Abdullah Öcalan - Demokratik Modernite Kadın Devrimi Çağıdır

Page 1

Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ABDULLAH ÖCALAN

DEMOKRAT K MODERN TE KADIN DEVR

ÇA IDIR

Bilim ve Ayd nlanma Yay nlar 1


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

Bas m Yeri: Azadi Matbaas Bas m Tarihi: A ustos 2010

2

r


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

NDEK LER DESTANSI ÇALI MAM ....................................................................................................... 5 DO AL TOPLUMUN B LGE KADINI .........................................................................12 Klan, Kad n-Ana Etraf nda Olu an Bir Birliktir ....................................................15 Ana-Tanr çayla Birlikte Kutsanan Toplumsall k .................................................18 Kutsal Ana Kültünden Güçlü Kurnaz Erkek Kültüne Geçi ..............................24 KAR I DEVR M....................................................................................................................27 Ana Tanr çan n Toplumsal Düzenine Sald .........................................................31 Ataerkil Otoritenin Kök Salmas ..................................................................................33 Tüm Kölelikler Kar la rma Temelindedir.............................................................40 Zigurat Sisteminde Kad n Ve Aile Gerçekli i.........................................................48

3


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

Uygarl k Gelene i Kad

r

‘Erke in Tarlas ’ olarak Yarg lar ...................... 54

Ev Ekonomisinin Talan yla Kad

n Daimi Tecavüzü .................................... 62

Kad n Eme inin Gasp Üzerinden Biçimlenen Olgu: ktidar..................... 67 Analitik Zekân n Duygusal Zekâdan Kopu u ........................................................ 72 Cinsiyetçi Toplumun Birinci Ve kinci Büyük K lmas ................................. 75 Kapitalist Modernite: Kad n Dü man ....................................................................... 79 En Eski Ve Yeni Sömürge Ulusu Kad nlar................................................................ 91 lk ve Son Sömürge Kad n................................................................................................... 93 Ortado u’da Kad n, Hanedanl k, Aile Ve Nüfus Sorunu ..............................104 Toplumsal Cinsiyetçili in Özgürle tirilmesi........................................................115 Kad

n Do as Karanl kta Kald kça ........................................................................125

Ortado u’da Kad n Devrimi............................................................................................133 Nas l Ya amal , Ne Yapmal Ve Nereden Ba lamal ......................................137

4


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

DESTANSI ÇALI MAM Kad n Ya Tanr ça Kutsall

çinde Olacak Ya da Hiç Olmayacakt !

Ortado u’da üçüncü destans çal mam, kad n özgürlü üne ili kin olan r. Bana göre anayurtlar n ve eme in kurtulu çal malandan daha öncelikli olmas gereken bu çal ma en zor olan yd . Kad n, gericili in ve kölecili in ilk ve köklü ezilen s , ulusu ve cinsiydi. Görünü te cins farkl , e itsizlik ve bask için gerekçe yap r. Tarih derinli ine ara ld nda anla lacakt r ki, kad nlar tamamen sosyal ve siyasal egemenli in ilk kurbanlar r. Kad n insanl a dayat lan her tür e itsizli in ve kölele tirmenin ilk s r. Kad n kölele tirildikten, evin uysal ve evcil bir nesnesi (özne de il) 5


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

haline getirildikten sonra, s ra s fl toplumu ve devleti yaratmaya gelmi tir. Zalim ve yalanc erkek kad dü ürdükten sonra, bundan ald cesaretle di er insanlar ve kendi cinsini de ezmeye ve tutsak lmaya yeltenmi ; en büyük yalanc dü ünce sistemleri olan mitolojileri ve dinleri yaratm r. Tabii halklar için do ruya yakla ran mitoloji ve dinler de vard r. Biz egemenler ve sömürücülerin yalank ve zorbal k üreten din ve mitolojilerinden bahsediyoruz. Bu din ve mitolojilere bak ld nda, kad n bin bir hile ve zorbal kla görkemli tanr ça taht ndan ad m ad m dü ürülmekte, önemsiz k nmakta ve en son yok edilmektedir. Özgürlük sava olup da bunu görmemem mümkün olamazd . Ana tanr ça dinini yaratm ve ilk a k tançalar na mekân olmu bu topraklar n özgürlük çocu u olarak, ilk büyüklerimizi ve tutku kaynaklar anlamaya çal acak, ara racak ve varl k gerekçelerini bulacakt m. Kad n sorununa yüklenmem bir ki isel onur sorunu olmam n ötesindedir. Basit cinsellik ihtiyaçlar n ise tam kar ndad r. Cinslerin bulu mas mutlaka hayvani cinsel güdünün üstüne, büyük dostlu un ve yolda n seviyesine ç karmak, bana gerçek bir yi itlik gibi geldi ve kad na uzanmaktan çekinmenin korkakl k oldu unu fark ettim. Korkuyu egemen erkek yaratm . Namus ad alt nda bu oyunu oynuyordu. ‘Seviyorum’ derken bile, ikinci seferinde b çakl yordu. Haks zl deh et vericiydi. Cins olarak kad h rpalam , fizi ini, zekâs ve duygular mahvetmi ti. Kad inan lmaz derinliklere dü ürmü tü. En benim diyen sosyalist erkek ve hatta kan bile bu oyunun basit figüranlar olmaktan kendilerini kurtarayordu. Özgürlü e büyük susam n verdi i güçle soruna yüklendim. Çok say da çözümlemeler, diyaloglar, derinlikli konu malar yapt m. Bir sahipleri olarak de il de, bir sanatkâr olarak, güzel bir fizik duru tan zekâ k lc olmalar na ve dillerinin sesiyle hiçbir maddenin veremeyece i tad verebilecek düzeye ula malar na kadar her eylerine müdahale ettim. Yeti tiler, büyük yeti tiler, ama toydular. Lanetli ya am ve erkek efendileri yan ba lar ndayd lar. Onlara kar ve onlarla birlikte büyük öz cins sava verecek tecrübe ve ustal ktan yoksundular. Bu ac yla kendilerini uçurumlardan att lar. Ate lerde yakt lar, bombalarla parçalad lar. Onlar kah6


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ramanl k ad na her eyi yapt lar. Ama yaln zd lar. Kar lar ndaki erkeklik, kaba yakla ndan ba ka tür bir yakla , e itlerin büyük dostlu unu ve yolda akl na getirmek istemiyordu. Çiçekler gibi solup gidiyorlard . Hainleri ve i birlikçileri ç ksa da, bu çabalara candan kat lanlaunutmak asla mümkün de ildir. Hele ehitleri, bu topraklar n ve halklar n en kutsal azizeleri olarak her zaman an lacaklard r. Onlar gerçek birer yi it tanr ça durumundad rlar. Kalanlar n birliklerini, partile melerini sayg yla kar lad m, yard mc oldum. Özgür ve güzel ya am n garantisi olmalar gerekti ini hep söyledim. Bir gün mutlaka gerici, yalanc ve zorba erke i hizaya getirecek güçlü kad na ula acaklar na dair duydu um inançla çabalar sonuna kadar sürdürdüm. nsan sadece mülkü olan kad yla büyümez, erkek olmaz. Ben böyle ne büyümek, ne de erkek olmak istedim; hatta böyle olmay onur k buldum. Kad zor duruma dü ürdü ümü biliyorum. Onlar ate ten bir parça haline getirdi imi de biliyorum. çlerinden büyük dü manl k edenlerin ve çok haks zl k yapanlar n oldu unu da biliyorum. Onlar yaln z k ld da biliyorum. Ama bilmelerini istedi im en önemli bir hakikat, onlar n sava n da bar n da kaderini belirleyecek kadar güçlü olmalar gerekti idir. Bu olmadan ya am haramd r. Bu olmadan a k olmaz. Bu olmadan hiçbir özlem giderilemez. Yaln zl k ve ayr k, bu büyüklüklerin elde edilmesi ve egemenlik kazanmas için, geçilmesi gereken yol ve ödenmesi gereken borç faturalar r. Ana tanr ça ve a k tanr çalar n diyar nda bin y llar n kaybettirdi i özgürlük ve e itlik gücüyle, kad n merkezli çal ma ve sava nda güzellik ve zekân n yeniden yarat laca na, var olan n yeni toplumsal sözle meyi hayata geçirecek kadar özgüce kavu aca na dair umut ve inanc belirtirim. Tüm sevgi ve sayg dolu kad n yolda nda iddia kadar, çabalar ma bir a k i çisi olarak son nefesime dein devam edece im kesindir. Anlam verecekleri ve ihtiyaç duyduklar kadar kad n yolda lar n oldu um ve hep öyle kalaca m ku kusuzdur. Tanr ça kültüne içten inanacak kadar sayg ve sevgi gücüne ula m. Büyük kad n sava ne kadar gözden dü ürmeye çal salar 7


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

da hakk verdim. Hem bir kad n için en kutsal görevlere ihanet edeceksin ve protestocu ya ayacaks n, hem de soylu kad n yolda için üzerine dü eni yapmayacaks n! Bu asla kabul edilemez. Ba ta PKK olmak üzere, tüm ilgili çevrelere kad n sava n basite al nacak bir yönü olmad göstermeye çal m. En az zorba ve yalanc erkek tanr lar kadar, do runun ve a n gücü olan tanr ça dünyas n da tan nmas , gerekli sayg ve sevginin içten gösterilmesini ilkelice ve ciddiyetle sonuna kadar göstermeye ve dayatmaya çal m. Bu da larda özgür kad n gruplar hep tanr ça esiniyle selâmlap öyle ‘anlamla maya’ çal m. S kça haberlerde geçen “Kamyon ve traktör kasalar na doldurulmu bir grup Güneydo ulu kad n filân bölgede rgatç a giderken yol kazas nda öldüler” cümlesini duydukça, sözde bu kad nlar n sahibi erkek, aile, hiyerar i ve devletine olan öfkemi hiçbir olaya daha göstermedi imi de s kça hat rlar m. Tanr ça soyundan geriye bu kadar dü nas l olabilir? Akl n, ruhumun asla kabullenmedi i bu dü ü zihnime asla yedirmedim. Benim için kad n ya tanr ça kutsall içinde olacak ya da hiç olmayacakt . u sözün do rulu unu hep dü ünürüm: “Bir toplumun kanlar n ya am düzeyi, o toplumun tan nda esas ölçüttür.” Anam için neoliti in ‘ana tanr ça kültüründen kalma’ sözünü kullanm m. Onlar gibi mand . Modernitenin yapay ana in as ondaki kutsall görmemi engellemi ti. Hayat mda büyük ac lar ya amama ra men, hiçbir olaya ciddi olarak a lamad m. Fakat modernite kal plar y kt ktan sonra, ba ta anam ve onun ahs nda tüm bölge (Ortado u) analar hep içim burkularak ve gözlerim ya ararak hat rlar m, bakar m. Anam n zorbelâ ta kuyu sat ndan (bakrac ndan) daha yar yoldayken yere indirip yudumlad m suyun anlam na, en seçkin ve yürek burkucu hat ralar m öyle bakam. Herkesin ya ad ana-baba ili kilerine, moderniteyi tüm zihin kal plar nda y kt ktan sonra bakmalar tavsiye ederim. Ayn bak aç lar tüm neolitikten kalma ‘köyün ili kilerine’ de yans tmalar isterim. Modernitenin en büyük zaferi, üphesiz on be bin y ll k in a edilmi kültür bak y kmas ve hiçe indirgemeyi ba armar. Bu kadar y lm ve hiçe indirgenmi birey ve topluluklar n8


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

dan soylu, özgür bir bak , direni ve ya am tutkusu beklenemeyece i anla rd r. Kavisin da eteklerindeki her bitki ve hayvan canl benim için bir tutku nesnesiydi. Onlarda sanki kutsal bir mana varm gibi bakard m. Onlar benim için, ben onlar için yarat lm birer arkada k. Pe lerinden çok ko tum, a kla. Benim a m biraz böyleydi. Halen bu konuda en affetmedi im hareketim, avlad m ku lar n ba hiçbir ac ma hissi duymadan koparmamd . Özne-nesne anlay alndaki derin tehlikeyi bu olaylar kadar hiçbir anlat m bana göstermedi. Ekolojik tercihim çocuklu umun bu tutku ve suçunun itiraf yla yak ndan ba lant r. Avc k kültüründen kalma bu büyük ruh tehlikesini birer avc ktan ibaret olan ‘güçlü sömürgen, buyurgan adam n’ sanat olan iktidar ve sava lar n maskesini dü ürmekle (maskeli ve maskesiz tanr larla, örtük ve ç plak krallar) ancak giderebilecektim. Bitki ve hayvanlar n dilini anlamad kça ne kendimizi anlayabilecek, ne de ekolojik toplumcu olabilecektik. Beni b rakmayan bitki ve hayvanlar n an lar na böyle anlam verecektim. tiraf etmeliyim ki, bir dönem ben de modernite hastal na tutularak, ana-baba dâhil, her eyinden kaçmak istedim. Hayatta en büyük yan lg n bu oldu unu kendime s kça itiraf ederim, ama Broadway’ n gözleminden tümüyle kopmad biliyorum; o eteklerin çocu u olarak, da lar n ba tanr ve tanr çalar n kutsal taht , eteklerini ise bolca yaratt klar cennetin kö e parçalar olarak görüp hep dola mak istedim. Ad m daha çocukken ‘da delisi’ olarak ç k. Sonradan ö rendim, bu ya am daha çok tanr Dionysos’a aitmi . Pe inde ve pa nda (Kürtçe, önünde ve arkas nda) Bakha’lar adl özgür ve sanatkâr k zlar grubu dola rm . Birlikte yiyip içip lenirlermi . Bu tanr sal ya am sevmi tim. Filozof Nietzsche de bu tanr Zeus’a tercih etmi , hatta birçok özdeyi inin alt na ‘Dionysos’un Çömezi’ unvan atarm . Köydeyken ve dinin gereklerine pek uymasa da, k zlarla ni an, ba göz oyunlar ndan çok, birlikte oynamaya çok istekliydim. Do al da bana göre böyle olmal yd . Hâkim kültürün kad kapatmas na asla ho görü göstermedim. Namus dedikleri kanunu tan mad m. Halen kad nla s rs z özgür tart maya, oynamaya, ya am n di er tüm kutsallar payla maya 9


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

yan m ‘evet’, ama birbiriyle ad na ne dersek diyelim, gerekçesi ne olursa olsun, güç temelinde ve mülkiyet kokan köleliklere, ba klara ise sonuna kadar ‘hay r’d r. Da lar n eteklerinden hemen ba layan ovalar n bahar aç ndan güz kapan na kadar üretime haz rlanmas , derlenmesini, harmanlanmas , tanelerin toplanmas babam n çiftçili inden hat rlad kça, hiçbir roman n vermedi i duygu yüklenimlerimi zor tutar m. Büyük hay flanmam var. Neden o tanr yolcular tam anlay p arkada olamad k? Gerçi tüm ili kilerim arkada k içindeydi. Ama o korkunç modernite ili kileri yüzünden, ölümünün bile büyük yas tutamamay halen affedemiyorum. Belki de babalar n en güçsüz, ama saf, temiz tanr kullar ndan biriydi. Fakat bana göre çiftçi babalar en de erlisidir yine. Toplumsal gerçeklikten kaçmak zannedildi inden daha zordur. Özellikle bireyi olunan soy toplumu için bu böyledir. Yedi ya civanda anayla girilen toplumsal yar süreci, halk tabiriyle yetmi ine kadar öyle gider. Anan n toplumsalla man n esas gücü oldu u bilimsel olarak da tespit edilen bir do rudur. Ki ili im aç ndan ilk suçum, anan n bu hakk ku kulu bulmam ve kendi toplumsall ma en erkenden kendimin karar vermesidir. Evrenimiz hakk nda son bilimsel tespitlere göre en az ndan yirmi milyar y ll k bir zaman çok özgün bir yarat olan insan toplumunu anas z ve efendisiz olarak yaln z ya amaya cüret etmem ba ba na incelenmesi gereken bir konudur. Anam n büyük uyar lar , bo ma denemelerini ciddiye alsayd m, ya ad m trajedilerin yolu aç lmayabilirdi, ama annem bin y llar n tanr ça kültünün belki de tükenmekte olan en çözümsüz son kal nt simgesiydi. Çocuk halimle bu simgeden korkmamak kadar sevgi ihtiyac da pek duymamakta kendimi özgür hissetmekten çekinmedim. Fakat ya amam n tek art n onun namus ve onuru oldu unu, bunu korumamdan geçti ini de bir an için de olsa unutmad m. Onurunu koruyacakt m, ama kendimce do ru buldu um biçimde. Bu dersten sonra anam benim için art k yoktu. O tanr ça art ilgimden silinirken, benim için ne duydu unu hiç sorgulama gere ini duymad m. Zalimce bir ayr , ama bu bir gerçekti. Kehanetleri mi, beddualar m desem, söyledikleri a rla an trajik 10


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

anlarda hep hat rlan r oldu. En de me bilgenin tespit edemeyece i do rulard bunlar. Bir büyük do rusu, “Arkada lar na çok güveniyorsun, ama çok yaln z kalacaks n” biçimindeydi. Fakat benim do rum da arkada lar mla toplumsall ben kuracakt m. Ya am öykümün kurulu u böyle ba lar. steseydi de anam n bana verece i bir toplumu yoktu. Çoktan da lm . Onun yapmak istedi i bir ya am tutama yd . Amanoslardan Zagroslara kadar bu silsileler alt nda ya am ve halen ya ayan halklar , da lar n zirvesindeki tahtlar nda oturan tanr ve tanr çalar n kutsal yolcular olarak de erlendiririm. Moderniteye göre ‘geri’lik suçlamas n art k kesinlikle tersinin do ru oldu una inan yorum. lerilik-gerilik bir ideolojik yarg olup, sadece geri de il, insanl k dü man olan kapitalist-modernite zihniyetini iyi çözmek, gerçek insanî temellere inmek oldu undan özgürlü e büyük dönü sa lad ma inan yorum. KÂRCILIK, ENDÜSTR YAL ZM ve ULUS DEVLETÇ K’ ten ibaret modernite cehenneminden kurtulmakla her ey daha iyi anla yor ve ya am n anlam zenginli ine yol aç yor. unu demeye çal yorum: Kapitalist ya am tarz bana göre deil. Ara s ra özenmedi imi söyleyemem. Ama hiç ba ar yetene imin olmad n tamamen fark nday m. Ondan önceki ve birlikte özümsendikleri halleriyle bir ‘koca erkek’ olamayaca n da fark ndam. Sistem aç ndan gülünç kal nd m söylenebilir. Ama ben sistemi korkunç kanl , bask ve sömürülü görüyorum. Bu olgular n varolu çulu unda ya am n tam bir i rençlik, tiksinti oldu u filozofik ya am n kar parametresi veya paradigmas r. Kendimi hiç abartmayaca mdan eminim. Ama bir insan olarak kendimi savunmam hem en temel bir ya am belirtisi, hem de toplumsall kta ya am iddias olanlara kar temel ahlaki görevimdir. E er iktidarlarca çizilen anlam na kat lmad m, fakat yine de ciddiye al nmas gereken anlaml bir yurtta ktan bahsedeceksek, ona kar da görevli ya amay bilmek bu ahlak n gere idir. Sorun ya ay p ya amamak de il, do ru ya amay bilmektir. Her ne kadar do ru ya amay çok ba armasak da, daha önemlisi onun aray ndan vazgeçmemek, o yolun yolcusu olmakt r. 11


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

DO AL TOPLUMUN B LGE KADINI Toplumsall k nsan Türünün Varl k Ko uludur

nsan türünün kendinden önceki primat (insana en yak n familya) türünden kopup insanla mas , toplumsalla ma düzeyiyle at ba gitti i sosyal bilimin en yak n bir gerçe idir. Yaln z birey ve toplum halindeki ya am, birbirinden ne kadar soyutlan rsa soyutlans n, teorik olarak ispatlanamaz bir olgudur. Yaln z birey yoktur. Toplumu y lm birey olabilir, ama en az ndan bu birey bile y lm toplumunun an lar yla birlikte ayaktad r. O an larla yeni toplumsalla mas da anl kt r. nsan türünün güç kazanmas tamamen toplumsal düzeyiyle kurdu u ili kiye ba r. Bireyi zay f k lman n, kölele tirmenin en vah i tarz , ona dayat lan yaln zl k düzeyidir, ya ad tecrittir. Sürüler halindeki köleler, köylü serfler, ehirli i çiler yine bir toplumdurlar. Zaman zaman isyan ederek kendilerini hat r12


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

larlar. Di er yandan yaln zl k en yaman ö reticidir. Tarihte tüm ünlü bilge ve peygamberlerin inziva süreci de bu gerçe i yans r. Do al toplumdan kast m, insan türünün primatlardan kopu la birlikte içine girdi i ve hiyerar ik toplumun ortaya ç kt sürece kadar süren uzun toplumsal zamanda ya ayan insan topluluklar düzenidir. Genellikle klan olarak kavramla lan ve nicelikleri 2030 dolay nda seyreden bu topluluklar için, kulland klar ta âletleri itibariyle paleolitik ve neolitik dönem insanl da denilmektedir. Do ada avc k ve toplay k temelinde haz r bulduklar yla beslenmektedirler. Bir anlamda haz r do a ürünleriyle geçinmektedirler. Bu di er yak n hayvan türlerine benzeyen bir beslenmedir. Dolay yla bir toplumsal sorundan bahsedemeyiz. Klan z sürekli ara racak, buldu unda ya toplayacak ya da avlayacakt r. Aletler ve ate ke ifleri geli tikçe ürünleri daha da artacak, artt kça tür olarak daha zl geli ecek ve primatlarla aradaki mesafe aç lacakt r. Evrimin do al kurallar geli meyi belirlemektedir. Ara rmalar yakla k yüz elli-iki yüz bin y l önce Sapiens türün simgesel dil özelli ine yakla göstermektedir. aret dili yerine, ilk defa modern dillerin atas olan simgesel de er kazanan seslerle anla man n, tahminen elli bin y l önce ayn Rif hatt ndan kuzeye aç p dünyaya yay ld da göstermektedir. Simgesel dille anla ma büyük bir avantaj sa lamaktad r. Daha iyi anla an ve hareket eden gruplar n üstünlük sa lamas dü ünülebilir. Di er türlerin tarih sahnesinden h zla silinmeleri bu geli meyle ba lant olabilir. Dönem ayn zamanda Dördüncü Buzul ça r. ki geli menin çak man o döneme kadar daha yayg n tür olan Neanderthal’in sonunu getirdi i di er tahminler aras ndad r. Dünyan n yeni efendisi, tüm ha metiyle sahnededir: Homo Sapiens Sapiens = Dü ünen ve konuan insan. Ba lang nda dillerin ve rklar n ayr na rastlamamaktay z. Fakat daha büyük topluluklar halinde plânl avc k yapklar , ma aralar ev ve mabet gibi kulland klar , kad n toplay kta erke in avc kta uzmanla tahmin edilebilir. Baz arkeolojik bulgular, konu an türün bu temelde oldukça geli ti ini kan tlamaktad r. Fransa’yla spanya aras ndaki bölgede ve Hakkâri’deki baz ma aralardaki çizimler hayli güçlü ve bu dönemden kalmad r. ki 13


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

bölgenin de Afrika ç Do u ve Bat Akdeniz üzerinden kar la lan ilk elveri li alanlar te kil etmesi genel göç teorisiyle uygunluk göstermektedir. Ana odak Yukar Mezopotamya oluyor. Toplum yeni icat ve üretim araçlar nda bir patlama ya yor. Bir nevi neoliti in endüstri dönemi ya an yor. Ana kad n bu kültürde ana-tanr ça kat na yükseliyor. Büyük ihtimalle yeni toplumun olu umundaki rolü belirleyicidir. Anac l düzen klân toplumuna damgas iyice vuruyor. Erkekle çeli ki yeni yeni aç lmaya ba yor. Simgesel dile geçilmi tir. Güney’den Semitik ad kazanm siyah derili gruplar n art k eskisi kadar kolayca ana hat olan bölge üzerinden Asya ve Avrupa’ya göçleri zorla yor. Semitik kültürün olu umunda bu etken önemli rol oynasa gerek. Kuzey’den de daha çok sar ve K lderili diyebilece imiz gruplar bölgeye kolay geçi yapam yor. Bir kolu Amerikan K tas ’na (Bering Bo az ’ndan, tahminen M.Ö. 12.000–7.000) geçerken, di erleri Çin, Orta Asya ve Do u Avrupa’da yo unla yor. Ortadaki beyaz tenli Hint-Avrupa grubu, iklim ve beslenme ko ullar nedeniyle baat, hegemonik rol oynuyor. Özellikle Verimli Hilal’deki grup hegemon gruptur. Uzun süre uygarl k a amas na kadar bu s fat koruyacakt r. Do al toplumdaki insan, kendisini birlikte oldu u klan üyeleriyle bir bütün olarak ya atmak kural na olmazsa olmaz kabilinden ba r. Klan n bir üyesi di erinden ayr cal kl bir ya am dü ünemez; klan d nda ya am dü ünemez. Avc k yapabilir, hatta yamyaml k da yapabilir, ama tüm bunlar klan ya atmak içindir. Klanda ya am kural ‘ya hep ya hiç’ kural r. Tüm toplumsal veriler klanlar n bu özelli ini vurgulamaktad r. Bir kütle ve ahsiyettir. Bireylerin ondan ayr bir ahsiyeti ve hükmü dü ünülmüyor. Klân n önemi, insan n ilk ve temel var olma tarz nda yatar. mtiyazs z, s fs z, hiyerar isi olmayan, sömürü tan mayan toplum biçimidir. Milyonlarca y l sürmü tür. Bundan u sonuç ç kar: nsan türünün toplum olarak geliimi uzun süre hakimiyet ili kilerine de il, dayan ma ilkesine dayan r. Do ay ba nda büyüdü ü bir ‘ana’ olarak haf zas na yerle tirir. Kendi aralar nda ve do ayla bütünlük esast r.

14


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Klan, Kad n-Ana Etraf nda Olu an Bir Birliktir Totem belki de ilk soyut kavramla rma düzenidir. Totem dini olarak da de erlendirilen bu düzen ilk kutsall , tabu sistemini de olu turmaktad r. Klan totemin simgesel de erinde kendini kutsamaktad r. lk ahlak kavram na da bu yoldan ula maktad r. Çok iyi bilincindedir ki, klan toplulu u olmazsa ya am sürdürülemez. O halde toplumsal varl klar kutsald r ve en yüce de er olarak sembolle tirip tap lmal r. Din inanc n gücü de bu kaynaktan gelmektedir. Din ilk toplumsal bilinç formu oluyor. Ahlakla bütünlüklüdür. Bilinçten giderek kat bir inanca dönü üyor. Art k toplum bilinci din formunun geli tirilmesi biçiminde olacakt r. Din bu özelli iyle toplumun ilk temel haf zas , köklü gelene i ve ahlak n kayna r. Klan toplumu prati iyle ne kadar bilinç geli tirse, bunu hep toteme, dolayla kendi yetene ine ba lam oluyor. Simgesel olarak totem gerçe inde ise, insan toplulu unun giderek ba ar olmas sürekli kutsamay da beraberinde getiriyor. Kutsama kutsal n, kutsall k ise toplumun gücü oluyor. Toplumla olu an gücün kutsall kendini daha aç k olarak büyücülükte gösterir. Büyücülük toplumun güçlenme denemesidir. Mevcut bilinç düzeyi ancak büyücülük biçiminde pratikle ebilir. Büyücülük bilimin de anas r. Sürekli do ay gözetleyen, onda yaam bulan, do umu tan yan kad n bu toplum (do al toplum) tarz n bilgesidir. Büyücülerin daha çok kad n olmas bu gerçe in ifadesidir. Do al toplumda olup biteni ya am prati i gere i en iyi bilen kad nd r. Bu dönemden kalma tüm yontularda kad n izi görülmektedir. Klan kad n ana etraf nda olu an bir birliktir. Do urmas , çocuk bak onu en iyi toplay ve besleyici konumuna zorlamaktad r. Çocuk sadece anay tan maktad r. Erke in henüz mülk olarak kad n üzerinde bir etkisi yoktur. Kad n hangi erkekten gebe kald bilinmedi i gibi, çocuklar n hangi kad ndan oldu u bellidir. Bu do al zorunluluk, kad na dayal bir toplumsall n gücünü de ortaya koymaktad r. Bu dönemde kavramla lan kelimelerin ekseriyetle di il karakterde olmas bu gerçe in di er bir kan r. Erke in daha son15


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ra geli ecek sava ve hâkimiyeti de bu dönemdeki güçlü hayvanlar avlama özelli inden kaynaklan r. Fiziki özellikleri erke i uzakta av aramaya, klan tehlikelerden korumaya daha çok zorlamaktad r. Belirleyici olmayan bu roller erke in neden silik kald da aç klamaktad r. Klân içinde özel ili kiler geli memi tir. Toplay k ve avc kla elde edilen hepsinindir. Çocuklar tüm klân nd r. Ne erkek ne de kad n daha özelle memi tir. Bu toplum tarz na ilkel komünal denilmesi de bu temel özelliklerinden dolay r. Klan diye adland rd z toplumsall k üphesiz ki dura an bir olu de ildir. Türün fark (di er insan ms primatlardan) geli tirmesi, klân toplumunun da geli mesidir. Temel sorunu var kalmakt r. Genel olarak da bir toplumun (binlerce toplulu un toplumu) sorunu öncelikle var kalmak, ayakta durmakt r. Kendini toplum olmaktan karmak isteyen güçlere kar varl savunmakt r. Her zaman ve her yerde toplumlar n bu sorunu vard r. Bu savunma bazen tehlikelere, risklere kar öz savunma biçiminde varl korumak hedefine kilitlenir. Bazen elveri li simbiyotik, kar kl geli meye f rsat tan yan yararl bir ortam ve varl klar olur. O zamanda ve o yerde pozitif geli me h z kazan r. Türün klan veya toplumun maddi ve manevi kültürce zenginle mesi ya an r. Son dönem sosyolojik kavramlar olan ‘ben ve öteki’ ikilemini sarmalayarak anlat rsak, benler tehlike, risk arz eden ötekiler kar nda öz-savunmaya geçer. Ya ötekini yener, geli meye devam eder; ya denge durumunda kal r, varl korur, ama geli me yava lar; ya da yenilgiyle kar la r, yenilgi düzeyine göre varl k smen veya tamamen yitirir. O zaman kendisi olarak varl k olmaktan ç kar. Ba ka varl n nesnesi olur. Ya da asimile edilerek, ba kas olarak var olmaya devam eder. Çarp k veya yozla var olmalar denilen kategoriler olu ur. Daha somut olarak, toplumun varl k mücadelesi daha basit oluum düzeylerinde bir yandan y rt hayvanlara av olmamak, di er yandan iklim ko ullar ndan, yetersiz besin ortamlar ndan ve hastaklardan korunmak için do al ko ullara kar hep mücadele içinde olur. Tehlikeler varl tehdit ederken, elveri li ko ullar olumlu geli tirir. Büyük k sm Afrika’da ve yakla k son bir milyon y da Avrupa ve Asya’da geçen bu serüven temel halkalar ndan s rl da ol16


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sa ayd nlat lm r. Birbirine benzeyen, henüz simgesel konu ma tarz geli tirmemi , yüz ki iye varmayan say sal nicelikteki bu toplumsall k, a rl kl olarak biyolojik özelliklerinin de etkili oldu u, ama daha çok topluluk prati i nedeniyle ana-kad n etraf nda olu ur. Kümele ir. lk dillerin kad n ekli yap da bu gerçekli i do ruluyor. Toplumun anac l karakterini göz ard etmemek gerekir. Ana-kad bir ef, bir otoriteden ziyade, ya am tecrübesiyle ve çocuk beslemesiyle do al bir ‘idari’ güç oda görmek önemlidir. lk ev düzene ine benzer yerle imlerde odak konumu ve çekicili i daha da artar. Babal k kavram çok sonradan ortaya ç kan bir sosyal ili ki olup, uzun a amalarda toplum bu kavramdan yoksundur. Miras kurumu, mülkiyet düzeni geli tikten sonra ataerkilli e ba olarak geli ir. Çocuklar n aidiyeti ve day k, yani ana-karde li i daha erken ortaya kan kavramlard r. Besin toplay ve s rl ölçüde avc k, maddî ihtiyaçlar giderme biçimleridir. Klân üyesi olmak ya am n en önemli güvencesidir. Büyük ihtimalle klân toplumundan d lanmak veya tekle mek ölümle sonuçlan rd . Klâna sa lam bir toplum çekirde i olarak bakmak gerçekçidir. Toplumun en aslî biçimidir. lkel komünal ana düzeninde ekonomi kültürünün temeli at lmaktad r. Toplay k ve avc kla sa lanan besinler an nda tüketilmekte, post ve liflerinden yararlan lmaktad r. A rl kl olarak anakad n klan n düzenleyici otoritesidir. Bir nevi ilk anac l hegemondur. Klan toplumunun ana ili kisi ve çeli kisi do al çevre ko ullandan risk te kil edenlerden korunmak, elveri lilik, beslenme imkân sunanlardan yararlanmakt r. Klan kimli i bu ko ullarda hayatî vazgeçilmezlik arz etmektedir. Kar -koca mefhumu geli memi tir. Do uran ana tan nmaktad r, ama partner, çiftle ilen erkek tan nmayacak kadar önemsizdir. nsan toplumu imdiye kadar ki ya am n yüzde 98,5’ini bu biçimde sürdürmü tür. En uzun vadeli toplum biçimi oluyor. Hafif yontulan ta lar ilk temel kullan m araçlar olduu için, bu döneme Yontma Ta Devri de denilmektedir. lkel vah et dönemi denildi i de olur. Sosyolojik olarak benimsenen ad lkel Komünal düzendir. aret dili kullan lmaktad r. Dere ve göl k landa, ma ara ve kaz k çak lan kulübelerde bar nmaktad rlar. Yaklak iki milyon y l yaln z Afrika’da, bir milyon y ldan beri de Asya ve 17


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Avrupa k tas nda böyle ya and varsay lmaktad r. Yurt kavram , r, mülkiyet henüz geli memi tir. Aidiyet sadece klanla tan nmaktad r. Klân simgele tirildi inde, herhangi bir nesneyle, totemle temsil edilmektedir. Kendi içinde a ama, az veya çok geli mi lik düzeyleri olsa da, dördüncü buzul dönemi sonuna insanl k bu düzen biçimi alt nda geçi yap yor. Sonuç olarak klan formu, biçimi; toplumun do u, ilk haf zas , temel bilinç ve inanç kavramlar n geli me zeminidir. Ondan geriye kalan, sa kl bir toplumun do al çevreye ve kad n gücüne dayal olmas gerçe idir; insanl n var olma tarz n kendi içinde sömürüsüz ve bask z güçlü bir dayan mayla gerçekle ti idir. nsanl k bir anlamda bu temel de erlerin bile kesidir. Milyonlarca y l süren bu toplumsal deneyimin yitip gitti ini sanmak saçmad r. Do ada hiçbir ey yok olmad gibi, toplumsal varolu tarz nda bu e ilim daha çok gücünü sürdürür. Ana-Tanr ça’yla Birlikte Kutsanan Toplumsall k Dördüncü buzul döneminin yakla k yirmi bin y l önce çözülmesiyle Zagros-Toros sisteminde en muhte em biçimiyle olu an mezolitik (yakla k bundan 15000-12000 y l önceki ara dönem) ve neolitik toplum (12000’den bugüne) klan toplumundan daha geli kindiler. Ellerindeki araçlar ve yerle me düzenleri geli mi ti. Nitekim ilk tar m ve köy devrimi bu süreçte olu tu. Zagros-Toros sistemi ba at olmakla birlikte, insan topluluklar n ya ad birçok AfroAvrasya mekânlar nda da (Benim yorumum, bu geli me ZagrosToros neolitik toplumunun yay lmas yla olu mu tur) benzer toplumsal olu umlar ba lar. Toplumsal do an n tarihinde muhte em bir ça r bu dönem. Simgesel dilin halen kullan lan ana biçimlerinin olu umundan tar m devrimine (tohumlar n bilinçlice ekilip biçilmesi, hayvanlar n evcille tirilmesi), köylerin olu umundan ticaretin kökenine, anac l aileden kabile ve a iret örgütlenmesine kadar birçok geli im bu tarihsel a amaya denk dü er. üphesiz bu dönemin Yeni Ta ad yla an lmas , geli kin ta araçlar n varl na i aret eder. nsan zekâs n aç da muhte emdir. Bugüne kadar dam18


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

gas vuran tüm araç ve gereçlerin kullan m esaslar icat edilmi gibidir. Tarihin ikinci uzun süreli dönemidir. Kalan yüzde iki’den biri bu döneme aittir. Toplum yine esasta ahlaki ve politik toplumdur. Henüz hukuk ve devlet yoktur. ktidar tan nmamaktad r. Ana’ya kutsall k atfedilmekte, kad n tanr ça imgesi yükseltilmektedir. Kutsal tap nak ve mezar dönemine geçilmi tir. Ölüleriyle ayn mekânda iç içe ya ayacak kadar tarihsel ya arlard . Halen kal nt lar bu gerçei âdeta gözümüze sokmaktad r. lkel de il gerçek, hakikî insanlarla kar kar yay z. Neolitik toplumda ana-kad n etraf nda tam bir komünal toplum düzeni olu turulmu tur. lkel sosyalizm de diyebilece imiz bu toplumsal düzen devleti tan mad gibi, binlerce y l ya anm r. nsank esas mayalanmas bu düzenden sa lam olup, e itlik ve özgürlük hayallerini sürekli besleyen bir cennet kavram yla hep anmak istemi tir. Neolitik toplum o kadar kad n a rl kl r ki, erkek adeta silinmi gibidir. T pk günümüzde kad n toplumda esas kuvvet olarak silindi i gibi. Kad n bu gücünü bitki yeti tirmede, hayvan evcille tirmede, ev kurmada, dokuma ve ö ütmede, çocuk do urma ve büyütmede elde etmektedir. Bu ola anüstü güçlenme dü ünce yap na öyle yans maktad r ki, bugün bile tüm dillerdeki di i ö esi, mitolojilerdeki tanr ça çoklu u, ana sayg nl bu tarihsel dönemden gelmektedir. Sümer dil yap bile ba lang çta a rl kl olarak di il bir karakter ta maktad r. lk kent koruyucular tanr çalard r. lk heykellerin tümü kad nd r. Ad ve kavramlarda kad n ezici bir üstünlü ü vard r. Avrupa ve Asya k talar bile Grek mitolojisinde kad n adlar r. Yeni toplum a rl kl olarak köy ya am na dayan rken, klan ba lar etnik ba lara dönü üyor. Maddi yap lanman n bu yeni biçimleri daha anlaml zihniyet çerçevesi olmadan yürüyemez, hatta ba layamaz. Zihniyet dönü ümü ve dili, eski klan toplumunun kimli i olan ‘totem’ sürmekle birlikte, neolitik toplumun simgesi ‘anatanr ça’ figürüdür. Totem figürleri azal rken, ana-tanr ça figürleri ortal kaplamaktad r. Ana kad n yükselen rolünü simgeliyor. Dinsel aç dan bu bir üst a ama olup, çok zengin bir kavramla rma19


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

beraberinde getiriyor. Dilde kad n eki öne ç yor. Simgesel dil eklerinde kad n ö esi ba at durumunu uzun süre koruyor. Bugün bile birçok dilde bu özelli i bulmaktay z. Ana-tanr çayla birlikte toplumsall k yo un bir kutsall a da bürünüyor. Yeni toplum yeni kavram ve adland rma demektir. Zihniyet devrimi dedi imiz süreç yarat gerektirdi inden, özgürlük sosyolojisine dâhil etmemiz gerekir. Bu sürecin yo un ya and önde gelen tarihçilerin üzerinde birle tikleri bir konudur. Binlerce olgu, binlerce zihniyet devrimi ve ad demektir. Avrupa’daki zihniyet devriminde daha kapsaml , orijinal ve yarat çaba isteyen bir patlama söz konusudur. Bugün kulland z tüm kavram ve bulu lar n büyük ço unlu unun bu dönemde yarat ld klar tarihte tespit edilebilen bir husustur. Bilimin tespit etti i önemli bir husus, daha sonraki bir geli menin bir önceki geli meyi de içermesi gerçe idir. Z tlar n birbirini yok ederek geli ti i do ru de ildir. Diyalekti in bu kural nda olan, tez ve antitezin sentezde varl klar daha zengin bir olu um içinde sürdürdü ü biçimindedir. Tüm evrim bu kural do rulamaktad r. Klan de erlerinin geli imi yeni sentezler içinde de sürmektedir. Günümüzde e itlik ve özgürlük kavramlar halen en temel kavramlar de erinde olmalar klan ya am gerçe ine borçludurlar. E itlik ve özgürlük bilinç halinde kavramla madan, do al haliyle klan n ya am tarz nda gizlidir. E itlik ve özgürlük yitirildi inde, toplumsal haf zada gizli ya ayan bu kavramlar kendilerini gittikçe artan bir tempoda dile getirip yeniden ve üst düzeyde geli mi bir toplumun temel ilkeleri olarak dayatacaklard r. Toplum hiyerar ik ve devlet kurumuna do ru evrim gösterdikçe, e itlik ve özgürlük bu kurumlaamans zca takip edecektir. Takip eden esasta (özde) klan toplumunun kendisidir. Neolitik kültürün ideolojik ve maddi kültür olarak ayr nda ciddi sorunlar n olamayaca , daha çok t kanma sürecine girdiinde ve uygarl k toplumunun geli mesi kar nda kendini savunamad nda yo un sorunlarla kar la belirtmek durumundam. Öncelikle sürekli ba k konusu yapt m ’sorunlar’ kavram açma gere ini duyuyorum. Kulland m anlam yla kavram, ideolojik ve maddi kültürün art k birey ve toplum taraf ndan sürdürülemez 20


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kaotik durumunu ifade etmektedir. Sorunlu halden ç ise, yeni toplumun anlaml yap kazand ktan sonraki düzenlenmi halini ifade eder. deolojik kültür, çokça yorumlamaya çal m gibi yap lar n, kurumlar n, dokular n ne tür i levle yüklü olduklar , anlamlar , zihniyet hallerini ifade etmektedir. Maddi kültür görüngü, olgu, kurum, yap , doku gibi kavramlarla izah etmek durumunda oldu um i levin, anlam n di er görünen, elle dokunulan k sm ifade eder. Evrensellikle bütünle tirmek istersek, enerji-madde diyalektik ikilemini toplumsal gerçeklikte aramaya ve yorumlamaya çal r. Bu kavramlar n nda neolitik toplumun ideolojik ve maddi kültür ö eleri aras nda ya am tehdit edecek, çat maya götürecek hususlar a rl kl olarak özellikle kurulu ve kurumla ma a amas nda olu mamaktad r. Toplumsal ahlak buna f rsat vermemektedir. Toplumsal çatla a yol açan temel etken olan özel mülkiyet geli me rsat bulamamaktad r. Bununla ba lant di er konu olan farkl cinsiyetler aras ndaki i bölümü de henüz mülkiyet ve zor ili kisini tan mamaktad r. Ayr ca ortak çal man n ürünü olan besin elde etmede de özel mülkiyet söz konusu de ildir. Tüm bu hususlarda hacim ve say olarak büyümemi topluluklar n s bir ortak ideolojik ve maddî kültürleri söz konusudur. Özel mülkiyet ve zor bu yap bozaca ndan hayati bir tehlike olarak görülmekte ve ahlaklar n temel kural olarak ortak payla m ve dayan ma toplumu ayakta tutan temel ilke olmaktad r. Neolitik toplumun içyap bu anlam ilkesi gere i son derece sa lam görünmektedir. Binlerce y l sürmesinin nedeni de bu gerçeklikten kaynaklanmaktad r. Toplum-do a ili kisinde de uygarl k toplumuyla k yasland nda, uçurumun aç lmas urada kals n, ekolojik ilkeye uyum her iki kültür bak ndan da güçlü bir biçimde sürmektedir. Zihniyetin do a yakla kutsall klar ve tanr sall klarla yüklüdür. Do a aynen kendileri gibi canl kabul edilmektedir. Kendilerine hava, su, ate ve her tür bitkisel ve hayvansal besin sundu u için tanr yla e tutulmakta, daha do rusu tanr sall n en güçlü ö esi olmaktad r. Tanr ve tanr sall k kavram n en güçlü nedenlerinden birinin bu gerçeklikte yatt yo unca gözlemlenmektedir. Ana-kad n çevresindeki 21


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kolektif ya am ve ona dayal kutsall k ve tanr sall k metafizi inin anlam bu yorumlar temelinde daha iyi anlayabiliriz. Anan n do a gibi do urganl , besleyicili i, efkati, ya amdaki büyük yeri, hem maddi hem manevi kültürün ba at ö esidir. Erke in kocal bir yana b rakal m, henüz toplum kolektivitesi üzerinde ’gölgesi’ bile yoktur. Olamaz. Toplumun ya am ekli buna izin vermemektedir. Dolay yla erke in hakim cinsiyet, kocal k, mülk sahibi, devlet sahibi gibi vas flar tamamen sosyal karakterlidir ve sonradan geli ecektir. Toplum demek ana-kad n, çocuklar ve karde leri demektir. Muhtemel koca aday erkek ise, erkek yararl kocal d nda bir marifetle, örne in iyi avc k ve bitki ve hayvan yeti tiricili iyle kan tlarsa üye olarak kabul görebilir. Kar n erke i, çocuklar n babas m gibi bir hak ve duygu henüz sosyal olgu olarak geli memi tir. Unutmayal m; babal k, hatta anal k psikolojik boyutlar hiç yoktur denilemese de, esas olarak sosyolojik kavram ve olgulard r, alg lard r. ç ve d nedenler temelinde yorumlar geli tirmek mümkündür. Erke in zay fl a p ba ar avc ve etraf ndaki maiyetiyle güçlü bir konumu yakalamas , anaerkil düzeni tehdit etmi olabilir. yi bitki ve hayvan yeti tiricili i de bu güce yol açm olabilir. A rl kl gözlemlerimiz ise, bize neolitik toplumun d etkenli nedenlerle eritildi ini göstermektedir. üphesiz bu etken, rahibin kutsal devlet toplumudur. A Mezopotamya ve Nil’in ilk uygar toplum öyküleri bu yakla büyük oranda do rulay niteliktedir. Kan tl olarak anlatt z gibi, geli mi neolitik toplum kültürleriyle alüvyonlu topraklarda sunî sulama teknikleri bu toplum için gerekli art k-ürüne yol açm r. Art k-ürünün büyüklü ü etraf nda kentle en yeni toplum devlet biçiminde örgütlenmi , a rl kl olarak erkek gücüyle çok farkl bir pozisyonu yakalam r. Artan kentle me metala ma demektir. O da beraberinde ticareti getirir. Ticaret ise, koloniler eklinde neolitik toplum damarlar na s zarak gittikçe artan biçimde metala may , de im de erini (Neolitik toplumda nesnelerin kullam de eri geçerlidir. De im yerine ise arma an esast r), mülkiyeti yayg nla p çözülmesini h zland r. Uruk, Ur ve Asur kolonileri bu gerçe i çok aç kça kan tlamaktad r. Topluluklar zihinsellikleri 22


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

içinde maddi ihtiyaç nesnelerini hep aram ve geli tirmek istemi ler; yemek, bar nmak, ço almak ve korunmak temel kayg lar olmu tur. Önce bulduklar yla yetinmek, ma aralarda bar nmak, göl ve orman kenarlar nda daha iyi korunmak, do urgan anaya öncelik tan mak bu temel ihtiyaçlar nedeniyledir. Avc k da giderek devreye girer. Hem korunmak hem de etle beslenmek bu kültürü geli tirir. Fakat toplumsall n ba ndan itibaren kad n toplay yla erkek rl kl avc k aras nda bir gerginli in, farkl kültürel evrimlerin geli ti ini gözlemek mümkündür. ki tarafta da tek yanl geli me, birinde ‘aslan erkek’ di erinde ‘s r kad n’ kültürüne ad m ad m birikim sa lar. lk farkl ekonomik anlay lar böyle temellenir. Neolitik dönemde kad n kültürü zirveye ç kar. Son buzul döneminden sonra, M. Ö. 15.000’lerden itibaren, özellikle Zagros-Toros (eteklerinde) sisteminde çok zengin bitki ve hayvan türleri adeta cennet gibi bir ya am kurgusuna yol açar. nsanl n bu uzun tarihinde kapitalizme söylenebilecek tek önemli husus, avc k kültürünün erke i gittikçe hegemonla rmar. Tespit edilebildi i kadar yla M.Ö. 10.000’lerde kal la an neolitik kültür kad n a rl kl r. Toplay k sürecinde ma aradan ç p yar -çad ms kulübelere geçi (ma ara yak nlar nda), bitki tohumlar ekerek ço altma giderek tar m ve köy devrimine yol açacakt r. Günümüzde yap lan arkeolojik kaz larla bu kültürün tüm Yukar Mezopotamya’da, özellikle Zagros-Toros sisteminin iç kavislerinde (Bradostiyan, Garzan, Amanos ve Orta Toroslar n iç etekleri, Nevali Çori, Çayönü, Çemê Hallan kültürü) geli ti i gözlemlenmektedir. Art k-ürün çok s rl olsa da biriktirilmektedir. Kurban kültürünü de bu dönemden ba latmak mümkündür. Tanr lar denen kavram n asl nda artan verim kar nda topluluklan kendi kimliklerine sayg n ve ilk ifade tarz n sonucu olarak geli ti ini gözlemek anla r bir husustur. Verimlilik hamdetmeyi getirir. Kayna topluluk tarz ndaki evrime dayand na göre, kendini kimliklendirme, yüce k lma, dua etme, tap nma, zihinsel dünyan artan geli mesi olarak sunma tar msal devrimle derinden ba lant kültür ö eleridir. Arkeolojik bulgular bu görü ü çarp bi23


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

çimde do rulamaktad r. Daha da somut olarak ana-tanr ça ve kutsal ana kavramlar da do rulay bir etkendir. Kad n figürlerinin yaynl kan tlay etkenlerin ba nda gelmektedir. Ekonomi kavram olarak olmasa bile, öz olarak belki de ilk defa bu tarz birikime dayand labilir. Bilindi i gibi eko-nomos kelimesi Yunanca aile, hane yasas demektir. Kad n etraf nda ilk yerle ik tamsal ailelerin do mas ve çok az da olsa ba ta dayan kl g dalar olmak üzere saklama, ambarlama imkân ile birlikte ekonomi do maktad r. Fakat bu tüccar ve pazar için bir birikim de il, aile için bir birikimdir. nsani olan ve gerçek ekonomi de bu olsa gerek. Birikim çok yayg n bir arma an kültürüyle göz koyulacak bir tehlike ö esi olmaktan ç kar lmaktad r. “Mal tamah getirir” ilkesi herhalde bu dönemden kalmad r. Arma an kültürü önemli bir ekonomik biçimdir. nsan n geli me ritmiyle de son derece uyumludur. Kutsal Ana Kültünden Güçlü Kurnaz Erkek Kültüne Geçi Neoliti in ana bölgesi Orta ve Yukar Dicle-F rat havzalar bu temelde uygarl a kat lm r. Di er gerek neolitik seviyeye eri mi gerek eri memi tüm klan topluluklar , ezici bir biçimde d tan gelen uygar toplum sald lar yla; i gal, istilâ, sömürgecilik, asimilasyon ve yok etme yöntemleriyle kar la lard r. Gözlemlerimiz tüm insan topluluklar n ya ad bölgelerde bu yönlü geli melerin ya and göstermektedir. Daha sonraki her alanda ve daha üst amalarda uygar toplumun sald lar yla toplumun kök hücresi sayabilece imiz neolitik toplum ve önceki dönemlerden kalm olanlar çözülme süreçlerine girerek, günümüze kadar kal nt olarak varl klar sürdürmü lerdir. Komünal toplumun do as çözmeden, sonraki geli meleri do ru ele alamayaca srarla vurguluyoruz. Nas l ki hidrojen atomunu -bir proton ve elektronlu- çözmeden hiçbir elementi çözmenin gerçekçi olmayaca do ruysa, toplumun kök yap için de komünal toplulu u kavramadan toplumsal olgunun çe itlili ini anlamland ramay z; eksik bir anlat m, dolay yla yanl bir toplumbilim ortaya ç kar. Mitoloji, teoloji, fantastik bir toplum anlay verdi 24


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

diye, yamal bohça misali bir sosyoloji de kafa kar p yormaktan öteye sonuç vermiyor. Bu da iktidar n daha da ba al p ç lg nla mas na yol aç yor, çünkü komünaliteyi çözmeden, iktidar çözemezsin. Hiyerar ik ve devlet iktidar n yükseldi i zemin komünalitedir. Hiyerar i, kavram olarak, kutsal n yönetimidir; bilge ya n otorite kazanmas r. Do a amas nda i levi olumludur. Gençlere yol göstermek, komün-klan sevk ve idare etmek geli menin ileri bir amas r. Bilgenin bu i ten yarar ise, ya n s nt lar kolay makt r. Çevresine toplanan gençlerden yetenekli olanlar tecrübesinden yararlanarak daha da ba ar olabileceklerini kavramaktarlar. Dini yorumculu un ilk örne i olarak aman da yak n bir müttefik olabilir. aman n giderek din alan ndaki sözcü olmas , rahipli e dönü ümü anlam na gelir. Erkek gençlerin av ustal bir efin etranda onlar askeri bir maiyetin prototipi haline getirir. Rahip- efBilge ittifak yükselen hiyerar iyi ifade eder. Henüz devlet kurumsall na ula lamam r. li kiler ki iseldir. Evcil-ana etraf ndaki güç giderek da lmaktad r. Kutsal ana kültünden baba kültüne geçi , kurgusal zekân n kutsall k z rh na bürünmesini de sa lar. Ataerkil sistemin bu biçimde kök ba lad güçlü bir varsay m olarak ileri sürülebilir. Ataerkil zihniyetin olanca görkemli ç Dicle-F rat havzas nda güçlü katlar yla tarihen de tespit edebiliyoruz. Yakla k M.Ö. 5.500– 4.000’lerde A Mezopotamya ç olarak tüm Mezopotamya’da yay ld , ba at toplumsal kültür haline geldi ini görüyoruz. Bu kültüre geçmeden, daha çok Yukar Mezopotamya’n n da -ova eteklerinde ürün bitekli ine dayal bir anaerkil toplumun M.Ö. tüm mezolitik ve neolitik evrelerde ba at oldu unu da özellikle arkeolojik kay tlardan ç karsamak mümkündür. Yaz kültürde de birçok ipucuna rastl yoruz. Kad na dayal din ve dil ö eleri hayli geli kindir. ahsi dü üncem, uygarl k öncesi toplumun asla bitirilip yok edilemeyece idir. Çok güçlü olduklar ndan de il, t pk kök hücreler olgusunda rastlad z gibi toplumsal varl n onlars z mümkün olmad ndand r. Uygar toplum ancak kendinden önceki toplumla birlikte var olabilir. Bu husus t pk i çi olmadan kapitalizmin olama25


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

yaca gibi bir gerçekliktir. Uygar toplumun varl uygarla mam veya yar -uygarla toplumlara dayanarak sürdürmesi diyalektik olarak da ancak mümkündür. mhalar, yok etmeler k smen gerçekle mi olabilir, ama tamam yla gerçekle mesi toplumsall n do ana ayk r. Bununla birlikte tarih boyunca ayakta kalan neolitik toplumun ideolojik kültürünü küçümsememek gerekir. Anal k hukuku, toplumsal dayan ma, karde lik, ç kars z ve salt toplum amaçl sevgi, sayg , iyilik dü üncesi yani ahlak, kar ks z yard mla ma, gerçek de er üretenlere ve toplumu ya atanlara sayg , kutsall k ve tanr salk kavramlar n sapt lmam özüne ba k, kom uya sayg , e itli e ve özgür ya ama özlem gibi ölümsüz de erler bu toplumun temel varl k nedenleridir ve ayn zamanda toplumsal ya am sürdükçe varl klar asla yitirmeyecek de erlerdir. Uygarl k de erleri bask , sömürü, gasp, talan, tecavüz, katliam, vicdans zl k (ahlaks zl k), yok etme, eritme gibi çok say da toplum için gereksiz maddî ve manevî kültür ö eleriyle yüklü oldu undan, toplumdaki varl klar geçicidir. Bunlar daha çok hastal kl , sorunlu toplumun vas flar r. Demokrasinin prototipini do al toplumdaki yararl hiyerar ide görmek mümkündür. Birikime ve mülkiyete dayanmayan topluluun ortak güvenli ini, yönetimini sa layan gerek ana-kad n gerek ya -tecrübeli erkek son derece gerekli ve yararl temel ö elerdir. Toplulu un bu ö elere gönüllü sayg nl yüksektir. Fakat bu durum istismar edilip gönüllü ba ml k otoriteye, yararl k ç kara dönüünce, toplum üzerinde her zaman gereksiz zor ayg ortaya ç kmaktad r. Zor ayg n kendini ortak güvenlik ve kolektif üretim yöntemleriyle gizlemesi, tüm sömürücü ve bask sistemlerin özünü te kil etmektedir. cat edilen en u ursuz olu um budur. Bu öylesine bir icatt r ki, daha sonra geli tirilecek tüm kölelik biçimleri, korkutucu mitolojik ve dinsel formlar , sistemli imhalar ve talanlar , yak p yok etmeleri beraberinde getirecektir.

26


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

-KAR I DEVR MAna-Tanr çan n ‘Toplumsal’ Düzenine Kar Erkek Egemenin ‘Bozguncu’ Düzeni Tarih M.Ö. 4.000’lerden itibaren ticaretin yayg nla göstermektedir. A Mezopotamya’da ilk kent devleti Uruk sitesi etranda (M.Ö. 4.000-3.000) geli en uygarl a ba olarak ran’ n Güneybat ’ndaki Elam’dan Yukar Mezopotamya’da bugünkü Elâz ve Malatya yörelerine kadar bir tüccar kolonile mesine rastlamaktay z. lk sömürgecilik kap bu biçimde aç yor. Daha önce de M.Ö. 5.000-4.000 döneminde Uruk öncesi egemen kültür El Ubeyt (devlet öncesi ilk ciddi gözlemlenen ataerkil kültür) kolonicili ine tan k olmaktay z. Ticaret ve kolonile me iç içedir. Çanak çömlek, dokuma ürünleri kar nda maden ve kereste a rl kl e ya nakledilmektedir. Tüccarla birlikte pazar da ekilleniyor. Eski arma an ve kurban sunma merkezleri yava yava pazara dönü üyorlar. Farkl bölgelerin ürünleri aras ndaki bir nevi ilkel fiyatland rma ayr cal na kavu an tüccara ilkel kapitalist diyebiliriz, çünkü fiyat tayin etme olana yla hiç kimsenin o döneme kadar ba aramad bir mal birikimine sahip oluyor. En saf haliyle köleci devletleri ilk Sümer ve M r toplumunda görmekteyiz. Sümer ve M r köleci devlet formu toplumsal geli menin zihniyet, sosyal ve ekonomik kurumla ma tarzlar na köklü de iklikleri yerle tirmi tir. Do al toplumun zihniyet dünyas canl bir do a anlay na dayan r. Her do a olgusunun bir ruhu var say r. Ruhlar canl sa layan özellik olarak dü ünülür. Totemik din anlay lar nda kendilerinden farkl , hükmeden, d ardan bir tanr anlay henüz geli memi tir. Do an n ruhlar yla, yani kuvvetleriyle anla maya büyük özen gösterilir. Ters dü mek ölümle e tir. Do aya temel bak aç bu olunca, ola anüstü uyum gere i ortaya ç kar. Ekolojinin en temel ilkesine göre ya amla kar kar yay z. Toplumsal ya am n do a güçlerine ters dü mesi en çok sak lan konudur. Din ve ahlâklar geli tirirken gözetilecek temel ilke çevreyle, do a 27


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

güçleriyle bu uyum ilkesidir. Ya am n bu ilkesi o kadar derinli ine zihinlere yerle mi tir ki, bir din ve ahlâk gelene i olarak ba kö eye oturtulur. Asl nda bu do al ya am n genel bir ak ilkesinin insan toplumuna yerle imidir. Çevresini esas almayan hiçbir olu yoktur. sa süreli sapmalar da ak la birlikte yeni iç ve d ko ullar alt nda süreçle bütünle ir; aksi halde tümüyle sistem d kalarak varolu layitirirler. Ekoloji ilkesinin insan toplumundaki önemi do an n bu temel öznelli inden ileri gelir. Güçlü adam kar nda ilk kurban kad n olmu tur. Ya amla ban daha güçlü olmas , kad nda do al duygusal zekây daha geli kin k lar. Çocuklar n anas olarak ac yla yo rulu bir emekle toplumsal ya am n esas sorumlusudur. Ya am n fark nda olmas kadar, nas l sürdürüldü ünü de daha çok bilmektedir. Toplay r. Toplahem duygusal zekân n bir sonucu, hem de do adan ö renmi olmas n bir gere idir. Toplumsal birikimin uzun bir tarihi boyunca ana-kad n etraf nda gerçekle tirildi i, bir nevi zenginlik, de er merkezi rolü oynad antropolojik verilerdendir. Art k-de erlerin de anas oldu u kestirilebilir. Esas rolünü avc k olarak belirleyen güçlü erkek adam n bu birikime göz koymas anla rd r. Hâkimiyet kurmas halinde yüklü avantajlar sa layabilecek durumdad r. Kad n cinsel obje durumundan tutal m çocuklar n babal na, bir nevi efendili ine geçi , di er maddi ve manevi kültürel birikimler üzerinde söz sahibi olmas hayli i tah kabart r. Avc kla kazand gücün örgütlülü ü, ona egemen olma, ilk toplumsal hiyerar iyi kurma ans tan maktad r. Analitik zekân n toplumsal bünyede ilk kötücül amaçla kullan ve sistematik hale gelmesini bu tip olgu ve olaysal geli melerde gözlemleyebiliriz. Toplumsal sorunun ilk defa ciddi boyutlarda güçlü erkek adam n etraf nda giderek kültle en ataerkil topluluklarda boy gösterdi ini söylemek mümkündür. Kad n köleli inin bu ba lang , çocuklardan ba lamak üzere erke in de köleli ine zemin haz rlar. Kad n ve erkek köleler ba ta art k-ürün olmak üzere ne kadar de er biriktirme tecrübesi kazan rlarsa, o denli kontrol ve hâkimiyet alt na al rlar. ktidar ve otorite giderek önem kazan r. Ayr cal kl bir kesim olarak güçlü adam + tecrübeli ya erkek + aman n i birli i, kar konul28


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

mas zor bir iktidar oda olu turur. Bu odakta kurgusal zekâ, zihni hâkimiyeti için ola anüstü mitolojik bir anlat m geli tirir. Sümer toplumunda tarihen de tan z bu mitolojik dünya, tanr la lan erkek etraf nda yeri-gö ü yaratanl a kadar yüceltilir. Kad n tanr sall ve kutsall alabildi ine alçalt r ve silinirken, erkek egemen mutlak güç sahibi olarak belletilir ve muazzam bir mitolojik efsane a yla her ey hükmeden-hükmedilen, yaratan-yarat lan ili kisine bürünür. Tüm topluma ezici bir biçimde özümsetilen bu mitolojik dünya, temel anlat m de eri kazanarak giderek dinselle ir. Art k s r tan mayan bir kurgusal ve kurumsalla zihniyet biçimiyle kar kar yay z. Uruk s radan bir insanl k kültürü de ildir. Yeni bir mucizenin ba lang r. Uruk Tanr ças nanna’n n sesi halen tüm destanlar n, iir ve türkülerin ana kayna r. Bu ses bu muhte em kültürün sesidir. Çirkin erke in henüz lekelemedi i kad n sesidir ayn zamanda. Uruk kültürü kendi co rafyas nda çiçek açt . Pe pe e kentler ç gibi artt . Bir kent ku olu tu. Güçlü ve kurnaz adam bu sefer as l birikim kayna kentin artan ticari olanaklar nda gördü. Da eteklerine kadar tersinden bir kültürel ak ba lad . Neolitik co rafyan n kent taraf ndan yutulmaya ba land ba lang ç sürecidir. Giderek k lan nanna’n n sesi, etkisizle en kad n sesidir. Kurnaz ve güçlü adam n art k sesi de gürdü. Sümer dilinin ön tak lakad n cinsi karakterindedir. Bu husus dilin olu umunda kad n rolünü gösterir. Tanr ça nanna’n n ilk zorba ve kurnaz erkek tanr (tanr la lm egemen erkek), Eridu kentinin koruyucusu Enki’nin elinden kad n icad 99 sanat türünün eserlerini kurtarmaya çal rken yapt sava dile getiren destan , asl nda ilk ve en etkili destand r. Mirasç say lan ngiltere ve Hollanda kraliçelerinin ise, sanki zorba ve kurnaz erke in bütün çirkinliklerinin kad nda yans lsembol figürleriymi gibi biçim kazanmalar , adeta bütün uygark serüvenini özetler gibidir. Ataerkil kökenli mitolojik zekân n ve ondan kaynaklanan zihniyet kal plar n tam bir me ruiyet kazand rarak ba ard ilk sömürü, bask ve kurumsal otorite düzenidir. Çe itli a amalarda birçok toplulukta bu geli meye tan k oluyoruz. De ik yo unluk ve biçim29


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lerde de olsa. Bask ve sömürüyü mümkün k lan zekâ duygusal olamaz. Analitik düzeye gelmedikçe ve avc k kültüründeki tuzak oyunlar yla bütünle medikçe, toplumsal soruna yol açabilecek bir zihniyet dü ünülemez. Bu zihniyet esas i levini gizlemek için sahte efsaneler üretmek zorundad r. üphesiz kurgusal zekân n duygusal zekâyla iç içe çok olumlu dü ünce gelenekleri ve kurumsall da söylemek mümkündür. Tüm zihniyet dünyas hiyerar ik iktidarlara atfetmek do ru olmaz. Bu nedenledir ki, ç plak kavgalar kadar amans z bir zihniyet kal plar ve dü ünce sava lar da bu süreçlerde yo unca gözlemleyebilmekteyiz. deolojik sava dedi imiz ve dini, felsefi, etik, sanatsal birçok biçimde kar za ç kan olgu ve olaylar n kökenine böyle varabiliriz. Mitoloji ve dinlerde bolca rastlad z çat malar özünde bir ekonomik ve politik mücadeledir. Kapitalist zihniyete kadar ekonomik ve siyasi iktidar sava lar hep mitolojik ve dini görüngüler örtüsü içinde kendilerini yans rlar. Devlet hiyerar ik yap lar n kal kurumla mas temsil eder. ktidar yap lar n bireysel temsilinin kurumsal temsile dönü ümü, tarihte uygarl k dedi imiz kentle meyle geli en s fsal toplumla ba lant r. Köleci devletçi toplumun olu umu bu hayati ilkeden ciddi bir sapmaya yol açar. Çevre, ekolojik sorunun olu umunun bu yönlü olu an toplumla, uygarl k ba lang yla s bir ba vard r. S fl toplum uygarl do ayla çeli en toplumdur. Bu olgusal sorunun temel nedeni, yeni toplumun köklü bir kar devrimle olu an köleci zihniyet dünyas -paradigmas yla ilgilidir. Do al toplumda tüm topluluk üyeleri ya am bütünlü ünde organik olarak yer al rlar. Herkes toplumun dürüst, içten bir parças r. nanç ve duyu lar ortakt r. Yalan ve aldatmaca kavramlar hiç geli memi tir. Do ayla adeta ayn çocukça dili konu ur gibidirler. Do aya hükmetmek, kötü kullanmak, yeni geli tirdikleri toplum yasalar olarak ahlak ve dinlerine kar en büyük günah -tabu- ve kötülüktür. Yeni köleci devlet toplumunda ters yüz olan, bu temel dini ve ahlaki anlay r. Toplumsal me ruiyetin sa lanmas zor kadar yalana da ihtiyaç göstermektedir. Yaln z zorla köleci sistemin yürütülmesi olanaks zd r. Toplumu köklü inançlara ba lamadan sistemi sürdüremezsiniz. 30


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Ana-Tanr ça’n n Toplumsal Düzenine Sald : Güçlü adam, Ya -Tecrübeli Erkek Ve aman n ttifak nsanl n ilk topluluk durumuna hangi tan mlama çerçevesinde ‘do al toplum’ diyebilece imizi bundan önceki bölümde izah etmeye çal k. Klan tarz toplumsal örgütlenmenin zaman ve mekânda yay lmas , giderek çe itlilik ve hacim kazanmas do as gere idir. Kad n-ana etraf nda giderek büyüyen ve kimli ini yetkinle tiren toplulukta erkek boyutunda rahats zl klar n geli ti ini eldeki verilerden tespit etmekteyiz. Kad n-anan n etraf nda biriken çocuklar ve kad n kendine yard mc olma anlam nda daha çok yüz verdi i erkekler di er erkeklerin k skançl na ve öfkesine yol açmaktad r. Daha önemlisi ana-kad n evcil düzeni geli tirmektedir. Yiyecek, giyecek ve di er araçsal donan mlar bu evcil düzenden toplamaktar. Gözlemleri ile büyücü kad n durumuna da gelerek bilgelik kazanmaktad r. Bu evcil düzene ne kadar çok çocuk ve dost (yak n) erkek ba larsa, o kadar güçlü bir ana-kad n olmaktad r. Dizginlenemez bir kad n kültünün geli mesi söz konusudur. Eldeki kan tlar, daha yayg n tanr ça dinsel düzeni, dildeki di il ö eler, yontular anakad n yükselen gücünün aç k göstergeleridir. Erkeklerin önemli bir k sm do al olarak bu düzenin uza ndad r. Ana-kad n yararl bulmad klar ve ya lar a rl kl olarak bu sistemin d nda kalabiliyorlar. Ba lang çta çok zay f olan bu çeli ki giderek geli ir. Av n geli mesi erke in sava gücünü ortaya ç kar rken bilgisini de artt r. lanan ya lar bu temelde erkek egemen bir ideolojiye do ru geli im gösterirler. Özellikle ‘ amanizm’ dini bu olguyu çarp olarak kar za ç karmaktad r. amanlar daha çok erkek rahiplerin prototipini temsil etmektedir. Kad nlara kar çok sistemli olarak kar bir hareket, ev düzeni geli tirmek istiyorlar. Daha önce ana-kad n geli mi evcil düzeni kar nda basit kulübeler, yar -vah i gibi bar nan erkek amanizm ile kar bir ev düzeni olu turabiliyor. amanlarla ya ve tecrübeli erkeklerin ittifak önemli bir geli medir. Aralar na ald klar baz genç erkekler üzerinde kurduklar ideolojik güç 31


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ile topluluk içindeki konumlar giderek güçleniyor. Erke in güç kazanmas n niteli i daha çok önem kazanmaktad r. Hem avc k hem de d a kar klan savunma askeri nitelikte ve öldürmeye, yaralamaya dayal r. Bu, sava kültürünün ba lang r. Ölüm-kal m söz konusu oldu unda, otorite ve hiyerar iye ba olmay gerektirmektedir. Güçlü adam, ana-kad n k skac ndan kurtulmak isteyen erke in etkili avc k konumuyla sa lad güçtür. Fiziki gücü ve avc k tekni i ba ar av ans artt r. Bu özelli inden yararlanmak isteyen gençlerle kurdu u birlik daha da ba ar olmalar getirir. Belki de tarihte ilk askeri maiyet bu temelde ortaya ç km r. Tarihte kad n kar nda bariz bir üstünlü e geçmi tir. Kabilenin ya lar yla kurdu u ittifak, ataerkilli i anaerkillik kar nda güçlendirecektir. Son ittifak halkas toplumun ifa da lar , mucize sahipleri olan amanlard r. Rahip ve büyücünün ortak fonksiyonlar ta r. itimcidir. Belki de toplumdaki ilk uzmand r. Biraz arlatanl kla kar k da olsa, aman uzmanl toplulukta giderek kurumla r. aman da daha çok erkektir. Hanedanl k in as nda bu güçlerin ittifak yla anaerkil düzen büyük bir darbe yer. Aralar nda yo un mücadele verildi ine dair Sümer metinlerinde izlerine rastlamaktay z. Erkek bu düzen alt nda hem çocuklar n sahibidir, babas r; hem çok çocuk (güç için özellikle erkek çocuk) sahibi olmak ister, hem de buna dayanarak ana-kad n elindeki birikimleri ele geçirir. Mülkiyet düzeni geli mektedir. Rahip devletin kolektif mülkiyeti yan nda, hanedan n özel mülkiyeti de geli mi tir. Çocuklar n babal bu yönüyle de gereklidir. Yani miras n çocuklar na (daha çok erke e) geçmesi için babal k hakk artt r. Avc kta güçlenen ve çevresinde bir grup örgütleyen güçlü adam, bu gücünü iyice fark ettikten ve kabul ettirdikten sonra anakad n evcil düzenini yava yava kontrolüne alm r. Bu süreç ilk site devletlerin kurulu una kadar devam etmi tir. Bunun en ahane aç klamas Sümer ehir devletlerinde görmekteyiz. Yaz tabletler bu gerçekli i çok çarp iirsel bir dille anlatmaktad r. Sümer ehir devletini ba latan Uruk tanr ças nanna Destan çok çarp r. Halen kad n kültü ile ataerkil kültün dengede oldu u bir dönemi yans 32


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

tan bu destan çok çetin geçen bir sürecin an dile getirmektedir. Uruk tanr ças olarak, Eridu tanr olan ‘Enki’nin saray na gidip, oradan daha öncesinde kendisine ait olan 104 ‘me’sini çe itli yöntemlerle ele geçirmesi ve Uruk’a kaç rmas bu dönemi izah etmede kilit bir role sahiptir. ‘Me’lerle kast edilen, temel uygarl k bulu lar r. nanna bu bulu lar n ana-tanr ça kad na ait oldu unu, bunda erkek tanr ‘Enki’nin rolü olmad ve kendisinden zorla ve kurnazl kla çald srarla vurgulamaktad r. nanna’n n tüm çabas bu ana-tanr ça kültünü tekrar ele geçirmektir. M.Ö 3.000’lerde bu destanlar n söylendi i tahmin edilebilir. Halen ana-kad n gücünün dengede oldu u bir dönemdir. Bu tarihlerden sonra ad m ad m gerileyen bu kült ve kültür o kadar ac mas zl a tabi tutulur ki, kad n daha sonra kendisini dönemin uygarl k merkezi (bugünün Newyork'u) Nippur’da ‘musakkatin’ denilen genelevde bulur. Bir yanda Sümer rahibi zigguratta kendisine bir harem kurarken, halk için de genelev olu turulur. M.Ö 2.000’lerde yaz lan Enuma Eli Destan nda tanr ça Tiamat art k korkunç bir cad r ve paramparça edilmesi gereken kad temsil etmektedir. Korkunç bir söylem, gerçekle tirilen mahkûmiyeti yans tmaktad r. Daha sonras tek tanr dinler ve burjuva toplum sisteminin bir kafese t kt tatl sesli ve süslü püslü kad n tamamlamaktad r. Tarihsel, toplumsal sistemlerde kad n içine sokuldu u statünün yo un bir ideolojinin propagandas na tabi tutulmas o kadar ilerlemi tir ki, art k bizzat kad n zihni bile buna kader diyebilmekte ve gereklerini yerine getirmeyi kaderin gere i saymaktad r. Tek tanr dinler tanr emri saymaktad r. Yunan felsefesi kad zay fl k etkeni olarak göstermektedir. Kaba bir madde y , erke in sürdü ü tarlas gibi her türlü alçalt yakla m lay k görülmektedir. Ataerkil Otoritenin Kök Salmas Uygarl k öncesi toplum ça lar nda ‘güçlü adam’ n ilk zor örgütlenmesi sadece hayvanlar tuza a dü ürmedi. Kad n duygusal eme inin (göz nurunun) ürünü olan aile-klan birikimine de göz koyan ayn örgütlenmeydi. lk ciddi zor örgütlenmesidir. El konulan, 33


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kad n kendisi, çocuklar ve di er kan h mlar yd . Hepsinin maddi ve manevi kültür birikimleriydi. lk ev ekonomisinin talan yd . Bu temelde proto-rahip aman, tecrübe sahibi eyh ve güçlü adam n zor örgütünün el ele verip, tarihin ilk ve en uzun süreli ataerkil hiyerar ik (kutsal yönetim) gücü olu turdu unu tüm benzer a amadaki toplumlarda gözlemlemekteyiz. S fla ma, kentle me ve devletle me a amas na kadar toplumsal ve ekonomik ya amda bu hiyerar inin belirleyici rol oynad aç kt r. En yetenekli ki i, sözü, otoritesi en yüksek ki i konumuna geliyor. Ana-kad n kültü kar nda üstünlü ünü geli tiren farkl kültürün ba lang söz konusudur. S fl toplumdan önceki bu otorite ve hiyerar i geli imi tarihin en önemli dönüm noktalar ndan birini te kil etmektedir. Ana-kad n kültürü ile nitelikçe farkl r. Bu kültürde a rl kl olan toplay k ve daha sonraki bitki üretimi, sava gerektirmeyen bar l bir faaliyettir. Erkek a rl kl av ise sava kültürüne, sert otoriteye dayanan bir faaliyettir. Ataerkil toplumun hiyerar ik ve otoriter yap esast r. Hiyerarik kavram , aman n kutsal otoritesi ile birle en otoritenin yönetim anlay n ilk örne ini anlamland rmaktad r. Giderek toplumun üstünde yükselecek bu otorite kurumu, s fsalla ma yönlü geli meler yo unla kça devlet otoritesine dönü ecektir. Hiyerar ik otorite daha çok ki iseldir, kurumla mam r. Dolay yla devlet kurumla mas kadar toplumda hâkimiyeti yoktur. Uyum yar yar ya gönüllüdür. Ba k toplumun menfaatleri ile belirlenmektedir. Fakat ba layan süreç devleti do urmaya aç kt r. lkel komünal toplum bu sürece uzun süre direnir. Elinde ürün biriktiren ancak bunu topluluk üyeleri ile payla rsa otoritesine sayg ve ba k gösterilir. Biriktirmeye büyük bir suç gözüyle bak r. En iyi ki i birikimlerini da tan ki idir. Halen kabile toplumlar nda yayg n olan ‘cömertlik’ anlay kayna tarihin bu güçlü gelene inde bulmaktad r. Bayramlar bile bir nevi fazlay da m törenleri olarak ba lam r. Topluluk, biriktirmeyi daha ba lang çta kendi üzerlerinde en önemli tehdit olarak görmekte ve ona kar direnmeyi ahlâk ve din anlay n temeli haline getirmektedir. Tüm dinsel-ahlâksal ö retilerde bu gelene in izlerini güçlü bir biçimde görmek zor de ildir. Toplum 34


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

hiyerar iye ancak yararl , cömertlili i bir eyler kazand rd nda onay vermektedir. Bu yönlü hiyerar i olumlu ve yararl bir rol oynamaktad r. Ana-kad na dayal hiyerar inin bu niteli i halen tüm toplumlarda büyük bir sayg ve otorite olarak kabul gören ‘ana’ kavram n da tarihsel temelidir, çünkü ana en zor artlarda hem do uran hem besleyen ba at ö edir. Bu temelde olu an kültür ve hiyerar i, otorite elbette büyük ba k görecektir. Toplumsal varl n temelini olu turmas günümüze kadar ‘ana’ kavram n gücünün gerçek izah r. San ld gibi bu soyut bir biyolojik do uruculuk özelli inden ileri gelmemektedir. ‘Ana, tanr ça ana’ en önemli toplumsal olgu ve kavram olarak anla lmal r. Devlet olgusuna tamamen kapal , onu do urtmayan tüm özelliklerini ba nda ta maktad r. Bu tan mlama çerçevesinde do al toplumu insan varl n ba lang ç tezi olarak de erlendirmek gerçekçidir. nsanl k var olmay bu teze dayanarak ba latm r. Ondan öncesi hayvans ya amd r. Sonras ise ona kar tl k temelinde geli en hiyerar ik ve devletçi toplum biçimindeki geli imdir. Zaten bu dönemin antitez karakteri do al toplumu sürekli bast rmas ve geriletmesinden kaynaklanmaktad r. Tez olarak do al toplum, insan yerle iminin tüm alanlanda geçerli oldu u gibi, süre olarak da ba at olarak neolitik dönemin sonlar na (yakla k M.Ö 4.000) kadar etkin bir toplumsal sistemdir. Bast lm olarak da günümüze kadar tüm toplumsal gözeneklerde varl sürdürmektedir. Temel toplumsal kavramlarda da bu süreklilik aç kt r. Aile, kabile, ana, karde lik, özgürlük, e itlik, arkada k, cömertlik, dayan ma, bayramlar, yi itlik, kutsall k vb. birçok olgu ve kavramlar bu toplumsal sistemden kalmad r. Buna kar t hiyerar ik ve devletçi toplum bu sistemi en çok gerileten, bast ran özelli ini en çok sürdüren özelliktedir. Antitez konumunu bu özelli inden almaktad r. ki toplumsal sistemin iç içeli i de diyalekti in temel yasalar na son derece uygundur. Do al toplumdan zorunlu olarak hiyerar ik ve devletçi toplumun geli mesi diye bir kanun yoktur. Belki bu yönlü bir e ilim olabilir. E ilimin zorunlu, kesintisiz ve sonuna kadar olmas tamamen yanl bir varsay md r. S flar n varl kader olarak görmek, bel35


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ki de fark nda olmadan hâkim s flar n ideologlu una âlet olmakt r. Bu yönüyle ezilen ve sömürülenler ad na en tehlikeli bir rolü oynamakt r. Tarih bu tür ideolojik ve politik ak mlar n âdeta istilâs alnda b rak lm r. Hiyerar inin ataerkil toplumun esasta anaerkil güçle çat mandan güç ald halen ya anan etnisite toplumlar nda da bolca gözlenmektedir. Kad n bu yenilgi üzerine toplumsal formunda büyük k lmalar görülmektedir. Eskiden kendisi seçici iken, art k mal gibi al nmaktad r. Erke i etraf nda örgütleyen, fakat otoritesini kapt rmamak için uzun süre direnen kad ndan, geriye iradesini yitirmi , erkek tercihine raz edilmi bir kad n figürü, kimli i kalm r. Bu sürecin kolay geçmedi ine ili kin di er bir örne i, anatanr çayla evlenen kral aday erkeklerin, kutsal evliliklerin her y ldönümünde kutsal bir törenle kurban edilmesinde görmekteyiz. Birçok toplumda an na rastlad z bu törenler, kad n otoritesini kaybetmemek için uzun süre direndi ini simgelemektedir. Kurban törenleri simgesel olarak erke in otorite kazan p kad na hükmetmesini engellemeyi düzenlemektedir. Hiyerar ik toplum ba lang çta geli mede olumlu rol oynasa da, giderek ya da lma ya da devletle meyle sonuçlanmak durumundar. Devletle ilkel komünal toplum aras ndaki geçi a amas r. Fakat gücünü toplumsalla mas ndan almaktad r. Uzun süre derinli ine ve yüz yüze ya anmas , bu otorite biçimini özellikle etnik gruplarda zirveye vard rm r. Kad nlar n, gençlerin, etnisitenin di er üyelerinin boyun e dirilmesini esas sa layan hiyerar ik-ataerkil toplumdur. En önemlisi, bu otoritenin sa lanma tarz r. Otorite yasayla de il ahlâkla yürütülmektedir. Ahlâk anlam olarak toplumun uyulmas gereken kural gücüdür. Bu güç zorla de il, toplumsal varl n sürdürülmesinde hayatî rolünden ötürü gönüllüce yürütülmektedir. Dinden fark , kutsall k yerine dünyevî ihtiyaçtan kaynaklanmas r. Din de üphesiz dünyevîdir, ama kavramlar n sihirli yan ve en eski olu umu onu kutsall a daha fazla büründürmektedir. Daha soyut ve törenseldir. Ahlâk ise daha günlük, dünyevî ve gerekli pratik kurallard r. ç içe olmakla birlikte, ahlâk sürekli dünya i lerinin yönetimini düzenlerken, din inanç ve öte dünyalar kavray na yan t ge36


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

tirmeye çabalamaktad r. Din ilkel toplumun teorisiyken, ahlâk prati i oluyor. Komünal toplumun hiyerar iyle çat mas süreklidir. Biriken maddi ve manevi de erlerin topluma yeniden dönmesiyle daha da tekelle mesi için dini ve ahlaki kurallarda çatallanma boy vermektedir. Ataerkil toplumun de erlerini yans tan dinsel olguda soyut ve tek tanr kavram na do ru bir geli me ya an rken, do al toplumun anaerkil otoritesi çok tanr çal anlay la direnmektedir. Evcil ana düzeninde emek, üretim ve herkesi ya atmak için gerekeni verme kural esast r. Ataerkil ahlak birikimi me rula p mülkiyetin yolunu açarken, komünal toplum ahlak birikimi ay plamakta, buna kötülü ün kayna gözüyle bakmakta ve da lmas te vik etmektedir. ‘Cömertlik’ kavram n kökeni bu olguda yatmaktad r. Özel mülkiyete kar kolektif mülkiyeti korumaya çal maktad r. Toplumdaki uyum giderek bozulmakta, gerginlik artmaktad r. Bu çeli kinin çözümünü ya eski de erlere geri dönmekte, ya da içte ve ta gücünü t rmand rmakta görmektedir. Bask ve sömürüye dayal iddet ve sava n toplumsal temeli böyle olu maktad r. Bu çeli kili sürecin varaca a ama, kal zora dayal kurumsal otorite olarak devlettir. Devletin do u, toplumlar n tarihinde ikinci büyük a amad r. Tüm üretim, sosyal ya am, iktidar ve zihniyet yap na köklü de imler getirir. Düzensiz kabile ve a iret çat malar , birikim ve mülkiyeti sürekli çi neyip a nd rd için, bulunan kar çare otoritenin güce dayal kurumla mas r. amandan rahip, bilgeden kral, eften komutan do mu tur. Üç olguda da ki i geçici, kurum süreklidir. Yerle iklik süreci köyü a p kent a amas na varr. Köy toplumunda ba lang çta komünal düzen egemendir. Köy neolitik toplumun temel ya am yeridir. M.Ö. 11.000-3.000’lere kadar süren tar msal devrimin kutsal mekân r. Komünal toplumla hiyerar ik toplumun uzun süre beraberli ini de temsil eder. A al k, beylik henüz yoktur. Evcil-anan n görkemli onur abidesidir, çünkü eve ili kin tüm de erler onun zihninden do maktad r. Etrafta evcille tirdi i hayvanlar yla kültürle tirdi i bitkiler, e ine rastlanmad k mucizevî bir ya am sunmaktad r. Bu dönemdeki binlerce bulu , ana kad n eseridir. Dönem mucidi belli olmayan ‘kad n icatlar dönemidir. Kurnaz ve güçlenen hiyerar ik gruplar bu icatlar ve ürün 37


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

zenginli i üzerine göz dikecekler, gasp edecekler, konumlar kal la rmak için devleti do uracaklard r. Za ros-Toros eteklerinde halen binlerce tümseklerde ya anan bu dönem köylülü ünden kallarak Dicle, F rat, Nil ve Pencap rmaklar n sulad ovalarda bir yandan ehirler kurulurken, beraberinde devlet (Polis) düzenine de yol açacaklard r. Köyle ba layan ve ehirle derinle en zihniyet devrimi, kendini ilkin dinsel inanç kültüründe yans r. Tanr lar düzeni kendini do a ve insan düzeninden tamamen ve srarla ay rmaya çal r. Tanr lar n uzun ömürlülü ü, göklerde ya ad klar , bazen yer alt na da çekildikleri, insanlar aralar na sokmad klar , canlar isterse insanlar cezaland rd klar gibi s fatlar yüklenirler. Sümer mitolojik tanr lar nda bu özellikler giderek daha da çe itlenir. ehirleri koruyan tanr lardan, rmak, ekin, deniz, da , gök, yer alt tanr lar na kadar zengin bir Panteon -tanr lar kadrosu- olu ur. Bu kavramla rma düzeni do al güçlerle iç içe toplumda yükselen s fsal gücü temsil etmektedir. Yeryüzünü aralar nda payla an hâkim s flar n varl kutsalla p kal la rmay esas alan bu yar -mitolojik ve dini zihniyet formu, kurulan yeni düzende me ruiyet için ya amsald r. Komünal toplumun temel inanç ve ahlâk formlar y rken, yenileri daha güçlü ve kal bir zihniyeti sa layabilmektedir. Bu ayr m kendini en çok tanr ça a rl kl dini düzenden tanr a rl kl dini düzene geçi te gösterir. nanna-Enki, Marduk-Tiamat ayr n önemi burada yatar. Hiyerar i ve s fsall k geli im gösterebilmi tir, ama bu geli im bir zorunluluk de il, hiyerar iyi, ona dayal devletle meyi büyük zorbal k ve aldatmalarla yürüten güçlerle sa lanm r. Bunlar karnda esas do al toplum güçleri bitmez tükenmez bir direnme göstermi ve sürekli s rland lm , en dar alan ve aral klara s rm lard r. Baz alan ve aral klara hiç sokulmam lard r. Tüm toplumu s f ve devlet hiyerar ilerinden ibaret görmek, hâkim sistemin en temel politikas ve propagandas ile sa lanm r. Kader denilen oyun bu prati in metafizik unvan oluyor. Bu oyuna bula madin, mezhep, felsefî ve bilimsel ekol neredeyse kalmam gibidir. Bu da kökeni binlerce y l önceye giden rahip ideolojisinin ve tanr 38


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

krallar devletinin muazzam fizikî ve zihni bask , politika ve propagandalar n sonucudur. steyen bu oyuna mitoloji, isteyen felsefe, o da olmazsa bilimsel ekol demi tir. Var lan nokta devletle mi ideolojiler ve bilimlerin dört dörtlük güncel durumudur. Hiyerar ik sistemle ba layan kad n içine al nd statü çözümlenmeden, ne devlet ne de dayand s fl toplum yap lar izah edilebilir. En temel yan lg lardan da bu nedenle kurtulunamaz. Kad n bir cins olarak de il, bir insan olarak do al toplumdan kopar p en kapsaml köleli e mahkûm edilmektedir. Tüm di er kölelikler kad n köleli ine ba olarak geli mektedir. Dolay yla kad n köleli i çözümlenmeden di er kölelikler çözümlenemez. Kad n köleli i a lmadan di er kölelikler a lamaz. Do al toplumun bilge kad anatanr ça kültünü binlerce y l ya am r. Her zaman yüceltilen de er ana-tanr çad r. O zaman en uzun süreli ve kapsaml toplum kültürü nas l bast ld ve günümüzün süslü püslü kafes bülbülüne dönü türüldü? Erkekler bu bülbüle bay labilirler, ama o bir tutsakt r. En uzun süreli ve derinlikli bu tutsakl k a lmadan, hiçbir toplumsal sistem e itlik ve özgürlükten bahsedemez. Kad n özgürlük ve e itlik düzeyinin toplumun bu yönlü düzeyini belirledi i yarg do rudur. Daha do ru dürüst bir kad n tarihi yaz lmam r. Kad n hiçbir sosyal bilimde yeri gerçekçi olarak konulmam r. Kad na en sayg m diyen bile, bunu ancak kad n tutkular na âlet oldu u oranda geçerli bir hüküm olarak belirler. Kad n, cinselli i d nda bir insan dostu olarak günümüzde bile hiçbir erkek taraf ndan kabul edilemez. Dostluk erkekler aras nda geçerlidir. Kad ndan dost demek, ikinci gün cinsel skandal demektir. Bu yönlü yakla may a an bir erke i bulmak veya yaratmak en temel özgürlük ad mlar ndan biri olarak de erlendirilmelidir. Sümer uygar toplum modeli en az neolitik model kadar dünyada uygarl n geli imini belirlemi tir. Kavram olarak ‘uygarl n’ ‘kültür’den fark s fsall kla ba lant r. Uygarl k s f kültürü ve devletiyle ilgilidir. Kentlilik, ticaret, ilâhiyat ve bilimin kurumla mas , politik ve askeri yap n geli mesi, ahlâk yerine hukukun öne ç kmas , erke in toplumsal cinsiyetçili i yeni uygar toplumun hâkim göstergeleridir. Bir anlamda bu özelliklerin toplam na uygar toplum kültürü de denilebilir. ki kavram bu 39


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

haliyle özde k r. Ayn anlamda kullan r. Verimli Hilal kaynakl neolitik toplum kültürünün dünyaya yay lmas na benzer bir süreci, ikinci büyük yay lma izleyecektir. Bu sefer ‘uygarl k be i’ olarak rol oynayan Verimli Hilal topraklar nda do urup be inde büyüttükten sonra, yeni evlâd (art k k z de il, erkektir) dünyan n yeti mi k zlar yla evlendirerek kendini ço altacakt r. Benzetme yerindedir. Neolitik kültürün yay lmas n daha çok ana-tanr ça k zlan dünyan n ula ld her alan nda yeti kin hale gelmesiyle kurumla varsayabiliriz. Erkek egemen kültürü ifade eden uygar toplum ise, yay ld alanlarda erkek evlâd n kurumla mas anlam na gelecektir. K z evlâd kendisine kar la rarak ba layacak olan uygar erke in nesli hepten (kad n a rl kl toplumun erkek egemenlikli toplum içinde eriyerek) erkekler do uracak ve günümüze kadar uygarl n erkekli i ço alarak ve güçlenerek devam edecektir. Tüm Kölelikler Kar la

lma Temelindedir

Uygarl k toplumlar nda kurumla an bir özelli e çok dikkat çekmek gerekir. Toplumun iktidara yatk nl k hali de diyebiliriz bu gerçekli e. Bir nevi kad n kar la ma gelene i üzerinde yeniden yaralmas gibi. ktidar da toplumu kad n kar la lmas gibi haz rlamadan varl ndan emin olamaz. Kar k, en eski kölelik olarak, ana-kad n tüm kültüyle birlikte, güçlü adam ve maiyetindekilerce uzun ve kapsaml mücadeleler sonunda yenilgiye u rat p cinsiyetçi toplumun egemen k nmas yla kurumla r. Bu egemenlik eylemi belki de uygarl k tam geli meden toplumda yerini bulmu tur. Bu o denli iddetli ve yo un bir mücadeledir ki, sonuçlar yla birlikte haf zalardan da silinmi tir. Kad n neyi, nerede, nas l kaybetti ini hat rlamaz. Boyun e mi bir kad nl do al hali sayar. Bu nedenle hiçbir kölelik kad n köleli i kadar içselle tirilerek me rula lmar. Bu olu umun toplum üzerinde iki türlü y etkisi olmu tur: Birincisi, toplumu köleli e açmas ; ikincisi, tüm köleliklerin kar la lma temelinde yürütülmesi. Kar la ma san ld gibi salt bir cinsiyetçi obje de ildir. Kar la ma özde sosyal bir özelliktir. Bir özelli i 40


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ça rm yor. Kölelik, boyun e me, hakareti sindirme, a lama, yalanc a al ma, iddias zl k, kendini sunma vb. gibi özgürlük ahlâk n reddetme durumunda oldu u tüm tutum ve davran lar kar k mesle inden say r. Bu yönüyle dü ürülmü toplumsal zemindir. Köleli in aslî zeminidir. En eski ve tüm köleliklerin, ahlâks zl klar n üzerinde i levselle ti i kurumsal zemindir. te uygarl k toplumu bu zeminin tüm toplumsal kategorilere yans lmas yla da alâkal r. Toplumun bir bütün olarak kar la lmas sistemin yürümesi için gereklidir. ktidar erkeklikle özde tir. O zaman toplumun kar la lmas kaç lmazd r, çünkü iktidar özgürlük ve e itlik ilkesini tamaz. Aksi halde var olamaz. ktidarla cinsiyetçi toplum aras ndaki benzerlik özseldir. Hiyerar ik toplumda tecrübeli ya lar n gençler üzerinde kurdu u bask ve ba ml la rmadan da önemle bahsetmek gerekir. Jerontokrasi diye literatüre geçen bu konu bir gerçektir. Tecrübe ya bir yandan güçlü k larken, di er yandan ya k onu gittikçe zay f, güçsüz k lmaktad r. Bu özellikleri ya lar , gençleri kendi hizmetlerine almaya zorlamaktad r. Zihinlerini doldurarak bu i lemi geli tirmektedirler. Tüm hareketlerini kendilerine ba lamaktad rlar. Ataerkillik bu olgudan da büyük güç almaktad r. Onlar n fiziki güçlerini kullanarak dilediklerini yapt rabilmektedirler. Gençlik üzerindeki bu ba mla rma günümüze kadar derinle erek devam etmi tir. Tecrübe ve ideolojinin üstünlü ü kolayca k lamaz. Gençli in özgürlük istemi kayna bu tarihsel olgudan almaktad r. Ya bilgelerden günümüz bilim adam ve kurumlar na kadar gençli e stratejik, hassas denilen bilgilerin en can al k sm verilmez. Verilenler daha çok onu uyu turan ve ba ml kal la ran bilgilerdir. Bilgiler verildi inde uygulama araçlar verilmez. Sürekli bir oyalama de mez bir yönetim takti idir. Kad n üzerinde kurulan strateji ve taktiklerle ideolojik ve politik propaganda ve bask sistemleri gençler için de geçerlidir. Gençli in her zaman özgürlük istemesi fiziki ya s ndan de il, bu özgül toplumsal bask durumundan ileri gelmektedir. Ayya , toy delikanl kavramlar gençli i küçük dü ürmek için uydurulan temel propaganda sözcükleridir. Yine hemen cinsel güdüye ba lamak, serke li e çekmek, ezbere kat 41


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

do malara ba lamak, gençlik enerjisinin sisteme yönelmesini engellemek ve düzeni sa lamakla ba lant r. Tekrar vurgulamal m: Gençlik fiziki bir olay de il toplumsal bir olayd r. T pk kad nl n fiziksel de il toplumsal bir olgu olmas gibi. Bu iki olay üzerindeki çarp tmalar kayna na inerek aç a ç kartmak sosyal bilimin en temel görevidir. Bu kapsama çocuklar da almak gerekir. Zaten kad ve gençli i tutsak k lan, çocuklar da dolayl olarak diledi i sistem alt na alm say r. Çocuklara hiyerar ik ve devletçi toplumun yakla n çok çarp k yönlerini aç a ç karmak büyük önem ta maktad r. Çocuklan anadan ötürü do ru temelde e itilmemeleri, sonraki tüm toplumsal gidi at çarp k ve yalanc k lar. Çocuklar üzerinde de muazzam bir bask ve yalanlamaya dayal e itim sistemi kurulur. Çok çe itli yöntemlerle sistemin daha be ikten ba ml lar haline getirilmeye çal r. Yedisinde neyse yetmi inde de o odur deyi i bu gerçe i dile getirmektedir. Çocuklara do al toplumun özgür yaklahep bir hayal olarak b rak r ve bu hayallerini ya amalar na hiç izin verilmez. Çocuklar do al hayallerine göre ya atmak en soylu görevlerden biridir. Ataerkil ili kinin güç kazanmas na bir zorunluluk gözüyle bak lamaz. Organik olu umdan sanki bir kanun gere iymi gibi saf bir de ildir. S fla ma ve devletle meye giden yolda temel bir amay te kil etmesi üzerinde önemle durmay gerektiriyor. Kad nana etraf ndaki ili kinin bir güç, otorite ili kisinden ziyade organik dayan ma tarz nda olmas , do al toplumun özüne uygundur. Devlet otoritesine kapal r. Organik olu umundan ötürü zor ve yalana dayanma ihtiyac duymaz. Bu nokta amanizm’in neden a rl kl olarak bir erkek dini oldu unu da aç klar. amanizm’e yak ndan bak ld nda, yan ltma ve güç gösterisi a r basan bir meslek oldu u anla r. Ataerkillik oraya yay p s fla ma ve devletle meyi dourmaktad r. M.Ö 3.000’ler site devletin tarihte ilk do una tan kk etmektedir. En parlak örne i Uruk sitesidir. G lgame Destan özünde Uruk sitesinin kurulu destan r. Denebilir ki, tarihin en büyük devrimi bu site kültürünün çerçevesinde ya anm r. nanna-Enki kurgusu kad n-ana toplumuyla ataerkil toplumun çe42


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ki mesini görkemli bir iir diliyle yans tmaktad r. G lgame Destan kahramanl k ça n her toplumda görülen örne inin ahane ve ilk orijinal yap dile getirmektedir. lk ehir-barbar çat mas da burada görmekteyiz. Kad n hala yenilmi olmaktan uzakt r, ama güçlü erkek, askeri maiyeti ile art k toplum üzerinde hükümranl a ad m ad m al lmaktad r. deolojik kurgusuyla, dinsel kurumlayla ve ilk hanedanl k ve saraylar yla uygar toplumun afa atmaktad r ve güç gösterisi a r basan bir meslek oldu u hemen anla r. Do al toplumun safl üzerine yay lacak kurnazca otorite için güç ve mitoloji özenle haz rlan r. aman art k rahiple me, din adam olma yolundad r. Ya atayla ili kiler ittifaka yönelir. Tam hâkimiyet için güçlü avc n adamlar na ihtiyaçlar vard r. Gücüne ve av yeteneklerine en çok güvenen grup ilk askeri çekirde e dönü me ilimindedir. Bu üçlünün elinde giderek de er ve yetenekler birikmektedir. Kad n-anan n etraf kurnazl kla yava yava bo alt r. Evcil düzen gittikçe kontrol alt na al r. Önce kad n erkeklerin etkileyici gücü, söz geçireni iken, yava yava yeni otoritenin hükmüne girer. lk güçlü otoritenin kad n üzerinde kurulmas rastlant de ildir. Kad n organik toplumun gücü ve sözcüsüdür. O a lmadan ataerkillik zafer kazanamaz. Daha ötesine, devlet kurumuna geçilemez. Ana-kad n gücünün a lmas stratejik bir anlama sahiptir. Eldeki veriler Sümer kan tlanmas nda da gözlemlendi i gibi sürecin çok çetin geçti i anla lmaktad r. Tek tanr dinlerde yans lan LilithHavva kad n figürü de sürecin özelliklerini oldukça çarp yans tmaktad r. Lilith boyun e mez kad n iken, Havva teslim al nm kad yans tmaktad r. Öyle ki, erke in kaburga kemi inden yarat ld iddias ne kadar ba ml k nd n da ölçüsü olmaktad r. Di er yandan Lilith ahs nda kad na edilen lânet, iftira, cad k, eytan n arkada benzeri tüm küfürler büyük çeki menin varl kan tlamaktad r. Bin y llar n bu yönlü kültürünü, dü ünce ve inançlar ele vermektedir. Kad n toplumsal alt edili i çözümlenmeden, daha sonraki erkek egemen toplum kültüründeki temel özellikler do ru anla lamaz. Erkekli in toplumsal kurulu u akla bile getirilemez. Erke in toplumsal kurulu u anla lmadan da devlet kurumu çözüm43


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lenemez. Devletle ba lant ‘sava ’ ve ‘iktidar’ kültürü do ru tan mlanamaz. Konu üzerinde yo unca durmam n nedeni daha sonraki tüm s fla malar n sonucu olarak geli en korkunç tanr -ki ilikler ve her türlü s r, sömürü ve can almalar na gerçek bir aç kl k kazanrmakt r. nsanl n lânetine -siyasal iktidar, devlet- kutsal paradigmas yla bak rsa, insanl k zihniyetinin en kirli kar devrimi gerçekle mi olacakt r. Geli en de bu olmu tur. Buna ilerlemenin zorunlu etkeni denilmesi -Marksizm de dâhil- kar devrimlerin en tehlikelisidir. Tarihin bu aç dan kesinlikle ele tiri süzgecinden geçirilip do rultulmas sa lanmad kça, yap lacak her devrim k sa sürede kar devrime dönü mekten kurtulamayacakt r. Önce kad n, onunla birlikte gençlerin ve çocuklar n do al toplum dünyas n y lmas , üzerlerinde güce ve yalana (mitoloji) dayal bir hiyerar inin kurulmas yeni toplumun hâkim biçimi haline gelirken, bu süreçle iç içe di er bir köklü kar devrim geli ir: Do ayla ters dü me, tahribe yönelme süreci. Avc , sava tarz olmadan toplumun ya ay p geli emeyece i do ru bir varsay m de ildir. Etle beslenmeyen hayvan türleri etle beslenenlerden binlerce kez daha fazlad r. Çok az say da tür etle beslenir. Do aya derinli ine bak ld nda, hayvansal ya am için öncelikle zengin bir bitki örtüsü olu maktad r. Hayvansal geli me bitkisel geli menin bir sonucudur. Diyalektik ili ki böyledir, çünkü ilk hayvan n yiyecek bir hayvan yoktur. O bitkiyle beslenecektir. Etle beslenmeye bir sapma gözüyle bakmak gerekir. E er tüm hayvanlar birbirini yeseydi, canl hayvan türü hiç olu mazd . Bu evrim kural na da ayk bir geli medir. Doan n esasl e ilimlerinden her zaman sapmalar ç kar, ama sapmalar esas haline sokarsak, hangi türe ili kinse o türün soyu kurur. Bu olgunun en çarp ifadesi toplumsal olmamak kayd yla çift cinsellik ya ayanlardaki durumdur. Herkes çift cinsel, dolay yla homoseks ili kisinde olursa, insan soyu kendili inden kurur. Bu k sa izah bile avc ve sava a dayal toplumsal geli menin çarp kl gayet iyi dile getirmektedir. Sadece maddî aç dan de il, öldürme kültürünün manevî sonuçlar çok daha a rd r. Hayvanlar ve hemcinslerini öldürmeyi bir yaam tarz -zorunlu savunma d nda- olarak kültürle tiren bir toplu44


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

luk, art k sava makinesini geli tirmek için her türlü âlet ve kurumsal düzeni geli tirmeyi temel alacakt r. Devlet en temel güç kurumu olarak haz rlan rken, sava oklar , m zraklar ve baltalar en de erli araçlar olarak icat edilip geli tirilecektir. Do al ana-toplumdan ç kan ataerkil toplumun tarihin en tehlikeli sapmas olarak geli mesi, günümüze kadar ki tarihin korkunç öldürme ve sömürme biçimlerinin de özüdür. Bu geli me, bir kader ve ilerlemenin zorunlu ko ulu olmas urada kals n, tam bir sapma halidir. Aslan n krall na benzer bir geli me oluyor. Yine y lan-fare diyalekti ine benziyor. Daha imdiden devlet teorilerine ‘y lan-fare’ teorisi demek do ruya daha yak n bir de erlendirmedir. Ço u erke in soyad asland r. Öyle olmak çok özlenir bir husustur. Soruyorum: “Kimi yemek için?” Avc k ve sava kültürünün varaca durak askeri örgütlenmedir. Askeri örgütlenme do al, etnik toplumun da lmas oran nda geli ir. Kad n-ana etraf ndaki örgütlenme soy, gen, akraba ön ili kisini geli tirirken, askeri örgütlenme bu ili kiden kopmu güçlü erkekleri esas al r. Art k bu gücün kar nda hiçbir do al toplum biçiminin kar duramayaca aç kt r. Toplumsal ili kilere toplumsal zor -buna medeni ili ki de denilmektedir- girmi tir. Belirleyen güç zorun sahipleridir. Böylelikle özel mülkiyetin de yolu aç lmaktad r. Mülkiyetin temelinde zorun yatmas anla r bir husustur. Zorla ve kanla ele geçirme benlik duygusunu a güçlendirir. li kilere hükmetme olmadan, zor arac geli tirilip uygulanamaz. Hükmetme ise sahip olmayla ba lant r. Hükmetmenin içeri inde sahip olma bir diyalektik ili kidir. Sahiplik de tüm mülk düzenlerinin öznesidir. Art k toplulu a, kad na, çocu a, gençlere, verimli av ve toplay k alanlar na mülk gözüyle bakma dönemi aç lmaktad r. Güçlü erkek bütün ihti am yla ilk ç yapmaktad r. Tanr -kral olmaya az kalm r. aman-rahip art k bu yeni sürecin mitolojisini olu turmak için i ba ndad r. Yap lmas gereken i , bu yeni olu umu muhte em bir geli me olarak hükmedilen insan n zihnine yerle tirmektir. Me ruiyet sava en az ç plak zor kadar hünerli çaba gerektirmektedir. nsan n zihnine öyle bir inanç yerle tirilmeli ki, mutlak bir kanun de erinde olsun. Bütün sosyolojik veriler ‘hükmeden tanr ’ kavrana bu süreçte eri ildi ini göstermektedir. Do al topluma e lik 45


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

eden ‘totem’ inanc nda hükmetme ili kisi yoktur. Klân n simgesi olarak tabusald r, kutsald r. Klân ya am nas lsa simgesel kavramsalla lmas da öyle yans lmaktad r. Klân örgütlenmesinin hayat ve kurallar na s ms ba lanmadan ya am dü ünülmemektedir. Dolay yla varl n en yüksek, en yüce yans mas olarak totem dokunulmaz ve kutsal say lacakt r. Hürmet edilecek, sayg gösterilecektir. Nesne olarak en yararl e ya, hayvan ve bitkilerden seçilecektir. Do ada klâna ya amsall k veren nesne ne ise ona inan lacak ve simgesi say lacakt r. Böylelikle do al toplumun dini de do ayla bütünlük arz etmektedir. Bir korku kayna de il, güçlendirme unsurudur. Ki ilik ve güç kazand rmaktad r. Yeni toplumda yükseltilen tanr ise totemi a acakt r, kamufle edecektir. Da lar n doruklar nda, denizin diplerinde, göklerde ona mekân aranacakt r. Hâkim gücü vurgulanacakt r. Yeni do an efendiler s na nas l da benziyor! Eski Ahit’te -dolay yla ncil ve Kuran’da- tanr n bir ad ‘Rab’, efendi anlam ndad r. Yeni s f kendini tanr salla rarak do maktad r. Di er tanr adlar ndan en tan nm olan olan ‘El’, ‘Elohim’, yücelik anlam na gelip, çöl kabileleri üzerinde yükselen atay , eyhi müjdelemektedir. Ataerkilli in do uyla yeni tanr n do u kutsal kitaplar n tümünde çarp bir iç içeli e sahiptir. Homeros’un lyada’s nda, Hintlilerin Ramayana’s nda, Finlilerin Kalavela’s nda hep böyledir. Zihinlerde yeni toplumun me ruiyeti sa lanmadan ya ama ans zordur. Hiçbir yönetilen toplum birimi inand lmadan uzun süre yönetilemez. Zorun yönetimdeki etkisi anl kt r. Kal inanç sa lamaktad r. Tarihin Sümer örne i bu yönlü eldeki ilk yaz orijinali içermesi aç ndan incelenmesi hayli ilginçtir. Sümerlerdeki tanr yarat harikad r. Özellikle anatanr çal n y lmas , ata-tanr n egemen k nmas tüm destanlan özünü te kil etmektedir. nanna ile Enki, Marduk ile Tiamat’ n mücadelesi ba tan sona destanlar i gal etmektedir. Daha sonraki tüm destanlara ve kutsal kitaplara yans bu destanlar n sosyolojik incelenmesi önümüze muazzam bilgiler sunmaktad r. Tarih bouna Sümerlerden ba lat lm yor. Dinleri, edebiyat destanlar , hukuku, demokrasiyi, devleti Sümerlerin yaz tabletlerine dayal olarak çözümlemek, belki de sosyal bilime ç yapt rabilecek do ruya 46


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

yak n temel yollardan biridir. Ataerkil zihniyetin ya ad bu kar devrim belki de tarihin ya ad en büyük çarp tma, sapt rma giriimidir. nsan, toplum zihninde öylesine kök salm r ki, halen bu etkinin a lmas n kenar ndan bile geçemiyoruz. Halen Sümer rahipleri bize hükmediyor. cat ettikleri devlet kurumlar ve me ruiyet ifadesi olarak kurgulad klar tanr lar göz açt rmamas na bizi yönetmekte; temel görü aç lar za, paradigmalar za hâkim olmaktarlar. Albert Einstein’ n “Al kanl klar n, geleneklerin gücü, atomu parçalamaktan daha zordur” deyi i en çok da bu ili kiler için söylenmi gibidir. Bu söylem de il midir ki, halen uygarl n, devletin do be i, Sümerlerin kutsal rahip saraylar zigguratlar yurdunda, Dicle-F rat aras nda, Irak’ta, o icatlardan beri dinmeyen ac mas z sava ve sömürü hiçbir insanl k ölçüsüne s madan devam ediyor. Demek ki ataerkil toplum ve devletle mesi insanl n hayr na olmas urada kals n, en büyük ba belâs ym . Bu yeni araç bazen kartopu, bazen nar topu gibi giderek etraf y karak büyüyecek ve kutsallar kutsal gezegenimizi oturulamaz hale getirecektir. Eski Ahit devletin denizden ç kan bir canavara (Leviathan) benzetir. Demek ki Kutsal Kitab n bir yan da büyük do ruyu tespit etmi . Leviathan’la ba etmek en temel kayg olarak sürekli vurgulan r. Bu canavar kontrol edilmezse ‘herkesi yer’ der. Sosyal bilimlerin ço unlukla ilkel komünal düzen, eski ve yeni ta devri, vah et düzeni dedikleri bu düzende, bana göre komünal anac l-toplum demenin daha anlaml olabilece i bir a amalar serisi söz konusudur. nsan toplumunun toplam ya am süresinin neredeyse yüzde doksan dokuzluk k sm te kil eden bir a ama. Küçümsememek gerekir. Komünal anac l toplumun ba nda art kürün ve di er kültür de erlerini biriktirmesi kar nda, hep yan ba nda avare avare gezen, bazen ba ar avc k seferleriyle gittikçe güç kazanan güçlü ve kurnaz erke in bu toplumsal düzen üzerinde ilk egemenlik aray na yöneldi ini ç karsamak zor de ildir. Birçok antropolojik belirti ve arkeolojik kay t, gözlem ve mukayese, bak bu ihtimali güçlü k yor. Ataerkil toplumun aman + ya tecrübeli eyh + askeri komutan erkek a rl kl olu umundan da s kça bahsettik. Yeni bir toplum 47


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

biçiminin prototipini bu geli imde aramak daha do rudur. Yeni toplumdan kast z, klân n hiyerar i kazanma durumudur. Hiyerar inin kal s fla ma ve devlet tarz örgütlenmeye yol açmas bu bölünmeyi kesinle tirdi. S f ve devleti tan yan toplum aç k ki nitelik de tirmi tir. Art k-ürünün arma an olmaktan ç kar p de im mal halinde metala larak pazarda al -veri konusu yap lmas bu de imin temel dinami idir. Toplumda pazar-kent-ticaret üçlüsünün kal bir unsur olarak devreye girmesiyle devletle me ve fla ma daha da ivme kazan r. Zaman ve mekân ko ullar nda bu geli menin nas l seyretti ini de s kça i ledi imiz için tekrarlamayaca m. Farkl anlat mlar olarak çe itli sosyolojiler bu yeni topluma fl toplum, kent toplumu, devletli toplum, köleci, feodal, kapitalist toplumlar ad yla birçok kavramla kar k vermeye çal larr. S fsall k, kentlilik ve devletlilik daha bariz ve kal özellikler oldu undan, daha çok da bu süreçlere ‘uygarl k’, ‘medenîlik’ s fat tan nd ndan, bence içeri ine uygun olarak ‘uygar toplum’, daha salt larak uygarl k demek uygun dü er. Fakat dikkatten kaçmam olmal ki, uygarl k derken toplum etii aç ndan bir yücelmeyi, geli meyi de il, dü ü ve bask lamay esas nitelik olarak yorumluyoruz. Uygar toplum eski komünal anac l de er yarg lar na, yani ahlâk anlay na göre büyük bir dü anlana gelmektedir. En eski bildi imiz dil olan Sümercede bu ili ki çarp biçimde dile gelmektedir. Amargi kelimesi hem özgürlük, hem anaya ve do aya dönü anlam na gelmektedir. Ana, özgürlük ve do a aras nda kurulan özde lik çarp ve do ru bir alg lamad r. Uygar toplumu ilk defa tan yan Sümer toplumu, henüz çok uzak olmad eski topluma veya komünal anac l topluma Amargi kelimesi ile özlem duymaktad r. Bu toplumsal altüst olu u Sümer orijinalinde izlemek hem mümkün, hem çok çarp ve ö reticidir. Ziggurat Sisteminde Kad n ve Aile Gerçe i Sümer rahibinin devlet benzeri kurumla maya giderken, yapt klar devleti anlamak aç ndan bizlere belki de en gerçekçi bilgileri vermektedir. Önce ziggurat adl tap na kurmakta, onu gö e do 48


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ru yükseltmekte, üst kat tanr ya alt kat kullar na adamaktad r. Ara bölmeleri orta s f temsilcilerine açmaktad r. Tap na n etraf ndaki evler, araziler bir eki durumundad r. Üretim teknolojilerini tap nan bir bölümünde depolar. Verimli üretimin hesaplar özenle yapar. Aç k ki, bu kurulu yeni bir toplumdur. Hem de daha önceki hiyerar ik ve do al toplumun unsurlar n bir özeti gibidir. Hem bu toplumlar n hem de yeni toplumun kurulu unda yararl olabilecek parçalar al r; yararl olmayan, engel te kil eden parçalar ise lar. Tam kutsal bir toplum mühendisi gibi çal yor. Arac kurduktan sonra ba lang çta herkes memnundur. Bayram hali söz konusudur. Büyük çark kurulmu tur; Dicle-F rat sular yla âdeta döndürülerek tarihte ilk defa en bol ürünü yaratmaktad r. nsanl k için bundan daha büyük bayram m olur? En büyük tanr sall k bu düzenleme de il de nedir? Rahip Ziggurat n en üst kat giderek say lar azalan tanr lara verirken, bu kat son derece gizli tutar. Kendisi (ba rahip) d nda kimsenin ç kmamas kay t alt na al r. Bu taktik yeni dinsel geli me için önemlidir. Hem insanlar n sayg , merak , hem de ba ml geli tirir. Ba rahip burada tanr yla bulu tu unu, konu tu unu sürekli topluma yayar. Tanr n sözünü duymak isteyen, ba rahibin ‘sözüne’’ bakmal r, çünkü o, tanr n tek yetkili sözcüsüdür. Bu gelenek oldu u gibi brahim’i dinlere de geçmi tir. Hz. Musa Sina-Tur Da ’nda tanr yla konu up ‘ON EMR ’ alm r. Hz. sa’n n di er ad ‘TANRI SÖZCÜSÜ’dür. Birçok defa o da tanr yla konu ma denemesine girmi tir, ama eytan bu giri imi bo a ç karm r. Fakat sonunda ba aracakt r. Hz. Muhammed’in Miraca ç , ayn gelene in slâm’la devam etti ini gösterir. Üst kat, Grek-Roma dininde Panteon olarak daha görkemli olarak düzenlenecektir. brahimî dinlerde ise Havra, Kilise ve Cami olarak daha da görkemle erek yeniden düzenlenecektir. Toplumdaki din s n artan rolü çok aç kt r. Ba rahip tanr kat nda-evinde dü ünce yo unlu unu ba aran kiidir. Yeni toplumun düzenlenmesinin etkili olmas için, tanr yla diyalogunda geçen sözlere göre olmas son derece önemlidir. Tanr temsilleri için ilk defa baz heykeller de bu kata yerle tirilmektedir. Bu bulu insan merak daha da art r. Kavramsal tanr n simge49


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sel putlar , figürleri gerekli görülür. Zaten dönemin insan belle i bu tip soyut kavramlarla dü ünmekten çok, figürlerle zihni tasar ya hepten yatk nd r. Figürsel olmayan dü üncenin, yani sözel, soyut dü üncenin anla lmas çok güçtür. nsan topluluklar i aret dilinin (bir nevi figür ve beden dili) etkilerini yo unca ya amaktad rlar. Dolay yla figürlü, putlu tanr kavramla malar son derece anla rd r. Ana-tanr ça döneminden kalma çok say da man kad n figürü daha mütevaz olup, üreten-bereketli ana-kad temsil etmektedir. Ziggurat n üst kat n demek ki ilk tanr evi, panteon, kilise, havra, cami, cemaâ (üniversite) örne i olmas son derece ö reticidir. Zincirlemesine birbirine ba bu tarihsel olu umlar toplumun kutsal haf zas , kimli i anlam na da gelmektedir. Rahibin ikinci önemli i i toplum mühendisli idir. Hem yeni toplumu plânlamakta, in a etmekte, hem bizzat yönetmektedir. Bu görev bizzat rahiplerin kat olan Ziggurat n ikinci kat nda yürütülmektedir. Tanr vekilleri olarak ba rahip sorumlulu unda kutsal bir fa kadar ço alacaklard r. Her kentin yönetici az nl olarak ilk hiyerar ik (kutsal yönetim) kast olu turacaklard r. Rahiplerin ilk profesör taslaklar oldu unu bo una söylemedik. Maddî de erlerin üretimini birinci kattaki adamlar na (kulla man n ba lang ) yapt rken, kendileri esas olarak tanr yla birlikte bilimle ve onun düzenlenmesiyle u ra maktad r. Yaz , matematik, astronomi, t p, edebiyat ve tâbii ki ilâhiyat biliminin temelleri orta kattaki rahip odalar nda at ld . Orta kat ayn zamanda okul-üniversitenin ilk tasla r. Tanr kat mabetlerin, rahip kat okullar n prototipidir. Bu faaliyette üphesiz büyüyen kent toplumunun i lerini yönetmek ba ca etkendir. Maddî faaliyetlerin kendi ba na, yani Marks’ n yorumuyla ‘özgür emekçilerle hiçbir zaman yürütülmedi ini iyi anlamak gerekir. Kapitalist dönem de dâhil, hiçbir s fl toplumda özel veya kolektif mülk sahiplerinin özgür emekçileri olamaz. Bask ve me ruiyetle kulla lmayan hiçbir insan, ba kalar n mülkünde özgürce çal maz! Rahipler yönetim i lerini önemli oranda me ruiyetle sa lamaktad r. Bundaki en büyük hünerleri tanr sözcülü ü ve bilim tekelciliidir. Tanr sözcülü ü ve bilimsel bulu lar kendilerine muazzam bir yönetim gücü vermektedir. Unutmayal m, kapitalizmde bile B M 50


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

GÜÇTÜR. Bu bilimin temellerinin neolitik toplumda özellikle Tel Halaf döneminde (M.Ö. 6.000-4.000) sa land hat rlatal m. Anakad n tanr çalar n katk lar bu dönemde belirleyicidir. Tüm bitki, evcil hayvan, çömlek, dokuma, ö ütme, ev, kutsall k evi konular nda ana-kad nlar n ilk ö retmen konumu iyi anla lmal r. Ana tanr ça nanna’n n erkek Tanr Enki’yle mücadelesinde iddias , yüz dört (104) büyük icad n (Me) sahibinin kendisi oldu unu, bunlar kendisinden çald Enki’ye srarla söylemesinin alt nda yatan gerçe i gayet iyi anlatmaktad r. Yani ço u bulu u ana-kad nlar yapt . Erkek yöneticiler bunlar kendilerinden çald lar. Uygarl k a amas n biraz da bu temelde in a edildi ini görece iz. Rahiplerin katk lar küçümsenemez. Uygarl n bilimsel temellerinde icat ettikleri yaz , astronomi, matematik, t p ve ilâhiyat n rolü kesindir. Bilimi ba latan süreçte Sümer rahiplerinin yerinin ba at oldu unu söylemek yerindedir. Tarihte bilindi i üzere ilk Sümer krallar na rahip-krallar denmesi, gerçekli ini bu anlat mda bulmaktad r. Rahip-krallar kent toplumunun ilk krallar r. Her kentin ilkin bir rahip kral vard r. Bilim ve ilâhiyat temelinde sa lad klar me ruiyet krall k yönetimlerinin esas nedenidir. Bu durum ayn zamanda zay f yanlar te kil edecektir. Belli bir dönem sonra hanedanl klar dönemine geçilecektir. Bunda ise hanedan ba n ittifak etti i ‘güçlü adam n’ etraf ndaki askeri maiyet temel rol oynayacakt r. Zor ‘rahip oyununu’ yenecektir. En altta çal anlar kat bulunmaktad r. Belki de ilk köleler, serfler ve i çile menin temellerini att klar için, bu ‘birinci kat çal anla’ iyi kavramal z. Nereden ve nas l sa land lar? Zorun ve iknan n rolü nedir? Hangi topluluktan ve neyin kar nda sa lanmaktad r? çlerinde kad nlar var m r? Kad nlar ve aile’nin rolü nedir? Bu sorular yan tlamak önemli ayd nlanma sa layacakt r. lk çal ma gruplar n olu umunda muhtemelen rahibin ikna gücü ba ta gelmektedir. Yapt klar ilk üretim düzenlemesinde sulamayla birlikte artan besinlerin çal anlar geldikleri yere göre daha iyi besledikleri dü ünülebilir. Artan nüfus ve göçlerle birlikte kabile çat malar sonucunda kabilesiyle anla mazl a dü enler tap na kurtulu çaresi olarak görmü olabilir. Di er bir etken, tap nak in a51


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

nda ve üretiminde çal man n kutsall çok daha önemli bir rol oynayabilir. Her aile ve kabilenin belli s rlar dâhilinde çocuklar tap na n hizmetine vermeleri Ortado u gelene inde çok görülmektedir. Tap nak angaryas genel bir kategoridir, hatta bir onur payesi bile vermektedir. Tap nakta çal anlar toplumda daha onurlu kar lanmaktad r. Bir nevi H ristiyan manast rc na benzetilebilir. Tarikatç kla da benzer yönleri vard r. eyhin mülkünde çal mak onur ve sevap verir. Zigguratlar kolektif çal man n ilk ve saf örne ini te kil etmeleri aç ndan dikkat çekicidir. Örne in Max Weber gibi baz sosyologlar ‘Firavun sosyalizmi’ olarak de erlendirmektedir. lk komünist uygulama örne i olduklar aç kt r. Zanaatkâr topluluklar da çal an grubuna dâhildir. Hep birlikte bir fabrika üretimini and rmaktad r. Ürün fazlas depolanmaktad r. K tl a kar iyi bir sistem oldu u aç kt r. Bu i letme ekli rahiplerin gücünü ola anüstü art rmaktad r. Hiçbir aile veya kabile bu etkinli e ula amaz. Tüm aile ve kabileleri an bir topluluk ve güç söz konusudur. Yeni toplumun ve devletin rü eym hali oldu unu Zigguratlar kadar hiçbir örnek aç k sunmaz. Bu üst toplumun mekân kent olmaktad r. Medeni, sivil, uygar toplum da denilen bu mekân insanl n zihniyetinde oldu u kadar maddi üretim yap nda da büyük devrimci de iklikler getirmektedir. Daha do rusu, do al topluma göre büyük bir kar devrimin temelini te kil etmektedir. Kent-devlet zihniyeti henüz çözümlenmi olmaktan uzakt r. Ak l düzenini, yaz , birçok zanaat , sanat geli tirmi tir. Ancak ne pahas na? Kent devrimi mi, kar devrim mi yar, üzerinde kapsaml dü ünmeyi gerektirecek kadar önemini halen korumaktad r. Unutmamak gerekir ki, ba ta büyük tek tanr dinler olmak üzere birçok tarihi ç , bu yap lanmaya kar geli tirilmi tir. nsan soyunu içine soktu u cendere cennetten çok cehenneme benzemektedir. Daha do rusu çok az na cennet, ezici ço unlu a cehennem ya am getirdi i, günümüze kadarki örnekleri aç klay niteliktedir. Kent-devlet toplumu her bak mdan hâkimiyet, mülkiyet, bask davet eden bir içeri e sahiptir. Do al toplum insan bu düzene al rmak kolay olmam r. Bir yandan tüm kent insanlar n zihnine korkutucu tanr larla hükmetmek, di er yandan 52


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kad ba tan ç kar bir araç halinde sunmak - lk fahi elik- bu sistemin olmazsa olmazlar r. Kullu u benimsetmek günlük denetim kadar ancak bu köklü kurumlarla mümkün olmaktad r. ki kurum da köklü afyonlama özelliklerini ta rlar. Entrikac , yozla , fahi e vs. s fatl kad n gerçe inin ac mas z sorumlusu erkektir. Hiçbir kad n kendi halinde kald kça entrikac k, fahi elik yapma gere i duymaz. Fizi i, biyolojik varl buna uygun da de ildir. Entrikac n ve fahi eli in gerçek yarat erkektir. Bilinen ilk genelevi Sümer ba kenti Nippur’da M.Ö 2.500’lerde ‘musakkatin’ ad yla açan n erkek iktidar oldu unu biliyoruz. Buna ra men utanmadan sanki fahi elik kad n yarat ym gibi bir yakla sürekli canl tutar. Kendi eserini, do urdu u suçlulu u kad na mal ederek, sahte bir namus anlay geli tirerek olmad k lanetlenme ve daya , katliam kad ndan eksik etmez. Bu ilave tan mlamadan ç karabilece imiz sonuç, erke in öncelikle ideolojik sald na kar yetkin durmad r. Erkek egemen ideolojiye kar kad n özgürlük ideolojisiyle, feminizmi ve kaynakland kapitalizmi a arak silahlan p mücadele edilmelidir. Erkek egemen iktidarc zihniyete kar kad n özgürlükçü do asal zihniyetini yetkin k p öncelikle ideolojik alanda kazanmay iyi bilmek, tam sa lamak gerekir. Unutmamak gerekir ki, geleneksel kad ns teslimiyet fiziki de il toplumsald r. çerilmi kölelikten gelir. O halde öncelikle ideolojik alanda teslimiyet dü ünce ve duygular yenmek gerekir. Ziggurat sisteminde kad n ve ailenin konumuna ne oldu sorusu da önemlidir. Ana-tanr ça dininin Ziggurat rahip dinine muhalefeti Sümer metinlerinde bolca izlenmektedir. Muhalefet çe itli biçimler sergilemektedir. Kad n rahibeler kendi a rl klar alt nda tap naklar in a etmektedirler. Neredeyse her kentin bir kad n koruyucu tanr ças vard r. Çarp örnek Uruk Tanr ças nanna’n n serüvenleridir. lk Sümer ehir devleti olarak tarihte anlam bulan Uruk (bugünkü Irak’ n ad Uruk’tan gelse gerek) incelenmeye de er bir örnektir. lk erkek Kral G lgame ’in kenti olmas aç ndan da ünlüdür. Muhtemelen Uruk ilk ehir-devlet örne idir. M.Ö. 3.800–3.000 y llar tarihte Uruk dönemi olarak geçer. Kurucu Tanr ça’n n nanna olmas , eskili ini ve ana-kad n rolünün halen ba at oldu unu yans tmak53


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

tad r. Uruk’un Eridu’ya (Tanr Enki’nin kenti. Belki de ilk rahip devleti) kar mücadelesi destans r. nanna ve Enki ahs nda kad nerkek mücadelesinin güçlü somut örne i kadar destans yan da göstermektedir. Kad n tanr ça figürü zamanla azal r. Babil döneminde kesin bir yenilgiye dü mü gibidir. Kad n köle oldu u kadar resmi, genel ve özel fahi e’dir art k. Zigguratlar n bir k sm nda kad nlar n a k nesnesi olarak rol oynad klar bilinmektedir. Hem de en iyi ailelerin k zlar için a k nesnesi rolü onur payesi ta maktad r. Seçkin ve ayr cal kl k zlar oraya al r. Rahip düzeninde kad n sunumu muhte emdir. Zigguratlarda bir saray düzeninde her tür güzellik e itimlerinden geçmektedirler. Baz etkinliklerde (sanat, müzik) ustala maktad rlar. Civar bölgelerin seçkin erkeklerinin be enisine sunulmaktad rlar. Baz lar yla anla klar nda evlendirilmektedirler. Bu tarzda tap na n hem geliri, hem etkinli i çok artmaktad r. Tap naktan kad n almak ancak soylu aile erkeklerine nasip olmaktad r. Ayr ca tap nak e itiminden geçtikleri için, bu kad nlar tap nak etkinli ini yeni kabileler içinde temsil ederek yeni toplum-devlete ba lamaktad rlar. Kad nlar bir nevi yeni rahip toplum-devletinin en verimli ajanlar durumundad r. Bu ba ta srail olmak üzere, halen devletlerin etkin olarak kullanklar bir yöntemdir. Kad n bu biçimde kolektifle tirilmesi, ‘genelev’ sanat n prototipidir. Kad n dü tükçe, tap naklar n soylu tanr ça ve a k kad nl ndan ‘genelev’in çaresiz, kendini pazarlayan ‘i çisine dönü ecektir. Sümer toplumu bu aç dan da ilk olma onuruna veya onursuzlu una sahiptir. Uygarl k Gelene i Kad

‘Erke in Tarlas ’ Olarak Yarg lar

M.Ö. 2.000’lerin ba lar na kadar uygarl n sistem olarak do uu ve geli imi çok kanl , sömürülü, kent kurmal ve y kmal , ittifakl , kolonili, hegemonik karakterde oluyor. Kölelerin kar n toklu una çal verimli sulak topraklarda tar mla birlikte kom u ehir ve neolitik bölgelerle ticaret ve zanaatkârl k büyük art k-ürün üretiyor. Bu üretim, yani maddi kültür üzerine kurulan uygarl k sistemi, muhte em bir manevi kültür in a ederek kendi yönetici gruplar tanr 54


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

la rken, çal an kölelerini de tanr lar n d olarak a yor. yi anla lmal r ki, do efsanelerinde maddi hayat n böyle yans lmas çok nettir. Yarat ana-tanr ça ise, erke in sa kaburga kemi inden yarat yor. Efsaneler hayli ilginç, ana kad n da kesin ba ml la çarp yans yorlar. Ya am art k bu efsanelerin te kil etti i dille anla p yorumlanacakt r. Gerçek maddi hayat ise, günümüze kadar kendi dilini ve yorumunu yaratamadan, ancak bazen ‘Ezop diliyle’ baz eski gerçeklerden bahsetmek isteyecek, ama o dili de kimse anlamad ndan dilsizli ini ve anlam yitikli ini ya ayacakt r. Unutmayal m, hala gerçekli in dili ve anlat m kabiliyeti yarat lamam r! Mitolojik olarak yapt dönü üm, Marduk’un tanr olarak yükseli inde kendini gösterir. ‘Enuma Eli ’ bu dönemden kalma en önemli destand r. Marduk, ana-tanr çan n iyice kötülendi i, erkek-egemen kültürünün simgele tirildi i ve tanr salla ld kültür ba tanr rolündedir. Yunan kültüründe Zeus, Roma kültüründe Jüpiter, HintAvrupa kültüründe Aryen kaynakl Gudea (Germenlerin Gotlar ve Tanr = Got ayn kökenden gelir, Kürtçe de halen kullan lan Xwadê ayn kökenden gelir), Arap kültüründe Allah, Hintlilerde Brahman, Çinlilerde Tao ayn tanr sal ku temsil ederler. Ortak uygarl k a amas ve kültürel benzerlikler, bu dönemde en çok temel simge olarak toplumu temsil eden tanr adland lmalanda kendini gösterir. sim olarak bile hepsinin yakla k M.Ö. 2.000’lerde ortaya ç tesadüfî de ildir. Temellerindeki derin ve ortak kültürden kaynaklanmaktad r. Simgele tirilmi biçimiyle (ana-kad n ev ekonomisinin art k zorba ve kurnaz erkek taraf ndan gasp edili ini) erkek egemen kültürü tanr salla lmaktad r. Temel ana-tanr ça ad Aryence Star, Sümerce nanna, Hititçe Kibele, Semitikçe tar, Hintçe Kali giderek sönükle irken, ad geçen erkektanr adlar yüceltilmektedir. Kad n toplumsal zemin kata çekiliinde M.Ö. 2.000’ler dil ve kültür aç ndan da önemli bir yenilgi ve lamay yans rlar. Uygarl n maddi ve manevi kültüründe erkek ve kabile köleli inden önce gelen cins olarak kad n köleli inde, kad n gerçekten en derin, zemin kat köleli i olarak yenilgili, a alanm , sesi solu u kesilmi , lânetlenmi , ölümcül bir statü alt na 55


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

al nm r. Kar k ve üzerinde s rs z yetki sahibi olarak erkek-koca bu kültürel zemin üzerinde yükselir. Araplarda ve ayn kültürel zemini payla an Ortado ulu toplumlarda kad nlar n halen devam eden statüsü bu de erlendirmeyi do rulamaktad r. Namus cinayetleri bu kültürün küçücük bir unsurudur. Ana-tanr çal k daha sonra Sümer rahip tanr lar yla büyük sava verecektir. Özellikle kurnaz erkek tanr ‘Enki’yle kad n tanr çan n ba figürü ‘ nanna’ aras ndaki çeki me Sümerik destanlar n ba konusudur. Bu kavgan n temelinde, ana-kad n önderli inde Yukar Dicle-F rat havzas ndaki köyler etraf nda yo unla an, sömürüye yer vermeyen neolitik köy toplumuyla, yeni türemeye ba layan rahibin in a etti i, ilk defa sömürüye aç k kent toplumu aras ndaki her düzeyde çeki me ve kavgaya olanak veren ç kar farkl yatmaktad r. Tarihte ilk defa ciddi ‘toplumsal sorun’lar do maktad r. ki toplumun yönlendirici güçleri aras ndaki kavga üphesiz toplumsal sorun kaynakl r. Fakat tarihte gördü ümüz gibi, bu kavgan n dili, kavramlar o dönemin zihniyet biçimleri taraf ndan belirlenir, çünkü bugünkü zihniyet biçimleri yoktur. Toplumun kendisi yar -tanr bir kimlikle ancak ifade edilmektedir. nsan zihni soyutlanm bir kimlik anlay ndan çok uzakt r. nsan zihni o dönem do ay canl zannetmektedir. Do a, tanr ve ruhlarla doludur. (Bugüne göre geri de il, bana göre ileri, do ruya yak n bir yorumdur.) Onlara dokunmak tehlikeli sonuçlar verebilir. Hepsinin kutsall klar vard r. Büyük özen ve sayg yla yakla mak gerekir. Gösterilecek en ufak bir sayg zl k felâket getirebilir. Dolayla onlar k zd rmamak için adaklar, kurbanlar sunmak gerekir. Kurbanlarla kutsallar , tanr ho nut etmek o denli önem kazan r ki, çocuk ve genç o ul ve k zlar kurban etmek uzun süre bir gelenek halini al r. Deh et verici bir gelenek, ama bununla toplumun ayakta tutuldu una inan lmaktad r. Rahip ve rahibeler taraf ndan bu gelenek uzun süre sapt lacakt r, ama özünün kutsall k ve korunmayla da ilgili oldu u kesindir. nsan topluluklar aras ndaki her tür ili ki, bu kutsallar ve tanr lar aras ndaki ili ki ve çeli ki olarak ifade edilmektedir. Zihin ve dil böyle in a edilmi tir. Bugünün ‘pozitif bilim dili’ yoktur. nsanl k bu yeni pozitif bilim dilini -daha do 56


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

rusu dinini- son iki yüz y ld r tan maktad r. Tarihi yorumlamaya çal rken bu gerçe i asla göz ard etmemeliyiz. Do al toplum bir yan yla ekolojik toplumdur. Toplumu içten kesen güç, do ayla anlaml ba da keser. çten kesilme olmadan olaand bir ekolojik sorun do maz. Anormal olan, tüm do al süreçlerde ya anan anlaml n uygarl k toplumunda yitimidir. Sanki çocuk ana memesinden kesilmi gibi bir hal do ar. Duygusal zekân büyüleyicili i yava yava silinir. Vicdan ve do an n dilinden kça uzakla an analitik zekâ, kurgulad yapay dünyas nda gittikçe çevreyle olan çeli kisini geli tirir. Ya am n do ayla ba puslan r. Bunun yerine soyut fikirler, tanr lar geçer. Yarat do a yerini yaratanr ya b rak r. Ana efkati olarak anla lmas gereken do a, zalim do a damgas yer. Art k dilsiz ve zalim do aya yüklenmek insan kahramanl haline gelecektir. Hayvanlar ve bitkilerin her tür dengesiz imhas , toprak, su ve havas n kirletilmesi, sanki insan toplumunun en temel hakk ym gibi al kanl k kazan r. Do al çevre art k ölü, umut vermeyen geçici bir ya am alan olarak körle tirilir. Canl do an n s rs z umut kayna do a, art k kör, anlay z, kaba madde y ndan ba ka bir ey de ildir. Kölecili in tam bir maddi kültür sistemi oldu u kesindir. nsann dü ürülmesi bu sistemin esas özelli idir. Bu kadar derinli ine dü hiçbir canl dünyas nda gözlenmez. Vicdan çökü üne bu denli elveri lilik, maddi kültürün görkemi ve çekicili iyle yak ndan ba lant r. Halen bu kültürün dev an tlar , yap lar kar nda ürpermemek, di er yandan hayranl k duymamak olas de ildir. nsan tanr la mas ancak bu kadar olabilir. Fakat insan tanr la mas insanlar hedefledi inde felâkete dönü ür. Tanr lar için geri kalanlar kuldur. Toplumsal yar lmadaki, dolay yla mücadeledeki hiçbir çeli ki ve mücadele aç ktan bu denli boy göstermemi tir. Dü ü daha iyi kavrayabilmek için Yunan klâsik kültüründeki ‘o lanc k’ olay do ru çözümlenirse son derece ö reticidir. Kad n köleli iyle ba sadece cinselli e sunum eklinden ibaret de ildir. Ayn sosyal olguyu payla klar için ba çarp r. Uygarl n büyük a amalar ndan biri say lan Yunanl larda gençler resmen tecrübeli bir erke e ‘o lan’ olarak sunulurdu. Uzun süre 57


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

bunun nedenini çözememi tim. Sokrates gibi bir filozof bile “Önemli olan o lan n sürekli kullan lmas de il, efendisinden terbiye görmesidir” der. Buradaki mant k, gaye gençlerin o lan olarak sürekli kullan lmas ndan ziyade, kad ns özelliklere haz rlanmas r. Daha da aç klay olarak, Yunan uygarl da kar la an bir toplum ister. Soylu, asil gençler oldukça, bu toplum olu amaz. Bu toplumun olu mas için kad ns davran lar içselle tirmeleri gerekir. Tüm uygarl k toplumlar nda benzer e ilimler vard r. O lanc k bu toplumda çok yaynd r. Öyle bir hal alm r ki, her efendinin o lan sahibi olmas gelenekselle mi tir. O lanc bir bireysel cinsel sap kl ktan, hastaktan ziyade, s fl toplumun, iktidar toplumunun yol açt sosyal bir olgu olarak anlamland rmak önemlidir. Cinsellik ve iktidar uygar toplumda toplumsal bir hastal kt r. Hem de kanser gibi. Birbirleri olmaks n edemedikleri gibi birbirlerini ço alt rlar: T pk kanser hücrelerinin ço almas gibi. uraya gelmek istiyorum: Uygar toplumlarda iktidar zemini binlerce y ld r özenle ve bir kar la rma misali haz rlanm r. Uygarl k gelene i kad ‘erke in tarlas ’ olarak yarg lar. Toplumda da benzer gelenek geçerlidir. Erkek iktidara kendini bir kad n gibi sunmal r. syan eden, sunmay reddeden, sava larla haz r hale getirilmeye çal r. ktidar sürecini aniden bir ki i, zümre, s f ya da ulusun eylemi olarak görmek büyük yan lg içerir. Belki hükümetler ani kurulabilir, ama iktidarlar, siyasi sistemler uygar toplumlarda yüzlerce vah i imparatorlar, klikler, egemen güçlerin her türlüsü tarandan öncelikle egemenlik kültürü (tarlas , gelene i) olarak haz rlanm lard r. pk kar lar nas l kocalar al n yaz gibi bekleyip kabul ediyorlarsa toplumlar da öylesine iktidar ba ml , tarlas olarak sahibi taraf ndan kullan lmay beklemeye al lm lard r. ktidar toplumda egemenlik kültürü olarak vard r. Bu noktada Bakunin’in “En benim diyen demokrat, iktidarda yirmi dört saatte bozulur” özdeyi i anlaml r. Aç klayamad m, ama uzun süredir aç klamak istedi im, bu bozulmay sa layan iktidar zemininin kendisidir. Binlerce y n kan deryas ndan ve istismar ndan (s rs z sava lar ve sömürüler) olu an iktidar koltu u, üzerinde oturan yirmi dört saatte bozar. Tek 58


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

artla: badet eder gibi kendini koruyamazsa! S rs z hile, sava ve sömürü ortam nda kurulan iktidar, gelenek, kültür ve sistem olarak çok etkili ve nerdeyse mutlak anlamda bozucudur. En çarp örne i ‘reel sosyalizm’in ya ad klar r. Do al toplumla birlikte büyük kaybeden bir kesim de kad nlar olmaktad r. Sümer mitolojileri kaybeden kad n a tlar gibidir. nanna kültü hem daha önceki dönemlerin kad n eksenli toplumundan izler ta makta, hem de erkek egemen topluma kar büyük bir mücadelenin verildi ini yans tmaktad r. lk site tanr lar n önemli bir k sm kad n kökenli iken, giderek tümü yerlerini erkek kimlikli tanr lara b rak r. Kad n dü ünün haz rland kurumlar n ba nda yine tap naklar gelmektedir. Ba lang çta ana-tanr ça nanna ad na yayg n kad n rahibelerin yönetimindeki tap naklar ad m ad m ele geçirilerek sonunda geneleve dönü türülür. Do al toplumun anakad n etraf ndaki evcil düzeni farkl bir kurumdur. Kad n sahibi olmad gibi, ana-kad n kendisi çocuklar n ve diledi i erke in yöneticisidir. Klâsik anlamda kar k-kocal k kurumu geli memi tir. Devlet kurumu temelinde erkek egemen toplumun ekillenmesiyle erkek yönetimindeki ataerkil aile yayg nla r. Aile kurumu nitelik de tirerek günümüze kadar sürecek ilk ekillenmesini kazan r. Kad n sahibi erkek oldu u gibi, çocuklar da onundur. Kad n giderek güçten dü ürülüp kendisi mal haline getirilmektedir. çine girilen aile özünde bir kafestir. Erkek yönetimindeki aile kadar derinli ine ve süreklilik kazanba ka tür bir köleli in bulunmad önde gelen sosyologlar n ortak bir tespitidir. Toplumun kölelik düzeyini çözümleyebilmek, kesinlikle kad n kölelik düzeyinin çok yönlü çözüme kavu turulmas yla mümkündür. Kad nda gerçekle en yaln z zihni ve fiili baml k de ildir. Tüm duygular , fiziki hareketleri, ses düzeni, giyim ku am kölelik tarz yla ba nt k nm r. Burnuna, kula na, el ve ayak bileklerine halkalar tak lm r. Bunlar kölelik zincirinin simgeleridir. Ortaça larda bekâret kemeri de tak r. Tek tarafl bir namus, ahlâk anlay gerçekle tirilir. Kad n ideolojik olarak hiçle tirilir. Elindeki tüm de erler al p kendisi mal durumuna getirilir. Ba k paras na (de erine) ba lan r. 59


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Kayna köklü bir biçimde Sümer toplumundan alan kad n köleli i el at lmam bir konudur. Hiyerar ik toplumda ba layan ba lanma, rahip tap na ndan geçirilip erke in kulübesi içine t larak, en a r statüye sokularak tamamlan r. O dönemden beri geli tirilen hep bu statü olmu tur. Bütün duygu ve davran lar yla -dü ünce gücü asgarîye indirilerek- erke ine nas l hizmet edece i edebiyat n, itimin, ahlâk n temel konusudur. Erkek köle daha çok art -ürün sa layarak, kaba gücü kullan larak statü kazanm r. Ekonomik içerikli bir kölelik a r basar. Kad n ise tüm beden, ruh ve dü üncesiyle kölele tirilir. Erkek köleyi serbest b raksan z özgür bir insan olabilir, ama bir kad serbest b raksan z, daha beter bir köleli e konu olur. Bu gerçeklik bile derinli ine i lenmi köleli i yans tmaktad r. Dikkatli bir gözlemci kad na bakt nda, her eyiyle nas l amans zca erke in her istedi ine göre ekillendirildi ini fark etmekte güçlük çekmez. Ses düzeninden yürüyü üne, bak ndan oturu una kadar ‘ben bitirildim’ der gibidir. Kad n kölelik çözümlemelerinin geli tirilmeyi inin en önemli nedeni, erke in bu konudaki obur i ta, diktatörce tatmin ruhudur. Toplumdaki tanr -kral n evdeki prototipi kad n efendisi olarak erkektir. O bir koca de il sadece, ‘tan-koca’d r. Bu nitelik özünde hiçbir ey kaybetmeden günümüze kadar etkisini sürdürmü tür. Kad n köleli ine daha yak ndan bakt zda, çok ezici ve insanktan ç kar yönü dikkat çeker. Eve kapat lma sadece bir mekânsal tutsakl k de ildi, hatta hapishane de de ildir. Derinden tecavüze al nma durumunu ifade eder. stenildi i kadar ni an, gelinlik törenleriyle derinli indeki gerçek örtülmek istensin, bir günlük uygulama kendini bilen için insan onurunun bitimidir. Kad n binlerce y ll k üretimsel, e itimsel, yönetimsel, özgürlüksel de erinden o kadar sistemli ve çok çe itli iddet araçlar yla, ondan da fazla ideolojik dü ürme (a k söylemleri dâhil) araçlar yla h rpalan r ki, sonuç tam teslimiyetten ötedir. Kimli ini tümüyle yitiri i, bamba ka bir gerçee, ‘kar ya’ dönü mesidir. En s radan bir erke in, da çoban n bile gözünde kad n sadece kar olabilir. Kar olmak ise, üzerinde sonsuz tasarruf hakk n (istedi i an öldürme de dâhil) do mas demektir.

60


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

O sadece bir mülk de ildir. Çok özel bir mülktür. Sahibi için küçük imparator olma potansiyelini ta r. Yeter ki kullanmas bilsin! Uygarl haz rlayan temel ayaklardan biri bu gerçeklikti. Maddi kültürün s r tan mazl n alt ndaki temel etkenlerden biri olmada bu gerçeklikle ba lant yd . Kad nda ya anan ba ar deneyim tüm topluma ta lmak istendi. kinci vahim etkileyicilik buydu. Toplum, efendileri için kar gibi i levsel olmal yd . Toplumun kar la mas n kapitalist sistemde tamamland belirtmeye çal acaz, ama bu eylemin temeli ilk uygarl k a amas nda at lm , GrekoRomen kültüründe ise ba ar toplum örne i olarak sunulmak istenmi ti. Ancak erke in kar la mas yla toplumun kar la mas ndan bahsedilebilirdi. Greko-Romen bunu iyice sezen ve tedbirini alan toplumdu. Kölelerin durumunun kar dan beter oldu u çokça bilinen husustur. Sorun köle olmayan erke in kar la lmas yd . Ensest veya cinsel sap kl ktan, çifte cinsellikten bahsetmiyorum. Psikolojik boyutlar , hatta biyolojik nedenleri olan baz olgular , bahsetmek durumunda oldu um olaydan ayr de erlendirmek gerekir. Klâsik Yunan toplumundaki moda, her özgür genç erke in mutlaka bir sahibi, bir erkek partneri olmal yd . Genç tecrübe kazan ncaya kadar partnerin sevgilisi olmal yd . Daha önce de indi im gibi, Sokrates bile “bu olayda önemli olan n genç o lan n çok kullan lmas de il, o ruhu ya amas r” diyor. Buradaki zihniyet aç k. Kölelik toplumu özgürlük, onur ilkesiyle ba da mayaca ndan, bu özellikler toplumdan silinmeliydi, çünkü toplumu tehdit ediyorlard . Do ruydu da. nsan özgürlü ü ve onurunun oldu u yerde kölelik ya anamaz. Sistem bunu kavram ve gere ini yapmak durumundayd . üphesiz Greko-Romen kültürü bu misyonu tamamlayamad . çte özgür felsefi okullarla geli en H ristiyanl k, d ta ise etnisitenin ard arkas kesilmeyen sald ve ba kald lar toplumu ba ka durumlarla yüz yüze b rakacakt . Maddi kültürün her ey olmad n, her eye gücünün yetmeyece inin i aretleri de az de ildi. Toplum ancak kapitalizmde hiç ‘o lanc a’ gerek duyulmadan da kar la labilecekti.

61


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

Ev Ekonomisinin Talan yla Kad

r

n Daimi Tecavüzü

Köleci devlet toplumu ekonomik alanda büyük bir fabrika görünümündedir. Modern fabrikalardan teknik ve sahiplik bak ndan farkl r. Köleler sürü halinde çal r. Toprakta, ta ocaklar nda, in aatlarda korkunç bir köle eme inin kullan ld halen bu arkaik dönemden kalma yap tlardan anla lmaktad r. Köle yönetimi hayvan yönetiminden daha iddetlidir. Köle, çal an bir hayvand r. Mülk konusudur. Sadece bir üretim arac r. Köleler hukukî kapsam n ndad rlar. Sanki duygular olmayan bir e yad rlar. Analitik zekân erkekte vard biçim köle gerçe inde çok daha çarp r. Köleci devlet toplumunda mülkiyet kurumu da sa lam bir ba lang ç yapar. Sistemin özü üst toplumun alt toplumu her eyiyle mülkle tirmesine dayan r. Tanr -krallar ve yard mc lar her eyin sahibidirler. Sahiplik, hâkimiyetin do al sonucudur. nsan egosu geli me imkân buldu mu, s r tan maz özellikler ta r. Sistemin kurulu döneminde s rlay etkenlerin olmay tanr -krall k kültüne yol açmaktad r. Do al toplumun tan k olmad mülkiyet düzeni devlet mülkiyetinden ba layarak aileye dek her kuruma s zar. Herkeste mülk duygusu yarat r. Mülkiyet devletin temeli say r, kutsalla r. Art k bundan sonra yap lmas gereken tüm dünyan n mülkle tirilmesidir. Devlet s rlar , hanedan arazileri, vatan s rlaolarak mülkiyet s rlar çe itli biçimler alt nda günümüze do ru neredeyse bir tanr vergisi olarak insanlar n benli ine kaz r. Asnda bir rant kayna olarak mülkiyet gerçekten h rs zl kt r. Toplumun kolektif dayan mas en çok bozan kurumdur, ama üst toplumun beslenmesi için en temel kurum olarak vazgeçilmezdir. Do al toplum ekolojik toplumun kendili inden bir hali olarak tan mlanmaya çal lm . Ekolojik toplumun devlet toplumunun derinlik ve geni lik olarak geli mesiyle ad m ad m geriletilmesi, günümüze kadar en temel toplumsal çeli kilerden biridir. Toplumun iç çeli kisi ne kadar geli mi se, d ortamla çeli kisi de o denli artmaktad r. nsana tahakküm do aya tahakkümü getirmektedir. nsana ac mayan bir sistemin do aya her kötülü ü yapmaktan çe62


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kinmeyece i aç kt r. Zaten hâkimiyet, fetih en gözde olgular olarak egemen s f ahlâk nda yer bulmaktad r. Do aya hükmetmek insana hükmetmek kadar bir hak, soylu bir davran olarak görülmektedir. Do al toplumun do a canl , kutsamas yok say lm r. Bir dü man gibi fetih konusudur. Devletçi toplumun zihniyet ve davran lana bu kavramlar egemen olunca, art k günümüzde dev boyutlara ula an çevre felâketlerine ard na kadar yol aç lm demektir. Belki tuhaf kar lanabilir, ama bana göre ekonominin gerçek sahibi, tüm i gal ve sömürgele tirme çabalar na ra men kad nd r. Ekonomiyi sosyolojik aç dan anlaml de erlendirmek istiyorsak, en do ru yakla m, mademki çocu u karn nda beslemekten tutal m, en zor do um sonras ayakta durabilecek hale getirinceye kadar kad n besliyor, evin besleme zanaatkâr da kad nd r, o halde en temel güç kad nd r. Cevab m gerçe e daha sayg sosyolojik bir cevapt r. Biyolojiyle ba da kesin göz önünde bulundurarak. Kald ki, tar m devrimindeki rolü, milyonlarca y l bitki toplay yla halen sadece ev içi de il, ekonomik ya am n birçok alan nda çark döndüren kad nr. Bilimlerin temelini atma onurunu ta yan Antik Yunanl lar n ekonomiye ev yasas , kad n yasas olarak ad koymalar da bu gerçe i binlerce y l önce tespit etmi tir. f-kent-devlet olu umuyla ba layan uygarl k sürecindeki ekonomik biçimlenmeye, rahip-kral-komutan olarak ki iselle tirebilece imiz güç oda na devlet denilmektedir. Kurum olarak dinsiyaset-askerlik iç içe geçmi biçimde iktidar olu turmaktad r. Bu güç sisteminin en temel özelli i, kendi ekonomisini devlet komünizmi biçiminde örgütlemesidir. Henüz Max Weber taraf ndan kullan ld görmeden, benim de ‘firavun sosyalizmi’ dedi im ekonomi söz konusudur. Kal nt halinde anac l ekonomi ataerkil-feodal iretsel ekonomide varl sürdürmektedir. Firavun sosyalizminde insanlar yal n kat köle olarak çal lmaktad r. Haklar ölmeyecek kadar birer çömlek kâsesi çorbad r. Halen kal nt bulunan eski tap nak ve saray binalar nda binlerce köle kâsesine rastlanmas bu ili kiyi do rulamaktad r. Güçlü ve kurnaz adam kad n ev ekonomisine bir h rs z gibi girdi. Talanla yetinmedi. Daha da vahimi, kad daimi tecavüzü al63


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

nda tutarak kutsal aile oca k rk haramîler yata na dönü türdü. Ne yapt bilen bir hainin ruh halini hiçbir zaman terk etmedi. lk sermaye birikimlerinin tohumlar bu iki mekânda at ld . Birincisi, ev ekonomisinin yak nlar ndan bizzat evi i gal etme; ikincisi, devletin resmi, me rula tekeline kar özel tekel halinde k rk haramîlerin üs merkezlerinde veya yak nlar nda mekân tutma. Toplumun ve devletin gözetiminden çekindi i için, erkenden hileli ve maskeli yüzle mekânlar aras nda gezindi. Pusuda yatt . F rsat buldu unda aslan kesilerek av n üzerine atlad . Bazen tilki kurnazl yla av yakalad . Bukalemun gibi her ortama renk vermekten geri kalmad . Marjinal noktalarda ticaret uzman kesildi. Uygarl klar n eri emedii kent ve k rsal alan onun s gözetimindedir. Toplumun yar ld noktalara yerle mede ustad r. Denge rolünü oynayarak iki taraf da soymas bilir. K sa ticaretten az, uzun yol ticaretlerinden ise azamî kazanman n çok iyi fark ndad r. Kârl alanlar âdeta burnuyla koku al rcas na tan mas ve yönelmesi, mesle inin temel kurallar ndanr. Bu yollar n stratejik korsanl olarak de erlendirmek ö reticidir. Sermayenin yurdu yoktur denilirken, bu gerçeklik dile getirilmek istenir. Basit ma ara çizimlerinden sonra, dönem ana-tanr çan n figürleriyle doludur. lk sanat nesneleri bu figürlerdir. Heykelcili in atas say r. Uygar toplumla birlikte tanr ve yönetici figürleri iç içe çizilir. Artan s fla ma ve yönetim erki sanat n da din kadar devletle mesine yol açar. Özellikle M r, Çin ve Hint sanat nda tanr , kral ve rahipler güç gösterisinde yar rlar. Muazzam heykel ve kabartmalar bu güçlerin tan gibidir. Mimarl k ayn rotay izler. Din ve yönetici evleri mimarl n uygulama alanlar r. Dev boyutlu tap naklar ve saraylar in a edilir. Büyük mezarlar in a edilir. Hepsi uygar toplumda insan istismar n bask yla birlikte hangi boyutlara rmand n korkunç göstergesidir. Yaln z bir piramit, bir tap nak için yüz binlerce insan harcan r. Güçlenen ticaretle birlikte, sanatta yans yan önemli bir figür de tüccarlard r. Krallar kadar güçlü olanlar sanat eserlerinde izlemek mümkündür. Uygar toplumun ilk in a döneminden en derli toplu ve günümüze kadar ula an direni lerin ba nda peygamberler gelene i gelir. 64


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Öyküleri Âdem ve Havva’yla, yani ilk iki insanla ba lat lan anlat n tüm özellikleri ideolojik kültürün damgas ta maktad r. Âdem’le Havva’y neolitik toplum kar nda tanr la an uygarl k zihniyetinin kavranmas nda do ru de erlendirirsek, efendi-köle çat mas n ilk ipuçlar sunduklar görürüz. Âdem’le tanr diyaloglar ve Havva’yla ili kileri, efendi-köle ayr kadar ana-kad n ikinci plâna dü ünü sembolize ettikleri biçiminde yorumlayabiliriz. Nuh’un , zorba efendi kar nda neolitik toplumu âdeta gemiye yükleyerek uygarl n ula amayaca da k alanda yeniden in as an msat r. Öykü zaten Sümer toplumunu ve ayakta kalmak için direnen neolitik toplumu anlatmaktad r. Bu iki peygamber gelene inin ba lang uygar toplumun in as na kadar ta makla direni in ba ndan beri mevcudiyetini ve en az uygarl n süreklili i kadar bir süreklili e sahip olduklar göstermektedir. Hanedan tarihleri üst f tarihleri olduklar gibi, peygamberlik tarihleri daha çok direnen kültürler, kabileler ve kahramanlar tarihidir. Hepsinde ortak e putperestli e kar ç kmalar r. Uygar topluma geçi in ayn zamanda demokratik topluma geçi le iç içe olu tu unu teorik olarak kestirmek mümkündür. lk ihtiyar meclislerindeki sert tart malar demokratik toplumun ayak sesleri, ilk yans malar r. Tüm toplumlar n bu a amas nda benzer bir ikileme daha tan k oluyoruz: Demokratik toplum ve uygar toplum ikilemi. Daha anla r bir somutluk biçiminde, devlet ve demokrasi ikilemi. Devletin oldu u her yerde demokrasi sorunu vard r. Demokrasinin oldu u her alanda bir devletle me riski vard r. Demokrasi bir devlet biçimi olmad gibi, demokrasi olarak da devlet kavram yanl r. kisi aras ndaki ili kinin niteli ine çok dikkat etmek gerekir. Demokratik toplumla uygar toplum aras nda hep çat madan bahsetmem uzla ma olas d lam yor. Tersine, bu iki toplum aras nda uzla ma esast r. Daha do rusu esas olmal yd . Ba ta gelen nedeni de uçlar n birbirini yok etmedi i bir diyalektik anlay n da sonucu olarak, demokratik toplumla uygarl k toplumu birbirisiz edemezler. Birinin varl di eriyle mümkündür. Vurgulad m gibi, demokrasi ve uygarl k ç lar ayn komünal ana toplumdan al r65


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lar. Demokrasi daha çok hiyerar ik üst tabakan n ihanetine, bask ve sömürüsüne u ram alt ço unlu u ve çokluklar kendine esas al rken, uygarl k daha çok üst tabakan n bask , sömürü ve ideolojik hegemonyas sürdüren kesimini temel al r. Tabii bu kesimler b çakla kesilmi gibi birbirinden ve komünal ana toplumdan kopmazlar. ç içedirler, fakat farkl klar epey geli mi odaklard r. Kad n-erkek ili kisindeki dengenin kad n aleyhine bozulmas ndaki yans malar, nanna-Enki (Uruk ve Eridu koruyucu tanr ça ve tanr ) aras ndaki diyaloglar biçiminde düzenlenmi ilk destan denemesinde görülmektedir. G lgame Destan ’ndan önceki bir destand r. Komünal anac l düzenle veya toplumla hiyerar ik ataerkil (uygarl a geçi toplumu) toplum aras ndaki kavgay dile getirmektedir. Sürecin çok adaletsiz ve mücadeleli geçti i netçe anla lmaktad r. Tarihi veriler Sümer toplumunun ilk a amas nda ilkel demokrasi diyebilece imiz bir süreci de ya ad na dair argümanlar sunmaktad r. Ya lar meclisi henüz ataerkil bir düzene dönü memi tir. Çok canl tart malar bir nevi demokrasiye i aret etmektedir. Tanr emri (asl nda güçlü ve kurnaz adam n tak nd bir maske tipten kaynaklanan tek tarafl askeri-despotik düzen ilkesidir), buyru u türü kavramlar henüz olu mam r. Zaten nanna Destan ’ndaki söyle i tarz çok canl r ve toplumda olup biteni; adaletsizli i, kan ve birikimlerinin, çocuklar n ba na gelen felaketleri anlatmaktad r. Belgeler çok olsayd , Atina demokrasisini (köleci s f demokrasisi) çok a an bir demokratik geçi a amas n da bulundu unu güçlü bir olas k olarak görebilir, fark edebilirdik. Her zaman hat rlamaya çal m bir konudur. Kad n gibi bir gücün fazla üretken ve yarat bir özelli i olmayan erke in elinde neden bu kadar zavall duruma dü tü ü ve mahkûm oldu udur. Cevap tâbii ki zorun rolüdür. Ekonomi de elinden al nca, korkunç bir tutsakl k kaç lmaz olur. Ba na bir erkek çocuk koysan, k rk y l kar k gibi çok dü kün bir sanat icra etmeye raz edilmi kadar kendisi olmaktan ç kar lm r. Kald ki, güçlü erke in kar daha korkunçtur. Toplumlar üzerinde günlük olarak do um hükmünü icra eden eylemler bütünü de ildir. Salt devlet olmad ise çok daha iyi 66


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

anlamak gerekir. Çokça yap ld gibi, iktidar devlete ve devlet biçimlerine indirgemek yap lacak yanl n temelidir. Hele hele sava eylemlerini göze batan di er iktidar uygulamalar yla birle tirip sunmak iktidar n en oportünist izah olacakt r. Bu çal mada bir imge kavram olarak ‘kurnaz ve güçlü adam’ deyimini çok kulland m. Hani piyasalar düzenleyen bir ‘gizli el’den bahsedilir ya, bu da onun gibi bir eydir, ama iktidar n temelini anlamak aç ndan yüksek retici de eri oldu u kan nday m. Kendini bazen yüzeye aç k vuran, ço unlukla toplumun alt ndan iktidar düzenleyen her ili ki ve bu ili kilerin sahipleri, iktidar in ac lar r. Kad n Eme inin Gasp Üzerinden Biçimlenen Olgu: ktidar ktidar en süreklilik ve yo unla ma istidad nda olan bir toplumsal olgudur. Kad evcille tiren erkek belki de ilk ve en büyük pay sahiplerindendir. amanistlerin anlam gücü üzerinde tekel kurmalar , rahiple erek dini hüviyet kazanmalar , iktidar n ç plak gücünün kutsalla lmas nda ve s r niteli ine bürünmesinde çok etkili olmu tur. ktidar mitolojisini ve tüm tanr salla rma kavramlar bu gruba ba lamak mümkündür. Mitolojik ve dini söylem büyük oranda iktidar n in a edilmesinde ve me rula lmas nda çok etkilidir. Hiyerar ik ataerkil rejimin rahip + yönetici + komutan üçlüsü toplumda iktidar zeminini en geni yayan grup niteli indeydi. ktidar n ilk taht kurma, sembolize etme gelene inin yarat lar r. Tanr salk, taht, yüceli , tanr -insan kopuklu u, kad n tanr çan n gözden dü ürülmesi, kulluk gibi kavramlar bu dönemden kalma güçlü iktidar simgeleridir. Devlet iktidar , hiyerar ik ve evcille tirilmi kad n zeminleri ve kullu un kölele imi üzerinde daha kal ve somut bir iktidar biçimlenmesidir. Toplumda çok yayg nla iktidar ili kilerini düzenlemeyi, belli bir sorumlulu a kavu turmay ve daha etkili ve ekonomik kullanmay ifade eder. ktidar devleti içerir. Fakat devletten çok daha fazlas içerir. Devletler tarihte kendilerini en çok kavramla ran, tarihi kendileriyle ba latan tekel kurumlard r. Son tahlilde toplumun artan ekonomik gücünü demokratik siyasetin konusu 67


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

olmaktan ç kar p üzerinde iktidar gücü olarak tekel kurmay , böylelikle art k-ürün ve de erlere el koymay ifade eder. Devletle ilgili di er her ey; mitoloji, felsefe, din, bilim, sava ve siyasetler bu aslî amaçla ba lant r. Komünist devlet olunsa dahi sonuç de mez. Devletle iktidar toplumda resmiyet kazan r. Me ruiyetini geli tirir. saca bu olguyu (alg ) anlamak için, ana-kad n düzenini, aile gerçe ini kavramak gerekir: Ana-kad nda ya koca belli de ildir, ya da çok siliktir. Ana-kad n çocuk do ururken, öyle ‘sevdi i erkekle k yapacak durumdaki kad n’ de ildir. A k ve cinsiyetçi toplum henüz gündemde de ildir. Kad n herhangi bir erke e kar k ba yla ba de ildir. Erkek de kad n üzerinde ne egemenlik kuracak, ne de ‘benim kar m’ diyebilecek durumdad r. Avc k oyalanan, fazla verimli olmad m de eri bilinmeyen bir i tir. Çocuklar n olmas gibi bir durumu da toplumda geli mi olmaktan uzakt r. Çocuklar anakad nd r. Do as gere i ana-kad n öyle ehvet pe inde ko mas , zevk için cinsel birle me aramas söz konusu de ildir. Her canl kadar bir cinselli i söz konusudur. Üreme amaçl bir cinsellik durumu vard r. Çocuklar için emek harcamas , ana-kad na aidiyetlerinin temel nedenidir. Hem do urmas hem beslemesi bu hakk vermektedir. Dolay yla babas n belli olup olmamas n hiçbir toplumsal anlam ta mad dönemde babal k hakk ndan bahsetmek saçmal kr. Yaln z ana-kad n karde leri de önemlidir, çünkü onlarla birlikte büyümü tür. Day k ve teyzelik gücünü bu en eski ana-kad n hukukundan al r. Ana-kad n ailesi o halde day , teyze (varsa onlar n çocuklar ) ve kendi öz çocuklar ndan olu maktad r. Anaerkil aile denilen anlat m da bu hususu ifade etmektedir. Neoliti in ba kö esine oturan ana-kad n ve ondan esinli ana tanr ça kültü’nün toplumsal ifadesi böyle yorumlanabilir. Day lar d nda erkek siliktir. Kocak ve babal k in a edilmemi tir. te Sümer ve M r rahiplerinin tüm tarihi kaplayan ve halen etkisini sürdüren en temel ideolojik bulu lar bu tarihsel evrede devreye girmektedir. Yaratt klar yeni kavramlarla kurgulad klar mitolojik dü ünme tarz sistem için en temel me ruiyet -kabul etmedayana olur. Bu mitolojilerin -mitoloji, Yunanca söylence, efsane anlam ndad r- en temel özelli i, do al olaylar n üstüne ç kard klar 68


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

yeni tanr lar dünyas r. En, Enlil, Ra ilk tanr lar olarak yeni yükselen efendiler -Rablar- dünyas mükemmel biçimde yüceltip gizlerler. Olu an köleci s f hükümranl tanr la mayla iç içedir. Yeni efendiler nas l çal madan sadece hükümranl kla misli görülmemi bir taht-sarayl ya am sahibi iseler, kurgusal simgeleri olarak tanr lar da öylesine tüm do a güçleri üzerine oturturlar. Toplumsal hâkimiyet do asal hâkimiyete yans lm r. Do al ruhçuluk dini üzerine emreden tanr lar dini egemen k nm r. Do al süreçleri ruhlarla izah etmek yerine tanr larla izah etme süreci en köklü zihniyet de imi oluyor. Buna devrim de il, kar devrim dememin anla r nedenleri var, çünkü tarihte en tehlikeli, olumsuz bir süreci ba latma özelli ine sahiptir. Konuyu biraz derinli ine açmakta hayatî yarar var. Canl do a anlay günümüz bilim çevrelerinde de en çok tart lan bir konudur. Kuantum fizi ini tan mlarken k saca de inmi tik. Gerçekten, do al toplumdaki gibi olmasa da, her do al olgunun bir öznelli i -içinde hareket etti i yasas , anlam düzeyi- oldu u kabul gören en devrimci görü lerden biridir. Maddile mi özde i yöneten öznellik, sahip oldu u enerjidir. Enerji, madde olmayan gerçekliktir; bir anlamda maddenin ruhudur. Her geçen gün de ik enerji türleriyle do aya aç m görülmemi boyutlara t rmanmaktar. Gelecek kuantum fizi inin, ‘nanoteknoloji’nin olacakt r denilirken bu geli me kast edilmektedir. Sonuçta de ik de olsa, ilk toplum tarz do al ak la uyum içinde, do ru bir anlay la, ekolojiyle ya am esas almaktad r. Günümüzde çevre sorununu en büyük tehlike olarak insanl n kar na ç karan, bu temel ilkeden kopu gerçe idir. Kopu un da temelinde s fl toplum uygarl n zihniyet ve üretim tarz yatmaktad r. Devlet kavram ve çerçeve olarak rahip tap naklar n döl yatanda olu urken, esas kurumla ve iktidar gücü haline getiren, hiyerar ik toplumun ya lar meclisiyle askeri efin maiyetidir. Devlet iktidar bu üçlü aras nda yo un ve uzun süreli ili ki ve çeli kilerle belirlenir. Ba lang çta rahip-kral egemenken giderek yerini önce ya lar meclisine -ilkel demokrasi- b rakacak, daha sonra gücün nihaî belirleyici oldu u askeri efin hâkimiyeti geli ecektir. lgame Destan nda bu süreç iirsel mitolojik bir dille yans lmak69


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

tad r. G lgame 'in kendisi askeri efi, kahraman temsil etmektedir. Eskinin güçlü rahip ve rahibeleri iyice silik kalm lard r. Enkidu barbarlardan derlenen etnisite d asker dev irmenin bilinen ilk örne i olarak kar za ç kmaktad r. Akrabal k d bir örgütlenme geli mektedir. Gücün büyüleyici etkisi hem ilk defa boyun e dirmecili e, hem art -ürünün sahibi olarak kendini tanr -krallar olarak yans tmalar na yol aç yor. nsan egosunun kendini en büyük ilân etme ça ba lat yor. Art k do a ve toplum tanr -kral n bir eseri olarak yans r. Tüm mitolojiler bu anlat ma öncelik vermektedir. ‘Her eyin sahibi tanr ’ anlay , kökenini bu Sümer ve M r mitolojilerinden almaktad r. Kutsal kitaplara bu kaynaklardan yans lacakt r. Böylece devlet iktidar sonsuz k nacakt r. Halen bir slogan olarak kullan lan ‘Ebed-müddet devlet’ anlay da buradan gelmektedir. E er devlet geli meseydi, özellikle mitolojiyle donanmasayd , basit bir e kiya kurumu, örgütü olmaktan öteye gitmezdi. Devlet iktidar n dönem için çok kârl olmas , onu ola anüstü bir tanr sal kurum olarak yantmaya ve tüm zihinlere egemen k lmaya götürmü tür. Bu anlamda en ince bir gasp örgütlenmesi olarak anla labilir. deolojinin gücü bu noktada kar za ç yor. Büyük gasp örgütünün tanr sal bir emrin kutsal bir kurumu olarak tan nmas sa yor. Bir yerde devlet iktidar ne kadar yüceltilerek allan p pullan yorsa, orada büyük bir soygunun, ç kar n gizlendi ini anlamak durumunday z. Tanr krallar kendini yans rken, bu gerçe in fark nda olarak kurumla rlar. Görkemli saraylar, en güçlülerden olu an askeri maiyetler, iyi bir istihbarat, etkileyici bir harem, nam salan bir hanedan, hangi tanr kökeninden geldi ine dair ecere, soy kütü ü, dalkavuk vezirler ve tapan kullar bu kurumla man n vazgeçilmez ö eleridir. Piramit mezarlar daha kal bir dünya saray r asl nda. Elbise, asa, mühür üzerlerinde eksik olmayan aksesuarlard r. Art k tüm toplum üyelerine, kullar na dü en, bu yüce tanr sal kurulu a sürekli tap nmak, ükretmektir. Kutsal kitaplardaki tanr s fatlar na ili kin çok say da kavramlar ilk Sümer, M r tanr -krallar n s fatlar n hem tekrar hem k smen de tirilmi versiyonlar r.

70


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Ölümleri -daha do rusu öte dünyaya gitmeleri- halinde, tüm maiyeti canl olarak kendileriyle birlikte gömülür, çünkü maiyet kral bedeninden ayr dü ünülemez. As l bedenle birlikte gömülmeleri öte dünyada hizmetleri için gereklidir. Dünyada kalan zürriyetleri de kendisinin varl sürdürmeye devam ederler. ‘Ölümsüzlük’ kavram biraz da böyle do mu tur. Analitik zekân n gerçeklerden kopmas yla toplumu nas l dönü türdü ü bu örnekte çok çarp yans maktad r. Yaln z bir piramidin yap yüz binlerce kölenin ölüm çal mas gerektirmektedir. Kurulan devlet iktidar insan türünün ba nda patlayan en kal ve y deprem olmaktad r. Art k insanl k lügatinde zulüm, mah er, kurtar kavramlar olu maya ba lam r. Özgürlük sava lar olarak peygamberlik ki ili i bu ko ullar alt nda ekillenmektedir. Peygamberler bu büyük felâketin kurtar lar olarak ortaya ç kacaklard r. Kaynak yine Sümer toplumudur. Feodal devlet a amas na kadar geldi imizde, devlet kurumuna nelerin s ld na k saca dikkat çekelim. Sümer ve M r tanr krallar ölümlerinde binlerce kad n ve erkek hizmetçiyi sonraki yaamlar nda da kendilerine hizmet etsinler diye diri diri kendileriyle birlikte gömmü lerdir. Her bir mezarlar n yap için yüz binler ölümüne çal lm r. Bir grup iktidar çevresi için cennetten bir kö e yap rken, gerisine sürüden beter muamele yap lm r. Kölelie kar ç kan her klân, kabile gibi sosyal yap lar imha etmeyi temel siyaset bellemi lerdir. nsan kellesinden kaleler ve surlar örmek anl bir i say lm r. Hiçbir do al yan olmayan plânl öldürme sanat ilk defa insan toplumu içinde icat etmi lerdir. Kad nlar n kafese t lmas ba ar yla sa lam lard r. Çocuklar n tüm do al hayallerine ket vurmu lard r. Özgürlük ad na insanlar çöllerin, da lar n, ormanlar n derinliklerinde ya amak zorunda b rakm lard r. Köleler yaln z emekleri ile de il, tüm bedenleriyle ekonomik üretim araçlar na dönü türülmü tür. Analitik zekâdan yalana dayal muhte em bir mitoloji olu turmu lard r. Efendilerin ç plak zoru ve sömürüsü yetmiyormu gibi, bir de rahiplerin tanr lar dünyas n manevî bask ve sömürüsünü insanl k zihniyetinin temel inanç ve ibadet ö esi yapm lard r. Ahlâk ve sanat n sürekli kendilerini yücelt71


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

mesini, güzelle tirmesini temel k lm lard r. Do al çevreyle insan toplumunu canl evren anlay yerine, cans z ve cezaland ran yer alt ve gök tanr lar yla doldurmu lard r. Efendiler grubu için asla tl k dü ünülmezken, di er gruplar sürekli hastal k ve açl ktan k lm lard r. E lencelerinde bile insanlar n öldürülmesine dayal törenleri, oyunlar esas alm lard r. Analitik Zekân n Duygusal Zekâdan Kopu u Konuyla ba lant ikinci önemli husus, duygusal zekâyla analitik zekâ aras ndaki kopu un büyük ve tehlikeli bir s çramay gerçekle tirmesidir. Duygusal zekâ tüm canl lara mahsus olan zekâd r. Bir anlamda do al süreçlere özgü olan öznellik, zihin durumudur. Duygusal zekâ evrim zincirinin insan türüne do ru geli iminde analitik zekâya do ru bir e ilim belirir. Analitik zekâda daha h zl seçim, dolay yla de im yapma yetene i yüksektir. Fakat sapmac yönü de benzer bir oran te kil etmektedir. Duygusal zekâ basit olmas na ra men, içgüdülere has bir kesinli e sahiptir. artl reflekslerin arts z reflekslere dönü ümü anlam na gelir. Güdüler ö renmenin en basit biçimleri olmas na kar n çok istikrarl yap lard r. Yüz binlerce y l ya anan deneyimlerin ürünüdürler. Bu nedenle kolay kolay yan lmazlar. Di er bir özellikleri, ya amla çok s ili ki içinde olmalar r. Ya am tehdit eden veya ilgilendiren iç ve d ko ullara an nda tepki verirler. Fakat bu yönleri h zla analitik zekâ rolünü oynamalar na ket vurmaktad r. Yine de ya am için geçerli olan esas olarak duygusal zekâd r. Yorumlamaz, ya at r. Yorumlama ne kadar çok geli mi se, sapma oran da o denli artar. Analitik zekâ ise daha çok yorumlayarak duygusal zekâya yeni yönler, davran biçimleri biçmeye çal r. Daha çok geli kin insan türüne aittir. Zaten insan türünün toplumsal tarzda ya amas da analitik zekân n geli im seviyesiyle ba lant r. H zl toplumsal geli meyi sa layan analitik zekâd r. Fakat duygu boyutundan yoksun oldu u için, serbest kald nda çok tehlikeli olur. Özellikle iktidar ve sava kültürüne al ld ktan sonra analitik zekâ korkunçla r. Bu zekâ en çarp ifadesini yak n ça lar n imha sava lar nda göstermi tir. Ade72


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ta bir makine düzeninde çal için ac , korku, sevgi gibi duygulardan yoksunlu u, empati ve sempatiyi tan mamas bu imhac özelliini çok tehlikeli k lmaktad r. Buna kar n duygusal zekâyla uyum içinde çal nda en sa kl , çözümleme yetene i yüksek birey ve topluluklar n olu umunda belirleyici rol oynamaktad r. Köleci devlet toplumunda geli en, bu iki zekâ aras ndaki büyük kopu tur. Belki de üst boyutta ilk defa do al topluma egemen olan duygusal zekâdan koparak sadece bask ve sömürü sanat nda younla an bir s f zekâs , akl yla kar kar ya gelmekteyiz. Bu çok tehlikeli sonuçlar do uracak bir geli medir. Neolitik toplumda sa lanan art -ürüne dayanarak geli en köleci üretimin daha bol art ürünü bu s fsal olu umun maddi temelidir. Sadece üretimi yöneterek büyük oranda ürünlere el koymaktad r. O zaman geriye bu tarz üretimi savunmak için yeni zihniyet durumunu yaratmaya s ra geliyor. Yeni hükmeden tanr mitolojiler bu zihniyet aray n sonucudur. Köklü bir analitik zekâ süreci söz konusudur. Kullar yönetecek kurallar bulmak, ölümsüz tanr buyruklar gibi göstermek bu zekâ tarz n üzerinde en çok çal konudur. Sümer ve M r rahiplerinin büyüklü ü bu konunun insanl k tarihindeki büyük öneminden ileri gelmektedir. Do al toplumdan ve ya amdan kopan zekâlar muazzam bir mitolojik kurgusal sistem yaratm r. Kullar bunlara inand rmak için daha da büyüleyici okul sistemleri, tap naklar, heykeller yaratm lard r. Do al toplumun tehlikeli olmayan ruhçu dinleri yerine, hükmeden tanr a rl kl dinleri geçirerek boyun melerini sürekli geli tirmi lerdir. Korku duygusunu sapt rarak bu yeni tanr lardan neden korkmalar gerekti ini, dediklerine tam uyarlarsa mükâfatlar nas l göreceklerini özenle anlatm lard r. lk defa cennet ve cehennem içerikli ütopyalar icat etmi lerdir. Asl nda yeni efendiler s na tam uyum için ideolojik sistem geli tirilmektedir. Dü ünce tarz n mitolojik olmas dönemin ruhuna uygundur. Canl k (animizm) dini asl nda özgürlükçü ve e itlikçidir. Mitolojik rl kl yeni din ise bir s f dini, e itsizlik ve kölelik dinidir. Mutlak boyun e meyi, tanr lar -efendileri- esas almay emretmektedir. nsanl k tarihinde gerçekle en bu zihniyet kar devrimi gerçekten analitik zekân n en büyük ç lar ndan biridir; s fsal akl n 73


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

geli mesidir. Art k tarih, edebiyat, sanat, hukuk ve politika bu s f zihniyetiyle yeniden üretilecektir. Sümer ve M r mitolojisinde bu sürecin en güçlü ve orijinal halini görmekteyiz. Egemen sömürgen f ideolojisi art k bir üst toplum, devletçi toplum olma yoluna girmi tir. Bu yönlü at lacak her ad m tüm toplum ad na at lacak, ona mal edilecektir. Do al toplumdan kalma ana-tanr ça ideolojisi giderek sömürülerek, içeri inden bo alt p asimile edilerek erkektanr lar düzeninin hizmetine ko turulacakt r. T pk kad n erke in hizmetine -genel ve özel fahi eli e ba lang ç- ko turulmas gibi. Do al tüm toplumun e it-özgür üyeleri yeni kul s na dönü ecektir. Bir Sümer efsanesi insanlar n tanr lar n ‘d ndan’ yarat ld söyler. Kad n erke in kaburga kemi inden yarat ld yine ilkin Sümer efsanesinde geçer. Sümer mitolojisi gerçekten ola anüstü bir ba ar olup kendisinden sonra gelen tüm mitolojileri etkileyerek, tek tanr dinlerin, edebiyat n ve hukukun da ilk kayna te kil etmi tir. Destanda G lgame özelli i benzer bir etkiyi tüm dünya destanlar nda yans tm r. Sümer zihniyet yap n kapsaml çözümü konumuz olmad ndan, öz itibarîyle tarihin, dolay yla uygarl n sadece bask yla deil, analitik zekâyla ba lat lmas n en temel kayna oldu u tart mas zd r. Daha sonraki metafizik dü üncenin kökenini bu zekâda aramal z. Üstte bir avuç efendi cennet gibi bir saray ya am nda sadece günlerini ya am yorlar. nsanl sürekli oyalayacak efsaneler, ütopyalar dünyas n da temellerini atmaktad rlar. Gerçekle en, büyük toplum yalan ’n n tüm insanl k zihninde kök salarak güçlü kurumlara kavu turulmas r: Her tür mitoloji, destan, tap nak ve okullar yla. Tarihin en köklü zihniyet dönü ümü olarak Sümer toplumunda gerçekle en kar devrim, ba ta Ortado u toplumunu olmak üzere insanl n paradigmas -do aya evrene temel bak - kökünden de tirmi tir. Do al toplum, canl do a-evren anlay renkli ve üretkendir. Do ay bir öcü, zalim olarak görmez. Bir ana gibi görür. Sümer dilinde özgürlük sözcü ü olan ‘Amargi’, ayn zamanda anaya dönü anlam na gelmektedir. Bu sözcük bile gerçekle en kar devrimci zihniyetin niteli ini çok iyi aç a vurmaktad r. Yeni mitolojik 74


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

bak aç nda ise do a-evren hükmeden, cezaland ran tanr larla doludur. Do an n d na yükseltilen ve gittikçe kendini gizleyen asl nda bask ve sömürücü despotlar- tanr lar âdeta do ay kurutmu gibidir. Ölü bir do a, madde anlay geli tirilmektedir. Tanlar n d ndan yarat lan kullar gibi tüm canl varl klar da giderek a lat lmaktad r. Bu paradigma, giderek derinle erek, bugünkü Ortado u toplumunun zihnini adeta felç ederek bir türlü kendine gelememesinin de en temel nedeni olarak görülmelidir. Cinsiyetçi Toplumun Birinci Ve kinci Büyük Kültürel K

lmas

Kad n kafesteki durumunda sadece sesin ve süsün geli tirilmesi anlam nda de iklikler vard r. Köleli in inan lmaz boyutlarda derinle tirilip gizlenmesi söz konusudur. Ortaça n kad cinsiyetçi toplumun ikinci büyük kültürel k lmas na u rat lm r. Birinci büyük kültürel k lma köleci devletin do a amas nda tanr ça nanna - tar- kültüründe gözlemlerken, olgunla an sistemin kad na yönelik kültürel k lmas Musa’n n ablas Mariam, Hz. sa’n n annesi Meryem ve Hz. Muhammet’in e i Ay e örne inde çarp bir biçimde gözlemleyebiliriz. Art k hiçbir tanr çal k izi kalmad gibi, eytana en yak n bir yer olarak dü ünülmektedir. En ufak bir itiraz onu eytan n kendisi yapabilir. Ruhunu her an eytana satabilir. Erke i ba tan ç karabilir. Cad ktaki durumu cay r cay r yak lmas gerektirmektedir. K z çocuklar n canl gömülmeleri, cinsel ba tan karmalar, kalabal n ta layarak öldürmesine kadar gidebilen bir katliam kültürü söz konusudur. Toplumda en derinle mi kölelik durumu bin y llardan beri süzüle süzüle alt ndan kalk lamaz boyutlara varm r. Sistemin kölelik düzeyi gerçekten kad n çözümlenemeden anla lamaz. Her taraf na ba lanan halkalar, ba k paralar , süslenme e yalar kölelik kültürünü yans tmaktad r. Dili âdeta kopar lm gibi dü üncesiz k nm r. Kuru bir ana, erkeklerin diledikleri biçimde kullanabilecekleri bir tarlad r. Çoktan özne olmaktan ç km , nesne haline gelmi tir. Do al toplumun tanr çal ndan eser kalmam r. Çocuklar n, gençlerin bilge yöneticisi kad ndan, 75


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

erkeklerin etraf nda döndü ü kad ndan eser bile kalmam r. Do al topluma kar zihniyet dönü ümü derinle erek feodal toplum sisteminde de devam etmektedir. Analitik zekâ yoluyla büyük aç mlar sa lanm r. Hem dini hem felsefî dü ünce biçimi yeni toplumun hâkim zihniyetini olu turmaktad r. Her iki dü ünce biçimi eski toplumun dönü en unsurlar nda tekrar hâkimiyete geçmektedir. Nas l ki Sümer toplumu neolitik toplumun de erlerini kendi yeni sisteminde sentezlemi se, feodal toplum da hem eski sistemin içyap landaki hem de d çevrelerindeki ezilen s flarla direnen etnisitenin manevî de erlerini sentezlemi tir. Bu süreçte pratik ak belirleyicidir. Pratik bir anlamda zaman n bir güç gibi olu turucu varl r. Zaman, olu an pratiktir. Zihniyet mitolojik özelliklerini dini ve felsefî kavramlarla yenilemektedir. Yükselen imparatorluk gücü zay f ve güçsüz çok tanr yerine, evrensel gücü temsil eden en büyük tanr ya do ru bir evrim biçiminde yans lmaktad r. Maddi hayatta olup bitenler zihniyette de kar bulmaktad r. Birbirini kar kl güçlendirme vard r. Dinlerde çok tanr n yerini tek tanr ya b rakmas bu süreçle ilgilidir. Toplumsal ya amda kulluk Allah’tan gelen do al bir durum salmaktad r. Kulluk terimi ya am n do tan halidir, sonradan olma bir ey de il. nsanlar kul olarak do ar ve ölür. Kulluk d nda ba ka bir ya am biçimi dü ünülemez. Bir Allah vard r, bir de kullar . Aradaki melek ve peygamberler emirleri getiren elçilerdir. Sosyoloji diline çevirirsek, Allah kurumsalla soyut devlet otoritesini temsil etmektedir. Melekler memurlar ordusunu, peygamber ve ba melekler ise bakanlar , üst bürokrasiyi simgelemektedir. Toplumun yönetili i korkunç bir simgeler sistemiyle sa lanmaktad r. Görünür yönetimle simgesel yönetim aras nda s bir ili ki vard r. Yönetimin simgesel yan ile somut yan aras ndaki ba çözmeden, sa kl bir toplum kavray na ula lamaz. Toplumun ç plak yönetimini anlamak istiyorsak, üzerindeki Panteon -tanr sistemi- perdesini kald rmak gerekir. O zaman görülecektir ki, bin y llard r kutsall k ad alt nda bask lar n ve sömürücülerin çirkin ve zalim yüzü gizlenmi tir. 76


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Mitolojiden ö rendiklerimizi dinlerden, özellikle tek tanr olanlar ndan da ç karabiliriz. Musa’n n Hz. brahim gelene indeki katk , kad kesinlikle zapturapt alt na almas r. Hz. brahim’de kad n henüz tam alçalt lmam r. brahim-Sara ikilemi e it güce yak nd r. Musa-Mariam ikileminde ise, bac rolündeki Mariam ac bir yenilgiye mahkûm edilmi tir. Gücünün son kal nt lar da kaybetmektedir. Hz. Davut ve Süleyman’da ise, kad n tek tarafl bir arzu nesnesidir. Herhangi bir otoritesi gözükmemektedir. Kad n yükselen kralklar n keyif-zevk nesnesidir; soy sürdürme arac r. Ara s ra Ester, Dalila gibi ahsiyetler ç ksa da, bunlar istismar arac olmaktan öteye rol oynamazlar. Hz. sa-Meryem ikileminde Meryem’in a ndan tek bir kelime duymuyoruz. Âdeta dili kesilmi tir. Günümüz kad na geli te dev bir ad md r H ristiyanl k. Hz. Muhammed-Ay e’de ise bir trajedi vard r. Çocuk Ay e yükselen feodal slâm otoritesi kar nda büyük bir ikâyetçidir. Tarihçiler, “Yarabbi, beni kad n olarak do uraca na ta parças yapsayd n daha iyi olurdu” diye yak nd naklederler. ktidar oyununda peygamberin en sevgili e i de olsa, hiçbir sonuç alamayaca n öfkesiyle söylenmi bir bedduad r bu söz Bir bütün olarak bu dönemi toplumun ruhen, fikren silinmesi olarak de erlendirebiliriz. Sadece üst toplumun ‘Allah, nal ve k ç’ sesleriyle gümbürdeyen sesi vard r. Tüm destanlar n öldürme ve fethetme üzerine kurulu dramati i vard r. Bu tablo belki abart r, ama dönemin ruhsal gerçe ini özüne uygun biçimde yans tmaktar. Arkaik köleli in yerini daha oturakl klâsik kölelik sistemi alm r. Devlet ve temsil etti i toplum en üst a amas nda, olgunluk döneminde ya amaktad r. Sisteme ili kin tüm temel kavram ve kurumlar olu turulmu tur. Cami, kilise ve havra her gün sistemin kutsamas ezan ve çanlarla ilân etmektedir. Bundan sonra geli me gücü gösterecek kapitalist devlet her ne kadar daha güçlü gibi görünse de, özünde genel kriz sürecine girecek toplumun son a amas te kil edecektir. Bilindi i üzere en görkemli dönemlerin ard krizli çözülmeler dönemidir. Do an n bu genel yasas toplumsal süreçler için de fazlas yla geçerlidir

77


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Toplumsal kulluk sadece s fsal bir olgu de ildir. Despot d nda -o da sistemin tutsa r- herkes, tüm toplumsal s f ve tabakalar ba lanm r. Köleci sistemden daha derinlikli gizlenmi bir boyun e dirmecilik düzeni vard r. Yumu atma, sistemin derinle mesi anlam na da gelmektedir. Toplumun temel paradigmas , öncesi ve sonras olmayan bir kulluk sistemidir. Ezelden ebede -bu iki kavram daha çok olgunluk dönemi devletine aittir- kadar düzen oldu u gibi sürecektir. mtihan ve de me yeri öte dünyaya ili kindir. Sisteme sadece fiili kalk ma biçiminde de il, ruhen ve fikren kar olmak bile en büyük günaht r. En iyi kulluk mutlak itaat etmesini bilen için erdemin, yetkinli in ta kendisidir. Do al toplumda ve olumlu hiyerar i dönemindeki kahramanl k ça lar nda toplulu a en iyi hizmet eden yarat lar, kulluk ça nda tanr ya -efendilere- kar en tehlikeli, günahkâr ve cezaland lmas gereken eytanî ki ilikler olarak lanetlenmektedir. eytanilik kavram olarak köleli i reddeden insan gruplar için geli tirilmi tir. Ortado u kökenli bu kavram, sistemle bütünle meyen halk gruplar için kullan lmaktad r. Bu yüzden tek tanr dinlere girmeyen Kürtlerin do al ya am geleneklerine ba kesimlerine ‘ eytana tapanlar’ denilmektedir. Bu Kürt kesiminin eytan kutsamas oldukça anlaml r. Olgunluk döneminin kulluk sisteminin gözünde dünya her an günah i lenecek bir yerdir. Ya amdan kaç nmak gerekir. Ne kadar ya amak istersen, o kadar günaha girersin. Her eyiyle ölüme haz rlanmak en mükemmel ya am biçimidir. Bu yakla m do ay hiç yakla lmamas gereken bir ölü maddesi gibi görürken, pe inen yarat imkâns zla rm r. Canl do a anlay kullar için dü ünülemez. Asl nda bu sistemati in do unda deh etli bask ve sömürü izleri vard r. Bugün bile Ortado u toplumunun kendine gelememesinin en temel ruhsal nedeni do aya bu tür yakla r. Buna kar k efendiler dünyas için yeryüzünde cenneti aratmayan c l c l bir dünya vard r. Onlar ve ayn adlar -Rab- ta yan tanr lar yönetim kavramlar -, gayet ho nut bir biçimde ya amlar ‘bin bir gece masallar na’ denk ya amaktad r. Bin bir gece masallar Ortaçan olgun devlet sisteminin mitolojik anlat r.

78


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Kapitalist Modernite: Kad n Dü man Bana göre kapitalizm ba ndan beri askeri-siyasî-kültürel olarak örgütlenmi , ba ta maddi birikimler olmak üzere toplumsal de erleri gasp etme kurnazl örgütleyen eski bir gelene in Bat Avrupa’da 16. yüzy ldan itibaren giderek hakîm bir toplum biçimlenmesi haline gelmesidir. lk güçlü adam n etraf ndaki çapulcu grupla anakad n etraf nda olu an toplumsal de erleri gasp etmesi gelene inin modern halkas olarak da tan mlayabiliriz bu do u. ngiltere ve Hollânda’da, daha önceki talyan ehir devletlerinin ba çeken Cenova, Floransa ve Venedik kentlerinde, ilk kapitalist gruplar devletle iç içe bir tarikat gibi özel ya am biçimleri olan, sa lad klar yeniliklerle para üzerinden vurgun yapma ustal gösteren, dünyan n her taraf na yay lm pazarlarda olu an fiyatlarla oynayarak muazzam de er gasp eden, gerekti inde ve s kça zor uygulamadan geri kalmayan, kurgusal zekâs geli mi gruplar n bir eylemidir. Bunlara kimi yerde hanedan, aristokrat ve burjuva da denilebilir. lk ve Ortaça haramilerinden yegâne ve önemli farklar a rl kl olarak kentlerde üslenmi olmalar , devlet otoritesiyle iç içe geçmeleri, zoru gerekti inde daha örtülü ve ikinci planda kullanmalar r. Görünü te ekonominin kurallar vard r. Onlar da bu kurallara göre zekâlar ve eldeki ilk paralar yla kâr yap yorlar. Kapitalin tarihi do ru incelendi inde, bu yakla n tam bir masal de erinde oldu u görülecektir. Bu dönemde hiç bir varl k kad n kadar tutsakl a mahkûm edilmemi tir. Her bask ve sömürücü toplumsal sistemde oldu u gibi kapitalizmin do u da devletsiz olmaz. Feodal sistemin dogmatizmi dinsel nitelikliydi. Arkaik köleli in ise mitolojikti. Birinde tanr bizzat kral ve hanedan n ahs nda somutla iken, daha sonrakinde tanr kendini devletin soyut varl nda görünmez k larak temsil ediyordu. nsanl n zihniyet ça lar bunu gerektiriyordu. Sistemin toplumsal özelliklerini en çok da kad nda çözümlemenin ö retici de eri yüksektir. Ba tan söylenmesi gereken bir husus da, herhangi bir toplumsal olguyu kendi ba na siyasal, toplumsal, 79


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ekonomik, kültürel vb. ayr mlar alt nda incelemek ciddi sak ncalar içerir. Tarihsel bir bütünlük halinde sürekli olu umu ya ayan toplumlar n tüm alt ve üstyap sistemleri bir saatin parçalar gibi bütün halinde çal r. A parçalara bölme hastal , Bat bilimcili inin olgu bütünlü ünü yitirmek özelli inden kaynaklan r. Bilimsel olarak da gerçe in kavranmas önemli oranda zorlayan bu yakla kullan rken, bütünselli i göz ard etmemek çok önemlidir. Kad n adeta tüm sistemin bir özeti olarak görülmeli ve öyle çözümlenmelidir. Kapitalist toplum nas l tüm eski istismarc toplumlar n devam ve zirvesi ise, kad n da tüm bu sistemlerin kölele tirici etkisinin zirvesini ya ar. En eski ve en yo unla hiyerar ik ve devletçi toplumun bask ve sömürü cenderesinde biçimlenen kad anlamadan, toplumu do ru tan mlayamay z. Etnik, ulus ve s f köleli inin do ru anla lmas n yolu kad n tan ndan geçer. Sosyal bilimin adeta m zrak çuvala s mazken az k bilim konusu yapmaya çal kad n konusundaki incelemeler 20. yüzy n son çeyre ine mahsustur. Feminist hareket, çevre, sava ve iktidarlar n korkunç y tarih ve egemenli in cinsiyetçi karakterini dü ündürtmeye ba lam r. Bu husus bile, en objektif olmas gereken sosyal bilimler de dâhil, tüm bilimsel yap n cinsiyetçi karakterini gösterir. Bilim cinsiyetçidir. Pozitif olarak kad yorumlamay sonraki bölüme b rak rken, kapitalizmin geleneksel köleli e ne getirdi ine bakal m. Kapitalizmin en ba ta özgürlük getirmesinin sistemin özüne ters oldu unu iyi belirlemeliyiz. “Kapitalizm gelenekleri y rtt için kad n etrandaki zincirler de parçalanm r” iddias aldat yan yüksek bir çarp tmad r. Tahakkümcü sistemlerin özgürlükle ili kisi, nas l daha kaba ve ince yöntemlerle sürdürülebilir biçimindedir. Ad na çok a k destan düzülen kad nla en kaba ve çirkin köleli e maruz kalan kad n ayn r. Kad n kafese -erkek hâkimiyetindeki ev- al nan kanarya misalidir. Belki sevimlidir, ama tutsakt r. Ku b rak ld nda nas l arkas na bakmadan uçar giderse, e er kad n biraz bilinçlenir ve gidece i özgür bir yeri oldu unu bilirse, kaçamayaca ev, saray, zenginlik, güç ve insan ki ili i yoktur. Hepsinden kaçma potansiyeli vard r. Hiçbir 80


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

varl k kad n kadar tutsakl a -özgür geli menin objektif ve subjektif ko ullar bast rma ve yok etme- mahkûm edilmemi tir. Tüm toplumsal tahlillerin tutmamas n, plan ve programlar n yürümemesinin, insanl k d geli melerin ortaya ç kmas n da kad n kölelik düzeyiyle ba lant vard r. Bu nedenle kad n çözümü, özgürlü ü ve itli i sa lanmadan, hiçbir toplumsal olgunun yetkin çözümü ve özgürlük-e itli i sa lanamaz. Kapitalizmin sisteme eklemesi ile ortaya ç kan kad n görünümünü metala rma düzeyinde görmek gerçe e daha çok yakla rabilir. Klasik kölecilikte kad n pazarlarda en çok al p sat ld iyi biliyoruz. Bu durum cariyeler biçiminde feodal kölelikte de yaynca sürdürülmü tür. Burada sat lan bütün olarak kad nd r. Ba k, siyasi rant bu i lemin aile içine kadar yans biçimleridir. Kapitalizmde ise kasap misali gövde parçalara ayr larak her k sm na fiyat biçme gibi unsurlar eklenmi tir. Saç ndan topuklar na, gö sünden kalçalar na, göbe inden cinsel organ na, omuzundan dizlerine, belinden bald na, gözünden dudaklar na, yana ndan boynuna parçalan p de er biçilmeyen hiçbir yeri kalmam gibidir. Ne yaz k ki ruhu var m yok mu, varsa ne eder sorusu akla getirilmez. Beyince de o ezeli ‘eksik ak ll ’d r. Özel ve genelevlerin zevk veren metas r. Çocuk makinesidir. En zor i lev olan çocuk do urma emekten say lmaz. Çok zor bir i olan çocuk büyütmenin hiçbir ücreti yoktur. Tüm önemli ekonomik, sosyal, siyasal, askeri kurumlarda yeri numunelik de erindedir. Reklamlar n vazgeçilmez malzemesidir. Cinsiyeti en çok metala p piyasaya sunulan yegâne varl kt r. En çok sövgü ve dövgü konusu yap land r. A k yalan na en çok alet edilendir. Her eyine kar land r. Kad nca konu mas için özgün bir dil-deyim, ses düzeni biçimlendirilen kimliktir. nsanca arkada k yap lamayan insand r. En de me erke in bile yan nda sald duygusundan vazgeçemedi i insand r. Her erke in üzerinde kendini imparator sannesnedir kad n art k. Tan m daha da zenginle tirilebilir. in ilginç yan , bu kadar olumsuz özellikleriyle bezenen bir kimli e kar erkek egemen toplumun onunla rahat ya ayabilece ini sanmas r. Demek ki, çok uysalla bir köle say lmaktad r. Asl nda onurlu bir erkek insan 81


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

için bu kadar olumsuzlu a örgütlenen bir olguyla ortakla a ya amak müthi zor ve alçalt r. Her ne kadar Eflatun kad devlet ve toplumdan tümüyle d lad için ele tirilse de, yakla nda bu alçalt özellikler etkindir. Birçok filozofta olan bu hususu do ru okumak gerekiyor. Örne in Nietzsche’de bu özelliklerle ortak ya amak ki iyi kesinlikle bozar. O halde neden kad n dü künlü ü toplumlarda çok güçlüdür? Çünkü bu toplumlar dü ürülmü tür de ondan; erkek düürülmü tür de ondan. Bu, köleli in geçi ken özelli inden ileri gelmektedir. Bu kadar yararl bir köle, köleli e al lan insanlar için elbette en çok aranan ortak olacakt r. Dolay yla bat lan kad n, bat lan toplumdur; dü ürülen erkektir. Böyle ba a böyle tarak. Özcesi kad nl k olgusu yetkince ayd nlat lmadan, do al toplumun özgür ana-kad nl ile s fl uygarl n özgür bilinçli kad nl bütünle tirilmeden, dengeli ortak ya am arkada yarat lamaz. Bunun benzeri erkeklik de yeniden olu turulmadan bu birliktelik sa lanamaz. Toplumsal alandaki kapitalizmin olu turma, yönetme tarz birçok olguda, özellikle erkekte, ailede, i te, memuriyette, yine e itim, sa k, hukuk ve benzeri birçok alanda gözlemleyebiliriz. Aile için k sa bir tan mlama yaparsak, hiyerar ik ve devletçi toplumun temel kurumu olan bu ocak sistemin hücresi, en küçük molekülüdür. Tepedeki imparatorun ailedeki yans mas ‘küçük imparator’dur. Toplumdaki köleli in yans esas tezgâht r. Ailedeki kölelik toplumsal köleli in temel güvencesidir. Sistem adeta her gün, her saat ailede yeniden üretilmektedir. En a r yükünü de aile çekmektedir. Aile hiyerar ik ve devletçi toplumun uysal e idir. Sürekli binilebilir, kendini ta tabilirsin. Genelde da lan kapitalist sistemin en çarp izdü ümünü ailede yans tmas aralar ndaki bu s ba lant dan dolay r. Kapitalizmle mücadelede yo unla mda, akl ma hep kar -koca ili kisi dü er. E er koca ortama göre kar ya normal bir ya am sunmu sa, bu kad kocaya kar mücadeleye çekmek ne kadar zorsa, çiyi de e er dolgun bir ücret vermi se, efendisi kapitaliste kar mücadeleye çekmek o denli zordur. B rak n özgürle meyi, basit bir ücret s nda bile kapitalist efendiye kar takla atan i çi, toplum82


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sal çokluklara kar art k efendisinin sistemati inin bir u r. Hele i sizler ordusu ç gibi büyürken, konumu güvencede olan bir çi aynen devlet memuru kadar, belki de ondan daha fazla kendini güvencede sayar. Köy toplumundan beni m knat s gibi çeken kent toplumu, çözümlenmi haliyle benim için toplumsal sorunun esas mekân r. Toplumun içteki çürüyü ü kadar çevreden kopu unun da ba suçlusu kent ve yol açt toplumsall kt r. Daha do rusu, s fl devletli uygarl n kentinin toplumudur. En ilkel klân toplumu bile ya ama kar kent uygarl kadar cahil de ildir. Tersine, uygarla kent toplumu kapitalist a amada tam bir çevre katliamc na dönü mü se, bu herhâlde bünyesindeki sistematik cehaletle mesinden kaynaklanmaktad r. Duygusal zekâdan kopmu , ak l ve anlam çoktan yitirmi cinsellik, kapitalizmin kanserojen gerçekli inin temel göstergeleridir. ktidar için nükleer deh ete bel ba lamaktan tutal m, ucuz i çilik için dünyaya s mayacak nüfuslar sistemin özüyle ilgilidir. Onun özellikle iktidar biçimleni iyle. Dünya sava lar , sömürge sava lar ve tüm topluma kar her düzeyde k lcal damarlara kadar etkileyen iktidar sava mlar sistemin iflâs ndan ba ka anlama gelmez. Bu noktaya gelinmesinde, de inildi i gibi cinselli in (seksin) endüstrile erek sunulmas belirleyici etkenlerdendir. nsanlar ba aseks gücünde arar hale sokulmu tur. Hâlbuki cinsellik tüm canlarda ya am fark etmede ve onu sonsuzla rmada ö retici bir etkinlik i levindedir. Tek hücreli canl lardan tutal m insan türüne kadar i levini bu biçimde tan mlamak mümkündür. Dolay yla anlaml ve hatta kutsald r. nsan topluluklar da tarih boyunca bu tarz bir yorumu esas alm lard r. Tüm antropolojik ara rmalar bu yorumu do rulamaktad r. E er metala lmayacak (endüstrile tirilemeyecek) bir ili ki veya ili kiler varsa, ba ta geleni cinsel ili ki olmak durumundad r, çünkü ya am n kutsall yla, yüceli iyle, süreklili iyle ilgilidir. Daha çok da sapt p di er ya amlar tehdit etmeme sorumlulu uyla bezelidir. Cinsel istismar denilebilir ki, sistemin en temel hegemonik araçlar ndand r. Sadece metala larak dev bir endüstriye dönü türül83


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

memi tir. Toplumda Hint fallus tanr sall hem yozla p hem de k rk kat geride b rakan bir erkek egemen cinsiyetçilik dini haline getirilmi tir. Özellikle her erkekte bu yeni dini gösterge ba ta edebiyat olmak üzere sanat n ba kö esine oturtularak tam bir uyu turucu araca dönü türülmü tür. Kimyasal uyu turucular bu yeni cinsellik dini kar nda solda s r gibi kalm r. Tüm toplum bireyleri medyatik reklam (sadece alelâde reklam de il) kampanyalar yla bir cinsel sap k haline getirilmi tir. Genç, ya , hatta çocuk fark etmiyor. Herkes kullan yor. Kad n en geli kin seks nesnesine dönü türülmü tür. Her zerresi seks ça rmasa sanki para etmeyecekmi gibi bir zihniyete mahkûm edilmi tir. Kutsal aile oca bir seks dergâh na dönü türülmü tür. Kutsal ana ve tanr çal ktan geriye i e yaramaz, bir kö eye at lan ‘kocakar lar’ kalm r. Çok hazin ve ac verici bir durum. Sunî döllenmeyle kad n tam bir seks arac olma süreci zirveye t rmand lm r. Her erkek için cinsel eylem bir iktidar eylemine dönü türülmü tür. Cinsel eylem ya am n ve cinsin devam için biyolojik i levinden kar p veya sapt p, toplumsal ve siyasal alanda erkek egemen iktidar n s rs z ço alma ve yay lma i levine dönü türülmü tür. Cinsel eylem iktidar eylemine dönü türülmü tür. Tüm homo ve hetero vb. cinsel ili ki biçimlerinde iktidar ili kisi belirleyici rol oynamaktad r. Tarihsel temeli yayg n bulunmakla birlikte, hiçbir toplum ve devlet biçiminde ulus-devlet ve toplumunda oldu u kadar sistemli, yayg n ve iktidar amaçl (dolay yla kölele tirme amaçl ) derinli ine ve geni li ine ço alt p uygulanmam r. Toplumsal cinsiyet, toplumsal ve siyasal iktidar olay ili kisi ve olgusudur. Ulus-devlet hem aile içinde, hem d nda cinselli e yönelik yürüttü ü politikalarla tam bir iktidar sap kl na yol açm r. Kad n kendini seks metas olarak, erkek ise cinsel iktidar arac k larak hem kendilerini hem toplumu sadece ahlâki buhrana de il, iktidar savan kurban haline de getirmi oluyorlar. Toplum bir kad n ancak bir erke e ba olarak bir evde ad na namuslu dedi imiz tarzda ya ayabildi i takdirde kabul görebileceini belirtir. Kad n öyle olmaktan ç p birçok erke i eve almas ya da tersi halinde adam n eve birçok kad almas halinde durum 84


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

nas l olur? Herhalde en hafif deyimle allak bullak olur. Paran n durumunda i ler daha karma kt r. Örne imize devam edelim. Kad n genel kabulü bozdu u için evden at larak bir çözüme var labilir. Fakat parada i ler bu kadar kolay olmayabilir. Elinde paray tutan, namuslu olmasa, paraya ne kadar para kat lsa da kabulümdür diyebilir. Hâlbuki toplum t pk bir kad n meselesinde oldu u gibi, bu kabulle paray arac k lmam . Onu biriktirmek en büyük namussuzluktur diyebilmi olmas kuvvetle muhtemeldir. Hiyerar inin kurulu undan beri egemen erke in doymak bilmez tah ve duyars zl yla kaba gücü alt nda ezim ezim inleyen kad n, kapitalist sistem alt nda bir kat daha zincirlerle örülür. Erke in hakk nda en çok yalan uydurdu u varl k kad nd r. Söylenir ki, cinsiyet üzerine en kapsaml çal ma yürüten Freud’un bile ölürken a ndan ç kan son sözler “Kad n ne demek?” yönlüdür. Bu durum ola an de ildir. Bu, kad n etraf ndaki korkunç erkek egemenlik ideolojisinin yaratt bir durumdur. Kad hiç tan mak istemeyen erkek egemen, bu durumunu örtbas etmek için önemli silahlar ndan biri olan sahte a k edebiyat na ba vurur. Egemen erkek için a k ittir yalan n gizlenmesi, örtük sayg zl k, bilincin körlü ü, kör içgüdünün alan ve süreklilik kazanmas r. Kad n bunu yutacak duruma getirilmesi, bask alt nda çaresizli in derinli i ile ilintilidir. O denli maddi ve manevi ya am ko ullar ndan kopar lm r ki, erke in en a k sözlerini, sald lar , do al hak olarak kabul etmek zavall ndad r. Ki i olarak ahsen ben kad n geli tirilmi ‘statü’ alt nda ya amay nas l kendisine yedirdi ine hep ar m. Fakat unu sezdi imi aç kça itiraf etmeliyim: Kasaplar hayvan kesime al rken, hayvan asl nda kesilece ini fark eder ve tir tir titrer. Kad n erkek kar ndaki duru u bana hep bu titremeyi hat rlat r. Kad n kar nda titremedikçe erkek rahat olmaz. Egemen olman n ba ko ulu budur. Kasap bir defa keser, o tüm ömrü keser. a edilmesi gereken gerçek budur. Bunu a k ark lar yla gizlemek a k bir harekettir. Uygarl k alt nda en de ersiz nesne ve kavram a ka dair söylenenlerdir. Bir erke in hiç ba aramad , ba armak istemedi i, bir kad na ola anca do all içinde yakla abilme gücüdür. Ben ahsen böy85


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lesi bir tavr gösterebilecek erke i gerçek kahraman olarak de erlendirmek durumunday m. Sorun basit zaaf, biyolojik cinsiyet farndan do muyor. Hiyerar ik devletli toplumun ilk katmanla ma nesnesi olarak kad en alta yerle tirmesinden kaynaklan yor. En derin toplum sorunu olmas , toplumda yerle tirilmi statünün özelliklerinden ileri geliyor. Sosyolojinin çok s rl ve geç olarak konuya ilgi duymas kapitalizmin kriz süreciyle ilgilidir. Her ey aç a ç karken, kad n olgusunun da kendini gittikçe tüm yönleriyle göstermesi beklenebilir. Kapitalist sistemin kad nl k olgusuna ekledi i bask -sömürü unsurlar daha kapsaml anla lmay gerektirir. Kad n adeta sözde en de erli metad r. Hiçbir sistem, kabu denli metala maya tabi tutmam r. lk ve ortaça larda genel köleli in bir parças olarak kad n köleli i, cariyeli inden sistem aç ndan bir fark yoktur. Sadece kad na özgü bir kölelik veya metak bir durum söz konusu de ildir. Erkek haremlilikler de vard r. Had mla lm erkekler de vard r. ç o lanlar vard r. Sistemin cinsiyet anlay nda as l en büyük fark kapitalizm koyar. Adeta metala lmam tek organ yoktur. Sözüm ona bunu edebiyat, roman arac yla sanat süsü vererek yapar, ama bu sanat n temel i levi sistemin dayan lmaz yükünün çekilmesinde kad n azami pay sahibi k nmas r. Her çal maya bir ücret biçilirken, en a r i olan hamilelik, çocuk büyütme, evin her türlü i i ücretsizdir. Erke in seks kölesi olman n da bir ücreti yoktur. Genelevde olan ücret kadar bile birçok özel evde de er kad na gösterilmez. Evlilik namusu, onuru denilen ey, esasta ‘küçük imparatorun’ bütün kahr n çekilmesidir. Nas l ki büyük imparator onuru sayd devlet mülküne bir ey oldu unda bunu sava nedeni sayarsa, küçük imparator da onuru sayd mal olarak kad na bir ey yap rsa bunu büyük namus meselesi, dolay yla kavga nedeni sayar. Daha da ilginç olan, kad n ruh olarak tamamen bo alt lmas , biçimsel olarak da a kad ns , süslü-sesli bir ‘kafeste ku ’ haline getirilmesidir. Ses ve makyaj düzeni; do al kad n çok d nda öz kimli inin ezici biçimde inkâr na dayanan, ki ili ini öldüren bir durum arz eder. Kad nc k kad n özel olarak ki iliksizle tirilmesidir. Bir erkek icad ve dayatmas r. Böyle oldu u halde, sanki kad n do al 86


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

duru u buymu gibi suçlamaktan geri kalmaz. Tüm reklam, te hir malzemesi olarak kullan lmas ndan bizzat sistem sorumlu oldu u halde, bu da kad n do al özüne yak r. Kad n onuru kapitalizmle en dip noktas na oturmu tur. Kad n kimli inde dibe vuran, ayn zamanda komünal toplum de erleridir. Sistemin mant hem buna muhtaçt r, hem de oldukça becerilidir. Pornoyla her tür kutsall ndan soyutlanan kad n cinsi, kapitalizmde ba lang çtaki primata indirgenmi olur. Kad n uygarl k tarihi boyunca toplumdan silinmesi hiyerar ik ve s fsal geli meye ba oldu u kadar, erke in egemen erkek toplumu yüceltmesine de ba r. Yine kad n toplumda ne kadar etkinli ini yitirmemi se, komünal de erlerden de o denli uzakla olur. Kad n do as komünal toplum de erlerine daha yak nd r. Zekâs do an n özelliklerine kar daha duyarl ve gerçekçi oldu undan duygusal zekâ ön plandad r. Analitik zekâ daha çok kurgusal oldu undan ya amla ba lar s rl r. Erke in analitik zekâ geli kinli i toplumsal konumundaki hileli, bask karakter unsurlar yla ili kilidir. Çocuklar dünyas üzerindeki sistem a rl geneli yans r. Hayal dünyas nda ya ayan çocuklar sistemin buz gibi hesaplar dünyana kökünden z tt r. Çocuk ve kapitalizm ba da maz. htiyarlar ya lanm çocuk gibidir. Eskinin sayg gören kutsal bilgesi kapitalist üretim için bir yük durumundad r, gereksiz bir nesnedir. Çocuklar büyüyerek yararl k nabilir. htiyarlar ise öleceklerinden bir de er ifade etmezler. htiyar n ahs nda toplum yüceli inden, kutsall ndan iyice soyutlan r. Ya lar evine b rak ld nda, sistemin zalimli i kadar anlams zl çirkin surat tüm yönleriyle gösterir. htiyarl k sorunu bile birçok yönüyle sistemin toplum için gereksizli ini rahatl kla kan tlayabilecek soru i aretleriyle doludur. Tersi bir konum da sistem gere i varl dayan lmaz boyutlara ta r. Özünde bir ataerkil toplum gelene i olan ba ta erkek olmak üzere çok çocuklu olma, sa k tekniklerinin devreye sokulmas yla alt tabaka kad nlar nda çocuk do um makinesi rolüne indirgenmi tir. Böylelikle zor olan çocuk yeti tirilmesi de yoksullara yüklenerek, bir yandan genç i çi ihtiyac gideriliyor, di er yandan içinden ç lmaz bir aile yozla mas yarat yor. Bir ta la birkaç ku 87


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

vuruluyor. Üst tabaka kad n ve erke i art k sunî bebek, üvey evlat ve hayvan beslemeyle evlat kavram yozla rarak eksikli ini giderirken, sonuna kadar seksi kalmaya çal p yeni seks dinini ritüelle tirerek bayg nla yorlar. Sonuç, alt ndan ç lamaz anlams z bir nüfus, tarihin hiçbir döneminde görülmemi bir i sizlik ve çevre bunan insan yükünü ta maz bir konuma getirilmi bulunmas r. Kent ve s fsall k daha çok kapitalist sistemle birlikte kavramsalla r. Fakat kökenlerinin izah daha önemlidir. Ç veya kökenleri aç klanmayan hiçbir toplumsal ili ki yeterince anlamland lamaz. Kent olu umu halen tam çözümünü bulan bir ili ki yo unluu olmaktan uzakt r. En az kapitalizmin ç kadar önemlidir ve aç klanmay gerektirir. ahsen kente ön, proto-kapitalistik demenin yanl kaçmayaca kanaatindeyim. Nas l ki pazar kapitalizmin üzerinde beslendi i, vücut buldu u bir ili ki alan ysa, kent de pazar n geli mi ve kal la mekân olarak tan mlanabilir. Konumuzla ilgisi ise, kurgusal zekân n en geli kin mekân , pazar olmas na dayan r. Kentin kendisi pazar niteli inden ötürü analitik, soyut zihni gerektiren ve daha çok da ortaya ç karan çok yo un toplumsalla rma arac olan bir kurulu tur. Mitolojik ve dinsel dünyan n daha da ak lc la mas , bilimi h zland rmas kadar çarp tmas , beraberinde felsefeye yol açmas gibi tarihsel geli meleri h zland ran ili ki ortar. Daha çok analitik zekâyla i yapar. Kapitalizm ekonominin ana gücü, yarat kad n da dü man r. Tüm çözümlememiz kad n toplumsal ya amdaki yerinin ekonomik de erinin birincil düzeyde ve yüksek seviyede oldu unu kan tlamaktad r. Tüm uygark tarihinde oldu u gibi, en ac mas z dönemini kapitalist uygarl k amas nda ya amaya ba layan ‘ekonomisiz k nm kad n’ gerçe i, en çarp ve derinlikli toplum çeli kisi haline gelmi tir. Kad n nüfusu ezici olarak i siz b rak lm r. Ev i leri en zor i ler oldu u halde be metelik de er etmemektedir. Çocuk do urma ve yeti tirme hayat n en zor i i oldu u halde, sadece de er etmemekle kalmamakta, giderek ba a bela olarak dü ünülmektedir. Hem ucuz, i siz, çocuk do urma ve bin bir zahmetle büyütme makinesi, hem ücretsiz ve hatta suçlu! Kad n uygarl k tarihi boyunca toplumun zemin kat na yerle tirilmi tir, ama hiçbir toplum kapitalizmin yürüttü ü ve çok 88


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sistemli hale getirdi i istismar geli tirme gücünde olamam r. Bu sefer sadece zemin katta de il, tüm katlarda e itsizli in, özgürlüksüzlü ün, demokrasisizli in nesnesidir! Daha da vahimi, tarihin hiçbir dönemiyle k yaslanamayacak iddette ve yo unlukta cinsiyetçi toplum iktidar insan n en mahrem organlar na kadar artland p ço altarak, kad bir seks endüstrisine dönü türerek, i kenceyi toplumun tüm katmanlar na yayarak, ‘erkek egemen toplumu’ kapitalist uygarl k döneminde azamiye ç kartarak, ‘ekonomostan’, ekonominin yarat özneden intikam al rcas na kad n ve ekonomi dü manl her yerde ve her zaman nda kan tlamaktad r! Bir anan n, proleteri dokuz ay karn nda ta p bin bir zahmetle gücü haline getirinceye kadar verdi i eme in kar nas l tamlayaca z? Sermayedar n çal p ç rpt binlerce y ldan kalma birikimlerle haz rlanan üretim araçlar n sahipliklerini ve paylar nas l belirleyece iz? Hiçbir üretim arac n de erinin pazarda sat lgibi olmad unutmayal m. Bir fabrikan n sadece teknik icatbinlerce ke ifçi insan n birikimli yarat n ürünüdür. Bunlar n de erini nas l belirleyip kime ödeyece iz? Bunlar n toplumsal paylar dü ünmemek ahlâk tamamen yads madan mümkün mü? Bu tarihi-toplumsal de erleri sadece iki ki i aras nda payla rmak adaletle uyu ur mu? Kald ki, bu iki ki inin aileleri, toplumsal çevreleri vard r. Bunlarla koruyup kollanan bu ikisi üzerinde bunlar n hiç mi hakk yok? Sorular daha da yak k p artt rabiliriz. Fakat kârücret ikileminin ne kadar problemli oldu unu göstermeye yeter. Kapitalizmin ekonomisi demeye pek gerek yoktur. Kapitalin kendisi ekonominin özüdür. O esasta en istismarc , vah î rekabetli, kâr için her eyi göze alabilen sistemdir. Toplumun metala lmayan hiçbir olgusu yoktur. Metala lan toplum, elden ç kar lmak istenen toplumdur. Böylesi bir toplum ya am ömrünü dolduran, dolay yla bitirilmesi gereken bir düzendir. Hatalar n veya yanl n temelinde kapitalist-i çi ayr yatmaktad r. Kapitalist-i çi ayr , bir köleci Roma malikânesindeki efendi-köle ayr ndan öz olarak farkl de ildir. Serf-a a ili kisi için de benzetme geçerlidir. Bir aile içinde -ataerkil- erke in örgütleni biçimi ve dayanaklar yla, ba kad n örgütleni ve dayanaklar 89


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kar kar ya getirdi imizde, çat man n galibi ba tan bellidir. stisnalar hariç tutulursa, belli bir kavgan n galibi olarak erkek, kavgan n sonunda h rpalanm kad ndan daha güçlenmi olarak varl k sürdürür. Daha fazla kad n erke in olmu tur. Çeli ki yine vard r, ama dönü tü ü kadar yla erkek-egemen sistem içinde bir ad m daha erimi tir. Örne i tüm toplumsal sisteme yayg nla rabiliriz. S fl toplum uygarl , hatta daha öncesinin hiyerar ik toplumu içinde, kad n bin bir ba la erke in egemenli i alt nda bulundu u ko ullarda, bir teori ve pratik biçim uyarlay p kad ndan kurtulu beklemek hayalcilikten öteye, ‘daha çok dövül, daha çok ba lan’ demekten öteye anlam ifade etmez. Kad n kar la may kabul etti i andan itibaren zaten kaybetmeye yat lm r. Kasab n elindeki kuzu didinip de ne kadar kurtulabilir? Kuzunun ya ama ans kasab n insaf na, ç kar na ba r. Süt, yün koyunu da k nabilir, kesilebilir de. kinci dünya sava sonras ‘antifa ist’ zafer havas fazla sürmedi. 1968 devrimci perspektifleri ve gençlik hareketleri önemli paradigma de ikliklerine yol açt . Sisteme bir bütün olarak nefret geli ti. Reel sosyalizm, ulusal kurtulu ve sosyal demokrasinin beklentilerine cevap veremeyece i anla lm . Vaat edilen dünya eskisinden daha iyi de ildi. Denilebilir ki, 1970’ler, 1848 Devriminden beri Marksizm’le ba lanm birçok entelektüel ak n gücünü yitirmesiyle, yeni sol, ekoloji, kad n hareketi ba ta olmak üzere birçok yeni ak mla tan ma dönemi oldu. Kapitalizm kadar reel sosyalizm ve versiyonlar na duyulan derin güvenin sars lmas yla ve 1950’ler sonras n ikinci büyük bilimsel devrimiyle sosyal bilim ve kültürel alandaki yeni geli meler de beraberinde feminizme, ekolojiye, etnolojiye geni aç mlar getirdi. Sistemin z t kutbunda yer alan toplum yap lanmalar da benzer bir dökülmeyi, karma ay ya amaktad r. En ba ta aile, tarihinde en yo un da lma sürecindedir. Evliliklerin yaya yak bozulmakta, ahlâki olmayan kontrolsüz cinsel ili kiyi ç gibi büyütmektedir. ‘Kutsal evlilik’ bitmi say lmaktad r. Çocuk, ya lar, ana baba ili kileri, aileyle ba lant da lman n ac kurbanlar olarak, toplumsal aç dan en anlams z, bozuk duruma dü mü bulunmaktad r. Kad n üzerindeki en eski bask ve istismarlar aç a ç kt kça, kad n sorunu da tam bir krize dönü mektedir. Kad n kendini ta90


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kça, dü ürülmü lü üne duydu u öfkeyle tam bir kaos ili kisinin en etkili nesnesine de dönü mektedir. Kad n çözülmesi toplum çözülmesine, toplum çözülmesi de sistem çözülmesine yol açmaktad r. Toparlarsak, önümüzde bizleri bekleyen kapitalizmin tek tarafl iradesi döneminin geçti i, halklar n ovenizm ve sava la yüklü milliyetçili i a arak demokratikle mesini ve bar dayatt , kültürel ve yerel gerçekli i ile bulu tu u bir dönem olas güçlüdür. Bunun tek ba na de il, hâkim sistemin devlet merkezli, ama küçültülmü yap lanmalar yla ilkelere dayal ortakla a yürütülmesi de bu olas k dâhilindedir. Uygarl z s f, cins, etnik ve kültürel tahakkümlü yap yerine, halklar n komünal demokratik de erlerini tan yan, cins özgürlü üne aç lm , etnik-ulusal bask a , kültürel dayamay esas alm , tarihi bir a ama olarak ‘küresel demokratik uygarl a’ dönü ebilir. En eski Ve En Yeni Sömürge Ulusu – Kad nlar Kad biyolojik farkl olan bir cins insan olarak alg lamak, toplumsal gerçeklik konusunda körlü ün temel etkenlerinin ba nda gelmektedir. Cinsiyet farkl kendi ba na hiçbir toplumsal sorun nedeni olamaz. Evrende her zerredeki ikilem nas l hiçbir varl kta sorun olarak ele al nmazsa, insan varl ndaki ikilem de sorun olarak i lenemez. “Varl k neden ikilemlidir?” sorusuna verilecek cevap ancak felsefi olabilir. Ontolojik (varl k bilimi) çözümleme bu soruya (sorun de il) yan t arayabilir. Benim cevab m udur: Varl n ikilem d nda ba ka türlü varolu u sa lanamaz. kilem, varolu un mümkün tarz r. Kad n ve erkek mevcut haliyle olmay p e eysiz (e i olmayan) olsalar bile, bu ikilemden kurtulamazlar. Çift cinslilik denilen olay da budur. rmamak gerekir. Fakat ikilemler hep farkl olu maya e ilimlidirler. Evrensel zekâya (Geist) kan t aranacak temel de bu ikilem e iliminde aranabilir. kilemin iki taraf da ne iyi ne kötüdür; sadece farkl r, farkl olmak zorundad r. kilemler ayn la rsa varolu gerçekle emez. Örne in, iki kad n veya iki erkekle toplumsal varl n üreme sorunu çözümlenemez. Dolay yla “Niçin kad n veya erkek?” sorusunun de eri yoktur veya bu soruya ille 91


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

cevap aranacaksa, evren böyle olu mak (zorunda, e iliminde, akl nda, arzusunda) durumundad r da ondan diye felsefi bir cevap verilebilir. Kad sosyal ili ki yo unlu u olarak incelemek, bu nedenle sadece anlaml de il, toplumsal kördü ümleri a mak (çözümlemek) aç ndan da büyük önem ta r. Erkek egemen bak ba kl k kazand için, kad na ili kin körlü ü k rmak bir nevi atomu parçalamak gibidir. Bu körlü ü k rmak büyük entelektüel çaba ve egemen erkekli i y kmay gerektirir. Kad n cephesinde ise neredeyse varolu tarz haline getirdi i ve asl nda toplumsal olarak in a edilen kada çözmek, o denli y kmak gerekir. Tüm özgürlük, e itlik, demokratik, ahlaki, politik ve s fsal mücadelelerin ba ar veya ba azl klar nda ya anan hayal k kl klar (ütopya, program ve ilkelerin hayata geçirilemeyi i), k lmayan egemen (iktidarl ) ili ki biçiminin (kad n-erkek aras ndaki) izlerini ta r. Tüm e itsizlikleri, kölelikleri, despotluklar , fa izmi ve militarizmi besleyen ili kiler, ana kayna bu ili ki biçiminden al r. E itlik, özgürlük, demokrasi, sosyalizm gibi ad çok geçen sözcüklere hayal k kl yaratmayacak geçerlilikler yüklemek istiyorsak, kad n etraf nda örülen toplum-doa kadar eski olan ili kiler a çözmek ve parçalamak gerekir. Bunun d nda gerçek özgürlü e, e itli e (farkl klara uygun), demokrasiye ve ikiyüzlü olmayan bir ahlaka gidecek ba ka bir yol yoktur. Cinsiyetçili e, hiyerar ik ç tan beri iktidar ideolojisi olarak anlam yüklenmi tir. S fla ma ve iktidarla ma ile yak ndan ba lanr. Bütün arkeolojik, antropolojik ve güncel ara rma ve gözlemler, kad n otorite kayna oldu u dönemler oldu unu ve uzun süreye yay ld göstermektedir. Bu otorite art k-ürün üzerine kurulu iktidar otoritesi olmay p, tersine verimlilik ve do urganl ktan kaynaklanan ve toplumsal varolu u güçlendiren bir otoritedir. Kanda etkisi daha fazla olan duygusal zekâ, bu varolu la güçlü ba lara sahiptir. Art k-ürün üzerine kurulu iktidar sava lar nda kad n pek belirgin yer almay , toplumsal varolu tarz bu konumuyla ilgilidir. Hiyerar ik ve devletsel düzen ba lant iktidar geli iminde erke in öncü rol oynad , tarihsel bulgular ve güncel gözlemler aç kça göstermektedir. Bunun için neolitik toplumun son a amas na 92


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kadar geli kin olan kad n otoritesinin k lmas , a lmas gerekiyordu. Buna ili kin biçimi çe itli, süresi uzun büyük mücadelelerin verildi ini yine tarihsel bulgular ve güncel gözlemler do rulamaktad r. Özellikle Sümer mitolojisi neredeyse tarihin ve toplumsal do an n haf zas gibi oldukça ayd nlat r. Kad n lk Ve Son Sömürge Olarak Tarihin En Kritik An Ya amaktad r Uygarl k tarihi, kad n kaybedi i ve kaybolu u tarihidir ayn zamanda. Bu tarih tanr ve kullar yla, hükümdar ve tebaalar yla, ekonomi, bilim ve sanat yla erkek egemen ki ili in peki ti i tarihtir. Dolay yla kad n kaybedi i ve kaybolu u, toplum ad na büyük dü ve kaybedi tir. Cinsiyetçi toplum, bu dü ün ve kaybedi in sonucudur. Cinsiyetçi erkek, kad n üzerinde sosyal hâkimiyetini in a etti inde o kadar i tahl r ki, do al her türlü temas bir egemenlik gösterisi haline getirir. Cinsel ili ki gibi biyolojik bir olguya sürekli iktidar ili kisi yüklenmi tir. Kad n üzerinde zafer havas yla cinsel temas kurdu unu hiç unutmaz. Bu yönlü çok güçlü bir al kanl k olu turmu tur. Bir sürü deyim icat etmi tir: “Becerdim”, “ ini bitirdim”, ‘kanc k’, “Karn nda s pay , s rt nda sopay eksik etme!”, ‘fahi e, orospu’, ‘k z gibi o lan’, “K serbest b rak rsan, ya davulcuya ya zurnac ya kaçar”, ‘ba hemen ba lamak’ gibi benzer say z öykü, darb mesel anlat r. Cinsellikle iktidar ili kisinin toplum içinde nas l etkili oldu u çok aç kt r. Günümüzde bile her erke in, kad n üzerinde ‘öldürme hakk ’ dahil, say z hak sahibi oldu u sosyolojik bir gerçektir. Bu ‘haklar’ her gün uygulan rlar. li kiler ezici ço unlukla taciz ve tecavüz karakterindedir. Aile bu toplumsal ba lamda erke in küçük devleti olarak in a edilmi tir. Uygarl k tarihinde aile denilen kurumun mevcut tarz yla sürekli yetkinle mesi, iktidar ve devlet ayg tlar na verdi i büyük güç nedeniyledir. Birincisi, aile erkek etraf nda iktidarla larak devlet toplumunun hücresi k nmaktad r. kincisi, kad n s rs z kar kz çal mas güvenceye al nmaktad r. Üçüncüsü, çocuk yeti tirip nüfus ihtiyac kar lamaktad r. Dördüncüsü, rol modeli olarak tüm 93


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

topluma kölelik, dü künlük yaymaktad r. Aile bu içeri iyle asl nda bir ideolojidir. Hanedanl k ideolojisinin i levselle ti i kurumdur. Her erkek ailede bir hanl n sahibi olarak kendisini alg lar. Ailenin çok önemli bir gerçeklik olarak alg lanmas n alt nda bu hanedank ideolojisi çok etkindir. Ailenin ne kadar çok kad n ve çocu u olursa, erkek o denli güvence ve onur kazan r. Aileyi mevcut haliyle bir ideolojik kurum olarak de erlendirmek de önemlidir. Kad n ve aileyi mevcut haliyle uygarl k sisteminin, iktidar ve devletin alt ndan çekin, geriye düzen ad na çok az ey kal r. Fakat bu tarz n bedeli, kad n bitmeyen dü ük yo unlukta sürekli sava hali alt ndaki ac , yoksul, dü kün ve yenilgili var olu tarz r. Adeta sermaye tekellerinin uygarl k tarihi boyunca toplum üzerinde sürdürdüklerine benzer, paralel ikinci bir tekel zinciri de kad n dünyas üzerindeki ‘erkek tekeli’dir. Hem de en eski güçlü tekeli. Kad n varolu unu en eski sömürge âlemi olarak de erlendirmek daha gerçekçi sonuçlara götürür. Belki de kendileri için millet olmam en eski sömürge halk demek en do rusudur. Kapitalist modernite, tüm liberal süslemelere ra men, eskiden kalma statüyü özgür ve e it k lmad gibi, ek görevler yükleyip kaeskisinden daha a r bir statü alt na alm r. En ucuz i çi, ev çisi, ücretsiz i çi, esnek i çi, hizmetçilik gibi statüler durumunun daha da a rla gösterir. Üstelik en magazinel varl k, reklam arac olarak istismar daha da derinle tirilmi tir. Bedeni bile en çeitli istismar arac olarak, sermayenin vazgeçmedi i meta düzeyinde tutulur. Reklamc n sürekli tahrik arac r. Özcesi, modern kölenin en verimli temsilcisidir. Hem s rs z zevk arac , hem en çok kazand ran köleden daha de erli bir mal dü ünülebilir mi? Nüfus sorunu cinsiyetçilik, aile ve kad nla yak ndan ba lant r. Daha çok nüfus, daha çok sermaye demektir. ‘Ev kad nl ’ nüfus fabrikas r. Sisteme çok ihtiyaç duydu u en de erli mallar , ‘dölleri’ üretme fabrikas da diyebiliriz. Maalesef tekelci egemenlik alt nda aile bu duruma sokulmu tur. Tüm zorluklar kad na ç kar rken, mal n de eri ise sisteme en de erli hediyedir. Artan nüfus en çok kad mahveder. Hanedanl k ideolojisinde de böyledir. Modernitenin en gözde ideolojisi olarak ailecilik, hanedanl n vard son 94


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

amad r. Tüm bu hususlar fazlas yla ulus-devletçili in ideolojisiyle de bütünle mektedir. Ulus-devlete sürekli evlat yeti tirmekten daha de erli ne olabilir? Daha çok ulus-devlet nüfusu, daha çok güç demektir. Demek ki, nüfus patlamas n alt nda s sermaye ve erkek tekellerinin hayati ç karlar yatmaktad r. Zorluk, kah r, hakaret, ac lar, suçlamalar, yoksulluk, açl k kad na; keyfi kazanc ise ‘bey’ine ve sermayedar nad r. Tarihte hiçbir ça günümüzdeki kadar kad çok yönlü bir istismar arac olarak kullanma güç ve deneyimini göstermemi tir. Kad n ilk ve son sömürge olarak tarihinin en kritik an ya amaktad r. Hâlbuki köklü özgürlük, e itlik ve demokratl k yüklü bir felsefeyle kad nla düzenlenecek ya am ortakl ; güzelli i, iyili i ve do rulu u en mükemmel düzeyde sa layabilme yetene indedir. ahsen mevcut statüler içinde kad nla ya am , çok sorunlu olmak kadar çirkin, kötü ve yanl bulurum. Mevcut statü alt nda kad nla ya amak, çocuklu umdan beri cesaretimin en zay f oldu u bir konudur. Cinsel güdü gibi çok güçlü bir güdüyü sorgulayacak bir ya amd r söz konusu olan. Cinsel güdü ya am n sürdürülmesinin hat nad r. Kutsall olmas gereken bir do a harikas r. Ama sermaye ve erkek tekeli kad o denli kirletmi tir ki, bu do a harikas yetenek, ‘döllük fabrikas ’ gibi en a la bir meta üreten kuruma dönü türülmü tür. Bu metalarla toplumun alt üstüne getirilirken, çevre de nüfusun a rl alt nda ( imdilik alt milyar; bu h zla giderse on, elli milyar nüfusla çevreyi dü ünelim) anbean çökü ü ya amaktad r. üphesiz bir kad nla çocuklu olmak özde kutsal bir olayd r; ya am n tükenmeyece inin göstergesidir. Sonsuzlu u hissettirir. Bundan daha de erli duygu olabilir mi? Her tür bu gerçeklik alt nda kendini sonsuzlu a kapt rman n heyecan ya ar. Özellikle günümüz insanda, bu durum, bir ozan n dedi i gibi, “Ba za bela dölümüz bizim” seviyesinde ya anmaktad r. Bir kez daha Birinci ve kinci Do a’ya ters sermaye ve erkek tekelinin büyük ahlaks zl , çirkinlii ve yanl yla kar kar ya oldu umuz inkâr edilemez. nsan eliyle in a edilen, insan eliyle y labilir. Burada ne bir doa kanunu, ne de bir yazg söz konusudur. ebekenin, kurnaz ve güçlü adam n, kanserli ve hormonlu ya am elleri olan tekellerin 95


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

las düzenlemeleridir söz konusu olan. Ya am n evrendeki en harika çiftinin (bilinebildi i kadar yla) anlamla ma derinli ini hep derinden hissetmi im. Kad nla önce dü ünmenin, nerede, ne zaman, ne kadar bozukluk varsa tart ma ve gidermenin önemini tüm ili kilerin önüne koyma cesareti gösterdim. Sadece güçlü, dü ünen, iyi, güzel ve do ru karar verebilen, böylece beni a arken hayran b rakabilen ve muhatab m olabilen kad n, üphesiz felsefi aray n kö e ta lar ndand r. Evrendeki ya am ak n s rlar n bu kad nla en iyi, güzel ve do ru taraf yla anlam bulaca na hep inand m. Ama hiçbir erke in beceremeyece i kadar, önümdeki ‘erkek ve sermaye’ mal yla, doksan bin kocal Hürmüz’le varolu tarz asla payla mayacak olan ahlak ma da inand m. O halde feminizmden de öte, ‘jineoloji’ (kad n bilimi) kavram amac daha iyi kar layabilir. Geleneksel hiyerar inin kad n üzerinde geli tirdi i erkek egemenli i uygarl k tarihi boyunca hep yetkinle tirilmi tir. Ulus-devlet formunda azamile en iktidar, bu gücünü büyük oranda yayd ve yo unla rd cinsiyetçilikten al r. Cinsiyetçilik, en az milliyetçilik kadar iktidar ve ulus-devlet üreten bir ideolojidir. Normal bir biyolojik i lev de ildir. Erkek egemen için kad n cinsiyeti, üzerinde her tür ihtiras gerçekle tirdi i bir obje, nesnedir. Kutsal Kitaplardaki “Kad n tarlan zd r, istedi iniz gibi sürebilirsiniz” deyimiyle, modernitenin “Kad n bir saz gibidir, istedi iniz gibi çalabilirsiniz” deyimi bu gerçekli i dile getirir. Ayr ca “S rt ndan sopay , karn ndan s pay eksik etmeyin” deyi i egemenli in fa ist karakterini yans r. Aç kça belirtmeliyim ki, toplumsal cinsiyetçi çözümlemeleri pozitivist buluyorum. Kaba nesnelci yakla mlarla kad çözümleyebilece imizi sanm yorum. Özellikle kad na içerilmi kölelik kodlar bilmiyoruz. Fazlas yla fallus-vajina zihniyetine bula ld , bu zihniyetin insan n di er yeteneklerini kötürümle tirdi i kan nday m. Bu konuda dikkati çeken nokta tüm bitkiler ve hayvanlar âleminde belli, anlaml bir i levi, süresi ve biçimi olan cinsel birle me olgusu insan türünde s rs z süre, biçim ve i levle azami yozla lm gibi gözlemlenmektedir. Bunun toplumsal kaynakl bir yozla ma oldu u kesindir. Daha do rusu, toplumsal sorunun (bask -sömürü) do u ve genelle mesiyle birlikte geli ti i belirtilebilir. Kad n sorununun 96


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

her bak mdan anac l toplumun çözdürülmesinden kaynaklanan toplumun ana sorunu oldu unu belirleyebilmek do ru tan mlama yapabilmek için gereklidir. Toplumsal cinsiyetçilik en az kapitalizm kadar tehlikeli bir toplumsal canavard r. Ne yaz k ki, amans z ve kurnaz erkek egemenli i bu olgunun hakikatinin aç a ç kmas engellemek için gözü kara bir tutum içindedir. Kapitalizm kadar ara rmay gerektirdi i halde, en karanl kta b rak lan toplumsal aland r. Tüm iktidar ve devlet ideolojileri ilk kayna cinsiyetçi tutum ve davran lardan al rlar. En derin, örtbas edilmi ve üzerinde her tür kölelik, bask ve sömürünün gerçekle ti i toplumsal alan kad n köleli idir. Tüm iktidar ve devlet biçimlerinin üzerinde denendi i, kaynak buldu u toplumsal nesnedir. Sorulmas gereken temel soru, erke in neden kad n konusunda bu kadar k skanç, tahakkümcü ve cani kesildi i, yirmi dört saat tecavüzcü konumla ya amaktan vazgeçmedi idir. üphesiz tecavüz ve tahakküm toplumsal istismar kavramlar r. Olup bitenin toplumsal niteli ini ifade etmektedir. Daha çok da hiyerar iyi, ataerkilli i ve iktidar ça rmaktad r. Daha derinlikte yatan bir anlam ise, yaama ihaneti ifade etmektedir. Kad n ya amla çok yönlü ba erke in toplumsal cinsiyetçi tutumunu aç a kavu turabilir. Toplumsal cinsiyetçilik, ya am zenginli inin cinsiyetçili in köreltici ve tüketici etkisi alt nda yitimini, bunun do urdu u öfke, tecavüz ve hâkimiyetçi tutumu ifade eder. Cinsiyet güdüsünün ya am n devamyla ili kisi aç kt r. Fakat hiçbir canl n yirmi dört saat sürekli cinsiyet açl içinde bir zihniyete sahip olmas gözlemlenememektedir. Ya am n cinsiyetten ibaret olmad aç kt r. Bilakis cinsel birle menin bir nevi ölüm an oldu u, daha do rusu ölüme kar ya an ölümcül bir hamlesi oldu u söylenebilir. Dolay yla ne kadar çok cinsi eylem, o denli ya am kayb anlam na da gelir. Cinsel eylemin tümüyle ölümcül oldu unu belirtmiyorum. Yaam n sonsuzluk idealini içinde ta r. Fakat bu ideal, ya am n kendisi de ildir. Tersine, ölüm korkusuna kar bir tedbirdir ki, fazla hakikat de eri ta mad söylenebilir. Söylem öyle aç kl a kavu turulabilir: Ya am döngüsünün tekrarlar m önemlidir, yoksa döngü97


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

nün tekil olarak kendisi mi? Tekil olan n hakikati tam ifade edildikten sonra, döngünün sonsuz defa tekrarlanmas fazla anlam ihtiva etmez. htiva edece i anlam da ‘mutlak bilgiye’ ula ma ihtiyac r. Bu durumda döngü ne kadar kendini iyi tan rsa mutlak bilgi ihtiyac da o kadar kar lanm olur ki, döngülerin, dolay yla cinsi ço alman n fazla de eri ve anlam kalmaz. Kad n köleli inin bu özelliklerinin derin bilinciyle hareket eden kapitalizm ve ulus-devlet, kad en geli tirilmi sermaye ve iktidar arac olarak kullanmaya büyük özen gösterir. Çok iyi bilmek gerekir ki, kad n köleli i olmadan hiçbir kölelik biçimi geli me ve ya ama ans na sahip de ildir. Kapitalizm ve ulus-devlet, en kurumsalla egemen erke i ifade eder. Daha aç kças , kapitalizm ve ulus-devlet, zorba ve sömürgen erkek tekelcili idir. Belki de bu tekelcili i parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur. Kapitalist modernite bu düzeni daha da geli tirmi tir. Hukuk alan nda kad n lehine yap lan düzenlemeler fiili e itli i sa lamaktan uzakt r. Evlili i uygarl n damgas alt nda geli tirilmi , erkek egemenli inin, toplumsal cinsiyetçili in me rula ld bir kurum olarak tan mlamak mümkündür. Hiyerar i, iktidar ve devlet tekelinin en yayg n ve toplumun hücresi niteli indeki birime yans halidir. Özüyle görünü ü, me rula lmas aras nda örtük bir çeli ki vard r. Kad n ahs nda toplumun genel köleli ini en iyi kamufle eden kurum niteli indedir. Kad n kar la lmas yla (dü ürülme, alçalt lma, erke in uzant haline getirilme) ba layan süreç esas al narak, toplum da ad m ad m kar la r. Erkek köleli i kad n kar la lmas ndan sonra ve onunla hep iç içe yürütülmü tür. Kanda uygulanan ve sonuç al nan kölelik, kar k daha sonra erkeklere ve ezilen s flara benimsetilecektir. Uygarl kla geli en bu süreç kapitalist modernite ile zirve yapar. Fa izm, toplumun kar la lma sürecinde özel bir anlama sahiptir. Teslim al nm toplumu ifade eder. Modernite i di edilmi , savunma yetene ini yitirmi , herkesin birbirinin kar ve kocas k nd genel kar toplumunu ifade eder. Süreklile en sermaye birikimi ba ka türlü topluma f rsat tamayacak kadar sald rganl , barbarl gerektirir. Köleli in ve tecavüzün namus ad alt nda hem me rula ld hem de derinli98


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

ine uyguland aland r. Modernitenin maskesini dü üren kurum yine ailenin iflas durumudur. Bat uygarl nda ailenin iflas sadece toplumsal ba lar n zay fl göstermez; toplumla olan çeli kisinin, krizin ve kaotik durumun derinli ini gösterir. Nas l ki kad n köleli i toplumsal köleli in düzeyini belirliyorsa, kad n-erkek ili kilerindeki kaotik durum da günümüz kapitalist modernitesinin çeli kisini ve kaotik durumunu yans r. Toplumsal cinsiyetçilik kad n-erkek ili kilerindeki iktidarla s rl bir kavram de ildir. Toplumsal n her düzeyine yay lm bir iktidarc ifade eder. Moderniteyle azamile mi devlet iktidar gösterir. Hiçbir nesne kad n kadar tahrik ettirme ve iktidara konu arz etme durumunda de ildir. Kad n nesnele tirilmi bir varl k olarak iktidar azami k lma özelliklerine sahiptir. Sürekli tahrik ettirilme ve iktidar ço altma konumunda tutulur. Kad n iktidarla ili kisini bu kapsam üzerinde çözümlemek, hakikatini aç a ç kartmak aç ndan önemlidir. Her erkek iktidar h rs kad nda gerçekle tirme zihniyetine fazlas yla sahiptir. Ayn zihniyet kad n cinsinin birbirleri ve çocuklar üzerindeki iktidar h rs olarak daha da ço al r ve uygulan r. Bu sefer kad n kad n kurdu olur. Zincirleme reaksiyon denilen olay budur. Kad n kapitalist sömürü sistemindeki rolü çok daha aç k ve elveri li durumdad r. Sistem için ücretsiz do urma ve büyütmekle yetinmez, en az ücretle her i e ko turulur. sizler ordusunun bask ve ücret sistemini sürekli dü ürme pozisyonunda tutulur. Ne ac r ki, en kah rl eme in sahibi oldu u halde, Marksistler de dahil, hiçbir ö reti kad n haklar ndan ve eme inden bahsetme gere i duymaz. Bunun için gerekli çözümleme ve politik tutumu geli tirmez. Erkek egemenli inin, toplumsal cinsiyetçili inin yayg nl kan tlayan bir gösterge de kad n eme iyle ilgilidir. Demografya, nüfus sorunu dünyay ve toplumu s f sorunundan giderek daha fazla tehdit etmektedir. Nüfus ço almas cinsiyetçi toplum ve kapitalist moderniteyle yak ndan ba lant r. Günün yirmi dört saatinde cinsel i tah, hanedanl k ve aile kültürü ile kapitalizmin, ulus-devletin kâr ve güç için artan nüfus politikas ç gibi nüfus patlamas beraberinde getirir. Tekni in ve t bb n katk lar buna eklendi inde ortaya ç kan gerçeklik, toplumun ve çevrenin 99


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sürdürülebilirli i aç ndan en büyük tehlike konumunu ifade eder. Demografik kaos bu gerçeklikle ba lant r. Gezegenimiz ve çevre çoktan mevcut hacmi (6,5 milyar katlanarak devam ederse) kald ramaz s ra dayanm r. Sistemin iflas bu yönüyle de de erlendirmek önemlidir. Çok iyi bilmek gerekir ki, çok çocuk do urma araçsall olarak kad n, korkunç ve dayan lmas güç bir yük alt na sokulmu tur. Sorun çocuk sahibi olman n çok ötesinde çok a rla lm bir angarya sisteminden kaynaklanmaktad r. Ayr ca çocuk do urman n biyolojik de il, sistemsel ve kültürel bir olgu oldu unu iyi bilmek gerekir. Her çocuk mevcut kültür aç ndan bir de il, defalarca kad n ölümü demektir. Çok azla yetinen, tüm sa k tedbirleri al nm , her eyden önce zihnen haz rlanm bir çocuk do urma kültürü gereklidir. Sonsuzluk ve güç fikrini çocuk üzerinden de il, mutlak bilgiye, güzelli e, ahlaki ve politik toplumun geli imine dayand rmak, çocuk yeti tirilmesini bu önceliklerle bütünlük içinde çözümlemek daha anlaml ve iyi olacakt r. Özcesi çocuk yeti tirilmesini ekonomik ve ekolojik toplumun ihtiyaçlar ve özgürlük felsefesi temelinde çözümlemek ve çözmek gerekir. Toplumsal cinsiyetçili in bir yan kolu olarak demografi, nüfus bilimi, moderniteyle birlikte askeri ordu, i sizler ordusu, standart ulus toplumu için istatisti i de kullanarak kad n do umunu ideal ölçülere ba lar. Malthusçuluk denen ideoloji bunu ifade eder. Toplumu ve ekolojiyi tehdit eden insan nüfusu özünde biyolojik bir sorun olmay p, cinsiyetçi ideolojinin kapitalizm ve ulus-devlet taraf ndan istismar edilmesinin bir sonucudur. Modern ailecilik de dahil, kapitalizm, ulus-devletin cinsiyetçilik ideolojisi ve uygulamalar toplum ve çevre için belki de en büyük sorun kayna r. Dolay yla toplumsal cinsiyetçili i ulus-devlet ba lam nda be inci büyük toplumsal sorun kayna olarak de erlendirmek gerekir. Endüstri kapitalizmi ça nda tar m-köy toplumundan sonra dalan ikinci önemli toplumsal kurum aile ve kad nd r. Bat sosyolojisinin örtbas etti i önemli bir konu da aile ve kad nd r. Bu sosyoloji ailenin neden ve nas l y ma u rat ld aç klamaya yana mamaktad r. Bu gerçeklik ilk ça daki kölelerin aile hakk n olmamas yla ba lant olarak izah edilebilir. Artan i sizlik ve yoksulluk kar n100


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

da, uygarl k toplumunda gelenekselle en aile kurumunun maddi ko ullar büyük oranda ortadan kalkar. Ailenin toplumsal anlam kalmaz. Birey toplumdan kopart rken bu konuda kad na dü en pay, çok zalimane bir biçimde kendini soka a ve hiç istemedi i, doas na ayk ko ullar dayatan egemen erke e teslim olmad r. Kad n köleli i, reklam n yap ld gibi, bu ça da özgürlük kazanmam r. Do as metala lmad k tek bir hücresi b rak lmayacak denli derinle tirilmi bir piyasa köleli idir. Endüstriyalizm ça nda ya anan krizlerin en önemli bir unsuru, aile ve kad n üzerinde ya anmaktar. Sadece yo un bo anmalar ve sokak çocuklar biçiminde de il, toplumsal cinsiyetçili in s r tan maz iktidarc ve sömürücülüü, bu krizin ve çökü ün derinli ini yans tmaktad r. Toplumun aile ve kad n sorunu, özgür ya am n en temel unsurlar olarak, teorik ve pratik düzeyde büyük çabalara ihtiyaç göstermektedir. Kapitalist toplum ahlak n yads nmas temelinde olu tu undan, demokratik, cinsiyet özgürlüklü ve ekolojik toplumu in a ederken, teorik-etik ve pratik-ahlak olarak hareket etmek vazgeçilmez bir ilke ve tutumdur. Cinsiyetçilik tarihte en çok liberalizm ça nda ideolojik bir ö e olarak geli tirilip kullan ld . Cinsiyetçi toplumu devralan liberalizm, kad sadece evde ücretsiz i çiye dönü türmekle yetinmedi. Daha fazlas cinsiyet objesi olarak metala p piyasaya sunmakla elde etti. Erkekte sadece emek metala rken, kad n bütün bedeni ve ruhuyla metala ld . Asl nda en tehlikeli kölelik biçimi in a edilmi oluyordu. ‘Kocan n kar ’ iyi bir s fat olmasa da, s rl bir istismara konu te kil eder. Fakat tüm ki ili iyle metala ma, firavun köleli inden daha kötü köle olmak anlam na gelir. Herkesin köleliine aç lmak, bir devlet veya ki inin kölesi olmaktan katbekat daha tehlikelidir. Modernitenin kad na kurdu u tuzak budur. Görünü te özgürlü e aç lan kad n, en rezil istismar arac konumuna dü mü oluyordu. Reklam araçl ndan tutal m seks, porno araçl na kadar temel istismar arac kad nd r. Rahatl kla diyebilirim ki, kapitalizmin ta nmas nda kad n en a r yük alt na konulmu tur. Devletin ailedeki temsilcisi olarak erkek, kad n üzerinde hem sömürü hem de iktidar n geli tirilmesinden kendini sorumlu yetki 101


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sahibi olarak de erlendirir. Kad n üzerindeki geleneksel bask yayg nla rarak, her erke i iktidar n bir parças na dönü türür. Toplum bu yolla azami iktidarla ma sendromuna girer. Kad n statüsü erkek egemen topluma s rs z iktidar duygusu ve dü üncesi verir. Öte yandan tavizci i çili in olu umundan i sizli e, ücretsiz i çilikten asgari ücretliye kadar her olumsuzlukta bedel ödetilen kad n emekçilerdir; kad n kendisidir. Liberalizmin eklektik cinsiyetçi ideolojisi bu durumu sapt p farkl göstermekle kalmaz; bir de kad nlar için özenle geli tirilen ideolojik variyetlere dönü türülür. Kendi eliyle kendi köleli ini benimsetmek gibi bir ey. Denilebilir ki, sistem ideolojik ve maddi olarak kad istismar etmekle sadece en a r krizlerini a yor, kendi varolu unu da sa yor ve güvence alt na al yor. Kad n genelde uygarl k tarihinin, özelde kapitalist modernitenin en eski ve en yeni sömürge ulusu konumundad r. E er her bak mdan sürdürülemez bir kriz durumu ya anabiliyorsa, bunda kad n sömürgele mesinin pay ba ta gelmektedir. Feminizm, ekoloji ve kültürel hareketler s f mücadelesine engel olarak görülmü tür. Kad n sadece eme i ile de il, tüm beden ve ruhuyla ya ad a r sömürgecilik kapsaml çözümlemelere tabi tutulmam r. Burjuva hukukunun e itlik ölçüleri a lmam r. Tarihin en eski ve en yeni, ço unlukla ücretsiz ve çok az ücretli olan bu emekçisi, erkek egemen tarih gere i nesne olmaktan öteye anlam ifade etmemi tir. Çözümlenen s n erkek oldu u aç kt r. Ekolojiye de benzer yakla lm r. Böylesi sorunlar öngörülemedi i gibi, s f mücadelesinin bütünselli ine olumsuz yans yabilece i ileri sürülmü tür. Kültürel hareketler ise eskinin canland lmas , s f mücadelesinin di er bozucu bir unsuru olarak de erlendirilmekten kurtulamam r. Sonuç tüm olas müttefiklerinden kopuk, ekonomizme bo ulmu soyut bir s fç k olarak yans r. Biyolojik ara rmalar insan türünde kad n kök rolünü ayd nlatmaktad r. As l gövdeden kopan kad n de il erkektir. Kad n duygusall , evrensel olu um diyalekti inden a sapmamas ndan ileri gelmektedir. Özellikle uygarl k döneminde en alttaki konumunda b rakt lmas , bu yap günümüze kadar ta mas nda et102


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kilidir. Erkek ak l taraf ndan kad n duygu yüklü akl hep ‘eksik’ olarak, kad n bizzat karakteri olarak yans lmak istenir. Erkek ak l, kad n üzerinde birkaç büyük operasyon yürütmü tür, yürütmektedir: Birincisi, ilk ev kölesi haline getirilmesidir. Bu süreç korkunç sindirme, bask , tecavüz, hakaret ve katliamlarla yüklüdür. Ona tanan rol, mülklü düzene gerekli oldu u kadar ‘döl’ üretmektir. Hanedanl k ideolojisi bu döle çok ba r. Kad n bu statü içinde mutlak mülktür. Yüzünü bile ba kas na gösteremeyecek kadar sahibinin mal , namusudur. kincisi, seks arac r. Cinsellik tüm do ada üremeyle ilgilidir. Ya am n devam amaçlanm r. nsan erke inde özellikle kad n tutsakl yla birlikte ve a rl kl olarak uygarl k sürecinde as l rol sekse, cinsel arzunun patlamas na ve çarp kça geli imine tan nm r. Hayvanlarda çok s rl olan çiftle me dönemleri (ço unlukla ll k), erkek insanda neredeyse yirmi dört saate ç kar lmak istenir. Kad n günümüze do ru seksin, cinsel i tah ve iktidar n sürekli üzerinde denendi i araçt r. Özel-genel ev ayr mlar anlam yitirmi tir. Her yer ve her kad n art k genel-özel ev ve kad n say r. Üçüncüsü, ücretsiz, kar ks z emekçidir. Tüm i lerin zoru kendisine yapt r. Kar , biraz daha ‘eksik’ olmaya zorlanmad r. O kadar a lanm r ki, gerçekten erke e göre çok ‘eksik’ kald kabul etmekte, erkek eline ve hâkimiyetine dört elle sar labilmektedir. Dördüncüsü, en ince metad r. Marks, para için ‘metalar n kraliçesi’ der. Asl nda bu rol daha çok kad nd r. Metalar n gerçek kraliçesi kad nd r. Kad n sunulmad hiçbir ili ki yoktur. Kad n kullan lmad hiçbir alan da yoktur. Bir farkla ki, her metan n kabul görmü bir kar varsa da, kad nda bu kar k da koca bir ‘a k’ yüzsüzlü ünden tutal m, “Analar n eme i ödenmez” martaval na kadar koca bir sayg zl ktan ibarettir.

103


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Ortado u’da Kad n, Hanedanl k, Aile Ve Nüfus Sorunu Tarihin afak vaktinde görkemli toplumsal kimli iyle ana tanr ça rolünü kendine yak ran kad n, ne yaz k ki günümüz Ortadou’sunda en de ersiz meta konumuna indirgenmi tir. Ba ba na trajik bir öyküsü olmas gereken bu tarihi fazla açma imkân ndan yoksunuz. Ama sonuçlar ele tirebiliriz. Kad n etraf nda insan eliyle sa lanm sis bulutlar da tarak gerçe ini ke fetmek ivedi toplumsal görevlerin ba nda gelmektedir. Ortado u toplumu evrensel tarihte s f, hiyerar i ve iktidar sorunlar yla en erken tan and r. ktidar öncesinin ilk hiyerar i düzene inin gençler ve kad n üzerine kuruldu unu bilmekteyiz. Zorba ve kurnaz erkek + aman ve rahip + tecrübeli ya adamlar ittifak , tüm hiyerar ilerin ve sonradan geli ecek iktidar ve devletlerin prototipidir. Tüm toplumsal sorunlar n ana rahmidir. A Mezopotamya’da Uruk kent hegemonyas ndan önce El Ubeyd hiyerar ik dönemine (M.Ö. 5000-3500) tan k olmaktay z. Tüm Mezopotamya’ya yay lm bir hiyerar i söz konusudur. Büyük ev ve aile etraf nda örülü bir sistemdir. Hanedanl k sisteminin ba lang r. Kad n, gençlerin ve üst hiyerar ik tabaka d ndakilerin sistemik bir kölele meye tabi tutulduklar , dolay yla toplumsal sorunun ilk defa temellendi i bir dünya imgesi ve prati i olu turulmaktad r. Mezopotamya bir de bu sistemin küresel önderi olma gerçe ine sahiptir. Hanedan ve ailecilik ideolojisinin de kökenidir. Ortado u’da halen her iki kurumun çok güçlü olmas bu tarihsel nedenle de yak ndan ba lant r. Toplumun erkek önderlikli bu en eski kurumlar tarih boyunca sürekli geli im göstermi lerdir. Hanedanl k temel iktidar oda ve devlet biçimine dönü ürken, ailecilik tüm toplumlar n resmi ana hücresine dönü mü tür. Hanedanlar ve ailelerin kurulu ve lar için tarih boyunca yürütülen iktidar sava lar n haddi hesab yoktur. Toplumlar bu sava larla sadece sorun kayna na dönü türülmüyor, adeta içten içe tüketiliyorlar. Sosyal yap kurumlar ve özellikle aile olgusu en az iktidar kadar karma kl k ta r. Ortado u erke i ve kad özgün bir çözümlen104


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

meyi gerektirecek bir karma kl k ta r. Genel sosyolojik kal plarla yap lacak bir aile, kad n ve egemen erkek çözümlemesi önemli eksiklikler ta yacakt r. Siyasal, ideolojik ve ahlaki gerçeklik en kat ve karanl k yanlar yla erkek ve kad nda yans r. Aile kurumundaki çeli kiler devlet kurumundaki çeli kilerden az de ildir. Aile sosyal bir kurum olman n ötesinde anlam olan, adeta toplumlar n ‘kara deli i’ gibidir. Kad mercek alt na ald zda, belki de tüm insank dram okumak mümkün olabilecektir. Toplumun iddetle beslenme gelene i en alt birim olarak ailede daha da nefes ald rmaz düzeydedir. Özellikle kad n üzerinde görünmez bir sava halidir. iddetten titremeyen tek bir kad n hücresi yok gibidir. Çocuklar n durumu da ayn r. Temel e itim yöntemi iddettir. iddetle terbiye edilmi çocuktan, büyüdükten sonra ayn n beklenece i aç kt r. iddete dayal egemenlikten gurur duyulur, haz sa lan r. ktidar ve iddete dayal güçlülük duygusunun en tehlikeli toplumsal hastal k olarak de erlendirilmesi gerekirken, en yüce ve keyifli duygunun kendisi olarak ilan edilir. Lanetlenmesi gereken bir olgu, en çok yüceltilen bir erdem olarak sunulur. Siyasal ac mas zl n, çözümsüzlü ün belirledi i sosyal trajediyi en çok kad n gerçe inde gözlemlemek mümkündür. Be bin y ll k bir devlet ve hiyerar ik gelene in tutsa olarak, günümüzde kad n olmaktan zor olan ba ka bir ya am dü ünülemez. Zorluk sadece gelenekten kaynaklanm yor. Avrupa uygarl n üretti i kad ns de erler de en az dogmatik gelenek kadar tahrip edicidir. Pornoya vard lm bir kültürle kapkara çar afa büründürülmü kad na yönelik kültür aras nda deh ete dü en kad n, gerçekten en büyük n durumundad r. Ortado u’da toplum sorunlar her zamankinden daha çok günümüzde en yayg n ve yo un ya anan aile, hanedan, s f, iktidar ve devlet sorunlar r. Hanedanl k, ideoloji ve uygulama olarak bu düzeni tersyüz etmenin sonucunda geli ecektir. Ataerkillik olarak da adland lan bu düzende ‘ya erke in’ tecrübesiyle ‘güçlü adam’ n askeri maiyeti ve bir nevi rahip öncesi kutsall k lideri aman n ittifak yla ataerkil yönetim kök salacakt r. Hanedanc n bir özelli ini çok iyi kavramak 105


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

gerekir. Günümüzü de yak ndan ilgilendiren bir özellik: Ailecilik ve ailenin çok erkek çocu a sahip olmas , esas olarak hanedan ideolojisinin kö e ta r. Gerek çok kad nla evlilik, gerek sürekli erkek çocuk istemek hanedan ideolojisinin ba istemidir. Bunun anla r nedeni politik güçtür. Rahip ‘anlam’ gücüne dayanarak öncülü e geçti i gibi, hanedan n güçlü ki isi ‘politik’ güce dayanarak öncülü e oynayacakt r. Politik güç kavram uyulmad nda zoru ça r. Rahip gücünde ise, uyulmad nda, ‘tanr n gazab ’ gibi manevi bir güç uyar etki yapar. Politik gücün esas kayna ise ‘güçlü adam n askeri maiyeti’dir. Daha önceki avc k döneminde, özellikle anakad n etkili oldu u dönemde erkek k st lm gibidir. Toplumsal ya am n ba nda ilk büyük yabanc la ma bu seçkinler otoritesi ile ba lar. Seçkin aile, hanedanl k yap lanmalar da kayna hiyerar ide bulur. Hanedanl k bir yandan devlet olarak biçimlenirken, di er yandan ailecilik olarak toplumsal ya am farkl bir anlaml a ve forma ta r. Köklü dönü üm söz konusudur. Ortado u toplumsal kültüründe güçlü ya and çe itli kan tlarla desteklenen anaerkil düzenden sonra gerçekle tirilen ataerkil düzen (M.Ö. 5000’li y llardan beri yükseli e geçti i gözlemlenmektedir) bir güç, ilk toplumsal bask ve istismar n denendi i sistemi ifade eder. Çocuklar n ve mallar n egemenli inin erke e, babal k kurumuna geçti i köklü kad n kar bir devrimdir. Tutucu, bask ve istismarc düzene yol açmas ndan ötürü daha çok bir kar devrimdir. Çok çocuk sahibi olmak ilk mal düzeni olsa gerek. Çocuklar ne kadar ço al rsa, güç ve mal, mülkiyet sahibi olmak o denli artar. Ataerkillik, hanedanl k ve mülkiyet aras ndaki ili ki aç kt r. Hanedanl k klandan daha büyük bilincine var lm , mülkiyeti tan ilk geni aile kurumudur. Ataerkilli in ilk biçimidir. Kad n çocuklar ve mallar üzerindeki sahipli inin gerilemesi, dü üyle el ele gider. Ana tanr ça kültürü yerini erkek kral-tanr lar kültürüne b rak r. Sümer kültüründe bu geli meler çarp gözlemlenir. Evlilik, aile kurumu uygarl k tarihi boyunca hanedanl k modelinin etkisi alt nda geli ir. Erkek-kad n güç dengesine dayal evlilik daha s rl ya an r. Hanedanl k bir erkek egemen ideoloji ve iktidar tekeli olarak kabul gördü ünden veya ettirildi inden ötürü, bask n ç kan evlilikler baba 106


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

otoritesini tan mak zorundad r. K sacas do al de il in a edilmi , otoriter ve istismarc mikro düzenlerdir. Hiyerar inin di er ad olan ataerkilli in s zmad toplumsal gözenek yok gibidir. Belki de binlerce y l devlet kurumundan önce ataerkil gelenekler toplumu yönetti. Ataerkilli in gücü belki de dünyan n hiçbir bölgesinde Ortado u’daki kadar ku at , bo ucu de ildir. Halen ya ayan de erler olarak, kad n ve erkek ki ili i, etnik kültür, aile ve namus anlay üzerinde ataerkilli in gücü çok belirgindir. Kar kültürü geli tirmesi gereken ehirler, k rsal n, dolay yla ataerkilli in derin izlerini ta rlar. K rsal okyanus içinde adac k gibi kal rlar. Aileyi çözmek iktidar-devlet-s f ve toplumu çözmek için artt r Hanedanl k sistemi, ideoloji ve yap lanman n iç içe geçti i bir bütünlük olarak anla lmak durumundad r. Kabile sisteminin içinden geli mekle birlikte, onun inkâr ve üst tabaka, yönetici aile çekirde i olarak kendini olu turur. Çok kat bir hiyerar isi vard r. Ön hâkim ft r. ktidar ve devletin prototipidir. Erkek ve erkek evlat esas na dayal r. Çok say da erke e sahip olmak iktidar için önemlidir. Bu husus çoklu kad nla evlenme, harem hayat ve cariye sistemine yol açm r. Baz erkeklerin onlarca kad na ve yüzlerce çocu a sahip olmas hanedanl k ideolojisiyle ba lant r. ktidar ve devlet öncelikle hanedan içinde üretilir. En önemlisi, hanedan ba ta kendi kabile ve a ireti olmak üzere, d ndaki di er kabile sistemlerini ilk s flamaya, köleli e al ran kurumdur. Ortado u uygarl nda hanedans z iktidar ve devlete rastlamak neredeyse mümkün de ildir. Hanedan gerçekli inin köklülü ü ve iktidar-devlet için haz rl k okulu konumunu te kil etmesinden ötürü böyledir. Hanedanl n resmi ideolojiye dönü mesi aile yap na da damgas vurmu , ‘ailecilik’ biçiminde alt ideolojiye yol açm r. Aileden aileye fark vard r. Tarih boyunca ve tarih öncesinde kad nerkek beraberli inin çok farkl biçimleri mevcut olmu tur. Özellikle kad n a rl kl klan aile tipi çok yayg nd . Bu aile tipinde erkek-koca pek tan nmaz. Day ve çocuklar daha çok önemlidir. Di er bir tip erkek-kad n ikili inin denk oldu u tiptir. San ld n aksine, bu tip de tarihte yayg n ya anm r. Erke in aile reisli indeki sistem çok 107


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sonralar ve hanedanl k-iktidar-devlet üçlüsünün izdü ümü olarak geli tirilmi tir. Esas hedefi kad nlar ve çocuklar üst tabakalar n hanedan, iktidar ve devlet ç karlar için yeti tirmektir. Ba ml uydu ki ilikler yaratmakt r. Hiç de gerekmedi i ve çok a r toplumsal sorunlara yol açt halde, çok kar ve çocuklu ailenin temelinde bu iktidar ve devlet ç kar vard r. Hanedan gibi her aile reisi de ona öykünerek, çok kar ve çok çocuklu olmay bir güç ve ya am garantisi olarak görür. Topluma hâkim zihniyet bu yönü sürekli te vik eder. Hâlbuki çözümden ziyade tüm toplumsal soruna kap aralanolur. Bu durumun resmi ideolojinin gere i oldu unu ve dince de desteklenerek peki tirilmek istendi ini bilmek, toplumsal sorunlar kavramak için önemlidir. Günümüz Ortado u toplumunda halen güçlü olan hanedanc k ve ailecilik kültürü, yol açt a nüfus, iktidar ve devletten pay alma h rs nedeniyle sorunlar n ana kaynaklar ndand r. Kad n a lanmas , e itsizli i, çocuklar n e itimsizlii, aile kavgalar , namus sorunu hep ailecilikle ba lant r. ktidar ve devlet içi sorunlar n küçük bir maketi adeta aile içinde kurulmu gibidir. Aileyi çözmek iktidar-devlet-s f ve toplumu çözmek için artt r. er aile ve hanedan iktidar merkezli kurulmu larsa, toplumda iktidarc k ve devletçilik ideolojisi ve prati inin en gözde konular olmas anla rd r. Ortado u’da sürekli iktidar ve devlet sorunlar n ya anmas , üzerinde yükseldikleri toplumun ailecilik ve hanedanc kla kaplanm olmas ndand r. Kar kl birbirini besleyen sorunlard r. Bu konuda sorunlar n ideolojik yönünü kavramak çok önemlidir. Sorun çözme arac olarak dü ünülen iktidar ve devlet gücünün tersine sonuç do urdu u, güçsüz, yarat z ve kölelikle dolu bir ya am ürettikleri halen Ortado u toplumunun zihniyetinde anla lmaktan uzakt r. Bu ili kiler yuma sorunlar n ana kayna olarak yorumlamam z bu nedenledir ve çok önemlidir. Çok erkenden fark etti im bu durum nedeniyle demokratik ideoloji ve örgütlenmelere, tart ma ve eylemlere büyük ilgi gösterdim. Ya am bana toplumsal sorunlar n çözüm yolunun buradan geçti ini her geçen gün daha fazla ö retiyordu.

108


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Yine s f san ld n aksine iktidar ve devleti do urmuyor. Tersine hanedanc k, ailecilik (hiyerar ik kurulu lar) üzerine kurulu iktidar ve devlet olu umlar s fla maya yol açar. Öncelik hiyerar ik devletçi ideoloji ve prati indedir. Ortado u uygarl k tarihinde bu sürecin çok yayg n ya and tespit etmek mümkündür. Alttan üste de il, üstten alta do ru s fla ma e ilimleri daha güçlüdür. Daha da önemlisi, birbirlerinin d nda olan bir devlet ve s f ili kisinden çok, ideolojik ve pratik olarak iç içe bir s f-iktidar ve devlet fenomeni ya an r. Oldukça örtülü ya anan bir süreçtir. Öyle ki, kabileci, aileci, hanedanc ve devletçi ideolojik imgelerden ötürü s f adeta görünmez k nm r. Böylelikle s f bilincinin geli mesi önlenmeye çal r. S f tahlillerini yaparken somut yakla mak önemlidir. Tarihte nas l olu mu sa öyle yakla mak gerekir. Ortado u’da toplum s fla rken resmi aile, hanedan, iktidarla ma ve devletle meyle iç içedir. Kölelik sadece maddi emek üzerine kurulmaz. Öncelikle zihniyet, duygu ve bedenler üzerinde in a edilir. deolojik kölelik geli meden maddi emek köleli i geli mez. Çok yayg n olan s f özelliklerinden kaynaklanan sorunlar görmek için bu yönlü bütünleyici yakla m göstermek daha ö retici olacakt r. Önce devlet sorunu, sonra aile sorunu demek do ru bir yakla m de ildir. Diyalektik bir ba içindeki bu iki olgu birlikte ele al p çözümlenmeyi gerektirir. Reel sosyalizmde önce devleti hal edelim sonra s ra topluma gelir denmesinin yol açt sonuçlar ortadad r. Hiçbir ciddi toplumsal sorun bir tanesine öncelik tan narak çözümlenemez. Bütünsellik içinde bakmak, her soruna di eriyle ili kisi içinde anlam vermek, çözüme giderken de ayn yöntemle yakla m göstermek daha do ru bir yöntemdir. Zihniyeti çözmeden devleti, devleti çözmeden aileyi, kad çözmeden erke i çözmek ne kadar eksikse, tersini yapmadan çözüm pe inde ko mak da o denli eksik kalacakt r. En az devlet sorunu kadar a rla an bir sorun da aile ve kad n etraf ndan ekillenen toplumsal zihniyet ve davran lard r. Üstte devlet altta aile, cennet ve cehennem ikilemi gibi bir diyalektik bütünlük olu tururlar. Devlet mikro modelini ailede gerçekle tirirken, büyüyen aile talepleri de makro modelini devlet olarak tasar mlar. 109


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Her aile ideal çözümünü devletle mede bulur. Devlet despotunun ailedeki yans mas ‘küçük despot’ olarak ‘aile reisi’ erkektir. Büyük devlet despotu ne kadar etkili, yetkili, keyfi tutumlarla aleme nizam vermeye çal rsa, küçük reis de birkaç kad n ve çocuk üzerinde ayn mutlak nizamiyat i leriyle u ra r. Kad n konusunda erke in bencilli i ve gözü karal güncel bir olgu olarak her saat gözlemlenebilir. Bu konuda da hiçbir ahlâkî ve hukuki kural tan madan, her toplumsal tabakada gözünü k rpmadan cinayet i leyebildi i de vicdan olan herkesin göz ard edemeyece i bir gerçekliktir. Bu tutumlar ço unlukla a k ad na sergilenir. Hâlbuki a n hakikatle ili kisi az çok yorumland nda, bu söylemin en k bir yalan oldu u hemen anla lacakt r. Ne bitkiler ne hayvanlar aleminde, hatta ne de ‘cans z’ diye yorumlad z fizikî âlemde a ka konu olan hiçbir özne bu tür bir eyleme asla yönelmez. Anlam hala çözümlenemeyen baz sapmalar gözlemlense de, insan türündeki bu yönlü cinayetlerin nedenleri ve anlam aç k ki çok farkl r. Egemenlik ve sömürüyle ba öncelikle belirtilmesi gereken hususlar n ba nda gelmektedir. Ortado u uygarl nda aileyi devletin mikro modeli olarak çözmeden, yetkin bir toplumsal çözümlemeyi yapmak çok eksik b rak r. Günümüz Ortado u toplumunda kad n sorunu en az devlet sorunu kadar a rla sa, bunun alt nda yine devletin tarihi kadar uzun ve karma k bir kad n kölelik tarihi yatar. Kad n-aile-erkek Bermuda üçgenini haritada iyi göstermeden, yan ndan geçen her toplumsal çözüm gemisini bat rmas i ten bile de ildir. Bermuda üçgeni toplumsal okyanusta Ortado u’daki mikro devlet olarak ailedir. Hiyerar i ve devlet yükselirken, kendi izdü ümlerini de mutlaka aile kurumunda yans tmadan edemezler. Ailede yank bulamayan bir hiyerar i ve devlet, ya ama ans güçlü k lamaz ve sürdüremez. Ortado u uygarl nda bu diyalektik ikilem özenle dokunur ve hiç ihmal edilemez. Devlet binlerce y ll k ataerkil kültür üzerinde yükselir. Olu umunda s fsal ö elerden çok, güçlenmi ataerkil gruplar esas rol oynar. Bu gruplar içinde daha çok belirgin olan figür ihtiyar bilgedir. Kabilenin tecrübeli ya olarak bilge belki de en eski otoritedir. 110


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Muhtemelen bilge anan n rol oynad tar msal devrimden sonra ad m ad m geli en tecrübeli ihtiyar bilgenin, aman- eyhpeygamber olarak toplumsal statüsü giderek artm r. Toplumda fla ma geli ip ataerkil kurumdan devlete do ru bir geli me olunca, bilge müttefikleriyle birlikte hanedanl a ve ona dayal olarak krall a eri ir Hanedanl k, aile ve devlet içinde yükselen, içeriinde etnik ve mitolojik dinsel ö eler bulunan çarp bir olgudur. Aile ve devletlerin yükseli ve çökü lerinde bir hanedanl k her zaman önemli rol oynam r. Hanedans z devlet dü ünmek nadirdir. Günümüzde bile bu kural büyük ölçüde geçerlidir. Neden olarak ataerkil aile yap n gücünü göstermek mümkündür. Ataerkillik devletin genidir. Dolay yla en güçlü ataerkil aile hanedan devletine yükselebilir. Hanedan n kendisi devlet olur. Hanedanl k öyle bir kurumdur ki, binlerce y l ötesine götürülebilir. Devlette ve toplumda çok kal n izleri vard r. Hakim s f, etnik grup ve dinsel inanc n adeta bile kesidir. Bir di er avantaj , sülale yoluyla uzun zamanlar etkilemesidir. Yine hanedanlar aras evlilikler yoluyla mekânsal yay m için de elveri lidir. Bu nitelikler neden devletin öncelikle hanedanlar içinde kuruldu unu da aç kl yor. Toplumsal geli mede oldu u kadar, devletsel geli mede de güçlü bir odak olu turmas , hanedanl k kurumunu göz ard etmemeyi gerektirir. Ortado u uygarl bir anlamda hanedanlar üzerinde ta r. Özellikle devlet hanedanlar tarihte en çok iz b rakan örneklerdir. Bat uygarl nda daha çok devlet d hanedanlar a rl k ta rken, Do uda devletle ba lant hanedanlar n parlakl söz konusudur. Hanedanl k ayn zamanda bir okuldur; toplumsal modeldir. Önemli geli meler hanedan okul veya modelinde ya and ktan sonra topluma ta r. Etnik gruplar, uluslar bile s k s k hanedan adlar ile tan r. Ba at rol oynamalar az görülen olaylar de ildir. En güçlü etnisiteler ve uluslar, içlerinden ç kard klar hanedanl klar n gücüyle ve ad yla an rlar. Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler, Selçuklular ve Osmanl lar, Barmekiler ayn zamanda Arap, Türk, Kürt ve Fars ulusu demektir. Tahakküm ve mülkiyet düzeninin alt nda kad n yerini tan mlamak giderek güçle mektedir. Binlerce y ll k bir uygulaman n verisi olarak kad n günümüzde tam bir enkaz halini ya amaktad r. Kapita111


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

list sistemin ayart etkisi bile tam yans olmaktan uzakt r. Ortado u toplumunda gericili in merkezindeki as l ö edir. Her alanda yenilmi Ortado u erke i, bu yenilginin bütün yans malar kad ndan ç karmaktad r. D ar da ne kadar hakarete u rasa, bunun kar bilerek ya da kendili inden kad ndan ç karmaktad r. Toplumunu savunamama, ç bulamaman n öfkesiyle dolmu erkek, ailede bir deli gibi çocuk ve kad na yönelmekte, iddetini bo altmaktad r. ‘Namus cinayetleri’ olgusu, asl nda bütün toplumsal alanda namusunu çi neten erke in, tersinden olarak bunun öfkesini kad nda giderme eylemidir. Sembolik ama çok bitik ve basit bir gösteriyle namus davas halletti ini dü ünmektedir. Bir nevi psikoterapi uygulamaktad r. Sorunun alt nda kaybedilmi bir tarih ve toplumsal dava yatmaktad r. Bu tarihsel toplumsal davayla yüzle medikçe ve üzerine dü eni yapmad kça, namus kirlenmesinden asla kurtulamayaca bu ‘erke e’ anlatmak, kabul ettirmek temel sorunlardan birisidir. As l namusun kad n cinsel organ n bakireliinden de il, tarihsel ve toplumsal bakireli i sa lamaktan geçti ini mutlaka ö retmek ve uygulamak gerekir. Ortado u’da toplumsal dokular, krizin en yo un ya and alanlard r. Aile, a iret, kent, köylülük, i sizlik, dinsel cemaat, ayd nlar, sa k, kitle e itimi ba ta olmak üzere, sosyal kurumlar en nihilist ve krizli dönemlerini ya amaktad r. Üstte hakim ideoloji ve iktidar ile ku at lan, alttan hiç yetmeyen bir ekonomi taraf ndan s lan toplumsal gövde man -obez hastay and rmaktad r. Tabii bu obezlik ABD ve AB’deki gerçek obezlik de ildir. Afrika’daki karn çocuk obezli ine benzer. Sosyal doku olarak bu kurumlarda insanlar büyük oranda i levselli ini yitirmi lerdir. Kurumlar n anlaml bir rolü kalmam r. Günümüz Ortado u ailesinde ya anan sorunlar n devlette ya ananlar kadar önem ta mas n bu k sa tarihsel anlat mla daha iyi aç a ç kt kan nday m. ki yönlü bask , problemi daha da iddetlendirmektedir. Tarihten gelen ataerkil ve devlet toplumunun yanmalar yla Bat uygarl ndan yans yan modern kal plar bir sentez de il, bir kördü üm yaratmaktad r. Devlette yarat lan t kan kl k ailede daha da dü ümlenmektedir. Çok çocuklu ve e li ba lar eko112


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

nomik olarak aileyi sürdüremez bir durumda b rakmaktad r. Büyüyen çocuklarla genç nüfus i bulamamakta, bu da aileyi i levsiz k lmaktad r. Ekonomiye ve devlete ayarl aile, iki yandan da eski tarz ba larla yürünemeyece i bir ç kmaza saplanm r. Ne Bat tarz aile, ne de Do u tarz aile ya anmaktad r. Ailede erozyon bu ko ullarda gerçekle mektedir. Daha h zl çözülen toplumsal ba lara nazaran ailenin hala gücünü korumas , tek toplumsal s nak olmas ndan ötürüdür. Aileyi kesinlikle küçümsememek gerekir. Yapt z ele tiriler ailenin kökten reddini gerektirmemektedir. Yeniden anlam ve yap lanma gere ini ortaya koymaktad r. Kad ndan daha a r olarak erkek sorununu gündemle tirmek önemlidir. Erkekteki egemenlik, iktidar kavram n çözümlenmesi, kad n köleli inden daha az önemli de ildir. Belki de daha zordur. Dönü üme yana mayan kad n de il, daha çok erkektir. Egemen erkek figürünü terk etmesi halinde, sanki devletini kaybetmi hükümdar gibi bir duyguya, yitikli e kendini u ram hissetmektedir. Asnda egemenli in bu en kof biçiminin onu da özgürlükten yoksun rakt , tam bir tutucu k ld göstermek gerekir. En eski tutsakl a al nm cins, soy ve s f olarak kad ele al p rl da olsa sosyolojik bir çözümlemeye tabi tutmadan, aile ve erke i, dolay yla ba ka bir yönden devleti ve toplumu kavramada büyük eksiklikler olaca ndan, k saca bir kad n kölelik tarihini tasamlamak gerekir. Kad n tan önceki bölümde vermeye çal zdan tekrarlamayaca m. Fakat yine de kad biyolojik olarak toplumsall a girdi inde eksik, kusurlu bir cins olarak de erlendirmek tamamen ideolojiktir -ve erkek egemen zihniyet tasar rdemeyi hiç ihmal etmemek gerekir. Bilakis kad n biyolojik ve toplumsal bir varl k olarak daha yetkin oldu unun bilimsel olarak katlanan bir gerçeklik oldu unu da hiç göz ard etmemek gerekir. Kad ns z ya am n olamayaca bir gerçek olmakla birlikte, bu denli dü ürülmü bir kad nla onurlu ve anlaml bir ya am n payla lamayaca da aç kt r. Mevcut kad nl ya am n g rtla na kadar herkesin, genelin en alçalt köleli e gömüldü ü bir tarz oldu unu bilerek, hissederek çözümleyici ve eylemsel olmak, ya am n kurtulu unun do ru yolu olmaktad r. Kad nla anlaml ve onurlu ya am n bü113


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

yük bilgelik ve yücelik gerektirdi ini hiç unutmamak gerekir. A k ideas olanlar n bunu gerçekle tirme yolunun bu bilgelik ve yücelikten geçti ini her an hat rlamalar gerekir. Ba ka türlüsü a ka ihanet ve köleli e hizmettir. Toplumsal hakikate ula lmadan a ka eri ilemez. Bu k sa de erlendirmelerden ç kar labilecek sonuç, kad n anaerkil dönemden beri sistemli kuramsal bir toplumsal bask ve sömürüye tabi tutuldu una ili kindir. Kad ndaki kölelik hiçbir kölelik biçimiyle kar la lmayacak denli karma k ve ya amsald r. Uygarl k tarihi içinde kad n köle pazar , cariyelik, haremlik kurumlar olguyu k smen yans tabilir. Fakat kapitalist modernitenin kad n üzerindeki uygulamalar n haddi hesab yap lamayacak denli çoalt lm r. Hiçbir uygarl k kapitalizm kadar kad n üzerinde oynamam , istismar kurumsalla ramam r. Olgu o denli istismar edilmi tir ki, kad nlar n ezici ço unlu u kendilerini en alçakça durumlara indirgeyen uygulamalar kad n temel kimlik özellikleriymi gibi yans tmaktad r. Hatta kendilerini oyunlar n bir parças olarak oynamakta sak nca görmeyecek kadar ele geçirilmi bulunmaktad r. Sadece olgusal bask ve sömürüden bahsetmiyoruz. Ya am n hücrelerine kadar özümsetilmi bir köleli i ses, renk, beden ve zihniyet biçimleri olarak gönüllü sunmaktan çekinmemektedir. Toplumsal hakikatle ba yitirmi , tamamen sahnede oynat lan bir ya amdan ibaret hale getirildiklerinin fark na bile varamamaktad r. Daha do rusu bu imkân bulamamaktad r. Ya am n onurunu ve hakikatini kazanabilmek için kad n etraf ndaki sisleri da tmak olanca yak yla önemini korumaktad r.

114


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Toplumsal Cinsiyetçili in Özgürle tirilmesi

Demokratikle menin özünü te kil etmekle birlikte, kendi ba na ele al nmas gereken olgular n ba nda kad n ve etraf nda olu an ili ki ve çeli kiler düzeni gelmektedir. Komünal ve demokratik duru dengeleri sosyal bilimlerin alan na ne kadar geç ve yetersiz girmi se, ondan daha fazlas kad n olgusuna yakla mda görmekteyiz. Sanki kad n ya ad klar do all n gerekleriymi gibi bir anlatüm bilimsel yakla mlarda, ahlaki ve siyasi tutumlarda ön varsay m olarak kabul görür. Daha hazin olan , kad n kendisi de bu paradigmay do al kabul etmeye al r. Binlerce y ll k halklara dayat lan statülerin do all , kutsall , birkaç kat fazlal yla kad n tüm zihniyet ve davran lar na da adeta kaz nm r. Halklar kad nla ld oranda, kad n da halkla lm r. Hitler “Halklar kad n gibidir” derken bu gerçe i kast eder. Kad n olgusuna daha derinlikli yakla ld nda, biyolojik bir cins olman n ötesinde adeta bir soy, s f, ulus muamelesi gördü ü anla lacakt r. Ama en çok ezilen soy, s f veya ulus olarak. Hiçbir soy, s f veya ulusun kad nk kadar sistemli bir köleli e tabi tutulmad iyi bilmek gerekir. 115


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Kad nl n kölelik tarihi daha yaz lmam r. Özgürlük tarihi ise yaz lmay bekliyor. Kad n köleli inin derinli i kadar karanl kta b rak lmas , toplumda yükselen hiyerar ik ve devletçi iktidarla yak ndan ba lant r. Kad n köleli e al lmas yla hiyerar iler ayr cal kl kutsal yönetimler- kurulmu , toplumun di er kesimlerinin kölelik yolu aç lm r. Erkeklerin köle olmas kad n köleli inden sonrad r. Cins köleli inin s f ve ulus köleli inden farkl yönleri de vard r. Me rula lmas ince ve yo un bask larla birlikte duygu yüklü yalanlarla sa lan r. Biyolojik farkl sanki köleli i için gerekçeymi gibi kullan r. Yapt tüm i ler de eri olmayan ‘kad nca ler’ diye hafife al r. Toplumun kamusal alan nda bulunmas dince yasak, ahlaken ay p olarak sunulur. Giderek tüm önemli toplumsal etkinliklerden uzakla r. Siyasal, toplumsal, ekonomik etkinliklerin hakim gücü erke in eline geçtikçe kad n zay fl daha da kurumla r. ‘Zay f cins’ bir inanç olarak payla r. Tüm maddi ve manevi güç olanaklar erke in elinde biriktikten sonra kad n art k erkek eline bakan, bazen yalvaran, bazen tüm onurunu çi neyerek kaderine raz olan ve s kça ya ama küserek derin bir sessizli e bürünen bir varl k haline gelir. Bir anlamda yaayan ölü demek de mümkündür. Birkaç benzetmeyle olguyu daha da belirgin k labiliriz. Birinci benzetme kafeste ku tur. Ku bazen kanarya gibi süslü k r. Bazen bülbül gibi güzel sesli k r. Herkes kendine göre bir ku a benzetir. Çokça serçe denilir. Di er benzetme, dipsiz bir kuyuya b rak lan kedi gibi sürekli miyavlat ld r. Yiyecek art klar yla beslenerek sahibi için iyice ehlile tirilebilir. Belki biraz kaba görülebilir, ama köleli in derinli ini yakalamak için bilimsel, edebi çok yönlü çabalar n gere i aç kt r. Muazzam cinsiyetçi bir toplum olu turulmu tur. Gerçek kabal k uradad r ki, erke in tek tarafl kad n tecavüzü bir kahramanl k gibi görülürken, erkek bundan son derece keyif ve gurur al rken, kad n ta lanarak öldürülmekten geneleve kapat lmaya, toplum içine bir daha ç kmamaya kadar her tür ac mas zl klarla kar kar yad r. Yine en kabas ndan erkek cinsel organ yla gururlan rken, kad n için cinsiyet organlar bir utanç kayna r. En basit fiziki farkl klar bile kad n aleyhine kullan lmaktan çekinilmemi tir. Kad n olman n kendisi bir utanç 116


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

konusu haline getirilmi tir. Sözde kutsal bir duygu olan a kta bile kad n ya ad gözü kara bir erkek dayatmas r. K z çocuklar her zaman hor görülmü tür. Sorulmas gereken soru, neden bu kadar derin bir kölelik? Cevakesinlikle iktidar olgusu ile ba lant r. ktidar n do as kölelik ister. E er iktidar sistemi erke in elindeyse, sadece insan türünün bir k sm de il, bir cinsin tümü bu iktidara göre ekillenmelidir. ktidar sahipleri devlet s rlar nas l hane s rlar gibi görüp her uygulamay bu s rlar dahilinde bir hak olarak görürlerse, onun mikro modeli olan ailede de erkek iktidar n sahibi olarak her uygulamaya -gerekli görürse öldürme dahil- kendini hak sahibi görür. Evdeki kad n o kadar eski ve derinlikli bir mülktür ki, s rs z bir mülkiyet duygusuyla erkek ‘kad n benimdir’ der. Kad n için -evlilik ba ad alt nda ba bulunulan- erkek üzerinde en ufak bir hak iddias nda bulunulamaz. Ama erke in kad n ve çocuklar üzerindeki hak sahipli i s rs zd r. Mülkiyetin en temel kayna yine ailede, kad n üzerindeki kölece tasarrufta aranmal r. Mülkiyetin kaynanda kölele tirilmi kad n yatar. Kad n üzerine yay lm kölelik ve mülkiyet dalga dalga tüm toplumsal düzeye yay r. Böylelikle de toplum ve bireyin zihniyet ve davran yap na mülkiyetçi ve köleci her duygu ve dü ünceyi yerle tirir. Toplum her tür hiyerar ik ve devletçi yap lanmalara uygun hale getirilir. Bu ise, uygarl k denen fl her tür yap lanman n rahatça ve me ruiyet kazanm olarak sürdürülmesi demektir. Böylece kaybeden sadece kad n olmuyor. Bir avuç hiyerar ik ve devletçi güç d nda tüm toplum oluyor. Kad n için özel kriz dönemleri pek önemli de ildir. Zaten sürekli bir krizi ya amaktad r. Kad n demek krizli bir kimlik demektir. Günümüzde ya anan kapitalist sistem kaosunda tek umut vaat eden, kad n olgusunun s rl da olsa ayd nlat lm olmas r. Feminizm yetersiz de olsa kad nl k gerçe ini son çeyrek yüzy lda oldukça görünür k lm r. Kaosta her olgunun de me ans yüksek bir ayd nlanmayla daha da artt için, özgürlük lehinde at lacak ad mlar niteliksel s çramalara yol açabilir. Güncel krizden kad n özgürlü ü büyük kazanarak ç kabilir. Kad n özgürlü ü olgu tan mlamas na uygun olarak kapsam bulmak durumundad r. Genel toplumsal özgürlük ve 117


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

itlik kad n için de direkt özgürlük ve e itlik olmayabilir. Özgün çaba ve örgütlülük esast r. Yine genel demokratikle me hareketi kad n için olanaklar açabilir. Fakat kendili inden demokrasi getirmez. Kad n bizzat kendi demokratik amaç, örgüt ve çabas sergilemesi gerekir. Kad na içerilmi bulunan köleli i kar layacak bir özgürlük tan na öncelikle ihtiyaç vard r. Kapitalist sistemin muazzam vizyon geli tirme ve sanall gerçe in yerine koyma gücü o denli geli mi tir ki, kad en çok alçaltan bir etkinli i (örne in pornografi) bile özgürlükle özde le tirebilir. Feministlerin çabalar nda birçok önemli ö e varsa da, hala Bat merkezli demokrasilerin ufkunu a maktan uzakt r. Temelinde kapitalizmin olu turdu u ya am biçimini de il a ma, tam kavranmas bile sa lad söylenemez. Durum Lenin’in sosyalist devrim anlay ça yor. Onca büyük çabaya ra men ve kazan lan birçok mevzi sava na kar k, Leninizm sonuçta kapitalizme soldan en de erli katk sunmaktan kurtulamam r. Feminizmin ba na da benzer sonuçlar gelebilir. Güçlü örgütsel temelden yoksunluk, felsefesini tam geli tirememe, kad n militanl na ili kin zorluklar iddiazay flatmaktad r. Kad nlar cephesinin ‘reel sosyalizmini’ bile sa lamayabilir. Fakat soruna dikkat çekmek aç ndan ciddi bir ad m olarak de erlendirmek en do rusudur. üphesiz her cinsiyet türünün oldu u gibi kad n da bir do as vard r. Toplumsall ktan öte biyolojik cins olarak kad n daha merkezi ö e oldu unu, biyoloji bilimi her geçen gün artan kan tlarla desteklemektedir. Özcesi kad n fizi i erke i kapsamakla birlikte, erkek fizi i kad kapsayamamaktad r. Kutsal kitaplar n tersine, kad n erkekten de il, erke in kad ndan türedi i anla lmaktad r. Kad n kromozomlar erkekten fazlad r. Kad n için dezavantaj olarak dü ünülen ayl k kanamalar bile kad n do ayla daha nazik ban göstergesi olarak anla lmal r. Rahim kanamas bitmemi , devam eden do al bir ya am ak nt olarak görülmelidir. Ya am n kök damar bitmemi tir, devam etmesi iradesinin bir göstergesi olarak anla lmal r. Kad n hastal klar denilen hususlar asl nda ya am olgular r. Kad n ya am merkezini temsil etmesinden kaynaklanmaktad r. Ya am n karma k sorunlar kad n rahminde, 118


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

karn nda cereyan etmektedir. Kendinden do an çocuk ve göbek ba ya am zincirinin son halkas gibidir. Bu gerçeklik kar nda erkek sanki kad n bir eki, bir uzant gibi görünmektedir. Bu olguyu do rulayan bir husus da erkekteki a ve anlams z k skançl k duygusudur. Kad n do as kendine kar daha güvenli dururken, erkek adeta yerinde duramaz. Kad n etraf nda dönen bir bela gibidir. Tüm bu gözlemler kad n fizi inin zaaf yüklü de il, daha merkezi oldu unu kan tl yor. Bu nedenle kad n öncelikle erkek egemen kültürün dayatt ‘eksikli, hastal kl ’ tan derhal reddetmelidir. Tersinin do ru olabilece ini erke e hissettirebilmelidir. Kad n fizi ine ili kin kendine güvenmeli derken bu önemli gerçe i kast ediyoruz. Bu fiziksel olu umun do al sonucu kad ndaki duygusal zekân n daha güçlü olmas r. Duygusal zekâ ya amdan kopmayan zekâd r. Empati ve sempatiyi güçlü ta yan zekâd r. Kad nda analitik zekâ geli ti inde bile güçlü duygusal zekâs ndan dolay daha dengeli, ya amla ba lant ve tahripkâr olmaktan uzak durmaya daha yeteneklidir. Erkek kad n kadar ya am n ne oldu unu anlamaz. Ya am n kendisi olan (Aryen dil grubundan olan Kürtçe’de Jîn, ya am demektir. Ayn zamanda kad n anlam na gelir) kad n, ya am n bütün yönlerini riyakârl ktan uzak, saf ve yal n haliyle görme yetene idir. Bu yetene i güçlüdür. Bunu ahsi ya am zda da çok iyi bilmekteyiz. Kad n özgürlü ü politik alana yönelirken, sava n en çetin yayla kar kar ya oldu unu bilmelidir. Politik alanda kazanmay bilmeden, hiçbir kazan m kal olamaz. Politik alanda kazanmak demek, kad n devletle mesi hareketi de ildir. Tersine, devletçi ve hiyerar ik yap larla mücadele, devlet odakl olmayan, demokratik, cins özgürlü ünü ve ekolojik toplumu hedef alan siyasal olu umlar yaratmak demektir. Hiyerar i ve devletçilik en çok kad n do as yla uyu mazd r. Dolay yla anti-hiyerar ik ve devlet d siyasal oluumlar u runa kad n özgürlük hareketi öncü rol oynamak durumundad r. Köleli inin politik alanda y lmas özünde bu alanda kazanmay bilmesiyle mümkündür. Bu alan mücadelesi kapsaml demokratik kad n örgütlenmesini ve mücadelesini gerektirir. Her tür sivil toplum, insan haklar , yerel yönetimler demokratik mücadelenin örgütlenip geli tirilece i alanlard r. T pk sosyalizmde oldu119


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

u gibi, kad n özgürlü ü ve e itli ine giden yol en kapsaml ve ba ademokratik mücadeleden geçer. Demokrasiyi kazanmayan kad n hareketi özgürlü ü ve e itli i kazanamaz. Aile, klan içinde ilk farkl la an kurumdur. Uzun süre anac l aile olarak ya and ktan sonra, köy-tar m devriminden sonra (tahminen M.Ö. 5000’lerde) geli en erkek egemenlikli hiyerar ik otorite alt nda ataerkil aile dönemine geçildi. Yönetim ve çocuklar ailenin erkek büyü ünün denetimine b rak ld . Kad n üzerindeki sahiplik ilk mülkiyet dü üncesinin temeli oldu. Pe i s ra erkek köleli ine geçildi. Uygarl k döneminde hanedanl k biçiminde geni ve uzun süreli aile biçimlerine rastlamaktay z. Daha basit köylü, zanaatkâr aileler de her zaman var olagelmi tir. Devlet ve iktidarlar aile içindeki babaerke i kendi otoritelerinin bir kopyas olarak rol sahibi k lm lard r. Böylece aile, tekellerin en önemli me ruiyet arac konumuna itildi. Her zaman egemenlik ve sermaye ebekelerine köle, serf ve i çi, emekçi, asker ve di er tüm hizmetler için kaynak rolünü oynad . Bu nedenle aileye önem verildi, kutsalla ld . Kapitalist ebekeler kâr n en önemli kayna aile içindeki kad n eme i üzerinde gerçekle tirdikleri halde, bunu örtülü k larak aileye ek yük bindirmi lerdir. Aile adeta düzenin sigortas k narak en tutucu dönemini ya amaya mahkûm edilmi tir. Sosyal alanda özgürlük aç ndan en önemli sorun aile ve evlilik gerçe idir. Bunlar dipsiz bir kuyu gibi durum arz ederler. Kad n için kurtulu gibi gelen bu kurumlar, mevcut toplum zihniyetiyle bir kafesten di erine geçmekten ba ka anlam içermez. Üstelik diri gençli ini de bir kasap zihniyetine terk etmek zorunda kalarak. Aileyi üst toplumun -iktidar toplumu- halk içindeki yans mas , ajan kurumu olarak görmek gerekir. Erkek toplumdaki iktidar n aile içindeki temsilcisi, yo unla ifadesidir. Kad n evlenirken asl nda köleleiyor. Evlilik kadar kölele tiren ba ka kurum tasavvur etmek zordur. Gerçek anlamda en kapsaml kölelikler bu kurumla kurulur ve ailede kökle erek sürer. Genel anlamda e olarak beraberliklerden, ortak ya amdan bahsetmiyoruz. Bu herkesin özgür ve e itlik anlay na göre anlam kazanabilecek bir husustur. Yerle mi klasik anlayla evlilik ve aileden bahsediyoruz. Kad n aleyhine kesin mülk120


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

le me, tüm siyasal, zihni, sosyal, ekonomik alandan çekilme, bir daha kolay kolay kendine gelememe anlam ta r. Radikal bir sorgulamadan geçirilerek demokratik, özgür, cins e itli ini hedefleyen ortak ya ama esaslar sa lanmadan bireysel, güdüsel s nt lardan ve geleneksel aile anlay ndan kaynaklanan evlilikler, ili kiler özgür ya am yolunda en tehlikeli sapmalar olarak rol oynayabilir. htiyaç bu tür birliklerde de il, zihniyet, demokratik ve politik alan çözerek cinsiyet özgürlü ünü tam sa lamak ve buna uygun ortak ya am iradelerini gerçekle tirmektir. Aile ele tirisi önemlidir. Ancak ele tiri temelinde demokratik toplumun ana unsuru olabilir. Sadece kad de il (feminizm), tüm aileyi iktidar n hücresi olarak çözümlemeden, demokratik uygarl k ideali ve uygulamas en önemli unsurundan mahrum kal r. Aile a lacak bir toplumsal kurum de ildir. Fakat dönü türülebilir. Hiyerariden kalma kad n ve çocuklar üzerindeki mülkiyet iddias terk edilmeli, e ili kilerinde sermaye (her türü) ve iktidar ili kileri rol oynamamal r. Cinsin sürdürülmesi gibi güdüsel yakla m a lmal r. Erkek-kad n birlikteli i için en ideal yakla m, ahlaki ve politik topluma ba özgürlük felsefesini esas alan r. Bu çerçevede dönüüm ya ayacak aile, demokratik toplumun en sa lam güvencesi ve demokratik uygarl n temel ili kilerinden biri olacakt r. Resmi e lilikten ziyade do al e lilik önemlidir. Yaln z ya ama hakk taraflar her zaman kabul etmeye haz r olmal r. li kilerde kölece, gözü körce hareket edilemez. Demokratik uygarl k alt nda ailenin en anlaml dönü ümü ya ayaca aç kt r. Binlerce y l sayg nl ndan çok ey yitiren kad n büyük sayg nl k ve güç kazanmad kça, anlaml aile birlikleri geli emez. Cehalet üzerine kurulu ailenin sayg nl olamaz. Demokratik uygarl n yeniden in as nda aileye dü en pay önemlidir. Günümüz dünyas n en çok a zlarda sak z edilen a k konusu tarihin en rezil, içeriksiz dönemini ya amaktad r. Tarihin hiçbir döneminde a k bu denli aya a dü medi. Anl k a klardan tutal m, aç k cinayet yakla mlar na kadar en yavan ve tehlikeli ili ki tarzlar na bile a k deniliyor. Kapitalist sistemin ya am anlay bundan daha iyi sergileyecek ili ki dü ünülemez. Dönemimizin a klar hakim 121


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

sistemin insan ve topluma dayatt zihniyetin en kutsal alanda bile ne hallere dü tü ünün aç k bir itiraf r. A canland rmak en zor devrimci görevlerden biridir. Büyük emek, zihniyet ayd nl , insank sevgisi ister. A n en önemli artlar ndan biri, ça n bilgeli i rlar nda seyretmeyi gerektirir. kincisi, sistemin ç lg nl klar na kar büyük duru u dayat r. Üçüncüsü, kurtulu suz, özgürlüksüz birbirlerinin yüzüne bile bak lamayaca bir ahlaki tutum olarak benimsemeyi gerektirir. Dördüncüsü, cinsel güdüyü üç hususun gereklerine tutsak etmeyi gerektirir. Yani cinsel güdü bilgeli e, özgürlük ahlak na ve politik-askeri mücadele gerçekli ine ba lanmadan, at lacak her ad n a n inkâr oldu unu bilmeyi gerektirir. Bir ku kadar bile özgür yuva kurma olana olamayanlar n a ktan, ili kiden, evliliklerden bahsetmeleri, asl nda sosyal düzen köleli ine teslimiyeti ve özgürlük mücadelesinin soylula de erini bilmediklerini gösterir. er ça n a k gerçe inden bahsedilecekse, bu herhalde Leyla ile Mecnun’lar çok geride b rakan, nice tasavvuf ehlini a an, bilim adam titizli ini gerektiren, güncel kaostan toplumsal özgürlüe yol açan, yi itli i, fedakârl ve ba ar yakalamakla kan tlayan ki ilikleri kazanmakla mümkündür. Kad n ekonomik, sosyal e itlik sorunlar da öncelikle politik iktidar n çözümlenmesiyle, demokratikle mede ba ar yla cevap bulabilir. Demokratik siyaset yap lmadan, özgürlükte ilerleme olmadan, kuru hukuki bir e itli in fazla anlam kazanamayaca aç kt r. Kad na yakla bir kültürel devrim gibi ele almak en do rusudur. Mevcut kültürle ne kadar iyi niyetli de olunsa, çaba da harcansa, olgudaki sorun ve ili ki yap ndan ötürü anlaml özgürlükçü bir çözüm sa lanamaz. En radikal özgürlükçü kimlik, kad na yakla mla veya bir bütün olarak kad n-erkek ili kilerindeki düzeni kavray p makla mümkündür. Bir yandan ba ba lamay gelenekle, pornoyu ça da kla kar rarak z rn k kadar yol al namayaca iyi bilmek gerekir. Alandaki kölelik derinli i kadar özgürlük derinli ini de kavray p iradele tirmek gere i vard r. Kad n özgürlü ünde, dolay yla kendini özgürle tirmede mesafe alamayanlar n hiçbir toplumsal ve siyasal özgürlük alan nda çözümleyici ve dönü türücü olamayacak122


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lar anlamalar gerekir. Erkek egemen-köle kad n ikilemini a amayan hiçbir özgürlük çabas n gerçek bir özgür kimlik sa lamayaca da en temel özgürlük kriteri olarak almak gerekir. Kad n üzerindeki mülkiyet ve iktidar ili kisi y lmadan, özgür kad nerkek ili kisi gerçekle tirilemez. Yüzy da özgür kad n iradesinin yükselece i bir toplumsal zaman olarak görmek gerçekçidir. Kad nlar için belki de yüzy l gerekebilecek kal kurumlar dü ünüp olu turmak gerekir. Kad n Özgürlük Partilerine ihtiyaç olabilir. Özgürlü ün temel ideolojik ve politik ilkelerini sa lay p pratikle mesini yürütmek, denetlemek, bu partilerin hem gerekçeleri hem temel görevleri olmal r. Kad n kitleleri için özellikle kentlerde dü ünülen s nma evleri de il özgürlük alanlar olu turmak gerekir. En uygun bir biçim de Özgür Kad n Kültür Parklar olabilir. Ailelerin k z çocuklar e itemedikleri, düzen okullar n da bilinen yap lar nedeniyle Özgür Kad n Kültür Parklar ihtiyaç duyulan, uygun k z çocuklar ve kad nlar için temelinde e itim, üretim ve hizmet birimlerini kapsayacak alanlar olarak ça da kad n tap naklar rolünü de oynayabilir. Kad ns z ya anamaz denilir. Ama mevcut kad nla da ya anamaz. rtla na kadar köleli e batm bir kad nl -erkekli ili ki herhalde en çok bat ran ili kidir. O halde kapitalist sistemin sonul kaosundan gerçek a klardan beklenen büyük gücü özgür kad n etraf nda yaratarak ç yapmak, a ka gönül vermi ve ba koymu gerçek kahramanlar n en soylu ve kutsal i lerinden olsa gerek! Do al çevreyle bütünlük sadece ekonomik, sosyal içerikli de ildir. Felsefi olarak da do a, kavranmas vazgeçilmez bir tutkudur. Asl nda bu kar kl r. Do a insanla arak büyük merak , yarat m gücünü kan tlarken, insan da do ay -Sümerlerin özgürlü ü (amargi) anaya (do aya) dönü olarak anlamalar dü ündürücüdür- kavrayarak kendi fark na varmaktad r. kisi aras nda a k-a k olunan ili kisi vard r. Bu büyük bir a k serüvenidir. Bozmak, ay rmak herhalde dini tabirle en büyük günaht r. Çünkü ondan daha de erli bir anlam gücü yarat lamaz. Konuyla ilintililik anlam nda kad n kanamas do ayla hem ayr dü ün, hem de ondan geli in bir i areti olarak yorumlamam n çarp anlam bir kez daha kendini hisset123


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

tiriyor. Kad n do all , do aya yak nl ndan ileri gelmektedir. rl çekicili i de anlam bu gerçeklikte bulur. Ekonomi temel mahiyette bir tarihsel toplum eylemidir. Hiçbir birey (efendi, bey, patron, köle, serf ve i çi olarak) ve devlet ekonomik eylemin aktörü olamaz. Örne in en tarihsel-toplumsal bir kurum olan annelik i inin kar hiçbir patron, bey, efendi, i çi, köylü, kentli birey ödeyemez. Çünkü annelik toplumun en zor ve gerekli eylemini, ya am n sürdürülmesini belirliyor. Sadece çocuk do urmaktan bahsetmek istemiyorum. Anal a bir kültür, sürekli yüre iyle ayaklanma halinde bir olgu, zekâ yüklü eylemin sahibi olarak geni aç dan bak yorum. Do ru olan da budur. Peki, bu kadar zorunlu, zorlu, eylemli, yürek ve ak l dolu sürekli ayaklanma halindeki kad na ücretsiz emekçi muamelesi yapmak hangi ak l ve vicdanla ba da abilir? En emekçi ideoloji olarak Marksizm’in bile akl na getirmedi i bu ve benzer toplumsal eylem sahiplerini ücret d tutup, patronun u ba kö eye oturtan bir ekonomi bilimi, çözümünü nas l sosyal olarak sunabilir? Marksist ekonomi fena halde bir burjuva ekonomidir. Büyük bir özele tiriye ihtiyac vard r. Cesurca özele tiri yapmadan burjuvazinin ç kar sahas nda sosyalizm aramak, t pk yüz elli y ll k hareketin (reel sosyalizmin) iflas nda, çözülü ünde (hem de kendili inden) görüldü ü gibi, kapitalist sisteme kar ks z en de erli hizmettir. “Cehennemin yolu iyi niyet ta lar yla dö elidir” derken, Lenin ne kadar da do ru söylüyordu! Acaba kendisi, eyleminde de bu cümlenin do rulanaca dü ünebiliyor muydu?

124


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Kad n Do as Karanl kta Kald kça, Tüm Toplum Do as Ayd nlanmam Olarak Kalacakt r Feminizm kavram Türkçesiyle kad nc k hareketi anlam nda kad n sorununu tam nitelemekten uzak olup, kar erkekçilik olarak tasarland ndan daha da k rl a götürebilir. Sanki sadece egemen erke in ezilen kad ym gibi bir anlam yans tmaktad r. Hâlbuki kad n gerçekli i daha kapsaml r. Cinsiyetin ötesinde kapsaml ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlar olan anlamlar içermektedir. E er sömürgecilik kavram ülke ve ulus baz ndan ç kar p insan gruplar na indirgersek, kad n konumunu rahatl kla en eski sömürge olarak tan mlayabiliriz. Gerçekten ruh ve beden olarak hiçbir toplumsal olgu kad n kadar sömürgecili i tan mam r. Kad n s rlar kolay belirlenemeyen bir sömürge statüsünde tutulduu anla lmak durumundad r. Bilimin tap nakta merkezile mesi, iktidarla bütünle mesi anlana gelir. M r ve Sümer uygarl ndaki bilimin iktidar n ayr lmaz bir parças haline geldi ini kan tlayan çok say da örnek vard r. Bilimi toparlayan rahiplik zaten iktidar n en önemli orta konumundayd . Hâlbuki neolitik dönemdeki bilimin yap farkl yd . Kad n bitkiler üzerindeki bilgisi belki de biyoloji ve t bb n temeliydi. Ayr ca mevsim ve ay gözetlemeleri hesab ortaya ç kar yordu. Tar m-köy topluluklar n bin y llarca ya am pratiklerinin büyük bir bilgi hazinesini ortaya ç kard rahatl kla yorumlanabilir. Uygarl k dönemi bu bilgileri toparlay p iktidar n parças haline getirdi. Burada olumsuz anlamda niteliksel bir dönü üm ya anm r. Uygarl k öncesi ve dönemindeki kar t toplumlarda bilgi ve bilim, ahlaki ve politik toplumun parças yd . Toplumun hayati ç karlagerektirmedikçe, bilimin ba ka türlü kullan lmas mümkün de ildi. Bilgi ve bilimin tek amac toplumun varolu unu sürdürmek, korumak ve beslemek olabilirdi. Ba ka amac dü ünülemezdi. Uygarl k bu durumu kökten de tirdi. Bilgi ve bilim üzerinde tekelini kurarak toplumdan kopard . Toplum bilgi ve bilim yoksunu k rken, iktidar ve devlet güçleri bilgi ve bilimle alabildi ine güçlendiler. 125


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Bilgi üretenleri ve ta yanlar hanedanl klara ve saraylara ba layarak tekellerini sa lamla rd lar. Böylelikle bilimin toplumdan, özellikle kad ndan köklü kopar , ya am ve çevreyle ba n kopar anlam na da geliyordu. Ayn zamanda analitik zekân n duygusal zekâyla ba n köklü kopu u ve aralar ndaki mesafenin sürekli büyümesi de birlikte geli iyordu. Ahlaki y sava lar en önemli ba lang ç etkenidir. Bilim ile ahlak ili kisinin kopu u ise, her tür y araç icad n temelidir. Bilim ile iktidar ve toplum aras ndaki bu ili kinin temel paradigma ve yönteme yans mamas dü ünülemezdi. Toplumun devreden ç kalmas , nesnele tirilmesi anlam na da geliyordu. T pk daha önce kad n ve kölelerin nesnele tirilmesi gibi. Ard ndan Bacon’la, Descartes’lerle ba layan nesne-özne ayr mlar tüm bilimlere ta noldu. Bilimde nesnel olma çok övülür. Hâlbuki en temel felaketin kap nesnelik-öznellik ayr n keskinle mesiyle aç ld . Arndan ben-öteki ayr yla derinle ti. Ard ndan birbirini yok eden diyalektik uçlara dönü tü. Bu ikilemler kesinlikle ahlaki ve politik toplumla sermaye ve iktidar ayr mas n, çeli kisinin bir yans mar. Do an n, ard ndan kad n ve kölenin, en son tüm toplumun nesne konumuna indirgenmesi, bilimde halen kullan lan çok ünlü ‘nesnellik kural ’ olarak kar za ç kt . Eskinin tanr -kul ili kisi, özne-nesne ili kisine dönü tü. Daha eskinin canl do a anlay yerini ölü nesne do a ve üzerinde tanr sal özne insana b rakt . Tüm bilimlere oldu u gibi sosyal bilimlere de damgas vurmu erkeklik söyleminde kad ndan bahseden sat rlar, gerçekli e hiç dokunmayan propagandatif yakla mlarla yüklüdür. Kad n gerçek statüsü bu söylemlerle t pk uygarl k tarihlerinin s f, sömürü, basve i kenceyi örtbas etmesi gibi belki de k rk kez örtülmektedir. Feminizm yerine jineoloji (kad n bilimi) kavram amac daha iyi kar layabilir. Jineoloji’nin ortaya ç karaca gerçekler herhalde teolojinin, eskatalojinin, politikolojinin, pedagojinin, velhas l sosyolojinin birçok bölümlerine ili kin loji’lerden daha az gerçeklik pay ta mayacakt r. Kad n toplumsal do an n hem fizik hem de anlam olarak en geni bölümünü te kil etti i tart ma götürmez. O zaman neden çok önemli olan bu toplumsal do a parças bilime konu edil126


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

mesin? Pedagoji gibi çocuk e itim ve terbiyesine kadar bölümlenmi sosyolojinin jineolojiyi olu turmamas , egemen erkek söylemli olmas ndan ba ka bir hususla izah edilemez. Kad n do as karanl kta kald kça, tüm toplum do as ayd nlanmam olarak kalacakt r. Toplumsal do an n gerçek ve kapsaml ayd nlanmas , ancak kad n do as n kapsaml ve gerçekçi ayd nlanmas yla mümkündür. Kad n sömürgele me tarihinden ekonomik, sosyal, siyasal ve zihinsel sömürgele tirilmesine kadar konumunun aç kl a kavu turulmas , tarihin di er tüm konular n ve güncel toplumun her yönüyle aç kl a kavu mas nda büyük katk da bulunacakt r. üphesiz kad n statüsünün aç kl a kavu mas meselenin bir boyutudur. Daha önemli boyut kurtulu sorunuyla ilgilidir. Di er deyi le sorunun çözümü daha büyük önem ta maktad r. Toplumun genel özgürlük düzeyinin kad n özgürlük düzeyiyle orant oldu u çokça söylenir. Do ru olan bu deyimin içinin nas l doldurulaca önemlidir. Kad n özgürlü ü, e itli i sadece toplumsal özgürlük ve itli i belirlemiyor. Bunun için gerekli teori, program, örgüt ve eylem düzenekleri gerektiriyor. Daha da önemlisi, kad ns z demokratik siyasetin olamayaca , hatta s f politikac n bile eksik kalaca , bar n ve çevrenin geli tirilip korunamayaca da gösteriyor. Kad kutsal ana, temel namus, vazgeçilmez, onsuz olunmaz e statüsünden ç kar p bir özne-nesne toplam olarak ara rmaya almak gerekir. Tabii bu ara rmalar a k soytar klar ndan öncelikle korumak gerekir. Hatta ara rman n en önemli bir boyutunu a k ad alt nda örtbas edilen büyük alçakl klar (ba ta tecavüz, cinayet, dayak, bini bir para eden küfürler) sergilemesi gerekir. Heredot’un deyi iyle “Tüm Do u-Bat sava lar kad n yüzünden olmu tur” sözü ancak bir gerçe i aç klayabilir. O da sömürge olarak de er kazand , bu nedenle önemli sava lara konu edildi idir. Uygarl k tarihi böyle oldu u gibi, kapitalist modernite bin kat daha a r ve çok yönlülük kazanm bir kad n sömürgele tirilmesini temsil ediyor. Kimli ine kaz oluyor. Tüm emeklerin anas , ücretsiz eme in sahibi, en dü ük ücretli i çi, en çok i siz, erke inin s rs z i tah ve bask 127


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kayna , düzenin çocuk do urma makinesi, yeti tirme ebesi, reklam arac , seks-porno arac vb. olarak sömürgele tirilmesi uzay p gider. Kapitalizm, hiçbir sömürü düzene inde olmad kadar kad na ili kin sömürü düzene i geli tirmi tir. stemesek de tekrar tekrar kan statüsüne dönmek ac oluyor. Ama gerçeklerin dili sömürülenler için ba ka türlü de olmuyor. Feminist hareket bu gerçeklerin nda üphesiz en radikal sistem kar hareket olmak durumundad r. Modern haliyle yine kökenlerini Frans z Devrimi’ne dayand rabilece imiz kad n hareketi birkaç a amadan sonra günümüze kadar gelebilmi tir. lk a amada hukuki e itlik pe inde ko ulmu tur. Fazla anlam ifade etmeyen bu itlik günümüzde yayg nca sa lanm gibidir. Ama içeri inin bo oldu unu iyi bilmek gerekir. nsan haklar , ekonomik, sosyal, siyasal haklar gibi di er haklarda da biçimsel geli meler vard r. Görünü te kad n, erkek kadar e it ve özgürdür. Hâlbuki en önemli kand rmaca bu e itlik ve özgürlük tarz nda gizlidir. Sadece resmi modernitenin de il, tüm hiyerar ik ve uygarl k dönemlerinin tüm toplumsal dokular nda zihnen ve bedenen tutsakla rd , en derin kölece çal rkad n özgürlü ü, e itli i, demokrasisi çok kapsaml teorik çal malar, ideolojik mücadeleler, programatik ve örgütsel faaliyetler, en önemlisi de güçlü eylemler gerektirir. Bunlar olmaks n feminizm ve kad n çal malar sistemi rahatlatmaya çal an liberal kad n faaliyetlerinden öte bir anlam ta maz. Kad n biliminin geli mesi halinde sorunlar n çözümünü bir örnekle aç klamak hayli ö retici olacakt r: Cinsellik içgüdüsünün ya am n en eski ö renim biçimlerinin ba nda geldi ini anlamak gerekir. Ya am n kendini sürdürme ihtiyac na cevapt r. Bireyin sonsuz ya ama olanaks zl , çözümü bir’i kendini tekrar üretme potansiyelini geli tirmeye zorlam r. Cinsel güdü denen ey, bu potansiyelin uygun ko ullarda üreyerek ya am sürdürmesidir. Bir nevi soyun tükenmesi tehlikesine ve ölüme çare oluyor. Hücrenin ilk bölünmesi, bir olan hücrenin çokla arak kendini ölümsüz k lmas r. Daha da genelle tirirsek, evrenin kendini yutmak isteyen bo lua, yoklu a kar kendini sürekli çe itlendirip ço altarak sonsuzla ma e iliminin canl ya am nda devam etme olay r. 128


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Bu evrensel olay n insan türünde devam etti i bir veya birey daha çok kad nd r. Ço alma kad n bedeninde gerçekle mektedir. Erke in rolü bu olayda son derece talidir. Dolay yla soy sürdürme olay nda tüm sorumlulu un kad nda olmas bilimsel olarak anla r bir husustur. Kald ki, kad n sadece cenini karn nda ta mak, büyütmek ve do urmakla kalmaz. Neredeyse ölümüne kadar bak m sorumlulu unu da do al olarak ta r. O halde bu olaydan ç karmaz gereken ilk sonuç, tüm cinsel ili kiler konusunda kad n mutlak söz sahibi olmas r. Çünkü her cinsel ili ki kad n için potansiyel olarak alt ndan kalk lmas çok güç sorunlar beraberinde getiriyor. On çocuk do uracak kad n fiziksel olarak ve hatta ruhen ölümden beter hallere dü tü ünü anlamak gerekir. Erke in cinselli e bak daha çarp k ve sorumsuzcad r. Bunda cehalet ve iktidar n körle tirmesi birinci derecede rol oynar. Ayr ca hiyerar iyle ve hanedanl k devletiyle birlikte çok çocuklu olmak erkek için vazgeçilmez bir güç olma anlam na gelir. Çok çocukluluk sadece soyun sürmesini de il, iktidar ve devlet olarak kalmas n da garantisini olu turur. Bir nevi mülk tekeli anlam na gelen devletin elden gitmemesi, hanedanl n büyüklü üne ba r. Kad n böylelikle hem biyolojik varolu , hem iktidar ve devletsel varolu için çok çocuk do urman n arac na dönü türülür. Kad n için korkunç sömürgele menin birinci ve ikinci do ayla ba lant temeli böyle harlanm olur. Kad n çökü ünü bu iki do ayla ba lant olarak çözümlemek büyük önem ta r. Fazla açmaya gerek yok ki, bu ikili do a statüsü alt nda kad n ruhen ve bedenen uzun süreli dinç ve pranmam olarak ayakta kalmas mümkün de ildir. Fiziksel ve ruhsal çökü iç içe erken geli ir ve kad ba kalar n ya am sürdürme ve sa lama alma kar nda ac mal , k sa ve kah rl bir ya amla sonland rmaya götürür. Uygarl k ve modernitenin tarihini bu gerçeklik temelinde çözümlemek ve okumak büyük önem ta r. O halde daha imdiden devasa boyutlar kazanan kad n sorununu çözme ve ekolojik y önlemenin ba ta gelen yolu olan demografik sorunun çözümünde temel sorumluluk kad nda olmal r. Bunun da ilk ko ulu kad n tam özgürlü ü ve e itli idir, tam demokratik siyaset yapma hakk r; cinsiyetle ilgili tüm ili kilerde tam söz ve 129


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

irade hakk r. Bu gerçeklerin d nda kad n, toplumun ve çevrenin tam anlam yla kurtulu u, özgürlü ü ve e itli i mümkün de ildir. Tabii demokratik siyaset ve konfederatif siyaset biçimlenmesi de olas de ildir. Kad n ayr ca ahlaki ve politik toplumun asal ö esi olarak özgürlük, e itlik ve demokratikle me nda ya am n eti i ve esteti i aç ndan da hayati rol oynar. Etik ve estetik bilimi kad n biliminin ayr lmaz parças r. Ya amdaki a r sorumlulu u nedeniyle kad n tüm etik ve estetik konularda hem dü ünce hem uygulama gücü olarak büyük aç m ve geli meler sa layaca tart mas zd r. Kad n ya amla ba erke e göre çok kapsaml r. Duygusal zekâ boyutunun geli kinli i bununla ilgilidir. Dolay yla ya am n güzelle tirilmesi olarak estetik, kad n aç ndan varolu sal bir konudur. Etik (Ahlak teorisi, estetik = güzellik teorisi) aç dan da kad n sorumlulu u daha kapsaml r. nsan e itiminin iyi ve kötü yönlerini, ya am ve bar n önemini, sava n kötülü ü ve deh etini, hakl k ve adalet ölçülerini de erlendirme, belirleme ve kararla rmada kad n ahlaki ve politik toplum aç ndan daha gerçekçi ve sorumlu davranmas do as gere idir. Tabii erke in kuklas ve gölgesi kad ndan bahsetmiyorum. Söz konusu olan özgür, e it ve demokratikle meyi özümsemi kad nd r. Ekonomi biliminin de kad n biliminin bir parças olarak geli tirilmesi daha do ru olacakt r. Ekonomi ba tan beri kad n asal rol oynad bir toplumsal faaliyet biçimidir. Çocuklar n beslenme sorunu kad n s rt nda oldu u için, ekonomi kad n için hayati anlam ifade eder. Kald ki, ekonominin kelime anlam “Ev yasas , evi geçindirme kurallar ” demektir. Bunun da kad n temel i i oldu u aç kr. Ekonominin kad n elinden al p tefeci, tüccar, para, sermayedar ve iktidar-devlet, bir a a gibi yetkililerin eline verilmesi, ekonomik ya ama en büyük darbe olmu tur. Ekonomi-kar güçlerin eline verilen ekonomi, hâlâ iktidar ve militarizmin temel hedefi haline getirilerek, tüm uygarl k ve modernite tarihi boyunca s rs z sava , çat ma, bunal m ve kavgalar n ba etkenine dönü türülmü tür. Günümüzde ekonomi, ekonomiyle ilgisi olmayanlar n, kâ t parçalar yla oynayarak kumardan beter yöntemlerle s rs z top130


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lumsal de er gasp ettikleri bir oyun alan haline getirilmi tir. Kad n kutsal mesle i, tamamen kendisinin d land , sava makinelerini, çevreyi ya anmaz hale getiren trafik araçlar ve temel insan ihtiyaçlar yla pek fazla alakas olmayan kâr getiren fuzuli ürünleri üreten imalathanelere, borsalara, fiyat ve faiz oyunlar na çevrilmi tir. Feminizmi de kapsayan kad n bilimine dayal kad n özgürlük, itlik ve demokratik hareketi, aç k ki toplumsal sorunlar n çözümünde ba at rol oynayacakt r. Yak n geçmi teki kad n hareketlerinin ele tirisiyle yetinmeden, daha çok kad yitik k lan uygarl k ve modernite tarihine yüklenmek gerekir. E er sosyal bilimlerde kad n konusu, sorunu ve hareketleri neredeyse yok derecesindeyse, bunun esas sorumlusu uygarl k ve modernitenin hegemonik zihniyeti ve maddi kültür yap lanmalar r. Dar hukuki ve siyasi e itlik yaklamlar yla belki liberalizme katk sunulabilir. Fakat sorunun çözümü urada kals n, olgu olarak çözümlenmesi bile sa lanamaz. Mevcut feminist hareketlerin liberalizmden kopuk, sistem kar güçler haline geldiklerini iddia etmek kendini yan ltmak olacakt r. Feminizmin ba sorunlar ndan birisi söylendi i gibi radikalizmse, o zaman öncelikle köklü liberal al kanl klarla, dü ünce ve duygu tarzlave ya amlar yla ilgisini kopar p, arkas ndaki kad n dü man uygarl ve moderniteyi çözümlemesi gerekir. Bu temelde anlaml çözüm yollar na yüklenmesi gerekir. Demokratik modernite kad n do as ve özgürlük hareketini temel güçlerinden birisi olarak bilip hem geli tirilmesini, hem de ittifak yap lmas ba ta gelen görevlerinden sayarak, yeniden in a çal malar nda de erlendirmek durumundad r. Temel ara rma mekânlar , üniversiteler ba ta olmak üzere, uygarl k ve modernitenin resmi kurumlar olamaz. Geçmi te de, günümüzde de bilimin iktidarla lmas ve resmi devlet kurumlar nda üretilmesi, hakikatle ba n yitirilmesi anlam na gelir. Bilimin ahlaki ve politik toplumla ba n kopar lmas , topluma yararl olmaktan ç kar lmas , tersine toplum üzerine bask ve sömürü tekellerinin geli tirilmesine yard mc olmas demektir. T pk özel veya genelevlere kapat lan kad n özgür gerçekli ini, hakikatini nas l kaybe131


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

diyorsa, resmi kurumlara kapat lan entelektüeller ve bilim de o denli özgürlü ünü, gerçek kimli ini yitirir. üphesiz bu demek de ildir ki, bu kurumlarda hiç entelektüel yeti tirilmez ve bilim üretilmez. Anla lmas gereken, iktidarla an entelektüel ve bilimin toplumsal gerçeklikle ilgili ara rma ve bulu amac ndan kopaca r. stisna kabilinden entelektüel olunma ve bilimsel de eri olan yap tlar n ortaya ç kar lmas ana gerçe i de tirmez. Demokratik siyaset ve kültür akademileri bu görev için uygun kurumla malar olabilir. Ahlaki ve politik toplum birimlerinin yeniden yap lanma ihtiyaçlar için gerekli olan entelektüel ve bilimsel deste i bu akademiler olu turabilir. Kendilerine resmi ve özel tekel kurumlar örnek alma yerine, orijinal ç lar olarak yap lanmalar daha uygundur. Modernite kurumlar taklit etmek, ba ar zl kla sonuçlanmalar beraberinde getirebilir. Özerk ve demokratik olmalar , kendi program ve kadrolar kendileri olu turmalar , gönüllü ö rencili i ve ö retmenli i esas almalar , ö rencinin ö retmen, retmenin ö renci pozisyonuna s k s k geçebilece i, da daki çobandan profesöre kadar ideas ve amac olan herkesin kat m gösterebilece i ba lang ç itibariyle öngörülebilir. Kad n a rl kl akademilerin de ayn içerikle birlikte özgün yanlar bilimsel k lmalar için olu turulmas uygun olabilir. Sadece teorik kalmamalar için prati e çok yönlü kat m da aranan niteliklerden biridir. Akademiler yer ve zaman bak ndan pratik ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak kurulur ve çal r. Tarihte örneklerine çokça rastland gibi (Zerdü t’ün da ba lar ndaki ate gedeleri, Eflatun ve Aristo’nun bahçeleri, Sokrates ve Stoac lar n cadde kald mlar , ortaça n manast r ve tekkeleri vb.) sade ve gönüllü kurulu lard r. Da ba ndan tutal m mahalle kö elerine dek mekânlar seçilebilir. üphesiz iktidarlar n azametini kan tlayan binalar aranmaz. Manast r ve sivil medreselerde oldu u gibi, e itimin süresi kat lanlar n durumuna ve ö renci ak lar n yo unlu una göre belirlenebilir. Resmi kurumlar gibi kat zaman ko ullar gerekli de ildir. Tümüyle ekil ve kuraldan yoksun olmalar da dü ünülemez. Etik ve estetik kurallar mutlaka olmal r.

132


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

nsanl k tarihte sadece toplum ve co rafi bölge düzeyinde politik direni yaparak varl ve onurunu korumam r; bireysel düzeyde de bazen a rl bir ulus kadar olan direni çi politik ki ilikleri tan r. Tarih bu tür örneklerle doludur. Buda’dan Sokrates’e, Zerdü t’ten Konfüçyus’a, Hz. Âdem’den ba lay p Nuh’a ve Eyyüb’e, brahim’den Musa’ya, sa’ya ve Muhammed’e kadar ana halkalar halinde devam eden ve Kutsal Kitapta say lar 120 binden fazla olarak verilen tüm peygamberlere, Tanr ça nanna’dan Hz. Ay e’ye, Zennube’den Hypatia’ya, Kibele’den Meryem’e, cad kad nlar ndan Zeynep’e, Rosa’ya, Bruno’dan Erasmus’a dek say lamayacak kadar birey olarak insanlar, özgür ve onurlu kalabilmek u runa ölümüne direnebilmi lerdir. Toplum e er bugün hala ahlaki ve politik olarak sürüyorsa, herhalde bu bireylere çok de er borçludur. Aksi halde köle sürülerinden fark kalmazd . Ortado u’da Kad n Devrimi Toplumda öncelikle kad n ya ad sorunlar tarihseltoplumsal boyutlar içinde de erlendirmek önem ta r. Kad n sorunu tüm sorunlar n kayna ndaki bir sorundur. Daha s fl devletli topluma geçi olmadan kad n üzerinde sert bir erkek egemen (ataerkil) hiyerar inin kurumla görüyoruz. Erkek egemenli inin gerekçesi için birçok mitolojik ve dinsel söyleme ba vurulmu tur. Uruk Tanr ças nanna Destan bu sürecin yans mas r. Eski kutsal ana tanr çaya, do aya büyük özlem duyulmaktad r. çine k ld ataerkil hiyerar i ve devlet düzenindeki egemen erkekli in hile, kurnazl k ve zorbal ndan inlemektedir. Babil Destan ’nda bu yönlü gerçeklik (Babil’in kudretli tanr Marduk ve Kad n Tanr ça Tiamat’ n kavgalar ) çok daha aç k ve çarp r. Sümer mitolojisinde kad n erke in kaburga kemi inden yarat ld söylenir. Bu, simgesel bir ifadedir. Tek tanr dinlerde bu yakla m sürdürülür. Sümer zigguratlar na tanr ça olarak giren kad n, tap nak fahi esi olarak ç kar. lk genelev Sümer kentlerinde aç r. Tap nak fahi eliinden saray cariyeli ine terfi ettirilir. Ticaret pazarlar n vazgeçilmez köle nesnesidir. Greko-Romen uygarl nda sadece ev i lerinin 133


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

kölesidir. Politikada yeri yoktur. Avrupa uygarl nda erke e sözle me ile ba lanm cinsel objedir. Kapitalist uygarl kta genelle mi evrensel fahi edir. Tarih erkek egemenle tam bir cinsiyetçi yap ve anlam kazanm r. Art k tarih erkek olarak yürümektedir. Kad n kar la mas (Kad n köleli i anlam na gelir), ard s ra toplumun sömürülen ve bask alt na al nan erkek nesnelere de oldu u gibi yans r. Toplumun üst siyasi, askeri ve rahip kli i egemen cinsiyet konumuna ta rken, yönetilen alt kesim gittikçe kar la r. Greko-Romen toplumunda erkek gençlikten itibaren yo un bir cinsiyetçi yakla mla e itilir. Tüm uygarl k ça lar boyunca cinsel çarp kl klar kad na cinsiyetçi yakla n sonucu olarak yayg nca ya an r. Art k kad n ne kadar köle ise, erkek köle de o kadar kad n veya kar r. Ortado u toplumunda günümüzde de bu tarihsel kökenli sorunlara kapitalist bask ve sömürü ayg tlar ndan kaynaklananlar da eklenince, kad n için gerçekten kâbuslu bir ya am kaç lmaz olur. Kad n olmak belki de en zordaki insan olmak demektir. Toplumun ya ad kaba bask ve sömürünün en katmerlisi kad n bedeni ve eme i üzerinde gerçekle tirilir. Kad n da insan oldu unun yeni fark na var lmaktad r. Kat cinsiyetçi onursuz yakla m yerini ihtiyac duyulan bir dosta ve yolda a terk etme aray na b rakmak durumuna gelmi tir. En az ndan bunun tart mas yap lmaktad r. Kanla toplumda do ru ya amak gerçekle medikçe, anlaml bir yaam n ya anmayaca bilinmelidir. En anlaml ve güzel ya am n tam onurunu kazanm özgür kad nla gerçekle tirilebilece ini bilerek söylem ve eylemlerimizi geli tirmeliyiz. Kad n gerçekli inin büyük oranda toplumsal gerçekli i belirledi i do ru bir önermedir. Ortado u toplumundaki a erkeksilik ile kad ns k diyalektik bir ikilemdir. Bu ili ki tarz ndan erke e dönen kar özellikler kof egemen erkekliktir. ktidar n erke e uygulad egemenli i, erkek kad na, kad n da çocuklara yans r. Dolay yla tepeden tabana do ru egemenli in geçirgenli i tamamlan r. Kad n kölelik düzeyi bu mekanizmada en olumsuz ko ulu sürekli üretmekte, yani toplumun kölelik düzeyini geli tirmektedir. Böylelikle doan kad ns toplumu en üstteki iktidar kay kolayca yönetebilmek134


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

tedir. Kad n iradesi d nda en büyük zulmü ya ad halde, topluma da daha fazlas ya atman n arac k nmaktad r. Ortado u’yu d tan teslimiyete zorlayan ili kiler kadar, içten kad na dayat lan ili kilerle zorland aç kt r. Kad n özgürlük eylemine dayanmayan hiçbir hareketin özlü ve kal özgür topluma götürme ans bu nedenlerle s rl r. Önce iktidar, sosyalizm, ulusal kurtulu vs. gibi yakla mlar n özleneni verememesi de bu gerçeklikle ba lant r. Kad n özgürlük çal mas , cinsiyet e itli ini çok a an genel demokratik, insan haklar , çevre, toplumsal e itli in özünü te kil eder. Kad n özgürlü ünde at lmas gereken ilk ad m, kad öz eylem gücü haline getirmektir; üzerindeki mülkiyetçi yakla mdan uzak durmakt r. A r mülkiyet duygular ile yüklü moda a k yakla mlar ba nda birçok tehlikeyi ta r. Hiyerar ik ve devlet gelenekli toplumda a k, yan ltmacalar n en büyü üdür; uygulanan suçu örtbas etme etkenidir. Kad na sayg ve özgürlü üne destek, öncelikle ya anan gerçekli in itiraf ndan ve özgürlük lehine a lmas nda samimi ve dürüst davranabilmekten geçer. Kendi egemen erkekli ini -ad na ne derse desin- kad nda ya ayan bir erkek sa kl bir özgürlük deeri olamaz. Kad n fiziksel, ruhsal ve zihinsel güçlenmesini sa lamak belki de devrimci çabalar n en de erlisidir. Bir dönemlerin ana tanr ça kültüne merkezlik etmi Ortado u kültüründe, kad tekrar geli mi toplumsal de erlerle birlikte ba ms z karar verme, tercih yapma gücüne kavu turmak, buna katk da bulunmak gerçek bir özgürlük kahramanl gerektirir. Sistem reformla düzelme ans çoktan yitirmi tir. Gerekli olan tüm toplumsal alanlarda yürütülecek bir ‘kad n devrimi’dir. Nas l ki kad n köleli i en derin kölelikse, kad n devrimi de en derin özgürlük ve e itlik devrimi olmak durumundad r. Kad n devrimi hem kuramda hem de eylemde en köklü ç lar gerektirir. Öncelikle cinsiyetçi ideolojiye kar ard l, sürekli bir sava gereklidir. Kad n devrimi günün yirmi dört saatinde yürürlükteki tecavüzcü zihniyete kar ahlaki ve politik olarak da sava n derinle tirilmesini gerektirir. ktidar ve sömürü amaçl çocuk do urma olgusunun mahkûm edilmesini, reddini gerektirir. Çocuk do urma iradesini tamamen özgürle mi kad na b rakmay gerektirir. Hanedanl k ve aile ideolojisinde 135


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

devrim gerektirir. Herhalde en önemlisi de kad nla ya am felsefesinin, daha do rusu felsefesizli inin a lmas gerektirir. Kad nla ya am n gücünü çocuklara sahip olma ve cinsel i tah giderme anlana ba olarak de il de, en derin dostluk, arkada k, toplumsalk ba olarak, güzelli in, sadakatin, bar n ve soylulu un üretilmesinde, e it ve özgürce payla nda görmek gerekir. üphesiz kad nla ya am n e it ve özgürce payla , toplumsal hakikatin mutlaka do ru seyreden kar kl bilgeli ini gerektirir. Gerçek a k ancak kar kl toplumsal hakikatin güç dengesinde ya anabilir. Köleli e, tecavüze ve iktidara bulanm ki iliklerde a k asla gerçekle mez. Yo un ve sürekli ya anan ba ar z deneyimler ve aile iflaslar bu gerçe i do rulamaktad r. En az erkek kadar kad n da toplumsal güce ve bilgeli e sahip olmas durumunda sevginin ve güzelli in, iktidars z, bar içinde e itçe ve özgürce üretilerek ve payla larak ya anmas sa lanabilir. Günümüz, 21. yüzy l kad n devrimine öncelik vermeyi art k yor. “Ya ya am ya barbarl k” slogan bu devrimi dayat yor. Ortado u toplumu ikinci bir tar m-köy devrimine ihtiyaç duyduu gibi, bu toplumun ikinci bir kad n devrimine de ihtiyac vard r. Anaerkillik neoliti in kad n devrimidir. Daha do rusu muhte em neolitik devrim bir kad n devrimiydi. nsanl n halen miras üzerinde geçindi i bir devrimdir. Ataerkin, uygarl n ve modernitenin kar -devrimiyle y lan ve kad n en derin köleli ini, sömürüsünü do uran ve tüm topluma yayg nla ran bu büyük kar devrim günümüzde sistematik krizini ve kaotik durumunu bütün toplumsal alanlarda ya yor, çözüyor. Kad na dayat lan n ya ama ihanet olduu anla yor. Ya anmak isteniyorsa, öncelikle bunun kad nla yeniden kar kl bilgelikle güç dengesi içinde güzellik ve yücelik duygular n üretilmesi ve payla lmas n ba ar lmas gerekiyor. Bu gerçe in in a edilmesi, hakikatine var lmas gerekiyor. Bu konuda tekilin ve evrenselin yani somut kad n ve erkekle ideal soyut erkek ve kad nl n iç içe ya anmas gerekiyor. Ya anmas için bilincinin ve iradesinin olu turulmas gerekiyor. Mülk olarak, sahip olarak birbirini köklü olarak terk etmek gerekiyor. Geleneksel namus yerine, güzelli in ve soylu ki ili in çekicili ini geçerli k lmak gerekiyor. 136


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

Köklü bir kad n devrimi, dolay yla erke in zihniyet ve ya am de ikli i ya anmadan ya am n kurtulu u olanaks zd r. Çünkü yaam n ba at kendisi olan kad n kurtulmadan, ya am n kendisi hep bir serap olarak ya anacakt r. Erke in ya amla ve ya am n kad nla bar mas sa lanmad kça, mutluluk da bo bir hayal olacakt r. Kad n ve özgür ya am için toplumsal gerçekler s rs zd r. Ortado u toplumu, kad ya ad uygarl k ve fethine u rad moderniteyle düürülece i kadar dü ürülmü , kendisi olmaktan ç kar lm , nesne konumuna getirilmi tir. Toplumsal sorunun kad n üzerinde çözümlenmesi ve çözümüne ayn olgu üzerinden gidilmesi do ru bir yöntemdir. Sorunlar n anas na ancak çözümlerin anas olan kad n devrimi dayat larak hakikate do ru ad mlarla var labilir. Demokratik modernite çözümü kad n sorunu ve devrimi konusunda idealli ve eylemlidir. Demokratik modernite uluslar kad ns z projelenip uygulanacak projeler de ildir. Tersine, her ad nda kad nla bilgeli in ve eylemlili in payla lmas yla gerçekle tirilecek devrimlerdir. Ekonomik toplum, in as nda kad n öncülü ünde gerçekle ti i gibi, yeniden in as nda da kad n komünal gücünü gerektirir. Ekonomi kad n öz toplumsal mesle idir, eylemidir. Ekoloji ancak kad n duyarl yla toplumla bulu turulacak bilimdir. Kad n kimlik olarak çevreseldir. Demokratik toplum kad n zihnini ve özgür iradesini gerektiren toplumdur. Demokratik modernite aç kças kad n devrimi ve uygarl ça r. Nas l Ya amal , Ne Yapmal ve Nereden Ba lamal ? Ortado u kültüründe hakikat, hakikat u runa ya am ve ölüm önemli kavramlard r. Avrupa kültüründe teorik-pratik ikilem olarak yans lan bu kavram giderek özünden bo alt lm , parçalanm ve bütünlü ünü kaybetmi tir. Geç modernitede bu husus daha belirgindir. Hakikat ekonomizme mahkûm edilmi tir. Hakikat aray en çok toplumsal sorunlar ba gösterdi inde gündeme girmi tir. Bu dönemlerde mutlaka bir söylem ve eylem kendini hakikat olarak sunmaya çal r. Hakikatin sosyolojik çözümlemesi haks zl klarla ba lant aç kça ortaya koyar. Top137


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

lumsal eme in, de erin gasp haks zl k olarak tan mlan rken, bunun ara lmas na ve gere inin yap lmas na da hakikat çal mas denilmi ve hep yüceltilmi tir. Haks zl n hak, hak’ n tanr ile özde le tirilmesi, her iki kavram n toplumsal ba yans r. Tanr kavram n metafizik soyutlama d nda toplumsal vicdanla ba böylelikle bir kez daha do rulan r. Hakikatin pe ine dü mek haks zl n hesab sormay beraberinde getirir. Kendini en yüce varl k olarak tanr diye sunan toplumsal kimlik kendine yönelik haks zl böylelikle yan tlam ve tanr cezas olarak mahkûm etmi tir. Toplumsal kimli e yönelik toplumun içinden ve d do adan tehditler ve haks zl klar artt kça kimlie daha çok vurgu yap lm , u runa büyük nazarlar (tanr sal görü = teori) ve büyük eylemler (tanr sal i ler) geli tirilmi tir. Dinin ve felsefenin kayna nda toplumsal kimli in yatt kavramak bu nedenle önemlidir. Dinin ve felsefenin kayna ba ka yerde araman n bo çaba oldu unu gösterir. Kapitalist modernitenin ideolojik hegemonyac nda sa lanmaya çal lan amaçlar n ba nda hakikat kavram na ve eylemine ili kin tarihsel toplumsal gerçekliklerin karart lmas ve bast lmas gelir. Din ve felsefe milliyetçili e ve ulus-devletin tanr salla lmana dönü türülmü tür. Teori ve pratik ulus-devletçili in kavram ve uygulamalar n yüceltilmesine ve ölümsüzle tirilmesine hasredilmi tir. Bilim, pozitivist felsefenin güdümünde modernitenin üçayandan kaynaklanan sorunlar n çözümlenmesine ve çözümüne indirgenmi tir. nsanl k tarihi kadar eski hakikat sava basit menfaatlerin teminine yöneltilmi tir. Esas sorun olan toplumsal kimli e yönelik tehditler hakikatin konusu olmaktan dü ürülürken, bireycilik ikame edilmeye çal lm r. nsan haklar bu ba lamda istismar konusu edilmi tir. Kendini do rucu ideoloji olarak sunan sistem kar görü ler bile modernite paradigmas a ma cesaretini göstermeye yana mazlar. Liberalizm sistemin resmi ideolojisi olarak sa ve solu üzerinde tekelini günümüze kadar sürdürebilmi tir. Modernitenin ideolojik tekeli olarak liberalizm, bir yandan görü enflasyonu yarat rken, di er yandan en büyük vurgunu enflasyonda 138


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

yapt gibi, görü enflasyonunda da i ine en çok yarayanlar kullap medyas arac yla zihinleri bombard mana tabi tutarak azami sonuç almaya çal r. Görü tekelini sa lama almak, ideolojik sava n nihai amac r. Temel silahlar dincilik, milliyetçilik, cinsiyetçilik ve pozitivist din olarak bilimciliktir. deolojik hegemonya olmadan, sadece siyasi ve askeri bask yla moderniteyi sürdürmek olanakl de ildir. Dincilik yoluyla kapitalizm öncesi toplum vicdan kontrol etmeye çal rken, milliyetçilik yoluyla ulus-devlet vatanda , kapitalizmin etraf nda geli en s fsall klar kontrol edip denetim alt nda tutar. Cinsiyetçili in hedefi, kad na nefes ald rmamakt r. Hem erke i iktidar hastas yapmak, hem de kad tecavüz duygusu alt nda tutmak cinsiyetçi ideolojinin etkili i levidir. Pozitivist bilimcilikle akademik dünyay ve gençli i etkisizle tirirken, sistemle bütünle mekten ba ka seçeneklerinin olmad gösterip tavizler kar nda bu bütünle meyi sa lama al r. Liberalizmin ideolojik sald kar nda nas l ya amal , ne yapmal ve nereden ba lamal sorular aciliyet kazan r. Sistem kartlar n bu sorulara verdi i yan tlar en az ndan günümüze kadar etkisiz k nm lard r. Üç önemli soruya da modernitenin verdi i yan tlar etkili olmu tur. Modernitenin son be yüz y ld r geli tirdi i ya am tarz nas l ya amal sorusuna ezici biçimde damgas vurmu tur. Belki de tarihte hiçbir ça da geli tirilememi bir özümsetilme, kabul ettirme gücüyle ya am tarzlar homojenle tirilmi tir. Herkesin ya am kal plar evrensel kurallar alt nda tek tiple tirilmi tir. Farkl klar tek tiple tirmeler kar nda c zd r. Modern ya am denilen ya am tarz na ba kald , delilik olarak an nda sistem d na sürülmeye mahkûmdur. Bu sürgün tehdidi kar nda çok az ki i ba kald sürdürme cesareti gösterir. Ne yapmal sorusu da çok önceden, be yüz y ld r ayr nt cevaplar yla yan tlanm r: Bireyci ya ayacaks n, hep kendini dü üneceksin, tek yol modernite yoludur deyip üzerine dü eni yapacaks n. Yol belli, usul bellidir: Herkes ne yap yorsa, onlar gibi yapacaks n. Patronsan kâr yapacaks n. Emekçiysen ücret pe inde ko acaks n. Ba ka tür ne yapmalar pe inde ko mak aptall kt r. Israr edilirse sonuç sistem d na sürülmedir, sizliktir, çaresizliktir, çürümektir. Ya am korkunç bir at yar na 139


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

dönü türülmü tür. Ne yapmal görmeye dursun; nereden ba lamal sorusu sistem aç ndan “Kendini s e itledi in yerden ba la” biçiminde bir yan t al r. Okul ve üniversiteler sistem içinde ba ar olmak için vazgeçilmez ba lama mekânlar r. Demokratik modernitenin sistem kar nda hakikat aray , ideolojik duru u ve üç temel soruya verdi i yan tlar aç k ki alternatif sistem de erindedir. Toplumsal kimli i tüm yönleriyle aramak, çözümlemek, çözümlerini sunmak hakikat sava n özüdür. Savunma kal n çizgiler halinde de olsa bu aray n ve sava n sonuçlasunmu tur. Tekrar n anlam yersizdir. deolojik duru hâkim modernitenin ideolojik hegemonyas kapsaml ele tirilerle a may ifade eder. Eldeki toplumsal hakikatlerin savunulmas ideolojik duru tur. Kapitalist modernitenin hakikatten yoksunlu unu (bireycilii topluma tercih etme, toplumsal kimli i sald alt na alma) gösterme, ekonomik, ekolojik ve demokratik toplumun, ulusun hakikatini, hakikat gücünü yans tma bu duru la ilgilidir. Nas l ya amal , ne yapmal ve nereden ba lamal sorular na verilecek ilk ortak cevap, sistemin içinden ve sisteme kar tl k temelinde ba lamal r. Fakat sistemin içinden sisteme kar tl k, eski bilgeler düzeyinde her an ölüm pahas na hakikat sava gerektirir. Nas l ya amal nereden ba lamal yla iç içe olacak ekilde, modernitenin bir z rh gibi giydirdi i deli gömle ini ç kar r misali nefret ederek bu ya amdan vazgeçeceksin. Gerekti inde her an kusarak mideni, beynini ve bedenini içindeki bu ya amdan ar nd racaks n. Sana dünya güzeli gibi kendini sunsa bile, içini kusarak yan t vereceksin. Ne yapmal sorusuna di er iki soruyla iç içe olarak, sisteme kar hep eylemlilik biçiminde bir yan tla kar k vereceksin. Ne yapman cevab bilinçli ve örgütlü pratiktir. Demokratik modernite sistemi aç ndan üç sorunun yan sistemin unsurlar yla ideolojik ve eylemsel bulu may ifade eder. Eskiden öncü parti kavram denilen misyon demokratik modernitenin kuramsal ve eylemsel öncülü ü olarak yetkinle tirilmi tir. Sistemin üç temel aya olan ekonomik, ekolojik ve demokratik toplumun (kent, yerel, bölgesel, ulusal ve ulus ötesi demokratik konfederalist yönetim) zihinsel ve iradesel ihtiyac kar lamak yeni öncülü ün 140


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

temel misyonudur. Bunun için yeterli say da ve nitelikte akademik yap lar n in as gereklidir. Modernitenin akademik dünyas sadece ele tirmekle yetinmeyen, alternatifini geli tiren yeni akademik birimler içeriklerine göre çe itli adlarla in a edilebilir. Ekonomikteknik, ekolojik-tar m, demokratik siyaset, güvenlik-savunma, kan-özgürlük, kültürel-kimlik, tarih-dil, bilim-felsefe, din-sanat ba ta olmak üzere önem ve ihtiyaçlara göre toplumun her alan na ili kin olarak in a etmek görevdir. Güçlü bir akademik kadro olmadan demokratik modernite unsurlar in a edilemez. Akademik kadro ne kadar demokratik modernite unsurlar olmaks n anlam ifade etmezse, demokratik modernite unsurlar da akademik kadrolar olmaks n anlam ifade etmez, ba ar olamazlar. ç içe bütünsellik, anlam ve ba ar için artt r. Kapitalist modernitenin s rttaki lanetli elbise gibi duran fikri, zikri ve eylemi ayr anlay mutlaka terk etmek, a mak gerekir. Fikir-zikir-eylem asla birbirinden ayr lmaz, hakikatin hep s rtta tutulmas , bütünlük içinde giyilmesi ve ya anmas gereken yücelik ni aneleridir. Üçünü bir arada, nas l ya amal ’da, ne yapmal ’da ve nereden ba lamal ’da temsil edemeyen, hakikat sava na ç kmamar. Hakikat sava kapitalist modernite çarp tmas kabul etmez. Onunla ya ayamaz. Özcesi akademik kadro beyindir, örgüttür ve bedende (toplumda) k lcal damarlarla yay land r. Gerçek bütündür. Hakikat, ifade edilen bütünsel gerçektir. Kadro, örgütlenmi ve eylemsel k nm hakikattir. Ortado u kültürü kendini yenilerken, bunun yolunun hakikat devriminden geçti ini de bilmek durumundad r. Hakikat devrimi bir zihniyet ve ya am tarz devrimidir. Kapitalist modernitenin ideolojik hegemonyas ndan ve ya am tarz ndan kurtulma devrimidir. Gelene e sar lan sahte dinci ve soycu- ovenistlere aldanmamak gerekir. Onlar kapitalist moderniteyle sava yorlar. Bekçi köpekli i için biraz pay istiyorlar. Bunlar için asla hakikat sava dü ünülemez. Kald ki, modernite kar nda sadece yenik de il, yaltaklanma durumundad rlar da. Eski sol, feminist, ekolojik, kültüralist hareketler de tutarl anti-modernist olmak istiyorlarsa, hakikat sava bütünselli i içinde ve ya am tarzlar na dek indirgeyerek yürütmeyi 141


Demokratik Modernite ‘Kad n Devrimi’ Ça

r

bilmek durumundad rlar. Hakikat sava ya am n her an nda, tüm toplumsal alanlarda, komünalist ekonomik ve ekolojik birimlerde, demokratik kent, yerel, bölgesel, ulusal ve ulus ötesi mekânlarda yürütüldükçe anlam ve ba ar kazan r. Dinlerin ilk do duklar ndaki elçi ve havarileri gibi ya amay bilmedikçe, hakikat pe inde ko makça hakikat sava verilemez. Verilse de ba ar lamaz. Ortadou’nun yenilenmi kad n tanr ça bilgeliklerine, Musa, sa ve Muhammed’lere, Saint Paul’lara, Mani’lere, Veysel Karani’lere, HallacMansur’lara, Sühreverdi’lere, Yunus Emre’lere, Bruno’lara ihtiyac vard r. Hakikat devrimi, eskilerin eskimeyen ama yenilenen miras na sahip olmadan ba ar lamaz. Devrimler ve devrimciler ölmez, sadece miraslar na sahip ç larak ya anabilece ini kan tlar. Ortado u kültürü fikri-zikri-eylemi bütünle tirmenin kültürüdür ve bu yönden çok zengindir. Demokratik modernite bu kültüre, uygarl n ve kapitalist modernitenin ele tirisini ekleyerek katk sunacak, tarihsel rolünü oynayacakt r. Demokratik uygarl k bireyi kapitalist modernitenin üç mah eri atl na (kapitalizm, endüstriyalizm ve ulus-devletçilik) kar sürekli fikri-zikri-fiili mücadele birlikteli i içinde ya amak kadar, demokratik modernitenin üç kurtulu mele iyle (ekonomik toplum, ekolojik toplum ve demokratik toplum) birlikte sürekli fikri-zikri-fiili ya am mücadelesi vermedikçe kendini gerçekle tiremez; hakikat önderi halinde in a edemez. Akademiya birimi kadar, toplumsal komün biriminde mücadele ve ya am birlikteli ini sürdürmedikçe, adaletin, özgürlü ün ve demokrasi dünyas n gerçekle tirici önderi (mür idi) olamaz. Kutsal Kitaplar n ve tanr ça bilgelerinin ele tirisi (ancak egemen uygarl a ve moderniteye araçsalla lmalar na kar yald nda) de erlidir. Geri kalan eskimeyen ya am miras z, toplumsal kimli imizdir. Demokratik ça n hakikat militan bu kimli i ki ili ine kaz yan, ya am miras özgürce ya ayan ve ya atand r.

142


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.