Bazı bakterilerde ise inorganik moleküllerden organik molekül sentezlerler. Üretici olan bu bakterilerde kloroplast organeli bulunmaz. Bu organelin yerine Zarsız olan fotofosforilasyon (Fotosentez) enzimleri taşıyan KLOROFİL(E.T.S) molekülü bulunur.
BAKTERİLER Biyosferde yer alan Moneralar aleminin en yaygın olarak bulunan prokaryot hücreli canlılarıdır. Yeryüzünde canlıların o
olduğu her ortamda bakteriler de bulunur. Hatta -90 C ‘de
DNA ve RNA molekülleri ise sitoplâzma içinde zarsız bir halde bulunur. Bu DNA ve RNA moleküllerinin yoğun olduğu bölgelere NÜKLEOİD (çekirdek alanı) adı verilir. Bakterilerin depo molekülü fotosentetik bile olsalar GLİKOJEN’dir.
o
buzullar içinde ve + 80 C kaplıcalarda yaşayabilen bakteri türleri de vardır. Canlılarla olduğu gibi, su, rüzgâr ve havayla da taşınabilirler. Prokaryot hücreli oldukları için hücrelerinde; hücre çeperi,
Bazı bakterilerde kamçı adı verilen hücre zarı uzantıları da
ribozom, zarla çevrili olmayan DNA ve RNA, canlı hücre zarı
bulunur. Kamçı sayısı birden fazla olabilir. Kamçılar bakteri-
ve sitoplâzma bütün bakteri hücrelerinin temel yapısını
nin karşılıklı kutuplarında bulunacağı gibi bir kutbunda da
oluşturur.
yoğunlaşmış halde bulunabilir.
Bakteri hücreleri ‘’ n’’ kromozomludur.(HAPLOİD)Mutasyona uğrayabilirler. Bakteriler; pH, radyasyon oksijen ve kimyasal maddelerle de etkisiz hale getirilebilirler.
BAKTERİLERİN SINIFLANDIRILMASI Bakterilerde bulunan hücre çeperi bitki hücrelerinin dışında bulunan hücre çeperine işlevsel olarak benzese de yapısı farklıdır. Bitki hücrelerinin çeperi selülozdan yapılı iken bakteri hücrelerinin çeperleri protein ve karbonhidratlardan yapılıdır. Bu protein çeşidi=Diaminopimelik asit ve glikoz türevi olan muramik asitten oluşur. Hücre çeperi bakteriyi korur. Dinçlik verir. Şekil verir.
www.unkapani.com.tr
Hücre Çeperi Ve Hücre Zarı:
BAKTERİLER
Şekillerine
Çubuk şekilli
Yuvarlak şekilli
Spiral şekilli
Virgül şekilli
Hücre zarı ise tüm canlı hücrelerde olduğu gibi; canlı, esnek ve seçici geçirgendir.
Solunum
Bazı bakterilerde ise hücre çeperinin dışında koruyucu yapı
çeşitlerine
olan KAPSÜL bulunur. Kapsül bakteriyi fagositoz olmaktan korur ve yüzeye tutunmasını sağlar. Kapsül polisakkarit
Oksijenli
Oksijensiz
Hem oksijenli
yapılıdır.
solunum
solunum
hem oksijensiz
Beslenme şekillerine
Bir bakteride kapsül; bakterinin hastalık yapma yani patojen olma yeteneğini artırır.
Ototrof
Sitoplâzma Bakteri hücrelerinde diğer canlı hücrelerde olduğu gibi sitoplâzma vardır. Sitoplâzmanın %90 ‘ı sudur. Sitoplâzmanın içinde yer alan organik ve inorganik moleküller bakteri hücrelerindeki moleküllere benzerlik gösterir. Ancak prokaryot hücreli oldukları için tek organel zarsız olan ribozomdur. Ribozom enzimlerinde üretildiği organeldir. Enzimsiz hayat olmayacağı için ribozomsuz bir canlıda yoktur. Yani ribozom evrensel bir organeldir.
Hetetrof
Fotoototrof
Kemoototrof
Gram boyasına
Bazı bakterilerde oksidatif fosforilasyon (Oksijenli solunum)yapılır. Ökaryot hücreli canlılarda bu olay sitoplâzmada başlayıp, mitokondride devam ederken bakterilerde bu olayın enzimleri MEZOZOM (E.T.S) adlı zarsız yapıda bulunur.
Gram (+)
48
Gram(-)
ŞEKİLLERİNE GÖRE BAKTERİLER D Basillus =çubuk şeklinde bakteriler: Yoğurt bakterileri
Bazı bakteriler de geçici aerob veya anaerob bakteri adlarını
örnek olarak verilebilir. İnsanlar için faydalı olan bu bak-
alırlar. Bu bakteriler zorunlu hallerde kaldıklarında geçici bir
teriler aynı zamanda sindirimi de kolaylaştırır.
süre için yapmadıkları solunum şeklini yaparlar.
D Coccus =yuvarlak şeklinde bakteriler: Bel soğukluğu, dolama, arpacık ve göz kapağı iltihaplanmasını yapan bakteriler örnek olarak verilebilir.
BESLENME ŞEKİLLERİNE GÖRE BAKTERİLER
D Spiral şeklinde bakteriler: Frengi ve diş kirine neden olan bakteriler örnek olarak verilebilir.
Bakteriler hem ototrof hem de hetetrof beslenirler.
D Vibriyo =virgül şeklindeki bakteriler: D HETETROF BESLENEN BAKTERİLER: Bu şekilde beslenen bakteriler kendi besinlerini kendileri yapamazlar. Besinlerini dışarıdan hazır olarak alırlar. Hetetrof bakteriler dört grupta incelenir.
D PARAZİT BAKTERİLER: Yaşamlarını sürdürebilmek için başka canlıya ihtiyaç duyan bakterilerdir. Parazit olarak yaşamalarının temel sebebi besinleri sindiren enzim sistemlerinin olmayışıdır. Bu bakterilerin üremeleri çok hız-
Bakteriler solunumda oksijen kullanıp kullanmamalarına göre üçe ayrılırlar.
Unkapanı® Yayıncılık
SOLUNUM ÇEŞİTLERİNE GÖRE BAKTERİLER
www.unkapani.com.tr
lıdır.
İnsan
vücudunda
da
yaşayan
bakteriler,
monomerlerin bol olduğu sindirim sistemi, kan ve hücrelerde yaşayabilirler. İnsan vücudunda yaşayan bu bakterilere PATOGEN BAKTERİLER denir.
Patojen bakteriler üzerinde yaşadıkları hücreyi yok etmek veya parçalamak için toksit adı verilen protein yapılı zehirli madde salgılarlar. Patojen bakteriler üzerindeki canlıları yok edebilirler. Ancak ortama en iyi adaptasyonu sağlayan bakteriler konaklarını
D AEROB BAKTERİLER: Bu bakteriler bitkiler ve hayvan-
ölümüne neden olmazlar. Çünkü konağın ölümü bakterinin
lar gibi oksijenli solunum yaparlar. Ancak ökaryot hücreli
de ölümü demektir. Bu şekilde yaşayan bakteriler en geliş-
canlılarda olduğu gibi mitokondri organeli taşımazlar. Solu-
miş, adaptasyonu mükemmel olan bakterilerdir. İnsan vücu-
numu mezozomlardaki enzimlerle gerçekleştirirler. Toprağın
duna giren patojen bakterilere karşı hücreler savunma sıvısı
üstünde, göl ve deniz yüzeylerinde yaşarlar. Zatürre ve
olan yine temeli protein molekülü olan ANTİKOR’u üretirler.
yoğurt bakterileri örnek olarak verilebilir.
Kanla taşınan antikor bakterilere karşı bağışıklık kazanılmasını sağlar.
D ANAEROB BAKTERİLER: Bu bakteriler yaşamak için
Patojen bakterilerin yok edilmemesi durumunda antibiyotik
gerekli olan enerjilerini elde ederken oksijen kullanmazlar.
tedavisi başlatılır. Antibiyotikler bakterinin ribozomlarını ve
Besinleri tamamen parçalayamadıkları içinde az enerji elde
enzimlerini bozarak onların ölmelerine neden olurlar.
ederler. Bu canlıların metabolizma hızları oksijenli solunum yapanlara göre daha yavaştır.Bakterilerin solunumu sonucunda laktik asit,asetik asit ve alkol gibi ürünlerde olu-
Bazı bakterilerin ribozomları insanların ribozomlarına benze-
şur.Anaerobik bakteriler besin olarak karbonhidrat kullanıyor-
diği için bazı insanların bu antibiyotikleri kullanması sonucu
larsa bu olaya MAYALANMA (FERMANTASYON),protein
ölümlerine neden olur.
ve amino asitlerin anaerobik solunumda kullanılmasına da PÜTRİFİKASYON
(ÇÜRÜME)
denir.Oksijenin
olmadığı
D SAPROFİT (=AYRIŞTIRICI) BAKTERİLER: Bu bakteriler
derinlerde yaşarlar.
çürükçül bakterilerde denir. Canlı artık ve ölüleri ile yaşamlarını sürdüren bu bakteriler, organik molekülleri hüc-
D FAKÜLTATİF BAKTERİLER: Bu bakteriler hem oksijen-
re dışı sindim ile inorganik moleküllere dönüştürürler.
li, hem de oksijensiz solunum yaparlar.
Yani madde döngüsünün temelini oluştururlar. Organik molekül bakımından zengin olan toprağa HUMUSLU TOPRAK denir. İşte bu topraklardaki saprofit bakteri sayısı çok fazladır. Çoğunluğu oksijenli solunum yapar.
49
Saprofit bakterilerin yanında saprofit yaşayan ökaryot hücreli
Fotosentetik bakteriler özümleme için gereken ATP’yi ışık-
mantarlarda vardır.
tan, Kemosentetik bakteriler ise saprofitlerin organik molekülleri parçalamaları sonucu çıkan NH3,H2S,NO2,NO3 ve FeCO3
•
kullanarak ATP elde ederler.
AZOT BAĞLAYICI BAKTERİLER: Havadaki serbest azotu kullanabilen canlılardır. Yağmurla yeryüzüne inen azotu azot tuzlarına dönüştüren bu bakteriler özellikle baklagil türü bitkilerin köklerindeki nodyumlarda yaşarlar. Kökte yaşadıkları nodüllere rihizobium denildiğinden, bu
Kemosentez olayına inorganik madde fosforilasyonu’da
bakterilerde RİZOBİUM BAKTERİLERİ denir.
denir. D NH3 + O2
•
DENİTRİFİKASYON
BAKTERİLERİ:
Özellikle
HNO2 + H2O +Kalori (Nitrosomanas)
nitrat
tuzları başta olmak üzere topraktaki azot tuzlarını parça-
D HNO2 + O2
layarak serbest azot gazına dönüştüren bakterilerdir.
HNO3 + Kalori (Nitrobakter)
D H2S + O2
Böylece havadaki azot gazının oranı korunmuş olur.
H2O + S + Kalori (Kükürt bakterisi)
Azot tuzlarına güherçile adı verildiğinden bu bakterilerde D FeCO3 + O2 + H2O
GÜHERÇİLE BOZAN BAKTERİLER denir. Azot döngüsünde görev alırlar.
D
FOTOSENTETİK OTOTROF BAKTERİLER: Bakteriler ışık enerjisini kullanarak organik molekül yani besin sentezlerler. Bu bakterilerde klorofil bulunur. Prokaryot oldukları için kloroplast taşımazlar. Yeşil bitkilerin yaptığı fotosentezden farkı klorofilin bulunduğu yer ve kullanılan
www.unkapani.com.tr
•
Unkapanı® Yayıncılık
sentezlerler. Üretici olan bu bakteriler iki çeşittir.
N2 +O2
NO2 + Kalori ( Azot bakterileri)
Bu şekilde inorganik maddelerin oksidasyonu sonucu açığa
D OTOROF BESLENEN BAKTERİLER: Bu şekilde beslenen bakteriler inorganik moleküllerden organik molekül
Fe(OH)3 + CO2 + Kalori
(demir bakterileri)
hidrojen kaynağıdır. H2O yerine H2S veya H2 kullanırlar.
çıkan kimyasal enerji CO2 ile tepkimeye girerek besin sentezlerler. Işık ve klorofil kullanılmadan sitoplâzmada reaksiyonlar gerçekleşir. Oksijen solunum için değil inorganik molekülleri oksitlemek için kullanılır.
Kemosentez
sonucunda
bitkilerin
topraktan
alabileceği
inorganik tuzlar oluşur.
Su kullanmadıkları içinde fotofosforilasyon sonucu oksijen gazı üretemezler. Yerine kükürt üretirler.
GRAM BOYASINA GÖRE BAKTERİLER Bakteriler sahip oldukları hücre çeperlerine göre gram boyası (mor-mavi) ile boyandığında çeşitli renkler alırlar. İki çeşittir. •
Fotosentetik bakteriler anaerobiktir. Oksijenle karşılaştıklarında ölürler. Bu nedenle yaşadıkları ortamda da oksijen
IŞIK
•
Besin + S + H2O(Kükürt bakterisi)
mor-mavi
renk
alırlar.
GRAM NEGATİF BAKTERİLER: Bu bakteriler gram re duvarları iki katlı olup boyayı içeri almazlar.
BAKTERİLERİN ÜREMESİ
IŞIK
Besin + H2O (Hidrojen bakterisi)
Bakterilerin üremesi iki şekilde olur.
KLOROFİL
•
boyandıklarında
boyası ile boyandıklarında mor-mavi renk almazlar. Hüc-
KLOROFİL
D CO2 + H2
ile
peptidoglikandan oluşan hücre duvarına sahiptirler.
yoktur.
D CO2 + H2S
GRAM POZİTİF BAKTERİLER: Bu bakteriler gram boyası
D EŞEYSİZ ÜREME: Bakteriler haploid kromozomludur. Bu nedenle mayoz bölünme geçiremezler. Eşeysiz üre-
KEMOSENTETİK OTOTROF BAKTERİLER: Kemosen-
meleri mitoz bölünme ile olur. Ancak bakteri hücrelerinin
tetik bakteriler inorganik moleküllerden organik molekül
çekirdeği olmadığı için çekirdek bölünmesinin safhaları
sentezlerken ışık enerjisi yerine kimyasal bağ enerjisi kulla-
görülmez. (Profaz, metafaz v b. AMİTOZ bölünme) Bak-
nırlar. Klorofil taşımazlar. Madde döngüsünde çok önemli rol
terilerin yaşadıkları ortamda yeterli su, optimum sıcaklık
oynarlar. Zararlı birçok inorganik molekülleri zararsız hale
varsa bakteri hücreleri 20 dakikada bir bölünürler. Bu bö-
dönüştürürler.
lünme hızı ile bakteriler 24 saatte iki bin ton ağırlığa sa-
50
BAĞIŞIKLIK NEDİR?
hip bir kitleye sahip olurlardı. Ancak bu artış bu kadar çok olamaz. Çünkü bakterilerin üremeleri için gereken
İnsan vücuduna dışardan giren birçok bakteri ve virüs ağır ya
besin ve su tükenir Yine bakterilerin ürettikleri alkol, asit
da hafif hasarlar vererek enfeksiyona neden olurlar. Yine bu
ve bazı kimyasal maddelerde ortamda birikince bakterile-
enfeksiyonlardan bazılarını geçirdikten sonra bir daha bu
ri yok eder. Böylece bakterilerin populasyonu da denge-
mikroorganizmalarla karşılaşsalar bile enfeksiyona yakalan-
lenmiş olur.
mazlar. Buna bağışıklık denir. Vücuda giren mikroorganizmaya karşı özel hücreler yardımıyla Antikorlar veya interferonlar üretilir. Bu moleküller
üreyebilirler. Bu sayede ortama en iyi uyumu yapmış
protein yapılı olup, canlı hücredeki genler tarafından sentez-
olan yeni türler ortaya çıkar. Bakterilerde ökaryot tek
lenir. Vücudumuzda bağışıklıkla ilgili görev yapan organ ve
hücreli olan Paramesyumlar gibi bir eşeyli üreme çeşidi
dokular vardır. Bunlara: Karaciğer, dalak, kemik iliği, lenf
olan Konjugasyonla ürerler. Bu üremede DNA ‘sı farklı iki
nodları, bademcikler ve akyuvarlar hücreleri ile makrofajlar
bakteri yan yana gelerek aralarında geçici bir köprü oluş-
örnek olarak verilebilir. Bu yapılardan antikor üretilir. Protein
tururular. Bu köprü aracılığı ile DNA parçalarını yani
yapılı olmaları antikorları özgül yani seçici kılar. Mikroorga-
plazmidleri değiştirirler. Sonra ayrılarak bölünmelerine
nizmalar ise canlı vücuduna girdiklerinde hücreleri ele geçir-
devam ederler. Bu eşeyli üreme çeşidi diğer eşeyli üre-
mek için toksin veya antijen salgılar. Canlı hücre her antijene
melerden farklıdır. Çünkü diğer eşeyli üremelerde hem
uygun antikor sentezlemek zorundadır. Antijen ile antikor
çeşitlilik hem de sayıca artış varken konjugasyonda sa-
tepkimeye girerek anahtar-kilit uyumu yapar. Sonuçta çökelti
dece çeşitlilik vardır. (varyasyon)Bakterilerin eşeyli üre-
oluşur. Çökelti akyuvarlar ve makrofajlar sayesinde fagosi-
melerinde mayoz, gamet oluşumu ve döllenme gözlen-
tozla yok edilir. Hayvanlar yakın akraba ise çökelme az, uzak
mez.
akraba ise çökelme fazla olur.
Transformasyon=Bakterilerin yaşadıkları ortamdaki DNA
Unkapanı® Yayıncılık
Bakterilerde Konjugasyon
www.unkapani.com.tr
D EŞEYLİ ÜREME: Düzensizde olsa bakteriler eşeyli
parçalarını alarak kendi DNA’sına eklemesi olayıdır.
Bağışıklık İkiye Ayrılır.
BAĞIŞIKLIK
PASİF BAĞIŞIKLIK
AKTİF BAĞIŞIKLIK
Trandüksiyon= Virüsler aracılığı ile bakteri DNA’larının birinden diğerine aktarılmasıdır.
Pasif Bağışıklık: Mikrop vücuda girdikten sonra kazanılır. Hastalık etkeni olan mikroorganizma canlı vücuduna girerek hastalığa sebep olduktan sonra tedavi etmek amacıyla
Bazı bakteriler ortam şartlarının bozulması sonucu ortama
SERUM kullanılır. Serumda hazır antikor vardır. Hastalık
dayanıklı ‘’ENDOSPORLAR’’ oluştururlar. Endospor bakteri
etkeni ortadan kalkıncaya kadar serum verilebilir.
ortasında veya bir kenarında bulunan küre şekilli yapılardır. Endospor oluşumu sırasında hücre su kaybederek plazmoliz olur. Oluşan bu yapıya endospor denir. Endosporlar bazal
Aktif Bağışıklık: Mikrop vücuda girmeden kazanılan
metabolizma için gereken enerji ile yaşarlar. Ortam şartları
bağışıklıktır. Savunma amaçlıdır. Hastalığı geçirerek veya
düzelince
de
yeniden
aşılanarak elde edilir.
Endospor
bir
üreme
deplazmoliz
olarak
şekli
korunma
değil
çimlenirler. şeklidir.
o
Endosporları ortamdan yok etmek için; 120 C’ de 1 atmosfer
D AŞI: Sağlıklı İnsana Hastalık Etkeni Olan Mikroorga-
basınç altında 20 dakika tutmak yeterlidir. Endospor oluşumu
nizmanın zayıflatılmış veya öldürülmüş olarak enjeksi-
en çok basil şekilli bakterilerde görülür.
yonla verilmesidir. Vücut bunu gerçek mikrop olarak algılar. Bağışıklığı sağlayan özel hücreleri ile antikor üretmeye başlar. Böylece hastalık etkeni ile doğrudan karşılaşmadan vücut savunmaya hazırlanmış olur. Antikor belli dozda vücutta depo edilir. Gerçek mikrop girdiğinde vücut hemen savunmaya geçer. Aşı sağlam insana yapılır. Hasta insanlara aşı yapılmaz. Aşı bir kere ya da belli dönemlerde yapılır.
Farklı Endospor Şekilleri
51
D Hastalığı Geçirerek: Gerçek mikrop vücuda girdiğinde antijen üreterek bireyi hasta eder. Ancak mikroorganizma ile ilk defa karşılaşıldığı için hemen antikor üretemez. Antikor üretimi biraz zaman alır. Daha sonra aynı hastalık etkeni ile yeniden karşılaşıldığında hastalığa yakalandıktan sonra üretilen antikor karaciğerde bir kısmı depo edildiği için hastalık daha erken önlenmiş olur.
PROTİSTALAR ALEMİ
İnsanların bazıları genetik yapılarından dolayı bazı hastalıklara karşı doğuştan bağışıklık kazanarak doğarlar.
Genellikle tek hücreli ökaryotik canlılardır. Tek hücreli olanlarına PROTOZOA ve çok hücreli olanlarına METAZOA adı verilir.
Örneğin, zenciler sarıhumma adlı hastalığa doğuştan bağışıklık kazanmış olarak doğar.
D KÖKAYAKLILAR: Bu gruba giren canlıların başında AMİP örnek olarak verilebilir. Hetetrof olan bu canlı sitoplâzma hareketleri ile hareket etme yeteneğine sahiptir.
Antikor miktar
Büyük besinleri hücre içine bir endositoz çeşidi olan FA-
İlk kez yakalanmış
Unkapanı® Yayıncılık
İkinci kez yakalanmış
www.unkapani.com.tr
GOSİTOZLA alırlar. Tatlı sularda yaşarlar.
D KAMÇILILAR: Öglena ve tripanosoma bu gruba örnek olarak verilebilir. Sitoplâzmasında tek çekirdek vardır. Vücudun üst kısmında ağız adı verilen açıklık bulunur. Buradan hareketi sağlayan kamçı çıkar. Ağzın yanında ise ışığa duyarlı olan göz noktası bulunur. Kloroplast adlı organele de sahiptir. Bu nedenle hem ototrof hem de hetetrof beslenir. Tatlı sularda yaşarlar.
Hafta
Tripanosoma ise; omurgalı hayvanların kanında yaşar. Uyku hastalığına sebep olur. Bu hastalığı insandan insa-
— Hastalık sonucu vücutta oluşan antikor miktarı-
na çeçe sineği taşır.
MAVİ- YEŞİL ALGLER
D SİLLİLER: Bu gruba paramesyum(terliksi hayvan) verile-
Prokaryot hücreli canlılardır. Tatlı su birikintilerinde, denizler-
bilir. Hücre zarının dışında deri görevi yapan Pelikula
de ve göllerde yaşarlar. Tek hücreli olarak ya da koloni
denilen bir zar bulunur. Bu zardan sil adı verilen hareketi
halinde yaşarlar. Çoğunlukla iplik görünümündedirler. Yeşil
sağlayan yapılar çıkar. İlk defa paramesyumda ağız ve
algler klorofil pigmenti taşıdıkları için yeşil gözükürler. Mavi
anüs olarak adlandırılan iki açıklık bulunur. Sitoplâzma-
alglerde fikosiyanin pigmenti taşıdıkları için mavi gözükürler.
sında iki tane çekirdek vardır. Bu çekirdeklerden büyük
Bazı türlerde ise kırmızı renk veren fikoeritrin pigmentine
olanı beslenme ve hareketten sorumlu, küçük olanı ise
sahiptirler. Selüloz ve pektinden yapılı hücre çeperleri vardır.
üremeden sorumludur. Hetetrof beslenirler. Tatlı sularda yaşarlar.
Fotosentetik mavi-yeşil algler, fotosentetik bakterilere benzer. Ancak fotosentetik bakteriler oksijen üretmedikleri halde mavi-yeşil algler üretirler. Fotosentez sırasında hidrojen kaynağı olarak su kullanırlar. Havanın serbest azotunu azot tuzlarına dönüştürürler. Karada azot bağlayıcı bakterilerin yaptığı işi sularda yaparlar. Kötü şartları endospor yaparak
Tatlı sularda yaşayan tek hücreliler turgor sonucu patlamaz-
atlatırlar.
lar. Çünkü sahip oldukları kontraktil kofulları sayesinde
I ŞIK
CO2 + H2O
hücrelerine giren fazla suyu aktif taşıma yaparak hücre
Besin + O2
dışına atarlar. Bu nedenle de patlamazlar.
Klorofil
52
D SPORLULAR: Bu gruba örnek olarak plazmodium verilebilir. Bu canlı hetetrof beslenir. Ancak parazittir. Anofel cinsi dişi sivrisineğin tükürük bezlerinde taşınarak insanda sıtma hastalığının oluşumuna neden olur.
D CIVIK MANTARLAR: Amipler gibi vücutlarının şekilleri yoktur. Hetetrofturlar.
MANTARLAR ALEMİ (FUNGİLER) KOLONİLER
Büyük çoğunluğu tek hücreli canlılardır. Mantarların tüm vücut yapıları Hif adı verilen silindir ipliklerden oluşur. Man-
Bazı tek hücreli canlılar bölündükleri zaman birbirlerinden ayrılmazlar; jelâtinimsi bir madde içinde birbirine yapışık olarak kalırlar. Bu hücre birliğine koloni denir. Bazı biyologlar bu tip canlıları tek hücrelilerle çok hücreliler arasında bir geçiş formu olarak kabul ederler. Fakat bu hücre kümeleri çok hücrelilerin vücudu gibi sıkı bir ilişki içinde değillerdir. Dokulaşma görülmez bunun yanında bir iş bölümü söz konusudur.
tarlarında bitkiler ve su yosunları gibi hücre çeperleri vardır. Hücre çeperleri ilkel formlarda selülozdan yapılı iken, gelişmiş formlarda kitinden yapılmıştır. Hetetrof olarak beslenirler. Hücre dışı sindirim yaparlar. Çünkü büyük bir çoğunluğu saprofit olarak beslenirler. Diğer kısmıda parazittir. Oksijenli solunum yaparlar. Mantarlar vücutlarına aldıkları glikozun fazlasını glikojen olarak depo ederler. Gerçek mantarların
D Pandorina: Tatlı sularda yaşayan ve küresel olan mik-
dört çeşidi vardır.
roskobik bir kolonidir. Pandorina 16 hücreden oluşmuş-
•
Maya mantarları
reler birbirinden ayrıldığında her hücreden yeniden 16’lı
•
Küf mantarları
•
Pas mantarları
•
Şapkalı mantarlar
ve hiyerarşi bulunmaz.
Unkapanı® Yayıncılık
koloniler meydana gelir. Hücreler arasında iş bölümü
www.unkapani.com.tr
tur. Bütün hücrelerin yapı ve fonksiyonları aynıdır. Hüc-
BİTKİLER ÂLEMİ Bitkiler; çok hücreli, fotosentetik ökaryot hücrelerden oluşan
D Volvoks: Birkaç bin hücreden meydana gelen bu cins en
ototrof canlılardır. Klorofil içerdikleri için inorganik maddeler-
gelişmiş kolonidir. Gözle görülebilir bir canlıdır. Hücreler küre
den organik maddeler sentezleyebilirler. Klorofil pigmenti
oluşturacak şekilde çevrede sıralanmıştır. Bütün hücreler
kloroplast adlı organelin içindedir.
geniş plazma köprüleriyle birbirine bağlanırlar. Volvoks kolonisi üç tüp hücreden oluşur. I.
BİTKİLER
Dışta bulunan küçük hücrelerde kloroplast, kontraktil koful, stigmaları ( göz benzeri yapılar) ve iki kamçı bulunur. Dıştaki bu hücreler koruma, beslenme ve hareketi sağlarlar.
DAMARLI BİTKİLER
II. Koloninin iç kısmındaki hücreler ise kamçısız olup,
DAMARSIZ BİTKİLER
kontraktil kofulları ve stigmaları bulunmaz. Bu hücreler osmotik dengeyi ve boşaltım maddelerinin uzaklaştırılmasını sağlarlar. III. İç kısmında üremeyi sağlayan hücreler bulunur. Böylece ilk defa vücut ve üreme hücreleri şeklinde bir farklılaşma
TOHUMSUZ
TOHUMLU
BİTKİLER
BİTKİLER
volvoksta görülür. D Tohumsuz Bitkiler(Çiçeksiz Bitkiler):Tohum, çiçek ve meyve oluşumu yoktur. Çoğunda kök, gövde ve yaprak
53
gibi farklılaşmalar yoktur. Üremeleri eşeyli ve eşeysiz
D Tohumlu bitkiler(Çiçekli bitkiler):Tohum, çiçek ve meyve
üremenin birbirini takip etmesi (metagenez) şeklinde
oluşumu vardır. Kök, gövde ve yapraklar gelişmiş olarak
gerçekleştirilir. Tohumsuz bitkiler damarlı çiçeksiz bitkiler
bulunur. Üreme organları çiçeklerdir. Üremeleri eşeysiz
ve damarlı çiçeksiz bitkiler olmak üzere iki kısımda ince-
(vejetatif) ve eşeysiz üreme şeklindedir.
lenir. Tohumlu bitkilere doğru diploit evre uzamaya başlar. Tohumsuz bitkilerde haploit evre uzun, diploit evre kısadır.
HAYVANLAR ÂLEMİ Hayvanlar; çok hücreli, ökaryotik hücrelerden oluşan hetetrof canlıdırlar. Çoğu eşeyli olarak üreyebilmektedirler. Hayvanlar âlemi çok farklı özelliklere sahip milyonlarca türden oluşmuştur. Kolay incelenebilmeleri için gruplandırılmışlardır. Hayvanlar; omurgasızlar ve omurgalılar olmak üzere iki şubede incelenebilmekted
TOHUMSUZ BİTKİLER
DAMARSIZLAR örnek: Karayosunu
irler.
OMURGASIZLAR ŞUBESİ
DAMARLILAR Örnek: Eğreltiotu
Bu şubede yer alan canlıların sırtlarında notokord adı verilen
TOHUMLULAR
TEK ÇENEKLİ
ÇİFT ÇENEKLİ
Unkapanı® Yayıncılık
KAPALI
www.unkapani.com.tr
sinir şeridi yoktur. Embriyolarının gelişimi sırasında solungaç AÇIK TOHUMLULAR
yarıkları gözlenmez. Toprak solucanı ve mürekkep balığı hariç açık dolaşım sistemi görülür. Açık dolaşım sistemine sahip canlılarda kılcal kan damarı yoktur. Bazı sınıflarında iç, bazı sınıflarında dış iskelet vardır. Davranışları ve tepkileri çok basittir. Deri solunumu, solungaç solunumu ve trake solunumu bu canlıların bazılarında görülür.
Stomalar ve iletim demetleri ilk olarak eğrelti otlarında görülür.
OMURGASIZLAR SÜNGERLER
MONOKOTİLEDON
SOLUCANLAR
Embriyolarında tek çenek bulunur. Yaprakları paralel damarlıdır. Gövdede kambiyum yoktur iletim demetleri düzensiz
SÖLENTERLER
dağılmıştır. Saçak kök sistemi vardır. ÖRNEK
YUMUŞAKÇALAR
Buğday, mısır, lale, pirinç verilebilir.
EKLEM BACAKLILAR DİKOTİLEDON
DERİSİ DİKENLİLER
Embriyolarında çift çenek bulunur. Yaprakları ağsı damarlıdır. Gövdede kambiyum vardır. Kazık kök sistemi vardır.
Süngenler: Vücutları içte endoderm, dışta ektoderm olmak
Kurak ortamda yaşamaya adapte olabilirler.
üzere iki embriyo tabakasından oluşmuştur. Vücutlarında “por” adı verilen çok sayıda delik bulunur. İskeletleri (iç) in-
ÖRNEK
organik ve organik maddelerden yapılmıştır. Organlaşma ve
Badem, elma, fındık, kaktüs verilebilir.
sistemleşme görülmez. Eşeysiz çoğalmaları tomurcuklanma ile olur. Tatlı su ve denizlerde yaşayabilirler.
54
Sölenterler: Vücutları İçte Endoderm, Dışta Ektoderm
D Böcekler; Bit, pire, çekirge, kelebek, arı, termit gibi canlı-
Olmak üzere iki embriyo tabakasından oluşmuştur. Vücutla-
lar bu grupta yer alırlar.
rının merkezinde sindirim boşluğu bulunur. Hayvanlar âle-
Derisidikenliler: Hemen hemen hepsi denizlerde yaşar.
minde ilk gerçek sinir hücreleri bunlarda görülmüştür.
Derileri genellikle dikenlidir. Solungaç ve deri yoluyla solu-
ÖRNEK
num yaparlar.
Denizanası, hidra ve mercanlar verilebilir.
ÖRNEK
Solucanlar: Çoğu tatlı sularda veya dip çamurunda yaşar.
Denizhıyarı, denizkestanesi, denizyıldızı verilebilir.
Bazıları asalak yaşar, bazıları balçık içindeki organik besinlerle beslenirler ve üçe ayrılırlar.
D Yassı solucanlar; Vücutları, yassı, oval ve uzundur. Ağız ve anüs görevi gören tek açıklık bulunur. Genellikle parazit yaşarlar. Bunlarda sindirim sistemi bulunmaz. Çoğu hermafrodittir. Sinir sistemi ve üreme sistemi vardır.
OMURGALILAR ŞUBESİ
ÖRNEK Planarya, tenya, karaciğer kelebeği verilebilir.
Bu şubede yer alan canlılarda, embriyo döneminde görülen notokord daha sonra omurga adını alır. Embriyo dönemlerin-
Sindirim sistemleri ağız ve anüs olmak üzere iki açıklık-
de solungaç yarıkları görülür, ancak karada yaşayan omur-
tan oluşur. Bitki ve hayvanlarda parazit olarak yaşarlar.
galılarda daha sonra bu solungaç yarıkları kaybolur. Kapalı
İnsanlarda hastalık yaparlar.
dolaşım sistemine sahiptirler. Kılcal kan damarı dahil olmak
Kancalı kurt, kök solucanı, barsak kurtları(solucan) verilebilir.
D Halkalı Solucanlar; Vücutları Çok Sayıda Halkanın sıralanması ile oluşur.(segmentlidir)Vücutlarında baş bölgesi ayırt edilebilir. Sindirim sistemi özel bölümlere ayrılmıştır.
Unkapanı® Yayıncılık
ÖRNEK
www.unkapani.com.tr
D Yuvarlak Solucanlar; Vücutları, yuvarlak ve uzundur.
üzere tüm damarlar vardır. İç iskelete sahip canlılardır. Davranışları ve tepkileri çok gelişmiştir. Hepsi ayrı eşeylidir. Solunum organları yutak ile bağlantılıdır. Üç embriyonik tabakaya sahiplerdir.
Kapalı dolaşım ilk olarak bu canlılarda görülür. Kanlarında taşıyıcı pigment olarak hemoglobin bulunur.
ÖRNEK Toprak solucanı, yelpaze solucanı, sülük verilebilir. OMURGALILAR
Yumuşakçalar: Vücutları Yumuşaktır Ve İskeletsizdirler. Bazı üyeleri kabukludurlar. Solungaçları ile solunum yaparlar Bazılarının karın kısmında kaslı ayakları bulunur. Ahtapot ve
BALIKLAR
mürekkepbalığında dolaşım kapalı, diğer üyelerinde açıktır. ÖRNEK Ahtapot, salyangoz, midye verilebilir.
KURBAĞALAR
Eklembacaklılar: Vücutları baş, göğüs ve karından oluşur. Vücutları kitin bir kabuk ile örtülüdür. Dış iskeletleri
SÜRÜNGENLER
vardır. Karasal yaşama en iyi uyum yapmış omurgasızlardır. Basit bir sinir ve solunum sistemi vardır. Bazı üyeleri solungaç solunumu yaparken bazıları trake solunumu yaparlar.
KUŞLAR
Karınlarında bir sinir kordonu bulunur. Dolaşım sistemleri açık dolaşım şeklindedir. Ayrı eşeylidirler. Eklem bacaklılar dört grupta incelenir. D Kabuklular; Karides, yengeç, ıstakoz
MEMELİLER
D Örümcekler; Su kenesi, akrep D Çok Ayaklılar; Çıyan, kırkayak
55
Balıklar: Denizlerde ve tatlı sularda yaşarlar pullarla kaplıdır. Kemik ya da kıkırdaktan oluşmuş iç iskeletleri vardır. Kalpleri iki odacıklıdır. Kalpte kirli kan bulunur ve solunum organında temizlenen kan kalbe tekrar dönmez. Küçük
( Bu test için tavsiye edilen süre 10 dakikadır.)
dolaşım gerçekleşmez. Soğukkanlıdırlar. Solungaç solunumu
yaparlar.
Sudaki
çözünmüş
oksijenden
1.
yararlan
Allerji, organizmanın vücuda giren yabancı proteinler ve tanınmayan maddelere karşı gösterdiği reaksiyondur. Arı
Embriyonik dönemde, böbrekleri pronefroz tipte ergin dö-
soktuğu zaman bazı kişiler, bu reaksiyon sonucu bir süre
nemde mezonefroz tiptedir. Dış döllenme ve dış gelişme
sonra ölebilirler. Yine penisilin adlı antibiyotiğin vücuda
görülür. Yumurtaları kabuksuzdur.
alınması alerjik reaksiyon sonucu kişileri öldürebilir. Bazı kimseler, toz, polen gibi hava ile taşınabilen etkilere karşı bile allerji reaksiyonu geliştirebilirler. Astım, solunum zorluğu veya solunum yollarında akıntı şeklinde vücutlarında bir takım tepkiler meydana getirebilirler. Bu bilgilere göre; I.
Allerji reaksiyonlarının olabilmesi için etken maddenin mutlaka bir canlı hücre tarafından taşınıyor olması gerekir.
II. Canlıların gösterdikleri allerjik reaksiyonları birbirin-
Kurbağalar; Karada ve suda yaşarlar. İki yaşamlıdırlar.
den farklı olabilir.
Pulları yoktur. Derilerinde mukus bezleri bulunduğu için, deri
III. Allerji reaksiyonlarının gelişiminde canlının genetik
daima nemli ve kaygandır. Metamorfoz yani başkalaşım
solunumu, ergin dönemde akciğer ve deri solunumu yaparlar. Embriyonik dönemde böbrekleri pronefroz tipte, ergin dönemde mezonefroz tiptedir. Dış döllenme dış gelişme görülür. Yumurtaları kabuksuzdur.
SÜRÜNGEN; Karada ve suda yaşarlar. Kreatin yapılı
www.unkapani.com.tr
birbirine karışır. Soğukkanlıdır. Larval dönemde solungaç
molekülü olan DNA’nın etkisi çok büyüktür. IV. Canlı vücudunda allerjiye sebep olan bir etkenin mutlaka aktif olarak hareket etmesi gerekir.
Unkapanı® Yayıncılık
geçirirler Kalpleri üç odacıklıdır. Kalplerinde kirli ve temiz kan
yorumlarından hangileri çıkarılabilir? A) I, II ve III
B) II ve III
D) III ve IV
E) I, III ve IV
C) II, III ve IV
pullarla örtülüdür. Kalpleri iki kulakçık, bir karıncık olmak üzere 3 odacıklıdır. Karıncıkta yarım perde bulunur. Kan kalpte karışır sadece timsahta kalp 4 odacıklıdır. Karıncıkta tam perde bulunur. Soğukkanlıdırlar. Akciğer solunumu yaparlar. Embriyonik dönemde böbrekleri mezonefroz tipte, ergin dönemde metanefroz tiptedir. İç döllenme ve dış gelişme görülür. Yumurtaları kabukludur.
2.
- Hücre çeperi glikoproteinden yapılıdır.
Kuşlar; Tüylerle kaplıdır. Tüm üyelerde kemikten oluşur.
- Fotofosforilasyonu klorofil molekülü ile yapar.
Uzun kemiklerin içleri boştur. Kalpleri 4 odacıklıdır. Sıcak-
- Eşeyli üremesi konjugasyonla gerçekleşir.
kanlıdırlar. (temiz kan ve kirli kan karışmaz) Akciğer solunu-
- Eşeysiz üreme sonucu meydana gelen mutasyonlar ka-
mu yaparlar. Akciğerlerinde hava keseleri bulunur. Zarlı bir diyaframa
sahiptirler.
Embriyonik
dönemde
lıcıdır.
böbrekleri
Yukarıda verilenlere göre, bu özellikleri taşıyan canlı
mezonefroz tipte, ergin dönemde metanefroz tiptedir. İç döllenme ve dış gelişim görülür. Yumurtaları kabukludur.
aşağıdakilerden hangisidir?
Memeliler; Karada ve denizde yaşayan türleri vardır.
A) Paramesyum
Kıllarla kaplıdır. Tüm üyelerde kemikten oluşur. Kalpleri iki
B) Amip
kulakçık, iki karıncıktan oluşmak üzere 4 odacıklıdır. Olgun
C) Mantar
alyuvarları çekirdeksizdir. (Develer hariç) Sıcakkanlıdırlar.
D) İnorganik madde oksidasyonu yapan ototrof bakteri
Akciğer solunumu yaparlar. Akciğerlerinde alveoller bulunur.
E) Fotofosforilasyon yapan ototrof bakteri
Kaslı bir diyafram yapısına sahiptirler. Embriyonik dönemde böbrekleri mezonefroz tipte, ergin dönemde metanefroz tiptedir. Ter bezleri bulunur. İç döllenme ve iç gelişme görülür. Yavrularını sütle beslerler ve yavru bakımı bazı türlerinde oldukça evrimleşmiştir.
56
3.
5.
Aynı türe ait olan X,Y ve Z bakterilerinin aynı ortamda
İnsanlarda pankreas hücrelerinin insülin hormonu ürete-
yetiştirildikten sonra ayrı ayrı petri kaplarına ekiliyor. Da-
memesi sonucu şeker hastalığı ortaya çıkar. Bu hasta-
ha sonra sırasıyla A, B ve C antibiyotikleri petri kaplarına
larda insülin eksikliği eskiden ölülerin pankreaslarından
ekleniyor.
alınan insülin hormonunun enjeksiyonuyla giderilirdi.
A
B
Biyoteknolojinin gelişmesiyle bakteri hücrelerine bu hor-
C
monu üreten gen transferi yapılarak, bakterilerin bu hormonu üretmeleri sağlanmış ve günümüze artı bu yolla X
Y
Z
insülin elde edilmeye başlanmıştır.
Bir süre sonra, önce bakterilerin sayısının azaldığı, daha sonra ise bakterilerinin sayısının yeniden arttığı gözleni-
insülin hormonu üretebilen
yor.
insan m-RNA’sı
Üç ayrı petri kabından alınan bakteri kolonileri tek bir
Plazmid DNA’sı
petri kabına yeniden ekiliyor. Gelişimleri belirli bir süre izlendikten sonra petri kabına aynı dozda A, B ve C antibi-
Rekombinant
yotikleri ekleniyor.
(melez) DNA
A, B, C bakterileri ekiliyor.
insülin hormonu Buna göre;
X, Y, Z antibiyotikleri ekleniyor.
I.
Bir süre sonra ise X ve Z bakterilerinin yaşadığı Y bakterilerinin ise öldüğü gözleniyor.
II. Prokaryot hücreli canlılarda insülin hormonu da ribo-
Bakterilerin başlangıçta hiçbir antibiyotikle daha önbakterileri
ile
diğer
bakteriler
arasında
konjugasyon meydana gelmemiştir. II. X ve Y bakterileri ortama en iyi uyumu yapmış olan bakterilerdir. III. X
ve
Z
bakterileri
antibiyotiklere
dirençlerini
plazmitlerin transferi sonucu kazanmışlardır.
www.unkapani.com.tr
Y
zomlarda üretilir. III. Bölünme sonucu oluşan bakterilerde artık melez DNA görev yapar.
Unkapanı® Yayıncılık
ce karşılaşmadığı bilindiğine göre; I.
m-RNA’lar transfer oldukları bakteride haploit oldukları için işlevsel özellikler kazanırlar.
IV. Bu bakterilere İnsülin hormonu sentezlenmesi için mRNA yerine, DNA parçası da transfer edilebilir. ifadelerinden hangileri doğrudur? A) I veII
B) I ve III
D) II ve IV
E) II, III ve IV
C) I,II ve III
yorumlarından hangileri yapılabilir?
4.
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) I ve III
E) I,II ve III
C) Yalnız III
6.
Bazı ototrof canlılar şunlardır; I.
Bir grup ökaryot canlı tarafından meydana getirilen bazı olaylar şunlardır:
Öglena
I.
II. Mavi-yeşil alg
Sudan gelen hidrojen elektronunu karbondioksit molekülü ile asimilasyon tepkimelerine sokarlar.
III. Böcek kapan
II. Glikoz yadımlaması ile fosforilasyon yaparlar.
IV. Fotosentetik bakteri
III. Hem ototrof hem de hetetrof beslenme yaparlar.
V. Çam
verilenlerinden hangileri prokaryot ototrof canlılarda
Bu canlılar sınıflandırılırken hangileri aynı alem için-
da görülebilir?
de incelenir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) I ve III
E) I, II ve III
A) I,II ve IV
B) II ve IV
D) II ve IV
E) III ve V
C) II,III,IV
57
C) I ve II
7.
9.
Aşağıdaki tabloda bazı bakterilerin beslenme şekilleri verilmiştir. Bakteri
canlıyla çoğalabilen bir bakteri ile bu bakteri hücresini
Beslenme
X
Kemosentez
Y
Fotosentez
Z
Enerji
Azot
kaynağı
kaynağı
NO2 oksitlenmesi Işık Organik
Hetetrof
Q
Agarlı bir besi ortamına ökaryotik tek hücreli bir canlı, bu
besin Organik
Hetetrof
besin
kullanabilen bir bakteriyofaj aynı ortama konuyor. Bir süre sonra petri kabındaki bakteriyofajın hızla arttığı daha sonrada sabit bir sayıda ortamda kaldığı gözleniyor. Bu süre sonunda bakteriyofajın ortamdaki sayısının
NO2
sabit kalmasını hangisi en iyi şekilde açıklar?
NH3
A) Ortamdaki bakterilerin sayıca artması
Organik
B) Ortamdaki besinin hızla tükenmesi
besin
C) Fotosentezin engellenmesi sonucu ökaryotun ve bakterinin yok olması.
Organik besin
D) Ortamdaki oksijen miktarının hızla tüketilmesi. E) Ortama gazoz eklenmesi sonucu fotosentezin hızla artması.
Tabloda verilenlere göre X,Y,Z ve Q bakterileri ile ilgili olarak verilenlerden; I.
Bakterilerin hepsi azot ihtiyaçlarını farklı şekillerde karşılayabilirler.
II. Bakterilerin tümünün enerji kaynağı ışık enerjisidir.
IV. Ototrof bakteri türlerinin hepsi inorganik madde oksidasyonu ile besin üretebilir. bilgilerinden hangileri doğrudur?
8.
A) Yalnız I
B) I,II ve III
D) III ve IV
E) I,II, III ve IV
C) II ve III
Unkapanı® Yayıncılık
azot tuzlarından karşılar.
www.unkapani.com.tr
III. Hetetrof bakterilerin tümü azot ihtiyacını inorganik
Ototrof bakteriler kendi besinlerini kendileri sentezlerler. Bu bakterilerde; I.
Guanin bazı
II. Yağ asiti III. Amino asit IV. ATP gibi moleküllerden hangileri sentezlenirken azotlu tuzlar kullanılır? A) Yalnız III
B) I ve II
D) I,III ve IV
E) III ve IV
C) I,II ve IV
1-B 2-E 3-D 4-D 5-C 6-C 7-A 8-D 9-C
58