Medikal Teknik October 2020

Page 1




Publisher H. Ferruh IŞIK on behalf of İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.

6

Kırmızı Bayrak Technology Competes with Global Giants Kırmızı Bayrak Teknoloji, Dünya Devi Markalar ile Yarışıyor

Managing Editor (Responsible) Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr +90 537 441 97 68

Editors Duygu SAZAN duygu.sazan@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr

8

Chemical Exports to the USA and Spain Increased by More than One Hundred Percent in September Eylül’de ABD ve İspanya’ya Kimya İhracatıYüzde Yüzün Üstünde Arttı

Foreign Relations Manager Ayça SARIOGLU ayca.sarioglu@img.com.tr

Graphic & Design Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Accounting Manager Cuma KARAMAN cuma.karaman@img.com.tr

Finance Manager Yusuf DEMİRKAZIK yusuf.demirkazik@img.com.tr Digital Assets Manager Emre YENER emre.yener@img.com.tr

1 4

Hand and Surface Disinfectant is Safe with Mitreapel Hunter

4 0

Domestic Initiative to Detect Pregnancy Risks with Early Diagnosis Kit

El ve Yüzey Dezenfeksiyonu Mitreapel Hunter ile Güvende

Web Designer Amine Nur Yılmaz amine.yilmaz@img.com.tr Subscription İsmail Özçelik ismail.ozcelik@img.com.tr Bursa Represantation Ömer Faruk GÖRÜN omer.gorun@img.com.tr Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481 Printing CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +90.212 454 30 00 Head Office İstanbul Magazin Grubu İHLAS MEDIA CENTER Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik dergisinin bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

4 8

Yerli Girişim, Gebelikteki Riskleri Erken Tanı Kiti ile Tespit Edecek

CEO of Koelnmesse: “We are Looking forward to Our Trade Fairs in Cologne!” Koelnmesse CEO’su: “Köln’deki Ticaret Fuarlarımızı Dört Gözle Bekliyoruz!”



ŞİMDİ, KURUNUN YANINDA YAŞ DA MI YANACAK YANİ? Genelde hep iyi şeyler yazardım sizler için. Biraz daha umutlu, biraz daha güçlü ve daha istikrarlı. Ama artık sizlerin de kafası karışmaya başlamadı mı? Durup bir etrafıma baktığımda neden çabalarımızın karşılığını aldığımız bir manzara göremiyorum? Zaman bizi ne yöne doğru götürüyor? Acaba biz bu karışıklığın içinde bir şeyleri eksik mi bırakıyoruz? Çember günden güne daralıyor. Sağlıklı olmak, sağlıklı kalmak her geçen zamanda biraz daha zorlaşıyor. Yaklaşık 10 ay öncesine dönelim. Talihsiz bir dönemin ilk zamanlarına… Sohbetlerimizi hatırlayalım. Halimizi, hatrımızı sorduğumuzda sevdiklerimizin, değer verdiklerimizin iyi olduğu haberlerini daha sık alıyorduk. Tanıdıklarımızda çok da fazla rastlamıyorduk salgın kapma haberlerine. Ama şimdi soruyorum: Etrafınızda benim tanıdığım hiç kimsede Covid-19 hastalığı yok diyebileniniz var mı? Peki, kendinizden ne kadar eminsiniz? Sabahtan akşama dek kendinizi tam anlamıyla güvende hissettiğiniz kaç gününüz oldu? Sevgili sektör paydaşlarım! Bu zor zamanların neredeyse her adımını sizlerle paylaşıyoruz, çoğu kez istişare ediyoruz. Yeni yollar arıyoruz, buluyoruz. İlaç ve medikal ekipman gibi gereçleri sağlayan, sağlık hizmeti sunan, eşsiz başarılarıyla olağan dışı çabalarını harmanlayan bilim insanlarını bünyesinde barındıran yol arkadaşlarım! İlk günden bu yana verdiğiniz çabaya şahitlik etmekten dolayı ben de ekip arkadaşlarım da çok mutluyuz, gururluyuz. Ülkemiz için sağladığınız gayretleri, uluslararası çapta verdiğiniz hizmetleri takdir ediyoruz! Ve şimdi diyoruz ki, öyle bilinçlendirme kampanyalarınız, öyle duyurularınız olsun ki, siz çaresiz insanların, kalabalığın içindeki yalnızlığına erişen dost, yardımına uzanan el olun. Üzülerek söylüyorum ki, tüm dünyada hala bu bilince varamamış topluluklar var. Maske, mesafe ve hijyen diyoruz. Tüm bu tedbirlere hala yüz çevirenler var. Ve bu insanlar aslında bizim en büyük tehdidimiz. Öyle şeyler düşünelim, öyle şeyler yapalım ki, kurunun yanında yaş da yanmasın… Daha bilinçli bir dünyaya yelken açtığımız haberlerle bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle. Sağlıkla kalın!

NOW, WILL IT THROW THE BABY OUT WITH THE BATHWATER? DUYGU SAZAN Editor

I always wrote good things for you. A little more hopeful, a little stronger and more stable. But isn’t yours starting to get confused anymore? When I stop and look around, why can’t I see a sight where our efforts are paid off? In what direction is time taking us? Are we leaving something missing in this confusion? The circle is narrowing day by day. Being healthy and staying healthy is getting harder with each passing time. Let’s go back to about 10 months ago. Back to the early days of an unfortunate period… Let’s remember our conversations. When we asked about our state and remembrance, we were getting news more often that our loved ones and those we valued were good. We did not see much of the news of the epidemic in our acquaintances. But now I’m asking: Can anyone around you say that anyone I know has no Covid-19 disease? So how confident are you? How many days have you had you felt completely safe from morning till night? Dear industry partners! We share almost every step of these difficult times with you, we often consult. We are looking for and finding new ways. My fellow travelers, who provide tools such as medicine and medical equipment, provide health services, and include scientists who blend their unique success and extraordinary efforts! I and my teammates are very happy and proud to have witnessed your effort since the first day. We appreciate your efforts for our country and your international services! And now we say that you should have such awareness raising campaigns and announcements that you become the friend who reaches the loneliness of the helpless people in the crowd, the hand reaching out to your aid. I regret to say that there are still communities all over the world that do not have this awareness. We abide the rules of masks, social distance and hygiene. There are still those who turn away from all these measures. And these people are actually our biggest threat. Let’s think of such things, let’s do such things so that never throw the baby out with the bathwater… Hope to see you in our next issue with the news that we are sailing to a more conscious world. Stay healthy!



6

Kırmızı Bayrak Technology Competes with Global Giants Kırmızı Bayrak Teknoloji, Dünya Devi Markalar ile Yarışıyor Kırmızı Bayrak Teknoloji, Gaziantep’ten yola çıkarak önce İzmir’e ulaştı ve sonra tüm Dünya ülkelerinin kapılarını tek tek açmaya başladı. Türkiye’de önemli alanlarda ‘ilk’ olma özelliğine de sahip olan firma, emsallerinden farklılıklarıyla öne çıkan yeni cihazıyla, pazardaki iddiasını sürdürmeye devam ediyor… Kırmızı Bayrak Teknoloji Kimdir?

Hasan Karaozan, Chairman of Kırmızı Bayrak Technology

Kırmızı Bayrak Teknoloji sets off from Gaziantep, first reached Izmir and then started to open the doors of all countries in the world one by one. The company, which has also the feature of being ‘first’ in the important areas in Turkey, continues to maintain its claim in the market with its new device which stands out with its differences from its peers. Who is Kırmızı Bayrak Technology? Kırmızı Bayrak Technology is an R&D company established in Gaziantep and currently headquartered in Izmir. It operates in various projects in the fields of medical, energy, biology and automotive. Due to the COVID-19 pandemic, which deeply affected the world, the company decided to produce domestic respirators, and completed the R & D of the respiratory device in a short period of 2 months. Due to its reputation in the foreign market, the production center

Ekim - October 2020

Kırmızı Bayrak Teknoloji, Gaziantep’te kurulan ve şuan merkezi İzmir olan bir Ar-Ge firmasıdır. Medikal, enerji, biyoloji, otomotiv alanlarında çeşitli projelerde faaliyet göstermektedir. Dünyayı derinden etkileyen COVID-19 pandemisi sebebiyle yerli solunum cihazı üretmeye karar veren firma, 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde solunum cihazının Ar-Ge’sini tamamlamıştır. Yurtdışı pazarındaki bilinirliğinden dolayı üretim merkezi İzmir olarak belirlenmiş ve fabrika Menderes İTOB’da faaliyete geçmiştir.

Kırmızı Bayrak Teknoloji’de Türkiye’nin ‘İlk’leri de var Türkiye’de bir ilk olarak firmada gerçekleştirilen üretim ayağında sadece mühendisler yer alıyor. Kırmızı Bayrak Teknoloji, kadın istihdamına da oldukça önem veriyor. Bu sebeple ekibin %100’e yakını kadın personellerden oluşuyor. Çalışanlar arasında elektrik- elektronik mühendisleri, makine mühendisleri, biyomedikal mühendisleri, sağlık danışmanları ve Türkiye’nin ilk tıp mühendisleri yer alıyor. Kırmızı Bayrak Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karaozan, cihazın üretim ve ortaya çıkışında kendilerini motive eden en önemli faktörün insan sağlığının minimum maliyetle maksimum konforlu sağlığa kavuşturma ve bunun Türkiye menşeili bir firma tarafından karşılanması isteği


7

has been determined as İzmir and the factory has started to operate in Menderes ITOB.

Kırmızı Bayrak Technology has also the “firsts” in Turkey Only engineers take part in the production stage which is performed at the company in Turkey first. Kırmızı Bayrak Technology also attaches great importance to women’s employment. For this reason, almost 100% of the team consists of female staff. There are electrical and electronic engineers, mechanical engineers, biomedical engineers, health consultants and the first medical engineers of Turkey among employees. Hasan Karaozan, Chairman of Kırmızı Bayrak Teknology, said that the most important factor which motivates them in the production and emergence of the device is to restore human health to maximum comfortable health at minimum cost and request to be met by a Turkish firm, and he pointed out, “We know that we can do the best if we want” and he said that they continue to work with their mission.

A journey back to the world from Turkey Unlike its counterparts, the hardware and software of the device are designed to require minimum technical support. Thanks to the Secomea remote access inside the device, the device can be intervened remotely at any problem anywhere in the world. The power and the electronic infrastructure of the company is supplied by Delta Electronics, the world giant. Delta Electronics has a service network in 166 countries. Thus, the company’s service network will also be very strong. The flow sensor used in the device is designed and placed in such a way that it does not require frequent replacement and is used for a lifetime, unlike other devices. Likewise, the battery in the device can be used without changing for 10 years and will not cause any problems if used correctly in emergency situations. The entire body of the device is made of aluminum material and thus a product with a quality that can compete with the world’s giant brands has been generated. There are serious demands for the device from Kazakhstan, Poland, Romania, Spain, Pakistan, Iraq and Slovenia. Kırmızı Bayrak Technology has received an order of approximately $ 4.5 million so far and continues to increase its production capacity rapidly.

olduğunu söylüyor ve “Biliyorduk ki bizler istersek en iyisini yaparız.” misyonu ile çalışmalarını sürdürmeye devam ettiklerinin altını çiziyor.

Türkiye’den Dünya’ya uzanan bir yolculuk Emsallerinden farklı olarak, cihazın donanım ve yazılımı teknik desteğe minimum ihtiyaç duyulacak şekilde tasarlanmıştır. Cihazın içerisinde bulunan Secomea uzaktan erişimi sayesinde, cihaz dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir problem anında uzaktan müdahale edilebilmektedir. Güç, firmanın elektronik altyapısı dünya devi olan Delta Electronics tarafından karşılanmaktadır. Delta Electronics’in 166 ülkede servis ağı bulunmaktadır. Böylece firmanın servis ağı da çok güçlü olacaktır. Cihazın içerisinde kullanılan akış sensörü diğer cihazların aksine sık değişim gerektirmeyecek, ömürlük kullanılacak şekilde dizayn edilmiş ve yerleştirilmiştir. Yine aynı şekilde cihazın içerisinde bulunan batarya 10 yıl değişim gerektirmeden kullanılabilecek, acil durumlarda doğru kullanıldığı takdirde sorun oluşturmayacaktır. Cihazın bütün gövdesi alüminyum malzemeden üretilmiş ve bu sayede Dünya devi markalarla yarışabilecek kaliteye sahip bir ürün ortaya çıkarılmıştır. Kazakistan, Polonya, Romanya, İspanya Pakistan, Irak, Slovenya’dan cihaza ciddi talepler mevcuttur. Kırmızı Bayrak Teknoloji Dış Ticaret A.Ş., şu ana kadar yaklaşık 4.5 milyon $’lık sipariş almıştır ve hızlı bir şekilde üretim kapasitesini arttırmaya da devam etmektedir.

Ekim - October 2020


8

Chemical Exports to the USA and Spain Increased by More than One Hundred Percent in September

Eylül’de ABD ve İspanya’ya Kimya İhracatı Yüzde Yüzün Üstünde Arttı

Adil Pelister, Chairman of IKMIB

According to the data of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB), exports of the chemical industry amounted to 1 billion 638 million dollars in September 2020. Despite the effects of the pandemic, the nine- month export of the sector, which has been working to catch the export figure of last year, reached 13.1 billion dollars. The chemical industry, which is the second top sector for export in Turkey, contracted by 12.69 percent compared to last year, and exported $ 13.1 billion in chemicals and products in January-September this year. In September, among the sectors that export the most to countries and regions, the chemical industry ranked first with exports to 206 countries and regions. Iraq, USA, Germany, Spain and England became the top five countries to which, the chemical products were exported most. Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB) informed about chemical industry export figures, “This year, our exports in September chemical industry percent compared to the same period last year 1, 15 contracted by 1, 6 amounted billion. There was an increase of approximately 18 percent compared to last August. With the exports of chemicals and products to 206 countries and regions in September, we became the sector that exports the most to countries and regions. Situated among the top ten in September that chemical exports to the United States and Spain y attracting increased attention over 100 hurt. Our sector exports for nine months reached 13.1 billion dollars. We continue to produce to minimize the effects of the pandemic and try to close the gap in our exports. We reduced our loss in exports to 12 percent in nine months. Hopefully, our expectation

Ekim - October 2020

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre, kimya sektörü ihracatı 2020 yılı Eylül ayında 1 milyar 638 milyon dolar olarak gerçekleşti. Pandeminin etkilerine rağmen geçen seneki ihracat rakamını yakalamak için çalışan sektörün dokuz aylık ihracatı 13,1 milyar dolara ulaştı. Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü olan kimya sektörü, bu yıl Ocak-Eylül döneminde geçen yıla kıyasla yüzde 12,69 daralarak 13,1 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştirdi. Eylül ayında en çok ülke ve bölgeye ihracat yapan sektörler arasında kimya sektörü 206 ülke ve bölgeye yaptığı ihracat ile birinci sırada yer aldı. Irak, ABD, Almanya, İspanya ve İngiltere en çok kimyevi maddeler ihracatı yapılan ilk beş ülke oldu. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, kimya sektörü ihracat rakamları değerlendirmesinde “Bu yıl Eylül ayı kimya sektörü ihracatımız geçen yıl aynı döneme göre yüzde 1,15 daralarak 1,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz Ağustos ayına göre ise yaklaşık yüzde 18’lik bir artış oldu. Eylül ayında 206 ülke ve bölgeye yaptığımız kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı ile en çok ülke ve bölgeye ihracat yapan sektör olduk. Eylül ayında ilk on arasında yer alan ABD ve İspanya’ya yapılan kimya ihracatı yüzde 100’ün üzerinde artışla dikkat çekiyor. Dokuz aylık sektör ihracatımız ise 13,1 milyar dolara ulaştı. Pandeminin etkilerini en aza indirmek üzere üretmeye devam ediyoruz ve ihracatımızdaki açığı kapatmaya çalışıyoruz. İhracattaki kaybımızı dokuz ayda yüzde 12’lere kadar indirdik. İnşallah önümüzdeki son çeyrekte de beklentimiz bu açığı en aza indirmek ve kapatmak olacak. Yeni Ekonomi Programı’nda


9

in the next quarter will be to minimize and close this deficit. With the implementation of the expectations and targets announced in the New Economy Program, we hope to complete this year positively and make a good start to the next year. As the chemical industry, which supplies raw materials, semi-finished products or products to other sectors, we will continue to be a pioneer and work harder for the development of our country, as always. The most important development that expects our exporters, financial support will be recognized in our industry will have the privilege and financing to facilitate the transportation.”

Most exported country in September was Iraq Iraq was the top exporting country in September. The other countries in the top ten following Iraq in September were the USA, Germany, Spain, England, Italy, Romania, Israel, Greece and Russia. Chemical exports to Iraq amounted to 105 million 412 thousand dollars in September 2020. “Plastic and products”, “ essential oils, cosmetics and soaps”, “washing preparations”, “paints, varnishes, inks and preparations”, “Pharmaceuticals”, “miscellaneous chemicals “, “ mineral fuels, mineral oils and products, “fertilizers”, “adhesives, glues, enzymes” and “inorganic chemicals” were exported to Iraq most in September.

Chemical exports increased to 7 countries in the top 10 in January-September period The countries with the most chemical exports in the nine months of January-September 2020 were Iraq, Germany, Netherlands, USA, Italy, England, Spain, Israel, Romania and Belgium, respectively. In the same period, among these top 10 countries, there was an increase in chemical exports to 7 countries except the Netherlands, Italy and Spain.

da açıklanan beklenti ve hedeflerin uygulamaya geçmesi ile birlikte bu yılı pozitif olarak tamamlamayı ve önümüzdeki yıla güzel bir başlangıç yapmayı diliyoruz. Diğer sektörlere hammadde, yarı mamul veya mamul veren kimya sektörü olarak da her zaman olduğu gibi ülkemizin kalkınması için öncü olmaya ve daha çalışmaya devam edeceğiz. İhracatçılarımızın beklediği en önemli gelişme ise, finansal desteklerde sektörümüze tanınacak ayrıcalık ve finansmana ulaşımın kolaylaştırılması olacaktır” ifadelerini kullandı.

Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ülke Irak oldu Irak, Eylül ayında en çok ihracat yapılan ülke oldu. Eylül ayında Irak’ı takip eden ilk onda yer alan diğer ülkeler ise ABD, Almanya, İspanya, İngiltere, İtalya, Romanya, İsrail, Yunanistan ve Rusya oldu. Irak’a yapılan kimya ihracatı 2020 yılı Eylül ayında 105 milyon 412 bin dolar olarak gerçekleşti. Eylül ayında Irak’a en çok “plastikler ve mamulleri”, “uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun”, “yıkama müstahzarları”, “boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları”, “eczacılık ürünleri”, “muhtelif kimyasal maddeler”, “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler”, “gübreler”, “yapıştırıcılar, tutkallar, enzimler” ve “anorganik kimyasallar” ihraç edildi.

Ocak-Eylül döneminde ilk 10 içinde 7 ülkeye kimya ihracatı arttı 2020 yılı Ocak-Eylül olarak dokuz aylık dönemde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler ise sırasıyla Irak, Almanya, Hollanda, ABD, İtalya, İngiltere, İspanya, İsrail, Romanya ve Belçika olarak ilk onda yer aldı. Aynı dönemde bu ilk 10 ülke arasında Hollanda, İtalya ve İspanya dışında 7 ülkeye yapılan kimya ihracatında artış oldu.

Ekim - October 2020


10

“Plastics and articles thereof” export was carried out most in September

Eylül ayında en çok “plastikler ve mamulleri” ihracatı gerçekleştirildi

Exports of plastics and their products in the chemical substances and products product groups in September ranked first in chemical exports with 588 million 533 thousand 203 dollars. Mineral fuels, mineral oils and products took the second place with exports of 248 million 586 thousand 698 dollars, while exports of essential oils, cosmetics and soap ranked third with 133 million 477 thousand 670 dollars. Following essential oils, cosmetics and soap, other sectors in the top ten are; ‘inorganic chemicals’, ‘rubber, rubber goods’, ‘pharmaceutical products’, ‘paints, varnishes, ink and preparations’, ‘miscellaneous chemicals’, ‘washing preparations’ and ‘organic chemicals’. While the highest increase in sub-sectors was in the various chemicals sector in September, the most contraction occurred in the mineral fuels, mineral oils and products sector.

Eylül ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 588 milyon 533 bin 203 dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 248 milyon 586 bin 698 dolarlık ihracatla mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler yer alırken, uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun ihracatı 133 milyon 477 bin 670 dolarla üçüncü sırada yer aldı. Uçucu yağlar, kozmetikler ve sabunu takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘anorganik kimyasallar’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama müstahzarları’ ve ‘organik kimyasallar’ oldu. Eylül ayında alt sektörlerde en çok artış muhtelif kimyasal maddeler sektöründe olurken en fazla daralma ise mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünleri sektöründe meydana geldi.

Ekim - October 2020


11

Distance Posture, Masked Guard Mesafeli Duruş, Maskeli Korunuş Mesafeliyiz kendilerine. Hiç seveni yok ki! Yüzsüz yine geldi. We are distant to them. There are no lovers! Faceless Yeniden harekete geçti ama bizler de boş durmuyoruz. came again. It took action again, but we are not idle Bağışıklık sistemimizi güçlendirerek, mesafeli duruşumuzu either. We showed our distant stance by strengthening gösterdik. Maskeyle korunmayı da ihmal etmedik. our immune system. We did not neglect to be En önemlisi de hijyen kurallarına uyarak pandemiyle protected with a mask. mücadelemizi devem ettiriyor olmamız. Dezenfektan Most importantly, we keep our fight against the ürünlerimiz her zaman imdadımıza yetişen en gerekli pandemic by following the rules of hygiene. Our ürünlerimiz. Bu ürünlerde dikkat edilmesi gereken en önemli disinfectant products are our most necessary products kriterimizin kaliteye önem vermek olması gerektiğini artık that always come to our rescue. We are now all aware hepimiz farkındayız. Şartlara uygun şekilde üretilmeyen that the most important criterion to be considered dezenfektan ürünleri, faydadan çok zarara yol açmakta. in these products should be to give importance to Hele hele Covid-19 gibi öldürücü bir virüse karşı quality. Disinfectant products that are not produced in kullandığımız dezenfektan ürünlerin kalitesine accordance with the conditions cause more harm çok çok daha fazla önem vermeyi ihmal than good. Especially, we should not neglect etmemeliyiz. to pay much more attention to the quality of Uluslararası İstanbul tıbbi analiz, teşhis, the disinfectant products we use against a koruma, rehabilitasyon, laboratuvar deadly virus such as Covid-19. ürün, cihaz, sistem, teknoloji, donanım International Istanbul Medical Analysis, ve hastaneler fuarı 05-07 Kasım 2020 Diagnosis, Treatment, Rehabilitation, tarihleri arasında Tüyap-İstanbul’da Laboratory Product, Device, System, gerçekleştirilecek. Fuara giriş yapacak Technology, Equipment and Hospitals katılımcı, ziyaretçi ve tüm görevlilerin Fair will be held in Tüyap Fair and HES kodu almaları zorunlu Congress Center between 5 and olacak. 7 November, 2020. Exhibitors, İnsan sağlığının her şeyin visitors and all staff who will önünde tutulduğu pandemi enter the fair will be required to günlerinde maske, mesafe obtain HES code. ve hijyen kurallarına en In pandemic days where human iyi şekilde uyulması health is prioritized, masks, gerekmekte. Kaliteli social distance and hygiene rules dezenfekten ürünlerinin must be followed in the best way. hijyen konusundaki I would like to remind once again hassas önem derecesini the delicate importance of quality bir kez daha hatırlatmak disinfectant products regarding isterim. hygiene. Yeni sayımızda görüşünceye Stay healthy, see you in our new kadar esen kalın. issue. Recep ARSLANTAŞ Recep ARSLANTAŞ Recep Aslantas Koordinatör Coordinator Coordinator

Ekim - October 2020


12

The Polifarma, will export Turkey’s First Three-Chamber Parenteral Nutrition Solution to Europe Polifarma Türkiye’nin İlk Üç Odalı Parenteral Beslenme Solüsyonunu Avrupa’ya İhraç Edecek Sağlık sektöründe 34 yıllık deneyime sahip, yerli ve milli ilaç şirketi Polifarma, ilk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonunu geliştirerek Türkiye’nin ilaçta dışa bağımlılığını azaltma yolunda attığı önemli adımlara bir yenisini daha ekledi. Solüsyonun üretiminin ardından Türkiye’de bu ürünün muadillerini piyasaya sunan global markaların fiyatlarında güncellemeye gittiğine dikkat çeken Polifarma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu, ürünün ihracatına başladıklarının da altını çizdi. Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma İlaç, sektöründe ilklere imza atarak Türkiye’nin sağlıkta dışa bağımlılığı azaltmak için katkıda bulunmaya devam ediyor. Türkiye’nin ilk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonunu geliştiren Polifarma, bu tarz beslenme ürünlerinde dışa bağımlılığın

Vildan Kumrulu, Deputy Chairman of the Board of Polifarma

Polifarma is a domestic and national pharmaceutical company with 34 years of experience in the health sector. Polifarma developed the first domestic three-chamber parenteral nutrition solution. Thus Polifarma, Turkey’s significant steps taken to reduce the dependence on foreign drug has added a new one. Polifarma Vice Chairman from Vildan Kumrulu, after the production of the solution in the market price of the equivalent of a global brand that offers these products in Turkey drew attention to the update. Kurmulu also said that they started exporting the product. Polifarma, continues to contribute is undertaking to reduce Turkey’s dependence on foreign primary and the health sector. Polifarma, developed Turkey’s first domestically the three-chambered parenteral nutrition solutions. And has also made an important contribution to the reduction of foreign dependency in such nutritional products. Turkey’s first domestic three-bedroom parenteral nutrition solutions, intensive care, post-operative and is used for patients who can not take food orally.

Ekim - October 2020


13

The first domestic three-chamber parenteral nutrition solution, which has successfully passed 10 separate tests determined by the American Drug and Food Administration (FDA) as the quality standard for lipid finished products, stands out with its compliance with the fat distribution recommended by the World Health Organization (WHO). In addition, all raw materials of the product comply with the European Union - Good Manufacturing Practices (EU - GMP) and FDA standards.

First domestic three-chamber parenteral nutrition solution exported to Azerbaijan and the African continent Polifarma, has developed Turkey’s first three-chambered nutrition solutions at R & D center, after long research. Vildan Kumrulu, Deputy Chairman of the Board of Polifarma, said that after the production of the threechamber nutritional solution, global companies have updated their prices. Kumrulu, “Turkey sufficient knowledge to produce many products that were imported from abroad and have experience in the pharmaceutical industry. We also take great pride in being one of the company’s firsts in Turkey. Turkey’s first domestic threebedroom parenteral nutrition solutions’ve exported to Azerbaijan and the African continent. “We will receive our EU GMP Certificate in the last quarter of the year, and then we will start exporting to European countries.” said.

azalmasına da önemli bir katkı sağladı. Türkiye’nin ilk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonu, yoğun bakım, ameliyat sonrası ve oral yoldan beslenemeyenler hastalar için kullanılıyor. Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi’nin (FDA) lipid bitmiş ürünler için kalite standardı olarak belirlediği 10 ayrı testi başarıyla geçen ilk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen yağ dağılımına uygunluğuyla da öne çıkıyor. Ayrıca ürünün tüm hammaddeleri, Avrupa Birliği – İyi Üretim Uygulamaları (EU – GMP) ve FDA standartlarına da uygun.

İlk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonu Azerbaycan’a ve Afrika kıtasına ihraç edildi Polifarma Ar-Ge Merkezi’nde uzun süren araştırmalar sonucu geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonunun piyasaya arzıyla birlikte global markaların da fiyatlarında indirime gittiğine dikkat çeken Polifarma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu, “Türkiye ilaç sektörü yurtdışından ithal edilen birçok ürünü üretmek için yeterli bilgi birikimine ve deneyime sahip. Biz de Türkiye’de ilklere imza atan bu şirketlerden biri olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Türkiye’nin ilk yerli üç odalı parenteral beslenme solüsyonunu Azerbaycan ve Afrika kıtasına ihraç ettik. Yılın son çeyreğinde EU GMP Sertifikamızı alacağız, ardından Avrupa ülkelerine de ihracata başlayacağız” dedi.

Ekim - October 2020


14

Hand and Surface Disinfectant is Safe with Mitreapel Hunter El ve Yüzey Dezenfeksiyonu Mitreapel Hunter ile Güvende

One of Turkey’s oldest operating chemical companies, Beta Kimya Inc., adding yet another innovative product with its generic brand MitreApel, carried its experience in technical aerosols and surface cleaners to antibacterial disinfectant. The new Mitreapel Hunter Antibacterial Disinfectant range, which is specially developed against microbes and bacteria which pose a risk to human health, instantly affects all surfaces and skins with spray and liquid varieties and eliminates harmful microorganisms.

Türkiye’nin en köklü kimya şirketlerinden BETA Kimya A.Ş., jenerik markası MitreApel ile inovatif ürünlerine bir yenisini daha ekleyerek, teknik aerosoller ve yüzey temizleyicileri alanlarındaki tecrübesini antibakteriyel dezenfektana taşıdı. İnsan sağlığı için risk oluşturan mikrop ve bakterilere karşı özel olarak geliştirilen yeni Mitreapel Hunter Antibakteriyel Dezenfektan Serisi, sprey ve sıvı çeşitleriyle tüm yüzeyler ile ciltlere anında etki ederek zararlı mikroorganizmaları ortadan kaldırıyor.

Mitreapel Hunter Antibacterial Spray Disinfectant, which can easily reach even the most difficult capillary points with its spray structure, disinfects all surfaces from shopping bags to product packaging, from computer keyboards to automobile air ducts within 30 seconds. Mitreapel Hunter Antibacterial Spray Disinfectant, which does not allow

Sprey yapısıyla en zor kılcal noktalara bile kolayca ulaşabilen Mitreapel Hunter Antibakteriyel Sprey Dezenfektan, alışveriş torbalarından ürün ambalajlarına, bilgisayar klavyelerinden otomobil hava kanallarına kadar tüm yüzeyleri 30 saniye içinde dezenfekte ediyor. Yüzde 80 alkol oranıyla mikrop ve bakterilere geçit vermeyen

Ekim - October 2020


15

germs and bacteria with its 80 percent alcohol ratio, destroys 99.9% of harmful microorganisms. Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant, on the other hand, with its liquid formula, can be used safely for hand and skin disinfection at every moment of daily life. Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant, which does not irritate thanks to its special formula with glycerin, provides long-term bacteriostatic effect on the skin. Mitreapel Hunter Antibacterial Spray Disinfectant, the new product of Beta Kimya Inc., acts as a shield against germs and bacteria in every moment of daily life. With its 150 ml practical package, Mitreapel Hunter can be easily carried with everyone, thanks to its special granular formula and pressurized valve spray system, it instantly reaches even the most difficult to disinfect and quickly destroys bacteria with the microbes hidden between the surfaces.

Mitreapel Hunter Antibakteriyel Sprey Dezenfektan, zararlı mikroorganizmaları %99,9 oranında yok ediyor. Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı ise sıvı formülüyle, günlük yaşamın her anında el ve cilt dezenfeksiyonunda güvenle kullanılabiliyor. Gliserinli özel formülü sayesinde tahriş yapmayan Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı, cilt üzerinde uzun süreli bakteriyostatik etki sağlıyor. BETA Kimya A.Ş.’nin yeni ürünü Mitreapel Hunter Antibakteriyel Sprey Dezenfektan, günlük yaşamın her anında mikrop ve bakterilere karşı kalkan görevi görüyor. 150 ml pratik ambalajıyla herkesin rahatlıkla yanında taşıyabileceği Mitreapel Hunter, özel tanecikli formülü ve basınçlı valfli sprey sistemi sayesinde dezenfekte edilmesi en zor olan yerlere bile anında ulaşarak, yüzey aralarına gizlenen mikrop ile bakterileri hızla yok ediyor.

Say goodbye to germs and bacteria in 30 seconds with Mitreapel Hunter Antibacterial Spray Disinfectant

Mitreapel Hunter Antibakteriyel Sprey Dezenfektan ile mikrop ve bakterilere 30 saniyede elveda

Mitreapel Hunter Antibacterial Spray Disinfectant, which provides disinfection within 30 seconds from automobiles to packaged products, electronic devices in office areas to all hard and soft surfaces contacted in public transportation, can also be used safely for hand disinfection thanks to its special formula with glycerin. Mitreapel Hunter, which offers a wide range of use in many different areas such as hands, bags, packaging, keyboards,

Otomobilden ambalajlı ürünlere, ofis alanlarındaki elektronik aletlerden toplu taşımada temas edilen tüm sert ve yumuşak yüzeylere kadar 30 saniye içinde dezenfeksiyon sağlayan Mitreapel Hunter Antibakteriyel Sprey Dezenfektan, gliserinli özel formülü sayesinde el dezenfeksiyonu için de güvenle kullanılabiliyor. Temizlik bezine gerek kalmadan el, poşet, ambalaj, klavye, elbise ve ayakkabı gibi pek çok farklı alanda geniş bir kullanım

Ekim - October 2020


16

clothes and shoes without the need for a cleaning cloth, hunts bacteria and microbes in a single move with 80 percent alcohol dissolved in the compound.

End bacteria with Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant, which provides reliable hygiene easily in every moment of daily life with its liquid form, destroys 99.9% of harmful microorganisms thanks to its special formula. Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant, which does not allow bacteria and germs with its 80 percent alcohol ratio, provides a long-term bacteriostatic effect on the skin. Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant, which everyone can easily carry with its 100 ml package, is offered with both spray and pouring lid alternatives. Mitreapel Hunter Antibacterial Hand Disinfectant, which provides the disinfection of the hands and skin, which is the most in contact with surfaces, from public transportation to schools, workplaces to homes, does not harm even sensitive skin with its glycerin content.

Ekim - October 2020

imkanı sunan Mitreapel Hunter, bileşik içinde çözünmüş yüzde 80 alkol oranıyla bakteri ve mikropları tek hamlede avlıyor.

Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı ile bakterilere son Sıvı formuyla günlük yaşamın her anında kolayca güvenilir hijyen sağlayan Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı, özel formülü sayesinde zararlı mikroorganizmaları %99,9 oranında yok ediyor. Yüzde 80 alkol oranıyla bakteri ve mikroplara geçit vermeyen Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı, cilt üzerinde uzun süreli bakteriyostatik etki sağlıyor. 100 ml ambalajıyla herkesin rahatça yanında taşıyabildiği Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı, hem sprey hem de dökme kapak alternatifleriyle sunuluyor. Toplu taşımadan okullara, iş yerlerinden evlere kadar, yüzeylerle en çok temas sağlanan el ve ciltlerin dezenfeksiyonunu sağlayan Mitreapel Hunter Antibakteriyel El Dezenfektanı, gliserinli yapısıyla hassas ciltlere dahi zarar vermiyor.


17

Santa Farma has the First and Only Event of Turkey in Global Platform Global Platformda Türkiye’den İlk ve Tek Etkinlik Santa Farma’nın

Santa Farma’s “I, you, he ... one of us will be broken” titled Osteoporosis Awareness Project, is the first and only organization of Turkey among International Osteoporosis Foundation (IOF) events. Santa Farma, progressing towards a healthy service to health by carrying out projects that will raise awareness, has added a new one to its success in this direction. The awareness video prepared by Santa Farma for the October 20 World Osteoporosis Day (WOD) revealed striking data. Osteoporosis has affected 200 million women worldwide, one out of every 3 women over the age of 50 has a risk of osteoporosis-related fractures, osteoporosis over the age of 50 were detected in 25% of individuals in Turkey were shared in the Osteoporosis Awareness Project titled “I, you, he ... one of us will be broken” (“Ben, sen, o... içimizden birisi kırılacak” in Turkish). In the Awareness Project, the importance of bone measurement and physician control in order to prevent osteoporosis was emphasized. “I, you, he ... one of us will be broken” Project, in the field of osteoporosis which is one of the world’s most prestigious academic institutions, is the first and only organization of Turkey among the International Osteoporosis Foundation (IOF) events. The awareness video met with healthcare professionals at the digital stand at the National Osteoporosis Congress and on Santa Farma’s digital platforms (FTRzone, Ortopedizone and Ezcazone) for healthcare professionals. The project also reached the public through Santa Farma corporate social media accounts. You can access the project video at www.instagram.com/p/CGiO5olp5IX/.

Santa Farma’nın “Ben, sen, o... içimizden birisi kırılacak” başlıklı Osteoporoz Farkındalığı Projesi, Uluslararası Osteoporoz Vakfı (IOF) etkinlikleri arasına giren ilk ve tek Türkiye organizasyonu oldu. Farkındalığı arttıracak projelere imza atarak sağlığa sağlıklı hizmet yolunda ilerleyen Santa Farma, bu yöndeki başarısına bir yenisi daha ekledi. Santa Farma tarafından 20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü için hazırlanan farkındalık videosu çarpıcı veriler ortaya koydu. “Ben, sen, o... içimizden birisi kırılacak” başlıklı Osteoporoz Farkındalığı Projesinde; Osteoporozun Dünya çapında 200 milyon kadını etkilediği, 50 yaş üzeri her 3 kadından birinde osteoporoza bağlı kırık riski bulunduğu, Türkiye’de ise 50 yaş üzeri bireylerin %25’inde osteoporoz saptandığı vurgulandı. Farkındalık Projesi’nde, Osteoporozdan korunmak için kemik ölçümünün ve hekim kontrolünün önemine dikkat çekildi. “Ben, sen, o... içimizden birisi kırılacak” Projesi, dünya üzerinde osteoporoz alanında en prestijli akademik kurumların başında gelen, Uluslararası Osteoporoz Vakfı (IOF) etkinlikleri arasına giren ilk ve tek Türkiye organizasyonu oldu. Farkındalık videosu Ulusal Osteoporoz Kongresi’nde dijital stantla ve Santa Farma’nın sağlık profesyonellerine yönelik dijital platformlarında (FTRzone, Ortopedizone ve Ezcazone) sağlık meslek mensuplarıyla buluştu. Proje aynı zamanda Santa Farma kurumsal sosyal medya hesaplarından halka ulaştı. Proje videosuna www.instagram.com/p/CGiO5olp5IX/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Ekim - October 2020




20

Chemistry 9th R&D Project Market Digital Award Ceremony on November 21 Kimya 9. Ar-Ge Proje Pazarı Dijital Ödül Töreni 21 Kasım’da T.C. Ticaret Bakanlığı onayında, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) organizasyonu ve TÜBİTAK desteği ile düzenlenen “Kimyevi Maddeler ve Mamulleri Ar-Ge Proje Pazarı”nın 9’uncusu bu yıl gerçekleştirilecek. Pandemi dolayısıyla dijital olarak gerçekleştirilecek ve İKMİB’in youtube kanalından canlı yayınlanacak etkinliğin ödül töreni 21 Kasım’da yapılacak.

Adil Pelister, Chairman of İKMİB

Organized by Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB) and with the support of TÜBİTAK, with the approval of the Turkey Ministry of Trade, the 9th of the “Chemical Substances and Products R&D Project Market” will be held this year. The award ceremony of the event, which will be held digitally due to the pandemic and will be broadcast live on youtube channel of IKMIB, will be held on 21 November. The Chemistry R&D Project Market, which has been held regularly since 2011, aims to commercialize viable ideas that are innovative and strong in R&D in the chemical industry. In the event where applications will be evaluated in 6 different categories as “medicine”, “medical”, “dyes and adhesives”, “plastic and rubber”, “cosmetics-soap and cleaning products” and “basic chemicals”, 600 thousand TL and additional a total of 700 thousand TL will be awarded with a special prize of 100 thousand TL to be given to commercialized projects. Commenting on the Chemistry R&D Project Market competition to be held this year and the award ceremony, Adil Pelister, Chairman of IKMIB said, “As IKMIB, we will hold the 9th of our “Chemical R&D Project Market” event that we have been organizing since 2011. We had to postpone the event we planned to do in April due to the pandemic. Our applications, which we extended until October 9, 2020, have been completed. We will announce

Ekim - October 2020

2011 yılından beri düzenli olarak gerçekleştirilen Kimya Ar-Ge Proje Pazarı, kimya sektöründe inovatif ve Ar-Ge yönü güçlü, uygulanabilir fikirleri ticarileştirmeyi hedefliyor. “İlaç”, “medikal”, “boyalar ve yapıştırıcılar”, “plastik ve kauçuk”, “kozmetik-sabun ve temizlik ürünleri” ve “temel kimyasallar” olmak üzere 6 ayrı kategoride başvuruların değerlendirileceği etkinlikte derece alan proje sahiplerine 600 bin TL ve ek olarak ticarileşen projelere verilecek 100 bin TL özel ödül ile toplam 700 bin TL para ödülü verilecek. Bu yıl yapılacak Kimya Ar-GE Proje Pazarı yarışması ve ödül töreni hakkında değerlendirmede bulunan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “İKMİB olarak, 2011 yılından beri düzenlediğimiz “Kimya Ar-Ge Proje Pazarı” etkinliğimizin bu yıl 9’uncusunu gerçekleştireceğiz. Nisan ayında yapmayı planladığımız etkinliği pandemi dolayısıyla ertelemek durumunda kaldık. 9 Ekim 2020 tarihine kadar uzattığımız başvurularımız tamamlandı.


21

the finalist projects on October 31, 2020 at https://www. kimyaargeprojepazari.com/. After the presentations to be made by the finalist project owners on November 21, 2020, we will announce the award areas as a result of the evaluations of our jury committee. We will hold our award ceremony live on digital media.”

50 thousand TL for the first, 30 thousand TL for the second, 20 thousand TL for the third Expressing that there is a large participant group consisting of academicians, industrialists, entrepreneurs, promoters and students within the scope of the R&D Project Market, Pelister said, “Our aim is to contribute to the spread of R&D and innovation culture and to contribute to high added value through university-industry-publicentrepreneur cooperation. to increase valuable production and therefore exports. We have received a total of 1,3 project applications in 8 years so far, and we have given the project owners 1 million 156 thousand TL in cash. We received applications in 6 different categories for our “Chemistry R&D Project Market” event, which we will organize for the 9th time this year. In each category; 50 thousand TL for the first, 30 thousand TL for the second and 20 thousand TL for the third. In addition, in order to contribute to the economy of our country in a short time, we will give an additional award of 100 thousand TL in total to all projects that have been commercialized in one year among the awarded projects. Some of the awarded projects have been commercialized and important success stories have emerged. Development work continues for many of them. I believe that it is necessary to be active in university-industry cooperation in order to become a brand and to produce high added value. For this reason, we try to support both our students and professionals with our R&D Project Market activity organized by IKMIB and we bring new products and projects to our sector. Thus, we make a significant contribution to the development of our industry.” Finalist Projects: 31 October 2020 https://www. kimyaargeprojepazari.com/ Award Ceremony: 21 November 2020

31 Ekim 2020 tarihinde finale kalan projeleri https://www. kimyaargeprojepazari.com/ adresimizden açıklayacağız. 21 Kasım 2020 tarihinde de finalist proje sahiplerinin yapacağı sunumlar sonrasında jüri kurulumuzun yapacakları değerlendirmeler sonucunda ödül alanları açıklayacağız. Ödül törenimizi dijital ortamda canlı yayınla gerçekleştireceğiz” dedi.

Birinciye 50 bin TL, ikinciye 30 bin TL, üçüncüye 20 bin TL ödül verilecek Ar-Ge Proje Pazarı kapsamında akademisyenler, sanayiciler, girişimciler, müteşebbisler ve öğrencilerden oluşan geniş bir katılımcı kitlesinin olduğunu dile getiren Pelister, “Amacımız, Ar-Ge ve inovasyon kültürünün yaygınlaşmasına katkıda bulunmak ve üniversite-sanayikamu-girişimci iş birliği ile yüksek katma değerli üretimi ve dolayısıyla ihracatı artırmak. Bugüne kadar 8 yılda toplamda bin 3 proje başvurusu aldık ve proje sahiplerine 1 milyon 156 bin TL nakdi ödül verdik. Bu yıl 9’uncu kez düzenleyeceğimiz “Kimya Ar-Ge Proje Pazarı” etkinliğimiz için 6 ayrı kategoride başvuru aldık. Her kategoride; birinciye 50 bin TL, ikinciye 30 bin TL ve üçüncüye 20 bin TL ödül vereceğiz. Ayrıca, ülke ekonomimize kısa zamanda katkı sağlayabilmesi adına, ödül alan projelerden bir yıl içinde ticarileşmiş olan tüm projelere toplamda 100 bin TL ilave ödül vereceğiz. Şimdiye kadar ödül alan projeler içinden bir kısmı ticarileşti ve önemli başarı hikâyeleri ortaya çıktı. Birçoğu için geliştirme çalışmaları da devam ediyor. Marka olabilmek ve yüksek katma değerli üretim yapabilmek için üniversite-sanayi iş birliğinde etkin olmak gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle İKMİB olarak düzenlediğimiz Ar-Ge Proje Pazarı ekinliğimiz ile hem öğrencilerimize hem profesyonellere destek olmaya çalışıyor ve sektörümüze de yeni ürünler, projeler kazandırıyoruz. Böylece sektörümüzün gelişimine önemli katkı sağlıyoruz” değerlendirmesini yaptı. Finale Kalan Projeler: 31 Ekim 2020 https://www. kimyaargeprojepazari.com/ Ödül Töreni: 21 Kasım 2020

Ekim - October 2020


22

Kalp Damar Hastalıklarını Yenmek için Kalbi Kullan Kalp Damar Hastalıklarını Yenmek için Kalbi Kullan

Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, President of the Turkish Society of Cardiology

The Turkish Society of Cardiology launched the “Use Heart to Beat Cardiovascular Diseases” campaign on September 29, World Heart Day. Noting that nearly half of the patients who had a heart attack during the pandemic period did not apply to the hospital, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, President of the Turkish Society of Cardiology, said, “We ask our citizens who have widespread burning and compressing pain in the middle of the chest for more than five minutes and who show other heart attack symptoms, immediately call 112 ambulances and ask for help. Do not risk your life for fear of catching COVID-19, let’s not waste time worth of gold for treatment.” Almost half of all deaths in the world are due to causes related to cardiovascular diseases. Despite this important risk, it is possible to prevent the development of cardiovascular diseases by keeping risk factors such as smoking, unhealthy diet and inactivity under control. September 29, which is determined by the World Heart Federation, is accepted as the World Heart Day every year in the world and within the scope of this day, awareness studies are carried out on cardiovascular diseases all over the world.

COVID-19 pandemic increases the importance of awareness in cardiovascular diseases even more The information about the awareness activities to be carried out this year as part of the 2020 World Heart Day was announced to the public at a press conference, which

Ekim - October 2020

Türk Kardiyoloji Derneği 29 Eylül Dünya Kalp Gününde ‘Kalp Damar Hastalıklarını Yenmek İçin Kalbi Kullan’ kampanyasını başlattı. Pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların yaklaşık yarısının hastaneye başvurmadığına dikkat çeken Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Göğüs ortasında beş dakikadan uzun süre yaygın yanıcı ve sıkıştırıcı ağrı yaşayan ve diğer kalp krizi belirtilerini gösteren vatandaşlarımızdan, hemen 112 ambulansı arayıp yardım istemelerini rica ediyoruz. COVID-19 kaparım korkusu ile hayatınızı riske atmayın, tedavi için altın değerinde olan vakti kaybetmeyelim” diye konuştu. Dünyada tüm ölümlerin yarıya yakını kalp ve damar hastalıklarına bağlı sebeplerden ötürü gerçekleşiyor. Bu önemli riske rağmen sigara kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsizlik gibi risk faktörlerini kontrol altında tutup kalp ve damar hastalıklarının gelişimini önlemek mümkün. Dünya Kalp Federasyonu tarafından belirlenen 29 Eylül günü her yıl tüm dünyada Dünya Kalp Günü olarak kabul ediliyor ve bu gün kapsamında tüm dünyada kalp ve damar hastalıklarına yönelik farkındalık çalışmaları yapılıyor.

COVID-19 pandemisi kalp ve damar hastalıklarında farkındalığın önemini daha da artırdı 2020 Dünya Kalp Günü kapsamında bu yıl yapılacak farkındalık çalışmalarına dair bilgiler Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol’un ev sahipliğinde ve Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında kamuoyuna açıklandı. Toplantıda açıklamalarda bulunan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Mesleki ve toplumsal eğitimi ve araştırmaları destekleyerek Türk halkının ƒ sağlığını korumayı temel amaç olarak benimseyen Türk Kardiyoloji Derneği olarak her yıl 29 Eylül’de çeşitli aktiviteler ile halkımızın kalp damar hastalıkları konusunda bilinçlendirilmesi için çalışıyoruz. 2020 yılı, maalesef COVID-19 pandemisi nedeniyle özel bir yıl oldu. COVID-19 salgını döneminde kalp ve damar hastalıklarının önemi daha da arttı. Bu nedenle özellikle salgın döneminde ciddiyetini koruyan kalp damar sağlığı risklerine karşı vatandaşlarımızı bilinçlendirmeyi en önemli görevimiz olarak görüyoruz” diye konuştu.


23

members of the Board of Directors of the Turkish Society of Cardiology attended, hosted by Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, President of Turkish Cardiology Association. Speaking at the meeting, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, the President of the Turkish Society of Cardiology, said, “As the Turkish Society of Cardiology, which adopts protecting the cardiovascular health of the Turkish people as the main goal by supporting vocational and social education and research, we work to raise awareness of our people about cardiovascular diseases with various activities every year on September 29. Unfortunately, 2020 has been a special year due to the COVID-19 pandemic. During the COVID-19 pandemic, the importance of cardiovascular diseases increased even more. For this reason, we consider it our most important duty to raise awareness of our citizens against cardiovascular health risks, which are especially serious during the epidemic period.”

Pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısı hastaneye gitmiyor

Almost half of patients who have a heart attack during the pandemic period do not go to the hospital

Kalp krizinin ağır formunda özellikle ilk saatlerin kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, damarın süratle açılması gereken ilk birkaç saatlik sürede hastaların yaklaşık üçte birinin hastaneye hiç gelmediğinin altını çizdi. Türkiye’de hasta şikayetlerinin başladığı andan itibaren 112 Acil’in aranmasına kadar geçen sürenin, pandemi öncesinde ortalama 53 dakika iken pandemi döneminde 90 dakikaya kadar çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Hastaların COVID-19 bulaşması korkusu ile 112’yi aramadıklarını ya da aramakta geç kaldıklarını görüyoruz. Oysa ambulansın ulaşması, hastanın hastaneye nakli ve hastanede hastanın kateter laboratuvarına alınıp damarının açılması için geçen süreler değişmiyor. Ambulansın zamanında çağırılmaması nedeniyle tedavide altın değerindeki zaman kaybediliyor. Bu nedenle hastaneye ulaşamadan evlerinde kaybettiğimiz hastalarımız da oluyor” dedi.

Stating that the TURKMI-II study conducted by the Turkish Society of Cardiology throughout the country revealed that there was a significant decrease in the number of heart attack patients admitted to the hospital throughout the country during the pandemic period, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, said, “According to the findings of the TURKMIII Study, there is a 47.1 percent decrease in the number of patients admitted to the hospital due to heart attack during the pandemic period compared to the TURKMI-I study conducted in the previous period. While this rate is 32 percent in severe forms of heart attack, it is 56 percent in lighter forms. This study data shows that almost half of the patients who had a heart attack during the pandemic did not go to the hospital.”

Türk Kardiyoloji Derneği tarafından ülke genelinde yapılan TURKMI-II çalışmasının pandemi döneminde ülke genelinde hastaneye başvuran kalp krizi hastalarının sayısında anlamlı sayıda azalma olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “TURKMI-II Çalışması’nın bulgularına göre pandemi döneminde kalp krizi gerekçesiyle hastaneye başvuran hastaların sayısında pandemi önceki dönemde yapılan TURKMI-I çalışmasına kıyasla yüzde 47,1 oranında azalma bulunuyor. Bu oran kalp krizinin ağır formlarında yüzde 32 iken daha hafif formlarında yüzde 56 olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Bu çalışma verileri, pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısının hastaneye başvurmadığını gösteriyor” dedi.

Tedavide altın değerindeki süre kaybedilmemeli

Ekim - October 2020


24

Gold worth of time should not be lost in treatment Emphasizing that especially the first hours are critical in the severe form of heart attack, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol underlined that in the first few hours when the vein had to be opened quickly, approximately one third of the patients never came to the hospital. Pointing out that the time from the beginning of the patient complaints to the call of the 112 Emergency was 53 minutes on average before the pandemic, but up to 90 minutes during the pandemic period in Turkey, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, said, “We see that patients do not call 112 or are late to call for fear of COVID-19 transmission. However, the time it takes for the ambulance to arrive, the patient to be transferred to the hospital and the patient to be taken to the catheter laboratory in the hospital and to open the vein do not change. Due to the fact that the ambulance is not called on time, time worth of gold is lost in treatment. For this reason, we also have patients that we lost at home before reaching the hospital.”

Do not risk your life for fear of getting COVID-19, call 112 Speaking about the importance of heart attack risk from the pandemic period, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, President of the Turkish Society of Cardiology, made a call to the public: “In heart attack, after plaque ruptures in the vessels that feed the heart, which we call coronary arteries, a sudden blockage occurs with clot settling on it, the heart muscle in the area fed by the occluded vessel starts to die within 20 minutes and dies completely within 12 hours. Muscle death occurs very quickly and in high amounts, especially in the first 1-2 hours. For this reason, the patient whose heart attack symptoms have started should be transported to the nearest center that can perform coronary angiography by ambulance by calling 112, and the vessel should be opened as soon as possible. We ask our citizens who experience widespread burning and compressing pain in the middle of the chest for more than five minutes and who show other heart attack symptoms, immediately call 112 ambulances and seek help. Do not wait for it to pass, do not risk your life for fear of contracting COVID-19, do not spend your golden hours outside the hospital.”

Sudden shortness of breath and chest pain may be signs of a heart attack Reminding that the pain of a heart attack can be anywhere between the lower jaw and the stomach area, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol made the following statements, “Although the pain is most often in the tie area under the sternum bone, which we call the faith board, it can also be in the back, stomach area, arms, especially the left arm. Patients with pain, sudden shortness of breath or fainting in these areas should be directed to the hospital by ambulance without wasting time. Let’s not spend our golden hours at home for fear of getting COVID-19. As long as the mask, distance and cleaning rule are followed, we can be protected from COVID-19. We don’t know exactly how the pandemic will follow in the future, but we now know that protecting our hearts is more important than ever. In addition to the efforts of healthcare professionals, our citizens’ compliance with social responsibility, masks, distance, and the application

Ekim - October 2020

COVID-19 kaparım korkusu ile hayatınızı riske atmayın, 112’yi arayın Pandemi döneminden kalp krizi riskinin öneminden bahseden Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol kamuoyuna çağrıda bulundu: “Kalp krizinde koroner arterler dediğimiz kalbi besleyen damarlarda plak yırtılması sonrası üzerine pıhtı oturması ile ani tıkanma meydana geliyor, tıkanan damarın beslediği bölgede kalp kası 20 dakika içerisinde ölmeye başlıyor ve 12 saat içinde tamamen ölüyor. Kas ölümü özellikle ilk 1-2 saatte çok hızlı ve yüksek miktarda oluyor. Bu nedenle kalp krizi belirtileri başlayan hastanın süratle 112’yi arayarak ambulans ile en yakın koroner anjiyo yapabilecek merkeze nakledilip, damarının bir an önce açılması gerekiyor. Göğüs ortasında beş dakikadan uzun süre yaygın yanıcı ve sıkıştırıcı ağrı yaşayan ve diğer kalp krizi belirtilerini gösteren vatandaşlarımızdan, hemen 112 ambulansı arayıp yardım istemelerini rica ediyoruz. Geçer diye beklemeyin, COVID-19 kaparım korkusu ile hayatınızı riske atmayın, altın saatlerinizi hastane dışında geçirmeyin.”

Ani gelişen nefes darlığı ve göğüs ağrısı kalp krizi belirtisi olabilir Kalp krizi ağrısının alt çene ile mide bölgesi arasında herhangi bir yerde olabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, şu ifadeleri kullandı: “Ağrı, en sık şekilde iman tahtası dediğimiz sternum kemiği altında kravat bölgesinde olmakla birlikte, sırtta, mide bölgesinde, kollarda özellikle sol kolda da olabilir. Bu bölgelerde ağrısı, ani gelişen nefes darlığı veya bayılması olan hastaların vakit kaybetmeden ambulans ile hastaneye yönlendirilmeleri gerekiyor. COVID-19 kaparım korkusu ile altın saatlerimizi evde geçirmeyelim. Maske, mesafe, temizlik kuralına uyulduğu sürece COVID-19’dan korunabiliriz. Pandeminin gelecekte nasıl bir yol izleyeceğini tam olarak bilemiyoruz, ancak şu anda kalplerimizi korumanın her zamankinden daha önemli olduğunu biliyoruz. Sağlık çalışanlarının gayreti yanında vatandaşlarımızın da toplumsal sorumluluğa uyması; maske, mesafe, temizlik kurallarının tatbiki bu pandemiyi yenmede ana silahımızdır.”

Dünya Kalp Gününde “Kalp Damar Hastalıklarını Yenmek İçin Kalbi Kullan” seferberliği Dünya Kalp Federasyonu tarafından her yıl 29 Eylül Dünya Kalp Gününde kalp damar sağlığına yönelik yeni bir slogan belirlendiğini hatırlatan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, “Bu yılın sloganı ‘Kalp Damar Hastalıklarını Yenmek İçin Kalbi Kullan’ olarak belirlendi. Hepimiz sağlıklı beslenerek, tütün kullanmayarak, egzersiz yaparak, aşırı kilo almayarak, tansiyon, kolesterol ve şekerimizi kontrol ederek çocuklarımıza ve sevdiklerimize iyi örnek olarak kalplerimizi koruyabiliriz. Pandemi döneminde karantinalar hareketsizlik ve kötü beslenmeye, kontrolsüz kilo almaya yol açmasın. Pandemide kalp damar hastalıklarından korunmayı ihmal etmeyelim. Kalp damar hastalıklarının dünyada birinci ölüm sebebi olduğunu unutmayalım.


25

of hygiene rules are our main weapon in defeating this pandemic.”

Mobilization of “Use Heart to Beat Cardiovascular Diseases” on World Heart Day Reminding that a new slogan for cardiovascular health is determined by the World Heart Federation every year on September 29, World Heart Day, Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, said, “This year’s motto was” Use the Heart to Beat Cardiovascular Diseases “. By eating healthy, not using tobacco, exercising, not gaining excess weight, controlling our blood pressure, cholesterol and sugar, we can protect our hearts as good examples for our children and loved ones. During the pandemic period, do not let quarantines lead to inactivity, malnutrition and uncontrolled weight gain. Let’s not neglect to be protected from cardiovascular diseases in the pandemic. Let’s not forget that cardiovascular diseases are the leading cause of death in the world. In the days of quarantine during the pandemic period, inactivity poses a risk for cardiovascular health, during this period, let’s not disrupt our activity even at home, let’s not increase the calories we take, let’s not gain excess weight, let’s pay attention to our diet. Let’s not allow the negative environment created by the pandemic to disrupt our cardiovascular health. Our activities to raise awareness of our people about cardiovascular diseases have been continuing for years. One of them is the “Don’t Stop the Heart Attack” project, which we made in cooperation with Yandex last year and has provided nearly 5.5 million views so far. With this project, people using Yandex navigation are informed about the importance of cardiovascular diseases, prevention methods and heart attacks during traffic stops. We have planned to revive this successful project by using TURKMI-II study data.”

“We are working for a more conscious and healthy society” AstraZeneca Turkey Country President Serkan Barış, said about the cooperation realized with the Turkish Society of Cardiology, “Research, development, production of essential drugs and specialty products, marketing and operating in the field of providing these services, the world’s leading innovators and Turkey as one of the research-based pharmaceutical company Since the first day we started operating in Turkey, we consider supporting the development of public health among our corporate responsibilities and priorities. Despite the studies conducted throughout the country, unfortunately, the mortality rate due to sudden heart attack in our country is still above the European average1,2. As unconditional support to the TURK-MI study conducted last year, we aimed to identify the shortcomings at the first intervention point in heart attack cases, to increase the awareness of our people about the right practices and to contribute to a higher public awareness. As AstraZeneca Turkey, we offer our unconditional support for the TURKMI-II study, which reveals striking data on the impact of the pandemic period on heart attack patients” 1 Türk Kardiyol Dern Arş – Arch Turk Soc Cardiol 2010;38(3):164-172 2 https://file.tkd.org.tr/PDFs/TEKHARF-2017.pdf

Pandemi döneminde karantinalarda geçen günlerde hareketsizlik kalp damar sağlığı için risk arzetmekte, bu dönemde ev içinde de olsa hareketimizi aksatmayalım, aldığımız kaloriyi artırmayalım, aşırı kilo almayalım diyetimize dikkat edelim. Pandeminin yarattığı olumsuz ortamın kalp damar sağlığımızı bozmasına izin vermeyelim. Halkımızı kalp damar hastalıkları hakkında bilinçlendirme aktivitelerimiz yıllardır devam ediyor. Bunlardan biri de geçen yıl Yandex iş birliği ile yaptığımız ve bugüne kadar 5.5 milyona yakın görüntülenme sağlayan ‘Kalp Krizi DurAKSatmasın’ projesidir. Bu proje ile Yandex navigasyon kullanan kişilere trafikte duraklamalar esnasında kalp damar hastalıklarının önemi, korunma yolları ve kalp krizi hakkında aydınlatıcı bilgi verilmektedir. Başarı ile süren bu projemizi de tekrar TURKMI-II çalışma verilerinden yararlanarak canlandırmayı planladık.” şeklinde konuştu.

Serkan Barış, AstraZeneca Turkey Country President

“Daha bilinçli ve sağlıklı bir toplum için çalışıyoruz” AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Serkan Barış, Türk Kardiyoloji Derneği ile gerçekleştirdikleri iş birliğiyle ilgili şunları söyledi: “Araştırma, geliştirme, temel ilaçların ve uzmanlık ürünlerinin üretimi, pazarlanması ve bu hizmetlerin sunulması alanında faaliyet gösteren, dünyanın önde gelen yenilikçi ve araştırmacı ilaç şirketlerinden biri olarak Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığımız ilk günden bu yana toplum sağlığının geliştirilmesine destek vermeyi kurumsal sorumluluklarımız ve önceliklerimiz arasında görüyoruz. Ülke çapında yürütülen çalışmalara karşın ülkemizde ani kalp krizine bağlı ölüm oranı maalesef halen Avrupa ortalamasının üzerinde1,2. Geçen sene yapılan TURK-MI çalışmasına koşulsuz destek olarak kalp krizi vakalarında ilk müdahale noktasında yapılan eksiklerin tespit edilmesine, doğru uygulamalar hakkında halkımızın farkındalığının artırılmasına ve daha yüksek bir toplum bilincinin oluşmasına katkı sağlamayı hedefledik. Bu sene de pandemi döneminin kalp krizi hastaları üzerindeki etkisine dair çarpıcı veriler ortaya koyan TURKMIII çalışmasına AstraZeneca Türkiye olarak koşulsuz desteğimizi sunduk.” 1 Türk Kardiyol Dern Arş – Arch Turk Soc Cardiol 2010;38(3):164-172 2 https://file.tkd.org.tr/PDFs/TEKHARF-2017.pdf

Ekim - October 2020


26

“Multidisciplinary Approach Consensus Report to Lung Cancer” Sets a Roadmap Focused on Excellence to Lung Cancer Treatment “Akciğer Kanserinde Multidisipliner Yaklaşım Uzlaşı Raporu” Akciğer Kanseri Tedavisinde Mükemmeliyet Odaklı Bir Yol Haritası Ortaya Koyuyor

“Multidisciplinary Approach Consensus Report to Lung Cancer” by Turkish Lung Cancer Society with AstraZeneca Turkey’s unconditional support, brings together the studies on the medical oncology, pulmonology, thoracic surgery, radiation oncology, radiology, nuclear medicine and pathology branches of approaches and methods, together for the diagnosis and treatment of lung cancer. Thanks to the approaches suggested in the report, it will be possible to diagnose and correct treatment applications without wasting time in the treatment of lung cancer.

AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile Türk Akciğer Kanseri Derneği tarafından hazırlanan “Akciğer Kanserinde Multidisipliner Yaklaşım Raporu” tıbbi onkoloji, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, radyasyon onkolojisi, radyoloji, nükleer tıp ve patoloji branşlarının yaklaşım ve yöntemlerini, akciğer kanserinin tanı ve tedavisi için birlikte çalışmaları bir araya getiriyor. Raporda önerilen yaklaşımlar sayesinde akciğer kanseri tedavisinde vakit kaybedilmeden daha hızlı tanı ve doğru tedavi uygulamaları mümkün olabilecek.

By Turkish Lung Cancer Society (TAKD) with AstraZeneca Turkey’s unconditional support, “Multidisciplinary Approach Consensus Report to Lung Cancer” announced to the public. The report presents a roadmap for the work of medical oncology, chest diseases, thoracic surgery, radiation oncology, radiology, nuclear medicine and pathology branches “with common sense” for lung cancer, which is the most common and most fatal cancer type in the world. With this roadmap, it is aimed that lung cancer patients benefit from diagnosis and treatment solutions in the fastest way.

AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) tarafından hazırlanan “Akciğer Kanserinde Multidisipliner Yaklaşım Uzlaşı Raporu” kamuoyuna açıklandı. Raporla, tüm dünyada en sık görülen ve en çok ölüme sebep olan kanser türü olan akciğer kanseri için tıbbi onkoloji, göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi, radyasyon onkolojisi, radyoloji, nükleer tıp ve patoloji branşlarının “ortak akılla” çalışmasına yönelik bir yol haritası sunuluyor ve sunulan bu yol haritasıyla akciğer kanseri hastalarının en hızlı şekilde tanı ve tedavi çözümlerinden yararlanması amaçlanıyor.

Ekim - October 2020


27

Turkey among the first 10 countries in the incidence of lung cancer According to the data of the World Health Organization (WHO), more than 2 million people (11.6 percent of all cancers) are diagnosed with lung cancer per year as of 2018. Lung cancer ranks first among cancer-related deaths with 22 percent among males, and ranks second after breast cancer with 13.8 percent among females. Turkey ranks ninth in the world rankings with 36.9 per hundred thousand in the incidence of lung cancer in men after Hungary and Serbia are in third place in the world with 70.6 per hundred thousand1.

Multidisciplinary approach saves lives Making evaluations at the press conference “Multidisciplinary Approach Consensus Report to Lung Cancer”, Prof. Dr. Erdem Göker, Chairman, Turkish Lung Cancer Society (TAKD), explained the reason for the preparation of the report with the following words, “Lung cancer is the most common type of cancer in our country where patients are evaluated by many branches from the first diagnosis to the last treatment. The management of this disease from the beginning to the end, the decision of the multidisciplinary team on the staging and treatment of the patients are the most important factors in meeting the correct treatment. We prepared this important report in order to emphasize that every stage of this journey of the patient should be handled with similar care and with which methods, and to raise awareness among healthcare professionals and society in all branches dealing with this disease.”

Loss of time in diagnosis and treatment will be prevented with a multidisciplinary road map Pointing out that the report is a roadmap for excellence in the diagnosis and treatment of lung cancer, Prof. Dr. Erdem Göker stated that the way to perfection in lung cancer treatment is through the collaboration of experts from different branches. Stating that they prioritize a diagnosis and treatment consensus among seven different branches in the report, Prof. Dr. Erdem Göker said, “Rather than letting patients visit their physicians individually, we aim for physicians from all branches to discuss and find the right one for each patient by negotiating and negotiating together. We believe that even if the diagnosis and treatment follow-up of the patient is fully compatible with standard approaches, fulfilling this standard with the joint decision of different branches will contribute to both the patient and all the physicians concerned. With the methods and approaches we suggest in our report, we will not waste time in diagnosis and treatment thanks to the work of disciplines with a common mind for the diagnosis and treatment of lung cancer. In addition, faster diagnosis and correct treatment can be applied.”

Pharm. Serkan Barış, Country President, AstraZeneca Turkey

Türkiye akciğer kanseri görülme sıklığında ilk 10 ülke arasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2018 yılı itibariyle yıl içinde 2 milyondan fazla kişiye (tüm kanserlerin yüzde 11,6’sı) akciğer kanseri tanısı konuyor. Ölüm nedeni sıklığında, kanser nedeniyle gerçekleşen ölümler arasında erkeklerde yüzde 22 ile birinci olan akciğer kanseri kadınlarda yüzde 13,8 ile meme kanserinin ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye akciğer kanserinin görülme sıklığında yüz binde 36,9 ile dünya sıralamasında dokuzuncu sırada yer alırken, erkeklerde yüz binde 70,6 ile Macaristan ve Sırbistan’ın ardından dünyada üçüncü sırada yer alıyor1.

Multidisipliner yaklaşım hayat kurtarıyor “Akciğer Kanserinde Multidisipliner Yaklaşım Uzlaşı Raporu” basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan Türk Akciğer Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, raporun hazırlanma gerekçesini şu sözlerle açıkladı: “Akciğer kanseri, hastaların ilk tanı anından son tedaviye kadar birçok branş tarafından değerlendirildiği ve ülkemizde en çok görülen kanser türü. Bu hastalığın başından sonuna doğru yönetilmesi, hastaların evreleme ve tedavisine multidisipliner takımın karar vermesi hastaların doğru tedavi ile buluşmasındaki en önemli faktör. Hastanın bu yolculuğunun her aşamasının benzer titizlikle ve hangi yöntemlerle ele alınması gerektiğini vurgulamak ve bu hastalıkla uğraşan tüm branşlardaki sağlık çalışanları ve toplum nezdinde farkındalığı artırmak amacıyla bu önemli raporu hazırladık.”

Multidisipliner yol haritasıyla tanı ve tedavide vakit kaybı önlenecek Raporun akciğer kanserinin tanı ve tedavisinde mükemmeliyete ulaşması için bir yol haritası niteliğinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdem Göker, akciğer kanseri tedavisinde mükemmeliyetin yolunun farklı branşlardan uzmanların birlikte çalışmasından geçtiğini ifade etti. Raporda yedi farklı branş arasında bir tanı ve tedavi uzlaşısı sağlanmasına öncelik verdiklerini aktaran Prof. Dr. Erdem Göker, “Hastaların ayrı ayrı hekimleri

Ekim - October 2020


28

dolaşmalarından ziyade, tüm branşlardaki hekimlerin bir arada tartışıp uzlaşarak her bir hasta için en doğru olanı bulmalarını amaçlıyoruz. Akciğer kanseri ile uğraşan her hekimin, hastanın tanı ve tedavi izlemi standart yaklaşımlarla tam uyumlu olsa bile, değişik branşların ortak kararı ile bu standardı yerine getirmelerinin hem hastaya hem de ilgili tüm hekimlere katkısının büyük olacağını düşünüyoruz. Raporumuzda önerdiğimiz yöntem ve yaklaşımlarla akciğer kanserinin teşhis ve tedavisi için disiplinlerin ortak bir akılla çalışmaları sayesinde tanı ve tedavide vakit kaybedilmeyecek. Ayrıca daha hızlı teşhis ve doğru tedavi uygulanabilecek” diye konuştu.

Prof. Dr. Erdem Göker, Chairman, Turkish Lung Cancer Society (TAKD)

Interdisciplinary approach will also provide cost advantage Drawing attention to the economic burden of lung cancer, Prof. Dr. Erdem Göker, said, “According to the Report of Lung Cancer in Turkey announced in 2018, the total economic burden of lung cancer to our country is around 8.8 billion TL. With the inclusion of indirect costs, we see that the average cost per patient of lung cancer is 175,838 TL2. We have to express that indirect costs in lung cancer have a significant share in the total economic burden. Therefore, the interdisciplinary approach in our report aims to increase the success rate of lung cancer treatment, but will also be beneficial in terms of cost.”

Lung Cancer Treatments Continued amid COVID-19 outbreak It appears that the COVID-19 outbreak affects patients with lung cancer as well as all patients. Experts point out that cancer diagnosis rates have decreased with the epidemic, while more than 40 percent of physicians in the EU country, five countries and the USA anticipate delays in the diagnosis of lung cancer. More than 70 percent of the relevant physicians expect delays in biopsy and planned treatments3. Emphasizing that the delays that may be experienced due to the COVID-19 outbreak, as well as the accelerated digitalization during the epidemic period, offers various advantages to bring different disciplines together, Prof. Dr. Erdem Göker, Chairman of TAKD, said, “Thanks to the councils held on digital platforms, the diagnosis and treatment decisions of all our patients were made with the joint decisions of all areas of specialization. Both chemotherapy and targeted therapies and immunotherapy were applied successfully.”

Unconditional support to patients, relatives and healthcare professionals Pointing out the methods and approaches presented in the report are important for patients and their relatives as well as healthcare professionals, Pharm. Serkan Barış, Country President, AstraZeneca Turkey, said, “We believe that with the implementation of the multidisciplinary approach, the

Ekim - October 2020

Disiplinlerarası yaklaşım maliyet avantajı da sağlayacak Akciğer kanserinin ekonomik yüküne de dikkat çeken Prof. Dr. Erdem Göker, “2018’de açıklanan ‘Türkiye’de Akciğer Kanseri Raporu’na göre akciğer kanserinin ülkemize olan toplam ekonomik yükü 8,8 milyar TL civarında. Dolaylı maliyetlerin de dahil edilmesiyle birlikte akciğer kanserinin hasta başı ortalama maliyetinin 175.838 TL olduğunu görüyoruz2. Akciğer kanserinde dolaylı maliyetlerin toplam ekonomik yük içinde önemli bir paya sahip olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla raporumuzda yer verdiğimiz disiplinlerarası yaklaşım, akciğer kanseri tedavisinin başarı oranını artırmayı hedeflemekle birlikte, maliyet açısından da faydalı olacaktır” diye konuştu.

Akciğer Kanseri Tedavileri COVID-19 salgınında da devam etti COVID-19 salgınının tüm hastaların yanı sıra akciğer kanserli hastaları da etkilediği görülüyor. Uzmanlar kanser tanı oranlarının salgınla birlikte düşüş yaşadığına dikkat çekerken, AB ülkesi beş ülke ve ABD’deki hekimlerin yüzde 40’ından fazlası akciğer kanseri tanısında gecikmelerin yaşanmasını öngörüyor. İlgili hekimlerin yüzde 70’inden fazlası ise biyopsi ve planlı tedavilerde gecikmelerin yaşanmasını bekliyor3. COVID-19 salgını nedeniyle yaşanılabilen gecikmelerin yanı sıra salgın döneminde hızlanan dijitalleşmenin farklı disiplinlerin bir araya getirilmesi için çeşitli avantajlar sunduğunu vurgulayan TAKD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, “Dijital platformlarda gerçekleştirilen konseyler sayesinde tüm hastalarımızın tanı ve tedavi kararları tüm uzmanlık alanlarının ortak kararlarıyla alınabildi. Gerek kemoterapi gerekse hedefe yönelik tedaviler ve immunoterapi başarıyla uygulandı.” ifadelerini kullandı.

Hasta, hasta yakınları ve sağlık çalışanlarına koşulsuz destek Raporda sunulan yöntem ve yaklaşımların sağlık çalışanlarının yanı sıra hasta ve hasta yakınları için de önemli olduğunun altını çizen AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış şunları söyledi: “Multidisipliner yaklaşımın uygulanmasıyla birlikte daha iyi ve doğru tanıtedavi-izlem şansının arttığına inanıyor, bu bilincin hasta


29

chances of better and more accurate diagnosis-treatmentfollow-up increase, and we support the spread of this awareness in patients and their relatives. With the increase in the knowledge of patients and their relatives about the diagnosis and treatment of lung cancer, wasting time in critical processes can be prevented. AstraZeneca Turkey focused on the health of our employees as of lung cancer, we are delighted to be an unconditional support to the important work that responds to the needs of lung cancer patients and their relatives.”

Citizens should remember that lung cancer can be prevented Reminding that lung cancer is a preventable disease, Prof. Dr. Erdem Göker, Chairman of TAKD, said, “When lung cancer is diagnosed at early stages and appropriate treatment is applied, the chance of success in treatment is high. Due to the COVID-19 epidemic, we would like to announce that patients both at the diagnosis stage and at the treatment and follow-up stage should definitely contact their physicians. Lung cancer does not wait. In this report, prepared with the unconditional support of AstraZeneca, we have once again demonstrated the importance of a multidisciplinary approach in lung cancer. In this context, I would like to thank AstraZeneca Turkey.” You can reach the Consensus Report on Multidisciplinary Approach in Lung Cancer from http://www.takd.org.tr/ uzlasi-raporlari/ link.

References: 1Ferlay J, Ervik M, Lam F, Colombet M, Mery L, Piñeros M, Znaor A, Soerjomataram I, Bray F (2018). Global Cancer Observatory: Cancer Today. Lyon, France: International Agency for Research on Cancer. Available from: https://gco. iarc.fr/today, Erişim Tarihi: 17.10.2020. 2.Türkiye’de Akciğer Kanseri Raporu, 2018. 3.PSOS COVID-19 HCP Impact study: Assessing the impact of COVID-19 on daily practice and treatment of cancer patients. April 21, 2020

ve hasta yakınlarında da yaygınlaştırılmasını destekliyoruz. Hastalar ve yakınlarının, akciğer kanserinin tanısı ve tedavisine yönelik bilgilerinin artması ile kritik öneme sahip süreçlerde vakit kaybedilmesinin önüne geçilebilir. AstraZeneca Türkiye olarak akciğer kanseri alanına odaklı sağlık çalışanlarımızın, akciğer kanseri hastalarının ve yakınlarının önemli ihtiyaçlarına yanıt veren bu çalışmaya koşulsuz destek olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz.”

Vatandaşlar akciğer kanserinin önlenebildiğini unutmamalı Akciğer kanserinin önlenebilir bir hastalık olduğunu hatırlatan TAKD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, “Akciğer kanseri erken evrelerde teşhis edildiğinde ve uygun tedavi uygulandığında tedavide başarı şansı yüksektir. COVID-19 salgını nedeniyle gerek tanı aşamasında gerekse tedavi ve izlem aşamasındaki hastaların mutlaka hekimleriyle iletişim kurmaları gerektiğini önemle duyurmak istiyoruz. Akciğer kanseri beklemez. AstraZeneca’nın koşulsuz desteği ile hazırlanan bu raporda akciğer kanserinde multidisipliner yaklaşımın önemini bir kez daha göstermiş bulunuyoruz. Bu bağlamda, AstraZeneca Türkiye’ye teşekkür ediyorum” diye konuştu. Akciğer Kanserinde Multidisipliner Yaklaşım Uzlaşı Raporu’na http://www.takd.org.tr/uzlasi-raporlari/ linkinden ulaşabilirsiniz.

Referanslar: 1.Ferlay J, Ervik M, Lam F, Colombet M, Mery L, Piñeros M, Znaor A, Soerjomataram I, Bray F (2018). Global Cancer Observatory: Cancer Today. Lyon, France: International Agency for Research on Cancer. Available from: https://gco. iarc.fr/today, Erişim Tarihi: 17.10.2020. 2.Türkiye’de Akciğer Kanseri Raporu, 2018. 3.IPSOS COVID-19 HCP Impact study: Assessing the impact of COVID-19 on daily practice and treatment of cancer patients. April 21, 2020

Ekim - October 2020


30

New Solutions for Bowel Management Provides an Efficient Infection Control Bağırsak Yönetiminde Yeni Çözümler Etkin Enfeksiyon Kontrolü Sağlıyor

Fecal incontinence (problem of bowel management) exposes patients and healthcare staff to the risk of infection, and negatively affects them for physical and psychological aspects. The new generation bowel management systems developed for this condition which has quite forcing effects on patient care quality provides patient comfort, relieves work load of healthcare staff, and ensures an efficient infection control.

Fekal inkontinans (bağırsak kontrol problemi) durumu, hasta ve sağlık çalışanlarını enfeksiyon riski ile karşı karşıya bırakırken onları fiziksel ve psikolojik olarak da olumsuz yönde etkiliyor. Hastanın bakım kalitesi üzerinde oldukça zorlayıcı etkileri bulunan bu durum için geliştirilen yeni nesil bağırsak yönetim sistemleri, hastanın konforunu sağlarken sağlık çalışanlarının iş yükünü hafifletiyor ve etkin bir enfeksiyon kontrolü sağlıyor.

Fecal incontinence (bowel control problem) is one of the basic problems that healthcare providers experience, and affects a gradually increasing number of advanced age patients and intensive care patients today. Fecal incontinence is a condition that negatively affects the individuals as well as healthcare service providers physically, socially and psychologically; this condition causes an economic burden to the healthcare system as one of the sources of nosocomial infections. Fecal incontinence has quite forcing effects on the quality of life; it is also an important risk factor for compression

Sağlık hizmet sağlayıcılarının karşı karşıya kaldıkları temel zorluklardan biri olan fekal inkontinans (bağırsak kontrol problemi), bugün gittikçe artan sayıda ileri yaş hastayı ve yoğun bakım hastasını etkiliyor. Bireyleri ve sağlık hizmet sağlayıcılarını yalnızca fiziksel olarak değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik olarak olumsuz etkileyen patolojik bir durum olan fekal inkontinans, hastane ilişkili enfeksiyonların kaynaklarından biri olarak sağlık sistemlerine de ekonomik yük oluşturuyor. Yaşam kalitesi üzerine oldukça zorlayıcı etkileri bulunan fekal inkontinans, hastada üriner sistem enfeksiyonları, basınç ülserleri ve sekonder cilt enfeksiyonlarının oluşması

Ekim - October 2020



32

ulcers and secondary skin infections. This condition also exposes the individual and healthcare providers to many other potential hazards and problems. Especially the spread of nosocomial infections caused by C. difficile which is common in elder patients who need long term care is one of the main problems. Dermatitis due to fecal incontinence developed as a result of long-term contact of the skin and feces affects the quality of life and health status of the individual negatively; it also causes economic losses by increase of the need for care and treatment. There are many products used in patients with fecal incontinence such as absorbable continence products/ adult diaper and perianal tubes/bags to collect the feces, and to prevent the contact of feces with perianal skin. However, these products may be insufficient to prevent complications and to provide individual comfort of the patient.

New solutions ensure comfort to the patient and reproductivity to the healthcare worker The new generation bowel management systems developed to implement a structured standard care to manage the fecal incontinence ensures an efficient infection control, and provides physical and psychological comfort for the patient. All these facilitate work routine of healthcare staff who provide care support. These new products called bowel management systems with closed system design allow improvement of quality of life and care services. Such solutions which are especially used for bedridden patients ensure discharge and collection liquid or semi-liquid feces through odor preventing features, and successful administration of rectal drugs. With these solutions that allow all procedures to be carried out effectively without disconnecting the injector connections through their connector technology compatible ports, drug leakage may be prevented and contributes to the success of the treatment.

Ekim - October 2020

açısından önemli bir risk faktörü. Rahatsızlık aynı zamanda bireyi ve sağlık hizmet sağlayıcılarını pek çok başka potansiyel tehlike ve sorun ile karşı karşıya bırakıyor. Özellikle ileri yaş uzun dönem bakım hastalarında yaygın görülen antibiyotik kullanımına bağlı C. Difficile kaynaklı hastane enfeksiyonlarının yayılımına sebep olması, bu sorunların başında geliyor. Deri ve gaitanın uzun süreli temasıyla gelişen fekal inkontinansa bağlı dermatitler, bireyin yaşam kalitesini ve sağlığını olumsuz etkilemenin yanı sıra, bakım ve tedavi gereksinimine ihtiyacının artmasıyla, ekonomik kayıplara neden oluyor. Fekal inkontinansı olan hastalarda gaitayı toplamak, gaitanın perianal deri ile temasını önlemek için emici inkontinans ürünleri/hasta bezi ve perianal tüpler/torbalar gibi pek çok ürün kullanılıyor. Ancak kullanılan bu ürünler, hem komplikasyonları önlemede hem de hastanın bireysel konforunu sağlamada yetersiz kalabiliyor.

Yeni çözümler hastaya konfor, sağlık çalışanına verimlilik sunuyor Fekal inkontinansı doğru yönetmek ve yapılandırılmış standart bir bakım uygulamak için geliştirilen yeni nesil bağırsak yönetim sistemleri etkili bir enfeksiyon kontrolünün yanında, hastanın fiziksel ve psikolojik olarak kendini daha rahat hissetmesini sağlıyor. Tüm bunları yaparken, bakım desteği sunan sağlık çalışanlarının da iş rutinlerini kolaylaştırıyor. Kapalı sistem tasarıma sahip bağırsak yönetim sistemleri olarak adlandırılan bu yeni ürünler, yaşam kalitesinin ve bakım hizmetlerinin geliştirilmesine olanak veriyor. Özellikle yatağa bağımlı hastalarda kullanılan bu çözümler, koku önleyici özellikleri sayesinde sıvı ya da yarı-sıvı gaitanın tahliyesini, toplanmasını ve bu hastalara rektal yoldan ilaç tedavilerinin başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlıyor. Konektör teknolojisi uyumlu portlarıyla enjektör bağlantılarında kopukluk yaşamadan tüm uygulamaların etkin bir biçimde yapılmasına olanak veren bu çözümler ile ilaç sızıntısının önüne geçilebiliyor ve tedavinin başarısına katkı sağlanıyor.



34

$ 1.5 Billion from Mask and Protective Clothing Exports Maske ve Koruyucu Giysi İhracatından 1,5 Milyar Dolar Korkut Koray Yalça, CEO of ISD Logistics, said that they usually export from Turkey to abroad pre-pandemic hanging textile products, after corona, the demand for masks and protective clothing has increased, and the exports of these product groups exceeded $ 1.5 billion in JanuarySeptember. Turkey’s Korkut Koray Yalça, CEO of ISD Logistics textile sector of the locomotive, reshaped the products exported by the changing demands in order to achieve the level of pre-pandemic exports. Korkut Koray Yalça, CEO of ISD Logistics, one of the logistics companies specialized in textile transportation, gave information about textile exports which changed shape after the corona virus. Yalça explained that they usually export hanging textile products abroad before March, and that after the pandemic, the demand for roll materials such as fabric or fabric carried in parcels increased.

“Mask export increased approximately 12 fold” Emphasizing that masks and protective clothing stand out among them, Yalça said, “According to the data of Istanbul Ready-to-Wear and Apparel Exporters Association (IHKIB), exports of medical masks, cloth masks and protective clothing increased by approximately 12 times in JanuarySeptember compared to the same period of the previous year and amounted to 3 million dollars. In this period, the export of non-woven fabrics used in the production of masks and protective equipment reached 520.4 million dollars with an increase of 17 percent according to the data of Istanbul Textile and Apparel Exporters’ Association (ITKIB).” Recalling that the number of cases in European countries has increased again, Yalça stated that in the coming days, the need for products such as masks and protective clothing and textile materials used in their manufacture may increase. Stating that as ISD Logistics, they carry out quality control processes before shipping textile products, Yalça added that they employ personnel who are experts in textile for this purpose.

Ekim - October 2020

ISD Logistics CEO’su Korkut Koray Yalça, pandemi öncesi Türkiye’den yurt dışına genellikle askılı tekstil ürünleri taşıdıklarını korona sonrası ise maske ve koruyucu giysi talebinin arttığını, Ocak-Eylül aylarında bu ürün gruplarının ihracatının 1,5 milyar doları aştığını belirtti. Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden tekstil, ihracatta pandemi öncesi seviyeleri yakalayabilmek için değişen talebe göre ihraç ürünlerini de yeniden şekillendirdi. Tekstil taşımacılığı konusunda uzman lojistik şirketlerinden ISD Logistics CEO’su Korkut Koray Yalça, korona virüs sonrası şekil değiştiren tekstil ihracatına ilişkin bilgi verdi. Yalça, Mart ayından önce yurt dışına genellikle askılı tekstil ürünleri taşıdıklarını, pandemi sonrasında ise koli içinde taşınan veya kumaş gibi rulo malzemelere talebin arttığını anlattı.

“Maske ihracatı yaklaşık 12 kat arttı” Bunlar arasında maske ve koruyucu giysilerin öne çıktığını vurgulayan Yalça, şunları kaydetti: “İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) verilerine göre tıbbi maske, bez maske ve koruyucu giysi ihracatı OcakEylül aylarında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 12 kat artarak 994,3 milyon doları buldu. Bu dönemde maske ve koruyucu ekipman imalatında kullanılan dokunmamış kumaş ihracatı da İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) verilerine göre yüzde 17’lik yükselişle 520,4 milyon dolar oldu.” Yalça, Avrupa ülkelerinde vaka sayılarının tekrar artışa geçtiğini hatırlatarak önümüzdeki günlerde maske ve koruyucu giysi gibi ürünlerle bunların imalatında kullanılan tekstil malzemelerine ihtiyacın artabileceğini dile getirdi. ISD Logistics olarak tekstil ürünlerinin taşımadan önce kalite kontrol işlemlerini yaptıklarını belirten Yalça, bu amaçla tekstil konusunda uzman personel istihdam ettiklerini de sözlerine ekledi.



36

Europe’s Largest Initiative Launches to Accelerate Therapy Development for COVID-19 and Future Coronavirus Threats Covid-19’a Karşı Tedavi Geliştirilmek için Hayata Geçirilen En Büyük Avrupa Girişimi Tanıtıldı

CARE (Corona Accelerated R&D in Europe), supported by Europe’s Innovative Medicines Initiative (IMI), is the largest undertaking of its kind dedicated to discovering and developing urgently needed treatment options for COVID-19 CARE (Corona Accelerated R&D in Europe), supported by Europe’s Innovative Medicines Initiative (IMI), is the largest undertaking of its kind dedicated to discovering and developing urgently needed treatment options for COVID-19. The initiative is committed to a longterm understanding of the disease and development of therapies for COVID-19 and future coronavirus threats in addition to urgent efforts to repurpose existing therapies as potential immediate response. The CARE consortium will accelerate COVID-19 R&D by bringing together the leading expertise and projects of 37 teams from academic and nonprofit research institutions and pharmaceutical companies into a comprehensive drug discovery engine.

Ekim - October 2020

COVID-19 ve gelecekteki olası koronavirüs risklerine karşı tedavilerin geliştirilmesini hızlandırma amaçlı hayata geçirilen ve Avrupa Yenilikçi İlaçlar Girişimi (IMI) tarafından desteklenen Avrupa’nın en büyük girişimi CARE (Corona Accelerated R&D in Europe) tanıtıldı. Avrupa Yenilikçi İlaçlar Girişimi (IMI) tarafından desteklenen ve COVID-19 için acil olarak ihtiyaç duyulan tedavi seçeneklerini bulmayı ve geliştirmeyi hedefleyen CARE (Corona Accelerated R&D in Europe), türünün en büyük girişimi niteliğinde. Girişim, hastalığı uzun vadeli bir bakışla anlamayı, COVID-19 ve gelecekteki koronavirüs tehditlerine karşı tedavilerin geliştirilmesi ve mevcut tedavilerin olası bir acil yanıt olarak kullanılması için yapılacak çalışmaları desteklemeyi hedefliyor. CARE konsorsiyumu, akademik ve kar amacı gütmeyen araştırma kuruluşlarından ve ilaç şirketlerinden 37 ekibin kendi konularındaki uzmanlığını ve projelerini, kapsamlı bir ilaç keşif motorunda bir


37

CARE (Corona Accelerated R&D in Europe) a new consortium supported by the Innovative Medicines Initiative (IMI) public-private partnership announced its launch today to accelerate the discovery and development of urgently needed medicines to treat SARS-CoV-2, the virus that causes COVID-19. With a grant totaling € 77.7 million, CARE is funded by cash contributions from the European Union (EU) and cash and in-kind contributions from eleven European Federation of Pharmaceutical Industries and Associations (EFPIA) companies and three IMI-Associated Partners. CARE is a five-year project bringing together 37 partners from Belgium, China, Denmark, France, Germany, the Netherlands, Poland, Spain, Switzerland, the UK and the US, and is led by VRIInserm (French National Institute of Health and Medical Research, Paris, France), Janssen Pharmaceutica NV, one of the Janssen Pharmaceutical Companies of Johnson & Johnson (Beerse, Belgium), and Takeda Pharmaceuticals International AG, (Zurich, Switzerland). It integrates partners’ COVID-19 projects ongoing since February 2020. “The COVID-19 pandemic has emerged as the largest global health threat to humanity in this century, requiring the global scientific community to join forces in unprecedented ways,” said Professor Yves Lévy, Executive Director of the VRI-Inserm and CARE coordinator. “Beyond the scientific excellence of the different teams involved in this very ambitious project, CARE is bringing together 37 partners in an alliance pooling their expertise and knowhow around an ambitious five-year work plan to develop therapeutics against the current COVID-19 pandemic. We are very grateful for the financial support provided by the Innovative Medicine Initiative that will enable us to implement this plan.” With no licensed vaccines and only limited therapy options against COVID-19, the pandemic is ongoing, counting more cases and deaths every day. Uniting some of the most innovative and experienced scientists from all relevant areas in a unique collaborative spirit CARE will maximize synergies and complementarities with other initiatives such as the Gates Foundation-supported COVID-19 Therapeutics Accelerator, MANCO1, SCORE2, and the ECRAID3 network, to accelerate the path to providing solutions for the current COVID-19 pandemic as well as future coronavirus outbreaks. After testing in the laboratory, the project will advance the most promising drug candidates to clinical trials in humans. “We are very excited to launch the CARE consortium and collaborate with other leading experts to urgently identify new medicines against SARS-CoV-2 and other coronaviruses that may have the potential to cause epidemics,” added CARE project leader Marnix Van Loock, Senior Scientific Director and R&D Lead of Emerging Pathogens, Global Public Health, Janssen Pharmaceutica NV. “As part of this initiative, we look forward to applying learnings from an ongoing collaboration on COVID-19 with the Rega Institute for Medical Research, part of KU Leuven, to screen a drug repurposing library of thousands of existing drug compounds.” Kumar Saikatendu, Ph.D., Director, Global Research

araya getirerek COVID-19 ile ilgili Ar-Ge çalışmalarını hızlandıracak. Yenilikçi İlaç Girişimi (IMI) kamu-özel sektör ortaklığı tarafından desteklenen ve COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün tedavisi için acil ihtiyaç duyulan ilaçların bulunmasını ve geliştirilmesini hızlandırmayı amaçlayan yeni CARE (Korona için Avrupa Hızlandırılmış Ar-Ge Girişimi) girişimi tanıtıldı. Toplamda 77,7 milyon Euro hibe alan CARE Girişimi, Avrupa Birliği’nden (AB) nakit, Avrupa İlaç Endüstrileri ve Dernekleri Federasyonu (EFPIA) üyesi 11 şirketten ve IMI ile bağlantılı 3 ortaktan ise nakdi ve ayni katkılarla fonlanıyor. Belçika, Çin, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, Polonya, İspanya, İsviçre, İngiltere ve ABD’den 37 ortağı bir araya getiren CARE, 5 yıllık bir proje olup VRI-Inserm (Fransız Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsü, Paris, Fransa), Johnson & Johnson’ın (Beerse, Belçika) Janssen ilaç şirketlerinden Janssen Pharmaceutica NV ve Takeda Pharmaceuticals International AG’nin (Zürih, İsviçre) liderliğinde yürütülüyor. CARE Girişimi, katılımcıların Şubat 2020’den bu yana süren COVID-19 projelerini entegre ediyor. CARE Girişimi’nin bir üyesi olan Boehringer Ingelheim ise konsorsiyumunun virüsü nötralize edici antikorların geliştirilmesine odaklı iş akışına liderlik edecek. Şirket aynı zamanda, köklü bir tarihe dayanan HIV ve HCV portföyünden antiviral molekülleri ve molekül kütüphanesinin tam taranmasından elde edilen küçük molekül adayları ile projeye katkıda bulunacak. VRI-Inserm İcracı Direktörü ve CARE Koordinatörü Profesör Yves Lévy, girişimle ilgili şu açıklamada bulundu: “Bu yüzyılda insanlık için en büyük küresel sağlık tehdidi olarak ortaya çıkan COVID-19 pandemisi, global bilim topluluğunun benzeri görülmemiş şekillerde güç birliği yapmasını gerektirdi. Hayata geçirdiğimiz CARE Girişimi, farklı ekiplerin kattığı bilimsel mükemmeliyetin ötesinde, süregelen COVID-19 hastalığına karşı ilaçlar geliştirmek için 5 yıllık iddialı bir çalışma planı etrafında uzmanlıklarını ve bilgi birikimlerini sunan 37 ortağı bir ittifakta buluşturuyor. Yenilikçi İlaçlar Girişimi (IMI) tarafından sağlanan ve bu planı uygulamaya koymamıza imkan verecek finansal destek için teşekkür ediyoruz.” Henüz onaylanmış aşı olmaması ve COVID-19’a karşı yalnızca sınırlı tedavi seçeneklerinin bulunması nedeniyle COVID-19 pandemisi devam ederken her gün daha fazla vaka ve hayat kaybı bildiriliyor. İlgili her alandan en yenilikçi ve deneyimli bilim insanlarını benzersiz bir iş birliği ruhu içinde buluşturan CARE Girişimi, süregelen COVID-19 pandemisi ve gelecekteki koronavirüs salgınları için çözümler geliştirmeye giden yolu hızlandırmak amacıyla Gates Foundation destekli COVID-19 Therapeutics Accelerator, MANCO , SCORE , ve ECRAID ağı gibi diğer girişimlerle beraber sinerji yaratmayı ve tamamlayıcı çalışmalar yürütmeyi hedefliyor. Proje, laboratuvar testlerinin ardından en umut vadeden ilaç adaylarını insanlar üzerindeki klinik araştırmalarla test ederek ilerletecek. Boehringer Ingelheim Kıdemli Kurumsal Başkan Yardımcısı ve Küresel Keşif ve Araştırma Başkanı Uzman Dr. Clive R. Wood, “CARE konsorsiyumu, topluma hizmet için açık

Ekim - October 2020


38

Externalization, Takeda said “It is humbling to see such a large collection of the best scientific minds in Europe come together to solve this complex problem with such urgency. COVID-19 is a once in a lifetime scientific challenge for our generation. CARE aims to create effective therapies with a positive safety profile for current and future coronaviral outbreaks. We hope to move fast and have a meaningful impact in a timely manner.”

Comprehensive short- and long-term response to COVID-19 CARE aims to create effective therapies with a positive safety profile for the COVID-19 pandemic (drug repositioning), and develop new drugs and antibodies specially designed to tackle the SARS-CoV-2 virus. The consortium builds on three pillars: • Drug repositioning, by screening and profiling compound libraries contributed by partners with the aim of rapidly progressing molecules to advanced stages of clinical testing. • Small-molecule drug discovery based on in silico screening and profiling of candidate compounds directed against SARS-CoV-2 and future coronavirus targets. • Virus neutralizing antibody discovery using fully human phage and yeast display, immunisation of humanised animal models, patient B cells and in silico design. Closely integrated with these pillars are work streams focusing on the refinement of candidate compounds through a comprehensive medicinal chemistry campaign, systems biology research and pre-clinical and clinical evaluation of molecules from all three pillars. The systems biology work package will investigate the viral pathophysiology to increase our understanding of the interplay between virus infection stages and human immune responses. It will identify disease markers, to inform therapy development and improve clinical trial design and monitoring of Phase 1 and 2 trials investigating new therapeutics developed by CARE.

Ekim - October 2020

bilimin ve iş birliğinin gücünden yararlanmayı hedefliyor. Eşi görülmemiş COVID-19 tehdidini ve diğer ciddi koronavirüs hastalıklarını yenmek için akademiden ve sektörden ortaklarımızla benzersiz bir iş birliği içinde hızlı ve kararlı bir şekilde çalışacağız” diye konuştu. Janssen Pharmaceuticals NV Küresel Halk Sağlığı Yeni Patojenler Kıdemli Bilim Direktörü ve Ar-Ge Lideri ve CARE proje lideri Marnix Van Loock ise şunları söyledi: “CARE konsorsiyumunu lanse etmenin ve SARSCoV-2 ile salgınlara yol açma potansiyeline sahip diğer koronavirüslere karşı yeni ilaçları acil olarak tespit etmek için önde gelen diğer uzmanlarla iş birliği yapmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu girişimin bir parçası olarak, halen KU Leuven bünyesindeki Rega Medikal Araştırma Enstitüsü ile COVID-19 konusunda süregelen iş birliğinden öğrendiklerimizi uygulamayı ve binlerce ilaç bileşiği içeren kütüphaneyi bu hastalıkta kullanılabilecek mevcut bir ilaç için taramayı sabırsızlıkla bekliyoruz.” Takeda Küresel Araştırma Yaygınlaştırma Direktörü Doktor Kumar Saikatendu; “Avrupa’daki en iyi bilimsel zekaların bu komplike sorunu en hızlı şekilde çözmek için bir araya geldiğini görmek bizi mutlu ediyor. COVID-19, neslimizin hayatta bir kere görebileceği bilimsel bir zorluk olarak öne çıkıyor. CARE, süregelen ve gelecekteki koronavirüs salgınları için pozitif güvenlik profiline sahip etkin tedaviler geliştirmeyi amaçlıyor. Hızlı hareket etmeyi ve en kısa zamanda anlamlı bir etki yaratmayı umuyoruz” dedi.

COVID-19’a kapsamlı kısa ve uzun vadeli yanıt CARE, COVID-19 pandemisi için pozitif güvenlik profiline sahip etkin tedaviler (ilacın yeniden konumlandırılması) ve SARS-CoV-2 virüsüyle mücadele etmek için özel olarak tasarlanan yeni ilaçlar ve antikorlar geliştirmeyi amaçlıyor. Konsorsiyum, çalışmalarını üç eksende yürütüyor: • Molekülleri klinik testlerin gelişmiş aşamalarına hızla ilerletmek amacıyla ortaklar tarafından sağlanan bileşik kütüphanelerini tarama ve profilleme yoluyla bir ilacı yeniden konumlandırma. • SARS-CoV-2 ve gelecekteki koronavirüs hedeflerine yönelik aday bileşikleri bilgisayar simülasyonu in silico kullanılarak taramaya ve profillemeye dayalı küçük moleküllü ilaç bulma. • Tamamıyla insan fajı ve maya görüntüleme, insanlaştırılmış hayvan modellerini aşılama, hastalardaki B hücreleri ve bilgisayar simülasyonu tasarımdan yararlanarak virüsü nötralize edici antikorları bulma. Kapsamlı bir ilaç kimyası kampanyası, sistem biyolojisi araştırması ve moleküllerin klinik öncesi ve klinik değerlendirmesi yoluyla aday bileşiklerin iyileştirilmesine odaklanan iş akışları, bu üç eksene yakından entegre ediliyor. Sistem biyolojisi çalışma paketi, virüsün bulaşma aşamaları ile insanların bağışıklık tepkileri arasındaki etkileşimi daha iyi anlamak için viral patofizyolojiyi araştırmayı hedefliyor. Tedavi geliştirmelerini bilgilendirmek ve CARE tarafından geliştirilen yeni terapötikleri araştıran Faz 1 ve 2 denemelerinin klinik araştırma tasarımını ve takibini izlenmesini iyileştirmek için hastalık markörlerini tanımlayacak.



40

Domestic Initiative to Detect Pregnancy Risks with Early Diagnosis Kit Yerli Girişim, Gebelikteki Riskleri Erken Tanı Kiti ile Tespit Edecek

Worldwide, there are 15 million preterm births every year; premature birth is among the most common causes of neonatal death. The domestic biotechnology initiative, which started working to prevent this situation, developed an early diagnosis kit that predicts the risks in pregnancy. According to the Microbiome and Preterm Birth research published in Nature magazine, one of the leading publications of the scientific world, approximately 15 million preterm births occur every year before 37 weeks of gestation worldwide. It is seen that the prevalence of preterm birth exceeds 10% worldwide. The research also reveals that microbiome analysis can benefit the prediction of preterm birth risk. This proposition in the field of biotechnology by carrying voice came from Turkey, an important move as well. Özkan Ufuk Nalbantoğlu, CTO of the local biotechnology initiative ENBIOSIS, stated that kits that accurately detect the risk of preterm birth with microbiome samples taken in the first 3 months of pregnancy have been developed and that they will be put into use upon the conclusion of clinical studies conducted in three different centers.

Ekim - October 2020

Dünya genelinde her yıl 15 milyon erken doğum gerçekleşiyor; erken doğum, yenidoğan ölümlerinin en yaygın nedenleri arasında yer alıyor. Bu tablonun önüne geçmek için çalışmalara başlayan yerli biyoteknoloji girişimi, gebelikteki riskleri önceden tahmin eden erken tanı kiti geliştirdi. Bilim dünyasının önde gelen yayınlarından Nature dergisinde yayımlanan Mikrobiyom ve Erken Doğum araştırmasına göre, tüm dünyada her yıl 37. gebelik haftasından önce yaklaşık 15 milyon erken doğum gerçekleşiyor. Erken doğum sıklığının ise dünya genelinde %10’u aştığı görülüyor. Araştırma, mikrobiyom analiziyle erken doğum riskinin önceden belirlenmesine fayda sağlayabileceğini de ortaya koyuyor. Bu önerme biyoteknoloji alanında ses getirirken Türkiye’den de önemli bir hamle geldi. Yerli biyoteknoloji girişimi ENBIOSIS CTO’su Özkan Ufuk Nalbantoğlu yaptığı açıklamada hamileliğin ilk 3 ayında alınan mikrobiyom örnekleriyle erken doğum riskini doğru bir şekilde tespit eden kitler geliştirildiklerini ve üç farklı merkezde yürütülen klinik çalışmaların sonuçlanmasıyla kullanıma sunacaklarını belirtti.



42

Premature birth and other health risks can be detected in the first 3 months of pregnancy

Hamileliğin ilk 3 ayında erken doğum ve diğer sağlık riskleri tespit edilebilecek

Speaking about the details of the preterm birth diagnosis kit, Özkan Ufuk Nalbantoğlu said, “Currently, we can accurately detect the risk of preterm birth with the microbiome samples taken in the first 3 months of pregnancy. In clinical studies conducted by ENBIOSIS in three different centers, we are at the stage of testing this technology in the field. At the same time, we continue to use diagnostic technologies that can predict other pregnancy risks through these clinical studies. Thanks to the newly developed technology, many risks can be predicted in the early stages of pregnancy by analyzing microbial DNA on only one swab sample.”

Erken doğum tanı kitinin detaylarını aktaran Özkan Ufuk Nalbantoğlu, “Şu anda erken doğum riskini hamileliğin ilk 3 ayında alınan mikrobiyom örnekleriyle doğru bir şekilde tespit edebiliyoruz. ENBIOSIS’in üç farklı merkezde yürüttüğü klinik çalışmalarda ise bu teknolojiyi sahada test etme aşamasındayız. Aynı zamanda diğer hamilelik risklerini de tahmin edebilecek tanı teknolojilerini yine bu klinik çalışmalar üzerinden yürütmeye devam ediyoruz. Yeni geliştirilen teknoloji sayesinde, yalnızca bir sürüntü örneği üzerinden yapılacak mikrobiyal DNA analizleri ile birçok risk hamileliğin erken dönemlerinde tahmin edilebilecek.” dedi.

Preterm birth is the second most common cause of neonatal death Stating that early detection of risks and preventing them with proper health management during pregnancy is of great importance for maternal and child health, Nalbantoğlu, said, “While premature birth is the second most common cause of neonatal death worldwide, it is the most common cause of infant deaths in middle and high income economies. It appears as. Heart diseases, neurological problems, intestinal diseases and many other chronic problems that can be brought with by preterm birth can continue from early childhood to adolescence and adulthood. New scientific developments show that the maternal microbiome undergoes various changes during pregnancy, and these differentiations give important signals about health problems that may arise during pregnancy. In other words, it is possible to reveal many risks that will adversely affect maternal and child health, such as the high risk of preterm birth, gestational diabetes, gestational hypertension at the beginning of the pregnancy process, with microbiome analysis.”

Ekim - October 2020

Erken doğum, yenidoğan ölümlerinin en yaygın ikinci nedeni Risklerin erken dönemde tespit edilerek hamilelik süresince doğru sağlık yönetimi ile önünün alınabilmesinin, anne ve çocuk sağlığı açısından büyük önem taşıdığını belirten Özkan Ufuk Nalbantoğlu, “Erken doğum, dünya genelinde en yaygın ikinci yenidoğan ölüm nedeni olurken orta ve yüksek gelirli ekonomilerde bebek ölümlerinin en yaygın nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Erken doğumun beraberinde getirebileceği kalp hastalıkları, nörolojik problemler,bağırsak hastalıkları ve daha pek çok kronik sorun, erken çocukluktan ergenliğe ve yetişkinliğe kadar devam edebiliyor. Yeni bilimsel gelişmeler, hamilelik sırasında anne mikrobiyomunun çeşitli değişimlerden geçtiği ve bu farklılaşmaların hamilelik sürecinde ortaya çıkabilecek sağlık problemleri hakkında önemli sinyaller verdiğini gösteriyor. Yani aslında daha hamilelik sürecinin başlarında erken doğum riskinin ne kadar yüksek olduğu, gebelik diyabeti, gebelik dönemi yüksek tansiyonu gibi anne ve çocuk sağlığını olumsuz etkileyecek birçok riskin mikrobiyom analizi ile ortaya çıkarılması mümkün.” şeklinde konuştu.



44

Coronavirus Challenge Added Value to Health Tourism of Turkey Koronavirüs Mücadelesi Türkiye’nin Sağlık Turizmine Değer Kattı

Köksal Holoğlu, President of Turkish Healthcare Travel Council (THTC) and Chairman of Romatem Chain of Hospitals

One of the areas most affected area by the epidemic in the world has undoubtedly been the tourism sector, which is called ‘Smokeless Industry’. The diversity of this area is of great importance for the sector to develop further and to increase the revenues. Among these sub-sectors, health tourism, which enables tourism to spread to 12 months, stands out. Köksal Holoğlu, President of Turkish Healthcare Travel Council (THTC) and Chairman of Romatem Chain of Hospitals, said, “While the epidemic causes great losses in the tourism industry, our country’s fight against coronavirus can be considered promising, especially in terms of health tourism for the upcoming periods. Turkey is already a world-class health care services, pricing policy, with many advantages such as location among the leading destinations in the world. Indeed, Turkey’s health tourism increased by 60 percent in 5 years. Turkey had achieved the $ 6 billion figure and we hoped it would go higher in 2020. But as of April, everything stopped.” The coronavirus epidemic, which affected the world, also caused a global tourism crisis. The report of the United Nations (UN) World Tourism Organization on the effects of Covid-19 on the tourism industry also supports this situation. According to the report, the number of tourists decreased by 93 percent in June compared to the same month last year. Due to Covid-19, the number of international tourists decreased by 440 million people in January-June and there was a loss of $ 460 billion in revenue in global tourism. It was stated that the loss in question was five times more than the income loss in tourism in the global economic crisis in 2009.

Ekim - October 2020

Dünyada salgından en çok etkilenen alanlardan biri de hiç kuşkusuz Bacasız Sanayi’ olarak adlandırılan turizm sektörü oldu. Sektörün daha çok gelişmesi ve elde edilen gelirlerin artması için bu alanın çeşitliği de büyük önem taşıyor. Bu alt sektörler arasında ise turizmin 12 aya yayılmasını sağlayan sağlık turizmi öne çıkıyor. Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Derneği ve Romatem Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Holoğlu, “Salgın turizm sektöründe büyük kayıplara neden olurken ülkemizin koronavirüs ile mücadelesi ise önümüzdeki dönemler için özellikle sağlık turizmi açışından umut verici olarak değerlendirebiliriz. Türkiye zaten dünya standartlarında sağlık hizmetleri, fiyat politikası, konum gibi sağladığı birçok avantaj ile dünyada önde gelen destinasyonlar arasında yer alıyor. Öyle ki Türkiye’nin sağlık turizmi 5 yılda yüzde 60 oranında artış yakaladı. Türkiye’nin elde ettiği 6 milyar dolarlık rakamın 2020’de daha yükseleceğini umuyorduk. Ancak nisan ayından itibaren her şey durdu” dedi. Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını küresel çapta bir turizm krizine de sebep oldu. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütü, Kovid-19’un turizm sektörüne etkilerine ilişkin raporu da bu durumu destekler nitelikte. Rapora göre sadece Haziran’da geçen yılın aynı ayına göre bu yıl turist sayıları yüzde 93 geriledi. Kovid-19 nedeniyle ocak-haziran aylarında uluslararası turist sayısının 440 milyon kişi azaldığı ve küresel turizmde 460 milyar dolar gelir kaybı yaşandı. Söz konusu kaybın ise 2009’daki küresel ekonomik krizde turizmde yaşanan gelir kaybından beş kat fazla olduğu belirtildi.



46

Safe tourism model stimulated the sector

Güvenli turizm modeli sektörü hareketlendirdi

Expressing that Turkey draws attention with ‘Safe Tourism’ model and tries to minimize the loss caused by the epidemic in the sector, Köksal Holoğlu, President of Turkish Healthcare Travel Council (THTC) and Chairman of Romatem Chain of Hospitals, said, “Factors such as the measures taken in tourism and the success process in the fight against coronavirus have provided a dynamism, although not as in the past years. At the same time, it contributes greatly to the diversity of this field in our country. Health tourism is one of these areas. For example, while the normal tourist leaves an average of 650 dollars, the health tourist leaves 3-4 thousand dollars. This means that the health tourist spends an average of 4 thousand dollars. However, due to the impact of the pandemic, we experienced a 70 percent decrease in health tourism in the first 6 months of this year compared to the previous year. Since March, this type of tourism has been realized at the rate of 20 percent per month.”

‘Güvenli turizm’ modeliyle dikkatleri üzerine çeken Türkiye’nin sektörde salgının yaşattığı kaybı da en aza inmeye çalıştığını dile getiren Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi Derneği ve Romatem Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Köksal Holoğlu, “Turizmde alınan tedbirler, koronavirüs ile mücadelede yürütülen başarı süreç gibi etkenler geçtiğimiz yıllardaki gibi olmasa da bir hareketlilik sağladı. Aynı zamanda ülkemizde bu alandaki çeşitlilikte ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Sağlık turizmi de bu alanlardan biri. Mesela Normal turist ortalama 650 dolar bırakırken, sağlık turisti 3-4 bin dolar bırakıyor. Bu sağlık turistinin ortalama 4 bin dolar harcaması demektir. Fakat pandeminin etkisi nedeniyle sağlık turizminde geçtiğimiz yıl ile kıyasladığımızda bu yılın ilk 6 ayında yüzde 70 oranında bir düşüş yaşadık. Mart ayından itibaren ise bu turizm türü aylık yüzde 20 oranlarında gerçekleşmektedir” ifadelerini kullandı.

Ekim - October 2020



48

CEO of Koelnmesse: “We are Looking forward to Our Trade Fairs in Cologne!” Koelnmesse CEO’su: “Köln’deki Ticaret Fuarlarımızı Dört Gözle Bekliyoruz!”

The global coronavirus crisis is having tremendous consequences on the international trade fair business and leading to repeated cancellations and postponements of events at all locations, with impacts for numerous sectors. The most sweeping effect was announced on 21 September 2020 by Messe Frankfurt, indicating that it would not be organising physical trade fairs of its own at the location in Frankfurt up through and including March of 2021. Against this overall backdrop, the management of Koelnmesse takes the following position:

Küresel koronavirüs krizinin uluslararası ticaret fuarı organizasyonu üzerinde muazzam sonuçları oluyor ve birçok sektör için etkileri olan tüm lokasyonlarda fuarların tekrar tekrar iptal edilmesine ve ertelenmesine neden oluyor. En kapsamlı etki 21 Eylül 2020’de Messe Frankfurt tarafından duyuruldu ve bu da Frankfurt’ta 2021 Mart’ına kadar kendi fiziki ticaret fuarları düzenlemeyeceğini belirtti. Bu genel arka plana karşı, Koelnmesse yönetimi aşağıdakişekilde pozisyon aldı:

Gerald Böse, President and Chief Executive Officer of Koelnmesse: “The timing of the Frankfurt decision is

Koelnmesse Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı Gerald Böse: “Frankfurt kararının zamanlaması şaşırtıcı, özellikle ticaret fuarı pazarı artık Almanya’da da hayata dönüyor.

Ekim - October 2020


49

surprising, especially with the trade fair market now coming back to life in Germany, too. But every trade fair location has to face the effects of the pandemic in its own way and take decisions of its own based on the particulars of its own portfolio. Naturally, we here in Cologne will continue to pursue our plans to begin organising fairs on our trade fair grounds in the near future. These plans have been discussed and coordinated extensively with our exhibitors and visitors. The sectors want to start taking part in trade fairs again – always subject to the premise of safety and, of course, approvals by the authorities.” Oliver Frese, Executive Board Member and Chief Operating Officer of Koelnmesse: “Here in North Rhine-Westphalia, as our colleagues in Düsseldorf in particular have shown in the case of Caravan Salon, trade fair operations can now resume, subject to certain conditions. This is how we will proceed for each individual event, guided by the needs of each of the sectors involved. We do not expect a return to the international dimensions of previous events right at the beginning of the new year. Participation will become much more focussed: the art fairs in November will revolve more around the German market; the emphasis at imm cologne in January, for instance, will be heavily directed towards Europe. But the trade fairs are going to take place. We will meticulously prepare them in close consultation with our exhibitors and partners. We know what our customers need in the key fields of expertise of our trade fairs, and we will benefit from the experience of gamescom and DMEXCO @home – which were held in purely digital form for the first time – to enrich the other trade fairs in our portfolio with additional digital reach at a global level. We remain confident and look forward to our trade fairs in Cologne!”

Gerald Böse, President and Chief Executive Officer of Koelnmesse

Ancak her ticaret fuarı lokasyonu, salgının etkileriyle kendi yöntemleriyle yüzleşmeli ve kendi portföyünün ayrıntılarına göre kendi kararlarını almalıdır. Doğal olarak, biz burada, Köln’de, yakın gelecekte ticaret fuarı alanlarımızda fuarlar düzenlemeye başlama planlarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu planlar, katılımcılarımız ve ziyaretçilerimizle kapsamlı bir şekilde teati ve koordine edilmiştir. Sektörler, ticaret fuarlarına yeniden katılmaya başlamak istiyor – bu da doğal olarak her zaman sağlığa öncelik verilmesine ve tabii ki yetkililerin onaylarına bağlı.” Koelnmesse Yönetim Kurulu Üyesi ve Operasyon Direktörü Oliver Frese: “Burada, Kuzey Ren-Vestfalya’da, özellikle Düsseldorf’taki meslektaşlarımızın Karavan Salonunda gösterdiği gibi, ticaret fuarı operasyonları artık belirli koşullara tabi olarak devam edebilir. İlgili sektörlerin her birinin ihtiyaçlarına göre yönlendirilen her bir olay için bu şekilde ilerleyeceğiz. Yeni yılın hemen başında, daha önceki olayların uluslararası boyutuna dönmesini beklemiyoruz. Katılım çok daha odaklı hale gelecektir: Kasım ayındaki sanat fuarları daha çok Alman pazarı etrafında dönecek; örneğin, Ocak ayında imm cologne’deki vurgu, ağırlıklı olarak Avrupa’ya yönelik olacak. Ama ticaret fuarları gerçekleşecek. Etkinliklerimize katılımcılarımız ve partnerlerimizle yakın istişare içinde titizlikle hazırlanacağız. Müşterilerimizin ticaret fuarlarımızın temel uzmanlık alanlarında neye ihtiyaç duyduklarını biliyoruz ve diğer ticaret fuarlarını zenginleştirmek için ilk kez tamamen dijital olarak düzenlenen gamescom ve DMEXCO @home deneyiminden yararlanacağız. Kendimize güveniyoruz ve Köln’deki ticaret fuarlarımızı dört gözle bekliyoruz

Ekim - October 2020




52

Antiviral Support for Protection from Coronavirus Koronavirüsten Korunmaya Antiviral Destek

Turkish Rhinology Association President Prof. Dr. Mustafa Gerek

The fight against Covid-19, which impacts the whole world in health, economy and social areas, continues at full speed. Vice Chancellor of Health Sciences University and President of the Turkish Rhinology Association Prof. Dr. Mustafa Gerek stated that “Today, the best known protection methods are the mask, distance and hygiene, and a new era may begin in the fight against Covid-19”. He also explained that “the studies conducted in Germany have shown that the Cistus Creticus plant known for its antiviral and antibacterial properties, may play an active role in the fight against enveloped viruses such as coronavirus and influenza

Sağlık, ekonomi ve sosyal anlamda tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 ile mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Günümüzde bilinen en iyi korunma yöntemlerinin; maske, mesafe, hijyen olduğunu ve Covid-19’la mücadelede yeni bir dönemin başlayabileceğini belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türk Rinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Gerek, “Almanya’da gerçekleştirilen araştırmalar, antiviral ve antibakteriyel özelliği ile bilinen Cistus Creticus bitkisinin, koronavirüs ve grip gibi zarflı virüsler ile mücadelede etkin rol oynayabileceğini gösterdi” açıklamasını yaptı.

Vaccine studies against Covid-19 continue rapidly all across the world. Experts state that the vaccine will most likely be found in 2021. It is known that the most effective methods against Covid-19, which still continues to impact our country, are the mask, distance and hygiene. Turkish Rhinology Association President Prof. Dr. Mustafa Gerek stated that the latest research has shown that the

Covid-19’a karşı aşı çalışmaları tüm dünyada hızla devam ediyor. Uzmanlar aşının en iyi olasılıkla 2021 yılında bulunacağını belirtiyor. Ülkemizde de etkisini hala sürdüren Covid-19’a karşı şu anda en etkili yöntemin maske, mesafe ve hijyen olduğu biliniyor. Türk Rinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Gerek, yapılan yeni araştırmaların Cistus Creticus bitki özünü içeren ürünlerin zarflı virüslerle mücadelede destekleyici olduğunun belirlendiğini açıkladı.

Ekim - October 2020


53

products containing Cistus Creticus herbal extract are supportive in the fight against enveloped viruses. ++Its effect against enveloped viruses have been shown Prof. Dr. Mustafa Gerek added that the whole world is in a difficult pandemic period and said: “In an in-vitro study conducted in an accredited laboratory in Berlin, Germany, they have seen that lozenges containing Cistus Creticus could achieve a 99.9 percent reduction in virus concentration in 10 minutes of contact time against enveloped viruses. In line with this research, I believe that products containing Cistus Creticus herbal extract, which show great antiviral activity against enveloped viruses that cause pandemics, will contribute to protection in the fight against Covid-19”.

”We must increase our measures to prevent the second wave” Adding that our country had a very good defense until May in the fight against the pandemic, Gerek said: “There was an increase in the number of coronavirus cases with the opening of the summer season, wedding and holiday season. We must take the necessary precautions to prevent these numbers from rising even higher in the coming days and we must continue our social life in this manner. Many countries in Europe and the world are struggling with the second wave of Covid-19. We need to take the necessary measures personally and socially in order to prevent the second wave in our country”.

”It creates a barrier in the mouth and pharynx” Prof. Dr. Mustafa Gerek continued his words and said: “Cistus Creticus is a plant known for its antioxidant properties. The lozenges containing the extract of the Cistus Creticus plant act against the virus by forming a protective barrier layer in the mouth and pharynx surface. This layer prevents viruses from passing through the human cell wall, regardless of type. Thanks to this barrier, it can have a protective effect against viral infections regardless of the type of virus. Products containing Cistus Creticus can help protect against viral infections during the pandemic period”.

Zarflı virüslere karşı etkisi belirlendi Tüm dünyanın zorlu bir pandemi dönemi içerisinde olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Mustafa Gerek, “Almanya Berlin’de akredite edilmiş bir laboratuvarda yapılan in-vitro çalışmada, Cistus Creticus içeren pastillerin zarflı virüslere karşı 10 dakikalık temas süresinde virüs konsantrasyonunda yüzde 99.9 azalma sağlayabildiği belirlendi. Yapılan bu araştırma doğrultusunda, önümüzdeki dönemde pandemilere neden olan zarflı virüslere karşı büyük oranda antiviral etkinlik gösteren Cistus Creticus bitki özü içeren ürünlerin, Covid-19 ile mücadelede korunmaya katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi.

“İkinci dalga yaşanmaması için tedbirlerimizi artırmalıyız” Ülkemizin salgınla olan mücadelesinde mayıs ayına kadar çok iyi savunma elde edildiğini de sözlerine ekleyen Gerek, “Yaz mevsimi, düğün ve tatil sezonunun açılması ile koronavirüs vaka sayılarında bir artış yaşandı. Bu sayıların önümüzdeki günlerde daha da yukarılara çıkmaması için gereken tedbirleri alarak sosyal hayatımıza devam etmemiz gerekiyor. Avrupa ve dünyanın birçok ülkesinde Covid-19’un ikinci dalgasıyla mücadele ediliyor. Ülkemizde de ikinci dalga yaşanmaması için kişisel ve toplumsal olarak gereken tedbirleri almamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

Ağız ve yutak bölgesinde bariyer oluşturuyor Prof. Dr. Mustafa Gerek sözlerine şöyle devam etti: “Cistus Creticus bitkisi antioksidan özelliği ile bilinen bir bitkidir. Cistus Creticus bitkisinin özünü içeren pastiller ağız ve yutak yüzeyi üzerinde bir koruyucu bariyer tabaka oluşturarak virüse karşı etki gösterir. Bu tabaka tip bağımsız olarak virüslerin insan hücre duvarından geçişine engel olmasını sağlar. Bu bariyer sayesinde, virüsün tipinden bağımsız viral enfeksiyonlara karşı koruyucu etki gösterebilir. Cistus Creticus içeren ürünler pandemi döneminde viral enfeksiyonlardan korunmaya yardımcı olabilir.”

Ekim - October 2020


54

Digital Transformation in the Medical Sector Takes Place with Kolaymedikal Medikal Sektöründe Dijital Dönüşüm, Kolaymedikal ile Gerçekleşiyor Türkiye’de faaliyet gösteren medikal cihaz üreticisi ve satıcılarının Ürün Takip Sistemi (ÜTS) projesi ile entegre bir şekilde çalışmaları yasal bir zorunluluktur. Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen ÜTS projesi, ülkemizde üretilen veya ithal edilen tüm tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin, üretim bandından satılıp kullanıldığı yere ve hastaya kadar takip edebilmesini sağlayan bir sistemdir.

Kezban Boztürk, General Manager of Kolaysoft Technology Inc.

It is a legal requirement for medical device manufacturers and vendors operating in Turkey to work in an integrated way with Product Tracking System (PTS) Project. Developed by the Ministry of Health, the PTS project is a system that enables all medical devices and cosmetic products produced or imported in our country to be traced from the production line to the place where they are sold and used and to the patients. In recent years, e-Transformation practices continue to increase. However, as of January 1, 2021, e-Invoice and e-Ledger will be obligatory for healthcare providers such as pharmacies, medical and optician institutions, and all taxpayers who provide medical supplies and medicine / active ingredients, regardless of their gross sales revenue. Kolaysoft Technology, the leading company of the e-transformation process, created the “Kolaymedikal Platform” for the digital transformation journey of the medical industry. Thanks to Kolaymedikal Platform, which works in integration with the PTS software, it will become easier for the medical sector to perform anything, and they will also carry out digital transformation processes quickly and easily.

Ekim - October 2020

Son yıllarda e-Dönüşüm uygulamaları artarak devam ediyor. Bununla birlikte, eczane, medikal ve optisyenlik müesseseleri gibi sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden tüm mükelleflere, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, brüt satış hasılatına bakılmaksızın e-Fatura ve e-Defter zorunluluğu geliyor. e-Dönüşüm sürecinin öncü şirketi Kolaysoft Teknoloji, medikal sektörünün dijital dönüşüm yolculuğu için “Kolaymedikal Platformunu” hazırladı. ÜTS yazılımı ile entegre çalışan Kolaymedikal Platformu sayesinde, medikal sektörünün hayatı kolaylaştırırken, dijital dönüşüm süreçlerini hızlı ve kolay bir şekilde yapacaklardır.

Kolaysoft Teknoloji, e-Dönüşüm pazarının %20’sinin altyapısını sağlıyor Son yıllarda işletmelerin gündeminde olan e-Dönüşüm çalışmaları hakkında bilgiler veren Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları anlattı: “İş hayatımıza zorunluluk olarak giren ve alışkanlıklarımızı değiştiren “dijital dönüşüm”, iş yapış şeklimizi tekrar tasarlamamız için yeni fikirler verdi. Kamu ve özel işletmelerde finansal süreçlerin kontrolü, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelerle, artık elektronik ortamda yapılmaya başlandı. Büyük bir hızla gerçekleşen dijital dönüşüm ile önümüzdeki birkaç yıl içinde tüm sektörlerin iş süreçlerini (muhasebe, insan kaynakları vb) kağıtsız ortamlarda yöneteceği ve denetleyeceği gerçeği hızla yaklaşıyor. e-Dönüşümün (e-fatura, e-defter, e-arşiv) getirdiği yenilikçi fikirler ve alışkanlıklar ile işletmeler dijital dönüşüm çalışmalarına başladılar.


55

Kolaysoft Technology provides the infrastructure of 20% of the e-Transformation market Kezban Boztürk, General Manager of Kolaysoft Technology Inc., who gives information about e-Transformation works that have been on the agenda of businesses in recent years points out the following: “The “digital transformation”, which entered our business life as a necessity and changed our habits, provided us new ideas to redesign the way we do business. The control of financial processes in public and private enterprises started to be done electronically with the technological developments happened in recent years. With the rapid digital transformation, the reality that all sectors will manage and control their business processes (accounting, human resources, etc.) in paperless environments is rapidly approaching. With the innovative ideas and habits brought by e-Transformation (e-invoice, e-ledger, e-archive), businesses started to have digital transformation. We, as a business corporation, add value to the medical industry, which has always been a pioneer in digital transformation. We have collaboration and perform work with institutions such as TİTCK (Turkey Pharmaceuticals and Medical Devices Agency), TEB (Turkish Pharmacists’ Association) and Opticians Association. We offer the easiest end-to-end e-transformation process to our customers we serve. When we evaluate our cooperation with Kolaysoft Technology and 14 private integrators that we provide infrastructure services, we, as Kolaysoft Technology, provide the infrastructure of 20% of the e-Transformation market.

Dijital dönüşümde her zaman öncü olan medikal sektörüne, firma olarak değer katıyoruz. TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu), TEB (Türk Eczacılar Birliği), Optisyenler Birliği gibi kurumlar ile işbirliğimiz ve çalışmalarımız bulunuyor. Hizmet verdiğimiz müşterilerimize, e-Dönüşüm sürecini en kolay haliyle uçtan uca sunuyoruz. Hem Kolaysoft Teknoloji, hem altyapı hizmeti sunduğumuz 14 özel entegratör ile olan işbirliğimizi değerlendirdiğimizde, e-Dönüşüm pazarının %20’nin altyapısını Kolaysoft Teknoloji olarak biz sağlıyoruz” diye konuştu.

Kolaymedikal ile sağlıklı veriye dayalı çalışma imkanı sağlanıyor ÜTS yazılımı ile entegre çalışan Kolaymedikal Platformu, aynı zamanda tüm muhasebe yazılımları ile uyumludur. Kolaymedikal Platformu, medikal sektörüne hızlı, güvenli, sistematik ve ekonomik yapısı ile sağlıklı veriye dayalı çalışma imkanı sağlıyor. Kolaymedikal’in sağladığı faydalardan birkaçı şunlardır: 1-Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’na, e-fatura ve e-arşiv faturalarını ulaştırma ve saklama hizmeti. 2-Ürün Takip Sistemi (ÜTS) entegrasyonu ile kaydınızı tek tuşla tanımlayabilme hizmeti. 3-Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’na, faturalarınızı anında gönderebilme hizmeti.

With Kolaymedikal, it is possible to work based on reliable data Kolaymedikal Platform, which works integrated with PTS software, is also compatible with all accounting software. Kolaymedikal Platform provides the medical sector with the opportunity to work based on reliable data with its fast, safe, systematic, and economic structure. Some of the benefits provided by Kolaymedikal are as follows: 1- Delivery and storage of e-invoices and e-archive invoices to the Revenue Administration (RA). 2- The service to define your registration with one click with the integration of the Product Tracking System (PTS), 3- The service to send your invoices instantly to the Social Security Institution (SSI).

Ekim - October 2020


56

GSK and CureVac form mRNA Tech Collaboration GSK ve CureVac’dan Stratejik mRNA Teknolojisi için İş Birliği

Clinical-stage German biotech CureVac has signed a strategic collaboration with UK pharma major GlaxoSmithKline on mRNA vaccine and monoclonal antibody (MAb) research. GlaxoSmithKline and CureVac have signed a strategic collaboration agreement for research, development, manufacturing and commercialisation of up to five mRNAbased vaccines and monoclonal antibodies (mAbs) targeting infectious disease pathogens. The agreement covers the research, development, manufacturing and commercialization of up to five mRNA-based vaccines and MAbs targeting infectious disease pathogens. The collaboration complements GSK’s existing mRNA capabilities with CureVac’s integrated mRNA platform. mRNA enables protein synthesis in the human body, carrying the genetic code required for cells to manufacture and express proteins. By using mRNA technology in vaccines and medicines, specific proteins, or antigens, can be produced by the body’s own cells, helping the human immune system to fight or prevent disease.

Ekim - October 2020

GSK ve CureVac, enfeksiyon hastalıklarında mRNA (mesajcı RNA) aşısı ve monoklonal antikor araştırma programları üzerine iş birliği yaptıklarını duyurdu. GSK ve CureVac, enfeksiyon hastalığı patojenlerini hedefleyen, beş adet mRNA bazlı aşı ve monoklonal antikoru (mAbs) için araştırma, geliştirme, üretim ve ticarileştirme süreçlerini kapsayan stratejik bir iş birliği anlaşması imzaladıklarını duyurdu. İş birliği, GSK’nın mevcut mRNA kapasitesini CureVac’ın entegre mRNA platformuyla tamamlayacak. mRNA (mesajcı RNA), yeni aşıların ve ilaçların geliştirilmesi için hızla ilerleyen, son teknolojiye sahip bir platform. Bu platform, potansiyel olarak önlenebilen veya tedavi edilebilen hastalık aralığını genişletirken, aynı zamanda geliştirme ve üretimi önemli ölçüde hızlandırmayı vaat ediyor. Hücrelerin protein üretmesi ve oluşması için gereken genetik kodu taşıyan mRNA, insan vücudunda



58

The companies will combine their mRNA capabilities and expertise on a number of development opportunities across a range of infectious disease pathogens, “selected with the potential to best leverage the advantages of this platform technology, while addressing significant unmet medical need and economic burden”. GSK will fund R&D activities at CureVac related to the development projects covered by the collaboration (which don’t include the latter’s existing COVID-19 mRNA and rabies vaccines research programmes). CureVac will be responsible for the preclinical- and clinical-development through Phase I trials of these projects, after which GSK will be responsible for further development and commercialisation. “GSK’s self-amplifying mRNA (SAM) vaccine technology has shown us the potential of mRNA technology to advance the science of vaccine development, and CureVac’s experience complements our own expertise,” said Roger Connor, President GSK Vaccines. “Through the application of mRNA technology, including SAM, we hope to be able to develop and scale up advanced vaccines and therapies to treat and prevent infectious diseases quicker than ever before.” “With this collaboration, we are gaining a world-class partner whose expertise and global footprint will allow us to further develop and translate the value of our platform into potential products for the world,” noted Dr FranzWerner Haas, CureVac’s chief executive. Under the terms of the deal, GSK will make an equity investment in CureVac of £130 million, representing close to a 10% stake, an upfront cash payment of £104 million and a one-time reimbursable payment of £26 million for manufacturing capacity reservation, on certification of CureVac’s commercial scale manufacturing facility currently being built in Germany. CureVac will be responsible for the GMP manufacturing of the product candidates, including for commercialisation, and will retain commercialisation rights for selected countries for all product candidates.

Ekim - October 2020

protein sentezini sağlıyor. mRNA teknolojisinin aşılarda ve ilaçlarda kullanılmasıyla, spesifik proteinler veya antijenler vücudun kendi hücreleri tarafından üretilebiliyor ve böylece bağışıklık sisteminin hastalığı önlemesine veya bunlarla savaşmasına olanak tanıyor. İş birliği, immünoloji bilimine yönelik Ar-Ge odağıyla uyumlu olarak GSK’nın mAbs inovasyonundaki büyüyen kapasitesini daha da geliştirecek. İlerleyen mRNA bazlı aşı ve tedavi teknolojilerinin, gelecekteki salgınlara karşı yanıtı iyileştirmeye katkı sağlaması bekleniyor. GSK Aşı Bölümü Başkanı Roger Connor, iş birliğiyle ilgili “GSK’nın kendini geliştiren mRNA (SAM) aşı teknolojisi bize mRNA teknolojisinin aşı geliştirme bilimini ilerletme potansiyelini gösterdi ve CureVac’ın deneyimi de kendi uzmanlığımızı tamamlayıcı bir rol oynayacak. SAM de dahil olmak üzere, mRNA teknolojisini uygulayarak, enfeksiyon hastalıklarını hiç olmadığı kadar hızlı şekilde tedavi etmek ve önlemek için gelişmiş aşıları ve tedavileri üretmeyi ve çoğaltmayı umut ediyoruz.” dedi. CureVac Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Franz-Werner Haas ise; “GSK ile ortak olmaktan mutluluk duyuyoruz. GSK’nın uzmanlığı ve global kapsama alanı sayesinde platformumuzun değerini daha da geliştirmemize ve dünya için potansiyel ürünlere dönüştürmemize olanak tanıyacak dünya çapında bir ortak kazanıyoruz.” diye konuştu. Kalkınma projeleriyle ilgili olarak CureVac’taki ArGe faaliyetlerini finanse edecek olan GSK, bu iş birliği kapsamında, CureVac’a 130 milyon sterlin öz sermaye yatırımı ve 104 milyon sterlin peşin ödeme yapacak. CureVac ise, bu projelerin Faz 1 çalışmalar sırasındaki klinik öncesi ve klinik gelişmeden sorumlu olacak. Sonrasında ise GSK daha ileri geliştirme ve ticarileştirmeden sorumlu olacak. CureVac, ticarileştirme de dahil olmak üzere, ürün adaylarının GMP üretiminden sorumlu olup tüm ürün adayları için seçilen ülkelerdeki ticarileştirme haklarını koruyacak.



60

Are We Ready For Trans Fat Restriction To Begin Two Months Later? İki Ay Sonra Başlayacak Trans Yağ Kısıtlamasına Hazır mıyız?

How does trans fat spoil our health?

Trans yağ sağlığımızı nasıl bozuyor?

Stating that there are 3.4 million people with heart and vascular disease in Turkey in 2016, this number is expected to reach 5.4 million by 2035, Assoc. Dr. Ayça Boyacı, Member of Turkish Society of Cardiology Board of Directors, emphasized that a healthy diet and lifestyle are our most important weapons in combating cardiovascular diseases. She said, “If a reduction in blood cholesterol is aimed, the saturated fats in the diet should not be more than 5-6% of the total calories, and a Mediterranean type diet poor in meat and dairy products, rich in extra virgin olive oil, vegetables, fruits, whole grains and legumes should be preferred.” Turkish Society of Cardiology Lipid Working Group President Assoc. Dr. Öner Özdoğan explained that high LDL cholesterol would cause cardiovascular disease, and if there was too much “LDL” cholesterol in the blood, it could accumulate in the arterial walls. He pointed out that trans fats disrupt the inner surface of the vasculature and increase inflammation, and cholesterol-related vascular deterioration can be seen from an early age. Turkish Society of Cardiology Board Member Prof. Ertuğrul Okuyan, said, “Declaring 35% of women and 30% of all adult men with high blood pressure in Turkey.” He

Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr Ayça Boyacı, Türkiye’de 2016 yılında 3.4 milyon kalp ve damar hastalığı olan kişi bulunduğunu, bu sayının 2035 yılında 5.4 milyona ulaşmasının beklendiğini belirterek, sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzının kardiyovasküler hastalıklarla savaşta en önemli silahlarımız olduğunu vurguladı. “Kan kolesterol düzeyinde düşme amaçlanıyorsa diyetteki doymuş yağlar total kalorinin %5-6’ sından fazla olmamalı, et ve süt ürünlerinden fakir, sızma zeytinyağı, sebze, meyve, tam tahıl ve baklagillerden zengin Akdeniz tipi bir diyet tercih edilmelidir” dedi. Türk Kardiyoloji Derneği Lipid Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr Öner Özdoğan da, Yüksek LDL kolesterol, kardiyovasküler hastalığa neden olacağını, kanda çok fazla “LDL” kolesterol varsa, atar damar duvarlarında birikebiieceğini açıkladı. Trans yağların damar iç yüzeyini bozduğunu ve iltihabı arttırdığına, kolesterole bağlı damar bozulmasının erken yaşlardan itibaren görülebildiğine dikkat çekti. Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, “Türkiye’de tüm erişkin erkeklerin %30’u kadınların %35’i yüksek tansiyona sahip olduğunu belirterek ilaç tedavisi yanısıra, lifli gıda alımı, diyetteki yağ ve alkolun

Ekim - October 2020



62

recommended that in addition to drug therapy, fiber food intake, reducing fat and alcohol in the diet, and increasing physical activity. President of Yes to Health Association (Sağlığa Evet Derneği in Turkish) Prof. Elif Dağlı said, “The World Health Organization (WHO) has targeted the year 2023 to eliminate industrial trans fats from the food supply chain altogether. The European Union’s then brought a maximum of 2 grams of trans fat restriction to 100 grams of fat in foods for Turkey to be presented to the final consumer and foods intended for retail sale. With the current label regulation, protection from trans fats was left entirely to the consumer’s responsibility. With the amendment made in the Turkish Food Codex within the framework of harmonization with the European Union, this responsibility has been put on food business operators since January 2021. Food business operators supplying a food not intended for the end consumer or mass consumption places to other food business operators were exempted from the trans fat restriction. Raw material suppliers will inform the producers about the amount of trans fat in the event that the amount of industrial trans fat in their products exceeds 2 grams per 100 grams of oil.” Dağlı said, “The first implementation towards the 2023 target of WHO begins in January 2021. Determining a standard method for how to separate animal and industrial trans fat and measuring industrial trans fat is important in terms of auditing the conformity of the food produced. It is also important to provide information on the amount of trans fat in the product. It is also important to inform the consumers about the amount of trans fat in the product. Due to the consumption of more than one of the same products or the consumption of different products at the same time, the recommended daily limit can be easily exceeded, so the consumer should also see the limited amount of trans fat on the labels.”

Ekim - October 2020

azaltılması, fiziksel aktivitenin arttırılmasını önermiştir.” dedi. Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) endüstriyel trans yağların gıda tedarik zincirinden tümden kaldırılması için 2023 yılını hedef gösterdi. Avrupa Birliği’nin ardından Türkiye de son tüketiciye sunulması amaçlanan gıdalarda ve perakende satışa yönelik gıdalarda 100 gram yağ için maksimum 2 gram trans yağ kısıtlaması getirdi. Mevcut etiket düzenlemesiyle trans yağlardan korunma tamamen tüketicinin sorumluluğuna bırakılmıştı. Türk Gıda Kodeksi’nde Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde yapılan değişiklikle bu sorumluluk Ocak 2021’den itibaren gıda işletmecilerine yükletilmiş oldu. Son tüketiciye veya toplu tüketim yerlerine yönelik olmayan bir gıdayı diğer gıda işletmecilerine arz eden gıda işletmecileri ise trans yağ kısıtlamasından muaf tutuldu. Ham madde tedarikçileri, ürünlerindeki endüstriyel trans yağ miktarı, 100 gram yağ için 2 gramı aşması durumunda trans yağ miktarı hakkında üreticileri bilgilendirecekler.” dedi. Dağlı, “DSÖ’nün 2023 hedefine yönelik ilk uygulama Ocak 2021’de başlıyor. Hayvansal ve endüstriyel trans yağın nasıl ayrıştırılacağına ve endüstriyel trans yağın ölçümüne dair standart bir metot belirlenmesi, üretilen gıdaların uygunluğunu denetlemek açısından önemlidir. Yeterliliği bulunan laboratuvar sayısının az olması mevzuatın uygulanması önünde bir engel olabilir. Her ilde analiz yapılabilmesi için gerekli yatırımın gerçekleştirilmesi gereklidir. Trans yağ miktarının üründe hangi miktarda bulunduğuna dair bilgilendirme yapılmasının da önemlidir. Aynı üründen birden fazla tüketilmesi veya farklı ürünlerin aynı zamanda tüketilmesi nedeniyle kolayca önerilen günlük limit üzerine çıkılabileceğini bu nedenle tüketicinin etiketlerde kısıtlı trans yağ miktarını da görmesi gerekir” diye belirtti.






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.