Hotel Restaurant & Hi-Tech January 2020

Page 1














Ortalamanın üzerinde bir yıl dileğiyle… Konaklama sektörü kasım ayı performansı belli oldu. Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin Kasım 2019 otel dolulukları, 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 2.4 artarak yüzde 64.9 olarak kaydedildi. Otel doluluklarında artış trendi devam etti. Ancak hem doluluklarda hem fiyatlarda Avrupa ortalamasına ulaşamadık. İstanbul fiyatta yüzde 25 geride kaldı. Antalya’da doluluklar geriledi. Haberin detaylarını gündem sayfalarımızdan okuyabilirsiniz. Bentour Reisen Türkiye Genel Koordinatörü. Kendi ağzından ‘okulunun yaramaz Willy’si’. İş dünyasında haklı yükselişinin temelinde hedef odaklı, paylaşımcı, disiplinli ve saygın iş yapma tarzı var. Sınır tanımayan özgür ruhuyla bir yaşam tarzı haline dönüştürdüğü seyahat etme tutkusu ise bu başarıyı besleyen ömürlük bir tutku. O ki, programı şaşmayan yoğun iş temposunda sırt çantasını takıp günlerce motor sürüyor, 1 gün önceden satın aldığı biletiyle Avustralya’lara uçuyor. Çünkü yaşam motivasyonu seyahat ve özgürlük, üstelik de ona babadan, abiden kalma kıymetli bir miras. Ekim 2019’dan bu yana Bentour Reisen Türkiye Genel Koordinatörlüğü görevini başarıyla sürdüren deneyimli turizmci Vildan Erdin ile övgüye değer kariyer hikayesini konuştum. Aslen Kilisli. 7’den 70’e tüm erkeklerin her pazar mutfağa girdiği bir coğrafyadan geliyor. Hafta içi yemek yapmasalar da, tam manasıyla lezzete hakim hemcinslerinin kök saldığı topraklardan... Yemek pişirmenin de, bir sofra etrafında toplaşıp, adabıyla yemenin de ritüele dönüştüğü bir kültürden. Yedi yaşında ilk Gavur Dağı Salatası’nı yapıyor. Sonrasında ufak ufak mangala kuşbaşı et doğrayarak, marine ederek, şişleri pişirerek devam ediyor, bu yolculuğu. Lezzet tarihinin izindeki kaşif ‘Yunus Emre Akkor’un merak uyandıracak mutfak yolculuğunun devamı şefin gözünden sayfalarımızda… Vakit buldukça restoran açılışlarına katılmaya çalışıyorum. İstanbul’da açılan çok keyifli mekanlar var. Karaköy’de, kaliteli bir kahve ile kitap keyfi yapmak isteyenler için Books and Coffee iyi bir alternatif. Mekanın özelliği sadece iyi kahve, iyi kitap değil. Dökülen kahvelerden sabun yaparak ve okullara kitap bağışında bulunarak da sürdürülebilir bir geleceğe destekte bulunuluyor. Yatırımcılarını bu duyarlı yaklaşımlarından dolayı tebrik ediyorum. Spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ve büyük kitlelere önderlik eden aynı adlı kulüpten ilham alan Celtic Irish Sports Club, Narmanlı Han’da açıldı. Lezzetli menüsü, keyifli müsabakaları ve open stage performansları ile farklı bir eğlence deneyimi için sevdiklerinizle bir akşamınızı ayırmanızı öneririm. Ben çok keyif almıştım. Üsküdar’da enfes bir lezzet mekanı olan Muazzam Künefe’ye dair notlarımız ise, mekan yorumcumuz Gönül Yıldırım’ın kaleminden sizlerle… Ortalamanın üzerinde bir turizm sezonu temennisi ile… Keyifli okumalar dilerim.

GENEL MÜDÜR (Sorumlu)

EMİR ÖMER ÖCAL emir.ocal@img.com.tr K

TOLGA ÇAKMAKLI tolga.cakmakli@img.com.tr İMG WEB TEAM MAIL web@img.com.tr

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ Prof. Dr. İSMAİL KARA Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY GÜRKAN BOZTEPE Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı TEZER ÖNER Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve İşletme Yatırım Danışmanı TURGUT AY Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu Başkan Yrd. Orhan GENCELİ Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Yönetim Kurulu Üyesi

website

www.hotelrestaurantmagazine.com

e-mail

info@img.com.tr

ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94 www.ihlasmatbaacilik.com İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71 ADRES İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No: 11 Medya Blok Kat: 1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.



içindekiler

52

54

antre 16 Sektörden kısa haberler

gündem 26 Arifoğlu: Müşteri bulmak turizmcinin işi, her şeyi devletten beklememek lazım 30 EMITT’ten ekonomiye 15 milyar TL’yi aşan katkı 32 Otel doluluklarında artış sürdü 34 Öner: Cilala parlat... Değmesin yağlıboya 36TravelShop Turkey, Hindistan’ın 5 ayrı şehrinde Türkiye’yi tanıtacak 38 Erciyes’in şehir ekonomisine katkısı 100 milyon dolar 40 Dedeman, Palandöken’de hedef büyüttü 42 Erken: Bakanlık denetimiyle otel fiyatlarını yukarı çekebiliriz

www.hotelrestaurantmagazine.com

44 Turizmin ‘Uzakrota’sı sektörü bir kez daha ‘yakın’laştırdı 46 İlhan: Sürdürülebilirlik büyüsü ve turizmde kalıpları yıkmak 48 2019’da seyahatte büyük şehirler yine lider 50 Mumcuoğlu: Turizm ehil-iyet-siz olmaz!

yeni yatırımlar

58 marka 62 Durmuşoğlu: Bütün dünya hedef pazarımız, 2020’ye hazırız 64 Sadece sektörün değil, geleceğin şeflerinin de destekçisi: Öztiryakiler 66 Bonfilet 2020’yi inovasyona adadı 68 RATIONAL Landsberg’deki 3. fabrikasını büyütüyor

52 DoubleTree by Hilton Adana açılıyor

70 Vakıf Taşdelen Su, masadaki İstanbulluların sayısını %25 artırdı

54 Mövenpick Hotels & Resorts, Malatya’da hizmete girdi

72 Korun, 2019’u değerlendirdi, 2020’ye dair öngörülerini paylaştı

56 Tarihi Yarımada’ya İsviçre yatırımı

74 Felda Iffco’dan ‘Güç Birliği Güçlü İş Birliği’ mesajı

57 House Of Cruising Konsepti Türkiye’de

iş’te kadın 58 Ruhunda kanatları, başarısında özgürlüğü var: Vildan Erdin

76 Kalite ve güvenilirliğin simgesi ‘Made by MEIKO’ ibaresi…

şefin gözünden 78 Lezzet tarihinin izindeki kâşif: Yunus Emre Akkor


78

101 gastro etkinlik

104

gastro aktüel

fuar

94 Gastronomi sektöründen kısa haberler

106 HORECA’da 3,5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılacak

84 İzmir, UNESCO için ilk meşaleyi Alaçatı’dan yaktı

yeni mekan

108 Gelecek Ambiente’de şekilleniyor

85 2019’u ‘Boğaz’da uğurladılar

98 Alaçatı’nın gözde mekanı Şeşbeş artık Etiler’de

hotel-tech

82 Hatay, 1 milyon turiste kültürünü satarak ulaşacak

86 Gastronomi şehri olmanın yolu ‘ata tohumundan’ geçer

gastro güncel 88 Tarımda dijital dönüşümün yol haritası çıkarıldı 90 ‘Gelecek Turizmde’ 2020’de bu üç projeyi destekleyecek 91 2. İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi gerçekleşti 92 Tarlada hasadı artık robotlar yapacak

www.hotelrestaurantmagazine.com

100 Terra Pizza’dan İstanbul’a 3 yeni restoran yatırımı 101 Şehrin içinde kalabalıktan uzak keyifli bir mola için: Atiler Restoran 102 Türk gastronomisine yeni bir bakış açısı: Turk Fatih Tutak 103 Üsküdar’da enfes bir lezzet mekanı: Muazzam Künefe 104 Kahve-kitap birlikteliğinin ayrıcalıklı hali: Books and Coffee 105 Celtic Irish Sports Pub, Narmanlı Han’da

110 Mitsubishi Electric’ten Gelecek Odaklı CNC Kontrol Üniteleri

ürünler 112 Yeni ürünler


restaurant 18 hotel & hi-tech

antre

Barceló İstanbul 1. yılını yerli iş ortaklarıyla kutladı Barceló Istanbul Hotel, 18 Aralık 2019’da açılışının birinci yıl dönümünü kutladı. Türkiye’yi öncelikli destinasyon olarak kabul eden ve 20 yıldan fazla bir süredir ülkede faaliyetlerini kesintisiz sürdüren Barceló Hotel Group, bu süre zarfında otel zincirine güveninden bir şey yitirmeden iş birliğine devam eden ve Barceló Istanbul otelinin ilk yılında çok kıymetli katkılarda bulunan 300’den fazla yerli acentenin temsilcilerini düzenlediği etkinlikte ağırladı. Barceló Hotel Group Türkiye Bölge Müdürü Hasan Ekmen, etkinlikte yaptığı konuşmada doluluk ve konuk memnuniyeti açısından harika bir yıl geçirilmesine katkıda bulunan acentelere teşekkür etmekle kalmadı, ilk yılda 140 farklı milletten misafirin otelde ağırlanması gibi gurur verici bilgileri de konuklarla paylaştı. Ekmen, yıl dönümü etkinliği sırasında ayrıca bu başarıyı mümkün kılan tüm otel personeline yoğun emekleri için teşekkür etti. Etkinlik daha sonra Türk ve İspanyol mutfağından geleneksel tatların konuklara ikram edildiği bir kokteyl ile devam etti.

Deniz Dikkaya, Divan Oteller Grubu’nun Satış Direktörü oldu Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünden 1998 yılında mezun olan Deniz Dikkaya, Divan Oteller Grubu Satış Direktörlüğü görevine getirildi. Dikkaya, Divan Grubu’ndaki tüm Otellerin satış faaliyetlerinin planlanması, geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumlu olacak. 25 yıllık kariyer yaşamı boyunca, İzmir ve İstanbul başta olmak üzere birçok otelde çeşitli kademelerde yönetici olarak görev alan Dikkaya, son olarak uluslararası oteller zinciri olan bir markanın Kalamış Marina tesisinde Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyordu. Özbi-Özel Belgeli Oteller Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Deniz Dikkaya, TÜRSAB Komite Başkanlığı ve OTSAD-Ortadoğu Turizm ve Otelciler Derneği’nin Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu. Dikkaya’nın ayrıca çeşitli turizm sivil toplum kuruluşlarında sorumlulukları bulunuyor. Deniz Dikkaya, sektörün tanıtımına ve gelişimine katkıda bulunmak amacıyla özel bir TV kanalında, “Maksat Turizm” adlı sektör programını da hazırlayıp sunuyor. Evli ve bir çocuk babası olan Dikkaya, iyi seviyede İngilizce ve Fransızca konuşuyor.

Dünyanın en iyisi Emirates kabin ekibi Emirates kabin ekibi, 2019 World Travel Awards (WTA) Büyük Final Gala Töreni’nde Dünyanın Lider Kabin Ekibi ödülünün sahibi oldu. WTA’nın her yıl dünyanın en kaliteli seyahat ve turizm organizasyonlarını bulması için en üst nokta olan etkinlikte, altı bölgesel törenin kazananları gıpta edilen dünya birincilikleri için yarışıyor. Emirates ayrıca Dünyanın Lider Havayolu- Ekonomi Sınıfı kategorisinde de dünya birincisi oldu. Emirates’in kabin ekibinin sunduğu birinci sınıf hizmetin yanı sıra, Emirates Ekonomi Sınıfının yolcuları, cömert bagaj hakkı; gurme şeflerin hazırladığı ücretsiz içecek ve yemekler; aile ve arkadaşlarıyla irtibatta kalmak için ücretsiz kablosuz internet ve Emirates’in 4500’den fazla film, TV programı, müzik ve podcast kanalı içeren pek çok kez ödül kazanmış uçak içi eğlence sistemi ice hizmetlerinden de faydalanıyorlar.

İnci Pirinçcioğlu, TÜRSAB’ta anıldı Türkiye’nin ilk rehberi, Türk ve dünya turizminin önemli ismi İnci Pirinçcioğlu, vefatının 18. yılında, TÜRSAB Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle anıldı. Törene Pirinçcioğlu’nun çocukları TURSAV Genel Sekreteri Ceylan Pirinçcioğlu ile Yasemin Pirinçcioğlu’nun yanı sıra TÜRSAB Onursal Başkanı Talha Çamaş, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, İstanbul Rehberler Odası Başkan Vekili Esmeray Akar, TURSAV Başkan Yardımcısı Yusuf Yazıcı ve TURSAV Üyeleri ile sektör temsilcileri katıldı.



restaurant 20 hotel & hi-tech

antre

MICE’nin asları belirlendi Etkinlik Sektörünün Oscarları için 29 Kasım 2019 tarihinde Portaxe’da gerçekleştirilen Jüri&Finalist toplantısında 96 kişilik jüri heyeti 18 farklı kategoride finale kalan 54 firmayı noter huzurunda bire bir değerlendirerek MICE sektörünün asları belirlendi. Ödül kapsamında firmalar 18 ayrı dalda ödüle başvuruda bulundular. Aday firmalar ve projeleri ilk aşamada miceodulleri.com online sistemi üzerinden, kurumsal firmalar ve sektör profesyonellerinden oluşan 96 kişilik jüri heyeti tarafından oylandı. 6 Kasım’a kadar devam eden başvurular neticesinde gerçekleşen ilk elemeler sonrasında, her dalda belirlenen 3 aday-finalist,online oylamada jüri tarafından en yüksek oyu alan proje sahipleri belirlendi ve birbirinden değerli jüri heyetinin önünde, noter huzurunda sunumlarını gerçekleştirdiler. Yapılan sunumlar ve oylamalar sonrasında belirlenen kazananlar, 2 Nisan 2020’de İstanbul Kongre Merkezi-ICC’de gerçekleşecek görkemli törende açıklanacak.

Turizm sektöründe fark oluşturan proje Kapasite olarak Ege Bölgesi’nin en büyük turizm tesisi konumunda yer alan Hapimag Sea Garden Resort Bodrum, istihdamını dört mevsime yaymak için çalışan değişim programını sürdürüyor. Hapimag Sea Garden Resort Bodrum bünyesinde istihdam edilen 40 kişilik ekip, çalışan değişim programı kapsamında aralık-mart döneminde Polat Erzurum Resort Hotel’de görev yapacak. Böylece çalışanlar dört mevsim boyunca istihdam edilerek farklı alanlarda bilgi ve deneyim sahibi olma imkânına sahip olacak. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Hapimag Sea Garden Resort Bodrum Genel Müdürü Kerem Demirkol, “Bu yıl Polat Erzurum Resort Hotel ile iş birliği yapıyoruz. Türk turizmini en önemli gruplardan bir tanesi. Çalışan değişim programıyla sektörün iki önemli markası olarak güçlerimizi birleştirdik. Uzun yıllardır bizimle olan ekibin, farklı bir tesisi deneyimlemesi tesisimizdeki hizmet kalitemizin artması bakımından avantaj sağlayacaktır. Aynı zamanda birçok genç turizmcinin yetişmesine vesile oluyoruz.” dedi.

Pegasus Hava Yolları, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza attı Pegasus Hava Yolları, dünyadaki en yaygın gönüllü sürdürülebilirlik inisiyatifi olan Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UN Global Compact) imza atarak, Türkiye’de bu sözleşmeye imza atan ilk hava yolu şirketi oldu. Pegasus, bu imzayla insan hakları, çalışma standartları, çevre duyarlılığı ve yolsuzlukla mücadele alanlarında On İlke’ye uyacağını taahhüt etti. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi, imzalayan kurumları küresel ekonominin dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini sağlamak için gerekli çevresel ve sosyal konularda belli ilkelere uymaya, tüm dünya halkları için yatırımlar yapmaya ve böylelikle BM’nin “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”na ulaşmasına destek olmaya çağırıyor.

Sofitel İstanbul Taksim’e üst düzey atamalar

Soner metin

güray can

Yatırımı ve inşaatı Tuna tarafından tamamlanan, işletmesi ise Accor Grubu bünyesinde bulunan Sofitel İstanbul Taksim kapılarını açtı. Fransız yaşam tarzını İstanbul’un en gözde lokasyonlarından Sıraselviler Caddesi’ne taşıyan otelin Genel Müdürlüğü’ne sektörün deneyimli isimlerinden Soner Metin getirildi. Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Metin, son olarak Sheraton Grand İstanbul Ataşehir’in Genel Müdürlüğünü yapmıştı. Beş yıldızlı otelin Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevine ise Güray Can getirildi. Eğitim hayatını İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliği mezunu olan Can, 2013’te Shangri-La Bosphorus’ta Satış Direktörü olarak görevini yürütmüştü.


“Yemeklerimde tereyağı lezzetinden vazgeçmem ama bütçemi de düşünmem gerekiyor.” Yeni Rama Margarin Tereyağı Tadında. Bütçenize uygun tereyağı lezzeti.

www.ufs.com


restaurant 22 hotel & hi-tech

antre

100 bin Endonezyalı Türkiye’yi ziyaret etti Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Boğaziçi Zirvesi’nin son gününde “Turizm ve Sağlık Turizmi” panelinde turizmin önemine ve geleceğine değinildi. Türkiye’nin turizm sektöründe çok etkili olduğunu vurgulayan Endonezya Parlementosu Bali Senatörü Dr. Arya Wedakarna, “Türkiye’ye her yıl 40 milyondan fazla turist geliyor. 100 bin Endonezyalı Türkiye’yi ziyaret etti.” dedi. Öte yandan sağlık turizminin önemine dikkat çeken Medicopin LLC Genel Müdür Yardımcısı İsenbike Gönen Ordu, “Bir medikal turist diğer turistlerin 80 katı kadar harcama yapıyor.” dedi.

Dedeman Turizm Grubu’nda yeni atama Dedeman Turizm Grubu tarafından, geçtiğimiz ekim ayında başlayan yeni yapılanma süreci devam ediyor. Grubun sürdürülebilir büyüme ve değişim stratejisi kapsamında, Dedeman Bostancı Hotel & Convention ve Park Dedeman Bostancı otellerinin Genel Müdürü olan Nadir Kadakal, mevcut görevlerine ilave olarak Dedeman Turizm Grubu İş Geliştirmeden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi olarak atandı. 27 yılı aşan Dedeman kariyerine Dedeman Ankara otelinde başlayan, Dedeman Konya ve Dedeman Ankara otellerinde genel müdürlük görevi üstlenen Kadakal, Dedeman Grand Chisinau Moldova, Dedeman Büyük Anadolu, Dedeman Antalya ve Dedeman Gaziantep gibi yurt içinde ve yurt dışında birçok Dedeman otelinde görev aldı.

Narin: “Turizmde çeşitlilik, alternatif gayrimenkul türleri gerektiriyor” Gayrimenkul sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan ve 10-11 Aralık 2019 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen RE360 Konferası’nda konuşan TTYD Başkanı Oya Narin, turizm sektörünün ülkenin sürdürülebilir kalkınma seferberliğinde taşıyıcı sürun olabilmesi için sektör potansiyelinin stratejik bir vizyon çerçevesinde yeniden yorumlanması gerektiğini, bu amaçla TTYD olarak 2 yıla yakın süredir üzerinde çalışılan “Turizmde Dönüşüm” raporunun 6 Ocak 2019 tarihinde TÜSİAD ile müştereken bir toplantıda açıklanacağını vurguladı ve turizm hareketinin konut kullanımı ve yatırımlarıyla ilişkisine dair TTYD analizlerini aktardı. “Ülkemizde extended stay tarzı konaklama tesisleri yeterli ağırlıkta değil” diyen Narin, İspanya’da uzun dönemli konaklamalar için, “turistik rezidans” adı altında otel markaları tarafından otel hizmeti verilip ev konforuna yakın özellikler sunan sınıflandırmaya tabi 4465 tesiste 510.462 yatak arzı bulunduğunu, İspanya’nın tüm destinasyonlarına yayılmış olan bu işletmeler, destinasyonu tanıyan ve ona alışan bireysel seyahat eden turistlere hizmet vermekte ve bir adım sonrasında bu turistlerin konut edinmelerine de zemin sağladığını vurguladı.

Azerbaycan turizm pazarı 1 milyona koşuyor Türkiye, ‘tek millet iki devlet’ ülküsünden hareketle dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın turizmde en fazla tercih ettiği ülke oldu. İki ülke turizmde karşılıklı olarak büyük bir potansiyel vaad ederken, Azerbaycan turizm pazarı en büyük turizm pazarlarımız arasına girmeye başladı. Azerbaycan’dan Türkiye’ye yılda yaklaşık 800 bin kişi turistik amaçlı gelirken, Azerilerin en fazla ziyaret ettiği ülkeler sıralamasında Türkiye ilk sırada yer aldı. İki ülke arasındaki turizm hacminin kısa vade içinde 1.5 milyon turiste ulaşabileceği öngörülüyor. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan TÜROB Başkanı Müberra Eresin, “Türkiye’ye yaklaşık 800 bin Azeri geliyor. Türkiye’den de yaklaşık 300 bin kişi gidiyor. Son workshop’umuzda farkettik ki, Azerbaycanlı kardeşlerimiz aslında bizlere çok yakın olduğundan tanıtım konusunda biraz ihmal ettiğimiz bir pazar olmuş. Şimdi ihmalleri telafi etme zamanı. Turizmde karşılıklı işbirliği ve tanıtım çalışmalarını daha çok artırmalıyız. Böylece turist sayıları kısa sürede katlanabilir” dedi.



restaurant 24 hotel & hi-tech

antre

Accor Otel Grubu Ukrayna’daki konferansa davet edildi Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de gerçekleştirilen ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Aile İçi Şiddetle Mücadelede Kurumsal Uygulamalar” üzerine sunumların gerçekleştiği konferansta, bu alandaki çalışmalarıyla Türkiye’den davet edilen 2 şirketten biri oldu. Accor Otel Grubu’nun Yetenek ve Kültür Müdürü Canan Töre Petekçi, Accor Otel Grubunun ülkemizde 6 yıldır süren çalışmalarını ve uluslararası platformda yürütülen RiiSE programını aktardı. Sabancı Üniversitesi’nin liderliğinde oluşturulan ‘İş Dünyası Aile içi Şiddete Karşı’ (BADV) Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi olan Canân Petekçi, 20’den fazla uluslararası şirket ile birlikte yürüttükleri çalışmalarla ilgili bilgi paylaştı. Grup, şiddet mağdurlarına mesleki eğitim vererek, istihdam edilmelerini sağlıyor. Kadınlara ekonomik anlamda destek verirken aynı zamanda güvenli bir alan yaratıyor. He for She ve WEBS imzacıları arasında yer alan Accor Otel Grubu, global “RİİSE Programı” ile “çeşitlilik ve cinsiyet eşitliği” konularında da farkındalık yaratmayı sürdürüyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ile iş birlikleri kapsamında, iş başvurusunda bulunan şiddet mağdurlarının meslek edinmesi ve istihdam edilmesini sağlamaya devam ediyor.

Global Ports Holding işletme süresini uzattı Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding iştiraki Global Ports Holding, Asya kıtasındaki faaliyetlerini sürdürüyor. Global Ports Holding’in Asya’da işlettiği ilk liman olan Singapur Kruvaziyer Limanı’nın işletme süresi uzatıldı. Global Ports Holding’in de içinde bulunduğu ortak girişim SATS – Creuers Cruise Services PTE LTD, 2027’ye kadar limanı işletmeye devam edecek. Geçen yıl 2017’ye göre yolcu sayısını ikiye katlayarak 1,7 milyonun üstünde yolcu ağırlayan Marina Bay Cruise Centre Singapore, Asya’nın en büyük ikinci limanı konumunda. Bölgenin önde gelen indi-bindi limanlarından olan Marina Bay Cruise Centre Singapore’un, güçlü altyapısı ve coğrafi konumu ile kruvaziyer turizminin bölgede devam eden hızlı büyümesinden yararlanacak.

Gloria Serenity Resort TUI’nin En İyi 100 Listesinde Dünyanın en önemli tur operatörlerinden TUI’nin her yıl, müşterilerinin oylarıyla belirlediği “En İyi 100 Oteli-TUI Holly Ödülleri”nde bu yıl Türkiye 28 otel ile listeye ismini yazdırdı. “TUI Holly Ödülleri”nde Türkiye’nin rivierası Belek’te bulunan Gloria Serenity Resort, “Dünyanın En İyi 100 oteli” arasında yerini alarak sektördeki başarısını taçlandırdı. Avrupa’nın en büyük seyahat grubu “TUI Holly Ödülleri”nde bu yıl İspanya’dan 30 otel yer lırken, Yunanistan’dan 8, Portekiz ve Mısır’dan 4’er ve İtalya’dan ise 3 otel listede kendine yer buldu.

Azerbaycan workshop’u çok başarılı geçti Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı, İTO 16’ncı Oteller Komite Başkanı ve Meclis Üyesi Aydın Karacabay, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki turizm köprüsünün daha da sağlamlaştırılması gerektiğini ifade etti. Bakü’de düzenlenen ve Azerbaycan turizm pazarının potansiyelini gözler önüne seren workshop’a katılan Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı, İTO 16. Oteller Komite Başkanı ve Meclis Üyesi Aydın Karacabay, organizasyonun amacına ulaştığını ve çok başarılı geçtiğini belirtti. Turist ve turizm gelirlerinin artırılması amacıyla hedef pazarlarda TÜROB tarafından sürdürülen tematik workshop dizisinin bir örneği olan organizasyonun, Türkiye ve Azerbaycan’dan yoğun katılıma sahne olduğunu söyleyen Karacabay, “Bakü’de düzenlenen organizasyon, Türkiye ve Azerbaycan’dan yoğun katılıma sahne oldu. Kardeş iki ülke arasındaki turizm işbirliğinin daha da geliştirilmesine katkı sunacak bu tür organizasyonların çoğaltılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’den 37 otelin yer aldığı workshop’a Azerbaycanlı turizmcilerin ilgisi de büyüktü. Organizasyon amacına ulaştı ve çok başarılı geçti” diye konuştu.



restaurant 26 hotel & hi-tech

antre

Akfen, 2 yıllık yatırım paketini başarıyla tamamladı Türkiye’nin önde gelen yatırım gruplarından Akfen Holding, 2017 yılı sonunda açıkladığı iki yıllık yatırım paketini, hedefinin yüzde 28,5 üzerine çıkarak, başarıyla tamamladı. Akfen Holding, iki yıllık dönemde 2019 yılı sonuna kadar toplam 6 milyar 791 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirirken, 5 bin 523 kişiye de ek istihdam sağladı. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, “2018 ile 2019 yılları arasında 5 milyar 283 milyon TL yatırım yapacağımızı açıklamıştık. Bugün geldiğimiz noktada tamamını Türkiye’de hayata geçirdiğimiz yatırımlarımızla sözümüzde durduğumuzu ve 6 milyar 791 milyon TL yatırım gerçekleştirdiğimizi gururla ifade ediyorum. Şartlar ne olursa olsun, Türkiye’nin geleceğine duyduğumuz güvenle ülkemizde yatırımlarımıza ara vermeden devam edeceğiz” diye konuştu.

Divan Grubu’nun Genel Müdürü Murat Tomruk oldu

Otel, restoran ve pastane zinciriyle hizmet veren Divan Grubu’nun yeni Genel Müdürü Murat Tomruk oldu. Galatasaray Lisesi mezunu Murat Tomruk, University of Massachusetts’de Bilgisayar Mühendisliği eğitimini tamamladıktan sonra University of Pennsylvania’da aynı dalda yüksek lisans yaptı. 1988 yılında satış temsilcisi olarak girdiği Koç Sistem’de Endüstri ve Ticari Sektör’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine kadar yükseldi. Bu süreçte 1994-1995 yıllarında Koç Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansını tamamladı. Tomruk, 2002 yılı itibarıyla üstlendiği Koç Bilgi Grubu’nun Pazarlama Direktörlüğü görevini 2005 yılına kadar sürdürdü. 2005-2015 tarihlerinde Koç Holding Stratejik Planlama Koordinatörlüğü görevini yürüten Tomruk, son dört yıldır Setur’da Turizm’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev alıyordu.

Sanal Mona Lisa EMITT İstanbul’da Türkiye ekonomisinin taşıyıcı sektörleri için düzenlediği fuarlar ile her yıl binlerce yabancı yatırımcıyı yerli iş ortakları ile bir araya getiren Hyve Group, 30 Ocak – 2 Şubat 2020 tarihleri arasında 24. EMITT Turizm Fuarı’nı gerçekleştiriyor. EMITT, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türk Hava Yolları’nın kurumsal sponsorluğunda; KOSGEB’in desteğiyle; Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin (TTYD) iş ortaklığında, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Fuar’da, turizm sektörünün pazarlama ve hizmet boyutlarında dijitalleşmesi sürecine ağırlık verilirken, ziyaretçiler çok sayıda teknolojik gösteriye de şahit olacaklar. HTC Vive iş birliğiyle her günün temasına özel VR içerikleriyle, turizm profesyonelleri Sanal Gerçeklik teknolojisinin etkin kullanımını deneyimleyebilecek ve teknoloji sohbetlerine katılabilecek.

TÜROB’un kendi adayı olarak açıkladığı isimler TTGA Yönetim Kurulu’nda Geçtiğimiz temmuz ayında TBMM’de kabul edilerek yasalaşan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TTGA) yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesine yönelik seçimler sonuçlandı. 29 Aralık Pazar günü Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılan seçim sonrasında, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Yönetim Kurulu’nun daha önce Marmara Bölgesi’nden aday gösterilmeleri kararı aldığı isimler, TTGA asil ve yedek üyeleri olarak seçildi. Buna göre; TÜROB Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Taner Yallagöz (Yaşmak Hotels Yönetim Kurulu Başkanı) ile TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi Temel Aygün (Titanic Hotels Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), TTGA Yönetim Kurulu’na seçilen isimler arasında yer aldı. TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı Hediye Güral Gür (NG Hotels İcra Kurulu Başkanı) ile TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Hacıbektaşoğlu da (Barın Otel Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), TTGA Yönetim Kurulu yedek üyeleri oldu. Ajans’ın yeni yönetim kurulu üyelerinin üç yıl süreyle bu göreve devam etmeleri öngörülüyor.



restaurant 28 hotel & hi-tech

gündem / röportaj

Recep Arifoğlu “Müşteri bulmak turizmcinin işi, her şeyi devletten beklememek lazım”

S

on yıllarda yaşanan daralmaların ardından yükseliş trendine geçen turizm, sektöre umut veriyor. 33 yıllık tecrübesiyle sektörün duayen isimlerinden Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu da aynı fikri paylaşırken, grup yatırımları için 2019’un başarılı geçtiğini ve yılı bu yükseliş trendinde bir başlangıç olarak gördüklerini ifade ediyor. Türkiye’nin, uluslararası arenada halen güçlü bir turizm markası imajı ortaya koyamamış olmasını sektörün önünde duran ciddi bir engel olarak yorumlayan Arifoğlu, gidişattan yine de umutlu. 2020’nin gelir ve doluluklar anlamında geçen yıla kıyasla çok daha iyi olacağını öngördüğünü kaydeden Recep Arifoğlu ile turizm sektörünün son durumunu, Artaş Grubu Turizm Yatırımları’nın yeni dönem stratejik odağını ve gelecek planlarını Radisson Blu Hotel Vadistanbul’da konuştuk.

Artaş Grubu Turizm Yatırımları olarak, 2019’u nasıl geçirdiniz? Bu yıla ilişkin hedefleriniz nelerdir?

İstanbul’un yeni iş ve yaşam merkezi olarak Ayazağa’da hayata geçirilen Vadistanbul Projesi, ülkemizin en büyük karma projeleri arasındadır. Projede; AVM, Radisson Blu Hotel Vadistanbul, Radisson Residences Vadistanbul, ofisler ve konutlar yer alıyor. Karma projenin içinde bulunan Radisson

Blu Hotel Vadistanbul’u Şubat 2019 tarihinde faaliyete açtık. Ardından, Mayıs 2019’da Radisson Residences Vadistanbul’un kapıları açıldı. Hemen arkasından Tem İstanbul’daki tesisimiz, Radisson Residences Avrupa Tem İstanbul adını aldı ve bu tesisimiz de Radisson markası ile yoluna devam ediyor. Ayrıca, bünyemizde bulunan Sultanahmet’teki Citadel Hotel ve Beyazıt’taki President Hotel de, bu yılın ilk yarısında Radisson markasını alarak çalışmalarına devam edecektir. Özetle, geçtiğimiz yıl 2 yeni tesisi açtık ve toplamda 3 tesisimizin Radisson markası ile yoluna devam etmesi konusundaki iş birliği sürecini başarıyla tamamladık. Şu an, önümüzdeki günlerde Radisson markası adını alacak olan Tarihi Yarımada’da bulunan Citadel ve President otellerimizde renovasyon çalışmalarını sürdürüyoruz. Her iki otelimiz için ilk etapta 6 milyon TL’lik bir renovasyon yatırım planı ile yola çıktık. Aynı zamanda, Kayseri’deki otelimiz Radisson markasını taşımaktadır. Grubumuzdaki tüm otellerimizde en üst düzeyde kaliteli hizmet veriyoruz. Yeni yatırımlar konusunu değerlendirdiğimizde ise, Artaş Grubu olarak turizmdeki temel hedefimiz, şehir otelciliğinde büyümektir. İstanbul’da, şehir otelciliğinde yeni oteller ile büyümeyi planlıyoruz. Yeni yatırımlar noktasında gerekli ön çalışmaları yürütüyoruz.

İstanbul turizmi ve otelleri cephesinde bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Son yıllarda yaşadığımız daralmaların ardından, yükseliş trendine geçişin başlangıç yılı olarak 2019’u söyleyebiliriz. Grubumuz için 2019 başarılı bir yıl oldu. Örneğin, Tarihi Yarımada’daki President otelimiz, %80 doluluk yaptı ve geçmiş yıllardaki doluluğuna ulaştı. Odabaşına gelirde ise, gerek İstanbul olarak gerek tesislerimizde henüz istediğimiz rakamları yakalayamadık. 2012 yılında kent genelinde odabaşına ortalama gelir 100 Euro iken, şu an 82 Euro civarındadır ve yakın zamanda oda gelirlerinin de artacağını öngörüyoruz. Genel olarak, İstanbul turizmini değerlendirdiğimizde, ağırlıklı olarak Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden gelen turistleri ağırlıyoruz. Aynı zamanda, Amerika, Avrupa gibi ülkelerde yaşayan Ortadoğulu bireylerin de, İstanbul’a çok yoğun bir talebi gerçekleşiyor. İstanbul turizminde, gelecek 5 yıl içerisinde, bu pazarların değişmeyeceğini söyleyebiliriz. Bu arada son zamanlarda, Rusya pazarı İstanbul’da atağa geçti. Rusya ve Ukrayna’dan, İstanbul’a yoğun bir talep gerçekleşiyor ve bu pazarlardan turistleri tesislerimizde ağırlıyoruz. Son dönemlerde ayrıca, Çin’e olan uçak sayısının artmasıyla birlikte, Çinli turistlerde bir artış gözlemliyoruz. Çinliler, başka ülkelerin


vatandaşı olmayı seviyorlar. İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde vatandaşlıkları bulunuyor. Ülkemizden 250 bin doların üzerinde gayrimenkul alımına vatandaşlık verilmesi nedeniyle, son dönemlerde Çinliler gayrimenkul yatırımları yaparak, vatandaşlık alıyorlar. Çin’den gayrimenkul alımı noktasında bir talep başlamıştır ve bu durum turizmi de olumlu yönde etkiliyor. 2020 yılını değerlendirecek olursak, gerek doluluklar ve gerekse gelir anlamında geçtiğimiz yıla oranla, çok daha iyi bir yıl olacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, Nisan 2020 yılında hayata geçmesi planlanan Galataport Projesi, İstanbul turizmine büyük bir ivme kazandıracaktır.

Grup olarak, Galataport Projesi’nden nasıl bir geri dönüş bekliyorsunuz? Proje, İstanbul’da kruvaziyer turizmini yeniden ayağa kaldırır mı, ne düşünüyorsunuz?

Galataport Kruvaziyer Limanı’na, ilk geminin Nisan 2020 tarihinde demir atacağı açıklanmıştı. Galataport’un açılması ve cruise gemilerinin gelmesiyle birlikte, İstanbul turizminde yeni bir sayfa açılacaktır. Böylece İstanbul’da, Amerika ve Avrupa ülkelerinden daha fazla turisti ağırlayacağız. Nitekim, cruise gemisindeki bir yolcunun, ortalama 10 bin Euro seyahat harcaması yaptığı tespit edilmiştir. Gemiyle gelen yaklaşık 4 bin yolcu İstanbul’a indiğinde, yiyecek-içecek, konaklama, alışveriş gibi birçok sektöre doping etkisi yapacaktır. Cruise yolculuğuna katılanlar, İstanbul’da gemiye biniyorlar veya şehirde gemiden inmektedirler. Biniş veya inişlerinde de, genelde 2 gün İstanbul programına katılıyorlar, tur alıyorlar ve bunun kentimiz turizmine ciddi bir artısı olacaktır. Bizim bu süreçteki tek sıkıntımız, Galataport’un hayata geçmesiyle Karaköy’de trafik sorunu yaşanabilir. Nitekim 4 bin yolcu gemiden dışarıya çıktığında, yaklaşık 100 otobüse ihtiyaç olacaktır ve 100 otobüs de trafiğe neden olabilir. Bölgede trafik sorununun olmaması için, Kabataş’a kadar yerin altından bir yol planlanıyordu ve önümüzdeki dönemde o yatırım da gerçekleşecektir. Bu arada, Zeytinburnu Sahili’nde de yeni bir liman planlanıyor. Yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda planlanan bu limana, aynı anda 4 geminin yanaşabilecek olması da, cruise turizmi açısından kentimize ciddi fırsatlar sağlayacaktır. Az önce de ifade ettiğim üzere, cruise gemileriyle ağırlıkla Amerikalı ve Avrupalı turistler geleceği için, son dönemlerde kaybettiğimiz bu pazarların yeniden kentimize kazandırılması açısından da büyük bir artısı olacaktır. İstanbul’da, 2021 yılından itibaren, Amerika ve Avrupa’dan daha fazla turisti ağırlamayı hedefliyoruz.

Dünya kongre turizmi sahnesinde, İstanbul’u ve Türkiye’yi nerede görüyorsunuz? İstanbul ve Türkiye olarak, kongre turizmi

sıralamasında gerilerde kaldık ve 20122014 yıllarında aldığımız kongreleri, son yıllarda alamıyoruz. Bugün kongreler ağırlıklı olarak Amerika, Almanya, İngiltere, Fransa ve İspanya gibi Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılıyor. Kongrelerin yapılacağı şehirler, birkaç yıl öncesinden belirlendiği için, dönüşler biraz zaman alıyor. Bilindiği üzere, İstanbul başta olmak üzere ülkemizde kongre turizmi için, toplantı salonlarımız, otellerimiz, acentalarımız ve kongrenin dışında şehirlerimizin sunduğu zengin imkanlar bulunuyor. Kongre turizmi noktasında kamu, özel sektör ve meslek örgütümüz TÜROB’un yapmakta olduğu çalışmalar ile önümüzdeki yıllarda buradan alacağımız payın artacağını umuyoruz.

“Coğrafi konumumuzdan dolayı, turizmde ‘marka imajı’ çizemiyoruz” Malum bulunduğumuz coğrafyada, her an olumsuz bir olay gerçekleşebiliyor. Bu süreçte, turizmde bir dünya markası olabilir miyiz dersiniz? Siz de belirttiğiniz gibi, bulunduğumuz coğrafyada, her an olumsuz bir olay gerçekleşebiliyor. Coğrafi konumumuzdan dolayı, Türkiye olarak turizmde bir ‘marka imajı’ çizemiyoruz. Güçlü bir turizm markası olamıyoruz. Mesela, sokağa çıktığınızda

yüzünüze sıcak fön makinesinin üflediği hissini veren Dubai’de, oda fiyatı 1.000 Euro’yu bulabiliyor. Bu da bize gösteriyor ki, markalaşma hakikaten önemlidir. Eğer, İstanbul’u ve ülkemizi turizmde güçlü bir marka haline getirirsek, zaten dünyanın dört bir yanından turistler gelecektir. Bir diğer konu da, yıllarca deniz kum güneş turizmini pazarlamamızdan kaynaklı bir hatamız var. Artık, tarihi ve kültürel zenginliğimizi, gastronomimizi ve diğer turizm çeşitlerimizi daha etkin tanıtarak, ülkemiz genelinde ve 12 ay boyunca daha fazla turisti misafir edebileceğiz.

“Su imparatorluğu olan İstanbul’un, hiçbir tarihi çeşmesinden su akmıyor” Bu doğrultuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Kültür ve Turizm Bakanlığımız, yurt dışında başarılı çalışmalar yapıyor. Ancak, ülkemizin turizm hedefleri göz önüne alındığında, yapılan bu tanıtım çalışmalarının daha da fazla olması gerektiğini düşünüyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, tüm tarihi eserleri gün yüzüne çıkararak, dünyaya etkin bir şekilde tanıtması önemlidir. Ülkemizdeki birçok tarihi eserimiz yeniden hayata kazandırılıyor ve bu eserlerin dünyaya daha etkin tanıtılması gereklidir. Örneğin, 2019 yılı Göbeklitepe Yılı ilan edildi. Göbeklitepe’yi Türkiye’de hemen hemen herkes öğrendi, peki dünyaya yeterince tanıtabildik mi, bunu da değerlendirmeliyiz. Bir başka örnek ise, su imparatorluğu olarak bilinen İstanbul’un hiçbir tarihi çeşmesinden su akmıyor. Sultanahmet’te bazı tarihi çeşmelerden yeniden su akması noktasında çalışma yapılabilir. Tabii bu noktada takılacak çeşme musluklarının, çalınmıyor olması noktasında önlemlerin alınması da lazımdır.

Bakanlığın daha etkin tanıtım yapmasının önemine değindiniz. Peki, turizmciler cephesinde durum nedir? Bilindiği gibi ülkemiz tarihi ve kültürel hazineleri, Türk misafirperverliği ve turizm çeşitleriyle, dünyanın önemli turizm destinasyonlarından birisidir. Medeniyetler beşiği Anadolu’da yüzlerce tarihi hazinemiz, dünyanın en güzel otelleri ve kalifiye insan kaynağımız var. Turizmdeki hedeflerimiz büyük. Bu hedeflere ulaşabilme noktasında da daha çok çalışmalıyız. Örneğin, turizmde halen müşteriyi devletin bulması beklentisi var. Devlet, niye müşteriyi bulsun ki? Müşteriyi bulmak, turizmcinin işidir. Devletin yapması gereken en iyi şekilde tarihi ve kültürel hazinelerin tanıtımını yapmaktır. Turizm sektörü temsilcileri olarak bizlerin de, hedef pazarlarda gerekli tanıtımları ve


restaurant 30 hotel & hi-tech

gündem / röportaj

oradaki iş ortaklarıyla iş birliği çalışmalarını yapmamız gereklidir. Mesela, en fazla hangi destinasyonlara uçak bulunuyor ise, o destinasyonlardaki çalışmaları artırabiliriz. Veya yoğun talebin olduğu bir pazarda, charter uçuşun konulması noktasındaki çalışmalara değer katabiliriz. Yine son dönemlerde ekonomide yaşanan durağanlık nedeniyle, Kayseri ticaretinde bir durağanlık oldu. Bu noktada, Kayseri’deki otelimiz, Rusya ve Ukrayna’da düzenlenen workshoplara katıldı ve bu pazarlardan davet ettiği turizmcileri tesisimizde ağırlayarak kentimizin potansiyelini anlattı. Şu an bu pazarlardan Kayseri’ye charter uçuşları gerçekleşmektedir. Özetle, bir daralma karşısında konu hakkında söyleniyor olmak yerine, alternatif pazarlar planlayıp, daha çok çalışmaya devam etmeliyiz.

Söz Kayseri’den açılmışken, grubun orada da bir yatırımı mevcut. Kayseri’yi, Erciyes’i ve kent turizminin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Anadolu’nun incisi kadim şehir Kayseri’miz, 6 bin yıllık tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle, Sultan Sazlığı Kuş Cenneti, Yılkı atları denilen doğada vahşi olarak yaşayan at sürüleri, Kapuzbaşı Şelalesi, Erciyes Kayak Merkezi, yeni yeni keşfedilmeye başlanan ve dünya tarihine ışık tutan zengin arkeolojisi ve bu sene başlatılmış olan balon turları ile çok zengin bir potansiyele sahip. Erciyes Kayak Merkezi, Avrupa’dakiler gibi gerçek kış sporları merkezi olup, dünyanın sayılı kayak merkezleri arasındadır. Kayseri Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, Kayseri THY, Erciyes A.Ş. ve meslek birliğimiz TÜROB ile beraber yürüttüğümüz tanıtma faaliyetlerinin sonuçları kısa sürede karşılığını vermiştir. Hem Erciyes Kayak Merkezi hem de Kapadokya’da oluşan destinasyonlar, yabancı tur operatörleri tarafından yoğun ilgi görmüş olup kentimiz Rusya, Ukrayna, Polonya, Ortadoğu ve Belaruslu tur operatörleri tarafından seyahat kapsamına alınmıştır. Özetle, bacalı sanayide lider olan Kayseri’miz, bacasız sanayide de atağa geçerek, bugüne kadar sanayide elde ettiği başarısını, turizmde göstermeye devam etmektedir. Nitekim, şehir merkezindeki otelimiz Radisson Blu Hotel Kayseri olarak, yurt dışındaki fuar ve workshop etkinliklerinin hemen hemen hepsine katılarak destek vermekteyiz. Kentimize, Rusya, Ukrayna, Polonya ve Belarus’tan carter uçakları inmeye devam ediyor. Avusturya’dan Almanya’ya, Dubai’den Lübnan’a kadar dünyanın dört bir yanından kayak severler, Erciyes’i ve kentimizi keşfetmeye geliyorlar. Artaş Grubu Turizm Yatırımları olarak, Erciyes Kayak Merkezi’nde, 60 odalı bir tesis yapmayı planlıyoruz. Otelin mimarisi çok güzel tasarlandı. Yatırıma, 2020 yılında başlayıp, 2021 yılında bitirmeyi hedefliyoruz.

Biraz da balon turizmini konuşalım mı? Kayseri Gastronomi Turizmi Çalıştayı günlerinde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ayağının tozuyla salona girmiş, kentte balon turizmini başlattıklarını söylemişti. Siz ne düşünüyorsunuz, balon turizmi kente artı bir değer katar mı?

Balon turizmi, hem kolay hem zor bir turizm. Bölgemizde bunu yapan başarılı firmalar var. Balon turizminde fiyatlar da oldukça yüksek. Ancak, havanın rüzgarlı olmaması gerekiyor, çok erken yola çıkıp rüzgar nedeniyle iptal edildiğinde misafirlerde hüsran oluşturabiliyor. Balon turundaki enfes görüntüler ise, insanı büyülüyor.

Kayseri’den bir gastronomi şehri doğar mı sizce? Samimi görüşünüzü almak isterim. Kayseri’nin ev yemekleri harikadır; sarması, mantısı, yağlaması, sucuğu, pastırması… Kayserililer, evlerinde veya bağ evlerinde,

gerçekten çok güzel ve lezzetli yemekler pişiriyor. Buradaki ailelerin çoğu yemeklerini evlerinde yiyorlar ve dışarıda yemek yeme alışkanlıkları da çok fazla bulunmuyor. Kayseri yemekleri, sadece birkaç lokal restoranda yapılıyor. Özetle, Kayseri’nin bir gastronomi şehri olması için “tescilli markalarının” olması gerekiyor. Kayseri’nin tescilli bir markası yok ve asıl problem de burada. Mantısı, pastırması, sucuğu veya yöresel bir lezzeti için uluslararası tescili olmalıdır.

Son olarak, turizmde sıkça tartışılan konaklama vergisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Konaklama vergisi, yerinde kullanıldığında doğru bir karardır ve turizme katkısı olacaktır. Yaşanabilecek tek sıkıntı, acenta ile gelen bir misafir, konaklama vergisi rakamından, otelin aldığı gecelik oda fiyatını ve kendisinin acentaya ödediği gecelik oda fiyatını çıkarıyor olacaktır. Bu durum, seyahat acentasının kar marjını ortaya çıkaracağı için, müşteriler önümüzdeki dönemde acentalar ile sıkı pazarlık sürecine başlıyor olabileceklerdir.



restaurant 32 hotel & hi-tech

gündem

EMITT’ten Türkiye ekonomisine 5 yılda 15 milyar TL’yi aşan katkı Dünyanın en çok turist çeken 10 şehri arasında yer alan İstanbul, 30 Ocak – 2 Şubat 2020 tarihleri arasında dünyanın en büyük 4 turizm fuarından biri olan EMITT Turizm Fuarı’na 24’üncü kez ev sahipliği yapacak.

H

er yıl turizm sektöründen binlerce yerli-yabancı yatırımcıyı bir araya getiren EMITT Turizm Fuarı, 30 Ocak – 2 Şubat 2020 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Hyve Group tarafından düzenlenen EMITT Turizm Fuarı; Mastercard Global Destinasyon Endeksi 2019’a göre 2018’de 13,4 milyon turiste ev sahipliği yapan, dünyanın en çok turist ağırlayan şehirleri arasında 8’inci sırada yer alan İstanbul’da 24’üncü kez düzenleniyor. Fuar bu yıl; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Türk Hava Yolları (THY) kurumsal sponsorluğunda, KOSGEB desteğiyle gerçekleştirilecek. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) de Fuar’ın iş ortakları arasında yer alıyor. 23’üncü EMITT Turizm Fuarı’nda 94 ülkeden 5.620 katılımcı ve 57.470 ziyaretçiyi ağırlayarak büyük bir başarıya imza atan fuar için ülkemize en çok turist gönderen ülkeler arasında yer alan Bulgaristan ile Endonezya, Malta, Hindistan, Sırbistan, Azerbaycan, Özbekistan, Japonya, Kore, KKTC, Maldivler, Nepal, Çin, Filistin, Gürcistan, Küba, Makedonya, BosnaHersek, Brezilya ve Kosova dahil toplam 20 yabancı ülke temsilcileri de hazırlıklarına başladı.

İmamoğlu: “EMITT, İstanbul’un yeni vizyonunda çok önemli bir yer tutmayı sürdürecek”

İstanbul’u yönetenlerin, turizm endüstrisinin bütün aktörlerinin ve tüm İstanbulluların sorumluluğunun İstanbul’un turizm potansiyelini artırma olduğunu hatırlatan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm kesimlerin uyum ve iş birliği ile İstanbul’un dünya turizm endüstrisi açısından örnek uygulama modeli haline getirilebileceğinin vurguladı. “Hazırlanacak İstanbul Turizm Master Planı’yla, tüm turizm endüstrisi aktörlerinin bir arada ortak akılla karar almasını sağlayacak İstanbul Turizm Atölyesi’yle, İstanbul Yatırım ve Tanıtım Ajansı’yla ve vatandaşlara yönelik eğitim seferberliğiyle turizmin bütüncül ve koordineli yönetimi konusunda örnek bir vizyonu kısa sürede hayata geçireceğiz. Hiç kuşku yok ki, Doğu

çok kültür varlığının gelir getiren turistik değerlere dönüştürülmesine 23 yıldır önemli katkıda bulunan EMITT, Türkiye turizm sektörünün dünyaya açılan en önemli kapısıdır.” EMITT Turizm Fuarı’nın 23 yıldır, Türkiye’de pek çok yeni tatil ve turizm destinasyonu oluşmasına ortam hazırladığını ifade eden Aydın, Türkiye’de şehirlerin hatta köylerin markalanmasının ve yerli-yabancı turistle buluşmasında EMITT’in rolüne dikkat çekti. Hosted Buyer (davetli tur operatörü) programı için yoğun talep olduğunun altını çizen Hacer Aydın, “Asya, Avrupa, Uzakdoğu ve Latin Amerika ülkelerinden firmalar EMITT Turizm Fuarı’na ilgi gösteriyor ve programımıza başvuruda bulunuyor. En çok başvuruyu Uzakdoğu’dan aldık,” dedi. Randevu sisteminin, Fuar dönemindeki görüşmeler için önemine de dikkat çeken Aydın, 2017 yılından bu yana kullanılan iş modeli ile verimliliğin arttığını belirtti.

Turizm 4.0 ve markalaşma en önemli gündem Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı EMITT, İstanbul’un bu yeni vizyonunda da çok önemli bir yer tutmaya devam edecek,” sözlerini paylaşan İmamoğlu, EMITT Turizm Fuarı’nın dünyanın sayılı turizm fuarlarından biri olmanın yanı sıra olağanüstü bir eğitim ve tecrübe paylaşım platformu olduğunun altını çizdi.

Türkiye turizmine yılda 3 milyar TL üzerinde katkı

Fuar’ın zemin hazırladığı iş birlikleri ve satış anlaşmaları ile 2015 yılından bugüne Türkiye turizm sektörüne yıllık ortalama 3 milyar TL’nin üzerinde bir iş hacmi katkısı sunduğunu tespit ettiklerini söyleyen EMITT Turizm Fuar Direktörü Hacer Aydın, son 5 yılda 15 milyar TL’ye ulaşan bu katkıyı artırarak sürdüreceklerini vurguladı. Aydın, her yıl turizm endüstrisinden on binlerce profesyonelin buluşma noktası olan EMITT’in, olağanüstü bir eğitim ve tecrübe paylaşım platformu olduğunun altını çizdi. Aydın şöyle devam etti: “Türkiye’de her gelir grubundan tüketicinin tatil alışkanlığı kazanmasına, şehirlerin, yörelerin markalanmasına ve ülkemizin pek

Her yıl olduğu gibi 24’üncüsünde de rekor seviyede yabancı ziyaretçiyi ve turizm profesyonelini ağırlamaya hazırlanan EMITT – Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı, tüm katılımcılar için değer yaratan, birbirinden faydalı içerikler ve iş birlikleri ile sektöre yön vermeyi sürdürecek. Turizm alanında müşteri odaklı dijitalleşme, kişiselleşme, 2000 sonrası jenerasyonunun beklenti ve taleplerinin nasıl karşılanacağı, gibi konu başlıklarının 24’üncü EMITT Turizm Fuarı’nın gündemini oluşturacağını belirten Aydın, sözlerine şöyle devam etti: “EMITT 2020’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan ‘Turizm 4.0’ sloganını kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Türkiye’nin marka algısını değerlendirme, ülke turizmine yol haritası oluşturma, güncel ve akıllı çözümler üretme konularını enine boyuna tartışacağız. Bu konuları konuşurken turizm tüketicisinin ihtiyaçlarını ön planda tutacağız. Dahası, turizm tüketicileri ve turizm profesyonelleri, EMITT ev sahipliğinde ve HTC iş birliğiyle geliştirilen VR Deneyim Alanı’nda, sanal gerçekliğin turizmde nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceğini ilk elden deneyimleme şansına sahip olacaklar.” dedi.


guralporselen.com.tr


restaurant 34 hotel & hi-tech

gündem

Otel doluluklarında artış sürdü Yine de Avrupa ortalamasını yakalayamadık Türkiye’nin otel doluluklarında artış trendi devam etti. Ancak hem doluluklarda hem fiyatlarda Avrupa ortalamasına henüz ulaşamadık.

K

onaklama sektörü kasım ayı performansı belli oldu. Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin Kasım 2019 otel dolulukları, 2018 yılının aynı dönemine yüzde 2.4 artarak yüzde 64.9 olarak kaydedildi. Dünya çapında veri ve analiz şirketi STR’nin TÜROB için hazırladığı Kasım 2019 Ülke Performans Raporu’na göre, ortalama günlük satılan oda bedeli (ADR), Kasım 2018’e göre yüzde 6.3 artışla 66.5 Euro’ya, toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirler (RevPAR) ise yüzde 8.9 artışla 43.2 Euro’ya yükseldi. 11 ayda ise Türkiye’nin ortalama dolulukları yüzde 2.5 artışla yüzde 68.2’ye, ortalama günlük satılan oda bedeli yüzde 10.7 artışla 78.2 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir yüzde 13.5 artışla 53.3 Euro’ya yükseldi. Ocak-

Kasım 2019’da Avrupa destinasyonları doluluk ortalaması yüzde 73.2 olurken, ortalama oda fiyatı ise 113.7 Euro olarak tespit edildi.

11 ayda, İstanbul doluluk oranında Avrupa ortalamasının üzerindeyken, oda fiyatlarında Avrupa ortalamasının yüzde 25 gerisinde kaldı.

İstanbul fiyatta yüzde 25 geride

Antalya’da doluluklar geriledi

İstanbul’un Kasım 2018’de yüzde 69.3 olan doluluk oranı, Kasım 2019’da yüzde 4.1 artarak, yüzde 72.1 olarak ölçüldü. Ortalama günlük satılan oda bedeli 82.4 Euro ile Kasım 2018’e göre yüzde 5.2 arttı. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde 9.5 artış yaşandı ve 59.4 Euro olarak ölçüldü. İstanbul’da Ocak-Kasım 2019 döneminde ise doluluk oranı yüzde 4.4 artışla 74.8’e, ortalama günlük satılan oda bedeli yüzde 9.8 artışla 90.2 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir yüzde 14.6 artışla 67.4 Euro’ya yükseldi.

Antalya’da Kasım 2019 otel dolulukları bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 6.9 azalarak yüzde 54.6 oldu. Ortalama günlük satılan oda bedeli 47.7 Euro ile Kasım 2018’e göre yüzde 11.9 arttı. Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen gelirler geçen yıla oranla yüzde 4.2 artışla ile 26.0 Euro’ya yükseldi. Antalya’da Ocak-Kasım 2019 döneminde ise doluluklar yüzde 2.1 artışla yüzde 66.6’ya, ortalama günlük satılan oda bedeli yüzde 12.4 artışla 91.0 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir yüzde 15 artışla 60.6 Euro’ya yükseldi.



restaurant 36 hotel & hi-tech

gündem / makale

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su

Tezer Öner Cilala parlat... Değmesin yağlıboya! Değerli okurlarımız, 2019 bitti. Bu ne demek? Yılbaşı ve yeni bir yıla ümitle, şevkle, istek ve azimle yelken açıyoruz. Aynı zamanda yılın bu dönemi Türkiye’de turizm sezonunun %70’inin uykuya geçtiği dönem. Şimdi yenileme, renovasyon ve tadilat zamanı... Lakin bu yenileme ve yenilenme süreci birçok farklı açıdan ele alınabilir. Geçmiş yazılarımdan birinde kafaca ve düşünce yapımızda olması gereken yenilenme ve değişim için yorumlarda bulunmuştum. Dolayısıyla o yazıyı merak edenler dergimizin online ve basılı arşivlerinde bulup okuyabilirler. Bu sefer gerçekten salt işin boya badana cila ve elektronik – mekanik kısmına gireceğim. Çünkü o yazıdan beri bir sene geçti “kafa” olarak ne kadar yenilendiğimiz ortada... Daha da girmeye gerek yok... Kafalarda yapısal reformlar olmadıkça işin bu tarafı zor görünüyor. Gelelim kelimenin ilk çağrıştırdığı gerçek anlamına... Şu an itibariyla otellerimizin, turistik tesis ve işletmelerin genel olarak bir yenilenmeye ihtiyacı var mı? Bence kesinlikle var. Hatta bu çeşitli rakamlar ve araştırmaların satır aralarından da okunabiliyor. En azından bazı geliştirmelerde bulunmak zorundayız. Turizmciler, odaları Avrupa’dan ucuza sattı. Yılın ilk 11 ayında yabancı turist sayısı 42.9 milyonu aşarken, 78.2 Euro’luk oda fiyatları ve yüzde 68.2’ye ulaşan doluluklar Avrupa ortalamasının gerisinde kaldı. Sektörün oda başı

elde ettiği gelirler yüzde 13.5’lik artışla 53.3 Euro’ya yükseldi. Aynı rakamların Avrupa’daki karşılığına bakıldığında ise sektörün, odaları oldukça ucuza kapattığı ortaya çıkıyor. Ocak-Kasım 2019’da Avrupa’daki destinasyonlarda doluluk ortalaması yüzde 73.2 ile Türkiye ortalamasını aşarken, ortalama oda fiyatı ise 113.7 Euro’ya ulaşarak, Türkiye’ye fark attı. (Sözcü Gazetesi’nden alıntı) Bu rakamlar bize gene aynı durumu söylemekte... Bence en büyük renovasyon şu “her şey dahil” sistemden vazgeçmek. Bizim gelen misafirden bu doluluk oranıyla çok daha fazla kazanmış olmamız gerekirdi. Neyse gene kafa yapısı ve pazarlama stratejilerine girmeden boya badana kısmına geri dönelim. Üç yıllık durgunluk sonrası 2018’de yaklaşık %22-25 doluluk oranı artışı ve bunun akabinde 2019’daki son sene bir öncekine göre gelen %13,5 - 15 artış sayesinde artık sektör renovasyon için bütçe ayırabilecek duruma geldi. Bu bütçeye devletin de Turizm ve Kültür Bakanlığı vasıtasıyla çok ciddi bir katkısı var. Sektörde yenileme periyodu genelde 5 yılda bir ara bakım, her 10 yılda bir de ana yenileme olarak gerçekleşir. Özellikle Ege ve İstanbul’da en eski otellerin bulunduğunu varsayarsak durgun dönemi ve bütçenin oluşması için geçen iki seneyi de topladığımızda bazı otellere neredeyse 15 yıldır el sürülmediği görülmekte. Bu nedenle oluşan misafir kaybı veya

memnuniyetsizlikler bize negatif enerji olarak yansımaktadır. Sadece Antalya’da 600 bin yatak kapasitesi ve hiç el sürülmemiş 15 yıllık oteller bulunmakta. Dolayısıyla buradaki renovasyon pazarının bütçesi 4 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Bunun yanı sıra orta düzey bir odanın tam olarak renovasyon maliyeti en az 15 bin doları bulmaktadır. Bu durum turizm sektörü dışındaki boya, yapı ve malzeme, elektronik, otomasyon gibi bir çok diğer sektör ve alt iş kollarını da yakından ilgilendiriyor. Görüldüğü gibi, oluşan rakamlar ve etkilenen sektörlere baktığımızda turizmin bizim için ne kadar önemli, bu sektördeki yatırımlar ve imajımızın ne derece değerli olduğunu anlamamak mümkün değil. Lokomotif sektör olarak turizmdeki tüm anlayış, pazarlama, yapısal ve teknik renovasyonların acilen ve hızla gerçekleştirilmesi şart. Belki bununla birlikte düşünce ve stratejik pazarlama tekniklerinin de renovasyonu mümkün olur. Türkiye jeopolitik ve kültürel konumu ile eşsiz niteliklere sahip bir coğrafyada hassas dengelerle ayakta kalmaya çalışan bir ekonomik güç. Bu gücün atardamarlarından biri de turizm. Biz ne kadar beslersek, bu vücudu damarlarımızda bize güç verecek enerjiyi de o kadar çoğaltırız. Her daim genç, dinamik, canlı, hevesli ve heyecanlı kalmayı başarabilmeyi dileyerek, mutlu yıllar ve kazançlı bir 2020 diliyorum.


Profesyonel bulaşık yıkama teknolojisi

M-iQ – Geleceğin bulaşık yıkama teknolojisi

M-iQ – İnsan ve çevreyi gözeten bütünsel bulaşık yıkama teknolojisi MEIKO, bulaşık yıkama teknolojileri geliştirmeye devam ediyor. Bu doğrultuda sadece en iyi teknolojiyi sunmakla kalmıyor; bununla beraber insan, doğa ve kaynakları dikkate alarak resmin tamamını göz önünde tutuyoruz. Daha temiz bir dünya için sürdürülebilir yıkama teknolojilerini savunuyoruz. Birbiriyle çelişen ihtiyaçları uyumlu bir konseptte bir araya getiriyoruz: Bir yanda mutlak hijyen ve güvenlik, diğer yanda ise su ve enerji tüketiminde tasarrufu hedefliyoruz. Maliyet bilinci ve ekonomik teknolojinin yanı sıra en modern akıllı teknolojilerin kullanımını amaçlıyoruz. Sonuç: MEIKO konveyörlü ve tırnaklı bulaşık makinesi M-iQ; geleceğin bulaşık yıkama teknolojisi.

www.meiko.com.tr


restaurant 38 hotel & hi-tech

gündem

TravelShop Turkey Hindistan’ın 5 ayrı şehrinde Türkiye’yi tanıtacak Dünya genelinde 100’e yakın workshop etkinliği ve B2B fuarı düzenleyen TravelShop Turkey, 28 Ocak-4 Şubat tarihleri arasında Hindistan’ın 5 ayrı şehrinde Türkiye’yi tanıtmaya hazırlanıyor.

İ

lk olarak Bangalore, Ahmedabad ve Kolkata’da B2B etkinliği yapacak olan TravelShop Turkey, devamında Hindistan’ın en lüks fuarı olan BLTM Delhi Fuarı’nda ve ardından Hindistan’ın tek outgoing fuarı olan OTM Mumbai Fuarı’nda Bakanlık konseptiyle Türkiye standı açacak ve Mumbai’de Destination Turkey Çalıştayı organize edecek.

Kalender’den tüm turizm firmalarına açık davet TravelShop Turkey Genel Müdürü Murtaza Kalender, dünyada hızla büyüyen Hindistan pazarından maksimum fayda elde etmek amacıyla workshop ve fuar etkinliklerin yöneldiklerini ifade ederek, bu kapsamda özellikle MICE ve düğün gruplarını Türkiye’ye çekmeyi hedeflediklerini söyledi. Türkiye’nin tanıtımını yapan tüm turizm firmalarının etkinlerde yer alabileceğini belirten Kalender, “Workshop çalıştayımıza Türkiye’deki tüm firmaları davet ediyoruz, bekliyoruz” dedi.

Bakanlık standından farklı olmayacak

BLTM Delhi ve OTM Mumbai fuar stantlarının Türkiye teması ve Bakanlık konseptiyle oluşturulduğunun altını çizen Kalender, “Standımız Türkiye logosu ve görsellerini içerecek olup, Bakanlık standından da farklı olmayacak, böylelikle herkes eşdeğer konumda olacak” dedi. Şu ana kadar 20’ye kadar başvuru aldıklarını belirten Kalender, bu taleplerin artması halinde stand boyutlarının da genişletilebileceğini söyledi.

B2B ön randevulu ve talepli

Kalender, yapmış olduğu ön randevu çalışmalarının, tamamen kendi üretimleri olan benzersiz bir sistem olduğunu belirtirken bu sistem sayesinde ön randevu alınabilen, talepleri olan Hindistan firmalarının sistem üzerinden görüntülebileceği bir fonksiyona sahip olduğunu bildirdi. Tüm turizm sivil toplum kuruluşlarını da bu etkinlikte yer almak üzere davet eden Murtaza Kalender, tüm basın kuruluşlarını da

aralarında görmekten memnuniyet duyacaklarını söyledi. Hindistan’daki workshop ve fuar etkinliklerine katılmak isteyen meslektaşların TravelShop Turkey ofisinden Alper Yağcı ile irtibata geçebilecekelrini belirtti. TravelShop Turkey’in önümüzde etkinliklere ilişkin bir açıklama da yapan Murtaza Kalender, ACE of MICE Exhibition By Turkish Airlines Hosted Buyer programı mart ayında dini temalı Holy Lands ve mayıs ayında Yacth Cruise temalı workshoplarıyla da süreceğini aktardı.

TravelShop Turkey’in 28 Ocak-4 Şubat tarihleri arasında düzenleyeceği etkinlik takvimi ise şöyle; 28 Ocak 2020 Workshop Bangalore 29 Ocak 2020 Workshop Ahmedabad 30 Ocak 2020 Workshop Kolkata 31 Ocak – 1 Şubat 2020 BLTM Fuarı New Delhi 3 Şubat -4 Şubat 2020 TFF/OTM Fuarı Mumbai


Sapanca’daki

Doğal Tercihiniz Elite World zincirinin tecrübesini ve ışıltısını yansıtan Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort; iş, tatil, wellness amaçlı konaklamalarınız için doğanın kalbinde sizleri bekliyor.

• 500 ODA • KONGRE SALONU • 18 TOPLANTI SALONU • 8.500

M2

WELLNESS ve SPA ALANI • BİYOLOJİK GÖLET • AQUAPARK

• MACERA PARKI • KIDS CLUB • BAR ve RESTORANLAR • GAME ARENA Otelin yapımı esnasında hiçbir ağaç kesilmemiştir.

• BOWLING • TENİS KORTLARI • BASKETBOL SAHASI

0264 415 10 00


restaurant 40 hotel & hi-tech

gündem

Erciyes’in şehir ekonomisine katkısı 100 milyon dolar

İ

stanbul’daki seyahat acentalarına, Kayseri’nin geleneksel tanıtım etkinliği düzenlendi. Erciyes Kayak Merkezi, kentin 6 bin yıllık tarihi ve kültürü, gastronomisi, sağlık turizmi gibi zengin potansiyeli anlatıldı. Erciyes Kayak Merkezi’nin kent ekonomisine katkısını kaydeden Kayseri Erciyes AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, şunları söyledi: “Jeolojik araştırmalara göre yaklaşık 1 milyon yaşında olan Erciyes Dağı’na, bugüne kadar 200 milyon doların üzerinde yatırım yapıldı. Dünyanın sayılı kayak merkezleri arasındayız. Farklı zorluk derecelerinde 100 kilometreyi geçen kayak pistlerimiz ile dünyanın en iyi yönetilen dağlarından birisiyiz. Erciyes Kayak Merkezi’nde, bu sezon 2.5 milyona yakın kişiyi ağırlamayı hedefliyoruz. Erciyes’in şehir ekonomisine katkısı yaklaşık 100 milyon dolar” dedi.

Kayseri’den turizm temsilcileri, İstanbul’da seyahat acentaları ile buluştu

THY Kayseri Satış Müdürlüğü tarafından İstanbul’da her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen “Kayseri ve Erciyes Kayak Merkezi Tanıtımı” toplantısı, 4 Aralık Çarşamba günü, Artaş Grubu bünyesindeki Radisson Blu Hotel Vadistanbul’un ev sahipliğinde yapıldı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Kayseri Erciyes AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid Cıngı, THY Kayseri Satış Müdürü Fatih İnan, Melikgazi Belediye Başkanı Dr. H. Mustafa Palancıoğlu, Kayseri İl Kültür Müdürü Dr. Şükrü Dursun, Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu’nun aralarında bulunduğu, kamu ve yerel yönetimlerin yetkilileri ve turizm sektörünün temsilcileri katıldı.

Bacalı sanayide lider olan Kayseri, bacasız sanayide de atağa geçti

Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, şunları söyledi: “Kayseri’nin sahip olduğu tarihi, kültürel, doğal güzelliklerini paylaşmak için bugün bir aradayız. 6 bin yıllık tarihiyle medeniyetlerin merkezi olan kentimiz, ticaretin merkezidir ve İpek Yolu’nun üzerindedir. Bacalı sanayide lider olan Kayseri’miz, bacasız sanayide de atağa geçerek, bugüne kadar sanayide elde ettiği başarısını, turizmde de göstermeye devam ediyor. Erciyes Kayak Merkezi, dünyanın sayılı kayak merkezleri arasındadır. Ulusal ve uluslararası spor

etkinliklerine ev sahipliği yapan Erciyes’e, Rusya, Ukrayna, Polonya ve Belarus’tan carter uçakları iniyor. Avusturya’dan Almanya’ya, Dubai’den Lübnan’a dünyanın dört bir yanından kayak severler, Erciyes’i keşfetmeye geliyorlar. Kayseri Cumhuriyet Meydanı açık hava müzesi gibidir ve 6 medeniyetin eserlerini görebilirsiniz. Özetle, tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle, Erciyes Kayak Merkezi, Kapuzbaşı Şelalesi, Kuş Cenneti, Yılkı Atları, balon turları ve tüm ilçelerimizdeki zenginliğimiz ile kentimizi tanıtmaya ve gelen misafirlerimizi Türk misafirperverliği ile ağırlamaya devam edeceğiz. Kamu, yerel yönetimler ve sektör temsilcileri ile yaptığımız iş birliğiyle, kentimizi henüz keşfetmeyenlere potansiyelimizi anlatmayı artırarak sürdürüyoruz” dedi.

Çetinsaya: “Ülkemizin tanıtımı ve turizmi için elimizden geleni yapıyoruz”

Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, şunları anlattı: “42 yıldır inşaat işleriyle uğraşıyorum. Konutlar, AVM’ler, oteller yapıyoruz. Türkiye’ye hizmet etmek için grup olarak çalışmaya aralıksız devam ediyoruz. 30 yıldır da turizme hizmet ediyoruz ve 6 tane otelimiz var. Ülkemizin tanıtımı ve turizmi için elimizden geleni ekip arkadaşlarımız ile yapmaya gayret ediyoruz. Kayseri’mizin tanıtımı bizim için çok önemlidir. Bugün burada, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı, ilçe belediye başkanları ve sektör temsilcileri ile beraber olmak çok önemlidir. Kayseri, 6 bin yıllık tarihi olan bir şehir. Yurtdışına gidince çok az tarihi yerleri olan yerleri bile bizlere tarih diye gösteriyorlar. Bizim henüz yeterince tarihi ve kültürel zenginliğimizi tanıtamadığımızı düşünüyorum. Bu noktada, birlikte yaptığımız tanıtım faaliyetlerinin sürdürülebilir olarak devam etmesini

değerlidir. Kentimizde Kayseri Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyeleri, Erciyes AŞ, THY Kayseri, Üniversitemiz ve özel sektör dahil tüm kurum ve kuruluşlar her türlü katkıyı yapıyorlar. Kayseri’nin en büyük sansı, belediye başkanlarımızdır. İki şey önemlidir, dürüst ve çalışkan olunmalıdır. Kentimizin, dürüst ve çalışkan belediye başkanları olmuştur. Aynı zamanda Kayseri, çok hayır sahibidir, okul ve cami gibi birçok tesisler, hayırseverler tarafından yapılmıştır” dedi.

Arifoğlu: “Kayseri, zengin turizm potansiyeline sahip”

Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu, şunları söyledi: “Anadolu’nun incisi kadim şehir Kayseri’miz, 6 bin yıllık tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle, Sultan Sazlığı Kuş Cenneti, Kapuzbaşı Şelalesi, Erciyes Kayak Merkezi, yeni yeni keşfedilmeye başlanan ve dünya tarihine ışık tutan zengin arkeolojisi, bu sene başlatılmış olan balon turları ile çok zengin bir potansiyele sahiptir. Erciyes Kayak Merkezi, Avrupa’dakiler gibi gerçek kış sporları merkezi olup, dünyanın sayılı kayak merkezleri arasındadır. Kayseri Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Kayseri THY, Erciyes AŞ ve Meslek Birliğimiz TÜROB’la beraber yürüttüğümüz tanıtma faaliyetlerinin sonuçları, kısa sürede karşılığını vermiştir. Hem Erciyes Kayak Merkezi, hem de Kapadokya’da oluşan destinasyonlar yabancı tur operatörleri tarafından yoğun ilgi görmüş olup, Kayseri’miz, Rusya, Ukrayna, Polonya, Ortadoğu ve Belarus’lu tur operatörleri tarafından seyahat kapsamına alınmıştır. Kayseri’deki Radisson Blu otelimiz marka değeri olarak, Radisson Blu otellerinin arasında misafir memnuniyetinde dünya ikincisi seçilmiştir ve bu başarı devam etmektedir” dedi.


GROW WITH US C R E AT I N G O W N E R VA L U E Radisson Blu Hotel, Kayseri

THROUGH EVERYTHING WE DO

We walk the walk with franchised partnerships

The largest upper-upscale brand in Europe, Radisson Blu leverages its network and offers an urban solution for efficient real estate. The Radisson brand brings a space efficient, conversion friendly upscale brand to urban locations.

Radisson Blu Hotel, Trabzon

Radisson RED is a nimble & bold lifestyle brand with a lean operating model at vibrant destinations. Let’s PLAY!

radissonhotelgroup.com/development emeadevelopment@radissonhotels.com +32 2 702 9200

Radisson Blu Hotel, Vadistanbul


restaurant 42 hotel & hi-tech

gündem

Dedeman, Palandöken’de hedef büyüttü Dedeman Turizm Grubu, dünyadaki en iyi 20 kayak merkezi arasında gösterilen Erzurum Palandöken’deki iki oteliyle 27. kış sezonunun açılışını yaptı.

D

edeman Turizm Grubu, Türkiye Kayak Federasyonu tarafından, Dedeman Yönetim Kurulu Başkanı merhum Murat Dedeman ismi ile 1720 Aralık tarihlerinde düzenlenecek Murat Dedeman FIS Cup müsabakası öncesinde, Palandöken’de büyüme hedeflerini paylaştı. Toplantıda konuşan Dedeman Turizm Grubu Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Banu Dedeman; “Dedeman markası için Palandöken’in her zaman çok özel bir yeri vardır. Her zaman da öyle olacak. Geçtiğimiz Temmuz ayında kaybettiğimiz liderimiz, babam Murat Dedeman, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor koşullara rağmen, dönemin valisinin de yönlendirmesi ile 1993 yılında Palandöken Kayak Merkezi’ndeki ilk otel yatırımını gerçekleştirmişti. Murat Dedeman sadece 1994 yılında hizmete giren otelimizin değil, aynı zamanda Palandöken Kayak Merkezi’nin de gelişmesini sağladı. Bu yatırım ile Türkiye yeni bir destinasyon kazanırken, bölge kayak merkezi haline gelerek uluslararası pazarda da yer bulmaya başladı. Geçen 25 yılda Palandöken çok yol aldı. Şimdi arzumuz, Palandöken’in dünyanın kayak merkezi haline gelmesidir” dedi.

Dedeman: “Hedefimiz 10 yılda 50 otele ulaşmak”

Banu Dedeman, “Türkiye’nin ilk uluslararası otel zinciri olan Dedeman Turizm Grubu’nun bugün geldiği nokta, hem aile olarak bizim hem de ülkemiz turizm sektörü için gurur kaynağıdır. Hedefimiz bundan böyle verimlilik içinde büyüme ve yaygın hizmet ağını genişletmek olacaktır. 1966 yılından bugüne kadar değerlerimiz, geleneklerimiz ve tecrübemizle ülkemize ve sektörümüze hizmet ettik. Kurumsal yapımızı güçlendirmek ve zincirimize yeni halkalar katarak büyümek için grubun başlattığı sürdürülebilir büyüme ve değişim stratejisine uygun olarak oluşturduğumuz “İcra Kurulu” ile yeni başarılara imza atmayı, şuan 17 olan otel sayımızı 10 yılda 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Banu Dedeman konuşmasında, Uluslararası Kayak

Federasyonu tarafından her sene dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen Alp Disiplini FIS Cup müsabakasının, bu sene ülkemizde, Palandöken’de yapılacak olmasından ve müsabakanın Murat Dedeman’ın adı ile gerçekleşecek olmasından dolayı büyük onur duyduklarını belirtti. Müsabakanın Murat Dedeman FIS Cup ismi ile düzenlenmesini sağlayan Türkiye Kayak Federasyonu’na teşekkürlerini sunan Banu Dedeman, “Uluslararası kayakçılar ile kayak tutkunlarını bir araya getirecek müsabakaya, yeni adıyla Murat Dedeman Pisti ev sahipliği yapacak. Bir vefa örneği göstererek piste Murat Dedeman isminin verilmesini sağlayan başta Erzurum Valiliği ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası, Erzurum Ticaret Borsası gibi çok değerli kurumlara, Türkiye’nin ve Erzurum’un önde gelen sivil toplum kuruluşlarına şükranlarımı iletiyorum” dedi.

Yeşil: “Bölgede en çok tercih edilen oteller arasında ilk sırada yer alıyoruz” Basın toplantısında söz alan Dedeman Turizm Grubu Otellerden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Gündüz Yeşil; “Dedeman Turizm Grubu olarak; hali hazırda 2’si yurtdışında 15’i Türkiye’de olmak üzere toplamda 5.200 yatak kapasitesine sahip 17 otelin işletmesini yapmaktayız. Palandöken’de 1994 yılından bu yana faaliyet göstermekteyiz. Yaptığımız çok ciddi yatırımlar ile Palandöken’in hem dünyada, hem de yurt içerisinde tanıtımı için yıllardır aynı çaba ve inançla çalışmaktayız.” şeklinde konuştu. Kar kalitesi açısından en önemli merkezlerinden birisi olan Palandöken’in dünyanın kayak merkezi haline

getirilmesinin herkesin sorumluluğunda olduğunun altını çizen Gündüz Yeşil, “Bu sorumluluğu yaptığımız yatırımlarla en iyi şekilde gösterdiğimizi belirtmek isterim. Palandöken’e yapılacak yatırımlar arttıkça önümüzdeki dönemde gelen turist sayısında da artış olacağını öngörüyoruz. Palandöken otellerinde yaptıkları konsept değişikliklerine de değinen Yeşil, “Dedeman Palandöken Ski Lodge özelinde her bütçeye uygun satış kurgumuz ile yaptığımız değişiklikler sonrasında, geçen seneye oranla rezervasyonlarda 2 kat bir artış gerçekleşti. Palandöken otelimiz özelinde ise “Her şey Dahil” konseptine geçiş yaparak bölgedeki diğer otellerden farklı bir hizmet anlayışına geçtik.” dedi.

Kadakal: “Büyüme stratejimizde odağımız Smart By Dedeman ve Park Dedeman olacak”

Toplantıda Dedeman Turizm Grubu İş Geliştirmeden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Nadir Kadakal, “Biz küresel bir iş yapıyoruz, farklılaşan seyahat alışkanlıklarını, tüketici beklentilerini, deneyimlerini, yıllar içerisindeki değişimlerini göz önüne alarak önceliklerimizi belirliyoruz. Bu tespitlerimize paralel olarak büyüme stratejimizde odağımız Smart By Dedeman ve Park Dedeman otelleri olacak. 2020’den başlayarak takip eden yıllarda bu hedeflerimize ulaşmak için yatırımlarımıza devam edeceğiz. Değişen tüketici alışkanlıkları ve beklentilerine uygun bir şekilde değişim ve dönüşümümüz sürecek. Türkiye’nin lider otel zincirlerinden biri olarak sektörümüze bugüne kadar olduğu gibi, 2020 ve daha sonraki yıllarda da yüksek katma değer oluşturmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.



restaurant 44 hotel & hi-tech

gündem

Semih Erken "Bakanlık denetimiyle otel fiyatlarını yukarı çekebiliriz" Turizm sektörüne bellboy olarak girip, 26 yıllık deneyim sonrası, Asya kıtasında onlarca otel projesini hayata geçiren, günümüzde kendi danışmanlık şirketini kuran Semih Erken; Türkiye’de fiyatları yukarı çekecek püf noktalarını özetledi.

M

ilenyum yılının ardından 2. on yıl da bitti ve nihayet 2020 yıllarına geldik. Avrupa’nın kültürel açıdan bilinen, belli başlı merkezlerinden sonra, Akdeniz’in ve Türkiye’nin cazibesi günden güne artıyor. Yıllarca hep bir terör, ne olduğunu tam anlayamadığımız ekonomik istikrarsızlık ve yavaş bir kalkınma dönemiyle uğraşıp durduk. Benzer sorunlar yakın coğrafyamızdaki tüm komşularımızda da yaşanıyordu. Bu da dünyanın ilgisini kazanmamızı engelledi. Bununla birlikte başta yatırımcılar olmak üzere, sözüm ona rakiplerinden ‘iş kurtarabilmek’ adına, bile bile bindiğimiz dalı kesiyorduk. Evet… bile bile lades! Oysaki, kültürel varlıkların zenginliği ve konum itibarıyla sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen ülkelerden biriyiz… Güzel Türkiye’mizin konaklama fiyatları artacağına maalesef ucuzluyor. Türkiye’miz bulunduğu coğrafyada muhtemelen kongre turizmi, seyahat, kültürel zenginlik açısından çok farklı bir konumda bulunuyor. Buna karşın, bencil fiyatlandırma politikalarımız sebebiyle konaklama fiyatlarımız ne yazık ki bulunduğumuz bölge ve hak ettiğimiz seviyenin altındadır.

Fiyatlamalar dönemsel olarak konuma göre belirlenebilir

Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın devreye girerek, fiyatları kontrol altına alıp, bölgesel fiyatlandırmalarla asli işi denetlemeyi yapmasında yarar var. Denetleme-takip işi için bakanlıkta yeni bir daire kurulabilir, bu daireler Türkiye’nin tüm turistik bölgelerine yayılabilir. Lüks tesislerden başlayarak en küçük konaklama birimleri pansiyonlara kadar fiyatlamalar, bulunulan konuma göre belirlenebilir. Örneğin, İstanbul Beyoğlu Belediyesi sınırları içerisinde bulunan X mahallesi, X ve Y caddeleri arasındaki beş yıldızlı tesisler belirli metrekarelere kadar odalarını, XX ile YY fiyatları arası pazarlayabilir. Fiyat aralıkları da dönemsel olarak belirlenebilir. Belirlenen fiyat dilimlerine

uymayan otellere cezai işlemler/ yaptırımlar uygulanabilir. Oteller her gece, bakanlığın verdiği sisteme oda listesini yükleyip, bu elektronik sistemle kendi denetimini de yapabilmeli. Bakanlığın kuracağı denetim ekipleri de tesisleri dolaşıp denetlemeli. Fiyatlandırma işi sadece konaklama fiyatları bazında kalmamalı. Kongre, organizasyon ve toplantı salonlarının fiyat aralıkları, sunacakları standart ve zengin menülere göre belirlenebilir. Aynı zamanda konaklama tesislerinin diğer ürünleri de denetlenmelidir. Bakanlık, fiyatların alt ve üst limitlerini, bölgelerin denge ve hareketlenmeleri dikkate alarak düzenleyebilir.

Kazanan illa ki Türkiye olacaktır!

Yavaş yavaş artan fiyatlara ilk etapta uluslararası organizasyon şirketleri ve tur operatörleri biraz tepki gösterecektir. Servis kalitesinin giderek artıyor olması ise dikkatlerini çekecektir. Bir fikir vermesi açısında şöyle bir örnek vermek istiyorum. Diyelim ki ağırlayacağınız 10.000 misafiriniz günde 100 TL bırakırken, muhtemelen kısa vadede ziyaretçi sayısı 8.000’e düşecektir.

Deneyimlerimden çıkarak harcama rakamlarının günden güne artacağına inanıyorum. Dolayısıyla ziyaretçi sayısı düşse bile günlük harcamalar 130 TL’ye yükselecektir. Bazı destinasyonlar bunu fırsat olarak değerlendirecektir. Biz de bu bilinçten hareket edip, hangi pazara odaklanacağımızı öğreneceğiz. Sonuç itibariyle fiyatların yavaş yavaş yukarı çekilmesinden kazanan illa ki Türkiye olacaktır. Fiyat bakımından bölgelerindeki rakiplerinin seviyesine gelecek olan otellerimiz, tesislerinin temizliği ile servislerinin kalitesine odaklanıp, ürün çeşitliğini artıracaklardır. Otel yöneticilerimiz, en kaliteli ürün ve malzemeyi belirleyip bunu yatırımcıya aldıracaktır. Bölgede rekabetin fiyattan hizmete kayması, otel yöneticilerimize ciddi avantaj sağlayıp, olumlu geri dönüşler almalarına yol açacaktır. Mevcut kötü durumu ortak strateji ve cesur adımları atarak tersine çevirebiliriz. 2020’nin parlak yarınların tohumlarının birlikte atılacağı bir yıl olmasını diliyorum.

Semih Erken Kimdir?

Turizm ve Otelcilik sektörüne 26 sene önce bellboy olarak başladı. Asya kıtasında onlarca projeyi hayata geçirdi. Uluslararası 4 ayrı markanın Asya Pasifik ve Global Direktörlüğü’nü yaptı. Erken, Çin bölgesindeki yatırımcılara oluşturduğu markalarla “Çin’in Lüks Otel Markaları” ödülüne kazandı. Semih Erken, markaların yaratılması, kültür ve ruhunun aşılanması, servis ilke ve konseptinin belirlenmesi, mimari tasarım gibi tüm DNA’sının yaratılmasında uzmanlaştı. Günümüzde kurduğu danışmanlık firmasıyla hizmet veren Erken, Şanghay’a 2 saatlik uzaklıkta olan Hangzhou’da hizmete girmek için gün sayan lüks otel projesi To Dream Retreat’ın yönetim danışmanlığını üstlendi. Erken, Türk girişimcileri cesur olup, doymak bilmeyen Çin pazarına açılmaya teşvik ediyor. Bunu yaparken Çin’deki yatırımcıları da gözde destinasyon haline gelip cazibesi sürekli artan Türkiye’ye davet ediyor.



restaurant 46 hotel & hi-tech

gündem

Turizmin ‘Uzakrota’sı sektörü bir kez daha ‘yakın’laştırdı… Uzakrota Travel Summit, bu yıl da global turizm pazarından yöneticiler ve Türkiye’de turizme yön veren profesyonelleri 13 Aralık Cuma günü Hilton Istanbul Bosphorus’da bir araya getirdi.

B

idroom tarafından geçtiğimiz yıl dünyanın en etkin 10 turizm zirvesi arasında gösterilen Uzakrota’da, bu yıl 150 üst düzey konuşmacı, 100’den fazla stand katılımcısı ve 500’den fazla marka ile 4500’ün üzerinde katılımcı yer aldı. Turizm sektöründeki havayolları, Tur operatörleri, seyahat acenteleri, oteller, turizm teknoloji firmaları, Start Up firmalar, Turizm tedarik firmaları, Yatırım şirketleri ve sosyal medya influencerları ile tüm turizm paydaşlarını bir araya getiren eşsiz bir etkinlik yapıldı. Etkinliğin akşamında da, ilk defa düzenlenen Uzakrota Turizm Ödüllerinde plaketlerini alan ödül kazanan firmalar, gecenin ilerleyen saatlerine kadar parti eşliğinde kutlamalarda bulundu. SKYhub Ana Salonu, Emirates Pazarlama Salonu, Neredekal.com Teknoloji Salonu, Turkish Airlines Corporate Club Travel Stage, International Residency & Citizenship Stage ve Startup Stage olmak üzere eş zamanlı olarak 5 farklı sahnede etkinlik dopdolu içerikleri, çarpıcı konu başlıkları ile dikkati çekti. Ayrıca etkinlikte yer alan HotelRunner Lounge, IRC Lounge ve Hotelspro B2B Area alanları ile de turizm paydaşlarına buluşma ve sinerji oluşturma imkanı verdi.

Dünden bugüne turizm konuşuldu

Etkinliğin açılış konuşmasını, Turizm ve Sağlık eski bakanı Bülent Akarcalı gerçekleştirdi. Bakanlık dönemlerinde turizmi geliştirmek adına yapmış oldukları çalışmaları ve geçmişten günümüze turizmi değerlendiren Akarcalı’nın ardından, sahneye Kültür Turizm Bakanlığı Turizm Tanıtma Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Onur Gözet söz aldı. Türkiye’nin mevcut turizm potansiyeli ve tanıtma ajansı özelinde Türkiye’nin destinasyonlarını tanıtım biçimleri, kısa-uzun vadeli tanıtım stratejileri hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu. Sonrasında, sahneyi Uzakrota Travel Summit’in ana sponsoru olan dünyanın 73 ülkesinde 554’ün üzerinde

ofisi ile Japonya’nın en büyük tur operatörlerinden HIS Global’in markası SKYhub adına, sahneye HIS Türkiye ofisi Genel Müdürü Emre Özkur çıktı. Özkur açılış konuşmasında, Turizm sektörünün yıllar içindeki gelişimi, teknolojinin sektöründeki insan emeğinin yerini zamanla teknolojinin almaya başlayacağını ifade ederek, Uzakrota

etkinliğinin güçlü B2B yapısı nedeniyle turizm paydaşlarını bir araya getirme, yüz yüze konuşma, yılda bir defa da olsa birbirleri arasında sinerji oluşturabilme adına son derece önemli olduğunu belirtti. Böylelikle teknolojinin gücüne rağmen, bir araya gelmenin pozitif sonuçlarını, böyle kaliteli bir turizm zirvesinde görebildiklerini ifade etti.


Her geçen sene daha etkin, daha başarılı bir organizasyon olan Uzakrota Travel Summit için katılımcı firmalar da övgü dolu sözlerle memnuniyetlerini ifade ettiler. Daha önceki etkinliklerinde olduğu gibi, bu yıl da global turizm pazarından yöneticiler ve Türkiye’de turizme yön veren profesyoneller bu değerli etkinlikte bir araya geldi.

Paneller ilgiyle takip edildi

Etkinliğin ana sponsoru olan SKYhub’ın Outbound Grup Müdürü Orhan Durmuş moderatörlüğünde gerçekleşen panelde ise “Yeni nesil kullanıcıları yakalayabilmek için, tur operatörlerinin gelişen teknoloji ışında nasıl aksiyon almaları gerektiği” konusunda değerlendirmelerde bulunuldu. Seyahat teknoloji salonu sponsoru olan Türkiye’nin otel arama motoru Neredekal. com’un Genel Müdürü Özkan Hacıoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen panelde ise, turizm teknolojisi-pazarlaması konusunda Türkiye ve dünyada söz sahibi Hotelspro, Hotelbeds ve Dohop firmalarının üst düzey yöneticilerinin katıldığı oturumda, “Dijital ortaklıklar ile yeni pazarlara açılabilmenin yolları” hakkında paydaşlara bilgi aktarımlarında bulunuldu. Etkinliğin ana destekçilerinden International Residency & Citizenship (IRC) CEO’su Tolga Habalı, yabancı ülkelerde iş yapma, başka bir ülkenin vatandaşlığına da geçerek çifte vatandaş olma, çalışma-oturum izinleri ve yatırımla vatandaşlık elde etme gibi konulara dikkat çeken bir buluşma gerçekleştirdi. Etkinliğin havayolu tarafından ana destekçilerinden olan Emirates Airline Bulgaristan, Romanya ve Türkiye bölge müdürü Bahar Birinci “Havacılığın geleceği ve Emirates’in gelecek stratejileri” üzerine sektörü bilgilendirici bir panel gerçekleştirdi. Türk Hava Yolları Online Satış Çözümleri Başkan Yardımcısı Cengiz Değirmenci de, yapay zeka, nesnelerin interneti, sosyal medya

ve büyük veri gibi kavramların turizm sektöründe şirketlere çok büyük fırsatlar yarattığı konusuna dikkat çekti.

Kazananlara plaketleri takdim edildi

Bu yıl etkinliğe katılan, internetin ilk çıktığı günlerde hepimizin bildiği dünyanın en popüler seyahat rehberlerinden biri olan Lonely Planet’in CEO’su Luis Cabrera, SKYhub ana salonunda, “Dün, bugün ve yarın müşterilerin tatil tercihleri” hakkında bilgi ve ön görülerini sektör paydaşları ile paylaştı. Yine global pazarda dünyanın en iyilerinden olan Kanada Trafalgar Travel’ın Başkanı Wolf Paunic ise Emirates Salonundaki

panelinde, “Yeni jenerasyonun davranış biçimleri ışığında, geleceğin tur operatörlerinin ne şekilde evirileceği” hakkında öngörülerini paylaştı. Turizm sektöründeki paydaşları global pazarda A’dan Z’ye etkinlik düzenleme konusunda danışmanlık hizmeti veren Meetings. com’un CEO’su Bas Lemmens ise Hotel Runner Kurucu Ortağı Ali Beklen’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde “Online mecraları daha verimli kullanmanın yolları”nı sektörle paylaştı. Etkinliğin sona ermesinin ardından Emirates salonunda gerçekleşen Uzakrota Travel Summit ödül töreninde ise, kazananlara plaketleri takdim edildi. Bir parti ortamına dönüşen salonda, canlı müzik ve jazz eşliğinde gece sona erdi.


restaurant 48 hotel & hi-tech

gündem / makale

ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş İş Geliştirme Müdürü

Onur Ilhan

Sürdürülebilirlik büyüsü ve turizmde kalıpları yıkmak Kaynakları tüketerek ya da toplumsal yapıları bozarak büyümek, uzun vadede şirketlere istenilen sonuçları sağlamamaktadır. Zira böyle anlık aksiyonların, saman alevi gibi parlayıp sönmekten pek bir farkı yoktur. Bu ayki yazımızda, bu düsturdan yola çıkarak, turizm sektörü oyuncuları açısından sürdürülebilir iş modelleri oluşturmanın önemine değinmek isterim. Sürdürülebilirlik, ekonomi, toplum ve çevre arasında makul bir denge sağlayabilmekle alakalıdır. Endüstri Devrimi sonrasında böyle bir dengeden bahsedebilmek ise ne yazık ki mümkün değildir. Salt ekonomik büyüme odaklı geçen son birkaç yüzyıldan sonra, toplum ve çevrenin bazı onulamaz yaralar aldıkları aşikârdır. Çevre penceresinden bakıldığında, doğal alanların zarar görmesi, yoğun kaynak kullanımı ve akabinde ortaya çıkan atık, kirlilik ve karbon emisyonu sorunları muhakkak dikkate alınmalıdır. Toplumsal boyutta ise, küresel büyümeye ve karar mekanizmalarına eşitlikçi katılım sağlanmasına, yapıların insani form ve fonksiyon beklentilerini karşılamasına ve toplum sağlığı ve

mutluluğuna olabildiğince hizmet edilmesine odaklanılmalıdır. Küresel ekonominin en önemli bileşenlerinden biri olan turizm sektörünün de bu dengesizlikte payı olduğunu kabul etmemiz gerekir. Sektörümüz de artık çevreye ve topluma yeterli alanı açmak durumundadır. Ancak işbu durumu sadece maddi bir yükümlülük olarak görmek mecburiyetinde de değiliz. Sürdürülebilirlik pekâlâ bir kazankazan senaryosu olarak da ele alınabilir. İnsanlar, sadece gelip geçen alelade bir müşteri olarak değil de etkin, uzun soluklu bir paydaş olarak görüldükleri, fiziki ve ruhani açılardan rahatladıkları ve doğa ile uyum içerisinde çalışan turistik bölge ve tesisleri giderek daha fazla tercih etmektedirler. Bir yandan bu eğilimin yıldan yıla kuvvetlendiğini gözlemlerken, diğer yandan da eski BM Dünya Turizm Organizasyonu Başkanı Taleb Rifai’nin uluslararası seyahat eden turistlerin sayısının 2030 itibariyle 1,8 milyar kişiye çıkacağına ve bu muazzam artışın aslında büyük bir sürdürülebilirlik fırsatı

oluşturabileceğine dair yaptığı öngörüyü de dikkate almamız lazım. Basitçe ifade etmek gerekirse, uluslararası turizm talebi bir yandan ciddi bir hızla büyürken, bir yandan da turistlerin beklentileri artan bir oranda sürdürülebilirlik perspektifine doğru kayıyor. Büyüyen ve evrim geçiren turizm pastasından, daha fazla yatak kapasitesine sahip ülkeler ve gruplardan ziyade, daha çeşitli, doğa ve insan ile barışık bir tesis havuzuna sahip olanların faydalanacağı yeni bir düzene geçiyoruz. Bu yeni düzende, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak, enerji ve kaynak ihtiyacını otomasyon ve detaylı planlama ile optimize etmek, yerinde üretim, geri dönüşüm ve yeniden kullanım inisiyatifleri geliştirmek, etkin bir atık yönetimi oluşturmak, hava, su ve toprak kirliliğine karşı uzun vadeli planlamalar yapmak, mümkün mertebe yerel ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmek, turizm tesislerini bulundukları çevrenin “doğal” bir uzantısı olarak tasarlamak, işletmek ve insana dokunan deneyimler ortaya koymak büyük önem arz edecektir.



restaurant 50 hotel & hi-tech

gündem

2019’da seyahatte büyük şehirler yine lider Vizesiz ülkeler ise hızlı yükselişte Birleştirilen resmi tatiller ve yaz dönemine denk gelen bayramlarla özellikle yerli turizm açısından oldukça hareketli geçen 2019 yılını değerlendiren online bilet satış sitesi obilet. com, yıl boyunca en çok tercih edilen destinasyonları açıkladı.

O

tobüs ve uçak biletlerindeki online satış oranlarında artış yaşanan 2019’da her yıl olduğu gibi İstanbul, Ankara ve İzmir, Türkiye içinde en çok seyahat edilen şehirler olmaya devam etti. Nüfus yoğunluğu, üniversitelerin sayıca fazla olması ve endüstri bağlantılı aktiviteler gibi etkenlerle yıl boyunca bilet satışının yüksek olduğu bu şehirler, önemli aktarma noktaları olmalarından dolayı da seyahatin aktif olduğu adreslerin başında geliyor.

Seyahatin yeni gözdesi, Bayburt Seyahatin çeşitlendiği yaz sezonunda tatil yöreleriyle öne çıkan Antalya ve Muğla, pazar ortalamasının altında bir büyüme gösterirken, değişen tatil alışkanlıklarına bağlı olarak farklı şehirler de yükselişe geçti. Kültür, gastronomi ve doğa turlarına olan ilginin artmasıyla önceki yıla kıyasla %70’e varan oranlarda daha fazla otobüs bileti satılan şehirlerin başında ise Denizli, Mardin, Uşak, Manisa ve Bayburt yer aldı. Vizesiz ülkelere ilgi artıyor Seyahat severlerin yurt dışında tercih ettiği rotaları da değerlendiren obilet. com’a göre bu yıl en çok bilet satılan destinasyonlar; Paris, Tayland, Londra, Rusya, Bali, Roma, İtalya, Köln, Endonezya, Kiev, Lviv, Moldova, Bakü, Prag, Hollanda ve Berlin oldu. 2019 yılında gerçekleşen yurt dışı seyahatlerde, popülerliğini koruyan şehirlerin yanı sıra vizesiz seyahat imkanıyla ziyaretçi sayısını artıran destinasyonlara dikkat çeken obilet. com CEO’su Yiğit Gürocak; “Bu yıl Türkiye’den yurt dışına yapılan seyahatleri incelediğimizde, özellikle vizesiz ülkelere alınan biletlerde önceki yıllara göre ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Ukrayna başta olmak üzere

Moldova ve Bakü’ye giden ziyaretçi sayısında yüzde 25’e varan bir yükseliş var. Avrupa’da Prag, Asya’da Tayland ise geçen yıla oranla bilet satışlarında artış gözlemlediğimiz diğer ülkeler arasında yer aldı” dedi.

Yurt içinde en ucuz 5 TL’ye seyahat edildi Bilet fiyatlarının sezona, destinasyonun popülerliğine ve aradaki mesafeye göre değişkenlik gösterdiğini söyleyen Gürocak; “Bu yıl otobüsle seyahat eden yolcularımız en düşük 5 TL ve en yüksek 300 TL’ye bilet buldular. Havayolunu tercih edenler ise Türkiye içinde 64-450 TL arasında uçarken, yurt dışında Tokyo bileti 7.340 TL ile en pahalı uçuşlardan biri oldu. Bilet aramalarının yüzde 83’ü mobilden! Online bilet aramalarında yaşanan artışın yoğun olarak mobil cihazlarda gerçekleştiğini belirten Gürocak, özellikle 2019’un Temmuz, Ağustos ve

Eylül aylarını kapsayan 3. çeyreğine bakıldığında mobilin payının yüzde 83’e yükselirken, bilgisayar ve tabletin payının ise yüzde 17’ye gerilediğini söyledi. obilet.com ve mobil uygulamaları üzerinden 3. çeyrekte 20 milyon arama gerçekleştiğini vurgulayan Gürocak; “Otobüs seyahati kategorisi ile ilgili aramalar 3. çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artış gösterdi. Bu aramaların yüzde 87’si mobil cihazlar, yüzde 13’ü tablet ve desktop ile yapıldı. Mobil ile yapılan aramalar, geçen sene aynı döneme göre yüzde 19 artarken, tablet ve desktop ile yapılan aramalar yüzde 6 azaldı” dedi. Havayolu seyahati kategorisine bakıldığında yapılan aramaların geçen yıla oranla yüzde 7 arttığını belirten Gürocak sözlerine şu şekilde devam etti; “Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında hava yolu seyahati kategorisi ile ilgili aramaların yüzde 74’ü mobil cihazlar, yüzde 26’sı tablet ve desktop ile yapıldı. Bu verilere göre mobil ile yapılan aramalar, geçen sene aynı döneme göre yüzde 15 arttı.”



restaurant 52 hotel & hi-tech

gündem / makale

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Üyesi

Salih Mumcuoglu Turizm ehil-iyet-siz olmaz!

Otelciliğe adım attığım yılları hatırlıyorum, severek ve isteyerek yaptığım bir meslekti. Benimsediğim ve her anını iyi kötü yaşadığım bu mesleği irtifa kaybetse de benim için özeldir. Turizm, ülke için çok önemli ekonomik ağırlığı ve getirisi olan bir sektördü. Birçok iş kollarına olan faydalarını saymakla bitiremeyeceğimiz bu sektörün aynı zamanda istihdam oluşturmadaki liderliği tartışılmazdı. Tam da bu noktada turizm otelciliğin ‘gayri safi milli hasılaya’ katkısını anlatmaya herhalde gerek yoktur. Ülkemizin dört bir tarafı denizlerle çevrili, geniş bir sahil bandına sahip, masmavi deniz masmavi bir hava, ışıl ışıl parlayan güneşi, içinde barındırdığı inanılmaz tarihi dokuları, yeryüzündeki cennet tabiri o yemyeşil doğasıyla ‘stratejik ve coğrafik etkisi’ ile bence ‘dünyanın turizm merkezi’ olması gereken bir ülke diye adlandırırsak abartmış olmayız. Bizler maalesef rüyalar aleminden bir türlü gerçek aleme geçemedik. İlahi güç tarafından

altın tepsi ile sunulan bu servetin farkına dünya alem vardı, bizler varamadık. Bir annenin kucağındaki bebeğin gülümseyerek elini uzatıp kucağınıza gelmek istemesini bile istemedik, geri çevirdik, burası da gerçekten ilginçtir. “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda!”sözünün anlam ve faziletini anlayamadık. Yıllardır, nitelikli turist gelsin diye haykırışlarımız, çalışma yapalım dediğimiz çok olmuştur. Mesele yüce devletimizin kazancıdır. İşletmelerimizin daha iyi koşullarda çalışmasıdır. Meslekte ehil kişilerin bu işin içinde bizzat yer almaları kazancımızı artırıcı hususlardır. Bir başka konu, turizmde kalifiye personel sıkıntısı had safhada olduğu su götürmez bir gerçektir. Sektöre kimisi küstürüldü, kiminin maaşı az verildi, kiminin başına işverenin yakını

veya akrabası getirildi, kimisi de borcun harcın içerisinde yok olup gitti. Buna daha fazla dayanamayan deneyimli turizm sevdalıları çareyi yurt dışına gitmekte buldu. Bunun akabinde oteller hizmet vermenin gerisinde kalarak hem personel olarak açık verdi hem de kapanma veya el değiştirmeyle karşı karşıya kaldı. İşin sonunda ne iş kaldı ne kalite kaldı ne de iş bilir personel… Sözüm asla; İşverenlerin karşısında durmak ve onları yerden yere vurmak değildir. Nice işverenler var ki çok şükür bahaneden uzak, var güçleriyle çalışır, katma değere değer katar, istihdam oluştururlar. Profesyonel düşünüp işin ehli insanlarla çalışırlar. Başarı da bundan sonra gelir zaten. Bir Hadis’te çok açık bahsedildiği gibi; “İşi ehli olmayana tevdi edildiği vakit, kıyamet uzakta değildir.” Manası çok manidardır…



restaurant 54 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

DoubleTree by Hilton Adana açılıyor DoubleTree by Hilton markası bünyesindeki en yeni otelini Adana’da açmaya hazırlanan Hilton, ayrıcalıklı ve kaliteli hizmet anlayışıyla şehrin konaklama sektörüne bambaşka bir soluk getirmeyi hedefliyor.

B

ulunduğu her ülkede hayatlara dokunan, yaşam standartlarına bambaşka bir boyut kazandıran Hilton, Adana’daki en yeni oteli DoubleTree by Hilton Adana’nın kapıları bugün misafirlerine açıyor. Hilton, pazar lideri 17 markasından biri olan DoubleTree by Hilton ile Adana’ya ilk kez giriş yapıyor. DoubleTree by Hilton Adana otelinin Genel Müdürü Cemal Hoşgül

‘”Hilton’un sunduğu DoubleTree’nin misafirperverliğini Adana’nın canlı iş, eğlence ve alışveriş bölgesi olan Ziyapaşa bölgesine getirdiğimiz için çok mutluyuz. Misafirlerimizi, sembolümüz olan çikolata parçacıklı sıcak DoubleTree by Hilton kurabiyemiz ve Hilton misafirperverliği ve özenli hizmeti ile karşılayacağız.” dedi.

100 odasıyla misafirlerini ağırlayacak DoubleTree by Hilton Adana, zarif dekorasyona sahip ikisi süit olmak üzere toplam 100 odasıyla misafirlerini ağırlayacak. Hilton için özel olarak üretilen konforlu yataklar, ergonomik çalışma alanları ve ücretsiz Wi-Fi imkanı ile misafirlerinin rahatı için her detayı düşünen DoubleTree by Hilton Adana; jakuzili köşe delüks ve süit odalarıyla da lüks bir konaklama deneyimi yaşatıyor. Kapalı bir yetişkin havuzu ile çocuk havuzunun bulunduğu modern sağlık kulübü; Türk hamamı, buhar odası, sauna ve masaj odalarını içeren SPA tesisinin yanı sıra, düğünler, iş


toplantıları ve özel organizasyonlar için mükemmel bir seçim olarak ön plana çıkan son teknoloji ile donatılmış toplam 648 metrekare büyüklüğe sahip iki adet toplantı odası DoubleTree by Hilton Adana’nın öne çıkan özellikleri arasında yer alıyor.

Big Chefs ayrıcalığını yaşatacak Otelin kaliteli servis anlayışı ile hizmet veren yeme-içme mekanları da lezzet tutkunlarını bekliyor. Dünya mutfağının yanı sıra Türk mutfağından lezzetlere yer veren Big Chefs gün boyunca misafirlerini ağırlıyor. Birbirinden özel lezzetleri deneyimleyebileceğiniz The Tree Lobby&Lounge Bar ile Kırmızı

Dokunuş, Kavundaki Gölge, Uçan Ruh ve Fesleğen Bebek gibi sıradışı kokteylleri ile ön plana çıkan Lush Up Lounge Bar&Cafe, DoubleTree by Hilton Adana’nın favori mekanları arasında yer alıyor. Adana şehrinin tam kalbinde, tarihi tren garına yakın mesafede konumlanan DoubleTree by Hilton Adana, iş ve eğlence merkezlerinin yanı sıra şehrin tarihi ve turistik noktalarına da kolay ulaşım imkanı sunuyor. Adana Uluslararası Havaalanı’na ise 8 dakika mesafede bulunuyor.

Hilton’un 17 farklı otel markası için ödüllü misafir sadakat programı olan Hilton Honors’ın bir parçası olan DoubleTree by Hilton Adana, doğrudan rezervasyon yaptıran üyelerin konaklama rezervasyonu için herhangi bir puan ve para kombinasyonunu seçmelerini sağlayan esnek bir ödeme aracı, özel üye indirimi, standart ücretsiz Wi-Fi ve Hilton Honors mobil uygulamaları da dahil olmak üzere çeşitli fırsatlara erişim fırsatı sunuyor. Otel ayrıca, daha fazla avantajın ve fiyat eşleşmesinin garanti edildiği Hilton.com adresi ile Hilton Honors uygulaması ya da diğer resmi Hilton kanalları üzerinden rezervasyon yapmayı mümkün kılıyor. 6 Ocak 2020-2 Nisan 2020 tarihleri arasında Doubletree by Hilton Adana’da konaklayacak misafirler, minimum 1 maksimum 2 gecelik konaklamalarında konaklama başına 1000 puan; 3 gece ve üzeri konaklamalarında ise ilave 1000 puan tutarında açılış bonusu kazanma imkanına sahip olacaklar.


restaurant 56 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Mövenpick Hotels & Resorts, Malatya’da hizmete girdi Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, hem globalde hem Türkiye’de güçlü markalarına yeni oteller eklemeyi sürdürüyor. Accor çatısı altındaki premium segment otel markası Mövenpick’in yeni oteli, Accor Otel Grubu ve Malatya Girişim Grubu arasında imzalanan sözleşmenin ardından Malatya’da hizmete girdi.

F

ransa merkezli Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu, Türkiye’deki markalarına yeni oteller eklemeye devam ediyor. Accor çatısı altındaki premium otel markası olan Mövenpick Hotels & Resorts, Malatya’nın merkezinde hizmete girdi. Accor Otel Grubu Türkiye’de 54 olan otel sayısını 2023 yılına kadar 99 otele ulaştırmayı hedefliyor.

MalatyaPark AVM’nin yanı başında Kendine has stili, özgün servisi ve uluslararası kimliğiyle yeni Malatya Mövenpick, Accor Otel Grubu ve Malatya Girişim Grubu arasında imzalanan sözleşmenin ardından hizmet vermeye başladı. Uluslararası kimliğiyle premium otel markası Mövenpick, şehrin merkezinde ve şehrin en sevilen yaşam merkezi MalatyaPark AVM’nin hemen yanı başında yer alıyor.

Malatya Mövenpick içerisinde barındırdığı SPA ve Wellness Center, 24 saat açık fitness salonu, 2 masaj odası, buhar banyosu, saunası, Türk hamamı, güneşlenme alanı, şehrin en modern kapalı havuzu ile şehir siluetine hakim 202 modern ve konforlu odası, içerisinde barındırdığı 1000 kişilik modern kongre Merkezi, 2000 metrekarelik sağlık kulübü ile konuklarını ağırlıyor.



restaurant 58 hotel & hi-tech

yeni yatırımlar

Tarihi Yarımada’ya 20 milyon Euro’luk İsviçre yatırımı

S

wiss International, toplam 20 milyon Euro’luk bir yatırımla İstanbul’da 10 ayrı butik otel açmak için harekete geçti. Projenin ilk ayağını oluşturacak Sultanhamam’daki tarihi 2. Vakıf Han’ın 32 odalı bir butik otel olarak faaliyete geçmesi için anlaşma sağlandı. Önceki gün İstanbul’da Soho House’da gerçekleştirilen imza törenine Swiss International Ceo’su Henri W.R. Kennedie, Kube Gayrimenkul CEO’su Ruşen Baltacı ile Apex Consultancy & Trading Group CEO’su Aran Hawker katıldı. Yapılan anlaşma gereği tarihi yarım adanın önemli merkezlerinden biri olan Sultanhamam’da bulunan 2. Vakıf Han, restore edilerek yaklaşık 2 milyon Euro’luk bir yatırımla 32 odalı butik otele dönüştürülecek. 2.Vakıf Han’ın tarihi dokuya uygun olarak restore edileceğini belirten Swiss International Ceo’su Henri W.R. Kennedie, “Tarihi 2. Vakıf Han ile Türkiye pazarına gireceğimiz için çok mutluyuz. İlk hedefimiz, 32 eşsiz odalı lüks bir butik otel ile İstanbul’da olmak” dedi.

“İstanbul çok özel bir şehir” Swiss International olarak Türkiye’de var olmak için çok heyecanlı olduklarını belirten Henri W.R. Kennedie şöyle devam etti: “2. Vakıf Han’ı en kısa sürede restore ederek 2020 yılı içinde hizmete açmayı planlıyoruz. Butik otel konseptimiz olan Swiss Butique markası ile faaliyet göstereceğiz. İstanbul dünyanın en önemli şehirlerinden biri. Türkiye pazarına İstanbul’dan giriş yapacağız. Hedefimiz aynı bölgede kısa sürede 10 ayrı butik otele sahip olmak. Tarihi yarım adada toplamda 200 odaya sahip olmak gibi bir hedefimiz var. Büyüleyici konumu ve tarihi ile İstanbul çok özel bir şehir. Burada, kültürlerin, mutfağın ve mükemmel misafirperverliğin karışımını sunacağız. Çalışmalarımıza Türkiye’deki partnerlerimiz Kube Gayrimenkul ve Apex Danışmanlık ve Ticaret Grubu ile hızlı bir şekilde devam edeceğiz.”

Swiss International, 10 ayrı butik otel ile İstanbul turizminde olmak için harekete geçti. Swiss International Ceo’su Henrı Kennedıe, “Toplamda 20 milyon Euro’luk bir yatırımla İstanbul’da olacağız. İstanbul dünyanın en önemli şehirlerinden biri. Çok heyecanlıyız” dedi. “Tarihi Yarımada için önemli bir yatırım” Swiss International’ın yatırımının tarihi yarımada için önemli bir girişim olduğunu belirten Kube Gayrimenkul CEO’su Ruşen Baltacı ise, “İstanbul’un merkezi konumundaki Sultanhamam yeni cazibe merkezi olma yolunda ilerliyor. İş ortaklarımız bu bölgede büyüme konusunda çok istekli. 2. Vakıf Han ile başlayan iş birliğimiz kısa sürede yeni anlaşmalarla devam edecek” dedi. Swiss International Hakkında Swiss International Hotels & Resorts, 40 yıl önce İsviçre misafirperverliğini en iyi şekilde sunma hedefiyle turizm sektöründe faaliyet göstermeye başladı. Bugün Swiss International, Birleşik Arap Emirlikleri Ras Al Khaimah’da ve ABD’de bulunan uluslararası servis merkezi ile global bir şirkettir. Bu pozisyon, şirketin genişleme amacıyla hedeflenen ve hızlı

gelişen pazarlara kolay erişim sağlıyor. Şirket, uluslararası “İsviçre Kalitesi” kavramını taşıyan: Verimlilik, yenilik, sürdürülebilirlik, etik, doğruluk, nezaket, taahhüt ve beklenti idealleriyle hareket etmektedir.

2.Vakıf Han Eminönü Sultanhamam’da bulunan 2. Vakıf Han, 1870 – 1927 yılları arasında yaşayan Mimar Kemalettin Bey tarafından inşa edildi. Mimarisiyle dikkat çeken yapı Osmanlı’nın son dönemlerine ait önemli eserler arasında yer aldı. 1914 yılında çok dar ve tarihi bir alanda inşa edilmesi nedeniyle zamanında “mucize bina” olarak da yorumlandı. 2. Vakıf Han, tarihi yarımadanın geleneksel mimarisine uyum sağlayarak Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nin önemli yapıları arasında gösterilmektedir.


House Of CruIsIng Konsepti Türkiye’de

G

lobal pazarda 40’ıncı yılını kutlayan, 73 ülkede 554’ün üzerinde satış ofisi olan HIS Travel’ın Japonya’da 20 yıldan bu yana faaliyette olan Cruise Planet markası, ofislerine adım atılır atılmaz, misafirlerin kendilerini adeta bir cruise gemisinde hissedebilecekleri ve aynı zamanda da sıcacık bir ev ortamı samimiyetinde olan Türkiye’nin ilk “House of Cruising” konseptli ofisini, Nişantaşı’nda açtı. Fotoğraf sanatçısı Mustafa Seven’in Cruise Planet seyahatinde çektiği Norveç Fiyortları fotoğraflarından oluşan sergiyle açılışı yapılan yeni ofis, Cruise Planet ile iş birliğindeki acentelerin ve gemi firmalarının yöneticileri, cemiyet hayatından iş insanları, basın mensupları ve sosyal medya influencerlarının yoğun ilgisi ile karşılandı.

Ovacık: “Denizde olmayı isteyen herkes için bir ev tasarladık” Dünyanın bazı ülkelerinde örnekleri bulunan ancak Türkiye’de bir ilk olarak faaliyete geçen House of Cruising konsepti ile ilgili olarak Cruise Planet Cruise Müdürü Onur Ovacık, “Her yolculuk bir hikayedir ve her hikaye bir hayalle başlar. Bizim de bir hayalimiz vardı; denize bakmayı değil, denizde olmayı isteyen herkes için bir ev tasarlamak! Cruise yolcularının beklediği ilgiyi, aradıkları hikayeyi konuşarak anlayabileceğimiz, o hikayeye uygun deneyimleri onlarla birlikte bulup,

kendi hikayelerini yazacakları bir ev inşa etmek. Üstelik sadece cruise için değil, keşfetmek isteyen, yeni deneyimlere açık herkesin uğrak noktası olacak, deneyim günlerinde buluşacağımız, tatil workshop’larında eğlenerek öğreneceğimiz, daha önce bizi tercih etmiş misafirlerimizle anılarımızı paylaşacağımız bir ev. Şimdi hayalini kurduğumuz o evi gerçeğe dönüştürüyoruz. Cruise Planet olarak misafirlerimizle ve keşfetmek isteyen herkesle kendimizi bir aile gibi görüyoruz. Gemi seyahatine ilgi duyan tüm seyahat sevenleri bu aile ortamını yakından görmeleri için yeni ofisimize bekliyoruz” dedi.

En detaylı, en doğru bilgiyi aktaran cruise showroom’u olmayı hedefliyor Cruise Planet markası, geçtiğimiz yıl yepyeni logosu ile Türkiye’de de hizmete geçmişti. “Türkiye’nin Cruise arama motoru” mottosu ile yola çıkan Cruise Planet’in çatısı altında; bugün 13 adet 5 yıldızlı gemi şirketi, 8 adet 6 yıldızlı keşif gemisi ve tüm dünya nehirlerinde hizmet veren birçok nehir gemisi bulunuyor. Dünya denizlerindeki gemi seyahatlerine dair hangi ürünler satılıyor ise, Türkiye’de bu ürünlerin satışını yapma hedefindeki Cruise Planet, okyanusların buluşma noktası sloganı ile misafirlerine en detaylı ve en doğru bilgiyi aktaran, kolay ulaşılabilen bir Cruise Showroom’u olmayı hedefliyor.


restaurant 60 hotel & hi-tech

iş’te kadın

Ruhunda kanatları, başarısında özgürlüğü var

Vildan Erdin

B

entour Reisen Türkiye Genel Koordinatörü. Kendi ağzından ‘okulunun yaramaz Willy’si’. İş dünyasında haklı yükselişinin temelinde hedef odaklı, paylaşımcı, disiplinli ve saygın iş yapma tarzı var. Sınır tanımayan özgür ruhuyla bir yaşam tarzı haline dönüştürdüğü seyahat etme tutkusu ise bu başarıyı besleyen ömürlük bir tutku. O ki, programı şaşmayan yoğun iş temposunda sırt çantasını takıp Vietnam'ın kuzeyinde günlerce motor sürüyor, 1 gün önceden satın aldığı biletiyle Avustralyalara uçuyor. Çünkü yaşam motivasyonu seyahat ve özgürlük, üstelik de ona babadan, abiden kalma kıymetli bir miras. Ekim 2019’dan bu yana Bentour Reisen Türkiye Genel Koordinatörlüğü görevini başarıyla sürdüren deneyimli turizmci Vildan Erdin ile övgüye değer kariyer hikayesini konuştuk.

Vildan Hanım, Bentour Reisen Türkiye Genel Koordinatörlüğü'ne uzanan yolculuğunuz ilk nasıl, hangi ideallerle başladı? Çocukluğumda pilot olmak ve dünyayı

gezmek istedim. Uçmak, bağımsızlık ve özgürlük demekti çünkü. Dokuz yaşındaydım, Almanya'daki okulumda Afrika’da misyonerlik yapmış biri olan Albert Schweitzer'in insanlara yardım etme şeklini gördüm. 12 yaşında'da ‘Gandhi’ filmini seyrettim. Sonrasında ben de 50 yaşıma geldiğimde onlar gibi inandıklarım doğrultusunda mücadele edeceğime ve insanlara yardımcı olacağıma karar verdim. Bütün bunların sonucunda yaşam amacım, seyahat etmek, yeni kültürler ve gelenekler tanımak, yaşam tarzları ve tarihlerini öğrenerek insanlara yardımcı olmak üzerine kurgulanıp, şekillendi.

Dokuz yaşında bir misyonerin öğretisine kapılmak, 12’sinde Gandhi’yi izlemek… Derin bir çocukluk muydu sizinkisi? Nasıl bir ailede büyüdünüz? İlk ve ortaokulu Almanya’da okudum. Babam çok disiplinliydi. Yedi yaşında Almanya’ya giderken, babam da dört arkadaşı ile ortak kurduğu ‘Birlik’ adındaki bilet satış firmasının işlerini yürütüyordu. Kendisi uzun seneler Almanya’da Türk Hava Yolları'nın temsilciliğini yaptı. Pek çok şeyi ondan öğrenmişimdir. Rahmetli abimle beni dükkanında çalıştırır, temizlik yaptırırdı. Bu işler esasında egomuzu törpülemek için imiş, yaşadıkça daha iyi anladık.


Babam bir süre de Avrupa Reisen'in temsilciliğini yaptı. 1985 yılında da Türkiye’ye temelli döndük.

Özgür ruhunuz babanızdan miras öyleyse? Hem babadan hem abiden… Abim çok seyahat ederdi, ona çok imrenirdim. Bazen bizi de yanında götürürdü. Seyahat etmek, bu yüzden hayatımın bir parçası oldu hep. Özgürlük ve insanlarla iletişim kendimi bildim bileli yaşamımın bir parçası…

“Abimin yanında getir götür işlerine baktım” Ya eğitim? İlk ve ortaokulu Almanya'da okumuşsunuz. Sonrasında neler yaptınız? Türkiye'ye babamla döndüğümde Türkçem çok kötü olduğu için üniversiteye devam etmek istemedim. Hiçbir alt yapım yoktu çünkü. Aslında babam eğitimime devam etmemi çok arzu etmişti. Öyle olunca, abim beni kod yazılım kursuna verdi, bir yıl gittim ama ne yazık ki devamını getiremedim. Abim hayatı boyunca hep vizyoner biri oldu. Öte taraftan benim de, 17 yaşında Almanya’dan dönmüş biri olarak aklımda farklı düşünceler vardı. Sonuç itibari ile yoluma turizmle devam etme kararı aldım. İlk başta abimin çalıştığı turizm şirketine yardımcı eleman olarak girdim. Orada getir götür işlerine baktım. Ve işimi çok sevdim. Her gün yeni bir şey öğrenmekteydim. Beni en fazla zorlayan ise, Türkiye’deki mantalite farkı oldu. Ne de olsa Alman disiplininden geliyordum. Bir yerde tam zamanında olmak, verilen sözleri zamanında yerine getirmek, olaylara çözüm odaklı bakmak gibi hususlarda çok zorlandım. Ancak bir şekilde, Türk hoşgörüsü, kıvrak zekası ve Alman disiplinlerini harmanlayarak bugünlere geldim. Turizmde getir götür işlerinden sonra ilk profesyonel iş deneyiminiz ne oldu? 1985-1987 tarihleri arasında abimin yönlendirmesi ile birlikte H.W. Feustel şirketinde ilk profesyonel turizm hayatına adım attım. Tüm yöneticilerin ve şirket sahiplerinin çok değerli olduğu ve benim için okul olarak gördüğüm Metro Turizm’de İngiliz ve Alman tur operatörleri ile iş hayatıma devam ettim. O dönem Metro, Delta Reisen

“Ben sisteme inanan biriyim. Kişiye odaklı çalışmayı sevmem, şiddetle de reddederim. Hedef odaklı çalışmak önceliğimdir. Ekip arkadaşlarımın hedefledikleri yerlere gelmeleri için elimden gelen çabayı gösteririm. ‘Mümkün değil’i asla kabul etmem. Her daim bir çözüm olduğuna inanırım ve yorulsam da denerim. Hiçbir zaman ‘Bu koltuk benim, vazgeçmem. Ben olmadan bu şirket yürümez’ demem. Şirketler her daim var olurlar, sizin onlara kattığınız değerler önemlidir. Ben bir şirkette çalıştığım zaman, o şirket kimliğinden bağımsız ‘Vildan’ olarak da bir saygınlığım olmalıdır. Bilgiyi ve deneyimi her daim paylaşmayı severim.” Almanya’nın temsilciliğini yapıyordu. Erdoğan Özoğul genel müdürüm, Serpil Köklü müdirem idi. Ondan çok şey öğrendim. Ben de devamlı merak ettim, sorular sordum, sorguladım. Sağ olsun müdirem sorularımı bir kez olsun yanıtsız bırakmadı. Kendisi son derece hanımefendi ve bilgiliydi. Günün sonunda biz bir bayanlar ekibiydik, o da bize sahip çıkıyordu. Serpil Köklü müdiremi ömrüm boyunca kendime örnek aldım.

“Okulun yaramaz ‘Willy’siydim” Müdireniz sizin arkanızda durabilmiş. Peki siz bir idareci olarak nasıl bir yönetim anlayışına sahipsiniz? Bize Vildan Erdin'i iş yapma stiliyle daha yakından tanıtabilir misiniz? İş dünyasında her olayın arkasında

durabilecek bir gücünüzün olması gerekiyor. Savunduğunuz doğru da olsa, yanlış da, neticede sizin kararınız… İşin ilginç tarafı, ben arkamda kimseyi hissetmediğim için hayat ile hep kendim baş etmeliyim fikriyle yola çıktım. Bunun da sebebi, anne ve babamın ayrı olmasından dolayı tam bir aile ortamı yaşayamamam. Kendi ayaklarım üzerinde durabilirsem var oluşumu da gerçekleştirebilirim diye düşündüm. Sonuç olarak, ben doğru olduğunu bildiğim ya da varsaydığım her ne varsa sonuna kadar savunan biri oldum hep. Bunu da belli bir saygı çerçevesinde yapmaya gayret gösteririm. Arkasından ısrarcılığım başlar. Israrcıyımdır. Sonuca ulaşmak için bütün yolları denerim mutlaka. Fakat dürüstlük yolundan çıkmadan yaparım bunu. Birlikte hareket ederek çözüme ulaşmayı tercih ederim. Bakış açılarını öğrenmeye çalışırım. Elbette ki, 20’li yaşlarda bu pek de mümkün değildi. O zamanki aklımla, elimden geldiği kadarıyla başarmaya çalışmışımdır. Bir fikri, bir olayı savunurken gerekçelerini sunmak da önemlidir benim için, pes etmemek de!

Peki ipin ucunu ne zaman bırakırsınız? Vildan Erdin hangi koşullarda pes etmeyi göze alır? Pes etmek değil esasında, oluruna bırakmak! Bir sonuca varamayacağınızı gördüğünüzde zamana bırakmak gerektiğini de kavrarsınız. Geçmiş deneyimlerimden de, sonuna kadar ısrar etmenin doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Elbette ki gençken bunun ayrımını yapmak güç. İnsan, yaş ilerledikçe bırakmayı da bir şekilde öğreniyor. Kariyer yolculuğunuza geri dönmek isterim. En son Metro Turizm'de kalmıştık. Sonrası nasıl devam etti? Rezervasyon sorumlusu görevine Alanya’ya geçişim ile birlikte otel rehberliği, günlük tur organizasyonu ve havalimanı operasyon deneyimlerini de ekleyerek devam ettim. O zamanki hedefim incoming acentasının tüm departmanlarında çalışıp, üst düzey yöneticiliğe ulaşabilmekti. Meditour’dan gelen Alanya & Side Bölge Müdürlüğü teklifi ile daha fazla sorumluluk alıp, liderlik vasıflarımı geliştirme imkanı elde ettim. Kızım Lale’nin doğumundan yaklaşık 1,5 sene sonra gelen Setur/Winholidays şirketinde tekrardan otel rehberliği görevini üstlendim. Devamında Alanya


restaurant 62 hotel & hi-tech

iş’te kadın

& Side Bölge Müdürlüğü'ne terfi ettim. Turizm acentalarının Antalya merkezli oluşundan dolayı Halley & Fırat Turizm acentalarında kontrat müdürlüğüne müracaat ettim ve kabul edildim. Son olarak HST Turizm acentasının çatısı altında yaklaşık 16 sene çalıştıktan ve en son üstlendiğim genel müdürlük görevimden sonra turizm yaşantıma ara vermek üzere istifa ettim. Bu süre içerisinde Paximum yatak bankasının Global Accounts Director görevini üstlenip online seyahat ve yatak bankaları ile bilgi ve deneyim edindim. Ayrıca iki sezon eşim ve ortağımız ile birlikte işlettiğimiz çağrı merkezimizde bizzat kendim çağrı merkezi elemanı olarak çalışıp, iç pazar misafirlerini anlamak ve o pazarın dinamiklerini öğrenme fırsatım oldu. Bu vesile ile sosyal medya reklamları ve iletişim üzerine bilgi ve deneyimler de elde ettim.

Turizmi bu kadar severken neden ara vermek istediniz? Çok yoruldum. Ben 7-24 çalışan tiplerdenim. İşimi çok seviyorum çünkü. Nerede çalışırsam çalışayım, şirketi bir yerlere taşımayı hedeflemişimdir. Özel hayatımdan ve kızımdan ödün verecek bir tempoyla üstelik. Kızım Lale ve eşim Oktay en büyük destekçilerim olmuşlardır. Zira onlar ortak zamanlarımızdan çok ödün vermek zorunda kaldılar. Ama şu an kızımla çok güzel bir ilişkim var. Anne-kız muazzam bir dayanışma içindeyiz. Onunla 13 yaşından beri uzak destinasyonlara seyahat ediyoruz. İki senede bir yapıyoruz bunu. Çok kısa vadeli kararlar alıyoruz. Rotayı o çiziyor. Hayatım çok planlı olduğu için seyahatlerimde hiç planlama yok. Misal, 24 saat evvelinden Avustralya'ya aldığım

bir uçak bileti bile var. Hatta kızım Lale ile birlikte Frankfurt Havalimanın’da giden uçuşlar panosuna bakıp o an karar verdiğimiz Güney Afrika seyahatimiz bile olmuştur.

Ekim 2019'dan bu yana Bentour Reisen’in Türkiye Genel Koordinatörü olarak görev yapıyorsunuz. Bentour tarafından teklif nasıl geldi, yollarınız nasıl kesişti? Bentour ile tanışmamızın çok evveliyatı var aslında. Şöyle ki, farklı bir firmada çalışırken 2002'de Bentour ile bir çalışmamız oldu, sonrasında yollarımız ayrıldı. Ardından Bentour’un Türkiye’deki hizmetlerini veren acenta faaliyetlerimizle yeniden buluştuk. Hedefimizde Bentour’u İsviçre pazarı olarak bir yerlere taşımak vardı. İsviçre pazarı çok küçük olduğundan oradan misafir taşımak çok zordu. Bu süreç

yaklaşık 2-3 senemizi aldı. Her geçen gün sayılarımız arttı. Bentour Reisen, bu aralıkta Almanya’ya açıldı. Güzel iş birlikleriyle belli bir noktaya geldik. Aralık 2012’de ayrıldım. Bentour, Türkiye’de yeni bir yapılanmaya girmişti ve pazar hedeflerini de büyütmek istiyordu. Ardından gelen bir teklifle Türkiye Genel Koordinatörü olarak yeniden aralarına katıldım. Bentour Reisen Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Kadir Uğur Bey ve CEO’su Deniz Uğur Bey'e kadın yöneticileri desteklediklerinden ve onlara inançlarından ötürü teşekkür etmek isterim.

Karşımda iş dünyasında her adımı önceden planlı, hedef odaklı bir deneyim olunca sormak isterim, operasyondaki ilk adımınız ne oldu? Hedefimiz, Türkiye'deki sayılarımızı


yerel acentamız ve otellerin destekleriyle yükseltmek. Bentour Reisen'in geçtiğimiz seneki toplam sayısı 150 bin. Bu rakamı 2020'de 230 bine taşımak istiyoruz. Hedefimizde özellikle zincir otellerde daha büyük kapasiteler yakalamak var. Bugüne kadar ağırlığımız Belek, Lara bölgesindeydi. Yeni dönemde Side, Alanya ve Kemer'de de rüştümüzü ispatlamak istiyoruz. Yine aynı şekilde bu yıl Ege Bölgesi'ndeki sayılarımızı katlayarak büyütmek istiyoruz. Kuşadası, Didim ve Bodrum öncelik verdiğimiz destinasyonlar arasında geliyor. Ayrıca diğer ülkelerde de büyümeye devam ediyoruz.

"Türkiye’de emek gerektiren işlerle uğraşılmak istenmiyor” İstanbul için bir hedef koydunuz mu? Elbette, İstanbul'daki sayılarımızı da yükseltmek istiyoruz. Kenti daha da zenginleştirerek ön plana çıkartmak istiyoruz. Rakamlar şu an memnun edici seviyelerde değil. Geçmiş yıllarda yaşanan olumsuz gelişmelerden dolayı İstanbul'da ciddi anlamda bir gerileme var. Pazarlar çok değişkenlik gösteriyor. Her ne kadar Ortadoğu, otelciler için memnun edici bir pazar da olsa, bir boşluğu da tamamlasa, diğer taraftan Avrupa pazarındaki gerilemeleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu aşamada ciddi bir tanıtım çalışmasına ihtiyacı olduğunu düşünmekteyim.

Dediğiniz gibi, Türk turizmi için tanıtım önemli bir eksiklik. Sizin Türkiye için öngördüğünüz bir tanıtım modeli var mı? Türkiye'nin her daim geleneksel değerleriyle modernizmi bir arada yaşatabilmesi gerekiyor. Ben bunun değerini en çok da kızımla yaptığım üç haftalık Japonya seyahatim esnasında anladım. Bir Japon geleneği var ve ülkede kimonolarla gezebiliyorsunuz. İnsanlar birbirlerine inanılmaz saygılılar ama aynı zamanda ülkede teknoloji de büyük söz sahibi. Türkiye de aynı şekilde modern bir ülke imajı çizilirken, bayram gelenekleri de bu işin içine dahil edebilir. Ancak bunu çok da başarabilmiş değiliz. Türkiye sadece sahil turizminden ibaret değil. Bunun içinde inanılmaz bir kültürel ve doğal zenginlikler potansiyeli var. Ülkenin gastronomik değerleri tartışılmaz. Dünyanın en önemli surf merkezlerinden bir tanesi. Ama bakıyorsunuz, kalıp standartların içinde hareket ediyoruz. Çünkü bunun haricindeki her şey emek istiyor. Türkiye'de en büyük sıkıntılarıdan bir tanesi, emek gerektiren işlerle uğraşılmak istenmiyor. Sanırım işin biraz daha kolay kısmına kaçıyoruz. Kimi zaman bürokraside çok boğuluyoruz. İşe emek vermiş, vakit ayırmış, çok yönlü düşünen insanları işe dahil etmiyoruz. Ortak fikir ve birlik oluşturmakta zaman zaman zorlanıyoruz. Herkes kendi istediği yapılsın istiyor. Oysaki ortak akıl ve hareketle resim çok yönlü çıkıyor. Herkes de bundan faydalanabiliyor. Ne yazık ki tek tip bakış açısıyla zenginleşmiyor, daralıyorsunuz.

Bundan sonra hayatınızda neler olsun istiyorsunuz?

Beraber çalıştığım ekip arkadaşlarımın

bir hedef koyarak, bir yerlere gelmeleri benim için çok önemli. Ben olmasam da şirketin o ekipçe en iyi şekilde devam ettirilmesinden büyük mutluluk duyarım. Onun dışında kişisel olarak seyahat, aile yaşantımızın hep bir parçası olacak. Bizim ileriye dönük hedeflerimizde de zaten Asya’nın farklı farklı ülkelerinde yaşamak var. Bu bir veya iki yıl olabilir. Bu arada eşim ve kızımla sırt çantasıyla gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi çok seviyoruz. En büyük hayalimizde, yaşantımızı maksimumda karavanla devam ettirmek var.

Son olarak Türkiye için hayaliniz nedir? Türkiye, inanılmaz güzel bir ülke. O kadar çok güzelliği var ki, hakikaten bu paha biçilemez bir güç. Buna inanın, bütün yüreğinizi açtığınız, birlik ve dayanışma içinde hareket ettiğiniz zaman o kadar güzel şeyler yapılabilir ki… Üstelik de bu, başka ülkelerde olmayan bir güç. Türk’ün inanılmaz kıvrak bir zekası var. Bunu çok seviyorum. Çok hızlı bir şekilde yön değiştirebiliyoruz. Düşüncelerimizi olumlu yöne kanalize edebilirsek, herkes için yaşatılabilecek harika bir ülke var. Ben umudumu yitirmiyorum çünkü daima umutlarıyla yaşayan biri oldum. Umut olmadan, hayal etmeden hiçbir şey olmuyor. Olumsuzlukları kendinize örnek alarak değil, hep daha iyiyi ve ileriyi hedef alarak, dünyaya çok yönlü bakarak Türkiye’nin gelecekte çok daha güzel yerlere taşınacağına inanıyorum.


restaurant 64 hotel & hi-tech

marka röportaj

Ali Osman Durmuşoğlu: “Bütün dünya hedef pazarımız, 2020’ye hazırız”

S

ürPlast Plastik bünyesinde bundan 4,5 yıl önce Tepe Kalıp, Dursan Plastik ve Okyanus Dizayn firmalarının ortaklığı ile kurulan GastroPlast, başarılı bir 2019 sezonunun ardından 2020’ye yeni yatırım planlarıyla girdi. Cirosunun yüzde 50’sini ihracattan elde eden markanın Horeca sektörüne dönük ürünlerini ve gündemdeki projelerini SürPlast Plastik Genel Müdürü Ali Osman Durmuşoğlu ile konuştuk.

Gastroplast’ın kuruluşundan söz ederek; üretim kapasitesi ve ürün portföyü hakkında bilgi verir misiniz? Gastroplast, SürPlast Plastik firmasının markası olup 4,5 yıl önce Tepe Kalıp,

Pompalı Dispensırlar vb. 300’ün üzerinde ürün çeşidiyle endüstriyel mutfak ekipmanları üretmektedir.

Dursan Plastik ve Okyanus Dizayn firmalarının ortaklığı ile kurulmuştur. İmalat olarak Horeca sektörüne üretim yapmaktadır. Ürün portföyünde GN Gastronom Polikarbonat, PP Küvetler ve Kapakları, Kare Küvetler ve Kapakları, Servis Tepsileri, Polikarbonat Bardaklar, Sosluklar, Sunumluklar, Polikarbonat Tabaklar, Kaseler, Fişek Sosluklar,

Turizm sektörüne yönelik ne tür çalışmalar içindesiniz? İhracat yapıyor musunuz? Ürünleriniz yurt içi ve yurt dışı pazarlarda ağırlıklı hangi bölge ve projelerde yer alıyor? Ürünlerimizin birçoğu turizm sektörüne hitap etmektedir. Sektöre bağlı olarak set üstü masa üstü tezgah arkası servis ve servis sonrası olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ciromuzun yüzde 50’si ihracattır. Özellikle ihracatta Ortadoğu, Avrupa, Kuzey Afrika, Amerika, Güney Amerika, Rusya ve Türki Cumhuriyetler ile çalışmaktayız. Satış ve pazarlamada


kaliteli üretim hızlı termin ilkesi ile yolumuza devam ediyoruz.

Gastroplast markanız için 2019 nasıl geçti? Bu yıla hangi yeni ürünlerinizle girmeye hazırlanıyorsunuz? Gastroplast için 2019 güzel bir yıl oldu. Ciromuzu iç ve dış piyasada yüzde 50 arttırdık. İçinde bulunduğumuz yıla ise, mevcutla beraber sektörün ihtiyaç duyduğu ürünler ve Ar-Ge faaliyetlerimiz ile devam edeceğiz. Genel olarak markanızın tasarım yaklaşımını nasıl anlatırsınız? Son 10 - 15 yılda otel ve restoranlarda gelişen trendlere bağlı olarak otel ve restoran tasarımları da bir hayli gelişti. Siz markanızı bu değişimin neresinde görüyorsunuz? Gastroplast markası olarak yapığımız ürünlerde en iyisini tasarlamaya çalışıyoruz. Otel ve restoranlardaki gelişmeleri yakından takip edip çalışmalarımıza devam ediyoruz. olarak sektördeki değişimlere bağlı olarak ürünlerimizi geliştiriyoruz.

Modellerinizde teknolojiye entegrasyon konusunda neler yapıyorsunuz?

İmalatımızı bulunduğumuz zamana göre tasarlayıp makinelerde son teknoloji ve üretim bandında robotlaşma çalışmaları başlamıştır.

Ali Osman Durmuşoğlu SürPlast Plastik Genel Müdürü

Bağlı bulunduğunuz sektörün gidişatını nasıl görüyorsunuz? Türkiye’deki durum nedir? Sektörümüz sürekli gelişmekte. Bu sebeple de gidişatı iyi görüyoruz. Türkiye, coğrafi konumu itibariyle bölgede istenilen siparişleri kaliteli ve hızlı sevkiyat ile karşılamaktadır.

Son olarak Gastroplast’ın genel büyüme stratejisi üzerine neler söyleyebilirsiniz? Gastroplast, kalıp ve makine yatırımlarına devam ederek sektöründe büyümeye devam edecektir. Bütün dünya hedef pazarımızdır. 2020 yılında bu çalışmalara devam edeceğiz ve ürün çeşidimizi arttıracağız.


restaurant 66 hotel & hi-tech

marka

Sadece sektörün değil, geleceğin şeflerinin de destekçisi;

Öztiryakiler Endüstriyel mutfak sektörünün öncü firmalarından Öztiryakiler, Türk gastronomisinin geleceğine yatırımı, ülkemiz gençlerine yönelik uyguladığı kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle sürdürüyor. Eğitim odaklı, sürdürülebilir kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle donanımlı bir genç neslin yetişmesine katkı sağlayan endüstriyel mutfak firması, bu doğrultuda Türkiye gastronomisinin geleceği olarak gördüğü gastronomi ve aşçılık bölümü öğrencileriyle sıklıkla bir araya geliyor.

E

ndüstriyel mutfak sektörünün öncü firmalarından Öztiryakiler, Türkiye gastronomisinin geleceği olarak gördüğü gençlerin eğitimine, kişisel gelişimine ve istihdamına katkı sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde, İstanbul Gelişim Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerini ağırlayan öncü marka, Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki ev sahipliğinde öğrencileri sektördeki son yenilikler ve kombi fırınlar hakkında bilgilendirdi. Yaklaşık üç saat süren buluşmada öğrenciler firmanın showroom’undaki ürünler, işlevleri ve kullanımları hakkında bilgi edinirken, pişirmede son teknoloji olan yeni kombi fırınları da detaylı inceleme şansı buldular. Öztiryakiler'in yeni kombi fırınıyla pişirme yapan gençler, bu sayede çok çeşitli ürünleri farklı pişirme biçimlerinde kendi bünyesinde çözebilen kombi fırınların avantajlarını da deneyimleme fırsatı elde etti.

Demirçakmak: "Öztiryakiler sadece bize değil, tüm okullara kapısını açarak eğitime katkı sağlıyor" Öztiryakiler ile her yıl çeşitli eğitimler gerçekleştirdiklerini ve öncü markanın sadece İstanbul Gelişim Üniversitesi’ne değil, tüm okullara kapılarını açarak eğitime ciddi bir katkı sağladığını ifade eden okulun eğitmen şeflerinden Öğretim Görevlisi Levent Demirçakmak, İstanbul Gelişim Üniversitesi öğrencileriyle bir süredir eğitimlere devam ettiklerini belirterek, "Gastronomi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları ve Aşçılık olmak üzere üç bölümden öğrencileri getirdik. Bugün beşinci grup geldi. Öğrencilerimiz iki gündür mutfak ekipmanları ve kombi fırınlarla ilgili eğitimler alıyor. Bu çerçevede demolar yapıldı ve sonunda da tadım gerçekleştirdik. Öğrencilerimiz, son teknolojiye sahip bir kombi fırının farklı pişirme tekniklerini bir arada nasıl gerçekleştirdiğini gördüler. Diğer yandan, uluslararası standartlarda gastronom

küvetlerin nasıl olması gerektiğinin eğitimleri de firma yetkileri tarafından anlatıldı. Öğrencilerimiz, firmanın showroom’undaki ürünlerin neler olduğu, hangisinin ne işe yaradığını öğrendi" dedi.

"250'ye yakın öğrenciye eğitim verdik"

Her eğitimin yaklaşık 2,5 saat sürdüğünü ve toplamda 250’ye yakın öğrencinin eğitimlere katıldığını belirten Demirçakmak, şöyle devam etti: "Bu eğitimler esnasında öğrencilerimiz kombi fırında farklı teknikler deneme olanağı buldular. Örnek olarak, haşlanması gereken sebzeler, dönme tekniğiyle pişecek tavuk, ön pişirme yapılması gereken bulgur pilavı, derin yağda pişecek patates kızartması, bu yöntemler kullanılmadan kombi fırınlarda pişirildi ve sonuç adeta bu yöntemlerle yapılmış kadar başarılıydı. Hepsi olması gerektiği gibi güzel pişti".

Danışman şeften uygulamalı Öztiryakiler Kombi Fırın eğitimi

İstanbul Gelişim Üniversitesi öğrencilerine yönelik gerçekleşen eğitimde firmanın yeni ürünü Öztiryakiler Kombi Fırını uygulamalı olarak tanıtan Danışman Şef Hasan Fehmi Peker, ürüne ilişkin şu bilgileri aktardı: “Öztiryakiler Kombi Fırın,

konveksiyonel fırının bir ileri teknolojisidir. Kombi sistem, ürünlerin ısılarını kombine ederek, kabin içerisine aktarabilen sistem anlamına geliyor. Bunu da içerisindeki bir buhar tankıyla başarıyor. Eğer istersek bunu yüzde 100 buhar fonksiyonunda kullanabiliyoruz, istersek de kuru ısıyla beraber nemi kombine şekilde içeri vererek kullanabiliyoruz. Ürün aynı zamanda birçok akıllı teknolojiyi de içinde barındırıyor. Kendi kendini yıkama özelliğine sahip olan fırın, yüklenen reçetelerle kendi kendine pişirme yapabiliyor. Fırında bizim denediğimiz ve yüklediğimiz şu an 200’ün üzerinde tarif var. Şefler de istedikleri tarifleri yükleyebiliyor, harici bellek yardımıyla tarifleri istedikleri yere taşıyabiliyor. Kuru ısı, kombi ısı ve buhar modu olmak üzere üç ayrı modds çalışma kabiliyetine sahip fırında; Buhar Modu, her türlü sebze, et, balık, tavuk gibi ürünlerin haşlanmasında, makarna ve pilav yapımında kullanılıyor. Kombi ısı verebildiği için ızgara çeşitlerinde de gayet sulu bir pişirme yapabiliyor. Doğası gereği her üründe bir miktar su var. Biz normal fırınlarda pişirme yaptığımız zaman bu su uçuyor ve ürün kuruyor. Fakat Öztiryakiler Kombi Fırın’da içeriye kuru ve buharlı ısıyı kombine edip verdiğimiz için fırın, ürünün içindeki suyu değil, içeri verilen nemi kullanıyor. Bu sayede ürünün içindeki su hapsoluyor ve ortaya daha lezzetli ürünler


çıkıyor. Kombi fırınlar diğer fırınlara göre çok daha hızlı pişirmeler yapabildiği için enerji tasarrufu sağlıyor. Şu an üç boyda, gazlı ve elektrikli olmak üzere üretim yapılıyor. Fırının kendi kendini yıkamasında kullanılacak tablet ve yağ çözücüler gibi yine Öztiryakiler’in ürettiği temizlik sistemleri de mevcut”.

Öztiryaki: "Gençlerin gelişimine hizmet etmekten keyif duyuyoruz"

Geleceğin şeflerinin eğitimine ve istihdamına hizmet etmekten duydukları memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki ise, Türkiye gastronomisinin gençlerle birlikte bir yere geleceğine inandıklarını belirterek, “Türkiye’de gastronomi alanında eğitim veren üniversite ve özel okullar bir hayli çoğaldı. Tabii bu noktada gençlerin kaliteli eğitim almaları çok önemli. İstanbul Gelişim Üniversitesi de uzun zamandır iş birliği yaptığımız üniversitelerden bir tanesi. Okul öğrencilerine burada staj yapma imkanı sunduğumuz gibi, onları endüstriyel mutfak sektörü hakkında bilgilendiriyor, üretim çalışmalarımız ve kullanımları ile ilgili bilgiler aktarıyoruz. Bu aşamada, çalıştıkları mutfakların yoğun emekle oluşturulduğunu görmeleri çok önemli. Tabii sadece bu da değil, Bir tabağın hazırlanmasında bizlerin dışında çiftçiler ve farklı üreticiler gibi binlerce insanın emeği var. Bana kalırsa gençler buradaki gibi tarım alanında da eğitilmeliler. Yüklendikleri görevin ciddi bir iş olduğunu, pek çok insanın emeğinin sonucunda ortaya çıktığını ve dolayısıyla işlerine vermeleri gereken değeri, bu eğitimlerle daha iyi anlayacaklarını düşünüyorum" diye konuştu. Tahsin Öztiryaki sözlerini şöyle sürdürdü: "Öztiryakiler olarak gastronomi öğrencilerine göstereceğimiz önemli ürünlerimiz var. Bu sektörde dünyada teknoloji neredeyse biz de o teknolojinin aynısını Türkiye’de üretiyor ve dünyaya satıyoruz. Dolayısıyla öğrencilerimiz de bu eğitimlerle dünyadaki son teknolojiye hakim bir şekilde sektöre atılacaklar. Biz buna hizmet etmekten keyif duyuyoruz” dedi.

"Bu bir firma tanıtımı değil, memleket meselesidir"

İstanbul Gelişim Üniversitesi dışında üretim tesisinde farklı özel okullardan ve üniversitelerden de öğrencileri ağırlamaya devam eden firmanın, söz konusu bu buluşmaları daha düzenli hale getirmeyi planladığını kaydeden Tahsin Öztiryaki, bu buluşmaların bir firma tanıtımı değil, aslında bir memleket meselesi olduğunun altını çizerek, “Türkiye’nin dışına çıkacak olan aşçılarımızın dünyayla entegre olmaları, ürünleri iyi tanımaları lehlerine

Geleceğin şeflerine bir yandan çeşitli etkinliklerde ve yarışmalarda destek olan endüstriyel mutfak sektörünün öncü firması Öztiryakiler, bir yandan da fabrikasının kapılarını açarak eğitimlerine katkı sağlıyor. Türkiye gastronomisinin geleceği olan gençler, firmanın üretim tesislerinde sektördeki yenilikler, cihazlar ve donanımlar hakkında bilgi edinip demolarla pratik yapma şansı buluyor. olacaktır. Bu sadece bizimle olacak bir iş de değil, diğer firmaların da bu eğitimleri vermeleri lazım. Biz bütün her şeyimizi öğrencilere ve kullanıcılara açıyoruz. Onların vereceği fikirler de bizim için çok önemli. Biz bugünlere müşterilerimizin verdiği fikirlerle gelmiş bir firmayız. Her fikre açığız, her fikir bir gelişmedir. Biz sektöründe Türkiye’nin ilk Ar-Ge Merkezi olan firmasıyız. Kurulduğu günden bu yana merkezimiz pek çok patent aldı ve almaya da devam ediyor. Biz işimizi severek yapıyoruz ve bütün ailemizin hayatı bu işin içinde. Bu buluşmalar da işimizin sorumlukla ilgili bir parçası. Öğrenciler son derece ilgililer. Ama zaten aşçı olmaya karar vermek başlı başına özel bir ilgi gerektirir. Biz onların bu yüksek ilgisine karşı bu sektörün var olduğunu, doğru olduğunu anlatmakla görevliyiz” şeklinde konuştu.

"Türkiye’deki yemek yarışmalarının yüzde 80-90’ına sponsoruz" Tahsin Öztiryaki, konuşmasının devamında, gastronomi öğrencilerinin öğrenimleri esnasında kendilerini gösterebilecekleri birtakım yarışmalara katıldıklarını belirterek, "Biz Öztiryakiler olarak, şu an Türkiye’deki yemek yarışmalarının yüzde 80-90’ına sponsoruz. Türkiye’nin her köşesinden bize okulların ve aşçı derneklerinin getirdiği yarışmaların neredeyse hepsine, yaklaşık 30 adet hazır bekleyen mutfaklarımızla destek olmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz, Sirha İstanbul Fuarı içerisinde gerçekleşen Bocuse d’Or yarışmasının da sponsoruyduk. Ayrıca kazanan arkadaşların Avrupa finallerine gitmeleri için destek oluyoruz. Biz bu desteklerimizi ve sponsorluklarımızı sadece Türkiye’de yürütmüyoruz. Örneğin, şu an Suudi Arabistan’daki birçok fuarın da mutfak sponsoruyuz. Önümüzdeki günlerde İngiltere’de yapılacak bir fuarın da malzeme sponsoruyuz. Öte yandan, Hindistan’da

yapılan bütün yemek yarışmalarının ve de şeflerin mutfak sponsoruyuz. Hindistan’daki birçok yarışmaya destek veriyoruz. Son olarak Katar’da yapılacak bir fuarın sponsoru olduk. Yani biz uluslararası bir firmayız ve bu misyonu dünyanın her yerine taşımak zorundayız. Biz hem üretiyoruz hem dünyaya satarak ihracata katkı sağlıyoruz hem de Türkiye’de aşçılık mesleğinin gelişmesi için öğrencilerle iş birliği yaparak kendimize ve onlara destek olmaya çalışıyoruz. Dünyadaki aşçılarla da yakın ilişkiler içindeyiz. Biz sektöründe üzerine düşen tüm görevleri yapmaya çalışan bir firmayız ve aileyiz. Bütün firmalarımıza da şunu söylüyoruz; 'Standartlarımızı yüksek tutmalıyız, marka olmalıyız. Bunları yaparsak sonuçta ülkemiz de bir marka olacak.”

"Türkiye’nin bir mutfak üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya anlatmalıyız"

Firma olarak bu eğitim ve sektöre destek çalışmalarının dışında kendisinin bir diğer şapkasıyla, İDDMİB – İstanbul Demir ve Demirdışı İhracatçılar Birliği Başkanlığı ile sektörün gelişimi için çaba sarf ettiğini belirten Tahsin Öztiryaki, “Bu birliğin içerinde endüstriyel mutfaklar ve ev tipi mutfak eşyaları da var. Bu ürünleri dünyaya tanıtabilmek için artık dünyanın her köşesinde pek çok fuara katılıyoruz. Bu fuarlarda, bundan sonraki dönemde Birlik Tanıtım Grubu’ndan aldığımız bir fonla ürünlerimizi canlı olarak anlatmaya çalışacağız. Hem cihazlarımızı hem set üstü ekipmanlarımızı Türk ve yabancı aşçılarla birlikte cookshow’lar yaparak ürünlerimizi anlatmaya ve algımızı biraz daha değiştirmeye çalışacağız. Tabii bunun içerisine Türk gıdaları da girecek ve bütün bir tanıtım olacak. Şimdi dünyanın çeşitli ülkelerindeki ünlü aşçıları araştırıyoruz. Türkiye’den de bizi oralarda temsil edebilecek aşçıları götüreceğiz. Bu çalışmaları tüm yönüyle devam ettireceğiz. Bildiğiniz gibi Türkiye’nin bu konudaki ihracatı oldukça yüksek. Türk mutfak eşyaları dünyanın her yerinde ilgi görüyor. Türkiye’nin bir mutfak üretim merkezi olduğunu çeşitli vesilelerle tüm dünyaya anlatmamız gerekiyor. Fuarlarımızla, etkinliklerimizle ihracatımızın daha da artacağı inancındayız. Birlik olarak bunun için her türlü desteğe hazırız. Bunun için yapılması gereken şey de, yaptığımız iş neyse onu iyi yapmak. Standartlarımızın yüksek olması, müşterilerimize verdiğimiz sözü tutmak, zamanında yüklemek ve makul fiyatlarla da satmak. Bu sektörde olan tüm firmalarımızın da bu kriterlerde olması gerektiğini düşünüyorum. Bunlar olmadığı zaman hem kendine hem sektöre zarar verecektir. Hepimizin bu ciddiyet ve bu bilinçle hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde sözlerini tamamladı.


restaurant 68 hotel & hi-tech

marka röportaj

Bonfilet 2020’yi inovasyona adadı

Mutfak profesyonellerinin işi daha da kolaylaşacak…

1

987 yılından bu yana Türkiye’nin ilk paketlenmiş et ve et ürünleri, AB normlarındaki ilk et üretim tesisi gibi önemli çalışmalarıyla sektördeki gücünü koruyan Bonfilet, önümüzdeki günlerde yine bir dönüm noktası olacak inovasyona imza atmaya hazırlanıyor. Hem nihai tüketicilerin hem de profesyonellerin mutfakta işlerini kolaylaştıracak yeni bir ürün grubunu raflara çıkarmaya hazırlandıklarını belirten Bonfilet Genel Müdür Yardımcısı & COO Kemal Bozkuş ile şirketin sektöre sunduğu profesyonel çözümleri konuştuk.

Kemal Bey, Bonfilet’in kuruluş hikayesini anlatabilir misiniz?

Bonfilet’in hikayesi 115 yıl öncesine dayanıyor. 1905 yılında Akkoyun ailesinin hayvancılık ve kasaplık faaliyetlerine başlaması ile şirketimizin temelleri atıldı. 1970 yılında ticari faaliyetlerimiz Eskişehir’den İstanbul’a taşındı. O yıllarda Akkoyun Et Pazarı çatısı altında sunduğumuz taze ve sağlıklı et ürünlerimizin yanı sıra yüzde 100 müşteri memnuniyeti odaklı anlayışımız, bugün hala kurum kültürümüzün en değerli parçalarını oluşturuyor. 1980’li yıllara gelindiğinde alışılagelmiş kasaplık faaliyetlerimiz geliştirilerek inovatif bir sürece dönüştü ve artan pazar talepleri ile 1987 yılında Bonfilet markası kuruldu. O tarihten itibaren sektörümüzü ve tüketicilerimizi pek çok ilkle tanıştırdık. Türkiye’nin ilk paketlenmiş et ve et ürünleri, AB normlarındaki ilk et üretim tesisi gibi önemli çalışmalara imza attık. Günümüzde Ar-Ge alanına yönelik ciddi yatırımlar gerçekleştiriyor, “Taze ve Dondurulmuş Et”, “Döner”, “Köfte” olmak

üzere üç ana kategoride zengin ürünler sunuyoruz.

Hedef kitleniz kimlerden oluşuyor?

Bonfilet olarak hem profesyonellere hem de ev kullanıcılarına hitap ediyoruz. Profesyonel kesime yönelik gastronomi ürünlerimizi, sektörün beklenti ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak üretiyoruz. Ev dışı tüketime yönelik; büyük üretim firmaları, catering’ler, oteller, restoranlar, kamu kurum ve kuruluşları ile tüm Türkiye’de seçkin bayiler ile çalışıyoruz. Bu kanalda ürünlerimizi müşterilerimizin taleplerine istinaden diledikleri şekilde ambalajlayabiliyoruz. Karkas olarak ya da parçalara ayrılmış halde alabildikleri taze ya da dondurulmuş et ürünlerimizi isteğe bağlı olarak vakum ambalaj ve dökme seçenekleriyle sunuyoruz. Ev kesimine yönelik ürünlerimizde ise ambalajlı taze ve dondurulmuş et ürünlerimizin yanı sıra köfte grubu, döner grubu ve pişirilmeye hazır ürün

gruplarımızı, farklı ambalaj seçenekleri ile müşterilerimizle buluşturuyoruz. Ürün çeşitlerimize paralel olarak her yıl genişleyen bir pazara ve dolayısıyla farklı ses gruplarına hitap ediyoruz. Yurt içinde sektöründe söz sahibi zincir otel ve restoranlar ile ilgili pazarlara satış yapan retail firmalar ve sayısız işletme ile iş birliği halindeyiz. Aynı şekilde perakendede ulusal bazda zincir marketler aracılığıyla Türkiye’nin her yerine hitap ediyoruz.

Sektöre sunduğunuz ürünler neler? Ürün gamınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Şu an Taze ve Dondurulmuş Et Grubu, Döner Grubu ve Köfte Grubu olmak üzere üç ana kategoride ürün grubuna sahibiz. Tüm ürün kategorilerimizde hem taze hem de dondurulmuş şekilde sadece dana ve kuzu etinden ürettiğimiz ürünler sunuyoruz. Döner


Grubu’muzda Pişmiş Döner ve Baton Döner üretiyoruz. Farklı kilogramlarda satışa sunduğumuz baton döneri; Yaprak, Karışık ve Kıyma Baton Döner olarak üç farklı çeşitte üretiyoruz. Köfte Grubu’muzda geleneksel tatlarımızın yanı sıra kendi reçetelerimiz ile geliştirdiğimiz onlarca ürün seçeneğine sahibiz. Bu kategorimizde Şef’in Grubu, Bonfilet Grubu ve Bonbeque Grubu’nda farklı lezzetlerimizi müşterilerimiz ile buluşturuyoruz. Ürünlerimizde gıda güvenirliliği ve türlerin devamlılığının sağlanması için izlenebilirlik bilgilerine kolayca erişim sunuyoruz Tüm üretim süreçlerimizi alanında uzman vet eriner hekimler ve gıda mühendisleri tarafından sürekli olarak denetim altında tutuyoruz. Üretimimizde uluslararası ticarete konu olan ürünlerin menşeini belirten belgemiz ‘Menşe Şehadetnamesi’ne sahip ırkı, kökeni belli hayvanları kullanıyoruz. Hayvanların kesimlerini birinci sınıf tesislerde İslami usullere uygun olarak gerçekleştiriyoruz.

Kemal Bozkuş Bonfilet Genel Müdür Yardımcısı & COO

“Yine bir dönüm noktası olacak inovasyona hazırlanıyoruz”

Üretici firma olmamızın sorumluluğu ile hijyenik koşullarda elde ettiğimiz etleri uzman kontrolünde şekillendirerek müşterilerimizin beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sunuyoruz. Üretim, satış ve pazarlama süreçlerimizin tamamında güvenilir gıda esasına dayalı olarak hareket ediyor, Türk damak tadına uygun olan ürünlerimizi insan hayatına lezzet ve sağlık katması için geliştiriyoruz. Bu kapsamda 2020 bizim için oldukça önemli bir yıl, Türkiye’yi ilk kez paketlenmiş et ve et ürünleri ile tanıştıran Bonfilet, önümüzdeki günlerde yine bir dönüm noktası olacak inovasyona imza atmaya hazırlanıyor. Hem nihai tüketicilerimizin hem de profesyonellerin mutfakta işlerini kolaylaştıracak bir anlamda mutfak konforunu arttıracak ve zamandan büyük oranda tasarruf etmelerini sağlayacak yeni bir ürün grubumuz raflarda yerini alacak.

Ürünlerinizle sektöre nasıl bir kolaylık sağlıyorsunuz? Çözümleriniz neler oluyor? Bu konuda nasıl farklılaşıyorsunuz?

Üretimde mümkün olduğunca el değmeden otomasyon sistemlerimizin aktif olduğu bir zincir ağımız var. Ürünlerimizin hammadde evresinden paketlenmesine, ambalajlanıp soğuk zincirin korunduğu lojistik sevkiyatımıza kadar tüm aşamalarında teknolojiden yüksek oranda faydalanıyoruz. İzlenebilirlik programımız kapsamında

2020’de raflarda yerini alacak ürünlerimiz için 5 milyon Euro’luk bir bütçe ayırdık. Bu sistemin kurgulanması ve istikrarlı bir şekilde uygulanması bir disiplin ve kalite yönetimini gerektiriyor. Eti için beslenecek hayvanın çiftliklerde kaldığı süreçle başlayıp, mezbahada kesimi, karkas parçalama üniteleri, et ürününe dönüştürülecekse işleme ve üretim prosesleri, paketleme, sevkiyat, depolama, satış ve en sonunda tüketicilerimizin sofrasına gelinceye kadar uzayan bir zinciri kapsıyor. Çok önemsediğimiz ve sürdürülebilir yatırımlar ile desteklediğimiz bu mevzu bizim için geleceğin iş modelini tanımlıyor. Bonfilet olarak müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracak ve olumlu yönde etki oluşturacak ürünler üzerinde enerjimizi harcıyoruz. Onların ihtiyaçlarına uygun olarak inovatif çözümler üretiyoruz. Kullandığımız teknoloji sistemleri global standartlarında ve yüzde 100 tüketici dostu…

“Hiçbir mutfak profesyoneli artık sabit gramajları tutturmak için vakit harcamayacak” Şu an geldiğimiz noktada et uzmanlığımız

ile kalite standartlarımız kapsamında üretemeyeceğimiz hiç bir ürün yok diyebiliriz. İstenilen gramajda, biçimde ve boyutlarda küresel anlamda var olan tüm ambalaj şekillerinde ürün üretme kabiliyetine sahibiz. Ürünlerimizin sektörel anlamda başarısı müşterilerimize kulak vererek, onların karşılaştığı sorunları çözümlemek adına yürüttüğümüz programlar sayesinde ortaya çıkıyor. Bu bağlamda sık sık bir araya geldiğimiz şefleri ya da mutfak dostlarını dinleyerek, Ar-Ge sürecinde geliştirdiğimiz ve 2 milyon TL’lik yatırımla start verdiğimiz yeni ürünlerimiz özellikle mutfak profesyonellerinin en çok karşılaştığı sorunlara çözüm üretecek nitelikte demek yanlış olmaz. Bu inovasyonla artık hiçbir mutfak profesyonelimiz sabit gramajları tutturmak için vakit harcamayacak, biz Bonfilet olarak onlara diledikleri gramajda el değmeden dilimlenmiş şekilde yine istedikleri ambalajda hazır olarak ulaştıracağız. Böylelikle hem zamandan hem de maliyetten tasarruf edebilecekler.


restaurant 70 hotel & hi-tech

marka

RATIONAL AG’de temel atma töreni (soldan sağa): Markus Paschmann (Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi), Peter Ackermann (Mimar), Klaus Feuerecker (RATIONAL Dienstleistungsgesellschaft mbH Genel Müdürü), Mathias Neuner (Landsberg am Lech Belediye Başkanı), Dr. Peter Stadelmann (Yönetim Kurulu Başkanı), Peter Wiedemann (Teknolojiden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi), Thomas Eichinger (Landsberg am Lech Bölge Komisyon Üyesi) ve Dr. Axel Kaufmann (Ticari Bölümden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi).

RATIONAL Landsberg’deki 3. fabrikasını büyütüyor Kasım sonunda RATIONAL tarafından, grup merkezinin bulunduğu Landsberg am Lech’teki üçüncü fabrikanın daha da büyütülmesi için temel atıldı. Yeni bir dağıtım merkezi sayesinde global lojistik büyütülecek ve daha fazla ofis alanı yapılacak.

P

rofesyonel mutfaklarda ısıyı gıda ürünlerine iletme konusunda dünya çapında pazar ve teknoloji lideri olan RATIONAL’ın şu anda, 1.300 kadarı Almanya’da olmak üzere yaklaşık 2.300 çalışanı var. RATIONAL cihazları iki yerleşkede üretiliyor: SelfCookingCenter ünitesi Landsberg am Lech’de, VarioCookingCenter ünitesinin geliştirildiği ve üretildiği yer ise Fransa’da Wittenheim’dedi. Dağıtım merkezinden, buharlı kombi fırınla ilgili bütün ürünler (hem cihazlar hem

de aksesuar ve temizlik maddeleri) 120’nin üzerinde ülkeye gönderilerek tüm dünyadaki bayilere ve şirketin kendi dokuz deniz aşırı deposuna hizmet verilecektir. Binada ayrıca ofis alanları ve toplantı salonları da olacaktır. RATIONAL AG Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Peter Stadelmann, “2017 ve 2018 yıllarında üretim tesislerinin büyütülmesinden sonra, daha fazla büyümeye destek verebilmek için şimdi de lojistik ve idari bölüm kapasitelerinin arttırılması gerekiyor,” diyor.

“20 milyon Euro yatırım yapılacak” Yaklaşık 18 aylık inşaat süresinden sonra yeni sevkiyat alanı ilk kamyonlar ile doldurulacak. RATIONAL AG Teknolojiden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Peter Wiedemann, “Mevcut sevkiyat alanlarının kuzeyinde yer alan 3 numaralı fabrikayı 15.000 metrekare kadar büyütüyoruz. Bu çalışmalar için bina ve tesislere yaklaşık 20 milyon Euro yatırım yapılacak,” açıklamasını yapıyor. Bu sayede şirketin uluslararası düzeyde süreklilik kazanan büyümesine daha iyi ortam koşulları sağlanmış olacak.



restaurant 72 hotel & hi-tech

marka

Vakıf Taşdelen Su masadaki İstanbulluların sayısını yüzde 25 artırdı Türkiye’nin cam şişedeki ilk su markası Vakıf Taşdelen Su, restoran ve kafe kanalındaki penetrasyonunu son 6 ayda yüzde 25 artırdı. Bu kanala cam premium şişesiyle giren marka, yılsonuna kadar yüzde 30 penetrasyon artışına ulaşmayı hedefliyor.

T

ürkiye’nin cam şişedeki ilk su markası Vakıf Taşdelen Su, restoran ve kafe cam premium şişesi ile restoran ve kafelere güçlü bir giriş yaptı. Vakıf Taşdelen Su’yun İstanbul beyefendi ve hanımefendilerinden ilham alarak tasarladığı cam premium şişenin penetrasyonu son 6 ayda yüzde 25 arttı. Yılsonuna kadar penetrasyon artışının yüzde 30’a ulaşması hedefleniyor.

Alev: “Önceliğimizde, İstanbul ruhunu tüm çeşitliliğiyle yansıtan mekanlar var” Kanaat Lokantası’ndan Sade Nişantaşı’na, Oligark’tan Divine’a farklı konseptlere sahip olan ama İstanbul ruhunu tüm çeşitliliğiyle yansıtan restoran, kafe ve eğlence mekanlarına öncelik verdiklerini vurgulayan Vakıf Taşdelen Su Genel Müdürü Burhan Alev şunları ifade etti: “Biz bir İstanbul markasıyız. Kaynağımızı 2000 dönüme yayılmış İstanbul’un en büyük ve en bakir ormanlık alanlarından biri olan Taşdelen’den alıyoruz. Bütün yatırımımızı da İstanbul pazarına yapıyoruz. Tek kaynaktan gelen eşsiz lezzetimizi hem İstanbullu’larla hem de İstanbul’u keşfetmeye gelenlerle buluşturmak, bizim için hem büyük bir keyif hem önemli bir misyon. Üsküdar’daki tarihi Kanaat Lokantası’nda da, Nişantaşı’nda Anadolu mutfağına

Burhan Alev

Premium şişe yazın Çeşme’ye kaçtı, üretim yüzde 100 arttı İstanbul’un yanı sıra özellikle yaz mevsiminde Ege kıyılarındaki penetrasyonu artırmaya önem verdiklerini de sözlerine ekleyen Alev, “Nasıl İstanbullu’lar yazı Alaçatı, Çeşme, Bodrum’da geçiriyorsa Vakıf Taşdelen cam premium şişe de aynısını yapıyor. Özellikle İzmit, Yalova ve İzmir’de kurduğumuz güçlü dağıtım ortaklıklarıyla yaz aylarında İstanbulluların olduğu yerde olmayı önemsiyoruz. Bu sayede cam premium şişe üretimimizi geçtiğimiz yaz yüzde 100’ün üzerinde artırdık” dedi.

yenilikçi bir yaklaşım getiren Sade’de de varız. İstanbul’dan dünyaya açılan Anadolu gastronomisinin eşlikçisi olmaktan, İstanbul’un markalaşmasına katkı sunmaktan büyük gurur duyuyoruz.”

Topağacı’da 2 restorandan 1’inde Vakıf Taşdelen var İstanbul’un köklü semtleri ve eğlence mekanlarına öncelik verdiklerini de belirten Alev, “Topağacı’da 2 restorandan 1’inde Vakıf Taşdelen var diyebiliriz. Sade, Ahali, Divine, Kozmonot bunlar arasında. Diğer yandan turistler için de bir cazibe merkezi olan Oligark gibi kaliteli eğlence mekanlarında olmayı da önemsiyoruz. Sultan Ahmet Köftecisi, Kanaat Lokantası gibi gelenekselleşmiş lezzet durakları ise vazgeçilmezlerimiz” diye konuştu.

3 yıl üst üste uluslararası lezzet ödülü Vakıf Taşdelen Su, dünyaca ünlü şef ve sömeliyelerin yer aldığı, The International Taste & Quality Institute tarafından düzenlenen Üstün Lezzet Yarışması’ndan 2019 yılında en yüksek seviye olan 3 Altın Yıldızlı Üstün Lezzet Ödülü aldı. Merkezi, Belçika’nın Brüksel şehrinde olan Enstitütü, 2017 ve 2018 yıllarında da Vakıf Taşdelen Su’yu aynı ödüle layık görmüştü. Vakıf Taşdelen Su 3 Altın Yıldızlı Üstün Lezzet Ödülü’nü 3 yıl üst üste alan ilk ve tek Türk su markası oldu.



restaurant 74 hotel & hi-tech

marka

Tunç Korun, 2019’u değerlendirdi 2020’ye dair öngörülerini paylaştı…

2

019’da yeni yerli üretim ürünleri, gerçekleştirdiği AR-GE çalışmaları, yeni ortaklıklar ve lisanslı üretim anlaşmalarıyla son derece aktif ve başarılı geçiren Form Şirketler Grubu, 2020 hazırlıklarını sürdürüyor. 2019’u geride bırakırken Korun 2020 yılına ilişkin sektör öngörülerini ve Form’daki gelişmeleri şöyle sıraladı… İklimlendirme sektörünün 2019’da durgun bir yıl geçirmesine rağmen Form Şirketler Grubu, sektöre de büyük katkısı olacak iş geliştirme çalışmalarına yılbaşından itibaren hız kazandırdı. “Türkiye’de VRF ve Merkezi Sistemler pazarlarının 2019’da çift haneli daraldığını düşünüyoruz. Split klima da ise bu daralma %30’ları bulacak gibi duruyor. Konfor klima sektörü anlamında, 2020 yılında da turizm başta olmak üzere bazı sektörlerde artışlar beklenmekle birlikte, pazarın sabit kalacağını ve önemli bir büyüme oluşmayacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla iş sayısının sınırlı olmasından kaynaklanan yoğun rekabetin, aynı şekilde devam etmesini bekliyoruz. Aynı zamanda 2019 yılında finans konusunda hem alıcı hem de satıcı firmalarda oluşan sıkışıklığın yılın son günlerinde daha da yoğunlaştığını görüyoruz. Bu da yeterli sermaye ya da kredi imkanına sahip olmayan firmaların, 2020 yılında zora girme ihtimalini arttırıyor. Bu nedenle 2020 yılı köklü ve güçlü finansal yapıya sahip, öngörülü ve vizyoner firmaların ayakta kalabileceği, hem alıcıların ödeme kabiliyetlerinin, hem de satıcıların iş yapabilme kabiliyetlerinin değerlendirilmesi gereken bir yıl olacak. 2020’de alıcı tarafı da, satıcı tarafı da işin finans kısmını çok sıkı kontrol etmek durumunda olacak. 2019’un zorlu piyasa şartlarında Form Grup bünyesindeki firmalarımız olarak; Bireysel klimaların da katılımı ile Form MHI firmamızda (VRF ve Split) satış hacmimizi Dolar bazında %30’lara yakın artırdık, Merkezi Sistemler tarafında ise Lennox lisanslı paket klima üretimi, yerli su kaynaklı ısı pompalarımızın devreye girmesi ve fan konusundaki yeni ürün gamımız ile pazardaki pozisyonumuzu koruduk, endüstriyel çatı ürünleri imalat ve satışında ise ciromuzu Euro bazında %20 oranında arttırmayı başardık. 2020 yılında da piyasa şartlarına rağmen; artan ihracat faaliyetlerimiz, üretmeyi öngördüğümüz yeni yerli ürünlerimiz ve ilave kadromuz ile ciromuzu Euro

2020’de sektördeki 55. yılını kutlayacak olan Türkiye iklimlendirme pazarının öncü firmalarından Form Şirketler Grubu, geride bıraktığımız 2019’u başarılı yabancı iş ortaklıkları, yerli üretim ve AR-GE çalışmalarıyla tamamladı. Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Tunç Korun, merak edilen tüm detayları ve 2020 yılı sektör öngörülerini paylaştı. bazında %10 arttırmayı öngörüyoruz. Her zaman için önceliğimiz, hem bizim hem de müşterilerimizin maliyetlerini doğru yöneterek karşılıklı fayda sağlayabilmek ve buna ek olarak müşterilerimizin ihtiyaç ve taleplerine uyumlu ürünler üretebilmek oldu. 55. yılımızı kutlayacağımız 2020’de de mevcut yapımızı korurken AR-GE yerli üretim ve ihracat pazarlarına odaklanmayı hedefliyoruz.

Japon teknoloji devi Mitsubishi Heavy Industries ile ortaklık anlaşması

Form Şirketler Grubu iştiraklerinden Form VRF Sistemleri A.Ş. 2011’den beri sürdürdüğü başarılı iş birliği sonucu 30 Ocak 2019’da Japon teknoloji firması Mitsubishi Heavy Industries ile ortak oldu. Mitsubishi Heavy Industries, imzalanan ortaklık anlaşması ile şirketin yüzde 33’üne ortak oldu ve bu ortaklıktan Form

MHI Klima Sistemleri firması doğdu. Söz konusu ortaklıkla ilgili konuşan Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Tunç Korun; “Klima sektörü gün geçtikçe daha fazla insana ulaşarak büyüyor ve ülkemiz Avrupa’nın en büyük VRF klima pazarına sahip. Geçtiğimiz yıllarda bu pazarda gerçekleştirdiğimiz Mitsubishi Heavy Industries markalı VRF ürün satışlarında birçok kez Avrupa birincisi olduk. Bu alandaki başarımız bizlere MHI markasının bireysel ürünleri de dahil olmak üzere tüm klima ürün gamını da getirdi. Mitsubishi Heavy Industries ile ortaklığımız çerçevesinde 2019 sonuna kadar 40 bayilik vermeyi planlıyorduk. Şu anda bayi sayımız 42 ve sayı artmaya devam ediyor” dedi.

Lennox ile lisanslı üretim

2019’un ikinci lansmanı ise Form ile dünyanın en büyük paket klima üreticilerinden Lennox arasında


gerçekleşti. Form Mart ayında, iş ortaklığını 36 yıldır başarılı bir şekilde yürüttüğü Amerikan paket klima markası Lennox ile gerçekleştirdiği lisans anlaşması ile Form, orijinal Lennox markalı ürünleri İzmir Pancar OSB’de yer alan fabrikasında üretmeye başladı. Tunç Korun, Lennox ile imzalanan ortaklık hakkında şunları söyledi: “90’lı yıllarda Türkiye’de paket klima pazarının oluşumunu sağlayan bu iş birliğine, 1992 yılında 100 bin dolarlık bir ciro ile başlanmıştı. Bugün Form-Lennox olarak Türkiye pazarında %50’ye yakın bir pazar payına ve binlerce cihazlık referansa sahibiz. 40 yıla yaklaşan bu başarılı ortaklığın bir sonucu olarak Lennox ile imzaladığımız bu lisans anlaşması, 100 yıllık bir tarihe sahip olan Lennox tarafından uluslararası pazarlarda paket klima için verilen ilk ve tek lisans anlaşması olma özelliğini de taşıyor. 20.000 m2 açık alan üzerine 11.000 m2 kapalı alandan oluşan fabrikamızda 2 Milyon Euro’luk bir yatırım yaptık ve sadece Lennox’a özel bir üretim hattını devreye aldık. 2019 yılı başından beri 80 kW üstü kapasitelerde Lennox markalı paket klima (rooftop) cihazlarının üretimini yapıyoruz.”

Isı pompasında yerli üretim ve ARGE yatırımları

İklimlendirme sektöründe kurduğu güçlü ortaklıklarla adından söz ettiren Form, 2019 Haziran ayında bir süredir AR-GE faaliyetlerini yürüttüğü yerli su kaynaklı ısı pompasının üretimine başladı. Tunç Korun konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “1993 yılından bu yana Amerikan menşeili Climate Master markasının Türkiye temsilciliğini yürüten Form, su ve toprak kaynaklı ısı pompası uygulamaları konusunda Türkiye’nin lider firması konumunda. Türkiye’de bugüne kadar yapılmış su kaynaklı ısı pompası uygulamalarında Form olarak AVM’lerde 40,000 adedi aşkın çalışan cihazımızla pazar lideriyiz. Bu pazardaki bilgi birikimi ve tecrübemizi yeni ürünümüzün ARGE’sine yansıttık. Son teknoloji ile üretilen ve sektörde büyük ilgi gören Form yerli ısı pompası, kalitesi ve fiyat avantajının

büyük ilgi gördü. Fuar sonunda yaklaşık 1.000 kişinin katılımıyla bir anket gerçekleştirdik ve aldığımız dönüşlerden fuarın Form açısından son derece verimli geçtiğini bir kez daha gördük. İklimlendirmenin önemli oyuncularından biri olarak ISK-SODEX gibi bir fuarı olumlu dönüşlerle tamamlamaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz” dedi.

Form’a, yeni iş ortağı Cvsair

Tunç Korun - Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı

yanı sıra ısı pompası alanındaki yenilikçi özellikleriyle de diğer sistemler arasında öne çıkıyor. Müşterilerimize isteklerine göre ithal ya da yerli ürün ile alternatif sunabiliyoruz.”

ISK SODEX’te büyük başarı

Türkiye’de iklimlendirme sektörünün gelişimine doğrudan katkıda bulunan Form Şirketler Grubu, 2-5 Ekim tarihlerinde düzenlenen ISK – SODEX’teki başarısıyla da adından söz ettirdi. Fuara 575 m2’lik stant alanında yaklaşık 20 ürünüyle katılan Form, inovatif ürün gamını sektör profesyonelleriyle buluşturdu. Form standında; yabancı iş ortaklarının distribütörlüğünü gerçekleştirdiği ürünlerin yanı sıra AR-GE’si ve üretimi Form imzalı olan ürünlere de yer verdi. 22 yıldır sektörü şekillendiren ISK-SODEX Istanbul fuarındaki başarıları hakkında konuşan Tunç Korun; “55. yılımıza girdiğimiz şu günlerde, sektörümüz için büyük önem taşıyan bu fuara Form Şirketler Grubu çatısı altındaki 3 farklı iştirakimiz ve ürünlerimizle katıldık. Bununla birlikte 2019 bizim için yeni anlaşmalarla dolu bir yıl oldu. Bu kapsamda, yılın son aylarında SODEX gibi anlamlı bir platformda Cvsair ile kurduğumuz iş birliğinin duyurusunu da gerçekleştirdik. Fuar süresince gerek AR-GE ve üretimini gerçekleştirdiğimiz gerekse distribütörlüğünü yaptığımız ürünler sektör profesyonelleri tarafından

Form’un en yeni iş ortağı Cvsair’ın; kanal fanları, çatı fanları, hücreli fanlar, egzoz fanı, jet fan ve radyal fan gibi havalandırma amaçlı ürünlerinin tüm Türkiye satışları yalnızca Form Şirketler Grubu’nun iştiraki Form Endüstri Ürünleri tarafından gerçekleştirilecek. Cvsair ile yaptıkları ortaklık hakkında konuşan Tunç Korun: “55. yılımıza girerken kurumsal firmalara havalandırma çözümleri sunan Cvsair ile yaptığımız bu anlaşma Form ve sektörümüz için büyük önem taşıyor. 2020 yılında yeni ortaklıklara devam ederek aynı zamanda imalat tarafımızı da geliştireceğiz’’ dedi.

2020’ye girerken…

2020’ye girerken Form grup ve sektör özelinde değerlendirmeler yapan Tunç Korun: “Form MHI Klima Sistemleri tarafında kanal yapılanmamıza büyük önem veriyoruz. Hedefimiz 42 olan bayi sayımızı 3 yılda 100’ün üzerine çıkartmak ve üst segment split klima pazarında lider olmak. Yine bu ortaklık anlaşması çerçevesinde başta Gürcistan, Azerbaycan ve Cezayir olmak üzere 7 ülkenin tüm satışları da bize bağlanmış oldu. Bu ülkelerde kurduğumuz distribütörlükler vasıtasıyla 2020’de MHI ürünleri özelinde ihracatımız hız kazanacak. Form Endüstri Ürünleri tarafında 2020’den itibaren Lennox’un 80 kW altı kapasitelerini de üretmeye başlayacağız. Böylece 2020 içinde 20 kW’dan 200 kW’ a kadar tüm paket klima tiplerini üretir hale geleceğiz. Hedefimiz paket klimaların uygulama alanlarını çoğaltmak ve piyasanın da gelişimi ile pazar payımızı arttırmak. Buna ek olarak yerli ısı pompalarımızın halen üretmekte olduğumuz 11,15 ve 22 kW’lik kapasitelerine ek olarak 2020’de 3,6 ve 8 kW’lik küçük kapasiteli modellerini de satışa sunacağız. Form Endüstri Tesisleri tarafında klima grubu ürünlerimizin AR-GE ve üretimine ağırlık vereceğiz.” dedi.


restaurant 76 hotel & hi-tech

marka

Felda Iffco’dan “Güç Birliği Güçlü İş Birliği” mesajı Felda Iffco, bu yıl 6.sını düzenlediği bayi toplantısında, 2020’de yeni proje, yeni ürün ve yatırımlarla sahadaki gücünü ve etkinliğini koruyarak, iş ortakları ile birlikte sektöre yön vermeye devam edeceğinin mesajını verdi.

F

elda Iffco Türkiye, gelenekselleşen bayi toplantısına bu yıl da çok özel bir programla hazırlandı. Her toplantıda fark ortaya koyan bir konseptle iş ortaklarına yeni seneyle ilgili mesaj veren ekip, geçtiğimiz yıllardaki sektör başarılarına, 2020’de de çarpıcı ve iddialı hedeflerle devam edeceklerinin sinyalini verdi. Bugün Türkiye’de sektöre yön veren bir yağ firması konumuna gelen firma bu başarıyı sadece yönetimin değil iş ortaklarının da sektördeki etkin konumuyla elde ettiklerini belirtti. “Güç Birliği Güçlü İşbirliği” sloganıyla bu başarıyı İş ortaklarıyla birlik olarak önümüzdeki yıllarda da katlayarak arttıracaklarının sözünü verdiler.

2020 hedeflerine hazır olduklarını ifade ettiler 2019 yılının değerlendirilmesinin ve 2020 planlarının konuşulduğu bayi

toplantısı, Felda Iffco Türkiye COO’su Güven Geriş’in konuşması ile açıldı. Güven Geriş’in, 2019 yılı için öngörülen tüm hedeflerin gerçekleştirilmesinden dolayı ekibine ve iş ortaklarına teşekkürlerini ilettiği konuşmasının ardından Felda Iffco Türkiye satış ve pazarlama direktörü Eren Dönmez, endüstriyel ve pastacılık satış müdürleri detaylı satış değerlendirme, pazarlama tarafından marka yaratma hikayesi detaylı sunumlarla anlatılırken, Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Fahri Yemişçioğlu ve Mümsad Yönetim Kurulu Başkanı Metin Yurdagül ve Mümsad Koordinatörü Ebru Akdağ’ın sunumları ile tamamlandı. Bu yıl programın moderatörlüğünü ünlü isim Kadir Çöpdemir’in üstlendiği bayi toplantısında, Felda Iffco, 2020 hedeflerini iş ortaklarıyla birlikte gerçekleştirmek üzere hazır olduklarını ifade ettiler.

Ödül töreni ile son buldu Felda Iffco, tüm iş ortaklarıyla beraber sektördeki sağlam yerini korumak için mücadele vermeye devam edeceklerini ve bu mücadeleyi nasıl göğüsleyeceklerini “Güç Birliği Güçlü İş Birliği” ana teması ile iş ortaklarına aktardı. Bu tema, tüm ekibin katılımıyla gerçekleştirilen bir sosyal sorumluluk projesi ile de taçlandı. Felda Iffco çalışanları ve iş ortakları birlikte 14 adet tekerlekli sandalye yaparak Engelliler Dayanışma Derneği’ne bağışladılar. Akabinde oynanan futbol oyununa da Felda Iffco iş ortaklarının ve satış ekibinin stratejik, motive, planlı ve etkin bir şekilde katılım sağladığı gözlemlendi. Felda Iffco Türkiye’nin Merit Crystal Cove Hotel Kıbrıs’ta gerçekleşen bayi toplantısı, ödül töreni ve Cenk Eren’in konuk sanatçı olarak katıldığı keyifli gala yemeği ile son buldu.



restaurant 78 hotel & hi-tech

marka

Kalite ve güvenilirliğin simgesi ‘Made by MEIKO’ ibaresi… MEIKO bünyesinde bir inovasyon seri üretime girmeden önce, mikrobiyolojik veya mekanik açıdan tepeden tırnağa kontrol edilerek son bir kalite kontrolünden geçmek zorundadır. Özellikle mekanik testin oldukça ağır koşulları vardır. Çünkü MEIKO’nun temel hedefi, müşterideki koşulların olabildiğince gerçeğe yakın şekilde simüle edilmesidir.

2

017’de lanse edilen M-iClean H giyotin tip bulaşık makinesinin otomatik kapak sisteminin de bu kalite kontrol aşamasından geçmesi gerekiyordu. Makinenin kapağı altı ay boyunca her 10 saniyede bir açılıp kapanacak şekilde test edilerek bileşenlerin bu yük testini kaldırıp kaldırmadığı, metal yorgunluğundan kaynaklanan kırılmalar olup olmadığı kontrol edildi. Böyle bir durumla karşılaşıldığında, tedarikçilerle veya MEIKO malzeme araştırma departmanı ile görüşülerek, sorunun kaynağı en hızlı şekilde analiz edilerek gerektiği gibi iyileştirildi. Ardından tekrar teste tabi tutuldu. Yaklaşık 1,2 milyon açma ve aynı sayıda kapama sonrasında otomatik kapak sistemi ilk günkü gibi çalışıyordu. Böylece yük testi geçilmiş olarak kabul edildi ve sonlandırıldı.

MEIKO, her zaman daha fazlasını hedefler Normatif olarak öngörülen sayı sadece 100.000 iken, neden bu sayıda tekrar uygulandığını MEIKO Ürün Geliştirme Müdürü Bruno Gaus şu şekilde

yanıtlıyor: “Öngörülen sayı bizim için çok düşüktü ve müşterilerimizin gerçek koşullarını yansıtmıyordu. Zira pratikte günde en az 180 yıkama yapılıyor. Buna göre 100.000 tekrar, realitede sadece 1,5 yıla tekabül ediyor ve bu MEIKO için yeterli bir sayı değil!” Firmanın otomatik kapak sistemi için yaptığı tekrar sayısı ise 18 yıllık bir çalışma ömrünü yansıtıyor. MEIKO’nun teknolojisine duyduğu güven, otomatik kapak sisteminin tüm elektronik ve mekanik bileşenleri için sunduğu 60 aylık garantide kendini gösteriyor. Ayrıca bu özelliği ile M-iClean H, birçok değerli ödüle layık görülmüş: Alman Aşçılar Derneğinin 2017 ve 2018’de üst üste verdiği iki ödül (KÜCHE-Award), serinin XL versiyonuna 2017 ve 2018’de verilen Catering Star ödülü, FCSI Derneği’nin ve B2B etkinliklerin dünya çapında önde gelen organizatörlerinden UBM SES’in SCI Ekipman Ödülü. MEIKO, her zaman daha fazlasını hedefler. Bu, sadece yük testleri için geçerli değildir. “Made by MEIKO” ibaresi, kalite ve güvenilirliği simgeleyen bir marka işaretidir. Ekoloji ile uyum

içinde en iyi teknolojiye ve en iyi malzeme kalitesine bağlılığın simgesidir. Müşterileri anlamaya ve düşünmeye, ürünlerin etkinliğini ve verimliliğini sürekli olarak gözden geçirmeye dair verilen sözdür. MEIKO, sadece bu şekilde talepleri ve beklentileri karşılayabileceğinin hatta aşabileceğinin bilincindedir. MEIKO’nun kalite sözü dünya çapındaki tüm fabrikalarında karşılanmaktadır. Ve ürün kalitesinin yanı sıra süreç ve servis kalitesini de kapsar.



şefin gözünden

Lezzet tarihinin izindeki kâşif Yunus Emre Akkor

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç / ali Saraçoğlu Mekan: Hyatt Regency İstanbul Ataköy

restaurant 80 hotel & hi-tech


A

slen Kilisli. 7’den 70’e tüm erkeklerin her pazar mutfağa girdiği bir coğrafyadan geliyor. Hafta içi yemek yapmasalar da, tam manasıyla lezzete hakim hemcinslerinin kök saldığı topraklardan... Yemek pişirmenin de, bir sofra etrafında toplaşıp, adabıyla yemenin de ritüele dönüştüğü bir kültürden...

Yedi yaşında ilk Gâvur Dağı Salatası’nı yapıyor

Henüz bir ilkokul talebesiyken, kendisi de bir mutfak erbabı olan babasına yaptığı küçük yardımlaşmalarla başlıyor, Yunus Emre Akkor’un mutfak serüveni. İlk, Gâvur Dağı Salatası yapıyor, 7 yaşlarındayken. Yanında bir babası bir de ikiz kardeşi Ömür (Akkor) var, anlattığına göre. Sonrasında ufak ufak mangala kuşbaşı et doğrayarak, marine ederek, şişleri pişirerek devam ediyor, bu yolculuğu. Yemek yapmayı çok sevse de, profesyonel hayata dönüştürmek gibi bir gayesi yok o yıllarda. Ne zaman ki, ailesiyle İstanbul’a taşınıyor; ortaokul, lise derken yemeğe ilgisi daha bir artıyor, Akkor’un. Evde tek başına, bir yemeği baştan sona tecrübe ederken, arkadaşlarından da bir tam not almayı kendine prensip edinerek üstelik de! Dedim ya, alt yapısı zaten kuvvetli! Aile, Antep’in ünlü baklavacısı Hacı Sayit Oğulları olunca eli mutfaktaki her işe pek bir yatkın oluyor pek tabii. Okuldan arta kalan zamanlarda baklava dükkanının imalathanesinde geçen çocukluk süreci, bugünlere bir yatırım oluyor adeta. O yaşlarında bir baklava ustası yetkinliğine erişse de bir türlü sevemiyor ama baklava işini. Akkor, “Yemek yaparken hep öndesiniz, baklavacılıkta ustaların ön planda olma şansı yok. Hazırlanıyor ve vitrine çıkıyor” sözleriyle de destekliyor neden bir türlü sevemediğini.

İkizi Ömür Akkor ile Semsek’i açıyor “Hayatımı baklavadan değil, yemekten kazanacağım” kararını verirken, kendi gibi bir mutfak sevdalısı olan ikizi Ömür Akkor ile Bursa’da Semsek Restaurant’ı açıyor. Yaşları daha 22, bilemediniz 23. Antep mutfağı ağırlıklı restoranın yıldızı Kilis’e ait vejeteryan pidesi oluyor. Kartal peyniri ve yeşil soğanla yapılan zeytinyağlı harikulade bir pide bahsettiği. Menüde kebap da olmazsa olmazlardan tabii! Konsept, Bursa eşrafınca çok ilgi görüyor. Ne var ki iki kardeş 8-9 yıllık uzun ortaklığın ardından bir fikir ayrılığıyla yollarını ayırma kararı alıyor.

Belgesel çekmeyi daha kıymetli buluyor

Bu ayrılıktan sonra yeni bir yer açmadığını söyleyen Akkor, anlattığına göre o dönem sadece geziyor, tiyatro, oyunculuk eğitimi

alıyor ve televizyon programları yapıyor. Turkmax Gurme ve Kanal 360’ın ardından şimdilerde TRT2’de ‘Sarayın Lezzetleri’ adlı belgesel programını hazırlayıp sunduğunu söyleyen Akkor, 4-5 sezon daha sürmesini beklediği programda Osmanlı yemek kültürünün izlerini taşıyan bölgeleri gezerek, o döneme ait lezzetleri üç ayrı tabak eşliğinde izleyicilere sunuyor. Ne bir mutfak ne bir dükkan olmaksızın üstelik de! Akkor’un, bu lezzet serüvenine ise yöreden seçilmiş birkaç kişi konuk edilerek, ait oldukları bölgenin tarihsel lezzet yolculuğuna tanıklık etmelerine imkan sağlıyor. Söz arasında, son dönemde sayıları hızla artan reyting kaygılı yemek programlarının tersine eğitici belgesel projelerinin içinde var olmayı çok daha kıymetli bulduğunu da söylemeden geçmek istemiyor.

Bakanlık akrediteli şef

Yunus Emre Akkor, mutfağa milli duygularıyla bağlı bir şef. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın akredite aşçıbaşılarından bir tanesi olduğunu dile getiren Akkor, Bakanlık davetiyle yılda en az 4-5 ülkeye giderek, Anadolu yemeklerini uluslararası sofralara taşıyor. Salt bunu da yapmakla kalmayıp, protokol aşçılarıyla iletişim geliştirerek hem restoranlarında yemek yiyor hem de önlüğünü kuşanıp pişiriyor. Son olarak Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro Moros’a yemek pişirdiğini anlatan Akkor, Anadolu mutfağından en çok kaymakla demlendirilmiş tel şehriyeli bulgur pilavı, ayvalı soğanlı et, cennet çamuru, sütlü badem çorbası, taze fasulyeli mücver, ciğer tava ve baklava yapmayı seviyor.


restaurant 82 hotel & hi-tech

şefin gözünden

“Yüksek konsantrasyon önemli”

Milli duygularla gelen devlet görevlerinden para almayı asla içine sindiremediğini söyleyen Akkor, çalışma şekliyle de prensipli aynı zamanda. Yeri, il sathını aşsa da yemek pişireceği mutfağı herhangi bir sürprize mahal vermeksizin kısa bir ziyaretle keşfe çıkıyor. “O mutfakta bir kahve içiyorum, bir konsantrasyon yaşıyorum, o zaman sanki daha önce kendimi orada çalışmış gibi düşünüyorum” diyen Akkor, sözlerinde şeflerin dünyasında yüksek konsantrasyonun önemine de dikkat çekiyor.

Tabaklarının altında Adil Can Usta’nın imzası var

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın akredite aşçıbaşılarından biri olan Akkor’ un yurt dışı davetlerinde görücüye çıkan tabakların altında Türkiye’nin en yaşlı çini ustası Adil Can’ın imzası var. “Ustaların ustası” diye adlandırdığı hocasının her bir eserinin Kültür Bakanlığı tarafınca sanat eseri olarak kabul gördüğünü anlatan Akkor, dünyanın her bir tarafına sadece Osmanlı mutfağından seçme lezzetlerini değil, bugün ciddi bir koleksiyon haline dönüşen Adil Ustası’nın tabaklarını da götürdüğünü dile getirerek, “Yurt dışı davetlerinde Adil Usta’dan yüzyıllara göre tabaklar isterim. Hocam da bazen Osmanlı Beylikleri dönemine bazen de Selçuklu mutfağına ait desenlerle el işçiliği çini tabaklar hazırlar. Bunların hepsi de Osmanlı tarihinde kullanılmış simgesel desenler içerir. Adil hocam, hazırladığı tabakların sırrında asla kurşun kullanmaz. Bu yüzden de sıcak yemeklerde zehirlenme olmaz. Elbette hiçbir şekilde kurşun kullanmadığınız bu 150-200 tabağı çini fırına attığınızda yarısını fire verirsiniz. Yani aslında işçiliğiniz daha da zorlaşır” diyor.

“Sırtımda en az 40-50 Anadolu zanaatkarının eli var”

Gelelim, şefin kendisine, onu Yunus Emre Akkor yapan özelliklerine. Elbette bu camiada onu herkes tanıyor ama ben bir de kendi ağzından anlatmasını istiyorum. “Mutfakta öyle sert, baskıcı, stres verici bir tarzım yoktur. Düzeysiz konuşulmasına asla müsaade etmem. Kendim de konuşmam zaten” diyen Akkor, o eski zanaatkarların enseye tokat hallerinden de dem vurarak, “Belki öyle de olabilir ama bana doğru gelmiyor” diyor. Anlattığına göre Akkor, başarıyı tek başına sahiplenmeyecek kadar hakkaniyetli bir şef de. “Dünyanın birçok ülkesinde birçok insana yemek pişiriyorum, pek çok organizayon yapıyorum ve sürekli seyahat halindeyim. Sağolsunlar, bazıları

Bakanlık şefliği ve belgesel programıyla birlikte otel ve restoran mutfaklarına danışmanlık hizmeti de veren Akkor, son olarak Bodrum’da 71 derece ve Uşak’ta Kuşhane adlı restoranların danışmanlığını üstlenmiş. Bu tempoda yılda en fazla üç danışmanlık alabildiğini söyleyen usta şef, bir araya geldiğimiz Hyatt Regency Ataköy Hotel’de, şubat ayı içinde 10 gün sürecek Antep Yemekleri Festivali için de hazırlıklarını sürdürdüğünü anlatıyor. da beni başarılı bir şef olarak adlandırıyor ama bu tek başına sağlanmış bir başarı değil. Sırtımda; çini ustalarından salçamı hazırlayan, bulgurumu kıran emekçiye kadar en az 40-50 tane Anadolu zanaatkarının eli var. Birlikte çalıştığım iyi bir ekibim var. Kusursuz bir iş ancak böyle çıkar” sözleriyle başarının iyi bir

ekip temelinde şekillendiğinin de önemle altını çiziyor. Mutfağa olan bağlılığını, yemek pişirmenin ötesinde, lezzetin tarihsel ve coğrafi zenginliğini keşfiyle taçlandıran Akkor için okumak kadar yazmak da bir tutku. Kayseri mutfağı üzerine kaleme aldığı kitabı ile geçtiğimiz ay yemek


kitaplarının “Nobel”i olarak nitelendirilen dünyaca ünlü yemek kitapları yarışması ‘Gourmand Cookbook Awards’tan ödül aldığını söyleyen Akkor, bu kitabıyla mayıs ayında uluslararası kitaplarla yarışacak. Aynı ödülü 2012 yılında Osmanlı deniz mutfağı ile de aldığını söyleyen Akkor, “Kitap yazıyorum. Bunu yazabilmek için tabii ki de çok okuyup, çok geziyorum” diyor.

“Mutfağımızı anlatmakta çok geç kaldık”

Mutfağını öz kültürüne adayan araştırmacı şef ile biraz da Türk-Osmanlı mutfağı ekseninde Türk gastronomisinin gelişimini konuşmak istiyorum. Usta şefe göre, Türk mutfağı, kendini dünyaya anlatmakta fazlasıyla geç kalmış bir hikaye. Türk gastronomisinin her ne kadar birkaç yıllık popülaritesi olsa da geçmişte büyük hataların yapıldığını dile getiren Akkor, “İtalya’ya gittik, Olimpiyatlar’a katılan gençlerimiz risotto ile yarıştılar. Japonya’ya gittiler, suşi ile yarıştılar. Yerel mutfağımıza birkaç yıldır kıymet vermeye başladık. Ama ben inanıyorum, bundan sonra her şey çok daha iyi olacak. Benim gelecekle ilgili bir karamsarlığım yok. Çünkü hiç kimsenin mutfağı bizimki kadar doğal, bizimki kadar zengin tarihe sahip, bizimki kadar hikayesi olan bir mutfak değil” diyor.

“Yemeğin milliyeti değil, coğrafyası olur”

Yemeğin milliyetinin değil, bir coğrafyasının olduğunu savunan Akkor’un söylediğine göre, dünyada 1990’larda çılgınlık düzeyinde başlayan füzyon mutfak akımı aslında 1000 yılık bir geçmişe sahip Anadolu topraklarında ilk temellerini atıyor. “Çünkü bu topraklarda dört mevsim var, bereketli tarım alanları var, tarihsel bir zenginlik var. Bu bölge kimin elindeyse tüm dünyanın mutfak kültüründe asıl söz sahibi de odur. Söz sahibi, Anadolu’dur. Anadolu ile birlikte bizizdir. Dolayısıyla yemeği bir milliyetle değil, bir coğrafya ile anlatmak çok daha önemli” diyen Akkor, coğrafi ayrıcalıklarıyla İtalyan ve Fransız mutfaklarını kendine yakın bulduğunu söylüyor. Bugün Norveç ve İsveç’in bir coğrafyasının olmadığının, bu yüzden de bir yemek kültüründen bahsedilemeyeceğini anlatarak sözlerini sürdüren Akkor, “Hitit kitabelerinde Anadolu’dan ‘Minör Asya’ diye bahsedilir. Fakat şunu unutmayın diyor, ‘Biz ne kadar Anadolu’ya Küçük Asya desek de Asya’nın hiçbir ülkesinde Anadolu kadar tarihi derinlik ve coğrafi çeşitlilik yoktur.’ Bu da göz ardı edilmemesi gereken bir nokta” diyor.

Evli ve bir kız çocuğu babası olan Yunus Emre Akkor, altı aylık bebeği ‘Ayla’ ya yemek yedireceği günleri iple çekiyor. Kızı 8. aya geldiğinde onu kemik suları, et suları, paça, işkembe ve Beyran Çorbası ile besleyeceğini söyleyen Akkor’un anlattığına göre, kızı olmak da bir ayrıcalık evine misafir olarak gitmek de! Bir şef evi olmasından sebep, mutlak suretle yemek için mutfağa girdiğini söyleyen Akkor, misafirlerine en çok Ayvalı Etli Tava, Tandır, Sebze Püresi, Balık ve envayi çeşitte pilav yapmayı seviyor.

Osmanlı’nın 1000 yıllık lezzetlerini yurt dışına taşıyacak Mutfak kariyerini Anadolu ve Osmanlı yemek kültürleri üzerinden temellendiren Yunus Emre Akkor’un ileriye dönük hayallerinde, derin tarihiyle yoğurulduğu bu coğrafyanın lezzet hazinelerini dünya gastronomi sahnesine çıkarmak var. Çok değil, bundan iki yıl önce Osmanlı mutfağı teması üzerine kurguladığı bir restoran konseptini Intercontinental Cenevre Hotel bünyesine taşıma yolunda önemli bir adım attığını, ne var ki son dakika bir gelişme ile projenin direkten döndüğünü anlatan Akkor, “1-2 sene içinde yurt dışında restoran açmak ile ilgili yine bir hayalim var” diye ekliyor. Frankfurt, Londra ve Washington olarak belirlediği üç önemli şehirden birinde yine bu hayalini yaşatmak üzere çalışmalarına hız verdiğini söyleyen Akkor, “1000 Yıllık Yemekler’ teması ile yakın zamanda yurt dışında Osmanlı mutfağı açmayı planlıyorum. Bu sayede hem Avrupa’ya, Türk mutfağının salt şiş, kebap, dönerden ibaret olmadığını gösterip, kendi mutfağımızla ilgili önyargıyı kırmak hem de mutfak kültürümüz ile dünya çapında ödüller almak istiyorum. Çünkü onlar bizim mutfak kültürümüzün bence sadece yüzde 3’ü, 5’i. Bizim kazan yemeklerimiz, pilavlarımız, çorbalarımız, şerbetlerimiz, helvalarımız o kadar harikulade ki, tüm bu lezzetlerimizi dünyada bu işi yapan önemli insanlarla tanıştırmak istiyorum” sözleriyle veda ediyor.


Fotoğraf: Ümit Başer Alkaç

restaurant 84 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Hatay, 1 milyon turiste kültürünü satarak ulaşacak!

H

atay’ı bir gıda, tarım, gastronomi ve tarih şehri olarak dünyaya açmak hedefiyle yola çıkan Hatay Büyükşehir Belediyesi, üç yıldır sürdürmekte olduğu EXPO 2021 Projesi’nin detaylarını 11 Aralık Perşembe günü, Hatay Dayanışma Derneği Başkanı Fahir Abacı ev sahipliğinde basın mensuplarıyla paylaştı. Proje sunumunu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı ve Proje Koordinatörü Ömer Faruk Çelebi’nin yaptığı toplantıya Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, TÜRSAB Gastronomi İhtisas Komitesi Başkan Yardımcısı Didem Kaçmaz, Haliç Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nur Undey Kalpaklıoğlu’nun yanı sıra GTD üyeleri de katıldı.

Çelebi: “Yılda 1 milyon turist hedefliyoruz”

Bir Hatay hayaliyle yola çıktıklarını ifade ederek sözlerine başlayan Ömer Faruk Çelebi, EXPO 2021 proje fikrinin 21 Ocak 2017’de Almanya’da doğduğunu söyledi. 30 yıllık çalışma hayatında dünyanın dört bir yanını gezdiğini, ancak Hatay’dan daha güzel bir yere rastlayamadığını anlatan Çelebi, 100 milyon dolar bütçeli projeyle Hatay’ı gıda, tarım, gastronomi ve tarih kenti olarak dünyaya açmak istediklerini söyledi. Bölgede sekiz yıldır süren savaş sebebi ile kente gelen turist sayısının 365 bine kadar düştüğünü belirten Çelebi, EXPO 2021 ile bu sayıyı 1 milyona çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı. Hatay turizminin terörizm sebebi ile çok geride kaldığını ifade eden Çelebi, “Terörizmden korkmuşuz. 186 km sahil şeridimiz var. Kıbrıs’taki Maraş bölgesinin toprak değeri 100 milyar dolar. Açmadıkları bölgeden çok daha kaliteli topraklara sahibiz. Şehrimizi meraklandırarak yabancı sermayeye açacağız. Herkes savaşın bitmesini bekliyor. Küçücük bir çiçekle milyarlarca doları kente

getirmek için üç yıldır çalışıyoruz. Hayata geçtiğinde kentimiz ekonomik olarak uçuşa geçecek” diye konuştu.

milyar euro, kültürle beraber yapabilirsek 200 milyar euro kazanımımız olacak” diye konuştu.

“Ürünü değil, kültürü satarak para kazanacağız”

“Örnek Gastronomi Evi ve Gastronomi Köyü’nü kuruyoruz”

Bilginin üstünde bir şeyler satmanın önemine dikkat çeken Çelebi, “O zaman ne satalım? Tarihi İpekyolu ve Baharat Yolu’nun Akdeniz’e açılan kapısıyız. Yıllarca deniz yolunun birinci limanı olmuşuz. Tekrardan hızlı bir şekilde denize açılmamız lazım. Enerji zengini bir bölgeyiz. Amik Ovası, dünyanın ilk doğal gıda ormanı. Bu potansiyelimizi en iyi şekilde kullanmamız lazım” dedi. Şehrin bu zenginliklerinin pazarlanmasında ürüne değil, kültürel zenginliklere odaklanacaklarına vurgu yapan Çelebi, “Turizm öldü, ticaret bitmek üzere. Dünyada artık herkes hikaye istiyor. Biz insanlara bilgi çağından sonra sevgi, aşk, meraklandırma ve sanat çağını satacağız. Ürün modelimiz kültürle pazarlama olacak. Ürünü değil, kültürü satarak para kazanacağız” dedi.

“Hatay’ın tamamını 10 yılda çiftliğe dönüştüreceğiz”

Hatay’ın 2017 yılında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na üye olduğunu hatırlatan Ömer Faruk Çelebi, fuarın bir diğer ana temasının gastronomi olduğunu söyledi. Detaylı sunumunda gastronomi faaliyetlerine ilişkin açıklamalarına devam eden Çelebi, 300 dönüm şov alanı üzerinde 21. yüzyılın çiftliğini kurmaya hazırlandıklarını belirterek, “Amacımız, 10 yıl içinde Hatay’ın tamamını çiftliğe dönüştürmek; gıda, tarım, gastronomi ve tarih kenti olarak dünyaya açmak” dedi. Amerika’da yeni gıda sektörünün 1.5 trilyon dolarlık bir açılıma sahip olduğunu belirten Çelebi, “EXPO Fuarı tarzı bir çalışma ile 10 yıl içinde Hatay’ın bu sektörden kazanımı 4 milyar euro, bunu profesyonel olarak yapabilirsek 40

Çelebi, proje kapsamında UNESCO Gastronomi Evi’ni açarak bölgeye örnek olduklarını ifade ederek, 20 yılda 2.500 eve ulaşmayı hedeflediklerini, Floransa ve Roma’yı geçebileceklerini söyledi. Bir diğer adımda Gastronomi Köyü Projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Çelebi, “İçinde mutfak müzesi, mutfak sanatları akademisi olan bir gastronomi köyü yapıyoruz. 2500 metrekare açık alan, restoran ve gıda satış alanlarının yer alacağı bu projede oldukça iddialıyız. Uluslararası sistemde kılıçları çekiyoruz. Gastronomi Köyü, Kent Çiftliği projemizde çok katlı dikey tarım ve seraları kullanacağız” dedi. Çelebi, ayrıca EXPO Akademisi kurduklarını, Hatay genelinde mutfak eğitimlerini başlattıklarını dile getirerek, “EXPO 2021 Projemiz ile çiftçileri dizayn edeceğiz. 5-6 yıl sonra Doğal Yaşam Üniversitesi’ne çevirmek amacındayız. Şu an 11 lisemizde 1.200 çocuk aşçı yetiştiriyoruz” ifadelerinde bulundu.

“Mutfağımızı 36 UNESCO şehri üzerinden pazarlayacağız”

‘Gastronomi’ dışında ‘Öğrenen Şehirler’ kategorisinde de UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na girme başarısını gösteren Hatay’ın EXPO 2021 kapsamında bir ilki de imza attığının bilgisini paylaşan Çelebi, şöyle konuştu: “UNESCO’da bilindiği gibi 36 tane gastronomi şehri var. Biz onlara dedik ki, bu projede her birine bir mutfak verelim ve gastronomi köyümüze davet edelim. 200 metrekare ederinde bir bahçe sahibi olsunlar ve restoranlarını kursunlar dedik. Ama bir şartla! ‘Biz de senin şehrinde Hatay’ın mutfağını kuracağız’ dedik. ‘Kardeş şehir olup, uluslararası ticarete başlayacağız.’ Bu UNESCO’da bir ilk, çok heyecanlıyız”.



restaurant 86 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

İzmir gastronomisi, UNESCO için ilk meşaleyi Alaçatı’dan yaktı Gaziantep ve Hatay’ın ardından son olarak Afyonkarahisar’ın gastronomi kategorisinde dahil olduğu UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı, ülkemiz gastronomi şehirleri için cazibesini koruyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2020’nin ‘Gastronomi Yılı’ ilan edilmesiyle beraber harekete geçen potansiyel şehirlerden İzmir, Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) koordinasyonunda ilk sürdürülebilir buluşmasını Türkiye’nin “Cennet Bahçesi” olarak kabul edilen, doğal tarım bölgesi Alaçatı’da gerçekleştirdi.

2

1-22 Aralık tarihlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜRSAB, Çeşme Belediye Başkanlığı’nın desteği, Alaçatı Turizm Derneği (ATD) ve Alaçatı Farkında Platformu’nun (AFP) katkıları ile düzenlenen panele Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Turizm ve Sağlık Eski Bakanı ve GTD Başkanlık Danışmanı Bülent Akarcalı, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta, Ege Sanayici ve İşadamları Başkanı Fadıl Sivri, Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Gencer, Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman, GTD Dış İlişkiler Komite Başkanı Hale Tokmakçıoğlu, GTD Etkinlik Komite Başkanı Erdem İpekçi, Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı Yıldırım Aktuğan, Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği Başkanı İsmail Uğural’ın yanı sıra Çeşme’deki STK’ların başkan ve yöneticileri ve akademisyenler katıldı.

Alaçatı’nın gastronomi potansiyeli mercek altına alındı

Panelde, 550 otel yatırımı ve 1000’i aşkın işletmesiyle Türkiye’nin en gözde turizm destinasyonları arasındaki yerini koruyan Alaçatı’nın Türkiye’nin “Cennet Bahçesi” olarak kabul gören doğal bir tarım bölgesi olduğu ifade edildi. Alaçatı’nın 120 çeşit şifalı yenilebilir endemik otları, zeytinyağlıları, deniz ürünleri mübadele ya da göç ile gelen Giritli, Arnavut, Selanikli, Boşnak, Sefarad Yahudileri, Levanten, Rum, Ermeni ve kentin yerli halkının sahip olduğu yeme içme kültürüyle harmanlanmış sağlıklı ve lezzetli bir mutfağıyla ciddi bir potansiyele sahip olduğu aktarıldı.

Başkan Soyer’den destek mesajı

İzmir’in mevcut potansiyelinin öne çıkarılmasında Çeşme, Alaçatı ile birlikte

Urla, Tire, Ödemiş, Bergama ve Seferihisar gibi ilçelerin de güç birliğinin hedefe ulaşmada ciddi bir önem arz edeceğine vurgu yapılan panelde; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve KÖYKOOP İzmir Bölge Birliği Başkanı Neptün Soyer müştereken gönderdikleri mesaj ile kent gastronomisine dair hedeflerinin olduğunu belirterek, bu önemli buluşmaya katkı sağlayan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’a, tüm kamu kurumu yöneticileri ve sivil toplum örgütlerine teşekkürlerini iletip başarılar dilediler. Boztepe: “2020 Gastronomi Yılı’nda Alaçatı Ot Festivali’ni öne çıkaracağız” Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) Başkanı Gürkan Boztepe, bu değerlere sahip çıkmak, korumak ve tanıtmak için bu paneli duzenlediklerini ifade ederek, “Bu yıl 11.si gerçekleşecek olan Alaçatı Ot Festivali’ni 2020 Gastronomi Yılı’nda öne çıkarmak için Çeşme Belediye Başkanlığı ve STK’lar ile el ele vererek üzerimize

düşen vazifeyi yerine getirmek için çalışacağız” dedi.

Ataman: “Alaçatı sezonunun uzaması için etkinlik alanı şart” Panelde ele alınan ikinci önemli konu ise, bir turizm çeşitlemesi olarak dünyada artan bir ivmeyle önem kazanan MICE Turizmi oldu. Turizm Medya Grup Başkanı Volkan Ataman konuyla ilgili yaptığı konuşmada, geçtiğimiz günlerde panelist olarak katıldığı Travel Turkey Fuarı’nda Alaçatı’ya bir etkinlik alanının kazandırılmasının sezonun uzatılarak canlandırması için şart olduğunu ifade etti. Ataman, konunun, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de yatırım planlarına alınarak projelendirileceğini, yerel yönetimlerle iş birliği içinde en kısa sürede bu merkezin bölgenin hizmetine sunulması için çalışmalara başlanacağını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ‘in de arzuladığının müjdesini verdi.


2019’u ‘Boğaz’da uğurladılar…

G

astronomi Turizmi Derneği (GTD), Den Den Yatçılık ev sahipliğinde düzenlediği özel bir davetle 2019 yılına veda etti. GTD üyelerinin yanı sıra gastronomi ve turizm sektörünün önemli temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen davete ilgi yoğun oldu. Can Kebap’ın catering sponsorluğunda, özel olarak hazırlanan sürpriz tatlar eşliğinde başlayan davet, Türk Sanat Müziği Sanatçısı Arzu Akçay ve ekibinin keyifli müzik ziyafeti ile devam etti. Gecenin en ilgi çeken bölümü ise, Gastronomi Turizmi Derneği’ne özel olarak hazırlanan pasta merasimi oldu. 2019 yılını, Den Den Yatçılık’ın sahibi Tamer Köseoğlu’nun zarif ev sahipliği ve İstanbul Boğazı’nın muhteşem ışıkları altında noktalayan GTD Ailesi, bu özel davet ile verdiği mesajlarında 2020 yılında da ses getirecek projelerle dernek faaliyetlerini sürdürmeye devam edeceklerinin ilk sinyallerini verdiler.

Boztepe: “Tüm dostlarımız yanımızda, daha nicelerini diliyorum” Davetin açılış konuşmasını yapan Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, “2019 yılını uğurlamaya hazırlandığımız bu özel davetimizde firma sahiplerini network anlamında tanıştırıyoruz. Diyaloğu

arttırıyoruz. Burada farklı farklı noktalardan değerli arkadaşlarımız var. Bu akşam bizim için önemli. Birincisi, Tamer (Köseoğlu) Bey, yeni bir tekne daha yaptırıyor. Kendisine, bizi ağırladığı için teşekkür ediyorum. Yanımızda Bülent Akarcalı Bakanımız var. Derneğimizin çok büyük destekçisi. Türk Hava Yolları Nepal Müdürümüz ve eşi aramızda. TÜRSAB Başkan Yardımcımız Ali Bey burada. Firuz Başkan gelemedi, sağ olsun ama TÜRSAB tam destek vermeye devam ediyor. Yanımızda TÜRSAB Gastronomi İhtisas Komitesi Başkanı Ömer Kartın var. Alaçatı Farkındalık Derneği Başkanı ve eşi yanımızda. Yine Türkiye’deki en önemli şeflerimizden bir tanesi, Aydın Demir yanımızda. derneğimizin en genç üyesi, Koraltan ağabeyimiz yanımızda. Antakya Derneği Başkanımız Fahir Bey yanımızda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen yanımızda Adem Bey var, Engelsiz Turizm Derneği’nin Kurucusu ve Başkanı. Gastro Akademi’den Mesut hocamız yanımızda. Peru’dan Ticari Ataşemiz yanımızda. I-MICE Derneği Başkanı Hüseyin Kurt burada. Butik Oteller Derneği’nin Kurucusu Adnan Mordeniz yanımızda. Müzikle sizi baş başa bırakıyorum. Birlikte nice güzel seneler diliyorum” dedi.

Kartın: “TÜRSAB Başkanımız olmasaydı, gastronomide bugünlere gelemezdik” TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ise, yaptığı kısa konuşmasında, “Turizmde gastronomi ile ilgili bir adım atılıyorsa, TÜRSAB Başkanımız Firuz Bağlıkaya ve Sayın Ali Bilir sayesindedir. Onlar olmasaydı, bugünlere gelemezdik. Onların sayesinde buradayız. Onların sayesinde bugün gastronomi turizmi konuşuluyor. Kendilerine özellikle teşekkür ediyorum. Sayenizde bir şeyler yapabildik. İnşallah hep birlikte çok daha güzel işler başaracağız” dedi.


restaurant 88 hotel & hi-tech

gastro etkinlik

Gastronomi şehri olmanın yolu

‘ata tohumundan’ geçer 10’uncu Boğaziçi Zirvesi’nde düzenlenen Gastronomi Paneli’nde konuşan gazeteci ve Yemek Kültürü Yazarı Ahmet Örs, Türkiye’de gastronomi şehri olmaya çalışan ya da olduğu sanılan şehirler bulunduğunu ancak henüz hiç birinin bu seviyeye ulaşmadığını söyledi.

C

umhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleşen ve 90 ülkeden katılımcının geldiği 10’uncu Boğaziçi Zirvesi’nde düzenlenen Gastronomi Paneli’nde Türkiye’nin gastronomi ülkesi olabilmesi konusu masaya yatırıldı. UIP Sanat Koordinatörü Deniz Adanalı’nın moderatörlüğünü yaptığı panele konuşmacı olarak Yemek Kültürü Yazarı ve Gazeteci Ahmet Örs, Proje Yöneticisi ve Yemek Kültürü Yazarı Filiz Hösükoğlu, Akademisyen ve Yemek Kültürü Yazarı Gönül Paksoy ile Araştırmacı Şef Mehmet Gürs katıldı. Deniz Adanalı öncelikle gastronominin bir kültürel miras olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekti. Türk mutfağının dünya mutfağı ile entegre edilmesinin gerekliliğini vurgulayan Adanalı, artık gastronomi turizmi gerçeğini herkesin aklında tutması gerektiğini ifade etti.

Örs: “Türkiye’de gastronomi şehri yok”

Panelde konuşan Yemek Kültürü Yazarı, Gazeteci Ahmet Örs ise, gastronomi şehri olmaya çalışan ya da olduğu sanılan şehirler bulunduğunu ancak henüz hiçbirinin bu seviyeye ulaşmadığını söyledi. Gastronomi şehri ya da ülkesi olabilmenin ilk gerekliliğinin “yerli- ata” tohumu kullanmak olduğunun altını çizen Örs, “Bizim yüzlerce, binlerce yıllık tohumlarımız vardı. Ama çok uluslu kimya şirketleri bizi gafil avlayıp bu tohumları şifreyelip kısır tohum haline getirip, köylümüze bunu her yıl satmaya başladılar. Biz de atalık tohumların alış satışını yasakladık. Tohum ıslah ofislerini lağvettik. Bunun sonucunda yerli sebze meyveler yerini toprağımıza ve damağımıza yabancı ürünlere bırakıyor. Bir kuşak sonra yerli tohumları hatırlayan kimse kalmayacak. Öbür tohumlarla bizim yemeklerimiz yapılamıyor, o tadı vermiyor. Yerel

şehirlerinde her şey organize edilmiş, örneğin İskandinav ülkelerinde gastronomi konsepti ülkelerarası bir konsensüse ulaşıldıktan sonra başlatılmış.”

Hösükoğlu: “Antep’i gastronomi kenti yapanlar yemek yazarlarıdır”

mutfak dediğiniz zaman o havası, suyu, toprağı, tohumu, hepsi bir arada olmalı. Şimdi yemekler, laboratuvarda üretilmiş tohumlarla yapılıyor. Çocuklarımız artık bu tohumlardan gelen ürünlerle yapılan yemekleri geçmişi bilmeden yiyorlar. Ve artık yemeklerin bir özelliği kalmıyor. Bu olaya yolda nasılsa bir biçimde gideriz mantığıyla bakılıyor. Anadolu şehirlerinde düzenlenen her gastronomi konferansında ‘Bizim yemeklerimiz harika’ deniyor. Peki neden bu yemekler için bugüne kadar kimse gelmedi? Bu iş başka türlü bir iş. Gaziantep bile henüz gastronomi şehri olamadı. Zaten Antep bu işi kucağında buldu. ‘Sen artık gastronomi şehirisin’ denildi. 400 çeşit yemek var deniyor ama 5 yemekten fazlasını yemek mümkün değil.” diye konuştu.

“Gastronomi şehri olma çalışmaları belediyelere bırakıldı” Örs, gastronomi şehri olma çalışmalarının sadece belediyelere bırakıldığını, bunun da belediye başkanının seçilmiş biri olmasının ve bir sonraki dönem seçilmemesi durumunda devamlılık problemi ortaya çıkarabileceğini ifade etti. Belediye başkanlarının bu konuda yaptırım gücü olmadığına dikkat çeken Örs, şöyle konuştu: “ 4-5 bakanlığın eli bu konunun içinde. Hiçbir konuda süreklilik sağlanamıyor. Ama diğer gastronomi

Proje Yöneticisi ve Yemek Kültürü Yazarı Filiz Hösükoğlu da konuşmasında, gastronomi ülkesi Peru ve İspanya’nın gastronomi kenti San Sebastian örneğinden hareket ederek bir sunum yaptı. Peru’nun bu çalışmalara 2009 yılında başladığını hatırlatan Hösükoğlu, çalışmalar sonunda ülkenin gastronomi turizmi açısından bilinen bir destinasyon haline geldiğini vurguladı. Hösükoğlu, San Sebastian’da 16 Michelin yıldızlı lokanta olmasının yanı sıra, en iyi deniz ürünleri, kente has mezeler, en iyi yerel ürünlerin satıldığı pazarlar gibi etkenlerin şehrin gastronomi kenti olmasında etkili olduğunun altını çizdi. Hösükoğlu, Gaziantep’in gastronomi kenti olması ile ilgili ise “Antep’i gastronomi kenti yapanlar yemek yazarlarıdır.” yorumunu yaptı. Antep’in gastronomi şehri olmasının altında sadece yemeklerinin olmadığını, 120 arkeolojik alanın varlığı, Zeugma Mozaik Müzesi’nin burada olması, şehrin ipek yolu üzerinde olması, kentte yaşayanların yaratıcı gücünün olması gibi etkenlerin de önemli olduğunu vurguladı.

Gürs: “Gençleri yerel mutfakla yan yana getiremezsek bir adım bile ilerleyemeyiz”

Araştırmacı şef Mehmet Gürs de konuşmasında, binlerce yıllık geleneğin geleceğe taşınmasının çok önemli bir konu olduğunun altını çizdi. Bu noktada en önemli konunun mevcut birikimi geleceğe taşıyacak olan gençler olduğunu söyleyen Gürs, “Gençleri yerel mutfakla yan yana getiremezsek bir adım bile ilerleyemeyiz. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.” dedi.


®


restaurant 90 hotel & hi-tech

gastro güncel

Tarımda dijital dönüşümün yol haritası çıkarıldı

D

ünyada gıda ve beslenmeye ilişkin sorunları analiz etmek amacıyla kurulan Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN), hazırladığı yeni raporda tarımın geleceğine odaklandı. Onlarca yıldır kaynakların sınırsız olduğu inancıyla hareket edilmesiyle birlikte ekilebilir arazilerin azaldığı, milyonlarca insanın gıdaya erişemeyip açlık çektiği ve obezite başta olmak üzere farklı sağlık sorunlarıyla karşılaşıldığı günümüzde, yeni bir sürdürülebilir gelecek yol haritası oluşturuldu. BCFN Vakfı ve Avrupa Politika Araştırmaları Merkezi ile birlikte hazırlanan “Tarımsal Gıdada Dijitalleşme” raporu için uzmanlar; “Onlarca yıldır benimsediğimiz tutumları geride bırakmalı, tarımsal gıda sisteminden başlayarak sürdürülebilir gelecek için zaman kaybetmeden harekete geçmeliyiz” uyarısında bulundu.

“8 bitki kalori ihtiyacımızın yüzde 50’sinden fazlasını karşılıyor” Gerekli önlemlerin alınmaması ve

benimsenen tutumda ısrar edilmesi durumunda “Yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir bir geleceğe sahip olamayacağız” diyen uzmanlar; “İnsanlığın savurgan tutumu en başta iklim değişikliğini tetikliyor. 6 bin bitki türünden sadece 8’i günlük kalori ihtiyacımızın yüzde 50’sinden fazlasını sağlıyor. Üretilen gıdaların ciddi bir miktarı israf edildiği gibi, ekilebilir alan ve tarım için temiz su ihtiyacı artıyor. İnsanoğlunun ve gezegenin geleceği için mevcut sistemin her aşamasını dönüştürmemiz gerekiyor. Bu dönüşüme de tarımdan başlamalıyız. Bu noktada dijital inovasyonlar en büyük yardımcımız olacak” açıklamasını yaptı. Milano’da duyurulan rapor ile donanımın yanı sıra internet teknolojileri, mobil uygulamalar, büyük veri, nesnelerin interneti ve gençlerin tarımsal okur yazarlığını artırmak için hayata geçirilecek sanal gerçeklik (VR) uygulamalarıyla tarımda devrim niteliğindeki dönüşümün yol haritası paylaşıldı. Hayata geçirilecek dijital dönüşümle birlikte tarımda verimliliğin üst düzeye çıkarılacağını belirten uzmanlar, yeni teknolojilerle, büyük verinin de yardımıyla, israfı azaltmanın, insanlar için daha sağlıklı gıdalar üretmenin, gezegenin sürdürülebilirliğini sağlamanın kolaylaşacağını; böylece 2030 gündemine katkıda bulunulabileceğini belirtti. Hazırlanan raporla ilgili Avrupa Politika Araştırmaları Merkezi üyesi Andrea Renda şöyle konuştu; “Dijital teknolojiler, tarımsal gıda sektörü ve dolayısıyla gezegenin kalkınması için büyük bir fırsat sunuyor. Ama bu teknolojiler sadece fayda sağlamakla

kalmıyor, tedarik zincirine sistematik bir yaklaşım ve güvenilir küresel liderlik gerektiren önemli riskleri de beraberinde getiriyor. Bu liderliği ancak Avrupa Birliği’nin üstlenebileceğine inanıyoruz. Bu nedenle ‘Tarımsal Gıdada Dijitalleşme’ raporumuzu AB ve üye devletlere sunduk.”

Tarımda sanal gerçeklik

Tarımsal Gıdada Dijitalleşme raporu, öncelikle ‘Tarımda Devrim Yaratma’, ‘Gıda İsrafının Azaltılması ve Kayıpların Minimuma İndirilmesi’, ‘Tüketicileri Sağlıklarını Korumaları Konusunda Bilgilendirme’ olmak üzere üç ana araştırma alanına odaklanıyor. Bu temaların her biri için mevcut en iyi uygulamaların analizi yapılıyor. Çiftçilere ve diğer operatörlere güvenilir verilere ve işlemlere (Örneğin, küçük toprak sahipleri için tarımsal veriler, online öneriler ve pazar bilgileri) erişim olanağı sunan blockchain tabanlı veri paylaşım platformu HARA, insanların son kullanma tarihine yakın gıdaları doğrudan süpermarketlerden, pizzacılardan ve pastanelerden indirimli bir fiyata satın alabilmelerini sağlayan Too Good to Go ve hatta bir eğitim platformu yaratmak ve yiyeceklerin nerelerden geldiğini açıklamak, tüketiciler arasında tarımsal okuryazarlığı artırmak ve gençleri tarımla ilgili mesleklere yönlendirmek amacıyla sanal ve artırılmış gerçeklik kullanan FarmVR bunlara örnek gösterilebiliyor.

Uzmanlardan yasa yapıcılara 10 tavsiye Araştırmada dijital teknolojilerin uygulanması aşamasında karşılaşılan zorlukların da altı çiziliyor. Sunucuların

ihtiyacı olan yüksek enerji miktarı, elektronik atıklar veya otomasyon sürecinin işten çıkarmalara yol açma ihtimali, bu zorlukların başında geliyor. Rapora göre önümüzdeki dönemde çiftçilerin maliyet kalemleri arasına teknoloji ekipmanları da eklenecek. Ve bir bakıma büyük şirketlere ekonomik açıdan bağımlı olmaları söz konusu olacak. Bu zorlukların farkında olmak, herkesin bilinçli kararlar vermesini sağlarken, ekonomik ve sosyal değerin üretilmesini garanti etmek için akıllı düzenlemelerin devreye alınmasını da teşvik edecek. Raporu hazırlayan uzmanlar, yasa yapıcılara yönelik 10 tavsiyeyi ise şöyle sıraladı: 1. Herkes için yeterli internet bağlantısının sağlanması; 2. Teknolojik kaynakların sektördeki tüm oyuncular için yaygınlaştırılması; 3. Girişimciliğin teşvik edilmesi, becerilerin geliştirilmesi ve teknoloji transferinin kolaylaştırılması; 4. Sürdürülebilir bir yönetim için verilerin üretilmesi ve paylaşılması; 5. Çiftçilerin, distribütörlerin ve veri yönetimi uzmanlarının pazarlık güçlerinin yeniden dengelenmesi; 6. Olumsuz dış etkenlere karşı değer zincirini oluşturan tüm oyuncuların sorumluluk alması; 7. Gıda tedarik zincirinin kısaltılmasının teşvik edilmesi; 8. Üretim fazlalıklarının yeniden tahsis edilmesini, gıda kaybının ve israfının azaltılmasını mümkün kılacak politikaların geliştirilmesi; 9. İşletme ve tüketici ilişkisinde yapay zekâ ve veri yönetimi için etik ve siyasi bir çerçevenin oluşturulması; 10. Çiftçilerin ve tüketicilerin becerilerinin geliştirilmesi ve farkındalıklarının artırılması.



restaurant 92 hotel & hi-tech

gastro güncel

‘Gelecek Turizmde’ 2020’de bu üç projeyi destekleyecek Türkiye’nin dört bir yanında yerel değerleri turizme kazandıran ve yerel kalkınmaya katkı sağlayan Gelecek Turizmde’nin 2020 yılında destekleyeceği üç yeni proje belli oldu. Kars, Muğla ve Sinop’ta sürdürülebilir turizm fikirleri hayata geçirilecek.

2

007 yılından bu yana T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde’nin 2020 yılında destekleyeceği üç proje belli oldu. Türkiye’nin dört bir yanında yerel değerleri ortaya çıkaran, koruma altına alınmasını sağlayan ve Türkiye’nin turizmine kazandıran Gelecek Turizmde’nin 13. yılında, Kars Peynir Rotası (Kars), Aromatik Bitkiler Evi Köyceğiz (Muğla, Köyceğiz) ve Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu (Sinop, Ayancık) projeleri hayata geçirilecek. Bugüne kadar 16 sürdürülebilir turizm projesini hayata geçiren Gelecek Turizmde, 2020 yılında destekleyeceği projeleri seçmek üzere, bölgelerin doğasını, kültürünü, tarihi yerlerini ve ürün çeşitliliğini turizme kazandırmayı hedefleyen başvuruları değerlendirmeye aldı.

Kars Peynir Rotası (Kars)

Kafkas peynircilik kültürü, “Kars Peynir Rotası” projesiyle yeniden hayat buluyor. Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanlığı tarafından, Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kars Ticaret ve Sanayi Odası Genç Girişimciler Kurulu ortaklığında hayata geçecek olan proje ile Kars’ta peynir rotası etrafında şekillenen bir turizm anlayışı geliştirilecek. “Kars Peynir Rotası” ile bölgenin turizm potansiyelinin değerlendirilmesi, unutulmuş yerel ürünlerin ve üretim tekniklerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması, bölgenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlanması amaçlanıyor. Proje kapsamında, bölgedeki üniversitelerin, STK’ların ve yerel üreticilerin ortak çalışmalarıyla bir gastronomi (peynir) rotası geliştirilecek. “Kars Peynir Rotası” tamamlandığında,

özel bir örnek oluşturacak. Proje kapsamında, Belediye tarafından tahsis edilecek 1932 yılında inşa edilmiş geleneksel bir konak, “Aromatik Bitkiler Evi” olarak hazırlanacak. Bu merkezde sığla ağacı (Liquidambar orientalis) gibi yöreye özgü bitki ve ağaçlardan aromaterapi yağları üretilecek. Bölge halkından 30 kadına aromatik bitkiler üzerine eğitimler verilecek ve Köyceğiz’de bir aromatik bitkiler festivali düzenlenecek.

Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu (Sinop)

Kars Peynir Rotası Yönetim Birliği kurulacak. Ayrıca Kars’ın peynir envanteri için tur programları hazırlanacak, “Gelenekten Geleceğe Yerel Peynir Festivali” düzenlenecek ve Kars Peynir Rotası üzerine bir kitap yayınlanacak.

Aromatik Bitkiler Evi Köyceğiz (Muğla, Köyceğiz)

Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde toplum temelli turizmin geliştirilmesine yönelik alternatif bir uygulama olarak geliştirilen “Aromatik Bitkiler Evi Köyceğiz” projesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından, Köyceğiz Belediyesi ve Köyceğiz Kaymakamlığı ortaklığıyla yürütülecek. “Aromatik Bitkiler Evi Köyceğiz” projesi, eşsiz doğası ve tarihiyle Türkiye’nin 16. Yavaş Şehri olan Köyceğiz’in turizm potansiyelini değerlendirmeyi ve botanik zenginliğini tanıtmayı hedefliyor. Özellikle tıbbi ve aromatik bitki zenginliği koruyarak tanıtacak olan proje ile yöre halkıyla birlikte toplum temelli turizme katkıda bulunulması amaçlanıyor. Özellikle kadın istihdamını arttırmayı hedefleyen proje ile Köyceğiz, dünyada bir trend haline gelen aromaterapi turlarına Türkiye’de

Sinop’un Ayancık ilçesinde geleneksel bir ürün olan keten ve keten ipi yapma sanatının, “Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu” projesiyle yeniden canlanması ve turizme kazandırılması hedefleniyor. Sinop Usta Öğreticiler Derneği tarafından, Ayancık Köylere Hizmet Götürme Birliği, Ayancık Halk Eğitim Merkezi ve ASO Müdürlüğü ve Ayancık İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ortaklığında hayata geçirilecek olan proje kapsamında bir “keten rotası” oluşturulması planlanıyor. Proje kapsamında, keten ipi yapan son ustaların gençlerle bir araya gelerek, sanatlarını öğretmeleri ve genç ustalar yetiştirmeleri planlanıyor. Böylece ilçenin kültürel mirasının yaşatılmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunulacak. Yörenin geleneksel sanatı olan keten dokumacılığı ve keten ipi yapımını daha bilinir hale getirmek üzere, atölyelerde üretilen ürünlerin sergilenmesi ve satışı için el sanatları merkezi oluşturulacak. Keten tarımı yapılan köylere ziyaretçi ulaşımı sağlanarak, ziyaretçiler Ayancık’ın doğal güzellikleri ile buluşturulacak. Ayrıca geleneksel olarak sürdürülen “Kültür, Keten ve Ahşap Festivali”’nde ustaların eserlerini halkla buluşturmalarına destek olunacak.


2. İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi, Metro Türkiye ev sahipliğinde yapıldı Metro Türkiye ev sahipliğinde; Türk Patent ve Marka Kurumu, TOBB, İstanbul Ticaret Odası, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı desteğiyle gerçekleşen 2. İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi’nde, İstanbul’un coğrafi işaretli ürünleri ve bu konuda yapılan çalışmalar kamu, siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimleri tarafından ele alındı.

T

ürk mutfağının daimiyetini sağlama ve gelecek nesillere miras bırakma misyonunu üstlenen Metro Türkiye ev sahipliğinde; Türk Patent ve Marka Kurumu, TOBB, İstanbul Ticaret Odası, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın desteği ve katılımıyla 2. kez İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi düzenlendi. Metro Türkiye bünyesinde yer alan Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu Gastronometro’da gerçekleşen zirvede kamu, siyaset ve iş dünyasından önde gelen tüm paydaşlar, İstanbul’un coğrafi işaretli ürünlerini ve bu konuda yapılan çalışmaları ele aldı. Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris Minialai’nin açılış konuşması ile başlayan zirveye, İstanbul Vali Yardımcısı Uğur Aladağ, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Massimo Gaiani, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Ülken, Türk Patent ve Marka Kurumu Coğrafi İşaretler Daire Başkanı Hakan Kızıltepe, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Yavuz Karaca, İstanbul Ticaret İl Müdürü İsmail Menteşe, MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Eğitim Politikaları Daire Başkanı Dr. Recep Altın, Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdür Yardımcısı Ekrem Alper Bozkurt, Şef Somer Sivrioğlu ve ilgili kurum, kuruluş temsilcileri katıldı.

Minialai: “Zenginliklerimizi tanıtmak için herkesi ortak çalışmalara davet ediyoruz”

Konuşmasında Türk mutfağının adeta sınırsız bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris Minialai, “Türkiye’de coğrafi işaretli ürün sayısı 460’ın üzerinde ve bir o kadar daha aday ürün var. Potansiyel ise 2.500’den fazla. Bu rakam neredeyse tüm Avrupa’nın toplam ürün potansiyeliyle aynı. AB, Coğrafi İşaretlerden yıllık 75 milyar dolarlık bir katma değer sağlıyor.

Dünyada ise yıllık 200 milyar doların üzerinde bir katma değer oluşturuyor. Türkiye’nin bu potansiyelini hak ettiği noktaya getirmemiz ekonomimize milyarlarca dolar katma değer anlamına geliyor. Bu amaçla, İstanbul’un Ormanlı pirincinden Çengelköy salatalığına, Kalfaköy kömüründen çakıl domatesine tüm coğrafi işaretli ürünlerini yarınlara taşımak, değerlerini ortaya çıkarmak için paydaşlarımızla çalışıyoruz. Tüm ekosistemimizi, İstanbul’un bu kadar değerli zenginliklerini, ülkemizde ve yurt dışında daha güçlü bir şekilde duyurmak için ortak çalışmalara davet ediyoruz.” dedi.

“65 bin öğrenci derslerinde coğrafi işaretleri okuyor”

2012 yılında Metro Türkiye olarak coğrafi işaretli ürünler projesine başladıklarını belirten Minialai konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bugün raflarımızda bulunan 150’ye yakın coğrafi işaretli ürün ve 10 Metro ülkesine yapılan yaklaşık 10 milyon euroluk ihracat rakamı bu çalışmalarımızın bir sonucudur. Şu ana kadar hayata geçirdiğimiz projelerle 120

restoranın menüsünde coğrafi işaretli ürünlerin kullanılmasını sağladık. Coğrafi işaretli ürünlerin korunması, gelecek kuşaklara aktarılması için eğitim de şüphesiz en önemli konulardan biri. Bu nedenle 11. Kalkınma Planı’nda sunduğumuz öneri neticesinde, coğrafi işaretli ürünler bu yıl okullarımızda müfredata girdi. Bunun için geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanlığımız ile bir protokol imzalamıştık. Şu anda mesleki ve teknik liselerin yiyecek - içecek hizmet alanında okuyan yaklaşık 65 bin öğrenci derslerinde coğrafi işaretleri okuyor, öğreniyor. Bu konuda katkımız olduğu için onur duyuyoruz. Çünkü coğrafi işaretli ürünler sadece Metro Türkiye’yi değil hepimizi daha güçlü yarınlara taşıyacak engin bir potansiyeldir. Yerli turist hafta sonları Gaziantep’e, Hatay’a birbirinden güzel yemekler yemeye gidiyor. Neden yabancı turist de bunu yapmasın? Veya neden Ezine’ye yurt dışından turlar düzenlenmesin? Gelin bu potansiyeli hep birlikte ortaya çıkaralım, Türkiye’nin bu gizli hazinesini tüm dünyaya tanıtalım.”


restaurant 94 hotel & hi-tech

gastro güncel

Tarlada hasadı artık robotlar yapacak

B

oğaziçi Üniversitesi’nin Tekfen Holding desteği ve Malatya Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle Malatya’da düzenlediği ‘Açık Ders’ seminerinde konuşan Prof. Dr. Gökhan Özertan, Türkiye’nin bir tarım ülkesi olmasına rağmen sektörün yeniliklere kapalı bir sektör olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Gökhan Özertan, tarımda teknolojiden faydalanarak birim araziden aldığı verimi artıran Holanda ve İngiltere gibi ülkelerden örnekler vererek hali hazırda Suriye’de yaşanan savaşla birlikte başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere dışarıdan aldığı göçlerle 85 milyon nüfusu beslemekte olan Türkiye’nin önümüzdeki 10 sene içinde 100 milyon insanı besleyebilmesi için tarım ve gıda sektörlerindeki risklerle baş edebilmek adına uzun vadeli bakış açısıyla, bu alanlara daha fazla yatırım yapması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin tarımda söz sahibi olması ve rekabet gücünü yeniden kazanabilmesi için girdi maliyetleri, tarım arazilerinin parçalılık arz eden yapısı, çiftçi ve küçük işletmelerin sorunları gibi temel sorunlarına çözüm odaklı yaklaşmas gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özertan, yaşadığımız çağda teknolojinin hemen her sektörü dönüştürdüğünü; tarım sektörünün bu teknolojik yeniliklerden yararlanmak zorunda olduğunun altını çizdi.

AB’nin en büyük tarım ekonomisiyiz ancak verimimiz düşük

Türkiye’de tarım sektöründe üretimde verimlilik, toprakların adil dağılımı, çiftçiyi gözeten –destekleyen uygulamalar, kırdan kente göçün ölenmesi gibi yaklaış son yarım yüzyıla damgasını vuran bir dizi çözülemeyen problem olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özertan ‘’Avrupa’nın en büyük tarım ekonomisiyiz, dünyada ilk 10 içindeyiz ancak iş gücü verimliliğinde 30., arazi verimliliğinde ise 21. sıradayız. 55 üründe dünyada ilk 10 üretici ülke arasındayız ancak verimimiz çok düşük. Türkiye’de yaklaşık 12 bin tarımsal örgüt ve birlik var ancak bunların sadece yarısı aktif çalışıyor. Avrupa’da tarım kooperatiflerinin pazar payı ise yüzde 40 seviyesinde’’ diye konuştu. Dünyanın toplam gayri safi yurt içi hasılasının 76 trilyon USD olduğunu, Türkiye’de ise bu rakamın 800 milyon USD’de kaldığı bilgisini veren Prof. Dr. Özertan, Türkiye tarımının dünya tarımında yüzde 1’lik bir pay sahibi olduğunu kaydetti. Özertan, “Teknolojiye ve katma değerli ürünlere yönelmeliyiz. Yaklaşık 40 yıldır çözüm

Prof. Dr. Gökhan Özertan

bekleyen yapısal sorunlarımızı ancak işbirliğiyle çözebiliriz. Çiftçinin sorununu kamu, özel sektör, sivil toplum ve akademi işbirliği çözebilir” dedi.

Küresel ısınma yüzünden Malatya kayısısında verim %40 düşecek

İklim değişikliği ve küresel ısınmanın tarım sektöründeki etkilerine de değinen Özertan, ‘’Küresel ısınma bitkileri ve hayvanları strese sokuyor, bu da verimi düşürüyor. Küresel sıcaklıktaki her 1 santigrat derece artış, küresel ölçekte arazi verimliliğini düşürüyor. Türkiye’nin buğday verimliliği de buna bağlı olarak yaklaşık yüzde 20 düşecek. İklim senaryolarına göre dünyanın en büyük kayısı üreticisi ve ihracatçısı olan Malatya kentimizde 2021-2050 yılları arasında kayısı veriminin yüzde 40’lara varan oranda azalacağı görülüyor ’’ dedi. Tarımın tüm dünyada bir değişim yaşadığını ekleyen Gökhan Özertan ‘’Bugün tarım deyince doğa dostu,

düşük karbon ekonomisine geçmiş sürdürülebilir bir tarım modelinden bahsediyoruz. Bunun için sadece tarım değil gıdadan enerjiye lojistikten atık yönetimine tüm sektörler birbiriyile bağlantılı ve eş güdümlü çalışmak zorunda. Drone’larla tarım arazilerinin izlendiği, akıllı traktörlerin tarla sürdüğü, robotların kullanıldığı bir akıllı tarım dünyasına doğru gidiyoruz’’diyerek; günümüzde Microsoft, IBM gibi dev bilişim şirketlerinin tarım sektörüne girerek dijital çiftliklere yatırım yapmaya başladığını kaydetti.

AB insansız tarıma yatırım yapıyor

Gerek dünyada gerekse Türkiye’de tarımın en önemli sorunlarından birinin çalışacak işçi bulamamak olduğunu belirten Prof. Dr. Özertan, gelişmiş ülkelerde bu sorunun insansız tarım modeliyle aşılmakta olduğunu kaydederek Avrupa Birliği’nin toplam 60 Milyon Euro fon ayırarak 33 ayrı bölgede dijital çiftlik kurulmasına destek verdiğini ekledi: “ABD de tarım işçisi bulmakta zorlanıyor. Bu nedenle artık hasat sezonunda robot kullanımına geçildi. Kaliforniya’da belli çiftliklerde çilek hasadı robotlar tarafından yapılıyor. İngiltere’de insansız tarım çiftliklerinde otonom cihazlar kullanılıyor” bilgisini verdi. Akıllı tarım uygulamaları sayesinde verimin yaklaşık yüzde 20, hasılatın ise yüzde 5’ler seviyesinde arttığını; yakıt tüketiminin ise yüzde 10 azaldığını belirten Gökhan Özertan, dijital çiftlik uygulamalarında girdilerde ortalama yüzde 10-20 seviyelerinde azalma olduğununu sözlerine ekledi.


e t ! a s u r b wit h Cele 16 - 20 FEBRUARY 2020 DUBAI WORLD TRADE CENTRE

Join us as we celebrate the 25th edition of Gulfood with industry veterans and step into the future of the F&B world.

Now, we at Gulfood are

g n i k in od h o t e F R 50% OFF ON YOUR TICKET *Valid Until 31st December 2019 Register Now:

gulfood.com/RegisterNow

Organised By

Category Sponsor (Meat & Poultry)

Category Sponsor (Beverage)

Main Registration Sponsor

Convention Gate Registration Sponsor

Platinum Sponsor

Gold Sponsor

Silver Sponsor

Lanyards Sponsor

Visitor Badge Pouches Sponsor

Carrier Bags Sponsors

www.aljameelfood.com

PANTONE 1795 CVC PANTONE 362 CVC PROCESS BLACK 100%


restaurant 96 hotel & hi-tech

gastro aktüel

‘Yılın İş Kadını’ Gamze Cizreli İdeal Su ana sponsorluğunda düzenlenen 3. Türkiye Altın Marka Ödülleri, Hilton İstanbul Bomonti Hotel & Conference Center’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Yılın İş Kadını Big Chefs’in Kurucusu Gamze Cizreli ve Yılın İş Adamı Kırbıyık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Kırbıyık oldu. “Güçlü bir Türkiye için Türk markaları seçin” mottosuyla yola çıktılarını belirten Türkiye Altın Marka Ödülleri Düzenleme Kurulu Başkanı Nedim Delibaş, “Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Türkiye Altın Marka Ödülleri kapsamında 250 markamızın temsilcisini bir araya getirmekten gurur duyuyoruz. Bu yıl uluslararası bir boyut da kazandırdığımız ödül törenimiz kapsamında, Rusya, Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’dan gelen yaklaşık 25 iş insanı İstanbul, Bursa ve Mersin de Türk firmalarıyla ticari görüşmeler yapacak. 1 milyar dolarlık ithalat, ihracat ve yatırım için opsiyonları değerlendirecek yabancı firmaların yerli markalarımızla yapacakları iş birliklerinin ülkemizin gücünü artıracağına inanıyoruz” diye konuştu.

Ocak ayı lezzeti Mevsim lezzetlerini farklı tatlar arayanlar için özel tariflerle yeniden yorumlayan Wish More Hotel İstanbul, ocak ayı menüsünde yine iddialı bir lezzete yer veriyor. Beş yıldızlı otelin maharetli şeflerinin elinden çıkan İzmir Tulum Peynirli Ratatouille ile Zencefil Soslu Levrek Balığı, balık keyfini tam bir şölene dönüştürüyor. Zencefil Soslu Levrek Balığı’na; İzmir tulum peyniri, kabak, patlıcan, renkli biberler, havuç, taze kişniş, biberiye ve fesleğenle hazırlanan Fransız mutfağının sevilen lezzeti Ratatouille eşlik ediyor.

Sofitel İstanbul Taksim’in mutfağı Mehmet Oğurtan’a emanet Lüks otel mutfaklarında 20 yılı aşkın süredir görev alan Mehmet Oğurtan, İstanbul’da yeni açılan Sofitel İstanbul Taksim’in Executive Şefi oldu. Son olarak Raffles Istanbul’da çeşitli görevlerde bulunan Oğurtan, burada Türkiye’nin ilk füzyon restoranı ve Pan Asya mutfağı ISOKYO’nun da mutfağında çalıştı. Otel mutfağına hakim olan Oğurtan, daha önce Ritz Carlton İstanbul ve Barbaros Bay Bodrum otellerinde de Sous Şef sorumluluğunu üstlenmişti. Oğurtan, 20 yılı aşkın süredir otellerde misafirlere en özel gastronomik deneyimleri yaşatırken, Ulus29, Güverte Bodrum ve Getti gibi sevilen restoranların mutfağına da lezzet kattı. Amerikalıları balzamik, sızma zeytinyağı gibi ürünlerle tanıştıran Dean & Deluca’nın Istanbul şubesinde Chef de Cuisine pozisyonunda bulunan Mehmet Oğurtan, hünerlerini artık Sofitel Istanbul Taksim mutfağında sergileyecek.

Kahve Dünyası, Dünya Türk Kahvesi Günü’nü misafirleriyle birlikte kutladı Kültürel lezzet mirasımız olan Türk kahvesine hak ettiği değeri kazandırmak için çalışan Kahve Dünyası, her yıl olduğu gibi bu yıl da 5 Aralık “Dünya Türk Kahvesi Günü”nü mağazalarına gelen misafirleriyle birlikte kutladı. 5 Aralık Perşembe günü mağazalarını ziyaret eden misafirlerine dünyanın en değerli çekirdeklerinden ustalıkla hazırlanan bol köpüklü Türk kahvelerini ücretsiz olarak ikram etti. Geçen yıl yaptığı araştırmayla Türkiye’nin Türk kahvesi haritasını çıkaran Kahve Dünyası, bu yıl ise Türk kahvesinin insanlar için anlamına ve yarattığı hislere odaklandı. Bu yılki araştırmanın sonuçlarını 4 Aralık’ta Veliefendi Fabrika Mağazası’nda düzenlediği bir buluşmayla açıklayan Kahve Dünyası, misafirlerine Türk kahvesinin tarihini, kültürümüzdeki yerini ve ritüellerini ise araştırmacı-yazar Sunay Akın’ın anlattığı özel hikayeler eşliğinde aktardı.


Dünyaca ünlü şefler Sakarya’nın en güzel reçelini seçti İstanbul Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, Sarılar Dış Ticaret ve Sakarya Ticaret Borsası’nın katkılarıyla düzenlenen “Üreten Kadın Yarışması”nın finali, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nde, Ramada Sakarya Hendek Otel’de gerçekleştirildi. Bölgede gizli kalmış, unutulmaya yüz tutmuş ürünleri ve tarifleri gün yüzüne çıkarmak, bölgede yaşayan kadınları desteklemek amacıyla düzenlenen yarışmada, 200 Sakaryalı kadının biber, domates, balkabağı, dağ çileği ve nar malzemelerini kullanarak yaptığı reçeller jüri tarafından değerlendirildi. Yarışmanın açılış konuşmasını yapan Sakarya Ticaret Borsası Başkanı Adem Sarı, “Kadına yönelik şiddetle mücadele için bir farkındalık oluşturmayı hedeflediğimiz yarışmamızda Sakaryalı kadınlarımızın üreterek hayata katılmalarını desteklemekten gurur ve mutluluk duyuyoruz” dedi.

Sürdürülebilir Gıda Platformu’na yeni üyeler… Herkes için sağlıklı, güvenilir ve daha iyi gıda hedefi doğrultusunda gıda sistemlerinde değişimi hızlandırmak amacıyla kurulan“ Sürdürülebilir Gıda Platformu” yeni üyeleri ile büyümeye devam ediyor. Son olarak Sütaş, La Lorraine, Uludağ İçecek platformun yeni üyeleri oldu. Sürdürülebilir Gıda Platformu, bugünün gıda ile ilgili sorunlarına sorumlu üretim-tüketim mottosuyla bütünsel bir yaklaşımla ve sürdürülebilir gıda hedefi ile öncülük etmeyi amaçlıyor. Sürdürülebilirlik Akademisi ve Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) öncülüğünde kurulan platforma üye olan markalar arasında; Aromsa, Balparmak, Chep Türkiye, Danfoss, Eker, G&T Enerji, İntertek, Leroy, Kalite Sistem Mérieux NutriSciences, Metro, Migros, Pınar, Reis, Sütaş, Uludağ İçecek, Ülker yer alıyor. Son olarak platforma katılan Sütaş, La Lorraine, Uludağ İçecek ile birlikte üye sayısı 17 ye ulaştı.

Kayalar Mutfak, ‘Sektöre Değer Katan Markalar’ kategorisinin 1.si oldu Favori Lezzetler 2019 ödülleri The Green Park Merter Otel’de düzenlenen görkemli gece ile sahiplerini buldu. Gecede iş insanları, sanatçılar, belediye temsilcileri ve basın sektöründen katılımcılar yer aldı. Türkiye’nin dört bir yanından oylamaya katılan 220 bin kişi, 3 ay boyunca sosyal medya hesapları üzerinden oylamaya katıldılar. 45 kategoriden 682 firmanın yarıştığı gecede Kayalar Mutfak “Sektöre Değer Katan Markalar” kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü. Kayalar Mutfak adına birincilik ödülünü Yönetim Kurulu Başkanı İslam Kaya aldı. Kaya yaptığı konuşmada sektör temsilcilerine teşekkürlerini dile getirirken, Kayalar Mutfak olarak her zaman daha iyisini yapma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini belirtti.

Özyeğin’e vakıf üniversiteleri arasında Türkiye birinciliği Sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konusunda uluslararası bir platform olan ve dünyanın en yeşil üniversitelerini belirleyen Green Metric’in 2019 değerlendirme sonuçları açıklandı. Özyeğin Üniversitesi, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında birinci sırada yer aldı. 2010 yılından bu tarafa her yıl dünyanın seçkin üniversitelerini enerji, geri dönüşüm, altyapı, iklim değişikliği, su kaynakları, ulaşım ve eğitim gibi farklı alanlarda değerlendiren UI GreenMetric World University Rankings, yükseköğretim kurumlarını her değerlendirme alanı için puanlayarak uluslararası arenada sıralıyor. Dünyanın tüm yükseköğretim kurumlarının katılımına açık olan Green Metric’in bu yılki değerlendirmesinde dünyadan 780 üniversite yer aldı. Özyeğin Üniversitesi, bu sene yapılan değerlendirmede dünya genelinde 780 üniversite arasında 173’üncü sıraya yerleşerek, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında birinci, 43 Türk üniversitesi arasında dördüncü oldu.


restaurant 98 hotel & hi-tech

gastro aktüel

Arzu Alibaz, IFFCO’nun Global Food Service CEO’su oldu Her geçen gün hacmi ve önemi artan ev dışı tüketim endüstrisinde hizmet odaklı servis anlayışına hız kazandırmak isteyen ve bu alandaki yatırımlarını hızlandıran IFFCO Group, gerçekleştirdiği yeni atamayla organizasyon yapısını da güçlendiriyor. IFFCO, Global Food Servis Operasyonu’nu 26 yıllık ev dışı tüketim endüstrisi tecrübesi, marka, pazarlama ve ticari stratejiler alanlarında güçlü başarı hikâyeleri ile bilinen Arzu Alibaz’a emanet etti. Lisans eğitimini gıda mühendisliği üzerine alan, sonrasında gıda mühendisliği ve işletme alanında yüksek lisans yapan Arzu Alibaz, son olarak 2017 yılında İsviçre Lozan’da bulunan IMD Business School’da PED diploma programını tamamladı. İş hayatına Phillip Morris’te başlayan, PepsiCo ile devam eden ve 2001 yılından itibaren Nestle’de yurt içi ve yurt dışı farklı pozisyonlarda görev alan Alibaz, 24 Kasım itibarıyla IFFCO Group’un Global Food Service CEO’su pozisyonuna atandı. Alibaz, 13 yaşında bir kız çocuğu annesi.

Edenred, tasarruf çözümlerini genişletiyor Ticket Restaurant Yemek Kartı ile Türkiye’yi ilk kez yemek kartı hizmetiyle tanıştıran Edenred Türkiye, 2019 yılında da çift haneli büyümesini sürdürdü. Türkiye’nin en yaygın ve en çok kullanıcı sayısına sahip yemek kartı olan Ticket Restaurant’la başlayan yolculuklarında artık kendilerini bir fintech şirketi olarak konumlamak istediklerini söyleyen Edenred Türkiye Genel Müdürü Eric de Ladoucette, yemek kartlarının dijitalleşmesine, NFC teknolojisine ve alternatif ödeme yöntemlerine yaptıkları yatırımları 2020 yılında artıracaklarını açıkladı. Türkiye’de yemek kartlarının yüzde 8 oranında olan penetrasyonunu sektör olarak son beş yılda yüzde 13 seviyesine yükselttiklerini söyleyen Eric de Ladoucette, “Yaşadığımız dijitalleşme sürecinin önümüzdeki dönemde hızlanacağını ve en fazla 10 yıl içinde tüm kurumsal harcamaların dijital ortama taşınacağını öngörüyoruz. Biz de hem globalde hem de Türkiye’de yatırımlarımızı bu doğrultuda yapıyoruz. Çalışanların ve işletmelerin hayatını kolaylaştıracak temassız ödeme ve mobil ödeme yöntemleri yaygınlaştıkça pazar daha fazla büyüyecek. Hedefimiz, AB ülkelerinde yüzde 30’u bulan yemek kartı kullanımını Türkiye’de de arttırmak” dedi.

Lezita’da üst düzey atama Lezita’nın yeni Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Mesut Ergül oldu. Markanın kuruluşundan bu yana Lezita’da farklı görevler de üstlenen Ergül, son olarak Zincir Mağazalar Satış Direktörü olarak görev yapıyordu. Türkiye’nin önde gelen piliç eti markalarından Lezita’nın Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Mesut Ergül oldu. Lezita’nın Zincir Mağazalar, Anadolu, Ege-Akdeniz, Marmara, İhracat, Ev Dışı Tüketim Satış Müdürlükleri ile Pazarlama Kurumsal İletişim Yöneticiliği Ergül’e bağlı olacak. Yeni göreviyle ilgili değerlendirmede bulunan Mesut Ergül, Lezita’nın marka imajını güçlendirme ve büyüyen satış hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir sorumluluk üstlendiğini belirterek “Markamızdan aldığımız güç ve deneyimli ekibimizle hedeflerimize başarıyla ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.

Ünlü Fransız Gastronomi Kulübü Sofitel Istanbul Taksim’de buluştu 1950 yılında Paris’te kurulan, iyi yiyeceğin korunması ve sofra zevklerinin yaşatılması amacıyla çalışmalar yapan Chaînes de Rôtisseurs 1994 yılından itibaren ülkemizde de faaliyet gösteriyor. Derneğin İstanbul üyeleri Sofitel Istanbul Taksim’de buluştu. Sofitel İstanbul Taksim şefi Mehmet Oğurtan’ın özel mönü hazırladığı gece, kokteyl ile başlayıp Sofitel İstanbul Taksim’in Opera Balo Salonunda CDR’nin gelenekselleşen yemek sunumuyla devam etti. Mutfak sanatlarını ve sofra kültürünü felsefe haline getirenlerin buluştuğu etkinliğe Tuna Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Tuna ve Chaînes de Rôtisseurs Başkanı Mohammed Hammam’da katıldı. Gerçekleşen etkinlik ile ilgili Sofitel İstanbul Taksim Genel Müdürü Soner Metin Sofitel İstanbul Taksim’de bu tarz gastronomik etkinliklerin sık sık gerçekleşeceğini ve Fransız Yaşam Sanatı’nın en ince detaylarının Sofitel Istanbul Taksim’den şehre yayılacağını belirtti.



restaurant 100 hotel & hi-tech

yeni mekan

Alaçatı’nın gözde mekanı Şeşbeş artık Etiler’de Alaçatı’dan sonra Nisbetiye Caddesi üzerinde açılan Şeşbeş Etiler, İstanbul’un hem yeme-içme hem de eğlence hayatına yeni bir soluk getiriyor. Restoran, bar ve kulüp konseptini birleştiren mekan, pazartesi günleri hariç haftanın altı günü 12.00-23.30 saatleri arasında restoran olarak, 23.00-05.00 saatleri arasında kulüp olarak hizmet veriyor.

Ş

eşbeş Etiler’in her ay güncellenen menüsündeki hiç bir tabak sıradan değil. Leyla Şeşbeş’in yönetimindeki mutfakta levrek fileto havyar sosuyla, füme somon manda mozarella topu üzerine kaplanarak, pappardelle ördekli, linguini jumbo karidesli hazırlanıyor. Et ve balık çeşitleriyle de fark yaratan mekanda taş fırından çıkan kokoreçli, tandır dana yanaklı ve safranlı karidesli pizzalar dikkat çekiyor.

Selma Şeşbeş yönetiminde Selma Şeşbeş’in yönetimindeki gece kulübünde İstanbul gece hayatının en tanınmış Dj’leri Fırat Tunçbaş ve Ozan Özer 70’ler, 80’ler ve 90’ların özenle seçilmiş müziklerini çalıyor. Herkesin birbirine aşina olduğu, şarkıların anıları canlandırdığı, klasik İstanbul eğlence mekanlarını anımsatıyor. Gece acıkanlara her saat pizza, köfte, soyalı piliç ve çorba sunuluyor.


Sektörün deneyimli isimlerinden Selma Şeşbeş ve kardeşi Leyla Şeşbeş Aygıt kardeşlerin ortaklığında açılan mekan, samimi ve şık atmosferi, dünya yemeklerinin en güzel örneklerinin sunulduğu yaratıcı mutfağı ve sınırsız eğlencesiyle dikkat çekiyor.


restaurant 102 hotel & hi-tech

yeni mekan

Terra Pizza’dan İstanbul’a bir ayda 3 yeni restoran yatırımı Terra Pizza büyüme hamlesine yeni restoran açılışlarıyla devam ediyor. Lezzeti, kalitesi ve hizmet anlayışıyla Türkiye çapında pizza severlerin gönlünde taht kuran Terra Pizza, bir ayda gerçekleştirdiği toplam 6 restoran yatırımıyla büyüme hamlesine devam ediyor. Terra Pizza’nın yeni restoran yatırımları İstanbul, Adana, Antalya ve İzmir illerini kapsıyor. Terra Pizza böylece Adana’da ilk şubesini açarken, İstanbul’da 7’inci, Antalya’da 7’inci ve İzmir’de 34’üncü restoranını açmış oldu.

2

5. yılına girerken geniş kapsamlı büyüme, gelişme ve kurumsallaşma süreci başlatan Terra Pizza’nın Türkiye genelindeki büyüme hamlesi hız kesmeden sürüyor. Yeni restoranlarıyla pizza severlere Gel Beraber Olsun diyen Terra Pizza, böylece bir ayda toplam 6 restoran açmış oldu. Yeni restoran açılışları İstanbul, Adana, Antalya ve İzmir illerinde gerçekleşti. İstanbul’da toplam 3 yeni restoran açan Terra Pizza’nın yeni restoranları; Ataşehir, Ümraniye ve Küçükbakkalköy’de pizza severler ile buluştu.

Kurtoğlu: “Terra Pizza’yı en çok konuşulan markalardan biri haline getirdik” Terra Pizza CEO’su Emre Kurtoğlu Terra Pizza’nın yeni yatırımlarıyla ilgili: “Çeyrek

asıra yaklaşan geçmişe sahip, hikayesi olan ve bugüne kadar pek çok kişiye dokunan bir marka olarak ilk günden beri her zaman yenilikçi ve başarılı olmayı amaçladık. Bu yolda ilerlemeye de devam ediyoruz. Gel beraber olsun sloganımız ile tüketicilerimizi pizzalarımızı deneyimlemeye, paylaşmaya davet ettik. Sponsorluk çalışmamız ile Terra Pizza’yı en çok konuşulan markalardan biri haline getirdik. Şimdi de yatırımlarımız ile Türkiye’nin dört bir yanındaki pizza severlerle buluşuyoruz. Bu doğrultuda bir ayda toplamda 6 şube açılışı gerçekleştirdik. Pizza severlerin lezzetlerimize olan bağlılığı bizleri daha da motive ediyor. Yeni dönemde daha fazla şube ile pizza tutkunlarıyla buluşacağız” dedi.

Kurulduğu 1995 yılından itibaren pizza severlere hizmet veren Terra Pizza, benzersiz lezzeti, yeni konsepti ve ismi ile pizza severlerin keyifli anlar yaşamalarına ortak olmak istiyor ve yeni dönemde tüketicilerine “Gel Beraber Olsun” diyor. Lezzeti, kalitesi ve hizmet anlayışıyla Türkiye çapında pizza severlerin gönlünde taht kuran Terra Pizza, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin dört bir yanında büyümeyi planlıyor.


Şehrin içinde kalabalıktan uzak keyifli bir mola için

Atiler Restoran Etiler’de Uçaksavar Sitesi’nin içinde, görkemli çam ağaçlarının altında yemyeşil bir korulukta saklı Atiler Restoran, ahşap bir dağ evi gibi görüntüsü ile şehrin kalabalığından uzak saklı bir lezzet bahçesi sunuyor.

T

azeliğe ve doğallığa önem veren Şef Atilla Yıldırım’ın yılların deneyimiyle reçetesini oluşturduğu farklı lezzetleri ile öne çıkan Atiler Restoran’ın menüsünde, istiridye mantarlı levrek, altı saat fırında pişen kaburga ve Atiler’in Canı Ciğeri gibi alternatifler bulunuyor. Taş fırından pizza, hamburger ve çıtır mantı gibi seçeneklerin de yer aldığı menüde vejetaryenler için de ılık servis edilen kök sebze salatası, sebzeli tagliatelle ve mevsimine göre portakal soslu köz kereviz gibi farklı lezzetler de bulunuyor.

“Bitirebilene Aşk Olsun” kahvaltısı Restoranın pişi, saç fırında pişen börek, menemen, sucuk ve yumurta eşliğinde servis edilen zengin “Bitirebilene Aşk Olsun” kahvaltısı ise sanki evdeymişçesine keyifli bir hafta sonuna başlamak için tercih edilebilir.


restaurant 104 hotel & hi-tech

yeni mekan

Türk gastronomisine yeni bir bakış açısı Turk Fatih Tutak TURK Fatih Tutak, özünde geçmişi duyduğu saygıyı barındırırken Türk gastronomisine yeni bir bakış açısı getiren bir eve dönüş hikayesi; Bomonti’de açılan restoran Şef Fatih Tutak’ın dünyanın en iyi restoranlarına uzanan kariyer yolculuğunun gücü ile Türkiye’nin gastronomik tarihini yüceltirken Türk mutfağında yeni bir dil oluşturmayı amaçlıyor.

F

atih Tutak, lokal üreticiler ile çalışarak yemek kültürüne dair içten bir duruş sergiliyor. Yerel ürünlerin derinliklerine yoğunlaşan ve geleneksel pişirme tekniklerini araştıran Tutak, geniş bir hayal gücünün ürünü olan yemekler tasarlıyor; farklı gastronomik kültürlerin izlerini taşıyan Türk mutfak kültürünü Avrupa’da ve Asya’da olağanüstü mutfaklarda kazandığı deneyim ile harmanlıyor. “Bir yemek kalbe dokunmalı…” diye açıklıyor Tutak, “…buna saygı duymalı ve herkesin çocukluğundan beri yediklerinden vazgeçmeliyiz. Bu demektir ki sıfırdan başlamalıyız. Bir açıdan bileşenlerin kendilerine odaklanmalı ve şu an sahip olduğumuz yeni tekniklere bakmalıyız; eskilerine referans vererek kendimize özgü bir şey oluşturmalıyız”.

Gelenekselin hayal gücü ile bir araya gelişi TURK Fatih Tutak’ın yaratıcı lezzetleri içeren menüsü; kültürümüzden, coğrafyamızdan, hatıralarımızdan ve geleneklerimizden yola çıkarak hazırlanıyor. Her yemek, kendine has bir karakter sergiliyor. Topraklarımızdan gelen ürünler özenle işleniyor ve her tabak bir sanat eserine dönüştürülüyor. TURK Fatih Tutak’ta menü sıklıkla değiştiriliyor; “mikro sezonsallık” yaklaşımı ile uyumlu olarak doğanın verdiklerine göre şekilleniyor, o gün şefe ilham veren bir şeyi yansıtarak sürprizler sunabiliyor. Mutfakta, işini tutku ile yapan yerel üreticilerden alınan, sadece mevsimine uygun ürünler kullanılıyor. Araştırmak ve en iyi ürünü bulmak, meraklı olmak ve hiç durmadan yeni teknikler geliştirmek TURK Fatih Tutak’taki yaklaşımın temelini özetliyor.

TURK Fatih Tutak’ta her detay arkasında bir hikaye barındırıyor. Orhun Yazıtları’ndan alınmış semboller duvarları, eski Selçuklu motifleri ise zemini süslüyor. Kaan Düzarat tarafından TURK Fatih Tutak’a özel olarak hazırlanan müzikler geceye eşlik ederken kokteyller yedi coğrafi bölgenin yansımalarını hissettiriyor.

Sadelikten yola çıkan sanatsal atmosfer TURK Fatih Tutak; sadece sunduğu özgün lezzetlerle değil, dekorasyonu ve yarattığı atmosfer ile konuklarına eşi benzeri bulunmaz bir deneyim yaşatıyor. Zarif bir sıcaklık yaratma gayesi ile tasarlanan restoran, el yapımı seramikler ve ince zanaatkarlık ile renklendiriliyor. Restoranda kullanılan tabakları 4 farklı seramik sanatçısı ile birlikte tasarlayan Fatih Tutak, bıçaklar için 100 yılı aşkın süredir devam eden aile işletmesinin üçüncü kuşağı olan yerel bir zanaatkar ile çalışıyor. Sadeliğin ön plana çıktığı tasarımsal yaklaşım, Türk kültürünün merkezinde yer alan ustalığın yoğun bir şekilde deneyimlenmesini sağlıyor. Geniş açık mutfak ve fırının güçlü ateşi, yoğun dış dünyadan gastronomik lezzetlerin hüküm sürdüğü bir dünyaya kaçmayı vaat ediyor.


Mekan Yorum

Gönül Yıldırım Üsküdar’da enfes bir lezzet mekanı “Muazzam Künefe” Haliç Üniversitesi ile Ekonomi Gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak’ın birlikte düzenlediği e-dönüşüm etkinliğinin ardından bana göre yemekten en iyi anlayan adam bazılarına göre ise yeni dönemin gurmesi Talip Bayram’dan bir teklif geldi… Talip Bey; Hadi sizi künefe yemeğe götüreyim mi? diye sordu. Başkanımız Celal Toprak (Celal abi) ile birlikte, Talip Bayram’ın teklifine uyduk. Yıllardır Üsküdar’da oturuyorum, son dönemde burada önemli değişiklikler olduğunu görüyordum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, diğer ilçelerde olduğu gibi Üsküdar’ı çok önemsiyor ve Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ile birlikte güzel işler yapılıyor. Özetle, uzun zamanın ardından, yeni yeni bir değişim içinde olan Üsküdar yeni ve özel bir mekan kazanmış. Üstelik burası, binbir çeşit enfes künefe yapan bir mekan… Künefe peynirle yapılan dünyadaki ilk tatlı çeşidi olduğunu ve bu şekilde tarihe geçtiğini sanırım birçoğunuz bilmiyordur. Künefe, ülkemizin en sevilen gastronomi kentlerimizden Hatay’a ait olarak kabul edilen, bir lezzet şaheseridir. Tuzsuz beyaz Antakya peynirinin, taze kadayıf ile birleşmesiyle oluşur. Şerbetinin ayarı, usta ellerde pişirilmesi ve peynirinin özel olması gibi hususlara dikkat edildiğinde ise muhteşem bir tat alabileceğiniz şahane bir

tatlı olarak karşınıza çıkmaktadır. Bu enfes tatlımız, ülkemizin genelinde bilinip sevilen, yenilen bir tatlı çeşidi olarak karşımıza çıksa da, artık sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da meşhur olmuş ve birçok restoranın tatlı reyonları arasında da yerini almaya başlamıştır. Son olarak ülkemizde özel “künefe” adıyla mekânlar açılmaya başladığına da şahit olmaya başladık. Bu künefenin ne kadar rağbet gördüğünün de bir kanıtıdır.

katlanıyor. Lezzetler arasında, “Muazzam Special”i muhakkak tadın.

Aralık 2019’dan beri hizmette

Muazzam Künefe, yaptıkları tüm işlerde en kalitelisini, en iyisini, en güzelini ve en lezzetlisini hedeflediklerini söylemekteler. Bundan dolayı da markanın ismini ilham verici olarak “Muazzam” diye seçtiklerini ifade ediyorlar. Amaçları misafirlerine her şeyi Muazzam bir şekilde sunup, sağlıklı, keyifli ve bir o kadar tatlı vakitler “Muazzam Special”i muhakkak tadın geçirmelerini sağlamak. Bu misyonla Celal Toprak, Talip Bayram ve bana, Muazzam “Muazzam Künefe” 2018 yılında ilk şubesini Künefe Üsküdar Şubesi’nin İşletme Müdürü Bakırköy İncirli Caddesi’nde açmış. Hakan Demirer ve Boğaziçi Aşçılar Derneği Kalitesiyle bir anda Bakırköy’ün en hareketli Başkanı Mustafa Küçükoğlu eşlik ederek, işletmelerinden biri olmuş. Bakırköy’deki “künefenin tarihçesi ve yapılışı hakkında” Muazzam Künefeye gelen misafirler, bilgiler verdiler. Sonrasında, ‘Muazzam genellikle akşam yemeğinden sonra, tatlı Künefe’nin Üsküdar Şubesi’nin lezzetlerini tatmaya başladık ve lezzetler enfesti. Siz deyin yemeğe gelmeyi tercih ediyorlarmış. Ancak mekânın sıcaklığı, ürünlerin kalitesi ve onlarca, ben diyeyim yüze yakın künefe ve sunulan ikramlar nedeniyle müşteriler, tatlı çeşidiyle, tabiri caizse lezzet fırtınasıyla orayı koyu sohbetlerin, gece saat 02.00’lere karşılaştık. Burada, künefenin şekerinin kadar sürdüğü bir mekâna dönüştürmüş. dengelenmesi için süt ile servisi yapılıyor. Bakırköy’de amaçladıkları hedefe ulaşan Sahan kaymağı, Hatay peyniri ve hakiki sade Muazzam Künefe’nin yönetimi, ekim ayında yağının mükemmel buluşmasının ürünü olan Beylikdüzü’nde 2. şubeyi açtılar. Üsküdar hasır künefeyi yediğinizde eşsiz bir lezzetle Meydanı’ndaki 3. şubenin açılışı ise 6 Aralık karşılaşıyorsunuz. Katmeri, hasır künefesi, 2019 tarihinde gerçekleşti. Hedefte, 2020 çıtır hasırlısı, kaymaklısı, fıstıklısı, Osmanlı yılında yurt içi ve yur tdışında zincire yeni tatlı çeşitleri ile Üsküdar sahilinde, Boğaz manzarası eşliğinde yediğiniz lezzetler ikiye halkaların eklenmesi yer alıyor.


restaurant 106 hotel & hi-tech

yeni mekan

Kahve-kitap birlikteliğinin ayrıcalıklı hali Books and Coffee Kaliteli bir kahve ile kitap keyfi yapmak isteyenlere rahat mekanlar sunmayı hedefleyen Books and Coffee, misafirlerini beş şubesi ile ağırlamaya devam ediyor. 2020 sonuna kadar toplam 12 mağazaya ulaşmayı hedefleyen mekan, “iyi kahve” ve “iyi kitap”ın yanı sıra, dökülen kahvelerden sabun yaparak ve okullara kitap bağışında bulunarak, sürdürülebilir bir gelecek için de destek sunuyor.

K

itap kurtlarının en sevdikleri eşlikçilerden biri de şüphesiz iyi bir kahve… Bu keyfi rahat ve huzurlu bir atmosferde yaşamanın verdiği hazzı ise okumaya tutkun olanlar bilir. Artık bu konsepti tüm pozitif yönleriyle, üstelik işin içine doğallığı da katarak yansıtan bir mekan var: Books and Coffee. Sektörde deneyim sahibi üç isim Tahir Bulca, Barış Gültekin ve Edvar Aksakal’ın bir araya gelerek hayat verdiği Books and Coffee, tam bir tutku hali olan kitap ve kahveyi keyifli bir ortamda bir araya getiriyor. Her şubesinde aynı kahvenin aynı özenle demlendiği Books and Coffee’nin inceliği, dekorasyonda kullanılan objelerde de fark ediliyor. Ayrıca yine mekanda birçok kitap kulübünün sohbetleri de düzenleniyor.

Dökülen kahveler geri dönüştürülüyor Books and Coffee ekibi, kahveye olan tutkusunu sürekli araştırmalar yaparak artırıyor. Avrupa’da da sıkça yapıldığı gibi, mekanda artan kahvelerden yapılan sabun ve koku gidericiler başarılı sonuçlar veriyor. Böylece dünya kaynakları en iyi şekilde kullanılırken, hammaddesi doğallık içeren ürünler konusunda da farkındalık oluşturuyor. Books and Coffee, konseptiyle uyumlu olarak kitapları da sosyal sorumluluk projelerine dahil ediyor. Şubeler açıldıktan kısa bir süre sonra okullara kütüphane kurulabilmesi için başlatılan kitap kampanyası çerçevesinde birçok okula bağışta bulunuyor. Okullara yapılan kitap bağışları aynı zamanda süreklilik içeriyor. Hedef; 2020 sonuna kadar 12 şube Ortalama her şubeye bir milyon

civarında yatırım yapılan Books and Coffee’de, merkez işleyişin sağlanması ve işin ihtiyaç duyduğu diğer giderlerle birlikte yüklü bir sermaye ayrılmıştı. Şimdi ise Books and Coffee, yatırımlarına büyüyerek devam etmeyi planlıyor. Bununla beraber konsepte paralel olacak şekilde hazırlanacak bir yayın projesi de bulunuyor. Books and Coffee ekibi, iyi kahveyi iyi kitaplarla beraber keyifli mekanlarda

misafirleriyle buluşturmanın yanı sıra, bu alanda kaliteli bir yayını da oluşturmayı hedefliyor. Gelecek projelerinde ise kitap kulüpleri ve sahaflar ile gerçekleştirilecek projelerin hazırlıkları sürüyor. Bunların daha fazla kitaba erişimi kolaylaştıracak ve insanların okumaktan daha da keyif alabilecekleri bazı etkinlikleri de kapsaması hedefleniyor.


Celtic Irish Sports Pub Narmanlı Han’da… Spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ve büyük kitlelere önderlik eden aynı adlı kulüpten ilham alan Celtic Irish Sports Club, Narmanlı Han’da açıldı. Celtic Irish Sports Club lezzetli menüsü, keyifli müsabakaları ve open stage performanslar ile farklı bir eğlence deneyimi sunacak.

Y

er Istanbul’un kalbi, İstiklal Caddesi, Tünel, Narmanlı Han. Mekan; dünyada dostlukların pekiştiği, müdavimlerin her gece uğradığı, sıcak ve arkadaşça ortamı ile bilinen İrlanda barlarından esinlenen Celtic Irish Pub.Kurucuları; 25 yıldır Beyoğlu’nda 20’den fazla bar, hostel, kafe ve restoran açan, iş ve sosyal hayatlarını aşık oldukları Beyoğlu’nda geçiren Tahir Bulca ve Emek Kırbıyık.

Çünkü her eğlence paylaşınca güzel… Sports Bar; çünkü her eğlence paylaşınca güzel. Gol olunca, son saniye üçlüğünde ya da SuperBall’da, Touch Down’da yanındaki bir sürü insanla beraber coşmak ve sarılmak gibisi yok! Adı Celtic, çünkü 1845’de büyük kıtlıkta, İrlanda’dan İskoçya’ya göçen İrlanda’lıların Glasgow’da özlemle kurdukları spor kulübü. Muhteşem pub menüsü, lezzetli kokteylleri, 40’dan fazla bira seçeneği, dart alanı, curling masası ve harika çalışanlarıyla karşınızda biz: Celtic Irish Sport Bar…


restaurant 108 hotel & hi-tech

fuar

HORECA’da 3,5 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılacak Türkiye’nin en büyük konaklama, ağırlama, yiyecek ve içecek endüstrisi HORECA (Hotel, Restaurant, Cafe) buluşması 15-18 Ocak tarihleri arasında ANFAŞ tarafından Antalya’da gerçekleştirilecek. Toplam 600’ün üzerinde katılımcı firmanın, 3 bin 700’den fazla markasını sergileyeceği HORECA buluşmasını, 50 binden fazla yerli ve yabancı profesyonelin ziyaret etmesi öngörülürken, fuar sonunda 3,5 milyar dolarlık iş hacminin oluşması bekleniyor.

A

ntalya’daki büyük buluşma öncesi İstanbul Point Otel’de bir araya gelen sektör temsilcileri, 2019 yılını değerlendirirken, büyük organizasyonun rakamsal verilerini kamuoyu ile paylaşarak, fuara tam desteklerini bildirdiler. Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği(ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz başta olmak üzere; Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı, Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanı Ali Can Aksu, Marmara Bölge Satınalma Yöneticileri Platformu (MARSAP) yönetim kurulu üyesi İsmail Hakkı Kaya, Anfaş Genel Müdür Yardımcısı Münevver Duran Karahasan ile ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı’nın katılımıyla gerçekleşen toplantıda, B2B görüşmeleri sayesinde her iki fuarda toplam 3,5 milyar dolarlık ticaret hacmi beklendiği vurgulandı.

İş potansiyelini ikiye katlama fırsatı HORECA Fuarı hakkında bilgiler veren ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, “Fuarımıza katılacak toplam 600’ün üzerinde katılımcı firma, 3 bin 700’den fazla markasını sergileyecek. Yurt içi katılımcılarımızın yanı sıra bu yıl

Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Brezilya, Cezayir, Çin, Endonezya, Hindistan, İran, İsrail, İtalya, Libya, Litvanya, Nepal, Rusya, Tayland, Tunus, Ukrayna olmak üzere toplam 17 ülkeden katılımcıyı, ziyaretçilerimiz ile bir araya getireceğiz. Yurt içindeki 81 şehirden gelecek ziyaretçiler ile 49 ülkeden 50 binin üzerinde profesyonelin büyük organizasyonu ziyaret etmesini bekliyoruz. ANFAŞ ekibi olarak, Türkiye’nin markası olan fuarlarımızı başarılı bir şekilde açmaya hazırlanıyoruz. Yaklaşık 40 bin metrekarelik kapalı alanımızın tamamında açacağımız 31.Hotel Equipment ve 27.Food Product fuarları, yüzde 100 doluluk oranına ulaştı. Bu nedenle bugün Türkiye’nin en büyük HORECA (Hotel, Restoran, Cafe) buluşması özelliğini taşıyor. Fuarlarımız sayesinde konaklama, ağırlama, gıda ve içecek sektörünün tüm paydaşları, tek çatı altında buluşarak iş potansiyelini ikiye katlama fırsatı yakalayacak” dedi. Bu yıl turizm sektöründe yaşanan rekor artışın fuarlara olan ilgiyi arttırdığını da dile getiren Bıdı, ”Fuarlarımızda sektörde kendini kanıtlamış, ihracatta önemli başarılara imza atmış otel ekipmanları ve gıda sektörünün önde gelen firmalarına ev sahipliği yapıyoruz Ekibimiz, yurt dışından

yeni hedef pazarlara yönelik önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Yurt dışı alım heyetlerimiz ve katılımcılarımız arasında düzenlenecek B2B görüşmelerinde toplam 3,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi bekliyoruz. Bu yıl; Ticaret Bakanlığı, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Batı Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, hedef ülkelerin ticaret odaları, ticaret müşavirlikleri ve ANFAŞ’ın yurt dışı acenteleri aracılığıyla Almanya, Amerika, Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Belarus, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çin, Danimarka, Fas, Filistin, Fransa, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İran, İtalya, İspanya, İngiltere, Kanada, Katar, Kazakistan, Kosova, Libya, Lübnan, Lüksemburg, Makedonya, Malezya, Mısır, Nepal, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Rusya, Sırbistan, Tayland, Tunus, Ukrayna, Umman, Ürdün ve Yunanistan olmak üzere 49 ülkeden binin üzerinde profesyonel ziyaretçi ve alım heyetlerini katılımcılarımızla bir araya getiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Hedef 50 bin profesyonel ziyaretçi

Yurt dışı çalışmalarının yanı sıra, yurt içi ziyaretçi çalışmaları hakkında da bilgi


veren Bıdı, şunları söyledi: “Eş zamanlı organizasyon sayesinde iki fuarın ziyaretçi kitlesini tek çatı altında buluşturuyoruz. Katılımcılarımız; ANFAŞ’ın ziyaretçi çalışmaları sonucu, yurt içinde 81 ilden otel yatırımcıları, otel yöneticileri, satın alma müdürleri, spa merkezleri, iç mimarlar, müteahhitler, kamu yetkilileri, şef ve aşçılar, zincir market yetkilileri, kafe ve restoran sahipleri, gıda toptancıları, perakendeciler, öğretmen evleri, polis evleri, askeriye, resmi kurum ve sosyal tesis işletmeleriyle bir araya gelecek. Bu yıl yurt içi ve yurt dışından toplam 50 bin profesyonel ziyaretçiyi fuarımızda ağırlamayı hedefliyoruz”

2020’de yenileme ve revize yılı

Ali Bıdı, ”Durgunluk yaşayan inşaat sektörü, bu yıl rekor kıran turizm sektöründe yer alan ve 4 milyar dolarlık ticari hacme ulaşan otellerin, yenileme ve değişim yapma isteklerine gözünü dikmiş durumda. Son yıllarda turist profilinde ve müşteri taleplerinde değişimler yaşanıyor. Turizmin yükselen trendi gastronominin yanı sıra, Türkiye’ye yapılan ziyaretlerin yüzde 50’si tarih ve kültürel değerlerimizi keşfetmek için de yapılıyor. Müşteriler, artık daha yüksek, temalı, hikayesi olan tesisleri tercih ediyor. Otel yapıları yenileme pazarında beklenti yüksek. Yapı sektöründe pazar gelişme şansı en yüksek bölge ise Akdeniz. Turizmde üst üste rekorların kırıldığı 2018-2019 sezonları sonrası büyük bir yenileme ve revize yatırımlar bekleniyor. Son olarak belirtmek istediğim konu, ANFAŞ olarak yeni dönemde kısa sürede başarılı fuarlara imza attık. Fuarımızı destekleyen Antalya Valisi’ne, Büyükşehir Belediye Başkanı’na, Antalya Ticaret Odası’na ve bizi destekleyen tüm paydaş ve sektör başkanlarına, bizi destekleyen tüm fuar katılımcılarına teşekkür ediyoruz.” dedi.

Dernek başkanlarından tam destek… Lokal fuarların sektörün tüm bileşenlerinin buluşma noktası olduğunu söyleyen Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği(ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz, “Antalya çok değerli ve coğrafya süper. Turist geldiğinde güvenli gıda yiyor olması ve bunun sürdürülebilmesi lazım. Biz de sektör olarak bunu sağlıyoruz. Bu anlamda önemli bir iş yapıyoruz. Bu anlamda da dernek olarak bu fuarı destekliyoruz.” dedi. Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı ise, “ANFAŞ ve bu fuar bizim için çok değerli ve önemli. Çok eski partnerlerimizden. Bugün sektör olarak dünyaya yüzde 95 Türk yerli üretim ürünler satıyoruz. Türk üreticiler 150 ülkeye ihracat yapıyor. Bu anlamda vazgeçilmez desteğimizi ve iş birliğimizi sürdürüyoruz.” diye konuştu. Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)

Başkanı Ali Can Aksu’da “Dernek olarak 81 ilde 3280 üyeye sahibiz, 17 ülkede faaliyetlerimiz bulunuyor. Bu fuar bizim için çok önemli. 54 sektörü besliyor.” açıklamasını yaptı. Marmara Bölge Satınalma Yöneticileri Platformu (MARSAP) yönetim kurulu üyesi İsmail Hakkı Kaya’da fuarda kaliteli firmaların bir araya geldiğini ve yoğunluğun üst düzeyde olduğunu vurgulayarak, fuar desteklediklerini söylediler.

2023 hedefi; 40 milyar dolarlık ihracat

Yurt içi ve yurt dışından sektör profesyonellerine ev sahipliği yapacak dev organizasyon; Uluslararası ziyaretçilerin yanı sıra, otel yetkilileri, satın alma yetkilileri, mimarlar, mühendisler, müteahhitler, restoran, bar ve kafeterya işletmecileri, alışveriş merkezleri, hipermarketler, zincir marketler, dernekler, Ticaret ve Sanayi Odaları’nı bir araya getirecek. Büyük buluşma, otel, restoran ve bar yöneticileri ile yüz yüze görüşme imkanı sunmasının yanı sıra, konaklama ve ağırlama sektörüne hizmet veren kamu kurum ve kuruluşlarının satın alma yetkililerine ulaşma fırsatı tanıyor. HORECA buluşması aynı zamanda Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatının artışı için de büyük önem taşıyor. Türkiye, bugün 1700 farklı tarımsal ürünü 199 ülkeye ihraç ederken, bu alanda, Avrupa Birliği’nin birinci, dünyanın ise yedinci büyük ekonomisi konumunda bulunuyor. Sektör liderlerinin 2023 hedefi ise 90 milyon ülke nüfusu ile 60 milyon turisti besleyerek, 200 milyar dolar üzerinde üretim ve 40 milyar dolar ihracat gelirine ulaşmak.

Türkiye’nin tüm satın alma profesyonelleri bir arada

31. ANFAŞ Hotel Equipment Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı ile 27. ANFAŞ Food Product Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı’nda, Türkiye’nin sektördeki satın alma platformları bir araya gelecek. ANFAŞ tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda; 2020 yılında yatırım ve renovasyon gerçekleştirecek otel, restoran,cafe hastaneler ve yurtlar için satın alma müdürü ve yöneticileri, katılımcılarla buluşma fırsatı yakalayacak. Aynı zamanda Türkiye’nin 81 ilinde misafirhaneleri bulunan kamu kurumlarında görev yapan satın alma yöneticileri ve ihale komisyon üyeleri de fuar boyunca alımlar gerçekleştirecek

En yüksek katılımlı aşçı buluşması

27. ANFAŞ Food Product kapsamında, Türkiye Aşçılar Federasyonu, Antalya Gastronomi Eğitimcileri Birliği Derneği ve ANFAŞ iş birliğiyle, turistik tesislerde yerli malı kullanımını teşvik etmek amacıyla başlatılan ‘Yaşasın Anadolu’ teması Food Show’da adeta sanata dönüşecek.

Endüstriyel mutfak ekipmanlarından gıda ürünlerine kadar tamamen yerli malı ürünler kullanılarak yarışma, şov, workshop ve gösteriler gerçekleştirilecek. Türkiye’nin en yüksek katılımlı aşçılık buluşması olması hedeflenen organizasyonda 4 binden fazla şef fuarda yerini alacak.

Latte Art Yarışması Kahve Etkinliği

ANFAŞ 27. Food Product Fuarı kapsamında “Otel Baristaları Derneği Latte Art Yarışması” kahve etkinliği düzenlenecek. Kahve sektörünün otel kanadı profesyonellerini bir araya getirecek “Latte Art Şampiyonası; Türkiye’de ciddi bir gelir getirisine sahip ve önemli bir kaynak olan turizme destek sağlama amacı taşıyor. Türkiye turizmindeki barista sayısının ve niteliğinin artması ve iletişimin güçlenmesi anlamında büyük önem taşıyan etkinlik; ayrıca otel yöneticileri için çalışan personelin eğitilmesi ve personele destek sağlanması anlamında da bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.

8. Uluslararası Housekeeping Olimpiyatları

ANFAŞ, 31. Hotel Equipment Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları Fuarı çerçevesinde ise Hotel Kat Hizmetleri Eğitimi ve Dekorasyonu Derneği tarafından 8.Uluslararası Housekeeping Olimpiyatları düzenlenecek. Konaklama sektörünün aynası Housekeeping mesleğinde farkındalık yaratmak ve mesleğin renkli yüzünü sergilemek için organize edilen olimpiyatlar, Housekeeping mesleği ve Türk turizmi adına çok önemli bir gelişme olarak nitelendiriliyor. Yarışma ayrıca, sağlıklı yaşamın korunması ve geri dönüşüm turizminin yegane teminatı housekeeping mesleğinin turizmde sürdürülebilirlik için her yönüyle geliştirilmesi, çıtasının yükseltilmesi turizm camiası adına büyük önem arz ediyor.

Elektrik maliyetini azaltmanın yolları konuşulacak

Eş zamanlı gerçekleştirilecek her iki fuarda da ENEREX Enerji temalı özel oturumlar da düzenlenecek. “Çatılarımızda Güneş Toplayalım”, “Endüstriyel Yapılarda ve Otellerde Enerji Verimliliği”, “Enerji Depolama ve Elektrikli Şarj İstasyonları”, “Gıda ve Yeşil Atığın Enerji Üretimi Yoluyla Değerlendirilmesi” başlıkları altında düzenlenecek oturumlarda elektrik maliyetlerini azaltmak isteyen, enerjinin verimli kullanımıyla ilgili soruları olan tüm kurumsal ve bireysel katılımcılar yer alacak.


restaurant 110 hotel & hi-tech

fuar

Gelecek Ambiente’de şekilleniyor

Dünyanın en büyük uluslararası dekorasyon ürünleri fuarı Ambiente, 7 Şubat’ta kapılarını açıyor.

A

lmanya’nın Frankfurt şehrinde düzenlenen dünyanın en büyük uluslararası dekorasyon ürünleri fuarı Ambiente, 7-11 Şubat 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu yıl da sektörün tüm oyuncuları için buluşma noktası olmaya devam edecek olan Ambiente’de 4.500’den fazla katılımcı; ‘Dining’, ‘Living’ ve ‘Giving’ alanlarında uluslararası ürün çeşitliliklerini sergileyecekler. Aynı zamanda, ‘Contract Business’, “Sourcing and Ethical Style” temaları da bu yıl fuarda yer alacak. Ambiente’ye Salon 6.0’nın da dahil edilmesiyle birlikte genişleyen alanda; HoReCa sektörünün önde gelen katılımcıları otel, restoran ve catering alanlarında öne çıkan en son ürünlerini sergileyecekler. Geleceğin yaşam stili trendlerinin ve vizyoner tasarımlarının sunulacağı sunumlar da bu yıl fuarda yer alacak.

Endüstrinin önde gelen firmaları ürünlerini yeni HoReCa salonunda ziyaretçilere sunacak Bu yıl açılacak olan HoReCa salonu,

sektörün önde gelen otel, restoran ve catering tedarikçilerini ağırlayacak. Salon 6.0, sadece HoReCa sektöründeki katılımcılara odaklanan özel bir ‘Dining’ alanı olarak fuarda yer alacak. Bu özel salonda; APS, BHS Tabletop, Picard & Wielpütz, RAK, Revol, Steelite ve Zieher gibi sektörün önde gelen firmaları geniş bir ürün yelpazesi ile en yeni ürünlerini sunacak. Yeni HoReCa salonunun açılmasının yanı sıra, Ambiente’de 2020 yılında üçüncü bir akademi alanı yer alacak. Salon 9.1 ve 11.1’deki Ambiente Akademi platformlarına ek olarak, ilk kez Salon 6.0’da bir ‘HoReCa Akademi’ platformu olacak. Fuarın beş gününün tamamında, HoReCa Akademi alanında, ulusal ve uluslararası profesyonel ziyaretçiye çeşitli birçok konu da sunumlar olacak.

2020 Trendleri, Trend Alanı’nda sergilenecek

Ambiente Trendler, tüm endüstriye ve endüstrideki yeni ürünlere genel bir bakış imkanı sunan geniş bir ürün yelpazesini kapsıyor. Önümüzdeki yılın trendleri, temaları ve ürün çeşitliliği, fuarda öne çıkan alanlardan biri olan Trend Alanı’nda sergilenecek. Aynı zamanda, tasarım, sanat, mimari, moda ve yaşam tarzı alanlarında çığır açan etkiler burada gerçekleşecek.



restaurant 112 hotel & hi-tech

hotel-tech

Mitsubishi Electric’ten Gelecek Odaklı CNC Kontrol Üniteleri Yeni nesil M80 ve M800 serisi CNC kontrol üniteleri özel ekranı ve klavye tasarımı ile sezgisel bir kullanıcı deneyimi sunuyor.

Y

üksek teknolojiye sahip CNC ürünleri ile başta otomotiv ve metal işleme sektörü olmak üzere dünya genelinde birçok sektörde standartları belirleyen Mitsubishi Electric, CNC işleme merkezleri ve CNC torna makineleri için üreticilere sunduğu katma değeri her geçen gün artırıyor. Markanın Türk makine sektörüne yönelik çalışmaları hakkında bilgiler veren Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri Mekatronik CNC Departmanı Kıdemli Müdürü Hakan Aydın, CNC kullanıcılarına daha ekonomik, daha hızlı ve daha hassas üretim imkanı tanıyarak hedeflerine ulaşmalarına destek olduklarını ifade etti.

Sanayi 4.0 çağında makine sektörü büyüyecek

Türkiye’nin gerek nüfus yoğunluğu ve genç iş gücü gerekse iş kalitesi anlamında Avrupa’daki birçok ülkenin önünde yer aldığını söyleyen Hakan Aydın; “Ülkemizin lokomotif iş kollarından biri olan makine sektörü, Sanayi 4.0 çağında güçlenerek büyümeye devam edecek. Biz de Mitsubishi Electric olarak yüksek teknolojili inovatif ürünlerimiz, kaliteli servis ve yedek parça hizmetimiz, mühendislik bilgimiz, know-how’ımızla şekillendirdiğimiz projelendirme çalışmalarımız ve büyük özen gösterdiğimiz satış sonrası hizmetlerimizle Türk sanayisinin hızla artan rekabet şartlarına uyum sağlamasına katkıda bulunmak için çalışıyoruz” dedi.

Yeni nesil M80 ve M800 serisi CNC kontrol üniteleri

Yüksek teknolojiye sahip yeni nesil M80 ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin, çok milli (multi-spindle) senkronizasyon desteği dahil olmak üzere toplamda 32 eksen, sekiz iş mili ve sekiz parça sistemine kadar olan sistemleri destekleyebildiğini söyleyen Hakan Aydın seriyle ilgili olarak şu bilgileri paylaştı; “Mitsubishi Electric’in yüksek hassasiyetli yüzey kontrolü fonksiyonunu içeren seri, otomatik işleme sırasında bile her bir eksenin hızlanmasını ve yavaşlamasını optimize edebiliyor. Aynı sürede daha yüksek keskinlikte ölçüler elde edilmesine

sayesinde programın istenilen bölümü kolaylıkla görüntülenip izlenebilirken, diğer ekranlardaki bir menü rahatlıkla seçilebiliyor. Ayrıca yeni ekranlar uzun ömürlü sağlam cam yapısıyla günlük bakımın kolay bir şekilde yapılmasına da imkân tanıyor. Ürün ailesinde dikey ve yatay monte edilebilen klavyeler de bulunuyor” diye konuştu.

Simple View özelliği kullanımı pratikleştiriyor

veya hassasiyetten ödün verilmeden çevrim sürelerinin azaltılmasına imkân sağlayan seri, eşzamanlı beş eksenli makine operasyonlarında dahi kullanılabiliyor. M800 CNC kontrol üniteleri, yüksek hızlı ve yüksek hassasiyetli makine operasyonları ile çok eksenli ve çok parçalı sistem kontrolü için tasarlanan üst düzey bir kontrol ünitesi olarak öne çıkıyor. CNC uygulamaları için özel olarak tasarlanan CPU içeren M80 ise toplamda 11 eksene kadar destek veriyor. Aynı zamanda çok geniş bir pazarda yüksek verimlilik ve kullanım kolaylığı açısından ideal çözüm sunuyor. Markamızın CNC sektörü için özel olarak tasarladığı CPU, daha hızlı ve daha hassas yüzeyler için işleme hızında da artış sağlıyor.”

Multi-touch özellikli kapasitif dokunmatik ekran

M80 ve M800 serisinin ekran ve klavye tasarımıyla da dikkat çektiğini ifade eden Aydın; “Bu seri akıllı telefonlar ve tabletler gibi teknolojilerle büyüyen yeni nesil operatörlere hitap eden gelecek odaklı CNC’lerin kullanımını kolaylaştırıyor. Yeni seride yüksek çözünürlüklü ekranlar; 8.4 inch, 10.4 inch, 15 inch ve 19 inch seçeneklerinden oluşuyor. 10.4 inch ve daha büyük ekranlarda standart özellik olarak sunulan multi-touch özellikli kapasitif dokunmatik ekran, hem deneyimli hem de yeni operatörler için akıllı telefonlara benzeyen kolay ve sezgisel bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Zorlu tuş işlemlerine son veren bu fonksiyon

Yeni nesil serinin, içerdiği USB’nin yanı sıra artık SD kartıyla da büyük ölçekli karmaşık makine programlarının saklanması ve yedeklenmesine imkan tanıdığını ifade eden Aydın, “Yeni Simple View özelliği sayesinde normal görünüm ekranından sade görünüm ekranına geçiş yaparak deneyimi olmayan kullanıcıların adaptasyon hızını artırmak ve operasyon esnasında oluşan alarmların tüm ekranı kaplayacak şekilde görüntülenebilmesi ile makinenin durumu hakkında bilgi sahibi olmak mümkün hale geliyor. Böylece makine operatörü uzakta olduğu durumlarda da oluşan alarmı görebiliyor ve kontrol alanını genişletiyor. Kullanıcı yetki seviyesi belirleme özelliği ile operatörlere üretimdeki rollerine göre ayrı ayrı erişim izni tanımlanarak yetkisiz müdahaleden kaynaklı hatalar minimize edilebiliyor” dedi.

Fabrika ortamıyla kolay entegrasyon sağlıyor

Çok sayıda açık ağ protokolüyle uyumlu olan M80 ve M800 serisinin fabrika ortamının tamamıyla kolay entegrasyon sağlarken esneklik açısından da öne çıktığını söyleyen Hakan Aydın, ayrıca robotlar, sensörler ve diğer ekipmanlarla CNC arasında bağlantı kurulmasını kolaylaştırdığını ifade etti. Aydın; “3D modelleri istenilen boyutta ve konumda görüntülemeye olanak tanıyan seride, operasyon öncesi parça çizimlerine bakılabiliyor ve parçaların kesit görüntüleri alınabiliyor. Standart olarak sunulan G Kod yardımcısı çok daha kolay programlama avantajı sunarken, üç boyutlu grafik kontrolü hem tornalama hem de frezelemeyi destekliyor. Bu sayede karmaşık programlar bile üç boyutlu simülasyon ile kolaylıkla kontrol edilebiliyor’’ diyerek sözlerini tamamladı.



restaurant 114 hotel & hi-tech

ürünler

Doğru hava, Daikin VRV IV+ ile geleceğe hazır! İklimlendirme sektörünün yenilikçi şirketi Daikin, ENER LOT21 uyarınca daha yüksek sezonsal verimlilik değerleri (ηs,c & ηs,h) sağlamak amacıyla tasarlanmış yeni VRV IV+ dış üniteleri pazara sundu. Yüksek verimli yeni bir Daikin scroll kompresöre sahip olan VRV IV+, enerji tasarrufunun artırılması ve karbon emisyonlarının azaltılması konularına somut olarak katkı sağlayacak. Daikin’in “Çevreci Yönetim” misyonunun ışığında sezonsal verimlilikte bir kez daha sektöre öncülük eden cihaz, üstün Daikin teknolojisinin bir imzası olarak öne çıkıyor. VRV IV+ dış ünitelerinin kalbi yeni Daikin Scroll kompresör, soğutma ve ısıtma sezonu boyunca kısmi yüklerde yüksek performans sağlamak için yeniden tasarlandı. Devrim niteliğinde değişken soğutucu akışkan sıcaklığı teknolojisi (VRT) sayesinde VRV IV+ hem inverter kompresör devrini hem de soğutma ve ısıtma modunda soğutucu akışkan sıcaklığını sürekli ayarlayarak daima en yüksek verimlilikte çalışıyor.

Camın en yalın hali: ‘Nude’ Dünyanın üçüncü en büyük cam ev eşyası üreticisi Şişecam Topluluğu’nun global tasarım markası Nude, dünya prömiyerini 2014 yılında Maison Objet Paris’te yaptı. Ardından Milano ve Frankfurt’taki uluslararası fuarlarda boy gösterdi ve büyük beğeni topladı. Tüm koleksiyonlarını “Simple is Beautiful” (Yalın Güzeldir) felsefesi ile tasarlayan Nude; Ron Arad, Nigel Coates, Joe Doucet, Pentagon Design, Tomas Kral, Mikko Laakkonen, Tamer Nakışçı, Erdem Akan ve Ali Bakova’nın da aralarında olduğu dünyanın saygın tasarımcıları ile çalışıyor. Her koleksiyonunda cam teknolojisi ve işçiliğindeki hünerle tasarım yetkinliğini birleştiren Nude markası, kullanıcıların tutku ve zevklerini en estetik biçimde yansıtan, duyumlarını artıran yaratıcı koleksiyonlar içeriyor. German Design, Red Dot, Wallpaper Design ve IF Design gibi dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarında ödülleri bulunan Nude, ödüllü koleksiyon sayısını 36’ya yükseltti.

Yalın, asil ve sofistike Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lider kuruluşu Panasonic Life Solutions Türkiye, VİKO markası altında satışa sunduğu, yeni Linnera Life serisi ile yaşam alanlarına estetik ve zarafet katan renklere bambaşka bir yorum getiriyor. Linnera Life serisinin sedef beyazı, granit grisi ve gece siyahı seçenekleri hayata asil bir dokunuş gerçekleştiriyor. Köşeli hatlar ve yalın tasarım ise elektrik anahtarı ve prizleri ile öne çıkan yeni serinin sofistike görünümünü tamamlıyor. Ürün, yaşam alanlarını dünün çizgilerinden arındırmak isteyenler için tasarlanan granit grisi modeli ile zamanın ruhunu yansıtmanın ötesine geçiyor ve yıllara meydan okuyor. Tutkuları besleyen granit grisi tasarım, modern yaşamlar ve dekorasyonlar için kusursuzluğu yeniden tanımlıyor.

TP-Link, loglama yazılımlarını destekliyor Gün içinde çok sayıda farklı kişinin WiFi’a bağlandığı kamusal ağa sahip restoran, otel, AVM, okul, kafe, ulaşım şirketleri gibi işletmeler için WiFi’ın güvenliği ve 5651 sayılı yasaya uyumluluk çok önemli. Bu işletmeler hem ağı ve ağa bağlananları güvende tutmak hem de yasa gereği ağa bağlananların hareketlerini kaydetmek (loglama) durumundalar. Özellikle küçük ve orta ölçekli kuruluşlar için bu sorunu çözen hizmetler sunan şirketler var. Geliştirdikleri yazılımlar ile ve aylık bir bedel karşılığı kamuya açık WiFi sunan bu tür işletmelerin otomatik olarak loglama ve ağ güvenliği yapmalarını sağlıyorlar. TP-Link’in bu tür işletmelere özel WiFi erişim noktaları (access point) olan EAP serisi, loglama hizmeti veren birçok yazılım ile uyumlu. Bu da kuruluşlara çok önemli avantajlar sağlıyor. Zaten son derece kolay kurulup kullanılan EAP erişim noktaları, başta Airmind, Crypttech, WiFiburada, WiFispot gibi firmaların yazılımlarını destekliyor. Bu firmalardan loglama hizmeti alan EAP kullanıcıları, herhangi bir arayazılım, düzenleme, vb gerekmeden hem ağ güvenliğini hem de loglamayı yapabiliyorlar. Üstelik kullanıcıların ağa giriş yaptığı sayfalarda her türlü reklam, tanıtım, bilgilendirme gibi işletmeye yarar sağlayacak çalışmaları da kolayca yapabiliyorlar




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.