Aktüalite Haber 10. sayı

Page 1

SAYFA 01 renkli

“Küçük düşünmeyin!”

MÜSİAD’a D-8 ziyareti

I TÜRKİYE ekonomisini yüzde 99

D-8 Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Örgütü' Genel Sekreteri Prof. Agoes Pratikto, MÜSİAD’ı ziyaret ederek, Genel Başkan Nail Olpak ile görüştü I PROF. Pratik-

to MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak'a yeni görevinde başarılar diledi. 3’TE

9 Haziran 2012

TUSKON’dan hayırlı olsun ziyareti

I MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) yeni Genel Başkanı olarak seçilen Nail Olpak’a hayırlı olsun ziyaretleri sürüyor. 3’TE

Yıl:1

Sayı: 10

2 TL.

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

İŞGED’in aile pikniği HABERİ SAYFA 4’TE

HAFTALIK BAĞIMSIZ GAZETE

oranında KOBİ’lerin oluşturduğunu belirten KOSGEB Başkanı Mustafa KAPLAN, ““Başka yerde şubemiz yoktur” zihniyetinde küçük düşünen bir işletme mantığını terk etmeliyiz. İşbirliği ve güçbirliği ile rekabetçi ekonomide öne geçmeliyiz” dedi. SAYFA 3’TE

www.aktualitehaber.com

Fatih’te büyük açılış Fındıkzade Çukurbostan Parkı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ak Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir tarafından açıldı I TOPLAM 24.000 m² lik alana sahip

olan Çukurbostan Parkı, içerisinde yer alan yeşil alanlar ve çeşitli aktivite sahalarıyla İstanbul’un en büyük parklarından birisi olma özelliğini taşıyor. Fatih Belediyesi tarafından yapılan Fındıkzade Çukurbostan Parkı’nın açılış töreni 5 Haziran Salı günü saat 09:00' da “Barış İçin Müzik Vakfı Çocuk Orkestrası” mini konseriyle başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ak Parti İstanbul Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı, Ak Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir birlikte kurdele keserek açılış törenini gerçekleştirdiler. Park ile ilgili bilgiler veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir “Bizans döneminde sarnıç olarak kullanılan bu alanı büyük uğraşlarla park haline getirdik. Fatih dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri olması sebebiyle yoğun bir yapılaşma var ve boş alan bulmak zor” dedi. SAYFA 6’DA

Kiraz dalından yenir

Yüzlerce İmam Hatipli Kardeşlik Kampı’nda...

I ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği tarafından organize edilen “Kardeşim Dedim” programının 6.’sı Türkiye’nin dört bir tarafından İmam Hatip öğrencilerinin SAYFA 4’TE katılımıyla başladı.

Zeytinburnu’nda Geleneksel Tıp Festivali

Medeniyet kurucu şehirler

?

I ZEYTİNBURNU Merkezefendi Geleneksel Tıp Festivali başlıyor. 7’DE

Mimar ve Mühendisler Grubu “Medeniyet Kurucu Şehirler” paneli düzenledi I MEDENİYET Kurucu Şehirler:

I İSTANBUL Büyük-

şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen Kiraz bahçesini gezdi. Ağaçlardan kiraz

toplayıp, yiyen Başkan Topbaş, “Çocuklarımız kirazı çarşıda pazarda ders kitaplarında değil dalında da görüyorlar” dedi. SAYFA 7’DE

Tokyo, İstanbul, Paris, New York’’ konulu panelin moderatörü Osman Şahbaz, “Bugün medeniyet kurmuş şehirlerin dünya üzerindeki mimarlık, şehircilik ve yapılaşmadaki etkilerini hocalarımız geniş ve teferruatlı bir şekilde ufuk açarak konuşacağız. Özellikle globalleşen dünyada yerelliğin azaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Toplumların yerel özellikleri ve geleneksel yapısı azalıyor. Kültürlerin ve geleneklerin bu kadar birbirine yaklaştığı süreçte geleneksel yapılar korunabilecek mi? Bu hızlı ve güçlü gelen finansal yatırımları ne kadar doğru yönlendirebiliyoruz? Bu sorulara cevap arayacağız” dedi. SAYFA 5’TE

5.1’lik deprem ÖNCÜ MÜ ARTÇI MI

Avcılar’da örnek toplu sözleşme

SAYFA 5’TE

I BELEDİYE iş Sendikası ile Avcılar

Belediyesi Toplu Sözleşme imzaladı. İlk yıl yüzde 9 ikinci yıl ise yüzde 8 zam yapılacak. Toplu sözleşme imza töreni şeffaf bir şekilde 7’DE halkın gözü önünde yapıldı.

Karneler Bakan Bağış’tan

I ESENLER Belediyesi ile İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün birlikte düzenlediği “Esenler Eğitim Festivali” AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın katılımıyla yapılan karne dağıtım töreniyle sona erdi. SAYFA 7’DE

BAHÇELİEVLER’DE SÜNNET ŞÖLENİ... HABERİ SAYFA 7’DE

MEDCEZİR hasan çabukol

hasancabukol@gmail.com

Bir daha...

Hasan Çabukol’un köşe yazısı 7. sayfada


SAYFA 02 renkli

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI


SAYFA 03 sb

iş dünyası

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

Editör - Hatice KÜÇÜK

9 Haziran 2012

MÜSİAD’a D-8 ziyareti T

D-8 Ülkeleri Genel Sekreteri Pratikto MÜSİAD’ı ziyaret etti. 'D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü' Genel Sekreteri Prof. Agoes Pratikto, Genel Başkan Nail Olpak ile görüştü ürkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'nın oluşturduğu 'D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü' Genel Sekreteri Prof. Widi Agoes Pratikto, beraberinde Büyükelçi Bagher Asadi ve D-8 Ekonomisti Ömer Asım Aksoy ile birlikte, 25 Mayıs 2012 Cuma günü MÜSİAD’a bir nezaket ziyareti gerçekleştirerek MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ile makamında görüştü. Görüşmede MÜSİAD Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Fatih Poyraz da hazır bulundu. Dostluk havasında geçen görüşmede Prof. Widis Agoes Pratikto MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak'a yeni görevinde başarılar dilerken,iki kurum arasında süregelen işbirliği çalışmalarının önümüzdeki dönemde daha ileri seviyeye taşınması için ellerinden gelen katkıyı sağlamaya hazır olduklarını belirtti.

EKONOMİK İLİŞKİLER GÜÇLENECEK

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak da, D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Prof. Widi Agoes Pratikto’ya ziyaretleri için teşekkür ederek, MÜSİAD olarak yeni dönemde D-8 ülkeleri ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalara hız verileceğini söyledi. Olpak, 11-14 Ekim 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek 14.MÜSİAD Fuarı ve Uluslar arası İş Forumu’nun bunun için önemli bir fırsat olduğunu, ülkemiz için son derece önemli olan bu organizasyonda D-8 ülke temsilcilerinin ve işadamlarının yoğun katılımından büyük bir memnuniyet duyacaklarını ifade etti. Ziyaret, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak’ın D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Prof. Pratikto’ya hediye takdimiyle sona erdi.

“Küçük düşünmeyin!”

Letonya’dan Nail Olpak’a tebrik L

etonya Büyükelçisi Aivars Vovers MÜSİAD'ı ziyaret ederek Genel Başkan Nail Olpak ile görüştü. Görüşmede Yurtdışı Teşkilatlanma Komisyon Başkanı Eyüp Akbal,Genel Sekreter Eyüp Vural Aydın ve Genel SekreterYardımcısı Fatih Poyraz da hazır bulundular. Büyükelçi Vovers, Genel Başkan Nail Olpak’ı yeni görevi için tebrik ederek, başarı dileklerini iletti. 23-25 Mayıs tarihlerindeLetonya’da temaslar-

da bulunan MÜSİAD İş Heyeti’nin programını değerlendirirken bundansonrada işbirliği içerisinde bu tarz başarılı organizasyonların karşılıklı olarak tekrardüzenlenmesini temenni etti. Büyükelçi Vovers, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün 1-3 Temmuz 2012 tarihleri arasında Letonya’ya gerçekleştireceği programın bunun için iyi birfırsat olduğunu ifade etti. Görüşme Genel Başkan Nail Olpak’ın Büyükelçi Vovers’a hediye takdimi ile son buldu.

TUSKON’dan hayırlı olsun ziyareti

TUSKON Başkanı Rıza Nur Meral ve beraberindeki heyet, MÜSİAD’ın yeni Genel Başkanı Nail Olpak’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu

21 İşadamları Uganda’ya yatırım için atakta!

TÜRKİYE İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) koordinasyonu ve Marmara İş Hayatı Dernekleri Federasyonu MARİFED organizasyonu ile Uganda’da düzenlenen “Türkiye Uganda Ticaret ve Yatırım Heyeti” programı Uganda’ya bir iş ve yatırım çıkarmasına dönüştü. Türkiye’den Uganda’ya giden 25 firma 400’den fazla Ugandalı işadamıyla buluşarak iş bağlantıları yaptılar. Uganda Cumhurbaşkanı Museveni, Türk işadamlarını ülkesine yatırıma çağırdı. Ülkesinde 27 yıldır liderlik yapan Museveni "Gelin burada üretim yapın. Bizim petrol, turizm, maden, tarım alanlarımız ve doğal güzelliklerimiz var. Sizlerde de finans var. Bunları birleştirelim" dedi. Uganda’ya yapılacak yatırımın Afrika kıtasının neredeyse tümüne yapılmış gibi olacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Museveni, "Uganda Afrika’nın ortasında yer alıyor. Bizim elimizde hammadde var. Bu hammadde Türkiye’deki girişimcilik ve sermaye ile buluşturalım. Türkiye’nin Afrika politikasını destekliyorum. Son yıllarda Türkiye, Afrika’ya yeniden sahip çıktı. 2008 yılında Türkiye’de düzenlenen Türkiye-Afrika zirvesinde başlatıldı. Bundan dolayı çok memnunuz” dedi. TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Günay; "Uganda Afrika’nın en hızlı gelişen ve en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine sahip. Uganda ile Türkiye arasındaki dış ticaret rakamı son 5 yılda 2 ye katlandı. Bizim hedefimiz bu ticaret rakamını 500 milyon dolara çıkarmaktır” dedi.

. Genel Kurul sonrası, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) yeni Genel Başkanı olarak seçilen Nail Olpak’a hayırlı olsun ziyaretleri devam ediyor. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rıza Nur Meral ve beraberindeki heyet 5 Haziran 2012 Salı günü MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak’ı MÜSİAD Genel Merkez’de ziyaret etti. Ziyarette iki kurumunun Yönetim Kurulu üyeleri de hazır bulundu. Yaklaşık 1,5 saat süren ziyarette, MÜSİAD ve TUSKON’un faaliyetleri, Türkiye ekonomisi ve dış ekonomik gelişmeler değerlendirildi. Görüşmede, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin önemine vurgu yapılırken, iş dünyasını temsil eden kuruluşların daha fazla nasıl katkı sağlayabilecekleri konusu tartışıldı.

Et dünyasında yeni bir lezzet İki genç girişimci, damak tadına düşkün olanlar için Avcılar’da yepyeni bir et restaurantı açtı!

TRAKYA ET H

aliç Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunu Levent Tetik ile Cambridge Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu Caner Yavaş, “genç girişimcilik” örneği sergiliyor. Gençler, ailelerinin Trakya’da başlattıkları organik hayvancılık faaliyetlerini tanıtmak amacıyla “Trakya Et Dünyası” restaurantını hizmete açtı. Türk halkının damak tadına uygun bir et üretmeyi amaç edindiklerine dikkat çeken Caner Yavaş, Türkiye’de büyükbaş hayvancılıkta suni yem kullanımı son derece yaygın. Biz hayvanlarımızı organik besinlerle yeni doğal ortamlarında yetiştiriyoruz” diye konuştu. Diğer genç girişimci Levent Tetik ise hedeflerinin; tüm Türkiye’yi ‘Trakya Et’ ile tanıştırmak ve markalaşmak olduğunun altını çizdi.

TÜRKİYE ekonomisini yüzde 99 oranında KOBİ’lerin oluşturduğunu, bu KOBİ’lerin de yüzde 95’inin mikro ölçekli işletmeler olduğunu belirten KOSGEB Başkanı Mustafa KAPLAN, ““Başka yerde şubemiz yoktur” zihniyetinde küçük düşünen bir işletme mantığını terk etmeliyiz. İşbirliği ve güçbirliği ile rekabetçi ekonomide öne geçmeliyiz” dedi.

KOBİLERE DESTEK

ASKON’un “KOBİ destekleri ve finansal çözümler” konferansının konuğu KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan oldu. ASKON Genel Başkan Yardımcısı Sami Bektaş’ın moderatörlüğünü yaptığı konferansa ASKON Genel Başkanı Mustafa KOCA ve çok sayıda ASKON üyesi katıldı. Bektaş, ülke ekonomimizin en önemli gerçeği olan KOBİ’lerin büyüme stratejilerindeki kredilendirmelerin çok önemli olduğunu belirterek, “KOSGEB’in rolünü ve üstlendiği fonksiyonu çok iyi analiz etmemiz gerekiyor” dedi. KOSGEB Başkanı Mustafa KAPLAN, 1990 yılında kurulan 2003 yılına kadar ismini bile duyuramamış KOSGEB’i 2008 yılından itibaren çok değişik bir çehreye büründürdüklerini, samimiyetle hizmet etme noktasında kılcal damarları açmak için çabaladıklarını kaydederek, “2008 yılında bazı hayallerimiz vardı. Öncelikle bu hayallerimizi gerçekleştirecek projeleri devreye soktuk. Aynı tarihlerde meydana gelen kriz, öncelikle KOBİ’lerimize kredi faiz desteklemelerine öncelik vermemizi gerektirdi. Piyasayı sübvanse etmek, nakit akışını gerçekleştirmek gerekiyordu.

O tarihte krizle birlikte bunu yaptık. KOBİ’lere konfeksiyon tarzı değil, işletmeye özel terzi usulü bir modeli uygulamamız gerekiyordu. Bu noktada Ankara’nın anlayışının bize uymadığını gördük. İşletmelere özel destek nasıl olmalı? Bu noktada esnek model tasarlamamız gerektiğini düşündük. Bunun aynı zamanda desteklerimizin çeşitliliğinde de uygulamamız gerektiğine karar verdik. Artık zamana, zemine göre, konjonktürel, bölgesel zemine göre destek programlarını geliştirdik” dedi.

EKONOMİNİN KALBİ

Türkiye ekonomisini oluşturan işletmelerin %99’unun KOBİ olduğunu vurgulayan, bu rakamda da yüzde 95 oranında mikro ölçekli KOBİ’lerin bulunduğunu hatırlatan KAPLAN, “Bu yapıyla dünyayla rekabet edebilmemiz çok zor. Rekabet edebilmek için öncelikle küçük işletmelerin bir araya gelerek rekabet öncesi olur, rekabet sonrası olur birleşmeleri, yeni projeleri ortaya koymaları gerekir. Eğer minimum 5 işletme bize bir proje sunarsa, biz 750 bin liraya kadar kredi verebiliyoruz. Üretim, pazarlama alanındaki bu projeleri kredilendirebiliyoruz. Artık küçük işletmelerin, “Başka yerde şubemiz yoktur” mantığını terk etmesi, küçük düşünmemesi, işbirliği ve güçbirliği yaparak büyüme stratejilerini geliştirmesi gerekiyor. Bireysellik batıda daha ön plana çıkıyor. Biz bir çok bölgede çok özel birleşme projelerine imza atan kredileri gerçekleştirdik. Yeter ki ortak akılla gelin ve bize proje sunun” açıklamasını yaptı.

3


SAYFA 04 sb

4 9 Haziran 2012

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

İyilik hareketine BİHMEZDER katkısı

G

BİHMEZDER’in kurucusu Hasan Çabukol, “İçinde Allah korkusu olan kişiden kimseye zarar gelmez” diyerek, mezunu veya mensubu olmasa dahi, İmam Hatip’e gönül vermiş herkesin bu derneğe üye olabileceğini, Ülkemiz ve tüm Dünya üzerindeki iyilik hareketine katkı sağlayabileceğini bu tür çalışmaların sadaka-i cariye olduğunu hatırlattı. Geniş kapsamlı tüzük hazırladıklarını, çoğu dernekte olmayan, rutinin dışında bir hazırlık yapıldığını, bu derneğin Avrupa projeleri ve İstanbul Kalkınma Ajansının projeleriyle Bahçelievler’de üzerine düşen Sosyal Sorumluluğuda yerine getireceğini sözlerine ekledi.

Yüzlerce İmam Hatipli ÖNDER’in Kardeşlik Kampı’nda buluştu...

Soğanlı Mahallesi Marmara Sokak 18/C Bahçelievler – İSTANBUL 0212 554 20 03

eçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yılda farklı illerden İmam Hatip okullarından öğrenciler kültürel, sosyal ve sportif faaliyetlerin yer alacağı Kefken yaz kampı için bir araya geldi. Kampa katılan öğrenciler İmam Hatip Lisesi anlayışını özümsemiş, ders başarısı yüksek gençlerden oluşuyor. Öğrenciler bir haftalık programda Ramazan Kayan, Şerafettin Kalay, Muhammed Emin Yıldırım, Nazif Yılmaz gibi önemli hocaların seminerlerini dinleme imkânı buluyor. Çeşitli sosyal etkinliklerin yanında, sportif ve kültürel faaliyetlerin düzenlendiği kampta, her akşam yakılacak kamp ateşi etrafında bir araya geliyorlar. Kardeşlik iklimini teneffüs edecekleri bir haftalık programın son gününde gruplar halinde hazırladıkları etkinliklerin ve dinletilerin yapılacağı Kardeşlik Gecesiyle kamp sona erecek.

BİR HAFTA KIZ, BİR HAFTA ERKEKLER

Kamp süresince gençlere yakından ilgilenen ÖNDER Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Torun, bir hafta öncesinde yine yüzlerce kız öğrenciyi de misafir ettiklerini belirterek “ÖNDER yeni dönemde İHL’lerinin kalitesinin arttırma çalıştırmalarına birçok alanda devam etmektedir. Ana konusu öğrenci olan ÖNDER gençlere dönük aktivitelerinden olan ‘KARDEŞİM DEDİM’ kamplarımızın altıncısını yapıyoruz. Beyoğlu Belediyesi’nin Kefken Yaz Kampı tesislerinde yapılmakta olan kampımız bu yıl bir hafta kızlara ve bir hafta erkeklere olmak üzere toplam iki haftayı kapsamaktadır. Türkiye’nin her yerinden seçilerek getirilen İHL’li gençlerimizin spor ve kültürel aktivitelerinin yanı sıra inançlarından gelen kardeşlik duygularının pekiştiğini görmek bizi mutlu ediyor. İmkânlarımızı geliştirdiğimiz takdirde bu tarz kamplarımız artarak ve değişik bölgelerde çeşitlenerek devam edecektir” dedi.

İŞGED’in aileli piknik şöleni eğlenceli geçti

BEYKOZ’da yapılan İŞGED Geleneksel Aileli Piknik Programı üyelerin yoğun katılımıyla başarıyla gerçekleşti. Yönetim Kurulu, Komite Başkanları, Yürütme Kurulları, İŞGED üyelerinin aileli olarak katıldığı program kahvaltıyla start aldı. Kahvaltının ardından, sportif ve eğlence etkinlikleri başladı. Şişme oyun parklarının kurulduğu ve animatörlerin yer aldığı eğlence aktivitileri pikniği bir yaz şölenine dönüştürdü. Voleybol ve futbol turnuvalarının yapıldığı piknik şölenine katılan herkes stres atma imkanı bularak doğa ile baş başa kalma fırsatı buldu. 5 dalda (Futbol, Voleybol, Sumo Güreşi, Canlı Langırt, Halat Çekme ) yarışmaların yapıldığı piknik programında tüm katılımcılar doyasıya eğlendiler. Öğle yemeğinde ise dağıtılan ikramlarda üyelerimiz kendileri mangal yapma imkanı buldular. Doyurucu ikramların yer aldığı öğle yemeğinden sonra bir müddet istirahatin ardından çocuklara yönelik yarışmaları içeren bir animasyon bölümüyle başladı. 3 ayrı konuda yarışan çocukların heyecanından çok anne-babaların heyecanı görülmeye değerdi. Her bir yarışmadan sonra başarılı çocuklara hediyeler takdim edildi.

KURUCU YÖNETİM KURULU Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çabukol Yönetim Kurulu Başkan Yrd. Saim Fırat Betül Yiğit Muhasip Üye Yönetim Kurulu Üyesi Hamide Mercan Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Kılıç Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Tepe Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Velioğlu

BİHMEZDER Bahçelievler İmam Hatipleri Mezunları, Mensupları Bilim, Ar-Ge, Sanat, Sosyal ve Kültürel Değerleri Yaşatma Derneği, Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çabukol ve arkadaşları tarafından kuruldu. Önder İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği ve Platformist İstanbul İmam Hatip Liseleri Mezun ve Mensupları Dernekleri Platformu ile birlikte hareket eden Bihmezder, yapılacak tüm aktivite ve organizasyonlarda üzerine düşen vazifeyi seve seve yapacaktır. Çalışmalar hızla devam ediyor. Çok yakın bir zamanda merkeze yakın bir yerde çalışma dersliklerin, dinlenme odasının ve sekreteryasının olacağı bir dernek merkezinin hazırlanacaktır. Derneğin ilk hedeflerinden biri okurken maddi sıkıntılar çeken öğrencilere burs desteği vermek olacaktır. Bunun yanı sıra meslek dersleri ve diğer derslere de des-

ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği tarafından organize edilen “Kardeşim Dedim” programının 6.’sı Türkiye’nin dört bir tarafından İmam Hatip öğrencilerinin katılımıyla başladı

güncel

tek olmak amacı ile dernek merkezinde kurslar düzenlenecektir. Üniversiteye hazırlanacak öğrencilerimize motivasyon seminerleri verilecektir. Okullarımızda ‘’Kariyer Günleri’’ düzenleyip İmam Hatip Liselerinden mezun olup iş hayatına atılmış ve başarılı olmuş ağabeyleriyle buluşturup O’nlarında bu sıralardan geçtiğini hatırlatma buluşmaları yapılacaktır. Bihmezder’in, Bahçelievler sınırlarındaki İmam Hatip Liselerini kapsayan geniş çaplı çalışmalarda bulunacaklarını söyleyen Çabukol, “Biz İmam Hatipleri çok önemsiyoruz, bunun yanı sıra Sayın Başbakanımızın ‘’Dindar Nesil Yetiştirme’’ vurgusunu göz önüne alarak, aslında Bahçelievler’deki tüm gençleri kucaklayan çalışmalar yapmak istiyoruz” diye konuştu.

“Türk ekonomisini kıskanarak izliyoruz”

TÜRKİYE ve Macaristan arasındaki ticari ilişkilerin arttırılmasına yönelik olarak, Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirilen toplantıya Macaristan AB ve IMF’den Sorumlu Devlet Bakanı Mihaly VARGA, Macaristan İstanbul Başkonsolosu Gabor Kiss, MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Başkanı Eyüp Akbal, MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Başkan Yardımcısı ve Macaristan Ülke Sorumlusu Mahmut Yüksel Süne katıldılar. Türk ekonomisinin geldiği noktaya değinen Macaristan’ın AB ve IMF’den Sorumlu Bakanı Varga, Türkiye ve Macaristan arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine önem verdiklerini değinerek, “Avrupa’daki krize rağmen, Türk ekonomisinin başarıyla ilerlemesini kıskanarak izlediklerini” söyledi. MÜSİAD adına görüşmelere katılan MÜSİAD Yurtdışı TKomisyonu Başkanı Eyüp Akbal, MÜSİAD’ın Macaristan ziyareti ile başlayan ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Akbal, MÜSİAD Uluslararası Fuarı ve IBF hakkında bilgilendirmelerde bulundu, IBF’in ve MÜSİAD Fuarı'nın Macar işadamlarının Orta Doğuya açılabileceği bir kapı olacağını söyledi.

9 HAZİRAN 2012 YIL: 1 SAYI: 10 İmtiyaz Sahibi

Hatice KÜÇÜK

04-13 Temmuz 2012 (9 gece 10 gün) tarihlerinde gerçekleştirmeyi düşündüğümüz Umre programı detayları belirtilmiştir. Programa katılmak isteyen üyelerih katılım formunu doldurarak bilgi vermeleri gerekmektedir.

PROGRAM VE TARİHLERİ 04 Temmuz Çarşamba İST / CİDDE /MEKKE 6 gece Mekke Movenpick Otel (5 Yıldız) 10 Temmuz Salı MEKKE / MEDİNE 3 gece Medine Radisson Blue Otel 13 Temmuz Cuma MEDİNE / İST Toplam 9 gece 10 gün

FİYATLARA DAHİL OLAN HİZMETLER Ümre vizesinin alınması için gerekli evrakların takibi, başvuru vs. İST/CİDDE –MEDİNE/İST arası ekonomik sınıf uçak bileti Otellerde açık büfe sabah kahvaltılı ve akşam yemekli konaklamalar Havalimanı/Otel/Havalimanı-Medine/Mekke arası otobüslerle transferler Mekke ve Medine’de ziyaret yerleri gezileri Her yolcuya seyahat çantası takımı, Tüm seyahat boyunca dini ve idari rehberlik hizmetleri Katma Değer Vergisi ( K.D.V)

FİYATLAR: İki kişilik odada kişi başına 1750 € (Euro) Üç kişilik odada kişi başına 1700 € (Euro) Çocuk farkı (Yataksız) 650 € (Euro)

ÜMRE VİZESİ İÇİN GEREKLİ BELGELER Gidiş tarihinden itibaren en az 7 ay geçerli pasaport Nüfus Cüzdanının önlü arkalı fotokopisi 2 Adet Fotoğraf Babasının refakatinde ümreye gidecek çocukların Nüfus Müdürlüğünden alınacak “Nüfus Kayıt Örneği”nin aslı Eşi ile gidecek olanlar için nüfus müdürlüğünden alınacak “Nüfus Kayıt Örneği” 8 yaş altı çocuklar anne veya babasından biri ile gidebilir

Genel Koordinatör: ..................Hasan ÇABUKOL Sorumlu Yazıişleri Müdürü: ....Önder GÜZELARSLAN Haber Müdürü: ........................Fatih H. ÇABUKOL Kültür-Sanat Danışmanı: ........Hüseyin AY Spor Müdürü:............................Mücahit KÜÇÜK Magazin Müdürü: ....................Ayşegül KÜÇÜK Hukuk Danışmanı: ..................Av. Özel DEMİRKOL Sayfa Tasarım:..........................Funda Yaşar ERDOĞDU Basın-Yayın ve STK Sorumlusu: ......................Rasim ERDOĞMUŞ Dağıtım Müdürü: ....................Tarık KÜÇÜK Halkla İlişkiler ve Reklam:........Saadet AYGÖR HABER MERKEZİ : 0212 554 2003 ABONE: 0212 664 75 94 İDARE MERKEZİ: TELSİZ MAH. ZAMBAK SK. NO:37 ZEYTİNBURNU – İSTANBUL TEL: 0212 664 75 94 ABONE DAĞITIM: AZİM GROUP SOĞANLI MAH. MARMARA SK. 18/A BAHÇELİEVLER – İSTANBUL TEL: 0212 554 2003 www.aktualitehaber.com info@aktualitehaber.com Baskı Yeri: Dergah Ofset / Evren Mah. Camiiyolu Sk. No:50 Güneşli - Bağcılar/İSTANBUL Yayın Türü: Yerel Süreli

Periyodu: HAFTALIK Türü: YAYGIN SÜRELİ YAYIN Medyaofis Aktüalite Haber, Basım Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermişti. Gazetede yayımlanan yazı ve fotoğraflar izinsiz olarak kullanılamaz.


SAYFA 05 sb

güncel

Medeniyet kurucu şehirler New York, Tokyo, İstanbul, Paris

M

imar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen ‘’Medeniyet Kurucu Şehirler: Tokyo, İstanbul, Paris, New York’’ konulu panel İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Prof. Nezih Eldem Salonu’nda gerçekleştirildi. Oturum Başkanlığını MMG Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Macar İşadamları Derneği Başkanı Osman Şahbaz’ın üstlendiği panelde İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Prof Dr. Ayşe Sema Kubat ’’Tokyo’’, İTÜ Çevre ve Şehircilik Uygulama – Araştırma Merkezi Müdürü Prof Dr. Nuran Zeren Gülersoy ‘’İstanbul’’, İstanbul AREL Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof Dr. Murat Aykaç Erginöz ‘’Paris’’ ve Maltepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazif Gürdoğan ‘’New York’’’ konulu birer konuşma yaptılar. Panel moderatörü Osman Şahbaz, “Bugün medeniyet kurmuş şehirlerin dünya üzerindeki mimarlık, şehircilik ve yapılaşmadaki etkilerini hocalarımız geniş ve teferruatlı bir şekilde ufuk açarak konuşacağız. Özellikle globalleşen dünyada yerelliğin azaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Toplumların yerel özellikleri ve geleneksel yapısı azalıyor. Birbirine çok benzeyen bir süreçten geçiyoruz. Kültürlerin ve geleneklerin bu kadar birbirine yaklaştığı

süreçte geleneksel yapılar korunabilecek mi? Bu hızlı ve güçlü gelen finansal yatırımları ne kadar doğru yönlendirebiliyoruz? Bu tür sorulara cevap arayacağız” dedi.

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ...

MMG Genel Başkanı Avni Çebi, ‘’Medeniyet Kurucu Şehirler’’ konusunu işlediğimiz bu panelde medeniyetlerin beşiği olan Anadolu’nun önemine değinerek; ‘’Anadolu birçok medeniyetin kurulduğu ve hala izlerini günümüze taşıyan önemli bir yerleşim alanıdır. Günümüz medeniyetlerini bu toprakların bereketi üzerine kurduğumuzu unutmadan inşa etmeliyiz. Ülkemizde gerçekleşen afetler sonrası binaların depreme karşı dayanıklılığını sorgulamaya başladık. Ancak binalarımızın dayanıklılığını sorgulamak tek başına yeterli değildir. İnsani ölçekleri gözeterek, mimari ve estetik değerleri de düşünerek bir planlamaya gitmeliyiz. Dünyada medeniyet kuran şehirlerin en önemli özellikleri bulundukları bölgelerde bir cazibe oluşturmalarıdır. Bu şehirler insanlara sağladığı yaşamsal imkanlarla geleceğe önemli değerler taşıyorlar. İstanbul’da bu bağlamda geçmişten günümüze önemli medeniyetleri barındırmış bir şehirdir. Bir çok medeniyete başkentlik etmiş bu şehir tarihi

Karnesini gösterene tatilde kitap hediye!

TÜRKİYE İş Bankası, 'Karneni Göster, Kitabını Al' kampanyası ile yaz tatiline giren 1 milyon ilköğretim öğrencisine karne hediyesi olarak kitap vermeye devam ediyor. Karnesi ile herhangi bir İş Bankası şubesine giden ilköğretim öğrencileri Sait Faik'in öykülerinin yer aldığı 'Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler' kitabını alabilecek. İlköğretim öğrencileri kitaplarını 2011-2012 eğitim öğretim yılının sona erdiği 8 Haziran'dan itibaren herhangi bir İş Bankası şubesinden alabilecek.

EN KALABALIK ŞEHİR

Panelin ilk sunumunu yapan İTÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Sema Kubat, Tokyo medeniyetine değindiği konuşmasında şehrin genel özeliklerine değinerek; “Tokyo dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisi sayılmaktadır. Yıllar boyunca Tokyo nüfusu arttıkça kentin büyümesi Batı yönüne doğru gelişmiştir. Giderek büyüyen Tokyo’nun bu kalabalık nüfusla ileride nasıl başa çıkacağı bugün gündemi en çok meşgul eden sorulardan biridir” dedi. Panele ‘’İstanbul’’ konulu sunumu ile katılan Dr. Nuran Zeren Gülersoy, İstanbul’u birçok medeniyetin buluşma noktası, üç imparatorluğun başkenti, iki kıtayı buluşturan,yedi tepe üzerine kurulan, taşı toprağı altın ve depremini bekleyen şehir olarak tanımladı. Gülersoy, tarihin ve doğanın İstanbul üzerinde yarattığı üstün değerden de bahsetti. İki kıtanın da topraklarının bulunduğu İstanbul’u

?

5.1’lik deprem ÖNCÜ MÜ ARTÇI MI

Kamu binaları için 1 milyar liralık bütçe

İSTANBUL'da bin 167 kamu binasının deprem güçlendirmesi ve yeniden inşası için toplam 1 milyar 212 milyon 800 bin TL'lik dev bütçe çıktı. Bu bütçe İSMEP projesi kapsamında, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası ve İslam Kalkınma Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan alınan kredilerle oluşturuldu. İ1999 depremi sonrasında hasarlı kamu binaları güçlendirildi ya da yıkılarak yeniden yapıldı. İstanbul'da bulunan okulların tamamına yakını elden geçirildi. Sağlık kuruluşlarının büyük bir bölümünün deprem güçlendirmeleri yapıldı.

aşan ve dünyanın övgüsünü hak etmiş bir yapıya sahiptir. İstanbul gibi Tokyo, Paris ve New York’ta geçmişini geleceğe taşıyan önemli şehirlerdir. Bu şehirleri anlamak ve bu medeniyetleri geleceğe taşımak insanlığın en önemli vazifelerinden birisidir.

çok özellikli bir şehir olarak niteledi. ‘’Paris’’ konulu konuşmasına şehrin tarihini anlatan bir slayt gösterisi ile başlayan Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz; ‘’Fransa’nın sorunlarından bahsederken karşımıza her zaman başkent çıkıyor. Bu durumu yadırgamayışımız belki de alışmış olmamızdan kaynaklanıyor. Paris her şeyden önce Fransa’nın kalkınmasına kılavuzluk eden bir mittir. Paris, modern bir Babil’di. Taşra ile Paris arasında denge nasıl kurulabilirdi? Paris’in boğulması nasıl engellenebilirdi?’’ dedi. Son konuşmacı olarak söz alan Prof. Dr. Nazif Gürdoğan günümüz modern kent anlayışının medeniyet temsilcisi ‘New York’ şehrini irdeleyerek, günümüzde tüm şehirlerin birbirini etkiler nitelikte olduğuna dikkat çekerek, düzleşen Dünya’da, şehirlerin görünen yüzlerinin, medeniyetlerin somutlaşmış bir hali olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Gürdoğan ayrıca önümüzdeki 10 yıl içersinde devletlerin değil şehirlerin öne çıkacağını söyledi. Gürdoğan, İstanbul’da ise çarpık ve yüksek binaların Maslakve Levent’te çoğaldığını belirtti. Panelistler, gökdelenlerin İstanbul’u kuşatmasına nasıl engel olabiliriz sorusuna, Dünyada gerçekleşen gökdelenleşmenin İstanbul’u da etkilediğini ve bu gelişimin kaçınılmaz olduğununu söyledi.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Marmara ve Trakya'da korkuya neden olan depremle ilgili açıklama yaptı

B

aşbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Marmara Denizi'nde geçtiğimiz hafta gelen ve Kırklareli, Balıkesir, Tekirdağ, İstanbul, Yalova, Bursa ile Kocaeli'nden de hissedilen 5.1 büyüklüğündeki depremle ilgili açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, geçen hafta gece 23.54'te Marmara Denizi içinde, Marmara Ereğlisi'ne yaklaşık 18 kilometre uzaklıkta meydana gelen depremin dış merkez koordinatlarının ''40.86 K'' ve ''27.90 D'' olarak belirlendiği kaydedildi.

SAPLANAN ŞİDDET DEĞERİ VI

Depremin büyüklüğünün 5.1 olarak belirlendiğine işaret edilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: ''Depremin 26.90 kilometre derinliğinde normal bileşenli sağ yönlü doğrultu atımlı bir faya bağlı geliştiği, bu fayında Kuzey Anadolu Fay Sistemi'nin batı bölümünde yer alan parçasına ait olduğu tespit edilmiştir. Bu fay parçası, Kuzey Anadolu Fay Sistemi'nin batı bölümünde Marmara Denizi içindeki kısmında Tekirdağ çukurluğu ile orta çukur olarak adlandırılan bölümün ortasında yer almaktadır. 5.1 büyüklüğünde olan depremin hesaplanan şiddet değeri VI olarak verilmiştir. Deprem Kırklareli, Balıkesir, Tekirdağ,

İstanbul, Yalova, Bursa ve Kocaeli'nden hissedilmiş olup, AFAD Başkanlığı'nın deprem sonrası yaptığı çalışmalarda herhangi bir can ve mal kaybına rastlanmamıştır. AFAD Başkanlığı'nın Ulusal Kuvvetli Yer Hareketi Gözlem ağından elde edilen ivme değerlerinde ise en yüksek değer Tekirdağ ilçe merkezinde bulunan istasyondan elde edilmiş olup, bu değer KuzeyGüney yönünde 17.87 gal olarak ölçülmüştür. Depremin meydana geldiği saatten itibaren geçen 10 saatlik zaman dilimi içerisinde büyüklükleri 1.7 ile 3.2 arasında değişen 23 adet deprem meydana gelmiştir.''

TARİHSEL SÜREÇTEKİ DEĞERLER

Depremin meydana geldiği bölgenin, ülkenin tektonik açıdan aktif alanlarından birisi olduğuna dikkati çekilen açıklamada, tarihsel dönem kayıtlarına göre bölgede 1509, 1766 ve 1894 yıllarında hasar yapıcı depremler gerçekleştiği vurgulandı. Açıklamada, 1900 ve sonrası kayıtlarına bakıldığında 7.4 büyüklüğünde 1912, 5.7 büyüklüğünde 1942 Marmara Denizi, 6.3 büyüklüğünde 18 Eylül 1963 Çınarcık, 7.0 büyüklüğünde 6 Ekim 1964 Manyas, 5.1 büyüklüğünde 24 Nisan 1988 Kuzey

Marmara ve 7.4 büyüklüğünde 17 Ağustos 1999 Kocaeli depremlerinin can ve mal kaybına neden olduğu belirtilerek, bölgede en son 25 Temmuz 2011 tarihinde 5.2 büyüklüğünde deprem meydana geldiği bildirildi. Bu türden depremlerin, öncü ya da artçı şeklinde değerlendirilmesinin, günümüz teknolojisinde mümkün olmadığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

7 GÜN 24 SAAT İZLENMEKTE

''Bilgi birikimleri ve deprem konusunda yapılan araştırmalar da bu soruya cevap verememektedir. Ancak bölgenin deprem aktivitesi ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi AFAD Başkanlığı tarafından 7 gün 24 saat süreyle izlenmekte, elde edilen bilgiler internet adresinden yayınlanmaktadır. Doğal afetlerden çok fazla etkilenen ve yüksek derecede risk taşıyan bir coğrafyada yaşamaktayız. Bu kabul etmemiz ancak boyun eğmeden mücadelede etmemiz, önlemler almamız gereken bir olgudur. Afetlere yol açan olayları tamamen önleyemeyeceğimizi; ancak afet zararlarını azaltma imkanına sahip olduğumuzu da bilmekteyiz. Bu kapsamda, vatandaşlarımızın deprem yönetmeliğimize uygun yapılmış sağlam yapılarda oturması önem kazanmaktadır.''

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 9 Haziran 2012

5

DIŞ POLİTİKA aslan balcı

aslanbalci@gmail.com

Bahreyn ve Suriye olaylarının kaynağı aynı (1)

ahreyn’de patlak veren ayrılıkçı mezhep savaşları nispeten sakinleşti ancak bitmediğiB ni görüyoruz. Şia’lar sözde hak ve hürriyet tale-

bi ile Bahreyn Krallık rejimine karşı ayaklandı. Ancak ayaklanma devlete karşı olmadı. Aksine Sünni Müslümanlara karşı yapıldı. Birçok önemli iş adamı kaçırıldı, katledildi. Sünnilerin camileri ve çocukların okudukları okullar yakıldı. Sünni ulemaların evlerine baskınlar yapılarak Âlimler hunharca katledildi. Bu katliamlar yapıldıktan kısa bir müddet sonra anlaşıldı ki Bahreyn’deki hak arama meselesi değil bir mezhebin diğer mezhepleri yok etmesi ve terör meselesidir. Terör her toplumda ve her kanunda lanetlenmiş ve yasaklanmıştır. Bu terör ve katliamları Şii “El Vifak” terör örgütünün yaptığı daha sonra anlaşıldı. Akideleri tam anlamı ile aynı olmamakla birlikte Suriye’de ki katliamları da “Şebiha “ terör örgütü yapıyor. Maalesef bu terör örgütü, Hula’dan sonra Hama’da da yeni katliamlar yaptılar. Katliam görüntüleri dehşet vericidir. Ayni Bahreyn’deki gibi küçücük çocuklar elleri arkadan bağlı olarak yakından ateş edilerek katledildiler. “Melaike” hükmünde olan o yavrucaklara hangi el kurşun sıktı? Bu nasıl bir zihniyettir,? Bu hangi anlayış? Sadece bir günde Hula’da bu şekilde katledilenlerin 49 tanesi çocuk, 34’u de kadın olmak üzere toplamda 108 kişi katledildi. Hama da ise 132 masum sivil katledildi. Böylesi katliamlar ülkede her gün tekrarlanıyor. Tank ve topçu ateşleri açılarak günde ortalama 45 -60 kişi hunharca katlediliyor. Bazı evlere girilerek tüm aile bireyleri topluca infaz ediliyor. Sırp çetnikleri ancak bu kadar zalimce ve hayvani içgüdü ile katliam yapmışlardı. Şimdi ise ayni tur katliamları Suriye ve Bahreyn’de görüyoruz. Baas rejiminin kirli işlerini yapan “ Şebiha Terör örgütü” Beşşar Esed’ın küçük kardeşine bağlı. Yanı katliamlar öyle dışardan değil veya bazı fanatik Alevi – Nusayri’nin yaptığı katliamlar değil. Bizzat hâkim güç olan Beşşar Esed ailesinin bilgisi dâhilinde yapılıyor. Beşşar Esed ve onun faşist Baas rejimi tam bir yalan makinesi. Her katliamı yalanlıyorlar. “ Biz yapmadık, Muhalifler birbirlerini öldürdü” diyor. Peki, öyle ise sen devletsin. Ülkenin, halkının canını ve malını korumakla görevlisin. Bu tür katliamları yapan failleri bulsana? Bulamazlar. Çünkü yalan söylüyorlar ve yapanlar bizzat devletin güvenlik güçleridir. Devletin açıklamalarının doğru olduğunu kabul etmemize bilgimiz ve gördüklerimiz engel oluyor. Muhaliflerin elinde tank, top ve uçak savar yok ki. Oysa katledilen sivillerin geneline yakını top ve tank ateşi ile katledildiler. Peki, bunu nasıl örteceksiniz? Son zamanlarda toplu katliamlar daha da artmaya başladı. Katil Rusya ve Çin devletleri tüm bu yapılan katliamlara ortaktır. Bu ülkeler mutlaka BM’deki işgal ettikleri koltuktan kaldırılmalı ve savaş suçları mahkemesinde yargılanmalıdırlar. Esed ve cani ailesi bu iki devletten destek almaktadır. Ancak onlarda uluslararası arenada sıkıştırılmaya başlandığından biraz da olsa yumuşama gösteriyorlar. Ancak daha çok silah alımı ve İran’ın bu ülkelere doğrudan para ve petrol yardımları neticesinde hemen doğrulup bir saat önce dediklerini yalanlayıp Suriye’ye tam destek verdiklerini açıklıyorlar. DEVAM EDECEK...

Renkler Beyoğlu’nda

BEYOĞLU Belediyesi, tüm ilçede başlattığı boya kampanyası ile dış cephe boyası eskimiş ve yıpranmış binalar boyanarak bakımsız eski şehir görüntüsü yerini, canlı, tarihi ve kültürel dokuya uygun binalara bırakıyor. Güzel Beyoğlu Projesi ile bugüne kadar 5 binden fazla tarihi yapının yeniden boyanmasını, bakım ve onarımlarının yapılmasını sağlayan Beyoğlu Belediyesi, bu projenin devamında Beyoğlu’ndaki tüm binaların boya, bakım ve onarımı için boya firmalarıyla protokol imzaladı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği ve duyarlılıkla katkı sağladığı, binaları güzelleştiren kampanya Beyoğlu Belediyesi Etüt ve Proje Müdürlüğü Kentsel Tasarım Atölyesi tarafından yürütülüyor. İlçedeki tüm binaların boyanması için her türlü kolaylığı sağlayan Kentsel Tasarım Atölyesi vatandaşlara kampanya hakkında bilgi veriyor. Binasını boyatmak isteyen vatandaşlar, boya firmaları ile imzalanan protokol neticesinde en kaliteli boyaları en makul ücretlerle temin ederek, binalarını yenileyebilecekler.


SAYFA 06 sb

6 9 Haziran 2012

Çevre Gününde büyük açılış T

Fatih'in en büyük dinlenme alanı Fındıkzade Çukurbostan Parkı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ak Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir tarafından açıldı oplam 24.000 m² lik alana sahip olan Çukurbostan Parkı, içerisinde yer alan yeşil alanlar ve çeşitli aktivite sahalarıyla İstanbul’un en büyük parklarından birisi olma özelliğini taşıyor. Fatih Belediyesi tarafından yapılan Fındıkzade Çukurbostan Parkı’nın açılış töreni 5 Haziran Salı günü saat 09:00' da “Barış İçin Müzik Vakfı Çocuk Orkestrası” mini konseriyle başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ak Parti İstanbul Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı, Ak Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir birlikte kurdele keserek açılış törenini gerçekleştirdiler.

BİZANS DÖNEMİNDEKİ SARNIÇ

Açılış konuşmasında park ile ilgili bilgiler veren Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir “Bizans döneminde sarnıç olarak kullanılan bu alanı büyük uğraşlarla park haline getirdik. Fatih dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri olması sebebiyle yoğun bir yapılaşma var ve boş alan bulmak çok zor. Buna rağmen halkımız için nefes alabilecekleri alanlar yaratmaya çalışıyoruz. Çocuklar, gençler, yaşlılar, kısacası herkesin şehrin ortasında dinlenip nefes alabilecekleri, ailece huzur bulabileceği bir park yaptık. 2004 yılında 74 bin metrekare yeşil alana sahipken şimdi yaklaşık 5 kat artışla 364 bin metrekare yeşil alana sahibiz. Toplam 24 bin metrekare alanda kurulan parkımızın 10 bin metrekaresi doğrudan yeşil alan. Parkta ıslanma havuzu kışın buz pateni pisti olarak hizmet verecek. Ayrıca çim saha, futbol, voleybol, basketbol sahaları, koşu parkuru, jimnastik istasyonları, çeşitli su etkinlikleri ve amfi tiyatro da var. Artık tarih ve kültürün yanında şehre yapılan yeni eserler de şehre kimlik kazandırıyor, değer katıyor. Biz her fırsatta halkla şehri kaynaştıran, gelişmiş şehircilik anlayışına uygun, yaşam alanlarına değer katan bu tür parklar yaratmak için çabalıyoruz ” dedi.

‘Çevre Dostu Poşet’ kampanyası başlıyor

SULTANGAZİ Belediyesi naylon poşetin doğada kaybolmasının uzun sürmesi nedeniyle, `Naylon poşete hayır` kampanyası başlatıyor. “Çevre Dostu poşet kullanıyorum, doğayı çocuklarıma bırakıyorum” sloganı ile yola çıkan Sultangazi Belediyesi ilk kampanya çalışmasını semt pazarlarında yapacak. Bu amaçla Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, Ordu Caddesi üzerinde kurulan Salı Pazarı’nda halka bez torba dağıtacak. Dünyada her yıl 4-5 trilyon naylon torba üretiliyor, her dakika bir milyon naylon torba çöpe atılıyor. Naylon torbaların doğada çözünmesi 1000-2000 yıl alıyor. “Çevre Dostu Poşet Kullanıyorum, Doğayı Çocuklarıma Bırakıyorum” sloganı ile yola çıkan Sultangazi Belediyesi ilk kampanya çalışmasını Sultançiftliği Mahallesi’nde başlatıyor. Kampanya kapsamında Belediye Başkanı Cahit Altunay, Salı Pazarı’nda bez torbalar dağıtacak. Vatandaşın naylon poşet kullanma alışkanlığını değiştirmeye yönelik yapılan kampanyada doğa dostu hammaddelerden yapılan ve doğada kolay çözünürlüğe sahip poşetlerin kullanımının yaygınlaştırılması amaçlanıyor.

Dünya geri dönüşmüyor! 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Bakırköylü çocuklar büyüklerine mesaj yollayarak “Dünya Geri Dönüşmüyor” dedi

B

akırköy Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü tarafından düzenlenen 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve Haftası Etkinlikleri kapsamında Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan çocuklar büyüklerine mesaj yollayarak “Dünya Geri Dönüşmüyor” dediler. Çevre bilincine dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen etkinlikte çocuklar ayrıca Bakırköy Sahile kadar yürüyerek çevreyle ilgili slogan attılar. Etkinliğin açılışına Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Yervant Özuzun, Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Hasan Yıldız, Bakırköy Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Hacı Kuru, okullardan yüzlerce öğrenci ve sivil toplum örgütü üyeleri katıldı.

ÇEVREYE DUYARLI TOPLUM İÇİN...

Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Yervant Özuzun, “Bakırköy Belediyesi olarak daha temiz ve yaşanabilir bir dünya için çevre sorunlarıyla ilgili olarak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2011 yılında tam 4.200 ton geri dönüşebilir ambalaj atığı,190 ton atık yağ, 114 ton tıbbi atık,2 ton atık pil evsel atıklardan ayrı toplandı. Ayrıca gürültü kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü projesi, plastik poşetlerin yasaklanması ve %100 ekolojik pazar projelerimize de devam ediyor. Biz belediye olarak elimizden geleni yapıyoruz ama yurttaşlarımızın da bu konuda bilinçli olması gerekiyor ”dedi. Okulların gösterilerinden sonra çocuklar Bakırköy Sahile kadar yürüdüler. Yürüyüş sırasında çocukların çevremizi temiz tutalım mesajlarına rağmen yerlere çöp atan vatandaşların çöplerini temizlemekte temizlik görevlisi süpürgecilere düştü.

Zeytinburnu’nda Çevre Festivali

Z

eytinburnu Belediyesi Temizlik işleri müdürlüğünün organizesinde yapılan 2.yapılan Çevre festivali Zeytinburnu sahilinde okulların çevre koluna üye öğrencilerin,çevre derneklerinin yöneticileri, belediye yetkilileri, Aydın Üniversitesi öğretim görevlileri ve öğrencileri başta olmak üzere çok sayıda vatandaşın katılımı ile başladı. Marmara denizine güzel bir sahili olan Zeytinburnu’nun sahilde yararlanamadığına dikkat çekiliyor. İkincisi deniz ve çevre temizliğinin insan hayatında önemli olduğu vurgulanıyor.

Zeytinburnu Belediyesi tarafından Dünya Çevre Günü ve Haftası kutlamaları kapsamında düzenlenen etkinlikte; dalgıçlar denizi, çocuklar ise sahili temizledi. Etkinlikte, Çevre Dostları Derneği’ne bağlı dalgıçların denizin dibinde, ilköğretim öğrencilerinin de karada yaptığı temizlikle Zeytinburnu’nu sahili pırıl pırıl oldu. Belediye Başkan Yardımcısı İlyaz Saka, “Bu konuya belediye olarak büyük önem veriyor ve her gün 2 mahalleyi dolaşıyoruz. Çevreye başkaları için değil kendimize duyduğumuz saygı için duyarlı olalım” dedi.

Zeytinburnu ilçe milli eğitim müdürü Resul Umutoğlu gelişmiş ülkelerin çevre konusunu felakete sürüklediğini iddia ederek şimdi de çevre konusuna milyar dolarlar yatıranda yine gelişmiş ülkelerdir diyerek çevreyi felakete sürükleyen bu tür ülkelere tepkisini dile getirdi. Zeytinburnu Belediye Başkan yardımcısı İlyaz Saka da yaptığı konuşmada çevrenin bir kültür meselesi olduğunu ifade ederek ilginç bir anısını anlattı. Kapıkule sınır kapısında Türk tarafından çok izmarit görüp karşı devletin tarafında hiçbir izmarit görmemesinin dikkatine çektiğini ifade ederek gümrük yetkililerinden durumu sorması ile aldığı cevapla şoke olduğunu ifade etti. Meğer, yabancı kişilerin bile sigara izmaritlerini Türk tarafına atıyorlarmış diyen Saka, çocuklara sigara izmaritini yere atan büyüklerinize yaptıkları davranışın iyi olmadığını hatırlatın dedi. Dalgıçların denizden çıkardıkları atık maddeleri katılımcılara göstermelerinden sonra ellerinde çevre ile ilgili pankart olan çocuklar çevrelerindeki atıkları toplayarak çevremize sahip çıkalım mesajı verdi.

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

güncel YAŞAM KOÇU mustafa yurttaş mustafayurttas98@gmail.com

Türkçe Olimpiyatları (1)

irileri bir zamanlar bir tohum attı ve B şimdi filizlendi. 25 sene evvel kim bilebilirdi ki 135 ülkede Türkçe konuşulacak?

Türkçe dünya dili haline gelecek? Kişinin himmeti millet ise hayali de hedefi de geniş olur. Sayın Fethullah Gülen hoca efendinin Aralık 1980 yılında Sızıntı dergisinin 23 sayısında yazmış olduğu “Ümit” isimli baş yazı, aslında şaşılacak bir şeylerin olmadığını göstermektedir. Ümidini imanla doldurmuş kişinin dünyaya meydan okuması gayet normal bir davranıştır. Artık ümitlerin solduğu,hayallerin yıkıldığı karmaşık bir dönemde, Aralık 1980 tarihinde yazılan bu yazının, günümüze ışık tuttuğunu ve bizleri cesaretle ümitlendirdiğini düşünüyorum. Ümit isimli yazının günümüze ışık tutan yönüyle ve köşemizi bereketlendirir düşüncesiyle orjinalini yayınlıyorum. “Ümit Büyük ve ciddi istihaleler arefesinde bulunuyoruz. Toplum sancı sancı üstüne kıvranıp duruyor ve yeni birşeyler doğurma eşiğinde... Yıllar yılı binbir paradoksla kendine has çizgiden uzaklaşmış yığınlar, gelecek hakkında oldukça endişeli ve ümitsiz. Yürekler dermansız; zihinler fakir; ilhamlar sevimsiz... Ruh dünyası böylesine sarsık ve istikbali içiçe kaos, canı dudağında perişan kitleler, dizlerine derman, yüreklerine fer bekliyorlar. Kendisinden hayat ve saadet umduğu havarisini; iman ve ümit mesajlarıyla karşısında bulması onun için en hayati bir mevzudur. Ümit her şeyden evvel bir inanç işidir. İnanan insan ümitlidir ve ümidi de inancı nisbetindedir. Bu itibarladır ki, sağlam inanç mahsulü çok şeyler, bazılarınca harika zannedilmektedir. Aslında, ümit, azim ve kararlılık, iman dolu bir kalbe girince, beşeri normaller aşılmış olur. Bu seviyede gönül hayatından mahrum olanlar ise, bunu, fevkaladeden sayarlar. Hele insan, inanacağı şeyi iyi seçebilmiş ve ona gönül vermişse, artık onun ruh dünyasında, ümitsizlik, karamsarlık ve bedbinlikten asla söz edilemez. Fert ümitle varlığa erer; toplum onunla dirilir ve gelişme seyrine girer. Bu itibarla, ümidini yitirmiş bir fert (var) sayılamayacağı gibi, ümitten mahrum bir toplum da felç olmuş demektir. Ümit insanın kendi ruhunu keşfetmesi ve ondaki iktidarı sezmesinden ibarettir. Bu sezişle insan, kâinatlar ötesi (Kudreti Sonsuz)la münasebete geçer ve onunla herşeye yetebilecek bir kamete ulaşır. Bu sayede, zerre güneş; damla derya; parça bütün ve ruh kâinatın bir soluğu haline gelir. Âdem, semasının karardığı, azminin kırıldığı ve canının dudağına geldiği bir devrede, ümitle silkindi, “Nefsime zulmettim dedi ve dirildi. Şeytan ise gönlünden akıttığı ümitsizlik kan ve irini içinde bocaladı durdu ve nihayet boğuldu. Her gönül-eri ümitten bir meşale ile yola çıkmış, bununla tufanları göğüslemiş; fırtınalarla pençeleşmiş ve dalgalarla boğuşmuştur. Kimisinde ümit bir Cudi (1) tomurcuğu, kimisinde İrem-bağlan ve kimisinde de Medineleşen bir Yesrib (2) haline gelmiştir. Bu vadide her ümit kahramanı aynı zamanda Hak katının azizi, halkın da bayrağı olmuştur. Ümit ve azimle coşan bir Berberi köle, Herkül sütunlarına yeni bir nam getirmiş ve deniz aşırı ülkelerin efsanevi kahramanı sayılmıştır. Ve, yine ümitle yıldırımlaşan genç bir serdar, çağlarla oynamış ve beşer tarihinde pek az insanın elde edebildiği yüceliklere ermiştir. DEVAM EDECEK...

Her doğan bebek için bir fidan...

Esenler Belediyesi’nin “Her bebek bir fidan, her bebeğe bir fidan” sloganıyla başlattığı kampanya 4’ncü yılında

D

aha yeşil bir Esenler amacıyla Belediyesi’nin 5 Haziran 2009 tarihinde başlattığı “Her doğan bebeğe bir fidan” kampanyasını bu yıl da sürdürüyor. Esenler Kaymakamlığı ile birlikte yürütülen kampanyada, ilçede doğan her bebek için ailesinin onayı alındıktan sonra bir fidan dikiliyor. Dikilen ağaçların üzerine bebeklerin isimlerinin yer aldığı bir yazı asılıyor. “Her bebek bir fidan,

her bebeğe bir fidan” ve “Birlikte büyüsünler” sloganlarıyla yürütülen kampanya ile şimdiye kadar Esenler’e 10 binlerce ağaç dikildi. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde düzenlenecek törenle kampanyanın 4’üncü yılına girilecek. Tören alanında 3 yıl önce adlarına fidan dikilen bebekler kendi ağaçlarını sularken, yeni doğan bebekler de aileleri ile birlikte kendileri için fidan dikimine şahitlik eti.


SAYFA 07 sb

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

yerel yönetim

9 Haziran 2012

Bağcılar’da kiraz dalından yenir B

ağcılar Belediyesi Kiraz Bahçesi’nde kirazlar oldu. Kirazlı Mahallesi’ndeki Kiraz Bahçesi Cuma günü düzenlenecek programla pikniğe açılacak. Mahalle sakinleri, dalından kiraz yiyerek unutulan bir nostaljiyi yeniden yaşayacak. Bağcılar Belediyesi Kiraz Bahçesi’nde kirazlar olgunlaştı. Bağcılar Belediyesi’nin Nostalji Bahçeleri Projesi kapsamında Kirazlı Mahallesi’nde oluşturduğu Kiraz Bahçesi’nde kirazlar olgunlaştı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da mahalle sakinlerinin katılımı ile Cuma günü Kiraz Bahçesi sezon açılışı yapılacak. Bağcılar’ı ismine uygun olarak Nostalji Bahçeleri ile donattıklarını ifade eden Bağcılar Belediye Başkanı

Lokman Çağırıcı, “Üzüm Bağı ile başlattığımız projemizin ikincisi Kiraz Bahçesi olmuştu. Daha sonra Kayısı ve Kestane Bahçelerimizi halkımızın hizmetine sunduk. Kiraz Bahçemizde kirazlar olgunlaştı ve önümüzdeki günlerde açılışını yapacağız. Tüm hemşehrilerimizi davet ediyorum” diye konuştu. Bağcılarlılara bir nostaljiyi yaşatmak için Nostalji Bahçeleri Projesi’ni başlattıklarını ifade eden Başkan Çağırıcı, hedeflerinin her mahalleye bir meyve bahçesi açmak olduğunu söyledi. 80’e yakın kiraz ağacının bulunduğu Kiraz Bahçesi yaklaşık 2 metrekare alan üzerine kurulu.

Topbaş, Kiraz Bahçesi’nde ağaçtan kiraz toplayıp yedi İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen Kiraz bahçesini gezdi. Ağaçlardan kiraz Toplayan Başkan Topbaş, “Çocuklarımız kirazı çarşıda pazarda ders kitaplarında değil dalında da görüyorlar. Ben 93-95 yıllarında bura da ilçe başkanlığı yaptım. Sokaklardan geçerken insanların çamurdan dolayı ayaklarına poşet bağladığı dönemi bilirim. Ama ya şimdi? ‘Bakarsan bağ olur’u burada yaşıyoruz. Etrafta kaysı ve kiraz ağaçları. Nostalji bahçeleri. Bu

güzellikleri koruduğunuz içinde sizlere teşekkür ediyorum.” Başkan Topbaş, daha sonra İ.B.B. Bağcılar Merkez Mahallesi Bölge Parkı, Spor Tesisleri ve Kültür Kompleksi inşaatında inceleme gezisini inceledi. 13 Mayıs 2011’de Başkan Topbaş’ın temelini attığı ve 40 Milyon liraya mal olacak yatırım 12 bin metrekarelik büyük bir alanı kaplıyor olacak. Başkan Kadir Topbaş, bu yatırım tamamlanmasıyla birlikte Bağcılar’ın yeni bir cazibe merkezi olacağını söyledi.

Avcılar’da örnek olacak toplu sözleşme

BELEDİYE iş Sendikası ile Avcılar Belediyesi Toplu Sözleşme imzaladı. İlk yıl yüzde 9 ikinci yıl ise yüzde 8 zam yapılacak. Toplu sözleşme imza töreni şeffaf bir şekilde halkın gözü önünde yapıldı. Ortalama işçi maaşlarının 4,5 bin lira olduğu söyleyen Mustafa Değirmenci, “İş ile memur arasında büyük bir zam farkı var. Biz uçurumun asgari seviyeye düşmesi için biz Memurlarımıza yemek ücreti ile takviye yapıyoruz. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerekir” dedi. Mustafa Değirmenci İstanbul’da diğer Belediye Başkanlarına seslenerek Buradan diğer belediye başkanı arkadaşlarıma hodri meydan diyorum” şeklinde konuştu.

7

MEDCEZİR hasan çabukol hasancabukol@gmail.com

Bir daha...

Tevazu severdi, kaynatıp taşırdılar girdi hırs ambarına, çıkamadı bir daha.... haramla yağladılar, kibirle pişirdiler bulanık gölettiler, akamadı bir daha.... yakın arkadaşları çöplük yaptı beynini doldurdular ve sonra dökemedi bir daha....

Zeytinburnu’nda Geleneksel Tıp Festivali I İstanbul Times Haber Merkezi

Bu yıl 13.’sü yapılacak olan Zeytinburnu Merkezefendi Geleneksel Tıp Festivali, 9 Haziran’da halka mesir macunu dağıtımıyla başlıyor

kör dikişler atıldı kaypak iradesine sökmek istese bile sökemedi bir daha.... soyundu inancından terk-i edep eyledi şerefini göğsüne takamadı bir daha.... sürdü benlikatını karanlık geleceğe dönüp de geçmişine bakamadı bir daha.... söndü yüreğindeki yanan aşk alevleri uyanıp yeni baştan yakamadı bir daha.... yediği haram oldu içtiği haram oldu ellerini haramdan çekemedi bir daha borçlardan indirilmiş bayraktı haysiyeti alıp tekrar yerine dikemedi bir daha... terk etti güzelliği çirkinliğe sarıldı girdiği bataklıktan çıkamadı bir daha...., kürü baştacı yaptı dostlarına darıldı diktiği putları yıkamadı bir daha... kazancı beleş oldu ve kendisi leş oldu ıtır gibi gül gibi kokamadı bir daha.... zirvenin yollarında döndükçe dönekleşti ağzına helal lokma sokamadı bir daha.... dost oldu zalimlere görmedi mazlumları gam çekmedi göz yaşı dökemedi bir daha..

+++

İ

Fetva...

stanbul`un mesir macunu şenliği olarak da bilinen Merkezefendi Geleneksel Tıp Festivali, 9 Haziran Cumartesi günü halka mesir macunu saçılmasıyla başlıyor. Geçmişten günümüze doğal tedavide kullanılan yaklaşık 600 bitki türünün yetiştirildiği ve Türkiye`de bir ilk olan Merkezefendi Tıbbi Bitkiler Bahçesi`nde, çok sayıda uzmanın katılımıyla gerçekleştirilecek toplantılarda, alternatif tıp uygulamaları tartışılacak. Zeytinburnu Belediyesi tarafından bu yıl 13.`sü düzenlenecek olan Merekzefendi Geleneksel Tıp Festivali için geri sayım başladı. Daha çok bitkilerle tedavi olarak algılanan geleneksel tıp uygulamalarının masaya yatırıldığı festivale, bitkisel ilaç firmalarından geleneksel tıp uzmanlarına, ünlü müzik gruplarından imza ve söyleşi günlerinde yer alacak yazarlara kadar çok sayıda isim katılacak. Merkezefendi Külliyesi ile Türkiye`de bir ilk olan Tıbbi Bitkiler Bahçesi`nde gerçekleştirilecek programlar sırasında halka ücretsiz bitki çayı da ikram edilecek. 9 Haziran Cumartesi günü saat 17:00`de Merkezefendi Camii Külliyesi önünde halka mesir macunu saçmasıyla başlayacak festivalin ilk gününde, Kızılay Sergisi’nde ‘Haluk Perk’ koleksiyonunun açılışı yapılacak ve Hüseyin Turan ta-

rafından bir konser verilecek. Bu yıl ki etkinlikler kapsamında vatandaşlar için ücretsiz Zeytinburnu Kültür Gezisi de düzenlenecek. Gezi kapsamında Panorama 1453 Tarih Müzesi, Yenikapı Mevlevihanesi, Surp Birgiç Hastanesi Bedros Şirinoğlu Müzesi, Balıklı Kilisesi ve Ayazması ile çeşitli dinlere ait tarihi mezarlıklar gezilecek.

GELENEKSEL TIBBIN ADRESİ

Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği ile birlikte başlattıkları festivalin bu yıl 13.`sunu gerçekleştirecek olmalarından dolayı büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Başkan Aydın, hedeflerinin Zeytinburnu`nu sadece Türkiye`nin değil Avrupa`nın da alternatif tıp merkezi yapmak olduğunu söyledi. Bu çerçevede Merkezefendi Külliyesi`nin bulunduğu bölgede yatırımlar yaptıklarına dikkat çeken Başkan Murat Aydın, 2 yıldan beri de Denizli’de de etkinlikler düzenlediğini hatırlattı. Halk hekimliğinin tarihimizdeki en tanınmış isimlerinden Merkez Efendi`nin Zeytinburnu sınırları içerisinde yaşadığını ve burada defnedildiğini kaydeden Başkan Aydın, geçmişte de hastaneler bölgesi olan Zeytinburnu`nun günümüzde geleneksel tıbbın hayat bulduğu bir bölge olacağını dile getirdi.

Öğrencilerin karnesi Bakan’dan

Türküler var başı belden aşağı Çalmıyan radyonun pili cennetlik. Kafir meyve inmez daldan aşağı Yoksulun yaktığı çalı cennetlik. Boşunadır dünyamıza geldiği Aha yaşadığı aha öldüğü... Korkak müslümanın namaz kıldığı Camiyi taşlayan deli cennetlik. Kara günde çözülmesin, kuşağın, Kara toprak olsun uyku döşeğin. Cihadda yük çeken uyuz eşeğin Semeri cennetlik çulu cennetlik. Tez vururlar harpte önde gideni, Kaçanlar kurtarır canı bedeni. Şimdilik kördüğüm kalsın nedeni, Diri oku yedi, ölü cennetlik. Bana ne'yi akıllılık sananın, Başı var da, beyni yoktur. İnanın. Beş on sene cehennemde yananın, Dumanı cennetlik, külü cennetlik. 'Karışma boşver''i eylemiş sanat, 'Dava gereksiz' der, 'herşey menfaat' Böyle bir babayı vurursa evlat, Tüfeği cennetlik, eli cennetlik. Sevabı, günahı ayırmış Rabbim, Ölçüdür gözlerim, tartıdır aklım. Yalana riyaya, dayanmaz sabrım, Haksıza sövenin dili cennetlik. ABDURRAHİM KARAKOÇ Ruhun şad, mekanın cennet olsun ‘’BÜYÜK USTA’’

Esenler Belediyesi ile İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün birlikte düzenlediği “Esenler Eğitim Festivali” AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın katılımıyla yapılan karne dağıtım töreniyle sona erdi

E

senler’de öğrencilerin bir yıllık stres ve yorgunluğunu atmalarına yardımcı olmak, öğrencilerin 1 yıl boyunca yaptığı marifetleri sergilemek ve okullar arası iletişim ve dayanışmayı geliştirmek amacıyla düzenlenen Eğitim Festivali sona erdi. Dörtyol Meydanı’nda gerçekleşen festival kapanış törenine; AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Esenler Kaymakamı Nazım Madenoğlu, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Bayram Ercan, Ak Parti İlçe Başkanı Umut Özkan,

İlçe Emniyet Müdürü Murat Şahin, Belediye Meclis üyeleri, ilçede eğitim öğretim hizmeti veren okulların müdürleri, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda son konuşmayı yapan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise; Esenler’de böyle bir programa katılmaktan onur duyduğunu söyledi. 2011- 2012 eğitim öğretim yılını tamamlayan öğrencilere temsili karnelerini dağıtılmasının ardından Başkan Göksu’nun okul birincilerine çeyrek altın hediye etmesi ise programa renk kattı.

BAHÇELİEVLER’DE SÜNNET ŞÖLENİ... BAHÇELİEVLER Belediyesi Geleneksel Sünnet Şöleni 9 Haziran 2012 Cumartesi günü Saat: 19:00’dan itibaren Bahçelievler Milli Egemenlik Parkında gerçekleştirilecek. Geleneksel Sünnet Şöleninde, ünlü sanatçı İbrahim konser verecek. Sünnet çağındaki Bin çocuğun tüm sünnet kıyafetlerinin dağıtımını yapan Bahçelievler Belediyesince bu yıl 9’cusu gerçekleştirilecek olan Sünnet Şölenine herkesi davet etti. Belediye Başkanı Osman Develioğlu "Geleneksel Sünnet Şölenimiz Bahçelievler de coşkuyla sürüyor. Tüm çocuklarımızın sünnet operasyonları Devletimizin sağlık güvencesi altında özel hastanelerde yapılacak. Çocuklarımıza ve ailelerine şölenimizle sevinç yaşatıyoruz. Bu güzel mutluluğa tüm halkımızı da davet ediyoruz" dedi.

Esenyurt Belediye Meclisi 1 ay tatilde

ESENYURT Belediye Meclisi Haziran ayı toplantılarında toplam 19 gündem maddesi görüşülerek, meclis yaz dönemi tatiline girdi. Meclis başkan vekili Temur Akçiçek yönetiminde gerçekleşen Haziran ayı oturumunda 19’ncu gündem maddesi olan Esenyurt Belediyesi Gençlik Meclisi kurulmasına ilişkin komisyon raporu meclise sunularak oy birliği ile kabul edildi. CHP ve BDPli meclis üyelerinin bazı gündem maddeleri hakkındaki sorularına AK Parti gurubu adına Mustafa Akboğa açıklama yaptı. Altıncı gündem maddesi olan Borçlanma için Belediye Başkanına yetki verilmesine ilişkin gündem maddesi hakkında CHP’li ve BDP’li grup sözcüleri görüş bildirdi. AK Parti grup sözcüsü olan Mustafa Akboğa “Bu borçlanma değil yatırımdır ve halkımızın ihtiyacıdır. Ve uzun vadeli faizsiz kredi imkânı ile hizmeti halkımızın ayağına getiriyoruz” dedi. Haziran ayı Meclis toplantısı görüşülen 19 gündem maddesi bazı maddeler oy birliği, bazı maddelerin oy çokluğu şeklinde kabul edilmesi ile toplantı meclis 1 aylık tatile girdi.


SAYFA 08 sb

8 9 Haziran 2012

Devrim, yeni çağlar ve eski gelenekler...

O

yıllarda Prens Ferdinand tekrar kurulan özgür Bulgar "Çarlığı'nı" ilan etti ve birkaç ay sonra bu ünvan, Türkiye'nin menfaatlerinden ziyade, "her yerde tanınan" ve "büyük milletlerarası simsarların en tehlikelilerinden biri olan" Yahudi kapitalist Baron Hirsch tarafından 1874-1888 yılları arasında inşa edilen Rumeli demiryolları şirketinin hakları ile ilgilenen Avrupa devletleri tarafından tanındı. Türk hükümeti, 1909 yılı Mart ayında Bulgaristan tarafından ödenmesi gereken tazminadarı almak yerine, Rus elçiliği, 100 milyon mark tutarında olup, büyük bir bölümü Doğu Rumeli için ödenmesi gereken vergiden oluşan bu meblağın, Rusya'ya hâlâ ödenmesi gereken savaş tazminatına mahsup edileceğini bildirdi . Yine Rusya'nın arabuluculuğu ile 6 Nisan tarihli yeni protokol imzalandıktan ve demiryolları meselesi çözüme kavuşturulduktan sonra, Bulgar Çarlığı önce Rusya tarafından resmen tanındı. Ama tüm bunlar yeterli değildi. Tam birçok hedefe ulaşılmış ve birçok açık hesap kapanmışken, İngilizlerin elindeki Mısır ve Fransızların elindeki Tunus arasında yeni bir askerî düzenleme getirilmiş Trablusgarb'ı ilhak etmek üzere dost bir devlet ayaklandı. Trablusgarb'ın iç kısımları için, büyük bir direnişten sonra, Bâbıâli ve Fransa arasında bir antlaşma akdedilmişti. Sultan Abdülaziz'in oğlu Şehzâde Yusuf İzzeddin, Batı'ya yaptığı bir seyahat sırasında oldukça sıcak karşılandığı Roma'yı ziyaret etmişti. Trablusgarb'taki İtalyan konsolosu ve bu konsolosu hor gören makamlar arasında uzun zamandan beri anlaşmazlıklar yaşanıyordu gerçi, ama bu anlaşmazlıklardan bir savaşın çıkabileceğini Türk çevrelerinde hiç kimse tahmin edemezdi. 27 Eylül'de İtalya'dan aniden hiç beklenmedik bir ültimatom geldi. Bu ültimatomda İtalya'nın Trablusgarb'ı askerî ve idarî tedbirlerle daha yüksek bir kültür seviyesine çıkartması gerektiğinden bahsediliyordu. Cevap için tanınan 24 saatlik sürenin bitiminde İtalyan filosunun Trablusgarb önlerine ve ikinci bir filonun Adriyatik Denizi'nde Preveze ve Draç önlerine gelmesi ile savaş ilan edildi. Ancak Avusturya ile herhangi bir anlaşmazlığa düşmemek için Preveze ve Draç'a herhangi bir saldırıda bulunulmadı.

TRABLUSGARB ELE GEÇİRİLDİ

Eski Roma elçisi Hakkı Paşa'nın yerine geçen Said Paşa, Batı'nın geri kalmış Şark'ta her türlü ahlaki kültürüne duyulan güveni sarsabilecek bu barış ihlaline ve emrivaki işgale asil sözlerle itiraz etti. Afrika'da saldırıya uğrayan eyaletlerin savunması, orada bulunan ve "özgürlüğün kahramanı" Enver Bey'in de katıldığı askerî birliklere ve sultana sadık kalan Senusi kabilesinin Araplarına bırakıldı. Trablusgarb, birkaç gün sonra ele geçirildi, ama şehrin etrafındaki kalelerde sonbahar ve kış boyunca zorlu mücadeleler verildi ve İtalyanlar, ilk fethettikleri yerin dışına taşamadılar. İtalyan birlikleri gerçi Deme, Bingazi ve Hums'a konuşlandılar, ama daha ileri gitmelerine izin verilmedi, hatta kimi zaman mevzilerini takibatlardan dolayı davalarına daha da sıkı sarılan Arapların taarruzlarına karşı savunmak zorunda kaldılar. İtalya, savaşı bir an önce sona erdirebilmek amacı ile kralın 2 Kasım tarihli hükmü ile Trablusgarb'ın ilhakını ilan etti ve 1912 yılının Mart ayında Avrupa kabineleri bu teşebbüsü büyük bir sevinçle kabul ettiler. Ama henüz oyunu kazanmamışlardı: Beyrut'un ve Arabistan sahilinin top ateşine tutulması Fransa'nın sadece daha büyük bir kızgınlığa kapılmasına neden oldu ve sayısız İtalyan'ın Suriye topraklarından çıkartılmasını hızlandırdı. 1912 yılının ilkbaharında, Trablusgarb Harbi'nin neredeyse bitmek üzere olduğu bir zamanda, İtalyanlar bu sefer Çanakkale Boğazı'na saldırdılar, ama hiçbir sonuç elde edemediler. Buradan Rodos'a yöneldiler ve Rumların ihanetine uğrayan Türk ordusu, hiçbir mücadeleye giremeden esir alındı. Eskiden Rodos şövalyelerinin mülkleri olan Rodos ve komşu adalar İstanköy (Kos), İncirli (Nisiros) ve Ustopulya (Astipalaia)'ya geniş kapsamlı bir özerklik tanındı ve ada sakinlerine toplanan bir mecliste gelecek için istekleri soruldu. Yunan ülküsünün tekrar canlandırılmış olmasına rağmen, tüm bu işgallerin tek amacı, Babıâli'yi Trablusgarb'tan vazgeçmeye zorlamaktı. Tüm bunlara rağmen, yeni rejim dost devletlere bile kulaklarını tıkadı. Devleti yönetenler, Fransız İhtilali'nin gerçek talebeleri ve Midhat Paşa'nın halefleri olarak Mustafa Reşid, Fuad ve Âlî Paşaların tek bir siyasî Osmanlı milleti oluşturma fikrini tekrar gündeme getirdiler: "Millet ve ırk adı altında ve bu esaslara dayanarak siyasî oluşumlar" yasaklandı. Hristiyanlar, ordunun altı kolorduya ayrılmasına ilişkin maddeleri değiştirilmeyen 1910 tarihli kanuna göre orduda hizmet verebiliyorlardı. Yabancılar, ticaret vergisi ödeyeceklerdi. Ayrıca vakıf mallarının tasfiye edilmesi düşünülüyordu, hatta kapitülasyon rejiminden muaf tutulmanın sağlanabileceğine dair umutlar besleniyordu. Her yerde mektepler kurulacaktı. Patrikhanelerin siyasî yetkileri kaldırıldı ve Makedonya için, devlet lehine olmak üzere kiliselerin birbirleri ile mücadele hâlindeki unsurlara göre belirlenmesini öngören bir kanun hazırlandı. Arnavutlar, Müslüman olarak Arap alfabesini kabul edeceklerdi. Çaresizlik içinde her zaman meşru olmayan bir mü-

Osmanlı İmparatorluğu'nun son on yılına imza atan örgüt, Teşkilat-ı Mahsusa'dır. Enver Paşa'nın emriyle İttihat ve Terakki'nin seçkin eylemcileri tarafından kurulan örgüt, Meşrutiyet'in ilanında önemli bir rol oynamakla kalmadı, Kuva-yı Milliye'de deönemli rol oynadı.

cadele vermiş olan İttihat ve Terakki Fırkası (Jöntürk) temsilcilerinin çoğunlukta oldukları İkinci Mebusân Meclisi, dış ilişkilerin gün geçtikçe kötüye gitmesinden kaynaklanan bir ruh hali içinde, 1908 yılında hazırlanan programı takip etti ve askerî diktatörlüğe boyun eğdi. Liberal muhalefet ile irtibat hâlinde olan kaygılı subaylar tarafından kurulan yeni cemiyetler ve nihayet Arnavutluk'un Temmuz ayı sonlarında ayaklanması, Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Kâmil Paşa kabinesinin kurulmasına neden oldu. Kâmil Paşa'nın ilk işi, direniş gösteren Mebusân Meclisi'ni feshetmekti. Böylece dinî ve milli imtiyazları olduğu kadar, mahalli örf ve âdetleri de yok etmeye çalışan "Osmanlı milletine" karşı, eyaletler birer birer ya ayaklanıyorlardı - ilk Mebusân Meclisi'nde "Liberal Birliğin" karşıtı mebusa karşılık 150 merkezci mebus vardı - ya da ezelden beri duydukları reddetme duyguları güçleniyordu. Sırbistan yakınlarında yaşayan ve vergi ödeme, askerlik hizmeti yapma - hem de sadece İstanbul'daki muhafız kıtalarında değil - ve okul ücretleri ödemeye itiraz eden Arnavutlar, 1909’da Davud Paşa tarafından silahla bastırılmaya çalışıldılar.

OSMANLI-ARNAVUT BİRLİĞİ

Debre ve Manastır kongreleri, "Osmanlı-Arnavut Birliği için" kurucu meclis olarak toplanıyorlardı. Ama kısa bir süre sonra Gegalar, tarihi Kosova muharebe alanı yakınlarında ve 1878 yılından sonra direnişleri ile ünlenen Prizren, Yakova ve İpek'te ayaklandılar. 1910 yılında Turgut Şevket ve [Mehmed] Cavid Paşalar asilerin üzerine gönderildiler. Liderleri İsa Bolatin kaçtı ve galipler ülkenin her yerinde emredilen silahsızlandırma işlemlerine başladılar. Yine de 1911 yılında Amavutluk'un gerek kuzeyinde, gerekse güneyinde zorlu savaşlar veriliyordu. Gegalar, tıpkı Toskalaî Müslümanlar ve Katolikler gibi, ancak alfabe ve aşar vergisi dahil olmak üzere, geniş kapsamlı imtiyazların tanınmasından sonra tekrar huzuru sağladılar. Son zamanlarda çok daha güçlü bir biçimde ortaya çıkan yeni Arnavut hareketine büyük ölçüde İtalya ve Karadağ'ın kışkırtmaları neden olmuştur: Priştina fethedildi ve İsa Bolatin gerçekten de Üsküp'te Arnavuduk'un özerkliğini ilan etmeye niyetli görünmektedir. Böylece daha önceki ayaklanmalar-

da da Karadağ'ın ve İtalya'nın parmağı olduğu artık hiç şüphe götürmez: Yeni Kral Nikita ile yapılacak bir savaş daha karışıklıklar başlamadan önlenemez gibi görünmekte olup, sadece Rusya'nın böyle bir savaşa onay vermeyeceği ve hiçbir surette desteklemeyeceği yönündeki açıklaması, Karadağlıların çekimser ve nazik bir tutum almalarına neden oldu.

İHTİLALDEN SONRA AVRUPA

İhtilalden sonra Avrupa devletlerinin koruyucu faaliyetlerini kaldırdıkları Makedonya'da Sandanski'nin Bulgar Prensliği'ndeki "Vırhovist" soydaşları ile irtibat hâlindeki Bulgar yandaşlarına olduğu kadar, Yunan çetelerine ve onlara para veren Manastır ve Gevgeli piskoposlarına karşı da katı tedbirler alındı. Yunanlılar, kiliselerinin imtiyazlarını savunmak için Bulgarlarla birleşemediler, ama Bulgarlar arasında bir Jöntürk-Osmanlı grubu oluştu ve asilerin lideri Çernopeyev, Arnavutlarla irtibata geçerken, enerjik Mebus Panço Dorev ile kendine güçlü bir yandaş buldu. 1911 yılı sonlarından itibaren Yunan çeteleri de tekrar harekete geçtiler. "İttihat ve Terakki"nin Selanik'teki kolu, şehirlerde Jöntürk hareketine sıcak bakan unsurları, milliyet ayrımı olmayan "anavatanının ayağa kaldırılması" için organize etmeye çalışıyordu. Rum Ortodoks Patriği, okullar konusunda İstanbul'da Rumlar için milli bir meclis toplamak isteyince, bu talebi hükümet tarafından yasaklandı. Girit, eskisi gibi imparatorluktan koparılan bir parça olarak kaldı. Adada hakiki bir Yunan yaşamı hüküm sürmektedir: 1909 yılında Avrupa devletleri, gerek meclisin Kral George'a sadakat yemini etmeyi reddeden Müslüman üyelerini uzaklaştırmak, gerekse Atina'daki kurucu meclisin Giritli temsilcilerin gönderilmesini engellemek için müdahale etmek zorunda kaldılar. Türk halkı, Yunanlıların meydan okumalarına, Yunan mallarını boykot ederek cevap verdiler ve Başvekil Rallis savaş ve banş arasında seçim yapmak zorunda kaldı. Venizelos başkanlığındaki yeni Yunan kabinesi, eski meydan okuyucu tutumlarla tam bir tezat oluşturan oldukça ihtiyatlı bir siyaset yürütmekteydi. Giritli seçmenler tarafından 1912 yılında Atina'ya gönderilen temsilcilerin toplantılara katılması askerî güç kullanılarak engellendi.

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

yazı dizisi

İlerleyen zamanla birlikte Osmanlı İmparatorlu yavaş yavaş yerini Meşrutiyet Türkiye'sine bırakıyor

slahatlara direnen Dürziler, 1911 yılında Isonra Sami Paşa'ya yenildiler ve Sami Paşa daha Arabistan akınlarını yönetmek üzere

Bağdat'a vali olarak gitti. Arabistan'da İbni Suud'un ayaklanmasından sonra Necid ve Yemen asilerin eline geçti. İngiliz dostu İbni Reşid'in oğlu Mahmud Yahya, Sanaa Şehri'ni kuşatma altına alıp, Rıza Paşa'nın askerlerini Arapların davası için kazanmayı başarırken, İbni Suud ayaklandıktan bir süre sonra 1906 yılına kadar Kuveyt'in Vehhabî Emiri Mübarek İbnü's-Sabah ile birleşti ve Fevzi Paşa'nın birliklerini yendi. Mısır'da yeni bir güç oluşturan ve tıpkı diğerleri gibi Arabistan'ı ele geçirmek isteyen ve planları lehine ihtilalci bir grup kurmak için kendine becerikli ajanlar bulan İngiltere ile yaşanan bir anlaşmazlıktan sonra, Nizâmı askerler Sina Yarımadası'nda anlaşmazlık konusu olan bölgeyi terk ettiler. Şeyh Hamideddin, Peygamber'in halefi olarak ortaya çıktı ve gözünü Kutsal Yerler'e dikti. Osmanlı Sultanı sadece İbn Reşid'in şahsiyetinde, sadakatini İbni Suud'a karşı bir çatışma sırasında hayatı ile ödeyen bir müttefik bulmuştu. Vehhabîlerin geleneklerini tekrar canlandırmaya çalışan Mehmed İdris ve Arap Mehdi İmam Yahya, Osmanlı birliklerine direndiler ve İmam Yahya, Saana'yı 1911 yılında kuşatma altına aldığında, şehir İzzet Paşa tarafından büyük bir ordu ile kurtarıldı. Ancak Mehmed Ali'nin de tamamen yenilmesinden sonra, İzzet Paşa Asir'i de tehlikeden kurtarmayı başardı. Osmanlı hükümeti, şehirlerde daimi birlikler bulundurarak ve Hicaz demiryolunun yardımı ile ayaklanmanın yayılmasını önlemeyi ummaktaydı. Neticede Kızıldeniz'e gelen İtalyanlar, belki de İngiltere tarafından desteklenmedikleri için, Arapların arasında kendilerine müttefik edinemediler. İttihat ve Terakki Fırkası üyeleri, iki yıl önce Osmanlı Devleti'ni Selanik'teki merkezlerinden yönetebilmeyi umuyorlardı, ama karşılarında Midhat Paşa'nın fikirlerini benimseyen ve nazırlarını, gerçek birer komplocu ve ihtilalci olarak gizlilik içinde faaliyet gösteren Jöntürkler'in bir aracı olarak görmek istemeyen "liberal bir fırka" ve Turgut Şevket Paşa'nın demir gibi iradesi ile yönetilen bir ordu buldular. İttihat ve Terakki tarafından özgürlüğü engelleyici unsurlar olarak göründükleri için bazı nâzırlar devrildiler. İttihat ve Terakki Fırkası, 1910 yılı Ekim ayı sonunda kongresini gerçekleştirdi ve ilk kez bu fırkanın başkanı Halil Bey, nâzır olarak devrilen Talât Paşa'nın yerine geçti. Muhafazakâr grupla yapılan bir mücadeleden sonra, İttihat ve Terakkiciler nihayet 1911 yılı sonlarına doğru ihtilalci bir organizasyon olarak, hükümeti bundan böyle engellememe kararını aldılar. Tüm bunlara rağmen, Trablusgarb krizi sırasında Mebusân Meclisi dahilinde grupların öfkeleri devam etti ve Sultan V. Mehmed Reşad, çok zor da olsa Meclisi tasfiye etmek zorunda kaldı. Tamamen İttihat ve Terakkicilerin elinde olan ve yeni bir kavganın çıkmadığı gibi, hiçbir faaliyetin de gösterilmediği Mebusân Meclisi'nin dağılımı yukarıda kısaca açıklanmıştı. Üçüncü Mebusân Meclisi ancak 1913 yılının ilkbaharında tekrar toplanacaktır. Bir yüzyıldan beri yavaş yavaş Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine geçen Meşrutiyet Türkiye'si, milletlerin özgürce gelişimini engellemeyen, ama aynı zamanda devletin güvenliğini de sağlayamayacak daha mantıklı bir federalizm ve Suriye ile Arabistan'ı da içine alarak, Türk ve Müslüman unsurların Trakya ve Anadolu'da, milli gelişimin doğal kanunlarına direnmeyecek şekilde yavaş yavaş yoğunlaştırılması arasında bir seçim yapmak zorundadır. Parlamenter rejim, hatalarına rağmen, gün geçtikçe daha yoğun bir gerçekçiliğe dönüşmekte olup, vazgeçilmez bir unsur hâline gelmiştir. Geçmiş, geri getirilemez bir biçimde geçmişte kalmıştır. Devletin, özgürlük rüzgârlarının estiği bir çağda bile katkısını esirgemeyen Batı sermayesini!?1' vasiliğinden kurtuluşu, ancak daha gelişmiş bir kültür üzerine kurulan milli bir ekonomi ile mümkün olacaktır. Daha ölçülü hayaller kurmak; Batı devletlerinde bile artık ölmek üzere olan siyasî kuramlara ilişin daha az mücadelelerde bulunmak ve karşılığında ulaşılması gereken hedeflerin, mevcut şartların ve en dahi siyasetçinin bile aşamayacağı, kudredi bir el tarafından konulan sınırlanıl ve engellerin bilincine varmak - tüm bunlar, Osmanlı tarihçilerine göre normal bir Türk-Müslüman gelişimi için en güvenilir yollar gibi görünmektedir. Neticede "Osmanlı İmparatorluğu" bir hatıradır, hem de tehlike getirebilecek bir hatıra. Bugüne kadar Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin, aynca 16. ve 17. yüzyıllarda yaşayan devşirmelerin haleflerinin hükmündeki İstanbul'da ve Rumeli'nin, Makedonya'nın ve Anadolu'nun köylerinde, beş yüzyıldan beri atalarının cesareti ile kurulan devletin gidişatından tamamen soyutlanmış bir halk yaşamaktadır. Aynı devlet, zorunlu askerlik hizmeti uygulanmaya başladığından beri, artık neredeyse sadece köylüler ve fakir vatandaşlar tarafından silah altında köleliğe benzer bir askerlik hizmeti ile savunulmaktadır. Bu halk, Türk halkıdır. Jöntürkler'in misyonlarını yerine getirmek için yapabilecekleri en güzel hizmet, bu gayredi, namuslu, çalışkan ve kanaatkar, son derece misafirperver, fedakâr - hele ki herşeyden kâr sağlamayı çok iyi bilen bencil Bulgarlar, Rumlar ve Ermenilerle karşılaştırılınca! - ve dindar halkı, tefecilerin ve genelde başka soylardan gelen memurların baskısından kurtarmak ve Fransızca kitaplar okumasa, gazete çıkartmasa ve mecliste bir konuşmanın ne anlama geldiğinin bilincinde olmasa da, bu halka tarihi rolünü geri vermektir. Bu, neredeyse tamamı savaşmasını bilmeyen ve hiçbir şeyi feda etmek istemeyen Selanik'teki gürültücü Yahudilere, kalben Osmanlı Devleti'ne düşmanlık besleyen Fenerli Rumlara, Makedonya'nın içine kapanık Bulgarlarına, Erzurum'daki intikam ateşi ile yanan Ermenilere, kainatın tüm dillerinde dayanışma ve birlik içinde yeni bir Osmanlı vatanseverliği hakkında vaazlar vermekten çok daha güzel ve çok daha faydalı bir iş olacaktır! -SON-


SAYFA 09 sb

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

kültür-sanat

YEŞİLÇAM Akademi Ödülleri sahiplerini buldu Bu yıl ilk kez düzenlenen Yeşilçam Film Akademisi Ödülleri, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu

2011’in en iyileri:

r Anadolu'da En iyi film: Bir Zamanla ge Ceylan En iyi yönetmen: Nuri Bil ge CeylanEn iyi Senaryo: Nuri Bil l/Bir zamanEbru Ceylan-Ercan Kesa lar Anadolu'a ner En iyi Erkek Oyuncu: Ta 'da olu ad An r nla ma Birsel/Bir za an çh Rü : cu un En iyi Kadın oy n Çalışkur/Türka uncu: En iyi yardımcı Erkek Oy olu'da ad An r nla ma Fırat Tanış/Bir za cu: un Oy dın En iyi yardımcı Ka İdil Fırat/Nar ngöl-Nuri En iyi kurgu: Bora Gökşi r nla ma Bilge Ceylan-Bir za Anadolu'da eni: Gökhan En iyi görüntü yönetm olu'da ad An r Tiryaki/Bir zamanla oğlu/Aşk lak En iyi müzik: Ozan Ço tesadüfleri sever Elif En iyi sanat yönetimi: retler su Taşçıoğlu/Gölgeler ve lcü-Deniz En iyi makyaj: Mine Kü nlar Görkem Duran/Bir zama Anadolu'da /Celal Tan En iyi saç: Derya Ergün i es ve ailesinin acıklı hikay En iyi kostüm: Hüseyin ler Özinal/Gölgeler ve suret ehmet En iyi ses: Okan Selçuk-M 'da olu Kılıçel/Bir Zamanlar Anad as om :Th mı arı En iyi ses tas 'da olu ad An r nla ma za Robert/Bir Volt/Aşk En iyi digital efekt:1001 r ve tesadüfleri se çililer/ En iyi Belgesel: Sarı Ke Yüksel Aksu En iyi kısa film: Magnus Nottingam/Ayce Kartal

B

akırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, CHP Bakırköy İlçe Başkanı M.Sait Yücel ve onbinlerce hayranının takip ettiği konserde Ferhat Göçer yeni albümünden eserler seslendirdi. Konserin sonlarına doğru Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’i sahneye çağıran Ferhat Göçer ile Başkan Ünal Erzen düet yaparak “Dağ Başını Duman Almış” marşını birlkte seslendirdiler. Festivali kapınışında bir konuşma yapan Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, “Öncelikle festivalimizde yer alan 14 ülkenin halk oyunları ekiplerine teşekkür ediyorum. Festivalimizde emeği geçen başta Basın-Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü personelimiz olmak üzere ciddi katkıları geçen Gökmeydan Halk Oyunları Kulübü Derneği’ne de sonsuz teşekkürler. Önümüzdeki yıllarda da festivalimizin devamı dileğimle bu akşam Fildamı Gösteri Merkezi’nde coşkuyu had safhaya çıkartan ve diğer günlerde de ekiplerimizin gösterilerinde yalnız bırakmayan değerli Bakırköylü hemşerilerime de teşekkürler. İyi ki Bakırköy’deyiz” dedi. Öte yandan festivale katılan ülkeler Osmaniye Meydan’da ve Fildamı Gösteri Merkezi’nde Ferhat Göçer konseri öncesi gösteri yaptılar, Osmaniye Cemiyet Sokak’tan başlayarak Fildamı Gösteri Merkezi’ne kadar festival yürüyüşü yaptılar. Ferhat Göçer daha 12.Uluslararası Bakırköy Kültür ve Sanat Festivali’ne katılan 14 ülkeden 420 sanatçıyla beraber We are the Champions şarkısını söyledi.

E

ngin Altan Düzyatan ve Şebnem Dönmez’in sunduğu, sinemayla ilgili meslek birlikleri, dernekler ve sendikaların oluşturduğu bir akademi tarafından dağıtılan ödüllerde, 2011 yılının yerli film değerlendirmeleri sonucunda kazanan yapımlar belirlendi. Aynı zamanda akademinin kuruluşu da ilan edildi. Geceye teknik dalların yanı sıra En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu (Taner Birsel) da dahil olmak üzere 9 ödülle dönen, Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’dan Jüri Büyük Ödüllü filmi “Bir Zamanlar Anadolu’da” damgasını vurdu. İlk kez düzenlenen gece a haber tv.den canlı olarakta yayınlandı. Geceye sinema sektöründen senaristler,yönetmenler,oyuncular,setçiler,yapımcılar ve kalabalık sinema severler katıldılar.

‘KEŞKE GENÇ OLSAYDIM’

Yönetmen ve senarist Başar Sabuncu’ya Yaşam Boyu Başarı Ödülü takdim edildi. Sabuncu, ödülünü alırken “Aramızda kalsın keşke yaşlı sanatçılara verilen onur ödülü almaktansa, bir gence verilen ödülü alabilecek yaşta olsaydım” dedi. Yüksel Aksu belgeseli “Sarıkeçililer” ile En İyi Belgesel

Ödülü’nü “dağların özgür çocukları yörüklere” adadı.En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü “Türkan” adlı filmde Türkan Saylan’ı canlandıran Rüçhan Çalışkur kazandı. Çalışkur, “Son zamanlarda yüreğime oturan çok büyük bir acı var. Bu acıyı yok edip sevinç yaşattığınız için teşekkür ediyorum. Bu ödülü Türkan Saylan ve onun gibi düşünenler için alıyorum. Mustafa Kemal Atatürk için alıyorum. Sanatın ve sanatçının özgürlüğü için alıyorum” dedi ve uzun süre ayakta alkışlandı.

SELDA ALKOR (OYUNCU)

Yerli sinemanın “Yeşilçam Akademi Ödülleri”ne çok ihtiyacı vardı. Yıllarca Oscar ve benzeri ödülleri, onların düzenleniş biçimlerini hayranlıkla izlemiştik. Şimdi son birkaç yılda gösterdiğimiz çabalar bir sonuç veriyor ve sinema sektörümüz bir araya gelerek kendi meslektaşlarının bir yıl boyunca ve fedakar bir çalışmayla ürettiği ürünleri değerlendiriyor ve meslektaşlarını onurlandırıyor. Sinemamızın eski verimli günlerine dönmekte olduğu bu yıllarda Yeşilçam Film Akademisi’nin kurulması da bence meslektaşlarımızı birbirine kaynaştıracak ve

sinema sanatımızı onurlandıracak bir girişimdir. TÜRSAV(Türk Sinema Vakfı) olarak başından beri katıldığımız bu çalışmalardan dolayı tüm sinema meslek örgütlerini de kutluyorum.

9

Samatya’da caz coşkusu İSTANBUL’un tarihi semti Samatya, 6-8 Haziran tarihlerinde, `Samatya`da Müzik: Zil ve Caz` Festivali ile sanatseverleri ağırladı. Turizm Araştırmaları Derneği tarafından, Fatih Belediyesi`nin ev sahipliğinde düzenlenen Samatya`da Müzik: Zil ve Caz Festivali gerçekleştirildi. Farklı kültürleri yüzyıllardır bir arada barındıran, İstanbul mozaiğini yansıtan eski ve renkli bir semt olan Samatya`yı canlandırmak amacıyla, ABD`ye göç eden dünyaca ünlü zil ustaları Zilciyan ailesinin anısına düzenlenen festivalde, 6 Haziran`da Mercan Dede, İstanbul Quartet, 7 Haziran`da Erkan Oğur, Telvin ve 8

Haziran`da Şevval Sam konser verdi. TURAD Başkanı Bahattin Yücel, Samatya projesini iki ana konu üzerinde geliştirmek için işe koyulduklarını, bunlardan birincisinin kültür turizmini desteklemek, ikincisinin ise İstanbul`un unutulmaya yüz tutmuş tarihi bölgelerindeki bazı mekanları günümüz koşullarında yaşatmayı desteklemek olduğunu belirtti. İstanbul`un turizm gelirini artırabilmek için yeni çekim merkezlerine ihtiyaç duyulduğunu bildiklerini anlatan Yücel, bu amaçla pilot bölge olarak Samatya`yı seçtiklerini, semti yerli ve yabancı turistler için ilgi odağı haline getirmek istediklerini dile getirdi.

‘YAŞASIN YEŞİLÇAM’

Senelerdir sinema aşkı ile verdiğimiz büyük mücadele sonucunda sinemamıza itibar katacak bu ödüllendirmeyi yürekten kutluyorum. Ayrıca bizim gibi tecrübeli kuşakların birikimi ile yeni kuşak meslekdaşlarımızın heyecanını birleştirecek bir akademinin kuruluyor olması da beni ziyadesiyle gururlandırdı. emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkürlerimi sunarım.Yaşasın Yeşilçam Film Akademisi! CRR salonunda yapılan ödül töreninde sektör temsilcileri tarafından online olarak verilen oylar sonucunda 2011'in en iyileri belli oldu. Başarı ödülünün Başar Sabuncu'ya, Gişe kıran ödülünün de "Eyvah Eyvah 2" filmine verildiği gecede en iyiler ödülleri açıklandı.

Ferhat Göçer sesiyle Bakırköy’ü salladı...

Bakırköy Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün düzenlediği 12. Uluslararası Bakırköy Kültür ve Sanat Festivali’nin kapanışında sahneye çıkan Ferhat Göçer şarkılarıyla herkesi adeta mest etti

Eyüp’te “Göç Temalı Öykü” yarışması

9 Haziran 2012

EYÜP İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün düzenlendiği “Göç Temalı Öykü” yarışması Eyüp Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Yarışmada Eyüp ilçesindeki okullar büyük başarı elde etti. Eyüp’teki üç okuldan 4 başarılı öğrenci ödüllerini aldı.Birinciliği, Özel İstanbul Fatih Anadolu Lisesi öğrencisi Berivan Karataş “Sarı Ve Siyah” öyküsüyle aldı. Yarışmada Eyüp’ten Hisar Okulları Lisesi öğrencisi Hazal Özdemir “Üzümlü Çörek” öyküsüyle ikinci, Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi Hilâl Saruhan da “Denizdeki Ayak İzleri” öyküsüyle üçüncü oldu.

Vanlı Çocuklar geri dönüyor

ZEYTİNBURNU Belediyesi Bilgi Evleri Van depreminin ardından İstanbul’un Zeytinburnu semtine 2011 yılının Aralık ayında yerleşen ailelerin çocuklarına destek için, Belediye Başkanı Murat Aydın’ın talimatıyla moral ve motivasyonlarını arttırmaya yönelik pek çok etkinlik düzenledi. Yaklaşık 7 ay süresince çocuklar faaliyetlere katılarak kendilerini geliştirme ve okul başarılarını yükseltme imkânına kavuştular. Okulların kapanmasıyla birlikte Vanlı aileler memleketine geri dönerken duygusal anlar yaşandı. Depremde yaşadıkları kötü anıları akıllarından silmek, onları sosyal hayatın içersinde aktif hale getirmek, okul başarılarını arttırmak ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunabilmek amacıyla

Bilgi Evleri’nin faaliyetleri depremzede ailelerin Van’a dönmeye başlamasıyla tamamlandı. Bilgi Evleri, Zeytinburnu’na ilk geldikleri andan itibaren aileleri ve çocuklarını yakından tanıma girişimine başladı. Ardından İstanbul gezilerini başlattı; gezi planı çerçevesinde Türkiye’nin küçük bir maketi olan Miniatürk, Panorama 1453 Müzesi, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet gibi tarihi mekânların yanı sıra, tiyatro, sinema, piknik, kahvaltı ve yemek organizasyonları gerçekleştirildi. Bilgi Evleri’nde ise masa tenisi, jenga, bilgisayar, koridor ve satranç gibi birbirinden güzel oyunlarla zamanlarını dolu dolu değerlendirdiler. Belediye Başkanı Murat Aydın “Vanlı çocuklarımızı ağırlamak bizim için bir onurdu” dedi.

Doğu’dan İstanbul’a kadıneli DOĞU’DAN İstanbul’a Kadın Eli 6. Sergisi, 8-17 Haziran 2012 tarihleri arasında Sultanahmet Meydanı’nda İstanbullularla buluşuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdürlüğü/Kadın Koordinasyon Merkezi’nin katkılarıyla, T.C.Kalkınma Bakanlığı GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'na bağlı ÇATOM (Çok Amaçlı Toplum Merkezleri)’lar tarafından gerçekleştirilecek olan “Doğu’dan İstanbul’a Kadın Eli 6. Sergisi, 8-17 Haziran 2012 tarihleri arasında, Sultanahmet Meydanı’nda İstanbullularla buluşuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kadın Koordinasyon Merkezi tara-

fından kadınlara destek olmak amacıyla gerçekleştirilen projelerden biri olan “Doğu’dan İstanbul’a Kadın Eli 6. Sergisi” ile; Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan kadınların el emeği ürünlerini İstanbullularla buluşturarak, bölge kalkınmasına destekçi olmak hedefleniyor. Dokuz ilin katılımıyla gerçekleştirilen sergide her ilin kültürünü tanıtıcı el ürünleri sergilenecek. Kilim, Çeşitli Örtüler, gıda gibi branşların yanı sıra Ebru, Takı Tasarımı, Ahşap Boyama, El Nakışı ve Filografi (Çivilerin arasından tellerin geçirilmesi ile objelere estetik bir görünüm kazandırılması) gibi branşlar da sergide yeralacak.


A B Ç

10 9 Haziran 2012

nne

aba

ocuk

NASIL BİR TATİL?

vet, başlığı görünce “tamam, işte yine yazarların yazdığı gibi bir tatil Eyazısı”bütün diyeceksin beklide. Bunların hep-

sini göze alarak bu yazıyı yazıyorum. Aslında bu konuyu seçmemdeki en büyük sebeb; ülkemizdeki çarpık tatil anlayışını nesilden nesile aktarmakta olmamızdır. Çünkü tatil deyince ben çocuk iken ne anlıyorsam, şuanda öğrencilerimde onu anlıyor. Burada ciddi bir mesele var. Ben çocukken tatillerimiz okul kapanır kapanmaz köye gitmekle başlar, her şeyden uzak bir anlayışla okul açılmasına yakın geri dönmekle biterdi. Arada üç ay her şeyden uzak bir şekilde geçirilirdi. Şimdide öyle. Belki köylere gitmiyoruz şehirde kalıyoruz ama çocuklar gene benim düştüğüm rehavet haline düşüyorlar. Bunu engellemek en çok ebeveynlerin elinde. Tabi ki tatil yapalım. Fakat o kadar uzun ki. Çocuklar bir üst sınıfa her şeyi unutmuş olarak geliyorlar. Onları rahatsız etmeyecek kadar az zaman zarfında ama devamlılığı sağlayarak yapılan bir program bu konuda büyük değişikliklere yol açabilir. Sizden benim talep ettiğim ve sizinde çocuğunuzdan talep edeceğiniz günde sadece 1 er sayfa her dersten bir şeyler çözmesi. Bunu şöyle programlayabilirsiniz; hafta içi her dersten sadece birer sayfa çözsün, hafta sonu tamamen tatil olsun. Bu programı sabah kahvaltısını yaptıktan sonra dışarı çıkmadan önceye koyarsanız daha verimli olur. Mutlaka her hafta sonuna başarıyla haftasını bitirdiği için bir mükafat koyun. Bu beraber dışarı çıkıp bir faaliyet yapmak-

tan sevdiği bir yemeği ona hazırlamaya kadar geniş bir yelpazede değerlendirilebilir. Ay sonları farklı ve büyük mükafatlar vererek onu daha fazla motive etmiş olursunuz. Önce sizin sisteme alışmanız sonrada düzenli (kırıp incitmeden, bağırıp çağırmadan, bunu bir tahakküm meselesi haline getirmeden, onu mükafatlarla harekete geçirip, rehavete düştüğünde hafif ikazlarla canlandırarak)bir şekilde onu motive etmenize bağlıdır. Böylece geçtiği sınıftan bir şeyleri unutmamış olur ve başlayacağı sınıfa hazır olarak girer. Pekiyi bu kadar yorgunluğun neticesi ne ola ki biz kendimizi bu denli yoralım? Birinci kazancınız; evladınızın düzenli çalışmayı unutmayacak olması ve beyninin hep taze kalması. İkinci kazancınız; evladınızın okula başladığında arkadaşlarından bir adım önde olarak başlaması. Üçüncü kazancınız; evladınızın kendine olan özgüveninin çok ama çok artmış olması. Konulara “ ben bunu biliyorum” ile başlaması ki bu bence en önemlisi. Yazları unutulan ve sanki durdurulan beyinler, sene başı geldiğinde yepyeni konularla karşılaşmışçasına afallamış bir haleti ruhiye içerisinde dersleri dinliyor ve geçen senenin sadece bir adım ilerisi olmasına rağmen o bir adım gözlerinde bir uçurum oluyor. Bu şekilde biriken ve zamanla tortulanan güvensizlik halleri üniversite imtihanında kaşımıza çıkıyor. Yaklaşık 12 evet koskoca 12 sene yatan ve tekrar yada programlı çalışma yapma-

yan çocuk; bir sene içerisinde tüm derslerdeki bütün açıklarını kapatıp, sonrada ösym’nin ince bir mantıkla sorduğu kılıçtan keskin soruları cevaplamaya çalışıyor. İlk beş (tabi artık dört oldu) seneyi neredeyse güle oynaya takdir ve teşekkürle geçen çocuklar, ortaokulda kamyon çarpmışa dönüyorlar. Aile bunu ergenliğe girmekle de bağdaştırınca işler daha da çığırından çıkıyor. Lise hallerine hiç girmiyorum ki durum daha da vahimdir. Bunu bir hastalığa benzetirsek, ne kadar erken teşhis o kadar iyi netice diyebiliriz. Çocuğunuzda özellikle matematik dersinde bir aksama hissettiğinizde lütfen öğretmeninden özle ilgi talep edin. Talebinizi karşılamıyorsa kendiniz bu aksaklığı giderin. Sizde başaramıyorsanız eğer, lütfen işin ehlinden yardım alın. Bu sizin gelecek için yaptığınız en büyük yatırımınız olacaktır. Unutmayın! BEYNİMİZİN TATİLE İHTİYACI YOKTUR. TATİL KATİLDİR. (SİZ MÜSAADE EDERSENİZ TABİ) Selam ve Dua ile...

Üç ayların içindeyiz ve ümit ediyorum ki bu Ramazan’ı karşılama duamız olsun ve kabul elden dualara karışsın..

RAMAZAN DUASI

Ey anların, günlerin, ayların, yılların Rabbi! Ey zamanın, mekanın, ölümün ve hayatın Rabbi! Ey arzın ve semavatın Rabbi! Ey kelamın sahibi ve Ramazan’ın Rabbi! Ey bizim Rabbimiz, insanın ve insanlığın Rabbi! Ey sonsuz rahmetin kaynağı sınırsız merhametin menbaı! Bizleri Kur’an ayı Ramazan’a yetiştirdiğin için hamdolsun! Bizleri vahyinle tenezzül buyurduğun için hamdolsun! Bizleri başıboş bırakmadığın için hamdolsun! İlahi ; Anlarımızı, günlerimizi, aylarımızı, yıllarımızı bize mübarek eyle! Vahyin doğum ayı olan Ramazan’ı bize mübarek eyle! Bir Ramazan’la gelen vahyi bize mübarek eyle! Akleden kalbimizi Kur’an’la münevver ve müzeyyen eyle! Hoş gelen Ramazan’ın hoş bulduklarından eyle! Ramazan’ı bizden, bizi Ramazan’dan razı eyle!

Kur’an’ı bizden, bizi Kur’an’dan hoşnut ve arzı eyle! Vahyi bize aç, bizi vahye aç ! İlahi Kelamın ışığını susuz gönüllere elimizle saç! Çünkü insanlık bu suya muhtaç ya Rabbi ! Rab! Bizi orucun başını dik tutanlardan, Başını oruçla dik tutanlardan kıl! Kendini kaybedenlerden, kendini unutanlardan değil, Kendini oruçla tutanlardan kıl! Ramazanı ruhumuza gıda gönlümüze ferman, Gözümüze fer dizimize derman kıl! İmanımızı sorunlarımızın elinde kar gibi eritme, Sorunlarımızı imanımızın elinde kar gibi erit! Bizi bir lahza kendimizle başbaşa bırakma! Ellerimizi bırakma, Allah’ım! Âmin. Münib Engin NOYAN

Aynayla dost olun...

SAYFA 10 sb

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

sağlık LA TAHZEN & ÜZÜLME

SEYR-Ü SEFER

Senai DEMİRCİ zülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Ü Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki

kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın. Üzülme! Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni. Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir. Üzülme! Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine. Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir. Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki… Üzülme! Üzülüyorsan, şımaramazsın. Kibrin kirli tuzağına düşemezsin. Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların. Uzak geçersin isyanlı yollardan. Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin. Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki… Gözden çıkarmamış olmalı seni. Üzülme! Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir. Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden. Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını. Umudunu kes sahte doymalardan. Yüreğini küstür coşkulardan. Kapı açıldı açılıyor demektir. Üzülme! Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki… Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır. Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini, elindekileri saymaya başla. Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir. Bak işte zenginsin.

zeynep yurttaş

zynpyurttas@gmail.com

Üzülme! Seni bir "İşiten" var. Seni senin kendini bile sevmenden önce O sevdi seni. Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni. Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O. Yüreğinin her yangınına O yetişiyor. Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O. Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor. Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor. Seni herkesten çok anlıyor, seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyor. Gözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını. Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni. Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor. Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor. Üzülme! Varlığının tenine çiziktir her hüzün. Varlığından haber verir üzüntün. Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin? Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı. Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde, senin adını ilk O andı. Hatırını bildi. Seni yanına aldı. Hep yanında oldu. Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı. Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı. Üzülme! O’nun en sevdiği kulu da yalnız kaldı. Taşlandı. Sürüldü. Yaralandı. Aç susuz kaldı. Yuvasına uzaktan gözleri yaşlar içinde baktı. Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı. Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı: "Lâ tahzen, innAllahe meânâ." Üzülme! Kaldır yüzünü yerden. Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili. "Rabbin sana küsmedi ki…" Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin. "Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki…"

Ahmet Demirezen yazdı

Büyük Usta Hakka yürüdü YAYINLANMIŞ ESERLERİ

Tiroitten korunun Ayna karşısında boğazdaki şişliklerin kontrol edilmesi, tiroit kaynaklı hastalıklarda erken teşhisi kolaylaştırıyor

A

TİROİT hormonuyla ilgili sorunların erken teşhisinin ileride ortaya çıkabilecek problemleri önlediğine işaret eden Prof. Nilgün Başkal, şunlara dikkati çekti: “Anne karnında iyot eksikliği zeka geriliğine yol açar. Ayrıca kadınlardaki tiroit problemi üreme fonksiyonunu olumsuz etkiler. Bebek planlayan kadınlar bu nedenle mutlaka tiroit hormonuna baktırmalıdır. Eğer gebelik planlı değilse hamileliğin ilk ayında kontroller yaptırılabilir. Bunun tespiti çok basit bir kan tahliliyle mümkündür.”

nkara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nilgün Başkal, tiroit bezinin düzgün çalışmasının insan sağlığı açısından önemine işaret ederek, ayna karşısında yapılacak boyun muayenesinin bu tür hastalıkları önlemede yararı olduğunu söyledi. Başkal, ''Ayna karşısında yapılacak boyun muayenesinde dolgunluk, şişlik gibi belirtiler tespit edilmesi halinde tiroitle ilgili hastalıktan şüphelenilmelidir'' dedi.

Alzheimer hastalarına aşı umudu İ

sviçleri doktorlar yaptıkları deneylerde alzheimerda etkili olan aşı üzerindeki çalışmalarda son aşamaya geldi. Karolinska Üniversite Hastanesi geriatri bölümü profesörlerinden Bengt Winblad tarafından yapılan açıklamaya göre, geliştirilen aşı 58 hasta üzerinde denendi ve sonuçlar yüzde 80 oranında olumlu sonuç verdi. Çalışmalarda, alzheimer hastalarının beyninde gelişen "beta amiloid" adlı maddenin

içinde bulunduğu aşının hastaya enjekte edilmesiyle birlikte, bağışıklık sisteminin güçlenerek, hastalıklı bölgede antikorlar geliştiği, kan dolaşımının hızlandığı ve hastalığa neden olan maddelerin temizlediğinin görüldüğü tespit edildi. Prof. Winblad, 5 yıl içinde kullanıma hazır olacak aşının gelecekte hafif ve orta derecedeki alzheimer hastalarının tedavisinde kullanılabileceğini söyledi.

İyotsuz tuz kullanımının Batı Karadeniz ve İç Anadolu başta olmak üzere hala ülkenin birçok yerinde yaygın olduğunu dile getiren Başkal, kişilerin, tiroit bezinin fonksiyonunu gereği gibi yerine getirip getirmediğini iyi kontrol ettirmesi gerektiğini vurguladı. Tuzdaki iyodun uçmaması için mutfakta birtakım önlemlerin alınmasını isteyen Başkal, ''Yemek ocaktan alınmadan hemen kısa süre önce tuz atılmalıdır. Ayrıca tuz güneş ışığı almayan bir kapta saklanmalıdır ki içindeki iyot uçmasın'' dedi.

Ögrenci ve Ebeveyn Koçu

Ö

lüm, bizi çağıran, sessizliğin sesidir; Dünyadaki koşunun mezarda bitmesidir...” Abdurrahim Karakoç 1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Ekinözü ilçesinde dünyaya geldi. Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sardı. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. Fedai Yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi. 1981 yılı Mart ayında emekli oldu. Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır. 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. 30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı,

Hasan'a Mektuplar (1965) Akıl Karaya Vurdu(1965) Eli Kulakta (1969) Vur Emri (1973) Kan Yazısı (1978) Suları Islatamadım (1983) Beşinci Mevsim (1985) Dosta Doğru, Akıl Karaya Vurdu (1994) Yasaklı Rüyalar (2000) Gökçekimi (2000) Gerdanlık - I (2000) Gerdanlık - II (2002) Parmak İzi (2002) Yağmur Yerden Yağar (2002) Anadolu'da Bahar(2007) Barış Çağrısı-Dünya Barışına Çağrı Grubu-Meneviş Yayınları(2009)

hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı. Şiirlerinde esas unsur insandır. Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı. 1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı: 'Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım'. 2012 yılında ciğerlerindeki enfeksiyon nedeniyle bir süre Konya'da tedavi gören Karakoç'un, 25 Nisan 2012 günü tedavi gördüğü hastanede Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ziyaret etti. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gören şair ve yazar Üstad Abdurrahim Karakoç, dünya yurdundundaki koşusunu bitirip, Ahirete hicret etti. Rabbim Rahmetiyle muamele etsin, Cennetine koysun. Yiğit adamdı vesselam...


SAYFA 11 renkli

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI

spor

9 Haziran 2012

Altın Maratona büyük ödül 2

11

İstanbul’da bu yıl ilk kez Altın Kategori’de (Gold Label) koşulacak Kıtalararası Avrasya Maratonu’nda İBB’nin aldığı karara göre dereceye girecek sporculara, toplam 1 milyon bin dolar ödül dağıtılacak

012 Avrupa Spor Başkenti, 2020 Olimpiyat Oyunları düzenleme adayı İstanbul’da bu yıl ilk kez Altın Kategori’de (Gold Label) koşulacak Kıtalararası Avrasya Maratonu’da dağıtılacak ödüller belirlendi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yaptığı toplantıda alınan karara göre 2012 Avrasya Maratonu’nda dereceye girecek sporculara toplam 1 milyon bin dolar ödül dağıtılacak. 11 Kasım’da düzenlenecek 34. Kıtalararası Avrasya Maratonu’nun ödül kategorileri ve miktarı belli oldu. Son 3 yıldır Gümüş Kategori’de (Silver Label) koşulan ve geçen yıl gösterilen başarılı organizasyon sonrası Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF) tarafından ‘Altın Kategori’ye (Gold Label) yükseltilen Kıtalararası Avrasya Maratonu’nda bu yıl yine rekor bir ödül dağıtımı olacak. 2012 Avrupa Spor Başkenti İstanbul’da iki kıta arasında gerçekleştirilecek dünyanın en iyi 19, Avrupa’nın en iyi 7 maratonundan biri olan 34. Kıtalararası Avrasya Maratonu’nda bu yıl toplam 1 milyon bin dolar ödül dağıtılacak. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi yaptığı toplantıda Avrasya Maratonu ödül kategorilerini ve miktarlarını belirleyerek karara bağladı.

BİRİNCİLERE 50 BİN DOLAR ÖDÜL

Her yıl dünya çapında atletlerin katıldığı 42 kilometrelik maratonda erkek ve bayanlarda birinciye 50 bin dolar, ikinciye 25 bin dolar, üçüncüye 15 bin dolar, dördüncüye 10 bin dolar ve 5. olacak sporcuya 8 bin dolar ödül verilecek. Maratonda Türk sporcular arasında birinci gelen erkek ve bayanların ödülü 20 bin, ikincilerin 10 bin, üçüncülerin ise 5 bin dolar olarak belirlendi. 15 kilometre Koşusu'nda erkek ve bayanlar kategorisinde birinci olan sporculara 4 bin dolar, ikincilere 2 bin 500 dolar, üçüncülere bin 500 dolar, dördüncülere ise bin dolar ödül verilecek. 15 Kilometre Koşusu’nda Türk sporcular kategorisinde bayanlar ve erkeklerde birinci olanlar bin 500 dolar, ikinciler bin dolar, üçüncüler ise 500 dolar ödül alacak. 34. Kıtalararası Avrasya Maratonu Bedensel Engelliler Koşusu’nda (Tekerlekli Sandalye) bayanlar ve erkeklerde ilk 3’e girenlere ödül verilecek. Birinci olacak sporcuya 5 bin dolar ödül verilirken, ikincilere 3 bin dolar ve üçüncü sporculara ise 2 bin dolar ödül dağıtımı yapılacak.

Dünyanın En Hızlı Yelkencileri İstanbul’da

2012 Avrupa Spor Başkenti İstanbul, 2006 yılından bu yana birçok ülkede düzenlenen ve dünyanın en yetenekli yelkencilerinin yarıştığı Extreme Sailing Series Yelken Yarışları’na ikinci kez ev sahipliği yapıyor. Ahırkapı Sahili’nde 8 Haziran Cuma Günü başlayan ve 3 gün sürecek yarışlarda, dünyanın en iyi 8 takımının mücadelesi nefes kesecek. 2012 Avrupa Spor Başkenti ve 2020 Olimpiyat Oyunları düzenleme adayı İstanbul’da gerçekleştirilen bu büyük organizasyonda dünyanın en iyi 8 takımı kıyasıya yarışacak.

Yaz Spor Okulları başlıyor...

ağcılar Belediyesi Yaz Spor B Okulları yoğun ilgi görüyor. Kayıtların devam ettiği Yaz Spor

Okulları’nda 12 ayrı branşta yaklaşık 40 gün boyunca eğitim verilecek. Evlerinden servisle alınacak öğrenciler, eğitimin ardından yine servisle evlerine bırakılacak. Mahmutbey Stadyumu’nda ünlü futbolcuların katılımı ile gerçekleştirilecek karşılaşma ile açılışı yapılacak olan Yaz Spor Okullarında, uzman eğiticiler eşliğinde futbol, voleybol, basketbol, badminton, tenis, halk oyunları, atletizm ve satranç olmak üzere toplam 12 ayrı branşta eğitim verilecek.

B

Kupa BEDAŞ’ın oldu

GÜNGÖREN Belediyesi’nin 8 yıldır ‘Renklerin kardeşliği’ ilkesiyle düzenlediği ‘Kurumlararası Futbol Turnuvası’nda kupaya BEDAŞ uzandı. Yaklaşık bir aydır devam eden gurup mücadelelerinde Finale yükselen Halk Eğitim Merkezi ve BEDAŞ’ın kupa heyecanı görülmeye değerdi. Onlarca kurumun mücadele ettiği futbol turnuvasında bugüne kadar hiç kupa kazanamayan BEDAŞ, mutlu sona penaltılar sonucunda ulaştı. Normal süresi 1-1 tamamlanan mücadelede gol uzatmalarda da gelmeyince penaltı atışlarına geçildi. Penaltıları 5-4 kazanan BEDAŞ, kupaya uzanmanın mutluluğunu yaşadı. Futbolcular madalyalarını ve kupayı Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman’ın elinden aldı.

eylikdüzü Belediyesi tarafından kurulan Beylikdüzü Belediyesi Arama ve Kurtarma Ekibi (BEYAK) içerisinde şimdi de Su Altı Kurtarma Timi kuruldu. Beylikdüzü Belediye Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesindeki 10 dalgıç ve 1 eğitmenden oluşan Su Altı Arama Kurtarma Ekibi, Dünya Rekortmeni Cem Karabay öncülüğünde hazırlanıyor. Kendi alanlarında uzman personeller yetiştirmeyi hedefleyen ekip, meydana gelebilecek boğulma olayları ve

Beyak ‘Su Altı Kurtarma Timi’ İŞBAŞINDA! su altı arama çalışmalarına müdahale edecek ve 24 saat hazır bulundurulacak. İlk dalış eğitimini başarı ile tamamlayan ekip, Academia Center Spor Salonu yüzme havuzundaydı. Yüzme, kurtarma, dalış ve scuba eğitiminden geçen üyeler, oldukça zorlu koşullardan başarıyla çıkmak için mücadele etti. Tim, haftada 4 gün olmak üzere toplam 2 hafta boyunca eğitim alacak ve eğitimi tamamlayacak. Ekip, uygulamalı eğitimini Bodrum koylarında gerçekleştirdi.


SAYFA 12 renkli

SIYAH MAVI KIRMIZI SARI


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.