Y 78 147

Page 1

HAFTAlıK SIYASI HABER VE YORUM DERGISt-SAYI:· 147-31 OCAK

EKONOMiDE HAYAL VE GERÇEK

" , ,


i

TIPBAŞKANLIKKURULUBILDIRISI

GÜCLÜ DEVLET VE BÜYÜK SERMAYENiN HESABı i

TüRKIYE ıŞÇı PARTISI BAŞKANLIK KURULU SON GELIŞ­ MELERLE ILGIU OLARAK 23 OCAK TARIHINDE BASINA BIR AÇiKLAMA YAPMıŞTıR. BU AÇıKLAMAYı OKURLARI­ MIZA SUNUYORUZ:

• "Olkenin

Içine sokulduıu ekonomik ve politik bunalım derinleşerek devam ederken işçi smılmuzm ve tüm demok. ratik güçlerin dikkatle takip etmeleri ge­ reken (eüşmeler birbirirun peşisı.ra su m· tü� Çıkmaktadır. "KItlelerin örgütlü hareketini geliştir­ meyi ve demomtik güçlerin işbirliAint reddeden, bunun yerine, iktidar olmayı bUyük bwjuvmye tesUm olmakta bulan CHP'nin kurdulu hükümetin de aynı teslimiyetÇı görünürnde oldutu Parti· miıce daha önce belirtilmişti. Gerçek­ ten de, programda öıgiilenme hakkın­ dan soyutlanarak. ele alınan ve bu yüz. den d. ıçı b",aıtılan düşünce özgürlü�ü kavrunının nasıl bir özgürlük anlayışına

dayandl�ın'lI belirtileri göıülmey. başla· mışttr. Başbakan Ecevit, can güvenliRi­ nin satlanması konusunda, 'Türkiye'de­ ki yasaların yetersiz oldutu kanısında deliliz' demektedir. Bu, olumludur. Ne var kı, mevcut yasalann uygulamasmda antidemokratik bir çizgjye kayılması, bu yasalara dayanarak baskıcı bir yöneti· min gerçekleştirilmesi de mümkündür. Mevcut yasa1ardaki antidemokratik bir sürü hüküm buna imkan verecek nitelik. tedir. Başbakan Ecevifin, 'yasalar yeter­ lidir' der ken verdlei örnelin üzerinde dikkatle durulmalıdır. Başbakanın me· mur ve öRretmenlerin 'özel yaşamlann· da da politikanındiŞında tutulacatı' yol· lu sözleri endişe vericidir. Memurlar, öR· retmenier grevii, toplu sözıeşmeU sendi-

• Tantan'ı tanıyalim Thrkly. 4ç1 Partısı Ba,kanlık Kurulu taralmdan yapılan ve yukarıda yer alan açıklamada, büyük ..rmay. çevreı.rlnin "güçlü devı.t" perdesı altında, baslacı bır rejimdeo yana olduklan vurgulanıyor. Tiirlıiy.'d., baakı rejiminin, "güçlü devlet"ln, yalı. unu ve şekeri de belli ol­ maya b...ladı. önce "Ilericl" bir lçIşı.ri Bakanı var. 12 Mart sıkıyönetim komu­ tantılı döneminde. Esklşehir'de Herici· I.rle birUk� "nurcu"lan da kovalamış olınaa� IlericillAinin 'D büyük d.Uli. Bu. nun üz.rind. YOROYOŞ'� daha önce duruldu. Ancak 12 Mart dönemı ESldş.hir'lni hatırlayanlar, Uerlcll... kan kustunnada, özaydınh tıe teşrlki mesai eden. ondan altta kalmayan bir bafkaSlm da düşüne­ cek1erdir. Tarihin garip bır cilvesi olarak, aynı özaydınlı'ya lı.rlcll.rin ıı.rlclllk aş· kına sanlmalaıı e1bl, özaydınlı'run bu

C'aNb·

yakın mesaI arkadaşına da yın. ıı.riclllk aşkına sanhnmaktadır. Bu şalua, Saadettin Tantan'dır. Saadetıın Tantan k1aıjk d.yim U. "bu işi zevk ıçın yapan", anasıman po­ Us d�muş bır Idşldir. Bu lşı.ri zevk için yapmaktadır, ama kimin için yaptı­ eını da ıyı bllm.k�dir. Esldş.hir'd. bir ara büyük sanayici ZeytinoRlu ile de bir takışmaSl olmuştu. Bu takışmada Tan­ lan, Zeytln�lu'na şöyl. ba�myordu: "Biz bütün bu 1,I.rl sizin Için yapıyo­ ruz, daha ne istiyorsunuz .... Gerçekten de Tantan, yaptıeı işi ki­ min Için yaptı�ını ıyı bll.n hızlı bır sos­ yalizm düşmanıdır. öyl. ld, 12 Mart dö· n.mlnd., ESldş.hlr'd. IşIni gücünü bırak· mUj, bUtun gOoonU "mimH" komünistle­ rln saat &aat, adım adım Izlenmesine ayır­ mıştır. Kalasının Çarpık1ıa:I, fizyonomi· slne dç yansıyan bu şahıs, düşük omuzu

• GC'nCI Vayın

kalaşma ve politik örgütlere glrm. bakla için mücadele yürütmektedirler. Bu mU­ cadeleyi desteklemek, ona katılmak ve bu haklazı gerç.kIeştlnn.k d.mokraıık . bır göreveır. Yaratılan kargaşa ortamı· nm, baskı ve terölÜn kaynaklanna yönet· m.k yerin. d.mokrltlk hoklarm kulla· nılınasanı engelleyecek, hatta olanaksız kılacak bu tür yaklaşunlar tehlikelidir v. terk edilmelidir. "Ozerinde önemle durulması gereken bir diler gelişme de, MSP Genel Başkanı baklanda Yargıtay Başsavcılı� yürüt· m.kte old�u lşlemı.rdir. MSP Genel Başkanı hakkında yürütWen işlemler sl­ yasl hayatın tümü için bir tehdit anlamı­ nı taşmaktadır. Siyasi hayatı baskı al­ tında tutan birçok antidemokratik yasa ve hükümlerin varlılı biUnmektedJr. Bun­ ların yüriirlükten kaldıniması. anöde­ momtik yasalann ve başta 141 ve 142. maddeler olmak. üzere benzer nitelikteki diRer maddelerin ayıklanmasa toplumsal gelişmenin dayattıeı bir olgudur. "Bunalıınıarın aşılması ıçın bwjuva· zinin tercihinin. tabiatı gerelı. demolua· slyi g.nişletm.k olmadı#ı açıktır. AksI· ne, bunaımlann yarahclSl ve sorumlusu

Ile saatlerce "m1mll" ldşUerin evlerinin, dairelerinln öriinde boy göstennlşt1r. Thhrik Için, gözdaAı venn.k ıçın, b.1a çıkartmak ıçın. öylesin. "ldnli", öylesi· ne "bilenmlş" ve öylesine "vazlteşlnu" tır. BUtün bu vazifeşinasiılına raRmen, yine de egemen güçlerin ordusu Ue ta­ kışmalan olmuştur. Ama hiç kuşkusuz özde d�lI. lçldu subaylann bazı davra· nıştan yüzünden, devrin sıkıyönetimıne arada bazı ulak teCek pürüzler dolmuşsa da, görev v. hed.n.rdeld özd.şllk, bu tür kll'gınlıldann Ustesinden kısa sUrede g.lmlşıır. Tantan'ın "baŞarılı" bir yanı daha vardır. Zaman zaman, düzenin gerçek çirkeneri ııe de uRraşır görünmesi. ona sınıflann üzerinde, "devletin gUçlü eli" olma nI�Uelni d. kazandınnıştır, kimI· ı.rlnin nazannda. Yını 12 Mart sıkıyö­ netImlerinIn, katliam ve tevkinerin yanı sıra, dolmuş duraklanıu. işpomcıları da

Olman sAK.A.isız • YUI 1,lni

büyük bwjuvlZi demokrasiyi W1!eıniz ıçın lüks ..ymaktadır. TOSİAD'm yapı­ lan son kcxıcıetl ıçın hazırladılı ..porela bu göıüş pervUlZca tekrarlaıımaktadır. TOSIAD raporunda, aynca faşlatlerln biiliin dünyada ve Tlirlıiy.'de lIopn1q­ tırdıklan '" demokratik bak v. öz&lirlük­ Iere payd'" dly.n baskıcı bır yöııetlmln lfıd.s1 01aralı. kuUandıklan 'cttçIU _' d.yimi ön plana çıkanlm"tır. Bwjuva· zlnln anııdemokraıık ,.r.;.k yiizü yine ıpaçık ortadadır. Ama 'palamenier de­ molıntik rejim', 'öz&Urlükçü demokrasi' gibi tekerlemeleri dillerinden dÜfünne­ yenlerden bu konularda EI çıkmamak· tadır. "Antldemoluaıık �ıum .. '.n.....le· rin altında burjuvaDnin sınıfral çıkarlan ve bu çıkartannı sürdürme i&teti yıt· maktadır. Bunun ıçın de demokraıık hak ve özgüllükleri koruma ve cellştir· menin, toplumun demokratikleştlrUmesi mücadelesinin öncü, motor gücü buıjuvı­ zinin karşıtı olan işçi sındıdıı. Mücadele demokratik toplumsal muhalefeıın IşçI sınıfı öncWü�de örgütlü blrıe.1k cttç haline dönüştüıülnıeslyle başarıya ulaşa­ caktır."

"düzen." ıokrnaian pb!. Böylece Tuı· tan'm 1d,IIIAlnd., ıpolet&z, ylIdızllZ bır sıkıyönetim zlhnlyetl ortaya çıkmıştır. Bu zihniy.t kendini oon olarak İIIanbul' da TIPIDerin aflşl.ırıe Çah,nıalanndı göstennlşıı. Tanıan, alışlerne u.._nda yakalanan TIP'llI.re yıpııaı mu....I. Ile atb�ı "veciz" nutuklar II', zlhnly.ıını ve lıimURIni IÇıkÇI ortayı koymuttur. YOROYOŞ, zamanında Tantan'ın üzerin. gibnlşıı. "Güçlü d.vı.t" özlem· ı.rinin bu ııp sılahlannın, güçlü devlet'In başmlmarlanrun muhtemel mesai artı­ daşlannın üzerine yeri ve Iltla ıeldllin­ d. tekrar gidecekıır. Şımdı önemU olan, Eldpler Amiri Tantan'ın g.r.;.k nl�lIIt· leri ile tanınmasıdır. "Düzen" adına, "Ile­ ricilik" adına Tantan'ı övgül.r düzenı... ıin bır an önce ayılmalandır. Umut tantanalannın, Tantan umutla­ rma dön�mesJ, Tantan' cl ve tantanacı olanlara da hayır getlnneyecektlr.

BOROSU : Piyttlod eMI. 21/1, CembcrUt&f isTANBUL, Td: 26 5.5 67 e ABONE KOŞULLAlU: YaUak: 2oo.TL., �ON�l·tt.;7";;ur Sak. 15/8 Kızılay' ANKARA, Tel 1745 aı -ısTANBUL AME�KA: 6 ayla: 52S .TL .. Yilltk: 6.50.TL, AVUSTRALYA-:jAPONYA:

6

V'

.

lOO.TL.

YaYII"IClhlı. Ltd.Şa. Adına Nihat SARCIN

Yönetmeni:

AVRUPA, 6 aylık: 2.50.TL., Yıllık: Soo.TL., YliROYOŞ Dali" 100254 elı.A.N KOŞULLAJU: Ark..a Kapak (renkli): IS.OOO.TL.. di,. BASKl:D_ty New. Wc:b.ohct Tablai e Kapak Dıkım!: Ulur Ok..man ..ylılı.;

Arlr.. Kapak

MUdUrU: Medn Ç1JUlAOCLU. Teknik Sekreter: 8Went ARTAMLI.

(dyah-beyaz): 12.000.TL., ıÇ tayfalarda

. .TL., Ya1Wt: 800.TL. e,o.. Çeki: 6 aylık: 400 IÜtun ant:imi: 40.TL., Yayın ilan1an".50 Indirimli.


EKONOMiDE HAYAL VE GERÇEK

Yalçın KÜÇÜK

Bin dokuz yüz yetmiş beş Martı,nda Milliyetçi Cephe Hükümeti kurul­ duğu zaman hep birlikte yazıldı. Cephe hükümeti. ekonomik programını ve işç�lerin ekonomik haklarıyla ilgili görüşlerini Halk Partisi'nden aldı. Cephe Hükümeti kurulurken, kendisinden önceki Halk Partisi ve Selamet Partisi hii-­ kümelinin programını taklit etti. Bin dokuz yüz. yetmiş yedi ve sekiz yılların­ da taklit sırası Halk Partisi'ne geldi. Şimdi Halk Partisi, Adalet Partisi'ni" eko­ nomik programı ile ortaya çıloyor. Aralarında biçimsel bir benzerlik göriilij.. yO(. Halk Partisi, hükümete gelirken ve geldikten sonra, halk sektörü, öz yöne­ tim, aracıların ortadan kaldırılması gibi Halk Partisi'ne göre son derece hayaıd şemalarını unutuyor. Gerçekçi oluyor. Gerçekçi olmanoı altını çizmek gerek. YÜRÜYÜŞ 'te bu hükiimet ile 12 Mart hükiinetleri .. rasında biç�sel benzerlikJer üzerinde çok.duruldu'ı Şimdi bu biçimsel benzerliklerin içini doldurmanın zamanı. Kısaca söylenebi­ Jecek obn şu: 12 Mart, Adalet Partisi'nin ekonomik pro�mını daha hızlı, da­ ha derinlemesine ve daha yaygın bir bi.çimde uygulamak için tezgahlandı. Si­ yasal nedenlerin yanında, bu ekonomik gerekçe büyük önem kazandı. Bugün de benzer bir ekonomik gerekçe var: Bu hükümet, Milliyetçi Cephe Hükümeti' nin ekooomik progr.amını daha hıziı, daha derinlemesine ve daha yayg," bir biçimde uygulamak için görev başında. Halk Partisi Hükümeti'nin kuruluşun­ da siyasal nedenlerin yanında, bu ekonomik gerekçe büyük rol oynadı. Siya­ sa l gerekçe ile ekonomik gerekçeni" kaynaşmasından Ecevit Hükümeti doğ­ du. Halk Panisi Hükümeti'nin Maliye Bakanı Müezıinoğlu, Abdi ıpekçi ara­ c:ılıgıyla, yaptığı açıklamada şunları şöylüyor: "Bu alanda alacağımız önlem­ ler şimdilik ihracatı özendirme uygulamalarını daha etkili bir biçimde sürdür· mek olacaktır." Bu sözleri kaydedip 12 Mart dönemine kadar uzanmak gerek. Bu dönemde Müezzinoğlu yine bakan, bugünkü bajbakan ise yalnızca Halk Partisi Genel Başkanı idi. Halk Partisi bu dönemde, bir sistem olarak, özendir­ me sistemine karşı çıktı. Inatla ve tutarlı olarak. Zamanın Halk Partisi Genel Başkanı, Iş aleminin önde gelen simalarıyla sert tartışmalara girişti. Sonra Hü­ kümet oldular. Özendirici sistemin "gerçeği" ile karşılaştılar. Bu sisteme do­ kunmadılar. Sonra Demirel'in yeğeninin özendirme yolsuzluğu ortaya çıkarıl­ dı. Ihracatı özendirme adı altında Demirel'in yakınlarının zenginleştirildiği saptandı. Halk Partisi, bu yolsuzluğun üzerine gitti. Ancak, hiç bir zaman bir sistem olarak özendirme sistemine karşı çıkmadı. Kişisel bir "suistimal" olayı olarak kampanya açtt. Bunu bilerek yaptı. Şimdi daha bilerek yapmaya hazır­ lanıyor. Bundan böyle ihracatı özendirme sisteminin daha hızlı, daha derinle. mesine ve daha yaygın bir biçimde uygulanacağı anlaşılıyor. TW1<. Sanayicileri ve Işadamları Derneği, "1978 Yılına Girerken Türk Ekonomisi" adlı bir rapor hazırladı. Raporun başında istekleri özetleyen bir bölüm var: "Dövize gerçek değer fiyatı verilirken, diğer mal ve hizmet ve para (faiz) fiyatları üzerindeki idari tayınl;ıma uygulam�na son vermek ekonomik fiyatların işlerliğini sağlamak, yatırım ve üretimde dengeli ve sailıklı bir geliş­ meyi sailarken, anormal aneı rantlarını da ortadan kaldıracaktır." Bu doktor reçetesini hnırlatan cimleleri, Maliye Bakanı da dahil iktisatçıların anlamaSol pek zor deAil. Ama lşa,d;ımları Derneği, raporlarının başka bir yerinde, anla­ şılmasını kolaylaştırmak için daha açık yazıyor: "Enflasyonun yüzde 4O'lara ulaştıiı bir konjonktürde, tasarruf sahiplerinin SoInırtl tasarruflarına yüzde 3 fa­ iz ödemek hem çeli�kili ve hem de sosyal bakımdan hatalı bir uygulamadır." Doktor reçetesini hatırlatan bu cümleler ile Turklye'nin en zengin iş­ adamları faiz oranının yükseltilmesini istiyor. Bu rapordan hemen sonra, Ece­ vit Hükümeti'nin Maliye Bakanı Miieuinoğlu, Abdi ıpekçi aracılıiıyla, �u açıkl;ımayı yapıyor: "Faiz politikasını tasarrufu özendirecek yönde yeniden düzenleYeceiiz. Mevduat faizlerinin oranını yükselteceğiı." Gerçekçilik, bu denli ortada. Ancak bu gerçekçiliğe eklenecekler var. Birincisi mevduata uy­ gulanan faiz yükseltilince krediye uygulanan faiz de yükseltilecek. Biri yapılın­ Q diieri de yapılacak. Ikincisi faiz oranının yükseltilmesini yalnızca Türkiye' nin bUyük sermayesi istemiyor. Bunlara ek olarak, Uluslararası Para fonu da istiyor. Böylece Ece";t Hükümeti, bUyük sermaye ile Uluslararası Para Fonu' nun isteklerini aynı zamanda yerine getirmeye hazırlanıyor. Zaten bunları .biribirinden ayınnaya imki-n yok.

Kağıda dökülen reçetede devalüasyon öneriliyor. Aynı raporun başka bir yerinde çok daha açık bir biçimde: "Döviz girişini anırmak, dövize gerçek değer fiyatını ödemek ile sağlanabilecektir. Döviıe gerçek değer fiyatı öden­ mediği sürece ihracat gelirini, işçi girişlerini artırmak. mlmkiln olmayacalı gi­ t-i, herhangi bir malı ithal etmek Türkiye'de üretmekten �ha C3zip olmaya devam edecektir." Döviıe gerçek değerini vermek, devalüasyonun diğer adı oluyor. Maliye Bakanı da, bu rapordan çok kısa bir zaman sonra, "Türkiye pa­ ra değerini gözden geçirmek zorunluluğu ile karşı karşıya gelebilir. Fakat bu, tek başına çözüm olmadığı gibi en güncel, en ivedi konu da değillir." Maliye Bakanı açıkça devaJUasyonun gündemde olduğunu söylüyor. Bunun "tek başı­ na bir çözüm olmadığını" ekliyor. Uluslararası Para Fonu ve Türkiye büyük sennayesi de aynı görüşte. Bu yüzden hep bir "paket" sözü ediliyor. Maliye Bakanı, ayrıca, "en güncel, en ivedi konu" olmadığını da belirtiyor. Ecevit Hü­ kümeti gibi "çok hlZlı" bir hüklinet için, "en güncel, en ivedi" olmıyan bir konu bile bir-iki ay içinde güncel ve ivedi olabilir. Yakında görülecek. Özendirici si�emi daha yaygın bir biçimde uygulanacak.. Devalüasyon yapılacak. faiz oranları ylkseltilecek. Bütün bunlar Türkiye bUylk sennayesi­ nin ısrarta istedikleri önlemler. MC Hükümeti biraz da bunları istenen genişlik­ te ve hızla gerçekleştiremediği için çözüldü. Şimdi hızla çalışmaya başlayan Ecevit Hükimeti bunları yapacak. Hüklinet adı� yapılan açıklamalar, bu ko­ nuda alınmış karar bulunduğunu gösteriyor. Fakat büyük sermayenin Ecevit Hükümeti'nden isteklerinin bununla sınırlı olmadığı anlaşılıyor. 'stekler pake­ tinde "fiyatlar üzerindelö idari tayınlamalara son vermek" ve böylece "anor­ mal aracı rantlarını da ortadan kaldırmak" yer alıyer. Bunun da açı1mua lt­ rekiyor. Işadamlarının raporunda, raporun başka bir yerinde, bunun ne demek olduğu da açıklanıyor: "Bazı otomotiv sanayii ürünleri serbest piyasada idari (narh) fiyatının iki katına işlem gÖrÜ'ken, piyasa marjının amanlOln vergilen­ dirilmeyen aracılan gitmesini kabul etmek, buna karşı sınai kııuluşlarm ger­ çek maliyet anışını bile satıŞ fiyatına yansıtmalarını önlemek çelişkili bir uy­ gulamadır." Çok açık deill mf? Işadamları, fiyat kontrol sisteminin kaldınl­ masını, otomobil, buzdolabı ve benzeri dayanıldı tüketim mallarının serbest bırakılmasını istiyorlar. Ve ekliyorlar: Eler otomobilin fiyatı, örneğin üç yüz bin liraya çıkarılına, karlar, "aracılara" deiil büyük sanayicilere gidecek. Ara­ cılar vergi ödemiyor. Büylk sanayiciler ödüyorlar. Bu mantıkla, bUylJ< saruyi­ ciler, Hazinenin vergi gelinerinin de artacaiını iddia ediyorlar. Böylece Ecevit Hükümeti'ne "aracı rantlarını" paylaşma önerisi yapılıyor. Hükümetin bu ko­ nuda verilmiş bir kararı olmadığı görülüyor. Ancak işadamları pek iyimser gö; rünüyorlar. Bir son istek de enerji yatırımları ile ilgili. Vehbi Koç, bütün yatırımla­ rın kısılmasını ve kaynakların enerji yatırımlarında yoğunlaştınlmasını istedi. Maliye Bakanı, bütçe komisyonunda, enerji yatırımlarına öncelik verileceğini açıkladı. Bütün bunlar gayet masum. Yalnız, istek ve önerilerin burada kalma­ sı kOşuluyla. Bu istek ve açıklamaların arka�nda büyük özel sektörün eleJr.."trik santralları kurmasına izin verilmemesi k01uluyla. THrkiye'de büyük özel sektö­ rün "kendi elektriğini kendin üret" stratejisini benimsediği biliniyor. Büyük özel sektörün bazı bUyük yatırımlarına elektrik sağlama 8erekçesiy� fuel oil ile çalışan elektrik santrallar kurmak için planlar yaptığı biliniyor. Bu planla­ rın uygulanmaSol, Adalet Partisi ve Milliyetçi Cephe Hükümetinden daha büyük bir cüreti gerektiriyor. Ecevit HUklineti'nin bu denli hLZIı ve cüretkar olup ol­ madlAı y.kında belli olacak. Halk Partisi, hayal dolu bır ekonomi prov.ımı ile onaya çıktı. Muhale­ fette iken hep mucize peşinde koştu. Tekelci devlet kapitalizmi ile bilimsel sosyalizm arasında hiç kimsenin keşfetmediği bir Uçümil kıta bulundu�u ha­ yalinden hareket etti. Mistik bir içine kapanıklık içindeı bu keşfedilmemiş üçüncü kltayı bulma misyonunun Halk Partisi'nin yazgısı olduğuna inanıldı. Hükümet kapı�nda tekelci kapitalizm ile karşılaşıldı. Şimdi hükümet, tekelci devlet kapitalizmi gerçeğini tanryarak yaşıyor. Bugün bu gerçeğin, siyasal ala­ na yansımasını, mümkün olduğu ölçOde önlemek ve geciktinnek için uyanık olmak gerekiyor.


BüYüK SERMAYE GüLERYüZLü SiViL DiKTA iSTiYOR

ANKARA'DA CUMHUR BAŞKANııGı KÖŞKüNDE VERILEN RESEPSI· YONDA EGEMEN Sı NıFLARıN KALBURüSTü SöZCüLERI ILE IKTI· DARIN BAŞLARı KARŞılıKlı ISTEKLERINI BIRBIRLERINE ILETTI· LER. NARıN "ANARŞININ DURDURULMASıNI" isTIYORDU. BU OLURSA, EKONOMIYI "KENDILERI HALLEDECEKLERDI". NARıN "ANARŞI" DEYINCE, ECEVIT DE EKONOMIDEN BAHSEDIYOR, BÖY· LECE MERAM, KARŞılıKlı OLARAK ANLATıLMıŞ OLUYORDU.,

önceki hafta mU1et mecllsinde güven­ OYU oIaıalı: resmen gö.. ve bıııayan Ece­ vit hükümeti ük günlerin belayı COŞkUlU' nu ",rIIertle bırakmaya başladL Türldye'nIn ıçınde bulundulu kronik Iktisadi sonınlar, d.,a halmıh kapll:sllst .Istemln slyuai ve toplumsal yaf&IDde ve ona halh olaıalı: ıorufIaraıası güç den· gelerinde ya..tt.ı. çellşldler, derınle,.. ..k ve b.ldnleıe ..k .,ırbRını siirdürilr· kon, yenı hükUmetin çevresınde büyük ..rmaye güçled tamfmden oluşturulan ablukanın deha de alırla,tunlmaya çel> ıddılı gözlendi.

TüSIAD'IN ONERILERI Geçtılımız haftanın ba,lannde Sana· YI OdeIan Blrııııı 8qkaru Salap SabenCl' run açıklamalarını, haftanın sonlanna dalru basma verilen TUSlAD raporu Iz· ledl. Sabencı, açıklamasınde 4. Beş Yıllık Planın geri çekllmeslnJ, özel sektörün "fikd" alınaıak, ye ni bır plan oluşturu­ lana kader geçiş programı hazırlanması· nı ıltedı' Geçtiliimiz Perşembe günü hasına açıklanan TUSlAD raporunde I.. yenı

Büyük Krmoye-Eceuit: Iqkiler zamanla .omutlaşocak

hükümete ba,ta devalüasyon olmak. üze­ .. baz. önlemlerle IIgtU pazarhk hüküm· leri suaJandl. Bir anlAmda bUkUmete BU­ nulan TOsİAD öneriler demetinin ancak bır "develllasyon" Ue anlam kazanacat. da özenle işlendI. Yenı bükUmetln Uk haft.asın. belay... balışlayan 6IIIUIylcller ve I,ademlan, IkInd haftayı de boıa geçirme hovarda· hlını göze alamadılar. Ve bafkent bir anda büyük senna ye nln blrlnd elden temsUcl ve sözcüleriyle doldu... Bu ande Çankaya köıkilnden ha,la· yaıaiı: çeşlW ad ve vesllelerle ....plıyon· lar düzenlendi ve sıcak salonlarda Türki· ye'nin ekonomik ve toplumsal sorunlan üzerıne ".. mlml" görüş aJıŞ vedşlerlnde bulunuldu. IŞBOLüMü Cumhurbeşkenhl' köıkUnde verilen resepsiyonde 'lUrldye Işverenler Sendı· kalan Konfederasyonu Ba,kanı HaUt Narin, Başbakan Bülent Ecevit'e şu ve· ctı sözleri söylüyordu: "- Siz anarşlyl haUedln, ",dllnl bize b�..." Narın "onarşi" konusuna elllUnce Ecevit de ekonomik sorunlann üzerine elUrnek zorunda kalıyordu: Ekonond· nin durumu çok bozuktu!.. Büyük Ankam OteUnde TUSlAD y.ö­ neticileri tarafından basın mensuplarına verilen bir resepsiyonda ise Feyyaz Ber· br, Rahnd Koç gıbı önde gelen büyük sennaye sözcüleri, bol bol "demokrasi" üzerine göruş bUd1rdl1er. Gazetelere yan· sıdıA:ı kadanyla Berker ve Koç, ekono· mik sorunlann çözümü Ue asayiş amsm· da sıkı ilişkller anyorlar, bu arada da ga· zetecUerln bir sorusu karşısında apansız yakolanıyorlardı: Acaba bu kadar demoklasinin üzerine "tıtredlklerine " göre, TeK'run 141, 142 ve 163. maddeleri hakkında ne düşünü­ yorlardı?. Ekonomideki istlkrarslZl ıll, işçi üc-

retieri ve memur .ylıt1annın devamlı yüluelme eAlllml !atunaanda bulan Ber· ker, başmda bulunduRu kurulUfun ıapo­ runda Ifade edılen develllasyon önerlll­ nın k"'luUannı de aç.'. vuruyordu: De­ velllasyon yapılmalıydı ama ekonomık talepler de .ıiıı .ılııya dizgin eltlDiı ahn­ ·malıydı. TUSlAD Ba,1wıırıııı IÖ<led ter· cüme edlllne bu anlam omtıyortlu. Koç i .. "...ylş _yIş_yl," dlyortlu. Şöy: le ektiyordu: "- lran'de Şah'm ••yif sorunu yok. istedilii yatırım. yapıyor. "pliiya'da Franco'nun bır zamanlar aay" lOn1mı yoktu, ekonomısı ıyı l dl. Şımdı demok! rui vardı ama durum da pellıandı! .." DEMOKRASININ OKUNUŞU DemokrasilOiden sata deAII de, sat· dan sola dolnı okunuyor ve hiç de bOfl gitmeyen sorunun yanıtı fÖYle verUmek zorunda kalınıyordu: "-141, 142 ve 163 koIdın1malıyd ı ama IId büyük parti yenyana geUp soru· nu bir gÖl'ÜŞseler ve ondan sonra kaldır­ salar deha IYI olacakt.!.." Demokrasiyi "klr deha çok klr". varan yoUann aslaltlanınası enlammden öte algılamayan büyük Ermaye, demok­ mtlk toplumsal muhalefetin potanlly el gücü ve işçi sınıfının poUtlk berebUnln niı..ı alırbtmm nlcel altrbR- dÖDÜfme ufkunda, kendini öncelere oranla rahat hissetmek şansım önemli oranda yltlr­ m1şU. KoIdı Id, 141 ve 142'nIn etld ve ID· 1am1annın tarihsel gelişme ıiireclnde, a­ nıf mücadelesinin teorik ve pmUk ııcak· Ittrnda e.lddlkleıi, törpülendiideri, ed· dikieri de bir gerçektı. Günden gü... bilinçli bır örgütlenme dlnarn�1 y_..y.. I,çl sınıfının poUtlk baNketinin Nmlaye .wufma dayatt.,. taleplerin maddi temellerinJ (Örmeden, Berker ve Koç'un puantezli IÖZlerinl fazla abartmamak gerekmektedir. Aksi halde lster istemez pmtikte de gözlem-

na aAırllAım koydu. Ancak tim aA.rlıkiar Ecevit'in ağırllA' korşı,md> etkiliz kaldı. Ecevit'in tercihi ümit Gi.rtuna'dan şaşm�dı. DINÇER VE I L BAŞKANı Daha gazeteci iken elli delegesini de Dinçer'in An kara Belediye Başkanı olması için kullanan ümit GUrtuna, Iı Başkanı oJLW'ken Ali Dinçer'in karşlSlna çıkarılıyordu. Ecevit, "tcmiz�yenleri temizleme" politikasını burada da sii"­ d üriiyordu. Vedat D alokay'ı Ali Dinçer ekibi ile temizleni. Şimdi sıra Ali Din­ çer ekibini temizlemeye geldi. Dalokay'ın temizlenmesinde en etkin rol oyna­ yan Dinçer'den sonraki Iı Başkanı Mehmen<apusuzile Merkez Ilçe Bafkanı Ayhan Soner disipl in kuruluna verildi. ümit Günuna, Ali Dinçer'in tabanını temizlemek için il başkanı yapıldı.

YüRÜYüŞ"lin 6 Aralık 1977 tarihli 1 39. say�ında yer alan "Ecevit ve Basın" adlı yazı yaygın yanlo uyandırdı. Bu yazıda şu cUmleler yer aldı: "Ece­ vit'in bu gizli basm toplantısında gazeteciler de konuştu. Bir Istanbul Gazete­ sinin dış politika ve sendikacılık yapan bir muhabiri, 'Bülent Bey, elli delegem vardı, hepsi Ali Dinçer'e verdi' diye övündU. Bunu dinleyen 'sağ' basırıda ki ga. zeteciler bile gazetecilik adına biraz utındılar." Bu yazının çıknı�ndan bir buçuk ay sonra Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bü rosundan ümit Gürtuna CHP Anka,. Iı Başka.. oldu.

ECEVIT'IN STRATEJISI

DEGER VE GüRTUNA

Ecevit1n CHP Içinde izlediAi strateji ke�nkes belirginleşti: Ecevit, CHP içinde hiç bir grubun gilçlenmesine izin vermeyecek. Tek güçleri Ankara'da olan Semih Erydd... Ali Dinçer ekibinden Ankara Iı örgütünü temizleyerek bu ekibe sadece Ankara Belediyesini bırakıyor. Tıpkı Dalolcay'ın başına geldi­ Ai gibi Dinçer için de lı örglitil· Belediye ikilemi ortaya çıkıyor. Ay.. uypıla· may. ıstanbul'da da .. rglleme'; bekleniyor. Parti Genel Merkezini EyllıoAlu • Topuz ekibinden temızledikten sonra Istanbul lı örgütUnden de .y", ekibi te· mizlemeyi planlıyor.lstanbul'da da Eyil:ıoAlu, Topuz ekibın. sadece Istanbul Beledıyesı blliilkılacak.

Cumhuriyet Gazetesi. Halk Partisi'nı destekJeme"in ötesinde Halk Parti· si'nin iç politika kulislerinde de yer aldı. CHP Ankara lı Başkanlığı. Cumhuri· yet'in bazı yazarlarını çok yakından ilgilendirdi. Cumhuriyet'in bazı yazarları yine bir Cumhuriyet yazarı olan Emin Değer'i Iı Başkanı yapmak için uğraştı­ lar. Yeni Genel Selaeter Yardımcısı Uğur Alacakaptan da Emin DeAer'den ya-

Ecevit, başbakan olmadan önce her çarşamba gOnleri yaptılı basın top­ Iantılarının birinde "Parti içi düzenlemeyi hUkUmete gelince yapacaiım" de· mişti. Şimdi bunu uyguluyor. Bunu uygularken de basından yararlanıyor.

yvnvyvş ·31 OCAK 1978·4

ECEVIT VE BASıN


Ecevit'e göre ilericilik ya da zoraki diplomat DEMİREL BAŞBAKANSA DENKTAŞ GERIcIDIR. ECEvrr BAŞBAKAN OLUNCA DENKTAŞ DA IlERICIoLUR. BU YÜZDEN DENKTAŞ VE KLIGI ECEVIT BAŞBAKAN OLUNCA KlB�S'TAKI ILERICllER ÜZERINDE BASKISINI ARTıRıR. "ECEVIT'E GöRE ILERICllER" ISE BU BASKıLARı GöRME­ MEK ıÇIN KAFALARıNı BIRAZ DAHA KUMA SOKARLAR. Artık Denktaş da bukılemun oldu. Denktaş'., rengi. Ankara'da klmin başbokan olduAu'" göre detlşiyor. Bir kısım

·"ıı...i ba..n"

ve

yaz.ut;ıra göre

Demi,..1 başbakın iken Denktaş faşist oluyor. Ec<Yit Başbakın olunca Denk­ taş da birdenbire demokrat elbi,.lerini giyiyor. Denktaş. Ecevit Ile birfikte demokrat elbiselerini giyince, Oen�'ın Kmns'ın Türk kesiminde hnlNdıil yeni fışist dernekler yaSiiSi da görmezlikten gelin;Yor. Bir kısım "ilerici bun" ve Ecevit'e göre ilerici yazarlar, bu faşist hazırlıklar karşısında susmayı tercih ediyorlar. "Şimdi zamanı mı?" Şimdi Denklaş'ı eleşunnenin zamanı ml?!Q· kın, Ecevit karda. halı döşeterek karşıladı. Bir bildiği olmalı. Mantık bu. Peki, orada ilericilerin başına inecek olan balyoz? Biraz dişlerini sıksınlar. CEM'IN BAŞıNA GELENLER Ismall Cem dişini pek $Iktı. VOROVOş.l5mall Cem'in TRT Genel MIidilril olÖJAunu ınrla ",vurdu. ısmail Cem. tekrar TRT Genel MUcI!rü olmak ıçın

dişini pek .ıktı. Tlirklye'de saygın bir yazar idi. Dişinl"ka gb "'Ylın yaml.

A ..ı feda etti. Her oIıyda Ecevit'i ve Halk Partlsi'ni tıaklı çılcanbilmok lçkı.

·Saldm oayan: ''TuzaAı:''hro dilcirat edilmelL..

Ienen bır yanlıfa düşmek Işten dej!lId1r: "Eb canım. artık bunlar da böyle söyı.. dlk�n sonıa şunUD fuıaanda ne kaldı?"

lIstelik bunu da 'ışçl gmfo çlzgi�" pıetesinde yapabilmek lçkı çok çal...

uygulanmaya konulması çabalannın eski deyimle kuvveden fiile çıkması Ue yakın­ dan ilgIlIdIr.

TEMBELumN IFLASı

"GERI PAS"

iŞçi sınıfının ekonomık. poUtlk ve ıdeolojık mücadele bülünlü�n pratik gücüyle bugün tlilen burdaya çıkarılan 141 ve 142·nın. bukuken taŞıdılıl ka�ıt üstü lekenin temizlenmesl de ısrarlı, ka· radı ve inançlı bir mücadeleyi gerektir· me!<tedir. Bu I.. "Gözlerimi kapanm 141 .. gös­ 142'yI söylerim" tembeUllln1n LO tergesidir. Geçtl�lmlz haftanın bqında Bqba­ kan Ecevit'I makamında ardı ardına zi· yaret eden Türk·1ş Genel Başkanı Halil Tunç Ue DISK Genel Bqkanı Abdullab Baştürk'ün ziyaret sonrası yaptıklan açıklamalar bu açıdan da önem taşınıak· tadır. Ecevit De görüşme Izlenimlerini açık· layan Tunç ile Baştürk'ü biıbirinden ayı· mn tek özellik, ikincisinin "141 ve 142' nin yürürlükten kaldınlma.smı" istemesi· dir. Her ikisi de hükümete "yardımcı" olacaklannı belirtmişler ve zevahiri kur· tameak nltelikte bazı önlemlerin alınma· sı yolundald taleplerini ilettiklerini ifade etmlşlerdlr. Birisi "işçi hareketi" diyor· du. dileri '1,çl sınırl" diyordu. Aynı O· danın IId dalı arasında böylesine bır fark da olmalıydı! ..

Oysa yenı bükümet. geçtlRlmlz hafta­ nın geutmeleriyle de Iyice gözlendili gl. bi büyük semıaye ablukası Içine bütün aRır1ı#ıyla alınmaya ve poUtlk bir robol­ luga itllmek tehlikesini yaşamaktadır. Büyük ..rmaye Birlnct ve Ikinci MC de­ neylerinden sonra politik anlamda kendi yan alanında bir "geri pas" yapmıştır, şimdi o geri pası karşı yan alamna bır hamle ve saldın biçimine dönüştürmeye çabalamaktadır. Onun için de büyük ser· maye polltikast, tam anlamıyla güler yüzlü slvU di'kta biçiminde özeııeneblle· �k esneklik, ya da katılık arzetmektedlr. CHP üst yönetlmbıde paıtlnln Iktida· ra gelmesiyle birlikte başlayan de�i4ik. Ilk artık ii yöneıımlerlne de sıçradı. An­ kara'da başlayan U düzeybıdekl detlşlk­ Uklerln önümüzdeld haftalar lçbıde di­ ger Dlere özellikle büyük lUere yansıya­ ca�mdan kimsenin şüphesi olması.n. Sakanların dagdıınında ve CHP Genel Yönetim Kurulunda Istedıgı paıtl ıçı dengeleri kuran CHP Genel Başkanı 1978 Kurultayına tek llate halinde girme planını adım adım gerçekleşttnne çaba· Iannda. Ankara Belediye Başkanlı�ı ıçın CHP' de yapılan ön seçimi kazanan Semih Er� yddız eldbi All Dlnçer'ln Belediye Baş· kanı seçilmesiyle bO<jalan lı Başkanlılıı­ na tı Sekreteri ve bu ekibın önde gelen Isimlerinden Mehmet Kapusuz'u getlnne düşüncesl lçbıde ldl. Ve Ecevit'in bütün baslalanna karşın da Mehmet Kapusuz'u geçtlRlmlz hafta ıonu anl bır barekeııe lı Başkanlılıına getirdiler. Fakat Kapusuz'un II başkanı olması Ecevit'In 78 Kurultayı ıçın bütün hesap­ lannı alt Ust eder bır nitelik ta,ldıRı ıç ın Kapusuz'un il ba,kan1ı41 macerası Bd gUnden !azla &ünnedl. Yerine bır zaman· lar Halil Tunç 'u da araya sokarak mUlet· veldU kontenjanlıRı Isteyen CUMHURI­ YET'bı dış poUttka mubablrl (Jmlt Gür· tuna getirildi.

BAŞTORK'ON HABERI

Bu alanda ilginç bır olaydan da söz etmek gerekecekıır. DISK Genel Başkanı Abdullah Baştürk hafta içinde çalışma Bakanı Bahir Eraoy Ile de görüşmüş ve yaklaşık &Özleri omda da yinelemiştir. DISK olamk Çalışma Bakanına yarduncı olunacaRı bellıtllmlşıır. Olay da bundan .onm meydana gelmı,ıır. Çalışma Baka· m ile gÖl'Ü$tükten sonra basma bu yolda AÇıklama yapan Baştürk daha sonra aja.ns­ Iara haber göndererek, açıklarnaanın "yudımcı olunacatı" bölümünün Iptal� nllstem1ştlr. DISK'1n yardancdlRı yanın ...t kadar ııürmüştu. Soom herlıalde Türk.1ş Ile DISK a .....ndakl farklar göz­ den geçlrllmi4. bu konuda daha dikkatU olunmıs gerektiRi anla,dIDış olmalıydı.. GörüldüRü gıbı saIt 141 ve 142'den söz etmekle faşlzmln maddi temel ve kaynaklanrun kurutulmasına yöneUk mücadele mümkün olmamaktadır. Hükü' metin desteklenmesi ancak, fa,izme kar· 'i, tutarlı ve clddi önlem ve poUt1kalann

ECF.VIT NE ISTlvORl

Ecevit paıtl lçl denge Istiyor. K1ın..nın parti lçbıde kandl başına bır güç ba­ line gelmesini Istemlyor. Ve bunu ger· çekle,thmek içln de ne lazım. yapıyor. Anlwa'nın öııUIte pek <le güçlU 01-

Ama sonunda temr TRT Genel MUdlrO bile OlamadL

ısmail Cem. geçen _ şunlan söytllyorÖJ: "MC beni soluncalı

lördOiO

için TRT Ge...ı MUdUrttığünden aldı. Danqtay'a ıPdlp kaıanılm. Şimcl Ecevit HlIkllmeti de beni ",luncalı gördljpl için TRT Genel MIicIIrO yapmıyor_ 0_

lik bunun temylzi veya Danıştııy'ı da yok." Bir umanlann IIYII" yazan Cem,

karamamesi­ DIpIomil" kitabı Ile

Ecevit'e göre ilericiliAin sonunu çok iyi açıldıyor. BllyIIıelçWk

nin çıkmasını bekl...ken. Belki de ilerde yeni bir "Zcnki yazan yaşamına dönme planı ile.

MEMUR KIVIMil Ankara'da Elektrik Go. OlabIls Işletmesi (EGO). Anba Beledlyesi... b1A­ lı. Enuğrul Amasyah.daha öncekl Belediye Baıkanı Dalakay taafırıdon göre­

ve getirildi. Yenı başlan önce Amasyah'yı, sonra di'er QSI kademe yönetidıe. rini görevden aldı. EGO kıyımı. işçi!... kıdlr indirildi. CHP·II.AP'li. MHP".

MSP'li işç i ve memurlara dokunulmuyCX'. Ama CHP'nln solundaidier yok mu? Bunlar kıyıhyor. Danıştııy. MC hlldimetl zamanında hukuku çok ZOIIaYOnk

yiiriltmeyi durd..-ma veren Damıtay. şimdi hukuku çok zorlayarak yOrtltmeyI durdurma isteklerini reddediyor. Bır kısem ilerici buln ite buradıkl layırrıı görmemek için kafasını sokacak çok derin kum arıyor. Kafayı soI<aClk kum ....yanlar. bır müddet sonra kıfalar ..ı çarpacak kıya ararbr. O zaman "umanı mı?" demek de çare ollTllZ.

, i

r

Demokratik �çler "uyufturulamoz" mayan Isimlerinden birini Teoman Köp­ rülüler'i Ankara'nın tek ismi olarak Ba· kanlar Kuruluna alan, Ankara'nın adı belld fazla bilinen fakat yine örgüt üz.. rinde fazlaca bır gücü olmayan URur A1acakaptan'l örgüııu IIg1U Genel Se_ ter Yardancısı yapan Ecevit. beledlyeyt ellerlnde bulunduran ve hemen hemen örgüte haldm durumda bulunan Semılı Eıyddız eldblne il bııkanlıRınl te.1lın etmek ve bu eldbln 78 KuruItayına "güç. lU" olanık glrmeslnl lstendyordu. Bu nedenle de Kapusuz'u ,önvelen alıp Alacakaptan lle Köprülıner'ln öııuı Uzerinde güç kazonmalan Içkı daha Il·

bat at kc,.tunna1a.nna yol açmUl eere­ Idyordu. v. ,ereken! do IlzlaCI vaklt kaybetmeden yıptı CHP Genel B"kanı. Bunun yanı aıa GeDlI Yöoetlm Ku· rulunun Anlwa b yö ..tlınini tönvden ılan karannda Seınllı Eıyddız lIt Genç· lUt Kollan Genelllqkanı Zeki Alçın'ın mulıalefet ,ertıltrt biç de b",una ilim.. di Bülent E",vıt·ln. Fambl Sokalı yakın çfYftler. Kapu· ıuz'un b,,1DI ,elenlerin ı.tanbul b Bı,­ kanı Erol Unal'ın da ba,ına IoleoeRlnl vf I I batkan!ıiUll ....;,pılı .. bır lamln ,.Ie· celild lÖylilyoriar. YOROYOŞ ·31 OCAK 1978 ·5

.... .... .... .. .. ..mml.... ma�E2=-� ..��I aB �r��na�......... .... ................ ı .... ı�..�..

....u.......m.........


"Türk sanayıının önderleri" nasıl kongre yapıııar? öNCEKI HAFl'A CUMAR'IESI GONO TtlRKIYE'NIN "ETKlW IŞVEREN KURULUŞLARıNDAN TOSIAD'1N KONGRESI YAPıLDı, KONGRENIN C EREYANI, TtlRKlYE'NIN "SEÇKIN" IŞVERENLERININ VE "öNDER" SA· NA Y1CILERININ DEMOKRASI AN· LA YIŞLARlNIN VECIZ BIR GöS· TERGESIoLDU. işllt,.." M,imi ek çqa· li demeIderde. ."diclardo örıütlen­ mi, bulunuyor. Bunların oroand.a TürJr Sanayici ve Işadamlan Dcrmli (TVS/­ AD) önemli bir yer işjl31 edlyor. Türki­ ye'nin önde gelen alooyicileri lin Çatı" akındtl toplanmış bulunuyor. Böyle Mmekler Kongre de yapıyor­ kır. Ama bu kongreler öyle aı"dm,. Iwnırelere pek benıemiyor. Dem.kler. etkinlikleri"; ve dinamizmierini örgüt içi demokraıiye )/G da tabanın ••ine bol" görmedikleri, kanallarlo .,'lad,klDn için, kOfl6Uler de edG edilen bir namazdon öre anlam tb,,. miyar. Geçtilimiı hafta CUmGrle.i Iii";; yapılan TOSLAD ""!Iırui de bunun bir ömel; oldu. .

• Tiirkiye'de

NAMAZ NASIL EDA EDILDI?

Kongre başkırken herluıngi bir yair­ lamoya ıerek görU'lmtcü. Ama divan ." çimi yapildL Divan yern i i demelin geMI Nkrde,; GÜn(lÖr Unu ça­ '. ma I"CIporunu okudu.

"Oneler 6Onayiciler": Güçlerini iyi biliyorlar

Maliye bakanı ve otomotiv tekelleri • "Bono bütçeniz; gö.terin. aze ülken;zin politik rejimin; 8Öyleyeyim" şeklin­ de bir deyiş uardır. Gerçekten de bütçe­ ler, bir bakıma, toplumda egemen olan .ınıflara ıcılleınan kolaylıklann relmi belgeleridir. Bunun yanınro, maliye bakanlannın, bütçeleri medille suntiş konuşmalon da önem ta,ımaktadır, Bütçe nutuklan, bir bakıma, kuru k41ıt kalabalıklarını can-

Bır aslmılasyon belgesi "Türkçe olmayan yerleşme yerleri ile tabii yer adlannın Türkçeleştirilme­ si, milli varllAımrzla yakından ilgili görülerek 1940 yııııda çalışrNlara başlan­ mış, !kind Dünya Haıbinin doı}urduAu fevkalade şartlar karşıgnda ad değiş. tirmelerin baZi güçlük ve karışıklıklara sebep olacağının anlaşılması üzerine de bu çaJışmalar ara verilmiştir." Bu cümleler, geçenlerde henüz tamamlanan "Yeni tabii yer adları" adlı Içişleri Bakanlığı "ç.ıışma"Slnın giriş elimleleri. 1952 yılında konu yeni&!n ele alınmış. 1957'den itibaren de sürekli ve verimli olarik çalışmaya başlamış. Nihayet çalışmalar, geçenlerde bmamlan­

mış. Bu çalışma sonucunda dağ, bayır, ova. boğaz, tepe, dere vb. gibi doğal yer adları, bütünü ile "Türkçeleştirilmi('.

Bu "çalışma" da ilginç olan iki nokta var. Birincisi, çalışmaların, Türki­

ye'dt ırkçı şoven baskıların, faşist Alman enfltrasyonunun doruğuna ulaŞtığı 1940 yılında başlamış olması. Egemen sınıfların bu ortamdan, asimllasyoncu politikaları için hayli yararlanmış oldukları bu çalışma ile de ortaya çıkıyor. Ikincisi, değiştirilen 1819 "tabii yer" adından hemen hemen yansının, KUn Halkı'nın yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden olm.... YUzlerce örnekten birkaçı, Keresor (KınnlZl Eşek) tepesi Alaca tepe, Delav dere (Sızan.u dere.i) Arpa dere, Gır.ında (aAırca) dağı Balkaya dağı olmuş. , Bunun dışında, çok önemli bir bölümünde de KUrtçe adlar, dotrudan doğru­ ya Türkçeye çevrilmiş. Ama nerede bır "Kürt daAı", "KUrt Deresi" varsa, til­ münün adı deAiştirilmiş, "TUrkçeleştirilmiş". Türkiye'de asimilasyonucu, ulusların dillerine, değerlerine önem verme­ yen egemen sınıf politikasının yalnızca bir belgesi "Yeni Tabii Yer Adları". Yeri geldikçe başka belgeler üzeiinde de durulacak.

yunuyı;ş· 31

OCAK 1978·6

landımn unsurlardır. Bu belgelerin altın­ da yatan ömımli ue anlamlı noktalon bizzot bakanlann alzından duymak da yararlı olmaktodır.

NE DOŞOYOR?

Maliye bakanı Ziya Müezzinollu'nun 1978 bütçe'ini meclille .'muş konuşma· .ının bir bölümü şöyledir: "Kalkınma hızı ülkemizde dÜfmeye başlamıştır. "1977 yılındald .on tahmin­ lere göre kalkınma hızının 9b5 olocalı helClplanmahtad,r. {Jzelltkle ıcınay; ola· nında geçmiş yıllara ol"Clnla ortayaçıkıın bu gerli eme, da om mollan gereksinmesinin zamanın­ da karşılanamamalı nedeniyle üretimde ortaya çıkan dÜfiişkrden ileri gelmekte­ dir. Bu durum özellikle otomotiv şona­ yiinde kendini göllermekledir" Bakana göre otomotiv ıcmayiindeki gerileme, kalkınma hızını dÜfüren önem­ li etkenler ara8U1dadır. OyICl rurkjye'de otomoh'v .anayii, önemli olmaklo bir­ likte tek başına kalkınma hızını bel;,­ leyecek ölçüde etkin delildir. O halde bakanın otomotiv ıanayüne bu denli önem otfetmelinin altında bOfka ne­ denler olmalıdır.

OTOMOTIV SANAYIINE ILIŞKIN VERILER

Türkiye'de otomotiv ıcınayiin milli gelir içindeki payı %3 imalat ıcınayii içindeki payı ife %7 c;uonndadır. Dolo­ y"ıyla, ömelin bir ABD ekonom;'i ile karşılaştırıldıtrndo, bu he.;min ülkenin tüm ekonomi.ini etkileme gücü 7'iirkiye' de hayli düşüktür. Ancak otomotiv .ana­ yinin öMmi ba,ka yerdedir, Bokonın verditi öMm de bu "önem" den kay­ naklanmaktadır. Bu önem; gölleren mk­ kamlar ile ,öyledir;

Otomotiu Stmayüntkld Şira' SOY" (1976)

Wrii Traktör Kamyon, Kamyonet, minibiil Otob;';' Binek otomobil

Say. 6

4

10 3

Bu ıcıyılan şirketlerin. lon ;.e 1970-76 yıllan al"Cllnda, Traktör­ de 5 kat, Komyondo 3 Itot, Kamyonette 5 kat, MinibÜlte 4 lat, Otobu.te 2 kot, Binek otomobilde iM tom 18 kat artm,,­ tır. Otomotiv aoncyiindeld tekelci ÖZ, bu mkhamlardan do ortaya çıkmaktodır. {JzeUikle binek otomobil üretiminde 6 yılda üretimini 18 kat artımn şil'ketlerin alyısı yalnızco 3'tür. Şirket ıcıhipiili açı­ sından i8e söz ko&unu okm Koç ue Ordu yardımlaşma kurumudur. Şimdi Saban· cı da Japonlarla işbiriili yaparak bu 010na girmeye çalışmaktadır. BAKAN 'IN MERAMI NE?

Elde iki ueri ve bir Bakon cümlui UOl'" dır. Verilerden biri, Türkiye'de otomotili ıonay;in kalkınma hızını belirlemekt," heniiz uzak oldu'u, ikinci,i ille buna rol­ men bu ke.imin büyük klJrlor getiren te­ kelci bir nitelik ıO,ıdıtıdır. Türltiyı'de ekonominin çeşitli olanlanno el atma durumundaki iki büyük tekdl lÖz konu· .udw-. Bakan'ın cilmle.; ;.e. Türkiye'de büyük tekelci .emıayenin .onmlonnın "bilindilini" ve bunlaltı çare bulmak için "Türkiye'nin kalkınma,," g,,..lcçe­ 'iyle her türlü çabanın gö.rerilecelini bu tekellere iletmekt,n ba,ka bir anlam ta­ şımıyor. 12 Mart dÖfWlmlnin hem dışa hem d. içe bolımlı, Orl4k Pozor hayranı bakıanı. tekelci büyük Nnnayeye giiue" veNbil· mek için elinden geleni yapmaya bOfIo­ mıştır. Henüz IÖzle. Yonn eylemleri tl, kararlan ile de bu güveni lMree,lttir. •


• Rapordtl n�kr mi vardı' Demek yö-­ " deilerinin i AET ve NATO yetkilileri ile yaptıklon 'verimli" görüşmeler, Tür· kiye')'; ziya,.,t ed." yabancı iş0d4mları ile yapılan yine "çok verimU" topl4nh­ lar faaliyet ruporunda anlatılıyordu. if· u're" keıimillin tn çalt lOta" chrgi.i 00· Nt 'ün de 3500 adet ba_Idllı. çalışma raporundan anloşılı)'ordu. Rapor üz,rine kim« IJÖZ olmodL Bu­ nun üzuine divan ba,lroru raponuı tiim d.�e"r tarafından oncoılandılını anla­ m" oldu. DeMtÇ; raporu ve moli huap­ lar ÜZ.riM <u Irintae «iz olmodJ. Sonra .,çimlere leçiJdi. 66 ltjfiUlı "yük,,1t j«ifcre Iwnuy"" oy biTlili ilc

Işte Sosyal Demokrat kıyım "NEVŞEHlR'IN UÇKUYU KöYONDEN AU", YANI ANKARA BELEDIYE BAŞKANı AU DINÇER, IŞ LAFA GE LDIOINDE SOSYALISrLERt TAKLtr E DIP ONLARıN öNER1LERlNI KENDI PROGRAMI GI­ BI SUNMAKTA PEK USTA. AMA ıŞ lLERtCI DEMOKRAT KI'.sIMLERIN TASFIYESINE GELDIOINDE, AU DINÇER, BAŞKALARıNı öRNEK ALıYOR. ŞIMDI MC'NIN ICIYIMLARlNDAN SONRA EGO'DA SOSYAL !EMOKRAT KıYıM BAŞLAMıŞ BULUNUYOR.

.eçildi.

NIHAYET BIR SES Sıra <Üleıc &le temınnmr modduine �lmifti. Bu madde de hiçbir konuşma olmaulZln bitmek üzere idi ki. cı'*-o ııra­ larda" üç Id'; .on anda başkanın - lÖzünü ke.nk IJÖZ _edi. Bunlardan biri Ankoıu Sanayi Odaıı &ı,konı Hami Karta)' idi. KDrta)' ko­ nuşrruıanda bu ölçüdeki bir 6UIi:ılilin nanno' olmadrluıı lÖyledi. "7tirltiye'nin bunca melelu; uariten kimtenin kalkıp konuşmamoıı" dolruaı çok 'Ofırtıcı idi. Kaaoaııı, "toplantı dinamizmden yoktun" idi. Söz olon diler iki konUfmac. d4 "ya­ nık" idiler. Bunlar Türkiye'nin en önem­ li muele.inin toc�r oldu,"nu .öyledi­ ler. Türkiye'nin mahdut koynaklan, .i­ yo.; partilerin Çıkarları için çarçur edili­ yordu.. Ayrıca kimi kuruluşların .nno­ yelerinin � 8S'i bütçeMn ka"ıla1U)'OI"­ du. Bu na..ı adalettU Böyle ifletm.ler Türldye'M IWrNC i. bir üçüncü _Ittör oluttur7nUflordL

MADDI SlKIN'J:ILARI VARMıŞ Bu ltonUfmcdal'dan 101I111 Itiiniiye yö­ netim kurulu bof.\onı Feyyaz B.rlııır çıktı. B.rlııır'e göre demelt çolt lUlıri. bir celro iZ. çalıfıyordu ve büyük bi,. maddi ••Janh Içinde idi. Aylılt yayın­ ın Ç,cnJmcıl biZ. büyült bir Wetti. Ber.r, bu Itofluda Tereiiman patronu Kemal Ihco1t'm ö""rWindtn yana 01du,"nu fÖyledi: Aylık GöI"Üf dergi'; her ay ;"odomlan al"QAl.dold bir müm­ u,be il< çıll,mlm4IıydL. Bu oradD muan başkcnmua do ya­ pılon e.,tirilere cevap verdili ,örül­ dil. Divan bo,kon, doha ,erçelrçi ko­ nu,"yordu: Denwlin etlrinlili lle di­ nomiım; )'Olruıca Ito"lrelerk ölçüle­ mu.di. Etkinlili a.d ,ölteren, Itong­ reye ,önderilen t.lpaflordL Böylece bOfltıan, Başbakan Ecevit'in kongreye bafan dileyen telparvıı okudu. lıte etlrinlilt buydu. Bu kadar etkin­ 'ilin yeterli oldu,"nu gören divan baş­ IWII, diler boJıonlardan lle anayOlC mahkemeıi ba,kanlndan gelen meıtU­ Ionn okunmoano ,erelt olmodılnı .öy­ ledl.

KONGRENIN NEDENI Kongre başkanuarn deyimi ile "Türk «ınayiinin öncüleri" konınlerini böyle­ ce tomomlomJf oldulor. Baflıon bunu ve­ cu bir biçimde ,öyle anlatıyordu: "Bir kongre daha yaptık, bu kongrenin yapıl­ maa, doha da öt"i hDyıiyet divanının hiç çal"momatl ne kodor mütemn;, ol­ dulumuzun bir ,öllerge.idir" Kongre ıırııando bir de tekıir daldı'­ dı: "1978 yılına girerken lle 1980'lere dolru Türkiye'nin temel ıorunlaro üzeri­ ne görü,ler - öneriler". Bu uzun başlıklı çallfma. mnayinin tanınmış ilimIerinin ve bu tanınmış i.imlerin Uınıdılı ölre­ tim üyelerinin görütlerin içeriyordu. Divan ba,kanı. ,örüt ler bu tekıirde uzun uzadrya dile ,etirilm;,ken bir de kongrede konUfUlmOllnl anloyamıyor­ du. Bu neden� ol«ı gerek "karwni z()o runluluk oldu'u Için böy� bir kongre yaptıklorut l" lÖyleyip duruyordu. Bu en teçkin kişilerin teçkin kongre­ .i bir ıoot içinde bitti. Seçkinler, de­ mokroaye olan bollıhklannı bu kongre ite de göııermi, oldular. Yapılan .çim­ lerde delegelerin onda biri bile parmak kaldırmadılı hal� (karş. çıkıldılından delil. önemıenmedilinden) bütün koror­ lorm "oybirIli;" ile alındıl, ilan edili­ yordu.

Gölwr ve TUıör boıın toplarıtwındo: Miicoddtyc devo:m...

Yerel ..çımlerden sonıa, Alitwa Belediyesi EGO işyerinde, aıJ.lanııda genel müdür Ertulrul Aınasyalı'nın da bulun· duAu 9 TUTED üyesinin görevlerinde deRlşlkllk yapılması, bu deelşlkllklerln bır baskı oıtaınında gerçekleştırılmesı ve olaya bir "yolsuzluk sonl'ltunnasa" süsü verilmesi üzerine TttTED, TMMOB ve TUM-DER ba'lkanlan basına ortak bır açıklama yaparak durumu protesto etml,lerdi. Bu açıklamalann basında yer alması üZerine, yenı belediye ba4kanı Ali Din· çer'ln ekibi, TOTED Genel Başkanı Ay­ kut Göker hakkında disiplin soruştur· ııwı açıru,tı. ' 'Demokratik sol" zihni­ yet, Aykut Göker'ln TOTED Ge.el Baş­ kanı olamk penonel hukukunu Ugilendl­ ren meselelerde buıııa açıklama yapma yetkisi bUlunmadılım, dolayısıyle açık· lamanın ancak bır "EGO çalışanı olarak" yapılablleceAI hükmüne vanyordu. Işın Uginç yanı I.. şudur: TOTED'1n kurulduQu 1971 yılından bu yana hiç blr sav'cı "personel hukukunu ilglIendi· ren" meselelerde baSlna yapılan açıkla· matan demeRio tüzüRüne ve dernekler yasasına aykın bu1mamıştl. Bulmamıştı ama " demokratlk sol" buluyordu... EGO'daki gelişmelerin hızlanması üZerine TOM·DER Genel Başkanı Eman Tezgör Ue TOTED Genel Başkanı Aykut Göker 25 Ocak tarihinde bır basın top· lantuı daha düzenlediler. Göker ve Tez­ gör, MC 'nin yıkılmaStyle birlikte demok­ ratlk mevzUerin kazanılmasının gündeme geldlll kOljullarda, MC döneminde elde edilen mevzUerln yeni yönetim karşısm­ da korunınaya çalışılmasmı "üzerınde önemle durulmuı gereken bir olay" ola­ rak nltelendirdller. GeçdAirniz hatta ıçınde, EGO'da ça· lıııan bır TOM·DER üyesinin Işine 'o. verllmlştlr. Aynca yine EGO'da asgarı bekleme süreleri dolduQu halde asalelleri onaylanmayan ve işlerine son verUeceRI açıkça söylenen çok sayıda bliro emek­ çlsl bulunrııak tadır. Yapılan basın toplantısında, Göker ve Tezgör, EGO'da siyasal nedenlere daya­ nan baskı uygulamalanrun başladıRını da vurgulamışlardır. Açıklamalara göre, LşçUerln en diri, en blUnçıı unsurlan sü­ rekli olarak soru,tumıaya uRramakt&dır.

Dolaplanla ve muaiaıda "zaıariı neıri· yat" aranma döneml de açılmıştır. Göker ve Tezgör, bum toplantısının sonunda şu &:örüşlere yer vennl,1erdlr: ''Bizler, faşist mlhmklann en azgın saldınlanna gölüa gerınlş, fa,lzme kartı yıllardır mücadele veren ve bu mücadele­ nin lçbıde bllenen örgütlerimizin, Anka· ra Belediyesi ve baRlı kuruluttannın ba­ şına geçen "eJdbin" buraları kendi baba· iannın çiftllAI lıallne getirme, .Iyasl ha­ yatta ylikaelebilmenln bır sıçrama ta,ı olallık kullanma girişimlerine ve bu amaçla uyguladıklan baskılara kartı mü-

cadoleslnl oürdiirocoiini kamuoyu..

açıklıyonız." Ancak, "tlçkuyu köyiiDdOll All'nin" gerçek ilericilere ve demokrat1aıa __ diRi bınç IÖlıocek gıbı dolUdir. 27 ocak tarihli Yenı Uluı'ta yer alan bır habere gö�, Dalokay döneminde iıe alınan 1'­ çUerl de Işlerinden atan belediye yöııotl­ ml, EGO yönetlml ...cıbjlıyla, 26 ocok günü yapılan baan toplantı. _ıto. Ay­ kut Göker'l de görevtnde. alınıttır. Gö­ revden alma "lemlDin Belıtdty. Bqkuu. Dınçer'In onayından ıeçtll! b__ dir. •

MESS direnişi ve ingiliz istihbaratı lnallbIre'de "Th. Economist

ı...eııı,.....

Unll" adlı bır 1 ...11Id p'"

bulunuyor. Bu ılı1<etln görevi, çqltll Ulkel.. hakkında ekoncımlk-pcıltlk in­ celem.ler yapank 'ııaııı" mokaml.,ı bııaılendlrmek.

"Iııın ııWwn"bır _

d a hiç ku"'u",z, Lnalllz EnteRlon, ....ısı de bulunuyor. Entel,"", Sent', pr­ k.lin yaptlAı deterıencılrmelerin ob_leri o"Slnda.

Şirket, h.. Uç oyda bır TUrkiy. hakkında da deterlenclrmeler yapıyor, Bu deterlendlrmelerinl, bır rapor hall". getirerek "sınıriı" ..yıdakl mllttBflle­ ri". ..tıyor. Hayli pah:ıJı olan bu raporun TUrkiye'd. 1977 yıl., ın son lIç oyı için yoptlAı deAerlendlnnede de Ilginç gözl.mler yer olıyor.

Bu ...,orun ıs . ..yfoSlnda, ..ndıkal lweketle ilgili buı deterlendlnne­

ler ve tahminler yer alıyor. Rapor, 1977 Kasım' .nı" son1annda kaleme alın­ mıı, yonl bundan yoklaıık Iki ay önce. Ilginç olan, Inginz yetkililerinin bun­ dan iki ay öne. MESS gr.vI il. ilgili bazı ilginç d.ğ.rI.ndinneler yapabilmele­ ri. Rapor, DISK içindeki "bilinen" çatıımayı oyrıntılanna dek serıtledlkton

,onra MESS gr.vlerine g.çiy ... . MESS grevl.rind. onlaımazltk konusu olan noktaları birer birer sıraladıktan $Onra bir de "ö�öril"de bulunuyor. Ancak bu raporların bir diAer Ilginç yanı da, bu tUr öngörllleri, belirli

yedere �kı$tırmasmda. Rapor, MESS grevlerinin bilinen gelişme çizgisini, ii· çilere ödenenlerı, Maden-Iş fonlarının durulTUnu birer bir« anlatıyor. Bunlar, zaten bilinen gerç.kl... . Ama bu bölÜmün balltAı daha Ilginç. Aynen ıö,... : "Herşeye ralmen, Işverenler metal işkolunda önemli bir anl�mazhiı kendi lehlerine çözUmleyecete benzemektedirler."

Bundan 110 ay önce, henUz MESS grevini" $onuru Uzerinde Türkiye'de

birçok çevre ta,.fından tahmın yapılamazken, Ingiliz Enı.lljiın,.,. rap ... ho· zırlayan bir şirketin MESS grevlerinin sonunu kestirebilmesi, bu ,Irket ve !er­ vI,lerln iSlihba,.ı glJcUnU gÖSl.riyor. Aynı Istihbarat ve bilgi düzeyinin Türkiye'de birçok ilerid kişi ve kuru­ luıta bulunmamasına UzUlm.mek .Ido deAII.

YORAYAŞ · SI OCA K 1978 · 7

�.

__ • • .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. .. . __ __ __ .. ____ ____ .... .. __ •_ __ .. � , ..... _ .. .. .. .. . .u _ u. __


RAŞIT KAYA Tli"kiye'de televizyon yayınları tam on yıl önce, 31 Ocak 1968 JilÜnü başladı. Bu aslında bu kadar erken beklenilmeyen bir olayd!. Televizyon konusu ciddi

1 0 YI L SO N RA TV

olarak ele alına" ancak birkaç yıl geçmişti. Çok kişi bu işe şa�tı. Bunun için pek fazla incelenemedi, kur­

T

"DEVLET B

calanamadı bu işin nasıl, niçin olduğu. Daha doirusu neyin olup bittiye getirildiği. Hem sonra kim karşı Çı­ kabilirdi yeni bir "uygarlığa". Tli'kiye o akşam kitle iletişiminde yeni bir uygarlığa geçiyordu. Nüfusunun büyii:: bölümü okur yazar olmayan Türkiye yazılı bir uygarlıkld.n geçmeden, görüntüsel uygarlığa geçiyor­ du. Çok kişi muduydu. "Büyüklerimiz". "bize" bu olanağ ı sağlıyan Alman "dostlarımızla" başarının şe­ refine kadeh kaldırırken · yayını gerçekleştiren tesis­ leri Federal Almanya hibe etmişti · mahalle kahve· sinde kuru sandalyeye ilişen ya da ilişetek sandalye bulamıyanlar se"';nçli ve heyec:anlıydı. Ne iyi etmişti "Devlet Baba" çocuklarına bir televizyon armağan ederek! 10 yıl geçti. "Televizyona hocum" dönemi bÜYli<. ölçüde geri kaldı. Büyiic kentlerde kahvelerde pişpirik oynayanlar oyunu yarıda bırakmıyorlar, ekran aydın­ lanınaya başlayınca. Şimdi anık gerilere dönüp Türki­ ye'de tele"';zyon olayına bir bütün olarak bakarak de­ ğerlendirme zamanı geldi. Önte televizyonun Türkiye'ye girişi üzerinde dur­

mak gerekli. Türkiye'de bu konuda tartışmalar olduk­ ça kısa sürdü. Bunun başlıca iki nedeni var. Birincisi

kurulda başta TRT çillıJilIlları ollT1ilk Uz... . toplulTIJn

RADYO VE TELEVIZYONUN IKI L ŞLEVI

büyük ç�unluğunu oIuJlunn .mekçilerin hiçbir ,••

Radyo-televizyon toplumun belirli bir sosyo-eko­

kilde temsil edilmderine

olanak bırakılmamıştır.

nomik düzeyinin oldukça geç ortaya çıkmış ürünleri­

"Devlet Baba"mn televizycrıu bütünüyle .sermaye Udi·

dir. Toplumsal gelişmenin belirli bir düzeyinde ortaya

dannın yönetimine bJrakılmıştır.

çıkarlar ve bir teknik olarak kullanana hizmet ederler. Televizyon alıtısının prototip olarak ortaya çıkışı ve

yınıannın izleyiciye ne verdği sorusudı.... Bu yanrtı

ticari kullanım için yaygınlaşması, ABD'de 1936 ve

aramadan önce demokratik bir kitle iletişiminin, ka·

1945. Avrupa'da 1950 ve 1955 yıllarında gerçekl'J'

mu hizmeti niteliği gereğince, işlevini belirlemekte

mişti. Tii'"kiye'de ilk radyo istasyonu daha 1927 yı·

yarar olaçaktır. Bu işlev, toplumdaki bilgilerin, haber­

Iında

kurulmuştu. Sonra bir gelişme olmadı. 1950

Yanıtlanması gereken ikinci soru, te�izyon Y�­

lerin en geniş kitlelere gerçeklere uygun olaRk iletile·

'yıllarına kadar. Gerçek gelişme ise 1960 sonrası. He­

bilmesi, bUtün düşünce �kımlanmn antende yer bul�·

men arkadan tele�zyon geldi. Bu tarihler birer rasIan­

bilmesidir. Bu işlevin gereğince yerine getirilmesine

tı detil. Toplumun genel gelişme düzeyinde egemen

engel, djşUnce ve inde öz�rlüğüril Iosıtlayan �ntide­

sınıfların belirli gereksinimlerine uv.ıp veriyor. Böyle­

mokrati k yasalann varlığı biliniyor. Sorun y�lnlZca bu

ce radyo ve tele�zyonun temel işleVıerinden ilki orta­

değil. Gerç.k durum daha da 105rt1ı. T.levizyon

ya çıkıyor. Bu işlev toplumcla tiicetimi körükleme iş­

haberierini incelemek gerçek durumu tesbit etmek

lev;nden başka bir şey değiL. Türkiye'ye tele"';zyonun

içn televizyondaki haber düzenine kısı bir bakış ye­

cisi görece demokratik bir ortamda Tiiidye'nin bazı

böyle çok hızlı giriş yapmasının nedenini plan ihtisas

terli olabilir

gerçeklerini görüntüleyerek "ilerici" izlenimi bıraktı.

ğil, bu Olguda aramak daha tutarlı olacak.

tanışma daha çok akademik düzeyde ele alındı. Ikin­

1 . Beş Yıllık Planda tele"';zyon yer almıyordu. Ama tele"';zyon için girişimler bu plan döneminde başladı ve gelişti_ Televizyonun getirilme nedeni ola­ rak geri kalmış Tfrkiye'nin sorunlanna "çözüm bul­ madatı yapabilecekleri gösterildi. 2. Beş Yıllık Plan için özel ihtisas komisyonu raporunda ( 1 966) bu gö­ rüşler yer aldı. Komisyon "geri ülkelerin teknolojiden yararlanarak sosyal değişmeleri halandırabi leceği, bu nedenle okul sayısı az, öğretmen sayısı az olan ülke­ nizde televizyonun meslek kursları açarak Türkiye'yi sanayileşmeye götüretek insangikü anını yeterli çer­ çeveye çlkartması",n mümkün olacağı", eğitimde fır­ sat eşitliği olmayan Türkiye'de radyo ve televizyon

konisyonlarımn " çok dokunakı ..· gerekçelerinde de· Telev;zyonun ikind işlevi ise ideoloji aşılamak. Ideoloji d,şılamayı yalnızca doğrudan propaganda yap­ mak olarak ele almamak gerekir. Bir de toplumda ya­ şıyanların pasifize edilmeleri". uyuşturulmaları konusu var. Televizyon bu amaç içinde en gelişmiş bir araç. Özellikle sosyo-ekonomik bunalım dönemlerinde ha­ reketlenen

kitleleri

denetim

altında

tutmak için

önemli olanaklaryaratabiliyor. üstelik iki işlevi birbiri içine geçmiş bir biçimde yerine getirmek gibi bir

özelliği de var. Tüketimi kamçılayan bir mesajla ideo­ loji aşılama birbirinden ayırd edilebilen şeyler de�i I. GörUIUyor ki, Tw-kiye'ye televizyonu getiren doAru·

aratrlığ ı ile "eğitim azınlığın yararlandığı bir imkan olmaktan ç ıkMtllabi lir , çoğunluğa mal edilebilir". " inançsız kalkınma olmaz ilkesini benimseyen Tiiki­ ye için televizyoN. yönelmek, bu sorunun en kısa bir

dan bilinçli bir politik tercih. Sermaye iktidarının ter­ dhi. Bu seçimi Türkiye'de televizyon şebekeSinin geli­

zamanda hallini sağlamak demektir" gibi görüşlerle

Sonraki durak ise Istanbul ve çevre� (1971 Ağustos

savundu. Bu görüşlerde, 1950'Ierin 2. yarısından itibaren geliştirilen burjuva iletişim teorilerinin doğrudan et­ kisini bulmamak. olanaksızdır. Bu teoriler, az gelişmiş

şimini izleyerek göstermek de olanaklı. Televizyon yayınları önte Ankara'da başladı. ayı). Daha sonra ise Eskişehir, Aydın·Söke , Zongul­ dak, ızmir veritileri devreye girdiler. Gelişim çiıgisi çok ilginç. Genellikle, gelişmiş ve nüfus yoğunluğu

TV'DE HABERCiLIK Televizyonun en önemli işlevlerinden olma.sı ge. reken haber verme işlevini yerine getirebilmesi hıber kaynaklanna doğrudan bağ ımlıdır. Televizyonun hı­ ber kaynaklarını ele aldığımızda bu kaynaklann eSils olarak ajans haberlerine dayandığı görillmek1ıe. Kay· naklann baJında Anadolu Ajilnsı v. Akdenız AjiInsI geliyor. Şimdiye kadar TRT üzerinde yürütülen tar· tışmalarda bu konu üzerinde yeterince durulnadı. Hal· buki bu ajansların niteliii yeterince biliniyor. TRT' nin demokntikleşmesi konusunda TRT'yl bu &iansla­ rın uyguladıklan 5ÜZgeÇ etkilerinden kurtarmak sere­ kir. Daha doirusu bizzat bir

kamu

kuruluşu olması

ge�ken Anadolu Apnslnl demokratildeştinnek bir zorunlulukt..... TRT'nin Wkenin çeşitli bölgelerine cb­

ğılmlJ kendi muhabirlerinden olu Jill1 kendi öz by. naklan da şimdiye kadar gözden uzak tutuldu. ÇOıu

başka devlet kurumlannda memur ofMl bu mutabirie­ rin n. denli ..ıbesti içinde çilloJObildikleri kUJku ko­ nusu olmillıdır. Ulusla,.n" haberl.rde i.. T�T bOllı· ca 4 büy(JCbatıh" ajansı hığ lı olarak çahşryor; AP,

ü1keler� teknik ilerlemenin büyük bir olanak olarak or­

yüksek bölgeler seçiliyor. Bu, tüketi m için önemli bir potansiyel demek. Aynı zamanda buralar idelolojik

taya çıkardığı kitle iletişim araçlarını geliştirir ve akıı­

denetim içn önemli emekçi yoğunluklannın buiu .... duğu yöreler. Dönemin 1 2 Man dönemi olduğu da

haberde uzmanlaJmlJ baJb bynoklar dil VIS-N EWS.

tl bir biçimde ulusal kalkınma amaçları için kullanır­ !arsa, sorunları çözebilec:elderini ileri süriiyorlardı.

unutulmamalı. Bu konuda küçük bir ayrıntı; lık nak­

Böylec:e az gelişmiş ülkelerde kalkınmanın bir sistem, siyasal iktidar sorunu olmadığı ortaya konmuş(!) olu·

len yayın, 1972 Münih Olimpiyatları için gösterilen özel çabalan anımsamak yararlı olacak. TELEVIZYONU KIMLER YöNETIYOR?

yordu. Çok zengin ampirik bir çalışma çabası başla­ dı. Önemli bulgulara ulaşıldı. Şimdi az gelişmiş ülke­ ler için görev bu bulgular doğrultusunda düzenleme­

Bütün bu söylenenler Türkiye televizyonunun

lerJ iletişim sistemini geliştirecek yatınmlar yapmaktı.

doğuş nedenlerini sergilemekte. Televizyonun neler

Araştırma ve bulgular, özel iletişim sistemi içinde kit­

geti rdiğini ya da geti rebileceğini de intelemek gereki­

le haberleşme araçlarının kendi özellikleri içinde geli­

yor. Bunun için bazı sorunların yanıtlanması gereki­

şir ve görev yaparken, bu araçların ve iletişim sistemi­

yor. Öncelikle televizyonu kimler yönetiyor sorusu-

nin, genel toplumsal sistemin bir bütün olarak gelişme

nu.

yualarıyla ilişkisini tamamen dışarıda bırakıyordu . Bu '"bilimsel" teorilerin geliştirilmesi 1960 başların­ da da devam eni. Tamamlandı. Şimdi de "kalkınma" adına yeni kavramlar geliştiriliyordu. ''Politik kalkın­

Bilindiği gibi, TRT'nin en üst karar organı l l ki­ şilik yönetim kuruludur. Yönetim Kuruluna genel mUdür ve üç üye hükümetçe seçilir. üç Uye de üniver­ site ve yUksek öi�nim kurulları temsilcilerinte oluş­

ma", "modernleşme" gibi. Bu amaçlarla radyo ve tele�zyonun nas.1 kullanılacağı kuramlaştırıJdI. Amaç

turulan bir kurulda belirlenen adaylar lirasından TRT

açıkça ortaya kondu. Az gelişmiş ülkeler mevcut siya­

ile ilgili çoAu resmi statü1ü kuruluşlarca beli ftenen

sal sistemi değiştirmeden gelişmek isterlerse iletişim sistemi şöyle değiştirilip, böyle düzenlenmelidir diye. Bu görüşler Türkiye'de de resmi görtiş olarak ya­ salara geçti. En başta: daha1964 yılında TRT kanunu. na. Mesleki bilind olan kişiler, bu görüşlerin geçersiz­ liğini ortaya koydular. Antak olayın politik yönleri yeterince deşilemedi . Y.KüÇüK'ün deyişiyle "eko­

seçim kurulunca.jki üye müzik� tiyatro, opera, bille adaylar aras.ndan yine TRT seçim kurulunca seçilir. TRT seçim kııulu ise üniversite rektörleri arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek 4 rektör ile Milli GUven­ lik Kurulu Genel Sekreterinden oluşur. En son Iki üye ise Ankara, Istanbul, ızmır gazeteciler amiyetl, Işveren Sendikaları Konfederasyonu, en çok Uyeli iş­ çi sendikaları konfederasyonu, TUrkiye Esnaf ve Sa­

nomistıer. sosyologlar, ve mühendisler, yalnız araçla­

natkarları Konfederasyonu, Türkiye Titaret Odaları,

rın de�il, tekniklerin de tarafsız oldu�una inanır" ol­ du'-.Iarı bir onamda tele�zyon olgusu da tüm boyut­

Sanayi Odal4lrı, Tkaret Borsaları, Ziraat Odaları Birli­

ları ile ele .dınamadı.

en üst organı olarak yayın politikas.nı belirleyen bu

ği temsildierinden oluşan bir kurulda seçilir. TRT'nin "

UPI, AFP ve Reuter. Televizyoo alanında ise filmli UP·TN ile Eurovi�on. Bu bilğunlılığN1 hilberlerin içeriğine nitel ve niteliksel olarak YinSlmanı um· mak nzlaca iyi niyet gösterisi ol..... Biz yalnızca bir "bm v.relim. 1975 yılında televizyonda blrç�u TUrkiye'nin sınır komşusu olmasına rılmen sosyalist

ülkelere aynlan yer yalnızca % 5 iken Güney Amerika ülkelerinin payı % 10.

Televizyonun haber verme i,levinin

önemli bir

başka yönü de "tirafsırlık ve eşitlik" �dın.ı her türlü siyasal

bilwrimin kitlele� iletilmesindeki sıkınc:a­

dır. Uzayı, hiç haber niteliği taşımayan bol laf1� hı­ ber venne adın.ı doldurmak, kitleleri hmeniz bırak­ mıktin temelde fandı olamaz. Telev;zyonun gerçek. leri saklama ve kitleleri semı�yenin sıhbi olduğu baş' ka iletişim araçlannın eline bırakma �nlamın.ı gelen . bu uygulaması üzerinde de durmilk ge.. kiyor. Televizyonun haberler dışında programlanM F· lince. 8u programla"n flh:elilderi üzerinde son zıııran­ larda oldukça duruldu. Ek,.nl"" dol<lunn. ç�u lt·

hal malı filmlerin, dizilerin içerikleri ortaya kondu, .leJti ri Idi. Iyi de yapıldı. Ancak tel.vlzyon .kranlarını dolduran bu dizilerin bilinçli bir pOlitikanın doi�l ıo­ nucu oldu�u yeterince vurgulilll3.madl. Televizyonun geliJiminin doğrudan doğruya dıp ba!unh olmilk zo­

runlu�u yeterinte sergilenemedi. Bu duruma, televiı· yonun kendi öz prognm yapım ve da�ıtım olanaklan öngörülmeden kurulduğu, geliştirilciği ve y�y., Silıt­ leri amınldığı için kaçınılmaz olarak gelindi�i bilin­ melidir.

��� ___ �__ ______ ... ... ... ı..m��...ı...... ... ...... ... ...ı......� _ ..__.u______________..""


EV ilYON U"

' RADYO·TELEVIZYON TOPLUMUN BELIRLI B IR SOSYO-EKO­ NOMIK DÜZEYININ OLDUKÇA GEÇ ORTAYA çınuş ÜRÜN· LERIDIR. TOPLUMSAL GELIŞMENIN BELIRLI BIR DÜZEYIN· DE ORTAYA ÇIKARLAR VE BIR "TEKNIK" OLARAK KULLA· NANA HIZMET EDERLER.

ğilelr. Onemli olan da şimdiye kadar bu de�ilmiydi? TV YAY IN LARINDAN YARARLANMA DURUMU 10. yılda yanrtlanması ge.. ken bir başla soru da televizyon yayınlannelan kimlerin yararlandığı sorusu­ dur. Kuruluştan bu yana telvizyonaıluk yalnızca ya­ yıııı gerçekleştirleek şebeke"in IwrulmaSl, daha son­ ra uruz ithilf malı programlarla yayınların sürdjrülme­ si Silnıhyor. Türkiye'de sayısı 2 milyon kadar alıcı ile 30 milyon kişiye televizyonun ulaştınldığı ileri .sürü­ lüyor. Televizyon yayınını" yapılması, mesajın boşlu­ ğa gönderilmesi. hedefe yani izleyiciye ulaşılabildiği anlamına gelemez. Once fiziksel koşullar engel buna. Televizyon alanına giren bölgelerde birçok köy halı elektrikten yoksun. Buralarda oturanlar isteseler de televizyonu seyredemezler. Televizyon alıcılarını" fiyatlın da ülke .emekçilerine bu yolu baştan tıkıyor. Televizyon yayın alanı dışında kalan bölgeler, u­ laşllma..51 en zor, en az gelişmiş, başka iletişim olanak­ lan en sınırtı, eğitime en çok gereksinmenin olckığu oölgelerelr. Buralarda tüketimi körükleyici mesajların yararlı oLımıyacağl televizyonu kuranlarca da bilini­ yor. lzleyici ile fiziksel ilişkiyi, bağlantıyı kunnak, gerçekte izleyiciye ulaşma anlamına gelir mi? Bu da son bir soru. Izleyicinin sunulanları algılama yetenek­ lerinin geliştirilmesi de televizyonun toplumda bilgi. lenme ve kültür sürecine tek sözle toplumsal yaşama katılabilmesi için gerekli değil midi r ? Bu da son bir soru. Izleyicinin sunulunları algılama yeteneklerinin geliştirilmesi de televizyonun toplumda bilgilenme ve kültür ueeine tek sözle toplumsal yaşama katılabil­ mesi için gerekli deiil midir? Bu konuda da televiz­ yonun 10 yılda getirdiği fazla bir şey yok. Ancak bu olgu izleyicinin potansiyel tüketici olmasına engel de-

TELEVIZYONUN DEMOKRATIKLEŞMESi içiN Buraya kadar söylenenlerden TY'nin 10 yılının bilanço5Unun karanlık bir tablo çizdiği görülmekte. Ancak bu olguya bakıp, TV konusunu kitlelerin yeni bir uyuşturucu su olarak ileri sürmekte yanlış. Önce, bütün olumsuz tabloya rağmen, TV, Türkiyede bir ol­ gu. Sonra unutulmamalı Teknik kendi başına bir ya­ banCllaştınna aracı değildir. Tam aksine, radyo ve TV geniş kitleleri bilgi, kültün ve düşünmeye götii'ebile­ cek birer araç olarak sosyal ilerlemenin hizmetine ve>­ rilebilir. Bu nedenle Radyo ve Televizyonun demokratikleşmesi,genel mücadeleden ayrı düşünülemez. An· cak, güncel görev Radyo ve TV iI�anında bu sürecin soyut bir kavram olmaktan çıkarılıp, somutlanabilme· sini gerektirir.

Radyo TV konusunda demokratikleşmenin ilk adımları elbette, Anten öncesinde başlıyacaktır. An­ ten öncesi önlemlerin ilki ise hukuki düzenlernede TRT'nin sennaye baskısından kurtarılacak bir yapıya yaklaştırılmaSldır. TRT'nin özerk olması bu uğraşta vazgeçilmeyecek bir taleptir. özerkliğin ise yalnızca mali ve idari konulan kapsayan dar bir alandan Çıka­ rtıhp yayın ii'etiminin içeriğinide kapsar 15ir yakla­ şımla ele alınması gerekir. Yayın içeriğinde özerklik, Radyo ve Televizyonculuğun mesleki güvence altına alınmasıyla doğrudan ilişkilidir. Bu�n için özerkli· ğin Anayasa değişikliği gerektirdiği ileri sürülebilir. Biçimsel olarak doiırudur. Ancak, uygulamada Ana­ yasal bir yapıy!, gerek görillmeden belirti düzenleme­ lerle bu sorunun çöiilmesi olanaklıdır. Mevcut ya­ salarda ve di�eryönetmeliklerde yapılacak değişik·

liklerle olumlu adımlar atılabilir. Bu tür de�işiklik­ lerde ilk ele alınması gereken temel önlemlerin ba,m­ da "katılım" sorunu gelir. "Katılım'dan en genel oli­ rak, toplu iletişim le ilgili herkesin (yapımcı, tiketici vb.) bu ürünlerin üretim, dağrtım ve tüketitme süre· cine katılmaları anlaşılmalıdır. Bu anlayış, "iletişim" kawamındaki "iki yönlülüğün" temelidir. Katılımın uygulamada işlerliğe kavuşturulmasının ilk gereği, ile· tişim kurumunda, yani TRT'de çalışanların başta ya­ pımcı kadro olmak üzere yönetime demokratik bir iş­ lerlik içinde katılmalannın sağlanmasıdır. Bu katılı­ mın sağlanması için Kurum yönetim kurulunda "üre­ ticilerin ağırlıklı olarak temsil edilmeleri sağlinmalı. dır. Ayrıca kurumla ilgili kararlarda çalışanlann gö­ rüşlerinin alınmasına özen gösterilmelidir. Yönetim, program ilkelerinin saptanması, personel seçimi ve benzeri konularda görüşlerin belinnesi için bir "tır­ tışma-karar" yöntemi geliştirilebilir. Program üreti­ minde içerik denetimi idari vesayetten büyik ölçüde kurtarılmalıdır. Bu konuda önce ekip çalışması geliş­ tirilmeli, mesleki bilinç ve oto-kontrol yollanyla üreti· ci ekipler içerik b elirlemesini kollektif olirak yapa­ bilmeli, hatta bu konuda, "vedet" yaratmadiin ya­ pımcıların sorumluluğunu ekran ötesinde angaje ed� cek kişHeştirmelerden çekinilmemelidir. TRT, bir tü­ zel kişi olarak kurumlaşmış üretim yapmamalıdır. Katılımın ikinci yönü ise, üretim aşamasında "tü­ keticileri" devre dışı bırakan tek yönlü süreci ortadan kaldınnakt". Bunun içil yönetim kurulunda emekçi sınıf ve tabakalann kendi örgüt temsilcileriyle etkili bir biçimde temsili sağlanmalıdır. Ayrıca, program üretiminde her toplumsal kat­ mandan halkJn doğrudan katılmasını sağlayacak yol­ lar da araştırılmalıdır. TRT'nin Siljhy.ıcağ ı maddi oli­ naklarla delişik yörelerde bu tii' katılım sağlanabilir. Aynca izleyici kitlesinin prognmlara ilişkin tepkile­ rini belirlemeye çalışmak. ve bu tepki\erin açıp w· rulmaSlnı teşvik etmekte düşün ilmesi gereken bir yöntemeir. TRT'nin demokratikleşmesinil önemli bir başka yönü ve "katılım" '" somut anlam taşU11ıs.nın ön şar­ tı da, yayınlarda çoğulculuğun sağlanması olmalıdır. Insan bütünlüğüne saldıncı, ırkÇı, ein aynllğmı körilk­ leyici görilşler dışında her türiü düşünce ve görüşün ekranlarda yer bulabilmesi sağlanmalıdır. SIN I RLI ÇERÇEVE AŞILMALI TRT'nin ve özel olarak televizyonun geleceğine ilişkin düzenlemeler içerisinde kurum içinde sosyal ve teknolojik araştınna birimlerinin oluşturulması ye et· kili bir biçimde çalıştırılması, bulguların açıkbnmaSl­ da önemli yer tutumahdır. Bugüne kadar TRT üzerindeki tartışmalar daha çok kurumla ilgili yönetim sorunları ve yayıncılık ko­ nularıyla sınırlı kalmış,anten sonrası sorunlar büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Kitleleri iletişim sürecine do­ layısıyla toplumsal etkinlikle.. kotıbilmenin koşulı.· rından birisi de anten sonrası önlemlerdir. Anten son­ rası önlemler arasında başta, yoksul halkın, alıcrya u­ laşabitmesinin önlemlerinil de alınması gerekir. Bu konudil, özel vergilendirme, TRT aracılığryli kredi te· mini, alıcı fiyatlarının kontrolü, OIke koşullanna uy­ gun altel tipleri geliştinne ve dağrtma konularıdil alı­ nacak önlemler arasındadır. Sonuç olarak, Türkiye de Televizyonun on yılın­ da, ne yayın alanının genişletme çabalirı ne de yayın saatlerini artınna, geniş halk kitlelerine dönük bir Te· levizyon yayıncılığmın nitel ve nicel gelişimini saila­ mamıştır. Bu koşullar altında önümüzdeki dönemde TRT sorunun bir toplumsal olgu olarak ele alınışı yal­ nızca TRT'nin yönetim sorunları ile hapsedilmemeli, geniş kitlelerin kültii ve diğer toplumsal etkinliklere geçişlnisağlıyacak bir süreç için mücadeleyi içemıeli. dir.

, i


DEMOKRATiK GüÇL�R VE YENi HüKüMET • Meh m et AKÖ Z E R Yenl bükümeıtn kuruluşuııdan beri

qçl .uufının

ve

nun sadece bir yüzüdÜl. Bugünkü hükü­

demokratik güçlerin bu

hükümete ve hükümeıtn asıl sahibi CHP' ye kaqı lzleyecetı poUtlka, genlş bır

"SOSYAL DEMOKRAT PARTILER FAŞIZMİN DEYLET A YGI· TlNDAKI AJANLARıNA KARŞI 'GENEL DEYIMLERLE' GÜ· RÜLTÜ KOPARDIKLARI ZAMAN YAPılMASı GEREKEN ıŞ, TEK TEK HER YöREDE FAŞISTLERİN ORADAKI BE LIRLI S öZCüLERINI AÇIGA ÇıKARMAK VE SOSYAL DEMOKRAT ıŞÇILERLE BIRLIKTE, BUNLARIN HÜKÜMET GöREVLE· RlNDEN TEMıZLENMESİNI TALEP ETMEKTIR."

çevre Içinde deeerlendiıme konusu ol· maktadır. Bu konuda çeşitU görüşler

ve

yorumlar Ileri sürülmektedlr. SÖZ koou· su görüş ve yorumlann önemli bir bölü· mü, Işçi sıruf. hareketinin politikası. üze­

rinde buIanıklıklar yaratabilecek, bu po­

Utlkayı llerid kamuoyunun ve genlş kit­ lelerin gözünden düşürmeye yönelik ol·

dunnakta yarar vardır.

Yeni hükümet, CHP yönetiminin 90n

yalpalamalar

dlZlslnln

sonucunda kurulmuştur. Buıjuva basını tarafmdan CHP yönetldlerlrıln ldşlsel

YENI HüKüMET, SOSYAL DEMOKRASININ BURJUVAZIYLE UZLAŞMA HüKOMETIDIR öyley", CHP bugün hükümetl nasıl

kurabllınlıtIr7 Soru şöyle yarutlanablUr:

CHP, bugün, emekçi halk ldııelerinln

yetersizlikleriyle açıklanmaya ç�ılan

MUllyetç l Cephe'ye karşı muhalefetlnln

demokrat akımın. toplumaı

yenln ekonomlk, toplumaı ve polltlk

bu yalpaIanmalarm temelinde, Türldye'

ulaştııı boyutlarla, tekeld büyük serma·

deatelW elde e_ye çalışıllı tabanın

çöziiırWzliiklerlrıln yanyana gelınesinln Oluşturdulu bqabq bır dengenln Iki

de

sosyal

lld karşıt UIIJUr\I aruında bır dengeyi

koruma çabaa yabmktadır. tllkemlzde

sosyal

demolaui, bem demokratik top­

y&ru a... suıd an muhalefetten Ikııdara yükoelehllınlştlr. Bugünkü hükümet, hem

lumal muhalefetin bır bölümünin Ueri·

demokratik toplumsal muhalefetin, Mil·

temllil edUrnesini ..Ilamaya; hem de bü·

ve daha demokratik bir iktidarın oluştu­

ci, demokmtık talepl�rtnin kendlllinde

Uyetçl Cephe'nln Iktidardan düşüıiilmesi

yük buıjuvazlnln bazı durumlarda. de­ mokraıık harekeıın getişlp güçlenmellinl "reformlar" ve "tavizler" yoluyla dene­ tim altana alma özlemlerinJn destelini elde etmeye çalışmaktadır. CHP yönetimi, sınıf mücadelesinin IÜrekli olarak detiııen koşullanna kendl­ uydurmaya ç�arak, Ild kaqıt un· ıuru da son derece hareketli olan taba­ nuıda bır dengeyl koruyabUrnek için,

rulup lşboşına geııdlınesi taleplerine da· yanmaya çalışarak; bem de te'kelci ser­ mayenin ekonomik ve toplumsal bunah­ mm h.afifletllmeSı, bunaJ.unm faturasuun işçi ve emekçi kitlelerin hesabına Çıka­ nlması. yönündeki istemlerine güvence vererek kuruımuştur. Ancak bu ooktada önemli bır çözüm­

mek ve ayarlamak zorunda kalmıştır.

CHP yönetiminin, bu tür sürekli ayarla­

len taleplerine ciddi ve kararlı olarak sa­

mmnn yanı sım, bir yandan tekelci bü­ yük sermaye çevreleriyle doerudan bal­

lepleri, bUyük burjuvaziye verdili ve ver­

meye hazırlandııı ödünlerl kamufle et­

demokratik toplumsal muhalefeti refor­

yönetiminJn, son yıllardaki bütün yalpa­

nu açmaya yebnemi.ştir. 5 Haziran ve

maye arasında bir denge kurma çabaları, gerçekte sadece, onu sürekli ol&rak bü­

sını

poUtikasmı sürekU olarak gözden geçir­

lantılarıru geliştlrmeye, dl�er yandan da

mlst

bır

çizgiye çekmeye yöneUk glri· şimleri de, ona tek başına iktidar yolu­

II Aralık seçimleri bu gerçeei sayısal

olarak da ortaya çıkarmıştır.

demokratik toplumsal muhalefetin acil

taleplerine dayanmaya çah,m14tlı ve bu

taleplere şu ya da bu biçimde bir kaq:ı­ lık vermek zorundadır. Milüyetçi Cephe­

ve bu sürecin sonuçlanm unutturmak,

y�larda gösterdIgl uzun süıoli bır politik

kararSlZiıklar ve

biçimi ne olursa olsun, Iktidara gelirken

üç yıllık sürekli mevzi kazanma sürecini

duRu izlenimlnl veren bir nitelik taŞı­

sındald durumlan üzerinde bır kez daha

rabllınlı deelldlr. CHP , Iktidara getişinln

yl tümüyle temize çıkanp faıist güçlerin

(GEORGI DıMITROY)

maktadır. Bu durumda Işçi �ının ve

demokratlk güçlerin yeni hükümet karŞı'

metin kurulmaSı CHP yönetiminin emek­ çi halk kiUeleri kaqıandakl sorumluluk·

larını bır el çabuklu�uyla ortadan kaldı·

leme hatası.ndan kaçuımak gerekir. CHP,

bugünkü hükümeti kurarken, emekçi halkın Milliyetçi Cephe'ye karşı yükse·

hip ÇıkmıŞ detlldlr. Tam terslne bu ta·

mek ıçın kullanmaya ç�mıştır. CHP

olan bu yalpalamalar, büyük burjuvazi

tarafından CHP üzerindeki denetlmini güçlendirmek ıçın

kullan�mıştır.

Son

y�, CHP yönetiminin ıliıekü olarak

sala kayma yılları olmuştur. CHP yöneıımWn büyük buıjuvaziyle

lşblrııelnln gelişmesi süred, 5 Hazimn

seçimlerinden sonra daha da hızlanmı,­

Işçi ve emekçlldtlelerin "Milliyetç i Cep­

he'nin iktidardan düşürülmesi" hedefine balladıkları ve bugün kaçınılmaz olarak gündeme gelmiş olan taleplerinin. üzerine

bir sünger çekmek, Milliyetçi Cephe'nbı

Ikııdardan düşürülmeslne dayanarak ku· rulan yenı hükümeti halkın bu talepleri karşıımdaki

sorumlululundan

kuıtar­

mak, ne CHP'nln, ne de, hangi amaçla

tır. CHP, yenl hükümeti kurarken de,

olursa olaın hükümeti onun kunn_m

ler vererek tekelci sermayeyle uzlaşma

dlr.

tır. Dolayısıyle yeni hükümeıtn en kuıı

dan dÜfÜlÜlıneslnl ve yenı hükümetin ku·

emekçi kitlelerin acil taleplerinden ödün­ ve lşblrIItlnl aIalaşbrmayı hesaplaııut·

sözcüklerle yapılabilecek tanımı, " sosyal

demokrtıinln büyük buıjuvazlyle uz!q· ma hükümeti" dir.

Büyük burjuvazi, yeni hükümetin da­

yandııı "hassas denge"den ve kaçınıı· maz olarak bır yöne doRru alırlık ver­ med zorunlulueundan yarar1anaıak, bu­ �nkü kOllullarda CHP yönetiminin her zamankinden daha büyük bır kolaylıkla

desteklemlş olan çevrelerin eUnde detll· Milllyetçl Cepbe partilerinin, Iktidar·

rulufunu, sadece "empeıya1izmm ve bü­

yük .. nnıyenln" bır teqahı olarU gü­

mitüye getinne çabalan, somut nedenle­

re dayanmaktadır. MIIllyetçl Cephe par. tilerl, böylece, emekçi halkın bugünkü hükümete yöneük olan ekonomik, de· mokratik taleplerinin yöl'i.inü de.ittir· rnek ve kitleleri aldatarak oolan bu b\ikU. mete karlı kendi pe,lerlne takmak çma· sındadırlar. Gerid, taşlll partıler, emek· çı halkın emperyalizme ve tekelcl lenna· yeye karşı tepkilerini yenı hükümetin illerine çekerek, çalışan yı#ınlann, bu

denetım altma alınabilecetini, kendisiy­ le daha ba�layıcı bır i,birlil'ine mahlrum edUeblleoetlnl hesaplamaktadır. Büyük burjuvazi, bu hesaplara dayanarak, faşiz­ me tırmanma politikasıyla kendisinin

hükümete yönellk, MC Iktidan döneml·

yerine,

durdunnayı, f14lst tehlike karşwnda on­

ivedi sorunlanna çözüm getiremedl�i or­ taya çıkan Milllyetçl Cephe iktidarının CHP'nin

hükümeti

kurmasını

sa�lamak ıçın genlş olanakIanm seterber etmlştlr.

nin hesabırun sorulmasım ve fa,ıst yuvı­ lann dalıtalmasını öngören taleplerini ian hareketsiz hale getirmeyi hesapla·

maktadırlar. öte yandan, yenl hükümeıın Milliyet·

çi Cephe paıtlleri tarafından ldtlelerin

lamalan ve emekçi kitlelerle büyük ser­

HüKüMET, EMEKÇi HALKıN ACIL TALEPLERI KARŞıSıNDA SORUMLULUKTAN AKLANAMAZ

rına ters düşecek gtrişimlerinln meşru·

yük sermayeye daha çok yaklaştırına so· nucunu vermiştir. Görün�te saııı sollu

Fakat, CHP yönetiminin tercihleriyle büyük burjuvazinin hesapları, madalyo-

yı�mJann emperyalizme ve büyük ser·

gözünde büyük sennayeyle özde,le,thtl­

mesI, hükümetin emekçi halkın çıkarla· laştınlmasma, hükümetin uzlaşmacı po­

ııııkalannın haklı gÖllerllmeslne, çalışan

mayeye karşı taleplerinden caydınlması­ na hizmet edecektir.

MÜCADELE Hiç BIR BAHANEYLE BELIRSIz BIR GELECEGE ERTELENEMEZ ışçi sınıfının ve demokratik güçlerin

bugünkü hükümete karşı tavırlan ise bü­ tünüyle farkhdır. İşçi sınıfı ve demokra­

tik güçler, bu hükümeti emekçi halkın

acil antifaşist, ekonomik ve demokratik talepleri

karşısındaki

sorumluluklann­

dan temizleme girişimlerine kesinlikle

karşı çtkacaklanhr. İşçi suufı ve demok·

ratik güçler, sadece bUyük sermayenin

yeni hükümet ve CHP üzerindeki hesap­ lannı açıea Çıkarmakla kalmayacaklar·

dır. Bir yandan bu görevi sürdürürken, di�er yandan MC partilerinin kunuaya çalışlıA:ı, çalışan yıeınıann antifaş ist ta­

leplerinin doerultusunu bugünkü hükü­

metin üzerinden uzaklaştınna tuz�IıU

da bozacaklartiır. Tam tersine iş('i sınıfı hareketi, yenı hükümetin v(' CIIP'nin.

Demokra'; giiçler� iktidonn titiz denetçileridir YORAYAŞ ' 31 OCA K 1978 . LO

� L__ __ _____ ____________ ____ .... ..... _ __ __ __ _

emekçi kitlelpr I;:arşısındaki sorumlulu· eundan kurtulma, demokratik toplum·


r

sal muhalefetin taleplerini geçlştlimek ıçın bahaneler yaratma girişimlerine hiç bır gerekçeyle Izin vermeye niyetU de­ RUdlr. ömeRln goıılst ç ....ler. emekçi hal· kın gün""l talepleri ıçın genel demokra· tik mücadelenin zorunJulutuou redde. den anlay,,1annı ıôirclirerek. bugünkü hükümeti emekçi kitlelere karşı taşıdıRı sorumluluktan anndırrna girişimlerine ortak ohnaktadırlar. Bu çevreler. büyük sermayenin yeni hükümet üzerindeki de­ netiınin! gerekçe göstererek, devrimci mücadelenin geliştirilmesi ıçın tüm umuttanru, bugünkü hükümetin emekçi halkın taleplerini gerçekleştlrememesine baRlamalttadırlar. Kı!sldn devrimci bır termbıolojinin arkasna gi.zlenerek, bu talepler Içip. mücadelenin beliıslz bir ge­ leceRe ertelenmesine bahane uydunnaya çal"maktadırlar. Bu ç....lerln sözcüsü yayın organlan, yeni hükümetin kurul­ masıyla başlayan dönemin. MC dönemı· ne göre tek farh" özeUili olarak, sosyal demoklasinin yaYdıRı sahte umutların �ft.. _ ... ...�...-.....tflrLıı,,· ... ·'F.-vit hiikiL.

yetçl Cephe partilerinin. emekçi kitlele­ rin ekonomık ve demokratlk Istemleri ıçın mücadelelerini boşuna göstermeyl ve oolan umutsuzluRa sürüklemeylamaç. Iayan sahte "muhalefetl"nIn de keıinllk. le karşısında olacaklardır. I,çl sınıfı ha· reketl, bır yandan, emekçi halkın MWI­ yetçi Cephe'ye karşı taleplerine dayan­ maya çalışanık bugünkü Iktidar yolunu açmış olan yeni hükümetin ve CHP'nin emekçi halka karşı yüklimlilüklerlnln yerine getlrilmesi lçm mücadele edecek; dlRer yandan faşist güçlerin hükUmetin büyük buıjuvazlyle lşblrURI giri,lmlerln· den yararlanma çabalannın önüne çıka­ caktır.

EN KOLAY YOlllAN DE�ll. HEDEFE GöTüREN YOLDAN GIDILECEKTIR I,çl sınıfı bareketlnln sosyal demok· rat bükürlıetlere ya da sosyal demokrat parttlerln buıjuva partileriyle kurduklan knall.ıvon bükiimetlerine kanı tutumu.

Tuzak . . .

TliıkJye MC yönetiminde karanbk üç yıl geçirdi. Tam anlammda yozlaş. mayı ve kokuşmayı içeren üç yıl. MC ortakllAı çözülünce kurulan Ecevit Hü. kümeti, aA�n önoeden öıü1müş üç tuzakla karşı karşrya kaldı... • Tuzaklardan birincisi güvenUk konusundadır. Yaygınbiı Çarptcı bir gÖlÜnUm alan terör eylemlerinm kaynaRı nerededh1· Eylemcilerin daUan, bu­ daklan, kökleri ilginç odaklara uzanmaktada'. Ecevit Hükümeti köklere indik. çe devlette yuva1anmış güçlerle karŞı karşıyagele�ktir. Bugünkü devlet bürokrasisi, terörizme karşı yüıi.iıülecek önlemleri, sola karşı eylem niteliline dönüştürebilecek yapıdadır. Çünkü güvensizliRi yaratan faşistler. güvenU�1 sa�lamakla görevlı devlet örgütlerinin köşeba,lanna yerleş· inişlerdir. Ecevit Hükümeti , terörle savaşunı sola karşı savaşan niteliline dörüştiir· rnek isteyenlere karşı dikkatli olmak zorundadır. • MC Hükümetinden kalan aiır miras, inasa 9.irüklenmiş ekonomidir. Ecevit HükUmeti, yabancı kaynaklardan ivedi borç bulmak zorundadır. Bu ko· nuda en yakın kaynak ünlü IMF'dir. Ancak IMF'nin koşullaraıa evet demek ne saRlayacaktır? Bu soruya kısaca şu yarut verilebıur. - Türkiye'nin yeniden borçlanmasıru sallayacaktır. Yeniden borçlanma, gününü kurtamıaktan başka işe yaramaz. IMF'nin borç vermek için öngördüRü koşullar, mazlum ülkeler hesabına korkunç birer tuzaktır. Bu koşulları uygulayan hükümetler halk YıRınlarını karşılarına al· makta, ama ekonomide gerçek saibRa doRru bir adan bile atmaktan yoksun kalmaktadırlar. Emperyalizmin aRında yaşayan ülkeler, ancak bozuk ekono­ mik düzeni deRiştirerek kurtulabiUrler. Türkiye IMF'nin işaretiyle açılacak yeni kredileri kısa bir sürede yedikten sonra kısır döngüde yeniden çııpmmaya başlayacaklır. OsteUk halk yıj!ınlaruun Y<>iıun mubalefeti. demokratik sol par· tlnin oluşturduRu bükümetin karşısına yıRıtacaktır. ÇOıu mazlum ülkede yaşanan bu olay, kökü dışarda Ennıye düzeninin en bilyük tuzaltlarından birini oluşturmaktadır. Ecevit Hükümeti bu tuzata dıkkat etmelidir.

Rehawt deli� mücadele döMmi meti ... MC döneminin taşıdılı özellikler­ den farldı yanlan olan, yeni unsurlar Içeren bir dönem olacaktır. Birçok yön­ leriyle devrimcilere yeni görevler yükle­ yeD 'fe sadece bu anlamda "yeni" bir dö­ nem.•. Hallon öı:iinıe a'iriiJen bir sahte umut. bır halkm Iktidan olma Iddl.... ,lmdl bizzat kendisi tarafından reddedl· lecektir. Devrimcilere dUşen. hallan Ikti· danıun ancak kendı güçlü kollanyla ku· rulacalının tekrar tekıar ortaya konul· mu. ve bunun gereklerinin yerine geti· rilmesi d<>iırultusunda tavizsiz mücadele­ nin sürdürülmeıidlr." (Devrımd Yol. S. 13.10 ocak 1978) I,çl sınıfı ve demokratik güçler. el· bette. sosyal demokrasinin büyük buıju· vaziyle uzlaşma, onunla elele vererek emekçi halkın ekonomik ve demokmtik baklannı gerUetme girişimlerinin kesin· likle karşısına çıkacaklardır. Bu gtrlşlm· leri her f....tta açıj!a çıkarmaktan, uz· Ia,macılı#ı ber göriUdüi!ü yerde kltıele· rln gözünde mahkum etmekten geri dur· mayacaklardır. Emekçi halk yıj!ınIanna. faşist güçler üzerindeki kesin zaterin, emperyalizmin ve büyük sermayenin baskı ve sömürüsünden gerçek ve nihai kurtuluşun yolunu göstermeye devam edeClOklerdlr. Sosyal demokrat bır ıktı· dann. Iflasını kaçınılmaz olaıak hızlan· dncaRı sahte umutlann yerine, gerçek sınıf mücadelesi bilindnin geçmesi, bu bilincin kökleşlp güçlenmesi ıçın her za· mankinden daha LSrarlı bır mücadeleyi sUrdUnnenin günüdür. Bugünkü hüküme­ tin gerçek muhalefeti, işçi sınıfı ve emekçi kitielerdIr. Buna karşılık, Işçi sımfının ve de­ mok ıatlk güçlerin bUgünkü hükümete l fetleri, hükümetin emekç i karşı muhae halkın acU talepleri karşısındaki güçlÜZ' !üklerini &erglleyerek bu taleplerin ger· çekleştirilmesi uRruna mücadeleyi, yan· iış umutların boıı a çıktlRı zamana kadsr ertelemeyi ısıemek olmayacaktır. İ.şçi sı­ nırı hareketi ve demokratik gUçler, MiUi-

Üç

40 yıla aşkın mücadeleler !Joyunca yete· ri açıklıkta ve kesinlikte ortaya çtkmış­ tır. 4çl sılUfı hareketi bu tür bükümetler kUflasında hjç bır kuşkuya yer bımkma­ yan bir "muhalefet" konumundadır. İş. çi sınıfı hareketinin bu tür hükümetlerin payandaa olması söz konusu edilemez. öte yandan, sosyal demokrat bir hükü­ metin varhAı. her zaman, sosyal demok­ ' rat paJtllerin yöneticilerinin, demokra· tık güçlerin Iş ve eylem blrll�lne. "bırle· şik cephe" fikrine en büyük dirençle karşı koyınalan için bır gerekçe yapd· mlljtır. Çünkü iktidardakı sosyal demok· rat partiler, her zaman, burjuvaziye, emekçi kitlelerin huzursuzluAunu dene­ tim altına almayı ve on1an bıumsel sos­ yalizmin etkisi altına düşmekten koru­ mayı en ıyı kendllerinln ba,arablie",,�lnl kanıtlama çaba.. ıçınde olmuşlardır. Bununla bırlıkte Işçi ..nırı hareketı. "en kolay yolu seçerek kendi';"i aoıyal demokrat hiikümetleri teşhir eden bir propaganda ile ,ınırlama" görüşüne de raRbet etmemiş . bu görüşü reddetml,tlr. (Georgi Oimitrvv, "Komünist Enternas­ yonal'in Yedinci Dünya Kongresine Ra­ por". ARustos 1930. For Unlty of the Working Class Agalnst Fasclsın.s. 4�9) Aynı şekilde, " sosyal demokratiann her kısmi talebine iki kat daha radikal olan kendı talepleriyle karşı çıkmamalanıun opoıtünizm olacafrndan korkutmasına" da kar,ı çıkm"tır (aynı yapıt. s.61). Bu· nun yerlne, gUnün koşullanrun dayattlRı ve geniş emekçi kit1elerin sahıp çıktlRı aclI anttfaşlst, demokratik talepler uem­ na sosyal demokrat lşçilerln ve emekçi· lerln de ortak mücadeleye çaRnlmasın· dan yana olmuştur. Hiç kuşkusuz burada, lşçi sınırı hare· ketlnin talepleri konusunda bir şematiz· me düşmemek gerekir. Bu taleplertn SI­ nırlannın ve düzeyinln, sosyal demokrat partilerln ya da hükümetierin taleplertne göre ayarlanmlSl söz konusu olamaz. İş. çı '11Ufl hareketinin. bır adun bile geri·

• Dllj polltlkads Ecevit HükUmetini bekleyen tuzak da Ilginçtir. Tilrtiye Amerikan sUah ambargosu altındadır. Bürokrat kesimi gittikçe dıha etldn bi­ çimde kap_yan önyargıya göre, amba.rgoyu kaldıracak dlf politika önlemled bir gün bUe yitirilmeden alınmalıdır. ABD 'nin ambargoyu bıskı silahı ollıak kullanma poUtikaSl böylece meyvelerini vermb;tir. Yayım yaq:ıya bwlına, ambargonun kalkması Için gerekli admlar Kıbrıs'ta atılmalıdır. Peki, bu adm1arla nereye doRru yüıünecektii? MC döneminde Wasblng· ton ve Ankara Hüklmetleri arasında bir Ortak Savunma Anlaşm.... onay\andL Anlaşmaya göre Türkiye ydds 250 milyon dolar karşdlRında Amerika'ya üıler verecektir. Yani yuri topıaklan para karşdıRında ABD'ye kimlanacaktır. Kıb· rıs'ta Ankara'nm vereceRi ödünler Amerika'da olumlu karşılanır, Oıtak Savun­ ma Anlaşmasını Kongre onaylarsai MC döneminde kapatıldıRı söylenen Ame­ rikan üsleri Ecevit döneminde mi açılacaktu'? Yenı hükümet bu tuzaRa düşmernek için gereklı önlemleri ,Imdiden dü. şünmeUdir.

Uç tuzak, kökü dışarıda &ermaye egemenlilinde oluşturulmuş, Ecevit Hükümeti Için programlanmış göıünüyor. Bu tuzaklardan sıynlabllmek ustalık ister. Dünyanın ve Türkiye'nın yeni koşullan içinde Ecevit'in bu ustalılı gös­ termesi olasıdır.

sinde kalınmasına razı olamayacaeı ta· leplerl vardır ve her zaman olacaktır. Sos­ yal demokrasinin. I,çl sınıfı hareketinin taleplerini geri bır çizgiye çekme ve Içe­ riRlnden boşaltma girişimlerine karşı sessiz kalınması mümkün deRlldlr. Sos­ yal demokrasinin her somut talebinin karşısında Işçi sınıfı hareketlnin konu­ munun "kaç kat" llerde olacaluu, so· mut koşullar ve görevler beUrleyecektir. Yapılması gereken, bu somut koşulların ve görevlerin dolru olarak çözümlenme· sı ve en geniş güçleri ortak düşmanın karşısında blrleşUrebilecek hedenerin saptanabilmesidir. Türkiye'de bugünkü hükümetin kurul· ması, işçi ,ırutırun ve tüm tutarlı demok. ratik güçlerin önüne yeni ve karmaştk görevler çıkannıştır. İşçi smıfı hareketı, Milliyetçi Cephe döneminin hesabılUn sorulması ve raşist güçlerin yuvalandık·

lan mevzilerden söküliip atılması, fa.,lz· min tınnanışına bir son verilmesi içın adı ve kararlı önlemlerin abnmasırun ta· kipçisi olacaktır. Bu doerultudan her türlü sapmanın karşısına hiç çekinme­ den Çıkacak; genış kitlelerin elblrUglyle sanldı41 taleplerin etrafında ise en geniş demokratik güçlerm dayanışmasını kur­ mayı bede! alacaktır. "Faşist tırmanışı durdurabllrnek. lçte ve dışta gerici mihrakları geriletip yene­ bilmek ıçın gerekli destel!in yalnız ve yalnız Işçi ve emekç i kitlelerde, onlann ,örgütlü mücadelesinde olduA'unu gönne­ yen politikanın zararlannı en aza indire· bilmek, olumlu adunlan güçlendirmek. yanlış ve yetersiz bir poUtika sonucunda faşizmin güç kazanmasını engellemek için eldeki bütün olanaklan kullanmak zorunludur." (TİP Merkez Yönetim Ku· rulu Bildirisi. 14·10 Ocak 1978)

yaRayaş · 31

OCAK 1978 · 1 /


"ÇAGOAŞ BiR ANTiSOVYETilM" CHP YÖNETIMININ, GERICI BUR· I UVA PARTILERININ "MILLIYET· çlLlK" VE BENZERI SLOGANLARı· NI, BAŞıNA BIR "ÇA�DAŞ" EKLE· YEREK KENDIsINE MAL ETME GE· LENE�I, ŞIMDI AKLA YENI BIR "ÇA�DAŞLlK" IDDIASı OLANA�I· NI GETIRMEKTEDIR. CHP YÖNETl· MI "ÇA�DAŞ" BIR ANTIsoVYETIz. MI BENIMSEDI�INI"MI I LAN EDE· CEKTIR? Yenı bükümetin Başbakanı Ecevit, önceki haftanın sonunda, ABD Dışiş­ leri Bakanı Vance lle yaptıeı görüşme­ ler dolayısıyla, Türk . Amerikan lUşkl· leri üZerindeki gö.ıüşlerini açıkladı. Ece­ vit'ln açıklamalan yeni hükümetin Tür­ kiye-ABD lUşkUerine bakış açlSlIUn. Türkıye 'nın dış politikasının geleneksel antisovyet dotrultusunun devamı oldu­ tu görüşünün kanıtlarını içeriyor. Ancak bu antikominist ve antisovyet doeruıtu. Ecevit'in açıklamalarında, geçmiştekin­ den daha delişık ve daha örtülü bir ter­ minolojlyle dile getlrlllyor. YENI YAKLAŞıM Mf? Ecevit'in Vance ile yaptıRı görüşme­ lerde Izledlet yöntem, basında, Türk·

Amerikan ııışkllerinln dUnyadakl genel durum ve bu durumdaki dellşlkl1k.1er açısından açıklanması olarak nltelendi. Ecevit de, önceki Cumartesi günü yaptı­ Rı basın toplantısında, Ikili lUşkllerin bugünkü uluslararası lU'Ikiler açısından ele alındıRını birkaç kez beUıtmek gere. RIni duydu. Vance'ın Türkıye'den ay· nlmasından sonra, ABD Dışişleri Baka· nı'nın, yenı bükümetin bu deRlşl,k yak· laşımını dinledikten sonra derhal karar verebilme olanaRıru bulamadıRı, bu de­ Rlşlkllet deRerlendlrmek ıçın zaman is· tedlRI öne 'ürüldü. Hatte, Türkiye'deki hükümetin Ikili ııışkllerde yenı bır yak· laşımı benimsemlş olması nedeniyle. ge­ lecekte konunun bir Türk-Amerikan zir­ vesinde ele alınmasa Ihtiyacının duyula­ bileceRI ima edildi. Başbakan Ecevit'in, Türk-Amerikan llIşkilerini uluslararası genel durum açı­ undan ortaya koyarken nasıl bir delişık yaklaşımda bulunduRunu deşmekte ya.­ rar vardır. Ecevit'in basın toplantısı, bu konuda yeterli bır açıklık getirmedi. An· nak, Başbakan'a çok yakın olduRu bUi· nen bazı yazarlano, bu konuda Ecevit'in aRzmdan konuşureasma verdJkleri ipuç­ lan. yeni hükümetin yaklaşımı konwun­ da bir sonuca ulaşmak oıanaamı veriyor. TERCÜME ... MIlliyet Başyazan Abdi ıpekçi 'nın,

nuh olduRunu ii belirterek, bu ekono­ mlk Imkanların artınlınası ıçın ıaıepte bulunmuştur. INCE ANT1SOVYE'I'lZM

Bu . yaklaşuru f, Türkiye'nin güvenlik sorunlarnu çözebitmek için dı, politik ve askeri ilişkilerinin yönünün deetşUri. lebileceRInin düşUnüldülü bıçımlnde yo· rumlamak mümkün deetldlr. Ecevit'In kendisi, böyle bır deetşlklletn düşUnül· mesl' olasılıRını, Türkıye'nın NATO'dan çıkmak gibi bır niyeti olmadıRını bellr· terek, kesinl1k1e konu dı,ı bırakmıştır. Tam tenlne Ecevit, NATO 'yu, Türkıye· ABD lll'lldlerindeki pürüzlerin üZerine . yükselterek, dUnya banşına katlfıda bu· lunan bir kurulu, olarak göstennt,tir. Başbakan, sadece, "Türkıye'nın NATO ' ya katkıauun ekonomlk olanaklaria ii·

Ecevit 'In açıklamalan ve Ecevit ın aR· zmdan lanae edilen yorumlar, Türk dı, poUtilwuun "Sovyet tehlikesi" eC..".· sinden vazgeçllet anlamına kesınlıkle gelmemektedir. Tam tersine yenı bükü­ met, Türk·Yunan ilişkilerindeki gerginli· etn ve ABD silah ambargosunun, TürId· ye 'nın "Sovyet tebllkesl" kaqlltndakl "bazırlıklılıRını" azalttıRını kanıtlaya· rak. ABD tutumunun deti,metini 11l1.­ maya çaiııııyor gözükmektedir. Ancak bunu, "Türkiye'nin huzursuziuRu, Sov­ yet tehllkeslnden çok, öteki komşuIan­ nın durumu Ue ilgilidir" gıbı cümlel.,le tersinden söyleyerek, banttan yana bir görünürne bi.irünme ÇabASı içinde y.p­ maktedır. Bu, geçmlştekl lktldariann ge­ lenekael ant!sovyet politilwuun, gUnün koşullarına uydulu düşünülen daha "lo­ ce" ve "kibar" bir üslup içinde dile geti­ rilmesinden başka birşey delildir. CHP yönetimlnin, gerici burjuva par. tUerinln "mlUIyetçUIk" ve benzeri 110ganlannı , başına bır "çaRdaş" eld elde· yerek kendlslne mal etme geleqel1. tim­ di akla yenı bır "çaRda,lık" Iddi.. OLa· sılıRını getirmektedir. CHP yönetıml, "çaRda, bır antlsovyetizml" benim· sedilllnl ml Ilan edecektir'? Şuruı wi· dan çıkarılmamalıdır Id, antlsovy_ hiçbir blçlml "çaRdaş" olmayı başara­ may.cak, rünümüzün ve Ileriye dolru yürüyen dünyamn rıerisinde sürüklenmek zorunda kalacaktır.

dürdülü baakı politikası Cuntanın Penta· gon açısmdan güvenilir bır dost olduRu­ r.u açıkça ortaya koymaktadır.

dır. Bunlardan dolayı Brezilya Carter yönetimlnin G. Amerika'daki sadık baR· laşılı olmaktedır.

CARTER YÖNETIMI VE BREZILYA

MADALYONUN AYDıNlıK YüZü

Ecevit'in basın toplantısı metninin gaze­ telerde yer aldıRı gün. basın toplanhsuıı daha açlk bir dUle tercüme eden bir ya­ zlsl yayınlandı. ıpekçi 'ye göre Ecevit, Türk·Amerikan ilişkilerinin düzelWmesl zorunluluRunu Vance'a şöyle açıklamı.· tır: Türkiye'nin öteki komşulanrun' hız1a sUahlanması, ömelin Yunanistan l1e Türkiye arasındaki dengenin bozulması, Türkıye ıçın bugUn, "Sovyet tehUkesl" ne göre çok daha büyük bir önem kazan­ nuştır, Türkiye'nin "Sovyet tehlikesi" dışlDda güvenlik sorunlarnun çözümü, ekonomlk &üçlüklerinln de giderilmesini gerektirmektedir. ABD'nln bunun ıçın yapacalı ya da yapması gereken şeyler vardır.

Amerikan emperyalizmi Güney Amerika ida yeni oyunlar tezgahlıyor AMERIKAN EMPERYALIZMININ GüNEY AMERI KA'DAKI ETKINLI�I VE BIRÇOK üLKEYI PIYON OLARAK KULLANABILME BAŞARıSı DOŞONOLDO�ONDE, DURUM KARANlıK GÖZüKEBILIR. ANCAK, ÖZELLIKLE SON ZAMANLARDA EMPERYALIZMIN KıTADA GüÇLü' DAYANAK NOKTALARı BULMAYA VE MEVCUTLARINI PEKIşTIR· MEYE ÇALIŞMASI, ANTI FAŞIST VE ANTI EMPERYALIST HAREKE· TıN GIDEREK GüÇLENDI�ININ BIR KANıTıDıR. GeçllRlmlz yılın Kasım ayı başında Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin 12. Kon­ Ceıansı Nlkaragua'da toplandı. Görüşü­ len konular ve kararlar resmen açıklan­ masa da gel.i.şmeleri iZleyerek Amerikan emperyalizmlnin G.Amerika 'da tezgah· lamaya çalıştlRı oyunlan açlRa çıkart· mak mümkün.

üLKELERIN DöKüMü G.Amerlka'dakl ülkeler yöneltildıkle· ri rejim açısından Ikiye ayrılahilir: Bır yanda, G. Amerika ülkelerine karşı her türden dış müdahaleye karşı duran ve bu ülkelerin baRımsızlıRından yana olan Pe­ ru. Ekvator, Panama ve Venezuela, diler tarafta en gerici diktatörlüklerin Iktidar· da olduklan Brezilya, şuı, Uruguay ve Paraguay. Bu çerçeve içinde Arjantin'in konumu apayn: 1973 ydında Amerika Ue kaqdıklı yardımlaşma anlaşması Im· zalayan Arjantin, 1975 'e gelince, ekono­ ml düzenlenip "siyasi partiler ülkeyi yö· netebilecek duruma gelince" ülke ıçınde demokrasiye yenıden dönüşun saRlaru· bUeceRinl açlldıyor. GUnümüzde Ise ger­ çek bır demokrasi olmasa da ülke ıçınde Caşlst &üçlerln Caallyetlerl durdurulmuş ve AriUlUn lota ıçınde hüküm süren ta­ ,ist diktatörlüklere karŞı tavır ıhr duru­ ma gelmiştir.

PIYON: şiLi CUNTASI Olaylar böyle bir geU'Ime gösterirken Amerikan emperyalizmi Kıta üzerinde YVRVYVŞ . 31 OClıK 1918 - 12

amaçlanru çeşitli yollardan gerçekleştir­ meye çalışmaktedır. Amerika açısından gUndeıiıde olan, Latin Amerika silahlı kuvvetlerinl bütünüyle kendi gUdümüne sokmaktır. Bu nasıl gerçekleştirilecek­ tir'? Amerika bunun ıçın görUntüde de olsa, olaya dolayaz olarak karışmak ye· rine G. Amerika'daki gerici Iktidarlar arasında kendi açısından en güvenilir olanı aracıhRıyla bunu saRlanıak Iste­ mektedir. Amaç ayru olmakla birlikte biryandan Carter yönetiminln bır yan­ dan da Pentagonun buna ulaşmak ıçın gelı,tlrdlRi yöntemler Carklıdır. BilindiRI gıbı Pentegon Amerikan emperyalizml· nin ve Amerikan burjuvazlsinln en gerici kanadıru oluştunnaktadır. Geçmlşde ŞIII'dekl ilerici hükümete karşı gerçekleştirilen Pentagon güdü­ mündeki darbe ve bu darbeyi gerçekleş­ tirdlkten sonra 1973 Eylül'Unden beri Ü1. kenin yönetiminde olan faşist Plnochet Cuntası'run Amerikan emperyalizmiyle uyum Içinde hareket edl,ı, Pentagonun bu genel amacı gerçekle,tlnnede kuUan­ dılı plyonun şuı olduRunu açıkça gös· termektedir. Aslında faşist Cuntanın ge­ nemUerinin son zamanlarda yaptlklan açıklamalar Pentagonun ıörllfleriyle ça· kı,maktadır. Gerek toprak açwndan, gerekae polıtık açıdan Arjantın . şııı lIUlIlda çıkan sürtUıı melerde Caşlst Cun· tanın "seferberilk durumunda yanm mllyon Insanın silah altına alınabileceRI" ''PaslOlin dörtte birinin dolal olarak ŞIII'nln etkı alanına girdiRI" yolundaki udugan demeçlert ve Wke ıçınde IÜI'-

Carter yönetiminin yöntemı Ise fark­ lıdır. Başkanılk seçlmlerlnden sonra ye­ ni yönetim, Brezilya'ya karşı tavır alıp Kıtaıun "kontrolünün" Venezuela ve Meksıka tarafından sıRlanması yolunda eetllm beUıtlnce Kıteda yenı gelışmeler bekleniyordu. Fakat gelişmeler Brezilya' nın bu konuda yeniden Amerika 'nın gözdesi durumuna geldilını gösterdi. Aslında Carter yönettml bu konuda ken­ di açısından politik davranmaktadır. Yı­ kın zaman önce Brezilya'da rıÖttermeUk de olsa yapdan seçimler siyasi planda bu ülkeye dUnya kamuoyunda tecrit edll· ml, durumdaki ŞUI'ye ıö,. daha ayan· tajh bır konum kazandırmaktadır. Ekonomlk açıdan Ise, Brediye eko­ nomlsl Amerikan emperyalizminin güdü­ münde olmakla bırlıkte beUl bir ekono­ mlk gelişmeyi göstermesi yüzUnden bu açıdan da dller ülkelere ve özellikle Şili' ye göre daha tercih edılır bır durumda·

Yöntemlerin farklı olup amacın aynı olduRunu Brezilya Havacılık Bakanınan ŞUI'ye ziyaretinden sonra "dostluk baL· lannın güçlendlet ve IŞblrlletnln sallanı· laştıRi" yolundald açıklama açıkça rıöl­ termektedlr. G. Amerika ilerici güçleri açılindan karanlık gözükmektedir. Fajıat olaylar gerektiet gıbı delerlendlrildillln· de, bu konferanala beraber emperyallzm ve G. Amerika'daki Işbirlikçilerinin or· taklaşa düzenledikleri bır takım ııtrııım· lerin aslında ıericl ve Caşist Iktidariara kartı leUşmekte ve rıünden rıüne &Uçlen­ mekte olan halk muhalefetinin butanl­ muı amacıyla yapddtRı ortaya çıkanak· tır. Madalyonun aydınlık yüzünü oıU,tu­ ran ve uluw balıITWZlık ve demokrul­ den yana olan "üçter emperyalJzme ve Caşlst lşblrlikçlleri.e ka'11 mücadeleleri· ni yolunlaştırarak bu oyunlan bo,a Çı' karacaklardır. ınanzan


i

-

DüNYA SENDiKALAR FEDERASYONU ' NUN DOKUZUN CU KONGRES i YAKLA ŞıYOR "SO'LI YıLLARıN UZUN 5()(";UK SAVAŞ DöNEMI, DüNYA SENDIKAL HAREKETININ SAFLARıNDA, HAREKETIN BÖLüNMESINE, DE<:ôl şIK KESIMLERIN KONUMLARıNDA KöKTENLEŞMEYE, SERT B I R IDEO· LOJ I K MüCADELEYE YOL AÇAN GEDIKLERE NEDEN OLMUŞTUR. ANCAK BUGüN DURUM TEMELLI BIR BiçiMDE DE<:ôlşMlş BULUNU· YOR. BASKıN E<:ôlLlM, I LERLEME VE BARIŞ GüÇLERININ LEHINE· DIR."

Dünyadaki ilerici sendikal örgütlerin

uluslararası: örgütü oLan Dünya Sendi­ kalar

Federasyonu'nun

Kongresi

16-23

Dokuzuocu

nisan tarihleri arasında

Prag'da yapılacak.Kongrenin hazırlıklan sürdürülürken, Başkanı

12

Ocak'ta Paris'te OSF

Enrique Pastarino ile Genel

Sekreter Pierre Gensous'un katıldıeı bIr basın toplantısı yapıldı. Basın toplantı­

sında Fransız CGT (Genel Işçi Konfe· derasyonu) Sekreteri Georges

Gensous, Dokuzuocu Kongre'ye sunula­ cak iki temel belgey! basın mensuplarına açıkladı. Gensous'un aÇıkladıel belgeler­

den birincisi, evrenseL bir sendikal haklar bildirgesi tasla!ı, ikincisi ise, örgütün

dolrnltusu ve faaliyeti konusunda bir belge taslatı idi.

E<:ôILIM, BARIŞ VE IŞBI RLI<:ÔINDEN YANA P. Gensous, söz konusu belgelerden

ikincisi üzerinde geniş kapsamlı açıkla­ malarda bulundu ve belgenin taşıdıe,

önemi vurguladı. Gensous, OSF'nin blr­

ııei ve rolüne ilişkin sorunlar üzerinde de aynntıh olarak durdu. Gensous açıkla·

malannd� şöyle diyordu: "SO 'li yıllann uzun so�uk savaş dö­

ANLAŞMAZlıKLAR, EYLEM BIRLI<:ôINI DIŞLAMAZ "Dünya sendikal örgütleri arasında

birçok sorun üzerinde kuşkusuz anla· yış farklan vardır. Bu farklılıklar uzun

süre daha varlıkmı koruyacaktır. Çünkü

bunlar, uzun yıllardar Işçi sınıfı hareketi içinde kendisini gösteren farklı sendika­ cılık anlayışlarnu yarısılmaktadırı".

"Fakat bu farklılıkların, günümüzde, sendikal örgütler arasında normal ilişki­ lerin, eylem birliklrun olmamasını haklı çıkardılı söylenebilir mi? Bizim bu so­ ruya cevabımız 'bayır'dır."

DSF Genel Sekreteri, aradaki önemli farklılıklara ralmen, günümüzde dünya sendikal hareketinin varolan ortak nok· talannın saelam ve ileri bir platformu

arada DSF'nin, yeni olanaklardan yarar·

Plerre Gensous, DSF'nin, emekçilerin

çıkarlannın savunucusu örgütler olmala·

n dışında hiçbir koşul öne sürmeksizin

bütün sendikal örgütlere karşı daha açık olması gerektleıni söyledi. Bunun Ise, daha esnek programlann benimsenmesi­ ni, demokratik işleyişin sürekli OLarak

geliştirilmesini gerekli kıldıetru da ekle­

di. DSF Genel Sekreteri bu görüşünü şöyle açıkladı: "DSF, dünya emekçilerinin ve sendi­ kalannın ortak eylemlerinin daha geniş ölçüde geliştirilmesine katkıda buluna· bilmesi için ortak ilgi konusu olan bü-

Gensous, gelecek kongre ile ilgUi açık­

lamalannda, DSF'nin tüzütünde de bazı defişikllklerin

olabilecetini

belirtti.

Gensous, Dokuzuncu Dünya Kongresi·

nin, yeni yöneticllere, örgütün tüzütün·

de gerekli bütün deelşlklikieri yapma gö· revini vereceelni sandı�ını açıkladı.

Gensous'un Kongre hazırlıklanyla U· glU yaptılı ilk basın toplantısı şu sözler­

Le kapanıyordu: "özetle diyebUirim ki, dünya sendi­

kal hareketinin yenilenmesi yönündeki faaliyetimizi yo�un1aştıra�lZ ve geniş·

leteceRi-z. Bunu yaparken, kendi örgütü· rnüzü de, bir gün mutlaka gerçekleştlre· celimiz hedefe yaklaşabilecek biçimde ele aJacaRlz: Bütün sendikaların tek bir dünya örgütü hedefine .....

Bu durum, uluslararası s:mdikalann iliş·

cevap verebilmek için, kendisini yeniden düzenlemesi, kendisini yenilemes! zama·

nin bu konudaki görüşlerini de şöyle "Dünya sendikal bareketinin ve bu

şik ülkeler arasında işbirlili yönündedir.

lanabilmek ve zamanımızın gereklerine

kileri üzerinde de olumlu bir etkl yap· maktadır." DSF Genel Sekreteri , bunalımın atır­ laşması ve demokratik özgürlüklerin ge­ liştirilmesi ya da uluslararası şirketlere

''Bu yenilenmeyi sallayacak girişim· lerde bulunmaya ve emekçilerin çıkarla­ n do�ltusunda olması koşuluyla,

runın geldil!i görüşündeylz.

karşı ortak cephe oluşturulması istemi·

bizim dışımızdan gelebilecek Istisnasız

dinsel, örgütsel ve diter farklılıklann aşı· lamaz engeller olmaktan çıktıtım da be· lirtti. Gensous, ulusal, dinsel ya da kıta·

OSF KENDINI YENILEMELlDIR

şöyle sürdürdü:

reklilik, sendikal yaşanunuzlO bütün alanlarında dönüşümlerl, yeniden düzen­ lemeleri ve düzeltmeleri Içermektedir."

şirketlerin) bütün ülkelerin emekçileri

ra�m('n, uluslararası yumuşama ve deli·

di. Gensous açıklamalannı daha sonra

lecek duruma gelmesini istiyoruz. Bu ge­

için yarattıkı ortak sorunlara karşı etkin ve anlamlı bir iş ve eylem birlilinin

açıkladı.

sal düzeylerdeki birliltçi yakınlaşmalann böyle bir temel üzerinde geliştlRtni ekle·

ÇALlŞMALARIMIZI Yo<:;UNLAŞTIRACA<:ôIZ

temlerinde ve örgütlenme yapısında, gü­

muştu. DSF, özellikle Batı Avrupa ülke­

ve banş güçlerinin lehined1r� yine baskın

Jnin güçlenmesi ile, ideolojik, politik,

nümüz koşuııannın taşıdıtı deRişiklikle· ri, çeşitlilikleri ve olanaklan Içine alabi·

daha büyük bir esneklik, daba büyük bır görüş genişliRi dolrultusunda olacaktır.

lerinde uluslararası tekellerin (çokuluslu

kurulabilecelini savunmuştu. Bu amaç­ la, so�uk savaş yıllan sırasında DSF'den kopanlarak kurdurulan 'Uluslararası Hür Sendikalar Konfederasyonu'na, ve Hıris­ tiyan e�'ilim1i sendikalan biraraya geti· ren Dünya İş Konfederasyonu 'na lSrarlı çaanlarda bulunmuştu. Gensous, DSF'

eliUm, haU pekçok engelin varolmasına

BıZ, OSF'nin, kendi bedenerinde, yön­

yük sorunlar üzerinde bir tartışma ve demokratik bir görüş alıŞ verişi aJanı ha· ııne gelebilmelidir. Ayrıca DSF'nin ör­ gütlenme yaplSloda, sendikal harekette· ki del!işlkiikieri, hltab eltll!i kitlelerin büyümesini ve genişlemesini, üye örgüt­ lerinin olgunluk düzeyini daha iyi yansı­ tacak yenJlenrneler yapılmalıdır."

oluşturduRunu belirtti. DSF'nin, bugt ine kadar, uluslararası düzeyde faaliyet gös.­ te,en sendikal örgütlerin eylem birli�ni sallamaya yönetik önemli girişimleri ol­

nemi, dünya sendikal hareketinin safIa­ nda, hareketin bölünmesine, de�işik ke· simlerinin konumlannda da köırtenıeşme ye, sert bir ideolojik mücadeleye yol açan gediklere neden olmuştur. Ancak

bugün durum temelli bir biçimde deliş· miş bulunuyor. Baskın elilim, ilerleme

eı sonucuna ulaştıklanna açıkladı. DSF Genel Sekıeteri, yenilenmenin hangi an· lamda olacaeı sorusunu da şöyle yanıt· ladı: "Yenilenme, daha genış blr açılım,

bütün girişimlere katılmaya hazırız."

Gensous, daha sonra, dünya sendikal hareketinin tümünün bu bUince ulaşma· sını beklemeden de, yaklaşan kongrede

yapılacak tartışmalann ışıtmda DSF'nin

kendisini yenilerneye başlaması gerekti-

Begin sömürgeciliği diriltemeyecektir! Mısır'la 16rail arasındaki ilişkikrde başlayan yumuşamamn bozulmasın· dan ""nra tamflarm birbirlerine karşı çıkışları yeni bir aşamaya ulaşıyor. Se· dat'ın, "bir avuç Amp topraRını bile ısrail'e terketmeyeceklerini" ilan etmesi­ ne karşılık. siyonist yönetimin başı Begin de işgal altındaki A rap topraklarU1lJ yerleştirilen ısrail yurtlaşlannın "birinin bile yerinden edilmesine razı olmaya' co'rnı" açıklayarak ilişkileri en sert noktaana getirdi. Begin'in Arap topraklanna yerleştirilen ısrail'liler hokkındaki açıklama­ sı. s;yonirt yönetimin bu topraklar üzerinde bir sömürge düzenini yerleştirme niyeti içinde oldu'unu açıkça gö&tenniş oldu. Imıil yönetimi, açıktan açıla sömiirgeciliRi diriitmeye çalışmaktadır. Işgal altındaki Arap topmkları üzen'n­ de kurulan sivil yerleşim kolonileri. ulustarama hukukun en temel ilkelerini ve uluslararası sözleştMleri ayaklar altına alarak oluşturulmuştur. Bu kolon;' krin hiç bir gerekçeyle -ıeşru IÖsterilme8i mümkün delildir. SiyoniBt yöneticiler, işgal altındaki Arap topraklannı koloni/eştirme ça­ balannı, bu topraklann Yahudi ulusunun, kendilerine "peygamber ohitlen'yle" teslim edilmiş "kutaı/ IXJr/lklan" oldugu gerekçesiyle hakhgöıterme çaba.m· dadırlar. Begin yönetimi, böylece, ısrail halkmm SCJlJGŞÇI politika karşısında besledi'i nefreti dalılmak, Ortadolu sorununun acil bir çözümü yolundoki is· telini dizginlemek istemektedir. ısrail halkının lıtutlllJ l aıydılı delerlen'n sönlii· rül�siyle bedenrnek istenen şovenizm dalgası, saldırran siyoniıt çevrelerin maceracı planlarını komufle etmek amacıyla kullanılmaktadır. Ortadolu konusunda bulunacak çözüm. hiç kuşkusuz, Ortadolu'OO ya­ şayan bütün halkların meşru haklarının tanınmasına dayanacaktır. Bu hakların başında, Filistin halkının. kendi balımslZ devletini kurma hakkıgelmektedir. Bu arada. /srail lıalkı dahil bütiin Ortadolu halklannın, böIıe toprakları üze­ rinde m tan·h.l ve kültürel deRederini delerlendirme hakkı garanti altına alı­ nacaktır. Fakat, Ortadolu halklar,nın adil ve yararlı bir kültürel işbirliline ue alışverişe duydukları gereksinim, hiç bir biçimde şu ya da bu ı'Ş#l' planının gerekçe6i yapılamaz. Begin';n ve siyonut YÖMtimin, dünyada çoktan moh­ kum olmuş sömürgeciUli yeniden diriitmeye girişmeline izin ven'lmeyecektir.

YURUYUŞ · 31 OCAK 1978 · 1 3

i

.� ,


i

i i

KA TıLANLAR:

1 977 DE KAR iKATOR

Tan Oral, Turhan Selçuk, Turgut Çeviker YöNETEN:A lper UYGUR

UYGUR: Tan Oral, 1977 yılında Türkiye'de karikatÜfUn durumunu ge­ nel olarak nastl delerlendiriyorsunuz?

ORAL: 71 yılı ı. ve 2. MC iktidarlarının yaşandı�ı bir yıl oldu. iki tane de seçim geçti bu yıl içinde. Sözünü ettilinıiz iktidarlar döneminde, ülkede temel ihtiyaç maddeleri piyasadan çekildi, kuyruklu arttı. öte yandan başba­ kan "kim ne istiyorsa söylesin, bir araba "öndereyir.ı" diyordu. Mwn ışılmda oturuluyorou, yine aynı başbakan, iki ay tonra herşey tamam diyordu. ''Dili­ mizi trilyonıara alıştırabm" diyordu. Aradan bir ,üre geçince 70 &ente muhtaç oldulumuzu açı.klıyordu. Yine bu başbakan, iktidarının .on rününde. "insan­ lar sabah başka türlü söyler. öllen batka türlü, akşam başka türlü" diye veciz sözler söylüyordu", Olke ekonomik darboAuda uışmı,tı. Can JÜvenlili, eRi­ tim özgiirlü1ü kalmanuşken . her gün bir insan vurulwken, yine bu iktidarın .orumlulan banştan, kardeşlikten .öz ediyorlardı. Bu örnekleri uzatmu. mümkün. Somu tlarsak ; bun1an malamaktaki amacım,-iktidarın "ieraatı" ile, sözleri arasında, vaatleri ile, yaptıklan araaandw tutarıızlıRı vurgulamak iıte­ dim. Bu bizi şuraya götürüyor, yıl boyu .üren bu tutaraızlıklar, bence 77 yılı mizahının, hele çizgili mizahının, karikatürlinün, ana özelliklerinin kaynalı oluyordu. Zaten, karikatürün· ve mizabın doRma nedenlerinden bir tanesi de, toplumsal ilit'in zedelenmesi, mizab böyle ba,lıyor. Elki deyimle "ahde vefa" sızlık gösterildiAlnde karikatürcülerin görevi, i,levi ba,lamış oluyor. 77 yılı da, bu bakımdan, mizab çizerlerine, tükenmez olanak aaıladı. Etkin bir mizabın, amacı bir mizahın yıl boyu çizgilenmesine neden oldu, ,özünü e..ttiRim iktidar­ lar. UYGUR: Bunu örneklerle DUL! somutlltyabilirsiniz?

ORAL: En azından şunu somutlamak mümkün : ıktidarların kısaca ,özünü ettiRim uygula.nu.lan, kaçırulmaz bir şekilde, toplumsal muhalefet, halk mu­ halefetinin yolunlaşmasına neden oldu. Ve bu muhalefet, mizabın, karikatü­ rün yayıuılatmaanı da zorladı. Bu zorlama büyük gazeteleri mizah sayfalan yapmaya ,ötürdü. Hemen hemen hepsi, birer ikişer, kimi haftalık, kimi günlük mizab sayfalan düzenlemek zorunda kaldılar. Bunun sonucu da, doRaldır ki , bir çok yeni çizer, bu sayfalarda karikatürlerini yayınlama olanalı buldular. n

UYGUR: Peld., Twhan Selçuk, aiz karibtür yayınları, karikatür kitapla· konu.sunda neler söyleyebilirsiniz?

SELÇUK: Karikatür' kitapları, çolunlukla Karikatüreiller DemeRi'Din çıkarttlRı kitaplar oldu. Her sergi' vesilesiyle, hemen hemen, bir kitap yayın­ landı. Mesela, "çocuklar Yaşuın" ', "Sallık Sorun1an", İzmir Tabip Od8.llyla beraber, ondan sonra, Akşem Yarı,m.uı, "Barı, ıçin Çizgiler. ... Bir de karl· ' katlircüJerin kımdi yayınları vardı, metela, Semih BaJçıoRlu'nun "L.MC" kita­ bı, Yalçuı Çetin'in "Doaya"u, bunlar çıktı arna, ömelin Batı'daki iibi, zen­ cin, iyi bukıb kitaplarolmadı bunlar, çok ucuz kitaplar, kallUan pek iyi ol­ mayan kıtaplar ... yani eaJdsi iibi devam etti diyebillriz, Bu arada, çıkarılacak kitaplar da var meaela Milliyet yayınlarının Semih Baloollu'nun, Ferruh Do­ tan'm, yanb, bilmiyonam Tan Oral'ın da kitap yayınlama oluılılı var.. Eaki­ line ıön, bir art� var 1977'de karikatür kitaptan bakımından_ Çok önceleri, vaktiyle bir kitabın çıkınua olay oluyordu nerdeyae .. Benim hatırladılım, Ce' mal Nadir'in bir iki a1bÜnlü,Mim Uyku.u'un bir albümü, Semih'in, Ferruh'un albümleri, bunlar bir Itme, iki aene, hatta üç sene arabklarla çıkartılmı, kitap­ lar. Son otuz�tuzbe, yılı dü.şününek,ıon bir kaç sene içerilinde çıkarılan ki­ tap, geçmi, otuz aenede çıkan kitaplardan daha fazla oldu sanırım, yani bir hareket var. UYGUR: Buna ralmen ,öyle bir ,ey IÖyliyebilir miyiz? Karikatür ki­

taplarınm yaymınm evvelkine oranla daha yoaun olmuına raamen, Türkiye' deki politik ortanun ııcak.lıRı karikatür olayırun daha çok günlük ,azete ve darıilerde yoRun.lqmaıwu ,etirmiştir. ve 77 'nin karikatürü daha çok bu tür karikatlir olmu,tur, diyebilir miyiz?'

SELÇUK: Evet, Cemal Nadir bu günlük karikatür tutkUlUnu getirdi bUl­ ıumıza, tonn bu devam ettirildi . Genç bir kuşak vardı, onlara bawıda yer ve­ rildi. Fakat bu yalnız birkaç gazetenin kapaamında kalıyordu. 60'lardan sonra biraz daha arttı karikatürcü ve çizgi romancı sayııı. Günlük gazeteler de yerli çizıi roman1ara .ba,ladılar. Fakat 12 Mart'a gelmeden önce bir tufiye geçti. KarikatürcüJer günlük gazetelerden taafiye edildiler, uzeklaştınldıw. Belki bir iki karikatürcü devam edebildi , yahut etme imtirunı buldu. Ama 77 yılı ba,1anııcından bekarsak duruma, bir karikatlircü bolluRu var günlük gazetelerde, dergilerde. Politika gazetesinin çıkı,ında başlattıRı bir şey, bir gazetede bir kaç karikatürcü beraber çalı,ma olanalını buldu. Daha sonra Milliyet, Cum­ huriyet de bir kaç karikatürl.t birden çab,tırmaya batıadılar, günlük rıkra ya­ zarları e;ibi. ORAL: Arada ,öyle bir ,ey ıorabllir miyim? AJlında benim hatırladı­ Lım gazetelerde tek karikatürcü çalı,tırmek gelenek libiydi ... Ildnci bir karl­ katürcü, hlin olarak aynı gazetede çab,amazdı. Bu gelenek galiba kırıldı .. SELÇUK: Tabii, gücenireli tek çalı,an karikatürcü, birilli işe alındıRı zaman, "acaba biz yeterli delilmiydik" gibilinden ... Şimiii bu 8f1lmış bir du­ rumda. Meııela Politika p.utesi çok karikatürcüyle ba,ladı Ilk çıkışında. O baflattı bunu. Bir de gazeteler mizah sayfaları çıkartmaya ba,ladılar bu 77 yı­ lı içinde. Bazılan haftalık, bazıları günlük oldu. Ve karikatürcülerin çoRalma­ IlJlda Karikatlircüler Derne�i'nin büyük payı oldu. Hatta günlük gazetelere bile etkili. olmu,tw, yarı,malarla. Ba,ta Nureddin Hoca yarı,masıyla pek ile;ilen­ miyorlardı gazeteler, fakat sonra iiderek sayfalarında büyük yerler vermeye başladılar. Ve Karikatürcüler Dernell'nin üye,i de, 200'ü geçmi, dwumda. Yalruz dikkatimi çeken 'u benim, Tan demin deRindi, 1977 yılının yoRun politika olaylarının karikatürü naııl etkilediRine, karikatürün bir hız kazanması olayına. Mizah sayraları çıkıyor aazetelerde, genç karikatlircülerin çalı,ma olanatı çok, getirdikleri zaman bu ..yfalara karikatürleri konuyor. Şimdi, dikkatimi çeken ,uydu, dışarda da Içerde de 'u, bir "sergi karikatürcÜlü" tipi

l'URUYUŞ - 3 1 OCAK 1978 - 1 4

-��-=- -------�-�---

doldu. BakıyorlWlu, bir IIergide çok güzel karikatürlere rutlıyonunu. Oıay· lara çok iyi bir açıdan bakılmı,. Çize;i yönünden de çok iyi çizilmi,. Fakat 1940-46'lerin çalışma ,evki ve ....kı yok şimdilerde. Seqi için getirilen karika­ türlere bakıyorsunuz, hiç adını duymadılınız bir çOk karikatürcü, pyet ol­ gun, iyi karikatürler vermi,ler. Gazetelerde mi.ı.ah ..yfaları çıkıyor, karikatür bekllyoflunuz buralarda, aergilere getirilen karikatürlere rutlıyamıyommuz. Bu neden böyle oluyor? Heyecan ekli.klili nı p1iba. Meaela ben, ki o zaman­ lar diler arkada,lar da öyleydi, ,ötürd\ilümüz bir karikatürün bir derride ya­ yınlanmaaı , gazete bile detil, büyük bir olay olurdu bizim için, büyük. bir be­ yecan vesilesi olurdu. Çıkmadıaı zaman, bir tane daha, bir tane daha ... Şimdi dikkatimi çeken şu oluyor: Meaela ,enç, yeni ba,lanu, bir arkada, bit karika­ tür getiriyor, o hafta karikatürü yayınlanmıyor, belli iyi bit karikatür olmuma kar,m, yer olmadılı için O hafta lirmiyor, ya da, ortama, politik döneme 1Ö­ re, konmau sakıncalı görülüyor ... ya da batka bir nedenle, iyi olmMl.,ı lçiıı konmuyor. Fakat o arkada" ikinci bir karikatür daha ,etinniyor. Ve o karUta­ türün yayın1anma.mı1 bekliyor, o yayınlaıwn, ondan 1001'& bit tane daha ıeti­ ririm diye. Ben burada bir heyecan ebiltlili görüyorum: Bu durumda, ,unu söyleyebilirim, yeni karikatür'cüler içinde çok yetenekli kitf,ler nı ama, ıun­ lük ,azetelerde çalı,abileoek, çok nefetli, karikatürcü pek az. Bu .olutu tqı­ yacak , günlük bir gazetede ,ürekli karikatür çizebilecek kltf, az ka.rikatürcü or­ dUlunda. Yalnız demeRin iki yüz üye.. oldulu d",Unülüne, bunun da ötelind. 400-600'e çıkartabiliriz bu aayıyı, bunlar aruanda üçiJ-betf, ,eçmu &ibi leU­ yor bana iÜDlü.k ıazaleyi ıötürabilecek olanlar ... Kendilerini denemi, bui Jd­ şller, 8ÜJtlük gazetelerde çalıtabiJeceklerini ıöaterdiler.. bunlardan IDM8la, en soluklu,u olarak berı Tan Oral'ı gördÜlp ... Daha ilk batladtlında giinlük bir p­ zeteyi rahatça ,ötürebilecek bir &OluRa sahip oldulunu ,ötterdi . Bunun ya' nında bit iki isim daha ..yabiliriz ...

ORAL: Bunları da sayın da ben ya1ruz kalmayayım ... UYGUR: Turgut Çeviker özellikle bu konuda ekleyecıelinlz bir ..,,1er var mı? Bir de ,unu sormak iatiyorum, ıazete karikatürünün etkiDIili kODU' IWlda da ne JÖyleyebilininiz? Kitaplar üzerinde, zorlayıcı. düıtücü., uyandıncı bir güç olmuş mudur? çEVIKER: Bu yıl ,azetelerde, özellikle 76'da ,örü1meyen mi.uh ..,.Ia­ ları vardı. Sanınm Milliyet 76'nın NiSan'ında ba,ladl, 76'da miub aayfa1an yoktu . Peşinden Vatan gazetesi. Pazar IÜDleri bir ..yfa ''Pazarlık'', Cumhuri· yet daha sonra "Ciddiyet" adıyla, Ayrıntıb Haber " Dümen" adıyla, bir mlsah 18yl&II çıkarttı, bu ..yfa daha sonra küçülerek, e;iderek kaybOldu. Bu arada, 18R gazetelerde de .ola karşı çizerı mizah _yfalan vardı. Bayrak'ta, Milli Gazete'de, Son Havadi,'te... Bunun dıtmda sola kar,ı da yeni yeni mizah d ... ıgiai dsimleri duyuldu. Bunlar iki üç aayı çıkmayı bataran "'I'ettere", 'u anda 22. 88yıyı bulan "Caylak ", bir de yine 16 ..yı yapabilen "Zülıtü" YUdI. Şu anda ancak "Çayiak" çıkıyor. "Deve" adlı bir Tercüman yayını da, 2. tayıdan sonra yok oldu. Akbaba bilinen çizgilini ,ürdürdü, diRer derıiler Gırg:ır, Çai..." Fut idi. Akbaba 7 7 'nln ıon sayııından tonra da kapandı. Bu eenellerneden pzete karl­ katlircülüRünün etkinliRine ııeçmeden, gazetelerdeki ve mlzah deqplerindeld karikatürün niteliRine delinmek istiyorum. özellikle demobat ve ilerici '&Se­ telerdeki karikatürlerd,n karikatüriimüzün ıenel panoramaaı içeninde, bilinen usta karikatürcüler dı,ında öne çıkan isimlere rutlıyamadık. Ancak, Hulet 76'da b.,ladl, 77'de o çizgilini ,ürdürdü, Seydw zaman zaman ,örüldü, yani mizah sayfalarının 'u anda ortaya çıkarttlRı bir isim göremiyorus. Yalnız bill­ nen isimler ve demeRin tomar tomar ,ötürdlitü karikatürlerinden bu.lan. sal gazetelerde ise, Iola karşı çizilen karikatürler için olumlu bir tey .öylemek ke­ sinlikle imkanıız, düzeyliiz, yetenekaiz ve çaldı,ı dütüncenin saplantumda bo­ calayıp dwdular. Yaptıkları sadece küfretmek, toleuları anarşiat, tabllı, bı­ yıklı gö,termek, gibi motinerle .ola karşı, özellikle de Ecevit'i ve lo.ya1iıtleri hedef alan karikatürlerdi. Gazete karikatÜfcül\ilünün �tldnliRlne gelince, bence karikatür gazetede, günlük yaratılır. Sergileri yadaınuyorum, kaldı ki sergiler karikatÜfcüJiillin ten­ liRI, düRün yeridir. Fakat sergi karikatürcüliilünü karikatürümüz için aanrb görenler de var ... Ben bunu ,öyle yorumluyorum : bizde özellikle, Anadolu in­ ..nı, di!#üne, demele giderken, hep yeni eiyaUerinl e;iye: &ider, bu IIerıiler, ya' rı,malar da karikatÜfcülerin ulu,lararau düzeyde ol,un, yerel düzeyde o1aun, birle,tikleri, bir toluk aldıkları yerler gibi ,eliyor bana w llderkerı en IÜ%el eL­ blııesini e;iyiyor, yanl en iyi, en güzel fikrini, en güzel çizIIsini, en bUyük ema­ Rini orıa aktanyor w dolayıııyla, kalıcı oluyor.


i ORAL: Şu aerıi me.elelini biraz açmak istiyorum. Beraller, .dı üzerinde puar yeri libi. Ama ka.r:ikatür 8elIi1i tek h."m. toplumaal etki ,örevini yete­ rince ,öremes. Bir kaJ:ikatüriin mutlaka b&alı ol.mul, deqide, baanda yer al· mua ,erekir. Ama lerJÜer, aanki malı olanın malını ınmınaaı libi, bütün karik." tür üretenlerin biraraya toplanıp ma1.1annı IUUduklan bir yerdir. Ben böyle ,ö­ riiyonım. Bunu biraz da qmı, durumda Türkiye'de karikatür lUlÜeri. Çünkü bu Mr1Uer ,eneIlikle ldtaplqıyori kitap halinde toplanıyor. Hem belge olarak Uerki yıllara kalıyor, bugünün topoıırafyuıru çizmeti açlllndan, bem de bütün bu .arıiye katılan Anadolu'nun çetitli yerlerindeki , dünyanın çeşitli yerlerindeki. çizerterin birbirlerinden baber almalanna aallıyor. Yani burada açalan her .erginin kitabı, anında bütüo dünyadaki ilgili kitilere, yayın ortan­ ıanna ft kaıik.atürciilere daaılıyor ve böylece Türkiye'deki ve dünyadaki taıi­ "türeiller biıbideriyle haberletınlt oluyorlar.

inIanJar

çEvIKER: Bir de ,U nı IIelJilenn rolü araanda; _ratterin .üreldilili. Karikatiireiiler Demeli'nin orpniz.uyonundan geçiyor. Karikatüreüler Der­ neti olmua, bu Ergi ah4kanhlı belli çizerlerin, amatÖl', bu iti .ftD arkada,· ların belli olanaklan Idtieel olarak zorlam.a1arıyl. ıerçekle,ebilir. Demek ka· nalıyla bu devinen bir olay haline gelince 'u çıkıyor ortaya: Dernek, ijyelerini,

belli konu1ard..a eergilere ça4ınyor, dolayu:iyle, hiç hesapta olmayan bil' arka· da, kaıikatiirciilüA"e yöneliyor. Yani terıiler karikatürcünün yeti,mesini aalb· yor bir bakıma.

SELÇUK: Tan, u önce, birşeyden babeetti, konu genellikle güncel bir olay oluyor, ça4d&.f bir ıorunu diJe ıetiriy.ot, böylece günün olayı, yılın olayı üu:rine karikatür çiziliyor Id, bunlar da buuıa yak!.attırmı, oluyor karikatür­ cü:yü. Sonuç olarak lfU çıkıyor burda, ,enç karikatmeiller tergiye daha çok iJ· ci g&:teriyorlar, yan,m.al.ara ft eerıilere, ama bnana daha u ilgi ,ötteriyorlar.

ORAL: Sanıyorum bUnun nedeni, buuıın bu lÜDe kadar bu konuda ,ös­ terdili titizlik, biru (ÜVenlerinI kırmı, çizerterin. Son geli,meleri de dolru delerlendirememi, oluyorlar, balbukl demin de itaret ettilimiz libi, eski ti­ tWilini bUl.D terketmi, durumda. Daha rahat kullanabillyor.

SELÇUK: Nedenlerinden birili de 'U: bu çok satililı dereiler genç karl­ katiircii.leri çbıi romana yöneltti. Karikatür u bu derıilerde. ÇOıunlukla çbci roman bütün. _yfa1.anru dolduruyor. Karikatürcüler de çizd roman1a da­ ha çok ilgileniyor. Çiqi roman çizme hneline kaptbyorlar. çEVIKER: Bir d. derıilerin yöneliti var, "'u tm karikatiirü basar', ",unu bumaz" gibi bir tutlandama JÖZ konum...

UYGUR: Tan Oral'm da bu konuda eklemek i.tediti bir lIt!y var mı? Di­ Ler karlkatm etkinli.lderi konUlUDda? Serıi, �taP dlflDda... ORAL: Şöyle JÖyleyebillrim, timdi bir çalı,manın etkin olabilmesi için, belli bir bütmı.ellili taflDlUl gerekiyor. Bütiiıuellili ta,ımayan bareketle­ rin, iltenen etkiyi yarataealmı &aDınıyorum. Şimdi Türkiye'de, deminden beri konuttulumuz 77 yılının karikatür olayına ba.ktılmuzda, bu çeşitlemeyi bir ölçüde ııöriiyoruz, ,öyle ki bu çetitleme, sözünü ettilim bütünsellile olayı gö­ türebiliyor. Şimdi, çellitlilili ve yaygınlılı açısından bakaraak , her karikatürcü 77 ytb boyunca adece politik konulan, günlük. aktüel politik konuları işlemiş olaydı, bundan ba,ka birfey yapamamı, olsaydı, bu bütünsellik &atlanama­ mı, olurdu. Oy. yapılanlara baktılımızda ,untan görüyorum : Meaela Çocuk Urgeme- Kurunwnun düzenledi;;i " Pantolon" yan,muında küçük. ço­ cuklar çalıımalarından başlıyor, ı,çi Killtür Demeli'nin düzenledi�i işçiler aruuıdakl bir yanıma ile devam edebiliyor, genç, �tÖl' karikatüreÜıerden. proCeayonellere kadar böyle bir çeşitlilik taşıyor. Konular açımıdan baktlRı­ mızda bu, "banş" konusundan, kadın sorun1arına kadar, halk aal:lıImdan de· molu" ve ÖZfÜrlüte kadar çetitlilik ta,ıyabiliyor. mler bir açıdan ba.ktıA:ı­ mızda, bu çalı,malar yalnızça ülke çspında o1aaydı yine bütüneelliAi satlan· mamı, olacaktı . Yine bakıyorum, 77 yılınm karikatür olayı Türkiye çapında da kalmamış, yurt dıflDda tergiler açtlnu" başka ultulardan çizerterin katıldı­ Iİ yan,rnalar yapılmış. Bir de" yine, bütünsellik açwndan, yalnızca eergilerle bl.r:nam.ı,tır 77 olayı ; lergiler libi, karikatm albümleri , m.izah aayfalan, toplu­ luk kar,ıauıda ka.rikatür çizme, portre karikatm çizme, hatta erev yerlerinde, fabrika duvarlann.a karikatür çizmeye kadar yaygınlaşmıştır. Ancak bütün bunların oldulu bir karikatm olayı bence bütün.aellik içerir.

UYGUR: 1'ur(ut Çeviker, terıilere detindik, özellikle .ercilerin di.iu­ yini na.sı.1 delerlendiriyonunuz, bir de buna ballı olarak gazetelerde veya der' Iilerde karikatür üzerine çıkan yuılar haklonda neler JÖyleyebilirliniz?

çEVIKER: 77 'de 12 oerıi .çıld•. BunJann herbirioi. ..... yukan ayn bir konUlU nrdı. Bu lef'Iiler ayrıca 29 yerde de tekrarlandı. Bunlar içe· ünde ulu.dararua nitelik ta,ıyanlar vardı, melela Panı'te UNESCO salonla·

.....

nndan

bir Lanelinde çalda, Türk karikatürü .erıili "CARICATURQUE"

adıyla, 1 Eylill Ban, lÜDü dol.ayıaıyla Ban, Demeli ile ortaklaşa düzenlenen .ergi ayrıca kitaplqtı ve Atina'ya AYii Guet.eainin düzenledili bir sanat fe.·

thaline de yollandı. 1 1 ülkeden yabancı karikatüreillerin ve Türk karikatürcü­ lerinin yapıtlan da Ankara'da Sanat Sevenler Demelinde eergilendi. Bunun dı' ,mda, Yalçm Çetin özel lergisi vardı. Vatan Gazetesinin "özgürlük Yarı,ma' " Il , "Çizgilerle Kadınlar". "Sa4lık Sorunları", diizey bakınundan biru ama­ törd.ü ama, birincilik alan arkadaı, umut �en bir arkada, ... onu belirtmek i.· Uyorum. Genel olarak IerJiler üstüne ,unu JÖylemek istiyorum: Sergiler yaşayan Türk karikatürünün ııöst.erıui Cibi, ve bu ter�lerden birkaç isim kalıyor ak­ lımda: Tuncay Urean, Mehmet Altul, daha bir çok genç arkada, var, ama özeUilcle ikilinden çok ümitliyiz. Karikatür yuı1an, ben daha çok 77 içinde yazmaya ba,ladım, batka bu konuya giren bir arkada, olmadı diyebilirim. Ancak , tek tük yuı1ar çıkmadı da detil, Milliyet Sanat Dergisi'nde Ferit önııören'in kaybettilirDiz karikatUr­ cüler üzerine yazdılı yazılar, Alper'in Yurt ve Dünya'da çıkan bir yazta, be-­ nim Cwnhuriyet ve Vatan'da yazdılım yazılar bir de her karikatmcüyle uzun Ioluklu konUlmalan amaçlayan, konutma teriainin ilkini Tan Oral'la Doarul­ tu dergisi için yaprm,tım, 6. sayıda. Bu yıl içerisinde çıkacak "KarikatUrk" dergilinde de, sürecek bu tm konuşmalar. Turhan Selçuk'la yaptıaım konu,­ ma bu dizinin 2 cisi . Büyük bir pzetede özetleyerek yayınlamak niyetinde· yiz.

UYGUR: Tan Oral 1977'de çıkan mizah dergilerini naaıl deterlendiri­

yonunuz?

ORAL: 77'de üç tane çok ..tan bir tane çok utmayan · demin edlan geçti - Gı.rıır Dereis:i., Fırt Pergisi, Çarşaf Derıili, Akbaba Deraili var. "Sola kapalıdır derıimiz" a10ııanıyla çıkan, tutucu, iktidar yanlıaı derıiler de oldu. Benim kanım, karikatürün, mizalım iktidar yan1w yapı1amayaealı. Ba,taId dergiler yine kendi çaplannda yine muhalefet ,örevlerine yerine getirmeye çalı,tılar. Bu dergilerin sözü edilebilecek önemli olgularından birili belki de, genç karikatüreülere olanak vermesiydi. Bu karikatüreiller, deqilerde 77 yılı boyunca bol karikatür yaymlayabildiler. öte yandan bu deqpler, Türk karikatürünü, geleneli dotrultUlundaki karikatürlerin dışında bir yere dolru da ittiler. Şöyle ki, karikatürden daha çok, resimli bant, raimli roman türü çalışmalar yer aldı. Bir de benim, kabul ediline bir eleştirim var. Karikatür, özellikle TY'nin etkitı1e,mesinden sonra, çizıj. mizab olayı yapma bakılarak yapılacakken, TV'ye bakılarak yapılır hale eeldi . Gözün önünde hep fÖy1e bir kari.katüreü tipi belirmeye başladı. Sabahtan akf8111a kadar hep TV'nin kartı­ sında elinde bir katıt kalemle oturup, üatelik MC döneminin televizyonu ne veriyorsa bayatı, o televizyonun verdili bilgilerle yorumlayarak karikatür yap­ mak, özellikle reklamları bir kez daha reklame etmek, gibi bir yanlıı tutuma girdiler. Bunun dı,ında gençlere olanak tanım... olumlu idi.

Kısa

SELÇUK: Bir de benim d.ik.k.atimi çeken bir tey nı, bu lergilerle, kitap­ larla ileili lÖyledik:lerin çok dotru Tan, bir bütümelli�in içinde çetitli konula­ n dokunabiliyor, yani kadın dedin, çocuk dedin, bun1an az çok lergi karika­ türlerinde, kitaplarda, ,örebiliyoruz da buında ııöremiyoruz.. Dik.ka mi çeken o ... Yani hepimiz , bir politika yolunlulu içinde kaybolmu, ıpbi­ yiz, adece politik: karikatürler çiziliyor bUlDda.

dahil

UYGUR: Evet bu konuda bemen ,una ballamak tatiyorum : özellikle

çiZC:ı romanda Abdüİearın:w:, eakiıine nazaran daha bir politikanın içine 1Iir­ di, MC'lerle, Franke,tayn'larla bqır netir oldu ... Siz bu gelişimi naa! deler­ lendiriyonunuz? Bunu ,eti.ren tebepler neydi?

SELÇUK: Sebepler ,unları birincili, içinde bulundulumuz politik olay­

!ann yoAunıtılu, ve " renklillli" diyebiliriz ... Çünkü bu MC dön�

de üç par­ ti bqkanı, ki bunlar çok "renkli" kişilikleri olan ve adeta, ne bıleytm, roman· b�­ �an, u, ko B larm ... tip üç rutıanacak ender ları yazılacak üç "tip", � . � . arı olaylara bakıı açılan ve .on eeçımlenn us! ü.te ,elmeaı , Ketleri davranı,l ­ içine yolunlulun J>C?�tik bir da okuru beraber karikatürcü1erle, y arlarla tı. Ve okur gazete uyfalaruıı açtılı zaman, bu politik olayları, bululan, kan' al­ ömelin ... i.Uyor görmek da romanda çizıi ıibi, iltedili katilrlerde örmek dılun okuyucu mektuplarında, iatekler hep bu açıdan. Meae k�nu veren yi okurlar bile oluyor. "Şöyle yap, böyle yap", Demirel'i, Erbakan i bılmemn� gıbı olayların içine ıokalak, halk aruuıda onlara t.alulan adları.da yazarak b � eRılme­ konulara çeflt bu kelimi ı,çi keaim, emekçi ... Bilh iatiyorlar. teyleri h mizi illtiyorw ve mektuplarda da belirtiyorlar. Bır taneıdnl de �ırlıyorum, bır koltukta, fÖYleydi. Ben bir çizii romarun batında AbdüIcanbazı ııUzel, iyi çizmi,tim ... falan çiçeklerie saluı içinde •üalü bre koltukta oturmuş yaıunda mektubu diyor : Ayak ayak üatüne &tml, falan.. Doludan ,elen bir emekçi k�ndı.t yanında I,çinln bir ama, "Yahu .en AbdUIcanbul böyle çizml,lin emekçı olaböyle bir koltulu oturuyor, yakı.ttıramadım hiç, , AbdUlea.nbu Ab­ orada ve ba,ladık romana çizli bir diye 7" Sonradan "Emekçi" geldii " Tamam,\b­ ean az, elinde çekici önün kar,tandaıhemen mektup zor. bıraz durmak dııında olayların Politik diye. dilleanbaz yerinl buldu"

';

ğ

� n:

SELÇUK: 19601emen 60 '!ardan oonra daha yotun olarak karikatür. � makale karikatür tmUne gitmi,ü. Bir lıltra yazan, bir bl.fyuar ıpbı karikatÜl'cu de günün olaylarını ele alıp çizeblllyordu . Son Qıkan bu derıiler, bu makale karikatür tipini bir yana iterek, (iildUrme umurunu ön plana al.arak., em1n . Gazeteıerin düzenle­ Tan'ın örneklerini verdili biçimde karikatüre yer dikleri miz.a.h _yfalanyla makale karikatürlin yeniden atılım haline prdiJi .öylenebilir. Hiç ol.mazaa atha,ı IltıiJi JÖylenebWr.

verdi

UYGU R: Buna ballı 01a.nk yeni çizerler hakkında neler JÖyleyecebtni&? ORAL: Karikatm bir kültm iti, yaıii o da bir elitimi ııenıkti.riyor. De­ min sözünü ettilim bütün.tellik burda da geçetlL Genç çizerler ya çalı$tıkl� derıideki etkin kifilerin verdiline ya da çıkan karikatürlere bakarak, kendı� . elitmeye çalı,ıyor. Bence butı1u bu bütÜD.lellili. zedel�ye�, e i � biçi�e� . ,Unün b�­ Dolru elitim için 'u üç faktör gözetilmetidir: B ' kank�tur�un, . . . kankaturcüJeri olabıldi­ un tün karikatÜJ'cüJerini izlemeai, iki, düny�aki but da,­ linee izlemeli, üç, kendi geçmifini bilmesi, yoruml.�Ul . . n ,enç ar � ölre­ larla konu,tulumda yakın ıeçmlşin etkin deıııilerinı bıle ,orınediklmDl arka­ olabildilinde açık ara,tırmalan düzenlenip, müzesi, niyorum. KarikatÜJ' da,ların bu ihtiyacı burada kar,ı1ayabilece.klerinl l&Dly�rum. Bunun yanıaı.ra Güzel Sanatlar Akademili kitaplılından d. yararhınabılme imkanı demekçe

��

yaratıınu,ttr.

SELÇUK: Karikatür blr dünya 'Öl'ÜfU, olaylara bir bakı, aÇIll ııorunu. Sanatçının toplumun önünde olm... ıerektiline göre, bu bakı, açıaının "101" ol.m.aa gerekiyor. Olaylan öyle delerlendlrmell ,erekiyor. Beni� ,e,�ç .�rka­ da,lar için tÖyleyeceklerim ,unlar : Ealda1ne göre çok ..yıda kankatureu Y�' imkanlar daha fula. Bizim ilk ba,ladılınu.ı. zamanlara oranla daha olıun çı.· karika· Iilere rastlıyoruz ,ençlerde. Aralanndan önümüzdeki günlerde çok Iyi türewer çıkacaRına kMinlikle inanıyorum.

YVRVYVŞ · 31 OCAK 1978 · 1 5

.. -- ----_ .._.. ._._--

-_. _ -. .

... ... .........a........................


-

-

önder Şenyapılı Yürüyüş 'ün sorularını cevapladı

1 0 V I L SO * 1Yirkiye'de TV yayımlar, 31 Ocok 1968 günü boşlodL Aradan tom on yıl geçti. Bu on yılın del'''' lendirilmeıine ,eçmeden önce. Türkiye'CÜ! TV ku",'­ maıındtıki amaçlar neferdi, açıklor murnız'

YEREL YÖMFTI'" QOç YA..tSl

var

tt Türk TV'sinin "kamuoyu ba.k:ıaı"yla kuruldu­

tunu avunanlar . Türk TV'ıi kurulmadan önce özellikle büyük kentlerde çok sayıda &lıcı bulundulu ve bu alıcılarl. yabancı ülke TV'lerinin yayımlanmn izlendili gerçeRini "kamuoyu basu"na kanıt olarak göaierenler var. Toplumdan gelen bir talebi kar,ılama kayitlsayla TV'nin kunı..lup yayına geçirilmltini öne ,ürenler . Oy_, böylesine içerili lut Mvlarla yetini­ Iemez. Çünkü, kanıt olarak kullanılan görünümlerin ortaya çıkmasında da TV'yi kurdurtan ana etkenler yatıyor.

var

i

i

-I

i

,

ı

}

* Nedir o ana etkenler'

tt Birincisi şu: 1960-1960 yıllan anımda "emek· leme" dönemini yaşayan tüketime yönelik mal ve hiz­ met üretimi I960'lı yıllara girildiRinde daha geniş bir pazarı ,ereksinrneye başlamıştı. 1960-1960 yillan ara­ anda tüketimi kamçılama görevini basılı iletişim araç­ lan yüklenmi,ti. Günlük gazeteler, haftalık ya da aylık dergiler, öteki süreli yayınlar, aalar vb. "emekleme" dönemindeki tüketim mallan ve hizmetleri üreticUerin ,erekliodiRi ölçekteki pazarı yaratmakta ü.stlerine dü­ ,eni yaptılar. Ne var ki, 1960'tan sonra amlan araçlar gereklinilen pazan yaratmakta yetersiz kaldılar. Daha ıııeoit yılmlaıa, kalabalıklara ulaşabilecek daha (Üçlü bir Yılm ile\itim aracı gerekiyordu. TV'nin böyle bir araç oldulu Lu delildi. Daha ,eni, tüketim talepleri yamtmak amacıyla Türk TV'ai yayıma ıeçirilmeliydi. Geçirildi.

* Ikina.'

tr Gene 1950-1960 yılları araıında izlenen eko-­ nomi liya•• sonucu , tanındışı etkinlikleıde çalı,an emekçi topluluklann gelir daImnil açwndan durum­ lan liirekJi olarak bozulmuştu. AP 1966 yı1tnda tek ba,ına Iktidara gelince, andıluruz on yıl içindeki i:rJe­ nen ekonomi liya._m yeniden yürürlüRe koydu. Bu, tanmdışı etkinliklerde çallfan emekçi topluluklann ıeUr daRılımı açlCndan durum1arınm bozulmaya de­ vam edecıeAi anlamına da geliyordu. Giderek durumla· rırun da bozulmaa olaaı.lıIı 8Üçleniycxdu. Emek­ çi Yılm1an durum1anru düşünmekten alakoyacak bir oyalama ancma gereunim d�muştu. O "oyalama amCl" TV idi.

daha

* IUntleşmenin etki. oldu mu'

tr Elbette. Genel nüfu. yapısındaki kır-kent nü­ fua1an denae. kentlerden yana IÜrekli bozulma gölU­ riyordu. 1960'den .onra hızlanan kırdan kente göçün .onucu kente gelenleri besleyecek yeni "i," tu_tlan yaratılmaıı gerekiyordu. Yeni i, alanları açılm.. zo-­ runlulu dolmuştu. TV'nin yayuna başlamuyla bir­ likte montaj alıcı üretimi, onarun hizmeti, TV filmi yapınu, TV reklam filmi yapınu, ae.lendimıe, vb. gibi alanlarda yeni iş fırsatları yaratılmaa olanalı da elde edilmi, oluyordu. Bir etkeni daha vurgulamak gerekli: TV alıclSl. montajı.n.a yataun yapacak özel gbi,imciler için oldukça "tatlı kAr"1ar vaadeden bir if alaru. yara­ tılnut oluyordu.

* Kamuoyu ba.kumm gerilinde de bu nedenle, mi yatıyo,du'

var

� Kamuoyu bulusını ikiye ayınnak ve öyle ele almakta yarar . Bukınm küçük ama alarlıklı bölü­ mü özel giri,imcilerden kaynaklanıyor. Ekonomik kalkınmayı özel girişimin eline bırakan bir ayual gö­ rütün, liyaal iktidarların, girişimcilere "tatlı klr"1ar _Ilayacak if alanlan yaratmak görevi de var. özel el­ ritiml desteklemek kavramı, bir ölçüde, liri,imcllerin büyük. kazançlar allayabileceRi i' fıratlannın yara­ tılmaa anlamını da içerir. TV böyle bir fırattı özel girişimci için, az önce de belirttili gibi. öte yandan, daha geni, yılınlardan gelen kamuoyu bukısının da, temelde , ekonomik düzen kökenli oldulu gözden ka­ çırılm.amalı. Türk toplumu, 1960-1960 yıllan araanda "küçük Amerika olmak" ve "her mahaııede bır milyo­ ner yaratmak" dü,leriyle beslenerek yönetildi. Toplu­ mun belirli kesimlerine ayncahklı ya...ma olanakları verilirken, tüm toplum kattannın tüketim eliUmleri kamçılandı. Bu kamçılama ıonucu, 1960'Iı yıllara gi­ rildiRinde, tüketim, yalnızca ekenomiye kan veren te·

mel ole olmaktan çıktı, aynı zamanda "lIOlYal statü" kazandıran ve kanıtlayan bir davranış nitetiRini aldı. Bireylerin toplum içerisindeki konumlarını belirleyen bir ölçüt oldu tüketim. Varlıklı kesimlerin çatılarına diktikleri TV antenleri, toplumlarda sürekli ola­ rak üst anıtlarm yaşantl8lna öykünen ve bu özlemleri­ ni dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallanna yaptıkla­ rı harcamalarla gidermkleri ka.nıamı ta,ıyan alt sınıfla­ rın aynı antenlere sahip olmak isteklerini elbette ço-­ lulla,tıracaktı. Nitekim, çOıUılaştırdı. Geliri ne ol� ... o1au.n, toplumun her kesiminde TV talebi olu,tu.

hızla azaldı. ı,letmeciler büyük kAr geiJrmediRini dü­ şünerek niteliksiz kurdelalan, ucuz oldukları gerekçe­ .iyle, ithal ettiler. TV'de olmayan bir kOlluya, .be altrlık verildi. Hem ithal edilen, hem içerde yapılan filmler genellikle pomoıırafikti. Böylece ilk etki olum­ suz oldu . Şimdi, nite6kJi, filmler izleyici buluyor. D0layısıyle TV etkisinin olumluya dönüşmeli beklenebi­ lir.

* TV'nin "elitim gücü yük.k bi, iletişim aroc," oldulu öne IÜrüliiyo,. Geçtilimiz on yıl içerilinde TV'nin bu gücünden yarorkınıld", «iylenebilir mi'

tr Önceıeri tümüyle olunuuz etkUedi . Okumay.

sınıflı

tr Elbette. Toplumun tüketim elilimlerini &rtır­ dı. öteki bir deyişle toplumu tükep,me elitti TV. Bu­ gün üç yaşmdaki çocuklar tüketim mallannın reklam­ lannda kullarulan .lopnlan yineliyorlar. Eri,kinler (ÜnJük konu,malannda TV'de izledikleri reklamlarm aRzını kullaruyarlar. Tüketim harcamaları (Ünden "ü­ ne artıyor. Dar gelirli kesimler bile boA:ulanndan ke­ &erek TV'de reklam edilen dayanıklı tüketim mallarm­ dan edinmeye çabalıyodar. Bu gözlemlerin dolru ol­ dulunda birle,i6yorsa , TV'nin etitim gücü yüksek bır ileti ,im aracı oldulu savuun dol'ru oldulunda da bir­ le,iliyor demek. * Başka etkileri neler'

Ô Başkaca birçok etkili var. Olumlu ya da olum­ suz diye bir ayrun gözetmeden aralarsak ; ömelin ya­ zılı ba_nı etkiledi, sinemayı etkiledi, tiyatroyu, rek­ IamcılJlı, bo, zaman deterlenmrme etkinliklerini, iç aiyasayı, siyasal ki,neri, okuma ahşkanlıl'ını, toplum­ ...1 mşkileri, aile içi ilişkileri, bireyael dnranışlan, yerle,mi, deter yarıdarını, erkekleri, kadınları, erkek ve kadm simgelerini, yazarlılı, çizerlili, giderek Tür­ kiye'nin enerji a.rfiyatuu bile etkiledi.

* SroladıAmu etkilerinin bi, bölümünii örnekle­ yebiUr mi.inizl Omelin, balina etkili ne oldu, nilIII ıonuçkır Ilerdil ô Ba.n üzerindeki etkisinin birincil sonucu, ga­ zete _tı,larında büyük gerilemelere yol açmaıı. Gaze­ teler böyle bir ıonuçla kar,ılaşınca , giderek kar,ıla,­ madan önce, TV ile yarı,.bilmek Için önlemler uygu­ lamak zorunda kaldılar. ömeRin, baaam teknolojisi büyük hızla yenilendi. ''Tipo'' diye anılan düz baam teknili bırakılarak, gönel niteliRi zenginle,tiren ve "of.t" diye anılan basun tekniIine geçildi. Dolayl8lY­ le, gazetelerin balulaca.k içerili geli,ti , düşünael içeri­ Ri geriye itildi. Şimdi, bana komik gelen bir çeli,kiyi vurıulayayam: TV ile yan,maya çabalayan günlük ba­ Iln organlan, TV izleyidsini avlayabilmek için "TV ..yfalan" düzenlemeye ba,ladılar. Hergün renkli ve bol fotolraflı TV sayfaıı veren gazeteler var. Ayrıca, ,imdiyedek söylediklerim, TV'run baan üzerinde he­ men görülen, gözlenebilen etkileri. Bir de yava, yava, ıeli,en, yu.. yava, yeni geli,meleri getiren etkileri var. ömeRin , baıım teknolojisindeki yenilenme, gaze­ teciliRi oldukça pahalı bir "i," dalı yaptı. Artık küçük aennaye ile gazete Çıkarmak olanaRı yava, yavaş orta­ dan kalIuyor. Bu geli,me, yakan gelecekte baan tm.­ lerinin olu,maıına yol açabillr. • Kıaı kIM öteki Gkınlardaki etkilerine de d_,i­ nir m;';niz' Sinemaya.. ' Ô İzleyici bulamadıl'ı için sinema salonları ayııı

____ ____ ____

* IUtap oJrumaya etlri.'

bırakmıyOldu. Şimdi�rde çuplk bir ,..tim gözleniyor. Yum deleri olmayan ''beIt.lIer'' ya da 'rurkçesi "en çok atan" kitaptann TV'ye uyulaDaıı dizilerinin göısterilmeye batlam...yle birlikte, bu ki­ tapıann Türkçe çevirileri de çok ata1maya batlandı. Bu gelişme fŞÖyle düşündüriiyor:TV ya.zına (edebiyata) önem verse, gerçek yum yapıtlanDı tanıta, deReri olan yapıtlar da alıcı bulabiıec.k, olwDaeak. zaman

yumal

* Iç .yalO)'a etkı"n

tr Iktidar ile muhalefet araanda bir _yıb taıtıt­ ma konulU TV olageliyOl'. TV'oin kunıbnuuıdaJd amaçlardan balunSlZ iletiler (maaj1ar) iç.-en bir PWL­ ram kazara yayun1anmaya görlÜn, içerdili ileti çok .udan da ola, JoyameUer kopuyor. * Si)'alOl kişilD-e atki.'

tr Siyual ki,ilerin gazetelerdeki "harekettiz" fo­ tog:raflan ya da siya.ı toplantılarda yu.k küniiler üzerindeki görüntülerinin bıraktıRı blenimler ile TV' deki hareketli ve farklı ortamdaki davrarutlannı akta­ ran görüntüle.ri.nin bıraktılı bienimler aynı deJiI. TV' de görünmek buı siyaal ki,ilere hiç yaramadı. Buı1anna iae hakkettiklerinden daha çok olumlu puan verdirdi. * Kentlerde yllmlOl niiflllO etkili'

tr ı,te bu etki. çok önemli. Kentle uyum kura­

mayan nüfua yanı.. izlenimler vererek, Yılınıan edil: ginle,tiriycx TV. Geni, Yılmlann kullanamadık1an kent.ı kolaylık.lan, kurumlan, kurulu,lan, oıana.kla­ n, sanki kullaıuyorlannı, gibi bir izlenmı bırakıyOl' TV ylRınlarda. öte yandan, güncel yqantııu.a gerçek, 80mut aıkıntılanıu unuttura.ra.k, o a1antı1ann nedenle­ rini düşünmekten kopararak, yürürlükteki düzendeo yana önemli bir itlevi yerine .etirelili kutkulUl.. Bir oyalama, daha kabı. bir deyişle " uyutrna" ancı o1aıak, dolrulU, b&fanyla kullanıldı geçtilimiz on yıl içinde.

* Hiç olumlu etki. olmadı mı TV'nin'

Ô Olmaz olur mu? ... Bikez, alıcı mOllı.jı yapan­ lara oldu. Si.irekJi olarak gelir allıyorlar. tki yıl önce 10 rmna 19 ayn belgeli TV allcııı monı.jı yapmak­ taydı. Demek kArlı bir I' ... t.lı:indli, bana yamn do­ kundu. Biliyorsunuz, " TV'nin Türk Toplumuna Etki­ leri" başlıklı bir ara,hnnam Karacan yaaı yantmaan­ da birincilik aldı. Sonra, lll"lail Cem'e yaran dokun­ du. 1975'ten bu yana Türkıye'deki en ünlü ki,ilerden biri. Bugünlerde de ıııene ba,lıca haber kOllularmdan biri. Sizinle bu ,örüşmeyl yaptılunız aınlarda, TRT Genel Müdür1üRüne bır Jilnıülüne döneoeti, ıonra Pa­ ri.'e, Unesco nezdinde Türkiye Büyükelçiai ,öreviyle atanacalı söyleniyor. Ee, daha ne olsun, epeyce olum­ lu etkileri de olmu, ayılmaz mı yanı ...?

.......MM�......Md..�......................ıı


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.