim imkanlarını araştırmam birkaç yıl aldı. Biraz da dil öğrendikten sonra lise diplomasıyla Hollanda’da sosyal akademilere doğrudan girme imkânı olduğunu öğrendim. Bir arkadaşla (Mehmet Akbulut) Rotterdam Sosyal Akademisi’ne başladık ve orada Sosyal Hizmetler Bölümü’nü bitirdik. Sözünü ettiğim yıllar seksenli yılların ikinci yarısı.. Ben alanımda iş bulamayınca Amsterdam Vrije Universiteit’de Kültürel Antropoloji okumaya yöneldim. O zaman yabancı öğrenci sayısı son derece azdı. Ben söz konusu bölümü okurken, o zaman Hasan Yar da politikoloji okuyordu. Daha önceden başlamış olan arkadaşlığımız eğitim boyunca ve eğitimden sonra da devam etti. 1993 yılında bu üniversiteden mezun oldum. Okul sonrası dönemde sürekli bir iş bulmam mümkün olmadı. Birçok projede ve kısa süreli işlerde çalıştım. Özellikle araştırmacı olarak. 1996 yılında Erasmus Üniversitesi’nde Anton Zijderveld yanında doktoraya başladım, 2000 yılında savunmamı yaparak dr. ünvanını aldım. Fakat iş yaşamında bunun bana pek faydası olmadı. Bilakis benden daha düşük eğitimli insanlar tercih ediliyordu. Aynı işi daha düşük seviyede insanlara daha az paraya

yaptırıyorlardı. 2005 yılına kadar istikrarsız bir şekilde, bir projeden diğerine koştum. Türkiye’ye dönme kararını nasıl aldınız? Kesin dönüş kararı verirken iç dünyanızda neler yaşıyordunuz? Türkiye’ye dönme kararım 2004 yılı içinde şekillendi. Daha önce böyle bir fikir aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hatta bu kararı alınca pek çok arkadaş buna bir anlam veremedi. Çünkü ben yıllarca Türklerin Hollanda’da kalıcı olduğunu ve buna göre burada yatırımlar yapması gerektiğini savunuyordum. Hatırlarsanız 2004 yılında geri dönüş konusunda yoğun tartışmalar yaşandı. Liberal partili bir bakan geri dönüş yasasını kaldırmak istedi. Bunun üzerine kendi ülkesine dönmek isteyen göçmenler yoğun bir şekilde başvurularda bulundu. Yasa kalkmadan bu imkândan yararlanmak istiyorlardı. Bu tartışmalar içinde ben de, hiç düşünmediğim bir konuyu ailede ve çevremde tartışmaya başladık. Sonuç olarak dönüş kararı aldık ve o sene başvurumu yaptım. Benim geri dönüş kararımda birkaç etken etkili oldu. Hollanda’da anti-İslami ve antiçokkültürlü toplumsal atmosfer ilk başta geliyor. Hollanda’da çokkültürlü bir toplum yaratma ideali, 2000 yılından sonra terk edildi. Irkçı ve aşırı sağda önemli gelişmeler oldu. Buna tepki olarak iki siyasal nitelikli cinayet yaşandı. İkinci etken, iş yaşamımla ilgiliydi. 2 yüksek okul ya da üniversite okumuş, hatta doktora yapmış bir kişi olarak sürekli bir iş bulamıyordum. Yaşım 40’ın üzerindeydi. Bu yaşlardan sonra Hollanda’da insanların iş bulma şansı azalıyor. Benim konumum, ilginç bir vakıadır. Şu açıdan: “Hollanda’da imkanlar vardır ve bu imkanlar-

dan yararlanan kişiler başarılı bir şekilde entegre olur” şeklinde bir propaganda vardı. Ben bu propagandanın temelsiz olduğunu şahıs olarak yaşayarak gördüm. Siz ne kadar göçmen olarak gayret sarf ederseniz sarf edin, toplum ve kurumlar size açık olmadığı sürece entegrasyon başarılı olmaz. Hollanda, entegrasyonun başarısızlığının faturasını göçmenlere çıkartmıştır. Üçüncü olarak çocuklar hızla büyüyordu ve istikrarsız Hollanda pek gelecek vaat etmiyordu. Bir an önce çocuklarımın Türkiye’ye gitmesini ve orada eğitimlerine devam etmesini istiyordum. Bu faktörler itici faktörlerdi. Bunun bir de öteki yüzü var. Türkiye’de de 2000li yıllarda önemli ve positif gelişmeler oldu. Bunlardan biri devlet ve vakıf üniversitelerinin yaygınlaşması ve nitelikli akademik personele duyulan ihtiyaçtır. Ben bu alanda bana iş olduğunu düşünerek Türkiye’ye bu zaman aralığında dönmenin yerinde bir karar olacağını düşündüm. Giderken tüm gemileri yaktınız mı? Yerleştiğiniz ülkede başarılı olmak istiyorsanız tüm gemileri yakmalısınız. Ya değilse insan hayatında farklı kuvvetlerin etkili olması istikrarsızlığa neden oluyor. Biliyorsunuz, bu istikrarsızlığı birinci kuşak tüm vahametiyle yaşamıştır. Bu anlamda ben giderken bir daha Hollanda’ya dönmemek üzere gittim. Şüphesiz bu Hollanda’ya başka amaçlarla gelip gitmeyeceğim anlamına gelmiyor. Döndükten sonra birçok kez geldim. Çocuklarım zaman zaman gelip gidiyorlar. Burada yaşanmış 30 yıla yakın bir zaman var, arkadaşlarınız var. Tüm bunları bir tarafa itmeniz kolay değil. Hollanda arkaplanı bizi hala meşgul ediyor. Zaman zaman konuşmalarımızda atıflar yapıyoruz, bazen rüyalarımı Hollanda’da yaşıyor gibi görüyorum. Ne umdunuz, ne buldunuz Türkiye’de? Bir kere şunu hemen söylemeliyim. Türkiye size “hoş geldin, ne iyi ettin de geldin” demiyor. Bilakis çok kişi “neden geldin?” diye soruyor. Sizin yaşadığınız süreci yaşamamış insanlara bazı şeyleri anlatmanız da kolay değil. Ben Türkiye’de düzenli bir iş ve aile hayatı bekliyordum. Bunu geçen 5 yıl içinde kurduğumu düşünüyorum. Ama bu kolay olmadı. İlk 1,5 yıl istikrarsız bir uyum süreci yaşadık Ankara’da. Bir yandan benim iş bulamamam, diğer yandan çocukların okul yaşamına uyum sağlayamamaları bizi strese soktu. Zaman zaman acaba yanlışlık mı yaptık şeklinde sorular kafamızda

belirdi. Burada tanıdığımız dostlar ve arkadaşlar fazla yardımcı olamadılar. Özellikle iş konusunda sıkıntılar çektim. İş olmadığı için değil, etkili bir çevreniz olmadığı için iş alamıyorsunuz Türkiye’de. İşin doğrusu, Türkiye’de sizin hangi bilgi ve becerilere sahip olduğunuz ikincil bir mesele. Önemli olan sizin politik olarak nerede durduğunuz. Benim döndüğümde Ahmet Necdet’in atadığı rektörler iş başındaydı. Pek çok üniversiteyle görüşmelerim oldu, ama hiç biri malum politik tercihlerim nedeniyle göreve almadı. Türkiye’de iş olanaklarının paylaşılması politik bir süreçtir. Bu özellikle üniversitelerde böyledir. Aradan 1,5 yıl geçtikten sonra üniversitede görev aldım. Bu arada çocuklarda okul yaşamına uyum sağladılar. Uyum siz veya aileniz için zor oldu mu? Ben ve eşim yeniden uyum yaşadık Türkiye’ye. Ama çocuklar adeta sıfırdan başladılar ve onlar için kolay olmadı. Türkiye’ye gelirken çok istekli oldukları halde Türkiye imajları ilk altı ay içinde değişti. Birden Hollanda onlar için önemli hale geldi. Arkadaşlar önem kazandı. Sanırım, göçmen kökenli çocukların böyle bir tecrübe yaşamaları Hollanda’da daha başarılı olmalarını sağlayabilir. Yani şu Faslı milletvekili Üsame Şeribi’nin Faslı çocukları çöle gönderme projesi hiç de yabana atılmaması geren bir fikir. ‘Burada işler sizin bildiğiniz gibi yürümez’ türünden dışlanmışlıkla karşılaştınız mı? Tabi ki. Özellikle resmi kurumlar –devlet kurumları, okullar, belediye,

polis vs.- yabancı ülkelerden gelip Türkiye’ye yerleşen Türklere sıcak bakmıyor. Biraz kıskançlık, biraz da yetkiyi kötüye kullanma birleşince hızla ayrımcılığa dönüşüyor. Memurların küstah tavırları yeterince itici olabiliyor ve sizde acaba bana ayrımcılık mı yapıyorlar duygusunu harekete geçirmeye yetiyor. Türkiye’nin en çok nesini beğeniyorsunuz? Türkiye’de şikâyet ettiğimiz konuları bir tarafa bırakırsak bu ülke hakikaten çok güzel ama pek çok insan bu güzelliğin farkında değil ve güzelliklerimizi hoyratça kullanıyoruz. Köşeyi dönme kültürü ahlaki yaşamı felç ediyor. Kısır politik tartışmalar Türkiye’nin önünü tıkıyor. Büyük kentleri bir tarafa bırakırsak stressiz bir yaşam beni en fazla mutlu eden şeylerden biri. Birkaç arkadaşla bir çay bahçesinde oturup derinlikli sohbetler yapmak insana büyük bir haz verebiliyor. Kanaatkârlığı ve eski kültürü temsil eden bir insanla karşılaşmanız, modern kültürün insanı insanlığından çıkaran yönünü size hemen fark ettiriyor. Daha nice küçük şeyler bu ülkede beni mutlu etmeye yetiyor… Hollanda’nın sizin düşünüş, olaylarınıza bakışınızda katkısı nedir? Hollanda çok organize bir toplum. Bu yönüyle Türkiye’yi biraz düzensiz ve hatta kaotik görüyorum. Hollanda’nın etkisini birçok şeyde görüyorum. Benim için bir kıyas imkanı oluyor.


19

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Bazen eleştirel olmamı sağlıyor, bazen de anakronik olmama yol açıyor. Bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. Türkiye’ye ilk geldiğim günlerde ajanda kullanıyordum ve kullanmayanları eleştiriyordum. Şimdi ben de ajanda kullanmıyorum. Hollanda’da cep telefonu kullanmıyordum. Buraya gelince bunun bir gereklilik olduğunu kavradım. İlginç olaylar yaşıyorum. İki ülkede yaşıyorum gibi hissediyorum kendimi. Hollanda deyince aklınıza neler geliyor, özledikleriniz ve hiç özlemeyecekleriniz neler var? Hollandalıların yabancılara bakışı ve onlar hakkındaki tartışmaları artık beni rahatsız etmiyor. Bu yönüyle Hollanda’yı olumsuz olarak hatırlıyorum. Şu an Wilders’in parladığı bir dönemde sizleri iyi günler beklemiyor. Sizin adınıza üzülüyorum. Öte taraftan Hollanda bana akademik bir formasyon, verimli bir çalışma ve düşünme becerisi sağladı. En azından aldığım eğitimlere borçluyum bunları.

Hollanda’nın elindeki akademik imkânları kıskanıyorum. Burada elimdeki kaynaklar kısıtlı, ama her şeye rağmen üretmeye devam ediyorum. Hollanda’daki dostlarımı ve arkadaşlarımı özlüyorum. Onlarla geçirdiğimiz zamanı hatırlıyorum. Hollanda’daki gündemi takip ediyor musunuz? İlk geldiğimiz günlerde ve aylarda Hollanda’yı daha sıkı takip ediyordum. Doğuş Gazetesi’ndeki köşemde de epey bir süre yazdım. Hatta sevgili yönetmenim Zeynel Abidin Kılıç’ın söylediğine göre pek çok Doğuş okuyucusu beni Hollanda’da zannediyormuş. Ama zamanla burada odaklandığım işler beni Hollanda’dan kopardı. Şimdi Jan Beerenhout’ın bana gönderdiği maillerle neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. En son öğrendiğime göre Rotterdam İslam Üniversitesi tanınmış. Yine son habere göre seçimlerde aşırı sağa doğru bir kayma oldu. Ben 11 eylül sonrası Hollanda’da oluşan havayı bir

konjünktür mü yoksa yapısal bir durum mu diye bir yazımda sorgulamıştım. Konjünktür dediğimiz şey bir veya birkaç yıllık bir süre olabilir en fazla. Oysa bugün gelinen noktada Wilders’in başarısı, 11 eylül konjünktürünün yapısallaştığını gösteriyor. Aşırı sağcılaşma, Fortuyn ile başlamıştı ve halen bu süreç devam ediyor. Yine bana son gelen maillerden Türk örgütleri başta olmak üzere birçok Arap ve göçmen örgüt İsrail’i kınamak için bir yürüyüş tertip ettiler. Bu çok uzun zamandan sonra galiba ilk kez gerçekleşen örgütsel bir dayanışma. Ben göçmenlerin bu örgütsel birliği ve dayanışmayı, aşırı sağcılaşan bir ortama tepki olarak değerlendiriyorum. Bu kaçınılmaz bir şey. Keşke olumsuz gelişmeler karşısında birleşmek yerine olumlu işler yapmak için de bir araya gelmeyi öğrenebilsek. Azınlık çıkarlarının göçmenleri daha fazla dayanışma içine sokacağına inanıyorum. Bu süreçte Türklere başarı dileklerimi ve selamları gönderiyorum.

A AD ACCOUNTANCY

HAMİT KARAKUŞ YENiDEN ROTTERDAM BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI

Rotterdam Büyükşehir Belediye Meclisi; Sosyal Demokrat İşçi Parti (PvdA), Demokratlar 66 (D66), Liberal parti (VVD) ve Hıristiyan Demokrat Parti (CDA)’ dan oluşan yeni koalisyonun 8 yeni daimi encümen üyesini onayladı. İmar ev İskân’dan sorumlu belediye başkan yardımcılığına Hamit Karakuş (45) tekrar getirildi. Sosyal Demokrat İşçi Partisinden (PvdA) Dominic Schrijer, Jantine

1965 Kır şe kent Bele hir doğumlu ola n d kuş, 198 iye Başkan Yard Rotterdam Anaım 6 Sosyal D yılında Hollanda cısı Hamit Kara’ya geld em i. Karaku il başkan okrat İşçi Part ş, i (P yardımc ılığı göre vdA) Rotterdam Rotterda vini 2 yıl m Büyük şehir Be sürdürdü dımcılığı lediy . g sahip Ha örevine getirilen esi Başkan Yarmit Kara kuş, evli, ilk Türk unvanın a 2 çocuk babası. Kries ve

Hamit Karakuş, Hıristiyan Demokratlar Partisi (CDA)’dan Hugo de Jonge, Demokratlar 66’dan (D66) Alexandra van Huffelen ve Korrie Louwers, Liberal Partisi (VVD)’den Jeannette Baljeu ve Antoinette Laan önümüzdeki 4 yıl Rotterdam kentinde encümen ve başkan yardımcılığı görevine getirildiler.

45 sandalyeli Rotterdam belediye meclisinde Hamit Karakuş’un yanı sıra Zeki Baran, Tunahan Kuzu ve Muzaffer Çetin adlı Türk siyasetçiler de önümüzdeki 4 yıl görev yapacaklar.

Kökene bakma, geleceğe bak D66 milletvekili Fatma Koşer Kaya tarafından organize edilen ‘Niet de afkomst, maar de toekomst’ (‘Kökün değil, geleceğin’) adlı toplantı Utrecht’te, Cecil Penso, Rob Slagmolen, Tom Fadrhonc ve Ahmet Talan’ın panel konuşmalarıyla interaktif bir şekilde gerçekleşti. Fatma Koşer Kaya açılış konuşmasında yabancı öğrencilerin iş bulmakta zorluk çektiğini ve bu toplantı aracılığı ile yabancılara yardımcı olmak iste-

diklerini ifade etti. Konuşmalardan sonra Cecil Penso katılımcılara yaklaşık bir saat süren ve ‘networking’ başlığı altında, geniş çevre edinme hakkında bir workshop verdi.

Rotterdam’da anlamlı gece

“Bizim gücümüz sizin gücünüzdür” ADA ARNHEM Broekstraat 32 6826 PZ Arnhem T +31 (0) 26 389 53 77 F +31 (0) 26 443 71 52 info@ada-arnhem.nl

ADA DEN HAAG Zichtenburglaan Hoefkade 875 31 -6 2544 EA DEN Den Haag 2525 HC HAAG T: 070(0) – 427 5743 57 T +31 70 –43427 F: 070(0) – 363 9780 97 F +31 70 –80363 info@ada-accountancy.nl

Hollanda Sivaslılar Platformu’nun organize ettiği “Yardıma Muhtaç ve Engelliler Yararına Dayanışma Gecesi” Rotterdam Abacando Restoran’da yapıldı. Gelirin tamamının Sivas ve yöresinde yaşayan engelli ve yardıma muhtaç vatandaşlarımıza gönderilmek üzere Rotterdam’da düzenlenen gecenin amacına ulaştığı ve 10.000 Euro gelir elde edildiği belirtildi. Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil, “Her birey, engelli adayıdır. Bu bakımdan herkes yardımda bulunmalı. Yardım kampanyamız Temmuz ayına kadar devam edecektir.” dedi. Hollanda Kızılhaç Kurumu’nda proje

Geleneksel El Yapımı Oyuncakları tanıtıldı

ADA AMSTERDAM t.t. Vasumweg 18 1033 SC AMSTERDAM T +31 (0) 20 – 694 66 00 F +31 (0) 20 – 694 18 00 info@ada-amsterdam.nl

www.ada-accountancy.nl

sorumlusu olarak görev yapan Sonja Çınar ise şunları söyledi: “Hollanda Sivaslılar Platformu ile birlikte organize edilen yardım gecesine bizde elimizden gelen yardımı vermeye çalıştık. Bizim asıl amacımız, daha geniş ve büyük projeler geliştirerek, daha fazla insanımıza yardımda bulunmaktır. Önemli olan herkesin kendi gücü ve yetkisi oranında, bu tür organizasyonlara katkı yapmasıdır.”

Hollanda’nın bazı kentlerinde sergilenen “Geleneksel El Yapımı Oyuncaklar Sergisi” özellikle Hollandalılar tarafından yoğun ilgi gördü. Koleksiyon sahibi ve uzun yıllar Karaman’da Müze

Müdürlüğü yapan Arkeolog M.Vehbi Uysal tarafından derlenen oyuncaklar Amsterdam, Den Haag, Rotterdam, Nijmegen ve Vlaardingen kentlerinde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Uzun uğraş ve emeğin biraraya getirdiği bu değerli eserlerin Hollanda’da sergilenmesini sağlayan M. Vehbi Uysal, “Bugün itibariyle 1000 civarından oyuncak koleksiyonu kazandırdık. Günümüzde fabrikasyon oyuncakları çocuklara kişiliklerini kazandırmak yerine ruh sağlığını bozuyor. Oysa, çocuğun kendi hayal dünyasının ürünü olan mekanik oyuncakların ise çocuğun kişiliğinin gelişimine katkı sağladığı bilinmektedir” dedi.


HABER

20

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

YEMEKNAME Sebzeli Mengen Kayığı HABER Gazetesi’nin bu sayısında siz değerli okurlarımız için yeni ve özel bir köşe başlıyoruz. YEMEKNAME adını verdiğimiz bu sayfada hem aşama aşama bir yemek tarifi veriyoruz, hem de davet ettiğimiz davetlilerin (jüri üyelerinin), yemek konusundaki görüşlerini alıyoruz. Her sayımızda farklı aşçılar tarafından farklı zevkleri beğeninize sunacağız. YEMEKNAME, aynı zamanda bir network event gibi farklı sektördeki insanlarımızı buluşturup tanışmaları için bir aracı olacak. İlk aşçımız Birgül Ekiz. Birgül Hanım, Rotterdam Meram Restoran’daki ünlü Hasan Usta’nın yardımıyla Sebzeli Mengen Kayığı yemeğini misafirlerine hazırlarken, biz de yemeğin farklı aşamalarını sizler için görüntüledik. “Ben de iyi yemek yaparım” diyorsanız, yemekname@haber.nl adresine maillerinizi bekliyoruz.

Mekan: MERAM Restoran Rotterdam

MALZEMELER

pul biber, kara biber, ke- Mantar ve maydonoz kik, sarımsak, tuz, sumak.

1

2

Kayıklar (kabak, domates, patates) Domates ve patateslerin içleri kayık şeklinde oyulup hazır hale getirilir. Daha sonra kızartılan iç malzemesi, bunların içine konulur.

3 Beşamel sos Beşamel sos için sıvı yağ, un ve süt (sevgi ve şefkati eksik etmeyin! Hasan Usta’nın tavsiyesi) 5 dakika kadar kaynatılır. Koyuluğu isteğe göre ayarlanır. Yağ kızardıktan sonra süt katılır ve yavaş yavaş kaynatılır. Beşamel sosu karıştırarak kaynatın. Hem tadına, hem koyuluguna parmak ucuyla bakabilirsiniz; çok hafif süt dökerek. Köpüklenmeye başlayınca kıvamına geliyor. Beşamel sosa zenginlik katmak için üstüne pul biber ve kekik serpiştirilebilir.

Kayıklar: Domates, kabak ve patatesler oyulmuş halde

Soğan ve yeşil biber

Hazırlaması kolay Sebzeli Mengen Kayığı Ana yemek olarak da ön yemek olarak da sunulabilinir. Ana yemek olursa arpa şehriye Mengen pilavı ile servis yapılabilinir.

VE YEMEK ANI...

İç malzemesi Soğan, sarımsak, mantar, kırmızı biber ve domates kavrulur. Kavrulduktan sonra diri kalması için maydonoz eklenir. Beşamel sos yerine üzerine kaşar rendesi de konulabilir.

5

Beşamel sos hazırlanmış kayıkların üzerine dökülür ve fırına sürmek için hazır hale getirilir.

4

Birgül Ekiz: Haşlanmasının sebebi şöyle: Fırına koyduğunuz zaman, sırf üzeri hafif kızarsın diye koyuyoruz, 5-10 dakika kalması yeterli oluyor, zaten pişmiş olduğu için. Bu yemeğin bir kolay yönü de, bilhassa çalışan çiftler için, bir gün öncesinden haşlayıp hazır hale getirip, bir gün sonra işten geldiğinizde, sadece 10 dakika fırına koymanız yeterli oluyor.

Kabağın yeşil kalması için 1 litre suya yarım çay kaşığı karbonat ilave edilir. Karbonatlı kabakları haşladıktan sonra soğuk suya batırın. Böylece daha diri kalır. Haşlanıp haşlanmadıklarını bıçak batırıp anlayabilirsiniz.

AŞÇIMIZ BİRGÜL EKİZ’i TANIYALIM

Davetlilerimiz Murat Ersoy, Serap Torremans, Emel Aktan, Nur Öztürk bu sayımızdaki aşçımız Birgül Hanım’ın, MERAM Restaurant’ın masterı Bolu Mengenli Hasan Usta’nın desteğiyle ortaya koyduğu Sebzeli Mengen Kayığı’nı hem afiyetle yediler, hem de neşeli bir sohbet çıkardılar.

6

Birgül Hanım Hollanda’da doğmuş ve 10 yaşında Türkiye’ye dönmüş. Türkiye’de orta okul ve liseyi okuduktan sonra tekrar Hollanda’ya geri gelmiş. Burda kreş öğretmenliği bölümünü okumuş. Halen 10 yıldır 0-4 yaş arası kreş öğretmeni olarak çalışıyor. Yemek yapmayı ise annesi Gülizar Hanım’dan öğrenmiş. Annesinin eli çabukmuş ve güzel yaparmış yemekleri. (Trabzon) kara lahana ve hamsi, İçanadolu yemeği (kebap), yaptığı en güzel yemeklerden sadece bir kaçı. Annesi Gülizar hanım elde olan mevcut malzemeden bir yemek oluştururmuş ama Birgül Hanım daha çok, önceden planlayıp ona göre malzeme alıp yemek yapıyor. Taze fasülye, brokoli gibi sebze yemekleri yapıyor ve Hazırlanmış olan kayıklar bir tepsiye dizilir aynı zamanda yeni yemekleri ve fırında 200 derecede 10 dakika üzeri de tariflerden deniyor. kızarıncaya kadar pişirilir.

Murat Ersoy: Yapılması çok pratik! Her damak tadına uygun. Şu andaki prezante yapıldığı gibi. Vejetaryenler için de birebir, isterseniz yanına et türü bir yemek te ekleyebilirsiniz. Emel Aktan: Ben de eşim de, haftada 40 saat çalışıyoruz, aksam 6-7’de eve geldiğinde insan düşünüyor ne pişirsek diye. En kolayından makarna, tost böyle kolay şeyler olabiliyor o zaman veya “annemler!”. Ama böyle bir yemek gördüğüm kadarıyla kolay ve pratik. Biz Tatar olarak, mutfağımızda sebzeden ziyade et çeşitlerini yaparız, bu tür yemekler pek fazla yapılmaz.

Meram Restoran’dan Mengenli Hasan Usta ve tüm Meram çalışanlarına, HABER ekibine gösterdikleri kolaylıklar için teşekkür ediyoruz. Hasan Usta yemek pişirme esnasında bazı püf noktalarını bizimle paylaştı ve pratik el becerileriyle göz kamaştırdı.


21

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

BULMACA

Hazırlayan: Abdurrahman Gündüz

25 EURO KAZAN

€19,- euroya abkaonzaen!ol yarışmaya hak

Sportif

Evin bir bölümü

Avusturya’nın plakası

Cumadan önce çağrı

Kalıtımsal öge

Hollandaca yaz tatili

Gürbüz, bakımlı çocuk

Yarı

Leke Basit, bayağı

Göç edenler topluluğu

Tanju ....

Bir şeyi vücuda getirmek

Uzaklık belirtir

Şan, şöhret, nam Ekonomiksel bir araya gelmek

Brom’un simgesi

PvdA Parti lideri

Bulmacayı çözün, anahtar kelimeleri bulun, ödülü kazanın! Yandaki bulmacayı çözdükten sonra çember işaretli numaraları uygun yerlerine yerleştirin. bulduğunuz anahtar kelimeyi bulmaca@haber.nl adresine yollayın. Yapılacak olan çekilişte, aboneyseniz 25 EURO kazanabilirsiniz...

Hollanda’nın prensesi

Aslında, esasında

BULMACA USTALARI İŞ BAŞINA!

Bembeyaz

Calvin Klein

Vakit, zaman

Bir binek hayvanı

Antre

Kırmızı

Orası

2

Avusturya’da ünlü bir kale

Çok az kalmak Oval, beyzi

3. tekil şahıs

Kır koşusu

Daha iyi

Konya’da bir baraj

Sert, kava

İnce urgan

Bir anda

Birden Savaşçı prenses, kızıl elma

Ekmek

Taklit

Mustahkem mevki

4

1 Bir uzvumuz

Fiziksel bir değişim

Nikel’in simgesi

Hazır, tetik

Kısmi, cüz’i

6 Lityum’un simgesi

Hollandaca parti

Gösterişli, çalımlı

Kalay’ın simgesi

Fikir, düşünce

Mısır’ın plakası

Elevator

İlave Erkek keçi

Milatla ilgili olan

Dolaylı anlatım

Yapma, yapım

Modern şehir

Büro

Söz, ahit

Nispet

Geçen sayımızdaki bulmacanın anahtar kelimeleri YAZ TATİLİ idi. Doğru cevap gönderen abonelerimiz arasındaki çekilişte Venlo’dan Büşra Bozaslan 25,- EURO’yu almaya hak kazandı. Tebrikler!

Almanya’nın plaka imi

Bir cetvel türü

Kısaca Rolls Royce

3

Eğreti, ödünç

Fransa’da bir kent

Azot’un simgesi

Büyük atardamar

Akustik ses, avaz

Rütbesiz asker

Milattan sonra

Bir nota

Esas, temel

Kısaca Edge

Önceki gün

En alt, alçak

İridyum’un simgesi

Yemek listesi Bir renk

5 Hristiyan araplar

Abone olmak çok kolay! Abone formunu doldurun, e-maille ya da postayla bize ulaştırın.

1

2

3

4

5

6

abone@haber.nl 5

Toplamda 9x9 = 81 kare olan kümelere 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştirilir. Her bir rakam, her bir satırda ve her bir sütunda sadece bir kez kullanılabilir. Her bir rakam, 3x3=9 kareden oluşan mini bloklarda da sadece bir kez kullanılabilir. Bulmacayı tamamlamak için tabloyu öyle bir şekilde doldurmalısınız ki; dokuz kareden oluşan her satır, her sütun ve her blok 1’den 9’a kadar bütün rakamları içersin, hiçbir rakam tekrarlanmasın ve eksik kalmasın.

6

1

1 Kolay

Sudoku

Nasıl Oynanır?

4 4

8

4 2

8

3

9

6

7 7

1

4

3

7 6

4

1 4

9

5

6 7

3

5

6

7 1

1

8

2

8

2 5

3 7

8

5 8

5

2

2 3

7

Zor

1

5 5 8

1

4 9 1


HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

HOLLANDA’NIN İLK TÜRK HAKEMİ

Aynı zamanda en genç hakem

22 SPOR • MAGAZiN • KÜLTÜR •SANAT

SERDAR GÖZÜBÜYÜK: TÜRKİYE’DEN DAVET GELİRSE GİDERİM Hollanda’da

RÖPORTAJ: Serap Torremans FOTOĞRAF: Fatih Karaman

Merhaba Serdar Bey, öncelikle futbola olan ilginizle başlamak istiyorum. Futbola kaleci olarak başladınız, hakem olarak devam etme fikri nasıl oluştu? Ben zaten genç takım maçlarında hakemlik yapıyordum. Hem hakem hem kalecilik yaptım, bir süre sonra hakemliğe karar verdim. Hakemlik için nasıl bir eğitim aldınız? Eğitim anlamında bir sene kursa gittim. Futbolu sevdiğim ve amatör olarak futbol oynadığım için aldığım kurs yeterli oldu. Futbolculuktan hakemliğe geçiş yaptınız. Karşılaştırma yaparsak zorlukları ve kolaylıkları nerelerde? İkisinin arasında çok fark var tabi, çoğu kişi futbolcu olarak başlar. Ben de bütün futbolcular gibi çoğu zaman maçı yönetmek isterdim. Ailede futbolla ilgilenen başka kimse var mı? Evet, ağabeyim profesyonel futbolcuydu, hatta Feyenoord’da oynama şansı vardı ama iyi değerlendiremedi. Evde her zaman maç seyredilirdi zaten. Ben de eldimden geldiği kadar hem Hollanda hem Türkiye hem de diğer Avrupa liglerindeki önemli maçları seyretmeye çalışıyorum. Hollanda’da profesyonel en genç hakem oldunuz. Amatörlük ve profesyonellik arasında nasıl farklılıklar var?

Çok fark var tabi, başta on – onbeş bin kişinin önüne çıkıp maç yönetiyorsunuz, oyuncular bu işi profesyonel yapıyorlar. Medya ilgisi ve taraftar baskısı kaçınılmaz. Puan durumu ve puan mücadelesi var. Her takımın Euroleauge’e gitme hayali maçları daha da önemli hale getiriyor. Bu sene Twente’nin şampiyonluğunu bekliyor muydunuz? Twente sezon başından beri iyi bir takımdı ve bu görülüyordu. Bütün sene iyi oynadılar. Twente’nin yönetici kadrosu da çok iyidir. Futbolda yeteneklerin, güzelliklerin ve başarıların yanında hakem hataları da çok konuşuluyor.UEFA hakem hatalarını azaltmak için dördüncü ve beşinci hakem uygulaması başlatmak istiyor, sizce katkısı nasıl olur? Televizyonda sadece hatalar, yanlışlar gösteriliyor ama hatalar kuralların içinde. Kimse hatasız maç yönetemez. Denge çok önemli, iki tane hata yaptı diye kimse için karar verilmemelidir. Bugün çok iyi forvetler bile penaltı kaçırabiliyorlar, bu onların kötü oynadığını göstermez. Ben beşinci hakemin olmasını istiyorum. O zaman futbolcular bir hakemin daha izlediğini bilerek daha dikkatli olacaklar. Zaman içinde futbol değişti, kurallar da değişti. Benim sormak istediğim bir kural var; gol sonrası forma çıkartılınca sarı kart veriliyor. Bunun sebebi nedir? Saygı. Bazı futbolcularda haç dövmesi var, UEFA bunu karşı takıma saygısızlık olarak görüyor. Formayı yukarı kaldırabilirsin, altına başka birşey giyebilirsin ama forma çıkartmayı abartı olarak görüyor. Bazı kurallar görecelidir. Mesela her penaltı kartlık değildir. Adam adam kaldığı zaman kart veririm ama her penaltıdan sonra kart vermem. Türk ligini izliyorsunuz. En beğendiğiniz hakem kim? Cüneyt Çakır. Burada o konuya girmek istiyorum. Hollanda’da futbol Türkiye’den

farklı olduğu kadar, hakemlerin maç yönetiminde de farklar var mı? Ben Türkiye’de maç yönetmenin Hollanda’dan daha zor olduğunu düşünüyorum. Tükiye’de medya futbola daha çok ilgili, fanatik taraftar daha çok var.

Evet, futbolu seviyoruz, ilgileniyoruz. Ama başarı açısından baktığımızda UEFA ve şampiyonlar liginde maç yöneten hakemimiz yok. Neden?

Bu aslında hakem komiteleriyle ilgili çünkü bu komiteler 4-5 yılda bir değişiyor. Mesela Hollanda’da Jaap Uilenberg vardı şimdi o Türkiye’de. Jaap UEFA’da hakem kurulunda. Jaap şimdi Türkiye’de eğitim konusunda onlara yardım ediyor. Burada Hollanda Federasyonu gayet profesyonel, tüm eğitimlere ve yeni kurallara dikkat ediyorlar. Mesela UEFA’da Şenez Erzik Türkiye için çok önemli. Jaap Türkiye’de çalışmaya devam ederse, Türk hakemleri Avrupa’da daha şanslı olurlar. Bu meslekte başarı konuşulduğu kadar dedikodu da yapılır. Ama raporlara göre değerlendirme yapıldığı için başarının ölçüsü yönettiğin maçtır. En genç hakem olarak kariyere başlamak size bir farklılık kazandırdı mı? Hayır, bence bunun bir önemi yok, tabi güzel bir başlangıç oldu ama üstüste iki maçta hata yaparsam bu başlangıç unutulur. Ben Türkiye’de benim yaşımda bir hakem görmedim. Belki şans verilmemiştir. Ben senelik plan yapıyorum, sezona bakıyorum, hakemlikte yükselmek istiyorum. Türkiye’de kamplara gittim, yarın Türkiye beni davet ederse gitmeyi düşünürüm maç yönetmek için ve eğitim için. Şuan bana Hollanda şans verdi ve kariyerime

devam ediyorum. Mesela burada Hollandalı hakemlerle Belçikalı hakemler değişiyor, birbirlerinin tecrübelerinden faydalanıyorlar. Bu Türkiye’de de yapılabilir. Özellikle tecrübe paylaşımı olarak katkısı olacaktır. Türkiye’de insanların futbola düşkünlüğünü seviyorum, ileride federasyon izin verirse bir Fenerbahçe- Galatasaray maçı yönetmek isterim. Genç bir hakem olarak sizin eksik gördüğünüz ya da olmasını istediğiniz kurallar var mı? Şuan hakemler Dünya Kupasına gidiyor, orada bir toplantı olacak. Biz Hollanda’da kale çizgisinde kamera istiyoruz. Bunu isteyen başka ülkeler de var henüz FIFA’dan böyle bir karar çıkmadı. Saha içinde pozisyonu basketbol, teniste olduğu gibi yeniden görme şansımız yok. O yüzden kale çizgisinde kamera uygulaması olursa daha doğru karar verebileceğiz. Hakemlik dışında neler yapıyorsunuz? Federasyonda calışıyorum. HBO okuyorum, son 1 senemi dondurdum. Şu an benim için spor daha önemli, antrenörlük kursu da almak istiyorum çünkü futbolu antrenör gözünden de anlamak isterim. Bu sezon seyrettiğiniz maçlar içinde en güzel, neredeyse hatasız dediğiniz maç hangisi?

Pietervink ve Kuipers’in yönettiği maçlar güzeldi. Son olarak Türk futbolu için ne söylersiniz? Türkiye’de çok yetenekli futbolcuların, hakemlerin, antrenörlerin ve yöneticilerin olduğuna inanıyorum. Yeter ki şans verilsin. Bugün Bursaspor’u şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam ve kadrosu buna en güzel örnektir.

23. HİLALSPOR TURNUVASINDA AMERSFOORT KUPAYI ALDI

AAN- EN VERKOOP WONINGEN TAXATIES HYPOTHEKEN SPAREN EN BELEGGEN VERZEKERINGEN

aldem Makelaardij OG

www.aldem.nl info@aldem.nl

Vleutenseweg 230 3532 HR Utrecht tel : 030 - 66 68 168 fax: 030 - 66 68 167

23. Hilalstılarla Boco por EindhoJuniors, ven futbol Merkez turnuvası 21 takımın katıRotterdam’ı lımıyla, 3 ayrı geçerek adını grupta oynan Dortm e und Selimiy finale yazdırmamaçlarla tamamsını bildi. landı. Guruplarında ilk Final maçını 3-0 kazanan iki sırayı alan takımlar direkmen Amersfoort MGT 23. Hilalsçeyrek finallere giderken, sıralapor Eindhoven turnuvasının mada üçüncü olan takımların en birincisi olarak kupanın sahibi iyi derece yapan iki takım daha olurken, kupayı Hollanda İslam çeyrek finallere çıktılar. Federasyonu Gençlik teşkilatlaÇeyrek final maçları sonucunrı adına Yusuf Baloğlu takdim da yarı finale kalan dört takımettiler. dan Amersfoort MGT, Ayyıldız Turnuvanın en değerli kupaRotterdam’ı 2-1 yenerek adını sı olan centilmenlik kupasını ise, finale yazdırırken, diğer finalist ise normal süresi berabere biten Dortmund Selimiye kazandı. çekişmeli maçın ardında penalEindhoven • Ali Yücel

Mehter Takımı Kuruluyor

Amsterdam- Mavi Yaprak İlim Kültür ve Sanat vakfı Itri Sanat Merkezi Mehter takımı kurma çalışmalarına başladı. 16 ila 30 yaş gurubu arasında olup takıma katılmak iseyen herkes ön kayıt yaptırabiliyor. Ancak katılmak isteyenler boylarının en az 1,70 olması gerektiğini hesaba katmak zorunda. Sağlık problemleri olmamak da en önemli şartlardan bir tanesi. Vakıf başkanı Mücahit Batman yaptığı açıklamada, “hollandada hiç mehter takımı olmadığını, vakıf olarak bu çalışmayı hem bir hizmet hemde bir sanat çalışması olarak yapmaya azimli olduklarını dile gitirdi. Ayrıca enstrüman icra edecek kişileri özellikle aradıklarını ifade eden başkan, eğitim süreclerinin en az 6 ay alacağını ve bu çalışmanın içinde özellikle gençleri görmek istediğini söyledi.

1. Avrupa Öykü Yarışması Sonuçlandı 12 yıldır Hollanda’da aylık yayımlanan Platform Dergisi ve Kadın Dergisi’nin birlikte organize ettiği yarışmaya bir yenisi eklendi. 6 senedir Avrupa genelinde düzenlediği şiir yarışması ile bir marka haline gelen Platform Dergisi, Avrupa Öykü Yarışması da düzenleyerek bir ilke daha imza attı. Platform Dergisi ve Kadın Dergisi’nin 1. Avrupa Öykü Yarışmasına Avrupa, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden 115 öykü ile büyük bir katılım oldu. Birinciliği Az Pişmiş Gerçeklik ve Çorba Ruhu adlı öyküsüyle Nazan Bilen (Hollanda) kazandı. İkinciliği Tütün Kolonyası adlı öyküsüyle Kadriye Bakşi (Almanya)kazandı. Üçüncülüğü Birinci Cümle adlı öyküsüyle Ezgi Gürçay (Türkiye)kazandı. 3 kişiye mansiyon ödülü verildi.

Öte yandan bu yıl 6.sı düzenlenen ve bu yıl dünyanın farklı ülkeleriden toplam 168 şiirin yarıştığı, Avrupa Şiir Yarışması’nda da ödüller sahiplerini buldu. Derece alan şiirler: Dedim Dedin Şiiri ile İdris Günaydın, Anneme bayram Masalları Şiiri ile Fatih Öztürkoğlu, Gurbet Kadını Şiiri ile Mehmed Toker.


23

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

ayfer kargın: “Risk almadan ne yapabileceğini bilemezsin” 16 yıl boyunca 2 farklı şirkette çalışıp, daha sonra aniden işinden ayrılan ve Hong Kong’a gidip orda kendi şirketini kuran Ayfer Kargın, modaya duyduğu ilgisini bu şekilde iş hayatına dönüştürmek istemiş. 1993 yılında Garanti Bankası’nda çalışmaya başlayan Ayfer, burada 6 yıl çalıştıktan sonra, 1999 yılının sonlarında buradan ayrılıp, 2000 yılında Robeco şirketinde çalışmaya başlamış. Robeco’da 9 yıl kadar bir süre çalışan Ayfer, 2007 yılında 4 ay süreliğine işten izin alıp, dünya gezisine çıkmış. Bu sürede Avustralya, Amerika, Japonya, Çin ve Hong Kong’a giden Ayfer Kargın, bu gezilerinde aslında hayalindeki işinin Robeco’da çalışmak olmadığını anlamış ve buradan ayrılma hissiyatına kapılmış. Robeco’dan ayrıl-

ması 2 yılını almış olsa da, 2009 yılının eylül ayında, buradan ayrılma kararını almış ve 2009 ekim ayında Hong Kong’a gitmiş. İlk başta ne yapmak istediğine karar vermek için, Hong Kong’da kaldığı 2 ayını orayı keşfetmeye, dinlenmeye ve yeni insanlarla tanışmaya ayırmış. Bu dönemde bol bol yoga yaptığını belirten Ayfer, böylelikle ruhunu rahatlatmayı amaçlamış.Neden Hong Kong’a gittiğini sorduğumuzda, gezmeyi çok sevdiğini ve geçtiğimiz yıllarda çok sayıda çeşitli ülkelere gezmeye gittiğini söyleyen Ayfer Kargın, yurtdışında yaşamayı ve çalışmayı çok istiyormuş. Hong Kong çok hoşuna gittiği için oraya gitmeye karar vermiş. Yanına sadece bir valizini alıp uzak doğuya gidip, orada hiç kimseyi tanımasa da hayatına yeni bir ufuk açmayı planlamış.

Modaya çocukluğundan beri bir ilgisi varmış Ayfer’in ve bu konuda kendisini geliştirmek için çeşitli kurslara katılmış. Özellikle ‘Styling’ ve ‘Artemis’ konularında kendisini eğitmeyi uygun görmüş. Hong Kong’daki ilk 2 aylık süre zarfında yaptığı bir diğer şey ise bol bol fuarlara katılıp, kıyafet konularında bilgi edinmek olmuş. Sonunda kıyafet ticaretine

cevap veriyor: “Bir yıl içerisinde Hong soyunmaya karar veren Ayfer, kendine özel günlerde giyilebilmesine dikkat Kong’da dili bilen ve bana asistanlık çekiyor. Farklı giyim tarzlarıyla hem ait ilk şirketini kurup, Hong Kong’a yapabilecek olan part-time bir eleman gittikten 6 ay sonra Hollanda’ya tekrar ‘casual’ (gündelik) hem de şık olabilialmak istiyorum”. Çinceyi bilmenin gelmiş, ama bu kez bir iş kadını olarak. yor kıyafetleri. önemini anlatıyor sonra, çünkü ileriye Bütün işleri kendisinin yaptığını 29 Mayıs’ta Rotterdam’da yanında yönelik yapmak istediği işlerde Çince sample (örnek) olarak getirdiği kıyafet- söylüyor Ayfer. Kıyafetlerin seçiminleri, 100’e yakın davetliye sunan Ayfer, den, şirketinin reklamına, web sitesine çok önem kazanıyor ve Çin pazarına açılmasının da böylelikle daha kolay bu davetlilerden aldığı pozitif enerjiden kadar hepsiyle kendisi birebir ilgileniolacağını soyluyor. 5 yıl sonra ise kenyor. “Risk almadan ne yapabileceğini kendine daha çok güvenmeye başlamış. Amaç olarak Hollanda’daki giyim bilemezsin” diyor. Önümüzdeki 1 ila 5 dini geliştirip, Hong Kong’daki ofisini yıl içerisinde kendini ve şirketini nerde büyütmeyi ve bu konuda büyük bir mağazalarına kıyafetlerini satmak import/export şirketi olmak istiyor. istemiş. Bunu gerçekleştirmenin yolunu gördüğünü sorduğumuzda, içtenlikle da farklı giyim mağazalarına gidip, bunlarla konuşup, iş Ayfer Kargın’a aşağıdaki web sitesinden ulaşabilir, web site üzerinden anlaşması yapmakta bulmuş. beğendiğiniz kıyafetleri satın alabilirsiniz. Kıyafetlerinde özellikle a•reborn www.ayferkfashion.com hem günlük giyimde hem de

Ne olursan ol, yine gül

Rotterdam TSM Korosu Sezon Finali’nde büyüledi

Amatör ruhla 2004 yılında kurulan Rotterdam Türk Sanat Müziği Korosu, sezonu muhteşem bir konserler kapattı. Her geçen gün kadrosunu genişleten ve Hollanda'nın çeşitli kentlerinde sahne alan koronun Rotterdam İmmanuelkerk Kültür Merkezi'ndeki konserini 150 dolayında konuk izledi. Programın birinci bölümünde sevilen şarkılardan oluşan bir repertuar sunan Şef Utku Aşuroğlu yönetimindeki Ayfer Ataman, Ayten Keskin, Adnan Şahin, Erhan Günbu-

lut, Mehmet Demirbaş, Hatice Şahin, Şehriban Polat, Taylan Polat, Deniz Sezer, Ebru Sürücü, İnci Van Vliet, Leyla Köseoğlu, Mehmet Nuri Alkan, Öznur Sarı, Tuncay Tarımcı, Zeliha Doğan ve Zeynep Yıkılmaz’den oluşan Rotterdam Türk Sanat Müziği Korosu, birbirinden güzel eserler seslendirdi. İki bölüm halinde süren konserin ilk bölümünde, ‘Havada Bulut Yok’, ‘Fikrimin İnce Gülü’, ‘Bir Kızıl Goncaya Benzer’, ‘Çeçen Kızı’, ikinci bölümde ise ‘’Kimseye Etmem Şikayet’,

Kıyafetlerinde hedef grubu olarak 3540 yaş arası, modayı takip eden, çalışan ve ekonomik bağımsızlığı olan bayanları hedef alıyor Ayfer. Bu yüzden kıyafetlerinin özel seçilmiş butik mağazalarda satılmasını istiyor. Bu mağazaların kendi stiline ve tarzına yakın olmasına da ayrıca özen gösteriyor, kendi değimiyle “Az olsun ama öz olsun”

‘İnleyen Nağmeler Ruhumu Sardı’, ‘Yıldızların Altında’gibi parçaları seslendiren Rotterdam Türk sanat Müziği Korosu, salonda bulunan davetlilerden tam puan aldı. 150 civarında davetlinin arasında bazı Hollandalıların da olduğu konserin müzisyenleri şu isimlerden oluştu: Ahmet Sürmeli (Ud), Ali Alkhafaji (Tef), Aziz Sürmeli (Darbuka), Emirhan Tuga (Klarnet), Goran Kamil (Keman), Kamil Şen (Ney), Lütfi Peşket (Ud), Mikail Erdoğan (Kanun) ve Orhan Şahan (Bendir).

6 ve 11 haziran tarihlerinde Vedat Gültekin önderliğinde “Ne olursan ol, yine gül” adında Dildade Tiyatro Grubunun sergilediği oyunda, 200e yakin izleyici salonu tamamen doldurdu. Rotterdam Zuidplein Theater’da sergilenen oyun, oyuncuların kendilerinin yazdığı çeşitli skeçlerle, izleyicilerin büyük beğenisini topladı. Hayattan farklı kesitleri (traji)komik bir halde oyun halinde sergileyen oyuncular, ikinci oyunları olmasına rağmen sahnenin duayenleri gibiydiler. Dildade grubunun kurucusu olan Cengiz Bahadır Murt, oyun hakkında şunları söyledi: Bu bizim ikinci sezonumuz, uzun bir sureden sonra “Ne olursan

ol, yine gül” ile tekrar seyirciyle buluşmuş olduk. İlk gostermizin başarılı bir şekilde sergilenmesinden sonra, bu gösteriye çıkmak bizim için büyük bir anlam taşıyordu. Tabiî ki bizim hedefimiz yerimizde saymak değil, her zaman ileriye doğru adım atmak. Bunu yazarlığımızla ve oyunculuğumuzla gösterdiğimizi inanıyorum. Üç saat boyunca sosyal mesaj içerikli skeçlerle seyircimizi güldürüp eğlendirdik. Bizim amacımız Dildade grubu olarak, tiyatroyu sevdirmek ve tiyatroyla hiç ilgisi olmayanı yakınlaştırmak, ve bunu da yavaş yavaş başardığımızı inanıyorum. Skeç aralıklarında sanatçılar Ege ve Samet Turan’ın canlı şarkılarıyla eğlenen seyirciler, 3,5 saat süren oyunda ilgilerini hiç eksik etmediler. 12 oyuncuyla, özellikle gençlerden, kalabalık bir kadrodan oluşan Dildade Tiyatro Grubunun oyuncuları ise söyle: Cengiz Bahadır Murt, Bilal Dalkıran, Derya Eraslan, Turgut Özel, Sema İlhan, Mesut Hoscan, Esra Abdioğlu, Gözde Yılmaz, İffet Subaşı, İrem Özdemir, Zerin Akilli, Emre Pınarbaşı.


HABER

24

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Anne de Jong was als één van de twee Nederlanders aanwezig op de Gaza vloot die door het Israëlische leger werd aangevallen. Van begin tot eind heeft Anne alle gebeurtenissen meegemaakt en kan het gelukkig nog navertellen. HABER is benieuwd naar haar verhaal. Waarom was zij daar en hoe heeft zij alles ervaren? Wat zijn haar drijfveren voor Gaza? INTERVIEW: GÖKHAN ÇOBAN Wie is Anne de Jong? Ik ben Anne de Jong, 29 jaar oud en opgegroeid in Amsterdam als jongste in een gezin met 3 kinderen. Als kind al was ik betrokken bij Greenpeace en in mijn tienerjaren raakte ik steeds meer betrokken bij ongelijkheid op de wereld, oorlog in Afrika, honger en dat soort dingen. Ik ben uiteindelijk via Sociaal Pedagogische Hulpverlening antropologie gaan studeren omdat ik op een positieve manier wilde bijdragen aan een rechtvaardige en eerlijke wereld. Momenteel ben ik aan het promoveren aan de universiteit in Londen. Daarnaast geef ik les aan de afdeling Antropologie en de afdeling Politicologie waaronder introductie in het Midden Oosten. Merk je iets van je omgeving als het gaat om het Midden Oosten? Als het over Israël en het MiddenOosten gaat, zijn mensen zeer gevoelig. Het is geen onderwerp zoals andere

conflicten in de wereld. Iedereen heeft hier een mening over en iedereen is een specialist als het gaat om het IsraëlischPalestijns conflict. Als je les geeft is dat lastig omdat je over heel veel vooroordelen moet stappen. Met welk doel ging je mee met de vloot naar Gaza? Als antropoloog heb ik 17 maanden in Gaza, Israël en de Westelijk Jordaan oever doorgebracht. Ik vond de humanitaire crisis in Gaza enorm. Op grote schaal worden mensenrechten structureel geschonden. Ik vond het niet langer voldoende hierover te doceren, naar conferenties te gaan en om academische artikelen te schrijven. Ik dacht, zoiets gebeurt terwijl de internationale gemeenschap toekijkt. Als antropoloog heb je het privilege om langdurig onderzoek te mogen doen, mensen te leren kennen en veel tijd met ze te mogen door te brengen. Dan komt daarbij de plicht hun leed niet alleen binnen de universiteit maar ook naar het grote publiek te communiceren. Ik ben op de boot gestapt om aandacht te vragen voor de mensen in Gaza die op dit moment leven in de grootste openluchtgevangenis ter wereld waarbij mensenrechten worden geschonden. Wat had de vloot precies aan boord? We hadden 7 boten met meer

Anne de Jong

dan 5000 ton aan hulpgoederen. Die hulpgoederen hadden eigenlijk twee thema’s: opbouw en educatie. We hadden voorgebouwde huizen aan boord die ook in Haïti worden gebruikt. Mensen wonen daar nog steeds in tenten naast hun verwoeste huizen. Ook al is het ruim 1,5 jaar verder na de aanval op Gaza door Israël. Daarnaast medische apparatuur uit ziekenhuizen die bijvoorbeeld in Nederland niet langer meer gebruikt worden. Medische apparatuur is voor Gaza heel hard nodig. En we hadden heel veel schoolboeken en schriftjes aan boord. Israël houdt dat ook tegen. Hoeveel mensen bevonden zich op de vloot? We waren in totaal met 700 mensen aan boord. Zowel de mensen aan boord als de goederen zijn uitvoerig gecontroleerd door politie van de lokale havens en autoriteiten. Met snuffelhonden zodat het duidelijk was, ook voor Israël, dat wij absoluut niets aan boord hadden wat enige bedreiging kon vormen voor Israël of de Israëlische populatie. En jullie zijn vertrokken vanuit Turkije? Nee, mijn boot is vertrokken vanuit Griekenland. We hadden verschillende boten die vanuit verschillende plekken zijn vertrokken. De Mavi Marmara is vanuit Turkije, de Rachel Corry vanuit Ierland en onze boot is vanuit Griekenland vertrokken. Hoe heb je de afgelopen periode ervaren? De afgelopen periode was heel bizar voor mij. Ik heb veel ervaring met Israël maar dit had niemand kunnen voorzien. Natuurlijk hadden we bedacht dat ze ons eventueel zouden tegenhouden of onze boot zouden enteren. Maar niemand had serieus verwacht dat ze dodelijk geweld zouden gebruiken. Ik hoor signalen dat er vooraf waarschuwingen waren dat de boot zou worden geënterd. Ja, geënterd. Geënterd is heel wat anders dan ongewapende mensen vermoorden. Hoe interpreteer je de beelden die vrijgegeven zijn door Israël? Die beelden zijn gemaakt door

Israël. We hadden meer dan 60 journalisten aan boord. Ik zat op de Challanger wat de vlagboot was en die het contact met de Israëlische marine onderhield. Die heeft de eerste contacten, dus ook de hele aanval op de Mavi Marmara gefilmd. Dat materiaal is volledig in beslag genomen door Israël en tot op de dag van vandaag niet vrijgegeven. Ondanks het feit dat het Australische journalisten waren die vorig jaar de internationale prijs voor de journalistiek hebben gewonnen. Was Israël daarvan op de hoogte? Ja absoluut. Ze zijn ook direct naar de journalisten toe gegaan. De journalisten hebben uitgelegd dat zij internationale journalisten waren en hun werk deden. Een journaliste wilde haar camera niet afgeven. Toen is zij met een teaser geraakt en onschadelijk gemaakt. Alle journalisten zijn net als wij vastgehouden in een gevangenis en zijn niet eerder vrijgelaten. Wat hoogst ongebruikelijk is want zij doen hun werk. Even over de gevangenis. Ik had begrepen dat Amin Abou Rached ook met jou in de gevangenis heeft gezeten. Zat hij samen met jou op de boot? Nee, Amin zat op de Europese Campagne boot. Aangezien ik via mijn onderzoek veel in contact was met de Free Gaza Movement waar onze boot voornamelijk uit bestond, zaten we op twee verschillende boten. En in de gevangenis zijn we ook apart gehouden want mannen en vrouwen werden gescheiden. Dus wij hebben elkaar pas voor het eerst in Turkije ontmoet. Tot dat moment wist je niet of hij ok was? Precies. Er was geen informatie. Zelfs vrouwen in de gevangenis die hadden gezien hoe hun echtgenoot, broer gewond was geraakt kregen geen informatie. Kan je iets vertellen over de situatie in de gevangenis en de behandeling door Israël? De aanval op de boot was zeer heftig met heel veel geweld. Een vriendin van mij uit België is daarbij gewond geraakt. Ze zat onder het bloed. Ik mocht niet naar haar toe en werd van

de rest van de groep gescheiden samen met een Israëlisch Palestijns meisje. We moesten op onze knieën, geboeid en met een kap over ons hoofd. In de gevangenis waren we fysiek veilig maar werden we psychisch mishandeld. We zijn geïntimideerd om te tekenen. Eerst Hebreeuwse documenten die de meeste van ons niet konden lezen of begrijpen. Daarna documenten in het Engels. Het eerste beweerde dat wij willens en wetens naar Israël waren gekomen en op een illegale manier Israël waren binnengedrongen. Dat konden we niet tekenen want wij wilden niet naar Israël. Onze bestemming was Gaza. Ze hebben ons tegen onze wil en met veel geweld naar Israël gebracht. Uiteindelijk hebben ze ons een keuze gegeven om een vrijwillige deportatie te tekenen. Omdat zij de Palestijnse passagiers die optie niet gaven, heb ik ook geweigerd te tekenen. Je bent onder druk gezet om te tekenen. Had je een advocaat waar je over kon beschikken? Israël liet niet toe dat de advocaten toegang kregen tot ons. We zijn meerdere malen ondervraagd zonder een advocaat of een ambassade. Op dinsdagmiddag hebben we een kort bezoekje gekregen van een klein deel van onze advocaten. Dit waren tien advocaten voor meer dan honderd vrouwen die in minder dan 10 minuten bij ons mochten blijven. Daar hebben we eigenlijk alleen onze naam door kunnen geven zodat de familie wist waar we zaten. Voor de rest mochten we geen contact meer met ze hebben Werden jullie geconfronteerd met uitspraken? Vooral de laatste dag. Toen werden we geïsoleerd van de andere gevangenen. Ze zeiden; je hebt als enige nog niet getekend, we zullen alles op jou gooien. Dat klopte niet? Nee, absoluut niet. Heel manipulatief? We zijn uiteindelijk met 3 grote vliegtuigen naar Turkije gebracht. De meesten hebben niet getekend. De mensen die wel hebben getekend hebben alleen het laatste deel getekend voor de vrijwillige deportatie. Dat neem

ik ze absoluut niet kwalijk. De solidariteit onder de passagiers was enorm en heel hartverwarmend. Iedereen heeft zo zijn eigen grenzen. Vooral van de mensen die familieleden hebben verloren kunnen we dat goed begrijpen. Die zijn dan ook wat kwetsbaarder in dit soort dingen? Ja absoluut… Hoe heb je de ontvangst in Turkije ervaren? De vlucht was heel dubbel. Ik zat in het laatste vliegtuig en daar zaten ook alle gewonden en lijken in. We hadden geen ‘overwinningsgevoel’ en voelden we ons absoluut nog niet veilig. Toen we echter in Turkije landden, beseften we dat we daadwerkelijk de wereld hadden bereikt. Daarvoor hadden we geen contact met de buitenwereld gehad. We beseften dat we niet waren vergeten en hoewel onze missie misschien anders is verlopen dan we hadden gewild, is het niet voor niets geweest. Besefte je op dat moment wat voor aandacht er in de wereld was voor jullie? Nee, dat besefte ik pas in Turkije door de mensen die ons kwamen bedanken. Zij stonden met bloemen in de straten. In de bus van het vliegveld naar het ziekenhuis waar we werden opgevangen, werd er vuurwerk ter verwelkoming afgestoken. We schrokken eerst van het vuurwerk, pas toen we door hadden dat er geen gevaar was, konden we het gebaar waarderen. Het wordt anders geassocieerd ook? Ja, en ik moet zeggen dat de mensen en de autoriteiten in Turkije enorm goed met ons zijn omgegaan. De Nederlandse ambassade in Turkije werd er bij gehaald die heel vriendelijk een vlucht naar huis heeft geregeld. De opvang was heel professioneel en menselijk. Je komt terug naar Nederland. Kan je vertellen hoe je dat hebt ervaren? In Turkije kregen we al te horen dat het op het nieuws was geweest en dat het niet stilzwijgend aan de wereld is voorbij is gegaan. In Nederland was het eerste onthaal ook heel vriendelijk. Het was zo fijn om familie weer te zien. Daarna vond ik het heel moeilijk hoe de Nederlandse pers met deze situatie is omgegaan. Wij zijn namelijk een geweldloze organisatie die van haar doel is afgehouden en in een hoek is gedrukt. Hoe bedoel je dat? Amin, de andere Nederlandse passagier, werd als extremist afgeschilderd. Ik als een naïef meisje dat mee werd gevoerd door Turkse Extremisten. We waren één groep mensen die voor het zelfde stonden. En ik vind het schandelijk dat ze daar onderscheid in proberen te maken. En dan het woord ‘meisje’, ik ben 29. Ze proberen me neer te zetten als activiste terwijl het heel duidelijk is dat ik dit vanuit een professionele overtuiging


25 doe. Hetzelfde geldt voor Amin en ik vind dat onprofessioneel. Wordt het bewust gedaan in jouw beleving? Dat zou je aan journalisten moeten vragen, dat weet ik niet. Maar wat zegt jouw gevoel? Of ben je daar voorzichtig mee… Ik zou dat niet durven zeggen maar het is wel een trend die je in Nederland ziet en niet in het buitenland. In het buitenland is de pers stuk genuanceerder. In de Nederlandse pers en de Nederlandse publieke opinie wordt er nog steeds erg zwart wit gedacht over Israël en Palestina. Wat is je het meest bijgebleven van de afgelopen periode? Natuurlijk zal ik de aanval altijd met me meedragen en ik zal de mensen die hun leven hebben gegeven nooit vergeten. Maar wat mij het meest bijgebleven is, zijn de positieve reacties van de honderden mensen die nooit eerder over Israël en Palestina hadden nagedacht. Dit zijn reacties uit Nederland? Ja, dan heb ik het niet over de pers en de politiek. Dit zijn reacties van mensen die niet wisten dat er een blokkade van de Gazastrook was en die spontaan zelf een inzamelingsactie op touw zetten. Was dat ook een doel op zich voor jou om dat stukje bewustwording daar te krijgen? Absoluut. Vooral in Nederland wordt heel erg zwart-wit gedacht over Palestina en Israël. Ik wil de aandacht vestigen op mensenrechtenschendingen en dat je niet A of B hoeft te zijn. Mensenrechten liggen vast in internationale wetten. Als je die richtlijnen volgt, kun je alle mensen in dat gebied ondersteunen. Zou je het nog eens doen? Ik hoop dat het niet nodig is. Ik hoop dat Israël de blokkade van Gaza opheft, dat is uiteindelijk ons doel. Echter als dit niet gebeurt,, zullen wij nog een keer uitvaren. Tijdens de persconferentie heb je aangegeven dat er beeldmateriaal was die door jullie zelf en door jullie collega journalisten zijn gemaakt. Wat is daarmee gebeurd? Israël heeft al onze bezittingen afgenomen. Van de journalisten zijn alle materialen, satelliettelefoons en camera’s afgenomen. Zelfs persoonlijke spullen: mijn portemonnee, mijn pasjes, mijn toilettas. Alles. Het beeldmateriaal van de journalisten is wat ons het meest dwars zit. Van meerdere kanten is de aanval van Israël op de boot Mavi Marmara gefilmd waarbij er helikopters boven de Marmara hingen en dat er Zodiacs, grote rubberen boten, arriveerden met gemaskerde commando’s die traangas en geluidbommen afvuurden en ‘live ammunition’ schoten voordat ze de boot hadden bereikt. Aangezien Israël nu beweert dat het zelfverdediging was, of een reactie van wat er op de boot gebeurde, vinden wij het uitermate belangrijk dit materiaal met de rest van de wereld te delen. We hebben geen idee wat er met het materiaal is gebeurd of dat we het ooit weer terug zien. Wat vind je er van dat dit aspect wordt achtergehouden? Eigenlijk het zelfde als van de hele aanval, dat Israël een kant van zich laat zien die de meeste mensen niet kennen. Israël profileert zich als enige democratie in het Midden-Oosten. Een democratie zou de journalisten hun werk laten doen. Na de aanval heeft de internationale gemeenschap gevraag om een internationaal onafhankelijke onderzoek. Amerika, Italië en Nederland vinden dat niet nodig. Wat vind je van de houding van de Nederlandse regering? Ik begrijp dat absoluut niet. Als er negen doden en tientallen gewonden zijn gevallen is het minste wat je kunt verwachten een onafhankelijk onderzoek. Israël kan toch het onderzoek niet zelf doen? Waarom denk je dat Nederland niet voor een onafhankelijk onderzoek gaat? Geen idee. Ik heb het Maxime Verhagen gevraagd. Ik wilde een gesprek tussen hem en mij en Amin persoonlijk. Daar heeft hij het helaas veel te druk voor. Het zijn politieke belangen tussen Israël en Nederland en ik vind het heel

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

erg dat het letterlijk over de lijken van burgers gaat. Onlangs kwam in de media dat Clinton om een onafhankelijk internationaal onderzoek heeft gevraagd. Dat is een andere visie van Amerika als grote bondgenoot van Israël. Zal dat van invloed zijn op Nederland na de nieuwe verkiezingen? Ik hoop het van harte. Nederland bevindt zich in een rijtje van landen die enorm conservatief zijn. Daar ben ik niet trots op. Ik heb Nederland altijd hoog in het vaandel gehad als land van tolerantie en mensenrechten. Nu schaam ik me voor deze Nederlandse houding en vind ook dat wij gezichtsverlies lijden in het buitenland tot wij daadwerkelijk voor de mensenrechten opkomen. Nederland profileert zich enerzijds als land van de mensenrechten met het Hooggerechtshof in Den Haag. Anderzijds stelt ze zich zo op wat ik onbegrijpelijk vind. In de media zie je dat de Turkse premier heel scherp heeft uitgehaald naar Israël. Het bondgenootschap tussen Turkije en Israël kan niet worden hersteld als de blokkade niet wordt opgeheven. Wat vind je van deze uitspraak van de premier? Hartstikke goed. Ik vind dat elke land en elke politieke entiteit het zelfde zou moeten doen. Niet alleen voor de mensen in Gaza, hoewel die natuurlijk voorop staan, maar ook voor de Israëliërs. Je helpt de Israëlische bevolking er niet mee door hen immuniteit te geven. Daarnaast echter vind ik het belangrijk om te zeggen dat we het niet aan de politiek moeten overlaten. In ieder geval falen onze overheden om de mensenrechten toe te passen. Dan vind ik het de plicht van de burgers om solidair te zijn met 1,5 miljoen mensen. Ik roep individuen en buurtcentra op om daarover te praten. Organiseer debatten, roep op tot boycot. Er is veel wat men zelf kan doen. Je hoeft hier niet machteloos toe te kijken. Wat vind je dat Turkije als land nog meer zou kunnen doen om in het conflict te acteren en daar een oplossing voor te vinden? Dit zou voor iedereen in de wereld moeten gelden. Iedereen, individu, overheid, zou de internationale verdragen en de mensenrechten die daarin zijn vastgesteld moeten respecteren. Die richtlijnen zijn er en handelen over gelijke rechten voor iedereen, daarmee sta je niet aan de kant van de Palestijnen of aan de kant van Israel. Ik vind dat iedereen, elk land; ook Turkije, ook Nederland, ook Amerika achter de verdragen die zij hebben getekend moeten gaan staan. Het klinkt zo vanzelfsprekend. We hebben er voor getekend dus houd je er aan. Maar op de een of een andere manier ontkomt Israel continu aan dit soort verantwoordelijkheden. Hoe zou dat komen, heb je daar een idee van? Ik heb daar natuurlijk wel ideeën over maar dat is speculatie. Helaas is de politiek daar in Nederland, en andere landen,niet transparant over. Niet transparant over economische, politieke en ideologische belangen. Dat is jammer. Er is opgeroepen tot een boycot tijdens de persconferentie. Kan je daar iets over vertellen? Wij roepen op tot BDS. Dat staat voor Boycot, desinvestments and sanctions. Dat is eigenlijk een geweldloze manier om Israel onder druk te zetten zich aan mensenrechten te houden. Het is een methode die al vaker is toegepast, voornamelijk in Zuid-Afrika in India en in Amerika tijdens de Civil Rights Movement. Het werkt eigenlijk tweekanten op. Aan de ene kant isoleer je Israël. Willen ze met de rest van de wereld mee blijven doen, dan moeten ze hun positie en daden tegenover Palestina veranderen. Aan de andere kant is het ook een economische sanctie. Bezetting van zowel de Westelijke Jordaan Oever, als Gaza als Oost-Jeruzalem kost heel veel geld. En door Israëlische settlement producten te kopen werk je mee aan een onderdrukkend systeem. Ok, je zegt eigenlijk: Er zijn producten in Nederland verkrijgbaar die uit die regio komen. Koop dat niet en zorg dat je zo op die manier invloed kan uitoefenen. Absoluut. Beloon ze niet voor het schenden van mensenrechten. En neem je verantwoordelijkheid door hun in die zin op een geweldloze manier econo-

misch te straffen. Ik heb iets gelezen in de media over jullie oproep. Merk je daar iets van zoals reacties? Het is een begin maar het is een lange strijd. Geweldloze strijd is nooit in één dag gedaan. Het kost veel energie en vraagt om een actieve houding van mensen. Daarentegen zijn er heel veel mensen die niet door hebben dat ze dadels van Israël kopen bijvoorbeeld. Je merkt dat de boodschap overkomt als mensen het gevoel hebben dat ze iets kunnen doen. En dat is ook zeker zo. Je staat niet machteloos in “het grote Midden- Oosten conflict” Er zijn kleine stappen zoals BDS die heeft laten zien dat ze werken. Daardoor kunnen mensen op een positieve manier zelf een steentje bijdragen. Je hebt het over dadels. Om welke producten gaat het precies? Dadels maar ook verschillende schoonheidsproducten en sinaasappels van Jaffa. Je kunt een lijst vinden op de website van www.bdsnederland.nl, daar staan alle producten op. Ook kan je op de verpakking kijken. Als er Israël of Westelijke Jordaan- Oever op staat, zijn het Israëlische producten. Alleen als er staat Palestijns of Palestina, gaat het geld daadwerkelijk naar Palestijnse organisaties. Een jaar geleden is er een wet door de Europese Unie aangenomen die Israël gebiedt te zeggen of de producten uit Israël komen of uit de settlement. De settlements zijn daar slim mee omgegaan door alleen Westelijke Jordaan-Oever er op te zetten waardoor heel veel mensen juist denken dat ze de Palestijnen steunen. De Turkse gemeenschap volgt de situatie vooral vanuit de Turkse media. Wat zou je de Turkse gemeenschap in Nederland willen meegeven? Ik zou iedereen, dus ook de Turkse gemeenschap, graag willen meegeven te nuanceren. Je helpt de Palestijnen niet om aan één kant te staan en je helpt Israël niet door aan één kant te staan. De enige manier in mijn mening om echt verandering te brengen en op een positieve manier bij te dragen is door mensenrechten te kiezen, ongeacht afkomst religie of etniciteit. Niet alleen hiervoor kiezen maar ook daarnaar handelen. Door bijvoorbeeld BDS of debatavonden te organiseren. Er zijn een heleboel mensen in de academische wereld, inclusief ik, die heel graag in buurthuizen komen spreken. Word actief en draag een steentje bij.

Tijdens de persconferentie heeft je moeder even het woord genomen. Je moeder heeft haar onvoorwaardelijke steun voor jou uitgesproken. Met name als het gaat om het geweldloos oplossen van conflicten. Dat inspireerde mij heel erg. Misschien dat je daar wat over je missie daarin kunt vertellen? Ik ben gespecialiseerd in Popular Protest (dat zijn populaire protesten) en daar gaat mijn promotie-onderzoek ook over. Wat ik heel jammer vind is dat mensen geweldloosheid afdoen als een pacifistisch ideologie of als slechts rebellen die op een plein staan te demonstreren. Als je kijkt naar de geschiedenis zijn de grootste conflicten beslecht op een geweldloze manier. Ik vind het onbegrijpelijk dat boeken, films, tijdschriften volstaan met geweld, oorlog en aanslagen. Terwijl geweldloze manier in de geschiedenis bewezen is, amper onderzocht is of serieus wordt genomen. In dat opzicht zou ik willen zeggen: geweld creëert geweld. Laten we naar andere manieren kijken. Geweldloosheid is amper onderzocht of serieus genomen in de geschiedenis. Wanneer verwacht je het onderzoek af te ronden? Binnen een half jaar. Ik verwacht dat daar ook wat media-aandacht voor zal zijn. Ik hoop het. Ik zou het erg fijn vinden. In dat opzicht ben ik ook blij met de aandacht die het heeft gevestigd op het feit dat er heel veel geweldloos verzet is in Palestina en in Israël en op de mensen die daar samenwerken. Ik kom nu op een vraag over de goederen die jullie hebben vervoerd. Die zijn ook in beslag genomen. Jullie weten niet waar die zijn. Wat is daarmee gebeurd? Alle goederen, persoonlijk als hulpgoederen maar ook de boten zijn door Israël in beslag genomen. Sommige zijn beschadigd en van andere weten we niet waar zij zijn. Die zijn gestolen. Daar komt het dan eigenlijk op neer. Ze zijn niet meer te traceren. Is er een instantie of iemand vanuit de regering die daar achteraan gaat? Het zijn andermans bezittingen namelijk. Absoluut, het zijn andermans bezittingen die ook heel hard nodig zijn in Gaza. We zullen daar via onze advocaten achteraan gaan maar als Israël zelf het onderzoek doet heb ik daar een hard hoofd in.

LIJNDEN

Corendon vliegt naar Noord-Cyprus

Luchtvaartmaatschappij Corendon Airlines is op 16 mei met een nieuwe route naar Noord-Cyprus begonnen. De vakantieroute zal één keer per week worden uitgevoerd, aldus Corendon. Op de chartervlucht naar de luchthaven Ercan International Airport bij Nicosia wordt een Boeing 737-400 ingezet. Corendon mikt voornamelijk op passagiers die een pakketreis boeken, waarbij de vlucht gekoppeld is aan een hotel. De luchtvaartmaatschappij biedt echter ook losse vliegtickets naar het noordelijk deel van Cyprus aan.

Den haag

Identificatie slachtoffers vliegramp voltooid De identificatie van Nederlandse slachtoffers van de vliegramp in Tripoli zijn voltooid. De laatste 3 stoffelijke overschotten zijn aangekomen in Nederland. “Het is goed dat alle nabestaanden nu zekerheid hebben”, aldus minister Verhagen (Buitenlandse Zaken). Hij prijst de goede samenwerking bij de afwikkeling van de ramp: “De identificatie en overbrenging van het grote aantal slachtoffers is voorspoedig gegaan. Dit is ook te danken aan de Libische autoriteiten, die steeds volledige medewerking hebben verleend”. De vliegramp vond plaats op woensdag 12 mei. Hierbij kwamen 103 passagiers en bemanningsleden om het leven, onder wie 70 Nederlanders.

Heerlen

Minder nieuwe bedrijven in 2009 In 2009 zijn er 35,4 duizend nieuwe bedrijven bijgekomen. Dit is 9 procent minder dan in 2008. De afname van het aantal opgerichte bedrijven is vooral toe te schrijven aan de bouw. In deze branche zijn ruim 3 duizend bedrijven minder opgericht dan in 2008. Met name het aantal nieuwe zzp-ers daalde fors. Daarnaast zijn er ook fors minder nieuwe cafébazen, eigen rijders, organisatieadviesbureaus en uitzendbureaus dan een jaar eerder.

Rotterdam

Een half miljoen ouders ontvangen toeslag voor kinderopvang

Steeds meer ouders ontvangen kinderopvangtoeslag. In 2009 betrof het ruim een half miljoen ouders. Dat is 11 procent meer dan een jaar eerder. Het aantal kinderen in de formele opvang waarvoor de toeslag ontvangen werd, nam toe met 12 procent. Vooral het gebruik van buitenschoolse opvang steeg fors. In 2009 ontvingen ruim 500 duizend ouders kinderopvangtoeslag voor de formele opvang van een of meerdere kinderen tot 13 jaar. In totaal keerde de Belastingdienst 2,9 miljard euro aan kinderopvangtoeslag uit, ruim 5600 euro per aanvrager. Hiermee werd 77 procent van de opvangkosten gecompenseerd.


26

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Kulsan: ruim 20 jaar brug tussen culturen

Tekst: Elko Westervaarder Fotografie: Elko Westervaarder/Fatih Karaman

Stichting Kulsan brengt sinds 1989 Turkse cultuur op Nederlandse podia, het hele jaar door kun je genieten van het aanbod van concerten, dansvoorstellingen en films uit Turkije, met daarnaast de laatste drie jaar Turkey Now! Festivals. Directeuren Veronica Divendal en Adnan Dalkiran houden sinds enige jaren kantoor in het Muziekgebouw aan ’t IJ, gelegen in het culturele hart van Amsterdam rond de IJ-oevers. Adnan legt uit hoe Kulsan tot stand kwam en wat de beweegredenen waren om deze stichting in het leven te roepen: ‘De eerste opzet van Kulsan was erop gericht om de autochtone Nederlanders meer te informeren over de Turkse cultuur. Rond 1985 werd duidelijk dat de meeste Turkse gastarbeiders niet naar hun vaderland terugkeerden en gezinshereniging volgde. Nadat praktische problemen rond huisvesting, werk en taal wat op de achtergrond waren geraakt, bleken er andere behoeften te bestaan onder migrantenfamilies. Een van deze behoeften bleek hun eigen Turkse cultuur te zijn. Enerzijds om zich te kunnen identificeren met hun eigen achtergrond. Anderzijds konden niet-geschoolde Turken mede door hun taalprobleem niet goed aan Nederlanders duidelijk maken wat er in hun eigen cultuur speelde. Toen bleek dat kunst en cultuur een goed middel was voor Turken om een band op te bouwen met Nederlanders. Dit middel konden we gebruiken om op een positieve manier integratie te bevorderen en drempels tussen Turkse en Nederlandse gemeenschappen weg te halen’. Veronica vervolgt: ‘Wij wilden ook bewerkstel-

ligen dat autochtone Nederlanders het Turkse cultuuraanbod te zien kregen dat zich afspeelt op andere plekken dan in “Turkse”gebouwen als buurthuizen en verenigingsgebouwen, namelijk in concertzalen en theaters. Op deze wijze kregen de Nederlanders eens niet alleen de problemen van de allochtonen onder ogen, maar zagen ze een breed scala van cultuur die ook bij Turken hoort. Wij wilden deze rijke cultuur onder de aandacht van Nederland brengen op een dusdanige manier, dat niet alleen Turken maar ook Nederlanders in aanraking kwamen met Turkse muziek, dans, film en literatuur. Een van onze doelen was om daarmee het contact tussen Nederlanders en Turken te stimuleren. Toen Stichting Kulsan in 1987 net was opgericht, bestond onze organisatie inclusief Adnan en mij uit idealistische vrijwilligers die allen hetzelfde doel voor ogen hadden, namelijk de Turkse cultuur naar Nederland brengen. Maar kunst en cultuur is een breed begrip, in de loop der jaren zijn wij ons voornamelijk op muziek gaan richten. Ons aanbod van concerten bestond uit traditionele Turkse muziek uit alle gebieden, waaruit de Turken die in ons land woonden afkomstig waren. Wij brachten klassieke muziek, volks- en bijvoorbeeld Soefimuziek’. Dalkiran: ‘Ons aanbod van muziek is meegegroeid met de veranderde wensen van de Turkse gemeenschap. Onze traditionele concerten hebben we bewust uitgebreid met cross-overs, waarmee we een mix van Nederlands en Turks publiek hopen te trekken. Vooral in een tijd waarin spanningen in de wereld toenemen, is samenkomen

van diverse stromingen zeer welkom. Ook merken we in de reacties van onze concertbezoekers dat er in de loop der jaren kennistoename van elkaars culturen is ontstaan. In de afgelopen jaren zijn we naast onze incidentele concerten en theatertours grote festivals gaan organiseren. Het eerste twee maanden durende succesvolle Turkey Now! Festival vond plaats in 2007 en de tweede editie in 2008 kon ondanks de kredietcrisis als zeer geslaagd worden beschouwd. Ons derde Turkey Now! Festival –in het teken van Istanbul, culturele hoofdstad van Europais net achter de rug’. Adnan en Veronica, terugblikkend op Turkey Now! 2010: ‘Het festival had in zijn algemeenheid een goed niveau. In het kielzog van Istanbul, culturele hoofdstad van Europa, benutten wij de kans alle facetten van het hedendaagse culturele leven in deze metropool te belichten. Dit vertaalde zich bijvoorbeeld in een uniek concert ‘Istanbul Sacrée’, caleidoscoop van het spirituele Istanbul. Niet de tegenstellingen tussen de ook nu nog in Istanbul aanwezige religies, maar wederzijdse beïnvloeding en overeenkomsten kwamen in dit concert tot uitdrukking. Naast de hymnes en psalmen uit de moskeeën, synagogen en kerken was ook het muzikale nachtleven van Istanbul ruimschoots vertegenwoordigd. Turkey Now! 2010 bracht muziek uit concertzalen, taverna’s, jazzclubs, meyhanes en türkübars. Hiervoor haalden we onder anderen Coşkun Sabah en Musa Eroğlu naar Nederland. Fasılmuziek, in vroegere tijden gespeeld in de paleizen en nu weer populair, werd vertolkt

INTERVIEW | SONGÜL ARSLAN

Turkey Now! Is een begrIp geworden

FOTOGRAFIE | MEHMET FATİH KARAMAN

HABER

Adnan Dalkiran en Veronica Divendal

door het Pera Fasıl Ensemble uit Istanbul, bestaande uit topartiesten als Halil Karaduman, Nurettin Çelik en leden van de muzikale familie Yarkın. Muziek uit de zigeunerwijken was te horen in de concerten van het Ahırkapı Orkestra. Een niet weg te denken component van ieder Turkey Now! Festival waren cross-overs zoals Kibariye met het Rosenberg Trio, Serkan Cagrı en Yıldız Ibrahimova. Voor de jongere generatie waren optredens van Duman, Şevval Sam en Rojin zeer geliefde en druk bezochte onderdelen van het muzikale aanbod. Turkey Now! 2010 telde 66 activiteiten, naast concerten bijvoorbeeld film en toneel. Het stuk “Eleni en Roos”, opgevoerd door theatergroep Rast, was een gewaardeerd onderdeel waarvoor grote publieke belangstelling bestond. Het gehele festival

trok beduidend meer bezoekers dan de voorgaande twee edities. Voorpublicaties en goede recensies in de Nederlandse en Turkse media droegen aan dit succes in belangrijke mate bij. Turkey Now! is een begrip geworden. Inmiddels zijn we druk bezig met de voorbereidingen van Turkey Now! 2012, dat in het teken staat van 400 jaar diplomatieke en culturele betrekkingen tussen Nederland en Turkije. Opzet is dan in méér steden (niet alleen Rotterdam en Amsterdam) voorstellingen te realiseren, waarbij we ook andere organisaties betrekken. Hoewel het economisch gezien geen gemakkelijke tijd is om een en ander van de grond te krijgen -ook Kulsan werkt met een bescheidener budget-, gaan we met volle energie door. Het is immers belangrijk dat mensen samenkomen om cultuur te delen. Als iedereen komt en de unieke kans aangrijpt om deze programma’s te zien, dan kunnen wij ook doorgaan. We rekenen op een uitbreiding van onze in de loop der jaren opgebouwde trouwe schare bezoekers!’

Voor achtergronden en info over komende concerten en festivals: www.kulsan.org en www.turkeynow.nl Videofilms van concerten Turkey Now! 2010: youtube-kanaal turkofiel

Tel: 030-8890206 E-fax: 0847-292120 E-mail: info@profa.nl Website: www.profa.nl

Lid van College Belastingadviseurs

Tafelbergdreef 36 3564 AB Utrecht

Belastingadvies Opstellen jaarcijfers Aangiften inkomstenbelasting Aangiften vennootschapsbelasting


27

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Al NISA BEGINT NIEUWE LANDELIJKE CAMPAGNE

M

oslimvrouwenorganisatie Al Nisa is ın het kader van Tweede Kamerverkiezingen een nieuwe landelijke campagne begonnen. Het is volgens Al Nisa een statement om de kracht van diversiteit zichtbaar te maken in het land. Overal in Nederland waren voor de Tweede Kamerverkiezingen beelden te zien, waarop de nieuwe realiteit van het Nederlanderschap zichtbaar is. De organisatie vindt dat er door het negatieve politieke klimaat waar Nederland zich in bevindt, mensen steeds meer het vertrouwen verliezen in de samen-

leving en dat mensen niet meer geloven in positieve verandering. ‘Het maatschappelijk debat en de beeldvorming worden vooral gevoed door wederzijdse angst en wantrouwen. In dit debat wordt altijd gesproken over moslimvrouwen, maar het geluid van moslimvrouwen zelf wordt niet of nauwelijks gehoord’, aldus Al Nisa. De campagne wordt door Al Nisa alsvolgt beschreven: ‘Moslimvrouwenorganisatie Al Nisa staat voor zelfbewuste Moslima’s. Zij zorgt voor verandering door vrouwen letterlijk zichtbaar te maken en een

podium te bieden. Vrouwen die misschien ook haring, drop en een plakje kaas lusten, van kamperen en gezelligheid houden, en genieten van een kopje thee met een koekje. Vrouwen die naast Moslim ook Nederlands zijn. Al Nisa geeft het maatschappelijk debat een gezicht door overal in het land posters op te hangen met daarop beelden van verschillende Moslima’s. Beelden waaruit de kracht van Moslima’s spreekt en waarop zij ook als echt Nederlands worden gepresenteerd’.

Ik lust ze

Deze foto is niet

r au w

theee?e Kodpeje mosk Deze foto is niet

om aan te plakken

in

İÇ VE DIŞ MEKAN REKLAM TASARIMI YAPILIR

uitgebracht campagne ECHT NEDERLANDS Deze poster is in het kader van de door: door Al Nisa en mede mogelijk gemaakt 0 Speesjaal | www.speesjaal.nl k.nl .nl 0 Drukkerij Vanedruk | www.vanedru i 0 Studyo-n | Yon Prüst | www.studyo-n 0 WatchThis | Claudia Kamergorodsk

om aan te plakken

S tudyo - n grafische en illustratieve vormgeving

S tudyo - n

uitgebracht campagne ECHT NEDERLANDS Deze poster is in het kader van de door: door Al Nisa en mede mogelijk gemaakt 0 Speesjaal | www.speesjaal.nl k.nl .nl 0 Drukkerij Vanedruk | www.vanedru i 0 Studyo-n | Yon Prüst | www.studyo-n 0 WatchThis | Claudia Kamergorodsk

grafische en illustratieve vormgeving

:0

T

el

00

Hollanda’nın si en iyi künefe nir Ancyra’da ye 1 0 - 2 41 0

4

Westelijk Handelsterrein Van Vollenhovenstraat 15 (unit 30) 3016 BE Rotterdam 010-241 04 00

Süpermarket, Döner Dükkanları, Elektronik ve Tekstil Mağazaları için Aradığınız Tüm Malzemelerin Gerçek Adresi

info@aclass.nl

www.aclass.nl

Metal raflar / Ahşap raflar Vitrinler – vitrin tezgahları Pasta / ekmek reyonları Barkodlu elektronik kasa sistemleri Duvar soğutucuları (sütlük-paket et) Freezer / Meşrubat dolapları Soğutuculu meyve/sebze dolapları Et doplaları ve kasap malzemeleri Döner ve mutfak ekipmanları Klimalar, motor ve motor grupları Soğuk ve derindondurucu odaları

Tel: 06 30 - 35 60 40

De man met het vreemde kapsel Max Westerman (1958) is journalist. Tussen 1991 en 2006 was hij Amerika-correspondent voor RTL Nieuws. Hij heeft een documentaire gemaakt waarbij hij de Verenigde Staten doorkruiste. In een van zijn afleveringen zien we een Amerikaanse rechter in Brooklyn die dagelijks driehonderd immigranten naturaliseert tot Amerikaan. Hij zegt het volgende: “Geef je tradities, je cultuur en je geloof niet op. Houd ze levend. Koester ze. Dat is goed voor jou, goed voor je kinderen en uiteindelijk goed voor Amerika.” Zo gaat Amerika om met haar immigranten. Stel je eens voor dat dit in Nederland zou gebeuren. De gehele Nederlandse politiek en de media zouden over die rechter heen vallen. Er heerst zoveel onwetendheid en er zijn zoveel vooroordelen die maar niet weg te krijgen zijn. Discussies over dubbele nationaliteit worden telkens opgerakeld. We krijgen binnenkort een Koningin met een dubbele nationaliteit! De man met het vreemde kapsel heeft nu 24 zetels bemachtigd. Een op de zes mensen heeft op een man gestemd die het woord “tolerantie” uit zijn woordenboek heeft geschrapt. Wat is er gebeurd in Nederland sinds mijn vader met een fanfare op Schiphol werd verwelkomd door honderden enthousiaste werkgevers? Max Westerman schrijft het volgende: “Zie immigranten niet als een bedreiging, maar als een verrijking van je land. Zo zagen wij Nederlanders dat ook ooit”, vertelt Fareed Zakaria, een van Amerika’s

knapste koppen op dit gebied. ”Holland was zo’n beetje de geboorteplek van verlichte idealen als vrijheid, tolerantie en openstaan voor andere culturen. Die idealen hebben wij van jullie overgenomen. Jullie dreigen ze nu te vergeten!” Ik geloof nog steeds in een Nederland waar verlichte idealen als vrijheid, tolerantie en het openstaan voor andere culturen hoog in het vaandel staat. Alleen daar moeten wij, met zijn allen, hard voor werken.

erdincsacan@haber.nl Erdinç Saçan was werkzaam als internet coördinator bij Corendon / Gomundo. Momenteel is hij in dienst bij Olezo als e-commerce manager. Daarnaast is hij voorzitter van Stichting De Nieuwe Generatie.


HABER

It’s the creativity, stupid! De afgelopen verkiezingen stonden in het teken van de economie en de bezuinigingen. Hoewel populistische onderwerpen als de “tsunami van moslims” en hoofddoekjes de gemoederen en de onderbuik flink bezig hebben gehouden en voor zetelwinst hebben gezorgd, is de portemonnee toch weer belangrijk geworden in het publieke debat. Bill Clinton wist het al toen hij met zijn frase “It’s the economy, stupid!”zo’n beetje de stemming bepaalde tijdens de verkiezingen van 1992 en won van Bush senior. De crisis van 2008 heeft diepe sporen nagelaten in de wereldeconomie. Alle landen hebben een stoot van de crisis gekregen omdat alle economieën met elkaar verbonden zijn. Het is opvallend dat de economie van de landen waarvan traditioneel gedacht werd dat die bij het minste of geringste in zouden storten, zich verrassend snel uit de crisis hebben ontwikkeld. Brazilië en Turkije zijn twee van die landen. Beide landen hadden aan het begin van het millennium hun bankensector hervormd met strengere kapitaaleisen. Dat was pijnlijk voor die landen maar die ingrepen hebben in deze barre tijden wel hun dienst bewezen. De Verenigde Staten en Europa zijn nog steeds in de greep van de crisis. Inmiddels is er naast de economische en financiële crisis ook een schuldencrisis en is de positie van de euro aan het wankelen. Er gaan geluiden op dat deze crises de tijd rijp hebben gemaakt voor veranderingen. We waren gewoon geraakt aan onze welvaart en aan ons niveau van welzijn. Die kunnen door de crises en bezuinigingen in het vooruitzicht misschien niet meer gehandhaafd worden. Maar welke veranderingen

28

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

zijn dan nodig? Spanje verlaagt de salarissen van haar ambtenaren met vijf procent. Het is een actie maar is die voldoende? Verder hoor je uit een bepaalde hoek dat men bijvoorbeeld minder moet consumeren en minder hebzuchtig moet zijn. Hoe wordt een mens minder hebzuchtig? Hebzucht is een menselijke karaktertrek en probeer maar eens een karaktertrek te veranderen. Dat lijkt een onbegonnen zaak. Er is niets belangrijkers dan het menselijk denken. De creativiteitsgoeroe Edward de Bono beweert dat het allemaal begint met het veranderen van het menselijke denken. Volgens hem is er de afgelopen twee en een half eeuw maar bar weinig gedaan aan het menselijke denken sinds de grote Griekse filosofen Socrates, Plato en Aristoteles. Natuurlijk hebben we de Verlichting gehad, maar we zijn alles vanzelfsprekend gaan vinden. De grootste problemen en conflicten in de wereld worden veroorzaakt door ‘slecht denken’. Goed denken, kwalitatief denken is eigenlijk creatief denken en zou deze problemen en conflicten in de wereld kunnen oplossen. Daar heb je geen universitaire graad voor nodig. Hoewel logica onderdeel is van de wetenschap en technologie, kom je met logica alleen niet tot de beste oplossingen. Er is ook een bepaalde mate van creativiteit en inventiviteit nodig. Helaas wordt dat niet altijd onderwezen en moeten we het ons zelf aanleren. Gelukkig is creatief denken overal en door iedereen mogelijk. Zo kan men tot de beste oplossingen komen. Dat is wat we nodig hebben, niet alleen in de politiek maar ook op het niveau van onze eigen en persoonlijke omgeving.

songularslan@haber.nl

Songül Arslan heeft een achtergrond in internationale en financiële projecten, marketing en communicatie en is nu werkzaam als beleidsmedewerker op de afdeling Buitenlandse Economische Betrekkingen van het ministerie van Economische Zaken.

WERK EN NETWERK

Naam: Tugba Çavuşoğlu-Xhemaili Contact: www.linkedin.com/TugbaCavusoglu Twitter: @TugbaCavusoglu

Mini C.V. 2008-heden 2006-2008 2003-2008 2002=heden

Mini C.V. Ambtelijk ondersteuner Saluti, Stedelijk Adviesorgaan Interculturalisatie Office manager Intus IT Management Secretaris Turks Ouder Comité Zuilen, Utrecht Incidenteel column schrijver

Ik ben 29 jaar en woon in Utrecht. Sinds 2008 ben ik werkzaam bij Saluti, na een leuke baan bij Intus IT management. Ik wilde een andere stap maken vanuit mijn maatschappelijke betrokkenheid en ben zo bij Saluti terecht gekomen. Saluti is een onafhankelijk adviesorgaan, ingesteld door de Gemeente Utrecht. Saluti adviseert het college van B&W op diversiteit- en integratievraagstukken. Als ambtelijk ondersteuner ben ik verantwoordelijk voor het optimaal functioneren van de raad op alle gebieden en ondersteun ik het dagelijks bestuur bij de werkzaamheden. Het uitdagende van mijn werk is dat je midden in de dynamiek van de politieke en ambtelijke omgeving fungeert, allerlei mensen uit diverse hoeken van de samenleving ontmoet en een podium biedt voor andere gedachten. Wat ik de lezers wil meegeven is: luister naar jezelf, luister naar wat je echt gelukkig maakt en breng dat in de wereld. Want de wereld heeft zijn mensen nodig die tot leven zijn gekomen!

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten! Nauwkeurig

Ambitieus

2005 – heden 1999 – 2004

vennoot – administrateur bij DRN Accountancy salaris- en financieel medewerker bij diverse bedrijven

Na mijn MBO opleiding ben ik begonnen met werken als salaris- en administratief medewerker bij een groot uitzendbureau. Na een jaar ben ik in de avonduren ook begonnen aan HBO bedrijfsadministratie waar ik twee jaar later mee ben gestopt. Van 2001 tot en met 2004 heb ik bij administratiekantoren als financieel medewerker gewerkt. Begin 2005 ben ik samen met mijn toenmalige compagnon een administratiekantoor begonnen. In oktober 2007 heb ik DRN Accountancy opgericht. Ik richt me voornamelijk op ondernemers, maar ook particulieren behoren tot mijn clientèle. Mijn motto is om financiële oplossingen te bieden aan mijn klanten.

Kenmerken: Kies jouw 5 sterkste punten! 

Nauwkeurig

Ambitieus

Vriendelijk

Flexibel

Vriendelijk

Flexibel

Teamplayer

Zelfstandig

Teamplayer

Zelfstandig

Maatschappelijk betrokken

Leidinggevende capaciteiten

Flexibel

Doorzettingsvermogen

Flexibel

Doorzettingsvermogen

Resultaatgericht

Organisatietalent

Resultaatgericht

Organisatietalent

Leidinggevende capaciteiten

Maatschappelijk betrokken

Humor

Representatief

Waarnemer

Ondernemend

Waarnemer

Denker

Innovatief

Denker

Zelfverzekerd

Beslisser

Simpel/Makkelijk

Beslisser

Ondersteunend

creatief en schrijver

Doener

..............................

Representatief

Naam: Havva Harmankaya Contact: info@drnaccountancy.nl

Doener

Zoekt nieuwe podia voor het publiceren van columns en komt graag in contact met mensen die mee willen denken over diversiteitsvraagstukken.

Humor

Ondernemend

Huidige status: DRN Accountancy


29

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

Interview | SONGÜL ARSLAN

Fons Trompenaars: De man leidt de vrouw waar zij naar toe wil gegeven moment de loyaliteiten met elkaar kunnen afstemmen. U bent enorm internationaal georiënteerd. Hoe is dat ontstaan? Dat komt door mijn Franse moeder en Nederlandse vader. Daarnaast heb ik het voordeel gehad dat ik door goede mensen ben geadviseerd om naar Wharton in Amerika te gaan. Dat was een zeer interessante periode voor mij. Toen heb ik Riding the Waves of Culture geschreven en dat werd een bestseller. Dit boek is met een derde editie bezig en het is net in het Vietnamees vertaald. Het boek is een klassieker op managementgebied geworden. De internationale oriëntatie heeft ook met het onderwerp te maken, het onderwerp is internationaal en van toepassing op allerlei soorten organisaties. Ik ben veel aan het vliegen en reizen voor mijn onderwerp. Dat reizen en het onderwerp versterkt de internationale oriëntatie. Wat vindt u van de cultuur van het Nederlandse bedrijfsleven in vergelijking tot andere culturen? Wat me opvalt is dat er in Nederland veel minder respect voor autoriteit is. Daar zitten positieve kanten aan, want door autoriteit uit te dagen komen me-

► Hoe gaat het met u en uw organisatie Trompenaars HampdenTurner? Heel goed. Ook onze organisatie heeft last gehad van de crisis, maar we slaan ons er goed doorheen. We hebben nog steeds hetzelfde team en we hebben niemand hoeven laten gaan. U wordt de ‘cultuurexpert’ van het internationale bedrijfsleven genoemd. Wat vindt u het belangrijkste aan het cultuuraspect? Zakelijk gezien is cultuur belangrijk. Culturele diversiteit kan tot iets moois leiden, net als het verschil tussen man en vrouw tot hele mooie resultaten kan leiden. Daar kunnen prachtige dingen uit voortkomen. Diversiteit is de essentie van het leven en diversiteit is het ook mooie van cultuurverschillen. Soms kan cultuur ook als een last worden ervaren. Ik ben zelf het product van een Frans-Nederlands huwelijk. Toen ik een jaar of zestien of zeventien was, gingen de meeste van mijn vrienden het huis uit. Voor mij was het heel moeilijk om uit huis te gaan omdat ik een bepaalde loyaliteit ten opzichte van mijn moeder voelde, maar ik had ook een bepaalde loyaliteit ten opzichte van mijzelf om te doen wat ik wilde. Mijn moeder wilde dat ik eerst ging trouwen voordat ik het huis uit ging. Dat is niet anders in de Turkse cultuur. Dat was dus lastig. Maar je moet op een

ningen op tafel. Iedereen kan zijn mening geven, ook al ben je niet de baas. Het negatieve daaraan is dat het lang duurt voordat besluiten genomen worden omdat iedereen gehoord moet worden. Daarnaast zijn Nederlanders vrij pragmatisch, niet-ideologisch, het is een beetje de mengeling tussen dominee en koopman. Dat sijpelt overal doorheen, ook in de politiek. Wat zouden wij van andere culturen moeten leren? We moeten beseffen dat er andere benaderingen en nadrukken zijn. Verder zouden onze talen kunnen verbeteren. Dan denk ik aan hoe we in Nederland Engels spreken. We denken dat we perfect Engels spreken. More or less spreken we het, maar we zouden het zoveel beter kunnen. Verder zouden we diepgang moeten leren, dat kunnen de Fransen goed. Politiek manoeuvreren kunnen we vaak ook niet, dat is iets wat we van de Turken kunnen leren. Nederland is vrij apolitiek. Machtsdenken past niet in Nederland terwijl we daar best iets aan hebben. We moeten leren nuanceren. Daarnaast kunnen we subtiliteit en diplomatie van andere culturen leren, waardoor we minder koppig en star overkomen. Kunt u iets vertellen over de cultuur van het Turkse bedrijfsleven? Tien jaar geleden was ik voor het eerst in Istanbul. Ik was verrast door het energieniveau. Ik dacht: “Wat is het bedrijvig hier!” Het is zo entrepreneurial, het energieniveau was zo hoog dat het bijna swingend op me overkwam. Ik had het idee dat alles kon wat ondernemen betreft. Dat vond ik opvallend.

Turken hebben een orale traditie om dingen over te brengen U had een Turkse mentor toen u in Amerika studeerde. Wat heeft u van hem geleerd? iets persoonlijks. Hij gaf niet alleen Van Hasan Özbekan heb ik veel, les aan grote groepen, maar hield heel veel geleerd. Ik heb zelfs mijn ook bijeenkomsten bij hem thuis. boek Business across Cultures aan Het belang van filosofie bracht hij hem opgedragen. Hasan was een over op zijn studenten, filosofie zeer belangrijke man in mijn leven kan ook belangrijk zijn in het beop Wharton en daarna. Hij was drijfsleven. Achter praktische zaken daar hoogleraar, maar ook mijn kunnen vaak diepere processen leermeester. Hasan was enorm beschuilen en het begrijpen van die lezen en had een gave om verhalen processen kan verbeteringen tot te vertellen. Hij kon alle disciplines stand brengen. Dat wordt wel eens bij elkaar brengen zonder dat het vergeten. Ik kon uren naar hem vlak werd en dat is een kunst. Boluisteren, het was prachtig om zo’n vendien ging het nooit ten koste mentor te hebben. van de verschillende disciplines Vorig jaar is hij overleden. Dat of van de diepgang. Ik wilde heel hij niet alleen voor mij van betekegraag dat hij mijn mentor werd en nis was bleek uit de ascheidsredes heb hem dit zelf gevraagd . die aan hem opgedragen werden. Turken hebben een orale traHier is een fragment uit een afditie om dingen over te brengen. scheidsrede van een kennis van mij Dat had Hasan ook, hij kon prachtig die hem typeert: “Hem kennen is vertellen. Hoewel hij veel van hem houden. Hij was een liefschreef, publiceerde hij hebbende leraar en een genereuze bijna nooit. Toch zitten vriend. Hij was galant, wellevend Hasan’s verhalen nog in en beschaafd. Een “gentleman” en mijn hoofd omdat wat meer, een prins. Een prins die hij vertelde je bijlevendig was en vol leven bleef. Hij heeft zat. Het koken en eten van mij geleerd fantastische maaltijden dat je niet omringd door vrienden alleen door te en familie, hoe meer, hoe schrijven een beter, staat me bij Hij was verhaal kunt als een magneet voor allervertellen. Daarlei soorten mensen, jong naast maakte en oud.” Hasan leren tot

Hoe kun je creativiteit en inspiratie ten goede brengen aan je werkomgeving? Ik denk dat je als leider cruciaal bent. Als leider van een team kun je dingen effectueren om de creativiteit van je team omhoog te brengen. Creatieve leiders houden van tegenstellingen. Slechte leiders of minder creatieve leiders proberen met een argument een ander te killen. Je hebt mensen die ideeën genereren en anderen die ideeën killen. Als leider kun je een cultuur creëren zodat beide types het beste uit elkaar halen via “synectics”. Je mag dan een idee bekritiseren, maar eerst moet je twee goede dingen over dat idee zeggen. De essentie is hoe je het idee verder kunt helpen. Dat is de rol van een leider. Verder moet je als leider benadrukken dat fouten maken mag. Een niet-creatieve leider zou zeggen dat je geen fouten meer mag maken. Een creatieve leider zou zeggen dat het niet leuk is dat die fout is gemaakt, maar dat je het goede moet blijven doen en dat het belangrijk is dat je van je fouten leert. Hoe ziet de ideale werkomgeving eruit?

In een ideale werkomgeving moet je de dingen in discipline kunnen doen. Het gaat niet alleen om creativiteit. Creativiteit is zeer belangrijk, maar je hebt ook mensen nodig die dingen in discipline kunnen doen. Je hebt beide nodig. Alleen creativiteit staat gelijk aan inventie. Maar als je die creativiteit met discipline kunt uitvoeren, dan wordt inventie innovatie. Heeft u advies voor starters of jonge ondernemers? Leer een vak. Het is altijd fijn als je ergens goed in bent, later kun je je altijd nog verbreden. Leer eerst hoe de werkelijkheid in elkaar zit. Doe iets waar je goed in bent. Er is altijd nog tijd om dingen erbij doen waar je (nog) niet zo goed in bent. Kies ergens voor en ga dan uitwaaieren. Laat je ook mentoren door mensen die je vertrouwt. Ik had Hasan en anderen die met me de diepte in gingen en waar ik wat van kon leren. Dat heeft me verder gebracht. Heeft u een leuke quote over leiderschap? Dat is de definitie van een tango: “De man leidt de vrouw waar zij naar toe wil.”


HABER

30

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

amsterdam

den haag

Google introduceert gratis navigatie

Kinderbijslag kwijt na spijbelen kind

Google is sinds kort in Nederland de nieuwe concurrent van navigatiediensten als TomTom en Garmin. Google introduceert zijn gratis dienst Google Maps Navigatie voor mobiele telefoons met het besturingssysteem Android.

Ouders van spijbelende kinderen kunnen hun kinderbijslag verliezen. Volgens staatssecretaris Marja van Bijsterveldt is het één van de nieuwste maatregelen om schooluitval bij jongeren tegen te gaan. Het gaat om de vaders en moeders van kinderen van 16 en 17 jaar die geen onderwijs volgen maar nog wel leerplichting zijn. De Eerste Kamer heeft de maatregel vorige maand goedgekeurd. Jongeren die veel spijbelen, kunnen in het uiterste geval ook naar bureau Halt worden gestuurd. Ze kunnen daar trainingen volgen in bijvoorbeeld sociale vaardigheid. Het ministerie van Onderwijs maakte donderdag bekend dat sinds het schooljaar 2008/2009 12 procent meer spijbelaars zijn geregistreerd dan in het jaar ervoor. Volgens Van Bijsterveldt betekent dat niet dat het aantal spijbelaars toeneemt, maar dat scholen het spijbelen juist beter registreren. Ze is blij met de stijging. "Om schoolverzuim goed aan te kunnen pakken, moet je eerst weten wie hoe vaak afwezig is bij lessen." aldus staatssecretaris Marja van Bijsterveldt.

De dienst geeft stapsgewijze routeinstructies als gratis functie binnen Google Maps. De toepassing maakt gebruik van de internetverbinding van de mobiele telefoon en geeft toegang tot actuele kaarten en informatie. Hierdoor heeft de gebruiker volgens Google altijd de beschikking over de meest actuele gegevens van Google Maps.

den haag

Tarief leges Turkse ondernemers aangepast Turken die in Nederland als zelfstandige of werknemer willen werken, betalen straks €60 voor een inreisvergunning en €41 voor een verblijfsvergunning. Dat geldt ook voor hun gezinsleden. Dat heeft de ministerraad besloten na een uitspraak van het Europese Hof. Het Hof oordeelde dat de leges voor Turken niet onevenredig hoger mogen zijn dan de leges die burgers uit EU-landen betalen. De zaak was aangespannen door de Europese Commissie. De inkomstenderving wordt geschat op ongeveer €2 miljoen per jaar.

Een ruk naar rechts Met het ineenstorten van de Sovjet-Unie zochten bepaalde machthebbers naar een nieuwe vijand. Waarom? Om hun grip en macht op de massa te handhaven of te versterken. Volgens sommigen is 11/9 een vooropgezet plan van onder andere de inlichtingendiensten. Volgens anderen keken de inlichtingendiensten juist weg terwijl ze het hadden kunnen voorkomen. Google maar naar "Loose Change". Het officiële verhaal is an-

ders. Vergelijkbaar met de dubieuze rol die de inlichtingen diensten hebben gespeeld in aanloop naar de inval in Irak. De sterke bewijzen die ze zogenaamd hadden voor het bestaan van massavernietigings wapens. Verrassend genoeg, of juist helemaal niet verrassend, wordt er zo een nieuwe vijand gecreëerd: de moslim-terrorist. Omdat moslims het 'moslim zijn' gemeenschappelijk hebben, zijn zij op z'n minst potentieel een vijand. En daarmee onbetrouwbaar. Iedere wetsovertreding van een moslim, of van iemand die zich voor moslim uitgeeft, is extra verdacht en een bevestiging van dit vermoeden. De media dient de misstanden van moslims eruit te lichten en te vergroten. De goede verhalen vooral niet, en als het niet anders kan dan maar kort vermelden. Op een gegeven moment gelooft de massa het wel. Primair veroorzaakt dit angst. Eenmaal geslaagd kan men de massa alles laten geloven en accepteren. De ruk naar rechts in Neder-

den haag

21 procent jonge allochtonen werkloos Uit cijfers van Forum blijkt dat in het voorgaande jaar 2009, 21 procent van de allochtone jongeren werkloos was. Deze percentage lag onder de autochtone jongeren iets lager met 10 procent. Van alle allochtonen in Nederland in 2009 was onder meer 11 procent werkloos, wat neerkomt

op een aantal van 82.000 mensen. Daarentegen was de percentage van de autochtone werkloze op 4 procent.

21%

Deel vmbo´s wordt tweetalig Biologie of zelfs een deel van de beroepsgerichte lessen in het Engels. Dat gaat binnenkort gebeuren. Het tweetalig onderwijs (tto) doet binnenkort intrede op álle leerwegen van het vmbo. Staatssecretaris Van Bijsterveldt gaf de aftrap op het Anna van Rijn College in Nieuwegein, waar vmbo-leerlingen vanaf komend schooljaar zelfs in alle leerwegen een

Betaalbare website met webshop?

deel van hun lessen in het Engels krijgen. Steeds meer middelbare scholen in Nederland bieden tweetalig onderwijs aan. In 2000 waren er 26 ttoscholen, inmiddels is het aantal opgelopen tot meer dan 110. In totaal volgen circa 25.000 leerlingen tweetalig onderwijs. Tot op heden werd het tweetalig onderwijs voornamelijk gegeven op vwo- en havo.

Bel ons voor een afspraak!

website v.a. € 399 webshop v.a. € 999 www.itnt.nl

0653-53 33 58

Word abonnee en ontvang een jaar lang HABER voor maar 19,EURO Wie nu een abonnement van 1 jaar neemt, krijgt HABER elke maand naar zijn/haar (post) adres per post verstuurd. Ook is het via de website mogelijk om abonnee te worden. HABER Gazetesi'ne yıllık 19,- EURO’ya abone olabilirsiniz. Sadece bir defa ödeyeceğiniz bu miktarla HABER her ay posta adresinize ulaşacaktır.

Dr. Kürşat Bal

land, onder aanvoering van de PVV, is een teken dat deze strategie goed aanslaat. Twee vragen heb ik. Wanneer komt er nou een echt antwoord op deze strategie, op alle niveaus? Hoe lang zal het duren voor men door heeft dat deze strategie een destructieve weg is, die alleen maar goed kan zijn voor een kleine groep machtswellustelingen en slecht voor de rest? Kijk maar naar de Tweede Wereldoorlog. Daarmee verloor Europa haar machtspositie aan Amerika en de Sovjet- Unie. Als deze strategie, om de moslims tegen de niet-moslims op te zetten en vice versa, versterkt door gaat, zal deze destructiviteit het verlies van de machtspositie van het westen aan China alleen maar versnellen. We zitten op een enkel schip: Nederland. Om onze toekomst te behouden zijn alle hens aan dek nodig. En dat kan alleen als we elkaar vertrouwen. Dit begint met door de ander proberen beter te leren kennen, en door niet alles te geloven wat de media je wil laten geloven over de ander.

COLOFON

HABER

Laan op Zuid 474 3071 AB Rotterdam 010 - 2 900 900 website: www.haber.nl abonnementen: abone@haber.nl Hoofdredactie: Ibrahim Karaman Redactie: Songül Arslan Mehmet Güzelyurt Dr. Hüseyin Keleş Art Direction & fotografie: Mehmet Fatih Karaman Advertenties Nur Öztürk nur@haber.nl 0684-02 04 03 Correspondenten: Suna Floret Burhaneddin Carlak Serap Torremans Repr. Amsterdam Murat Taş Repr. Eindhoven Ali Yücel Repr. Arnhem en Nijmegen Kürşat Bal Repr. Limburg Muzaffer Bozaslan Rafjes: Rafih Berkane

HABER verschijnt maandelijks

HABER

Tel:010- 2 900 900 info@haber.nl www.haber.nl


31

HABER

JUNI/JULI - HAZiRAN/TEMMUZ 2010

SIMDI TURKIYE’YE UCUN €59 5

herşey dahil

5

Haftada 4 gün İstanbul Pazartesi, Perşembe,

,-

başlayan fiyatlarla

Corendon.com da otel rezervasyonunuzu da yapabilirsiniz Otellerimizden biri:

Cuma, Pazar

başlayan fiyatlar

€25,tek gece kişi başi

İstanbul Titanic City

***** .com Telefonla rezervasyonunuzu yapabilirsiniz +31

(0)23 751 06 06


It’s the creativity, stupid!

De man met het vreemde kapsel

De afgelopen verkiezingen stonden in het teken van de economie en de bezuinigingen. Hoewel populistische onderwerpen als de “tsunami van moslims” en hoofddoekjes de gemoederen en de onderbuik flink bezig hebben gehouden en voor zetelwinst hebben gezorgd, is de portemonnee toch weer belangrijk geworden in het publieke debat. Bill Clinton wist het al toen hij met zijn frase “It’s the economy, stupid!” p. 28

Max Westerman (1958) is journalist. Tussen 1991 en 2006 was hij Amerika-correspondent voor RTL Nieuws. Hij heeft een documentaire gemaakt waarbij hij de Verenigde Staten doorkruiste. In een van zijn afleveringen zien we een Amerikaanse rechter in Brooklyn die dagelijks driehonderd immigranten naturaliseert tot Amerikaan. Hij zegt het volgende: “Geef je tradities, je cultuur en je geloof niet op. p. 27

HABER JUNI/JULI

2010

Karsu

HAZiRAN/TEMMUZ

Jaar:1 Nr: 7

haber•nl

Fons Trompenaars: De man leidt de vrouw waar zij naar toe wil Van Hasan Özbekan heb ik veel, heel veel geleerd. Ik heb zelfs mijn boek Business across Cultures aan hem opgedragen. Hasan was een zeer belangrijke man in mijn leven op Wharton en daarna. Hij was daar hoogleraar, maar ook mijn leermeester. Hasan was enorm belezen en had een gave om verhalen te vertellen. Hij kon alle disciplines bij elkaar brengen zonder dat het vlak werd en dat is een kunst. Bovendien ging het nooit ten koste van de verschillende disciplines of van de diepgang. Ik wilde heel graag dat hij mijn mentor werd en

ISSN:1879-9981

DOnmez:

D E B E S TE KRA

EDERLAND N N A NT V

Anne de Jong

Als antropoloog heb ik 17 maanden in Gaza, Israël en de Westelijk Jordaan oever doorgebracht. Ik vond de humanitaire crisis in Gaza enorm. Op grote schaal worden menINTERVIEW: GÖKHAN ÇOBAN senrechten structureel geschonden. Ik vond het niet langer voldoende hierover te doceren, naar conferenties te gaan en om academische artikelen te schrijven. Ik dacht, zoiets gebeurt terwijl de internationale gemeenschap toekijkt. Als antropoloog heb je het privilege gehad om langdurig onderzoek

te mogen doen, mensen te leren kennen en veel tijd met ze te mogen door te brengen. Dan komt daarbij de plicht komt hun leed niet alleen binnen de universiteit maar ook naar het grote publiek te communiceren. Ik ben op de boot gestapt om aandacht te vragen voor de mensen in Gaza die op dit moment leven in de grootste openluchtgevangenis ter wereld waarbij mensenrechten worden geschonden. We waren in totaal met 700 mensen aan boord. Zowel de mensen aan boord als de goederen zijn uitvoerig gecontroleerd door politie van de lokale havens.

Anne de Jong was als één van de twee Nederlanders aanwezig op de Gaza vloot die door het Israëlische leger werd aangevallen. Van begin tot eind heeft Anne alle gebeurtenissen meegemaakt en kan het gelukkig nog navertellen. HABER is benieuwd naar haar verhaal. Waarom was zij daar en hoe heeft zij alles ervaren? Wat zijn haar drijfveren voor p. 24 Gaza?

heb hem dit zelf gevraagd . Turken hebben een orale traditie om dingen over te brengen. Dat had Hasan ook, hij kon prachtig vertellen. Hoewel hij veel schreef, publiceerde hij bijna nooit. Toch zitten Hasan’s verhalen nog in mijn hoofd omdat wat hij vertelde je bijbleef. Hij heeft mij geleerd dat je niet alleen door te schrijven een verhaal kunt vertellen. Daarnaast maakte Hasan leren tot iets persoonlijks. Hij gaf niet alleen les aan grote groepen, maar hield ook bijeenkomsten bij hem thuis. Het belang van filosofie bracht hij over op zijn studenten, filosofie kan ook belangrijk zijn in het bedrijfsleven. Achter praktische zaken kunnen vaak diepere processen schuilen en het begrijpen van die processen kan verbeteringen tot stand brengen. p. 29

VROUWEN ZIJN HOOGVLIEGERS BIJ CORENDON

Op donderdag 17 en vrijdag 18 juni wordt bij Corendon geschiedenis geschreven. Dan staan er namelijk vier vluchten in de planning die worden uitgevoerd door een volledig vrouwelijke crew. Van piloot tot stewardess: tijdens deze vluchten is geen man in functie te bekennen. Het gaat om een retourvlucht Amsterdam-Izmir op 17 juni en een retourvlucht Amsterdam-Bodrum op de 18e. Bij Corendon zijn vrouwen duidelijk hoogvliegers, zowel letterlijk als figuurlijk. Piloot,

co-piloot, purser, stewardess – als je geen dame bent zit je niet in deze Corendon crew. Hoewel er steeds meer vrouwelijke piloten toetreden, blijft deze functie gedomineerd door mannen. Hetzelfde geldt voor co-piloten. Juist daarom is deze geheel vrouwelijke bemanning zo uniek. Niet alleen het cabinepersoneel bestaat uit louter dames, ook de cockpit wordt beheerst door vrouwelijk schoon. Een aantal mooie vluchten naar mooie bestemmingen: Bodrum en Izmir aan de Turkse Rivièra.

Kulsan: ruim 20 jaar brug tussen culturen Stichting Kulsan brengt sinds 1989 Turkse cultuur op Nederlandse podia, het hele jaar door kun je genieten van het aanbod van concerten, dansvoorstellingen en films uit Turkije, met daarnaast de laatste drie jaar Turkey Now! Festivals. Directeuren Veronica Divendal en Adnan Dalkiran houden sinds enige jaren kantoor in het Muziekgebouw aan ’t IJ, gelegen in het culturele hart van Amsterdam rond de IJ-oevers. p. 26

Özel günlerinizi film setine çevirebilirsiniz. Başrolde gelin ve damat!

Veronica Divendal en Adnan Dalkiran

Bruiloft fotografie

info@fatihkaraman.nl 0628-596961

TIKLAYIN, HESAPLAYIN... 2010 Ana sponsorlarındanız!

BenimsigortaM.nl bir PMF Moerenburg Adviesgroep kuruluşudur


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.