Medeniyet
izmet Topluma H
i Fakültemiz ğ li im k e H Diş
Faaliyette iz m e n ta s ve Diş Ha
2018
an Aldık
kanımızd umhurbaş
Ödülünü C
mizin Kütüphane
ı Temeli Atıld
dık
ata Uğurla
larımızı Hay Yeni Mezun
www.medeniyet.edu.tr
Rektörden
10 Merhaba. Sizleri selamların en güzeli ile selamlıyorum,
12
HABER BÜLTENİ 2018
T.C. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Adına İmtiyaz Sahibi Prof. Dr. M. İhsan KARAMAN Danışma Kurulu Prof. Dr. Ahmet CİHAN Prof. Dr. Fahri OVALI Prof. Dr. Mustafa ÇİÇEKLER
26
59
Yeni eğitim öğretim yılına, artık gelenekselleşen Medeniyet Haftası etkinliğimizi gerçekleştirerek başladık. Göztepe, Cevizli ve Orhanlı Yerleşkelerimizde gerçekleştirdiğimiz etkinliklerimiz ile yeni gelen öğrencilerimize “Hoş geldiniz” diyerek, onlarla kucaklaştık. Bu günden geriye baktığımızda, göreve başladığımızda 3 fakülte 6 bölümde öğrenci alırken, bugün 10 fakülte ve 40 farklı bölümde eğitim öğretim faaliyetimizi sürdürmenin, 7 ayrı yerleşkeye sahip olmanın, bu sene eğitim faaliyetine başlayan Diş Hekimliği Fakültemiz ve 10 yeni bölümümüz ile birlikte an itibarıyla 40 ayrı lisans, 43 ayrı yüksek lisans ve doktora programında eğitim vermenin, yaklaşık 8000 civarındaki öğrencimize, 695 akademik personel ve 165 idari personelle hizmet vermenin ve kontenjan doluluğumuzun -öğrenci aldığımız günden bu yana olduğu gibi- 2018’de de %100 olarak gerçekleşmesinin haklı gururunu yaşıyoruz.
39
Grafik Tasarım Funda SONGÜR Özge YILMAZ Fotoğraf Nurtekin SEVİMLİ İletişim Adresi Dumlupınar Mahallesi, D-100 Karayolu No: 98 Kadıköy / İstanbul Telefon: 0216 280 33 33 Faks: 0216 280 20 21 Sosyal Medya Adresi facebook.com/istanbulmedeniyet twitter.com/IstMedeniyet www.medeniyet.edu.tr Instagram: instagram.com/istanbulmedeniyet Youtube: youtube.com/istanbulmedeniyet İssuu: issuu.com/istanbulmedeniyet Baskı ve Cilt ARS Baskı Evi Ferhatpaşa Mah. Mareşal Fevzi Çakmak Cad. No:129-131/1 Ataşehir - İstanbul Tel:0216 377 07 44 Fax 0216 377 07 45
2015 yılında ilk sayısını yayınladığımız bültenimizin bu sayısının en önemli özelliği dolu dolu geçtiğine inandığımız bir senenin faaliyetlerini içinde barındırmasının yanında 2014-2018 yılları arasındaki görev süremizin de son sayısı olmasıdır. Biz Medeniyet Ailesi olarak bu bültene baktığımızda ne kadar heyecanlı ve verimli bir sene geçirdiğimizi hep birlikte görüyoruz, sizin de sayfalar arasında dolaştıkça heyecanımıza ortak olacağınızdan eminiz.
Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. M. Lütfi ARSLAN Editörler Yusuf Erdal ERDOĞDU Hülya E. PINAR BOZTEPE Zehra SAVAN Burak ÖRKÜN
İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak gerçekleştirdiğimiz faaliyetleri bir arşiv çalışması şeklinde içinde barındıran bültenimizin 2018 sayısı ile tekrar birlikteyiz.
66
96
103
Yılın son çeyreğine özellikle değinmek istiyorum. Bu döneme baktığımızda çok yoğun ve bereketli bir süreç olduğunu içtenlikle söyleyebilirim. İlk olarak 2018-2019 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreninde Cumhurbaşkanımızın elinden “Topluma Hizmet” kategorisinde Üstün Başarı Ödülünü almamız bizi gururlandırdı. Ardından, Teknopark’ımızın başvuru kabulüne başlaması, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerimizin yükseköğretim tarihimizde bir ilk olarak Mevlana Mutfağının Başaşçısı “Ateşbâz-ı Velî” adına şef önlüklerini giymeleri, Diş Hastanemizin açılması, Kütüphanemizin temel atma ve Merkezi Laboratuvarımızın açılış törenlerinin yapılması bizleri mutlu etti. Ülkemizin en genç ve dinamik devlet üniversiteleri arasındayız. Kuruluşumuzun üzerinden kısa bir zaman geçmesine karşın gerek giriş puanlarımız ve gerekse akademik kadromuzun başarıları ile kısa zamanda akademik camiada ciddi, entelektüel ve saygın bir yer edindik. Bunun somut göstergelerinden sadece biri olarak, Üniversitelerin 2018-2019 akademik performanslarına göre URAP tarafından hazırlanan değerlendirme raporunda 2000 yılı sonrasında kurulan 86 üniversite arasında dördüncü sırayı aldık. Öte yandan, öğrencilerimizin ifadesiyle biz, “ülkenin en samimi üniversitesiyiz” ve bununla iftihar ediyoruz. Bizler dört sene boyunca ülkenin bu en samimi üniversitesine, en samimi hislerimizle hizmet etme gayreti içinde olduk. İnsanlar gelir-geçer, ama hizmetler ve kurumlar kalıcıdır. Bu dört yıl içinde, üniversitemizin ergenlikten gençliğe geçişine, büyüyüp serpilmesine, herkesin ve her kesimin tercih ettiği bir ilim yuvası hüviyeti kazanmasına vesile olmaya çalıştık. Eksik ve kusurlarımızla birlikte, mensuplarının huzurla gelip gittiği, içinde aile sıcaklığı hissettiği bir ortamı tesis etmeye gayret ettik. Gönlümüz müsterih, alnımız aktır. İstanbul Medeniyet Üniversitesi mensuplarının, bundan sonra da aynı samimiyet ve gayretle başarıdan başarıya koşacağına eminiz. Göreve ilk başladığımızda bütün kalbimizle inandığımız şu gayenin, bir dönemin sonuna geldiğimiz ve 2018 yılı bültenimizi sizlere sunduğumuz bugün de aynen geçerli olduğuna inanıyorum: Üniversitemiz; hepimizin, bütün insanlığın ihtiyaç duyduğu; Allah’a, insana, havaya, toprağa, suya dost bir “medeniyet”in teşekkülüne zemin ve iklim hazırlayacak bir niyetin ve gayretin adresidir. Rabbimiz niyetleri halis, gayretleri daim kılsın. Sevgi ve muhabbetle, Allah’a emanet olunuz.
PROF. DR. M. İHSAN KARAMAN
İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
İÇİNDEKİLER 06
Topluma Hizmet Ödülünü Cumhurbaşkanımızın Elinden Aldık
20
2. Kariyer Zirvesi
35
Shiro Ikegawa ‘dan Üniversitemize Ziyaret
21
Türkiye’de Kadın Vakıfları
36
MEMKON Projesi Tamamlandı
21
3.Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi
36
22
Öğrencilerimiz Ağrı’lı Kardeşlerinin Geleceğine Dokundu
TUBITAK UAVTURKEY 2018 Yarışmasında Finale Doğru
23
Ahmet Yesevi Üniversitesi ile Mevlana Protokolü İmzaladık
23
Üniversite Hastanemizde İnme Merkezi Açıldı
24
TEAMS Projesinin Pilot Uygulamasına Ev Sahipliği Yaptık
37
Üsküdar Çocuk Üniversitemizin 2018-2019 Akademik Yılı Açılışı
54
SOSYOPARK Suriyeli Çocukları Unutmadı
54
Sosyopark Gönüllüsü Öğrencilerimiz Kütüphaneler Kuruyor
55
Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Eğitim Vereceğiz
56
Üniversitemizden Engelli İstihdamına Destek Projesi: İş Koçluğu Uzmanlarının Yeterlilikleri için Eğitim ve Kalite Değerlendirme Araçları Tasarımı
58
Rektör Yrd. Prof. Dr. Ahmet Cihan: Biz Kimseyi Eksik Görmeyiz
59
Beçin Kalesi Kazısını Biz Yapıyoruz
60
Prof. Dr. Kadir Petaş: Medeniyet’ten Tarihe Uzanan Yolculuk
10
Mezuniyet Törenimizin Haklı Gururunu Yaşadık
12
62
Medeniyet Haftası’nı Çoşkuyla Kutladık
Rektörümüz Prof.Dr. M. İhsan Karaman: Ülkenin En Samimi Üniversitesiyiz
14
Eğitim Fakültemiz Çalışıyor
72
14
Doç. Dr. Özkan Gözel: Vecize Kültürüne Değil Derinleşmeye İhtiyacımız Var
Filistinli Muhammed et-Tavîl’i Üniversitemizde Ağırladık
76
RİGEL: Çaresizlerin Son Sığınağı
80
Dr. Öğr. Üyesi Emine Ayyıldız: Medeniyet, Engelsiz Yarınları İnşa Ediyor
82
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu: Düşünmek, nedenlemektir
88
Medeniyet’li Olmak Ne Demek?
38
Somaliland’da İlk Kez Açılan Uzmanlık Eğitim Programında Üniversitemiz İmzası
39
Diş Hekimliği Fakültemiz Eğitim ve Öğretime Başladı
40
Gelecek Üniversitemiz Teknoparkında Şekillenecek
42
Medeniyet’te Dört Altın Yıl
15
Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Davranış Problemlerini Konuştuk
15
Çok Engellilik Arama Toplantısı
16
İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız Misafirimiz Oldu
25
16
“Aynı Heyecan Aynı Aşkla” 2018-2019 Akademik Açılış Töreni
Küresel Adaletsizliğin Kıskacında Filistin Paneli Düzenledik
26
Haham Yisroel Dovid Weiss’i Üniversitemizde Ağırladık
90
Uluslararası Ofis ve Değişim Programları
17
Ömer Çakın’ın Bedeni Tıp Fakültemizde Yaşayacak
28
Avrasya Göç Sempozyumu
94
İMÜ’de Uluslararası Öğrenci Olmak
17
Kapadokya’da Dört Mevsim Fotoğraf Sergimiz Metrodaydı
29
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğrencilerimiz Şef Önlüklerini Giydiler
96
‘III. Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumu’ ile 1000’den fazla Hemşireye Ulaştık
18
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültemiz’den “Işık ve Sağlık” Bilim Şenliği
30
2018 Yılı Nadir Hastalıklar Günü
98
Uygulama Mutfağımız TÜRES İşbirliği İle Açıldı
19
Geçmişten Günümüze Kadın Kahramanları Andık
30
Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Sempozyumu
20
Kültür Şehri İstanbul Projesi
31
Medeniyet Üniversitesi Yayınları’ndan 3 Yeni Kitap
32
Uluslararası Otomotiv Konferansı
32
İftarımızın Yıldızı Gastronomi Bölümümüzdü
33
Mikrop Savaşçıları Yetiştiriyoruz
33
TÜBİTAK’tan Yabancı Diller Bölümümüze Destek
34
Avrupa Kadın Cinayetleri Gözlemevi (EOF) Kurduk
100
Medeniyet Evimizin Şubeleri
34
02 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü
104
Hoş Geldiniz
35
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Kliniğimiz Yeterlilik Belgesini Aldı
107
Tebrikler
110
Medeniyet Kitaplığı
112
Medeniyet’i Takip Ediyor musunuz?
50
Hocamıza Marie Sklodowska-Curie Başarı Sertifikası
50
Tıbbi Genetik Anabilim Dalımız TÜBİTAK Türk-Japon Ortak Projesinde Yer Alacak
51
Ufuk 2020 Programı Projemiz Destek Almaya Hak Kazandı
51
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğrencilerimizden Büyük Başarı
52
Ortaklık, TÜBİTAK’ta Başarı Getirdi
52
Yüksek Lisans Öğrencimize En İyi Bildiri Ödülü
53
2000 Yılından Sonra Kurulan Üniversiteler Arasında İlk Dörtteyiz!
Medeniyet Haberleri Verilen ödülle ilgili görüşlerini aldığımız Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman şunları söyledi: “Üniversitemizin temel ilke ve hedeflerinden biri de toplumsal fayda odaklı çıktılar üretmektir. İşte bu proje, hem de ülkemizde ihmal edilen bir alanda, tam da bu hedefe yönelik çok güzel bir örnek oluşturmuştur. Projeyi yürüten Doç. Dr. Rahmet Savaş Hocamıza, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültemize; destekleyen İSTKA’ya, üniversitemizi kurumsal olarak ödüle layık gören YÖK yetkililerine ve ödülü üniversitemiz adına bize takdim eden Sayın Cumhurbaşkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. İstanbul Medeniyet Üniversitesi benzer projelerle topluma hizmet alanında öncü faaliyetlerini sürdürecektir.”
Topluma Hizmet Ödülünü Cumhurbaşkanımızın Elinden Aldık
15.01.2017-15.01.2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen, Üniversitemizin yürütücülüğünü yaptığı İstanbul Kalkınma Ajansı destekli Bilim ve Zeka projemizde proje ortağı Maltepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte belirlenen “Şehit Burhan Öner İ.O., 50.Yıl Besim Kadrıgan İ.O., Atatürk İ.O., Fındıklı İ.O., Zümrütevler İ.O., İsmet İnönü İ.O., Şehit Öğretmen Nevzat Akdemir İ.O., Evliya Çelebi İ.O., Nezahat Aslan Ekşioğlu İ.O., Gülensu İ.O.” ların’da toplam 960 adet Bilim ve Zeka Oyunları Uygulama eğitimleri verilerek 2550 öğrencinin eğitim alması sağlanarak önemli bir eğitim faaliyeti gerçekleştirildi.
R
ektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman ve Senato Üyelerimiz Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 2018-2019 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldılar. Gerçekleştirilen Akademik Yılı Açılış Töreni’nde düzenlenen ödül töreni bölümünde Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi bünyesinde yürütücülüğünü Doç. Dr. Rahmet SAVAŞ’ın, Danışmanlığı’nı Prof. Dr. Emine CAN’ın yaptığı “Sosyo-Ekonomik Düzeyi Düşük Ailelerin Özel Yetenekli Çocuklarının Bilim Ve Zeka Oyunları Yöntemi İle Erken Yaşta Tespiti” konulu Bilim ve Zeka isimli projemiz 2018 “YÖK Üstün Başarı Ödülleri” kapsamında Cumhurbaşkanınız tarafından verilen “Kurumsal Ödül”ler kategorisinde Topluma Hizmet Ödülüne layık görüldü.
Medeniyet Bülteni • 2018 6
Medeniyet Haberleri 7
Medeniyet Haberleri
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi bünyesinde projenin yürütücülüğünü yapan Doç. Dr. Rahmet SAVAŞ, proje hakkında, “Zeka Oyunları ve Bilim Uygulamaları, çoğunlukla belli bir maddi bedel ödenerek elde edilen imkanlardır. (Özel Eğitim Kurumları/ atölyeler/ kurslar vs) Sosyo-Ekonomik düzeyi düşük ailelerin çocukları ise, hem özel yeteneklerini açığa çıkararak kendilerine uygun eğitimi alma ve hem de bilim ve zeka oyunları uygulamalarına ulaşmaları açısından oldukça dezavantajlıdırlar. Tüm bunlarla beraber, özel yetenekli olan öğrencilerin sosyal açıdan uyum, ilişki kurma, davranışlarını kontrol etme gibi becerilerinin desteklenmesi gerekmektedir. Bu amaçlarla Maltepe ilçesinde bulunan 10 okulda, tüm fiziksel donanımı ve materyalleri sağlanmış destek sınıfları kurulmuştur. Sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla da, her okulda bilim ve zeka oyunları uygu-
Medeniyet Bülteni • 2018 8
lamaları ile sosyal beceri alanında 3 öğretmene eğitim verilmiş ve bu 3 farklı alanda 1 yıllık müfredat hazırlanmıştır. Eğitim alan öğretmenlerimizin, elde ettikleri bilgi ve beceriyi kendi okullarındaki diğer öğretmenlere aktarmış olmaları da, bizi mutlu eden başka bir gelişmedir.” dedi. Proje Danışmanı olan Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emine Can konuşmasında, “Öğrencilere bilimin gündelik yaşantımızda ne kadar yer aldığını eğlenerek öğretmenin önemini bu projenin çıktıları arasında sayabiliriz. Öğrencilerimizin yeteneklerinin geliştirilmesi için sistemli ve düzenli bir eğitime ihtiyaçları vardır. Kurmuş olduğumuz destek sınıfları öğrencilere, yıl içerisinde öğrenilen bilgilerin uygulamalarını yapabilme imkanı sunacak ve eğitimi daha da eğlenceli hale getirecektir.” sözlerine yer verdi.
Medeniyet Haberleri 9
Medeniyet Haberleri
Üniversitemiz birincisi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Leylanur TAÇYILDIZ
Mezuniyet Törenimizin Haklı Gururunu Yaşadık Üniversitemiz 4 Temmuz 2018 Çarşamba akşamı gerçekleştirilen törenle ikinci mezunlarını verdi. Kültür ve Turizm Bakanımız Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve İstanbul Valimiz Sayın Vasip Şahin’in de katıldığı törende Edebiyat ve Siyasal Bilgiler Fakültelerimizin Felsefe, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı ile İktisat ve Uluslararası ilişkiler bölümlerinden 156 öğrencimiz mezun oldu.
“Biz, bilgi ve beceriyi “değerlerle birlikte” özümsemiş, analiz ve sentez yapma yetkinliğini haiz, fikri hür, vicdanı salim ve hissi selim yeteneklerin, önce ortaya çıkartılıp sonra inkişaf etmelerinin sağlanmasını üniversitemizin en temel işlevi olarak görüyoruz.”
Ü
Konuşmasına devam eden Rektörümüz, “Kuşkusuz henüz yolun çok başındayız. 10 fakülte, 4 enstitü, 2 yükse-
niversitemizin farklı birimlerinin koordineli şekilde çalışarak düzenlenmesini sağladığı etkinlik kimi zaman coşkulu kimi zamansa duygusal anlara sahne oldu. Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman yaptığı konuşmada, “Bugün sevinçli ve heyecanlıyız, çünkü 2010 senesinde açılan genç üniversitemizde, iftiharla, ikinci mezuniyet törenimizi gerçekleştiriyoruz. Şu an karşımda oturan ve kendilerini “Medeniyetliler” olarak hayata uğurlayacağımız mezunlarımız; Siyasal Bilgiler Fakültemizin İktisat ve Uluslararası İlişkiler, Edebiyat Fakültemizin Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih ve Felsefe bölümlerini
Medeniyet Bülteni • 2018 10
bitiren 156 mezunumuzdan oluşuyor. Bugün onlar için olduğu kadar, bizim için de çok önemli bir gün. Üniversitemiz İstanbul’daki en genç devlet üniversitelerinden biri olarak kendisine kısa zamanda ciddi, entelektüel ve saygın bir yer edinmiş, yaptığı güzel ve enerjik başlangıçla uzun bir koşu gerektiren bilimsel etkinlik ve itibar yarışında tüm paydaşlarına umut vermiştir. İstanbul’un en kolay ulaşıma sahip, en stratejik yerlerinden birisinde konuşlanmış merkezi yerleşkesi ve her geçen gün zenginleştirdiği beşeri sermayesi ile üniversitemiz inanıyoruz ki kısa zamanda Yeni Türkiye’nin ilim ve irfan merkezlerinden birisi olacaktır.” dedi.
kokul ve 6 ayrı yerleşkede, 41 lisans, 50 yüksek lisans ve 12 doktora programı ile eğitim ve öğretime devam ediyoruz. 6000’i aşan lisans ve lisansüstü öğrencimize 690 akademik personel ve 165 idari personelle hizmet veriyoruz. Kalıcı binalarımızın planlamalarını ve mimari projeleri ikmal ettik. İlk binamızı, Merkezi Araştırma Laboratuvarı olarak çok yakında açacağız. 20 bin metrekareden büyük kapalı alanı içeren ve birçok disiplini içerisinde barındıran Laboratuvarımızda, gerek temel tıp bilimleri ve gerek fen ve mühendislik alanlarının çok değişik branşları bir arada çalışabilecek. Merkezi laboratuvarımızın yanında 25 bin metrekarelik kapalı alana inşa edilecek kütüphanemiz ile ilgili yer teslimi yapıldı. Pek yakında kütüphane inşaatımız başlıyor. 24 saat açık olmasını planladığımız ve en az 1 milyon kitap ile hayata geçireceğimiz kütüphanemiz mimari tasarımı ve işlevselliği ile bizi ciddi anlamda heyecanlandırmaktadır. Son söz, Kerim Kitabımızın ifadesiyle, Hz. Musa’nın Rabbine yaptığı dua olsun ve bizler de hem kendimiz hem tüm mezunlarımız için amin diyelim: “Rabbişrahli sadri, ve yessirli emri, vahlul ukdeten min lisani, yefkahu kavli…” “Ey Rabbim! Gönlüme ferahlık ver, işlerimi kolay kıl, dilimdeki düğümü çöz de sözlerimi anlasınlar” duasıyla sözlerini sonlandırdı.
Törenimizde bir konuşma gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanımız Numan Kurtulmuş yaptığı konuşmada; “İstanbul’da yaşamış olmak başlı başına bir diploma sahibi olmak, dünyanın hiçbir üniversitesinde verilmemiş olan bir diplomaya sahip olmak demektir.” dedi.
Medeniyet Haberleri 11
Orhanlı Yerleşkesi
Medeniyet Haberleri
Etkinliklerin ikinci gününün gerçekleştirildiği Orhanlı Yerleşkemiz, Yabancı Diller Yüksekokulumuzun yanı sıra bu sene ilk defa eğitim vermeye başlayan Diş Hekimliği Fakültemizin ve Mühendislik Fakültemizin yeni açılan 5 bölümüne ev sahipliği yaparken, burada düzenlenen etkinliğimize bu yerleşkemizdeki neredeyse tüm öğrencilerimiz katılım gösterdi. Türk Musikisi Bölümümüz öğrencilerinden Davut Kılıç’ın gitarıyla mini bir konser verdiği etkinlikte, Tuzla Belediyesince hazırlanarak öğrencilerimize ikram edilen yiyecekler Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman tarafından öğrencilerimize servis edildi.
Medeniyet Haftası’nı Coşkuyla Kutladık Üniversitemizce geleneksel hale getirilip her eğitim-öğretim yılının ilk haftalarında gerçekleştirilen Medeniyet Haftası – Oryantasyon günleri bu sene 25-26-27 Eylül 18 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Cevizli Yerleşkesi
Ö
nceki yıllardan farklı olarak bu sene üç farklı yerleşkemizde düzenlenen etkinlikler öğrencilerimizin yoğun ilgisi, akademik ve idari personelimizce verilen eğitimler, öğrenci topluluklarımızca açılan stantlar, müzik dinletileri ve yapılan ikramlar ile adeta bir şenlik havasında organize edildi. Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman ve Yönetimdeki Hocalarımızın bizzat katılım gösterdiği etkinliklerimizin ilk günü Cevizli Yerleşkemizde, Hukuk, Eğitim Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Turizm, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültelerimizin öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirilirken etkinlikte, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümümüz öğrencileri tarafından hazırlanıp servis edilen yiyecekler ve Türk Musikisi Bölümümüz öğrencileri tarafından gerçekleştirilen müzik dinletisi tüm katılımcıların dikkatini çekti. Rektör Hocamız öğrenci topluluklarımızca açılan stantları tek tek dolaştıktan sonra Gastronomi Bölümüzün mutfağını ziyaret ederek, ikramlıkların hazırlanmasında görev alan öğrenci ve hocalarımıza teşekkürlerini iletti.
Medeniyet Bülteni • 2018 12
Göztepe Yerleşkesi Programın ilk iki gününe de katılarak öğrencilerimiz ile çeşitli bilgiler paylaşan Üniversitemiz Öğrenci Dekanı Prof. Dr. Fehmi Yılmaz, Kariyer Geliştirme Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Abdülkadir Yeler, Öğrenci İşleri Daire Başkanı Bahir Çaylı, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Vekili Menduh Dinç, Sağlık, Spor ve Kültür Daire Başkanlığından Şube Müdürü Recai Suluova, Bilgi İşlem Daire Başkanlığından M. Murat Tutar ve Psikolog Musa Turhan’ın sunum yaptığı son etkinlik günümüz Üniversitemiz Göztepe Güney Yerleşkesinde gerçekleştirildi. Yapılan sunumların ardından kısa bir konuşması yapan Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, öğrenci topluluklarımız tarafından açılan stantları ziyaret ederek, Türk Musikisi Bölümümüz öğrencilerinden Zafer Demirel’in kemençe dinletisini ve Rigel Grubu tarafından verilen mini konseri dinledi. Yapılan yemek ikramının ardından son bulan Medeniyet Haftası etkinlikleri öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz tarafından beğeni ile karşılandı.
Medeniyet Haberleri 13
Medeniyet Haberleri
Eğitim Fakültemiz Çalışıyor Eğitim Bilimleri Fakültemizin okullarla yaptığı protokoller ve iş birlikleri kapsamında öğretim üyelerimiz 2017 güz dönemi boyunca çeşitli seminerler verdi.
“
Aile Toplum İlişkisi, Çağımızın Sorunları Ve Öğretmenlere Düşen Sorumluluklar” Konulu Seminer, “Ergenlik Dönemi Özellikleri Ve Karşılaşılan Sorunlar” Konulu Veli Semineri • Üsküdar Şehit Ragıp Ali Bilgen Anadolu İmam Hatip Lisesi, • Başakşehir - M.Emin Saraç Anadolu İmam Hatip Lisesi, • Sultanbeyli - Nilüfer Hatun Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi, • Kartal Mehmet Akif Ersoy Anadolu İmam Hatip Lisesi, • Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesi, • Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi, • Başakşehir-Şehit Haki Aras Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde verildi.Bu seminerlerin dışında;9. Sınıf Matematik Dersi (Sürekli Ders), 3. Gelişim Ve Öğrenme Konularında Eğiticilere Seminer gibi birçok farklı konuda eğitimler verildi.
Filistinli Muhammed et-Tavîl’i Üniversitemizde Ağırladık El-Halil kentinde İsrail askerlerince gözaltına alınıp fotoğrafıyla sembol haline gelen down sendromlu Filistinli Muhammed et-Tavîl üniversitemizin misafiri oldu.
İ
stanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesinde aile büyüğünün tedavisi süren Muhammed’i Türkiye’ye getiren Uluslararası Down Sendromu Federasyonu Başkanı Sn. M. Abdullah Tuncay ve dernek yöneticileri de ziyaret esnasında Muhammed’e eşlik ettiler.
Medeniyet Bülteni • 2018 14
Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Davranış Problemlerini Konuştuk Üniversitemiz Otizm Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Bölümü tarafından düzenlenen “Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Davranış Problemleriyle Başa Çıkma” konulu seminer, 06.02.2018 tarihinde otizmli çocukların anne babalarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Çok Engellilik Arama Toplantısı Eğitim Bilimleri Fakültemiz ile Ayşe Nurtaç Sözbir Günebakan Çok Engelli Görmeyen Çocuklar ve Ailelerine Destek Derneği ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü işbirliğiyle, 3-4 Mayıs 2018 tarihlerinde İMÜ Cevizli Kartal Yerleşkesi’nde Çok Engellilik Arama Toplantısı gerçekleştirildi.
Y
urt içinden ve yurt dışından 70’i aşkın akademisyen, öğretmen, sağlık çalışanı ve ailenin katıldığı toplantı, 3 Mayıs 2018 tarihinde yurtdışından 7 konuşmacının yer aldığı panelle başladı. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet AKIN’ın açılış konuşmasını yaptığı ve moderatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Emine AYYILDIZ’ın üstlendiği “Çok Engellilik: Dünyadaki Uygulamalar ve Bakış Açıları/ Multiple Disabilities: Implementations and Perspectives from the World” başlıklı panelde katılımcılar ülkelerindeki çok engelli bireylere sağlanan hizmetler hakkında bilgi verdi. İlk gün öğleden sonra ve ikinci gün sabah oturumlarında aşağıdaki 4 tema hakkında arama toplantıları gerçekleştirildi: 1. Erken Çocukluk Eğitimi ve Erken Müdahale Hizmetleri 2. Eğitimin İyileştirilmesi ve Müfredat Geliştirme 3. Sağlık ve Eğitim Politikaları ve Düzenlemeler 4. İletişim Oturum başkanlarının arama toplantılarında paylaşılanları aktardıkları kapanış toplantısının ardından etkinlik sona erdi.
Medeniyet Haberleri 15
Medeniyet Haberleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız Misafirimiz Oldu Hukuk Fakültemiz ve Uluslararası Hukuk Kulübü Öğrenci Topluluğumuzun ortak etkinliğinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız İrfan Fidan “Hukukçuların Savcılık Mesleği Söyleşisi” etkinliğinde üniversitemizin misafiri oldu.
Rektörlük binamızdaki görüşme sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Üniversitemiz Aşık Paşa Konferans Salonu’nda çoğu Hukuk Fakültesi öğrenci-
lerimizden oluşan bir topluluğa hitap etti. Hukuk Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Refik Korkusuz’un moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Fidan, öğrencilik yıllarından başlayıp Cumhuriyet Başsavcılığına giden kariyerinin önemli dönüm noktalarını öğrencilerimiz ile paylaştı.
Küresel Adaletsizliğin Kıskacında Filistin Paneli Düzenledik Prof. Dr. Lütfullah Karaman başkanlığında gerçekleştirilen “Küresel Adaletsizliğin Kıskacında Filistin” paneline konuşmacı olarak katılan, Prof. Dr. Berdal Aral, Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar, Yrd. Doç. Dr. Özlem Yücel ve Ortadoğu Uzmanı Zahide Tuba Kor bölge hakkında sahip oldukları değerli bilgileri dinleyiciler ile paylaştı.
Medeniyet Bülteni • 2018 16
05.03.2018 tarihinde hayatını kaybeden Ömer Çakın’ın bedeni, vasiyeti üzerine geleceğin hekimlerinin daha bir iyi eğitim görmesi ve insanlığa fayda sağlamak adına, kızı tarafından Tıp Fakültemiz Anatomi Anabilim Dalına bağışlandı.
G
öztepe Eğitim ve Araştırma Hastanemizde Üniversitemiz ve Türkiye Tıp Akademisi’nin Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlediği etkinlikte Ömer Çakın’ın kızı Berfin Çakın’a, Rektörümüz Prof. Dr. İhsan Karaman tarafından teşekkür plaketi verildi. Gerçekleştirilen etkinlik sonrasında konu hakkında görüşlerini belirten Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, kısa süre önce vefat eden Ömer Çakın’ın vasiyeti üzerine ailesinin bedenini tıp eğitiminde, öğrencilerin yetişmesi ve insan sağlığına hizmet etmesi için bağışladığını ifade ederek, sözlerine şu şekilde devam etti:
E
tkinlik öncesinde Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Fidan’ı makamında ağırladı. Üniversite üst yönetimimizin de hazır bulunduğu ve samimi bir sohbet ortamı şeklinde gerçekleşen görüşmede gündeme dair önemli konular istişare edildi. Rektör Hocamız, görüşme sonunda Fidan’a üniversite yayınlarımız arasından çıkan İslam Ceza Hukuku ve Görsellerle 27 Mayıs 1960 Darbesi kitaplarını hediye etti.
Ömer Çakın’ın Bedeni Tıp Fakültemizde Yaşayacak
“Ben de bir hekimim. Bizim tıp fakültesi okuduğumuz zamanlarda kadavra bulma sorunu olmadığı için mesleğimizde bize çok katkısı olan kadavra çalışmalarını çok rahatlıkla yapabiliyorduk. Fakat son yıllarda kadavra bağışı hemen hemen durduğundan öğrencilerimiz maketler üzerinde çalışıyor, bu da bir eksiklik yaratıyordu. Çakın ailesinin yaptığı bu bağış, Üniversitemize yapılan ilk bağış olması sebebiyle bizim için çok anlamlıdır. Yapılan bağış, bu geleneğin bir anlamda yeniden tazelenmesi ve
tıp mesleğinde öğrencilerin daha iyi yetişmesi için kadavra bağışının ne kadar önemli olduğunu böyle anlamlı bir gün ve haftada tekrar hatırlatmış oldu. Ben bu bağışları ve geleceğin hekimlerine yaptıkları büyük hizmet için, Çakın ailesine ve onların şahsında kızları Berfin hamına teşekkür ediyor, Ömer Çakın’a da Allah’tan rahmet diliyorum.” Bedeni kadavra olarak bağışlanan Ömer Çakın’ın kızı Berfin Çakın ise babalarının hastalığı döneminde bağış yapmayı vasiyet ettiğini dile getirdi.
Kapadokya’da Dört Mevsim Fotoğraf Sergimiz Metrodaydı
Ü
niversite olarak Turizm Haftası kapsamında düzenlediğimiz “Kapadokya’da Dört Mevsim Fotoğraf Sergisi” açılışı Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ahmet Cihan ve Mustafa Çiçekler, Fotoğraf sanatçısı Yusuf Özuğurlu ve Turizm Fakültemiz Hocaları ile öğrencilerinin katılımıyla yapıldı. Sergimiz 10-19 Nisan tarihleri arasında herkese açık olarak Kozyatağı Metro İstasyonunda sergilendi.
Medeniyet Haberleri 17
Medeniyet Haberleri
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültemiz’den “Işık ve Sağlık” Bilim Şenliği Üniversitemiz Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ile Mustafa Saffet Anadolu Lisesi arasında yapılan protokolü çerçevesinde “Işık ve Sağlık” adlı Erasmus++ projesi kapsamında hazırlanan Bilim Şenliği etkinlikleri 12 Nisan 2018 Perşembe günü yapıldı.
E
tkinliklere Almanya, İtalya, Macaristan ve Hırvatistan’dan gelen eğitmenler ve öğrencilerin yanı sıra Kadıköy Mustafa Saffet Anadolu Lisesi, Atatürk Fen Lisesi, Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi ve Maltepe İmam Hatip Lisesi’nde gelen öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Bilim şenliği boyunca 16 adet gösteri deneyi yapılarak yerli ve yabancı orta öğretim öğrencileri, bilimi eğlenceli deneylerle gözlem yapma imkanı elde etmiş oldu. Etkinliğin başında konuşan Üniversitemiz Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emine CAN, “Eğitimi erken bırakma nedeni ile genç insanların eğitimden uzak kaldığını ve bu problemi aşabilmenin en iyi yolunun ‘eğlenceli deneylerle’ gençlerin ve öğrencilerin bilime ilgilerini arttırmak olduğunu” vurgulayarak çevre, yaşam ve bilim arasındaki ilişkiyi yeni nesillere aktarmanın önemini anlattı.
Medeniyet Bülteni • 2018 18
Açılış konuşmasını yapan Fizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nureddin TÜRKAN ise “Bilimi gösterilerle anlatmanın; bilimi çalışmak, yapmak ve bilimi kavramak kadar önemli olduğuna inanıyorum. Gösteri deneyleri, bilimsel erişim için temel gereçlerdendir” dedi. Etkinliğin sabahki oturumunda Fizik Mühendisliği öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sevda AVCI, içinde yaşadığımız ortamdaki ışığın, elektromanyetik spektrum ve yaşam ile olan bağından ve ilişkisinden bahsetti. Yine aynı oturumda konuşan Fizik Mühendisliği öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin KURT, fizikte bir konu olarak bilinen manyetik alanın ve manyetizmanın dünyamızdaki ve hayatımızın devamındaki önemini güncel örnekler üzerinden anlattı. Doç. Dr. KURT kendi hazırlamış olduğu bir deney aparatı üzerinden manyetizma kavramını anlatarak izleyicilere gösterdi. Aynı oturumda son olarak konuşan Yrd. Doç. Dr. Semran İPEK ise “Nano Yapı” ve “Nano Boyutlu Ölçeğin” anlamı üzerinde durarak günlük hayattan örnekler verdi. Bilim Şenliği etkinlikleri, öğlen oturumunda yapılan gösteri deneyleri ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Geçmişten Günümüze Kadın Kahramanları Andık Geçmişten Günümüze Kadın Kahramanlar” etkinliğimiz Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Cihan Hocamızın moderatörlüğünde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Dr. Ravza Kavakçı Kan ve Hocamız Prof. Dr. Hayrunnisa Alan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
R
ektör Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Cihan’ın yaptığı kısa bir değerlendirme konuşmasıyla başlayan etkinlikte sözü daha sonra Edebiyat Fakültemiz Tarih Bölümü Hocalarından Prof. Dr. Hayrunnisa Alan alarak kahraman kadın kavramı üzerinde durdu. Gerek akademik gerekse toplumsal anlamda kahraman kadını tanımlayan Alan, bu konunun konuşulması ve anlatılması için tek bir etkinliğin yeterli olmayacağını vurguladı. Etkinliğimizde misafirimiz olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Dr. Ravza Kavakçı Kan yaptığı konuşmadı, hayatındaki kahraman kadınların anneannesi, annesi ve ablası olduğunu söyledi. Kendisi için kahraman olan kadınların yaşadıkları dönemde çok sayıda ayrımcılığa maruz kaldığını aktaran Ravza Kavakçı, sözlerine şöyle devam etti: “Bir kısmınız belki yaşadınız, belki de büyüklerinizden
dinlediniz. Her üniversite kapısından girdiğimde benim aklıma giren bir şeydir. Kapıdan girdim problem yok. Özellikle Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi önünden geçerken zihnimde eski Türkiye’ye ait görüntüler var. Bizim için asla olmayan olması mümkün olmayan Alevi, Sünni, Kürt, Türk ayrımcılığı gibi maalesef bu topraklarda on yıllarca sürdürülen başı örtülü başı örtüsüz ayrımı yapıldı işte o ayrım karşısında sessizce direnen kahraman kadınlar gibi, 28 Şubat sürecinde kahramanca direnen kadınlar gibi, 15 Temmuzda köprü üzerinde şehit ya da gazi olan kadınlarımız gibi birçok kahraman kadınımız var.” dedi. Etkinliğimiz Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın plaket taktimi ile son buldu.
Medeniyet Haberleri 19
Medeniyet Haberleri
Kültür Şehri İstanbul Projesi SOSYOPARK’ın öncülüğünde Suriyeli ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin Türkçe öğrenimine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen “Kültür Şehri İstanbul” Projesi tamamlandı.
S
OSYOPARK tarafından yürütülen, 8 ile 15 arasında değişen Suriyeli çocuklara İstanbul şehri tanıtılırken Türkçe okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerini geliştirilmeyi hedefleyen “Kültür Şehri İstanbul” projesi tamamlandı. Projenin değerlendirme toplantısı 13 Nisan 2018 Cuma günü, SOSYOPARK Müdürü Doç. Dr. Faruk BAL’ın, Türk Kızılayı İstanbul Sultanbeyli Toplum Merkezi Uyum ve Geçim Kaynağını Geliştirme Programı Sorumlusu Cihan ARSU’un, Türk Kızılayı İstanbul Sultanbeyli Toplum Merkezi Türkçe Eğitmeni Gülşen KARAKUŞ’un ve Kültür Şehri İstanbul Projesinin gönüllü eğiticilerinin katılımı ile gerçekleşti. Toplantıda, proje süresince dersin işlenişi, derste kullanılan materyaller, öğretmen tutum ve davranışları, dersin çocuğa kattıkları ve geri dönüşü hakkında değerlendirmelerde bulunuldu. Toplantının sonunda ise gönüllülere sertifikaları takdim edildi. 14 Nisan, Cumartesi günü ise projeye katılan Suriyeli öğrenciler ile birlikte Miniatürk’e bir gezi düzenlendi. Geziye SOSYOPARK adına, Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin KAYA katıldı. Gezi sonunda projeye katılan ve başarılı olan öğrencilere Doç. Dr. Hüseyin KAYA TARAFINDAN sertifikaları verildi.
Medeniyet Bülteni • 2018 20
M
oderatörlüğünü Üniversitemiz Hukuk Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Saliha Okur Gümrükçüoğlu’nun yaptığı Türkiye’de Kadın Vakıfları etkinliği, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Cihan Hocamızın açılış konuşması ile başladı. Etkinlikte İstanbul Şehir Üniversitesi insan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Hatice Aynur “Çeşmelerin Kadın Banileri”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Betül İpşirli Argıt “Saraylı Cariyelerin İstanbul’daki Vakıfları”, KADEM Başkanı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz “Günümüz Kadın Vakıfları Özelinde; KADEM” ve son olarak Üniversitemiz Edebiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. H. Ahmet Arslantürk “Osmanlı Sarayında Hayırsever Bir Valide Sultan: Hatice Turhan Sultan Vakıfları” başlıklı sunumlarını yaptılar.
Tıp Fakültemiz öğrencileri tarafından Doç.Dr. Berna TERZİOĞLU BEBİTOĞLU koordinatörlüğünde gerçekleştirilen 3. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi 27-28-29 Nisan 2018 tarihlerinde Üniversitemiz Güney Yerleşkesi Aşık Paşa Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörlüğü, Kariyer Geliştirme Koordinatörlüğü, Kariyer Topluluğu ve LodeStar işbirliği, İŞKUR, kariyer.net, Üniversite Medya Birliği, Best FM, İşletme Kulübü ve Üsküdar Belediyesi desteğiyle “Kariyerin Zirvesi” 25 Nisan 2018 Çarşamba günü Aşık Paşa Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
R
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Destekleme Vakfı ile Kadın ve Demokrasi Vakfı’nın (KADEM) Vakıf Haftası kapsamında işbirliği ile organize ettiği Türkiye’de Kadın Vakıfları etkinliği Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleşti.
3.Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi
2. Kariyer Zirvesi
ektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet CİHAN’ın açış konuşması ile başlayan zirvede, Çekok Satın Alma Müdürü Serdar CEYLAN “Türkiye’de Yaş Sebze ve Meyve Ticareti”, ST Partner Kurucusu Servet TOPALOĞLU “Türkiye’de Bügünün ve Geleceğin İş Dünyası” Türkiye’nin En Genç Kadın Girişimcisi Gülşah Bircan AKPINAR “Bu Gençlerde İŞ Var” ve Best FM Radyo Programcısı Adem METAN “Sıfırdan Milyona” konularında söz aldılar.
Türkiye’de Kadın Vakıfları
T İkinci oturumda; İnsan Kaynakları Müdürü Gülçin MİNİSKER “İş Mülakat Teknikleri”, akakce.com Genel Müdürü Koray KARATAŞ “e-ticaret”, yazılımcı Erkan KULE “Kripto Paralar”, SOTİ Direktörü Bilgin DEMİR “Teknoloji ve İnsan” ve Çetinkaya İnsan Kaynakları Müdürü Caner KAYIKÇI “AVM’ye Giden Yol Çok Katlı Mağazacılık” gibi farklı konulara değindiler. Çetinkaya yarışması ve kazananlara hediye çeki takdimiyle program tamamlandı.
ürkiye’nin pek çok Tıp Fakültesinden katılım sağlanan (toplamda 37 farklı üniversite) kongrede 3 gün boyunca tıp öğrencileri Travmaya Multidisipliner Yaklaşım, Tıp Eğitimi, Uluslararası Kariyer, Doç.Dr. Halit YEREBAKAN ile söyleşi gibi pek çok oturuma katılarak bilgi ve birikim elde ettiler. Ayrıca düzenlenen workshoplara katılarak klinik becerilerini artırdılar. Kongreye 250 İMÜ tıp öğrencisi,150 diğer üniversite tıp fakültelerinden olmak üzere toplam 400 kişi katıldı.
Medeniyet Haberleri 21
Medeniyet Haberleri
Öğrencilerimiz Ağrı’lı Kardeşlerinin Geleceğine Dokundu
Ahmet Yesevi Üniversitesi ile Mevlana Protokolü İmzaladık
Üniversitemiz öğrenci topluluklarından İbn-i Sina Sağlık Kulübü’nün “Geleceğime Senin de Bir Dokunuşun Olsun!” sloganıyla hayata geçirdiği Geleceğime Dokun projesinin ilk etabı tamamlandı.
A
Ü
lkemizde zorlu şartlar altında eğitimine devam eden çok sayıda köy okulu ve bu okullarda öğrenim gören öğrencilerin karşılanmayı bekleyen çok sayıda ihtiyacı mevcuttur. Bu proje kapsamında öğrencilerin çıktıkları zorlu eğitim yolculuğunda karşılaştıkları güçlükler karşısında ellerinden tutup onları geleceğe hazırlamak adına az da olsa destek olmak sorumluluğuyla Ağrı Aydıntepe İlkokulunda eğitim gören her biri birer umut kaynağı olan öğrencilerin eğitim-öğretim dönemleri boyunca ihtiyacı olabilecek kırtasiye ve giyim ihtiyaçları İbn-i Sina Sağlık Kulübü’müzün organizasyonu, Kızılay, Flo, LC Waikiki ve İştoç Esnafı’nın büyük destek ve yardımlarıyla karşılanarak, öğrencilere ulaştırıldı.
hmet Yesevi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz TOMAR’ı Üniversitemizde ağırladık. Gerçekleştirilen ziyaret esnasında iki üniversite arasında Mevlana Değişim Programı kapsamında işbirliği protokolü imzalandı. İmza töreninde Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ahmet Cihan ve Prof. Dr. Mustafa Çiçekler de hazır bulundular.
Üniversite Hastanemizde İnme Merkezi Açıldı Sağlık Bakanlığı’nın onayı ile Üniversitemiz Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesinde açılan “İnme Merkezi” çalışmalarına başladı.
İ
stanbul Anadolu yakasında kamuya bağlı inme merkezi olarak faaliyet gösterecek olan ve lokalizasyon açısınndan stratejik öneme sahip bulunan İMÜ Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesi İnme Merkezi hasta kabul etmeye başladı.
Tıp Fakültemiz Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi İnme Merkezi Direktörü Doç. Dr. Hasan Hüseyin KARADELİ, yeni açılan inme merkezi sayesinde inme hastalarının ilk 24 saat içerisinde inme merkezine 112 acil servisle getirildiği takdirde, akut tedavi yöntemi ile inmenin geri döndürülerek hastanın yeniden ayağa kaldırılabileceğini söyledi. Doç. Dr. Hasan Hüseyin KARADELİ yaptığı açıklamada “2 yılı aşkın süredir hazırlıklarımız sürüyordu. Bu sürenin sonunda 7/24 çalışan bir nöroloji ekibi, bir nörolojik yoğun bakım ekibi ve bir nörolojik inme ünitesi oluşturduk. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu inme merkezi ile inmenin ilk 24 saat içinde tedavi edilebilir bir hastalık olduğu bilincini tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz” diye konuştu. “Kalp krizi geçiren hastaları nasıl acile götürüyorsak beyin krizi geçiren inme hastalarını da vakit kaybetmeden inme merkezine ulaştırmalıyız” diyen Karadeli, inme konusunda toplumsal farkındalığın artması gerektiğini belirtti.
Medeniyet Bülteni • 2018 22
Medeniyet Haberleri 23
Medeniyet Haberleri
TEAMS Projesinin Pilot Uygulamasına Ev Sahipliği Yaptık
2018-2019 Akademik Açılış Töreni
Aynı Heyecan, Aynı Aşkla Akademik Açılış Törenimize Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. A. Haluk Dursun katılımı ile Üniversitemizi onurlandırdı. bahsetmek isterim. Göreve başladığımızda 3 fakülte 6 bölümde öğrenci alırken, bugün 10 fakülte ve 40 farklı bölümde eğitim öğretim faaliyetimizi sürdürüyoruz. 7 ayrı yerleşkeye sahibiz. Öğrencilerimiz an itibarıyla 40 ayrı lisans, 43 ayrı yüksek lisans ve doktora programında eğitim görüyor. 5900 civarında lisans, 1800 civarında yüksek lisans öğrencimize, 695 akademik personel ve 165 idari personelle hizmet veriyoruz. Doluluk oranımız, öğrenci aldığımız günden bu yana her sene %100 olarak gerçekleşmektedir.” dedi.
Üniversitemizin ev sahibi olduğu TEAMS projesinin pilot uygulaması 22-25 Ekim tarihleri arasında İstanbul AFAD tesislerinde gerçekleştirildi.
A
cil ve Afet Tıbbı Araştırma Merkezi CRIMEDIM ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) iş birliği sonucunda Avrupa Komisyonu Projesi kapsamında iki yıl boyunca ECHO/SUB/2016/740145/ PREP/16 kabul numarası ile destek alan Acil Medikal Ekipleri ve Avrupa Medikal Topluluğu Birimleri için Eğitim Planlaması (TEAMS – Training for Emergency Medical Teams and European Medical Corps) isimli projenin son basamağı İstanbul’da, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ev sahipliğinde, İstanbul AFAD tesislerinde 22-25 Ekim 2018 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Medeniyet Bülteni • 2018 24
Proje Ortakları: 1- Universita Del Piemonte Orientale, Research Center in Emergency and Disaster Medicine (CRIMEDIM, İtalya) 2- Istanbul Medeniyet University (Türkiye) 3-University of Manchester (İngiltere) 4- Karolinska Institutet (İsviçre) 5- Tel Aviv University (İsrail) 6- Humedica (Almanya) 7- Novareckon (İtalya)
Ü
niversitemiz 2018-2019 Akademik Açılış Töreni 5 Kasım Pazartesi günü, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Prof. Dr. A. Haluk Dursun’un katılımıyla Aşık Paşa Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Fakülte Dekanlarımız tarafından bölümlerine birincilikle yerleşen öğrencilerimize hediye takdiminin de yapıldığı törende bir konuşma gerçekleştiren Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman yaptığı konuşmada Üniversitemizin son yıllardaki gelişim ve büyüme grafiğine önemle vurgu yaparken, “2018-2019 eğitim öğretim yılının bizim için daha farklı bir anlamı var. Bir ay sonra, göreve başlamamızın üzerinden tam dört sene geçmiş olacak. Nereden nereye geldiğimize dair birkaç rakamdan
Medeniyet Haberleri 25
Medeniyet Haberleri
Amerika’da Hristiyan bir ailenin ferdi olan Rachel Corrie, Siyonizme Karşı Yahudiler Birliği’ni temsil eden Musevi bir Haham ve biz Müslüman Türkler, hep bir ağızdan aynı gerçeği siyonist İsrail devletine haykırıyoruz; ‘Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz.’ Tıpkı Davos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi. Ayrı dinler ve hayatlardan gelen bu insanları Ali İmran Suresi’nde ifade edilen ortak bir sözde bir araya getiren nedir? Fıtrat, vicdan, merhamet, barış ve esenlik hasreti... O halde yılmadan mücadeleye devam. Hakk’ı ve hakikati söylemeye devam ederek bir gün özgür Kudüs ve Filistin hedefimize kavuşacağız. Filistin davamız, Kudüs sevdamız.” cümleleriyle Rektörümüz sözlerini sonlandırdı.
Gerek konferans gerekse basın mensuplarına verdiği mülakatlar esnasında önemli açıklamalar yapan Haham Yisroel Dovid Weiss, 1948’de Filistin nüfusunun yarısından fazlasının zorunlu göçe tabi tutulması ve İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesinin (Nakba) 70. yılında, Filistin davasına dikkati çekmek için yola çıktığını hatırlatarak, İstanbul’daki temaslarının ardından Filistin’e gideceğini söyledi.
Haham Yisroel Dovid Weiss’i Üniversitemizde Ağırladık Siyonizm karşıtı Yahudilerin kurduğu “Neturei Karta International-Jews United Against Zionism” isimli kuruluşun yöneticisi Haham Yisroel Dovid Weiss, Rektörlüğümüz ve Uluslararası Kudüs ve Filistin Araştırma Birimimizin düzenlediği konferansta Üniversitemizin misafiri oldu. Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği etkinlikte Uluslararası Kudüs ve Filistin Araştırma Birimimizin Müdürü Prof. Dr. Berdal Aral Hocamız Haham Yisroel Dovid Weiss’e eşlik etti.
İ
stanbul Medeniyet Üniversitesi olarak üzerlerine düşenleri gerçekleştirmek için yakın tarihte “Kudüs ve Filistin Araştırmaları Merkezi” adında bir merkez kurdukları bilgisini paylaşan Rektörümüz, şunları anlattı: “Çeşitli çalışmalarda bulunuyoruz. Bugün de ABD’den gelen Yahudi Haham Yisroel Dovid Weiss ağırlıyoruz. Ayrıca bugün gazeteci Bora Bayraktar’ın kişisel arşivinden seçtiğimiz bir Filistin ve Kudüs konulu fotoğraf sergisini de açtık. Bu tür faaliyetlerle Kudüs ve Filistin sevdamızı, Filistin davamızı sürekli gündemde tutmak ve bundan haberi olmayan gençlerimize bu mesajı iletmek zorundayız.
Medeniyet Bülteni • 2018 26
‘İsrail Zulmediyor’ Filistin davasının karışık ve kapsamlı bir konu olduğunu vurgulayan Weiss, sözlerine aşağıdaki gibi devam etti. “14 Mayıs 1948, İsrail devletinin kurulduğu gün, yani Nakba, insanlık adına son derece hayırsız oldu ve büyük felaket getirdi. Bu meselenin, entelektüeller tarafından mutlaka okunması ve araştırılması gerekiyor. Siyonist ideoloji İsrail devletinin temel dayanağı ve İsrail devletinin kuruluşu ile ilgili çok ciddi sorular var. İsrail devleti, Filistin halkına çok büyük zulüm yapıyor. Gazze’de büyük ve korkunç bir abluka var ve ne yazık ki insanlık buna hissiz kalıyor. Bu çatışmanın çok büyük bir sorun olduğunu görmek ve anlamak zorundayız. Bunu birileri din savaşı gibi göstermeye çalışıyor. Bunun din ile hiçbir alakası yok. Mesele dinlerarası bir çatışma falan değil böyle bir şey yok.” ‘’Yahudiler, Allah’a, Filistin’e geri dönmeme sözü vermişti” Weiss, geçek Yahudilikle hiçbir alakası olmayan, ırkçı, faşist ve zalim bir devlet olan siyonist İsrail ile mücadele etmenin insanlık için zorunlu hale geldiğini dile getirdi. Dünya kamuoyuna Yahudilik gerçeğinin anlatılması gerektiğinin altını çizen Weiss, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yahudi devleti olduğunu iddia eden İsrail, ki ben bu devleti kabul etmiyorum, Allah’ın zayıf olduğunu varsayıyor. ‘Allah, Yahudileri koruyamaz, o zaman biz devlet kurarak kendimizi koruyalım.’ Bu ise gerçek Yahudilikte Allah’ı inkar eden, Allah’a karşı olan bir anlayış. İnsanı yaratan ve onu koruyan Allah’tır. Bazıları onu peygamber olarak görmüyor ama Kral Süleyman tapınağın yıkılacağını söylüyor. Bu bir peygamber ön görüsüdür. Ayrıca Allah da Tevrat’ta açık açık tapınak yıkıldıktan sonra insanların dünyanın her yerine dağılacağını söylüyor. Yahudilerden Filistin’e toplu olarak dönmeyeceklerine dair söz alıyor. Yaşadığımız topraklar neresi olursa olsun orada yaşayanlarla birlikte, barışık yaşamak zorundayız.”
Medeniyet Haberleri 27
Medeniyet Haberleri
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğrencilerimiz Şef Önlüklerini Giydiler
Uluslararası Avrasya Göç Sempozyumu Üniversitemiz ile Ahmet Yesevi Üniversitesi tarafından organize edilen, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, TİKA ve Türk Dünyası Belediyeler Birliği’nin desteklediği “Uluslararası Avrasya Göç Sempozyumu” tamamlandı.
A
hmet Yesevi Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen etkinliğin açılış törenine, Türkistan Eyalet Valisi Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev, Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Ahmet Yesevi Üniversitesi idareci ve akademisyenleri ile çok sayıda konuk katıldı. Rektörümüz Prof. Dr. İhsan Karaman yaptığı açılış konuşmada “göç” olgusunun tarihsel derinliğinden ve araştırılmaya açık olduğundan bahsetti. Göç’ün bütün insanlığın ve devletlerin ortak sorunu olduğuna işaret eden Rektörümüz, ’ dünya beşten büyüktür’ sözleri ile bu evrensel sorunu ifade etti. Konuşmasının son bölümünde, Türkistan’da bulunmaktan ve böylesine önemli bir organizasyona paydaş olmaktan duyduğu mutluluğu vurgulayan Rektörümüz, emeği geçen tüm kişi ve kurumlara teşekkür etti.
13 Ekim’de sona eren sempozyumda 30’a yakın ülkeden 200’ü aşkın katılımcı hazır bulundu. Avrasya Göç Konferansı’nda, tarihsel, ekonomik, sosyal ve politik nedenleri ve sonuçları bulunan karmaşık göç olgusu dört gün boyunca ele alındı. Göçün, tarihi, iktisadi, politik, kültürel, edebi ve sanatsal boyutlarıyla konuşularak tüm bunlar bilimsel bir zeminde tartışıldı. Sempozyum boyunca çeşitli ülkelerden gelen akademisyenler tarafından göç konusunda birçok akademik çalışma paylaşıldı. Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi, İngilizce ve Rusça dillerinde gerçekleştirilen sempozyumda; iç ve dış göç başta olmak üzere işçi, eğitim, beyin göçü, mübadele, mültecilik gibi göç ve göç olguları kültürel boyutlarıyla değerlendirildi.
Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı & İMÜ Rektör Yrd. Prof. Dr. Ahmet CİHAN: İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve Ahmet Yesevi Üniversitesi ortaklığında 10-13 Ekim 2018 tarihleri arasında Kazakistan’ın Türkistan şehrinde, çok sayıda akademisyenin yanında göç alanında çalışan uzmanların katılımıyla gerçekleştirilen Uluslararası Avrasya Göç Sempozyumu’nda; göç olgusu disiplinler arası bir yaklaşımla ekonomiden edebiyata, hukuktan siyaset bilimine, uluslararası ilişkilerden medya ve kültür çalışmalarına, kamu yönetiminden sosyolojiye bir çok disiplini kapsayacak geniş yelpazedeki oturumlarda, birbirinden değerli sunumlarla ele alınmıştır. Bu sunumlar göç olgusunun toplum üzerinde yerel, ulusal ve uluslararası ölçekteki etkilerine dair dinleyicilere ufuk açıcı yaklaşımlar ortaya koymuştur. Aynı zamanda, farklı oturumlardaki sunumlar göç edenler için kullanılan ifadelerden göçmen, mülteci, sığınmacı gibi terimlerin kullanımındaki kavram kargaşasının da ortadan kaldırılması için oldukça faydalı olmuştur. Ayrıca, Türkistan şehrinden İstanbul’a göç etmiş bir ailenin mensubu olan bir katılımcının, Türkistan şehrinde kalan akrabalarıyla uzun yıllar sonrası bir araya gelmesi de, göç eden nesiller arasında yeniden kurulan köprülerin ortaya konması bakımından göç olgusunun insani boyutunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Göç olgusunun, insan var oluşunun göz ardı edilemez bir parçası olduğu bu bilimsel toplantı Medeniyetbirçok Bülteni • 2018 vesilesiyle, farklı ülkeden akademisyenin katılımıyla tekrar vurgulanmıştır. 28
Üniversitemiz Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü ikinci sınıf öğrencileri, Ateşbaz-ı Veli Önlük Giyme Töreni’yle şef önlüklerini giydiler.
R
ektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, üniversitemizin Cevizli yerleşkesinde düzenlenen programda, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin aşçısı ve Mevleviliğin önemli isimlerinden Ateşbaz-ı Veli adına düzenlediklerini törende, gastronomi ve mutfak sanatları bölümü öğrencilerimizin beyaz önlük giyeceğini söyledi. Gastronomi dalında, “3M” olarak adlandırdığı malzeme, maharet ve maneviyat kelimelerinin önemine dikkati çeken Rektörümüz, konuyla ilgili olarak: “Mahareti elde ettikten sonra, helal, sağlıklı ve doğal gıdayla yapacağınız yemeklere birer usta olarak maneviyat da katarsanız, bu yaptığınız yemeği insana sunacağınızı düşünerek, onun şifasına vesile olmasını dileyip severek hazırlarsanız, o yemeğin lezzeti ve güzelliği diğerleriyle kıyaslanmayacak hale gelecektir. Bu nedenle, işin teknik kısmını öğrenmek belki standarttır ama bunu kendi sanatınız haline getirmenin formülü bu 3M’de yatıyor diye inanıyorum.” dedi. Turizm Fakültemiz Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ise medeniyetin mutfak kültürünü ihya etmenin asıl görevleri olduğunu söyledi. Toplumların gelenekleriyle bağlarının ancak mutfak kültürleri yok edilerek koparılabileceğini aktaran Bingöl, yaptığı konuşmada: “Osmanlı İmparatorluğu mutfak kültürü imparatorluğudur. 3 kıtaya hükmetmiş ve 3 kıtanın yeme, içme kültürünü ve medeniyetini bir araya getirmiş. Baktığınız zaman Osmanlı, Bizans, Selçuklu gibi birçok uygarlık artık yok ama neleri var?
Kültürleri, sanatları… Biz, hala o medeniyetlerin yemeklerini yapıyoruz. Bu demek oluyor ki en önemli işi yapıyoruz. O açıdan çok kısmetlisiniz ve kıymetlisiniz.” dedi. Programda, açılış konuşmalarının ardından öğrencilerimize konuklarımız ve bölüm hocaları tarafından beyaz önlükleri giydirildi. Konya Meram Belediye Başkanı Fatma Toru ve Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Cihan’ın da katıldığı törenin ardından, Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Vatan Hocamızın moderatörlüğünü yaptığı “Gastronomi Eğitimi ve Çalışma Hayatı” başlıklı panelde Prof. Dr. Salih Kuşluvan, Doç. Dr. Yaşar Birol Sayı ve Yaşar Sekizkardeş öğrencilerimiz ile sektöre dair önemli bilgiler paylaştılar.
Medeniyet Haberleri 29
Medeniyet Haberleri
2018 Yılı Nadir Hastalıklar Günü Üniversitemiz öğrencilerinin kurduğu Nadir Hastalıklar Topluluğu (İMUNAD) tarafından 28 Şubat Nadir Hastalıklar Günü kutlaması bu sene de İMUNAD önderliğinde Nadir Hastalıklarla ilgili derneklerin de katılımıyla Taksim’de yapıldı.
Ö
Kurulduğu günden itibaren yoğun bir çalışma sürecine giren “Medeniyet Üniversitesi Yayınları” yayınevimiz önemli eserlerin altına imza atmaya devam ediyor.
G
ğrencilerimiz Galatasaray Lisesi önünde toplanarak burada stant açtı. Topluluğun başkanı olan Fakültemiz 2. Sınıf öğrencisi Avniye BAĞCI Nadir Hastalıkların ve bu günün önemini belirten bir konuşma yaptıktan sonra öğrencilerimiz vatandaşlarımızı bilgilendirici broşürler dağıttı.
eçtiğimiz dönemde Taşköprülüzâde Külliyatı’nın ilk dört sayısını yayımlayan yayınevimiz yeni kitapları ile çalışmalarına devam ediyor.
Ekrem Tak ve Bilgin Aydın tarafından hazırlanan, Arz Marûz İlâm Osmanlı Diplomatikasında Belge Formlarının Değişimi Üzerine Bir İnceleme
Etkinliğimize vatandaşlarımızın yoğun ilgi göstermiştir. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen öğrencilerimize ve topluluğun akademik danışmanı öğretim üyemiz Doç.Dr. Elif OĞUZ hocamıza teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.
Dr. Ersin Durmuş tarafından hazırlanan, Bahâristân Şerhi Hediyyetü’l-İrfân Der-Şerh-i Bahâristân MEHMED ŞÂKİR EFENDİ
Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Sempozyumu İstanbul Medeniyet Üniversitesi Çocuk Eğitim Bilim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEBUAM) tarafından organize edilen I. Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Sempozyumu 11 Mayıs 2018, Cuma günü 15:00 - 17:00 saatleri arasında Güney Kampüs Âşıkpaşa Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Medeniyet Üniversitesi Yayınları’ndan 3 Yeni Kitap
Dr. Bekir İnce ve Dr. İsmail Güleç tarafından hazırlanan, Türkçe Öğrenen Yabancılar için TÜRK EDEBİYATI ANTOLOJİSİ Kitapları “Medeniyet Üniversitesi Yayınları” tarafından yayınlandı. Kitaplar önümüzdeki günlerde satışa sunularak okurlarıyla buluştu.
E
tkinlik ÇEBUAM Müdürünün “çocukluk ve masumiyet” konulu açılış konuşması ile başladı. Daha sonra Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Fahri Ovalı yaptığı konuşmada, özellikle savaş, göç, fakirlik gibi koruyucu sosyal dokunun zayıfladığı dönemlerde çocuklara yönelik ihmal ve istismarın arttığına dikkat çekerek, başarılı toplumların önleyici tedbirleri sivil toplum kuruluşları ve devletin bütün birimlerinin işbirliği ile aldığını belirtti. Daha sonra uzmanlar şu konu başlıklarında sunumlarını gerçekleştirdiler.Çocuk İstismarını Tanımada Adli Tıbbın Yeri ; Dr. Öğretim Üyesi Ömer Turan (İMÜ – Tıp Fakültesi),Ceza Hukuku Açısından Çocuğun Cinsel İstismarı; Uzman Melik Kartal (İMÜ – Hukuk Fakültesi),Cinsellik Konuşulamadığında, Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül (Hasan Kalyoncu Üniversitesi),4. Görünemeyen İstismar Türleri (Duygusal ve Fiziksel) ve Görünme Önlemleri; Dr. Öğretim Üyesi Neslihan Arıcı Özcan (İMÜ – Sağlık Bilimleri Fakültesi) Sempozyum teşekkür belgelerinin takdimi ile sona erdi.
Medeniyet Bülteni • 2018 30
Medeniyet Haberleri 31
Medeniyet Haberleri
Uluslararası Otomotiv Konferansı Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümümüz 10-12 Mayıs 2018 tarihlerinde Uluslararası Otomotivde Gelişmeler Konferansını tamamlayarak sonuç bildirgesini yayımladı.
Y
erli ve yabancı birçok katılımcının sunum yaptığı konferansta otomotiv endüstrisinin gelişimine dair çalışmalar ilk kez sunuldu. King Abdullah University of Science and Technology Üniversitesi Clean Combustion Research Center kurumundan Prof. Dr. Hong IM ve FORD OTOSAN şirketinden Dr. İsmail Hakkı Savcı’nın davetli konuşmacı olarak katılım sağladığı organizasyonda konferans başkanı Dr. Öğretim Üyesi Hasan Köten gerçekleştirdiği açılış konuşmasında dünyada ve Türkiye’de otomotiv endüstrisin geldiği son durum hakkında bilgi verdi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü olarak 2017 yılında elektrikli araçlar için TÜBİTAK’ta motor tasarımları konusunda destek verdiklerini bildiren Dr. Hasan Köten 2019 yılında üretilecek yeni nesil araç için temel düzeyde çalışmaların tamamlandığını ve 2021 yılında seri üretimine geçilmesi yönünde yeni bir döneme geçilerek çalışmaların devam ettiğini söylemiştir.
İftarımızın Yıldızı Gastronomi Bölümümüzdü Üniversitemiz Rektörlüğünce her yıl organize edilen iftar yemeğinde, akademik ve idari personelimiz ile aileler bir araya geldi.
Ü
niversitemiz Güney Kampüsünde gerçekleşen iftar yemeğine başta Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman olmak üzere üst yönetimdeki hocalarımız ile birlikte akademik ve idari personelimizden birçok kişi aileleriyle katıldı. Yoğun katılımın gözlendiği iftar programımız Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın konuşmaları başladı. Ardından Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile devam etti. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından tüm süreçlerin kontrolünün sağlandığı iftar yemeği programında Turizm Fakültesinden Hocalarımız ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerimiz gerek organizasyonun hazırlanması gerekse yemeklerin yapım aşaması başta olmak üzere aktif rol alarak Üniversite yönetimimizden ve tüm misafirlerden büyük beğeni aldılar.
Medeniyet Bülteni • 2018 32
Mikrop Savaşçıları Yetiştiriyoruz Üniversitemiz öğrenci topluluklarından İbn-i Sina Sağlık Kulübü’nün “Mikroplarla Savaş Sağlığın Destekçisi Ol” sloganı ve “belirlenen okullardaki öğrenci guruplarına hijyen ve hijyenin önemi hakkında uygulamalı eğitimi vermek” amacıyla hayata geçirdiği proje 7 Mart-9 Mayıs tarihleri arasında Üsküdar’daki çeşitli ilkokullarda düzenlenen eğitim programlarıyla gerçekleşti.
K
onu hakkında görüşlerini belirten İbn-i Sina Sağlık Kulübü Başkanı öğrencimiz Şulenur Eski, “Ülkemizde her yıl çok sayıda kişi Enfeksiyon ve Parazit Hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu sebeple Hijyen konusu pek çok hastalıktan korunmanın en etkili yollarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ağaç yaşken eğilir ilkesinden hareketle hijyen alışkanlığının erken yaşlarda başlayarak tüm toplumumuzda yaygınlaşarak benimsenmesi ve yaşam boyu sürdürülmesi hayati önem taşıdığını düşün-
mekteyiz. Bu sebeple hayata geçirdiğimiz, Mikrop Savaşçıları Hijyen Eğitimi Projemiz sayesinde ulaştığımız çocuklara hijyenin sağlıklı bir yaşam için gerekliliğini ve önemini kavratarak sağlıklı bireyler yetiştirilmesine katkı sağlamayı hedefledik.” dedi.
TÜBİTAK’tan Yabancı Diller Bölümümüze Destek Üniversitemiz Eğitim Bilimleri Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümünce düzenlenen Bilimsel Etkinlik programına TÜBİTAK tarafından destek sağlandı.
P
rof. Dr. Selami Aydın tarafından koordine edilen ve 3 - 8 Eylül 2018 tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak olan “Yabancı Dil Öğretmen Adayları için Araştırma Becerilerini Geliştirme Kursu” başlıklı etkinlik, konaklamalı olarak gerçekleştirilecektir. Etkinlik boyunca Dokuz Eylül, Çanakkale 18 Mart, Selçuk, Hacettepe ve Yıldız Teknik Üniversitelerinden akademisyenler ders vereceklerdir. Üniversitemiz Eğitim Bilimleri Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümünde görev yapan öğretim elemanları da ders verme etkinliklerinin yanı sıra organizasyon işlerini de yürüteceklerdir.
Medeniyet Haberleri 33
Medeniyet Haberleri
Avrupa Kadın Cinayetleri Gözlemevi (EOF) Kurduk
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Kliniğimiz Yeterlik Belgesini Aldı
8 Ocak 2018’de kurulan Avrupa Kadın Cinayetleri Gözlemevi’nin (European Observatory on Femicide-EOF) lansmanı 1 Mart 2018’de Malta Üniversitesi ev sahipliğinde resmi törenle yapıldı.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Kliniği akreditasyonu için yapılan başvuruya dayanarak yapılan değerlendirme sonucunda ‘’Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanlık Eğitimi Yeterlilik Belgesi’’ almaya hak kazanmıştır.
M
alta Devlet Başkanı Marie Louise Coleiro Preca, açılış konuşmasını yaptı: “Avrupa Kadın Cinayetleri Gözlemevi, ülkemizdeki tüm kadınların menfaati için, Avrupa Birliği genelinde etkili bir şekilde bilgi toplama ve toplama için çok gerekli bir fırsat yaratacaktır. Aynı zamanda, evrensel insan haklarına olan ortak taahhüdümüz hakkında güçlü bir mesaj gönderecektir. Kadına karşı bu ciddi suçun ülkelerimizde devam etmesine izin veremeyiz. Cesur olmalıyız. Kadın Cinayeti kelimesini kullanmalıyız ve toplumdaki bu felaketin temel nedenlerini keşfetmeliyiz. Ülkelerimizde politikaları ve eylemleri etkili bir şekilde bilgilendirmek ve etkilemek için devam eden bir değerlendirme süreci yoluyla cinsiyete dayalı şiddeti izlemeliyiz. Yasalarımızın tüm gücü ile kadınların ve kız çocuklarının korunmasını sağlamak için adımlar atmamız gerekmektedir. Bütün durumlarda kadınların görünürlüğüne öncelik vermeliyiz ve karşılaştıkları gerçek zorluklara cevap vermeliyiz. Her şeyden önce, kadınlara yönelik şiddeti kınamak ya da sürdürmek için tutum, inanç ve davranışlarda bir dönüşüm sağlamak
B önem taşıyor. Hiçbir kadın sadece kadın olduğu için hayatında korkuyla yaşamamalı.” Avrupa Konseyi’nden Johanna Nelles, Avrupa Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü’nden Blandine Mollard ve Birleşik Krallık Kadın Cinayeti Sayımı Enstitüsü Karen Ingala Smith kadın cinayetini önleme alanında yaptıkları çalışmaları tartıştılar ve izleyicilerin sorularını yanıtladılar. Panelin ardından konuklara küçük bir resepsiyon verildi.
2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü
2
Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü Paneli etkinliği 2 Nisan Pazartesi günü 10:00-16:00 saatleri arasında Eyüp Sultan Kültür ve Sanat Merkezinde gerçekleştirildi. Üniversitemiz Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Hocalarımızdan ve Otizm Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Yeşim Güleç Aslan’ın konuşmacı olarak katıldığı ve birçok farklı konuşmacının yer aldığı etkinlik yoğun ilgi gördü.
Medeniyet Bülteni • 2018 34
u belge 28.06.2018 tarihinde yapılan törenle İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Fahri OVALI, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa TAŞDEMİR, Başhekim Prof. Dr. Gürhan BAŞ, Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muhammet TEKİN ve Öğretim üyeleri Prof. Dr. M Tayyar KALCIOĞLU, Prof. Dr. Gül Acar, Prof. Dr. Lokman UZUN , Prof. Dr. Mehmet Akif KILIÇ ve Dr. Öğr. Üyesi Fatih Mehmet HANEGE ve klinik hekimlerine, Türk Kulak Burun Boğaz ve baş Boyun Cerrahisi Dernek Başkanı Prof. Dr. Özgür YİĞİT, Yeterli-
lik Kurulu Akreditasyon Komisyon Başkanı Prof.Dr. İrfan KAYGUSUZ ve Yeterlilik Kurulu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol KELEŞ tarafından takdim edilmiştir. İstanbul Medeniyet Üniversitesi KBB-BBC AD’ye bundan sonraki çalışmalarında başarılar dileriz.
Shiro Ikegawa‘dan Üniversitemize Ziyaret RIKEN (Japonya) Center for Integrative Medical Sciences (IMS) ‘da Kemik ve Eklem Hastalıkları Laboratuvarı Yöneticisi olarak görev yapan Prof. Dr. Shiro Ikegawa, Üniversitemize “Genetik İskelet Sistemi Hastalıklarının Büyük Ölçekli Genom Çalışması” başlıklı Tübitak Türk-Japon İkili İşbirliği Projesi kapsamında bir ziyaret gerçekleştirdi.
2
9 Haziran 2018 Cuma günü gerçekleştirilen ziyarette misafirimizi Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Fahri Ovalı makamında ağırladı. Dr. Shiro Ikegawa’ya Dahili Tıp Bilimleri’nden Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İbrahim Akalın Hocamız ve 2 tıp fakültesi öğrencimiz eşlik ederken, görüşmede yapılacak yeni çalışmalarda gerçekleştirilebilecek olan karşılıklı işbirlikleri konuşuldu.
Medeniyet Haberleri 35
Medeniyet Haberleri
MEMKON Projesi Tamamlandı
Üsküdar Çocuk Üniversitemizin 2018-2019 Akademik Yılı Açılışı
Üniversitemiz Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erkan Şahinkaya’nın araştırmacı olduğu, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün sahibi olduğu ‘Atıksu Geri Kazanımında Membran Uygulamaları için Konsantre Akım Yönetim Modeli ve Mevzuat Uygulama Metodolojisi Geliştirilmesi (MEMKON) Projesi’ tamamlanmıştır.
Üsküdar Çocuk Üniversitesi’nin 20182019 eğitim-öğretim yılının açılış töreni Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek ile öğrenciler, aileler ve eğitmenlerin katılımıyla gerçekleşti.
M
EMKON projesi; Gebze Teknik Üniversitesi (yürütücü kurum), İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi ortaklığında yürütülmüştür. Proje ile atıksu geri kazanımında yaygın olarak kullanılmaya başlanan membran teknolojilerinden kaynaklanan konsantre akımlarının ekonomik bir biçimde bertarafı/arıtımı ve yönetimine ilişkin ülkemize özgü uygulanabilir bir model oluşturulmuş, ulusal mevzuatın ve kurumsal kapasitenin bu doğrultuda geliştirilmesi hedeflenmiştir. Elde edilen sonuçlar 12.07.2018 tarihinde Ankara’da düzenlenen bir çalıştay ile duyurulmuş ve bir el kitabı hazırlanarak paylaşılmıştır.
B
TUBITAK UAVTURKEY 2018 Yarışmasında Finale Doğru Danışmanlığını Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi hocalarımızdan Dr. Öğr. Üyesi Haluk Bayram ve takım kaptanlığını Suat Bozkurt’un yaptığı Üniversitemiz Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği öğrencilerinden oluşan TEAM-IMU takımı, TUBITAK UAVTURKEY 2018 yarışmasında ilk aşamayı başarı ile tamamladı.
T
akım, tasarladıkları insansız hava aracının üretiminde son aşamaya geldi. TEAM-IMU takımımız sistem, üzerinde bulunan bilgisayar sayesinde, herhangi bir dış müdahale olmadan kalkış, iniş ve verilen görevleri otonom olarak yerine getirebilecek bir sistem tasarladı.
ağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen açılış töreninde bir konuşma gerçekleştiren Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, “Sizler hem okullarınızda hem de Üsküdar Çocuk Üniversitemizde en üst düzey öğretim ve eğitim alıyorsunuz. Özlenen istikbale bizi götürecek olan kadrolar, işte sizin gibi çağdaş bilgi ve tecrübe birikimine en üst düzeyde sahip olan ama aynı zamanda milletimizin öz değerleri ve manevi kodları ile bezenmiş genç neslin içinden çıkacaktır. İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak, ülkemiz ve dünya için örnek teşkil eden böyle mükemmel bir projeye destek vermekten mutluyuz, gururluyuz. Üsküdar Çocuk Üniversitesine emek veren gerek Belediyemiz mensuplarına, gerekse Üniversitemiz hocalarına yürekten tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen yaptığı konuşmada, “Çok önemli, çok özgün bir projenin, bir üniversitenin, bir okulun açılış merasimindeyiz. Bizim okulumuz olduğu için demiyorum bunu ama bence bizim bu üniversitemizin Türkiye’deki diğer üniversitelerden aşağı kalır bir yanı yok. Bize göre daha özel ve inşallah o bildiğimiz üniversitelerin öğrencileri, oraların potansiyeli işte buralardan geçen yavrularımızla buluşacaktır. Bu vesile ile bizlere 7 yıldır güvendiğiniz için bu yavrularınızı, evlatlarını bizlere güvenerek bu güzel üniversitemize, bu güzel yuvamıza teslim ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Gerçekten de bu üniversitemiz, bu projemiz bir sosyal projedir, bir kültür projesidir, bir eğitim projesidir. İlk bakıldığında belediyelerin bu işle ne alakası vardır diye sorabilirsiniz ama Üsküdar Belediyesi olarak eğitime, çocuklarımıza gençlerimize bakış açımızı en iyi sizler biliyorsunuz. Şahsen belediye başkanı olarak ekibimiz ile birlikte rektörümüzün başkanlığındaki üniversitemize, bu çocuklarımıza, bu gençlerimize yönelik yaptığımız çalışmalar bizim için çok önemli” dedi. Konuşmaların ardından Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman ile Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve Üsküdar Belediyesi’nin iş birliği ile Üsküdar Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü’ne bağlı olarak tesis edilen Üsküdar Çocuk Üniversitesinin yönetimine ve faaliyetlerine ilişkin usulü ve esasları düzenleyen çalışma protokolüne imzalarını attılar. Tören Üsküdar Belediyesi’nce Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’a ve Üsküdar Çocuk Üniversitesi Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Alacacı Hocamıza verilen hediyelerin takdimi ile son buldu.
Medeniyet Bülteni • 2018 36
Medeniyet Haberleri 37
Medeniyet Haberleri
Somaliland’da İlk Kez Açılan Uzmanlık Eğitim Programında Üniversitemiz İmzası 2017 yılının Aralık ayında, Somaliland’ın başkenti Hargeisa’da bulunan Hargeisa Üniversitesi ve Frantz Fanon Üniversitesi ile Üniversitemiz arasında imzalanan işbirliği anlaşması çerçevesinde, ülkede başlatılmasına karar verilen ve ilk etapta çocuk sağlığı ve hastalıkları, genel cerrahi, kardiyoloji ve kadın hastalıkları ve doğum anabilim dallarında açılacak uzmanlık programının ilk ayağı gerçekleştirildi.
Bu alanda; nitelikli, çağdaş bilgilerle donanmış Diş Hekimlerinin yetişmesi için Orhanlı Kampüsümüzde modern teknolojilerle tasarlanan Diş Hekimliği Merkezimiz 2018-2019 eğitim-öğretim yılında hizmete girdi.
Ü
Medeniyet Bülteni • 2018 38
B
u yıl faaliyete giren Diş Hekimliği Fakültemiz yüzde yüz kontenjan doluluk oranıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ni bir kez daha “tercih edilen” üniversite olarak tescilledi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi; Diş Hekimliğinin gerek akademik gerek profesyonel olarak en çok ihtiyaç duyulduğu alanlardan biri olduğu bilinciyle bu sene Diş Hekimliği Fakültesinin kapılarını öğrencilere açtı.
Gelenekten geleceğe uzanan bilim köprüsünde yürümeyi şiar edinen üniversitemiz; tıp alanında yeni beyaz önlüklü mezunlarını ülkemizin ve milletimizin hizmetine sunmak üzere Diş Hekimliği Fakültemizde akademik ve idari kadrosuyla göreve başladı.
niversitemiz öğretim üyelerinden Rektör Yardımıcımız Prof. Dr. Fahri Ovalı, Prof. Dr. Orhan Alimoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi M. Adem Tatlısu’dan oluşan ekip 24 Eylül 2018 – 30 eylül 2018 tarihleri arasında Somaliland’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret esnasında Hargeisa ve Frantz Fanon Üniversitelerinin rektörleri ile gerçekleştirilecek süreçler hakkında görüş alışverişi yapıldıktan sonra, halen ilgili kliniklerde çalışmakta olan ve asistan olmaya hak kazanan hekimlere yönelik ilk eğitim programları başlatıldı. Bir hafta boyunca teorik derslerin yanı sıra hasta başı pratik eğitimleri de yapılırken, kadın hastalıkları ve doğum eğitimi de Skype üzerinde canlı bağlantılar ile gerçekleştirildi. Bu süre zarfında hastanelerin ve asistanların mevcut durumları değerlendirilip, öncelikler belirlendi. Üniversitemizden 6 ayda bir gidecek ekiplerin yerinde yapacağı eğitimlerin yanı sıra bazı teorik eğitimlerin uzaktan eğitim metoduyla yapılması, ayrıca her asistanın da yılda en az 2 ay süreyle üniversitemiz hastanesinde eğitim almasının kararlaştırıldığı ziyarette ayrıca yine uzaktan eğitim metoduyla makale saatleri, vaka tartışmaları ve 6 aylık periyodlarla asistan sınavlarının yapılması üzerinde anlaşıldı. Şimdilik toplam 25 asistanın yer aldığı programın 3 yıl sürmesi ve bu süre sonunda başarılı olanların
Diş Hekimliği Fakültemiz Eğitim ve Öğretime Başladı
Fakültemizde; 67 öğrencimiz lisans eğitimlerini sürdürürken, Profesör, Doçent, Doktor Öğretim Üyesi ve uzmanlardan oluşan 10 akademik personelimiz ve beş idari personel bulunuyor. İstanbul Medeniyet Üniversitesi; ismiyle müsemma olarak insanlığın, milletimizin ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verecek yeni nesiller yetiştirmeye devam ediyor.
uzmanlık diplomalarının verilmesi planlanıyor. Tüm Afrika kıtasına ve dünyaya örnek olabilecek böyle bir projenin üniversitemiz tarafından yürütülmesinin önemli olduğunu söyleyen Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Fahri Ovalı projenin üniversitemizin geldiği noktayı göstermesi açısından dikkat çekici bir gösterge olduğunu söyledi. Somali’nin kuzeyinde bağımsız bir ülke olan Somaliland, dünyadaki az gelişmiş ülkelerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler tarafından henüz tanınmayan ülkede kişi başına düşen milli gelir 300 dolar civarındayken, her dalda uzman doktor ihtiyacı bulunan yaklaşık 5 milyon nüfuslu ülkedeki toplam uzman doktor sayısı sadece 17. Medeniyet Haberleri 39
Medeniyet Haberleri
GELECEK ÜNİVERSİTEMİZ TEKNOPARKINDA ŞEKİLLENECEK Üniversitemiz Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknopark) Kararı Resmi Gazetede Yayımlandı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 6/2/2018 tarihli ve 583 sayılı yazısı üzerine, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesine göre Bakanlar Kurulunca 19/02/2018 tarihli ve 2018/11419 Sayılı Karar alınmış olup, Üniversitemizde kurulması planlanan Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknopark) Kararı Resmi Gazete’nin 24 Mart 2018 Tarihli ve 30370 Sayılı nüshasında yayımlandı.
Teknoparkımız İçin Başvurular Başladı • 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunun sağladığı destek ve muafiyetlerden faydalanmak amacıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi içinde yer almak isteyen girişimciler/şirketler bilgi almak için müracaat edebiliyorlar.
• Proje başvurularının tamamı 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve Uygulama Yönetmeliğinin 14/g maddesi uyarınca Proje Değerlendirme Komisyonunun onayına sunulacaktır.
İMÜ Teknopark’da Şirket Kurma ve Hakem Olma Kriterleri Hakkında Bilgilendirme Toplantısı Gerçekleşti İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknopark’da yürütülecek faaliyet ve uygulamalara ilişkin 13 Eylül 2018’de gerçekleşen bilgilendirme amaçlı toplantıya üniversitemizin farklı fakülte ve birimlerinden akademik ve idari personelimiz katıldı.
Teknopark Yönetim Kurulu Başk. Yrd.
Dr. Öğr. Üy. Hasan Hüseyin Mutlu
Teknopark kavramıyla ülkemiz 1980 yılında tanışmıştır. Teknoparklar, küresel “ bilgi ekonomisinin “ yenilikçiliği ve teknolojinin gelişimini ve ticarileşmesini teşvik eden en önemli altyapısının unsurlarıdır. Ülkemizde teknoparklarda çalışan şirketlerin çoğu yazılım ve iletişim sektörlerinde faaliyet göstermektedir. İstanbul Medeniyet Üniversitesi olarak bu alanlara yanında ülkemizin dışa bağımlılığı azaltmak için sağlık ve biyomedikal alanlarında Ar-Ge faaliyetlerini desteklemeyi hedeflemektedir.
Teknopark Yönetici Şirket Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet CİHAN açılış ve selamlama konuşmasını yaptı.
Teknopark Yönetim Kurulu Üyesi
Prof. Dr. Hasan GÜÇLÜ
İMÜ Teknopark’ın fikirlerin ve yenilikçiğin geliştirilmesinde önemli bir araç olarak düşünüyoruz. Bölgenin teknolojik ve bilimsel geleceğinde itici bir güç olmasını planlıyoruz. Firma ve akademisyenlere tek tavsiyem “gelin konuşalım”.
Medeniyet Bülteni • 2018 40
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi/Teknopark hakkında genel bilgileri vermek üzere Üniversitemiz Genel Sekreter Yardımcısı Salih BİLGİN, Teknopark firma, personel, Sektör Soft Kurumsal İlişkiler Yöneticisi Ömür TOMBUL, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknopark Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Hasan GÜÇLÜ ve Dr. Öğretim Üyesi Hasan Hüseyin MUTLU konuşma yaptılar.
Medeniyet Haberleri 41
Medeniyet Haberleri
İSMAM Etkinlikleri: İstanbul Medeniyet Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi 2015 yılında birbirinden farklı konu ve konuklarla yeni ufuklar açmayı sürdürdü. İktisat, Tarih, Felsefe, Uluslararası İlişkiler Tarihi, Filoloji ve Edebiyat gibi alanlarda yapılan çalışmalarla ilk altın yılımızı dolu dolu geçirdik.
Üniversitemizde Diş Hekimliği Fakültesi Kuruldu
MEDENİYET’TE DÖRT ALTIN YIL Medeniyet Üniversitesi, kurulduğu 2010 yılından bu yana “yeni nesil devlet üniversitesi” şiarıyla Türkiye’deki akademik eğitime yani bir soluk getirdi. İnteraktif eğitim, kurum ve öğrenci arasındaki geniş iletişim köprüleri ve dünyaya entegrasyonuyla Medeniyet,“tercih edilen” bir üniversite haline geldi. Peki, 2000 yılından sonra kurulan üniversiteler sırasında, Medeniyet Üniversitesini ilk beşin içine çıkaran adımlar hangileriydi? Bu başarı yolcululuğunun son dört senesindeki önemli gelişmeleri derlemek istedik. Medeniyetin dört altın yılını kurumsal hafıza oluşturması açısından sizlerle paylaşıyoruz.
2015 Yerleşkelerimiz Büyüyor Üniversitemiz, yerleşkesi, fakülte ve bölümleriyle olduğu kadar; akademik niteliğiyle de büyümeyi sürdürdü. 2015 yılında altın bir adım atıldı ve 27 Ağustos’ta Diş Hekimliği Fakültemiz kuruldu.
Medeniyet Bülteni • 2018 42
Yüzü Dünyaya Dönük Üniversite; Medeniyet Üniversitemiz, dünya ile entegrasyon ve öğrenci değişim programları konusunda 2015 yılında yoğun çalışmalar gerçekleştirdi. Erasmus’un yanı sıra Mevlana Değişim Programını da kullandık. Uluslararası bir üniversite olma gayemiz çerçevesinde şevkle çalışmaya devam ediyoruz.
Tıp Hukuku Kongresi Yapıldı
Üniversitemiz, yerleşkesi, fakülte ve bölümleriyle olduğu kadar; akademik niteliğiyle de büyümeyi sürdürdü. 2015 yılında altın bir adım atıldı ve 27 Ağustos’ta Diş Hekimliği Fakültemiz kuruldu.
Medeniyet demek vizyon demektir. Medeniyet, hedef ve hedefe giden yolda izlenen akılcıl yol demektir. İşte bu anlayışla Türkiye’nin ilk Tıp Hukuku Enstitüsünü kurma amacıyla birçok üniversitenin de katılım sağladığı Tıp Hukuku Kongresinin üçüncüsünü düzenledik. Türkiye’de ilk Tıp Hukuku Yüksek Lisans bölümünü açan üniversite olarak yolumuza emin şekilde devam ediyoruz.
Hastanemiz Yenileniyor İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanemizin, yeni çehresiyle insanımıza sağlık hizmeti sunması için işe koyulduk. Günün ihtiyaç duyduğu son teknolojiyle donatılacak olan hastanemiz kapıları hem hastalarımıza hem de yeni doktor adayı öğrencilerimize açık olacak.
Medeniyet Haberleri 43
Medeniyet Haberleri
15 Temmuz Sempozyumu Tarihimizin en önemli direnişlerinden biri olan 15 Temmuz Milli Şahlanışını Üsküdar Belediyesi işbirliğiyle; yurtiçi ve yurtdışından gelen katılımcılarla konuştuk. Milletimizin karakteri olan koşulsuz egemenlik ve bağımsızlık ruhumuzun kodlarını hem ulusla hem de uluslararası temaslarla ifade ettik.
İMÜ Mezunları ve Mensupları Derneği Kuruldu İstanbul Medeniyet Üniversitesi mezun ve mensupları; üniversitemiz ile olan aidiyet bağını güçlendirecek bir adım attılar. Mezun ve mensuplar arasında sağlıklı iletişim kanalları kurmak, yardımlaşma, dayanışma ve tecrübe paylaşımında bulunmak üzere İstanbul Medeniyet Üniversitesi Mezunları ve Mensupları derneği kuruldu. Dernek üyeleri Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ı ziyaret etti. Mezunlarımızın üniversite ve öğrenciler ile ilişkilerini artırmayı, geliştirmeyi amaçlayan İMÜMDER’in kurulmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektörümüz Prof. Dr. Karaman, Sivil Toplum Kuruluşlarını (STK) ve STK’lar ile ortak projeler yapmayı çok önemsediğini belirterek İMÜMDER Yönetim Kurulu Üyelerine başarılar diledi.
2016 İkinci Türk-Arap Yükseköğretim Kongresi Üniversitemiz ile Arap Üniversiteler Birliği ortaklığıyla gerçekleştirdiğimiz kongremize Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan teşrif etti. 550 katılımcının bulunduğu kongremizde 19 ülkeden 190 kurum yer aldı. Sunulan 46 tebliğin yanı sıra 86 mutabakat anlaşması imzalandı.
Spor ve Sağlı Yaşam Alanlarımız Genişliyor Üniversitemizin Güney Yerleşkesine Spor Toto Başkanlığımızın katkılarıyla yeni açık hava spor sahaları kazandırdık. Halı Saha, Tenis Kortu, Basketbol ve VoleybolSahalarının yanı sıra tribünler ve yürüyüş parkurlarıyla şimdi daha sağlıklı günler için haydi spor yapmaya!
Merkezi Derslik Binamızı Tamamlayarak Hizmete Açtık
Merkez Laboratuvarımızın Temeli Atıldı Temel tıp bilimlerinin yanı sıra fen ve mühendislik alanlarının da araştırma ve çalışmalar yapabileceği Merkez Laboratuvarımızın temelini; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın katılımıyla attık. Türkiye’nin ilk tütün analiz laboratuvarının da yer alacağı bu merkezimiz bu sayede de ekonomimize katma değer sağlayacak.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi fiziki gelişimini sürdürüyor. Bu çerçevede Kuzey Yerleşkemizde bulunan Merkezi Derslik binamızı akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin kullanımına sunduk. Birçok fakülte ve bölümün ders işleyip sınav yapabildiği merkezi dersliğimizin nice başarılara vesile olmasını umuyoruz. 6 bin metrekare alana kurulu olan merkezi derslik binamız 6 katlı olup 200 kişilik amfiye, 10 adet dersliğe 12 adet açık ofis, araştırma ve teknoloji laboratuvarlarına ve sosyal imkanlara sahiptir.
Birinci Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi Üniversitemizde Yapıldı 2016 yılında ilk kez üniversitemizde Ulusal Tıp Öğrenci Kongresini gerçekleştirdik. 41 farklı üniversiteden öğrencileri bir araya getiren bu öncü organizasyona Rektörümüz Sayın M. İhsan Karaman onursal başkanlık yaptı. Medeniyet Bülteni • 2018 44
Medeniyet Haberleri 45
Medeniyet Haberleri
Uluslararası Afrika Sağlık Kongresini Gerçekleştirdik Sağlık Bakanlığımız, Dünya Müslüman Tıp Birlikleri Federasyonu, Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı İşbirliğiyle Üniversitemizin de katkı sunduğu Afrika Sağlık Kongresini başarıyla tamamladık. Gala Yemeğine Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrif ettiği Sağlık Kongresinde gerçekleşen 22 oturumda 127 konuşmacı söz aldı.
Yabancı Üniversitelerle İşbirliklerimiz 2017 yılı içinde; Uluslararası SarayBosna, Ahmet Yesevi Türk-Kazak ve Uganda İslam Üniversiteleri ile akademik, kültürel ve sosyal alanlarda çeşitli işbirliği protokolleri imzaladık. Üniversitemiz dost ve kardeş coğrafyalarda, akademik temaslarla ülkemizin bayrağını dalgalandırmaya devam ediyor.
Orhanlı ve Cevizli Yerleşkelerimiz Eğitim-Öğretime Açıldı Tuzla ve Kartal’da üniversitemizin akademik organları hizmet vermeye başladı. Bir çok fakülte ve bölümün yer aldığı yerleşkelerimizde öğrencilerimiz Medeniyetli olmanın keyfini sürerek eğitimlerine devam ediyorlar.
2017 Üniversitemizde İlk Mezuniyet Coşkusu
Sosyopark Öğrencilerimizle Buluştu
2017 yılı bizim için çok özeldi. İlk mezunlarımızı vermenin büyük mutluluğunu yaşadık. 450 kadar öğrencimiz Rektörümüzün katıldığı programla keplerini attılar. Mezun öğrencilerimize yeni çizecekleri yolda başarılar diliyoruz.
Üniversiteler, Kamu, STK’lar ve özel sektör işbirliğiyle oluşan Sosyoparklardan biri üniversitemiz bünyesinde kuruldu. Öğrencilerimizle gerçekleştirilen buluşmada ise hazırlanan sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olmak isteyen öğrencilerimize ulaşıldı. Fikir ve görüş değerlendirmeleri yapıldı. Medeniyet Üniversitesi hayatının her alanında öğrencileriyle birlikte inisiyatif alarak ilerlemeye devam ediyor.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Destekleme Vakfı Kuruldu Kadim medeniyetimizin parlak istikbali için güçlü nesiller yetiştirme idealiyle var olan üniversitemiz için Destekleme Vakfı 18 Temmuz 2017’de kuruldu. Eğitim-öğretim alanında kamunun yükünü azaltmak amacıyla üniversitemize her türlü maddi ve manevi katkı-destek sağlayacak vakfın ilk toplantısı Rektörümüz Sayın M. İhsan Karaman tarafından açıldı.
Otizm Araştırma Merkezi Kuruldu Üniversitemiz, çağımızın önemli bir konusu haline gelen Otizmle alakalı bir araştırma merkezi kurdu. Bu alanda; tıp, eğitim ve psikoloji disiplinlerini birleştirmiş olan çeşitli öncü kuruluşları referans alarak hizmete giren merkezimiz ağırlıklı olarak bir erken müdahale birimi olarak hizmet ediyor.
ARK SOSYOP GULAMA
OTİZM UY
Medeniyet Bülteni • 2018 46
KEZİ
RMA MER
VE ARAŞTI
Medeniyet Haberleri 47
Medeniyet Haberleri
2018
Üniversitemiz Bünyesinde Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezi Kuruldu İstanbul Medeniyet Üniversitemiz, 2018 yılında da akademik perspektifini geliştirmeye devam etti. Diyabet hastalığının tıbbi temellerinin daha iyi anlaşılması ve hastalık gelişiminin önlenmesine yönelik bilimsel çalışmalar yürütmek amacıyla Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezimizi kurduk. Merkezimizde, ülkemizdeki diyabet tedavisinin standartlarının yükseltilmesi için Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak aile hekimleri, iç hastalıkları uzmanları ve endokrinoloji uzmanlarının diyabet alanındaki yetkinliklerinin güncelleştirilmesi hususunda bilimsel faaliyetler ve eğitimler gerçekleştirilecek.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi Açıldı
Prof. Dr. Mustafa KANAT Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezimizin ilk müdürü oldu.
İnsan Hakları Merkezimiz Kapılarını Açtı
Üniversitemizde bu yıl faaliyete giren Diş Hekimliği Fakültemiz yüzde yüz kontenjan doluluk oranıyla İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ni bir kez daha “tercih edilen” üniversite olarak tescilledi. İstanbul Medeniyet Üniversitesi; Diş Hekimliğinin gerek akademik gerek profesyonel olarak en çok ihtiyaç duyulduğu alanlardan biri olduğu bilinciyle bu sene Diş Hekimliği Fakültesinin kapılarını öğrencilere açtı. Şimdi de bu güzel gelişmelere bir önemli ilerleme daha ekliyor, Ağız ve Diş Sağlığı Hastanemizin açıldığını sizlerle paylaşıyoruz. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın katılımıyla gerçekleşen açılışımızda Rektörümüz Prof. Dr. Sayın İhsan Karaman bir açılış konuşması yaptı. Ardında Sağlık Bakanımızın konuşmalarıyla devam eden program modern ekipmanlarla donatılmış hastanemizin gezilmesiyle son buldu.
Medeniyet Üniversitesi, merkeze insanı alan akademik yapısıyla günümüzün önemli meselelerinden biri olan “insan hakları” konusunda bilimsel araştırmalar ve eğitimlerin yapılacağı İnsan Hakları Merkezi’ni bünyesinde kurdu. Alanında uzman akademisyenlerle desteklenen bu önemli merkezimizin, önümüzdeki senelerde önemli işlerin altına imza atacağına can-ı gönülden inanıyoruz.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknopark’ı Kuruldu
Medeniyet Kütüphanesi Bir Milyon Mücelled Kitapla İlim Dünyasını Aydınlatacak Kitab’a inanan medeniyetimizin ışığı İstanbul’da yükselmeye devam etsin diye üniversitemiz tam bir milyon mücelled kitabın yer aldığı önemli bir eseri ülkemizin hizmetine sunuyor. Ziraat Bankası’yla imzaladığımız işbirliği protokol ile ilim ve irfan kapısı olacak bu güzel projenin temeli sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla atılacak. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Ziraat Bankası Kütüphanesi sahip olduğu 28.000,00 m²’lik kapalı alanıyla ülkemizin en büyük kütüphanelerinden birisi olacak. Tüm kontrolleri ve süreç yönetimi Üniversitemiz Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı tarafından yürütülecek olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Ziraat Bankası Kütüphanesi
Medeniyet Bülteni • 2018 48
tamamlanmasının ardından 11.255,61 m²’lik kitaplık ve okuma salonu kapalı alanı, 350 şer m²’lik 12 adet ofisi, seminer ve toplantı odaları, kafeterya gibi sosyal alanları, açık ve kapalı otopark alanları ile hizmet verecek.
Üniversitemizde kurulması planlanan Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Teknopark) Kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Medeniyet Teknopark’ın kuruluş amacı; üniversitemiz ile üretim sektörlerinin işbirliğini sağlayarak, teknolojik bilgi üretmek, yenilik geliştirmek, kalite, verimlilik ve maliyet unsurlarında iyileştirmeler sağlamak, bilgiyi ticarileştirmek, girişimciliği desteklemek, teknolojiyi yaygınlaştırmak, araştırmacılara ve vasıflı kişilere iş imkânı sağlamak, uluslararası işbirliklerini hızlandıracak teknolojik alt yapıyı sağlamak olacaktır. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Teknopark’ı; Sağlık Bilimleri, Enerji, Denizcilik, İleri Elektronik Endüstriyel Yazılım, Savunma Sanayii, İleri Malzemeler, Havacılık ve Uzay gibi disiplinleri öncelikli alan olarak belirledi. Teknoparkın bu alanlardaki ileri teknolojilerin geliştirilmesi ve bu sayede katma değerli ürünlerin ortaya çıkarılması önemli hedeflerinden biridir. Teknopark bünyesinde gelecek 5 yılın sonunda en az 200 firmanın yer almasını bekliyoruz.
YÖK’ten Üniversitemize Topluma Hizmet Ödülü Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Akademik Yılı Açılış Töreni’nde düzenlenen ödül töreninde, üniversitemiz YÖK tarafından Topluma Hizmet Ödülüne layık görüldü. Bu önemli başarı; Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi bünyesinde yürütücülüğünü Doç. Dr. Rahmet SAVAŞ’ın, Danışmanlığı’nı Prof. Dr. Emine CAN’ın yaptığı “Sosyo-Ekonomik Düzeyi Düşük Ailelerin Özel Yetenekli Çocuklarının Bilim Ve Zeka Oyunları Yöntemi İle Erken Yaşta Tespiti” konulu Bilim ve Zeka isimli ile geldi. Ödülü Üniversitemiz adına Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı. Verilen ödülle ilgili görüşlerini aldığımız Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman şunları söyledi: “Üniversitemizin temel ilke ve hedeflerinden biri de toplumsal fayda odaklı çıktılar üretmektir. İşte bu proje, hem de ülkemizde ihmal edilen bir alanda, tam da bu hedefe yönelik çok güzel bir örnek oluşturmuştur. Projeyi yürüten Doç. Dr. Rahmet Savaş Hocamıza, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültemize; destekleyen İSTKA’ya, üniversitemizi kurumsal olarak ödüle layık gören YÖK yetkililerine ve ödülü üniversitemiz adına bize takdim eden Sayın Cumhurbaşkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. İstanbul Medeniyet Üniversitesi benzer projelerle topluma hizmet alanında öncü faaliyetlerini sürdürecektir.”
Medeniyet Haberleri 49
Başarılar
Hocamıza Marie Sklodowska-Curie Başarı Sertifikası
İ
stanbul Medeniyet Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği öğretim üyelerimizden Doç. Dr. Murat Kazancı, Avrupa Bilim Komisyonu tarafından Marie Sklodowska-Curie başarı sertifikası ile ödüllendirildi. Marie Curie başarı sertifikası, Doç. Dr. Murat Kazancı’nın 2013 yılında almış olduğu Marie Curie Cofund burs ve projesini başarı ile tamamlaması sebebiyle 19 Ocak 2018 tarihinde kendisine takdim edildi. Doç. Dr. Murat Kazancı aynı zamanda Avrupa Birliği bilim komisyonunda Danışman ve Uzman olarak görev almaktadır.
T
Doç. Dr. Murat Kazancı
Tıbbi Genetik Anabilim Dalımız TÜBİTAK Türk-Japon Ortak Projesinde Yer Alacak
T
ÜBİTAK ile Japon Bilimi Destekleme Kurumu (JSPS) arasındaki Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Protokolü çerçevesinde, 2017 yılında açılan 2544-TÜBİTAK- JSPS Ortak Proje Çağrısı sonuçlandı. Tıp Fakültemiz, Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyemiz Doç. Dr. İbrahim Akalın’ın primer araştırmacı olarak yer aldığı uluslararası TUBİTAK projesinin yürütücülüğünü Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Nursel Elçioğlu yapacak. Proje çeşitli bilim dallarında bir dünya lideri konumunda olan, Japonya’nın en geniş ve kapsamlı araştırma organizasyonlarından RIKEN Araştırma Enstitüsü (Tokyo) ile ortak gerçekleştirilecek. Ortak Proje Çağrısı kapsamında desteklenen 2 projeden biri olmayı başaran ve “İskelet Displazileri” alanında geniş kapsamlı genom çalışmasını hedefleyen bu proje, ülkemiz açısından da bu kapsamda bir ilk niteliğinde. RİKEN Enstitüsün-
Medeniyet Bülteni • 2018 50
Ufuk 2020 Programı Projemiz Destek Almaya Hak Kazandı
den Prof. Dr. Shiro Ikegawa ile ortak yürütülecek olan projede Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyemiz Doç. Dr. İbrahim Akalın’ın geliştirdiği “Proje Makinesi” öğrencilerinden iki Tıp Fakültesi öğrencimize de bursiyer araştırmacı olarak yer verildi. Projede yer alan öğretim üyemizi, öğrencilerimizi ve diğer araştırmacıları tebrik eder, başarılar dileriz.
ıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı’ndan öğretim üyemiz Prof. Dr. Hasan Güçlü’nün “MIDIDP: Modeling Infectious Diseases in Dynamic Populations with Relocation and Refugeeism” (Sığınmacı ve Mülteci Problemi Olan Dinamik Toplumlarda Bulaşıcı Hastalıkların Modellenmesi) isimli projesi Avrupa Birliği Ufuk 2020 Programı Marie Sklodowska Curie Bireysel Burslar kapsamında desteklenmeye uygun görüldü. Üniversitemizin Ufuk 2020 Programı kapsamında desteklenecek ilk projesi olan bu proje kapsamında Prof. Dr. Hasan Güçlü, Üniversitemiz Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Işıl Maral ile birlikte demografi ve göç verilerini kullanarak bilgisayar ortamında ülke-
mizin ve Avrupa ülkelerinin sanal modellerini oluşturacak; bu popülasyonlar üzerinde grip ve kızamık gibi bulaşıcı hastalıkların simülasyonlarını gerçekleştirecek. Proje ekibi ayrıca mültecilerin veya göç ederek yer değiştirmiş grupların salgınlara etkisinin yanında, yerel salgınların bu gruplar üzerine etkisini de araştıracak ve risk hesapları yapacak. Toplam bütçesi 158.000 Avro olan 2 yıllık projede öğretim üyelerimiz, Pittsburgh Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi ve Boston Northeastern Üniversitesi ile ortak çalışacaklar.
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğrencilerimizden Büyük Başarı
Ü
niversitemiz Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden oluşan Team WhyNot takımı, NASA tarafından düzenlenen CanSat model uydu yarışmasında uluslararası 98 takım arasında 22. sırayı alarak Teksas’ta düzenlenen final etabına katılıp Üniversitemizi temsil etme hakkı kazandı. Temel mühendislik bilgisini en iyi şekilde birbiriyle çalışır vaziyette kullanmaya dayanan ve bunu en iyi şekilde gerçekleştirecek katılımcılara ev sahipliği yapmayı hedefleyen CanSat Competition, Amerikan Uzay Kurumu (AAS) ile Amerikan Uçak ve Uzay Enstitüsü’ nün (AIAA) düzenlediği ve NASA’nın desteklediği geleneksel bir tasarla-yap-fırlat modeli öğrenci yarışmasıdır.
Öğrencilerimizi bu önemli başarılarından dolayı tebrik eder, gayretli çalışmalarının devamını dileriz.
Başarılar 51
Başarılar
Ortaklık, TÜBİTAK’ta Başarı Getirdi
Ü
niversitemiz ile İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında düzenlenen Eğitimde İşbirliği Protokolü kapsamında Tıp Fakültemiz Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyemiz Doç. Dr. İbrahim Akalın ve öğrencilerimizin yer aldığı proje, TÜBİTAK 49. Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında ilk basamakta seçilerek TÜBİTAK Sergisine katılmaya hak kazandı. Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi 11. sınıf öğrencisi Arife Demirci ve 9. sınıf öğrencisi Mehmet Sertaç Çeküç’ün Biyoloji öğretmenleri Sevil Aşkın ile öğretim üyemiz Doç. Dr. İbrahim Akalın’ın danışmanlığında sırasıyla; “Yüksek Ellajik Asit İçerikli Ahududu (Rubus İdaeus) Ekstraktının Nöroblastom Hücre Serilerindeki (SH-SY5Y) Apoptotik miRNA Elspresyonlarına Etkisi” ve “Horoz İbiği (Celosia Argentea) Bitkisinin Düşük Konsantrasyonlu Betalein Türevli Ekstresinin Nörob-
2000 Yılından Sonra Kurulan Üniversiteler Arasında İlk Dörtteyiz!
2 lastom (SH-SY5Y) hücrelerinde apoptotik Davranışlarının Araştırılması” başlıklı proje çalışmaları TÜBİTAK Sergisine katılacak. TÜBİTAK Proje yarışmasında üstün gayretleri ile başarı gösteren Kartal İmam Hatip Lisesi öğretmeni ile öğrencilerini, öğretim üyemizi ve Proje Makinesi ekibi Tıp Fakültemiz öğrencileri Salih Yıldırım, Nur Durcanoğlu ve Gizem Aktemur’u tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulan ve amacı, yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metotlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmak olan URAP’ın (University Ranking By Academic Performance) 2018-2019 akademik performanslarına göre hazırladığı değerlendirme raporunda Üniversitemiz farklı değerlendirme kategorilerinde kendine üst sıralarda yer buldu.
157 Üniversitenin bulunduğu “Tüm Üniversitelerin Genel Puan Tablosu” listesinde 38. olduk. 108 Üniversitenin bulunduğu “Devlet Üniversiteleri Genel Sıralaması” listesindeki yerimizi bir önceki yıla göre 4 basamak yükselterek 33.lüğe yükseldik. 74 Üniversitenin bulunduğu “Tıp Fakültesi Olan Üniversiteler Genel Sıralaması” listesinde 28. seçildik.
Yüksek Lisans Öğrencimize En İyi Bildiri Ödülü
F
en Bilimleri Enstitüsü Elektrik-Elektronik Mühendisliği Tezli Yüksek Lisans Programı öğrencimiz Fatih Çöğen, öğrenim gördüğü anabilim dalındaki öğretim üyeleriyle hazırlayıp tam metin olarak sözlü sunduğu “Code Index Modulation and Spatial Modulation: A New High Rate and Energy Efficient Scheme for MIMO systems” adlı bildiriyle IEEE tarafından düzenlenen 2018 41st International Conference on Telecommunications and Signal Processing (TSP) konferansında Telekomünikasyon alanında “En İyi Bildiri” ödülüne layık görüldü. Öğrencimizi tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.
Medeniyet Bülteni • 2018 52
Kurulduğu günden bugüne “Yeni Nesil Devlet Üniversitesi” mottosuyla idari ve akademik kadrosu, iç ve dış paydaşları ve en önemlisi öğrencileriyle birlikte büyümeye, gelişmeye ve fayda üretmeye çalışan Üniversitemizin bu yılki URAP raporundaki sıralamaları şöyle:
48 Üniversitenin bulunduğu “6000’den Az Öğrencisi Olan Üniversiteler Genel Sıralaması” listesinde 5. olduk. 86 Üniversitenin bulunduğu “2000 Yılından Sonra Kurulan Üniversiteler Genel Sıralaması” listesinde 4.yüz.
2 Fatih Çöğen
010 yılının son çeyreğinde 27 idari, 165 akademik personel ile ilk adımlarını atmaya başlayan Üniversitemiz, 2012-2013 Eğitim Öğretim yılında aldığı 205 öğrencisiyle 2 fakülte, 5 farklı bölüm ile eğitim-öğretim hayatına başladı. Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın ve ekibinin göreve geldiği 2014 yılını takiben ciddi bir ivme kazanarak her anlamda büyümeye ve gelişmeye devam eden İstanbul Medeniyet Üniversitesi, bugün 165 idari, 695 akademik personeliyle, İstanbul Anadolu yakasında konuşlanan 5 farklı kampüs binasında 10 fakülte, 41 farklı lisans ve diploma bölümü,
4 enstitüsünde 40’tan fazla doktora ve yüksek lisans programı ile ülkemize akademik anlamda yetişmiş bireyler kazandırmaya, yaptığı akademik ve ilmi çalışmalarıyla da kadim medeniyetimizin her alanına yeni değerler katmak için çalışıyor.
Başarılar 53
Sosyal Sorumluluk
SOSYOPARK Suriyeli Çocukları Unutmadı SOSYOPARK, Ümraniye Namık Kemal İmam Hatip Ortaokulunda eğitim gören Suriyeli çocukların, okuldaki uyum problemlerini gidermek için anlamlı bir adım attı. Türk-Suriyeli çocukların birbirleriyle etkileşimlerini arttırmak amacıyla Kızılay Sultanbeyli Toplum Merkezinin desteği ve İMÜ Gönüllülük Kulübünün katılımıyla yeni projesine başladı.
İ
stanbul Medeniyet Üniversitesi, kardeş coğrafyamızdan gelerek ülkemizde misafir bulunan Suriyeli çocuklarımızın eğitimine yönelik sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi.
Proje kapsamında İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğrencileri gönüllü olarak haftada 1 saat Suriyeli öğrencilerin ödevlerine yardımcı olacak ve takviye dersler yapacaklardır. Yine, Türk ve Suriyeli öğrencilerin katılacağı çeşitli faaliyetler düzenlenecek. Hep diyoruz; Medeniyet iyiliktir…
Sosyopark Gönüllüsü Öğrencilerimiz Kütüphaneler Kuruyor
M
edeniyet Üniversiteli Öğrenciler, SOSYOPARK’ın yeni gönüllülük projesi kapsamında ihtiyacı olan okullara kütüphane kurmak için kolları sıvadı.
Ü
niversitemizle Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu arasında hükümlülerin sosyal entegrasyonu ve hükümlülük süresini etkin ve faydalı kullanmaları açısından iş birliği protokolü imzalandı.
Sosyal İşbirlikleri Bölgesi Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOSYOPARK) bünyesinde, İstanbul Medeniyet Üniversitesi (İMÜ) Gönüllülük Kulübü ve Medeniyet Bilgi Topluluğunun katılımlarıyla Türkiye’nin farklı bölgelerindeki kütüphanesi olmayan ilk ve ortaokullara kütüphane kurulması amaçlanıyor. Bu gönüllülük hareketiyle öğrencilerimiz, kütüphanelerle birlikte; çocuklarımıza yeni ufuklar inşa edecekler. İlk kütüphanemizi Girişimci İşadamları Vakfı Başkanı Mehmet Koç’un destekleri ile Medeniyet Gönüllülük Topluluğu ve Bilgi Belge Topluluğu’nun ortaklığı sayesinde Nazım Üner Ortaokulu’nda açtık.
Medeniyet Bülteni • 2018 54
Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Eğitim Vereceğiz
Medeniyetli öğrenciler, iyiyi çoğaltmaya ve paylaşmaya devam ediyor. Onlarla gurur duyuyoruz.
Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile Üniversitemiz işbirliğinde Ceza İnfaz Kurumundaki istekli hükümlü ve tutuklulara yönelik olarak sosyal-kültürel ve sportif faaliyetler düzenlenecek, kurs ve etkinlikler hayata geçirilecek. Ayrıca, kurum personelinin de moral, motivasyon ve verimliliğinin arttırılması için gerekli olan işbirliği de üniversitemizce sağlanacaktır.
Sosyal Sorumluluk 55
Proje Ortaklığının Hedefleri:
Sosyal Sorumluluk
Üniversitemizden Engelli İstihdamına Destek Projesi: İş Koçluğu Uzmanlarının Yeterlilikleri için Eğitim ve Kalite Değerlendirme Araçları Tasarımı
E
- İş Koçluğu/Destekli İstihdam sağlayıcılarının bilgi, yetenek ve yetkinliklerinin tanınırlığı, geçerliliği ve akreditasyonları için bir EQAVET sistemi geliştirmek, - ECVET mesleki eğitim programı ile bağlantılı olarak öğrenme sonuçları üretmek, - Çalışmayan engelli bireyler için, istihdam öncesi hazırlıkları ele almak, - İş Koçluğu programının ulusal olarak akreditasyonunu sağlamak, - Avrupa’da 4 ülkede pilot eğitim kursu ile 140’dan fazla İş Koçu/Destekli İstihdam sağlayıcı kişiye eğitim vermek.
ngelli bireylerin çalışma yaşamına etkin katılımını sağlamak için geliştirilmiş uygulamalardan birisi olan Destekli İstihdam uygulaması, destekli istihdam uzmanı/iş koçu olarak yetiştirilmiş uzmanlar aracılığıyla, engelli danışanın iş aramaya hazırlıktan işe yerleştikten sonraki alışma ve uzmanlaşma sürecine dek alması gereken destek ve danışmanlık hizmetlerini kapsamaktadır.
Engellilere Yönelik İş Koçluğu Eğitimi Kapsamında Hocalarımızın Verdiği Eğitimler
Avrupa’da yapılan bir çalışmaya göre bazı üye ülkelerin “İş Koçluğu” kavramı ile deneyimleri bulunmasına rağmen, Türkiye ve Bulgaristan’ın işgücü piyasası ile engelli bireyler için mesleki eğitimi birleştirmede çok ilerlemediğini göstermektedir.
Modül 6: Kariyer Danışmanlığının İlkeleri - Yrd. Doç. Dr. Fidan Özbey
Modül 1: Engeli olan bir birey olmanın yarattığı kısıtlılıklar - Yrd. Doç. Dr. Emine Ayyıldız Modül 2: Danışanın temel yetkinlik gelişimini sağlama - Doç. Dr. Yeşim Güleç Aslan Modül 3: Destekli İstihdam Uzmanları İçin Pratik Araçlar - Uzm. Psk. Ar. Gör. Beliz Canlı Korkut Modül 4: Engeli olan Danışanlar için Yardımcı Teknolojiler - Yrd. Doç. Dr. Özcan Erkan Akgün Modül 5: Destekli İstihdam Kavramı - Doç. Dr. Selma Arıkan
Üniversitemizin koordinatör ortak olarak yer aldığı Erasmus+ projesi de bu eksikliği gidermeye yönelik önemli bir girişim. Avrupa Birliği ve Türkiye Ulusal Ajansı’nın desteklediği proje, Bulgaristan’dan Marie Curie Association, Slovenya’dan University Rehabilitation Institute, Portekiz’den Consultis Ltd. ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM) ile ortak olarak yürütüldü. İş Koçluğu/Destekli İstihdam sağlayıcılarının bilgi, yetenek ve yetkinliklerinin tanınırlığı, geçerliliği ve akreditasyonları için EQAVET sistemini geliştirmeyi amaçlayan proje, bir ECVET mesleki eğitim programı ile bağlantılı olarak öğrenme sonuçları üretmeyi hedefliyor. Bu öğrenme sonuçları engellilikle ilgili sorunlar ve sınırlamalar, engelli birey için yeterliliklerinin geliştirilmesine nasıl destek olunacağı, destekli istihdam (iş koçluğu) kavramı, destekli istihdam uzmanı (iş koçu) için uygulama araçları ve yöntemleri, engelli bireyler için yardımcı teknolojiler ve kariyer danışmanlığı yönergelerini kapsamaktadır.
rak rol alırken, projenin koordinasyonunu Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Selma Arıkan gerçekleştirdi. Projenin 1. Pilot Eğitimleri 17-19 Aralık tarihleri arasında Üniversitemizde düzenlendi. İş Koçluğu Uzmanları için hazırlanan eğitimlerin ikincisi de yine Üniversitemizde 26-28 Mart 2018 tarihlerinde gerçekleştirildi. Her iki eğitim de üçer gün sürdü ve sonunda katılımcılara sertifikaları takdim edildi.
Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ahmet Cihan ve Prof. Dr. Mustafa Çiçekler bu önemli projede yürütücü ola-
Proje ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.tools4SE.info adresinden ulaşabilirsiniz.
Medeniyet Bülteni • 2018 56
Projenin önemli çıktılarından biri de İngilizce ve Türkçe olarak iki dilde yayınlanan “Engelli Bireylerin Destekli İstihdamı” kitabı oldu.
İş Koçluğu eğitimlerine katılan ve başarıyla tamamlayan katılımcılar sertifikalarını Proje Yürütücüsü ve Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Cihan’ın ve hocalarımızın elinden aldı.
“İş Koçluğu Uzmanlarının Yeterlilikleri için Eğitim ve Kalite Değerlendirme Araçları Tasarımı Projesi” Avrupa Birliği Stratejik Ortak Projesinin toplantısı ve eşlenik öğrenci hareketliliği etkinliği 23 - 25 Ocak 2018 tarihleri arasında Lizbon’da gerçekleştirildi. Toplantıya Üniversitemizi temsilen Proje yürütücüsü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Cihan ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Çiçekler ile birlikte koordinatör olarak Doç. Dr. Selma Arıkan ve Uzaktan Eğitim Merkezi adına Yrd. Doç. Dr. Özcan Erkan Akgün katıldı.
Sosyal Sorumluluk 57
Sosyal Sorumluluk
Rektör Yrd. Prof. Dr. Ahmet CİHAN
Biz Kimseyi Eksik Görmeyiz Rektör Yardımcımız ve aynı zamanda “İş Koçluğu Uzmanlarının Yeterlilikleri için Eğitim ve Kalite Değerlendirme Araçları Tasarımı” Projesinin Koordinatörü olan Prof. Dr. Ahmet CİHAN hocamızla bu çok değerli projeyi konuştuk.
“
İş Koçluğu Uzmanlarının Yeterlilikleri için Eğitim ve Kalite Değerlendirme Araçları Tasarımı Projesi”nin çıktıları nelerdir?
Bu proje sayesinde dezavantajlı grupların istihdam edilmesi amacına yönelik olarak çalışan, bu sürece destek veren ve bu sürecin hedef kitlesini oluşturan kesimler, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri bir araya gelerek bu konu etrafında hem proje kapsamında önemli çalışmalar gerçekleştirdiler; hem de gelecekte yapacakları çalışmalara yönelik işbirliği ağları oluşmuş oldu. Bu bağlamda projenin çıktılarından bazıları olarak: bu işbirliği ağının oluşması, dezavantajlı (engelli) bireylere iş koçluğu yapacak uzmanları yetiştirmek üzere bir öğretim programının hazırlanması, bu programı uygulamaya yönelik öğrenme materyalleri ile birlikte bir uzaktan eğitim sistem kitinin hazırlanması, proje kapsamında hazırlanan içerikleri ve örnek uygulamaları içeren Türkçe ve İngilizce kitapların hazırlanması, konuyla ilgili uluslararası katılımlı ve geniş kapsamlı bir konferans düzenlenmiş olması örnek gösterilebilir. Bu çıktılar toplumun hangi kesimine yarar sağlamayı hedefliyor? Bu çıktılar, odak noktası dezavantajlı (engelli) bireyler olmak üzere, bu bireylerin aileleri ve asıl hedef olarak da sağlıklı, demokratik ve kapsayıcı bir toplum yapısının oluşmasına katkı sağlıyor. Kültürümüzde, yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevme, sahip olduklarının bir nimet olduğunun farkında olma ve bu nedenle kimseyi eksik görmeme gibi önemli değerlerimiz vardır. Bu nedenle dezavantajlı bireyler de toplumun doğal bir parçası olarak görülür ve istihdam edilmek, katkı almak ve topluma katkı sağlamak doğal hakları olmalıdır. Anayasamızın 42. maddesinde bu konu “Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır” şeklinde yer almaktadır. Bu proje, ele aldığı konuyla ilgili olarak anayasamız ve öz-kültürümüzün gereğinin, profesyonel bir biçimde uygulamaya geçmesini sağlamayı hedeflemektedir. İş Koçluğu ve Destekli İstihdam kavramları hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Kısaca, iş koçluğu; dezavantajlı bireylerin istihdam edilme süreçlerine rehberlik etme mesleği olarak tanımlanabilir. Bu sürecin önemli bir unsuru olan destekli istihdam ise, dezavantajlı bireylerin istihdam edilme sürecinin iş koçu rehberliğinde gerçekleştirilmesi anlamına gelmektedir. Proje neleri amaçlamaktadır?
Beçin Kalesi Kazısını Biz Yapıyoruz
M
uğla ili Milas ilçesinde bulunan tarihi Beçin Kalesi’nde 1970’li yıllardan itibaren yapılmakta olan arkeolojik kazılar, artık üniversitemiz tarafından yürütülüyor.
2012 yılında UNESCO tarafından dünya mirası geçici listesine alınan Beçin, Anadolu’da Türkler tarafından kurulan ve günümüze kadar bozulmadan gelen çok az sayıdaki şehirler arasında yer almaktadır.
Bakanlar Kurulu kararı ile Üniversitemize devredilen bu önemli kazı, Prof. Dr. Kadir Pektaş’ın başkanlığında devam ediyor.
Projemiz destekli istihdamın gerçekleştirilebilmesi için bir araya gelmesi gereken paydaşlar arasında bir ağ oluşturarak bu konuyla ilgili temel adımların atılmasını, bu süreçte görev alacak iş koçlarının yetiştirilmesine yönelik öğretim programı, materyaller, ölçme araçları ve uzaktan eğitim sistem kitinin oluşturulması ve kurulmasını, proje sürecinde elde edilen ürünlerin web sitesi üzerinden ve bir konferansla paylaşılmasını amaçlamaktadır. Proje çalışmaları kapsamında burada belirtilen bu amaçların tamamı gerçekleştirilmiştir. Proje paydaşları kimlerden oluşmaktadır? Proje yürütücülüğü ve koordinatörlüğü Üniversitemizde olan, Ulusal Ajans vesilesiyle Avrupa Birliği ERASMUS KA2 programları desteğinde gerçekleştirilen projemizin paydaşlarını Bulgaristan, Portekiz, Slovenya’dan konuyla ilgili kuruluşlar, ülkemizden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Üsküdar Belediyesi, bu belediyelere bağlı kuruluş ve işletmeler, İŞKUR, Özel Eğitim Uygulama Okulları ve sivil toplum örgütleri oluşturmaktadır. Medeniyet Bülteni • 2018 58
Röportajlar 59
Röportajlar
Prof. Dr. Kadir PEKTAŞ
Medeniyet’ten Tarihe Uzanan Yolculuk İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Profesörü Sn. Kadir Pektaş ile, Bakanlar Kurulu kararıyla Üniversitemiz adına Beçin Kalesi’nde yaptığı kazıyı, İzmir ve Denizli’de devam eden çalışmalarını ve bu keyifli tarih yolculuğunu konuştuk.
H
ocam, yeni bir akademik yıl başladı. Yoğun bir süreç sizleri ve öğrencilerinizi bekliyor. Ama sizin Akademik çalışmalarınıza eşzamanlı olarak sahada yaptığınız kazı çalışmaları da var. Sohbete neden tarihi kazılara ilgi duyduğunuzu sorarak başlayabilir miyim?
Tabii ki. Tarih ya da Sanat Tarihi alanında genelde belge üzerinde çalışmalar yapılır. Var olan belge değerlendirilir. Ama tarihi kazılar bambaşka. Sıfırdan başlayıp, tarihin izlerini buluyor, onları ortaya çıkarıyor ve belgeliyoruz. Bu yüzdendir ki kazı döneminin başladığı Mart ve Nisan aylarında benim kalp ritmim değişir. Özel olarak çalıştığım Türk-İslam dönemi ve kendi kültür kodlarımızın bu kazılarla belgelenmesi ve gelecek nesillere aktarılması bana ayrı bir heyecan veriyor. Beçin Kalesi’nde Bakanlar Kurulu kararıyla üniversitemiz adına bir kazı çalışması yapıyorsunuz. Bize başkanlığını yaptığınız bu kazı hakkında bilgi verir misiniz? Beçin Kalesi kazısının tarihi biraz eskilere dayanıyor. Esasında kazı çalışması 1974’te başladı. Ben 2010 yılında gelen davet üzere bu çalışmanın başkanlığını devraldım. O sıralar Bitlis Kalesi’nde bir çalışmam vardı. Beçin Kalesi’nin çalışma dönemimle alakalı olması beni motive etti. Beçin Kalesi kazısında hangi medeniyetlerin izine rastladınız? Kronolojik olarak eskiden günümüze doğru sıralarsak; Kalkolitik dönemden Helenistik döneme oradan Bizans, Menteşeoğulları Beyliği ve Osmanlıya uzanan geniş bir tarih yelpazesinde izlerle karşılaştık. Beçin’in atalarımızın Anadolu’ya geldikten sonraki durumu ve günümüze uzanan tarihi değerleri konuşmak gerekirse, nelerden bahsedebiliriz? Beçin Anadolu’ya Türkler yerleştikten sonra Menteşeoğulları Beyliğinin merkezi, başkenti de diyebiliriz. Osmanlı döneminde ise canlılığını korumasına rağmen merkez Milas’a kayıyor. Günümüze gelen tarihi değerlere değinmeden evvel şunu çok önemli buluyorum. Beçin’de 15. yüzyıldan sonra yerleşim yok. Yani kazılarımız sırasında en son 15. yüzyıla ulaşıyoruz. Günümüze kalan önemli eserlerden birkaç örnek vermek gerekirse: “Camii, medrese, han, hamam, tekke ve zaviye” gibi kıymetli yapılar var. Yine kazılarla evler ve çiftlik yapılarını ortaya çıkardık. Kadın takıları, sikkeler, seramikler gibi küçük buluntularda kazı esnasında ortaya çıktı.
Medeniyet Bülteni • 2018 60
Beçin Kalesi’nin kazı çalışmaları sırasında kültürel ve sosyal yaşam izleri dışında, ticari yaşamla ilgili dönem hakkında tarihi kayıtlara ulaşıldı mı? Esaseniz kazıyı devralmadan evvel 2000 yılında Türkiye’de bulunmuş en kıymetli define gün yüzüne çıktı. Tam 60.000 sikkelik bir hazine. Osmanlı’nın 16. ve 17. yüzyıl dönemlerine ait. Bir kısmı da Avrupa parası. Bu da bize ticari hayatla ilgili şunu gösteriyor: “Ege ile Avrupa arasında o dönem önemli bir ticaret ağı vardı.” Beçin dışında devam eden çalışmalarınızın da olduğunu biliyoruz, onlar hakkında konuşabilir miyiz? Elbette. Denizli İlbadı Mezarlığında devam eden bir çalışmamız var. Mezar taşlarının envanterini çıkarıyoruz.Burada da ilgin bir hadise yaşandı. Mezar taşları üzerinde çalışırken iş kazıya döndü. Kendimizi 13. Yüzyıldan itibaren izlerle karşılaşırken bulduk. 2008’de başlayan bu çalışmada şimdiye kadar 2000 sikkelik bir define, ikisi Osmanlı biri Selçuklu dönemine ait olan üç zaviye, 2 namazgah ortaya çıktı. Bu çalışamlar Osmanlı Devleti’nin 14 ve 15. Yüzyıllarına ait bölgenin kültürel ve sosyal izlerini de günümüze taşıyor. Bir bakıma Denizli’de tarihin güzel bir cilvesiyle karşılaşmış oldunuz. Kesinlikle. Bir mezarlığın çok ötesinde, bir kültür hazinesi keşfettik. Şu an bu çalışma Denizli’nin hafızası konumuna geldi. Hocam, Ege’den devam etmek istiyorum. Eskifoça’da bir çalışmanız vardı, biraz onu da konuşabilir miyiz? Eskifoça’da bir Osmanlı mezarlığında mezar taşı envanteri yapıyoruz. 1000 civarında mezar taşının okumasını tamamladık. Onları yayınlayacağız. Ardından da restorasyon yapılacak. Biraz Sanat Tarihinin popüler ve çok konuşulan meselelerine gelirsek… Osmanlı döneminden günümüze gelen önemli bir Batılı örnek var; Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet Portresi. Fatih Sultan Mehmet’in geleneklerin aksine portresini çizdirmesi konusunda neler söyleyebiliriz?
Fatih Sultan Mehmet bir dünya lideri vizyonuna sahipti. Büyük İskender’i referans aldığını biliyoruz. İtalyan Ressam Belliniye portresini yaptırdı. Ama yalnızca bununla da kalmadı. Dünya lideri vizyonuna uygun olarak, Batılılılarında kabul edeceği yaklaşımlar göstererek portresinin olduğu madalyonlar bastırdı. Bunların örnekleri günümüze kadar geliyor. Hazır popüler konulara değinmişken, Amerikalı yazar Dan Brown Da Vinci’nin şifresi kitabıyla tüm dünyada Sanat Tarihi açısından bir ilgi uyandırdı. Batı’nın Sanat Tarihi edebiyatı besledi ve tüm dünyanın okuduğu bir eser ortaya çıktı.Bizim Sanat Tarihimiz edebiyatımızı besleyecek zenginlikte olmasına rağmen bu konuda neden kısır kalıyoruz? Bizim Sanat Tarihimiz edebiyatımız besleyecek kıymetli bir derinliğe sahiptir. Örneğin; Mimar Sinan’ın Selimiye’yi yaparken Sai Mustafa Çelebiye yazdırdığı bir çok risalesi var. O risalelerde; Batı’nın Osmanlı mimarlarının asla bir Ayasofya gibi dev bir yapıyı, onun kubbelerini inşa edemeyeceği iddiasına karşı Mimar Sinan’ın Selimiye’yi inşa ettiği ifadesine rastlıyoruz. Tabii biz inancımız gereği, Oku emrine itaat ediyoruz. Ama Sanat Tarih’inin derinliklerini okuduktan sonra biraz da yazma kısmına geçersek kıymetli ürünlerin verileceğine inanıyorum. Bir akademisyen olarak birçok öğrenci yetiştiriyor ve mezun ediyorsunuz. Son yıllarda üniversite bazında gençlerin Sanat Tarihi alınında ilgisini nasıl değerlendirirsiniz? Son yıllarda gençlerin ilgi ve alakası bu konuyla alakalı oldukça iyi. Genel kanının aksine ben gençlerimizde gerileme değil iyiye gidiş olduğunu düşünüyorum. Batı’da Sanat Tarihi konusunu genellikle elit tabaka ve gelir seviyesi yüksek ailelerin çocukları çalışıyor. Biz de ise durum farklı. Ama gençlerimiz açıklarını dil öğrenerek, mesleki anlamda kendilerini geliştirip dünyayla entegrasyon sağlayarak kapatabilirler. Hocam, vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Rica ederim. Tüm öğrencilerimizi selamlıyor, hepsine başarılı ve verimli bir akademik yıl diliyorum.
Röportajlar 61
Röportajlar
Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan KARAMAN
Ülkemizin En Samimi Üniversitesiyiz
D
ünden bugüne üniversite kavramı nereden nereye geldi, kısaca özetler misiniz?
İlim anlayışının üretildiği ve yaşatıldığı merkezlerin başında eğitim kurumları gelir. Bugünkü Batı medeniyeti, Rönesans çağı üniversitelerinin birikimi üzerine inşa edilmiştir. Batıyı bugüne getiren değişim evvela eğitim kurumlarında başlamış, sonrasında hayatın bütününe yansımıştır.
Selçuklu ve Osmanlı tecrübeleri, ilim merkezlerinin millet ve devletin varlık ve bağımsızlığına imkân veren gerçek kurumlar arasında olduğunu göstermiştir. “Kılıçla kazanılanın ancak kalem ile korunabileceği” ilkesinden hareketle fethedilen topraklarda yeni ilim merkezleri kurmak ve bu yapılar için geniş vakfiyeler tanzim etmek, bu devletlerin temel yaklaşımıdır. Nizamülmülk’ün kurduğu medreseler Selçuklu Devletini ayakta tutmakla kalmamış, daha büyük ve diri olan Osmanlı Devletinin doğmasına imkân hazırlamıştır. İstanbul’un fethi ile Ali Kuşçu’nun Osmanlı topraklarına daveti niteliksel olarak aynıdır. Büyük ve tarihî bir mirâsın vârisleri olarak bu tecrübelerden istifade ile geleceğe uzanan yolda onların ayak izlerini takip etmek, bizim için ertelenmesine imkân olmayan bir sorumluluktur. Üniversite, çağımızda insanın her alanda ürettiği bilginin birliğini temsil eden bir kavram ve kurum olarak iyiyi, doğruyu ve güzeli kendine konu kılan bilimleri ve sanatları eğiten ve öğreten bir işleve sahiptir. Sağlıklı bir eğitim ve öğretim için, davranışın ve bilginin birbirini tamamladığı ilkesi bu kurumun temeli olurken manevî ve ahlâkî değerlerle olan bağlantılar da ihmal edilmemelidir. Bilgi yalnızca bir malumat olarak aktarılmamalı; yorumlanmalı, yeniden üretilmeli, teori ile pratik dengesini gözeterek yaratıcı bireyler yetiştirme amaçlanmalıdır. Üniversite, mensuplarına yerel ile evrensel olanın terkibine ilişkin sağlam ve doğru bir bakış-açısı vermeyi hedeflemelidir. Eğitim, öğretim, araştırma ve üretim fonksiyonlarının ötesinde, toplumsal fayda odaklı çıktılar ve katma değer oluşturmalıdır.
Medeniyet Bülteni • 2018 62
Üniversitemiz sizce Türkiye için ne ifade ediyor ve Türk bilim alanına yaptığı katkılar nelerdir? İstanbul Medeniyet Üniversitesinin aslî gayesi, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu meslek sahiplerini ve ilim dünyasında söz sahibi olacak uzmanları yetiştirmektir. Bu da ancak yakın ve uzak hedeflerin belirlenmesi ve bir plân dâhilinde hayata geçirilmesiyle mümkündür. Tavizsiz bir şekilde uyguladığımız bu plân ile geçmişte şikâyetçi olduğumuz bazı hususların zamanla ortadan kalktığını görüyoruz. Hakikate; mütemadiyen devam eden bir arayış ve fikrî tartışmalar ile ulaşılacağını düşünen bizler için üniversite, genç zihinlerin ilim mayasıyla olgunlaştırılacağı yerdir. Özgürlüğün serbestiyet kadar mesuliyet olduğu fikrini öğrencilerimize benimsetmek ve bu doğrultuda akademik hayatlarına devam etmelerini sağlamak bizim görevlerimiz arasındaydı ve bu sebeple öğrencilerimize, her türlü fikrin tartışılabildiği bir üniversite ortamını sağlamak en büyük emelimizdi. Çok şükür bunu başardık. Henüz yolun çok başındayken Üsküdar Belediyesi ile yürüttüğümüz Çocuk Üniversitemiz, farklı belediyeler ve kurumlar ile protokolünü imzaladığımız ve hayata geçen Teknopark projemiz, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanemiz bünyesinde otistik çocuklara yönelik hizmetlerde bulunacak Otizm Merkezimiz, tütün ürünlerinin analiz ve denetimine yönelik çalışmalar yapacak Tütün Merkezimiz, Kudüs ve Filistin Araştırmaları Merkezimiz ve en önemlisi aldıkları ödüllerle, başarılar ve dünya çapındaki çalışmaları ile gururumuz olan beşeri sermayemiz İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin çok yönlü katkılarına verilebilecek örneklerdir.
Sizce üniversitelerin temel acil sorunları ve çözüm yolları neler olabilir? Üniversiteler, eğitim-öğretim yoluyla genç nesillerin meslek edinmelerine, bilgiyi üretip paylaşmak suretiyle toplumda değer, mal ve hizmet üretimi ile bilinçlenme sürecine de aktif katkıda bulunan kurumlardır. Günümüzde eğitimin kurumları ticarî müesseselere dönüşmektedir. Bunun önüne geçmenin yolu üniversite yönetiminin daha farklı bir mahiyette ele alınması ile mümkün olabilir. Üniversitenin içinde yer aldığı idari, sosyal ve kültürel ortam ile bütünleşmesini sağlayacak yeni bir yapılanma modeli maddî endişelerden kurtularak ideal bir üniversitenin imkânlarını hazırlamak noktasında hayati bir işlev görebilir. Diğer taraftan her üniversitenin birbirine benzemekte yarıştığı bir devirde kendisine mahsus hususiyetleri olan bir üniversite gerçekleştirmek yine bu yönetimin temel gayesi olmalıdır. Mimarîsinden akademik kadrosuna, kütüphanesinden araştırma merkezlerine kadar kendine ait bir kimliği ve markası olan üniversiteler çıkarmak ancak özgünlüğü, serbestliği ve girişimciliği teşvik etmekle mümkündür. Eğitim-öğretimde, yaratıcı ve inşa edici bilginin üretimi ve paylaşımında mümkün ve gerekli olanın en iyisini başarmak ve bunun kurumsallaşmasını sağlamak için, Üniversite her bireyin katkısını, her bilim insanının akademik üretimini değerli ve anlamlı kılacak bir ortam oluşturmayı başarmalıdır.
Röportajlar 63
Röportajlar
Yükseöğretim meseleleriyle yakından ilgilenen ve bu konuda basında yazı ve makaleler yayınlayan bir rektör olarak Türk yükseköğretimini ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Üniversitemizin sanayi, bilim ve teknik işbirliğini yeterli buluyor musunuz? Üniversitemizin araştırma ve geliştirme faaliyetlerine verdiği önemin bir nişanesi olarak kalıcı kampüsümüzün ilk binasını Merkez Araştırma Laboratuvarı olarak belirledik ve bu binayı bugünlerde tamamladık. 20 bin metrekareden büyük kapalı alanı içeren ve birçok disiplini içerisinde barındıran Laboratuvarımızda, gerek temel tıp bilimleri ve gerek fen ve mühendislik alanlarının çok değişik branşları bir arada çalışabilecek. Temelini o dönemki Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanımızla birlikte attığımız laboratuvarımızın ülke sanayisine, bilim ve teknolojisine çok değerli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Türkiye’de bir kamu kurumunun içerisinde yer alacak olan ilk tütün analiz laboratuvarı da bu laboratuvarın içerisinde yer alacak. Yine bunun dışında birkaç farklı alanda Teknopark oluşturma çabalarımız vardı ve bu çabalarımız geçtiğimiz aylarda meyvesini vererek Teknoparkımız faaliyetlerine başladı. Ümit ediyorum ki 4 yıllık dönemde adımlarını attığımız sınai, ticari ve bilimsel işbirliklerimiz ülkemiz için daha görünür ve faydalanılabilir sonuçlar verecek. Medeniyet Bülteni • 2018 64
Üniversitemizin yakın ve uzak hedef olarak Türk bilimindeki vizyonunu ve yerini nerede görmek istiyorsunuz, bu alandaki çalışmalardan bahseder misiniz? Üniversitemizin medeniyet misyonunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu misyon bizim vizyonumuzu da belirliyor aslında. Göreve başladığımız dönemde hedefimizde herkesin kendini değerli hissedeceği, mensubiyetinden onur duyacağı, akademik ideallerini, bilim ve araştırma hayallerini gerçekleştireceği bir kurum vardı. Bu kurum doğuyla batının, kuzeyle güneyin kavşak noktasında, düşüncenin ve tarihin kalbinin attığı bu coğrafyada geleneği geleceğe bağlayacak bir köprü vazifesi ifa edecekti. Şimdi, ardıma baktığım zaman bu düşüncenin gerçekleşmeye başladığını ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin, Türkiyeli değer ve düşüncelerden kök alan, ürettikleriyle Dünyada yer tutan; güçlü, dirençli ve bilinçli bir gövde, gelenekten geleceğe uzanan bir köprü, coğrafyamızı aydınlatan bir yıldız olarak yükselmeye başladığını görüyoruz.
Yeni Türkiye’nin üniversitesi de yeni bir heyecan, içerik ve gaye ile yenilenmelidir kanaatindeyim. Yeni üniversite; tepkisel ve dışlayıcı olmayan, dolayısıyla herkese hitap eden, herkesin kendisini bulduğu bir üniversite olmalıdır. Yeni dönemde ihtisaslaşma öne çıkmalı, yerel ihtiyaçları da gören ve dikkate alan bir üniversite yapılanması sağlanmalıdır. Ülkemizde devlet ve toplumun farklı katmanları nezdinde, yeniden bir medeniyet algısı ve perspektifi teşekkül etmeye başlamış olması nedeniyle, Ülkemizin, kendi gerçekliğini tanı/t/ması yanında; sosyal bilimler, sağlık bilimleri, fen bilimleri ve sanat alanlarında özgün kimliği, kültürü ve değerleriyle dünyada ön plana çıkabilmesi bu yönetişim anlayışının bir eseri olacaktır.
tarihî tecrübemizle birleştirip insanlığa ve milletimize karşı vazifemiz olan bir değerler manzumesi oluşturmalıyız. Bunun için geçmişten geleceğe, kadimden moderne yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya için inançlara saygılı, kişisel ve toplumsal gelişimi önceleyen, teknolojiye hadim olmadan hâkim olan ilim temelli bir çabayı önemsiyor ve önceliyoruz. Bu hedef ve ilkelerle yolan çıkan üniversitemiz, gelenekten geleceğe bir köprü vazifesi görecek ve geçmişin birikimini geleceğin hizmetine sunacaktır. İçinde fikrin, irfanın ve vicdanın hâkim olduğu bir tutkuyla, ülkemizin ve insanlığın ihtiyacı olan atılımın yapılabileceğine inanıyoruz.
Yükseköğretimde halen ve yakın gelecekte en büyük sorun/tehdit, nitelikten çok niceliğe önem verilmesi, bu bağlamda da sadece sayılarla övünme zaafıdır. Türkiye’deki üniversitelerin bilim, teknik ve üretimi katkı bakımından dünya üniversiteleri ile rekabet edebilecek düzeye gelmeleri için neler yapılmalıdır? Dünyadaki bütün medeniyetler, kendi ilkeleri üzerinde yükselen bir değerler manzumesidir. Bizim medeniyetimiz ise her şeyden evvel bir ilim medeniyetidir. Biz, başka medeniyet telakkileri ve dünya tasavvurlarıyla, insanlık ve dünyanın geleceği adına paylaştığımız ve paylaşmadığımız ortak değerlerin ancak ilim ile değişip dönüşeceğine inanırız. Bu çabamızda ve yükselişimizde bizim için en iyi referans geçmişimizdir. Geçmişte sahip olduğumuz insanlık anlayışı ve dünya telakkimiz, bizim medeniyetimizin en önemli kodlarıdır. Biz de hayatta en güçlü şeyin bilgi olduğundan hareketle, dünyanın ulaşmış olduğu ilmî birikimi
Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığı görüşmede ilettiği davetin kendilerince kabul edilmesi üzerine Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Kütüphane temel atma ve Merkezi Laboratuvar açılış törenlerimize katıldı.
Röportajlar 65
Röportajlar
Tarihin sadece evrimle değil sıçramalarla değişip geliştiğinin bilincinde olarak, bu değişim ve gelişimin bir “nesil” tarafından gerçekleştirilebileceğine inanıyor ve bu neslin ortaya çıkmasını sağlayacak ortamı hazırlamayı hedefliyoruz. İşte serinkanlı bir tutkuyla hareket ederek vücut vereceğimiz bu neslin, son yüzyıllar boyunca gerçekleştirilemeyenleri yeni bir hamle ile başaracağına inancımız tamdır. Bu genel hedeften sonra, özel olarak da üniversite-sanayi işbirliği ile girişimciliği ve yenilikçiliği teşvik edecek ekosistemler oluşturulmasının temel öncelik olması gerektiğini söyleyebilirim. Bunun kamu, özel sektör ve gönüllü teşekküllerdeki bütün paydaşları içine alan çok katmanlı ve bütünlükçü bir bakış açısı gerektirdiği açıktır. Değerli Hocam sizce Üniversitemizin “en”leri nelerdir, diğer üniversitelerde olmayan ve bizde olan neler var? Üniversitemiz en başta İstanbul’daki en genç devlet üniversitelerinden biridir. En kolay ulaşıma sahip, en
Üniversitenizi rakamlarla tanıtır mısınız?
stratejik yerde konuşlanmış ve en merkezi kampüse sahibiz. Göreve başladığımız zaman Üniversitemiz 3 fakülte 6 bölümde öğrenci alırken, bugün 10 fakülte 40 farklı bölümde öğrenci alıyor. Bu hızlı büyüme her Üniversitenin kolayca başarabileceği bir şey değil. Diğer taraftan sadece Üniversitemize değil neredeyse ülkemizin her bireyine farklı konularda hizmet verecek laboratuvar ve araştırma merkezleri açan bir üniversite olmamız hasebiyle en yenilikçi üniversite olduğumuzu da söyleyebilirim. Bir başka özellik, lisans düzeyinde her 8 öğrenciye bir öğretim elemanı düşmesidir ki bu ülkemiz için çok iyi bir rakamdır. Bir de, öğrencilerin açtığı bir parodi hesapta verdikleri tanımı hatırlatayım: “Ülkenin en samimi üniversitesi…”
10 fakülte, 4 enstitü, 2 yüksekokul ve 7 ayrı yerleşkeye sahibiz. Öğrencilerimiz an itibarıyla 40 ayrı lisans, 43 ayrı yüksek lisans ve doktora programında eğitim görüyor. 5900 civarında lisans, 1800 civarında yüksek lisans öğrencimize 695 akademik personel, 165 idari personelle hizmet veriyoruz. Doluluk oranımız %100’dür. URAP raporuna göre, 2000 yılından sonra kurulan 86 üniversite içinde dördüncü sıradayız.
taj. Aynı zamanda Üniversitemiz, çok seçkin ve üstün nitelikli bir öğrenci profiline sahip. Bunun yanında dünya standartlarında, yine üstün nitelikli, çok kaliteli, verimli, genç ve dinamik öğretim üyelerimiz, akademisyen kadromuz mevcut. Bunlarla birlikte yenilikçi ve girişimci bir üniversite olmanın bütün özelliklerine sahip olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi, kuruluşundan itibaren araştırma ve geliştirme faaliyetlerine özel bir önem vermekte. Bunun bir göstergesi olarak; Üniversitemizde, şu anki mevcut durumunda bile, lisansüstü eğitim gören öğrenci sayısı, toplam mevcudumuzun yaklaşık yüzde 25’ini oluşturmaktadır. Yine İstanbul Medeniyet Üniversitesi, çağdaş üniversite kavramına uygun olarak, özel sektör, kamu, sivil toplum ve yerel yönetimler işbirliklerine son derece açık ve bu tür partnerlerle birlikte projeler yapan bir üniversite olması bakımından geleceği şekillendirmeye aday gözükmektedir. Yakında açılışını yapacağımız merkezi laboratuvarımız ise, ülkemiz devlet üniversiteleri içinde en büyük ve kapsamlı merkezi araştırma laboratuvarı olacak. Bununla gerçekten övünüyoruz.
Üniversitenin mezunlarıyla iletişim halinde bir takım projeler yapıyor musunuz, mezun olduktan sonra irtibat devam ediyor mu? Üniversitemiz lisans programlarında 2 senedir mezun veriyor. Ama yüksek lisans ve doktorada çok fazla mezun verdik. Geçtiğimiz sene sonunda bir grup yüksek lisans mezunumuz İstanbul Medeniyet Üniversitesi Mezun ve Mensupları Derneği’ni kurdu, biz de kendilerine destek verdik. Şimdi ortak bir takım projeler geliştiriyor, bundan sonraki dönemde mezunlarımızla hayat boyu sürecek kalıcı ilişkilerin zeminini oluşturuyoruz. Size göre üniversitemizin öne çıkan, onu diğer üniversitelerden ayıran en önemli özellikleri nelerdir? Rektörün gözünden İstanbul Medeniyet Üniversitesi nasıl bir üniversite? İstanbul Medeniyet Üniversitesi, henüz ergenlik çağlarını yaşayan, hantallaşmamış, genç ve dinamik bir devlet üniversitesi. Şehrimizde en büyük sorun olarak tarif ettiğimiz ulaşım imkânları bakımından; özellikle toplu taşıma araçlarıyla çok rahat ulaşılabilen, merkezi bir konumda şehir içi bir kampüse sahip olması da öğrencilerimiz bakımından büyük bir avan-
Medeniyet Bülteni • 2018 66
Röportajlar 67
Röportajlar
10 fakülte, 4 enstitü, 2 yüksekokul ve 7 ayrı yerleşkeye sahibiz. Öğrencilerimiz an itibarıyla 40 ayrı lisans, 43 ayrı yüksek lisans ve doktora programında eğitim görüyor. 5900 civarında lisans, 1800 civarında yüksek lisans öğrencimize 695 akademik personel, 165 idari personelle hizmet veriyoruz.
öğretim üyeleriyle takviye etmeye devam edeceğiz. Sürekli Eğitim Merkezi ve Uzaktan Eğitim Merkezimizi bugüne kadar olduğundan daha aktif bir hale geçirerek gerek kendi mensuplarımız, gerekse kamuoyu ve diğer paydaşlarla eğitim-öğretim ilişkilerimizi daha zenginleştirerek sürdüreceğiz. Bütün bunların sonunda yenilikçi ve girişimci, genç, dinamik bir devlet üniversitesi olarak, önümüzdeki kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri tamamlamak ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ni önce ülkemizin, daha sonra da dünyanın seçkin, sayılı üniversiteleri arasında görmek en önemli idealimizdir. Gerek öğrenci gerekse akademik ve idari personel olarak Üniversitemizi tercih edecekler için tavsiyeleriniz nelerdir?
Bir de emsalsiz kütüphane projemiz var, temeli atılmış olan. Kütüphanemiz sahip olduğu 28.000,00 m²’lik kapalı alanıyla ülkemizin en büyük üniversite kütüphanelerinden birisi olacak. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Ziraat Bankası Kütüphanesi, tamamlanmasının ardından 11.255,61 m²’lik kitaplık ve okuma salonu kapalı alanı, 350 şer m²’lik 12 adet ofisi, seminer ve toplantı odaları, kafeterya gibi sosyal alanları, açık ve kapalı otopark alanları ile birlikte 1 milyon kitap kapasitesi ile ve 7/24 esasına göre hizmet verecek.
Biz, henüz fiziki imkânları ve mekânları kısıtlı da olsa, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin çok köklü bir üniversite olacağına ve büyük bir vizyona sahip olduğuna inanıyoruz. Bugünden itibaren üniversitemize katılacak olan gerek öğrencilerin, gerekse akademik ve idari personelin de bu düşünce ve bu bakış açısıyla hareket etmesi; katıldıkları kurumun, yani İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ne ilişkin sağlam bir aidiyetin taşımaları ve burada geçirdikleri süre içerisinde kurumla bütünleşerek adeta ikinci bir yuva, ikinci bir aile olarak görmeleri, en önemli beklentimiz ve tavsiyemizdir. Başarının anahtarının da içinde bulunulan kurumla bütünleşmek, sahiplenmek ve aidiyet kazanmak olduğunu düşünüyorum.
Önümüzdeki yıllara yönelik olarak Üniversitemiz için hedefleriniz nelerdir?
Üniversite deyince akla ilk gelen şeyler, öğrenciler, fakülteler ve bölümler oluyor, ama Üniversitenin ne-
redeyse tüm faaliyetlerinde emeği bulunan idari personeller için neler söylemek istersiniz? Biz bu göreve başladığımızda ve her vesile ile değişik törenlerde hep şunu söylüyordum, Rektöründen en alt kademedeki personele kadar bizim yüceltmesi için hizmet ettiğimiz iki tane kesim var bunlar Akademisyenler ve Öğrenciler. Çünkü bunların gelişmesi Üniversitesinin gelişmesi demektir bu sebeple her vesile ile “biz bunların hizmetkarıyız” dedim. Tabi bunu söylerken tam da kastettiğim nokta idari personele taalluk eden bir cümle. Çünkü Üniversitenin beşeri sermayesini geliştirip, kalitesini arttırmak için bizim birlikte çalıştığımızın ekibin adı idari personel. Hani olmasaydı, olmazdık diye bir kavram var ya aynı o misal, idari personel olmasa zaten biz bu Üniversiteyi ne yürütebiliriz, ne hizmet edebiliriz ne de geliştirebiliriz. Onlar üniversitemizin görünmeyen kahramanlardır. Bu vesileyle ben de tüm idari personelimize çalışkanlıkları, özverileri için teşekkür ederim. Çünkü personelimiz bu kalitede olmasaydı bugün Üniversitemiz bu gelişmeyi sağlayamazdı.
Önümüzdeki yıllar için İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin en önemli hedefi, kalıcı kampüs projemizin en hızlı ve en güzel şekilde tamamlanmasıdır. Bu kampüs birimleri içerisinde, biz bir ilim ve kitap medeniyeti olduğumuzdan yola çıkarak, kütüphane projemizi özellikle öne almaya çalıştık ve kütüphanemizin temelini attık. Bir yandan da akademik ihtiyaçlar ve öğrencilerin ihtiyaçlarını göz önünde tutarak, fakülte binalarının yapımına geçiyoruz. Yine zengin akademik kadromuzu, gerek yurt içi gerek yurtdışından nitelikli
Medeniyet Bülteni • 2018 68
Röportajlar 69
Röportajlar
si Gala Yemeğini katıldı, ikinci yıl Afrika Kongresi’nin Gala Yemeğini bizzat kendisi Dolmabahçe Sarayı’nda organize ettirdi, bu sene de toplum hizmet ödülünü kendisinin ellerinden aldık, bunların hepsi devlet başkanımızın bizlere, Üniversitemize gösterdiği değeri sonuna kadar hissettirdi, Cumhurbaşkanımız ile yaşadığımız bu anıları da unutamayız. Sonrasında, Twitter’da açılmış olan İhsan Başgan parodi hesabının biosunda yazan “Türkiye’nin En Samimi Üniversitesi’nin Rektörü” açıklamasını gördüğüm zaman mutlu olmuştum. Bunların yanında görev süremiz içinde Üniversitemizin ilk mezunlarını vermek bize nasip oldu. O zamanki bakanımız Sayın Nabi Avcı Hocamızın onurlandığı mezuniyet törenimiz bizim için unutulmaz anlar içerisinde yerini aldı. Son olarak görev yaptığımız 4 yıllık süre içerisinde Üniversitemizin gelişmesi ve büyümesi çok önemlidir. Son olarak, öğrencilerimiz ile bisiklete binmemiz, kan vermemiz, voleybol oynamamız, öğrencilerimizin bizleri etkinliklerine davet etmeleri bu dönemden aklımızda kalacak güzel hatıralar arasında yer alacak.
Rektörlüğünüz sırasında unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız? Bu soru için aklıma gelen tek bir anı yok, birden fazla şey söylememiz gerekiyor, “mesela bir anıdan ziyade Rektörlüğüm sürecinde yaşadığım önemli dönüm noktalarından biri olarak, biz Üniversitemizin mevcut fiziki yapısı, imkanları yetersiz diye düşünürken, 15 Temmuz’da yaşanılan hıyanet kalkışmasının ardından şerden nice hayırlar doğduğu gibi Üniversitemiz de bir anda fiziki olarak gelişti ve büyüdü, bize devrolan bir Üniversite ile biz bir anda 2 tane kampüs 1 tane de yurt kazandık. Oraları belki ilk yıl çok iyi kullanamasak da hemen ikinci yıl tam kapasite ile kullanmaya başladık. Bu unutamadığım olaylardan biridir. Diğer taraftan Sayın Cumhurbaşkanımızın onlarca Üniversite arasında bize verdiği önem ve değer beni her zaman mutlu etti. Bizim yaptığımız etkinliklere bizzat katılması, şeref vermesi veya bizleri kabul ederek ödüllendirmesi gibi bizleri onurlandıracak olaylar oldu. İlk yıl Türk Arap Yüksek Öğrenim Kongre-
Medeniyet Bülteni • 2018 70
Öğrencilere ve akademik kariyerinin başında Hocalara tavsiyeleriniz neler olur? Burada Sevgili Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu sözünü hatırlatmak istiyorum, “Cahilsin, okur öğrenirsin. Gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.” İşte düsturumuz bu olmalı. Öğrenci de yeni akademisyenler de bu sözü kendilerine düstur edilmeli çünkü zor sınavların geçeceğini, projelerin tamamlanacağı, akademik terfilerin geleceğini bilmek lazım, bu sebeplerle doğru yoldan sapmadan, hak etmeyen insanlara hak etmedikleri şekilde davranmamaları gerekir çünkü eğer insan bir kere bozulursa onun çaresi yoktur. Benim tavsiye olarak söylemem gereken şey budur diye düşünüyorum. Değerli Hocam, birçok kişinin mevcut işinden, ailesine bile zaman ayıramadığı bir dönemde, bu kadar önemli görevlerin yanında, Yeryüzü Doktorları, Yeşilay, FIMA ve diğer önemli kurum ve kuruluşlardaki sivil toplum faaliyetlerine nasıl vakit ayırabiliyorsunuz? Bu bana çok sık gelen soruların başında geliyor, bir kere ben hep şuna inanmışımdır, motorların rodaj dönemleri vardır, motorların bu dönemde açılması lazımdır, bu süreçte motora yüklendikçe açılır, işte ben insanları rodaj dönemindeki motora benzetirim. Yüklendikçe açılır. Olur mu öyle şey demeyin, bunu ben demiyorum, bunu Allah diyor o sebeple bu konunun şaşması söz konusu değildir. Ayet’i Kerime’de Rabbimiz diyor ki, “Vellezîne câhedû fînâ le nehdiyennehum subulenâ”, “Ama davamız uğrunda, üstün gayret gösterenleri, elbette kendi yollarımıza yöneltiriz.” şimdi diyeceksiniz ki siz yaptığınız her işte Allah rızası için mi çalıyorsunuz? Evet, resmi işlerimde bile yaptığım
doğru adımların sevap olduğuna, ibadet olduğuna inandığım için bu şekilde davranmaya özen gösteriyorum. Sivil toplum çalışmalarımızın çoğu zaten Allah rızası ile ilişkili Yeşilay’ı, Yeryüzü Doktorları, Hayat Vakfı vb. faaliyetleri bu doğrultuda. İşte yaptığım faaliyetlerin Allah rıza için olduğuna inandığımdan dolayı vaktimiz bereketlendi. Bir şey daha var, aslında bir söz var, “Başaracağım diyen de başaramayacağım diyen de son unda haklı çıkar” işte bizim başaracağım deyip haklı çıkanlardan olmamız lazım. Vaktin bereketlenmesi, bol vakit bulmada bir püf nokta var, şuna inanıyorum ben, vakti bereketlendiren bir niyettir, iki duadır, üç hayatımıza aldığımız insanlardır. Bir insanı farklı şekilde hayatınıza katabilirsiniz, ister çalışma arkadaşı ister eş olarak katabilirsiniz, hayatınıza kattığınız bir insan ile hayatınız başka bir anlam kazanabilir. İşte biz vakti böyle bereketlendiriyoruz, bir iyi niyetle yola çıkıyoruz, iki rabbim bizim motorumuzu aç diye dua ediyoruz, üç hayatımıza güzel insanları almaya çalışıyoruz. Birde hayatına insan almayanlar var ama biz bunun tam tersini yaptığımız için Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel kitabına verdiği isim gibi günlerimiz, asır gibi oluyor diyebilirim.
Röportajlar 71
Röportajlar
Doç. Dr. Özkan GÖZEL
Vecize Kültürüne Değil Derinleşmeye İhtiyacımız Var Üniversitemiz akademisyenlerinden Doçent Doktor Özkan Gözel ile derin bir düşünce ve felsefe yolculuğuna çıktık. Kavramlardan, insanlığa, modern çağın çıkmazlarından düşünsel problemlere kadar birçok konuya değindik. Sizleri de bu kısa ama dolu dolu sohbete davet ediyoruz. Buyurmaz mısınız? Klasik sorumuzla sohbetimize başlayalım müsaadeniz olursa? Bize İstanbul Medeniyet Üniversitesi serüveninizi anlatır mısınız? Elbette. Eylül 2009’da Galatasaray Üniversitesi’nde “Levinas’ta Başkalık ve Anlam” başlıklı tezimle felsefede doktoramı aldıktan sonra 2010 yılında Sakarya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde Yardımcı Doçent olarak göreve başladım. Bir buçuk yıl orada görev yaptıktan sonra da 2012 Ocak ayı itibariyle İstanbul Medeniyet Üniversitesi günlerim başlamış oldu. Siz bir akademisyen olarak üniversite gibi nefes alan ve Türkiye’nin portresini görebileceğiniz bir kurumda akademisyenlik yapıyorsunuz. Aynı zamanda çağımızda ciddi bir düşünsel zehirlenme var. Sosyal Medya entelektüelliği gibi… Gençlerin üzerinde bunların etkilerini ne şekilde görüyor ve değerlendiriyorsunuz? Yaşadığımız çağı iyi okumak gerekiyor, çünkü biz bu çağın içinde yaşıyor, nefes alıyor ve hareket ediyoruz. Bu çağın baskın unsurlarından biri, belki de başlıcası teknolojik kültür. Teknolojik kültürün bir uzantısı olan sosyal medyada bu baskınlığı fazlasıyla hissediyoruz. Dolayısıyla bizim kuşakla gençler arasında önemli farklar var. Genç kuşak, bilgi edinimini büyük ölçüde internet ve sosyal medya üzerinden sağlıyor. Bir nevi bağımlılık söz konusu. Facebook, twitter, instagram… Bunlar öne çıkan mecralar. Ama internette edinilen kültürün yetersiz, eksik ve çoğu zaman da çarpık olduğunu hemen söylememiz gerekiyor. Bu kültür dolayısıyla kitapla olan canlı ve sıcak bağın koptuğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra insan insana iletişimde arızalara şahit oluyoruz. Maalesef böyle. Gençlerle çok sağlıklı irtibat kurduğumuzu iddia etmek doğru olmaz. Kuşaklar arası bir açıklık meydana geldi. Gençler hap türünden bilgilenme yoluna tevessül ediyorlar ki bu sosyo-kültürel düzeyde sorunlara yol açıyor. Sohbet kültürü erozyona uğradı mesela. İnsan arası ilişkileri yeniden düşünmek, sohbet kültürünü canlandırmak, kitaba açılımı yeniden harekete geçirmek gerektiği kanaatindeyim.
Medeniyet Bülteni • 2018 72
Son dönemde ifade ettiğiniz hap bilgilerle birlikte, dikkat çekme uğruna fikir hırsızlığı, intihal gibi meselelerin sıkça yayıldığını görüyoruz. İnsanlar bir başka düşünürün sözlerini, emeğini kendininmiş gibi kullanarak bundan fayda sağlıyor. Hatta bu işten nasibini en çok da Necip Fazıl ve Mevlâna alıyor. Kendilerine ait olmayan sözler onlarınmış gibi her yerde yazılıp çiziliyor. Bir felsefeci olarak, düşünce ve fikrin bunca talan edilmesi hakkında neler söyleyeceksiniz? Biz bu oluşturulmaya çalışılan yeni kültür yüzünden gençlerimizi kaybetmeye başlıyoruz. Her şey hızlı bir şekilde faydaya, üstelik kısa süreli faydaya tahvil ediliyor. Bu tür kitaplar yoluyla kişiye ait olan ya da olmayan bazı vecizeler bağlamından koparılarak tedavüle sokuluyor. Bu surette sözümona fikri bir fırtına yaratılmaya çalışılıyor. Ama olması gereken şey kitapların, düşünürlerin bize anlattıklarına kendimizi açmak, onları temellük etmektir. Burada ise kişisel tatmine ve tüketime matuf bir pazarlama stratejisiyle karşı karşıyayız. Bir vecize kültürü ile karşı karşıyayız. Bunlar sathi, yüzeysel şeyler. Oysa bizimse düşünsel açıdan derinleşmeye ihtiyacımız var. Evet, derinleşmeye. Yaşadığımız çağı ve hayatı anlamaya, yeni baştan yorumlamaya ihtiyacımız var. İçinde gömülü kaldığımız tekno-kültür bizi kendi kaynaklarımızla sahici bir irtibat kurmaktan alıkoyuyor. Ne idüğü belirsiz yüzeysel bir küresel kültüre mahkûm ediyor. Bu durumu yabancılaşma ve yozlaşmanın, küresel teknolojik kültürünün insan zihnine yıkıcı ve olumsuz etkisi olarak görüyor ve hiç sağlıklı bulmuyorum. Hocam sizlerinde telif eserleriniz var. Deneme tarzında yeni bir kitabınız da çıktı. Nitelikli ürünlere ulaşmanın zorlaştığı bugünlerde bize biraz eserinizden bahseder misiniz? Kitap yayınlayan her yazar okuyucuya ulaşmayı, onunla düşünsel bir bağ kurmayı bekler. Bunu ben de bekliyorum. Özellikle de kitaplarım hususunda okuyucularımla canlı, üretken bir ilişki kurmayı önemsiyorum. Benim iki tür kitap çalışmam oluyor. Birincisi salt akademik türde yazılardan oluşan kitaplardır. Diğeri ise daha farklı bir kesime ulaşmak için deneme tarzında yazdığım kitaplar. Yakınlarda yayınlanan son kitabım daha ziyade ikinci türe uyan bir çalışma: “Kendi İçine Düşmek.” Bu kitapta, çağımızın kültürünü ve onu karakterize eden hususiyetleri anlamaya çalışıyor ve bir bakıma da bu çağın insanının serencamını belli bir açıdan ortaya çıkarmayı deniyorum. Yaşadığımız tekno-hayatın özelliklerinden biri de malayani. Burada malayani ile kastettiğim insanın “kendi-
ni ilgilendirmeyen ya da ilgilendirmemesi gereken şeylerle meşgul olması”, giderek de bunların içine gömülü kalması. “Kendi İçine Düşmek” isimli bu çalışmanın ilk bölümünde gündelik hayat içinde internet pratiği ile iç içe geçmiş halde bulunan bu malayani kültürünün ne manaya geldiği üzerinde duruyorum. İkinci bölümünde ise bu yoz ve sığ kültürle mücadele etmenin bir yolu olarak sanatı ve sanata mahsus duyarlılığı öne çıkarıyorum. Bu bölümde ben sanatın hayatımızda ne mana ifade ettiğini ya da edebileceğini anlatmaya çalışıyorum. Buna göre biz sanat sayesinde varlıkla aramızdaki bağı tazeliyoruz. Sanat yoluyla Mevcut Durum’un dışına adım atmanın yolunu bulma imkânı elde ediyoruz. Üçüncü bölüm ise düşünce, felsefe, teemmül, tefekkür gibi kavramları ele almaya ayrılmış durumda. Bu bölüm düşünmenin ne idüğü üzerine bir nevi deneme hüviyetinde. Son bölümde ise felsefi bir nazarla bazı tasavvuf meselesini ele almış bulunuyorum. Bu son bölümde tasavvufi yaklaşımdan bugün için felsefe namına sağlanabilecek bazı faydalar üzerinde duruyorum. Kısaca birbiriyle alttan alta bağlı bu dört bölümde ağrılıklı olarak modern insanın ya da çağdaş bireyin durumu söz konusu ediliyor. Söylediğiniz bir şey dikkatimi çekti. Sanat, varlıkla ilişkimizi tazeliyoruz dediniz. Sanat söz konusu olunca kültür de kaçınılmaz olarak bir üst başlık olarak karşımızda duruyor. Ve günümüzün önemli tartışma alanlarından biri “kültürel iktidar” bu konuya nasıl bakıyorsunuz? Kültür, devamlılık içinde ve bir geleneğe yaslanarak var olur, aksi düşünülemez. Biz son 100 yıldır kültürel bir kırılma yaşıyoruz. Bu kırılmanın etkileri her alanda görülüyor. Kültür öyle bir şey ki uzun zamana yayılan bir oluşumu ifade ediyor. Yani öyle akşamdan sabaha değişecek bir şey değil. Siyasal iktidarlarsa kısa sürede değişebilir. Türkiye’de siyaseti 20 yıllık periyotlarla değerlendirebiliriz ama kültür daha alttan ve uzun süreli olarak devam eder ve etkisi uzun dönemlere yayılır. Dolayısıyla kültürel iktidar mücadelesi konusunda hayıflanılmasını ve aceleci bir tavır geliştirilmesini anlamlı bulmuyorum. Ve ayrıca bir mağlubiyet haletiruhiyesine girilmesini mantıklı görmüyorum. Önemli olan bir yandan geçmişe yaslanırken diğer yandan geleceğe dönük sağlam temellerin atılmasıdır. “Tohum saç, bitmezse toprak utansın!” demiş nitekim şair. Uzun soluklu bir çaba gerek burada. Kısa vadede kültür dönüştürülemez ya da kısa vadede ‘dönüştürülmüş’ bir kültürden de zaten hayır gelmez. Bu yapıntı bir şey olur ki ancak despotik yapılarda mümkün-
Röportajlar 73
Röportajlar dür. İkinci olarak, kültürel iktidara sahip olduğu söylenen kesimlere de doğrusu pek imrenmemek lazım. Zira, dikkat edelim, kendilerinin üretimine katkıda bulunmadıkları hazır bir mirasa konuyor onlar. Batılı kültürel birikimi aktararak, intihal ederek veya bazen de talan ederek bu iktidarlarını sağlamlaştırıyor ve sürdürüyorlar. Oysa önemli olan çağdaş birikimi hiçbir şekilde atlamamakla birlikte, yerli zemini olan, buraya ait bir kültürü üretmek ya da ihya etmek. Biz her bakımdan bir kopukluk dönemi yaşıyoruz. Tarihsel bir kırılmaya uğramışız. Çoğu meseleyi kendi başımızla ve yeni baştan düşünmemiz gerekiyor. Bunun için çok yoğun bir çaba sarf etmeliyiz. Bizim bugün kendimizi tekrara düşmeden yeni bir şey söylememiz lazım. Burada var olan gecikme tarihseldir, belli bir anlamda tarihsel şartların ürünüdür. Bugün Batı kültürü bir bakıma kapanıma uğramış durumda. Radikal bir yenilik beklemiyoruz artık Batı’dan. Bir ezberin tekrarı söz konusu daha ziyade. Kültürel verimler elbette devam ediyor ama bunlar sanki bitmiş bir kitaba yazılan zeyl mesabesinde. Bizse yeniden ayağa kalkma, yeniden başlama, yeniden kendimizi fark etme evresindeyiz. Biz bugün yeni bir kitaba mukaddime hazırlığındayız sanki. Umarım öyledir. Yeni bir düşünsel başlangıçtan ve bunun lüzumundan bahsediyorum burada. Bu bana mümkün, dahası elzem bir şey olarak görünüyor. Batı demişken… Bugün o coğrafyada yükselen bir radikal sağ var, ırkçı yaklaşımla kirlenen bir zihinsel, sosyo-politik alan var. Bizim coğrafyamızda ise mücadeleler, acılar, zorlular söz konusu. Batıda duraklayan düşünce, bizim mücadele dokusuyla zenginleşen coğrafyamızda büyüyebilir mi? Yeni fikir akımları, açılımlar bu topraklardan dünyaya bir daha ışık saçabilir mi? Ben şahsen İslam dünyasında belli belirsiz bazı kıpırdanmalar olduğu hissiyatına sahibim. Onca karmaşaya rağmen ola ki bir hazırlanma, derlenip toparlanma evresindeyiz. Bunu yürekten umuyorum. İleride aramızdan çıkabilecek isimlere bir zemin hazırlayabiliriz, aramızdan başlar çıksın diye omuz teşkil edebiliriz. Yerlerde sürünüyor değiliz, belki ayakta daha sağlam durmanın çözümlerini arıyoruz. Evet bu dönem arayışlar dönemi olmalı. Sanat, kültür, felsefe ve edebiyatta oluşacak yeni gelişmeler için herkes kendi cenahından ve kendi imkânları ölçüsünce katkılar sunmalı. Çok çalışmamız gerekiyor, evet. Alaca karanlık bir evreyi idrak ediyoruz. Ama Hegel’in de dediği gibi “Minerva’nın kuşu alaca karanlıkta uçar.”
Medeniyet Bülteni • 2018 74
Biraz da içimize dönelim. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Ziya Gökalp kurucu ideologlardan biriydi, daha sonra sekülerleşen yapıyla birlikte Hasan Ali Yücel gibi doktrin uygulayıcılar ön plana çıktı. Bunları daha mütedeyyin çizgide bulunan Cemil Meriç ve Necip Fazıl gibi isimler takip etti. Fakat uzun zamandır bir ideolog eksikliği toplumumuzda göze çarpıyor. Bu bir doğum sancısı süreci olabilir mi? Toplumun bir ideologa ihtiyaç duyduğunu düşünüyor musunuz? Siz belki “ne yazık ki”, belki de “iyi ki” diyebiliriniz ama yaşadığımız dönem ideolojilerin ya da dünya görüşlerinin öne çıktığı bir dönem değil artık. Bir 30 yıl öncesine kadar ideolojilerin hükümferma olduğu bir dönemi idrak ediyorduk. Farklı dünya görüşleri vardı: İslamcılık, Sosyalizm, Ülkücülük… İdeolojiler anlamlandırma pratikleri olarak bir şekilde insan hayatında öne çıkıyordu. Bugünse insanlar dünya görüşlerine göre değil, sosyo-ekonomik pozisyonlarına göre değerlendiriliyor. Eskiden kendine mahsus sorunları olmakla birlikte her birimizin öteye açılan bir “dünya görüşü” vardı, şimdiyse, evet, “görüş”ümüz daha ziyade ”dünyevileşti”. O kadar ki şimdi dindarlık tezahürleri bile söz konusu dünyevileşmenin birer yansıması olarak ortaya çıkıyor. Demek istiyorum ki bu yeni dönemde insanların yani insanımızın düşünceyle, ideolojiyle, ideolojik düşünceyle alışverişleri büyük ölçüde azaldı ya da bitti. İlla ideoloji diyeceksek bugün ne yazık ki bir uydumculuk ve bir nevi bireycilik ideolojisi hâkim durumda. Gençlere çok fazla yüklenmeye gerek yok. Sırf onlar değil. Zamanımızda kariyerizm ve konformizm revaçta. Denebilirse iyi bir meslek ve rahat bir hayat beklentisi hemen her şeyin önüne geçmiş vaziyette. Öte yandan, ekonomik sıkıntılar yaşayan çoğu insanımız hayat gaileleriyle uğraşmaktan başlarını kaldıramıyorlar. Bu nevi sıkıntıların cenderesi içinde düşünceyle nasıl alışverişleri olsun? Bu bir yana, performans göstermeyi hakikat arayışlarının üstünde tutmak zamanımızın bir alamet-i farikası oldu! Çalışanlar bunun için çalışıyorlar, sistemin mantık ve işleyişi bunu teşvik ediyor. Bu da takdir edersiniz ki pek sağlıklı, pek olumlu bir şey değil. Şahsen, şimdi’den rahatsız olduğum zamanlarda geçmişe özlem duyduğumu saklayacak değilim, her ne kadar bu geçmişi de eleştiri süzgecinden geçirmek gerekiyorsa da. Son dönemlerde yaşanan siyasi meselelerle birlikte çok sayıda kavram topluma pompalandı. İnsanların zihni çok sayıda kavramla meşgul oldu. İnsanlar hala düşünsel pozisyonlarını alabilmiş değil. Bir felsefeci olarak bu konuda neler diyeceksiniz?
Hep dendiği üzere bugün biz bir demokrasi çağında yaşıyoruz. Daha iyisinin yokluğunda demokrasi diye bir şey var. Demokrasi dediğimiz şey halkın kendi kendini yönetmesi olarak tanımlanıyor. Bence fiiliyata şöyle bir göz atarak bu tanımı düzeltmek lazım. Buna göre demokrasi halkın kendi kendini yönettiğine ikna edildiği bir rejimdir daha ziyade. Bu bakımdan demokrasi medya üzerinden halkın rızasını –her zaman ele geçirme diyemesek de– satın alma stratejilerine dayanır. Halka bir şekilde kendi kendini yönettiği hissi verilir. İşte seçimler, kamuoyu yoklamaları, mitingler, medyatik atraksiyonlar vs. Öte yandan demagoji ile demokrasi birbirine yakın duran şeyler olabiliyor çoğu zaman. Halka kendi kararlarını alıyor, kendi meselelerini tartışıyor hissi vermek üzere kıymeti kendinden menkul bir takım albenili ama içi boş kavramlarla zihinleri meşgul etmek, giderek de iğdiş etmek söz konusu olabiliyor. Her ne kadar toplum bazı kavramlar ve sloganlarla heyecanlandırılıyor ve harekete geçirilebiliyor olsa da, hakikatte durup bir bakmak lazım, bunların kıymet-i harbiyesi var mı diye. Aslında mevcut demokrasiler ya da demokrasinin mevcut biçimleri büyük ölçüde oyun ve oyalama esasına dayanıyor. Halkın rızasını satın almak üzere medyada kullanıla kullanıla aşınmış, mıncık mıncık edilmiş kavramlar tedavüle sokuluyor. Bunlarla meşgul edilen halk da hesaba katılıyorum hissiyle tatmin oluyor. İşin hakikatine kaç kişi kafa yoruyor? Buradan felsefi bir ders çıkarabiliriz elbet: Hakikat demokratik-medyatik kriterlere uymak zorunda değildir. Ama onların fevkindedir. Son olarak bir hatırlatama: Bir hakikat araştırmacısı olarak kavramsal sarahati her şeyin üstünde tutan Sokrates’i ölüme yollayan tam da Atina demokrasisi değil midir? Son olarak kavramsal sarahate kim talip ve kim kavramsal keşmekeşten nemalanıyor buna dikkat etmek lazım. Bir akademisyen olarak çok fazla öğrenci yetiştiriyorsunuz. Belki geleceğin akademisyenleri de sizin tedrisatınızdan geçiyor. Siz bu tedrisat hususunda hangi yöntemi önemsiyor, hangi yolu takip ediyorsunuz? Ben felsefenin akademi ile mukayyet olmadığını, olmaması gerektiğini düşünüyorum. Felsefe yani tefekkür ve teemmül çabası, özünde sivil bir faaliyet olup tüm bir hayata yayılır. Böyle olarak o hakikat arayışına dayalı bir uğraştır. Hakikatin buharlaşmaya yüz tuttuğu ve hakikat arayışının adeta küçümsendiği postmodern veya geç kapitalist bir çağda bu arayışı ısrarla sürdürmeyi şahsen ben hakiki anlamda erdemli bir davranış olarak değerlendiriyorum. Evet, perfor-
mans mantığına hapsolmuş bir vaziyette, kariyer kaygıları içinde savruluyoruz. Mevcut akademik sistem de bunu körüklüyor maalesef. Ben bu bakımdan kendini kısa vadeli hesaplara kilitlenmiş bir unsur olarak öne çıkarmayan ama uzun soluklu olarak hakikat araştırmasına yönelmiş bir vaziyette düşünsel uğraşları merkeze alan bir talebe profilini –ki esasen hepimiz talebeyiz– hürmete layık buluyorum ve çok takdir ediyorum. Bugün öyle bir çemberin içindeyiz ki bilgiyi ya da onun tahsilini üniversitelere hapsetmişiz. Oysa bilgi hakikatte çerçevelenmeye gelmez. Çerçeveleme dediğimiz şey teknolojik-hesabi bir mantığın gereğidir. Bilgi ve hakikatle bağımız-bağlantımız hasbi yani çıkar-gözetmez karakterde olmalı, dolayısıyla mesleki-akademik çerçeveyi aşarak varoluşsal bir hal almalı. Üniversitemizde her alanda hayata hazırlanan öğrencilerimiz var. Tüm hocalarımız öğrencilerimizin yabancı dil öğrenmesi gereğini vurguluyorlar, siz de aynı noktada mısınız? Yabancı dil önemli. Ama kendi dilini hakkını vererek bilmek ve kendini bu dilde yetkin bir şekilde ifade etmek çok daha önemli. Biri lazımsa diğeri elzem. Edebiyat gibi felsefe de dil ile ve dilde yapılan bir etkinliktir. Bu dilin şiirine, nesrine, edebiyatına aşina olmak gerekiyor. Kültür ve hele de felsefe söz konusu olduğunda, bu mesele çok büyük önem arz ediyor. Kendi dilimizi iyi bilmeliyiz, kök dillerimiz olan Farsça ve Arapça’ya da mümkün mertebe aşina olmalıyız. Sonra hiç olmazsa bir Batı dilini iyi bilmek gerekiyor. Ama tabii her şeyden önce kendi dilimiz olan Türkçe. Bu konuda itina göstermemek yani ihmalkâr davranmak kültürel açıdan büyük felaketlere, kopukluklara, arızalara yol açabilir, nitekim açıyor da. Evet, dil bahsinde ciddi noksanlarımız var. Kültürümüzün Cumhuriyet döneminde dile müdahalelerle yara aldığını, sakatlandığını gözlemliyorum. Söz gelimi bugün öğrencilerimiz 50 yıl önceki bir Türk şair ya da yazarını ya anlamıyor ya da anlamak da zorlanıyor. Bu yüzden de okumuyor. Bu çıkmazdan kurtulmamız gerektiğine inanıyorum. Vurgulamak isterim: Dil çok ama çok önemli, zira kültürel varlıklar olarak biz dilden yapılmayız. Dil kültürün adeta canı mesabesinde. Kültürel bir kalkınma dile ihtimam ve itina üzerinden gerçekleşebilir ancak. Hocam, vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Ben de teşekkür ediyorum.
Röportajlar 75
Röportajlar
RİGEL: Çağıldayan Bir Ruh Üniversitemiz personellerinden Hazar Şengül ve Cihan Aydın’ın müzik grubu Rigel ile keyifli bir müzik söyleşisi gerçekleştirdik.
ediyoruz. Ayrıca sevdiğimiz müzik insanlarının, bestekârların ve ozanların eserlerini de özgün bir şekilde kendi tarzımızda tekrar yorumluyoruz. Tarz olarak ise Anadolu rock, alternatif rock, pop-rock ekseninde durduğumuzu söyleyebiliriz.
Rigel grubu ne zaman kuruldu ve ne tür müzik yapıyor?
Rigel kimlerden oluşuyor? Kısaca grup üyelerini ve gruptaki rollerini tanıtabilir misiniz?
Grubumuzun hikâyesi 2003 yılında bizler Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciyken şans eseri Hazar Şengül ve Cihan Aydın’ın tanışmasıyla başlıyor. Sonradan da yine üniversiteden arkadaşımız Taner Tunalı’nın grubumuza katılmasıyla ilk halini alıyor. Önceleri daha ağırlıklı olarak rock ve alternatif ağırlıklı olarak cover şarkılar icra ederek grup hayatımıza başlıyoruz ve İstanbul’un çeşitli mekânlarında ve festivallerde yer alıyoruz. Sonrasında Cihan Aydın’ın 2007’de doktora çalışmaları amacıyla Amerika’ya gitmesiyle bir ara veriyoruz. Cihan Aydın’ın doktorasını tamamlamasının ardından yurda geri dönmesi ile çalışmalarımıza ağırlıklı olarak kendi ürettiğimiz bestelerimizle devam
Rigel’in şu anki kadrosu Hazar Şengül, Cihan Aydın ve Deniz Güler’den oluşmakta. Hazar Şengül yarattığı besteler ve güftelerle grubun temel taşını oluşturuyor. Hazar Şengül grubumuzda bestelediği şarkıların ve yazdığı güftelerin hem ana vokallerini hem de ritim gitarlarını icra ediyor. Cihan Aydın ise biraz daha işin mutfak kısmında şarkılarımızın aranjmanlarını yapıyor, ayrıca bas gitar çalıyor ve geri vokalleri ile Hazar Şengül’e eşlik ediyor. Deniz Güler ise grubumuza en yeni katılan arkadaşımız. Kendisi Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı Gitar bölümü mezunu ve solo ağırlıklı gitar melodileri ile müziğimize zenginlik veriyor.
Rigel’in yayınlanan müzik albümleri oldu mu? Varsa kısaca bunlardan bahseder misiniz? “Bu Hayat Benim” isimli ilk albümümüzü 2016 yılında piyasaya sürdük. Bu albümdeki tüm müzikler ve besteler kendi öz üretimimiz. Tüm dijital platformlarda yer alan albümümüzün aynı zamanda fiziksel olarak basımı ve dağıtımı Türkiye çapında birçok müzik dağıtım noktasında gerçekleşti. Dostluğumuzun ve üniversitede yaşadığımız sosyal paylaşımların birikiminden oluşan ilk albümümüzü toplumumuz ve hikâyelerimiz üzerinden yerel ve evrensel duygu ve olgulara değinen şarkılarla bezedik. Tabii içinde savaşa, barışa, aşka, özgürlüğe, hayata tutunma çabasına, toplumsal gidişatımıza dair şarkılarımız da yer aldı. 2018 yılında ise sürpriz bir şekilde zamanından önce vefat etmiş ustalarımıza saygı duruşu mahiyetinde Kayahan’ın “Yemin Ettim” ve Müslüm Gürses’in “Senden Vazgeçmem” isimli şarkılarını kendimize özgü bir yorumla coverladık. Şimdi sırada büyük ozan Âşık Veysel Şatıroğlu’nun değerli bestesi “Uzun İnce Bir Yoldayım”ın naçizane yorumunu müzikseverlerle buluşturacağız.
Grup olarak faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Faaliyetlerimiz mümkün olduğunca öncelikle mensubu olduğumuz İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde gerçekleşiyor. Şimdiden 2017-2018 yılı Mezuniyet Töreninde bir konser ve yine 2018-2019 Akademik yılı Oryantasyon günlerinde sağolsun başta Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman ve değerli yardımcıları Prof. Dr. Ahmet Cihan ve Prof. Dr. Mustafa Çiçekler’in ve tüm İstanbul Medeniyet Üniversitesi yönetim ve çalışanlarının desteğiyle, yine İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin kıymetli öğrencileri ve mezunlarının ilgisi ve desteğiyle yer aldık. Onlara tek tek şükranlarımızı sunuyoruz her şey için. Bundan sonra da güzide üniversitemizde müzik organizasyonlarında gururla ve zevkle yer almaya devam edeceğiz. Ayrıca haftalık provalarımızı sürdürdüğümüz kendimize ait bir stüdyomuz olmakla birlikte grubumuz birçok müzik mekânında çok sık olmasa da konser vermektedir. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde müzikal faaliyetler gerçekleştiriyor musunuz? Varsa nelerdir? Bu faaliyetlerde öğrencilerden ve Üniversite çalışanlarından nasıl tepkiler aldınız? Ben İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde 2018 yılı Ocak ayından bu yana idari personel olarak çalışmaktayım. Grup arkadaşım Cihan Aydın ise 2016 yılından beri Doktor Öğretim Üyesi unvanıyla İMÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde çalışmakta. Geldiğimiz günden bugüne dek yönetim ve öğrenciler bizi çok iyi karşıladılar. Rigel grubumuzu adeta bağırlarına bastılar. Biz de ilk olarak 4 Temmuz 2018 günü İstanbul Medeniyet Üniversitesi değerli mezunları, öğrencileri, çalışanları ve yönetimin iştirak ettiği 2018 yılı Mezuniyet töreninde keyifli ve anlamlı bir konser verdik. Tek kelimeyle harika bir deneyimdi bizler açısından. Çoğunlukla güzel tepkiler aldık. Umarım konserlere iştirak edemeyen kıymetli öğrenciler de mutlaka yakın gelecekte bizleri şereflendirirler.
Medeniyet Bülteni • 2018 76
Röportajlar 77
Röportajlar Müziğinizle dünyaya vermek istediğiniz mesaj nedir? Grup olarak müzikte ulaşmak istediğiniz nokta neresidir? Esasında müzikte ulaşmak istediğimiz bir noktadan çok müzik yolculuğumuzda izlediğimiz yolu konuşmak daha doğru olur çünkü müzik bir canlı varlık gibi hep gelişen ve devinen bir sanat. Tabii bu güzelim yurdumuzun bağrından ve kuşkusuz coğrafyamızdan birçok üstatlar yetişmiş ve bizlere örnek olmuşlar, esin vermişler. Biz de bu yolda kendi hislerimizi, özümüzü en iyi şekilde önce bize, sonra da sizlere yansıtmak gayesindeyiz. Bizi bu meşakkatli yola çıkaran olgu belirli bir amaçtan öte bu bakımdan. İçimizden çağlayan bir ruh. Nasıl ki edebiyatın, şiirin, müziğin, enstrümanların ve söylemlerin çeşitliliği bizi aydınlatıyorsa, biz de kendimiz bu sınırsız kâinatta mütevazı birer varlığız – ki Rigel, Orion takımyıldızının bir parçası olmakla beraber çaresiz kalmış, kıyıya varamamış gemilerin en son seçeneği olmasıyla ismini ve içeriğini gönüldaşlarla bir ömür boyu paylaşmak niyetinde ve gayesindedir. Bu doğrultuda bizler bu engin yolun emekçileri ve hizmetkârları olmayı yeğleriz her daim. İştiyakla çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz.
Hazar, grubun albümlerinde şarkıları üreten kişi olarak bu üretim süreci hakkında okurlarımızla neler paylaşmak istersiniz? Beraberce müzik üretmenin zor olduğu günümüz dünyasında Rigel grubumuzun en kıymetli yanı ve kalıcı olmasının sebebi bizlerin dost ve kardeş olması. Üretim sürecinde benim bizzat şarkı sözlerini ve besteleri yazmam sadece işin bir yanı. Bu böyle devam edecek diye bir kaide de yok. Fakat bugüne kadar bu görev şahsıma şeref verdi. Dostlarım, kardeşlerim grup arkadaşlarım ise inanılmaz katkılar vermekteler ve eminim bu katkıyı vermeye her zaman devam edecekler. Kısacası, bulunduğumuz yaşam şartlarını insanlarla beraberce paylaşan ve değerlendiren bizler, hayatın
Rigel grubu 2017-2018 yılı Mezuniyet Törenimizde sahne alarak unutulmaz bir konser verdi.
bizlere sunduğu gözlemleri, düşünceleri ve yaşanmışlıkları; ezgiler ve sözlerle neşrettik. Bir nevi samimi ve içsel bir dışa vurum bizimkisi. Hayata baktığımız sosyal pencerenin en kıymetli yanı şüphesiz müzik Rigel üyeleri olarak. Müziği iş hayatıyla birlikte yürütmek zor mu? Aradaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Müzikal kariyer hayali kuran öğrencilerimize nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz? Başarılı ve devamlı bir müzisyen olmak için özverili ve düzenli çalışmak gereklidir. Fakat müzik çalışmalarını bizler gibi çalışan insanlar için iş hayatının getirdiği mesuliyetler ile dengeli ve ahenkli bir şekilde eşzamanlı olarak yürütmek elzemdir. Hayatın bu iki yönünü de boşlamamak ileride kariyerli ve başarılı bir birey olmanızı sağlayacaktır.
Sizi ve etkinliklerinizi nerelerden takip edebiliriz? Bizi ve etkinliklerimizi Facebook, Instagram ve YouTube sayfalarımızdan takip edebilirsiniz. Her üç mecrada da “rigelistanbul” diye arama yaptığınızda bize ulaşabilirsiniz. rigelistanbul rigelistanbul rigelistanbul
Tatlı bir zorluk diyelim. İşimizi de müziğimizi de aşkla, şevkle yapan insanlarız biz. Bu yüzden ikisine de ciddi oranda bir vakit ayırıyoruz. Tabii iki tarafı da layıkıyla yürütebilmek için zamansal programlamayı iyi yapmamız gerekiyor. Biz her daim müzik hayatımızı artan bir tutku ve çalışma düzeniyle sürdürüyoruz. Bundan her gün daha da fazlasıyla mutluluk duymaktayız. Zaten aksi bir düşünce veya eylem hâsıl olsa bu kadar yıldır Rigel’i taşıyamaz ve sürdüremezdik. Acısıyla tatlısıyla bu 15 yılı geride bırakırken amatör ruhumuzu hiç bir şekilde kaybetmedik.
Medeniyet Bülteni • 2018 78
Röportajlar 79
Röportajlar Çok Engellilik ile yapılacak temel çalışmalardan birkaç örnek verebilir misiniz?
Medeniyet, Engelsiz Yarınları İnşa Ediyor Türkiye’de çok az bilinen ve farkındalık oluşturama çerçevesinde emek verilen “Çok Engellilik kavramını ve Medeniyet Üniversitesi çatısı altında yapılan çalışmaları, Dr. Öğretim Üyemiz Emine Ayyıldız ile konuştuk. Dr. Emine Ayyıldız: “Çok engelli hakları savunucusu olduğunu, bu mücadele sürecinde Medeniyet Üniversitesi’nden hep destek aldığını ve öğrencilerini de “çok engellilik” farkındalığıyla mezun etmek istediğini anlattı.
S
Bu konuda en önemli çalışma; Erken Uyarı sistemidir. Özetlemek gerekirse; günümüzde 38 ile 42 haftalar arası gerçekleşen doğumlar normal olarak adlandırılıyor. Bu tarihlerin öcesinde doğan çocukların, hele ki 5-6 ay arası doğan çocukların titizlikle takip edilmesi gerekli. Anne karnında gelişimini bu şekilde tamamlayamayan çocukların olası bir engel ya da çok engel durumuyla ilgili öncü bilgilendirme ve takip metodlarıyla ilerlenmesi faydalı olacaktır. Örnek vermek gerekirse, çocuğu engelli olan aileler genelde birkaç yıl sonra ya da eğitim hayatına başlayacakken uzman yardımına başvuruyor. Bu uzun süre zarfında engelli ya da çok engelli çocuğumuzla baş başa kalıyor ve aslında ne yapacağını da pek bilmiyorlar. Ailelerin ve çocuğun bu uzun süreçte uzman desteği ve eğitimden yoksun kalması işleri oldukça zorlaştırıyor. Bu yüzden erken doğumlarda prematüre bilgilendirme broşürü gibi minik dokunuşlarla büyük işler başarılabilir.
Dr. Öğr. Üyesi Emine AYYILDIZ
ohbetimize sizi kısaca tanıyarak başlayabilir miyiz?
Bu konuda Medeniyet Üniversitesi çatısı altında hangi çalışmaları gerçekleştirdiniz?
Tabii ki. Ben Emine Ayyıldız, akademik camiaya geçişim uzun yıllar öğretmenlik yapmamdan sonra oldu. Özel gereksinimi olan çocukların eğitim gördüğü bir okulda öğretmen olarak meslek hayatıma başladım, aynı okulda idarecilik yaptım. Bu konularla ilgili uzmanlık alanımı oluşturma serüvenim ise, Amerikaya giderek dokuz ay eğitim almamla başladı. Türkiye’de bu eğitimi alan ilk kişiyim. Döndüğüm zaman görev yaptığım okulda; bebek yaşlardan başlayarak engelli olan çocuklara ve ailelerine özel hizmet veren bir birim kurduk.
Medeniyet Üniversitesi çok engellilik farkındalığı açısından ufak ya da büyük yaptığımız her işi destekledi. Çok engelli görmeyen çocukların devam ettiği okul velilerinin kurduğu bir dernek var. Ayşe Nurtaç Sözbir Günebakan Çok Engelli Görmeyen Çocuklar Ve Ailelerine Destek Derneği. Sistemde böyle bir engellilik grubu olmadığı için bu dernekle yaklaşık 4 yıldır farkındalık günleri düzenliyoruz. Farkındalık Günlerinin üçüncüsünü Üniversitemizde yaptık. Çok engelli çocukları ailelerin gözünden anlattık. Bir baba ve dört anne sadece hikayelerini anlattılar. O gün önemli bir farkındalık oluşturduğumuza inanıyorum.
Peki bu birimler çoğaldı mı? Üzerinde titizlikle durduğunuz çok engellilik konusunda ulusal çapta yapılanlar hakkında neler söyleyeceksiniz. Bu tip çalışmalar fazlasıyla var. Ama çok engelli dediğimiz, yani birden fazla engeli olan çocuklarımız için eğitim ve öğretim süreci hala sancılı. Çünkü bu alanda yetişen uzman öğretmen-eğitici yok. Türkiye’nin engellilerin sosyal, özlük ve ekonomik haklarıyla ilgili çok ciddi çalışmalar yaptığını, bütçeler ayırdığını görüyoruz. Allah razı olsun. Bu durum mutluluk verici. Ama biraz daha çok engellilik konusuna eğilmek gerektiğine inanıyorum.
Medeniyet Bülteni • 2018 80
Farkındalık Günlerine dair çarpıcı ve okuyucularımızında yüreklerine temas edecek bir anektod anlatabilir misiniz? Tabii, bir velinin anlattığı hadise var. Görme, zihinsel ve işitme engelleri bulunan bir çok engelli öğrencimiz çocuk parkına gidiyor. Orada bulunan diğer çocuklardan birinin velisi ise “”çok engelli çocuğunu parka gören velimize çıkışıyor. Çocuğunu buraya getirmemesini, diğer çocukların bu durumdan rahatsız olacağını söylüyor. Toplumumuzun iyilik hasletleri çok yüksek. Ama ne yazık ki bazen böyle meselelerle karşılaşılabiliyor.
Günümüzün en sık kullanınlan medya ağlarından biri de sosyal medya. Bu mecrada insanlar engelli çocuklarını ve bir nevi günlük tutarak deneyim ve gelişimlerini paylaşıyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir yanıyla zararsız bir durum. Diğer engelli çocukların aileleri benim gibi ailelerde var diyerek bilgi aktarımı, tecrübe paylaşımı sağlayabilir. Ama durum engellilik üzerinden bir ajitasyon oluşturmaya giderse, pek kabul edilebilir bir şey değil. Çünkü engellilik ajite edilmemesi gereken bir realite. Bazen beni durdurup: “hocam siz bu çocuklarla ilgileniyorsunuz bu yüzden cennetliksiniz” diyorlar. Bunu asla ve kat’a kabul etmiyorum zira cennet bu kadar kolay değil diye düşünüyorum. Bu benim işim ve engellilik hayatın bir gerçeği. Olaya bu gerçekçi pencereden bakmak ve kalıcı çözümler üretmek gerektiğine inanıyorum. Özel Eğitim konusunda engelli çocukların sosyal hayata entegrasyonu ile ilgili genel geçer bir eğitim metodundan bahsedebilir miyiz? Bu konuda birbirinin yerine kullanılan ama birbirinden bağımsız oldukça farklı metodlar var. Kimi kaynaştırma, kimi kapsayıcı diyor. Ben ise en doğru kullanımın “dahil etme” olduğuna inanıyorum. İspanya’da yayınlanan ve Salamanca Bildirisi olarak bilinen “özel eğitim” konusundaki metinde genel hatlar çizilmiştir. Ama burada anlamadığım bir mesele var. Biz ne
zamandan beri Avrupa’dan engellilere karşı doğru metodlar kullanmaya ve tavsiye almaya ihtiyaç duyuyoruz. Bizim bu konuda yüzlerce yıllık Hz. Mevlana felsefemiz yok mu? Gel, gel, ne olursan ol yine gel! Diyen felsefe bu topraklara, bizim ruh kökümüze ait değil mi? Buradan hareketle öğrencilerime de empatiyi, önyargısız olmayı öğretiyorum. Peki, Medeniyet Üniversitesi kapsamında çok engellilikle alakalı başka ne tür akademik çalışmalarda bulundunuz? Amerika, Bulgaristan, Finlandiya, Romanya, Fransa ve Yunanistan’dan çeşitli akademisyenlerin ve bu alanda uzman isimlerin katıldığı bir Arama Konferansı gerçekleştirdik. Üniversitemiz bu konuda bize destek olarak Kartal’daki kampüsü açtı. Orada iki gün süren önemli bir çalışmaya imza atıldı. Dünyadan ve Türkiye’den çok engellilik yansımaları konuşuldu. Bu konuda diğer ülkelerin ne yaptığı ve ne tür gelişmeler olduğu değerlendirildi. Ardından dört ayrı grup dört ayrı konu üzerinde konuştu. Bir nevi istişare toplantısı oldu. Diğer günün ikinci yarısında ise toplantıyı kapattık. Bu toplantı sayesinde çok engelli çocukların aileleri moral buldu ve Medeniyet Üniversitemizin ciddi bir akademik çalışma ortaya çıktı. Bu sonuç raporunu YÖK’ten bastırmayı umuyoruz. Şu an rapor, raportörlerimiz tarafından tasnif ediliyor. Hedefimiz Aralık sonuna kadar bu çalışmayı nihayetlendirmek. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden mezun olacak alan öğrencileriyle birlikte gelecekte çok engellilik konusunda yapmayı istediğiniz büyük bir proje var mı? Benim Ayşe Nurtaç Sözbir Günebakan Çok Engelli Görmeyen Çocuklar ve Ailelerine Destek Derneği ile ilgili çalışmalarımız hep farkındalık ve farklılığa bakış açısını düzeltmekle alakalıydı. Somut amacımız ise devlette çok engelli kavramının oturarak bu alanda okulların açılması. Bu okulların açılması için temel gereklilik de burada hizmet verecek nitelikli öğretmenlerin bulunması… O yüzden Medeniyetli öğrencilerle ilgili en büyük isteğim onların farkındalık duygusuyla ve engelli savunucuları olarak yetişmeleri. Üniversiteyle alakalı ise Erken Çocukluk Özel Eğitimi Yüksek Lisans dosyamızı hazırladık, inşallah bu alanda da uzman isimler yetiştireceğiz. Hocam, vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Ben de teşekkür ediyorum. Sağolun.
Röportajlar 81
Röportajlar
Edebiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. İhsan FAZLIOĞLU
Düşünmek, Nedenlemektir... Edebiyat Fakültesi Dekanımız Profesör Doktor İhsan Fazlıoğlu ile insan, tarih, kavramlar, düşünce ve medeniyetimizin kökleri üzerine güzel bir söyleşi yaptık. Üniversitemiz bünyesinde yapılan Medeniyet Okumlarından medeniyet matematiğimize, gençliğin düşünsel labirentlerinden tarihsel yaklaşımlara kadar pek çok konuda sizler için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sizler de bu değerli sohbete iştirak edin istiyoruz. Keyifli okumalar…
D
eğerli Hocam, İstanbul Medeniyet Üniversitesi çatısı altında 2011 yılından beri gerek Üniversite içinde gerek Üniversite dışında pek çok etkinlikte bulundunuz. ‘Mekân ile insan arasında önemli bir bağ olduğu’ kabulünden yola çıkarak sormak isterim: İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin sizdeki anlamı nedir? Öncelikle ‘İstanbul’, ‘Medeniyet’ ve ‘Üniversite’ kavramlarını bir araya getirmesi bakımından nazarî bir derinlik; bu derinliğin doğurduğu ağır bir görev bilinci ve dahi yine bu derinliğin verdiği kuşatıcı bir ufuk... Bir de buna Üniversite’nin hem kurum hem de akademik kadro olarak genç olmasının kazandırdığı dinamizm... En nihayet tüm bu nitelikleri birbirine bağlayan, mensup olduğum Fakülte’nin adı yani ‘Edebiyat’... Düşünceye incelik katan ‘edeb’; ifade gücü veren ‘dil’; kuşatıcılık kazandıran ‘tarih’ ve tüm bunları yorumlama becerisi ile donatan ‘felsefe’...
ilişkin görüşümüzün, yani hayat görüşümüzün yapısı, derinliği, kuşatıcılığı, nazarî lisânı vb. pek çok bileşenin ortalamasına bağlıdır. Bu nedenlere bağlı olarak günümüz Türkiye’sindeki düşünce etkinliğini, üretilen eserleri ve yürütülen tartışmaları, kendi anlatılarımızın bütüncül ifadeleri olarak görmekte zorlanıyorum. Kimi ciddi dikkatler yanında ötede beride parçalar, dağınıklıklar ve kıpırtılar mevcut. Kısaca özne olmadan, nesneleştiremeyiz; nesneleştirmediğimizde de düşünemeyiz. Özne olmak işte bütün mesele... Özne olmanın tek bir koşulu var: Kendi hikayenizi/anlatınızı yazma becerisini göstermek; bunun için de yola çıkmaya cesaret etmek. Anlatınız yoksa, o anlatı içinde varlık kazanan bir özne olarak siz de yoksunuz demektir. Her yıl hem Üniversite içinde hem de Üniversite dışında öğrencilerle birliktesiniz. “Türkiye’nin geleceği için düşünen, okuyan, eleştiren ve kendini iyi ifade edebilen” bir neslin yeşerdiğini düşünüyor musunuz?
Bilgi, herkese açık ancak belirli bir gayreti gösterenlerin elde edebileceği bir şeydir. Ancak ‘ince bilgi’ ayrıca doğal bir eğilim, iyi bir eğitim-öğretim ve kişiden ciddi bir mesai ister. Bu bileşenler bir araya geldiklerinde ‘düşünür’ dediğimiz insan ortaya çıkar. Bu çerçevede sorunuza genel anlamıyla olumlu bir yanıt verebilirim. Yani Türkiye’de geçmişe göre daha iyi düşünen, okuyan, eleştiren ve kendini ifade edebilen bir nesil yetişiyor. Ancak ‘ince bilgi’ açısından daha ciddi ve dikkatli bir kurumsallaşmaya ihtiyacımız var. Milletleri her alanda geleceğe yetişmiş seçkinleri taşır; buna ‘ehliyet aristokrasisi’ adını veriyorum. Bu anlamda önümüzde yapılacak daha çok iş var kanısındayım. Toplum olarak içimizdeki ayrık otlarını, kardelenleri tespit edip tahammül ile ileri taşımaktan daha çok; ayıklayıp kötürümleştiriyoruz; hatta acı ama yok ediyoruz. Bu durumu bir cümlede şöyle dile getirmiştim: ‘Asıl’, ancak farklı olana tahammül ederse ‘asâlet’ini koruyabilir. Bu nedenle her kültürde ‘ayrık-otları’ özenle korunmalıdır.
‘Felsefe-Bilim’ dediğiniz yapının tarihi ve içeriği ile uğraşan biri olarak günümüz Türkiye’sindeki düşünce etkinliğini, ortaya konan eserleri, tartışmaları kısaca değerlendirebilir misiniz? Bu soru kısa bir değerlendirmeyi kaldırmaz. Demek istediklerimi anlaşılır kılabilmek için pek çok öncüle gereksinimim var. Bu nedenle sorunuza yanıt olarak burada diyeceklerim demek istediklerime ancak birer işaret olarak görülmelidir. Düşünme bütün bir hayat etkinliğinin parçasıdır; bu bütün dışında, boş uzayda ve boşlukta düşünce üretilmez. Hayatın vektörel yapısının doğal bir dışavurumudur düşünce. Bu nedenle biz Türkler hayata ilişkin ihtiyaçlarımıza uygun düşünce üretiyoruz şüphesiz. Ancak bu, hayata
Medeniyet Bülteni • 2018 82
Röportajlar 83
Röportajlar Bir yazınızda; “İster Tabiat’a ister Hayat’a ilişkin olsun, hakikat’in belirli bir mekân ve zamandaki tezahürü olan mukayyet gerçeklik, dondurulup ideal-mutlak hâle getirildiğinde hem süreci hem de örüntü’yü ortadan kaldırır. Böyle bir donukluk içerisinde yaşayan bir kültür ve onun üyeleri hakikat’ten de dinamik gerçeklikten de uzak düşerler; giderek Tarih’ten kopar; zamanla salt geçmiş hâlini alırlar.” diyorsunuz. Böylelikle söz konusu kültürün başka kültürler tarafından yok edileceğini de ekliyorsunuz. Açıkça sormak gerekirse, böyle bir tehlikeyle karşı karşıya mıyız?
Gerek Üniversitemiz içinde gerek Üniversitemiz dışında, hatta liseler özelinde belli başlı düşünce ve felsefe okumalarına öncülük ediyorsunuz. İnternet ve bilişim teknolojilerinin edebiyat ve düşünce alanını daralttığı modern dünyada bu değerli okumalara devam edecek misiniz? Bir şeye öncülük ettiğimiz yok; görevimizi yapıyoruz; bu nedenle bu tür etkinliklere aracılık ediyoruz; öncülük değil. Kültür süreklilik ister şüphesiz. Yani belirli bir sonuç elde etmek için sürekliliği korumak zorundayız. Ancak bizim bu aracılık görevini yürütebilmemiz de iç ve dış koşullara bağlı. İç koşullar sağlık ile söylenecek sözümüzün bulunmasıdır. Dış koşullar ise muhataplarımızın talepleridir. Hepsinden önemlisi de ümit; ümidi kaybetmemek. Ümidin kaybolduğu yerde insan dilsiz kesilir; ses, söze dönüşmez; kimseye ulaşmaz ve iz bırakmaz. Sözümüz, ümidimizdir. Son zamanlarda ülkemizde hemen her alanda düşünce açısından bir kavram karmaşası olduğunu düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız bu kavram karmaşasının kaynağı sizce nedir?
Medeniyet Bülteni • 2018 84
Düşünce dil ile ifade edilir; aktarılır. Bu nedenle dilin bileşenleri iyi tespit edilmeden ve tanımlanmadan bildirişimde ve iletişimde bulunmak mümkün değildir. Ses(lafız), sözcük(kelime), kavram(mefhûm) ve terim (ıstılah) bu bileşenlerin başında gelir. Tüm bunlardan önemlisi muhatapların kasıtları ve niyetleri. Anlam(mana) kişinin kastının, iradesinin ve niyetinin kullandığı sözcüklerde içerilmesidir. Şüphesiz bir de bildirişim ve iletişimin içinde cereyan ettiği bütün; anlam ve değer dünyamız; yani vicdanımız... Bunun için asgari koşul, kabile çadırlarını terk edip millet evinde yaşamayı öğrenmek... Çünkü bu kadar kümesin bulunduğu yerde ancak horozların gürültüsü olur. Bu nedenle denmiştir ki “Millet, aynı dili konuşan değil, aynı hâli paylaşan insanlar topluluğudur.” Çünkü anlamdaş olamayanları dildaş olmak millet kılmaz. Sanıyorum sorunuzun ikinci kısmının yanıtı da ortaya çıkmış oldu: Kavram karmaşasının nedeni sadece bilgi eksikliği değil; millet olmamızı mümkün kılan ortak anlam-değer dünyamızı kaybetmek; tarihimiz önünde küçük düşmek...
Bir konudaki tespit ve uyarı zorunlu olarak o konuyla karşı karşıya olmayı gerektirmez. Bir Türk bilgini olarak bu tür uyarıları yapmak, mensubiyetimiz gereğidir; çünkü dediğimiz gibi mensubiyet, mesuliyeti yaratır. Mesuliyetin gereği de sürekli teyakkuz hâlinde olmaktır. Sınırda nöbet tutan bir asker, muhtemel bir saldırı için sürekli dikkat kesilir. Bizim yaptığımız da buna benzer. Sürekli dikkat, teyakkuz ve uyarı... Yesevî meşrebindeniz: Tekrar bir süre sonra tekrar edilenin nedenlerini unutmamıza yol açar; nedenleri unutmak tekrar edileni alışkanlığa dönüştürür; alışkanlık da zaman içinde bireysel ve kurumsal riyâkârlığa dönüşür. Uyarı, tecdîd, yenilenme nedenleri hatırlatmadır. Kişileri bilinçle donatmadır. Bilinçle donanmak için asgarî koşul içinde yaşadığımız zamanı kuşanmadır. Dediğimiz şudur: Her bir kültür içinde yaşadığı gerçekliği anlamlandırmak için kavramsal-yargısal şemalar ve modeller geliştirir; gerçekliği bunlar içinde yakalar. Ancak Hayat’a ilişkin gerçeklik sürekli devinim halindedir; bu nedenle sabit değil hareketli/kinematik modeller geliştirmeliyiz. Sürekli yenilenme içinde olmalıyız yani tecdîd... Yenilenme, alışkanlık haline gelmiş eylemlerimizi yeniden bilince taşıma, onlara bilinç aşılama işlemidir. Yoksa ya çürürüz ya da yok-ediliriz.
runları ve sorularıdır. Matematik de buna dahil... İkinci olarak, İslâm temeddününde siyâsî, idârî, ticârî ve hatta dinî meşruiyet oldukça matematiğe ve matematik bilimlere bağlıdır. Bunun için matematik yöntem olmaz-ise-olmazdır. İslam temeddününde özel olarak matematiğin çeşitli alanlarındaki ve genel olarak matematiksel bilimlerdeki teknik gelişimlerin yanından en önemli katkı matematiksel nesnelerin ontolojisi, matematiksel yargıların uzayı, matematiksel bilginin epistemolojisi ve matematik ile fizik ilişkisinin meşruiyeti gibi konularda yapılan çalışmalardır ki, bu çalışmalar doğanın matematiksel idraki konusunda daha sonra ortaya çıkacak ilerlemelerin temelini oluştururlar. Ana başlıkları ile işaret ettiğim bu çalışmaların büyük bir yekunu de Selçuklu-Osmanlı çizgisinde ortaya çıkmıştır. Şimdilik bu kadarıyla yetinelim isterseniz...
Bir aykırılık yapıp çalıştığınız alana ilişkin özel bir soru sormak istiyorum: Alman filozofu Oswald Spengler “Her medeniyetin bir matematiği vardır.” diyor. Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya uzanan, İslâm medeniyetinin ışığıyla harmanlanan Selçuklu-Osmanlı çizgisinin matematiği için neler söyleyebilirsiniz? Buna sağ gösterip, sol vurmak diyorlar değil mi? Bunlar hem teknik hem de uzun konular. Sağlıklı bir anlatım için çokça öncüle gerek var. Ancak şöyle genel bir cümle kullanabilirim: Osmanlı-Selçuklu çizgisine ait tüm sorunlar ve sorular İslam temeddününün so-
Röportajlar 85
Röportajlar
z ı m ı r a l k u l u l p o Öğrencİ T 2017-2018 EğİTİM - Öğretİm Yılını
DOLU DOLU GEÇİRDİ
Konu açılmışken biraz genel bir soru sormak istiyorum: Türk tarihine iki farklı yaklaşım görüyoruz: Batı kaynaklı yaklaşımda ‘askerî şiddeti temsil eden” ile bizdeki ‘anlı-şanlı kutsal Türk tarihi”... Bunun bir orta yolu yok mu?
olur. Ancak yine aynı noktaya geldik: Hayat Görüşü’ne dayalı bir bütün fikriniz yok ise tüm bu tekillikleri, ne bilebilirsiziniz ne anlayabilirsiniz ne anlamlandırabilirisiniz ne de bildiklerinizin, anladıklarınızın ve anlamlandırdıklarınızın bir meşruiyeti olur.
Birincisi orta yol arayışları kolaycılık peşinde koşmaktır ve riyâkârlığa neden olurlar. İkincisi, böyle bir durumda orta yol tespiti iki yanlışı doğru kabul edip ifrat ve tefrit uçları gibi görmek ve ortalamasını almak manasına gelir. Halbuki yanlışlardan bir doğru çıkmaz. Ayrıca bu görüşlerin birincisi sövgü ikincisi övgü ile ilgilidir; bilgi ile ilgili değil. Duygular bilgiyle tashih edilemez; edemezsiniz de... Hele bir de insanlar kimliklerini bu sövgü ve övgüden üretiyorsa. Burada tehlikeli olan bilgi uzayında da aynı ifrat ve tefritin devam etmesi; bir de buna önceden belirlenmiş bir niyet eşlik ediyorsa o zaman iş tehlikeli bir hâl alıyor demektir. İster övgüye ister sövgüye dayansın cehâletin tek ilacı vardır ki, o da bilgidir. Geçmişimizi, bilgi ile Tarih’e dönüştürmeliyiz. O zaman işaret ettiğiniz bu sorunlar, niyet tarafı hariç, büyük oranda çözülmüş
Söyleşimizden şimdiye değin anladığım şu oldu: Tarih süreçte elimizden pek çok ‘kavram’ kayıp gitti. Bu nedenle hem dünü hem de bugünü kavramakta zorlanıyoruz. Ne yapmalı? Doğru! Kavramsız, kavrayamayız. Düşünce bir kavram matematiğidir zaten. Kavramlar yoksa düşünemeyiz de. Yukarıda işaret etmiştik, düşünce için tek başına sözcükler yetmez, kavramlara ve terimlere ihtiyaç var. Olgu ve olayların çeşitliliğini kendileriyle yakalayabileceğimiz ne kadar incelmiş bir kavram dizgemiz olursa o kadar iyi düşünürüz. Daha önce de çeşitli mahfillerde dile getirdiğim gibi: Sahîh bir tabiat ve hayat tasavvuru için, en asgarî şart, dakîk bir dildir... Ne yapmalı sorunuza gelince tek bir cevabı var: Çalışmalı... Hem de çok...
Medeniyet Bülteni • 2018
Röportajlar
86
87
www.medeniyet.edu.tr
Röportajlar
‘Medeniyet’li Olmak Ne Demek? Üniversitemiz idari personeli ile İstanbul Medeniyet Üniversitesinde çalışan olmak üzerine konuştuk. “Burada herkes özverili çalışıyor” Funda Atıcı - Fakülte Sekreteri - Siyasal Bilgiler Fakültesi İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde 15.08.2013 tarihinde göreve başladım. Siyasal Bilgiler Fakültesinde Fakülte Sekreteri olarak Dekana karşı sorumluluğumun yanında, Dekanlık tarafından belirlenen amaç ve ilkelere uygun olarak; Fakültenin vizyonu, misyonu doğrultusunda eğitim ve öğretim için gerekli tüm faaliyetlerin etkinlik ve verimlilik ilkelerine uygun olarak yürütülmesini, birimler arasındaki koordinasyonu sağlarım. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde olmaktan memnunum. Buradaki akademik ve idari personellerin tümü diğer üniversitelere bakıldığında daha büyük bir özveriyle çalışarak, Üniversitemizi nasıl iyi noktalara getirmeye başarırız diye büyük çaba göstermektedir. Üniversitemde beni en çok mutlu eden şey idari personelin genelinin birbirleriyle güzel bir diyalog kurmuş olması ve paylaşımcı olmaları kısaca burada birlik içindeyiz; bu çok güzel bir şey... Şu an bulunduğum kadronun hakkını verebilmek için çok çalışıyorum ve verilecek her görevde başarılı olmayı diliyorum. Kısaca iş hayatımda başarılı ve herkes tarafından sevilen, sayılan bir insan olarak anılmak isterim.
“Bugün de bir şeyler ürettim” diyebilmek... Hakan Ulutaş - Şube Müdürü - İdari ve Mali İşler Daire Bşk. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ne 2016 yılında naklen atanarak göreve başladım. İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığında Kiralama ve Destek Hizmetleri Şube Müdürlüğü Biriminin uhdesinde yer alan görevleri gerçekleştirmek üzere Şube Müdür Vekili olarak ve Taşınır Konsolide Yetkilisi olarak görev yapmaktayım. Burada olmak, naklen atamada Üniversitemi tercih etmek arkama dönüp baktığımda hiç pişman olmadığım bir karar benim için. Her akşam eve gittiğimde “evet bugün de bir şeyler ürettim, bugün de Üniversiteme şu katkım oldu” cümlesini kurmak ve düşünmek beni çok mutlu ediyor. Hayalim Üniversitem ile beraber büyümek. Üniversiteye hizmet etmek adına daha fazla sorumluluk, yetki ve imkân bulacağım kadrolarda görev almak.
“Bilim ve uygarlığa açılan bir kapı.” Semay Şen - Güvenlik Görevlisi - Rektörlük İstanbul Medeniyet Üniversitesi’ne 1 Kasım 2012’de özel güvenlik personeli olarak başladım. Rektörlük Binasında Banko güvenlik görevlisi olarak çalışmaktayım. Rektörlük Binasına ziyaret, misafir veya iş takibi için gelenleri karşılama, kimlik tespiti yaparak refakat etmek ve yönlendirmek temel görevlerim arasında. Burada çalışmaktan çok mutluyum; işimi severek yapıyorum. İstanbul Medeniyet Üniversitesi benim için ilime, bilime ve uygarlığa açılan bir pencere. Kendimi geliştirmek adına AÖF Güvenlik ve Korumu önlisans bölümünü bitirdim. Görevimi layıkıyla yapmaya devam edeceğim elimden geldiğince. Son olarak Konfüçyüs’ün şu sözünü eklemek istiyorum: “Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir gün bile çalışmış olmazsın.”
Medeniyet Bülteni • 2018 88
“Güleryüz ve hoşgörü beni mutlu ediyor” Av. Fevziye Doğruer - İMÜ Hukuk Müşaviri 08.06.2015 tarihinden bu yana Üniversitemizde avukat olarak çalışıyorum. Kasım 2017 tarihinden bu yana da Üniversitemizin Hukuk Müşavirliği görevini yürütüyorum. Üniversitemizin taraf olduğu davalarda avukat olarak hizmet vermekle birlikte, yine Üniversitemiz birimlerinin ihtiyaç duydukları konularda hukuki görüş bildirmek suretiyle hukuki destek sağlıyorum. Üniversitemizde olmaktan memnunum. Benim kurumum; çalışanların birbirine karşı saygı ve içtenlikle davrandığı, her türlü iletişim olanağının mevcut olduğu, mesleğimi gereğine uygun olarak ve özveriyle yapabildiğim ve isteyerek, severek çalıştığım işyerim. Burada beni en çok mutlu eden şey; idarecilerin ve personelin güler yüzlü, hoşgörülü, iletişime açık insanlar olmaları. Yakın gelecekte kariyerim için hayalim mesleki bilgi ve tecrübelerimi, genç nesillere aktarabileceğim akademik çalışmalar yapmak.
“Kendi evim gibi görüyorum” Yakup Yorulmaz - Temizlik Görevlisi - Rektörlük Üniversitede göreve 2012 yılında başladım. İlk önce taşeron personel olarak görev yaptıktan sonra, devletin verdiği imkânlar sayesinde 2018 yılında sürekli işçi kadrosuna geçtim. Rektörlük binasında temizlik ve taşıma işlerinden sorumluyum. Bir dönem güvenlik görevlisi olarak da çalıştım ancak vardiya sisteminin zorluklarından dolayı güvenliği bırakarak temizlik görevliliğine geri döndüm. Burada olmaktan çok mutluyum. Burada şehrin ortasında ağaçların, yeşilliklerin içindeyiz. Kurumda çalışan herkes çok anlayışlı ve hoşgörülü. Çalıştığım diğer kurumlarda böyle değildi. Bir eğitim kurumunda çalışıyor olmak çok farklı ve bundan çok memnunum. Açıköğretimde Çocuk Gelişimi bölümünde okuyorum; ileride de bir yandan eğitimime devam etmek istiyorum. Ancak bu Üniversitede olmaktan çok mutluyum ve buradan emekli olmak istiyorum.
“Öğrenciyle iç içe olmak çok keyifli.” Hande Yavuz - Memur - Sosyal Bilimler Enstitüsü Memuriyet hayatıma kurumumuzda 2013 yılında Sosyal Bilimler Enstitüsünde başladım. 5 yıldır aynı birimde, üzerime düşen görevleri severek yerine getirmeye çalışıyorum. Enstitümüz Lisansüstü Programlarına kayıtlı öğrencilerimizin öğrenci işlerini yapıp, problemlerine çözüm sunmaya çalışıyoruz. Öğrenciler ile iç içe olmak Üniversitede çalışmanın en keyifli yanı. Medeniyet Üniversitesinde olmaktan oldukça memnunum. İlk görev yerim olması nedeniyle yaşamış olduğum çekingenliğimi kuruma ilk geldiğimde tanışmış olduğum değerli çalışma arkadaşlarımla yendim ve hepsi ailem gibi oldu. İşim ile ilgili kendimi geliştirerek, her gün üzerine bir şeyler katarak ilerlemek şu anki hedeflerim arasında.
“Kurduğum iyi ilişkiler mutluluğum...” Yusuf Hami Balcı - Memur - Öğrenci İşleri Daire Bşk. İstanbul Medeniyet Üniversitesinde 15.08.2016 tarihinde Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı biriminde göreve başladım. Birimimde Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesinden sorumluyum. Bir eğitim kurumu olduğu için burada çalışmaktan memnunum. İş hayatına ve kamu görevine başladığım ilk yer olması sebebiyle İstanbul Medeniyet Üniversitesi benim için özel bir anlam ifade ediyor. Burada beni en çok mutlu eden şey diğer çalışma arkadaşlarımla kurduğum iyi insan ilişkileri. İleride de yine üniversitede çalışmak isterim. Kurumsallaşmış, sosyal ve kültürel faaliyetlerin olduğu, kampüs hayatının yaşandığı bir yerde çalışmak beni mutlu eder. Gelecekte üniversite eğitimi aldığım alanda kendimi geliştirmeyi ve formasyonuma katkı sağlayacak eğitimlere ve faaliyetlere katılmayı hedefliyorum.
Röportajlar 89
Röportajlar
Öğrenci ve personelimiz Erasmus+ programına toplam 4 farklı alandan katılabilir. Öğrenciler öğretim yılı içerisinde öğrenim hareketliliğine ya da yaz döneminde staj hareketliliğine katılabilirken, ders vermekle yükümlü akademik personelimiz eğitim verme hareketliliğine ve tüm personelimiz eğitim alma hareketliliğine katılabilmektedir. Her bir alan ile ilgili duyurular web sayfamız üzerinden yayınlanmaktadır. Başvuru sürecimiz her yıl Kasım-Aralık aylarında duyurulmakta olup seçim süreci de yine her yıl Şubat-Mart aylarında tamamlanarak Erasmus+ programına katılmak üzere seçilen adaylar ilan edilmektedir.
Uluslararası Ofis ve Değişim Programları Uluslararası Ofis ile Üniversitemizde uygulanan değişim programlarıyla ilgili faaliyetlerini ve uluslararası öğrenci kabul süreçlerini konuştuk.
Erasmus+ programı ile Avrupa’ya gitmek için yabancı dil bilgisi şartı aranıyor mu?
Üniversitemizde Uluslararası Ofisin temel görev ve faaliyet alanları nelerdir? Uluslararası Ofisin temel görevleri; uluslararası öğrencilere bilgi ve iletişim desteği sağlamak, uluslararası anlaşma ve protokollerle ilgili süreçleri yürütmek ve değişim programlarını yürütmektir. Yeni yapılanmamız ile artık Erasmus+, Mevlana ve Farabi değişim programlarının tüm süreçlerini koordinatör hocalarımızın yönlendirmesinde Ofisimiz yürütmektedir. Bu kapsamda değişim programlarıyla Üniversitemize gelen ve Üniversitemizden yurtdışına giden öğrenci ve personelin başvuru, seçim, evrak ve hibe ödeme süreçlerini yürütmekteyiz. Kaç personeliniz var? Nerede hizmet veriyorsunuz? Şu anda 3 personelimiz ile Güney Yerleşke B Blok zemin kattaki ofisimizde hizmet veriyoruz. Uluslararası öğrencilerimizi ve değişim programlarıyla ilgili bilgi almak isteyen tüm öğrenci ve personelimizi ofisimize bekleriz. Üniversitemizde öğrenci ve personelimiz değişim programlarına ne kadar ilgi gösteriyor? 2018 yılındaki hareketlilik oranları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Medeniyet Bülteni • 2018 90
Seçim kriterleri Türkiye Ulusal Ajansı tarafından belirlenmekte olup not ortalaması, yabancı dil puanı gibi tüm şartlar duyurumuzda bildirilmektedir. Ancak genel olarak lisans öğrencilerimizin minimum 2.20, lisansüstü öğrencilerimizin de minimum 2.50 genel not ortalamasına sahip olması gerekmektedir. Öğrenim hareketlilikleri her akademik birimin karşı kurumlarla yaptığı anlaşmaların kontenjanlarına tabi iken, staj öğrencileri ile personelin hareketlilik için gidecekleri kurumlarla kendileri iletişim kurmaları gerekmektedir. Staj öğrencileri ve personelin, başvuruları esnasında ilgili kurumdan ofisimize bir kabul mektubu getirmeleri beklenmektedir.
Değişim programlarımıza gösterilen ilgi her yıl katlanarak artıyor. Örneğin Erasmus+ programı Üniversitemizde 3 yıldır uygulanıyor ve özellikle 2017-2018 öğretim yılında çok sayıda başvuru aldık. Başvuru sayısının 2018-2019 öğretim yılında daha da artmasını bekliyoruz. Ancak gönderebileceğimiz öğrenci ve personel sayısı gerek kurumlar arası anlaşmalarda belirtilen kontenjan sayılarıyla, gerekse de Ulusal Ajans tarafından Üniversitemize verilen hibe miktarı ile sınırlanmaktadır. Bize verilen hibeden olabildiğince fazla sayıda öğrenci ve personelimizin yararlanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin 2017 dönemi hibe sözleşmesi ile 2017-2018 öğretim yılında Üniversitemizden hibe alarak Erasmus+ programı ile yurtdışına giden toplam 18 staj öğrencisi, 11 öğrenim öğrencisi, eğitim almak üzere giden 7 idari personel ve eğitim vermek üzere giden 5 akademik personelimiz oldu. 1 öğrencimiz de öğrenim hareketliliğine hibesiz olarak katıldı. Erasmus+ programı ile bir öğrencinin ve personelin yurtdışına gitmek için neler yapması gerekir?
Evet, öğrenci öğrenim hareketliliği için öğrencilerin İngilizce YDS veya YÖKDİL gibi bir sınavdan en az 60 puan ya da Üniversitemiz Yabancı Diller Yüksekokulunun düzenlediği Erasmus öğrencilerine yönelik dil sınavından en az 70 puan aldığını belgelemesi gerekmektedir. Staj öğrencileri için şu ana kadar bir yabancı dil barajı belirtmemiş olsak da öğrencilerin sıralaması %50 akademik not ortalaması ve %50 yabancı dil puanı etkili olacak şekilde yapılmakta ve daha yüksek düzeyde yabancı dil bilgisine sahip olan öğrenciler önceliklendirilmektedir. Bundan sonraki dönemlerde staj öğrencileri için de bir yabancı dil barajının uygulanması düşünülüyor. Erasmus+ programına ne kadar süre boyunca katılınabilir? Öğrenim hareketliliği için minimum süre bir akademik dönem olup (kuruma göre 3.5-5 ay arasında değişebilmektedir), staj hareketliliği minimum 2 ay yani 60 gün olmak zorundadır. Öğrenciler Fakülte veya Bölüm koordinatörleri ile karşı kurumun onayını alarak Ofisimize de gerekli belgeleri gönderip uygun olduğu durumlarda bu süreleri uzatabilmektedir. Süre sonradan uzatıldığında hibe artırımı bütçemize bağlı olarak
Prof. Dr. Özden Zeynep OKTAV
Erasmus+ Programı Kurum Koordinatörü Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi
Özden Zeynep Oktav, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini sırasıyla 1987 ve 1992 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi’ne Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünü kurmak üzere geçen Oktav, Yardımcı Doçent, Doçent ve Profesörlük unvanlarını Yıldız Teknik Üniversitesi’nde almış, başta Dekan yardımcısı, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür yardımcısı olmak üzere pek çok idari görevde bulunmuştur. 2016 yılı, Nisan ayından itibaren İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmakta olan Oktav, Türk Dış Politikası, Dünya Siyasetinde Ortadoğu, ABD Dış Politikası, Çatışma Çözümleri, Political History gibi konularda çeşitli dersler vermektedir. Hali hazırda Fakülte Kurulu üyesi olan Oktav’ın alanında yazmış olduğu pek çok kitabı ve makaleleri mevcuttur. YÖK bursuyla İngiltere, Cambridge Üniversitesi’nde ve TUBİTAK bursuyla İskoçya, St Andrews Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulunmuştur. yapılamayabilir; bu durumda öğrenciler uzattıkları süre için hibe alamayabilir. Personel hareketliliğinde ise, gerek eğitim alma gerekse ders vermede 5 işgünü için hibe sağlamaktayız. Ders verme hareketliliğinde karşı kurumda en az 8 saat ders verme zorunluluğu bulunmaktadır. Hareketliliğe katılan herkes hareketlilik dönüşünden sonraki 1 ay içerisinde, bu minimum süreler boyunca karşı kurumda bulunarak eğitime katıldığını onaylı birer katılım sertifikası ile belgelemekle yükümlüdür; aksi halde hareketlilikleri geçersiz sayılabilir.
Röportajlar 91
Röportajlar
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Mert SUNAR
Farabi ve Mevlana değişim programları kapsamında neler yapıyorsunuz? Bilindiği gibi Farabi programı kapsamında öğrenciler kurumlar arası anlaşmalar ile Türkiye’deki farklı üniversitelerde 1 ya da 2 dönem öğrenim hareketliliğine katılabilmektedir. 2018-2019 akademik yılında Üniversitemize Farabi programı ile 5 öğrenci eğitime gelmiştir. Mevlana Programı kapsamında ise sadece yurtdışından öğretim elemanı hareketliliği gerçekleşmiştir. Mevlana ve Farabi değişim programlarının tüm süreçleri, koordinatör hocalarımızın yönlendirmesinde Uluslararası Ofis tarafından yürütülmektedir. Üniversitemizin değişim programları dışında da işbirliği yaptığı ortak üniversiteler var mı? Evet, çeşitli ülkelerdeki üniversitelerle imzalamış olduğumuz protokol anlaşmalarımız var. Bu anlaşmaların bir kısmı öğretim üyelerimizin belirli alanlarda eğitim vermesini ya da almasını kapsarken, bazılarının kapsamında karşılıklı öğrenci ve personel değişimi de mevcuttur. Ancak hibeli değişim programlarından farklı olarak, bu protokollerle ortak üniversitelerde eğitim almaya gidildiğinde, protokolde aksi belirtilmediği takdirde öğrenciye hibe verilmemektedir. Uluslararası öğrenciler, değişim programları haricinde Üniversitemizde tam zamanlı öğrenci olarak eğitim görebilmek için nasıl başvurabilir ve şartlar nelerdir? Lisans düzeyindeki uluslararası öğrenciler Üniversitemize ya Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın Türkiye Bursları Programı vasıtasıyla ya da Üniversitemizin gerçekleştirdiği İMÜYÖS, yani Yabancı Öğrenci Seçme Sınavına girip başarılı oldukları tak-
Medeniyet Bülteni • 2018 92
Prof. Dr. Fatih SARIOĞLU
Farabi Programı Kurum Koordinatörü Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi
Mevlana Programı Kurum Koordinatörü Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Mert Sunar, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi, yüksek lisans eğitimini ise Bilkent Üniversitesi Tarih bölümlerinde tamamladı. Doktorasını 2006 yılında State University of New York at Binghamton’da yine tarih alanında “Cauldron of Dissent: A Study of the Janissary Corps, 1808-1826” konusunda vererek “doktor” unvanını, 2007 yılında da Yrd. Doç. Dr. unvanını aldı. 2007-2011 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi’nde görev yapan Mert Sunar, 2011 yılından bu yana İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde anabilim dalı başkanı ve öğretim üyesidir. Aynı zamanda Mevlana Programı Kurum Koordinatörlüğü görevini yürütmekte olan Sunar’ın çok sayıda bilimsel yayını bulunmaktadır. dirde kabul edilmektedir. İMÜYÖS başvurularımız her yıl Mayıs-Haziran aylarında başlamakta olup öğrencilerin web sayfamızdaki duyuru ve yönergeleri takip etmeleri gerekmektedir. İMÜYÖS sınavına giriş için temel koşullar arasında adaylardan lise diplomaları ile kendi ülkelerindeki Üniversiteye Geçiş sınavından ya da kabul edilen uluslararası sınavlardan belirli taban puanlarını aldıklarını belgelemeleri istenmektedir. İMÜYÖS sınavında başarılı olup kayıt hakkı kazanan öğrencilerden B2 ve üstü düzeyde dil yeterliğine sahip olanlar hemen eğitimlerine başlayabilmekte, bu seviyenin altında olanlara ise 1 yıl süreyle Türkçe hazırlık eğitimi görme hakkı tanınmaktadır.
Lisansüstü programlarımıza başvurmak isteyen adaylar da yine Türkiye Bursları Programı vasıtasıyla yerleştirilebilecekleri gibi, doğrudan Enstitülerimize de başvurabilirler. Adaylar başvurmak istedikleri programı sunan Enstitünün ilgili ilanını her iki dönem öncesinde web sayfasından takip etmelidir. Kontenjanlar dâhilinde açılan programlara başvurarak Enstitülerin ve Fakültelerin düzenlediği sınavlarda başarılı oldukları takdirde Üniversitemize lisansüstü öğrenci olarak kayıt yaptırabilirler. Uluslararası Ofis olarak yakın dönemdeki hedeflerinizden bahseder misiniz? En öncelikli hedefimiz, yurtdışındaki ortaklarımızla ilişkilerimizi geliştirmek ve onlara Üniversitemizi daha iyi tanıtmaktır. Öğrenim anlaşmalarımızın sayısını ve öğrenci kontenjanlarını arttırmak; kurum olarak bize sağlanan hibe miktarlarını arttırmak için çalışmak ve yurtdışından değişim programlarıyla Üniversitemize gelen öğrencilerin sayısını arttırmak, yakın dönemdeki temel hedeflerimiz arasındadır. Ayrıca akademik birim koordinatörlerimiz arasındaki koordinasyonu ve süreçlerini yürüttüğümüz 3 değişim programının kurumumuzdaki işleyişini de geliştirmeyi hedefliyoruz. Temel amacımız, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin “uluslararası üniversite” kimliğini daha da güçlendirmek için çalışmaktır.
Prof. Dr. Fatih Sarıoğlu, lisans ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde tamamlamıştır. 2002 yılında Gazi Üniversitesi’nde “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Gelir Yapılarının Etkinleştirilmesi” konulu tez çalışmasıyla “doktor” unvanını almıştır. 2011 yılında doçent, 2017 yılında profesör olmuştur. 19962015 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde görev yapan Fatih Sarıoğlu, 2015 yılından itibaren İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü’nde akademik çalışmalarına devam etmektedir. Halen Maliye Bölüm Başkanlığı, Maliye Teorisi Anabilim Dalı Başkanlığı ve Farabi Kurum Koordinatörlüğü görevlerini sürdüren Sarıoğlu’nun çok sayıda bilimsel kitap, tebliğ ve makalesi yayımlanmıştır. Prof. Dr. Fatih Sarıoğlu, evli ve üç çocuk babasıdır. İngilizce bilmektedir.
İletişim: ULUSLARARASI OFİS İstanbul Medeniyet Üniversitesi Güney Yerleşke B Blok Zemin Kat D-100 Karayolu Kadıköy / İSTANBUL Tel: 0216 280 20 34 E-posta: intero@medeniyet.edu.tr
Röportajlar 93
Röportajlar
İstanbul’da Oluşu Tercih Nedenimdi
İMÜ’de Uluslararası Öğrenci Olmak
Chama Kalumba Zambiya-İktisat Bölümü-3. Sınıf Öğrencisi İstanbul Medeniyet Üniversitesinde öğrenimime 2016 yılında başladım. Türkiye’nin konumundan dolayı çokkültürlü bir ülke olduğunu öğrendiğim için farklı kültürlerle tanışmak için buraya geldim. Ayrıca Türkiye büyüyen bir ekonomi; ben de buranın eğitim almak için uygun bir olacağını düşündüm. İstanbul Medeniyet Üniversitesini tercih etmenin nedeni de öncelikle en sevdiğim şehirlerden biri olan İstanbul’da oluşu. Ayrıca biraz araştırma yaptıktan sonra çok güzel bir öğrenme ortamına sahip yeni bir üniversite olduğunu gördüm. Yeni kurulmuş üniversiteler genellikle çok iyi olanaklar sağlıyor. Buraya Türkiye Bursları programı ile geldim. Üniversitemi seviyorum; buradan gayet memnunum ve aday öğrencilere de tavsiye ederim. Okul kalabalık değil, modern eğitim binaları var ve hocalarımızla iletişimimiz çok iyi. Lisans programımı tamamladıktan sonra, yine iktisat veya finans yönetimi alanlarından birinde yüksek lisans yapacağım. İşletme bölümünde de ikinci yüksek lisansımı yapabilirim. Daha sonra iş hayatına atılmayı planlıyorum.
2018-2019 akademik yılı itibariyle Üniversitemizin kayıtlı 227 yabancı öğrencisi var. Dünyanın dört bir yanından Üniversitemizi tercih ederek burada öğrenim görmeye gelen öğrencilerimize İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde öğrenci olmanın nasıl bir şey olduğunu ve kariyer hayallerini sorduk.
Tüm Adaylara Tavsiye Ederim Borche Nikolov Makedonya - Uluslararası Osmanlı Çalışmaları - Doktora Öğrencisi İstanbul Medeniyet Üniversitesinde öğrenimime 2018/2019 akademik yılında başladım. Burada yeni bir öğrenciyim ve Türkiye Bursları programı ile geldim. Türkçemi geliştirerek Osmanlıcayı, Osmanlı tarihini ve kültürünü öğrenmek ve ülkemin Osmanlı idaresindeki geçmişini araştırmak istiyorum. Osmanlı tarihiyle ilgili çok iyi bir program olan Uluslararası Osmanlı Çalışmaları programını sunduğu için İstanbul Medeniyet Üniversitesini tercih ettim. Bu Üniversitenin bir parçası olduğum için mutluyum ve tüm aday öğrencilere burayı tavsiye ediyorum. Şu anda Üsküp’te Milli Tarih Enstitüsü’nde görev yapmaktayım. İMÜ’de Osmanlı tarihi ve kültürünü öğrenip Osmanlıcamı geliştirerek Osmanlı döneminde Makedonya konusunda akademik araştırma yapmak için gerekli becerileri kazanacağıma inanıyorum.
Hocaların İlgisinden Memnunum Altynai Mukashova Kırgızistan-Uluslararası İlişkiler Bölümü-4. Sınıf Öğrencisi Burada 2015 yılında eğitimime başladım. Türkiye daha gelişmiş bir ülke olup eğitim düzeyi daha yüksek olduğu için burada okumayı tercih ettim. Gelmeden önce İstanbul Medeniyet Üniversitesi hakkında fazla bilgim yoktu. Türkiye Bursları programı ile kabul edildim. Üniversitenin üst düzeydeki eğitiminden, hocalarımızın kaliteli bilgi verip her öğrenciyle tek tek ilgilenmelerinden çok memnunum. Üniversitede çeşitli insanların bulunması, farklı aktivitelerin yapılması, hocaların çok bilgili olmaları, öğrencilere farklı imkânların sunulması gibi çok sevdiğim şeyler var burada. Gelecekte Türkiye’de kendi bölümüm ile ilgili yerlerde çalışarak tecrübe kazanıp ülkemde Dışişleri Bakanlığında çalışmayı hayal ediyorum. İstanbul Medeniyet Üniversitesini aday öğrencilere kesinlikle tavsiye ederim.
Medeniyet Bülteni • 2018 94
Merkezi Konumda ve Her Yere Yakın Stoilko Bichikliski Makedonya-Uluslararası İlişkiler Bölümü-3. Sınıf Öğrencisi Buradaki eğitimime 2015/2016 akademik yılında başladım. Eğitimim için Türkiye’yi seçmemin pek çok nedeni var: eğitim kalitesinin iyi oluşu, ülkeme yakın olması ve kültürlerimizin pek çok açıdan benzer oluşu. Ayrıca buraya Türkiye Burslarına başvurarak iyi bir burs kazandım. Bu Üniversiteyi tercih etmemin temel nedeni eğitim kalitesinin iyi olması. Diğer avantajları ise merkezi konumda olup her yere yakın olması ve diğer üniversitelere kıyasla kampüsün küçük oluşu; bu sayede her yere ulaşmamız kolay oluyor ve işlerimizi hızla tamamlayabiliyoruz. Şu ana kadar buradaki eğitimden çok memnunum; hocalar yabancılara ellerinden gelen her konuda yardım ediyorlar. Burada önemli olduğunuzu hissediyorsunuz. İMÜ’de en sevdiğim şeyler personelin arkadaşça yaklaşımı, çalışma ortamı ve neredeyse her hafta düzenlenen konferanslar. Mezun olduktan sonra akademik kariyerime devam etmeyi planlıyorum. Bu nedenle lisanstan sonra yüksek lisans ve daha sonra da doktora programına başvuracağım. Bir gün üniversitede öğretim üyesi olmayı hayal ediyorum. Sağlıklı, stressiz ve verimli bir ortamda kariyerini inşa etmek isteyen herkese İMÜ’yü tavsiye ediyorum.
Röportajlar 95
Sağlık
Sempozyum ile ilgili aynı zamanda Üniversitemiz Rektör Yardımcısı olan Prof. Dr. H. Fahri OVALI’dan bilgi aldık. Yenidoğan yoğun bakım bölümü neden önemli? Gereklilik sebeplerinden kısaca yorumlarınızı alabilir miyiz ?
‘III. Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumu’ ile 1000’den Fazla Hemşireye Ulaştık 26 Ekim 2018 tarihinde İstanbul Medeniyet Üniversitesi Aşık Paşa Konferans Salonunda ‘III. Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumu’ İ.M.Ü. Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. H. Fahri OVALI ve Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sertaç ARSLANOĞLU, İ.M.Ü. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe OKANLI, İ.M.Ü. Göztepe EAH Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Sunay GÜNER, değerli hocalarımız ve Yenidoğan hemşirelerinin katılımı ile başarıyla gerçekleşti.
Medeniyet Bülteni • 2018 96
Yenidoğan dönemi hayatın ilk 28 gününü kapsar. Dünya hayatına alışma dönemi olan bu süre, aynı zamanda tüm hayatın programlandığı ve şekillendiği süre olarak da önem kazanır. Diğer bir deyişle, bu dönemde yapılan veya yapılmayan uygulamalar, insanın tüm hayatını etkileme kapasitesine sahiptir. Yenidoğan dönemindeki beslenme, anne-bebek ilişkisi, dış uyaranlar, hijyenik durum gibi bir çok konu bu programlamayı etkilemektedir. Öte yandan, bu dönemde meydana gelen ölümler, toplumun gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde kullanılan en önemli ölçütlerden birisidir. Ülkemizde 2000’li yılların başında 1000 de 27 olan bebek ölüm hızı, 2017 yılına gelindiğinde 1000’de 7’ler düzeyine indirilebilmiştir. Bu başarıda, yenidoğan hizmetlerinin ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin katkısı çok büyüktür. Yenidoğan yoğun bakım üniteleri, ileri teknolojik aletleri kullanan yenidoğan yoğun bakım uzmanları (neonatologlar) ve yenidoğan yoğun bakım hemşireleri ile bu görevi yerine getirmektedirler. Yenidoğan yoğun bakımda takip edilen bebekler genellikle yüksek riskli bebekler olarak adlandırılan, prematüre (erken doğan) bebekler ile doğumsal çeşitli anomalileri veya hastalıkları bulunan veya doğumdan sonra hastalanan bebeklerdir. Bu ünitelerde, doğum ağırlığı 400 gram olan ve 5,5 aylık olarak doğan bebekler bile başarılı bir şekilde bakılabilmektedir. Bebeklerin en önemli özellikleri, çok kırılgan olmaları ve çok hızlı bir şekilde kötüleşebilmeleri, hatta kaybedilmeleridir. Bu nedenle, yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki bebeklerin, bilgili ve becerikli bir ekip tarafından takip ve tedavisi gerekir. Bu takipte en önemli rollerden birisi de hemşirelere düşmektedir. Yenidoğan yoğun bakım hemşireleri, bebekleri 24 saat boyunda bire bir takip eden, bebeğin ve ailesinin tıbbi, fiziksel ve psikolojik gereksinimlerini tespit eden, tedavileri uygulayan, bebekteki değişimleri
hekimlere bildiren ve takiplerini yapan kişiler olmaları nedeniyle çok kritik bir role sahiptir. Bu nedenle, yenidoğan yoğun bakım hemşirelerinin uygun bir şekilde eğitilmeleri gerekir. Sempozyumun ana amacı, yenidoğan yoğun bakım hemşirelerine en son tıbbi bilgileri aktarmak, karşılıklı iletişim ile sorunların çözümüne katkı sağlamak ve böylece bebeklerin sağlıklı büyümesini ve gelişmesini teminat altına almaktır. Bu bağlamda İMÜ Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan yoğun bakım ünitesi, üç yıldan beri düzenli olarak sempozyumlar düzenlemekte olup her sempozyumda farklı konular ele alınmaktadır. Sempozyumlara şimdiye kadar İstanbul başta olmak üzere birçok ilden toplam 1000’den fazla hemşire iştirak etmiş ve her seferinde çok olumlu geri bildirimler alınmıştır. Sempozyumların önümüzdeki yıllarda da sürdürülmesi planlanmaktadır. Bu sene 3.sü gerçekleşen Yenidoğan Yoğun Bakım Hemşireliği Sempozyumunun amaçları ve sonuçları, kazanımlar hakkında değerlendirmenizi alabilir miyiz? İMÜ Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Yenidoğan yoğun bakım ünitesi tarafından düzenlenen 3. Yenidoğan yoğun bakım hemşireliği sempozyumu, 26 Ekim 2018’de 300’e yakın hemşirenin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Sabahtan akşama kadar süren sempozyumda 4 oturumda toplam 8 konu, ilgili uzmanlar tarafından ele alınmış ve her konuşmanın sonunda gerçekleştirilen soru-cevap seansları ile konuların daha net anlaşılması sağlanmıştır. Tartışmalar, oturumlar arasında da canlı bir şekilde devam etmiştir. Diğer sempozyumlardan farklı olarak, katılımcılardan herhangi bir ücret talep edilmemiştir. Yenidoğan yoğun bakım ekibinin bir bütün olduğu dikkate alındığında sempozyum aynı zamanda yenidoğan yoğun bakım uzmanı hekimler ile hemşireleri bir araya getiren önemli bir mecra olmuştur. Katılımcıların hemen hepsi, olumlu geri bildirimlerde bulunmuş ve çok faydalandıklarını ifade etmişlerdir. Sempozyumun önümüzdeki yıllarda da sürdürülmesi planlanmaktadır.
Sağlık 97
Yerli Malı Haftası
Sağlık
1946 yılından bugüne 12-18 Aralık tarihleri arasında ilkokullarda kutlanan Yerli Malı Haftası üniversitemizde Öğrencilerimiz, Rektörümüz hocalarımızın katılımıyla kutlandı.
Karaman: “Bizim en önemli hedefimiz Türk Mutfağının Dünya’da hak ettiği değeri elde etmesini sağlamaktır. ,,
Uygulama Mutfağımız TÜRES İşbirliği İle Açıldı İstanbul Medeniyet Üniversitesi ile TÜRES (Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği)’in gerçekleştirdiği işbirliği protokolünün bir neticesi olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Eğitim ve Uygulama Mutfağı yapılan açılış töreniyle hizmete açıldı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde gerçekleşen açılışa İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr. İhsan Karaman, Rektör Yardımcıları, öğretim elemanları ve öğrencileri, TÜRES Genel Başkanı Ramazan Bingöl, TÜRES Yönetim Kurulu ve üyeleri, basın mensubu üyeleri ve pek çok önemli isim katıldı.
Medeniyet Bülteni • 2018 98
Öğrencilerimiz Mutfakta… Gastronomi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üy. Mehmet Akif ŞEN ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümümüzü konuştuk. Hocam, Üniversitemizde açılan Gastronomi Bölümü hakkında bilgi alabilir miyiz? 2017-2018 öğretim yılında ilk öğrencilerini alan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, üniversitemiz Cevizli yerleşkesinde Turizm Fakültesi’ne bağlı olarak faaliyetini sürdürmektedir. Üç doktor öğretim üyesi, bir öğretim görevlisi ve bir araştırma görevlisi olmak üzere beş öğretim elemanının tam zamanlı olarak görev yaptığı bölümümüze YÖK tarafından 62 öğrencilik kontenjan ayrılmış olup bölümümüz her iki dönemde de kontenjanını tam olarak doldurmuştur.
Maraş Dondurması kesim şovu gerek öğrencilerin gerekse katılımcıların dikkatini çekti.
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğrencilerimizin Sektör Eğitimleri Başladı TÜRES’le yapılan işbirliği protokolü çerçevesinde, TÜRES Yönetim Kurulu Üyelerinden Merhaba Pastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda MUSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu Başkanı Yaşar SEKİZKARDEŞ, bölüm öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Ü. Serkan POLAT’ın 7 Mart 2018 tarihinde yapılan Yiyecek-İçecek İşletmeciliği dersinde, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri ile samimi bir atmosferde bir söyleşi gerçekleştirdi.
İstanbul’da devlet üniversiteleri içindeki tek Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrenci ve hocaları Yerli ve Milli mutfak kültürümüzü üniversite boyutuna taşımak ve bu konuya dikkat çekmek amacıyla Turizm Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Cihan ve Rektörümüz Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın katılımıyla Yerli Malı Haftası’nı kutladı.
Yiyecek ve içecek işletmeleri için yönetici, yönetici şef veya yönetici aşçı adayları yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan bölümümüz, TURES desteği ile kurmuş olduğu eğitim mutfağında uygulamaları eğitimlerini sürdürmektedir. Sektörden yöneticilerin ve şeflerin katılmış olduğu söyleşiler ile mezuniyet sonrası öğrencilerimizin çalışma hayatında karşılaşabilecekleri durumlar kendilerine anlatılmaktadır. Aynı şekilde sektördeki lider firmalara yapılan teknik geziler ile uygulamalı eğitimler pekiştirilmektedir. Öğrencilerimizden beslenme ilkeleri, gıda güvenliği, pişirme teknikleri gibi mesleki bilgiye sahip olmalarıyla birlikte Anadolu ve Türk mutfağının yanı sıra dünya mutfaklarına hakim olması beklentilerimizin başında gelmektedir. Bölüm mezunları hangi alanlarda çalışabilir ? Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü mezunları için yiyecek-içecek sektöründe çok geniş bir çalışma alanı bulunmaktadır. Mezun öğrenciler, otel mutfakları, otel restoranları, ulusal ve uluslararası nitelikli restoranlar, kafeler, catering işletmeleri, havayolu işletmeleri, endüstriyel mutfaklar ve eğlence yerleri gibi yiyecek-içecek hizmetinin verildiği işletmelerde orta ve üst kademe yönetici ve/veya yönetici şef olarak çalışabilirler. Ayrıca mezun öğrenciler, kendi işletmelerini kurarak girişimci de olabilirler. Bu bölümü kimler tercih etmeli ? Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünü; araştırmayı ve öğrenmeyi seven, yiyecek ve içeceklere meraklı, yoğun ve zorlu iş temposuna ayak uydurabilecek, takım çalışmasını seven, iletişim becerileri gelişmiş, yiyecek-içecek işletmelerinde çalışmasına engel herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan kişilerin tercih etmesi bilinçli bir tercih için büyük önem taşımaktadır.
Sağlık 99
Yerleşkemizden
MEDENİYET EVİMİZİN ŞUBELERİ İstanbul Medeniyet Üniversitesi, kurulduğu 2010 yılından bu yana büyüme ve tarihe uzanacak bir çınar olma iddiasıyla gelişmeye devam ediyor. URAP Türkiye sıralamasında 2000 yılından sonra kurulan devlet/vakıf üniversiteleri arasında genel sıralamada dördüncü olan üniversitemizin kampüsleri genişliyor, öğrenci sayısı artıyor, eğitim kalitesi her geçen gün yükseliyor. Sizlerle yeni kampüslerimizi “Medeniyet Evimiz” diyerek sizlere tanıtıyor, evimizin kapılarını sizlere açıyoruz. Kartal ve Orhanlı yerleşkelerimizle daha geniş bir aile olarak yolumuza devam ediyoruz. Yol yürüyenin, menzil sabredenin, başarıysa inanandır. Nice başarı hikayelerinin çıkacağına kalben inandığımız yeni yerleşkelerimize bizimle birlikte bir geziye çıkmaya hazır mısınız?
CEVİZLİ YERLEŞKEMİZ Medeniyet evimiz dedik ve bir diğer yerleşkemize geliyoruz. Kartal’da bulunan kampüsümüz evimizin bir diğer parçası. Eğitim ve öğretimin son hız devam ettiği Kartal yerleşkemizde şehrin daha içinde sıcak bir üniversite ortamı bulunuyor.
Bu yerleşkemizde mevcut olan bir diğer fakültemiz ise Sağlık Bilimleri… Beslenme ve Diyetisyenlik bölümü 1.Sınıfında 39 öğrenci, Odyoloji bölümü 1. Sınıfında 39 öğrenci eğitim ve öğretim görmektedir. Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğunu atalarımız söylememş miydi? Her şeyin başı sağlık düşüncesiyle biz de Kartal Yerleşkemizde bu konuya eğildik. İyi ettik değil mi? Sanat Tasarımı ve Mimarlık Fakültemizin belli başlı bölümleri de Kartal Kampüsümüzde bulunuyor. Bu bölümün koridorlarında gezerken kulağınıza klasik Türk müziğinin nağmeleri gelecektir. Kendinizi keyifle bu tınılara bırakıp, ruhun gıdası olan bu muhteşem müzikle mest olabilirsiniz. Türk Musikisi bölümü 1. Sınıfında 19, 2. Sınıfında 10 öğrenci eğitim ve öğretim görmektedir. Bu fakülteye ait dekanlık Kartal/Cevizli yerleşkesinde bulunmaktadır. Eğitim Bilimleri Fakültemiz de ağırlıklı olarak Kartal-Cevizli yerleşkemizdedir.Rehberlik öğretmeninden tutun, sevimli matematikçilerimize, İngilizcecilerimize kadar bir çok öğrencimiz eğitim görmektedir. İleride boş geçmeyecek derslerin teminatı olan pırıl pırıl gençlerimiz eğitim ordumuza katılmak için gün sayıyorlar.
Üniversitemizin Kartal/Cevizli Yerleşkesinde, öğrencilerimiz bir yandan geleceğe hazırlanırken diğer yandan da sosyal, kültürel ve bireysel gelişim anlamında önemli mesafeler katediyorlar. Öğrenci kulüplerinin faal yapısı kampüsteki etkinliklerin öğrenci merkezli olması da ayrıca güzel değil mi? Biliyoruz güzel ve biz de çok seviyoruz.
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü 1. Sınıfında 63, 2. Sınıfında 58 öğrenci, • Matematik Öğretmenliği bölümü 1. Sınıfında 58, 2. Sınıfında 44 öğrenci, • İngilizce Öğretmenliği bölümü 1. Sınıfında 74, 2. Sınıfında 35 öğrenci, eğitim ve öğretim görmektedir.
2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılında Hukuk Fakültesi, Turizm Fakültesi, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi olmak üzere 5 Fakülte Kartal Yerleşkemizde öğrencilerimiz için hazır ve nazır bulunmaktadır.
Turizm işletmeciliği bölümü 1.sınıfında 57 öğrenci, 2. Sınıfında 59 öğrenci ve 3. Sınıfında 21 öğrenci, Gastronomi bölümü 1. Sınıfında 67 öğrenci, 2. Sınıfında 57 öğrenci eğitim ve öğretim görmektedir.
Hukuk Fakültemizde öğrencilerimiz Ömer’in adaleti zemininde modern hukuk bilimini de sentezleyerek geleceğe göz kırpıyorlar.262 hukuk öğrencimizi önümüzdeki senelerde adliyelerde, adli bürokraside sık sık göreceksiniz. Ayrıca, Hukuk Fakültesine ait Dekanlık yine bu yerleşkede bulunmaktadır.
Medeniyet Bülteni • 2018 100
Bacasız Sanayimiz Turizm’i de pas geçmedik. Bu yerleşkemizde Turizm fakültemiz de yer alıyor.
Tabii tüm bu rakamların ötesinde Kartal Yerleşkelerimiz öğrencilerimizin sıcak bir yuvası olarak onları haftanın beş günü ağırlıyor. Ders çalışmalarına imkân veriyor ve en önemlisi Medeniyetli olmanın tadını yaşatıyor. Biz de bu minik tanıtım yazısı vesilesiyle orada görev yapan akademisyenlerimize, idari personelimize, pırıl pırıl öğrenci kardeşlerimize başarılar diliyoruz.
Yerleşkemiz Büyüyor 101
Yerleşkemizden
ORHANLI YERLEŞKEMİZ Orhanlı Yerleşkesi, Üniversitemizin lokasyon açısından İstanbul’a gelen misafirlerini ilk selamladığı noktadır. Şehre biraz uzak, kalbe yakın, öğrenci ve akademisyenlerimiz için çalışma ortamı açısından maşallah denecek kıvamdadır. Yerleşkemiz, sosyal donatı alanları, öğrencilere sunulan sosyal imkanlar, derslikler ve alt yapı açısından muazzam bir noktaya doğru ilerliyor. E tabii, kuruluş aşamasının getirdiği bazı meşakkatleri görmezden gelmeniz de sizlerin hoşgörüsünün enginliğindendir. Yani bitmek üzere olan evimizde etraf azıcık dağınık.
Yine, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin ilk kez bu yıl öğrenci alan “Görsel İletişim Tasarımı Bölümü” de yerleşkemizde öğretim faaliyetlerine başladı. Sanat bir toplumun en önemli damarı ve tarihten bize miras kalan büyük hazineye sahip çıkacak temiz dimağlar yetiştiriyoruz. Orhanlı Yerleşkesi’nin en eski birimi, bu yıla kadar eğitim ve öğretim faaliyetlerini tek başına yürüten kısmı; Yabancı Diller Yüksek Okulu. Yüksek Okul bünyesinde, 2018-2019 öğretim yılında toplam “378” öğrenci hazırlık okumaktadır.
Bu güzel lokasyonda evvela Yabancı Diller Yüksek Okulu ile eğitime başladık. 2018-2019 eğitim öğretim yılından itibaren, Diş Hekimliği Fakültesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi de bütünüyle veya bazı bölümleri itibariyle eğitim öğretim vermeye başladı. Binbir titizlikle hazırladığımız, gözümüz gibi baktığımız Diş Hekimliği Fakültesi, ilk defa öğrenci alarak toplam 63 öğrenciyle burada eğitime başladı. Diş Hekimliği Fakültemizle birlikte Diş Hastanesi de Orhanlı Yerleşkesi’nde yakında faaliyete başlayacaktır. Diş hekiminin koltuğuna oturma kabusu olanların tüm korkularını, bu yerleşkemizden mezun olan beyaz önlüklü Medeniyetliler yenecek. Evet. İnanıyoruz! Çünkü Medeniyet, fidanların sadece su ve toprakla değil sevgi ve merhametle büyüdüğüne inanıyor.
Orhanlı Yerleşkesi’nin öğrenci sayısı önceki yılın dört katına yaklaşmış, Yerleşke’nin kullanılabilir tüm alanları aktif olarak kullanılmaya başlamış, akıllı tahtalardan, her öğrencinin başka birisiyle ortak kullanmak zorunda olmadığı, tek başına ders yapabileceği bilgisayarlı laboratuvarlara varıncaya kadar tüm donanımıyla eğitim ve öğretim yapılır duruma gelmiştir.
Ama eğitim şart dediğinizi duyar gibiyiz. Hemen oraya geliyoruz. Eğitim Bilimleri Fakültemizin Okul Öncesi Öğretmenliği ve Türkçe Öğretmenliği bölümü burada eğitime dersliklerini açmış bulunuyorlar. Eğitim Fakültemizin diğer bölümleri Kartal/Cevizli Yerleşkemizde bulunmaktadır. Biraz da orayı da tanıtacağız. Çünkü neden tanıtmayalım? Dört dörtlük bir yerleşke ve göz dolduruyor. Orhanlı Yerleşkesi diyorduk. Merkezi ve Dekanlığı Üniversitemizin Göztepe Kuzey Yerleşkesi’nde bulunan Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültemizin “beş” bölümü de Orhanlı Yerleşkesi’nde öğretim faaliyetlerinde bulunuyor. Biyomühendislik, Endüstri Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği ve Matematik Bölümü…
Medeniyet Bülteni • 2018 102
Tamamı ilgili bölümlerin 1. Sınıflarında bulunan bu öğrenciler yanında, Moleküler Biyoloji ile Genetik Bölümlerinin öğrencisi olmakla birlikte, Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda hazırlık okuyan öğrenciler de yine Orhanlı Yerleşkesi’nde öğrenimlerine devam ediyorlar.
Orhanlı Yerleşkemizdeki öğrenci sayımız an itibariyle 845’dir. Hep söylediğimiz gibi. Bu aile genişliyor. Medeniyet, yeni öğrenciler, akademisyenler ve idari kadrosuyla güçlenirken, Orhanlı Yerleşkesi de üniversitemizin geleceğini yansıtan bir vizyon olarak yükselmeye devam ediyor. Biz bu güzide kampüsümüzü tanıtmış olmamız vesilesiyle orada görev yapan akademisyenlerimize, idari personelimize, pırıl pırıl öğrenci kardeşlerimize başarılar diliyoruz. Ufak bir not: Yolunuz düştüğünde, giriş katta bulunan ve marka zincir kahve işletmelerine taş çıkaracak kadar güzel kahve yapabilen kantine uğramayı unutmayın.
Yerleşkemiz Büyüyor 103
Röportajlar
2018 yılında aramıza katılan Öğretim Üyelerimize “Hoş Geldiniz” diyoruz.
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Cihan YAVUZ
Dr. Öğr. Üyesi Esra DÜZYOL
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa DÜZYOL
Dr. Öğr. Üyesi Esma ŞAHİN
Prof. Dr. Taşkın GÜRBÜZ
Prof. Dr. Özlem FEDAİ
Prof. Dr. Halil İbrahim SAĞLAM
Prof. Dr. Ümit Yalçın KALYONCUOĞLU
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe POLAT
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet TAK
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe AKSU
Dr. Öğr. Üyesi Güler DOĞAN AVERBEK
Prof. Dr. Esen KASAPOĞLU
Doç. Dr. Fatma Evren DAŞDAĞ
Doç. Dr. Bekir İNCE
Doç. Dr. Kürşat AYAN
Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra BURAN UTKU
Dr. Öğr. Üyesi Ertan GÖRGÜ
Dr. Öğr. Üyesi Kevser KOÇ
Dr. Öğr. Üyesi Zuhal AĞILKAYA ŞAHİN
Doç. Dr. Aynur AYTEKİN ÖZDEMİR
Doç. Dr. Özlem OĞUZHAN
Doç. Dr. Muharrem ÖZTEL
Doç. Dr. Ferihan ÇETİN
Dr. Öğr. Üyesi Senem TEKSOY BAŞARAN
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Selim GÜÇLÜ
Dr. Öğr. Üyesi Başak MUTLU
Dr. Öğr. Üyesi Cemile SAVCI
Doç. Dr. Mehmet Fatih KORKMAZ
Dr. Öğr. Üyesi Necati KALELİ
Dr. Öğr. Üyesi Taha ÖZYÜREK
Dr. Öğr. Üyesi Gülden KARABİBER
Dr. Öğr. Üyesi Havvanur YOLDAŞ İLKTAÇ
Dr. Öğr. Üyesi Fatih YAMAN
Dr. Öğr. Üyesi Esra DOĞU BAYKUT
Dr. Öğr. Üyesi Gülin ÖZTÜRK ÖZKAN
Medeniyet Bülteni • 2018 104
Röportajlar 105
Röportajlar
2018 yılında terfi alan akademisyenlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz. Dr. Öğr. Üyesi Özge SAYILGAN
Dr. Öğr. Üyesi Zafer HABİP
Dr. Öğr. Üyesi Rümeysa YENİ ELBAY
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa KÖMÜRCÜOĞLU
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Adem TATLISU
Dr. Öğr. Üyesi İhsan Metin LEBLEBİCİ
Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇETKİN
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Şenel BADEMCİ
Dr. Öğr. Üyesi Tolga AKSAN
Dr. Öğr. Üyesi Hayriye ERMAN
Prof. Dr. Cihan PİYADEOĞLU
Prof. Dr. Secaattin TURAL
Prof. Dr. Selami AYDIN
Prof. Dr. Nihat KABAOĞLU
Prof. Dr. Ayşe ÇİL AKINCI
Prof. Dr. Hamdi GENÇ
Prof. Dr. Veli Denizhan KALKAN
Prof. Dr. Bengü ÇOBANOĞLU ŞİMŞEK
Prof. Dr. Ebubekir ŞENATEŞ
Prof. Dr. Ferruh Kemal İŞMAN
Prof. Dr. Korhan ÖZKAN
Prof. Dr. Mehmet ERŞAHİN
Prof. Dr. Yaşar ÇOLAK
Doç. Dr. Eşref ALTAŞ
Doç. Dr. Uğur Zeynep GÜVEN
Doç. Dr. Füsun EKŞİ
Dr. Öğr. Üyesi Elif YÜKSEL KARATOPRAK
Dr. Öğr. Üyesi Erman ÖZTÜRK
Dr. Öğr. Üyesi Fatih ÇALIŞ
Medeniyet Bülteni • 2018 106
Röportajlar 107
Röportajlar
Doç. Dr. Nagehan ERSOY TUNALI
Doç. Dr. İsmail ERMAĞAN
TERFİ ALANLAR
Doç. Dr. Doğan ARSLAN
Doç. Dr. Hasan Hüseyin KARADELİ
Doç. Dr. Cevdet KIZIL
Doç. Dr. Serap USLU
Doç. Dr. Dursun YENER
Tekin KAYMAKOĞLU Genel Sekreter Yrd.
Hülya Emine Pınar BOZTEPE Enstitü Sekreteri
Ali DEMİRCİ Genel Sekreter Yrd.
Mehmet UĞURLU Yapı İşl. ve Tek. D. Bşk.
Beyza Öneme VERAL Bilgisayar İşletmeni
Serap BAYKARA Enstitü Sekreteri
Erdoğan ATMACA Yüksekokul Sekreteri
Serap SULUOVA Fakülte Sekreteri
Fevziye DOĞRUER Hukuk Müşaviri
Serpil ÇINAR Öğrenci İşleri D. Bşk.
Hakan ULUTAŞ Fakülte Sekreteri
Ümmü AKARCALI Bilgisayar İşletmeni
Hasan ÇELİK Fakülte Sekreteri
Yakup MUSLUOĞLU Bilgisayar İşletmeni
Doç. Dr. Sıdıka Şeyma ÖZKANLI
ANNE OLANLAR Nurcan ALKAN YÖNDEMİR
EVLENENLER
Semra ŞAHİN
Muhammed Murat TUTAR
Edebiyat Fakültesi Genel Sekreterlik
Beste ÇAKMAK Genel Sekreterlik
Doç. Dr. Turgut Tunç EREN
Doç. Dr. Yasemin ÇAĞ
Doç. Dr. Semra AKTAŞ POLAT
Dr. Öğr. Üyesi Taha Yasin ARSLAN
Meryem GÜRLER Bilgi İşlem D. Bşk.
Hatice ATMACA Personel Daire Bşk.
BABA OLANLAR
Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
Yasin ZENGİN Bilgi İşlem Daire Başkanlığı
Ahmet ÇELİK Yapı İşleri Daire Başkanlığı
Hasan Basri DAYIOĞLU Koruma ve Güvenlik Şube Müdürlüğü
Aytaç YAZAR Turizm Fakültesi
Mustafa KURNAZ Bilgi İşlem D. Bşk.
Dr. Öğr. Üyesi Rüya ŞEN
Faik Fahri KÖMÜRLÜOĞLU Bilgi İşlem D. Bşk.
M. Fatih KURT Bilgi İşlem D. Bşk.
Murat YILDIRIM
Yapı İşl. ve Teknik Daire Bşk.
Cemal DENİZ
Koruma ve Güvenlik Şube Müdürlüğü
Ayhan ÇINAR
Koruma ve Güvenlik Şube Müdürlüğü
Erdoğan ATMACA
RAHMET İLE ANDIKLARIMIZ Ender KARAÇAY Koruma ve Güvenlik Şube Müdürlüğü
Soner YILDIRIM
Üniversitemiz İngilizce Öğrt. Bölümü 2. Sınıf Öğrencisi
Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fak.
Medeniyet Bülteni • 2018 108
Röportajlar 109
AVRUPA’DA İSLAM VE SIVIL TOPLUM
Medeniyet Haberleri
SORULARLA AVRUPA TARİHİ Arş. Gör. Fatih GÜRCAN
Dr. Öğr. Üy. Fatih YAMAN
YÜZ YÜZE KONUŞMALAR (GÜRSEL AYTAÇ İLE RÖPORTAJ BÖLÜMÜ)
Prof. Dr. Özlem FEDAİ
BULGARİSTAN’IN MANEVİ BEKÇİLERİ
ADALARDA TÜRK – İSLAM KÜLTÜRÜ
EGY FALU A SÖTÉT IDŐKBŐL
Prof. Dr. İsmail GÜLEÇ Prof. Dr. Oğuz KARAKARTAL
CSİLLA BALOGH
KIBRIS’IN MANEVİ ATLASI
DIESEL ENGİNES
Prof. Dr. İsmail GÜLEÇ
Dr. Öğr. Üy. Hasan KÖTEN
Prof. Dr. İsmail GÜLEÇ
İMÜ Rektör Yardımcısı & Neonatoloji Kitap Editörü Prof. Dr. Fahri OVALI:
ŞİİR, ŞAİR VE PEYGAMBERE DAİR
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETIMI
Prof. Dr. İsmail GÜLEÇ
Doç. Dr. Lütfi ARSLAN
İlk baskısını 2000, ikinci baskısını 2007 yılında yaptığımız Neonatoloji kitabının üçüncü baskısını son gelişmeler ışığında yenilenmiş şekliyle sunuyoruz. Son 10 yılda meydana gelen değişimlere paralel olarak kitabımız yeniden yapılandırıldı. Alanında Türkiye’nin en kapsamlısı olan 1500 sayfalık bu eserin 3. baskısının da başta minik hastalarımız olmak üzere tüm okuyanlara ve tıp camiasına faydalı olmasını dileriz.
FEMICIDE ACROSS EUROPE Dr. Öğr. Üy. Sümeyra BURAN UTKU-
İMÜ Rektör Yardımcısı & Proje ve Yayın Koordinatörü Prof. Dr. Ahmet Cihan: 2015 yılından itibaren üniversitemiz koordinatörlüğünde yürütülmekte olan “İş Koçluğu Uzmanlarının Yeterlilikleri İçin Eğitim ve Kalite Değerlendirme Araçları Tasarımı” adlı Erasmus+ projesi Ağustos 2018 tarihi itibari ile tamamlanmıştır. Bu projede partnerlerimiz Türkiye Ulusal Ajansı, ÇASGEM, CONSULTIS Portekiz, URI-Soça Slovenya, Marie Curie Association (Bulgaristan), katılımcılarının hazırlamış olduğu bölümler ve hazırladığımız makale çalışmaları ile meydana gelen bu kitap çalışmasının engelli bireylerin destekli istihdamına önümüzdeki dönemde katkıda bulunmasını ümit ediyorum. Daha geniş bir akademik çevreye ulaşmak amacıyla kitap çalışmamızın İngilizce versiyonu da biraz farklılaştırılarak yayımlanmıştır.
ENGELLİ BİREYLERİN DESTEKLİ İSTİHDAMI KENDİ İÇİNE DÜŞMEK
VARLIKTAN BAŞKA
Doç. Dr. Özkan GÖZEL
Doç. Dr. Özkan GÖZEL
İŞ’TE POZİTİF DAVRANIŞ Dr. Öğr. Üy. Bilal ÇANKIR
NEONATOLOJİ Prof. Dr. Türkan DAĞOĞLU / Prof. Dr. Fahri OVALI
Koordinatör: Prof. Dr. Ahmet CİHAN Editörler: Doç. Dr. Selma ARIKAN Dr. Öğr. Üy. Emine AYYILDIZ
ROTTERDAM KURALLARINA GÖRE TAŞIYANIN ZIYA, HASAR VEYA GECİKMEDEN KAYNAKLANAN ZARARLARDAN SORUMLULUĞU Doç. Dr. Hacı KARA
Medeniyet Bülteni • 2018 110
MEDENIYET SANAT DERGISI
SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ DERGİSİ (İSMUS)
MEDENİYET MEDİCAL Medeniyet MEDENIYET Haberleri LAW 111 JOURNAL REVIEW
Medeniyet Haberleri
Medeniyet Bülteni • 2018 /IstMedeniyet 112
/istanbulmedeniyet
/istanbulmedeniyet
/istanbulmedeniyetüniversitesi
/istanbulmedeniyetüniversitesi
Medeniyet Haberleri 113
Medeniyet Haberleri
Medeniyet Bßlteni • 2018 114
Medeniyet Haberleri 115
Medeniyet Haberleri 116