1
Yıl: 1 Sayı: 2 Bölgesel Süreli Yayın Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: İlhan KARACALAR Yönetim Yeri ve Adresi: Kayseri Dişhekimleri Odası Millet Caddesi Karadeniz Çarşısı Kat:3 No:33/7 Melikgazi/KAYSERİ Tel : 0(352) 232 61 67 Fax : 0(352) 221 03 74 kayseridishekimleriodasi@hotmail.com www.kaydo.org.tr Basım Yeri Candan Matbaacılık - KAYSERİ Grafik & Dizgi & Tasarım: İKS Medya Reklam Tanıtım Hizmetleri Reklam Rezarvasyon Mehmet Kelginli Tel: 0.541 621 65 79 mehmet.iksmedya@gmail.com Dergimiz 5187 sayılı basın kanuna uygun olarak basılmıştır. Dergide yeralan yazıların hukuki sorumluluğu yazarına aittir.
2
03 04 05 08 10 12 14 16 18 20 26 28 30 32 34 36 38 40
Başkan’dan Editör’den Ziyaretler ve Haberler Saygı Kuşağı: Ahmet Dinçer Kalp Sağlığı Ağız Ve Dişlerden Başlar (Doç. Dr. Ergün Seyfeli) Diş Beyazlatma (Dt. Mustafa Karacaoğlan) Farklı Tat Arayanların Yeni Adresi Bereket-2 Ağız -Diş Ve Vücut Sağlığı Etkileşimi (Uzm. Dr. İbrahim Kahraman) Söyleşi: Dr. Duran Tekin Söyleşi: Dr. Bilal Kılıç Dermokozmetikler (Ecz. Naim Tiritoğlu) Aktarlık ve Alternatif Tıp Üzerine Şimdi Moda B-fit Diyaliz (Dr. Yavuz Han) Gebelik Döneminde Diş Sağlığı (Uzm. Dr. Mehmet Karahançer) Diş Hekimliği ve Anne Olmak Hekim Hakları (Av. Murat Alımcı) Araç Testi: VW Passat
B A ŞKA N ’ D A N
Merhabalar, Değerli meslektaşlarım. Odamızın seçimlerinden sonra dergimizin ikinci sayısı ile sizlerle buluşma fırsatını bulduk. Öncelikle seçim sürecinde mesleğimizin geleceğine sahip çıkma duygusu ve düşüncesi ile oy kullanan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Odalarda görev almak ve çalışmak gerçekte fedakârlık isteyen zor bir iştir. Ancak mesleğimizin içinde bulunduğu bu çıkmazdan kurtulması için herkesin çalışması gerektiğine inanıyorum. Çünkü artık diş hekimleri varlığını sürdürme mücadelesi vermektedir. Sağlıkta her branşta hizmet satın alan hükümet ağız ve diş sağlığı hizmetini özelden almamaktadır. Kamuda ağız ve diş sağlı hizmetini ADSM’ler vasıtasıyla vermektedir. ADSM’lerin sayısı ve çalışan hekim sayısı devamlı artırılmakta sağlıkta her alanda özelleştirme yapılırken ağız ve diş sağlığında tersi uygulama yapılmaktadır. Bu yanlış uygulama özelde çalışan binlerce diş hekimini mağdur etmekte, muayenehaneler kapanmaktadır. Bu konunun acilen çözülmesi gerekmektedir. Çözüm için şimdiye kadar TDB tarafından yapılan çalışmalar sonuçsuz kalmış hiçbir kazanım elde edilmemiş tam tersi eski günler aranır olmuştur. Hükümetle diyalog yolu kapanmış mahkeme yolu ile mücadeleye devam edilmektedir. Bu yoldan da hiçbir kazanım elde edilemeyeceği aşikardır. Hükümetlerle çatışarak bu mesele çözülemez. Diyalogla ve anlatarak ve ikna ederek problemler çözülür. Siyasi görüşler odalarda ön plana asla geçmemelidir. Siyaset oda üzerinden yapılamaz. Siyaset yapmak isteyenler gider siyasi partilere girer ve siyaset yapar. Kendi siyasi görüşleri ve ideolojileri uğruna diş hekimlerinin meselelerini çözümsüzlüğe iten herkes bu işin vebalinden asla kurtulamaz. Bütün diş hekimlerini zora sokan uygulamalar yapan hükümetin de vebalini de unutmamak lazım. Biz problemlerimizin hükümetlerle görüşerek anlaşarak çözülebileceğine inanıyoruz. Hükümet de hangi parti olursa olsun odaların görevi üyelerinin hak ve hukuklarını korumak için hükümetlerle diyalogu koparmamak problemlerini her düzeyde anlatmaktır. Bugün diş hekimleri için şartlar çok ağırlaşmıştır. Yaşanan ekonomik kriz, diş hekimliği fakültelerinin sayısının artması, hükümetin ağız ve diş sağlığında devletleşme modelini seçmesi diş hekimini işsizliğe, vatandaşı dişsizliğe mahkûm etmiştir. Bütün bu problemler karşısında süreç çok kötü idare edilmiştir. Gelinen nokta çaresizliğin itirafıdır. Türk Diş hekimlerinin böyle sonucu hak etmediği kanaatindeyim. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Başbakanımıza ve hükümetine sesleniyoruz. Diş hekimlerinin acil çözüm bekleyen problemlerinin bir an önce çözümünü bekliyoruz. Bu konuda adaletli ve hakkaniyetli olunacağına inancımız tamdır. Bu konuda meselelerin takipçisi olacağımıza ve çözüm için her kapıyı çalacağımıza siz değerli meslektaşlarımıza söz veriyoruz. Hepinize saygı ve sevgi sunuyor, güzel Türkiye’mizde birlik beraberlik içerisinde huzurlu bereketli günler diliyoruz. Diş Hekimi İlhan KARACALAR Kayseri (Kırşehir, Nevşehir, Niğde) Dişhekimleri Odası Başkanı
3
GENEL S EK RET ER’ DEN
Yeni Bir Başlangıç Yepyeni Umutlar Siz değerli meslektaşlarımızın katılımı ile oda seçimlerimizi gerçekleştirdik. Sizlerin iradesi ile geçmişten gelen ve geleceğe akan hizmet koşusunda bayrağı yepyeni bir yönetim teslim aldı. 12. dönem başkanımıza ve yönetim kurulumuza maddi ve manevi büyük hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bayrağı çok zor bir zamanda teslim aldık. İçinde bulunduğumuz dönem Türk Diş hekimliğinin en zor dönemidir. Çözülmesi gereken çok ağır sorunlar çözüm geciktikçe her geçen gün biraz daha ağırlaşmakta ve altından kalkılmaz bir hal almaktadır. Kırılması gittikçe zorlaşan bir kısır döngü içerisindeyiz. Dünyanın içinde bulunduğu ve ülkemize de yansıyan ekonomik kriz insanımızın alım gücünü azaltırken kamu ve özel sektör arasındaki uçurum her geçen gün derinleşmektedir. Bir yanda muayenelerinde çalışan diş hekimlerinin gelirleri her gün azalırken giderleri sürekli artmaktadır. Diğer yandan kamuda çalışan diş hekimlerinin yükü her geçen gün artarken gelirleri sabit kalmaktadır. Hal böyleyken sayısı otuz beşi bulan diş hekimliği fakültelerinden mezun olacak meslektaşlarımızda bu sistem içinde kendilerine yer bulmakta güçlük çekmektedir.
4
N. Burak AYKUT Kayseri (Kırşehir, Nevşehir, Niğde) Dişhekimleri Odası Genel Sekreteri
Biz diş hekimleri olarak çözüm önerileri üretecek oda yönetim kadrolarını seçerek görevimizi yaptık. Şimdi aynı duyarlılığı TDB delegelerinin gösterme zamanıdır. Ekim ayında TDB yönetim organlarının seçimi yapılacaktır. TDB Yönetim Kurullarının oluşacağı seçim ve bu seçimde oy kullanacak delegelerin sırtlarındaki yük hiç bu kadar ağır olmamıştır. Bu seçim Türk Diş Hekimliği için oldukça önemlidir. Daha doğrusu bir ‘tamam mı?” . yoksa “devam mı?” seçimi olacaktır. İçinde bulunduğumuz karamsar tablonun oluşmasında TDB yönetimlerinin payı azımsanamaz. Ya yıllardan beri devam eden “al gülüm ver gülüm” oyununa devam diyeceğiz; bundan önce olduğu gibi yalnızca başkanın ismi değişecek ama mesleğimiz açısından değişen bir şey olmayacak, yada yepyeni bir yönetimle, yepyeni bir başlangıçla, yepyeni umutlara yelken açacağız. Mesleğimizin üzerine çöreklenen karabulutları dağıtacağız. Artık kendini tekrardan başka hiçbir özelliği kalmayan, eskimiş yapının yerine taptaze, dinamik ve çözüm gücü olan, yalnız büyük şehirlerin değil, Anadolu’nun da sesini duyacak ve temsilciliğini yapacak yeni bir yönetim getirme zamanı gelmiştir.
ZİYARET LER
Bölge Milletvekillerimiz Sadık Yakut, Ahmet Öksüzkaya ve AKP il başkanı Mahmut Cabat odamız ziyaret ettiler.
Kayseri Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyelerimiz Kayseri Valisi Mevlüt Bilici’yi makamında ziyaret etti.
Bölge milletvekillerimiz; Sadık Yakut, Ahmet Öksüzkaya, AKP il başkanı Mahmut Cabat, İl Başkan Yardımcısı Diş Hekimi Alaaddin Keykubat ve İl başkan yardımcısı Leman Bolat odamızı ziyaret ederek yeni seçilen yönetim kurulumuza başarı dileğimizde bulundular. Milletvekilimiz Ahmet Öksüzkaya bölgemiz diş hekimlerimizin sorunlarını uzun zamandır takip ettiklerini çözüm çabasında olduklarını ancak TDB yönetiminin olumsuz yaklaşımlarının çözümü sürüncemede bıraktığını söyledi. Milletvekilimiz Sadık Yakut ise hükümetin göreve ilk geldiği günden itibaren, AB uyum süreci ile birlikte birçok ülkenin takdirini kazanan sağlıkta dönüşüm projesi gerçekleştirdiğini Türkiye’de ağız ve diş sağlığının çok önemli olduğunu, toplumumuzun tedavi hizmetlerine acilen ihtiyaç duyduğunu belirterek şu an da yaşanan sorunun karşılıklı anlayışla en kısa zamanda çözüleceğini söyledi. Başkanımız İlhan Karacalar ise; Türk Diş hekimliğinin TDB, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı arasında sıkıştığını, mevcut TDB yönetiminin bu tıkanmayı aşamadığını, karşılıklı görüşme imkânı bile bulamadığını belirterek artık yeni bir anlayışla yepyeni bir kadroyla Türk diş hekimliğinin sorunlarını çözebileceğini ve yepyeni bir heyecana ihtiyaç olduğunu söyledi. Bölge milletvekillerimiz ve il başkanı tüm güçleriyle odamızın ve bölgemizin diş hekimlerinin arkasında olduklarını ve çözüm yolunda her türlü katkıyı sağlayacaklarını söylediler.
Odamız yönetim kurulu, Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’yi makamında ziyaret ettiler. 5
ZİYARET LER
Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerimiz Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Alper Alkan’ı makamında ziyaret ettiler.
Eczacılar Odası Başkanı ve yönetim kurulu Yeni Yönetim Kurulumuzu ziyaret etti. Kayseri Eczacılar Odası Başkanı Ecz. Ahmet Özçavuşoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri yeni yönetim kurulumuzu ziyaret ederek hayırlı olsun dileğinde bulundular.
Seçimlerin sonucunda oluşan yeni yönetim kurulu başkanlığına Diş Hekimi İlhan Karacalar seçildi. BAŞKAN
: İlhan KARACALAR
BAŞKAN VEKİLİ
: Tamer ŞENEL
GENEL SEKRETER
: Necati Burak AYKUT
SAYMAN
: Mehmet Akif TÜRKMEN
ÜYE
: Aydın BİLGE
ÜYE
: Mehmet Vehbi CANDAN
ÜYE
: Gülay YAKUPOĞLU
ÜYE
: Mustafa KARACAOĞLAN
ÜYE
: Kadriye DEĞİRMENCİ
Yönetim kurulumumuz, Nimet Bayraktar ADSM Başhekimi Duran Tekin’i ziyaret etti.
Başhekim Duran Tekin, Yönetim kurulumuza yeni görevinde başarılar dileyerek, kamuda çalışan dişhekimleri ve serbest diş hekimleri aynı mesleğin parçaları olduğunu belirtti. Yönetim kurulunun tüm faaliyetlerinde gerekli desteği her zaman vereceklerini söyledi. Başkanımız İlhan Karacalar’da; Diş hekimleri odasının serbest diş hekimleri olduğu kadar kamuda çalışan diş hekimlerinin de odası olduğunu hatırlatarak kamuda çalışan diş hekimlerinin tüm sorunlarının çözümüne gayret edeceklerini belirtti.
DUYURULAR ODAMIZA YENİ KAYIT YAPTIRAN DİŞHEKİMLERİ
ODAMIZ ÜYELİĞİNDEN AYRILAN DİŞHEKİMLERİ
BAŞSAĞLIĞI
77
CENGİZ
CINGILLIOĞLU
İLKE GAYE
YILMAZ
666
GÖKHAN
KIRANARTLIOĞLU
NİLGÜN
KOCAMAN
667
ERGÜN
ÇAĞLAR
AYŞE
DİKİCİ
668
İHSAN
SÖYLEMEZ
IŞIK
DOĞAN
669
OĞUZHAN
ARSLAN
ÇAĞATAY
ÜNLÜSOY
Odamız üyelerinden Diş Hekimi Necati YAĞMUR vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet ailesine ve dişhekimliği camiasına başsağlığı dileriz.
670
İLKNUR
ALKAÇ DOĞAN
NECATİ SABAHATTİN
ÜLGER
671
GONCA
YOLCU
ÖZGÜ
ÇİL
__________________________
672
İBRAHİM
MACİT
İLKE
TORBALI
673
HÜSNÜ EGEMEN
ARAS
674
ESMA
ZORBA
675
BURHAN CAN
ÇANAKÇİ
6
Eski Oda Başkanlarından Emrullah MARAŞ’ın annesi vefat etmiştir. Merhumeye rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz.
HA BER
OLAĞANÜSTÜ BAŞKANLAR TOPLANTISI 18 Mayıs 2010 tarihinde Ankara’da TDB Başkanı Prof. Dr. Murat AKKAYA’nın daveti ile olağanüstü başkanlar toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıya TDB Başkanı, TDB MKYK üyeleri, oda başkanları ve yöneticileri katılmıştır. Kayseri, Nevşehir, Niğde Kırşehir Odasını Oda Başkanı İlhan KARACALAR ve Genel Sekreter Necati Burak AYKUT temsil etmiştir. Toplantının konusunu; onaylanmayan asgari ücret tarifesi için TDB tarafından idare mahkemesine açılan davanın kazanılması üzerine Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı yeni 2010 asgari ücret tarifesi oluşturdu. Bu toplantı yeni seçilen oda başkanlarının ve yönetimlerinin Ekim’deki TDB yönetim organları seçimlerinden önce ilk kez bir araya gelmeleri bakımından da önemliydi. TDB Başkanı Murat Akkaya’nın genel olarak süreci anlatan konuşması ile başlayan toplantı da TDB avukatı yeni hukuki süreci açıkladı. Oda başkanlarının görüşlerinin alınması sonucunda TDB sitesinde konu ile ilgili bir açıklama yapılmasına karar verildi. TDB başkanı Prof. Dr. Murat Akkaya gelinen sürecin hükümetin TDB yönetimini dikkate almayan popülist sağlık politikası sonucu olduğunu belirterek 2 yıldır geçirilen mahkeme sürecinde meslek adına büyük kayıplar olduğunu ifade etti. TDB nin sağlık bakanlığı ve SGK ile görüşme sürecinde artık bu kurumlarla görüşemediğini, randevu alamadığını davetlerine cevap alamadığını önemle vurguladı. TDB avukatı Mustafa Bey ise hukuki süreci anlattı. Hukuki süreç özetlenirse: TDB nin idari mahkemesine açtığı dava kazanılmıştır. Bunun sonucunda Sağlık Bakanlığı 30 gün içinde TDB 2010 asgari fiyat listesini aynen veya ufak değişikliklerle yayınlaması gerekir. Sağlık Bakanlığı 30 günlük sürenin sonunda 2010 asgari ücret tarifesi adında yepyeni bir tarifeyi onaylamıştır. Bu tarifedeki fiyatlar 2002 – 2003 asgari fiyat tarifesi ve SUT fiyatlarının karmasıdır. Bu tarifenin iptali için yeniden iptal davası açılacaktır. Bu davanın da iyimser bir tahminle en az üç ay süreceği tahmin ediliyor. TDB yönetimi davanın kazanılacağını düşünüyor. TDB yönetimi bu yeni listeyi 60 gün elinde tutup, ondan sonra resmi gazeteye gönderme hakkında sahiptir. Resmi gazetede yayınlanmadan dava açılırsa 2007 asgari ücret tarifesi geçerli kalacaktır. TDB nin yaklaşımı 60 günlük süreyi beklemektir. Bu süre için de dava açarak 2007 tarifesini geçerli tutmaktır.
Sağlık Bakanlığı ise hukuki olarak özetle şunları yapabilir. •
•
•
TDB 60 günün sonunda listeyi resmi gazeteye göndermez ise Sağlık Bakanlığı TDB yi beklemeden kendisi Resmi Gazeteye gönderebilir ve listeyi resmileştirebilir. Ayrıca TDB yi Resmi Gazeteye göndermediği için mahkemeye verebilir. Mahkeme sonucunda makul bir liste yayınlayabileceği gibi yepyeni ve makul olmayan bir listede yayınlayabilir Ayrıca Sağlık Bakanlığı yasa değişikliğine giderek tarifenin tavsiye niteliğinde olduğunu ifade edebilir.
TDB avukatı bu süreçlerin sadece mahkeme kararlarıyla sonuçlandırılamayacağını önemle belirtmiştir. TDB başkanı TDB nin görüşlerini sunduğunu, hükümetinde görüşlerini sunduğunu bir uzlaşma sağlanamadığını tek başına yargı kararları ile bir kazanım elde etmeyi düşünmediklerini ancak siyasi bir yaptırımlarının olmadığını ve bürokrasinin kendilerini yargıya gitmemeleri konusunda ikaz ettiğini ancak netice alamadıkları için ellerinde hukuki süreç dışında bir çare kalmadığını belirtmiştir. YORUM 2 yılı aşkın zamandır geçirdiğimiz süreci hepimiz biliyoruz. Normal sevk zinciri sürerken açılan dava sonucu memur sevklerinin asgari fiyat tarifesinden ödenmesi… Ödenen yüksek faturalar sonucunda sevkin kapanması… Yeniden yargı süreci sonucunda tekrar açılması… Ancak yargı kararlarına ters olmasına rağmen sevk zincirinin kapatılması… Geçirilen yargı sürecine rağmen 2 senedir kazanılan bir şey yoktur. Bu TDB yönetimi tarafından da ifade edilmektedir. Bir şey kazanmadığımız gibi sevkin bir açılıp bir kapanması hastalarımızı olumsuz etkilemiş ve oluşan kafa karışıklığı işlerimizi daha da durgunlaştırmıştır. Muayenehanelerimizde çoğunlukla boş oturmaktayız. Sabit giderlerimizi karşılamakta zorlanıyoruz. TDB ile Hükümet arasındaki görüşme süreci başarısızlıkla sonuçlanmıştır. TDB yönetimi artık kendisine randevu verilmediğini davetlerine cevap verilmediğini açıklıyor. Sağlık Bakanlığı ise kamu ve serbest diş hekimi oranını % 5 ten % 30 a çıkarmıştır. Bunu daha da arttırma
kararı vermiştir. Bu yeni kamu hastanelerinin açılması demektir. Bu arada 32 diş hekimliği fakültesi açılmıştır. Her sene sisteme yeni mezunlar katılmaktadır. Ayrıca diş hekimliği fakülteleri de Araştırma ve uygulama merkezi açmaya başlamıştır. Dünyadaki ekonomik kriz Türkiye’deki alım gücünü azaltmıştır. Vatandaşlarımız artık daha zorlanarak kliniklerimizde özel hizmet almaktadır. Kısaca özetlediğimiz bu tabloya daha çok satırlar eklenebilir. Sonuç olarak normal sevk zincirinden bugüne girilen hukuki süreç bize bir katkı sağlamamış aksine işlerimizi daha da durgunlaştırmıştır. Her gün kayıp içerisindeyiz. TDB yönetiminin her düzeyde ifade ettiği gibi yargı süreci siyasi güç olmadan bir kazanım elde etmeye yetmiyor. Sağlık Bakanlığının yayınladığı son tarife fiyatları SUT düzeyine çekmiştir. İlk anda tepki gösterdiğimiz bu tarife aslında bizim için büyük bir fırsattır. Hükümet tarafından her zaman TDB fiyat tarifesinin yüksekliği ve bu tarife üzerinden faturaların devlet bütçesi tarafından karşılanamayacağı dile getirilmiştir. Sevk zincirinin kapatılması da bunu desteklemektedir. Sağlık bakanlığını onayladığı son tarife Hükümetin bu görüşünü yansıtmaktadır. Yargı süreci ile yeni belirsizliğe girmek yerine bu tarifenin kabul edilmesi Sağlık Bakanlığının Danıştay kararını uygulaması istenilmeli Sevk zincirinin tekrar açılması sağlanmalıdır. Böylelikle büyük bir çoğunluğu boş oturan muayenehanelerin tekrar çalışması sağlanmalı vatandaşın kafasındaki karışıklık sona erdirilmelidir. Son tarifedeki fiyatlar piyasa fiyatlarına göre çok düşük değildir. Hastalarımız çok düşük farklar ödeyerek rahatlıkla hizmet alabilirler. Bu fiyatlarla muayenehaneler daha fazla kazanır. Vatandaşımız tedavi hizmetine daha rahat ulaşır, muayenehanelerde daha çok iş olur ve diş laboratuvarları, diş depolarımızla beraber piyasamız tekrar canlanır. Dünyayı saran ekonomik kriz ortamında kısıtlı bütçe imkânıyla yüksek faturaları hastanın hiçbir katkısı olmadan devlete ödetmek yanlış ve iflas etmiş bir politikadır. Ayrıca iktidarla çatışarak yol alınamayacağı belli olmuştur. Yayınlanan son Sağlık Bakanlığı Asgari Fiyat tarifesinin yargıya götürülüp yaklaşık bir sene gibi sürecek belirsiz bir sürece girilmesi ve durgunluğun devam etmesi yerine bu tarifenin fırsata dönüştürülüp artık beklemeye tahammülü kalmayan muayenehanelerimizin bir an önce çalıştırılması için hükümetle uzlaşarak sürdürülebilir bir çözüm yolu bulunmasını öneriyoruz.
7
S AYGI K UŞ AĞI
Dergimizin bu sayısında meslekte 38. yılını dolduran
Ahmet Dinçel’i
ağırlıyoruz…
Dişedokunur: Merhabalar Ahmet Bey, kendinizi tanıtır mısınız?
Dişedokunur: Diş hekimliğini ilk kez nasıl düşündünüz?
Ahmet Dinçel: 1947 yılında Kayseri’de doğdum, ilkokulu Etiler İlkokulu, orta ve liseyi Kayseri’de bitirdim. 1972 yılında mezun olup Kayseri’ye döndüm. Askere gidinceye kadar Diş Hekimi Hilmi Şencanlar ile çalıştım. Yedek subaylığımı denizci olarak B artı Üs Komutanlığı 30 yataklı revirde yaptım. Askerlik dönüşü ilk muayenehanemi Kayseri’deki 14. Diş Hekimi olarak Millet Caddesi Huzur Apartmanı’nda açtım. 18 sene orada çalıştıktan sonra, yine Millet Caddesi Divan Pastanesi karşısına taşındım. 10 sene de orada orada hizmet ettikten sonra son olarak Belediye Durmaz İş Merkezi’ne taşındım. 10 seneden beri de burada hizmet vermekteyim. 35 senelik evliyim. İşletme mezunu bir kızım, halen Kuzey Irak’ın Erbil şehrindeki Diş Hekimliği fakültesinde asistan olarak çalışan diş hekimi bir oğlum bulunmaktadır.
Ahmet Dinçel: Mesleği berberlik olan, gece gündüz beraber olduğumuz bir komşumuzun, berberlerin eskiden diş çekmesi, diş yapması, hatta kendi dişini kendisinin yaptığını çok defalar anlattığından etkilenmiş olmalıyım ki, üniversiteye giriş imtihanlarında 4 tercihten 3 tanesini diş hekimliği ve bir tanesini de eczacılık olarak tercih etmiştim. İmtihanların sonunda 1964-1965 döneminde İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği bölümüne kayıt yaptırdım. O zamanki Diş Hekimliği Fakültesi, Beyazıt Meydanı’ndaki merkez binanın yanında Eczacılık Fakültesi ile yan yana ve çok küçük bir bina idi. İlk senede F-K-B dersleri, Tıp-Ecza-Diş Hekimliği ile beraber okutulurdu.
8
Dişedokunur: Bize öğretim hayatınızda karşılaştığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Ahmet Dinçel: F-K-B’yi okuyup ikinci sınıfa geçtiğimde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ikinci sınıfa talebe alacaktı. Benim de tıp ikinci sınıfa girme hakkım olmasına rağmen, tıbbı tercih etmeyip Diş Hekimliği Fakültesi’ne devam ettim. Sınıf arkadaşlarımızdan 3-4 kişi Tıp Fakültesi’ne geçti. Fakülteye kayıt yaptırdığım sene öğretim süresi 4 yıldan 5 yıla çıktı. 3 sene eski binada okuduktan sonra 1970 senesinde Çapa’ya yapılan yeni Diş Hekimliği Fakültesi binasına taşındık. Bina çok geniş, ferahtı. Ve her katta bir kürsü bulunuyordu. Birinci senden sonra her dersten olmak üzere birer buçuk aylık stajlarımız başladı. Okul devresinde benim ortodontiye ilgim çok fazla idi. O zamanlarda kitap ve teksirler yoktu ancak derslerde hocaların anlattığı konulardan not tutarak onlardan istifade ederdik. Ben de hiçbir ortodonti dersini kaçırmazdım. Vizeler ve imtihanlarda en yüksek notları alırdım. Her staj sonunda o dersin imtihanı olur ve o dersi verdiğimizde iş biterdi. Daha sonra
diğer staja başlar, önceden girip de veremediğimiz dersler varsa onunla beraber ikinci defa imtihana girebilirdik. En zor staj da ortodonti olduğu için, herkes öncelikle ortodontiyi almak ister, zira daha çok imtihan hakkı elde ederdi. Bense ortodonti stajını en sona bırakmıştım, çünkü başarılı olacağımı biliyordum. 18 kişilik ortodonti staj grubunda iken, kürsü başkanı Filiz Perkün hoca derste “Bu stajı verince mezun olacak var mı?” diye sormuştu. Benim son stajım olduğu için bir tek ben vardım. Bu durumda bana ortodontide asistan olarak kalıp kalmayacağımı sordu. Ben yabancı dilimin zayıf olduğunu söylememe rağmen, yabancı dilin sorun olmadığını, zaten 2 sene burada asistan olarak kaldıktan sonra 4 yıl Amerika’ya gidip öyle döneceğimi söyledi. Bu süre zarfında yabancı dili de öğrenirsin diyerek okulda kalmamı teklif etti. Ben de biraz zaman isteyip aileme sormamı ve bazı değerlendirmeler yapmamı istedim. Babam ve aile efradı Kayseri’ye gelip, serbest
muayenehane açmamı, yani serbest çalışmamı istediklerinden teklifini reddettim. Şimdiki Ortodonti Kürsüsü’nün başında bizim devremizden olan Müyesser Fedai Kaçmaz profesör olarak bulunmaktadır. Protez stajında alt-üst total yapmamız gerekiyordu. Total hastası bulmak çok zor ve okulun kapanmasına az bir zaman kalmış, ben total protezi yapamamışım. Beni gibi 5-6 arkadaş da aynı durumda idi. Asistana gidip ne yapabileceğimizi sorduğumuzda Darülaceze’ye gidip oradaki yaşlı hastalardan bulabileceğimizi söyledi. Biz de 5-6 arkadaş gidip, masraflarını biz karşılamak üzere hasta temin ettik. Benim hastam doğuda kaymakamlık yapmış yaşlı bir kişiydi. Okula aldık getirdik. Protez yapımında her safha asistan tarafından görülür ve yapılan iş hastanın dosyasında muhafaza edilirdi. 15 günlük devrede ölçü-prova-kapanış-dişli prova yapılırdı. Takılması için hastaya verdiğimiz
randevudan 10 gün geçmesine rağmen hasta gelmedi. Oysa ki hasta randevusuna çok dikkat ederdi. Zaman geçiyor protezi takıp puanımızı almamız gerekiyordu. Asistana hastamın gelmediğini, ne yapmam gerektiğini sorduğumda “Darülaceze’ye git durumu öğren.” dedi. Darülaceze’ye gittiğimde 10 gün önce hasta “Ben dişlerimi taktırmaya gidiyorum.” diyerek ayrılmış, yolda bir trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini öğrendim. Ben şoke olup ne yapacağımı bilmeden asistana durumu anlattım. Asistan da o zaman kürsü başkanı olan Lemi Belger’e çıkıp durumu anlatmamızı söyledi. Birlikte hocaya çıktık. Elimizde hastanın protezi ve asistanın imzaladığı hasta kartı ile durumu anlattığımızda hadisenin doğruluğunu ispatlamak için Darülaceze Müdürlüğü’nden o kişinin öldüğüne dair mühürlü bir belge getirmemi istedi. Ben de giderek o belgeyi getirdim. Böylece protez stajımızı tamamlayıp, puanımızı almış olduk. 9
S AĞLIK
Acıbadem Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı
Ülkemizde yılda yaklaşık 300.000 kişi kalp krizi geçirmekte ve bu hastaların yaklaşık 100.000‘ni maalesef hayatlarını kaybetmektedirler. Özellikle bu ölümlerin önemli bir kısmı ilk 24 saatte gerçekleşmektedir. Dolayısıyla hastaların şikâyetleri başlar başlamaz tam teşekküllü bir sağlık kurumuna ivedilikle başvurması gerekir. Çünkü ne kadar erken tedaviye başlanırsa krizin neden olduğu hasar minimuma inecek ve ölüm oranları ciddi bir şekilde azalacaktır. Günümüzde kalp hastalığına yakalanma yaşı neredeyse 40 yaşın altına inmiş durumda ve risk 35 yaşın üstünde artmaya başlamaktadır. Özelikle risk altında olan hastaların (kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, şeker hastalığı, sigara, ailede kalp hastalığının varlığı gibi) mutlaka yılda 1 kez kalp kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Özellikle son yıllarda kardiovasküler hastalıklar ile diş sağlığı arasında ciddi bir bağlantı kurulmaya başlandı. Yapılan çalışmalarda özellikle periodontal hastalıklar ile koroner kalp hastalıkları arasında ciddi bağlantılar gösterildi. Periodontal hastalıkların inflamasyon(yangı) göstergeleri olarak bilinen CRP, fibrinojen v.s parametreleri arttırdığı tespit edildi. Şimdilerde çok iyi biliyoruz ki koroner kalp hastalıkları ile inflamasyon(yangı) göstergeleri arasında kuvvetli bağlantılar vardır. Dolayısıyla ağız ve diş sağlığı ile sadece dişlerimizi değil kalp sağlığımızı da korumuş olacağız. Örneğin kötü ağız hijyeni periodontal hastalıkların önemli nedenlerinden biridir. Periodontal hastalıklar ise diş kayıplarının en önemli nedenlerinden biridir. Yine yakın zamanda yapılan bir çalışmada diş sayısı ile kalp sağlığı arasında önemli ilişkiler ortaya konmuştur. Hastaların ortalama 12 yıl ta10
kipleri sonucu diş sayısı 10’dan az olan hastalarda diş sayısı 25’den fazla olan hastalara göre kalp hastalıklarından ölüm riski 7 kat daha fazla olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu çalışmalardan anlaşıyor ki “Kalp sağlığı ağızdan ve dişlerden başlar” diyebiliriz. Diş ağrısı kalp krizinin bir bulgusu olabilir mi? Kalp krizinin klasik bulguları her zaman hastalarda tespit edilmeyebilir. Özellikle yaşlılarda, kadınlarda, diyabetiklerde ve gençlerde kalp krizinin bulguları atipik seyirli olabilir. Örneğin hazımsızlık, geğirme, mide bölgesine vuran ağrı, bazen de alt çene ve dişlere vuran ağrılar kalp krizinin veya kalp-damar tıkanıklığının bir bulgusu olabilir. Dolayısıyla bu hastalar farklı branştaki hekimlere veya diş hekimlerine başvurabilirler. Dolayısıyla diş hekimi arkadaşların bu şekilde başvuran hastalarında ağrıya neden olacak bir diş hastalığı bulamadıklarında mutlaka hastalarını bir kardiyoloji uzmanına yönlendirmeleri gerekmektedir. Yine özellikle diş hekimine gitmek bazı hastalarda anksiyete ve tansiyon yüksekliği oluşturabilir. Ayrıca işlem sırasında oluşan şiddetli ağrılarda kalp krizlerini tetikleyebilir. Bu durumlarda mutlaka hastaların işlem öncesi kaygı ve endişelerinin yatıştırılması, iyi ağrı kontrolünün yapılması ve kullandığı tansiyon ilaçlarını kesmemeleri konusunda uyarılması gerekir. Diş çekimi öncesi kalp hastalarının kullandığı ilaçlar kesilmeli mi? Artan kardiyovasküler hastalıklar ve bu hastalıklara ait risk faktörlerinin artması ile birlikte toplumda antiagregan ilaç kullanım oranları da oldukça artmaya başlamıştır. Hatta neredeyse belli bir yaşın üstünde aspirin kullanmayan birey yok gi-
Doç. Dr. Ergün SEYFELİ
bidir. Benzer şekilde kalp damar hastalıklarının tedavisinde stentlerin daha sık kullanılıyor olması ve kapak değişimlerinin artması ile birlikte aspirinin yanında klopidogrel (Plavix, Karum, Pingel v.s ) ve warfarin gibi ilaçların kullanımı gittikçe artmaya başlamıştır. Bu ilaçları kullanan hastaların diş çekimlerinden ya çekinilmekte ya da ilaçlarının kesilmesi için biz kardiyologlara hastalar gönderilmektedir. Bu hastalarda birkaç önemli nokta dikkati çekmektedir. Birincisi hasta için bu ilaçların önemi nedir. Diğeri yapılacak işlemin özelliği ve ilaç kesilmesi veya kesilmemesi durumunda ortaya çıkacak komplikasyonların tedavi edilebilirliği önemlidir. Örneğin sadece diş çekimleri için 100 mg aspirin kullanan bir hastanın ilacının kesilmesine gerek yoktur. Özellikle son yıllarda ilaçlı stentlerin kullanımının artması ile birlikte klopidogrel etken madde içeren ilaçların kardiyolog bilgisi ve onayı olmaksızın kesilmemesi gerekir. Yine özellikle warfarin kullanan ve tromboemboli için yüksek risk altında olan hastalarında ilaçlarının kesilmesine gerek yoktur. Çünkü bu hastalarda tromboemboli riski bazen kanamaya bağlı risklerden çok daha fazla ve dramatik seyretmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta INR değeri (INR 3.5’dan küçük olması, optimal INR değeri ise 2.5 ) ve ortaya çıkabilecek kanama komplikasyonunun tedavisinin iyi bir şekilde tedavi edilebilmesidir. Bu konuda yapılan çalışmalarda INR değeri 3.5’dan küçük olan hastalarda diş çekimlerinin veya basit diş eti hastalıklarının güvenli bir şekilde yapılabileceği vurgulanmaktadır.
11
S AĞLIK
Dt. Mustafa KARACAOĞLAN
İnsanların diş hekimine geliş sebepleri çok değişiktir. Bazı hastalar ağrıdan, bazıları daha iyi yemek yiyebilmek için (fonksiyon asıl sebep budur) bazı hastalarda konuşma bozukluğundan (fonasyon). Son yıllarda neredeyse estetik bunların önüne geçti. Estetik şikayetle gelen hastalarda azımsanmayacak kadardır. Günümüzde insanlarda daha güzel görünmek ve daha iyi gülmek, gülerken de dişlerinin pırıl pırıl olmasını istiyorlar. İşte bu sebeptendir ki hastalarımız bazen doğal dişlerinin rengini bile beğenmeyip ağartma yapılmasını istiyorlar. Ya da orta yaştaki insanlar dişlerinin gençken daha beyaz olduğunu sonradan koyulaştığını söylüyorlar. Bizim onlara cevabımız hazır; yıllar bedenimizden, ruhumuzdan bazı şeyleri götürüyorlar, saçımız ağarırken, cildimiz kırışırken, belimiz bükülürken dişlerimizin rengi de maalesef sararıyor. Bazen genç insanlar kanin dişlerinin ön dişlerden daha sarı olduğunu söylerler. Onunda cevabı hazır; dişe renk veren dentin, kanin dişinde lateral ve santralden daha yoğun olduğu için o dişin rengi diğerlerine göre daha koyu görünüyor. Mazallah bunu protezde yapsanız hastamız kıyameti koparır, dişlerin rengi olmamış diye. İşte bu sorunları gidermek ve hastalarımızı mutlu edebilmek için bleaching ortaya çıkmıştır. Ben fakülteyi yeni bitirdiğim yıllarda (otuz yıl önce) bleaching diye bir şey yoktu. İmplantın sadece ismini duyardık, panoramik filmi hiç görmemiştik. Günümüzde internet sayesinde bırakın hekimleri hastalarımız bunları araştırıyor, en azından ismini öğreniyor. Diş beyazlatma veya ağartma tamamen estetik 12
amaçla yapılan bir uygulamadır. Daha çok gençler ve bayanlar tarafından tercih edilmektedir. İnsanlarda dişlerinin rengi ve şekli tesadüfen yaratılmamıştır. Dişlerin şekli iskelet sistemiyle ve yüzün yapısıyla, rengi ise; saç rengi, cilt rengi ve göz rengiyle uyumludur. Bunu hastalarınıza anlatırsanız size hemen zencilerin dişlerinin neden çok beyaz olduğunu söylerler. Bizde onların dişlerinin çok koyu olduğunu fakat siyahın üzerinde sarının parladığını söylemeliyiz. Mesleğimizde bleaching iki şekilde yapılmaktadır. 1-Office Sistem (Office Bleaching) 2-Home Sistem (Home Bleaching) Her iki yöntemin de avantajları ve dezavantajları vardır. Ağartmaya başlamadan önce hastanın diş rengi tespit edilmelidir. Daha sonra detertraj ve iyi bir diş temizliği yapılmalıdır. Dişlerde tartar ,bakteri plağı ve leke kalmamalı. Bunlar beyazlatma maddesinin dişe etkisini geciktirmektedir. Bleaching hangi yöntemle olursa olsun mutlak eğitimli bir diş hekimi tarafından yapılmalıdır. İşlem yapılmadan önce hastanın bilgilendirilmesi ve doğru endikasyonun konması gerekir. Hastanın dişlerinde dolgular (kompozit) ve kronlar varsa bunların renginin değişmeyeceği, gerekirse ağartmadan sonra onların yenilenebileceği belirtilmelidir. Ağartmanın kalıcı olmadığı ve belli bir dönem sonra dişlerin tekrar sararacağı bu sürenin kişiden kişiye değişiklik gösterebileceği belirtilmelidir. Burada hastanın durumuna ve zamanına göre hangi sistemin uygulanacağı kararı verilir ve hastanın beklentisi sorulur. Bazı hastalar A4 den A1 ‘e
ağartma isteyebilir. Bunun mümkün olmayacağı ancak 1 veya 2 ton beyazlaşacağı açıkça belirtilmelidir. Eğer home sistem yapılacaksa hastadan ölçü alınır hangi dişlerin ağartılacağı teknisyene bildirilir. Teknisyen yumuşak ve ince plaktan kalıp hazırlar, ağartılacak dişlerin üzeri jel gelecek şekilde hazırlanır. Hastaya nasıl kullanılacağı anlatılır. Ev sistemine genelde gece yatarken hasta dişlerini fırçalar, kalıbın içerisine ağartma jelini yerleştirir ve dişlerin üzerine takar. Sabah kalkınca kalıbı ve dişlerini temizler. Bu işlemi bir hafta sürdürür. Gerekli beyazlaşma olduysa uygulamaya son verir. Hekiminin önerisiyle gerekirse işleme bir hafta veya birkaç gün daha devam edebilir. Office sistemde ise işlem klinikte başlar ve orada biter. Daha önce belirtildiği gibi hastanın dişlerine detertraj ve polisaj yapılır. Dişetinde kanama varsa giderilir. Kanama devam ediyorsa ikinci seansa başlanabilir. Hastanın diş rengi alınır ve hangi renge kadar ağartılacağına karar verilir. Hasta, hekim ve yardımcısı ışına karşı koruyucu gözlük takar. Dişetleri gingival bariyerle iyice kapatılır. Ağartma jeli ağartılacak dişlere sürülür. En az on dakika jele cihazıyla ışın verilir. Bu ışın jelin aktive olmasını sağlar ve H2O2 dişlere nüfuz ederek dişin beyazlaşmasına sebep olur. Son yıllarda firmalar ağartma için özel led cihazı üretmektedirler. Bu cihaz ağızda 6-8 dişe denk gelecek şekilde ayarlanmıştır. Gücü de ışınlı cihazdan çok yüksek olduğu için tek seferde bir çenedeki jeli aktive edebilir. Office sistemde en fazla 5-5 nolu dişler arasında beyazlatma yapılır. Azı dişlere hem gerek yoktur hem de uygulama zordur. Yeteri kadar beyazlaşma olduysa işleme son verilir. Eğer gerek görülürse aynı işlem birkaç defa tekrarlanır. Sonra hastanın dişlerindeki jel temizlenir, gingival bariyerler kaldırılır. Hastaya ağzını yıkaması söylenir ve işlem son bulur. Her iki sistemde de dişlerin tekrar renk değiştirebileceği veya beyazlaşmanın kalıcı olmayacağı hastaya anlatılmalıdır. En iyisi iki sistemin birlikte yapılmasıdır. Office sistem uygulandıysa hastaya
altı ayla bir yıl arası iki üç gün home sistemi uygulaması gerektiği bilgisi de verilmelidir. Ağartma preparatlarının içeriği hidrojen peroksittir. (H2O2) Bunun yüzdesi firmalara göre değişmekle birlikte %30-35 oranında H2O2 içerir. Home sisteminde kullanılan jeldeki hidrojen peroksit oranda %4-5 seviyesindedir. Işınla ağartmada kullanılan jeldeki H2O2 oranı yüksek olduğu için yakıcıdır. Değdiği yeri beyazlaştırır,eğer gingiva ya ve mukozaya jel temas ettiyse bol suyla yıkanmalıdır. Aslında iki sistem birlikte yapılmalıdır. Office sistem yapıldıysa hastaya 6 ay sonra 2-3 günlük geri dönüşümü önlemek için ev sisteminin uygulanması gerektiği söylenmelidir. Ağartma preparatlarının içeriği hidrojen peroksittir. Bunun yüzdesi firmalara göre değişebilir office sistemde %30-35 oranında home sistemde ise bu oran %5 seviyesindedir. Hidrojen peroksit H2O2 kokusuz, renksiz bir sıvıdır. Burada etki mekanizması dişin mine ve dentin tabakasına oksijen vererek dişlerin rengi beyazlaştırmaktadır. Her iki sisteminde avantajları dezavantajları vardır. Office sistem hızlıdır ve sonucu hemen alınır. Dikkatli kullanılması gerekir, gingivayı ve mukozayı tahriş edebilir. Eğer aşırı yakarsa iyileşme geç olur ve hasta ağrı duyar. Ev sisteminde ise bu tip komplikasyonlar yoktur. Çünkü H2O2 oranı çok düşüktür. Bu sistemde uzun süre kullanılırsa(bir haftadan fazla) dişlerde hassasiyet veya zonklama görülebilir.
•
Endikasyon çok iyi konmalı.
•
Hasta seçimi çok önemlidir, her hastaya bleaching yapılmamalı.
•
Hastanın beklentisini belirleyip hastaya gerekli bilgileri önceden vermek gerekir.
•
Bazen daha iyi sonuç almak için iki sistemin birlikte kullanılabileceği söylenmeli.
•
Tedavi sırasında ve sonrasında olabilecek komplikasyonlar hastaya anlatılmalı.
•
Hamilelere ve on altı yaş altı kişilere uygulanmamalı.
•
Dişlerin tekrar sararacağı ve daha sonra istenirse yeniden ağartma işleminin yapılabileceği belirtilmeli
•
Office sistem klinikte başlar ve orada biter. Home sistem ise klinikte başlar evde devam eder ve evde devam eder. Hasta isterse kalıpları saklayıp daha sonra geri dönen diş rengini beyazlaştırabilir.
•
Her iki sistemde kesinlikle diş hekimi tarafından ve diş hekimi tavsiyesiyle yapılmalıdır
Yukarıda yazılanları şu şekilde özetleyebiliriz: 13
Doğal ve temiz bir ortamda ailece, Kayseri’nin eşsiz tatları arasında olan Develi Cıvıklısının tadına varmak istiyorsanız Bereket Develi Cıvıklısı Kayseri şubesi sizleri bekliyor. Develi denince ilk akla gelen lezzetlerden biri olan Cıvıklı artık Kayseri’de. Rahat ve nezih bir ortamda ailenizle birlikte hoşça vakit geçirebileceğiniz bir mekan olarak tasarlanan Bereket Develi Cıvıklısı Kayseri şubesi, misafirlerine temiz ve hijyenik bir ortamda rahat bir şekilde Cıvıklının tadına varma fırsatı sunuyor. Mekân içerisinde tasarlanan oyun alanlarıyla çocuklarında gözde mekanı haline gelen Bereket 2 Kayseri Şubesi, uygun fiyatının yanında paket servisleriyle de bu lezzeti ayağınıza kadar getiriyor. Develi’den sonra Kayseri’de açılan Bereket-2’de bizlere zengin ikramları ile güzel bir servis hazırlayan Osman Bey ve tüm ekibine teşekkür ediyoruz.
14
15
S AĞLIK
AĞIZ-DİŞ VE VÜCUT SAĞLIĞI ETKİLEŞİMİ Uzm. Dr. İbrahim KAHRAMAN Ağız ve diş sağlığı, beden sağlığını; beden sağlığı da ağız ve diş sağlığını etkilemektedir. Bu nedenle her hekim mutlaka ağzı da muayene etmeli ve ağızdaki patolojik bulguları tanıyabilmelidir. Bununla beraber diş problemleri, ağız kuruluğu sorunu olan veya ağızda, yüzde, boyunda açıklanamayan ağrıları olan hastalar için diş hekimi konsültasyonu gereklidir. Sebebi belli olmayan ateş veya sistemik enfeksiyonda bir dental sorun da düşünülmelidir. Kanama, ağrı, doku büyümeleri ve çiğneme problemleri, önemli dental belirtilerdendir. Diş fırçalarken kanama ya da ağrı genellikle jinjivit gibi lokalize periodontal problemleri düşündürür. Bununla birlikte kanama diyatezi ya da lösemi şüphesini uyandırabilir. Çiğneme kaslarındaki yorgunluk; gençlerde, doğumsal müsküler veya nöromüsküler bozukluklar, yaşlılarda ise uygunsuz yerleştirilmiş protezler nedeniyle olabilir. Myastenia gravisin ana belirtisidir. Oral veya dental problemler kilo kaybına yol açabilir. Ağızda yetersiz sayıda, sallanan veya ağrılı dişler ile iyi oturmayan diş protezleri varsa stomatit veya temporomandibuler bozukluklar söz konusu ise kişi besinleri yeterince çiğneyemeyebilir. Sallanan dişlerin nedeni ileri bir periodontal hastalık olabileceği gibi travma da olabilir. Nadir olarak ise alveol kemiğinin alttaki kitle tarafından eritilmesi nedeniyle olabilir. Plak ve diş taşı miktarı az ve dişler sallanıyorsa tümör veya diyabet, hiperparatiroidizm, osteoporoz ve Cushing sendromu gibi sistemik hastalıklar düşünülmelidir. 16
Deforme dişler gelişim ya da endokrin bozukluklarına dikkat çeker. Down sendromunda dişler küçüktür. Doğumsal sifilizde kesici dişlerin kesici kenarları küçüktür ve dişler çivi ya da tornavida şeklindedir. Hipofizer cücelik ve doğumsal hiperparatirodizmi olan hastalarda diş kökleri kısadır; jigantizm olanların ise kökleri geniştir. Diş rengindeki bozulmalar, yiyeceklerdeki pigmentler, yaşlanma ve en belirgin olarak da sigaraya bağlıdır. Çocukların dişlerinde özellikle taç kalsifikasyonunun devam ettiği 9 yaşına kadar kısa süreli Tetrasiklin kullanımı dahi kalıcı kararma oluşturur. Diş minesindeki defektler raşitizme bağlı olabilir. Mine üzerinde pürüzlü bant oluşumu dikkat çeker.
Sistemik Bozuklukları Olan Hastalarda Diş Bakımı Hematolojik Bozukluklar: Koagülasyon bozuklukları olan hastalarda(hemofili, akut lösemi, trmbositopeni) kanamaya neden olacak diş işlemleri öncesinde konsültasyon istenmelidir. Hemofili hastalarına çekim öncesi,sırası ve sonrasında pıhtılaşma faktörü verilmelidir. Kardiyovasküler Hastalıklar: Myokard infarktüsü sonrası mümkünse dental işlemler 6 ay ertelenmelidir. Kalp ve büyük damarlarında doğumsal defektleri olan, hipertrofik kardiyomyopati veya kalp kapak protezi olan hastalarda müdahaleden 2 saat önce uygun antibiyotik ile endokardit proflaksisi yapılmalıdır. Epinefrin ihtiva eden lokal anestezikler hastalarda aritmi, myokardiyal iskemi veya hipertansiyona neden olabilir.
Elektrokoter, pulpavitalite test aleti ya da ultrasonik diş taşı temizleyicisi gibi elektrikle çalışan aletler eski nesil kalp pillerini etkileyebilir.
pılmalıdır. Lösemi veya agranülositozlu hastalarda antibiyotik kullanımına rağmen diş çekim sonrası enfeksiyon görülebilir.
antineoplastik ilaçlar iyileşmeyi ve konak savunmasını bozarlar. Mümkünse bu ilaçlar kullanılırken dental işlemler yapılmamalıdır.
Kanser: Dişeti, damak ya da sinüste bulunan karsinomlara komşu bir dişin çekimi tümörün alveol kemiğine yayılmasını kolaylaştırabilir. Bu nedenle diş çekimi ancak kesin tedavi esnasında ya-
İmmün Yetmezlik: Bağışıklık sistemi bozulmuş hastalar; mantar, herpes veya diğer virüsler ve daha az sıklıkla bakteriyel ciddi mukozal ve periodontal enfeksiyonlara yatkındırlar. Enfeksiyon da kanama iyileşmede gecikme ve sepsise neden olabilir. AİDS’li hastalarda Kaposi Sarkomu, Hodgkin dışı lenfoma, Tüylü lökoplaki, kandidiyazis, aftöz ülserler veya hızlı ilerleyen agresif periodontal hastalıklar görülebilir.
Bazı antineoplastik ilaçlar stomatite neden olabilir; bunun şiddeti varolan periodontal hastalığa bağlı olarak artabilir.Bu ilaçları kullanmaya başlamadan önce hastanın diş yüzey temizliği yapılmış ve hastaya doğru fırçalama ve diş ipi kullanımı öğretilmelidir.
Hormonal Bozukluklar: Bazı hormonal hastalıklar diş tedavileri sırasında komplikasyonlara yol açabilir. Hipertirodili hastalarda taşikardi ve aşırı endişe gelişebilmesinin yanında epinefrin verilirse tiroid krizi ortaya çıkabilir. Diyabetlilerde ağız enfeksiyonlarının tedavi edilmesi insülin ihtiyacını azaltır. Ağız cerrahisinden sonra ağrı nedeniyle besin alımı kısıtlanacağından insülin dozunda azaltma gerekebilir. Diyabetlilerde tükrükteki yüksek şeker ve ağız kuruluğu diş çürümesini kolaylaştırır. Kortikosteroid kullanan veya Cushing sendromlu hastalarda; alveoler kemik kaybı, yara iyileşmesinde gecikme ve kapiller frajilitede artış olabilir.
Pıhtılaşmayı bozan ilaçların cerrahiden önce dozu azaltılmalı ya da kullanımı kesilmelidir. Aspirin, nonsteroidler ve klopidogrel kullanan hastaların ağız cerrahisi işlemlerinden 4 gün önce ilaçları kesilmeli ve kama durduktan sonra tekrar başlamalıdır. Warfarin kullanımı ağız cerrahisi işlemlerinden 2-3 gün önce kesilmelidir. Protombin zamanı ölçülür; INR’nin 1.5 olması cerrahi açıdan yeterlidir. Hemodiyaliz hastalarında dental işlemler heparinazyonun etkisi geçmesi için hemodiyalizden bir gün sonra yapılmalıdır.
Nörolojik Hastalıklar: Nöbet geçirebilecek hastalarda dental işlemler gerekiyorsa; yutulmayacak veya aspire edilemeyecek çıkmayan protezler yapılmalıdır. Diş fırçalama ve diş ipi kullanımını etkili yapamayanlar sabahları ve gece yatmadan önce klorheksidin ile gargara yapmalıdırlar. İlaçlar: Kortikosteroid, immun baskılayıcı ve 17
S ÖYLEŞ İ
Başhekim
Dr. Duran Tekin ile
Nimet Bayraktar Ağız Diş Sağlığı Merkezi hakkında kısa bir söyleşi yaptık.
Dişedokunur: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? 1970 Avanos doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi memleketimde tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden 1993 yılında mezun oldum. 1995 yılında Yeşilhisar Devlet Hastanesinde memuriyete başladım. 2006 yılından itibaren merkezimizde Başhekimlik görevi yapmaktayım. Evliyim ve iki çocuk babasıyım.
Dişedokunur: Hastaneniz hakkında bilgi verir misiniz? Hastanemiz hayırsever iş adamı Hüseyin BAYRAKTAR tarafından eşi adına 5 katlı olarak yaptırılıp 21.11.2005 tarihinde hizmete açılmıştır. Sağlık Bakanlığı bünyesinde Kayseri de böyle kapsamlı bir Ağız Diş Sağlığı Merkezinin ilk olması ilimizin en büyük eksikliklerinden birini gidermiş olup, verdiği hizmetlerle hasta memnuniyetini kazanmıştır. Merkezimiz 55 hekim ve 150 çalışanıyla 24 saat bölge hastanesi gibi hizmet vermektedir.
Dişedokunur: Hastaneniz çalışma sisteminden bahseder misiniz? Hastanemiz 43 üniti ile muayenehane - en18
tegre sistemle hizmet vermektedir. Bu sistemde hasta rahatlıkla hekimini seçebilmekte ve bütün tedavisini aynı hekime yaptırabilmektedir. Doktorumuz gelen hastanın ilk muayenesini yapıp daha sonra yapılacak tedavileri kendisi takip etmektedir. Kurumumuzda günlük yaklaşık 1.000 hastaya hizmet vermekteyiz.
Dişedokunur: Bu yoğunlukta hastaların beklentilerini karşılayabiliyor musunuz? Merkezimizdeki hasta yoğunluğuna rağmen hasta memnuniyetini daha da artırmak için kalite ve hasta hakları birimimiz yoğun bir şekilde çalışmakta, sağlık çalışanlarımıza eğitimler vermekte, hastalarımıza sık sık anketler yapıp hastalarımızın sıkıntılarına yönelik çalışmalar yapmaktadır. Hastanemizin teknik ve fiziki yapısını üst düzeye çıkararak hastamıza verdiğimiz hizmetin kalitesini her geçen gün artırmaktayız. Bu yoğunluk göz önüne alındığında hasta haklarına müracaat eden hasta sayısı günlük 1-2 bazen de hiç olmamaktadır.
Dişedokunur: Bu hasta potansiyeline hastanenizin fiziki kapasitesi yeterli oluyor mu? Kapasitemiz şuan için yetmektedir ancak hastane olarak bölge hastanesi konumunda olduğumuz için çevre illerden de (Nevşehir, Niğ-
de, Yozgat, Sivas) çok hasta geldiğinden dolayı hastanemiz kapasitesini artırmak için ek bina projemiz vardır. Hastanemizin kapasitesini iki katına çıkartarak hem hekim başına düşen hasta yoğunluğunu azaltıp hem de hastalarımıza daha fazla zaman ayırmak istiyoruz.
Dişedokunur: Bir diş hekimi günlük ne kadar hasta bakmaktadır? Doktorlarımız yaklaşık olarak günde 40 hasta muayene etmektedirler.Muayene ettikleri hastalarda ihtiyaç duyulan tedavi ve protezlerini kendileri takip edip yapmaktadırlar.
Dişedokunur: Tamgün yasasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz? Şu an merkezimizde hekimlerimizin tamamı tam gün olarak çalışmaktadır. Yasa çıkmadan önce tam günü tercih etmişlerdir. Bu yasayla beraber özlük haklarımızdaki iyileştirmelerden dolayı da memnunuz ve destekliyoruz.
Dişedokunur: Hastane personeline periyodik eğitim yapılıyor mu? Evet. Tüm hastane çalışanlarına düzenli olarak programlarımız dahilindeki konularda eğitimler verilmektedir.
Dişedokunur: Hastanede enfeksiyon-
lardan korunmak için ne gibi önlemler alıyorsunuz? Merkezimize çok yoğun bir hasta başvurusu olduğu için hakikaten hasta ve çalışan güvenliği için hastanemizdeki bütün muayene ve tedavi aletlerini sıkı bir şekilde kontrol edip steril kullanılması için gerekli tedbirleri ciddiyetle almalıyız. Bunun için merkezimizde sterilizasyon ünitesi kurduk. Hastalarımızın muayene ve tedavisi aşamasında her hastaya kullanılan muayene ve tedavi aletleri tek tek paketlenip, sterilize edilmekte ve her hasta için kullanılan malzemelerin sterilizasyon kontrolü yapılmaktadır. Hastanede kullanılan tüm malzemeler sterilizasyon ünitesinde önce temizlenip dezenfekte ediliyor. Daha sonra tek tek paketlenip otoklavda sterilize ediliyor. Sterilizasyon oto kontrolü için gereken bütün testleri kullanmaktayız. Kullanılan testler sonuç vermeden malzemeler kliniklere dağıtılmamaktadır. Merkezimizde ortam temizliğiyle alakalı yüzey dezenfektanları ile klinik cihazlarını, klinik dolaplarını ve yerleri enfeksiyon komitemiz devamlı dezenfekte etmekte zaman zaman ortamla alakalı kültür testleri yapıp takip etmektedir. Bununla beraber hastanemizde el hijyeni programı uygulanmaktadır . El hijyenine uyulmadığı zaman çapraz enfeksiyon riski ortaya çıkar bu
tarz problemleri önlemek için kliniklerimizde personelin rahat ulaşabileceği yerlere el dezenfektanları yerleştirilmiştir. Hastane personeli enfeksiyon kontrolü konusunda en az yılda iki kez eğitime tabi tutulmaktadır.
Dişedokunur: Koruyucu sağlık hizmetleri hakkında neler yapılmaktadır?
mimizden randevu alarak ilk muayenelerini sıra beklemeden randevu saatine uygun olarak yaptırabilmektedirler.
Dişedokunur: Hastaların özele sevki konusunda neler söylemek istersiniz?
Öncelikle merkezimizde koruyucu sağlık hizmetleri için hekimlerimiz gelen hastalarımıza oral hijyen konusunda bilgi vermekte ve flor uygulaması yapmaktadır. Ayrıca Ağız ve Diş sağlığı merkezi olarak yeni bir çalışma başlattık. Kayseri genelinde 228 okul 134.000 öğrenciyi kapsayan ağız ve diş sağlığı eğitimi ve taraması yapılmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız öğretmenlerimize ağız ve diş sağlığının önemi hakkında bilgi vermek, öğrencilerimize ağız ve diş bakımını öğretmek, ağız ve diş taraması sonucu problem tespit edilen öğrencileri merkezimize sevk edip tedavileri kurumumuzda yapmaktır.
Sevk süreci daha önceden kurumumuza başvuran hastalarımıza tedavi için belli süreleri aşan randevu verdiğimiz takdirde hastanın isteği ile özele sevk yapabiliyorduk. Danıştay da açılan davalar sonucunda SGK’nın 2010/41 numaralı genelgesi ile başvurduğu ADSM de tedavisinin sağlanamaması sonucu sevklerinin yapılabileceği hükmü getirilmiştir. Bu nedenle kurumumuza başvuran hastalarımızın tedavilerini sağlayabildiğimiz için özele sevk edebilmemiz mümkün gözükmemektedir. SGK ile TDB arasında özelden hizmet alma konusunda umarım sürdürülebilir bir anlaşma olursa özelde çalışan hekim arkadaşlarımızın adına da seviniriz.
Dişedokunur: Hastalarınız telefonla randevu alabiliyor mu?
Dişedokunur: Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Evet. Sağlık Bakanlığı Kayseri ve Erzurum illerinde yaptığı pilot uygulama ile hastalarımız 182 numaralı telefonu arayarak merkezi sistemden o gün uygun olan istedikleri heki-
Kayseri Diş Hekimleri Odasının yeni yönetimini tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.Bütün meslektaşlarımı saygı ve sevgi ile selamlıyorum.Teşekkür ediyorum. 19
S ÖYLEŞ İ
Yeni geliştirilen 182 Merkezi Hastane Randevu Sistemi hakkında Kayseri İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Bilal Kılıç ile bir röportaj yaptık. 20
Dişedokunur: Merhabalar Bilal Bey. Öncelikle Merkezi Hastane Randevu Sistemi nedir? Kısaca bahsedebilir misiniz? Tabii ki. 182 Merkezi Hastane Randevu Sistemi; Hastalarımızın Sağlık Bakanlığına bağlı 2. ve 3. basamak hastaneler ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinde hizmet almak için kullanacakları, oldukça faydalı bir sistemdir.
Dişedokunur: Peki bu sistemin amaçları ve getirdikleri nelerdir? Randevu sisteminin en temel amacının hastanelerin en büyük sorunlarından biri olan hasta sıralarının azaltılması olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra hastanelerde daha iyi kaynak kullanımı, hasta memnuniyetinin artırılması ve daha iyi hizmet sağlanması gibi konuları da amaçladığı söylenebilir.
Dişedokunur: Sistem şu anda Tüm Türkiye’de kullanılıyor mu? Hayır. Erzurum ve Kayseri illerinde pilot olarak gerçekleştirilen uygulama Yalova ve son olarak Eskişehir’de uygulamaya koyuldu. Zamanla tüm Türkiye’de uygulamaya koyulacaktır.
Dişedokunur: Randevu talep edilirken nasıl bir yol izleniyor? Oldukça basit bir işlem. Hasta herhangi
bir telefondan 182’yi tuşluyor. Sabit hat, cep telefonu veya ankesörden bu işlem gerçekleştirilebilir. Karşısına çıkan operatöre TC Kimlik numarasını bildiriyor. Operatörden teyit alıyor ve poliklinik, hekim bilgisini seçiyor. Asistan uygun vakit aralılıklarını belirttikten sonra seçim vatandaşa kalıyor.
Dişedokunur: Peki 182’ye ulaşmanın bedeli nedir Bilal Bey? Tamamen ücretsiz olmadığını belirteyim. Hastalarımız şehir içi fiyatından daha küçük bir ücretle sisteme erişebiliyorlar.
yük görevler düşüyor aslında. Örneğin hastamız randevu yaptırdı ancak randevusuna gelemeyecek. Mutlaka randevusunu iptal ettirmeli.
Dişedokunur: Peki hastalar bu işlemi nasıl gerçekleştirecek? Randevu alırken yaptığı işlemden çok da farklı değil. 182 numaralı telefondan çağrı merkezine bağlanan hastamızın TC kimlik numarası, poliklinik ve randevu zamanını operatöre bildirip randevusunu iptal ettirmek istediğini söylemesi yeterli.
Dişedokunur: Kayseri’de uygulamada kaç operatör görev yapmakta?
Dişedokunur: Randevu yaptıran hastanın hastanede herhangi bir işlem yaptırması gerekiyor mu?
Kayseri hattında 140 civarı operatör görev yapmakta. Böylece hastalarımızın telefonda zaman kaybetmesinin de önüne geçmeye çalışıyoruz.
Evet. Hastamızın randevusundan yarım saat önce ilgili hastanenin Merkezi Hastane Randevu Sistemi bölümüne başvurması gerekiyor.
Dişedokunur: Peki sistemde sorun yaşandığı oluyor mu Bilal Bey?
Dişedokunur: Değerli bilgileriniz için teşekkür ediyoruz.
Aslına bakarsanız bu sistem daha önce SSK hastanelerinde uygulanılmaya çalışılmıştı. Ancak, SSK’da telesekreter olması nedeniyle pek de başarıya ulaşılamamıştı. Şimdiki randevu sisteminde telesekreter sisteminden farklı olarak aktif olarak personeller çalışıyor. Böylece daha kolay kullanım sağlanıyor. Sistemin daha sorunsuz işlemesi için vatandaşlarımıza da bü21
22
23
24
25
S AĞLIK
DERMOKOZMETİKLER Ecz. Naim TİRİTOĞLU İnsanlık tarihinin her döneminde güzellik kavramı farklılık gösterse de saç, göz, cilt ve tırnak bakımı önemini hiçbir zaman kaybetmemiş, sağlıklı, bakımlı, güzel ve pürüzsüz bir cilde sahip olma dürtüsü insanın kendine olan güvenini arttıran, beden ve ruh sağlığını olumlu yönde etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmıştır. Günümüzde kadınların bakımlı ve güzel görünmek adına en sık başvurdukları yöntemlerden biri kozmetik kullanımıdır. Bu nedenle de her gün cildin istek ve ihtiyaçlarına uygun yeni ürünler tüketicinin kullanımına sunulmaktadır. Ancak bu ürünler içerisinde Dermokozmetikler içeriklerıyle farklı özelliklere sahiptirler. İlaç ve kozmetikler arasında yer alan bu ürünler, birçok yapay ürüne oranla çok daha sağlıklı, ciltle uyumlu ve etkileri daha fazladır. Dermokozmetik onaylanmış, test edilmiş demektir. Bilindiği gibi tıbbi ilaçların piyasaya verilmeden önce yıllar süren uzun ve pahalı faz çalışmaları sürecinden geçmeleri, bu süreç sonunda da etkinlik ve güvenilirliklerini kanıtlamaları gerekmektedir. Dermokozmetikler ilaç sanayisinin katı kurallarına göre üretilmektedir. Bu kurallar alerji riskini minimuma indirmekte ve daha etkin kılmaktadır. Bu yüzden de daha güvenilirdirler. Özellikle hassas cilt tipine sahip kişiler bu ürünleri tercih etmelidirler. Dermokozmetikler kozmetiklerden biraz farklı olarak, derinin daha derin tabakaları tarafından emilerek, derin katmanlara da etki ederler. Dolayısıyla, cildi olası problemlerden korumak ve zaten varolan hasarları düzeltmek amacı ile kullanılırlar. Kozmetiklerden bir diğer farkları da, deriye uygulandıktan sonra uzun bir süre etkinliklerini sürdür26
meye devam etmeleridir. İlk başlarda alfa hidroksi asitler (AHA), antioksıdanlar, vitaminler, seramitler, proteinler, bitkisel ekstreler, güneş koruyucular gibi sınırlı ürün grubu dermokozmetik sayılırken; günümüzde peptidler nano teknoloji ile üretilen etkinliği daha artmış maddeler de kullanılmaktadır, kepek ürünleri, deodorantlar, tüy dökücü ve azaltıcılar, saç dökülmesi ürünleri gibi bir çok ürün de dermokozmetik ürün kabul edilmektedir. Dermokozmetikler, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde OTC (över- the- counter / tezgah üstü reçetesiz satılan ilaç) kategorisinde sınıflandırılmaktadır ve bu konunun uzmanlarına göre, dermatoloji ilaçlarının ve kozmetik ürünlerinin özelliklerini kısmen içinde barındıran ürünler olarak değerlendirilmektedirler. Dermokozmetik” etiketini alabilmek için firmaların ürünleri, aynen ilaçlar gibi bir çok laboratuar testlerinden geçer ve etkinlikleri, yan etkileri, toksisiteleri ( zararlı etkileri ), stabiliîeleri ayrıntılı bir şekilde incelenir. Ancak, piyasada dermokozmetik olmadığı halde kendisine öyle bir görünüm vermeye çalışan kozmetikler olduğu gibi, dermokozmetik olup da bunu beyan etmeyen marka ve ürünler mevcut. Tüm bunlar firmaların pazarlamasatiş prosedür ve taktikleri ile ilgilidir. Bazı kozmetik ürünler ise, dermokozmetik olmadıkları halde, dermokozmetik unvanı almak oldukça masraflı ve uzun bir süreç gerektirdiğinden, kozmetik sınıfında kalmayı tercih edebilmektedirler. Tüketiciler son yıllarda ürünlerin içeriğini, etkinliğini ve güvenilirliğini sorgulamaya başladılar.
Artık alerji riski olmayan, kısa sürede maximum etki eden ürünleri tercih ediyorlar.
geçilmez bir arzusu. Cilt, sağlığın aynasıdır; hayat boyu pürüzsüz, lekesiz ve kırışıksız bir cilt istenir.
Dermokozmetik pazarındaki bu karmaşık durum, tüketicilerin seçim yapmasını zorlaştırmaktadır. Birçok konuda olduğu gibi bilinçli olarak seçim yapmak önemlidir, ilk olarak, her bireyin aynı Ürün, aynı marka, aynı etken maddeye uyum göstermesi ve sonuç alması imkansızdır. Markaya değil doğru ürüne odaklanmak gereklidir. Tüketicilerin yaptığı en büyük yanlış marka odaklı ürün seçimidir. Dolayısıyla, kararlarımızı bireysel imkanlarımız, sorunlarımız ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda vermeliyiz. Mesela, egzemalı, hassas bir cilde sahipsek Ürün seçimi konusunda çok daha titiz davranmalı, hatta uzmanlardan yardım almalıyız. Çok kuru, yaşlı ve yıpranmış bir cilde sahipsek, derimizin toparlanması için derin tabakalara da etkili “dermokozmetikler” den faydalanmak akılcı bir yaklaşım olur. .Anlık reklam ve trendlere kapılmamak, memnun kalınan bir urun varsa mümkün olduğunca çok sık değiştirmemek gerekir. Ülkemizde dermokozmetik ürünler sadece eczanelerde satılmaktadır.
Her gün artan sayıda yeni ürün piyasaya sunuluyor.
Dermokozmetikler içerisinde en hızlı gelişen anti-aging lerdir. Anti-aging krem kullanmaya başlamak için mimik çizgilerinin oluşumu beklemek daha uygundur.Bu da en erken 25 yaş olmalıdır. Dermokozmetikler, kozmetik ürünler gibi topikal olarak yani deri üzerine sürülerek uygulanmaktadırlar; ancak derinin biyolojik fonksiyonlarını etkileyen maddeler içermektedirler. Yaşam süresini uzatmak, bunu yaparken de genç ve sağlıklı kalmak insanların her zaman vaz-
Dermokozmetikler in bir dermatoloji uzmanı veya bir plastik cerrah tarafından tavsiye edilmesi daha uygun. Ancak bu mutlaka gerekmiyor. Hekim, kişiyi tam olarak muayene ettikten sonra cilt tipine ve gereksinimlerine uygun bir urun ya da ürünleri tavsiye edebilir. Ancak eczacılarımız da bu anlamda son derece bilinçli olarak kullanıcılara yol gösteriyorlar. Özellikle eczanelerinde Dermokozmetik bulunduran eczaneler bu anlamda önemli bir hizmet veriyorlar. Dermokozmetik eczaneler artık bünyelerinde güzellik uzmanlar da barındırıyorlar ve bu kişiler daha doğru ürün seçiminde yardımcı oluyorlar. Günümüz Dermokozmetik çağında piyasada çok çeşitli ürün ve markalar bulunuyor. Kullanılan ürün grupları arasında en çok tercih edilen ürünler güneş koruyucuları, temizleyiciler, anti-aging bakım ürünleri, göz çevresi ürünleri, nemlendiriciler ve gece özel bakım kremleri özellikle tercih ediliyor. Cildin sıkılık ve elastikiyetini artıran, kolojen dokuyu canlandıran, cilde ışıltı ve canlılık veren ürünler şu an en popüler ürünler kategorisinde. Son zamanlarda göz çevresindeki torbalanma ve morluklara karşı kullanılan ürünler çok revaçta. Temel cilt bakımı şu aşamalardan oluşuyor. Temizleme, gündüz bakımı, gece bakımı, göz çevresi bakımı ve maske ve güneşten korunma. Her kişi sabah ve akşam mutlaka cilt tipine uygun bir temiz-
leyici ile temizleme yapmalı. Temizleme ürünleri daha çok su ile durulanabilen cins temizleyiciler (jel, krem veya köpük) olmalı. Temizleme sırasında bol su kullanılmalı ve cilt arındırılmalı. Yüz tamponlanarak kurulanmalı. Temizleme sonrası eğer tercih ediliyorsa cilt tipine uygun tonik kullanılabilir. Hemen akabinde göz çevresi bekimi yapılmalı. Göz çevresinde çizgi açıcı bir ürün kullanılacaksa önce o ürün sürülmeli; 2-3 dakika emilim zamanı bırakıldıktan sonra arkasından göz çevresi için kullanılacak olan ürün sürülmeli. Ardından cilt tipine uygun nemlendirici uygulanmalı. Yaz ve kış tüm zamanlarda sabahları dışarı çıkmadan en az 20 dakika önce mutlaka nemlendiricinin üzerine güneş koruyucu bir ürün sürülmeli veya kullanılan nemlendirici içerisinde güneş koruma faktörünün bulunmasına dikkat edilmeli. Güneş koruyucu özelliklerine göre gün içerisinde yenilenmeli. Akşam ise cilt temizlenip göz çevresi bakımı yapıldıktan sonra eğer kullanılacaksa cilt tipine uygun bir serum kullanılmalı ve ardından gece bakımı için özel olarak formüle edilmiş gece kremi sürülmeli. Bu işlem yatmadan en az 1 saat önce yapılmalı. Günlük bakımın yanı sıra haftalık cilt bakımı da çok önemli. Mutlaka haftada bir kez cilt tipine uygun maske ile cilt derinlemesine temizlenmeli ve nemlendirilmeli. Haftada bir kez peeling de Ölü hücrelerin cilt üzerinden temizlenmesi açısından çok önemli. Cilt ne kadar temiz ve ölü hücrelerden arındırılmış olursa, kullanılan Dermokozmetik ürünlerin emilimi ve etkinliği de o kadar fazla olur. 27
YA Ş A M
Aktarlık ve alternatif tıp üzerine… ‘Kimyasal içeren ilaçlar mı, yoksa bitkisel ilaçlar mı’ sorusu artarak gündemde yer tutuyor, günümüzde. Alternatif tıp ve doğal ilaçlar giderek daha fazla talep görmekte ve insanlar, özellikle de yan etkilerinden ötürü kimyasal ilaçlardan ziyade bitkisel ilaçlara yönelmekte. Biz de Kayseri’de uzun yıllarını bu işe veren Mustafa Karapınar ile aktarlık ve alternatif tıp konusunda bir söyleşi yaptık.
28
Dişedokunur: Mustafa Bey, kaç yıldır aktarlık yapıyorsunuz? 36 yıldır bu işle uğraşmaktayım. Bu 36 yılın 18 yılını Mısır Çarşısı’nda bilfiil aktarlık yaparak geçirdim ki, Mısır Çarşısı bu tür doğal ilaçların yapımında bir okul gibiydi. Oradaki bilgi ve birikimlerimi Kayseri’ye aktarmak inanın para kazanmanın çok ötesindedir. Derdine derman olduğunuz bir insanın teşekküründeki manevi huzur ve gurur başka hiçbir şeyle ifade edilemez.
Dişedokunur: Peki Mustafa Bey, Kayseri’de aktarlık yapan –veya aktarım diyen- herkes sizinle aynı durumda mı? Yeterli bilgi birikimine sahip mi? Asla… Mesleği hiç bilmeyenler; araştırma yapma ve okuma zahmetine katlanmayanlar var ne yazık ki… Bunların hazırlamış olduğu yanlış terkipler insanlarda daha farklı sorunlara sebep olabilir. Bize güvenen Kayseri halkına daha iyi ve çağdaş hizmet verebilmek amacı ile Sultanhamam Caddesi’nde 2. şubemizi açmış bulunuyoruz. Kayseri’de ve ül-
kenin birçok şehrinde aktarlık adı altında, daha önceden hazırlanmış olan terkiplerin fabrikasyon ürünlerini satan arkadaşlar var. Ancak bilinmesi gereken en önemli nokta şudur ki; kişinin yapısına göre hazırlanan terkipler farklı etkiler verebilir. O yüzden biz hazırladığımız ürün ve macunları kişinin ihtiyacına ve yapısına bağlı olarak kendimiz hazırlamaktayız.
şılığı olmaz. Ancak biz ülkemizin ve insanlarımızın ekonomik koşullarının farkında olarak pahalı ithal ilaçlar yerine kendi yaptığımız uygun fiyatlı ürünleri de halkımıza sunmaktayız.
Dişedokunur: Şimdiye kadar tedavisi konusunda yardımcı olduğunuz hastalıklar neler? Kısırlık, basur (hemoroid), sedef hastalığı, vitolugo hastalığı, astım, nefes darlığı, bronşit, idrar yolları enfeksiyonları, romatizma, şeker hastalığı, hipertansiyon, karaciğer hastalıklarının yanı sıra Hepatit B ve C gibi hastalıklar için çeşitli terkipler yapıyorum. Bu gibi hastalıklardan farklı olarak altını ıslatan çocukların sorunlarında, saç dökülmesinde etkili olan ürünler de yapıyorum. Elimizde 4260’a yakın ürün var. Bu konuda doğanın çok zengin olduğunu söyleyebilirim. Son olarak eklemek istediğim nokta şudur ki, sağlığın parasal kar29
YA Ş A M
Kayseri’ de kadınlara yönelik sağlık ve spor hizmeti sunan B-fit Kayseri Alpaslan Şubesi Kayseri’deki kadınların yeni gözdesi oldu.
30
Sporu zahmetli olmaktan çıkarıp kadınların spor yapmaması için hiçbir neden bırakmamayı amaçlayan Türkiye’nin en yaygın kadın sağlık ve spor merkezi B-fit’in Kayseri Alpaslan Şubesi yöneticisi Nur Güleç ile B-fit’in işleyişi, sunduğu imkan ve hizmetler konusunda bir söyleşi gerçekleştirdik. Dişedokunur: Merhabalar Nur Hanım, B-Fit nedir? Kısaca bahsedebilir misiniz? Her yaştan ve her gelir grubundan kadını bir araya getirip spor yapma amacı ile hareket eden, kendine özgü egzersiz araçlarına sahip olan, Türkiye’nin dört bir yanında olan şubelerinin yanı sıra yurt dışında da faaliyet gösteren bir oluşumdur diyebiliriz.
Dişedokunur: B-Fit’in diğer sportif oluşumlardan farkı nedir? Diğer spor salonları ve sistemlerinden farklı olarak B-Fit’te yalnızca 30 dakikalık egzersiz şeklinde çalışılıyor ve tek bir egzersiz aletine bağımlı kalınmıyor. Yapılan araştırmalar, her gün rutin şekilde yapılan egzersizlerin vücudu alışkanlığa ittiği bilgisini veriyor. Şubemizde yer alan 9 egzersiz aleti ve 9 platformdan oluşan 18 bölümden oluşan sistemin her noktasında 30 saniyelik bir periyotla çalışma gerçekleştiriliyor. Böylece tek bir alete bağımlı kalınmadan vücudun muhtelif bölgelerindeki kasların çalıştırılması, vücudun sıkılaştırılması sağlanıyor ve vücudun alışkanlık gösterip çalışmadan tam verim alınamaması durumu engelleniyor. B-Fit’in en güzel yönlerinden birisi de randevu gibi bir sistem olmadan da farklı şubelerde egzersizinize devam edebiliyor olmanız. Örneğin periyodik olarak Kayseri şubesinde çalışmalarınızı yapıyorsunuz, şehir dışına çıkmanız gerekti. Bulunduğunuz şehirdeki B-Fit şubesine gidip günlük çalışmanızı aksatmadan egzersizinize devam edebiliyorsunuz.
Dişedokunur: Peki Nur Hanım, peki neden spor? Yalnızca diyet ve beslenme alışkanlıklarında değişikliklerle kilo vermek
mümkün değil mi? Öncelikle şunu belirtmeliyim, B-Fit şubelerine gelen üyelerimizin tek amacı kilo vermek değildir. Daha sağlıklı bir yaşam ve daha düzgün şekillere sahip sıkı bir vücut için egzersiz yapıyorlar. Biz sadece rejim yaparak veya bitkisel olduğu iddia edilen ilaçlarla uzun vadede sağlıklı kilo vermenin hayal olduğunun bilincinde olarak üyelerimize beslenme ve diyet konusunda da destek veriyoruz. Böylece spor ve dengeli-düzenli beslenme birlikteliği ile başarıya ulaşmamız kolaylaşıyor. Bu doğrultuda şubemiz içerisinde cafe tarzı bir ortam hazırladık.
Dişedokunur: B-Fit’teki spor araçlarının zorluk derecesi nasıl, herkes kullanabilir mi? Üyelerimizin en çok merak ettiği konulardan birisi de B-Fit’te egzersiz yapacağı makinelerin vücudunu zorlayıp, zorlamayacağı. Bilinmesi gereken en önemli nokta, şubelerdeki tüm makinelerin her yaşta insanın rahatça kullanabileceği yapıda olduğu. Zaten birçok yaş grubundan üyemiz var. Ağırlık esasına dayanan ve hidrolik sistemle çalışan makinelerde sizin kuvvetiniz makinenin size karşı uygulayacağı kuvveti belirliyor. Böylece aletlerde kişisel ayarlamalara ihtiyaç duyulmuyor ve makinelerin vücudunuzda oluşturabileceği olası zorlamaların önüne geçilmiş oluyor.
Dişedokunur: Üyelerinizden aldığınız tepkiler nasıl? Üyelerimizden çok yüksek oranla olumlu ve bize güç veren tepkiler alıyoruz. Bu bize güç verirken mutlu da ediyor aynı zamanda. Bir üyemizin B-Fit Genel Merkezi’ne gönderdiği bir yazıdan haberdar olunca çok mutlu oldum.
Güler ÖZER Kayseri Alpaslan Şubesi Üyesi
Özel bir şirkette Muhasebe Müdürü ve Şirket Yöneticiliği yapmaktayım. B-fit le tanışmam Kayseri Alpaslan şubesinin evimin altında açılmasıyla başladı. Çalışan birisi olduğum için belirli saatlerde başlayan diğer spor merkezlerine katılamıyordum. Evimin altında olması ve istenilen saatte gidebilme esnekliği ve kişiye özel çalıştırmaları daha cazip olup karar vermemi kolaylaştırdı. Şubenin ilk 3.üyesiyim. Tereddütsüz olarak bir yıllık üyelik kaydı yaptırdım. Mesleğim gereği günün yoğun ve stresli çalışma ortamından çıkarak direk spor merkezine giderek rahatladığımı hissediyorum. Spor yapmanın bu kadar zevkli olduğunu burada gördüm. İnsanları güler yüzle karşılamaları ve değer verilmesi çok hoş. Ayrıca Nur ve Annesi Ayla Hanımın yüzünden hiç gülücüklerin eksik olmayışı insana pozitif enerji veriyor. Böyle bir hizmeti bizlere sunan Nur’u çok seviyorum. Çok tatlı, bizleri bu türlü aktiviteye bağlayan güler yüzlülüğü hareket ve davranışarı sporu sevdirmeye yöneltti. B-fit üyesi olmaktan çok mutluyum.
31
S AĞLIK
DİYALİZ Dr.Yavuz HAN Ayrı bir dünya,farklı bir hayat tarzı,yeni bir aile kurmak…. Hepsi de en iddialısından ağır kelimeler, yorumlar… Ama inanınız ki diyalizi tarif etmekte az bile kalacak durumdalar. Bütün hayatınızı yeni baştan dizayn etmek
32
durumundasınız diyalize giriyor iseniz. Dostluklarınızı yeniden kurgulamak, yemeğinizi yeniden ayarlamak, sporunuzu-yürüyüşünüzü yeni baştan düşünmek ve belki de en önemlisi içeceğiniz suyun miktarını düşünerek “susamamayı” öğrenmek zorundasınız. Eskiden çok lezzet aldığınız balığı belki senede 1-2 defa ancak yiyebileceksiniz. Yoğurdun mikta-
rını çok azaltacak akşamları atıştırdığınız çerezlere ise neredeyse tövbe edeceksiniz. Yaz günü meyvelerini azaltacak ve biriken potasyum nedeni ile ağrılara tahammül edeceksiniz. Bu noktada belki çok çarpıcı olması nedeni ile anlatılabilecek acı bir hikayeyi burada dile getirmek doğru olacaktır. Diyaliz hastası bir hanım o kadar bunalıyor ki muz yiyerek intihar ediyor. (Muzun içerisinde çok yoğun (K+) Potasyum var ve bu diyaliz hastaları böbrekten atamadığı için toksiktir.) Haftanın 3 günü en az 0.5 saati geliş 0.5 saati gidiş 4 saati de diyalizde kalış olmak üzere 5 saatinizi de bu işe ayırmak durumundasınız.1 hafta tatil ya da başka nedenlerle eş dost ziyaretini ayarlamanız da çok zor.Bir kursa gitmeniz,bir planlama düşünmeniz de çok çetrefilli…. Bütün bunları yapsanız da diyaliz çıkışında eve gidince üzerinize binen ağırlık, halsizlik, kolunuzu
dahi kaldıramamak da işin çabası. Eveet… Bütün bunları içimiz kararsın, diyaliz hastalarına acıyalım diye anlatmıyorum.. Diyalize giren hastaların hepsi depresif, hayata küsmüş, ölmeyi bekleyen insanlar falan olarak da görmek son derece hatalı. Aksine öyle güzel hayata tutunan, topluma olan faydasını devam ettiren, ailesine karşı sorumluluklarının hepsini düzenleyen insanlar. Ama bütün bunlardan başka ilgiye, saygıya ve en önemlisi de anlaşılmaya çok ihtiyaçları var. Hepimizin ufacık bir grip olduğunda yataklara düşerek çaylar-çorbalarla bakılmayı arzu etmemiz gibi onların da anlaşılması çok önemli. Hayata pozitif pencereden bakabilmek sadece insanın kendisi ile bitmiyor ki… Çevreye, eşe-dosta da çok işler düşüyor. Diyaliz hastası birisi varken
acaba yenilen yemeklere dikkat ediliyor mu? Şu sıcak yaz gününde buz gibi bir kola ne kadar sana güzel geliyorsa Ona da güzel gelecektir. Ama beraberinde birçok rahatsızlığı da taşıyarak. Emin ol senin canın ne kadar şeftali istiyorsa onun da ister. Ama o bir şeftali yerse belki haftada 3 değil 4 kez diyalize girmek zorunda kalacak. Sen de yaptığın işten yorulursun ama O diyalizden çıkışta Ağır iş yapmış bir işçiden daha fazla kalori kaybetmiş, enerjisini tüketmiştir. Bütün bunlar diyaliz hastasının daha iyi anlaşılması,onların mutluluklarına bir katre damla daha eklenmesi için sarf edilen sözler.Peki başkaca biz neler yapabiliriz derseniz son söz…. Böbreğinize iyi bakın.Onu kontrol ettirmekten asla usanmayın…. Sağlıkla kalın efendim.
33
S AĞLIK
GEBELİK DÖNEMİNDE DİŞ SAĞLIĞI Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Mehmet KARAHANÇER
Melikgazi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı OP. DR Mehmet Karahançer, gebelik döneminde diş sağlığı konusunun oldukça önemli olduğunun altını çizerek bu dönemde diş sağlığı ile ilgili neler yapılabileceği konusunda dergimize bilgiler verdi. Gebelikte Diş Sağlığını üç dönemde inceleyebiliriz. İlk üç aylık dönem: Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olmuş ve müdahale edilmediği takdirde daha çok zarara neden olabilecek durumdaki dişlerin çekim, kanal tedavisi gibi acil olarak tedavi edilmesi gereken durumlarında, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. İkinci üç aylık dönem: Bu dönem, hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan diş çekimi, dolgular, kanal tedavileri vb. pek çok tedavinin yapılması için en uygun olan dönemdir. Üçüncü üç aylık dönem: Bu dönemde bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Aynen ilk üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmeyecektir. Hamileliğin ilk üç ayında bebeğin organ gelişim evresi olan ilk üç ayda etkili dental tedaviden kaçınılmalıdır. 34
Tedaviler ikinci üç aya ertelenmelidir. Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekologun önerileri doğrultusunda dental tedavi yapılmalıdır. Gebelikte Diş Bakımı ve önemi: Günlük ağız ve diş bakımım kesintiye uğratılmamalıdır. Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar. Günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapılarak plak birikimine engel olunmalıdır. (Bakınız, Diş Fırçalama) Ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır. Gebelikte Dental Anestezi : Dental tedavilerde kullanılan lokal anesteziklerin herhangi bir yan etkisi rapor edilmemiştir.
Lokal anestezi kullanılmasında üretici firmanın önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Herhangi bir uyarı yoksa lokal anestezik kullanmada bir sakınca yoktur. Diş çekimi yada herhangi bir müdahale için gebelik sırasında lokal anesteziklerin kullanılmasında üretici firmanın önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir. Herhangi bir uyarı yoksa kullanmada bir sakınca yoktur. Antibiyotik kullanımı özellikle Penisilin ve türevleri (amoxicilline vs. ) kullanımını bebek için herhangi bir sakıncası yoktur. Ağrı kesici kullanmada dikkat edilmeli ve kesinlikle üretici firmanın önerilerine uyulmalıdır. Diş hekimliğinde kullanılan röntgen makinelerinde radyasyon çok düşük seviyede olmasına rağmen hamilelerde röntgen çekiminden kaçınılmalıdır. Zorunluluk yoksa bu işlem doğum sonrasına ertelenmelidir. Eğer acil bir tedavi için kesinlikle röntgen filmi çekilmesi gerekiyorsa: Anneye özel koruyucu önlük giydirilmeli, hızlı film kullanarak ve düşük doz uygulaması yapılmalıdır. Hamilelik gingivitisi Hamileliğin erken safhalarında diş etlerinde şişlikler, kızarıklıklar gözlenebilir. Bu şekildeki diş eti oldukça hassastır ve kolayca kanar. Hamilelik sırasında kadınların diş etlerinde oluşan bu değişiklikler nedeni östrojen ve progesteron hormonlarının salgılarının artmasından kaynaklanmaktadır. Günlük düzenli ağız diş bakımı yapmayan kişilerde oluşan ve diş etinin tahrişine neden olan bakteri plağı ya da diştaşı gibi etkenler hamilelik gingivitisi tablosunu daha ciddi boyutlara taşıyabilmektedir. Eğer dişlerde derin tartar birikimi varsa diş hekimi tarafından elimine edilmelidir. Diğer diş tedavilerinde olduğu gibi tartar temizliği de özellikle hamileliğin ikinci üç ayında yapılamalıdır. Gebelikte Diş Çekimi Hamilelik tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliklere uğradığı bir dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklerine karşı çok hassas olan bir bölgesidir. Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazı değişimler olur. Örneğin kandaki ve tükürükteki
asit miktarı arttığı için dişlerin çürümesi kolaylaşır. Çünkü en basit anlatımıyla dişin çürümesi demek, bakterilerin salgıladığı asitlerle yumuşaması demektir. Diş eti rahatsızlıkları da eskisinden daha kolay ve daha sık oluşacaktır. Hamile olmayı düşünen veya hamile olan her kadın mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir. Gebelikte Diş Röntgeni Bu dönemde tedavi için çok gerekli ise ağız içinden 1-2 film alınabilir. Her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir. Yine de ilk üç ay film çekilmesinden kaçınmak gerekir. Hamilelikte Diş Çürüğü: Daha öncede de belirtildiği gibi “hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği” inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;
Bebek beslenen dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir. Gebelik hormonlarının (östojen, progesteron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha özen göstermek gerekir. ler:
Bebeğin diş sağlığı için yapılması gereken-
Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,A vitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanı sıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanı sıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak, çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır.
35
DİŞ HEK İMLİĞİ VE A NNE OLMA K
BİR GÜLÜŞLERİ ÖMRE BEDEL
“Onlar düşman gibi ayağınıza değil, dişinize bakarlar ve parfümleri ne olursa olsun hepsi öjenol kokarlar.”
Bir kadın için anne olmak, sağlıklı bir evlilik, kendini gerçekleştirmek, yıllarca emek verdiği işinde başarılı olarak yer edinmek; huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir hayat demek. Bunların tamamını bir arada ve her birini hakkını vererek yürütmek hiç kolay değil elbette. Her biri ayrı özveri ve güç gerektiriyor. Biz de bu sayımızda diş hekimlerimize; hem anne hem de diş hekimi olmayı’ sorduk. Aldığımız yanıtlar takdire değer olduğu kadar duygusaldı da.
36
Dİ Ş HE KİM İ Ü L KÜ E R O ĞLU
Dİ Ş HEK İ Mİ Z ELİHA MUT L U 1979 Gazi Üniversitesi mezunuyum. Mesleğimde 30 yılımı doldurmanın gururunu yaşıyorum. Evliyim üç çocuk annesiyim. Büyük oğlum doktor, şu an kadın doğum ihtisasını yapıyor. Diğer oğlum ve kızım yurtdışında eğitim görüyorlar. Diş hekimi ve anneliği bir arada götürmenin zaman zaman zorluklarını yaşadım. Ama eşim ve annesinin destekleri sayesinde bu zorlukları aştım. Muayenehanede yaşadığım sıkıntıları eve yansıttığım zamanlar oluyordu. Çocuklarımı ihmal etmemek için ne kadar fedakârlık yaptıysam da bazen geri planda kalıyorlardı. Bebeklik dönemlerinde daha duygusal oluyordum. Onları evde bırakıp gitmek canınızın bir parçasından ayrılmak kadar zordu. Beslenmeleriyle sağlık sorunlarıyla ilgilenmek, büyüyünce eğitimleriyle ilgilenmek ve de mesleğinizi bir arada yürütmek gerçekten çok zor. Ama severek yapınca zorlukları daha çabuk aşıyorsunuz. Neyse ki onlar büyüdüler. Mesleklerini kazanma yolunda bir mücadele veriyorlar. Bende artık muayenehaneme daha fazla zaman ayırıyorum. Onlar düşman gibi ayağınıza değil, dişinize bakarlar ve parfümleri ne olursa olsun hepsi öjenol kokarlar.
1977 yılında Kayseri’de doğdum. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunuyum. Meslekte 11 yılımı geride bıraktım. Kendimi mesleğimin altın çağında görüyorum. Kızım Beste 8 yaşında TED Koleji 2. Sınıf öğrencisi, oğlum Efe henüz 2 yaşında. Annelik dünyanın en güzel, en saf ve karşılıksız duygusudur. Aynı zamanda sorumluluk veren bir duygu. Diş Hekimliği de yıllarca emek verilen, adeta iğneyle kuyu kazılan, fedakârlık isteyen bir meslek. Hele özel sektör tamamen hasta memnuniyeti ve istikrara bağlıdır. Bence mesleğini seven, işinde üretken olabilen bir kadın kendini her zaman mutlu hisseder. Dolayısıyla bu mutluluk aile içi iletişimi de olumlu yönde etkiler. Çocuklarına daha kaliteli zaman ayırır. Mesleğin en verimli çağında üretken bir bayanın uzun süre evde oturması mesleki kaygılar, sosyal ve duygusal tatminsizlikler doğurur. Oysa her çocuk mutlu, üretken, kendisiyle barışık bir anneyi; kendisi için saçını süpürge etmiş bir anneye tercih eder. İşlerimi planlı yaparak, hiçbir şey için çocuklarıma ayırdığım zamandan çalmayarak kaliteli vakit geçiririm. Ne kadar yorgun olursam olayım eve gelince, anne kimliğine bürünürüm. Her şeyi işyerinde bırakırım, eve taşımam. Evde yardımcımız olduğu için yüküm hafifliyor. Öncelikle kızımın dersleriyle ilgileniyorum. Daha sonra onlarla oturup oyunlar oynuyorum. Onlarla ilgili hiçbir şeyi kaçırmamaya çalışıyorum. Gösterdiğim sonsuz sevgiyi ve ayırdığım kaliteli zamanla onlara “çalışan anne” eksikliğini hissettirmemeye çalışıyorum. Tabi bu arada sevgili eşimin bana gerek iş, gerekse de ev hayatında verdiği sonsuz desteği de inkâr edemem.
Dİ Ş HEK İ Mİ ES MA NAL İCİ Ben diş hekimi Esma Nalici, 15 yıllık diş hekimiyim. Diş hekimliğimin yanında 13 yıllık evli ve 2 çocuk annesiyim. Biri 12 diğeri 7 yaşında iki oğlum var. Dolayısıyla hem anneliği hem diş hekimliğini elimden geldiğince birlikte yürütmekteyim. Eşimin diş hekimi olması ve aynı muayenehaneyi paylaşmak benim için çocuklarımla ilgilenmek ve onlara vakit ayırabilmem için avantaj teşkil etmektedir. Onları karşılamak ve dersleri ile ilgilenmek için okuldan eve dönüşlerinde evde olmaya gayret ediyorum. Çünkü çocuklarım beni muayenehanede diş hekimi, ama evde onların her şeyi ile ilgilenen, evde karşılayan, uğurlayan, ödevlerine yardımcı bir anne olarak görmek istiyorlar. Ben de mesleğimi çok severek yapmama rağmen çalışma saatlerimden fedakârlık ederek çocuklarıma istedikleri anneliği yapmaya gayret ediyorum. Çocuklarım bana ihtiyaç duyduğu süre içerisinde bütün zorluklara rağmen anneliği ve diş hekimliğini bir arada yürütmekten oldukça mutluyum.
Allah herkese bu yüce duyguyu tattırsın. 37
HUK UK
HEKİM HAKLARI Tüm Sağlık-Sen Kayseri Şubesi Hukuk Danışmanı Bilindiği üzere hasta hakları konusu son yılların popüler ve üzerinde çokça konuşulan konularından bir tanesidir. Ancak doktorların bulunduğu ortamlarda ne zaman hasta hakları ile ilgili bir konuşma yapılsa mutlaka sorulan bir soru vardır: Peki, hekimlerin hiçbir hakkı yok mu? Elbette ki hekimlerde mesleklerini sürdürürken birçok hakka sahiptir. Hekimlerin hakları ile ilgili yazılı bir hukuk kuralı olmaması hekimlerin hiçbir hakka sahip olmadıkları, sadece yükümlülükler altına girdikleri anlamını taşımaz. Hekimlere yapılan saldırılar, hekimler aleyhine açılan tazminat ve ceza davalarının her sene katlanarak artması, hekimlerin çalışma şartlarındaki ağırlaşma, mecburi hizmet gibi şahsi kanaatimce hukuka tamamen aykırı uygulamalar bu ihtiyacı ister istemez doğuracaktır. Yazılı bir kurala bağlanmayan ama Anayasa ve çeşitli kanunlardan derlendiği kadarıyla söylenen hekim haklarını kısaca izah etmeye çalışalım. Baskı Altında Olmadan Mesleğini Uygulama Hakkı: Mesleki uygulamada hekimin gereksinim duyduğu klinik özgürlüğün sağlanmasına engel olabilecek her türlü baskı girişimi mesleğin doğasıyla çelişir. Özellikle adli hekimlik alanında sorun çıkması durumunda hekim; Cumhuriyet Savcılığı’na, Türk Tabipleri Birliği’ne, Dünya Hekimler Birliği’ne ve iç hukuku tükettiyse Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na başvurabilir. Hekimin Mesleği Uygularken Etik İlkelere Bağlı Olma Hakkı: Hekim mesleğini uygularken etik ikilemlerde yasal, politik, toplumsal, estetik ve ekonomik değerlerle çatışma halinde olabilir. Bu çatışmayı çözümlerken hekimin özgür ve bağımsız karar verme hakkı olmalıdır. Çağdaş, Bilimsel Tıp Olanaklarını Uygulama Hakkı: Tıp eğitiminde yüksek teknolojinin tıptaki uygulama alanları ile tanışan bir hekimin iş yaşamında tanı ve tedavide söz konusu gelişmeleri yaşamayı istemesi hakkıdır. Bu durumda resmi bir hastaya bakıyorsa hekim hastasını ileri bir merkeze sevk edebilir. Kendi Değerlerine Ters Düşen Durumlardan Kaçınma Hakkı: Hastanın değerlerine saygı duyulan bir ilişkide hekim kendi değerlerini (hastalar açısından olumsuzluk yaratmamak koşulu ile) savunabilir. Bir hekim kendi değerlerine ters düşen uygulamalara zorlanmamalıdır. Sağlığını Koruma Hakkı: Hekim, mesleğini uygu-
38
larken sağlık risklerini en aza indirecek çalışma koşullarını talep etme hakkına sahip olmalıdır. Bulaşılabilirlik potansiyeli yüksek olan hastalıklarda hekimin kendi sağlığını tehlikeye atmama hakkını da tartışmak gerekir. Yeterli Bir Gelir Düzeyi Talep Etme Hakkı: Hekimlik mesleğindeki gelişmelerin izlenmesi, belirli bir bedeli gerektirir. Hukuken hekimin kendini ülke tıbbının gelişmesi düzeyinde yeterli yetiştirmesi gerekir. Bu hekimlerin; kitap alımı, dergi aboneliği ve kongre katılımı için bütçelerinden belirli bir pay ayırmalarını gerektirir. Yaptıkları ağır mesleki bilgi ve yoğun emek gerektiren ayrıca riskli hizmetin karşılığı, ödenmelidir. Hastayı Reddetme Hakkı: Hasta- hekim ilişkisinin temelinde yer alan öğe güvendir. Hekimi kendisine güven duymayan hastayı reddetme hakkı olmalıdır. Tıpkı kendisindeki bulaşıcı hastalığı hekime söylemeyen hastada olduğu gibi. Bu durum hekimlik onurunun korunmasının olmazsa olmaz koşuludur. Kısaca doktor ya da diş hekimi acil yardım, resmi ya da insani görevin yerine getirilmesi hariç olmak üzere, mesleki ve kişisel nedenlerle hastaya bakmayabilir.( Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 18. madde) Öte yandan hekim hastaya bakmama hakkını daha en baştan kullanmalıdır. Hekim bir hastayı tedaviye başladıktan sonra haklı bir gerekçe göstermeksizin tedavisini yarıda kesme, hastaya bakmama hakkına sahip değildir. Ancak hastanın hekimin tavsiyelerine uymaması, yapmasını söylediği şeyleri hiç yapmaması ya da yapmamasını söylediği yapması gibi durumlarda hekim hastanın tedavisine devam etmeyebilir. Yönetsel Süreçlere Katılma Hakkı: Hekimin hem bulunduğu kurumda hem de ülke ile ilgili yönetsel süreçlerde etkili olma ve sağlıkla ilgili hazırlanan mevzuatta görüş bildirme hakkı olmalıdır. Danışma Hakkı: Hekimin gereksinim duyduğu anda konsültasyon hakkı olmalıdır. Bu danışmanlık süreci, tanı ve tedavi sorunları için olduğu kadar, etik sorunlar içinde söz konusu olabilir. Her hekimin etik karar verirken yetersiz aldığı durumlarda bir klinik etik uzmanından danışmanlık istemeye hakkı olmalıdır. İyileşme Garantisi Vermeme Hakkı: Hekimler tıp biliminin elverdiği ölçüde hastaların hastalıklarını teşhis ve tedavi etmekle görevlidirler. Ancak hekimleri hastaları mutlaka iyileştirmek gibi bir yükümlükleri yoktur. Hastalarda hekimlerden böyle bir söz talep edemezler. Hekimin bir hatası olmaksızın hastanın iyileşmemesi durumunda hekimler bu nedenle tenkit edilemezler. (Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 13. madde)
Av. Murat ALIMCI
Yeterli Zaman Ayırma Hakkı: Hekimden hastasına gerekli özeni göstermesi, bilgi ve belgeleri iyi bir şeklide kaydetmesi, hastaya hastalığı ile ilgili bilgileri vermesi beklenmektedir. Bunların hepsi zaman alan eylemlerdir. Bu nedenle de bir hekim bir poliklinikte günde 20 hatadan fazlasına bakmama hakkına sahiptir.( Tababet Uzmanlık Yönetmeliği 10.madde.) Tanıklıktan Çekilme Hakkı: Hekim meslek sırrının söz konu olduğu durumlarda tanıklıktan çekilebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 245/4, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) 48.mad.) Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunun 46. maddesine göre Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler hakkında tanıklıktan çekinme hakları vardır. Ancak ilgili kişilerin tanıklık etmesine muvafakat ettiği durumlarda tanıklıktan çekinemezler Tedavi Yöntemini Seçme Hakkı: Bir hastalığın tedavisinde aynı anda birden fazla tedavi yöntemi uygulanabilmekte ise, hekim bunlardan dilediğini seçmeye özgürdür. Fakat uzun zamandan beri bilinen ve genel olarak kabul edilmiş yöntemlere öncelik vermelidir. Hekim hastası için uygun olmadığı bir tedavi yöntemini uygulamaya zorlanamaz. Hastanın uygun olmayan bir tedaviyi istemesi ve bu konuda ısrar etmesi durumunda dahi hekim doğru olmadığını düşündüğü bir tedaviyi uygulamaya zorlanamaz. Tabip ve diş tabibi mesleğini uygularken hiçbir etki ve baskıya kapılmaksızın vicdani ve mesleki görüşüne göre davranır.(Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 6. Madde) Hekim mesleğini icra ederken özgür bir ortama sahip olmalıdır. Kararlarını alırken tenkit edilme veya performans ölçülmesi gibi dış etkenler olmadan özgürce mesleğini icra etme hakkında sahiptir. Acil Hizmetlerin Ambülâns Sistemiyle Gerçekleştirilmesi: Acil durumlarda hastaya gitmeyen hekim taksirle ölüme sebebiyet suçundan sorumlu tutulur. Tıp etkinliğinin günümüzde ulaştığı düzey ve ambülâns sisteminin oturduğu yerlerde ivedi durumlarda hekim aramak yerine, hastayı en çabuk biçimde olanakları yeterli bir sağlık kuruluşuna transfer etmeyen kişilerin, hekimin hastayı reddiyle oluşacak hukuksal durum ne ise benzeri durumda olmaları düşünülebilir. Kaynak : Hanci İH; Hekimin Yasal Sorumluluk ve Hakları (Tıp ve Sağlık Hukuku) Toprak Ofset, 1999 İzmir ) Av.İlkşan URLU
39
40
Sınıfının açık ara en çok tercih edilen otomobili unvanını elinde tutan VW Passat, farklı motor seçenekleri ve alternatif konfor donanımlarıyla, bu iddiasını sürdürüyor. 41
VW Passat, geniş motor ve donanım seçenekleriyle sınıfının en çok tercih edilen modellerinden olma başarısını devam ettiriyor. 3’ü benzinli olmak üzere, 4 farklı motor seçeneğine Passat, Trendline, Comfortline, Exclusive ve Highline olmak üzere dört farklı donanım paketiyle sunuluyor. Zengin güvenlik ve konfor donanımları! Trendline başlangıç donanım seviyesinde bile zengin güvenlik ve konfor donanımlarıyla dikkat çeken VW Passat, ABS, ESP, EBD, EDL, ASR ve MSR gibi aktif güvenlik sistemlerinin yanı sıra 6 havayastığı, lastik basınç kontrol sistemi, MP3 çalar özellikle Radyo CD çalar müzik sistemi, Klimatronik (tam otomatik klima), hız sabitleyici, Auto Hold sistemi, elektro mekanik park freni, yüksekli ayarlı ön koltuklar, renkli ön, arka ve yan camlar gibi standart donanım özellikleriyle ön plana çıkmayı başarıyor. Sedan karoserli VW Passat Trendline, Comfortline ve iş adamlarına yönelik özel unsurlarıyla dikkat çeken Exclusive donanım paketleriyle tercih edilebilirken, VW Passat Variant ise Comfortline ve Exclusive donanım paketleriyle satın alınabiliyor. Güçlü ve ekonomik motor seçenekleri Passat’ın benzinli motor seçeneklerinin ilki; 1.4 litre TSI motorlu versiyonu, özellikle ortaya 42
koyduğu performansa karşılık sunduğu ekonomik tüketim değerleriyle göz kamaştırıyor. Manuel veya DSG şanzımanla alınabilen bu motor seçeneği, 122hp güç ve 1500–4000 d/d aralığında 200 Nm tork üretiyor. 6 ileri manuel şanzımanla kombine edilen VW Passat 1.4 TSI, 0–100 km/s hızlanması 10.5 sn’de tamamlarken; 203 km/s’lik son hıza erişebiliyor. Benzinli motorlardan bir diğeri olan manuel şanzımanla sunulan 1,6 lt’lik Passat; bu versiyonda motor 102hp güç üretirken, 3800d/d’da 148Nm tork sağlıyor. 0-100 hızlanmasını 12,4sn’de gerçekleştiren 1,6lt motorlu Passat, 190km/s maksimum hıza sahip. 1,8lt’lik TSI motor, benzinli motor seçeneklerinden bir başkası; 160hp güç ve 1500-4200d/d aralığında 250Nm tork üreten bu seçenek, DSG şanzımanla sunuluyor ve 100km/s hıza 8,5sn’de çıkıyor. Benzinli motor seçeneklerinin en güçlüsü olan
2,0lt TSI seçeneğinde ise 200hp güç ve 17005000d/d aralığında 280Nm tork sağlanıyor. Bu motor seçeneğine sahip Passat 100km/s hıza 7,6sn’de ulaşırken, 235km/s maksimum hıza sahip. Passat’ın dizel motor seçenekleri ise 1,6lt TDI motorla başlıyor; manuel şanzımanla sunulan bu model 105hp güç ve 250Nm tork üretiyor. 100km/s hıza 12,4 sn’de ulaşan bu Passat, 193km/s maksimum hıza sahip. Dizel seçeneğinde Passat 2,0lt’lik motorla sunuluyor; hem manuel hem DSG şanzımanla sunulan 140hp’lik versiyon 320Nm tork sağlarken, 0-100hızlanmasını 9,8sn’de gerçekleştiriyor ve 209km/s azami hıza sahip.
43
44