Etkili Yorum 14

Page 1



ÝHLAS KOLEJÝ

ÝÇÝNDEKÝLER

BÝREYSEL GELÝÞÝM ve EÐÝTÝM DERGÝSÝ ÞUBAT - 2011

04

06

ÝLKÖÐRETÝM DÖNEMÝNDE ARKADAÞLIK ÝLÝÞKÝLERÝ

09

EBEVEYN ÇOCUK ÝLÝÞKÝSÝNDE TUTARLILIK VE ADALET

KENDÝNE GÜVEN

ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ Hami Koç Ýhlas Eðitim Kurumlarý Genel Müdürü GENEL YÖNETMEN Azmi Aksoy YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ Server Gürsoy SANAT YÖNETMENÝ Aytekin Karaca

12

14

GÜVENLÝ ÝNTERNET KULLANIMI

ÇOCUKLARDA KÝÞÝLÝK GELÝÞÝMÝ

20 ANNE-BABA TUTUMLARI VE DÝKKAT EKSÝKLÝÐÝ

DANIÞMA KURULU Hamdi Özakay Sebahattin Kazaz Müge Kýlýç Sýtký Çelik Yusuf Saygýner REKLAM SORUMLUSU Ali Oðuz Çelikörs 0212 639 68 70 YAZI ÝÞLERÝ A. Faruk Levent Bahar Engin Kübra Hamdioðlu S.Hakan Atakan Elif Güngördü Esin Özer Elif Tuðçe Eyikoçak Turgut Evrankaya Ruhþen Fer Nuriye Gür Emre Aygýn Nilüfer Týrpan GRAFÝK TASARIM Serdar Mert YAPIM DVC Ýletiþim 0 212 452 24 90 - 452 77 68 BASKI Ýhlas Matbaacýlýk - 0 212 454 35 08

22

28

MEDYA ÇAÐINDA ÇOCUK YETÝÞTÝRMEK

32 34 36 38 42 45 46 47 48

NÝYETÝMÝ TAKDÝR ET DAVRANIÞIMA YÖN VER

Çocuðunuzun Zekasýný Güçlendiren Besinler Çocuk Bakýmýnda Görüþ Ayrýlýklarý Çocuklarda Öfke ve Saldýrganlýk 8 Yiyeceðin Yarar ve Zararlarý Çocuðunuzun Zekasýný Oyuncakla Destekleyin Çocuk Eðitiminde Olumlu Düþünce Tarihten Bir Sayfa Þiir Çengel Bulmaca

30 ÇOCUÐUNUZ YEMEK YEMÝYORSA



EDÝTÖRDEN

Evde kapan var! Server GÜRSOY

E

vin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken

mutfaða koþtu. Karanlýkta kapana, zehirli bir yýlanýn

çiftçi ve eþinin mutfakta bir paketi açtýklarýný

kuyruðunun kýsýldýðýný fark edememiþti. Kuyruðu kapana

gördü. Kendi kendine:

kýsýlan yýlanýn caný yanýyordu ve aniden çiftçinin karýsýný

- "Ýçinde hangi yiyecek var acaba?" diye düþündü.

ýsýrdý. Apar topar doktora götürdüler. Doktor, zehiri

Bir süre sonra gördüðü paketin bir fare kapaný olduðunu

temizledi sardý. Çiftçi karýsýný eve getirdi, yatýrdý. Karýsýnýn

anladýðýnda yýkýlmýþtý.

ateþi yükseldi ve bir türlü düþmüyordu. Kadýncaðýz ateþ ve

- "Evde bir fare kapaný var! Evde bir fare kapaný var!;" diye

ter içinde kývranýp duruyordu. Böyle durumlarda taze

avazý çýktýðý kadar baðýrarak telaþla bahçeye fýrladý.

tavuk suyunun gerekli olduðunu herkes bilir, çiftçi de

Minik fareyi telaþ içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç

býçaðýný alýp bahçeye koþtu. Karýsý taze tavuk suyu

bir tavýrla baþýný kaldýrdý ve gýdakladý:

çorbasýný içti, biraz kendine geldi. Karýsýnýn hastalýðýný

- "Zavallý farecik...Bu senin sorunun benim deðil. Bana bir

duyan komþular ziyarete geldiler. Onlara ikram etmek için

zararý olamaz küçücük kapanýn" dedi.

çiftçi koyununu kesti. Çiftçinin karýsý gittikçe kötüye

Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaþla

gidiyordu. Yýlan, belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra

koyunun yanýna koþtu ve,

çiftçinin karýsý iyileþemedi ve öldü.

- "Evde bir fare kapaný var! Evde bir fare kapaný var!;" diye

Cenazesine çok sayýda kiþi gelince, hepsine yeterli et

adeta çýrpýndý. Koyun anlayýþla karþýladý ama,

saðlamak için çiftçi, ineði mezbahaya yolladý.

- "Çok üzgünüm fare kardeþ, dua etmekten baþka

Fare, tüm bu olanlarý büyük üzüntü ile duvardaki

yapacaðým bir þey yok. Dualarýmda olacaðýndan emin ol"

deliðinden sessizce izledi.

dedi. Minik fare çaresizlik içinde ineðe döndü ve,

***

- "Evde bir fare kapaný var, evde bir fare kapaný var" dedi. Ýnek ;

Bizi ilgilendirmediðini düþündüðümüz bir tehlike ile

-"Bak fare kardeþ, senin için üzgünüm ama beni

hepimiz karþý karþýyayýz. Bu tehlikenin adý, yanlýþ

ilgilendirmiyor." dedi.

kullanýlan ÝNTERNET!

Sonunda farecik, baþý önde umutsuz þekilde eve döndü. Fare, çiftçinin tuzaðý ile bir gün tek baþýna karþýlaþacaðýný

Týpký eve yeni alýnan fare kapaný gibi...

anladý. O gece evin içinde sanki ölüm sessizliði vardý. Minik

Arkadaþlarýmýzýn, dostlarýmýzýn, ailemizin, sevdiklerimizin

farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri

tehlikede olabileceðini unutmayalým.

kapanacaktý ki birden bir ses duyuldu. Gecenin sessizliðini

Hepimiz bu tehlikenin farkýnda olalým yeter...

bölen gürültü, fare kapanýndan geliyordu. Çiftçinin karýsý, ne yakalandýðýný görmek için yataðýndan fýrladý ve

Ýþ iþten geçmeden lütfen!…

ETKÝLÝ YORUM - 3


Gonca MATOÐLU Psikolojik Danýþman

ÝLKÖÐRETÝM DÖNEMÝNDE

ARKADAÞLIK ÝLÝÞKÝLERÝ

A

Okul öncesi dönemde arkadaþlýk iliþkilerinde paylaþma, yardýmlaþma gibi olumlu davranýþlar hakimdir.

nne baba olarak çocuklarýmýzý nasýl gördüðümüz ve eðitim dünyasýný nasýl algýladýðýmýz, hem çocuðumuz hem de okul ile ilgili beklentilerimizin temelini oluþturmaktadýr. Bu görüþ ve beklentiler yaþam sürecini etkiler. Okul aile iþbirliði, uyum döneminde son derece deðerlidir. Aile, okul ile iþbirliðinde aktif rol aldýðýnda çocuðun okula karþý tutumu, olgunlaþmasý, benlik kavramý, davranýþlarý, duygusal ve sosyal geliþimi daha hýzlý gerçekleþmekte ve bütün bunlarýn olumlu gittiði görülmektedir. Okul ile düzenli iletiþim içinde olmak, olasý sorunlarý daha önceden fark ederek süreç ve sonuçlar üzerinde etkili olunmasýný saðlar. Bu durum,

ETKÝLÝ YORUM - 4

problemin oluþmadan ortadan kaldýrýlmasý kolaylýðýný da beraberinde getirecektir. Çocuklarýmýzýn geliþiminde ve sosyalleþmesinde okul ortamý ve içinde yaþanýlan çevrede geliþen arkadaþlýk iliþkileri çok önemli bir etken olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Kendini ve duygularýný ifade edebilen, paylaþabilen, grup içinde sorumluluk alan ve nasýl davranacaðýna iliþkin sosyal becerileri


geliþmiþ çocuklar, arkadaþlýk kurmada çok daha baþarýlý olurlar. Arkadaþlýk ortamý, çocuðun sosyal yaþamýndaki en önemli etkileþim alanlarýdýr. Bu yaþlarda arkadaþ seçiminde daha çok somut olaylar ve özellikler kýstas olarak aranýr. Bir arkadaþ grubunda yer almak; onlara ait olmak duygusunu saðlar, arkadaþlýk iliþkilerinde ve özgüven geliþiminde de önemli rol oynar. Burada öðrendiði arkadaþ edinebilme, bu arkadaþlýðý sürdürebilme

ma gibi olumlu davranýþlar hakimdir. Çocuk, oyuncaklarý paylaþma ve oyun oynama ihtiyacý içinde olduðundan çok sýk arkadaþ deðiþtirir. Okul çaðýnýn baþlamasýyla birlikte grup arkadaþlýklarý önem kazanmaya baþlar ve daha çok grup oyunlarý öðrenir. Ayný sýnýfta olmak, ayný servisle gidip gelmek, ayný yerde oturmak arkadaþlýk etmek için yeterli sebepken yaþ ilerledikçe seçilecek arkadaþýn kiþilik özellikleri de önem

Çocuklarýn arkadaþlarýyla iyi iliþkiler kurabilmeleri için ailenin dikkat etmesi gereken noktalar aþaðýda belirtildiði þekilde sýralanabilir: Çocuklarýnýza hangi durumlarda arkadaþlarýndan yardým isteyebileceðini öðretin. Arkadaþlýðýn paylaþmayý gerektirdiðini anlatýn. Arkadaþlarý için gerektiðinde özverili davranmasý gerektiðini anlatýn. Arkadaþlarý tarafýndan davranýþlarýna yapýlan eleþtirileri, kiþiliðine yapýlmýþ bir eleþtiri gibi algýlamamasýný saðlayýn. Öncelikle kendisinin iyi bir arkadaþ olup olmadýðýný fark etmesini saðlayýn. Birkaç arkadaþ edinmek yerine, çevresindeki diðer bi-

becerileri, tüm yaþamý boyunca kuracaðý iliþkilerin de temelini oluþturur. Okul öncesi eðitimi ile baþlayan arkadaþlýk iliþkileri; duygularý tanýma, anlama, kendini ifade edebilme ve kontrol edebilme becerilerinde önemli olduðu gibi, ilköðretim yaþantýsý içinde de devam eden bir süreçtir. Ýlköðretim döneminde çocuk bu becerileri, arkadaþlýk iliþkilerinde sosyal çevresinde ve aile içerinde ne kadar kazanabilirse ve hayata geçirebilirse ergenlikte ve yetiþkinlikte kendini ifade etme biçimine ve davranýþlarýna o yönde yansýyacaktýr.

kazanmaya baþlar. Bu dönemde çocuklar arasýnda yaþanan sýkýntýlar çabuk çözülür. Ýlköðretimin sonlarýna doðru arkadaþ sayýsý azalýr, iliþkinin yoðunluðu artar. Hangi dönemde olursa olsun çocuðun kurduðu arkadaþlýk iliþkilerinde ve katýldýðý arkadaþ gruplarýnda kabul görmesi benlik algýsýný olumlu etkilemektedir.

varmalarýna yardýmcý olun. Arkadaþlýk iliþkilerinde karþýlýklý güvenin önemini vurgulayýn. Arkadaþlarýyla bir arada zaman geçirmesi için uygun ortamlar hazýrlayýn. Arkadaþlýk iliþkilerinde kullanabileceði teþekkür etmek, iltifat etmek, özür dilemek gi-

Unutmayalým ki, çocuklarýmýz sosyal bir varlýktýr ve çevresinde bulunanlarýn olumlu desteðine ihtiyaç duymaktadýrlar. Çocuðumuzun davranýþ þekillendirme sürecinde her zaman bir uzmandan yardým

Okul öncesi dönemde arkadaþlýk iliþkilerinde paylaþma, yardýmlaþ-

reylerin de varlýðýnýn farkýna

alýnmasý onlarýn geliþiminde önemli bir etkendir. ETKÝLÝ YORUM - 5

bi temel sosyal becerileri öðretin. Arkadaþlýk iliþkilerinde yaþadýðý sýkýntýyý dile getirdikleri zaman yorum yapmak yerine onu anlamaya çalýþýn.


Prof.Dr. Nevzat Tarhan

EBEVEYN ÇOCUK ÝLÝÞKÝSÝNDE

TUTARLILIK ve ADALET A “

Hak etmediði halde ödül alan çocukta hak duygusu geliþmez, ömür boyu vermeden almak ister.

nne babanýn tutarsýz davranýþlar sergilemesi çocuðun kiþiliðinin yanlýþ geliþmesine neden olur. Tutarsýz anne baba tutumlarý derken anne ve babanýn çocukla ilgili farklý farklý kararlar almasýný, bugün bir konuyla ilgili bir karar alýp yarýn o kararýný deðiþtirmesini ve söyledikleri ile yaptýklarýnýn tutmamasýný kastediyoruz. Çocuk anne babanýn davranýþlarýný model alýr. Çocuk gözlemcidir; önce izler, sonra davranýr. Anlatýlanlarý deðil yaþadýklarýný öðrenir. Çocuðun geliþen ruhunu iyi etkilemek anne babanýn elindedir, anne baba bir heykeltýraþ gibi çocuðun kiþiliði oluþturur. Ortaya çýkacak eserin iyi mi, kötü mü olacaðýný anne babanýn tutumlarý belirler. Tutarlý Davranýþ

Çocuk eðitiminde iki temel unsurdan biri sevgi ise diðeri de disiplindir. Çocuk doðru bir disiplin uygulamasýnýn içerisinde kendi kiþiliðinin sýnýrlarýný, sosyal sýnýrlarý ve sosyalleþme süreci içinde de bazý deðer yargýlarýný öðrenir. Bütün bunlar çocuða hayat becerileri kazandýrýr ve bu öðrenme sürecinde anne baba onun rol modelidir. Anne babanýn birbirinden farklý mesajlar vermesi, çocuk eðitiminde ETKÝLÝ YORUM - 6


farkýnda olmadan yapýlan bir eðitim ve tutum hatasýdýr. Bir olay karþýsýnda anne ve baba farklý mesaj verirse çocuk neyin iyi, neyin kötü olduðunu anlayamaz. Çocuk doðasý gereði benmerkezcidir. Anne baba çocuða farklý mesajlar verirse, çocuk bunlardan kendine uygun olaný seçer. Farklý mesajlar vermek, davranýþ ve tutumlarý konusunda anne babanýn çocuðu yönlendirmesi yerine, çocuða anne babayý yönlendirme imkaný vermektir. Her ne kadar çocuk benmerkezci bir yapýya sahip olsa da insanýn genetik yapýsýnýn içinde bir yerlerde hak duygusu vardýr. Ebeveynler çocuðun içindeki bu duyguyu bulup ortaya çýkarmalý ve çocuða hakka saygýlý olmayý öðretmelidir. Çocuk anne babasýnýn kendisine hakkaniyetli davrandýðýný hissederse kendisini güvende hisseder. Bunun için tutarlý davranan; yani dün, bugün söylediðinin ak-sini söylemeyen, sabah “evet” dediðine, akþam “hayýr” demeyen ailelerin çocuklarýnda kontrol duygusu geliþir. Kontrol duygusu olmayan çocuk iyi-kötü, doðru-yanlýþ kavramlarýný tam olarak oturtamaz ve karar vermekte zorluk çeken bir birey ortaya çýkar. Farkýnda olmadan çocuðun beyninin yanlýþ þekillenmesine sebep olmaktan kaçýnmak gerekir.

verdiði cezayý ya da ödülü fazla bulduðunu ifade ederse çocuðun kafasý karýþýr. Aslýnda eðitimde esas olan ödüldür. Ödül yani olumlu pekiþtirme yetersiz kalýrsa cezalandýrma gerekebilir. Güzel bir ceza baský, þiddet, korkutma, tehdit ya da sindirme deðil kiþiyi sevdiði bir þeyden mahrum býrakmaktýr. Cezaya aðýrlýk verilirse çocuk “Ne yaparsam cezadan kurtulabilirim?” diye düþünür. Halbuki çocuðun zihnine þunu yerleþtirmek gerekir: “Doðru olan ne? Doðru olaný yapayým.” Çocuðu suçluluk duygusuyla deðil güven duygusuyla eðitmek gerekir. “Ceza almamak için deðil, doðru olduðu için bunu yapacaksýn ama yapmazsan bir bedel ödeyeceksin” diyen ve bunu tutarlý bir þekilde uygulayabilen aileler daha saðlýklý çocuklar yetiþtirir.

Bu noktada, hedefe yönelik davranýþ eðitiminden söz etmek faydalý olacaktýr. Hedefe yönelik davranýþ eðitimi þu þekilde iþler: Çocuðun yanlýþ davranýþlarý “diþini fýrçalamýyor, yüzünü yýkamýyor, kardeþinin oyuncaðýna zarar veriyor” diye madde madde belirlenir. Hafta boyunca çocuðun davranýþlarý gün gün takip edilir. Haftanýn birinci günü bakýlýr, çocuk hata yaptýysa eksi, iyi bir þey yaptýysa artý konur. Hafta sonuna kadar bu þekilde çocuðun davranýþlarý gözlenir. Bir haftanýn sonunda artýlar çoksa ödül verilir ve bu eðitime devam edilir. Çocuk hata yaptýðý zaman baðýrmak, çaðýrmak, ses tonunu yükseltmek çare deðildir; kararlý ve tutarlý bir üslupla ona doðru davranma zorunluluðunu hissettirmek gerekir. Kardeþler Arasýnda Adaletli Davranma Ailede birden fazla çocuk varsa çocuklar arasýnda adaleti saðlamak da önemlidir. Diyelim ki çocuklardan biri güzel bir þey yaptý. Anne bu çocuðu ödüllendirmek istiyor, baba ise diðer çocuða haksýzlýk olacaðýný düþündüðü için itiraz ediyor. Böyle bir durumda çocuklarýn ikisi de ödül alýrsa bu kez de ödülü gerçekten hak edene haksýzlýk olur. Hak etmediði halde ödül alan çocukta hak duygusu geliþmez, ömür boyu vermeden almak ister. Diðer çocuk ise “Ben çaba sarf ediyorum, hak ediyorum. Niye o da ayný þeyi alýyor?” diye düþünür. Olumlu davranýþý pekiþtirilmediði için adalete karþý güvensizlik duygusu hisseder.

Ödül ve Cezada Tutarlýlýk Anne ve baba çocuðun bir davranýþý üzerine ödül ya da ceza vermeye karar verdilerse bunu çocuða açýklamadan önce aralarýnda konuþup, uzlaþýp ortak bir tavýr geliþtirmelilerdir. Örneðin çocuðun yanýnda iken baba, annenin

“Ýki kardeþ arasýnda eþitliði saðlayalým” derken farkýnda olmadan belirli sýnýrlarý olmayan, dilediði ETKÝLÝ YORUM - 7


zaman dilediðini yapma hakkýný kendinde bulan bireyler yetiþebilir. Anne babalar anlýk çözümler geliþtirmek yerine olaylarý uzun vadeli deðerlendirmelilerdir. Çocuk o an belki üzülecektir ama uzun vadede üzülmemesi daha önemlidir. Medeni toplumlarý diðerlerinden ayýran en büyük özellik hakka saygýdýr. Bu bilinç küçük yaþlarda yeþertilmelidir. Hak duygusu geliþmiþ bir toplumda yetiþen ve kendi sýnýrlarýný bilen bir çocuk, büyük bir ihtimalle kardeþinin o ödülü hak ederek aldýðýný, kendisinin ödüllendirilmemesinin normal bir durum olduðunu düþünebilir. Çocuklarýmýzý bu bilinçle yetiþtirmeliyiz. Bu bilinci yerleþtirmek için çocuða benimsetmek istediðimiz ilkeyi; kardeþ kýskançlýðýný ya da kardeþler arasý rekabeti ortaya çýkararak deðil iyi þeylerle baðlantý kurarak anlatmak gerekir. Çocuðun olumsuz duygularýnýn harekete geçmemesi için olayý adalete, hak duygusuna vurgu yaparak anlatmalýyýz. Çocuk kýskanmadan hakkýna razý olmayý öðrenmelidir. Bunu öðrenmek kolay deðildir ama öðrenildiðinde hayat boyunca kiþinin iþine yarayacaktýr. Çocukta Hak Duygusu Geliþmediyse Ne Yapmak Gerekir? Çocuða doðru-yanlýþ, iyi-kötü bilincinin küçük yaþlarda kazandýrýlmasý gerektiðini vurguladýk. Ancak bazý aileler bu konuya gereken önemi vermiyor, çocuk küçükken özellikle de tek çocuksa- “Bu bizim çocuðumuz onun istediðini yapmayacaðýz da kimin istediðini yapacaðýz? Biz kimin için çalýþýyoruz?” diye diye çocuða özel bir

dünya oluþturuyorlar. Tabii ki çocuk da bir daha bindirildiði tahttan inmek istemiyor. Hayatta herkesin ona anne ve babasýnýn davrandýðý gibi özel davranmasýný istiyor. Evlendiði zaman, askere gittiði zaman ya da iþ hayatýnda kendisine özel davranýlmamasýný h a z m e d e m i y o r, uyumsuz davranýþlar sergiliyor. Çocuk ergenlik çaðýný tamamlayýp genç bir birey olduðu halde hak bilinci doðrultusunda hareket edemiyorsa, ona bencillik yapmadan kendisiyle yüzleþebilme becerisi kazandýrmak gerekir. Bunun için þöyle bir yöntem izlenebilir. Belirli aralýklarla aile içi oturumlar yapýlýp tüm aile fertleri birbirlerinden beklentilerini, þikayetlerini yazar ve bunlar üzerine konuþabilirler. Ev içinde bazý kurallar koyarak çocuðun bu kurallara uymasý istenebilir. “Sen artýk bu yaþýna geldin, kendi sorununu kendin çözmelisin” denilerek ona kendiyle ilgili bazý sorumluluklar yüklenebilir. Gerekirse bir profesyonel, gencin dünyasýna girerek hayatý tanýmasýný, kendisini sorgulamasýný, benmerkezci olmanýn yanlýþlýðýný, hayatta baþarýlý olabilmesi için neler yapmasý gerektiðini ona anlatabilir.

Burada ailenin dikkat etmesi gereken bir nokta yine tutarlýlýk ve sürekliliktir. Tutarlýlýðýn sürekli olETKÝLÝ YORUM - 8

masý gerekir. Aile fertleri yaptýklarý oturumlarý sürekli hale getirmelidir. Kurallar çok sýký konmamalýdýr; çünkü çok sýký olan kurallar büyük ihtimalle süreklilik kazanamaz. Bu durumda aile tutarlýlýðýný kaybedebilir. “Uygulanmayacak emir verilmemelidir” diye bir söz vardýr. Uygulanmayacak kural konmamalýdýr, çünkü uygulanmayan kural otoriteyi zedeler. Saðlýklý bir kiþilik geliþimi anne babanýn çocuða emek vermesini ve bu konuya kafa yormasýný, araþtýrma yapmasýný gerektirir. Anne babalar bu ciddi iþi gündelik çözümlerle geçiþtirmek yerine uzun vadede olumlu sonuçlar doðuracak etkin çözümlerle yürütmelidir. Hak, adalet, özdenetim gibi kavramlar ve ahlak ilkeleri çocuðun zihnine küçük yaþlarda yerleþirse çocuk çok daha saðlýklý ve mutlu bir birey olur.


Betül Bayram Altýnbaþak

KENDÝNE

GÜVEN Y

a kendine güvenecek ve o iþi yapacaksýn, ya da senin yerine birileri yapacak ve sen sadece o aný kurtarmýþ olacaksýn. Ama hep kendine güvensiz yaþayacaksýn ve hep birilerinin senin için, senin yerine bir þeyler yapmasýný isteyeceksin. Ya da birçok isteðinden, arzundan vazgeçeceksin.

Bozuk parayý havaya atar ve herkes sabýrsýzca paranýn yere düþmesini bekler. Tura gelmiþtir. Askerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini toplamýþlardýr.

Ýnsan kendisine bundan daha büyük bir kötülük yapabilir mi? Düþünsenize mezuniyet töreninde konuþmak istiyorsunuz ama topluluk karþýsýnda konuþmaktan çekindiðiniz için vazgeçiyorsunuz. Okulun tiyatro kulübünde siz de oynamak istiyorsunuz yine ayný sebepten karþýdan izlemeyi tercih ediyorsunuz. Hal böyle olunca tabii ki iþ hayatýnda da farklý þeyler beklemiyor sizi... Çünkü farklý çevrelere girmek, iþ kurmak, ya da kariyer yapmak için sosyal olmak, kendine güvenmek ve hata yapmaktan korkmamak gerekiyor. Hatta konuya bambaþka bir açýdan bakacak olursak sýrf bu yüzden sevdiði, beðendiði kiþiye duygularýný açamadýðý, kýsacasý istediði gibi bir hayat süremediði de çok oluyor bu insanýn.

ETKÝLÝ YORUM - 9

Yapýlmasý gereken tek þey Oysa her þey o kadar kolay ki. Yapýlmasý geren tek þey kendini diðer insanlardan farklý görmemek ve iç motivasyonunu daima üst düzeyde tutmak.


Konumuzu belki sizinde bildiðiniz bir öyküyle açalým; “Önemli bir savaþ sýrasýnda Japon komutan, askerlerinin sayýsýnýn düþmanlarýnkine kýyasla çok daha az olmasýna raðmen saldýrýya geçmeye karar verir. Ordusunun kazanacaðýna olan güveni tamdýr. Ancak, askerleri zafer konusunda oldukça kaygýlýdýr. Savaþ alanýna doðru ilerlerken, yol kenarýndaki bir tapýnakta durup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan cebinden bozuk para çýkararak “Þimdi yazý-tura atacaðýz. Eðer tura gelirse, biz kazanacaðýz, ama eðer yazý gelirse kaybedeceðiz, kaderimiz böylece ortaya çýkacak” der. Bozuk parayý havaya atar ve herkes sabýrsýzca paranýn yere düþmesini bekler. Tura gelmiþtir. Askerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini toplamýþlardýr. Bu coþkuyla düþmana saldýrýr ve savaþý kazanýrlar. Bir süre sonra yüzbaþý komutanýnýn yanýna gelerek onu takdir edercesine, “Kimse kaderi deðiþtiremez” der. Bunun üzerine “Haklýsýn” der komutan, iki tarafý da -tura- olan parayý göstererek... Çaba harcamak “Evet, kaderi kimse deðiþtiremez” ama istersek baþarýlý olma yönünde gerekli çabayý harcamaktan da kimse alýkoyamaz bizi. Harcanan çabaya raðmen sonuç bazen olumsuz da olabilir ancak denemiþ olmanýn, çaba harcamanýn verdiði iç huzuru da insanýn önce kendisine, ardýndan çevresine verdiði deðerin, saygýnýn çok önemli bir ifadesidir.

ÇOCUÐUNUZUN ÖZGÜVENLÝ YETÝÞMESÝ ÝÇÝN Güçlü olduðu konularda size yardýmcý olmalarýna izin verin. Yaptýðý iþe çok fazla müdahale etmeyerek kendisine duyulan güveni belli edin. Ona zaman ayýrarak önemli olduðunu kanýtlayýn. Düþüncelerini eleþtirmeden dinleyin. Yaptýðý iþlerle ilgili ona olumlu tepkiler verin. Kendisini tanýmasý için sosyal etkinliklere yönlendirin. Karþýlaþtýrma yapmaktan kaçýnýn. Olumlu her aþamasý için teþvik edin. Olumsuz düþüncelerini bir kenara býrakarak olumlu þeyler söylemeleri için cesaretlendirin. Düþüncelerinde genelleme yapmalarýný engelleyin. Düzenli aralýklarla çeþitli konularda sohbetler edin. Beden dilinin önemini anlatýn. Ev içinde ve dýþýnda baþarabileceði sorumluluklar verin. (Sofrayý kurma, fatura yatýrma vs.)

Hepimiz hikâyede yazdýðý gibi zor durumlarla karþý karþýya kalETKÝLÝ YORUM - 10


mýþýzdýr. Çoðu zaman karar vermek ve harekete geçmek için bazý yönlendirilmelere ihtiyaç duymuþ ve harekete geçmemize yardýmcý olacak o gücü hissetmekte zorlanmýþýzdýr. Þu bir gerçek ki hayatta elde ettiðimiz baþarýlarýn hiçbiri tesadüfler sonucu kazanýlmamýþtýr. Her þeyi kaderin üstüne atýp, “kader buymuþ, kaderde ne varsa o olur” demek; “bütün gün evde boþ boþ oturup sonra da dýþarýdaki zenginlere bakarak, onlarýnki de kader bizimki de kader” demeye benzer.

ÖZGÜVEN EKSÝKLÝÐÝNÝ NASIL YOK EDEBÝLÝRSÝNÝZ? Burada önemli olan nokta, bizim baþarýlý olmak ve kazanmak için hayata ne kadar bir ön hazýrlýkla baþladýðýmýz ve baþarma içgüdüsüyle harekete geçtiðimizdir. Ýþte bu noktada sorgulanmasý gereken soru þu: Bazý kiþiler için hayat, çok daha kolay baþ edilen bir þeyken bazýlarýmýz için neden “aslýnda hiç de tembel olmadýðýmýz halde” daha zor, daha problemli geçiyor? Sorumuzun cevabý birçok uzman ve kaynaða göre “özgüven” kelimesinde saklý. Baþarma potansiyelimiz var belki ancak, bazen, sanki bir þeyler sesimizi keser, elimizi ayaðýmýzý baðlar; beðenilmemek korkusu, dýþlanma kaygýsý, bir yetersizlik hissi gibi birçok olumsuz duygu ve düþüncelerle kendimizi bir kýskaca alýr ve öylece hiçbir þey yapmadan yaþamayý tercih ederiz. Yani kendimizden vazgeçeriz. Peki böyle bir durumdan kurtulmak için ne yapýlmasý gerekir?

Psikolog Selçuk Arýcý’ya göre, kendi olumsuz varsayýmlarýmýzla beslediðimiz bu “yýkýcý” düþünce yapýlarýmýzý yenmek için bazý “onarýcý” teknikler vardýr. Arýcý, bunlarý þöyle açýklýyor: Güçlü yönlerimiz üstünde durmak: Önemli olan elde edilen sonuç deðil, bu yolda harcanan çabalardýr. Bu yüzden kendimizi takdir etmeyi bilmeliyiz. Risk almak: Her yeni deneyime yeni bir öðrenme fýrsatý olarak bakabilmek. Asýl olan kazanmak yahut kaybetmek deðil! Ancak bu þekilde yeni fýrsatlarla karþýlaþabiliriz ve kendimizi olduðumuz gibi kabul edebiliriz. Ýç konuþma yapmak: Kendimize haksýzlýk ettiðimiz durumlarda, “dur bakalým, o kadar da deðil” diyerek daha olumlu varsayýmlar üretmeliyiz. Kiþisel deðerlendirme yapmak: Kendimizi her þeyden ve herkesten baðýmsýz olarak deðerlendirebilmek... Bu tarz bir bakýþ açýsý içsel olarak daha güçlü hissetmemizi saðlayacaktýr. Kendini sevmek: Ýnsanlar kendilerini sevdiklerinde hem duygusal hem de fiziksel olarak kendilerini güvende hissederler ve kendileriyle barýþýk yaþarlar. Kendini tanýmak: Kendilerini tanýyan insanlar kendi güçlü ve güçsüz yönlerini iyi bilirler. Bir topluluða girdiklerinde kendi potansiyellerinin farkýnda olarak harekete geçerler. Hedef koymak: Tabii burada kastedilen hedef açýk ve net koyduðumuz hedeflerdir. Pozitif düþünmek: Olumsuz bir düþünceyle herhangi bir baþarý elde etmek çok güçtür. Bu ancak karamsarlýða götürür. Ýyi bir ifade yeteneði: Toplum içinde konuþmak için bol bol okumamýz konuþma tekrarlarý yapmamýz ve hatta zaman zaman iyi birer hatip olabilmek için evde çalýþmamýz ve sonucunda da konuþma yeteneðimizi artýrmamýz bize topluluk içinde daha çok söz söyleme imkaný tanýyabilir. Duygularý kontrol etme: Duygularý ile baþa çýkabilen kiþiler duygularýnýn esiri olmazlar. Beklenmedik davranýþlar göstermezler. Korkularý ve endiþeleri ile baþa çýkabildikleri için riskleri göze alabilirler. ETKÝLÝ YORUM - 11


Güvenli Ýnternet Kullanýmý letiþim araçlarý arasýnda belki de en önemli yeri kaplayan bilgisayar, her yaþtan bireyi birçok bilgiye kýsa sürede ulaþmalarýna vesile olan Ýnternet ile buluþturuyor. Hemen her yaþ döneminde ebeveynleri model alan çocuklarýmýz, rol modellerinin internet kullaným davranýþlarýný da öðrenme süreçlerine dahil ediyorlar. Ancak, otokontrol konusunda yetiþkinlere oranla daha az etkin olan kimi çocuk için internet kullanýmý bir süre sonra sorun haline gelebiliyor.

Ý

Bu yaþ döneminde arkadaþ iliþkileri eskiye oranla önem kazanýr. Arkadaþlýk kurma siteleri ve özellikle anlýk ileti en çok kullanýlan araçlardýr.

Bu öðrenme sürecinde çocuklarýn iç denetimleri yeterli olmadýðýndan ebeveynlere büyük görevler düþüyor. Her yaþ döneminin geliþim basamaklarýnda gösterdiði özellikler farklý olduðu gibi interneti kullanma davranýþlarý da deETKÝLÝ YORUM - 12

ðiþim gösteriyor. Ailelerin bu geliþim dönemlerinin özellikleri hakkýnda bilgi sahibi olmalarý ev içi kullaným kurallarýný belirlemelerinde yardýmcý olacak diye düþünüyorum. 6 yaþ: Ýlköðretim hayatýna atýlan 6 yaþ çocuðu bundan böyle interneti tek baþýna keþfetmek isteyecektir. Artýk tam bir okullu olmuþtur, büyümüþtür. Bu durumu her davranýþýnda ortaya koymak isteyeceði gibi internet kullanýmýnda da göstermek isteyecektir. Bu yaþ çocuðu otoriteyi çok fazla sorgulama eðiliminde deðildir. O nedenle koyulan kurallarý uygulama konusunda ebeveynlerin pek fazla sýkýntý yaþamasý beklenmez.


Sanal ortamda yapabilecekleri geçmiþten getirdikleri bilgi birikimi ile doðru orantýlýdýr. Ancak, standartlara baktýðýmýzda ortalama bir 6 yaþ çocuðu fareyi kullanma, bilgisayarda oyun oynama, oyun sýrasýndaki yönergeleri yerine getirme konularýnda baþarýlýdýr. Ancak, internet kullanýmýnda henüz ailesine baðýmlýdýr. Tek baþýna e-posta adresi almak, e-posta göndermek gibi iþlemlerde büyüklerinin yardýmýna ihtiyaç duyarlar. Henüz okula baþlamýþ ve dolayýsýyla artan sorumluluklarýna adaptasyon sürecinde olan, özellikle tam gün okula giden, 6 yaþ çocuðunun günlük bilgisayar kullaným süresinin 30 dakika ile 1 saat arasýnda olmasý idealdir.

oynamayý, e-posta gönderip almayý baþarabilir. Bu yaþtaki çocuklar için ideal internet kullaným süresi günlük 1,5–2 saati geçmemelidir.

olarak, 10-13 yaþ aralýðýndaki çocuklar interneti müzik yüklemek, e-posta göndermek ve sevdikleri ünlüler hakkýnda araþtýrma yapmak için de kullanýrlar.

10-13 yaþ:

Bu dönemde günlük internet kullanýmý süre açýsýndan bireysel farklýlýk gösterebilir. Çocuk, sosyal iliþkilerinin devamlýlýðý için uzun süreler boyu çevrimiçi kalmak isteyebilir. Burada önemli olan aile bireylerinin hep birlikte üzerinde anlaþacaklarý aile içi internet kullaným kurallarýný belirleyerek huzuru saðlayabilmeleridir.

Ön ergenlik dönemindeki 10-13 yaþ çocuðu, internet ile ilgili oldukça fazla bilgiye sahiptir. Bu alandan her türlü bilgiye sýnýrsýz ulaþým saðlayabileceðinin farkýndadýr. Bu yaþ döneminde arkadaþ iliþkileri eskiye oranla önem kazanýr. Arkadaþlýk kurma siteleri ve özellikle anlýk ileti en çok kullanýlan araçlardýr. Ayrýca, okullar doðru kullanýmýný teþvik etmek amacý ile internetten bilgi aramaya yönelik çeþitli projeler, ödevler verirler. Dolayýsýyla internetin eðitici rolü bu dönemde ön plana çýkmaya baþlar. Bunlara ek

7-9 yaþ: 7 yaþ ile 9 yaþ arasý, internete ilginin oldukça arttýðý bir dönemdir. Genel olarak bu yaþlardaki çocuklar yasaklanan birçok davranýþý gerçekleþtirme eðiliminde olduðundan internetteki yasaklar da ilgilerini çekecektir. Fakat aileler birtakým raporlama sistemleri ile çocuklarýnýn hangi sitelerde, ne kadar süre gezindiklerini görebilirler. Bu yaþ çocuklarý kolaylýkla güvenme eðilimindedirler, bu nedenle ebeveynler internette yeni tanýþýlan kiþilere karþý dikkatli olmalýdýrlar. Bu gibi durumlar ile ilgili olarak çeþitli kurallar belirlenebilir: Ýnternette yeni biri ile tanýþtýðýnda/konuþtuðunda bunu ebeveynler ile paylaþmak, ebeveynlerin izni olmadan tanýþtýðý kiþiler ile bilgi alýþveriþinde bulunmamak, vs. Ortalama bir 7-9 yaþ çocuðu internette gezinmeyi, çeþitli oyunlar ETKÝLÝ YORUM - 13

Açelya Þahin Klinik Psikolog


Ýsmail Acarkan

ÇOCUKL ARDA Ý M Ý Þ Ý L E G K Ý L Ý KÝÞ

Her anne-babaya düþen görev; o mizaç yapýsýnýn imkân ve potansiyellerini tespit edip anlayarak çocuðun olumlu geliþimi yönünde tutum ve davranýþ sergilemektir.

D

okuz Mizaç Modelinin ilk iddiasý “çocuklarýn hepsinin ayný yapýda olmadýðýdýr.” Ýkinci iddiasý ise “çocuklarýn 9 farklý mizaç yapýsý ile dünyaya geldikleridir.” Her çocuk için doðumdan itibaren ilk merak edilen þey genel saðlýðý ise ikinci merak edilen þey de cinsiyetidir. Çünkü onlara vereceðimiz bakým için bu iki unsur çok önemlidir. Ama en az bunun kadar önemli bir diðer unsur çocuðun mizaç yapýsýdýr. Eðer çocuðun mizaç yapýsýný doðru tespit edip anlayabilirsek onun geliþmesi için en uygun olan tutum ve davranýþlarý sergilememiz de kolay olacaktýr. Çocuðun cinsiyetini bilmeden onu doðru bir þekilde yetiþtirmek mümkün olmadýðý gibi onun mizaç ve kiþilik yapýsýný bilmeden de ona uygun terbiyeyi vermek mümkün deðildir. Yapýlan tüm bilimsel gözlem ve araþtýrmalar çocuklarýn neredeyse doðumdan itibaren gözlemlenebilen farklýlýklarýna dikkat çekmiþtir. Bazý çocuklar; korku nedir bilmezken bazýlarý her yeni durumu

ETKÝLÝ YORUM - 14 15


korku ve kaygýyla karþýlama eðilimindedirler. Bazý çocuklar, gördükleri ve akýllarýna gelen her þeyi denemeye eðilimliyken bazýlarý da yeniliklere daha mesafeli olup bildikleri ve alýþtýklarý þeyleri devam ettirme eðilimindedirler. Yine bazý çocuklar zorlu þeylerle karþýlaþtýklarýnda bütün enerjilerini ve imkânlarýný kullanarak zorun üstesinden gelmeye eðilimliyken bazýlarý ise zorlu onlar karþýsýnda kendini geri çekmeye ve daha kolay olana yönelmeye eðilimlidirler.

þiþmandýr. Bir arslana “göre” filin burnu sarkýktýr. Bir pandaya “göre” maymun çok hareketli ve gürültücüdür. Kýsacasý; her bir yapýyý, bir diðer yapý ile mukayese etmeden ve genelleme hatâsýna düþmeden onu kendi yapýsýna, þartlarýna, imkân ve kabiliyetlerine göre deðerlendirmek ve anlamak gerekir. Ýþte nasýl ki çocuðun cinsiyetini tespit edip geliþmesi yönünde uygun þekilde davranýþ, tutum ve yönlendirmede bulunuyorsak ayný þekilde çocuðun mizaç yapýsýný da

Her birimiz “insan” olmak açýsýndan ayný olduðumuzu “olaylarý, olgularý, sözleri ve tavýrlarý” ayný þekilde anladýðýmýzý ve deðerlendirdiðimizi zannederiz. Hâlbuki her birimizin “anlayýþ tarzý, beklentileri, arayýþlarý ve öncelikleri” farklý farklýdýr. Bu farký fark edemediðimizde, her birimiz zorunlu olarak muhatabýmýzý “kendimize ve kendi algý tarzýmýza göre” tanýmlar ve yorumlarýz. Biyolojik olarak hepimizin ayný yapýda olmamýz psikolojik olarak da ayný olduðumuz zannýný oluþturur. Bu zan ise bizi yanlýþ anlamalara-anlaþýlmalara götürür. Hiçbirimiz diðerimizden üstün deðiliz; ancak farklýyýz. Muhatabýmýzý kendimize benzetmeye çalýþtýðýmýzda veya bizim gibi olmasýný istediðimizde bu, onun farklýlýðýný görmezden geldiðimiz veya göremediðimiz anlamýna gelir. Üstelik onu kendimize göre deðerlendirdiðimizde hem yanlýþ bir karþýlaþtýrma yapmýþ oluruz hem de ona haksýzlýk etmiþ oluruz. Nasýl ki: Bir tavþana “göre” kaplumbaða tembeldir. Bir güvercine “göre” yarasa kaçýngan ve soðuktur. Bir kartala “göre” tavuk uçma özürlüdür. Kýlýçbalýðýna “göre” balina çok

bu mizacýn olumlu yönde bir kiþilik görünümü kazanmasý için ona doðru þekilde davranmalý ve eðitmelidir. Onu sürekli kontrol etmeye çalýþmadan, yaptýðý þeyin onun için zararlý olabileceðini düþündürerek onu sakýndýrmak, zorla hiçbir þey yaptýrmamak, fiziksel güç kadar düþünce gücünün de farkýna vardýrmak, saldýrgan-kavgacý arkadaþlardan ve görsel materyallerden (oyun, film vs.) uzak tutmak, öfke ve sertlik göstermemek gereklidir. Ebeveynler seven, þefkatli, bilge ve müsamahalý bir otorite olmakla bu mizaçtaki bir çocuk için en uygun tutumu sergilemiþ olacaktýr. Ancak anne-baba bu mizaç yapýsýndaki çocuðun her zaman söz dinleyen, sessiz-sakin-aðýrbaþlý, herkesle uyumlu bir çocuk olabileceðini düþünmemelidir. Onun cesur ama kavgacý olmayan, kendini koruyan ama þiddet yanlýsý olmayan, bir ölçüde istekleri konusunda sabredebilen ama çok da sabýrlý olamayan ancak bunun yaný sýra atak, inisiyatif alabilen, hakkýný savunan, haksýzlýða uðrayaný-zayýfý koruyan bir kiþilik yapýsýnda olabileceðini düþünmelidir.

tespit edip bu yapýnýn kiþilik özellikleri anlamýnda olumlu yönde geliþmesi için gerekli olan davranýþ, tutum ve yönlendirmelerde bulunmamýz büyük önem taþýmaktadýr. Örneðin; bazý çocuklar dýþa dönük, kendini korumaya ve gerekirse tepki vermeye çok eðilimli olup istemediði bir þeyi yapmamaya, kendini korumak için güç kullanmaya ve çabuk öfkelenmeye eðilimli bir yapýda doðar. Bu çocuklar kavgacý-öfkeli-çatýþmacý-baþýna buyruk olarak doðmaz ancak tüm bunlara meyilli olarak doðar.

ÞUNU HER ZAMAN HATIRDA TUTMALIYIZ: Hiçbir mizaç yapýsýnýn bir diðerine genel bir üstünlüðü yoktur. Bir diðer ifadeyle daha iyi veya daha kötü bir mizaç yoktur. Ancak farklýlýk vardýr. Nasýl ki bir elma çekirdeðinden, portakal olmasýný beklemiyorsak; çocuðumuzun mensup olduðu mizaç yapýsýndan da onun için imkânsýz olaný beklememeliyiz. Her anne-babaya düþen görev; o mizaç yapýsýnýn imkân ve potansiyellerini tespit edip anlayarak çocuðun olumlu geliþimi yönünde tutum ve davranýþ sergilemektir.

Ýþte bir anne-baba veya eðitici bu çocuðun mizaç yapýsýný bilmeli ve

Bir tavuktan bir kartal gibi uçmasýný bekleyemeyiz, ayný zaman-

ETKÝLÝ YORUM - 15


da bir kartalýn da bir tavuk gibi her gün yumurtlamasýný beklemeyiz. Dolayýsýyla kartal ile tavuðu mukayese etmeyiz. Yine bir kaplumbaðadan tavþanýn çeviklik ve hareketliliðini bekleyemeyiz, ancak kaplumbaðanýn da tavþana oranla daha temkinli, dayanýklý ve kararlý olduðunu biliriz. Kýsacasý; size verilen bir elma çekirdeðinden bir portakal elde edemezsiniz. Ama o elma çekirdeðinden; saðlýklý, geliþkin, olgun bir elma mý yoksa kurtlu, çürük, ham bir elma mý olacaðý siz annebabalarýn tutumuna ve çevresel þartlara baðlýdýr. Ýþte bu yüzden bize hediye edilen her bir çocuðumuzun öncelikle yapýsýný yani mizaç özelliklerini anlamaya çalýþmalýyýz. "Dokuz Mizaç Modeli"ne göre hem ebeveynler hem de çocuklar; hayatý ve olaylarý kendi yapýlarýna göre algýlar, deðerlendirir ve yaþarlar. Bu

nedenle ebeveyn-çocuk iliþkisini deðerlendirdiðimizde açýkça þunu görüyoruz: Bilinçli ve bilgili bir farkýndalýk olmadýðý sürece “mizaçlarýn yapýsal zorunluluðu” ebeveyn-çocuk iliþkisinin niteliðini ve sürecini belirler. Örneðin; bazý mizaç yapýlarýnýn ortalama düzeydeki ebeveynlik tarzý, istediklerinin hemen ve itiraz edilmeden yapýlmasýný isteyen, iletiþimde kýsa ve net bir tutum sergileyen, sert-otoriter bir görünümdedir. Buna karþýn bazý çocuklarýn mizaç yapýlarý da çok duygusal, kýrýlgan, kolay incinen, sertlik ve öfkeye karþý çok hassas bir nitelik taþýr. Bu iki farklý mizaçtaki baba ve çocuk iliþkisinin “doðal sonucu” þudur: Babanýn gözüyle “çabuk küsen ve kýrýlan, aþýrý duygusal, söz dinlemeyen zayýf bir çocuk”; çocuðun gözüyle ise “kendisini anlamaya çalýþmayan, dinlemeyen, duygusuz, sert, her þeye çabucak öfkelenen bir baba”.

ETKÝLÝ YORUM - 16

Aslýnda “iliþkilerimize” dikkatle baktýðýmýzda þunu apaçýk görürüz. “Hepimiz kendi mizacýmýzýn mahkûmu, bazen de maðduruyuz ve yine mizacýmýzdan dolayý muhataplarýmýzý maðdur ederiz. Ayný zamanda muhataplarýmýzýn mizacý da bizi maðdur eder”. Ancak þu unutulmamalýdýr ki; bu maðdur olma ve maðdur etmelerin hiçbiri “þuurlu ve bilerek” deðildir. Ýþte bu nedenle eðer ebeveynler çocuklarýna faydalý olmak ve bilmeden de olsa zarar vermek istemiyorlarsa kendi mizaçlarýnýn farkýnda olmalý ve kendi mizaçlarýnýn çocuklarýnýn mizacýna ve beklentilerine uyup uymadýðýný düþünmelidir. Dolayýsýyla ebeveynler çocuklarýný yetiþtirmeden önce kendilerini yetiþtirmelidirler. “Anne-baba her bir çiçeðin kendi renginde ve kokusunda açýp geliþmesi için gerekli bakýmý yapan bahçývan gibidir. O çiçek hangi renkte ise o þekilde açacaktýr.


Onun rengini deðiþtirmeye çalýþmak, onun rengini beðenmemek veya onu istediðimiz renge boyamaya çalýþmak yanlýþ olacaktýr.” Üç tür ebeveynlik vardýr; Biyolojik ebeveynlik; bir çocuðun biyolojik oluþumu için gerekli olan bedensel yeterlilik ile ilgilidir. Psikolojik ebeveynlik; kendinin ve çocuðunun mizaç ve kiþilik yapýsýnýn farkýnda olarak çocuðunun zihinsel-duygusal ve davranýþsal düzeyde geliþmesi ve yetkinleþmesi için gerekli olan tutumu gösterebilme yeterliliðini ifade eder. Ruhsal ebeveynlik ise; manevi (ruhsal) açýdan bilgeliðe, hakikate, sonsuz sevgi ve þefkate ermiþ olarak çocuðunun imkân ve kabiliyeti nispetinde bu ruhsallýðý yansýtabilme yeterliliðidir. Bu açýdan baktýðýmýzda þu uyarýda bulunmayý gerekli görüyoruz; anne-babadan birinde veya ikisinde biyolojik (genetik) olarak bir hastalýk var olduðunda çocukta da o biyolojik hastalýðýn görünebilme ihtimali olduðu gibi; psikolojik düzeyde de (düþünce, duygu ve davranýþ düzeyinde) anne-babada var olan herhangi bir yetersizlik (doðrularý bilmeme, kararsýzlýk, kaygýlýlýk, korkaklýk, sorumsuzluk, empati yoksunluðu, sevgisizlik, vs.) veya hastalýk (bencillik, öfkelilik, sertlik, aþýrý ve gereksiz tepkisellik, yanlýþ düþünce ve duygular vs.) çocuðu olumsuz yönde etkileyecektir. Dolayýsýyla ANNE – BABA OLMAK için biyolojik olarak saðlýklý annebaba olma yeterliliðinin yaný sýra en azýndan psikolojik olarak da saðlýklý anne-baba olma yeterliliði gerekmektedir.

timi, söz konusu çocuðun mizaç yapýsýnýn çok iyi bilinmesine baðlýdýr. Anne-babalar çocuklarýnýn kendilerinden farklý bir yapýda olabileceklerini bilmeli ve bu farklýlýðý dikkate alarak çocuklarýna en

uygun tarzda davranmalýdýr. Bu farklýlýðý anlayan anne-babalar; çocuklarýný daha doðru ve objektif bir açýdan bakýp deðerlendirerek çocuklarýndan beklentilerini de doðru bir çizgiye çekeceklerdir.

Dokuz mizaç modelinde her mizaç bir rakamla sembolize edilmektedir. “1” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; düþünerek hareket eden, uslu,ciddi, ne yaptýðýna dikkat eden, titiz ve düzenli olmaya eðilimli, “doðruyu ve yapýlmasý gerekeni gözleyen-soran ve onu yapmaya çalýþan, bir þeyi hatalý, eksik ve yanlýþ yaptýklarýnda bu durumdan oldukça rahatsýz olan; mantýklý, yanlýþlýk yapmalarý halinde suçluluk duygusunun çabuk geliþtiði, haksýzlýða uðramalarý halinde ise kolay öfkelenen bir yapýya sahiplerdir.

“2” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar çok duygusal , sevecen, merhametli, yardýmsever, sýcakkanlý, insanlarla çabuk kaynaþabilen, arkadaþ canlýsý, çabuk aðlayan, çevresinden ilgi ve sevgi bekleyen,kendisini sevdirmeye ve beðendirmeye çalýþan,yakýn temastan hoþlanan, çabuk alýnýp kýrýlabilen, alýnýp küsebilen bir yapýya sahiplerdir.

“3” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; hýrslý, enerjik ve rekabetçi olup kendinden emin gözüken, “ baþarmak ve takdir edilmek isteyen”, yenilgiye ve baþarýsýz olmaya tahammül edemeyen, amaçlarýna kolayca motive olup hedefleri doðrultusunda -duygularýna takýlmadan- sonuca ulaþýncaya dek çaba gösteren ve bir ortamda ne söylemeleri, nasýl hareket etmeleri gerekiyorsa ona uygun davranma becerisi gösterebilen bir yapýya da sahiplerdir.

“4” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýna sahip çocuklar; duygusal açýdan hassas, kolay incinebilen, hüzünlü, merhametli, karþýsýndakilerin duygularýný anlamaya çalýþan, içten ve dost canlýsý , içlerinden geldiði gibi davranan, bazen aktif ve canlý olsalar da, bazen de yalnýzlýða ihtiyaç hissedip kendi duygu dünyalarýyla baþ baþa kalmaktan hoþlanan, duygusal iniþ çýkýþlarý çok sýk yaþayan bir yapýya sahiptirler.Duygusal olarak kolay incinirler fakat genelde bunu pek belli etmezler. Ýncindiklerinin çevresindekiler tarafýndan fark edilmesini ve anlaþýlmasýný beklerler.

“5” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar genellikle içe dönük, sessiz, bilgiye ve öðrenmeye meraklý, çekingen, gözlemleyen, çok düþünen, korkuya

Saðlýklý bir kiþilik ve karakter eðiETKÝLÝ YORUM - 17


çok eðilimli, yalnýz kalmayý seven, insanlara karþý mesafeli, fiziksel yakýnlýktan ve temastan pek hoþlanmayan, çevresinde olan bitenleri sessizce gözlemleyen, duygusallýktan oldukça uzak bir yapýya sahiptirler. Dikkat çekmekten, göz önünde olmaktan özellikle kaçýnan bu çocuklar; toplumun uzaðýnda veya kenarýnda olmayý daha çok tercih ederler.

“6” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; kontrollü ve temkinli davranan, güven ve emniyet arayan, iliþkilerinde nispeten çekingen olan, çabuk endiþelenen, güçlü ve kendisini koruyan bir otoriteye baðýmlý, olasý en kötü ihtimalleri hesaplayan, gelecek ile ilgili kaygýlar taþýyan, tedbirli ve çekingen hareket etmeye eðilimli, karar vermekte zorlanan veya verdikleri kararlarý yakýn çevresine onaylatan, zaman zaman özgüven problemi yaþayan ve mutlaka “ bilen bir otoriteye” ihtiyaç duyan bir yapýya sahiplerdir.

‘7’ mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar çok hareketli, konuþkan, dýþa dönük, neþeli,iyimser, muzip, þakacý, heyecan ve maceradan hoþlanan, keyiflerine çok düþkün çocuklardýr. Hayal dünyalarý çok geniþ olan ve sorunlar karþýsýnda derhal pratik çözümler üreten, acý ve sýkýntýlardan kaçan, bir þeye uzun süre odaklanmakta zorlanan, kolayca dikkati daðýlabilen, ayný þeyleri yapmaktan çok çabuk sýkýlan, yenilik ve deðiþiklik arayan, meraklý (özellikle her þeyi kurcalamayý seven) ve maymun iþtahlý, rahat ve biraz da umursamaz bir yapýya sahiplerdir.

“8” mizaç yapýsý Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; cesur, korkusuz, çevresindekileri yönlendirmek ve yönetmek isteyen ancak yönetilmekten hoþlanmayan; cömert, çatýþmaktan çekinmeyen, kendinden emin, zorluklar karþýsýnda güçlü ve dayanýklý, enerjik, her þart ve durumda öne çýkýp müdahale edebilen, kolay aðlamayan, sýnýrlanmaya ve baskýlanmaya sert tepki gösteren, kendilerini ve çevresindekileri korumak için kavga ve çatýþmadan asla çekinmeyen, zayýflýktan ve güçsüzlükten hiç hoþlanmayan, sert, baskýn ve çok çabuk öfkelenen bir yapýya sahiplerdir.

‘9’ mizaç yapýsý Bu çocuklar; sakin, mülayim, utangaç, hareketlerinde biraz aðýr ve yavaþ gözüken, aceleci olmayan, huzur ve sükûnet arayan,çevresiyle uyumlu olmaya gayret eden, çatýþma ve kavga ortamlarýndan hoþlanmayan, barýþçýl ve uyumlu olmaya çalýþan ancak zorlandýðý ve rahatsýz olduðu durumlarda gizli gizli inat edebilen bu çocuklar; genelde sakin ve uyumlu olmalarýna raðmen nadir de olsa içlerinde biriktirdikleri öfkeyi ani öfke patlamalarý þeklinde gösterebilen bir yapýya sahiplerdir.

ETKÝLÝ YORUM - 18

BÝR ÇOCUKTAN MEKTUP! Sevgili annem ve babam; Bana sahip olduðunuzu sandýkça hata yapýyorsunuz. Benim sadece ben olduðumu kabul edin. Saçým, gözüm, kaþým size benzeyebilir ama benim sizden farklý bir kiþiliðim ve eðilimlerim var. Beni dilediðiniz gibi þekillendirebileceðinizi veya tamamen size ait olduðumu düþündükçe yanýlýyorsunuz. Ben size bunun tam aksini ispat ettikçe de hayal kýrýklýðýna uðruyorsunuz. Lütfen beni anlayýn. Beni kendi ufkunuza deðil, benim yapýmýn ihtiyaç duyduðu ufka doðru kanatlandýrýn. Beni sevin ama kontrol etmek için deðil. Beni uyarýn ama öfkeyle deðil. Hatta gerektiðinde beni cezalandýrýn ancak cezalandýrýrken bile gözlerinizde sevgiyi görebileyim. Söylediðiniz bir þeyi yapmadýðýmda bunu neden yapmadýðýma-yapamadýðýma bakýp beni anlamaya çalýþýn. Mizacýmýn öncelikli ihtiyaçlarýný bilerek onlarý vermek konusunda gayret edin. Ve size zor gelen (sizi üzen, rahatsýz eden, öfkelendiren) yönlerimi beni yargýlamadan ve baþkalarýyla kýyaslamadan söyleyin. Deðiþmem konusunda bana sabýrlý bir þekilde yardým edin!



Elif Tuðçe Eyikoçak Psikolog

ANNE-BABA TUTUMLARI VE

DÝKKAT EKSÝKLÝÐÝ

ETKÝLÝ YORUM - 20

Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bozukluðu toplumda oldukça sýk görülen ve tedavi ile belirgin düzelmeler gösteren bir bozukluktur. Erken teþhis edilirse tedavisi kolaylaþmaktadýr.


B

asit gibi görünen ama yaþamý çok zorlaþtýran; evden okula, okuldan iþe, iþten kazalara ve kötü alýþkanlýklara uzanan bir yaþamýn, sorunun adý: Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB) Günümüzde en sýk karþýlaþtýðýmýz ifadelerden olan hiperaktif çocuk nitelendirmesinin genel anlamda bilinen ve yorumlanan tanýmý ile arasýnda ciddi farklar bulunmaktadýr. Temelde araþtýrýp, öðrenmeye dayandýrýlmadan, kulaktan dolma bilgilerle bu kavramýn kullanýlmasý çocuðun eðitim hayatýný olumsuz yönde etkilemektedir. Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bozukluðu Nedir? Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bozukluðu toplumda oldukça sýk görülen ve tedavi ile belirgin düzelmeler gösteren bir bozukluktur. Erken teþhis edilirse tedavisi kolaylaþmaktadýr. DEHB temelde üç belirtiden oluþan bir sorundur: Dikkat Eksikliði: Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite olan çocuklarýn dikkat süreleri diðer çocuklardan kýsadýr. Bu özellik okul öncesi dönemden itibaren fark edilebilir. Aþýrý Hareketlilik (Hiperaktivite): Aþýrý hareketlilik, DEHB dýþýnda geliþimsel bozukluklar gibi bazý durumlarda da görülebilir. Bu nedenle tek baþýna taný koydurucu deðildir. Diðer bulgularla birlikte deðerlendirilmesi gerekir. Dürtüsellik (Aþýrý hareket etme, sonuçlarýný düþünmeden harekete geçmek, dürtülerini kontrol edememek): Davranýþlarýný kontrol edememek sorunlara yol açar. Sýrasýný bekleyememek, söz verilmeden konuþmak, baþkalarýnýn sözünü kesmek tepkiselliðin sýk rastlanan sonuçlarýndandýr.

Ailelerin Tutumlarý Neden Deðil, Sonuç! Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bozukluðu anne ve babalarýn tutumlarýna baðlý olarak da geliþebiliyor mu?’ veya ‘Anne ve babalarýn tutumlarý etkileyici rol oynuyor mu?’

ya da kendilerini yeterince koruyamayabilirler. Kimi zaman bunun tersi de söz konusu olabilir. Bazý ailelerde hiç sýnýr tanýnmamasý, çocuðun disiplin uygulanmadan büyütülmesi de onda birtakým davranýþ bozukluklarýna ve uyumsuzluða neden olabilir.

Anne ve Babalar

Ailelerin en sýk sorduðu ve endiþelendiði konulardan biri çocuklarýnda DEHB olmasýnda kendi tutumlarýnýn etkisinin olup olmadýðýdýr. Ebeveyn tutumlarýnýn etkili olup olmadýðý araþtýrýlmýþtýr. Bu çalýþmalarýn sonucunda ailelerin tutumlarýnýn bir nedenden çok, bir sonuç olduðu düþünülmüþtür. Sorunlar nedeniyle bunalan aile yanlýþ tutumlar sergilemekte, bu durum bulgularýn þiddetlenmesine veya baþka sorunlarýn eklenmesine de yol açmaktadýr.

Çocukla konuþurken göz temasý kurulmalý, sizi dinlediðinizi kontrol etmek için gerekirse söylenen tekrarlatýlmalýdýr.

Anne-Babalarýn Yanlýþ Tutumu

Evde ve okulda net kurallar ve sýnýrlar oluþturulup bu kurallara baðlý kalýnmalýdýr.

Çocuðun korkak, ürkek, çekingen olmasý, kolayca arkadaþ edinememesi ya da güçlü olarak tanýmadýðýmýz bazý çocuklar tarafýndan ezilmesi, baský altýna alýnmasý, büyüme ve kiþilik geliþiminde çok önemli rolleri olan anne babalarýn tutumlarýndan kaynaklanmaktadýr. Anne-babalarýn çocuk yetiþtirme konusunda genelde sýk gözlenilen tutumlardan biri aþýrý koruma ve kollamadýr. Okul çaðýna kadar çocuða ait her türlü görev ve sorumluluðu ona hiç fýrsat vermeden ya da kendi kendine yapabilmesi yönünde gereken ilgiyi göstermeden yerine getiren ebeveynler, bu anlamda birer örnektir. Tüm hakimiyet ve sorumluluðun ebeveynde olduðu aile ortamýnda yetiþen çocuklar, çoðunlukla ev dýþýna çýktýklarýnda kendi kanatlarý ile uçamaz hale gelir, ailelerinden ayrýldýklarýnda bocalarlar. Evde her dediðini yaptýrabilen çocuklar ise arkadaþlarý arasýnda sinebilir, bir köþeye çekilerek, diðerlerine karýþmayabilir

ETKÝLÝ YORUM - 21

Nasýl Davranmalýdý? Önce uygun taný ve tedavi için bir çocuk ruh saðlýðý uzmanýna baþvurup, hekimle iþbirliði yapýlmalýdýr. Bu sorun evde anne babanýn ya da okulda öðretmenin uygulayacaðý disiplin yöntemleriyle çözülebilecek bir sorun deðildir.

Çocuðun güçlü ve zayýf yönleri belirlenip, baþarýlý olabileceði durumlar ve etkinlikler planlanýp, kendine güveni ve benlik saygýsý artýrýlabilir. Olumlu davranýþlarý övgü, sevgi ve ilgiyle desteklenmelidir. Olumsuz davranýþlarýn doðal sonuçlarýnýn yaþanmasýna izin verilmelidir. Eleþtiriden çok övgü kullanýlmalý, özellikle baþka çocuklarýn içinde eleþtirilmekten kaçýnýlmalýdýr. Diðer çocuklarla kýyaslanmamalýdýr. Ev dýþýnda sosyal ve sportif etkenliklere katýlmasý da desteklenebilir. Bunlarýn neticesinde birtakým olumsuz olarak nitelendirilen davranýþlar üzerinde biraz daha kontrol saðlanacak ve buna paralel olarak çocuk kendini daha yeterli hissedecek, kendini suçlama azalacak ve uzun vadede güven eksikliði oluþumunun önlenmesine katkýda bulunulacaktýr.


Prof. Dr. M. Kemal SAYAR

MEDYA ÇAÐINDA ÇOCUK YETÝÞTÝRMEK

Çocuðun sosyalleþmesine yardýmcý olmak, yaþýtlarýyla birlikte vakit geçirmesini desteklemek, okul dýþý etkinliklere katýlmasý için ona fýrsat vermek gerekiyordu. Ýletiþim çaðýyla birlikte sosyalleþmenin anlamý ve sýnýrlarý da önceki zamanlarda olmadýðý kadar geniþledi.

ETKÝLÝ YORUM - 22


Ç

ocuklarýyla daha çok zaman geçiren ebeveynler; kendi içsel arzularýna karþý çýkmadýklarý için zamanla kendilerini daha iyi ve enerjik hissediyor; daha mutlu oluyor; enerjilerindeki artýþ, iþ ve özel hayatlarýna da olumlu yönde yansýyor. Anne-babalarý ile aralarýndaki baðýn kuvvetlenmesi çocuklarda da huzursuzluk ve hýrçýnlýk gibi davranýþlarý azaltýyor; kardeþlerle iletiþim de olumlu geliþmelere yol açýyor. Anne-baba olmak hiçbir zaman kolay deðildi. Günümüzde ise daha da zorlaþtý. Yirminci yüzyýlýn ilk yarýsýnda aileler çocuklarýný daha çok kendi ailelerinde gördükleri gibi yetiþtiriyorlardý. Ebeveynliðin baþlýca kriteri, çocuðun fiziksel ihtiyaçlarýný karþýlamaktý. Yaþam þartlarý nedeniyle çocuklar da aileye destek olacak görevler üstlenmek zorunda kalabiliyorlardý. Sanki bir zorunluluktan, çocuðun üstlenmesi gereken bir yükten söz ediyor gibi görünüyoruz ancak, bu sayede çocuklar da ailelerini daha yakýndan izleyebiliyor, böylece yetiþkinlerin kurallarýný ve toplumun beklentilerini öðrenme fýrsatýný yakalýyorlardý. Psikoloji biliminin geliþimiyle anne-babalýk ile ilgili teoriler de geliþtirilmeye baþlandý. 1950'lerde çocuklarý 'kontrol etmek' yerine, onlarla 'arkadaþ olma'yý öneren yeni bir anne-babalýk modeli sunuldu. Zamanla baþka teoriler de geliþtirildi ve iyi ebeveyn olabilmek için yapýlmasý gerekenlerin listeleri çýkarýldý. Ebeveynlik, artýk çocuðun fiziksel ihtiyaçlarý karþýlamanýn ötesinde bir anlama kavuþmuþtu. Çocuklarýn duygusal ihtiyaçlarýný karþýlamak ve onlara

kaliteli bir eðitim vermek giderek önem kazanýyordu. Çocuðun sosyalleþmesine yardýmcý olmak, yaþýtlarýyla birlikte vakit geçirmesini desteklemek, okul dýþý etkinliklere katýlmasý için ona fýrsat vermek gerekiyordu. Ýletiþim çaðýyla birlikte sosyalleþmenin anlamý ve sýnýrlarý da önceki zamanlarda olmadýðý kadar geniþledi. Artýk çocuklar için en iyi okullarý bulmak, okul öncesi kurumlarý seçmek, okuldan çýkýnca gidilecek etüt merkezini belirlemek, çocuklarý madde kullanýmýna karþý korumak, cinsel konularda gerekli eðitimi vermek, televizyon ve bilgisayar baþýnda geçirilen zamaný kontrol altýnda tutmak ebeveynin düþünmesi gerekenler listesinin üst sýralarýnda. Araþtýrmalar, okul öncesi dönemdeki çocuklarýn, kendilerine yönelik programlar kadar televizyon dizilerini de izlediklerini gösteriyor. Üstelik çocuklar için hazýrlanan yapýmlarda bile bir saat içinde ortalama beþ tane þiddet içerikli sahne görülebiliyor. Bazý popüler çocuk programlarýnda þiddet içerikli sahnelerin sayýsý saatte 200'e kadar çýkabiliyor. Özellikle 5 yaþ ve altýndaki çocuklarda þiddet içeren davranýþlara yönelim artýyor. Þiddet içerikli bilgisayar oyunlarý, her ne kadar üzerlerinde 'yetiþkinlere yönelik' yazsa da çocuklar tarafýndan da sýk sýk oynanýyor. Bilgisayar oyunlarý ve televizyon programlarýnda þiddet ve cinsellik içeren görüntüler arttýkça, çocuklarýn zihinlerinde oluþturduklarý objeler, hayvanlar, insanlar ve olaylarla ilgili þemalar þiddet ve cinsellik temalarý üzerine kurulmaya baþlamýþtýr. Medyada normal dýþý gösterimlerin sayýsý arttýkça, çocuklar normal þartlarda kendi ETKÝLÝ YORUM - 23

dünyalarýnda karþýlaþma ihtimallerinin çok düþük olduðu imgelerle farklý bir gerçeklik kurar hale gelmiþlerdir. Üstelik merak duygularý körelmeye ve yön deðiþtirmeye baþlamýþtýr. Beynin çalýþma sistemine kýsaca göz atmak, anlatmak istediklerimizi daha iyi izah edecektir. Beyin dýþarýdan gelebilecek ve alýþýlmadýk her uyarýyý dikkate almak üzere çalýþýr. Aslýnda beynin bu fonksiyonu tamamen insan yaþamýný devam ettirmeye yöneliktir. Fakat medyada gösterilen programlarýn içerikleri çoðunlukla þiddete veya cinselliðe yönelik olunca beyindeki bu sistem de her seferinde devreye girer. Daha geliþmiþ olmasý gereken düþünce sistemi, bir müddet sonra bu sistemin devreye girmesiyle yavaþlar. Hiperaktivite ve huzursuzluk artar, konsantrasyon yetisi azalýr, þiddete yönelik davranýþlarýn sayýsýnda artýþ meydana gelir. Çocuklarýn günlük 4-5 saat televizyon izlemeleri sýrasýnda bu sistem her üç ile beþ saniye arasýnda tetiklenir. Oysa çocuklarýn, yaptýklarý Ýþe konsantre olmalarý, bu sýrada kendi kendilerine iç sesleri ile konuþmalarý, yaptýklarýný sorgulamalarý ve bir sonraki hamleyi hesap etmeye çalýþmalarý gerekmektedir. Ýç konuþma, özellikle televizyonun açýk olduðu ortamlarda sürekli olarak kesintiye uðrar. Sürekli uyaran aldýkça ister istemez beynin dýþarýdan gelen verileri deðerlendirme sistemi harekete geçer. Bu noktada program yapýmcýlarýnýn kendilerini savunurken "Biz sadece insanlara istediklerini veriyoruz." demeleri bir açýdan doðru-


çalýþarak en saðlýklý kararlarý alabilirler.

dur. Ýnsanlar þiddet içerikli görüntüler izlemeye koþullanýrlarsa, bu tarz programlarý izleme isteði elbette artar. Bu durum özellikle yeni geliþen beyinlerde, yani çocuklukta ve gençlikte þiddet ve cinsellik içerikli görüntülere maruz kalan bireylerde sýkça görülür. Yoðun bir günün ardýndan, çocuklara zaman ayýrmak anne-babalara zor gelebilir. Bu nedenle bazý ebeveynler çocuklarla birebir zaman geçirmek yerine, onlarý oyalayýcý baþka faaliyetler bulmaya çalýþýrlar. Çocuklar bilgisayar baþýnda veya televizyon karþýsýndayken ebeveynler de dinlenme fýrsatý bulurlar. Bu yöntem, pratik bit çözüm olarak ilk baþta iþe yarar gibi görünse de, sonrasýnda ebeveyni meþgul edecek, üzecek ve hana ona suçluluk duygusu hissettirecek sorunlara da sebep olabilir. Endüstri çaðýnýn beraberinde getirdiði hýzlý hayat, kimi zaman ebeveynlere kim olduklarýný, sorumluluklarýný ve önceliklerini unutturabiliyor. Ancak birçok inceleme, iþ saatlerini ve günlerini çocuklarýyla vakit geçirmek için yeniden düzenleyen ebeveynlerin, bu düzenlemelerden sonra kendilerini çok daha iyi hissettiklerini gösteriyor.

Çocuklarýyla daha çok zaman geçiren ebeveynler, kendi içsel arzularýna karþý çýkmadýklarý için zamanla kendilerini daha iyi ve enerjik hissediyor, daha mutlu oluyor, enerjilerindeki artýþ, iþ ve özel hayatlarýna da olumlu yönde yansýyor. Anne-babalarý ile aralarýndaki baðýn kuvvetlenmesi çocuklarda da huzursuzluk ve hýrçýnlýk gibi davranýþlarý azaltýyor, kardeþlerle iletiþimde olumlu geliþmelere yol açýyor. Günümüzde sadece çocukla, deðil, ebeveynlere de medyanýn etkisi altýndadýr. Birçok kaynaktan nasýl daha iyi ebeveyn olunacaðýna iliþkin bilgi akýþýna maruz kalan anne-babalar, aslýnda çocuklarýný saðlýklý bir hiçimde gözlemlediklerinde ne yapmalarý gerektiðine karar verebilecekken bilgi yaðmuru altýnda kafa karýþýklýðý yaþayabilirler. Medyanýn yücelttiði ebeveynlik tutumlarý anne-babalarda oradan gelen beklentileri karþýlama gerekliliði hissini doðurabilir. Bu beklentiyi karþýlayamayan ebeveynler kendilerini toplum tarafýndan kabul görmemiþ ve hatta reddedilmiþ gibi hissedebilirler. Hâlbuki ebeveynler çocuklarýný tanýmaya, sevmeye ve onlar için neyin gerekli olup olmadýðýný bilmeye ETKÝLÝ YORUM - 24

Ýletiþim çaðýyla birlikte sosyalleþmenin anlamý ve sýnýrlarý da önceki zamanlarda olmadýðý kadar geniþledi. Artýk çocuklar için en iyi okullarý bulmak, okul öncesi kurumlarý seçmek, okuldan çýkýnca gidilecek etüt merkezini belirlemek, çocuklarý madde kullanýmýna karþý korumak, cinsel konularda gerekli eðitimi vermek, televizyon ve bilgisayar baþýnda geçirilen zamaný kontrol altýnda tutmak ebeveynin düþünmesi gerekenler listesinin üst sýralarýnda. Örneðin, çocuðunun okulda daha saðlýklý yiyeceklerle beslenmesi için çaba sarf eden bir anne, oðlunun beslenme çantasýna peynir ve tahýlý, ekmekten yapýlmýþ sandviçler koyarken, diðer ebeveynler çocuklarýnýn hazýr yiyecekler yemesine izin veriyor olabilir. Bu annenin çocuðu, kendisini diðer çocuklarla kýyaslayýp baþka annelerin daha 'Iezzetli' yiyecekler hazýrladýklarýný düþünebilir. Ancak anne bu tutumunun nedenlerini anlatýp çocuðunun geliþimi için özen gösterdiðini net bir biçimde ifade edebilirse çocuk hem yaþadýðý ayrýcalýðýn farkýnda olacak, ileride alacaðý bazý kararlarýn toplumdan farklý duruþ sergilemesini doðal karþýlayabilecektir hem de kendi ailesinin deðer yargýlarýný içselleþtirecektir. Televizyonun Çocuðun PsikoSosyal Geliþimine Etkisi Çocuklarýn gerçek ve hayali ayýrt etme becerisi ileri yaþlarda geliþen bir beceridir. Üç yaþtan önce çocuklar için televizyonda gördükleri her þey gerçektir. Mesela, televizyonda gördükleri bir bardak


suyun, eðer televizyon yana eðilirse döküleceðini zannederler. Üç yaþýndan sonra ise televizyondaki gerçekliðin yaþamýmýzdaki gerçeklikten bir ölçüde farklýlýk gösterdiðini anlamaya baþlarlar. Bir þeye atfedilen gerçeklik ne kadar fazla ise ondan etkilenmemiz de o derece fazla olacaðýndan gerçeði ve hayali ayýn edemeyen küçük çocuklarýn televizyondan etkilenmelerinin daha büyük boyutlarda olduðunu görebiliriz. Özdeþim kurduklarý sanal kahramanlarla yatýp kalkan, týpký o çizgi kahraman gibi olmak isteyen, onun gibi kötülerle savaþan, kavga eden çocuklar için yaþlarý küçüldükçe gerçeði ve gerçek olmayaný ayýrt etmek o kadar daha zordur. Çok fazla televizyon izleyen çocuklar sürekli izledikleri sanal dünyada yaþamaya ve gerçek hayata adaptasyon sorunlarý çekmeye baþlarlar. Bunun trajik bir örneði

de, birkaç yýl önce sevdikleri bir çizgi film kahraman gibi uçacaðýný zannedip evlerinin üst katýndan adayan çocukla ilgili haberlerdir. Bu elbette çok uç bir örnektir. Ama ayný zamanda bizi çocuklarýn dünyasýný anlamaya ve gerekli önlemleri almaya sevk eden bir örnektir. Benlik Algýsý ve Kiþilik Geliþimi: Çocuklarýn kendi özgün kimliklerini oluþturana kadar özdeþim kurmalarý bu sürecin doðal bir parçasýdýr. Çocuk da zaman zaman kendini izlediði programlardaki karakterler yerine koymaktadýr. Kahramaný kimse o da olmayý istemektedir. Özellikle ergenlikle birlikte bu süreç daha önem kazanmaktadýr. Kimliðini þekillendirmeye çalýþan ergen için model alacaðý kiþiler önemli bir etkiye sahiptir. Ve bu kiþiler genelde popüler medyada yer alan kiþilerdir. Televizyonun -ve aslýnda tüm medyanýnbize 'iyi' olarak sunduðu bireyler,

ETKÝLÝ YORUM - 25

ergenlerin gelecekte olmayý hayal ettikleri kiþilerdir. Peki, nedir bu ‘iyi’? Televizyon özellikle kýzlara zayýflýk ve güzelliði empoze etmekte, onlarýn benlik algýlarý reklamlarla etkilenmektedir. Zayýf olanlar 'güzel', normal kilolu ve toplu olanlar 'çirkin' olarak etkilenmektedir. Bu etiketlemeye maruz kalan ergen, kendini kabul edebilmek, iyi ve güzel algýsýna sahip olabilmek için erken yaþlarda rejim yapma, aþýrý spor yapma, kozmetik ürünler kullanma, televizyondaki zayýf ve güzel kiþi olabilme çabasýna girebilir. Televizyondaki kýzlar bakýmlý, güzel, zayýf, dýþa dönük, bakým ve güzellik konularýyla ilgilenen; erkekler ise güçlü, zengin, bakýmlý olarak gösterilmekte, bu standartlara eriþemeyen kýzlar ve erkekler kendilerini yetersiz hissedebilmektedirler. Dizilerdeki güzel kýzý, zengin ve yakýþýklý delikanlý kapmaktadýr. Kýzlar o kýz gibi güzel


masý durumunda da zarar görmektedir. Ýlkinde þiddeti görenle özdeþim kuran çocuk, 'körü dünya sendromu'na yakalanabilir. Yani; dünyaya olan güvenini yitirir ve kendini güvensiz, saldýrgan bir dünyada yaþayan zavallý biri gibi görür. Özellikle küçük çocuklarda korkular geliþtirme, uyku ve yeme bozukluklarý, sýk sýk aðlama nöbetleri, þiddetin maðduru olacaðý korkusu görülebilir. Bazý çizgi filmlerde kahramanlar dövüþmekte, yaralamakta ve yaralanmakta, aldýklarý darbelerden sonra bile bir þey yokmuþ gibi 'özel güçleri' sayesinde ayaða kalkmaktadýrlar. Yani þiddet onlara zarar vermemektedir.

olabilmeyi, erkekler de o erkek gibi zengin ve güçlü olabilmeyi arzu etmektedir. Kendisini 'güzel' gören bazý kýzlar karþýlarýna dizilerdeki gibi güçlü, zengin ve yakýþýklý erkeklerin çýkmasýný beklemektedir. Bazen de bazý evli kadýnlar, eþlerinden kendilerine dizilerdeki 'jön'ler gibi davranmalarýný, sürprizler yapmalarýný beklemekte, bu olmadýðýnda ise ciddi hayal kýrýklýðýna uðramaktadýrlar. Televizyon izlemek pek çok etkinlikten daha önemli ve eðlenceli hale gelmiþtir. Çünkü tüm dünya o kutunun içindedir. Tiyatroya gitmek, sinemaya gitmek, kitap okumak yerine televizyon izlemeyi tercih eden çocuðun/ergenin sosyal iliþkileri zayýflar. Televizyon ve Þiddet: Televizyondaki þiddet içerikli görüntü ve haberlerin hem yetiþkin hem de çocuklar açýsýndan zararlý yönleri olduðu su götürmez

bir gerçektir. Her gün haberlerde, dizilerde ve çeþitli programlarda izlediðimiz þiddet haberleri normal bir olay gibi sunulmakta, buradan baþkalarýnýn acýlarýna duyarsýz kalmanýn sorunlarý çözmenin kabul edilebilir bir yolu olduðu mesajý çýkabilmektedir. Þiddet, haberlerde, filmlerde, çizgi filmlerde hayatýn doðal bir parçasý gibi sunulmaktadýr. Önlem olarak yetiþkinlere hitap eden programlarýn çocuklara izlettirilmediði evlerde bile çocuk þiddet unsurundan tam olarak korunamamaktadýr. Yetiþkinlerin izlediði þiddet içeren programlardan korunan çocuðun izlediði çizgi filmler de þiddet öðeleriyle dolu olma riski taþýmaktadýr. Dünyayý tanýmaya çalýþan çocuklar için sorunun ciddiyeti daha ileri boyuttadýr. Çocuk, þiddeti görenle özdeþim kurmasý durumunda da þiddeti uygulayanla özdeþim kurETKÝLÝ YORUM - 26

Çocuk, izlediði çizgi film kahramanlarýyla özdeþim kurduðunda ise kendini riske atacak davranýþlara giriþme tehlikesinin ortaya çýktýðýný görürüz. Ayrýca baþka bir bireye vurduðunda, þiddet uyguladýðýnda da ayný o kahraman gibi hiçbir þey olmayacaðýný düþündüðünden, karþýsýndakine daha kolayca ve düþünmeden vurabilmekte, zarar verebilmektedir. Bazen çizgi film kahramaný kötülerle savaþan, onlarý cezalandýran ve kýyasýya þiddet uygulayan biridir. Ancak o, “kötüleri' cezalandýrdýðý için, yaptýðý þey kabul edilebilirdir. Çocuk da büyük bir tezahüratla kahramanýn, rakibini dövmesini desteklemektedir. Kötünün ne olduðunu dahi bilemeyecek, anlatamayacak çocuk anlamadýðý þiddeti destekler konuma gelmektedir. Çizgi filmlerde, þiddet dýþýnda baþka çözüm yollarý aramayý öðretmek yerine, en basit, kaba ve ilkel sorun çözme metoduna dönüþ vardýr. Oturup konuþup uzlaþan çizgi film kahramanlarý kaç tanedir


dersiniz? Böylece çocuklar alternatifler üretmeyi, iþlevsel çözümler aramayý býrakýp, kaba gücün hüküm sürdüðü bir dünyayla tanýþmaktadýrlar. Okul Baþarýsýna Etkisi: Çocuklarýn okul öncesi becerilerinin geliþtiði çaðlarda televizyonu çok izlemenin gelecekte okul baþarýsýný da düþürdüðü gözlenmiþtir. Okul baþarýsý ile ilgili çalýþmalarda, evlerinde daha çok televizyon izleyen ve odasýnda televizyonu olan çocuklarýn, daha az ve ebeveyn eþliðinde televizyon izleyenlere göre daha baþarýsýz olduklarý ortaya çýkmýþtýr. Araþtýrmacýlar günlük televizyon izleme süresinin ortalama 2 saat ile sýnýrlý tutulmasýný ve izlenen programýn içeriðinin eðitsel ve yaþa uygun olmasýný, izleme eyleminin ebeveyn gözetiminde olmasýný ve sonrasýnda program hakkýnda konuþulmasýný tavsiye ederler. Böylelikle televizyonun tek yönlü etkileþimi ortadan kaldýrýlmaya çalýþýlýr. Ýzlenen programda net olmayan mesajlarý netleþtirmek, oradaki bir olay hakkýnda yorum yapmak ve çocuðun programdan kötü etkilenmesine sebep olabilecek belirsizlikler, anlaþýlmamýþ veya yanlýþ anlaþýlmýþ noktalar üzerinde konuþup çocuðun izlediðini anlamlandýrmasýný saðlamak için yetiþkin yardýmýna ihtiyaç vardýr. Amerikan Pediatristler Birliðine göre, çocukluðun ilk yýllarýnda pasif biçimde televizyon izlemek, üreticiliði ve problem çözme becerisi geliþimini olumsuz etkilemektedir. Hatta daha da ileri gidilerek, 0-2 yaþ aralýðýndaki çocuklara televizyon izletilmemesi tavsiye edilmektedir. Reklamlar ve televizyondaki þovlar, renkli, canlý ve hareketli bir

dünya sunmaktadýr. Ýmajlar sürekli deðiþmektedir. Böylece çocuðun dikkati sürekli bölünmekte ve uzun süreli olarak bir þeye odaklanamamaktadýr. Televizyondaki bilgi, eðlence ve her þey hýzlý bir biçimde tüketilmekte, çocuklar da bu hýzlý tempoyu hayatlarýna transfer etmektedir. Böylece derste dakikalarca yerinde oturup dinlemek, okumak onlara tekdüze gelmektedir. Oysa televizyon baþýnda geçirdikleri süre ne kadar canlý, iþitsel ve görsel açýdan hareketlidir! Bu yüzden, pek çok ebeveyn çocuðun uzun süre televizyon izleyip bilgisayarda oynadýðýndan, ama dersi dinlemediðinden þikâyet eder.

Araþtýrmacýlar günlük televizyon izleme süresinin ortalama 2 saat ile sýnýrlý tutulmasýný ve izlenen programýn içeriðinin eðitsel ve yaþa uygun olmasýný, izleme eyleminin ebeveyn gözetiminde olmasýný ve sonrasýnda program hakkýnda konuþulmasýný tavsiye ederler. Mahremiyet Ýhlali: Uygun olmayan yaþlarda televizyonda ve artýk daha sýk þekilde internette maruz kalýnan mahremiyet ihlallerinin sadece küçük çocuklarýn deðil, yetiþkinlerin de ruh saðlýðý üzerinde oluþturabileceði olumsuzluklar uzun süredir tartýþýlmaktadýr. Birey ile toplumun sýnýrlarý gün geçtikçe birbirine karýþmaktadýr. Pijamayla baþkasýnýn yanýna çýkmanýn saygýsýzlýk ve ETKÝLÝ YORUM - 27

özensizlik sayýldýðý bir yaþam biçiminden, sadece yarýþma kurallarýnýn önem kazandýðý, kamera karþýsýnda mahremiyetin neredeyse ortadan kalktýðý bir yaþam biçimine doðru gelinmiþtir. Özellikle okul öncesi dönem çocuklarýnýn da evde anneleriyle olduklarý gündüz saatlerinde yayýnlanan 'realite' programlarýnda gündem oluþturan travmatik olaylar en ince detayýna kadar seyirci ile paylaþýlmakta, bu da geliþim dönemi itibarýyla 'neyin neden olabileceðini' anlayamayan çocuðun dünyasýna 'tam olarak adlandýrýlamadan' girmektedir. Reklamlar: Çocuklara hitaben yapýlan reklamlarýn bir diðer etkisi de yýllar sonra görülür. Günümüzün çocuklarý gelecekte de senelerce çarpýcý müzikler ve görüntülerle bilinçaltýna iþlenen ve iyi kavramlarla özdeþleþtirilen bu markalarýn sadýk tüketicileri olacaktýr. Kýsacasý bugün reklamlarda bilhassa çocuklarý etkilemeye odaklanan stratejilerin arttýðý gerçeði ile yüz yüzeyiz. Reklamlarýn önemli bir kýsmý da yað, þeker, karbonhidrat oraný yüksek aburcubur gýdalarý için hazýrlanmýþtýr. Çocuk televizyonda tanýtýlan aburcuburu yiyerek televizyonun önünde oturmaktadýr. Daha uzun süre oturdukça daha fazla yemekte, daha fazla yedikçe obezite riski artmaktadýr. Televizyonun önünde geçirilen saatler çocuðun koþup oynayacaðý, saðlýklý fiziksel egzersizlere vereceði zamandan çalmakta, hatta uyku vakti komþunda pazarlýklara sebep olmaktadýr. Kýsacasý, televizyon -izin verildiðinde- bir çocuðun saðlýklý geliþimi için önemli sayýlabilecek uyku, beslenme ve spor alanlarýný sabote edebilme gücüne sahiptir. Psikiyatrist Ýstanbul Eðitim ve Kültür Dergisi, MEB, Eylül 2010


Mehmet Teber Psikolojik Danýþman / Pedagog

NÝYETÝMÝ

TAKDÝR ET YÖN VER! DAVRANIÞIMA

B

ir keresinde de çikolata yerken çikolatam koltuðun küçük yastýðýna deðdi ve yastýk kirlendi. Ben de hemen gidip yastýðý çeþmenin altýna koydum ve suyu açýp yýkamaya çalýþtým. Annem kýzýnca hata yaptýðýmý anladým.

Biliyorsunuz küçük bir çocuk olarak sizlere kendimi anlatýyorum. Dilim döndüðü kadar ama. Siz de biliyorsunuz ki ben dünyaya tertemiz bir þekilde geliyorum. Bembeyaz bir sayfa gibi. Bu nedenle küçükken niyetim de kalbim gibi temizdir benim. Art niyet nedir bilmem ben. Ýçimde kötülük barýndýrmam, barýndýramam. Daima niyetim iyidir. Ancak davranýþlarýmda bazý eksiklikler olabilir. Ýyi bir niyetle yola çýkýp çok yanlýþ bir davranýþ yapabilirim, yapýyorum da.

ETKÝLÝ YORUM - 28

Biz çocuklarý uyarýrken ve onlara kýzarken niyetimizle davranýþýmýzý birbirinden ayýrmanýz gerekiyor. Davranýþa kýzayým ve davranýþý cezalandýrayým derken niyeti de cezalandýrabiliyorsunuz.

Örneðin geçen gün 8 aylýk kardeþim Emre’yi -ki sevmek için- kucaðýma almak istedim. Ancak almaya çalýþýrken düþürdüm ve onun caný çok yandý. Kafasý yere çarptý. Annem geldi bana baðýrdý: “Bir daha kardeþine dokunmayacaksýn!” diye. Ben aslýnda kardeþimi sevmek istemiþtim. Ancak bu isteðimi doðru davranýþla birleþtiremedim ve ortaya kötü sonuç çýktý.


Bir ay önce, annem sofra kuruyordu. Ben de anneme yardým etmek niyetiyle bir tabaðý taþýmaya çalýþtým. Tabak düþtü ve kýrýldý. Ýçindeki yemekler de döküldü. Çok üzüldüm. Annem yine kýzdý bana. Aslýnda davranýþýma kýzdý, biliyorum. Ancak niyetimi takdir etmedi. Bu nedenle bendeki yardým isteðini de farkýnda olmadan söndürmüþ oldu. Akþam babam eve gelir gelmez haber izliyor. Ben de akþama kadar babamý çok özlemiþ oluyorum. Onunla oynamak ve vakit geçirmek istiyorum. O ise haberleri býrakmýyor. Ben de gidip televizyonun düðmesine basýyorum. Aslýnda niyetim temiz. “Baba benimle ilgilen!” demek istiyorum. Bu isteðimi nasýl ifade edeceðimi bilmediðim için aklýma gelen ilk yolu deniyorum. Siz bu yöntemime kýzarken, niyetime de kýzmýþ oluyorsunuz. Biz çocuklarý uyarýrken ve onlara kýzarken niyetimizle davranýþýmýzý birbirinden ayýrmanýz gerekiyor. Davranýþa kýzayým ve davranýþý cezalandýrayým derken niyeti de cezalandýrabiliyorsunuz. Halbuki güzel niyetlerimizi cezalandýrdýðýnýzda bizdeki o niyetleri köreltmiþ oluyorsunuz. Yapmanýz gereken þey çok basit. Niyetimizi takdir etmek ve ayný zamanda davranýþýmýzý eðitmek. Þimdi size bir örnek anlatayým isterseniz.

Baþarýlý týp adamý “Benim baþarý öyküm iki yaþýndayken, annem sayesinde yaþadýðým bir tecrübe ile baþladý” demiþ ve sonra da bu macerasýný anlatmýþ: “Ýki yaþýndayken buzdolabýndan süt þiþesini almaya çalýþýyordum. Niyetim sütümü kendi baþýma alabildiðimi anneme göstermekti. Ama þiþe elimden kayýp yere düþtü ve her taraf süt oldu. Annem gürültüyü duyup mutfaða geldiðinde ne baðýrdý, ne söylendi, ne de beni cezalandýrdý. Ne dedi biliyor musunuz?” “Sanýrým canýn süt istedi ve bunu kendi baþýna yapmak istedin. Kendi baþýna bir þeyler yapmaya çalýþman ne kadar güzel! Biliyor musun, þimdiye kadar hiç bu kadar büyük bir süt birikintisi görmemiþtim. Temizlemeden önce yerdeki sütle biraz oynamak ister misin?” Böylece ben de yerdeki sütle oynamaya baþladým. Daha sonra annem yanýma geldi ve: “Böyle küçük hatalar yaptýðýnda bunu senin temizlemen ve her þeyi eski haline getirmen gerekiyor, bunu biliyorsun deðil mi?” dedi. “Bunu nasýl yapmak istediðine sen karar ver. Ýstersen sünger kullanalým, istersen havlu ya da bir bez, ne dersin?” “Ben süngeri seçtim, birlikte yere dökülen sütü temizledik. Sonra annem, bu küçük kazanýn nedenini açýkladý:

Birgün bir gazeteci, týp alanýndaki buluþlarýyla çýðýr açan bir bilim adamýna, bu iþin sýrrýný sormuþ: “Sizi diðer bilim adamlarýndan farklý kýlan nedir ki, böylesine baþarýlý oldunuz ve büyük buluþlar yaptýnýz?”

“Sonra, bana þiþenin çýkýntýlý yerinden tuttuðum takdirde onu düþürmeyeceðimi öðretti. O günden sonra, bütün baþarýsýzlýklarým benim için bir tecrübeye dönüþtü. Her baþarýsýz deneyden sonra, yeni þeyler öðrendim, ümitsizliðe düþmeyip daha çok þevklendim.”

“Ýki minik elinle süt þiþesini taþýyamadýðýn için oldu bu. Þimdi bahçeye çýkalým ve sen þiþeyi suyla doldurup onu düþürmeden taþýmaya çalýþ.” ETKÝLÝ YORUM - 29

Eðer o büyük bilim adamýnýn annesi ona kýzýp baðýrsaydý ya da cezalandýrsaydý, belki de ondaki özgüveni, kendi baþýna bir þeyler baþarabilme duygusunu kýracaktý. Üstelik doðru davranýþý da öðretmemiþ olacaktý. Tekrar söylüyorum. Ben çocuðum, içinde iyi niyetler barýndýran ve bu iyi niyet tohumlarýnýn yeþermesini bekleyen bir çocuk. Sizden bir ricam var. Eðer bu iyi niyetimiz doðru davranýþla buluþmazsa lütfen kýzýp, baðýrýp çaðýrmayýn. Davranýþýmý eðitirken niyetimi de takdir edin.


Zeynep Karabacak Psikolog

ÇOCUÐUNUZ

YEMEK

YEMÝYORSA

A

ilelerin en büyük sorunlarýndan biri olan bu davranýþýn birçok nedeni olabileceði gibi genellikle çocuðun dikkatleri üzerine çekerek kendini daha önemli hissetmek istemesi de bu nedenler arasýnda yer alabilir. Bazý çocuklar eriþkinlerde olduðu gibi daha az iþtahlý olabilir. Çocuðun iþtahý az olduðu için anne onu yemeðe zorlar, o da reddeder. Bunun üzerine anne daha ileri giderek zorlama, kandýrma, ceza verme ve tehdit etme yoluna baþvurarak yemek zamanlarýnýn çocuk için kâbusa dönüþmesine neden olur. Böylelikle yemek ve yemek zamaný ile ilgili kötü çaðrýþýmlar zamanla gerçekten çocuðun yemek yeme konusunda þiddetli tepkiler vermesine neden olur. Yemekte problem çýktýðýnda yapmamýz gereken en uygun davranýþ þöyle olmalýdýr: “Hepsini yemek zorunda deðilsin, þimdi aç deðilsen bir sonraki yemekte yersin.” Böy-

lece çocuðun yemek yeme konusunda direnç göstermek için bir nedeni kalmayacaktýr. Yemek yeme konusunda çocuklara karþý ýsrarcý bir tutum sergilemememiz ve onlarý yemek yemeye zorlamamamýz gerekmektedir. Acýkmalarý için fýrsat tanýmalýyýz. Çocuklarýn çok yorgun ve uykusuz olarak yemeðe baþlamamalarýna dikkat etmeliyiz. Yemek öncesinde yýkanmýþ el, yüz ve taranmýþ saçlar ile onun kendini daha zinde ve keyifli hissetmesini saðlayabiliriz. Aile içinde yemek yeme düzeni oluþturmaya özen göstermeliyiz. Çocuklarý belirli yemek saatlerine alýþtýrmamýz onlarýn yemek yemesini daha düzenli hale getirecektir. Sofrada paylaþýlan zaman çocuk için oldukça önemlidir. Sofrada onlarla konuþarak hem onlarýn hem de kendimizin yemek yeme zamanlarýndan zevk almamýzý saðlayabiliriz. Böylece yemek yemek çocuklar için hem doyurucu hem de eðlenceli bir aktivite haline gelecektir.

ETKÝLÝ YORUM - 30

Yemekleri çocuðunuzun tabaðýna koyarken farklý þekiller oluþturacak þekilde servis ederek onlarýn ilgisini çekebileceðimiz gibi yemek tabaðýnýn desenli ve renkli olmasý da bu konuda bize yardýmcý olabilir. Öðün aralarýnda abur cubur yememelerine dikkat etmeliyiz. Bu tip yiyeceklerle karýnlarýný kolayca doyurup yemek zamaný geldiðinde yemek yemek istemeyeceklerdir. Yemek masasýný hazýrlarken onlardan yardým alabiliriz. Onlarýn kendilerine olan güvenlerinin artmasýný yardýmcý olacaktýr. Servisi yaparken tabaðýna yiyebileceði miktarda yiyecek koymanýz ya da yemeði kendisinin almasý onun yemeði bitirmesini kolaylaþtýracaktýr. Böylece tabaðýndakini bitirebildiðini görmek hem onu hem de bize mutlu edecektir. Tüm bunlarý uygulamanýza raðmen çocuðunuz kilo kaybediyor ve yemek yemeði kesinlikle reddediyorsa bir uzmandan yardým almanýzda fayda vardýr.



ÇOCUÐUNUZUN

ZEKASINI

GÜÇLENDÝREN BESÝNLER

B

eslenme ile öðrenme arasýnda nasýl bir iliþki vardýr?

Kavrama kapasitesini belirleyen en önemli faktörler beslenme, genler ve çevre koþullarýdýr. Saðlýklý beslenmenin çocuk geliþimi ve öðrenme kapasitesi üzerinde etkisi inkar edilemez. Fakat bilimsel açýdan çocuklarýmýza “Bunlarý yersen daha zeki olursun” diyemeyiz. Çocukluk yaþlarýndaki beslenme ile daha sonraki yýllarda akademik performans arasýnda önemli bir iliþki söz konusudur. Beslenme uzmanlarý yaptýklarý bilimsel araþtýrmalar sonucunda belleði güçlendiren besinleri bulmuþlardýr. Bu besinler sadece çocuklar için deðil her yaþtaki insanlar için

de gereklidir. Algýlama yeteneðimizi arttýrýr, daha hýzlý düþünmemizi ve dikkatimizi toplamamýzý saðlar. Çocuðunuzun hem dengeli beslenmesini hem de zekasýný çalýþtýracak besinlerle beslenmesini istiyorsanýz aþaðýdaki önerilere lütfen kulak verin. Kýrmýzý ve turuncu renkli sebzeler: Özellikle domates, havuç ve kýrmýzýbiberde bulunan antioksidan beynin daha uzun süre saðlýklý kalmasýný saðlar öðrenmeyi kolaylaþtýrýr. Ananas: Uzun metinleri ezberleyebilmek için önerilebilir. Meyvesi C vitamini deposudur. Ayrýca önemli bir element olan mangan içerir. Avokado: Kýsa süreli belleði güçlendirmek için önerilir. Fazla miktarda yað asidi içerir. Yarým avokado yeterlidir. Çilek: Ýçeriðindeki fisetin maddesi hafýza kaybýnýn etkilerini azaltýp, bunamayý geciktirir. Isýrgan otu: Hafýzayý kuvvetlendiren besinlerdendir. Özellikle sýnavlara hazýrlanan çocuklarýn çayýna ilave edilmesi veya doðrudan ýsýrgan çayý içirilmesi yerinde olur.

ETKÝLÝ YORUM - 32


Patates: Kan þekerini dengeli olarak yükseltir bu sayede zeka daha verimli çalýþýr. Somon: Omega-3 yaðlarý hem beyni korur hem de hafýzayý güçlendirir. Kabak: Hafýza için eþsiz bir besindir. Yemeklerle sýk sýk tüketilmesi son derece faydalýdýr. Yoðurt: Ýçinde bulunan tirozin isimli madde hafýzayý güçlendirip, beyni uyarýr. Üzüm suyu: Dopamin salgýlanmasýný arttýrarak problem çözme yeteneðini geliþtirir. Fasulye: Lif ve protein bir arada olduðundan özellikle çocuklarda zekanýn açýlmasýna sebep olur. Bitter çikolata: Magnezyum ve antioksidan içeriðiyle beyne oksijen taþýyarak daha aktif çalýþmasýný saðlar. Lahana: Tiroit bezlerinin aktivitesini yavaþlattýðý için sinirliliði giderir. Daha stressiz öðrenmeyi saðlar. (örneðin sýnav öncesi). Limon: C vitamininden dolayý canlandýrýr, algýlama yeteneðini artýrýr.

beyin oksijeni daha iyi alýr. Ceviz, fýndýk ve fýstýk: Sinirleri kuvvetlendirirken, beyindeki haber alma maddelerinin oluþumunu hareketlendirir.

Beynin Daha Üretici Olmasý Ýçin Tavsiye Edilen Besinler: Günümüzdeki eðitim yöntemi hazýra konmayý deðil, çocuklarýn üretmesine yönelik olduðunu artýk bilmeyen aile kalmadý. Ýþte uzmanlarýn açýklamalarýna göre bu besinlerde çocuðunuzun üretme kapasitesinin artýþýný kolaylaþtýran besinlerdir. Zencefil: Ýçerdiði maddeler beynin yeni fikirler üretmesini saðlar. Kan sulandýðý için vücutta daha serbest akar, beyin oksijenle beslenir. Kimyon: Ýçerdiði uçucu yaðlar bütün sinir sistemini uyarýr. Aniden bir fikre, bir buluþa ihtiyacý olan kimyon çayý içmelidir (bir fincana iki tatlý kaþýðý dolusu kimyonla hazýrlanýr).

Yaban Mersini: Uzun süreli öðrenmede ideal bir meyvedir. Beynin kanla daha iyi beslenmesini saðlar.

Yaðsýz kýrmýzý et: Tam bir demir deposu, özellikle saðlýklý alyuvarlar için vazgeçilmezdir. Beyin geliþimi için büyük yarar saðlar.

Dikkati Saðlamak Ýçin tavsiye Edilen Besinler: Eðer çocuðunuz dikkati-

Üzüm: Baðýþýklýk sistemini kuvvetl e n d i r m e k t e d i r. Böbrek ve karaciðerin iþlevini

ni toplamakta zorluk çekiyorsa veya dikkati çok çabuk daðýlýyorsa uzmanlar bu besinleri kullanmanýzý tavsiye ediyor. Soðan: Aþýrý yýpranmaya, fiziksel yorgunluða karþý kullanýlýr. Kaný sulandýrýr,

ETKÝLÝ YORUM - 33

artýrýr, karaciðer hastalýklarý ve kansýzlýðýn tedavisinde etkilidir. Kanýn temizlenmesine, vücutta yaðlarýn erimesine yardýmcý olur. Beyinin enerji kaynaðýdýr. Eðer çocuðunuz öðrenmede zorluk çekiyorsa bu besinlerin büyük faydasý olacaktýr. Beslenme ve okul performansý arasýndaki iliþkiyi araþtýran çalýþmalarda öncelikle kahvaltýnýn çok önemli olduðu kanýtlanmýþtýr. Kahvaltý eden çocuklar okulda daha aktif olarak eðitime katýlýrlar. Kahvaltý yapan çocuklarýn, yapmayanlara göre okulda deðiþik kriterlerle belirlenen baþarýlarý ve performanslarý daha yüksektir. Dolayýsýyla, çocuklarýn okul baþarýlarýný arttýrmak amacýyla desteklenmesi gereken saðlýklý yaklaþým, sabah kahvaltý yapmalarýnýn saðlanmasýdýr.


Uzm. Dr. Özlem Sürücü Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Uzmaný

ÇOCUK BAKIMINDA GÖRÜÞ AYRILIKLARI

A

nne babalarýn farklý kiþilik yapýlarý, farklý aile kökenleri, farklý yetiþtirme biçimleri nedeniyle aslýnda bu, çoðu kez kaçýnýlmaz bir durumdur. Bu durumun çocuðun geliþimini nasýl etkileyeceði, farklýlýklarýn çocuða nasýl yansýtýldýðýna baðlýdýr. Farklýlýklar çocuðun geliþimine katký saðlayacak bir zenginliðe dönüþtürülebileceði gibi geliþimi olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorun olarak da karþýmýza çýkabilirler.

Aile içinde tutarlý olunmasý gereken konu, evde sorunlarýn ele alýnýþ biçimleri ve bireylerin birbirlerine olan saygýlý tutumlarýdýr.

Aslýnda her anne baba, insan olduklarý ve deðiþken ruh durumu içinde bulunabildikleri için zaman zaman kendi içlerinde bile tutarsýz olabilirler. Bu tutarsýzlýk anne babanýn ruh durumuyla ilgili olabileceði gibi çocuðun yapýsý ya da davranýþýn ortaya çýktýðý koþullara da baðlý olabilir. Örneðin; mutsuz, sýkýntýlý bir anne çocuðun mýzýrdanmasýný tolere edemeyebilir.

ETKÝLÝ YORUM - 34

Gürültülü bir top oyunu açýk havada, uygun bir mekânda sorun olarak görülmezken evde kabul edilemez gerçektir. Anne babanýn hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle her zaman ve her koþulda tutarlý olmalarýný beklemek gerçekçi deðildir. Bunu gerçekleþtiremeyen anne babalarda bu beklenti, kaygý ve yetersizlik duygusuna neden olmaktadýr. Aile içinde tutarlý olunmasý gereken konu, evde sorunlarýn ele alýnýþ biçimleri ve bireylerin birbirlerine olan saygýlý tutumlarýdýr. Anne baba, çocuða sevgi gösterilmesi, kurallar-sýnýrlar ve sorunlarýn ele alýnýþ biçimi gibi çocuk geliþimindeki çok temel öðelerde görüþ ayrýlýklarý içindeyse; bu düþüncelerini çocuðun yanýnda ve birbirini eleþtirir tarzda tartýþýyorlarsa; birbirlerinin kurallarýný gevþetiyor ya da bozuyorlarsa çocuk neyin


doðru neyin yanlýþ olduðunu öðrenemeyecektir. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk, kural tanýmayan ya da her fýrsatta kurallarý zorlayan, sorgulayan, sorumluluk almayan, evde hýrçýn ama dýþarýda güvensiz bir çocuk olur. Anne ve babanýn farklý uçlarda olmasý bu tutumlarýnýn daha belirgin hale gelmesine neden olabilir. Örneðin; aþýrý hoþgörülü ve yumuþak bir annenin varlýðýnda, baba disiplin açýðýný daha katý kurallarla kapatmaya çalýþýrken, babanýn aþýrý kurallarýnýn çocuða zarar vereceði endiþesiyle anne daha da esnek olmaya baþlayabilir. Bu durumda çocuk anneye karþý isteklerini tutturan, ýsrar eden, kurallara karþý gelen bir tutum içine girer. Babanýn yanýnda daha uyumlu gibi görünse de bu sadece babanýn varlýðýnda saðlanabilen bir uyumdur. Anne kurallarý “Oyuncaklarýný toplamazsan baban kýzar” gibi cümlelerle uygulamaya çalýþsa da, bu yaklaþým çocuðun o kuralýn gerçekten gerekli olup olmadýðýný sorgulamasýna neden olur ve uzun vadede iþe yaramaz. Sonuçta aile bireyleri arasýndaki gergin, çatýþmalý iliþkiler çocuðun mutsuzluðuna ve güvensizliðine neden olur. Farklý durumlarýn neden olabileceði diðer bir sonuç da anne babanýn çeliþkili davranýþlarýnýn çocuk tarafýndan kullanýlmaya baþlanmasýdýr. Çocuðun anne babayý yönlendirmesi bu farklý tutumlardan dolayý kolaylaþabilir. Sonuç olarak anne ve babanýn farklý görüþ ve tutumlarý hemen her ailede az ya da çok var olan kaçýnýlmaz bir durumdur. Anne babalar bu farklýlýklarý “Benim dediðim olacak!” savaþýna dönüþtürmedikleri sürece, birbirlerini tamamlayarak çocuðun geliþimine katký saðlayacak bir zenginlik olarak yaþayabilirler.

Çocuðun Zarar Görmemesi Ýçin Neler Yapýlabilir? Öncelikle çocuk için anne babanýn birbirine nasýl davrandýðý, birbiriyle nasýl uzlaþtýklarý ve birbirlerine karþý gösterdikleri sevgi ve saygýnýn, neye izin verilip neye verilmeyeceðinden daha önemli bir konu olduðu unutulmamalýdýr. Örneðin; çocuðun televizyon izlemesine karþý olan bir annenin buna izin veren eþiyle çocuðun önünde tartýþmaya girmesi, televizyon izlemekten daha fazla zarar verecektir. Anne ya da baba onaylamadýklarý bir tutum için çocuðun önünde aþýrý tepki vermektense, o an için sessiz kalýp daha sonra konu üzerinde uzlaþmaya çalýþmalýdýr. Anne baba birbirlerinin görüþlerini dikkatlice ve saygý göstererek dinleyebiliyor ve zaman zaman birbirlerine hak verebiliyorsa, bu çocuk için de çok uygun bir örnek olur. Çocuk da farklý görüþleri dinleyebilme ve uygun þekilde tartýþabilmeyi öðrenir. Yatma saati, beslenme, disiplin gibi temel alanlarda nasýl davranýlacaðý konusunda önceden konuþulup anlaþma yapýlabilir. Güvenlik önce gelir. Saðlýk, güvenlik, beslenme gibi konularda anne baba uyuþamýyorsa bir uzmanýn, örneðin çocuk doktorunun önerileri doðrultusunda hareket edebilirler. Sorunlarýn çözümünde anne baba ve çocuk/çocuklar iþbirliði içinde olmalýdýr. Çocuklarýn çözümlere bire bir katýlmalarý hem onlarýn sorun çözme becerilerini geliþtirecek hem de anne babaya karþý gelmemiþ olacaklardýr. Anne baba birbirleri hakkýnda olumsuz, eleþtirel biçimde konuþmamalýdýr. Bu çocuðun gözünde ebeveynin otoritesini zedeler ve çocuðun daha da eleþtirel, insanlara karþý olumsuz yaklaþan bir çocuk olmasýna neden olur. Her bir ebeveyn için çok önemli konular belirlenerek, sorumluluk alanlarý paylaþtýrýlabilir. Çocuðun yanýnda birileriyle çeliþen mesajlar vermemeye özen gösterilmelidir. Yemekten önce çikolata yemesini anne uygun bulmuyorsa ve buna izin vermemiþse babanýn “Bir þey olmaz bu seferlik yiyiversin” demesi çocuðun tüm kurallara karþý gelmesi ya da ýsrar etmesi ile sonuçlanacaktýr. Anne babalarýn birlikte olmadýklarý zamanlarda birbirlerinin kurallarýný bozuyor olmalarý da sýk karþýlaþýlan bir durumdur. Örneðin; baba çocuðun kendi yataðýnda yatmasýna özen gösteriyorken babanýn evde olmadýðý zamanlarda anne çocukla birlikte uyursa, çocuk sadece baba istediði için yalnýz yatmasý gerektiði mesajýný alýr. Ebeveynler birlikte olmadýklarý zamanlarda da diðerinin kurallarýna saygý duymalýdýr.

ETKÝLÝ YORUM - 35


Elif Güngördü Psikolojik Danýþman

ÇOCUKLARDA

ÖFKE VE SALDIRGANLIK

ETKÝLÝ YORUM - 36

Öfke tepkileri yetiþkinlerde olduðu gibi çocuklarda da gereksiz yere engellenme, cezalandýrma, haksýzlýða uðrama ve kendini ifade edememe gibi durumlarda ortaya çýkmaktadýr.


fke ve saldýrganlýk kavramlarý çoðunlukla bir arada kullanýlmasý nedeniyle birbiriyle karýþtýrýlmakta ya da eþ anlamlý kavramlar olarak algýlanmaktadýr. Ancak öfkenin bir duygu, saldýrganlýðýn ise öfkeyle yakýndan iliþkili bir davranýþ biçimi olduðu bilinmektedir. Bu açýdan, öfkeyi, saldýrganlýðý tetikleyen, harekete geçiren duygulardan biri olarak tanýmlamak daha doðru olacaktýr.

Ö

Öfke tepkileri yetiþkinlerde olduðu gibi çocuklarda da gereksiz yere engellenme, cezalandýrma, haksýzlýða uðrama ve kendini ifade edememe gibi durumlarda ortaya çýkmaktadýr. Çocuklarýn öfkeyi, gerek fiziksel gerek sözel tepkiler olarak, saldýrgan davranýþlarla dýþa vurduklarýný görmekteyiz. Bu noktada akla þu soru gelmektedir: Saldýrgan davranýþlarýn temelinde her zaman öfke duygusu mu yatmaktadýr? Saldýrganlýðýn ortaya çýkmasý için her zaman öfkenin yaþanmasý gerekmemektedir. Bu davranýþlarýn temelinde birçok unsur yer almaktadýr. Bunlar þu þekilde özetlenebilir: •Kiþilik özellikleri (Mizaç) •Ýlgi, sevgi ve temel güven eksikliði •Fiziksel ve psikolojik gereksinimlerin karþýlanmamasý, ihmal •Sürekli baský ve kýsýtlamayla karþý karþýya kalma •Kendini olumlu yollarla ifade edememe •Çocuða aile içinde ya da yakýn çevrede sözel ya da fiziksel þiddet uygulanmasý •Evde ya da sosyal çevrede saldýrgan davranýþlarý olan bir modelin bulunmasý •Þiddetin, televizyon ve bilgisayar gibi kitle iletiþim araçlarýyla öðrenilmesi. Günümüzde kitle iletiþim araçlarýnýn geliþmesiyle birlikte þiddet ve saldýrganlýk temalarý çocuklara farklý biçimlerde sunulmaktadýr. Çocuklar, bazen bir çizgi filmde

bazen de bir bilgisayar oyununda gördükleri kahramanlarý benimsemekte, kendilerini onlarla özdeþleþtirerek onlarýn davranýþlarýný -özellikle þiddet içerikli davranýþlarýný- günlük yaþamlarýna ve oyunlarýna aktarmaktadýrlar. Saldýrganlýk ve þiddet davranýþlarý hem model alma (sosyal öðrenme) hem de toplum içinde kabul edilebilir bir davranýþ olarak gösterilmeleri nedeniyle çocuklar üzerinde olumsuz etkiler býrakmaktadýr. Çocukluk ve ilk ergenlik dönemi, saldýrgan davranýþlarýn þekillendiði kritik bir dönem olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, yaþamýn erken döneminde çocuklara öfke kontrolünün öðretilmesi, sorun çözme ve empati becerilerinin kazandýrýlmasý saldýrganlýðýn önlenmesinde önemli bir adým olacaktýr. Öfkeyle baþa çýkma ve saldýrganlýðýn önlenmesi konusunda anne babalara düþen görevle: •Çocuðunuzun fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarýný zamanýnda karþýlayýn. •Çocuðunuza, öfkenin uygun yollarla ifade edilebileceðini saðlýklý bir örnek olarak gösterin. •Çocuðunuza, öfke duyduðu anda konuþmak yerine, bulunduðu çevreyi deðiþtirebileceðini, karþýsýndakiyle sakinleþtiðinde ve kendini rahat hissettiðinde konuþabileceðini öðretin. •Çocuklarýnýza, saldýrgan davraETKÝLÝ YORUM - 37

nýþlar sonucunda neler olabileceðini anlatýn ve davranýþlarý üzerinde kendisinin de düþünmesini saðlayýn. •Çocuðunuzu; ne hissettiðini söylemesi, duygularý üzerinde konuþmasý konusunda teþvik edin. •Öfkesini saldýrgan davranýþlara baþvurmadan doðru þekilde ifade ettiði anlarda çocuðunuzun bu davranýþý tanýmlayýp, takdir edin. •Baskýcý-otoriter yaklaþýmlardan ve gereksiz cezalandýrmalardan kaçýnýn, çocuða duygu ve düþüncelerini ifade etme olanaðý tanýyýn. •Çocuklarýnýzý, enerjilerini boþaltabilmeleri ve kendilerini doðru yollarla ifade edebilmeleri amacýyla kültürel-sportif faaliyetlere yönlendirin. •Mükemmeliyetçi tutumdan kaçýnýn ve çocuklardan yapabilecekleri üzerinde performans beklemeyin. •Çocuðunuzun televizyonda neler izlediðini, bilgisayarda ne tür oyunlar oynadýðýný takip edin ve þiddet içerikli yayýnlara maruz kalmalarýný engelleyin. Engel olunamadýðý durumlarda ise, bu tür programlarý çocuðunuzla birlikte seyrederek saldýrganlýk ve þiddetin sonuçlarýný tartýþýn. •Öfkeyle ve saldýrganlýkla baþa çýkamadýðýnýz durumlarda profesyonel destek almaya çalýþýn. Unutmayýn ki öfkesini kontrol edebilen; saldýrgan tepkiler ortaya koymadan, kendilerini olumlu yollardan ifade edebilen bireyler yetiþtirmenin ön koþulu, bir ebeveyn olarak öfkeyi doðru þekilde yönlendirebilmektir.


8

YÝYECEÐÝN

YARAR VE ZARARLARI

ETKÝLÝ YORUM - 38


Y

iyip içtiklerinizin saðlýðýnýzý nasýl etkilediðini, ömrünüzü uzatýp uzatmadýðýný ya da sizi yavaþ yavaþ ödürüp öldürmediðini merak ediyorsunuz. Yiyeceklerin eksi ve artýlarýna dair en son bilimsel veriler burada..

leyerek kalp krizi riskini azalttýðýný ya da tansiyonu düzenlediði belirtiliyor. Ayrýca, herkesin de bildiði gibi çikolata iyi hissetmenizi saðlar ve enerji verir. Bununla birlikte çikolata yüksek kalori içerir ve doymuþ yað da içerir. Bu nedenle günde 50 gr'dan fazla yememeye özen gösterin.

Kahve (+) Sabahlarý bir fincan kahve içiyorsanýz kendinizi suçlu hisstemeniz için bir neden yok. Gerçekte kahve çok çok saðlýklý bir içecek gibi görünüyor. Yapýlan yeni araþtýrmalara göre kahvenin yararlarý arasýnda diabet riskini önleme, kalp krizi, safrakesesi taþý, parkinson, böbrek taþlarý ve sirozu önlemesi sýralanýyor. Bununla birlikte siyah kahve özellikle kadýnlarda, kemiklerinizin incelmesine neden olabilir. Bunu önlemenin yolu ise kahvenize biraz süt eklemek..

Asitli içecekler (-) Asitli içecekler hakkýnda çok iyi haberler yok. Diyet ve normal asitli içeceklerin her ikisinde de yüksek oranda fruktoz þurup bulunuyor. Bu, pankreasýn normalden fazla çalýþmasýna dolayýsýyla insülin seviyesinin yükselmesine ve kilo almaya neden oluyor. Geçen yýl yapýlan araþtýrmalarda yüksek fruktoz þurubu ile tatlandýrýlan içeceklerin diyabet riskini artýrabildiði

Çikolata (+) Siyah çikolata yüzde 70 kakao içerir ve saðlýklýdýr. Beyaz ya da sütlü çikolatadan daha az þeker içerir ve saðlýðýnýzý koruyan yeþil çaydakine benzer polyphenols ve flavonoid antioxidantlar içerir. Her gün yenilen ufak parça siyah çikolatanýn kan pýhtýlaþmasýný önETKÝLÝ YORUM - 39

tespit edildi. Ayrýca, koladaki kafein ve fosfarik asitin de sýk içildiði takdirde kemiklerin zayýflamasýna neden olabiliyor. Yulaf (+/-) Yulaf çoðu insan tarafýndan saðlýklý bir yiyecek olarak bilinir. Ancak kahvaltýlarda yemeden önce tekrar düþünmenizi gerektirecek þeyler var. Boston Çocuk Hastanesi'nde (Boston Children’s Hospital) kontrollü olarak yapýlan araþtýrmalarda sadece yulafla beslenen çocuklarýn, kahvaltýda meyve günün diðer zamanlarýnda sebzeli omlet ve yiyenlere göre iþtahlarýnýn yüksek olduðu ve kalori tüketiminin arttýðý gözlendi. Çalýþmalar yulafýn kan þekerini yükseltici etkide bulunduðunu da gösteriyor. Sabahlarý kahvaltýda yulafýn yaný sýra protein içeren besinlerin alýnmasý gerektiði de belirtiliyor. Pizza (+/-) Pizza kesinlikle saðlýklý bir yiyecek deðil ancak saðlýklý besinlerle hazýrlandýðý kuþkusuz. Domates sosu likopen bakýmýndan zengindir, kanser riskini azaltýr, kolestero-


lü ve kan basýncýný azaltýr. Pizzaya sebzelerin eklenmesi yararlarýný artýrýr ancak pepperoni, sucuk, sosis ve diðer doymuþ yað içeren yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Peynir bakýmýndan zengin olanlarý tercih edebilirsiniz. Pizza hakkýnda en önemli husus bel çevrenizin kilo almasýna neden yani dilim dilim sipariþ etmeniz de yarar var.

tercih edebilirsiniz. Kýlýçbalýðý, ton balýðý, kiremit balýðý ve köpekbalýklarý gibi balýklar daha dikkatli tüketilmeli. Genel olarak konserve ton balýðý iyi bir tercihtir, sushi olarak yenilen ton balýðýndan daha az zehir içerir. Suni tatlandýrýcýlar (+/-)

Balýk (+)

Yumurta (+) Yumurtalar hakkýnda son dönemde sarýsýnýn kolesterol kaynaðý olmasý nedeniyle pek olumlu haberler çýkmýyor. Ama yapýlan araþtýrmalarda yumurta yiyen kiþilerde kardiyovasküler hastalýk riskinin yüksekliðine dair bir veri elde edilemedi. Örnek olarak 150 bin kadýn ve erkek üzerinde yapýlan 8 yýllýk araþtýrmada yumurta yiyenler ve yemeyenler arasýnda kalp hastalýklarý riski bakýmýndan fark gözlenemedi. Günde bir yumurta yiyen kadýnlarýn koroner kalp hastalýklarý risklerinin düþtüðü vurgulandý. Yumurtalar ayrýca büyük protein kaynaðý ve çoðu organik yumurta omega-3 bakýmdan zengin.

Haftada 2 kere balýk yemek kalp krizi ve diðer kalp damar hastalýklarý riskini azaltabilir. Balýk omega 3 yað asidi bakýmýndan zengindir ve diabet, alzheimer ve romatizmal hastalýklarý önleyebilir. Saðlýðýnýz için sardalya, ringa, somon, hamsi ve uskumruyu

ETKÝLÝ YORUM - 40

Zayýf kalmaya çalýþan insanlar için sürpriz haber: Ýþter doðal ister tatlandýrýcý olarak alýnan þeker kilo almaya neden oluyor. Purdue Üniversitesi'nin Þubat'ta yayýnladýðý araþtýrmaya göre sakarin ile tatlandýrýlan yiyeceklerin de kilo aldýrdýðý belirlendi. Bu nedenle diyet yapan çoðu kiþi tatlandýrýcýlý yiyecekler yerine doðal þeker içeren meyveleri yiyebilir. Tatlandýrýcýlarýn, diabetiklerin þeker bakýmýndan zengin beslenmelerini saðladýðý da unutulmamalý tabi.


Emre Aygýn

GÖLGE KÝÞÝLÝKLÝ

ÇOCUKLAR

A

nne babalar en önemli görevlerinin çocuklarýyla sürekli ilgilenmek ve onlarýn durumlarýný takip etmek olduðunu düþünürler. Ancak bu ilgi ve alakanýn abartýlmasý çocuðun kiþilik bakýmýndan saðlýklý geliþememesine ve özgüven duygusundan mahrum kalmasýna neden olabilir. Bazý anne-babalar çocuk okula baþladýðý günden itibaren, sanki okula baþlayan kendileriymiþ gibi, bütün sorumluluðu kendileri üstlenir. Ödevini yapmadýðý zaman anne baba huzursuz olur. Çocuðun tepesine dikilip ödevini yaptýrmadýkça içleri rahat etmez. Aslýnda çocuk adýna sorumluluðu üstlenme bebeklikten itibaren baþlar. Anne yedirir, anne giydirir, anne tuvalete götürür. Çocuk adýna her þeye anne baba karar verir ve çocuða seçme hakký verilmez. Her ihtiyacý anne baba tarafýndan karþýlanan, devamlý neyi nerede ve

nasýl yapacaðý kendisine hatýrlatýlan, yanlýþ yaptýðýnda azarlanan ve kýnanan çocuklar “gölge bir kiþiliðe” sahip olur. Bunlar anne babaya sormadan bir iþ yapamazlar ve kendilerine güvenleri kalmaz. Karþýlaþtýklarý bir problemi çözmekte güçlük çekerler. Böyle çocuklarda en yaygýn sýkýntý okul korkusudur. Anne baba olmadan bir sorumluluk altýna girmediðinden okulda kendini yalnýz hisseder ve okula gitmek istemez. Anne babalarýn yapacaðý en önemli hata bu korkunun nedenini kendi içinde deðil, dýþarýda aramaktýr. Gölge kiþilikli çocuklar sevinçlerini bile kendi baþlarýna yaþamaya baþaramazlar. Okulda öðretmeninden ‘aferin’ veya ‘yýldýz’ aldýðý zaman eve gelir gelmez anne ve babasýna aldýðý ‘aferin’ i ve ‘yýldýz’ý haber verir, onlarý sevindirir. Çünkü bu aferin veya yýldýz kendisine ait deðil, anne babaya aittir. Baðýmlý bir kiþiliðe sahip çocuklar ders çalýþma alýþkanlýðý kazanamadýklarý gibi, aldýklarý baþarýlardan da keyif almazlar. Baþarý gibi görünen bütün çabalarý anne babala-

rýný memnun etmek ve onlarýn sevgisini kazanmak içindir. Sýnavda zayýf aldýklarý zaman, zayýf aldýklarý için deðil, anne babanýn sevgisini ve desteðini kaybetmekten korktuklarý için üzülürler. Çocuðu daha iyi yetiþsin diye onun her iþine koþuþturan ebeveyn, çocuðun saðlam bir kiþiliðe sahip olmasýný engellemiþ olur. Kontrolün anne-babada olmasý, çocuðun yaptýðý her þeyin kontrol edilmesi anlamýna gelmemektedir. Belli sorumluluklarýn yaný sýra, belli özgürlükler verilmesi, onu ilgilendiren konularda görüþlerine baþvurulmasý, karar vermesinin saðlanmasý gibi onu hayata hazýrlayacak becerilerin kazandýrýlmasý da anne-babanýn asýl görevlerindendir. Örneðin ödevini yapamadýðý zaman sizden hemen yardým istemesine müsaade etmeyin. Önce kendisinin gerekli çabayý göstermesini öðütleyin. Bu konuda sizin göstereceðiniz sabýr kadar çocuk ödevlerini kendi baþýna yapma sorumluluðunu kazanabilecektir. Bu anlattýklarýmýzla "Çocuðunuzu serbest býrakýn ya da ona hiçbir zaman yardým etmeyin demiyoruz." Ancak kendini ilgilendiren konularda ona daha fazla sorumluluk yükleyin ve yaptýklarýný da takip edin. Ve yaptýðý her sakarlýkta ona yardým eli uzatmayýn. Býrakýn, kendi kendine ayaða kalkmayý öðrensin. Aksi takdirde, çocuðunuzun her karný acýktýðýnda ya da altýný ýslattýðýnda aðlayan 3 aylýk bebekten farký kalmayacaktýr.

ETKÝLÝ YORUM - 41


A. Faruk Levent Uzm. Psk. Danýþman

ÇOCUÐUNUZUN

ZEKÂSINI OYUNC AKL A DESTEKLEYÝN

Çocuðunuzla konuþun. Onunla konuþmanýz, zihinsel geliþimini olumlu yönde etkileyerek daha zengin bir kelime daðarcýðýna sahip olmasýný saðlar.

ETKÝLÝ YORUM - 42


Ç

oðumuz, zekânýn doðuþtan geldiðini ve deðiþtirilemeyeceðini düþünür. Oysa zekâyý geliþtirmek mümkündür. Zekâ en çok kalýtsal (genetik) faktörlerden etkilense de çevresel yani yetiþme ortamýna baðlý faktörler de zekânýn geliþmesinde ya da geri kalmasýnda etkili olur. Örneðin; zekâ kapasitesi yüksek olarak dünyaya gelen bir çocuk, sahip olduðu koþullara baðlý olarak gerekli uyaranlarý almazsa, mevcut potansiyelini geliþtiremez. Özellikle yaþamýn ilk yýllarýnda önem verilmesi gereken bir konu olan zekâ geliþimi, anne ve babalarýn ilgisini çeken konularýn baþýnda gelmektedir. Bu yazýmda, beynin geliþim süreci ile anne ve babalarýn, çocuklarýnýn zekâ geliþimine destek olmak için neler yapabilecekleri üzerinde durmak istiyorum. Beyin Geliþimi Gebelik Döneminde Baþlar Gebeliðin birinci ayýnýn sonundan itibaren, beyin dokusu taslak olarak oluþmaya baþlar ve bebek 3-4 yaþýna gelene kadar bu geliþim büyük bir hýzla devam eder. Buna, kafatasýmýzýn içindeki beynin minik bir taslaðý diyebiliriz. Birinci ayýn sonunda oluþmaya baþlayan bu taslak, gebeliðin beþinci ayýnýn sonunda þekil olarak eriþkin beynine benzer hale gelir. Beynin üst yapýsýnýn tamamlanmasý ise doðumda baþlar ve 3-4 yaþýna kadar devam eder. Bir bebek, beyninde 180 milyar hücreyle dünyaya gelir. Bu hücreler nöronlarla (sinir hücreleriyle) birbirine baðlanmýþtýr. Anne ve babadan kalýtým yoluyla bebeðe

geçen genlerin belirlediði baðlantý sayýsý 50 milyon civarýndadýr. Bu sayý çevrenin de etkisiyle trilyonlarca baðlantýyý gerçekleþtirebilir. Bireyin hayatý boyunca gerçekleþtireceði zihinsel geliþimin %50'si 4 yaþýna kadar tamamlanmaktadýr. Dolayýsýyla bu dönem içinde beyinde oluþacak nöronlar, hayatýmýzýn tümünü etkileyecek niteliktedir. Beyin hücreleri, çok fazla uzantýlarý, kollarý, bacaklarý olan hücrelerdir. Bir hücre çevresindeki diðer hücrelerle ne kadar çok baðlantý kuruyorsa, yani sinaps meydana getiriyorsa zihinsel geliþim o kadar etkili olur. Sinaps sayýsý dýþ uyaranlarla artýrýlabilir. Yani çocuða çevresel uyaran açýsýndan ne kadar zengin bir ortam sunulursa, onun beynindeki sinaps sayýsý da o denli fazla olur. Zekâ Geliþiminde Oyunun Önemi Çocuklarýn zekâ geliþiminde, oyun oynamanýn önemi çok büyüktür. Bebeklik ve çocukluk döneminde oyun oynamak, araþtýrma, objeleri tanýma ve problem çözme becerisi ETKÝLÝ YORUM - 43

kazandýrarak zekâ geliþimini destekler. Çocuklar þekil, renk, boyut, aðýrlýk, hacim, ölçme, sayma, zaman, mekân, uzaklýk ve uzay gibi birçok kavramý oyun yoluyla eðlenerek öðrenebilir. Bunun yanýnda çocuklar oyun oynarken eþleþtirme, sýnýflandýrma, sýralama, analiz, sentez ve problem çözme gibi birçok zihinsel iþlemi de kolayca kavrayabilir. Bu noktada anne ve babaya düþen en büyük görev, öðrenmeye hazýr olan çocuða, uygun oyun materyalleri sunmaktýr.


Çocuðunuzun Zekâsýný Geliþtirmek Ýçin Neler Yapabilirsiniz? Saðlýklý yiyecekler verin. Zihinsel geliþim için saðlýklý beslenme þarttýr. Özellikle ilk çocukluk döneminde beynin geliþimi, alýnan besin miktarý ve deðeri ile yakýndan iliþkilidir. Belli mineraller ve protein yönünden zengin besinler beyin geliþimi için çok faydalýdýr. Çocuðunuzla konuþun. Onunla konuþmanýz, zihinsel geliþimini olumlu yönde etkileyerek daha zengin bir kelime daðarcýðýna sahip olmasýný saðlar. Çocuðunuza her gün düzenli olarak yüksek sesle kitap okuyun. Okunan þeyin ille de çocuk kitabý olmasý gerekmez. Bir dergi veya gazeteyi de yüksek sesle okuyup çocuðunuzun faydalanmasýný saðlayabilirsiniz. Merakýný destekleyin. Soru sorma-cevap alma yöntemi, ona her gün yeni bilgiler kazandýrýr. Oynadýðý oyuncak ve objelerin çocuðunuzun zekâsýný geliþtirici ürünler olmasýna özen gösterin. Bu tür oyuncaklar, farklý zihinsel iþlevler gerektirdiði için akýl yürütme yeteneklerini harekete geçirir. Ýlgili olun. Onun ne dediðini dinleyip, ne anlatmak istediðini anlamaya; yani çocuðunuzun dünyasýna girmeye çalýþýn. Çocuðunuzu sosyalleþtirecek ortamlar hazýrlamaya çalýþýn ve onun diðer insanlarla iletiþim kurmasýný

saðlayýn. Birlikte markete, alýþveriþe gitmek, çocuðu oyun parkýna götürmek gibi günlük basit aktiviteler onun sosyal uyaran almasýna ve sosyal becerilerinin geliþmesine katkýda bulunur. Zekânýn % 75'i yedi yaþýna kadar tamamlanýr. Ýþte bu dönemde oluþturacaðýnýz zengin öðrenme ortamý çocuðunuzun gelecekteki baþarýsýnýn temelini oluþturur. Zekâ ve hafýzanýn % 85'i on yaþýna, % 95'i de on iki yaþýna kadar tamamlanýr. Dolayýsýyla 4-12 yaþ arasýndaki süreç, beyinde kurulacak baðlantýlarýn ve zenginleþtirilecek zihinsel potansiyelin ortaya çýkartýlmasý için önemli bir dönemdir. Örneðin anne baba olarak çocuðunuza oyuncak alýrken erkekse araba, kýzsa bebek gibi standart oyuncaklarýn yerine

zekâsýný

geliþtirici oyuncaklar alabilirsiniz. Böylece çocuðunuzun beyinsel fonksiyonlarýný daha etkin kullanmasý için onun zekâsýna yatýrým yapmýþ olursunuz. Zihinsel potansiyelini maksimum seviyede kullanan ve kendini sürekli geliþtiren nesiller yetiþtirmemiz dileðiyle…

ETKÝLÝ YORUM - 44


Esin ÖZER Psikolog

ÇOCUK EÐÝTÝMÝNDE

OLUMLU DÜÞÜNCE

T

üm dünyada insanlar olumlu düþünmenin beyni o yönde etkilediðini, davranýþlarýn ve tutumlarýn bu yolla olumluya çevirebildiðini konuþuyor. Bir iþi baþarmada, insanlarla iletiþimde, olaylara bakýþ açýsýnda olumlu düþünmenin ve söylemlerin katkýsý olduðu söylenmektedir. Örneðin yeni taþýnan komþunuzla iyi anlaþacaðýnýzý düþündüðünüzde, aranýzdaki iletiþim olumlu yönde etkilenir, tam tersi kötü düþünüldüðünde ise önyargýyla yaklaþýrsýnýz. Çocuðunuzla olan iletiþiminizde de bu böyledir. Çocuðunuza olumlu yönde yaklaþtýðýnýzda ve onun davranýþlarýnýn olumlu yönlerini gördüðünüzde, hem onun özgüveni artacak ve kendine inanmaya baþlayacak hem de iliþkiniz olumlu yönde ilerleyecektir. Bu sayede çocuðunuzun daha fazla olumlu davranýþlar göstermesini saðlayacaktýr. Böylelikle olumsuzluklarý ortadan kaldýrmada geliþme kaydettiðinizi göreceksiniz. Çocuðunuzun okul baþarýsýnda da olumlu düþünmenin etkisi vardýr. Örneðin, çocuðunuza matematik yeteneðine güvendiðinizi söylerseniz, o derse yaklaþýmý daha rahat ve korkusuz olacaktýr. Tam tersi olumsuz düþüncenizi aktarýrsanýz, çocuk önyargýlý bir yaklaþýmda bulunabilir, belki de yeteneði olduðu halde matematik

dersinden soðuyabilir. Okul baþarýsýný deðerlendirme ölçütü olan sýnavlarda da çocuðunuzun baþarabileceðine dair inancý, kaygýyý ortadan kaldýran bir etkendir. Sýnav kaygýsý yaþayan bireylerin, sýnav öncesinde “Ya yapamazsam, baþarýlý olamazsam…” tarzý cümleler kurduklarý belirlenmiþtir. Bu, beyne yollanan olumsuz bir mesajdýr ve ister istemez kaygý seviyesini arttýrýr, kiþinin duygulanýmýný kontrol altýnda tutmasýný güçleþtirir. “Baþarabileceðimi biliyorum.” cümlesi ise, beyne olumlu mesajlarý yollar ve kiþi duygulanýmýný kontrol altýnda tutabilir. Ayný þekilde günlük hayat içerisinde çocuðunuza verdiðiniz görevlerde ve isteklerinizde cümlelerinize olumsuz ekler yerine olumlularýný koyduðunuzda daha baþarýlý olduðunu fark edeceksiniz. Bir örnek vermek gerekirse; çocuðunuza “Sütünü sakýn dökme!”, “Çok çalýþ ve sýnavdan zayýf alma!”, “Kapýyý çýkarken çarpma!” cümlelerini söylediðinizde, zihninde sizin istediðinizi yerine getirmeye çalýþýr. Sütü döktüðünü, sýnavdan zayýf aldýðýný, kapýnýn çarpýldýðýný gözünde canlandýrdýðý an, bu sonuçlar kaçýnýlmaz hale gelir. Doðruluðunu test etmek adýna, bir sonraki cümlede söyleneni yapýn. “‘Beyaz bir at’ düþünmeyin.” Bu cümleyi okurken bile gözünüzde beyaz bir at canlanmýþ olmasý yüksek bir ihtimal. Çocuðunuz da ona sunduðunuz olumsuz görüntüye takýlýp kalýr. Ayný cümleleri daha yönlendirici, eðitici ve olumlu yüklemlerle kurduðunuz-

ETKÝLÝ YORUM - 45

da, yapmasýný istediðiniz olumlu görüntüler zihninde oluþacaktýr. “Sütünü al ve iki elinle sýký sýký tut lütfen.”, “Kapýyý lütfen yavaþça kapa.”, “Dersine iyi çalýþ ve sýnavdan iyi bir not al”. Bu cümlelerde olumlu yüklemler kullanýlmýþ, beklentiler olumlu aktarýlmýþ, dolayýsýyla çocuða olumlu mesajlar gitmiþtir. Çocuk, olumlu mesajlar doðrultusunda kendisinden beklenenleri gerçekleþtirmede daha baþarýlý olur. Olumlu sonuçlara ulaþmak için, sözlerinizde olumlu noktalara vurgu yaptýðýnýzda aranýzdaki iletiþimin de büyük ölçüde geliþtiðini fark edeceksiniz. Olumlu yaklaþýmý olan birini yetiþkin bireyler bile daha dikkatli dinler ve ona ýlýmlý yaklaþýrlar. Çocuklar da kendilerine olumlu yansýyan hiçbir þeyi geri çevirmezler. Kendilerinden bekleneni daha çabuk, istekli ve baþarýlý olarak yerine getirirler. Özetleyecek olursak, çocuðunuza verdiðiniz görev ve sorumluluklarda, okul baþarýsý açýsýndan beklentilerinizde olumsuz ifadeler yerine olumlu ifadeleri ortaya koyduðunuzda ilerleme kaydettiðinizi göreceksiniz. Bu ilerleme, hem çocuðunuzla iliþkinizi canlý ve sürekli kýlacak, hem de anne baba çocuk üçgeninde çocuðunuzun kendini daha güvende ve anlaþýlmýþ hissetmesine yardýmcý olacaktýr.


TARÝHTEN BÝR SAYFA

Vehbi Tülek

Fatihler yetiþtirecek hocayla ilk tanýþma!

H

eybet kelimesinin mânâ bulduðu bir âlimdir Molla Gürani Hazretleri… Sarýðýndan taþan saçlarý heybet verir ona. Mütebessimdir, lakin düðme ilikletir insana. O koca koca aðalar, vezirler toparlanma ihtiyacý hissederler yanýnda… 1440’lý yýllar... Osmanlý tahtýnda II. Murat Han vardýr... Devrin âlimlerinden Molla Yegân hacca gider. Dönüþünde Kahire’de mola verir. Ýlim meclislerine katýlýr. Üç beþ gün de olsa, daðarcýðýný doldurmaya çalýþýr. Ýþte bu sohbetlerden birinde, genç ama heybetli bir âlim dikkatini çeker... Ýnsanlarýn zor kavrayacaðý mevzulardan konuþur, ama onu çocuklar bile anlar. Tek cümleye ciltleri sýðdýrýr sonra. Söz ona geldiðinde cemaat taþ kesilir, nefesini tutar. Edeple hisse kapmaya bakarlar... Dünyalýkta gözü yoktu... Molla Yegân bu vakara, bu heybete âþýk olur. Çýkýþta cesaretini toplayýp yaklaþýr, “Senin buralarda zayi olmana dayanamam. Eðer ilminin kýtalar ötesinde yankýlanmasýný istiyorsan, hiç düþünme, gel benimle!” der

Genç âlimin dünyalýkta gözü yoktur. Ancak “hizmet!” denilince akan sular durur. Hem böylesine samimi bir teklife nasýl “hayýr” denir ki? Molla Yegân Ýstanbul’a varýnca Sultan Murat Han’ý ziyaret eder. Murat Han lâtifeyle takýlýr: “Bize oralardan ne getirdin?” Molla Yegân “Öyle bir âlim getirdim ki Sultaným” der, “Tarifi gayri kâbil, meðer ki tanýþsanýz gerek!” Ve buyur ederler. Mübareðin önce gölgesi düþer eþiðe. Sonra dað gibi bir adam girer. Baþý adeta tavana deðer, esmerdir. Sarýðýndan taþan saçlarý heybet verir ona. Sakalý simsiyahtýr, hatta siyah ötesi. Ama diþleri inci incidir ve gözleri ateþ gibi. Mütebessimdir, lâkin düðme ilikletir insa-na. O koca koca aðalar, vezirler toparlan-ma ihtiyacý hissederler. Sükûtu Molla Yegân bozar. “Ýsmi Ahmed bin Ýsmail efendim” der. Ama Araplar onu “Molla Gürani” diye tanýrlar. Ýþte böyle olur “Fatih”ler yetiþtirecek hocayla ilk tanýþmasý Padiþahýn... Gerisi malum...

ETKÝLÝ YORUM - 46


BABAM BENÝM ÝÇÝMDE Babam evin direði, Sevgi dolu yüreði. Güzellikte babamýn Bükülmez hiç bileði. Bal tatlýsý dil onun, Yumuþacýk el onun. Babamýn sevgisiyle Yanaðýmda gül onun. Benim, tatlý bebeði, Gözünde kelebeði. Babam usta bahçývan, Benim, nazlý çiçeði. Duasýyým dilinde, Güvendeyim elinde. Babam beni görüyor, Has bahçenin gülünde. Sevgiyle bakýn bana, Beyaz gül takýn bana. Babam benim içimde, Can kadar yakýn bana. Daðýtýr derdi, gamý; Babam, gönül adamý. Eksik etme Allah’ým, Baþýmýzdan babamý. Yusuf DURSUN ETKÝLÝ YORUM - 47





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.